diff --git "a/datasetXML/20091024.xml" "b/datasetXML/20091024.xml" new file mode 100644--- /dev/null +++ "b/datasetXML/20091024.xml" @@ -0,0 +1,2651 @@ + + 611888 + Belediyelere Japonya'dan kredi + JBIC bünyesinde bugüne değin Türkiye'ye sağlanan destek milyar dolara ulaştı. Japonya, son 35 yılda, IMF ve Dünya Bankası'ndan sonra Türkiye'ye en çok hibe ve kredi sağlayan ülke konumunda bulunuyor. + + + + 612590 + Erdoğan'dan Belge Tartışmasına Yanıt + Erdoğan'dan Belge Tartışmasına Yanıt Yayına Giriş: 24.10.2009 16:40:07 Güncelleme: 24.10.2009 16:50:33 Türkiye, demokrasiye müdahale planının ıslak imzalı belgesinin savcılara ulaştığı haberine kilitlendi. Başbakan Erdoğan, "yürütme olarak sonuna kadar üzerimize düşeni yapacağız" dedi. Türkiye aylarca imza sahte mi, gerçek mi diye tartıştı. Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu iddia edilen demokrasiye müdahale planında, AK Parti ve hükümeti yıpratmak için yapılması gereken provokasyonlar sıralanıyordu. Belgenin orjinali, savcılığa gönderilen mektubun içinden çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ulaşan sayfalık ihbar mektubuna iliştirilen ıslak imzalı belge, basında geniş yankı buldu. Gazetelerin tamamına yakını olayı, manşet yada sürmanşetlerinden okuyucularına duyurdu. Haberlerde, Adli Tıp incelemesinin ardından hazırlanan bilirkişi raporundaki, "Belgedeki ıslak imza Albay Dursun Çiçek'in el ürünüdür" bilgisi de yer aldı. Yine gazetelerde yer alan haberlerde, ihbar mektubunda anlatıldığına göre, Dursun Çiçek'in görev yaptığı birimde belgeyle ilgili tüm evrakların ve bilgisayar kayıtlarının imha edildiği, sadece "İrticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgenin kurtarıldığı belirtiliyor. Demokrasiye müdahale planı Başbakan Erdoğan'ın da gündemindeydi. Başbakan, sonuna kadar olayın takipçisi olacaklarını belirtti. Başbakan Erdoğan, "Yürütme olarak bize ne düşerse sonuna kadar yapacağımızı söylediğimiz gibi bundan sonra da yine aynı kararlılığın içindeyiz, akşam farklı sabah farklı konuşmayı sevmem" dedi. Adli Tıp raporunun savcılığa ulaştığını söyleyen Erdoğan, "doğrular ortaya çıksın" dedi. Erdoğan şöyle devam etti: "Şu anda Adli Tıp raporu bu noktada bildiğim kadarıyla savcı beye ulaşmış olması lazım. Savcı bey nasıl değerlendirecektir, ilgili mahkeme nasıl değerlendirecektir onların takdiridir, benim söyleyeceğim yok. Aslolan, doğrular ortaya çıksın, gerçek ortaya çıksın. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletini zan altında bırakmaya kimsenin hakkı yoktur." + + + + 611719 + Akmerkez’in gelini ve Keçili’nin kızı makarnacı + ’in gelini ve Keçili’nin kızı makarnacıYeni şirketler Serkan Arman 24.10.2009 ’in veliahtı Raif Dinçkök’ün eşi Esra Dinçkök ile bir zamanların en büyük şirketlerinden Cenajans’ın kurucusu Nail Keçili’nin kızı Nazlı Keçili Öztarhan makarnacı oluyor! Yakın arkadaş olan ikili, bir ‘ev yapımı’ zinciri kurmak için kolları sıvadı. Rota Bebek’e çevrildi Aslında Esra Dinçkök televizyonda, Nazlı Keçili Öztarhan ise dünyasında başarılı birer profesyonel. ve ’in patronu Ali Dinçkök’ün oğlu Raif Dinçkök’le evli olan Dinçkök, hazırladığı ve sunduğu ekonomi programlarıyla tanınıyor. Ünlü reklamcı Nail Keçili’nin kızı olan Öztarhan ise reklam şirketi Cen Grup’un başkanlığını yürütüyor. İki arkadaş, profesyonel işlerinden arta kalan zamanda, hayallerindeki girişim için harekete geçti: Makarnacılık... ‘Muma Gıda’ adlı bir şirket kuran Dinçkök ve Öztarhan, ev yapımı makarna ve makarna sosları satacak. İkili, ’ne de başvurarak kullanacakları ‘Muma’ markasını da koruma altına aldırdı. Yeni şirketin ortakları arasında Esra Dinçkök’ün kardeşi Aslı Tümen de yer alıyor. Ortakların ilk hedefi, yenilenen Akmerkez’de kendi ürettikleri makarnaları satmaktı. Ancak Akmerkez’in üstünün açılmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle şimdi rota Bebek’e çevrildi.  Mutfakta İtalyan var Yaklaşık bir ay içinde açılması planlanan Bebek’teki ilk dükkânda, vakumlanmış paketler içinde çeşit çeşit makarnalar ve makarna sosları satışa sunulacak. Makarnaları, İtalyan bir şefin danışmanlığı doğrultusunda bir Türk usta hazırlayacak. İlk dükkânda makarna yemekleri sunulması düşünülmüyor. Ancak tadımlık servis verecek bir masa da bulunacak. Ortaklığı ileri safhalarında açılması planlanan Muma’larda ise makarna ağırlıklı ev yemekleri sunulacak.  Ceku yapımcılığa başlıyor ’ın G.O.R.A. ve filmlerinde canlandırdığı ‘Ceku’ karakteriyle ünlenen oyuncu Özge Özberk, şimdi de yapımcı oluyor. Özge Özberk ve kendisi gibi oyuncu olan ağabeyi Özgür Özberk, bir menajerlik ve prodüksiyon şirketi kurdu. ‘Özgür Yapım Prodüksiyon Menajerlik ve Organizasyon Hizmetleri’ adlı yeni şirketin te-levizyon, sinema ve müzik programları hazırlayacağı belirtiliyor. Şirket reklam organizasyonlarında da yer alacak. Özberk kardeşler, 2004 yılında ‘Çemberimde Gül Oya’ adlı dizide beraber oynamışlardı. Özge Özberk, Cem Yılmaz’ın G.O.R.A. ve devam filmi A.R.O.G.’da canlandırdığı Arif karakterinin eşi Ceku rolüyle ünlenmişti. + + + + 612012 + Vitaminler zararlı mı? (Zaman Online) + The Telegraph gazetesinde yer alan habere göre, piyasada satılan multivitamin ve mineral haplarının kanseri önleyici özelliği olduğuna dair kesin kanıt bulunmadığını belirten uzmanlar, bu tip hapların kanseri tetikleyebileceğini gösteren bazı araştırmalar olduğunu da söylediler. Dünya Kanser Araştırma Fonu (WCRF) için çalışan bir uzman, yüksek dozda alınan vitamin ve mineral hapların yarardan çok zararı olabileceği konusunda herkesi uyardı. Düşük dozajli hapların bazı kişilere verilebileceğini söyleyen uzman, yüksek dozlu hapların kanser riski üzerindeki etkilerinin bilinmesinin çok zor olduğunu belirtti. Kanser riskini azaltmak isteyenlere, vücutları için gerekli vitamin ve mineralleri haplar yerine sağlık beslenme yoluyla almaları öneriliyor. Birçok kişinin bu tip haplarla kanser riskini azaltabileceğini düşündüğünü söyleyen uzmanlar, kanıtların bunu desteklemediğini ve bu hapların yüksek dozda alınmasının etkilerinin şu an için tam olarak tahmin edilemediğini ve bu nedenle bunların sağlık için zararlı olabileciğini ifade ediyorlar. Ayrıca bazı araştırmaların, yüksek dozda alınan tamamlayıcı haplarla bazı kanser türlerinde yüksek risk arasında bir ilişki gösterdiği vurgulanıyor. Örneğin, beta-karoten haplarının sigara kullanan kişilerde akciğer kanseri riskini artırdığı bulunmuştu. + + + + 612603 + MHP'den "Eve Dönüş" Eleştirisi + MHP'den "Eve Dönüş" Eleştirisi MHP Grup Başkanvekili Vural, "demokratik açılım"ın DTP ve terör örgütünün ortak projesi olduğunu Yayına Giriş: 24.10.2009 15:42:20 Güncelleme: 24.10.2009 15:42:20 Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Oktay Vural, "demokratik açılım adı altındaki projenin DTP ve terör örgütünün ortak projesi olduğunu söyledi. Oktay Vural, İzmir'de düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan'ı eleştirdi. Vural, terörist grubun tesliminde yaşananların da milletçe hazmedilemediğini belirtti. Oktay Vural şöyle dedi: "Bir devlet terör örgütüyle müzakere eder mi, bir devlet kanunundan hukukundan vazgeçer mi? Bu bir devlet projesi olmadığı AK Parti, DTP ve ve PKK projesi olduğu da ortaya çıkmıştır. Devletimizi İmralanın kılavuzluğunda hazırlanmış bir yol haritasına mahkum ve mecbur etmiştir, utanç tablosudur." + + + + 612440 + yaşındaki çocuk gündür kayıp + Şanlıurfa'da evinin önünde oynarken kaybolan yaşındaki çocuktan gündür haber alınamıyor. Alınan bilgiye göre, bir seramik fabrikasında işçi olarak çalışan Kemal Şıhanlı'nın tek çocuğu yaşındaki Uğur Samet, gün önce Bağlarbaşı Mahallesi'ndeki evlerine misafirliğe gelen komşularının çocuklarıyla oynamak için kapının önüne çıktı. Bir süre sonra çocuğunun evin önünde olmadığını fark eden anne, eşine haber verdi. Uğur Samet'i bulmak için mahallede ve çevrede araştırma yapan ailesi ve komşular, akşama kadar sonuç alamayınca durumu polise bildirdi. Aradan geçen sürede çocuklarına ulaşamayan ve kaçırılmış olabileceği endişesini taşıyan aile, Uğur Samet'in bir an önce bulunmasını istiyor. Kemal Şıhanlı, gazetecilere yaptığı açıklamada, kimseyle husumetinin bulunmadığını ancak oğlunun kaçırılmış olabileceğinden endişe ettiğini söyledi. Oğlunu bulmak amacıyla gündür yoğun çaba gösterdiklerini, neredeyse mahalledeki bütün evlerin kapısını tek tek çaldıklarını ifade eden Şıhanlı, şöyle konuştu: ''Karşılaştığımız herkese Uğur Samet'in fotoğrafını gösterip, yardım istiyoruz. Fakat şu ana kadar sonuca ulaşamadık. Artık oğlumun hayatından endişe ediyoruz. Oğlumu gören veya duyan birileri varsa lütfen bizimle irtibata geçsin.'' AA + + + + 612441 + Bayrağı kutuya atan polis açığa alındı + Bursa Valisi Şahabettin Harput, amir ve polis hakkında yürütülen disiplin soruşturması neticesinde bir polis memurunun işten el çektirildiğini söyledi. Valilik makamında basın toplantısı düzenleyen Vali Harput, Türkiye-Ermenistan milli takımları arasında oynanan futbol müsabakası ile müsabakanın oynanacağı stadyuma girişin dış koridorundaki kontrol ve aramalar esnasında bazı Azerbaycan bayraklarının hoş olmayan görüntüleri ile ilgili başlatılan araştırma ve inceleme çalışmalarının sonuçlandığını ifade etti. Vali Harput, polisin kendi kaydettiği kamera görüntüleri, haberin yer aldığı 10 adet ulusal kanal ve adet yerel televizyonlarda yer alan görüntüler ve yerel-ulusal basında çıkan resim ve haberlerin incelenmesi sonucundaki durumu şöyle anlattı: "Güvenlik mensupları ile ilgili olarak, stad kapısındaki dış kontrol esnasında Azerbaycan bayraklarının düzenli bir şekilde uygun kutulara konulması ve böylece muhtemel bir kısım istismarların engellenmesi konusunda gerekli duyarlılığı, dikkat ve ihtimamı göstermede kusurlu oldukları kanaati ile bir amir, iki polis memuru hakkında disiplin soruşturması açılmış, bunlardan bir polis memuru işten el çektirilmiştir. Azerbaycan bayraklarına karşı 3. şahısların sergiledikleri ve böylece hem Azerbaycan bayraklarını rencide edici görüntülere yol açtıkları, hem de görev yapan personele müdahale ederek bir kısım tahrik ve kargayaşa sebebiyet verdikleri gerekçesi ile görsel medyada yer alan görüntüler çözüm tutanaklarıyla birlikte Emniyet Müdürlüğümüzce gereği yapılmak üzere Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilmiştir. Konu Cumhuriyet Savcılığı tarafından incelenmektedir." 2009-10-24 15:57:35 haburda da pkk yı karşılayan eli ayağı bağlı kalan yine böyle insanlardı. TSK yakalayacak birileri çiçekle karşılayacak olmamalı. ramazan davulcu 2009-10-24 15:57:22 büyük iş başarmışsınız! koskaca skandalın faturasını bir polis memuruna çıkarttınız değil mi?hem emri ver hem görevden al. a-k-p sana verdiğim oya acıyorum,yazıklar olsun akif knk 2009-10-24 15:55:40 sen hiç kendini polis yerine koyup düşündünmü böyle konuşuyorsun gerçekler senin aklınla vizyonunla olmaz...balık baştan kokmuş zaten ceza kuyruktaki polise kapiş anladın herhal..... AKLINYOLUBİR 2009-10-24 15:51:08 herkesin gücü polise yetiyor.aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık ne olacak bu polisin hali AKLINYOLUBİR 2009-10-24 15:48:17 Bi polis, ay 10 gunluk uzun ve zahmetli bi yolculuk sonrasi dunyaya gelmis ve binbirli turlu zorluklara gogus gerilip buyutulmus ve bi de ustune ustluk yillarca dirsek curutup kendini egitim anlaminda gelistirmis bi genci iskenceyle oldurur polis hakkinda bi sey yapilmaz. Baska bi polis bi gun icinde fabrikada aynisindan onbinlercesini basacaginiz basit bi bez parcasini cope attigi icin aciga alinir. Bu arada bayragin basildigi imalathanenin coplugune gidin defolu onlarca bayragi copte gorebilirsiniz sherlock holmes 2009-10-24 15:48:08 Haberi okurken gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Efendim neymiş bayrakları sözümona çöpe atan polis açığa alınmış. Her şey güllük gülistanlık olmuş, Azeri kardeşlerimiz bayraklarımı yerine çekmiş. Sayın vali sizi ciddiyete davet ediyorum, bu yaptığınız gülünçlüktür komedinin daniskasıdır. Sen maçtan günlerce önce çık basına bayraklar asla alınmayacak de, tepkiler üzerinede bir polisi acığa alarak işin içinden sıyrıl, yazıklar olsun size hem emri ver hemde işler terse gidince kıvır. Yazıklar olsun yazıklar ol fatih toprak 2009-10-24 15:41:58 bu olay başka bir ülkede yaşansaydı emin olun ülkenin medyası ülkesine zarar verecegi için bu görüntüleri yayınlamaz ve uluslararası bi skandalda çıkmazdı bizim medya ülkemiz adına degil ülkemizin rezil olması adına çalışıyormuş izlenimi veriyor abdullah sadri 2009-10-24 15:39:46 Polisleri piyon olarak kullanıyorlar.Bu emri veren bu ülkenin valisi ise görevden alınmaldır.Emri uygulayan değil veren cezalandırılmalıdır. Düşmanlarımız ne zaman dost oldular. Azerbaycan bayrağı kendi ulusumuzun bayrağıdır ve nasıl çöpe atılır. Azerbaycan ulusu kardeşimizdir kadeşimiz olarak kalacaktır.Biz Ermenilerle kardeş olmak istemiyoruz isteyenler Ermenistana gidebilirler. Oktay Var 2009-10-24 15:19:11 milli bilinçten uzak adamdan polis mi olur? Bırakın azerbaycan gibi kardeş bir ülke bayrağını, dini ayrı gavurun bayrağı bile çöpe atılmaz. Türk'ün anlayışı budur! Ben olsam bu adama sittin sene bir daha devlette görev vermem. Çöp temizlesin. arif yonca 2009-10-24 15:14:49 azerbaycan bayrağı içeri alınmayacak açıklaması yapan sayın vali belkide art niyeti olmadan(bilinçsizlikten dolayı) bayrağı atan görevli memuru açığa alıyor.açığa alınma neddeni gerekli duyarlılık, ihtimam, dikkat.sayın vali bunların hangisini görevinde ne kadar gerçekleştiriyor acaba bence Darwini haklı çıkaracak türden olay(balık meselesi) gumhoy_gumhoy 2009-10-24 15:06:19 sonunda kurban edecek bir zavallı buldunuz degilmi. yazıklar olsun size. mehmet KARADAĞ 2009-10-24 15:03:25 aferim bu hükümete bayrağı aldırmadı toplattığı bayraklarıda nasıl olurda atarsınız die gariban polisleri bide utanmadan açığa aldırdı. ah polisim ahhh bu ülkedeki tek günah keçisi sensin. ben emniyet kadar gariban teşkilat görmedim en çok çalışan kurum ama kimse kıymet bilmez. sen yılma benim yiğit polisim yılma ... faruk koca 2009-10-24 15:02:29 Her ülke bayrağı kutsaldır Yapılan bu saygısızlık kimsenin yanına kar kalmamalıdır Hele ülke kardeş ülke can Azerbaycan ise... Ahmet Özcan + + + + 611994 + Batı'da ''Türkiye’yi kaybetmek'' kaygısı + AB’nin kriterlerinin yanı sıra -dünkü konuşmalarda da dile getirilen stratejik açılımların, ekonomik potansiyelin, (bu arada enerji güvenliğindeki rolünün) ağırlık kazanmaya başladığı görülüyor. + + + + 612071 + Saraçoğlu'nda her zaman çok güçüyüz + Derbi öncesi iki takımın da moral ve kondisyon olarak iyi durumda bulunduğunu kaydeden Alman teknik adam, "Bizim tek avantajımız, seyircimizin önünde oynayacak olmamız. Biz evimizde her zaman çok güçlüyüz." dedi. Steaua Bükreş karşısında alınan galibiyetin, Gaziantepspor mağlubiyetinden sonra, takımın geri dönüşü adına çok önemli olduğunu vurgulayan Daum, "Bükreş'te takımın geri dönüşünü görmek önemliydi, sevindiriciydi. Takımımın hâlâ organize olduğunu, yaşadığını göstermesi açısından iyi oldu." diye konuştu. Christoph Daum, Steaua Bükreş maçında Alex'in olmamasının takımı etkilemediğini, takımın Alex'ten yoksun oynayabildiğini de gösterdiğini kaydetti. Başarılı çalıştırıcı, sakatlıktan çıkan Alex ve Güiza'nın Galatasaray'a karşı forma giyebilmeleri için hazırlanmaları anlamında önlerinde yeterince zaman olduğunu söyledi. Antrenmana çıkan iki futbolcuya ihtiyaçları olduğunun altını çizen Daum, "Oynayabilmeleri için önlerinde yeterince zaman var. Semih ve Kazım'ın da sakatlık sorunları bulunduğunu düşünürsek, Alex ve Güiza'ya ihtiyacımız olacak." açıklamasını yaptı. Alex'in oynayamaması durumunda bu futbolcunun görevini kime vereceği sorusuna da Alman hoca, Alex'li bir takım planladığını dile getirdi: "Bunu ancak oynayamayacak durumda olursa düşünürüz. Şu anda oynayacak diye bakıyorum." BU PLAYSTATİON DEĞİL Kİ, FUTBOLCULARIMI İSTEDİĞİM HER YERDE OYNATAYIM Sakatlıklar sebebiyle kadroda zaman zaman değişiklikler yaptığını anlatan Daum, "Bu PlayStation gibi değil ki istediğim oyuncunun yerine istediğim oyuncuyu görevlendireyim. Sakatlıklar nedeniyle elimde fazla seçenek olmayabiliyor." değerlendirmesinde bulundu. Deneyimli teknik adam, Galatasaray maçı için farklı bir taktiksel anlayış düşünmediğini bildirirken Sarı-Kırmızılı futbolculardan Keita ve Arda'ya dikkat edeceklerini belirtti. Taktiksel olarak küçük bir değişiklik olabileceğine işaret eden Daum, "Galatasaray'ı fazla düşünürsek kendi oyunumuzu sahaya yansıtamayız. Bizim de kendi potansiyelimiz var. Rakibi çok fazla düşünürsek kendimize konsantrasyon sağlayamayız." şeklinde konuştu. Daum maçla ilgili şunları kaydetti: "Galatasaray karşısında kontrollü olmaya çalışacağız. Böyle maçlarda zaten az pozisyon olur, bunları da değerlendirmeye çalışmak lazım. Maçın atmosferinden etkilenmeden kontrollü olmalıyız. Karşılaşmayı 11 kişi tamamlamak istiyoruz. Bütün maç boyunca kontrollü olup hata yapmamalıyız, pozisyon vermemeliyiz, defansta çok iyi organize olmalıyız.'' Daum, Alman televizyonuna F.Bahçe'nin kendisine ihtiyacı olduğu müddetçe burada kalmak istediğini belirtti. + + + + 612523 + "Çözüm, Türkiye'nin çözülmesidir" + MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, İzmir'de partililerle biraraya geldi. Parti il binasında düzenlenen basın toplantısında hükümeti eleştiren Vural, ''Türkiye'de adım adım nasıl bir çözülme sürecine gidildiğine şahit olduklarını'' savundu. Çözüm diye ortaya konulan hususların Türkiye'nin çözülmesi olduğunu öne süren Vural, şöyle devam etti: ''Bu doğrudan doğruya bizim Cumhuriyetle oluşturduğumuz bin yıllık kardeşliğimizin dağıtılması sonucu Cumhuriyetimizin oluşması süreci içerisinde doğrudan doğruya ulus devlet yapısının ortaya kaldırılmasına yöneliktir. Böyle bir suikastle Türk milleti karşı karşıya kalmıştır. Aşama aşama plan uygulanmaktadır. Bu plan devlet projesi değildir. Bu plan İmralı'nın kılavuzluğunda hazırlanmış bir plandır. Bunun, AKP, DTP ve PKK'nın organizatörlüğünde hazırlandığı ortaya çıkmıştır. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır.'' Vural, ''AKP'ye oy verdiğini söyleyenlerin, aslında verdikleri oyun nasıl DTP'nin ve PKK'nın istek ve arzularını yerine getirmek için kullanıldığını esefle gördüklerini'' iddia etti. ''Vatandaşlarımızın içini kanattı" ''Terör örgütü üyelerinin teslim töreniyle açılımın kurdelesinin kesildiğini'' belirten Vural, ''Pazartesi günü yaşananlar, vatandaşlarımızın içini kanattı. Sayın Başbakan, sen tabloyu içine sindirebilirsin, ama bu milletin milli ve manevi değerleri ve bizim siyasi meşrebimiz böyle bir tabloyu içimize sindirtmez, hazmetmeyiz de hazmettirtmeyiz de millete, bu böyle biline'' dedi. Bu süreç içerisinde Habur sınır kapısında devlet ve hukukun olmadığını savunan Vural, yaşanan tablonun, terör örgütünün amacına ulaştığını ortaya koyduğunu öne sürdü. Vural, ''Kanun ve hukuk devletinde anayasaya ve kanunlara uymak zorundasınız. Burası zorba devleti değildir'' dedi. 24 Ekim 2009 + + + + 612298 + Broos’un tercihi + Cemal Ersen GözlemBroos’un tercihi 24 Ekim Cumartesi 2009 Son altı maçta kalesinde gol görmeyen karşısına tek forvetle çıkmak tam bir çılgınlık. Üstelik kendi evinde ve mutlak kazanmak gereken bir mücadelede bunu yapıyorsan teknik direktöre ya korkak derler ya da maceraperest. Hugo Broos belki de kendi kaderini belirleyecek böyle bir maçta gol umudunu Gökhan’a bağlamanın ne kadar yanlış bir karar olduğunu gördüğünde skor çoktan konuk ekip lehine değişmişti bile. Rakip kaleye ilk gidişinde savunmanın kademe hatasını affetmeyen Kayserispor’un Makakula ile bulduğu gol, ’in tribünlerinde soğuk duş etkisi yaparken, Broos’u da adeta kendine getirdi. Belçikalı hoca daha maçın 27. dakikasında Yattara ve Engin’i kenara alıp forveti Umut, orta sahayı ise Selçuk ile takviye ederek maç içindeki en olumlu hamlesini yaptı. Kafalarda ise Oyuna niçin böyle başlamadı?” sorusunu bıraktı. dakikaya kadar sahada yürüyen Yattara’nın çıkışı Gineli’nin umursamaz tavırlarına isyan eden takım arkadaşlarını ateşledi.  Selçuk ise ’a yasal oldu. Tecrübeli oyuncunun girişiyle orta alanın yükünü omuzlayan daha serbest oynamaya başladı ve bu tarzın ne kadar yararlı olduğu ilerleyen bölümde net bir şekilde görüldü. Maçı istediler İkinci bölgede önce dengeyi sağlayan, sonra da kontrolü eline alan Trabzonspor’un hücum gücü arttı. İlk yarım saatte ceza alanı çevresinde dolaşan Gökhan, asli görevine döner dönmez golle buluştu. İlk yarının uzatma bölümünde gelen üstünlük sayısı bordo-mavili ekibin maçı ne kadar istediğinin kanıtıydı. Genel görüntü ikinci yarıda da değişmedi. Topa daha çok sahip olan, daha çok pozisyon üreten ve akıl almaz goller kaçıran bir Trabzonspor vardı sahada. Gabriç, Gökhan, Umut ve Colman’ın son vuruşlarındaki beceriksizliği, bu maça kadar sadece gol yiyen Kayserispor’un çok daha farklı bir yenilgiyle sahadan ayrılmasını engelledi. Ev sahibi bunları yaparken, konuk takımın tek eşitlik girişimine son haftaların formsuz ismi kaleci Sylva’nın kritik müdahalesi set çekti. Aydın’ın yakın mesafeden vuruşunda top önce Sylva’nın parmaklarında yumuşadı, sonra da direği buldu. Bu sezon sahasında oynadığı dört maçın sadece birini kazanabilen Trabzonspor çok önemli bir virajı kayıpsız atlatarak olası sancıları dindirdi. Kayserispor karşısında yitirilecek puanlar hem yönetimi hem de teknik direktör Broos’u iyice tartışılır hale getirecekti ki, korkulan olmadı. (154 yazı) + + + + 612701 + Genelkurmay'dan 'mektuba' sert tepki + Genelkurmay'dan mektup ve mektuba yönelik yapılan haberlerle ilgili yapılan açıklama şöyle 1. Bugün, bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücüdür. 2. Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılık derecesinin yayın organlarına göre gösterdiği farklılık da hayli dikkat çekicidir. 3. Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. + + + + 611738 + Beni tarikat ayinine müftü davet etmişti + Beni ayinine müftü davet etmiştiMUSA KESLER İstanbul 24.10.2009Emekli SavcıAli Çakır (solda), Musa Kesler’in sorularını yanıtladı. ’a soruşturma açan Savcı Ali Çakır, ayinine katıldığı iddialarını doğrulayarak, “Hem Ergenekoncu hem rakıcı hem de tarikatçı olamam. Odamda bozkurt resmi de yok” dedi Son dönemde ve bazı ünlü isimlere yönelik açtığı soruşturmalarla gündeme gelen ve geçtiğimiz hafta emekli olan eski Basın Savcısı Ali Çakır, Milliyet’e konuştu. Çakır, adliyeye gelen müfettişler tarafından sorumlu olmadığı evraklardan dolayı savunmasının alınmasının çok zoruna gittiğini ve emeklilik kararı almasında bunun etkili olduğunu söyledi. Çakır, ’de görev yaptığı dönemde katıldığı iddia edilen ayinine ise müftünün daveti üzerine kalabalık bir bürokrat grubuyla gittiğini anlattı. Çakır, adliyeyi teftiş eden başmüfettişin isminin de eklerinde yer alan bir belgede “Gülen cemaatinin ’ndaki temsilcisi” olarak yer aldığını söyledi. İşte Çakır’ın Milliyet’e anlattıkları... ‘Küçük’le görüştüm’ “, Ahmet Cinali, Taner Ünal gibi isimlerin tamamını adliyeden tanırım. Şikâyet, tekzip gibi konular için bana gelmişlerdir. Oturtup çay ısmarladığım da olmuştur. Hiçbiriyle özel bir dostluğum ya da dışarıda görüşmüşlüğüm yoktur. Adliye dışında bir kere bile Veli Küçük’le görüşmedim.” “Kadiriler senede bir kez camide böyle bir ayin yapıyormuş. dönemde (1992-95) Mardin’de görev yapan Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü, Özel Harekât Şube Müdürü, diğer ilçelerden görev yapan bürokratlardan oluşan kalabalık bir heyet davet edildi. Ben de devletin bir kurumu olan müftülüğün de bulunduğu camiye gitmekte bir beis görmedim. Bunu birisi kameraya almış. Kamereya alan kişinin dönem Mardin Hastanesi Başhekimi olan Mahmut Duyan olduğunu tespit etmiş, Duyan hakkında cinsel taciz iddiasından dolayı hakkında bir soruşturma yapmış ve hakkında dava açmıştım. Bu da görüntüleri medyaya servis edip, asılsız haberler yaptırmış. Olayın aslı budur.” “Benim hem Ergenekoncu hem tarikatçı hem rakıcı olduğum, odamda bozkurt resimleri olduğu yönünde iddialar var. Bu kadar çelişki ve tutarsızlık bir arada bulunamaz. Ben sadece ’nin bir savcısıyım.” Neden, ‘tarikat baskısı’ dedi “Yargı üzerindeki tarikat baskısına ilişkin sözlerimi şunun üzerine söyledim. Teftiş için gelen müfettişler içinde F.T. diye bir var. Ergenekon iddianamesinin eklerinde F.T., Gülen cemaatinin Adalet Bakanlığı’ndaki temsilcisi olarak gösteriliyor. ‘Demek ki bu sebepten üzerime geliniyor’ düşüncesi oluştu bende. Haksız yere savunmamı alması kafamda, ‘Böyle bir hareketi olabilir’ kuşkusunu doğurdu.” + + + + 612058 + Karın ağrısı şikayetiyle hastaneye gitti, organlarının ters tarafta olduğunu öğrendi + Aktürk'ün, sol tarafta olması gereken kalbi sağ tarafından, sağ tarafında olması gereken apandisiti ise sol tarafında çıktı. Aktürk'ün ağrılarında normalde sağ tarafta olması gereken apandisit kesesinin sol tarafta olmasından kaynaklandığı belirlendi. Yapılan başarılı bir operasyonla apandisit ameliyatı gerçekleştirildi. Operatör Doktor Halil Afşin Taşdelen, bu durumun literatürde yaklaşık 30-40 binde görülen bir durum olduğuna vurgu yaptı. Hastanın kendilerine şiddetli karın ağrısı şikâyetiyle geldiğini anlatan Taşdelen, "İlk başta muayene olarak apandisit olduğunu düşündük ama ağrısı normal apandistin olması gereken yerin dışında, ters taraftaydı. Hastayı biraz dikkatli muayene ettikten sonra kalbinin de sağ tarafta olduğu bilgisini aldık. Bunun üzerine biraz daha derinleştirip gerekli tetkikleri de yaptırınca sadece kalbinin değil, tüm organlarının ters tarafta olduğunu tespit ettik. Bunun üzerine apandisit tanımızı da kesin olarak koyduktan sonra Sürmene Devlet Hastanesi'yle bir ekip oluşturarak birlikte operasyonu tamamladık." dedi. Nadiren de olsa bu tür hastalarda kalp, akciğer ve diğer organlarla ilgili problemlerin de olabildiğine dikkat çeken Taşdelen, detaylı tetkiklerin ardından diğer organların da bir problem olmadığını görünce operasyonu yaptıklarını belirtti. Taşdelen, hastanın durumunun gayet iyi olduğunu, bir kaç gün içerisinde de taburcu edeceklerini ifade etti. "30-40 BİNDE BİR RASTLANIR" Dr. Taşdelen, organlarının ters tarafta olmasının literatürde yaklaşık 30-40 binde bir görülebildiğine dikkat çekti. Bunu bir hastalık olmadığını ifade eden Taşdelen, "Zaten bu durum, insanların çoğu kendileri bir sağlık kuruluşuna başvurmadan, beraberinde çok ciddi bir sağlık problemi yoksa pek tespit edilmez. Bu şekilde apandisitle birlikte olması ise çok daha nadir bir tanı. Bu genellikle anne karnında ortaya çıkıyor. Anne karnında bütün batın organları ve göğüs kafesi içerisindeki organların geliştiği yapı saat yönünün tersine 270 derece dönerek doğuma kadar gelişimini tamamlar. Bu tür kişilerde ise tam tersi olarak 270 derece dönüp gelişimlerini tamamlar." diye konuştu. Taşdelen, başka bir sağlık problemleri olmadığı sürece bu hastaların çoğunun normal yaşantılarını sürdürdüğüne işaret etti. Gelişim süresince normal olmayan bir durum yaşandığının altını çizen Taşdelen, şöyle devam etti: "Kalpte ya da akciğerdeki yapılarda, karaciğer ve özellikle böbrekte bu gelişim sırasında duraklamalar, gecikmeler olması nedeniyle daha büyük problemler çıkabiliyor. + + + + 612836 + 'Aidia' Operası 13 yıl sonra yeniden sahnede + Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde (ADOB) sahnelenen eserde orkestrayı şef Rengim Gökmen yönetti. Eserin prömiyerine Ankaralı sanatseverler yoğun ilgi gösterirlerken, salonun tamamıyla dolu olduğu temsilde kimi izleyiciler de eseri ayakta izledi. Librettosu (eser metni) Antonio Ghislanzoni'nin imzasını taşıyan 138 yıllık eseri, Vincenzo Grisostomi Travaglini sahneye koydu. Dekor ve giysilerini Savaş Camgöz'ün hazırladığı eserde koroyu da Alessandro Cedrone yönetti. Yapıtın koreografisini Sergei Trechenko, ışık düzenini Fuat Gök ile Stefano Prendello yaptı. Konusu Mısır'da geçen ve Prenses Aida'nın hüzünlü öyküsünün işlendiği eserde, Aida'yı İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından Evren Ekşi, Radames'i ise konuk sanatçı Ignacio Encinas canlandırdı. Eserin kadrosunda, Nilgün Akkerman, Şebnem Oksal, Anna Chubuchenco, Sim Tokyürek, Eralp Kıyıcı, Çetin Kıranbay, Tuncer Tercan, Tuncay Doğu, Mithat Karakelle, Sabri Karabudak, Özgür Savaş Gençtürk, Mithat Karakelle, Cem Akyüz, Okan Başel, Emrah Sözer, Seda Aracı, Begüm Mengü ve Bilge Yılmaz yer alıyor. Etiyopyalı bir prenses olan Aida'nın kendi ülkesinde yakalanarak köle olarak Mısır'a getirilmesiyle başlayan eser, Komutan Radames'in Aida'ya olan aşkı ile Firavun'a olan sadakatı arasında seçim yapamamasını dönemin önemli olayları eşliğinde anlatıyor. 2. perdesindeki görkemli ''Zafer'' sahnesiyle belleklere kazınan yapıt, dünyanın pek çok önemli opera mekanında defalarca sahnelendi. Eser, 14 Kasım'da yeniden izleyici karşısında olacak. AA + + + + 612326 + G.Saray derbiye hazır! + G.Saray derbiye hazır! 24/10/09 13:26 Florya Metin Oktay Tesisleri'nde teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde basına kapalı yapılan antrenmanda, oyuncuların koşu ve ısınma hareketlerinin ardından taktik ağırlıklı bir çalışma gerçekleştirdiği bildirildi. Tedavisine devam edilen Emre Aşık'ın takımdan ayrı çalıştırıldığı ifade edildi. A.A. + + + + 611963 + Türk tecrübelerini dikkate alacağız + Türkiye'nin çalışmalarını ve tecrübelerini dikkate alacaklarını söyleyen Nazarbayev, Türk şirketlerinin Rusya ve Beyaz Rusya piyasasına Kazakistan'dan giriş yapabileceklerini belirtti. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ise Nazarbayev'in ziyaretinin ardından iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin artmasını beklediklerini dile getirdi. Önceki gün Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu ile görüştüğünü aktaran Kazak Cumhurbaşkanı, "Kazakistan'a gelip bölgenin vergi teşviki ve arsa tahsisini beraber konuşacağız." dedi. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Direktörü Prof. Dr. Güven Sak tarafından Kazakistan Cumhurbaşkanı'na Türkiye sanayiinin gelişimi hakkında sunum yapıldı. OSB'lerin detaylı olarak anlatıldığı sunumu dinleyen Nazarbayev, sermayenin kamu mu özel sektör tarafından mı konulduğunu sordu. Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve Sanayi Bakanlığı yetkilileri ise kamunun teşvik edilen bölgelerdeki araziyi sanayicilere tahsis ettiğini, altyapı yatırımları için ise düşük faizli kredi verdiğini kaydetti. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ile birlikte OSB'da bulunan Arçelik tesislerini gezen Nazarbayev, Genel Müdür Yardımcısı İsmail Hakkı Sağır'dan bilgi aldı. Sağır, Odalar Birliği Başkanı Hisarcıklıoğlu'na Nazarbayev ile birlikte Vehbi Koç'un resminin bulunduğu yerde fotoğraf çektirme talebinde bulundu. Kazakistan lideri Nazarbayev bu talebi geri çevirmedi. + + + + 611792 + Krizden çıkış yolu mesleki eğitimde! + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Krizden çıkış yolu mesleki eğitimde! Ekonomik İşbirliği Örgütü (OECD) tıpkı Türkiye gibi krizin çıkışı için mesleki eğitime vurgu yaptı. OECD, ülkelere 'Bu kalitenin arttırılması yönünde harekete ihtiyaç var' tavsiyesinde bulundu ANKARA(ANKA) OECD Genel Sekreteri Angel Gurria ekonomik krizden çıkış için daha fazla ve iyi işler çıkaran yeni bir büyüme modeline ihtiyaç bulunduğunu belirterek, “Ancak ekonominin bu yeni büyüme kaynaklarına uyum sağlayabilmesi için iş gücünün doğru becerilerle donanmış olması gerekiyor” dedi. OECD ekonomik krize cevap vermek için ülkelere işyeri eğitimini sürdürmeleri ve tam zamanlı mesleki eğitim ve öğretim için artan talebi karşılamaları tavsiyesinde bulundu. GÜÇLÜ EKONOMİNİN BÜYÜK PARÇASI Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) “İş İçin Öğrenim” başlığını taşıyan, 2010 sonlarında OECD ülkeleri için aynı adlı geniş bir mesleki eğitim projesinin temellerini oluşturacak ana çalışmaya hazırlık raporu açıklandı. Raporda “Mesleki eğitimin kalitesinin arttırılması yönünde harekete geçme ihtiyacı bulunduğu” vurgulandı. İyi bir mesleki eğitimin güçlü bir ekonominin önemli parçası olduğu belirtilen raporda ülkelere, mesleki eğitim sistemlerini çalışma piyasasının gereksinimlerine daha iyi cevap verecek hale getirmeleri ve böylece ekonomik büyümeye destek vermelerine yardımcı olacak teklifler sıralandı. KRİZDE SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN OECD Genel Sekreteri Angel Gurria raporla ilgili açıklamasında, “Ekonomik krizden sürdürülebilir bir çıkışı gerçekleştirmek için daha fazla ve iyi işler ortaya çıkaran yeni bir büyüme örneğine ihtiyaç var. Ancak ekonominin bu yeni büyüme kaynaklarına uyum sağlayabilmesi için iş gücünün doğru becerilerle donanmış olması gerekiyor. Gençlere daha nitelikli bir eğitim verebilirsek başarı sansımız artar” dedi. ÜLKELERE MESLEKİ EĞİTİM TAVSİYELERİ OECD başlangıç raporunda Türkiye hariç birçok üye ülkenin mesleki eğitimi incelendi. Raporda ülkelere mesleki eğitimlerini güçlendirmeleri için şu tavsiyede bulunuldu: “İşverenlerin acil ihityaçlarını karşılamak üzere gerçekleştirilecek özel beceri eğitimleri, becerilerin aktarılabilmesini sağlayarak iş hareketliliğini destekleyecektir. Orta öğretim düzeyinden sonra gerçekleştirilen mesleki eğitimin maliyeti, 'hükümet-işveren ve öğrenci' arasında, elde edilen fayda temelinde paylaştırın. Mesleki kurumlarda; sanayiyle işbirliğini teşvik edin, part-time çalışmayı özendirin, işe almada esnek usulleri destekleyin. Çıraklar için sözleşmeli çerçevede ve geçerli bir sigortayla birlikte nitelikli eğitim sağlayın.” Katsayı temmuzda kalktı YÖK Genel Kurulu, geçtiğimiz temmuz ayında uzun yıllardır gündemden düşmeyen "meslek liselerinin üniversiteye girişte kendi alanları dışındaki bölümlere gitmek istediklerinde" yaşadıkları dezavantajlı duruma son verdi. 28 Şubat sürecinin simgesi uygulamalarından "farklı katsayı"nın kaldırılmasıyla, imam hatiplilere hukuk, siyasal gibi fakültelere girme kapısı aralandı. Ayrıca meslek liselilerin kendi alanlarının devamı niteliğindeki bir bölüme girmek istediklerinde avantajları da sürecek. Böylece, gözden düşen meslek liselerinin yeniden canlandırılması da hedefleniyor. Koç: MESLEK LİSESİ Memleket Meselesi Türkiye'nin önde gelen holdinglerin Koç Grubu da mesleki eğitimi destekleyen katsayı uygulamasının kaldırılmasına destek çıkmıştı. Koç Holding, mesleki eğitim meselesinin, katsayı konusundan çok daha derin ve bütünsel çalışmaları fazlasıyla hak eden bir mesele olduğunu belirterek, tüm paydaşları katsayı tartışmasının sona ermesini bir fırsat olarak görerek, meslek edinme, ihtisaslaşma ve bu sayede istihdam sağlamasına yönelik stratejiler geliştirmeye davet etti. Koç Holding'den yapılan açıklamada, mesleki eğitim konusunun uzun yıllardır politik tartışmalara konu edilmesinin, Türkiye için talihsizlik olduğu vurgulanarak, mesleki eğitimin, desteklenmesi ve çağın ihityaçlarına uygun şekilde devamlı yenilenerek geliştirilmesi gereken bir saha olduğu bildirildi. Koç Holding'in “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” Projesini 2006 yılından itibaren mesleki eğitim-sanayi işbirliği ve çalışma modeli olarak geliştirdiği hatırlatılan açıklamada, “Şu anda Koç Topluluğu şirketleri bünyesinde geliştirip uyguladığımız modeli tüm iş dünyası ile TÜSİAD ve TOBB şemsiyesi altında paylaşmaya hazırız” ifadesine yer verildi. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 612655 + Bursa Oto Show 2009 kapılarını açtı + Oto Show 2009 kapılarını açtı Distribütörleri Derneği (ODD) ve Fuarcılık AŞ tarafından düzenlenen Oto Show 2009" törenle kapılarını açtı. Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aybar, açılış töreninde yaptığı konuşmada, Bursa’nın, için hatta dünya için otomotiv sektöründe son derece önemli bir marka haline geldiğini söyledi. Türkiye’nin, dünyanın artık en önemli üslerinden biri konumuna geldiğini, dünyanın en fazla otomotiv üretimi yapılan 15. ülkesi durumunda olduğunu belirten Aybar, Bursa’nın da bunun yarısını sağlayan çok kritik bir isim haline geldiğini vurguladı. Aybar, Bursa’nın ismini Güney ’da dahi bir marka olarak, otomotiv ürünlerinin tanıtımında duymaktan çok mutlu olduğunu ifade ederek, böyle bir kentte son derece başarılı bir düzenlemenin de kendilerinin görevi olduğunu dile getirdi. Bursa’nın otomotiv ve endüstrisinin kalbi olduğunu, Türkiye’nin dünyaya açılan dünya sınırlarını zorlayan bir ismi olduğunu anlatan Aybar, bu fuarın aynı zamanda bir başka önemli yeniliği de beraberinde getirdiğine dikkati çekti. FLUENCE’NİN TÜRKİYE PREMİERİ Aybar, Renault Fluence’nin Türkiye "premier"inin Bursa’da gerçekleştirileceğini belirterek, "Dünyaya Bursa’dan, Bursalı teknisyen ve mühendislerimizin elinden doğan bir araç bugün ilk kez sergilenecek ve hem Türkiye içinde hem de dünyada yol almaya başlayacak. İşte onun için özellikle bu fuarımız önemli bir hale geliyor" dedi. Geçen yıl yine bu fuarın açıldığı dönemde hareketli günlerin yaşandığını, dünyadaki global krizin başladığı günlerin yaşandığını anlatan Aybar, "Ama yine 147 bin ziyaretçinin katıld��ğı, yaklaşık 10 ülkeden 95 firmanın yer aldığı bir fuardı. bu sene de aynı canlılığı burada 2010 modelleri sergileyerek paylaşmak istiyoruz" diye konuştu. Aybar, sadece uluslararası fuarlarda değil, aynı zamanda bu yöresel fuarlarda da otomotivin çok gelişeceğine inandıklarını ifade ederek, "Nitekim 1990’lı yıllarda başlayan gayretimiz 1996-2008 döneminde toplam milyon 200 bin metre kare içinde yaklaşık 49 fuar ve milyon ziyaretçi ortaya getirdi. İşte bu ülkemizde de otomotiv sektörünün ne kadar önemsendiğinin, insanlarımızın otomotiv ürünlerine ne kadar önem verdiğinin de çok önemli bir göstergesi oldu" görüşüne yer verdi. YIL SONU YENİ SATIŞ TAHMİNİ 520 BİN Dünyanın geçen yıl finansal sıkıntının içine girdiğini, çeşitli toparlanma sinyalleri olsa da halen devam ettiğini, ne zaman biteceğinin de 2010 yılında daha net görülebileceğini ifade eden Aybar, şunları kaydetti: "Ama şunu unutmamak lazım; bu kriz olsa da otomotiv sektörünün bu krizden en çok etkilenme potansiyeli olduğu halde işte çeşitli tevşiklerle, gayretlerle hepimize düşen görevin yerine getirilmesiyle yine sürükleyici bir rol alması mümkün. Nitekim geçen sene baktığınızda Türkiye’nin şampiyonu otomotiv sektörü. Toplam 25 milyar Türkiye’de nitelikli istihdamı en çok sağlayan sektör yine otomotiv sektörü. Geçen sene sonundaki rakam 400 bin kişi ve Bunun neredeyse yarısına yakını Bursa’da. Böyle bir önemli sektörü ifade ediyoruz." Aybar, bu sektörün daima desteklenmesi ve iç pazardaki canlılığın, Türkiye ekonomisinin gelişmesi, ihracatının da artması anlamına geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti: "Nitekim, tahminler aslında bu yılı 360-370 bin gibi bir satışla geçireceğimizi gösterirken, geçen yıla göre yaklaşık yüzde 38-39 azalma yaşanırken, mart ayının ortasında gelen indirimleri ciddi bir rahatlama, nefes alma sağladı ve yaşanan 6,5 aylık sürede toplam 150 binin üzerinde fazla otomotiv ürünü bu ülkede satılabildi. Tahminler 360-370 bindi diyorum, şimdi yeni tahminimiz bu yıl sonu için 520 bini buluyor. Demek ki 150 bin fazla satış bu sayede olabildi. Yani hiçbir zaman talebin öne çekilmesi ya da ertelenen talep yerine getirilmese bu rakamlar olamaz. Yapılan şey gayet açık, vergi yükü azaldı ve sonuç geldi." VERGİ YÜKÜNÜN AZALTILMASI GEREKLİ Burada bir bilimsel gerçekliğin bir kez daha dile getirildiğini, hiçbir zaman vergiyi yükselterek satışların artırılamayacağını vurgulayan Aybar, "Ne zaman ki vergiyi indireceğiz, AB düzeyine doğru yaklaşacağız. zaman bu satışlar artar" dedi. Aybar, iç pazardaki canlı satış ortamı ve istikrarın, birçok yeni yatırımın, global markanın ürününün Türkiye’ye gelmesi ve burada üretilmesi anlamına geldiğini ifade ederek, bunun da yeni teknolojiyi beraberinde getireceğini, yeni sağlayacağını, yeni ihracat kapasitesiyle de çok daha fazla döviz ifade edeceğini anlattı. Bu nedenle iç pazarın canlı olmasına herkesin dikkat etmesi gerektiğini, onun da temelinde mutlaka vergi yükünün azaltılmasının bulunduğunu vurgulayan Aybar, şöyle konuştu: "İşte hepimizin üzerinde durması gereken nokta budur. Şimdi eskiye döndük. 6,5 aylık dönem bitti, maalesef bu ay ki satışlarda göreceğiz, geçen ay başarılan 81 bin 394 satışın belki üçte biri ya olacak ya olmayacak. Böyle bir dönemin içine girdik. Üstelik yılın en önemli en canlı geçmesi gereken ayını yaşıyoruz, ama gerçeğimiz bu. İşte onun için şimdi yeni yeni çözümlere ihtiyacımız var. Biz bu çözümlerin en temelinde, bugün AB’yi çok başarıya götüren tek bir çözüm görüyoruz. da Türkiye’deki eski, çevreyi kirleten, tehlike saçan ve gayri ekonomik çalışan araçların artık Türkiye’mizde dünya için üretilen yeni teknolojiye sahip, çevreye son derece uyumlu araçlarla değişmesini sağlayacak çözüm. Yani eski araçları yeni ile değiştirmeye destek olacak çözümler." Aybar, bugün AB’nin bu sayede bu yılı kurtardığını ifade ederek, örneğin ’nin yılda yüzde 16-17 düşerken, eylül ayında yüzde 11 yükseldiğini, ’nın yıllık düşüşü geçen sene ile aynı büyüklükte iken şimdi aylık bazda yüzde 14 artış sağladığını, ’da da toplam pazar yüzde 40 seviyelerinde düşerken, eylül ayında aylık pazarını yüzde 18 büyüttüğünü kaydetti. "ÇOK GECİKTİ" Sonuçta AB’nin geçen yılı yüzde düşüşle kapatırken, bu sene yüzde 6,3 büyütüğüne dikkati çeken Aybar, şöyle devam etti: "Demek ki bu olduğunda ne oluyor? Sanayi çalışıyor, insanlar işine devam ediyor. İnsanlar daha ekonomik şartlarda araç alabiliyorlar, dolayısıyla alım güçleri buna yetişiyor. Bir de satış olduğunda, yüksek vergimiz var ya kamu geliri de ona göre artıyor. Demek ki maliye de daha çok kazanıyor. zaman üçlü kazan burada var. Biz de bu çözümü hiçbir zaman göz ardı etmemeli ve bir an evvel bu ç��zümün altyapısına doğru gitmeliyiz. Onun için de Türkiye’de bugün ’da aynen uygulanan ömrünü tamamlamış araçlar, tekrar geri mekanizmalarının kurulmasını sağlayacak yönetmeliğe ihtiyaç var. Bu yönetmeliğin şu anda hazır olduğunu, Çevre ve Orman Bakanlığımızın yayınlamak üzere olduğunu biliyoruz. Çok gecikti artık bir an evvel yayınlanmasını, böylece yeni bir istihdam alanının, sanayinin Türkiye’de oluşmasını bekliyoruz. Bunu başarabilir ve bu çözümü çıkarırsak hem emisyonunu azaltma imkanımız var, ciddi ölçüde hem de çok daha az enerjiyle, kat az enerjiyle bu eski otomobillerin malzemelerinden yeni ham maddeler yapma imkanımız var." PAYI- Aybar, son günlerde yine vergilerde artışların gündeme geldiğine işaret ederek, şöyle dedi: "İşte 2-3 gündür yaşıyoruz. Bir artışı. İşte başka söylentiler var, metro için otomobil sahiplerinden alınacak vergiler ve saire. Tekrar vurgulamak lazım, biz eğer vergiyi bu şekilde artırmaya devam edersek, toplam satışlar düşmeye devam eder, toplam olarak elde edilecek vergi geliri de yine düşer. Çünkü biz dolaylı vergiyi buradan alıyoruz. zaman vergileri artırmanın değil, vergileri düşürmenin çaresine bakmamız lazım. Hepimizin bence bu konuda çalışması lazım." Törene, Genel Müdürü ile Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Meclis Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Parseker de katıldı. FUARA KATILIM Fuara, Renault, BMW Motosiklet, Cherry, Geely, Güleryüz Cobra, Isuzu, Iveco, Land Rover, Mercedes, Mini ve Peugeut gibi ana sanayi firmalarının yanı sıra 40’a yakın yan sanayi ve aksesuar firması katılıyor. Bazı modellerin Bursa tanıtımının yapıldığı fuarda, Renault’nun "Fluence" modelinin Türkiye tanıtımı gerçekleştirildi. "Tuning Özel Bölümü" ile "Geçmişten Günümüze Klasik Araba Sergisi" de ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Dans şovlarının da yer aldığı fuarda, Elif Ece Uzun, Tuğba Altıntop, Lara Surol, Tatiana Marinescu, Tuba Melis Türk, Şehnaz Özkaya gibi isimlerin de aralarında bulunduğu mankenler, yeni modellerin tanıtımında görev aldı. Giriş ücretinin 7,5 lira olduğu fuar, 24-28 Ekim tarihlerinde 11.00-22.00, 29 Ekimde ise 11.00-21.00 saatleri arasında gezilebilecek. + + + + 612175 + Felçli kadının katilleri arkadaşları çıktı + Kadını parası için kiracısı ve arkadaşının öldürdüğü belirlenirken, görgü tanıklarının ifadeleri ile gözaltına alınıp 45 gün cezaevinde yatan kişinin ise olayla ilgisinin olmadığı ortaya çıktı. Mart 2008 tarihinde Buca ilçesi Ufuk Mahallesi 845. Sokak'ta evinde yalnız yaşayan ve felçli olan Kumru Arslanboğa'nın (60) elleri ve ağzı bağlandıktan sonra birçok yerinden bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili soruşturmayı yürüten Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, evde fark edilecek şekilde ortada duran güvenlik kamerasına zanlılar tarafından hiç müdahale edilmemesinden şüphelenince araştırmaya bu yönde yoğunluk verdi. Kameraların güvenlik malzemeleri satan oğlu tarafından yaşlı kadının evine yerleştirildiğini, ancak kadının sistemdeki şifreyi kullanamaması nedeniyle çalıştırılmasından vazgeçildiğini öğrenen polis, bu ayrıntıyı bazı aile yakınları ve birkaç komşunun bildiğini tespit etti. Soruşturma kapsamında bu ayrıntıdan haberdar olan kişilerle tekrar görüşmeye başlayan ekipler, yaşlı kadının alt katında oturan kiracısı Ercan Ç.'nin ifadelerindeki çelişkilerden şüphelendi. Polisin, olay günü çalıştığı tekstil imalathanesine gitmediği ve evde karısının bulunmadığı bilgisinden yola çıkarak sürdürdüğü sorguda Ercan Ç. suçunu itiraf etti. Erdal Ç.'nin (33) hırsızlık yapmak için arkadaşları Özcan S. (28), Cüneyt G. (26) ve Cem G. (24) ile birlikte hareket ettiklerini, evde kendilerini fark eden yaşlı kadını etkisiz hale getirerek bağladıklarını söylemesi üzerine polis, diğer zanlıları yakalamak için harekete geçti. Özcan S. İzmir'de, Cem G. Şanlıurfa'da askerlik yaptığı birliğinde yakalanırken, diğer zanlının ise arandığı bildirildi. Gözaltına alınan Özcan S.'nin de, yaşlı kadını kendilerini fark etmesi üzerine bağladıklarını, kiracısını ve kendini tanıdığından ele vereceği şüphesiyle öldürmeyi kararlaştırdıklarını, askerdeki Cem G.'nin de cinayeti işlediğini itiraf ettiği öğrenildi. Ercan Ç. ve Özcan S.'nin olayın ardından yaşlı kadının cenaze törenine katıldıkları, ifadesi alınmak üzere emniyete gelen Ercan Ç.'nin yaşlı kadının kendisine yaptığı iyiliklerden bahsederek gözyaşı döktüğü de ortaya çıktı. Özcan S. polisler tarafından, asker kaçağı olduğu belirlenen Ercan Ç. ise Askeri İnzibat tarafından İzmir'de, Cem G. de Şanlıurfa'da adliyeye sevk edildi. Vahşice işlenen cinayetin hemen ardından üzeri kanlı ve elinden yaralı halde olay yeri yakınındaki hastaneye giden, sorgusundaki çelişkili ifadeler nedeniyle şüpheli olarak gözaltına alınarak sevk edildiği adliyede tutuklanan Hüseyin Işık'ın ise 45 gün cezaevinde kaldıktan sonra ilk duruşmada tahliye olduğu öğrenildi. Işık'ın, üzerindeki kan izlerinde yapılan DNA incelemesinde, kadının kanıyla uyuşmaması üzerine serbest bırakıldığı bildirildi. + + + + 611930 + Mehmet Şeker: Kan çıkar aslında + Mehmet Şeker 24 Ekim 2009 CumartesiKan çıkar aslında Gündem gündem dedikleri, üç beş açılımla birkaç gerilim... İsteyen, paşa gönlünün arzu ettiği konularla ilgilensin. Biz de kendi işimize bakalım. Dağdan inenler sayesinde, yirmi beş yıldır süren düşük yoğunluklu savaşı bitecekse, insinler ve bitsin. Sınırların açılması, bölge barışına katkıda bulunacaksa, açılsın. Aşılar, gribi durduracaksa, bir an önce yapılsın. Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekileri yüzlerce defa arayan telefonların araştırılmasından bir netice alınacaksa, kararlılıkla üzerine gidilsin. Biz de gündemden beri olarak, başka bir konu üzerinde duralım. Adam evine gider. Bir bakar ki mutfakta eşinin yanında hiç tanımadığı pelerinli bir adam. “Sen de kimsin?” “Ben Mistır Masıl'ım.” Tam da 'hoppala' denecek vaziyet... Öyle bir durumda ne yapar insan? Şüphesiz yapılacak şey, adamına göre değişir. Adamın meşrebine, mezhebine, midesine... 1. Ben de filanca, memnun oldum. 2. “Ya Allah” deyip sille tokat girişir. 3. Ayrıntılı bilgi ister. Kimsin, nesin, niye buradasın vs. 4. “Hemen şimdi ikiniz beraber çıkıp gidin” der. 5. “Siz burada her ne yapıyorsanız devam edin, ben gidiyorum. Daha da gelmem” deyip çıkar. 6. Çeker silahı vurur. 7. Avukatını arar. 8. Gayet normalmiş ve hiçbir şey olmamış gibi gazetesini açıp okur. 9. Polisi arar. 10. Komşuları çağırır. sırada adamın boğazına sarılır. 11. “Tavla bilir misin?” diye sorar 12. Gerçek mi bu gördüğüm yoksa rüya mı diye kendini çimdikler. 13. “Mistır Masıl! Nasıl yani?” diyerek küçük dilini yutar. 14. Silahı kendi kafasına dayar. 15. Adamı düelloya davet eder. Gerçek hayatta bunlardan birini tercih edecek kişiler çıkabilir. Reklâmların dünyasında ise, mutfakta bulaşık yıkayan kadının yanında aniden bitiveren bir adam, hiç kimse için bir sorun doğurmaz. Ne kadının, ne çocuğunun, ne de kocasının gözünde. Seyircinin de umurunda değildir. Çoğunlukla kadın yalnızken bir anda ortaya çıkıverir Mistır Masıl. kadar olağanlaştırılmıştır ki bu sahne, kimse reklâmı yadırgamaz. Bendenizin bu sözleri bile garip karşılanabilir de mutfakta türeyen birine ses edilmez. Sözüme gülecek ve adama bak, reklâmdaki sahneye bile takmış diyecekler varsa, öyle bir sahne ile gerçek hayatta karşılaşsınlar. En azından düşünsünler iki dakikalığına, böyle bir şey başıma gelirse ne olur diye. Saydığımız ihtimallerden hiçbirine uymayıp, “Aaa, sen şu reklâmda çıkan Mistır Masıl mısın?” diye sormak mıdır yapacakları? Pelerinli adama “Yüksek temizleme gücünle mutfaktan sonra banyoya da geç” demek midir? Yoksa? Velhasıl, reklâm dediğin yalandan ibaret! + + + + 612197 + İstanbul'da yarın trafiğe kapanacak yollar + İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, 25 ve 29 Ekim tarihlerinde 06.00-16.00 saatleri arasında trafiğe kapatılacak yerler şöyle; Vatan Caddesi ve caddeye çıkan tüm yollar, Topkule, Mahmutbey Köprüsü, Oğuzhan Caddesi, Millet Caddesi, Topkapı-Edirnekapı kavşağı, Mahmutbey Köprüsü-Habipler yolu. Kadıköy; Hulusi Behçet Caddesi, Dr. Faruk Ayanoğlu Caddesi, Bağdat Caddesi (Suadiye ışıklardan Kızıltoprak Meydanı'na kadar olan kısım ve Bağdat Caddesi'ne çıkan tüm ara sokaklar) Açıklamada, sürücülerin kullanması istenen alternatif güzergahlar ise şöyle sıralandı; D-100 karayolundan Vatan Caddesi'ne gideceklerin Haliç Tüneli- Edirnekapı- Fevzipaşa Bulvarı-Aksaray ile Haliç Tüneli-Ayvansaray ışıklar-Balat-Unkapanı-Sirkeci. E-80 karayolunu kullanacak sürücüler; Milliyet Gazetesi karşısından TEM istikameti. Sahil yolunu kullanacak sürücüler; Sahil güzergahı-Yenikapı-Kumkapı-Sirkeci Vatan Caddesi'ni kullanarak hastanelere gidecek ambülans sürücülerinin; Sahil yolu-Samatya-Cerrahpaşa-Çapa-Haseki-Vakıf Gureba Hastanesi Fatih istikametinden hastanelere gidecek ambülans sürücüleri ve diğer sürücüler; Atatürk Bulvarı-Aksaray-Millet Caddesi + + + + 612858 + Erdoğan: "TSK böyle bir lekeyi kabullenemez" + Başbakan Recep Tayyip Erdoğan belgesiyle ilgili olarak, "TSK böyle bir lekeyi kabullenemez" dedi. + + + + 612866 + ABD'de domuz gribi için olağanüstü hal + Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, olağanüstü halin, ülkedeki sağlık kuruluşlarının, domuz gribi salgınıyla başa çıkma kapasitelerini artırmak için, ihtiyaç duyuldukça bazı standart federal kurallardan muaf tutulmalarına olanak sağladığı bildirildi. Olağanüstü hal bildirgesini dün gece imzalayan Obama, bildirgedeki açıklamasında, salgının etkisini azaltmak ve halkın sağlığını korumak için attıkları tüm adımlara rağmen H1N1 virüsünün yayılmayı sürdürdüğüne dikkati çekti. Bu nedenle, hastalıkla mücadelelerine yardımcı olacak bazı ek önlemler almaya ihtiyaç duyduklarını belirten Obama, Kongre'ye notunda da, olağanüstü halin, domuz gribi vakalarının ülkenin sağlık kaynaklarının kapasitesini sıkıntıya sokabilecek derecede artması durumuna karşı hazırlıklı olmayı hedeflediğini kaydetti. Olağanüstü hal bildirgesi, sağlık görevlilerinin salgına karşı daha hızlı harekete geçebilmesi amacıyla, ABD Sağlık Bakanı Kathleen Sebelius'a, gerektiği takdirde federal kuralları ''es geçme'' yetkisi veriyor. Bildirge, bürokratik engellerin ortadan kaldırılmasını ve hastaların tedavi olanaklarına daha kolay ve hızlı ulaşabilmesini hedefliyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nden yapılan açıklama da, H1N1 virüsünün, ilk ortaya çıkmasından bu yana ülkede 1000'den fazla kişinin ölümüne, 20 binden fazla kişinin de hastanelik olmasına yol açtığı bildirildi. Açıklamada, virüsün ABD'deki 50 eyaletin 46'sında yaygın olduğu bilgisi de verildi. AA + + + + 612694 + ABD'nin BM temsilcisi Kuzey Irak'ta + 'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice, 'ın kuzeyinde bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani ile görüştü. Resmi kaynaklar, bugün Erbil'e gelen Rice'ın Barzani ile görüşmesinde, siyasi meseleler, seçimler ve bölgesel yönetimle arasındaki ilişkilerin ele alındığını belirtti. Rice, bu sabah Bağdat'ta Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile görüşmüştü. + + + + 612887 + Ulusal onurumuz zedelemiştir + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Ulusal onurumuz zedelemiştir Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu, "Yargı bağımsız olsaydı sınırda mahkeme kurmaya müsaade etmezdi" diye konuştu ANKARA (A.A) Terör örgütü PKK üyelerinin teslim olması sırasında yaşananlar, yurdun çeşitli yerlerinde protesto edildi. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Adana'da düzenlenen 'Çağdaş Demokrasi İlkeleri' konulu konferansta, 'Türkiye bağımsız bir ülkedir ve Ankara'dan yönetilmektedir. Açılımlar, yol planları Ankara'da hazırlanmalıdır' diye konuştu. Yargının bağımsız olmaması halinde siyasallaşacağını anlatan Kanadoğlu, şunları kaydetti: 'Yargı bağımsız olsaydı bir çadır mahkemesi şeklinde sınırda mahkeme kurmaya müsaade etmezdi. Bir yargı nasıl siyasallaşır denilirse, bu son olay bunun en somut örneğidir. Normalde sanıklar adliyeye gider. Hakim ve savcı sanıkların önüne gitmez. Bu olay ulusal onurumuzu zedelemiştir.' ADANA'DA 'MİLLİ UYANIŞ YÜRÜYÜŞÜ' Adana'da Hak ve Eşitlik Partisince düzenlenen, şehit aileleri, gazi ve yakınlarının da katıldığı 'Milli Uyanış Yürüyüşü', Mimar Sinan Parkı önünde başladı. Park önünde toplanan kalabalık, taşıdıkları Türk bayrakları ve şehit fotoğraflarıyla Mustafa Kemal Paşa Caddesi'nden yürüyüşe geçti. Uğur Mumcu alanına kadar geniş güvenlik önlemleri altında yürüyen grup, burada basın açıklaması yaptı. Partinin Adana İl Başkanı Gökay Sarılı, Türkiye'nin gerçek sahibinin Türk milleti olduğunu belirterek, 'Büyük Türk milletinin kanını dökerek kazandığı değerler, bugün davul zurnayla yok edilmeye çalışılmaktadır' dedi. 1995'te Diyarbakır'ın Lice ilçesinde şehit olan Kıdemli Üsteğmen Murat Erdem'in annesi Mualla Erdem ise teröristlerle aynı kefeye konulduklarını öne sürdü. ÇANAKKALE Çanakkale'deki Hamidiye Tabyası ile Cevatpaşa Bataryası'nı gezen emekli Albay Erdal Sarızeybek, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türk milletinin 30 yıldır terörle mücadele ettiğini ve bu mücadelede bin 500 şehit verdiğini söyledi. Terör örgütü elebaşının 'yattığı yerden örgütü idare ettiğini' öne süren Sarızeybek, şöyle konuştu: 'Özel mahkeme kuruluyor sözde 'etkin pişmanlıktan' yararlanıp teröristler serbest bırakılıyor. Ama bu teröristler ifadelerinde 'Biz teröristiz, pişman değiliz, Öcalan'ın talimatıyla geldik' diyor. Siz bu ifadeyi görmezden gelip, serbest bırakıyorsunuz.' İZMİR İzmir'de Alperen Ocakları'nın Basmane semtindeki binası önünde toplanan grup, Türk bayrakları ve terör örgütünü protesto eden dövizler eşliğinde Fevzipaşa Bulvarı'nda yürüdü. Gruba, çevredeki vatandaşlar alkışlarla destek verdi. AK Parti İl Başkanlığı önüne gelen grup adına açıklama yapan Alperen Ocakları İzmir Şube Başkanı Tarık Aykanat, terörün bitirilmesine katkı sağlayacak mantıklı her sürece olumlu yaklaştıklarını belirtti. Terör örgütü üyelerinin teslim olmasının ardından yaşananları şaşkınlıkla karşıladıklarını bildiren Aykanat, 'Çözüme gideceği iddia edilen yolu şova dönüştürenler, Türkiye'deki herkesi rencide etti' diye konuştu. Daha sonra Aykanat ile BBP İl Başkanı Ahmet Bereket, AK Parti İl Teşkilatı önüne siyah çelenk bıraktı. MALATYA Malatya'da eski belediye binası meydanında toplanan Alperen Ocakları'nden bir grup, ellerinde Türk bayrağına sarılı tabut ve siyah çelenkle Milli Egemenlik Caddesi'ndeki AK Parti İl Başkanlığı önüne yürüdü. Burada yapılan basın açıklamasında, teslim olmak için gelen PKK'lıların adeta 'kahraman' gibi karşılandığı belirtildi. Grup, üzerinde 'sözde PKK bayrağı' yazan bezi yaktıktan sonra, siyah çelengi parti binası önüne bıraktı. Soykan Parkı'nda bir araya gelen bazı şehit aileleri de çocuklarının fotoğraflarıyla Milli Egemenlik Caddesi'ndeki dernek binasına kadar yürüdü. Bazı şehit anneleri, yürüyüş sırasında göz yaşı döktü. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 611771 + Rahşan Ecevit 86 yaşında yeni bir parti kuruyor + FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Rahşan Ecevit 86 yaşında yeni bir parti kuruyor Rahşan Ecevit, Bülent Ecevit'in düşüncelerini hayata geçirmek için kurduğunu söylediği yeni partinin adının Demokratik Sol Halk Partisi (DSHP) olduğunu açıkladı. 86 yaşındaki Rahşan Ecevit, yaptığı yazılı açıklamada, DSP'nin kurucusu Bülent Ecevit'in çizgisinden uzaklaşmaya başladığını, onun düşünce, inanç ve ilkelerinin DSP'nin eylemlerine yansımaz olduğunu savunarak, 'Eylemleri de giderek seyrekleşmeye başlamış, parti adeta hareketsiz kalmış varlığı ile yokluğu bir olmuştu' değerledirmesinde bulundu. Son kurultayda, 'DSP'nin felsefesi ile yakından uzaktan ilgisi bulunmayan bir genel başkanın seçildiğini' öne süren Ecevit, 'DSP'nin, demokratik solculuğunu tamamen yitirdiğini' iddia etti. 24.10.2009 POLİTİKA + + + + 612725 + Erdoğan 'ıslak imza' için ne dedi? + FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Erdoğan 'ıslak imza' için ne dedi? ANTALYA (A.A) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılım projesinin bir devlet projesi ve muhatabının da millet olduğunu belirtti. Antalya'dan Pakistan'a hareketinden önce Antalya Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Erdoğan, bir gazetecinin, 'İrticayla mücadele eylem planı ile ilgili, belgenin altındaki imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu ve belgenin orijinalinin 'Ergenekon' savcılarında bulunduğu ortaya çıktı. Daha önce bu konuda sonuna kadar gideceğinizi beyan etmiştiniz. Hükümetinizin bundan sonra atacağı adımlar neler olacaktır' sorusuna şu karşılığı verdi: 'Bildiğiniz gibi devlet yapımız, yasama, yürütme ve yargıdan oluşuyor ve burada tabii kuvvetler ayrılığı ilkesi içerisinde yasama, yürütme ve yargının görevi bellidir. Yürütme olarak bize ne düşerse onu sonuna kadar yapacağımızı söylediğimiz gibi, bundan sonra da yine aynı kararlılık içerisindeyiz. Akşam farklı, sabah farklı konuşmayı sevmem. Arkadaşlarım da böyle bir şeyin içerisine asla girmezler.' Erdoğan, şu anda süreci yargının devam ettirdiğini ve takip ettiğini  anımsatarak, bu konuda emniyet teşkilatına görev düşmesi halinde bu konuyu takip edeceklerini belirtti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: 'Şu anda savcının elinde olan belge ne denli sağlamdır, şu anda adli tıp raporunu bu noktada -bildiğim kadarıyla savcı Bey'e ulaşmış olması lazım- bunu savcı Bey nasıl değerlendirecektir, bunu ilgili mahkeme nasıl değerlendirecektir, onların takdiridir. Bu konuda benim söyleyeceğim herhangi bir şey yoktur. Aslolan doğrular ortaya çıksın, gerçek ortaya çıksın. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletini hiç kimsenin zan altında bırakmaya hak ve selahiyeti yoktur. Böyle bir şeye de bizler asla aracılık edemeyiz.' ŞEHİT AİLELERİ YAKINLARININ VE GAZİLERİN TEPKİLERİ Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bazı şehit aileleri yakınları ile gazilerin, madalyalarını iade etme yönünde çıkışlar olduğunu ifade ederek, bunu nasıl değerlendirdiğini soran gazeteciye şu yanıtı verdi: 'Bu tür tavırları bu şekilde uygulayanlar da var, bu şekilde bir yaklaşım içerisinde olmayanlar da var. Tüm şehit aileleri böyle bir şey yapıyor diye ortada bir gerçek yok. Bunda da hassas olalım, dikkatli olalım. Çünkü çok farklı bir dönemin içerisinden geçiyoruz. Demokrasi, unutmayalım ki aynı zamanda bir tolerans rejimidir ve bu toleransı bu ülkeyi yönetenler de bu ülkede sorunu çözme azmi ve kararlılığı içinde olanlar da göstermelidir. Bunu söylerken, bundan önceki 34 kişinin gelişinde yapılanları tasvip eder mahiyette söylemiyorum. Yapılanları kesinlikle tasvip etmiyorum. Kendilerine bu konuda koordinatör bakanın gerekli uyarıları önceden yapmış olmasına rağmen tabii bu tür -artık buna eylem demek de farklı bir şey, etkinlik demek de farklı bir şey- nereye yakışır, oturur, onu çözmekte zorlanıyorum fakat yapılanların sadece bir siyasi rant elde etmeye dönük olduğu çok açık, net ortada.  Bizler burada yargının böyle bir görevi yapmasının imkanlarını, zeminini hazırladık ve yargı, bu kişilerin suçlu olmadığına karar vermek suretiyle böyle bir imkanı hazırlayıp evlerine gittiler. Şimdi evlerine giderken, yollarda, köylerde burada, şurada Diyarbakır'da, kaldı ki valiliğin zaten güvenlik talebiyle savcılığın sınıra gelmesi gerçekleşmiştir. bu tür yaklaşımları bizim tasvip etmemiz mümkün değildir. Kaldı ki bu yaklaşımın bu şekilde devam etmesi halinde biz sürece bu olgunluk içerisinde bakamayız ve değerlendirmeleri arkadaşlarımız da yapıyor.' AK Parti hükümeti olarak illegal bir yapıyı hiçbir zaman muhatap kabul etmediklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Bizim milli birlik projesi dediğimiz, kardeşlik, beraberlik projesi dediğimiz bu projenin bir demokratik açılımı var, bölgesel, ekonomik açılım boyutu var. Tüm bunlar içerisinde hep söylüyorum, etnik unsurlarla, azınlıklarla, işsizlikle, bölgeyle ilgili sorunlarımız var. Yani tüm sorun alanlarını minimize edecek bir adımı atmayı hedefliyoruz. Bu bir devlet projesidir ve muhatabı da millettir. Dolayısıyla bunu milletÇe ele alacağız ama bunu farklı yerlere çekme gayreti içerisinde olanlar yok mu? Var. Çünkü bundan rahatsız olanlar var fakat buradan nemalanmak isteyenler de var. Biz her ikisine de karşıyız. Diyoruz ki: Bu bir barış üzüm salkımıdır. Bunu hep beraber yiyelim ve ülkemizi barış, kardeşliğe hep birlikte taşıyalım. Bu tür provokatif olaylara imkan, zemin hazırlamayalım.' Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, '30 yıl öncesinde İran'a çok sayıda feribotla ihracat gerçekleştirildiğini' söylemesi üzerine de şöyle konuştu: 'Ben ticarete feribotla değil, rakamla, parayla bakarım. Biz göreve geldiğimizde İran'la Türkiye'nin dış ticaret hacmi milyar doların altındaydı. Şu anda 10 milyar doları buldu. 2011 itibarıyla 20 milyar doları konuşuyoruz. Bunu karşılıklı olarak yakalayacağız. Onlar ağırlıkla enerjiyle, doğal gazla bizi yalnız bırakmıyorlar. Biz de bunun karşılığında oradaki taahhüt işlerine girmek suretiyle, ürettiğimiz bir ok ürünle, gıdadan tutune, tekstile, sanayi ürünlerine kadar tüm bunlara girmek suretiyle bu adımları atacağız.' 24.10.2009 POLİTİKA + + + + 612321 + Gol dediğin böyle olur! + Gol dediğin böyle olur! Giriş Saati 24.10.2009 12:51 Güncelleme 24.10.2009 13:01 Japonya'da oynanan bir futbol maçında topa gelişine vuran Sırp teknik adam Dragan Stojkovic, yaklaşık 50 metreden mükemmel bir gol atarken, taraftarlar kendisini ayakta alkışladı. Japonlar, 1. Lig takımlarından Nagoya Grampus'u çalıştıran, Sırp teknik adam Dragan Stojkovic'in attığı golü konuşuyor. 44 yaşındaki teknik adam, takımının oynadığı bir lig maçında, oyun durduğu esnada kalecinin ceza sahası dışına gönderdiği topa gelişine öyle bir vurdu ki, birçok yıldız futbolcuya taş çıkarttı. Yaklaşık 50 metreden topa gelişine vuran Stojkovic, on binlerce taraftarın şaşkın bakışları arasında golü kaydederken, topu ağlarla buluşmasının ardından ise büyük bir sevinç yaşadı. Japon taraftarların ayakta alkışladığı Stojkovic de taraftarlara alkışlarıyla cevap verdi. Stojkovic'in golü Japon spor medyasında günlerdir konuşulurken, video paylaşım sitelerinde de en çok izlenen görüntülerden biri oldu. 84 kez Sırbistan ve Yugoslavya Milli Takımları'nın formasını giyen Stojkovic, Avrupa'da Kızılyıldız'ın yanı sıra Marsilya takımında da forma giymişti. Kızılyıdız ve Yugoslav futbolunun en önemli isimlerinden biri olan Stojkovic, geçtiğimiz yıldan beri Nagoya Grampus'u çalıştırıyor. + + + + 612341 + Beyşehir'de trafik kazası: ölü + Beyşehir'de trafik kazası: ölü Giriş Saati 24.10.2009 11:24 Güncelleme 24.10.2009 11:24 Konya'nın Beyşehir ilçesinde, bir otomobilin takla artarak devrilmesi sonucu kişi öldü, kişi de yaralandı. Kaza, dün gece Beyşehir-Isparta Karayolu'nun 4. kilometresinde meydana geldi. Beyşehir istikametine giden Beytullah Demir (19) idaresindeki 42 7330 plakalı otomobil, kontrolden çıkarak takla attı. Yol kenarındaki tarlaya devrilen otomobilin sürücüsü olay yerinde hayatını kaybetti. Araçta bulunan Yakup Kıtay (18) ile Enes Aslan (20) yaralı olarak kaldırıldığı Beyşehir Devlet Hastanesi Acil Servisi'nde yapılan müdahalenin ardından Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. + + + + 611917 + [Haber Analiz] DTP, derin PKK'nın kıskacında + Ancak örgüt kaynaklarından gelen bilgilere göre kitlesel gösterileri ve serbest kalan PKK'lıların Ankara'ya götürülmesini örgütün şehir yapılanması olarak bilinen derin PKK istiyor. Teslim olan PKK'lıların DTP'nin TBMM'deki grup toplantısına katılması dayatılıyor. Örgüt bunu "halk meclisinin kararı" olarak açıklıyor. Örgüte yakın ANF'de de dağdan iniş ve kitlesel karşılamalar "halk meclisinin kararı" olarak açıklanmıştı. Bu konuda DTP içinden gelen itirazlar da örgütün derin yapılanması tarafından engellenmeye çalışılıyor. DTP yetkililerinin farklı açıklamaları da yetkinin kendilerinde olmadığının en büyük göstergesi. DTP Diyarbakır İl Başkanı Fırat Anlı, iki gün önce Diyarbakır mitinginin yapılıp yapılmayacağı konusunda birbiri ile çelişen üç ayrı açıklama yapmak zorunda kaldı. Anlı, sırasıyla "yapılmayacak, yapılacak, yapılmayacak" dedi. Ancak miting gerçekleştirildi. DTP içinden bu baskılara en büyük direnç, başından beri Genel Başkan Ahmet Türk'ten geliyor. Diyarbakır'da sürdürülen soruşturmada Ahmet Türk'e Meclis'teki Kürtçe konuşmayı KCK'nın dayattığı ortaya çıkmıştı. Derin PKK olarak bilinen KCK'nın başındaki isim olan Sabri Ok'un 28 Şubat sürecini yürüten bazı üniformalılarla olan ilişkileri olayın farklı boyutlarını da ortaya koyuyor. Ahmet Türk, şimdi yine benzer bir baskı altında. Önceki gece Diyarbakır'da Ahmet Türk ve bazı DTP milletvekillerinin de bulunduğu toplantıda PKK'lıların Meclis'e götürülmesi tartışıldı. Türk, bu dayatmaya itidal çağrısı ile direnmeye çalışsa da örgütün derin yapısına yakın Emine Ayna destek verdi. DTP başından beri grubun Ankara'ya gidip gitmeyeceği konusunda farklı açıklamalarda bulunmak zorunda kalıyor. Net bir tavır ortaya koyamıyor. Ahmet Türk'ün önceki gün Diyarbakır mitinginde yaptığı konuşmada, "Duygularımızla hareket edemeyiz. Ortak aklı bulmak zorundayız." sözleri, parti içindeki şahinlere de mesaj niteliğindeydi. KCK'nin provokasyona açık benzer bir talebi de Avrupa'dan gelecek örgüt üyeleri ile ilgili. Avrupa'dan gelecek 15 kişilik ekibin 28 Ekim'de İstanbul'da olması bekleniyor. Grup Düsseldorf'tan büyük bir gösteriyle gönderilecek. Ahmet Türk ekibi, gelenlerin DTP il binasında veya benzeri bir yerde karşılanmasını istiyor. KCK ise DTP'ye havaalanında kitlesel karşılama dayatıyor. Karşılamanın miting havasında ve yine konvoyla şehir içinden geçirilerek yapılmasını istiyor. Ardından da konvoyla Kazlıçeşme'deki miting alanında kalabalığın karşısına çıkarmayı hedefliyor. KCK, örgütün beyin takımı niteliğinde. + + + + 612949 + Bursaspor yönetimine stad brifingi + Bursaspor Özlüce Tesisleri'ndeki Divan Kurulu toplantısında, konuşan Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Mehmet Semih Pala, yeni proje ile Bursaspor'un Türkiye'deki en modern stadyumlardan birine sahip olacağını söyledi. Büyükşehir Belediyesi'nin, halkın talebi doğrultusunda stadyumu yerinde yenilemek için kolları sıvadığını ifade eden Pala, bu projenin kentin sportif alandaki imajını güçlendireceği gibi Bursaspor'u da layık olduğu yere taşıyacağını ifade etti. Büyükşehir Belediyesinin ve Başkan Recep Altepe'nin her zaman kentin ve Bursaspor'un menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğine işaret eden Pala, "Başkanımız Bursaspor'un başarısı için Büyükşehir Belediyesi olarak elinden ne geliyorsa yapmaya hazır. Bunun yanında kent dinamiklerinin de bu noktada devreye girmesi gerekiyor. Ancak el ele verirsen kentin simgesi olan ve tek büyük futbol takımı Bursaspor, layık olduğu yere ulaşabilir." diye konuştu. Bursaspor'un bu sezon sürdürdüğü üstün performansına dikkat çeken Pala, "Bursaspor'u güzel günler bekliyor, yapacağımız projeyle yeşil beyazlılar daha da güçlenecek. İnanıyorum ki yeni statta Bursaspor'u şampiyon olarak göreceğiz." dedi. Bursaspor'a desteklerinden dolayı Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'ye teşekkür eden Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı, sadece Büyükşehir Belediyesi'nin desteği ve çabalarıyla kulübün layık olduğu yere ulaşmasının mümkün olmadığını vurguladı. Büyükşehir Belediyesi'nin desteğinin diğer kent dinamikleri tarafından da güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Yazıcı, Bursaspor'un iyi bir tablo çizdiğini bu başarının devamının sağlanması için Bursa'daki herkesin Bursaspor'a sahip çıkması gerektiğini sözlerine ekledi. + + + + 611795 + Teşvikler çare değil yeni itici güç lazım + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Teşvikler çare değil yeni itici güç lazım İspanya'nın eski Başbakanı Jose Maria Aznar, küresel krizden çıkış için bugüne kadarki önlemlerin tek başına yeterli olmayacağını ifade ederek, küresel ticaretin itici bir güce ihtiyacı olduğunu, bu gücün de ikili anlaşmalarda yattığını söyledi EKONOMİ SERVİSİ İSTANBUL İspanya'nın eski Başbakanı Jose Maria Aznar, küresel ticaretin liberalleşmesi konusunda yeni bir itici güce ihtiyacı olduğunu belirterek, Doha görüşmelerinin canlandırılması gerektiğini kaydetti. IMAP 2009 Küresel Birleşme ve Devralma Sempozyumu”nda konuşan Aznar, serbest ticaret ve küreselleşmenin dünya çapındaki refahı artırdığını öne sürdü Serbest ticaret için sadece çok taraflı adımları değil bölgesel ve iki taraflı anlaşmaların da benimsenebileceğini ifade eden Aznar, “Bu tür anlaşmaların mümkün olduğunca çok ülkeye yaygınlaştırılması çok olumlu bir gelişme olacaktır. AB de, ABD de, yeni serbest ticaret anlaşmaları imzalayarak, gelişmekte olan ülkelerle ilişkilerini geliştirebilirler. Türkiye'de de aynı durum söz konusu. İki taraflı ticaretle yeni bölgesel gelişmeler ortaya çıkabilir, daha sonra Dünya Ticaret Örgütü düzeyinde konsolide anlaşmalar yapılabilir” dedi. DOHA GÖRÜŞMELERİ CANLANMALI Bu dönemde her bir ülkenin, her bir ticaret bloğunun iki taraflı düzeyde serbest ticareti desteklemeye devam etmesi gerektiğiin dile getiren Aznar, “Ben açık bir Atlantik refah bölgesi oluşturulmasını öneriyorum. ABD ve AB arasında bir ticaret anlaşması imzalanırsa, zaman ticaret ve yatırımın önündeki mevcut engellerin kaldırılması mümkün olur” diye konuştu. TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK FIRSAT Eski İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar, Türkiye'nin çok büyük bir serbest pazar olma potansiyeli bulunduğunu, coğrafi konumu sayesinde AB ile yeni ortaya çıkan pazarlar arasında yer aldığını belirterek, “Bunlar tamamen Türkiye'ye has imkanlardır ve bu imkanlar, bu fırsatlar, Türkiye tarafından iyi değerlendirilmelidir” dedi. Makro ekonomik istikrar, liberizasyon ve rekabetin özellikle monopolist pazarlarda aşılmasının, Türkiye'ye refah açısından daha büyük avantajlar sağlamaya devam edeceğinin altını çizen Aznar, “Bu tür gelişmeler, Türkiye'de kişi başına düşen gelirin, Avrupa ortalamasına çıkmasına neden olacaktır” dedi. Aznar, soruları cevaplarken, “Neden Avrupa, ABD, serbest ticareti en yoksul ülkelerde sağlayamıyor?” şeklindeki soru üzerine, bunun, “tamamen” siyasetle ilgili bir konu olduğunu söyledi. Türkiye sınırsız pazar Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, Türkiye'nin son dönemdeki siyasi açılımlarına dikkat çekerek, Türkiye'ye yatırım yapmanın, sadece 73 milyon kişinin yaşadığı bir pazara değil, sınırsız bir pazara yatırım yapma anlamına geldiğini bildirdi. IMAP'ın seminerinde konuşan Özyeğin, bazen şirket anlaşmalarının şirketlerin planlarında yokken dahi karşılarına çıktığını belirtti. Önümüzdeki 15 ay içerisinde Finansbank'ın hisselerinin National Bank of Greece'e satılması kadar büyük bir yatırımın olmayacağını söyleyen Özyeğin, 'Önümüzdeki iki yıl içerisinde şirket birleşmeleri veya iktisapları, gelişmiş piyasalardan gelişmekte olan piyasalara yönelmeyecek. Gelişmekte olan piyasaların kendi içerisinde müthiş bir devinim yakalanacak' diye konuştu. Geçtiğimiz birkaç hafta içerisinde ülke fonlarının İstanbul'u ziyaret ettiklerini ve İstanbul'da arayış içinde olduklarını belirten Özyeğin, “Önümüzdeki dönemde AB ve ABD hükümetlerinin, bankaların sermaye yeterliliklerini artırmaları için bir takvim ortaya koymasını bekliyoruz. Büyük ihtimal bu sene sonuna kadar çıkacak bu' dedi. Finansal kriz alım için fırsat Marfin Investment Group Üst Yöneticisi (CEO) Dennis Malamatinas, ellerinde nakit olanlar için kriz döneminde güzel fırsatlar olduğunu dile getirdi. Kriz nedeniyle üreticilerin ellerindeki ürünleri satmaya çalıştıklarını belirten Malamatinas, “Finansman şirketleri de ellerindeki aktifleri satmaya çalışıyorlar. Mesela, Olympic Airlines kucağımıza böyle düştü. Yeni dünya düzeninde değişik şeyler olacak. Giderek daha çok anlaşma yapılacak ama bunlar daha çok küçük ve orta ölçekli olacak” dedi. Lukoil İnternational Trade and Supply Company (LITASCO) Group CEO'su (üst yöneticisi) Gati Al-Jebouri, serbest ticaret sayesinde firmaların başka ülkelerde yatırım yapabildiğini belyirterek, Lukoil'in son 18 ayda Türkiye, Sicilya ve Hollanda'da üç büyük satın alma yatırımı yaptıklarını söyledi. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 612420 + İzmir'in 1631 hektar 'ciğer'i yandı + Çiftçi, 2009 yılı orman yangınlarıyla mücadele sezonunun değerlendirilmesiyle ilgili Kemalpaşa Karaorman Deposu Havaalanı'nda basın toplantısı düzenledi. Çevre ve Orman Bakanlığının 2007 sonunda ağaçlandırma seferberliği başlattığını hatırlatan Çiftçi, bu kapsamda yıllık süreçte milyon 300 bin hektarlık sahanın rehabilite edileceğini bildirdi. İzmir Orman Bölge Müdürlüğünün görev alanında bu miktarın yıllık 14 bin 500 hektar olduğunu belirten Çiftçi, kendi görev bölgelerinde 2008'de 16 bin 100 hektar alanın rehabilitasyon çalışmalarını tamamladıklarını söyledi. 2008'de milyon 450 bin adet fidan dikildiğini kaydeden Çiftçi, sözlerini şöyle sürdürdü: ''2009'da hedeflenen rakamın tamamını yıl sonunda bitireceğiz. Bu yıl fidan dikiminde milyon 600 bini geçtik. Çalışmalarımıza fidan dikim mevsimi olan Aralık'ta da devam edeceğiz. Elbette fidan dikmek ne kadar önemliyse onu korumak da önemli. Yangınlar açısından çok hassas bir bölgedeyiz. Bu sene meydana gelen 170 yangında, bin 631 hektar alan hasar gördü. Bu rakam 2008'de bin 790 hektardı. Bu yangınlardan Haziran'daki Yeni Foça, Temmuz'daki Çiçekli ve Ağustos'taki Seferihisar'daki yangınımız daha büyük çaplı oldu. Her üç yangında da tek teselli kaynağımız evlere ve insanlara bir şey olmamasıydı. Bu konuda top yekün bir çalışma yapıldı.'' YANAN SAHALARIN PEŞKEŞ ÇEKİLDİĞİ İDDİASI Orman yangınlarının yüzde 95'inin ihmal ve dikkatsizlik sonucu çıktığını ifade eden Çiftçi, şunları kaydetti: ''Bunun önüne geçilmesi için en önemli şey eğitim. Doyurucu yağışlar gelmeden yangın mevsimi bitti diyemeyiz. Helikopterlerimiz görev başında bekliyor. Umarım korkutucu bir şey olmadan sezonu tamamlarız. Maalesef, yanan sahaların birilerine peşkeş çekildiği yönünde bazı olumsuz ifadeler duyuyoruz. Hiçbir yanan saha, özel mülkiyete konu edilmiyor. Bu gündemden çıksın istiyorum. Ormanlık sahalara geldiğimizde, evlerin dışında ateşimize dikkat edeceğiz. Yaktığımız her ateşe, tüttürdüğümüz her sigaraya dikkat etmemiz lazım.'' Özel İdarenin katkılarıyla aldıkları İzmir'de 187, Manisa'da da 33 tankerin bazılarının köylere yerleştirildiğini belirten Çiftçi, ''Bu rakamlara ulaşan başka il olduğunu düşünmüyorum. Bu konuda destek olan herkese teşekkür ediyorum. Yangın, çok küçükken üzerine varılırsa, hemen müdahale edilirse, söndürmesi kolay olur. Bu sadece orman yangınları için de geçerli değil. Alınan tankerler, itfaiye araçları gibi son derece donanımlı'' diye konuştu. Yanan ormanlık alanlarda sürüm çalışmalarının başladığını kaydeden Çiftçi, bütün yanan ormanları ağaçlandıracaklarını bildirdi. Çiftçi daha sonra basın mensuplarıyla birlikte, yaz döneminde yanan Seferihisar ve Çiçekli'deki bölgeleri helikopterle gezdi. AA + + + + 612740 + Hatalı sollama dehşeti: ölü + Hatalı sollama dehşeti: ölü 24.10.2009 19:19Hatalı sollama yaptığı ileri sürülen otomobil TIR altına girdi. Kazada İstanbul Sağlık Müdürlüğü'nde görevli Acil Tıp Teknisyeni hayatını kaybetti. Kaza, Sakarya'nın Pamukova ilçesi D-650 karayolu Mekece mevkiinde meydana geldi. Sakarya'da Bilecik istikametine giden Serdar Bağlı idaresindeki 34 TJ 7196 plakalı otomobil, iddiaya göre hatalı sollama sonucu karşı yönden gelen İbrahim Diner idaresindeki 26 KV 098 plakalı TIR ile çarpıştı. Kaza sonucu otomobilde bulunan ve İstanbul Sağlık Müdürlüğü'nde Acil Tıp Teknisyeni olarak görev yaptıkları öğrenilen sürücü Serdar Bağlı, Aliye Keskin, Figen Nedime Öner ve Selcan Kılıç feci şekilde hayatını kaybetti. TIR'ın altına giren araçta bulunan cesetler, itfaiye erlerinin uzan uğraşları sonucu çıkartıldı. Kaza nedeniyle D-650 karayolu uzun süre ulaşıma kapandı. TIR sürücüsü İbrahim Döner, otomobilin hatalı sollama yaptığını iddia ederek, "Ben kendi yolumda gidiyordum. Otomobil hatalı sollama yaptı ve benim şeridime geçti" dedi. Otomobilin kaldırılmasından sonra ulaşım açıldı. Jandarma kazayla ilgili soruşturma başlattı. + + + + 612816 + Mezarlıkta beze sarılı kemik bulundu + Ailenin haber vermesiyle olay yerine giden polis ekipleri, bir beze sarılı şekilde üzerine taşlar konularak kapatılmış bebek kemikleriyle karşılaştı. Kemikler adli tıpa gönderilirken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. + + + + 612616 + Aşırı uyku hali hastalık belirtisi + Aşırı uyku hali hastalık belirtisi Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Demet Çetin, horlama, uykuda solunum durması ve gündüz aşırı uyku halinin, uykuda solunum durması hastalığının belirtileri olduğunu söyledi. GAZİANTEP Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Demet Çetin, horlama, uykuda solunum durması ve gündüz aşırı uyku halinin, uykuda solunum durması hastalığının belirtileri olduğunu söyledi. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi'nde halka açık konferanslar kapsamında Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Demet Çetin ve Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Altan Yıldırım tarafından "Uyku Apne Sendromu ve Horlama" konusu anlatıldı. Çetin, gürültülü horlama, uykuda solunum durması, gündüz aşırı uykululuk, konsantre olmada güçlük, unutkanlık, sinirlilik, depresyon, cinsel istekte azalma, erkeklerde impotans (iktidarsızlık), kadınlarda adet düzensizlikleri, uyanınca baş ağrısı ya da ağız kuruluğu, boyun ve başta terleme, gece sık idrara çıkma ya da yatağı ıslatmanın, uyku apne Sendromu'nun belirtileri olduğunu ifade etti. Belirtilerin birden başlayabileceği gibi sıklıkla yavaş yavaş geliştiğini anlatan Çetin, "Yavaş başladığında hasta tarafından fark edilemeyebilmektedir. Ancak aile bireyleri ve iş arkadaşları, gündüz aşırı uyku halini ve/veya kişilik ve davranış değişikliklerini fark edebilirler." dedi. SİGARA KULLANANLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜR Çetin, uyku apne sendromunun daha çok şişman ve yaşlı erkeklerde görülmekle beraber, her yaş grubunda görülebildiğini belirterek, 'Uyku apne sendromu, yumuşak damak ve küçük dili büyük, küçük çeneli ve geniş boyunlu olanlarda, sigara ve alkol kullananlarda, tiroid hormonu yetersizliği yaşayanlarda ve uyku ilacı kullananlarda daha sık görülmektedir.' diye konuştu. HASTALIĞIN TANISI NASIL KONULUR Beyin dalgaları, kas gerilimi, göz hareketleri, solunum, kan oksijen düzeyi ve horlamanın kaydedildiği polisomnografinin (uyku testinin), bu hastalığın tanısında altın standart olduğunu anımsatan Çetin, şöyle devam etti: "Hastalar bir gece uyku laboratuvarında yatırılarak, gece boyunca yapılan test sonucu değerlendirilir. Uykuda solunumun kaç kez durduğu, süresi, kan oksijen seviyesinde düşme olup olmadığı, yatış pozisyonu ve anormal diğer bulgular saptanarak, hastalığın derecesi belirlenir, tedavi planlanır.' Uyku apne sendromunda cerrahi tedavi konusunu anlatan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Atlan Yıldırım ise, "Horlamayı ağızdan solunum yapmakta olan hastalarda yumuşak damak ve küçük dildin sallanması ile oluşan ses olarak tanımlayabiliriz. Bu durum sıklıkla burun problemleri olan hastalarda oluşur. Burundaki hava tünelini daraltan kemik ve kıkırdak eğrilikleri ve geniz eti varlığı buna sebep olur. Bu hastalıkların cerrahi tedavisi horlamada etkili olur. Horlamanın yanında apnesi olan hastalarda burun problemleri var ise bunlar cerrahi olarak tedavi edilmelidir. Ancak apneli hastalarda, özellikle ağır olanlarda bu cerrahi tedavi sonrası burun içini tamponlamak, tampon kaldığı sürece apne şiddetini artırır. Bu hastalarda tampon koymak yerine burun içi dikiş tekniği tercih edilmelidir." şeklinde konuştu. Sunumların ardından Dr. Çetin ve Doç. Dr. Yıldırım, katılımcıların sorularını yanıtladı. 24.10.2009 SAĞLIK + + + + 612876 + Beşiktaş Eskişehir'i tek golle geçti + 'de deplasmanda karşılaştığı Eskişehirspor'u 83. dakikada Ekrem'in attığı golle 1-0 mağlup etti. HABER DEVAM EDECEK... + + + + 612877 + yaşındaki çocuğu bıçakladılar! + yaşındaki çocuğu bıçakladılar! 24.10.2009 21:59 Hakkari'nin ukurca ilçesinde gerçekleştirilen bir düğün töreninde yaşındaki çocuk, bıçaklanması sonucu ağır şekilde yaralandı. Olay, akşam saatlerinde ukurca ilçesi Yeni Mahalle'de meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, yakınlarının düğün törenine katılan yaşlarındaki M.A., düğün sahipleri tarafından kanlar içersinde bulundu. Hemen sağlık ocağına kaldırılan ve burada ilk tedavisi yapılan küçük çocuk, Hakkari Devlet Hastanesi acil servisine sevk edildi. M.A.'nın sırtından defa bıçaklandığı ve sağlık durumunun ciddi olduğu belirtildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. + + + + 612768 + TSK Kaygılı + TSK Kaygılı Bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubunun öncelikle medyada yer almasının sağlanmasının hukuk devleti adına kaygı verici olduğu bildirildi. Yayına Giriş: 24.10.2009 19:13:19 Güncelleme: 24.10.2009 19:24:05 İrticayla mücadele eylem planının orijinalinin savcılığa ulaştığı haberlerine Genelkurmay'dan ilk tepki geldi. Resmi internet sitesinden yayınlanan açıklamada, "Gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve düşündürücüdür" denildi. Açıklama şöyle: Bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücüdür. Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılık derecesinin yayın organlarına göre gösterdiği farklılık da hayli dikkat çekicidir. Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz. + + + + 612821 + Nevşehir'de içme suyu kaynak çalışmaları + Nevşehir'de içme suyu kaynak çalışmaları Nevşehir'in Ürgüp ilçesine bağlı Mustafapaşa Beldesi'nde, belediye tarafından yürütülen çalışmalar çerçevesinde bulunan yeni kaynak suyu törenle belde içme suyu şebekesine bağlandı. NEVŞEHİR () Nevşehir'in en önemli turizm merkezlerinden biri olan Ürgüp ilçesine bağlı Mustafapaşa Beldesi'nde, belediye tarafından bir süreden beri beldenin içme suyu sorununun giderilmesi amacıyla yürütülen çalışmalar sonuç verdi. Belediye ekiplerince Golgoli Kosülü Pınar mevkiinde bulunan doğal kaynak suyu, yapılan tahlillerin ardından beldenin içme suyu şebekesine törenle bağlandı. Düzenlenen törene Nevşehir Valisi Osman Aydın, Ürgüp Kaymakamı Çetin Oktay Kaldırım, İl Özel İdare Genel Sekreteri Abdülkadir Tatar, Mustafapaşa Belediye Başkanı Levent Ak ve belde halkı katıldı. Halk oyunları ekiplerinin gösterileri ile başlayan törende konuşan Nevşehir Valisi Osman Aydın, Mustafapaşa beldesinin Kapadokya turizmi için son derece önemli bir bölge olduğunu hatırlatarak, ayrıca çok sayıda turizm işletmesine ev sahipliği yapan kasabanın içme suyu sorununun çözülmesinin mutluluk verici olduğunu kaydetti. Vali Aydın, oldukça düşük maliyetle sağlanan doğal kaynak suyu sayesinde beldede hem vatandaşların sağlıklı içme suyuna kavuştuğunu hem de belediyenin ekonomik açıdan ciddi tasarruf sağladığını sözlerine ekledi. Mustafapaşa Belediye Başkanı Levent Ak ise, son yıllarda Türkiye genelinde bir çok belediyenin yaşadığı Arsenik probleminin kendilerinden yaşadığını dile getirerek, vatandaşlarına sağlıklı su içirmek için iki farklı alternatiflerinin olduğunu işaret etti. Belediye Başkanı Ak," Bunlarda biri arıtma tesisi inşaa etmek diğeri ise yeni su kaynağına ulaşmaktı. Biz belediye olarak yeni bir kaynak suyu arayışına girdik. Ve aylık bir çalışma ile saniyede litre su akan kaynağa ulaştık. Bu sayede artık vatandaşlarımız sağlıklı içme suyuna kavuştular" diye konuştu. Konuşmaların ardından doğal kaynak suyu kasaba içme suyu şebekesine bağlanarak hizmete girdi. 24.10.2009 + + + + 612131 + PKK’nın öteki silahı + EN basit kuraldır, iletişimde en büyük etkiyi görüntü yapar. İzlenim ilk birkaç saniyede oluşur. Ne dediğinizle çok az ilgilenilir. Nasıl göründüğünüzün etkisi yüzde 55’tir. Yüzde 38 kadarı işitseldir, yani ses tonunuzdur tayin edici olan. Ettiğiniz lafın etkisi ise sadece yüzde 7’de kalır. İletişimin ölçümlenmiş bu kuralını gelin dağdan barış için inen Kürtlerin görsellerine uygulayalım. Barış derken kırılan potun büyüklüğünü hemen anlayacağız. PKK daha ilk hamlede yüzde 55 “zafer” kazandığı görüntüsü verdi. Ancak yüzde 55’lik zafer görüntüsü, iç barış açısından açılım sürecinin kayıp hanesine yazıldı. + + + + 611928 + Özlem Albayrak: Bir parça ferasetin başınaydı barış + Özlem Albayrak 24 Ekim 2009 CumartesiBir parça ferasetin başınaydı barış Bundan beş on yıl önce kimsenin aklından bile geçirmediği gelişmeler yaşanıyor Türkiye'de Devamının da geleceği haberleri eşliğinde, PKK'lı 34 kişi silah bırakıp teslim oluyor. Yargılanıyor ve serbest bırakılıyor. Radyolarda, dağdan ineceklere iş garantisi verileceği filan konuşuluyor. Süreci destekleyenler arasından bile “iş mi, abartmayalım mümkünse” diyenler çıkıyor ki, lisans mezunu ortalama bir TC vatandaşının, asgari ücrete talime razı halde bulunduğu düşünülürse, “yuh artık bir de pamuklara sarmalayıp saralım isterseniz” diyenler çok da haksız görünmüyor. Velhasıl, bu durum zaten demokratik açılım süreciyle milliyetçilik duyguları epey kabarmış kamuoyunda tedirginlik uyandırıyor. Ocakları sönmüş, kalpleri yanmış, içleri kurumuş şehit anneleri-aileleri gayet anlaşılabilir sebepler nedeniyle, tepki koyuyor. Böylesi bir konjonktürde bir sonraki kareye bakıyorsunuz, ne görünüyor? DTP'li zevat, PKK'lıların teslim olma sürecini bir nümayiş haline getirmiş, bir “çalım attık” halleri, bir böbür durumu, davullar-zurnalar, şenlik havaları ki, insan bu görüntüleri zihninde nereye oturtacağını bilmiyor. Orada olan bitenin, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün iddia ettiği üzere, “barışa doğru atılan adımın coşkusu” olduğuna inanmak zor. Çünkü, her iki taraftan da onbinlerce canın toprağa girdiği bir çatışma sürecinin sonuna gelinmesini kutlamak anlaşılabilir bir durum olsa da, bu kutlama bir karnavala dönüştüğünde/dönüştürüldüğünde, zeytin dalının diğer ucunda bulunmasına rağmen, süreci mutmain olmamış biçimde ve hatta teyakkuz halinde izleyen devasa kitlenin incinebilirliği artabilir; yüreği korlu analar adına dertlenenler çoğalabilir. davullar ve dahi zurnalar, barış sevincinin enstrümanlarına değil, birer tahrik tamtamına dönüşebilir. Bu süreç barış olsun, kan akmasın ve insanlar ölmesin içindir. Niyetler halis ve hükümetin verdiği görüntü, samimidir. Ancak, mevcut manzara ilk bakışta anlaşılmamayı mümkün kılacak kadar girifttir. Sonuçta sokaktaki ortalama vatandaş “isyanlarda” değilse bile, “Onlar, 20 yıldır Mehmetçiğimize pusu kurup can almışken, şimdi bu rikkat ve merhamet fazla değil mi?” sorusuna dolanıp kördüğüm oluyor. İlk bakışta görünmeyen de bu işte; bunun PKK'lılara yönelik bir merhamet görüntüsü verdiği şeklindeki yanılsama. Oysa demokratik açılım asıl olarak, eğer PKK'nın tasfiyesi süreci engellenirse, önümüzdeki zamanlarda muhtemeldir ki şehit olacak Mehmetçiğe merhamet anlamını taşıyor. Oradaki davullardan zurnalardan, şenlik havasından dolayı görünmez olan bu. Gerçeklerin üstü böylesi seremonilerle örtüldükçe de, vatandaş PKK ve etnik milliyetçilik iddiası taşıyan Kürtlere karşı bilendikçe bileniyor. DTP'nin istediği bu mudur, bilmiyorum. Ancak bildiğim şu ki, manzara, DTP'ye hiçbir şey kazandırmadığı gibi, bilinçliyse provokatör, bilinçsizse aymaz bir görüntü veriyor. Sokaktaki vatandaşta “barış isteyenin böyle davranmayacağı” kabulü pekişiyor, şeddeleniyor. “Ama o, çocukken çok sopa yedi” gerekçesi de, böyle bir manzaradan sonra kimseleri kesmiyor. Aldatılmışlık hissi geliyor ve her türlü rasyonel gerekçeye galebe çalıyor. Ve aldatılmışlık hissi gelip kalbe çöreklendiyse, düşman arar, bulmadan sakinleşmez. Dolayısıyla, darttaki hedef noktası, açılımın altında imzası bulunan hükümet oluyor. Bu durumun kimlere siyasi menfaat olarak döneceği de bir sır değil, değil mi? + + + + 612365 + Hrant Dink davasında istihbaratçılar, gizli duruşmada dinlenecek + Sanık avukatları ise istihbarat elamanlarının dinlenmesinin isimlerinin deşifre edilmesinin ve dinlenmesinin dava sürecine bir katkı sağlamayacağını savundu. İstihbarat elemanlarının bu şekilde tek bir olayda deşifre edilmesinin bundan sonraki bütün olaylarda jandarma istihbaratının işlerini güçleştireceğini, bu taleple davaya siyasî bir boyut kazandırılmak istendiği ileri sürülerek, istihbarat elemanlarının mahkemede dinlenmesine ilişkin ara kararın reddini talep etti. Bunun üzerine mahkeme başkanı yargılamanın gizli, duruşmanın kapalı yapılmasına ve yayın yasağı konulmasına karar verdi. Ayrıca Dink ailesinin avukatlarının; dönemin Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir ve İl Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek'in dinlenmesine ilişkin talebi ise reddedildi. Bir sonraki duruşma 25 Aralık 2009'a ertelendi. Hrant Dink ailesinin avukatı Bahri Belen ile Albay Ali Öz'ün avukatı Ali Sürmen arasında duruşma çıkışında sözlü düello yaşandı. Dink suiskastıyla ilgili olarak dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz'ün de aralarında bulunduğu asker hakkında, 'Görevi ihmal suretiyle kötüye kullanmak' suçundan dava açılmıştı. HASAN DEMİR TRABZON + + + + 612132 + Atatürk'ün manevi kızı sirozu yalanladı + Ülkeyi karış karış gezerek gittiği okullarda öğrencilere Atatürk'ü anlatan 76 yaşındaki Ülkü Adatepe, Edremit ilçesindeki Yılmaz Akpınar Kız Teknik ve Meslek Lisesi'nde öğrencilerle bir araya geldi. Okuldaki tüm öğrencileri karşısında göremeyen Adatepe, küçük bir öğrenci topluluğu yerine tüm öğrencilere hitaben bir konuşma yapmak istediğini söyledi. Öğrencilerle buluşma programı, geniş bir salonu bulunan Şehit Hamdibey İlköğretim Okulu'na aktarılırken, Yılmaz Akpınar Lisesi öğrencileri Adatepe'ye Türk bayrağı ve çiçek hediye etti. Adatepe, okulun bir sınıfına girerek yaklaşık 30 öğrenciye Atatürk'ü anlattı. Adatepe'yi Edremit Belediye Başkanı Tuncay Kılıç, İlçe Milli Eğitim Müdürü Atanur Çağlayan ve eğitimciler de dinledi. Atatürk'ü Türk gençliğine doğru bir biçimde anlatma ve onun açtığı yolda yeni nesillerin yetişmesine yardımcı olma niyetinde olduğunu söyleyen Ülkü Adatepe, "Ben aylıktan yaşıma kadar Atatürk ile beraber yaşadım. Ben genç iken hiç ortaya çıkmadım. Şimdilerde ise Atatürk'ü çok yanlış tanıtıyorlar. Benim vazifem, sizlerle bu hatıraları paylaşıp, Atatürk'ü anlatmaktır. Ben çok yaramaz bir çocukmuşum, hiç Atatürk'ün yanında yaramazlık yapmazmışım. Ve Atatürk'e benim yaramaz olduğumu hiç inandıramamı��lar. Atatürk bu ülkeye sevgisini verdi. Şimdi Atatürk kadar milletini seven bir devlet adamı yeryüzünde yoktur. O, canını, hastalığını hiç düşünmedi. O, sizlere bu cennet vatanı bırakmak için çalıştı, çabaladı. Daha buçuk yaşındayken bana Atatürk çatal bıçak kullanmayı öğretirmiş. Atatürk sirozdan öldü, sabahlara kadar içerdi diyenler var. Atatürk sirozdan ölmedi. Sabahlara kadar içki içen bir insan değildi. O'nun esas rahatsızlığı sıtma hastalığıydı. Kinin tedavisi ile biraz iyi edilirmiş. Kinin de karaciğeri bozan en büyük etkenlerden bir tanesidir. Atatürk kendisini, savaştan bu savaşa derken harap etmiştir. Bu savaşları okurken bile yoruluyoruz. Bunlar için kafa yoruluyor, vücut yoruluyor. Bir tek reis-i cumhur var mı bu kadar milletini seven? Hayır yok. Diyorlar ki, Atatürk'ün resimleri kalksın. Şimdi bizim Atatürk'e ihtiyacımız var. Onu hem kalbimizde, hem duvarlarımızda her zaman görmeliyiz. Çünkü ona ihtiyacımız var. İsteseydi kendisine Dolmabahçe gibi bir saray yaptırabilirdi. Ama çok mütevazı ve halkın içinde olmayı seven birisiydi" diye konuştu. "BEN SİYASİ KONUŞMALAR YAPMAM" Adatepe, demokratik açılım konusundaki sorular üzerine, "Ben siyasi konuşmalar yapmam. Yeni yetişen nesillerimize ışık olabiliyorsam ne mutlu bana" cevabını verdi. Belediye Başkanı Av. Tuncay Kılıç ile birlikte liseden ayrılarak belediye hizmet binasına giden Ülkü Adatepe, başkanlık makamında bir süre Edremit hakkında bilgi aldı. Adatepe, daha sonra Şehit Hamdibey İlköğretim Okulu'nu ziyaret edip öğrencilere hitap etti. Kendisiyle aynı adı taşıyan 'Ülkü Tepe'ye giderek Atatürk heykelini gören Ülkü Adatepe, "Atatürk'ümü çok güzel anlatmışsınız. Bu eşsiz heykel beni etkiledi. Atatürk'ümü kefeninden çıkar bir biçimde Edremit'e doğru bakarken yansıtmışsınız. Bu heykelin yanına benim küçüklük zamanımı anlatan bir heykel de yakışır. Ben girişimlerde bulunup bu heykeli de ilçenize getirteceğim. İnşallah zaman bu kompozisyon daha iyi anlatılacaktır. İlgilerinize minnettar kaldım" dedi. Başkan Kılıç ile birlikte şehir turu atan Ülkü Adatepe, daha sonra A. Sıdıka Erke Etnoğrafya Müzesi'ni ziyaret etti. Adatepe, Edremit Körfezi'ni çok sevdiğini ve fırsat buldukça gelmeye çalıştığını kaydetti. 2009-10-24 12:32:49 hiç bunların doğru söylediği görülmemiştirki sanki doğruyu söyleseler tüm herkes atatürkten nefret edecek neden gerçekleri söylemek bu kadar zor ben atatürkü yanlışlarıylada seviyorum neden yalan söylemeyi bu kdar cok seviyoruz servet sürücü 2009-10-24 12:14:20 İslami (Kur'an ve Hadis-i şerif) bilgin olmadığı kesin.Ayrıca "Muhammed kelimesi de "Muhammet olarak yazılmaz. Mustafa Erkam 2009-10-24 12:11:31 Her canlının bir son nefesi olacaktır ve bu son nefes için de sebepler (hastalık intihar ,trafik kazası ,kalp krizi vs.) olacaktır.Ama önemli olan hangi inanç üzere son nefesin verildiğidir.. Bizi sonsuz cennete veya sonsuz cehenneme götürecek olan doğru iman olduğuna göre bir mü'min olarak can vermek en büyük hedef olmak zorundadır. Bu da tağut olan tüm ideolojileri red ve Allah'a ve Allah'ın bizden kabul edilmesini istediği şeyleri kabul etmekle olur.İster padişah ister diktatör.Önemli olan SON durum Mustafa Erkam 2009-10-24 12:04:56 yıllarca atatürkü bize tapılacak bir insan gibi tanıttılar,öyle hale geldik ki onun düşünce ve fikirlerine katılmadıkmı hemen suç sayılıyor ve dikkat ettimde hep aynı şeyleri anlatıyorlar kitaplarda.şimdi syn adatepe çıkmış\"sirozdan ölmedi\"diyor, beni yetiştirenler hep sirozdan ölmüştür diye öğrettiler buna nasıl inanmam lazım? atatürk kadar büyük bir insan ki adına bir hatm-i şerif bile okunmuyor ya da bir mevlid düzenlenmiyor. tabiki sevecez ama heykelini dikmek onu kabirde rahatlatmaz... Bahattin DUMAN 2009-10-24 12:02:13 Halk fakirlik içindeyken Savarona'da kim vardı? İbrahim Murat Kara 2009-10-24 11:51:17 dolmabahce sarayi gibi saray niye yaptirsinki,zaten oralarda yasadi, millet ekmek bulamazken,inonu dolmabahcede,ogluna kizlara parti veriyodu nasilda dusunuyolarmis milleti cemile yuce 2009-10-24 11:44:53 yaşındaki bir çocuk ne kadar şeyin farkında olur ve hatırlarki? Herşeyi yapar MIŞ, eder MİŞ diye anlatıyor. Anlattıkları hep etrafından duyduğu ve hiçkimsenin hiçbir işine yaramayacak yalan yanlış şeyler ama istediği okula çat kapı girip ben Atatürk'ü anlatacağım diye çocukları dersten çıkarabiliyor, okuldaki eğitimi durdurabiliyor. Bu kadının tek özelliği evlatlık olması ama bunu ölünceye kadar istismar edecek tıpkı diğer Atatürk tacirleri gibi. Milletin onu umursamadığının farkında değil zavallı. Alperen Sağıroğlu 2009-10-24 11:36:11 Benim için devlet kurucusundan başka ileriye gidemez. SEÇKİN DAL 2009-10-24 11:25:36 bırakın be artık bu bayat haberleri.... osman 2009-10-24 11:14:45 h.z muhammet s.a.v bize dinimizi önder atatürkte vatanımızı emanet etti ama görünen ki biz ikisinede sahip çıkamıyoruz malesef ve din düşmanı diye tarif edelin atatürk gerçekten öyle birisi olsa diktatör olsa güç onda idi istediğini yapardı zamanlar ki düşünün her istediğini yaptırdı ama öyle bir şey olmadıgı belli ama şu anda diktatör gibi davrananları görünce dinen hem h.z muhammet ve atatürkün kemikleri sızlamaktadır ama bu yazdılarımı anlayanlara anlamayanlar ise okuyup geçecek EDİTÖR’ÜN NOTU: Lütfen bakınız Haber7 yorumları için genel bir ikaz http://www.haber7.com/haber/20080624/Haber-7-yorumlari-icin-genel-ikazlar.php selamlar hasan ucar 2009-10-24 11:01:18 Yıllarca resmi tarihin yalanları ile avuttunuz cahilleri. Artık devir değişti hiçbirşey eskisi gibi olmayacak boşuna çırpınmayın. damaroperasyonu 2009-10-24 10:59:15 haklısın.Atatürk milleti kurtaracak bi önder olmuştur.ama simdi kendini Atatürkçüyüz diye tanıtanlara kötü örnek olmuş heralde.baksanıza bu ülkede Atatürkçüyüz diyenden daha çok kim ZULMEDİYOR müslümanlaa??? ebubekir karsavran + + + + 612660 + Nezarette grup seks yapan kadın yine gözaltında + Nezarette grup seks yapan kadın yine gözaltındaSoner KOCAER/ANTALYA, Geçen yıl kasım ayında fuhuştan, şimdi uyuşturucudan yakalandı 'da fuhuştan gözaltına alındığı nezarethanede iki polis memuruyla grup seks yaparken görüntülenen G.T. adlı kadın, bu kez kişiyle birlikte uyuşturucudan gözaltına alındı. Operasyonda 44 kilo 185 gram ele geçirildi. Antalya Emniyeti ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Narkotik Suçlar Büro Amirliği ekipleri bir süredir izlediği çetesinin 'dan esrar getireceğini tespit etti. Önceki gün Diyarbakır'dan bir kamyon arkasında sebze kasaları arasına gizlenmiş 44 kilo 185 gram esrar maddesiyle birlikte yola çıktı. Narkotik ekipleri, esrar dolu kamyonu kent girişinde düzenlediği operasyonla durdurdu. Otomobil ve kamyon içerisinde bulunan biri kadın kişi gözaltına alındı. R.S., B.S. ve İ.U. ile birlikte gözaltına alınan G.T.'nin geçen yıl polisin tanıdığı bir isim çıktı. G.T., geçen yıl Kasım ayında Asayiş Şube Müdürlüğü nezarethanesinde polis memurları İ.T. ve M.A. ile grup seks yapan ve kameraları tarafından saniye saniye görüntülenen kadındı. satıcısıyla birlikte gözaltına alınan G.T. doktor kontrolünün ardından bu kez Narkotik Suçlar Büro Amirliği'nin nezarethanesine konuldu. Burada sorgusu süren G.T. ve diğer arkadaşı ifade vermezken, ele geçirilen 44 kilo 185 gram esrar maddesi kriminal incelemenin ardından imha edilecek. NEZARETTE GRUP SEKS NEYDİ?  Olay geçen yıl Kasım ayında Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunan katlı Asayiş Şube Müdürlüğü binasının Nezarethane ve Gözaltı Büro Amirliği'nde meydana gelmişti. İnfaz Büro Amirliği ekipleri fuhuş yapmak ve yer temin etmek suçundan aranan G.T.'yi Konyaaltı'nda bulunan bir otele yapılan baskın sırasında yakalayarak gözaltına almış, ertesi gün adliyeye çıkarılmak için nezarethaneye konulan kadın burada polis memurları İ.T. ve M.A. ile grup seks yapmış ve bu olay Mobese kameraları tarafından saniye saniye görüntülenmişti. Nöbetçi müdürün bastığı polis açığa alınırken, kapsamında ifade veren G.T. polislerin kendisini taciz etmediğini söyleyerek, “Hallerine üzüldüm, onlarla beraber oldum” demişti. Müfettişlerin önerisi üzerine iki polis memuru, kararıyla meslekten ihraç edilmişti. . + + + + 612002 + Polanski ABD'ye iadesini istemiyor + Öte yandan Polanski'nin avukatı, müvekkilinin ABD'ye iade edilmek istemediğini söyledi. İsviçre Adalet Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "ABD'nin iade talebi, Polanski'nin yargıç önüne çıkmadığı Şubat 1978'de, California Eyaleti Temyiz Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama müzekkeresi temelinde yapılmıştır" dendi. Açıklamada, ABD'nin iade talebinin Zürih yetkililerine bildirildiği ve Polanski'nin herhangi bir iade kararı durumunda temyize gitme hakkı bulunduğu kaydedildi. Bugün + + + + 611785 + Karı koca kitap tartışıyor + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Karı koca kitap tartışıyor Hayrünnisa Gül, başlattıkları okuma kampanyasına köyde yaşayan kadınların katılımından çok memnun olduğu belirterek, "Şimdiye kadar okuma yazma bilmeyen kadınlar şimdi çok güzel kitaplar okuyorlar. 'Kocalarımızla kitaplar üzerinde tartışıyoruz' diyorlar" dedi. KEZBAN BÜLBÜL ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü eşi Hayrünnisa Gül, yurt genelinde başlattıkları okuma kampanyalarına Van'da köylü kadınların çok faal olarak katıldığını gördüklerini belirterek, "Daha önce okuma yazma bilmeyen kadınlar şimdi çok güzel kitap okuyorlar. Kadınlar eşlerine de okuma alışkanlığı kazandırmışlar. 'Kocalarımızla kitaplar üzerinde tartışıyoruz' diyorlar" dedi. Hayrünnisa Gül, geçtiğimiz aylarda başlattığı "Türkiye okuyor" kampanyasının sonuçlarını Van'a giderek bizzat gördü. Van'a yaptığı ziyarette köylü kadınlarla biraraya gelen Hayrünnisa Gül, ziyaret sonrasında gazetecilerle yaptığı sohbette, kadınların okuma kampanyasına katılımlarından çok memnun olduğunu söyledi. MEKTUPLARI ARŞİVLİYORUZ Gül, "Burada inanılmaz bir manzarayla karşı karşıya kaldık. Şimdiye kadar okuma yazma bilmeyen kadınlar şimdi çok güzel kitaplar okuyorlar. Kadınlar eşlerine de okuma alışkanlığı kazandırmışlar. 'Kocalarımızla kitaplar üzerinde tartışıyoruz' diyorlar. Gördüklerime çok sevindim. Artık daha fazla sayıda kız çocuğu okula gittiği için, yurt eksiği sorunu ortaya çıkmış. Hayırseverlerimizin bu konularla ilgilenmesini istiyorum" diye konuştu. Hayrünnisa Gül'ün Van'daki ziyaret programına aldığı Yuva köylü kadınlarla buluşmasında, kadınların kendisine yazdığı mektup etkili olurken, Gül yurdun heryerinden, her kesimden sürekli mektuplar aldıklarını söyledi. Cumhurbaşkanlığı'na gelen mektupları okuduktan sonra atmadıklarını kaydeden Gül, "Duygulandığımız, ağladığımız şeyler de oluyor, saçma sorular soranlar da oluyor, onlara bile bakıyoruz, arşivliyoruz. Belki ilerde lazım olur diye tüm mektupların arşivini tutuyoruz" dedi. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 611695 + Ateşle oynuyorlar + Taha Akyol ObjektifAteşle oynuyorlar 24 Ekim Cumartesi 2009 DAĞDAN inenler, ellerinde silahla, sırtlarında üniformayla geldiler! Örgüt tarafından “elçi” olarak gönderildiklerini söylediler. Ve yargı onları serbest bıraktı. Baykal “Artık ’lı olmak suç değil” diye tepki gösterirken haklı değil mi? Öbür tarafta, eline silah almamış genç “dağa çıkmaya hazırlanan örgüt üyeleri” olarak ’da tutuklandı. Bu nasıl adalet?! Silahlıyı bırak, silahsızı tutukla! da diyor ki: “Salt duvara yazı yazdığı için yıllarca yargılanıp cezaevlerinde tutulan çocuklar gerçeği karşımızda duruyorken, pişman olduklarını beyan etmedikleri halde bu kişilerin ’nın 221. maddesinden yararlandırılıp serbest bırakılmaları hukuk devleti ve adil yargılanma ilkeleriyle bağdaştırılamaz” Haklı değil mi? Hüküm vermeden önce hukuka bir bakalım. ‘Etkin pişmanlık’ Evvela şunu belirteyim. 2004 yılında TCK Meclis’te görüşülürken “etkin pişmanlık” konusunu düzenleyen 221. maddeye hiç kimse, hiçbir hukuk kuruluşu itiraz etmemişti. Bütün ceza kanunlarında böyle maddeler vardır. Bu maddeye göre, başka suç işlememiş bir örgüt üyesi, “gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirirse hakkında ceza hükmolunmaz.” Hukuken ‘pişmanım’ demesi bile gerekmez! Duvara yazı yazan bir militan veya üniversitede PKK’yı örgütlemeye çalışan bir kimse polis tarafından yakalanmış ise, bu maddeden istifade edemez, çünkü “gönüllü olarak” teslim olmamıştır, “yakalanmış”tır! İstanbul Barosu’nun yaptığı mukayese ve Baykal’ın sözleri hukuki değil, siyasidir. “Yakalanan” bir örgüt üyesi, ancak “örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını” sağlayacak bilgiler verirse cezadan kurtulur. Habur’da dağdan inenler hakkındaki yargı dosyasında gözüken, bunların “yakalanmış” olmayıp “gönüllü” olarak geldikleridir. Hâkimin bakacağı husus budur ve serbest bırakılmaları 221. maddeye uygundur. Ancak bunların kendilerini “örgütün barış elçisi” diye göstermeleri, hukuken “örgüt üyesi” sayılmalarını gerektirecek eylemler yapmaları, yeniden tutuklanmalarına yol açabilir; bu ayrı bir konudur. Hukuk üzerinde laf ederken hukuk diliyle konuşmak gerekir. ‘Sil baştan’ Öte yandan, Habur’da teslim olanları sorgulayıp hukuki işlemi yapmak üzere ’de “çadır mahkemesi” kurulması yanlış olmuştur. Elbette güvenlik endişesini anlıyorum; teslim olan teröristleri tutukevi arabalarına bindirip, kalabalıkların içinden şehirdeki adliye binasına götürmek tam da PKK’nın istediği bir kışkırtma olurdu! Bundan böyle gelecek olan PKK’lılar, gerektiğinde helikopterle alınıp, güvenli olduğu önceden belirlenen sakin bir ilçedeki adliye binasında sorgulanabilir. PKK ve partisi ’nin “” konusunda iyi niyetli olmadığı açıktır. Her “geliş”i “siyasi ajitasyon”a dönüştürüyorlar. ’dan gelecek olanlar için aynı “ajitasyon”u İstanbul’da da yapacaklarını açıkladılar! İçişleri Bakanı ve İstanbul Valiliği buna izin verilmeyeceğini açıkladı. Evet, izin verilmemelidir! PKK ve DTP kitleler arasındaki duygusal ayrışmayı büsbütün tahrik ederek çatışmayı körüklüyor. Uyguladıkları strateji barışın değil, kitleleri tahrik etmenin stratejisidir. Ateşle oynuyorlar! Evet, böyle giderse, hiçbir demokratik hükümet bunu taşıyamaz, “sil baştan olur” ve geçen çeyrek asrı bir daha yaşarız, yazık olur! Herkes aklını başına almalıdır. + + + + 612286 + Taliban'a ağır darbe + 'da Amerikan birliklerinin düzenlediği hava saldırısında ağır darbe aldı. İnsansız uçakla düzenlenen saldırıda biri komutanı 10 örgüt üyesi öldürüldü. Saldırı Bajaur bölgesinde düzenlendi. komutanının evi hedef alındı.. Bölge yetkilisi Abdül Malik, bu saldırıda komutanı Malvu Fakur ile birlikte 10 kişinin öldüğünü açıkladı. Daha önce de insansız uçaklarla düzenlenen saldırılarda taliban komutanları hedef alınmıştı. Kotkai ele geçirildi ordusunun örgütüne karşı operasyonlarında, Güney Veziristan'daki komutanı Hekimullah Mesud'un şehri Kotkai ele geçirildi. ordusunca yapılan açıklamaya göre, Güney Veziristan bölgesinde Kotkai şehriyle üssü Sararogha birkaç gündür süren operasyonda teslim alındı. Hekimullah Mesud, ağustosta 'nin pilotsuz uçağıyla öldürülen Talibanının lideri Beytullah Mesud'un yerine geçti. 'da bir günde saldırı: 24 ölü 'ın kuzeybatısında bir gün içinde düzenlenen ayrı saldırıda toplam 24 kişi hayatını kaybetti. Başkent İslamabad'dan 50 kilometre uzaklıktaki Kamra'da Havacılık Kompleksi'ne giden yol üzerindeki bir kontrol noktasında dün düzenlenen intihar saldırısında kişi öldü. Savaş uçakları ve radar sistemlerinin üretildiği ve bakımının yapıldığı kompleks yakınlarındaki saldırıda ölenlerin bu komplekste çalışmaya giden güvenlik görevlisiyle sivil olduğu belirtildi. İntihar eylemcisinin bisikletle geldiği kontrol noktasında kendini havaya uçurduğu bu saldırıda 13 kişinin de yaralandığı kaydedildi. Bu saldırıdan saatler sonra Güney Veziristan eyaletinin kuzeyindeki Mohmand kentinde teröristlerin yola döşediği antitank mayınına çarpan düğün otobüsünde de 4'ü kadın ve 3'ü çocuk olmak üzere 17 kişi kişi öldü, kişi yaralandı. Peşaver'de de aynı gün içinde bir restoran ve nikah salonunun bulunduğu kampleksin otoparkında bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 15 kişi yaralandı. 'da bu asker, polis ve sivil hedeflere düzenlenen saldırılarda yaklaşık 200 kişi hayatını kaybetti + + + + 612419 + Galatasaray derbiye hazır + Galatasaray, Turkcell Süper Lig'de yarın ezeli rakibi Fenerbahçe ile yapacağı derbi maçın hazırlıklarını tamamladı. Florya Metin Oktay Tesisleri'nde teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde basına kapalı yapılan antrenmanda, oyuncuların koşu ve ısınma hareketlerinin ardından taktik ağırlıklı bir çalışma gerçekleştirdiği bildirildi. Tedavisine devam edilen Emre Aşık'ın takımdan ayrı çalıştırıldığı ifade edildi. AA + + + + 612185 + Bahçeli: AKP bunun altından kalkamaz Video + 2009-10-24 12:47:40 teröristleri davulla zurnayla karsılıyarakmı terör bıtecek. teröristleri kahraman gibi göstererek otobüsss üzerinde gövde gösterisi yaptırarak mı terör bitecek. otobüsün yanında ne yasıyor okudun mu orhan bey. oku !!!! bu ülkede terör bitmez ama bu gıdısle hiç güzel şeyler olmayacak. ayrıca birileri bu akp ye dur demelı tabı mıllet olarak ılk secımde akp gıdıcı. ılk cumhurbaskanlıgı secımındede tayıp cumhurbaskanı olacak cunku baska sansı yok. abbas özcan 2009-10-24 12:47:37 bazı aklı evveler çoluk çocuk mhp yi bugünün partisi gibi görüyorlar.güya terör biterse mhp de bitermiş. mhp pkk dan önce vardı köklerini bir araştırsın aklı evveller nereye kadar uzandığını görürler. mhp ideoloji partisidir diğer partiler siyaset mezarlığında yatıyorlar ama mhp Türklük varoldukça olacaktır. korkmayın yıldıray24 2009-10-24 12:42:44 Batı ne emrediyorsa onu yapacaklar..AKP yi iktidara taşıyanlar,bu bedeli istiyorlar..zaten geldikleri siyasi geçmiş bol bol Türk düşmanı yetiştirdi.. ahmet okutan 2009-10-24 12:38:11 AKP bu tahribatı bilinçli yaptı..Bop projesinde başbakana kim görev verdiyse,bu planları uygulamasını istiyor.. ahmet okutan 2009-10-24 12:13:39 tamam acılım felan iyi hoşta sn.başbakan iyi niyetli ama bu dtp lileri bu kadar rahat hareket ettirmesi bu teröristleri böyle şovlar yaptırması çok yanlış tvde diyarbakırda ki çoçukları duymuşsunuzdur oyuncak silah askere sıkmak için diolar zihniyet bu cocuk ama öyle yetişp düşman oluyolar işte bence aclımın adı konup bunlar susturulmalı milletin sabrı kalmadı dikkat edilmeli olcay 2009-10-24 12:02:58 Terörün bitme sürecine girmesi, bahceliyi ve bulimum yandaslarini cildirtiyor, teslim olan pkk' lilarin istanbulda toplu göstreilerine zaten izin cikmadi, bu burda ahkam kesiyor, aslinda firsat bulsa dagdan inen pkk' lilarin yanina gidip tekrar daga cikmalari icin yalvaracak, ee artik sehitler olmayacak, yani bay bahceli oyuncaksiz kalacak, cenazeler üzerinden siyaset yapamayacak. orhan yaman 2009-10-24 11:54:17 agızdan hiçmi olumlu yapıcı bir kelıme cıkmıcak.dugunde bile takmıs yıne.senden bir halt olmaz bahçeli. abdulkadir hira + + + + 612343 + Ergin: Hakim Gitmedi, Savcı Gitti + Ergin: Hakim Gitmedi, Savcı Gitti Eve dönüş sürecinde yaşanan "seyyar mahkeme" eleşterilerine yanıt veren Adalet Bakanı "daha önce de yapılan bi uygulama" dedi. Yayına Giriş: 24.10.2009 12:35:23 Güncelleme: 24.10.2009 12:35:23 PKK'lıların dağdan inmesi sırasında yaşanan hakim ve savcıların taşındığı ve seyyar mahkeme kurulduğu yönündeki eleştirilere Sadullah Ergin'den açıklama geldi. Yargı Reformu Sempozyumunda konuşan Ergin, bölgeye hakimlerin gitmediğini söyledi. "Diyarbakırdan sadece savcılar gitmiştir" diyen Ergin, böyle bir olayın ilk olmadığını daha önce de benzer uygulamaların yapıldığını hatırlattı. + + + + 611855 + Beatles, Playstation 3'e geldi + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Beatles, Playstation 3'e geldi MELİH BAYRAM DEDE TEKNOİST Jon Lennon, Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr'dan oluşan Beatles, dünya müzik tarihinde büyük bir iz bırakmış rock grubu. Beatles'ın bugün bile hâlâ devam eden popülaritesinden yararlanan ve bu popülariteyi kullanan The Beatles: Rock Band adlı oyun, Playstation 3'te bizi bekliyor. Aynı anda en çok kişinin oynayabildiği 'The Beatles: Rock Band'da gitarımızı konuşturabiliyor, davulda ustalığımızı sergileyerek, performans gösterebiliyoruz. Beatles grubunun 45 şarkısı oyunla birlikte geliyor ve bu şarkıları hem çalıp hem de söylemeniz için sizi bekliyor. Gerisi sadece sizin yeteneğinize kalmış. Oyunda, Beatles grubunun ilk sahne almaya başladığı salaş mekanlardan, ünlü olduktan sonra stadyumlarda verdikleri konserlere kadar geniş bir yelpazede müzik yapabiliyorsunuz. Müzik yapmayı seviyor ve icradaki başarınızı efsanevi grup Beatles'ın şarkıları üzerinden sınamak istiyorsanız, The Beatles: Rock Band adlı oyunu denemenizi öneririm. Beyaz yakalıların sağ kolu İş hayatında yoğun olarak elektronik posta kullanmak zorunda olan ve genellikle de sahada çalışanların tercih edebileceği Samsung'un yeni modeli B7320 OmniaPRO Türkiye'de. Windows Mobile 6.1 Professional işletim sistemi kullanan B7320 OmniaPRO, yapılan işbirliği gereği, sadece Turkcell İletişim Merkezleri'nden ve anlaşmalı zincir mağazalardan satın alınabiliyor. E-Postalara hızlı erişim imkanı veren 'Push e-Mail' desteği ve ergonomik QWERTY klavyeye sahip olan Samsung B7320 OmniaPRO, her an yanınızda olacak bir e-mail ve mesaj merkezi görevi görüyor. Samsung B7320 OmniaPRO, dokümanlara erişim için Microsoft Office Suite sunarken, internet tarayıcısı; HSDPA ve Wi-Fi bağlantıları internete hızlı ve kolay erişim sağlıyor. Facebook ve MySpace gibi sosyal ağ uygulamalarını da destekleyen Samsung B7320 OmniaPRO, aynı zamanda MSN gibi anlık mesaj uygulamalarını da desteklemekte. Çoklu codec destekli video deneyimi, GPS, megapiksel kamera ve, RDS özellikli FM Radyo ile Samsung B7320 OmniaPRO ile tek bir cihazda ihtiyaç duyabileceğiz tüm özellikleri birarada barındırıyor. Kurumsal ve bireysel faturalı hat sahibi Turkcell müşterileri 18 ay boyunca ayda 1GB Mobil İnternet içeren kontratı imzaladığında, ayda tüm vergiler dahil sadece 69 TL karşılığında Samsung B7320 OmniaPRO sahibi olabiliyor. Taksi çağıracaksan iPhone yeter! Binlerce uygulamayla çok farklı işlevler yüklenebilen mobil iletişim cihazı iPhone, şimdi de taksi çağırmanıza yardımcı oluyor. Vodafone tarafından geliştirilen Vodafone Taksi adlı uygulamayla, Türkiye'nin dört bir yanından taksi çağırmak kolaylaştı. Kullanıcılarına bulundukları yerdeki en yakın taksi durağını haritada göstererek arama imkanı sunan Vodafone Taksi uygulaması, iTunes Store üzerinden ücretsiz indirilebiliyor. Vodafone Taksi uygulaması, tüm iPhone kullanıcılarına en yakın taksi durağının mesafesini, iletişim bilgilerini ve yerini harita üzerinde gösteriyor. Böylelikle kullanıcı en yakın duraktan taksi çağırabiliyor. Vodafone Taksi uygulamasını kullanmak için kullanıcıların telefonlarında özel bir ayar yapmasına gerek yok. Vodafone Taksi uygulmasını daha önce yüklemiş iPhone sahipleri herhangi bir yazılım güncellemesi yapmadan genişletilmiş kapsamdan faydalanabiliyor. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 611732 + Arabada TRT vergisine iki dava + Arabada vergisine iki davaEBRU SUNGUR ESENGÜL METİN 24.10.2009 MOBİSAD ve motorlu taşıtların fabrika çıkış fiyatı üzerinden binde 8’lik payı alınmasına dönük kararı yargıya taşıyor. Kararın, ilgili yasayla örtüşmediği de dikkat çekiyor Elektrik faturalarından kesilen yüzde 2’lik pay ile radyo, televizyon gibi cihazların vergisinin aktarıldığı ’nin artık motorlu taşıt satışlarından da pay alacak olması tüketicilerin ve sanayicilerin yoğun tepkisiyle karşılaştı. Mobil İletişim Sistemleri ve İşadamları Derneği (MOBİSAD) ile kararı yargıya taşımaya hazırlanıyor. 17 Ekim 2009 tarihli ’de yer alan kararına göre, üzerinde radyo ya da televizyon yayınlarını almaya yarayan kara taşıtlarının satışları üzerinden binde 8’lik pay TRT’ye aktarılacak. Daha önceki düzenlemede bandrol vergisi taşıtın değil, taşıtta kullanılan radyonun fiyatına endeksliydi, oranı da yüzde 16’ydı. Ortalama fiyatları 200-500 lira arasında değişen oto radyolarından yaklaşık 30-80 lira arasında bandrol vergisi TRT’ye aktarılıyordu. Oysa vergi taşıtın fabrika çıkış fiyatına endekslendiğinde tüketicinin ödeyeceği para ortalama bir otomobilde 160 liraya yükselecek. Bir başka hesapla sektörü 2010’da öngörülen 500-550 bin adetlik satış hedefini yakalarsa TRT’nin buradan alacağı pay 125 milyon lirayı aşacak. Üstelik söz konusu Bakanlar Kurulu kararının yürürlük tarihi Temmuz 2009 olarak belirlendiği için bu tarihten itibaren satılan taşıtlardan bandrol vergisi alınması gündeme gelebilecek. Bakanlar Kurulu kararı sadece radyolu kara taşıtları için geçerli de değil. Karar radyo ya da televizyon barındıdan hava ve deniz taşıtları, kulaklık, fotoğraf makinesi, adımsayar ve banyo sistemi dahil pek çok aracı kapsıyor. DIŞTAN ALDIĞI HİZMET ARTTI Gelirlerinin yüzde 70’e varan kısmını halktan toplanan elektrik payı ve bandrolden elde eden TRT, son dört bilançosunda ‘fazla’ verdi. Buna karşın halktan toplanan bandrol ve elektrik paylarının oranları düşürülmedi, buradan elde edilen gelirler her geçen yıl katlandı. Öte yandan kurumun giderleri içinde en önemli iki kalemi personel giderleri ile ‘dışarıdan sağlanan hizmet ve fayda’ oluşturuyor. 2008’de personel giderleri maaş artışına paralel yükselirken, dışarıdan sağlanan hizmetlere ödenen paranın yüzde 60 varan oranda tırmandığı görülüyor. Karar, yasayla örtüşmüyor TRT Gelirleri Kanunu temmuzda çıkarılan torba yasadaki bir maddeyle değiştirildi. Bu değişiklik bandrole konu cihazlarda yurtiçi ya da ithal olmasına göre yapılacak hesaplamayı ve Bakanlar Kurulu’nun bu cihazları özelliklerine göre gruplandırarak bandrol oranı belirlemesini içeriyordu. TRT Gelirleri Kanunu’nun “bandrol vergisinin radyo-TV yayını alan cihazlara kesilmesi”ni içeren ‘özü’ ise değiştirilmemişti. Ancak bu değişikliğini uygulamaya geçiren Bakanlar Kurulu kararının, yasayla örtüşmediği görülüyor. Çünkü karar, bandrolü radyo-TV alıcısı cihaza değil, onu taşıyan araca endeksliyor. Bakanlar Kurulu’nun yasanın kapsamını genişletmekle değil, bandrol oranlarını belirlemekle yetkili olduğuna dikkat çeken uzmanlar, kararın iptali için bu gerekçeyle dava açılabileceğini belirtiyor. Otomotivciler Maliye’ye gidiyor Otomotiv Distribütörleri Derneği Genel Sekreteri Işık Dikmen: “Biz ilgili mercilere üyelerimizin bu konuyla ilgili görüşünü beyan edeceğiz. Bizim açımızdan kabul edilebilir bir durum değil. Yasal dayanağına bakıyoruz. ve TRT ile belli parkurda bir görüşme çalışması içindeyiz. Karar henüz çok yeni. Şaşkınlığımızı atamadık. İki günden bu yana inceleme içerisindeyiz. Bu yasal ve vergi tekniği bakımından yanlış bir durum. Bu açıklamanın bir yanlış anlamadan kaynaklandığını umut etmek istiyoruz.”  Sanayi Bakanı: Her vergi rahatsız eder Sanayi ve Ticaret Bakanı araçlardan alınan TRT bandrol ücretlerinin artırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararıyla ilgili soruları yanıtladı. Ergün, “Her verginin rahatsız edici bir yönü vardır. Bu dönem itibariyle bu tür kararların kamu mali dengelerinin oluşturulmasına önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Mali dengeler yeniden oluştuğunda eminim bu tür uygulamalar da gözden geçirilmiş olacaktır” dedi.  MOBİSAD: Yeni bir ortağımız oldu!  MOBİSAD Genel Sekreteri Arzu Nur Alpagut: “Sektör olarak şaşkınlık içindeyiz. Düzenleme maliyetlerde ciddi bir artışa sebep verdi. Gerekçelerini bilmek istiyoruz. Yaklaşık radyo alıcılı bir cihazdan 3.68 kuruş olarak alınan TRT katkı payının ürün maliyetinin yüzde 8’ine çıkarılmasının mantıklı açıklaması olması gerekir. Bu durumdan otomotiv, elektronik olmak üzere birçok sektör olumsuz etkilenecek. Konuyu yargıya taşımayı da düşünüyoruz. Sektördeki perakendecilerin marjları yüzde 8’i geçmez. Yeni bir ortağımız oldu. Bu durum yeni bir dolaylı vergiden başka bir şey değil.” Tüketiciler Birliği:Boykot edebiliriz - Tüketiciler Birliği Başkanı Nazmi Kaya: “Bu karar rekabet ihlalidir. Diğer kuruluşları tüketiciden bir destek almazken TRT’yi yaşatmak için vatandaştan para almak hukuksuzluktur. Bu kararla ilgili yasal ve adli yolları deneyeceğiz. Kamuoyu baskısı oluşturacağız, gerekirse her türlü boykotu uygulayacağız. Yönetmeliğin iptali için gerekli başvuruları yapacağız. Bir tüketicinin idari mahkemesinde dava açmasını sağlayacağız. Ciddi bir kanunsuzluk var. Bütçe açığını kapatmak için bu tür vergiler çıkarıyorlar. Temmuz’dan itibaren araç almış herkes bu vergiyi ödemek zorunda kalıyor. Geçmişi de kapsayan yeni vergi çıkarılamaz.” Bilançosu vergilerle ‘fazla’ veriyor(Milyon TL) Yıl Personel  Dışarıdan  Toplam  Toplam  giderleri sağ. hizmet gider gelir 2004 241.8 179.7 598.4 496.4 2005 257.8 156.7 525.0 544.4 2006 270.4 131.8 491.7 654.2 2007 295.8 142.3 527.4 676.9 2008 307.9 227.0 829.2 1015.5 TRT’nin izlenme payı 2.80 TRT’nin eylül ayında tüm gün ve tüm kişilerde prime izlenme payı 2.80. İzlenme payı diğer ulusal kanallara göre alt seviyelerde yer alan TRT’nin bu nedenle gelirleri de yıldan yıla düşüş gösteriyor. Kanalın 2007’de 36.9 milyon TL olan reklam gelirlerinin 2008’de 29.6 milyon TL’ye düştüğü görülüyor. Kanalların eylülde izlenme payları  13.60  10.20  9.80  9.30  7.30 STV 4.40  4.40  2.80  1.40 Flash 1.30 Cine 5 1.10 + + + + 612676 + Bursaspor'dan İBB'ye yarım düzine + Bursaspor: İstanbul Büyükşehir Belediyespor: 0 Stat: Atatürk Hakemler: Koray Gençerler, İsmail Şencan, Arkın Akgöl Bursaspor: Yavuz 5, Ali 7, Zapotocny 6, Ömer Erdoğan 7, Mustafa 6, Volkan (Dk. 77 Bekir Ozan ?), Hüseyin (Dk. 81 Kirita ?), Ergiç 6, Ozan İpek (Dk. 68 Sercan 4), Batalla 7, Turgay İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Oğuzhan 3, Marcin 4, Cesario 3, Metin 3, Ekrem 4, Zeki (Dk. 14 Okan ?)(Dk. 23 Oğuz 3), Sylla 3, Efe 4, İbrahim 3, Serhat 4, Tum (Dk. 70 Gökhan 3) Goller: Dk. 12 Ömer Erdoğan, Dk. 16 Ozan İpek, Dk. 43 Batalla, Dk. 66 Volkan, Dk. 74 Turgay, Dk. 81 Ali (Bursaspor) Kırmızı Kartlar: Dk. 56 Sylla, Dk. 62 İbrahim, Dk. 90+1 Okan (İstanbul Büyükşehir Belediyespor) Sarı Kartlar: Dk. 45 Sylla, Dk. 62 İbrahim (İstanbul Büyükşehir Belediyespor) Turkcell Süper Lig'de Bursaspor, kendi sahasında İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 6-0 mağlup ederek üç puanın sahibi oldu. MAÇTAN DAKİKALAR 13. dakikada Bursaspor, öne geçti. Mustafa Keçeli'nin cezaalanına yaptığı ortada kaptan Ömer Erdoğan topa kafayı vurdu. Top ağlarla buluştu. 16. dakikada Bursaspor farkı ikiye çıkardı. Batalla'nın pasıyla cezaalanına soldan giren Ozan İpek kaleci ile karşı karşıya kaldı. Ozan İpek plase bir vuruşla topu ağlara gönderdi. 2-0. 19. dakikada Bursaspor'da Volkan Şen'in kaleye yaklaşık 20 metreden gönderdiği sert şut az farkla yandan auta çıktı. 25. dakikada İstanbul Belediyespor gole çok yaklaştı. İbrahim Akın'ın sağ kanattan cezaalanı içine gönderdiği topa, Serhat yakın mesafeden rövaşata vurdu. Kaleye giden topu kaleci Yavuz, son anda üstten kornere tokatladı. 41.dakikada Ergiç'in pasıyla topla buluşan Turgay, cezaalanı ön çizgisinde önne aldığı topa yerden çok sert vurdu. Top az farkla auta çıktı. 43. dakikakada Bursaspor 3. golü buldu. Ozan İpek'in kişinin arasından çıkarak sağ taraftaki takım arkadaşlarına gönderdiği topa Turgay vurdu. Defanstan dönen top Batalla'nın önünde kaldı. Batalla, topu plase bir vuruşla kalecinin uzanamayacağı köşeye gönderdi. Top ağlarla buluştu. 3-0. Karşılaşmanın ilerleyen dakikalarında başka gol olmadığı için ilk yarı 3-0 sona erdi. 59. dakikada ani gelişen konuk takımın atağında Oğuz'un pasında topla buluşan Tum'un sert şutunu kaleci Yavuz son anda çıkardı. 66. dakikada ev sahibi ekip farkı dörde çıkardı. Bu dakikada Ömer'in ortasında topla buluşan Volkan, kaleciyi çalımladıktan sonra meşin yuvarlağı boş kaleye gönderdi. 4-0 74. dakikada Bursaspor'un 5. golü geldi. Batalla'nın pasında hareketlenen Turgay, kaleci Oğuz'u geçtikten sonra plase bir vuruşla takımının 5. golünü kaydetti. 5-0. 81. dakikada Bursaspor farkı iyice arttırdı. Ergiç'in arka direğe yaptığı ortaya hareketlenen Ali Tandoğan, sert bir vuruşla Oğuzhan'ı mağlup etti. 6-0. 90+1. dakikkada Okan Buruk, 4. hakemin uyarısı ile kırmızı kart gördü. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca Bursaspor, maçı 6-0 gibi farklı bir skorla kazandı. CN + + + + 612947 + Çeşme'ye 12 milyon avroluk yatırım + IC İbrahim Çeçen Holding ile Camper&Nicholsons Marinas International ortaklığına 25 yıllığına yap-işlet-devret modeli ile kiralanan Çeşme Marina’nın temeli atıldı. ayda bitirilmesi hedeflenen marinaya, 12 milyon euroluk yatırım yapılması öngörülüyor. Çeşme Marina’nın temel atma törenine, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Habib Soluk ve bakanlık bürokratları katıldı. T��rende konuşan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Akdeniz’deki yat sayısının yaklaşık milyona ulaştığını belirterek, Fransa, İspanya ve İtalya’nın Akdeniz çanağında marina kapasitelerinin yüzde 85’ine sahip olduğunu söyledi. Yıldırım, “Halen Türkiye’de kamu ve özel sektöre ait işletilmekte olan 45 adet yat limanı ve yat çekek yeri bulunuyor. Toplam yat bağlama kapasitesi ise 14 bin adet. Yatırım programının tamamlanması ile yaklaşık 11 bin 200 adet ilave yat bağlama kapasitesi yaratılacak ve Türkiye yat bağlama kapasitesi 25 bin adet olacak” dedi. -YAT KAPASİTESİNİN 50 BİNE ÇIKARILMASI HEDEFLENİYOR- Halen çalışmaları devam eden 2010 yılı ortalarında tamamlanacak olan yat planı master sonuçlarına göre, yeni yat limanı yerleri ve ilave kapasiteler göz önüne alındığında 2023 yılında yat bağlama kapasitesinin 30 bin adete, 2030 yılında ise 50 bin adet civarına çıkarılmasının hedeflendiğini anlatan Yıldırım, şöyle devam etti: “Böylece halen Akdeniz ülkelerindeki bağlanma kapasitesi sıralamasında yüzde olan yerimiz, yüzde 10’a yükselecek. Yıllık 3.5 milyar dolar olan yat turizmi gelirleri de milyar dolara yükselecek. 2023 yılı hedefinde ise yat bağlama kapasitesi ise yüzde 23’e, yat turizmi gelirleri de 10 milyar dolara yükseltmeyi hedeflemekteyiz. Ulaştırma Bakanlığı bugüne kadar kamu kaynaklarıyla yapılan 22 adet yat limanı için 300 milyon dolar harcandı. YİD’le kamu kaynağı modeli kullanılmadan inşaatları tamamlanıp hizmete açılan adet yat limanı için 95 milyon dolar harcandı. lesi yapılarak inşaatı devam eden adet yat limanı için ise 330 milyon dolar harcanması öngörülüyor.” le süresinde olan adet yat limanı için ise 230 milyon dolar harcanmasının planladığını kaydeden Yıldırım, bu sektördeki altyapının toplam ekonomik büyüklüğünün 745 milyon dolar olduğuna işaret etti. -YILLIK KULLANIM BEDELİNİN 1.5 MİLYON TL OLMASI BEKLENİYOR- Demiryollar Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürü (DLH) Ahmet Arslan ise, marinanın ay içinde tamamlanmasının hedeflendiğini belirterek, marinanın 23.5 yıllığına tarafından işletileceğini dile getirdi. Yıllık kullanım bedelinin milyon 555 bin TL olmasının hedeflendiğini kaydeden Arslan, 23.5 yıllık toplam kullanım bedelinin ise 67 milyon TL olacağını söyledi. -İŞ BANKASI İLE KREDİ SÖZLEŞMESİ- Çeşme Marina Temel Atma Töreni öncesinde, yapılan yatırıma yönelik İş Bankası ile kredi anlaşması imzalandı. Marina’da, maksimum büyüklüğü 60 metre olan denizde 400, karada 100 tekne kapasitesi ve yatçıların ihtiyaç duyacağı tüm hizmetlerin yer alması öngörülüyor. Çeşme Marina Projesi yatırım tutarının ise 12 milyon euro olması öngörülüyor. (ANKA) + + + + 612642 + Erdemirspor: 93 Fenerbahçe Ülker: 101 + 93 Fenerbahçe 101 Beko Ligi’nde Fenerbahçe deplasmanda ’u 101-93 yendi. İki takımın da sayı bulmakta zorlandığı karşılaşmanın ilk dakikası Fenerbahçe Ülker’in 5-4’lük üstünlüğüyle geçildi. Karşılıklı basketlerle başabaş bir mücadeleye sahne olan ilk bölümde, 5. dakikasında ise Erdemirspor’un 13-11 üstünlüğü vardı. Fenerbahçe Ülker daha sonra toparlanarak ilk periyodu 21-16 önde tamamladı. İkinci periyota Curry’un sayısı ile başlayan Erdemirspor, Williams’ın üst üste attığı basketlerle skoru 28-25 lehine çevirdi. İki takımın da karşılıklı sayılar bulduğu periyotun son üç dakikasına 30-34 Fenerbahçe Ülker önde girmesine rağmen, Erdemirspor maçın ilk yarısını 39-38 lehine kapattı. Üçüncü periyota hızlı başlayarak iyi savunma yapan Fenerbahçe Ülker, Preldzic ve Ömer’in kazandırdığı sayılarla durumu 43-39 lehine çevirdi. Kinsey’in üst üste üçlük atışlarıyla periyodun 5. dakikasını 10 sayı farkla geçen misafir takım karşısında toparlanan Erdemirspor, farkı kapatmaya çalıştı ancak periyot 61-56 Fenerbahçe Ülker lehine geçti. Karşılaşmanın son çeyreğine Funk’un kazandırdığı sayı ile başlayan Erdemirspor’a, konuk takım Giricek ile karşılık verdi. Erdemirspor son dakikada skoru 79-75 öne geçti. Ancak karşılaşmayı bırakmayan Fenerbahçe Ülker, son saniyede Ömer’in kaydettiği basketle 80-80 eşitliği yakaladı ve normal süre bu skorla tamamlandı. Oldukça çekişmeli geçen dakikalık uzatmada sonunda Fenerbahçe Ülker müsabakadan 101-93 galip ayrıldı.          Salon:          Hakemler: Emin Moğulkoç xx, Serdar Ünal xx, Murat Ciner xx          Erdemirspor: Funk xx 4, Hakan xxx 19, Kone xx 2, Williams xxx 30, Erkan xxx 12, Erdal xx 5, Melih x, Serhat Kavut x, Curry xxx 16, Nihat xx          Fenerbahçe Ülker: xxx 12, xxx 15, Semih xx 9, Giricek xx 9, Oğuz x, Rasim x, Mrsic x, Greer xx 12, Kinsey xxx 15, Ömer Faruk Aşık xx 9, Preldzic xxx 20          1. periyot 16-21   ��      Devre: 39-38          3. periyot: 56-61 . . + + + + 612036 + Hepsi taş gibi! + Alex ve Güiza idmana çıktı. MR çektiren Semih’in de derbide yer alacağı açıklandı SENAD OK Steaua Bükreş’i deplasmanda 1-0 mağlup ederek moral bulan Fenerbahçe’ye, zorlu Galatasaray maçı öncesinde bir iyi haber de sakatlardan geldi. Sarı-lacivertlilerde Alex ve Güiza uzun süredir takımdaki yerlerini alamıyordu. yıldıza son Steaua Bükreş maçında Semih de eklenince Fenerbahçe’nin forvet hattı bir anda çöktü. Bunun sonucunda da Bükreş’te mecburiyetten forvette Kazım oynadı. Bu süre zarfında yoğun tedavi uygulanan Alex ve Daniel Güiza, beklenenden önce iyileşti. Bunun sonucunda yıldız oyuncunun da dün sabah yapılan antrenmana çıkması, teknik direktör Daum’a rahat bir nefes aldırdı. Alex ve Güiza’nın Galatasaray’a karşı forma giyebilecekleri açıklandı. KAZIM BELİRSİZLİĞİ Fenerbahçe’de sakatlar kervanına Steaua Bükreş karşılaşması öncesinde katılan Semih Şentürk’ten de iyi haber geldi. Sarı-lacivertlilerin golcüsü, İstanbul’da yapılan son idmanda sakatlanmış, Bükreş’te de ağrıları artınca kadrodan çıkarılmıştı. Dün sabah MR’ı çekien Semih antrenmana katılmadı. Ancak teknik direktör Daum, Alex ve Güiza gibi Semih’in de önemli bir şeyinin olmadığını, derbide oynayabileceğini ifade etti. Steaua Bükreş mücadelesinde sol ayak bileğine darbe alan ve ağrıları bulunan Kazım’ın durumu ise belli değil. Genç oyuncu da dün yapılan çalışmaya katılmadı. Ayak röntgeni çekilen Kazım’ın da büyük ihtimalle takımdaki yerini alabileceği öğrenildi. + + + + 612219 + Abbas'tan seçimler için '24 Ocak 2010' talimatı + Abbas'ın sözcüsü, seçimlerin Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi'nde yapılacağını açıkladı. Abbas'ın seçimlere El Fetih'in lideri olarak gireceği bildirilirken, Gazze Şeridi'ni kontrol altında bulunduran Hamas seçimini kendisinin yapacağını belirtti. Hamas'ın dediğini yapması durumunda bölünmüş Filistin topraklarında rakip iki devlet başkanı, iki parlamento ve iki başbakan olacağı kaydediliyor. Filistin grupları arasındaki ilişkiler 2007'de Hamas'ın Gazze Şeridi'nde denetimi ele geçirmesinden sonra kopmuştu. Hamas, Gazze'de kendi fiili hükümetini kurarken, Abbas ise Batı Şeria'da Batı'nın da desteklediği hükümetin başkanı olarak kalmıştı. Filistin'de son seçimler 2005 yılında yapılmıştı. + + + + 612133 + Psikolojik savaş + Önce şunu netleştirelim: Gelen 34 kişiden ROJ TV'de gösterildiği kadarıyla yalnızca 8'i resmen PKK'lıdır. Geri kalanlar 15 yıl önce Türkiye'den kaçarak Mahmur kampında yaşamak zorunda kalan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 'normal' KÜRT'lerdir. Elbette kamp kim ne derse desin PKK'nın etkisi ve kontrolünde ama orada yaşayan en az 5-6 bin kadar bebek ve çocuk henüz PKK'lı olmamıştır! + + + + 611737 + 40 yıllık sanayici Sivri’nin gözyaşları + 40 yıllık sanayici Sivri’nin gözyaşlarıDENİZLİ DHA 24.10.2009 Denizli Basma’nın patronu Esat Sivri, kapısına kilit vurulan fabrikayı 20 çalışanıyla koruyor. “Arabama bile geldi, anamdan arabayla doğmadım ama şirkete, memlekete yazık oluyor” diyen Sivri, ’li heyetin ziyaretinde gözyaşlarına boğuldu Son yllarda düştüğü mali sıkıntından çıkamayarak kapısına kilit vuran Denizli Basma’yi kuran ve sektörün en önemli firmalarından biri haline getiren sanayici Esat Sivri, kendisini ziyarete gelen heyeti ile görüşürken gözyaşlarını tutamadı. Sivri, “Ben namusumdan battım. Alnım açık, utanmıyorum. Çünkü, çalmadım, çırpmadım. Her şeyime geldi. Bana değil, memlekete yazık” dedi. CHP’li 11 milletvekilinden oluşan heyet kapısına kilit vurulan Denizli Basma ve Boya Fabrikası’nı ziyaret ederek şirketin kurucusu Esat Sivri ile görüştü. Heyetin, “Nasıl battınız?” sorusu üzerine gözyaşlarını tutamayan Sivri, “Ben namusumdan battım. Alnım açık, utanmıyorum. Çünkü, çalmadım, çırpmadım. Her şeyime haciz geldi. Bana değil, memlekete yazık oluyor” dedi.  ‘Çok yazık oldu’ 2007 yılında 56 milyon yapan, iyi dönemlerinde çalışan sayısı 1700’e kadar yükselen şirketin merkezinde muhasebe kayıtları ve fabrikanın korunması için 20 çalışan kaldığını söyleyen Sivri, krizi aşmak için yaptığı tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını, üretimi durdurmak zorunda kaldıklarını belirtti. etmeden önce 22 ülkeye ihracat yaptıklarını hatırlatan Sivri, şöyle konuştu: “Bu fabrikadan emekli olan yüzlerce işçi dua ediyor, alacaklılar küfrediyor. Devletin tembelleri de bana küfrediyor. Çünkü, maaşlarını ödeyebilmek için iyice üstüme geliyorlar. Ben kazandığım her kuruşla yatırım yaptım. 2000 model Mercedes otomobilim vardı da haciz yoluyla gitti. Anamdan arabayla doğmadım. Olsun, gitsin araba. Önemli değil. Ancak, memlekete yazık oluyor. Bu ülke, bu değerler bizim. Falan yere teşvik vermek için beni bitirmeye hakları yok. Sizlerin evinde siyaset konuşulur, benim evimde çaput ve bez konuşulur. Sonuçta emek veriyoruz, yüzlerce çalışanım bu fabrikaya emek verdi. 37 yıl çalıştık, ürettik. Artık kavgalar bitsin, gerçek sorunlar konuşulsun.”  Konu Meclis’e gidiyor CHP heyeti adına açıklama yapan Denizli Milletvekili da “Denizli’de neler oluyor sorusunun yanıtı için buradayız. İşadamı Osman ’in intiharı bardağı taşıran damla oldu. Denizli’ye yıllarca Anadolu kaplanı dendi. Kriz ’de var ama Denizli’de daha yoğun görülüyor. ve sanayi kaderine terk edildi” diye konuştu. Heyete başkanlık yapan Milletvekili ve İnceleme Komisyonu Başkanı Faik Öztrak, Denizli’deki incelemelerinin olumlu geçtiğini, her kesimin görüşlerini dinlediklerini belirterek, hazırlayacakları raporun gündemine taşınacağını açıkladı. 37 yıl önce esnafla birlikte kurulmuştu DEBA, 1972’de yüzde 70’i Sivri ailesine, yüzde 30’u Denizli esnafına ait şekilde kuruldu. Tekstil devlerinden biri olmayı başardı. Son yıllarda finansal sıkıntıya düştü.  Esat Sivri, “Anadolu’daki sanayi devleri tek tek kapanmaya gidiyor, biz sadece işaret fişeğiyiz” diyerek değerlendirmişti.  37 yıllık Denizli Basma (DEBA) son 10 yılda ekonomik çalkantılarla boğuştu. Battıktan sonra da Esat Sivri kayıplara karışmadı ve her alacaklısının karşısına çıktı. Tüm yönetim kurulu üyeleriyle birlikte emekli maaşına bile haciz gelen Sivri, şirketi krize sürükleyen şartları şöyle anlatmştı: “1997’den itibaren gelen devalüasyonlar dönemde çok firmayı içten içe zayıflattı. 2000 krizinde bir gecede faizler 2000’leri gördü. Biz günleri atlattık sandık ama borç sarmalı da günlerde başladı. Ardından 2001 krizi geldi. Dayanamadık, 2002’de borçlarımızda yeniden yapılandırmaya gittik. Daha sonra kur tahminlerini tutturamadık. Kimse tutturamadı ki... sürekli revize etti ama biz bedelini ağır ödedik. Pazar çarpışması herkesi zarara uğrattı. tehlikesini gördük ama bizim değil yetkililerin alması gereken önlemler vardı.  Bu yükleriyle gibi çok nüfuslu ülkelerdeki işçi ücretlerine karşı ben ne yapabilirim?  DEBA’nın sıkıntısı işletme sermaye yetersizliğiydi. Bu sermaye bulunsaydı ayakta kalırdı. Uzun süre ortak araştırdık. DEBA’nın satış sıkıntısı, pazar sıkıntısı yoktu. Özsermayeyi yitirdiği için çalışmadı. 35 yıl yurtdışına çalışmış bir firma. Talepteki daralmaya rağmen işimiz vardı.. kalitesinde üretim yapan bir tesisti burası.  Makineler tertemiz duruyor. Elimden geleni yaptım. Suçluysam suçlu patron olarak benim ama sonuçta kimseyi aldatmadım. Ayrıca batmanın da bir şerefi var. İnsan çalmadıysa çırpmadıysa, yata kata, başka şeylere harcamamışsa, batmanın bile bir şeref olduğunu herkes öğrenmeli. Borç ne kadar ben de bilmiyorum artık. var, piyasaya borç var, işçi borçları var. Ama sanıyorlar ki ailece cebimizde milyonlar var. İnanın sağlığa verecek paramız yok.” + + + + 611725 + İslamcı denilenler barda yakalandı + Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci "Ergenekon'' davasına dün devam edildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın 119. duruşmasına tutuklu sanıklardan Mehmet Fikri Karadağ ve Ergün Poyraz katılmadı. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık hazır bulundu. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan Güler Kömürcü Öztürk de geldi. Dünkü duruşmada söz alan Osman Yıldırım, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yanındaki arkadaşlarının barda içki içerken gözaltına alındığını belirten Yıldırım, "Kadeh kaldırırken yakalandılar. Polislerin tutanağına rağmen, okuma yazma bilmeyen, sadece imza atabilen bu kişileri radikal dinci örgüt ilan ederek Müslümanları kötülediler. Bu kamu görevi mi? Şemsettin Özcan, Hasan Şatır, Orhan Karadeniz'in yaptığı kamu görevi mi?" dedi. Ergenekon savcılarına hakaret edilirken Ankara'daki iki savcıya hiçbir şey denmediğini kaydeden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Danıştay saldırısını araştırmışlar. Neyi araştırmışlar? Benim ismimi ve altı kişinin ismini veren kim? Alparslan Arslan. Arslan'a verdiren kim? 80 yaşında yaşlı bir adamın (Salih Kunter) ismini veriyor. Kodese attırıyor. İddianamede radikal İslamcı örgüt olduğu iddiası var ve ben de tanımadığım bir adamın üyesi oluyorum. Cezaevinde Savcı Özcan'la görüştüm. 'Sayın savcım bu ne?' dedim. 'Benim üzerimden oyun oynama. Bu ülkeyi kaosa götürecek olaya sokma, gel sana doğru adresi göstereyim' dedim. da, 'Benim yolum doğru' dedi. Basın niye bu savcıyı eleştirmiyor? Bu Cumhuriyet'i bana uzaylılar mı getirdi? Birileri getirdi." Veli Küçük, Alparslan Arslan'ın susmasını suçsuzluğuna delil gösterdi Tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük ise hakkında sadece Danıştay suikastı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması iddiaları olduğunu öne sürdü. Ergenekon ana davası ile birleştirilen Danıştay davası sanığı Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusuna gönderme yapan Veli Küçük, Danıştay suikastı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması eylemi ile hiçbir bağlantısının olmadığının önceki gün itibarıyla teyit edildiğini savundu. Kerinçsiz'den ilginç itiraz: Ses kaydının mahkemeye getirilmesini savcı arkadaşıma anlatamam Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz ile Hrant Dink'in de arasında bulunduğu onlarca gazeteciyi yargılayan Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Hakkı Yalçınkaya arasında geçen telefon görüşmesi birinci Ergenekon davasında bir kez daha gündeme geldi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 116. duruşmada, Kerinçsiz'in "Hakkıcığım" dediği, Yalçınkaya'nın da "Bir emriniz var mı?" diye sorduğu telefon görüşmesinin tamamının ses kaydının mahkemeye getirtilmesini istedi. Kerinçsiz, dünkü duruşmada mahkemenin bu kararını eleştirdi. + + + + 611730 + Perakende Güneşi ödülleri sahiplerini buldu + Güneşi ödülleri sahiplerini bulduEKONOMİ SERVİSİ 24.10.2009 Güneşi Ödülleri 2009, 12 ayrı dalda sahiplerini buldu. Önceki gece düzenlenen törenine 600’e yakın davetli katıldı. CardFinans’ın sponsorluğunda gerçekleştirilen gecede ödüller bu yıl “Yaşam Boyu Başarı Ödülü, Perakendeye Hizmet Özel Ödülü, Jüri Özel Ödülü, CardFinans Özel Ödülü, En Başarılı Profesyonel Yönetici Ödülü Mağazalar, En Başarılı Profesyonel Yönetici Ödülü Marketler, En Başarılı Profesyonel Yönetici Ödülü Alışveriş Merkezleri, En Beğenilen Kuruluşu Ödülü (2 dalda) Yılın Mağaza Müdürü Ödülü, Yılın Yerel Market Müdürü Ödülü, Perakendeye Katkı Ödülü ve En Başarılı İnsan Kaynakları Uygulaması Ödülü” kategorileri arasında sahiplerini buldu. 12 DALDA VERİLDİ  Yaşam Boyu Başarı Ödülü: Kerim Kerimol  En Beğenilen Perakende Kuruluşu: İstikbal ve Mc Donald’s  CardFinans Özel Ödülü: Doors Restaurant Group  En Başarılı Profesyonel Yönetici Ödülü Mağazalar: Aslı Büyük Mağazacılık Gen. Md.  En Başarılı Profesyonel Yönetici Ödülü Marketler: Alp Özpamukçu, Koçtaş Genel Müdürü  En Başarılı Profesyonel Yönetici Ödülü Alışveriş Merkezleri: Hüseyin Okumuş, Metro Group Asset Management Yönetim Müd.  Yılın Mağaza Müdürü Ödülü: Metin Demirbaş, GNC  Yılın Yerel Market Müdürü Ödülü: Cevat Çelik, Fon Gıda  Perakendeye Katkı Ödülü:?Gündüz Metro Group Asset Management Genel Müdürü  En Başarılı İnsan Kaynakları Uygulaması Ödülü: Groseri Market  Jüri Özel Ödülü: Aziz Bulgu  Perakendeye Hizmet Özel Ödülü:?Nuşin Oral + + + + 612356 + 14:28 Kandil’den gelen PKK’lının para cezasını Habur’da avukatlar ödedi + 14.28 24.10.2009 Kandil’den gelen PKK’lının para cezasını Habur’da avukatlar ödediCem EMİR/DİYARBAKIR, ABDULLAH Öcalan’ın çağrısı üzerine Kandil Dağı’ndan gelen kişilik PKK’lı grup arasında yer alan Gülbahar Çiçekçi’ye, 11 yıl önce kesilen para cezasının Habur Sınır Kapısı’nda tahsil edildiği ortaya çıktı. Çiçekçi’ye verilen 562 TL’lik para cezasını avukatları aralarında para toplayıp ödedi. Çetebaşı Abdullan Öcalan’ın çağrısı üzerine Kandil Dağı ve Mahmur Kampı'ndan Türkiye’ye gelen 34 kişilik PKK’lı grup arasında yer alan ve 2000 yılında Rusya üzerinden Kandil Dağı’na geçerek örgüte katılan Gülbahar Çiçekçi’ye 1998 yılında para cezası kesildiği ortaya çıktı. Habur Sınır Kapısı’nda yapılan genel bilgi toplama sorgulamasında Çiçekçi’nin cezası tesbit edildi. 1998 yılında cezaevlerindeki tutukluların yazdığı yazıları yayınlamak amacıyla çıkarılan ve sayısı yayınlanan Zindan Dergisi’nin Yazıişleri Müdürlüğü’nü yaptığı sırada, Çiçekçi’nin 562 TL para cezasına çarptırıldığı ortaya çıktı. TAHSİLATI SAVCILIK KALEMİ YAPTI Sorgulamayı yapan Özel Yetkili Cumhuriyet savcıları, Türkiye’ye giriş yapabilmesi için Çiçekçi’den para cezasını ödemesini istedi. Kısa bir şaşkınlık yaşayan Çiçekçi’nin yardımına, sorgulamaya katılmak üzere hazır bulanan avukatlar yetişti. Üzerinde para bulunmayan Çiçekçi’nin, 562 TL’lik para cezasını avukatlar, kendi arasında para toplayarak ödedi. Tahsilat, Habur Gümrük Kapısı’nda kurulan mahkeme salonundaki savcılık kaleminde yapıldı. + + + + 612437 + Özdemir: Başkanımız Avrupa'da kupa sözü vermedi... + Özdemir: Başkanımız 'da kupa sözü vermedi... İkinci Başkanı yüksek toplantısında üyelerin konuşmalarında dile getirdiği çeşitli konulara yanıt verdi. Fenerbahçe Burnu’ndaki Tesisleri’nde gerçekleştirilen toplantıda, divan kurulu üyelerinin konuşmaların ardından kürsüye çıkan Özdemir, ’in yanında kupalarında da önemli başarılar elde etmek istediklerini, başkan Yıldırım’ın Avrupa için kupa sözü olmadığını ifade etti. Özdemir, başkan ’ın son genel kurul toplantısında ligde yıl üst üste şampiyonluk sözü verdiğini, Avrupa’da kupa sözü vermediğini hatırlatarak, "Başkanımız kongrede yıl üst üste şampiyonluk sözü verdi. Bu sözün arkasındayız. Avrupa’da kupalar almak için de çalışmalar yapmalıyız. Bu sezon iyi de gidiyoruz. Ben Avrupa’da kupa alacağım diye sayın başkanın sözü yoktur" diye konuştu. Özdemir, Köksal Özbek’in eğitim kurumlarıyla ilgili açıklamalarına, "Fenerbahçe eğitim tesisleri olan kolejimiz kendi ayakları üzerinde durup para kazanmaktadır. Birçok önemli sporcumuzu da bu okullarımızda burslu okutmaktayız" şeklinde yanıt verdi. STADIN ÜZERİNİN KAPATILMASINDAN VAZGEÇİLDİ Nihat Özdemir, Fenerbahçe ’nın üzerinin kapatılması projesini incelediklerini ve vazgeçtiklerini açıkladı. Özdemir, çimlerin bakımında sorun yaşanacağı ve maliyetin de 15 milyon doların üzerinde olacağının hesaplanması üzerine bu projeden vazgeçtiklerini bildirdi. "ALEX’İN YERİNİ DOLDURACAK FUTBOLCUMUZ VAR" Özdemir, Köksal Özbek’in Alex’in yokluğundan takımın etkilendiği buna bir çözüm bulunması gerektiği yöndeki ifadeleriyle ilgili olarak da, "Alex bizim önemli bir futbolcumuzdur ama yerini dolduracak oyuncularımız da kadromuzda vardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın" dedi. Alex’in forma giymediği maçının 5’inde Fenerbahçe’nin kazandığını, 1’inde berabere kaldığını anlatan Özdemir, "Alex kadar Fenerbahçe’de çok futbolcumuz vardır. maçı bunu göstermiştir. Fenerbahçe sezonun en iyi futbolunu oynamıştır. Alex bizim için önemli bir futbolcudur ama yerini dolduracak oyuncularımız da kadromuzda vardır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın" şeklinde konuştu. . . + + + + 612390 + Oynamak için çıktığı evinin önünden kayboldu + Alınan bilgiye göre, bir seramik fabrikasında işçi olarak çalışan Kemal Şıhanlı'nın tek çocuğu yaşındaki Uğur Samet, gün önce Bağlarbaşı Mahallesi'ndeki evlerine misafirliğe gelen komşularının çocuklarıyla oynamak için kapının önüne çıktı. Bir süre sonra çocuğunun evin önünde olmadığını fark eden anne, eşine haber verdi. Uğur Samet'i bulmak için mahallede ve çevrede araştırma yapan ailesi ve komşular, akşama kadar sonuç alamayınca durumu polise bildirdi. Aradan geçen sürede çocuklarına ulaşamayan ve kaçırılmış olabileceği endişesini taşıyan aile, Uğur Samet'in bir an önce bulunmasını istiyor. Kemal Şıhanlı, gazetecilere yaptığı açıklamada, kimseyle husumetinin bulunmadığını ancak oğlunun kaçırılmış olabileceğinden endişe ettiğini söyledi. Oğlunu bulmak amacıyla gündür yoğun çaba gösterdiklerini, neredeyse mahalledeki bütün evlerin kapısını tek tek çaldıklarını ifade eden Şıhanlı, şöyle konuştu: ''Karşılaştığımız herkese Uğur Samet'in fotoğrafını gösterip, yardım istiyoruz. Fakat şu ana kadar sonuca ulaşamadık. Artık oğlumun hayatından endişe ediyoruz. Oğlumu gören veya duyan birileri varsa lütfen bizimle irtibata geçsin.'' + + + + 611757 + Alex ve Güiza'dan sevindirici haber + İHSAN ÖKSÜZ Alex ve Güiza'dan sevindirici haber F.Bahçe'nin iki önemli gol silahı, Galatasaray maçına yetişecek. Semih ve Kazım ise derbiye zor. F.Bahçe'de sakatlıkları geçen iki önemli isim Alex ve Güiza, dün takımla birlikte idmanlara başladı. Steaua Bükreş maçı kadrosunda bulunmayan iki futbolcu, antrenmanın tamamında takımla birlikte çalıştı. Alex ve Güiza'nın yarınki G.Saray maçına yetişeceği öğrenildi. Sağ ayak bileğindeki sakatlığı nedeniyle Steaua Bükreş maçında forma giyemeyen Semih ve aynı maçta sol ayağına aldığı darbeyle sakatlanan Kazım, dünkü idmana katılmadı. Semih'in MR'nın, Kazım'ın da röntgeninin çekildiği bildirildi. Gribal enfeksiyon geçiren teknik direktör Daum da vitaminler ve ilaçlarla tedavi görüyor. Fenerbahçe, dünkü idmanda iki grup halinde derbi hazırlıklarını sürdürdü. Steaua Bükreş maçında görev alan futbolcular antrenör Roland Koch yönetiminde yenileme antrenman�� yaparken bu çalışmanın ardından tesislerde masaj ve tedaviye yönelik idman yaptı. Diğer futbolcular ise ısınma ve istasyon hareketlerinden sonra pas organizasyonu ve çift kale maç yaptı. 24.10.2009 SPOR + + + + 612129 + 'Savaşın hesabını soramayanlar, barışın hesabını soruyor' + 19 Ekim Pazartesi günü 34 kişinin teslim olmasıyla beraber Demokratik Açılım süreci yeni bir aşamaya girdi. Bu gün, son yılların en önemli milatlarından biri olarak tarihe geçecek. Bu sorunun çözülmesini isteyenler de, çözüme karşı çıkanlar da bu tarihi hatırlayacak. Sorunun çözülmesini isteyenler açısından on, belki de yirmi yıl önce yaşanması gereken bir hadiseydi bu. Bu insanlar Türkiye'yi terk etmek zorunda kalmasa, Kuzey Irak'ı ve Mahmur kampını kendilerine on beş yıl boyunca yurt edinmese ve silaha sarılıp örgüt üyesi olmasaydı, bu sahnelerin hiçbiri yaşanmayacaktı. Yani olması gereken, "sıradan bir hadise" haline gelmesi gereken şey, bu insanların silahlarını bırakıp ülkeye dönmesidir. Demokratik açılım süreci bu normalleşmeyi sağlıyor. Çözüme karşı çıkan muhalefet, elinden gelse bugünü "yas günü" ilan edecek. Dağdakiler inince şehitlerin kanı yerde kalıyormuş. Devlet teslim olanların onurunu kırmadan, aşağılamadan, dayak atmadan hukuki süreci işletince (TCK 221'i herkes okusun), teröristi teslim almıyor, ona teslim oluyormuş. Acaba öyle mi? 24 Ekim 2009 10:37 yorum 471 okunma 2009-10-24 12:22:58 Aslinda Savasin hesabini yaptiklari icin karsi geliyor CHP ve MHP.Biri Bütcenin %40 kini Askeriyeye ve Ergenekonculara verip,biri Sehit kanlariyla olmak ve ayakta kalma hesablarini yapiyor.Baris onlar icin hem ekonomik hem siyasi zarar HESABLArinda.Selam. Dogan Akbaba 2009-10-24 11:32:58 Savaşa, kavgaya, haksızlıklara, işkencelere, cinayetlere, katliamlara ses çıkarmayanlar, doğrudan veya dolaylı destek verenler şimdi kalkmış barış, çözüm çabalarını sulandırmaya, bulandırmaya, sekteye uğratmaya hatta engellemeye çalışıyorlar. Kanın, gözyaşının durması acaba bazılarının işine gelmiyor mu? Kin, öfke, nefret, düşmanlık, haksızlık, zulüm sanki kimilerine tatlı geliyor, daha çok hoşlarına gidiyor. Ey Rahman ve Rahim olan Allah'ım, kovulmuş şeytandan ve şeytanın kölelerinden Sana sığınırım! ALİ CAN + + + + 612075 + Kadıköy'deki kötü istatistikler avantajımız + Sarı-Lacivertli takım karşısındaki kötü istatistiğin Sarı-Kırmızılı oyuncular için ekstra motivasyon olacağını belirten Hollandalı teknik adam, "Fenerbahçe derbisi öncesinde oyuncularımız üzerinde çok büyük baskı var. Tansiyonu çok yüksek bir karşılaşma olacak. Bir teknik direktörün en önemli görevi böyle karşılaşmalarda futbolcularını doğru biçimde motive etmektir. Fenerbahçe karşısında Kadıköy'de maçlık kötü istatistik oyuncular için zaten ekstra motivasyon olacaktır." dedi. Bu sezon G.Saray'ın en önemli silahı hücum futbolu. Rakip fileleri 25 kez havalandıran Sarı-Kırmızılılar, ligin en golcü ekiplerinin başında geliyor. Teknik Direktör Rijkaard, Fenerbahçe karşısında da takımını ofansif mantaliteyle sahaya süreceğini söyledi. "Fenerbahçe maçının önemini biliyoruz. Sezon başından itibaren ortaya koyduğumuz oyun felsefesini derbide de bozmayacağız. 90 dakika boyunca ofansif bir futbolla kazanmaya çalışacağız. Rakibimizi uzun zamandır takip ediyoruz. Etkili yönlerini ve zaaflarını biliyoruz. Bunun için gerekli önlemleri alacağız." açıklamasını yaptı. Sezon başından itibaren Keita'yı çok olumlu kullandıklarını anlatan Hollandalı teknik adam, "Keita'yı doğru kullandığımızı düşünüyorum. Sezon başından itibaren çok iyi maçlar çıkardı. Dinamo Bükreş maçında da iki tane asist yaptı. Keita, bizim için çok önemli futbolcu. Oynadığı etkili futbolu ve güzel hareketlerini 90 dakikaya yayması çok zor. Fenerbahçe karşısında Keita en etkili oyuncularımızın başında gelecek." ifadesini kullandı. RİJKAARD, FORVET HATTINI HENÜZ BELİRLEMEDİ Tecrübeli teknik adam, hücumda Nonda ve Baros gibi iki önemli oyuncuları olduğunu dile getirerek, "Nonda görev verildiğinde sahada en iyi şekilde mücadele ediyor. Attığı gollerle bizim kazanmamızda önemli bir görev üstleniyor. Bu yüzden performansından çok memnunum. Beni hiçbir konuda kesinlikle sıkıntıya sokmuyor. Ancak forvette Baros gibi bir seçeneğim de var. Derbi maçında hangi oyuncuya şans vereceğime maç günü karar vereceğim." diye konuştu. Dinamo Bükreş maçında dinlendirilen Arda Turan, Baros, Gökhan Zan ve Hakan Balta, Fenerbahçe karşısında sahaya ilk 11'de çıkacak. Hollandalı teknik adam, derbi maçta bu oyunculardan iyi bir performans bekliyor. Taktik antrenmanda bu oyuncuları as takımla oynatan Rijkaard'ın Nonda, Elano, Caner, Mehmet Topal'ı ise yedek takımla oynattığı ifade edildi. Antrenman sonrası oyuncularıyla bir toplantı yapan tecrübeli çalıştırıcının, "Bu tür maçların tansiyonu her zaman yüksek olur. + + + + 611981 + Kirli tezgâhın ıslak belgeli imzası çıktı + Salih Sarıkaya-Bülent Ceyhan-MustafaTuran'ın haberi Kamuoyunda 'millete ve hükümete kirli tezgâh' olarak bilinen Kurmay Albay Dursun Çiçek imzalı eylem planında dün çok önemli bir gelişme yaşandı. Ergenekon tutuklusunun bürosunda çıkan ve Taraf gazetesinin 12 Haziran'da 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' manşetiyle duyurduğu belgenin orijinali ortaya çıktı. Genelkurmay için hazırlandığı iddia edilen belgeyle ilgili günlerce 'sahte imza' tartışmaları yapılmıştı. Teminat vermişti: Belge doğruysa soruşturma açılır Askerî savcılığın 'kovuşturmaya gerek yok' kararından sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 'kâğıt parçası' olarak nitelendirdiği belgenin ıslak imzalı aslı yaklaşık ay sonra ortaya çıkarıldı. Edinilen bilgilere göre 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' başlığını taşıyan sayfalık belgenin orijinali, muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara posta yoluyla ulaştırıldı. Çiçek'in ıslak imzasının yer aldığı belgeyi gönderen subay, ihbar mektubunda ise çarpıcı bilgiler verdi. Dursun Çiçek'in görev yaptığı birimde belgeyle ilgili tüm evrakların ve bilgisayar kayıtlarının imha edildiğini kaydeden subay, sadece 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' başlıklı söz konusu belgeyi kurtarabildiğini belirtti. Gelişme üzerine dün Sultanahmet Adliyesi'nde hareketli saatler yaşandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, öğle saatlerinde başsavcı vekilleri ve Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların ikisiyle yaklaşık 1,5 saat görüştü. Adliyeden ayrılırken gazetecilerin sorularını cevaplayan Engin, soruşturmanın gizli olduğunu, bilgi veremeyeceğini söyledi. İlk olarak, Ergenekon kapsamında tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün (emekli üsteğmen) bürosunda bulunan belge, kamuoyunda uzun süre tartışılmıştı. Askerî savcılığın 'kovuşturmaya gerek yok' kararından sonra hükümet, belgede yer alan planları yargıya taşımış, savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Taraf Gazetesi'nin 12 Haziran'da 'AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı' başlığıyla yayımladığı 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nda dudak uçuklatan senaryolar yer alıyordu. Belgenin aslının bulunduğu haberi dün gündemi sarstı. TRT 2, CNN Türk ve Haber Türk'ün yanı sıra birçok internet sitesinin haberine göre, 'Kaos Planı'nın orijinali muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara gönderilmişti. Belgede, kamuoyuna Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan askerlerin 'masum' olduğunun empoze edilmesi gerektiği belirtiliyor. Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde hazırlandığı iddia edilen belgede, Çiçek'in imzası bulunuyordu. Plan, 'AK Parti hükümeti' ve Fethullah Gülen'i hedef alıyordu. Dehşet senaryoları kamuoyunu sarsmıştı 'Durum', 'Vazife' ve 'İcra' ana başlıkları altında hazırlanan planda Fethullah Gülen, AK Parti'ye destek olmakla suçlanıyordu. Gülen ve sevenleriyle ilgili geliştirilen stratejiler 'bu kadar da olmaz' dedirten cinstendi. Planın 'Durum' başlıklı bölümünde Ergenekon soruşturması açık bir dille eleştiriliyor. Askerî savcılığın 'kovuşturmaya gerek yok' kararından sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 'kâğıt parçası' olarak nitelendirdiği belgenin ıslak imzalı aslı yaklaşık ay sonra ortaya çıkarıldı. Edinilen bilgilere göre 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' başlığını taşıyan sayfalık belgenin orijinali, muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara posta yoluyla ulaştırıldı. Çiçek'in ıslak imzasının yer aldığı belgeyi gönderen subay, ihbar mektubunda ise çarpıcı bilgiler verdi. Dursun Çiçek'in görev yaptığı birimde belgeyle ilgili tüm evrakların ve bilgisayar kayıtlarının imha edildiğini kaydeden subay, sadece 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' başlıklı söz konusu belgeyi kurtarabildiğini belirtti. Gelişme üzerine dün Sultanahmet Adliyesi'nde hareketli saatler yaşandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, öğle saatlerinde başsavcı vekilleri ve Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların ikisiyle yaklaşık 1,5 saat görüştü. Adliyeden ayrılırken gazetecilerin sorularını cevaplayan Engin, soruşturmanın gizli olduğunu, bilgi veremeyeceğini söyledi. İlk olarak, Ergenekon kapsamında tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün (emekli üsteğmen) bürosunda bulunan belge, kamuoyunda uzun süre tartışılmıştı. Askerî savcılığın 'kovuşturmaya gerek yok' kararından sonra hükümet, belgede yer alan planları yargıya taşımış, savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Taraf Gazetesi'nin 12 Haziran'da 'AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı' başlığıyla yayımladığı 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nda dudak uçuklatan senaryolar yer alıyordu. Belgenin aslının bulunduğu haberi dün gündemi sarstı. TRT 2, CNN Türk ve Haber Türk'ün yanı sıra birçok internet sitesinin haberine göre, 'Kaos Planı'nın orijinali muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara gönderilmişti. Belgede, kamuoyuna Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan askerlerin 'masum' olduğunun empoze edilmesi gerektiği belirtiliyor. Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde hazırlandığı iddia edilen belgede, Çiçek'in imzası bulunuyordu. Plan, 'AK Parti hükümeti' ve Fethullah Gülen'i hedef alıyordu. Dehşet senaryoları kamuoyunu sarsmıştı 'Durum', 'Vazife' ve 'İcra' ana başlıkları altında hazırlanan planda Fethullah Gülen, AK Parti'ye destek olmakla suçlanıyordu. Gülen ve sevenleriyle ilgili geliştirilen stratejiler 'bu kadar da olmaz' dedirten cinstendi. Planın 'Durum' başlıklı bölümünde Ergenekon soruşturması açık bir dille eleştiriliyor. 'İrticacı' grupların TSK'yı yıprattığı savunuluyor: "İrticai gruplar tarafından TSK başta olmak üzere devletin resmî kurumlarını yıpratmak üzere yoğun faaliyetler yürütülmekte, Ergenekon adı altında TSK'ya büyük emekleri geçmiş, emekli ve muvazzaf askerî personele yersiz ithamlarda bulunularak lekelenmeye çalışılmaktadır." Planı hazırlayanlar, 'düşman unsurları' ve bunlara karşı alınması gereken önlemleri de tek tek sıralamış. Buna göre, toplumun bir kesimi 'düşman' olarak görülüyor. Burada da TSK'nın yıpratılmak istendiği ileri sürülüyordu. İşte insanın kanını donduran 'Kaos Planı'ndan çarpıcı bölümler: Düşman unsurlar, Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırarak, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkmak ve yerine dinî esaslara dayalı bir rejim kurma hedeflerini engelleyecek tek kurum olarak TSK'yı görmekte. (Planlama ve Genel Faaliyetler Bölümü) İcra edilen propagandalarda dine karşı olunmadığı teması işlenecektir. Eylemler, Ergenekon davasının gündemi değiştiriliyor havası oluşmadan planlanacak, dinci medyanın bu konuyu işlemesine imkân tanınmayacaktır. 'Alevi düşmanlığı körüklenecek' Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek tarafından Nisan 2009'da hazırlanan 'gizli' planda baskınlarda Alevi düşmanlığını körükleyecek bilgi ve belgelerin evlere bırakılması isteniyor. Plandan aktaralım: İskender Evrenesoğlu, Ömer Öngüt gibi hazırda beklettiğimiz elemanlara medyatik eylemler ve söylemler yaptırılacak ve bu kişiler F.G.'ciler başta olmak üzere diğer irticai gruplarla özdeşleştirilerek, kamuoyunun tüm bu gruplar arasında benzerlik kurması sağlanacaktır. 'TUTUKLANAN TSK PERSONELİ MASUM' Ergenekon kapsamında tutuklanan TSK personelinin masum olduğu, irticayla etkin şekilde mücadele ettikleri için üzerlerine iftira atıldığı şeklinde haberler yaptırılacaktır. Nurettin Veren gibi isimlerin TV programlarında F.G. grubu hakkında bizim istediğimiz temalar doğrultusunda açıklamalar yapmaları sağlanacaktır. Kurdoğlu cemaati vb. diğer cemaatlere mensup TSK personelinin TSK ile ilişkileri kesilirken F.G. grubuna mensup oldukları için atıldıkları şeklinde haberler yaptırılarak, kamuoyunda F.G. grubunun büyük yara aldığının düşünülmesi sağlanacaktır. PKK'nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Irak'ın kuzeyinde bulunan F.G.'cilere ait okullarda eylem yapmıyor olmasının iki örgüt arasında bağ olduğu ve anlaştıklarının açık bir göstergesi olduğu yönünde haberler yaptırılacaktır. MİLLİ EĞİTİM BAKANI YIPRATILACAK Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okul öğrencilerine ait ibadet, görüntü ve haberlerinin medyada yoğun olarak yer, alması sağlanarak, Milli Eğitim Bakanı kamuoyu nezdinde yıpratılacaktır. AKP mensuplarının, ülkemizde ekonomik krizin etkisinin ciddi olarak hissedildiği bir dönemde, lüks yaşamlarından taviz vermedikleri yönünde haberler yaptırılarak, bu durumun hem "İslam anlayışıyla çeliştiği" hem de uygulamaya çalıştıkları "halk adamı" yaklaşımlarının gerçeği yansıtmadığı konusunda kamuoyu bilgilendirilecektir. KARA PROPAGANDA YAPILACAK Geniş yankı bulan ses kayıtları bilgi kirliliği oluşturmak üzere irticacılar tarafından yayınlanmış gibi gösterilecek. Çeşitli bilgi ve belgelerle ilgili ortaya yem atılarak yakalanan personel hangi gruba ait olursa olsun F.G.'ci oldukları şeklinde ifade vermeleri sağlanacak. Işık Evler'de silah bulunması sağlanacak "FETHULLAH Gülen (F.G.)'ciler gemi azıya aldılar, doğrudan TSK'ya saldırıyorlar" teması işlenecek, bu kapsamda muhafazakâr vatandaşların bile "pes doğrusu, biz de Elhamdülillah Müslüman'ız, ama F.G.'ciler resmen TSK'ya saldırmak için provokasyon yapıyorlar" dedirtecek çalışmalar yapılacaktır." SAKINCALI/ŞÜPHELİ kategorisindeki irticacı subay ve astsubayların irticai propaganda yaptıklarına dair ihbar çalışmaları yapılacak, müteakiben bu kişilerin ahlakî yönden olumsuzlukları ile ilgili haberler yaptırılacaktır. İRTİCACI TSK personeline yapılan operasyon kapsamında tespit edilememiş diğer irticai TSK personeline yönelik korkutucu propaganda geliştirilerek, bu kişilerin hata yaparak tespit edilmeleri veya kendiliğinden çözülmeleri sağlanacaktır. ASKERÎ suç kapsamında yapılacak Işık Evleri baskınlarında, silahlı terör örgütü oluşturmak doğrultusunda; silah, mühimmat, plan vb. materyal bulunması sağlanarak, F.G. grubu "Silahlı Terör Örgütü" "Fethullahçı Silahlı Terör Örgütü", (FSTÖ) kapsamına aldırılacak ve soruşturmalar askerî yargı kapsamında yürütülecektir. 'ILIMLI İSLAM' konusu özellikle vurgulanacak, F.G.'cilerin ABD güdümünde hareket ettikleri ve İslam'ın orijinalini bozmak istedikleri hususu yoğun olarak dile getirilecektir. İmza yalanı ortaya çıkınca ifade değiştirdi: Sehven söyledim! Dursun Çiçek'in askerî savcılıkta verdiği ilk ifadenin altına attığı imza, eylem planındakinden çok farklıydı. Sivil savcılar tarafından sorgulanan Çiçek'e, 'neden farklı imza attığı' soruldu. Önce söz konusu imzayı üç yıl önce kullanmaya başladığını söyleyen Albay Çiçek, daha sonra farklı imzayı ilk kez askerî savcılıkta kullandığını itiraf etti: "Her ne kadar, yıl önce bu imzayı kullanmaya başladığımı beyan etmişsem de sehven bu sözleri kullandım." Kurmay Albay Dursun Çiçek'in askerî savcılıkta verdiği imza, eylem planının altındakinden çok farklıydı. Yine askerî savcıya verdiği ilk ifadesinde "Yeni imzamı üç yıl önce kullanmaya başladım." diyecekti. Ancak doğru söylemediği ortaya çıktı. Savcılık sorgusunda çelişkili ifadeler veren Çiçek'in sorgusunun ayrıntıları Temmuz 2009'da Haber Türk gazetesinde yayınlandı. Gazete, haberi, 'İşte Albay'ın sorgusu' manşetiyle duyurdu. Habere göre, albay kendisine yöneltilen bütün suçlamaları reddetti. Çiçek'e yöneltilen ön önemli soru askerî savcılıkta verdiği ifadesinin altına neden farklı imza attığıydı. Albay önce söz konusu imzayı üç yıl önce kullanmaya başladığını söylüyor. Ardından çelişkili açıklamalar yapıyor ve farklı imzayı ilk kez askerî savcılıkta kullandığını itiraf ediyor. Kriminal incelemede gerçeğin ortaya çıkacağını bildiğini söyleyerek, şöyle diyor: "Ben askerî savcılıkta ifademin altına attığım imzamı askerî savcılığın karar tebliğ ettiği belgede de kullandım, bundan sonra da kullanacağım. Farklı imzamı ilk kez Askerî Savcılık tutanağında kullanmıştım, ana kadar örnekleri sizde bulunan imzamı kullanıyordum. Her ne kadar yıl önce bu imzayı kullanmaya başladığımı beyan etmişsem de; sehven bu sözleri kullandım." Jet hızıyla tahliyesi tartışılmıştı Ergenekon bağlantısı sebebiyle sorgulanan Dursun Çiçek'in cezaevi serüveni sadece 18 saat sürdü. Örgüt üyeliği suçundan 'kuvvetli suç şüphesi' gerekçesiyle 14. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi hâkimi tarafından tutuklanan Çiçek, yine aynı mahkemenin geçici üye ataması sebebiyle 'kaçma şüphesi yok' denilerek tahliye edilmişti. Çiçek'in sorgu, tutuklama ve tahliye süreci şöyle gelişti: Çiçek, önce Ergenekon savcılarınca darbecilerle bağlantılarının anlatıldığı bir ihbar mektubu nedeniyle sorgulandı. Taraf gazetesinin 12 Haziran tarihinde 'AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı' başlığıyla ortaya çıkarttığı eylem planının ayrıntıları da soruldu. Çiçek, sorgulanmasının ardından 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan tutuklanması istemiyle nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. Mahkeme 'kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular mevcuttur' diyerek Çiçek'in tutuklanarak cezaevine gönderilmesine karar verdi. Albay Çiçek Hasdal Askerî Cezaevi'ne gönderilirken, avukatı aynı günün gecesinde tutukluluğa itiraz etti. İtirazı hemen değerlendirmeye alan kişilik 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, geçici üye hakim Faik Saban'ın da bulunduğu toplantıda 'oyçokluğu' ile tahliye kararı verdi. Nöbetçi hâkim tarafından tutuklanan Çiçek, aynı mahkemenin Başkanı Erkan Canak ve geçici olarak atanan hâkim Faik Saban'ın oylarıyla tahliye edildi. Hâkim Resul Çakır ise karşı görüş bildirerek şerh koydu. 'Sabit ikametgâhı olduğundan kaçma şüphesi yok' gerekçesiyle verilen tahliye kararında suç şüphelerine değinilmedi. Böylece Çiçek'in tutukluluk süresi sadece 18 saat sürdü. Tahliye kararı ertesi gün 'jet tahliye' başlığıyla gazetelere yansımıştı. Çiçek'in adı 'Darbe Günlükleri'nde de geçiyor Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in ismi ilk olarak 'Lahika-1' belgesiyle gündeme gelmişti. 20 Haziran 2008'de Taraf'ta yayımlanan belgeye göre, Genelkurmay, 'üst yargı organları başkanlarını TSK ile aynı paralelde hareket ettirmeyi' amaçlıyordu. Basın mensupları, televizyon kanalları düzenli temasla yönlendirilecek, yandaş olmaları sağlanacaktı. TSK, Türk milletini kendi çizgisine çekmeyi hedefliyordu. Aynı ismin imzası kamuoyunda büyük yankı uyandıran 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın altından çıkmıştı. İlerleyen günlerde, Ergenekon savcılarına gelen bir ihbar mektubunda Dursun Çiçek'in Ergenekon'a üye olduğu iddia edildi. Cunta faaliyetlerini yürütenlerle irtibatları anlatıldı. ALBAY Çiçek'in adı, Oramiral Özden Örnek tarafından hazırlandığı iddia edilen 'Darbe Günlükleri'nde de Dz. P. Kur. Yb. rütbesiyle sık sık yer aldı. ERGENEKON davasında 'üst düzey yönetici' olarak yargılanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon'da ele geçirilen 14 No'lu CD'deki belge ve fotoğrafların Albay Çiçek tarafından gönderildiği belirlendi. 'DEMOKRASİYE Müdahale Planı'ndaki imzanın Adli Tıp, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Laboratuvar'da yapılan inceleme sonucunda Albay Çiçek'e ait olduğu belirlenirken, askerî savcılıkta imza veren Çiçek'in imza örneğini değiştirmeye çalıştığı tespit edildi. ERGENEKON davasının sanıklarından avukat Hüseyin Buzoğlu'nun ofisindeki aramalarda ele geçirilen sivil toplum kuruluşları hakkında hazırlanan 2006 tarihli andıçın da Albay Çiçek tarafından imzalandığı belirlendi. ERGENEKON sanıklarından Deniz Binbaşı Erbay Çolakoğlu'nun yanı sıra Poyrazköy kazılarıyla ilgili olarak tutuklanan Deniz Yüzbaşı Emre Onat ile irtibatlı olduğu belirlendi. Zaman + + + + 611589 + İzmir'de büyük eroin operasyonu: 25 tututklu + Gözaltına alınan zanlılardan 5'i jandarmadaki sorgularının ardından, 5'i de Cumhuriyet savcılığı tarafından serbest bırakıldı. ''Uyuşturucu madde bulundurmak ve ticaretini yapmak amacı ile örgüt kurmak'' suçundan mahkemeye sevk edilen 25 zanlı ise tutuklandı. İzmir İl Jandarma komutanlığının uzun süredir izlediği sanıklardan örgüt lideri olduğu iddia edilen A.A. (34) ile 18-45 yaşları arasındaki A.Y, C.Y, Ç.D, D.Y, E.G, E.D, F.Y, G.A, H.A, H.P, İ.Ö, M.S, M.Ö, M.A.B, İ.Ö, M.A, M.B, M.Ö, O.E, Ş.A, T.T, T.Y, V.K, ve Z.T. isimli şahıslar, cezaevine gönderildi. Operasyonda, sanıklarla birlikte yaklaşık 80 kilo da uyuşturucu madde ele geçirilmişti. AA + + + + 612313 + Karabağ'da çatışma + Karabağ'da çatışma SABAH İNTERNET Giriş Saati 24.10.2009 13:46 Güncelleme 24.10.2009 13:47 AFP ajansı Dağlık Karabağ bölgesinde Ermeni güçleriyle Azeri askeri arasında çıkan çatışmada bir askerin öldüğünü bildirdi. AFP, Azeri ANS ajansına dayandırdığı haberinde, Azerbaycan ve Ermenistan Silahlı Kuvvetleri arasında ateşkes bölgesinde çıkan çatışmada bir Azeri askerinin öldüğünü bildirdi. Dağlık-Karabağ bölgesini çevreleyen Ermeni işgali altındaki yedi şehirden biri olan Akdam'da dün çıkan çatışmada Ermeni keskin nişancıları tarafından vurulan 19 yaşındaki Eldar İsmailov'un altı aylık asker olduğu bildirildi. Yazarlar + + + + 611726 + Coppola, Sabancı’yı ziyaret etti + Coppola, Sabancı’yı ziyaret ettiEKONOMİ SERVİSİ 24.10.2009 ’yi ziyaret eden “Godfather” Serisi’nin efsane yönetmeni Francis Coppola, Yönetim Kurulu Başkanı ’yı ziyaret etti Coppola’ya ziyaret sırasında ve Orhan Türker tarafından üretilen Gülor Şarapları ikram edildi. Güler Sabancı ve Orhan Türker tarafından S.Ü. ’nde ağırlanan Coppola, “Güler Hanım’ı ve Orhan Bey’i tebrik ediyorum. 35 yıldır kendi şaraplarını üreten biri olarak Gülor Şarapları’nın 15 yılda geldiği noktadan çok etkilendim” dedi. Ünlü yönetmen, Güler Sabancı ve Orhan Türker’i ’daki şaraphanesine davet ederek kendi şaraplarından hediye etti. Coppola, oğluyla birlikte ’daki tesislerinde şarap üretimi yapıyor. + + + + 612588 + Michael Jackson, Akmerkez'de anıldı + Haziran ayında ani ölümüyle sevenlerini büyük bir yasa boğan 'Beat It İstanbul' etkinliği kapsamında, ünlü 'Beat It' şarkısı eşliğinde Akmerkez'de hayranları tarafından anıldı. Aylardır süren provalarla bu çok özel güne hazırlanan hayranları, Taksim'deki gösterinin ardından bu kez Akmerkez'de buluştu. 1980'li yıllarda dünyada fırtına gibi esen Beat It şarkısı eşliğinde dans eden 'ın hayranlarını, alışveriş merkezine gelenler meraklı gözlerle izledi. + + + + 612205 + Müslüman kadının profili değişiyor + Mediha Olgun'un haberi Çekinmeye sıkılmaya hiç gerek yok Mısır'da, hemen herkes konuşmaya açık ve özellikle de aç... Hazır Türkler de burada bu kadar çok seviliyorken fırsatı kaçırmamak gerek. Erkekler zaten sormadan başlıyor konuşmaya, peki ya kadınlar? Türbanların, peçelerin altında kimler olduğunu merak edip birer birer yanaştık Mısırlı kadınlara... Hangi yaşta olursa olsun İngilizce biliyor çoğu; düşüncelerini özgürce ifade etmek ise erkeklerden çok onların hoşuna gidiyor. Değişimin, gelişimin farkında ve hazzında olan kadınlarla konuşmak bizim için de çok keyifli oldu. İşte Mısırlı kadınların, 'Müslüman kadınlara özgürlük' yorumu.... ÖZGÜRÜZ AMA TAM DEĞİL Fatma Ahmed. Bekâr ve ailesiyle yaşıyor. Veteriner. Kahire'nin en büyük alışveriş merkezlerinden birinde rastladık ona... "Kadınlar özgür ama tam olarak değil," diye başlıyor konuşmaya ve Müslüman kadınların geldiği noktayı şöyle anlatıyor: ''Artık Müslüman ülkelerde kadının yeri ve değeri biraz daha arttı. Kadınlar eğitimli ve sosyal hayatın daha çok içindeler. Gelişme noktasındayız. Mesela geçmişte erkekler dört kadınla bile evlenebilirdi ama artık öyle değil. Buna devlet de, kadınlar da izin vermiyor. Kadınlar bilinçleniyor.'' BU, KADINLARIN BAŞARISI Nagla Fethi, öğretmen. Kolejden mezun olmuş. Dört kızıyla yemek yemek için dışarı çıktığını söyleyen Nagla'nın yaşını merak ediyoruz; gülüyor, "Kadınlara yaşı sorulmaz," diyor. Nagla, geçmişe göre kadınların çok daha rahat olduğunun altını çizerek başlıyor söze ve şunları söylüyor: ''Bakın çok rahat bir şekilde çocuklarımla buraya gelip bir şeyler yiyebiliyorum, gezebiliyorum. Kadınlar eskisine göre çok daha iyi. Bu, kadınların başarısı elbette. Eğitim seviyesi yükseldikçe kadınlar daha özgür olmaya başladı. Daha fazlasını da yapabiliriz. Eğitim noktasında, demokrasi noktasında erkeklerin sahip olduğu her şeye sahip olmayı istiyoruz.'' GÜNÜMÜZ ŞARTLARI BÖYLE Necva, Mısır'ın en ünlü çarşısı Han Halil'deki dikkat çeken simalardan. Güleryüzlü Necva, kalabalık bir masadaydı kadınlı erkekli. Bu masaya 'ayrımcılık' uğramamış gibi. Nargilesini fokurdatmayı ihmal etmeyen Necva'nın yaşanan değişimle ilgili görüşleri şöyle: ''Artık çok rahat bir şekilde dışarı çıkabiliyoruz. Eğitim konusunda bir sıkıntı yaşamıyoruz. Hayatın akışı böyle. Eskiye göre çok daha rahat olduğumuz doğru ancak bu değişim, insanlarla ilgili. Günümüz koşulları bunu gerektiriyor. Bunun dışında bir değişim söz konusu değil." DEĞİŞİMİN KAHRAMANLARINDAN Kadınların bu değişiminde Sünni İslam'ın en önemli enstitüsü olan Mısır'daki El Ezher Üniversitesi'nin rektörü Şeyh Muhammed Said Tantavi'nin katkısı büyük. Üniversitede daha önce kadınların vücut çizgilerini belli etmeyecek bol pantolonlar giyebileceğini belirten Tantavi, uygulamalarıyla sadece Mısır'da değil, dünyanın dört bir yanındaki Müslüman topluluklarında da olay yaratacak kararlara imza attı. Şeyh Tantavi, kadının yüzünü ve vücudunun tamamını baştan aşağı örten kara çarşafın İslami inançla bir ilgisi olmadığından, yasaklanması için fetva çıkaracaklarını belirtti ve bunu kısa zaman önce de yaptı. Üniversite hocalarından da destek gören kararın, hükümetin Mısır'da aşırı muhafazakâr İslami kesimin aleni uygulamalarına karşı başlattığı kampanyanın bir parçası olduğu iddia ediliyor. Mısır'da kadınların büyük çoğunluğu başörtüsü takarken, peçe takanlar da bulunuyor. Mısır'da muhalefet, peçenin İslami bir kural değil, gelenek olduğunu söyleyen Tantavi'nin kararının anayasaya aykırı olduğunu savunuyor. Kadınlar sünnet edilmesin Mısır Parlamentosu, geçen yıl çocuk hakları konusunda yaptığı oturumda, kadın sünnetinin yasaklanmasını kararlaştırmıştı. Bir yıl içerisinde üç kızın hayatını kaybetmesinin ardından, Mısır Hükümeti kadın sünnetini yasaklamamış, fakat halka çağrıda bulunarak kadınların sünnet edilmemesini istemişti. Firavun döneminden beri âdet olarak uygulandığı bilinen kadın sünnetinin Mısır, Sudan ve Yemen'de yaygın olarak yapıldığı biliniyor. Kadın sünneti zaman zaman kan kaybından ölümlere yol açabiliyor. OKUMA YAZMA ORANLARI Mısır nüfusunun yüzde 33'ünü oluşturan 18-35 yaş grubu gençler arasında, okuma-yazma bilmeyenlerin oranı kadınlarda daha yüksek. Bu yaş grubundaki kadınların yüzde 29,9'u okumayazma bilmiyor. Erkeklerde ise bu oran, yüzde 2,9. Yaşlılarda okuma-yazma bilmeyenlerin oranı daha da yüksek. Aynı araştırma, bu yaş grubunda zannedildiği gibi kadın ve erkek nüfus oranı arasında büyük farklar olmadığını da ortaya koydu. Mısır'da 18-35 yaş grubunda kadın ve erkek nüfus oranları birbirine çok yakın. Araştırma, 18-35 yaş grubundaki erkeklerin nüfusunun 12,2 milyon, kadınların nüfusunun ise 12,1 milyon olduğunu ortaya koydu. Kadın vekil sayısı 64'e çıkarıldı Haziranda Mısır'da kadın milletvekili sayısı 64'e çıkarıldı. Değişiklik, kadın milletvekili Emel Osman'ın önergesiyle kabul edildi. Bu konudaki kanun değişikliği talebi üzerine ele alınan yasa tasarısı, muhalif milletvekillerinin aleyhte oyuna rağmen, çoğunluğu oluşturan iktidardaki Vatan Partisi milletvekillerinin desteğiyle onaylandı. Mısır Meclis Başkanı Fethi Surur, "Bazı gericiler kadına haklarını vermeyi reddediyor. Kendimi 18. asırdan bir söz işitiyor gibi hissettim," demişti. Sabah + + + + 611663 + Uranyum talebine 'net bir cevap' bekliyor + İBRAHİM KARAGÜL Uranyum talebine 'net bir cevap' bekliyor TAHRAN (A.A) İran, yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum taleplerine 'net bir cevap' verilmesini istedi. Devlet televizyonu, müzakereci ülkelerden, Tahran'daki araştırma reaktörü için ihtiyaç duyulan yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyum isteklerine 'açık, yapıcı ve güven verici' cevap beklendiğini duyurdu. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun (UAEK) ev sahipliğinde İran ile ABD, Rusya ve Fransa arasında 19 Ekimde Viyana'da yapılan üçlü müzakerelerdeki heyete yakın bir kaynağa istinaden verilen haberde, 'İran, Tahran'daki reaktör için yakıt almak istiyor. Satıcı ülkeler, kendi görüşlerini yansıtan planları cevap olarak telakki edeceğine, alıcı ülkeye olumlu cevap versin' ifadesi kullanıldı. İran'ın yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç duyduğunu UAEK'ya bildirmesi üzerine, önce ABD ve Rusya, sonra da Fransa'nın bu ülkeye uranyum satabileceği belirtilmişti. Tahran yönetimi, kendisinin yüzde zenginleştirdiği uranyumun satıcı ülkelerce dışarıda yüzde 20 oranında zenginleştirilip iade esilmesi önerisine sıcak bakmadığını açıklamıştı. İran, tıbbi araştırmalar için ihtiyaç duyulan yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyumu, ABD dahil isteyen her ülkeden satın alabileceğini bildirmişti. İran'ın UAEK Daimi Temsilcisi Ali Asker Sultaniye, Viyana'daki üç günlük müzakerenin sonunda yaptığı açıklamada, "görüşmelerin olumlu geçtiğini" ifade ederek, "toplantılarda uranyum zenginleştirme sürecini değil, ihtiyaç duydukları nükleer yakıtı nasıl temin edeceklerini görüştüklerini" söylemişti. UAEK Başkanı Muhammed El Baradei de açıklamasında, 'taraflara bir anlaşma taslağı sunduğunu ve katılımcı ülkelerin yanıtlarını 23 Ekime kadar kendisine iletmesini beklediğini" belirtmişti. 23.10.2009 DÜNYA + + + + 612088 + Barça, Puyol'un sözleşmesini uzattı + "Köpekbalığı'' lakaplı 31 yaşındaki ünlü futbolcunun menajeriyle yürütülen görüşmelerin olumlu sonuç verdiği ve sözleşmenin 2013 Haziran ayına kadar uzatıldığı duyuruldu. Katalan takımının Teknik Direktörü Josep Guardiola, da anlaşmayı doğrulayarak, Puyol'la anlaşıldığı için mutlu olduğunu söyledi. + + + + 612426 + Konya'da uyuşturucu operasyonu + 2009-10-24 14:00:33 bu tür yüz kizartici olaylarda isim yazilsa coook cok daha iyi olacak halk bilgilenir kimin ne oldugunu ögrenir gecenlerde burda bir haber okumustum konyada bir lokantada at eti bulunmustu ama lokantanin ismi yazmiyordu yazin kardesim ki kimse gitmesin uyusturucu satanin ismini yazinki kimse yanina koymasin hatta ve hatta memleketini yazin ki tam kim oldugu anlasilsin avurpada bu isi yapanlar dogu asilli pkk li kürtler türkiyedede cogunlukta onlar herkes bilsin Remzi Altunkaya + + + + 612269 + D-Smart ve Doğan Telekom birleşti + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ D-Smart ve Doğan Telekom birleşti Doğan Yayın Holding bünyesinde iki ayrı şirket olarak faaliyet gösteren D-Smart ve Doğan Telekom, internet ve TV pazarlarındaki gelişmeler ışığında alınan stratejik kararla tek bir yönetim yapısı altında birleştirildi. İSTANBUL () Doğan TV İcra Kurulu Başkanı M. Ali Yalçındağ yaptığı açıklamada, bu iki şirketin tek bir merkezden ve tek bir yönetim ekibi tarafından yönetilmeye başlandığını ve bütünleşme için gerekli koordinasyon çalışmaların kendi başkanlığında oluşturulan kurul tarafından yürütüldüğünü belirtti. Açıklanan yeni yapılanma doğrultusunda Doğan TV İcra Kurulu Başkan Danışmanı Mustafa Gözalan, D-Smart Doğan Telekom şirketleri CEO'su olarak atandı. Doğan Telekom ve Doğan Çağrı Merkezi Genel Müdürü Fazıl Esen'in ise, devam ettiği Doğan Çağrı Merkezi Genel Müdürlüğü görevinin yanında, D-Smart ve Doğan Telekom şirketleri İcra Kurulu Üyesi ve Operasyondan Sorumlu Grup Başkanı (Chief Operating Officer COO) olarak, şirketlerin birleşme sürecinde saha yönetimi, operasyon, teknik ve bilgi sistemleri gibi tüm stratejik birimlerin yönetiminden sorumlu olduğu belirtildi. D-Smart ve Doğan Telekom şirketlerinin yeni organizasyonunda gerçekleştirilen önemli üst düzey atamalarında yeni bir transferi ise vergi ve finans dünyasında bilgi ve deneyimleri ile tanınan Fatih Berk, D-Smart ve Doğan Telekom Şirketleri İcra Kurulu Üyesi ve Mali İşler Grup Başkanı (Chief Financial Officer-CFO) olarak şirketlerin mali işler, muhasebe, finansman, bütçe raporlama, hukuk ve idari işler birimlerinin yönetimine atandı. D-Smart ve genişbant internet servisleri pazarında 250 binden fazla aboneyle lider alternatif telekom operatörü olan Doğan Telekom, pazarda uzun süredir beklenen ve uzun süredir hazırlıklarını sürdürdükleri 3'lü oyun alt yapısını en iyi şekilde hayata geçirmek hedefiyle güçlerini birleştirdiklerini ve müşterilerinin bu yöndeki ihtiyaç ve beklentilerini hızla karşılamak için bu yöndeki adımların atıldığını belirttiler. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 612106 + Tercan, ölümden dönüyor + Evinde kabile gibi yaşandığını haber alan ev sahibi, evi derhal boşaltmalarını ya da kiraya zam yapmalarını ister. ATV 20.00 + + + + 611815 + NATO görevi Afgan gücüne devredecek + HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU NATO görevi Afgan gücüne devredecek BRATİSLAVA NATO'ya üye ülkelerin savunma bakanları Slovakya'da dün biraraya geldi. Toplantıya Türkiye'yi temsilen Savunma Bakanı Vecdi Gönül katıldı. ABD adına toplantıya katılan Afganistan'da 104 bin kişilik çok uluslu askeri gücü komuta eden ABD'li General Stanley McChrystal, “yeni strateji” önerileri için üyelerin desteğini aradı. AP haber ajansının haberine göre NATO bu toplantıda, Afganistan'da Taliban'la savaşın, aşamalı olarak Afgan ordusu ve polisine devredilmesini öngören bir planı kabul etmeyi hedefliyor. Ayrıca McChrystal, yeni stratejinin başarısı için öncelikle ABD yönetiminden yaklaşık 80 bin kişilik ek askeri güç talep ediyor. 24.10.2009 DÜNYA + + + + 612415 + Afyonkarahisar'da kaza: ölü, yaralı + Afyonkarahisar'da meydana gelen trafik kazasında kişi öldü, kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Abdil Kadir Kökten idaresindeki 03 HK 854 plakalı otomobil, Bolvadin–Emirdağ kara yolunun Kapaklı mevkisinde karşı yönden gelen Kamil Özdinç yönetimindeki 34 UA 4412 plakalı minibüsle çarpıştı. Kazada, otomobil sürücüsü Abdil Kadir Kökten öldü. Aynı araçtaki Fakı Çeliker (19) ve minibüs sürücüsü Kamil Özdinç yaralandı. Yaralılar, Afyonkarahisar Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı AA + + + + 611804 + Motorine kuruş zam daha + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Motorine kuruş zam daha İSTANBUL Benzine yapılan 8-10 kuruşluk zammın ardından bugün de motorin ve kırsal motorine zam geldi. Motorinin litre fiyatı yüzde 2,46, kırsal motorinin ise yüzde 2,91arttı. Yapılan artışla 2,70 lira olan motorin 2,76'ya kırsal motorin ise 2,66'ya satılmaya başlandı. Akaryakıt firmaları petrol varil fiyatındaki artışı pompalara yansıtmayı sürdürüyor. Önceki gün benzine 8-10 kuruş zam yapılırken, bugün ise motorin ve çiftçinin kullandığı kırsal motorin zamlandı. Benzindeki yüksek fiyat sebebiyle araç sahiplerinin yöneldiği motorindeki artış sürücülere 'hepimiz LGP mi taktıralım' dedirtti. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 612604 + Başbakan Erdoğan, Pakistan'a gitti + Antalya'dan Pakistan'a hareketinden önce Antalya Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Erdoğan, bir gazetecinin, ''İrticayla mücadele eylem planı ile ilgili, belgenin altındaki imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu ve belgenin orijinalinin 'Ergenekon' savcılarında bulunduğu ortaya çıktı. Daha önce bu konuda sonuna kadar gideceğinizi beyan etmiştiniz. Hükümetinizin bundan sonra atacağı adımlar neler olacaktır'' sorusuna şu karşılığı verdi: ''Bildiğiniz gibi devlet yapımız, yasama, yürütme ve yargıdan oluşuyor ve burada tabii kuvvetler ayrılığı ilkesi içerisinde yasama, yürütme ve yargının görevi bellidir. Yürütme olarak bize ne düşerse onu sonuna kadar yapacağımızı söylediğimiz gibi, bundan sonra da yine aynı kararlılık içerisindeyiz. Akşam farklı, sabah farklı konuşmayı sevmem. Arkadaşlarım da böyle bir şeyin içerisine asla girmezler.'' Erdoğan, şu anda süreci yargının devam ettirdiğini ve takip ettiğini anımsatarak, bu konuda emniyet teşkilatına görev düşmesi halinde bu konuyu takip edeceklerini belirtti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Şu anda savcının elinde olan belge ne denli sağlamdır, şu anda adli tıp raporunu bu noktada -bildiğim kadarıyla savcı Bey'e ulaşmış olması lazım- bunu savcı Bey nasıl değerlendirecektir, bunu ilgili mahkeme nasıl değerlendirecektir, onların takdiridir. Bu konuda benim söyleyeceğim herhangi bir şey yoktur. Aslolan doğrular ortaya çıksın, gerçek ortaya çıksın. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletini hiç kimsenin zan altında bırakmaya hak ve selahiyeti yoktur. Böyle bir şeye de bizler asla aracılık edemeyiz.'' -ŞEHİT AİLELERİ YAKINLARININ VE GAZİLERİN TEPKİLERİ- Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bazı şehit aileleri yakınları ile gazilerin, madalyalarını iade etme yönünde çıkışlar olduğunu ifade ederek, bunu nasıl değerlendirdiğini soran gazeteciye şu yanıtı verdi: ''Bu tür tavırları bu şekilde uygulayanlar da var, bu şekilde bir yaklaşım içerisinde olmayanlar da var. Tüm şehit aileleri böyle bir şey yapıyor diye ortada bir gerçek yok. Bunda da hassas olalım, dikkatli olalım. Çünkü çok farklı bir dönemin içerisinden geçiyoruz. Demokrasi, unutmayalım ki aynı zamanda bir tolerans rejimidir ve bu toleransı bu ülkeyi yönetenler de bu ülkede sorunu çözme azmi ve kararlılığı içinde olanlar da göstermelidir. Bunu söylerken, bundan önceki 34 kişinin gelişinde yapılanları tasvip eder mahiyette söylemiyorum. Yapılanları kesinlikle tasvip etmiyorum. + + + + 612895 + Obama'dan olağanüstü hal + Obama'dan olağanüstü hal AA Giriş Saati 24.10.2009 21:14 Güncelleme 24.10.2009 21:14 ABD Başkanı Barack Obama, ülkede giderek yayılan domuz gribi salgınına karşı olağanüstü hal ilan etti. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, olağanüstü halin, ülkedeki sağlık kuruluşlarının, domuz gribi salgınıyla başa çıkma kapasitelerini artırmak için, ihtiyaç duyuldukça bazı standart federal kurallardan muaf tutulmalarına olanak sağladığı bildirildi. Olağanüstü hal bildirgesini dün gece imzalayan Obama, bildirgedeki açıklamasında, salgının etkisini azaltmak ve halkın sağlığını korumak için attıkları tüm adımlara rağmen H1N1 virüsünün yayılmayı sürdürdüğüne dikkati çekti. Bu nedenle, hastalıkla mücadelelerine yardımcı olacak bazı ek önlemler almaya ihtiyaç duyduklarını belirten Obama, Kongre'ye notunda da, olağanüstü halin, domuz gribi vakalarının ülkenin sağlık kaynaklarının kapasitesini sıkıntıya sokabilecek derecede artması durumuna karşı hazırlıklı olmayı hedeflediğini kaydetti. Olağanüstü hal bildirgesi, sağlık görevlilerinin salgına karşı daha hızlı harekete geçebilmesi amacıyla, ABD Sağlık Bakanı Kathleen Sebelius'a, gerektiği takdirde federal kuralları ''es geçme'' yetkisi veriyor. Bildirge, bürokratik engellerin ortadan kaldırılmasını ve hastaların tedavi olanaklarına daha kolay ve hızlı ulaşabilmesini hedefliyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nden yapılan açıklama da, H1N1 virüsünün, ilk ortaya çıkmasından bu yana ülkede 1000'den fazla kişinin ölümüne, 20 binden fazla kişinin de hastanelik olmasına yol açtığı bildirildi. Açıklamada, virüsün ABD'deki 50 eyaletin 46'sında yaygın olduğu bilgisi de verildi. + + + + 612148 + Fenerbahçe ile Galatasaray 363. randevuda + 17 Ocak 1909 tarihinde, şimdiki Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nın bulunduğu ''Papazın Çayırı'' olarak adlandırılan yerde yapılan ve Galatasaray'ın 2-0 kazandığı özel maçla başlayan 100 yıllık ezeli rekabette, galibiyetlerde ve gol sayısında Fenerbahçe'nin üstünlüğü göze çarpıyor. Sarı-lacivertliler, geride kalan 362 maçtan 136'sını kazanırken, sarı-kırmızılı ekip bu süre içinde 116 kez galip geldi. Ezeli rakipler 110 maçta ise eşitliği bozamadı. ''Sarı Kanaryalar''ın attığı toplam 507 gole, ''Cim Bom'' 462 golle karşılık verdi. LİGDE 103. RANDEVU Fenerbahçe ile Galatasaray, 52. sezonunu geçiren lig tarihinde şimdiye dek 102 kez karşı karşıya geldi. Genel toplamdaki üstünlüğünü lig maçlarına da yansıtan Fenerbahçe, ezeli rakibine galibiyet sayısında 41-29 üstünlük kurdu. Ligdeki 32 maç da berabere sonuçlandı. Lig maçlarında sarı-lacivertlilerin attığı 132 gole, sarı-kırmızılılar 101 golle karşılık verebildi. İki takım arasında geçen sezon yapılan maçlarda Kadıköy'de Fenerbahçe 4-1 galip gelirken, Ali Sami Yen Stadı'ndaki karşılaşma 0-0 bitti. Çetin Arslancan Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yarın yapılacak Turkcell Süper Lig maçı için geriye sayım sürerken, ezeli rakipler arasındaki son karşılaşmalarda gösterilen sarı ve kırmızı kartların çokluğu dikkati çekiyor. Ezeli rakiplerin 18'i lig, 6'sı da Türkiye Kupası olmak üzere son 24 randevusunda hakemler toplam 21 kırmızı, 138 de sarı kart kullandı. Öte yandan, ezeli rakipler arasında Turkcell Süper Lig ve Fortis Türkiye Kupası'nda yapılan son maçta hakemler toplam 10 kırmızı, 40 da sarı kart çıkardı. Bu arada, taraflar arasındaki son randevu olaylı geçti. Ali Sami Yen Stadı'nda geçen sezonun ikinci yarısında yapılan ve 0-0 biten lig maçının uzatma bölümünde iki takım oyuncuları arasında çıkan kavganın ardından hakem Fırat Aydınus ezeli rakiplerin 2'şer oyuncusuna kırmızı kart gösterdi. -SON 24 MAÇ- Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki son 24 maçta hakemlerin gösterdiği kartların sezonlara göre dağılımı şöyle: 2000-2001: Galatasaray Fenerbahçe: (10 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (5 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (Pen.7-6) (Türkiye Kupası) (8 sarı) 2001-2002: Galatasaray Fenerbahçe: (5 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (4 kırmızı, sarı) 2002-2003: Fenerbahçe Galatasaray: (2 kırmızı, sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (5 sarı) 2003-2004: Galatasaray Fenerbahçe: (1 kırmızı, sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (1 kırmızı, sarı) 2004-2005: Galatasaray Fenerbahçe: (1 kırmızı, sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (Türkiye Kupası) (4 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (5 sarı) 2005-2006: Galatasaray Fenerbahçe: (1 kırmızı, sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (Türkiye Kupası) (7 sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (Türkiye Kupası) (7 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (1 kırmızı, sarı) 2006-2007: Fenerbahçe Galatasaray: (7 sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (7 sarı) 2007-2008: Fenerbahçe Galatasaray: (1 kırmızı, sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (Türkiye Kupası) (1 kırmızı, sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (Türkiye Kupası) (4 kırmızı, 11 sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (2 sarı) 2008-2009: Fenerbahçe Galatasaray: (10 sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (4 kırmızı, sarı) Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yarın yapılacak derbi maçla birlikte iki kulübün başkanları, başkan sıfatıyla birbirlerine karşı 4. kez derbi heyecanı yaşayacaklar. Fenerbahçe Kulübü Başkanlığı'na ilk kez 15 Şubat 1998 tarihinde seçilen Aziz Yıldırım, başkan olarak Galatasaray'a karşı 32. kez derbi izleyecek. Aziz Yıldırım döneminde Fenerbahçe, Galatasaray ile 31 kez karşı karşıya gelirken, 13 galibiyet, 10 yenilgi ve beraberlik aldı, toplam 46 gol atıp, 41 gol yedi. Aziz Yıldırım'ın kulüp başkanlığı döneminde Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yapılan maçlarda alınan sonuçlar şöyle: Tarih Stat Organizasyon Sonuç (GS-FB) ---------- ------------ ------------ ------------- 15.02.1998 Ali Sami Yen Lig 26.07.1998 Fenerbahçe TSYD Kupası 20.09.1998 Fenerbahçe Lig 07.03.1999 Ali Sami Yen Lig 24.07.1999 Fenerbahçe TSYD Kupası 22.12.1999 Fenerbahçe Lig 26.03.2000 Ali Sami Yen Lig 26.11.2000 Ali Sami Yen Lig 07.02.2001 Fenerbahçe Türkiye Kupası (6-7 Penaltılarla) 06.05.2001 Fenerbahçe Lig 22.09.2001 Ali Sami Yen Lig 16.02.2002 Fenerbahçe Lig 06.11.2002 Fenerbahçe Lig 08.03.2003 Ali Sami Yen Lig 21.09.2003 A. Olimpiyat Lig 29.02.2004 Fenerbahçe Lig 12.12.2004 Ali Sami Yen Lig 11.05.2005 A. Olimpiyat Türkiye Kupası 22.05.2005 Fenerbahçe Lig 27.11.2005 Ali Sami Yen Lig 08.03.2006 Fenerbahçe Türkiye Kupası 22.03.2006 Ali Sami Yen Türkiye Kupası 22.04.2006 Fenerbahçe Lig 03.12.2006 Fenerbahçe Lig 19.05.2007 Ali Sami Yen Lig 08.12.2007 Fenerbahçe Lig 03.02.2008 Fenerbahçe Türkiye Kupası 27.02.2008 Ali Sami Yen Türkiye Kupası 27.04.2008 Ali Sami Yen Lig 09.11.2008 Fenerbahçe Lig 12.04.2009 Ali Sami Yen Lig ADNAN POLAT 4. KEZ Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat ise başkanlık koltuğunda 4. kez Fenerbahçe derbisi izleyecek. Galatasaray Kulübü'nün 22 Mart 2008 tarihinde yapılan seçimli olağan genel kurul toplantısında başkanlığa getirilen Adnan Polat, başkan sıfatıyla ilk derbi maçını 27 Nisan 2008 tarihinde Fenerbahçe'ye karşı izledi. Sarı-kırmızılı takım, Ali Sami Yen Stadı'ndaki maçı Nonda'nın golüyle 1-0 kazanırken, aynı zamanda şampiyon olarak tamamladığı sezonda çok önemli bir galibiyete imza attı. Geçen sezonun ilk yarısında Kadıköy'de yapılan maçta ise Adnan Polat, 4-1'lik yenilgiye üzülen taraf olurken, Ali Sami Yen Stadı'ndaki rövanşta 0-0'lık skora tanıklık etti. Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yarın yapılacak derbi öncesi, ezeli rakiplerin son 10 randevusunda Fenerbahçe'nin galibiyet sayısında farkla üstünlüğü bulunuyor. İki takım arasındaki 7'si Turkcell Süper Lig, 3'ü Fortis Türkiye Kupası olmak üzere son 10 maçta Fenerbahçe 5, Galatasaray kez galip gelirken, bu süre içindeki maç da berabere sonuçlandı. 5'i Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu, 5'i de Ali Sami Yen Stadı'nda olmak üzere, ezeli rekabette yapılan son 10 müsabakada Fenerbahçe'nin toplam 17 golüne, Galatasaray golle yanıt verdi. Bu arada, ezeli rekabetteki son 10 maçtan 7'sinde Fenerbahçe rakibine en az gol atarken, Galatasaray ise bu süre içindeki maçta gol yollarında suskun kaldı. Fenerbahçe, son 10 randevu içinde yer alan Turkcell Süper Lig maçından 5'ini kazanırken, bu süre içinde sadece kez kaybetti. REKABETTE SON 10 MAÇ Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yapılan son 10 maçta alınan sonuçlar şöyle: Tarih Stat Organizasyon Sonuç (FB-GS) ---------- ------------------ ------------- ------------- 22.03.2006 Ali Sami Yen Türkiye Kupası 22.04.2006 FB Şükrü Saracoğlu Lig 03.12.2006 FB Şükrü Saracoğlu Lig 19.05.2007 Ali Sami Yen Lig 08.12.2007 FB Şükrü Saracoğlu Lig 03.02.2008 FB Şükrü Saracoğlu Türkiye Kupası 27.02.2008 Ali Sami Yen Türkiye Kupası 27.04.2008 Ali Sami Yen Lig 09.11.2008 FB Şükrü Saracoğlu Lig 12.04.2009 Ali Sami Yen Lig Fenerbahçe ile Galatasaray, yarın yapacakları derbi maçla birlikte ekim ayında 14 yıl sonra karşı karşıya gelecek. Ezeli rakipler, yarınki randevu öncesinde ekim ayında son kez 1995 yılında birbirlerine rakip olmuştu. 22 Ekim 1995 tarihinde Fenerbahçe Stadı'nda yapılan lig maçını Fenerbahçe 3-1'lik skorla kazanmıştı. Öte yandan iki takım, 100 yıllık tarihlerinde geride kalan 362 maçtan 27'sini ekim ayında oynadı. Fenerbahçe, ekim ayındaki randevularda ezeli rakibine galibiyet sayısında üstünlük kurdu. Ekim'de Fenerbahçe 11, Galatasaray kez galip gelirken, 12 maç da berabere sonuçlandı. Ekim ayında Fenerbahçe 38, Galatasaray ise 30 gol attı. + + + + 612455 + Basın açıklamasında kavga + Basın açıklamasında kavga'li grup ile basın açıklamasına engel olmak isteyen karşıt görüşlü bir grup arasında kavga çıktı ’da basın açıklaması yapmak isteyen ’li grup ile karşıt düşünceli grup arasında kavga çıktı. Hozat Garajı’ndaki parti binası önünde bir araya gelen DTP’li grup adına açıklama yapan Merkez İlçe Başkanı Mehmet Kılıçtepe, daha önce Meydanı’na kadar yürüyüp orada açıklama yapmak istediklerini, ancak emniyet güçlerinin önerisi üzerine parti binası önünde açıklama yapacaklarını söyledi. Kılıçtepe açıklama yaptığı sırada bölgeye gelen karşıt düşünceli bir grup DTP’lilere tepki gösterdi. Polis tarafından çevrilen grup Türk Bayrağı açtı, sloganlar attı. Polisin çemberinden kurtulan birkaç kişi DTP’li gruba saldırdı. Bu sırada taraflar arasında kısa süreli kavga çıktı, arbede ve yumruklaşmalar yaşandı. Kavga polisin müdahalesiyle sona erdi. Protestocu grup olay yerinden polislerce uzaklaştırılırken, DTP’liler de polisin talebi üzerine açıklama yapmayı durdurarak parti binasına girdi. Olay yerinden uzaklaştırılan gruptan bir aç kişi ise daha sonra tekrar Hozat Garajı’na doğru koşmaya başladı. Bu kişiler garaj yakınlarında emniyet tedbiri alan polis tarafından müdahale edilerek durduruldu. Kısa sürede çoğalan ve sloganlar atan protestocu grup, İzzetpaşa Camisi önünden Gazi Caddesi boyunca Evi önüne kadar sloganlar atarak yürüdü. Grup, Öğretmenevi önünde saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşı’nı okuduktan sonra sonra dağıldı. . + + + + 612130 + Domuz gribinde her ilacı kullanmayın + Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. Gaye Usluer, mevcut antiviral ilaçların yeni grip virüslerine karşı etkili olmasının tedavide önemli bir avantaj sağladığını, ancak bu ilaçların mutlaka sağlık personeli tarafından reçete edilmesi halinde kullanılması gerektiğini söyledi. Sağlık Bakanlığı'nın Bilim Kurulu üyesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi de olan Usluer, direnç geliştireceği için antivirallerle korunmanın birincil hedef olarak asla düşünülmemesi gerektiği uyarısında da bulundu. Usluer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada domuz gribi salgınına yol açan (H1N1) virüsünün mevsimsel gribe göre yüksek atak hızına ve özellikle 5-25 yaş arasındakilerde hızlı yayılıma sahip olduğunu söyledi. Domuz gribinin genel olarak hafif belirtilerle seyrettiğini, ancak bazı olgularda daha ağır bir seyir izleyebildiğini kaydeden Usluer, hastalık süresince ortaya çıkan istenmeyen gelişmeler (komplikasyon) nedeniyle hastaların hayatını kaybedebildiğini anlattı. Usluer, hastaların yüzde 15'inde grip ilişkili zatürre ve benzeri komplikasyonlar geliştiğini, yüzde 5'inin de yine bu komplikasyonlar nedeniyle hastaneye yatırıldığını belirtti. Salgın yapan domuz gribi virüsüne bağlı yüzde 0.1-0.2 oranında ölüm bildirildiğini kaydeden Usluer, ''Atak hızı özellikle genç ve risk faktörü taşımayanlarda daha yüksek. Kişilerin zemindeki hastalıkları ve bağışıklık sistemleri hastalığın seyrini önemli ölçüde belirliyor'' dedi. Prof. Dr. Usluer, mevsimsel gripte atak hızının yüzde 5-15 arasında değişmesine karşın, domuz gribinde bu atak hızının yüzde 30 olarak tanımlandığını ifade ederek, ''Hastalıkta kuluçka süresi 1-7 gün arasında değişiyor. Hastalar belirti ve bulguların ortaya çıkışından bir gün önce başlayarak 5-7 gün boyunca bulaştırıcı oluyor. Çocuklarda, yaşlılarda, kronik hastalığı olanlarda ve bağışıklık sistemi yetersiz kişilerde bu süre daha uzun olabiliyor'' şeklinde konuştu. ''EN GEÇ 48 SAATTE TEDAVİYE BAŞLANMALI'' ''Mevcut antiviral ilaçların yeni grip virüslerine karşı etkili olmasının tedavide önemli bir avantaj olduğunu'' kaydeden Usluer, şunlara dikkati çekti: ''Ancak bu ilaçlar mutlaka sağlık personeli tarafından reçete edilirse kullanılmalıdır. Domuz gribine karşı oseltamivir ve zanamivir etken maddeli iki antiviral ilaç etkili, ancak virüs amantadin ve rimantadin isimli antivirallere karşı dirençli. Antiviral tedavi ile grip ilişkili istenmeyen durumların gelişmesi engellenebilir. İstenen etkinliğin sağlanabilmesi için bulgular ortaya çıktıktan sonra en geç 48 saat içinde tedaviye başlanmalıdır, ancak direnç geliştireceği için antivirallerle korunma birincil hedef olarak asla düşünülmemelidir. Yaygın ve kontrolsüz antiviral kullanımı, antivirallere direnci artıracaktır.'' Domuz gribi aşısının güvenilirliği ve özellikle aşının içerdiği ''skualen'' maddesi ile ilgili tartışmalara da değinen Usluer, Türkiye'de adjuvan (aşının bağışıklık yapma gücünü artıran madde) olarak, ''skualen'' maddesini içeren H1N1 inaktif aşısının uygulanacağını belirtti. Usluer, ''Skualen bir çok aşıda kullanılan, deneyimin olduğu bir adjuvandır. Kayron firmasının 1997 yılında ürettiği, skualen içeren grip aşılarının, uygulanan 20 milyon dozunda ciddi bir yan etki görülmemiştir'' şeklinde konuştu. Türkiye'de domuz gribi aşısının Dünya Sağlık Örgütü'nün önerileri çerçevesinde risk gruplarına uygulanacağını hatırlatan Usluer, aşının eczanelerde satılmayacağını, sadece sağlık kuruluşları tarafından uygulanacağını söyledi. KORUNMA Usluer, domuz gribinden korunmak için el hijyenine dikkat etmek, kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunmaktan kaçınmak, hapşırırken ve öksürürken ağzı mendille kapatmak gerektiğini bildirdi. Hasta kişilerin maske kullanmalarını da öneren Usluer, ameliyathane tipi maskelerin korunmada yeterli olduğunu, özel koruyucu N95 tipi maskeye gerek bulunmadığını söyledi. + + + + 611905 + İstanbul Bienali Çanakkale'nin misafiri + Daha sonra bienal sanatçılarından Cengiz Çekil konuşacak. 27 Ekim'de ise Korfmann Kütüphanesi'nde İstanbul Bienali'nden bir video seçkisi izleyicilerle buluşacak. Etkinliklere katılım ücretsiz olacak. KÜLTÜR SANAT + + + + 612138 + Terörist olmadığına pişman olan yazar + Terörist olma kararını verme aşaması kolaydı. Bu neredeyse milli bir gelenekti ama terörü memleketin hangi alanında yapacağım kararını vermek zordu. Ailem bile ikiye bölünmüştü. Annem 'Şehirde terör yap. Arada eve uğrar, duş alırsın. Sana sevdiğin çöreklerden yaparım' diyordu. Babam rakısını içtikten sonra 'Gö..n yiyorsa dağa çık' diyerek beni provoke ediyordu. Halalarım ise 'Bizim haspa terörist olacakmış zaar' diye konuşarak beni küçümsüyorlardı. Her iki kararı da destekleyebileceğim çok seçkin kitaplar satılıyordu kitapçılarda. 'Teröristin el kitabı' bile necip Türk gençliğinin okuyup bilgilenmesi için bulunabiliyordu. Ben Marksist, Leninist 'Ve hatta' Maoist olduğumdan dağa tam çıkmasam, kendilerinden pek de hoşlanmasam da köylüler ile birlikte ihtilal yapmak için en azından düz ovaya çıkabilirdim. Ama serde şehirlilik var ne de olsa. Bu yüzden her Türk gencinin bir yaşına geldiğinde tabii hakkı olan terörü şehirde kalarak yapmaya karar verdim. Şimdi anlıyorum ki; bu kararım çok yanlışmış. Keşke dönemde yeni oluşmaya başlayan nüve halindeki PKK'ya katılsaymışım. Öcalan yandaki üniversitede okuyordu. Zaten ne kadar Kürtse ben de kadar Kürt sayılabilirdim. da Kürtçe bilmiyor ben de... Katıldığım takdirde örgütte bir kültür şoku yaşamam da mümkün değildi. Çıkardım dağa, gül gibi yaşardım. 'Sen dağ koşullarına adapte olamazsın' diyenlere ise sadece şunu söyleyeceğim: İstanbul'da yaşama koşullarına adapte olabildeysem bu dünyadaki her türlü dağda da yaşayabilirim ben. AA + + + + 611742 + NTV, Taraf’a ‘telefon kayıtları’yla yanıt verdi + Taraf’a ‘telefon kayıtları’yla yanıt verdiİSTANBUL Milliyet 24.10.2009 “Yazıcıoğlu, helikopteri düşmeden önce NTV’den arandı” diye yazan Taraf’ı yalanlandı. Yazıcıoğlu’nun kazadan sonra arandığı ‘havacılık saati’yle gösterildi Taraf gazetesince iki gündür gündeme getirilen, lideri ’nun bindiği helikopterin düşmeden önce defalarca ’den arandığına” ilişkin iddialar, NTV tarafından kayıtlar gösterilerek yalanlandı. Taraf’ın haberinde kullandığı verilerin havacılıkta kullanılan uluslararası saat olan GMT’ye ait (Greenwich Mean Ortalama Saati) bilgiler olduğunu belirten NTV, GMT ile ’deki yerel saat arasında iki saatlik bir fark bulunduğunu, dolayısıyla aramaların kazadan önce değil sonra yapıldığını bildirdi. NTV, internet sitesinde yaptığı açıklamada, “Yazıcıoğlu’nun helikopteri düşmeden önce NTV’den arandığı yönündeki iddialarının gerçek dışılığı, telefon kayıtlarından ortaya çıktı” denildi. NTV’nin hizmetlerini özel bir kuruluştan aldığını, kuruluşun da kayıtları hem GMT, hem de Türkiye saatine göre tutup Türk ’a ilettiğinin hatırlatıldığı açıklamada, şöyle denildi:  Taraf kasıtlı mı? “Taraf’ın elinde bulunan kayıtlarda ilk arama 14.34 olarak görünüyor. Bu saat doğru, ancak GMT’ye göre. Türkiye saatine göre ise ilk aramanın yapıldığı saat 16.34. Yani, ya GMT saatini bilmiyor ya da bildiği halde kasıtlı olarak bu haberi yaptı. Peki nedir bu GMT saati? GMT, Greenwich’e göre ayarlanan dünya saatidir. Bütün dünya ülkeleri GMT’yi referans saat olarak kabul eder. Taraf gazetesi, GMT saatini yok sayarak NTV’yi suikastla suçlamıştır. Türkiye saati ile GMT arasında saat fark vardır.” Haber gerçek dışı Açıklama şöyle devam etti: “Basit bir araştırmayla arama kayıtlarının GMT’ye göre tutulduğu öğrenilebilirdi. Olay günü NTV, ilk olarak muhabiri İsmail Güneş’i aramıştır. Bu aramanın saati GMT’ye göre 14.34, Türkiye saatine göre 16.34’tür. Yani, kazanın olduğu varsayılan saatten sonradır. Yine NTV, Yazıcıoğlu’nu GMT’ye göre 14.36, Türkiye saatine göre 16.36’da aramıştır. Yine, kazanın olduğu varsayılan saatten sonradır. Taraf gazetesinin, ‘NTV kazadan önce aradı’ şeklindeki akıl dışı iddiasının, aynı zamanda gerçek dışı da olduğu bu telefon dökümleriyle ortaya çıkmıştır.” + + + + 611799 + 3G antivirüs satışını patlattı + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ 3G antivirüs satışını patlattı Türk insanının başına birşey gelmeden antivirüs programı almadığı ortaya çıktı. Anti-virüs programı satışları son 1-2 ayda yüz katı arttı İSTANBUL (A.A) 3G teknolojisiyle birlikte internet kullanımının yaygınlaştığı mobil cihazlarda virüs tehditlerinin çoğalması, anti-virüs programlarının satışını artırdı. Kaspersky Lab Türkiye Genel Müdürü Murat Göçe, mobil cihazların hacker, kötü kopyalayıcılar için cazip bir pazar haline dönüşmeye başladığını söyledi. TEHDİTLER DAHA DA ARTACAK Önümüzdeki yıllarda bu tür tehditlerin hızla artacağına işaret ederek, “Bu konuda çok canlar yanacak” diyen Murat Göçe, 3G teknolojisinden önce mobil koruma programları çok az satılırken 3G ile birlikte bu mobil koruma ürünlerinin satışının arttığına dikkati çekti. İnsanların sorun yaşadıkları için anti-virüs programlarını aldıklarını belirten Göçe, 'Yapı olarak Türk insanı başına bir şey gelmeden yeni bir tedbir almıyor. Virüsler ortaya çıkmaya başladı, insanlar anti-virüs programı alımlarını hızlandırdı' diye konuştu.Göçe, anti-virüs programı satışlarının son 1-2 ayda yüz katı arttığına işaret etti. Murat Göçe, 'Türkiye'de internet üzerinden bir şekilde şifresi ya da parolası çalınıp, banka hesabı boşaltılan veya kredi kartından harcama yapılan insanların sayısının en az 200-300 bin kişi olduğunu düşünüyoruz. Genel anlamda banka mağdurlar çok fazla' dedi. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 612208 + Kızlara laf atıp camiye sığındılar! + Edirne'nin İpsala ilçesine bağlı Yeni Karpuzlu beldesinde, kızlara laf attığı iddia edilen genç, vatandaşların tepkisi üzerine camiye sığındı.Caminin etrafında toplanan vatandaşları yetkililer güçlükle ikna ederek cami çevresinden ayrılmalarını sağladı. Alınan bilgiye göre, çeltik tarlalarında çalışmak üzere Yeni Karpuzlu beldesine gelen ve beldede hamal olarak çalışan K.B, E.B, R.B ve Ü.B ile beldenin gençleri arasında, kızlara laf attıkları gerekçesiyle tartışma çıktı. Kavgaya dönüşen tartışmada, Enver Ökmen bıçakla yaralandı. Bölgede çok sayıda vatandaşın toplanıp laf attığı ileri sürülen gençlerin üzerine yürümesi üzerine genç olay yerinden kaçarak Yeni Karpuzlu Camine sığındı ve caminin kapısını kitledi. Camiye girmek isteyen vatandaşları imam Fethullah Küçük engellerken, gençler de telefonla aradıkları jandarmadan yardım istedi. Caminin önünde toplanan çok sayıda vatandaş gencin camiden çıkmasını beklerken, olay yerine gelen jandarma ekipleri, kalabalığı dağıtamayınca takviye ekip istedi. Beldeye gelen İpsala Kaymakamı Mehmet Ali Gürbüz, Yeni Karpuzlu Belediye Başkan Vekili Fehmi Yavuz ve İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Baki Deniz ile halkı yatıştırmaya çalıştı. saat süren bir ikna çabasından sonra vatandaşlar, bölgeden ayrılmaya başlarken, genç jandarma ekipleri taraf��ndan gözaltına alındı. Gençlerin sorgusu sürüyor. AA + + + + 612505 + Perver: "Açılım iyi giderse döneceğim" + -- Perver, "Eğer açılım iyi giderse Türkiye'ye dönmeyi neden düşünmeyeyim. İnsanlarımı, memleketimi, dostlarımı çok özledim. En çok benden sonra doğan kardeşlerimi özledim. Onları halen görmüş değilim. Görmeyi çok isterim" dedi. "Gül ve Erdoğan'a destek verilmeli" Türkiye'den ayrıldıktan sonra 34 yıldır yurt dışında yaşayan Kürt sanatçısı Şivan Perver, 'ın Erbil kentinde Perwer açılıma destek verdiğini belirterek "Açılım olursa Kürt halkı, millet olur. Ben açılıma destek veriyorum. Türkler hangi haklara sahiplerse Kürtlerde haklara sahip olurlarsa açılım olmuş demektir. Bu da gerçekten kardeşlik demektir. Aslında Gül ve Erdoğan iyi adımlar attılar. Bunları desteklemeli ve bunlarda açılımdan vazgeçmemeliler. Geçerlerse çok daha kötü olur" dedi. "Memleketimi özledim" Perver, Türkiye'ye dönüşünü ise demokratik açılıma bağladı. Bunun gerçekleşmesi halinde en kasa zamanda döneceğini belirten Perver, "Eğer açılım olumlu olursa döneceğim. Eğer iyi giderse Türkiye'ye dönmeyi neden düşünmeyeyim. İnsanlarımı, memleketimi, dostlarımı çok özledim. En çok benden sonra doğan kardeşlerimi özledim. Onları halen görmüş değilim görmeyi çok isterim. Birde doğduğum toprakları çok özledim. Fakat bu açılıma bağlı. İyi giderse ve istenilen şekilde olursa bir hatta daha da öne alabilirim. Bu tamamen açılıma bağlı. 34 yıl oldu ayrılalı yetmedi mi?" diye konuştu. "Dönersem sadece Kürtlere şarkı söylemeyeceğim" Perver, Türkiye'ye dönmesi halinde de sadece Kürtler için müzik yapmayacağını söyledi. Perver, "Ben dönersem sadece Kürtlere şarkı söylemeyeceğim. Türklere de söyleyeceğim benim işim bu. Sanatçılar toplumlar arasın da fark gözetmez. Onlar şarkı söyler konserlerle insanları birleştirir. İnsanlar arasın da sevgi üretir, dostluk köprüsü kurarlar. Ben tüm Türkiye için söyleyeceğim. Edirne'den Diyarbakır'a, Van'dan İzmir'e her kesime hitap edeceğim. Çünkü ben sanatçıyım, ben ozanım, ben halk insanıyım, benim işim insanları birleştirmek ayrıştırmak değil. Ben sanatçı olduğum için bütün dünya da barış kardeşlik ve huzur isterim. Dünya da barış içersinde yaşamak varken acaba bu savaşlar niye. Savaşsız bir dünya için kendi çapımda hep mücadele ettim ve etmeye devam da edeceğim" dedi. "Ben daha ölmedim heykelim dikilsin" Şanlıurfa'nın Siverek İlçesi Belediyesi, ilçe merkezine Kürt sanatçı Şivan Perver'in heykelinin dikilmesi için çalışma yaptığı belirtilirken, Perwer bu jesti de ilginç karşılıyor. "Yahu heykeller ölüler içindir" diye espri yapan Perver, "Aslında ben daha çok yaşamayı düşünüyorum. Evet ben de duydum. Kürt sanatçılarının da katılacağı bir törenle açılışını yapmak isterim. Açılışa benim de katılmam gerekir, fakat henüz erken" diye konuştu. + + + + 612644 + Chery Otomotiv üçgeni'nde yer arıyor + Piroğlu, Bursa Oto Show Fuarı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'ye yapılacak yatırım kararını sene önceki distribütörlük anlaşmasında büyük kavga ile yakaladıklarını söyledi. Çinlilerle anlaşmayı yaparken iki maddede sıkıştıklarını belirten Piroğlu, yatırım süreci hakkında şu bilgileri verdi: ''Biri tahkim dediğimiz. Anlaşmazlık olursa onlar Çin'de bunun görülmesini istediler. Biz itiraz etti, sonra da İsviçre'de beynelmilel sistem kabul edildi. İkincisi 'Türkiye'de yatırım yapılırsa bizimle beraber yapacaksınız' dedik. Onlar son gün son saate kadar buna yaklaşmadılar. 'Size sorarız' dediler. 'Hayır. Önce hak benim olacak. Ben bu aracı Türkiye'ye tanıtacağım, sonra başkasıyla yatırıma gireceksin, bu olmaz' dedik. 2006'da imzalar atıldı. 2009'da yatırım çalışmalarına başladık.'' Piroğlu, yatırımın yapılacağı yere ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti: ''Türkiye'de otomotiv için bin üçgen oluşmuş durumda, Bursa, Kocaeli ve Sakarya. Bu üçgenin dışına çıkılmıyor. Bu üç yerde temaslarımız devam ediyor. Burada önemli olan teknoloji transferi ve insan gücü. Bursa bu işin ilk noktası. Devlete müracaatımızı yaptık, gerekli bedeli ödedik, şimdi yer üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor. bin dönümden fazla bir araziye ihtiyacımız var. Burada yıllık kapasitesi 100 bini aşan fabrika kurmak istiyoruz, ayrıca burayı Chery firmasının Avrupa'ya açılış noktası olarak kullanmak istiyoruz.'' Yatırım alanını aynı zamanda bir lojistik merkezi yapmayı düşündüklerini, zaman sahanın daha da büyüdüğünü belirten Piroğlu, rakamsal olarak toplam 550 milyon dolarlık bir yatırımı öngördüklerini, bunun yüzde 2-3 altı ya da üstü olabileceğini bildirdi. Piroğlu, bin kişiyi istihdam etmeyi planladıklarını belirterek, teknolojinin gelişmiş halini kullanacaklarını, boya ve kaynak işlerinde robotları kullanacaklarını, Çin markası olmasına rağmen teknolojiyi de Almanya'daki firmalardan sağlayacaklarını ifade etti. Piroğlu, şöyle dedi: ''Maalesef biz Türkiye'de yapamadık. Devrim'i, Anadol'u yaşatamadık. Ama Çin, reklamını, tanıtımını gördüğünüz markaların hepsi Çin'de üretiliyor. Şimdi devlet, devletindir sermaye, Çin devleti dünyaya karşı otomotiv stratejisini bu araçla yapıyor.'' AA + + + + 612121 + Genel seçimlerin yapılacağı tarih! + Hüseyin Özay'ın haberi Erken seçim tartışmalarına Maliye son noktayı koydu. Maliye Bakanlığı, seçim ödeneğini 2010 bütçesi değil 2011 programına koydu. Yüksek Seçim Kurulu’na 2011 için ek 100 milyon liralık seçim ödeneği ayrıldı Türkiye’de genel seçimlerin öne alınıp alınmayacağı yönünde tartışmalar sürerken, Maliye Bakanlığı, seçimlerin 2011 yılında yapılacağını baz alarak, seçim ödeneğini 2011 yılı bütçesinden ayırdı. Yüksek Seçim Kurulu’na da (YSK), genel seçimler için 100 milyon liralık kaynak aktarılması planlandı. Maliye Bakanlığı tarafından Meclis’e sunulan 2010 yılı bütçe tasarısında, kamu kurum ve kuruluşların önümüzdeki üç yıl içinde yapacakları ödeneklere de yer verildi. Bu çerçevede, Yüksek Seçim Kurulu’nun 2010, 2011 ve 2012 yıllarında yapacakları harcamalar da ayrıntılı olarak yer aldı. SEÇİME 100 MİLYON LİRA ÖDENEK YSK’ya, 2010’da 99.3 milyon liralık ödenek verilmesi öngörülürken, kurulun 2011 ödeneğinin 161.7 milyon lira, 2012 ödeneğinin de 64 milyon lira olarak belirlendi. 2011’deki ödenek artışının seçim harcamalarından kaynaklandığı ve söz konusu ödeneğin 100 milyon liralık bölümünün seçim çalışmaları için yapılacak harcamalara ayrıldığı belirlendi. Seçim harcamalarının bir bölümünün de 2010 içinde yapılacağı, bu nedenle seçim için 2011 bütçesinden ayrılan ödeneğin düşük tutulduğu bildirildi. Yerel seçimin maliyeti çıktı Bütçenin Meclis’e sunulması ile birlikte 29 Mart 2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerin de yaklaşık maliyeti ortaya çıkmış oldu. Yüksek Seçim Kurulu bütçesinde seçimler için 172 milyon liralık ödenek ayrılmıştı. Ancak YSK’nın aldığı tasarruf tedbirleri nedeniyle, harcamalar bu ödeneğin çok altında gerçekleşti. Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, yerel seçimlerin maliyeti yaklaşık 125 milyon lira seviyesinde gerçekleşti. Maliye Bakanlığı kaynakları ise söz konusu ödeneklerin tahmini tutarlar olduğunu belirterek, seçimler için ihtiyaç duyulması halinde yedek ödenekten kaynak aktarılabileceğini vurguladılar. Star 2009-10-24 12:23:22 aman ya rabbim şu paraya bak .sokaktamı buldunuz bu parayı.illada seçim yatırımı diye bu paralar verilmek zorundamı.her parti seçimi kendi imkanlarıyla yapsın.tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan bu para seçim yatırımı diye çar çur ediliyor.yazıktır günahtır. 100 milyonu memura işçiye küçük esnafa emekliye kısacası zor durumda olanlara dağıtında vatandaş bir oh desin.100 milyon sokağa döküleceğine zor durumda olanların kursağına girsin. recep ünce 2009-10-24 11:49:06 Daha birde seçim istiyorlar. Yok ağzından bir laf çıktı hadi seçim yapalım. Yok şu şöyle oldu hadi seçim yapalım. Yok bu böyle oldu hadi seçim yapalım. değilde takıldığım nokta nedir biliyor musunuz? Her ne zaman hadi seçim yapalım diye tutturanlar olmuşsa hem sandığa dömülmüşler ama hala hala akıllanmamışlar... Gömüleceklerini bile bile bizim milyonlarca paramızı sokağa attırmak için ellerinden gelen çabayı eksik etmiyorlar. Herkes oyunu açılmıma ya da başka bişeye göre versede ben oyumu paraya vercem! Ahmet ALP + + + + 612587 + "Kışkırtıyorlar" + "Kışkırtıyorlar" AA Giriş Saati 24.10.2009 15:33 Güncelleme 24.10.2009 15:35 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olması sırasında yaşananlarla ilgili olarak ''DTP'nin yaptığı şov ne kadar kışkırtıcı provokatif ise CHP ve MHP'nin yaptığı bir kadar fevridir'' dedi. Aksu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, ülkenin tarihi bir dönemden geçtiğini, iç ve dış sorunlara ilişkin önemli gelişmeler yaşandığını belirterek, tarihte ilk defa ''sorun yönetiminden'', ''sorun çözümüne'' yönelik bir politikaya geçildiğini söyledi. Demokratik açılım sürecinin ülkeyi 30 yıldır meşgul eden, ''hazineyi ve duyguları'' sömüren, yakıcı bir durumun çözümüyle alakalı olduğunu ifade eden Aksu, hükümetin sorunu çözmeye yönelik bir irade geliştirdiğini söyledi. Süreci ''milli birlik'' süreci olarak niteleyen Aksu, amaçlarının anaların gözyaşını, babaların feryadını dindirmek, ellerinde silahı olanların silahı bırakıp ülkelerinde onurlu bir yaşam sürdürmelerini, ülkenin barış ve esenlik içinde olmasını sağlamak olduğunu dile getirdi. Silahlı çatışmayla kimsenin elde edebileceği bir şey olmadığını vurgulayan Aksu, 30 yıllık geçmişin bunu herkese gösterdiğini, ülkenin ürettiği zenginliğin bir barış ortamında herkese yeteceğini ifade etti. Aksu, sürecin bu şekilde devam edeceğini belirterek, ''Dağlarda boşu boşuna heder olan insanlar, gelip adalete sığınacaklar. Bundan sonraki hayatlarını ailelerinin yanında huzur içinde yaşayacaklardır'' diye konuştu. CHP, MHP ve DTP'nin konu hakkındaki tavrını ''son derece düşündürücü ve kaygı verici'' olarak niteleyen Aksu, hem DTP'nin hem de CHP ve MHP'nin aynı amaca hizmet eden bir siyasi tavır içinde olduğunu savundu. Muhalefetin adeta ''sorumsuzluk yarışında'' olduğunu ifade eden Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bir taraf dağdan inenleri meydan meydan dolaştırıp şov peşinde koşmakta, ucuz ve sorumsuz bir uslupla adeta kışkırtıcılık yapmakta. Diğer taraftan ana muhalefet süreci bir türlü anlayamamakta veya anlamak istememektedir. Birbirlerinden çok farklı görünen, birbirleriyle mücadele eder gibi görünen ama aslında uslup, tarz olarak siyasi yaklaşım olarak birbirlerine tıpa tıp benzeyen bir muhalefetle karşı karşıyayız. Ne solculukları solculuk, ne milliyetçilikleri milliyetçilik, ne samimiyetleri samimiyet.'' ''DTP KIŞKIRTICILIĞI TERCİH ETMEKTE'' Bölgenin hakkını, hukukunu savunduğunu iddia eden barış, huzur istediğini söyleyen DTP'nin, olaydan siyasi rant çıkarmaya ve dağdan inenler üzerinden siyaset yapmaya çalıştığını belirten Aksu, ''Bu acziyetin ifadesidir, bu siyasi güvensizliğin, içeriksizliğin bir göstergesidir. Gelenlere örnek olacaklarına gelenlerin arkasına saklanıyorlar. Gelenleri bir broşür, bir afiş bir propaganda malzemesi gibi görerek, aslında sürece en büyük zararı veriyorlar. Son olayda da görülmüştür ki DTP açılım ve çözüm yönünde yapıcı bir rol oynamak yerine kışkırtıcılığı tercih etmektedir'' dedi. Tüm bu olayların, DTP'nin de diğer muhalefet partileri gibi barış içinde bir çözüm modelini kabul etmediğini gösterdiğini kaydeden Aksu, başta Kürt kökenli vatandaşlar olmak üzere DTP ile birlikte kimlerin bu süreci sabote ettiğini milletin çok iyi bildiğini söyledi. Türkiye'de bir ''sorun lobisi'' bulunduğunu kaydeden Aksu, ''Bu lobi ülkenin tabular ve ön yargılar içine hapsolmasından medet umuyor. Bu sorun lobisi son 30 yılda bu ülkede statükoculuğu şiar ediniyor. Değişimi, gelişimi, açılımı kökten reddediyor ve bunu yapmak isteyenlere hayatı zehir etmek için elinden geleni yapıyor. Rahmetli Turgut Özal da bu sorun lobisinin mağduruydu'' diye konuştu. ''DEVLET ADAMLIĞININ YOLU KURNAZLIKTAN GEÇMİYOR'' CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın konuya ilişkin takındığı tavrı ''ilginç ve üzücü'' olarak değerlendiren Aksu, ''Siyasetteki geçmişi bu sorundan daha eski olan Sayın Baykal, 30 senedir asker, polis, öğretmen, imam yani insanımız kaybedilirken buna son vermek için ne yaptın'' diye sordu. Baykal'ın muhalefette dahi gösteremediği siyasi cesareti iktidarda gösterdiklerini söyleyen Aksu, ''bir katkın yok, bari gölge etme, bari baltalama'' dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''haddi ve hakkı olmadığı halde'' kendince vatana ihanet kuyusu kazdığını ifade eden Aksu, şöyle konuştu: ''Başta ülkenin Cumhurbaşkanı olmak üzere herkesi, hepimizi bu kuyunun içine atıyor. MHP'li dostlarımıza hatırlatmak isteriz ki vatanın birliği ve bütünlüğü konusunda bizim hassasiyetlerimiz başta kendileri olmak üzere kimseden daha geri değildir. Sayın Baykal, Sayın Bahçeli nedir bu hiddet, bu celal... Ayıp olmuyor mu? 'Türkiye kaybetsin biz kazanalım' yavan olmuyor mu? Memleketin işleri ters giderse bizim işler düzene girer mantığı ne kadar makuldür? Sorunlar karşısında el ovuşturmak, milliyetçi kültürün hangi töresinde var? Bu ülke kan kaybettiğinde, insanlarını yitirdiğinde bu umurunuzda olmuyor, ama 'hükümet bu işlerin sonunda tökezlerse bizde bunun edebiyatından geçiniriz'i hesap etmek, ne kadar doğru bir yaklaşım? Devlet adamlığının yolu kurnazlıktan geçmiyor.'' Muhalefetin ''milletin acıları ve cenazeler üzerinden siyaset yaptığını'' ifade eden Aksu, bunun son derece yanlış olduğunu söyledi. ''DTP İTİDALLİ VE MAKUL OLMAYI BİR TÜRLÜ ÖĞRENEMEDİ'' Abdülkadir Aksu, ortaya çıkan fevri görüntülerden herkesin rahatsız olduğunu belirterek, ''Ama DTP zaten fevri bir partiydi. Onlar itidalli ve makul olmayı bir türlü öğrenemedi. Bu yüzden hala marjinallar, Türkiye'nin genelinde bir etkinliğe ve anlama sahip değiller. Şimdi bu partinin fevriliği, aculluğu, fırsatçılığı yüzünden tarihi adımdan vaz mı geçelim, yazık olmaz mı'' diye konuştu. Hiçbir makamın bir annenin evladının açısından daha önemli olmadığını vurgulayan Aksu, ''Baykal'a, Bahçeli'ye bakan bu insanlar dağdan inmek yerine dağa çıkıyor zannedecek. Bu ne telaş. DTP'nin yaptığı şov ne kadar kışkırtıcı provokatif ise CHP ve MHP'nin yaptığı bir kadar fevridir'' değerlendirmesinde bulundu. Aksu, milletin, herkesin bu hassas dönemin getirdiği sağduyu ve sorumlulukla davranılmasını beklediğini söyledi. Parti olarak, tarihten gelen bazı sorunların kardeşlik ruhu içinde akıllı çözülebileceğine yönelik inançlarını dile getiren Aksu, ''Ne bölücü örgütle, ne onun başıyla ne de bir başka unsurla müzakere içinde değiliz ve olamayız. Biz katkı verdikleri ölçüde bu ülkenin aydınlarıyla ve siyasi partileriyle görüş alışverişinde bulunmak ve en makul çözüm modelini uygulamak istiyoruz'' dedi. AZERBAYCAN VE İSRAİL İLE İLİŞKİLER Azerbaycan ve Türkiye ilişkilerine de değinen Aksu, son günlerde yaşananları ''yanlış anlama'' olarak niteledi. Türkiye-Ermenistan arasında imzalanan protokolün ardından bazı çevrelerin sırf muhalefet etmek ve bu tarihi başarıya gölge düşürmek için akıl almaz eleştirilerde bulunduklarını ifade eden Aksu, bu çevrelerin açıklamalarıyla Türk-Azeri ilişkilerini ve iki ülke arasındaki kardeşlik bağlarını zedelemeye çalıştıklarını söyledi. Protokol sürecinin her safhasında en üst düzeyde Azeri yetkililerin bilgilendirildiğini ve karşılıklı istişare yapıldığını belirten Aksu, ''Bu gerçeğe rağmen Azerbaycan Türkiye arasındaki sarsılmaz dostluğa zarar vermeyi bir siyasi hedef haline getiren iç muhalefet kısmen başarılı olmuştur'' şeklinde konuştu. Azerbaycan'daki Türk şehitliğindeki bayrakların kaldırılmasının Türk milletini incittiğini ifade eden Aksu, şunları kaydetti: ''Zira orada dalgalanan bayrak iki ülke arasındaki kardeşliğin nişanesidir. Ayrıca bayrak Azeri halkının onuruna emanet edilmiştir. Biz de Azeri bayrağını ve toprağını kendi bayrağımız ve toprağımız gibi aziz biliriz. Umarım Azeri kardeşlerimiz Türkiye ile kardeşliğin değerini ve önemini zedeleyecek bu bayrak tasarrufundan bir an önce vazgeçerler.'' AK Parti olarak siyasi hayatta yerlerini aldıkları günden beri İsrail ile ilişkilere önem verdiklerini dile getiren Aksu, ancak barış sürecinin rayına oturtulamaması ve Gazze saldırılarıyla başlayan sürecin iki ülke ilişkilerine zarar verici bir nitelik kazandığını söyledi. İsrail'in Gazze saldırılarında insani bir trajedi yaşandığına dikkati çeken Aksu, İsrail'in Gazze'ye ablukasının sürdüğünü, insani yardımın bile kısıtlandığını belirtti. Bunun ne Türkiye'nin ne de dünyanın kabul edebileceği bir durum olmadığını kaydeden Aksu, asıl sorunun İsrail ile uluslararası toplum arasında bulunduğunu belirtti. Aksu, ''İsrailli dostlarımızın uluslarararası toplumun ve Türkiye'nin beklentileri doğrultusunda Gazze'deki insani trajediye son vermelerini ve barış sürecini canladırmalarını bekliyoruz'' diye konuştu. ''EN KISA SÜREDE TBMM'YE GELECEK'' Bir gazetecinin 28 Ekimde İstanbul'a gelecek PKK'lılara yönelik bir gösteri düzenlenmemesi konusunda DTP'ye bir çağrınız olacak mı'' sorunu Aksu, ''Tüm konuşmam tamamıyla çağrı. İnsanların dağdan evine gelmesi güzel de bu işi şov haline kimse dönüştürmesin. Bilhassa DTP sorumluluğunu bilsin'' diye yanıtladı. ''TCK'nın 221. maddesinde bir değişiklik yapılacak mı'' sorusu üzerine Aksu, süreçle ilgili yasal düzenlemeler, kanun, yönetmelik ve idari tasarruflar konusunda çalışmaların sürdüğünü, konunun ilk önce TBMM'ye geleceğini, kısa, orta ve uzun vadede yapılmak istenenlerin zaman belli olacağını söyledi. Abdullah Öcalan'ın ''açılımın başarılı olması için benim önümün açılması gerekir'' ifadeleri hakkında değerlendirilmesinin sorulması üzerine Aksu, ''O kendi görüşüdür. Biz kimsenin sözlerine itibar etmiyoruz. Kendi bildiğimiz doğruları yapıyoruz'' dedi. ''28 Ekimde gelecek PKK'lıların siyasi mülteci olması nedeniyle ülkeye girişinde sorun olabilir, bu konuda bir çalışma var mı'' sorusu üzerine Aksu, gelenlerle ilgili düzenlemeleri yetkili bakanların ve idari makamların yaptığını belirtti. ''İstanbul'da da Habur ile benzer görüntüler yaşanması durumunda ne olur'' sorusunu da Aksu, olmamış konularla ilgili konuşmanın doğru olmadığını belirterek, ''Gereği neyse kamoyunu rahatsız etmeyecek şekilde olur'' diye yanıtladı. Aksu, bir başka soru üzerine demokratik açılım sürecinin en kısa sürede TBMM'ye geleceğini bildirdi. İrticayla Mücadele Raporu haberleri hakkındaki yorumunun sorulması üzerine Aksu, konuyu kendisinin de basından öğrendiğini, konunun detayını bilmeden değerlendirme yapmasının doğru olmayacağını kaydetti. + + + + 612199 + Alkollü gençler kaza yaptı: ölü + Kaza, Beyşehir Isparta Karayonun altıncı kilometresinde meydana geldi. Alkollü araç kullandığı öğrenilen Beytullah Demir (19) 42 7330 plakalı otomobiliyle aşırı aşırı hız yaptı. Otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu takla attı. Kazada araç sürücüsü Beytullah Demir olay yerinde yaşamını yitirdi. Kazada ağır yaralanan Yakup Kıtay (18), Enes Aslan (18) iki kişi ise Beyşehir Devlet Hastanesine kaldırıldı. Yaralıların verdiği bilgiye göre, Beytullah Demir ve arkadaşları kiraladıkları 42 7330 plakalı araçla Beyşehir çıkışındaki bir restorana gitti. Burada eğlendikten sonra sabaha karşı dört sıralarında evlerine dönmek isteyen üç arkadaş araç içerisinde sohbet etmeye başladı. Beytullah Demir'in kullandığı araç, Beyşehir girişine iki kilometre kala takla attı. Yaklaşık elli metre sürüklenen araçta sıkışan Beytullah Demir, feci şekilde can verdi. Araçtaki Yakup Kıtay ve Enes Aslan ise Beyşehir Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Beytullah Demir'in internet kafe işlettiği öğrenildi. Öte yandan kazada hayatını kaybeden Beytullah Demir'in babası Sefa Demir'in iki ay önce çalıştığı fırında intihar ettiği ve cesedinin fırın çalışanları tarafından üç gün sonra bulunduğu belirtildi. Polis kazayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı. cihan + + + + 612525 + Akraba kavgası: 25 yaralı + Şanlıurfa'nın merkeze bağlı Örencik köyünde eski muhtar ile yeni muhtarın yakınları arasında dün ''bir evrağın imzalanması'' nedeniyle tartışma yaşandı. Köyde kavga eden iki grup, diğer akrabaları tarafından barıştırıldı. Sabah saatlerinde Bamyasuyu Mahallesi Cumhuriyet Caddesi'nde bir kahvehanede karşılaşan taraflar yeniden tartıştı. Kavgaya dönüşen olayda birbirlerine taş, sopa ve bıçaklarla saldıran grupta bulunan Adem, Mehmet, Yahya, Bakır, Cengiz, Ali, Muhittin, Mahmut, Musa, Ömer, İsa, Sedat ve Hüseyin K. ile adları henüz öğrenilemeyen 12 kişi yaralandı. Olay yerine çağrılan polis ekiplerince yatıştırılan olayın ardından ambulanslar ve özel araçlarla hastanelere kaldırılan yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Polis ekipleri, aralarında tedavisi tamamlanan yaralılardan bir kısmının da bulunduğu 20 kişiyi gözaltına aldı. Bu arada kavganın yaşandığı bölgede bir minibüs ile bazı iş yerlerinin camları hasar gördü. Soruşturma sürdürülüyor. 24 Ekim 2009 + + + + 611986 + Pakistan'da ayrı saldırı: 24 ölü + Pakistan'ın kuzeybatısında bir gün içinde düzenlenen ayrı saldırıda toplam 24 kişi hayatını kaybetti. Başkent İslamabad'dan 50 kilometre uzaklıktaki Kamra'da Pakistan Havacılık Kompleksi'ne giden yol üzerindeki bir kontrol noktasında dün düzenlenen intihar saldırısında kişi öldü. Savaş uçakları ve radar sistemlerinin üretildiği ve bakımının yapıldığı kompleks yakınlarındaki saldırıda ölenlerin bu komplekste çalışmaya giden güvenlik görevlisiyle sivil olduğu belirtildi. İntihar eylemcisinin bisikletle geldiği kontrol noktasında kendini havaya uçurduğu bu saldırıda 13 kişinin de yaralandığı kaydedildi. Bu saldırıdan saatler sonra Güney Veziristan eyaletinin kuzeyindeki Mohmand kentinde teröristlerin yola döşediği antitank mayınına çarpan düğün otobüsünde de 4'ü kadın ve 3'ü çocuk olmak üzere 17 kişi kişi öldü, kişi yaralandı. Peşaver'de de aynı gün içinde bir restoran ve nikah salonunun bulunduğu kampleksin otoparkında bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 15 kişi yaralandı. Pakistan'da bu ay asker, polis ve sivil hedeflere düzenlenen saldırılarda yaklaşık 200 kişi hayatını kaybetti. AA + + + + 612882 + Küresel ısınma sabrımızı taşırma + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Küresel ısınma sabrımızı taşırma Beyoğlu'nda bir grup, küresel ısınmaya dikkati çekmek amacıyla yürüyüş düzenledi. İSTANBUL (A.A) Beyoğlu'nda bir grup, küresel ısınmaya dikkati çekmek amacıyla yürüyüş düzenledi. Galatasaray Lisesi önünde toplanan Küresel Eylem Grubu üyeleri, ellerindeki döviz ve pankartlarla Galata Kulesi önüne dek yürüdüler. Gruptakiler, yürüyüş sırasında 'Küresel ısınma sabrımızı taşırma' ve 'Güneş, rüzgar hemen şimdi' sloganları attı. Galata Kulesi önünde grup adına yapılan açıklamada, buzulların eridiği, kuraklığın her yeri etkilediği belirtilerek, küresel ısınmaya karşı duyarlı olunmadığı takdirde dünyanın canlıların yaşamasına olanak veren yapısının tamamıyla yitirileceği vurgulandı. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612215 + Kaş'a "kış" gelmiyor + Kaş'ın Kalkan, Kapıtaş ve Patara plajlarında çok sayıda yapıyor. Başta İngiliz ve Alman olmak üzere yüzlerce Avrupalı gündüzleri plajı dolduruyor. Patara'da yapan Alman Florine Kohlmayer, altı yıldır aynı bölgeye geldiğini, Ekim ayının son günlerinde güneşlenmek ve denize girmenin kendisi için harika olduğunu söyledi. Alman Sophia Thiesemann da, 'nın Hamburg şehrinden geldiğini belirterek, "Hamburg'ta yağmur vardı, hava çok soğuktu. Özellikle geceleri sıcaklık eksi derecelerdeydi. Patara'da hava çok güzel, ne bunaltıcı sıcak var ne de soğuk. Tam istediğim gibi bir hava var. Denize giriyorum, güneşleniyorum. Harika bir olay bu mevsimde denize girmek" dedi. Eşi ile Patara'da yapan Detler Kopp ise "Burada yapmak bir şans. Severek geliyoruz. Çok sakin, deniz çok güzel. Şu havaya bakın, bizde kış geldi, burada hala yazı yaşıyoruz" diye konuştu. Kızıyla birlikte geldiğini anlatan İngiliz Sharon Hagul de, plajın pırıl pırıl, denizin suyunun da sıcak olduğunu dile getirdi. + + + + 612318 + "PKK'lılar gelmeyecek" + "PKK'lılar gelmeyecek" AA Giriş Saati 24.10.2009 13:24 Güncelleme 24.10.2009 13:25 İstanbul Valisi Muammer Güler, kente 28 Ekim Çarşamba günü terör örgütü üyesi mensuplarının gelişinin söz konusu olmadığını bildirdi. Güler, Avrupa'daki terör örgütü üyelerinin bir kısmının 28 Ekimde İstanbul'a geleceği yönünde bazı haberlere dikkati çekti. Vali Güler, ''İstanbul'a söz konusu tarihte terör örgütü üyesi mensuplarının gelişi söz konusu değildir. Önümüzdeki günlerde İstanbul'a böyle bir giriş söz konusu olmayacaktır'' dedi. Güler, ''Yurt dışından 28 Ekim sonrasında giriş bekleniyor mu?'' sorusuna da ''Onu bilmiyorum ama önümüzdeki günlerde İstanbul'a Avrupa'dan terör örgütü üyelerinin gelişi söz konusu olmayacaktır'' yanıtını verdi. Vali Güler, ''DTP'nin miting için valilikten izin alacağı yönünde açıklamalar var. İzin verecek misiniz?'' sorusu üzerine de şunları söyledi: ''Bazı terör örgütü üyelerinin Habur sınır kapısında teslim olmaları sırasında ortaya çıkan görüntülerin tekrar sergilenmesine kesinlikle izin verilmeyeceğini ifade etmek isterim. Talep nereden gelirse gelsin, hangi örgütten gelirse gelsin kabul edilmeyecektir. Henüz böyle bir talep de intikal etmemiştir. Talebin intikal etmesi halinde dahi bu tür görüntülerin sergileneceği hiçbir etkinliğe izin verilmesi söz konusu değildir. Bu tür görüntülerin sergilenmesine müsaade edilmeyecektir, müsamaha gösterilmeyecektir. Kanunun gereği neyse yapılır. Bu tip gösteriler kanunsuz nitelikte, provokasyona ve süreci siyasileştirmeye yönelik, siyasi bir gösteriye dönüştürme niteliğinde görülmektedir. nedenle suç teşkil eden görüntüleri de içermektedir. Kanun dahilinde bunlara izin verilmeyecektir.'' + + + + 611850 + Hisseli tatlar kampanyası! + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Hisseli tatlar kampanyası! Doritos'un başlattığı “Hisseli Tatlar Kampanyası”, yeni tatlar yaratma konusunda iddialı olan herkesi Doritos'un 4. tadını bulmaya çağırıyor. Doritos'un “Hisseli Tatlar Kampanyası” kapsamında tüketiciler, tüm yaratıcılıklarını konuşturarak Doritos'a yepyeni bir tat bulmaya çalışacaklar. Katılımcılar, buldukları tatları yaratıcı bir isimle adlandıracak ve hafta boyunca Doritos'un www.tytz.com web sitesinde yer alan “Hisseli Tatlar Kampanyası” bölümünden veya 3191'e kısa mesaj atarak kampanyaya katılabilecek. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612765 + Galatasaray zorlanmadı! + Galatasaray zorlanmadı! 24/10/09 17:37 Sarı-kırmızılı takım, Abdi İpekçi Spor Salonu'nda oynanan karşılaşmanın ilk yarısını da 35-32 üstün tamamladı. + + + + 612308 + Vahşi cinayetin sırrı çözüldü + Vahşi cinayetin sırrı çözüldü 24.10.2009 13:58 Mustafa ŞEKEROĞLU AHT İstanbul Sultanbeyli'de elleri bağlandıktan sonra boğazı kesilerek öldürülen ve ardından cesedi yakılan Selahattin Şenli'nin katil zanlısı yakalandı. Şenli'nin markette çalışan 17 yaşındaki T.Ö. adlı genç kızla zorla ilişkiye girdiği gerekçesiyle, kızın sevgilisi Bekir A. tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Şenli'nin son görüştüğü kişi olan T.Ö.'nün ifadesiyle cinayeti çözen polis, genç kızı ve sevgilisi Bekir A.'yı gözaltına aldı. İddiaya göre Selahattin Şenli, daha önce ilişkiye girdiği T.Ö.'nün kendisinden ayrılmak istemesi üzerine kızı tehdit etmeye başladı. Genç kızın "imam nikahla kocam" dediği Bekir A.'ya olayı anlatması üzerine iki sevgili plan yaptı. T.Ö., Şenli'yi ormanlık alana götürdü. Onları takip eden Bekir A., Şenli'yi öldürüp cesedi de yaktı. Gözaltına alınan katil zanlısı Bekir A. ile sevgilisi, ifadeleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevkedilecek. + + + + 612574 + Silah deposu ele geçirildi + Silah deposu ele geçirildi ANKA Giriş Saati 24.10.2009 15:19 Güncelleme 24.10.2009 15:19 Hakkari'nin Çukurca ilçesinde teröristlere ait bir silah deposu ortaya çıkarıldı. Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yapılan duyuruya göre, güvenlik güçleri bu sabah saatlerinde Hakkari ili Çukurca ilçesi dağlık arazi kesiminde arazi arama taraması gerçekletirdi. Gerçekleştirilen operasyon sırasında bölücü terör örgütü mensuplarına ait adet RPG-7 roketatar, adet Kanas keskin nişancı tüfeği, adet Bixi makinalı tüfek, adet Kaleşnikof piyade tüfeği, adet Doçka uçaksavar, 15 adet el bombası, adet 60 mm havan, adet 60 mm havan mühimmatı, adet Kanas şarjörü ve adet Kaleşnikof piyade tüfeği şarjörü ele geçirildi. + + + + 612238 + Güler'den teslim açıklaması + İstanbul Valisi Muammer Güler, Avrupa'daki terör örgütü üyelerinin bir kısmının 28 Ekim'de İstanbul'a geleceği yönünde bazı haberlere dikkati çekti. Vali Güler, ''İstanbul'a söz konusu tarihte terör örgütü üyesi mensuplarının gelişi söz konusu değildir. Önümüzdeki günlerde İstanbul'a böyle bir giriş söz konusu olmayacaktır'' dedi. Güler, ''Yurt dışından 28 Ekim sonrasında giriş bekleniyor mu?'' sorusuna da ''Onu bilmiyorum ama önümüzdeki günlerde İstanbul'a Avrupa'dan terör örgütü üyelerinin gelişi söz konusu olmayacaktır'' yanıtını verdi. Vali Güler, ''DTP'nin miting için valilikten izin alacağı yönünde açıklamalar var. İzin verecek misiniz?'' sorusu üzerine de şunları söyledi: ''Bazı terör örgütü üyelerinin Habur sınır kapısında teslim olmaları sırasında ortaya çıkan görüntülerin tekrar sergilenmesine kesinlikle izin verilmeyeceğini ifade etmek isterim. Talep nereden gelirse gelsin, hangi örgütten gelirse gelsin kabul edilmeyecektir. Henüz böyle bir talep de intikal etmemiştir. Talebin intikal etmesi halinde dahi bu tür görüntülerin sergileneceği hiçbir etkinliğe izin verilmesi söz konusu değildir. Bu tür görüntülerin sergilenmesine müsaade edilmeyecektir, müsamaha gösterilmeyecektir. Kanunun gereği neyse yapılır. Bu tip gösteriler kanunsuz nitelikte, provokasyona ve süreci siyasileştirmeye yönelik, siyasi bir gösteriye dönüştürme niteliğinde görülmektedir. nedenle suç teşkil eden görüntüleri de içermektedir. Kanun dahilinde bunlara izin verilmeyecektir.'' 24 Ekim 2009 + + + + 612141 + Sağlık çalışanları da şiddet görüyor + Erzurum'daki hastanelerde yapılan araştırmada sağlık personelinin yüzde 68.1'inin şiddete çok sayıda maruz kaldığı ortaya çıktı. Adli Tıp Uzmanı Dr. Cemil Beder tarafından Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök'ün danışmanlığında, yataklı tedavi kurumlarında, sağlık çalışanlarına hasta veya hasta yakınlarının uyguladığı şiddet araştırıldı. Prof. Dr. Kök, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özel, devlet ve üniversite hastanelerinde yapılan söz konusu araştırma sonuçlarıyla ilgili bilgi verdi. Araştırma kapsamında yapılan anket yöntemiyle 643'ü kadın 947 sağlık çalışanına şiddete maruz kalıp kalmadıkları, şiddetin nedeni ve şiddete karşı verdikleri tepki yöntemiyle ilgili sorular yöneltildiğini belirten Kök, anket sonuçlarına göre sağlık personelinin yüzde 68.1'nin şiddete maruz kaldığının belirlendiğini bildirdi. Şiddetin yüzde 87 oranında sözel, yüzde 12.2 oranında fiziksel olarak gerçekleştiğini anlatan Prof. Dr. Kök, şiddet görenlerin yüzde 4.3'nün de yaralandığının tespit edildiğini kaydetti. Şiddete uğrayanlar arasında adli makamlara başvuranların oranının ise yalnızca yüzde 4.6 olduğunu belirten Kök, bunun nedeninin doktorların saldırıyı artık olağan karşılamalarından kaynaklandığına dikkati çekti. Prof. Dr. Kök, sağlık çalışanlarının yüzde 33'ünün saldırıyı olağan karşıladığı için, yüzde 28.8'inin adli yargılama sürecinin uzunluğu, yüzde 15.5'inin de tehdit ve zarar görme endişesi nedeniyle şiddet sonrasında bir adli kuruma başvurmadığının ortaya çıktığını bildirdi. ŞİDDETİN NEDENLERİ Ankette şiddetin nedeninin de sorulduğunu belirten Kök, sağlık çalışanlarının yüzde 44.2'sinin ''sağlık sistemi'', yüzde 27.7'sinin ''kişisel sorunlar'', yüzde 17.3'nün ''saldırganın hastalığı'' ve yüzde 2.9'nun ise ''ekonomik'' sebeplerden dolayı şiddete maruz kaldığını belirttiğini bildirdi. Ankete katılanların yüzde 31.7'sinin şiddete karşı ''saldırganı kovma'' şeklinde tepki gösterdiği, yüzde 24.3'nün ''sözel karşılık vererek'' ve yüzde 8.7'sinin de ''güvenlik görevi çağırarak'' müdahale ettiğini anlatan Kök, yüzde 7.5'inin ise şiddete karşı tepkisiz kaldığına dikkati çekti. Anket sonuçlarından, Türkiye'de sağlık çalışanlarına şiddet uygulamasının olağan bir hal aldığının anlaşıldığını ifade eden Kök, şunları kaydetti: ''Sağlığımızın korunması ve hastalıklarımızın tedavisi ve çalışan sağlık mesleği mensuplarının iş yerlerinde uğradıkları şiddettin önlenmesi için siyasi, idari bireysel ve toplumsal duyarlılığı gösterilmesi gerekir. En başta bugün şiddetin yaşanmasındaki temel sorunlardan biri olan sağlık sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerekir.'' ''MEDYAYA ÖNEMLİ GÖREV DÜŞÜYOR'' Sağlık çalışanlarına herkesin sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kök, medyaya önemli görev düştüğünün altını çizdi. Kök,şöyle devam etti: ''Özellikle medya, saldırganlık ve şiddetin önlenmesi için yayınlar yapabilir. Şiddeti özendiren yayınlara yer verilmemeli. Medya, hasta haklarında olduğu gibi sağlık çalışanlarının hakları konusunda da vatandaşa bilgi vermeli. Ayrıca hasta ve doktor arasında iletişim sorunu var. Bu sorunun çözümü için tıp fakültelerinde doktor adaylarına iletişim becerisi dersi verilmesi gerekir.'' + + + + 612383 + Çiçek: Terör sektör haline geldi + a, özellikle Türkiye'de bir sektör haline geldiğini, bu sektörden istifade eden siyasi rantçılar bulunduğunu ve bunların varlık sebebinin terör olduğunu vurgulayan Çiçek, ''Türkiye'nin ne büyük bir belayla uğraştığını milletimiz daha iyi görüyor. Bağrına taş basarak bütün olumsuzluklara, bütün sorumsuzluklara, bütün şirretliklere rağmen bu sürecin başarıyla sonuçlanabilmesi noktasında azami, çabayı, gayreti ve toleransı gösteriyor'' görüşünü ifade etti. Bakan Çiçek, Türk Dünyası Yazar ve Sanatçılar Vakfının (TÜRKSAV) 13'üncüsünü düzenlediği ''Türk Dünyasına Hizmet Ödülleri Töreni'nden ayrılırken, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çiçek, bir gazetecinin ''Son gelişmelere paralel olarak muhalefet de sertleşiyor'' sözleri ve bu konudaki görüşünü sorması üzerine, eleştirinin bir hak olduğunu, belli bir seviyede, belli bir çerçevede kaldığı sürece yapılan eleştirilerin faydalı olduğunu söyledi. Eleştirilerin tahrik boyutuna taşınmaması gerektiğini vurgulayan Çiçek, sürecin kolay olmadığını, kolay olmayacağını her zaman ifade etmeye çalıştıklarını belirtti. Çiçek, Türkiye'de kardeşliğin, birliğin, beraberliğin tesisi konusunda büyük bir çabanın ve gayretin içerisinde olduklarına işaret eden Çiçek, şöyle devam etti: ''Herkesin bunu anlaması lazım ama bu süreç maalesef istemediğimiz gelişmelere de açıktır. Çünkü Türkiye büyüdükçe, Türkiye geliştikçe, Türkiye birlik ve beraberliğini pekiştirdikçe bundan rahatsız olanlar var. Hep ifade etmeye çalıştık ki terör maalesef tüm dünyada, özellikle ülkemizde bir sektör haline gelmiştir. Terör örgütleri de yasa dışı vergi mükellefi olmayan holdingler konumundadır. Dolayısıyla bu sektörden istifade eden siyasi rantçılar var. Varlık sebepleri terördür. Terör ortadan kalkarsa, ikinci plana iterlerse bunların siyasette gerekçeleri kalmıyor. Terör, aynı zamanda bir ekonomik sektördür. Bundan istifade eden pek çok kesim vardır. Dünyadaki ve bölgemizdeki uyuşturucunun boyutuna baktığımızda bunun arkasında büyük ölçüde şimdi Türkiye'nin uğraştığı terör örgütü vardır. Nihayet bunu da dünya anlamaya başlamıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin ne büyük bir belayla uğraştığını milletimiz daha iyi görüyor. Bağrına taş basarak bütün olumsuzluklara, bütün sorumsuzluklara, bütün şirretliklere rağmen bu sürecin başarıyla sonuçlanabilmesi noktasında azami, çabayı, gayreti ve toleransı gösteriyor. Herkesin bunu çok iyi anlaması lazım. Herkese sorumluluk düştüğü kanaatindeyiz. İnşallah bugünler geride kalacaktır.'' + + + + 612352 + Türkiye, gelişen pazarların kıdemli oyuncusu oldu + Türkiye'nin 30 yılı aşkın bir süredir serbest pazar uygulamasını geliştirmek için çalıştığının altını çizen Özince, bu deneyimin kümülatif faydalarının meyvesinin şimdi toplanmaya başladığını kaydetti. Türkiye'yi 'gelişen pazarların kıdemli oyuncusu' olarak niteleyen TBB Başkanı, "Türkiye gelişen pazarlar ile gelişmiş ekonomiler arasında yer alıyor, bundan dolayı beklenmedik seviyede yabancı sermaye girişine tanık oluyoruz." diye konuştu. FTSE Global Markets, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince'nin açıklamalarını ekim sayısının kapağına taşıdı. Derginin, 'İş Bankası sakin güç' başlığıyla verdiği haberde, aynı zamanda Bankalar Birliği'nin başkanlığını da yürüten Özince'nin, Türk bankacılık sektörü ve krizin etkileri konusunda yaptığı değerlendirmelere ve geleceğe yönelik öngörülerine yer verildi. İçinden geçilen dönemi, 'fırsatlar zamanı' olarak nitelendiren İş Bankası'nın genel müdürü, "Hem ülkeye gelen doğrudan ve dolaylı yatırımlar hem de içteki büyüme ivmesi düşünüldüğünde ülke ve bankacılık adına çok değerli fırsatların olduğu bir dönem içindeyiz. Bu bağlamda hem İş Bankası, hem de genel olarak bankacılık sektörü bir bütün olarak bu anlamlı büyümeyi hazır bir şekilde bekliyor." dedi. Özince, İstanbul'un da bölgenin finansal merkezi olma potansiyeli taşıdığını aktardı. İSTANBUL CN + + + + 612530 + Kiloyla ayakkabıya hücum ettiler + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Kiloyla ayakkabıya hücum ettiler İSTANBUL Şişli'den sonra Bakırköy'de de mağaza açan bir ayakkabı firması, liradan ton ayakkabı sattı. Kiloyla ayakkabı satıldığını öğrenen vatandaşlar, ucuz ayakkabılara hücum etti. Mağazada sergilenen ayakkabıları sepetlere dolduran vatandaşlar, terazilerin önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Şişli'de bir hafta önce açılan mağazada kilosu liradan yaklaşık ton ayakkabı satan bir firma, uygulamayı Türkiye geneline yayacak. Tamamen Türk malı ayakkabıların satıldığı mağazaların ikincisini Bakırköy'de açan firma, yoğun ilgiden memnun. Firma yöneticisi Fatih Celep, "Açılış nedeniyle düzenlediğimiz kilosu liradan ayakkabı satış kampanyasına ilgi beklediğimizden de fazla oldu. Vatandaşlar neredeyse birbirilerini ezecek. Depolarımızda talebi karşılayacak miktarda ayakkabımız var. Türk malı ayakkabıların TL'den satılabileceğini göstermek için böyle bir kampanya yaptık. Kalitesiz Çin malına para verenler aynı paraya Türk malı ayakkabı alabilecek. İndirimli satışlarımız bundan sonra da devam edecek." diye konuştu. Celep, bundan sonraki indirimli mağazaları Adapazarı ve Eskişehir'de açacaklarını söyledi. Bu arada, kilosu liradan satışa sunulan ayakkabılardan almaya çalışan vatandaşlar izdihama yol açtı. Bakırköy İstanbul Caddesi'nde açılan mağazaya doluşan vatandaşlar, sepetler dolusu ayakkabı aldı. Tezgahlardan ayakkabı alırken ezilme tehlikesi geçiren müşteriler, doldurdukları sepetlerini teraziden geçirdi. Kilo karşılığı ödeme yapan vatandaşlar, kampanyanın yararlı olduğunu ancak kalabalık nedeniyle ayakkabı almakta zorlandıklarını söyledi. Sepetini dolduran bir müşteri, "Çok zor oldu ancak 8-10 çift ayakkabı alabildim. Bunların bir kısmını yakınlarıma hediye edeceğim." dedi. Bazı vatandaşlar da, "Ayakkabıları kendimiz, çocuklarımız ve yakınlarımız için aldık, ancak alırken izdiham nedeniyle çok zorlandık." şeklinde konuştu. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 611613 + Okada: Üs Okinava'da kalmalı + İBRAHİM KARAGÜL Okada: Üs Okinava'da kalmalı TOKYO (A.A) Japonya Dışişleri Bakanı Katsuya Okada, ABD'nin Okinava adasındaki hava üssünün taşınmasına gerek olmadığını söyledi. Ülkeyi ziyaret eden ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen'la görüşmesinin ardından Bakan Okada, 'Okinava adasındaki Futenma hava üssünün adadan taşınması gibi bir seçenek olmadığını' söyledi. 'Başka bir fikir üzerinde çalışmak Okinava halkının yararına olmayacak' diyen Okada, konunun acilen çözülmesi gerektiğini kaydetti. İki ülke arasında anlaşmazlık ya da ciddi sorunlar olduğunu düşünmediğini söyleyen Okada, 'Aşırı tepki göstermeye gerek yok. ABD'nin, bir anlaşma yapılmış diye her şeyi kabul edemeyeceğimizi anladığını düşünüyorum' diye konuştu. Oramiral Mullen ise 2006 yılında yapılan anlaşmadan sapılmadığını söyledi. Mullen, 'Askeri bakış açısıyla, yapılmış anlaşmalar üzerinden hareket etmek çok önemli' dedi. ABD Başkanı Barack Obama 12-13 Kasım tarihleri arasında Japonya'yı ziyaret edecek. Amerikalı yetkililer gezi öncesi üs sorununu çözmeye çalışıyor. 23.10.2009 DÜNYA + + + + 612850 + Emre ve Lugano çalışmayı tamamlayamadı + Emre ve çalışmayı tamamlayamadıİSTANBUL (A.A) ’de yarın yapacağı derbisinin hazırlıklarını tamamlayarak, tesislerinde kampa girdi.          Teknik direktör yönetiminde Can Bartu Tesisleri’nde basına kapalı gerçekleştirilen antrenman, yaklaşık saat 50 dakika sürdü.          Antrenmanın başında saha ortasında toplanan oyunculara yönelik bir konuşma yapan Daum, "Yarınki maçta kendi gücümüzü sahaya yansıttığımız sürece  bir problem yok. Kendi gücümüzü sahaya yansıtmamız bize yeter" dedi. Daha sonra sözü alan Roland Koch, alışılmış motivasyon konuşmasını yaptı. Ancak boğaz enfeksiyonu nedeniyle Koch’un sesinin kısık çıkması, oyuncular arasında gülüşmelere neden oldu. Koch, tüm oyunculara, "Bizim takımım��z, bizim gücümüz" sloganını söyleterek konuşmasını tamamladı.          Daha sonra Daum için kupalı yapıldı. Daum’un kupasından, oyuncuların kendisine hediye ettiği bir saat çıktı.          -ANTRENMAN-          Koşu, ısınma ve koordinasyon hareketleriyle başlayan antrenmanın başında, futbolcular 5’e top kapma çalışması yaptı.          Daha sonra iki gruba ayrılan sarı-lacivertliler, teknik ve taktik çalışmalar gerçekleştirdi. Antrenman, dar ve geniş alanlarda yapılan çift kale maçlarla sona erdi.          -EMRE VE TAMAMLAYAMADI-          Antrenmanın son bölümünde kaleci Mert ile girdiği sırasında sakatlık geçiren Emre ile sağ ayağında ağrıları olan  antrenmanı tamamlayamadı.          Kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık, her iki oyuncunun da tedavilerine başlandığını söyledi. İki futbolcunun durumlarının yapılacak kontrollerden sonra netlik kazanacağı öğrenildi.          Antrenmana, sakatlığı bulunan Deivid dışında tüm oyuncular katılırken, Brezilyalı antrenman başlamadan önce bireysel oyuncu antrenörü Dolu Arslan gözetiminde başladığı çalışmasını, idman devam ederken de sürdürdü.          Sarı-lacivertliler, tesislerde toplu olarak yenilen akşam yemeğinden sonra kampa girerek maç saatini beklemeye başladı. . . + + + + 612653 + Karın ağrısı ile gitti, organlarının ters tarafta olduğu anlaşıldı + ile gitti, organlarının ters tarafta olduğu anlaşıldıHalil BAYRAM/TRABZON, 'da nedeniyle hastaneye başvuran 17 yaşındaki Arif Aktürk'ün organlarının ters tarafta olduğu anlaşıldı. Bu durumun 35- 40 bin hastada görüldüğü belirtildi. Of İlçesi'nde oturan Arif Aktürk, karın ağrısı şikayetiyle Of Devlet Hastanesi'ne gitti. Şikayetleri dinleyerek ilk etapta gence apandisit teşhisi koyan doktorlar, ağrının vücudun sağ tarafında değil de solda olması nedeniyle şaşırdı. Muayene sırasında kalbin atışının da göğsün sağ tarafından gelmesi üzerine doktorlar, bunun üzerine Aktürk'ün röntgenini çekti. Çekilen röntgenlerde Aktürk'ün tüm organlarının ters tarafta olduğu tespit edildi. Hastanın karın ağrısı nedeniyle başvuruda bulunduğunu anlatan Op.Dr. Halil Afşin Taşdelen, şöyle konuştu: “Önce apandisit olduğunu düşündük. Ama ağrı normal olması gereken yerde değil tam ters taraftaydı. Muayene ederken de kalbin sağ tarafta olduğunu saptadık. Bunun üzerine muayeneyi biraz daha derinleştirip gerekli tetkikleri yaptırınca, sadece kalbin değil tüm organlarının aynadaki görüntü gibi ters tarafta olduğunu anladık. Ağrısı nedeniyle apandisit ameliyatı yaptık. Gecikmiş vaka olmasına rağmen hastanın durumu çok iyi. Bu durum 35-40 bin hastada görülüyor. Hasta bir sağlık kurumuna başvurmadıkça bunu anlayamaz. Bunu bir hastalık olarak düşünmemek lazım. Bu durum anne karnındayken ortaya çıkıyor. Organlarının geliştiği yapı saat yönüne dönerek gelişimini tamamlıyor. Bu kişilerde ise aynadaki görüntü gibi saat yönüne doğru dönerek gelişim gösteriyor. Diğer organlarını da muayene ettik ve hiçbir problem görmedik. Böyle hastalar normal yaşamlarını sürdürüyor.” Arif Aktürk ise, “Ben de duyunca çok şaşırdım. İlk başta korktum fakat doktorlar bunun olasılığında bahsederek herhangi bir sorun olmadığını söyleyince rahatladım” diye konuştu. . + + + + 612485 + Bursaspor'un konuğu Belediyespor + Timsah'ın iştahı kabardı Sezonun flaş takımı zirve yarışında önemli bir sınav verecek. Belediye'yi yıkmanın planlarını yapan Bursa, yarın da gözünü Fenerbahçe-Galatasaray maçına dikecek. Derbiden çıkacak her sonuç da Yeşil-Beyazlılar'ın işine gelecek. BURSASPOR-İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR 0-0 BURSASPOR İSTANBUL B.B Hakemler: Koray Gencerler, İsmail Şencan, Arkın Akgöl Stat: Atatürk Saat: 16.00 Yayın: Lig TV Tümspor + + + + 612050 + M.J.'in Warhol tablosu açık artırmada + 'un Andy Warhol tarafından yapılan bir portresi, 10 Kasım'da New York'ta satılacak. Christie's evi tarafından düzenlenecek satışta portrenin 500 bin ile 700 bin arasında bir fiyata alıcı bulucağı tahmin ediliyor. 76 santimetreye 66 santimetre boyutlarındaki portre, Warhol'un 1984'te yaptığı Jackson tabloları arasında yer alıyor. Jackson portresinde saçlarında kırmızı ve sarı ışıltılarla Thriller albümünü çıkardığı dönemde giydiği ceketiyle resmedilmiş. Christie's yetkilileri, tabloyu satmak isteyen kişinin, Jackson'ın bu portresini 1990'lı yıllarda Andy Warhol Vakfı'ndan satın alan özel bir koleksiyoncu olduğunu kaydetti. New York'taki bir sanat galerisi, Jackson'un yine Warhol tarafından yapılmış bir portresini geçen ağustos'ta kimliğini açıklamadığını bir kişiye satmıştı. Galerinin açıklamadığı portrenin satış fiyatının bir milyon dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor. + + + + 611697 + Futbol bu işte! + Ercan Güven Ters KöşeFutbol bu işte! 24 Ekim Cumartesi 2009 Tanımam etmem, selamsız sabahsız küt diye sordu:  -Derbiyi kazanan, şampiyon değil mi? Zaten canım sıkkın; ağzımdan çıktı: “Şampiyon çoktan belli oldu sevgili kardeşim. Kutlamaları bile yapıldı”! -Nasıl yani! “Şampiyonlar pırıl pırıl üniformalarını giyip otobüsün üstünde ’den girdiler ve ’ın dünya üçüncülüğünden beri görülmemiş bir coşkuyla karşılandılar, görmedin mi?.. Neyse yakında ’da tekrarlanır; izlersin”. Kös kös gitti. İki kuruşluk zevki vardı, onu da benim huysuzluğuma kurban verdi. Sinir uçları iltihaplanmasına “zona” diyorlardı galiba... Memleket zona... Ben de tabi. *  *  Dün biri geldi: -Abi iki birayla trafik çevirmesine yakalandım, beş kuruşsuz kaldım. “’lıyım deseydin!.. Cezayı boş ver, evine eskortla giderdin” dedim. Bu kadar laçka durumdayız yani. Roman olur başımıza gelenler. yüzden ilaç gibi geldi Rumenler. Futbol bu işte... Derdini unutturacak, yüzünü gülümsetecek, yüreğinde devrilen “gelecek çınarları” yerine birkaç “neşe fidanı” filizletecek. Yoksa... Futbol bile kavgalara hüzünlere vesile oluyorsa, koyverin gitsin. *  *  Bükreş’i severdim... Steaua’sını da Dinamo’sunu da. Ama artık tapıyorum onlara. Maç bitmiş, ’ye yenilmiş, çift sıra alkışlıyorlar bizimkileri. Hani öyle dehşetli bir üstünlük de yok oyunda. Tersi olsa, koridorda takım arkadaşına dalan Emre ne yapardı rakiplerine?.. Helal olsun Rumenlere. Ya Ali Sami Yen’deki Bükreş?.. Gol beş, neşe gani. Futbolculara moral, teknik direktörlere özgüven, taraftara huzur. *  *  Bitmedi... Has Fenerbahçeli ’in futbol elitleriyle birlikte ’a destek gezisi ve Beşiktaş Başkanı ’in Bükreş’e iade-i ziyareti. Bunun adı “medeniyet”. Hem de tam ihtiyaç duyduğumuz anda... Bakmayın siz eden Beşiktaşlılar’a. Derenin yönü fark etmez; onlar Demirören’i yemeye niyetli. Bıraksınlar bu demode işi.  *  *  Futbol bu işte... Zona olan memleketin sinir uçlarına merhem sürmek için var. Dostluğu pekiştirmek için... Kazanma duygusunu tetiklemek için. Fazla yük bindirmeyeceksin üzerine; ’la aramızı düzeltmek gibi, ’da terörü bitirmek gibi... ile aran bozulup, otobüsün üzerinden Mekap’larını burnuna dayarlar sonra.    Fazla da küçümsemeyeceksin. Sevimli olduğunda toplumsal huzur unsuru oluyor bir yere kadar. Başka işler için kullanmasalar daha da işe yarar ya; neyse. *  *  Yarın derbi... mı yener Fenerbahçe mi? Ev sahibinin sol kanadı, misafirin sağ kanadı. Ön liberolar ve hocaların zekası. Gündemde ne yok? “Fenerbahçeliler Galatasaraylılar’ı döver mi!?” Hem de ’nin infial içinde olduğu bu günlerde. Açıkça yazayım... Tamamen şu hafta ’da yaşadıklarımız yüzünden bu yumuşama. Futbolun ve futbol adamlarının güzel bir tablo çizmesiyle...  Silopi’den otobüsün üzerinde giren “şampiyon” takım, “taraftarları” tarafından kutsanırken ve şu güzelim yarımada düdüklü tencereye dönmüşken, futboldan gelen bu pansuman biraz olsun içimizi açtı neyse. (303 yazı) + + + + 612051 + Türkiye'nin adalarına okuyucu ödülü + 'nin önde gelen gezi dergilerinden "Condé Nast Traveler" Bozacaada ile Türkiye'nin Ege'deki diğer adalarını "okuyucu ödülüne" layık gördü. Derginin "Turizmde İlk 100-Dünyanın En İyileri-Okuyucu Ödülleri" çerçevesinde en iyi 10 Avrupa adası sıralamasında Türkiye'nin adaları ikinci sırada yer aldı. New York Kültür ve Tanıtma Ataşeliğinden yapılan basın açıklamasında, "trend belirleyici gezi dergileri arasında gösterilen ve bir milyonun üzerinde sirkülasyonu bulunan Condé Nast Traveler dergisinin okuyucu ödülleri sayısının, her yıl yayımlandığı ve Amerikalı turistlerin seyahatlerini şekillendirirken başvurdukları kaynaklar arasında gösterildiği" belirtildi. + + + + 612158 + 15 gündür kayıp kadın ölü bulundu + Ordu'nun Kumru ilçesinde 15 gündür kayıp olan 94 yaşındaki Fatma (Fadik) Eygay'ın cesedi bulundu. 15 gün önce esrarengiz bir şekilde kızının evinde iken kaybolan ve tüm aramalara rağmen bulunamayan yaşlı kadının cesedi bir ağacının dibinde bulundu. Olayın duyulmasından sonra Ortaca köyü adeta mateme büründü. Akşam saatlerine doğru köylülerin de olay yerine gelmesi ile ortalık birbirine karıştı. Oğulları, kızları, gelinleri ve torunlarının adeta sinir krizleri geçirdiği olay mahalline intikal eden Kumru İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri de zor anlar yaşadı. Normal şartlarda insanların çıkamayacağı bir mevkide bulunan ceset, jandarmanın gelmesi ile güvenlik çemberine alındı. Kumru Cumhuriyet Savcısı Yahya Tosun, güçlükle ulaştığı olay yerinde yaptığı incelemeden sonra Jandarma Olay Yeri İnceleme Ekiplerini olay yerine çağırdı. Bu arada cesedin bulunduğu noktaya normal şartlar altında insani ulaşımın mümkün olmadığı, yaşlı ve hasta kadının ise hiç ulaşamayacağı kanısına varıldı. Fatma Eygay'ın cesedi incelenmesi için Trabzon Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, olayla ilgili soruşturma çok yönlü olarak sürdürülüyor 15 GÜNDÜR KAYIPTI Ortaca köyünde kızıyla birlikte yaşayan Fatma (Fadik) Eygay, 15 gün önce bulunduğu evden esrarengiz şekilde kaybolduğu haberi üzerine arama tarama çalışmaları başlatılmıştı. Ordu ve Samsun Valiliği Arama Kurtarma ekiplerinin de katıldığı arama çalışmalarından bir sonuç alınamamış, ancak yaşlı kadına ait iki adet başörtüsü cesedin bulunduğu noktaya ters orantılı yerlerde bulunmuştu. Kumru Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili yürüttüğü soruşturma çerçevesinde yaklaşık 30 kişinin ifadesine başvurmuştu. + + + + 611883 + Erdoğan İsrailli vekile sert çıktı + Erdoğan İsrailli vekile sert çıktıİSTANBUL AA 24.10.2009 Parlamenterler Asamblesi 4. Genel Kurulu’nun açılışına katılan Başbakan Erdoğan, toplantıda yanına gelen ve Filistinlileri kastederek, “Onlar da çocuk öldürüyor” diyen İsrailli parlementere sert çıktı Erdoğan, ’de yaşananların tüm ’i etkilediğini belirterek, “Gazze’deki drama sessiz kalarak Akdeniz’i bir barış gölü haline getiremeyiz. Bunları kitle imha silahları ile vurmaya yönelik adımlara karşı sessiz kalınamaz. Bu insani bir sorundur ve insani olarak tavrımızı ortaya koymamız gerekiyor” dedi. Erdoğan, soru üzerine İsrailli parlamenter ile ne konuştuğunu şöyle anlattı:  ‘Savunmasızlar’ “Benim ona söylediğim şu: Onlar da öldürüyor, ne kadar öldürüyor, siz ne kadar öldürüyorsunuz. Bunlar savunmasız insanlar. Kullandığınız fosforlu bombalar. Yani bunlar orantısız güç noktasında kalkıp da ’le mukayese edilebilir mi? Yani Filistin’in savunma noktasında gücü nedir, diğerlerinin, ’in savunma imkânı, gücü nedir? Bugün İsrail’in dünyada farklı bir yeri var. İsrail dünyada silahı olan bir ülke durumunda. Ben bunu gizleyeyim mi? Yani ben aramızdaki münasebet sebebiyle söylemeyeyim mi? Ben -i kelamdan pek hoşlanmam. Gerçek neyse bu gerçeği söylemek zorundayım.” + + + + 612076 + F.Bahçe ve Efes'ten kötü başlangıç + Fenerbahçe, sahasında İspanyol ekibi Barcelona karşısında fazla bir varlık gösteremedi ve salondan 23 sayı farkla mağlup ayrıldı: 82-59. Sezonun en iddialı takımlarından biri olarak gösterilen Efes ise Litvanya deplasmanında hayal kırıklığına yol açan bir oyundan sonra Lietuvos Rytas önünde yenilgiden kurtulamadı. maçı deplasman, 6'sını da ev sahiplerinin kazandığı haftada en ilginç skoru İtalya'nın Montepaschi Siena takımı elde etti. Siena, Hırvat temsilcisi Cibona Zagreb'i 40 sayıda tuttu ve rakibine tam 45 sayı fark yaptı: 85-40. Zagreb, kaydettiği 40 sayıyla, lig tarihinin bir maçta en düşük skora ulaşan takımı oldu. 1. hafta sonunda 2'şer puan ve averajla Yunanistan'dan Grubu'nda Olympiakos ve Grubu'nda Panathinaikos, Grubu'nda İtalya'nın M.Siena ve Grubu'nda İsrail'in Maccabi Tel Aviv takımı lider durumda bulunuyor. + + + + 612085 + Ecezalı oyuncularının bulunduğunu belirterek, takımının 18 kişilik kadroyu bile çıkartamadığskişehirspor kimseden korkmaz + Eskişehirspor'un Beşiktaş maçına en iyi şekilde hazırlandığını ifade eden Çalımbay, şöyle konuştu: "Beşiktaş maçındaki tek düşüncemiz galibiyettir. Beşiktaş maçına eksik kadroyla yakalanmamıza rağmen galibiyete kilitlendik. Bazı mevkilerden değişiklik yapacağız. Orta sahada sürpriz oyunculara şans vereceğim. Kim oynarsa oynasın Beşiktaş maçını kazanmak için savaşacak. Beşiktaş maçını kazanıp ligdeki yolumuza devam etmek istiyoruz. Beşiktaş, çok iyi ve ligin en iyi kadrosuna sahip bir takım. Ancak, Beşiktaş'tan korkmuyoruz. Bizde korku denen şey asla olmadı. Adeta birinci adam durumundaki taraftarımız da Beşiktaş maçında takıma gereken desteği verecektir." Çalımbay, daha önce ilgilendikleri Ankaraspor'un futbolcusu Tita'nın Antalyaspor ile anlaştığı için gerçekleşme olasılığının kalmadığını belirterek, lige verilen devre arasında takıma takviye yapmak istediklerini sözlerine ekledi. MEHMET KURU ESKİŞEHİR + + + + 612346 + "Aşı Yaptırmayın" Diyenlere Yanıt + "Aşı Yaptırmayın" Diyenlere Yanıt Akdağ: "Domuz gribi aşısı yaptırmayın diyenler bunun hesabını verirler." Yayına Giriş: 24.10.2009 13:13:32 Güncelleme: 24.10.2009 13:13:32 İlk parti domuz gribi aşıları Türkiye'ye geldi. Aşılarla ilgili tartışmalar sürüyor. Saglık Bakanı Recep Akdağ, "domuz gribi aşısını yaptırmayın" diyenlere seslenerek, herhangi bir olumsuz sonuçta hukuka başvuracaklarını söyledi. Bakan Akdağ, "domuz gribi aşısını yaptırmayın" diyenlere, bu işin olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Akdağ, "Vatandaşım yarın gelse bana deseki ben televizyonda falanca kişiyi seyrettim. Şu siyasetçiyi veya kişiyi, ısrarla bu aşıyı yaptırma dedi. Ben onun yüzünden aşıyı yaptırmadım çocuğuma, çocuğumu da kaybettim. Ben Sağlık Bakanı olarak ona suç duyurusunda bulunacağım savcılıklara. Bunu şimdiden açıkça ilan ediyorum" dedi. + + + + 612042 + Nursultan Nazarbayev'e 'Avrasya nişanı' + TÜRKSOY'un Ankara'daki genel merkezine gelişinde Nazarbayev'i, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Kazakistan'ın eski Kültür Bakanı ve TÜRKSOY Genel Müdürü Düsen Kaseinov karşıladı. Konuk cumhurbaşkanı, merkezde açılan fotoğraf sergisini gezdi. Buradaki kitaplarla ilgili bilgi aldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmede Kazakistan'da bir Türk kültür merkezi kurulması, burada kültür, tarih ve müzik araştırma merkezlerinin oluşturulmasının gündeme geldiğini açıkladı. Nazarbayev, TÜRKSOY'a üye ülkeler ile bazı ülkelerin Ankara büyükelçileri ve TÜRKSOY ile iş yapan kurum temsilcileriyle hatıra fotoğrafı çektirdi. Kısa bir keman dinletisi sunan 11 yaşındaki Elvin Ganiyev'i tebrik etti. ÇATIŞMA YERİNE İŞBİRLİĞİNİ TERCİH EDEN LİDER Ziyaret sırasında Nazarbayev'e Diyalog Avrasya Platformu tarafından "Avrasya nişanı" verildi. Platform Dönem Başkanı ve Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı Nurlan Orazalin, Eşbaşkan Harun Tokak, Onursal Başkan ve Rusya Bilimler Akademisi Üyesi Rostislav Ribakov, Türkiye Komitesi Başkanı Prof. Dr. Naci Bostancı, platform üyesi Meclis Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Mehmet Sağlam'ın yer aldığı nişan takdim töreninde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen de hazır bulundu. Eşbaşkan Harun Tokak, yaptığı konuşmada Nazarbayev'in görev üstlendiği günden bu yana, ülkesinde, Asya'da ve tüm dünyada kültürlerarası ilişkilerde diyaloğu, karşılıklı saygıyı, birlikte yaşama anlayışını yerleştirmek için kararlı politikalar uyguladığını belirtti. "Sayın Nazarbayev, liderliğiyle, çatışma ve gerilim ortamından barışı ve işbirliğini çekip çıkartan seçkin yol göstericilerden birisi olmuştur." dedi. Tokak, nişanın Nazarbayev'e verilmesinin platformun değişik ülkelerde yer alan aydınlarının ortak kararı olduğunu da açıkladı. Konuşmanın ardından Nazarbayev'e "Avrasya nişanı" vakıf yöneticileri ve diğer katılımcılar önünde takdim edildi. İstanbul'daki Okan Üniversitesi de ilk fahri doktorasını Kazakistan lideri Nazarbayev'e verdi. ANKARA,ZAMAN + + + + 612871 + Türkiye'de domuz gribinden ilk ölüm + Bakanlık, bu kişinin Türkiye'de H1N1 virüsünden hayatını kaybeden ilk kişi olduğunu açıkladı. Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden konuya ilişkin yapılan açıklama şöyle: "Pnömoni (zatürre) teşhisiyle Ankara'daki bir hastanemizde takip ve tedavisi sürdürülen 29 yaşındaki bir vatandaşımız, gelişen ani solunum yetmezliği sebebiyle maalesef hayatını kaybetmiştir. Alınan numunelerde pandemik A(H1N1) virüsü tespit edilmiştir. Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan bu vaka, ülkemizde pandemik A(H1N1) sebebiyle kaybettiğimiz ilk kişidir." Toplam vaka sayısı 958 Açıklamada, bu akşam saat 20.00 itibariyle Türkiye'de pandemik A(H1N1) toplam vaka sayısının 958'e ulaştığı bildirildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Vatandaşlarımızın korunma tedbirlerine özenle riayet etmesi, grip belirtileri olan çocukların okul ve dershaneye gönderilmemesi, hastalık belirtisi olanların evlerinde istirahat etmeleri gerekmektedir. Ancak genel durumda kötüleşme, solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, günden fazla süren ateş, ciddi ve sürekli kusması olan vakaların beklemeden doktora müracaatları büyük önem taşımaktadır." Açıklamada, gelişmelerin kamuoyuyla paylaşılmaya devam edileceği kaydedildi. + + + + 611941 + KURŞUNKALEM 'Altın Portakal'da gizlenen skandal + "Altın Portakal"ı düzenleyen AKSAV gibi görünse de aslında bu festivalde davul da, tokmak da Antalya Büyükşehir Belediye başkanlarının elinde... Çünkü Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçilenler AKSAV'ın da doğal üyesi sayılıyor. AKSAV'ın kağıt üzerinde bir başkanı olsa da asıl belediye başkanları vakfın başkanlığını yapıyor. 29 Mart yerel seçimlerinde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı AK Partili Menderes Türel'in elinden alan CHP'li Prof. Dr. Mustafa Akaydın, AKSAV'ın da doğal başkanı oldu. Akaydın, belediyede olduğu gibi AKSAV'a da kendi adamlarını yerleştirdi. Akaydın, AKSAV'da ilk iş olarak Vecdi Sayar'ı genel sanat yönetmeni yaparak işe başladı. Sayar da "Başkan"ı adına AKSAV'daki gerekli kadrolaşmayı yaptı. Sayar'ın asıl bombası da festivalin "Açılış, Onur Ödülleri ve Kapanış Törenleri Sahne Gösterileri"ni yapacak kişiyi seçiminde patladı. Sayar, ekibindekilere "Bu amaçla teklif toplayalım." dedi. İlk teklif Sayar'ın İstanbul'dan getirdiği Pİ Prodüksiyon'dan geldi. Şirket, söz konusu işler için 750 bin liralık teklif verdi. Kültür Bakanlığı Temsilcisi olarak AKSAV'da görev yapan Cengiz Barut, teklifin ele alındığı yönetim kurulu toplantısında, "Bu fiyat çok... Başkalarından da teklif alalım." diye itiraz etti. Ve Cengiz Barut, "Benim de tanıdığım bir firma var. Denizbank'ın ve Vestel'in işlerini yapıyor." deyip şirketten teklif istedi. Julven, aynı iş için 250 bin lira teklif edince AKSAV'ın genel sanat yönetmeni ilk darbeyi yedi, ama pes etmedi. Pİ Prodüksiyon bu kez teklifini 80 bin liraya indirdi. Tabii bunu yaparken birçok kalemden de kesintiye gitti. Şirket ilk teklifinin neredeyse KDV'sinin bile altında teklif verince yönetim de mecburen işi ona verdi. Ve ikinci bomba! leyi alan şirketin patronu, Vecdi Sayar'ın hayat arkadaşı Özdem Petek çıkmasın mı? (: Habertürk'ün önceki günkü 2010 Ajansı'nda yolsuzluk başlıklı haberinde Vecdi Sayar şirket ortağı olarak gösteriliyor.) "Altın Portakal Ödülleri"nin dağıtıldığı fiyasko geceye işte AKSAV'ın Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar'ın hayat arkadaşı Özdem Petek "yapımcı" olarak imza attı. Böyle bir skandala AK Partili bir belediye imza atsaydı, yerel ve ulusal medya ortalığı yıkardı. Ama şimdiye kadar kimseden ses çıkmadı. Kol kırıldı, yen içinde kaldı! *** Ermenice şarkının çıkardığı kriz Film eleştirmeni Alin Taşçıyan'ın 20 Ekim Salı günü Star gazetesindeki yazısına dikkatinizi çekmek isterim. İşte Taşçıyan'ın yazısı: "Altın Portakal'ın kapanış gecesinde Ayça Damgacı, 'Mavi Boncuk' şarkısının yarısını Ermenice söyledi. Kim, ne şekilde rencide oldu ki, iki hafta boyunca Ayça Damgacı'yı ikna etmeye uğraşıp olmayınca provaları ona zehir ettiler? AKSAV'ın yeni Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar, yıllardır kültür sanat camiasının demokrasi mücadelesi içinde yer almış bir isim. Hayat arkadaşı Özdem Petek de öyle. Sayar uluslararası yarışmaya bir Ermenistan yapımı seçti, görüntü yönetmenini ve Erivan Altın Kayısı Film Festivali'nin direktörlerinden birini konuk etti. Sözüm onlara değil, hatta sırf onların hatırına sonunda gecenin konsepti gereği şarkı söyleyen sinemacılar arasında yer alan jüri üyelerinden Sırrı Süreyya Önder ve Yavuz Bingöl'ün araya girmesiyle tatlıya bağlanan bu olayı hiç yazmadım. AKSAV yönetimi onların ağırlık koyması üzerine hiçbir sakınca, çekince bulunmadığını söylemiş. Peki ama Özdem Petek'i, Ayça Damgacı'ya resti çekip, 'Ya şarkının tamamını Türkçe söylersin ya da sahneye hiç çıkmazsın' şeklinde talep etmeye zorlayan kaygı ya da baskı neydi? Bunca yoruldukları bir festival keşmekeşinin ardından itirazın neden ve kimden geldiğini sorup Sayar ve Petek'i zor durumda bırakmayacağım. Yine de merak etmekten kendimi alamıyorum. Birinin kamuoyuna bu krizin nedenini açıklaması lazım." Şimdi benim bu yazıdan anladığım şu: "Mavi Boncuk" şarkısının Ermenice söylenmesi festivalde kriz oluşturmuş. Olayı en ince ayrıntısına kadar öğrenen Alin Taşçıyan, olanı biteni açıklamak yerine Vecdi Sayar ve Özdem Petek'i zor durumda bırakmamak için topu resmen taca atmış. Bir gazetecinin, yazarın, eleştirmenin bildiği gerçekleri, "Arkadaşlarım zarar görmesin." diye kamuoyundan gizleme hakkı var mı? Öyle sanıyorum ki şimdi çok iyi anlamışsınızdır, "Altın Portakal"ı eleştiri yağmuruna tutanların festivalin Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar'a niye hiç dokunmadığını?... *** 47. Altın Portakal'a kimler yatırım yaptı? 46'ncı Antalya Altın Portakal'ın fiyasko bir ödül töreniyle sonuçlanmasına karşın, festival hakkında yorum yapan köşe yazarlarına bakın, hiçbiri "Vecdi Abi"lerine dokunmadı. Utanmadan, "Ödül töreni çok kötüydü, ama Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar çok iyiydi." diye yazanlar bile oldu. Niye? Çünkü "Vecdi Abi"leri onları Antalya'ya özel olarak çağırdı. Twitter'da ödül gecesini yerin dibine batıran Cengiz Semercioğlu, Ahmet Hakan, Rahşan Gülşan, gazetelerindeki yazılarında festivali "ucundan azıcık" eleştirmekle yetinirken "Vecdi Abi"ye nedense dokunmadı. "Dost sohbetleri"nde geceyi acımasızca eleştiren Hıncal Uluç, Yüksel Aytuğ ve Ömür Gedik gibi yazarlarsa, fiyasko gecenin mimarı değilmişçesine Vecdi Sayar'ı adeta kutsadı! Acaba birileri böyle yaparak 47'nci Altın Portakal'a yatırım mı yaptı? + + + + 611762 + Trabzon sonradan açıldı + İHSAN ÖKSÜZ Trabzon sonradan açıldı Bordo-mavililer, Kayseri karşısında 19'da Makukula'nın golüyle geriye düştü. 36'da Gökhan skoru eşitledi, son sözü 45'te Ceyhun söyledi. Broos'un ilk on birde şans verdiği Yattara bekleneni veremeyince 27. dakikada yerini Umut Bulut'a bıraktı.KAMİL ANAHAR Geçen hafta deplasmanda Galatasaray'a 4-3 mağlup olan Trabzonspor sahasında konuk ettiği Kayserispor'u geriye düştüğü maçta mağlup etmesini bildi. Karşılaşmanın ilk bölümlerinde Kayserispor rakip kalede üst üste pozisyonlar bulurken Mukukula ile öne geçti. Gol sonrası teknik direktör Broos'un iki değişikliği oyunun kaderini etkiledi ve bordo-mavili takım sahadan galip ayrıldı. 19. dakikada sol kanattan gelişen Kayserispor atağında, Hakan'ın yerden ortasında, savunmanın arkasında topla buluşan Makukula'nın şutunda, top filelerle buluştu: 0-1. 26. dakikada Mehmet Eren'in pasında, ceza alanı içindeki Furkan'ın şutu üstten auta gitti. 36. dakikada Tayfun'un ortasında, ceza alanı içindeki Gökhan'ın şutu skoru eşitledi: 1-1. 45. dakikada Selçuk'un kullandığı serbest vuruşta, ceza alanı içindeki Ceyhun'un kafa vuruşunda, top filelere gitti: 2-1. İkinci yarıda iki takım da birçok pozisyona girerken skoru değiştirecek gol gelmedi. Körlere yol göstermek gerekiyor! Trabzonspor Teknik Direktörü Broos, Kayserispor karşısında kötü geçen ilk 27 dakika sonrası yaptığı iki değişikliğin meyvesini aldıklarını söyledi. Broos, geçen haftaG.Saray maçında tribüne yolladığı Yattara'ya Kayseri karşısında ilk on birde görev vermesiyle ilgili ise "G.Saray maçında tribündeydi ama şimdi ilk on birde başladı. Bazen körlere yol göstermek gerekiyor" diyerek Gineli yıldıza göndermede bulundu. Ömer Aysan Trabzon'a geldi Trabzonspor'un, Ankaraspor'dan kadrosuna kattığı Ömer Aysan, bordo-mavili takımla anlaşmaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Dün Trabzon'a gelen sağ kanat oyuncusu idman eksiğini bir an önce kapatarak formayı kapacağını söyledi 24.10.2009 SPOR + + + + 612143 + Cuntacı generale hapis cezası + 1976-1983 arasında Arjantin'i demir yumrukla yöneten cuntanın üyelerinden "Olimpo kasabı" lakaplı general Guillermo Suarez Mason'un sağ kolu olarak çalışan Rovere, numaralı federal mahkemede "insanlığa karşı suç" işlemekten mahkum oldu. 82 yaşındaki emekli general, kişinin öldürülmesi ve 107 kişinin kaybolmasından mesul tutuluyordu. Olivera Rovere, cunta dönemindeki insan hakları ihlalleri davasının açılmasıyla 2004 martında tutuklanmış, üç yıl yattıktan sonra kefaletle serbest bırakılmıştı. İnsan hakları örgütlerine göre, askeri diktatörlük döneminde 30 bin kişi "kayboldu." AA + + + + 612428 + CHP'den 2010'a alternatif etkinlikler + CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, partisinin il merkezinde düzenlediği basın toplantısında, CHP'nin ''Alternatif İstanbul 2010 Kültür Başkenti Etkinlikleri'' düzenlediğini ifade ederek, bu çalışmaların ilk adımının İngilizce eğitim olduğunu söyledi. 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul'un en önemli sorununun iletişim, yani yabancı dil sorunu olduğunu vurgulayan Tekin, kentte özellikle kamu hizmeti yapan taksi şoförleri olmak üzere turistlere hizmet verenlerin yabancı dil bilmediklerini, bundan dolayı çeşitli sıkıntılar yaşandığını anlattı. Tekin, dünyada en yaygın lisan olması nedeniyle İngilizce eğitime öncelik vererek İstanbullular için internet üzerinden İngilizce kurs açtıklarını söyledi. Kursa katılmak isteyenlerin CHP İstanbul İl Başkanlığına şahsen müracaat etmeleri halinde ilk aylık kurs ücreti olan 30 lirayı kendilerinin ödeyeceklerini bildiren Tekin, telefonla başvurarak kayıt yaptıracakların ilk ay için 30 lira ödeyeceklerini belirtti. Tekin, bu hizmetin ''Eduline Eğitim Teknolojileri'' ile yapılan anlaşma sayesinde gerçekleştirildiğini ifade ederek, programın yurt dışı ücretinin 132 avro olduğunu kaydetti. Gürsel Tekin, bir gazetecinin, ''Bu projenin size olan maliyetini 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansından tahsil etmek için girişimde bulunacak mısınız?'' sorusu üzerine, ''Keşke bu tür önemli projelerde bize destek verseler alternatif etkinliklerimizin devamı gelecek'' dedi. İngilizce kursunu kamuoyuna duyurmak amacıyla astıkları bilbordların belediyelerce hemen indirildiğini ifade eden Tekin, ''İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a seslenmek istiyorum. 2010 çok önemsediğimiz bir proje. Kendisi her ne kadar bu konuda by-pass edilmiş olsa da destek sunmak istiyoruz'' diye konuştu. Tekin, bu çalışmayı çok önemli ve içi dolu bir açılım olarak nitelendirdiklerini vurguladı. KATILIM SERTİFİKASI VERİLECEK Eduline Eğitim Müdürü Kathleen Shirley Nuttall da İstanbul ile kültür sözcüğünün birbirine çok yakıştığını ifade ederek, ''Keşke bütün İstanbullular İngilizce bilse ve bu iki kelimenin birbirine ne kadar yakıştığını dünyaya anlatabilse... İşte bu, online İngilizce eğitimle gerçekleştirilecek'' şeklinde konuştu. Kursa katılacakların haftada kaç gün ve hangi saatlerde eğitim alacağına kendisinin karar vereceğini vurgulayan Nuttall, ABD'den alınıp Türkçeleştirilen bu programla kişinin sürekli pratik yapabileceğini ve dünyanın dört bir yanında kendi seviyesinde dil bilen insanlarla iletişim kurabileceğini söyledi. Nuttall, ay süreli kurlar halinde 2010 yılı sonuna kadar sürecek kurs sonunda katılımcıların günlük İngilizce anlama ve konuşma yeterliliğini edinmiş olacaklarını belirtti. Kursu tamamlayanlara katılım sertifikası verileceğini anlatan Nuttall, kursiyerlerin kendisi ve birkaç İngilizce öğretmen tarafından takip edileceğini ve gerektiğinde uyarılar gönderileceğini kaydetti. Nuttall, kuru tamamlayıp kursa devam etmek isteyenlerin 90 lira ödemeleri gerektiğini bildirdi. 2009-10-24 14:58:50 CHP yıllardır belli bir zihniyetin güdümünden çıkamamış halkın sesine kulak vermemiş milli ve manevi değerlere sahip çıkmamış takiyyenin danışkasını yaparak dini kullanmaya kalkmış ilahiyatçı vekil aday göstermiş karaböcük dedikleri peçelilere rozet takmış.Ey CHP bu işler takiyyeyle halka rağmen zihniyetle olmaz.Ne kadar etkinlik düzenlersen düzenle kabuğunu kırmadıkça iktidar yüzü göremessiniz şekil/A. aldığı oy belli alacağı belli.Siyasetle iktidar olmak istiyorsanız gerçek halkı dinlemeniz yeter bu tiyo fatih türk + + + + 611868 + 'Asıl sorumlular bu yolu açanlardır' + 'Asıl sorumlular bu yolu açanlardır' Şenol ATEŞ 24.10.2009 CHP lideri Baykal, Erdoğan'a "DTP'lileri suçlayarak sorumluluğu üzerinden atamaz" yanıtı verdi Deniz Baykal "Başbakanın 'geri döneriz' demesi yanlışlıklar karşışındaki sıkıntısını yansıtıyor"dedi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın PKK'lıların karşılanması ile ilgili olarak rahatsızlığını dile getirirken "Provokasyonlar sürerse sil baştan yaparız" sözlerine, "Başbakan DTP'lileri suçlayarak sorumluluğu üzerinden atamaz" yanıtını verdi. Baykal, SABAH'a şunları söyledi Sayın Başbakan'ın ilk yorumunu herkes hatırlasın. "Ne güzel manzara" demişti görüntüler karşısında. Tepki gelince DTP'lileri suçlayarak kendi sorumluluğunu üzerinden atamaz. Bütün bu gelişmelerin sorumlusu, devlettir, hükümettir, Başbakan'dır. PKK'lılar ellerinde mektupla geldiler, 'pişman değilim, teslim olmadık. Öcalan'ın talimatıyla geldik' dediler. Sen de onları devlet erkanıyla karşıladın. Başbakan'a yazdığımız mektupta "Siz PKK'yı Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi ilan ediyorsunuz" demiştik. Gelinen bu noktada haklılığımız ortaya çıktı. Bunun sorumlusu PKK ve onları karşılayanlar değildir. Bu yolu açanlardır. Mobil mahkemeyi TIR taşımacılığı yapar gibi sınıra taşırsan, polise 'müdahale etme' emri verirsen, teröristi kahraman ve barış elçisi kimliğine sokarsan sorumlu PKK'lılar veya DTP olmaz sen olursun. Başbakan'ın "Geri döneriz ha" demesi bu yapılan yanlışlıklar karşısındaki sıkıntısını yansıtıyor. Kendisini aklamaya çalışıyor. Baykal, Akkiraz'la görüştü Sanatçı Sabahat Akkiraz'ın; "Beni anmaz" diyerek sitem ettiği CHP lideri Baykal'la buluşması dün gerçekleşti. Konser için Ankara'ya gelen Akkiraz, Baykal'ı ziyaret etti. Baykal, daha önce telefonla gönlünü aldığı konuğunu odasının kapısında karşıladı ve "O her şeyin üzerinde bir değerdir" dedi. + + + + 612944 + kişi öldü, kayıp tutuklama + Alınan bilgiye göre, batma tehlikesi geçiren teknede yakalanan ve organizasyonda yer aldığı gerekçesiyle gözaltına alınan E.Y. (41), sorgusunun ardından Dikili Adliyesi'ne gönderildi. E.Y., çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu. Öte yandan, tekneden denize düşerek kaybolan kaçakların kişi olduğu ve halen arama çalışmalarının sürdüğü bildirildi. Dikili Taşburun mevkii açıklarında bir teknenin su aldığı ihbarı üzerine olay yerine giden Sahil Güvenlik ekipleri, teknede, yasadışı yollardan yurtdışına çıkmaya çalışan yabancı uyruklu 10 kişi ile organizasyonda yer aldığı belirlenen Türk'ü kurtarmıştı. Tekneden denize düşerek boğulan yaşındaki Suriyeli erkek, yaşındaki Suriyeli kız çocuğu ile 22 yaşındaki Somalili bir kadının cesedi bulunmuş, kişinin ise kaybolduğu belirlenmişti. Teknede, Suriye ve Somalili toplam 17 kaçak bulunduğu bildirilmişti. AA + + + + 611839 + Kış sezonunun vazgeçilmezleri Kyo'dan + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Kış sezonunun vazgeçilmezleri Kyo'dan Dünya trendleri ile oluşturulmuş Kyo My Friend 2009-2010 koleksiyonu kullanımı rahat, fiyatı uygun, özgün ve şık modelleri ile eşsiz seçenekler sunuyor.Genç, rahat ve dinamik bir moda anlayışını temsil eden Kyo My Friend, her yaş ve beden tipine uygun, farklı kesimli taytlar ve 'boyfriend' gömlekler ile gündelik yaşamda da çekici ve şık olmak isteyen genç kızların bir numaralı tercihi olacak. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612861 + TOBB: "En büyük tehlike işsizlik" + Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TÜİK'in rakamlarına göre milyon 100 bin işsiz bulunduğunu ve her yıl 700 bin kişinin istihdam nüfusuna katıldığını belirterek, "Ülkemiz açısından bugün, yarın ve gelecekte olsun en büyük tehdidi ve tehlikeyi işsizlikte görüyorum" dedi. Rifat Hisarcıklıoğlu, Balıkesir Sanayi Odası'nın, yüksek düzeyde gelir ve kurumlar vergisi ödeyen, yüksek düzeyde gerçekleştiren üyelerini ödüllendirdiği törende yaptığı konuşmada, Balıkesir'in, sahip olduğu yeraltı ve yerüstü zenginliklerine değinerek, bölgedeki potansiyelin keşfe açılması ve paylaşılması gerektiği konusunda Balıkesirli sanayici ve işadamlarına önerilerde bulundu. Hisarcıklıoğlu, yaşanmakta olan küresel krizin geçiyormuş gibi göründüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Geçmişteki krizleri biz şöyle okurduk. Yükselen döviz fiyatları, düşen borsa, artan faizler. Bunlarda dengeler bozulduğunda 'kriz var' derdik. Bütün dünya da böyle görürdü. Bu sefer ki, dünyadaki kriz var mı yok mu? göstergesi iki nokta. Birincisi hangi ülkedeyseniz ülkenin gayrisafi milli hasılası, ikincisi ise rakamları. Var mı, yok mu tespit edebileceğimiz yer burası. Dünya ticaretini biz düzeltemeyeceğimize göre, dünyadaki ticaretin önünü açamayacağımıza göre, tek bakacağımız yer iç piyasa olması lazım. İç piyasa açık olacak ki, üreten tesisler çalışmaya devam edecek ki, sorunumuz olmasın. Ülkemiz açısından bugün, yarın ve gelecekte en büyük tehditi ve tehlikeyi işsizlikte görüyorum." TÜİK'in rakamlarına göre milyon 100 bin kişinin işsiz olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, "Her yıl 700 bin genç istihdam nüfusuna katılıyor. Bu, çok büyük bir rakam. Bunun çözümü de tek yer. İçeride yatırım ve üretimin devam ediyor olması lazım. Yatırım ve üretim devam etmezse gelecekte daha büyük sıkıntı olur. Çözümü de devlet eliyle kalkınma modeli bittiğine göre, Türk özel sektörünündür. Türk özel sektörü de geçmişteki başarı öyküsüyle zaten bunu yapmaya hazır" diye konuştu. "Birbirimizi sevmeye mahkumuz" Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin önündeki yapısal engellerin aşılması noktasında iktidar ve muhalefete sorumluluk düştüğünü belirterek, "2007'de biz içeride kavga etmeye başladık. Dünya ekonomileri yükselirken biz aşağıya inmeye başladık. Türkiye'nin büyüme rakamlarına bakın. 2002-2007 yukarı doğru giderken, 2007'den sonra aşağıya inmeye başladı. Niye? Çünkü evin içinde kavga etmeye başladık. Birbirimizi 'öteki' diye göremeyiz. Birbirimizi sevmedikçe muvaffak olmamız mümkün değil. Birbirimizi sevmeye mahkumuz. İyisiyle, kötüsüyle birbirimizi sevmek durumundayız" diye konuştu. Güçlü ekonomi ve kaliteli demokrasinin gelebilmesinin yolunun "ancak hesap verebilen, hesap sorabilir" ilkesinden geçtiğini belirten Hisarcıklıoğlu, dünyayla yarış edebilmek için kayıtlı ekonomiye geçilmesi gerektiğini bildirdi. Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: "Ben, ülkemin geleceğinden çok umutluyum. Bakın 25 yıl önce Türkiye neredeydi, bugün nerede? Türkiye'nin ihracatı 25 yıl önce sadece milyar dolardı ve tarımdı. Bugün 130 milyar yapıyor Türkiye. 130 milyar doların yüzde 90'ı sanayi malı. 200'den fazla ülkeye mal satıyoruz. Bizim dil bilmeyenimiz, adres bilmeyenimiz mal satıyor. Allah bize müthiş bir müteşebbis ruh vermiş. Biraz önümüz açıldı, bu başarı hikayesini hep birlikte yazdık. Türkiye bugün, ile arasında sanayi devidir. Kuzey Afrika, Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanlar'ın toplam ihracatı 100 ise, 65'ini tek başına Türkiye yapıyor. Biz bunu 25 yılda yaptık. Türkiye, 27 yıl önce dünyanın 25. en büyük ekonomisiydi, şimdi 17'ye geldi. Yakın vadede ilk 10'a gireceğiz diye hedef koyduk. Bunu hep birlikte yapacağız. Çünkü geçmişte müthiş başarı hikayemiz var. Tek bir isteğimiz var, bizim önümüzün açılması. Rakiplerimizle eşit şartlarda mücadele edelim. Başka birşey istemiyoruz. Para istemiyoruz, pul istemiyoruz. İşte bu sağlanırsa Türkiye, dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olur. Ondan sonraki hedefimiz dünya ekonomisinde lider ülke olmak." + + + + 612001 + Kartal seri peşinde + UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Almanya'nın VfL Wolfsburg takımıyla 0-0 berabere kalan, ligde de üst üste galibiyet alan Beşiktaş, deplasmanda karşılaşacağı Eskişehirspor'u yenerek yakaladığı güzel havayı sürdürmek istiyor. Ligin iyi takımlarından Eskişehirspor ile Beşiktaş arasındaki karşılaşma, Eskişehir Atatürk Stadı'nda saat 20.00'de başlayacak. Karşılaşmayı, hakem Tolga Özkalfa yönetecek. Sezona kötü başlayarak olumsuz sonuçlar alan, ancak ekim ayı ile birlikte toparlanan siyah-beyazlı takım, ligde son dönemde üst üste puan toplarken, bu çıkışını Eskişehirspor karşısında da sürdürmeye çalışacak. Beşiktaş, ligde uzun aradan sonra Denizlispor'u mağlup edip, ardından Kasımpaşa'yı 2-1 yenerek çıkış yakaladı. Ankaraspor'un küme düşürülmesiyle bu takımla yapacağı karşılaşmayı 3-0 hükmen kazanan siyah-beyazlı ekip, böylece son dönemde puanı hanesine yazdırdı ve yukarı sıralara doğru tırmanmaya başladı. Tırmanışını sürdürmeyi amaçlayan Beşiktaş'ın yeni hedefi Eskişehirspor'u da kayıpsız geçmek. FERRARİ, ERNST VE SİVOK CEZALI Son maçlardaki başarılı sonuçlar almasına rağmen Beşiktaş'ta, zorlu Eskişehirspor maçı öncesi önemli oyunculardan Ferrari, Ernst ve Sivok'un olmamasının sıkıntısı yaşanıyor. Kasımpaşa ile yapılan maçta kırmızı kart gören Ernst ve Ferrari'nin yanı sıra aynı karşılaşmada dördüncü sarı kartını görerek cezalı duruma düşen Sivok, bugünkü mücadelede forma giyemeyecek. Sezon başından beri teknik direktör Mustafa Denizli'nin en güvendiği oyuncular olan ve tüm maçlarda görev yapan yabancı futbolcu, cezaları nedeniyle takımlarını Eskişehirspor deplasmanında yalnız bırakacak. Savunmada uyumlu bir görüntü veren Sivok ve Ferrari'nin yokluğunda teknik direktör Mustafa Denizli'nin orta sahanın ortasında İbrahim Kaş ve İbrahim Toraman ikilisine görev vermesi bekleniyor. Bu arada, hastalığı nedeniyle Almanya'daki maçta forma giymeyen Yusuf'un bugünkü karşılaşmada da oynamayacağı açıklandı. İŞTE MUHTEMEL 11'LER Beşiktaş: Rüştü, Ekrem, İbrahim Kaş, İbrahim Toraman, İbrahim Üzülmez, Uğur, Fink, Nihat, Tabata, Tello, Nobre. Eskişehirspor: İvesa, El Saka, Nadarevic, Vucko, Murat, Bülent Kocabey, Doğa, Koray, Selçuk, Mehmet Yılmaz, Burak + + + + 611783 + ABD çekilene kadar PKK sorunu çözülmeli + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER ABD çekilene kadar PKK sorunu çözülmeli ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffery, 'Demokratik Açılım'ın Türkiye'nin projesi olduğunu belirterek "Biz Irak'tan çekilene kadar bu işin bitmesini umuyoruz" dedi. ABDÜLKADİR SELVİ ANKARA ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffery, terör sorununu çözmek için başlatılan 'Demokratik Açılım'la ilgili değerlendirmelerde bulundu. Gazetecilerin Ankara temsilcisi ile bir araya gelen Jeffery, “Biz 'Demokratik Açılım'ı destekliyoruz. Ancak bu bizim projemiz değil” dedi. ELİNİZİ ÇABUK TUTUN ABD'nin 2011 yılı Aralık ayına kadar Irak'tan çekilmeyi tamamlayacağını belirten Jeffery, “Biz biliyoruz ki Irak'taki Amerikan rolü yavaş yavaş azalıyor. Türkiye'ye yardım etmek için çaba gösteriyoruz. Bu tarihe kadar bu iş bitmeli diyoruz” diye konuştu. Dağlıca ve Aktütün saldırılardan sonra ABD ve Türkiye arasında başlayan istihbarat paylaşımını anlatan ABD Büyükelçisi, “Biz Türkiye'nin PKK'ya karşı askeri operasyonlarını destekliyoruz. 'Demokratik Açılım'ı da destekliyoruz. Bu konu çok hassas bir iç siyasi tartışma konusu. nedenle biz konuşmuyoruz. Ama olay hiçbir şekilde bir Amerikan planı değil” dedi. PKK elebaşlarıNIN uyuşturucu kaçakçısı olarak ilan edip, ABD'deki mal varlığına el konulması için karar aldıklarını hatırlatan Büyükelçi Jeffery, bu konuda Avrupa ülkelerine de telkinlerde bulunduklarını söyledi. İSRAİL'İ UYARIYORUZ Türkiye ile İsrail arasında gerilen ilişkileri değerlendiren Jeffery, "İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk yapmak istiyorsanız ilişkileri eşit mesafede tutmanız lazım" dedi. İsrail'i barışın sağlanabilmesi için adım atmaları gerektiği yönünde telkinde bulunduklarını anlatan Jeffery, "Yeni hükümeti ikna etmeye çalışıyoruz. Barış için birkaç risk almanız lazım diyoruz" şeklinde konuştu. 'Dağdan iniş' de HSYK'yı rahatsız etti Ergenekon soruşturmasına karşı çıkan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu PKK'lıların teslim olmasından rahatsız oldu. Yazılı açıklama yapan HSYK, Habur'dan Türkiye'ye giriş yapan teröristlerin sınır kapısında sorgularının yapılarak serbest bırakılmasını eleştirdi. HSYK, CMK'nın tüm şüpheli ve sanıklar hakkında aynı biçimde uygulanması gerektiğini belirterek, “Aksine yaklaşımlar kurul üyeleri tarafından dikkat ve titizlikle izlenmektedir” dedi. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612631 + Başbakan: Güven bunalımı doğdu + Pakistan yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan çarpıcı açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan, 34 PKK'lının gelmesi sırasında yaşananlara dikkat çekerek, şunları söyledi: "34 kişinin gelişinde yaşananlar ortada. Arzu edilmeyen durumlar meydana geldi. DTP'ye yapılan uyarılara rağmen yaşandı. Bir tarafı yaparken başka tarafı yıkamayız buna hakkımız yok Bir ara verelim değerlendirelim sonra önümüze bakalım.Türk Silahlı Kuvvetleri de böyle bir lekeyi kabul edemez" dedi. + + + + 611854 + Bebekler uykuya mutlu dalacak + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Bebekler uykuya mutlu dalacak Fisher Price'ın ilk yaş oyuncaklar serisindeki Türkçe ninni söyleyen “Kelebekli Rüyalar Dönence”, dinlendirici ninni ve doğa sesleri ile bebekleri mışıl mışıl uykuya hazırlıyor. Kelebek ve yapraklardan oluşan ışık oyunları tavanda dans ederken bebeğinizin başı etrafında dönen kelebek ayıcıklar bebeklerin huzurlu bir uykuya geçmesine yardımcı oluyor. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612284 + Geçmişinden kurtulmak için orkestrasını kovdu + Geçmişinden kurtulmak için orkestrasını kovdu 24.10.2009 13:16 Deniz Seki’nin “geçmişimden kurtulmak istiyorum” diyerek işlerine son verdiği orkestra elemanları tepki gösterdi: Onu en çok biz uyardık ama bizi kovarak hepimizi zan altında bıraktı! Kokaİn kullanmak ve temin etmek suçundan tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Deniz Seki’nin işlerine son verdiği kişilik orkestra elemanları büyük bir şok yaşıyor. Seki’nin tutuklu bulunduğu süre içerisinde, yapılan iş tekliflerini kabul etmediklerini belirten orkestranın şefi Behçet Türkekul, Vatan’a konuştu: "Keşke bu kararını bize cezaevine girmeden söyleseydi. ünkü biz ’aman Deniz üzülmesin, yıkılmasın’ diye birçok iş teklifini reddetmiştik. Geçen hafta menajeri bizi arayıp ’Geçmişinden tamamen kurtulmak istiyor, bu yüzden sizinle artık çalışmayacak’ deyince şaka yapıyor sandık. Sonra Deniz ’Üzgünüm’ diye mesaj attı. Yapılanı hiç etik bulmuyoruz. ’Biz senedir birlikte çalışıyoruz ve artık sıkıldım. Değişikliğe ihtiyacım var’ dese anlardık. Bizim sözleşmemiz de yok. Normal bir iş olsa kimse kimseyi tazminat vermeden bu kadar kolay çıkaramaz. ay onu bekledik. Cezaevinde sık sık ziyaretine de gitmiştik, çıktıktan sonra da gittik ’hemen başlayalım’ dedik. Meğer bizi kovma kararı almış. Kararı yüzümüze karşı söyleme cesaretini de bulamadı. Geçmişimden kurtulmak istiyorum” diyerek bizi kovunca sanki biz geçmişte onu uyuşturucuya alıştırmış pozisyonuna düştük. Biz mi ona ’uyuşturucu kullan’ dedik. Halbuki tam tersi. Deniz’i kurtarmaya çalışan bizdik, en çok biz uyardık. Bizim orkestrada hiç kimse hayatı boyunca uyuşturucu kullanmadı. Bizi çok zor durumda bıraktı." + + + + 612675 + Askeri su tankeri devrildi: asker yaralı + AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, ilçeye 10 kilometre mesafedeki ormanlık alanda çıkan yangına müdahale etmek için hareket eden askeri su tankeri, Miskinler bölgesinde şarampole yuvarlandı. Kazada asker oldukları belirtilen Hamit Kara (20) ile Yusuf Pehlivan (20) tankerde sıkıştı. Araçtan çıkartılan askerler, Eğirdir Kemik Hastalıkları Hastanesinde tedavi altına alındı. Askerlerin sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi. AA + + + + 611962 + TUSKON, Türk ve Kazak iş dünyasını buluşturdu + Liderlere Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Devlert Bakanı Faruk Çelik ve Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayanda eşlik etti. Bu arada Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev dün İstanbul'a 'Berkut' isimli özel uçakla geldi. Kazakistan'ın simgelerinden bir kartal türünün adı olan 'Berkut', kolay disipline edilmesi ve sadakati nedeniyle büyük saygı duyulan bir kuş türü olarak biliniyor. Kartal, altın rengiyle ülkenin milli bayrağının da sembolü. + + + + 612475 + 'Girişimci yoksa zenginliğin değeri yok' + Bakan Ergün, bazı sanayi tesislerinin açılışı ve Balıkesir Sanayi Odası'nın ödül töreni nedeniyle geldiği Balıkesir'de, Vali Yılmaz Arslan'ı makamında ziyaret etti. Ergün, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, dünyanın çok ciddi bir ekonomik krizle uğraştığı bu dönemde, Balıkesir'deki yatırımın yapılıp, bitirilip ve üretime geçmiş olmasının son derece önemli olduğunu söyledi. Yeni bir üretim ve ihracat kapısının açılmış olmasından büyük bir mutluluk duyduğunu ifade eden Ergün, hükümet olarak yatırımcının, istihdam üretenin her zaman yanında olduklarını kaydetti. Ergün, müteşebbis yatırımcı gücünün, ülkeyi zenginleştiren güç olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: ''Yerin altında ve üzerinde ne kadar büyük zenginlikler ve güzellikler olursa olsun müteşebbis gücünüz yoksa zenginlik ve güzelliklerin değeri yoktur. Onlar orada yatar durur. Onları toplumsal zenginliğe, aşa, işe dönüştüren, istihdama ihracata dönüştüren müteşebbis güçtür. Onun için müteşebbisi geliştirmek canlı tutmak çabası içerisindeyiz. Bir ülkede müteşebbis heyet ne kadar çoksa ülke kadar çok hızlı gelişir. keşke bugün Türkiye'nin var olan sanayicisinin 10 katı müteşebbis olsa. Büyük işletmelerin 10 katı kadar işletmemiz olsa. Müteşebbisler azdır, onun için değerlidir. Altın, platin gibidir. Zaten az olan müteşebbisimizi güçlendirmek, yanında olmak, destek vermek bizim en büyük idealimiz ve mücadelemizdir. Türkiye'nin neresinde büyük yatırımcı varsa, kim yeni bir güzellik çıkarsa ortaya biz onun yanındayız.'' Balıkesir'in diğer batı illeri içerisinde pek fazla tanıtamadığını vurgulayan Ergün, duble yol ve İstanbul-İzmir yolu projelerinin tamamlanmasının ardından Balıkesir'in ciddi bir açılım sağlayacağına inandığını kaydetti. Daha sonra Vali Arslan, Bakan Ergün'e Yağcıbedir halısı ile Balıkesir'in ünlü kolonyasından hediye etti. AA + + + + 611582 + Japonya'dan 50 yıl sonra ABD'ye 'Hayır' + AFP'nin haberinde, Japonya'daki yeni merkez sol hükümetin ilk önemli sınavı niteliğindeki Amerikan üslerinin geleceği konusunda ''ABD'ye kafa tutma'' kararı verdiği yorumu yapıldı. ABD Başkanı Barack Obama'nın Kasım ortasındaki Tokyo ziyaretini hazırlamak amacıyla bu hafta Japonya'da temaslarda bulunan ABD Savunma Bakanı Robert Gates, 1955'ten beri iktidarda bulunan muhafazakarları 30 Ağustosta deviren merkez solun bu siyaset değişikliğine bizzat tanıklık etti. Okinava adasındaki Futenma üssünün yerleşim bölgesinden başka bir yere taşınması konusunda yaşanan anlaşmazlığı gidermek ve 2006'da yapılan anlaşmaya uyulmasını istemek için Japonya'ya gelen Gates, Dışişleri Bakanı Katsuya Okada'nın ''Japonya, halkının isteklerine saygı duyan demokratik bir ülkedir. ABD'nin bize söylediğini sadece ABD istedi diye kabul edecek değiliz'' yanıtıyla karşılaştı. Siyasi analizci Minoru Morita, ''Amerika bağımlısı Japonya'yı tedavi etmek'' başlıklı kitabında, ''Uzun yıllardır ilk kez Japonya ABD'ye karşı geliyor. Ama Japonlar kafalarında bağımsız değiller ve eğer Amerika Yukio Hatoyama hükümetinin zayıflığını hissederse daha da agresif hale gelir ve isteklerini dayatır'' görüşünü dile getirdi. İki ülke arasında 2006'da imzalanan anlaşmanın yeniden müzakere edilmesi dışında yeni Japon hükümeti, Japonya'daki Amerikan askerlerinin özel statülerinin gözden geçirmek, Afganistan'daki uluslararası kuvvete lojistik destek sağlamaya son vermek ve Soğuk Savaş döneminde Tokyo ile Washinghton arasında imzalanan gizli anlaşmalarla ilgili soruşturma başlatmak istiyor. Washington Post gazetesindeki habere göre ABD Dışişleri Bakanlığından bir yetkili, ''Obama yönetimi için bugünün en zorlu dosyası Çin değil, Japonya'' olduğunu savundu. Bazı uzmanlar ise mevcut krizin iktidara gelen yeni ekibin deneyimsizliğine veriyor ve iki ülke arasındaki ittifakın tartışmaya açıldığına inanmıyor. Waseda Üniversitesi profesörü Takehiko Yamamoto, ''iki ülke arasındaki ilişkilerin gerildiğini kabul ediyor, ama stratejik ittifakın feshedilmesinin düşünülemez olduğunu'' söylüyor. AA 2009-10-23 21:46:26 japon imparatorluğu pearl harbordan sonra atılan atom bombalarıyla son buldu. Osmanlı imparatorluğu da ispanyadan istanbula atılan canlı bombalarla yani yahudilerin çalışmalarıyla son buldu. Bu yüz yılda bu iki ülke dünya jandarmasıyla ipleri koparmaya başladı. Yüzyıl sonunda dünya barışın tesis edilmesinde yeni ve büyük Türkiyenin rolü büyük olacaktır. Hiç şüphesiz bunda japonyanın payı da olacaktır. Japonya Uygur bölgesine verdiği destekle bu sinyalleri vermeye başlamıştır. ozon onur + + + + 612586 + Nilüfer rahat kazandı! + Nilüfer rahat kazandı! 24/10/09 15:06 -NİLÜFER BELEDİYESPOR: 35 İZMİR SGK: 28- Salon: Nilüfer Belediyespor Hakemler: Kürşat Erdoğan, İbrahim Özdeniz Nilüfer Belediyespor: Serkan (Ayberk), Çağlayan 5, Şuayip 4, Erdinç 2, Kemal 2, İbrahim 6, Samet 1, Recai 1, Çetin 4, Adem 1, Mustafa 3, Recep İzmir SGK: Gökhan (Ekin), Serhat 3, Eren 1, Azem 6, Baran 2, Nevzat 2, Zekican 3, Yoldaş 2, Refik 1, Soner 4, Mehmet 1, Ulaş Devre: 18-12 dakika cezası alanlar: İbrahim (2), Çetin, Recep (2), Çağlayan, Mustafa (Nilüfer Belediyespor) Baran (2) + + + + 612841 + Sakarya'da domuz gribi + 'da domuz gribiZafer TOKUŞ/ADAPAZARI(Sakarya), 'nın Arifiye İlçesi'nde, oturan  ve şüphesiyle  Tıp Fakültesine kaldırılan bir ögrencide Domuz Gribine rastlanılmasıyla Sakarya'da da Domuz Gribi’ ortaya çıktı.  Sakarya Sağlık il Müdürü Hasan Bektaş hastalıkla ilgili olarak ismi açıklanmayan çocuğun ailesinin de tedavi altına alınacağını belirtirken son bir gün içerisinde  'ne gelen kişiden de domuz gribi şüphesiyle kan numuneleri alındı. Sağlık il Müdürü Hasan Bektaş dün Domuz gribi şüphesiyle  önce Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirilen ve buradan da Kocaeli Tıp Fakültesine sevk edilen Arifiye'de oturan  ismi açıklanmayan bir ögrencide Domuz gribine rastlanıldığını açıkladı. Bektaş, 'nde tedavi altına alınan çocukta tahliller sonrasında  Domuz Gribine rastlanıldı. Bunun üzerine  aile fertlerinin de kan tahlillerini alarak. 'ne gönderdik. Buradan gelecek sonuçlara göre hareket edeceğiz. Bununla birlikte son bir gün içerisinde de Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne domuz gribi şüphesiyle başvuran ve Domuz Gribi belirtileri görülen kişinin de kan  tahlillerini aldık. Bunların da sonuçlarını bekliyoruz” dedi. Sağlık Müdürü Bektaş Kocaeli Tıp Fakültesinde tedavi altına alınan ögrencinin okuluyla ilgili olarak ise Milli Eğitim Müdürlüğü ile  görüşme yaptıklarını söyledi . + + + + 612764 + Beşiktaş'tan 24 sayı fark! + Beşiktaş'tan 24 sayı fark! 24/10/09 17:42 BEŞİKTAŞ COLA TURKA: 88 ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ: 64 Salon: BJK Cola Turka Arena Hakemler: Rüştü Nuran, Ersan Ergüler, Can Atsüren Beşiktaş Cola Turka: Chatman 15, Newley 21, Muratcan 10, Baxter 11, Cevher 9, Fletcher 6, Engin 9, Adem 5, Haluk 2, Kerem, Arın Antalya Büyükşehir Belediyesi: Thompson 1, Greene 11, Jackson 18, Oktay 3, Önder 8, Caner 8, Femerling 7, Serkan 8, Teoman 1. Periyot: 25-18 Devre: 45-35 3. Periyot: 69-49 Maça pota altı basketleriyle başlayan Antalya Büyükşehir Belediyesi, 3. dakikada 7-4 üstünlük sağladı. Savunmasını oturtan ve Newley ile üst üste toplar çalan Beşiktaş Cola Turka, skoru çabuk lehine çevirdi. Cevher'in sayılık basketiyle 5. dakikada 10-9 üstünlük yakalayan ev sahibi ekip, 9. dakika içinde de farkı 10 sayıya (25-15) çıkardı. Siyah-beyazlı takım, 1. periyodu da 25-18 önde geçti. Beşiktaş Cola Turka, ikinci çeyrekte de kontrolü elinde tuttu. Antalya Büyükşehir Belediyesi rakibinin konsantrasyon kaybı yaşadığı dakikalarda oyuna ortak olmaya çalıştı ve Önder'in basketiyle 18. dakikada farkı sayıya (36-32) indirdi. Newley ile sayılar bulan Beşiktaş Cola Turka, farkı yeniden açtı ve ilk 20 dakikada 15 sayı üreten Jackson'ı durduramasa da devreyi 45-35 önde kapadı. Antalya Büyükşehir Belediyesi, ikinci yarının başlarında rakibini alan savunmasıyla durdurmaya çalıştı. Rakibinin pota altını kapatmaya çalışmasına rağmen dışardan rahat sayı çıkaran Beşiktaş Cola Turka, özellikle Newley'in basketleriyle farkı giderek açtı. 6.5 dakikada rakibine sadece sayı izni veren siyah-beyazlı takım 26. dakika içinde farkı 21 sayıya (61-40) çıkarırken, 3. periyodu da 69-49 önde geçti. Son periyotta genç oyunculara şans veren Beşiktaş Cola Turka, rakibini de 88-64 yenerek ligde üst üste ikinci galibiyetini aldı. + + + + 612834 + F.Bahçe: Demirören'e davet yapmadık + Sarı-lacivertli kulüpten yapılan açıklamada, ''Beşiktaş Kulübü'nün sayın başkanı Yıldırım Demirören'i tabii ki böylesine önemli bir derbi maçında stadımızda ağırlamak isteriz. Sayın başkan Yıldırım Demirören'in son günlerde camiası içinde yaşadığı sıkıntıları gözönünde bulundurarak, tarafımızdan kendisine herhangi bir davet yapılmamıştır. Böyle bir davetin bizzat siyah-beyazlı kulüp camiasında yanlış bir anlamaya neden olabileceği ve sayın başkanı zor durumda bırakabileceğimiz endişesiyle böyle bir çağrıda bulunmadığımızı belirtmek isteriz'' dedi. AA + + + + 612884 + Rice, Barzani ile görüştü + HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Rice, Barzani ile görüştü ABD'nin BM Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice Kuzey Irak'ta Mesud Barzani ile görüştü ERBİL (A.A) ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice, Irak'ın kuzeyinde bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani ile görüştü. Resmi kaynaklar, bugün Erbil'e gelen Rice'ın Barzani ile görüşmesinde, siyasi meseleler, seçimler ve bölgesel yönetimle ABD arasındaki ilişkilerin ele alındığını belirtti. Rice, bu sabah Bağdat'ta Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile görüşmüştü. 24.10.2009 DÜNYA + + + + 612855 + Peres, Netanyahu için kararını verdi + Şimon Peres, Amerikan Washington Post gazetesinde yayımlanan açıklamalarında, Binyamin Netanyahu'nun ABD'de ''haksız yere sağ bir görüntü'' verip vermediğiyle ilgili bir soruya, ''O, (Netanyahu) iki devletli çözümü, diğer hiçbir başbakanın mutabık olmadığı biçimde yerleşimlerin dondurulmasını kabul etti'' diye yanıt verdi. Peres, Netanyahu'ya kimi önerilerde bulunduğunu ve Netanyahu'nun da hepsinde olmasa bile, kararlarını verirken bu önerilerinden etkilendiğini anlattı ve ''Benim önerim basit: Barış yapmak zorundayız, bunu ertelemememiz gerekiyor'' dedi. İsrail Cumhurbaşkanı, bir başka soru üzerine de, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nca sunulan ve İran'ın, zenginleştirilmiş uranyumu ülke dışına göndermesiyle ilgili anlaşma taslağı konusundaki bir soru üzerine de, ''Benim izlenimim, bunu kabul etmek yerine, manevra yapmaya çalışıyorlar'' diye konuştu. Peres, İran ile Suriye arasındaki ilişkilerle ilgili olarak da, ''Bu, Suriye'nin kararı. İkisi birden olmaz. Hem bizle barış yapıp, hem bizim yokedilmemiz çağrıları yapan bir ülkeyle barış yapamazlar. Kararlarını vermek zorundalar. Hükümet etmek, seçmek demektir'' dedi. Peres, bir başka Amerikan yayın organı olan Newsweek dergisine de, Goldstone Raporu'nu ''terör için büyük bir zafer'' sözleriyle tanımladı ve ''şimdiye dek hiçbir terör örgütüne, çok haksız bir biçimde, bu denli bir tanınma sağlanmadığını'' öne sürdü. Peres, BM'de İsrail karşıtı bir çoğunluğun bulunduğunu ifade ederek, ''BM içinde sorunumuz var. (BM içinde) İsrail karşıtı yerleşik bir çoğunluk var. Müslüman ve Arap ülkelerle, onları izleyenler çoğunlukken, İsrail'in tek bir konuda bile bir destek sağlama şansı yoktur'' diye konuştu. -BARAK, SORUŞTURMA KOMİSYONUNA KARŞI- Öte yandan, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, başbakan Binyamin Netanyahu'nun, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki son operasyonuyla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulmasını düşündüğü yolunda, Washington Post'ta çıkan açıklamalarına sert tepki gösterdi ve böyle bir komisyona gerek olmadığını söyledi. Barak, İsrail ordusunun bu konuda yaptığı soruşturmalara güveninin tam olduğunu belirtirken, ''Dünyada, İsrail ordusu gibi kendi eylemlerini soruşturan bir başka ordu yok'' dedi. AA + + + + 612194 + Otomobil fiyatına güvercin VİDEO + Muhammet Taşçılar'ın haberi Şanliurfa’da başlık parasına kuş satılıyor. Kuş merakının ağır bastığı ve kuşçuluğun meslek edinildiği Şanlıurfa’da, taklacı kuş yetiştiricisi Mustafa Beştaş, yetiştirdiği miski cinsi kuşlarını başlık parası miktarında fiyatla satıyor. Evlenme çağındaki kızlar için ailesi tarafından istenen başlık parası kadar kuşlarına ücret isteyen Şanlıurfalı taklacı kuş yetiştiricisi Mustafa Beştaş, “Benim kuşlarım çocuklarım gibidir. Çocuklarımdan çok daha fazla zaman harcıyor, ilgi gösteriyorum. Urfa’mızda kızlarımız evlendirilirken başlık parası isterler. Bende kızlarım gibi sevdiğim kuşlarıma başlık parası istiyorum. Kuşlarımın fiyatı milyardan 10 milyar liraya kadardır. Meraklıları çok. Kuş seven meraklılar parasına bakmaz. Kuşu beğenince parasını da verin alır” dedi. Şanlıurfalı Kuş Yetiştiricisi Mustafa Beştaş, Şanlıurfa’da kuşçuluğun adeta meslek haline getirilmiş olduğunu, hobi olarak yapanların azınlıkta olduğunu, sanat haline getirildiğini ve kuş meraklılarının komşu illerden gelerek satın aldıklarını, en fazla Gaziantep Diyarbakır’ Erzurum .İstanbul .Bursa.dan kuş meraklılarının gelip satın alarak kuşları memleketlerine götürdüklerini söyledi. + + + + 612209 + Perwer: "Açılım iyi giderse döneceğim" + -- Perwer, "Eğer açılım iyi giderse Türkiye'ye dönmeyi neden düşünmeyeyim. İnsanlarımı, memleketimi, dostlarımı çok özledim. En çok benden sonra doğan kardeşlerimi özledim. Onları halen görmüş değilim. Görmeyi çok isterim" dedi. "Gül ve Erdoğan'a destek verilmeli" Türkiye'den ayrıldıktan sonra 34 yıldır yurt dışında yaşayan Kürt sanatçısı Şivan Perwer, 'ın Erbil kentinde Perwer açılıma destek verdiğini belirterek "Açılım olursa Kürt halkı, millet olur. Ben açılıma destek veriyorum. Türkler hangi haklara sahiplerse Kürtlerde haklara sahip olurlarsa açılım olmuş demektir. Bu da gerçekten kardeşlik demektir. Aslında Gül ve Erdoğan iyi adımlar attılar. Bunları desteklemeli ve bunlarda açılımdan vazgeçmemeliler. Geçerlerse çok daha kötü olur" dedi. "Memleketimi özledim" Perwer, Türkiye'ye dönüşünü ise demokratik açılıma bağladı. Bunun gerçekleşmesi halinde en kasa zamanda döneceğini belirten Perwer, "Eğer açılım olumlu olursa döneceğim. Eğer iyi giderse Türkiye'ye dönmeyi neden düşünmeyeyim. İnsanlarımı, memleketimi, dostlarımı çok özledim. En çok benden sonra doğan kardeşlerimi özledim. Onları halen görmüş değilim görmeyi çok isterim. Birde doğduğum toprakları çok özledim. Fakat bu açılıma bağlı. İyi giderse ve istenilen şekilde olursa bir hatta daha da öne alabilirim. Bu tamamen açılıma bağlı. 34 yıl oldu ayrılalı yetmedi mi?" diye konuştu. "Dönersem sadece Kürtlere şarkı söylemeyeceğim" Perwer, Türkiye'ye dönmesi halinde de sadece Kürtler için müzik yapmayacağını söyledi. Perwer, "Ben dönersem sadece Kürtlere şarkı söylemeyeceğim. Türklere de söyleyeceğim benim işim bu. Sanatçılar toplumlar arasın da fark gözetmez. Onlar şarkı söyler konserlerle insanları birleştirir. İnsanlar arasın da sevgi üretir, dostluk köprüsü kurarlar. Ben tüm Türkiye için söyleyeceğim. Edirne'den Diyarbakır'a, Van'dan İzmir'e her kesime hitap edeceğim. Çünkü ben sanatçıyım, ben ozanım, ben halk insanıyım, benim işim insanları birleştirmek ayrıştırmak değil. Ben sanatçı olduğum için bütün dünya da barış kardeşlik ve huzur isterim. Dünya da barış içersinde yaşamak varken acaba bu savaşlar niye. Savaşsız bir dünya için kendi çapımda hep mücadele ettim ve etmeye devam da edeceğim" dedi. "Ben daha ölmedim heykelim dikilsin" Şanlıurfa'nın Siverek İlçesi Belediyesi, ilçe merkezine Kürt sanatçı Şivan Perwer'in heykelinin dikilmesi için çalışma yaptığı belirtilirken, Perwer bu jesti de ilginç karşılıyor. "Yahu heykeller ölüler içindir" diye espri yapan Perwer, "Aslında ben daha çok yaşamayı düşünüyorum. Evet ben de duydum. Kürt sanatçılarının da katılacağı bir törenle açılışını yapmak isterim. Açılışa benim de katılmam gerekir, fakat henüz erken" diye konuştu. + + + + 612072 + Profesyonel Futbol Darphane Kurumu! + Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'e yumurta atılması, Ankaraspor'un küme düşürülmesi, Diyarbakır'a yapılan çirkin yakıştırmalar, Sivasspor'un önlenemez düşüşü ve F.Bahçe'nin, G.Antep'te sona eren yenilmezlik rekoru ise futbol kamuoyunun tartıştığı konular oldu. Statlardaki şiddet ise manşetleri süslemeye devam ediyor. Kötü tezahürat ve saha olaylarıyla mücadele eden Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) ise hemen hemen tüm haber bültenlerinde isminden söz ettiriyor. Profesyonel liglerdeki takımlara yaklaşık iki aylık periyotta milyon 134 bin 350 TL ceza kesen PFDK, adeta rekora koşuyor. Bu alanda Turkcell Süper Lig milyon 49 bin 500 TL ile başı çekiyor. Ankaraspor'un bir alt lige gönderilmesiyle 17 takımla oynanmaya başlayan ligde Bursaspor, 167 bin 500 TL'lik cezayla ilk sırada yer alıyor. Yeşil-Beyazlıların 110 bin TL'lik cezası ise Diyarbakırspor'la sahasında yaptığı müsabakada geldi. Bu aynı zamanda toplamda bir kulübe kesilen en ağır ceza olarak da kayıtlara geçti. Timsah'ı Beşiktaş 157 bin 500, Eskişehirspor ile Ankaragücü 125 bin, Fenerbahçe de 99 bin TL ile izliyor. Süper Lig'de PFDK'nın uğramadığı kulüp sadece Gençlerbirliği. Bank Asya 1. Lig'de ise ekiplere 379 bin 250 TL'lik fatura çıkartıldı. Altay, Hacettepe ve Kayseri Erciyesspor'un cezayla tanışmadığı ligde, Dardanelspor kurulun öngördüğü 75 bin 500 TL'lik ceza ile açık ara lider durumda. Dardanel'i Karadeniz'in iki temsilcisi Çaykur Rizespor (35 bin 750 TL) ve Giresunspor (35 bin TL) takip ediyor. Dardanelspor'un uğradığı ceza, Süper Lig'deki 12 takımdan bile fazla. TFF 2. Lig'de de durumlar iç açıcı değil. Dört gruptan oluşan kümede cezalar 397 bin 500 TL'yi buluyor. Dördüncü grup 123 bin 300 TL ile başı çekiyor. İkinci Lig'de oldukları halde Beykoz, Kırşehirspor ve Adana Demirspor'un cezaları, tasvip edilmeyen olayların çokluğunu gözler önüne seriyor. TFF 3. Lig de cezalardan nasibini aldı. 310 bin 500 TL ile grubun paylaştığı toplam cezada 1. Grup 106 bin 400 TL ile en disiplinsiz kategori. Üçüncü Lig'de dikkatlerden kaçmayan bir detay da lig sonuncusu Küçükköy'ün PFDK'dan her maç sonu ceza alması. 5. Grup, 35 bin 200 TL ile en centilmen unvanına sahip. Ayrıca PFDK'nın verdiği milyon 134 bin 350 TL'lik cezanın 59 bin 600 TL'si Fortis Türkiye Kupası, 16 bin TL'si A2 Futbol Ligi, 10 bin TL'si de Kahramanmaraş'ın Zahospor ile oynadığı dostluk maçını oluşturuyor. 134 takımın mücadele ettiği liglerde 25 ekip ceza almazken 109'u PFDK'dan kaçamadı. Cezaların kamuya bakan boyutu da var. + + + + 611828 + Amerika onu geri istiyor + Amerika onu geri istiyor ZÜRİH (A.A) ABD'li yetkililer, İsviçre Adalet Bakanlığı'ndan, 1977 yılında 13 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz ettiği suçlamasıyla tutuklanan yönetmen Roman Polanski'nin iadesini resmen istedi. Oscar'lı yönetmen, 26 Eylül'de bir film festivalinde yaşam boyu başarı ödülü almak için gittiği İsviçre'de ABD'nin talebi üzerine tutuklanmıştı. 24.10.2009 + + + + 612228 + Engelsiz bir dünya! + Engelsiz bir dünya! 24.10.2009 12:47 Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul GÜNAY’ın önsözünü yazdığı, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL ve Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN başta olmak üzere, siyaset, iş ve sanat dünyasından birçok ünlü ismin yazılarıyla katkıda bulunduğu ENGELSİZ BİR DÜNYA adlı kitap yayımlandı! Barbaros UZUNÖNER’in yayına hazırladığı kitapta, ülkemizde değişik alanlarda söz sahibi olan ve önemli mevkilerde bulunan birçok kişi, “ENGELSİZ BİR DÜNYA” düşüyle bir araya geldi. Yapılanlar, yapılacak olanlar ve yapılması düşlenenler yazıldı. “İnsan” özelinde ama ülke genelinde sorunun ne olduğu ve çözümün ne olması gerektiği üzerine duyarlılığın arttırılması amaçlandı. Türkiye’de bu bağlamda yapılmış ilk çalışma olan bu kitap; engellilerin toplumsal bir sorun olarak görülmesinin önüne geçerek, tam tersine yaşamın normal akışı içerisinde toplumsal sorunlarımızın çözülmesi çalışmalarına dahil edilmesi konusunda büyük bir katkı sunacaktır. + + + + 611860 + Ünlü modele VIP karşılama + New York, Milano ve Paris gibi moda dünyasının kalbinin attığı yerlerden sonra ilk kez Türkiye'de düzenlenecek "Fashionable İstanbul" için ünlü konuklar İstanbul'a gelmeye başladı. gün boyunca ünlü tasarımcıların yeni koleksiyonlarının top modellerle sunulacağı organizasyon kapsamında ilk gelen konuk, aynı zamanda etkinliğin yüzü olan Bar Rafaeli oldu. 24 yaşındaki manken, sempatik tavırlarıyla dikkat çekti. Modanın dev isimlerinden Roberto Cavalli ise The Ritz- Carlton'un, Boğaz manzaralı terasında sıcak su jakuzisi keyfi de sunan Presidental Süit'te konaklayacak. + + + + 612213 + Afganistan'ın Umutlu Kadınları VİDEO + "Umutlu Kadın" ürünlerini başlangıçta sadece Kabil'deki yerel pazarda satarken, proje şu an dünyanın birçok seçkin mağazasına ürün ihraç ediyor. Proje Koordinatörü Cristina Hernandez, birçok kadının el becerisinin olduğunu, kadınların bu becerilerini kullanarak maddi kazançlar elde edebileceğini belirtti. "Afganistan'da birçok kadının el becerisi var. Ama onlar yaptıkları eşyaları nasıl satacakları, nasıl pazara çıkaracaklarını bilmiyor. Bunu için başlattığımız proje Afgan kadınların organize olmalarına, yaptıkları el işlerini satmalarına yardımcı oluyor. Daha iyi nasıl satış elde edilir ve ailelerine daha iyi nasıl desteklemeleri konusunda kadınlara fikir veriyoruz." "Umutlu Kadın" projesi sayesinde Afgan kadınları, ailelerinin geçimini sağlamak endişesinden kurtularak kendi işlerini kurma konusunda da artık yeni adımlar atabilecek. (aa) + + + + 611770 + Yeni bir tahriki kimse aklından geçirmesin + FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Yeni bir tahriki kimse aklından geçirmesin Soğukkanlılığıyla bilinen İçişleri Bakanı Atalay, 34 PKK'lının teslim olduktan sonraki süreci şova dönüştürmesini sert dille eleştirdi ve uyarıda bulundu: “Bu tür görüntülerin tekrar sergilenmesini kimse aklından bile geçirmesin.” İlgili haberler EVİN GÖKTAŞ ANKARA STOCKHOLM İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 34 PKK'lının Habur Sınır Kapısı'nda teslim olması sırasında ortaya çıkan görüntülerle ilgili olarak sert bir açıklama yaptı. Atalay, “Bu tür görüntülerin tekrar sergilenmesini kimse aklından bile geçirmesin” dedi. İçişleri Bakanlığı'nda basın toplantısı düzenleyen Atalay, hükümetin akan kanın durması için çalıştığına dikkat çekerek, “Birileri 'bu sorunlar çözülmesin, hele hele AK Parti eliyle hiç çözülmesin, terör varsın devam etsin' diyorlarsa desinler. Biz yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu. ONLAR DA YANLIŞI KABUL ETTİ DTP'nin tutumuna ilişkin görüşlerini de açıklayan Atalay şunları söyledi: “Süreci siyasi bir gösteriye dönüştürerek asla kabul edemeyeceğimiz görüntüler sergileyen DTP de büyük bir sorumsuzluk örneği göstermiştir. Gerçi kendileri de iki gündür yanlış yaptıklarını beyan ediyorlar. Ama yanlış yapmışlardır. Bunların yapılmaması için biz elimizden gelen çabayı gösterdik. Sabrımızı sonuna kadar zorluyoruz. Fedakarlıklar yapıyoruz. Görüşmeler yaptık, anlattık ama bu sorumsuzluk örneği gösterilmiştir.” MÜSAMAHA GÖSTERİLMEZ “Hepimizi rahatsız eden bu görüntülerin kabul edilmesi, onaylanması mümkün değil. Bu tür görüntülerin tekrar sergilenmesini kimse aklından bile geçirmesin. Bu konuda asla müsaade ve müsamaha gösterilmesi düşünülemez.” AHMET TÜRK ÖNLEYEMEDİ Atalay, DTP lideri lideri Ahmet Türk ile 17 Ekim'de Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in makamında görüştüklerini belirterek, “Görüşmede, 'bu şovları yapmayın, bu provokasyonları yapmayın. Süreci tıkarsınız, sürece zarar verirsiniz' diye kendilerini uyardık. Ahmet Türk de bu konuda çaba sarf etti ama önleyemedi” dedi. Savaşın hesabını sormadılar barışın hesabını soruyorlar Vatandaşlara seslenen Atalay, CHP ve MHP başta olmak üzere diğer muhalefet partilerinin süreci siyasi istismar konusu olarak kullandıklarını ifade ederek, “Provokasyonlara, zihin bulandırma ve karalama kampanyalarına rağmen bu yolda kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Vatandaşlarımız, provokasyonlara itibar etmesinler. Onların sağduyularına biz inanıyoruz” dedi. Atalay, şehit ailelerinin tepkilerini anlayışla karşıladıklarını, aileleri istismar edenleri ise şiddetle kınadıklarını dile getirdi. Demokratik açılım sürecinin daha önceki yıllarda başlatılması durumunda Türkiye'nin kayıplarının daha az olacağına ve sorunların büyümeden çözüleceğine vurgu yapan Atalay, şöyle konuştu: “Savaşın hesabını soramayanlar şimdi adeta barışın hesabını sorarlar, diye bir söz var. Şimdi terörü bitiremeyenler 'Siz niye bitiriyorsunuz?' diye bize hesap soruyor. Bizden başkası terörü bitirmeye cesaret edemezdi. Bütün boyutlarıyla bu konuyu ele almaya devam edeceğiz. Süreci açık ve şeffaf olarak yürütüyoruz. Yapılanların siyasi propaganda aracı olmasını istemiyoruz.” 34 PKK'lının serbest bırakılma sürecini eleştiren muhalefete tepki gösteren Atalay, “Soruşturmanın içeriği hakkında bilgisi olmadan anamuhalefet partisi genel başkanı konuyu çarpıtarak, vatandaşların kafasını karıştıracak yanlış ve yalan açıklamalarda bulunmuştur” dedi. Burkay: Karnavala çevirdiler İsveç'te yaşayan ünlü Kürt aydın ve siyasetçi Kemal Burkay, PKK'lıların dağdan inme sürecinde, hükümetin samimi, muhalefetin ise sorumsuz davrandığını söyledi. Burkay, karşılamayı abartan DTP'yi eleştirdi: “Doğrusu, DTP'nin olayı bir 'fest' (İsveççe karnaval, festival) havasına dönüştürmesi doğru bulmadım. Davul zurnalı olarak bir zafer havası vermenin bir nedeni de yoktu ortada.” DTP'li vekiller de bundan rahatsız Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, PKK'lıların Habur'daki şovunun DTP'li vekilleri de rahatsız ettiğini söyledi. Diyarbakır'dan dönerken uçakta DTP'li milletvekillerinin de bulunduğunu anlatan Arınç, ikisiyle yol boyunca sohbet ettiğini ifade etti. Arınç, şunları anlattı: “İsimlerini söyleyemeyeceğim, 'Biz de bundan rahatsızız' dediler. 'Neden mani olmuyorsunuz' dedim. 'Mani olamıyoruz' dediler. Yani Genel Başkanlarının da çok çaba sarf ettiğini, aklı başında insanların (yapmayın etmeyin) demelerine rağmen ancak bu kadarını yapabildiklerini' söylediler. Tek tip kıyafetlerini çıkartmalarını istediklerini, Diyarbakır'a gelirken bazı şeylere engel olmak istediklerini şimdi de dedikodu olarak Meclise geleceklerini, bunu haber olarak uçurduklarını, oysa buna izin vermeyeceklerini' söylediler.” 24.10.2009 POLİTİKA + + + + 612397 + Mağaza indirimi izdihama neden oldu + Mağazadan düşük fiyata mobilya almaya gelen bazı vatandaşlar, ürün fiyatlarının broşürlerde belirtilenden daha yüksek olduğunu öne sürerek mağaza yetkililerine tepki gösterdi. Erenler ilçesinde bulunan bir mobilya mağazası, ekonomik kriz nedeniyle kapattıkları fabrikanın ürünlerini 3'te fiyatına satışa çıkardı. Mağaza, satıştan günler önce dağıttığı broşürde bin 575 TL'lik yatak odasını (modüler) 490 TL'ye, bin 725 TL'lik yemek odasını (modüler) 460 TL'ye, bin 850 TL'lik salon takımını 490 TL'ye, 225 TL'lik çekyatı 95 TL'ye satışa çıkaracağını duyurdu. Çocuklarını evlendirecek anne ve babalar, nişanlı çiftler ve aileler ürünlerini piyasa fiyatının altında satacağını duyuran mağazada kuyruk oluşturdu. Mağazada açılış saatinden önce beklemeye başlayan vatandaşlar, kapıların açılmasıyla birlikte izdihama neden oldu. Kapıda bekleyen vatandaşların aynı anda içeri girmek istemesi nedeniyle bir çok kişi ezilme tehlikesi yaşadı. Özellikle sehpa ve uyku setlerinin bulunduğu bölüme yoğun ilgi gösteren vatandaşlar, ucuz ürünlerden almak için birbiriyle yarıştı. Yaşanan yoğunluk nedeniyle vatandaşlar, mağaza görevlileri ile tartıştı. Mağazadan düşük fiyata mobilya almaya gelen bazı vatandaşlar, ürün fiyatlarının broşürlerde belirtilenden daha yüksek olduğunu söyleyerek mağaza yetkililerine tepki gösterdi. Çok sayıda kişi ürünlerin broşürde belirtilen fiyattan yüksek olduğu gerekçesiyle ürün almadan mağazadan ayrıldı. Mağazanın sorumlusu Cihan Sümbül, yaptığı açıklamada, ekonomik krizden dolayı kapattıkları fabrikadaki ürünleri piyasa fiyatının 3'te fiyatına satışa çıkardıklarını söyledi. Ucuz ürünlerden almak isteyen vatandaşların izdihama neden olduğunu kaydeden Sümbül, "Krizden dolayı fabrikamızı kapattık. İşçilerin maaşlarını ödeyemiyorduk. Vergimizi ve sigortamızı ödeyemez duruma geldik. Çek ve senetlerimizi tahsil edemedik. Vatandaş ucuz mallara büyük ilgi gösterdi." dedi. İNSANLAR BİRBİRİNİ EZECEKTİ Ucuz mobilya almak için Sapanca ilçesinden mağazaya geldiğini söyleyen Hüseyin Kaya, mağazadaki fiyatların broşürde belirtilenden daha yüksek olduğunu ifade etti. Mağazanın ucuz ürün satacağını söyleyerek insanları yanılttığını ileri süren Kaya, şunları söyledi: "Mağazadaki fiyatlar broşürde belirtilenden çok yüksek. Mağazanın dağıttığı broşürdeki fiyatlara sahip çıkması gerekiyordu. Broşürde bin 775 TL'lik yatak odasının 490 TL'ye satılacağı yazıyor. Ancak 490 TL'ye almamız gereken yatak odası bin 575 TL'ye satılıyor. İnsanları kandırıyorlar. + + + + 612596 + Bir günde mutlaka yenil(me)mesi gerekenler + Ancak kimse "Eğer bir gün içerisinde bütün bunları yemeye kalkarsak, içimiz dışımız yemek olacak! Ana öğünlere yer kalmayacak" demiyor. Biz işin içine biraz da muziplik katarak bu konuyu diyetisyenlere sorduk. Hatta daha da ileri giderek, uzmanların verdiği sağlıklı yaşam ürünlerini topladık ve oturup yedik. Doğrusunu isterseniz 'bir günde mutlaka yenilmesi gereken ara öğünleri' yedikten sonra ana öğünlere yerimiz kalmadı. Midemiz de, kafamız da iyice karıştı... Yemeğe düşkün, ağzının tadını bilen bir milletiz. Karnımızı doyurmaktan ziyade zevk için yiyenlerdeniz yani. Bu sebepten midir nedir, akşam yatmadan sabah ne yiyeceğimizi, kahvaltıdan hemen sonra da akşama ne yemek pişireceğimizi düşünürüz. İşin içine son yıllarda bir de 'sağlıklı ve doğru beslenme' anlayışı girince uzmanlar tarafından tam bir bilgi bombardımanına tutulduk. Günde şu yiyecekten şu kadar tüketmeli, şunları muhakkak yemeli, şunları azaltmalı vs, vs... Mesela günde mutlaka 2,5 litre su içmeli, badem, ceviz, fındık, süt, peynir, ayran, çay, kahve, sarmısak, maydanoz, beş porsiyon da meyve tüketmeliymişiz. Dünyaca ünlü uzmanlarımız Prof. Dr. Mehmet Öz ve Prof. Dr. Osman Müftüoğlu da işin içine girince önümüzde 'bir günde mutlaka yenilmesi gerekenler' başlığı altında kocaman bir liste oluşuyor. Eğer bir gün içerisinde bütün bunları yemeye kalkarsak, iş güç yapmaya vaktimiz kalmayacak, varsa yoksa yiyip içeceğiz. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi uzmanlar ısrarla 'Yeme düzeninizi üç ana ve üç ara öğün olarak tayin edin!' tavsiyesinde bulunuyor. Tamam, üç ara öğünde 'bir günde mutlaka yenilmesi gereken'leri yedik diyelim. Peki bunları yedikten sonra midemizde ana öğünlere yer kalacak mı? Daha da ötesi, ya yersek kilo almaz mıyız? Bütün bunlara ek olarak bir de öğrenciler, hamile bayanlar, emziren anneler için daha özenli menüler tavsiye ediliyor. Kafalar gitgide karışıyor, daha fazla karışmadan listemizi elimize alıp ünlü beslenme uzmanlarının bu konudaki görüşlerini aldık. Her bilginin doğru verilmesi ve doğru algılanması gerekir! Diyetisyen Taylan Kümeli, bu konuda büyük bir bilgi kirliliği yaşandığını ve bunun insanları yanlış noktalara ulaştırabileceğini vurguluyor. Mesela günde 12 bardak su içmenin faydalı olduğu bilimsel bir gerçektir ama öyle insanlar vardır ki günde bardak içmesi daha doğrudur. Yani kişilerin yaşı, boyu, kilosu, genetik yapısı, beslenme alışkanlıkları ve sağlık durumu (hastalık vs. var mı?) göz önünde bulundurularak kendilerine özel bir günlük yeme programı oluşturulmalı. + + + + 612493 + 'Başbakan elindeki ipi kaçırdı' + CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, ''Ayrışmayı değil kucaklaşmayı, insan sevgisini ve hoşgörüyü bu topluma egemen kılmak zorundayız'' dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin Eskişehir il teşkilatında yaptığı konuşmada, ülkenin çok önemli bir süreçten geçtiğini belirterek, bu süreçte herkesin, sorumluluk sahibi, sağ duyulu yurttaş olarak hareket etmesi gerektiğini kaydetti. CHP'nin, Cumhuriyet'in temellerinde harcı bulunan bir parti konumunda olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''CHP, ayrışmayı değil kaynaşmayı esas alan, insanların inançlarını ve etnik kimliklerine saygı göstermeyi kendi benliğinde içine sindiren bir partidir. Bilinmeyen bir yol hatırasıyla karşı karşıyız. Her şeye karşı dikkatli olmak zorundayız. Bu süreçte sadece siyasi iktidar değil, yargı da yıprandı. Yargıyı bu süreçte yıpratılan bir mekanizma olarak görüyor ve çerçevede hareket ediyorsanız tablo doğru değildir. Diyarbakır'da ifade almayı sakınca gören anlayış, 50 bin kişinin ortasında ifade alıyor. Böyle bir adalet yok. Söz konusu yargılamada yargıcın baskı altında olmadığı söylenebilir mi? Sayın Başbakan, elindeki ipleri kaçırdı. Hükümet yetkilileri 'keşke bu olmasaydı, bir daha müsamaha etmem' gibi sözler söylüyorlar. Sanki hükümet etmeyip olayları arkadan izliyorlar. Bu tabloyu hak etmiyoruz. Elbette terör yenilecek, sona erecek ve bizler birbirimizi kucaklayacağız. Terörün bitmesi için silahların koşulsuz bırakılması gerekir. Geliyorlar, hala koşulları var.'' ''DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DA İSTİHDAM YARATILMALIDIR'' Kılıçdaroğlu, Türkiye'de fırtına öncesi sessizliğin yaşandığını öne sürerek, toplumun, kendilerinde ciddi kaygılar yarattığını bildirdi. Türkiye'nin sahibinin vatandaşlar olduğunun altını çizmek gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Demokratik yollarla iktidarı alaşağı etmek bizim namus borcumuzdur, yıkacağız. Ayrışmayı değil kucaklaşmayı, insan sevgisini ve hoşgörüyü bu topluma egemen kılmak zorundayız. Öfkeyi sanata dönüştüren bir yönetim, toplumda kin tohumları eker. Devlet, Doğu ve Güneydoğu'ya fabrikalar kurup istihdam yaratmalı. En iyi okullarımızı oraya götürmeliyiz. Bu ortamı yaratmalıyız. İzlenen ekonomik politikalar teröre kaynaklık etti. Bunun sorumluluğu iktidardadır. Bizi iyi yönetemediler. Yurttaş olarak bizim de bu işte sorumluluğumuz var. Bize en çok yalan söyleyenlere koşup oy verdik. Bugün bütün farklılıklar bir köşeye bırakılarak birleşmek zorundayız. Bizi yöneten dış güçlere karşı birleşeceğiz.'' + + + + 612449 + Akdağ'dan vatandaşa tehditli uyarı + Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribi ile ilgili olarak, ''Kasım, Aralık ayında Türkiye'de de bu salgının başlaması kaçınılmazdı. Nitekim Türkiye'de de hastalık artık yayılmaya başladı. Şimdi de tüm gayretimiz hastalığın yayılma hızını azaltarak, aşılanması gereken gruplara aşının yetişmesini sağlamaktır'' dedi. Akdağ, Uzundere ilçesinde yapımı tamamlanan devlet hastanesinin açılışına katılmak üzere geldiği Erzurum'da Vali Sebahattin Öztürk'ü makamında ziyaret etti. Domuz gribine karşı aldıkları tedbirlerin faydasını gördüklerini ve meseleyi çok dikkatli takip ettiklerini ifade eden Akdağ, şunları kaydetti: ''Kasım, Aralık ayında Türkiye'de de bu salgının başlaması kaçınılmazdı. Nitekim Türkiye'de de hastalık artık yayılmaya başladı. Şimdi de tüm gayretimiz hastalığın yayılma hızını azaltarak, aşılanması gereken gruplara aşının yetişmesini sağlamaktır. Aşıyla ilgili bir takım tartışmalar ortaya çıkardılar. Ama artık zannediyorum ki vatandaşımız bu hususta büyük ölçüde tatmin oldu. Çünkü bütün uluslararası örgütler, aşının belli guruplara yapılmasını zaruri buluyor. Ama burada, aşıyı tüm ülkelerin bütününü birden eline geçirme gibi bir şansı yok. Biz aşıyı almak ve çocuklarına yapmak hususundaki şanslı ülkeler arasındayız. Yaz mevsimini birçok Avrupa ülkesinin aksine biz hastalığı (domuz gribi) ülkemize sokmadan geçirelim dedik. Bunda aldığımız tedbirler büyük rol oynadı.'' Bakan Akdağ, ilk partisi Türkiye'ye ulaşan domuz gribi aşısının Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında da geleceğini belirterek, ''Öncelikle sağlık çalışanları ve hamilelerle, ağır hastalığı olup, grip geçirenler, çocuklar ve hacılar aşılanacak. Zaten 24 yaşın üzerinde sağlıklı erişkinlere aşı yapmıyoruz. Kasım ayı başında aşılamalara başlamış oluruz'' diye konuştu. ''MİLLETİN KAFASINI KARIŞTIRACAK ŞEYLER SÖYLÜYORLAR'' Akdağ, ayrıca birçok ülkenin aşılara başladığını ve ne kadar güvenilir olursa olsun aşıların başka ülkelerde yapıldığını görmenin bir avantaj olduğuna dikkat çekti. Türkiye ve dünyadaki bilim adamlarının hemen hemen ittifak halinde aşının risk altındaki kişilere yapılması gerektiğini söylediklerini anlatan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Arada da açık söyleyeyim biraz şöhreti seven, biraz böyle popülizmi seven, birazda bu yolla siyaset yapmayı düşünen kişiler, milletin kafasını karıştıracak şeyler söylüyorlar. Ama bilim adamlarının ikiye bölündüğü anlamına gelmez. Ben vatandaş olsam aklı selim bilim adamlarının ekseriyeti ne söylüyorsa bu hususta güvenilir ve yetkili kuruluşlar ne söylüyorsa buna bakarım. Dedikodulara kulak kabartmam. Birileri bu aşıları yapmayın diye millete telkinde bulunuyor. Yarın bir hamile kardeşimiz aşı yapılmadığı için gribe yakalanır, ağır geçirir ve hayatını kaybederse, bir astımlı yavrumuz, bir kalp yetmezliği veya karaciğer yetmezliği olan erişkin bir kişi hastalığa yakalanır ve hayatını kaybederse, bu iddialarda bulunanlar acaba bunun vebalini ödeyecekler mi? Vatandaşım yarın bana gelse dese ki (ben falanca vatandaşı seyrettim, ısrarla aşı yaptırmayın) dedi bende yaptırmadım. Çocuğumu kaybettim. Ben Sağlık Bakanı olarak suç duyurusunda bulunacağım. Bunu şimdiden açıkça ilan ediyorum.'' Bakan Akdağ, domuz gribiyle ilgili yapılması gerekenleri anlatırken, ''Ciddi bir belirtisi varsa vatandaşımız mutlaka doktora gitmelidir. Hastaların önemli bir kısmı hastalığı ayakta geçirecek. Bunu biliyoruz. Ancak biz gereken tedbiri alıp, hastalığın üzerinde ciddiyetle duruyoruz. Çok az sayıda da olsa insanımızın bir bölümü hastalığı ağır geçireceği için bir risk ortaya çıkıyor. Bunun için duyarlı olmak zorundayız'' diye konuştu. HASTANELERİN RANDEVU SİSTEMİ Akdağ, konuşmasında Erzurum'da Türkiye'deki hastanelerin randevu sistemleri için bir merkez kurduklarını da bildirdi. Merkezin çalışmasını ihale yoluyla başlatmayı düşündüklerini ancak daha sonra Türk Telekom'un bu konuda gönüllü olduğunu belirten Akdağ, şunları kaydetti: ''Türk Telekom, herhangi bir bedel ödemeksizin Erzurum'a bunu kuracak. Zannediyorum bir ay içerisinde hizmete başlayacağız. Orada 150 civarında da gencimiz iş imkanına kavuşmuş olacak. Erzurum ve Kayseri ilinin hastanelerinin randevuları Erzurum'dan verilecek. Bu pilot çalışmamız aşağı yukarı ay sürecek. Onun peşine de bu 150 kişiyi, 1000 kişiye tamamlayacağız. Bunlar sertifikalı tahsilli gençlerimiz olacak. Bu bir endüstri tabii ki. Çağrı merkezleri işini ne kadar önemsediğimizi biliyorsunuz.'' Bakan Akdağ son olarak, 2011 Dünya Üniversiteler Arası Kış Oyunları'na değinerek, ''Yatırımlar konusunda bir tereddütümüz yok. FISU yetkilileri de tatmin olduklarını belirttiler. İyi bir organizasyon yapmalıyız artık. Bir taraftan da kış turizm için Erzurum'a yatırımcı getirmeliyiz. Artık şehrimize turizmci yatırımcı gelebilir. Bunun için gerekli girişimlerde bulunuyoruz'' diye konuştu. 2009-10-24 15:31:39 gecenlerde ülke tvnin siradisi programinda haber7 yazari mehmet ali bulut asilarin güvenilir olmadigini,ilac sermayesinin para kazanmak icin bu asiyi cikarttigini, bu asinin insanin genlerini bozabilecegini ve bunun en cokta türkiye insanlari üstünde denenmek istendigi gibi komplo teorisi dolu hatta sacma sözler sarfetti. mehmet ali bulutu dinleyen insanlar bu asiya nasil güvenecek ben bile m.ali bulutun sözlerini dinledikten sonra burda almanyada asi olmaya korkuyorum. mehmet ali beyden aciklama bekliyoruz hurrian-med imperator 2009-10-24 15:24:25 Asıl olmak istemezse Vekil bunu zorlayamaz. Bu Bakan da olsa değişmez !Herkes beyanatlarında dikkat edecek ki gönüller mutmain olsun. İlaç firması bu işten 1,5 milyar dolar gelir sağladığını açıklarken oturup işin nereye gittiğini de düşünmek lazım. Hele de AİDS meselesinde Pfizer in yaptıklarını hatırlayınca... zaman da birçok doktor ve bakan olamaz demişti ama olan insanlara olmuştu. Biz kime suç duyurusunda bulunalım ??? zafer şahin + + + + 611914 + CHP Tunceli İl Başkanı: 'Doğuda bittik' dediğim için görevden alındım + CHP yönetimi ise karara, il başkanının 'başarısızlığını ve sorumsuzluğunu' gerekçe gösterdi. Özarslan, "Taban bize sürekli açılımla ilgili parti yönetimini uyarmamız konusunda baskı yapıyordu. Biz de çeşitli vesilelerle parti yönetimini uyardık. CHP'nin pasif kaldığına dikkat çektik. Bana göre bu nedenle görevden aldılar." görüşünde ısrarlı. Kürt sorununu, CHP gibi sosyal demokrat bir partinin çözmesi gerektiğini belirten Özarslan, 'devletten fazla devletçi' olma mantığının sosyal demokrat bir parti olan CHP'ye ait olamayacağını kaydetti. HABİB GÜLER, ALİ HAYDAR GÖZLÜ ANKARA TUNCELİ + + + + 611842 + Yeni Moda Rubberduck giymek! + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Yeni Moda Rubberduck giymek! N2N Tekstil Hollywood yıldızlarının tercihi Havaianas'tan sonra, bir dünya tercihini daha Türk tüketicisiyle buluşturuyor. Rubberduck snowjoggers botlar bu sezon ayaktan ayağa dolaşacak. 2009- 2010 Sonbahar-Kış sezonunda Türk tüketicisi ile buluşacak Los Angeles doğumlu Rubberduck Paris Hilton, Lindsay Lohan, Sienna Miller gibi dünyaca ünlü starların tercihi olarak biliniyor. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612728 + 'Sorunlar tek yumruk olursak çözülür' + 'Sorunlar tek yumruk olursak çözülür' Aliağa Ticaret odası Başkanı Adnan Saka, Aliağa'nın son 30 yılda dev bir sanayi kentine dönüştüğünü belirterek, “İlçedeki kurumlar ve kamuoyu olarak Aliağa'nın gelişiminde yatırımların devamında tek yumruk, tek güç olarak durmalıyız” dedi. KENAN TOKGÖZ İZMİR AK Parti Aliağa İlçe Teşkilatı Yönetim Kurulu, Aliağa Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Saka'yı makamında ziyaret etti. Ziyarette Aliağa'nın ve ülkenin güncel siyasi ekonomik gelişmeleri dile getirildi. AK Parti Aliağa İlçe Başkanı Kazım Ulaş, ilçedeki kurumları ziyaret ederek, diyalog ve görüş alışverişini geliştirdiklerini ifade etti. Ulaş, “Aliağa bugün Türkiye'nin en gelişmiş sanayi kentlerinden biri. Aliağamızda kurumlar arasında bundan böyle daha yoğun diyalog geliştirmek ve görüş alışverişi yapabilmek için bu ziyaretlerimizi gerçekleştiriyoruz.” dedi. Aliağa Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Saka da kentin gelişim vizyonunda birlik ve beraberliğin önemine dikkati çekti. Saka, "İlçedeki kurumlar ve kamuoyu olarak Aliağa'nın gelişiminde yatırımların devamında tek yumruk, tek güç olarak durmalıyız. Aliağa'ya yapılacak yatırımlar, bölgenin sorunları, ekonomik talepleri ve diğer hizmetlerin gelmesi için yerel kurumlar olarak, Aliağa kamuoyu olarak birlik ve beraberlik içinde hareket edersek çözülemeyecek sorun olmaz” diye konuştu. 24.10.2009 + + + + 612591 + Erdoğan'dan Ortadoğu Açıklaması + Erdoğan'dan Ortadoğu Açıklaması Yayına Giriş: 24.10.2009 15:28:11 Güncelleme: 24.10.2009 16:20:58 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ortadoğuda barışı istemeyen odakların olduğunu söyledi. "Barışın olmaması için bölgeye virüs salınıyor" diyen Erdoğan, Türkiye'nin küresel barış için çalıştığını söyledi. Antalya'da Dünya Un Sanayicileri Birliği Orta Doğu ve Afrika Bölgesi kongresi'ne katılan Erdoğan, Afrika'nın kıtlık ve açlıkla anılmasından da son derece rahatsız olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan şöyle dedi: "Ortadoğu kendi kendisine yetebilecek bölgedir. Aslında sahip olduğu zenginlikleri hayata geçirdiğinde sadece kendine değil, tüm dünyaya eşsiz katkı sağlayacak bir ülkedir. Bunun için önce çatışmaların bitmesi, kalıcı barışın sağlanması gerekiyor. Herhalde bir yerden virüsler salgılanıyor, bu virüsler ortalığı karıştırıyor. Orada barışı istemeyen odaklar var. Tüm mesele Türkiyenin yaklaşım tarzının benimsenmesi, biz barış için çabalıyoruz, biz küresel barışın sağlandığı bir dünlyanın özlemi içindeyiz" + + + + 612948 + İççamaşırı çalan hırsız intihara kalkıştı + Edinilen bilgilere göre olay Alanya Hacet Mahallesi'nde bulunan Şevki Koparan'a (38) ait evde meydana geldi. Bir kişinin balkondan girmeye çalıştığı ihbarını alan polis ekipleri, tarif edilen adrese geldi. Evin etrafında güvenlik önemi alan ekipler, açık olan balkon kapısından içeriye girdi. Polis, kanepenin arkasında saklanan zanlının 10 ayrı suçtan sabıkası bulunan Yusuf Öldürgin (44) olduğunu belirledi. Zanlı Öldürgin'in üzerinde yapılan aramada tornavida, el feneri, çift eldiven, bıçak ve girdiği evin yatak odasından alındığı belirlenen bayan iç çamaşırı bulundu. Hırsızlık zanlısına ait 34 ZD 6041 plakalı motosiklette yapılan aramada ise 15 metre uzunluğunda halat ele geçirildi. Gözaltına alınan Yusuf Öldürgin, Alanya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği'ne götürüldü. Emniyette yapılan incelemede zanlının Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hırsızlık suçundan dolayı kesinleşmiş ay hapis cezasının bulunduğu ortaya çıktı. Sorgusunun ardından zanlı, nöbetçi Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatıyla aramak yapmak üzere tekrar hırsızlık yaptığı eve götürüldü. Polisler evde arama yaptığı sırada zanlı, girdiği yatak odasında polisi görünce daha önce sakladığı ruhsatsız silaha yöneldi. Silahı alarak başına dayayan hırsızlık zanlısı, intihar girişiminde bulundu. Bir anlık dalgınlığından faydalanan polis, zanlının elindeki silahı alarak etkisiz hale getirdi. Ancak şahıs bu kez kapı camına yumruk atarak ellerini kesti. Daha sonra zanlı, olay yerine çağrılan ambulansla Alanya Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ayakta tedavi edilen ve sara hastası olduğu öğrenilen hırsızlık zanlısı sağlık kontrolünün ardından Nöbetçi Cumhuriyet Savcılığı'na sevk edildi. + + + + 611808 + milyon kart mağduruna taksitle ödeme müjdesi + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ milyon kart mağduruna taksitle ödeme müjdesi Kredi kartı borçlarının 24 ayı geçmemek üzere tüketici kredisine çevrilmesi amacıyla kanun teklifi hazırlandı. Ancak bu tasarı daha önceki icraya düşmüş olanların dışında kalan sadece asgari bölümü ödeyen milyon vatandaş için geçerli olacak ANKARA (A.A) MHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, kredi kartı borçlarının 24 ayı geçmemek üzere tüketici kredisine çevrilmesi amacıyla kanun teklifi hazırladı. Serdaroğlu, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'ni, bugün TBMM Başkanlığı'na sunduğunu bildirdi. Serdaroğlu, kredi kartı borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili olarak 24 Haziran 2009 tarihinde çıkarılan kanunun, temerrüte düşmüş, kendilerine ihtar çekilmiş, haklarında icra takibi başlatılmış kişileri kapsadığını, kart borcunun asgarisini ödeyerek borcunu döndürmeye çalışan vatandaşları ilgilendirmediğini söyledi. 13 MİLYARLIK BORÇ VAR Kredi kartı borcunun asgarisini ödeyerek günü kurtarmaya çalışan yaklaşık milyon kart sahibinin toplam borcunun, 12-13 milyar lira civarında olduğunu kaydeden Serdaroğlu, 'Kredi kartı borçları ile çok büyük, çok tehlikeli bir krizin işaretleri alınmaya başlamıştır. Rakamlar, asgari tutarı ödenerek çevrilen kredi kartlarında, geri dönülmez noktaya, borcun artık çevrilemediği bir noktaya ulaştığını açıkça göstermektedir. Vatandaşlarımız, içine girdikleri sarmaldan bir türlü kurtulamamaktadır' diye konuştu. İŞTE RAHATLATACAK TEKLİF Serdaroğlu, hazırladığı kanun teklifinin yasalaşması halinde bankalar ile vatandaşlar arasında 'kart barışı' sağlanacağını ifade etti. Teklife, kredi kartı borçlarının, borçlunun talebi üzerine piyasa yapıcı bankaların ortalama tüketici kredisi faizi üzerinden ve 24 aylık vadeyi geçmemek üzere tüketici kredisine dönüştürülmesini öngörüyor. Borcu tüketici kredisine dönüştürülen kredi kartının, tüketici kredisi ödemeleri bitinceye kadar kullanılmamasını da içeren teklifle, hakkında ihtar çekilmiş, icra takibi başlatılmış, varlık şirketlerine devredilmiş borçlar için de uygulanması öngörülüyor. Faiz affı da uygulanmalı Mehmet Serdaroğlu'nun teklifinde de açık noktalar olduğunu belirten uzmanlar, süreçler arasında oluşan faize de af uygulanması gerektiğini söyledi. Örneğin ocak ayında bin lira olan kredi kartı borcunun asgari kısmını ödeyebilen bir vatandaşın bu borcu gelecek aralık ayına kadar faiz uygulamasıyla bin liraya kadar çıkıyor. Bu durumda arada oluşan bin liralık faize de bir kolaylık sağlanması isteniyor. İlk kart affı kimseye yar olmadı 874 bin kart borçlusunun milyar TL tutarındaki kredi borcu bu yıl içerisinde hükümet tarafından açıklanan kriz tedbirleri dahlinde piyasaya sunuldu. Böylece vatandaşın temerrüde ve icraya düşmüş olan kredi kartı borcu düşük faizle yeniden yapılandırıldı. İcraya düşmüş kredi kartı borcu için yeniden yapılandırma yasasının yürürlük süresi Eylül'de sona erdi ama kart borcu yüzünden intihara kadar giden vatandaş affa yanaşmadı. Ancak kart borçlularının düzenlemeye ilgisi, beklentilerin oldukça altında kaldı. Rakamlara göre, 91 bin kredi kartının 252 milyon liralık borcu için başvuruldu. Bu, toplam borcun yüzde 8?i civarında kaldı. 3.1 milyar liralık borcun 450 milyon lirası yeniden yapılandırıldı. Yetkililerin, 'tüketici kredisi çekilerek kredi kartı borçlarının kapatılması gerektiğini, aksi halde kredi kartı gecikme faizlerini kapatmalarının mümkün olmadığı' yönünde uyarıları olduğuna dikkati çeken Serdaroğlu, kredi kartı borcu olan vatandaşlara bankalar tarafından tüketici kredisi verilmediğini, böylece borçlarını kapatamadıklarını iddia etti. Öte yandan bu uygulama bazı bankalar tarafından da kampanya olarak vatandaşın hizmetine sunuluyor. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 612178 + Alman Yazar Wallraff kendini siyaha boyadı + 80’lerde ülkesindeki Türk karşıtlığını, Türk işçisi kılığında belgeleyen Günter Wallraff, bu kez siyah oldu; Almanların Afrikalı göçmenlere olan yaklaşımını sınadı ve genellikle dışlanan bir tavırla karşılaştı 1980’lerde Türk işçisi kılığına girerek Almanya’daki Türk karşıtı önyargıları sergileyen Alman araştırmacı gazeteci Günter Wallraff, bu kez yüzünü siyaha boyayarak Somalili bir göçmen kılığında Almanların Afrikalılara bakışını test etti. Somalili Kwami Ogonno adıyla Alman toplumunun çeşitli kesimleriyle ilişki kuran Wallraff, genellikle dışlayan, yok sayan veya reddeden bir tavırla karşılaştı; çok az tehdit aldı ve yalnızca bir kere himaye gördü. Almanlar, “çakma” Somalili Wallraff’a karşı bilinçaltlarındaki ırkçı önyargıları terbiye dışı bir dil kullanarak da ortaya koydu. Yaşadıklarını “Black on White” (Beyaz Üzerinde Kara) adıyla kitaplaştırıp, filmini de yapan Alman gazeteci, yüzünü siyaha boyayıp başına kıvırcık saçlı bir peruk geçirdikten sonra, rengârenk gömleğiyle durağı olan Köln’de ev köpeklerini eğiten bir merkeze gitti. Kwami burada dazlakların saldırısından korunmak için köpeğinin eğitilmesini istedi. Ancak merkezin sahibi, “Üzgünüm, hiç yer kalmadı” yanıtını verdi. Kwami ısrar edince de aslında 60 olan fiyatı 250 euro’ya çıkardı. Sonunda, Kwami vazgeçti. Kwami’den sonra gelen beyaz bir Alman’ın kaydı hemen yapıldı ve bu durum Wallraff’ın gizli kamerasıyla kaydedildi. Wallraff, Kwami olarak Dinamo Dresden Futbol Kulübü’nün taraftarlarının seyahat ettiği trende fiziksel şiddetle tehdit edildi. Ardından genellikle yabancıların kaldığı bir yerde daire kiralamaya çalışan Kwami sahibesiyle telefonda anlaşmasına karşılık yüz yüze gelince kadının hemen vazgeçtiğini gördü. Kwami uzaklaşırken kadın arkasından “Gerçekten siyah, çok kötü” diye söylendi. İki siyahi kadın arkadaşıyla Minden’de bir kamp alanında kamp kurmaya kalkınca yönetici Kwami’ye yer kalmadığını söyledi. Küçük çaplı tartışma sırasında yönetici problemin Kwami’nin ten renginden kaynaklandığını itiraf etmekten çekinmedi. Yalnızca Bavyera’daki bir barda Kwami kendisini rahatsız eden sataşmaları beyazın koruması sayesinde savuşturdu. Milliyet + + + + 612536 + Uzun haber okuyacak vakit yok + HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Uzun haber okuyacak vakit yok Wall Street Journal Genel Yayın Yönetmeni Robert Thomson, gazetecilerin çok uzun hikayeler yazdığını fakat artık kimsenin bu uzun hikayeleri okuyacak vaktinin bulunmadığını söyledi. İSTANBUL Wall Street Journal Genel Yayın Yönetmeni Robert Thomson, kendisini en çok rahatsız eden konuların başında google.news ve buna benzer bazı haber toplayıcı sitelerin geldiğini belirtti. Thomson, bu sitelerin profesyonel gazetecilik konseptini tehdit ettiğini ifade etti. Adı Robert Thomson... Wall Street Journal (WSJ) Gazetesi'nin genel yayın yönetmeni. Wall Street Journal sadece Amerika'nın değil, dünyanın en etkili gazetelerinin başında geliyor. Avustralya kökenli gazeteci Robert Thomson, gazetecilik serüvenine 17 yaşında Avustralya'da muhabir olarak başladı. Ünlü İngiliz gazetesi Times, Financial Times, ardından da Wall Street Gazetesi'nin yayın yönetmenliği görevlerine gelerek belki de bir ilki başaran tek Avustralyalı gazeteci. Thomson ile önce bir toplantıda karşılaştık. Bunun ardından kendisini ay kadar sonra da ofisinde ziyaret ettik. Dünyanın en büyük medya devinin en tepe yöneticisinin ofisine tüm muhabirlerin, editörlerin bulunduğu katın tam ortasından geçerek ulaşmıştık. Doğrusu odası da benim şu an kullanmakta olduğum ofisten sadece biraz büyük. İlginçtir ki; Wall Street'in Thomson ile ilk görüşmemize kadar Türkiye'de bir muhabiri yoktu. Thomson, bu görüşmemizin ardından Türkiye'ye mutlaka bir muhabir gönderecekleri sözünü vermişti. Nitekim Türk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdiğimiz bu söyleşide muhabirlerinin göreve başladığı haberini verdi bize. Ancak hemen sevinmeyin, zira Wall Street Journal'in Çin'de 100, Hindistan'da ise 110 muhabiri olduğunu da bu söyleşi sırasında öğrendik. Robert Thomson ile Rupert Murdoch'un kaderleri sadece Wall Street Journal'de buluşmamış. Her ikisi de Avustralyalı, ilginç bir şekilde her ikisi de 11 Mart tarihinde doğmuşlar, 30 yıllık bir farkla elbette. Bu garip benzerlik bununla da sınırlı değil. Her ikisi de Çinli bayanlarla evlendiler, Murdoch Çinli bir işçinin kızıyla, Thomson ise Çinli bir generalin. Üstelik çocukları da aynı yaştalar. 2007 Kasım'ında News Corp'un sahibi ünlü Rupert Murdoch'un Wall Street Journal'i satın almasından ay sonra iş başına gelen Robert Thomson ile Manhattan'da bulunan Türk Kültür Merkezi'nde, Wall Street Journal'in habercilik anlayışında yaşanan değişimi, medyayı etkileyen yeni web teknolojilerini, NY Times ile yaşadıkları rekabeti ve geleceği nasıl bir medyanın beklediğini konuştuk. Thomson'a ilk sormak istediğim soru, gazetenin Downtown'da bulunan gazete binasına geldiğinde topladığı çalışanlarına nasıl bir konuşma yaptığıydı. Zira bu konuyla ilgili epey bir söylenti dolaşıyordu. Personelinizle ilk konuşma her zaman önemlidir. İlk konuşma, ilk temas, verilen ilk mesajlar, aslında personel ile yeni yöneticinin birlikte çalışıp çalışamayacaklarının da ilk göstergesidir. Thomson, yeni çalışma arkadaşlarıyla ilk etkileşimin asansörde başladığını söylüyor esprili bir şekilde: "Hakkımızda epey bir söylenti vardı. Bu konuyla ilgili basında epey haberler de çıktı. Avustralyalı barbarlar diye bakıyorlardı bize. Biz kimseyi kandırmadık, gazetelerin karşı karşıya kaldığı zor durumu, toplumun ilgilerinin, eğilimlerinin nasıl değiştiğini ve bu değişimin nasıl fırsata dönüştürülebileceğini anlattım." Thomson, durum hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra, nasıl bir gazete yapmak istediğini anlatmış çalışanlarına. Hedefe fokus olmanın öneminden bahsetmiş. İlginçtir ki tüm dünyada gazeteler dış haber bütçelerini kısarken, Thomson, Murdoch'tan dış haberler için yılda tam milyon dolar destek almış. Ancak gazetede dış haberleri belirgin bir şekilde artırırken, ekonomi haberlerinde azaltmaya gitmiş. Thomson'a göre uzun yazılan haberler gazete sayfalarında yer israfından başka bir şey değil. Bu yüzden kısa, okunaklı, etkili, atlatma haberciliğe yoğunlaşmış. Okuyucuların haber tüketimi eğilimlerinin değiştiğini fark eden Thomson, bu durumu şöyle açılıyor; "Gazetenin online abone sayısı 1,3 milyon. Son hafta içinde 650 bin kişi WSJ'ın iPhone uygulamalarını indirdi. Yani 650 bin kişi gazeteyi iPhone'dan okuyor. Bu da kuşkusuz haberin içeriğini de düşünmemizi gerekli kılıyor. Haberi Iphone'dan okuyanlar haberin tamamını okumazlar. Kısa ve etkili haber, bu yüzden bizim için önemli." Thomson, kültür, sanat ve sağlık haberlerine ağırlık vermelerinde NY Times ile rekabetlerinin bir etkisinin olup olmadığı sorumuza samimiyetle 'evet' yanıtını veriyor. "Göreve geldiğinizden günden bu yana yaşadığı en büyük sorun neydi?" sorusuna Thomson şöyle yanıt veriyor: "Elbette en büyük sıkıntımız gelir sıkıntısıydı. New York Borsası'ndan başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizi izlemek üzücüydü. Reklam verenler azalırken okuyucularımız işten atılıyordu. Thomson, WSJ'de dönem yaşanan değişimin nedenlerini şöyle açıklıyor: "Öncelikli olarak yapılması gereken, insanların güvenini kazanmaktı. Günümüzde gazetelerin toplumun nasıl değiştiğini fark etmemeleri dikkat çekici. Geçtiğimiz yıl sonunda başlayan kriz, birçok gazetenin kapanmasına neden oldu. Bu kriz sadece ABD'yi değil, tüm dünyayı etkiledi. Murdoch'un bu zor dönemde verdiği mesaj; zeki ve topluma karşı duyarlı davranarak krizin aşılacağı yönündeydi. Nitekim geçtiğimiz son ay içinde WSJ, Amerika genelinde satışlarını artıran bir gazete oldu. Dünyanın her yerinden günde 23 milyon insan www.wsj.com'u tıklıyor. iPhone için üç hafta önce hazırlanmış özel haber sistemini 650 bin okur indirdi. Belki insanlar bu hizmeti her gün kullanmıyor fakat bu rakam bize; sizi izleyen kitlenin değiştiği ve buna bağlı olarak içeriğin de değişmesi gerektiğini gösteriyor. Benimde ilk mesajım buydu." Wall Street Journal, kuşkusuz yıl önceki gazete değil. Rupert Murdoch'un gözünü kırpmadan milyar dolara satın aldığı WSJ'daki değişikliklere şunları ekliyor Thomson: "2 yıl önce ana sayfamızda, bir iki uluslararası haber görebiliyordunuz. Amerika'nın ekonomik durumu ne olursa olsun, küreselleşme devam ediyor ve hiçbir yere gitmiyor. Dünya değişiyor. İşadamı ya da sıradan bir vatandaş okuduğunun güncel ve global bir içeriğe sahip olmasını istiyor. Bu düşünce ile gazetemizde ekstra bir yer ayırdık. Her gün 4-5 sayfa yayın yapan uluslararası haberler bölümü oluşturduk.' 1985 yılında Financial Times adına Çin'e muhabir olarak gittiğini anlatan Thomson, yıllarda Amerika'daki birçok gazetenin Çin'de temsilcisi olduğunu ifade ederek; "Şimdilerde büyük denilebilecek birçok gazetenin Çin'de muhabiri bile yok. Amerika'da, dünyada neler olup bittiğiyle ilgilenen eğitimli bir okuyucu kitlesi var. Fakat bu kitlenin yıllar içinde güvenebileceği haber kaynaklarının sayısı azalıyor." Bu durumun kendileri için bir fırsata dönüştürdüklerini anlatan Thomson, "The Times'ta çalıştığım dönemlerde Türkiye ile ilgili haberler hep önemli olarak değerlendirilirdi. Amerika'da Türkiye hakkında yeterince haberin girmiyor olmasını fırsata dönüştürdük. Artık İstanbul'da bir muhabirimiz de var." diyor. "GAZETECİLİK, GAZETECİLER İÇİN DEĞİL OKUYUCULAR İÇİN YAPILIR" WSJ'ın değişen haber üslubu konusundaki eleştirilerle ilgili sorumuza ise Thomson şöyle yanıt veriyor: "Gazeteciler çok uzun hikayeler yazıyorlar fakat kimsenin bu uzun hikayeleri okuyacak vakti yok. WSJ bir gazete ve uzun incelemelerden daha çok kısa öz haberlere yer vermeli. Uzun röportaj ve analizlere fazlasıyla yer verdiğiniz zaman insanların gazete okuma nedenlerini ellerinden alıyorsunuz. Tabii hâlâ uzun analiz ve röportajlara yer veriyoruz fakat haberin daha farklı ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Biz uzmanlara bir konuyu ya da bir ülkeyi değerlendirmeleri için para ödüyoruz. Bu konu, gazeteciler arasında da tartışılan bir durum. Birçok gazeteci, 'WSJ, çok özel uzun inceleme yazılarını azaltarak özelliğini mi kaybediyor?' diyerek farklı yorumlar yapıyor fakat her seferinde kendime ve etrafımdakilere; düşünmemiz gerekenin okuyucularımız olduğunu hatırlatıyorum. Gazetecilik gazeteciler için değil okuyucular için yapılıyor." İnternet teknolojilerinin gelişimiyle birlikte gazeteleri günün birinde ortadan kaldıracağı iddialarını kabul etmeyen Thomson, konuyla ilgili şöyle diyor: "Ortamın nasıl değiştiğinin fark etmek zorundasınız. İnternet üzerinde gezinirken bir reklamın nasıl verildiğine dikkat etmezsiniz fakat gazeteyi açtığınız reklamın nasıl verildiğinin büyük bir etkisi vardır. Gazeteniz açık bir şekilde trende seyahat ediyorsanız, siz yürüyen bir reklam panosunuzdur. Gazetelerin, güçlü bir reklam alanı olduklarını ispatlamaları şart. Gazeteciler bu konuda kötü iş çıkardılar. Okuyucuların al��şkanlıklarının nasıl değiştiğini anlamadılar.' dedi. Gazeteler arasındaki rekabetin internet sayfaları üzerinde de yaşandığına dikkat çeken tecrübeli gazeteci, Avrupa'da görüntülü ve sesli internet haberciliği kavramının Amerika'dan daha ileri bir aşamada olduğunu da söylüyor. Thomson, "Hepimizin hatırlaması gereken şey; bizim 20'li yaşlarımızla bu dönemdeki gençlerin durumunu unutmamak. Hem gazeteler hem de internet sayfaları bu sosyal değişim içerisinde empati kurarak davranmalı yoksa okuyucu ile bağınız kopar." diyor. "PROFESYONEL GAZETECİLİĞİN ÖLMESİNDE ELİ OLAN HERKESLE BENİM MESELEM OLUR" WSJ Yayın Yönetmeni Robert Thomson'ı en çok rahatsız eden konuların başında ise google.news ve buna benzer bazı haber toplayıcı siteler geliyor. Thomson'a göre bu siteler profesyonel gazetecilik konseptini tehdit ediyor. Sağdan soldan içerik toplayarak para kazanan sitelerin gazetelerin iflas etmesi ya da gazetecilerin işsiz kalmasını umursamadığını kaydeden Thomson, "Uzmanlara, uzmanlıkları doğrultusunda yazmaları için para ödüyoruz. Fakat bu sitelere göre bunun hiçbir önemi yok. Onlara göre; bu yaptıkları sayesinde okuyucunun ilgisi bizim sitelerimize yöneliyor ama diğer taraftan ilgiyi öte tarafa da çekiyorlar. Hiç şüphesiz ki bizim içeriğimiz üzerinde reklam alıp ciro yapıyorlar. Dünyanın her yerinde gazete haber merkezlerinde bu konu tartışılıyor. Başkaları bizim içeriğimiz üzerinden reklam geliri sağlarken, biz nasıl kendi içeriğimizden bu kazancı elde edemeyiz? Mesela google.com'a bakın. Topladığı haberler arasında kaliteye hiçbir önem vermiyor. Google böyle yapmasına rağmen para kazanıyor. Bu tarzda bir sürü site var piyasada. Profesyonel gazeteciliğin ölmesinde eli olan herkesle benim meselem olur." ifadelerini kullanıyor. Thomson'a Türkiye'deki muhabirleriyle ilgili soru sormadan önce Çin'de ve Hindistan'daki muhabir sayısını sordum esprili bir şekilde. Çin'de 130, Hindistan'da 100 kişilik bir ekipleri olduğunu söyleyerek aynı esprili üslupla, "Bu soruyu neden sorduğunuzu biliyorum. Türkiye'de neden bir muhabiriniz var diye sormayın ama." cevabını verdi. Murdoch, çok heyecanlı ve meraklıdır. Thomson ile ilgili en çok merak edilen konuların başında ise Murdoch ile ilişkisi geliyor. Murdoc'un patron olarak gazeteye ne kadar karıştığını sorduğum Thomson, "Sayın Murdoch, çok heyecanlı ve meraklıdır. Sık sık dünyada olup biteni konuşuyoruz; Japonya'da, Çin'de ve Türkiye'de olanları. Yaptığımız işle çok ilgileniyor, yoksa diğer şekliyle negatif bir etkisi olurdu. Gazetecilik konusunda çok istekli. Londra'dan USA Open tenis şampiyonasını izlemeye gelen profesyonel bir tenis yazarı, ben ve Murdoch, bu sabah birlikte bir kahve içtik; bile Murdoch'un tenis birikimine acayip şaşırdı. Murdoch, tenis ya da Asya'daki finansal sistem, her şeyle ilgileniyor. Bu yüzden onunla çalışmak çok iyi oluyor." açıklamasında bulundu. 24.10.2009 DÜNYA + + + + 612270 + 'Taşıtlara yeni vergi getirilmedi' + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER 'Taşıtlara yeni vergi getirilmedi' Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürlüğünden, bandrol uygulamaları konusundaki haberlerle ilgili yapılan açıklamada, 'Düzenleme ile taşıtlara yeni bir vergi getirilmiş olmayıp, mevcut bandrol matrahına netlik kazandırılarak farklı uygulamalara son verilmiştir' denildi. ANKARA (A.A) TRT'nin yazılı açıklamasında, 3093 sayılı Kanun'un Aralık 1984 tarihinde yayımlandığı, bu kanunun yürürlük tarihinde henüz KDV ve ÖTV'ye ilişkin düzenlemelerin bulunmadığı bildirildi. Bu kanun ile bandrol ücretinin matrahı olarak imalatçılar için 'fabrika çıkış fiyatının', ithalatçılar için 'ithal maliyetin' belirlendiği belirtilen açıklamada, 'Bu kavramlar hukuki olarak tanımlanmış açık kavramlar olmadığı için zaman içinde bandrol ücreti matrahı konusunda mükellefler ile kurumumuz arasında ihtilaflar yaşanmasına neden olmuştur' ifadelerine yer verildi. Bandrol oranlarının yeniden belirlenmesinden ibaret olan düzenlemenin basında, 'yeni vergi oranı', 'yeni kazanç' olarak sunulduğu anımsatılan açıklamada, TRT'nin, yeni bandrol uygulamasıyla yüksek kazançlar hedeflemediği, sistemi dürüst vergi mükellefi yerine düzenlemek için bandrol oranlarını düşürdüğü vurgulandı. Yapılan düzenlemelerin özünün bandrol ücreti matrahının yeniden belirlenmesinden ibaret olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: 'Düzenleme ile bugüne kadar cep telefonu ve taşıtlarda mükellefin inisiyatifinde bulunan bandrol matrahı ÖTV ve KDV kanuna uygun olarak objektif kriterlere bağlanmıştır. Böylece aynı cins cihazlar için farklı bandrol matrahı beyan etmek suretiyle haksız rekabete yol açan uygulamaya son verilerek kayıp ve kaçakların önüne geçilmiştir. Otomobillerdeki radyo sistemini yok sayan ya da yanlış beyanlarla kayıt dışılığa neden olan uygulamalar, bundan sonra kayıt altına alınacak ve bugüne kadar bandrol vergisini ödemeyenler sisteme dahil olacak, dürüst mükelleflerse düşen oranlarda sistemden memnun olacaktır.' Daha önce yüzde 16 oranında bandrol alınmakta iken yeni düzenleme ile bu oran mükellef lehine yüzde 8'e düşürülmüştür. Bazı basın yayın organlarında belirtildiği gibi düzenleme ile taşıtlara yeni bir vergi getirilmiş olmayıp, mevcut bandrol matrahına netlik kazandırılarak farklı uygulamalara son verilmiştir. Otomobillerin bandrol vergisi brüt fiyat üzerinden değil, gümrüklere yansıyan net fiyat üzerinden kesilecektir. Son olarak, bandrole tabi cihazlarda ilave yapılmadığı gibi bandrol oranlarında da herhangi bir artışa gidilmemiştir.' 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 611760 + Günün Programı + İHSAN ÖKSÜZ Günün Programı BANK ASYA 1. LİG 13.30 Mersin İY-Kartal (T.Sırrı Gür) BEKO BASKETBOL LİGİ 13:00 Erdemir-F.Bahçe Ülker (Erdemir) 15:00 Bornova Bld.- Tofaş (Halkapınar) 15:30 Beşiktaş- Antalya Bld. (Akatlar) 16:00 T.Telekom-Mersin Bld. (Ankara) 18:00 O.Renault Karşıyaka (Atatürk) BAYANLAR BASKETBOL 15.00 G.Saray-BOTAŞ (Abdi İpekçi) 17.00 Samsun-Tarsus Bld. (Y.Doğu) AROMA ERKEKLER 1. LİGİ 13.00 G.Saray-Diltaş (TVF 50. Yıl) 17.00 İst.Bld.-Ziraat B. (H.Alagaş) 16.00 Bld.Plevne-Bozkurt B. (H.Akbaş) 16.30 Arkas-Fenerbahçe (Atatürk) 24.10.2009 SPOR + + + + 612373 + Burçak'ın acısına dayanamayan ailesi mahalleden taşınıyor + Memleketi Kastamonu'da küçük kızını toprağa veren baba Hasan Üngör, eşiyle birlikte acı olayı yaşadıkları kiralık evlerine bir daha dönmeyi düşünmediklerini söyledi. Üngör, "Sadece iki hafta oturabildiğimiz, komşu bile henüz edinmediğimiz bir yerde bunları yaşadık. Allah kimseye evlat acısı vermesin. eve bir daha dönmeyi düşünmüyoruz." dedi. Eşinin çok kötü durumda olduğunu anlatan acılı baba, "Burçak'ın ölümüne sebep olanlar Allah'ın huzurunda nasıl hesap verecek?" diye sordu. günden bu yana televizyona bakmaya cesaret edemediklerini ifade eden Üngör, "Sürekli olarak bu haberi veriyorlarmış. Yüreğimiz dayanmıyor." diyerek gözyaşlarına hakim olamadı. Bu arada 20 Ekim'deki düğünde rastgele havaya ateş açarak küçük kızın ölümüne sebep olan polis memuru Hamdullah S. (44) ile eşi Naile S. (32), önceki akşam çıkarıldıkları Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi'nde tutuklanarak Sincan Cezaevi'ne gönderildi. Rastgele ateş açtığını itiraf eden Naile S.'nin kullandığı silahtan çıkan kurşunun Burçak'a isabet ettiği belirtilmişti. + + + + 611852 + Predictor şüphe bırakmaz + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Predictor şüphe bırakmaz Predictor yüzde 99 doğru olarak adet gecikmelerinin ilk gününden itibaren hamile olup olmadığınızı tespit ediyor. Bir kadın hamile kaldığında vücudu hCG (insan koryonik gonadotropin) olarak bilinen bir hormon üretmeye başlar. Bu hormon gittikçe artan miktarlarda idrarda bulunur. Predictor, bu hamilelik hormonunu çok küçük miktardayken bile idrarda tespit edebilecek şekilde tasarlanmış. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612350 + 14:21 Katarakt ameliyatı sonrası hastada enfeksiyon oluştu + Katarakt ameliyatı sonrası hastada oluştuMehmet Kayhan YILDIZ/KONYA, ’da aynı gün bir özel hastanede katarakt ameliyatı olan hastanın kaptığı ve gözlerinin kurtarılması için tedaviye alındığı ortaya çıktı. Özel hastanede görevli Opr Dr. Hidayet Durmaz, görme bozukluğu şikayetiyle gelen hastalar Hanifi Akçin (66), Bekir Değirmenci (72), Kamil Yürür (70), Mevlüt Demir (78) ve Hatice Aykap'a (72) gözlerinde katark oluştuğunu söyledi. Tedaviye başlayan Opr. Dr. Durmaz, geçen 16 Ekim günü bu hastalara aynı gün yaklaşın 20'şer dakika süren katarkt ameliyatı yaptı. Hastalar taburcu olduktan sonra gönderildikleri evlerinde birg ün sonra şiddetli ağrıları başlayınva yeniden doktora başvurdu. Yapılan tetkiklerde hastaların edileng özlerinde enfeksiyon oluştuğu saptandı. Hastalardan 2'si Meram Hastanesi’nde diğer 3'ü de ameliyatın yapıldığı özel hastanede tedaviye alındı. Hasta yakınları, ameliyat sonrası enfeksiyonda hastaneyi ve operasyonu yapan doktoru suçladı. Özel hastanenin yetkilileri ise operasyonu yapan Dr. Hidayet Durmaz'ın bugün keder bir çok ameliyat yaptığını ve hiç bir sorun olmadığını, ancak bu kez ameliyat sonrası enfeksiyon oluştuğunu söyledi. yetkilileri enfeksiyon kaynğının saptanması için hızlı bir çalışma başlattıklarını, bunun için bir komisyon oluşturulduğunu, her şeyin bu komisyonun çalışmasının ardından ortaya çıkacağını belirtti. . + + + + 612123 + Doğan'ın PO'daki ortağı keyfini kaçırdı + Serkan Biter'in haberi Şirket karara gerekçe olarak ise, Doğan Holding'in vergi otoriteleri ile sorunlar yaşamasını gösterdi. Orta Avrupa'nın önde gelen petrol ve doğalgaz şirketi OMV, Petrol Ofisi'ndeki (PO) ortaklık payını arttırmayacağını açıkladı. OMV'nin açıklaması, kesilen vergi cezaları sonrasında zor durumda olan Aydın Doğan'nın keyfini kaçırdı. Avustralyalı enerji şirketi OMV'nin CEO'su Wolfgang Ruttenstorfer, Petrol Ofisi'ndeki ortaklık paylarını arttırmaya yönelik planlarının mevcut koşullar altında uygun olmadığını söyledi. Viyana'da katıldığı bir programda konuşan Ruttenstorfer, “Ortağımız Doğan Holding vergi otoriteleri ile sorunlar yaşıyor. Bu yüzden bu aşamada hisselerimizi arttırmamız zor” dedi. Ruttenstorfer, bu aşamada durumu gözlemlemeyi ve uygun zamanı beklemeyi tercih edeceklerini belirtti. PO HİSSELERİ YÜZDE 5,19 DEĞER KAYBETTİ OMV, Ağustos ayında yaptığı açıklamada, Petrol Ofisi'nden yaklaşık 1.5 milyar dolar değerindeki yüzde 54 oranında hisse alımı konusunda Doğan Şirketler Grubu ile görüşmeler yaptığını belirtmişti. OMV halen Petrol Ofisi'nin yüzde 42 oranındaki hissesine sahip durumda bulunuyor. OMV'nin ortaklık payını arttırmayacağını açıklaması, borsada işlem göre Petrol Ofisi hisselerinde de hareketliliğin yaşanmasına neden oldu. Haberin etkisiyle sert satışların yaşandığı Petrol Ofisi hisseleri, günü yüzde 5.19'luk kayıpla kapadı. Borsanın en köklü firmalarından biri Son dönemde Doğan Grubu hisselerinin hemen hepsinde vergi cezaları nedeniyle ciddi sıkıntıların mevcut olduğunu belirten Piramit Menkul Kıymetler Araştırma Sorumlusu Belgin Maviş, “Bu ortamda OMV'nin Petrol Ofisi'nde pay artışına gitmeyeceğini açıklaması, Petrol Ofisi hisselerine satış getirdi. Petrol Ofisi'ndeki yatırımcılarda, OMV'nin hisse alacağına yönelik bir beklenti oluşmuştu. Bu beklentinin gerçekleşmemesi üzerine Petrol Ofisi hisselerinde değer kaybı yaşandı. Borsanın en köklü, sektöründe ise lider ve güçlü olan Petrol Ofisi hisselerinin önümüzdeki günlerde toparlanacağını düşünüyorum” dedi. Yeni Şafak + + + + 611662 + 'Karzai ile ilişkiler yolunda' + İBRAHİM KARAGÜL 'Karzai ile ilişkiler yolunda' WASHINGTON (A.A) ABD'nin Afganistan ve Pakistan özel temsilcisi Richard Holbrooke, Afganistan'da Kasımda yapılacak ikinci tur devlet başkanlığı seçiminde, ağustos ayında yapılandan daha az usulsüzlük olacağını ummanın makul olduğunu söyledi. Holbrooke, Washington'da gazetecilere yaptığı açıklamada, "Bu defa bazı nedenlerden ötürü daha az usulsüzlük olacağını ummak makul. Birincisi, sadece iki aday var. İkincisi, deneyim faktörü mevcut. Üçüncüsü, (Afganistan'daki Amerikalı komutan) General Stanley McChrystal'ın komutasındaki güçler dahil olmak üzere uluslararası toplum, bunu bir başarıya dönüştürmek için elinden geleni yapacak" diye konuştu. Richard Holbrooke ayrıca, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'ye saygı duyduğunu ve gelecek ay yapılacak ikinci turda yeniden seçilmesi halinde kendisiyle birlikte çalışmayı umduğunu kaydetti. Karzai ile ilişkilerinin gerildiğine ilişkin haberler konusundaki bir soruya Holbrooke, "Karzai ile ilişkiler yolunda. Onunla hükümetin adına konuşuyorum ve ülkesinin devlet başkanı olarak konuşuyor. Ona saygı duyuyorum ve Kasımda yeniden devlet başkanı seçilmesi halinde, hepimiz kendisiyle yakın biçimde çalışmayı umuyoruz" yanıtını verdi. Afganistan'da Kasımda yapılacak ikinci tur seçimde, yeniden bu göreve talip olan Devlet Başkanı Hamid Karzai ile ilk turu ikinci sırada tamamlayan eski Dışişleri Bakanı Abdullah Abdullah yarışacak. İlk turda Karzai'nin yüzde 50'nin üstünde oy aldığı açıklanmış, ancak seçim şikayet komisyonunun oyların bir kısmını yeniden incelemesi sonucu ikinci tura gidilmesine karar verilmişti. 23.10.2009 DÜNYA + + + + 611690 + Bakü dama değil, satranç oynamalı + Semih İdiz Bakü dama değil, satranç oynamalı 24 Ekim Cumartesi 2009 Cumhurbaşkanı Gül’ün Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev onuruna önceki gün verdiği akşam yemeği sırasında hükümete yakın çevreler, işadamları ve diplomatlarla Türk- ve konusunu konuştuk. Başbakan Erdoğan’ın, çarşamba günü yolculuğu sırasında uçakta gazetecilerle konuşurken, Azerbaycan Devlet Başkanı hakkında kullandığı sitemkâr ifadelerin buzdağının sadece ucu olduğunu da böylece gördük. Özetle, Aliyev yönetiminin ’nin açılımının tüm bölgeye ve bu arada Azerbaycan’a da sağlayacağı potansiyel yararları “anlayamadığına” dair bir kanaat var Ankara’da. Erdoğan’ın Azerbaycan ile ilişkilerdeki gelişmelerden “üzüldüğünü” belirtmesi ve (Aliyev kastederek), “Çok farklı tavır koyarak bunların önünü kesmesi mümkündü, ben beklerdim” diye konuşması da bizce bununla bağlantılı. Dama değil, Konuştuğumuz önemli isimlerden biri, dama değil, satranç oyunudur” diyerek şunları söyledi: “Ermenistan’la olan süreçte boyutu kesinlikle var. Protokollerin Meclis’e sevki satranç oyununun bir parçasıdır. Protokollerin öngördüğü yol haritasının işlemesi de Karabağ’daki gelişmelerle bağlantılı olacak.” Söz konusu yetkilinin, bu çerçevede, “Karabağ sorununda kıpırdama olmadan protokollerin Meclis’ten geçemeyeceğini” söylemesi de dikkatimizi çekti.” Başka bir yetkilinin, Ermenistan açılımı ile Türkiye’nin, Karabağ sorununu ele alan Minsk Grubu’nu tekrar canlandırdığını söylemesi de ilginçti. Bu arada konuştuğumuz diplomatlar, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in de, kendi ülkesini yakından ilgilendiren Güney Kafkaslar’ın istikrarına yapacağı katkıdan dolayı, Ermenistan açılımını desteklediğini söylediler.  Aliyev iyi değerlendiriyor Öte yandan, konuştuğumuz bazı kişilerin, ’nün ’nın geçen yaz ’a karşı gerçekleştirdiği operasyonun bölge açısından ne anlama geldiğini anlayamadığına inandıklarını gördük. Ancak bölgede uzun yıllar iş yapan Türk işadamlarından bazılarının buna hiç katılmadıklarına da tanık olduk. Bunlar, “kurt politikacı” diye niteledikleri Aliyev’in aslında gelişmeleri çok iyi değerlendirdiğini, asıl amacının ise, ülkesine uzun vadede daha çok yarar sağlayacağına inandığı, Rusya’ya yakınlaşmak olduğunu savundular. Bunun kendisine göre nedenlerini açıklayan bir işadamı şunları söyledi: “Karabağ sorunu ne Bakü-- boru hattını, ne Bakü-Tiflis- demiryolunu, ne de Azerbaycan’ın gelirleri nedeniyle zenginleşmesini engelledi. Aksine, Ermenistan’ı bölgede izole ederek Azerbaycan’a ek yararlar sağladı. Mevcut statüko bu nedenle Bakü’nün işine geliyor.” Tavşan-tazı oyunu Karabağ sorununun çözümsüz kalmasının Rusya’nın da işine geldiğini belirten söz konusu işadamı şöyle devam etti: böylece Kafkaslar’da ‘tavşan-tazı oyununu’ oynayabiliyor. Aliyev de Moskova sayesinde Karabağ’daki mevcut durumun devamını sağlayabileceğine inanıyor. Bu durum Azeri kamuoyunu elinde tutmasını da sağlıyor. Böylece içeride siyasi sorunlarla karşılaşmasını bir noktaya kadar engelliyor.” Konuştuğumuz kişilerin görüşleri böyle. Bu arada Cumhurbaşkanı Gül’ün Aliyev ile önceki gün telefonla konuşması, ardından da Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Bakü’de Aliyev tarafından kabul edilmesiyle iki ülke arasındaki tansiyonun azaldığı söyleniyor. Umarız bu doğrudur, çünkü Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler sadece “kardeşlik” ve “soydaşlık” nedeniyle değil, iki devletin uzun vadeli stratejik çıkarlarıyla da yakından ilgili. Ancak bunun için, yukarıda sözünü ettiğimiz yetkilinin de ifade ettiği gibi, Bakü’nün bir an evvel “damayı” bırakıp “satranç” oynamaya başlaması gerekiyor. Bulunduğu tehlikeli ve değişken coğrafya da zaten bunu gerektiriyor. (250 yazı) + + + + 612541 + Erdoğan: Çatışmalar durursa Ortadoğu dünyaya eşsiz katkı sağlar + Erdoğan: Çatışmalar durursa dünyaya eşsiz katkı sağlarEmre BAYLAN- Mehmet ÇINAR/ANTALYA, BAŞBAKAN 'nun, sahip olduğu potansiyeli hayata geçirdiği takdirde tüm dünyaya eşsiz katkı sağlayacağını anlatırken “Ama önce çatışmaların durması, anlaşmazlıkların giderilmesi, kalıcı barışın sağlanması gerikiyor. Bölgede virüsler salgılanıyor. Bu virüsler ortalığı karıştırıyor. İçinde barışı istemeyen odaklar var. Tüm mesele 'nin yaklaşım tarzının benimsenmesi. Biz barış için koşturuyoruz” dedi. Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu tarafından organize edilen Dünya Un Sanayicileri Birliği, Ortaooğu ve Bölgesi'nin 20’nci yılı nedeniyle düzenlenen Uluslararası Değirmenciler Birliği (IAOM), Ortadoğu ve Batı Afrika Bölgesi Yıllık Teknik Konferans ve Ticaret Fuarı, 'da yapılıyor. Antalya'nın merkezi 'teki Maritim Pine Beach Resort Hotel'de kongre düzenlendi. Kongreye, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ve Köyişleri Bakanı Mehmet Devlet Bakanı Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Erhan Özmen, IAOM Uluslararası Başkanı Ivo Klaric, IAOM ve Afrika Direktörü Merzad Jamshidi katıldı. 'NIN YARDIM ÇAĞRISI Önceki gün Etiyopya hükümetinin, 6.2 milyon Etiyopyalı için gıda yardımı çağrısında bulunduğu anlatan Başbakan Erdoğan, bu ülkede son 25 yılda milyon kişinin kıtlıktan dolayı hayatını kaybettiğini anlattı. Başbakan Erdoğan bu olayların kısa dönemli önlemlerle aşılamadığını belirterek, “Gıda yardımları bu ölümleri azaltmıyor. Dünyamızın artık ciddi çelişkiler yaşayarak yoluna devam etmesi mümkün değil. Gelişmiş ülkeler buğday, yağlı tohumlar gibi temel tarım ürünleri hayvan yemi bio kaynağı olarak değerlendiriyor. Araçlarında bio yakıt kulanan 'iklimizin dengelerini bozmuyoruz' diyor ama onların araçlarını çalıştırıacak yakıtın hammadesine gıda olarak ihtiyaç duyan milyonlarca insan bulunuyor” dedi. Benzeri eşitsizlikler üzerinden dünyada son yaşanan gelişmeleri doğru okumak ve anlamak zorunda olunduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sermayenin küreselleşmesiyle birlikte refah da küreselleşmeli ve dünya genelinde adaleti tesis etmek durumundayız. Dünyamız küçük bir köye dönüşürken bu köyün tüm sakinleri yaşamlarını refah ve huzur içinde sürdümeli. Aksi takdirde yarın telafi edilemez noktalara dönülecektir. Tarım sadece insanın hayatını sürdürmesinin değil medeniyetler kurmasının da temel unsurlarından biridir. insan onurunun gelişinin temel unsurlarından biridir. Bunun eksikliğini, ekonomik fırsatların kaybı, şiddet ve savaş olarak tüm dünya ödüyor. Bu manzara asla sürdüdülebilir bir durum değildir. Küresel ölçekte çözümler aranmalı yoksa yarın çok geç olacaktır. Türkiye olarak her fırsat ve platformda bu acil duruma ilişin uyarıları yapıyor ve yapacağız.”  “SU AKAR TÜRK YAPAR' DİYORUZ  Türkiye'nin köprü konumundaki jeopolitik yapısıyla hububat ticaretindeki rolünün çok büyük olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, hükümetin gıda ve tarım alında hayata geçirmeye başladığı projeleri anlattı. Bölgesi'nin bugün Türkiye'nin sulanabilir arazilerinin yüzde 20'sine sahip olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Bunun yanında Fırat ve Dicle ırmakları su potansiyelimizin yüzde 28'ine sahip. Ama ne yazık ki yıllar boyunca sularımız boşa aktı, gitti. ‘Su akar Türk bakar' dediler. Şimdi bunu değiştirdik. Artık 'Su akar Türk yapar' diyoruz. Güneydoğu Anadolu Projesi geçmişte başladı şimdi onu hızlandırdık. 2008 mayıs ayında GAP eylem planını devreye aldık, ödeneklerini ayırdık. 2013 yılı itiriyle proje milyon 60 bin hektarlık sulama inşaatlarını tamamlayacağız. 800 bin hektar sulamaya açılacak. Bölgede iki kat artacak. 3.5 milyon kişiye iş imkanı sağlanacak” dedi. Bölgede aynı zamanda eğitim, sağlık, ulaştırma gibi bir çok alanda yatırımların arttığını anlatan Başbakan Erdoğan, “Bölgeyi dünyanın gıda üssü, ambarı haline getiriyoruz. Tüm Ortadoğu bölgesi hatta Afrika'ya fayda sağlayacak, sonuçlar sağlayacak” dedi. projesinin de aynı hızla ilerlediğini kaydeden Recep Tayyip Erdoğan, Ovası'nı suyla buluşturmak için yapılan 17 kilometrelik ‘Mavi inşaatının kilometresinin tamamlandığını söyledi. Proje bitince bölgede 645 bin hektarlık alan sulanabilineceğini kaydeden Başbakan Erdoğan, 100 bin kişinin de istihdamının hedeflendiğini kaydetti. BARIŞI İSTEMEYEN ODAKLAR VAR  Başbakan Erdoğan, 180 kişilik bir heyetle gerçekleştireceği ziyareti hakkında da açıklamalarda bulunduğu toplantıda şöyle konuştu: “Ülkemiz ve bölgemizin kalıcı huzur ve istikrarı için gayret içindeyiz. Bu alanda, bu sahalarda mesafeler aldık. Adı sadece çatışmalarla anılan Ortadoğu'da üzerimize düşeni fazlasıyla yapıyoruz. Bölgede huzur ve istikrar, bölgenin refaha kavuşmasını beraberinde getirecek. Ortadoğu kendi kendisine yetebilecek bir bölgedir. Ortadoğu, sahip olduğu potansiyeli hayata geçirdiği takdirde tüm dünyaya eşsiz katkı sağlayacaktır. Ama önce çatışmaların durması, anlaşmazlıkların giderilmesi kalıcı barışın sağlanması gerekiyor. Bölgede virüsler salgılanıyor. Bu virüsler ortalığı karıştırıyor. İçinde barışı istemeyen odaklar var. Tüm mesele Türkiye'nin yaklaşım tarzının benimsenmesi. Biz barış için koşturuyoruz. Çünkü biz barışın, küresel barışın sağlandığı bir dünyanın özlemi içersindeyiz.”  “İTTİFAK, BARIŞ ARIYORUZ”  Aynı şekilde Afrika kıtasının da savaşlar, kıtlıkla anılmasından son derece rahatsız olunduğunu bildiren Başbakan Erdoğan, “Dünya, savunma sanayisine trilyon doların üzerinde para ayırıyor. Acaba açlık sınırının altında olan ülkelerle ilgili böyle bir yatırım söz konusu mu? Silahlara ayıracağımız paranın yarısını eğitime, insana ayırsak acaba dünya medeniyetler arası bir çatışmaya mı, medeniyetler arası ittifaka mı koşar? Biz ittifak, barış arıyoruz. Barışın elçisi olmak istiyoruz. İnsanlık tarihi kadar eski Afrika'nın da kendine yetebileceğine inanıyoruz” dedi. OTELDE AÇILIŞI YAPTI  Dünya'da barış için atılan adımların tek tek ülkelerin gayretleriyle sonuç getirmeyeceğini belirten Erdoğan, "Taşıma suyla değirmen dönmez. Tek tek ülkelerin, yardım kuruluşlarının çabalarıyla geçici çözümler bulunur" dedi. Başbakan Erdoğan, Ortadoğu ve Afrika'nın sorunlarının çözümü için el birliği ve samimiyet çağrısı yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erodoğan, konuşmasının ardından beraberindeki heyetle Uluslararası Değirmenciler Birliği 20. Ortadoğu ve Batı Afrika Bölgesi Yıllık Ticaret Fuarı'nın açılışını yaptı. Otel bünyesindeki fuara sadece ve muhabir ve kameramanları alındı. EKER: HUBUBAT EN ÖNEMLİ ÜRÜN  Kongre açılışında konuşan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Türkiye'nin hububat alanında başka ürünlerde olduğu gibi gen merkezi olduğunu söyledi. Eker, “Hububat, bizim olduğu kadar dünya için de en önemli ürün arasındadır. Dünya için en önemli ürün mısır, pirinç ve buğdaydır” dedi. Anadolu'nun biyoçeşitlilik konusunda dünyanın en zengin toprakları olduğunu kaydeden Bakan Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu topraklarda bin 915'i endemik olmak üzere 12 bin çeşit bitki yetişiyor. Bu biyoçeşitlilik bizim en önemli zenginlik kaynağımızdır. Bu zenginliğin korunması ve geliştirilmesi temel hedefimizdir. Türkiye buğdayla ilgili çok önemli temel meselesini çözmüştür. Verim ve kalitesini artırdı. Türkiye ihtiyacından fazla üretmesine rağmen kalite sorunu nedeniyle ithal ediyordu. Sertifikalı ve süne ile mücadelede havadan ilaçlama yerine yerden ilaçlama yöntemiyle Türkiye kalite sorununu aştı.” Küresel ısınmanın yarattığı tehdidinin en çok buğday üretilen bölgeleri etkilediğini anlatan Bakan Mehmet Mehdi Eker, “Bununla ilgili tedbirler alındı. Kuraklığa dayanıklı buğday ve hububat tohumları ile araştırma yapıldı ve olumlu sonuç alındı. 15 buğday çeşidi kuraklığa dayanabilecek türde ve bunlar sadece bizim değil dünyadaki tüm ilgili kesimleri hizmetine sunabileceğimiz ürünlerdir” diye konuştu. Bakan Eker, Dünyada geçen yıla nispetle buğday üretiminde yüzde 3’lük bir azalma yaşandığını ama Türkiye’de yüzde 15’lik bir artış görüldüğünü kaydetti. “GEN BANKASI KURULUYOR”  Gelecek nesiler açısından, Türkiye'nin biyoçeşitliliğinin korunması için de tedbirler alındığını belirten Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, “Dünyanın üçüncü büyük gen bankasının inşaatı sürüyor ve 2010 sonunda tamamlanacak. 210 bin çeşit genin bulunacağı ve tohumlardan uygun araştırmalar yapılarak gelecekte gıda sorunlarına önemli bir katkı olacaktır” dedi. UNU İHRACATI ARTIYOR  Kongrede konuşan Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ise Türkiye’de AKP iktidarı ile tarımsal ve tarımsal ürünler ihracatında çok önemli gelişmeler yaşandığını söyledi. Bakan Çağlayan, şöyle konuştu: “2002’de 36 milyar olan geliri, 2008’de 132 milyar dolar ihracata yükseldi ve yüzde 90’ı sanayi, yüzde 10’u ise tarımsal ürünlerden gerçekleşti. Türkiye şu anda özellikle un ihracatında büyük gelişme yaşadı. milyon ton buğday ihracatının milyon 800 bin tonluk buğday unu ihracatı Türkiye’den gerçekleşti ve 618 milyon dolarlık döviz girdisi elde edildi. ülkeye buğday ihracatı yapıyoruz. Buğday unu ihracatımız 2006’da 72 milyon dolar, 2007’de 425 milyon dolar, 2008’de ise 618 milyon dolara çıkmıştır.” + + + + 612372 + Jet hızıyla tahliyesi tartışılmıştı + Çiçek'in sorgu, tutuklama ve tahliye süreci şöyle gelişti: Çiçek, önce Ergenekon savcılarınca darbecilerle bağlantılarının anlatıldığı bir ihbar mektubu nedeniyle sorgulandı. Taraf gazetesinin 12 Haziran tarihinde 'AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı' başlığıyla ortaya çıkarttığı eylem planının ayrıntıları da soruldu. Çiçek, sorgulanmasının ardından 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan tutuklanması istemiyle nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. Mahkeme 'kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular mevcuttur' diyerek Çiçek'in tutuklanarak cezaevine gönderilmesine karar verdi. Albay Çiçek Hasdal Askerî Cezaevi'ne gönderilirken, avukatı aynı günün gecesinde tutukluluğa itiraz etti. İtirazı hemen değerlendirmeye alan kişilik 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, geçici üye hakim Faik Saban'ın da bulunduğu toplantıda 'oyçokluğu' ile tahliye kararı verdi. Nöbetçi hâkim tarafından tutuklanan Çiçek, aynı mahkemenin Başkanı Erkan Canak ve geçici olarak atanan hâkim Faik Saban'ın oylarıyla tahliye edildi. Hâkim Resul Çakır ise karşı görüş bildirerek şerh koydu. 'Sabit ikametgâhı olduğundan kaçma şüphesi yok' gerekçesiyle verilen tahliye kararında suç şüphelerine değinilmedi. Böylece Çiçek'in tutukluluk süresi sadece 18 saat sürdü. Tahliye kararı ertesi gün 'jet tahliye' başlığıyla gazetelere yansımıştı. + + + + 612769 + Erdoğan'dan Sağduyu Çağrısı + Erdoğan'dan Sağduyu Çağrısı Başbakan Erdoğan, bir kez daha provokasyonlara gelmeyelim çağrısı yaptı. Erdoğan: Toplumda güven bunalımı oluştu. Yayına Giriş: 24.10.2009 18:00:43 Güncelleme: 24.10.2009 18:01:35 Milli birlik projesi kapsamında sınırdan eve dönüşler oldu, karşılama görüntüleriyse hoş karşılanmadı. Organizasyonun baş aktörü DTP'ye başta Başbakandan olmak üzere pek çok tepki geldi. Erdoğan, bir kez daha provokasyonlara gelmeyelim çağrısı yaptı. Başbakan, toplumda bir güven sorununun oluştuğunu söyledi. Eve dönüş projesinde sınırdan geçenleri karşılama görüntüleri tartışmaya yolaçarken Başbakan Erdoğan, bir kez daha provokasyonlara gelmeyelim uyarısı yaptı. Pakistan'a hareketinden önce konuşan Başbakan, "Bu bir barış üzüm salkımıdır. Bunu hep beraber yiyelim" dedi. Başbakan Erdoğan, "Bu bir devlet projesidir ve muhatabı da millettir. Dolayısıyla bunu milletçe ele alacağız, ama bunu farklı yerlere çekme gayreti içerisinde olanlar yok mu? Var. Çünkü bundan rahatsız olanlar var, fakat buradan nemalanmak isteyenler de var. Bu tür provokatif olaylara imkan, zemin hazırlamayalım" dedi. Erdoğan, uçakta da açıklamalarını sürdürdü. Şehit ailelerinin duyarlılığını anladığını belirten Erdoğan, toplumda bir güven problemi oluştuğunu söyledi. Başbakan Erdoğan şöyle dedi: "Bizim amacımız terörle milletin arasına duvar örmektir. Terör örgütü PKK Kürt halkının temsilcisi olamaz. Biz Kürt vatandaşlarımıza her türlü yetkiyi veriyoruz. İsterlerse Başbakan, Cumhurbaşkanı bile olabilirler, aramızda bir fark yok. Şu anda toplumda bir güven sorunu oluştu, bir ara verip kendimize gelmemiz lazım, yaşananları değerlendirmemiz lazım. Avrupadan gelecek terör grubu ileri bir tarihe ertelendi. Şehit ailelerinin tepkilerini anlıyoruz, ancak bana da bu savaşı durdurun diyen çok şehit ailesi oldu, onları da ihmal edemeyiz." Bu arada İstanbul Valisi Vali Muammer Güler, eve dönüş kapsamında yakın tarihte Avrupa'dan İstanbul'a gelmesi beklenen bir grubun bulunmadığını söyledi. + + + + 611871 + Mazotta litre başına TL'lik büyük vurgun + Mazotta litre başına TL'lik büyük vurgun Mazotta litre başına TL'lik büyük vurgun 24.10.2009 İzmit'te madeni yağların mazota karıştırılarak, ucuz mazot adıyla satıldığı ve litre başına yaklaşık TL vurgun yapıldığı tespit edildi İZMİT Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü, Kaçakçılık, İstihbarat ve Narkotik Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan operasyonla mazotta büyük bir vurgun ortaya çıkarıldı. Ekipler, madeni yağın ithalinin gerçekleştirildiği İzmit'te Gebze antrepolarından yüklenen bir tankeri takibe aldı. Sanayide çeşitli yağ imalatında kullanılmak üzere ithal işlemleri yapılarak serbest dolaşıma giren madeni yağın Malatya'daki adres yerine Eskişehir'e bağlı Sivrihisar ilçesine götürüldüğünü tespit etti. Yükünü Aykim-Jet Pet akaryakıt istasyonuna boşaltmaya başlayan tanker suçüstü ele geçirildi. Tankerle birlikte 18 bin 670 kilo madeni yağa el konuldu. Ayrıca jandarma ile akaryakıt istasyonunda yapılan aramada, içerisinde kaçak akaryakıt bulunan bir tankere ve toplam 37 ton 220 kilo markersiz akaryakıta da el konuldu. VERGİ ZARARI BÜYÜK Türkiye'de bıçkı yağı ve kaydırak yağı olarak bilinen madeni yağların (Basa oil), ihtiyacın çok üstünde ithal edildikten sonra mazota katılarak büyük vurgun yapıldığı iddia ediliyor. ÖTV oranı düşük olan aslında imalat ve gemi sanayinde kullanılması gereken bu yağların mazota katılarak satılmasından devletin milyarlarca lira vergi zararı ettiği bildiriliyor. Kocaeli Dilovası'nda bulunan firmalar tarafından ithal edilen madeni yağlar buradan yurt içine gönderiliyor. Sanayi yağları, sanayi odalarından kapasite raporu ve EPDK'dan alınan ithal izinleriyle gümrükleniyor. Yurt içine sanayide kullanılmış gibi gösterilen madeni yağ petrol istasyonlarında mazot depolarına karıştırılarak kamyonculara ucuz mazot adı altında satılıyor. Madeni yağların bu şekilde satılmasından litre başına yaklaşık TL vurgun yapılıyor. Mazotta litre başına TL'lik büyük vurgun + + + + 611678 + Türkiye’ye 400 milyar dolarlık dava + Sefa Karahasan'ın haberi Buna karşın Rum tapu dairesinin hesaplarına göre Rumların KKTC’de bulunan mülklerinin değeri milyar euro’yu buluyor. Kıbrıslı Rum Mihalis Tumazos, Nikolas Kancilaris ve Marula Tumasoz’u temsil eden Elen-Amerikan avukat Athan Çimbidis, dava dilekçesini ABD mahkemesine verdi. Çimbidis, başvuruyu yaparken, ABD’de yabancı bir ülkeye karşı dava açma olanağı veren yasaya atıfta bulundu. Çimbidis, Türkiye’nin, davanın ABD’de açılması nedeniyle mahkemede yer almayacağını söyledi. Rum basını dava gerekçesinde, ABD Anayasası’na karşın, “Türkiye ve Türk ordusunun, ABD’den satın aldığı/temin ettiği Amerikan araç-gereçleriyle işgali gerçekleştirdiği ve bunu muhafaza ettiğinin” de yazdığını duyurdu. Habere göre, Kıbrıslı Rum başvuru sahipleri, 400 milyar dolara yaklaşan tazminat talebinde bulundular. Dava çerçevesinde, ABD’de şubeleri bulunan yatırım şirketi REMAX ile “HSBC” bankasının, Kuzey Kıbrıs’taki Rum mallarının yasadışı kullanılmasına yardımcı olduğu ve bundan yararlandıkları ileri sürüldü. Malların değeri milyar Bu arada Rum Politis gazetesinde Ekim’de yayımlanan habere göre, Rum Tapu Dairesi, KKTC’deki eski Rum malları için Kıbrıslı Rumlara verilmesi gereken toplam tazminat tutarının milyar euro olduğunu açıklamıştı. Haberde, ada topraklarının yüzde 81.4’ünün Rumlara, yüzde 16.8’inin de Türklere ait olduğu iddia ediliyordu. KKTC ise, Rumların toprak yüzdesini 71.5, Türklerin toprak oranını da yüzde 26.7 olarak hesaplıyor. Kalan yüzde 1.8’lik araziyi de diğer mal sahiplerine ait gösteriyor. + + + + 611731 + Biz Irak'tan çekilene kadar PKK işini bitirin + Bazı gazetelerin Ankara temsilcileri ile bir araya gelen ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffrey, terör örgütü PKK'nın bitirilmesi için Türkiye-ABD-Irak'ın oluşturduğu 'üçlü mekanizma'nın çaba gösterdiğini; ancak törör örgütü PKK'yı bitirme planının ABD'ye değil Türkiye'ye ait olduğunu anlattı. Bir an önce terör örgütünün bitirilmesini istediklerini vurgulayan Büyükelçi, "PKK'nın bitirilmesi için diplomatik ve siyasî çabalar gösteriliyor. Türkiye-Irak ve ABD ortak hareket ediyoruz. Biz bir an önce PKK'nın tehdidini bitirmek istiyoruz. Son bir tarih yok. Ama daha erken olursa daha iyi olur." diye konuştu. ABD'nin 2010 yılı Aralık ayına kadar Irak'tan çekilmeyi tamamlayacağını hatırlatan Büyükelçi, "Biz biliyoruz ki, Irak'taki Amerikan rolü yavaş yavaş azalıyor. Türkiye'ye yardım etmek için çaba gösteriyoruz. Bu tarihe kadar bu iş bitmeli diyoruz." dedi. Jeffrey, PKK'nın Dağlıca ve Aktütün karakollarına yaptığı saldırılardan sonra Türkiye ile istihbarat paylaşımının başladığını ve Irak'taki platformlardan birini bu konuya ayırdıklarını anlattı. OPERASYONLARI DA AÇILIMI DA DESTEKLİYORUZ Terör örgütünü bitirme planının Türkiye'ye ait olduğunu anlatan ABD'li yetkili, "Biz, Türkiye'nin PKK'ya karşı askerî operasyonlarını destekliyoruz. Türkiye'nin demokratik açılımını da destekliyoruz. Bu konu çok hassas bir iç siyasî tartışma konusu. nedenle biz konuşmuyoruz. Genel olarak tecrübemizi açıklıyoruz. Bizim Afganistan'da, Irak'ta tecrübelerimiz var. Genel olarak siyasî aşamada Türkiye'yi destekliyoruz ama olay hiçbir şekilde bir Amerikan planı değil." ifadelerini kullandı. AVRUPA DA UYUŞTURUCU KAÇAKÇISI İLAN ETMELİ Terör örgütü PKK'nın lider kadrosundan Murat Karayılan, Zübeyir Aydar ve Rıza Altun'u 'uyuşturucu kaçakçısı' ilan ederek, ABD'deki mal varlıklarına el koyduklarına dikkat çeken Büyükelçi Jeffrey, benzer bir kararı almaları için Avrupa ülkelerine de telkinlerde bulunduklarını söyledi. Büyükelçi, "PKK lider kadrosunun ülkenizde malları var mı?" şeklindeki soruya, "İlk olarak kişiye yönelik sembolik olarak hem hukuk hem de siyasî bakımdan önemli olan bu adım atıldı. Hukuk açısından önemli. Eğer bu kişilerin mal varlığı Amerika'da varsa biz bunu alabiliriz. Aynı zamanda siyasî bakımdan çok büyük bir şey yapıyoruz." şeklinde konuştu. İsrail adım atarsa Müslümanlar da atar Türkiye ile İsrail arasında ilişkileri değerlendiren Amerikan Büyükelçisi Jeffrey, "Siz İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk yapmak istiyorsanız ilişkileri eşit mesafede tutmanız lazım." dedi. + + + + 612385 + DTP'lilerin açıklamasında gerginlik + Öğle saatlerinde 1. Harput Caddesi'nde bir araya gelen 15 kişilik DTP'li grup, gelinen süreci değerlendirmek için basın açıklaması yapmak istedi. Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı basın açıklaması sırasında yaklaşık 20 kişilik karşıt bir grup, basın açıklamasını protesto etti. Polisler olaya müdahale etmek isterken kısa süreli arbede yaşandı. Polislerin olaya müdahale etmesi ile grup dağıtıldı. Dağılan grup, kısa bir süre sonra daha fazla sayıda kişiyle gelerek basın açıklamasının yapıldığı alana yöneldi. Emniyet ekiplerinin yoğun mücadelesi sonucu bozkurt işaretleri yapan grup, Elazığ'ın en işlek caddesi olan Gazi Caddesi'nde tekbirler ve sloganlar eşliğinde yürümeye başladı. Hükümeti protesto eden grup, Öğretmenevi önündeki Atatürk Anıtı'nın olduğu yere doğru yürüdü. Gerginlik, daha fazla büyümeden önlenirken, polis, yarıda kalan basın açıklamasının yapılmasına izin vermedi. + + + + 612472 + Yamaç paraşütçüsü İngiliz turist yere çakıldı + Muğla'nın Fethiye ilçesi Ölüdeniz beldesinde yamaç paraşütüyle atlayan İngiliz yere sert iniş yaparak yaralandı. Alınan bilgiye, Bababağ'daki 1800 metre yüksekliğindeki pistten yamaç paraşütüyle atlayan İngiliz Edvart Peter Dipley, havada akrobatik hareketler yaptıktan sonra Belceğiz Plajı'na inmek istedi. İnişe yaklaşık 40 metre kala yavaşlamaya çalışan Dipley, başarılı olamayarak sahildeki turistlerin endişeli bakışları arasında yere sert iniş yaptı. Bir süre yerde sürüklenerek yaralanan turiste, ilk olarak arkadaşları müdahale etti. Daha sonra ambulansla özel hastaneye kaldırılan Dipley'in sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Bu arada, turistin sahile yaklaşırken yavaşlamaya çalışması ve yere inerek sürüklenmesi amatör bir kameraman tarafından görüntülendi. + + + + 611577 + "24 Ekim Birleşmiş Milletler Günü" + Genel Sekreter Ban, ''24 Ekim Birleşmiş Milletler Günü'' dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Mesajında BM'nin ''Birleşmiş Milletler Halkları için çalıştığını'' belirten Ban, dünyada en yüksek miktarda insani yardımı, en zorlu bölgelerde BM'nin dağıttığını belirtti. Ban mesajında şunları kaydetti: ''Dünya çocuklarının yüzde 40'ına aşıyı biz sağlıyoruz. Savaş ve baskıdan kaçan, çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 100 milyon kişiye ve 30 milyonu aşkın mülteciye biz yiyecek temin ediyoruz. Barış gücünde görev yapan askerlerimizin sayısı 115 bine yani şimdiye kadarki en yüksek sayıya ulaşmış bulunuyor. Sadece geçtiğimiz yıl seçimlerin yapılmasına katkıda bulunduğumuz ülke sayısı 50'ye ulaşıyor. Ayrıca tüm BM sistemi, küresel ekonomik krize ve yaratabileceği sosyal çalkantılara karşı tüm gücünü seferber etmiş bulunuyor'' Dünyadaki tüm insanların yoksulluk ve açlığın yok edilmesi, barışın korunması, eğitimin yaygınlaştırılması, insan haklarının savunulmasında ve aralık ayında Kopenhag'da yeni iklim değişikliği anlaşmasının imzalanması yolunda BM'nin alacağı adımları dikkatle izlediğine işaret eden Ban, ''Tüm insanlar, aralık ayında bizden Kopenhag'da, hepimizi koruyacak ve daha yeşil, daha sürdürülebilir bir ekonomi için zemin oluşturacak kapsamlı, eşitlikçi bir anlaşmaya varmamızı bekliyor'' dedi. Dünya meseleleri açısından benzeri görülmemiş bir dönemden geçildiğini ifade eden Ban, pek çok krizle aynı anda mücadele edilmeye çalışıldığını ve iklim değişikliğinin her geçen gün daha da korkutucu bir hal aldığını belirtti. Ban ''Tüm bunlar, 21. yüzyılın bir gerçeğini, yani tek bir gezegeni, tek bir evi paylaştığımız gerçeğini ortaya koyuyor. İnsanlar, ya diğer canlılarla birlikte yüz üstünde kalacaklar ya da hep birlikte batacaklar'' dedi. BM'nin bu sorunlarla mücadelede çok çalıştığını ve özellikle de en fazla ihtiyaç duyanlar için gerçek çözümler üretecek yeni bir ''çok taraflılık anlayışı'' geliştirdiklerini belirten Ban, daha yapılacak çok şey bulunduğunun farkında olduğunu, ancak son zamanlarda genel olarak tüm sorunların çözü yolunda mesafe alındığını belirterek, bu kapsamda 64. dönem BM Genel Kurul üst düzey toplantılarının cesaret verici olduğunu belirtti. Ban mesajının sonunda, ''Birleşmiş Milletler Günü'nde en fazla korunmaya muhtaç olanlar, güçsüzler ve kendini savunacak gücü olmayanlar adına kararlılığımızı iki kat artıralım. Gelin her zamankinden daha fazla birlik olalım, dünyayı daha güvenli, daha iyi bir yer yapmak için amaç birliği yapalım, işbirliği yapalım'' ifadesine yer verdi. BM Ana Sözleşmesi'nin (Şartı) 1945 yılında yürürlüğe girdiği tarih olan ''24 Ekim'', 1948 yılından bu yana ''Birleşmiş Milletler Günü'' olarak kutlanıyor. 23 Ekim 2009 + + + + 611976 + Sedye bulamayınca kapı getirdiler + Futbol sahalarında eşi görülmeyen bu ilginç olay İspanya dördüncü liginde yaşandı. Extremadura Almendralejo ile CD Badajoz arasındaki maçta herşey yolunda giderken bir futbolcu sakatlık yaşadı. Karşılaşmada Badajoz'lu orta saha oyuncusu Camilla'nın ayağının kırılmasının ardından sahaya müdahale için giren sağlık görevlileri taşıdıkları sedyeyle dikkat çektiler. Badajoz'lu orta saha oyuncusu Camilla sakatlık geçirdiği sırada sağlık görevlileri oyuncuyu kenara alabilmek için sedye yerine kapı kullandılar. Karşılaşma konuk ekip Badajoz'un 1-0 üstünlüğüyle sona ererken maçta yaşanan bu an kameralara böyle yansıdı... + + + + 612890 + Ankara'da domuz gribinden kişi öldü + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Ankara'da domuz gribinden kişi öldü Sağlık Bakanlığı, bugün akşam saatlerinde Ankara'da bir kişinin, H1N1 virüsünden hayatını kaybettiğini bildirdi. Bakanlık, bu kişinin Türkiye'de H1N1 virüsünden hayatını kaybeden ilk kişi olduğunu açıkladı. ANKARA (A.A) Sağlık Bakanlığı, Ankara'da bir kişinin H1N1 virüsünden öldüğünü bildirdi. Bakanlık, bu kişinin H1N1 virüsünden Türkiye'de yaşamını yitiren ilk kişi olduğunu açıkladı. Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden konuya ilişkin yapılan açıklama şöyle: 'Pnömoni (zatürre) teşhisiyle Ankara'daki bir hastanemizde takip ve tedavisi sürdürülen 29 yaşındaki bir vatandaşımız, gelişen ani solunum yetmezliği sebebiyle maalesef hayatını kaybetmiştir. Alınan numunelerde pandemik A(H1N1) virüsü tespit edilmiştir. Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan bu vaka, ülkemizde pandemik A(H1N1) sebebiyle kaybettiğimiz ilk kişidir.' Açıklamada, bu akşam saat 20.00 itibariyle Türkiye'de pandemik A(H1N1) toplam vaka sayısının 958'e ulaştığı bildirildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: 'Vatandaşlarımızın korunma tedbirlerine özenle riayet etmesi, grip belirtileri olan çocukların okul ve dershaneye gönderilmemesi, hastalık belirtisi olanların evlerinde istirahat etmeleri gerekmektedir. Ancak genel durumda kötüleşme, solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, günden fazla süren ateş, ciddi ve sürekli kusması olan vakaların beklemeden doktora müracaatları büyük önem taşımaktadır.' Açıklamada, gelişmelerin kamuoyuyla paylaşılmaya devam edileceği kaydedildi. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612546 + Futbol oynarken av tüfeğiyle vuruldu + Futbol oynarken av tüfeğiyle vurulduBANDIRMA (Balıkesir), ’in İlçesi'nde arkadaşlarıyla futbol oynayan 12 yaşındaki Tahir henüz kimliği belirlenemeyen bir kişinin ile ateş açması sonucu başından yaralandı. Bandırma’da dün arkadaşlarıyla 100'üncü Yıl Mahallesi Konaktur Sitesi yakınındaki boş arazide futbol oynayan Tahir Kuyumcu, av tüfeğiyle vuruldu. Ateşin kim tarafından ve nereden açıldığı anlaşılamadı. Çevredekiler tarafından çağırılan 112 Acil ambulansıyla Bandırma Güven Karahan Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Tahir Kuyumcu'nun başına isabet eden saçmalar, Beyin Cerrahi Servisi'nde yapılan operasyonla çıkarıldı. Polis, Tahir Kuyumcu’nun yaralanmasına neden olan kişiyi arıyor. . + + + + 612235 + Saatlerinizi geri almayı unutmayın + 29 Mart 2009 tarihinde başlayan yaz saati (ileri saat) uygulaması, çalışma saatlerinin günün güneşli bölümüne alınması suretiyle, gün ışığından daha fazla yararlanılması, elektrik enerjisinin aydınlatmada kullanılan bölümünden tasarruf sağlanması amacıyla yapılıyor. Bu arada yaz saati uygulaması başlangıç ve bitim tarihlerinde, Avrupa ülkeleriyle birlikte hareket ediliyor. Yaz saati uygulamasıyla, enerji tasarrufu, AB üyesi ülkeler ile saat birlikteliği ve uyum sağlama yanında, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji tüketim talebinin (puant gücünün) azaltılması amaçlanıyor. Öte yandan uygulama ile her yıl ''orta ölçekli'' bir hidroelektrik santralin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor. Yaz saati uygulaması, AB ülkeleriyle birlikte Mart ayının son pazar günü başlayıp, Ekim ayının son pazar günü bitiyor. Buna paralel önümüzdeki yıl yaz saatine, 28 Mart 2010 Pazar günü saat 03.00'te saatlerin bir saat ileri alınmasıyla yeniden geçilecek. Yaz saati uygulamasının kaldırılması çalışmaları sürüyor Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda yıl boyunca aynı saat diliminde kalınması (yaz saati uygulamasının kaldırılması) ve zamanın belirlendiği referans meridyenin değiştirilmesi konusunda çalışmalar sürdürülüyor. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 77'si (yaklaşık 4,5 milyarı) yaz saati uygulaması yapmıyor. Yaz saatini AB ülkeleri, ABD, Kanada, Meksika, Şili ve Mısır uyguluyor. ABD, Kanada, Avustralya ve Brezilya gibi yaz saati uygulayan ülkelerde ise bazı eyalet ve bölgelerinde yaz saati uygulaması yapılmıyor. Her ülke kendisine uygun bir meridyeni saat uygulamasında referans meridyeni olarak alıyor. Dünya üzerindeki ülkelere bakıldığında, mümkün olduğunca ülkenin doğusundan geçen meridyenleri referans olarak aldıkları görülüyor (Örneğin Yunanistan ve Bulgaristan İzmit'ten geçen 30 derece doğu boylamını referans olarak alıyor. Yaz saati uygulaması yaparken de Iğdır'dan geçen 45 derece doğu boylamını kullanıyorlar). Türkiye ise dünyadaki durumun tersi olarak AB ülkelerine uyum sağlamak için batı bölgesinden geçen 30 derece doğu meridyenini referans olarak alıyor. Türkiye'de yılın ayı kış saati, ayını ise yaz saati uygulaması yapıyor. 24 Ekim 2009 + + + + 612222 + Hıncal Uluç: Hezimet olur, 6-0 unutulur + Hezimet olur, 6-0 unutulur Spor yazarı ve yorumcusu derbi ile ilgili 'nin sorularını yanıtladı. 1- 'NİN hücumcuları; G.Saray'ın rakipleri Sturm Graz ile Bükreş'in forvet oyuncularına benzemez. ve 'ın kendi yarı sahalarında adam eksiltirken kaptırdıkları topları affetmez; golü atarlar. 2- 'DEKİ derbide, savunmasındaki oyuncuların; kendi arasında yan toplar çevirdiği, rakibini adeta üstüne çekerek, "Bana zorla baskı yapın" dediği dakikalarda, Fenerbahçe'nin hücumcuları kaptıkları topları gole çevirirler. 3- GALATASARAY'IN defans oyuncuları; en başta da savunma yaparken topu taca atmaktan utanan "Topu kontrol edeyim" ya da "Rakip ile arasına gireyim, top auta çıksın" düşüncesi ile meşin yuvarlağı kaptırırlarsa gol kaçınılmaz olur. 4- SARI-KIRMIZILILARA karşı kullanılan köşe vuruşlarında ön direkte adam var fakat arka direkte yok. Arka direğe atılan kafa topları hep golle sonuçlandı. Duran topları iyi kullanan Fenerbahçe, rakibi karşısında bu pozisyonları da gol yapar. 'nda yarın akşam oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisini, 'Türk Basını'nın duayen ismi Hıncal Uluç'a sorduk. Uluç, 'derbİstanbul'u çarpıcı analizleriyle anlattı.  Fenerbahçe derbide nasıl oynamalı? "Nasıl oynamamalarını konuşmak daha doğru olur. Çünkü Fenerbahçe aslında en başından bugüne birşey oynamıyor. Yani 8'de sekiz yapması tamamen tesadüf ve şanstı... Bunun gerçekliğini de karşılaşmasında tüm 'ye gösterdi. Üstüne gitmeyi, kazanmayı düşünen her rakip, Fenerbahçe'yi yenebilir."  Fenerbahçe'nin Kadıköy'de oynanacak derbideki en önemli avantajı nedir? "Sarı-lacivertli takımın en güçlü yanı forveti, zayıf tarafı ise savunması. Fakat rakipler F.Bahçe'den korktukları için zayıf yanının üzerine gitmediler; güçlü yanı ile oynadılar ve kaybettiler. F.Bahçe'nin en önemli avantajı: İyi oyun oynayamıyor ve oyun kuramıyor olması... Bu sebepten dolayı, 'duran toplar' önem kazanıyor. F.Bahçe önceki sezonlarda duran topları iyi kullanıyordu; şimdi de öyle... Duran topu kullanan adamları ve diğer oyuncuların rakip 18 içine yerleşimleri iyi... Fırsat değerlendirmede de ekonomik oynuyorlar. En büyük avantajları bu... EN KÖTÜ SAVUNMA  Bu avantajları, Galatasaray maçında çok büyük önem kazanıyor. Nedeni: Galatasaray, Türkiye'nin en kötü savunmasına sahip olan takım. Teker teker değerlendirildiğinde defanstaki isimler kötü değiller. 'in teknik direktörünün de dediği gibi, 'ın geri dörtlüsü; Galatasaray'ın geri dörtlüsü... Bu oyun tarzı, savunmayı öldürüyor."  Rijkaard kazanmak için ne yapmalı? "Galatasaray'da akla gelmeyecek kadar geriye ve yana oynama inadı var. Dinamo Bükreş maçında bir ara ekrana topla oynama yüzdeleri bindi. Durum: yüzde 70 Galatasaray, yüzde 30 ise Dinamo Bükreş'ti... Aynı anda isterdim ki topun oynandığı alanların yüzdesi de gelsin. Eminim yüzde 70 Galatasaray yarı alanı, yüzde 30 Bükreş yarı alanı olurdu. Yani topa sahip olma istatistiğinin tam tersi... Çünkü Galatasaray, maçı kendi sahasında oynuyor. G.Saray'ın, 'da; sahasında oynadığı ve kazanması gerektiği bir maçta bile, topu kendi yarı sahasında dolaştırmayı marifet sayan adamları var. Kaç maçtır kenardan uyarı dahi gelmiyor. İşte bu adamlar böyle topu kaptırıyorlar. Böylece rakip durduk yerde atak yapıyor; pozisyona giriyor ve gol buluyor. Yani Galatasaray'ın yediği gollerin yüzde 80'inde akını başlatan Galatasaray'ın kendisi. Galatasaray'ın maç boyu karşılaşacağı bütün gol ihtimallerinde sarı-kırmızılı futbolcular başrol oynuyorlar. Eğer Rijkaard bunu önleyemezse, Fenerbahçe Stadı'ndan hezimetle döner.G.Saray, 6-0'ı bile unutturabilecek kadar gol yiyebilir.Çünkü gol yedikleri zaman önde olsalar dahi sinirleniyorlar. Böyle olduğunda maçı kaç kişi bitirir onu da düşünemiyorum. Rijkaard, savunma ile orta sahanın yana ve geriye oynamasını önleyemezse bu maçı Fenerbahçe'ye elleriyle ikram eder. Şimdiye kadar da önleyemedi." 4-0 DAHİ YETMEZ Aslında normal koşullarda Galatasaray'ın maçı kazanması gerekir.Çünkü öyle bir kadroya sahip... Galatasaray mutlaka gol atar, bundan şüphem yok. Çünkü Fenerbahçe savunması da mükemmel değil... Fakat Rijkaard'ın takımı savunmada aptalca oynarsa, farklı öne geçmesi dahi birşey ifade etmez. Fenerbahçe maçının 60. dakikasında 4-0, bu Galatasaray'a yetmez. maç 5-4 biter. Ama savunmada kötü olduğu için değil, aptalca oynadığı için, altını çiziyorum: Aptalca oyunda ısrar ettiği için. Yani Rijkaard ile Neeskens neredeyse 15 maçtır bu aptalca oyuna müdahale etmedikleri için Galatasaray kazanacağı maçı, hezimet gibi bir sonuçla hediye edebilir. Dinamo Bükreş maçında Galatasaray 4-0 galipti, benim evimde 20 Galatasaraylı vardı ve hiçbiri galibiyetten emin değildi. Dinamo Bükreş bir mahalle takımı... Topları nasıl dağlara taşlara attılar hepimiz gördük. Mahalle maçlarında çocuklar kadar kötü vurmaz.  Baros mu, Nonda mı, çift forvet mi? Bence çift forvet...Çünkü ikisi de ayrı özellikleri olan adamlar... Ama Rijkaard, "İki forvetle oynamam. 4-4-2 bambaşka bir oyundur"diyor. İtirazım yok. Çünkü G.Saray'ın gol bakımından sıkıntısı yok. Sıkıntı, savunmadaki yanlış oyunu! . . + + + + 612874 + "AİDA" operası Ankara'da + Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde (ADOB) sahnelenen eserde orkestrayı şef Rengim Gökmen yönetti. Eserin prömiyerine Ankaralı sanatseverler yoğun ilgi gösterirlerken, salonun tamamıyla dolu olduğu temsilde kimi izleyiciler de eseri ayakta izledi. Librettosu (eser metni) Antonio Ghislanzoni'nin imzasını taşıyan 138 yıllık eseri, Vincenzo Grisostomi Travaglini sahneye koydu. Dekor ve giysilerini Savaş Camgöz'ün hazırladığı eserde koroyu da Alessandro Cedrone yönetti. Yapıtın koreografisini Sergei Trechenko, ışık düzenini Fuat Gök ile Stefano Prendello yaptı. Konusu Mısır'da geçen ve Prenses Aida'nın hüzünlü öyküsünün işlendiği eserde, Aida'yı İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından Evren Ekşi, Radames'i ise konuk sanatçı Ignacio Encinas canlandırdı. Eserin kadrosunda, Nilgün Akkerman, Şebnem Oksal, Anna Chubuchenco, Sim Tokyürek, Eralp Kıyıcı, Çetin Kıranbay, Tuncer Tercan, Tuncay Doğu, Mithat Karakelle, Sabri Karabudak, Özgür Savaş Gençtürk, Mithat Karakelle, Cem Akyüz, Okan Başel, Emrah Sözer, Seda Aracı, Begüm Mengü ve Bilge Yılmaz yer alıyor. Etiyopyalı bir prenses olan Aida'nın kendi ülkesinde yakalanarak köle olarak Mısır'a getirilmesiyle başlayan eser, Komutan Radames'in Aida'ya olan aşkı ile Firavun'a olan sadakatı arasında seçim yapamamasını dönemin önemli olayları eşliğinde anlatıyor. 2. perdesindeki görkemli ''Zafer'' sahnesiyle belleklere kazınan yapıt, dünyanın pek çok önemli opera mekanında defalarca sahnelendi. Eser, 14 Kasım'da yeniden izleyici karşısında olacak. 24 Ekim 2009 + + + + 612490 + Geçen hafta hisse senetleri ortalama yüzde 3,19 değer kazandı + Geçen hafta hisse senetleri ortalama yüzde 3,19 değer kazandı Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem gören hisse senetleri geçen hafta ortalama yüzde 3,19 oranında değer kazandı. ’de beklentilerin üzerinde gelen sirket bilançoları ile resesyonun sona erdiği yorumları Amerikan borsalarında alımlara neden olurken, dünya borsalarında da olumlu seyir gözlendi. Yurt dışındaki bilanço etkisinin getirdiği iyimser hava ile ’de endeks hafta içinde 2009 yılı rekorlarını yeniledi. ABD haftalık başvurusu verilerinin beklenenden bir miktar daha kötü olması, ABD’de bankacılık sektörü hisselerine satış ve kar realizasyonu getirdi. Özetle, uluslararası piyasalarda iyimserlik rüzgarı geçen hafta da devam etti. Borsalar yükselişini sürdürürken diğer para birimlerine karşı değer kaybetti, emtia fiyatları yükseldi. Dış piyasalarda yaşanan olumlu hava İMKB Bileşik Endeksinin de 50.000 seviyesini aşmasına neden oldu. İMKB ortalama yüzde 1’lik artışla haftaya başladı. Salı günü ortalama yüzde 1,52 ile yükseleşene sürdüren endeks çarşamba günü de ortalama yüzde 0,48’lik artış gösterdi. Hisse senetleri perşembe günü ortalama yüzde 0,54’lük kayıp yaşarken, cuma günü ortalama yüzde 0,71 oranındaki artışla endekste 2009 yılı kapanış rekoru kırıldı. GELECEK HAFTA Uzmanlar, 50.600 direnç seviyesinin üzerinde kapanış yaparak 52.200 bölgesini hedef haline getiren endekste yorgunluk ibarelerinin gözlendiğine işaret ederek, net olarak bir dönüş sinyalinin olmadığı, İMKB’de yükselen trendin aşağı yönde kırıldığı teyidinin olmadan orta vadeli pozisyonların korunabileceğini savunuyor. Endekste olası bir geri çekilmede, 50.200-50.000 bandı aşağı yönde kırılırsa 48.400-49.000 aralığına doğru bir sarkma yaşanabileceği tahmin ediliyor. ÖZETLE PİYASALAR İMKB ve Piyasasındaki oranlarda iniş-çıkışlı bir seyir gözlendi. karşısında tüm döviz türlerinde artışlar görüldü. Altın fiyatları da geçen haftayı artışlatamamladı. Mevduat faizlerinin ortalamalarında önemli değişim olmadı. Hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 3,19 oranında değer kazandı. 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 2,24, Cumhuriyet altınının satış fiyatı yüzde 1,82 arttı. Yatırım fonlarının seyrini izleyen A.A Fon Endeksi geçen hafta yüzde 0,05 oranında artış gösterdi. Önceki hafta sonundaki oranlara göre, aylık mevduat faizinin net getirisi yüzde 0,14, haftalık reponun net getirisi yüzde 0,13 olarak gerçekleşti. ENDEKSLERİ İMKB Ulusal-100 Endeksi, hafta boyunca 1.589,91 puan artarak 49.790,74 puandan 51.380,65 puana çıktı. Hisse senetlerindeki haftalık ortalama artış yüzde 3,19 oldu. İMKB Ulusal-Mali Endeksi 2.814,10 puan artışla 75.720,58 puandan 78.534,68 puana, İMKB Ulusal-Sanayi Endeksi 1.104,48 puan artışla 36.364,96 puandan 37.469,44 puana ve İMKB Ulusal-Hizmetler Endeksi 443,67 puan artışla 33.746,68 puandan 34.190,35 puana çıktı. Böylece, mali grup hisseleri ortalama yüzde 3,72 oranında, sanayi grubu hisseleri ortalama yüzde 3,04 oranında ve hizmetler grubu hisseleri ortalama yüzde 1,31 oranında değer kazandı. KAZANANLAR VE KAYBEDENLER Borsada geçen hafta işlem gören 322 hisse senedinden 265’i değer kazanırken, 37 değer yitirdi, 20 hissenin değeri değişmedi. Geçen hafta en yüksek oranlı artış, yüzde 41,67 ile Makina Takım hisselerinde gerçekleşti. Yüzde 31,71’lik artışla Transtürk Holding hisseleri ikinci ve yüzde 26,50’lik artışla hisseleri üçüncü olarak sıralandı. En yüksek oranlı gerileme ise yüzde 29,02’lik düşüşle hisselerinde oldu. Ceylan Giyim hisseleri yüzde 23,78’lik düşüşle ikinci ve Çimentaş hisseleri yüzde 12,12’lik düşüşle üçüncü sırada yer aldı. DÖVİZ Geçen hafta Türk Lirası karşısında bütün döviz türleri değer kazandı. İstanbul serbest piyasada önceki hafta sonuna göre ABD Doları’nın Türk Lirası satış fiyatı 0,0060 lira ve yüzde 0,41 artarak 1,4680 liraya, avronun satış fiyatı 0,0320 lira ve yüzde 1,47 artarak 2,2050 liraya çıktı. İngiliz Sterlinin satış fiyatı 0,0300 lira ve yüzde 1,26 artışla 2,4200 liraya ve Frangının satış fiyatı da 0,0200 lira ve yüzde 1,39 artışla 1,4600 liraya yükseldi. Bugün öğle saatlerinde ise İstanbul serbest piyasada ABD Doları 1,4700 liradan, avro 2,2040 liradan, İngiliz Sterlini 2,4200 liradan ve İsviçre Frangı da 1,4600 liradan satılıyor. ALTIN Haftalık bazda, ’da alınıp satılan 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 2,24, Cumhuriyet altınının satış fiyatı yüzde 1,82 arttı. Dünkü kapanış itibariyle külçe altının gram satış fiyatı 50,30 lira, Cumhuriyet altınının satış fiyatı 336,00 lira oldu. İstanbul Altın Borsası’nda (İAB) 24 ayar altının gram fiyatı da yüzde 1,89 artarak 50,16 liraya çıktı. YATIRIM FONLARI Yatırım fonlarına katılma belgeleri önceki hafta sonuna göre ortalama yüzde 0,05 oranında değer kazandı. Yatırım fonlarının fiyat seyrini izleyen A.A Bileşik Fon Endeksi geçen hafta boyunca 504 puan artarak 982.421 puandan 982.925 puana çıktı. Geçen haftanın en çok değer kazanan katılma belgeleri, yüzde 3,98’lik artışla Yatırım Tipi Koç Şirketleri İştirak Fon, yüzde 3,19’luk artışla Strateji Tipi Değişken Fon ve yüzde 2,58’lik artışla Bizim Menkul Değerler Tipi Altın ve Fon olarak sıralandılar. Haftanın en çok değer yitiren katılma belgeleri ise yüzde 0,71’lik düşüşle İş Tipi Mali Endeks Fon, yüzde 0,57’lik düşüşle BankPozitif Tipi Değişken Fon ve yüzde 0,56’lık düşüşle Ata Tipi İMKB-30 Endeks Fon oldular. TAHVİL-BONO-FAİZ- Hazine geçen hafta düzenlemedi. İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında oluşan ağırlıklı ortalamalar üzerinden yapılan hesaplamalara göre, çeşitli vadelerdeki kağıtların haftalık net getirileri yüzde 0,12 ile yüzde 0,15 arasında gerçekleşti. Geçen hafta, mevduat faizlerinin ortalamalarında önemli bir değişim olmadı. Önde gelen ve değerlendirmeye alınan 10 kamu ve özel bankanın faiz oranlarının ortalamaları üzerinden yapılan hesaplamalara göre, bir önceki hafta sonu geçerli olan oranlar itibariyle ay vadeli mevduat faizinin haftalık net getirisi yüzde 0,14’ü buldu. Önceki hafta sonunda İMKB Repo Ters Repo Pazarı’nda ortalama faizi yüzde 7,2 dolayında bulunan haftalık reponun net getirisi de yüzde 0,13 olarak gerçekleşti. + + + + 612111 + M. ALİ YILDIRIMTÜRK Ticarette büyük değişim ve dönüşüm yaşanıyor + Hâlâ bazı küçük işyerlerinde, bir çerçeve içinde; biri malını veresiye satmadığı için, kasası ağzına kadar para ile dolu koltuğunda keyifle oturan zengin bir tüccar ve resmin altında 'Peşin satan' ibaresi, diğerinde malını veresiye sattığı için kasasında beş parası olmayan, sandalyesinde kılığı kıyafeti dökük ve çaresiz oturan müflis bir tüccarın resmi ve altında 'Veresiye satan' ibaresi yazılı resimli uyarı levhaları mevcut. Liberal ekonomi uygulanan ülkelerde globalleşme ve küreselleşmenin getirdiği rekabet ortamında ülkelerin hane halkı gelirleri arttıkça tüketim ve ticarette yeni şekillenmeler oldu. Türkiye'de liberal ekonomiye geçilmesiyle sektörlerde, işler gelişti, büyüdü. Türkiye, dünyaya açıldı. İşadamları, sanayiciler dünya ticaretiyle tanıştı. Rekabet ortamında ve bilhassa düşen enflasyonda satışların şekli de değişti. Global finansal krizin etkisiyle oluşan likidite darlığında para maldan daha kıymetli oldu. Global finansal krizde dış pazarların daralmasıyla ihracatçı ve ihracata dayalı üretim yapan işletmeler iç pazara yöneldi. Ancak halkın büyük bir bölümünün finansal krize borçlu yakalanması, tasarrufların sınırlı olması ve enflasyonda düşüşü hedefleyen para politikasının oluşturduğu likidite darlığı iç piyasadaki durgunluğu bu ortamda daha da artırdı. İş dünyası nihai tüketiciye; indirim günleri, bankaların kredi kartıyla bir aydan bir yıla kadar uzanan taksitli satış gibi çeşitli şekillerdeki satış kampanyalarıyla piyasadaki durgunluğu aşmaya çalıştı. Bu uygulamayı hâlâ da sürdürüyor. Ayrıca sanal ortamdaki sitelerden yapılan satışlarla da tüketiciye kolaylık sağlanıyor. Malî yapısı güçlü, iç piyasaya dönük çalışan üretici ve toptancı işletmeler de; perakendeci müşterilerine, teminatları veya ticarî itibarları çerçevesinde, ticarî ilişkilerinde daha esnek davranmaya başladı. Hükümet, finansal krizin iç piyasada oluşturduğu tıkanıklığı aşmak için bazı sektörlerde bu yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde dönemler halinde dolaylı vergilerde indirim uyguladı. Önceki yıllarda ekonomik krizden çıkış için hükümetler mükellefin vergisini artırır veya mükerrer vergi uygulamasına giderdi. Bu konuda da değişim ve dönüşüm oldu. Bundan önceki ekonomik krizlerde büyük ve orta ölçekli yatırımcıların yanında halk küçük tasarruflarının değerini korumak amacıyla 'güvenli liman' olarak bilinen altına yatırırdı. Bu nedenle ekonomik krizlerde kuyumcularda işler hareketlenirdi. Bu çerçevede altın fiyatları dış ve iç piyasada sürekli yükselirdi. Ancak son yüzyılın ikinci ekonomik krizi olarak nitelendirilen yaşanan global krizde dış piyasalarda altın fiyatlarında artış olurken, iç piyasaya aynı oranda yansımadığı gibi, kuyumcularda satışlarda gözle görülür düşüş oldu. Halk altın almak yerine yükselen fiyattan; gerek ihtiyaçtan gerekse kâr amaçlı yüklü miktarda altın sattı. Hindistan, Mısır ve Körfez ülkelerinde de benzer seyirler görüldü. Bu kez altın fiyatının yükselmesi, kuyumculuk ve mücevher sektörünü sevindirmek yerine endişelendirdi. Sektördeki ihracatın gerilemesinin yanında, iç piyasada yılın ilk yarısında altın takı tüketimi yüzde 55 geriledi. Altının dış piyasa fiyatındaki aşırı yükselişiyle içeride has altın fiyatı 50 TL/gr oldu. Son günlerde kuyumcular siftahsız dükkân kapatıyor. Kapalıçarşı'nın en işlek caddesinde kuyumcu mağazası vitrininde, kiralık levhası asılı. Altın fiyatının yükselmesiyle geçmişin tersine, bu sektörde de değişim ve dönüşüm yaşanıyor. m.yildirimturk@zaman.com.tr + + + + 612570 + Derbi öncesi son durum! + Turkcell Süper Lig'in lideri Fenerbahçe ile ikinci sıradaki Galatasaray, pazar günü derbi maçta karşı karşıya gelecek. İki ezeli rakip arasında Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda yapılacak karşılaşma saat 20.00'de başlayacak. Derbi maçta hakem Bünyamin Gezer görev yapacak. Gezer'in yardımcılıklarını Serkan Gençerler ve Tarık Ongun yapacak. -FENERBAHÇE CEPHESİ- UEFA Avrupa Ligi'nde deplasmanda Steaua Bükreş'i yenerek, derbi maç öncesi moral kazanan Fenerbahçe, ezeli rakibi Galatasaray karşısında kendi saha ve seyircisi önünde galibiyet almayı hedefliyor. Geçen hafta Gaziantepspor'a yenilerek, bu sezon ligde ilk kez puan kaybeden sarı-lacivertliler, derbi maçı kazanarak, liderliğini sürdürmek istiyor. Fenerbahçe'de sakatlıkları düzelen ve dünkü antrenmanda takımla çalışmalara başlayan Alex ve Güiza'nın derbi maçta oynaması bekleniyor. Steaua Bükreş maçında sol ayağına darbe alan ve dünkü antrenmana katılmayan Kazım'ın ise çekilen röntgeninde önemli bir bulguya rastlanmadığı, bu akşam takımla çalışacak milli futbolcunun da Galatasaray karşısında oynayabileceği bildirildi. Sağ ayak bileğindeki sakatlığı nedeniyle Steaua Bükreş maçında forma giyemeyen Semih'in de bu akşam yapılacak son antrenmana katılacağı açıklandı. Fenerbahçe'de, sakatlığı bulunan Deivid, maçta forma giyemeyecek. Sarı-lacivertlilerde derbi maç öncesi 3'er sarı kartı bulunan Alex, Güiza, Cristian ve Gökhan ise sarı kart sınırında bulunuyor. Fenerbahçe'nin derbi maçtaki muhtemel 11'i şöyle: Volkan Demirel, Gökhan, Lugano, Önder, Roberto Carlos, Kazım, Cristian, Emre, Dos Santos, Alex, Güiza. -GALATASARAY CEPHESİ- UEFA Avrupa Ligi'nde hafta içinde Dinamo Bükreş'i farklı yenen Galatasaray ise ezeli rakibi ile yapacağı karşılaşmayı da kazanarak, deplasmandaki 10 yıllık galibiyet hasretine son vermek istiyor. Kadiköy'de alacağı galibiyetle liderlik koltuğuna da oturmanın planlarını yapan sarı-kırmızılıların, sakatlığı süren Emre Aşık dışında eksiği yok. Sarı-kırmızılılarda 3'er sarı kartı bulunan Keita, Mustafa ve Baros, sarı kart cezası sınırında bulunuyor. Galatasaray'ın Fenerbahçe karşısında şu 11'le mücadele etmesi bekleniyor: Franco, Sabri, Servet, Gökhan, Hakan, Mustafa, Ayhan, Keita, Arda, Kewell, Baros (Nonda). -360 BASIN MENSUBU GÖREV YAPACAK- Turkcell Süper Lig'de Fenerbahçe ile Galatasaray derbi maçına basın mensupları da büyük ilgi gösteriyor. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda yapılacak karşılaşmayı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden 10, Türkiye'den 335 ve yurt dışından da 15 olmak üzere toplam 360 gazetecinin karşılaşmada görev yapacağı bildirildi. + + + + 612853 + 'İngiliz turistlere tecavüz' iddiası + Aydın'ın Didim ilçesinde İngiliz uyruklu barda tanıştıkları kişinin tecavüzüne uğradıkları iddiasıyla polise başvurdu. Didim Emniyet Müdürlüğü'ne başvuran 18 ile 20 yaşları arasındaki İngiliz uyruklu genç kız, tecavüze uğradıklarını ileri sürdü. Turistler, Yalı Caddesi'ndeki bir barda eğlenirken tanıştıkları kişinin, kendilerini otellerine bırakma bahanesiyle otomobillerine aldıklarını, daha sonra ıssız bir yere götürerek darp ve tecavüz ettiklerini, daha sonra otele götürdüklerini anlattı. Turistlerin ifadelerinden yola çıkarak araştırma başlatan polis, genç kızlarla birlikte eğlence yerinden ayrılanlar arasında 16 yaşındaki H.B ve E.K'nın olduğunu tespit etti. Yakalanan H.B. ve E.K. yaşlarının küçük olması nedeniyle savcılık sorgusu için Didim Adliyesine sevk edildi. H.B ve E.K, savcılık tarafından serbest bırakılırken, firardaki diğer zanlı E.Ü (29) hakkında tutuklama kararı çıkarıldığı bildirildi. İngiliz turistlerin hastanede doktor muayenesinden geçirildiği öğrenildi. + + + + 611890 + Bankalar: Bu faizlerle Hazine'ye borç vermeyiz + Dün Hazine Müsteşarlığı yetkilileri ile İstanbul'da bir araya gelen finans kesimi temsilcileri bono faizlerinin tek haneye gerilemesinin ardından kamuya borç vermek istemediklerini iletti. Banka temsilcileri, "Bu faizle size borç veremeyiz." dedi. Özel bankaların Hazine'den sorumlu yetkililerinin katıldığı toplantıda kamu bankaları ise "Daha gidecek yolumuz var. Hazine'ye borç verebiliriz" mesajı verdi. Her ay piyasa yapıcısı bankalar ile Hazine arasında yapılan toplantının bu ayki toplantısında tansiyonun yükseldiğine dikkat çeken üst düzey bir yetkili, borç çevirme oranının yüzde 110'un üzerinde olmasının endişe oluşturduğunu kaydetti. 2010 yılında yapılacak ve 220 milyar lirayı bulacak borç geri ödemesinde bankaların Hazine'yi yalnız bırakabileceğini ve bu nedenle faizlerin yükselebileceğini söyledi. Edinilen bilgilere göre bankalar önümüzdeki dönemde Hazine'ye düşük faizle borç vermek yerine asıl bankacılık işlemlerine yönelecek. + + + + 611677 + Hemzeminde feci kaza: ölü + Edinilen bilgiye göre, İzmir'den Ankara'ya gitmekte olan Uğur Sökmen yönetimindeki 31035 sefer sayılı Eylül Treni, Akhisar girişinde Seyit Ahmet Mahallesi 192. Sokak'ta bulunan hemzemin geçitte, Cengiz Sertoğlu'nun (47) kullandığı 45 YV 423 plakalı otomobile çarptı. Kazada yaralanan sürücü Cengiz Sertoğlu ile araçtaki Alsel (43) ve Özgür Efe Sertoğlu'na (4) ilk müdahaleyi, olay yeri yakınlarında bulunan Özel Doğuş Hastanesi ekibi yaptı. Ambulansla Akhisar Mustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılardan Cengiz Sertoğlu kurtarılamadı. Aysel ve Özgür Efe Sertoğlu'nun durumlarının ağır olduğu öğrenildi. Eylül Treni ise yaklaşık bir saatlik duraklamanın ardından Ankara'ya hareket etti. AA + + + + 612700 + Adıyaman'da feci kaza: ölü + Adıyaman'da feci kaza: ölü 24.10.2009 18:50 Erdal ÖZKAYNAR ADIYAMAN (AHT) Adıyaman'ın Kahta ilçesi Menzil köyü arasındaki karayolunda meydana gelen kazada 5'i kadın kişi hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre, Kahta karayolunun 35. kilometresinde Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden Adıyaman'ın Kahta ilçesine gelmek üzere yola çıkan 63 AT 185 plakalı Mehmet Nazif T. yönetimindeki kamyon ile Kahta istikametinden Menzil köyü istikametine giden 31 LP 998 plakalı Tahsin Yakut yönetimindeki otomobil kafa kafaya çarpıştı. Menzil'e gittikleri öğrenilen aynı aileden oldukları belirtilen kazada anne Remziye Yakut, Emine, Fatma Tahsin Yakut ve Müjgan Alabaş, Aslıhan Alabaş kazada hayatını kaybetti. Kamyon sürücüsü Mehmet Nazif T. kaza sonrası jandarma tarafından gözaltına alındı. arpışma ile birlikte otomobil kamyonun ön kısmından altına girdi. Metrelerce sürüklenen her iki araç daha sonra yolun sol kısmına yan yattı. Meydana gelen kazada otomobil içersinde bulunan 5'i kadın kişi hayatını kaybetti. Kazada yerine gelen Sivil Savunma Müdürlüğü ekipleri araç içersine sıkışan cesetleri uzun süren uğraşlar sonucunda güçlükle çıkartabildi. Cesetler daha sonra ambulanslarla Kahta Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. + + + + 612567 + PSG'de domuz gribi! + PSG'de domuz gribi! 24/10/09 16:02 Fransa Futbol Ligi takımlarından Paris Saint-Germain'de forma giyen iki oyuncunun, kamuoyunda domuz gribi olarak bilinen ''H1N1'' virüsünü taşıdığı açıklandı. Kulüpten yapılan resmi açıklamada, oyuncuların isimlerini açıklamazken RTL Radyo, bu iki oyuncunun orta saha oyuncusu Ludovic Giuly ile defans oyuncusu Mamadou Sakho olduğunu ileri sürdü. Paris ekibinin, pazar akşamı deplasmanda ezeli rakiplerinden Olympique Marsilya ile yapacakları lig maçının da ertelenmesini istediği bildirildi. Fransa Futbol Ligi'nde görülen vaka sayısının bu haberle üçe çıktığı belirtilirken, Ağustos ayında da Montpellier'in defans oyuncusu Emir Spahic gribe yakalanmıştı. + + + + 611938 + Osman Tanburacı Cumartesi: Uygulayabilene hayatın 45 dersi + Osman Tanburacı Cumartesi 24 Ekim 2009 CumartesiUygulayabilene hayatın 45 dersi Ohio'lu 90 yaşındaki Regina Brett'in kaleminden bir mail geldi dün bana arkadaşımdan Cümle devrik, anlaşılması da zor oldu ama bilhassa yaptım Zira gelen mailin de her satırında hayatın ters yönüne uyarılar var Okudum uzun uzun düşündüm. Sizlerle de paylaşmak istedim ve tabii kendimce eklemeler de yaparak Sizler de ekleyin hayatınıza bunları, kendi koşullarınızda. 1. Hayat haksızlıklarla dolu ama yine de güzel!!. Unutmayın her zaman da siz haklı değilsiniz 2. Şüphede kalma, ikinci bir adım daha at! Allahın hakkı üçtür ama 3. Hayat, nefrete harcayacak kadar uzun değil! Ya uzun olsaydı? Nefret kine döner miydi acaba? 4. Hastalandığında sana işin değil, ailen, arkadaşların bakacak. Onlarla ilişkini koparma! Hayat menfaat mi ki? 5. Her ay kredi kartlarını ödemeyi unutma. Ya da ayağını yorganına göre uzat! 6. Her tartışmayı kazanacaksın diye bir şey yok! Fikir farklılıklarını kabul et! Asil ol 7. Ağlayacaksan, bir başkası ile birlikte ağla! Tek başına ağlamaktan evladır. Gülerken yalnız gülme, yanındakileri de güldür 8. Tanrıya kızmanda bir mahzur yok! bunu kaldırabilir! Ya sen? 9. İlk maaşından başlamak üzere, emekliliğine para ayır.. Bugün ölecekmiş gibi ibadet et hiç ölmeyecekmiş gibi çalış Emekliliğini ertele 10. Söz konusu çukulataysa, direnmenin anlamı kalmıyor. Direneceksen acıya diren 11. Geçmişinle barış ki, bugününün içine etmesin! Yarın Allah kerim 12. Çocukların seni ağlarken görsün! Bundan kaçınma Çocukların seni ağlatırsa daha kötü 13. Hayatını başkaları ile mukayese etme, ötekilerin neler çektiğini bilmiyorsun! Belki de en mutlu olan sensin 14. Bir ilişki gizli olacaksa, sen içinde olmamalısın! Tv kameraları da kullanabilirsin 15. Göz kırpacak kadar bir zamanda her şey değişebilir. Ama merak etme, Tanrı asla göz kırpmaz! Bir anda herkesi kandırabilirsin ama 16. Derin bir nefes al, kafanı sakinleştirir. Ya da yüreğine sevgi tohumları ek 17. Güzel ve yararlı olmayan, seni mutlu etmeyen her şeyi çöpe at! Yarına bırakma hemen bugün 18. Her ne yaşıyorsan, seni öldürmediği müddetçe güçlü kılar. Benim adım sabır 19. Mutlu bir çocukluk geçirmek için geç kalmış değilsin, bu sadece ve sadece sana bağlı! Bir de geçmişine 20. Hayatta sevdiğin her ne ise, peşinden giderken asla "hayır" sözcüğünü cevap kabul etme. Öne geçtiğinde hayırlı olur 21. Mumları yak, değerli yatak takımlarında uyu, kendine pahalı iç çamaşırları satın al.... Bunlar için özel fırsatlar bekleme, bugün zaten özeldir! Her gün aynada bir defa kendine seni seviyorum de 22. Önce hazırlan, sonra da kendini akıntıya bırak. Hayata ve kimseye hükmetme 23. Şimdiden egzantrik ol! Kırmızı giymek için yaşlanmayı bekleme. Her şey morarmadan önce güzel 24. En önemli seks organı beyindir.. Eeyvallah! 25. Mutluluğun için senden başka sorumlu yoktur! İstifa onun için vardır. 26. Her yaşadığın felaketin ardından kendine şu soruyu sor: "Beş yıl sonra bunun benim için ne önemi olacak?" Bir ömre kaç beş yıl sığar acaba? 27. Daima yaşamı seç. Lakin ölüm senin kaderin, unutma 28. Herkesi, her şeyi affet. Açılımda bulun 29. Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü seni ilgilendirmez! Ara sıra aynaya bak! 30. Zaman her imkana sahip.. Zaman tanı! Umutsuz olma 31. Durum ne kadar iyi veya kötü olursa olsun, değişecektir. Sen değişme 32. Kendini fazla ciddiye alma, kimse almıyor ki zaten! Hayatı laz fıkralarında yaşa 33. Mucizelere inan! Taa ki ölene kadar 34. Tanrı, Tanrı olduğu için seni seviyor. Yaptıkların ya da yapmadıkların için değil! Amelinin hesabını kendine ver 35. Hayatı denetlemeyi bırak!. Öne çık, kendi hayatını kendin yarat. Ya baş olursun ya başın gider 36. İki seçeneğin var "Erken ölmek" ya da "yaşlanmak". Ölüm için hangi yaş daha geç acaba? 37. Çocuklarınızın, yaşayacak başka çocukluk dönemi yok! Sahi babam da öyle derdi 38. Sonuçta gerçekten önemli olan sevmiş olmandır! Sev ki sevilesin 39. Her gün dışarı çık. Mucizeler her yerde seni bekler! Nerdeydin? Mucize'ye takıldım 40. Dertlerimizi bir torbaya doldurup, milletinkilerle bir arada görsek, bizimkileri geri toplardık. Ya torbayı sallarlarsa Gel de ayıkla bakalım 41. Kıskançlık zaman kaybıdır. Zaten ihtiyacınız olan her şeye sahipsiniz! Biir kedim bile yok 42. Her şeyin en iyisini daha yaşamadın! Aşkta ve kumarda asla elindekini belli etme! 43. Kendini nasıl hissedersen et, kalk, giyin ve dışarı çık! Ya da göğsünden pencere aç! 44. Yol ver! Ambulans geliyor 45. Hediye paketinde olmasa bile, hayat yine de bir hediyedir! İrmik helvası ve sivri külahlı mevlüt şekerine kadar + + + + 611693 + Spor Şurası (II) + Yavuz Kocaömer Spor Şurası (II) 24 Ekim Cumartesi 2009 26 28 Kasım 2008 tarihinde ’da yapılan 6‘ncı Spor Şurası engelliler ve spor komisyonu raporundan bir-iki noktayı daha hatırlatmak isteriz. -81 ilde bulunan spor tesislerinin değerlendirilmesi amacı ile G.S.G.M. Tesisler Dairesi Başkanlığı, spor federasyonları ve TFF yetkililerinin oluşturduğu bir komisyon kurulmalıdır. Böyle bir komisyonun bugüne kadar kurulduğundan bilgimiz yok. Gerek mi görülmedi, yoksa ihtiyaç mı duyulmadı ?  81 İlde bulunan tüm spor tesislerinin engelliler açısından kullanılabilmesi için gerekli olan çalışmaların ne olacağı ve maddi bilançosunun çıkartılarak rapor şeklinde hazırlanması istenmişti. ‘den bu konuda herhangi bir ses gelmedi.  ’na bağlı Özel Eğitim Kurumları’nda engelliler için eğitim almış beden eğitimi öğretmeni bulundurma zorunluluğu getirilmesi için yasal düzenlemelerin yapılması istenmiştir. Tüm engelli federasyonları kendilerine bağlı kulüp yapısının özelliklerini tespit ederek G.S.G.M. Spor Eğitim Daire Başkanlığı ile ortak çalışmalar doğrultusunda doğru ve yenilikçi bir kulüp yapısına kavuşmaları sağlanmalıdır.  Engelliler için beden eğitimi ve spor öğretmenliği ile antrenörlük eğitimi teşvik edilmeli, engellilerin antrenörlük yapabilmeleri için yasal engeller ortadan kaldırılmalıdır.  Olimpiyat Oyunları Hazırlama ve Düzenleme Kurulu içinde Paralimpik Oyunlar yer almalıdır ve ismi İstanbul Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları Hazırlama ve Düzenleme Kurulu olarak değiştirilmelidir.  Futbol Federasyonu örnek alınarak çerçeve yasasına göre kayak gibi federasyonların ortak kaynak kullanılması sağlanılmalıdır. Daha bunun gibi önemli saydığımız bir çok tavsiye kararı alındı. Aradan geçen bir yıla yakın süre içinde, bu konulardan hangisi için bir çözüm üretilmeye başlandı? Yapılacak açıklamaları sütunlarımıza almaya hazırız. (86 yazı) + + + + 612593 + İki Dil Bir Bavula Sığar mı? + İki Dil Bir Bavula Sığar mı? Katıldığı her festivalden ödülle dönen "İki Dil Bir Bavul" Ankaralı sinemaseverlerin yoğun ilgisiyle gösterime girdi. Yayına Giriş: 24.10.2009 14:19:19 Güncelleme: 24.10.2009 14:19:19 "İki Dil Bir Bavul" Ankaralı sinemaseverlere sıcak bir sinema şöleni yaşattı. Denizlili bir öğretmenin, Şanlıurfa'nın Siverek ilçesine bağlı bir köyde Kürtçe konuşan öğrencileriyle geçirdiği bir yılı anlatan "İki Dil Bir Bavul" filminin Ankara Galası yapıldı. Adana 16. Altın Koza Film Festivali'nde "Büyük Jüri Yılmaz Güney Ödülü ile "SİYAD En İyi Film Ödülü"ne değer bulunan "İki Dil Bir Bavul", son olarak, 46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden "En İyi İlk Film Ödülü"yle, aynı gün Uluslararası Orta Doğu Filmleri Festivali'nden de "En İyi Orta Doğu Belgeseli Ödülü"yle döndü. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Destekleme Kurulu'ndan da destek alan filmin Kızılırmak Sineması'ndaki galasına siyaset, sanat, akademi, medya temsilcilerinin yanı sıra çoğunluğu genç sinemaseverlerden oluşan kalabalık bir izleyici yoğun ilgi gösterdi. Filmin yönetmenleri Özgür Doğan ve Orhan Eskiköy'ün, film ekibiyle birlikte katıldığı gecede izleyiciler salona sığmayınca ikinci bir salon açıldı. Gösterimden önce konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Ülger, filmin mesajını doğru olarak verdiğini vurgulayarak, "Sinemada bir söylem vardır. Film yapılır, konuşulmaz ve seyredilir. Yorumu hepinize bırakıyorum." dedi. Sinema serüvenine Ankara'da Özgür Doğan'la birlikte başladıklarını vurgulayan Orhan Eskiköy filmin barış içinde yaşamaya inançlarının ürünü olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Sorunların çözülmesi, barış içinde yaşamak için birlikte bir film yapmaya karar verdik. Barıştan, kardeşlikten, birarada yaşamaktan yana tarafız. Bunun başarılabileceğine gönülden inanıyorum. Bu filmin yapılma amacı da budur. Bu filmi sizlerle izlemek bizim için bir hayaldi ve şu anda gerçek oluyor." Filmin Hikayesi Denizli'de yaşayan Emre Aydın'ın sınıf ö��retmeni olarak ilk görev yeri Şanlı Urfa'nın Demirci köyüdür. Köyde Emre Aydın'ı fiziki eksikliklerden daha öte bir zorluk beklemektedir. Eğitim vereceği öğrencilerle aynı dili konuşamamak. Bu zorlu sürecin yılına tanıklık ediyoruz filmde. Bir yıl boyunca öğretmenin farklı bir topluluk ve kültür içindeki yalnızlığına, çocuklar ve köylülerle yaşadığı iletişim problemine, çocuklardaki değişime tanık oluruz. Bu süreç boyunca öğretmen ve çocuklar birbirlerini yavaş yavaş tanımaya ve anlamaya başlarlar. + + + + 612703 + Yurttaşlardan ve şehit ailelerinden protestolar + Merkez Çukurova ilçesi Kurttepe mevkisindeki Adana Şehit Aileleri Malulleri Yardımlaşma Derneği önünde ellerinde Türk bayrakları ile toplanan şehit ve gazi yakınlarının, madalya yerine siyah kurdele taktığı gözlendi. Burada bir açıklama yapan Dernek Başkanı Emine Kunt, Türkiye'nin barış ve esenliğine göz dikenlerin, silah zoruyla ele geçiremedikleri Anadolu'yu, kardeşi kardeşe düşürerek parçalamanın gayreti içerisinde olduklarını savundu. ''Dağa çıkan teröristlerin sayısının bin civarında olmasına karşın, birkaç kişinin dağdan indirilip, üzerlerindeki PKK paçavraları ile gelmeleri, davul zurna eşliğinde törenle karşılanmalarının'' kabul edilemez olduğunu belirten Kunt, şöyle konuştu: ''Bu kişilerin törenle karşılanmaları, karşılamanın da DTP'nin şovuna dönüşmesi affedilemez bir durumdur. Halen Türk Silahlı Kuvvetlerimize karşı saldırılar devam etmektedir. Ama Habur'dan giriş yapan terör örgütü mensupları, üzerlerindeki PKK paçavralarını çıkarıp ve dağdaki bin eli silahlı terörist dahil, 'Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, vatanımız Türkiye Cumhuriyeti'dir, bayrağımız Türk bayrağıdır' diyerek gelirse hepimiz kucak açalım. Bizim çocuklarımız ne için şehit oldu? Çocuklarımızın kanına girenler bunun hesabını nasıl verecekler? Bugün bize olanların yarın sizlere olmayacağının garantisini kim verebilir?. Dağlarda inlerinde saklanan canilerin, İmralı'daki bebek katilinin sözcülerini muhatap alarak bir yere varamazsınız.'' ''Ne mutlu Türküm diyene'', ''Şehitler ölmez, vatan bölünmez'' şeklinde slogan atan şehit yakınları da tepkilerini dile getirdi. Şehit annesi Güldane Dönmez, ''teröristlerle pazarlık yapılamayacağını'' belirterek, ''bu durum devam ederse, şehit madalyamı teslim edeceğim'' dedi. Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Karakolu'na terör örgütü PKK üyelerince geçen yıl düzenlenen saldırıda şehit olan Uzman Çavuş Ozan Onur İlgen'in annesi Deniz Vilson da gösteriye, üzerinde oğlunun fotoğrafı bulunan tişörtle katıldı. Vilson, saldırıyı unutmadıklarını belirterek, ''Saldırıda şehit olan 17 askerimizin isimlerini üzerimdeki tişörtte, acılarını ise yüreğimde taşıyorum'' dedi. Toplantıda, bazı şehit ailelerinin göz yaşlarını tutamadıkları gözlendi. Niğde Niğde İmam-Hatip Meydanı'ndaki Ülkü Ocakları İl Teşkilatı önünde toplanan yurttaşlar, ellerinde taşıdıkları Türk bayraklarıyla slogan atarak Hükümet Meydanı'na kadar yürüdü. Burada, terör örgütü elebaşının resmi bulunan temsili maket ateşe verildi. Bu sırada bazı vatandaşlar, ellerindeki sopalarla makete saldırdı. Ülkü Ocakları Niğde İl Başkanı Olcay Kılavuz, yaptığı açıklamada, Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yapan teröristlerin adeta kahraman gibi karşılandıklarını söyledi. ''Kimse kusura bakmasın, bunlarla kardeşliği kabul etmiyoruz'' diyen Kılavuz, ''Binlerce kınalı kuzumuzun kanlarını akıtan, binlerce eli kınalı gelinimizi kocasız, binlerce masum çocuğumuzu babasız bırakanlarla kardeş olamayız'' dedi. Açıklamanın ardından yurttaşlar, Derbent Şehitliği'ne sloganlar atarak yürüdü. Burada Kuran ve dua okunmasının ardından vatandaşlar dağıldı. Bingöl'ün Genç ilçesinde 16 Temmuz 2006'da şehit olan Uzman Çavuş Özkan Öztürk'ün annesi Remziye Öztürk ise ''Özkanım, yavrum, oğlum, dağdan kurtları indirdiler. Her gün içimiz kan ağlıyor onların gelişini gördükçe'' diye konuştu. Giresun Giresun Atapark'taki Atatürk Anıtı önünde toplanan şehit aileleri, gazi ve yakınları adına konuşan İbrahim Çolakoğlu, 1986'da Güneydoğu'da bir operasyon sırasında gazi olduğunu söyledi. Açılımı kesinlikle kabul etmediklerini belirten Çolakoğlu, ''Burada hep 'şakşakçılık' yapılıyor. Biz şakşakçılık istemiyoruz. Bu ülkenin bayrağını sallandırmak istiyoruz'' diye konuştu. Daha sona vatandaşlardan Hüseyin Bayraktar, ''kürt açılımı'' eleştiren şiirini okudu. Terör örgütü aleyhine sloganlar atan vatandaşlar, daha sonra dağıldı. Uşak Uşak'ta Şehit Aileleri Derneği Uşak Şubesi önünde toplanan şehit aileleri, gazi ve yakınları, ellerindeki Türk bayrakları ve şehit yakınlarının fotoğraflarıyla Cumhuriyet Meydanı'na yürüyüşe geçti. Sloganlar eşliğinde yürüyen grubu, çevredeki vatandaşlar alkışlarla destekledi. Cumhuriyet Meydanı'nda bazı sivil toplum örgütü temsilcileriyle birleşen grup, Atatürk Heykeli önünde saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Tiritoğlu Parkı'na geçti. Şehit Aileleri Derneği Uşak Şube Başkanı Şakir Çakır, yaptığı açıklamada, yaşanan olayların şehit ailelerinin, gazilerin ve yakınlarının kanayan yaralarına tuz bastığını söyledi. Şakir Çakır, ''Bu ihaneti hazırlayanlar, bedelini kısa zamanda Türk milleti önünde ödeyecektir. Yaşanan gösterilere katılanlar, suçu ve suçluyu övme suçunu işlemişlerdir. Bu ülkenin vatandaşları olarak yaşananları kınıyor, savcıları göreve çağırıyoruz'' dedi. Basın açıklamasının ardından bazı şehit yakınları, Devlet Övünç Madalyası beratlarını yere atarak, protesto gösterisinde bulundu. Bir grup, terör örgütü elebaşının maketini ateşe verdi. Grup, daha sonra AKP Uşak İl Başkanlığı önünde protesto gösterisini sürdürdü. Konya Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Konya Şube Başkanı Cafer Çelik, dernek binası önünde şehit aileleriyle yaptığı basın açıklamasında, yetkililere, ''Bizim evlatlarımız (PKK'li teröristler kahraman olsun diye mi şehit oldu?)'' diye sordu. Terör örgütü üyelerinin teslim olması sırasında yaşananların şehit yakınlarını ve tüm sağduyulu vatandaşları rahatsız ettiğini belirten Çelik, şunları söyledi: ''19 Ekim'de terör örgütü PKK üyelerinin Habur Sınır Kapısı'ndan giriş yapmaları açılımın gerçek yüzünü göstermiştir. Gelen teröristler üzerlerinde dağda giydikleri üniformalarıyla, mağrur ve zafer kazanmış kumandan edasıyla geldi. Madem mücadeleden geri adım atılacaktı bunca şehit neden verildi?'' Şanlıurfa Şanlıurfa'da Alperen Ocaklarına üye bir grup, yaşananları protesto amacıyla temsili olarak dağa çıktı. Atatürk Bulvarı'ndaki Alperen Ocakları binasında toplanan 15 kişilik grup, minibüsle Germüş köyüne gitti. Buradan Germüş Dağı eteğine kadar yürüyen gruptakiler adına basın açıklamasını okuyan Alperen Ocakları Şanlıurfa Şube Başkanı Özgür Kamacı, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olması sırasında yaşananların başta şehit ve gazi yakınları olmak üzere toplumun geniş bir bölümünün tepkisine neden olduğunu belirtti. Yaşananları protesto etmek amacıyla temsili olarak dağa çıktıklarını ifade eden Özgür, eylemin gün süreceğini kaydetti. Gruptakiler, daha sonra yanlarında getirdikleri malzemelerle dağ eteğine kamp kurdu. Trabzon Trabzon'daki şehit aileleri, dernek binasından Meydan Parkı'na kadar yürüyüş yaparak, terör örgütü PKK aleyhine slogan attı. Trabzon Şehit Aileleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin düzenlediği yürüyüşte, Ortahisar'daki dernek binası önünde toplanan şehit aileleri ve yakınları, döviz ve pankartlar açtı. Burada dernek adına bir basın açıklaması okuyan şehit babası Sabri Kurdoğlu, son günlerde yaşanan olayların kendilerini derinden üzdüğünü ifade ederek, ''Biz şehit aileleri ve gaziler olarak her şeye rağmen hukuka olan inancımızla, Cumhuriyet Savcılarını gereğini yapmaya davet ediyoruz'' dedi. Basın açıklaması yapıldığı sırada, babasının 1985 yılında Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde şehit edildiğinde iki aylık olduğunu belirten Çağrı Türkyılmaz adlı genç kız, ''Onlar geri geliyor. Ben de babamın geri gelmesini istiyorum'' diye bağırdı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen'in de şehit ailelerinin yanında yer aldığı basın açıklamasının ardından grup dağıldı. Osmaniye Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde, şehit aileleri ve gaziler, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olması sürecinde yaşananları düzenledikleri basın toplantısıyla protesto etti. Kadirli Terör Mağdurları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Battal Işıkbol, dernek binasında şehit aileleriyle yaptığı basın açıklamasında, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türk askerine karşı mücadele verenlerin kahraman olarak karşılanmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Kayseri Kayseri Tabip Odası Yönetim Kurulu, yaptığı yazılı açıklamada, son zamanlarda Türkiye'nin gündemini yoğun bir şekilde meşgul eden ve içeriği henüz netlik kazanmamış olan ''Kürt Açılımı'' sürecinin, bir sonraki adımının ne olacağının merak edilerek izlendiğini belirtti. Söz konusu sürecin, PKK kampından gelen 34 teröristin karşılanmasında yaşananlarla son derece endişe verici bir boyut kazandığı ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ''Terör örgütüne vatan toprakları üzerinde mihmandarlık eden siyasi parti milletvekillerini ve yandaşlarını nefretle kınıyor ve ilgilileri bu trajediye son vermeye davet ediyoruz.'' Düzce Harp Malülü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Düzce Şubesi üyeleri, teslim olanların davul zurnayla karşılanmasına tepki gösterdi. Dernek üyeleri adına konuşan, Gabar Dağı'nda 1999 yılında çıkan çatışma sonucu şehit olan Ünal Taşpınar'ın babası Kadir Taşpınar, ''PKK'lıların karşılanması sırasında açılan bez parçaları ve bebek katili posterleri bizleri üzdü'' dedi. Oğlunun teskeresine ay kala şehit düştüğünü ifade eden Taşpınar, ''Gece uykum yok gündüz neşem yok. Biz de duygu kalmadı. Benim hayallerim ve düşlerim vardı. Oğluma düğün dernek yapacaktım. Benim düşlerimi PKK aldı. Bu sebeple Düzce'de devleti temsil eden valimize madalyamı teslim etmek istiyorum'' diye konuştu. 24 Ekim 2009 + + + + 612162 + U17 Milliler'in Dünya Kupası serüveni başladı + Millilerimiz, Nijerya'nın Lagos şehrine gidip Lagos'tan uçakla Enugu şehrine geçerek Nike Lake Resort Hotel'ine yerleşti. Son çalışmasını da yapan U17 Milli Takımımızın kadrosunda şu oyuncular bulunuyor: Orhan GÜLLE, Furkan Sercan HACIOĞLU, Sezer ÖZMEN A.Ş.), Okan ALKAN, Onur KARAKABAK, Gökay İRAVUL (), Muhammet DEMİR (), Berkin Kamil ARSLAN A.Ş.), Hasan Ahmet SARI A.Ş.), Oğulcan GÖKCE, Süleyman ÖZDAMAR (Altay), Ömer Ali ŞAHİNER (Konya Şekerspor), Ömer KAHVECİ (Adana Demirspor), Ensar Enes BAYKAN (A.Bielefeld), Nurettin KAYAOĞLU, Ufuk ÖZBEK (FC Schalke 04), Gökay IŞITAN (Hamburger SV), Kamil Ahmet ÇÖREKÇİ (Millvall FC), Engin BEKDEMİR (Porto), Deniz MEHMET (West Ham United). Nijerya'da düzenlenecek FIFA U17 Dünya Kupası'nda gruplardan çıkma statüsü şöyle: 24 takımın grupta mücadele edeceği FIFA U17 Dünya Kupası'nda grup maçları 24 Ekim-1 Kasım tarihlerinde oynanacak. Bu maçlar sonunda gruplarını ilk sırada tamamlayan 12 takım ile 3. sırayı alan en iyi takım ikinci tura yükselmeye hak kazanacak. 2. tur maçları 4-5 Kasım'da, çeyrek final maçları 08-09 Kasım'da, yarı final maçları 12 Kasım'da, 3.'lük-4.'lük ve final maçı ise 15 Kasım'da oynanacak. Türkiye'nin yer aldığı Grubu'nda rakipler ve maç programı ise şu şekilde: 25 Ekim:TÜRKİYE-Burkina Faso 28 Ekim:TÜRKİYE-Kosta Rika 31 Ekim:TÜRKİYE-Yeni Zelanda + + + + 611836 + Sonbahar'da Trençkot ile tamamlanan şıklık + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Sonbahar'da Trençkot ile tamamlanan şıklık Günün her saatinde şıklığı yakalamak isteyen bayanların, özellikle sonbahar aylarında vazgeçilmezi olan trençkotlara yeni bir yorum! Jimmy Key, her ortama uyum sağlayan ve en basit kombinasyonların üzerine bile giyildiğinde şıklığı tamamlayan yeni trençkot modeli “Pasific” ile, bu sonbaharda bayanların gardıroplarının olmazsa olmazı oluyor. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612030 + Çanakkale Boğazı'nda sis + Çanakkale Boğazı'nda sis Giriş Saati 24.10.2009 10:01 Güncelleme 24.10.2009 10:02 Çanakkale Boğazı yoğun sis sebebiyle tek taraflı olarak deniz trafiğine kapatıldı. Deniz Trafik İstasyonu yetkilileri Çanakkale Boğazı'nda belirli bölgelerde oluşan bölgesel sis sebebiyle görüş mesafesinin 50 metreye kadar düşmesi üzerine boğazın saat 08.20'den itibaren Ege Denizi'nden tek taraflı olarak kapatıldığını açıkladı. Bu arada Ege Denizi yönünden Çanakkale Boğazı'na girecek gemiler ise boğazın kapalı olması sebebiyle Bozcaada açıklarında demirlemeye başladı. + + + + 612198 + 15 dakikada teflon tava büktü + Bu yılın Guinness güç dalındaki yarışmacıların hedefi 30 saniyede üç metal kızartma tavasını üst üste koyarak aynı anda bükebilmekti. Ancak Aleksandr Muromski süreyi yarı yarıya indirerek 15 saniyede üç tavayı iç içe katladı. Muromski'nin rekorunun bundan sonraki yarışmacılar için geçilmesinin zor olduğu kaydediliyor. Bir sonraki rekorunun en hızlı şekilde kafasına metal çubuğu kırmak olduğunu belirten Muromsky, "Biz Guinness'te yarışan Rus yarışmacılar olarak birlikte 10 dünya rekorunu kırmayı amaçlıyoruz. Ancak İngilizler, Rusların ne kadar güçlü olduklarını bildikleri için kuralları biraz daha zorlaştırıyorlar. Ama daha fazla antreman yaparak yine de bütün rekorları kıracağız." şeklinde konuştu. Muromski, gösteride birçok farklı hünerini de sergiledi. Bin yapraklık telefon rehberini kolayca yırtan Muromski bunu farklı, daha zor yöntemle yapmayı denedi ve telefon rehberini elleri arkada olduğu halde yırtmayı başardı. Daha önce kimsenin teşebbüs etmediği bir rekoru daha gerçekleştirmeyi çalışan Muromski üç dakikada altı adet telefon rehberini yırtarak yepyeni bir kategoride rekor kırmış oldu. Gösterilerde hakemlik eden Dünya Rekorları Hakemi Talal Ömer, "Ruslar arasında Guinness dünya rekorları için birçok farklı kategorilerde çok yetenekli insanları görüyoruz. İster sanat, ister ekip çalışmalarında olsun çok başarılılar." dedi. Aleksander Muromsky ve Rusya Güçlü Adamları ekibi ülkede ve yurtdışına düzenledikleri gezilerde, inanılmaz güçleriyle gösteriler gerçekleştiriyor. Birçok kişi için bu güç becerilerini sergileyen güçlü insanlar Rus halkının efsanevi kahramanları Bogatır'lar ile çağrışıyor. Bogatır'lar inanılmaz güçlere sahip olan ve Rusya'yı düşman istilasından koruyan efsanevi karakterler. Dünya genelinde farklı Guinness rekorları bulunurken Rusya özellikle güçlü insanlarıyla bu rekorlarda yer alıyor. + + + + 611769 + Eylemler bizi düşündürüyor + FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Eylemler bizi düşündürüyor Başbakan Erdoğan, bazı DTP'lilerin dağdan inişi şova dönüştürmeye yönelik eylemlerinin kendilerini düşündürdüğünü söyledi. Erdoğan, "Bu birlik, kardeşlik sürecine de hizmet etmez. Bu yaklaşım tarzı yanlıştır" dedi. ERHAN SEVEN ANKARA Başbakan Erdoğan, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olmaları ve serbest bırakılmaları sonrasındaki yaşananların kendilerini düşündürdüğünü söyledi Erdoğan, Conrad Oteli'ndeki Akdeniz Parlamenterler Asamblesi Genel Kurulu açılışından sonra gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Avrupa'dan PKK'lı bir grubun bu ayın 28 Ekimde İstanbul'a geleceği söyleniyor, doğru mu?' sorusu üzerine Erdoğan, 28'i gibi bir tarihin söz konusu olmadığını söyledi. 'İlk kafiledeki görüntülere tekrar şahit olmak istemiyoruz' diyen Erdoğan, bir bayram sevinci gibi, bir dostun bir dosta kavuşması gibi yaklaşımları da doğru bulmadığını kaydetti. Erdoğan, bayram sevincinin evlerde yaşanabileceğini, orada karşılanabileceklerini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Yargımızın bunları suçsuz bulması sebebiyle bu işte serbest bırakma sürecini görüyoruz. Bu serbest bırakıldıktan sonra atılan adımlar, planlanan eylemler bizi düşündürüyor. Çünkü bunları tahrik ederek, bunların üzerinden bir devşirme gayreti içerisine girmeyi doğru bulmuyorum. Bu, birlik, kardeşlik sürecine de hizmet etmez. Bu yaklaşım tarzı yanlıştır. Bırakalım gelen insanlar ailelerinin yanına geçsinler. Normal hayata değil de yine anormal süreç için bunları bir figüran olarak kullanma gayreti içerisine samimi düşünce içinde olmayanlar girerse, bu bizi de üzer, ülkemizin diğer kesimlerini de üzer." Nikahta keramet vardır! Demokratik açılım nedeniyle bir araya gelmesi beklenen ancak bir türlü görüşemeyen Başbakan Tayyip Erdoğan ile CHP Lideri Deniz Baykal nikahta buluştu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın İstanbul'da avukatlık yapan oğlu Ahmet Şirvan Kılıç ile Hande Kübra Taşçıoğlu'nun Bilkent Otel'de dün akşam yapılan nikah törenine Erdoğan ve Baykal nikah şahidi olarak katıldılar. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in kıydığı nikah törenine çok sayıda davetli katıldı. Törene Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve milletvekillerinin yanı sıra bürokratlar katıldı. Nikah şahitlerinden olan CHP Lideri Baykal, Bilkent Otel'den ayrılırken kısa bir açıklama yaptı. Baykal, Başbakan Erdoğan ile ülke gündemini ilgilendirecek her hangi bir konu konuşmadıklarını söyledi. Deniz Baykal, kameraların aralarındaki konuşmaları da kaydettiğini ifade etti. 24.10.2009 POLİTİKA + + + + 612689 + Trafik kazalarında acı bilanço 28 ölü + Adıyaman'ın Kahta ilçesinde, Tahsin Yakut idaresindeki 31 LP 998 plakalı otomobil, Menzil yol ayrımında, Mehmet Nafiz Topal'ın kullandığı 63 AT 185 plakalı kamyonla çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle araçlar şarampole yuvarlandı. Kazada Tahsin, Fatma, Emine ve Remziye Yakut ile kimlikleri belirlenemeyen kadın hayatını kaybetti. Sakarya'nın Pamukova ilçesinde, Serdar Bağcı (23) idaresindeki 34 TJ 7196 plakalı otomobil, Mekece köyü yakınlarında, İbrahim Diner (37) yönetimindeki 26 RK 999 plakalı şeker pancarı yüklü tırla çarpıştı. Otomobilin sürücüsü Bağcı ile aynı araçtaki Aliye Keskin (24), Selcan Kılıç (23) ve Figen Nedime Öner (23) öldü. Yozgat'ın Sorgun ilçesinde, İbrahim Kuşkaya (42) yönetimindeki 19 KK 660 plakalı otomobil, E-88 kara yolu Osmaniye köyü mevkisinde şarampole devrildi. Araçtaki İbrahim Sonay (47) ile Selahattin Ulu (51), Sorgun Devlet Hastanesinde hayatını kaybetti. Sürücü yaralandı. Nevşehir'in Acıgöl ilçesinde, Muammer Sayınsoy'un kullandığı 50 ED 604 plakalı traktör, Aksaray Caddesi'nde, Bayram Karadeniz (15) idaresindeki 50 LA 586 plakalı motosikletle çarpıştı. Sürücü Karadeniz ile beraberindeki Hasan Vural (15), kaldırıldıkları hastanede öldü. Konya'nın Beyşehir ilçesinde, Beytullah Demir (19) idaresindeki 42 7330 plakalı otomobil, Beyşehir-Konya yolunun 3. kilometresinde devrildi. Sürücü olay yerinde hayatını kaybetti, Beyşehirli milli tekvandocu Yakup Kıtay (18) ile Enes Aslan (20) yaralandı. Afyonkarahisar'da, Abdil Kadir Kökten'in kullandığı 03 HK 854 plakalı otomobil, Bolvadin–Emirdağ kara yolu Kapaklı mevkisinde, Kamil Özdinç yönetimindeki 34 UA 4412 plakalı minibüsle çarpıştı. Otomobil sürücüsü öldü, kişi yaralandı. Ankara'nın Nallıhan ilçesi Çayırhan beldesinde, İsmail Özkan idaresindeki 06 LMS 55 plakalı pikap, şehir içi geçişinde yolun ortasındaki aydınlatma direğine çarptı. Özkan, olay yerinde hayatını kaybetti. Araçtaki kişi hafif yaralandı. Hatay'ın Erzin ilçesinde, Mehmet Fırat yönetimindeki 80 EP 486 plakalı minibüs, İstasyon Caddesi'nde, Bahattin Sercan'ın kullandığı 80 MF 861 plakalı motosikletle çarpıştı. Motosiklet sürücüsü öldü, beraberindeki Servet Sercan yaralandı. Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde, Ömer Akkoyun idaresindeki 63 HN 405 plakalı otomobil, Viranşehir kara yolunun 15. kilometresi Çepeni mevkisinde devrildi. Saadet Akkoyun (13), olay yerinde hayatını kaybetti. Ağır yaralanan annesi Emine Akkoyun, Şanlıurfa'ya sevk edildi. Denizli'de, Zeren Öztürk (31) idaresindeki 20 ZR 737 plakalı otomobil, Fatih Köprülü Kavşağı'nda bariyerlere çarptı. Sürücü Öztürk, kaldırıldığı hastanede öldü. Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde, Refik Buğdaycı yönetimindeki 37 EY 945 plakalı otomobil, Taşköprü-Kastamonu kara yolunun 10. kilometresinde, yolun karşısına geçmeye çalışan Şahin Güneş'e (75) çarparak ölümüne neden oldu. Zonguldak'ın Ereğli ilçesi Murtaza Mahallesi Hüseyin Karadeniz Sokak sakinleri, duydukları gürültü üzerine dışarı çıktıklarında 67 LN 004 plakalı otomobilin, yol kenarında park halindeki 67 TK 348 plakalı minibüse çarptığını gördü. Otomobil sürücüsü Kemal Özman (37) hayatını kaybetti. Rize'nin İyidere ilçesi Hazar Mahallesi'nde, Mehmet Sağkol (43) yönetimindeki 53 ED 671 plakalı otomobil, yolun karşısına geçmeye çalışan Fatma Demir'e (45) çarparak ölümüne neden oldu. Eskişehir'de, Muammer Cambaz idaresindeki 26 KU 729 plakalı kamyon, Sütlüce Mahallesi Eğitimciler Caddesi'nde karşıya geçmek isteyen Seyfettin Aytekin'e (76) çarptı. Aytekin, hayatını kaybetti. Konya'da, Seçkin Ş'nin (22) kullandığı 34 BC 6466 plakalı otomobil, merkez Selçuklu ilçesi Demiryolu Caddesi'nde, yolun karşısına geçmeye çalışan, kimliği belirlenemeyen kişiye çarparak ölümüne neden oldu. Kayseri'de, Ahmet Toprak yönetimindeki 63 YR 966 plakalı otomobil, Ambar ile Organize Sanayi Bölgesi arasındaki yolda devrildi. Toprak, olay yerinde öldü. Bilecik'in Bozüyük ilçesinde, Tayfun Alkan idaresindeki 41 AT 916 plakalı motosiklet, Bozüyük-Bilecik kara yolunun 3. kilometresinde yolun karşısına geçmek isteyen Beritan Demir'e (3) çarparak ölümüne neden oldu. Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde, Ahmet Terzi'nin kullandığı motosiklet, Çırak Bayırı mevkisinde, T.B. yönetimindeki 59 PN 229 plakalı kamyona çarptı. Motosiklet sürücüsü, olay yerinde hayatını kaybetti. Kayseri'de, kermese giden kadın ve çocukları taşıyan Ekrem Akoğlu'nun kullandığı 38 FK 248 plakalı minibüs, Talatpaşa Mahallesi Buğdaylı yol kavşağında, Kenan Saçaklı idaresindeki 44 FR 152 plakalı tırla çarpıştı, 17 kişi yaralandı. Gaziantep'te, Mehmet Gören yönetimindeki 63 LP 363 plakalı minibüs, Nizip-Gaziantep kara yolunun 5. kilometresinde, Hüseyin Tatar'ın kullandığı 27 NR 559 plakalı otomobille çarpıştı, kişi yaralandı. Mersin'in Silifke ilçesine, Mehmet Büyür (58) idaresindeki domates işçilerini taşıyan çapa motorunun İmamlı Köyü köprüsünde devrilmesi sonucu kişi yaralandı. Bursa'da, Mustafa Yakıcı'nın (44) kullandığı 34 YM 8477 plakalı otomobil, İhsaniye Mahallesi Barbaros Caddesi ile Ahmetvefikpaşa Caddesi'nin kesiştiği bölgede, Mehmet Hüseyin Altun (41) yönetimindeki 33 ST 593 plakalı araçla çarpıştı, kişi yaralandı. Karaman'da, Necdet Ç. (46) idaresindeki 70 802 plakalı kamyonet, Urgan Mahallesi İbrahim Ökten Caddesi'nde, bisikletli Vehbi Zorlu'ya (22) çarptı. Kazada biri ağır kişi yaralandı. Ormanlık alanda çıkan yangına müdahale için yola çıkan Eğirdir Dağ Komando Okulu Eğitim Merkez Komutanlığı'na ait askeri su tankeri, Isparta Eğirdir kara yolunun Eğirdir ilçesi Miskinler bölgesinde şarampole yuvarlandı. Kazada, asker oldukları belirtilen Hamit Kara (20) ile Yusuf Pehlivan (20) tankerde sıkışarak yaralandı. Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde, Seyithan Çalışır (60) yönetimindeki 63 EN 432 plakalı otomobilin, Diyarbakır Caddesi'nde, Tekin Demir idaresindeki 63 EM 013 plakalı motosikletle çarpışması sonucu kişi yaralandı. Bursa'da, Erkan Gökbel'in (27) kullandığı otomobil, Çamlıca Mahallesi Zafer Sokak'ta, park halindeki araçların arasından aniden yola çıkan Aleyna Özışık'a (8) çarparak yaralanmasına neden oldu. Bursa'nın Mudanya ilçesinde, Nazif Baykan (53), yönetimindeki 16 YH 284 plakalı otomobilin Mudanya Adatepe mevkisinde 15 metrelik uçuruma yuvarlanması sonucu yaralandı. Gaziantep'in Nizip ilçesinde, İbrahim Beken idaresindeki 63 SF 057 plakalı un yüklü kamyon, E-90 kara yolunda devrildi. Sürücü hafif yaralandı. Balıkesir'in Manyas ilçesinde, Çetin Bozoğlu'nun kullandığı 10 2120 plakalı beton yüklü kamyon, Susurluk-Manyas kara yolunun Çamlı köyü rampasında, Soner Aras yönetimindeki 48 VG 627 plakalı pancar yüklü kamyonla çarpıştı, kişi yaralandı. AA + + + + 612053 + 11:09 Zübeyir Aydar: Türkiye belge vermezse ‘Barış grubu' gidemez + 11.09 24.10.2009 Zübeyir Aydar: Türkiye belge vermezse ‘Barış grubu' gidemezİhsan DÖRTKARDEŞ/ Düsseldorf Konsolosluğu'na 15 kişilik liste verildi,‘Uçuş izni' istendi TÜRKİYE’de 2004 yılından bu yana aranan PKK/Kongra Gel Başkanı kapatılan DEP'in eski milletvekili Zübeyir Aydar, Türkiye'ye 28 Ekim'de göndermeye karar verdikleri 15 PKK'lının uçağa binebilmeleri için Türkiye'nin ‘uçuş izin belgesi' vermesi gerektiğini söyledi. Aydar, dün gece uydu aracılığıyla PKK çizgisinde yayın yapan Roj TV'nin stüdyo konuğu olurken, Türkiye’ye gönderilen grupların ‘Teslim olma' gibi durumları olmadığını ‘Barış misyonu' ile hareket ettiklerini anlattı. Zübeyir Aydar, önümüzdeki hafta Avrupa'dan gidecek 15 kişilik PKK'lı grup dışında Türkiye'ye gönderilecek başka grup bulunmadığını belirterek, “Ama bu bir barış arayışı, sürecidir. Devletle oturursun, konuşursun, müzakere edersin her şey olabilir zaman. Ancak, bu aşamada gündemimizde böyle karşılıksız bir şey yok. Türkiye kamuoyuna, ‘Siz hiçbir adım atmadınız bura rağmen bir grup insan ‘barış misyonu' ile geliyor, onlara yol açın barış misyonunu yerine getirsinler’ diyoruz” dedi. Türkiye'deki yetkililerin yurt dışındaki PKK'lıların dönmesi için defalarca çağrı yaptığını, ‘Gelsinler, bir şey olmaz' sözleri üzerine ‘Barış grupları' gönderdiklerini ileri süren Aydar, bunların gönerileceği tarih ve ‘teknik sorun' olarak nitelendirdiği Türkiye’nin izin vermesi konusunda şöyle dedi: “Avrupa’daki grubun gideceği tarih bellidir. ‘28 Ekim Cumhuriyet bayramına denk geliyor' bu tarih yanlış deniliyor. Ancak, biz tarihi bilinçli seçtik. ‘Cumhuriyet bayramına bir jest olsun' istedik; ‘Bak insanlar geliyor bayrama katılacaklar.' Bunu bir ‘jest' olarak düşündük. Ancak, şimdi bazıları bunu tersten anlıyorlar. Bizim tarafımızdan aksayan bir şey yok. Ancak, diğer taraftan Türkiye'deki, İstanbul'daki durumu değerlendiriyoruz. Gidenleri de cezaevine gönderme gibi düşüncemiz yok. En azından öbürleri gibi karşılanması gerekir. Bir teknik hususu vurgulamak isterim. Bunların hepsi siyasi mülteci. Pasaportlarında ‘Türkiye hariç her yere gidebilir’ diye yazar. Bu pasaportla Türkiye'ye gidemezsin. Gidecek elçilik, konsolosluğa başvuracak. Kendisine uçuş belgesi verilir. zaman ilgili ülke izin verir. Türkiye konsolosluğuna başvuruldu. Henüz uçuş belgesi verilmiş değildir. Bu belge verilmezse uçuş şansı olmaz. Pazartesi verilmesini uçuştan önce verilmesini bekliyoruz.” Aydar, Avrupa'dan Türkiye'ye gidecek 15 PKK’lının İstanbul’da kimlik tespitlerinin yapılmasını, kısa süren ifadelerinin alınmasını beklediklerini, bunların dağdan gelmedikleri için eylemleri bulunmadığını, mütevazı karşılamada milletvekili, sanatçı, basın, ailelerin bulunabileceğini anlattı. Zübeyir Aydar, 15 PKK'lının daha sonra İstanbul trafiğini altüst etmeden kendilerini bekleyenleri selamlamasına izin verilmesini istedi. Zübeyir Aydar, şöyle devam etti: “Biz istiyoruz ki; kimse barış sevincine engel olmasın. Bizim muhatabımız; Türkiye Hükümeti'dir. Onları tanıyor, biliyoruz. Dillerine dikkat etmeleri, hezeyana gelmemeleri gerekir. Türkler gibi, Kürtler'in hassasiyeti göz önünde bulundurulmalı. Gidecekler için konsolosluklarına, elçiliklerine gerekli kolaylığı sağlamaları için talimat vermeli, Türkiye'deki barış sevincine engel olmamalı. Her şey kolaylıkla çözülebilir. Yine de tüm opsiyonları göz önünde bulunduracağız. Gerilmeye gerek yok. İstanbul Valisi de barış grubu ile halay çeksin. Ne diye kendilerini zorluyorlar? Bu halk bugüne kadar mücadelesini getirdi. Barış coşkusuna halkımız devam etsin. Süreçten umutluyuz. Ancak, her şeye hazırız, şuna buna öyle fazla mecbur değiliz.” + + + + 612018 + Bu Windows'u kopyalamak imkansız + Bu Windows'u kopyalamak imkansız 24 Ekim 2009 Cumartesi, 10:11 Kişisel bilgisayarlar dün Microsoft’un yeni işletim sistemi Windows ile tanıştı. Microsoft, kullanıcıların yeni işletim sistemini öncülü Vista’dan daha çok tercih etmelerini beklerken, Windows yeni çoklu medya uygulamaları ve internette veri depolama özellikleriyle dikkat çekiyor. Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Münir Kundakçı, Windows işletim sisteminin korsanını kullananların, bu kurulumun birçok özelliğinden yararlanamayacağını söyledi. Korsan yazılımın güncellenemediğini vurgulayan Kundakçı “Yarın öbür gün herhangi bir virüs karşısındaki güncellemeleri alamıyorsunuz. Bu anlamda bir kötü niyet yoksa bile gelecekteki bir kötü niyete karşı savunmasız kalıyorsunuz. Kalenizde kocaman bir delik açmış oluyorsunuz” diye konuştu. Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Mustafa ağan da, dün tüm dünyayla aynı anda satışa sunulan Windows 7’nin yıl sonuna dek 600-700 bin civarında satılmasını hedeflediklerini bildirdi. Windows 7’nin beta sürümünün tüm dünyada 16.5 milyon kişi tarafından kullanıldığını belirten ağan “Türkiye, Windows 7’nin beta sürümünü kullanmada 600 bin kişiyle Brezilya’dan sonra 2. sırada” dedi. ağan, gelecek yılın haziran ayına dek satılması tahmin edilen 3.1 milyon bilgisayarın 2.5 milyonunda Windows 7’nin kullanılacağını tahmin ettiklerini söyledi. Windows sürümlerinin son kullanıcı önerilen liste fiyatları ise ‘Windows Home Basic’ için 123 dolar, ‘Windows Home Premium’ için 145 dolar, ‘Windows Professional’ için 236 dolar ve ‘Windows Ultimate’ için 250 dolar. Öte yandan dün satışa çıkan Windows 7’ye Türkiye’de ilginin çok yoğun olduğu gözlendi. Teknomarketlerde hem Windows paketinin hem de Windows ‘ yüklü yeni bilgisayar satışlarının arttığı belirtildi. + + + + 612358 + Altan Erkekli'den iyi oyuncu olmanın sırları + Altan Erkekli'den iyi oyuncu olmanın sırları Usta oyuncu Altan Erkekli, iyi bir oyuncu olmanın sırlarını anlattı. Erkekli, 'İyi bir oyuncu olmak için öncelikle iyi insan olmak gerekiyor. Kendisiyle barışık olması gerekiyor insanın. Hayata karşı dört elle sarılmış bir insan olması gerekiyor. Gözlem yapması gerekiyor. Okuması, izlemesi gerekiyor” diye konuştu. YENİ ŞAFAK İNTERNET Türkiye'de son zamanlarda, gerek oyunculuğa, gerekse seslendirme ve dublaja artan ilginin sebeplerini ilk kez ustalar yorumladı. Kendi dalında başarılı olmuş usta isimlerden Rüştü Asyalı, Altan Erkekli, Bülent Özveren, Sungun Babacan, Nuran Kutlubay ve Ali İpin sektörü ve sektördekileri değerlendirdi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi mezunu olan Başkent İletişim Bilimleri Akademi yöneticisi Selin İnce, 1991 yılında kurdukları Akademinin kuruculuğunu Dilbilimci Levent İnce'nin yaptığını belirti. İnce, 'Diksiyon, Spikerlik-Sunuculuk, Seslendirme ve Oyunculuk alanlarında eğitim veren okulumuzda Türkiye'nin en önemli isimleri hocalık yapıyor. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir okuluz' diye konuştu. SELİN İNCE: SUBAY DOKTOR OYUNCULARIMIZ VAR! Akademi Başkent öğrencilerinin çoğunun ciddi kurumlarda işe başladığının altını çizen Selin İnce şöyle konuştu: 'Şu anda, NTV, CNN Türk, TRT, Kanal D, Show TV, Star TV, Fox TV gibi ulusal birçok televizyon kanalında, eğitim programlarımızı başarıyla tamamlamış, yüzlerce öğrencimiz spiker –sunucu ya da oyuncu olarak çalışmaktalar. Hatta şu anda oyunculuk eğitimimizi tamamlamış öğrencimiz, Devlet Tiyatrolarında oyuncu olarak çalışmakta. Yine izlediğiniz birçok yabancı film, öğrencilerimiz tarafından seslendirilmekte. Her yaş grubundan öğrencilerimiz olmakla beraber, ağırlıklı olarak 18-30 yaş arası bu işi meslek olarak yapmak istiyor. Bu yaşlar bence de çok uygun yaş aralığı. İş yaşamına adım atmak isteyen gençler, eğlenceli ve kendilerinin de zevk alacağı meslek olarak görüyorlar bu meslekleri. Hatta bir yerde çalışırken, part-time olarak bile yapabilecekleri meslek grupları bunlar. Oyunculuk grubumuzda subay ve doktor öğrencilerimiz var. Bu öğrencilerimiz, bunu meslek olarak yapmak için değil, bireysel gelişimlerine katkıda bulunabilmek için programlara katılıyorlar. Şu anda birçok kesimden okulumuza gelenlerin ilgisi ağırlıklı olarak Diksiyon Bölümüne olmakla birlikte Spikerlik-Sunuculuk, Seslendirme ve Oyunculuk bölümlerine. Okulumuza üst düzey bürokrattan, genel müdürlere, doktorlardan, avukatlara, öğretmenlerden, öğrencilere bugüne kadar binlerce öğrencimiz oldu. Hatta, şu anda televizyon kanallarında Spiker Sunucu ya da oyuncu olan öğrencilerimiz, telaffuzundan emin olamadıkları sözcüklerle ilgili hocalarımızı arayıp, görüş alıyorlar. Ayrıca yayın imajında değişiklik yapacak olan televizyon kanalları 10-15 yıllık spikerleri için bizden, istedikleri imaja uygun özel eğitimler almaktalar.' Eğitim kadrosunda, Rüştü ASYALI, Altan ERKEKLİ, Levent İNCE, Bülent ÖZVEREN, Özlem ERSÖNMEZ, Sungun BABACAN, Sezai AYDIN, Cevdet ARICILAR, Ali İPİN, Nuran KUTLUBAY, Müge ORUÇKAPTAN, Elçin TEMEL, Haluk CÖMERT, Uğur DEMİRPEHLİVAN gibi tamamı Devlet Tiyatroları Sanatçıları, TRT Spikerleri, Dilbilimci ve Seslendirme Sanatçılarından oluşmakta olan Akademi Başkent hocaları oyunculuktan seslendirmeye, spikerlikten sunuculuğa her konu ile ilgili ilk kez konuştular. RÜŞTÜ ASYALI: İYİ OYUNCU KENDİNİ SESLENDİRMELİ Sektörün duayenlerinden, Akademi Başkent'in hocalarından olan Rüştü Asyalı ilk kez sektör ile ilgili düşüncelerini belirtti. Asyalı, “Bizim mesleğin okullarından yetişmiş, usta-çırak disiplininden geçmiş genç ve yetenekli oyuncularımız var, ama yoldan geçerken, ahbap-çavuş ilişkisi sonucu türeyen “taslak oyuncular” da var” diye konuştu. Her meslekte olması gerektiği gibi, oyunculuk mesleğinde de yoluna baş koymak, emek ve zaman harcamak gibi olmazsa olmaz çabaların gerekli olduğuna dikkat çeken Asyalı, “Emeksiz, çabasız hiçbir konuda mesleki donanıma kavuşulamaz; elbette, tiyatro, sinema oyunculuğunda da bu kural geçerli!” Asyalı konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye'de sinema çalışmalarının ilk yıllarında, şimdiki İstanbul Şehir Tiyatroları'nın oyuncuları filmlerde de oynamışlar, dolayısıyla sesli çekilen filmlerde konuştukları gibi, sessiz çekilen filmlerin seslendirmelerinde de kendilerini konuşturmuşlar. Ayrıca, ilk yılların tiyatrocu ekipleri, yurt dışından gelen yabancı filmlerin oyuncularını da Türkçe konuşturmuşlar. Gelgelelim, daha sonraki yıllarda gelişi güzel oluşan özensiz ve disiplinden uzak sinemacı ekipleri, kendi kafalarına ve keyiflerine göre oyuncular yaratmış; bu oyuncuları, seslendirmeci tiyatroculara konuşturtarak; filmi kurtarma yoluna gitmişler. Nedeni de şu! Sinema filminde sözüm ona oynattıkları kişiler, kendilerini ya da başkasını konuşacak bilgi ve beceriye sahip değillermiş! Durum böyle olunca, yıllarca şu çelişkiyi yaşattılar bize! Perdede gördüğüm oyuncudan mı etkileneceğim, yoksa sesini dinlediğim oyuncudan mı? Bu çelişki, seyirci olarak beni yapılan işe yabancılaştırmış, bu yarım yamalak yapımlardan soğutmuştur. Sonuç olarak, oyuncu dediğin, elbette kendi sesiyle oynamalı. Tersi, akla da mantığa da, işin kurallarına da terstir!” “ALAKASIZ KİŞİLERİNE AĞZINDAN ÇIKAN İTİCİ KONUŞMALAR BENİ FİLMDEN KOPARIR” Rüştü Asyalı, “Seslendirmesi yapılmış bir filmi dinlerken kulağıma gelen, bu işle uzaktan, yakından ilgisi,ilişkisi olmayan kişi ya da kişilerin ağzından çıkan itici ve acınası konuşmalar, beni, izlediğim filmden koparır. Sanmayın ki, seslendirme denemeyecek konuşmaları yapan kişilere kızarım. Hayır! Benim kızdığım ve kızacağım; sinema seyircilerine her zaman şikayet edeceğim kişiler, bu kendini ve haddini bilmez konuşmacılar değil, onlara filmlerde konuşma olanağı sağlayan seslendirme yönetmenleri ve film yapımcılarıdır” dedi. Bu gibi kişilerin, sinema sanatına saygısı olmayan, ucuzcu, kolaycı, fırsatçılar olduğunu söyleyen Asyalı, “Zaten, seyirci de bunlara göz yummakta ve “dur” dememektedir. Yani alan razı, satan razıdır; en önemli çelişki de budur! En korkuncu da böyle-böyle, güzelim Türkçemiz elden gitmektedir. Bu yüzden son yıllarda karamsarlığa düştüğüm oldu, oluyor; ama hiç umutsuzluğa düşmedim!'şeklinde konuştu ALTAN ERKEKLİ, 'İYİ OYUNCU İYİ İNSAN OLMALIDIR' Akademi Başkent hocalarından olan usta oyuncu Altan Erkekli de iyi bir oyuncu olmak için nelerin gerektiğini şu cümlelerle anlattı: 'İyi bir oyuncu olmak için öncelikle iyi insan olmak gerekiyor. Kendisiyle barışık olması gerekiyor insanın. Hayata karşı dört elle sarılmış bir insan olması gerekiyor. Gözlem yapması gerekiyor. Okuması, izlemesi gerekiyor. Yaşadığı ana tanıklık etmesi gerekiyor. Eğer, siz Afrika'da ağlayan bir annenin acısını, Rus steplerindeki bir zavallı hayvanın, yaralanmış bir hayvanın gözündeki yaşı, bir Kızılderilinin acısını hissedemezseniz, Türkiye'nin şu anda, 2009 yılında, aynı dünyanın her tarafındaki insanın duygusunu yüreğinizde hissedemezseniz; iyi bir insan, iyi bir oyuncu olma şansınız yok. İyi oyunculuk iyi insan olmaktan, evrensel duygu ve düşünceleri kendi içinizde bir demet haline getirmekten ibarettir. Birbirimizi görmeden iletişim kurmaya başlıyoruz. Chetleşme dedikleri olay, işte sanal alışverişler! Ama gidip bir domatesi pazarda, elleyip, domatesin kırmızılığını görüp, seçip, kokusunu hissedip öyle domatesi almak başka bir keyif verir. Hayatın devamlılığını verir. Burada arkadaşlarımız, 2,5-3 aylık süreç içince tiyatronun nasıl engin bir sanat dalı olduğunu öğreniyorlar. Yani, deneyimlerimizi aktarıyoruz biz arkadaşlarımıza. Yaşadıklarımızı aktarıyoruz. yaşamdan onlar da süzgeçlerinden bir şey çekiyorlar. Altan abi'nin şu anlattıklarıyla, ben hayatın başka bir yolundan girebilirim. Oyuncu ve oyuncu adaylarının bunları göz önüne almaları gerekiyor. Yoksa çok kolay ya da çok hafife alınacak bir meslek değildir oyunculuk!” NURAN KUTLUBAY: BİRÇOK SPİKER DE DİKSİYON HATASI VAR Yıllardır TRT spikerliği yapan şu anda Akademi Başkent hocalarından Nuran Kutlubay, spikerlerin canlı yayınlarda ne yapacaklarını şaşırdıklarını belirterek, birçoğunda diksiyon hataları, aktarım ve ifade bozuklukları gördüğünü dile getirdi. Özellikle, canlı yayınlarda yapılan röportajlarda, konuklu söyleşilerde doğru soruların sorulamadığının altını çizen Kutlubay, “Türkiye'de Allah habercileri sever” gibi, bir söz kullanacağım. Çünkü çok haber var ve biz bunları gün geçmeden unutuyoruz adeta. “Hangi haber başa çıkacak? Hangi haber manşete gelecek?” Uzmanı getirecek, konuğu getirecek, onunla konuşacak. Spikerlerin okuduğu haberi en iyi şekilde aktarması gerekiyor ve konuya ilişkin en iyi röportajı yapabilme yeteneğine sahip olması gerekiyor” şeklinde konuştu. Ustalardan Bülent Özveren ise meslektaşları ve meslektaş adayları ile ilgili şunları söyledi: 'Şöyle demekte yarar var sanıyorum, yeni meslektaşlarımızın amacı ne olursa olsun bir şeyi garantiye alıyor buradan, mezun olduğu anda artık Türkçeyi doğru ve düzgün konuşmaya başlıyor. Medyaya girebilir, bir radyo televizyona girebilir ya da girmeyebilir, ama yarın çocuklarına doğru ve düzgün Türkçe öğretecek. En büyük avantaj bu bence. Bu işi yapacak olanların eğitim alıp mesleklerini icra etmeleri... Eğitim almadan yapanların sayısı her geçen gün artsa da mutlaka bu gibi eğitim okullarından yapacakları işin eğitimini almaları gerekiyor... Tabii, kim spiker olabilecek, ben derslerimde bunu anlatıyorum. En iyi, en farklı olan kazanacak. Yani, bir dönem diyelim 15 arkadaş eğitim alıyor. Bunun 15'i de başarılı oluyorlar. Sonra bir TV kanalı spiker istiyor. 15'i birden başvuruyor. İçlerinden muhtemelen biri alınacak. kim olacak? En başarılı olan En iyi olan, en farklı olan Onu anlatıyorum ben gençlere. Fark yaratmaları gerekiyor. Burada aldıkları eğitim, doğru bir eğitim. Benden de, diğer hocalardan da. Ama kendi kendilerine üzerine katmaları gerekiyor. Kültürlerini alıştırıp, geliştirmeliler. Ben bir habere gitsem bu haberi nasıl verirdim, diye düşünmeleri gerekiyor. Hayali şeyler de yapmalılar ki, yarın böyle şans ortaya çıktığı zaman, ben hazırım, ben bunu yaparım demeliler.' Oyunculukta usta isimler arasında yer alan Ali İpin ise mesleği ile ilgili şunları söyledi: “Oyunculuk yapmak isteyenler ve yapanlar sadece ve sadece söz söylemekle oyunculuk yapılmayacağını bilmeliler. Tabii ki bütün bedeniyle, gözüyle, kaşıyla, kulaklarıyla, burnuyla, ağzıyla, parmaklarıyla, göbeğiyle. Bilmiyorum daha öncesinde dikkatini çekti mi? Gülmek ve ağlamakta insanın yüzünün aldığı şekil aynı. Oyuncu olarak düşündüğünüzde, gülmek de zordur, ağlamak da. Ama çalışa çalışa, senelerini vere vere, öğrene öğrene bu işlerin üstesinden gelebiliyorsunuz. Oyunculuk bir veya iki kare rol alarak olmaz. Her zaman meslektaşlarımızın kendisini geliştirmesi ve en iyi sonuca nasıl ulaşabilirim diye çabalamaları gerekiyor.' Dünyanın önde gelen oyuncuları seslendiren Sungun Babacan ise, meslektaşları ve sektör ile ilgili ilk kez açıklamalar da bulundu. Babacan konuşmasına şöyle devam etti: “İyi bir seslendirme kendini vererek olur. Yani, zaten belli bir donanımın olması gerekir. Ondan sonra filmin içine gideceksin. Konuştuğun adam olacaksın, kendini sanıp olacaksın. Bence yapılan en büyük hata, teklememeye çalışmak. Aman teklemedim demek. Halbuki istediğiniz kadar tekleme özgürlüğüne sahipsiniz. Önemli olan ekrana çıkan iştir. Aman şu repliği bir atlatayım kazasız belasız. Benden gitsin de nereye giderse gitsin, dediğiniz zaman olmaz. Replik bana geldi, şimdi göstereyim demek gerekir. Öncelikle düzgün Türkçe konuşmayı, daha sonra seslendirmede dikkat etmeleri gereken şeyler. Seslendirmenin incelikleri Ayrıca, stüdyo uygulamalarıyla pratik yapmaları gerekiyor bu işi yapanların ve yapacakların. Ben 4.mızrakçıyla başlamıştım. Uzun yıllar 4.mızrakçıyı, ondan sonra 3,2,1, sonra prensleri konuşmaya başladım. Seslendirme ile iyi-kötü geçiniyoruz. (Gülerek) Mesela, ben sadece seslendirme yapıyorum. Eskiden seslendirme yönetmenliği yaptım, tiyatro deneyimim var. Uzun yıllar çevirmenlik yaptım. Ama, şimdi sadece kendimi, seslendirmeye kanalize ettim. Bu işe yeni girecek olanlar, kendilerini farklı alanlarda da geliştirmeliler. Seslendirme dediğin zaman, sadece film seslendirmesi yok. Yerli seslendirmesi olabilir, yabancı film seslendirmesi olabilir, belgesel olabilir, reklam seslendirmesi olabilir, tanıtımlar olabilir. Çizgi film olabilir.” 24.10.2009 + + + + 612282 + Galatasaray taktik çalıştı... + taktik çalıştı...İstanbul DHA derbisine hazırlanan bu sabah bir çalışma yaparak hazırlıklarını sürdürdü. Jupp Derwall Antrenman Sahası'nda basına ve taraftara kapalı olarak yapılan antrenman ısınma ve açma germe çalışmalarıyla başladı. Antrenmanın ana bölümünde taktik çalışmalar yapıldı. 'ın takımdan ayrı olarak çalıştığı antrenmanda Teknik direktör Rijkaard'ın Arda ve Keita üzerine kurulu hücum varyasyonları yaptırdığı öğrenildi. Antrenmanın ardından oyuncular öğle yemeği için merkez binaya geçtiler ve daha sonra da tesislerden ayrılacaklar. Galatasaray, Fenerbahçe ile oynayacağı derbi karşılaşmasının hazırlık çalışmalarını maç sabahı 10.30'da yapacağı basına ve taraftara kapalı son antrenmanla tamamlayacak. Sarı-Kırmızılılar 17.45'te ise 'e hareket edecek. . . + + + + 612473 + Aksu, CHP, MHP ve DTP'ye yüklendi + AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulkadir Aksu, ", CHP ve MHP bir resmin parçası, cenazeler üzerinden siyaset yapıyorlar" dedi. Aksu sadece demokratik açılım sürecine karşı çıkan MHP ve CHP'yi değil 'yi de ağır sözlerle eleştirdi, "İyi bir sınav veremedi" dedi. Türkiye'ye giriş yapan 'lıların arkasına saklandıklarını öne sürdü. Aksu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, ülkenin tarihi bir dönemden geçtiğini, iç ve dış sorunlara ilişkin önemli gelişmeler yaşandığını belirterek, tarihte ilk defa "sorun yönetiminden", "sorun çözümüne" yönelik bir politikaya geçildiğini söyledi. Demokratik açılım sürecinin ülkeyi 30 yıldır meşgul eden, "hazineyi ve duyguları" sömüren, yakıcı bir durumun çözümüyle alakalı olduğunu ifade eden Aksu, hükümetin sorunu çözmeye yönelik bir irade geliştirdiğini söyledi. Süreci "milli birlik" süreci olarak niteleyen Aksu, amaçlarının anaların gözyaşını, babaların feryadını dindirmek, ellerinde silahı olanların silahı bırakıp ülkelerinde onurlu bir yaşam sürdürmelerini, ülkenin barış ve esenlik içinde olmasını sağlamak olduğunu dile getirdi. Silahlı çatışmayla kimsenin elde edebileceği bir şey olmadığını vurgulayan Aksu, 30 yıllık geçmişin bunu herkese gösterdiğini, ülkenin ürettiği zenginliğin bir barış ortamında herkese yeteceğini ifade etti. Aksu, sürecin bu şekilde devam edeceğini belirterek, "Dağlarda boşu boşuna heder olan insanlar, gelip adalete sığınacaklar. Bundan sonraki hayatlarını ailelerinin yanında huzur içinde yaşayacaklardır" diye konuştu. CHP, MHP ve 'nin konu hakkındaki tavrını "son derece düşündürücü ve kaygı verici" olarak niteleyen Aksu, hem 'nin hem de CHP ve MHP'nin aynı amaca hizmet eden bir siyasi tavır içinde olduğunu savundu. Muhalefetin adeta "sorumsuzluk yarışında" olduğunu ifade eden Aksu, "Bir taraf dağdan inenleri meydan meydan dolaştırıp şov peşinde koşmakta, ucuz ve sorumsuz bir uslupla adeta kışkırtıcılık yapmakta. Diğer taraftan ana muhalefet süreci bir türlü anlayamamakta veya anlamak istememektedir. Birbirlerinden çok farklı görünen, birbirleriyle mücadele eder gibi görünen ama aslında uslup, tarz olarak siyasi yaklaşım olarak birbirlerine tıpa tıp benzeyen bir muhalefetle karşı karşıyayız. Ne solculukları solculuk, ne milliyetçilikleri milliyetçilik, ne samimiyetleri samimiyet" dedi. kışkırtıcılığı tercih etmekte" Bölgenin hakkını, hukukunu savunduğunu iddia eden barış, huzur istediğini söyleyen 'nin, olaydan siyasi rant çıkarmaya ve dağdan inenler üzerinden siyaset yapmaya çalıştığını belirten Aksu, "Bu acziyetin ifadesidir, bu siyasi güvensizliğin, içeriksizliğin bir göstergesidir. Gelenlere örnek olacaklarına gelenlerin arkasına saklanıyorlar. Gelenleri bir broşür, bir afiş bir propaganda malzemesi gibi görerek, aslında sürece en büyük zararı veriyorlar. Son olayda da görülmüştür ki açılım ve çözüm yönünde yapıcı bir rol oynamak yerine kışkırtıcılığı tercih etmektedir" dedi. Tüm bu olayların, 'nin de diğer muhalefet partileri gibi barış içinde bir çözüm modelini kabul etmediğini gösterdiğini kaydeden Aksu, başta Kürt kökenli vatandaşlar olmak üzere ile birlikte kimlerin bu süreci sabote ettiğini milletin çok iyi bildiğini söyledi. Türkiye'de bir "sorun lobisi" bulunduğunu kaydeden Aksu, "Bu lobi ülkenin tabular ve ön yargılar içine hapsolmasından medet umuyor. Bu sorun lobisi son 30 yılda bu ülkede statükoculuğu şiar ediniyor. Değişimi, gelişimi, açılımı kökten reddediyor ve bunu yapmak isteyenlere hayatı zehir etmek için elinden geleni yapıyor. Rahmetli Turgut Özal da bu sorun lobisinin mağduruydu" diye konuştu. "Devlet adamlığının yolu kurnazlıktan geçmiyor" CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın konuya ilişkin takındığı tavrı "ilginç ve üzücü" olarak değerlendiren Aksu, "Siyasetteki geçmişi bu sorundan daha eski olan Sayın Baykal, 30 senedir asker, polis, öğretmen, imam yani insanımız kaybedilirken buna son vermek için ne yaptın" diye sordu. Baykal'ın muhalefette dahi gösteremediği siyasi cesareti iktidarda gösterdiklerini söyleyen Aksu, "bir katkın yok, bari gölge etme, bari baltalama" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "haddi ve hakkı olmadığı halde" kendince vatana ihanet kuyusu kazdığını ifade eden Aksu, "Başta ülkenin Cumhurbaşkanı olmak üzere herkesi, hepimizi bu kuyunun içine atıyor. MHP'li dostlarımıza hatırlatmak isteriz ki vatanın birliği ve bütünlüğü konusunda bizim hassasiyetlerimiz başta kendileri olmak üzere kimseden daha geri değildir. Sayın Baykal, Sayın Bahçeli nedir bu hiddet, bu celal... Ayıp olmuyor mu? 'Türkiye kaybetsin biz kazanalım' yavan olmuyor mu? Memleketin işleri ters giderse bizim işler düzene girer mantığı ne kadar makuldür? Sorunlar karşısında el ovuşturmak, milliyetçi kültürün hangi töresinde var? Bu ülke kan kaybettiğinde, insanlarını yitirdiğinde bu umurunuzda olmuyor, ama 'hükümet bu işlerin sonunda tökezlerse bizde bunun edebiyatından geçiniriz'i hesap etmek, ne kadar doğru bir yaklaşım? Devlet adamlığının yolu kurnazlıktan geçmiyor" şeklinde konuştu. Muhalefetin "milletin acıları ve cenazeler üzerinden siyaset yaptığını" ifade eden Aksu, bunun son derece yanlış olduğunu söyledi. itidalli olmayı öğrenemedi" Abdülkadir Aksu, ortaya çıkan fevri görüntülerden herkesin rahatsız olduğunu belirterek, "Ama zaten fevri bir partiydi. Onlar itidalli ve makul olmayı bir türlü öğrenemedi. Bu yüzden hala marjinallar, Türkiye'nin genelinde bir etkinliğe ve anlama sahip değiller. Şimdi bu partinin fevriliği, aculluğu, fırsatçılığı yüzünden tarihi adımdan vaz mı geçelim, yazık olmaz mı" diye konuştu. Hiçbir makamın bir annenin evladının açısından daha önemli olmadığını vurgulayan Aksu, "Baykal'a, Bahçeli'ye bakan bu insanlar dağdan inmek yerine dağa çıkıyor zannedecek. Bu ne telaş. 'nin yaptığı şov ne kadar kışkırtıcı provokatif ise CHP ve MHP'nin yaptığı bir kadar fevridir" değerlendirmesinde bulundu. Aksu, milletin, herkesin bu hassas dönemin getirdiği sağduyu ve sorumlulukla davranılmasını beklediğini söyledi. Parti olarak, tarihten gelen bazı sorunların kardeşlik ruhu içinde akıllı çözülebileceğine yönelik inançlarını dile getiren Aksu, "Ne bölücü örgütle, ne onun başıyla ne de bir başka unsurla müzakere içinde değiliz ve olamayız. Biz katkı verdikleri ölçüde bu ülkenin aydınlarıyla ve siyasi partileriyle görüş alışverişinde bulunmak ve en makul çözüm modelini uygulamak istiyoruz" dedi. ve ile ilişkiler ve Türkiye ilişkilerine de değinen Aksu, son günlerde yaşananları "yanlış anlama" olarak niteledi. arasında imzalanan protokolün ardından bazı çevrelerin sırf muhalefet etmek ve bu tarihi başarıya gölge düşürmek için akıl almaz eleştirilerde bulunduklarını ifade eden Aksu, bu çevrelerin açıklamalarıyla Türk-Azeri ilişkilerini ve iki ülke arasındaki kardeşlik bağlarını zedelemeye çalıştıklarını söyledi. Protokol sürecinin her safhasında en üst düzeyde Azeri yetkililerin bilgilendirildiğini ve karşılıklı istişare yapıldığını belirten Aksu, "Bu gerçeğe rağmen Türkiye arasındaki sarsılmaz dostluğa zarar vermeyi bir siyasi hedef haline getiren iç muhalefet kısmen başarılı olmuştur" şeklinde konuştu. 'daki Türk şehitliğindeki bayrakların kaldırılmasının Türk milletini incittiğini ifade eden Aksu, "Zira orada dalgalanan bayrak iki ülke arasındaki kardeşliğin nişanesidir. Ayrıca bayrak Azeri halkının onuruna emanet edilmiştir. Biz de Azeri bayrağını ve toprağını kendi bayrağımız ve toprağımız gibi aziz biliriz. Umarım Azeri kardeşlerimiz Türkiye ile kardeşliğin değerini ve önemini zedeleyecek bu bayrak tasarrufundan bir an önce vazgeçerler" dedi. AK Parti olarak siyasi hayatta yerlerini aldıkları günden beri ile ilişkilere önem verdiklerini dile getiren Aksu, ancak barış sürecinin rayına oturtulamaması ve Gazze saldırılarıyla başlayan sürecin iki ülke ilişkilerine zarar verici bir nitelik kazandığını söyledi. 'in Gazze saldırılarında insani bir trajedi yaşandığına dikkati çeken Aksu, 'in Gazze'ye ablukasının sürdüğünü, insani yardımın bile kısıtlandığını belirtti. Bunun ne Türkiye'nin ne de dünyanın kabul edebileceği bir durum olmadığını kaydeden Aksu, asıl sorunun ile uluslararası toplum arasında bulunduğunu belirtti. Aksu, "İsrailli dostlarımızın uluslarararası toplumun ve Türkiye'nin beklentileri doğrultusunda Gazze'deki insani trajediye son vermelerini ve barış sürecini canladırmalarını bekliyoruz" diye konuştu. "En kısa sürede TBMM'ye gelecek" Bir gazetecinin 28 Ekim'de İstanbul'a gelecek 'lılara yönelik bir gösteri düzenlenmemesi konusunda 'ye bir çağrınız olacak mı" sorunu Aksu, "Tüm konuşmam tamamıyla çağrı. İnsanların dağdan evine gelmesi güzel de bu işi şov haline kimse dönüştürmesin. Bilhassa sorumluluğunu bilsin" diye yanıtladı. "TCK'nın 221. maddesinde bir değişiklik yapılacak mı" sorusu üzerine Aksu, süreçle ilgili yasal düzenlemeler, kanun, yönetmelik ve idari tasarruflar konusunda çalışmaların sürdüğünü, konunun ilk önce TBMM'ye geleceğini, kısa, orta ve uzun vadede yapılmak istenenlerin zaman belli olacağını söyledi. Abdullah Öcalan'ın "açılımın başarılı olması için benim önümün açılması gerekir" ifadeleri hakkında değerlendirilmesinin sorulması üzerine Aksu, "O kendi görüşüdür. Biz kimsenin sözlerine itibar etmiyoruz. Kendi bildiğimiz doğruları yapıyoruz" dedi. "28 Ekim'de gelecek 'lıların siyasi mülteci olması nedeniyle ülkeye girişinde sorun olabilir, bu konuda bir çalışma var mı" sorusu üzerine Aksu, gelenlerle ilgili düzenlemeleri yetkili bakanların ve idari makamların yaptığını belirtti. "İstanbul'da da Habur ile benzer görüntüler yaşanması durumunda ne olur" sorusunu da Aksu, olmamış konularla ilgili konuşmanın doğru olmadığını belirterek, "Gereği neyse kamoyunu rahatsız etmeyecek şekilde olur" diye yanıtladı. Aksu, bir başka soru üzerine demokratik açılım sürecinin en kısa sürede TBMM'ye geleceğini bildirdi. İrticayla Mücadele Raporu haberleri hakkındaki yorumunun sorulması üzerine Aksu, konuyu kendisinin de basından öğrendiğini, konunun detayını bilmeden değerlendirme yapmasının doğru olmayacağını kaydetti. + + + + 612699 + Şimdi de uyuşturucudan gözaltında + Şimdi de uyuşturucudan gözaltında 24.10.2009 18:49 ANTALYA-AHT Antalya'da yaklaşık yıl önce fuhuş suçundan gözaltına alınan ve nezarethanede iki polis memuruyla grup seks yaparken görüntülenen G.T. adlı kadın, bu kez de kişiyle birlikte uyuşturucu ticareti suçundan gözaltına alındı. 44 KİLO ESRAR YAKALANDI Edinilen bilgiye göre, Antalya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, bir süredir takipte olan bir grubun, Diyarbakır'dan esrar getireceğini saptadı. Bir kamyona yüklenen ve sebze kasaları arasına saklanan 44 kilo 185 gram esrar ile önceki gün Diyarbakır'dan yola çıkan kamyon, Antalya girişinde polis tarafından durduruldu. Polis olayla ilgili R.S., B.S. ve İ.U. adlı şahıslar ile G.T. adlı kadını gözaltına aldı. SEKS YAPTIĞI İKİ POLİSİ MESLEĞİNDEN ETMİŞTİ Emniyetteki sorguları süren zanlılardan G.T. adlı kadının, bir yıl önce fuhuş suçundan gözaltına alınarak götürüldüğü Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü binasının nezarethanesinde polis memurları İ.T. ve M.A. ile grup seks yaptığı güvenlik kameraları tarafından kaydedilmişti. Nöbetçi müdürün uygunsuz vaziyette yakaladığı iki polis açığa alınmış ve haklarında başlatılan idari soruşturma kapsamında ifade veren G.T. "Hallerine üzüldüğüm için onlarla birlikte oldum" demişti. İki polis, müfettiş soruşturmasının ardından Disiplin Kurulu kararıyla meslekten ihraç edilmişti. + + + + 612906 + ABD'de Domuz Gribi Alarmı + ABD'de Domuz Gribi Alarmı Yayına Giriş: 24.10.2009 20:28:57 Güncelleme: 24.10.2009 20:28:57 Amerika Birleşik Devletleri, ülkede domuz gribinden ölenlerin sayısının bini geçmesi üzerine, "acil durum" ilan etti. Bildiri, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama tarafından imzalanarak kamuoyuna duyruldu. Beyaz Saray, böylece sağlık görevlilerinin prosedürlere fazla takılmadan gerekli önlemleri alabileceklerini bildirdi. Amerika Birleşik Devletleri'nde domuz gribinden ölenlerin 100 kadarının çocuk olduğu, hastalığın 50 eyaletten 46'sına yayıldığı bildiriliyor. Aşılama Kampanyası Sürüyor Ülkede aşılama kampanyası da sürüyor. Yapılan anketler, lise mezunu olanların yarısının aşılanma yanlısı olduğunu, üniversite mezunlarının ise sadece yüzde 29'unun aşıya olumlu baktığını gösteriyor. PSG'li İki Oyuncuda Domuz Gribi Bu arada Fransa'da Paris Saint Germain futbol takımının iki oyuncusu da domuz gribine yakalandı. Futbolcuların Marsilya takımı ile yapılacak karşılaşmaya çıkamayacakları bildirildi. Dünya Sağlık Örgütü yetkilileri, hastalığın birçok kimsede, tedaviye gerek duyulmaksızın iyileştiğini ancak çocukların hastalığı ağır geçirdiğini belirtiyor. Domuz giribi yüzünden şimdiye kadar bin civarında insan hayatını kaybetti. + + + + 612384 + Bakan Kavaf Suriye'ye gitti + Gaziantep'teki gezi ve incelemeleri tamamlayan Kavaf ve beraberindekiler Kilis'e hareket etti. Bakan Kavaf'ı, Öncüpınar Sınır Kapısı'nda Kilis Valisi Turhan Ayvaz, Öncüpınar Mülki İdare Amiri Vali Yardımcısı Eren Arslan, İl Emniyet Müdürü Kadir Esir ile Sosyal Hizmetler İl Müdürü Mahmut Kaçarlar karşıladı. Bakan Kavaf, Vali Turhan Ayvaz ve eşi Fatma Ayvaz ile kısa sohbetinin ardından otobüs ile Halep kentindeki programı için Suriye'ye hareket etti. Bazı kadın milletvekillerinin de eşlik ettiği Bakan Kavaf, akşam saatlerinde Gaziantep'e dönecek. + + + + 611912 + Benzeri görüntülere müsamaha gösterilmeyecek + Avrupa ülkelerinden teslim olacaklar için bu görüntülerin tekrar sergilenmesini kimsenin aklından bile geçirmemesi gerektiğini, buna müsamaha etmeyeceklerini kaydetti. Bakanlık'ta bir basın toplantısı düzenleyen Atalay, "DTP, acaba bu davranışlarıyla büyük bir iyi niyetle yürüttüğümüz bu süreci sabote mi etmek istiyor?" diye sordu. Hukukta kimseye ayrıcalık olmadığına vurgu yapan İçişleri Bakanı, gelenlerin, etkin pişmanlığı düzenleyen TCK'nın 221. maddesine göre teslim olacağını söyledi. Atalay, Habur'daki yargılamanın Diyarbakır Cumhuriyet Basşavcılığı'nca koordine edildiğini söylerken, CHP lideri Deniz Baykal'ın açıklamalarına tepki gösterdi. + + + + 612272 + Taraf, NTV'den özür diledi + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Taraf, NTV'den özür diledi NTV dün Taraf'ın gündeme taşıdığı iddiaların gerçek dışı olduğunu kanıtladı. taraf Gazetesi de bugün bir özür yazısı yayınladı. YENİ ŞAFAK İNTERNET İşte Taraf Gazetesi'nin bugün yayınladığı özür yazısı: 'BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve yanındaki kişinin kazadan önce NTV santralinden defalarca arandığına dair haber yapan Taraf yanıldı, daha doğrusu yanıltıldı. Telekomünikasyon İdaresi (TİB) Başkanı Fethi Şimşek, Taraf'ın yayınları üzerine yaptıkları araştırmadan sonra soruşturmayı yürüten savcılığa NTV'nin kayıtlarını GMT saatine göre gönderdiklerini farkettiklerini açıkladı. Taraf, soruşturmayı yürüten savcılıktaki telefon kayıtlarına dayanarak Kahramanmaraş'ta düşen helikopter havalanmadan önce BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, muhabiri İsmail Güneş, pilot Kaya İstektepe ve BBP Sivas İl Başkanı Erhan Yazıcıoğlu'nun NTV santralinden 295 defa arandığını yazmıştı. Halbuki gerçek böyle değildi. Bu yanlıştan dolayı NTV'den özür diliyoruz. NTV yayınlarında Taraf'la dalga geçti, haklıydı.' 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612218 + 2700 yıllık altın yelpaze sapı bulundu + Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu, Ayanıs Kalesi'ndeki kazılarda 2700 yıllık yelpaze sapı bulunduğunu belirtti. Van merkeze bağlı Ağartı Köyünde bulunan ve MÖ 685-645 yılları arasında hüküm süren Urartu Kralı 2. Rusa tarafından inşa ettirilen Ayanıs Kalesinde, Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu başkanlığında 1989 yılında başlayan kazı çalışmaları, bu yıl da devam etti. Prof. Dr. Çilingiroğlu, 30 yıldır süren kazılarda Urartu dönemine ait önemli bilgi ve eserler bulunduğunu anımsatarak, geçen yıl yapılan çalışmalarda bin 700 yıllık yelpaze sapının gün yüzüne çıkarıldığını söyledi. Eserin üzerinde Urartu alfabesiyle "bu eşya Kraliçe Kakuli'ye aittir" şeklinde yazı bulunduğunu ve Kraliçe Kakuli'nin de Urartu Kralı 2. Rusa'nın eşi olduğunu anlatan Çilingiroğlu, "ilk kez bir Urartu kraliçesinin adının, döneme ait eserde yazılı olduğuna şahit olduk. Eser Urartu tarihine ışık tutması yönüyle çok önemli bir yere sahip" dedi. Çilingiroğlu, daha önce sadece Urartu dönemine ait kabartmalar üzerinde görülen ve ilk defa gün yüzüne çıkarılan yelpazenin 20 santimetre uzunluğunda, 1,2 santimetre çapında olduğunu ifade ederek, içinde ahşap bir kısım bulunan, dış bölümü ise tek parça döküm şeklinde yapılan yelpazenin üzerine daha sonra kakma tekniğiyle motif işlendiğini kaydetti. Esere zarar vermemek amacıyla içinin boşaltılmadığını dile getiren Prof. Dr. Çilingiroğlu, yelpazenin geri kalan kısmının ise kuş kanadından yapıldığını tahmin ettiklerini sözlerine ekledi. Müzede sergileniyor Prof. Dr. Çilingiroğlu ve ekibi tarafından bulunduktan sonra Van Müzesine teslim edilen yelpaze sapı, Ayanıs Kalesi'nden çıkarılan eserler arasındaki yerini aldı. Van Müze Müdürü Fütuhat Başar, eserin ziyaretçilere açıldığını ve yoğun ilgi gördüğünü belirtti. + + + + 612291 + Başbakan Erdoğan, Antalya'da + Başbakan Erdoğan, 'daEmre BAYLAN/ANTALYA,  BAŞBAKAN eşi iki bakanla birlikte bir toplantıya katılmak üzere 'ya geldi. Devlet Bakanı ile ve Köyişleri Bakanı Mehmet 'in eşlik ettiği Başbakan Erdoğan'ı taşıyan ‘' adlı uçak saat 12.00 sıralarında Antalya Havalimanı'na indi. ‘Uluslararası Değirmenciler Birliği, ve Batı Bölgesi Yıllık Teknik Konferansı ve Ticaret Fuarı'nın açılışında katılacak Başbakan Erdoğan'ı Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, eşi Emine Yüksel, milletvekilleri, belediye başkanları, AKP il yönetimi, Büyükşehir eski Belediye Başkanı 'li ve eşi Ebru Türel karşılarken, 'li Antalya Büşükşehir Belediye Başkanı karşılamada hazır bulunmadı. Başkan Akaydın'a başkan vekili Kadri Almış vekalet etti. Erdoğan için çok geniş güvenlik önlemlerinin alındığı havalimanında içinde bile özel timine bağlı polisler yer aldı. Başbakan Erdoğan makam aracına bindikten sonra inip ceketini çıkardı. Erdoğan, tekrar bindiği araçla toplantının yapılacağı Maritime Beach Resort'ta geçti. Erdoğan, toplantının açılışında yapacağı konuşmanın ardından Antalya'dan 'a uçacak. + + + + 611708 + “Sıfır sorun” politikası yürür mü? + Ali Nail Kubalı Bakış“Sıfır sorun” politikası yürür mü? 24 Ekim Cumartesi 2009 DEĞERLİ okuyucularım, öyle bir düşünün ki tüm komşuları, müttefikleri ve bölge ülkeleri ile arasındaki bütün sorunları çözmüş. Örneğin:  haritalarında ’ı Suriye’nin bir parçası olarak göstermekten vazgeçmiş; topraklarımızda hak iddia etmiyor; -  ülkemizi ’ye kadar vurabilecek füzeleri üretmekten vazgeçmiş; çalışmalarını durdurmuş; ülkemizdeki gibi dinsel örgütleri desteklemekten vazgeçmiş; -  ülkesindeki teröristlerini yakalayıp Türkiye’ye teslim etmiş; ’teki Türklerin her türlü haklarını güvence altına almış; yıllarca ödemediği Türkiye’nin Musul petrollerindeki payını ödemiş; -  Türkiye’nin sınırlarını tanımış; Türk topraklarında hak iddia etmiyor; Ermenilerin birinci dünya harbinde düşman orduları ile işbirliği yaparak, hatta onların üniformalarını giymiş askerler olarak, Türk topraklarına saldırdığını kabul etmiş; Taşnak ve Hınçak partilerinin kuruluşlarında bir iç harp çıkarma hedefi güttüklerini, kurdukları çetelerle Türk köylerine hücum edip sivil halkı katlettiklerini ve Osmanlı’ların bütün bu kanlı isyanlardan sonra ordularının savaşta bu çeteler tarafından taciz edilmesini engellemek için Ermenilere yer değiştirtmek zorunda kaldığını kabul etmiş; Silah zoru ile işgal ettiği topraklarından askerlerini çekmiş; - Kıbrıs kesimi 1959  -60 ve Zürih anlaşmaları ile belirlenen ’yı ortadan kaldırmak, Türklerin bu anayasa ile güvence altına alınan tüm demokratik haklarını yok etmek ve Kıbrıs Türklerini adadan temizlemek için gizlice kurdukları Başkanlığını Rum İçişleri Bakanı Yorgacis’in yaptığı kanlı Akritas örgütünü kabul edip özür dilemiş, Türklere verdiği hasarı tazmin etmiş ve 1960 -1974 yılları arasında gasp ettikleri Kıbrıs Türklerinin anayasal demokratik hakları, ayrıca öldürdükleri siviller için gerekli tazminatları ödemişler,  karasularını 12 mile çıkartıp Türkiye’yi boğazlara hapsederek ’e çıkamaz hale getirme iddiasından vazgeçmiş, Kıbrıs’ta Londra ve Zürih anlaşmalarını ihlal ederek 1974’de ihtilâlle Rum Hükümetini devirip, Türklere saldırarak verdiği zararları tazmin etmeyi kabul etmiş; Türkiye’den ve Kıbrıs Türklerinden özür dilemiş, -Türkiye’de bu haksızlıkların giderilmesinden sonra kendine düşen, Ermenistan’la sınırları açmak, limanlarına Rum gemilerini kabul etmek, Suriye vatandaşlarına vize mecburiyetini kaldırmak, Ermeni vatandaşlarının Türkiye’de vizesiz oturup, belirli hizmet işlerinde çalışma müsaadesi almadan çalışmalarını kabul etmek gibi tavizleri vermiş. Kim istemez bu barış ve sükûn ortamını! Yok eğer bu haklarımızı unutup, arzulanan “sıfır sorun” noktasına sadece bizim vereceğimiz tavizlerle ulaşabiliriz sanıyorsak yanılırız. Çünkü İran hariç komşularımızın tamamı eski vilayetlerimiz! Yaramaz çocuklar gibi biz verdikçe onlar daha fazlasını isterler. Diplomaside tek taraflı taviz sonuç almaz, değerli okuyucularım!  (53 yazı) + + + + 612080 + Sabri'den fair-play çağrısı + Genç futbolcu, derbinin, fair-play çerçevesinde geçmesini ve hak edenin galip geleceği bir karşılaşma olmasını diledi. + + + + 612157 + Spor yazarlarının derbi tahminleri + Ömer Süt'ün haberi Sonucunu milyonların merak ettiği bu karşılaşma iki takım için de çok önemli.. Yıllardır süregelen ezeli rekabetin verdiği heyecanın yanında Galatasaray'ın 10 seneden beridir Kadıköy'de galip gelememesi ayrı değere sahip. 22 Aralık 1999 tarihinde yapılan lig maçını 2-1'lik sonuçla kazanan Cimbom, Kanarya ile daha sonra Kadıköy'de oynadığı 3'ü Türkiye Kupası, 9'u da lig olmak üzere 12 maçta galibiyete ulaşamadı. Galatasaray, 1999'dan beri Kadıköy'deki beraberliklerini Türkiye Kupası maçlarında aldı. Bu dev derbi öncesi Fotomaç İnternet Servisi, Türkiye'nin önemli spor yazar ve futbol yorumcularının görüşlerini aldı. Bu isimlere soru yönelttik: 1- Maçın sonucu ne olur? 2-Maça kimler damgasını vurur? 3- Bu maç ligi ya da şampiyonluğu etkiler mi? İşte bu sorulara verilen cevaplar... Hakan Ünsal (Eski Futbolcu-Futbol Yorumcusu) "Galatasaray'ın forveti çok iyi Fenerbahçe'nin ise defansı iyi..." Maçın bol gollü geçeceğini söyleyen Ünsal, karşılaşmanın 2-2 sona ereceğini söyledi. Kazanan birinin olması halinde ise bunun 3-2'lik sonuçla Fenerbahçe olacağını dile getiren G.Saraylı eski futbolcu maça Arda, Keita, Alex ve Emre damga vuracak, dedi. Ünsal, bu maçın kaybeden takım ligden kopmaz ancak kaybedenin 3-4 maçlık bir travma içerisinde olabileceğini söyledi. Aziz Üstel (Spor Yazarı) Derbiyle ilgili iddialı açıklamalarda bulunan Aziz Üstel, Galatasaray'ın farkla bu maçı kazanacağını ve Arda'nın maçın yıldızı olacağını iddia etti. Ligin uzun bir maraton olduğunu belirten Üstel, bu maçı kaybeden çok şey kaybetmez, dedi... Ahmet Çakır (Spor Yazarı) Çakır maçın 2-2 sona ereceğini ve maça Keita'nın damga vuracağını dile getirdi. Çakır, ayrıca bu maçın şampiyonluğu etkileyeceğini ancak kaybettirmeyeceğini sözlerine ekledi. Turgay Şeren (Eski Futbolcu-Spor Yazarı) "Böyle maçların sonucunu bilmek hakikaten zor, zaten derbinin sonucunu bilsem 'iddaa' oynardım. Uzun süredir Galatasaray'ın Kadıköy'de kazanamıyor ve bu da takım üzerinde yan etki yapıyor. Fenerbahçe bu maçı kazanır, maçın berabere bitmesi halinde ise, Galatasaray için iyi bir sonuç olur. Kaleci Volkan'ın çok iyi bir maç çıkartacağını düşünüyorum. Bu maçın şampiyonluğu etkileceğini söyleyebilirim." Cüneyt Tanman (Eski Futbolcu) "Bu maçta çoğu kişinin beklentisi bol gollü geçeceği yönünde ancak ben aksini düşünüyorum ve maç 1-1 sona erecek. Galatasaray'dan Arda, Fenerbahçe'den ise Alex adından söz ettiren isimler olur. Eğer geçen hafta Fenerbahçe, Gaziantepspor'a yenilmemiş olsaydı bu maç şampiyonluğu etkileyebilirdi ancak bu durumda kaybedenin olması halinde psikolojik olarak bir etkiden söz etmek gerekir. Selçuk Yula (Eski Futbolcu-Spor Yazarı) Bol gollü bir maç olmaz ve Fenerbahçe kazanır. Alex, Gökhan Gönül, Mehmet Topuz, Arda ve Keita ön plana çıkan futbolcular olur. Bu maç dünya derbileri arasında olduğu için bu kadar ön planda. Aslında bu karşılaşmanın ligi çok fazla etkilemeyeceğini düşününenlerdenim. Lig uzun bir maraton, yenen takım ancak büyük bir moral kazanır. Dr.Gürkan Kubilay (Spor Yazarı) Maçın sonucu 2-1 Fenerbahçe'nin lehine olur. Fenerbahçe'den Gökhan Gönül, Galatasaray'dan Keita maçın yıldızı için ön plana çıkan isimler. Bu maç hiç bir şekilde şampiyonluğu etkilemez hatta şu yorumu yapmak yerinde olacak sanırım: Kıymalı ıspanak Turkcell Süper Ligi ne kadar etkilerse bu maç da şampiyonluğu kadar etkiler. Savaş Ay (Yazar) Maçı 2-1 Fenerbahçe kazanır ve maçın yıldızı Alex olur. Galatasaray kaybederse büyük yara alır. Altan Tanrıkulu (Spor Yazarı) Galatasaray'ın savunması iyi olması durumunda maç 1-1'lik sonuçla biter. Bu maçta tek yıldız olmaz ama ille olacaksa da Volkan Demirel olur. Derbinin 10. haftada oynanması ve ligin uzun bir maraton olması dolayısıyla Fenerbahçe kazansa dahi puan farkı daha sonraki maçlarda kapanır. Ayrıca bu maçın etkisi internet ortamındaki esprilerle 10-15 gün devam eder. Fener kazanırsa Fenerium kazanır, Cimbom kazanırsa Galatasaray Store kazanır. Orhan Zeki Ak (Spor Yazarı) Dos Santos maçın yıldızı olur ve Fenerbahçe bu maçı 3-1'lik sonuçla alır. Bu maç şampiyonluğu direk etkilemez ancak maçı kaybeden önündeki maçları kazanmaya bakar ve daha fazla hırs yapar. Yani maçı kaybeden şampiyonluğu kazanır. Hakkı Yalçın (Spor Yazarı) Bu sahada kez kazanmış bir takımın yine kazanacağının garantisi yok. Bu sahada kez kaybeden bir takımın bir daha yenilmemesi için de bir sebep yok. Maçın sonucunu bilemem, bilsem de zaten söylemem. Maçın yıldızı Emre Belözoğlu maçın yıldızı olur. Aziz Yılmaz(Birleşik Fenerbahçeliler Vakfı Başkanı) Böyle derbilerin sonucu bilinmez deselerde Fenerbahçe avantajlı durumda. Alex, oynaması halinde maça damgasını vurur. Alex'in oynamaması durumunda ise Emre Belözoğlu adından söz ettirir. Çünkü bu maç onun için çok özel bir maç. Bu maç şampiyonluğu etkilemez ancak bu karşılaşma iki takım için de şampiyonluk kadar önemli. Fenerbahçe'nin rekor kırma stresinden kurtulması büyük bir avantaj. Sarı-lacivertli takımın bu hafta Antep'ten yenik ayrılması bu açıdan hayırlı oldu. Bülent Tulun (Spor Yazarı) Kazananın avantajlı, kaybedenin moralsiz olacak ancak benim skorum 1-1... Favorilerim ise Fenerbahçe'den Alex ile Cristian, Galatasaray'dan Ayhan Akman... Levent Tüzemen (Spor Yazarı) Emre Belözoğlu ve Keita maçın yıldızları olur, derbi de 2-2 sona erer. Bu maçın hem ligi hem de şampiyonluğu direk etkileyeceğini düşünmüyorum. Turkcell Süper Lig'in bu sisteminde puan farkını kapatmak çok kolay. Zeki Uzundurkan (Fotomaç Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni) Maçı Fenerbahçe kazanır. Şükrü Saracoğlu Stadı, çok gollü bir derbiye sahne olur. Maça Alex damgasını vurur. Maçın sonucu ligi etkilemez. Çünkü iki takım da zaten tepede ve geriden gelen Beşiktaş ve Trabzonspor'un bu iki takımı geçmeleri hayal. Cenk Atılgan (Fotomaç Gazetesi Yayın Koordinatörü): İki ezeli rakip de hafta içinde Avrupa virajını kazasız-belasız atlattı. Fenerbahçe'nin beyni Alex'in geri dönmesi avantaj; ama gözler Semih, Kazım ve Emre'de olacak. G.Saray, D. Bükreş maçında aslarını dinlendirdi.Nonda iki gol attı ama derbide kulübede başlar. Arda ve Kewell ise belirleyici rol oynar. Kadıköy'ün yıldızı ise Addul Kader Keita olur ve bu maçı Galatasaray 1-0 kazanır. Turgay Demir (Spor Yazarı) Maç berabere bitmezse Galatasaray kazanır. Maçın yıldızı Bünyamin Gezer olur. Gezer, en az bir kırmızı kart gösterecek. Lugano, Emre, Kazım, Arda, Ayhan, Sabri risk taşıyan isimler. Volkan Demirel ve Keita maçın yıldızları olur. Derbinin sonucu lige direk etki etmez ancak kaybeden de artçı sarsıntılara sebep olabilir. Ayrıca bu maçta mağlubiyetle ayrılan takım, hem ligde hem de Avrupa'da yara alır. Hakan Bilal Kutlualp (Fenerbahçe Spor Kulübü Eski Yöneticisi) Bu tür maçlarda sonucu bilmek çok zor. Galatasaray psikolojik olarak rahat durumda velakin G.Saray bu rahatlıkla maça çıkarsa Fenerbahçe'den fark yer. Galatasaray mantıklı oynarsa beraberlikle sahadan ayrılır. Servet Çetin ve Gökhan Gönül iyi bir maç çıkartırlar. Maçın berabere bitmesi çok fazla bir şeyi değiştirmez ancak galibiyet halinde kazanan tarafa büyük bir moral kaynağı olur. Abdurrahim Albayrak (Galatasaray Spor Kulübü Eski Yöneticisi) Zor bir maç olacağı kesin, Galatasaray bu maçı kazanır, en kötü ihtimalle Kadıköy'den beraberlikle çıkar. Herkesin beklentisi gibi benim de yıldız adayım Keita. Ali Şen (Fenerbahçe Spor Kulübü Eski Başkanı) Bir haftadan beridir söylüyorum bu maç bol gollü geçecek. Türkiye'nin en iyi forvetleri de Galatasaray'da en kötü defansı da... Fenerbahçe'de Volkan, Lugano, Bilica ve Cristian, Galatasaray'da ise Keita iyi oynamak durumunda. Maçın yıldızı her zamanki gibi Fenerbahçe taraftarı olur. Raşit Çetiner (Teknik Direktör) Yıllardır bu işlerin içerisindeyim ama bu maçla ilgili tahminde bulunmak gerçekten çok zor. İki takımında formda olması güzel bir maç izleyeceğimizin bir göstergesi. Ancak son haftalarda Galatasaray kazanmayı bir alışkanlık haline getirdi. Onun için Galatasaray galibiyete daha yakın olan takım. Emre Belözoğlu maçın yıldızı olur. Bu maçın diğer lig maçlarından çok bir farkı yok, bu maç dünyanın sonu değil. Fotomaç 2009-10-24 12:41:47 üzülerek söylemek gerekir ki fener maalesef favori.kendi kendimiz kandırmayalım.Bunu fener çok iyi olduğu için söylemiyorum.Adamların Kadıköy'de bize karşı şansları haddinden fazla. daha önceki maçlara bakıyorum, vurdukları gol oldu. barajdan seken top Lugano'nun mesela önüne düşüyor.Gs, ise bugüne kadar çok pozisyon vermesine rağmen rakip forvetlerin beceriksizliği yüzünden attğından daha az gol yedi Diyeceğim şu ki FB yakalarsa atar, bize karşı çok ballılar. kesin yenilirizde, farkı olsa bence teselli. barbaros pusat 2009-10-24 12:19:24 8. golden sonra bunu gururuna yediremeyen fenerli futbolcular kirmizi kart gormek ve maci tatil ettirmek icin hakeme saldirir. Basaramazlarsa tribunler ne var ne yok sahaya atar, olmazsa kendilerini atarlar ve mac tatil olur. Mac sonucu da (resmi olarak) fb 0- gs olarak tescillenir hehehe :). (bazi spor yazarlari fantezi yapiyor madem. Fantezi dedigin boyle olur, Aslantepeli 2009-10-24 12:01:33 Yani her zamanki gibi yine Fener güle oynaya kazanır. En kötü zamanlarında bile kazanmadılar mı? Tamamen psikolojik, GS takımı Fener karşısına yenilgiyi kabul etmiş olarak çıkıyor galiba.. Bu arada, FB'li değilim! empatik OSMANLI 2009-10-24 11:56:56 neredeyse tümfenerliler galatasaraykaybeder; maçın yıldızı volkan olur diyor.. ali şen gibi bir isim yuvarlak laflar ediyor. tüm galatasaraylılar berabere biter veya fener yener diyor. ilginçtir. büyük çoğunluk yıldız keita olur diyor. istatistik haline çevirirsek büyük çoğunluk ferner alır diyor. GSliler takımlarının yenileceğinden emin ve beraberliğe razı... acayip derecede çelişkiler var. keita ve emre yıldız olursa gole yakın olanı keita ve GS kazanır.. tabii sinir harbini ve moralini kaybetmezse... genç genç 2009-10-24 11:44:30 Fener zorlanmadan yener. En az 3-1. GS defansı dağılacak. Volkan GS ataklarına dur diyecek. istanbulin 2009-10-24 11:36:42 Ben trabzonspor taraftarıyım ama bu tahminler doğru değil bence.Bu maçı Galatasaray en az 4-1 kazanır. Atay ÇOBAN + + + + 612342 + "Her şeyi yapacağım" + "Her şeyi yapacağım" 24/10/09 12:43 Ankaragücü taraftar derneklerinden Anti-X'in geleneksel gecesi Şahhane Restoran'da yapıldı. Aynı zamanda Ankaragücü'nün 100. yılı olması nedeniyle daha coşkulu kutlanan geceye, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankaragücü Kulübü Başkanı Ahmet Gökçek, Ankaragücü Yönetim Kurulu, teknik direktör Hikmet Karaman ve futbolcular ile çok sayıda Ankaragücü taraftarı katıldı. Gecede, sinevizyon ve seğmen gösterileri büyük beğeni topladı. Sarı-lacivertli taraftarlar, gecede birlik ve beraberlik görüntüleri sergiledi ve Ankaragücü lehine tezahüratlarda bulundu. Gecede bir konuşma yapan Melih Gökçek, Ankaragücü'nü çok sevdiğini ve başarısı için tüm camia olarak el ele vermeleri gerektiğini belirtti. Gökçek, Ankaragücü'nü şampiyon yapmak için her şeyi yapacağını ifade etti ve gelecek yıllarda şampiyonluk gecesinde buluşma temennisinde bulundu. Kulüp başkanı Ahmet Gökçek, Ankaragücü'nün görmek istenen yüzünün gecede ortada olduğunu belirterek, "Şampiyonluk hedefimiz var. En büyük hayalim Ankaragücü'ne başkan olmaktı. Allah bunu nasip etti. Ankaragücü'nün başarılı olabilmesi için ben ve ekibim cansiperane bir şekilde savaşacağız" dedi. + + + + 612720 + 95 Bin Hektar Suyla Buluşacak + 95 Bin Hektar Suyla Buluşacak GAP yatırımlarının hızlandırıldığı müjdesini veren Bakan Yılmaz, Mardin'de yaklaşık 95 bin hektarın da suya kavuşacağını açıkladı. Yayına Giriş: 24.10.2009 17:19:10 Güncelleme: 24.10.2009 17:19:10 Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, GAP kapsamındaki yatırımların hızlandırıldığını ve büyük bir bölümünü 2012 yılına kadar tamamlamayı hedeflediklerini söyledi. Mardin'de incelemelerde bulunan Cevdet Yılmaz, GAP yatırımlarına 2009 yılında ayrılan kamu kaynağının yüzde yüz artış gösterdiğini söyledi. 2012'de Mardin'de yaklaşık 95 bin hektarın suya kavuşağını açıklayan Yılmaz, 136 kilometre uzunluğundaki Mardin-Ceylanpınar ana kanal inşaatının da tamamlanacağını bildirdi. Cevdet Yılmaz, parçalı olan tarımsal arazileri toplulaştırma çalışmalarının Mardin'de başlatıldığını söyledi. + + + + 611995 + En çok Türkçe kelime hangi dilde? + Hatta Sırplar, doğu ve İslam hayranlığı ile tanınan Sırp şair Jovan Llic'in şiirlerini anlayabilmek için Türkçe sözlük kullanıyor. Fatih Üniversitesi'nin düzenlediği Osmanlı-Balkan ilişkileri konulu panele katılan Belgrad üniversitelerindeki akademisyenler, iki ülke arasındaki birçok bilinmeyene ışık tuttu. Belgrad Üniversitesi Türkoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Ord. Prof. Dr. Mirjana Teodosiyeviç, Sırpçada deyimlerle birlikte 10 bine yakın Türkçe kelimenin bulunduğunu, bunların bininin günlük dilde yaygın şekilde kullanıldığını söyledi. Belgrad Üniversitesi kütüphanesinde bulunan 17 bin Doğu dilleri kitabından bin 500'ünün Türkçe başlıklı olduğuna dikkat çekerek, Türkçe ile Sırpçanın yazıldığı gibi okunması özelliği açısından birbirine çok benzediğini belirtti. Türk dilinin 1925'ten itibaren Sırbistan'daki üniversitelerde okutulduğunu anlatan Türkolog, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sırbistan'da Türkoloji bölümünden şimdiye kadar 500 mezun verdik. Şu an ise 200 öğrenci öğrenim görüyor. Özellikle turizm için Türkiye'ye gelen öğrenciler Türkoloji bölümünü daha fazla tercih ediyor." Sırpçada sıkça kullanılan bazı Türkçe söz ve kelimeler şunlar: Helal olsun, sus bre, lokum, kahvehane, kusur, hapishane, pekmez, komşuluk, helal, börek, meraklıca, lakırdı, nişan, uğursuz. Atasözleri: 'Anasına bak kızını al.' 'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.' 'Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur.' 'Balık baştan kokar.' 'İki karpuz bir koltuğa sığmaz.' Zaman + + + + 611910 + İyi sınav veremezseniz Türkiye'de herkes kaybeder + Gazeteci-yazar Orhan Miroğlu'nun görüşü de "Türk annelerinin acısını anlamamak çok büyük bir hata olur." şeklinde. Kürt kökenli siyaset sosyoloğu Prof. Dr. Ahmet Özer, yapılan karşılamaların Türkiye'de belli duyarlılıkları olan kişileri rahatsız edeceğini hatırlatarak DTP'nin tabanına hakim olması gerektiğini söyledi. Yaşananlara Doğu ve Güneydoğu'daki barolardan da tepki var. Van Baro Başkanı Ayhan Çabuk, süreci örseleyecek ve akamete uğratacak taşkınlıklara dikkat edilmesini istedi. Şırnak Barosu Başkanı Neçirvan Elçi de "Sürecin baltalanması halinde 30 yıl geriye gideriz." uyarısını yaptı. PKK'lı grubun Irak'tan Diyarbakır'a kadarki yolculuğunda rehberlik görevi üstlenen eski PKK'lı, Barış Meclisi üyesi Seydi Fırat ise "Artık karşılama programı olmayacak." diyerek eleştirileri dikkate aldıklarını ifade etti. Kürt aydınların konuyla ilgili görüşleri şöyle: Mehmet Metiner: Bu, Türkiye için son şanstır. Süreçte başa dönülürse herkes kaybeder. DTP bu konuda iyi bir sınav vermiyor. Topluma karşı tahrik siyaseti izlemek sadece çözümsüzlükle beslenenlerin değirmenine su taşımak anlamına geliyor. Türk toplumunun duyarlılıklarını kaşıyan siyasetten özellikle DTP'liler vazgeçmelidir. DTP grubunun dağdan inenleri kendi parti gruplarında konuşturma kararı aldıkları söyleniyor. Umarım böyle bir yanlışa düşmez, böyle bir vahim hatayı işlemezler. Şayet böyle yaparlarsa telafisi imkansız, sürece zarar veren yeni gelişmelerin sorumluları olarak tarihe geçerler. Haşim Haşimi: Şu ana kadar hem hükümet hem devletin kurumları süreci iyi yönetti. DTP'nin ve diğer partilerin süreci sıkıntıya düşürecek davranışlardan sakınması lazım. Türkiye'de siyaset yeniden şekillenecek. Bu manada süreci sağlıklı yürüten kazanacak. Seydi Fırat: Bundan sonra gelenler için de planlı karşılamalar düşünmüyoruz. Van'dan, Batman'dan, Siirt'ten gelen öneriler vardı. Artık bu, mevcut durumda gerçekleşmeyecek. Ülkeye dönenlerin dolaştırılması söz konusu olmayacak. Ülkenin batısında kamuoyunun hassasiyetini, hissiyatını biliyoruz. Bunları çok önemsiyoruz ve kesinlikle bunlara karşı bir tutum içinde olmayacağız. Daha soğukkanlı bir şekilde barışa doğru yol alacağız. Orhan Miroğlu: Toplumda oluşan tepkiler tabii ki dikkate alınmalıdır. Ama bu tepkileri iki yönlü okumak lazımdır. Bu savaşın acısını içinde taşıyan Türk annelerinin acısını anlamamak çok büyük bir hata olur, günah olur. Diğer taraftan gelenlerin sevincini de hayra yormak lazım. Bu yendik ve geliyoruz sevinci değildir. + + + + 611906 + Sakıp Sabancı Ödülü araştırmacıları bekliyor + Türkiye'nin Katılımının Etkileri" konulu çalışmaları bekliyor. Yarışmaya katılacak çalışmaların, daha önce yayınlanmamış, yeni ve özgün olması, 13 bin sözcüğü aşmayacak uzunlukta ve İngilizce olarak hazırlanması gerekiyor. Yarışmaya son katılım tarihi 19 Mart 2010. KÜLTÜR SANAT + + + + 611933 + Mehmet Ziya Gökalp: Açılımın ekonomik yönü + Mehmet Ziya Gökalp 24 Ekim 2009 CumartesiAçılımın ekonomik yönü Yaran nerede ise canın oradadır, derler. Son birkaç yıldır dünya, sadece finansal kriz etrafında dönmüyor. Öyle gibi görünse bile, bunun yanında var olan iç ve dış siyasal ve toplumsal sorunlar tüm şiddeti ile devam ediyor. Özellikle bizim gibi hem kendi içinde, hem de geçmişte komşularıyla ilişkileri açısından sorunlar yaşamış olan bir ülke için, ekonomik kriz sadece sorunlardan bir tanesidir. Son aylarda konuşulan ama geçen hafta Irak'tan ülkeye giriş yapan bir grupla somutlaşan açılım politikası, bizim açımızdan birçok gelişmenin sonuçlarının alınması bakımından önemlidir. Artık atılan bu adım, hem siyasal hem de ekonomik açıdan geri dönülmez bir sürecin ateşini yaktı. Aslında, bakıldığında uzun süredir devam eden dış politika hamlelerinin iki boyutunun olduğu daha net görünebiliyor. Bir yandan içeride bölgeyi teşvik politikaları ile ekonomik anlamda cazibe merkezi yaparken diğer yanda siyasal adımlarla hem içeride olan sorunların giderilmesi ve terörün bitmesi hem de komşu ülkelerle dış politika alanında yaşanan iyileşme süreci Doğu ve Güneydoğu'da ekonomik gelişme için ümitlenmemize neden oluyor. Bölge artık ticareti, sanayiyi, ihracatı düşe kalka da, el yordamıyla da olsa öğrendi. Şimdi bu tecrübeleri daha yoğun yatırımlara çevirecek girişimcilerin, yatırımcıların bölgeye gelmesinde sıra. Uzun süredir hükümetin bölgeye ekonomik ve siyasi açıdan odaklanmış olması yerli ve yabancı birçok girişimcinin dikkatini bu bölgeye odakladı. Bölgede yer alan en az 20 ilimiz sınır ticareti çerçevesinde Ermenistan, Irak, İran ve Suriye ile her türlü ekonomik ilişkiyi kurabilecek düzeydeler Dolayısıyla izlenen politikaların, gelmesi beklenen birkaç bin kişiye göre değil, tüm bölge insanına hitap edecek genişlikte olduğu unutulmamalıdır. Dağdan inen veya halen ümidini kaybetmeden iyi vatandaş olmanın gereklerini yerine getirenlerin de bu ekonomik süreçten faydalanması, terör sorununun tüm yönleri ile bitmesinin ana koşuludur. Açılım politikasının ekonomik boyutunun işlevsellik kazanması için devletin daha organize bir planı devreye sokması gerekebilir. Bu gelişmeleri, girişimcilerin teşebbüs yeteneğine, vizyonlarına bırakmak, en değerli sermaye olan zaman kaybına yol açabilir. Sonuç olarak, açılım politikasının ekonomik boyutu da tamamlandığında, artık eskiden olduğu gibi özellikle yerli girişimcilerin bölgeye gitmesi için devlet yetkililerinin veya belli kesimin mikrofon karşısında enerjilerini tüketmelerine gerek kalmayacak. Barış ve huzur ortamı bölgeye gitmek için herkesi heyecanlandırıyor. Erken kalkanın yol alacağı, gelinen noktayı da 2015 yılında net olarak göreceğimizi söyleyebilirim. + + + + 612578 + Yıldırım iddialı konuştu! + Yıldırım iddialı konuştu! Aziz Yıldırım, yıl üst üste şampiyon olacakları söylemi üzerine ''Ben korkmuyorum söylüyorum" dedi. 24/10/09 15:30 Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Ataşehir'de yaptıkları spor salonuyla ilgili olarak, ''Ataşehir'de rant yoktur, Ataşehir'de Türk sporuna bir kapalı salon yapma sevdası vardır'' dedi. Yıldırım, Fenerbahçe Burnu'ndaki yüksek divan kurulu toplantısında, Efes Pilsen Kulübü Başkanı Tuncay Özilhan'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir basın toplantısındaki açıklamalarına yanıt verdi. Yıldırım, Efes Pilsen'e çağrı yaparak, ''Ataşehir'i Fenerbahçe Kulübü yapıyorsa, kendilerini davet ediyorum. Gelsinler bizlerle beraber bu projeye ortak olsunlar. Türk sporuna beraberce katkıda bulunmuş olalım. Arzu ediyorlarsa başka bir yerde bir projeyle kendileriyle beraber oluruz. Ataşehir'de rant yoktur, Ataşehir'de Türk sporuna bir kapalı salon yapma sevdası vardır'' diye konuştu. Efes Pilsen'in 33 yıllık mazisi olan değerli bir kulüp olduğunu ifade eden Yıldırım, ''Bu mazi içinde tabi ki Türk sporuna katkılar yapmışlardır, kimse inkar edemez. Bunun yanında Fenerbahçe Spor Kulübü onların bir branşta yaptığı yerde branşta Türk sporuna hizmet ediyor. Hep haddimizi bildik, her zaman da biliriz. Ataşehir'deki projeye ortak olmak için kendilerini bekliyoruz. Madem ki rant var, rantı beraber paylaşalım'' şeklinde konuştu. Basketbolda Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı için gittiği Ankara'da, kendisinin dışında insanların konuştuğu konularla ilgili bir gazetede ''Aziz Yıldırım Efes Pilsen Kulübü'nü Başbakan'a şikayet etti'' şeklinde haber yer aldığını anlatan Yıldırım, ''Haberi gazeteye veren şahıs beni aradı. 'Özür diliyorum sizden, haberi ben yaptırdım ama ben Fenerbahçe Spor Kulübü'ne iyilik olsun diye söyledim, hepsini size yazmışlar' dediğini anlatarak şöyle devam etti: ''Efes Pilsen'in küme düşmesi için Sayın Başbakana gidilmez. Gidilecek yer Basketbol Federasyonu'dur. Arkadaşlarım yapılan dopingle ilgili açıklamalarda bulundu, ben de söyledim. Buradaki amaç Efes Pilsen'i karalamak değil. Yönetimin haberi olmayabilir. Bizim de aynı şekilde, 1500 sporcunun olduğu yerde bizim dışımızda yapılan bir şeyden dolayı herhalde suçlu olmamamız lazım. Eğer toplu yapılmışsa bu çok tehlikeli bir şey. İki sporcuda aynı madde çıkıyor. 25 bin futbolcuda yapılan araştırmada böyle bir madde çıkmamış. Bisikletçi ve boksörlerde çıkmış. Efes Pilsen'i bu konuda göreve çağırdık.'' Kendi sporcularında da doping yapanlar çıktığını hatırlatıp, basketbolcu Kambala örneğini veren Yıldırım, ''Kendisinin kulübümüzle ilişkisi kesilmiştir'' dedi. Tuncay Özilhan'ın etik değerlerden bahsettiğini belirten Yıldırım, ''Fenerbahçe-Efes Pilsen maçları oynanırken, mukavelesi devam eden oyuncumuz Mirsad ile gizli anlaşma yapmak mıdır etik değer?'' şeklinde ifade kullandı. -GAZİANTEPSPOR MAÇINDA PROTOKOL TRİBÜNÜNDE YAŞADIKLARI- Yıldırım, Turkcell Süper Lig'de deplasmanda Gaziantepspor ile yaptıkları maçta protokol tribününde yaşadıklarıyla ilgili olarak da açıklamalar yaptı. Yıldırım'ın açıklaması şöyle: ''Gaziantep'te protokol tribününde bazı olaylar oldu. Sayın Vali'nin kulağına eğildim ve şunu söyledim. 'Sizin namınıza üzüldüm'. Vali sevinir mi sevinmez mi diye yorum yapıyorlar. Sayın vali, belediye başkanı, yanında Gaziantepspor başkanı ve yanında da ben oturuyordum. Benim solumda da bir milletvekili beyefendi ve hanımefendi oturuyordu. Maç bitene kadar beyefendi ve hanımefendinin tepkisini görmedim. Biz golü atınca kamera beni çekiyor. Golü onlar atıyor, kamera göstermiyor. İkinci golü atıyorlar kamera göstermiyor. İkinci golden sonra oradaki insanlar elleriyle birbirlerine vurmaya başladılar. Öyle abarttılar ki valinin ağzı kanıyor. 'Sizin namınıza üzüldüm' dedim. Önümüzdeki masanın üzerinde sular yere döküldü, önlerinden geçemedim arkalarından geçtim. Böyle sevineceklerse biz gitmeyelim oraya, taraftarın içinde otururuz daha iyi. Hiç değilse, başkan diye saygı gösterirler bir yerimize bir şey olmaz.'' -''KORKMUYORUM, SÖYLÜYORUM...''- Aziz Yıldırım, "Önce hocalarıma, futbolcularıma, arkadaşlarıma ve sizlere güveniyorum'' dedi. 11 yıllık başkanlığı döneminde her zaman Fenerbahçe'nin kurullarından destek gördüğünü ifade eden Yıldırım, ''Biz buradayız. Rahat olun yarın Fenerbahçe'den çok iyi şeyler bekleyin. Fenerbahçe bu sene futbolda şampiyon olacaktır. Basketbolda hem erkek hem bayanlarda şampiyon olacaktır. Voleybolda aynı şekilde...Masa tenisinde, kürekte, atletizmde, boksta şampiyon olacaktır'' diye konuştu. Yönetim kurulu üyesi Cihan Kamer'in dostlarıyla beraber Almanya'ya yaptığı seyahatte, Beşiktaş'ın maçına gitmemesiyle ilgili medyada, kendisi kızdığı için gitmediği yönünde yer alan haberlere ilişkin olarak da Yıldırım, ''Başkan neden kızsın. Ben her şeye kızan bağıran bir adam mıyım. Ben burada baba, yanımdaki arkadaşlar çocuğum değil. Hepsi belli bir kariyeri olan insanlar'' dedi. Konuşmasının başında, geçen hafta bazı yönetici arkadaşlarıyla amatör şubelerle ilgili görüşmeler yapmak için Ankara'da Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak'a ziyaretler yaptıklarını bildiren Yıldırım özetle, ''Bütçemizde 43 milyona yakın amatör şube gideri bulunmakta. branşta toplam giderimizin 15 milyona yakını her yıl açık. Lisanslı 1480 sporcumuz var. Bu açığı kapatmanın yollarını bulmak lazım. Amatör şubelere bu paraları harcamazsak açığımız olmayacak. Ancak bu sefer de sporcu yetişmeyeceği için dünya platformlarında Türkiye'nin adı anılmayacak. Bakanlığın kulüplere görev vermesi lazım. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve diğer isteyen kulüpler buna katkı yaparak başarılı sporcular yetiştirmek üzere görev almamız lazım. Devletin ekonomik olarak bizi desteklemesi lazım'' şeklinde ifadeler kullandı. + + + + 611706 + Emeklilik Rehberi + Necati Çetiner Emeklilik RehberiEmeklilik Rehberi 24 Ekim Cumartesi 2009 ALİ ÖRS: ’dan emekli olabilmeniz için borçlanmış olduğunuz süresi ile birlikte toplam bin günü tamamlamaktaysanız da 48 yaşınızı dolduracağınız Eylül 2011’de emeklilik talebinde bulunabileceksiniz. BAHATTİN IŞIK: Ekim 2008’de yürürlüğe giren 5510 Sayılı ’dan önce doğuştan olan Bağ-Kur üyeleri eğer erkek ise 25 tam yılını, bayan ise 20 tam yılını ve yaşını doldurmadan emekli olamıyor iken, söz konusu bu yasa ile yani Ekim 2008’den sonraki uygulama ile çalışma gücünde yüzde 60’ın üzerinde kaybı olan özürlülerin Bağ-Kur sigortalılık süresi 15 yıl ve bin 960 gün olması halinde, yine çalışma gücünün kayıp oranı yüzde 50 ile yüzde 59 arasında kaybetmiş olanlarda 16 yıllık Bağ-Kur sigortalılığı ve en az bin 320 gün prim ödemiş olması halinde, yine yüzde 40 ile yüzde 49 arasında kaybetmiş olan özürlülerin de 18 yıllık Bağ-Kur sigortalısı olması ve bin 680 gün  prim ödemesi halinde kendilerine Bağ-Kur’dan bağlanabilecektir. (581 yazı) + + + + 612679 + Gazetecinin Bakan Yılmaz'ı terleten sorusu + Gazetecinin Bakan Yılmaz'ı terleten sorusuAdnan AVUKA-Nezir GÜNEŞ MARDİN DHA"Dönen 'lıların istihdamına yönelik projeniz var mı?" 'de incelemelerde bulunan 'tan sorumlu Devlet Bakanı bir gazetecinin, "Dönen 'lıların istihdamına yönelik bir projeniz var mı?" sorusuna cevap vermekte zorlandı. Bakan Yılmaz, "Hükümetin sürdürdüğü açılımlarla birlikte biz de ekonomik açılımlara destek veriyoruz" diye geçiştirdi. GAP'tan sorumlu Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Müstakil İşadamları Derneği (MÜSİAD)'ın Mardin Şube açılışını yaptı. Genel Başkanı ile birlikte basın açıklaması yapan Bakan Yılmaz, gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin hükümetin başlattığı açılımlar kapsamında dağdan inen PKK´lılara yönelik bir projelerinin olup olmadığı sorusuna cevap vermekte zorlanan GAP’tan sorumlu Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, devletin sürdürdüğü açılımlarla birlikte kendilerinin de ekonomik açılımlarla destek verdiğini söyledi. Bakan Yılmaz, dağdan inenlere yönelik olmasa da bölgedeki oranına dikkat çekerek, "Bölgede istihdama yönelik projelerimiz devam ediyor. Bölgesindeki illeri bir yük olarak algılamıyoruz. Buna karşılık bölgeyi keşfedilmemiş bir potansiyel güç olarak görüyoruz" dedi. Devlete karşı bir yanlış hareketin içinde olup geri dönenlere yönelik öncelikli olarak 221'nci madde kapsamında incelemelerin yapıldığını anlatan Bakan Yılmaz, Bu anlamda 'mızın da cezaevlerinde sürdürdüğü istihdam çalışmaları zaten var" diye konuştu. Konuşmasında GAP çalışmaları hakkında bilgi veren Bakan Yılmaz, dünyada süren küresel ekonomik krizle birlikte daralan piyasalara dikkat çekerek, “Dünyada yapan ülkelerin piyasaları daralırken bizler sürdürdüğümüz akıllı siyasetle ülkemize yeni yeni piyasalar açtık. Son günlerde komşu ülkelerimizle yapılan düzenlemeler buna örnek. Yaptığımız bu düzenlemelerle komşu ülkelerle insanlarımızın gidip gelmesi ticaret ve ekonomik hareketler çok daha artacak. Bu gelişmelerin büyük bir faydası olacak. Komşularıyla ticaret yapmadan bir bölgenin bir ülkenin kalkınması mümkün değildir" dedi. MÜSİAD Genel Başkanı ise hükümetin demokratik açılımlarına destek olmak için bölgenin topyekün kalkınması anlamında bölgedeki işadamlarının örgütlenmesine destek verdiklerini ve bu anlamda MardinÆde 30'uncu şubelerini hizmete açtıklarını söyledi. MÜSİAD´ın açılışına Mardin Milletvekilleri Gönül Bekin Şahkulubey ve Mehmet Halit Demir, Mardin Valisi Mardin MÜSİAD Başkanı Kazım Aksoy, bölge işadamları ile kalabalık bir davetli grubu katıldı. Açılıştan sonra Bakan Cevdet Yılmaz ve beraberindekiler MÜSİAD tarafından verilen Büyük Mardin Otelindeki yemeğe katıldı. Yemekte MÜSAİD Mardin Şube Başkanı Kazım Aksoy Bakan Cevdet YılmazÆa günün anısına bir plaket verirken kendilerine verdiği desteklerden dolayı teşekkür etti. Yemekte bir konuşma yapan MÜSAİD Mardin şube başkanı Kazım Aksoy hiçbir şeyin bir ananın pencere başında döktüğü gözyaşından daha kıymetli olmadığını vurgulayarak herkesi ve herkesimi hükümetin başlattığı açılıma destek olmaya davet etti. Yemekte Mardin Milletvekilleri Gönül Bekin Şahkulubey, Mehmet Halit Demir, Mardin Valisi Hasan Duruer ve MÜSAİD Genel Başkanı Ömer Cihad VardanÆda birer konuşma yaptı. + + + + 611818 + ABD kendi üssünü vurdu + HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU ABD kendi üssünü vurdu UTAH ABD'nin Utah eyaletindeki hava süssünden havalanan bir F-16 savaş uçağı, sorun yaşaması üzerine geri döndü ve acil iniş öncesi 225 kilogram ağırlığındaki bombaları ve iki yakıt tankını üssün üzerine attı. Askeri yetkililerin açıklamalarına göre, savaş uçağının pilotu, kalkıştan sonra sorun yaşaması üzerine Salt Lake City'nin yaklaşık 50 kilometre kuzeyindeki Hill Hava Kuvvetleri Üssüne dönmek zorunda kaldı. Pilotun yükünü azaltmak için cephaneyi ve yakıt tanklarını atmak zorunda olduğunu kaydeden bir askeri yetkili, bombanın boş bir kulübeyi vurduğunu ve uçağın güvenli şekilde indiğini, ölen ya da yaralanan olmadığını söyledi. 24.10.2009 DÜNYA + + + + 612265 + Fenersaray ya da Galatabahçe + ve 'ın ortak tarihi birçok ilginç olaya sahne oldu. Bunların belki de en kaydadeğeri iki takımın 1912 yılında birleşmesini içeren bir belgeyi imzalamış olmaları... ile futbol takımları arasında yarın yapılacak derbi maç için geriye sayım sürerken, ezeli rakiplerin 100 yıllık geçmişinde pek çok centilmenlik dersleri de yaşandı. İki takım arasındaki ezeli rekabette futbolcu ve yöneticilerin centilmence davranışları, bu zevkli mücadeleye renk kattı. tarihçilerinin derlemelerine göre, ezeli rakiplerin birbirleriyle yapacakları bir maç öncesinde, Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaraylılara, "Oberle kardeşler hasta, Hasan da sakatlanmış. Sizi karşımızda eksik kadroyla görmek istemiyoruz. Dilerseniz maçı erteleyelim" diye haber göndererek, maçın ertelenebileceğini iletti. 'nin bu önerisini kabul eden oyuncuların iyileşmesinden sonra, 20 Ekim 1914'te yaptığı erteleme maçında sarı-lacivertli rakibini 6-1 yendi. Beraber ev kiraladılar Aynı kaynaklara göre, ezeli rekabetin yeni başladığı dönemlerde ile sporcuları ortak kiraladıkları bir evde kalıyorlar ve beraber ava çıkıyorlardı. İki takım sporcuları geceleri bir araya gelerek sohbet ediyorlardı. Yine bir gece sohbetin koyulaştığı sırada 'dan Ali Sami Yen, Fenerbahçelileri, "Said, yarın bizimle maçınız var. Git yat ve dinlen" diye uyardı. Ertelemeyi önerdiler Ezeli rakipler arasında 17 Kasım 1922'de yapılan maç öncesinde de ilginç bir durum yaşandı. Bu tarihte Kadıköy'de ezeli rakiplerin maçı vardı. Maç öncesinde günlerce yağan yağmur sahayı adeta göle getirmişti. Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Kulübü'ne telefon ederek, "Saha çok kötü, maçı erteleyelim" dedi. Başkaptanı Necip Şahin, bunun üzerine, "Anamız bizi bugün için doğurdu. Galip Bey, gelip maçı oynayacağız" diye yanıtladı. Kadıköy'e gelip maça çıktı ve karşılaşmayı 3-0 kazandı. Ortak takım kurma projesi Ezeli rakiplerin kuruluşlarının ilk yıllarında birleşme durumlarının bile ortaya çıktığı, hatta iki kulüp başkanının ortak takım kurma konusunda anlaştıkları iddia edildi. Kulübü'nün resmi yayın organı Dergisi'nin Şubat 2003 sayısında, Adnan Işık'ın belgelere dayandırarak verdiği haberde, 1912 yılında Kulübü Başkanı Ali Sami Yen ile Kulübü Başkanı Hulusi Bey'in ortak imzayla kayıt altına aldıkları belgenin, birleşmeseler dahi, kulübün yabancılara karşı "ortak bir takım" kurma konusunda anlaştıklarını, hatta tüzüğü bile hazırladıklarını gösterdiği kaydedildi. Bilerek kaçırılan penaltı Ezeli rakiplerin 23 Ocak 1925 tarihinde Taksim Stadı'nda yaptıkları Vatan Gazetesi Kupası maçında ilginç bir olay yaşandı. 'nin kazandığ�� penaltı sonrası, atış öncesinde stadın büyük balkon kısmı çöktü. Fenerbahçeli Cafer Çağatay, bu gelişme üzerine penaltı atışında topu bilerek kaleci Ulvi Yanal'a teslim etti. Karma takım ile 1934 yılında Türkiye'ye davet ettikleri yabancı takımlarla birer kez hazırlık maçı yaptıktan sonra, üçüncü maçı "- Karması" şeklinde oynadılar. Bu karmanın forması ise iki kulübün renklerinin karışımı olan lacivert, sarı ve kırmızıdan oluştu. Canaydın'dan centilmenlik dersi Son yıllarda ezeli rekabetteki maçların genelinde olaylar yaşanırken, Kulübü'nün eski Başkanı Özhan Canaydın, rekabete centilmence yaklaşımıyla alkış aldı. Sarı-kırmızılı ekibin Kasım 2002'de, Şükrü Saracoğlu Stadı'nda ezeli rakibine 6-0'lık yenilgiyle tarihi hezimete uğradığı maçta, başkanlık sıfatıyla ilk derbisini izleyen Kulübü Başkanı Özhan Canaydın'ın, rakibinin attığı golleri alkışlayarak Fenerbahçeli yöneticileri kutlaması, maça damgasını vurdu. Canaydın'ın bu centilmenlik gösterisi kendi camiasından bazı tepkiler alsa da, Dünya Fair Play Konseyi (CIFP) tarafından 2002 Dünya Fair Play Ödülü'ne layık görüldü. Özhan Canaydın ayrıca, bu davranışı nedeniyle Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından düzenlenen "Fair-Play Sportif Davranış Ödülü"nü aldı. + + + + 612771 + "Emaneti Sahiplenmek Borcumuzdur" + "Emaneti Sahiplenmek Borcumuzdur" Yayına Giriş: 24.10.2009 18:19:05 Güncelleme: 24.10.2009 18:29:22 Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'nin tarihi zenginlik bakımından, dünyanın sayılı ülkelerinden biri olduğunu ancak bugüne kadar bunu iyi değerlendiremediğini söyledi. Ertuğrul Günay Aydın'ın Karacasu ilçesinde yenilenen Afrodisyas Müzesinin açılışında, İzmir ve Ankara'ya uygarlıklar müzesi açılacağını belirtti. "Kendi topraklarımızdaki zenginliklerimizle dünyanın en büyük müzesini kurabilecek kapasitemiz var. Topraklamızın tarihimizin böyle bir zenginliği var" diyen Günay şöyle konuştu: "Topraklarımızın altında ve üstünde ne varsa, dönem ayrımı yapmaksızın, din ayrımı gözetmeksizin hepsini bizim kabul ediyoruz. İnsanlığın bize emanetidir. Bunu sahiplenmek insanlığa ve tarihe karşı borcumuzdur diye düşünüyoruz." Daha sonra Ertuğrul Günay tarafından müzenin açılışı yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanı ayrıca Efes Antik Kenti ve doğal güzellikleri ile ünlü Şirince köyünde de incelemelerde bulundu. + + + + 612041 + Yattara'ya tepki! + -3 HAFTA ARANIN ARDINDAN İLK PUAN- Kayserispor'u yenen Trabzonspor, ligde haftalık aradan sonra galip gelmeyi başardı. Ligin 7. haftasında Gençlerbirliği ile 2-2, ligin 8. haftasında Gaziantepspor ile 0-0 berabere kalan ve geçen hafta da Galatasaray'a 4-3 yenilen bordo-mavililer, haftalık aradan sonra puan ile tanıştı. -GÖKHAN HAFTA SONRA GOL ATTI- Trabzonspor'un forvet oyuncusu Gökhan Ünal, karşılaşmada takımının ilk golünü atarken gol suskunluğunu da bozdu. En son ligin 5. haftasında oynanan İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında gol atan Gökhan, haftalık aradan sonra gol kaydetti. -YATTARA'YA TEPKİ- Trabzonspor'da karşılaşmanın ilk yarısında oyundan alınan Yattara'ya taraftarlar tepki gösterdi. Bu futbolcunun performansından memnun olmayan taraftarlar, oyuncu aleyhinde tezahüratta bulundu. Bu arada, karşılaşma öncesi İstiklal Marşı okunduğu sırada kale arkası ve maraton tribünde birer Azerbaycan bayrağı açıldı. Maçın bitiminin ardından tribünlerden ayrılmayan bir grup taraftar, soyunma odasına giden futbolcuları sahaya çağırdı. Yaklaşık 10 dakika sonra futbolcular gelerek taraftarları selamladı. Taraftarlar, özellikle forvet oyuncuları Gökhan ve Umut'a sevgi gösterilerinde bulundu. + + + + 611746 + Antibakteriyel ürünler, domuz gribine çare olabilir mi? + Virüsün yayılmasını önlemek için okulların bir süre kapatılabileceğini, eğitimlerin televizyondan devam edebileceğini duyurması ise kimilerinin önemsemediği virüsün ne boyutta olduğunu anlatmaya yetti. Ankara, İstanbul ve Diyarbakır'daki okullarda görülen vakalar, başta medya olmak üzere eğitim kurumları ve sivil toplum örgütlerini virüse karşı alınması gereken tedbirleri anlatmaya yöneltti. Okullarda, üniversitelerde, derneklerde hijyenin nasıl sağlanacağı noktasında insanlara seminerler veriliyor. Peki bu virüsten korunmak için ne yapabiliriz? Uzmanlar, tokalaşma yoluyla dahi bulaşabilen virüse karşı en iyi çözümün ellerin temizliği olduğunu belirtiyor. İkinci domuz gribi dalgasının başlayacağını duyan vatandaş önlemlerini almaya başladı bile... Sadece vatandaş mı, sabun firmaları da önlem alanlar arasında. Alışveriş merkezlerinde ve billboardlarda sabunların, anti-bakteriyel jellerin, kolonyalı mendillerin reklamlarını görür olduk. Yolda yürürken, otobüste otururken gördüğümüz 'domuz gribine yakalanmamak için ellerin temizliğine dikkat edin' yazılı afişler ister istemez beynimize kazındı. Bütün bunlar toplumda sağlıklı ve temiz yaşama verilen önemi artırdı. Otobüslerde kolonyalı mendille tutunanları, her dakika anti-bakteriyel jel ile ellerini temizleyenleri görmek çok zor değil. Biz de salgınla birlikte kullanımında artış yaşanan, artık çantanızın olmazsa olmazı sabunun, anti-bakteriyel jelin, kolonyalı mendilin domuz gribini ne kadar engelleyebileceğini araştırdık. Maske tak, gribi kafaya takma! Henüz Türkiye'de yaygınlaşmamış olsa da maske, hastalığı başkalarına bulaştırmamanın ve hastalıktan korunmanın yolları arasında. Birçok ülkede toplu yaşam alanlarında kullanılan maske tozdan korunmak için kullandıklarımızdan değil. Dünya Sağlık Örgütü'nün enfeksiyonu önlemek için tavsiye ettiği maskeler, NIOSH Koruma sınıfı N95 veya muadili olan FFP2 koruma sınıfındaki yani 94 filtreleme performansına sahip. Kullanımı da hastalığın seviyesine göre değişiyor. Şüpheli vakalarda FFF1, öksüren hastalarda FFF2, medikal ortamda temas söz konusu ise FFF3 kullanmanız gerekiyor. Maskeler mikrobu yüzde 80'den yüzde 99'a kadar filtreleme özelliğine sahip. Salgın risk haline geldiğinde maske kullanmamız sağlığımızı koruyabiliyor. Ülkemizde maske kullanımı ise, yıllardır bu işi yapan Dragel firmasının yaptığı açıklamaya göre dünya ile aynı oranda artış göstermiş. *** Domuz gribine karşı nelere dikkat etmeliyiz? Prof. Dr. + + + + 612885 + Netanyahu'nun artık sağcı olduğuna inanmıyorum + HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Netanyahu'nun artık sağcı olduğuna inanmıyorum İsrail Cumhurbaşkanı Peres, "Netanyahu sağdan geldi ama artık sağcı olmadığına inanıyorum' diye konuştu TEL AVİV (A.A) İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, başbakan Binyamin Netanyahu'nun sağ kesimden gelen bir politikacı olmasına karşın, 'artık sağcı olmadığına inandığını' söyledi. Şimon Peres, Amerikan Washington Post gazetesinde yayımlanan açıklamalarında, Binyamin Netanyahu'nun ABD'de 'haksız yere sağ bir görüntü' verip vermediğiyle ilgili bir soruya, 'O, (Netanyahu) iki devletli çözümü, diğer hiçbir başbakanın mutabık olmadığı biçimde yerleşimlerin dondurulmasını kabul etti' diye yanıt verdi. Peres, Netanyahu'ya kimi önerilerde bulunduğunu ve Netanyahu'nun da hepsinde olmasa bile, kararlarını verirken bu önerilerinden etkilendiğini anlattı ve 'Benim önerim basit: Barış yapmak zorundayız, bunu ertelemememiz gerekiyor' dedi. İsrail Cumhurbaşkanı, bir başka soru üzerine de, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nca sunulan ve İran'ın, zenginleştirilmiş uranyumu ülke dışına göndermesiyle ilgili anlaşma taslağı konusundaki bir soru üzerine de, 'Benim izlenimim, bunu kabul etmek yerine, manevra yapmaya çalışıyorlar' diye konuştu. Peres, İran ile Suriye arasındaki ilişkilerle ilgili olarak da, 'Bu, Suriye'nin kararı. İkisi birden olmaz. Hem bizle barış yapıp, hem bizim yokedilmemiz çağrıları yapan bir ülkeyle barış yapamazlar. Kararlarını vermek zorundalar. Hükümet etmek, seçmek demektir' dedi. Peres, bir başka Amerikan yayın organı olan Newsweek dergisine de, Goldstone Raporu'nu 'terör için büyük bir zafer' sözleriyle tanımladı ve 'şimdiye dek hiçbir terör örgütüne, çok haksız bir biçimde, bu denli bir tanınma sağlanmadığını' öne sürdü. Peres, BM'de İsrail karşıtı bir çoğunluğun bulunduğunu ifade ederek, 'BM içinde sorunumuz var. (BM içinde) İsrail karşıtı yerleşik bir çoğunluk var. Müslüman ve Arap ülkelerle, onları izleyenler çoğunlukken, İsrail'in tek bir konuda bile bir destek sağlama şansı yoktur' diye konuştu. BARAK, SORUŞTURMA KOMİSYONUNA KARŞI Öte yandan, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, başbakan Binyamin Netanyahu'nun, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki son operasyonuyla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulmasını düşündüğü yolunda, Washington Post'ta çıkan açıklamalarına sert tepki gösterdi ve böyle bir komisyona gerek olmadığını söyledi. Barak, İsrail ordusunun bu konuda yaptığı soruşturmalara güveninin tam olduğunu belirtirken, 'Dünyada, İsrail ordusu gibi kendi eylemlerini soruşturan bir başka ordu yok' dedi. 24.10.2009 DÜNYA + + + + 612921 + Başbakan Erdoğan Pakistan'da + Recep Tayyip Erdoğan'ı, Chaklala Askeri Üssü'nde, Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, Türkiye'nin İslamabad Büyükelçisi Babür Hızlan ve diğer yetkililer karşıladı. Başbakan Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve Zafer Çağlayan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da Pakistan'a geldi. + + + + 612575 + Fener 100'ledi! + Fener 100'ledi! 24/10/09 16:20 ERDEMİRSPOR: 93 FENERBAHÇE ÜLKER: 101- Salon: Erdemir Hakemler: Emin Moğulkoç, Serdar Ünal, Murat Ciner Erdemirspor: Melih Yıldız, Adam Funk 4, Erdal Bido 5, Hakan Köseoğlu 19, Mohammed Deba Kone 2, Leon Vernon Williams 30, Ramel Antwone Curry 16, Erkan Veyseloğlu 12, Nihat Emre Ekin Fenerbahçe Ülker: Willie James Solomon 12, Ömer Onan 15, Semih Erden 9, Gordon Giricek 9, Lynn Terence Greer 12, Antony Kinsey 15, Ömer Aşık 9, Emir Preldzic 20 1. Periyot: 16-21 (Fenerbahçe Ülker lehine) Devre: 39-38 (Erdemirspor lehine) 3. Periyot: 56-61 (Fenerbahçe Ülker lehine) + + + + 612511 + Pazar günü için program mı yapıyorsunuz? + İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, 25 ve 29 Ekim tarihlerinde 06.00-16.00 saatleri arasında trafiğe kapatılacak yerler şöyle; Vatan Caddesi ve caddeye çıkan tüm yollar, Topkule, Mahmutbey Köprüsü, Oğuzhan Caddesi, Millet Caddesi, Topkapı-Edirnekapı kavşağı, Mahmutbey Köprüsü-Habipler yolu. Kadıköy; Hulusi Behçet Caddesi, Dr. Faruk Ayanoğlu Caddesi, Bağdat Caddesi (Suadiye ışıklardan Kızıltoprak Meydanı'na kadar olan kısım ve Bağdat Caddesi'ne çıkan tüm ara sokaklar) Açıklamada, sürücülerin kullanması istenen alternatif güzergahlar ise şöyle sıralandı; D-100 karayolundan Vatan Caddesi'ne gideceklerin Haliç Tüneli- Edirnekapı- Fevzipaşa Bulvarı-Aksaray ile Haliç Tüneli-Ayvansaray ışıklar-Balat-Unkapanı-Sirkeci. E-80 karayolunu kullanacak sürücüler; Milliyet Gazetesi karşısından TEM istikameti. Sahil yolunu kullanacak sürücüler; Sahil güzergahı-Yenikapı-Kumkapı-Sirkeci Vatan Caddesi'ni kullanarak hastanelere gidecek ambülans sürücülerinin; Sahil yolu-Samatya-Cerrahpaşa-Çapa-Haseki-Vakıf Gureba Hastanesi Fatih istikametinden hastanelere gidecek ambülans sürücüleri ve diğer sürücüler; Atatürk Bulvarı-Aksaray-Millet Caddesi + + + + 612256 + İlk kapışma sanal alemde! + Turkcell Süper Lig'in 10. haftasında lider Fenerbahçe ile 2. sıradaki Galatasaray, Kadıköy'de kozlarını paylaşacak. Dev maça saatler kala iki takımın taraftarları, sanal alemde birbirlerine gönderme yaptılar. F.Bahçeli taraftarların buluşma noktası antu.com'da "Stadımızda 'Milka ineklerinin otlanması yasaktır" ve "Kaderini yaşayacaksın, dejavu" yazıları var. Webaslan.com'da ise 'Aslan'dan korkan Daum' görseli bulunuyor (HT Spor) + + + + 611806 + Bakanı üzse de vergi artışı mecburiyetten + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Bakanı üzse de vergi artışı mecburiyetten ANKARA (A.A) Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türk Tasarım Danışma Konseyi 1. Toplantısı'nda TRT bandrol ücretlerinin artırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararını savundu. Ergün 'üzücü ama kaçış' yok imasında bulundu. Ergün, araçlardan alınan TRT bandrol ücretlerinin artırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararıyla ilgili olarak, 'Bu dönem itibariyle bu tür kararların kamu mali dengelerinin oluşturulmasına önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Mali dengeler yeniden oluştuğunda eminim bu tür uygulamalar da gözden geçirilmiş olacaktır' dedi. Ekonomik ortamın gereği olarak her yeni verginin tartışma konusu olacağını kaydeden Ergün, ekonomik krizden çıkış ortamında tüketimle ilgili sirkülasyonu yüksek olan ürünlere ek vergiler koyarak bazı kamu harcamalarının finansmanının sağlanmasının doğal olduğunu kaydetti. Bakan Ergün, şöyle konuştu: 'Bugün itibariyle tüketim hacmi yüksek olan birtakım sektörlerden bazı kamu harcamalarının finanse edilmesi, bütçe açıklarının disiplin altına alınması ve geleceğe dair makro dengelerin bozulmaması açısından önemlidir. Her verginin rahatsız edici bir yönü vardır. Ben bunu kabul ediyorum ama vergi de kamu dengelerinin kurulması açısından vazgeçilmez bir kaynaktır." 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 612061 + Deprem haritası güncelleniyor + Işıkara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının yeni Deprem Bölgesi Haritası üzerinde çalıştığını anımsatarak, bazı illerin depremsellik derecelerine göre yerlerinin değişebileceğini, 5. bölgede gözüken Konya'nın 3, 2. bölgede gözüken Samsun'un 1. bölgede yer almasının kendisini şaşırtmayacağını söyledi. Konya ve civarının 5. bölgede gözüktüğünü, toplumda ''bu bölgede deprem olmaz'' gibi yanlış bir düşüncenin hakim olduğunu ifade eden Işıkara, Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun bulunduğu 1. bölgedeki gibi sık olmasa da 5. bölgede de seyrek aralıklarla deprem olduğunu dile getirdi. Kurulan deprem istasyonlarıyla Türkiye'nin depremselliğinin, deprem aktivitesinin daha iyi takip edildiğini vurgulayan Işıkara, şöyle konuştu: ''Bu sayede depremsellik derecesine göre bölgelemeler de değişecek. Daha önce 4. derece deprem bölgeleri belki 3, belki de 2. derece olacak. Samsun 2. derecede gözüküyor ama Samsun Kuzey Anadolu Fay Zonu'na çok yakın. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının açıklayacağı yeni Deprem Bölgesi Haritasında Samsun 1. derece deprem bölgesinde olursa hiç şaşırmayın. Aynı durum Adana, Mersin, Konya için de geçerli. Adana'nın bir kısmı ile Mersin 4. derece gözüküyor ama Adana'ya doğru yaklaştıkça depremsellik 2. derece ve 3. derece olabilir. Konya 3. derece bir deprem bölgesi olarak belirlenirse benim için hiç sürpriz olmaz. Artık 1. bölge mi, 2. bölge mi ayrımı yapmaktan ziyade Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu kabul etmeliyiz ve depremden korunmayı öğrenmeliyiz.'' -YAPILMASI GEREKENLER- Prof. Dr. Işıkara, depremden korunmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: ''Topraklarının yüzde 98'i deprem kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde deprem her zaman olabilir. Öncelikle 'deprem olacak mı' sorusundan vazgeçmeliyiz. Türkiye bir deprem ülkesidir. Türkiye'nin her yerinde her zaman zarar verebilecek depremler olacaktır. Dolayısıyla vatandaşlarımız, depremden korunmanın mümkün olduğunu bilmeli. Depremden korunmanın en önemli yolu güvenli yapıdır, deprem öldürmez binalar öldürür. İkinci yol evdeki eşyaların zarar vermeyecek hale getirilmesi, üçüncü yol ise deprem sırasında doğru davranmak, merdivenlere koşmamak, asansörü kullanmamak, balkon ve pencerelerden atlamamak, yapmamız gereken dördüncü iş ise evimizi doğal afetlere karşı sigortalatmak olmalıdır.'' Işıkara, zorunlu deprem sigortasının günlüğünün bir ekmekten daha ucuza, aylık 10 TL'ye geldiğini, otomobillerin sigortalanması gibi konutların da sigortalanmasının ihmal edilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi. + + + + 612093 + FIA'nın yeni patronu Jean Todt + Mosley, F1'in ticari haklarını elinde tutan B.Ecclestone ve daha da önemlisi, Ferrari'deki eski çalışma arkadaşı M. Schumacher'in desteğini arkasına alan Todt, Vatanen'i geride bırakarak yıllığına başkanlığa seçildi. + + + + 612891 + Endonezya'da büyüklüğünde deprem + HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Endonezya'da büyüklüğünde deprem CAKARTA (A.A) Endonezya'nın doğu kesiminde büyüklüğünde bir deprem meydana geldiği bildirildi. Yerel saatle gece meydana gelen depremin merkez üssünün, Molük bölgesinin güneyinde Banda denizinde olduğu belirtildi. Amerikan Jeofizik Enstitüsü, depremin büyüklüğünü olarak açıkladı ve 138 kilometre derinlikte meydana geldiğini duyurdu. Endonezya Jeofizik Ajansı ise, depremin büyüklüğünü 7.3 olarak açıkladı. Depremin hemen ardından tsunami alarmı verildi, ancak daha sonra bu alarm kaldırıldı. Yetkililerin can ve mal kaybı konusunda bir açıklamada bulunmadıkları kaydedildi. 24.10.2009 DÜNYA + + + + 611676 + İsrail'den 'güzel günlere dönelim' çağrısı + Başbakan yardımcılığının yanı sıra Kalkınma ve Bölgesel İşbirliği Bakanlığı görevini de yürüten Şalom, bugün Türk gazetecilerin Türkiye-İsrail arasındaki ilişkilerle ilgili soruları üzerine açıklama yaptı. Şalom sözlerinin başında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kendisinin çok iyi arkadaşı olduğunu belirterek, Türkiye ile İsrail'in eski iyi niyet ve iyi ilişkiler zamanına dönmeleri gerektiğini, iki ülke arasında pek çok ortak nokta ve çıkar bulunduğunu kaydetti. Silvan Şalom, iki ülke arasında şu an yaşanan durumun sadece geçici olduğuna ve bunun aşılacağına inanmak istediğini belirtti. İki ülke arasında son dönemde yaşanan gerginliği, neyin yarattığına ilişkin bir soru üzerine ise Şalom, bunu neyin tetiklediğini bilmediğini, ancak bunun İsrail tarafından gelmediği görüşünü dile getirdi. Türkiye ile ilişkilerle ilgili olarak, "Eski zamanlara dönmek istiyoruz, demin de dediğim gibi Cumhurbaşkanınız Gül, benim iyi bir arkadaşım ve pek çok İsrailli de Türkiye'ye iyi ve stratejik bir dost olarak bakıyor" diye konuşan Şalom, her yıl binlerce İsraillinin, Türkiye'de bulunmaktan hoşlandıklarını ve Türklerin misafirperverliliğini sevdiklerini için Türkiye'ye turist olarak gittiklerini söyledi. "Maalesef son birkaç ay cesaret verici olmadı" diye konuşan Şalom, Türkiye'nin stratejik bir karar vermesi gerektiğini, ya ılımlı Müslüman dünyasının üyesi olmaya devam edeceğini ya da daha radikal bir yola gireceğini, ama inancının Türkiye'nin bu ikinci yolu istemediği yönünde olduğunu belirtti. Şalom, kısa süre içinde iki ülke arasındaki zorlukları yenmede çıkış yollarının bulunacağına inandığını da kaydetti. AA 2009-10-24 02:30:18 yahudiden icazet al desdek al öneri al onun planlarını uygula numaradan toplum önünde haşla yemedik yemiyoruz gargara bile etmiyoruz hadi başka kapıya bizim yahudilerle bir alıp veremedigimiz yok israili yönetenler ve siyonist ırkçı katil zalim ve şımarık yahudileride asla unutmadık unutmayacagız unutturmayacagız zulümle abad olanın ahiri berbat olur ve günleri sabırla ve sabırsızlıkla bekliyoruz SÜLEYMAN ÖRNEKCİ 2009-10-24 02:20:39 İsrail katliamlarını durdurmadıkca asla eski haline dönmesini istemiyorum. Zaten şu andaki ilişkiler bile çok fazla ileri düzeyde. Yeter artık durdurun şu israil'i. Yoksa verdiğim ve önayak olduğum oyları haram edeceğim iktidara. İsrail'le ilişkiler Normal bir devlet gibi ve zülüm yapmasına engel olacak düzeyde olmalı... MUSTAFA KAHRAMAN 2009-10-24 01:58:39 Birileri 2004 te dünyanın en büyük mason locasından Yüksek cesaret ödülü aldı..Bu ödül şimdiye kadar 10 kişiye verildi.Ama bu 10 kişiden Yahudi biri müslüman.Bilin bakalım bu Müslüman zatı muhterem kim.BKZ:(Anti Deformation Launge) Abraham Foxman M.Borahan Bilen 2009-10-24 01:43:58 israil de kapımıza dayandı ya..gerçekten yeni dünya düzeni kuruluyor.bu düzende Türkiye lider ülke inşallah.ülkemiz halkı biraz daha sabırlı olmalı ve şevkle kurulacak olan Türk İslam Birliğinin güzelliği ile müjdeleşmelidir. sercan gün 2009-10-24 01:00:18 geçen çıkmış yahudinin biri tv'ye. yok efendim türkiyede islamcı medya ve cemaatler anti-semitizmi körüklüyormuş. yok bunlar hoş değilmiş, iyi olan yahudilerede düşmanlık gösteriliyormuş falan falan. yahu sen adam ol kimse yahudi karşıtı olmaz. nerde hani iyiler. bizde yok demiyoruz ama neden zulme mani olmuyorlar. sen terör devleti olursan tabiki karşı çıkacaz. kimse türkiyede yaşayan ve hinlik yapmayan yahudilere bişey demiyor. insanca davran ki insan muamelesi gör. dostluk muş pehh. hadi oradan.. ömer özgül 2009-10-24 00:55:43 Türkiye eski Türkiye ve idare edenler eski kuklalar değil değil mi? Şunu artık kafatasçı hastalıklı kafana sok küçük şeytan. Türkiye Cumhuriyetini Recep Tayyip Erdoğan İsimli bir Adam gibi Adam idare ediyor eski çoban masoncukları hak ile yeksan oldu gitti gel öp bakiim Tayyip Babanın elini gidinin kendini beğenmiş ükela şeytancıkları siziiiiii.... Mehmet YAZICI 2009-10-24 00:24:29 bölgede israil bize mecbur.. abd yavaş yavaş israil ile arayı soğutuyor..avrupa ülkeleri zaten israilden nefret ediyor.. müslüman dünyası ile bir tek türkiye ile diyalog halindeler.. bölgede bir tek türkiye üzerinden dünya ile iletişim sağlıyorlar.. biz ne yaparsak yapalım bize mecburlar.. ama daha önceki liderlerimiz bunu göremedi başbakan gördü.. ülkenin kıymeti özellikle enerji anlaşmalarıyla daha da artınca rahat rahat israil hakkında eleştiri yapmaya başladı yalçın ermiş 2009-10-23 22:42:59 Siz de "radikal yolu" terkedip, gecmiste kac kere soz verdiginiz gibi.. tutuklamalara, kontrol noktasi iskencelerine, duvarlar ormeye, katliamlara, isgali genisletmeye, yeni yerlesim yerleri yapmaya son verip, "ilimli" olsaniz! mevhibe inal 2009-10-23 22:23:24 ülkelerle diplomat ilişkiler iyidir zarar olmaz ilişkilerin devam etmesi güzel haber hasan tokgöz 2009-10-23 22:07:08 eskiye dönemeyiz cünki eskiden sizin önünüzde titreyen ,sizi alkislayan ,yaptiklariniza göz yuman isbirlikcileriniz yok cünki.size davos ta katilsiniz diyen,milletim istemedigi icin beraber tatbikat yapmayacagim diyebilen,bu degerli milletin degerli bir basbakani var.biz bize yeteriz ah birde birlik olsak talha sentürk 2009-10-23 21:54:59 Ey İsrail sömürdüğün yeter, bozuk Heronlara Trilyonlarımızı aldın. Bir türlü teslim etmedin. Ermeni, Pkk, Ege sorunlarını çıkardın, gizlice destekledin, bizi arkadan vurdun. Sürekli masum Müslümanlara saldırdın. Çoluk çocuk acımadın, yapmadığın kalmadı, bizden daha ne istiyorsun? garip yolcu 2009-10-23 21:54:36 ABD Israili kullaniyor koskoca arap dunyasi birlesmesin diye bu Israili besliyor ABD arap duyasindaki pertolu rahatlikla somurebilmesi icin arap dunyasinin kucuk kucuk ulkelere ayrilmis olmasi hatta aralarinda kavga etmeleri bile iyi (ABD icin) ki ABD kurtarici olsun ,kurtariciligin fiyati olarak ta petrolllerirahatlikla somurmek hele Sudi Arabistandan.bunun icin kazin gelecei yerden tavugu Israilden esirgemiyor,gin gelir Israil ozelligini yitirirse araplarin eline birakacak Israili, metin mustafa 2009-10-23 21:40:34 israil zayıf zamanında erkeklik yapmakla hata ettiğini anladı. yeniden türkiyeyi yanında görmek için bükemediği bileği öpmektedir. Ermeni soykırım iddiasını kullanma kartı israilin elinden alınmalıdır. bunu kullanarak bizimle sağlıklı ilişki kuramayacağını öğrenmelidir. ozon onur 2009-10-23 21:35:40 Bence dönmeyelim onların güzel günlerine. Ben hep şu İSrail ile Türkiyenin arasının a��ılması için dua ediyorum. İsrail ile Türkiyenin iyi ilişkiler!!! içinde olmasını kınıyorum. İyi ilişkiler içinde olmamız gereken onlar değil. semra 2009-10-23 21:29:23 hadi eski günler derken ne kadar eski günlere yani filistin kanı emdiğiniz düne mi ıraklı kanı emdiğiniz önce ki güne pkk aracılığı ile türk kanı emdiğiniz güne mi yani hangi müslüman ülke kanını emdiğiniz eski günlere sizin her mesajınız sıcak olsa ne olur kendi peygamberine ihanet eden lanetlenmiş kavim ama size gerçek bir OSMANLI sözü söyleyeyim mi NUSH İLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDİR TEKDİR İLE USLANMAYANIN HAKKI KÖTEKTİR. Zİya PAŞA (Terkib-i bend) yahya58 2009-10-23 21:21:22 Dik durusun semeresini bir kez daha aldik! Basbakani kutluluyorum, aldigi her karar gibi bu kararda cok yerindeydi. Yavuzsultan 2009-10-23 21:17:51 gazzede insanlık dramı yaşansın sen eski günlere dönelim de çocuk katili israil gazzeden elini çekmelisin metin devran + + + + 612872 + Türkiye'de ilk ölüm + Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, zatürre teşhisiyle Ankara'da bir hastanede takip ve tedavisi sürdürülen 29 yaşındaki bir yurttaşın, solunum yetmezliği sebebiyle hayatını kaybettiği, bu yurttaştan alınan numunelerde de pandemik A(H1N1) virüsü tespit edildiği bildirildi. Sağlık Bakanlığı açıklaması şöyle: "Pnömoni (zatürre) teşhisiyle Ankara'daki bir hastanemizde takip ve tedavisi sürdürülen 29 yaşındaki bir yurttaşımız, gelişen ani solunum yetmezliği sebebiyle maalesef hayatını kaybetmiştir. Alınan numunelerde pandemik A(H1N1) virüsü tespit edilmiştir. Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan bu vaka ülkemizdeki pandemik A(H1N1) sebebiyle kaybettiğimiz ilk kişidir. 24 Ekim 2009 saat 20.00 itibariyle ülkemizde pandemik A(H1N1) toplam vaka sayısı 958'e ulaşmıştır. yurttaşlarımızın korunma tedbirlerine özenle riayet etmesi, grip belirtileri olan çocukların okul ve dershaneye gönderilmemesi, hastalık belirtisi olanların evlerinde istiharet etmeleri gerekmektedir. Ancak, genel durumda kötüleşme, solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bunaklığı, günden fazla süren ateş, ciddi ve sürekli kusması olan vakaların beklemenden doktora müracaatları büyük önem taşımaktadır. Gelişmeler kamuoyu ile paylaşılmaya devam edecektir." Öte yandan ölen kişinin temizlik işçisi olduğu öğrenildi. 24 Ekim 2009 + + + + 611767 + Rotayı kaptanlar belirliyor + İHSAN ÖKSÜZ Rotayı kaptanlar belirliyor İlgili haberler Derbi ligin en iyi iki oyuncusu olarak gösterilen Arda ve Alex'i de karşı karşıya getirecek. Biri asist kralı, diğeri takımının adeta beyni. İstatistiklere bakıldığında iki yıldızın birbirlerine üstünlük sağladığı yönler göze çarpıyor. Bu sezon Arda asist yaparken Alex'in gol pası bulunuyor. İki oyuncu da bu sezon 3'er gol attı. Bu maçlarda takımları kazandı. Arda, kaleye çektiği 22 şutta 11 isabet sağlarken Alex ise 17 şutun 10'unda çerçeveyi bulabildi. Arda, Süper Lig'de Galatasaray ve Manisaspor formalarıyla 110 maça çıktı. Alex ise Arda'nın sahaya çıktığı maç sayısından fazla gol attı ve asist yaptı. (86 gol, 74 asist) Arda, yüzde 74 isabetli pas verirken yüzde 42 oranında da isabetli orta yaptı. Alex ise yüzde 70 isabetli pas ile oynarken ortalarında yüzde 40 başarı sağladı. Ayrıca Arda maç başına 50.44 pas verirken Alex maç başına 39.14 paslaşma oranı tutturdu. 24.10.2009 SPOR + + + + 612878 + Başbakan Erdoğan: TSK bu lekeyi kabullenemez + Erdoğan, orijinali ortaya çıkan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' belgesi konusunda bundan sonraki sürecin yargının konusu olduğunu ifade eden, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) bu lekeyi kabullenmeyeceğini vurguladı. Başbakan Erdoğan, terör örgütünün Avrupa'daki üyelerinin dönüşü sürecinin Habur'da yaşananlardan dolayı şimdilik durdurulduğunu ifade etti. Dört bakan, milletvekilleri ve işadamlarından oluşan bir heyetle Pakistan'a giden Erdoğan, uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Başbakan Erdoğan, aralarında PKK'lılarında bulunduğu 34 kişinin gelişi sırasında yaşananların güven bunalımı oluşturduğunu ve aynı görüntülerin İstanbul'da da tekrarlanmasının yol açacağı sonuçları göz önüne alarak sürece ara verdiklerini kaydetti. "Bir tarafı yaparken, başka bir tarafı yıkma hakkımız olamaz." diyen Erdoğan, gelişmeleri değerlendirildikten sonra Pakistan dönüşü bir karar vereceklerini söyledi. Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle; 'İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI' BELGESİ "Biz kuvvetler ayrılığı ilkesine göre hareket ediyoruz. Bu süreç ağırlıklı olarak yargının elinde. İsmi açıklanmayan bir subayın mektubuyla ortaya çıkan son gelişmeler ilginç. İmzanın ıslak olduğu ve Adli Tıp raporuna göre elin ürünü olduğu kanaatine varılıyor. Bundan sonraki süreç, savcı ile mahkemenin arasındaki iş. Biz bu tür olayların sonuna kadar takipçisi olacağız. Türkiye Cumhuriyeti'ni bu tür olaylarla mahkûm etmemek gerekir. Kurumların da lekelenmesine izin vermemeliyiz. Yürütme olarak bize düşen bir görev olursa gereğini yaparız. Kaldı ki Türk Silahlı Kuvvetleri de böyle bir lekeyi kabullenmez." PKK'LILARIN DÖNÜŞÜNDE YAŞANANLAR "Malum son gelişmeler, 34 kişinin gelişi sırasında yaşananlar, karşılamalar? Kendileriyle koordinatör bakanımın görüşmesine rağmen gerçekleşmiş olması, güven bunalımı doğurdu. Beni ziyarete geldiklerinde Ahmet Bey (Türk) ve arkadaşlarına özellikle söyledim: Bu projeyi devlet projesi olarak görüyoruz. Muhatabı millettir. İllegal örgüt veya kişilerle müzakere etmemiz söz konusu olamaz. Legal örgüt ve kişilerle görüşürüz." "BİR TARAFI YAPARKEN DİĞER TARAFI YIKAMAYIZ" "Son 34 kişinin gelmesi Milli Birlik Projesi'nin, demokratik açılımın önemli bir adımıdır. Israrla kendilerine söylememize rağmen maalesef arzu edilmeyen durumlar ortaya çıktı. Bu karşılama, usul, Diyarbakır'daki süreç bundan sonra daha dikkatli olmamızı gerektiriyor. Bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkma hakkımız yoktur. AVRUPA'DAN DÖNÜŞE MOLA "Eve dönüşler için dağ, Mahmur ve Avrupa diye zemin düşünüyoruz. + + + + 612651 + yaşındaki kıza taciz iddiası + yaşındaki kıza taciz iddiasıLatif SANSÜR/KUŞADASI (Aydın), AYDIN'ın İlçesi'nde, ilköğretim öğrencisi yaşındaki A.T.'ye, cinsel tacizde bulunduğu ileri sürülen 17 yaşındaki Y.A. gözaltına alındı. Kahramanlar Caddesi'ndeki bir çanta satış mağazasında çalışan Y.A., iddiaya göre, dün akşam saatlerinde A.T.'ye işyerinin arka bölümünde cinsel tacizde bulundu. Y.A., daha sonra küçük kıza olanları kimseye anlatmamasını isteyerek serbest bıraktı. A.T., dükkanın üst kattındaki evlerine çıktı. Ailesi kızınların elbisesindeki ıslaklığın sperm lekesi olduğunu farketti. Ailesinin sıkıştırması üzerine A.T., Y.A.'nın kendisine cinsel tacizde bulunduğunu anlattı. Bunun üzerine ailesi, durumu polise bildirdi. Polis, Y.A.'yı gözaltına aldı. Y.A., polisteki ifadesinde suçunu itiraf etti. İfadesine başvurulan A.T. ise Kuşadası Devlet Hastanesi'ndeki sağlık muayenesinin ardından tekrar ailesine teslim edildi. Y.A.'nın işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği bildirildi. . + + + + 612322 + Simit Bagel'a meydan okuyor + Simit Bagel'a meydan okuyor ANKA Giriş Saati 24.10.2009 12:50 Güncelleme 24.10.2009 12:52 Amerikalıların sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi olarak adlandırdıkları, Bagel'a rakip Türk simidi oldu. ABD'nin ünlü dergisi New York Magazine bu haftaki sayısında, New York'ta Manhattan'da satılmaya başlayan Türk simidinin artık Bagel'a meydan okuduğunu yazdı. New York Magazine, Bagel'ın artık ciddi bir rakibi olduğunu belirterek, "Türk Simidi artık Manhattan'da,New York'ta simge haline gelmiş Bagel üreticileri kendilerini kollayıp artık daha dikkatli olmak zorunda diye yazdı. Dergi, Tarihi Güllüoğlu'nun Manhattan'da şube açmasının ardından Amerikalıların Türk simidi ile tanıştıklarını belirterek, Türk simidinin tadının, Amerikalıların çok sevdiği Bagel ve Pretzel arasında bir tadı olduğunu yazdı. Dergi, okuyucularına, Türklerin Bagel'a meydan okuyan simidini tatmak ve Türk usulü simit-çay keyfini yaşamak için Güllüoğlu'na uğrayın çağrısı yaptı. BAGEL NEDİR? Bagel'ın ilk kez Polonya'da ortaya çıktığı tahmin ediliyor. Polonyalı göçmenlerin ABD'ye ayak basmasının ardından ülkeye tanıştırdıkları Bagel'ın tadı kısa sürede tüm ülkede yayıldı. Önceleri Musevilerin açması olarak tanınan Bagel, daha sonra ABD ve Kanada'da yaygınlaştı. Başta New York ve Kaliforniya eyaletlerinde olmak üzere çok tüketilen Bagel, kısa sürede tüm ülkenin ortak damak tadlarından biri oldu. ABD'lilerin Bagel'ı çok sevmesiyle, pazar çok büyüdü ve Bagel tüketimi milyar dolarlarla ifade edilmeye başlandı, yüzlerce firma ülkede dondurulmuşundan, fırından anında sıcak servisi yapılan Bagel franchise zincirlerine kadar yatırım yaptı. Bagel, maya, un, şeker, tuz ve sudan yapılan bir çeşit açma olarak tanımlanıyor. Bagel'ın susamlı, çörekotlu, sarmısaklı, soğanlı, haşhaşlı çeşitleri ve Türkiye'deki simit saraylarına benzeyen işletmelerde, ortadan ikiye kesilip ısıtılarak satılıyor. En yaygın olanı da tereyağlı ve içinde krem peynir olanı. İngiltere'de ise Bagel, içine biftek, tavuk ve ya ton balığı konularak sandviç olarak yeniliyor. Bagel'in dünyadaki benzerleri, Türkiye'de açma ve simit, Rusya'da bublik ve sushki, Çin'de Naan, Avusturya'da Beugel olarak adlandırılıyor. + + + + 612336 + Şanlıurfa'da akraba kavgası: 25 yaralı + Şanlıurfa'da akraba kavgası: 25 yaralı AA Giriş Saati 24.10.2009 11:53 Güncelleme 24.10.2009 11:54 Şanlıurfa'da akraba oldukları belirtilen iki ailenin fertleri arasında çıkan taş, sopa ve bıçakların kullanıldığı kavgada 25 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, merkeze bağlı Örencik köyünde eski muhtar ile yeni muhtarın yakınları arasında dün ''bir evrağın imzalanması'' nedeniyle tartışma yaşandı. Köyde kavga eden iki grup, diğer akrabaları tarafından barıştırıldı. Sabah saatlerinde Bamyasuyu Mahallesi Cumhuriyet Caddesi'nde bir kahvehanede karşılaşan taraflar yeniden tartıştı. Kavgaya dönüşen olayda birbirlerine taş, sopa ve bıçaklarla saldıran grupta bulunan Adem, Mehmet, Yahya, Bakır, Cengiz, Ali, Muhittin, Mahmut, Musa, Ömer, İsa, Sedat ve Hüseyin K. ile adları henüz öğrenilemeyen 12 kişi yaralandı. Olay yerine çağrılan polis ekiplerince yatıştırılan olayın ardından ambulanslar ve özel araçlarla hastanelere kaldırılan yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Polis ekipleri, aralarında tedavisi tamamlanan yaralılardan bir kısmının da bulunduğu 20 kişiyi gözaltına aldı. Bu arada kavganın yaşandığı bölgede bir minibüs ile bazı iş yerlerinin camları hasar gördü. Soruşturma sürdürülüyor. + + + + 611985 + İsrail, İran nükleerinden endişe duyuyor + İsrail'in Bölgesel İşbirliği ve Kalkınma Bakanı da olan Şalom, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile görüşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Genel Sekreter Ban ile İran'ın nükleer programı, Lübnan ve İsrail-Filistin meselesini görüştüklerini belirtti. Şalom ''Genel Sekretere, İran'ın uluslararası toplumun iyi niyetini, asıl amacı olan nükleer güç olma ve Orta Doğu'da rejimleri değiştirmeye çalışma hedeflerine ulaşmayı sürdürmek için kullanmasından derin endişe duyduğumuzu söyledik'' dedi. ''Biz İran'ın hiçbir zaman nükleer güç olma hedefinden vazgeçmeyeceğine inanıyoruz'' diye konuşan Şalom, ''Gerçek niyetlerini geçmişte sakladılar, bunu gelecekte de yapacaklar. Biz İran'ın denetim olmamasından yararlanarak nükleer gücünü geliştirmeye devam etmesi olasılığından çok endişe duyuyoruz'' dedi. ''İsrail'in Orta Doğu'yu nükleer silahlardan arındırılmış bölge yapılması hedefine'' onay verip vermeyeceğinin sorulması üzerine ise ''şu anda bizi öldürmeye çalışanlardan kendimizi korumak zorunda olduğumuz bir durumdayız, eğer İran nükleer güç olma hedefinden vazgeçerse bu bölgeye istikrar getirecektir'' diyen Şalom, bu durumdan en çok endişe eden ülkelerin arasında Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Türkiye'nin geldiğini belirtti. Şalom İran'ı, bölgede ılımlı Arap ülkelerinin rejimlerini zayıflatmaya çalışmakla da suçladı. AA + + + + 612454 + Adıyaman'da trafik kazası: ölü + Adıyaman'ın Kahta ilçesinde meydana gelen trafik kazasında 5'i kadın kişi öldü. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Tahsin Yakut yönetimindeki 31 LP 998 plakalı otomobil, ilçeye bağlı Menzil yol ayrımında, Mehmet Nafiz Topal'ın kullandığı 63 AT 185 plakalı kamyonla çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle otomobil ve kamyon şarampole yuvarlandı. Kazada, otomobil sürücü Yakut ile aynı araçta bulunan Fatma, Emine ve Remziye Yakut olay yerinde yaşamını yitirdi. Ölen diğer iki kadının kimliğinin belirlenmesine çalışılıyor. Kazada ölenlerin ilçeye bağlı Harun köyünde oturdukları ve Menzil'e gittikleri öğrenildi. Bu arada, Adıyaman Valisi Ramazan Sodan ve Kahta Kaymakamı Coşkun Açık, kaza yerine gelerek incelemelerde bulundu. Cesetler otopsi için Kahta Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. AA + + + + 612047 + Taraf gazetesi NTV'den özür diledi + NTV ile Taraf gazetesi arasındaki haber krizi sona erdi. Taraf gazetesi, "NTV, Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterini cep telefonuyla arayarak düşürdü" şeklindeki haberi için hem NTV'den hem de okurlarından özür diledi. İddiaların gerçek dışılığı, telefon kayıtlarından ortaya çıktı. Gazete, "Telekomünikasyon İdaresi Başkanlığı'nın kayıtlarının yanlış olduğunu" yazdı. gazetenin kullandığı belge ile dün yanıt verdi. Bu belge, NTV'nin Muhsin Yazıcıoğlu'nu taraf'ın iddia ettiği gibi 14.34'te yani 'kazadan önce' değil saat 16.34'da aradığını gösteriyordu. Çünkü Taraf gazetesinin elinde bulunan kayıtlar Greenwich'e göre ayarlanan GMT'ye göreydi. Türkiye saati ile GMT arasında saat fark var. NTV'ye göre, Taraf gazetesi GMT saatini yok sayarak NTV'yi suikastle suçladı. Ve bugün Taraf gazetesi hatasını kabul etti, NTV'den özür diledi: "Hiç mızıkçılık yapmayacağız. Haksız olduğumuzu anladığımız anda bunu hemen söyleriz. NTV'den ve okurlarımızdan özür dileriz." Ahmet Altan Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Taraf gazetesi, Telekomünikasyon İdaresi Başkanlığı'nın kazayı araştıran savcılara gönderdiği kayıtlardan yola çıkılarak haberin yapıldığını ancak bu kayıtların yanlış olduğunu yazdı. Haberde, Telekomünikasyon İdaresi Başkanı Fethi Şimşek'in de "Taraf'ın haberi üzerine hatamızı fark ettik. NTV'nin kayıtları GMT üzerinden tutulmuş biz ise türkiye saati ile kaydetmişiz" diyerek NTV'nin açıklamasını doğruladığı belirtildi, "NTV haklı, biz haksızız. Yazıcıoğlu'nun helikopter kazası öncesi NTV tarafından arandığı doğru değil. Aramalar kazadan sonra" denildi. Haberde NTV'nin dün sitesinde kullandığı logoya da yer verildi, "NTV Taraf'la dalga geçti. Haklıydı" denildi. + + + + 612028 + Asil mi, yedek mi? + Ligde ve Avrupa kupalarında oynadığı kısıtlı sürelerde attığı birbirinden güzel 12 golle, yeni sezonda fırtına gibi esen Shabani Nonda, teknik direktör Frank Rijkaard’ın tatlı belası oldu. Fildişili yıldız Abdulkader Keita ile iyi bir ikili olan ve birlikte oynadıklarımaçları boş geçmeyen Nonda, Dinamo Bükreş karşısında da attığı golle “Formayı geri vermem”mesajını gönderdi. Kadıköy’de oynanacak Fenerbahçe derbisi öncesinde Nonda’nın bu performansı ile iyice kafası karışan Hollandalı teknik adam, Pazar gecesi oynanacak kritik mücadelede, Bükreş maçında kulübeye çekerek dinlenmesini sağladığı Baros’umu yoksa Nonda’yı mı oynatacağı konusunda kararsız kaldı. KARAR ANI YARIN Teknik direktör Frank Rijkaard, “Nonda’nın performansı tabii ki beni çok mutlu ediyor. Nonda ve Keita’nın iyi anlaştıklarını ben de görüyorum. Fenerbahçe derbisinde kimin oynayacağına karar verebilmek için az da olsa bir zamanımız var. Bu durum, bizim ne kadar kaliteli ve alternatifli bir kadroya sahip olduğumuzu gösterir. Bu avantajı en iyi şekilde değerlendireceğiz” diye konuştu. Birlikte oynamadılar Rijkaard’ın niyeti Dinamo Bükreş karşılaşmasında dinlendirdiği Baros’u derbi maçına çıkarmaktı. Ancak Nonda’nın sergilediği yüksek performansı da karşılıksız bırakmak istemeyen Hollandalı teknik adam, “Hangisini kesersem onu küstürmüş olacağım” düşüncesiyle bir hayli rahatsızlık yaşıyor. Her oyuncusunun da kaliteli golcüler olduğunu sık sık dile getiren Rijkaard, sezon başından bu yana sisteminden asla taviz vermeyerek golcüyü aynı anda sahaya sürmedi. + + + + 612465 + Cumhurbaşkanı Gül Sırbistan'a gidiyor + Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, 1986 yılından bu yana bir Türk Cumhurbaşkanı'nın Belgrad'a yapacağı bu ilk resmi ziyaret, Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin tüm boyutlarıyla gözden geçirilmesine ve iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve çok taraflı güncel meseleler hakkında görüş teatisinde bulunulmasına vesile teşkil edecek. Cumhurbaşkanı Gül'ün Sırbistan ziyaretinin, ikili ilişkilerde son dönemde yakalanan ivmenin artarak sürmesi ve her alanda mevcut iş birliğine derinlik ve zenginlik kazandırılması bakımından önemli bir fırsat oluşturacağı bildirilen açıklamada, Türkiye'nin, Sırbistan'ı Balkanlar'ın anahtar ülkelerinden biri ve bölgenin istikrarı bakımından önde gelen bir aktör olarak gördüğü belirtildi. Açıklamada, "Bu itibarla, ziyaret sırasında yapılacak görüşmelerde, Balkanlar'ın huzuru, istikrarı ve refahı istikametinde ortak hareket etme imkanları da ele alınacaktır" bilgisi yer aldı. Açıklamada, ziyaretin ayrıca, iki ülkenin siyasi ilişkilerindeki gelişmenin, ekonomik ve ticari iş birliğine teşmili açısından da önem taşıdığına dikkat çekilerek, "Sayın Cumhurbaşkanımıza eşlik edecek heyette, ekonomik iş birliğimizi geliştirmek ve özellikle yatırım imkanlarını yerinde değerlendirmek üzere iş adamlarımız da yer alacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Sayın Tadiç, bu vesileyle her iki ülkeden iş adamlarının katılımıyla düzenlenecek Türk-Sırp İş Konseyi Toplantısı'na birlikte iştirak edeceklerdir" denildi. Ziyaret sırasında ayrıca, ikili ekonomik ilişkilerin hukuki boyutunu güçlendirmek amacıyla çeşitli anlaşmaların da imzalanacağı bildirildi. + + + + 612014 + Saksı içinde dişi Hint keneviri + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Saksı içinde dişi Hint keneviri İZMİR İzmir'in Konak ilçesinde bir eve baskın düzenleyen polis, saksılar içinde 12 kök dişi Hint keneviri ele geçirdi. Ev sahibi Perihan S.E.'nin (41) yakalanmasına çalışılıyor. Kadifekale semti, 1000/3 Sokak 14 numaradaki bulunan evde, saksılar içinde hint keneviri yetiştirildiği ihbarını alan polis ekipleri hemen harekete geçti. Mahkemeden çıkarılan arama kararıyla söz konusu adrese baskın düzenleyen polis, evin içindeki saksılarda 12 kök dişi Hint keneviri bitkisi ele geçirdi. Ev sahibi kadının yakalanması için çalışma başlatıldı. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612612 + Adıyaman'da feci kaza + Edinilen bilgiye göre, Kahta istikametinden Menzil köyü istikametine giden 31 LP 998 plakalı otomobil ile karşı yönden gelen 63 AT 185 plakalı kamyon çarpıştı. Kamyonun altına giren otomobilde bulunan 5'i bayan, 1'i erkek toplam kişi hayatını kaybetti. Cesetler, Sivil Savunma ekipleri tarafından otomobilden çıkartılmaya çalışılırken, Vali Ramazan Sodan kaza sonrası olay yerine gelerek, bilgi aldı. Kaza yerinde çok sayıda ambulans hazır bekletiliyor. Kazayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. + + + + 612565 + 10 NUMARA OLSUN! + Turkcell Süper Lig'in 10. haftası muhteşem bir maça sahne olacak. UEFA Avrupa Ligi'nden moralli dönen Türk futbolunun iki devi Fenerbahçe ile Galatasaray, yarın akşam puan mücadelesi verecek. Müthiş mücadelenin adresi ise Şükrü Saracoğlu Stadı... 'Bir ipte iki cambaz' misali ezeli rakipler, ligde 195 gün sonra kozlarını paylaşıyor. F.Bahçe, 50 bin taraftarı önünde galip gelerek psikolojik üstünlüğe devam etmek ve liderliğini perçinlemek istiyor. G.Saray ise 1999-2000 sezonunda sonra puan sevinci yaşayamadığı Kadıköy'de bu defa gülmeyi ve liderlik koltuğuna oturmayı hedefliyor. Müthiş maç iki takımın teknik direktörleri açısından da büyük önem taşıyor. Zaman zaman sert eleştirilere maruz kalan Frank Rijkaard, kendisi hakkındaki soru işaretlerine son vermek için kazanmak zorunda olduğunun bilincinde. Christoph Daum ise takımı kazansa bile güzel futbol izleyememekten şikayet eden sarı-lacivertli taraftarlarla barışma yolunun galibiyetten geçtiğinin farkında. Sarı-kırmızılı takımda takımla çalışmayan Emre Aşık'tan başka eksik bulunmuyor. Sarı-lacivertli ekipte ise sakatlıkları nedeniyle Steaua Bükreş'e karşı forma giyemeyen Alex ve Güiza'nın derbide oynayacağı öğrenildi. Şükrü Saracoğlu Stadı'nda saat 20:00 başlayacak dev maçı hakem Bünyemin Gezer yönetecek. Gezer'in yardımcılıklarını Serkan Gençerler ve Tarık Ongun yapacak. Karşılaşmanın dördüncü hakemi ise Aytekin Durmaz. FENERBAHÇE-GALATASARAY Stat: Şükrü Saracoğlu Hakemler: Bünyemin Gezer, Serkan Gençerler, Tarık Ongun Saat: 20:00 Fenerbahçe: Volkan, Gökhan Gönül, Lugano, Bilica, Carlos, Emre, Cristian, Kazım, Dos Santos, Alex, Güiza (Semih) Galatasaray: Leo Franco, Sabri, Servet, Gökhan Zan, Hakan Balta, Mustafa Sarp (Mehmet Topal), Ayhan, Kewell (Elano), Keita, Arda, Baros + + + + 612954 + YAŞ kararlarının AİHM'den dönüş nedeni + Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen, AİHM'nin, din ve vicdan özgürlüğü bakımından gerekli vecibelerin yerine getirilmesinde engel olunmadığı ve bu kararlar disiplin kararları olduğu gerekçesiyle YAŞ karalarıyla ilgili başvuruları kabul etmediğini bildirdi. Türkiye Barolar Birliği'nin (TTB) 40. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında Denizli Barosu'nun evsahipliğinde düzenlenen Pamukkale İnsan Hakları Sempozyumu'nun 2. gününde ''Adil Yargılanma Hakkı'' konulu bir sunum gerçekleştirildi. Türmen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin, sözleşmenin en genel ve en kapsamlı maddesi olduğunu belirterek, ''Aynı zamanda mahkemeye gelen davaların en fazla yoğunlaştığı madde. Türkiye hakkında belki de en çok ihlal çıkan maddelerden bir tanesi'' dedi. Söz konusu maddede kastedilen şeyin yargılama sürecinde adaletin sağlanması olduğunu ifade eden Türmen, şöyle devam etti: ''Yani adaleti sağlamak için ne gibi güvenceler olmalıdır ki, yargılama sonuçta adaletli bir yargılama olsun. Bir defa kapsamı çok geniş olduğu için bu maddenin içine ne girer ne girmez problemi var. Mahkemeyi bu çok meşgul eder. Yani maddenin içeriği kadar aslında 6. maddenin uygulanabilirliği problemi mahkemeyi meşgul eder. Mahkemenin yaptığı şudur. Yargılama sürecinin, yani iç yargılama sürecinin tümü ele alındığında adil yargılama var mı, sözleşmedeki güvenceler gerçekleşmiş mi gerçekleşmemiş mi? Buna bakar.'' AİHM'in, ulusal yargının yerine geçip karar veremeyeceğini, ulusal yargının kararını da ortadan kaldırmayacağını belirten Türmen, AİHM'in temyiz mahkemesi niteliğinde olmadığını kaydetti. AİHM'in kararların alınma sürecini gözönünde bulundurduğunu ifade eden Türmen, ''Türk davalarının pek çoğunda bu sorun ortaya çıkıyor. Türkiye'de avukatlar, sizin dışınızdaki avukatlar, zannediyorlar ki orası bir temyiz mahkemesidir ve Yarg��tay'dan tebliğnameyi alınca oraya koşarız ve bunu düzeltiriz. İnsan Hakları Mahkemesi kararı bozmaz'' diye konuştu. Kanıtların değerlendirilmesinde iddia ve savunma makamının eşit olması gerektiğini öne süren Türmen, hukuka aykırı elde edilen gizli dinleme gibi kanıtların Türkiye'de başka kanıtlarla desteklenmesi durumunda kabul edildiğini, AİHM'de ise 6. maddenin ihlaline yol açtığı kararının verildiğini bildirdi. ''6. maddede bir diğer güvence tanıklar'' diyen Türmen, ''Madde diyor ki iddia tanıkları sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağrılmasını ve dinlenmesini sağlamak istemek. Yani bu iki hak, tanıkların dinlenmesini istemek ve tanıklara soru sormak haklarını kapsıyor'' dedi. ''Gizli tanıklarla yani, sanığın yüzlerini görmeden, soru sorma imkanına sahip olmadan gizli tanıklarla mahkumiyet kararları verildiği takdirde bu Strasbourg bakımından çok açık bir ihlal teşkil edecektir'' diyen Türmen, ''Bu yapılıyorsa yani savunma hakkını gerçekleştirmek için başka tedbirler alınması gerekir. Mahkeme bunu yapacak mı? Meşhur Ergenekon davasında bunu göreceğiz tabii. Ya da yapıyor mu bilmiyorum. Gizli tanıkların ifadelerine dayanan bir dava bu'' diye konuştu. -YAŞ KARARLARI- Türmen, AİHM'e YAŞ kararlarıyla ilgili çok sayıda dava geldiğini, mahkemenin bunları reddettiğini söyledi. Ordudan ihraç davalarının iki aşama geçirdiğini dile getiren Türmen, ''Bazıları '9. maddenin ihlali vardır, yani din ve vicdan özgürlüğü zedelenmektedir. Ordu din ve vicdan özgürlüğünü ihlal etmektedir' dediler. AİHM bunları reddetti. Baktı ki ortada böyle birşey yok. 'İsteyen namazını kılıyor isteyen camiye gidiyor. Din ve vicdan özgürlüğü bakımından gerekli vecibelerin yerine getirilmesinde engel olunmamaktadır' dedi ve bunları reddetti'' dedi. TBB Yönetim Kurulu Üyesi Serhan Özbek de adil yargılanma hakkının, aynı zamanda hak aramanın da bir güvencesi olduğunu dile getirdi. Özbek, ''6. maddeye baktığımız zaman çok büyük bir çoğunluğu doğrudan doğruya savunma hakkıyla ilgilidir. Sonuç olarak çok genel anlamda söyleyebiliriz ki, adil yargılanma hakkına ilişkin aslında çok temel bir sorun yoktur'' diye konuştu. AA + + + + 611832 + Sokak çocukları Mozart'la tanışıyor + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Sokak çocukları Mozart'la tanışıyor İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hayata geçirdiği projeyle düne kadar sokaklarda boyayacak ayakkabı arayan ya da su satmaya çalışan çocuklar, yeniden okul sıralarına döndürülerek topluma yararlı bireyler haline getiriliyor İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Kayışdağı Darülaceze Müdürlüğü'nün AB desteğiyle ağustos ayı içerisinde hayata geçirdiği Sultanbeyli Çocuk ve Gençlik Merkezi'nde sokakta çalışan 20 çocuk eğitilmeye başlandı. Düne kadar sokaklarda boyayacak ayakkabı arayan, su ve mendil satmaya çalışan ve okullarından irtibatları kopmak üzere bulunan çocuklar artık yeni bir geleceğe yelken açtı. ÖNCE AİLE VE ÇOCUK İKNA EDİLİYOR Avrupa Birliği İç Göç Entegrasyonu Projesi kapsamında açılan merkezin hedef kitlesini sokakta çalışan ve okulla ilişkisi kesilmek üzere olan 7-18 yaş arasındaki çocuklar oluşturuyor. Çocukların tamamen sokağa alışarak buraları kendisine mekân edinip madde bağımlısı olmalarını engellemek amacıyla hayata geçirilen projede ailelerle yapılan birebir görüşmenin ardından ikna edilen çocuklar merkeze alınarak psikolojik yönden değerlendirmeye tabi tutuluyor. ETÜD, SPOR, MÜZİK VE RESİM GRUPLARINA KATILIYORLAR Psikolojik değerlendirmenin ardından etüt gruplarına katılarak okul derslerindeki eksikleri kapatılmaya başlanan çocukların daha sonra ilgi alanlarına göre spor, müzik ve resim gruplarına katılmaları sağlanıyor. SULTANBEYLİ'DE HEDEF 350 ÇOCUK İstanbul'da ilk kez Sultanbeyli'de hayata geçirilen projeyle ilk etapta 350 çocuğun sokaklardan alınarak yeniden kazanılması hedefleniyor. AB desteğiyle hayata geçirilen projeyi Sultanbeyli Belediyesi de destekliyor. MENDİLCİ ÇOCUK ARTIK MOZART'I ÖĞRENECEK Şimdiye kadar yakından görmedikleri gitar, çello, keman ve piyano gibi müzik aletlerini ilk kez Sultanbeyli Çocuk ve Gençlik Merkezi'nde gören çocuklar yakın zamanda Vivaldi, Beethoven, Mozart gibi bestecilerin eserlerini çalabilecek. “SU SATARKEN BİR AMCA 'MERKEZE SEN DE GEL' DEDİ” Merkezde eğitim alan çocuklardan 13 yaşındaki Mücahit A., ilköğretim okulu yedinci sınıf öğrencisi. Beş yıldır okul dışındaki zamanlarda sokaklarda, su, balon, çorap ve gül satan Mücahit, Ağrılı bir ailenin altı çocuğundan dördüncüsü. Babasının inşaat ustası olduğunu söyleyen Mücahit, “Sokakta su satarken, bir kalabalık gördüm. Kalabalığın arasına girip su satmaya başladım. sırada sonradan Sultanbeyli Belediye Başkanı olduğunu öğrendiğim bir adam, 'Satıcılığı bırakıp açılışını yaptığımız bu merkezde eğitim almak ister misin?' dedi. Ben de kabul ettim” diyor. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612812 + Hayatını kaybedenlerin kimlikleri + Edinilen bilgiye göre, ilçeye bağlı Menzil yol ayrımında meydana gelen trafik kazasında yaşamını yitiren kadınların Aslıhan Yakut ve Müjgan Alabaş olduğu tespit edildi. Yakut ve Alabaş'ın cenazeleri, otopsi için Kahta Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Tahsin Yakut yönetimindeki 31 LP 998 plakalı otomobil, Menzil yol ayrımında, Mehmet Nafiz Topal'ın kullandığı 63 AT 185 plakalı kamyonla çarpışmış; otomobil sürücüsü Yakut ile aynı araçtaki Fatma, Emine ve Remziye Yakut ve kimlikleri sonradan belirlenen Aslıhan Yakut ve Müjgan Alabaş olay yerinde yaşamını yitirmişti. Kazayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. + + + + 611786 + Dink davasında arbede yaşandı + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Dink davasında arbede yaşandı TRABZON Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinde ihmal ve görevi kötüye kullanma suçlarından yargılanan aralarında Trabzon İl Jandarma eski Alay Komutanı Ali Öz'ün de bulunduğu jandarma görevlisinin yargılanmasına dün devam edilirken, duruşma sonrası avukatlar arasında tartışma çıktı. Duruşmada jandarma istihbarat elemanlarına ilişkin yapılacak yargılamanın bu kişilerin güvenliği açısında gizli yapılmasına karar verilirken, basın mensupları dışarı çıkartıldı. Duruşma salonu çıkışında, Dink ailesi avukatlarından Fahri Belen'in basına bilgi verdiği sırada Albay Öz'ün avukatı Ali Sürmen, 'Şov yapmayın' diye seslendi. Avukat odasında tartışmanın büyümesi üzerine iki tarafın avukatları birbirlerini üzerine yürüdü. İtiş-kakış yaşanması üzerine odayı giren adliye görevlileri, tarafları güçlükle yatıştırdı. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612602 + Kılıçdaroğlu'dan Hükümete Eleştiri + Kılıçdaroğlu'dan Hükümete Eleştiri Yayına Giriş: 24.10.2009 16:55:28 Güncelleme: 24.10.2009 16:55:28 Demokratik açılım tartışmaları sürüyor... Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, bu süreçte hükümetin kontrolü elinden kaçırdığını iddia etti. Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir'de, Türkiye'nin bilinmeyen bir yol haritası ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti ve Birilerinin dayattığı açılımlar toplumda derin yaralar açmıştır"dedi Kemal Kılıçdaroğlu, "Başbakan kontrolü kaçırdı. Çünkü yol haritasını kendisi belirlemiyordu, başkalarının taşeronu olmak, olayları sağlıklı denetlemenin önündeki en ciddi engeldir" dedi. + + + + 611848 + Bana öyle bir cami yap ki + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Bana öyle bir cami yap ki Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çıkardığı envantere göre İstanbul'da tam bin 944 tane cami bulunuyor. Bu camilerin büyük çoğunluğu ise tarihi eser olma özelliği taşıyor. Yapımı oldukça eski olan bu mabetlerin bazılarının ismi, bazılarının ise inşa edilme öyküleri oldukça ilginç. Biz de bu hafta İstanbul'da bulunan bazı camilerin öykülerini araştırdık. İşte ilginç hikâyelerden birkaçı: AYSEL YAŞA ŞEMSİ PAŞA CAMİİ BU CAMİYE KUŞKONMAZ! Gerçek ismi Şemsi Paşa Camii olan ve Üsküdar sahilde bulunan camiinin ismine dair ilginç rivayetler aktarılıyor. Söylenenlere göre, camiye Kuşkonmaz denmesinin bir başka nedeni de Şemsi Paşa'nın kişiliğiyle ilgili. Fazlasıyla titiz bir kişi olan Şemsi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa ile rekabet halindeymiş. Zaman zaman şakayla karışık atışırlarmış. Şemsi Paşa bir gün Sokullu'ya, “Sokullu, camiini kuşlar pislemiş” diye takılınca, “Gökyüzüne açık olan her yer kuşların pislemesine müsaittir” cevabını almış. Paşa, cami yaptırmaya karar verince Sokullu'nun sözü aklına gelmiş. Mimar Sinan'a giderek, “Bana öyle bir yerde cami yap ki üzerine kuşlar pislemesin” demiş. Sinan, bütün camilerinde yaptığı gibi iyi bir araştırmadan sonra kuzey- güney rüzgârlarının kesiştiği bu noktayı bulmuş. Dalgaların kıyıya çarpmasıyla meydana gelen titreşimleri incelemiş ve camiyi burada yapmaya karar vermiş. YENİ CAMİİ 66 YILA 66 KUBBE Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan büyük camilerden biri olan Yeni Camii,Eminönü meydanında İstanbul siluetinin olmazsa olmazlarındandır. Bir İstanbul selâtin camisinin inşası ortalama, ilâ yıl arasında sürmesine rağmen, Yeni Cami'nin inşaatı tam 66 yıl sürmüş. Kubbelerinin sayısı, sanki bu duruma nazire yaparmışçasına 66'dır. KILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ DENİZ ÜZERİNE KURULAN TEK CAMİİ Kaptan-ı Derya tarafından 1580 yılında Mimar Sinan'a yaptırılan Kılıç Ali Paşa Camii denizin üzerine inşa edilmiş. Kılıç Ali Paşa, devrin padişahı 3. Murat'tan cami yaptırmak için yer ister. Padişah ise, “Sen deryaların serdarısın, gücün yetiyorsa derya üzerine bir cami yap” der. Bu duruma çok üzülen Kılıç Ali Paşa, Mimar Sinan'ı kendine mimar olarak tutar ve Tophane Rıhtımı'nın kenarına taş, toprak, moloz taşımaya başlar ve camiinin yapımına başlar. YILDIZ CAMİİ CAMİNİN PLANI PADİŞAHA AİT Son dönem Osmanlı cami mimarisinde benzeri olmayan bir örnek Yıldız Camii. Beşiktaş İlçesi'nde, Barbaros Bulvarı'nda Yıldız Sarayı yolu üzerindeki cami, 1885-1886 yılları arasında Sultan II. Abdülhamit tarafından Nikolaki Kalfa'ya yaptırılmş. Hamidiye ya da halk arasındaki adıyla Yıldız Camii”nin plânı 2. Abdülhamit tarafından çizilmiştir. Bu nedenle plânı bir padişah tarafından çizilen tek camidir. Camii, Peygamber efendimizin miraca yükseldiği mekân Mescid-i Aksa'ya benzemesi de dikkat çekicidir. Sultan II. Abdülhamid bu caminin ahşap kafeslerini de kendisi yapmıştır. AHİ ÇELEBİ CAMİİ İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin arkasında bulunur. Anlatılanlara göre Evliya Çelebi rüyasında kendisini Ahi Çelebi Camii'nde görür. Caminin içinde Hz. Muhammed'le karşılaşan Çelebi, heyecanlanarak “Şefaat ya Resulâllah” yerine yanlışlıkla “Seyahat ya Resulâllah” der. Ve büyük yolculuk başlar. SANKİ YEDİM CAMİİ SANKİ YEDİM EN GÜZEL ÖRNEK İstanbul Fatih'te Sinanağa Mahallesi'nde bulunan Sanki Yedim Camii'nin hikâyesi en az ismi kadar enteresan. Rivayete göre maddi durumu pek güçlü olmayan esnaf Keçeci Hayreddin, İstanbul'da yapılan selâtin camilerine çok özenmektedir ve bunlar gibi bir cami yaptırmak istiyordur. Fakat camiyi inşa etmek için paraya ihtiyaç vardır. Keçeci Hayreddin'de çözümü canı birşey yemek istediğinde yemeyip “sanki yedim” diyerek parasını bir kenara koymakta bulur. Biriktirdiği paralarla da Sanki Yedim Camii'ni yaptırır. LALELİ CAMİİ KENDİ ADIMA CAMİ YAPTIRDIM ADINI ŞEYHE KAPTIRDIM Laleli Camii padişah Üçüncü Mustafa tarafından yaptırılmış. Yaptırdığı hiçbir camiye adını vermeyen Sultan, Laleli Camii'ne adını vermeyi düşünmektedir. Caminin şekillendiği günlerde civarda yaşayan Laleli Baba'yı da ziyaret eder. Ziyaret esnasında aralarında tatsız bir konuşma geçer. Sultan, bu olaydan birkaç gün sonra rahatsızlanır. Hekimler derdine çare bulamayınca 3. Mustafa'nın aklı başına gelir. “Boşuna uğraşıyoruz, bu derdin ilâcı Laleli Baba'da” der ve yaşlı dervişin huzuruna koşup affını ister. İyileşince de ince bir espriyle, “Kendi adımıza bir cami yaptırdık, onu da şeyhe kaptırdık” der ve camiye onun ismini verir. MİHRİMAH SULTAN CAMİİ MİHRİMAH BEĞENSİN DİYE Biri, Üsküdar diğeri ise Edirnekapı'da kurulu olan camilerin öyküsü şöyle: “Sinan, Mihrimah Sultan'a plâtonik bir yakınlık duymaktadır. Bu nedenle iki caminin de yerini özenle seçmiş ve camileri, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir hesaplama ve estetik anlayışıyla inşa etmiştir. Bu hesaplama sonucuna göre, senede bir defa, güneş Edirnekapı'daki caminin tek minaresinin arkasından batarken, aynı anda Üsküdar'daki caminin iki minaresi arasından dolunay doğmaktadır. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 611780 + CHP'li başkandan tuhaf sözler + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER CHP'li başkandan tuhaf sözler İZMİR İzmir'in Ödemiş ilçesinin CHP'li Belediye Başkanı Bekir Keskin, canlı yayındaki sözleriyle herkesi şaşırttı. ÖRT adlı yerel bir televizyonda canlı yayınlanan programa katılan CHP'li Başkan Keskin, okul bahçelerini asfaltlamama sebebi sorulduğunda şöyle cevap verdi: “Ben CHP'nin belediye başkanıyım. Partimin çıkarları doğrultusunda hareket etmek zorundayım. Milli Eğitim Bakanlığı'nın yapması gereken işi yaparak, AK Parti iktidarına prim sağlayamam.” Yayından sonra sert tepkiler alan Keskin, söylediklerinin arkasında olduğunu ifade etti. “CHP'den değil de bağımsız belediye başkanı seçildiğimi mi söyleceğim ?” diyen Keskin, partisinin politikaları çerçevesinde çalıştığını tekrarladı. HALK KİMİN HALKI Keskin'e tepki gösteren AK Parti Ödemiş İlçe Başkanı Ali Hadim, bu sözleriyle halkın tercihine saygı duymadığını gösterdiğini söyledi. Hadim, “Ödemiş'te doğduk, Ödemiş'te yaşadık, çocuklarımız Ödemiş'te büyüyor. Halkımızı, partili partisiz demeden bütünüyle kucakladık. CHP'li başkan, talihsiz sözleriyle ilçeyi üzmüştür” dedi. MHP İlçe Başkanı Metin Kıllı da belediye başkanının, seçimden sonra tarafsız olması gerektiğini hatırlattı. Kıllı, “Belediye başkanı halkın başkanıdır. Bir partinin başkanı diye bir şey olamaz. Nereye ne yaparsa yapsın, Ödemiş'e mal edilmelidir” diye konuştu. DP İlçe Bilal Bahadır ise Keskin'i haksız bulduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Bir belediye başkanı, siyasi görüşü ne olursa olsun halkın başkanı olmak zorundadır.” 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612754 + Pamukova'da trafik kazası: ölü + Pamukova'da trafik kazası: ölü AA Giriş Saati 24.10.2009 17:07 Güncelleme 24.10.2009 17:08 Sakarya'nın Pamukova ilçesinde otomobille tırın çarpıştığı kazada kişi hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre, Adapazarı'ndan Bilecik yönüne giden Serdar Bağcı'nın (23) kullandığı 34 TJ 7196 plakalı otomobil, Mekece köyü yakınlarında, yol çalışması nedeniyle ulaşımın tek şeritten sağlandığı bölümde karşı yönden gelen İbrahim Diner (37) yönetimindeki 26 RK 999 plakalı şeker pancarı yüklü tırla çarpıştı. Kazada hurdaya dönen otomobilde bulunan sürücü Bağcı ile aynı araçta bulunan Aliye Keskin (24), Selcan Kılıç (23) ve Figen Nedime Öner (23) öldü. Araçtan güçlükle çıkarılan cesetler Pamukova Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Gözaltına alınan tır sürücüsünün jandarmaya verdiği ifadede otomobilin yolun tek şeride düştüğü bölümde hatalı sollama yaparak üzerine geldiğini söylediği öğrenildi. Kazada ölen kişilerin üzerinden İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne ait kimlikler çıktığı kaydedildi. + + + + 612025 + 10:35 Fashianable İstanbul defilesi göz kamaştırdı + Fashianable defilesi göz kamaştırdıİSTANBUL, DOLMABAHÇE Saray Meydanı’nda deniz üzerinde kurulan tonluk platform üzerinde gerçekleştirilen ‘Fashionable defilesine moda ve iş dünyasından yerli ve yabancı pek çok konuk büyük bir ilgi gösterdi. Defilede, Milano, moda haftalarının vazgeçilmez modelleri arasında yer alan Lily Donaldson ve Jessica Stam gibi ünlü top modeller podyuma çıktı. İki bölümden oluşan Roberto Cavalli Show’unun ilk bölümünde 2009-2010 sonbahar-kış koleksiyonu sergilendi. İkinci bölümde ise yıldızları ve top modellerinin kırmızı halılarda giydikleri Cavalli tasarımları sunuldu. Cavalli defileyle ilgili şunları söyledi: “Öncelikle buraya gelmeden önce istanbul’un yabancılar arasında ün salmış ortamını çok merak ettiğimi söylemeliyim. Doğu her zaman benim ilgimi çekmiştir. Baştan çıkartıcı güzellik ile beslenmiş ve gizem dolu toprakların benim yaratıcılığıma çok büyük katkısı olacağına inanıyorum. Fashionable İstanbul gibi büyük bir etkinliğe katılmaktan ve koleksiyonumu bu güzel şehirde sergilemekten büyük mutluluk duyuyorum.” ‘Fashionable İstanbul’ defilesi 25 Ekim Pazar günü Türk tasarımcılar için düzenlenen Genç Tasarımcılar Show’unun yanı sıra Vivienne Westwood ve Missoni defileleriyle son bulacak. . + + + + 612494 + Kızlara Laf atan gençler serbest + Alınan bilgiye göre, Yeni Karpuzlu beldesinde dün kurulan pazarda ''kızlara laf attıkları'' iddiasıyla beldenin gençleriyle aralarında tartışma çıkan ve kavgada bir kişinin yaralanmasına neden oldukları öne sürülen K.B, E.B, R.B. ve Ü.B'nin, jandarmadaki işlemleri tamamlandı. ''Kasten adam yaralamak'' ve ''kamu malına zarar vermek'' suçlarından İpsala Adliyesine sevk edilen genç, Savcılıkça ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. OLAY Çeltik tarlalarında çalışmak üzere geldikleri Yeni Karpuzlu Beldesinde hamallık yapan K.B, E.B, R.B. ve Ü.B. ile beldenin gençleri arasında ''kızlara laf attıkları'' gerekçesiyle tartışma çıkmış, tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Enver Ökmen bıçakla yaralanmıştı. Bölgede çok sayıda vatandaşın toplanarak laf attıkları öne sürülen gençlerin üzerine yürümesi üzerine, bu kişiler kaçarak Yeni Karpuzlu Camisi'ne sığınmış ve jandarmadan yardım istemişti. Caminin önünde toplanan çok sayıda vatandaş yetkililer tarafından güçlükle ikna etmiş, genç gözaltına alınmıştı. + + + + 611824 + Yolcular kurtuldu pilot kayıp + Yolcular kurtuldu pilot kayıp Karayipler'deki Hollanda Antilleri'nden Bonaire Adası yakınında küçük bir uçağın düştüğü, uçaktaki yolcunun kurtarıldığı bildirildi. Pilotun ise öldüğünün sanıldığı açıklandı. Uçağın pilotunun, kontrol kulesine uçağın motorlarından birinin durduğunu bildirdiği, ardından denize acil iniş yapmak zorunda olduğunu söylediği ifade edildi. 24.10.2009 + + + + 612401 + Türk esnaf ABD'de günün kahramanı + Maskeli iki hırsızın ellerinden silahı alarak kovalayan Mustafa Yakupoğlu (47), New York'ta günün kahramanı ilan edildi. New York Post gazetesinde yayınlanan habere göre, Yakupoğlu daha önce de iki kez soyulduğu belirterek, "Artık yeter dedim" diye konuştu. Birçok televizyon kanalında yayınlanan soygun görüntülerinde, maskeli iki şahsın uzun namlulu silahı Mustafa Yakupoğlu'na doğrulttuğu görülüyor. Hızlı bir hareket ile soyguncuların elinden silahı kapan Yakupoğlu'nun hırsızları kovalama görüntüsü de işyerinin güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydediliyor. Yakupoğlu, "Hırsızlara sakin olmalarını söyleyerek parayı getireceğimi ifade ettim. Bu yaşadığım üçüncü soygun. Hiç korkmadım.'' diye konuştu. New York'un Long Island bölgesinde 1995 yılından beri benzin istasyonunda çalışan Yakupoğlu çevresinde 'MuMu' adıyla tanınıyor. Haftanın günü, günde 12 saat çalışan Yakupoğlu, "Herşey Allah'ın elinde." diyerek sözlerini noktaladı. + + + + 612108 + ALİ BULAÇ İnsan özgür doğar! + Geldiği noktada liberal felsefeyi iktisat ve siyasetle ilişkili tutan birine soracak olursanız, bunun önemi yoktur. İnsanın özgür olma durumu insan olmaklığıyla ilgilidir, özgür olarak öylece doğmuştur. Ancak bu, sığ zihinlerin yetinebileceği bir açıklamadır, hatta açıklama bile değildir. Meseleyi felsefî spekülasyonlara boğmadan bu konuda en ciddi kafa yoran filozoflardan Heidegger'in dediğine kulak verelim. Heidegger'e göre özgürlük insana "bahşedilmiş"tir. İslam kelamı açısından, özgürlük insanın talip olduğu misyona karşılık kendisine Allah'ın bir lütuf ve ihsanı (fazl) olarak verilmiş bir imkândır. Sadece insan özgürdür, çünkü sadece insan ilahi isimleri kendi berrak aynasında yansıtmaya talip olan bir varlıktır, başka bir ifadeyle sadece insan Allah'ın muradıdır. Külli nefsten (nefs-i vahide) yaratılan insanın (Adem ve Havva ve ikisinden doğan biz erkekler ve kadınların) evrensel ve ebedi bir özünden söz etmek gerekirse, bu nefha-i ruhta ifadesini bulan özgürlüktür. Nefha-i ruh üzerinden özgürlük insana verilmiş, nefsine (emmare, levvame, mülhime, mutmainne, radiye ve mardiyye türev ve mertebeleriyle) yedirilmiştir. Bu ancak ilahi iştirakle mümkün olabilmektedir. Özgürlük ediminin varlık temeli yaratma (halk)dır. Allah, "Yaratıcıların en güzeli"dir ve mutlaktır. Yaratmayı; ilmi, iradesi ve kudretiyle gerçekleştirir. Onun isimlerine ayna olmak üzere "halife seçilen insan" da Allah'tan bir yansıma ile bilir; irade eder, tercih ve seçimlerde bulunur ve sahip olduğu güçle (istitae) yapar. Bu üç ilahi haslet kendisinde tecelli ettiğinde özgürlüğünü kullanır. İşte insanın kendi sınırlı evreninde yaratılışa iştiraki bu şekilde gerçekleşir. Bu onun özgürlüğüdür. İnsan izafi, sınırlı, sonlu, yani mukayyet dünyasında Mutlak Varlık olan Allah'ın kendisine lütfettiği bilgi, irade ve kudretle yaratılışa iştirak eder, özgürlüğü kullanır. Bu insanlık durumunda ve her insan için söz konusu olan özgürlüğün ontolojik temeliydi. Ahlakî temeli bakımından, insan bilgiyi, iradeyi ve gücü doğru yönde kullandığı zaman, özgürlüğüyle iyilik yapmış olur; mahza iyilik olan ilahi yaratıştan hak, doğruluk ve güzellik neş'et eder. Bilgiyi, iradeyi ve gücü yanlış (gayri meşru) kullandığı zaman -bu iyiliğin suistimalidir- bu özgürlükten zulüm, kötülük ve çirkinlik doğar. Kısaca özgürlük sahipsiz bir mal değildir; insana lütfedilmiştir. Bu yüzden insan fiillerinden sorumludur. Yapıp ettiklerine karşılık ya ödül alır veya ceza. "Din seçiminde baskı yoktur". Seçimlerimizde özgürüz, ama yanlışı seçmek bir hak değil, kötü akıbeti olan bir özgürlüğün kullanımıdır sadece. Çünkü biz kendinden bilgi, kendinden irade, kendinden kudret sahibi değiliz; bunlar bize verilmiştir. Allah'ın isimlerine ayna olmak; iyilikleri, hakkı, adaleti, doğruluğu ve güzellikleri (ahlak-ı hamide) tezahür ettirmek üzere insanın özgür olduğunu söyleyen İslamiyet, nasıl olur da "sekteryen ve savaşçı" oluyor da, liberal özgürlük "barışçı" olabiliyor? Liberal düşünce, özgürlüğü ilahi bir kaynağa ve sebebe refere etmez; bireyin istek ve öngörüleri doğrultusunda seçimde bulunması edimi olarak görür, bireyin bu nitelikteki özgürlüğünü sınırlayacak değer ve aşkın otorite kabul etmez. İlahi bir kaynağa refere edilmeyen her düşünce dünya ile sınırlı kapalı bir sistemdir (seküler hapishane), ucu açık değildir. Özgürlüğü salt kendinden iradeye indirgeyip, bireyin iradesinin karşısına diğer bireylerin iradelerini koyarak "rekabet" adı altında yarışmacı, çatışmacı ve savaşçı bir toplum tasavvuru geliştirir, başaran bireyi başkalarının yoksunluklarına, yoksulluklarına, acı ve ıstıraplarına karşı hissizleştirir, sonra da çıkıp liberal özgürlük "barışçıdır" der. Bu makul mü?. a.bulac@zaman.com.tr + + + + 612466 + 'Açılımla ulus devlet yapısı kaldırılıyor' + MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, çözüm diye ortaya konulanların Türkiye'nin çözülmesi olduğunu savunarak, ''Bu plan devlet projesi değildir. Bu plan İmralı'nın kılavuzluğunda hazırlanmış bir plandır'' dedi. Vural, İzmir'de partililerle biraraya geldi. Parti il binasında düzenlenen basın toplantısında hükümeti eleştiren Vural, ''Türkiye'de adım adım nasıl bir çözülme sürecine gidildiğine şahit olduklarını'' savundu. Çözüm diye ortaya konulan hususların Türkiye'nin çözülmesi olduğunu öne süren Vural, şöyle devam etti: ''Bu doğrudan doğruya bizim Cumhuriyetle oluşturduğumuz bin yıllık kardeşliğimizin dağıtılması sonucu Cumhuriyetimizin oluşması süreci içerisinde doğrudan doğruya ulus devlet yapısının ortaya kaldırılmasına yöneliktir. Böyle bir suikastle Türk milleti karşı karşıya kalmıştır. Aşama aşama plan uygulanmaktadır. Bu plan devlet projesi değildir. Bu plan İmralı'nın kılavuzluğunda hazırlanmış bir plandır. Bunun, AK Parti, DTP ve PKK'nın organizatörlüğünde hazırlandığı ortaya çıkmıştır. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır.'' Vural, ''AK Parti'ye oy verdiğini söyleyenlerin, aslında verdikleri oyun nasıl DTP'nin ve PKK'nın istek ve arzularını yerine getirmek için kullanıldığını esefle gördüklerini'' iddia etti. ''VATANDAŞLARIMIZIN İÇİNİ KANATTI'' ''Terör örgütü üyelerinin teslim töreniyle açılımın kurdelesinin kesildiğini'' belirten Vural, ''Pazartesi günü yaşananlar, vatandaşlarımızın içini kanattı. Sayın Başbakan, sen tabloyu içine sindirebilirsin, ama bu milletin milli ve manevi değerleri ve bizim siyasi meşrebimiz böyle bir tabloyu içimize sindirtmez, hazmetmeyiz de hazmettirtmeyiz de millete, bu böyle biline'' dedi. Bu süreç içerisinde Habur sınır kapısında devlet ve hukukun olmadığını savunan Vural, yaşanan tablonun, terör örgütünün amacına ulaştığını ortaya koyduğunu öne sürdü. Vural, ''Kanun ve hukuk devletinde anayasaya ve kanunlara uymak zorundasınız. Burası zorba devleti değildir'' dedi. + + + + 612379 + Sırpçada da 'iki karpuz bir koltuğa sığmıyor' + Fatih Üniversitesi'nin düzenlediği Osmanlı-Balkan ilişkileri konulu panele katılan Belgrad üniversitelerindeki akademisyenler, iki ülke arasındaki birçok bilinmeyene ışık tuttu. Belgrad Üniversitesi Türkoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Ord. Prof. Dr. Mirjana Teodosiyeviç, Sırpçada deyimlerle birlikte 10 bine yakın Türkçe kelimenin bulunduğunu, bunların bininin günlük dilde yaygın şekilde kullanıldığını söyledi. Belgrad Üniversitesi kütüphanesinde bulunan 17 bin Doğu dilleri kitabından bin 500'ünün Türkçe başlıklı olduğuna dikkat çekerek, Türkçe ile Sırpçanın yazıldığı gibi okunması özelliği açısından birbirine çok benzediğini belirtti. Türk dilinin 1925'ten itibaren Sırbistan'daki üniversitelerde okutulduğunu anlatan Türkolog, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sırbistan'da Türkoloji bölümünden şimdiye kadar 500 mezun verdik. Şu an ise 200 öğrenci öğrenim görüyor. Özellikle turizm için Türkiye'ye gelen öğrenciler Türkoloji bölümünü daha fazla tercih ediyor." Sırpçada sıkça kullanılan bazı Türkçe söz ve kelimeler şunlar: Helal olsun, sus bre, lokum, kahvehane, kusur, hapishane, pekmez, komşuluk, helal, börek, meraklıca, lakırdı, nişan, uğursuz. Atasözleri: 'Anasına bak kızını al.' 'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.' 'Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur.' 'Balık baştan kokar.' 'İki karpuz bir koltuğa sığmaz.' + + + + 611980 + Türk sinemasından imamlara zeytin dalı + Yusuf Bülbül'ün haberi İtici 'imam' tiplemeleri, yerini halkla ve hayatla barışık portrelere bıraktı. Son yıllarda özellikle genç yönetmenlerin çektiği dizi ve filmlerde din adamlarına adeta 'zeytin dalı' uzatıldı. Hayatı sorgulayan, insanlarla aynı sokakta yaşayan ve hatta 'imam'larla selamlaşan yönetmenler, Yeşilçam filmlerinin aksine daha geniş bir pencereden bakmaya başladı din gerçeğine. 'Vurun Kahpeye' diye bağırıyor köyün imamı... 'Kahpe' dediği öğretmeni öldürmeleri için ilk taşı atan da kendisi. Kanlar içindeki öğretmenin 'yapmayın' feryatları kâr etmiyor. İmam ha bire 'Öldürün' diye bağırıyor köylüye... Bu sahneler, 45 yıl önce Orhan Aksoy'un yönettiği ve Hülya Koçyiğit'in rol aldığı 'Vurun Kahpeye' filminden. İmamlara ve onların toplum nezdindeki itibarına en büyük darbeyi vuran bu filmdi belki de. Aslında mevzuya bu kadar sert girmek ne derece doğru olur bilemiyoruz; ama sinemamızda 'imam' dendiğinde, siyah-beyaz televizyonla büyümüş bir kuşağın, hafızasından kolay kolay silemeyeceği görüntüler bunlar. Her yayınlandığında yürekleri burkan 'Vurun Kahpeye' filminden belki de en çok imamlar rahatsız oldu yıllarca. 'İmam-hoca' denilince hafızalarda olumsuz resimler oluştu hep. Yeşilçam, Aksoy'un açtığı bu yoldan uzun süre gitti. Yapımcı ve yönetmenler çektikleri filmlerde din adamlarını sahtekâr, menfaatçi, hilebaz, şehvet düşkünü, muskacı ve üfürükçü olarak resmetmekten çekinmedi. Kemal Sunal'ın oynadığı filmlerdeki imam tiplemelerini de unutmamak gerek. Beyoğlu'nda birkaç sokağa sıkışan Yeşilçam, gelişti, hatta değişti. Bu değişimle birlikte sinemadaki 'imam' tiplemesi de vicdanlardaki doğru tarifini bulmaya başladı. Genç yönetmenlerin kamera arkasına geçtiği filmlerde, imamlara adeta zeytin dalı uzatıldı. Hayatı sorgulayan, insanlarla aynı sokakta yaşayan ve hatta 'imam'larla selamlaşan yönetmenler, Yeşilçam filmlerinin aksine geniş bir pencereden bakıyor din gerçeğine. Son dönemde çekilen 'Uzak İhtimal', 'Dondurmam Gaymak', 'Beş Vakit', 'Hayatın Tuzu', 'The İmam' ve 'Ademin Trenleri' bu filmlerden sadece birkaçı... İki yıldır Zaman CumaErtesi ekinde sinema üzerine yazılar kaleme alan Ekrem Dumanlı, bir yazısında "Yeşilçam, Müslümanlardan özür diler mi?" şeklinde sormuştu. Dumanlı, Yeşilçam'daki imam tiplemelerinden yakınmış, ancak 'son yıllarda çekilen ve filmlerde onlarca yıldır süren 'muhteris din adamı' tiplerinde insanî bir yumuşama olduğuna dikkat çekmişti. Bu değişime sadece Dumanlı dikkat çekmiyor. Ülkemizde sinema denilince akla gelen ilk isimler; Atilla Dorsay, Uğur Vardan, Murat Özer, Mesut Uçakan ve M. Nedim Hazar da aynı görüş etrafında birleşiyor. İlk kez, genç bir müezzin karşımızda Filmlerde mahallenin çapkını olan, muska yazmaktan başka hiçbir şey bilmeyen imam tiplerinin yerini daha sıcak, halktan, temiz yüzlü insanlar almaya başladı. Bunun son örneğini Mahmut Fazıl Coşkun'un yönettiği 'Uzak İhtimal'de gördük. Filmde, imam hatip lisesinden yeni mezun, İstanbul Galata'da bir camiye müezzin olarak atanan Musa ile rahibe olmaya çalışan komşusu Clara'nın öyküsü anlatılıyor. Bugüne kadar laik cumhuriyet ideolojisinin klişelerini sıkça kullanan Yeşilçam filmlerindeki imamlardan genç olanına rastlanılmazdı. Uzak İhtimal'de ise önyargılara esir olmadan, genç bir müezzinle tanıştırıyor Coşkun seyirciyi. Bu din adamı, ilk kez öteki değil, içimizden biri, komşumuz. Camideki görevi dışında da bir hayatı var. Murat Düzgünoğlu'nun ilk filmi Hayatın Tuzu da, klişe Yeşilçam imam tipini yerle bir ediyor. Levent Ülgen'in oynadığı Şehsuvar, imam; ama softa bir adam değil. Gayet açık bir kişilik. Zaten Ülgen, rolü kabul etmesindeki en önemli etkenin İmam Şehsuvar'ın farklılığı olduğunu söylüyor. Yüksel Aksu'nun 'Dondurmam Gaymak' filmindeki Recep Yener'in oynadığı Egeli imam karakteri de hayatın içinden bir din adamıydı. TRT 1'deki Zoraki Başkan'da yine imam olarak izlediği Yener, "Biz çocukken imamı bir din görevlisi olarak görmezdik. bizim amcamız, babamız, Mustafa dayımızdı..." diyor. Barış Pirhasan'ın yönettiği 'Ademin Trenleri' bu konuda gösterilebilecek en güzel örnekler arasında. Cem Özer'in oynadığı Hasan Hoca karakteri, eski filmlerdeki tiplerin aksine namus timsali biri. Yaşanmış bir olaydan yola çıkarak sinemaya aktarılan film; "Günah ve sevap nedir? Merhamet, nefsini terbiye, erdem ne demektir?" gibi sorgulamalarıyla dikkat çekmişti. *** Teknik direktör imam Antalya Altın Portakal'da 'En İyi Sanat Yönetmeni' ödülünü alan Bahadır Karataş imzalı 'Usta' filminde de yine farklı bir 'imam' tiplemesi düştü perdeye: Sürgün yemiş bir imam. Tek suçu farklı olmak. Farkı ise teknik direktör olmak. Halkla iç içe bir karakter. 'Neden böyle yapıyorsun?' sorusuna filmde verdiği cevap ise oldukça anlamlı. "Ben kötü bir şey yapmıyorum ki. Çocukları mahalle köşelerinden, içkiden, sigaradan kurtarıyorum, burada spor yapıyorlar." diyor. En önemli şikâyeti namaz vakitleriyle maçların çakışması tabii. Altın Portakal'ın en iyi yönetmeni seçilen Reha Erdem'in Beş Vakit filminde de 'normal' bir imam izlemiştik. Bülent Emin Yarar'ın canlandırdığı karakter, hem köyün imamıydı hem de büyüme sancıları çeken oğlunun ruh halini kavrayamayacak kadar insaniydi. İmam hatip kökenli bir bilgisayar mühendisinin, ait olduğu kimliği saklama çabasını konu alan 'The İmam' da farklı bir görüntü çizmişti. Uzun saçlı, motosiklet kullanan imam, çocuklara laptopla Kur'an öğretiyor, motosikletine bindiriyor. Sonuç olarak kimse Türk sinemasından dinî içerikli film yapılmasını beklemiyor. Ancak seyirci din adamlarının ve imamların kötü gösterilmesini de istemiyor. Oysa dünya sinemasında misyonerlik amaçlı çekilen filmlerin sayısı hiç de azımsanacak oranda değil... *** Böyle imamlara can kurban Uğur Vardan (Sinema eleştirmeni): Türk sineması adına kabuk değiştirme artık tamamlandı diyebiliriz. Elbette ki filmler hâlâ iyi ve kötü ��eklinde ayrışıyor, ama karakterler adına sevindirici gelişmeler var. Hangi cenahta, hangi meslek erbabına ait olursa olsun, gerçekçi çizgilerle karşımıza çıkıyor. Bu konudaki en somut örneklerden biri de 'din adamları' cephesinde gözleniyor. En son 'tartışmalı' din adamı modeline İsmail Güneş'in 'The İmam'ında rastlamıştık. Bu filmden sonra gösterime giren yapımlarda mesela 'Usta'nın imamı teknik direktörlük bile yapıyordu. Keza 'Hayatın Tuzu'ndaki imam da, gençliğinde albüm çıkarmayı çok istemiş, ama sonuçta sesini ezanda değerlendirebilmiş bir karakterdi. 'Uzak İhtimal'in müezzini de hayatını yeni 'ihtimaller'le biçimlendirmeye çalışıyordu. 'Beş Vakit'te Bülent Emin Yarar'ın canlandırdığı imam da kuşkusuz kayda değerdi. Sonuç, böyle karakterlere can kurban... *** Yeşilçam kantarın topuzunu kaçırmıştı Murat Özer (SİYAD Başkanı): "Hiçbir insana ya da meslek grubuna önyargılı yaklaşmamak lazım. Herkes ne kadar insansa imamlar da kadar insan. İnsani özelliklerini öne çıkarmak gerekiyor. Olayı çağdışılık noktasına çekmemek lazım. Biz nasıl davranıyorsak onlar da onu yapıyor. Dolayısıyla geçmişte özellikle eski Yeşilçam sinemacıları kantarın topuzunu kaçırmış olabilir. Bence onlar da belli gözlemlerden yola çıkarak bu tür yaklaşımda bulundu. Zamanla gözlemler de değişti. Bakış açıları farklılaştı. Hocalar, müezzinler de modern çağa ayak uydurmaya başladı. Biz ne yapıyorsak onlar da onu yapıyor, laptop da kullanıyor motora da biniyor. Modern çağa ayak uydurdular, bu da sinemaya yansıyor..." *** Tabii ki tasvip edilecek bir şey... Mesut Uçakan (Yönetmen): "Kendi düşüncelerini çok daha sağlam bilen ve yaşayan tipler değiller aslında. Belli bir azınlıkta olmalarına rağmen. Toplumsal süreç herkesi kozmopolitleştirdi. Tavrını rengini değiştirmeyen tipler çok azınlıkta. Genelde sinemacılar da bu tarafta içlerini boşalttıkları için daha fazla önem veriyor, yeni bağımsız denemelere... Bu iyi bir şey. Ancak işin bir kanadı kırık. Bütün bu çerçevede özellikle din, açık seçik bir şekilde ele alınamadığı için şablon olarak sadece din adamları nezdinde ele alınmaya başladı. Önceki filmlerde imam nasıl kötüleştirildiyse şimdikiler de din adamı figürünü iyi şekilde kullanıyor. Saygın şekilde bahsetmiyorlar ama kötü de anlatmıyorlar. Bu tabii ki iyi bir gelişme ama ara gelişme. Türkiye'de artık kutuplaşmaların kalktığını gösteren bir gelişme. Tabii ki tasvip edilecek bir şey..." *** Şimdiki din adamları daha inandırıcı Nedim Hazar (Yazar): "Cumhuriyet ve din arasındaki mesafe açıldıkça karton din adamları türemeye başladı. Aynı doğrultuda sinema din ile arasındaki mesafeyi kapattıkça filmler daha gerçeğe yakın ve inandırıcı oldu. Yeşilçam yıllardır art niyetli olarak İslam'la arasına mesafe koydu. Şimdi ise din adamları karton olmadıkça inandırıcı olmaya başladı. Gitar çalanı da var, buna karşı çıkanı da. Gerçek hayattan alındığı gibi önyargısız yaklaşıldıkça daha inandırıcı olur. İnsan bilmediğine karşıdır. Sinemacılar iki rekat namaz için camiye gidip gözlem yapsalar neyin ne olduğunu daha iyi anlayacaklar ve eğreti durmayacak karakterler." *** İmamlar yalnız vaaz veren kişiler değil Atilla Dorsay (Sinema eleştirmeni): Bir Müslüman, imama muhtaç olmadan, camiye gitmeden bulunduğu yerde Allah'a olan yakarışını yapabilir. Batı sanatından ve filminden gelen etkiler, dinin de bizim toplumda, gündelik yaşamda kendini daha çok hissettiren bir güç haline gelmesi, imam karakterini daha ön plana çıkartıyor. Bu bence çok gerekli hem de çağın getirdiği bir şey. İmam yalnız, cumalarda vaaz veren bir kişi değil artık. Toplumda aktif şekilde görev alan biri... Mardin'in Bilge köyünde yapılan katliamda genç bir imam öldürüldü ve katliamın sorumlusu olan kişi, bu kadar insanın öldürülmesinden üzüntü duymadığını, imamın yanlışlıkla öldürülmesinden büyük üzüntü duyduğunu belirtti. Sevilen bir imammış. Gündelik hayatında köylülerle içli dışlı olan biriymiş. Demek ki imamın toplumdaki etkisi artıyor. Aynı ölçüde bu da sinemaya yansıyor. Genel anlamda Müslüman din adamı, topluma gerekli ve yararlı bir dönüş yapıyor. Sinemada gördüğümüz, bunun yansıması. Ben bu yaklaşımı çok olumlu görüyorum. İsmail Güneş'in 'The İmam' filmi başarılı olmamış olabilir. En azından bize modern bir imam karakteri sundu ve bu konuda fikir jimnastiği yapmamızı sağladı. Uzak İhtimal'in kaygıları, konusu bambaşka. Buradaki müezzin karakteri de çok hoş bir örnek. Herhalde bu devam edecek diye düşünüyorum." (Zaman) + + + + 612329 + "Rusya'da domuz gribi vaakası bin 40'a ulaştı" + "Rusya'da domuz gribi vaakası bin 40'a ulaştı" CN Giriş Saati 24.10.2009 12:14 Güncelleme 24.10.2009 12:15 Rusya Federal Sağlık Dairesi Başkanı Gennadi Onişenko ülkede domuz gribi vakalarının resmi sayısının bin 40'a ulaştığını söyledi. Basına açıklamalarda bulunan Onişenko tespit edilen bin 40 vakanın 580'inin yurtdışından gelen vatandaşlarda görüldüğünü, diğerlerinin içerde başlayan salgından kaynaklandığını söyledi. Bunun virüsün Rusya'da yayılmaya başladığı anlamına geldiğini belirten Onişenko, vakaların yarıdan fazlasının 7-14 yaş arasındaki çocuklarda görüldüğüne dikkat çekti. Onişenko Rusya'da domuz gribi yüzünde ölümlerin gerçekleşmediğini ifade eden Onişenko, dünya genelinde 409 bin 134 vakanın tespit edildiğini ve bin 700 kişinin öldüğünü kaydetti. Onişenko bazı ülkede ölüm ve hasta kayıtlarının durdurulması nedeniyle gerçek rakamların belli olmadığına da dikkat çekti. Bu arada başından itibaren Rusya genelinde birçok okul grip virüsünün yayılması nedeniyle kapatıldı. Çelyabinsk bölgesinde 13 okul, Habarovsk bölgesinde 23 okul, Saratov bölgesinde 21 sınıf ve Murmansk bölgesinde 24 okul karantina nedeniyle kapandı. Çita kentinde ise tüm okullar iki hafta süre ile eğitime ara verdi. + + + + 612339 + Acınacak haldeyiz + Modern insan ilk insanlara göre birçok yönden daha gelişmiş durumda, ancak bir konu var ki, işte konu da gerçekten acınacak haldeyiz... Bilim adamlarına göre eski zamanlardaki kadınlar bile Schwarzenneger'den daha kaslı ve yapılıydı. Medeniyetler geliştikçe insanoğlu da daha ileri ile yaşamaya alışıyor. Bilim adamlarına göre bunun bedelini ise fiziksel durumumuz ile ödüyoruz. Bir antropolijist olan Peter McAllister, binlerce yıl önce yaşamış olan ilk insanlar ile günümüzdekileri karşılaştırdı ve işte ortaya çıkan sonuç bu: Eski insanların yanında birer çocuk gibi kalıyoruz. McAllister modern toplumlardaki insanların kas oranın çok azaldığını ve ilk insanlara göre kıyas götürmez bir şekilde zayıf olduğumuzu, hatta "insan ırkının fiziksel olarak tarihteki en zavallı hali" olduğumuzu söylüyor. 1909 yılında bulunan bir Neanderthal kadının, Arnold Schwarzenegger'den bile daha kaslı olduğunu söyleyen McAllister, dünya şampiyonu Usan Bolt'un da geçmişle yarşını başlamadan kaybettiğini düşünüyor. Galler kıyısında bulunan ve tam 20 bin yıl öncesine ait ayak izlerini inceleyen McAllister, çamur üzerinde kalan izlerin bu eski insanın saatte 37 km hızla koştuğunu gösterdiğini söyledi. Bu Bolt'un saatte 42 km hızından daha düşük. Fakat McAllister, Bolt'un 20 bin yıl önceki rakibinin özel ayakkabıları ve özel pist olmadan, katı bir antrenman programına sahip olmadan bu hıza ulaşmış olduğunun da altını çiziyor. Kaynak: Chip Online + + + + 612386 + Bayrak olayında yeni gelişme + Bursa Valisi Şahabettin Harput, amir ve polis hakkında yürütülen disiplin soruşturması neticesinde bir polis memurunun işten el çektirildiğini söyledi. Valilik makamında basın toplantısı düzenleyen Vali Harput, Türkiye-Ermenistan milli takımları arasında oynanan futbol müsabakası ile müsabakanın oynanacağı stadyuma girişin dış koridorundaki kontrol ve aramalar esnasında bazı Azerbaycan bayraklarının hoş olmayan görüntüleri ile ilgili başlatılan araştırma ve inceleme çalışmalarının sonuçlandığını ifade etti. Vali Harput, polisin kendi kaydettiği kamera görüntüleri, haberin yer aldığı 10 adet ulusal kanal ve adet yerel televizyonlarda yer alan görüntüler ve yerel-ulusal basında çıkan resim ve haberlerin incelenmesi sonucundaki durumu şöyle anlattı: "Güvenlik mensupları ile ilgili olarak, stad kapısındaki dış kontrol esnasında Azerbaycan bayraklarının düzenli bir şekilde uygun kutulara konulması ve böylece muhtemel bir kısım istismarların engellenmesi konusunda gerekli duyarlılığı, dikkat ve ihtimamı göstermede kusurlu oldukları kanaati ile bir amir, iki polis memuru hakkında disiplin soruşturması açılmış, bunlardan bir polis memuru işten el çektirilmiştir. Azerbaycan bayraklarına karşı 3. şahısların sergiledikleri ve böylece hem Azerbaycan bayraklarını rencide edici görüntülere yol açtıkları, hem de görev yapan personele müdahale ederek bir kısım tahrik ve kargayaşa sebebiyet verdikleri gerekçesi ile görsel medyada yer alan görüntüler çözüm tutanaklarıyla birlikte Emniyet Müdürlüğümüzce gereği yapılmak üzere Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilmiştir. Konu Cumhuriyet Savcılığı tarafından incelenmektedir." + + + + 612399 + Devlet Bakanı Yılmaz Mardin'de + Mardin'de bulunan Bakan Yılmaz, Yay Grand Otel'de düzenlediği basın toplantısında, 27 Mayıs 2008 tarihinde Diyarbakır'da kamuoyuna açıklandıktan sonra uygulamaya konulan GAP Eylem Planı'nın katılımcılık esası ile kaynakların etkin kullanılması ve sürdürülebilir kalkınma ilkesi ile hazırlandığını belirtti. Planın, Türkiye'nin en büyük kalkınma hamlesi olan Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımların hızlandırılarak, büyük bir bölümünün 2012 yılına kadar tamamlanmasının hedeflendiğini ifade eden Bakan Yılmaz, şöyle dedi: ''1990-2007 döneminde GAP'a kamu yatırım kaynaklarından yılda ortalama yüzde düzeyinde pay ayrılmıştır. 2008 yılında GAP Eylem Planı kapsamında tahsis edilen ilave milyar lira ek ödenek ile GAP yatırımlarının toplam kamu yatırımları içindeki payı öncelikle yüzde 12 seviyesine yükseltilmiş, yıl sonu itibariyle nakdi gerçekleşme düzeyi yüzde 84 olmuştur. 2009 yılında ise GAP Eylem Planı kapsamındaki yatırımlara toplam 2,7 milyar lira tahsis edilmiştir. Bunun yüzde 37'si sulama projelerine, yüzde 25'i ise eğitim, sağlık, sosyal hizmetler, yardım, kültür-sanat, ve spor eylemlerinin gerçekleştirileceği sosyal projelere ayrılmıştır. GAP Bölgesi'ndeki bütün yatırımlar için kamu kaynaklarından ayrılan ödenek tutarı ise 3,1 milyar lira olmuştur. Böylece GAP genel yatırımlarının kamu kaynaklarından aldığı pay 2009 yılında yüzde 14'e yükselmiştir.'' -SULAMAYA BÜYÜK ÖNEM Bakan Yılmaz, GAP Eylem Planı ile öncelikle bölgedeki sulama projelerinin önemli ölçüde tamamlanması hedeflenmiş ve 2008 yılında sene başı ödeneği planın hayata geçirilmesiyle ödeneğin kat artırıldığını söyledi. Bugüne kadar GAP Bölgesi'nde toplam 287 bin 295 hektar alanın sulamaya açıldığını bildiren Yılmaz, eylem planı çerçevesinde 2012 yılı sonuna kadar Mardin'de 94 bin 929 hektarı suya kavuşturacak 136 kilometre uzunluğundaki Mardin-Ceylanpınar ana kanal inşaatının tamamlanacağını kaydetti. -TOPLULAŞTIRMA ÇALIŞMALARI- Yılmaz, Mardin'de ayrıca arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme çalışmalarının başlatıldığını bildirerek, 2009 yılında Tarım Reformu Genel Müdürlüğü'nce Mardin'de 259 bin 596 hektar alanla ilgili ihalenin gerçekleştirildiğini anlattı. Arazi toplulaştırma çalışmasının son derece önemli olduğunu, bunun geçmişte yapılmayan çalışmalar olduğunu ifade eden Yılmaz, Avrupa ile kıyaslandığı zaman Türkiye'nin tarımsal arazilerinin çok parçalı olduğunu aktardı. Yılmaz, bu yapısal sorunu aşmak için toplulaştırma çalışmaları yaptıklarını, GAP genelinde bu sene itibariyle milyon 178 hektar alanda toplulaştırma çalışması başlattıklarını vurgulayan Yılmaz, bunun parçalı olan arazi yapısını mülkiyet yapısını bütünleştiren çalışmalar olduğunu belirtti. + + + + 612739 + Askeri araç devdildi: yaralı + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Askeri araç devdildi: yaralı ISPARTA Isparta'nın Eğirdir ilçesi çıkışında askeri aracın devrilmesi sonucu iki asker yaralandı. Edinilen bilgiye göre; Eğirdir'e 10 kilometre mesafede çıkan orman yangınına müdahale etmek için yola çıkan askeri su tankeri ilçe çıkışında virajı alamayarak devrildi. Olayda Hamit Kara ve Yusuf Pehlivan isimli iki asker yaralandı. Hastaneye kaldırılan askerlerin sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 611822 + Bilge Kral Aliya anıldı + Bilge Kral Aliya anıldı Bosna Hersek'in bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynayan 'Bilge Kral' Aliya İzzetbegoviç Bayrampaşa'da düzenlenen bir etkinlikte anıldı İSTİHBARAT SERVİSİ Bayrampaşa Belediyesi; Bosna Hersek'in bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynayan entelektüel, özgürlük savaşçısı, aktivist, yazar, siyasetçi, başkomutan ve lider olarak hala gönüllerdeki yerini korumaya devam eden 'Bilge Kral' Aliya İzzetbegoviç'i andı. Bayrampaşa Belediyesi Kültür Salonu'ndaki programda Aliya izzetbegoviç'in çeşitli dönemlerine ait fotoğrafların da bulunduğu resim sergisi büyük ilgi gördü. Sergi sonrası Aliya ile ilgili görüşlerin hatıraların anlatıldığı ve Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Prof. Dr. Bedri Gencer ve araştırmacı-yazar Metin Karabaşoğlunun katıldığı panele yoğun bir ilgi vardı. YAŞADIĞI ÇAĞIN TANIĞIYDI Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge, Aliya İzzetbegoviç'in düşünce köklerini mazisinden aldığını ve maziye sıkı sıkıya sarıldığını belirterek “Aliya İzzetbegoviç,medeniyetimizi; geleneğimizi dışlamadan, yeniden inşa etmenin bilincinde olan bir liderdi. 'dedi. Aliya İzzetbegoviç ile ilgili hatıralarını antalan Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Saraybosna Havaalanı altındaki tünellerden geçişini ve orada yaşadıklarını anlattı.Aliya İzzetbegoviç'in kitapları hakkında bilgi veren Metin Karabaşoğlu ise geleneksel Osmanlı ruhu açısından değerlendirirken aynı zamanda tarihi bilgiler de sundu. 24.10.2009 + + + + 612859 + KK'lı grubun gelişi ertelendi + Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Pakistan yolunda, uçakta gazetecilere yaptığı "34 kişinin gelişinde yaşananlar nedeniyle bir güven bunalımı doğdu. Avrupa'daki PKK'lıların gelişi ertelendi. Bu işe bir ara verdik. Arkadaşlarımızla oturup değerlendireceğiz" açıklamasının ardından bir flaş gelişme de Almanya'dan geldi. 28 Ekim'de Türkiye'ye gelmek isteyen PKK'lılar Türk Konsolosluğu'ndan dönüş için gerekli belgeleri alamıyor. + + + + 612091 + Paintball'da Türkiye kazanacak + Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu Başkanı Latif Aral Aliş, "Eurosport'tan yayınlanacak yarışmalarla Antalya'yı tüm dünya tanıyacak. Turizmin ölü sezonunda bin misafir ağırlanmasına öncülük ediyoruz. Burada Türkiye kazanacak." dedi. + + + + 611953 + Tekirdağ'dan Adapazarı'na yol uzanacak + Selim Kuvel'in haberi Proje üzerindeki hazırlıklarını tamamlayan Bakanlık, 350 kilometrelik dev otoyol projesi için yap-işlet-devret (YİD) yöntemiyle ihaleye çıkacak. Ulaştırma Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü yılında otoyol ve duble yol ağını geliştirmeyi planlıyor. 2023 yılına kadar duble yol ağının 32 bin kilometreye çıkarılması hedefleniyor. Büyük otoyol projelerini peşpeşe hayata geçirmek isteyen Bakanlık, ilk olarak 350 kilometrelik 'Kuzey Marmara Otoyolu'nun ihalesini yapacak. Projeyle, İstanbul Boğazı'na yapılacak 3'üncü köprü üzerinden Adapazarı, Tekirdağ'a bağlanacak. Konuyla ilgili bilgi veren Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan, ihalenin yap-işlet-devret yöntemiyle yapılması için YPK'ya başvuruda bulunduklarını kaydetti. Turhan, izin alınır alınmaz ihaleye çıkacaklarını belirtti. Cahit Turhan, üçüncü köprü ile ilgili de Zaman'a açıklamalarda bulundu. Turan, yeni köprünün güzergâhının Beykoz-Tarabya arasında olacağını ifade ederek, "Güzergâhın imar planına işlenmesini İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden talep ettik." diye konuştu. Turhan, İzmit Körfez Geçişi ve Gebze-İzmir Otoyol ihalesi için de YPK'dan onay beklediklerini aktardı. Genel müdür, onayın kısa süre içinde çıkmasını beklediklerini bildirdi. milyar dolarlık dev proje Ulaştırma Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, Adapazarı'nı, İstanbul'a inşa edilecek üçüncü köprü üzerinden Tekirdağ-Kınalı'ya bağlayacak 350 kilometre uzunluğundaki otoyol projesinin yatırım maliyeti milyar doları bulacak. Proje, Adapazarı-Akyazı kavşağından başlayacak, Adapazarı'nın kuzeyinden devam edecek. İzmit'in kuzeyinden, yeni inşa edilecek Gebze-İzmir otoyoluna bağlanacak. TEM otoyolunun kuzeyinden, Ömerli-Sultanbeyli bölgesine ulaşacak. Üçüncü köprü yolundan (belirlenecek üçüncü köprü güzergahından) Avrupa'ya geçecek. Yol, Hadımköy, Çatalca ve Silivri'yi izleyecek. Yeni otoyol, Kınalı kavşağından TEM'e bağlanarak son bulacak. Zaman + + + + 612412 + Emniyet'in atlı gururu FOTOGALERİ + AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Atlı Polis Grup Amirliği, bünyesinde çoğunluğu Macar ırkı 25 atla hizmet veriyor. Amirlik bünyesinde emniyet amiri, komiser, 61 polis memuru ile biri kadın veteriner, bekçi ve teknisyen yardımcı bulunuyor. Atlı birlikte ayrıca, saraç, nalbant, yemci, ahır bakıcısı ve de seyis olmak üzere 17 sözleşmeli personel görev yapıyor. Atların metre yüksekliğinde ve içerisinde havalandırma, kanalizasyon, yemlik ve suluk gibi zaruri ihtiyaçları karşılanabilecek düzeyde hazırlanan ve ''boks'' tabir edilen yerlerde barındırıldığını belirten yetkililer, atların duyarlı ve hassas canlılar olduğunu, at yetiştirmenin kolay olmadığını dile getirdiler. Birlikteki atların çoğunluğunun Romanya'dan getirildiğini anlatan yetkililer, birlik bünyesinde de tayın dünyaya geldiğini ifade ettiler. Polis atlarının toplumsal olaylara karşı çeşitli eğitimler aldığını vurgulayan yetkililer, bu göreve gelecek atların da ''ılık kanlı'' tabir edilen atlardan seçildiğini bildirdiler. Yetkililer, atların 24 saat veteriner gözetiminde bulunduğunu kaydettiler. Atın eğitim alabilmesi için yaşını doldurması gerektiğini belirten yetkililere göre, büyümesinin engellenmemesi için yaşını doldurması beklenen atlar daha sonra, binici antrenörlerce yıl süren temel eğitime alınıyor. Binici polislere ise ay ile yıl arasında süren eğitim veriliyor. At ve binicisi, görev yaptıkları sürece bu eğitimleri defalarca tekrarlıyor. Bu birimde görevli polislerin tayinleri, yine atlı polis birimlerine yapılıyor. Ankara'daki birlikte aynı zamanda başka illerde kurulması planlanan diğer atlı birliklerde görev yapacak at ve polislere de eğitim veriliyor. Eğitimlerini tamamlayan atlı polisler, çeşitli kutlama, şenlik ve toplu etkinliklerde, motorlu taşıtların girmesinin mümkün olmadığı yerlerde, milli parklar ve kırsal alanlarda devriye gezerek önleyici zabıta hizmetlerini yürütüyor. Ayrıca aşırı şiddet olaylarının beklenmediği gösteri ve yürüyüşlerde caydırıcı güç olarak görev yapıyor. Sportif amaçlı müsabakalar ile merasimlerin tören kıtalarına katılarak emniyet teşkilatını gururla temsil eden atlı birlik, çeşitli yarışmalarda dereceye girdi. Görevleri sırasında polislerin en büyük yardımcısı olan atlar, aynı zamanda engelli çocukların rehabilitasyonunda da kullanılıyor. Ankara Valiliğinden izin alarak atlı birliğe gelen öğrenciler, seyislerin, öğretmenlerinin ve ailelerinin gözetiminde midilli atlarına biniyor. (aa) + + + + 612945 + Özyürek: Topluma güvence verilsin + Mustafa Özyürek, Avrupa'dan geleceği belirtilen terör örgütü PKK üyelerinin Türkiye'ye dönüşlerinin ertelenmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, yaşanan süreçte AK Parti ile Türk ulusu arasında güven bunalımı oluştuğunu öne sürdü. ''Terör örgütü PKK üyelerinin, Habur Sınır Kapısı'nda kahraman gibi karşılanışlarının, hukuk kurallarını hiçe sayan bir yargılama sürecinin, arkasından yapılan mitinglerin ve DTP'nin şovunun toplumda gerilime neden olduğunu'' ifade eden Özyürek, şunları kaydetti: ''Başlangıçta, 'kimsenin burnu kanamadan geldiler' diyen hükümet, ülkenin başka bölgelerindeki tepkileri görünce DTP'lileri eleştiren demeçler vermeye başladı. Ama iş işten geçmiş, görüntüler medyaya yansımış ve herkes olup biteni görmüştür. Bunun yarattığı gerilim, toplumdaki huzursuzluk yerleşmiştir. İkinci adımı erteleyerek, Avrupa'dan gelecek PKK'lıların gelişini erteleyerek yaratılan bu huzursuzluğu gidermek mümkün değildir. AKP, DTP ile anlaşarak belli bir plan uyguluyordu. plan, toplumun duyarlılıkları dikkate alınmadan uygulandığı için diğer bölgelerde yarım kalmıştır. Cin şişeden çıkmıştır. Bu şekilde erteleyerek sorunu çözmek mümkün değildir. AKP'nin, 'demokratik Açılım' diye nitelendirdiği sürece ne kadar hazırlıksız başladığı ortaya çıkmıştır. Uygulamalar sonucu toplumla AKP arasında büyük bir bunalım ve kriz yaşanmaktadır. Olayların nereye gideceğini büyük üzüntüyle izliyoruz. Toplumdaki huzursuzluk her geçen gün artmaktadır. Yaratılan huzursuzluğu gidermek için Türkiye'yi bölmeye yönelik adımların kesinlikle atılmayacağına dair topluma güvence verilmesi gerekiyor.'' AA + + + + 611782 + Diyarbakır'daki gibi bir şölene izin veremeyiz + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Diyarbakır'daki gibi bir şölene izin veremeyiz Avrupa'dan gelecek PKK'lılar için DTP şölen hazırlığı yaparken, İstanbul Valisi Muammer Güler “Diyarbakır'daki gibi bir mitinge izin vermeyiz” dedi. Barış ve Demokratik Çözüm Platformu ve DTP İstanbul Eş Başkanı Mustaf Avcı PKK'ların gelişi için yapılan hazırlıkları anlattı. ERGÜN ÇOLAKOĞLU BEHÇET GÜNGÖR DTP 28 Ekim Çarşamba günü Avrupa'dan Türkiye'ye gelip teslim olacak olan 15 PKK'lıyı karşılamak Zeytinburnu Kazlıçeşme'de şölen düzenleneceği açıklandı. Vali Muammer Güler ise mitinge izin verilmeyeceğini açıkladı. Barış ve Demokratik Çözüm Platformu, DTP İstanbul İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenleyerek teslim olacak PKK'lılar için yapılan hazırlık çalışmaları hakkında bilgi verdi. KAZLIÇEŞME MİTİNG HAZIRLIĞI Grup sözcüsü Yaman Yıldız, PKK'lıları coşku ve bayram havasında karşılayacaklarını anlattı. DTP İstanbul Eş Başkanı Mustafa Avcı ise makul sayıda arabalarla Atatürk Havalimanı'na gideceklerini belirterek "28 Ekim'de Kazlıçeşme'de şölen yapmak için Valiliğe başvuracağız” dedi. İstanbul Valisi Muammer Güler ise PKK'lılar için DTP'lilerin yapmayı planladıkları mitinge izin verilmeyeceğini söyledi. Güler, "Diyarbakır'daki gibi bir mitinge, böyle bir tablonun İstanbul'da yaşanmasına asla izin vermeyeceğiz" şeklinde konuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin de gelecek PKK'lılara kanun hükümlerinin uygulanacağını söyledi. DTP: TANSİYONU YÜKSELTMEYİZ DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş ise Diyarbakır'daki görüntülerin tepki çektiğini belirterek “İstanbul'daki karşılamada kamuoyunun hassasiyetlerini dikkate alacağız. Parti MYK toplantısında bu konuda bir karar çıkmasını bekliyoruz” dedi. DTP'li Bengi Yıldız da İstanbul'da tansiyonun artırılmaması için çaba harcayacaklarını belirterek “Habur'daki karşılanmaya gelen tepkilerini dikkate alıyoruz” şeklinde konuştu. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 611939 + ŞAHİN ALPAY Anadile göre e��itim uçurumu niye var? + Notta, özetle şu gerçeğe dikkat çekiliyordu: Hacettepe Ü. Nüfus Etüdleri Enstitüsü'nün 2003 Nüfus ve Sağlık Araştırması'nda derlenen veriler analiz edildiğinde, anadili Türkçe olan nüfusa göre daha genç olan anadili Kürtçe olan nüfusun eğitim düzeyinin çok daha düşük olduğu görülüyor. Nüfus gençleştikçe eğitim seviyesinde genel bir iyileşme görülse de, iki grup arasındaki eğitim düzeyi farkı çok yavaş kapanıyor. İki grup arasındaki eğitim uçurumu büyük ölçüde kadınlardan kaynaklanıyor. Anadili Kürtçe olan ve ilköğretimi bitirmeyen her üç kadından biri Türkçe bilmiyor. (Betam, Araştırma Notu 49, 13 Ekim 2009) Peki anadili Türkçe olanlar ile Kürtçe olanlar arasında neden bir "eğitim uçurumu" gözleniyor? Bunun, kuşkusuz tek bir nedeni yoktur. Ama bu nedenlerin en önemlisinin eğitimde ayrımcılık olduğuna kuşku yok. Bunun en iyi açıklamasını Sabancı Üniversitesi Eğitim Reformu Girişimi öncülüğünde bir araya gelen 14 sivil toplum kuruluşunun hazırladığı, 13 Ekim akşamı yapılan bir basın toplantısıyla Prof. Dr. Üstün Ergüder ve Prof. Dr. Tosun Terzioğlu tarafından kamuoyuna sunulan "Eğitimde haklarımız var!" başlıklı belgede bulmak mümkün. Eğitimde çocukların haklarına saygı gösterilmesi çağrısında bulunulan belgede, başka konulardaki uyarılar yanında, "eşitliği engelleyici ve ayrımcı düzenlemelerin eğitim mevzuatından ayıklanması" gereğine dikkat çekiliyor. Ve ayrımcılıktan ne kastedildiği, özetle, şöyle açıklanıyor: "Ayrımcılık, ırk, renk, ulusal ya da toplumsal köken, dil, din, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, engellilik, mülkiyet, doğum, siyasal ya da diğer görüşlere dayalı olarak veya benzer bir nedenle gerçekleştirilen ve bütün hak ve özgürlüklerin herkes tarafından kullanılmasını engelleyen veya sınırlandırılan muamelelerdir... Yukarıda belirtilen özellik ve konumları nedeniyle, bir kişi ya da gruba yönelik daha az yarar sağlayan ya da zarar veren muamelelerden doğan doğrudan ayrımcılık yanında, görünüşte tarafsız olmasına karşın, söz konusu kişi ya da grup için dezavantaj doğuran muameleler olarak tanımlanabilecek dolaylı ayrımcılık da bu kapsama girer." Fırsat eşitliği ise ayrımcılığın doğurduğu koşulları ortadan kaldırmayı içerir. Sivil toplum kuruluşları bu bağlamda Anayasa'nın eğitim hakkıyla ilgili 42. maddesinin değiştirilmesini istiyor. Ve şöyle diyorlar: "T.C. vatandaşları birçok farklı anadile sahiptir. Türkçe ise Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dilidir. Tüm T.C. vatandaşlarının anadilinin Türkçe olduğunu öngören başta anayasa olmak üzere diğer mevzuat düzenlemeleri, dil temelinde bir ayrımcılığa zemin oluşturma riski taşır." Türkiye, uluslararası insan hakları sözleşmelerine attığı imzaları bir kenara bırakın, özgürlük, çoğulculuk ve demokrasi ilkelerine dayanan çağdaş uygarlığa uyum sağlamak, böylelikle iç barışını ve huzurunu sağlamak için de her alanda, bu arada eğitimde doğrudan veya dolaylı ayrımcılığa son vermek durumundadır. Eğitimde sürdürülen doğrudan veya dolaylı ayrımcılığın başta gelen örnekleri kuşku yok ki, Kürt çocuklarına resmi dil Türkçe yanında anadillerinde eğitim görme imkanının tanınmayışı, (başta Aleviler olmak üzere) anne ve babaları Diyanet İşleri Başkanlığı'nın temsil ettiği İslam inancını paylaşmayan çocukların zorunlu din derslerini almaya mecbur edilmeleri ve üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağıdır. Bu vesileyle de bir kez daha altını çizelim: Türkiye, eğer kendini çağa uyduracak, birlik ve bütünlüğünü koruyacak ise, "hepimiz Türk'üz, hepimiz Diyanet dinine inanırız" şeklinde özetlenebilecek kimlik politikasını "hepimiz Türkiye yurttaşlarıyız; hepimizin dili ve inancı saygı görür" şeklinde değiştirmek zorunda. s.alpay@zaman.com.tr + + + + 611585 + Kart borçlularına müjde + Kart borçlularına müjde 24 Ekim 2009 Cumartesi, 00:22 MHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, kredi kartı borçlarının 24 ayı geçmemek üzere tüketici kredisine çevrilmesi amacıyla kanun teklifi hazırladı. Serdaroğlu, düzenlediği basın toplantısında, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'ni, bugün TBMM Başkanlığına sunduğunu bildirdi. MHP'li Serdaroğlu, kredi kartı borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili olarak 24 Haziran 2009 tarihinde çıkarılan kanunun, temerrüte düşmüş, kendilerine ihtar çekilmiş, haklarında icra takibi başlatılmış kişileri kapsadığını, kart borcunun asgarisini ödeyerek borcunu döndürmeye çalışan vatandaşları ilgilendirmediğini söyledi. Kredi kartı borcunun asgarisini ödeyerek günü kurtarmaya çalışan yaklaşık milyon kart sahibinin toplam borcunun, 12-13 milyar lira civarında olduğunu kaydeden Serdaroğlu, ''Kredi kartı borçları ile çok büyük, çok tehlikeli bir krizin işaretleri alınmaya başlamıştır. Rakamlar, asgari tutarı ödenerek çevrilen kredi kartlarında, geri dönülmez noktaya, borcun artık çevrilemediği bir noktaya ulaştığını açıkça göstermektedir. Vatandaşlarımız, içine girdikleri sarmaldan bir türlü kurtulamamaktadır'' diye konuştu. Yetkililerin, ''tüketici kredisi çekilerek kredi kartı borçlarının kapatılması gerektiğini, aksi halde kredi kartı gecikme faizlerini kapatmalarının mümkün olmadığı'' yönünde uyarıları olduğuna dikkati çeken Serdaroğlu, kredi kartı borcu olan vatandaşlara bankalar tarafından tüketici kredisi verilmediğini, böylece borçlarını kapatamadıklarını iddia etti. Serdaroğlu, hazırladığı kanun teklifinin yasalaşması halinde bankalar ile vatandaşlar arasında ''kart barışı'' sağlanacağını ifade etti. TEKLİF Teklife, kredi kartı borçlarının, borçlunun talebi üzerine piyasa yapıcı bankaların ortalama tüketici kredisi faizi üzerinden ve 24 aylık vadeyi geçmemek üzere tüketici kredisine dönüştürülmesini öngörüyor. Borcu tüketici kredisine dönüştürülen kredi kartının, tüketici kredisi ödemeleri bitinceye kadar kullanılmamasını da içeren teklifle, hakkında ihtar çekilmiş, icra takibi başlatılmış, varlık şirketlerine devredilmiş borçlar için de uygulanması öngörülüyor. + + + + 611807 + Bankacılık için fırsat dönemi + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Bankacılık için fırsat dönemi Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, ülke ve bankacılık adına çok değerli fırsatların olduğu bir dönemin içinde bulunulduğunu belirtti. İSTANBUL (A.A) Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, ülke ve bankacılık adına çok değerli fırsatların olduğu bir dönemin içinde bulunulduğunu belirterek, 'Bu bağlamda hem İş Bankası hem de genel olarak bankacılık sektörü bir bütün olarak bu anlamlı büyümeyi hazır bir şekilde bekliyor' dedi. İş Bankası'ndan yapılan açıklamada, Uluslararası FTSE Global Markets Dergisi'nin, ekim sayısında, 'İş Bankası Sakin Güç' başlığıyla, Ersin Özince'nin açıklamalarını kapağına taşıdığı belirtildi. GELİŞENLERİN EN KIDEMLİYİZ Türkiye'yi 'gelişen pazarların kıdemli oyuncusu' olarak niteleyen Özince, Türkiye'nin AB'ye yeni giren birçok ülkeden daha iyi bir performans sergilediğini kaydetti. 'Şu anda büyüme en önemli konumuz' diyen Özince, bölgesel potansiyele dikkati çekerek hem Doğu'da hem de Batıda potansiyelin inanılmaz olduğunu, Türkiye'nin ciddi büyüme grafiği gösteren bu bölgenin tam ortasında bulunduğunu belirtti. Özince, 'Türk iş dünyasının yeni hinterlandı' olarak sıraladığı Doğu Avrupa ülkeleri; BDT ülkeleri; Suriye ve İsrail'i içine alan Doğu Akdeniz ve hatta Irak ve İran'ın Türk bankacılarını İstanbul'un bölgesel bir finans merkezi olma potansiyeli konusunda cesaretlendirdiğini de vurguladı. Röportajında KOBİ'lere de değinen Özince, sanayinin AB ile bütünleşmesi sürecinde KOBİ'ler için bir konsolidasyonun kaçınılmaz olduğunu vurguladı. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 612607 + Siirt'de 16 yıl önce katledilen 22 kişi anıldı + Siirt Valisi Necati Şentürk köy meydanındaki törende, Türk milletinin sadece bir ırkın adı olmadığını ifade ederek, ''Türk milleti, Türk'ü ile Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Arap'ıyla, Çeçen'iyle ve Türkmen'iyle topyekun bir milletin adıdır. Kürt, Türk, Arap, Çerkez ve Çeçen bu milletin öz evlatlarıdır, vatanın asli sahipleridir. Onun için kim, ayrılık gayrılık yapıyorsa kim bölücülük yapıyorsa bu vatana ihanettir'' dedi. Siirt Şehit Aileleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Kenan Şehitoğlu ise ülke topraklarının korunması için şehit olmaya hazır olduklarını söyledi. Baykan İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Mahmut Aydın ise 16 yıl önce gerçekleşen köy baskını sonucu toplam 22 insanın şehit edildiğini belirterek, ''Terör örgütü en korkunç ve en çirkin yüzünü göstererek 14'ü çocuk toplam 22 insanımızı evlerinde katletmiştir. Ne acı ki bu çocuklar daha terörün ne anlama geldiğini anlamayacak kadar küçüktü'' diye konuştu. Vali Şentürk'ün yanı sıra AK Parti Siirt Milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu, Siirt 3. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Şahin, Emniyet Müdürü Celali Topuz ile çok sayıda vatandaşın katıldığı törende daha sonra şehit mezarları ziyaret edilerek karanfil bırakıldı. + + + + 612767 + Babel'in kovulma endişesi! + Babel'in kovulma endişesi! 24/10/09 17:17 Markus Babbel, Alman Bild Gazetesi'ne yaptığı açıklamada, "Eğer istediğimiz sonuçları alamazsak ne olacağını bilemeyecek kadar saf değilim. Önümüzdeki iki maçı da kazanmak zorundayız. Aksi takdirde görevden alınmamı anlayışla karşılarım. Sonuçta yönetim de işini yapıyor" dedi. 37 yaşındaki genç teknik adam hafta içinde takımının Şampiyonlar Ligi'nde Sevilla karşısında aldığı 3-1'lik yenilginin ardından şimşekleri üzerine çekmişti. Stuttgart, Bundesliga'da da maç sonunda topladığı puanla 13. sırada yer alıyor. + + + + 612529 + Bayrağı yere atan polis açığa alındı + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Bayrağı yere atan polis açığa alındı BURSA Bursa'da, 14 Ekim tarihinde oynanan Türkiye-Azerbaycan maçının ardından Azerbaycan bayraklarının çöplerde bulunması üzerine başlatılan soruşturma sonuçlandı. Bursa Valisi Şahabettin Harput, amir ve polis hakkında yürütülen disiplin soruşturması neticesinde bir polis memurunun işten el çektirildiğini söyledi. Valilik makamında basın toplantısı düzenleyen Vali Harput, Türkiye-Ermenistan milli takımları arasında oynanan futbol müsabakası ile müsabakanın oynanacağı stadyuma girişin dış koridorundaki kontrol ve aramalar esnasında bazı Azerbaycan bayraklarının hoş olmayan görüntüleri ile ilgili başlatılan araştırma ve inceleme çalışmalarının sonuçlandığını ifade etti. Vali Harput, polisin kendi kaydettiği kamera görüntüleri, haberin yer aldığı 10 adet ulusal kanal ve adet yerel televizyonlarda yer alan görüntüler ve yerel-ulusal basında çıkan resim ve haberlerin incelenmesi sonucundaki durumu şöyle anlattı: "Güvenlik mensupları ile ilgili olarak, stad kapısındaki dış kontrol esnasında Azerbaycan bayraklarının düzenli bir şekilde uygun kutulara konulması ve böylece muhtemel bir kısım istismarların engellenmesi konusunda gerekli duyarlılığı, dikkat ve ihtimamı göstermede kusurlu oldukları kanaati ile bir amir, iki polis memuru hakkında disiplin soruşturması açılmış, bunlardan bir polis memuru işten el çektirilmiştir. Azerbaycan bayraklarına karşı 3. şahısların sergiledikleri ve böylece hem Azerbaycan bayraklarını rencide edici görüntülere yol açtıkları, hem de görev yapan personele müdahale ederek bir kısım tahrik ve kargayaşa sebebiyet verdikleri gerekçesi ile görsel medyada yer alan görüntüler çözüm tutanaklarıyla birlikte Emniyet Müdürlüğümüzce gereği yapılmak üzere Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilmiştir. Konu Cumhuriyet Savcılığı tarafından incelenmektedir." 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612188 + Urfa'da taşlı, bıçaklı akraba kavgası: 25 yaralı + Merkeze bağlı Örencik köyünde eski muhtar ile yeni muhtarın yakınları arasında dün "bir evrağın imzalanması" nedeniyle tartışma yaşandı. Köyde kavga eden iki grup, diğer akrabaları tarafından barıştırıldı. Sabah saatlerinde Bamyasuyu mahallesi Cumhuriyet caddesinde bir kahvehanede karşılaşan taraflar yeniden tartıştı. Kavgaya dönüşen olayda birbirlerine taş, sopa ve bıçaklarla saldıran grupta bulunan Adem, Mehmet, Yahya, Bakır, Cengiz, Ali, Muhittin, Mahmut, Musa, Ömer, İsa, Sedat ve Hüseyin K. ile adları henüz öğrenilemeyen 12 kişi yaralandı. Olay yerine çağrılan polis ekiplerince yatıştırılan olayın ardından ambulanslar ve özel araçlarla hastanelere kaldırılan yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Polis ekipleri, aralarında tedavisi tamamlanan yaralılardan bir kısmının da bulunduğu 20 kişiyi gözaltına aldı. Bu arada kavganın yaşandığı bölgede bir minibüs ile bazı iş yerlerinin camları hasar gördü. Soruşturma sürdürülüyor. + + + + 611798 + AB'den madeni paraya rotüş + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ AB'den madeni paraya rotüş Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin Türk madeni paralarını euro madeni paralarıyla benzerlikleri ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlemesi ve basması önerisinde bulundu ANKARA (A.A) Avrupa Komisyonunun 2009 Yılı İlerleme Raporu'nda sahteciliğin önlenmesi amacıyla 'Türk madeni paralarının avro madeni paralarıyla benzerliklerini ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlenmesi ve basılması' gerektiği belirtildi. Raporda, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun hayata geçirilmesi konusunun da halen bir 'endişe kaynağı' olduğu ifade edildi. Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye'nin AB'ye uyum sürecinde son bir yıllık ilerlemesiyle ilgili açıkladığı İlerleme Raporunda 'Mali Kontrol Faslı' ile ilgili değerlendirmelere de yer verildi. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün, internet sayfasına da koyduğu mali kontrolle ilgili bölümde, Türkiye'de tüm devlet kurumları içindeki özerk birimler şeklinde etkili ve operasyonel bir iç denetim sisteminin tesisinin henüz tamamlanmadığı vurgulandı. AZ İLERLEME KAYDEDİLDİ Maliye Bakanlığı'nın reform sürecindeki izleme rolünün güçlendirilmesi gereğine de işaret edilen raporda, dış denetimle ilgili de hiçbir ilerleme olmadığı belirtildi. Raporda, AB'nin mali çıkarlarının korunması konusunda da az ilerleme kaydedildiği ifade edildi. Paraları yeniden düzenle Avronun sahteciliğe karşı korunması konusunda önemli ilerleme kaydedildiği belirtilen raporda, yeni paralar basılırken, benzerlikleri ortadan kaldıracak çalışmaya değinildi. Raporun sonuç bölümünde özetle, 'sahtecilikle mücadele işbirliği yapılanmasının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu alanda çok önemli bir gelişmeyi, Türkiye'nin Türk madeni paralarını Avro madeni paralarıyla benzerlikleri ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlemesi ve basması teşkil etmiştir" denildi. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 611826 + Vücudunun yarısı eridi + Vücudunun yarısı eridi DIŞ HABERLER İngiltere'nin Dorset bölgesinde yaşayan genç kız, yılda 82 kilo vererek büyük bir azim örneği gösterdi. 23 yaşındaki Kate Wellstead, kilosu 146'yı bulunca sıkı bir rejim yapma kararı aldı. 82 kilo veren Kate, "Hem astımım geçti hem de kendime güvenim geldi" dedi. 24.10.2009 + + + + 612330 + "Yerimiz burası değil" + "Yerimiz burası değil" 24/10/09 13:13 Hakan Karaahlet, Samsunspor karşılaşması hazırlıklarını sıkı şekilde sürdürdüklerini ifade ederek,''Ligde bir çıkış arıyoruz. Bu çıkışı Samsunspor karşılaşmasında bulmak istiyoruz'' dedi. Ligdeki sıralamanın çok değişken olduğunu kaydeden Karaahmet, şöyle konuştu: ''Alt sıralardan kurtulmak ve ligde iyi bir yer bulmak için, oynadığın karşılaşmalardan başarılı sonuçlarla ayrılmak zorundasın. Ligdeki yerimiz kesinlikle burası değil. Kaliteli oyunculardan oluşan bir kadromuz var, ancak gücümüzü bugüne kadar istediğimiz gibi sonuca yansıtmayı başaramadık. Ligde bir dönüm maçı olarak gördüğümüz Samsunspor karşılaşmasını kazanmak zorundayız. Tüm hazırlıklarımızı bu yönde yaptık ve bu karşılaşmaya puan için odaklandık. Oyuncularımıza güveniyoruz. Sahadan galibiyetle ayrılan taraf olacağımıza inanıyoruz.'' Karaahmet, takımda sakatlığı süren Halil Zeybek ile Emrah Eren'in Samsunspor karşılaşmasında formaya giyemeyeceğini sözlerine ekledi. A.A. + + + + 611936 + Ahmet Ünlü: Sosyal Güvenlik Kurumu mu, Türkiye İş Kurumu mu? + Ahmet Ünlü 24 Ekim 2009 CumartesiSosyal Güvenlik Kurumu mu, Türkiye İş Kurumu mu? Temmuz ayında SGK ve İşkur'un ortaklaşa almış olduğu tercihler sonucunda SGK'ya yerleşen 657'ye tabi 4/B'li sözleşmeli personelim.Ama bu hafta İşkur tarafından yapılan sözleşmeli memur tercihlerinde Yozgat İşkur'a yerleştim ve ben İşkur'a geçmek istiyorum.Size soracağım soruya gelince;halen sözleşmeli olarak çalışmakta olduğum SGK'dan istifa edip, hiçbir sıkıntı ve engelle karşılaşmadan İşkur'a geçiş yapabilirmiyim? (H.B) 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre Sözleşmeli olarak istihdam edilen personelin istifa ederek başka bir kurumdaki sözleşmeli personel pozisyonuna geçmesinde hukuki hiçbir engel bulunmamaktadır. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu ile Türkiye İş Kurumunu maddi olarak kıyaslayacak olursak SGK nın maddi olarak daha iyi durumda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kararınızı yeniden gözden geçirmenizi öneririz. Şuan itibariyle SGK'da ek ödemede sıkıntı olmakla birlikte bunun kısa sürede düzeleceğini söyleyebiliriz. Aday memurun bekleme süresi farklımıdır? Üniversite bünyesinde 657 sayılı kanuna bağlı aday memur olarak çalışıyorum.Usule uygun olarak(dilekçe verip cevabını bekleyerek) istifa edip ay bekleyip yeniden KPSS ye girerek Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir kuruma atanmak istiyorum. Buna engel bir durum varmıdır? Başka kuruma bu yolla atanabilirmiyim ?(N.Berberoğlu) 657 sayılı Kanunun 94 üncü maddesine uygun olarak görevden ayrılanların( İstifa talebinin kabulüne kadar göreve devam edenlerin) görevden ayrıldığı tarihten itibaren ay sonra tekrar memuriyete dönmelerine hiçbir hukuki engel yoktur. Yine, KPSS sonuçlarına göre herhangi bir kurumun memur kadrolarına ay sonra yerleştirilmeniz halinde göreve başlamanıza engel hiçbir hal yoktur. Şayet muvafakat almada zorlanıyorsanız mahkeme yoluyla bu sorunu çok rahat çözmeniz mümkün olacaktır. İstifa, en son düşüneceğiniz yol olmalıdır. Bu nedenle kesinlikle istifa etmenizi önermeyiz. Memurmuyum işçimi? Bir mühendis 657 sayılı DMK'na tabi olarak 15 yıl çalıştıktan sonra memuriyetten istifa ederek Ziraat Bankasında sözleşmeli olarak (belirsiz süreli sözleşme) iki yıldır çalışıyorum. Ancak, burada işçi ve memur arasında bir yerde olduğumu düşünmeye başladım. Şöyleki; derece kademe devam ediyor, her yıl siciller doluyor ve bodroda emekli sandığına tabi işçi yazıyor. Sorum şu; Memur muyum işçi miyim?(R.Küçükalp) Emeklilik rejimi açısından 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmanız sizin memur olmanızı gerektirmeyecektir. Daha önce 399 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak sizin durumunuzda olanlara 5434 sayılı Kanuna ilgili devamı sağlanmıştır. Sizin şuan ki durumunuz ise özel hukuk hükümlerine tabi olarak çalışan sözleşmeli işçi statüsüdür. İzinde olanlara vekalet ücreti ödenir mi? Adalet Bakanlığı bünyesinde zabıt katibi olarak görev yapan bir personele asildeki şartları taşıması halinde yazı işleri müdürlüğüne vekaleten görevlendirilme yapılması halinde bu personele yazı işleri müdürüne ödenen özel hizmet tazminatı, yan ödeme vs. ödemeleri vekalet görevi devam ettiği müddetçe ödenmektedir. Vekalet görevini yürüten kişinin yıllık izne ayrılması halinde bu kişiye yıllık izinde olduğu dönem zarfında da vekalet ücreti ödenir mi? Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü ile görüşmelerimizde ödenmeyeceğini söylediler. Mal Müdürlüğü ile görüştüğümüzde ödemenin yapılmasının gerektiğini söylediler. Neden ödeme yapılmayacağını sorduğumuzda yasal bir mazeret sunmuyorlar.(M.SÖNMEZ) 657 sayılı Kanunun Vekalet Görevinin Fiilen Yapılması Şartını düzenleyen 174 üncü maddesinde; "Vekalet aylıklarının ödenebilmesi için görevin fiilen yapılması şarttır."hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, Yan Ödeme Kararnamesinin (Devlet Memurlarına Ödenecek Zam Ve Tazminatlara İlişkin 2006/10344 sayılı BKK'nın) Vekaleti düzenleyen uncu maddesinde; Vekaletleri esnasında yıllık izin, mazeret izni, hastalık izni, vekalet görevine ilişkin olmayan geçici görev, görevden uzaklaştırma, tutuklanma, gözaltına alınma, hizmetiçi eğitim, kurs, seminer ve benzeri nedenlerle vekalet görevine ara verenlere (ara verdikleri günler için) vekalet nedeniyle öngörülen zam ve tazminatların ödenmeyeceği hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle bir göreve vekaleten atananların yıllık izinde olmaları halinde vekalet ücreti almaları(zam ve tazminat farkları) mümkün değildir + + + + 611903 + Şefika Kutluer'e İtalya Devlet Nişanı + İtalya'nın Ankara Büyükelçiliği'nde düzenlenen törende bir konuşma yapan büyükelçi Carlo Marsili, Kutluer'in, İtalyan klasik müziğinin tanıtılmasında önemli bir rol oynadığını, aynı zamanda iki ülke kültürel ilişkilerinin gelişmesine de büyük katkıda bulunduğunu söyledi. ANKARA AA + + + + 612573 + Gerrard, Madrid yolunda! + Gerrard, Madrid yolunda! 24/10/09 16:07 İtalyan ''Tuttosport'' gazetesinin İngiliz ''The Sun'' gazetesine dayandırdığı iddiaya göre, Real Madrid'de ikinci kez başkanlık serüvenine yelken açıp, ikinci ''Los Galacticos'' dönemini başlatan Florentino Perez, Liverpool'un yıldız oyuncusu Steven Gerrard için 30 milyon Sterlini (yaklaşık 33 milyon Avro) gözden çıkardı. Real Madrid Başkanı Florentino Perez'in Gerrard'a olan ilgisinin bilindiği kaydedilen haberde, Gerrard'ın, Perez'in hayranlık duyduğu oyuncular arasında yer aldığının bilindiğini ve yaz transfer döneminde, transfer edilmesi gereken oyuncular listesinde başı çektiği öne sürüldü. + + + + 612278 + 14 yıl sonra Ekim ayı derbisi + ile yarın yapacakları derbi maçla birlikte ekim ayında 14 yıl sonra karşı karşıya gelecek. Ezeli rakipler, yarınki randevu öncesinde ekim ayında son kez 1995 yılında birbirlerine rakip olmuştu. ile yarın yapacakları derbi maçla birlikte ekim ayında 14 yıl sonra karşı karşıya gelecek. Ezeli rakipler, yarınki randevu öncesinde ekim ayında son kez 1995 yılında birbirlerine rakip olmuştu. 22 Ekim 1995 tarihinde Stadı'nda yapılan lig maçını 3-1'lik skorla kazanmıştı. Öte yandan iki takım, 100 yıllık tarihlerinde geride kalan 362 maçtan 27'sini ekim ayında oynadı. ekim ayındaki randevularda ezeli rakibine galibiyet sayısında üstünlük kurdu. Ekim'de 11, kez galip gelirken, 12 maç da berabere sonuçlandı. Ekim ayında 38, ise 30 gol attı. + + + + 611862 + 200 bin liraya mal olan sahne + "Abimm" filminde 90 bin liralık otomobil, denize atıldı. 10 saniye sürecek ve 200 bin liraya mal olan sahne için 12 saat prova yapıldı Mustafa Üstündağ ile Levent Üzümcü'nün başrollerini paylaştığı "Abimm" filminde kullanılan "Morgan" marka el yapımı otomobilin başına gelmeyen kalmadı. Ordulu bir koleksiyonere ait olan ve İstanbul'da özel yaptırılan otomobil, senaryo gereği uçurumdan aşağı atıldı. 90 bin TL değerindeki araç kullanılamaz hale geldi. Sahnenin çekimi ise toplam 200 bin TL'ye mal oldu. 12 SAAT PROVA YAPTILAR Çekimler sırasında gerçekten bir trafik kazası yaşanınca trafik ekipleri bölgeyi kapattı. Çekim yerini değiştiren film ekibi, özel yapım "Morgan"ı Marmaris'te bir uçurumdan Akdeniz'in derin sularına itti. Aracı suyun içinden çıkarıp yeniden çekim yapma şansı olmayan yönetmen Şafak Bal, bu sahne için 12 saat prova yaptı. Balıkadamlar ve dört değişik açıdan çekim yapacak kamera ekibi hazır bekledi. Farklı açılara çok sayıda reflektör kuruldu. Ekip ancak akşam saatlerinde "motor" diyebildi. Ardından çekim yapıldı. "Morgan" marka otomobil birkaç saniye içinde sulara gömülürken, oyuncuları da üzüntüye boğdu. Levent Üzümcü ve Mustafa Üstündağ, sulara gömülen otomobili hüzünlü gözlerle izledi. ÖZEL EFEKT YOK Çevre Koruma Kurulu'nun görevlileri de çekim sonrası geç saatlere kadar otomobilin sudan çıkarılmasını gözlemledi. Hiçbir özel efektin kullanılmadığı bu sahne, otomobilin değeri de dahil olmak üzere 200 bin TL'ye mal oldu. Ergun Mercan'ın yapımcısı, Şafak Bal'ın yönetmeni olduğu film Aralık'ta vizyona girecek. + + + + 612065 + Pakistan durulmuyor: saldırı 24 ölü + Başkent İslamabad'dan 50 kilometre uzaklıktaki Kamra'da Pakistan Havacılık Kompleksi'ne giden yol üzerindeki bir kontrol noktasında dün düzenlenen intihar saldırısında kişi öldü. Savaş uçakları ve radar sistemlerinin üretildiği ve bakımının yapıldığı kompleks yakınlarındaki saldırıda ölenlerin bu komplekste çalışmaya giden güvenlik görevlisiyle sivil olduğu belirtildi. İntihar eylemcisinin bisikletle geldiği kontrol noktasında kendini havaya uçurduğu bu saldırıda 13 kişinin de yaralandığı kaydedildi. Bu saldırıdan saatler sonra Güney Veziristan eyaletinin kuzeyindeki Mohmand kentinde teröristlerin yola döşediği antitank mayınına çarpan düğün otobüsünde de 4'ü kadın ve 3'ü çocuk olmak üzere 17 kişi kişi öldü, kişi yaralandı. Peşaver'de de aynı gün içinde bir restoran ve nikah salonunun bulunduğu kampleksin otoparkında bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 15 kişi yaralandı. Pakistan'da bu ay asker, polis ve sivil hedeflere düzenlenen saldırılarda yaklaşık 200 kişi hayatını kaybetti. + + + + 612856 + 12. Ağır Ceza'nın başına Süleyman İnce getirildi + Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), adli ve idari yargıdaki kimi görevlere ilişkin yetkilendirme çalışmalarını tamamladı. Buna göre, CMK'nın 250. maddesinde sayılan suç ve davalara bakmakla görevlendirilen Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkan ve üyeleri belirlenirken, 12. ağır ceza mahkemesinin başkanlığına Süleyman İnce, üyeliklerine de Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı Musa Yeşil ile Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı Erol Tatar getirildi. + + + + 611859 + Türk dizileri vefayla ödüllendiriliyor + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Türk dizileri vefayla ödüllendiriliyor Amerika'da en başarılı dizi yapımları, her yıl düzenlenen Emmy töreni ile ödüllendiriliyor. Bizde böyle bir gelenek mevcut değil ancak Türk izleyicisi kendini bulduğu beğendiği yapımları, gösterdiği vefayla ödüllendiriyor. Senaristler ve televizyoncular hafızalara kazınan dizilerin sırrını anlattı SEVİL KUZU Türkiye'de sinema sektörü hızla gelişiyor. Sinemada durum böyleyken dizi sektöründe oldukça farklı. Çünkü eskiye göre dizi filmler artış gösterirken, orijinal konuların işlendiği senaryolar azalmış durumda. Hâlbuki 10 yıl öncesindeki diziler izleyiciyi adeta ekrana kilitliyordu. Türkiye'de henüz dizilerin ödüllendirildiği geleneksel hale gelen organizasyonlar pek yaygın değil ama Amerika'da diziler takdiri Emmy Ödülleri'nde buluyorsa, Türk dizilerinin ödülü de yine izleyicisinden geliyor. Bunun en güzel örneklerinden birisi Bizimkiler dizisi. Türk Televizyon tarihinin en uzun soluklu dizisi ünvanıyla dikkat çeken Bizimkiler, vefalı izleyicisi sayesinde tam 13 yıl ekranda kalmayı başardı. Yedi Numara, Baba Evi, Süper Baba, Şehnaz Tango, Mahallenin Muhtarları, Perihan Abla deyince birçok kişinin hatırında sahneler teker teker canlanacaktır. Senaristler ve televizyoncular hafızalara kazınan dizilerin sırrını anlattı. KANDEMİR KONDUK Senarist DAYANIŞMAYI VE SEVMEYİ ÖNERDİM Sektörde eskiye oranla kısasıya bir yarış var. Diziler bir iki bölüm deneniyor, tutmadığı düşünüldüğünde de harcanan onca emek hiçe sayılarak yayından kaldırılıyor. Bu konuda biraz sabırsız davranıyorlar. Mesela Amerika'da bir diziye en az bölüm şans veriliyor, dizi tutarsa devam ediyor. Dizilerin kısa ömürlü olmasının nedenlerinden biri bu. Öte yandan Perihan Abla dizisinin sevilmesinin en önemli nedeni tüm Anadolu insanının yaşamlarını anlatıyor olmasıydı. Bu tür dizilerde anlatılan mahalle yaşamı belki eski İstanbul mahallerini hatırlatıyor ama buradaki sevgi, dayanışma, yardımlaşma bizde hala mevcut. Biz yaptığımız dizilerde bu duyguları öneriyorduk, olması gerekenin bu olduğunu göstermeye çalışıyorduk. Tabi Perihan Abla'dan günümüze çok şey değişti. Şimdi dayanışma duygusunu pekiştirmek adına böyle yapımlara daha çok ihtiyacımız var. İnsanlar kendi dünyasına yakın gördüğü hikayeleri daha çok izliyor. Türk toplumunun yaşam tarzına uymasa da Dallas dizisi tutulmuştu, demek ki insanlar merak duyduğu hikâyeleri de izliyor. UMUR BUGAY Senarist KARAKTER SEVİLİRSE, DİZİ YILLARCA SÜRER Şu anda sektörün içinde olmasam da dizileri takip ediyorum. Dolayısıyla dizileri dışardan bakan birisi olarak değerlendiriyorum. Mesela Bizimkiler dizisi çok izlendi ve yıllarca sürdü. Bunu sağlayansa bana göre karakterlerdi. Bir apartmanda yaşayan farklı yapıdaki aileler, Türk toplumunun da farklı katmanlarını gözler önüne seriyordu. Kapıcı Cafer, Apartman yöneticisi Sabri, bu karakterlerin hepsi Türk toplumunda yaşanan komik olayları yansıtıyordu. Dolayısıyla karakterler çok sevildi ve dizi yürüdü. Bir dizi ne kadar iyi tasarlanırsa tasarlansın, dizinin kahramanları karakterlerdir, iyi rol dağıtım olmazsa dizi uzun soluklu olmuyor. Öte yandan şimdiki dizilere bakıyorum, aralarında takip ettiklerim de var, ama çok fazla dizi yapılıyor. Kadın ve aileyi, insanların hayat şartlarını konu alan diziler, bence yıllarca devam edebilir. Senaryolar, daha çok çalışılarak, üzerinde durularak yazılmalı. BEKİR HAZAR Medya eleştirmeni DİZİ SAATLERİNDE SOKAKLAR BOŞALIRDI Eski dönem diziler çok kaliteliydi ve inanılmaz izleniyordu. Komşuluk, arkadaşlık, dostluk ve aile ilişkilerini çok güzel yapıcı bir şekilde ortaya koyuyordu. Şimdiki dizilerde önceki uzun dönem dizilerinin tatları yok. Dizi yapımcıları toplumu olumlu yönde etkileyen, önemli mesajlar veren yapımlarla da reyting alınabildiğini hatırlamak zorunda. Anadolu'nun her bölgesinde değişik kültürlerimiz var. Her evde ilginç yaşam hikâyeleri var. Türk toplumu baba-oğul, arkadaşlık, komşuluk ilişkilerinin çok güçlü olduğu bir toplum, bu konuların işlendiği diziler de insanlar kendilerinden bir şeyler buluyor. Dolayısıyla diziler uzun soluklu ve kaliteli oluyor. Bu gibi dizilerin başladığı saatlerde sokaklar boşalıyordu. Şimdi yeni bir furya başladı, senaristler yaz döneminde dizi başlatıyor, tutarsa devam ettiriyor. Bu dizilerin uzun süre devam edeceği düşünülüyor ama sonuçta senaryo, oyuncu ve yönetmen seçimi konusunda yapılan hatalar dizinin ömrünü kısaltıyor. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612137 + Tövbekarlar yarışması en sıra dışı format + İlginç formatlara imza atan Seyhan Soylu'nun yarattığı yarışmanın dünya prömiyeri, geçen hafta Cannes'de yapıldı. Prömiyere dünyanın çeşitli yerlerindeki televizyon yapımcıları katıldı. Türkiye'de ve dünya genelinde çok tartışılan program, medya endüstrisi hakkında yayın yapan C21 dergisinde de ''en sıra dışı format'' seçildi. Programın dünya haklarını temsil eden Londra merkezi Global Agency'nin yöneticisi İzzet Pinto, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, yarışmaya televizyon yapımcılarının yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. Şimdiye kadar programın Hollanda, Brezilya ve Hindistan'da yayımlanmasının kesinleştiğini belirten Pinto, prömiyer sonrasında da birçok televizyonun kendileriyle röportaj yaptığını bildirdi. Programın tanıtımı için ekibin din adamları kostümü giydiğini anlatan Pinto, Cannes sokaklarındaki turistlerin kendilerini önce şaşkınlıkla karşıladığını, sonra fotoğraf çektirdiklerini dile getirdi. Pinto, bazı sert eleştiriler de aldıklarını ancak yarışmanın titizlikle yürütüleceğini ifade ederek, ''Bu formatı dünyaya açmaktan büyük gurur duyuyoruz. 'Biri Bizi Gözetliyor', 'Survivor', 'Var Mısın Yok Musun' gibi uluslararası üne kavuşmuş formatların arasında bir Türk formatı da yer almak üzere'' dedi. 10 ateisti bir evde toplayarak, sırasıyla imam, haham, papaz ve budist rahiple buluşturan format, aylık sürecin sonunda ateistlerin din seçmesiyle son buluyor. AA + + + + 611787 + Fırat Haber Ajansı kapatıldı + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Fırat Haber Ajansı kapatıldı ANKARA (ANKA) Fırat Haber Ajansı, mahkeme kararı ile akşam saatlerinde kapatıldı. Kısa adı ANF olan Fırat Haber Ajansı'nın internet sitesi www.firatnews.com erişime engellendi. Söz konusu siteye girmek isteyenleri, “Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 09.05.2008 tarih ve 2008/2815 numaralı 'Koruma Tedbiri' kapsamında bu internet sitesi (firatnews.com) hakkında verdiği karar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nca uygulanmaktadır” yazısı karşılıyor. ANF, daha çok terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın avukatları aracılığı ile yaptığı konuşmaları yayınlaması ile tanınıyor. Ajans ayrıca, PKK'nın dağ kadrosu ile gerçekleştirdiği röportajlar ile de bir çok kez gündeme gelmişti. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612532 + PKK'lıların dönüşü kalıcı barışı getirebilir + HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU PKK'lıların dönüşü kalıcı barışı getirebilir LONDRA The Economist dergisi, Türkiye'nin demokrasi açılımını ele aldığı son sayısında, dağdan inen PKK'lıların Türkiye'ye kalıcı bir barış getirebileceğini yazdı. Türkiye'nin Kuzey Irak yönetimi ile güzel ilişkilerine dikkat çeken The Economist, PKK'nın böylece tecrit edildiğini vurguladı. Başbakan Erdoğan'ın PKK'ya yaptığı, "Vakit kaybetmeyin, evinize dönün."çağrısını hatırlatan dergi, "Türkiye bu sonuca, son yıllarda bölgede etkili olan yetkili makamlarla yaptığı istişareler neticesinde ulaştı."yorumunu yaptı. Türk ve Iraklı Kürtlerin kendi tartışmalarını bir kenara bıraktıklarını kaydeden The Economist, Türkiye'nin yakında Erbil şehrinde konsolosluk binasını açacağını ve Kuzey Irak'tan petrol ithal ettiğini belirtti. Bunun karşılında ise Iraklı Kürtlerin PKK'yı köşeye sıkıştırdıklarını yazan The Economist, PKK'nın bu nedenle yalnız kaldığına dikkat çekiyor. Türk halkının çoğunluğunun hükümetin demokratik açılımını desteklediğini vurgulayan dergi, ancak muhalefetin ileri sürdüğü iddialara da katılanların olduğuna işaret etti. Son olarak DTP'yi de tutumundan dolayı eleştiren The Economist dergisi, "DTP içindeki fevri kişilerin kendi bildiklerinde ısrarlı olmaları ve tehlikeli konuşmaları demokratik girişime yardımcı olmayacaktır." 24.10.2009 DÜNYA + + + + 611728 + Şehit ailelerinden 'kahraman gibi' karşılamaya tepki + Caddeyi trafiğe kapatan 50 kişilik grup, 'Kahrolsun PKK', 'Şehitler burada, halk nerede?' gibi sloganlar attı. Belediye önünde barikatlarla karşılaşan şehit aileleri, polislerle tartıştı ve "Biz PKK'lı mıyız, neden önümüze barikat kuruyorsunuz?" diye çıkıştı. Belediye önünde kısa bir açıklama yapan grup üyeleri, PKK'lıların kahraman gibi karşılanmasının çok yanlış olduğunu ifade ederek önümüzdeki pazar günü Ankara'da protesto gösterilerinin olacağını duyurdu. Ardından, İstiklal Marşı'nı okuyan şehit yakınları, sessizce evlerinin yolunu tuttu. Şehit aileleri sadece İstanbul'da değil Edirne, Antalya, Samsun ve İskenderun'da da protesto eylemleri yaptı. Edirne Şehit Aileleri Dayanışma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği bahçesi, şehrin 117 şehidini temsilen 117 Türk bayrağıyla donatıldı. Antalya Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği'nin toplantısında da bir şehit annesinin göz yaşları vardı. Hakkari'nin Çukurca ilçesinde 1995'te şehit düşen Ergün Bilgiç'in annesi Fatma Bilgiç, oğlunun madalyasını göstererek, "15 yıldır bu madalyayı taşıyorum. Şimdi bu madalyayı alsınlar da teröristlere taksınlar." şeklinde tepki gösterdi. Samsun'da bir grup esnaf, cuma namazı sırasında işyerlerine astığı Türk bayrakları altında namaz kılarak, yaşananlara karşı sessiz protestoda bulundu. Hatay'ın İskenderun ilçesinde de şehit aileleri ve gaziler, teröristlerin şölen havasında karşılanmasını protesto etti. İSTANBUL ZAMAN + + + + 612894 + Fenerbahçe'ye kötü haber + Fenerbahçe'ye kötü haber AA Giriş Saati 24.10.2009 21:14 Güncelleme 24.10.2009 21:15 Fenerbahçe, Turkcell Süper Lig'de yarın yapacağı Galatasaray derbisinin hazırlıklarını tamamlayarak, tesislerinde kampa girdi. Teknik direktör Christoph Daum yönetiminde Can Bartu Tesisleri'nde basına kapalı gerçekleştirilen antrenman, yaklaşık saat 50 dakika sürdü. Antrenmanın başında saha ortasında toplanan oyunculara yönelik bir konuşma yapan Daum, ''Yarınki maçta kendi gücümüzü sahaya yansıttığımız sürece bir problem yok. Kendi gücümüzü sahaya yansıtmamız bize yeter'' dedi. Daha sonra sözü alan antrenör Roland Koch, alışılmış motivasyon konuşmasını yaptı. Ancak boğaz enfeksiyonu nedeniyle Koch'un sesinin kısık çıkması, oyuncular arasında gülüşmelere neden oldu. Koch, tüm oyunculara, ''Bizim takımımız, bizim gücümüz'' sloganını söyleterek konuşmasını tamamladı. Daha sonra Daum için kupalı doğum günü kutlaması yapıldı. Daum'un kupasından, oyuncuların kendisine hediye ettiği bir saat çıktı. ANTRENMAN Koşu, ısınma ve koordinasyon hareketleriyle başlayan antrenmanın başında, futbolcular 5'e top kapma çalışması yaptı. Daha sonra iki gruba ayrılan sarı-lacivertliler, teknik ve taktik çalışmalar gerçekleştirdi. Antrenman, dar ve geniş alanlarda yapılan çift kale maçlarla sona erdi. EMRE VE LUGANO TAMAMLAYAMADI Antrenmanın son bölümünde kaleci Mert ile girdiği ikili mücadele sırasında sakatlık geçiren Emre ile sağ ayağında ağrıları olan Diego Lugano antrenmanı tamamlayamadı. Kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık, her iki oyuncunun da tedavilerine başlandığını söyledi. İki futbolcunun durumlarının yapılacak kontrollerden sonra netlik kazanacağı öğrenildi. Antrenmana, sakatlığı bulunan Deivid dışında tüm oyuncular katılırken, Brezilyalı futbolcu, antrenman başlamadan önce bireysel oyuncu antrenörü Dolu Arslan gözetiminde başladığı çalışmasını, idman devam ederken de sürdürdü. Sarı-lacivertliler, tesislerde toplu olarak yenilen akşam yemeğinden sonra kampa girerek maç saatini beklemeye başladı. + + + + 612236 + Taraf, NTV'den özür diledi + Taraf'ın, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve yanındaki kişinin kazadan önce NTV santralinden defalarca arandığına dair yaptığı haberin, gerçek olmadı NTV'nin ortaya çıkardığı telefon kayıtlarıyla ortaya çıktı. Taraf, haberinde NTV'den ilk aramanın 14.34'te gerçekleştiğini yazmıştı. Ancak bu saat İngiltere Greenwich’e göre ayarlanan GMT'ye göre geçerliydi. GMT ile Türkiye saati arasında saat fark olduğu için gerçekte ilk arama 16.34'te, yani helikopter düştükten sonra yapılmıştı. Arama kayıtlarının GMT’ye göre tutulduğu basit bir araştırmayla öğrenilebilirdi. Ancak Taraf bu basit araştırmayı yapma gereği duymadan komplo senaryosuyla NTV'yi zan altında bıraktı. NTV, dün telefon kayıtlarını açıklayarak haberin gerçek dışılığını belgelerle ortaya koydu. Taraf gazetesi bugün hatasını kabullendi. Gazete NTV'den ve okurlarından özür diledi. "NTV haklı, biz haksızız" Gazete, yayımladıklari telefon kayıtlarının GMT saatine göre olduğunu kabul ederek "NTV haklı, biz haksızız. Yazıcıoğlu'nun helikopter kazası öncesi NTV tarafından arandığı doğru değil. Aramalar kazadan sonra" açıklaması yaptı. Taraf gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ise köşesinde yaptığı açıklamada "NTV'den ve okurlarımızdan özür dileriz" dedi. 24 Ekim 2009 + + + + 612340 + Teknik direktörden müthiş gol! + Teknik direktörden müthiş gol! 24/10/09 12:49 Japonya, 1. Lig takımlarından Nagoya Grampus'u çalıştıran Sırp teknik adam Dragan Stojkovic'in attığı golü konuşuyor. 44 yaşındaki teknik adam, takımının oynadığı bir lig maçında oyun durduğu esnada kalecinin ceza sahası dışına gönderdiği topa gelişine öyle bir vurdu ki, birçok yıldız futbolcuya taş çıkarttı. Yaklaşık 50 metreden topa gelişine vuran Stojkovic, on binlerce taraftarın şaşkın bakışları arasında golü kaydederken, topu ağlarla buluşmasının ardından büyük bir sevinç yaşadı. Japon taraftarların ayakta alkışladığı Stojkovic, taraftarlara alkışlarıyla cevap verdi. Stojkovic'in golü Japon spor medyasında günlerdir konuşulurken, video paylaşım sitelerinde de en çok izlenen görüntülerden biri oldu. 84 kez Sırbistan ve Yugoslavya Milli Takımları'nın formasını giyen Stojkovic, Avrupa'da Kızılyıldız'ın yanı sıra Marsilya takımında da forma giymişti. Kızılyıdız ve Yugoslav futbolunun en önemli isimlerinden biri olan Stojkovic, geçtiğimiz yıldan beri Nagoya Grampus'u çalıştırıyor. + + + + 612638 + Yılmaz: Güneydoğu yük değil fırsattır + Osman Ateşli'nin haberi MARDİN Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesini devlet için bir yük değil, hareket geçirilmesi gereken bir potansiyel güç olara gördüklerini dile getirdi. Yılmaz iyi projesi olanın kalkınma ajansları kanalıyla yüzde 50’si hibe yüzde 50’si devlet kredisi olarak destekleneceğini söyledi. Mardin'de bulunan Bakan Yılmaz, beraberinde Vali Hasan Duruer, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihat Vardar, AK Parti Mardin Milletvekilleri M. Halit Demir ve Gönül Bekin Şahkulubey ile birlikte MÜSİADMardin Şubesinin açılış törenine katıldı. MÜSİAD’ın Mardin’de açılan30’uncu şubesinin açılışında konuşan Devlet Bakanı Yılmaz, “Bölgeyi yük olarak değil, harekete geçirilmemiş bir potansiyel olarak görüyoruz. Avrupa pazarları sıkıntılı durumda. Küresel krize rağmen bölgeden yapılan ihracat artmış. Komşularla sıfır sorun ve maksimum gelişmeler sağlandı. GAP, teşvikler, iyi komşuluk ilişkilerinin sağlanmış olması ve farklı pazarlara açılma politikaları bölgeye yatırım yapmayı cazip hale getirmiştir” dedi. Yılmaz işadamlarını bölgeye davet ederek, “Tarihi yapı, mimari, turizm, komşu ülkelerlerle gelişen ilişkiler düşünüldüğünde burası bir fırsattır. Bunu hep birlikte değerlendirelim.” diye konuştu. PROJESİ OLANA PARA HAZIR Bakan Yılmaz, “GAP Kalkınma Ajansları üzerinden hazırlanan program doğrultusunda işadamlarına hibe kredisi verilecek. Bundan sonra projesi olupta parası olamayanlar ‘para bulamadım’ şeklinde dert yanmayacak. Devletin potansiyeline gore hibe programları oluşturularak yüzde 50 hibe şeklinde destekler vereceğiz” şeklinde konuştu. BÖLGESEL DENGESİZLİKLERİ GİDERMELİYİZ 2023 yılında Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ülkesi arasına sokmak istediklerini belirten Yılmaz, “Son yıllarda ciddi persformans var. Gözleriniz kapatarak sorunları halının altına süpürerek hedefe ulaşamayız. Karşımızdaki fırsatları görmemiz lazım. Sorunumuz bir tane değil çok fazla. Bunları çözmemiz lazım. Çözemezsek zamanımızı ve kaynaklarımızıboşa harcarız. Batıdaki ile doğudakinin bir farkı yok. Ortak paydayı görüp ortak hedef koymak durumundayız. Bunların doğrultusunda kenetlenmeliyiz. Kendi içimizdeki dengesiz yapıyla bir yere varamayız” şeklinde görüşlerini sıraladı. DAĞDAN İNENLER TOPLUMA KAZANDIRILMALI Yılmaz, Kandil ve Mahmur'dan gelip teslim olan terör örgütü üyeleri ile ilgili de, ''Türkiye vatandaşı hiç bir insanın suça bulaşmasını istemiyoruz. Suça bulaşmış olanlar varsa da bunların tekrar topluma mutlaka kazandırılması gerektiğine inanıyoruz'' ifadelerini kullandı. VARDAN: ANADOLU’NUN SESİ OLDUK MÜSİAD’ın kuruluşundan itibaren geçen 19 yılı aşkın süre zarfında, Anadolu’nun sesi olduklarını ve girişimcilik ruhunun dirilmesini sağladıklarını söyleyen MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, “MÜSİAD, Anadolu’nun sesi ve gücüne kulak vererek, Anadolu’nun girişimcilik potansiyelini ortaya çıkarmış ve bu bağlamda ticaret ve sanayi alanlarında ülkemizin birçok bölgesinin gelişmesine katkı sağlayarak onları da en geniş manada temsil etmeyi başarmıştır.” dedi. Vardan, “üye sayımız 3,050’si asil, 1,650’si de Genç MÜSİAD üyesi olmak üzere toplamda 4,700’ü geçti. Üyelerimizin sahip olduğu firma sayısı ise 15.000’e yaklaştı. Bu firmalarla, ülkemizin ihracatına, gayri safi yurt içi hasılasına yaptığımız katkılarımıza ek olarak, ülke genelinde 1,000,000 civarında istihdam sağlamayı başardık. Aynı zamanda da yurt dıuşında pek çok noktada temsilci açarak uluslararası bir organizasyon olmayı da başardık” dedi. 30’uncu şubayı Mardin’de açtıklarını ifade eden Vardan, bu şubenin de Mardin ve bölgenin ekonomik ve sosyal anlamda kalkınmasına katkıda bulunacağını söyledi. PRANGALARIMIZDAN KURTULMALIYIZ Gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmek için bir an önce bize engel olan ve hızımızı kesen prangalardan kurtulmamız gerektiğini belirten Vardan konuşmasını şöyle sürdürdü: Tüm halkımızı bir şekilde etkileyen bu sorunların, mümkün olan en geniş mutabakat sağlanarak, üzerine gidilmeli ve çözümler bulunmalıdır. Kafalarımızı kuma gömerek sorunların varlığını gizleyemeyeceğimize göre, özellikle siyasetin ve sonrasında toplumun tüm aktörleri, toplumun ayrışmasına sebep olacak kendi tribünlerine oynadıkları uygulamaları yerine, toplumda birlik ve beraberliği önceleyerek ve köklerimizdeki birlikte yaşayabilme özelliklerimizi hatırlayarak, ülkemizin önündeki tüm sosyal sorunların çözümünde gayret sarf etmelidirler. Bu bağlamda, son günlerde yaşanan olumlu gelişmelerin, yaklaşık 30 yıldır kronik hale gelen ve ülkemizin hemen hemen her bölgesinde sayısız acıların yaşanmasına sebep olan büyük bir sorunun çözümüne ve sürecin arzu edilen şekilde devamına katkı sağlayacağına ve desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Yalnız burada tarafların önlerine gelen bu imkanı itidalli, akıllı, mantıklı ve provokasyona sebebiyet vermeyecek şekilde iyi değerlendirmeleri gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz. MÜSİAD ŞUBE BAŞKANI AKSOY: BİR ANNENİN BİR DAMLA GÖZYAŞININ BEDELİ YOKTUR Tek bir ananın penceresinin önünde ağlamasına gönüllerinin razı olmadığını vurgulayan Mardin MÜSİAD Şube Başkanı Kazım Aksoy da,“Bir annenin bir damla gözyaşının bedeli yoktur. Bir an önce bu kan durmalıdır. Bu gözyaşını dindirecek her türlü açılım bizim içn mukaddes bir girişimdir. Anneler artık ağlamasın dedi. Haber + + + + 612234 + Mumcu'ya davetiye ayıbı + Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Çankaya Köşkü’nde vereceği resepsiyon için katledilen Cumhuriyet yazarı Uğur Mumcu’nun eşi, TBMM Başkanvekili CHP’li Güldal Mumcu’ya eşli davetiye gönderildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 29 Ekim nedeniyle geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da iki ayrı resepsiyon verecek. Resepsiyonların ilki saat 14.00’te gerçekleştirilecek. Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün katılmayacağı bu resepsiyon için çok sayıda kişiye “eşsiz” davetiye gönderildi. Davetiyenin eşsiz yapılması nedeniyle resepsiyona katılan “türbanlı” davetli sayısının sınırlı olması bekleniyor. Köşk’teki ikinci resepsiyon için ise Gül ve eşinin imzasıyla ayrı bir davetiye basıldı. Akşam saat 19.30’da başlayacak resepsiyonun “eşli” olduğu davetiyeye yazıldı. Ancak davet işlemlerinin “özensizce” yapıldığı ortaya çıktı. 1993 yılında bombalı saldırıyla katletilen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun eşi, TBMM Başkanvekili CHP’li Güldal Mumcu’ya öğlen gerçekleşecek resepsiyon için tüm davetlilere uygulandığı gibi “eşsiz”; akşamki resepsiyon için ise “eşli” davetiye gönderildi. Köşk’ün Güldal Mumcu’nun eşi Uğur Mumcu’nun 16 yıl önce öldürüldüğünü unutması “resepsiyon ayıbı” olarak yorumlandı. Öte yandan davetiyelerde resepsiyon için hangi kıyafetlerin giyilmesi gerektiği notu da yer aldı. Saat 14.00’teki resepsiyon için davetlilerden “koyu renk elbise, günlük üniforma ve milli kıyafet” giymeleri istenirken, 19.30’daki resepsiyonda da “smokin, koyu renk elbise ve uzun etek” giyileceği belirtildi. 24 Ekim 2009 SANKİ DÎNİ BİR BAŞ ÖRTME ŞEKLİYMİŞ GİBİ EVVEL İCAT ETTİKLERİ BU ÖRTÜNME ŞEKLİNİ KENDİ İÇLERİNDE VE BASKILI BİR ŞEKİLDE KULLANIMA BAŞLATIP BİLÂHARE DE MİLLETİMİZE DAYATTIRAN DÎNİ KULLANARAK RANT ELDE ETMEK VE KENDİLERİNİ, NÜFUSUMUZUN BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU MÜSLÜMAN OLAN MİLLETİMİZE "DİNDAR" GÖSTERİP MÜSLÜMANLIĞI KORUMAYA SOYUNARAK SİYASET SAHNESİNE ÇIKANLAR ÖNCELERİ "TÜRBAN" KELİMESİNİ GENEL KULLANIMI OLAN "BAŞÖRTÜSÜ" KELİMESİNİN ARKASINA GİZLEYEREK ÜNİVERSİTELERİMİZDEKİ OKULLARIMIZDAKİ GENÇ KIZLARIMIZI AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA KULLANARAK OLAYLAR ÇIKARTMIŞ,KAMU OYUNU SENELERCE MEŞGÛL ETMİŞLERDİR KONUNUN DAHA FAZLA GERGİNLİĞE SEBEBİYET VERMEMESİ VE AYRILIKLARLA SONLANMAMASI İÇİN SİYASİ STRATEJİLERİ BAŞLARI TUT ,GERİSİ GELİR GEREĞİ YÖK BAŞKANLIĞINA DA KENDİ UYDUSUNU-ZAMANIN MALİYE MAKANINDAN NASIL "ZILGIT" YEDİĞİNİ VE NASIL KABULLENDİĞİNİ BİLİYORUZ- YERLEŞTİRİP KONUNUN TAVİZ VERMEDEN YUMUŞATLMASINI DA BURAYA HAVALE ETMİŞTİR NE ENTERESANDIR Kİ ZAMANIN DIŞİŞLERİ BAKANI TÜRBANLI EŞİYLE ÜNİVERSİTE KAPISINA KADAR GELİP BASKI KURMASINA VE HATTA AİHM SİNE DAHİ TÜRKİYEYİ ŞİKAYET ETME CÜR'ETİNİ GÖSTERİP NE DENLİ BİR DİN MİLİTANI OLDUĞUNU GÖSTEREBİLMİŞTİR KENDİ ÜLKESİNİ ,MİLLETİNİ ŞİKAYET EDEN KİŞİ ŞİMDİ 29 EKİMDE RESEPSİYON VERECEK EŞİNE TÜRBANI TAKTIRAN KİŞİ ONU ŞİMDİ BULUNDUĞU MAKAM DA TÜRBANIYLA! ATATÜRK'ÜN İNKİLÂPLARI BİR BİRİ ARDINA YAPTIĞI KÖŞKTE ,SENELERDİR ,MİLLETE İNAT İLE GÖSTERİYOR TABİİ ATATÜRK İLKE VE İNKİLÂPLARINA İÇTEN, ÖZDEN BAĞLI OLANLARIN TUTUMLARI BELLİ GÖSTERİŞTEN BAĞLI OLANLARIN DA !SAYIN GÜLDAL MUMCU ,HADİSEYE BENDE ÇOK ÜZÜLDÜM AMMA BÜTÜN BU ÜZÜCÜ HADİSELERİN DE SON BULACAĞI MUTLU GÜNLERE ZORDA OLSA ULAŞACAĞIZ (Reşat Burhan ARSLAN) HİKMET ARKADAŞIM HAKLISIN AMA NE KADAR CAHİL OLURSA OLSUN BİR GÖREVLİ ARAŞTIRMAK ZORUNDA ASLINDA BU DAVETİYENİN BEN KASITLI GÖNDERİLDİĞİ KANISINDAYIM .NE ŞEKİLDE GÖREVE GELİRSE GELSİN ÇALIŞTIĞI YER VE YERDE OTURANLARIN DÜŞÜNCE YAPILARI ONLARIN TOPLUMA BAKIŞLARININ BİR YANSIMASIDIR BU YAPILAN İŞ. ŞU UNUTULMASIN SEVGİLİ UĞUR MUMCU ZATEN SAYIN GÜLDAL MUMCU'NUN HEM DE ONU SEVENLERİN YÜÜREĞİNDE YAŞATILMAKTA VE RESEPSİYONA ZATEN SAYIN GÜLDAL MUMCU İÇİNDE YAŞATTIĞI UĞUR MUMCU İLE GİDECEKTİR. (AYTEKİN YARKIN) + + + + 612094 + Kanarya, Erdemir'le oynayacak + 15.00 Bornova Bld.-Tofaş, 15.30 Beşiktaş Cola Turka-Antalya Bş. Bld. (SKY Türk), 16.00 Türk Telekom-Mersin B. B., 18.00 OYAK Renault-Pınar Karşıyaka. + + + + 612563 + Hükümete bir eleştiri de Mesut Yılmaz'dan + Eski başbakanlardan Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz, "Hükümetin şunu anlaması lazım. burada çözümden yana değil, kavga, provoke etmeye çalışıyor. Çözüm niyetinde olsalardı, bu tür sahneler yaşanmazdı" dedi. Rize'nin Cayeli ilçesinde vatandaşlarla sohbet eden Yılmaz, Türkiye'nin her meselesinde olduğu gibi uzun yıllardır kanayan yarası olan Kürt sorununa çözüm bulmanın hükümetin öncelikli görevlerinden olduğunu söyledi. Bu konuya eğilinmesini olumlu bulduğunu, ama meselenin baştan beri fevkalade kötü idare edildiğini öne süren Yılmaz, "Devlette olması gereken eş güdüm yok. Bu konunun bütün yönlerine vakıf değilim. Önümüzdeki haftalar içinde mecliste görüşme yapılacak, daha geniş bilgi verilecek. Ama dışarıdan gördüğüm kadarıyla, mesele acemice götürülüyor. Hükümet eline yüzüne bulaştırdı. Bundan Türkiye adına endişe duyuyorum" dedi. Türk devletinin zaman içinde bazı yanlışlar yapmış olsa da bugün meseleyi çağdaş bir şekilde çözecek olgunluğa eriştiğini, toplumda belirli uzlaşı oluştuğunu ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti: "Hükümetin tavrını, meseleyi çözecek şekilde görmüyorum. Bu konuda kaygı duyuyorum. Bir komedi oynanıyor. Hükümetin söylediği, bunların 'dan kaçarak geldiği. Ama gördüğümüz, bunların zafer işareti yaparak Türkiye'ye geldikleri. Bu konuda meclisle, halkla gerçekler paylaşılmalı. Gerçekler çarpıtılarak, manipule edilerek bir yere varılamaz. Şehit ailelerine de hak veriyorum. Son olaylar acılarını daha da artırdı. Onları anlamamak insanlık dışı. Hükümetin bu konuda teşhis hatası yaptığına inanıyorum. Hükümet şunu anlaması lazım. burada çözüm değil, kavga, provoke etmeye çalışıyor. Çözüm niyetinde olsalardı, bu tür sahneler yaşanmazdı. Hükümetin teşhis hatasının devlete çok pahalıya mal olacağına inanıyorum." Mesut Yılmaz, sınır kapılarının açılmasına yönelik protokol imzalanmasına ilişkin ise, "Orada da yanlış yapıldı" dedi. Elbette Türkiye'nin komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmasını, ulusal çıkarlarından taviz vermeden doğru adımların atılmasını desteklediklerini ifade eden Yılmaz, "Öyle anlaşılıyor ki, Ermenistan ile atılan adımlar ile koordine edilmemiş. Türkiye dünyadaki en yakın dostunu kaybetme noktasına geldi. Her iki açılımda da, hükümet Türkiye'yi zora soktu. Kaygım bunun daha da kötüye gitmesi" diye konuştu. Hükümetin meseleleri kamuoyunda tartışmadan, bilim çevrelerine danışmadan götürdüğünü ileri süren Yılmaz, "Hükümetin genel olarak hükümet etme tavrı bu. Halka bilgi vermeden, halkı ikna etmeden, bilgilendirmeden doğru politikaların uygulanması mümkün değil. Halktaki panik havası da, hükümetin yanlış tutumunun çok açık bir kanıtıdır" ifadelerini kullandı. Yeni parti kurma çalışmaları Yılmaz, seçimlerden beri ciddi bir hizmet yapılmadığını, seçim kazanma gayesiyle seçimden önce yapılan acele hizmetlerin seçimden sonra terk edildiğini iddia ederek, şöyle dedi: "Eğer Türkiye'de halktan yana adil bir iktidar iş başında değilse, yerel sorunlar çözülmez. Bu nedenle öncelikli meselemiz, AK Parti'nin karşısına vatandaşın güvenebileceği alternatif ortaya koymak. Önümüzdeki hafta bu konuda önemli bir adım atacağız. Demokrat Parti(DP) çatısı altında daha önce birbiriyle rekabet eden Anavatan Partisi (ANAP) ile Demokratik Parti(DP)'yi bir araya getireceğiz. Genel başkanlık konusunda da değişik bir yapıda mutabık kaldık. Meselelerin çözümü, Ankara'dan başlar. Bu adımları doğru şekilde götürürsek, buralara da yansıyacaktır." Rize'de yapılmakta olan HES'ler Rize'nin boşa akan derelerinden elde edilmesine karşı olmadığını, bunu ilk defa araştırmasını başlatanın da kendi hükümetlerinin olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle konuştu: "Ama karşı olduğumuz, bunun dere ve ormanı öldürecek şekilde yapılması. Senoz Vadisi'nde 12 santral planlanıyor. Bu kadar yapılırsa vadi kurur, ormanlar ölür, insanlar için ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar. Ama 1-2 santral planlansa bu sorunlar ortaya çıkmazdı. Yatırımı yapanların aşırı kar gayesi ile çevreye zarar vermemesi gerekirdi. Maalesef bunların hiçbiri gözetilmedi. ÇED raporu gereği kaldırıldı. Mümkün olduğunca çok üretmek amacıyla yatırımlar başlatıldı. Mahkeme bunları durdurdu ama idarenin emriyle uygulanmadı. Bununla ilgili çalışmamızı sürdüreceğiz. Mutlaka mahkeme kararlarında belirtilen gerekçelerin yerine getirilmesi lazım. Bu hukuk mücadelesini eninde sonunda kazanacağız." + + + + 612323 + "Bizim için puan değerinde" + "Bizim için puan değerinde" 24/10/09 13:28 Lige kötü başlangıç yapan ve bir türlü alt sıralardan kurtulamayan lacivet-beyazlı takım, Denizlispor ile yapacağı karşılaşmadan puanla ayrılarak, kötü gidişine son vermek istiyor. Kasımpaşa Futbol Şube Sorumlusu Mehmet Süha Sidal, karşılaşmanın hem kendileri hem de Denizlispor için çok önemli olduğunu vurgulayarak, ''İki takımın da puana çok ihtiyacı var. Bunun bilincinde olarak karşılaşmaya çıkacağız. Hedefimiz mutlak galibiyet. Bu karşılaşma bizim için puan değerinde. Denizlispor'u yenerek, taraftarlarımız önünde ilk galibiyetimizi tatmak istiyoruz. Bunun için var gücümüzle mücadele edeceğiz. İnşallah puan alan taraf biz oluruz'' diye konuştu. Mehmet Süha Sidal, karşılaşma öncesi sakat ya da cezalı futbolcularının bulunmadığını da ifade etti. Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda saat 15.00'te başlayacak karşılaşmayı hakem Yunus Yıldırım yönetecek. A.A. + + + + 611901 + 'Yollarda', romantik bir Trabzon güzü + Goethe Enstitüsü'nün, "Kültür Köprüleri" programı kapsamında Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen "Avrupa Edebiyatı Türkiye'de–Türk Edebiyatı Avrupa'da" projesi, 19-25 Ekim günleri arasında Trabzon'u mekân tuttu. "Yollarda... Avrupa Kültür Haftası Etkinlikleri" adıyla gerçekleştirilen program, geçtiğimiz günlerde Kars'a, ardından da Erzurum'a uğradı. Uğradı diyoruz çünkü içerisi kütüphane biçiminde düzenlenmiş bir otobüs, Türkiye'de 24 şehri gezerek, geçtiği yerlerde Avrupalı yazarları okurlarla buluşturuyor; okullarda gençler otobüsün minderlerine oturup kitap okuyor, yazarlarla söyleşme fırsatı buluyorlar. Önümüzdeki günlerde Samsun'a, oradan da batıya doğru dümen kıracak otobüs, Türkiye gezisini bitirdikten sonra bu kez Türk yazarları Avrupa kentlerine taşıyacak. Trabzon programına Bulgar edebiyatçılar Bojana Apostolova ve Hristo Karastoyanov, çevirmenler Kadriye Cesur, Hüseyin Mevsim ve onların metinlerini Türkçe seslendiren oyuncu Mehmet Ali Alabora ile İtalyan piyanist Livio Minafra konuk oldu. Etkinlik kapsamında Alman yazar Fitzgerald Kusz'un, "Dullar" adlı eserinin okuma tiyatrosu da gerçekleştirildi. Sibel Arslan, Yeşilay'ın Türkçeleştirdiği oyun, farklı yaşlardaki beş dul kadının komik, aynı zamanda da trajik öykülerini aktarıyor. Bulgar edebiyatıyla tanışmak için bir gün Trabzon'a gitmem gerekeceği aklımdan geçmezdi. Son derece gelişmiş bir Bulgar şiiri ve öyküsü vardı karşımızda. Eminim, hem Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde hem de Trabzon Lisesi ve Kanuni Anadolu Lisesi'nde onları dinleyen gençler iyi izlenimlerle ayrıldılar bu buluşmadan. Söz konusu edebiyat olunca popülerliğin karşısında olan ben, halka açık bu tür etkinliklerde 'doğru isimler' seçmek kaydıyla bunun mümkün olabileceğini gördüm. Mehmet Ali Alabora doğru bir isimdi ve Trabzon'da etkinliğin gördüğü geniş ilgide onun da payı vardı. Fen Edebiyat Fakültesi'ndeki okuma programında üniversiteli gençler salonu adamakıllı doldurmuştu. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini, AB üye ülkeleri Türkiye temsilcileri ve büyükelçilerden oluşan grubun katılımıyla salonun dinleyici kitlesi hayli renklendi. Lise okumaları ve gençlerin ilgisi de buradakini aratmayacak kadar canlıydı. "Ülkemiz küçük, edebiyatımız büyük" diyen Bojana Apostolova, Bulgar edebiyatının elçisi gibi çalışıyor. Geçen yıllarda TÜYAP kitap fuarına gelip Türkçede hiçbir Bulgar yazarın kitabını göremeyince üzülmüş ve sahibi olduğu Janet 45 Yayınevi'nde Bulgar edebiyatçıların Türkçe kitaplarını yayımlamaya başlamış. + + + + 612697 + Otobüs şöförü yankesicileri yakalattı + Edinilen bilgilere göre, Alanya Belediyesi'ne ait halk otobüsüne Oba beldesinde Ali Gün (50) ve Erdem Avşar (35) isimli şahıslar bindi. Cuma Pazarı durağında duran otobüse elinde çanta bulunan Hüseyin Gürbüz (67) isimli vatandaş bindi. Otobüste ayakta kalan Gürbüz'e, Erdem Avşar yerini verdi. Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü istikametine giden otobüsteki Gün ve Avşar isimli şahıslar yaşlı adamın otobüs ücretini vermesine de yardım etti. Gürbüz'ün yanında oturan Ali Gün, yaşlı adamı izlemeye başladı. Bir süre daha Gürbüz'ün yanında oturan Gün, daha sonra yaşlı adamın cebinde bulunan 100 lirayı çekti ancak para yere düştü. Paranın yere düştüğünü fark eden Hüseyin Gürbüz, yankesicilik yapan şahsa tepki gösterdi. Olayı fark eden otobüs sürücüsü aracı Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde durdu. Otobüsten inen Hüseyin Gürbüz, emniyet binası önünde bekleyen nöbetçi polise yankesicilik olayını anlattı. Bunun üzerine otobüse binen polisler, şahsı gözaltına aldı. Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan zanlılardan Erdem Avşar, hırsızlık amacıyla Antalya'dan Alanya'ya geldiklerini ve otobüste yankesicilik girişiminde bulunduğunu itiraf etti. Ali Gün ise suçlamaları kabul etmedi. Zanlılar, Asayiş Büro Amirliği'ndeki sorgularının ardından "Yankesicilik yöntemi ile hırsızlık" yaptıkları iddiasıyla nöbetçi Cumhuriyet Savcılığı'na sevk edildi. Zanlıların sorgusu sürüyor. + + + + 612500 + Otomobil kamyonla çarpıştı: ölü + Tahsin Yakut yönetimindeki ilçeye bağlı menzil yol ayrımında, Mehmet Nafiz Topal'ın kullandığı  kamyonla çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle ve kamyon şarampole yuvarlandı. Kazada, sürücüsü Yakut ile aynı araçta bulunan Fatma, Emine ve Remziye Yakut olay yerinde yaşamını yitirdi. Ölen diğer iki kadının kimliğinin belirlenmesine çalışılıyor. Kazada ölenlerin ilçeye bağlı Harun köyünde oturdukları ve Menzil'e gittikleri öğrenildi. + + + + 612524 + ''Güneş, Rüzgar, Hemen Şimdi' + Kabataş iskelesinde buluşan çevreciler, bir tekneye binerek Boğaziçi Köprüsü'nün altına geldi. Çevreciler, burada ''Güneş, Rüzgar, Hemen Şimdi'' yazılı pankartı açan grup, Kızkulesi önünde de ''İş, iklim, adalet'' şeklinde slogan attı. Eylemin sonunda bir basın açıklaması yapan Küresel Eylem Grubu Sözcüsü Nuran Yüce, Kopenhag'da yapılacak ''İklim Zirvesi''ne 46 gün kaldığını, amaçlarının bugün ve geleceği kurtarmak, iklim değişimine karşı mücadele etmek için dünya liderlerini uyarmak olduğunu söyledi. 2009 yılının iklim değişimine karşı mücadelede en önemli tarih olarak anılacağını vurgulayan Yüce, ''Artık, 'tehlike çanları çalıyor' demek yetersiz. Artık tehlikeyi her gün, her saniye yaşıyoruz. Tüm gezegen felaketin eşiğinde. Ya iklim değişimini durduracağız ya da bildiğimiz yaşam sona erecek. Sadece insanlık için değil, tüm canlı yaşamının niteliği değişecek, canlı türleri yok olacak'' şeklinde konuştu. Yeni salgın hastalıkların, kuruyan göllerin, nehirlerin debilerindeki düşmenin geleceğin değil bugünün sorunu olduğunu hatırlatan Yüce, bilim insanları ve iklim değişimini durdurmak için mücadele eden aktivistlerin, ''tehlikeli eşiğin aşılıp aşılmadığını tartıştığını'' ifade etti. Yüce, şunları kaydetti: ''Geri dönüşü olmayan noktayı geçtik mi, geçmedik mi? Bu yüzden zamanımız çok az. Bu yıl Aralık ayında Kopenhag'da yapılacak İklim Zirvesi çok önemli. İklim değişimini durdurmak zorundayız. Yaşamı savunmak zorundayız. Bir avuç dolar için, şirket karları için, kapitalizmin üretimi ve yeniden üretimi için, fosil yakıt kullanımına dayalı enerji politikalarının devamlılığı için, küresel yoksulluğu derinleştirirken yoksulları bir de iklim değişiminin sonuçları karşısında çaresiz bırakıp ölüme terk eden hükümet politikaları için karar almak üzere Kopenhag'a gelecek olanlara 12 Aralık'ta dünyanın tüm şehirlerinden bizim sesimiz yanıt verecek.'' 24 Ekim 2009 + + + + 611873 + Öcalan'dan aşamalı plan + Öcalan'dan aşamalı plan 24.10.2009 Silopi'deki Habur Sınır Kapası'nda teslim olan PKK'lılara yönelik değerlendirme yapan Abdullah Öcalan, artık çağrıda bulunmayacağını belirterek, geri dönüşlerin devletin atacağı adımlara bağlı olduğunu belirterek aşamalı bir çözüm planını şöyle açıkladı: "Birinci aşama, devlet Kürtlerin tüm haklarını güvence altına alacak. İkinci aşama, devlet Kürtlerin kendi kendini yönetmesine imkân tanıyacak. Üçüncü aşama, devlet verdiği güvenceyi hukuki mevzuata yansıtacak. Devlet bunu yaptığı oranda da geri dönüşler olacaktır." 10 yılı aşkın süredir bulunduğu İmralı'ya gelmek için 10 kişinin başvurduğu haberleri üzerine Abdullah Öcalan, avukatları aracılığıyla güvenlikle ilgili kuşkularını dile getirdi. Öcalan'ın, "Benim güvenliğimi tehlikeye atarlarsa bunu şiddetle kınarım" dediğini belirten avukat Ömer Güneş, kendilerinin de güvenlik konusundaki hassasiyetlerini Adalet Bakanlığı'na ilettiklerini kaydetti. + + + + 612303 + Baraja yarasa engeli + Haber Özeti Yarasaların engel olduğu barajın su tutmamasına tepkiler yükseliyor. Balıkesir'in Havran ilçesinde 72 milyon lira harcanarak yapılan baraj mağaralarda kalan yarasaların ölmemesi için su tutamıyor. Yarasaları mağalardan çıkarmak için çeşitli yöntemler denense de arazilerini sulayaman köylüler tepkili. + + + + 612250 + The Economist: PKK'nın dönmesi barışı getirebilir + Türkiye'nin Kuzey Irak yönetimi ile güzel ilişkilerine dikkat çeken The Economist, PKK'nın böylece tecrit edildiğini vurguladı. Başbakan Erdoğan'ın PKK'ya yaptığı, "Vakit kaybetmeyin, evinize dönün."çağrısını hatırlatan dergi, "Türkiye bu sonuca, son yıllarda bölgede etkili olan yetkili makamlarla yaptığı istişareler neticesinde ulaştı."yorumunu yaptı. Türk ve Iraklı Kürtlerin kendi tartışmalarını bir kenara bıraktıklarını kaydeden The Economist, Türkiye'nin yakında Erbil şehrinde konsolosluk binasını açacağını ve Kuzey Irak'tan petrol ithal ettiğini belirtti. Bunun karşılında ise Iraklı Kürtlerin PKK'yı köşeye sıkıştırdıklarını yazan The Economist, PKK'nın bu nedenle yalnız kaldığına dikkat çekiyor. Türk halkının çoğunluğunun hükümetin demokratik açılımını desteklediğini vurgulayan dergi, ancak muhalefetin ileri sürdüğü iddialara da katılanların olduğuna işaret etti. Son olarak DTP'yi de tutumundan dolayı eleştiren The Economist dergisi, "DTP içindeki fevri kişilerin kendi bildiklerinde ısrarlı olmaları ve tehlikeli konuşmaları demokratik girişime yardımcı olmayacaktır." + + + + 612060 + Yabancılara mülk satışı azaldı + Turizm Araştırmaları Derneğinin (TURAD) yaptığı araştırmaya göre, Türkiye'de yabancılara gayrimenkul satışı krizden önemli ölçüde etkilendi. Yabancılara gayrimenkul satışı Ağustos sonu itibariyle 12 aylık süreçte 2,2 milyar dolar oldu. Yılbaşından itibaren aylık dönemde ise milyar 236 milyon dolarlık satış yapıldı. 2008 Ağustos verileriyle kıyaslandığında, 12 aylık dilimde satışlar yüzde 29, aylık kesitte ise yüzde 38 düşüş gösterdi. Geçen yıl Ağustos ayında, geriye doğru 12 ayda 3,1 milyar dolar, Ocak-Ağustos sürecinde de milyar milyon dolar satış yapılmıştı. -SATIŞLAR, MART AYINDA YÜKSELİŞE GEÇTİ- Küresel krizin etkisinin görülmeye başlandığı 2008 Eylül ayında yabancılara 222 milyon dolar gayrimenkul satıldı. Ekim ayında rakam, 288 milyon dolara yükseldi. Bu aydan itibaren satışlar düşüş seyrine girdi. 2009 Şubat ayında, 100 milyon doların altına inerek, dip noktaya varan yabancılara gayrimenkul satışı, Mart'ta yükselişe geçti. Satışlar, Ağustos ayında 247 milyon dolara ulaştı. Ancak aylık bazda tüm satış rakamları, bir önceki yılın gerisinde kaldı. -6,5 YILDA 14,5 MİLYAR DOLARLIK SATIŞ YAPILDI- TURAD'ın araştırmasına göre, yabancılara gayrimenkul satışını düzenleyen yasanın yürürlüğe girdiği 2003'ten bu yana 14,5 milyar dolar satış gerçekleştirildi. 2003'te milyar doların altında kalan satışlar, 2004'te 1,3 milyar dolar, 2005'te 1,8 milyar dolara ulaştı. Satışlar, 2006-2008 döneminde yıllık milyar dolarda seyretti. 2009'un aylık verileri de hesaba katıldığında, süreç içinde yabancılara gayrimenkul satışı 14,5 milyar doları buldu. Araştırmada, ''2003'ten 2008'e grafiği yükselen satışların, küresel krizle tempo kaybetmesinde, Avrupa Birliğinin yaşadığı krizle birlikte talebin azalması önem rol oynamaktadır'' denildi. Avrupa'daki bankaların kredi kullandırmada ''isteksiz'' davranmasının rolüne dikkat çekildi. + + + + 612359 + Japonlardan jet hızında "Helal Dedektörü" + -- Ülkenin Tarım Bakanlığı oldukça hızlı sonuç veren cihaza onay verdi. Japonlar, Bruneilileri ikna etmek için dün ASEAN Yiyecek Konferansı'nda epeyce ter döktüler. Japon yapımı cihaz eski teknolojinin aksine bir saat yerine birkaç dakika içinde yemeğin helal olup olmadığını anlayabiliyor. sensörü adı verilen cihaz helal olmayan besinleri kolaylıkla tespit edebiliyor. Cihazın bulabildikleri arasında yemekte bulunabilecek bakteri ve virüsler de var. Bir Palm cihazı büyüklüğündeki Sensor"ün tüm İslam aleminde büyük ilgi görmesi bekleniyor. + + + + 612179 + Çarşafa girdi, ülke karıştı! + Çarşafa girdi, ülke karıştı!’nın şarkılarıyla tanınan ünlü rap yıldızı Diam’s, evlenerek Müslümanlığı seçti. Çarşafa da girince, ülkede büyük tartışma başladı. BAŞTA çarşaf olmak üzere, türban ile ilgili tartışmalarıyla ’nın gündeminden düşmeyen, son haftalarda çarşaf ve burkalara yasak getirmeyi planlayan en ünlü şarkıcılarından birinin dönüşümünü konuşuyor. Şarkılarında sık sık kadın haklarını savunan, Diam’s’ın (29) geçen yıl Aziz adlı bir ile evlenmesi çok konuşulmuştu. Ancak dergisinin yıldızın çarşafa girdiğini gösteren fotoğrafları yayınlaması, ülkede bir numaralı konu oldu. İnternet ve basında bu fotoğraflar, “Diam’s’ın dönüşümü” olarak verildi. Şehirden Sorumlu Bakan ve “Ne Hayat Kadını Ne de Bastırılmış” adlı derneğinin başkanı olan Tunus asıllı Fadela Amara ise Diam’sı eleştirdi. Kendisi de Müslüman olan Amara, “Kadınların hakkını korurken, şimdi kocasının dediğinden çıkmayan bir kadın haline gelmiş. Umarım yakında tekrar yolunu bulur ve çarşafı çıkarır” dedi. Ve . + + + + 612070 + Eksik Kartal, seri peşinde + Sezona kötü başlayarak olumsuz sonuçlar alan, ancak ekim ayıyla birlikte toparlanan Siyah-Beyazlı takım, ligde son dönemde üst üste puan toplarken, bu çıkışını Eskişehirspor karşısında da devam ettirmeye çalışacak. Kartal, ligde uzun aradan sonra Denizlispor'u mağlup edip, ardından Kasımpaşa'yı 2-1'le devirerek yükselişe geçti. Ankaraspor'un küme düşürülmesiyle bu takımla oynayacağı maçı 3-0 hükmen kazanan Beşiktaş, puanı hanesine yazdırdı. Tırmanıştaki Kartal'ın yeni hedefi Eskişehirspor'u da kayıpsız geçmek. Ligin iyi takımlarından Eskişehirspor ile Beşiktaş arasındaki zorlu mücadele Eskişehir Atatürk Stadı'nda saat 20.00'de başlayacak. 90 dakikayı, Tolga Özkalfa yönetecek. Son maçlardaki başarısına rağmen Beşiktaş'ta, zorlu Eskişehirspor maçı öncesi önemli oyunculardan Ferrari, Ernst ve Sivok'un olmamasının sıkıntısı yaşanıyor. Kasımpaşa ile yapılan maçta kırmızı kart gören Ernst ve Ferrari'nin yanı sıra aynı karşılaşmada dördüncü sarı kartını görerek cezalı duruma düşen Sivok, bugün forma giyemeyecek. Sezon başından beri teknik direktör Mustafa Denizli'nin en güvendiği isimler olan ve tüm maçlarda görev yapan yabancı futbolcu, cezaları sebebiyle arkadaşlarını Eskişehir deplasmanında yalnız bırakacak. Savunmada uyumlu bir görüntü veren Sivok ve Ferrari'nin yokluğunda Mustafa Denizli'nin orta sahanın ortasında İbrahim Kaş ve İbrahim Toraman ikilisine görev vermesi bekleniyor. Hastalığı sebebiyle Wolfsburg deplasmanında sahaya çıkamayan Yusuf'un bugün de oynamayacağı açıklandı. Yusuf'un yanı sıra sakatlıkları devam eden Holosko, Delgado, Batuhan ve Rıdvan, Eskişehir'e götürülmedi. Siyah-Beyazlılar, Şampiyonlar Ligi'nde Wolfsburg ile oynadığı maçın ardından İstanbul'a uğramadan Eskişehir'e geçti. Önceki akşam saatlerinde Eskişehir'e geçen Beşiktaş, karşılaşmanın hazırlıklarını dün akşam gerçekleştirdiği antrenmanla tamamladı. MUHTEMEL KADROLAR ESKİŞEHİRSPOR: Ivesa, Murat, Vucko, El Saka, Koray, Doğa, Bülent Ertuğrul, Burak, Mehmet, Serdar, Bülent Kocabey BEŞİKTAŞ: Rüştü, İbrahim Üzülmez, İbrahim Kaş, İbrahim Toraman Uğur, Ekrem, Fink, Tabata, Serdar Özkan, Nihat Kahveci, Bobo. SAAT: 20.00 STAT: Eskişehir Atatürk Stadı HAKEM: Tolga Özkalfa YAYIN: Lig TV NOT: Karşılaşmanın canlı anlatımı Zaman.com.tr'de Murat Aksu, üyeleri oy vermeye çağırdı Beşiktaş Kulübü'nün ocak ayında gerçekleştirilecek olağan genel kurulunda başkanlığa adaylığını koyan Murat Aksu, kongre üyelerini oy vermeye çağırdı. + + + + 611756 + Arda-Baros sahaya Elano-Nonda kenara + İHSAN ÖKSÜZ Arda-Baros sahaya Elano-Nonda kenara Dinamo Bükreş karşısında farklı bir kadro sahaya sürerek derbi öncesi oyuncularını dinlendiren teknik direktör Frank Rijkaard, Fenerbahçe karşısında ideal 11'ine dönüyor. Dinamo Bükreş karşısında sakatlığı bulunan Hakan Balta'nın yanı sıra Arda, Baros ve Gökhan Zan'ın dinlendiren, Keita, Ayhan ve Sabri'yi de ikinci yarıda oyundan alan Hollandalı teknik adam, kalede Leo Franco, savunmada Sabri-Servet-Gökhan Zan-Hakan Balta, orta sahada Mustafa Sarp-Ayhan-Arda ve ileride ise Kewell-Keita-Baros'a forma verecek. Dinamo Bükreş maçının kahramanları Nonda ve Elano ise yedek kulübesine çekilecek. 24.10.2009 SPOR + + + + 612469 + Alperenler, PKK’lılara tepki için dağda kamp kurdu + Alperenler, ’lılara tepki için dağda kamp kurduMücahit YOLCU/ŞANLIURFA, ’da ’na üye 15 kişilik grup, 34 'lının ‘demokratik süreci kapsamında teröristbaşı ’ın çağrısına uyarak 'ye gelmelerine tepki göstermek amacıyla dağa çıkıp kamp kurdu. gün boyunca dağda kalacak olan Alperenler, PKK’lıların bu şekilde Türkiye'ye girmelerinin kabul edilemez bir siyasi hata olarak nitelerken, tepkilerinin Kürtlere olmadığını söyledi. Alperen Ocakları Başkanı Mahmut Özgür’ün de aralarında bulunduğu 15 kişilik grup, PKK’lıların dağdan inerek serbest kalmalarını etmek amacıyla şehir merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Germuş Dağı’na minibüsle çıkarak kamp kurdu. Germuş Köyü’ne kadar minibüsle gelen grup, yolun diğer bölümünü yürüyerek çıktı. Ellerinde Alperen Ocakları ve Türk bayrakları ile dağa gelen grup, yanlarında yiyecek ve battaniye getirerek kamp kurdu. Grup adına basın açıklamasını okuyan Hanifi Gökçe, Şanlıurfa Alperen Ocakları’nı temsilen son günlerde ‘demokratik açılım’ sürecinde yaşanan olaylar nedeniyle dağa çıktılarını söyledi. Gökçe, “Bu topraklarda binlerce yıllık birliktelikleriyle ve kardeşlikleriyle kanı kanına, huyu huyuna, kültürü kültürüne karışmış; Rabbi bir, kitabı bir, kıblesi bir, tarihi bir, bayrağı bir, devleti bir olan aziz milletim; bu mukaddes vatan ve bayrak için bu topraklarda şehit düşen, ülkeyi kanlarıyla can veren, aziz şehitlerimiz ve gazilerimizle dalga geçercesine, bölücü, vatan haini kişilerin elerini kollarını sallayarak, yok etmek için her şeyi yaptıkları yüce vatanımıza özgürce geri dönmeleri kabul edilemez siyasi bir hatadır” diye konuştu. Şanlıurfa Alperen Ocakları Başkanı Mahmut Özgür ise “İki gün boyunca dağda kalınacak. Bu grup, temsili bir gruptur. Sonun başlangıcıdır. İnşallah milletimize hayırlı olur” dedi. Dağda kamp kuran Alperenler, bulundukları bölgeye Türk bayrakları asarak yerleşmeye başladı. . + + + + 611736 + Yurtdışında cep’le konuşana büyük vergi + Yurtdışında cep’le konuşana büyük vergiŞÜKRÜ ANDAÇ 24.10.2009 Cep operatörleri yurtdışı konuşmalarda yabancı operatöre ödenen pay için de ve ÖİV alacak. Bu vergiler yazıldığında yurtdışı konuşmalar yüzde 38.5 pahalı olacak Maliye’nin operatörlerinin uluslararası roaming (dolaşım) ücretlerinin tamamı üzerinden katma değer vergisi (KDV/Yüzde 18) ve (ÖİV/Yüzde 25) ödenmesi gerektiğini bildirmesi ve bu konuda geriye dönük olarak operatörlere ceza kesmesi yurtdışı cep faturalarını kabartacak. Şubat 2005 öncesinde yurtdışı görüşmelerin faturaya yansıyan bölümün (yerli, yabancı ayrımı yapılmadan) tamamından vergi alınıyordu. Şubat 2005’de Maliye’den gelen yazının ardından operatörler yurtdışına ödenen roaming ücretleri için abonelerinden vergi almamaya başladı. Sadece kendilerinin komisyonu için ve ÖİV işlemini uyguladılar. Üst düzey bir operatör yöneticisi, “Almana gerek yok” yazısının üzerinden 4.5 yıl geçtikten sonra Maliye’nin bu kez kendilerine “Niye almadınız” cezası yazdığını söyledi. Maliye ’e 258 millon ceza yazdı. ve şirketlerine de ceza yazıldığı açıklandı, ancak cezanın miktarı belirtilmedi. Bir cep operatörünün yetkilisi, “Kesilen ceza abonelere yansıtılmayan vergi yüzünden. Çünkü dış operatöre ödenen ücrete vergi eklenecekse bunu tüketici ödeyecek” dedi. Turkcell, 258 milyon 320 bin liralık ceza için teminat istendiğini açıkladı. Ancak şirket hukuki yola da başvuracak. Adım adım roaming ücreti Abonelerin yurtdışında yapmış olduğu görüşmelerin (roaming) fatura edilmesi işlemininde iki şirket arasındaki ücretler açıklanmıyor. Bir örnek üzerinden anlatılacak olunursa: ’deki bir abone yurtdışına gittiğinde oradaki bir operatörü seçerek cep telefonu görüşmelerini yapıyor ve dakika başına ücret ödüyor. Bu görüşmelerin ücretlerinin yüzde 80-90’lık bölümünü yabancı şirketin aldığı ücret oluşturuyor. Yerli operatör, yabancı şirketin belirlediği dakika ücreti üzerinden komisyon alıyor. Bu komisyon yüzde 5’lerden yüzde 25’lere kadar çıkabiliyor. Yerli operötör tüketiciye yurtdışı görüşmelerini fatura ederken kendi komisyonunun KDV ve ÖİV’sini yansıtıyor. Ancak yabancı operatöre ödenen paya yansıtmıyor. Maliye şimdi bu kısma da yansıtılmasını istiyor. Operatörlerin, kendilerine gelen cezalardan sonra yeni bir uygulama başlatarak yurtdışı görüşme faturalarında yabancı operatör payına da KDV ve ÖİV uygulayacak ve bunları Maliye’ye aktaracak. Şimdiye kadar faturalara yansıtmadıkları için gelen cezaların  geriye dönük olarak tüketiciye yansıtılmasının mümkün olmadığını belirten üst düzey bir yetkili, “Bunu biz ödeyeceğiz ama yeni ceza almamak için bundan sonra faturalara yansıtılması gerekecek” dedi.  Eski  Yenisi  uygulama nasıl olacak? Yurtdışına ödenen roaming ücreti* 100 TL 100 TL Roaming ücretinin KDV’si (%18) - 18 TL Roaming ücretinin ÖİV’si (%25) - 29.5 Yerli operatör komisyonu** (%15) 15 TL 15 TL Komisyonun KDV’si 2.7 TL 2.7 TL Komisyonun ÖİV’si  4.4 TL 4.4 TL Toplam roaming (dolaşım) faturası 122 TL 169 TL Hesaplama 100 lirası yabancı cep telefonu operatörüne uluslararası roaming ücreti, yüzde 15’i (15 TL) yerli operatör komisyonu olan bir fatura üzerinden yapıldı. ** Bu komisyon oranı operatörler arası anlaşmada belirleniyor ve gizli tutuluyor. Ancak sektörden edinilen bilgilere göre yüzde -25 arası değişiyor. Hesaplamada yüzde 15 komisyon baz alındı. + + + + 611781 + İrtica Eylem Planı savcılıkta + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER İrtica Eylem Planı savcılıkta 'İrtica ile mücadele eylem planı' belgesinin orjinalinin bir ihbar mektubu ile birlikte Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara gönderildiği ileri sürüldü. Belgenin orijinalinin savcılara, bir subay tarafından gönderildiği iddia ediliyor. İSTİHBARAT SERVİSİ İSTANBUL Albay Dursun Çiçek'in imzasının bulunduğu öne sürülen İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın orijinalinin, ıslak imzalı haliyle Ergenekon savcılarına yollandığı öne sürüldü. Belgeyi bir subayın yolladığı iddia ediliyor. İddiaya göre, belgeyi gönderen subay bir de ihbar mektubu kaleme alarak “Tartışmaların başladığı dönemde Albay Dursun Çiçek'in odasındaki belgelerin imha edildiğini, kendisinin sadece bu belgeyi kurtarabildiğini” diye yazdı. Belgenin, orijinal olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesi bekleniyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ise, “Soruşturma gizli. Ben de belgenin gelip gelmediği yönünde bilgi yok” dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı da, “Bilmiyorum. Ben de televizyonlarda gördüm. Bir aydır izindeyim. Gelse de zaten bilgi veremem” karşılığını verdi. BAŞBUĞ 'KAĞIT PARÇASI' DEMİŞTİ İrticayla Mücadele Eylem Planı, Taraf gazetesinin 12 Haziran 2009 tarihli sayısıyla gündeme gelmişti. Belgede, AK Parti ve Fethullah Gülen cemaatini yıpratmak için yapılması gerekenler sıralanıyordu. Çalışmayı içeren belgenin altında 3. Bilgi Destek Şube Müdürü Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in paraf ve imzasının bulunduğu iddia edilmiş ve belgeye ait fotokopiler yer almıştı. Albay Dursun Çiçek “örgüt üyeliği” suçlaması ile tutuklanmış ve Hasdal Askeri Cezaevi'ne konulmuştu. Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklanmasının ardından 24 saat geçmeden avukatlarının tutukluluğa yaptığı itiraz üzerine tahliye edilmişti. Belgenin sahte olmasının anlaşılması üzerine, askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti. Genelkurmay Başkanlığı, doğruluğu ortaya konulamayan belgeyi üretenler, sızdıranlar ve yayımlayanlar hakkında gerekli soruşturmanın yapılması amacıyla dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesini kararlaştırmış ve “Sahte belge üretenler yargılansın” demişti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ise belge için 'kağıt parçası ifadesini kullanmıştı. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 611880 + Ecevit, DSP’ye ‘halk’ı ekledi + Ecevit, ’ye ‘halk’ı eklediMANSUR ÇELİK Ankara 24.10.2009Rahşan Ecevit Eski Başbakan ’in siyasi yasaklı olduğu dönemde 14 Kasım 1985’te ’yi kurarak genel başkanlığını yapan Haziran’da partiden ayrılmasının ardından yürüttüğü kurma çalışmalarında sona yaklaştı Yeni oluşumun adı için Demokratik Sol Halk Partisi’nde (DSHP) karar kılındı. Ecevit, “’den ayrılanlar ’in düşüncelerini yeniden hayata geçirmek için kurulacak DSHP adı altında bir araya gelerek çalışmalarına başlamıştır” dedi. ’e yakın olan bağımsız milletvekilleri ile ’ün DSHP içinde yer almadığı, kurultayda desteklediği Prof. Dr. ’ın da oluşuma dahil olmadığı belirtildi. Rahşan Ecevit, ’in genel başkanlığa seçilmesinin ardından, “Bugün DSP yönetimi gidip, Ecevit çizgisine sadık bir yönetim gelinceye kadar kurucu genel başkanı olduğum DSP’den istifa ediyorum” diyerek DSP’den ayrılmıştı. Ecevit, kiraladığı büroda yaptığı açıklamada, “DSP’nin felsefesi ile yakından uzaktan ilgisi bulunmayan bir genel başkan seçildiğini” savundu. + + + + 612369 + Çiçek'in adı 'Darbe Günlükleri'nde de geçiyor + Basın mensupları, televizyon kanalları düzenli temasla yönlendirilecek, yandaş olmaları sağlanacaktı. TSK, Türk milletini kendi çizgisine çekmeyi hedefliyordu. Aynı ismin imzası kamuoyunda büyük yankı uyandıran 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın altından çıkmıştı. İlerleyen günlerde, Ergenekon savcılarına gelen bir ihbar mektubunda Dursun Çiçek'in Ergenekon'a üye olduğu iddia edildi. Cunta faaliyetlerini yürütenlerle irtibatları anlatıldı. ALBAY Çiçek'in adı, Oramiral Özden Örnek tarafından hazırlandığı iddia edilen 'Darbe Günlükleri'nde de Dz. P. Kur. Yb. rütbesiyle sık sık yer aldı. ERGENEKON davasında 'üst düzey yönetici' olarak yargılanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon'da ele geçirilen 14 No'lu CD'deki belge ve fotoğrafların Albay Çiçek tarafından gönderildiği belirlendi. 'DEMOKRASİYE Müdahale Planı'ndaki imzanın Adli Tıp, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Laboratuvar'da yapılan inceleme sonucunda Albay Çiçek'e ait olduğu belirlenirken, askerî savcılıkta imza veren Çiçek'in imza örneğini değiştirmeye çalıştığı tespit edildi. ERGENEKON davasının sanıklarından avukat Hüseyin Buzoğlu'nun ofisindeki aramalarda ele geçirilen sivil toplum kuruluşları hakkında hazırlanan 2006 tarihli andıçın da Albay Çiçek tarafından imzalandığı belirlendi. ERGENEKON sanıklarından Deniz Binbaşı Erbay Çolakoğlu'nun yanı sıra Poyrazköy kazılarıyla ilgili olarak tutuklanan Deniz Yüzbaşı Emre Onat ile irtibatlı olduğu belirlendi. + + + + 612748 + 19:44 Eskişehir:0 Beşiktaş:0 (Maç devam ediyor) + 19.44 24.10.2009 Eskişehir:0 Beşiktaş:0 (Maç devam ediyor)Turkcell Süper Lig'de 10. hafta mücadelesinde Eskişehirspor ile Beşiktaş karşı karşıya geliyor. İLK DEVRE 1.dakika Ve zorlu mücadelede ilk düdük çaldı... Her iki takıma da başarılar dileriz 3.dakika Bülent Kocabey ceza sahasına girmeden sert vurdu İbrahim Kaş'a çarpan top kornere çıktı.. Kullanılan köşe vuruşunu Rüştü çift yumrukla uzaklaştırdı.. Bu korner Beşiktaş atağına dönüştü... Hızlı çıkan Beşiktaş'ta Tabata'nın pasında Nihat'ın pozisyonu ofsayt... 5.dakika Nihat'ın pasında gerilerden gelen Ekrem topa çok sert vurdu kaleci Ivesa topu ayağı ile çıkardı 7.dakika Beşiktaş üst üste tehlikeli ataklar geliştiriyor.. Tello'nun ortasında Bobo'nun kafa vuruşunu Ivesa iki hamlede kontrol etti ancak öncesinde çalan düdük var... Bobo'nun pozisyonu ofsayt ESKİŞEHİRSPOR Ivesa-Koray-El Saka-Vucko-Murat-Burak-Doğa-Sezgin-Volkan-Bülent Kocabey-Mehmet Yılmaz BEŞİKTAŞ Rüştü-Ekrem-İbrahim Kaş-İbrahim Toraman-İbrahim Üzülmez-Uğur-Fink-Nihat-Tello-Tabata-Bobo . . + + + + 612896 + Fener'de çifte şok! + Fenerbahçe, Turkcell Süper Lig'de yarın yapacağı Galatasaray derbisinin hazırlıklarını tamamlayarak, tesislerinde kampa girdi. Teknik direktör Christoph Daum yönetiminde Can Bartu Tesisleri'nde basına kapalı gerçekleştirilen antrenman, yaklaşık saat 50 dakika sürdü. Antrenmanın başında saha ortasında toplanan oyunculara yönelik bir konuşma yapan Daum, ''Yarınki maçta kendi gücümüzü sahaya yansıttığımız sürece bir problem yok. Kendi gücümüzü sahaya yansıtmamız bize yeter'' dedi. Daha sonra sözü alan antrenör Roland Koch, alışılmış motivasyon konuşmasını yaptı. Ancak boğaz enfeksiyonu nedeniyle Koch'un sesinin kısık çıkması, oyuncular arasında gülüşmelere neden oldu. Koch, tüm oyunculara, ''Bizim takımımız, bizim gücümüz'' sloganını söyleterek konuşmasını tamamladı. Daha sonra Daum için kupalı doğum günü kutlaması yapıldı. Daum'un kupasından, oyuncuların kendisine hediye ettiği bir saat çıktı. -ANTRENMAN- Koşu, ısınma ve koordinasyon hareketleriyle başlayan antrenmanın başında, futbolcular 5'e top kapma çalışması yaptı. Daha sonra iki gruba ayrılan sarı-lacivertliler, teknik ve taktik çalışmalar gerçekleştirdi. Antrenman, dar ve geniş alanlarda yapılan çift kale maçlarla sona erdi. -EMRE VE LUGANO TAMAMLAYAMADI- Antrenmanın son bölümünde kaleci Mert ile girdiği ikili mücadele sırasında sakatlık geçiren Emre ile sağ ayağında ağrıları olan Diego Lugano antrenmanı tamamlayamadı. Kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık, her iki oyuncunun da tedavilerine başlandığını söyledi. İki futbolcunun durumlarının yapılacak kontrollerden sonra netlik kazanacağı öğrenildi. Antrenmana, sakatlığı bulunan Deivid dışında tüm oyuncular katılırken, Brezilyalı futbolcu, antrenman başlamadan önce bireysel oyuncu antrenörü Dolu Arslan gözetiminde başladığı çalışmasını, idman devam ederken de sürdürdü. Sarı-lacivertliler, tesislerde toplu olarak yenilen akşam yemeğinden sonra kampa girerek maç saatini beklemeye başladı. A.A. + + + + 612345 + Akraba Kavgası: 25 Yaralı + Akraba Kavgası: 25 Yaralı Yayına Giriş: 24.10.2009 13:18:58 Güncelleme: 24.10.2009 13:35:39 Şanlıurfa'da iki aile arasında çıkan kavgada 25 kişi yaralandı. Merkeze bağlı Örencik köyünde iki aile arasında bir evrağın imzanlanması nedeniyle tartışma yaşandı. Kavga eden gruplar, diğer akrabaları tarafından barıştırıldı. Ancak, akrabalar Cumhuriyet Caddesindeki bir kahvehanede tekrar karşılaşınca tarştışma bu kez taşlı, sopalı kavgaya dönüştü. Akrabalar arasında çıkan bu kavgada 25 kişi yaralandı, bazı işyerlerinin camları kırıldı. Olayla ilgili 20 kişi gözaltına alındı. + + + + 612898 + Fener'den "Demirören" açıklaması + Fener'den "Demirören" açıklaması AA Giriş Saati 24.10.2009 20:11 Güncelleme 24.10.2009 20:22 Fenerbahçe Kulübü'nden yapılan açıklamada, bugün bir gazetede çıkan ''Aziz Yıldırım, Demirören'i derbiye davet etti'' başlıklı haberin asılsız olduğu bildirildi. Sarı-lacivertli kulüpten yapılan açıklamada, ''Beşiktaş Kulübü'nün sayın başkanı Yıldırım Demirören'i tabii ki böylesine önemli bir derbi maçında stadımızda ağırlamak isteriz. Sayın başkan Yıldırım Demirören'in son günlerde camiası içinde yaşadığı sıkıntıları gözönünde bulundurarak, tarafımızdan kendisine herhangi bir davet yapılmamıştır. Böyle bir davetin bizzat siyah-beyazlı kulüp camiasında yanlış bir anlamaya neden olabileceği ve sayın başkanı zor durumda bırakabileceğimiz endişesiyle böyle bir çağrıda bulunmadığımızı belirtmek isteriz'' dedi. + + + + 611620 + "Pahalıya mal oldu" + Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas, oyuna çok iyi başladıklarını ve ilk 20 dakikada iyi bir futbol sergilediklerini belirterek, ''Golün arkasından pozisyonu değerlendiremedik. 20. ve 45. dakikalar arası bütün kontrolü Trabzonspor'a kaptırdık'' dedi. Karşılaşmanın ikinci yarısına iyi başladıklarını ifade eden Kafkas, ''70. dakikadan sonra 10 kişi kaldık. İyi mücadele ettik. Genç ve tecrübesiz oyuncularımızın kaçırdıkları pozisyonlardan sonra demoralize olmaları bize pahalıya mal oldu. Trabzonspor'a bundan sonraki maçlarında başarılar dilerim'' diye konuştu. + + + + 611844 + Türkiye'nin ilk 'yerli' filmi + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Türkiye'nin ilk 'yerli' filmi “Türkiye'nin ilk yerli filmi” Türkler Çıldırmış Olmalı ile yepyeni bir komedi 6'lısı doğuyor. “Türkler Çıldırmış Olmalı” filminin yönetmeni ve senaristi Murat Aslan'ın bir araya getirdiği; Peker Açıkalın, Durul Bazan, Önder Açıkbaş, Timur Acar, Erdem Akakçe ve Ruhi Sarı'dan oluşan bu altı komik adam, filmde 'her Türk asker doğar' fikrinden yola çıkarak acemi asker olarak Afrika'ya gidiyorlar. Somalili korsanların kaçırdığı ünlü işadamını ve ailesini kurtarmak için yerliler ve korsanlarla başlayan mücadelede başlarına gelmedik kalmıyor. Hatta korsanların eline düşüp işkence bile görüyorlar. İşte bu sahnelerde komik adam hayli zorlandı. Filistin askısına asılan Ruhi Sarı, su dolu bidona kafası sokulan Erdem Akakçe, mengene ile başı sıkıştırılan Timur Acar, vücuduna elektrik verilen Önder Açıkbaş, kafasına matkapla darbeler alan Durul Bazan ve onları kurtarmaya çalışan Peker Açıkalın İşte bu zorlu sahnelerin çekimi gerçekçi olması için hayli uzun sürdü. 27 Kasım tarihinde Türkiye'de, Aralık'ta Avrupa'da vizyona girecek “Türkler Çıldırmış Olmalı” filminin komik adamı bu zorlu sahnelerde bile herkesi güldürmeyi başarıyor. Filmin senaristi ve yönetmeni Murat Aslan; 'Hollywood kalitesinde bir film çekiyoruz. Bu filmle Türkiye'nin yeni komedi 6'lısı doğacak' diyor. 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612599 + Kadoköy'de Derbi Ateşi + Kadoköy'de Derbi Ateşi F.Bahçe, G.Saray karşısında seyircisi önünde galibiyet almayı hedefliyor. G.Saray ise deplasmandaki 10 yıllık galibiyet hasretine son vermek istiyor. Yayına Giriş: 24.10.2009 15:39:14 Güncelleme: 24.10.2009 15:39:14 Turkcell Süper Lig'in lideri Fenerbahçe ile ikinci sıradaki Galatasaray, yarın derbi maçta karşı karşıya gelecek. İki ezeli rakip arasında Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda yapılacak karşılaşma saat 20.00'de başlayacak. Derbi maçta hakem Bünyamin Gezer görev yapacak. Gezer'in yardımcılıklarını Serkan Gençerler ve Tarık Ongun yapacak. Fenerbahçe Cephesi UEFA Avrupa Ligi'nde deplasmanda Steaua Bükreş'i yenerek, derbi maç öncesi moral kazanan Fenerbahçe, ezeli rakibi Galatasaray karşısında kendi saha ve seyircisi önünde galibiyet almayı hedefliyor. Geçen hafta Gaziantepspor'a yenilerek, bu sezon ligde ilk kez puan kaybeden sarı-lacivertliler, derbi maçı kazanarak, liderliğini sürdürmek istiyor. Fenerbahçe'de sakatlıkları düzelen ve dünkü antrenmanda takımla çalışmalara başlayan Alex ve Güiza'nın derbi maçta oynaması bekleniyor. Steaua Bükreş maçında sol ayağına darbe alan ve dünkü antrenmana katılmayan Kazım'ın ise çekilen röntgeninde önemli bir bulguya rastlanmadığı, bu akşam takımla çalışacak milli futbolcunun da Galatasaray karşısında oynayabileceği bildirildi. Sağ ayak bileğindeki sakatlığı nedeniyle Steaua Bükreş maçında forma giyemeyen Semih'in de bu akşam yapılacak son antrenmana katılacağı açıklandı. Fenerbahçe'de, sakatlığı bulunan Deivid, maçta forma giyemeyecek. Sarı-lacivertlilerde derbi maç öncesi 3'er sarı kartı bulunan Alex, Güiza, Cristian ve Gökhan ise sarı kart sınırında bulunuyor. Fenerbahçe'nin derbi maçtaki muhtemel 11'i şöyle: Volkan Demirel, Gökhan, Lugano, Önder, Roberto Carlos, Kazım, Cristian, Emre, Dos Santos, Alex, Güiza. Galatasaray Cephesi UEFA Avrupa Ligi'nde hafta içinde Dinamo Bükreş'i farklı yenen Galatasaray ise ezeli rakibi ile yapacağı karşılaşmayı da kazanarak, deplasmandaki 10 yıllık galibiyet hasretine son vermek istiyor. Kadiköy'de alacağı galibiyetle liderlik koltuğuna da oturmanın planlarını yapan sarı-kırmızılıların, sakatlığı süren Emre Aşık dışında eksiği yok. Sarı-kırmızılılarda 3'er sarı kartı bulunan Keita, Mustafa ve Baros, sarı kart cezası sınırında bulunuyor. Galatasaray'ın Fenerbahçe karşısında şu 11'le mücadele etmesi bekleniyor: Franco, Sabri, Servet, Gökhan, Hakan, Mustafa, Ayhan, Keita, Arda, Kewell, Baros (Nonda). + + + + 612127 + Yine 'Eylem Planı': Bu kez hakiki mi yoksa komplo mu? + 2009-10-24 12:32:44 belkide gerçektir... :) belki 5. seferde doğru çıkar.akpnin açılımlarını ve ortaya çıkan maznarayı unutturmaksa maksat daha sonrada gerçek çıkablir...hükümetin sözcüsü var.köşe yazarlarına ne gerek var ki... mehmet sağlam 2009-10-24 12:10:18 1993 yılında Elazığı-Malatya karayolunda 33 mehmed katledildi. Onları tabir yerinde ise çıplak olarak bir otobüsle birliklerine gönderenler yargılanıdılar mı? Ülke 2007 seçimlerine giderken adeta "Her İle Bir Şehid Cenazesi Projesi" icra eder gibi Tunceli'nde bir karakolun bahçesinde yemek yiyen mehmedlere intihar saldırısı düzenlendi kesin sayıyı hatırlamıyorum ama mehmet şehid edildi. Kim yargılandı? Taraf yazmasıydı psikopat değmenin öldürdüğü mehmedi de görev şehidi bilecektik! Onlar yine şehid tabi Ekrem Erol + + + + 612498 + Aziz Yıldırım: Korkmuyorum söylüyorum + Korkmuyorum söylüyorum Başkanı ’de yaptıkları spor salonuyla ilgili olarak, "Ataşehir’de yoktur, Ataşehir’de Türk sporuna bir kapalı salon yapma sevdası vardır" dedi. Yıldırım, Fenerbahçe Burnu’ndaki yüksek toplantısında, Kulübü Başkanı ’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir basın toplantısındaki açıklamalarına yanıt verdi. Yıldırım, Efes Pilsen’e çağrı yaparak, "Ataşehir’i Fenerbahçe Kulübü yapıyorsa, kendilerini davet ediyorum. Gelsinler bizlerle beraber bu projeye ortak olsunlar. Türk sporuna beraberce katkıda bulunmuş olalım. Arzu ediyorlarsa başka bir yerde bir projeyle kendileriyle beraber oluruz. Ataşehir’de rant yoktur, Ataşehir’de Türk sporuna bir kapalı salon yapma sevdası vardır" diye konuştu. Efes Pilsen’in 33 yıllık mazisi olan değerli bir kulüp olduğunu ifade eden Yıldırım, "Bu mazi içinde tabi ki Türk sporuna katkılar yapmışlardır, kimse inkar edemez. Bunun yanında Fenerbahçe Spor Kulübü onların bir branşta yaptığı yerde branşta Türk sporuna hizmet ediyor. Hep haddimizi bildik, her zaman da biliriz. Ataşehir’deki projeye ortak olmak için kendilerini bekliyoruz. Madem ki rant var, rantı beraber paylaşalım" şeklinde konuştu. Basketbolda Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı için gittiği ’da, kendisinin dışında insanların konuştuğu konularla ilgili bir gazetede "Aziz Yıldırım Efes Pilsen Kulübü’nü Başbakan’a şikayet etti" şeklinde haber yer aldığını anlatan Yıldırım, "Haberi gazeteye veren şahıs beni aradı. ’Özür diliyorum sizden, haberi ben yaptırdım ama ben Fenerbahçe Spor Kulübü’ne iyilik olsun diye söyledim, hepsini size yazmışlar’ dediğini anlatarak şöyle devam etti: "Efes Pilsen’in küme düşmesi için Sayın Başbakana gidilmez. Gidilecek yer Federasyonu’dur. Arkadaşlarım yapılan dopingle ilgili açıklamalarda bulundu, ben de söyledim. Buradaki amaç Efes Pilsen’i karalamak değil. Yönetimin haberi olmayabilir. Bizim de aynı şekilde, 1500 sporcunun olduğu yerde bizim dışımızda yapılan bir şeyden dolayı herhalde suçlu olmamamız lazım. Eğer toplu yapılmışsa bu çok tehlikeli bir şey. İki sporcuda aynı madde çıkıyor. 25 bin futbolcuda yapılan araştırmada böyle bir madde çıkmamış. Bisikletçi ve boksörlerde çıkmış. Efes Pilsen’i bu konuda göreve çağırdık." Kendi sporcularında da yapanlar çıktığını hatırlatıp, basketbolcu Kambala örneğini veren Yıldırım, "Kendisinin kulübümüzle ilişkisi kesilmiştir" dedi. Tuncay Özilhan’ın etik değerlerden bahsettiğini belirten Yıldırım, "Fenerbahçe-Efes Pilsen maçları oynanırken, mukavelesi devam eden oyuncumuz Mirsad ile gizli anlaşma yapmak mıdır etik değer?" şeklinde ifade kullandı. MAÇINDA PROTOKOL TRİBÜNÜNDE YAŞADIKLARI Yıldırım, ’de deplasmanda Gaziantepspor ile yaptıkları maçta protokol tribününde yaşadıklarıyla ilgili olarak da açıklamalar yaptı. Yıldırım’ın açıklaması şöyle: "’te protokol tribününde bazı olaylar oldu. Sayın Vali’nin kulağına eğildim ve şunu söyledim. ’Sizin namınıza üzüldüm’. Vali sevinir mi sevinmez mi diye yorum yapıyorlar. Sayın vali, belediye başkanı, yanında Gaziantepspor başkanı ve yanında da ben oturuyordum. Benim solumda da bir milletvekili beyefendi ve hanımefendi oturuyordu. Maç bitene kadar beyefendi ve hanımefendinin tepkisini görmedim. Biz golü atınca kamera beni çekiyor. Golü onlar atıyor, kamera göstermiyor. İkinci golü atıyorlar kamera göstermiyor. İkinci golden sonra oradaki insanlar elleriyle birbirlerine vurmaya başladılar. Öyle abarttılar ki valinin ağzı kanıyor. ’Sizin namınıza üzüldüm’ dedim. Önümüzdeki masanın üzerinde sular yere döküldü, önlerinden geçemedim arkalarından geçtim. Böyle sevineceklerse biz gitmeyelim oraya, taraftarın içinde otururuz daha iyi. Hiç değilse, başkan diye saygı gösterirler bir yerimize bir şey olmaz." "KORKMUYORUM, SÖYLÜYORUM..." Turkcell Süper Lig’de yıl üst üste şampiyon olacakları söylemi üzerine Yıldırım, "Ben korkmuyorum söylüyorum. Önce hocalarıma, futbolcularıma, arkadaşlarıma ve sizlere güveniyorum" dedi. 11 yıllık başkanlığı döneminde her zaman Fenerbahçe’nin kurullarından destek gördüğünü ifade eden Yıldırım, "Biz buradayız. Rahat olun yarın Fenerbahçe’den çok iyi şeyler bekleyin. Fenerbahçe bu sene futbolda şampiyon olacaktır. Basketbolda hem erkek hem bayanlarda şampiyon olacaktır. Voleybolda aynı şekilde...Masa tenisinde, kürekte, atletizmde, boksta şampiyon olacaktır" diye konuştu. Yönetim kurulu üyesi ’in dostlarıyla beraber ’ya yaptığı seyahatte, ’ın maçına gitmemesiyle ilgili medyada, kendisi kızdığı için gitmediği yönünde yer alan haberlere ilişkin olarak da Yıldırım, "Başkan neden kızsın. Ben her şeye kızan bağıran bir adam mıyım. Ben burada baba, yanımdaki arkadaşlar çocuğum değil. Hepsi belli bir kariyeri olan insanlar" dedi. Konuşmasının başında, geçen hafta bazı yönetici arkadaşlarıyla amatör şubelerle ilgili görüşmeler yapmak için Ankara’da Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ’a ziyaretler yaptıklarını bildiren Yıldırım özetle, "Bütçemizde 43 milyona yakın amatör şube gideri bulunmakta. branşta toplam giderimizin 15 milyona yakını her yıl açık. Lisanslı 1480 sporcumuz var. Bu açığı kapatmanın yollarını bulmak lazım. Amatör şubelere bu paraları harcamazsak açığımız olmayacak. Ancak bu sefer de sporcu yetişmeyeceği için dünya platformlarında ’nin adı anılmayacak. Bakanlığın kulüplere görev vermesi lazım. Fenerbahçe, Beşiktaş, ve diğer isteyen kulüpler buna katkı yaparak başarılı sporcular yetiştirmek üzere görev almamız lazım. Devletin ekonomik olarak bizi desteklemesi lazım" şeklinde ifadeler kullandı. . . + + + + 612409 + 11'lik kızı reyting malzemesi yaptı + Bülent Şanlıkan'ın haberi 'Müge Anlı ile Tatlı Sert' programında 11 yaşındaki bir kız çocuğu reytinge malzeme edildi. 'Delil Avcısı' Prof. Atasoy canlı yayında DNA testini açıklayıp 'Çocuğun babası başka biri' dedi. Küçük kız sırada programı izliyordu Müge Anlı'nın, ATV kanalında sunduğu 'Müge Anlı ile Tatlı Sert' programında dün büyük bir skandala imza atıldı. Prof. Dr. Arif Verimli ve Avukat Rahmi Özkan'ın danışman olarak katıldığı canlı yayında 11 yaşındaki kız çocuğu E.S.T'inin babasının Mustafa S.T. olmadığı, Prof. Dr. Sevil Atasoy tarafından DNA raporuyla açıklandı. Gelişme ekranda '! DNA testinin sonucu çocuğun babası Mustafa değil' anonslarıyla veridi. GERÇEĞİ TV'DEN ÖĞRENDİ Çocuğun annesinin avukatı Kemal Akyan, 11 yaşındaki E.S.T.'nin programın yayınlandığı gün okula gitmediğini ve programı başından sonuna izlediğini söyledi. Küçük E.S.T., 11 yıldır baba bildiği adamın, gerçek babası olmadığını canlı yayında öğrenmiş oldu. Akyan, çocuğun büyük bir şok yaşadığını belirtti. BABAANNE MÜRACAAT ETTİ Programın yapımcısı Reyhan Şan, Müge Anlı'nın ekranda haftadır işlediği konunun hikayesini şöyle anlattı: 'Anne ile baba ayrılmış. Çocuğa babaanne bakıyor. Geçen sene bir tartışma sırasında oğlu, 'çocuk benden değil' deyince babaanne, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Bilimleri'nde DNA testi yaptırıyor ve torunu bildiği çocuğun babası oğlu çıkmıyor. Çocuğun annesi 'Nereden bileyim başka bir çocuğunun kanını almadığınızı' deyince babaanne ay önce bize müracaat etti. Almanya'dan babanın hastane raporuyla yeni DNA örneği temin edildi. Prof.Dr. Atasoy'un gözetiminde yeni bir DNA testi yapıldı. Bu testte de Mustafa Bey'in çocuğun babası olmadığı ispatlanmış oldu. Mustafa Bey Almanya'da yaşıyor. Evli ve çocukları var.' Babaanne Zekiye S.T., ise annenin çocuğun sorumluluğunu almak istemediği için gerçeği sakladığını öne sürdü. Zekiye S.T., 'Çocuğun ailesi çocuğa bakmayı kabul etmiyor. DNA raporu olmasına rağmen canlı yayına bağlanan annenin erkek kardeşi, benim yalan söylediğimi iddia etti. DNA için başka çocuk getirdiğini söyledi' dedi. 'TV'DE AÇIKLANABİLİR' Prof. Dr. Sevil Atasoy ise skandala neden olan DNA testine yardımcı olmasıyla ilgili kendini savundu: 'Çocuğun başka bir adamdan olduğunu zaten herkes biliyormuş. Hatta bana, çocuğun da bunu bildiği söylendi. Ankara'da DNA testi yapılmış ama avukat inandırıcı bulmamış. İkinci defa DNA testi yapılması için aracı oldum. DNA testleri illa savcılık kanalıyla olacak diye bir şey yok. Her yerde yapıyorlar. Hatta Alman Hastanesi'nde Adli Tıp bölümü bile var. Bizim DNA sonucunu televizyon programında açıklamamız normal. Daha önce de çok sayıda rapor açıklandı. Bunun etik olup olmadığını bana değil Müge Anlı'ya soracaksınız.' AVUKAT ANNEYİ SUÇLADI Program danışmanlarından avukat Rahmi Özkan ise 'Çocuğun annesi gerçeği bildiği halde açıklamıyor. DNA testi sonunda Mustafa'nın bu çocuğun babası olmadığı tıbben bir kez daha ortaya çıktı. Annenin bugüne kadar babası olmayan bir kişiye çocuğu kabul ettirmeye çalışmasının vebali ve günahı bana göre anneye aittir' dedi. GİZLİLİK İHLAL EDİLMİŞ- Akşam Yazarı Prof. Dr. Ali Ulusoy: Özel hayatın gizliliğinin ihlali var gibi gözüküyor. Durum, televizyon kanalı aracılığıyla kamuya da açıklanmış. Medeni hukuk problemi yönünden, çocuğun özel hayatının gizliliği ihlal edildiği düşünülebilir. Babasının adı ortaya çıkmışsa çocuğun kendi yakınları tarafından tanındığı anlamına gelir. Bunu ihlal eden yayın kuruluşuna karşı, manevi tazminat davası açılabilir. Basın Kanunu'nun ilgili hükümleri ihlali anlamında dava açılabilir. GAYRİAHLAKİ Avukat Turgut Kazan: Reşit olmamış ilköğretim öğrencisi bir çocuğun soybağının tespiti için hukuk yoluna başvurmaya gerek duymadan, bir televizyon programı aracılığı ile DNA testi yaptırılması, kelimenin tam anlamıyla kural dışı bir davranıştır. Bu testin sonucunun, çocuğun da izlediği bir saatte televizyondan açıklanması ise gayriahlaki etik dışı bir yaklaşımdır. Test için çocuğun vasisinin onayı alınmamışsa, ceza ve hukuk davaları gündeme gelebilir. CEZA DAVASI AÇILABİLİR Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: Mahkeme kararı olmadan 10 yaşındaki bir çocuktan doku örneği alınıp DNA testi yaptırılması ve bu araştırmanın sonuçlarının televizyondan açıklanması tam bir sorumsuzluk örneğidir. Olayın cereyan ediş şekline göre, özel yaşamı ihlal ve vücut bütünlüğünü ihlal suçlamaları gündeme gelebilir. Çocuğun vasileri manevi tazminat davası da açabilirler. DEVLET KORUMAYA ALMALI Prof. Dr. Ahmet Gökçen: Özel hayatla ilgili bir anlaşmazlığın, reyting hesaplarıyla televizyon ekranlarından tartışılması Türkiye'de basın ahlakının geldiği noktayı ortaya koyuyor. Ben bu olayın, ceza hukukundan çok sosyal ve ahlaki bir konu olduğunu düşünüyorum. DNA sonuçları vasilerin izniyle televizyondan açıklanmışsa, devlet harekete geçmeli ve çocuğu korumaya almalıdır. Akşam 2009-10-24 15:55:48 bu müge reyting için herşeyi yapar reyting para demek. para metaryaliz felsefenin ....... Nurettin YAVUZ 2009-10-24 14:53:59 haber7, kendini bu kadar komik duruma düşüren bir haber anlayışı daha olamaz sanırım. programı bende izlemedim ama sayenizde bütün detaylarını biliyorum şu an. reyting malzemesi nasıl hit malzemesine dönüştürülüyor sayenizde öğrenmiş olduk. başkasının evinin önünün kirliliğinden bahsederken siz evinizin önüne baksanız galiba daha iyi olacak hı? Ali Şener 2009-10-24 14:33:09 bu program doğan'ın kanallarından birinde yayınlansaydı bu saate kadar habere yuzlerce yorum gelmişti...Valla Bütün cocuklar toplandık sizin zihniyete bakıp bakıp guluyoruz:D leigonella 2009-10-24 14:14:37 Müge anlı, hukuki konularda destek almak için programına bir avukat almış.peki avukat nasıl bir hukukçu ki 11 yaşındaki bir çocuğu reyting'e kurban ediyor.ya prof ne demeli.kabahat elbette annenin.insan çocuğun kimden olduğunu bilir.baba annede haklı.oğlu çocuğu kabul etmedi ise gerçeği öğrenmeye kalkmakta haklı ancak gizli olması gereken şeyin tv de tartışılması ve buna izin vermek skandal.Aslında Bazı kanalların izlenmesinin sakıncaları bunlar.Çünkü.reyting uğruna herşeyi yapan programlar var. Ahmet AYDIN 2009-10-24 14:12:24 Malzemeyi malzeme yapmak mübah midir:) Sayet evetse, epey malzeme var biz de. salih güngör 2009-10-24 13:53:17 ayrıca haber de 11 yaşındaki kızın reyting malzemesi edilmesini reyting malzemesi etmiyor mu?ben programı izlemedim mesela, sizin sayenizde herşeyi öğrenmiş olmuyor muyum??yani eleştireyim derken eleştirdiginiz şeyin aynısını yapıyorsunuz???? bora hakan 2009-10-24 13:51:25 aile zaten kavgalı,ayrılmışlar,karşılıklı iddialar,müge anlının burada suçu ne anlamadım??? bora hakan 2009-10-24 13:19:35 Anne disinda herkes gunahkar, suclu...Turkiye gercegi bu, Necmettin Yavuzlar + + + + 611846 + Diş beyazlatmayla ilgili şehir efsaneleri + AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Diş beyazlatmayla ilgili şehir efsaneleri MEZİN TANRISEVEN KADIN VE ESTETİK Günümüzde herkes artık inci gibi beyaz dişlere sahip olmak istiyor. Ama çoğu zaman doktora gitmek yerine dişlere zarar veren yöntemler uygulanıyor. Medical Park Bahçelievler Hastanesi Diş Hekimi Dr. Diler Karakaya, diş beyazlatmayla ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı: 1- SERT FIRÇA KULLANMAK VE SERT FIRÇALAMAK DAHA ÇOK BEYAZLATIR: Sert diş fırçası kullanmak dişin minesine daha çok zarar verir ayrıca sert ve yanlış şekilde fırçalamak ise dişlerimizin aşınmasına ve hassasiyete sebep olabilir. İyi fırçalamak; fırçanın sertliğiyle değil, fırçalama tekniğiyle ilgilidir. 2- DİŞ MACUNUNU FAZLA KULLANMAK DİŞLERİ ÇİZER: Diş macununun miktarından çok içindeki granüllerin büyüklüğü önemlidir. Dişlerin mine tabakasının çizilmesi; macunun fazla kullanılmasıyla ilgili değil, kullanılan macunun granüllerinin büyük olmasıyla ilgilidir. Önerimiz; fırçanın üzerine konulan macun miktarının 'mercimek tanesi' kadar olmasıdır. 3- ÇAMAŞIR SUYUYLA FIRÇALAMAK BEYAZLATIR: Çamaşır suyu ile dişleri fırçalamak kesinlikle çok sağlıksızdır; asla yapılmamalıdır! 4- KARBONAT VE TUZLA FIRÇALAMAK BEYAZLATIR: Karbonat ve tuz, büyük granüllü olduğu için dişin doğal yapısını zamanla bozup daha çok renkleşmelere neden olabilir. 5- BEYAZLATICI MACUNLAR DİŞE ZARAR VERİR: Aslında bu doğru bir düşüncedir. Bazı macunların içindeki granüller çok büyük olduğu için diş minesini çizebilir. Bu nedenle beyazlatıcı macunlar mutlaka hekim kontrolü altında kullanılmalıdır. 6- DİŞ TAŞI TEMİZLİĞİ DİŞİN MİNESİNE ZARAR VERİR: Diş taşı temizliği; hekiminiz tarafından yapıldığı sürece dişlerinize zarar vermez, aksine taşların orada kalması sizin için daha çok zararlıdır. 7- EVDE DE BEYAZLATMA YAPILABİLİR: Marketlerde ve eczanelerde satılan diş beyazlatmayla ilgili ürünlerin içindeki jellerin konsantrasyonu çok düşük olduğu için çok etkin bir beyazlık görülmeyebilir. Ayrıca bu ürünleri doğru kullanmak çok kolay değildir; ürünlerin kullanımı sırasında dişetlerimize zarar verebiliriz. Bunu için mutlaka kullanılan ürünler hekimin fikri alınarak ve doğru kullanılmalıdır. Sert diş fırçası daha mı çok beyazlatır? Çamaşır suyuyla fırçalamak dişi beyazlatır mı? Karbonat ve tuz dişin rengini açar mı? Beyazlatma dişi daha mı çok sarartır? Beyazlatma dişleri hassaslaştırır mı? Diş taşlarını temizletmek zararlı mı? ÖZEL GÜNLERİN KURTARICISI: BLEACHİNG Medical Park Bahçelievler Hastanesi Diş Hekimi Dt. Diler Karakaya, diş estetiğine önem verenlerin bir diş hekimine gitmesi gerektiğini söylüyor: “Güzel ve estetik bir gülüş sosyal yaşamda insanların özgüvenini artırıyor. Güzel bir gülüşün anahtarı beyaz dişlerde, beyaz dişlere sahip olmanın yolu ise bir diş hekimine gitmekte. Bleaching yani diş beyazlatma; dişlerin yüzeyinde organik ve inorganik maddelerin yapmış olduğu renkleşmenin jeller ve özel yöntemlerle giderilmesi işlemidir. Özellikle dişlerinin şeklinden ve yapısından memnun, ancak renginden hoşnut olmayanlar tarafından tercih ediliyor. En çok da nikah, düğün, mezuniyet ve önemli iş görüşmeleri öncesinde sıkça başvurulan bir yöntem oldu artık.” 24.10.2009 CUMARTESİ + + + + 612863 + Obama olağanüstü hal ilan etti + Obama olağanüstü hal ilan etti 24.10.2009 21:25 Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, olağanüstü halin, ülkedeki sağlık kuruluşlarının, domuz gribi salgınıyla başa çıkma kapasitelerini artırmak için, ihtiyaç duyuldukça bazı standart federal kurallardan muaf tutulmalarına olanak sağladığı bildirildi. Olağanüstü hal bildirgesini dün gece imzalayan Obama, bildirgedeki açıklamasında, salgının etkisini azaltmak ve halkın sağlığını korumak için attıkları tüm adımlara rağmen H1N1 virüsünün yayılmayı sürdürdüğüne dikkati çekti. Bu nedenle, hastalıkla mücadelelerine yardımcı olacak bazı ek önlemler almaya ihtiyaç duyduklarını belirten Obama, Kongre'ye notunda da, olağanüstü halin, domuz gribi vakalarının ülkenin sağlık kaynaklarının kapasitesini sıkıntıya sokabilecek derecede artması durumuna karşı hazırlıklı olmayı hedeflediğini kaydetti. Olağanüstü hal bildirgesi, sağlık görevlilerinin salgına karşı daha hızlı harekete geçebilmesi amacıyla, ABD Sağlık Bakanı Kathleen Sebelius'a, gerektiği takdirde federal kuralları ''es geçme'' yetkisi veriyor. Bildirge, bürokratik engellerin ortadan kaldırılmasını ve hastaların tedavi olanaklarına daha kolay ve hızlı ulaşabilmesini hedefliyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nden yapılan açıklama da, H1N1 virüsünün, ilk ortaya çıkmasından bu yana ülkede 1000'den fazla kişinin ölümüne, 20 binden fazla kişinin de hastanelik olmasına yol açtığı bildirildi. Açıklamada, virüsün ABD'deki 50 eyaletin 46'sında yaygın olduğu bilgisi de verildi. AA + + + + 611768 + İsrail iyi ilişkilerin olduğu günlere dönmek istiyor + FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ İsrail iyi ilişkilerin olduğu günlere dönmek istiyor İsrail Başbakan Yardımcısı Silvan Şalom, Türkiye ile İsrail arasında son dönemde yaşanan gelişmelerin geçici olduğuna inandığını belirterek, İsrail'in, Türkiye ile eski iyi ilişkiler zamanına dönmek istediğini söyledi. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Şalom sözlerinin başında, Cumhurbaşkanı Gül'ün kendisinin çok iyi arkadaşı olduğunu belirterek, Türkiye ile İsrail'in eski iyi niyet ve iyi ilişkiler zamanına dönmeleri gerektiğini kaydetti. "Eski zamanlara dönmek istiyoruz, demin de dediğim gibi Cumhurbaşkanınız Gül, benim iyi bir arkadaşım ve pek çok İsrailli de Türkiye'ye iyi ve stratejik bir dost olarak bakıyor" diye konuşan Şalom, her yıl binlerce İsraillinin Türkiye'de bulunmaktan hoşlandıklarını söyledi. 24.10.2009 POLİTİKA + + + + 611863 + 'Sakın beni iade etmeyin' + 'Sakın beni iade etmeyin' 24.10.2009 ABD, İsviçre'den, 1977'de13 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz ettiği suçlamasıyla tutuklanan yönetmen Roman Polanski'nin iadesini resmen istedi. Öte yandan Polanski'nin avukatı, müvekkilinin ABD'ye iade edilmek istemediğini söyledi. İsviçre Adalet Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "ABD'nin iade talebi, Polanski'nin yargıç önüne çıkmadığı Şubat 1978'de, California Eyaleti Temyiz Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama müzekkeresi temelinde yapılmıştır" dendi. Açıklamada, ABD'nin iade talebinin Zürih yetkililerine bildirildiği ve Polanski'nin herhangi bir iade kararı durumunda temyize gitme hakkı bulunduğu kaydedildi. + + + + 612479 + Bursa'daki bayrak krizinde polis açığa alındı + Türkiye ile arasında gerginliğe neden olan Bursa'daki bayrak kriziyle ilgili polis hakkında soruşturma başlatıldı. polis memuru işten el çektirildi. Şahabettin Harput, 14 Ekim'deki milli maçı öncesi, Bursa Stadı'na girişinin engellenmesi amacıyla bayraklarının toplanmasıyla ilgili incelemenin sonuçlandığını bildirdi. Harput, makamında düzenlediği basın toplantısında, maçın oynandığı Stadı'nın giriş dış koridorundaki kontrol ve aramalar sırasında, bazı bayraklarının basında yer alan hoş olmayan görüntüleriyle ilgili başlattıkları araştırma ve inceleme çalışmalarının sonuçlarını açıkladı. Polisin kendi kaydettiği kamera görüntüleri, haberin yer aldığı 10 ulusal ve yerel televizyon kanalında yer alan görüntüler ile yerel ve ulusal basında çıkan fotoğraf ve haberlerin incelendiğini ifade eden Harput, "Güvenlik mensuplarıyla ilgili olarak, stat kapısındaki dış kontrol sırasında bayraklarının düzenli şekilde uygun kutulara konulması ve böylece muhtemel bir kısım istismarların da engellenmesi konusunda gerekli duyarlılığı, dikkat ve ihtimamı göstermede kusurlu oldukları kanaatiyle amir, polis memuru hakkında disiplin soruşturması açılmış, bunlardan polis memuru işten el çektirilmiştir" dedi. Vali Harput, bayraklarına karşı 3. şahısların sergiledikleri ve böylece hem bayraklarını rencide edici görüntülere yol açtıkları hem de görev yapan personele müdahale ederek bir kısım tahrik ve kargaşaya sebebiyet verdikleri gerçekçesiyle görsel medyada yer alan görüntüler, çözüm tutanaklarıyla birlikte Bursa Emniyet Müdürlüğünce gereği yapılmak üzere Cumhuriyet Savcılığına gönderilmiştir. Konu Savcılık tarafından incelenmektedir" diye konuştu. + + + + 612955 + Kur'an'a göre gelenekler ve töre + Hamza Aktan, Akademik Dayanışma Araştırma ve Geliştirme Vakfı Şanlıurfa Şubesi'nce DSİ 15. Bölge Müdürlüğü'nde düzenlenen ''Feodalite Ekseninde Törelerimiz ve İslam'' konulu panelin açılışında, İslam dininin töre ve gelenekler hakkındaki görüşlerine değindi. Kur'an perspektifinden değerlendirildiğinde anane ve törelerin tümüyle ne reddedildiğini ne de tümüyle kabul edildiğini ifade eden Aktan, şunları kaydetti: ''Kur'an-ı Kerim, töre, gelenek ve görenekler konusunda seçici davranmıştır. Bireye ve topluma faydası olan her türlü gelenek ve görenek yaşatılmalıdır. Bazen bir kültürde yer alan bir töre grubu, zamanın akışı içinde meydana gelen birtakım yanlış sapmalarla şekil değiştirmiş ve toplum için zararlı hale gelmiş olabilir. Bazen de bir dönemin şartlarında belki işe yarayan bir gelenek zaman içinde değişikliğe uğramasa da değişen şartlara uyum sağladığı için zararlı hale gelebiliyor. Toplum için kötü hale gelen ananelerin değiştirilmesi gerekiyor. Bu kültürden ve maziden kopuş değil aksine onun ıslah edilerek, köklerle itibarını koparmadan ama yararlı hale getirmeye çalışmaktır.'' Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan da insanlığa yakışmayan, hiçbir mazereti ve meşruiyeti olmayan yakın akraba cinayetlerinin bir panele konu olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, bundan dolayı tüm eylemlerin gücünü hukuktan aldığını ifade eden Okutan, ''Eylemler, kabahatler ve suçlar anayasa, kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen, daha önceden kuralları konmuş konulara göre cezalandırılır'' dedi. Daha sonra Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Akın İşcan, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Bakkal ve Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mazhar Bağlı da birer konuşma yaptı. Panele, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman, belediye başkan yardımcıları Habib Arslan, Mehmet Fevzi Yücetepe ile davetliler katıldı. AA 2009-10-24 22:55:00 kuran Allah ın inanlara rahmet ve yol gösterici olarak indirdiği son kitaptır.yalnız kuranın rahmet ve yol gösterici olması için onu anlamamız şart.günümüzde çoğu insan kuranın içinde ne yazdığını bile bilmez.kuranı bilmeyen insan Rabbini de tanımıyor.Rabbini tanımayan insan günah işlemekten de çekinmiyor.günümüzde yaşanan ahlaki sorunların en büyük nedeni din ahlakından Allah korkusundan uzaklaşılmasıdır.tüm bunlara kesin çözüm insanlar arasında din ahlakının yaygınlaşmasıdır. bülent kurt + + + + 611999 + Kılavuz + Birinci Dünya Savaşı’nda 16 milyon kişi öldü. Tarihin en kanlı çatışması olan İkinci Dünya Savaşı’nda ise ölü sayısının 62 ile 78 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. ABD, 1947’de harabeye dönen Avrupa’nın belini düzeltmesini sağlamak için yardım akıtmaya başladı. Her iki savaşın da sorumlusu olan Almanya da daha sonra Marshall Planı olarak bilinen bu programından cömertçe faydalananlar arasındaydı. Almanya 1955’te NATO üyeliğine kabul edildi. 1957’de, bugünkü Avrupa Birliği’nin ilk aşaması olan Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurucuları arasındaydı. Almanya Avrupa’ya tarihinin en büyük iki yıkımından sonra kucak açılırken Hitler’le savaşan liderlerin çoğu hayatta, bazıları iktidardaydı. Açmayabilirlerdi. Almanya’nın bütün fabrikalarını söküp halkını esir gibi kullanabilirlerdi. Alman subaylarını teker teker savaş suçlusu olarak yargılayıp asabilirlerdi. Almanya’dan istedikleri gibi intikam alabilirlerdi. Ama kılavuzları karga değildi 24 Ekim 2009 09:51 yorum 39 okunma + + + + 612903 + "Faturası çok ağır oldu" + "Faturası çok ağır oldu" 24/10/09 20:04 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teknik Direktörü Abdullah Avcı da 6-0 yitirdikleri Bursaspor maçına ilişkin olarak, ''Bursaspor'un büyük takımlarla oynadığı maçlarda bazı kararlar nedeniyle canı yanıyor. Bizim de seyircimiz olmadığı için bu tür maçlarda canımız yanıyor'' dedi. Maça iyi başlayamadıklarını ve bir penaltılarının verilmediğini savunan Avcı, bu sırada gol atan Bursaspor'un skor üstünlüğünü ele almayı bildiğini söyledi. Hakemler hakkında konuşmak istemediğini bu gün de konuşmayacağını ifade eden Avcı, ikinci yarının faturasının kendileri açısından ağır olduğunu, oyuncusunun, de antrenörünün atıldığını, ayrıca bir oyuncusunda kırık, başka bir oyuncusunda da bağ ezilmesi yaşandığını bildirdi. Takım olarak bu farklı skorlu yenilginin, cezaların ve sakatlıkların altından kalkacak güce sahip olduklarını belirten Avcı, şöyle konuştu: ''Bu maçın bize faturası çok ağır oldu. Ayrıca Bursaspor'da Kirita isimli bir oyuncu var. Kirita'nın oynadığı takımlarla yaptığımız tüm maçlarda olay çıkıyor. Hakemler bu konuda dikkatli olmalı. Bursaspor haklı bir galibiyet almıştır. Tekrar söylüyorum İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bunun altından kalkacak güce sahiptir.'' Futbolcu Ekrem Ekşioğlu da maça kötü başladıklarını ifade ederek, Bursaspor'un sahadan haklı bir galibiyetle ayrıldığını kaydetti. Maç sonunda kazanan takıma puan verildiğini hatırlatan Ekrem, ''İlk yarıda kişiliksiz futbol oynadık. Bursaspor iyi oynadı ve haklı bir farklı skorlu galibiyet aldı. Sonuçta 1-0 da kazansan, 6-0 da kazansan galibiyete puan veriyorlar'' dedi. + + + + 611984 + İkinci elde Müslüm Gürses'li kampanya + Tasit.com’dan oto pazarlarını aratmayacak kadar gerçek kampanya! Müslüm Gürses’ten yeni mesajınız var! Hem ikinci el hem de km. taşıt alıp satmak isteyen bireyleri ve kuruluşları benzersiz hizmetler ve avantajlarla buluşturan Tasit.com, internet kullanıcılarına sanat dünyasının tanınmış isimlerinden Müslüm Gürses aracılığı ile davette bulunuyor. Müslüm Gürses'in Tasit.com sitesinde yönlendirme yapacağı kampanya süresince, ikinci el taşıt alıp satmak ya da kiralamak isteyen kullanıcılar, kendilerine Müslüm Gürses’ten gelen SMS şifrelerini Tasit.com’a giriyor ve böylece verecekleri ilanlar için sanal ikramiye kazanıyor. Tasit.com, mevcut üyelerin davet ederek kazandırdığı her bir kişi için, davet eden üyeye ekstra sanal ikramiye hediye ediyor. Bir hafta boyunca devam edecek kampanya süresince Müslüm Gürses’in SMS davet mesajını 250 bin cep telefonu abonesine ulaştıracak olan Tasit.com’a doğrudan siteye giriş yapılarak da üye olunabiliyor. Güçlü teknolojik altyapısıyla kaliteli ve hızlı bir alışveriş deneyimi sunan Tasit.com, sık güncellenen içeriği, kullanışlı ve sade tasarımı ve onu benzerlerinden özellikle ayıran uzman teknik desteği ile ikinci el otomobil piyasasına yepyeni bir soluk getirmeyi hedefliyor. + + + + 612835 + Tısza nehrinden ceset çıktı + Macaristan'a sığınmak isteyen Kosovalılar'ı taşıyan tekne, Sırbistan ile Macaristan'ı ayıran Tisza Nehri'nde batmış ve 18-19 kadar Kosovalı kaybolmuştu. İnsan kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla Macar polisince gözaltına alınan Kosova vatandaşı Agron Rama'nın verdiği ifadeyle ortaya çıkan olayın ardından Macaristan Savunma Bakanlığı'na bağlı balık adamlar, kaybolan kişilerin bulunması için Tisza Nehri'nde gün önce arama başlatmıştı. AA + + + + 612295 + yaşındaki Kardelen'in dramı + yaşındaki Kardelen'in dramı ’nin Lüleburgaz ilçesinde kronik kas hastası olan ve 35 defa beyin, birer kez de mide, bağırsak, ameliyatı geçiren yaşındaki Kardelen, yıldır midesine takılan hortumla besleniyor. Alınan bilgiye göre, Dere Mahallesi’nde oturan Melek Karagöz’ün yaşındaki kızı Kardelen Yazman, aylıkken beyin fonksiyonlarını tamamlamadan sezaryenle dünyaya geldi. 3.5 yıldır beynine takılan pille yaşamını sürdüren Kardelen’in, ay önce kapması sonucu beyin sinirleri hasar gördü. Bunun üzerine pil çıkartıldı. Yüzde 81 derecede olduğu için görmeyen, duymayan ve konuşamayan Kardelen, yılda 35 defa beyin, birer kez de bağırsak, safra kesesi, göbek fıtığı ameliyatı geçirdi. Ailenin ay önce boşanması sonucu annesi ile birlikte yaşamını sürdüren yaşındaki çocuk, midesine takılan hortum ile süt ve meyve suları ile besleniyor. Anne Melek Karagöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kızının durumundan yakınmadığını, utanmadığını, isyan etmediğini, tersine onunla çok mutlu olduğunu söyledi. çocuğa baktığı için devletin vermiş olduğu 480 TL ile geçimini sürdürmeye çalıştığını ifade eden Karagöz, "Bu paranın 260 TL’sini kiraya veriyorum. Diğer kalanı ile de yaşamaya çalışıyoruz. Kızımın bakımı için en az aylık 250 TL’ye ihtiyaç var. Kızımın beslenmesi için aldığım süt, meyve suları çabuk bozuluyor. Bu nedenle de buzdolabı ile bir sobaya ihtiyacımız var" dedi. -BABASI KIZINI GÖRMÜYOR, NAFAKA PARASINI ÖDEMİYOR- Karagöz, şöyle devam etti: "Kızım kronik kas hastası ve beyin fonksiyonları tamamlanmadığı için yüzde 81 özürlü. Kızımın iyileşmesi için çok uğraştım. hastane dolaştım. Üniversitesi Hastanesinde 35 kez beyin ameliyatı, birer kez de mide, bağırsak, safra kesesi, göbek fıtığı ameliyatları olmak üzere toplam 39 kez oldu. Bu ameliyatları olmasaydı belki bugün yanımda bile olmayacaktı. Kızımla birlikte çok zor günler geçirdik. Kızımın doktorlarına, profesörlere çok teşekkür ediyorum." Eşi Naim Yazman’dan ay önce boşandığını belirten Melek Karagöz, "Babası aydır kızını görmediği gibi, nafaka parasını da ödemiyor. Eşimden boşandığım için de ailem beni ve özürlü kızımı istemiyor. Ailem (kızını bırak gel) diyor. Ben de kızımı bırakmıyorum. Aileme de bu yüzden dönmüyorum" diye konuştu. . + + + + 611893 + Türk-İş'ten Dinçer'e 'intibak' övgüsü + "Bu açıklamayı bugüne kadar hiçbir çalışma bakanı yapmamıştır. Bir iktidarın yapacağı en hayırlı işlerden biri de emeklilerin mağduriyetinin giderilmesi olacaktır." diyen Kumlu, emeklilerin TÜFE alacaklarından kaynaklanan haklarının da bir an önce ödenmesi gerektiğini kaydetti. Kumlu, sağlıktaki katkı payı uygulamasını ve emeklilerin sendikal örgütlenme hakkına kavuşturulmamasını ise eleştirdi. Dinçer'in bahsettiği intibak düzenlemesi ile 2000 yılından önce emekli olan milyon kişinin aylığında iyileştirme sağlanacak. Genel Kurul'un açış konuşmasını yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de hükümetin ilk ele aldığı sosyal grubun emekliler olduğunu aktardı. "Yaptıklarımızı asla yeterli görmüyoruz. Alınacak daha çok yolumuz olduğunun farkındayız." ifadelerini kullanan Dinçer, çalışanların ve emeklilerin payına düşecek dilimi büyütmek için ekonomik pastayı da büyütmeye çalıştıklarını anlattı. Dinçer, emekli maaşı ödemesi yapan banka sayısını artırdıklarını, sağlık reformuyla en çok emeklilerin olumlu etkilenmelerinin yolunu açtıklarını, sağlık karnesi uygulamasını da kaldırdıklarını bildirdi. Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün ise konuşmasında, emeklilerin yaşadığı ekonomik zorlukları dile getirdi. Emekli maaşları arasındaki farklılıkların giderilmesi ve emeklilerin enflasyon farkından kaynaklanan haklarının bir an önce ödenmesi gerektiğini vurgulayan Ergün, "Allah kul hakkını sorar." dedi. Toplantıya, eski bakanlardan Murat Başesgioğlu'nun yanı sıra DSP Genel Başkanı Masum Türker, MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, bazı milletvekilleri ve sendika yöneticileri de katıldı. ANKARA ZAMAN + + + + 612034 + Saatlerinizi geri almayı unutmayın + Saatlerinizi geri almayı unutmayın Giriş Saati 24.10.2009 09:29 Güncelleme 24.10.2009 09:59 Yaz saati uygulaması bu hafta sonunda sona eriyor. 25 Ekim Pazar günü 04.00'de saatler saat geri alınacak. Yaz saati uygulamasına 29 Mart 2009 tarihinde geçilirken, saatler 03.00'de bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da Mart tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle 'ileri saat' uygulaması, 29 Mart Pazar günü saat 03.00'de saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, 25 Ekim Pazar günü saat 04.00'de saatlerin saat geri alınmasıyla sona erecek. Yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. Geçmiş yıllara bakıldığında yaz saati uygulaması, Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle birlikte Mart ayının son pazar günü başlayıp, Ekim ayının son pazar günü bitiyor. Yaz saati uygulamasıyla, her yıl, ''orta ölçekli'' bir hidroelektrik santralinin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor. İleri saat uygulamasıyla işe erken başlamak ve çıkmak, aydınlatma, ısıtma, soğutma açısından önem taşıyor. Türkiye Elektrik İletim A.Ş'nin (TEİAŞ) hesaplarına göre, yaz saati uygulamasıyla yıllık 500-600 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf sağlanıyor. + + + + 612084 + Bunalımdaki Grafite'ye bir hafta izin + Hocası Armin Veh'le yaşadığı sorunlar ve Beşiktaş karşılaşmasında kırmızı kartın ardından, kulüp böyle bir karar aldı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Armin Veh, "Grafite çok duygusal bir insan ve son haftalar kendisini geçtiğimiz sezon gösterdiği başarı yüzünden baskı altında hissediyor." dedi. + + + + 612191 + İşte İtalya'nın en güzel kızı + "Miss Italia 2009" yarışmasını 18 yaşındaki Maria Perrusi kazandı. 1,82 boyundaki güzeli taç giyme töreni sırasında kendini ağlamamak için zor tuttu. Perrusi 108 bin 500 euro sponsor desteği ve bir adet 207 kazandı. + + + + 612260 + Türk sinemasından imamlara zeytin dalı + İtici 'imam' tiplemeleri, yerini halkla ve hayatla barışık portrelere bıraktı. Son yıllarda özellikle genç yönetmenlerin çektiği dizi ve filmlerde din adamlarına adeta 'zeytin dalı' uzatıldı. Hayatı sorgulayan, insanlarla aynı sokakta yaşayan ve hatta 'imam'larla selamlaşan yönetmenler, Yeşilçam filmlerinin aksine daha geniş bir pencereden bakmaya başladı din gerçeğine. 'Vurun Kahpeye' diye bağırıyor köyün imamı... 'Kahpe' dediği öğretmeni öldürmeleri için ilk taşı atan da kendisi. Kanlar içindeki öğretmenin 'yapmayın' feryatları kâr etmiyor. İmam ha bire 'Öldürün' diye bağırıyor köylüye... Bu sahneler, 45 yıl önce Orhan Aksoy'un yönettiği ve Hülya Koçyiğit'in rol aldığı 'Vurun Kahpeye' filminden. İmamlara ve onların toplum nezdindeki itibarına en büyük darbeyi vuran bu filmdi belki de. Aslında mevzuya bu kadar sert girmek ne derece doğru olur bilemiyoruz; ama sinemamızda 'imam' dendiğinde, siyah-beyaz televizyonla büyümüş bir kuşağın, hafızasından kolay kolay silemeyeceği görüntüler bunlar. Her yayınlandığında yürekleri burkan 'Vurun Kahpeye' filminden belki de en çok imamlar rahatsız oldu yıllarca. 'İmam-hoca' denilince hafızalarda olumsuz resimler oluştu hep. Yeşilçam, Aksoy'un açtığı bu yoldan uzun süre gitti. Yapımcı ve yönetmenler çektikleri filmlerde din adamlarını sahtekâr, menfaatçi, hilebaz, şehvet düşkünü, muskacı ve üfürükçü olarak resmetmekten çekinmedi. Kemal Sunal'ın oynadığı filmlerdeki imam tiplemelerini de unutmamak gerek. Beyoğlu'nda birkaç sokağa sıkışan Yeşilçam, gelişti, hatta değişti. Bu değişimle birlikte sinemadaki 'imam' tiplemesi de vicdanlardaki doğru tarifini bulmaya başladı. Genç yönetmenlerin kamera arkasına geçtiği filmlerde, imamlara adeta zeytin dalı uzatıldı. Hayatı sorgulayan, insanlarla aynı sokakta yaşayan ve hatta 'imam'larla selamlaşan yönetmenler, Yeşilçam filmlerinin aksine geniş bir pencereden bakıyor din gerçeğine. Son dönemde çekilen 'Uzak İhtimal', 'Dondurmam Gaymak', 'Beş Vakit', 'Hayatın Tuzu', 'The İmam' ve 'Ademin Trenleri' bu filmlerden sadece birkaçı... İki yıldır Zaman CumaErtesi ekinde sinema üzerine yazılar kaleme alan Ekrem Dumanlı, bir yazısında "Yeşilçam, Müslümanlardan özür diler mi?" şeklinde sormuştu. Dumanlı, Yeşilçam'daki imam tiplemelerinden yakınmış, ancak 'son yıllarda çekilen ve filmlerde onlarca yıldır süren 'muhteris din adamı' tiplerinde insanî bir yumuşama olduğuna dikkat çekmişti. Bu değişime sadece Dumanlı dikkat çekmiyor. Ülkemizde sinema denilince akla gelen ilk isimler; Atilla Dorsay, Uğur Vardan, Murat Özer, Mesut Uçakan ve M. + + + + 612495 + Ermenistan-Azerbaycan arasında çatışma + 15.52 24.10.2009 Ermenistan-Azerbaycan arasında çatışmaÖnemli bölümü Azerbaycan'ın Ermeni işgali altındaki toprakları üzerinde bulunan Azeri-Ermeni cephe hattındaki ateşkes ihlallerinde bir Azeri askeri öldü Yerel ANS televizyon kanalının haberine göre Ermeni güçleri, son olarak dün cephe hattının Ağdam bölgesindeki çeşitli mevzilerinden aynı bölgede konuşlanmış Azeri güçlerine otomatik silahlarla ateş açtı. Haberde, kalbinden vurularak hayatını kaybeden Eldar İsmayılov'un yaklaşık ay önce askere çağrıldığı kaydedildi. Azerbaycan Savunma Bakanlığı ise olayla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadı. (AA) Ve . + + + + 611996 + Doğan'a ödül gibi uzlaşma hesabı + Doğan Grubu’nun, Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörleri tarafından kesilen 4.8 milyar liralık vergi cezası için uzlaşma başvurusunda bulunmasıyla birlikte gözler, cezada ne kadar indirime gidileceğine çevrildi. Cezanın 250-300 milyon liraya kadar düşmesi beklenirken, Maliye Bakanlığı ise cezanın tüm indirimlerle birlikte 1-1.2 milyar seviyesine düşebileceğini tahmin ediyorlar. Uzlaşma talebiyle ilgili süreç şöyle işleyecek: Doğan Grubu’nun uzlaşma talebi Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından değerlendirilerek, uzlaşma toplantısı için gruba bir tarih bildirilecek. Başkanlık, uzlaşma için daire başkanlarından oluşan üç kişilik bir komisyon belirleyecek. Grup temsilcileri ile uzlaşma için tespit edilen günde pazarlık yapılacak. TAKSİTLE ÖDEME İMKANI Maliye kaynaklarının verdiği bilgiye göre, Merkezi Uzlaşma Komisyonu’na giren cezaların ne kadar düşeceğine ilişkin net bir kriter yok. Ancak, Merkez Uzlaşma Komisyonu’nun bugüne kadar aldığı kararlar, uzlaşmalar içinde birer kriter haline geldi. Buna göre, vergi cezalarının yüzde 90’ı, vergi asıllarının da ortalama yüzde 30 ile yüzde 50 arasındaki kısmı siliniyor. Bu kritere göre, 4..8 milyar liralık vergi cezasının ile 1.2 milyar liraya düşmesi bekleniyor. Grup cezayı, 18 eşit taksit halinde ödeyebilecek. OMV: PO’daki payımızı şu anda artırmayız Petrol Ofisi’nin ortağı Avusturyalı OMV’nin CEO’su Wolfgang Ruttenstorfer, Petrol Ofisi’ndeki (PO) paylarını artırmanın şu anda kolay olmadığını söyledi. Ruttenstorfer “Ortağımız Doğan Holding’in vergi yetkilileriyle bazı sorunları var. Bu yüzden payımızı artırmamız kolay değil” dedi. Ruttenstorfer, OMV’nin durumu izleyeceğini ve riskleri daha iyi değerlendirebileceği bir anı bekleyeceğini kaydetti. Açıklama borsada Petrol Ofisi hisselerini vurdu. Dün ilk seansta yüzde 2.2 primli olan Petrol Ofisi hisseleri, OMV’nin açıklaması sonrası değer kaybetti. Hisseler günü yüzde 4.44 kayıpla 6.45 liradan kapattı. Raporlar sağlam ceza çok düşmez Maliye Bakanlığı kaynakları, kamuoyunda cezanın 250-300 milyon liraya kadar düşeceğine ilişkin iddiaların ise doğru olmadığını belirterek, kontrolörler tarafından hazırlanan vergi cezasıyla ilgili raporların sağlam delillere dayandığını belirttiler. Kaynaklar, bu nedenle dava açılması halinde idarenin kazanma şansının yüksek olduğunu bildirdiler. Maliye kaynakları, raporların sağlam olması nedeniyle, cezanın ifade edilen rakamlara düşürülmesinin mümkün olmadığını bildirdiler. PO’ya kesilen 1.2 milyar liralık cezada da uzlaşma hakkı kullanılmış ve uzlaşma sonucunda ceza tutarı 275 milyon liraya düşürülmüştü. Star + + + + 611915 + HSYK, PKK'lıların yargılanma şekline tepki gösterdi + argılamayı yapan hakimlere "gözümüz üzerinizde" mesajı verildi. Açıklamada, "Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri, tüm şüpheli ve sanıklar hakkında aynı biçimde uygulanmalıdır. Anayasa'mızın, mahkemelerin bağımsızlığı, hakimlik ve savcılık teminatıyla ilgili hükümleri de bu yaklaşımı zorunlu kılmaktadır." denildi. Hakim ve savcıların, CMK hükümlerini Anayasa'ya, yargı içtihatlarına ve yargı etiğine uygun biçimde yorumlamak ve uygulamak zorunda oldukları belirtilerek, "Aksine yaklaşım, yorum ve uygulamalar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun seçilmiş üyeleri tarafından dikkat ve titizlikle izlenmektedir." ifadesine yer verildi. Şırnak Barosu Başkanı Neçirvan Elçi, eleştirilere basın açıklamasıyla cevap verdi. Gazetelere yansıdığı gibi bir sorgulama ve yargılama olmadığını belirten Elçi, aksine hukuka uygun bir biçimde tüm yargı aşamalarının tamamlandığını kaydetti. ANKARA, ŞIRNAK ZAMAN + + + + 611616 + Şalom, Türkiye'ye sıcak mesajlar gönderdi + İBRAHİM KARAGÜL Şalom, Türkiye'ye sıcak mesajlar gönderdi İsrail Başbakan Yardımcısı Şalom, "Yaşanan durum geçici, eski zamana dönmek istiyoruz. Cumhurbaşkanı Gül, benim iyi bir arkadaşım" diye konuştu BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (A.A) İsrail Başbakan Yardımcısı Silvan Şalom, Türkiye ile İsrail arasında son dönemde yaşanan gelişmelerin geçici olduğuna inandığını belirterek, İsrail'in, Türkiye ile eski iyi ilişkiler zamanına dönmek istediğini söyledi. Başbakan Yyardımcılığının yanı sıra Kalkınma ve Bölgesel İşbirliği Bakanlığı görevini de yürüten Şalom, bugün Türk gazetecilerin Türkiye-İsrail arasındaki ilişkilerle ilgili soruları üzerine açıklama yaptı. Şalom sözlerinin başında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kendisinin çok iyi arkadaşı olduğunu belirterek, Türkiye ile İsrail'in eski iyi niyet ve iyi ilişkiler zamanına dönmeleri gerektiğini, iki ülke arasında pek çok ortak nokta ve çıkar bulunduğunu kaydetti. Silvan Şalom, iki ülke arasında şu an yaşanan durumun sadece geçici olduğuna ve bunun aşılacağına inanmak istediğini belirtti. İki ülke arasında son dönemde yaşanan gerginliği, neyin yarattığına ilişkin bir soru üzerine ise Şalom, bunu neyin tetiklediğini bilmediğini, ancak bunun İsrail tarafından gelmediği görüşünü dile getirdi. Türkiye ile ilişkilerle ilgili olarak, "Eski zamanlara dönmek istiyoruz, demin de dediğim gibi Cumhurbaşkanınız Gül, benim iyi bir arkadaşım ve pek çok İsrailli de Türkiye'ye iyi ve stratejik bir dost olarak bakıyor" diye konuşan Şalom, her yıl binlerce İsraillinin, Türkiye'de bulunmaktan hoşlandıklarını ve Türklerin misafirperverliliğini sevdiklerini için Türkiye'ye turist olarak gittiklerini söyledi. "Maalesef son birkaç ay cesaret verici olmadı" diye konuşan Şalom, Türkiye'nin stratejik bir karar vermesi gerektiğini, ya ılımlı Müslüman dünyasının üyesi olmaya devam edeceğini ya da daha radikal bir yola gireceğini, ama inancının Türkiye'nin bu ikinci yolu istemediği yönünde olduğunu belirtti. Şalom, kısa süre içinde iki ülke arasındaki zorlukları yenmede çıkış yollarının bulunacağına inandığını da kaydetti. 23.10.2009 DÜNYA + + + + 612480 + 'ABD öncülüğünde İran'ı durduralım' + Netanyahu, Amerikan Washington Post gazetesine yaptığı ve İsrail basınına yansıyan açıklamalarında, Uluslararası Atom Enerjisi Komisyonunca İran'a sunulan son anlaşma taslağında, İran'ın zenginleştirilmiş uranyumu, işlenmesi için ülke dışına göndermesi önerisiyle ilgili olarak, "herhangi bir çözümün aynı zamanda uranyum zenginleştirmenin durdurulmasıyla birlikte olması gerektiğine" işaret etti. Netanyahu, İran'ı "kendisini ve yandaşlarını nükleer silahlarla donatma peşindeki karanlık bir radikal rejim" olarak nitelendirdi ve "Önemli olan, uluslararası toplmun İran'ın ancak tek bir amacı olabilecek uranyum zenginleştirme programını durdurması için baskı yapmasıdır" diye konuştu. Netanyahu, "Biz kesinlikle tehdit altındaki tek ülkeyiz, ama kesinlikle sonuncusu değiliz" ifadesini kullandı. "İÇ SORUŞTURMA AÇMAYI DÜŞÜNÜYORUZ" İsrail'in yılbaşında Gazze Şeridi'nde düzenlediği askeri operasyon sırasında ordunun tavrıyla ilgili olarak iç soruşturma açmayı düşündüklerini de belirten İsrail Başbakanı, bir iç soruşturma komisyonu kurulması halinde, bunun Goldstone raporu yüzünden değil, sadece içsel nedenlerden kaynaklanacağını da söyledi. Güney Afrikalı Yahudi yargıç Richard Goldstone tarafından hazırlanan rapor, BM İnsan Hakları Konseyi'nde kabul edilmişti. İsrail, raporu tek yanlı ve önyargılı olarak nitelendilmiş ve reddetmişti. Rapor, hem İsrail'i, hem de Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini savaş suçları işlemekle suçlamış; her iki tarafa da bağımsız soruşturma komisyonları kurması tavsiyesinde bulunmuştu. + + + + 611899 + Giremediğimiz pazarın kilidini tasarım açacak + Toplantıda konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, konseyin, üretimin katma değere dönüştürülmesi aşamasında en çok eksikliği hissedilen tasarım ve tasarımcılığın dünya pazarında tercih edilir konuma getirilmesine, tasarımcı ve sanayici işbirliğinin sağlanmasına ve Türk tasarım imajının yerleştirilmesine yönelik önemli bir boşluğu dolduracağını söyledi. Konseyin kurulmasıyla birlikte, ilgili kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile meslek birliklerinin bir araya geldiği bir yapının oluşturulduğunu belirten Ergün, ulusal tasarım politikalarının belirleneceği böyle kapsamlı bir platformun oluşturulmasının, Türk sanayisi ve ekonomisi için itici bir güç olacağını vurguladı. Ergün, "Türkiye olarak farkımızı hissettirecek tasarımlar ortaya çıkarmak durumundayız. Ancak bu şekilde giremediğimiz pazarların kapıları Türkiye'ye açılacaktır." dedi. Türk Patent Enstitüsü'ne (TPE) tasarım başvurusunda bulunanların sayısı da her geçen gün artıyor. 2002 yılında 3.800 başvuru ve 20 bin olan tasarım sayısı, 2008'de 6.500 başvuru ve 30 bin tasarım sayısına ulaştı. Yılda en az iki defa toplanacak olan konseyin ilk toplantısına, Sanayi ve Ticaret, Kültür ve Turizm, Milli Eğitim bakanlıkları, DPT, Hazine, Dış Ticaret Müsteşarlığı, YÖK, TÜBİTAK, TÜSİAD, TOBB, TPE, KOSGEB, TESK, TİM, TÜRMOB, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu Derneği, Grafikerler Meslek Kuruluşu Derneği ve Moda Tasarımcıları Derneği temsilcileri katıldı. Öte yandan Bakan Ergün, araçlardan alınan TRT bandrol ücretlerinin artırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu dönem itibarıyla bu tür kararların kamu mali dengelerinin oluşturulmasına önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Mali dengeler yeniden oluştuğunda eminim bu tür uygulamalar da gözden geçirilmiş olacaktır." Ergün, şöyle konuştu: "Her verginin rahatsız edici bir yönü vardır. Ben bunu kabul ediyorum ama vergi de kamu dengelerinin kurulması açısından vazgeçilmez bir kaynaktır." ANKARA ZAMAN + + + + 612584 + "Avrupada kupa sözü vermedik" + "Avrupada kupa sözü vermedik" AA Giriş Saati 24.10.2009 14:54 Güncelleme 24.10.2009 15:22 Fenerbahçe Kulübü İkinci Başkanı Nihat Özdemir, yüksek divan kurulu toplantısında üyelerin konuşmalarında dile getirdiği çeşitli konulara yanıt verdi. Fenerbahçe Burnu'ndaki Faruk Ilgaz Tesisleri'nde gerçekleştirilen toplantıda, divan kurulu üyelerinin konuşmaların ardından kürsüye çıkan Özdemir, Turkcell Süper Lig'in yanında Avrupa kupalarında da önemli başarılar elde etmek istediklerini, başkan Yıldırım'ın Avrupa için kupa sözü olmadığını ifade etti. Özdemir, başkan Aziz Yıldırım'ın son genel kurul toplantısında ligde yıl üst üste şampiyonluk sözü verdiğini, Avrupa'da kupa sözü vermediğini hatırlatarak, ''Başkanımız kongrede yıl üst üste şampiyonluk sözü verdi. Bu sözün arkasındayız. Avrupa'da kupalar almak için de çalışmalar yapmalıyız. Bu sezon iyi de gidiyoruz. Ben Avrupa'da kupa alacağım diye sayın başkanın sözü yoktur'' diye konuştu. Özdemir, Köksal Özbek'in eğitim kurumlarıyla ilgili açıklamalarına, ''Fenerbahçe eğitim tesisleri olan kolejimiz kendi ayakları üzerinde durup para kazanmaktadır. Birçok önemli sporcumuzu da bu okullarımızda burslu okutmaktayız'' şeklinde yanıt verdi. STADIN ÜZERİNİN KAPATILMASINDAN VAZGEÇİLDİ Nihat Özdemir, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nın üzerinin kapatılması projesini incelediklerini ve vazgeçtiklerini açıkladı. Özdemir, çimlerin bakımında sorun yaşanacağı ve maliyetin de 15 milyon doların üzerinde olacağının hesaplanması üzerine bu projeden vazgeçtiklerini bildirdi. ALEX'İN YERİNİ DOLDURACAK FUTBOLCUMUZ VAR Özdemir, Köksal Özbek'in Alex'in yokluğundan takımın etkilendiği buna bir çözüm bulunması gerektiği yöndeki ifadeleriyle ilgili olarak da, ''Alex bizim önemli bir futbolcumuzdur ama yerini dolduracak oyuncularımız da kadromuzda vardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın'' dedi. Alex'in forma giymediği Galatasaray maçının 5'inde Fenerbahçe'nin kazandığını, 1'inde berabere kaldığını anlatan Özdemir, ''Alex kadar Fenerbahçe'de çok futbolcumuz vardır. Steaua Bükreş maçı bunu göstermiştir. Fenerbahçe sezonun en iyi futbolunu oynamıştır. Alex bizim için önemli bir futbolcudur ama yerini dolduracak oyuncularımız da kadromuzda vardır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın'' şeklinde konuştu. ''ATAŞEHİR'DE RANT YOKTUR" Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Ataşehir'de yaptıkları spor salonuyla ilgili olarak, ''Ataşehir'de rant yoktur, Ataşehir'de Türk sporuna bir kapalı salon yapma sevdası vardır'' dedi. Yıldırım, Fenerbahçe Burnu'ndaki yüksek divan kurulu toplantısında, Efes Pilsen Kulübü Başkanı Tuncay Özilhan'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir basın toplantısındaki açıklamalarına yanıt verdi. Yıldırım, Efes Pilsen'e çağrı yaparak, ''Ataşehir'i Fenerbahçe Kulübü yapıyorsa, kendilerini davet ediyorum. Gelsinler bizlerle beraber bu projeye ortak olsunlar. Türk sporuna beraberce katkıda bulunmuş olalım. Arzu ediyorlarsa başka bir yerde bir projeyle kendileriyle beraber oluruz. Ataşehir'de rant yoktur, Ataşehir'de Türk sporuna bir kapalı salon yapma sevdası vardır'' diye konuştu. Efes Pilsen'in 33 yıllık mazisi olan değerli bir kulüp olduğunu ifade eden Yıldırım, ''Bu mazi içinde tabi ki Türk sporuna katkılar yapmışlardır, kimse inkar edemez. Bunun yanında Fenerbahçe Spor Kulübü onların bir branşta yaptığı yerde branşta Türk sporuna hizmet ediyor. Hep haddimizi bildik, her zaman da biliriz. Ataşehir'deki projeye ortak olmak için kendilerini bekliyoruz. Madem ki rant var, rantı beraber paylaşalım'' şeklinde konuştu. Basketbolda Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı için gittiği Ankara'da, kendisinin dışında insanların konuştuğu konularla ilgili bir gazetede ''Aziz Yıldırım Efes Pilsen Kulübü'nü Başbakan'a şikayet etti'' şeklinde haber yer aldığını anlatan Yıldırım, ''Haberi gazeteye veren şahıs beni aradı. 'Özür diliyorum sizden, haberi ben yaptırdım ama ben Fenerbahçe Spor Kulübü'ne iyilik olsun diye söyledim, hepsini size yazmışlar' dediğini anlatarak şöyle devam etti: ''Efes Pilsen'in küme düşmesi için Sayın Başbakana gidilmez. Gidilecek yer Basketbol Federasyonu'dur. Arkadaşlarım yapılan dopingle ilgili açıklamalarda bulundu, ben de söyledim. Buradaki amaç Efes Pilsen'i karalamak değil. Yönetimin haberi olmayabilir. Bizim de aynı şekilde, 1500 sporcunun olduğu yerde bizim dışımızda yapılan bir şeyden dolayı herhalde suçlu olmamamız lazım. Eğer toplu yapılmışsa bu çok tehlikeli bir şey. İki sporcuda aynı madde çıkıyor. 25 bin futbolcuda yapılan araştırmada böyle bir madde çıkmamış. Bisikletçi ve boksörlerde çıkmış. Efes Pilsen'i bu konuda göreve çağırdık.'' Kendi sporcularında da doping yapanlar çıktığını hatırlatıp, basketbolcu Kambala örneğini veren Yıldırım, ''Kendisinin kulübümüzle ilişkisi kesilmiştir'' dedi. Tuncay Özilhan'ın etik değerlerden bahsettiğini belirten Yıldırım, ''Fenerbahçe-Efes Pilsen maçları oynanırken, mukavelesi devam eden oyuncumuz Mirsad ile gizli anlaşma yapmak mıdır etik değer?'' şeklinde ifade kullandı. GAZİANTEPSPOR MAÇINDA PROTOKOL TRİBÜNÜNDE YAŞADIKLARI Yıldırım, Turkcell Süper Lig'de deplasmanda Gaziantepspor ile yaptıkları maçta protokol tribününde yaşadıklarıyla ilgili olarak da açıklamalar yaptı. Yıldırım'ın açıklaması şöyle: ''Gaziantep'te protokol tribününde bazı olaylar oldu. Sayın Vali'nin kulağına eğildim ve şunu söyledim. 'Sizin namınıza üzüldüm'. Vali sevinir mi sevinmez mi diye yorum yapıyorlar. Sayın vali, belediye başkanı, yanında Gaziantepspor başkanı ve yanında da ben oturuyordum. Benim solumda da bir milletvekili beyefendi ve hanımefendi oturuyordu. Maç bitene kadar beyefendi ve hanımefendinin tepkisini görmedim. Biz golü atınca kamera beni çekiyor. Golü onlar atıyor, kamera göstermiyor. İkinci golü atıyorlar kamera göstermiyor. İkinci golden sonra oradaki insanlar elleriyle birbirlerine vurmaya başladılar. Öyle abarttılar ki valinin ağzı kanıyor. 'Sizin namınıza üzüldüm' dedim. Önümüzdeki masanın üzerinde sular yere döküldü, önlerinden geçemedim arkalarından geçtim. Böyle sevineceklerse biz gitmeyelim oraya, taraftarın içinde otururuz daha iyi. Hiç değilse, başkan diye saygı gösterirler bir yerimize bir şey olmaz.'' KORKMUYORUM, SÖYLÜYORUM... Turkcell Süper Lig'de yıl üst üste şampiyon olacakları söylemi üzerine Yıldırım, ''Ben korkmuyorum söylüyorum. Önce hocalarıma, futbolcularıma, arkadaşlarıma ve sizlere güveniyorum'' dedi. 11 yıllık başkanlığı döneminde her zaman Fenerbahçe'nin kurullarından destek gördüğünü ifade eden Yıldırım, ''Biz buradayız. Rahat olun yarın Fenerbahçe'den çok iyi şeyler bekleyin. Fenerbahçe bu sene futbolda şampiyon olacaktır. Basketbolda hem erkek hem bayanlarda şampiyon olacaktır. Voleybolda aynı şekilde...Masa tenisinde, kürekte, atletizmde, boksta şampiyon olacaktır'' diye konuştu. Yönetim kurulu üyesi Cihan Kamer'in dostlarıyla beraber Almanya'ya yaptığı seyahatte, Beşiktaş'ın maçına gitmemesiyle ilgili medyada, kendisi kızdığı için gitmediği yönünde yer alan haberlere ilişkin olarak da Yıldırım, ''Başkan neden kızsın. Ben her şeye kızan bağıran bir adam mıyım. Ben burada baba, yanımdaki arkadaşlar çocuğum değil. Hepsi belli bir kariyeri olan insanlar'' dedi. Konuşmasının başında, geçen hafta bazı yönetici arkadaşlarıyla amatör şubelerle ilgili görüşmeler yapmak için Ankara'da Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak'a ziyaretler yaptıklarını bildiren Yıldırım özetle, ''Bütçemizde 43 milyona yakın amatör şube gideri bulunmakta. branşta toplam giderimizin 15 milyona yakını her yıl açık. Lisanslı 1480 sporcumuz var. Bu açığı kapatmanın yollarını bulmak lazım. Amatör şubelere bu paraları harcamazsak açığımız olmayacak. Ancak bu sefer de sporcu yetişmeyeceği için dünya platformlarında Türkiye'nin adı anılmayacak. Bakanlığın kulüplere görev vermesi lazım. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve diğer isteyen kulüpler buna katkı yaparak başarılı sporcular yetiştirmek üzere görev almamız lazım. Devletin ekonomik olarak bizi desteklemesi lazım'' şeklinde ifadeler kullandı. + + + + 612432 + Ergin'den yargı bağımsızlığı yorumu + Bakan Ergin, Hukuk ve Hayat Derneği ile Hukukçular Birliği Vakfınca Rixos Otel'de düzenlenen Yargı Reformu Stratejisi Değerlendirme Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, yargı reformu kapsamında yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunun sık sık gündeme geldiğini belirtti. Konunun toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğini ifade eden Ergin, yargı reformu konusunu bir bütün olarak değerlendirmeyi ve kalıcı çözümler üretmeyi önemsediklerini kaydetti. Ergin, bakanlığın bu konuda Yargı Reformu Strateji belgesi ve eylem planı hazırlayarak önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini söyledi. Çalışmaların, HSYK'nın yeniden yapılanması olarak gündeme geldiği halde pek çok konuda değişiklikler içerdiğine işaret eden Ergin, yargı bağımsızlığı, tarafsızlık ve güven gibi soyut kavramların yanında adalete erişim, mevzuat düzenlemesi ve ceza infaz sistemi gibi somut konuları da içerdiğini anlattı. Bakan Ergin, bu konuda belki de ilk kez bu kadar kapsamlı bir çalışma yapıldığını belirtti. TBMM'nin yargı mensupları dışından HSYK'ya üye seçmesi, adalet bakanı ve bakanlık müsteşarının HSYK'da bulunması, ilk derece hakim ve savcıların HSYK'da temsil edilmesine yönelik eleştirilere de değinen Ergin, ''Yargı bağımsızlığı konusu, sadece adalet bakanı ve müsteşarın HSYK'da bulunmasına indirgenmeyecek kadar önemli. Hazırladığımız eylem planı incelendiğinde Adalet Bakanlığının, pek çok yetkisinden yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlenmesi adına vazgeçtiğini göreceksiniz'' dedi. Bu konuda uluslararası uygulamaları araştırdıklarını belirten Ergin, şunları kaydetti: ''Adalet bakanı ve müsteşarın HSYK'da bulunmasıyla ilgili diğer ülkelerde yeknesak bir uygulama yok. Biz siyasi sorumluluk, TBMM'ye hesap verebilirlik ve HSYK ile milli irade arasında köprü olması dolayısıyla adalet bakanının HSYK'da olmasını öngördük. Müsteşar da Adalet Bakanlığının üst yöneticisi olduğundan kurulda yer alıyor. İlk derece hakim ve savcıların kurulda temsili, parlamentonun yargı mensupları dışından HSYK'ya üye seçmesi gibi hususlar, hem referans belgelerde hem de ülke uygulamalarında ortak.'' Ergin'in konuşmasının ardından ''Yargının Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı'' başlıklı oturuma geçildi. Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, konunun son derece duyarlı ve kapsamlı olduğunu söyledi. Yargının iyileştirilmesinin demokrasinin bir parçası olduğunu ifade eden Selçuk, demokratikleşmenin tam başarılamaması durumunda yargının eksik kalacağını söyledi. HSYK'nın çalışma biçimine de değinen Selçuk, kurulun daha açık çalışması gerektiğini belirtti. ''Parlamentonun HSYK'ya üye seçmesi, topal bir kurul oluşmasına neden oluyor'' görüşünü ifade eden Selçuk, ''Seçim yasası değişmediği sürece HSYK'ya parlamentodan üye seçmek yararsız. Çünkü kabul edelim ki bugün milletvekilleri milletin vekili değil, genel başkanın vekili. Dolayısıyla onların seçeceği kişiler, genel başkanın işaret edeceği kişiler olacak, onlar da genel başkana yakın olanlardan olacak'' şeklinde konuştu. Oturumda, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Doğan, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nihat Bulut, sunum yaptı. TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELERİNİN TESLİM OLMASI Sempozyuma verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Ergin, bir gazetecinin, teslim olan terör örgütü üyelerinin Silopi'de sorgulanmasına ilişkin bir sorusu üzerine şunları söyledi: ''Bu konuda hem bölgedeki başsavcımız gerekli açıklamaları yaptı hem ben mecliste bir soru üzerine gerekli şeyleri söyledim. Uygulama, bölgede Diyarbakır Valiliğinin başsavcılıktan talebinin yerine getirilmesi olayıdır. Ceza Usul Yasası'nın 251. maddesinin verdiği yetkiyle yapılmış bir uygulamadır Diyarbakır Savcılığınca. Başsavcımız dün itibarıyla bu açıklamayı yapmış zaten. Onun dışında Diyarbakır'dan Silopi'ye gönderilmiş herhangi bir hakim söz konusu değil. Gene Ceza Usul Yasası'nın 252. maddesinde uygulama imkanı bulunan (c) fıkrasına dayalı olarak da Silopi Mahkemesi hakimi oradaki güvenlik birimlerinin talebi üzerine Silopi Gümrük Kapısı'na gelerek sorgu işlemini orada yapmıştır. Olay tamamen bundan ibarettir. Konuyla ilgili yapılan yargısal faaliyetler tamamen bölgedeki başsavcılığımızın kontrolünde ve hakimlerimizin kendi öz iradeleriyle yaptıkları yargılama faaliyetidir. Bunun dışındaki bilgiye dayanmayan birtakım doğrulanmamış haberlere dayanan yorumların doğru olmadığını başsavcımız da ifade etmiştir. Ben de dosyanın içerisini bilmeden yapılan bu değerlendirmelerin sağlıklı olmadığını ifade ediyorum.'' + + + + 612535 + Türkiye de nükleer silah sahibi olabilir + HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Türkiye de nükleer silah sahibi olabilir WASHINGTON (A.A) ABD'nin eski BM Daimi Temsilcisi John Bolton, "İran'ın nükleer silaha sahip olması durumunda, Suudi Arabistan, Mısır, Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerin de büyük olasılıkla nükleer silah edineceğini" öne sürdü. ABD'nin muhafazakar düşünce kuruluşlarından American Enterprise Institute'un (Amerikan Girişim Enstitüsü) düzenlediği "İsrail İran'a Saldırmalı mı" konulu panelde konuşan Bolton, "İran'ın halen devam eden nükleer programını durdurmak için güç kullanımı gerektiğini, çünkü diğer seçeneklerin başarısız olduğunu ve gelecekte de başarısız olacağını" iddia etti. "İran'ın nükleer silaha sahip olmasının muhtemel sonuç" olduğu görüşünü dile getiren Bolton, şöyle konuştu: "Bence gerek Amerikan yönetiminde, gerekse Washington'daki çevrelerde birçok kişi, 'Soğuk Savaş sırasında Sovyetlere yaptığımız gibi, İran'ı da frenleyebilir ve caydırabiliriz' diye düşünüyor. Bu kesinlikle yanlış bir düşünce. İran eğer nükleer silaha sahip olursa, büyük tehlikedeyiz demektir. İran'ın frenlenebileceğine ya da caydırılabileceğine inansanız bile, İran aslında problemin en sonunda yer alıyor. Gerçek zorluk, Suudi Arabistan, Mısır, Türkiye ve muhtemelen diğerlerinin de büyük olasılıkla nükleer silah edinebilecek olmaları. Dolasıyla 5-10 yıllık bir süre içinde Orta Doğu'da çok kutuplu bir nükleer ortamda üç boyutlu satranç oynayan yarım düzine nükleer ülke göreceksiniz. Bu sonucu engellemenin tek yolunun, İran'ın nükleer silaha sahip olmasını durdurmak olduğunu düşünüyorum." "REJİM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN BÜYÜK FIRSAT KAÇIRILDI" Tahran'a karşı "havuç-sopa" politikasının işe yaramadığını savunan Bolton, "İran'daki son cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından olası bir rejim değişikliği için etkide bulunabilme yönünde büyük fırsatın kaçırıldığını, bir daha da bu fırsatın gelmesinin zor olduğunu" öne sürdü. "Askeri gücün işe yarar tek seçenek olduğu" görüşünü yineleyen Bolton," ABD'deki mevcut yönetimin bu seçeneği düşüneceğini bile sanmadığını, dolayısıyla kararın İsrail'in elinde olduğunu" belirterek, "Zor bir görev, ama İsrail'in askeri güç konusunda tereddüt edeceğini sanmıyorum. Biz daha iyisini yapabiliriz, yapmamız gerektiğini düşünmemin nedeni de bu. Ama İsrailliler de yapabilir" dedi. Bolton, İran'a olası bir saldırıda bu ülkenin Hürmüz Boğazını kapatma girişiminde bulunacağı yönündeki görüşlere katılmadığını, İran'ın böyle bir durumda muhtemel yanıtının, Hizbullah ve Hamas'ı İsrail'e karşı harekete geçirmek olacağını savundu. İsrail'in İran'a olası bir saldırısında ABD'nin vereceği tepkiye dair de Bolton, İsrail'in Amerikan halkıyla değil, ancak ABD Başkanı Barack Obama yönetimiyle arasındaki ilişkilerde keskin bir kırılma olacağı görüşünü dile getirdi. "TÜRKİYE ÇOK DEĞİŞTİ" Amerikan Girişim Enstitüsü uzmanı Michael Rubin de, "İsrail'in olası bir saldırısına sadece Suudi Arabistan'ın izin verebileceğini" belirterek, "Türkiye'nin ise böyle bir şeye izin vermesinin" beklenmemesi gerektiğini ifade etti. Rubin, "İsrail'in İran'a yönelik olası bir saldırısının, 1981 yılında Osirak'a düzenlediği saldırıyla aynı olmadığına, İran'ın Irak'tan kat büyük bir ülke olduğuna" dikkati çekerek, "böyle bir senaryoda sadece farklı nükleer tesislerin değil, aynı zamanda iletişim ağları ve Devrim Muhafızlarına ait uçaksavar bataryalarının da hedef alınması gereğinin doğacağını" söyledi. Michael Rubin, "Eğer İsrail'in bu işin altından kalkabileceğine inanırsa, sadece Suudi Arabistan böyle bir şeye izin verebilir. Bir de Türkiye konusu var. Türkiye, şimdi İran'ın tarafında. Türk Genelkurmayı'nın bile İsrail'in bunu yapmasına izin vereceğine inanıyorsanız, geçmişte yaşıyorsunuz demektir. Türkiye çok değişti" ifadesini kullandı. "GÜÇ KULLANIMI MASADA TUTULMALI, DİPLOMASİ DIŞLANMAMALI" ABD'deki diğer bir düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsünün uzmanı ve ABD'nin eski İsrail Büyükelçisi Martin Indyk de, İran'a karşı güç kullanımı seçeneğinin masada tutulması gerektiği gibi, diplomasi seçeneğinin de masadan hiçbir zaman kaldırılmaması gerektiğini" belirtti. Indyk, İran'ın nükleer silaha sahip olmasının bölgede nükleer silahlanma yarışını başlatabileceği uyarısında bulunarak, bölgenin istikrarının ABD'nin çıkarları açısından elzem olduğunu ifade etti. "İran'a yönelik diplomatik stratejide, İran'ın üzerinde önemli nüfuza sahip olması açısından Rusya'nın kilit önem taşıdığını ve bu konudaki sürece Moskova'nın da dahil edilmesi gerektiğini" kaydeden Indyk, İran'a yönelik tutumda İsrail'in de tercihinin diplomasinin işe yaraması yönünde olduğunu söyleyerek, bu ülkenin İran'a olası bir saldırısının "sadece 2-3 yıl zaman kazandırabileceği ve birçok soruna yol açacağı gibi, ABD ile de krize neden olabileceğine" dikkati çekti. Indyk, "Sadece ABD'nin değil, İsrail'in bakış açısından da, diplomasi yürüterek zaman kazanmak, güç kullanarak zaman kazanmaktan daha iyi" diye konuştu. 24.10.2009 DÜNYA + + + + 612713 + Bursaspor, İstanbul BB'yi gol yağmuruna tuttu + Stat: Atatürk Hakemler: Koray Gençerler xxx, İsmail Şencan xxx, Arkın Akgöl xxx Bursaspor: Yavuz xxx, Ali xxx, Zapotocny xxx, Ömer Erdoğan xxx, Mustafa xxx, Volkan xxx (Dk. 77 Bekir Ozan xx), Hüseyin xxx (Dk. 81 Kirita x), Ergiç xxx, Ozan İpek xxx (Dk. 68 Sercan xx), Batalla xxx, Turgay xxx İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Oğuzhan x, Marcin x, Cesario x, Metin x, Ekrem xx, Zeki (Dk. 14 Okan ?)(Dk. 23 Oğuz x), Sylla x, Efe x, İbrahim x, Serhat xx, Tum (Dk. 70 Gökhan x) Goller: Dk. 12 Ömer Erdoğan, Dk. 16 Ozan İpek, Dk. 43 Batalla, Dk. 66 Volkan, Dk. 74 Turgay, Dk. 81 Ali (Bursaspor) Sarı Kartlar: Dk. 45 Sylla, Dk. 62 İbrahim (İstanbul Büyükşehir Belediyespor) Kırmızı Kartlar: Dk. 56 Sylla, Dk. 62 İbrahim, Dk. 90 artı Okan (İstanbul Büyükşehir Belediyespor) 16. dakikada Batalla, Ergiç ile yaptığı duvar pasıyla ceza sahasının içine girdi. Arjantinli oyuncu, topu Ozan İpek'in önüne bıraktı. Ozan, yerden düzgün bir vuruşla topu filelere gönderdi: 2-0 19. dakikada Bursaspor atağında Turgay'ın pasıyla ceza sahasının hemen dışında buluşan Volkan, topa sert vurdu. Meşin yuvarlak, yandan az farkla auta çıktı. 25. dakikada İstanbul Büyükşehir Belediyespor atağında, sağ kanattan hareketlenen İbrahim, topu penaltı noktasına doğru ortaladı. Serhat'ın röveşata vuruşunda kaleye giden topu, Yavuz son anda yumruklayarak kornere çeldi. 34. dakikada sağ kanattan hareketlenen Marcin, ceza sahasının dışından topa sert vurdu. Meşin yuvarlak, yandan az farkla auta çıktı. 42. dakikada Bursaspor atağında Ergiç'in pasıyla ceza sahası içinde buluşan Turgay, topa gelişine sert vurdu. Meşin yuvarlak, yandan az farkla auta çıktı. 43. dakikada Bursaspor, farkı 3'e çıkardı. Ivan Ergiç, orta alandan aldığı topla rakip defans oyuncusunu çalımladıktan sonra topu Batalla'nın önüne aktardı. Arjantinli futbolcu, bir defans oyuncusunu çalımladıktan sonra topu güzel bir vuruşla filelere gönderdi: 3-0 İlk yarı Bursaspor'un 3-0 üstünlüğüyle sona erdi. 56. dakikada İstanbul Büyükşehir Belediyespor, 10 kişi kaldı. Bu dakikada Sylla, Batalla'ya yaptığı hareketten dolayı ikinci sarı kartı görerek kırmızı kartla oyun dışı kaldı. 59. dakikada İstanbul Büyükşehir Belediyespor atağında Oğuz'un pasıyla ceza yayı önünde buluşan Tum, topa sert vurdu. Kaleci Yavuz, köşeden kaleye giden topu, son anda tokatlayarak kornere çeldi. + + + + 612950 + Pakistan'da terörist saldırı uyarısı + Pakistan yerel televizyonu Geo TV'nin haberine göre, teröristlerin hedefinde Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari, parlamento binaları ve mahkemeler bulunuyor. Başkent İslamabad'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın temaslarda bulunacağı bölgelerde geniş güvenlik önlemleri alındı. Pakistan istihbaratının raporuna göre, teröristlerin nükleer silah araştırma laboratuarı KRL'ye ait bir otobüsü kaçırarak saldırı düzenlemeyi planladığı belirtildi. + + + + 612552 + Gerrard'nın gelecek sezon Real Madrid forması giyeceği iddiası + 'nın gelecek sezon forması giyeceği iddiası ekiplerinden ’da forma giyen Steven ’ın gelecek sezon İspanyol takımlarından ’e transfer olacağı iddia edildi. İtalyan "Tuttosport" gazetesinin İngiliz "" gazetesine dayandırdığı iddiaya göre, Real Madrid’de ikinci kez başkanlık serüvenine yelken açıp, ikinci "Los Galacticos" dönemini başlatan Liverpool’un yıldız oyuncusu Steven Gerrard için 30 milyon Sterlini (yaklaşık 33 milyon Avro) gözden çıkardı. Real Madrid Başkanı Florentino Perez’in Gerrard’a olan ilgisinin bilindiği kaydedilen haberde, Gerrard’ın, Perez’in hayranlık duyduğu oyuncular arasında yer aldığının bilindiğini ve yaz transfer döneminde, transfer edilmesi gereken oyuncular listesinde başı çektiği öne sürüldü. . . + + + + 612015 + Ergenekon davasında MİT açılımı + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Ergenekon davasında MİT açılımı İSTANBUL Erngenekon ana davasında MİT Kontrterör dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür'ün müdahillik talebi reddedilirken, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un tanık olarak dinlenmesine ise ilerleyen günlerde karar verilecek. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon ana davasında bugün görülen 119. duruşma sonunda iki eski MİT mensubuna ilişkin kararlar dikkat çekti. Davaya avukatı aracılığıyla müdahil olmak isteyen MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür'ün, iddianamede mağdur olarak gösterilmemiş olması ve kendisine yönelik sanıklarla ilgili bir suçlama getirilmediği gerekçe gösterilerek talebinin reddine karar verildi. Tutuklu sanık Doğu Perinçek'in açıklamalarından sonra savcı Pekgüzel'in talebi doğrultusunda, "2003 yılında Ergenekon şema ve raporunu" Genel Kurmay Başkanlığı ve Başbakanlık'a sunan eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un tanık olarak duruşmaya çağrılmasının, yasal şartlar yerine getirildikten sonra düşünülmesi karara bağlandı. Çapraz sorgusu sırasında Ahmet Necdet Sezer, Aydın Doğan ve ATV televizyonuna silahlı saldırı planladığı şeklindeki sözlerini dikkate alan mahkeme heyeti, dava ile ilgisi bulunmayan bu kişiler hakkındaki sözleri nedeniyle tutuklu sanık Alparslan Arslan hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına kara verdi. Arslan, üç günlük sorgusunda sık sık ATV'ye saldırı yapmak için kaleşnikof aldığı, Aydın Doğan'a roketatarlı saldırı yapmayı düşündüğü ve Danıştay saldırısından sonra elindeki diğer silahlarla eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i vurmayı düşündüğünü anlatmıştı. Kemal Kerinçsiz'in mahkeme heyetine brifing verildiği yönündeki iddiasına karşılık, "mahkememizin hiçbir üyesine görülmekte olan davayla ilgili ne önce ne de sonra brifing verilmemiştir" şeklinde açıklama yapılan ara kararda, Doğu Perinçek'in talebi doğrultusunda Ergenekon davası ile ilgili açıklamaların yer aldığı Avrupa Birliği Komisyonu'nun 14.10.2009 tarihli kararı ile Avrupa Parlamentosu'nun 12 Mart 2009 tarihli raporlarının tercümesinin Dışişleri Bakanlığı'ndan istenmesine hükmedildi. Muzaffer Tekin'in 2008 ve 2006 Mayıs tarihlerinden önce aylık süreçte MİT ya da emniyet istihbaratı tarafından takip edilip edilmediğinin bu birimlerden sorulmasına karar verildi. Danıştay davası sanıklarından Salih Kurter ve İsmail Sağır'a baro tarafında avukat atanması için yazı yazılmasına, bu sanıklara müdafi tayin edilmediğinde davanın sürüncemede kaldığı, savunmaların alınamadığı, baro tarafından müdafi görevlendirilmesinin kamu görevi olduğu belirtilerek mutlaka müdafi tayin edilmesinin istenmesi, aksi takdirde suç duyurusunda bulunulacağının bildirilmesi de karara bağlandı. Tutuklu sanıklar Doğu Perinçek, Alparslan Arslan ve avukmat Vural Ergül'ün 22 Ekim tarihinde, tutuklu sanık Muzaffer Tekin'in 20 Ekim tarihinde ve tutuklu sanık Osman Yıldırım'ın da 22 ve 23 Ekim 2009 tarihli duruşmalarda söyledikleri sözler için ilgili Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi. Tutuklu sanıklar Muzaffer Tekin ile Doğu Perinçek'in ise 28 Ekim 2009 tarihli duruşmadaki sözlerinin savunma sınırları içerisinde bulunduğu belirtilen ara kararda bu konuda suç duyurusunda bulunulmasına gerek görülmediği açıklandı. Ara kararda, bu konuya ilişkin uzunca bir açıklamaya da yer verildi: "Sanıklar ya da avukatlarının, mahkeme heyetinin tamamını veya heyetten birisiyle ilgili sarfettiği sözler ve bu doğrultuda kullandığı terimler, sadece ve sadece söyleyeni bağlar ve onun düşünce ve beklentilerini yansıtır. Asla ve asla mahkeme ile bir bağlantısı olamaz. Mahkemece de bu beyanlar kabul edilemez. Mahkeme, yargılama sırasında kendisine yönelik sarfedilen söz ve davranışlardan hangilerinin hakaret suçu oluşturabileceğini herhangi bir makam ve mercinin talebine gerek kalmaksızın hemen gereğini yapabilecek deneyime sahiptir ve gereksinimi de anında yerine getirir. Mahkeme, sarfedilen bu sözleri, savunma kapsamı içinde, bu kişinin düşünce ve beklentilerini yansıtan sözler olarak değerlendirdiğinden suç duyurusunda bulunulmasına gerek olmadığına" denildi. Mahkeme heyetininin tahliye taleplerine oy çokluğu ile red kararı verdikleri açıklanan ara kararda Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün, bir önceki ara kararda olduğu gibi Kemal Kerinçsiz ve Hayrettin Ertekin'in aralarında bulunduğu tutuklu sanığın tahliyesi yönünde karşı görüş bildirdiği belirtildi. Başkanın muhalefet şerhine karşılık iki üye hakimin kararıyla bu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmedilen ara kararda, duruşmanın Kasım 2009 günü saat 09.30'a ertelenmesine karar verildiği açıklandı. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612956 + Mısır'da tren kazası: 15 ölü + Polis yetkilisi, Kahire'nin güneybatısındaki Guize bölgesinde bugün meydana gelen kazada, en az 15 kişinin öldüğünü, 24 kişinin ise yaralandığını, ölü sayısının artabileceğini söyledi. Güvenlik servisinden bir yetkili, El Eyyat'ta meydana gelen kazada, yolcu treninden birinin diğerine arkadan çarptığını kaydetti. ÖLÜ SAYISI 25'E YÜKSELDİ -Mısır'da meydana gelen tren kazasında, ölü sayısının 25'e yükseldiği bildirildi. Kaza yerinde bulunan polis yetkilisi, Mısır'ın başkenti Kahire'nin güneybatısındaki Guize bölgesinde bugün meydana gelen kazada, en az 25 kişinin öldüğünü, yaralı sayısınınsa 55'e yükseldiğini, ölü sayısının artabileceğini söyledi. Güvenlik servisinden bir yetkili, El Eyyat'ta meydana gelen kazada, yolcu treninden birinin diğerine arkadan çarptığını açıklamıştı. AA + + + + 612592 + Louvre Müzesi'nde Türk Eserleri + Louvre Müzesi'nde Türk Eserleri Fransa'da devam eden Türkiye Mevsimi etkinlikleri çerçevesinde, başkent Paris'teki Louvre Müzesinde üç sergi açıldı. Yayına Giriş: 24.10.2009 15:48:57 Güncelleme: 24.10.2009 16:20:06 İlk sergide, Topkapı Sarayı'ndan getirilen, Osmanlı padişahlarının kaftanları ve giysileri sergileniyor. "İzmir'den Antik İzmir'e" adlı ikinci sergide, özellikle Kadifekale'deki kazılarda çıkan arkeolojik eserler ve yine Louvre Müzesi'nin kendi koleksiyonundaki değerli parçalar sergileniyor. Üçüncü sergide ise Alacahöyük'teki kazılarda bulunan tarihi parçalar yer alıyor. Fransa'da devam eden "Türkiye Mevsimi" etkinliklerinde, 70'ten fazla kentte 400'ü aşkın sanatsal, kültürel ve ekonomik faaliyetle dün, bugün ve yarının Türkiye'si tanıtılıyor. + + + + 612149 + Ezeli rekabette 363. randevu + Ezeli rekabette 363. randevu ile ’de yarın yapacakları derbiyle birlikte, tarihlerinde 363. kez karşı karşıya gelecek. 17 Ocak 1909 tarihinde, şimdiki Fenerbahçe ’nın bulunduğu "Papazın Çayırı" olarak adlandırılan yerde yapılan ve Galatasaray’ın 2-0 kazandığı özel maçla başlayan 100 yıllık ezeli rekabette, galibiyetlerde ve gol sayısında Fenerbahçe’nin üstünlüğü göze çarpıyor. Sarı-lacivertliler, geride kalan 362 maçtan 136’sını kazanırken, sarı-kırmızılı ekip bu süre içinde 116 kez galip geldi. Ezeli rakipler 110 maçta ise eşitliği bozamadı. "Sarı Kanaryalar"ın attığı toplam 507 gole, "Cim Bom" 462 golle karşılık verdi. LİGDE 103. RANDEVU Fenerbahçe ile Galatasaray, 52. sezonunu geçiren lig tarihinde şimdiye dek 102 kez karşı karşıya geldi. Genel toplamdaki üstünlüğünü lig maçlarına da yansıtan Fenerbahçe, ezeli rakibine galibiyet sayısında 41-29 üstünlük kurdu. Ligdeki 32 maç da berabere sonuçlandı. Lig maçlarında sarı-lacivertlilerin attığı 132 gole, sarı-kırmızılılar 101 golle karşılık verebildi. İki takım arasında geçen sezon yapılan maçlarda ’de Fenerbahçe 4-1 galip gelirken, ’ndaki karşılaşma 0-0 bitti. . . + + + + 612897 + Oyak sayıyla! + Oyak sayıyla! 24/10/09 20:47 -OYAK RENAULT: 87 PINAR KARŞIYAKA: 85- Salon: Atatürk Hakemler: Mehmet Keseratar, Yener Yılmaz, Erman Erdemli OYAK Renault: Ahmet 8, Alpaslan 6, Nedim 11, Adams 26, Heytvelt 18, Famutimi 14, Tufan 2, Mutlu Pınar Karşıyaka: Birkan 8, Toolson 32, Holston 6, Smith 8, Furkan 9, Gökper 3, Alper 9, Wesson 10,Evren 1. Periyot: 20-24 Devre: 41-38 (Pınar Karşıyaka lehine) 3.Periyot: 71-60 Beş Faulle Çıkan: Heytvelt 38.58 (OYAK Renault) Evsahibi ekip OYAK Renault karşılaşmaya durgun başladı. Dış şutlarda etkili olan Pınar Karşıyaka, Birkan ve Toolson'un sayılarıyla 3. dakikada farkı sayıya çıkardı: 11-2. Etkili oyununu sürdüren konuk ekip, 7. dakikayı 19-13 önde geçerken, ilk periyotu da sayılık farkla üstün tamamladı: 20-24. 2. periyota etkili başlayan Pınar Karşıyaka 13. dakikayı, Furkan ve Toolson'un basketleriyle 11 sayılık farkla önde tamamladı: 31-20. OYAK Renault, Heytvelt'in basketiyle 17. dakikada farkı sayıya dek indirdi: 33-32. Konuk ekip Toolson ile karşılık vererek, devreyi sayılık farkla önde tamamlamasını bildi: 41-38. İkinci yarıya hızlı başlayan OYAK Renault, Nedim, Ahmet ve Heytvelt üçlüsünün basketleriyle 22. dakikada 45-44 öne geçmeyi başardı. 27. dakikada sarı-siyahlılar Ahmet'in pota altından attığı basketlerle farkı sayıya dek çıkardı: 60-55. Evsahibi ekip, 3. periyodu 71-60 önde tamamlayan taraf oldu. 3. periyotta da etkili bir oyun sergileyen OYAK Renault, yeni oyuncusu Famutimi'nin basketleriyle üstünlüğünü sürdürdü. Konuk ekip Toolson ve Furkan ile rakibine karşılık vermesine karşın farkı kapatamadı ve 36. dakika 81-72'lik skorla geçildi. Pınar Karşıyaka, maçın bitmesine dakika kala Toolson'un basketleriyle farkı sayıya (85-83) indirdi. Yine Toolsun ile konuk ekip bitime 26 saniye kala skoru 85-85 eşitliğe getirirken, son hücumda pota altında Nedim ile basket bulan OYAK Renault, karşılaşmayı 87-85 kazanmayı başardı. + + + + 612155 + Galatasaray'da Franco'nun kalesi gole açık + 'da Franco'nun kalesi gole açık ’deki derbi karşılaşmasında yarın ezeli rakibi ’ye konuk olmaya hazarlanan ’ın kalesi güven vermiyor. Galatasaray’ın eleme turundaki FC Tobol maçları dışında tüm maçlarında kaleyi koruyan oynadığı 16 maçın yalnızca 4’ünde filelerinde gol görmedi. Franco, ligdeki ve UEFA Avrupa Ligi’nde ise ’daki Maccabi Netanya ile Levadia Tallinn maçlarını golsüz tamamlayabildi. Kadrosunda birçok yıldız ismi barındırmasına rağmen özellikle savunma performansıyla eleştiriler alan Galatasaray’da Leo Franco, Fenerbahçe derbisine kadar kaleyi koruduğu 16 maçta filelerinde 17 gol görmekten kurtulamadı ve maç başına 1,06’lık gol yeme oranına ulaştı. Galatasaray’ın takımda en uzun süre alan futbolcusu olan Arjantinli file bekçisi, sahaya çıktığı 16 maçın hepsinde 90 dakika yer alarak, toplam bin 440 dakikada sahada kaldı. Turkcell Süper Lig’de forma giydiği maçta kalesinde 12 gol gören Franco, UEFA Avrupa Ligi’nde oynadığı maçta ise gole engel olamadı. SON İKİ LİG MAÇINDA GOL Galatasaray’ın kalesi son iki maçta ise adeta çöktü. Hücum futbolundaki başarısına rağmen savunmasındaki arızaları gideremeyen Galatasaray, son iki lig maçında ise kalesinde gol görerek taraftarlarını tedirgin etti. Ligin 8. haftasında ile yaptığı karşılaşmada rakibinin golüne engel olamayan ve mücadeleden 3-0 mağlup ayrılan sarı-kırmızılı takım, 9. haftadaki maçında da kalesinde büyük sıkıntı yaşadı. Leo Franco’nun başta olmak üzere savunmanın etkisiz kaldığı karşılaşmada yine gol yiyen Galatasaray, gol atarak karşılaşmayı 4-3 kazanmasını bildi. Bu arada Arjantinli file bekçisi, takımının bu sefer UEFA Avrupa Ligi’nde ile yaptığı maçta attığı gole rağmen rakibin golüne engel olamadı. . . + + + + 612852 + TSK: "Haberler kaygı verici, düşündürücü" + Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) belgesi ile ilgili haberler kaygı verici, düşündürücü" açıklaması geldi. Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanmasının hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücü olduğu belirtildi. Açıklamada şöyle denildi: "Bugün, bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücüdür. Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılık derecesinin yayın organlarına göre gösterdiği farklılık da hayli dikkat çekicidir. Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz." eylem planının orijinali bulundu mu? Türkiye'nin 12 Haziran'dan bu yana tartıştığı, altında Albay Dursun Çiçek'in imzasının bulunduğu öne sürülen İrticayla Mücadele Planı'nın orijinalinin, ıslak imzalı haliyle savcılarına yollandığı Belgeyi bir subayın yolladığı iddia ediliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ise, "Soruşturma gizli. Ben de belgenin gelip gelmediği yönünde bilgi yok" dedi. + + + + 612113 + HAYRİ BEŞER Of'lu Broos sahneye çıktı, Trabzon kazandı + replikleri duyulur. Avni Aker ikliminde bu tür hikâyeler daha bir hararetli yaşanır. Teknik direktörden bir an önce olaya müdahale etmesi istenir. Elbette hocanın işi taraftar kadar kolay değildir. Mesela o, sadece oyuncu değiştirmek hakkına sahiptir. Üstelik bunu yaparken birçok faktörü düşünmek zorundadır. Bu yüzden bazen 'dökülen adam'a da tahammül ettiğini görürsünüz. En azından ilk 45 dakikanın bitmesini beklerler. Bordo-Mavili takımı bugüne kadar çalıştıran teknik adamları düşündüm. Yabancısı, yerlisi, Trabzonlusu dahil. İnanın Hugo Broos kadar, Trabzon insanına has serenatlar yapanına götüremedi hafızam beni. Tamam, mavi gözleri ve siması ilk bakışta insanı Of dolaylarına götürüyor ama adamın duruşu tam bir soğuk Avrupalı. Bu yüzden hayretim fazla. Dakika 26, Selçuk içeri Engin dışarı. Taraftar mutlu. Dakika 28, Yattara dışarı Umut içeri. Taraftar yine mutlu. Hatırlayacaksınız Belçikalı çalıştırıcı bir maçta da Alanzinho'yu ikinci yarına sahaya sürmüş, iyi olmadığını görünce de maçın bitmesini beklemeden kenara almıştı. Trabzon-Hugo Broos beraberliği uzun sürer mi, bilemiyorum ama hocanın tarzı tribünlerin diliyle iyi örtüşüyor. Dün akşam girmiş olduğu riskin karşılığını da almayı başardı. Takım, 1-0 yenikken, bu değişikliklerin ardından gol bularak devreyi önde kapattı. Bordo-Mavili ekip, ikinci yarıda hem pozisyon üretme hem de pozisyon verme açısından cömertti. Savunma bloğu, rakibe geniş boşluklar bırakıyor, kolay adam kaçırıyor. Trabzonspor, defansif problemlerini halledemezse zirve kulvarına yaklaşamaz. Colman, takımın son haftalardaki gözde ismi. Dün gece de verimliydi. Forvete güzel pozisyon kanalları açıyor. Ancak Trabzonspor, henüz arzu edilen düzeyde bir ofansif ritim yakalayabilmiş değil. Çok gol kaçırılmasının altında beceriksizliğin yanı sıra bu ritimsizlik yatıyor. h.beser@za­man.com.tr + + + + 612107 + MEHMET KAMIŞ Psikolojik harekâtçılar bu kez fena yakalandı + Bu kitap son yüz yılda Türkiye'de yaşanan provokatif eylemleri ve sonuçlarını ele alan çok önemli bir eser. Kitap, Mayıs 1977 tarihli Taksim olaylarının aslında bir darbe planının basamağı olduğunu ve hemen akabinde orduda yapılan temizlik harekatını, Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu'na gönderilen bombalı paketin sonuçlarını, mezhep çatışması görünümlü Kahramanmaraş ve Çorum olaylarını, 16 Mart'ta İstanbul Üniversitesi'nde öğrencilere yönelik katliamı anlatıyor. Gazi Mahallesi olaylarından, Sivas'taki Madımak Oteli yangınına, Ecevit'e yönelik 'Troyka komplosu'ndan Danıştay baskınına kadar yaşanmış bütün komplo ve provokasyonlar tek tek inceleniyor. Tarihe ışık tutulurken, hadiseleri anlamamıza yardımcı olacak çok önemli ayrıntılara yer veriliyor. Kitabı okuyunca, istenilen şeye göre problem üretilen ve problemler gerekçe gösterilerek her türlü müdahalenin yapıldığı bir ülkede yaşadığımızı çok daha iyi anlıyoruz. Türkiye bir savaş hali içinde bulunmamasına rağmen 'Psikolojik Harp Dairesi'nin bu kadar etkin olmasını nasıl anlamak gerekir? Psikolojik harbin Türkiye'deki görevini, 'müdahale edilebilecek şartların oluşmasında ülkenin ve toplumun tava getirilmesi' olarak da anlayabiliriz. Psikolojik harbin üstlendiği en önemli vazife, şartların uygun hale getirilmesidir. Mesela terör, öyle bir gemi azıya alır ki, kan ülkedeki herkesin üzerine bulaşır ve herkes 'kim kurtarırsa kurtarsın, ne olacaksa olsun, yeter ki bu terör bitsin' diye düşünür. Sonra da 12 Eylül gibi, darbe yapıldığında kimsenin söyleyecek bir sözü kalmaz artık. Ya da bir MGK öncesi, ülkede ne karar aldırılmak isteniyorsa buna uygun, toplumun sinir uçlarına değecek büyük bir terör eylemi gerçekleştirilir. Ya da gözden düşürülmesi, bertaraf edilmesi gereken birileri mi var, hemen yalan yanlış haberler ve andıçlar devreye girer; infaz gerçekleştirilir. Siyasî tarihimiz bu andıçlamalara bir hayli alışık. Albay Dursun Çiçek, Genelkurmay'da psikolojik harekâttan sorumlu 3. Bilgi ve Destek Şubesi'nin başında görev yapıyordu. Hazırladığı belge aslında hiç de şaşırtıcı değil. Mesela belgede yer alan bir plana göre, okulda ibadet eden öğrencilerin görüntülerinin medyada yer alması sağlanarak kara propaganda yapılacaktı. 'Bağcılar'da bir okulda küçük bir odada namaz kılan çocuklar' haberini hatırlıyor musunuz? Birbirinden farklı medya gruplarına bağlı yedi gazete aynı gün manşete taşımışlardı haberi. Bu gazeteler, neredeyse aynı başlıklarla çıkmış, televizyonlar bu haberi şişire şişire vermişlerdi. Bugün anlaşılıyor ki, söz konusu belge ve yürütülecek çalışmalar aslında uzun süre önce yürürlüğe konulmuş bile. Yine planlara göre, ışık evlerde askerî silah ve mühimmat bulunması sağlanarak askerî suç oluşturulacaktı. Çünkü daha önce Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında tamamen yalan ve yanlış haberlerle bir furya başlatılmış, açılan davada onca çaba ve gayrete rağmen suç teşkil edecek hiçbir şey bulunamamıştı. Bu kez konuyu askerî mahkemeye taşıyarak sonuca gitmeyi daha uygun görmüşlerdi, herhalde. Ancak işler bu kez planlandığı gibi gitmedi. Türkiye'deki 'psikolojik harekâtçılar' bu kez fena yakalanmış görünüyor. + + + + 611610 + Kazakistan'la Ticaret Hacmi Artırılıyor + Kazakistan'la Ticaret Hacmi Artırılıyor Türkiye ve kazakistan Cumhurbaşkanları Gül ile Nazarbayev işadamlarını yeni yatırımlar yapmaya çağırdı. Yayına Giriş: 23.10.2009 22:06:23 Güncelleme: 23.10.2009 23:07:51 Türkiye ile Kazakistan arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler gelişiyor... İki ülke, milyar dolarlık ticaret hacmini 15 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. İstanbul'da düzenlenen Türkiye-kazakistan İş Forumu iki ülke işadamlarını buluşturdu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, işadamlarını yeni yatırım yapmaya çağırdı. İşadamlarının büyük ilgi gösterdiği Türkiye-Kazakistan İş forumu Harbiye Kongre Merkezi'nde yapıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye ile Kazakistan'ın iki kardeş ülke olduğununa dikkat çekerek, "ordan ayrılıp buraya geldiysek hiçbir zaman ata yurdumuzu unutmadık" diye konuştu. İki ülke işadamlarını yeni alanlarda yatırım yapmaya çağıran Gül, karşılıklı ziyaretlerin artacağının altını çizerek şunları söyledi. "Gerekirse senede 3-4 kez ben Kazakistan'a gideceğim, Sayın cumhurbaşkanı 3-4 kez Türkiye'ye gelecek, geliyorlar zaten ve daima birbirimizin gözü önünde olacağız(alkış). Sadece Türkiye ile kazakistan arasında değil, bütün türk dünyası içine çok daha fazla gidip geleceğiz. Protokol dışı, protokol çerçevesinde konuşacağız. Ama gözden ırak olmayacağız. Çünkü gözden ırak olunca gönülden de ırak olunuyor." Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev de, Türkiye'nin ülkesine bir çok konuda yardım ettiğini belirterek, "Biz tek milletiz, kanımız, dilimiz ve dinimiz bir" dedi. Ülkesinin Türkiye'ye canı gönülden yakın olduğuna işaret eden Nazarbayev, Türkiye'nin bir çok konuda üstlendiği arabuluculuk rolünü de çok iyi yaptığına işaret etti. Toplantıda, iki ülkenin 2012 hedefleri ortaya kondu. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, "Madem yılda 10 katına dış ticaretemizi artırdık 360 milyon dolardan, nokta milyar dolara getirdik, zaman biz şimdi koyacağımız yeni hedefle 2012 yılında dış ticaretimizi karşılıklı olarak 15 milyar dolara çıkartalım." dedi. Sanayi ve Ticaret bakanı Nihat Ergün ise konuşmasında, "Özellikle sanayi ve ticaret alanında işbirliğinin daha da arttırılarak sürdürülmesi, teknoloji ve eğitim konularında somut projeler oluşturulması, ortak yatırımlar onusunda özel sektöün teşviki ve desteklenmeleri konularında işbirliğimizi geliştirmek en büyük arzumuzdur." görüşlerine yer verdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı taner Yıldız'da, "Önümüzdeki yıl içerisinde bulunduğu enerji sektörünün hemen hemen iki katına çıkmak durumunda, bunların içerisinde dağıtım tesisi var, iletim tesisi var, üretim tesisleri var, niçin bunlarda beraber olmayalım." diye konuştu. Kazakistan Endüstri ve Ticaret Bakanı Asset İssekeşef de, ülkesinde şu anda 80 milyar dolarlık 200 iş girişiminin bulunduğuna dikkat çekerek, bu yatırımların, Türk iş adamlarına önemli fırsatlar yarattığını söyledi. + + + + 611791 + Yeşil'i yargılayacak mahkeme bulundu + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Yeşil'i yargılayacak mahkeme bulundu Uyuşmazlık Mahkemesi, yıllık sürecin ardından aralarında 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım, intihar eden Emekli Albay Aldülkerim Kırca ve aralarında itirafçıların da bulunduğu sanığın davasının Albay Temizöz'ün yargılandığı Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar verdi Susurluk skandalıyla gündeme gelen “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım'ın ismi Ergenekon iddianamesinde de geçiyor. Kayıplara karışan Yıldırım'ın hakkında 'gıyabi tutuklama' kararı bulunuyor. DİYARBAKIR (AA) Uyuşmazlık Mahkemesi, aralarında 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım, intihar eden Emekli Albay Abdülkerim Kırca ve sanığın yargılanacağı mahkemeyi belirledi. Mahkeme, davanın özel yetkili Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesini kararlaştırdı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 2005 yılında hazırlanan iddianamede, sanıklar Abdülkerim Kırca, 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım, PKK itirafçıları Fethi Çetin, Kemal Emlük, eşi Saniye Emlük, Muhsin Gül, Abdülkadir Aygan ve Uzman Çavuş Uğur Yüksel hakkında 'teşekkül oluşturmak', 'İşkence yapmak', 'adam öldürmek' suçlarından 8'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenmişti. YILDIR KARAR VERİLEMEDİ Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamenin ardından dosya, sanıkların suç tarihinde asker kişiler olması sebebiyle 7. Kolordu Askeri Mahkemesi'ne gönderildi. Askeri mahkeme de karşı görevsizlik kararı verince bu kez Uyuşmazlık Mahkemesi dosyayı yine 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Ancak mahkeme bu kez 'atılı suçların terör suçu olduğu' gerekçesiyle, dosyayı Özel Yetkili 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. 6. Ağır Ceza Mahkemesi de görevsizlik kararı verince dosya yeniden Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildi. Uyuşmazlık Mahkemesi yaptığı incelemenin ardından yargılamanın, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar verdi. Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararı üzerine dosya 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Yargılamaya bu mahkemede önümüzdeki ay başlanacağı bildirildi. Yargılamanın yapılacağı mahkemede, ayrıca aralarında Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün bulunduğu sanığın davası da görülüyor. SONUÇ ALINAMAZ Bu arada Maktul yakınlarının avukatı Habibe Deyar Danışman yaptığı açıklamada, dava dosyasının mahkemeler arasında yıl boyunca gidip geldiğini söyledi. Söz konusu davayla ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruda bulunduklarını belirten Danışman, şöyle dedi: 'Davadan bir sonuç alınacağına inanmıyorum. Çünkü davada haklarında yakalama kararı bulunan bazı itirafçı sanıkların isimleri değiştirilmiştir. Bu şahısların, kendilerine verilen yeni isimlerle aramasının yapılması lazım.' 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612382 + Trafik Kazaları: Ölü + Trafik Kazaları: Ölü Yayına Giriş: 24.10.2009 14:28:55 Güncelleme: 24.10.2009 14:28:55 Yozgat'ın Sorgun ilçesinde bir otomobil şarampole yuvarlandı. Kazada, İbrahim Sonay ve Selahattin Ulu hayatını kaybetti. Eskişehir ve Konya'daki trafik kazalarında ise Seyfettin Aytekin, Beytullah Demir ve kimliği henüz belirlenemeyen kişi öldü, kişi yaralandı. + + + + 612489 + Ergin: "Hakimler PKK'ları öz iradeleriyle yargıladı" + Adalet Bakanı Sadullah Ergin Kuzey 'tan giriş yapan 'lıların yargılanma süreci için birkez daha, "Hakimlerimizin kendi öz iradeleriyle yaptıkları yargılama faaliyetidir" dedi. Ergin, dosyanın içeriğini bilmeden yapılan değerlendirmelerin sağlıklı olmadığını söyledi. Bakan Ergin, Hukuk ve Hayat Derneği ile Hukukçular Birliği Vakfınca Rixos Otel'de düzenlenen Yargı Reformu Stratejisi Değerlendirme Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, yargı reformu kapsamında yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunun sık sık gündeme geldiğini belirtti. Sempozyuma verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Ergin, bir gazetecinin, teslim olan terör örgütü üyelerinin Silopi'de sorgulanmasına ilişkin bir sorusu üzerine de "Bu konuda hem bölgedeki başsavcımız gerekli açıklamaları yaptı hem ben mecliste bir soru üzerine gerekli şeyleri söyledim. Uygulama, bölgede Diyarbakır Valiliğinin başsavcılıktan talebinin yerine getirilmesi olayıdır. Ceza Usul Yasası'nın 251. maddesinin verdiği yetkiyle yapılmış bir uygulamadır Diyarbakır Savcılığınca. Başsavcımız dün itibarıyla bu açıklamayı yapmış zaten. Onun dışında Diyarbakır'dan Silopi'ye gönderilmiş herhangi bir hakim söz konusu değil" dedi. Sadullah Ergin, "Gene Ceza Usul Yasası'nın 252. maddesinde uygulama imkanı bulunan (c) fıkrasına dayalı olarak da Silopi Mahkemesi hakimi oradaki güvenlik birimlerinin talebi üzerine Silopi Gümrük Kapısı'na gelerek sorgu işlemini orada yapmıştır. Olay tamamen bundan ibarettir. Konuyla ilgili yapılan yargısal faaliyetler tamamen bölgedeki başsavcılığımızın kontrolünde ve hakimlerimizin kendi öz iradeleriyle yaptıkları yargılama faaliyetidir. Bunun dışındaki bilgiye dayanmayan birtakım doğrulanmamış haberlere dayanan yorumların doğru olmadığını başsavcımız da ifade etmiştir. Ben de dosyanın içerisini bilmeden yapılan bu değerlendirmelerin sağlıklı olmadığını ifade ediyorum" diye konuştu. Yargı reformu Yargı reformu konusunun toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğini ifade eden Ergin, yargı reformu konusunu bir bütün olarak değerlendirmeyi ve kalıcı çözümler üretmeyi önemsediklerini kaydetti. Ergin, bakanlığın bu konuda Yargı Reformu Strateji belgesi ve eylem planı hazırlayarak önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini söyledi. Çalışmaların, HSYK'nın yeniden yapılanması olarak gündeme geldiği halde pek çok konuda değişiklikler içerdiğine işaret eden Ergin, tarafsızlık ve güven gibi soyut kavramların yanında adalete erişim, mevzuat düzenlemesi ve ceza infaz sistemi gibi somut konuları da içerdiğini anlattı. Bakan Ergin, bu konuda belki de ilk kez bu kadar kapsamlı bir çalışma yapıldığını belirtti. TBMM'nin yargı mensupları dışından HSYK'ya üye seçmesi, adalet bakanı ve bakanlık müsteşarının HSYK'da bulunması, ilk derece hakim ve savcıların HSYK'da temsil edilmesine yönelik eleştirilere de değinen Ergin, "Yargı bağımsızlığı konusu, sadece adalet bakanı ve müsteşarın HSYK'da bulunmasına indirgenmeyecek kadar önemli. Hazırladığımız eylem planı incelendiğinde Adalet Bakanlığı'nın, pek çok yetkisinden ve tarafsızlığının güçlenmesi adına vazgeçtiğini göreceksiniz" dedi. Bu konuda uluslararası uygulamaları araştırdıklarını belirten Ergin, "Adalet bakanı ve müsteşarın HSYK'da bulunmasıyla ilgili diğer ülkelerde yeknesak bir uygulama yok. Biz siyasi sorumluluk, TBMM'ye hesap verebilirlik ve HSYK ile milli irade arasında köprü olması dolayısıyla adalet bakanının HSYK'da olmasını öngördük. Müsteşar da Adalet Bakanlığı'nın üst yöneticisi olduğundan kurulda yer alıyor. İlk derece hakim ve savcıların kurulda temsili, parlamentonun yargı mensupları dışından HSYK'ya üye seçmesi gibi hususlar, hem referans belgelerde hem de ülke uygulamalarında ortak" diye konuştu. Sami Selçuk: "Yargı eksik kalır..." Ergin'in konuşmasının ardından "Yargının Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı" başlıklı oturuma geçildi. Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, konunun son derece duyarlı ve kapsamlı olduğunu söyledi. Yargının iyileştirilmesinin demokrasinin bir parçası olduğunu ifade eden Selçuk, demokratikleşmenin tam başarılamaması durumunda yargının eksik kalacağını söyledi. HSYK'nın çalışma biçimine de değinen Selçuk, kurulun daha açık çalışması gerektiğini belirtti. "Parlamentonun HSYK'ya üye seçmesi, topal bir kurul oluşmasına neden oluyor" görüşünü ifade eden Selçuk, "Seçim yasası değişmediği sürece HSYK'ya parlamentodan üye seçmek yararsız. Çünkü kabul edelim ki bugün milletvekilleri milletin vekili değil, genel başkanın vekili. Dolayısıyla onların seçeceği kişiler, genel başkanın işaret edeceği kişiler olacak, onlar da genel başkana yakın olanlardan olacak" şeklinde konuştu. Oturumda, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Doğan, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nihat Bulut, sunum yaptı. + + + + 612741 + 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' iddiasında yeni gelişmeler + 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' iddiasında yeni gelişmelerTaraf gazetesinin ortaya attığı ve "AKP ve Gülen'i Bitirme Planı' başlığıyla manşetten duyurduğu iddianın ardından bu kez de yeni belgeler sundu, net yanıt verdi. Taraf gazetesinin 12 Haziran'da ortaya attığı Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu iddia edilen "AKP ve Gülen'i Bitirme Planı' isimli belgenin savcılarının elinde olduğunu iddia etti. İddiaya göre, bir subay 'ıslak imzalı' belgeyi Ergenekon savcılarına teslim etti. Bu iddiaların Zaman gazetesinde yayımlanmasının ardından 'dan açıklama geldi. OLAYIN GEÇMİŞİ TARAF MANŞETTEN VERMİŞTİ AKP ve Gülen’i bitirme planı Deniz Kurmay Albay Çiçek imzalı, “gizli” ibareli “İrticayla Mücadele Eylem Planı”, hükümeti ve cemaatinin, başta ordu içindekiler olmak üzere bütün mensuplarını hedef alıyor. Planın “İcra” bölümünde şöyle deniyor: Laik düzeni yıkıp devleti kurma hayalindeki AKP hükümeti ve Gülen grubu başta, oluşumların faaliyetlerine son vermek için çalışılacaktır. Dört sayfalık planın “Durum” bölümünde, “Ergenekon adı altında, ’ya büyük emeği geçmiş emekli ve personel yersiz ithamlarla lekelenmektedir” saptaması var. Plan, Psikolojik Harp Dairesi’nin yeni adı olan Genelkurmay Harekât Başkanlığı 3’üncü Destek Şube Müdürlüğü’nde hazırlanmış. Plan, Ergenekon’da tutuklanan Serdar Öztürk’ün ofisinde ele geçirildi. Emekli yüzbaşı Öztürk, Devlet Üstün Hizmet Madalyası’nı iade etmesiyle gündeme gelmişti Genelkurmay Başkanlığı’nın, “irtica ile mücadele” adı altında yeni bir eylem planı hazırladığı ortaya çıktı. Nisan 2009’da Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan planda, Ergenekon soruşturmasından duyulan rahatsızlık açık bir şekilde dile getiriliyor. “Ergenekon davasının gündemi değiştiriliyor havası oluşmadan” eylemler yapılması isteniyor, Ergenekon kapsamında tutuklanan muvazzaf ve emekli askerlerin irtica ile mücadele ettikleri için cezaevine kondukları yönünde haberlerin ön plana çıkarılması hedefleniyor. Planı hazırlayan Albay Dursun Çiçek tanıdık bir isim. Daha önce Taraf’ın manşetten yayımladığı “Koç da andıçlandı” başlıklı haberle gündeme gelmişti. Albay Çiçek tarafından hazırlanan andıç belgesinde bütün sivil toplum örgütleri fişlenmişti. Planın yazıldığı Genel Kurmay Başkanlığı 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü, Psikolojik Harp Dairesi’nin yeni adı. Genelkurmay adına yapılan planlamalar artık buradan yürütülüyor. Ergenekon soruşturmasında tutuklanan eski asker avukat Serdar Öztürk’ün bürosunda ele geçirilen Genelkurmay’a ait yeni plan tutanaklara geçti ve Ergenekon üçüncü iddianamesine girmesi bekleniyor. Öztürk, aynı zamanda yine Ergenekon kapsamında tutuklanan emekli Albay ’ın avukatlığını yapıyordu. Dört sayfadan oluşan “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın “Durum” başlıklı bölümünde Ergenekon soruşturması eleştiriliyor: İrticai gruplar tarafından TSK başta olmak üzere devletin resmî kurumlarını yıpratmak üzere yoğun faaliyetler yürütülmekte, Ergenekon adı altında TSK’ya büyük emekleri geçmiş, emekli ve muvazzaf askerî personele yersiz ithamlarda bulunularak lekelenmeye çalışılmaktadır. ‘Vazife’ çıkardık, ‘İcra’ya geçelim Bütün bunlardan “vazife” çıkarılması gerektiği belirtilen planda bu görev “İrticai oluşumların iç yüzünü göstererek bu konudaki tereddütlere son vermek ve söz konusu örgütlere olan kamuoyu desteğini ortadan kaldırmak. Ergenekon kapsamında yapılan yıpratıcı kampanyaların etkisini azaltmak, TSK’ya yönelik olarak yapılan olumsuz propagandalara son vermektir” olarak tanımlanıyor. Ardından ise planın “İcra” bölümü geliyor ve şu ifadeler kullanılıyor: Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan AKP Hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubu başta olmak üzere radikal dinî oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunun desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetleri icra edilecektir. ZAMAN BU BAŞLIKLA VERDİ: ‘Kâğıt parçası’nın orijinali savcılıkta Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un “kâğıt parçası” dediği “AKP ve Gülen’i Bitirme Planı”nın aslı Ergenekon savcılarının elinde Taraf’ın ortaya çıkardığı “İrticayla Mücadele Eylem Planı” adlı belgenin ıslak imzalı orijinal hali Genelkurmay Başkanlığı Karargahında görevli bir subay tarafından Ergenekon savcılarına ulaştırıldı. Belge bir ay önce, ekli bir ihbar mektubuyla birlikte savcılığa gönderildi. Savcılığa gönderilen belge, Taraf’ın 12 Haziran 2009’da ortaya çıkardığı dört sayfalık “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın orijinal hali. Belgenin aslına ulaşmayı başaran ve imha edilmesini önleyen rütbeli subay, belgeye bir de ihbar mektubu ekledi. İhbar mektubunda, belgenin altında imzası bulunan Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek’in görev yaptığı 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü ve Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda tüm evraklar ve kayıtlarının imha edildiği de belirtildi. İhbar mektubunda ayrıca Albay Dursun Çiçek’in evininin de göstermelik olarak arandığı vurgulandı. BAŞBUĞ DAHA ÖNCE NE DEMİŞTİ? ‘Şu an elimizde olan bir kâğıt parçasıdır’ Genelkurmay Başkanı 26 Haziran 2009’da düzenlediği basın toplantısında Taraf’ın ortaya çıkardığı, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” için “kâğıt parçası” ifadesini kullanmıştı. Başbuğ şöyle konuşmuştu: “Şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kâğıt parçasıdır. Bu durumda bugün biz bu kağıt parçasının birileri tarafından TSK’yı yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendirmekteyiz. Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkartılması görevi ise devletin istihbarat birimleri ile yargı organlarına düştüğünü bildiriyor ve bunu istiyoruz. ‘TSK darbecileri barındırmaz’ Daha önce de söylediğim gibi TSK demokrasi ve hukuk ilkelerine bağlı ve saygılıdır. Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlar içinde bulunan personeli TSK bünyesinde barındırmaz. Bunu kim söylüyor, bunu Anayasamızın 117. maddesine göre TSK’nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı ben söylüyorum. Artık TSK’nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı’nın bu ifadesi en büyük teminattır. Daha bunun dışında başka şeyler aranmasının anlamını anlamıyorum. Bütün bu söylemlere rağmen TSK ile artık hiçbir haklı neden ve haklı bir gerekçeye dayanmadan, çeşitli nedenlerle ve çeşitli şekillerde darbe ve muhtıra söylemlerinde bulunanların iyi niyetli olmadıklarını, halkımızın da artık bu söylemlerden usanmış olduğunu düşünüyorum. Asimetrik savaşmış... Onun için TSK’nın komutanı olarak açıkça söylüyorum ki; artık TSK üzerinden elinizi çekiniz. TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz. TSK’ya karşı üzerinden asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son veriniz.” GENELKURMAY’DAN “İRTİCAYLA MÜCADELE BELGESİ” AÇIKLAMASI Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden yapılan maddelik yazılı açıklamada,  medyada yer alan “irticayla mücadele eylem planı belgesi” haberleri eleştiriliyor: “1. Bugün, bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücüdür. 2. Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılık derecesinin yayın organlarına göre gösterdiği farklılık da hayli dikkat çekicidir. 3. Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz.” + + + + 611716 + 'Kirli tezgâh'ın ıslak imzalı belgesi de bulundu + Askerî savcılığın 'kovuşturmaya gerek yok' kararından sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 'kâğıt parçası' olarak nitelendirdiği belgenin ıslak imzalı aslı yaklaşık ay sonra ortaya çıkarıldı. Edinilen bilgilere göre 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' başlığını taşıyan sayfalık belgenin orijinali, muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara posta yoluyla ulaştırıldı. Çiçek'in ıslak imzasının yer aldığı belgeyi gönderen subay, ihbar mektubunda ise çarpıcı bilgiler verdi. Dursun Çiçek'in görev yaptığı birimde belgeyle ilgili tüm evrakların ve bilgisayar kayıtlarının imha edildiğini kaydeden subay, sadece 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' başlıklı söz konusu belgeyi kurtarabildiğini belirtti. Gelişme üzerine dün Sultanahmet Adliyesi'nde hareketli saatler yaşandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, öğle saatlerinde başsavcı vekilleri ve Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların ikisiyle yaklaşık 1,5 saat görüştü. Adliyeden ayrılırken gazetecilerin sorularını cevaplayan Engin, soruşturmanın gizli olduğunu, bilgi veremeyeceğini söyledi. İlk olarak, Ergenekon kapsamında tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün (emekli üsteğmen) bürosunda bulunan belge, kamuoyunda uzun süre tartışılmıştı. Askerî savcılığın 'kovuşturmaya gerek yok' kararından sonra hükümet, belgede yer alan planları yargıya taşımış, savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Taraf Gazetesi'nin 12 Haziran'da 'AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı' başlığıyla yayımladığı 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nda dudak uçuklatan senaryolar yer alıyordu. Belgenin aslının bulunduğu haberi dün gündemi sarstı. TRT 2, CNN Türk ve Haber Türk'ün yanı sıra birçok internet sitesinin haberine göre, 'Kaos Planı'nın orijinali muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara gönderilmişti. Belgede, kamuoyuna Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan askerlerin 'masum' olduğunun empoze edilmesi gerektiği belirtiliyor. Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde hazırlandığı iddia edilen belgede, Çiçek'in imzası bulunuyordu. Plan, 'AK Parti hükümeti' ve Fethullah Gülen'i hedef alıyordu. Dehşet senaryoları kamuoyunu sarsmıştı 'Durum', 'Vazife' ve 'İcra' ana başlıkları altında hazırlanan planda Fethullah Gülen, AK Parti'ye destek olmakla suçlanıyordu. Gülen ve sevenleriyle ilgili geliştirilen stratejiler 'bu kadar da olmaz' dedirten cinstendi. Planın 'Durum' başlıklı bölümünde Ergenekon soruşturması açık bir dille eleştiriliyor. + + + + 611802 + Ekmek parası 670 can aldı + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Ekmek parası 670 can aldı Yılın ilk yarısında gerçekleşen iş kazalarında 670 kişi hayatını yitirdi ANKARA (A.A) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişleri, Ocak-Haziran 2009 döneminde iş sağlığı ve güvenliği yönünden bin 808 genel, 257 kontrol, bin 739 işletme belgesi, bin 18 iş kazası, 277 meslek hastalığı, 171 şikayet ve 238 diğer incelemeler olmak üzere toplam bin 508 teftiş gerçekleştirdi. Müfettişler, yılın ilk ayında bin 18 iş kazası incelemesi yaptı. İş kazalarına maruz kalanların bin 975'nin erkek, 179'unun kadın işçi olduğu belirlendi. Kazaların oluş nedenlerinin incelenmesinde 616'sının düşme, 469'unun malzeme düşmesi, 138'inin elektrik çarpması, 11'inin göçük, 26'sının zehirlenme ve boğulma, 54'ünün dinamit ve benzeri patlama, 654'ünün diğer nedenler sonucu meydana geldiği anlaşıldı. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 611578 + ''Kameralar daima kaydetti" + Bilkent Otel'de gerçekleştirilen nikah törenine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu ve kalabalık bir davetli topluluğu katıldı. Başbakan Erdoğan, törenin yapıldığı salona gelişinde, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile tokalaştı. Törende, damadın nikah şahitliğini Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Baykal üstlenirken, nikahı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek kıydı. İmzaların atılmasının ardından Erdoğan, evlilik cüzdanını geline verdi. Çifte mutluluklar dileyen Başbakan Erdoğan, ''Tabii benim temennim, en az çocuktan yana. Buna da tabii bu arada inanıyorum ki sizler de gayret edeceksiniz. Milletimizin sizler gibi yetişmiş insanlara ihtiyacı var'' dedi. Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, Deniz Baykal, Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Hayrünnisa Gül ve Haşim Kılıç aynı masada oturdu. Başbakan Erdoğan, nikahın ardından otelden ayrılırken gazetecilerin sorularına, ''Hepinize iyi akşamlar diliyorum'' karşılığını verdi. CHP Genel Başkanı Baykal ise gazetecilerin nikahta Başbakan Erdoğan ile bir araya geldiklerini belirtmeleri üzerine, ''Herhangi bir nikah tanıklığından hiçbir farkı yoktu. Sohbet ettik, nezaket sözleri söyledik. Herhangi bir nezaket buluşmasının ötesinde toplumumuzu ilgilendirecek hiçbir konuşma geçmedi. Siyasal bir konuşma, son gelişmelerle ilgili bir değerlendirme, açılım vs... Karşılıklı nezaket sözleri, şaka çerçevede bir görüşme oldu'' diye konuştu. Salondaki kameraların anımsatılması üzerine Baykal, gülerek ''kameralar daima kaydetti, kamerasız bir durum olmadı'' dedi. Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Baykal'ı bu akşam bir araya getiren Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın oğlunun Bilkent Otel'deki nikahı sonrasında gazetecilerin sorularını cevaplandıran Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Erdoğan ve Baykal'ın biraraya gelişiyle ilgili şunları söyledi: ''Bunlar insani ilişkiler. Siyasette herkes birbirine düşüncesini söyler. Ama hepimiz bu ülkenin insanlarıyız. Sıfatımız ne olursa olsun, bu ilişkiler de medeni ve insani ilişkilerdir.'' ''Açılım konuşuldu mu?'' sorusunu ise Çiçek, ''Ben ispiyoncu muyum, içeride ne konuşulduğunu size söyleyeyim?'' diye yanıtladı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise Erdoğan ve Baykal'ın nikahtan sonra aynı masada yan yana oturması konusunda, ''Gayet güzel, memnuniyet verici. Beraber oturdular. Güzel bir tabloydu'' dedi. Çiftin nikahını kıyan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de ''Seyrettiğim kadarıyla Başbakan Erdoğan ile Baykal'ın güzel sohbetleri oldu. İnşallah Türkiye'nin istikbali de medeni şekilde devam eder. Biliyorsunuz Başbakanımız bu konuda son derece ısrarlı. Deniz Bey de inşallah bugün gösterdiği performansı aynı şekilde başka yerlerde gösterir'' diye konuştu. 23 Ekim 2009 + + + + 612925 + Eskişehir Beşiktaş maçından notlar + Maçın biletleri gün önceden tükendi. Kent içi ulaşımı sağlayan tramvaylarda gün boyu ''Es-Es'e Başarılar Dileriz'' yazısı yer aldı. Kırmızı-siyahlı taraftarlar saat 17.00'den itibaren stadı doldurmaya başladılar. Polis, stada pet şişe alınmasına izin vermedi. Stat çevresindeki Taşköprü ve Öğretmenler Bulvarı trafiğe kapatıldı. Stat çevresinde bir gıda firmasına ait otomobildeki patenli görevliler ücretsiz çikolata dağıttı. Açık tribün önünde toplanan taraftarların stada girişi sırasında ''Bando Es-Es'' enstrümanlarıyla taraftarları coşturdu. Maç öncesinde kentteki sisin stat üzerine çöktüğü gözlendi. Eskişehirspor'un, stadın son duruma bakmak için sahaya çıktığı sırada kırmızı-siyahlı taraftarlar sevinç gösterisinde bulunarak takımlarını tribünlere çağırdı. Taraftarlar, Beşiktaşlı futbolcuları ise ıslıklarla protesto etti. Stadın ışıkları bir süre kapatıldı, açık tribünde bulunan taraftarlar sanatçı Mithat Körler'in Eskişehispor için yazdığı ''İşte Taraftar İşte Şampiyon'' şarkısı eşliğinde, meşale ve cep telefonlarını kullanarak ışık şov yaptı. Eskişehirsporlu futbolcular ısınmak için sahaya çıktığı sırada ''Kalbini sev, değerini bil'' pankartı taşıdı. Kale arkasındaki Beşiktaş taraftarlarının çağırmasına karşın kaleci Rüştü, tribünlere gitmedi. Eskişehirspor maçlarında geleneksel duruma dönüşen ve Eskişehirsporlu futbolcu Serdar Özbayraktar'ın ''üçlü çektirme'' tezahüratını, Serdar'ın sakat olması nedeniyle Ivesa yaptırdı. Eskişehirsporlu taraftarlar stada ''sınırsız bir sevgiyle, bitmeyecek bir aşkla'', ''formanızda zaferin, şahlanan renkleri var'', ''Taa uzak yollardan koştuk geldik senin kollarına'' pankartları açtılar. ''Taa uzak yollardan koştuk geldik senin kollarına'' pankartı açılmasıyla açık tribünde şarkı eşliğinde siyah-beyaz karton şov yapılarak, üzerinde ''Es-Es'' yazılı Türkiye haritası açıldı. Maç başlamadan ''Şehitler ölmez vatan bölünmez'' tezahüratı yapan kırmızı-siyahlı taraftarlar, daha sonra Türk Bayrağı açtılar. Eskişehirspor ve Beşiktaş, seremoniye ''Yasadışı bahse son, Türkiye kazansın, var mısın?'' pankartıyla çıktılar. Eskişehirspor'un Galatasaray'dan transfer ettiği Volkan Yaman, ilk kez 11 kişilik kadroda görev aldı. + + + + 612207 + Bir Cumhuriyet Çınarı: Ferid Alnar + 'nin, kuruluşunun 76'ncı yıl dönümü etkinlikleri kapsamında dünyaca ünlü besteci Ferid Alnar'ın gençlik, olgunluk ve son dönem eserlerinin ilk seslendirmeleri "Bir Cumhuriyet Çınarı: Ferid Alnar" başlıklı albümde CD'de bir araya getirildi. Basın Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, 'nin, kuruluşunun 76'ncı yıl dönümü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen CD albüm çalışmasının, kültür tarihinde kalıcı iz bırakacağı belirtildi. Açıklamaya göre, Cumhuriyet'in 86'ncı yılında Cumhuriyet Bayramı armağanı olarak çıkarılan albümde, Ferid Alnar'ın gençlik, olgunluk ve son dönem eserlerinin ilk seslendirmeleri yer aldı. "Bir Cumhuriyet Çınarı-Ferid Alnar" albümü, 31 Ekim Cumartesi günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenecek ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de katılacağı gala konseri ile sanatseverlere tanıtılacak. Açıklamada görüşlerine yer verilen Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin albümün yapımına sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek karar verdiklerini belirterek, şunları kaydetti: ", sanata ve sanatçıya sahip çıkmayı sosyal sorumluluğunun bir parçası olarak görüyor. Besteci Ferid Alnar, yapıtları yurt dışında saygın orkestralarca defalarca seslendirilmiş ve kaydedilmiş olmasına karşın, ne yazık ki kendi ülkesinde değeri yeterince anlaşılıp tanınmamış öncü bir bestecimiz. Ülkesine ve ulusal kültürüne karşı tarih önünde tek başına üstlendiği çok önemli bir vazifeyi son nefesine değin yerine getirme yolunda hayli çile çekmiş bu büyük bestecimize, bu 'Cumhuriyet Çınarı'na, şükranlarımızı bu çalışma ile sunuyor, besteci, orkestra şefi, kanun virtüözü Ferid Alnar'ın aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz. Bu vesileyle, bu nadide ve değerli bestelerin müzikseverlere ulaştırılmasında ve dünya kültürüne kalıcı olarak kazandırılmasında emeği geçenlere ve özellikle Prof. Ruhi Ayangil'e şükranlarımızı iletiyoruz." Albüm  "Bir Cumhuriyet Çınarı-Ferid Alnar" adıyla oluşturulan CD albümünde, Alnar'ın eseri bulunuyor. Bunlar sırasıyla Alnar'ın 18 yaşında solo kanun için bestelediği "10 Saz Semaisi" başlıklı yayınlanmış ilk yapıtı; 1971 yılında eşliksiz koro için tasarladığı "10 Yunus Emre İlahisi Koro Suiti" ile 1958 de son şeklini verdiği ünlü "Kanun Konçertosu". Aynı zamanda kendisi de bir kanun virtüozu olan Ferid Alnar'ın "10 Saz Semaisi"ni albümde, solo olarak Ruhi Ayangil'in kanunundan dinlemek mümkün olacak. Albümün ikinci önemli yapıtı olan "10 Yunus Emre İlahisi Koro Suiti"ni seslendiren "A capella Ayangil"i, koro şefi Ruhi Ayangil yönetiyor. Alnar'ın en önemli başyapıtlarından biri olan "Kanun Konçertosu"nu ise Şef Romeo Rimbu yönetimindeki Oradea Filarmoni Orkestrası eşliğinde kanun solisti Ruhi Ayangil icra ediyor. Ferid Alnar kimdir? İstanbul'un Saraçhane semtinde 11 Mart 1906'da dünyaya gelen Alnar, 1978 yılında Ankara'da 72 yaşında hayata veda etti. Müzik ve matematiğe karşı yeteneği yaşından itibaren belirginleşmeye başlayan Alnar, evlerinde, kanun çalan annesi ve ud çalan amcasının katılımları ile oluşan musiki meclislerinde kulağı küçük yaşta makam müziği ile doldu. Kanun üzerinde ilk kez "Ordumuz etti yemin" marşının ezgilerini ezberden çalarak müziğe olan yeteneğini açığa vuran Alnar, 12 yaşından itibaren İstanbul'un en iyi kanun icracısı unvanına erişen Ferid Alnar, bestekarlıkta ilk kapsamlı eserini 16 yaşında "Kelebek Zabit" başlıklı tek sesli bir operet besteleyerek verdi. 1922 yılında henüz 16 yaşındayken Darütta'lim-i Musiki Heyeti'ne alınan Alnar, bu suretle ilk profesyonel müzik yaşamına adım attı. Ferid Alnar, 1927 yılında devletin açtığı yurt dışı öğrenim sınavını kazanıp mimarlık eğitimini yarıda bırakarak, Viyana Devlet Müzik Akademisi'nin öğrencisi oldu. Alnar, kompozisyon hocası Josef Marx'ın "Siz milli bir kompozitörsünüz, müziğinizin özelliklerini eserlerinizde yansıtmalısınız" tavsiyesini de aldıktan sonra hayatının sonuna değin verdiği tüm eserlerinde, gerek makam müziği ve gerekse halk müziğinin ritmik ve ezgisel atmosferini büyük bir yetkinlik ve bağlılıkla yansıttı. Böylece Türk müziği besteciliğinde kendine özgü modern ve özgün bir tarzın yaratıcısı olan Alnar, 1932'de Viyana'dan yurda dönüşünde ilk olarak İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda orkestra şefliğine atandı. Aynı zamanda Belediye Konservatuvarı'nda müzik tarihi ve armoni dersleri veren Alnar, 1936'da Ankara'ya davet edilerek Dr. Ernst Praetorius'un daimi şefi bulunduğu zamanki adıyla Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası'na şef yardımcısı olarak atandı. Aynı zamanda yeni kurulan Ankara Devlet Konservatuvarı'nda kompozisyon dersleri vermeye başlayan Alnar, 1941-1946 yılları arasında Carl Ebert'in sahneye koyduğu ilk operaları yöneterek Ankara Devlet Operası'nın kuruluşuna önemli katkılarda bulundu. İlk eşi soprano Ayhan Aydan'la 1952 yılında sona eren evliliğinin ve bu evlilikten olan oğlu Aydın'ın Londra'daki ani ölümünün yarattığı olumsuz ruh hali, bestecinin sonraki yıllarında gerek verimliliğini, gerekse aktif sanat yaşamını önemli ölçüde etkiledi. Ferid Alnar, kendisini etkileyen olumsuz koşullardan sıyrılmak istercesine 1955'de yeniden Viyana'ya dönerek bu kente yerleşti. 1957'de, ölümüne değin birlikte olacağı Avusturya asıllı ikinci eşi Sevin Alnar'la hayatını birleştiren Alnar, bu dönemde Avrupa'nın pek çok kentinde konuk şef olarak Alnar Viyana Senfoni, Viyana Radyo Senfoni, Münih Filarmoni, Stuttgart Radyo, Atina Senfoni, Sofya Senfoni orkestraları ile birçok konserler yönetti. 1964 yılında yeniden Ankara'ya dönen Ferid Alnar, aralıklarla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konserlerini yönetti. Aynı orkestra ile 1970 yılında "Kanun Konçertosu"nu solist olarak seslendirdiği jübile konserini gerçekleştiren Alnar, 1978 yılında Ankara'da 72 yaşında hayata veda edince ardında belki sayıca az, ancak Türk müzik tarih ve kültürü açısından derin anlamlarla yüklü bir dizi eseri miras bıraktı. "Makam esasına dayalı tek sesli müzik çevresinden" çıkarak gelişen ama makam müziğinin zenginliklerini son nefesine değin yazdığı eserlerinde kullanan Alnar, bu yönü ile Türk müziğindeki yenileşme ve gelişmenin birinci derecedeki öncüsü oldu. + + + + 612443 + Kaleci 80 metreden attı + Kaleci 80 metreden attı 'de oynanan Rio Ave Esmoriz karşılaşmasında eşine az rastlanır bir gol oldu. Portekiz Kupası'nda oynanan karşılaşma Rio Ave takımının 2-1 üstünlüğü ile sonuçlandı. Karşılaşmanın ikinci yarısında Esmoriz takımı 2-0 mağlup durumdayken kaleci Rui Sa öyle bir gol attı ki... . . + + + + 612900 + Sofuoğlu ilk sırada! + Sofuoğlu ilk sırada! 24/10/09 20:18 Portekiz'in Portimao Pisti'nde yarın koşulacak olan sezonun 14. ayağı ve son yarışının sıralama turlarında Kenan Sofuoğlu, 1. turda ilk sırada yer alırken, 2. turda 4. sırada yarışı tamamlayabildi. Elde ettiği bu sonuçla Sofuoğlu, yarın gerçekleştirilecek olan yarışmada ilk sırada başlayacak olan sporcudan birisi olacak. Portimao Pisti'ndeki final mücadelesi yarın TSİ 18.00'de koşulacak. + + + + 612040 + Zehir'den bronz madalya! + Zehir'den bronz madalya! 24/10/09 10:01 Fransa'nın başkenti Paris'te devam eden şampiyonanın 2. gününde, 52 kiloda mücadele veren Zehir, ilk turda Fransız rakibi Laura Holtzinger'i, ikinci turda Tunuslu Fatma Farhat'ı ve üçüncü turda Macar Barbara Maros'u yenerek grup finaline kaldı. Finallerde şanssız şekilde İsrail asıllı rakibi Shahar Levy'e yenilerek repesaj maçına kalan Tuğba, burada karşılaştığı Brezilyalı rakibi Eleudis Valemtim'i mağlup ederek, bronz madalya kazandı. Bugün mindere çıkan diğer Türk sporcu erkekler 66 kiloda Bayram Ceylan oldu. Ceylan, ilk maçında Rus Sporcu Denis Yartsev'e yenilerek elendi. Ayrıca erkekler 73 kiloda Tanju Şorli de ilk turda karşılaştığı Tunuslu Seifeddine Ben Hassen'e yenilerek, şampiyonaya erken veda etti. Şampiyona yarın yapılacak müsabakalarla devam edecek. A.A. + + + + 612844 + Ambulans helikopter hayat kurtardı + Ambulans hayat kurtardıAdem DURMAZ/KORKUTELİ (Antalya), 'nın İlçesi'ne bağlı Beldesi'nde mermer keserken yaralanan 37 yaşındaki Enver Ateş, ambulans helikopterle Antalya'ya götürülerek tedaviye alındı. Korkuteli'ne bağlı Bozova Beldesi'nde spiral ile mermer kesimi yapan Enver Ateş, dengesini kaybederek yere düştü. Elindeki spiralin yüzünü ve değişik yerlerini kesmesi nedeniyle acilen Korkuteli Devlet Hastanesi'ne götürülen Ateş'in, burada yapılan ilk müdahalenin ardından Antalya'ya sevk edilmesi kararlaştırıldı. Yaralı Ateş, Korkuteli 100'üncü Yıl 'ndan ambulans helikopterle alınarak Antalya Devlet Hastanesi'ne götürüldü. . + + + + 612446 + Polise bayrak cezası + Polise bayrak cezası1 polis memuru açığa alındı Valisi Şahabettin Harput, 14 Ekimdeki milli maçı öncesi, Bursa ’na girişinin engellenmesi amacıyla bayraklarının toplanmasıyla ilgili incelemenin sonuçlandığını bildirdi. Harput, makamında düzenlediği basın toplantısında, maçın oynandığı Atatürk Stadı’nın giriş dış koridorundaki kontrol ve aramalar sırasında, bazı Azerbaycan bayraklarının basında yer alan hoş olmayan görüntüleriyle ilgili başlattıkları araştırma ve inceleme çalışmalarının sonuçlarını açıkladı. Polisin kendi kaydettiği kamera görüntüleri, haberin yer aldığı 10 ulusal ve yerel televizyon kanalında yer alan görüntüler ile yerel ve ulusal basında çıkan fotoğraf ve haberlerin incelendiğini ifade eden Harput, şöyle konuştu: "Güvenlik mensuplarıyla ilgili olarak, stat kapısındaki dış kontrol sırasında Azerbaycan bayraklarının düzenli şekilde uygun kutulara konulması ve böylece muhtemel bir kısım istismarların da engellenmesi konusunda gerekli duyarlılığı, dikkat ve ihtimamı göstermede kusurlu oldukları kanaatiyle amir, polis memuru hakkında disiplin soruşturması açılmış, bunlardan polis memuru işten el çektirilmiştir." Vali Harput, şöyle devam etti: "Azerbaycan bayraklarına karşı 3. şahısların sergiledikleri ve böylece hem Azerbaycan bayraklarını rencide edici görüntülere yol açtıkları hem de görev yapan personele müdahale ederek bir kısım tahrik ve kargaşaya sebebiyet verdikleri gerçekçesiyle görsel medyada yer alan görüntüler, çözüm tutanaklarıyla birlikte Bursa Emniyet Müdürlüğünce gereği yapılmak üzere Cumhuriyet Savcılığına gönderilmiştir. Konu Savcılık tarafından incelenmektedir." + + + + 612867 + ABD'de domuz gribine karşı olağanüstü hal + Başkanı Barack Obama, ülkede giderek yayılan salgınına karşı olağanüstü hal ilan etti. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, olağanüstü halin, ülkedeki sağlık kuruluşlarının, salgınıyla başa çıkma kapasitelerini artırmak için, ihtiyaç duyuldukça bazı standart federal kurallardan muaf tutulmalarına olanak sağladığı bildirildi. Olağanüstü hal bildirgesini dün gece imzalayan Obama, bildirgedeki açıklamasında, salgının etkisini azaltmak ve halkın sağlığını korumak için attıkları tüm adımlara rağmen H1N1 virüsünün yayılmayı sürdürdüğüne dikkati çekti. Bu nedenle, hastalıkla mücadelelerine yardımcı olacak bazı ek önlemler almaya ihtiyaç duyduklarını belirten Obama, Kongre'ye notunda da, olağanüstü halin, vakalarının ülkenin sağlık kaynaklarının kapasitesini sıkıntıya sokabilecek derecede artması durumuna karşı hazırlıklı olmayı hedeflediğini kaydetti. Olağanüstü hal bildirgesi, sağlık görevlilerinin salgına karşı daha hızlı harekete geçebilmesi amacıyla, Sağlık Bakanı Kathleen Sebelius'a, gerektiği takdirde federal kuralları "es geçme" yetkisi veriyor. Bildirge, bürokratik engellerin ortadan kaldırılmasını ve hastaların tedavi olanaklarına daha kolay ve hızlı ulaşabilmesini hedefliyor. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nden yapılan açıklama da, H1N1 virüsünün, ilk ortaya çıkmasından bu yana ülkede 1000'den fazla kişinin ölümüne, 20 binden fazla kişinin de hastanelik olmasına yol açtığı bildirildi. Açıklamada, virüsün 'deki 50 eyaletin 46'sında yaygın olduğu bilgisi de verildi. + + + + 612889 + '1 liraya ayakkabı' izdihamı + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER '1 liraya ayakkabı' izdihamı Derince ilçesinde bir ayakkabı firmasının açılışı nedeniyle liraya sattığı 200 çift ayakkabı, dakikada tükendi DERİNCE (A.A) Kocaeli'nin Derince ilçesindeki alışveriş merkezindeki bir ayakkabı firmasının açılışı nedeniyle liraya sattığı 200 çift ayakkabı, dakikada bitti. Aydi Ayakkabı Mağazası, kampanya fiyatına liraya sattığı ayakkabı mağazalarının 39. şubesini Derince'de bir alışveriş merkezinde hizmete açtı. liraya ayakkabı satılacağı haberini alan vatandaşlar, mağaza önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Müşteriler, daha açılış yapılmadan ellerine aldıkları ayakkabılarla kasada satışın yapılmasını beklediler. Aydi Ayakkabıları Genel Müdürü Bekir Aydın, açılışta yaptığı konuşmada, Türkiye'de açtıkları her mağazada büyük ilgi gördüklerini söyledi. Kampanya fiyatlarıyla müşteriyi yanlarına çektiklerini ifade eden Aydın, 'Daha önce yeşil kart sahipleri ve takdirname alan öğrencilere ücretsiz ayakkabı veriyorduk. Ama güvenlik sorunu nedeniyle bunu geçici süre durdurduk' dedi. Ucuz ayakkabı satışlarının süreceğini ifade eden Aydın, ayağında nasır olan ve şeker hastalığından dolayı sorun yaşayan müşteriler için özel bir ayakkabı yaptıklarını, ayakkabıların 15 gün sonra satışa sunulacağını duyurdu. Açılıştan sonra liraya satılan 200 çift ayakkabı, dakikada tükenirken izdiham yaşandığı gözlendi. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612417 + Kermese gidenler kaza yaptı: 17 yaralı + Edinilen bilgiye göre, Kenan Saçaklı yönetimindeki 44 FR 152 plakalı tır, Talatpaşa Mahallesi Buğdaylı yol kavşağında, bir derneğe ait Ekrem Akoğlu'nun kullandığı 38 FK 248 plakalı minibüsle çarptı. Kazada, minibüs sürücüsü Akoğlu ile minibüste bulunan Şerife Çalış, Hacer Geçer, Sebahat Şahin (45), torunu Sebahat Şahin, Ayşe Şahin, Ayşe Çay (40), Leman Sarı (40), Fatma Tablak (49), Sevgi Şahin, Şerife (48), Gamze, Ayla Nur, Batuhan (9), Mehmet Emin (3), Keziban (15) ve Hatice Doğan (25) yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla kaldırıldıkları Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Kayseri Eğitim ve Araştırma hastanelerinde tedavi altına alındı. Minibüste bulunan kadın ve çocukların, bir süre önce mahalleye dönüştürülen Buğdaylı köyünden, kent merkezindeki bir kermese gittikleri öğrenildi. AA + + + + 611609 + Başkana Suikast Girişimi + Başkana Suikast Girişimi Yayına Giriş: 23.10.2009 23:55:11 Güncelleme: 23.10.2009 23:55:11 Çeçenistan Başbakanı Ramazan Kadirov'a yönelik bir suikast girişiminin engellendiği bildirildi. Çeçenistan İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Rus güvenlik güçlerinden bir keskin nişancının, Kadirov'un başkent Grozni'de ziyaret edeceği inşaat alanına doğru hızla ilerleyen aracın içindeki sürücüyü vurarak öldürdüğü belirtildi. İntihar eyleminde kullanılacak araçta tellerin bağlı bulunduğu bir kutu ve plastik patlayıcılar bulunduğu belirtildi. Kadirov'un olay sırasında henüz inşaat alanına gelmediği bildiriliyor. + + + + 611703 + Ayaklı abajurlar + Melis Alphan Dikiz aynasıAyaklı abajurlar 24 Ekim Cumartesi 2009 Biz kadınlar erkekleri ışık saçan abajurlar gibi parlak takımlarla ve ceketlerle görmek istemiyoruz. Havalı göründüğünüzü sanıyorsanız, yanılıyorsunuz Daha önce erkekte en katlanamadığım kıyafetin atlet olduğunu yazmıştım. Fikrimi değiştirdim, şimdi atlet nefretimle kapışabilecek ikinci kıyafeti açıklıyorum: Parlak ceketler, parlak takım elbiseler... Arkadaşlar, dostlar, beyefendiler, burada mesele sizin parlak takımları taşıyamamanız değil. Dünya üzerinde parlak takımlarla karşımıza çıktığında “Vay be ne yakışıklı olmuş, parlak takım ceket amma da yakışmış” diyebileceğimiz tek ber erkek yok. Sean Combs Puffy Puff Daddy veya P. Diddy, hangi isimle çağırırsanız çağırın... İşte bu adam parlak takımlarla anılmak istiyor. Şarkılarından birinde “Şu konuda anlaşalım” diyor, “Parlak takımlı adamdan konuştuklarında benden söz edildiğini herkes bilsin”... Buyrun sayın Diddy, parlak takımlar sizin olsun, dünyanın bütün parlak ceketleri de sizin tekelinize geçsin. Biz kadınlar için hiç sakıncası yok. Siz de gözümüze görünmeyin, olsun bitsin. Bizde parlakları genelde şarkıcı, türkücü ve oyuncu takımı giyiyor Çünkü kadınlar bir erkeğin parlak ceketini takımını sadece saçlarını düzeltirken ayna görevi gördüğü için kabul edilir bulabilir. Bizde genellikle şarkıcı, türkücü ve oyuncu tayfasının itibar ettiği parlaklar takımını erkeklerin nasıl bir ruh hali içindeyken beğendikleri benim aklımı gerçekten kurcalıyor.  Belki zayıf ışıklı odalarda giyip görüntünün vahametini idrak edemiyorlar. İlk işleri loş ışık veren ampullerini yenileriyle değiştirmek olsun. Ya da belki bu ceketlerle gösterişli göründüklerini zannediyorlar. Eğer öyleyse, fena halde yanılıyorlar. Parlak ceket giyebilen erkekte bir doz kibir olduğu da çok ortada, kimse kusura bakmasın. Anlıyoruz da erkekleri; biliyoruz erkek giyiminde tarz değişiklikleri çok minimal düzeyde oluyor. Kısalıp uzayacak bir etek boyu yok, üzerine çalışılacak bir bel çizgisi yok, bir sezon şişirilip diğer sezon söndürülecek omuzlar, kollar yok. Fanteziye kaçmadıkları sürece erkekler haliyle hayat boyu aşağı yukarı aynı şeyleri giymek durumunda kalıyor.  Ama ne olur, atlete dahi razıyım, ne giyerseniz giyin... Yeter ki parlak olanları kadınlara bırakın. Özellikle de parlak ceketleri ve takım elbiseleri... Biz gri tonlarında parlak ceketlere takımlara alışmıştık ki Cem Özer bu doreye kaçan renkteki parlak ceketle karşımıza çıktı. Ezberimizi bozdu. Bozmasaydı daha iyiydi. Çünkü parlak gri ceketten daha kötüsünün de olabileceğini bize göstermiş oldu. Kırmızı kravata karşılık kırmızı ceket Bana göre siyasetin rengi kırmızıdır. Cayır cayır yanan, fokur fokur kaynayan kırmızı... Kırmızı lider rengidir. Ülkenin lideri, ortamın lideri... Lider dikkat çekmelidir, kırmızı gereğini yerine getirir ve dikkati çeker. Daha önce kırmızı kravatın siyasetçiler için önemini, temsil ettiklerini buradan çok kez paylaştım sizlerle. Kırmızı kravatın geçmişte Başkanı Ronald Reagan ile birlikte nasıl “kırmızı güç kravatı” olarak nam saldığını, iktidarın simgesi olduğunu çoğunuz biliyordur. Ama siyasette verdiği tek bir mesaj var; da GÜÇ. Tabii siyasette erkek egemenliği olduğu için kadın siyasetçiler arasında yaygın bu tür kıyafet kodları yok. Ama bir kodu alıp kendilerine uyarlamakta da serbestler tabii ki... Başbakanı tam da bunu yapmış. Bir kadın siyasetçiyi kolay kolay kırmızı renkte bir kıyafetle göremezsiniz. Çünkü gri çevrelerde kırmızı rengi detayda bırakmak yerindedir. Siyah takımla birlikte kullanılan kırmızı kravat küçük bir alan kapladığından bağırması gerektiğinden fazla bağırmaz. Oysa kırmızı bir ceket bir kilometre öteden giyeni belli eder, avaz avaz bağırır. Merkel kendi konumunu da belirleyecek seçimde oy vermeye giderken de, koalisyon görüşmeleri yaparken de kırmızı ceketi tesadüfen geçirmedi sırtına. Dolabına kolunu uzatıp eline ilk gelen şeyi çekip almadı. Kırmızı ceketi giyerek vermek istediği bir mesaj vardı: Güç. “Güç bende...” Coppola’nın üzümlü kravatı şaraplarına göndermeymiş Geçtiğimiz hafta ünlü yönetmen Francis Coppola’nın ülkemizdeyken taktığı üzüm salkımı desenli kravatına dikkat çekmiş ve Kraliçe ’in ’ya giydiği elbiseden sonra bunu “İkinci salkım vakası” olarak adlandırmıştım. Kraliçe’nin ziyaret edeceği ülkelerin özelliklerine göre giyindiği, ’de de Anadolu kökenli bir sembol olan üzüm salkımı desenini tercih ettiğini hatırlatmıştım. Coppola’nın böyle bir gönderme yapıp yapmadığını kestirememiş, “Her halükarda güzel bir tesadüf” demiştim. Alp Uysal adlı okurun verdiği bilgi bunun hakikaten bir tesadüf olduğunu ortaya koydu. Şöyle diyor Uysal: “Napa’da bağ ve şarapevi olan Coppola üzüm meraklısıdır. Kendi aile adlarını taşıyan şarapevi turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerden biridir.” Demek biz de onu ziyarete giderken üzüm salkımı deseninden şaşmayacağız.  (237 yazı) + + + + 612730 + 200 bin esnafın sorunu masaya yatırıldı + 200 bin esnafın sorunu masaya yatırıldı İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu, gün süren Ortak Akıl Platformu toplantısında İESOB'ye aktif kayıtlı 200 bin esnafın sorunlarının ve çözüm yollarının tartışıldığını söyledi. KENAN TOKGÖZ İZMİR İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlar Kurulu ve TUBİTAK'ın desteğiyle hazırlanan Ortak Akıl Platformu toplantısı Marmaris'te yapıldı. Toplantıya CHP İzmir Milletvekili ve Birlik Onursal Başkanı Mehmet Ali Susam, MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal, İzmir Ziraat Odası Başkanı Sedat Köse, Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Feyzullah Topçu, İŞKUR İzmir Müdürü Süleyman Boyacıoğlu, KOSGEB İzmir Müdürü Kazım Akgün, Sanayi ve Ticaret İl Müdürü Engin Gürkan, İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı İlyas Ay, İzmir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Naci Balcı ve İl Sağlık ve Milli Eğitim müdürlüğü temsilcileri de katıldı. İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İESOB) Başkanı Zekeriya Mutlu, iki gün süren toplantılarda İESOB'ye aktif kayıtlı 200 bin esnafın sorunlarının ve çözüm yollarının tartışıldığını belirtti. İzmir'deki esnafın durumunun kötü olduğunu belirten Mutlu, sanayi siteleri, Kemeraltı Çarşısı'nın gibi esnafın yoğunlukta bulunduğu merkezlerde satılık ve kiralık dükkan levhalarının asılı olduğunu söyledi. Zekeriya Mutlu, ülke gündeminde siyasi konuların ön plana çıkmasından yakınarak, 'Kimse ekonomiyi konuşmuyor, ülke yöneticileri durgun piyasaların canlandırılması için hazırlanan önerilere gereken önemi vermiyor' dedi. MUTLU: TÜKETİM DÜŞTÜ Ekonominin 2007 yılından bu yana durgunluk yaşadığını kaydeden Mutlu, 'Faizlerin düşmesi ile tüketici, konut, araç vb kredileri kullanan insanlar bankalara borçlandı. Bugün nüfusun büyük kısmı bankalara borçlu durumda. Gelirlerinin önemli bölümünü kredi geri ödemelerine ayıran tüketiciler zorunlu ihtiyaçları dışında harcama yapmıyor. Bu da piyasaların durgunlaşmasına, doğrudan halka hizmet veren esnaf sanatkarların mağdur duruma düşmesine yol açıyor' dedi. Hipermarket raflarında yabancı ürünlerin ağırlıklı yer kapladığına dikkat çeken Mutlu, 'Gümrük Birliği anlaşmasına imza koyduğumuz için bu mallar satılmasın diyemeyiz. Ancak tüketiciler bilinçli davranmalı, yerli malını tercih etmeye özen göstermelidirler. Ekonomik durgunluktan kurtulmanın yolu üretim artışından geçer. Yerli mala talep artarsa ülkenin üretim kapasitesi yükselir, daha fazla insana istihdam yaratılır' diye konuştu. SUSAM: ÖRNEK BİR KURULUŞ Esnafın onursal Başkanı ve İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ise, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nin Türkiye'ye örnek bir kuruluş olduğunu söyledi. Birlik Başkanı olduğu dönemde 'Kobi fuarı düzenleyelim' fikrini ortaya attığında bazı çevrelerin “Berberin, bakkalın KOBİ'si mi olur” dediğini hatırlatan Susam, “Bunları söyleyenler dünyadaki gelişmeleri göremediler. Özel sektör bankacılığına esnaf kredilerini soktuğumuzda da kefalet kooperatifi yöneticileri, 'Siz kefalet kooperatiflerini yok edeceksiniz' dedi. Ben zaman 'Hayır siz daha da güçleneceksiniz. Rekabet olacak' demiştim. Öyle de oldu. Eskiden esnaf dışında her kredi vardı. Şimdi her banka esnaf kredisi veriyor. İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği hep önder ve öncü olmuştur. İnşallah Türkiye'yi İzmir'e benzetiriz” diye konuştu. ESNAFA CAN SUYU KREDİSİ Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) İzmir Merkez Müdürü Kazım Akgün de, KOSGEB yasasında yapılan değişiklikle imalat ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren esnaf temsilcilerine kredi vereceklerini açıkladı. KOSGEB'in yeni kredileri hakkında oda başkanlarına sunumda bulunan Akgün, 'İmalat sektöründe yer alan esnafa daha önce kredi veriyorduk. Artık kasap, manav, bakkalvb işi ile uğraşan hizmet kesimindeki esnaf da desteklerimizden yararlanacak. Bu kapsamda 100 bin KOBİ'ye 2.5 milyar TL hacimli destek sağlayacağız.'dedi. 24.10.2009 + + + + 612324 + Taraf, NTV'den özür diledi + Taraf, NTV'den özür diledi Giriş Saati 24.10.2009 12:46 Güncelleme 24.10.2009 12:47 Taraf Gazetesi, BBP Lideri Yazıcıoğlu'nun ölümünden yaklaşık ay sonra ortaya attığı komplo teorisinde helikopterin düşmeden önce NTV santralinden defalarca kez arandığını, bunun da manyetik bir alan oluşturarak helikopterin düşmesine neden olabileceğini iddia etmişti. NTV dün iddiaların gerçek dışı olduğunu kanıtladı. Taraf Gazetesi de bugün manşetinde hem NTV'den hem de okuyucularından özür diledi. Taraf Gazetesi, ''Kayıtlar yanlış'' başlığıyla verdiği manşetinde ''NTV haklı, biz haksızız. Yazıcıoğlu'nun helikopter kazası öncesi NTV tarafından arandığı doğru değil. Aramalar kazadan sonra'' dedi. İşte Taraf Gazetesi'nin bugün yayınladığı özür yazısı: ''BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve yanındaki kişinin kazadan önce NTV santralinden defalarca arandığına dair haber yapan Taraf yanıldı, daha doğrusu yanıltıldı. Telekomünikasyon İdaresi (TİB) Başkanı Fethi Şimşek, Taraf'ın yayınları üzerine yaptıkları araştırmadan sonra soruşturmayı yürüten savcılığa NTV'nin kayıtlarını GMT saatine göre gönderdiklerini farkettiklerini açıkladı. Taraf, soruşturmayı yürüten savcılıktaki telefon kayıtlarına dayanarak Kahramanmaraş'ta düşen helikopter havalanmadan önce BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, muhabiri İsmail Güneş, pilot Kaya İstektepe ve BBP Sivas İl Başkanı Erhan Yazıcıoğlu'nun NTV santralinden 295 defa arandığını yazmıştı. Halbuki gerçek böyle değildi. Bu yanlıştan dolayı NTV'den özür diliyoruz. NTV yayınlarında Taraf'la dalga geçti, haklıydı.'' + + + + 611829 + Gurunun ölüm kampı + Gurunun ölüm kampı ABD'de kişisel gelişimci James Arthur Ray'in düzenlediği 'arınma ayini' faciayla sonuçlandı. Daracık çadırda gün aç, susuz ve havasız kalan kişi öldü Ruhani ayin düzenleyen 'Guru' James Arthur Ray 21 kişiyi, daracık kızılderili çadırına soktu. 50 dereceye varan sıcakta kişi öldü. Ray ise arkasına bile bakmadan kaçtı. DIŞ HABERLER ABD bu skandal ayini konuşuyor. Türkiye'de 'Spiritüellik Nedir? Nasıl Kullanılır' kitabıyla tanınan kişisel gelişim uzmanı James Arthur Ray'in Arizona'da yaptığı sıradışı ayinde kişi feci şekilde can verdi. 50 takipçisi bulunan 'Ruhani Guru' Ray'in ayinine, 10 bin dolar veren 21 kişi katıldı. Kızılderili çadırında gün aç ve uykusuz bırakılan, zihin egzersizleriyle halsiz düşenler, 'ter odası' diye tabir edilen aşırı sıcak ortamda fenalaştı. Katılımcılardan Kirby Brown, James Shore ve Liz Neuman öldü, 19 kişi de hastaneye kaldırıldı. ABD'li Ray hapis cezası alabilir. 24.10.2009 + + + + 612628 + Dünya ekonomisine yön veren isimler + Yaratıcı fikirleriyle iş dünyasında çığır açan 50 düşünür belli oldu. İşte internet kullanıcıları, uzmanlar, akademisyenler ve işadamlarının katılımıyla hazırlanan http:// www. thinkers 50. com/ home listesi: Coimbatore Krishnarao Prahalad zirvede Zirvede bu yıl Michigan Üniversitesi İşletme Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapan Coimbatore Krishnarao Prahalad oturdu. Hindistan doğumlu, 67 yaşındaki öğretim üyesi birçok kişi tarafından kült eser olarak kabul edilen "Rekabetin Geleceği" ve "Piramitin Altındaki Hazine: Yoksulluğu Refaha Dönüştürmek" isimli kitaplarıyla dikkatleri çekmişti. İkinci sırada Malcolm Gladwell var Listenin ikinci sırasında ise bir gazeteci olan Malcolm Gladwell yer alıyor. 2005 yılında Time Dergisi tarafından Dünyanın En Etkili 100 insanından biri olarak seçilen Malcolm Gladwell,kitapları best seller bir pop sosyolog. "Outliers", "Blink" ve "The Tipping Point" adlı kitaplarıyla en çok okunan yazarlar arasına girdi. Son kitabı Outliers'da başarının sadece kişisel özellikler, kararlılık ve yetenekle ilgili olmadığı konusuna değinen Gladwell, tüm dünyada takip edilen yazıları ve etkili konuşmalarıyla karmaşık akademik açıklamaları, anlaşılır hale getirerek iş dünyasına değer katması ile tanınıyor. EKOTRENT + + + + 611735 + Global devlerin kaptığı Türkleri TT’de topluyor + Global devlerin kaptığı Türkleri TT’de topluyorŞÜKRÜ ANDAÇ 24.10.2009PaulDoany ve ’nun yatırım yaptıkları Türk yöneticiler ardı ardına TT grubunda stratejik pozisyonlara getiriliyor Türk ’un (TT) CEO’su Paul Doany, yurtdışındaki başarılı Türk yöneticileri ardı ardına transfer ederek grup şirketlerinde etkili pozisyonlara getiriyor. Başta Türk Telekom olmak üzere grubun internet kolu ile cep operatörü bünyesinde etkili görevlere atanan bu isimler operasyonları global çizgiye çekmek için şu sıralar yoğun mesai yapıyor. TT’nin dünya çapında bir şirket olması için alanında başarılı Türk yöneticileri transfer ettiklerini belirten Doany, grup olarak önemli bir sınır çizgisinde olduklarını söyledi. Paul Doany, yakın zamanda şirkete bu anlamda yeni isimlerin de katılacağını ifade etti. Son dönemde TT’ye katılan yönetici listesine bakıldığında üç isim öne çıkıyor. Bunlar Murat Onuk (35), Ülkem Kırımlı (40) ve Ramazan Demir (37).. Biri devi (Murat Onuk), diğeri cep pazarının lideri (Ülkem Kırımlı) bir diğeri de yeni ekonomi devi ’dan (Ramazan Demir) gelen bu üç yöneticinin ortak noktası alanlarında büyük başarılara imza atmaları. Listede dört isim daha var Murat Onuk, Microsoft’un donanım ürünleri kategorisinde 79 ülkenin pazarlama müdürlüğünü yıl süreyle yaptı. Kırımlı, ’de şirketin pazar payının yüzde 50’leri aşmasını sağladı ardından bu başarıya ’ya taşımak için 28 ülkenin sorumluluğunu aldı. Demir ise Yahoo’nun arama ve online reklamcılık işinde kilit rol üstlendi. “Geri dönüşte global krizin etkisi var mı?” sorusuna Onuk, “’de yapacakları mı yaptım. Sıra Türkiye’de” derken, Ülkem Kırımlı geri dönüş kararında krizin etkisi olmadığının altını çizdi. Türk Telekom ayrıca Ali Emir Eren (Deutsche Telecom), Fetullah Aykut Erdinç (Bell), (Merill Lynch) ile Tunç Yorulmaz’ı da (Accenture) yönetici olarak bünyesine kattı. Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı/TTNet 79 ÜLKENİN PAZARLAMA BÜTÇESİNİ YÖNETTİ Murat Onuk, TTNet’e gelmeden önce yazılım devi Microsoft’un Redmond’daki merkezinde “Uluslararası Donanım Pazarlama Müdürü” (2004-2009) olarak çalıştı. Onuk, Türkiye’de Microsoft’un donanımdaki pazar payını yüzde bin artırdı. Ardından da yazılım devinin ABD’deki merkezinde önemli bir göreve getirilmişti. Onuk, Microsoft’un 79 ülkedeki donanım ürünlerinin pazarlamasından sorumlu isimdi. 1974 doğumlu Onuk, İktisat Fakültesi mezunu. CEO Ofisi Satış ve Pazarlama Koordinatörü/Avea NOKIA AVRUPA’DA 28 ÜLKEYİ KONTROL ETTİ 1999-2006 yılları arasında Nokia Türkiye’de Pazarlama Müdürü olarak görev yapan Ülkem Kırımlı, şirketin Türkiye’deki pazar payının yüzde 60’lara yaklaşmasında en etkili isimlerden biri oldu. Kırımlı, ardından Mayıs 2006’da Nokia Avrupa Bölgesi’nde Kanal Yönetimi ’nden sorumlu tepe yönetici olarak atandı. Bu yeni görev kapsamında toplam 28 ülkeyi yönetti. 1969 yılında doğan Ülkem Kırımlı, İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Strateji ve İş Geliştirme Başkanı/Türk Telekom MIT KÖKENLİ, YAHOO’DA    İŞİNİN MİMARI Ramazan Demir, yeni ekonomi devi Yahoo’da arama ve reklamcılık ağının dizayn edilmesini sağlayan ekipte direktörlük yaptı. Yahoo’ya Haziran 2005’de girdi. Online kazanç yönetimi sistemleri ve seyahat değişimleriyle ilgili birçok patenti olan Demir, ABD’li jet servis sağlayıcısı olan Sentient Jet’de operasyonlar ve kazanç grubunun kurucu üyesi. mezunu olan Demir’in MIT, Sloan School of Management’dan doktorası var. Ramazan Demir, 1972 doğumlu. + + + + 612571 + Kartal kayıplarda! + Kartal kayıplarda! 24/10/09 15:50 -MERSİN İDMANYURDU: KARTALSPOR: 0- Stat: Tevfik Sırrı Gür Hakemler: Taner Gizlenci, Cumhur Altay, Baki Yiğit Mersin İdmanyurdu: Kerem, Aytekin, Ramazan, Zafer Demiray (Dk. 46 Nurullah), Ahmet, Tunç Murat (Dk.79 Sertaç), Mehmet (Dk. 86 Serkan), Zafer Şahin, Caner, Tuna Can Kartalspor: Oğuz, Hamza, Kürşat, Serkan, Muhammet (Dk. 76 Emre), Tolga, Selçuk (Dk. 59 Gökhan), Shaibu, Efe Can, Mehmet, İbrahim (Dk. 76 Ali) Goller: Dk. 43 Ahmet, Dk. 90 Caner (Mersin İdmanyurdu) Sarı kartlar: Dk. 21 Selçuk, Dk. 44 Muhammet (Kartalspor) Mersin İdman Yurdu, bu sonuçla 13 puana yükselirken, Kartalspor, 17 puanda kaldı. + + + + 612245 + Bir cinayet, iki kurban + Bir iki kurbanTaylan YILDIRIM/İZMİR, Cinayetin faili diye tutuklanan kişinin suçsuz olduğu ortaya çıktı 'in İlçesi'nde, 1.5 yıl önce evinde elleri ve ayakları bağlandıktan sonra tornavidayla öldürülen kısmi felçli 60 yaşındaki Kumru Aslanboğa'nın katil zanlısı olarak tutuklanan H.I.'nın, kan testleri sonunda masum olduğu ortaya çıktı. Olayla ilgili tekrar soruşturma başlatan polis, Kumru Aslanboğa'yı ekonomik yardımda bulunduğu kiracısı E.Ç. ile suç ortaklarının öldürdüğünü belirledi. Öldürülen kadının cenazesine katıldıkları da öğrenilen şüpheliler, eşlerinin itirafları üzerine suçlarını söylemek zorunda kaldı. Buca Ufuk Mahallesi'nde geçen yıl Mart ayında meydana gelen olayda, vatandaşlar, bir evin balkonundan 1.85 cm. boylarında, siyah giyimli bir kişinin atlayarak kaçtığını ve burada yalnız yaşayan Kumru Aslanboğa'nın, seslenmelerine rağmen kendilerine cevap vermediği ihbarında bulundu. ELLERİ VE AYAKLARI BAĞLANIP ÖLDÜRÜLDÜ Eve gelen polis ekipleri, yaklaşık 15 yıl önce, emekli eşi Halil Aslanboğa'yı kaybeden, iki çocuk annesi, kısmi felçli Kumru Aslanboğa'nın yalnız yaşadığı evinde, elleri, ayakları bağlandıktan sonra tonavidayla öldürüldüğünü belirlendi. Olayla ilgili araştırma başlatan polis, yarım saat sonra İzmir Eğitim Hastanesi Acil Sevrisi'ne tedavi olmak için gelen eşkale uygun, elinde kesik izi bulunan ve topallayan bir erkek ile kendisini hastaneye getiren biri taksici iki kişiyi yakaladı. KAN TESTİ KURTARDI Gözaltına alındıktan sonra bir görgü tanığı tarafından teşhis edilen 33 yaşındaki H.I., suçlamaları kabul etmemesine rağmen sevk edildiği adliyede tutuklandı. Diğer iki kişi ise serbest bırakıldı. Giysilerindeki kan lekelerinden alınan örneklere yapılan tesler sonunda, kanın öldürülen Kumru Aslanboğa'ya ait olmadığı ortaya çıktı. Bunun üzerine de H.I., 45 gün süren tutukluluğun ardından serbest bırakıldı. KATİL ÇOK YAKININDA ÇIKTI Faili meçhul kalan cinayetle ilgili dosyayı yeniden açan Büro Amirliği ekipleri, Kumru Aslanboğa'nın oğluyla görüşüp ipuçlarını yeniden değerlendirmeye aldı. Aslanboğa'nın oğlunun evdeki güvenlik kamera sistemini annesinin çalıştıramaması üzerine, kablolarını kestirdiğini bu sırada da yanında kiracıları 33 yaşındaki E.Ç.'nin bulunduğunu söyledi. EŞLERİ İTİRAF ETTİ Şüphelerini E.Ç.'nin üzerine yönlendiren polis, yakın ilişkide bulunduğu arkadaşlarının, birçok suçtan sabıkalı olduklarını saptadı. Suçlu olabileceği düşünülen E.Ç. ve arkadaşı Ö.S.'nin eşleriyle yapılan görüşmeler sonrasında, gerçek ortaya çıktı. Kadınlar, eşlerinin olayı kendilerine anlattığını, ancak sürekli dövüp tehdit ettikleri için kimseye söyleyemediklerini ileri sürdü. Bunun üzerine, işçisi olan E.Ç. ve Ö.S. ile olayın ardından eşinden boşanıp 'nın Akçakale İlçesi'nde vatani görevini yapmaya giden 22 yaşındaki C.G., gözaltına alındı. Olayla ilgili diğer dördüncü şüpheli C.G.'nin ise arandığı bildirildi. DAVETİ KABUL ETMEYİNCE ÖLMÜŞ Şüphelilerin ifadeleri doğrultusunda, E.Ç.'nin, arkadaşlarının evden yapmalarını sağlamak için, kendisine sürekli maddi yardımda bulunan Kumru Aslanboğa'yı evine çaya davet ettiği, ancak kadının, daveti geri çevirip evine gitmesiyle, zanlılarla karşılaştığı, bu nedenle de yakalanmamak için öldürdükleri ortaya çıktı. Şüphelilerden E.Ç.'nin planı hazırladığı, C.G.'nin ise kadını öldürdüğü anlaşıldı. Diğerlerinin de suça karıştığı belirtildi. Gözaltındaki şüphelilerden E.Ç. ile Ö.S.'nin olayın ardından kadının cenaze törenine de katılıp gözyaşı döktükleri öğrenildi. Şüphelilerden E.Ç., olduğu gerekçesiyle askeri yetkililere teslim edildi. Şüpheliler işlemlerin ardından adliyeye sevk edilecek. . + + + + 612807 + Chery, bin kişiye iş kapısı olacak + Bursa 6. Otomobil Ticari Araçlar Motosiklet, Bisiklet ve Aksesuarları Fuarı (Bursa Oto Show 2009), açıldı. 24-29 Ekim tarihleri arasında Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilecek fuara Çin otomobil markası Chery'de ilk kez katıldı. Chery Türkiye distribütörü Mermerler Otomotiv ile ortaklaşa yapacağı yatırımla Türkiye üzerinde AB'ye açılacak. Mermerler Otomotiv İcra Kurulu Üyesi, M. Sedat Piroğlu, fuarda konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Chery'nin çok iyi tanınması gerektiğini belirterek, "Chery, bir Çin markası değildir. Çin otomotiv sektörünün devlet eliyle dışarıya açıldığı en önemli kuruluşudur. Çin burada sergilenen araçları üretiyor ve dünyanın her tarafına ihraç ediyor. Chery, bütün teknolojiyi elde etmiş olan Çin'in bütün aktarma organlarını kendi yaptığı Alman teknolojsiinde aracının ismi. sene sonra Chery'nin üretim kapasitesi bir milyonu geçecek." dedi. Piroğlu, Chery araçlarıyla Türkiye'de Çin araçlarının ne kadar kaliteli olduğunu ispatladıklarını belirterek, "Yalnız Chery'nin yatırımcısı olmak istemedik, yatırım yapıp buradan AB ülkelerine ihracat yapmak istedik. Böyle girişimlerimiz var ve şuanda yer araştırması yapmaktayız. Bunu gerçekleştirdiğimizde yılda 100 bin adet araç üreteceğiz." diye konuştu. Mermerler Otomotiv ortaklığı ile Türkiye'de üretim yapacak olan Chery'nin bin dönümlük yere kurulacağını aktaran Sedat Piroğlu, "Bunun için Bursa, Kocaeli ve Adapazarı üçgeninde yoğunlaşmaktayız. Bursa bu işin merkezi, ilk tohum buradan atıldı ve tohum yeşererek Türkiye'ye yayıldı. Bu iş için işletme sermayesini de koyarak 550 milyon dolarlık bir yatırımı öngörüyoruz." şeklinde konuştu. Yatırımla yaklaşık bin kişiye istihdam sağlamayı planladıklarını aktaran Sedat Piroğlu, "Bizler müracaatımızı yaptık, arsa konusunda araştırmalarımız ve devletten izin alırsak bu işi daha da belirginleşir. 2010'un başında, hatta bu yılın sonuna kadar kazmayı vurmayı planlıyorduk, ama Türkiye'de bürokrasi zaman zaman hızlı gidiyor, bazen de duraklıyor, bu bürokrasi çarkı biraz ağır giderse zaman kayıyor. Bunun yanında teşvikler önemli." ifadelerini kullandı. + + + + 612187 + Tarihte bugün: 24 Ekim + Şirketi, diğer adıyla "Mickey D's" (Kanada ve Birleşik Devletler), "McD's" (Birleşik Krallık), "McDo" () veya "Maccas" (Avustralya), dünyanın en büyük fast-food restoranlarından biri, hamburger, tavuk, milkshake ve meşrubat ile hizmet verir. Genel olarak en çok satan ürünleri salataları ve dondurma çeşitleridir. İşe 15 Mayıs 1940 yılında San Bernardino, Kaliforniya'da, Richard ve Maury McDonald kardeşler ile başladı. Onların "Hızlı Servis Sistemi" (İngilizcede:"Speedee Service System") 1948 yılında modern fast-food restoran sistemini başlatmış oldu. Ayrıca zamanla restoranlarının uluslararası platformda genişlemesi ve ilerlemesiyle de globalizasyonun simgesi haline geldi. Türkiye'de ilk olarak 1986'da Taksim meydanı'nda restoran kuruldu. ne oldu?     1857 İlk futbol kulübü, 'de Cambridge Üniversitesi'nde kuruldu.     1904 New York metrosu açıldı.     1945 Birleşmiş Milletler Antlaşması yayınlandı ve BM kuruldu.     1956 Sovyetler Birliği, Macaristanı işgal etti.     1964 'li insan hakları savunucusu Martin Luther King'e, Barış Ödülü verildi.     1970 Salvador Allende Şili cumhurbaşkanı seçildi.     1992 Türkiye'nin ilk özel havaalanı olan Hezarfen, İstanbul Büyükçekmece'de hizmete girdi.     1996 Vehbi Koç'un cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'ndan çalındı.     2003 Concorde'un son uçuşu New York ile Londra arasında yapıldı. Kimler geldi     51 Domitian, Roma imparatoru (ö. 96)     1891 Rafael Trujillo, Dominik Cumhuriyeti'li diktatör (ö. 1961)     1924 Fuat Sezgin, İslam bilimcisi     1933 Suna Pekuysal, Türk ve oyuncusu     1953 Christoph Daum, Alman teknik direktör Kimler geçti     1842 Bernardo O'Higgins, Şilili asker ve siyasetçi (d. 1778)     1976 Sevinç Tevs, Türk ses sanatçısı (d. 1930)     1991 Gene Roddenberry, 'li yazar ve senarist (d. 1921)     2005 Rosa Parks, 'li insan hakları savunucusu (d. 1913) + + + + 611707 + Doğa için her şeye varız + Reşat Kutucular GökkuşağıDoğa için her şeye varız 24 Ekim Cumartesi 2009 BAZEN bu ülkede yaşadığınıza lanet edersiniz. En yaşanılası kentlerden biri olan bile üzerinize üzerinize gelebilir. İçiniz daralır, ufuk kararır. Bazen de heyecanlanır, ümitlenirsiniz her şeye rağmen. Beklenmedik bir anda çakan küçük bir kıvılcım içinizi ısıtır. Azdır iyi sürprizler ama gününüzü kurtarır, birazcık olsun yarını aydınlatır. Çarşamba günü bir arkadaşımın e-posta olarak gönderdiği 45 müzisyenin katkı koyduğu “Divane Âşık Gibi” klibinin arkasından böyle güzellikler çıktı işte... www.dogaicincal.com sitesine gidip şarkıyı dinlemek ayrı, arkasındaki hikayeyi okumak ayrı heyecanlandırdı. Bugünkü köşe onların: Doğa İçin Çal, bir agaclar.net projesidir. Dünya’nın hali ortada. Yerküresiyle, atmosferiyle tehlike sinyalleri verip duruyor. Küresel değişikliği bir dert; seller, taşkınlar, buzulların erimesi, kıyıların denizler tarafından yutulması ihtimali, ... başka bir dert; besin bulanlar için GDO’lu ürünler, denetimsiz tarımsal ilaçlama, sakıncalı katkı maddeleri... Bulamayanların sorunu karmaşık değil: Sadece savaşları, temiz su savaşları... Yani gidişat iyi değil. En güçlü ya da yoksul olanların büyük çoğunluğu, kendi küçük ya da büyük çıkarını esas alarak, kendini dünyanın merkezine koyarak yaşıyor. Herkesin mazareti var! Çok şey sadece günü kurtarmaya yönelik. Doğayı yok sayarak yapılan her şey, geleceğimizi biraz daha belirsizleştiriyor. Komik olan, korunmak doğanın umurunda bile değil. nasıl olsa, öyle ya da böyle var olacak... Vay bizim halimize... İklim değişiklikleri, seller, taşkınlar, bunlar dünya kabuk bağladığından bu yana hep var ama son yüzyılın grafikleri öncekilerle benzerlik göstermiyor, kendi elimizle yaptıklarımızın, bu kötü gidişe direkt etkisi var. Önceleri düşe kalka yaşıyorduk, artık kıçımızın üstünde hızla kaymaya başladık. İşin bilimiyle uğraşan herkes bu konuda hemfikir. hareketler, bu gidişi durdurulması gerektiğini herkese anlatmaya çalışıyor. Agaclar.net olarak başından beri işin neresinden tutacağımıza bakıp durduk. Yaptığımız her şeyde bu amacın izi var. Daha neler yapabiliriz? Doğa sorunlarının evrenselliği, doğanın insanlara mekân ve kaynak oluşuyla, müziğin evrenselliği ve insanların ortak dili oluşu arasındaki bağ, projenin çıkış noktası oldu. Müzik; yaygın, eneji dolu, durdurup kendini dinleten ya da arka plana geçip çaktırmadan varolan... Seçtiğimiz parça: “Divane Âşık Gibi.” Bilmeyen yok, sevmeyen yok... Dünyanın çivisini çıkaranlar kadar, bunu seyretmekle yetinenler de benzer biçimde sorumluysa, çözümler bulmak ve uygulamak zorundaysak, her vesile ile hatırlamalı, hatırlatmalıyız. Hem değişim gerektiğini bilip, hem “Şöyle yap, böyle yap” laflarını dinlemediğimize göre, “ne yapmalıyım” diye düşünmek gerektiğini her dinlediğinde hatırlatan bir müzik işe yarar mı? En azından konunun farkında olanlar için, arka planda fazladan bir vicdan azabı durumu yaratır mı? “Birlikten kuvvet doğar” mı? Tek tek düşündüğümüz, anlatmaya çalıştıklarımız, hep birlikte, bir ucundan tutarak ortaya konduğunda verdiği enerji artar mı? Agaclar.net’ten Fırat Çavaş, doğdukları iller farklı, yaşadıkları mekanlar farklı, zevkleri, yaşama bakış açıları farklı 45 müzisyeni, varolan gerçekleri bir kez daha hatırlatmak için bir araya getirdi: Doğa için çal! “Divane Âşık Gibi” yollarda dolaşmaktan başka, hem mecazda hem de fikirde “Sen ol, ben bulut, Maçka’da buluşalım” diyoruz. Yeni başladık, devam edeceğiz... Sizi de bekleriz! (74 yazı) + + + + 612772 + Bursaspor Gol Yağdırdı + Bursaspor Gol Yağdırdı Turkcell Süper Lig'e iddialı başlayan Bursaspor, her iki yarıda bulduğu 3'er golle İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 6-0 mağlup etti. Yayına Giriş: 24.10.2009 18:14:33 Güncelleme: 24.10.2009 18:14:33 Ligde zirve yarışı yapan Bursaspor, sahasında konuk ettiği İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 6-0 mağlup etti. Bursaspor'a galibiyeti getiren golleri 13. dakikada Ömer Erdoğan, 16. dakikada Ozan İpek, 43. dakikada Batalla, 66. dakikada Volkan Şen, 74. dakikada Turgay ve 81. dakikada Ali Tandoğan kaydetti. İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da 56. dakikda Kanfory Sylla, 63. dakikada İbrahim Akın ve 90+1. dakikada yedek kulübesinde Okan Buruk kırmızı kart görerek oyun dışında kaldı. Farklı galibiyet sonrasında Bursaspor 22 puana yükselirken; İstanbul Büyükşehir Belediyespor ise 15 puanda kaldı. Bursaspor gelecek hafta Antalyaspor deplasmanında puan arayacak. İstanbul Büyükşehir Belediyespor ise Denizlispor deplasmanında kötü gidişi engellemek için puan ya da puanlar arayacak. İlk Yarı Maçın ilk tehlikeli atağını, 10. dakikada Bursaspor geliştirdi. Batalla'nın ara pasıyla ceza sahasına giren Turgay, kaleci Oğuzhan ile karşı karşıya kaldığı anda çaprazdan şut atmak yerine topu penaltı noktasına doğru ortalayınca rakip takım defansı, tehlikeyi uzaklaştırdı. GOL Bursaspor, aradığı gole 12. dakikada ulaştı. Sol kanattan hareketlenen Mustafa, topu arka direğe doğru ortaladı. Pozisyonu iyi takip eden kaptan Ömer Erdoğan, şık bir kafa vuruşuyla topu filelere gönderdi: 1-0 Ömer, Bursaspor'un Süper Lig'deki 40. yılında, bin 500'üncü golünü atarak kulüp tarihine geçti. GOL 16. dakikada Batalla, Ergiç ile yaptığı duvar pasıyla ceza sahasının içine girdi. Arjantinli oyuncu, topu Ozan İpek'in önüne bıraktı. Ozan, yerden düzgün bir vuruşla topu filelere gönderdi: 2-0 19. dakikada Bursaspor atağında Turgay'ın pasıyla ceza sahasının hemen dışında buluşan Volkan, topa sert vurdu. Meşin yuvarlak, yandan az farkla auta çıktı. 25. dakikada İstanbul Büyükşehir Belediyespor atağında, sağ kanattan hareketlenen İbrahim, topu penaltı noktasına doğru ortaladı. Serhat'ın röveşata vuruşunda kaleye giden topu, Yavuz son anda yumruklayarak kornere çeldi. 34. dakikada sağ kanattan hareketlenen Marcin, ceza sahasının dışından topa sert vurdu. Meşin yuvarlak, yandan az farkla auta çıktı. 42. dakikada Bursaspor atağında Ergiç'in pasıyla ceza sahası içinde buluşan Turgay, topa gelişine sert vurdu. Meşin yuvarlak, yandan az farkla auta çıktı. GOL 43. dakikada Bursaspor, farkı 3'e çıkardı. Ivan Ergiç, orta alandan aldığı topla rakip defans oyuncusunu çalımladıktan sonra topu Batalla'nın önüne aktardı. Arjantinli futbolcu, bir defans oyuncusunu çalımladıktan sonra topu güzel bir vuruşla filelere gönderdi: 3-0 İlk yarı Bursaspor'un 3-0 üstünlüğüyle sona erdi. İkinci Yarı 56. dakikada İstanbul Büyükşehir Belediyespor, 10 kişi kaldı. Bu dakikada Sylla, Batalla'ya yaptığı hareketten dolayı ikinci sarı kartı görerek kırmızı kartla oyun dışı kaldı. 59. dakikada İstanbul Büyükşehir Belediyespor atağında Oğuz'un pasıyla ceza yayı önünde buluşan Tum, topa sert vurdu. Kaleci Yavuz, köşeden kaleye giden topu, son anda tokatlayarak kornere çeldi. 62. dakikada İstanbul Büyükşehir Belediyespor, sahada kişi kaldı. Bir pozisyonda hakemin kararına itiraz eden İbrahim Akın, sarı kart gördü. Hakeme tepkisini südüren İbrahim, hakem Koray Gençerler tarafından ikinci sarı kartla kırmızı kart görüp oyun dışı kaldı. Hakem Gençerler, itirazlarını sürdüren yardımcı antrenör Arif Erdem'i de saha dışına gönderdi. GOL 66. dakikada Bursaspor, skoru 4-0 yaptı. Ömer'in orta alandan attığı pasla buluşan Volkan, sol kanattan ceza sahasına girdikten sonra kaleci Oğuzhan'ı çalımlayıp, topu plase bir vuruşla filelere gönderdi: 4-0 GOL 74. dakikada Batalla'nın ara pasıyla hareketlenen Turgay, kaleci Oğuzhan'ı çalımladıktan sonra, topu plase bir vuruşla filelere gönderdi: 5-0 GOL 81. dakikada Bursaspor, farklı skora ulaştı. Sol kanattan hareketlenen Ergiç, arka direğe doğru ortaladı. Sağ kanattan depar atıp ceza sahasına giren Ali Tandoğan, göğsüyle yumuşattığı topu, yerden sert bir vuruşla filelere gönderdi: 6-0 89. dakikada Bursaspor'un sağ kanattan kazandığı korner atışını kullanan Ali topu penaltı noktasına doğru ortaladı. İyi yükselen Kirita'nın kafa vuruşunda top üst direkten döndü. 90+1. dakikada, sakatlandıktan sonra maçtan alınan ve yedek kulübesinde bekleyen Okan Buruk, 4. hakemin uyarısıyla kırmızı kart gördü. Bursaspor maçı 6-0 kazandı. + + + + 612908 + Nedim OYAK Renault'a Hayat Verdi + Nedim OYAK Renault'a Hayat Verdi Yayına Giriş: 24.10.2009 21:17:03 Güncelleme: 24.10.2009 21:17:03 Beko Basketbol Ligi'nde OYAK Renault, sahasında Pınar Karşıyaka'yı 87-85 yendi. Ev sahibi ekip OYAK Renault karşılaşmaya durgun başladı. Dış şutlarda etkili olan Pınar Karşıyaka, Birkan ve Toolson'un sayılarıyla 3. dakikada farkı sayıya çıkardı: 11-2. Etkili oyununu sürdüren konuk ekip, 7. dakikayı 19-13 önde geçerken, ilk periyotu da sayılık farkla üstün tamamladı: 20-24. 2. periyota etkili başlayan Pınar Karşıyaka 13. dakikayı, Furkan ve Toolson'un basketleriyle 11 sayılık farkla önde tamamladı: 31-20. OYAK Renault, Heytvelt'in basketiyle 17. dakikada farkı sayıya dek indirdi: 33-32. Konuk ekip Toolson ile karşılık vererek, devreyi sayılık farkla önde tamamlamasını bildi: 41-38. İkinci yarıya hızlı başlayan OYAK Renault, Nedim, Ahmet ve Heytvelt üçlüsünün basketleriyle 22. dakikada 45-44 öne geçmeyi başardı. 27. dakikada sarı-siyahlılar Ahmet'in pota altından attığı basketlerle farkı sayıya dek çıkardı: 60-55. Evsahibi ekip, 3. periyodu 71-60 önde tamamlayan taraf oldu. 3. periyotta da etkili bir oyun sergileyen OYAK Renault, yeni oyuncusu Famutimi'nin basketleriyle üstünlüğünü sürdürdü. Konuk ekip Toolson ve Furkan ile rakibine karşılık vermesine karşın farkı kapatamadı ve 36. dakika 81-72'lik skorla geçildi. Pınar Karşıyaka, maçın bitmesine dakika kala Toolson'un basketleriyle farkı sayıya (85-83) indirdi. Yine Toolsun ile konuk ekip bitime 26 saniye kala skoru 85-85 eşitliğe getirirken, son hücumda pota altında Nedim ile basket bulan OYAK Renault, karşılaşmayı 87-85 kazanmayı başardı. + + + + 611743 + Teminat vermişti: Belge doğruysa soruşturma açılır + ifadesini kullanmıştı. Ardından da şu teminatı vermişti: "TSK demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine bağlı ve saygılıdır. Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan davranışlarda bulunan ve bulunabilecek personelini TSK bünyesinde barındırmaz. Bunu kim söylüyor, bunu Anayasa'mızın 117. maddesine göre TSK'nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı ben söylüyorum. Artık TSK'nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı'nın bu ifadesi en büyük teminattır." İlker Başbuğ, Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın verdiği 'kovuşturmaya yer yok' kararını savunurken de şu hususun altını çizdi: "Kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesin değil. Biz hukuk devleti ilkelerine sadığız. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi, emare çıkarsa elbette bu soruşturma tekrar açılabilir.'' Başbuğ, ayrıca bu gelişmeyi 'devlet, millet ve ordu içinde fitne ve fesat çıkartma eylemleri' olarak nitelemiş; 'kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılması'nı talep etmişti. + + + + 612706 + Hakkari'de PKK'ye ait silah deposu ele geçirildi + Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yapılan duyuruya göre, güvenlik güçleri bu sabah saatlerinde Hakkari ili Çukurca ilçesi dağlık arazi kesiminde arazi arama taraması gerçekletirdi. Gerçekleştirilen operasyon sırasında bölücü terör örgütü mensuplarına ait adet RPG-7 roketatar, adet Kanas keskin nişancı tüfeği, adet Bixi makinalı tüfek, adet Kaleşnikof piyade tüfeği, adet Doçka uçaksavar, 15 adet el bombası, adet 60 mm havan, adet 60 mm havan mühimmatı, adet Kanas şarjörü ve adet Kaleşnikof piyade tüfeği şarjörü ele geçirildi. 24 Ekim 2009 1998-2009 2005-2009 + + + + 612614 + Albay Temizöz, Cizre'de 'görevi ihmal'den soruşturma geçirmiş + Faili meçhul cinayetlerle ilgili olarak yargılanan Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün 1993-1995 yıllarında Cizre'deki görevi sırasında "gasp" ve "görevi ihmal"den kez soruşturma geçirdiği ortaya çıktı. Hazırlık aşamasındaki soruşturmalardan Şırnak Valiliği'nin izin vermemesi üzerine sonuç alınamadığı belirlendi. Kamuoyunda "faili meçhul" veya "asit kuyuları" davası olarak bilinen dosya kapsamında yargılan ve hakkında kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Temizöz'le ilgili yeni bilgiler ortaya çıktı. Tutuklu yargılanmasına rağmen halen Kayseri Jandarma Alay Komutanlığı görevinde bulunan Temizöz'ün, başka suçlardan da soruşturma geçirdiği öğrenildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki savunmasında "Cizre'den lekesiz ayrıldım" diyen Temizöz'ün "gasp", "görevi ihmal" suçlarını işlediği iddiasıyla adli soruşturma geçirdiği ortaya çıktı. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, 1993-1995 yılları arasında Temizöz ve Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında hazırlık soruşturması başlatmış. Ancak bu soruşturmalar dönemin Şırnak Valisi'nin izin vermemesi nedeniyle hazırlık aşamasında kalmış. Cumhuriyet Savcılığı'nın 1993 ile 1995 yılları arasındaki soruşturma hazırlık defterlerinde ortaya çıkan bilgilere göre açılan soruşturmalar şöyle: Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık no: 1995/100 Müştekiler: Şeyhmuz Ceylan, Ethem Aksoy, Veysi Özcan Şüpheliler: Cemal Temizöz ve Yavuz, Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri Olay Tarihi: 07.03.1995 Suç: Gasp Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık no:1995/101 İhbarda Bulunan: Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi Şüpheli: Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri Suç: Görevi ihmal Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık no:1995/122 Şüpheli: Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri Suç: Görevi ihmal Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık no:1994/345 Suç Duyurusunda Bulunan: Cizre Asliye Ceza Mahkemesi Şüpheli: Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri Suç: Adli Görevi ihmal Suç Tarihi: 22.06.1994 Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık no: 1995/79 Şüpheli: Cemal Temizöz Suç: Adli görevi ihmal Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık no:1994/16 Şüpheli: Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri Suç Görevi ihmal + + + + 611797 + Krizin etkisi azaldı, PC satışı arttı + İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Krizin etkisi azaldı, PC satışı arttı Windows 7'nin çıkması ve Türkiye'de krizin etkilerinin düşüşe geçmesi, 2,4 milyon olarak tahmin edilen bilgisayar satışını 3,1 milyona çıkardı İSTANBUL (A.A) Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağan, tüm dünyayla aynı anda satışa sunulan Windows 7'nin yıl sonuna dek 600-700 bin civarında satılmasını hedeflediklerini bildirdi. Çağan, Windows 7'nin tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında, yıl önce Windows Vista'yı piyasaya sunduklarını, aradan geçen zamanda yaşanılan ekonomik krize karşın Windows'un yatırımlarını durdurmadığını söyledi. Çağan, Windows 7'nin, piyasadaki donanımların yüzde 96'sına denk gelen 80 bin donanımla uyumlu çalıştığını vurgulayarak, 'Analistler de Windows 7'nin çıkmasıyla Temmuz 2009-Haziran 2010 dönemi için 2.4 milyon olarak tahmin edilen bilgisayar satışını 3.1 milyona çıkardılar. Bunda Windows 7'nin çıkması ve Türkiye'nin krizin etkilerini üzerinden atmaya başlamasının önemli rolü var' diye konuştu. Çağan, gelecek yılın haziran ayına dek satılması tahmin edilen 3.1 milyon bilgisayarın 2.5 milyonunda Windows 7'nin kullanılacağını tahmin ettiklerini söyledi. Çağan, Windows 7'nin, bilgisayar satışlarını hareketlendireceğini de belirterek, 'Yıl sonuna kadar 600-700 bin civarında Windows 7'nin satılmasını hedefliyoruz' dedi. TÜRKİYE İKİNCİ SIRADA Türkiye tüm dünyayla aynı anda satışa sunulan Windows 7'nin beta sürümünü kullanmada Brezilya'dan sonra 600 bin kişiyle ikinci oldu. Yıl sonuna kadar 700 bin civarında ürün satışı hedefleniyor. Microsoft'un bu yıl için planlanan Ar-Ge harcamasının 9.5 milyar dolar olduğunu dile getiren Çağan, bu yatırımla şirketin IT pazarındaki en büyük yatırıma sahip şirket olduğunu kaydetti. 24.10.2009 EKONOMİ + + + + 612880 + 12 baro başkanından açıklama + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER 12 baro başkanından açıklama 12 baro başkanının ortak açıklamasında, "Demokratik açılım adı altında sunulmaya çalışılan programın, Türk ulusunun genel iradesine aykırı zemin ve şartlarda geliştiğini gözlemlemekteyiz' denildi DENİZLİ (A.A) Denizli Barosu Başkanı Adil Demir, 12 baro başkanı adına yaptığı açıklamada, 'Demokratik açılım adı altında sunulmaya çalışılan programın, Türk ulusunun genel iradesine aykırı zemin ve şartlarda geliştiğini gözlemlemekteyiz' dedi. Türkiye Barolar Birliğinin 40. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında 'Pamukkale İnsan Hakları Sempozyumu'na katılan 12 baro başkanı, Anemon Otel'de ortak basın toplantısı düzenledi. Aksaray, Aydın, Balıkesir, Burdur, Çanakkale, Denizli, Isparta, Manisa, Muğla, Sinop, Uşak ve Zonguldak Baro başkanlarının imzalarının yer aldığı açıklamayı, Denizli Barosu Başkanı Adil Demir okudu. Demir, 'Yaklaşık 30 yıldır ülkemizde yaşanan, ulus olarak hepimizi etkileyen terör olaylarının bitirilmesi amacıyla kamuoyuna 'demokratik açılım' adı altında sunulmaya çalışılan programın, Türk ulusunun genel iradesine aykırı zemin ve şartlarda geliştiğini gözlemlemekteyiz' diye konuştu. Türkiye'de akan kanın ve gözyaşlarının durmasını, bir barış ülkesi haline gelmeyi herkesin istediğini vurgulayan Demir, şöyle devam etti: 'Ancak geçen hafta içinde komşu ülkeden, ülkemiz sınırlarına giren bir grup kişiyle ilgili hızlı, kısa bir hukuki süreç izlenerek, bu kişiler salıverilmişlerdir. Hukuksal değerlendirme ülkemizin bağımsız hakimlerine ve savcılarına ait olmakla birlikte bu olayda kullanılan hukuksal usuller, yasalarımıza açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bu kişiler sorguları sırasında teslim olmadıklarını, yaptıklarından pişman olmadıklarını, elebaşlarının talimatıyla geldiklerini söylemiş olmalarına karşın, TCK'nın 221. maddesinden yararlandırılarak serbest bırakılmışlardır. 221. maddeden yararlanmanın temel unsurlarından biri örgütle ilgili çok önemli bilgiler vermektir. Umarız bu bilgiler verilmiştir.' Bu kişilerin sorgulanması sürecinde 'doğal hakim' ilkesinin açıkça çiğnendiğini savunan Demir, 'Cumhuriyet savcılarının ifade almak üzere giriş yapılan noktaya gelmesi kabul edilebilse de giriş noktasında bir sahra çadırında helikopterlerle getirilen hakim huzurunda sorgulamalarının yapılması ve karar verilmesi CMK kapsamında mümkün değildir' dedi. Yaşanan sürecin 'yargı, yürütmenin denetimindeymiş gibi' bir izlenim doğmasına neden olduğunu öne süren Demir, şunları kaydetti: 'Daha iş yargıya intikal etmeden siyasi iktidar temsilcilerinin, gelenlerin serbest bırakılacağı yönünde sözler vermesi, adalet üzerindeki yürütmenin açık izlerini göstermektedir. Hukuk eliyle siyaset yapmaya kalkanlar unutmamalılardır ki bağımsız yargı Türkiye Cumhuriyeti devletini oluşturan tüm bireylere gereklidir. Siyaset zaman zaman fedakarlık yapmayı gerektiren bir yolsa da burada feda edilecek olan ulusun çıkarları değildir. Açılım adı altında izlenen politikaların ulusun genel menfaatlerine aykırılık teşkil etmemesi gerekir.' 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 611733 + KKTC’ye denizden hızlı internet + ’ye denizden hızlı internet 24.10.2009 Kuzey Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) ile Bayrak Radyo Televizyonu (BRT) arasında up-link anlaşması, Bayındırlık ve ile Türk arasında fiber optik hat anlaşması ve KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı arasında da limanların iyileştirilmesi ve geliştirilmesini öngören anlaşma imzalandı. Yıldırım, limanlar konusundaki anlaşmayı imzalarken, diğer iki anlaşmaya da tanık olarak imza koydu. İmza töreninde, Başbakanı ’nin Lefkoşa Büyükelçisi Şakir Fakılı ile bazı bakanlar da hazır bulundu. Ulaştırma Bakanı yeni fiber optik hattın, KKTC’nin Türkiye ve dünyaya iletişim hatları kapasitesinin artırılmasına yönelik önemli bir proje olduğunu vurguladı ve projenin ay gibi bir sürede tamamlanacağını bildirdi. Bu yatırım KKTC’deki internet abonelerinin ses, internet ve veri trafiği için gerekli bant genişliğine ulaşmasına sağlayacak. Yıldırım, Türkiye’den KKTC’ye deniz altından su getirme projesinin de yılda gerçekleşeceğini hatırlattı. + + + + 611778 + Maskeli cuma + ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER Maskeli cuma Yılbaşından bu yana dünyada bin can alan domuz gribiyle mücadeleye katılan Malatya'nın 'Şeker Hoca' lakaplı imamı Celal Tilgen, dünkü Cuma namazı öncesi cemaate maske dağıttı. Malatya'da Şeker Cami imamı Celal Tilgen domuz gribi nedeniyle dünkü Cuma namazı öncesi cemaate maske dağıttı. Konuşmasının büyük bir bölümünü domuz gribine ayıran 'Şeker Hoca' lakaplı Tilgen, gribin daha çok toplu kullanılan alanlarda yayıldığını belirterek böyle bir uygulamaya gittiğini söyledi. İmam Tilgen, geçen günlerde konuştuğu sağlık görevlisinin kendisine domuz gribinden birçok insanın öleceğini söylediğini belirtti. Tilgen, “Tedbiri alın takdiri Allah'a bırakın. Aslında ben cemaatin yerinde olsam bir süre sokakta ve evde de maskeli dolaşırdım. Çünkü bu gözle görülmeyen bir mikrop. Bu afettir, musibettir, bu, insanın kendi eliyle yarattığı bir beladır” dedi. Dünyanın ekolojik dengesinin bozulduğunu söyleyen Celal Tilgen, “Artık teneffüs edeceğimiz temiz hava kalmadı, her gün değişik hastalıklar çıkıyor” diye konuştu. Tilgen, maske uygulamasını domuz gribi geçene kadar devam ettireceklerini ancak bu uygulamanın da zorunlu olmayacağını ifade etti. 24.10.2009 GÜNDEM + + + + 612558 + PSG'de domuz gribi şoku + Milli futbolcumuz Mevlüt Erdinç'in de kadrosunda bulunduğu Futbol Ligi () takımlarından Paris Saint-Germain'de forma giyen iki oyuncunun, kamuoyunda olarak bilinen "H1N1" virüsünü taşıdığı açıklandı. Oyuncuların isimleri açıklanmadı. Kulüpten yapılan resmi açıklamada, oyuncuların isimlerini açıklamazken RTL Radyo, bu iki oyuncunun orta saha oyuncusu Ludovic Giuly ile defans oyuncusu Mamadou Sakho olduğunu ileri sürdü. Paris ekibinin, yarın akşam deplasmanda ezeli rakiplerinden Olympique Marsilya ile yapacakları lig maçının da ertelenmesini istediği bildirildi. Futbol Ligi'nde görülen vaka sayısının bu haberle üçe çıktığı belirtilirken, Ağustos ayında da Montpellier'in defans oyuncusu Emir Spahic gribe yakalanmıştı. + + + + 611753 + Laz mutfağı ve yeni lezzetler + BEKİR HAZAR Laz mutfağı ve yeni lezzetler Esra Düzdağ ve Neslihan Demir'in hazırlayıp sunduğu Kültür Aşı yeni bölümüyle ekranda. Artvin Arhavi'den harika doğa görüntüleri eşliğinde Laz Mutfağı'na ait iki peynirli lezzetle başlayan program, Antalya Kumluca'dan “hava su biber”le devam edecek. Son olarak da İstanbul Balat'tan, bol peynirli nefis bir meze olan “Girit ezmesi” geliyor ekranlara. Dünyada binden fazla çeşidi olan peynire mutfağında daha fazla yer ayırmak isteyenler ekran başına. ATV 12.10 24.10.2009 TELEVİZYON + + + + 612057 + Vali Güler:Terör örgütü mensuplarının gelişi söz konusu değildir + Güler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa'daki terör örgütü üyelerinin bir kısmının 28 Ekimde İstanbul'a geleceği yönünde bazı haberlere dikkati çekti. Vali Güler, ''İstanbul'a söz konusu tarihte terör örgütü üyesi mensuplarının gelişi söz konusu değildir. Önümüzdeki günlerde İstanbul'a böyle bir giriş söz konusu olmayacaktır'' dedi. Güler, ''Yurt dışından 28 Ekim sonrasında giriş bekleniyor mu?'' sorusuna da ''Onu bilmiyorum ama önümüzdeki günlerde İstanbul'a Avrupa'dan terör örgütü üyelerinin gelişi söz konusu olmayacaktır'' yanıtını verdi. Vali Güler, ''DTP'nin miting için valilikten izin alacağı yönünde açıklamalar var. İzin verecek misiniz?'' sorusu üzerine de şunları söyledi: ''Bazı terör örgütü üyelerinin Habur sınır kapısında teslim olmaları sırasında ortaya çıkan görüntülerin tekrar sergilenmesine kesinlikle izin verilmeyeceğini ifade etmek isterim. Talep nereden gelirse gelsin, hangi örgütten gelirse gelsin kabul edilmeyecektir. Henüz böyle bir talep de intikal etmemiştir. Talebin intikal etmesi halinde dahi bu tür görüntülerin sergileneceği hiçbir etkinliğe izin verilmesi söz konusu değildir. Bu tür görüntülerin sergilenmesine müsaade edilmeyecektir, müsamaha gösterilmeyecektir. Kanunun gereği neyse yapılır. Bu tip gösteriler kanunsuz nitelikte, provokasyona ve süreci siyasileştirmeye yönelik, siyasi bir gösteriye dönüştürme niteliğinde görülmektedir. nedenle suç teşkil eden görüntüleri de içermektedir. Kanun dahilinde bunlara izin verilmeyecektir.'' + + + + 611584 + Türk hacı adaylarına ek kontenjan müjdesi + Devlet Bakanı Faruk Çelik, hafta başında yaptığı açıklamada Suudi Arabistan'ın yurt dışındaki Türk vatandaşları için 16 bin ek kontenjan vereceğini söylemiş; ancak yurt içi kontenjanla ilgili olarak rakam vermemişti. Suudi Arabistan'dan geçtiğimiz günlerde bildirilen ek kontenjan müjdesiyle ilgili haber, çeşitli gerekçelerle resmen açıklanmıyor. Ek kontenjanın organizasyonuyla ilgili olarak Diyanet ve özel seyahat acenteleri yoğun çalışmaya girdi. "Yurt içindeki Türk vatandaşlar için 25 bin civarında ek kontenjan verildi" diyen bir yetkili, böylece yurt içi ve yurt dışındaki Türk vatandaşlara sağlanan kontenjanın 40 bini aşacağını dile getirdi. Aynı yetkili, ek kontenjanla ilgili olarak müftülüklerde hummalı çalışmalar yapıldığını sözlerine ekledi. HACI ADAYLARININ EK KONTENJAN SEVİNCİ Diyanet internet sitesindeki "ilave kontenjana göre kayıt durumu sorgulama" ekranında bu akşamdan itibaren işlem yapılmaya başlandı. Daha önce 444 hacının kesin kayıt hakkı kazandığı Malatya'da, ek kontenjanla birlikte 568-569. sıradan hacca gitmeye hak kazanan İbrahim-Kudret Şalvarcı çifti, duygularını şöyle dile getirdi: "Ek kontenjandan umudumuzu kesmek üzereydik. Az önce bu hayırlı haberi alınca çok ama çok sevindik. Fani dünyadaki tek muradımız hacca gitmekti. Dünyalar bizim oldu." Ek kontenjanla ilgili resmi açıklamanın yakında yapılması bekleniyor. Ek kontenjanlar öncesinde 74 bin kişi hacı adayı olabilmişti. Ek kontenjanlarla beraber Türk hacı adaylarının sayısı 120 bine yaklaşacak. Devlet Bakanı Faruk Çelik, Suudi Arabistan'dan yaklaşık 55 bin civarında ek kontenjan talep ettiklerini söylemişti. + + + + 612216 + TRT'den bandrol uygulamaları açıklaması + Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürlüğü'nden, bandrol uygulamaları konusundaki haberlerle ilgili yapılan açıklamada, "Düzenleme ile taşıtlara yeni bir vergi getirilmiş olmayıp, mevcut bandrol matrahına netlik kazandırılarak farklı uygulamalara son verilmiştir" denildi. TRT'nin yazılı açıklamasında, 3093 sayılı Kanun'un Aralık 1984 tarihinde yayımlandığı, bu kanunun yürürlük tarihinde henüz ve ÖTV'ye ilişkin düzenlemelerin bulunmadığı bildirildi. Bu kanun ile bandrol ücretinin matrahı olarak imalatçılar için "fabrika çıkış fiyatının", ithalatçılar için "ithal maliyetin" belirlendiği belirtilen açıklamada, "Bu kavramlar hukuki olarak tanımlanmış açık kavramlar olmadığı için zaman içinde bandrol ücreti matrahı konusunda mükellefler ile kurumumuz arasında ihtilaflar yaşanmasına neden olmuştur" ifadelerine yer verildi. Bandrol oranlarının yeniden belirlenmesinden ibaret olan düzenlemenin basında, "yeni vergi oranı", "yeni kazanç" olarak sunulduğu anımsatılan açıklamada, TRT'nin, yeni bandrol uygulamasıyla yüksek kazançlar hedeflemediği, sistemi dürüst vergi mükellefi yerine düzenlemek için bandrol oranlarını düşürdüğü vurgulandı. Yapılan düzenlemelerin özünün bandrol ücreti matrahının yeniden belirlenmesinden ibaret olduğu belirtilen açıklamada, "Düzenleme ile bugüne kadar cep telefonu ve taşıtlarda mükellefin inisiyatifinde bulunan bandrol matrahı ÖTV ve kanuna uygun olarak objektif kriterlere bağlanmıştır. Böylece aynı cins cihazlar için farklı bandrol matrahı beyan etmek suretiyle haksız rekabete yol açan uygulamaya son verilerek kayıp ve kaçakların önüne geçilmiştir. Otomobillerdeki radyo sistemini yok sayan ya da yanlış beyanlarla kayıt dışılığa neden olan uygulamalar, bundan sonra kayıt altına alınacak ve bugüne kadar bandrol vergisini ödemeyenler sisteme dahil olacak, dürüst mükelleflerse düşen oranlarda sistemden memnun olacaktır" denildi. Açıklamada, "Daha önce yüzde 16 oranında bandrol alınmakta iken yeni düzenleme ile bu oran mükellef lehine yüzde 8'e düşürülmüştür. Bazı basın yayın organlarında belirtildiği gibi düzenleme ile taşıtlara yeni bir vergi getirilmiş olmayıp, mevcut bandrol matrahına netlik kazandırılarak farklı uygulamalara son verilmiştir. Otomobillerin bandrol vergisi brüt fiyat üzerinden değil, gümrüklere yansıyan net fiyat üzerinden kesilecektir. Son olarak, bandrole tabi cihazlarda ilave yapılmadığı gibi bandrol oranlarında da herhangi bir artışa gidilmemiştir" ifadelerine yer verildi. + + + + 611895 + Cep'te tek şarj geliyor + Buna göre tüm cep telefonu üreticileri, aynı standartta ve telefon ayırt etmeyen şarj aleti imal edecek. Standart şarj aletinin, gelecek yıldan itibaren satışa hazır hale geleceği belirtiliyor. Dünya genelinde, milyarın üzerinde cep telefonu kullanıcısı bulunduğu tahmin ediliyor. Cep telefonu pazarında en fazla gelişme Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'de gerçekleşiyor. Çin'de 600 milyon, Hindistan'da 296 milyon abone bulunuyor. FRANKFURT AA + + + + 612476 + Nişanlısından ayıran patronunu bıçakladı + Alınan bilgiye göre, Dörtyol kavşağındaki bir börekçide çalışan Meltem D. (20), nişanlısıyla arasının bozulmasına neden olduğunu ileri sürdüğü patronu Numan G. (45) ile tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine, Meltem D, tezgahta bulduğu bıçakla iş hanının 5'nci katındaki büroda bulunan Numan G'yi karnından yaralayarak kaçtı. Patronunu yaralı halde iş yerinde bırakan genç kız eve gitmek isterken, devriye görevi yapan polis ekipleri Meltem D'nin sırtında kan lekesi gördü. Polisin durdurduğu genç kız, patronunu bıçakladığını söyleyince, ekipler iş hanındaki büroya gitti. Numan G'yi yaralı halde bulan polis, 112 Acil ekiplerine haber verdi. Genç kız gözaltına alınırken, Numan G. Adana Devlet Hastanesine kaldırıldı. Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Yoğun Bakım Ünitesine yatırılan Numan G'nin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Meltem D'nin çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı belirtildi. AA + + + + 611696 + Çiçek: Çirkinleşirlerse gereğini yaparız + Fikret Bila YönÇiçek: Çirkinleşirlerse gereğini yaparız 24 Ekim Cumartesi 2009 Mahmur ve ’den gelen ’lıların, ’ye giriş tarzları ve sonrasında yansıyan görüntülere tepkiler sürüyor. Gelenlerin tarafından törenlerle karşılanmaları, bir zafer havasıyla ilçe ilçe gezdirilmeleri Cumhurbaşkanı Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından sert sözlerle eleştirildi. Erdoğan, “Böyle giderlerse sil baştan yaparız” diyerek uyardı. da dünkü basın brifinginde bu görüntü ve davranışların kabul edilemez olduğunu açıkladı. DTP’nin bu tutumu hükümeti de süreci de olumsuz etkiliyor. Bu konuyu Başbakan Yardımcısı ve Kurulu Başkanı ’le konuştum. Çiçek de DTP’yi uyararak, yapılan tören ve gösterileri “sorumsuzluk” olarak niteledi. ‘Çirkin yüzlerini gösterirlerse...’ Çiçek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Gelenlere Türk Ceza Yasası’nın 221. maddesi uygulandı. Örgüt üyeliği dışında suç işlememiş olanlar bu madde çerçevesinde serbest bırakıldılar. Ancak serbest bırakıldıktan sonraki hareket tarzları tam bir sorumsuzluktur. Eğer eski çirkin yüzlerini gösterirlerse zaman biz de gereğini yaparız.” ‘Mahkemede başka, dışarıda başka’ Başbakan Yardımcısı Çiçek, gelenlerin mahkemede başka, dışarıda başka konuştuklarını ve davrandıklarını belirterek, şöyle devam etti: “Bu kişilere uygulanan 221. maddedir. Bu maddeden yararlanmak için mahkemede başka konuşacaksınız, sonra dışarıda başka konuşacaksınız, başka davranacaksınız. Bu olmaz. Sonuçta bu madde pişmanlık maddesidir. Silahını bırakıp gelen ve örgüt üyeliğinden başka suçu olmayan kişi bu maddeden bu koşulla yararlanıyor. Hem böyle yapıp hem de dışarıda başka eylemler yaparsanız bu yeni bir suç olur ve onun da gereği yapılır.” ‘Hem pişmanlık hem kabadayılık olmaz’ Çiçek, gelenlerin 221. maddeden yararlanmak için hâkim huzurunda maddenin öngördüğü koşullara uyduktan sonra serbest bırakıldıklarını, ancak bunun ileriye dönük bir güvence oluşturmadığını vurguladı ve şu uyarıda bulundu: “Hâkim karşısında 221. maddeden yararlanmak için koşullara uygun davranıp, dışarıda kabadayılık yapmak olmaz. Hem pişman olduk deyip kabadayılık sökmez. Büyük yanlıştır. Bu kişilerin devletin gösterdiği atıfeti çok iyi değerlendirmeleri gerekir. Yapılanlar açık tahriktir.” bir sektör olmuş’ Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, terörün bir sektör haline geldiği saptaması yaparak şöyle konuştu: “Görülüyor ki terör bir sektör olmuş. Bunun bir siyasi rantçıları var bir de ekonomik rantçıları var. Her iki kesim de bu işin bitmesini istemiyor. Çünkü terörden besleniyorlar. Siyasi rantçılar bu olayı siyasi olarak istismar ediyorlar. Ekonomik rantçılar ise başta silah ve olmak üzere bu işten illegal yolla para kazanıyorlar. Dağdakilerin ihtiyaçlarını karşılayarak para kazanıyorlar. Tabii bunlar terörün bitmesini istemezler. Eğer terör biterse bunlar da biterler. Bunu biliyorlar ve bunun için süreci tıkamaya, engellemeye çalışıyorlar.” ‘Tezkereyi unutmayın’ Çiçek, devletin süreci çok yakından izlediğini, atıfet gösterdiğini ancak bunun istismar edilmesi halinde gerekenin yapılacağını vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Milli Güvenlik Kurulu bildirisini iyi okusunlar. Orada her şey yazılı. Biz bir taraftan demokratik süreci sürdürüyoruz ama bir taraftan da terörle mücadelenin kararlılıkla devam edeceğini belirtiyoruz. Unutulmasın ki, bir de sınır ötesi harekât izni veren bir çıkardı. Demokratik süreci terörle mücadeleye elbette engel değil. Terör olduğu sürece terörle mücadele de olacaktır. Kimse süreci yanlış anlamasın, istismar etmesin. Devleti test etmeye kalkmasın.” (502 yazı) + + + + 612183 + Fenerbahçe Saraçoğlu'nda kazanıyor + Ezeli rakibi Galatasaray'ı FB Şükrü Saracoğlu Stadı'nda ağırlayacak Fenerbahçe takımı, bu sezon kendi sahasında yaptığı lig maçını da kazanmayı başardı. Taraftarı önündeki lig mücadelesinde rakip filelere gol atan sarı-lacivertli ekip, kendi kalesinde ise sadece gol gördü. Fenerbahçe'ye konuk olmaya hazırlanan Galatasaray ise bu sezon ligdeki ilk yenilgisini deplasmanda aldı. Sarı-kırmızlı ekip, ligdeki son deplasman maçında Ankaragücü'ne 3-0 yenilmekten kurtulamadı. Galatasaray takımı, deplasmanda yaptığı lig maçında rakip filelere gol atarken, kendi kalesinde ise gol görmekten kurtulamadı. Sarı-kırmızılıların deplasmanda 2-0 kazandığı Ankaraspor maçı, daha sonra rakibinin küme düşürülmesi nedeniyle 3-0 olarak tescillendi. Turkcell Süper Lig'de bu sezon Fenerbahçe'nin kendi evinde, Galatasaray'ın ise deplasmanda yaptığı maçların sonuçları şöyle: Fenerbahçe-Sivasspor............: 3-0 Fenerbahçe-Manisaspor...........: 2-1 Fenerbahçe-İstanbul B.Belediyesi: 1-0 Fenerbahçe-Gençlerbirliği.......: 3-0 ------------------------------------- Gaziantepspor-Galatasaray.......: 2-3 Ankaraspor-Galatasaray..........: 0-2 (Hükmen 0-3) Kasımpaşa-Galatasaraly..........: 1-3 Ankaragücü-Galatasaray..........: 3-0 AA + + + + 612879 + Mısır'da Yolcu Treni Çarpıştı + Mısır'da Yolcu Treni Çarpıştı Yayına Giriş: 24.10.2009 21:26:30 Güncelleme: 24.10.2009 21:26:30 Kazada ilk belirlemelere göre 14 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı. Mısırlı yetkililerin verdiği bilgiye göre, kaza Kahire yakınlarında meydana geldi. Kaza yerine ambulanslar sevkedildi, 22 kişinin hastaneye kaldır��ldığı bildirildi. Yetkililer, halen enkaz altında çok sayıda kişinin bulunduğunu belirtiyor. Ölü sayısının artmasından kaygı duyuluyor. + + + + 612857 + Van Kapalı Cezaevi'nde taşkınlık ve yangın +  Van Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu nolu mahkum koğuşunda kalan tutuklu ve mahkumlar 19.00 sıralarında henüz bilinmeyen nedenden dolayı taşkınlık yaptı. Mahkum ve tutukluların yatak ve battaniyeleri ateşe vermesi nedeniyle cezaevinde yangın çıktı. Yangına itfaiye ve Jandarma Komutanlığı ekipleri müdahale etti. Olayın bastırılmasının ardından söndürülen yangın nedeniyle, aralarında asker ve tutukluların da bulunduğu 10 kişi dumandan zehirlendi. 112 Acil Servis ambulanslarıyla alınan bu kişiler, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ne kaldırıldı. Hastaneye kaldırılanların sağlık durumlarının iyi olduğu, soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. + + + + 612387 + Ares 1-X deneme uçuşuna hazır + Aksilik olmazsa, yeni füze salı günü Cap Canaveral uzay üssünden fırlatılacak. Ares 1-x, 2015'ten sonra "Constellation" adı verilen program çerçevesinde uzay mekiğinin yerini alacak "Orion" adlı uzay kapsülünü uzaya götürecek. "Constellation" programı çerçevesinde Amerikalılar, Ay seyahatlerine yeniden başlamayı, hatta Mars'a insanlı uçuşlar düzenlemeyi tasarlıyor. NASA, boyu yüz metreye yaklaşan yeni füze konusunda üç senedir çalışıyor. Cap Canaveral'deki Kennedy uzay merkezinde uzay mekiklerini fırlatmak için kullanılan 39B fırlatma rampasında 30 sene sonra ilk kez yeni bir füze bulunuyor. 39B'den iki km uzaktaki 39A rampasında ise Atlantis uzay mekiği 16 kasımda fırlatılmayı bekliyor. + + + + 612005 + 09:57 11 yaşında anne oldu! + 11 yaşında anne oldu! 'ın Sliven kentinde, 11 yaşındaki bir kız çocuğunun dün 2.5 kilogram ağırlığında bir bebek dünyaya getirdiği bildirildi. Sliven hastanesinden yapılan açıklamada, çingene asıllı olan kız çocuğunun, bebeğinin 19 yaşındaki babasıyla evlenebilmek için bugün hastaneden taburcu olmak istediği belirtildi. Özellikle çingeneler arasındaki erken yaşta doğumların nadir olmadığı ve doktorları kaygılandırdığı kaydedildi. Ülkedeki Burgaz kenti belediyesinin erken yaştaki doğumlarla mücadele edilmesi için acil önlemler alınması önerisinde bulunduğu, bu çerçevede, küçük yaştakilerle cinsel ilişkide bulunmanın yasak olması nedeniyle, kentteki hastanelerin bu türden vakaları polise bildirmek zorunda bulundukları belirtildi. Sliven kentindeki bu doğum vakasıyla ilgili aynı nedenden ötürü adli soruşturma açılacağı kaydedildi Ve . + + + + 612576 + Karadeniz fırtınası! + Karadeniz fırtınası! 24/10/09 15:35 -TRABZONSPOR KARADENİZSPOR: ERZURUMSPOR: 0- Stat: Sahil-2 Hakemler: Mehmet Gonca, Recep Yıldırım, Soner Maraş Trabzon Karadenizspor: Erhan, Göksu, Ferhat, Gökhan, Emre Kahraman (Dk. 61 Adem), Mustafa, Yasin, Erhan Kurt, Selçuk (Dk. 86 Muhammet), Kadir Keleş (Dk. 80 Sami), Utku Erzurumspor: Ender, Özkan, Samet (Dk. 67 Mehmet Emin Tizgili), Umut, Alparslan, Savaş, Mehmet Emin Bakan, Aykan, Kasım (Dk. 78 Ramazan), Mesut, Mehmet Fatih (Dk. 85 Doğukan) Goller: Dk. 29 ve 71 Göksu (Trabzon Karadenizspor) Sarı Kartlar: Dk. 15 Mesut, Dk. 37 Umut, Dk. 44 Savaş, Dk. 65 Fatih, Dk. 76 Aykan (Erzurumspor) Kırmızı Kart: Dk. 89 Savaş (Erzurumspor) + + + + 612957 + Virüsten ölen hastane personeli çıktı + AK Parti İstanbul İl Genel Meclisi Grubu'nun Erzurum Dedeman Sky Lodge Tesisleri'nde verdiği yemeğe akşam yemeğine katılan Recep Akdağ, yemek çıkışında gazetecilerin, Ankara'da domuz gribinden meydana gelen ölüme ilişkin sorularını yanıtladı. Gerekli önlemlerin alındığını ve bu ölemlerin de uygulanmasına devam edileceğini vurgulayan Akdağ, şöyle konuştu: ''Tüm dünyada ölümler yaşanıyor. ABD'de, Meksika'da yüzlerce ölüm olayı yaşandı. Türkiye'de ise ilk ölüm vakası bu. Başka ölümler de olabilir. Ölen arkadaşımız bir sağlık çalışanı. Risk grubundaki kişilerin bir an önce aşılanması gerektiğinin önemi ortaya çıkıyor.'' Akdağ, bu konuda az da olsa aşıyla ilgili olumsuz görüşler ortaya koyanların anlamsızlıkların belirdiğini ifade ederek, risk grubundakilerin en kısa sürede aşılanmasına başlanacağını, vatandaşların hijyen konusunda uyarıları dikkate alarak hareket etmesi gerektiğini kaydetti. Akdağ, bu süreci en az hasarla atlatmaya çalışacaklarını sözlerine ekledi. AA + + + + 612268 + Af Örgütü: PKK'lılar korkusuz dönsün + FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Af Örgütü: PKK'lılar korkusuz dönsün LONDRA Uluslararası Af Örgütü, yaptığı açıklamada Türkiye'den dağdan inen PKK'lıları insan haklarına uygun muamele etmesi talebinde bulundu. Af Örgütü, bir grup PKK'lının geçtiğimiz günlerde silahlarını bırakarak Türkiye'ye teslim olduklarını hatırlatarak, PKK'lıların korkusuz ve ayrımcılığa uğramaksızın dönmelerine izin verilmeleri gerektiğini vurguladı. Gelen PKK'lılar dışında bir çoğunun daha beklendiği belirtilen Af Örgütü raporunda, Birleşmiş Milletler'in de kontrolünde olduğu Mahmur kampında bulunan bin 100 mültecinin 1990'lı yıllarda yaşanan insan hakları ihlallerinden sonra Türkiye'yi terk ettiğine dikkat çekiliyor. Raporda, "Herkesin kendi ülkesi dahil bir ülkeyi terk etme ya da ülkeye geri dönme hakkı vardır. Bu hak, Türkiye'nin de yanlısı olduğu uluslar arası anlaşmalarda garanti altına alınmıştır."denildi. Raporda Af Örgütü, Türkiye'ye, dönen PKK'lılar için uygun yaşam koşullarının oluşturulması, korkusuz ve ayrımcılığa uğramamaları ile BM'nin bölgedeki mültecilere yönelik çalışmalarına destek olması çağrısında bulundu. 24.10.2009 POLİTİKA + + + + 611714 + 'PKK yanlısı' site kapatıldı + Söz konusu siteye girmek isteyenleri, “Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 09.05.2008 tarih ve 2008/2815 numaralı ‘Koruma Tedbiri’ kapsamında bu internet sitesi (firatnews.com) hakkında verdiği karar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nca uygulanmaktadır” yazısı karşılıyor. ANF, daha çok terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığı ile yaptığı konuşmaları yayınlaması ile tanınıyor. Ajans ayrıca, PKK’nın dağ kadrosu ile gerçekleştirdiği röportajlar ile de bir çok kez gündeme gelmişti. (ANKA) + \ No newline at end of file