587433 Fenerbahçe'den taraftarına 11 liralık coşku! Kulübün internet sitesinde yer alan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Profesyonel futbol takımımız, tam 45 yıl aradan sonra, bir kez daha maçta galibiyetlik muhteşem bir seriyle sezona başlamıştır. Hedefimiz bu başarıyı bundan sonraki maçlarda da devam ettirmek ve sezon sonunda mutlu sona ulaşmaktır. Bu büyük coşkumuza ortak olmanıza katkı sağlamak için bilet fiyatlarında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı'nın Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda oynayacağı UEFA Avrupa Ligi ve derbi karşılaşmaları dışındaki maçlarda kalesi arkası Telekom ve Migros tribünleri bilet fiyatları 55 TL'den 44 TL'ye indirilmiştir. Büyük Fenerbahçe taraftarının tüm dünya kulüplerine örnek olan desteğini her zaman olduğu gibi bu sezonda da arkamızda göreceğimize inancımız tamdır." 586784 Mehdi Eker'in bilinmeyen yöneleri! 32 yıl önce memur girdiği Bakanlığı'n şimdi zirvesinde oturan Mehdi Eker, Kürt açılımına en çok sevinen isimlerden biri. Eker Diyarbakır’ın elektriği, yolu olmayan bir köyünde doğup hayata Kürtçe ile başlamış. Faruk Bildirici'nin haberi 32 yıl önce evrak memuru olarak girdiği Tarım Bakanlığı’nın şimdi zirvesinde oturan bakan Mehdi Eker, Kürt açılımına en çok sevinen isimlerden biri. Ne de olsa Diyarbakır’ın elektriği, yolu olmayan bir köyünde doğup hayata Kürtçe ile başlamış, ortaokula gidişi ve İstanbul Belediyesi’nde çalışıp Tayyip Erdoğan ile tanışmasıyla yaşamı değişerek bugünlere gelmiş bir siyasetçi o. DENGBEJLER DİNLEDİM İlk kahramanım Hazreti Ali ’ydi Çocukluğumda Cenk hikayeleri söylenirdi köyde. Bizde sözlü kültür yaygındı. Dengbejler vardı. nedenle ilk etkilendiğim kişi Hazreti Ali’dir. İlk olarak onun kahramanlık hikâyelerini dinledim. Sonra tabii kitaplar okudukça değişti. Etkilendiğim bir sürü şair, bir sürü yazar oldu. DİYARBAKIR Küller altındaki mücevher Diyarbakır’ı ilk gördüğümde ilkokul dördüncü sınıftaydım. Açık bir kamyonun kasasında gittim. Çok sevdim Diyarbakır’ı. Ben ona küller altındaki mücevher diyorum. Orada sadece ölen insanlara değil yıkılan binalara, yok olan mimari değerlere de ağlamak lazım. Diyarbakır, muhteşem mimarlık felsefesi açısından beni çok etkiledi. Bütün şehir Karacadağ taşlarıyla yapılmıştı. Onun için tarihteki ismi Kara Amit’tir. Amed diyorlar ya şimdi, Amit’ten, Medlerden geliyor. Ben köylerin hep eski isimlerini hatırlıyorum. Yeni isimlerin çoğunu bilmem. Diyarbakır Cezaevi’nin kaldırılacağını ve oraya eğitim kampusu yapacağımızı mahalli seçimlerden önce söyledik. Orası Türkiye’nin ayıbı. Bir dönem zulümler işlenmiş, işkenceler yapılmış. Ben kimsenin hatırasına saygısızlık yapmak istemem. Bizim düşündüğümüz proje içerisinde bir anıt ya da müze olması. HAYATIMIN YOL AYRIMI Yurtta yer bulamasam okuyamazdım Doğup büyüdüğüm Tepe, eskiden nahiyeydi. İlkokul iki derslikliydi. Birler, ikiler, üçler bir derslikte, dörtler, beşler öbür derslikteydi. Biri susar, öbürü ders yapardı. İlçemiz Bismil ile Aramızda Dicle Nehri vardı ve köprü yoktu. Ortaokul için Diyarbakır’a gitmem gerekiyordu. Ama orada kalacak yerim olmadığı için bir yıl bekledim. Dicle kıyısında çıkar dolaşırdım. 11 yaşında bir çocuk ne kadar tefekkür edebilirse kadar düşündüm yıl. Vakıflar Yurdunu bulamasaydım bir süre daha okuyamayacaktım. 1969 sonbaharında girdim yurda. Vakıflar yurdu 450 yıllık tarihi bir binadaydı. Benim mimariyle ilişkimi kuran bina oldu. Yurdun avlusu çok güzeldi. avlu sosyal yaşam alanımızdı. Ders çalışırdık, otururduk, arkadaşlar saz çalardı. Hayatımın en önemli dönemeçlerinden biri ortaokula gitmekti. İSTANBUL Tayyip Bey ile belediyede tanıştım 1994’te büyükşehir belediye başkanı olduğunda Tayyip Bey ile tanışmıyordum. Oradaki yönetici arkadaşlarımın tavsiyesiyle kendisiyle tanıştım. dönem İstanbul’da Veteriner İşleri Müdürü olarak çalıştım. Birkaç sene sonra Tayyip Bey’in izniyle bakanlığa geri döndüm. Partinin kuruluş çalışmalarında yer aldım. Meclis’te bakan olmadan önce milletvekili olarak çalışmak bir avantajdı. Tarım Komisyonu’nda ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde üyelik yaptım. Aynı zamanda MKYK üyesiydim. HAYATIMIN İKİNCİ DÖNÜM NOKTASI Beşinci kattaki 519 No’lu oda 1976’da Ankara’da veteriner fakültesine kaydolduktan 20 gün sonra çatışmalar oldu, okul kapandı. Birkaç gün açıldı bu defa bomba atıldı, bir daha kapandı. Baktım olacak gibi değil. Bari bir işe gireyim, çalışayım dedim. zamanki adıyla, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın lise mezunu memur almak için sınav açtığını öğrendim. Sınavı çok iyi puanla kazandım. Evrak kayıt memuru olarak işe başladım. Müdafaa Caddesi’ndeki bakanlığın beşinci katında 519 No’lu odada çalıştım. Mezun olunca genel müdürümüz orada kalmamı istedi, kaldım. İngilizceye merakım vardı. Bakanlığın desteğiyle İngiltere’de tarım ekonomisi master’ı yaptım. Ardından da hayvancılık ve işletme ekonomisi doktorası. ÇATIŞMALAR Öğrenci derneği kurdum Öğrenciliğimde, Milli Türk Talebe Birliği’ne yakındım. Diyarbakır’da lisedeyken MTTB orta tahsil öğrenci derneğini kurdum. Üniversite çok acılı bir dönemdi. Silahlar konuşuyordu. Bugün yaptığım analizi gün de yapıyordum. Çatışmaların NATO konseptiyle ilişkisi olduğunu düşünüyordum. Sol düşünceye sahip gençler birşeyleri değiştirmek istiyorlardı. Sonra sistem, 12 Mart ile birlikte MHP veya ülkücü gençliği ortaya çıkardı. Onlar çatıştı, sistem de oturdu bunları seyretti. Ben komünist olmayanlardandım. Ama faşist denilenlerden de değildim. Siyasi olayların içerisinde ama çatışmaların dışındaydım. ANADİLİM Türkçeyi okulda öğrendim Anadilim Kürtçeydi. Annem, çevremdeki herkes Kürtçe konuşurdu. Türkçeyi ilkokula başladığımda öğrendim. İlkokulda doğal olarak öğretmen Türkçe konuşuyor, siz de onu anlamaya çalışıyor, öğreniyorsunuz. HEKİMLİK HAYALİM Ankara soğuk geldi İlla şunu olacağım hayali kurmadım. Tabii yaşadığınız yerdeki sorunları çözmeye dair bir yönelme oluyor. Benim yaşadığım yerde birçok insanın doktorsuzluktan öldüğünü biliyorum. Bunlara bizzat şahit olunca ben de hekim olmak istedim. Üniversite sınavında ilk üç tercihim tıptı. Dördüncü tercihim veterinerlikti. Orayı kazandım. Ankara, ilk başta soğuk gelir insana, geç alışılır. Alıştıktan sonra da ayrılınmaz. Bana da öyle oldu. EŞİM Üniversitedeyken evlendik Eşimle, üniversiteden ortak arkadaşlarımız vardı, onlar vasıtasıyla tanıştık. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde okuyordu. Eşim Boşnak. Üç çocuğumuz var. Kızım Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. İngiltere’de London School of Economics’te hukuk masterı yaptı. Oğlum bu sene Bilkent Hukuk Fakültesi’ne kayıt oldu. Diğer kızım da oturduğumuz semtteki ilköğretim okulunda sekizinci sınıfta okuyor. BAKANLIKTAKİ EN KÖTÜ ZAMANIM Çocukların ölümüne üzüldüm Bakanlığım sırasında birkaç kriz yönettim. İlki göreve geldikten birkaç gün sonra Rusya Federasyonu ile yaşanan meyve-sebze ihracatı sorunuydu. Kuş gribi geldiğindeyse hazırdık, tedbirimizi almıştık. Doğubeyazıt’ta çocukların ölümüne çok üzüldüm. Bakanlıktaki en kötü zamanım günlerdi. MÜZİK Şivan Perver’i severim Küçükken Kürtçe müzik için Erivan, Bağdat, Tebriz radyolarını dinlerdim. Şivan’ı çok severim, muhteşem bir sestir. Yenilerden de Aynur var. ANADOLU JET Uçakta kadayıf dağıtıyorum Türkiye’de büyük bir devrim oldu. Anadolu Jet ile daha çok insanın uçağa binme imkânı oldu. Ama bir saatlik mesafede insanlar bazen ikram da istiyor. Biz de Diyarbakır’dan elimiz boş dönmüyoruz. Burma kadayıf getiriyoruz. Bazen uçakta dağıtıyorum, birkaç kere oldu. Hürriyet 587066 'Paşa'ya gittim Adlî Tıp'ı anlattım' Eski İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, Birinci Ordu Komutanı olduğu dönemde Org. Tolon’a, Adlî Tıp’la ilgili bilgi verdiğini açıkladı. İşte görüşmenin ayrıntıları: Burhan Ekinci'nin haberi Taraf’a konuşan İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü eski Başkanı Atasoy, Ergenekon dosyasına giren 47 sayfalık raporu kendisinin yazmadığını söyledi: Bilgiler bana ait. Gönderen Ümit Sayın... Ergenekon sanığı Tolon’a kurumla ilgili bilgi verdiğini doğrulayan Atasoy ‘Kaygılarımı aktardım’ dedi Adlî Tıp uzmanları hakkında kimi bilgileri rapor haline getirerek dönemin 1. Ordu Komutanı, Ergenekon’un tutuksuz sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon’a gönderdiği iddia edilen eski İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, Taraf’a konuştu. Görev süresinin uzatılmaması üzerine Enstitü’ye ilişkin kaygılarını anlatmak için Ergenekon’un tutuklu sanığı Doç. Dr. Ümit Sayın’la birlikte Hurşit Tolon’u ziyaret ettiklerini kabul eden Atasoy, “Tolon Paşa’ya akıl danışmak için görüştüm. Ancak hiçbir şekilde yazılı bir rapor vermedim” dedi. Atasoy, rapor konusunda Ümit Sayın’ı suçladı. BM Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu Başkanı olan Atasoy’la hakkında ortaya atılan iddiaları konuştuk. Adlî Tıp uzmanlarını “fişleyerek” bunu bir rapor halinde 1. Ordu Komutanlığı’na yazdığınız iddia ediliyor. Bu iddia doğru mu? 1. Ordu Komutanlığı’na, herhangi yazılı bir rapor vermedim. 18 yıllık müdürlüğüm süresince de, kimse benden bu nitelikte bir rapor istemedi. İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü’nün kuruluş amaçlarının farklılaştırıldığı kaygısıyla dönemin 1. Ordu Komutanı Hurşit Tolon ile kaygılarımı paylaştığım doğrudur. Raporun 2. bölümümün C. kısmında yer alan, Şebnem Korur Fincancı ile Sermet Koç’un beni ziyaret ettiklerine ve tıp fakültelerine bağlı Adlî Tıp Anabilim Dalı ile üniversiteye bağlı Adlî Tıp Enstitüsü’nün birlikte bu kurumu oluşturmasını teklif etmelerine ve benim de bu teklifi reddettiğime ilişkin bilgi bana aittir. Bunun dışında raporda geçen diğer bilgiler ve asıl 47 sayfa olan asıl raporu yazılı bir biçimde ben vermedim. Hurşit Tolon ile görüştüğünüzü söylüyorsunuz. Neden başka biriyle değil de Hurşit Tolon’la görüştünüz? Akıl danışmak için görüştüm. Savcılığa, polise gidersem suç duyurusu olurdu. Akıl danışmak için gittim. Rektöre gitmedim. Yeni seçilmişti ve atamaları da kendisi yapmıştı... Bakın, yeni yapılanmaya ilişkin kaygıları sadece ben değil Enstitü’de görevli çok kişi de dillendirmeye başlamıştı. İçimizde ‘nereye gidelim, kime anlatalım’ diye bir tartışma yaşanıyordu. İsmini şu an hatırlamadığım bir kişi bana bu kaygıları 1. Ordu Komutanı’na söylememin iyi olacağını anlattı. Biz bu fikre çok kalabalık bir grup olarak vardık. Tartışmalar sonucunda Hurşit Tolon Paşa ile görüşmeye karar verdik. Hurşit Tolon ile ilişkinizin boyutu neydi? Hiçbir ilişkim yoktu. Daha önce hiç görmemiştim, daha sonra da görmedim. Onu tanıyan Ümit Sayın’dı. Kendisine neler anlattınız? Bakın, benim Enstitü’deki doğal sürem bitmişti. Benim yerime Enstitü içinde bulunan nice öğretim üyesinden hiçbiri atanmayıp, tümüyle dışarıdan bir ekip görevlendirildi. Bu ekip de salt Adlî Tıp uzmanlarından oluşuyordu. Bunlar otopsi ve insan muayenesi yapmak gibi bizimle hiç ilgisi olmayan alanlara gireceklerini gazetelerde beyan ettiler. Bunun arkasında başka bir plan olduğunu düşündüm. Bu plan benim karşı çıktığım alternatif bilirkişilikti. Yani Adlî Tıp Kurumu’na karşı, iki anabilim dalı ile enstitünün biraraya getirilerek, Adlî Tıp Kurumu’nun bütün işlevlerini sırtlamasını anlamsız buldum. Mümkün olmayacağını düşündüm. Ve hali hazırdaki yasalara karşı buldum. Bu kaygılarımı Hurşit Tolon’a aktardım. Adlî Tıp Entitüsü her ne kadar Adlî Tıp ise de, otopsi ve insan muayenesi gibi alanlara girmesinin ve Adalet Bakanlığı Adlî Tıp Kurumu’na alternatif oluşturmasının mümkün olmadığını söyledim. Başka bir şey söylemedim. Kaygılarınız ideolojik miydi yoksa mesleki kaygılar mıydı? Ben, mesleki kaygılarımı kendisiyle paylaştım. Enstitü’nün kuruluş amacından sapacağını söyledim. Bu kişilerin Enstitü’ye gelenlerin bu konuların uzmanı olmadıklarını söyledim. Ancak hiçbir şekilde bu kişiler hakkında ‘şu fraksiyondandır bu fraksiyondandır’ şeklinde bir şeyler anlatmadım. Ancak raporda üç meslektaşınız hakkında bilgiler var... Bunlarla benim bir ilgim yok. Arkadaşlarımızı fişlemek ya da onları düşman görmek gibi bir kaygım yok. Ben, ‘bu böyleymiş, şöyleymiş’ diye kimseyi yıpratmadım. Raporda ismi geçen kişiler dönemde beni ziyaret ettiler. ‘Gel beraber yeni bir oluşum yapalım’ dediler. Reddettim. Adlî Tıp Kurumu’na alternatif yeni bir oluşum için altyapı ve personelimizin olmadığını söyledim. Raporla birlikte hakkınızda iddialar ortaya atıldı. Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Hukukî olarak ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağım. Bu raporu ismimi kullanarak kaleme alan birisi var. Kimden şüpheleniyorsunuz? Ümit Sayın’dan. Ben bu bilgileri gönderiyormuşum gibi kendisi götürdü. Ümit kendi adının yanı sıra benim adımı kullanarak abarttı. Benim ismimi kullanarak hazırladığı rapora önemli hale getirdi. Daha çok ciddiye alınmasını sağladı. Adını anmak istemediğim ancak anmak zorunda kalacağım Ümit Sayın’ın askerlerle olan bağlantısını biliyoruz. Benim onunla yaptığım chat kayıtları var. Ümit Sayın ile 25 Haziran 2005 tarihinde yaptığım yazışmada ‘Öyle bir rapor hazırladım ki küçük dilinizi yutacaksınız“ dedi. Bunu bana, raporun üzerindeki tarihten sonra söylemesi dikkat çekicidir. Ama resmî yazışmada raporu sizin yazdığınız belirtiliyor. Resmî yazışmaya bir şey dediğim yok. Bu insanlara ismimi ne şekilde empoze ettiğini söylüyorum. Bakın ben, Hurşit Tolon Paşa’ya Ümit Sayın ile birlikte gittim. Paşa ile görüştük. Paşa bizden yazılı bir şey istedi. ‘Sözlü olarak anlattıklarımızı yazın’ dedi bize. Ancak ben kendisine yazılı bir şey vermedim. Demek ki kendisine giden yazılı rapor buymuş. Bu yapılırken de benim ismim kullanılıyor. Hurşit Tolon sizden yazılı olarak ne istedi? Ben oraya Ümit Sayın’la birlikte gittim. Orada adını bilmediğim başka birisi daha vardı. Tanımadığım asker bizi aşağıya kadar uğurladı. ‘Ümit Sayın ile irtibatta kalacaklar’ dediler, ayrıldık. Onlar bu irtibatı sürdürdüler. Ümit Sayın’ın da bir şey yazdığı ortadadır. Yani Ümit Sayın beni kullandı. Bunu kullananların asker olduğunu sanmıyorum. Ümit, ‘Ben yazdım’ dememiştir. ‘Bunu hoca göndermiştir’ demiştir. Peki, askeri istihbarat buna nasıl inanmış?.. Bunlar birinin oyununa geldiler. Tolon ya da adamlarından biri bana bu konuda bir şey sormadı. Ümit Sayın’a güvenmişlerdir. Bu nedenle benimle konuşarak yeniden teyit ettirmemişlerdir. Hurşit Tolon’un Hürriyet’te yazmanız için tavsiyede bulunduğu iddia ediliyor... Benim, Ertuğrul Özkük ile olan muhabbetim eski bir zamana dayanır. 2000 yılında Özkök’ün isteğiyle özel yazılar yazmaya başladım. 2005’ten sonra Enstitü’den part time ayrıldıktan sonra yazı yazmam için ısrarcı oldu. Benim için birinin ricacı olmasına ihtiyacım yok. Benden habersiz de Tolon Paşa’nın bu tavsiyede bulunduğunu da zannetmiyorum. Meslekî birikimim nedeniyle, hiçbir gazeteden böyle bir ricada bulunmaya ve bulundurtmaya ihtiyacım yoktur. günlere baktığınızda şu an neler düşünüyorsunuz? döneme bakan sadece ben değilim. İ.Ü Adlî Tıp Enstitüsü’nde çalışan hepimiz döneme bakıyoruz. Gerçekten anlamamış olduğumuzdan dolayı gayet hayıflanıyorum. Bir anlamda kullanılmış olduğumuzu düşünüyorum. Bilemedik. Ümit Sayın’ın meğer farklı amaçları varmış. Bunu anlayamamışız. Enstitü’ye ait zaman taşıdığım bu kaygılarımın da yersiz olduğunu gördüm. Çünkü Enstitü hiçbir zaman başka bir yere gitmedi. "Mısır Çarşısı için ‘bomba’ demedik" Prof. Dr. Atasoy, kendisinin başkanlığında sosyolog Pınar Selek’in iki buçuk yıl cezaevinde kalmasına neden olan “Mısır Çarşısı” patlamasına ilişkin hazırlanan rapor hakkında ise şunları söyledi: “Adli dosyayı incelerseniz, raporlararası tenakuz olmadığını görürsünüz. Çünkü, savcılık talebiyle olay yerinden delil toplayan İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü idi. Bu deliller, Enstitü’den başka hiçbir yerde incelenmedi. Bu nedenle, karşılaştırılabilir raporlar yoktur. Enstitü müdürü olmam nedeniyle, bu ekibin başındaydım. Ancak delillerin analizleri laboratuarlarda görevli uzmanlarca yapıldı. Haberinizde de yer aldığı gibi, raporumuz, azotlu, ancak niteliğini belirleyemediğimiz bir maddenin değişik malzemeler üzerinde tekrarlaması nedeniyle, daha ileri araştırmalar yapılması gerektiğini belirten ve otopsilerin yapıldığı Adalet Bakanlığı Adlî Tıp Kurumu’nca, gaz patlama olasılığını araştırmak için, kanda ve organlarda nelerin yapılması gerektiğini sıralayan bir yol haritası niteliğindedir. Patlamanın bombadan kaynaklandığı söylenmemiştir.” Atasoy’un adı raporda böyle geçiyor Birinci Ordu Komutanlığı tarafından hazırlanan 11 Temmuz 2005 tarihli yazının giriş bölümünde Prof. Dr. Sevil Atasoy hakkında şu bilgiler yer alıyor: “İstanbul Üniversitesi bünyesinde bulunan Adli Tıp Enstitüsü’nün 1987 yılından beri müdürlüğünü yapan Prof. Dr. Sevil Atasoy’un 26 Mayıs 2005 tarihinde dolan görev süresinin uzatılmayarak yerine Prof. Dr. İmdat Elmas’ın vekaleten göreve getirilmesi üzerine; Prof. Dr. Sevil Atasoy tarafından İstanbul Üniversitesi’ndeki kadrolaşma, bu kadrolaşmanın şekli, ideolojik yönü, amacı ve sonuçları ile ilgili iddiaları içeren, bu iddiaları belgelerle destekleyen EK’lerden oluşan bir rapor alınmıştır.” Taraf 586486 Güiza'dan çok memnunum! Güiza'dan çok memnunum! Güiza'dan çok memnunum! 27.09.2009 Daum, kaçırdığı gollerle çıldırtan İspanyol golcünün takımı için her şeyini verdiğini belirterek "Galibiyette pay sahibi oldu" dedi Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Antalyaspor karşılaşmasının gerçekten çok güzel bir maç olduğunu belirterek, kırmızı-beyazlı ekibin her maçı böyle oynaması durumunda şampiyonlukta iddialı konuma geleceğini söyledi. Alman teknik adam, iki takımın da iyi paslaşmalar yaptığını ifade ederken "Maçta çok pozisyon gördük. Biz ikinci golü daha erken bulabilirdik. Ancak biraz şanssızlığımız vardı. Pozisyonları değerlendiremedi ama Güiza'dan çok memnunum. Takımı için her şeyini verdi. Son golde asisti yaparak galibiyeti getiren isimlerden biri oldu. Başkası olsa topu kendi kullanmak isterdi" dedi. Daum, ikinci kez son dakikada kazanmalarının hatırlatılması üzerine ise "Attığımız gol son dakikada değildi. Ondan sonra yaklaşık dakika daha oynandı. Zaten hiçbir şey tam olarak bitmeden bitmiş değildir. Bunu artık tüm oyuncularımız öğrendi" yanıtını verdi.Güiza'dan çok memnunum! 586666 Acil sorunumuz ALMANYA’da bugün, Yunanistan’da gelecek pazar günü seçmenler sandık başına gidecekler. Demokrasinin en özlemle beklenen gününün hem keyfini sürecek hem de heyecanını -belki de sürprizini- yaşayacaklar. Bizim seçmenler için şimdilik yasal tarih 17 Temmuz 2011’dir. Ama elbet öne alınması söz konusu olabilir. Zaten gazetelerde ikide bir “seçimin 2010 yılı güz aylarında yapılacağına” ilişkin tahminler görünüyor. Bunların “kehanet” iddiası dışında başka bir dayanağı var mı bilemiyoruz. Biz şimdiki konjonktürün seçimleri öne almayı gerektirmeyeceğini düşünüyoruz çünkü bugünkü hükümetin seçimden önce budamayı aklına koyduğu kurum ve kişileri tasfiye programı için vakte ihtiyacı var. Kaldı ki tasfiye sonrasının da “konsolide” edilmesi gerekebilir. Dahası... Ekonomik krizin yaraları sarılmamışken seçime gitmek ancak Devlet Bahçeli’ye özgü bir “basiret(!)”le mümkün olabilir. Ne demek istediğimize ilişkin bilgiler Kasım 2002 seçim sonuçlarında kayıtlıdır. Demek ki bizim tahminimize göre seçime daha iki sene var. Biz değil de “öne alınacak” diyenler doğruyu söylüyorsa bir senelik bir vakitten söz edilebilir. Zaten söylemek istediğimiz, bu iki (veya bir) yılın göz açıp kapayıncaya kadar geçeceğidir. Bu konuda en önemli şey “parti içi demokrasi”dir ama ondan söz edecek değiliz. Çünkü Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli gibi başkasına “demokrat” ama kendine gelince “otokrat” kişiler “lider” sıfatını taşıdıkları sürece hiçbirinin partisinde “parti içi demokrasi”den söz edilemez. nedenle Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker’in dünkü basın toplantısında söylediği, “parti içi demokrasiyi kurmadan demokrasiye tam olarak sahip olamayacağımıza” ilişkin sözleri “doğru”dur ancak -DSP dışında- “geçerli” değildir. Ama yine de seçim, kaçınılamayan bir gerçektir. ABD’de yaşayan ve Türkiye hakkındaki analizleriyle dikkati çeken Soner Çağaptay’ın deyimiyle “Türkiye Atatürk’e veda etmeden” yapılacaklar vardır. bağlamda en önemli sorumluluk CHP’ye ve “Atatürkçü değerlere” bağlı sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Devletten söz etmiyoruz çünkü devlet artık değerleri tasfiye etmeye çalışan bir kadro tarafından yönetilmektedir. Yapılacak ilk iş tüm Atatürkçülerin büyükmüş, küçükmüş, zayıfmış, değilmiş demeden -aynen ulusal Kurtuluş Savaşımız sırasında tüm vatanseverlerin örgütlenip milli mücadeleye katılması gibi- örgütlenmesidir. Bunu izleyen görev de seçim yarın yapılacakmış gibi, gecikmeden tek tek her seçmeni saptayıp tehlikeyi anlatmaktır. Çünkü bu ülkenin acil meselesi artık ekonominin üç puan inip beş puan çıkması değil, Türkiye’nin çağdaş kimliğinin korunmasıdır. Oktay EKŞİ Hürriyet 586219 Ankaragücü Puanla Antep'te Tanıştı Ankaragücü Puanla Antep'te Tanıştı Turkcell Süper Lig'de 7. hafta maçında Gaziantepspor evinde Ankaragücü'nü konuk etti. Ankaragücü deplasmanda Gaziantepspor'u 3-1 yenerek, bu sezonki ilk galibiyetini aldı. Gaziantepspor ise 1-0 öne geçmesine rağmen, skor üstünlüğünü koruyamadı ve 7. haftayı puansız kapadı. Bu sonuçla başkent ekibi puanını 6'ya yükseltirken, Gaziantespor ise puanda kaldı. Gaziantepspor'un tek golünü 10. dakikada Da Silva atarken, Ankaragücü'nün golleri, 42. ve 54. dakikalarda Metin Akan, 79. dakikada da Emre Aygün'den geldi. İlk Yarı GOL 10. dakikada Erman Özgür'ün düşürülmesi ile Gaziantepspor serbest atış kazandı. Da Silva'nın, ceza yayı üzerinden sert ve düzgün vuruşu, Ankaragücü barajını geçerek, kalecinin sağından filelerle buluştu: 1-0. 25. dakikada Hakan Bayraktar'ın yaptığı faulden doğan serbest atışı Ceyhun kullandı. Kaleciden dönen topu Metin tamamladı, yine kaleciden dönen meşin yuvarlağı defans uzaklaştırdı. 26. dakikada Murat Duruer soldan ortaladı, müsait pozisyonda bulunan Ceyhun altı pas içinde topa dokunamadı. 28. dakikada Ceyhun'un ara pasında ceza alanına giren Barbaros sert vurdu, ancak kaleci Mahmut topu iki hamlede kontrol etti. 30. dakikada Beto'nun sol kanattan İvan'a bıraktığı topa bu oyuncu plase bir vuruş yaptı, meşin yuvarlak az farkla yandan dışarı çıktı. 31. dakikada Murat Duruer ortaladı, Metin'in indirdiği topla buluşan Ceyhun'un sert şutu üstten az farkla auta gitti. GOL 42. dakikada, Murat Ceylan orta sahada, Barbaros ile girdiği ikili mücadeleyi kaybetti. Gaziantepsporlu futbolcular faul beklerken, hakem oyunu devam ettirdi. Barbaros topu Ceyhun'a verdi. Ceyhun şık hareketlerle ceza alanına girdi ve topu Metin Akan'a verdi. Bu oyuncu düzgün bir vuruşlar topu filelere gönderdi: 1-1. Karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 berabere sona erdi. İkinci Yarı GOL 54. dakikada Hürriyet sol kanattan Gaziantepspor ceza alanına kadar girdi ve topu Ceyhun'a kazandırdı. Ceyhun, altı pas içinden aşırtmalı vurdu ve topu Metin Akan'a kazandırdı. Bu futbolcunun bekletmeden sert vuruşunda meşin yuvarlak filelerle buluştu: 2-1. 55. dakikada Olcan, soldan Ankaragücü ceza sahasına kadar girdi ve topu İvan'a verdi. Bu oyuncunun vuruşunda meşin yuvarlak üstten auta gitti. 62. dakikada Murat Ceylan'ın pasında topla buluşan Beto, ceza sahasına girdi ve sert vurdu, top kalecide kaldı. 66. dakikada Ceyhun'un köşe vuruşundan gönderdiği topa Murat Duruer kafayla vurdu, meşin yuvarlak az dışarı çıktı. 71. dakikada Olcan, sol kanattan Ankaragücü ceza sahasına girdi, kaleye paralel bir pas uzattı. Beto müsait pozisyonda olmasına karşın topa dokunamadı. 74. dakikada sol kanattan Ankaragücü hızlı geldi. Broggi'nin ortaladığı topla buluşan Emre Aygün, kaleci ile karşı karşıya kaldı, sert vuruşu kaleciden döndü, defans topu uzaklaştırarak gole izin vermedi. GOL 79. dakikada sol kanattan gelişen atakta, topla buluşan Ceyhun, boşta olan Emre Aygün'e verdi. Bu oyuncu, sert ve düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderdi: 3-1 82. dakikada Ankaragücü kontra atağında Mehmet Çakır topla buluştu ve kaleci ile karşı karşıya kalmasına rağmen iyi vuramadı. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca, karşılaşma Ankaragücü'nün 3-1 üstünlüğü ile sona erdi. 586563 Göz Göz Alsancak’ta Göz Göz ’ta güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda İkinci Lig 2.Grup’ta son iki maçından galibiyetle ayrılan ’nda bugün zirve adaylarından ’i ağırlayacak. Mücadelenin başlama düdüğü 15.00’te çalacak. Bilet fiyatları açık tribün 5, kapalı ve balkon 10 TL olarak açıklandı. ’de antrenman eksikleri bulunan Hasan, Umut ve Önder yok. temsilcisi beş maçta topladığı sekiz puanla haftaya beşinci sırada girdi. Oynadığı dört maçta iki galibiyet, iki beraberlik elde eden yenilgisiz ise Göz-Göz’le aynı puana sahip ve dördüncü sırada. N.Dere’nin spor ordusu Belediyesi’nin yaz spor okullarına katılan 600’ü aşkın sporcusu, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur’un da katıldığı törenle belgelerini aldı.Oramiral Güven Erkaya spor salonunda yapılan törene, yüzlerce sporcu ve velisi katıldığı törende, Başkan Batur toplam ayrı branşta verilen eğitimler sonunda belgeleri tek tek dağıttı.En çok yüzme dalında sporcu bulunan Yaz Spor Okulları’nın gözdesi ise, merkezinden spor okullarına gelen engelli gençler oldu. 586332 Bahçelievler 7.Cadde'de Anket Yapılacak Bahçelievler 7.Cadde'de Anket Yapılacak Ankara Büyükşehir Belediyesi, Bahçelievler 7. Cadde'nin araç trafiğine kapatılıp kapatılmaması konusunda, bugün bir anket çalışması yapılacak. Ankara'nın en hareketli caddelerinden biri olan Bahçelievler 7'nci Cadde araç trafiğine kapatılacak mı, kapatılmayacak mı? Bu sorunun yanıtını semt sakinleri belirleyecek. Ankara Büyükşehir Belediyesi, bugün (27.09.2009) Bahçelievler 7'nci Cadde'de konu ile ilgili anket çalışması yapacak. Sabah saat 10'da başlayıp 17'de bitecek anket, 7'nci Cadde'nin girişindeki akaryakıt istasyonunun karşısında bulunan alanda yapılacak. 12 sorudan oluşacak ankete, 7'nci Cadde ile bağlantılı 22 sokakta oturan, yaklaşık bin ev ve iş yeri sahibi katılacak. Vatandaşlar, daha önce kendilerine dağıtılan anket formlarını doldurarak sandıklara atabilecek,ya da isterlerse anket aracında oylarını bilgisayar ortamında kullanabilecek. Ankette; Bahçelievler 7'nci Cadde araç trafiğine kapatılırsa, Cadde'ye bir nostalji treni konulsun ister misiniz? ya da -Cadde trafiğe kapatılırsa, aydınlatma yoğun mu olmalı, yoksa loş bir ışık sistemi mi gerekli? gibi ilginç sorular yer alıyor. 587125 Siverek'te uyuşturucu operasyonu 'te operasyonu ’nın ilçesinde iki araçta 130 kilo 809 gram ele geçirildi. Alınan bilgiye göre, İl ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, ’dan çok miktarda maddenin Şanlıurfa üzerinden çeşitli illere sevk edileceği ihbarını aldı. İlçe Emniyet Müdürlüğünün desteğiyle Siverek-Diyarbakır kara yolunda uygulama yapan ekipler, plakası belirtilmeyen bir otomobil ile bir kamyoneti durdurdu. Araçlarda yapılan aramada, 10 kilogram toz ve 120 kilo 809 gram kubar esrar olmak üzere toplam 130 kilo 809 gram uyuşturucu madde ele geçirildi. Gözaltına alınan Ahmet Ö, Mehmet Şahin Ç, Mehmet Şirin H. ve Orhan G, emniyette ifadelerinin alınmasının ardından adliyeye sevk edildi. 586714 Aslan, seriyi bozmak istemiyor Savunmada görev yapan Gökhan Zan ve Emre Güngör, sakatlıkları sebebiyle bugünkü karşılaşmada forma giyemeyecek. Ayak bileğindeki şişlik devam eden Emre Aşık'ın ise son durumu maçtan önce netlik kazanacak. Ayağındaki şişlik inmeyen ve ağrıları devam eden tecrübeli savunma oyuncusu, dün yapılan taktik antrenmana koruma amaçlı çıkarılmadı. Galatasaray Teknik Direktörü Rijkaard, savunmada Emre Aşık'ın forma giyememesi halinde bu oyuncunun yerine Hakan Balta'ya görev verecek. Savunmanın göbeğini Servet Çetin ve Hakan Balta'dan oluşturacak olan Hollandalı teknik adam, sol kanatta ise son anda CSKA Moskova'dan transfer edilen Caner Erkin'i oynatacak. Ligde oynanan Kasımpaşaspor karşısında Keita ve Hakan Balta'yı dinlendiren Teknik Direktör Rijkaard'ın bugün de Eskişehir karşısında Mehmet Topal ve Harry Kewell'ı yedek soyundurması bekleniyor. Rijkaard'ın, bu oyuncuların yerine orta sahada sakatlıkları tamamen geçen Ayhan Akman ile orta sahanın solunda Elano'ya şans vereceği belirtiliyor. Hollandalı teknik adamın forvet konusunda da kararsız olduğu ifade ediliyor. Tecrübeli teknik adamın, Kasımpaşaspor karşısında gol atan Nonda ile Baros arasında da tercih yapmakta zorlandığı dile getiriliyor. Teknik Direktör Rijkaard'ın dün akşam yapılan antrenmanın ardından Sarı-Kırmızılı oyunculara Eskişehirspor'la ilgili birtakım uyarılar yaptığı öğrenildi. Rijkaard'ın, "Eskişehirspor çok iyi bir takım. Kadrosunda Ümit Karan gibi kaliteli oyuncuları var. Dikkatli olmalıyız." dediği öğrenildi. Rijkaard, Emre Aşık'ı riske etmeyecek MUHTEMEL KADROLAR GALATASARAY: Leo Franco, Sabri, Hakan Balta, Servet Çetin, Caner (Emre Aşık), Mustafa Sarp, Ayhan, Keita, Arda, Elano (Kewell), Baros (Nonda). ESKİŞEHİRSPOR: İvesa, Murat, Vucko, Nadareviç, Koray, Doğa, Bülent Ertuğrul, Burak, Mehmet, Bülent Kocabey, Ümit Karan. STAT: Ali Sami Yen HAKEM: Cüneyt Çakır SAAT: 20.00 YAYIN: Lig TV 587289 Başbakan Erdoğan Türkiye'ye döndü Başbakan Erdoğan'ı Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve diğer yetkililer karşıladı. Başbakan Erdoğan'la eşi Emine Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başmüzerekereci Egemen Bağış ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de yurda döndü. İRAN'A ASKERİ YAPTIRIM GÜNDEME GELMEDİ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'de gerçekleşen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu ve G20 zirvesinde İran'a askeri müdahale konusunun gündeme gelmediğini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ABD temaslarını tamamlayarak yurda döndü. İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, ABD'de yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdi. Basın mensuplarının soruları üzerine Başbakan Erdoğan, BM Genel Kurulu ve G20 zirvesinde İran'a askeri müdahalenin gündeme gelmediğini söyledi. "Bazı şeyleri zannediyorum yanlış anlıyoruz. Ya da tercümeler yanlış geliyor." diyen Başbakan, katıldığı hiçbir toplantıda silahlı müdahalenin gündeme gelmediğini vurguladı. Yaptırımın birçok çeşidi olduğunu belirten Erdoğan, "Bunlar ekonomik yaptırımlar olabilir, ülkelerin diplomatik ilişkilerini kesme yaptırımları olabilir. Akla hemen silahla müdahale geldiği zaman sadece İran'ı rahatsız eden bir konu olmaz dünya uluslarını da rahatsız eden bir konu olur. Şu anda Irak'ta yaşananları görüyorsunuz. Sadece Irak değil tüm dünya uluslarını rahatsız emiştir ve faturası ağır olmuştur. Böyle bir şey katıldığımız toplantılarda söz konusu olmadı. Özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi gündeminde olduğu halde gündemde kimse böyle bir ifadeyi kullanmadı. Nerden nasıl geldi bilemem." şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan Türkiye'nin ABD'den almayı planladığı füze rampalarıyla ilgili de kamuoyunda yanlış bilgilerin yer aldığını ifade etti. Medyada yer alan ifadelerin doğru olmadığını ve henüz alımın kesinleşmediğini vurgulayan Erdoğan, "Bu konuda da ifade edilen rakamlar çok yanlış. 7-8 milyar dolarlık alım söz konusu değil. Verilmiş bir karar söz konusu değil. Savunma Sanayi Müsteşarlığımız konuyla ilgili çalışmalarını yapıyor. Böyle bir şey icra komitesine gelecekse bu paket aslında rampalık bir pakettir ve 1,3 milyar dolarlık bir ihale söz konusudur." diye konuştu. Alınması gündemde olan füze rampalarının sabit değil mobil olduğunu vurgulayan Erdoğan, konunun tam bu noktada saptırıldığına dikkat çekti. Kimi bu İran'a karşı mı yoksa batıya karşı mı alınıyor diye hedef saptıran başlıklar atılıyor. Bunlar tabi yanlış. Şu anda mobil olmasıyla zaten nerede ihtiyaç duyulursa alınması halinde orada kullanılır. Ama şu anda henüz bu işin talebi var. Görüşülme safhasındadır. İcra konseyimize gelmemiştir ve icra konseyimizden de geçmemiştir. Söylendiği gibi bir rakam değildir. Komşumuz Yunanistan'da tane füze rampası var. Ama Türkiye'nin buna karşılık böyle bir şeyi yok. İran'da ne kadardır onu ben bilemiyorum ve buradaki rakam da ifade edildiği gibi bir rakam değildir bunu da özellikle bilmenizi istiyorum." 587463 Broos Yanal Döneminin Gerisinde Broos Yanal Döneminin Gerisinde Trabzonspor, Turkceell Süper Lig'de, Ersin Yanal döneminde maçta 16 puan toplarken, Broos döneminde 11 puanda kaldı. Turkcell Süper Lig'de sezona Belçikalı teknik adam Hugo Broos ile başlayan Trabzonspor, ilk haftada arzu ettiği başarıyı yakalayamadı. Geçen sezon başında Ersun Yanal ile çoğunluğu yeni oyunculardan kurulu bir takım oluşturan ve bu sezon da kadrosuna Tjikuzu, Gabriç, Engin Baytar, Ferhat Öztorun, Zafer Yelen gibi oyuncuları katarak teknik direktörlük görevine Hugo Broos'u getiren bordo-mavililer, istikrarlı sonuçlar elde edemedi. Lige 2-1'lik Sivasspor galibiyetiyle başlayan bordo-mavili takım, ikinci haftada Diyarbakırspor'a sahasında 2-1, üçüncü haftada Manisaspor'a deplasmanda 1-0 yenilirken, dördüncü haftada ise sahasında Bursaspor ile 1-1 berabere kaldı. 5. haftada dış sahada İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 6-1, Hüseyin Avni Aker Stadı'nda ise Antalyaspor'u 3-1 yenerek çıkışa geçen Karadeniz ekibi, Gençlerbirliği ile 2-2 berabere kalarak, bu çıkışını sürdürmeyi başaramadı. Bordo-mavililer, geçen sezon Ersun Yanal döneminde maçta, galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet alarak 16 puan toplamış ve ilk haftayı ikinci sırada tamamlamıştı. Trabzonspor, bu sezon Belçikalı teknik adamla aynı dönemde galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet ile 11 puan toplayarak, liderin 10 puan gerisine düştü. 586631 Direkler ve melekler Erdoğan Şenay GözlemDirekler ve melekler 27 Eylül Pazar 2009 Güiza’nın ayıplar dolu gol kaçırışlarına nispet, Semih’in attığı,  hayati sayı ’yi ’da adeta ipten aldı Fenerbahçe, Antalya önünde geçmiş haftaların bilinen oyun formatından taviz vermeden yoluna devam etmekte kararlıydı. Yani, hazırlık pasları Alex’te toplanacak, O’nun top dağılımından çıkacak “gol nimetleri” nasıl bir sonuçla bitecekse gol bereketi de buna göre oluşacaktı... İyi ama olmuyor işte... Kazım’ın başına buyruk da olsa kendince uygun bulduğu hücum salvoları ortalığı biraz karıştırıyor olsa da koca Fenerbahçe’nin gol kapıları ve şampiyonluk iddiaları böylesine kısır hücumlar ve direklerin merhametinde mi yeşerip gelişecek yani? Rakip Antalya, hiç telaşa girmeden ve kendi defansif anlayışını zorlamaya sokmadan, rahatça ve özgür karşı hücumlarla sayı bulma şanslarını kullanırken Fenerbahçe’nin hala tek santrforla ve Güiza gibi bir adam”la yola devam etmesi sarı-lacivertli formanın içinde anlaşılabilir bir “hatada ısrar” yanlışımıdır? Evet, “altı haftadır ben böyle kazanıyorum” diyebilir sayın Daum... Ancak şans meleklerinin de bazen canlarının sıkılıp üzerinizden himayelerini çekmesi de futbol oyununda çok görülen ve bilinen bir hakikat değil midir sevgili Daum? Fenerbahçe’nin orta sahadaki parlak pas yaratma maharetleri dün ortalarda görünmüyordu. Emre’nin yokluğu Mehmet’in henüz arkadaşlarıyla birlikteliğe alışamamış adaleleri yanında Santos da dün ortalarda görünmeyince Fenerbahçe orta sahası dün gece sarı-lacivertli takıma yakışır olmaktan çok uzaklarda kaldı... Gerçi Antalya’nın atak oynaması Fenerbahçe’yi zorunlu olarak geniş alanlara çekmekte ve sarı-lacivertli takım genelde dar bölgelere sıkıştırdığı “can alıcı pas döngülerinden” yoksun yaşamaktaydı... Ancak Alex’in şan ve şöhretine yakışır ve ince hesaplara dayalı müthiş pasları Fenerbahçe’nin yedinci haftada da kazanmasını sağlayan pırıltılardı. Maçın son 10 dakikasında Cristian’ın galibiyet çırpınışları, Kazım’ın dün geceki üstün temposu oyunun havasına aniden Fenerbahçe ağırlıklarını yaratmaktaydı. Güiza’nın ayıplar dolu gol kaçırışlarına nispet, Semih’in attığı, “hayati sayı” Fenerbahçe’yi Antalya’da adeta ipten almaktaydı. Bakalım bu oyun şeması ve Güzia’da bu anlamsız ısrar gelecek zamanların hangi haftalarında Fenerbahçe’ye nelere mal olacak, puan belaları açacaktır, bekleyip görelim! 587473 Sarıgül, İstanbul'da miting düzenledi Bir dönem CHP Genel Başkanlığı'na da aday olan Şişli Belediye Başkanı ve Türkiye Değişim Hareketi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, İstanbul mitinginde gövde gösterisi yaptı. Sarıgül, parti kurma çalışması yapan Türkiye Değişim Hareketi'nin (TDH) İstanbul Abdi İpekçi Spor salonunda yaptığı mitinge katıldı. Yeni bir oluşum olmasına rağmen yaklaşık 10 bin kişinin destek vermek için salona gelmesi dikkat çekti. Sarıgül, salona girişte "Başbakan Sarıgül" tezahüratları ve büyük bir coşkuyla karşılandı. Şehitler adına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından TDH il başkanı Mehmet Ali Oğuş, kısa bir konuşma yaptı. "İşte değişim hareketi, işte lider" sözleriyle konuşmasına başlayan Oğuş, geleceğin yorgun ve bezgin insanların değil, rahatlıklarından fedakarlık edenlerin olacağını belirtti. Oğuş, çok çalışmak konusunda Genel Başkan Sarıgül'e söz verdi. Başbakan sıfatıyla kürsüye davet edilen Sarıgül'ün konuşması, sinevizyondan canlı olarak gösterildi, ekranın yanından da işaret diliyle konuşması tercüme edildi. Sarıgül, "Başbakan Sarıgül" şeklindeki tezahüratlara "Her şey alın yazısıdır. Bunların hepsini konuşacağız." cevabını verdi. HEDEF İKTİDAR Konuşmasının birçok yerinde sık sık "Mücadelemiz bireysel değil, hepimizin mücadelesidir." diyen Sarıgül, şöyle devam etti: "Bugünden sonra Türkiye Değişim Hareketi'nin bir tek amacı vardır. da Türkiye'nin iktidar partisi olmak. Görünen ki bizden başka halkın desteğini arkasına alarak bu işi yapabilecek bir bir hareket de yok." Türkiye Değişim Hareketi'nin bir tek amacı olduğunu belirten başkan, "O da AK Parti'den mührü teslim almaktır. Kendinize güvenin, haksızlık yapmayın. Mevcut muhalefet partileri bunu yapabilecek güçte değil." diye konuştu. İKTİDARI DA ELEŞTİRDİ, MUHALEFETİ DE Türkiye'nin tıkandığını, mutsuz olduğunu ve beklemeye tahammülü bulunmadığını belirten Başkan Mustafa Sarıgül, "Ama bugün muhalefet, bugünkü iktidara alternatif olamıyor. Halkımız artık değişim istiyor. Tarih, harekete geçmemizi bekliyor. Bugün bunun için buradayız! Bugün cesur adımlar atmazsak yarın Türkiye çok şey kaybedecek." dedi. Ankara'daki siyasetçilerin, iktidarıyla ve muhalefetiyle, ülke sorunlarına çözüm üretmek yerine, yapay gündemlerle vakit geçirdiklerini ve günlerini gün ettiklerini iddia eden Sarıgül, "İnsanımızı oyalıyorlar. Son tartışmaları hep birlikte izledik. 'Birlik ve beraberlik' diyenler, 'açılım' diyenler, birbirlerine en ağır sözleri söylüyorlar. Bu nasıl bir samimiyettir? Biz baştan beri hep aynı doğruyu söylüyoruz. Ulusal sorunlar, siyasal çıkar malzemesi yapılamaz. Ulusal sorunlarla oy avcılığı hiç yapılamaz. Ulusal sorunları, parti, bu parti değil, bütün partiler bir araya gelip mutabakatla çözmelidir." şeklinde konuştu. BABASINDAN BAHSEDERKEN GÖZLERİ DOLDU Sarıgül, çocukluğunun zor şartlarla geçtiğini, aynı zorluklarla gençlik ve okul hayatının devam ettiğini söyledi. "Hasta olduğu için şu an burada bulunamayan şoför hakkının oğlu olduğum için gurur duyuyorum." derken gözlerinin dolduğu gözlenen Mustafa Sarıgül'ün, salonu dolduran kalabalığa arkasını döndüğü gözlendi. Türkiye Değişim Hareketi'nin çizgisi hakkında açıklamada bulunan Şişli Belediye Başkanı, "Emekten yana, barıştan, demokrasiden, özgürlükten, adaletten, varlıktan, bereketten yana bir harekettir. Hukuktan ve medeniyetten yanadır. Sevgiyi ve bilgiyi halkımızla paylaşmaktan yanadır. Doğaya ve çevreye duyarlıdır. Herkesin bilmesini isterim ki bizim sadece kırsalımız, sadece sahilimiz yok. Biz Türkiye'yiz dostlarım. Herkesin bilmesini isterim ki bizim asla 'Ötekimiz' olmayacaktır. Doğulu da bizim batılı da bizim. Cami de, cemevi de, kilise de, sinagog da bizim. Başı açık olan da, başı kapalı olan da bizim. Bizim hareketimizde dil farkı, din, ırk, kültür, mezhep farkı olmayacak. Herkes dilini, kültürünü özgürce yaşasın istiyoruz. Özgürlükler, insan hakları, en üst düzeyde yaşama geçsin istiyoruz. Bayrağımıza, toprağımıza, geleneklerimize bağlıyız. Atatürk'ümüzü asla siyaset malzemesi yapmayacağız, yaptırmayacağız. Atatürk'ten elinizi çekin. İnançlarımıza saygılıyız. İnançlarımızı asla siyaset malzemesi yapmayacağız, yaptırmayacağız." dedi. "EN DEMOKRATİK PARTİ OLACAĞIZ" Türkiye'nin en demokratik partisi olacaklarını savunan Sarıgül, "Lidere bağlı değil, halka bağlı bir demokrasi anlayışıyla hareket edeceğiz." dedi. Sarıgül, Genel Başkanlık için bundan sonra delegelerin değil, tüm kayıtlı partililerin oylamasına gidileceğini söyledi. Diğerlerinin döneminin bittiğini savunan Mustafa Sarıgül, "Türkiye'nin geleceği sizsiniz. Diğerleri batan güneştir, doğan güneş sizsiniz. Diğerleri yıllardır söyleyeceklerini söylediler, artık konuşacak olan sizsiniz. Diğerleri birçok kez sandığa gittiler ama sandığın dibinde kaldılar. Artık sandıklar açıldığında yüzü gülecek olan sizsiniz." diye konuştu. Türkiye'nin her yanına sevgi, dostluk, barış, kardeşlik, umut ve fikir ekilmesini isteyen başkan, "Dostlarınıza, arkadaşlarınıza moral ve enerji aşılayın. Onları büyük güne hazırlayın. Ankara'daki devir teslime hazırlayın. Halkımız kararını verdi. Türkiye, değişim için yola çıktı. Ankara'ya gidiyoruz. Vakit geçirmeye değil, günümüzü gün etmeye değil, iktidarın mührünü teslim almaya gidiyoruz. Kiracı olmaya değil, kalıcı olmaya gidiyoruz. Laf üretmeye değil, sorunları çözmeye ve Türkiye'yi şahlandırmaya gidiyoruz. Ezberleri bozmaya, fark yaratmaya gidiyoruz." dedi. Sarıgül'ü büyük bir coşkuyla bekleyen kalabalığın Sarıgül'ün konuşması tamamlanmadan salonu terk etmesi dikkat çekti. Sarıgül, konuşmasının ardından salonda tur atarak destek vermeye gelenleri selamladı, kucaklaştı ve öpüştükten sonra da salondan ayrıldı. 06.00 Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması 08.30 Mehmet Ali Oğuş konuşması 11.20 'Başbakan Mustafa Sarıgül geliyor' anonsu 19.30 21.30 'Hedef iktidar' demesi 39.00 Babasından bahsederken gözlerinin dolması 44.00 TDH çizgisi hakkında bilgi vermesi 47.00 En demokratik parti olma iddiası 56.25'İktidarın mührünü almaya gidiyoruz' demesi 586827 Meteoroloji, kuvvetli yağış uyarısı yaptı KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Meteoroloji, kuvvetli yağış uyarısı yaptı ANKARADevlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Doğu Karadeniz Bölgesi için kuvvetli yağış uyarısında bulundu. Ani Sel, su baskını, taşkın, heyelan, yıldırım, ulaşımda oluşabilecek aksamalar konusunda vatandaşları uyaran Meteoroloji, yurdun kuzeydoğu kesimlerinde beklenen sağanak yağışın bugün Doğu Karadeniz (Rize, Artvin, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Hopa)ile Ordu ve Ardahan çevrelerinde, pazartesi günü; Rize, Trabzon, Giresun, Ordu ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olmasının beklendiğini açıkladı. Yurt genelinde sıcaklar ile derece azalacak. Diğer bölgelerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgâr, genel olarak kuzey ve kuzeybatı, Marmara'da kuzeydoğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara, Kuzey Ege kıyıları ile yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek. Vatandaşların ve yetkililerin, olumsuzluklara karşı tedbirli olunması istendi. Bölgelere göre hava durumu şöyle: "Marmara: Parçalı zamanla çok bulutlu, sabah ve öğleden sonra Kocaeli, Sakarya ile İstanbul'un kuzey ve doğu çevreleri hafif sağanak yağışlı geçecek. Rüzgâr, kuzey ve kuzeydoğu (poyraz) yönlerden kuvvetli olarak esecek. Ege: Az bulutlu ve açık, zamanla iç kesimleri parçalı bulutlu geçecek. Rüzgâr, kuzey Ege kıyılarında kuzey yönlerden kuvvetli olarak esecek. Akdeniz: Az bulutlu ve açık, zamanla iç kesimleri parçalı bulutlu geçecek. İç Anadolu: Az bulutlu, kuzey ve doğusu ile zamanla bölge geneli parçalı bulutlu, öğleden sonra Sivas çevreleri hafif sağanak yağışlı geçecek. Batı Karadeniz: Parçalı çok bulutlu, Zonguldak, Bartın, Düzce, Karabük ve Kastamonu çevreleri aralıklı hafif sağanak yağışlı geçecek. Orta ve Doğu Karadeniz: Parçalı ve çok bulutlu, kıyıları (Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Hopa) ile Amasya, Tokat, Artvin, Gümüşhane ve Bayburt çevreleri aralıklı sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Rize, Artvin, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Doğu Anadolu: Genellikle parçalı ve çok bulutlu, Ardahan ile zamanla kuzey kesimleri (Erzincan, Erzurum, Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı, Van) aralıklı yağışlı geçecek. Yağışların öğle saatlerinden sonra Ardahan çevrelerinde kuvvetli olmak üzere yağmur ve sağanak, gece saatlerinde Kars ve Ağrı çevrelerinde karla karışık yağmur şeklinde olması bekleniyor. Güneydoğu Anadolu: Az bulutlu ve açık geçecek." 27.09.2009 587068 Tartışma yaratan göğüsler Tartışma yaratan göğüslerKanadalı derneğin bu reklamı ülkede tartışmayı da beraberinde getirdi: “Kaş yapayım derken göz çıkardı” Meme kanseriyle mücadeleyi amaçlayan Kanadalı Rethink Breast Cancer (Meme Kanserini Yeniden Düşün) adlı derneğin reklamı “seksi” olduğu gerekçesiyle tartışma yarattı Dernek, kimsenin okumadığı broşür ve ilanlar asmaktansa dünyadaki genç kadın ve erkeklerin bu hastalık hakkında bilinç sahibi olması için "cesur ve girişimci yaklaşım" benimsediklerini belirtiyor. 'Memeleri Kurtarın' adlı video, bazı kesimler tarafından ise ‘bilinç aşılayayım derken, kadını cinsel obje olarak gösteriyor’ gerekçesi ile eleştirildi. Diğer kesim ise reklamın hem kadınlar, hem de erkekler açısından akılda kalıcı olmasının önemli olduğunu savunuyor. VİDEO HABERİN DEVAMINDA 586855 Portekiz halkı sandık başında Bölgedeki AFP muhabiri, yaklaşık 9,5 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğu ülkede oy verme işleminin TSİ 10.00'da başladığını belirtti. Seçmenler, 230 milletvekilini belirlemek için TSİ 22.00'ye kadar oy kullanabilecek. Seçimde 15 parti yarışıyor, ancak iktidardaki Sosyalist Parti (PS), ana muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (PDS), Sol Blok (BE), Demokratik Birlik Koalisyonu (PCP-PEV) ve Sosyal Demokrat Merkez-Halk Partisi ittifakının parlamentoya milletvekili göndermesi bekleniyor. Anketlere göre, başbakan adayları Jose Socrates (PS) ve Manuela Ferreira Leite (PSD) arasındaki puan farkı, şimdiki Başbakan Socrates lehine ile arasında bulunuyor. 587274 Erzurum’a kar yağdı ’a kar yağdıTevfik AKAN/, (DHA) ’da giderek düşen hava sıcaklığının ardından bugün akşam saatlerinde Dağı ve kent merkezinin yüksek yerleşim bölgelerine kar yağdı. Palandöken ve eteklerinde etkili olan ve giderek hızını artıran Erzurum’un güney ilçelerinden kent merkezine gelen sürücülere zor anlar yaşattı. Görüş mesafenin 10 metreye kadar düştüğü Palandöken ile Yıldızkent semti beyaza bürünürken, araçlar karla kaplandı. Kar yağışının şiddetli olduğu Palandöken Dağı’nda kış turizmi için yapılan çalışmalara ara verildi. Bölgede hava sıcaklığının yüksek kesimlerde sıfır dereceye kadar düşeceğini kaydeden Bölge Müdürlüğü yetkilileri, yağışla birikte geceleri yüksek kesimlere kar yağışının beklendiğini açıkladı. Dün gece yapılan ölçümlerde en düşük hava sıcaklığı Erzurum ve ’ta 2, ve ’da ise derece olarak belirlendi. 586728 İzmir'de trafik kazası: ölü yaralı AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, saat 01.40 sıralarında, Levent Öğütmen (26), arkadaşlarıyla Maltepe mevkisine yüzme havuzunun bulunduğu yere eğlenmeye gitti. Öğütmen, eve dönerken, 35 EMC 25 plakalı otomobilini arkadaşı Barış Timur'a verdi. Kendisi de arkadaşı Timur'a ait motosiklete bindi. Barış Timur'un kullandığı otomobil ile Levent Öğütmen'in kullandığı motosiklet, Tire girişi istasyon mevkisinde benzin istasyonu yakınlarında çarpıştı. Levent Öğütmen, kaza yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan Barış Timur, Tire Ertuğrul Aker Devlet Hastanesine kaldırıldı. Timur'un hayati tehlikesi bulunmadığı öğrenildi. Soruşturma sonucu, Levent Öğütmen ile Barış Timur'un alkollü olduğu belirlendi. Elektrikçilik yapan Öğütmen'in bir hafta sonra nişanlanacağı bildirildi. 586791 Bakan Eroğlu, ‘yüzen adaya' hayran kaldı Bakan Eroğlu, ‘yüzen adaya' hayran kaldıAdil ÖNAL/ (DHA) 'e gelen Devlet Bakanı ile Çevre ve Orman Bakanı Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nce koruma altına alınan ‘yüzen ada'da inceleme yaptı. Bakan Eroğlu, ilk kez gördüğü yüzen ada’ya hayran kaldı. Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Bingöl Milletvekilleri Yusuf Coşkun ve Kazım Ataoğlu, Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nce koruma altına alınan Bingöl ile İlçesi arasındaki Turnalar Gölü'ndeki ‘Yüzen ada'ya çıkarak incelemede bulundu. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, yüzen adaya hayran kaldığını belirterek şöyle dedi: “Burası hakikaten muhteşem bir doğa harikası olup, yani dünyada örneği nadir olan bir husus. Tabi bu adayı dünyaya tanıtmamız lazım. hareket halinde yüzüyor. Burada proje hazırlığı yapıyoruz. Özellikle seyir terasları, yürüme alanları ve burada oturma mekanları, gözetleme kuleleri yapmayı hedefliyoruz. Burayı turizme açarak tanıtacağız. Böylece hiç olmasa Bingöl'e gelenler en azından burayı gelip görme şansları bulacak. Bu güzel tabiat mucizesini görmeleri açısından çok faydalı olacak ve aynı zamanda Bingöl’ün ekonomisi açısından da bir katkı sağlayacaktır.” Yüzen adaların üzerine çıkan bakanlar adaların hareketini izleyerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Bakanlar yüzen adalarların çevresine çam fidanı dikti. Geceyi Bingöl'de geçiren bakanlar 'nde Valilikçe düzenlenen İl Koordinasyon toplantısına katılacak. Bingöl ile Solhan İlçesi arısındaki Hazarşah Köyü Aksakal Mezrası'nda bulunan Turnalar Gölü'ndeki yüzen ada su üzerinde sal gibi hareket ediyor. 586407 Alan Dzegoev'e dikkat Alan Dzegoev'e dikkat Siyah-beyazlı takımın Devler Ligi'ndeki rakibini 2-0 yenildiği Zenit karşısında izleyen Tayfur Havutçu, Rus yıldıza karşı uyardı. Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli'nin yardımcısı Tayfur Havutçu, siyah-beyazlı takımın Çarşamba günü Şampiyonlar Ligi grup eleme maçında Rusya'da karşılaşacağı CSKA Moskova'nın, Zenit deplasmanında oynadığı lig maçını izledi. Havutçu'nun Rus takımı hakkında hazırladığı ayrıntılı raporda, “CSKA yenilmeyecek bir takım değil. Ağır oynuyorlar. Savunmaları çok açık veriyor, forvette çabuk çoğalamıyorlar. Yalnız orta alanda oynayan 10 numaralı futbolcuları Alan Dzegoev dikkat edilmesi gereken bir futbolcu. Çok çabuk ve yetenekli. Topu mükemmel kullanıyor ve rahat adam geçiyor” görüşlerine yer verdi. Havutçu'nun raporunda ayrıca CSKA'nın Zenit yenilgisiyle lider Kazan'ın puan gerisine düştüğü, taraftar tepkisinden çekinen yöneticilerin Beşiktaş'la oynayacakları Şampiyonlar Ligi maçını bir çıkış noktası olarak gördüğü tespitine de yer verdiği belirtildi. MANCHESTER ZORLANMADI Siyah-beyazlı ekibin Şampiyonlar Ligi'nde gruptaki diğer rakibi Manchester United deplasmanda Tuncay Şanlı'nın takımı Stoke City'i, Berbatov ve O'Shea'in golleriyle 2-0 mağlup etti. Tuncay 75. dakikada oyuna dahil oldu. 27.09.2009 587082 Gül, Milli Güreşçi Avluca'yı kutladı 27 Eylül 2009 13:58 yorum 481 okunma Belediye maçında taraftarlarla atışan genç oyuncu, Antalya sınavı sonrasında anı anlattı: Anneme küfredilince, kendimi kaybettim... 586741 Kuvvetli yağış var! Kuvvetli yağış var! 27.09.2009 09:57Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Doğu Karadeniz Bölgesi için kuvvetli yağış uyarısında bulundu. Ani Sel, su baskını, taşkın, heyelan, yıldırım, ulaşımda oluşabilecek aksamalar konusunda vatandaşları uyaran Meteoroloji, yurdun kuzeydoğu kesimlerinde beklenen sağanak yağışın bugün Doğu Karadeniz (Rize, Artvin, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Hopa)ile Ordu ve Ardahan çevrelerinde, pazartesi günü; Rize, Trabzon, Giresun, Ordu ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olmasının beklendiğini açıkladı. Yurt genelinde sıcaklar ile derece azalacak. Diğer bölgelerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgâr, genel olarak kuzey ve kuzeybatı, Marmara'da kuzeydoğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara, Kuzey Ege kıyıları ile yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek. Vatandaşların ve yetkililerin, olumsuzluklara karşı tedbirli olunması istendi. Bölgelere göre hava durumu şöyle: "Marmara: Parçalı zamanla çok bulutlu, sabah ve öğleden sonra Kocaeli, Sakarya ile İstanbul'un kuzey ve doğu çevreleri hafif sağanak yağışlı geçecek. Rüzgâr, kuzey ve kuzeydoğu (poyraz) yönlerden kuvvetli olarak esecek. Ege: Az bulutlu ve açık, zamanla iç kesimleri parçalı bulutlu geçecek. Rüzgâr, kuzey Ege kıyılarında kuzey yönlerden kuvvetli olarak esecek. Akdeniz: Az bulutlu ve açık, zamanla iç kesimleri parçalı bulutlu geçecek. İç Anadolu: Az bulutlu, kuzey ve doğusu ile zamanla bölge geneli parçalı bulutlu, öğleden sonra Sivas çevreleri hafif sağanak yağışlı geçecek. Batı Karadeniz: Parçalı çok bulutlu, Zonguldak, Bartın, Düzce, Karabük ve Kastamonu çevreleri aralıklı hafif sağanak yağışlı geçecek. Orta ve Doğu Karadeniz: Parçalı ve çok bulutlu, kıyıları (Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Hopa) ile Amasya, Tokat, Artvin, Gümüşhane ve Bayburt çevreleri aralıklı sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Rize, Artvin, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Doğu Anadolu: Genellikle parçalı ve çok bulutlu, Ardahan ile zamanla kuzey kesimleri (Erzincan, Erzurum, Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı, Van) aralıklı yağışlı geçecek. Yağışların öğle saatlerinden sonra Ardahan çevrelerinde kuvvetli olmak üzere yağmur ve sağanak, gece saatlerinde Kars ve Ağrı çevrelerinde karla karışık yağmur şeklinde olması bekleniyor. Güneydoğu Anadolu: Az bulutlu ve açık geçecek." İHA 587160 Cinsel ilişki telaşı ile yakmış Cinsel ilişki telaşı ile yakmış 27.09.2009 14:17Masaj salonunda çalıştığı için eşinin yüzünü kızgın yağ dökerek yaktığı öne sürülen öfkeli koca hakkında 10 yıl hapis isteniyor Neşet KARADAĞ ADANA (AHT) Adana'da masaj salonunda çalıştığı için kıskandığı eşi Emine Akgüler'in (40) üzerine kızgın yağ döküp ağır yaraladığı iddia edilen 49 yaşındaki Mehmet Akgüler hakkında 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Eşini yakmadığını iddia eden Akgüler, "Cinsel ilişkiye girecektik. sırada oğlumuz geldi. Üzerimizi giyinmek için mutfağa gittiğimizde elim eşimin elindeki tavaya değdi" dedi. Dadaloğlu Mahallesi Haşim Dalgıç Caddesi'nde oturan işsiz Mehmet Akgüler, bir masaj salonunda çaycılık yapan eşi Emine Akgüler'den Ağustos'ta işi bırakmasını istedi. Eşinin işe devam edeceğini söylemesi üzerine çıkan tartışma üzerine Akgüler, iddiaya göre mutfağa giderek tavada yağ ısıttı. Daha sonra kızgın yağı eşinin başından aşağı dökerek kaçtı. Eve gelen çocukları tarafından ağır yaralı halde bulunan Emine Akgüler, Seyhan Uygulama Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Olaydan 19 gün sonra Şanlıurfa'da yakınlarının yanında yakalanan Mehmet Akgüler çıkarıldığı nöbetçi mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Cumhuriyet Savcısı, eşini kızgın yağ ile yakan Akgüler hakkında sorşturmayı tamamlayarak Adana 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde ?Kasten eşini yaralama' suçlamasıyla dava açtı. Savcı, Akgüler'in yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi. Önümüzdeki günlerde tutuksuz yargılanmaya başlayacak olan Akgüler, mahkemede yaptığı savunmasında, eşini kasten yakmadığını savundu. çocuk babası Akgüler, "Olay günü çocuklarımız dışarıdaydı. Eşim ile sevişip, ilişkiye girecektik. Elbiselerimizi çıkardık. esnada oğlumuz Yılmaz kapıyı çaldı. Eşim çıplak olduğundan telaşla üzerini giyinmek için mutfağa gitti. Oğlumuza da beklemesini söyledi. Beni de yanına çağırdı. Mutfağa girerken eşimin elindeki tavaya çarptım. Tavanın içindeki kızgın yağ eşimin yüzünü, benim de elimi yaktı. Olay sonrası panikledim kaçtım. Eşim yağı işten gelecek çocuğumuza yemek hazırlamak için tavada ısıtıyordu" dedi. 586406 Tabata golünü A2'lere attı Tabata golünü A2'lere attı CSKA Moskova maçının hazırlıklarını sürdüren siyah-beyazlılar, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde A2 Takımı ile 30'ar dakikalık iki devreli bir maç yaptı. 1-1 sona eren maçta Takım'ın golünü Tabata, A2 Takımı'nın golünü ise Ali Kuçik attı. Rüştü ve Ferrari'nin kontrollü çıktığı maçta Yusuf takımdan ayrı olarak çalıştı. Delgado ise özel programına devam etti. Beşiktaş bugün basına kapalı yapacağı idmanla hazırlıklarını sürdürecek. Mustafa Denizli forvetlere çattı CSKA Moskova maçının hazırlıklarını sürdüren Beşiktaş'ta teknik direktör Mustafa Denizli forvet oyuncularıyla özel olarak ilgilendi. Golcülerin son vuruşları yapamaması tecrübeli çalıştırıcıyı kızdırırken forvetlere, “Strese giriyor iyi vuramıyorsunuz. Kaçırdığınız her pozisyon size ders olsun” diye çıkıştı. Batuhan Rusya'da görev bekliyor İdman eksiğini tamamlayan ve fazla kilolarının önemli bir bölümünden kurtulan Batuhan dünkü idmanın en hırslı oyuncularından biriydi. Genç futbolcu performansıyla formaya göz kırptı. Denizli'nin Rusya'ya bütün futbolcuları götüreceğini ve 18 kişilik kadroyu burada şekillendireceği öğrenildi. 27.09.2009 586800 Meclis gündemi yoğun TBMM üç aylık yaz tatilinin ardından Ekim Perşembe günü açılacak. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin yeni yasama yılının başlaması nedeniyle saat 14.00'te Meclis kampusündeki Atatürk Anıtı'na çelenk koyacak. Meclis Genel Kurulu ise saat 15.00'te özel gündemle toplanacak. Şahin'in Meclis Başkanlığı sıfatıyla ilk kez yöneteceği Genel Kurul'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül milletvekillerine hitap edecek. Gül'ün açış konuşmasında Kürt açılımı ve Ermenistan'la ilişkilerin normalleştirilmesiyle ilgili çalışmalar başta olmak üzere son siyasi gelişmeleri de değerlendirmesi bekleniyor. Gül'ün konuşmasının ardından Genel Kurul'da başka konular görüşülmeyecek. TBMM'nin yeni yasama yılı nedeniyle akşam saatlerinde ise Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin resepsiyon verecek. Konuklara gönderilen resepsiyon davetiyesinde ise Bülent Arınç'ın döneminde olduğu gibi sadece Şahin'in ismi yer aldı. TBMM'nin gündemi yoğun Meclis'i yeni yasama yılında ise yoğun bir gündem bekliyor. Yaz ayları boyunca tartışılan Kürt açılımı, TBMM'nin açılması ile Genel Kurul'un gündemini oluşturacak. İktidarla muhalefet arasında yaşanan 'kapalı oturum-açık oturum' tartışmaları Başbakan Erdoğan'ın New York'ta yaptığı 'açık oturumda konuşulacak' açıklaması ile sona ererken, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kürt açılımı konusunda muhalefeti Genel Kurul'da yapılacak görüşme ile bilgilendirecek. Muhalefet ise eleştirilerini bu kez Meclis Genel Kurulu'na taşıyacak. Kürt açılımının yanısıra Meclis'in bir başka öncelikli gündem maddesi ise Ermenistan'la paraf edilen protokoller olacak. Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar doğrultusunda protokollerin Ekim ayının ilk haftasında Meclis'e sunulması bekleniyor. İktidar protokollerin Meclis aşamasını, 14 Ekim'de Ermenistan'la yapılacak milli maç öncesinde tamamlamayı planlıyor. TBMM'nin gündeminde bulunan bir başka konu da 17 Ekim'de süresi dolacak olan ve TSK'ye sınır ötesi operasyon izni veren yetki tezkeresi olacak. Başbakan Erdoğan, tezkerenin süresinin uzatılmasının ilk Bakanlar Kurulu toplantısında görüşüleceğini ve ardından TBMM'ye gönderileceğini açıklamıştı. Tezkere, 17 Ekim'den önce Genel Kurul'da oylanacak. İstanbul'da yaşanan sel felaketiyle ilgili CHP'nin Genel görüşme talebi de Genel Kurul'da ele alınacak. Bekleyen tasarı ve teklifler Geçen yasama yılından kalan çok sayıda kanun tasarısı ve teklifi de TBMM'de görüşülmeyi bekliyor. 190 tasarı komisyonlarda, 82 tasarı ise Genel Kurul gündeminde bulunuyor. 190 kanun tasarısının 117'si Dışişleri, 22'si Plan ve Bütçe, 15'i Adalet, 9'u Sanayi, 7'si Milli Eğitim, 6'sı Anayasa, 5'i İçişleri, 5'i Sağlık, 2'si Milli Savunma biri Tarım, biri de Bayındırlık komisyonunda bulunuyor. Kanun tekliflerinden 344'ü komisyon, 16'sı ise genel kurul gündeminde yer alıyor. Geçen yasama yılında kurulan Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin helikopter kazası sonucu ölümüyle ilgili oluşturulan komisyon yeni yasama yılında da çalışmalarını sürdürecek. 27 Eylül 2009 587256 Sarıgül: İlk hedefimiz mührü AK Parti'den almaktır Sarıgül: İlk hedefimiz mührü 'den almaktır Değişim Hareketi (TDH) Lideri ve Belediye Başkanı "İlk hedefimiz iktidarın mührünü ’den almaktır" dedi. Spor Salonu’nda yapılan "İktidar Yolunda Buluşması" adlı etkinlikte konuşan Sarıgül, halkın değişim istediğini savundu. Sarıgül, şunları kaydetti: "Tarih, harekete geçmemizi bekliyor. Bugün bunun için buradayız. Bugün cesur adımlar atmazsak, yarın Türkiye çok şey kaybedecek. Halkımızın beklediği değişimi ancak ve ancak, yeni bir siyasi anlayış gerçekleştirebilir. Bu siyasi anlayış, topluma güven vermelidir, ulusal uzlaşmayı gerçekleştirmelidir, halkın geleceğe umutla bakmasını sağlamalıdır, ayrışma yerine bütünleşmeyi getirmelidir. Bu siyasi anlayış, inançlara saygılı laikliği, adaleti, üretimi, paylaşmayı, özgürlükleri ve koşulsuz demokrasiyi ön plana çıkarmalıdır. Bunu yapacak olan tek güç, Türkiye Değişim Hareketi’dir." Türkiye’nin tıkandığını ve mutsuz olduğunu ileri süren Sarıgül, "’daki siyasetçiler, iktidarıyla ve muhalefetiyle, sorunlarımıza çözüm üretmek yerine, yapay gündemlerle vakit geçiriyorlar. ’Birlik ve beraberlik’ diyenler, ’’ diyenler, birbirlerine en ağır sözleri söylüyorlar. Bu nasıl bir samimiyettir? Ulusal sorunlar, siyasal çıkar malzemesi yapılamaz. Ulusal sorunlarla oy avcılığı hiç yapılamaz" diye konuştu. Türkiye’ni en demokratik partisini kuracaklarını iddia eden Sarıgül, siyasi partiler kanununu ve seçim sistemini değiştireceklerini söyledi. "İlk hedefimiz iktidarın mührünü AK Parti’den almaktır" diyen Sarıgül, mevcut muhalefet partilerinin bunu yapamayacaklarının her seçimde görüldüğünü ileri sürdü. Türkiye’de bugün yeni bir sayfa açıldığını belirten Mustafa Sarıgül, toplantının TDH’nin yakın gelecekteki iktidarının fişeği olacağını kaydetti. İktidar ve muhalefetin sorunları çözemediğini savunan Sarıgül, şöyle devam etti: "Ulusal sorunları, parti, bu parti değil, bütün partiler bir araya gelip mutabakatla çözmelidir. Aksi halde, bugün olduğu gibi gerginleşir, toplum kutuplaşır. İktidar, devlet kurumlarıyla, yargıyla, üniversitelerle, işverenlerle, medyayla, çalışanlarla kavgalı. Muhalefet ise somut çözüm koyamıyor. Muhalefet heyecansız, artık dermanı kalmamış. Muhalefet umut vermiyor. Muhalefet laik ve demokratik ’ni koruyamıyor, koltuklarını korumaya çalışıyor." Mustafa Sarıgül, TDH’nin halkın karşısına bir alternatif olarak çıktığını ifade ederek, şunları kaydetti: "Biz emekten, barıştan, demokrasiden, özgürlükten, adaletten, varlıktan, bereketten yanayız. Biz hukuktan ve medeniyetten yanayız. Herkesin bilmesini isterim ki bizim asla ’ötekimiz’ olmayacaktır. Doğulu da bizim batılı da bizim. Cami de de kilise de da bizim. Başı açık olan da başı kapalı olan da bizim. Bizim hareketimiz de dil farkı, ırk, kültür, mezhep farkı olmayacak. Herkes dilini, kültürünü özgürce yaşasın istiyoruz. Bayrağımıza, toprağımıza, geleneklerimize bağlıyız. Atatürk’ümüzü asla siyaset malzemesi yapmayacağız, yaptırmayacağız. Ey Ankara’daki Atatürk’ten ellerinizi çekin. İnançlarımıza saygılıyız. İnançlarımızı asla siyaset malzemesi yapmayacağız, yaptırmayacağız." Türkiye’nin en büyük sorunun olduğunu savunan Sarıgül, ekonomideki temel hedeflerinin işsizliği ortadan kaldırmak olduğunu söyledi. Sarıgül, hareket içerisinde gençlere büyük rol düştüğünü vurgulayarak, kuracakları partilerinin her kademesinde kadınların en az yüzde 25 oranında temsil edileceğini belirtti. Etkinliğe hareketin kurucu üyeleri, sanatçı Ali Kocatepe’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda vatandaş katıldı. 586614 FİKRET ERTAN İkinci tesis Bu ifşaat zamanla doğrulanmış, İran'ın Natanz'da uranyum zenginleştirme faaliyetinde gerçekten çok önemli aşamalar kaydettiği bizzat Milletlerarası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) tarafından yerinde tespit edilmiş ve İran da bunları doğrulamıştı. Natanz tesisi halen IAEA'nın denetiminde çalışmalarını sürdürüyor. Denetimi ise IAEA tarafından tesise yerleştirilen kameralar ve zaman zaman gönderilen müfettişlerce yapılmaya çalışılıyor. Bu bakımdan dünya İran'ın Natanz'daki uranyum zenginleştirme faaliyetinden yıldır haberdar bulunuyor. Ne var ki, bu hafta ortaya çıkan yeni bilgilerden İran'ın daha önce açıklamadığı bir başka uranyum zenginleştirme tesisine de çoktandır sahip olduğu anlaşılmış bulunuluyor. Kum'a 30 kilometre uzaklıkta dağlar arasında bir Devrim Muhafızları üssünde bulunan bu tesisin varlığı da üç gün önce Başkan Obama tarafından açıklandı. İran da zaten geçen pazartesi günü IAEA'ya sunduğu mektupta tesisin varlığını resmen kabul etmiş, tesisin pilot bir tesis olduğunu, yüzde civarında uranyum zenginleştirmesi yapacağını, ek bilgilerin IAEA'ya uygun zamanda verileceğini de belirtmiş bulunuyor. Bu bakımdan söz konusu tesisin varlığı artık bir gerçek. Tesisin varlığının açıklanması konusu ise henüz teyit edilmeyen birçok belirsiz, tam kesinlik taşımayan bilgilerle karışık bir durumda bulunuyor. Amerikan basını, Obama'nın tesisin varlığından aylarca önce haberdar edildiğini; ancak haber ve bilgilerin tam kesinlik kazanması için beklenildiğini; İran'ın Batılı istihbarat servislerinin tesisin varlığından haberdar olduklarını öğrenmesi üzerine ön kazanmak için IAEA'ya mektupla tesisi bildirmek zorunda kaldığını söylüyor. İran tesisle ilgili olarak ayrıca, 'benim yaptığım kanuni bir iş; ben kimseye yaptığım işi bildirmek zorunda da değilim.' diyor Diğer yandan, bu gelişmeler acaba gerçeği ne kadar yansıtıyor, bilmiyoruz; ancak bütün bunlardan Amerika'nın önderliğindeki Batı kampının istihbarat teşkilatları ile İran istihbaratı arasında yıllardır var olan bir gizli mücadelenin bütün şiddeti ile devam ettiği anlaşılıyor. Ortaya çıkanlardan, bugünkü durum itibarıyla Batılı istihbarat teşkilatlarının bir başarısının söz konusu olduğu sonucu çıkıyor; çünkü İran sakladığı bu tesisin varlığını resmen kabul etmiş bulunuyor. Bugün İran'ın ikinci uranyum zenginleştirme tesisinin ortaya çıkması ile ilgili son durum böyle. Batı kampı İran'ın suçüstü yakalandığını söylüyor ve bununla İran'a karşı sert tedbirlerin altyapısını hazırlamaya, bunu kullanarak Rusya ve Çin'in desteğini sağlamaya çalışıyor, yeni müeyyidelerin peşinde koşuyor. İsrail ise durumdan son derece memnun olarak 'İran'ın gizli nükleer çabaları ile ilgili olarak yıllardır söylediklerim doğru çıkıyor' diyor ve önümüzdeki hafta Batılı kamp ile İran arasında yapılacak müzakerelerin nihai müzakereler olması gerektiğini açıkça dile getiriyor. İran ise bilinen tavrında ısrar ediyor ve sivil nükleer programından asla taviz vermeyeceğini tekrarlıyor. Bu durumda bundan sonra ne olacak, söylemesi çok zor. Herhalde ilk olarak IAEA müfettişlerinin ikinci tesise gidip, burası ile ilgili bilgileri yerinde tahkik edip, kapsamlı bir rapor sunması gerekiyor. Şüphesiz bu rapor bundan sonraki gelişmelerin hem yön hem de mahiyetini belirleyecek en önemli unsur olacak. Bu ne zaman olur, henüz tam bilinmiyor. İkinci tesisin ortaya çıkması İran'la ilgili gelişmelere yeni bir yön, yeni bir mahiyet kazandırmış bulunuyor kısacası... f.ertan@zaman.com.tr 586370 Baykal, Hollywood yıldızına fena taktı: Sen işine bak Baykal açılıma destek veren Oscar ödüllü Hollywood yıldızı Kevin Costner'a yüklenmeye devam etti: "Şimdi bir artist bulmuşlar, nasıl buldularsa dünyadan haberi yok. Sen kimsin, neyi biliyorsun da konuşuyorsun? Haritayı önüne koysalar Şırnak'ın yerini bulamazsın, sen işine bak." Baykal, partisinin kurmayları Genel Sekreter Önder Sav, genel başkan vekilleri Hakkı Suha Okay ve Yılmaz Ateş'in yanı sıra çok sayıda milletvekili ile festival ziyaretlerini sürdürüyor. Önceki gün Elma Festivali'ne katılan CHP liderinin gündeminde dün de Ankara'nın Kalecik ilçesindeki Uluslararası Kalecik Karası Üzüm Festivali vardı. Burada halka hitap eden Baykal, hükümet politikalarını eleştirdi. Baykal, "Binlerce yıldan beri insanlar bir araya gelerek milleti oluşturmuşlar. Dil, Anadolu'daki bu birliği sağlamak için çıkış noktası olmuştur. Bu ortak dil daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'nu ortaya çıkarmıştır. Milletin özü dildir. Soyumuz, aşiretimiz ve etnik kimliğimiz farklı olabilir, ama hepimiz onun etrafında birleşiyoruz." dedi. Hükümetin anadil açılımını eleştirerek bunun milleti böleceğini savundu. Dil açılımı ile neyin hedeflendiğinin bilinmediğini aktaran Baykal, şöyle konuştu: "Devletin görevi, resmi dili herkese öğretmektir. Ama Başbakan resmi dili dışlayıp milli devleti ortadan kaldırma konumunda olmamalıdır. Biz daha Türkçeyi öğretemedik, başka dillerin öğretilmesini konuşuyoruz. Bu dil açılımı ile hangi sorun çözülebilir ki? Bu bizim birlik, beraberlik ve huzurumuzu bozar." 587397 Eskişehir'de otomobil çarpıştı: yaralı 'de otomobil çarpıştı: yaralıESKİŞEHİR, (DHA)'de çevreyolundaki kavşakta otomobil çarpışması sonucu meydana gelen kazada, kişi hafif şekilde yaralandı Çevreyolu Şarhöyük Kavşağı'nda dün saat 13.00 sıralarında meydana gelen olayda Mehmet Soner Şahin (30) yönetimindeki 34 FK 7599 plakalı otomobil, kavşakta Ali Salman (35) yönetimindeki 26 RY 150 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada otomobillerin sürücüleri Mehmet Soner Şahin ve Ali Salman ile her iki araçta bulunan Satılmış Güngör (40), Petek Güngör (35), Oğuzhan Güngör (17), Sinan Tekin (36), Cem Zincirkıran (30), Mustafa Salman (5) ve İlyas Güngör (4) yaralandı. Sağlık durumlarının iyi olduğu belirtilen yaralılar 112 ambulanslarıyla Devlet ve Yunus Emre Devlet hastanelerine kaldırıldı. 586420 Aynı aileden kişi TIR altında can verdi KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Aynı aileden kişi TIR altında can verdi ADANA (AA) Adana'nın Ceyhan İlçesi'nde meydana gelen kazada aynı aileden kişi öldü. Nazım Gündal yönetimindeki 51 DF 859 plakalı otomobil, sürücüsünün ismi henüz belirlenemeyen 73 DA 274 plakalı TIR'a çarptı. Kazada otomobil sürücüsü ile araçtaki 5.5 aylık hamile eşi Nazan Akarsu Gündal, Fadime Akarsu ve Cemal Akarsu yaşamını yitirdi. Nazım Gündal'ın Antalya Emniyet Müdürlüğü'nde polis memuru olduğu, ailenin akrabalarının nişan töreninden döndükleri öğrenildi. Polis, kaçan TIR sürücüsünü arıyor. 27.09.2009 587464 Başbakıan'dan Taziye ziyareti Başbakıan'dan Taziye ziyareti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da vefat eden Osmanlı padişahlarından 2'nci Abdülhamid'in torunu Ertuğrul Osman Osmanoğlu'nun ailesine başsağlığı ziyaretinde bulundu. Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte Yıldız Parkı'ndaki Çadır Köşkü'nde taziyeleri kabul eden Osmanoğlu ailesiyle yaklaşık bir saat görüştü. Görüşmenin sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, Osmanoğlu ile bir Amerika ziyareti sırasında tanıştığını söyledi. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma isteğini dile getiren Osmanoğlu'nun bu isteğini 2004 yılında yerine getirdiklerini hatırlattı. Başbakan, "Bir Türkiye sevdalısıydı, vatanına sevdalı bir insandı, ben kendisine Allah'tan rahmet, tüm ailesine milletimize sabırlar diliyorum, inanıyorum ki, milletçe de hep birlikte üstümüze düşen görevi, son görevi yerine getirdik ve arkadaşlarımdan da aldım haberler gerek cenaze merasimine katılım olsun gerekse defin merasimindeki ilgi alaka olsun bunlar hakikaten miletimizin şanına uygun oldu." dedi. Başbakan Erdoğan daha sonra eşi Emine Erdoğan ile birlikte orada bulunan çocukları sevdi onlarla sohbet etti. 587162 Erdoğan İran yolcusu Erdoğan İran yolcusuBaşbakan Erdoğan, ABD temaslarıyla ilgili olarak The Plaza Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erdoğan, ''ABD Başkanı Obama ile yaptığınız görüşmede neler konuşuldu? Demokratik açılım gündeme geldi mi?'' sorusuna şu yanıtı verdi: ''Aralık ayında gerçekleştireceğimiz görüşmenin gündemini şimdiden konuşursak çok erken olur, doğru da olmaz. Özellikle Sayın Obama ile yaptığımız görüşmede Ermenistan'la ilgili devam eden görüşmelerle ilgili kısa bir karşılıklı değerlendirmemiz oldu. Bölgesel konuları, başta Ortadoğu olmak üzere görüşme imkanımız oldu. Bunların içinde Irak, malum en önemli konu. Bir diğer konu; bundan önceki hükümetle müşterek bir kararımız olmuştu. Terör örgütüne karşı bir kararımız olmuştu. Terör örgütüne karşı ortak düşman ilan etme olayı ve bu sürecin devamına yönelik görüşmelerimiz olmuştu. Aynı şekilde Ermenistan ile ilişkiler noktasında, azınlıklar da bunun içinde. Buna yönelik olarak bir fikir alışverişimiz de oldu. Bundan sonraki sürece yönelik olarak da ağırlıklı olarak Türkiye-ABD ilişkilerinde özellikle bulunduğumuz bölgede, Türkiye'nin üzerindeki yükün her zaman için çok daha ağır olduğu ortada. Bu konularda da özellikle Filistin-İsrail arasındaki sorunlarda Irak, Suriye arasındaki sıkıntılar da rol alabileceğimiz ortada. Bunları da kendilerine ifade ettik. Ağırlıklı olarak görüşme bu çerçevede gitti.'' ''ŞU ANA KADAR BİZE HERHANGİ BİR TEKLİF SÖZ KONUSU DEĞİL'' Başbakan Erdoğan, ''İran'ın nükleer çalışmalarıyla ilgili bir arabuluculuk teklifi oldu mu?'' sorusu üzerine şunları söyledi: ''Şu ana kadar bize herhangi bir teklif söz konusu değil. Ancak Ekim'de Solana ile aynı şekilde İran'dan Celili, bir araya gelme durumları var. Bu konuyla ilgili yine Türkiye'nin girişimiyle bu bir araya geliş gerçekleşti. Şimdi bir araya gelecekler ve bu bir araya gelme konusunda atılan bir adım var. Bundan sonraki süreçte Türkiye'den herhangi bir şey talep edilirse bu konuyla ilgili biz her zaman hazırız diyoruz. Bunu söylüyoruz. Benim Ekim ayı içinde, sonuna doğru bir Tahran seyahatim söz konusu... Bu seyahatte de bölgenin sorunlarını müzakere edeceğimiz gibi bunları da görüşeceğiz. Sayın Ahmedinejad'ın yaptığı açıklamalar bir nükleer silaha yönelik değil, barışçıl amaçlı zenginleştirmeye yönelik. Ve bunun da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na bildirildiği yönünde açıklamaları var. Bunlar da bütün ortadayken, dünya bunu nasıl değerlendirir bilemem ama dediğiniz gibi, bakıyorum, uluslararası medya sürekli İran'ı bu konuda konuşuyor. Aslında çok daha farklı konuşulacak konular var diye de düşünüyorum. Çünkü konuşanlar hepside kendilerinde nükleer silah olanlar. Biz Ortadoğu'da nükleer silaha tamamen karşıyız. İstemiyoruz böyle bir şeyi. Ortadoğu'da da nükleer silahı olan ülke var, örneğin İsrail. Bir fark var, İsrail UAEK'ya üye değil, İran üye... Kaldı ki Gazze'de fosfor bombaları kullanıldı. Bu ne? Kitle imha silahı. Bunun neticesinde 1400 kadın, çocuk orada öldü, 5000 yaralı. Bunlar hiç masaya gelmiyor. Bunlarla ilgili hazırlanmış raporlar varsa bunlar gündeme gelmiyor. Şahsen, sorumluluk mevkinde olan bir insan olarak rahatsız ediyor. Niçin bunlar masada yok, niçin bunlar konuşulmuyor? Yatıyoruz kalkıyoruz İran... Yani daha adil olmamız lazım. Dürüst davranmamız lazım. Eğer küresel barışı istiyorsak.'' Erdoğan, hükümete sınır ötesi operasyon için yetki verilmesini öngören tezkere ile ilgili sorulan soruya da ''ilk Bakanlar Kurulu Toplantısında tezkere konusunu görüşüp hemen Parlamento'ya sevk edeceğiz. Bu konuda gazetelerde çıkan olumsuz haberler kesinlikle yanlıştır. Biz tekrar bir yıl daha uzatılmasından yanayız. Bunuda bilmenizi istiyoruz'' yanıtını verdi. ''GÜNEY KIBRIS HALA KUZEY'İN CUMHURBAŞKANINI KARŞISINDA BİR CUMHURBAŞKANI OLARAK GÖRMEYECEK KADAR İLERİ GİDEBİLİYOR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılımla ilgili olarak, ''Bu sadece Kürt kökenli vatandaşların sorunlarını kapsayan bir açılım değil. Başta terör sorunu olmak üzere... Şu anda Alevi çalıştayları yapıyoruz, aynı şekilde Ermenistan'la ilişkilerimiz bu konunu içinde, azınlıklarla ilgili konular bunun içinde. İşsizlik bunun içinde''' dedi. Başbakan Erdoğan New York'ta kaldığı The Plaza Oteli'nde bir basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda ''Kıbrıs'ta ilerleme olmazsa ilkbahara doğru görüşmelerin kesilebileceği'' ve ''Kıbrıs'ta yeni bir yöne doğru gidiş olup olmayacağının'' sorulması üzerine şöyle konuştu: ''Bu süreç kısa bir süreç değil, 50 yıldır devam eden bir süreç ve bu süreç içerisinde sürekli bir oyalama politikaları, artık bu ise bir ciddi noktada karar vermemiz gerekiyor. Son yılda özellikle başta KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat olmak üzere bizler de garantör bir ülke olarak dedik ki her türlü desteği vereceğiz, yeter ki bu yıl sonuna kadar bu işi artık bir yere bağlayalım.'' Kıbrıs konusuyla ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi'nin verdiği kararlar olduğunu hatırlatan Erdoğan, bu çerçevede Kıbrıs sorununun neticelendirilmesi gerektiğini belirtti. Erdoğan, Güney Kıbrıs'ın özellikle de Avrupa Birliği üyesi olduktan sonra havasının değiştiğini ve çok daha farklı bir havada masada oturduğunu ve masada ona göre tavırlar takındığını belirterek, şunları söyledi: ''Bizim de Güvenlik Konseyi'nin almış olduğu karar çerçevesinde ortaya koyulan bir tablo var, bir şablon var, bu şablon çerçevesinde eşit statüde biliyorsunuz iki kurucu devlet anlayışını biz savunduk, savunuyoruz. BM Güvenlik Konseyi de bunu aynı şekilde ortaya koydu. Annan Planında da adını koydular. Orada da Kıbrıs Türk Devleti, Kıbrıs Rum Devleti şeklinde iki kurucu devletten bahsediliyor. Orada konfederal yapı mı, federal yapı mı filan bunlar işin aslında sadece oyalama taktikleri. Eşit statüde eşit kurucu devlet dediğiniz zaman zaten bu işin nereye vardığı, varacağı belli. Burada şu anda öyle basit şeylerle oyalamalar yapılıyor ki örneğin yani Güney Kıbrıs hala Kuzey'in cumhurbaşkanını karşısında bir cumhurbaşkanı olarak görmeyecek kadar ileri gidebiliyor.'' HRİSTOFYAS'A YANIT Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: ''(Hristofyas) Bunu bizzat şahsıma söylediği için ben burada açıyorum, bunu gizlemeye de gerek yok. Görüşmeler noktasında biz Sayın BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'un gerekirse riyasetinde de bu üçlü toplantıyı New York'ta yapmalarını söyledik, tabii buna yanaşmak istemiyorlar. Bizimle görüşmek istiyor, bizimle görüşmek istediğinde de biz kendilerine açıkça şunu söylüyoruz. Bu görüşme dörtlü olur, bu görüşmede garantör ülkeler olarak Türkiye olur, Yunanistan olur, Sayın Talat ve bir de siz olursunuz. (Tabii Sayın Talat hangi sıfatla olacak?) diye soru yönelttiğinde de kendisine şu cevabı verdik: Siz hangi sıfatla oradaysanız Sayın Talat da statüyle orada olur. Otururuz konuşuruz, zaman kararımızı veririz, temenni ederiz ki anlaşırız ve bu işin artık bitmesi gerekir.'' ''IRAK'A İŞ ADAMLARIMIZI DA GÖTÜRMEYİ PLANLIYORUZ'' Erdoğan, ''Irak'a yapılacak ziyaretin tarihi ve içeriği ile tezkerenin bu salı günü yapılacak Bakanlar Kurulu toplantısı gündemine gelip gelmeyeceğine'' yönelik soruya ise şu yanıtı verdi: ''Irak seyahati ile ilgili, Ekim'in ortalarında 15'i civarı, onun üzerinde çalışılıyor. Karşı taraf ile görüşmek suretiyle mutabık kalınacak. Ekim'in ortalarında gideceğiz. Ve stratejik yüksek düzeyli toplantımızı orada gerçekleştirmiş olacağız. Burada icracı bakanlarımızla beraber orada olacağız. Karşılıklı olarak görüşmeler yapılacak. İş adamlarımızı da götürmeyi planlıyoruz. Belki iki tür olacak. İş adamlarımızı burada beraberimize almazsak, daha sonra bir bakanımızın riyasetinde iş adamlarını Kuzey Irak'a göndermeyi planlıyorum. Öyle bir çalışmamız da var. Talabani ile bunları görüştük. Tabii tezkere konusuna gelince, tezkere konusuyla alakalı bunu ben aslında geçenlerde cevapladım. Bu konuyla ilgili olarak ilk bakanlar kurulu toplantımızda bunu görüşüp, hemen parlamentoya sevk edeceğiz. Bu konulardaki gazetelerde çıkan olumsuz haberler kesinlikle yanlıştır. Biz tekrar yıl daha uzatılmasından yanayız. bunu da bilmenizi istiyorum.'' ''BİZ İYİ NİYETLİ DAVRANDIK'' Başbakan Erdoğan, Azeri bir gazetecinin ''demokratik açılım konusunda muhalefet hükümete destek vermiyor. Bu proje ertelenebilir mi? Demokratik açılım projesinin Irak, İran ve Suriye gibi ülkelere nasıl bir etkisi olabilir? Ermenistan-Azerbaycan konusundaki değerlendirmeniz nedir?'' sorusu üzerine şunları kaydetti: ''Sayın Obama'dan isteğimiz Minsk Sürecinin hızlandırılması. Bu konuya onlar da çok önem verdiklerini, süreci hızlandırdıklarını, hızlandıracaklarını söylediler. Aynı konuyu Medvedev ile de görüştüm. Ona da söyledim. Eğer Minsk Üçlüsü bu süreci hızlandırırsa, inanıyorum ki bir an önce neticeye varılır. Çünkü Azerbaycan-Ermenistan arasında bir karara, bir neticeye varılırsa bu Türkiye'nin işini kolaylaştıracaktır. Ondan sonra biz de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde çok daha rahat karar verebiliriz. Bizim ön kabullerimiz, ön yargılarımız yok. Bizim cumhurbaşkanımız hiçbir ön koşulsuz, Ermenistan-Türkiye milli maçını gitti izledi. Dedi mi şunu yaparsanız gelirim diye? Hayır. Gitti izledi. Ama şimdi Sayın Sarkisyan, 'eğer kapı açılırsa ben maça gelirim' diyor. Böyle bir yaklaşım tarzı olur mu? Bu zaten bir şeyi ortaya koyuyor. Demek ki içeriye bazı mesajlar verme gayreti var. Biz Erivan-İstanbul arasında uçuş seferlerine müsaade ettik. Bu bizim iyi niyetimizdi. Aynı şekilde Van Gölü içinde Ermeni Ortadoks kilisesini onardık. Akdamar Adası'nda, bunu yaptık. Bizim önyargımız, ön kabulümüz yok. Bunlarla biz bazı olumlu mesajlar verelim istiyoruz. Bizim ülkemizde Ermeni vatandaşlarımızla sorunumuz yok. Kaçak Ermeniler var Türkiye'de. Biz onları göndermiyoruz. Bu anlayışları ortaya çok açık ve net ortaya koyuyoruz. Ermenistan-Azerbaycan arasındaki görüşmelerde de konuda mutabakat var. Sıkıntı olanlarında aşılması zor konular değil. Bazı bölgeler ile konular var. Bunların da aşılabileceğine inanıyorum. Aşıldığı anda da Yukarı Karabağ sorunu çözülür diye düşünüyorum. Ama burada Minsk üçlüsü, biraz daha sıkı tutması lazım, hızlı tutması lazım, burada bir neticeye varılması gerekir. Yani biz bu işi yapmak istiyoruz' demesi lazım, yapmak istiyoruz derlerse bu iş çözülür.'' ''DEMOKRATİK AÇILIM İÇİNDE BİRÇOK BAŞLIKLAR VAR'' Başbakan Erdoğan demokratik açılım konusuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: ''Demokratik açılımla ilgili konuda, muhalefet, adı üzerinde muhalefet görevini yapacak, şu anda yaptığı da o... Biz İçişleri Bakanımızı bu işin koordinasyonu ile görevlendirdik. İçişleri Bakanımız, yüzde 1'in üzerinde oy alan partilerden randevu talep etti. CHP bu yazıya cevap vermedi. MHP, bu yazıya olumsuz cevabını verdi. CHP ise sözlü olarak olumsuz cevap verdi. Diğer olumlu cevap alınan partilere ziyaretler yapıldı, onların kanaatlerini aldı. Yazılı görsel medya ile görüşmeler oldu, akademisyenlerle görüşmeler yapıldı, sivil toplum örgütleri ile görüşmeler yapıldı. Bu sürecin muhatabı olarak milleti gördüğümüz için parlamentonun açılışı ile milletimizin vekillerine parlamentoda bunu götüreceğiz, çalışmalarımız tabii netleşmiş olacak ve bu çalışmaları orada parlamentoda açacağız, konuşacağız, anlatacağız. Bir genel görüşme mi olur daha farklı mı olur, bunları da orada gündeme getireceğiz. Ondan sonraki süreç, bu demokratik açılımla ilgili adımımızı tüm Türkiye'ye anlatmak olacak. Başta şahsım olarak, bakan, milletvekili, teşkilatımız dolaşıp anlatacağız, halkımızı bu konuda bilgilendireceğiz. Bu demokratik açılım neyi gerektiriyor denildiği zaman, içinde bir çok başlıklar var. Bu sadece Kürt kökenli vatandaşların sorunlarını kapsayan bir açılım değil. Başta terör sorunu olmak üzere... Şu anda Alevi çalıştayları yapıyoruz, aynı şekilde Ermenistan'la ilişkilerimiz bu konunu içinde, azınlıklarla ilgili konular bunun içinde. İşsizlik bunun içinde. Birçok sorun alanlarını burada tespit ediyoruz ve bunların üzerinde çalışarak bunları minimize etmenin gayreti içinde olacağız. Bu şekilde de halkımıza bu süreci mal etmeye gayret edeceğiz. Şu anda yaptırdığımız kamuoyu yoklamalarında halkımızın ilgisi gayet iyi. Sayın Esad biliyorsunuz, Ramazan ayının son günlerinde bizimle bir iftarı oldu. Orada gayet olumlu açıklamalar yaptı bu konuyla ilgili. Özellikle terör örgütüne yönelik açıklamaları çok çok iyiydi. 'Suriye kökenli teröristlerden gelen olursa bunları ülkemize de kabul ederiz' ifadesini kullandılar. Demokratik açılımı paylaştıklarını ifade ettiler. İran'ın yaklaşımı da farklı değil. Irak'ın yaklaşımı da Talabani ile burada görüştük, onlar da bu açılım sürecini olumlu bulduklarını kendileri ifade ettiler.'' ''GAZZE'DE YAŞAYAN HER İNSANA TERÖRİST GÖZÜYLE BAKAN BİR ANLAYIŞ VAR ORTADA. BUNLA BİR YERE VARMAK TABİİ Kİ ÇOK ZOR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Suriye arasında vizenin kaldırılmasıyla ilgili olarak, ''Biz bunun daha da yayılması düşüncesindeyiz. Bizim vizesiz gidip geleceğimiz birçok ülkeler var, rahatlıkla bunu kurabiliriz'' dedi. Başbakan Erdoğan New York'ta kaldığı The Plaza Oteli'nde bir basın toplantısı düzenledi. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, Suriye ile sınır açılımı, vizelerin kaldırılması konusunda ne gibi beklentileri olduğunun ve kendisine ne tür tepkiler geldiğinin sorulması üzerine, ''Valla biz bunu ilan ettiğimiz andan itibaren bayram oldu, bizim bütün telefonlarımız, adeta SMS'ler kilitlenir hale geldi. Aynı şey onlarda da oldu. Biz daha bayrama girmeden, bizim Hatay ilimiz, Gaziantep hareketlendi. İlk defa tabii bu yıl hiçbir şey sorulmadan rahat rahat girdiler, çıktılar filan. Bambaşka bir hava estirdi ve herhangi bir olumsuz şeyle bize şu ana kadar gelmedi. Tabii biz bunun daha da yayılması düşüncesindeyiz, bizim vizesiz gidip geleceğimiz birçok ülkeler var, rahatlıkla bunu kurabiliriz'' diye konuştu. AB ülkelerinin Schengen'le yaptıklarını Türkiye'nin de ikili anlaşmalarla yapabileceğini belirten Erdoğan, gazetecilerin Suriye'ye giriş konusunda sıkıntı yaşadıklarına dair bir soru üzerine, ''Bunu konuşuruz, çözeriz'' dedi. Başbakan Erdoğan Gazze'deki insani durumdan bahsettiği BM Genel Kurulunda yaptığı konuşma ve ABD Başkanı Barack Obama'nın İsrail ve Filistin liderleriyle BM'de yaptığı üçlü toplantı temelinde Orta Doğu'da barış yönünde iyimser olup olmadığının sorulması üzerine, ''İyimser olmak istiyorum'' yanıtını verdi. Gazze'deki durumu ABD'de bulunduğu süre içinde pek çok platformda açıkladığını belirten Erdoğan, şunları söyledi: ''Burada medyaya çok büyük görev düşüyor. Yani Gazze'de kitle imha silahı kullanılmıştır, fosfor bombaları kullanılmıştır ve 1400 insan orada ölmüştür, bin insan yaralanmıştır ki bunların bir kısmı Türkiye'de tedavi görmüştür. Biz bunları bizzat gördük yaşadık. Yani şu anda Gazze'nin biliyorsunuz bu bombardıman neticesinde altyapısı çökmüştür. BM'nin binaları aynı şekilde çökmüştür. Hala orada insanlar maalesef çadırlarda yaşamaktadır. Tabii bütün bunların yani gelişmesi karşısında İsrail inşaat ile ilgili herhangi bir giriş çıkışa müsaade etmemiştir. Sadece şu anda ilaç, gıda, burada bu iş devam ediyor.'' Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, ABD'nin Orta Doğu temsilcisi George Mitchell ile New York'ta detaylı bir görüşme yaptığını belirten Erdoğan ''Süreci biz kovalıyoruz, takip ediyoruz, en azından buraya inşaat malzemelerinin girmesine müsaade edildiği anda birçok şeyler aşılır diye düşünüyorum'' dedi. New York'ta Yahudi cemaati temsilcileriyle bir toplantı yaptığını söyleyen Erdoğan ''Tabii burada bir temsilcinin ifadesi beni üzdü. da şuydu: (Orada teröristlere inşaat yapılacağından dolayı buna müsaade edilmiyor) gibi bir ifade, yani buna adeta kodlanmış olan yapı tabii buradaki adımların atılmasına müsaade etmez. Şimdi sıkıntı buradan geliyor. Her şeyden önce burada çalışmalar bir başlasın. Şarm El Şeyh'te zaman niye toplandılar: Şarm El Şeyh'te bu donörler toplantısında milyarlarca dolar söz verildi, buranın yeniden inşa edilmesi için. İnşa edilmesine yönelik müsaade var mı yok, ay geçti, ay donörler toplantısından sonra geçti'' şeklinde konuştu. ''GAZZE'DE YAŞANANLAR BİR İNSANLIK DRAMI, TRAJEDİ'' Başbakan Erdoğan, ''Bu bir insanlık dramı, trajedi var ortada, bunu halletmemiz lazım, çözmemiz lazım. Tabii Türkiye olarak biz kovalıyoruz ki dünya medyası da bunu kovalasın, çünkü burada hepimiz düşen sorumluluk var'' dedi. Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin Musevi temsilciye yanıtının ne olduğunu sorması üzerine, ''Bunu anlattım, dedim işte (siz nasıl bunu teröristler olarak ilan edersiniz?). Bir kere yaralanan 1400 kişinin 1400'ünü de terörist olarak kabul ediyor. Böyle bir mantık olur mu, siz fosfor bombası atacaksınız (teröriste isabet etti, 1400 tane terörist öldürdüm diyor, bizim hastanelerimize gelen yaralılar var, çocuk, ufak çocuk, kadın, kollar kopmuş, ayaklar kopmuş, bu vaziyette bunları gördük, yani Gazze'de yaşayan her insana terörist gözüyle bakan bir anlayış var ortada. Tabii bunla bir yere varmak tabii ki çok zor'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, İran ile ilgili olarak yabancı gazetecilere, (İran'ın nükleer meselesi konusunu) çok ısrarcı bir şekilde sordukları için tepki gösterdiğine yönelik bir soru üzerine ise şunları kaydetti: ''Tepki değil canım. Ben gündem sadece bu mu, yani başka gündem olmayacak mı, dünyanın gündemi sadece İran'la meşgul edersek öbür tarafta çok daha farklı görüşülmesi gereken, görüşmediğimiz Gazze gibi bir kenara ittiğimiz konular var, bence Gazze hepsinden öte bir şey. Şu anda İran'da olan bir şey yok ki. Ama Gazze'de çok şey var, oksijen çadırında onlar adeta, oraya yönelik alınan bir tedbir var mı yok, konuşuluyor mu hayır biz konuşuyoruz, benim derdim bu.'' "KİMDE VARSA NÜKLEER SİLAH HEPSİ BU KONUYLA İLGİLİ ADIMLARINI ATSIN'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ''Biz böyle bir şeyi (İran'ın nükleer santrallerine saldırı senaryosu) bölgede temenni etmeyiz, yani bu çok çok yanlış bir şey olur, yani bundan bu çılgınlığa teşebbüs edenler salt olarak zarar görmez'' dedi. Erdoğan, ''Bakın Irak'la ilgili süreci yaşıyoruz, bunun bize ders olması lazım, yani şimdi sormak gerekir, kendi kendimize soralım yani Irak'ta neyi hallettik. Şu anda bir ülke bir medeniyet bana göre çöktü, milyonu aşkın insan öldü'' diye konuştu. Erdoğan, The Plaza Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı. Erdoğan, basın toplantısında bu sıralar ABD medyasında gündemde olan ''İran'ın nükleer tesislerine saldırmak gibi bir konunun gündemde olup olmayacağına, ''İran'a karşı böyle bir çılgınlığın'' yapılıp yapılmayacağına yönelik bir soru üzerine şunları söyledi: ''Biz böyle bir şeyi bölgede temenni etmeyiz, yani bu çok çok yanlış bir şey olur, yani bundan bu çılgınlığa teşebbüs edenler salt olarak zarar görmez. Bakın Irak'la ilgili süreci yaşıyoruz, bunun bize ders olması lazım, yani şimdi sormak gerekir, kendi kendimize soralım yani Irak'ta neyi hallettik: Şu anda bir ülke bir medeniyet bana göre çöktü, milyonu aşkın insan öldü. Şimdi aslında bir Irak medeniyeti Irak'taki bu medeniyeti yeniden inşa etmek acaba bizim kaç yılımızı alır, veya yeniden inşa edebilir miyiz, veya oradaki medeniyet artık çöken medeniyetler arasında mı yer alır. Amerika'nın belki de finans krizinin içerisinde Irak'taki yaptığı harcamalar ona neden olmuş olabilir, tabii bilemiyoruz resmi rakam nedir, ne kadar para harcanmıştır? Amerika'nın da orada kayıpları var, ha nedir Saddam rejimi yıkılmıştır olan budur. Şimdi yeni bir demokratik düzenin kurulmasına yönelik çalışmalar yapılıyor, temennimiz odur ki toprak bütünlüğüne saygılı bir yapı orada meydana gelsin. Ama daha bu bir yere oturmadan böyle bir şeyi çözemeyen Dünya şimdi İran üzerinde devamlı böyle bir şeyi düşünüyor, tek bahanesi nükleer silah. Tamam da bu nükleer silahın bulunduğu başka ülkeler var, niye bunlar konuşulmuyor, bunların da konuşulması lazım. Yani burada bir haksızlık var gibi geliyor bana, hepsi konuşulsun ve kimde varsa nükleer silah hepsi bu konuyla ilgili adımlarını atsın. Çünkü bir şeyin tesirinin olabilmesi için önce onu kendinizin yapmaması lazım, eğer kendiniz bunu yapıyorsanız bunun karşı tarafa tesiri olmaz, yapılan harcamalar da ne nükleer silah yatırımını yapana bir şey kazandırıyor, ne de korkuyu verdikleri topluma.'' ''BÖYLE OLMAMALIYDI'' Erdoğan, ''Clinton Vakfı'nın toplantısında gün yaşanan gerginlikle ilgili olarak ''neler yaşandığının sorulması üzerine ise bunun üzerinde durulacak bir konu olmadığını kaydetti. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bana göre çok çok basit bir olaydı. Bu sadece Washington güvenlik servisiyle, bize verilmiş olan güvenlik görevlileri arasındaki bir olaydı, olayın gazetelere yansıması da bizi üzmüştür. Yani bizim polisimizle, bizim güvenliğimizle alakalı bir konu değil, tamamen kendi güvenlikleri arasındaki bir iletişimsizlikten gelen bir şeydir ve konuyla ilgili de zaten ABD'nin yetkilileri açıklamalarını yaptılar. Olay odur ve bunun dışında herhangi bir şey yok. Tabi ben olay boyuta gelince artık toplantıya katılmayı da doğru bulmadım. Tabi katılamadığım için de üzüldüm. Böyle olmamalıydı, ama herhangi bir abartılacak bir şey yok. Aynı şekilde tabi Clinton ailesi de bundan üzüldü ve eşleriyle ertesi gün yemekte görüştüğümüzde onlar da bu konuyla ilgili bize özür beyan ettiler. Bunu da çok samimi bir şekilde söylediler. Böyle bir büyük ebatlı bir şey söz konusu değil. AFGANİSTAN'A ASKER GÖNDERİLMESİ Afganistan'a ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: ''Orada biliyorsunuz Kasım ayında görev devralma sürecimiz olacak. Buraya ne kadar asker gideceği noktasında bir rakam vermek gereksiz, zaten tarih geldiğinde gönderilecek sayı da açıklanacaktır. Bu bin mi olur, bin küsur mü olur? Ne olursa zaman bunu açıklamakta fayda görürler. Şu anda kesinleşmiş herhangi bir rakam söz konusu değil. Ama yeteri olan neyse bugüne kadar zaten orada deneyimi olan bir ülkeyiz. Şu ana kadar sadece Albayımızın dışında da orada bir şehidimiz olmadı. da biliyorsunuz bir trafik kazası. Çünkü Afganistan halkının Türk Askerine karşı Türkiye'ye karşı farklı bir yaklaşımı var.'' Erdoğan, Afganistan'a yapılan yardımlara devam edileceğini de belirterek, ''Tarihten gelen birliğimiz beraberliğimiz bütünlüğümüz yine kendini gösteriyor. Kasım ayındaki Kabil'de komutayı devralmamız inanıyorum ki Afganistanda farklı bir moral de verecektir. Şu anda yapılmış bir seçim var henüz neticeleri kesin olarak açıklanmadı. Temennim odur ki Afganistanda içinde bulunduğu şu süreçten süratle çıkar ve bir kalkınma hamlesi içerisine girer'' diye konuştu. Bir gazetecinin ''Demokratik Açılım konusunda Savcılar dava açıyorlar'' sözleri üzerine Erdoğan, ''İç siyaseti konuşmayalım demokratik açılımla ilgili düşüncelerimi zaten söyledim'' yanıtını verdi. ''EN AZ ÜÇ DİYORUM...'' ''Yapılan bir araştırmada Türkiye'nin nüfusunun 2050 yılında 98 milyon olacağı belirtiliyor'' sözleri üzerine Erdoğan, şöyle devam etti: ''İnşallah, ne kadar olursa Türkiye ekonomisi kadar güçlenir. Benim düşüncem ben söyledim, en az üç diyorum. Nüfusunuz ne kadar fazla olursa kadar güçlü olursunuz. Bunu unutmayın, şu anda dünyada dikkat edin, kimse Hindistan'ı gündeme getirmiyordu, Çin'i gündeme getirmiyordu. Bakın Çin, Hindistan şu anda nereye sıçradı ve şu anda dünya gündeminde belirleyici iki önemli ülke konumuna geldi. Aynı şekilde bir Japonya'nın durumuna bakın.'' Başbakan Erdoğan bir gazetecinin IMF'deki Türkiye'nin hisselerinin yükseldiğini ifade etmesi üzerine ''Daha kesinleşmedi, ama görünen ki artacak, çerçeve bu'' dedi. Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ABD'deki temaslarını sürdüreceklerini de bildirdi. 586877 İzinsiz gösteriye polis müdahalesi İzinsiz gösteriye polis müdahalesi ’nın ilçesinde bir grup izinsiz gösteri yaptı. İlçenin Karacadağ Caddesinde toplanıp, bölücü lehine gösteri yapan grup, ateş yakıp kent merkezine yürümek istedi. Göstericiler, dağılmaları yönünde kendilerini uyaran polis ekiplerine taş ve kokteyli attı. Göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanarak grubu dağıtan polis ekipleri, yakılan ateşleri tazyikli suyla söndürmeye çalıştı. Bu arada, göstericilerin yaptıkları yerin yakınındaki Dumlupınar İlköğretim Okulunun bahçesinde devam eden bir düğün törenine katılanların da atılan gazdan etkilendikleri öğrenildi. 586970 CANLI YAYIN CANLI Türkiye Değişim Hareketi Lideri İstanbul'da bir konuşma yapıyor. İzlemek için tıklayın. 586380 Yeni küresel düzende Türkiye Yeni küresel düzende Türkiye Çift kutuplu dünyanın sona ermesinden sonra ulus-devletlerin önüne risk alabildikçe yükselebilecekleri bir hiyerarşi çıkmıştır. Türkiye dış politikada risk alarak yükseliyor ve bunu da toplumsal meşruiyeti olan bir hükümetle yapıyor. MURAT AKSOY Türkiye son yıllarda dış politikada, alışılmış paradigmanın dışına çıkmış durumda. 2004'de Kıbrıs konusunda Türkiye'nin zamana kadar sürdürdüğü ve “mevcut statükonun devam” politikasının değişimi ile başlayan bir süreçten bahsediyoruz. Annan Planı ile birlikte başlayan dış politikada değişim politikası bugüne kadar güçlenerek devam ediyor. 2004 yılından bu yana Türkiye başta AB üyelik sürecinde atmış olduğu adımların yanında; hem Ortadoğu'da hem Kafkaslar'da, hem ABD ile hem Rusya ile ilişkilerde; hem İran ile ilişkilerde hem Ermenistan ile ilişkilerde önemli mesafeler kat etti. Son birkaç ay içinde önce Nabucco Projesi ardından Mavi Akım ile enerji alanında Avrupa ile Asya arasında önemli bir köprü ülke oldu. Yine son dönemde Suriye ile İsrail, Irak ile Suriye arasında arabuluculuk rolü ve son olarak Ermenistan ile yapılan protokol Türkiye'nin bölgedeki etkisinin ve gücünün arttığının bir işareti. Ki, Türkiye'nin bölgesinde yükselen bir ülke olmasının en somut göstergesi Başbakan Erdoğan'ın son ABD gezisinde karşılaştığı ilgi ve yaptığı ikili görüşmelerdir. Bütün bu gelişmeleri sahnenin önünde olan görüntüler olarak okumak mümkündür. Sahne arkasında sufle edilenler bugüne kadar yazılmış senaryodan farklıdır. Kısaca Türkiye sadece iç politikada siyaseti yeniden keşfetmiyor aynı zamanda dış politikayı da siyasetin içine alıp normalleştiriyor. DEVLET AKLI VE DIŞ POLİTİKA Peki bu nasıl bir değişimdir? Bu soruya bundan dört yıl önce Av. Adnan Ekinci'nin bir ideali gerçekleştirme uğruna girişiği Yeni Hukuk dergisinde çalışırken Mehmet Barlas ile yaptığım söyleşideki şu anekdotla cevap vereyim. Şunları söylemişti Barlas: “Celal Bayar anlatıyor. İnönü'nün yerine başbakan olduğunda Atatürk'e gitmiş. 1937 sonunda, Başbakan oldum yetkilerim ne demiş? Atatürk demiş ki, bak, askerlerin tayinine, terfisine karışma, orduya ben bakarım, polis, valinin tayin ve terfisine karışma, içişlerine ben bakarım, büyükelçilerin tayin ve terfisine karışma, dışişlerine ben bakarım demiş. Bunlar dışında bildiğini yapabilirsin. Benzer bir şeyi yıllar sonra Tansu Çiller aktardı: “Biz taşeronuz” dedi. Su getir, yol yap vs. Ama bazı şeylere karışamazsın.”. Ki benzer bir şikâyeti bu ayın başında Başbakan Erdoğan şu cümlelerle ifade etmeye çalışmıştı: “Bazı dostlarım bana akıl veriyor. 'Onlarca yıldır çözülemeyen sorunları sen mi çözeceksin Tayyipcim, senden öncekiler çözemediler sen nasıl çözeceksin?' dediler. 'Sen de ötele, sümenaltı et' dediler. Biz milletimizden yetkiyi bunun için almadık. Biz Ergenekon olayının üzerine gittiğimizde aynı şeyi söylediler. Bazıları yanımıza geldi, bazıları telefon açtı, 'neyine güveniyorsun yahu' dediler”. İşte bu iki küçük anekdot; Türkiye'de “devlet” katında siyasetin hem ne olduğunu hem de ne olması gerektiğini anlatması açısından önemli. İşte bugün değişmekte olan bu siyasete ilişkin. Hem iç siyasette hem de dış siyasette. TEK KUTUPLU, ÇOK AKTÖRLÜ YENİ BİR DÜNYA Türkiye'nin dış politikası, çift kutuplu dünyada Batı'nın yanında yer alarak, bağımlı değişken olarak neredeyse hiç risk almama üzerine kurulu idi. Ancak çift kutuplu dünyanın ortadan kalkması ile birlikte Türkiye ve Türkiye benzeri ülkeler sudan çıkmış balığa döndüler. Çünkü hiç politika yapmadıkları için yüzme bilmeden denize atılmış oldular. Bu anlamda son çeyrek yüzyılda yaşananlar, ulus-devletler açısından geleceğe yönelik farkında oldukları ölçüde yükselebilecekleri bir hiyerarşi çıkardı. Karşı karşıya olunan ikili bir hiyerarşi sürecidir: İlki göreli olarak tek kutuplu dünya hiyerarşisinde yükselmek. İkincisi ise, tek kutuplu hiyerarşinin yanında coğrafi olarak çok bölgeye ayrılmış "güç blokları"nın içinde oluşmakta olan hiyerarşi sürecinin varlığı ve bunun anlamıdır. Karşımızda ABD'nin hiyararşinin en tepesinde olduğu bir düzen; bunun yanında ABD'den kısmen bağımsız işleyen bölgesel güç bloklarının olduğu yeni bir düzen oluşmaktadır. Bu bölgesel güç blokları; ulus-devlet üstü bölgesel yapılanmalar (AB gibi.) olduğu gibi, Ortadoğu, Kafkaslar ve bölgelerinde Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerdir. Özellikle bu güç odakları çevresinde olan ülkeler için, bu yapılanmalara dahil olma yönünde gösterecekleri siyasi iradeye bağlı olarak yükselebilecekleri hiyerarşi çıkmıştır. Bunun anlamı; ülkelerin önünde risk aldıkça yükselebilecekleri yeni bir siyasal denklem çıkmış olmasıdır. Yaşananların farkında olan ülkeler için bu süreç, etkin katılım, etkileme yani siyaset anlamını taşıyor. Bütün gelişmeleri dışardan izleyip pasif kalan ülkeler için ise bu süreç, yaşananları anlamaya çalıştıkları bir adaptasyon çabasını ifade etmektedir. Bu çaba kimi ülkeler için iradi, kimileri için ise iradi olmayan zorunlu bir tercih olarak yaşanmaktadır. TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİ Bu tabloda “Türkiye'nin yeri nedir” sorusunun cevabına bakalım. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tablo kısmen sorunludur. Çünkü, Türkiye önüne çıkan fırsatı devlet aklına devredilmiş siyaset yüzünden değerlendirememiştir. Dış politikada yükselme ancak içeride toplumsal meşruiyeti olan bir hükümeti zorunlu kıldığı ölçüde Türkiye adım atmakta zorlanmıştır. Çünkü Türkiye'de hem iç politika hem de dış politika yukarıdaki anekdotlarda aktarıldığı biçimde; siyaset toplumsal meşruiyetten çok, devletin meşruiyetine dayanıyordu. Devletin onay verdiklerinin ve çizilen alan içinde yapılan siyaset ile bu adımları atmak mümkün değildi. Ancak toplumsal meşruiyete sahip AK Parti bunu değiştirmeye başladı. Hem iç politikada hem dış politikada atılan adımların temelinde toplumsal meşruiyete dayanan bir risk alma vardır. Çünki içinde geçtiğimiz süreç hâlâ ulus-devletlerin risk aldıkça yükselebildikleri bölgesel hiyerarşilerin var olduğu bir dönemdir. İşte Türkiye hem Kafkaslar'da hem Ortadoğu'daki bölgesel güç bloklarının etkili bir ülkesi hem de bir ulus-devlet üstü gücü olan AB'nin aday üyesidir. Bu durum Türkiye'yi hem ABD hem AB hem Rusya hem de Ortadoğu ve Kafkaslar için vazgeçilmez bir ülke yapmaktadır. Burada unutulmaması gereken bu rolün, Türkiye'nin sadece jeopolitik konumu ile değil risk alan bir hükümeti ile mümkün olduğudur. Bütün bu tabloda Türkiye için esas olan bu coğrafyada aktif rol almaktır. Bu ise toplumu ile barışık bir devlet yönetimi, yani sahiplenilmiş bir yönetimle mümkündür. Bunun anlamı ancak toplumsal meşruiyeti olan bir devletin bu güçle uluslararası siyasette aktif rol alabileceği ve bu rolün ise bir parça riski de içereceği gerçeğidir. Siyaset ve hayatta bu riskin alınması değilse, nedir ki? 27.09.2009 YORUM MURAT AKSOY 587292 Datça'da yangın KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Datça'da yangın DATÇA (A.A) Muğla'nın Datça ilçesinde, çöplük alanda başlayan ve  ormanlık alana sıçrayan yangının kontrol altına alındığı bildirildi.  Kargıderesi mevkisinde çöplük olarak kullanılan alanda henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Rüzgarın etkisiyle ormanlık alana sıçrayan yangına ilk müdahaleyi Datça Belediyesi itfaiye ekipleri ve Datça Orman İşletme Şefliğine bağlı ekipler yaptı. Yangının, bölgeye yakın bir noktada bulunan İrem Sitesi'ni tehdit etmeye başlaması üzerine bölgeye Ula, Milas ve Marmaris ilçelerinde konuşlu bulunan yangın söndürme helikopteri ve uçak sevk edildi. Söndürme çalışmalarına çok sayıda asker ve vatandaşın da katıldığı görüldü.  Datça Orman İşletme Şefliği yetkilileri, yangının yerden ve havadan yapılan müdahaleler sonucu kontrol altına alındığını bildirdi.  Bu arada, yangın nedeniyle ilçede elektrik kesintisi yaşandığı öğrenildi.  27.09.2009 586951 Otomotiv sektörü hurda teşviki istiyor Hükümetin ekonomik önlem paketleri kapsamında açıkladığı ve 30 Eylül'e kadar uzattığı indirimi sona ererken, sektör temsilcileri Avrupa ülkelerinde olduğu gibi hurda teşviki istiyor. Geçen yılın son çeyreğinden itibaren dünyada etkisini gösteren global ekonomik kriz, eş zamanlı olarak Türkiye'yi de etkilerken, Türk ekonomisinin lokomotifi konumundaki otomotiv sektörü krizin en çok hissedildiği sektörlerin başında geldi. Gerek sektör temsilcileri gerekse hükümet tarafından alınan önlemlerle sektör ayakta tutulmaya çalışılırken, sektöre ilk destek mart ayında yürürlüğe konulan ÖTV indirimiyle geldi. İndirimin olumlu yansımaları, uygulamanın sona eriş tarihini uzatırken, otomotiv firmaları da düzenledikleri çeşitli kampanyalarla pazarın daralmasının önüne geçmeye çalıştı. Özellikle binek otomobiller üzerinde ağırlığını hissettiren ÖTV indirimi sayesinde, kriz yılı olmasına rağmen yılın aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre kıyasla satışlar yüzde 5,9 oranında arttı. ÖTV indirim döneminde otomotiv sektöründe yaşanan hareketlilik sektöre nefes aldırdı, stokların azalmasına yardımcı oldu, otomotiv sanayisinde çarklar döndü, işçiler yeniden fabrikalara çağrıldı. Bu dönemde kısa çalışma ödeneği taleplerinden vazgeçildi. Tüketici de fiyat avantajını görünce talebini öne çekti ve yoğun bir alım dönemi başladı. Hükümetin ekonomik önlem paketi kapsamında açıkladığı uygulamanın sonuna doğru yaklaşılırken, sektör temsilcileri indirimin devamında, sektöre hurda teşviki ile destek olunması görüşünde. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de taşıt alımında yabancı ülkelerdekinin çok üzerinde vergi oranları uygulandığını belirtti. Aybar, ÖTV üzerinden alınıyor olmasının vergileri daha da arttırdığını dile getirerek, 2008 yılından itibaren süregelen krizle Türkiye'de otomotive uygulanan vergilerin Avrupa ülkelerine oranla ne kadar yüksek olduğunun da bir kez daha görülmüş olduğunu kaydetti. Ekim 2008 itibarıyla iç pazarda da belirginleşen global krizin etkilerinin devamı olarak 2009 yılının Ocak ve Şubat aylarında binek ve hafif ticari araç pazarında toplam yüzde 38 civarında bir daralmanın söz konusu olduğuna değinen Aybar, ÖTV indiriminin devreye girdiği mart ayı ortasından itibaren otomotiv sektöründe büyük bir hareketlilik olduğunu ifade etti. Mart ayının ikinci yarısının, ilk yarısından kat daha fazla satış getirdiğini vurgulayan Aybar, "Sektöre verilen bu destek sayesinde, ÖTV indiriminin yapıldığı ilk dönem olan 16 Mart-15 Haziran arasında, geçen yılın aynı dönemine göre binek otomobil satışlarında yüzde 50 artış sağlandı. 16 Haziran itibarıyla değişen ÖTV oranlarıyla yeni bir 3,5 aylık dönem başlamış oldu. ÖTV indirimi bu dönemde kamu maliyesine de katkı sağlamış, ek vergi gelirleri elde edilmiştir. İşte yaşadığımız son 5,5 aylık süre, bu indirimlerin bize ne kadar olumlu sonuçlar getirdiğini somut olarak ortaya koydu. Bu teşvikin özellikle binek otomobiller üzerindeki ağırlıklı etkisiyle ocak-ağustos döneminde 228 bin 870 adet otomobil satılırken, geçen yılın ilk ayındaki binek araç satışları yüzde 5,9 oranında geçilmiş oldu. Ancak hafif ticari araçlarda geçen yılın ilk ayına kıyasla kümülatifte yüzde 18'lik daralma sürüyor" dedi. Global ekonomide yaşanan kriz, fiyatlarındaki artışlar ve çevreci kaygılar nedeniyle emisyon oranlarının düşürülmesinin, otomotiv sektörünü son yıllarda yeni arayışlara yönlendirdiğini belirten Aybar, ülkelerinde ve Kyoto Sözleşmesini imzalamış ülkelerde, çevrenin korunması ve ile mücadelenin öncelikli ve temel konulardan birisi olduğunu bildirdi. İbrahim Aybar, Avrupa Birliği'nin () çevre kalitesinin artırılması amacıyla yeni taşıtların alımında uygulanan satış vergisinde kirlilik ve yakıt tüketim değerlerini kriter olarak aldığını ve daha az kirleten aracı vergi uygulamalarıyla da teşvik ettiğini kaydederek, global krizin etkilerini azaltmak amacıyla önlemler alınırken havayı daha çok kirleten eski araçların trafikten çekilmesinin ve çevreci araçlarla yenilenmesinin sağlandığını anlattı. Hurda uygulamasının Türkiye için yeni bir konu olmadığını anımsatan Aybar, Türkiye'de daha önce de araçların pazardan çekilmesini teşvik eden ÖTV kanunu ile başlayan uygulamanın "hurda indirimi" olarak adlandırıldığını ve uygulamaya alındığını ancak altyapı eksikliği ve denetim boşluklarından da doğan olumsuz gelişmelerin, uygulamanın kısa sürede hükümet tarafından devre dışı bırakılmasına yol açtığını hatırlattı. "2003 yılında hurda indirimi ile pazar büyüdü" Aybar, bu süreçte toplam 322 bin adet motorlu taşıtın trafikteki kaydının silindiğini ve bu uygulamanın amacına ulaşarak 2003 yılında pazarın yüzde 20 büyümesini sağladığını hatırlattı. "Sanayimizin yeni bir çöküntüye uğramaması için ÖTV indirimi döneminin ardından satış ivmesinin devamı çok önem arz ediyor" diyen Aybar, bunun için, Avrupa ülkelerindeki uygulamalara benzer eski araçların yenisiyle değiştirilmesiyle ilgili daha uzun dönemi kapsayan teşviklerin yapılması gerektiğini ifade etti. Aybar, ve ülkelerinde krizin etkilerini azaltacak önlemler arasında öncelikli olarak eski araçların pazardan çekilmesi ve sanayinin devamına fırsat verecek yeni ürünler için de pazar yaratma gayretlerinin öne çıktığını dile getirerek, bu kapsamda hükümetlerin tesis ettikleri özel fonlarla eski ürünlerin yeni ürünlerle değiştirilerek pazardan çekilmesini sağlayacak destekleri uygulamaya koyduklarını söyledi. "Ekonomik ömrünü tamamlamış" olan araçların pazardan arındırılmasına ilişkin yönetmelik'in Çevre ve Orman Bakanlığı'nca hazırlandığını ve yürürlük aşamasına gelindiğini anlatan Aybar, "Bu sayede hükümetimizce sektöre ivme kazandıracak bir teşvik ile araç değişiminin desteklenmesi halinde önceki uygulamada karşılaşılan sorunların ortadan kalkması imkan dahiline girmiş olacaktır. Nitekim hazırlanan yönetmelik kapsamında kurulacak olan geri dönüşüm merkezlerine kaydı silinecek olan araçların teslimi ile yasal olmayan tasarruflar da önlenmiş olacak ve sektörümüzün gelişmesi ve devamlılığı yönünde çok önemli bir adım atılacaktır" dedi. "Eski araçlara ilişkin gerekli değerlendirme süratle yapılmalı" Bugün itibarıyla Türkiye'de milyon 158 bin adedi binek olmak üzere toplam milyon 963 bin adet 16 yaş ve üzeri trafikte araç olduğunu belirten Aybar, "Gerek çevre koruma düşünceleri gerekse sektörümüzün ileriye dönük çağdaş teknolojik atılımları için olduğu kadar, sektörün girdiği dar boğazdan çıkış için de hükümetimizce eski araçlara ilişkin gerekli değerlendirmenin vakit geçirmeden yapılması araç parkının yenilenmesinin teşvik edilmesi zorunluluk arz etmektedir" diye konuştu. Aybar, ülkelerindeki uygulamalara benzer bir hurda teşviki uygulamasının yapılması durumunda iç pazarın genişleyeceğini ve büyümesinin sağlanacağı dile getirerek, araç yenileme potansiyeline ilave talep artışıyla vergi gelirlerinde, araç satın alma ve genç motorlu araçların yüksek yıllık motorlu taşıtlar vergileri ile kamu maliyesine ilave katkıların sağlanacağını ifade etti. Bu ilave talep artışı vasıtasıyla ana ve yan sanayide üretim artışı ve fabrikalardaki istihdamın da korunmasının sağlanmış olacağını dile getiren Aybar, "Hurdaya çıkan araçların geri dönüşüm bertaraf sektörleri gelişecek, ekonomiye ek dönüşümle vergi çalışma alanı, ekonomik ham madde girişi kaynakları yaratılacaktır. En önemlisi ekolojik dengeyi bozan, havayı kirleten eski araçlar azaltılarak, 'nü imzalayarak taraf olan ülkemizde çevre kalitesinin artırılmasına büyük katkı sağlanacaktır" diye konuştu. İbrahim Aybar, 30 Eylül 2009 tarihinde sona erecek ikinci ÖTV indirimi sonrasına yönelik hükümetin sektöre desteğinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, Türk ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektöründe hükümetin desteği ile iki basamaklı uygulanan vergi indiriminin, 2009 yılında krizin etkilerini azalttığını ancak 2010 yılı talebini de teşvikler sayesinde öne çektiğini söyledi. "2010 yılı, sektör için kritik bir yıl" Bu nedenle 2010 yılının kritik bir yıl olduğunu savunan Aybar, otomotiv sektörüne herhangi bir destekleyici tedbir açıklanmadığı takdirde 2010 yılında satışların doğal olarak düşeceğini belirtti. Türkiye'de yaşlı otomobillere uygulanacak sürekli bir vergi ve maliyet avantajının önemli bir adım olacağını vurgulayan Aybar, "Başta olmak üzere, ve 'da sektöre verilen bu tür teşvikleri takiben elde edilen olumlu sonuçlar somut birer örnektir. 'da, Ağustos 2009 rakamlarına göre büyüme yüzde 28,4 oranında devam etmiştir. 'da yüzde 8,5 pazar büyümesi gerçekleştiği gibi, yıl başından beri uzun süredir ciddi pazar daralması yaşayan 'de bile Mayıs 2009'da uygulamaya konulan eski araçların yenileriyle değiştirilmesine yönelik teşvik, pazarını ağustos ayında yüzde oranında büyütmüştür" diye konuştu. Üst Yöneticisi (CEO) Ali Pandır, son günlerde ÖTV indiriminin devam etmeyeceği yönünde hükümetten sinyaller geldiğini savunarak, "Hurda araçların trafikten çekilmesi yönündeki teşviklerin devreye alınmasını sadece sektör değil çevre açısından da değerli buluyoruz fakat bu konuyla ilgili de hükümet cephesinde kısa vadede gelişme görünmüyor" diye konuştu. Bununla beraber Tofaş çatısı altında yer alan Alfa Romeo, Lancia markaları olarak hiç bir teşvikin devreye alınmaması halinde de müşterilerine ürün çeşitliliğini, iç finans şirketi olan Koç Kredi uygulamalarıyla, uygun koşullarda araç sunma konusunda hazırlıklı olduklarını anlatan Pandır, olarak her duruma uygun senaryo ve gerekli hazırlıklarının bulunduğunu söyledi. Ali Pandır, 30 Eylül sonrasında ÖTV indiriminin devam etmeyebileceğinden hareketle mevcut koşulların müşterilerin satın alma kararları açısından en iyi dönem olduğunu ifade ederek, yeni bir otomobil veya hafif ticari araç alımı yapmayı düşünen herkes için bu günlerin "fırsat günleri" olduğunu savundu. Ali Pandır, "Son üç otomotivdeki geleneksel mevsimsellik nedeni ile kısmen hareketli olabilir, ancak elbette ÖTV indirimi dönemlerindeki kadar olmayacaktır. Birincisi talebin büyük kısmı, ileride alacakların fırsat dönemine alımlarını öne çekmesinden geldi, bir deyişle geleceği satın aldık. İkincisi de zaten yeni teşvik devreye alınsa dahi geçmişteki büyük indirimler seviyesinde olması, büyük etki yaratması mümkün gözükmüyor. Sektörün uzun vadeli gelişimi için artık Türkiye'de aylık, aylık gibi kısa vadeli indirimler yerine, ÖTV- vergilerin ile uyumlu şekilde kademeli olarak azaltılmasına odaklanmalıdır. Sektörün kısa vadeli yangın söndürmelerden çok, uzun vadede gelişimi destekleyen reformlara ihtiyacı var. Biz de sektörün ana oyuncuları olarak planımızı ona göre yapıp 2010 ve sonrasında çok daha istikrarlı bir şekilde yapılanabilir, ülke ekonomisini kalkındırabiliriz" dedi. Hükümetin, martın ikinci yarısında sektöre destek için çıkardığı ÖTV teşvikini olarak çok iyi değerlendirdiklerini ifade eden Pandır, değişen şartlara hızla adapte olup, müşterilerin taleplerine hızla ve en çok alternatifle cevap verdiklerini anlattı. Assan Türkiye Genel Müdürü Kurthan Tarakçıoğlu, bu vergi indirimleriyle, ana sanayinin ve yan sanayinin yeniden çalışmaya başladığını, kriz sebebiyle biriken stokların eridiğini, ticaretin hem yerli üretim ve hem de çarklarının dönmeye başladığını belirterek, altı için de olsa tüketimin canlanmasıyla devletin önemli bir vergi geliri sağladığını kaydetti. Dünyada ve Türkiye'de kriz sonlanmadığına göre ÖTV teşvikinin son tarihi olan 30 Eylül'den sonra 1600 cc ve altı otomobillerin vergilerinin eski düzene geçmesiyle, pazarın yüzde 80'ini oluşturan bu otomobillerin liste fiyatlarının yaklaşık yüzde 7,5 artacağını anlatan Tarakçıoğlu, otomobil almak isteyenlerin vergi teşvikiyle otomobillerini bu dönemde almış olacaklarını ve geriye sadece yüksek endişeye sahip ve harcamalarını en üst seviyede kısmış olan bir tüketici kitlesi kalacağını ifade etti. Kurthan Tarakçıoğlu, şunları kaydetti: "Kısacası, sektör beklenenden daha derin bir şekilde küçülecektir. 15 Mart'tan önce kötü olan durum, bu şartlar altında 30 Eylül'den sonra çok kötü olacaktır. Bunun önüne geçebilmek adına kredi olanaklarının artması ve tüketici kredilerine imkan tanıyacak şartların ve desteklerin oluşturulması beklenmektedir. Orta vadede ÖTV indiriminin yıl sonuna kadar devamı programa alınmalıdır. Fakat uzun dönemli, kalıcı ve sektörün tüm etki alanı için doyurucu bir talebin sağlanması için 15 yaş üstü otomobillere ÖTV teşviki uygulanmasının yanında yine uzun vadede ÖTV oranlarında da indirime gidilmesi uygun olacaktır. Yani hükümetin çekinceli olduğu hurda işleminin fiziksel olarak gerçekleştirilmesi ile ilgili altyapı yıl sonuna kadar tamamlanabilir ve yeni yıl itibarıyla da ülkemiz, her medeni ülkede var olan hurda araç işlemlerine kavuşabilir. Böylesine bir yapı 'ne imza atmış olan Türkiye'nin çok önemli bir taahhüdünün altının doldurmasını sağlarken aynı zamanda da vatandaşa daha güvenli bir trafik ortamını sağlamış olacaktır. Eski ve 15 yaşından büyük araçların hurdaya ayrılarak yenileriyle değiştirilebileceği bir paketin ortaya konması ve bunun da ya da ÖTV oranında yapılacak bir indirimle desteklenmesi oldukça etkili bir çözüm olacaktır. Ancak sektörün sürekli olarak canlı tutulabilmesi için ÖTV oranlarında kalıcı olarak indirimlerin yapılması ve Avrupa pazarları seviyesine getirilmesi çok daha verimli olacaktır." Otomotiv endüstrisinin sürdürülebilirliğinin ve tüm dünyada olduğu gibi ekonomiye öncelikli olarak katkısının sağlanması için ÖTV oranının, 1.6 litreye kadar motor hacmine sahip araçlarda yüzde 20 seviyesine kalıcı olarak çekilmesi gerektiğini ifade eden Tarakcıoğlu, daha büyük hacimli motorlara sahip araçlarda da kademeli olarak indirimlerin yapılmasının, sektörün önünü görmesini ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağını dile getirdi. Tarakçıoğlu, bu ÖTV indirimi döneminde, daha önce yaptıkları satış tahminlerinde yıllık anlamda yüzde 20-25 oranında artış gördüklerini belirterek, bu indirimlerin ancak aylık sürelerle kısıtlı olmasının, üretim planlarında ve çalışmalarında dengesizlik yarattığını, sektörde 30 Eylül'den sonra, şu anki mevcut duruma göre yüzde 50 oranında daralma olacağını öngördüklerini söyledi. Tarakçıoğlu, gerekli önlemlerin bugünden alınmaması halinde sektörde ekonomik krizin yarattığı olumsuz koşulların daha uzun süre devam edeceğini savundu. Tarakçıoğlu, "2010 yılında arzu edilen gelişmenin gerçekleşmesi de büyük ölçüde imkansızlaşacak, sektörün toparlanması ve güç kazanması ise güçleşecektir. Krizin yaşandığı pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de ekonomik krizle mücadele için işletmelerin kullandığı yöntemlerin başında istihdam hacminin düşürülmesi gelmektedir. 2009 yılının başında istihdam oranlarındaki düşüşün 30 Eylül'den sonra sektörde ortaya çıkacak olan derin durgunluk sebebiyle artarak devam edeceği beklenmektedir. Otomotiv sektörü ve etkilediği diğer sektörler sadece devletin vergi gelir kaybı nedeniyle değil, aynı zamanda da istihdam oranlarında düşüşün kendini büyük ölçüde hissettireceği sektörler olarak Ekim'den itibaren kan ağlayacaktır" dedi. Otomotiv Pazarlama A.Ş Genel Müdürü Jean Pierre Vieux de, mart ayında uygulanmaya başlanan ve 15 Haziran'da sona eren ÖTV avantajı ile toplam pazarda olumlu gelişmelerin yaşandığını ve pazarın 2008 yılı seviyelerine ulaştığını kaydetti. Vieux, ÖTV avantajı ile sektörde satışlarda artış yaşandığını, müşterilerin daha uygun fiyatlarla araç sahibi olduğunu ve ayrıca bu canlılığın vergi gelirlerinde de bir artış sağladığını anlattı. Bu uygulama sonucunda hem müşterilerin, hem hükümetin, hem de otomotiv sektörü kazançlı olduğunu dile getiren Vieux, bu gelişmenin, Türkiye'de pozitif bir dinamizm yarattığını söyledi. Jean Pierre Vieux, 15 Haziran'dan sonra ÖTV indirim oranının değişmesi ile birlikte showroom'lara gelen müşteri sayısında bir azalma yaşandığını ifade ederek, Ocak-Ağustos dönemi incelendiğinde 2008 yılının aynı dönemine oranla toplam pazarda 11 bin adet aracın daha az satıldığının görüldüğünü, bu farkın bin adedinin ise ağustos ayında gerçekleştiğini ve toplam pazarda da yüzde 18,5 oranında bir daralma yaşandığını söyledi. Vieux, bu sonuçlara karşın 'nun, Türkiye pazarında payını yükseltmeye devam etiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: "Ağustos ayında özellikle hafif ticari araç pazarında elde ettiğimiz yüzde 9,3 oranında pazar payı dikkat çekiyor. 'nun ocak-ağustos toplam pazardaki payı ise yüzde 5,6 olarak gerçekleşti. Global krizin etkisine karşın ÖTV avantajının Türkiye otomotiv sektörüne çok olumlu etkisi oldu. 30 Eylül'de ÖTV avantajının sona ermesi ile ilgili olarak, otomobil sektörüne destek olmak adına hükümetin bu yıl hayata geçirdiği ve verimliliği kanıtlanmış olan ÖTV avantajı uygulamasının devamı şeklinde bir gelişme yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Mart ayında alınmış ve 15 Haziran itibariyle değişen oran ile devam eden ÖTV avantajı otomotiv sektörü için çok olumlu sonuçlar getirdi. Hükümet nezdinde alınan bu başarılı kararın sektör adına devamını ümit ediyorum." 587297 Yolcu otobüsü devrildi: 17 yaralı KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Yolcu otobüsü devrildi: 17 yaralı SAMSUNSamsun'da meydana gelen trafik kazasında, çoğunluğu üniversite öğrencilerinden oluşan biri ağır, 17 kişi yaralandı. Kaza, Samsun-Ankara Karayolu'nun 10. kilometresinde meydana geldi. Tokat'tan Trabzon'a gitmekte olan Yusuf Köroğlu yönetimindeki 60 DH 299 plakalı yolcu otobüsü Adalar mevkiinde devrildi. Kazada yaralanan Gökhan Kipel, Umur Öç, Rauf Özyürek, Sultan Samur,Yeliz Çetin, Belgin Elik, Tuğçe Özkök, Nigar Yılmaz, Kübra Yücebaş, Fatma Güven, Şaziye Kılıç, Zehra Karaböcek, Ayşe Çağlar, Gökçe Aksu, Hakan Binbaş ve Murat Karagöz Samsun Mehmet Aydın Araştırma ve Uygulama Hastanesi ile Gazi Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kafa travması geçiren Gamze Demirsoy ise Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi'ne kaldırıldı. Kaza ile ilgili otobüs sürücüsü Yusuf Köroğlu gözaltına alındı. 27.09.2009 586884 Muhabire böyle kafa attı! Muhabire böyle kafa attı!MAGAZİN SERVİSİRol aldığı “11’e 10 Kala” filmi ’nın ünlü San Sebastian Film Festivali’nde “Altın İstiridye” için yarışan Nejat İşler, önceki gece kendisine soru soran muhabire kafa attı Sevgilisi Berrak Tüzünataç’la birlikte ’de kaldıkları otele taksiyle gelen İşler, önce muhabirlere el hareketi yaptı. Taksiye yaklaşarak soru sormaya hazırlanan muhabire sinirlenen İşler, araçtan indi ve muhabire kafa attı. Alkollü olduğu gözlenen İşler, peşinden giden muhabire “Ben sana kafa falan atmadım. Hani neren yaralandı, göster?” diyerek yaptığı hareketi inkâr etti. 587165 Fenerbahçe'ye durmak yok Fenerbahçe'ye durmak yokAntalyaspor ile dün deplasmanda oynadığı maçın ardından özel bir uçakla İstanbul'a dönen Fenerbahçe, ayağının tozuyla yenileme antrenmanı yaptı. Fenerbahçe Spor Kulübü Can Bartu Tesisleri'nde, teknik direktör Christoph Daum yönetiminde gerçekleştirilen antrenman 02.30'da başladı ve yaklaşık 40 dakika sürdü. Antrenmana sakatlıkları bulunan Andre Santos, Gökhan Gönül ve Güiza katılmadı. Antrenmanın ardından takıma izin verilirken, sarı-lacivertliler yarın sabah saat 11.00'de yapacağı antrenmanla Moldova'nın FC Sheriff takımıyla deplasmanda oynayacağı UEFA Avrupa Ligi Grubu ikinci hafta maçının hazırlıklarına başlayacak. 586934 Kongre önünde cuma namazı Kongre önünde cuma namazı Washington bir ilke tanıklık etti. Amerikan halkının İslam'a karşı önyargılarını yıkmak isteyen binlerce Müslüman, Amerikan Kongre binası önünde cuma namazı kıldı. ABD'de yaşayan Müslümanlar Amerikan Kongre binasının önündeki çimenlik alanda toplu cuma namazı kılarak ülke tarihinde bir ilke imza attı. New Jersey'deki Darül İslam Elisabeth Camii tarafından organize edilen namaza bine yakın kişi katıldı. Namaz sonrasında tüm dinlerin kardeşliği teması işlenen konuşmalar yapılırken, Kuran'dan barışçıl ayetler okundu. Müslümanlar namaz kılarken Hristiyan göstericiler ise ellerinde, 'ABD'nin İslamlaştırılmasını Durdurun' yazılı pankartlarla gösteri yaptı. VİDEO HABERİN DEVAMINDA 586756 Yıldırım'ı çıldırtan küfür! Yıldırım'ı çıldırtan küfür! Maçın 90. dakikasında Semih Şentürk’ün attığı golden sonra tatsız olaylar yaşandı... Karşılaşmayı protokol tribününde seyreden Başkanı ’a, alt tribünde oturan bir grup sürekli etti. Sinirlenmesine rağmen uzun süre sessizce oturan Yıldırım, son dakikada gelen golün ardından küfürler artınca dayanamadı. Oturduğu yerden kalkıp yönetici arkadaşları Abdullah Kiğılı ve ile futbolcu ’nun bulunduğu bölüme giden Aziz Yıldırım, daha sonra küfürbaz taraftarların üzerine yürüyüp, “Yeter be. Nedir l.n bu” diye bağırdı. Özdemir ve Kiğılı, Yıldırım’ı güçlükle tribünden çıkardı. Aziz Yıldırım’ın tribünü terketmesinin ardından bu kez Mosturoğlu küfürbaz taraftarlarla tartıştı. Protokol tribününde bunlar yaşanırken, tribününden Fenerbahçe’nin malzemecisi Cemil’in kafasına koltuk atıldı. Bir anda acı içinde yere yığılan Cemil, ilk tedavisinin ardından soyunma odasına götürüldü. 586580 Ceza Hukuku Kongresi karar metnine Ergenekon müdahalesi İspanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Arjantin, Avusturya, Brezilya, Danimarka, Finlandiya, Rusya, Yunanistan, ABD, İngiltere, Mısır, Çin, Kore, Japonya gibi birçok ülkeden hukukçuların katıldığı kongrede, Türk yöneticileri kötüleyen açıklamalar yapan dernek üyeleri, Ergenekon davasıyla tartışmaya açılan "gizli tanık-iletişimin dinlenmesi-istihbarati bilgiler" gibi delillerin davalarda kullanılmamasını istedi. Bunları da kendi görüşleri olarak konferansın karar metnine koydurdu. Siviller asla askerî mahkemede yargılanamaz Yapılan müdahalelere rağmen, uluslararası ceza hukukçusu John Vervalae'nin hazırladığı "Özel Yargılama Tedbirleri ve İnsan Haklarının Korunması" başlıklı raporda askerî yargılama ile ilgili önemli bir tespite yer verildi: "Bağımsız ve tarafsız mahkemelerin olağanüstü hal zamanında da bütün siviller üzerindeki yargılama yetkisi korunmalı ve yargılamanın askerî bir mahkemede başlaması ya da daha sonra bir askerî mahkemeye veya adli olmayan bir makama nakledilmesi yasaklanmalıdır." 587308 Rijkaard'dan Fenerbahçe yasağı Rijkaard'dan Fenerbahçe yasağı İHA Giriş Saati Güncelleme Galatasaray'ın Hollandalı teknik direktörü Frank Rijkaard, Eskişehirspor karşılaşması öncesinde Florya Metin Oktay Tesisleri'nde oyuncularını karşısına alarak çeşitli uyarılarda bulundu. Rijkaard'ın en ilginç uyarısı ise ezeli rakipleri Fenerbahçe hakkında oldu. Toplantıya Eskişehirspor maçı ile başlayan Fenerbahçe ile sona erdiren tecrübeli teknik adam, "Henüz ligin 7. haftadayız. Ama bazılarının şimdiden 10. haftada oynayacağımız Fenerbahçe derbisini konuşmaya başladığını duyuyorum. Bu bizim yaşayacağımız en büyük tehlike ve yanlış olur. Derbiye kadar kesinlikle Fenerbahçe'yi düşünmenizi ve de konuşmanızı istemiyorum" dedi. Frank Rijkaard'ın, konuşmasına "Rakiplerimizin ne yaptığından çok, bizim Eskişehirspor karşısında ne yapacağımız çok daha önemli. Önce oynayacağımız karşılaşmayı kazanalım, sonra diğer karşılaşmaları düşünürüz" dediği ve uyarılarını bu yönde sürdürdüğü belirtildi. Florya'da artık derbiye kadar Fenerbahçe kelimesini duymak bile istemediğini ifade eden Rijkaard, "Namağlup olarak yolumuza devam ettiğimiz sürece, önümüze gelen her rakip bizi daha da iştahlı bir şekilde yenmek isteyecek. Biz kendi kendimizin rakibiyiz. Başkaları da kesinlikle bizi ilgilendirmiyor" diyerek sözlerini noktaladı. 586214 Nazmi Avluca'dan Altın Madalya Nazmi Avluca'dan Altın Madalya Danimarka'nın Herning kentinde düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası'nda, Nazmi Avluca ilk turu maç yapmadan geçti. İkinci turda Kübalı Shorey Hernandez'i 2-0 (1-0/2-0), ikinci turda Macar Zoltan Foder'i 2-0 (1-0/2-0) yenen Nazmi Avluca, çeyrek finalde de Güney Koreli Hyo-Chul Cho karşısında son derece rahat bir müsabaka çıkardı. İlk periyotu 1-0 kazanan Avluca, ikinci periyotta 5-0 galip durumdayken, bitime saniye kala rakibini tuşladı ve yarı finalist oldu. Yarı final müsabakasında Azeri Shalva Gadabadze ile mücadele eden Nazmi Avluca ilk periyotu 2-0, ikinci periyotu da 1-0'lık skorlarla aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak finale çıktı. Nazmi Avluca finalde, iki kez Avrupa üçüncülüğü bulunan Fransız Melanin Noumonvi ile karşılaştı. Fransız güreşçi karşısında da son derece üstün güreşen Nazmi Avluca ilk periyotu 1-0, ikinci periyotu 3-0 aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak dünya şampiyonu oldu. Dünya Şampiyonası'nda mindere çıkan diğer Türk sporcularından 60 kiloda Soner Sucu beşinci olurken, 96 kiloda Serkan Özden çeyrek finalde elenmişti. 586216 Fenerbahçe Rekoru Egale Etti Fenerbahçe Rekoru Egale Etti Turkcell Süper Lig'de deplasmanda Antalyaspor'u 2-1 yenen Fenerbahçe, kendisine ait maçlık sezon başlangıç galibiyet rekorunu egale etti. Antalyaspor ile yaptığı mücadeleyi de kazanarak ligde 7'de yapan sarı-lacivertli ekip, 1964-1965 sezonunda ortaya koyduğu başarılı performansı tekrarladı. Söz konusu sezonda maçta aldığı galibiyetlerde rakip filelere 20 gol atan Fenerbahçe, kalesinde sadece gole izin vermişti. Sarı-lacivertliler bu sezon ise ilk hafta galibiyetlerinde toplam 14 gol atıp, kalesinde gol gördü. Fenerbahçe'nin 2009-2010 sezonundaki ilk maçta aldığı sonuçlar şöyle: 1. hafta Denizlispor-Fenerbahçe...: 2. hafta Fenerbahçe-Sivasspor.....: 3. hafta Diyarbakırspor-Fenerbahçe: 4. hafta Fenerbahçe-Manisaspor....: 5. hafta Bursaspor-Fenerbahçe.....: 6. hafta Fenerbahçe-İBB Spor......: 7. hafta Antalyaspor-Fenerbahçe...: Sarı-lacivertli ekibin 1964-1965 sezonunda ilk maçla aldığı sonuçlar ise şöyleydi: 1. hafta Fenerbahçe-Beykoz........: 2. hafta Fenerbahçe-Feriköy.......: 3. hafta Fenerbahçe-Altınordu.....: 4. hafta Fenerbahçe-İzmirspor.....: 5. hafta Fenerbahçe-İstanbulspor..: 6. hafta Fenerbahçe-Hacettepe.....: 7. hafta Fenerbahçe-Şekerspor.....: 586730 Afganistan'da patlama: ölü, 17 yaralı Polis sözcüsü Rauf Ahmedi, yaptığı açıklamada, Enerji Bakanı İsmail Han ile beraberindeki heyeti hedef alan bombalı saldırıda sivilin öldüğünü, 17 sivilin yaralandığını, Han ile heyetindekilerin saldırıdan yara almadan kurtulduğunu söyledi. Saldırının ardından açıklama yapan Taliban sözcüsü Zebiullah Mücahid, saldırının Taliban militanlarınca düzenlendiğini belirtti. Han'a araç içine yerleştirilmiş bombayla saldırı düzenlendiğini kaydeden Mücahid, Han'ın da ölenler arasında olduğunu ileri sürdü. Gözlemciler ise Mücahid'in sık sık, daha sonra doğru olmadığı ortaya çıkan iddialarda bulunduğuna dikkati çekiyor. Eskiden Herat'ta valilik görevinde bulunan Han, bölgedeki en etkili kişilerden biri olarak biliniyor. 586719 Denizli'nin Moskova planı hazır Deplasmandan puan alacaklarına inandıklarını kaydeden tecrübeli teknik adam, dün sabah antrenmanının ardından oyuncularıyla birlikte CSKA Moskova'nın Zenit ile oynadığı karşılaşmayı izledi. Rus ekibi ile ilgili tüm dokümanları en ince ayrıntısına kadar inceleyen Denizli, maçı Rusya'da takip eden yardımcıları Tayfur Havutçu ile Stefano Morreno'nun raporlarını bekliyor. CSKA'nın Zenit'e 2-0 mağlup olduğu karşılaşmayı oyuncuları ile birlikte izleyen Mustafa Denizli, 90 dakika boyunca birçok not aldı ve oyuncularının düşüncelerini sordu. Zenit gibi güçlü bir takım karşısında CSKA'nın son 10 dakikada baskı kurmasına dikkat çeken tecrübeli çalıştırıcı, çarşamba günü bu kadar baskıya izin vermemeleri gerektiğini kaydetti. Manchester'a karşı ortaya koydukları mücadeleyi tekrarlamaları halinde sahadan istedikleri puanı alabileceklerinin üzerinde durdu. Zenit'in attığı son goldeki hızlı hücumu forvetlere örnek gösteren Denizli, golü atan Bystrov gibi bencil olmamalarını istedi. Bu tip pozisyonları maç içinde birkaç kez bulabileceklerini kaydederek, golcülerin daha fazla yardımlaşmasını istedi. Rakibin Zenit karşısında kaybetmesinin kendileri için maçı zorlaştırdığını düşünen Mustafa Denizli, "Onlar da Zenit karşısında kaybetmenin üzüntüsünü unutturmak isteyecek. Gol için aceleci olabilirler, sakin olmalıyız." uyarısında bulundu. Tabata golü hatırladı Beşiktaş'ın Gaziantepspor'dan transfer ettiği Rodrigo Tabata, dün A2 takımıyla oynanan karşılaşmada Beşiktaş'ın takımının golünü attı. Daha önce Ümit Milli Takım'la yapılan hazırlık maçında da gol atan Brezilyalı oyuncu, takıma yavaş yavaş adapte oluyor. Tabata, CSKA'nın kendisi için fırsat olduğunu düşünüyor. Çarşı hedefe ulaştı Beşiktaş taraftar grubu Çarşı'nın, 20 yaşındaki lösemi hastası Akif Akgün için başlattığı yardım kampanyası hedefine ulaştı. Galatasaray taraftar grubu ultrAslan ile Fenerbahçe taraftar grubu Antu'nun da destek verdiği kampanya sonrası Akgün'ün tedavisinin devlet tarafından yapılacağı açıklandı. 587389 Filistin için maddelik çözüm önerisi Filistin için maddelik çözüm önerisi 27.09.2009 18:18Mısır yönetimi, Filistin-İsrail probleminin çözümü ve tarafların tekrar barış masasına oturabilmeleri için maddeden oluşan yeni bir çözüm önerisi hazırladı. Mısır Dışişleri Bakanı Ahmet Ebu Geyt tarafından Birleşmiş Milletler'de açıklanan öneriler, Mısır'ın yarı resmi El Ehram gazetesinde manşetten yayımlandı. Mısır tarafından hazırlanan çözüm önerisinde, "İsrail'in, Doğu Kudüs dahil Filistin topraklarına yapmakta olduğu Yahudi yerleşim birimlerini durdurması", "Karşılıklı güven ortamının sağlanabilmesi için Yahudi yerleşim birimlerinin durdurulmasına barış görüşmelerinin başlamasından itibaren başlanması", "Filistin-İsrail probleminin çözüme kavuşturulma girişimlerine uluslararası arenanın da dahil edilmesi, "Kurulacak olan Filistin devletinin sınırlarının 1967 sınırları çerçevesinde belirlenmesi", "Filistin topraklarından ayrılamaz bir parça olan Doğu Kudüs'ün, bütün barış görüşmelerinin gündeminde yer alması" ve "İsrail yönetiminin 90'lı yıllarda olduğu gibi barış görüşmelerinde istekli davranması" maddeleri yer alıyor. Bu şekildeki tutumun, Arap ülkelerinin önceden olduğu gibi tekrar İsrail ile barış girişimlerini ciddiye almalarını sağlayacak ve İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda ciddi adımlar atılmasını teşvik edeceği belirtiliyor. Mısır tarafından hazırlanan maddelik öneri paketinin, "Arap inisiyatifi" olarak bilinen Arap Birliği tarafından yayımlanan 11 maddelik genelge ile de örtüştüğü ifade ediliyor. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa da konu ile ilgili yaptığı açıklamada, Arap ülkeleri tarafından hazırlanan Arap inisiyatifinin sonsuza kadar İsrail yönetimine sunulmayacağını, önümüzdeki haftalarda tekrar gözden geçirileceğini ifade etti. İHA 587346 Yelken Kulübü yöneticileri Başkan Dalgıç'ı ziyaret etti Yelken Kulübü yöneticileri Başkan Dalgıç'ı ziyaret etti Tekirdağ Yelken İhtisas Kulübü Başkanı Kasım Uzel ve sporcular Belediye Başkanı Op. Dr. Adem Dalgıç'ı makamında ziyaret ettiler. MUSTAFA ERKAYA TEKİRDAĞ Çanakkale'de gerçekleştirilen 2. bölge kupası yarışlarında sporcularının derece aldığını söyleyen Kulüp Başkanı Uzel, 'Yelken kulübü olarak başarılarımıza bir yenisini daha ekledik. Belediyemizin de desteğiyle daha büyük başarılar kazanacağımıza inanıyor, başkanımıza başarılı görevler diliyorum'dedi. Ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Belediye Başkanı Adem Dalgıç, Tekirdağ Belediyesi olarak her zaman sporun ve sporcunun yanında olduklarını belirterek, 'Yeleken kulübümüzün başarılarını yakından takip ediyoruz. Biz de belediye olarak imkanlarımız ölçüsünde destek verebilirsek ne mutlu bize'diyerek her zaman yanlarında olduklarını söyledi. Ziyarette Tekirdağ Yelken İhtisas Kulübü'nden Komodor Nüvit Arca ve Basın Sözcüsü Necmettin Erdoğan da hazır bulundu. 27.09.2009 YURT HABERLER 587240 Ziraat'ten sel mağdurlarına destek paketi 'nın, İstanbul ve Türkiye genelinde meydana gelen sel felaketleri nedeniyle zarar gören müşterileri için "zor gün destek paketini" uygulamaya koyduğu belirtildi. 'ndan yapılan açıklamada, İstanbul'da ve Türkiye genelinde meydana gelen sel felaketleri nedeniyle oluşan zararlara ilişkin hasar tespit çalışmalarının büyük ölçüde tamamlanmasının ardından, 'nın selden zarar gören müşterilerinin faydalanması amacıyla "zor gün destek paketini" uygulamaya koyduğu bildirildi. Açıklamada, söz konusu paket ile tarımsal kredilerde, mevcut işletme kredilerinin vadelerini 24 aya, yatırım kredilerinin vadelerini yıla kadar, ticari ve KOBİ kredilerinde, mevcut kredileri düşük faizli yılı ödemesiz olmak üzere yıla kadar, bireysel kredilerde de mevcut konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinde bir yılı ödemesiz olmak üzere taşıt ve ihtiyaç kredilerinde yıla, konut kredilerinde 10 yıla kadar vadelendirme imkanı sağladı. Açıklamada, "Hatırlanacağı üzere ekonominin bütün kesimlerine nefes aldırmayı hedefleyen sektörün lider bankası Ziraat, bu yılın mart ayında da benzer uygulamalarla oranlarında önemli indirimleri içeren Bahar Paketini ve kredi borçlarına yeniden yapılandırılma imkanı sunduğu Ödeme Kolaylığı Paketini hayata geçirerek yaklaşık 320 bin müşterinin milyar lira tutarında kredi kullanmasını sağlamıştı" denildi. 586375 İstanbul'da öğrenci servisi en fazla 10 yaşında olacak İstanbul'da öğrenci servisi en fazla 10 yaşında olacak İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, İstanbul'da ulaşım konusunda tek yetkili kurul olan Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezinin (UKOME) servis araçlarına ilişkin yönetmeliğinde servis araçlarının yaşının maksimum 10 yıl olabileceğinin kurala bağlandığı belirtilerek, mevzuata göre İstanbul için özel yetkili kuruluş olarak kabul edilen UKOME'nin kabul ettiği kuralın uygulanması gerektiğinin düşünüldüğü bildirildi. Büyükşehir Belediyesi'nin yazılı açıklamasında, İstanbul'da yaklaşık 50 bin servis aracının bulunduğu belirtilerek, Ulaşım Daire Başkanlığı Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğünce geçen yıl 45 bin 420, bu yıl ise bugüne kadar 31 bin servis aracının ruhsatlandırıldığı kaydedildi. İstanbul'da ulaşım konusunda İ.B.B. Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nin (UKOME) tek yetkili kurul olduğu belirtilen açıklamada, şu hususlara yer verildi: "İstanbul'un nüfusu, yoğunluğu ulaşım yönünden de sağlıklı kent düzeninin temini kaliteli ulaşım hizmetlerinin sağlanması noktasında farklı bir düzenleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. UKOME'nin servis araçlarına ilişkin yönetmeliğinde servis araçlarının yaşının maksimum 10 yıl olabileceği kurala bağlanmıştır. Mevzuatımıza göre, Ulaştırma Bakanlığı'nın servis araçlarına ilişkin yönetmeliği ile UKOME'nin servis araçlarına ilişkin yönetmeliğinin servis araçlarına ilişkin bu farklı düzenlemeleri karşısında mevzuatımızda İstanbul için özel yetkili kuruluş olarak kabul edilen UKOME'nin kabul ettiği kuralın uygulanması gerektiği düşünülmektedir." 27.09.2009 AKTÜEL 586404 Rekorun nöbetçisi Rekorun nöbetçisi Sarı-lacivertliler kötü oynadı ama kazanmayı bildi. Kazım tabelayı değiştirdi, Antalya Ali Zitouini ile karşılık verdi. Güiza atamadı, direkler son ana kadar skora set çekti... Kazım, Mehmet Topuz ve Bilica ile üç füzesi direğe takılan F.Bahçe 90'da sevindi. Antalya kalecisini kişi ile yakalayan Kanarya Semih'le golü yaptı, maç fazlasıyla zirveye oturdu İlgili haberler AHMET BIYIKLI F.Bahçe deplasmanda Antalyaspor'u 2-1 mağlup ederek üst üste 7. galibiyetini aldı ve 1964-65 sezonunda kırdığı en iyi sezon başlangıç rekorunu egale etti. 10. dakikada Bilica'nın pasında Alex'in köşeye giden harika topunu kaleci Polat çeldi. Pozisyonun devamında Alex'in pasında ceza sahası içinde Kazım'ın vuruşu ağlara gitti: 1-0. 21. dakikada Batak'ın ortasında Zitouni'nin kafa vuruşu beraberliği getirdi: 1-1. 24. dakikada Kazım'ın ceza sahasından nefis şutu üst direkten döndü. 44. dakikada bu kez Mehmet Topuz vurdu. Top yine direğe takıldı. MAÇ BİTERKEN KAZANDI 55. dakikada Alex'in nefis pasında kaleciyle karşı karşıya kalan Güiza Polat'a takıldı. 77. dakikada F.Bahçe Güiza'nın ayağından net bir gol fırsatından yararlanamadı. Kaleciyle karşı karşıya kalan İspanyol golcünün vuruşu Polat'tan döndü. 82. dakikada Bilica'nın vuruşu yan direkten döndü. 90. dakikada Antalyaspor'un galibiyet için bastırırken F.Bahçe kontratağa kalktı. Bir anda Güiza, Semih, Uğur Boral ile karşı karşıya kalan kaleci Polat Semih'in golüne engel olamadı: 2-1. Anneme küfrettiler Antalyaspor maçında gol atan bir topu da direkten dönen Kazım, geçen hafta bir taraftarın annesine küfür etmesinden dolayı tartışma yaşadığını söyledi. Milli oyuncu, taraftarın kötü performansa tepki göstermesinin normal olduğunu ancak bunun çirkin sözler gerektirmediğini belirterek "Annem hakkında küfür edildi. Orada benim annem de oturuyor olabilirdi. Küfürü duyduğum zaman kendimi kaybettim. Homurdanmalar olabilir ama küfür edip kişiselleştirdiğiniz zaman olmuyor" dedi. Bu arada Antalya maçında sarı kart gören Kazım haftaya oynanacak G.Birliği maçında cezalı duruma düştü. Sheriff tek golle yıkıldı F.Bahçe'nin UEFA Avrupa Ligi Grubu'nda Ekim Perşembe günü deplasmanda karşılaşacağı Sheriff Tiraspol, Moldova Ligi'ndeki 9.maçında Zimbru'ye Gheorghe Andronic'in 45. dakikada attığı golle 1-0 mağlup oldu. Sheriff Moldova liginde şu ana kadar oynadığı maçta galibiyet, yenilgi ve beraberlik aldı, 22 kez fileleri sarsarken atıp kalesinde yalnızca gol gördü. 27.09.2009 586713 Kaza yapan Beşiktaş yarışı bitiremedi Oldukça süratli olan parkurda, 225 beygir gücündeki katamaran tipi teknelerin yer aldığı yarışta, Murat Leki-Hamdi Kitapçı ikilisinden oluşan 89 numaralı 'Viking' ekibi 52:06.281'lik dereceyle ikinci, Kerim Zorlu-Saruhan Tan ikilisinin oluşturduğu numaralı 'YKM Sport' ekibi ise 52:21.431'lik dereceyle üçüncü oldu. Bu arada, Turgut Kaynak-Burak Öztoygar ikilisinden oluşan numaralı 'Beşiktaş 1903' takımının teknesi, 9. turda numaralı 'YKM Sport' ekibiyle girdiği mücadele sırasında, başka bir teknenin oluşturduğu dalganın teknenin burnuna çarpması sonucu takla attı. Ters dönerek duran teknenin tabanındaki kapağını açarak dışarı çıkan Kaynak ve Öztoygar, kaza yerine giden başka bir tekne tarafından kıyıya getirildi. Şampiyona kapsamında bugün Adana'da 12. ayak yarışları yapılacak. ÖMER SARI ADANA, CİHAN 586454 TOKİ borçlularına yüzde 20 indirim NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ TOKİ borçlularına yüzde 20 indirim TOKİ'nin, borcu olan tüketicilere sağladığı indirim kampanyasına Halkbank'tan da destek geldi. Halkbank, müşterilerine TOKİ'ye olan borçlarını yüzde 20 indirimle kapatma fırsatı sunuyor Halkbank, Toplu Konut İdaresi'ne (TOKİ) borcu olan tüketicilere borçlarını yüzde 20 indirimle kapatma imkanı sunuyor. 23 Ekim'e kadar devam edecek indirim kampanyası, Halkbank'ın satışına aracılık etmediği TOKİ konutları için de geçerli olacak. Halkbank'tan yapılan açıklamada, TOKİ İndirim Kampanyası kapsamında, Halkbank'tan konut kredisi kullanarak TOKİ'ye olan borçlarını tek seferde kapatmak isteyen tüketicilere yüzde 20 indirim olanağı sunulduğu bildirildi. Kampanya kapsamında iki farklı ödeme seçeneği bulunuyor. Birinci seçenekte, 500 TL sabit dosya masrafı ile 120 aya varan vadelerle yüzde 0,98 den başlayan faiz oranı uygulanırken, ikinci seçenekte masrafsız ve 120 ay vade ile yüzde 1,02 oranında faiz uygulanıyor. 2008 ÖNCESİNİ KAPSIYOR Halkbank Bireysel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Bilgehan Kuru, en uygun uygun faiz oranı ile hizmet verdiklerini söyledi. Kampanya, Halkbank'ın satışına aracılık etmediği TOKİ konutları için de geçerli olacak. Uygulamaya, satışları 2008 yılı sonuna kadar gerçekleştirilmiş ve 12 aydan daha fazla vadesi kalan konutlar dahil edilecek. 27.09.2009 EKONOMİ 586625 Dalan mı Arınç mı? Hamdi Türkmen Perde ArkasıDalan mı Arınç mı? 27 Eylül Pazar 2009 ’yle birleşme kararı alan ’de, İl Kongresi 11 Ekim’de yapılacak. Üç ay önce İzmir İl Başkanlığı’na atanan Fatih Dalan, ilçe kongrelerini başlattı. Konak’ta bugün yapılacak son ilçe kongresiyle süreç noktalanacak. Fatih Dalan’ın bir rakibi var; Turhan Arınç... Arınç’ın da en büyük destekçisi Yıldırım Ulupınar... Yıllardır iki düşman kardeş, “kedi-köpek” gibi kavga eden, birbirlerini nezaket kurallarını aşan söylemlerle suçlayan Arınç ve Ulupınar, şimdi canciğer kuzu sarması (!...) Rakipleri de ’un genel başkan seçilmesinden sonra partinin başına atanan, kısa sürede DP’ye önemli bir “vizyon” kazandıran Fatih Dalan... Siyaseti bu yüzden sevmiyorum... Ve benim gibi düşünenler, geçmişleri başarısızlıkla dolu bu insanlar yüzünden ne yazık ki yapmaya sıcak bakmıyor... Şayet, Yıldırım Ulupınar destekli Turhan Arınç, 11 Ekim’de seçim kazanır da il başkanı olursa, merkez sağ oluşumu İzmir’de  “ölü doğan bir bebek” olur. “Dalan’ın kaybetmesi için elimden geleni yapacağım. Bu gömlek ona bol geldi...” Yıldırım Ulupınar, böyle diyor. Bu nedenle de Turhan Arınç sahaya inmeli, İzmir’i düştüğü bu durumdan kurtarmalıymış... Merkez sağı İzmir’de kurtarma işi Ulupınar ve Arınç’a kaldıysa, bilin ki beyler bu merkez sağ çoktan bitmiş. Çünkü bu iş, yedi kere gidip sekiz kere gelmeye benzemez... Bu ikili; Ulupınar ve Arınç yıllarca, birleşik kaplar gibi, gittiler-geldiler, gittiler-geldiler... Ne oldu? Arınç’ın ve Ulupınar’ın yönetiminde bu partinin oyları “dibe vurdu, dibe (!)”, yüzde “sıfır”a indi, kadar... Kasaları tamtakır... Oturdukları binanın ödenemeyen kirası.. Kısacası yapamadılar, beceremediler ama vazgeçmiyorlar... Köşelerine çekilip, ağabeylik yapacaklarına, gençlerin, yeni isimlerin önünü açacaklarına, “İlla da biz” diyorlar. Bu merkez sağ ne çektiyse, “46 ruhu” diyen ve bundan medet umanlardan, kendi partisini bölenlerden çekti. Ne yani, düne kadar merkez sağı dibe vurduranların ellerinde bugün “sihirli değnek” mi var zannediyorsunuz. “Tık” deyince her şeyi düzeleceklerini mi umuyorsunuz? Bırakın birileri “marş basıp” yola çıkmış.. Zorlu bir yolda merkez sağı yeniden canlandırmaya çabalıyor... Hiçbir işe yaramıyorsunuz, hiç olmazsa “takoz koyup” hız kesmeyin... Sözüm DP’nin tüm İzmir delegelerine: “Takoz koymaya” çalışanlara güç verirseniz, bilin ki da  sizin sorununuz... Nasılsa İzmir’de “sıfır çekmeye” alıştınız... Otopark açılıyor İZMİR’DEKİ otopark sorununuyla ilgili, Kültürpark Yeraltı Otoparkı’nın yapıldığını ama açılamadığını yazmıştım. Son yağışlarda su bastığını, tahliye sistemindeki arızanın giderilmesinden sonra hizmete gireceğini de bir not olarak iletmiştim. Büyükşehir’den, meslektaşım Reşat Yörük aradı. Otoparkın açılışının su tahliye sistemindeki eksiklikten değil, yaşanan süreçte bir elektrik sorunu çıkmaması için ertelendiğini bildirdi. Neyse; dün verilen bilgiye göre -Kültürpark Yeraltı Otopark’ı yarın hizmete açılacak, üstelik de 15 Ekim’e kadar halka ücretsiz olacak. 594 araçlık otoparka girişler, 15 Ekim’den itibaren ise belirlenen üzerinden ücretlendirilecek. Otoparka giriş-çıkışlar, Kültürpark’ın yalnızca 26 Ağustos kapısından yapılabilecek. 587368 Fenerbahçe bilet fiyatlarını indirdi Kulübün resmi internet sitesinde yapılan açıklamada, Fenerbahçe'nin, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda oynayacağı UEFA Avrupa Ligi ve derbi karşılaşmaları dışındaki maçlarda kale arkası Türk Telekom ve Migros tribünlerinin bilet fiyatlarının 55 liradan, 44 liraya indirildiği bildirildi. ''Coşkumuza Ortak Olun'' başlığıyla yapılan açıklamada, şöyle denildi: ''Futbol takımımız, tam 45 yıl aradan sonra, bir kez daha maçta galibiyetlik muhteşem bir seriyle sezona başlamıştır. Hedefimiz bu başarıyı bundan sonraki maçlarda da devam ettirmek ve sezon sonunda mutlu sona ulaşmaktır. Bu büyük coşkumuza ortak olmanıza katkı sağlamak için bilet fiyatlarında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Takımımızın Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda oynayacağı UEFA Avrupa Ligi ve derbi karşılaşmaları dışındaki maçlarda kale arkası Türk Telekom ve Migros tribünleri bilet fiyatları 55 liradan 44 liraya indirilmiştir. Büyük Fenerbahçe taraftarının tüm dünya kulüplerine örnek olan desteğini her zaman olduğu gibi bu sezonda da arkamızda göreceğimize inancımız tamdır.'' Fenerbahçe Kulübü, sezon başında kale arkası tribün biletlerini 55 lira olarak açıklayınca, taraftarlar pahalı olduğu gerekçesiyle bunu protesto etmiş ve yönetimden kale arkası tribün biletlerinde indirim yapmasını istemişti.2009-09-27 18:54:36 yıllardır taraftarın sırtından geçinenler tehlikeyi fark ettiler dedilerki bunlar ileride başımıza bela olurlar bunların azlarını kapatmak için güya indirim yapmışlar bunları tabiki ekonomik kriz etkilemedi bunlar bu krizde parasına para kattılar umrundamı taraftar. ben anadoludan lig tv den seyrediyorum fb onlar bizleri daha iyi anlayiş gösterip bizlere indirim yaparken yöneticiler ne yaptı zam üstüne zam yaptılar hani başarıları nerde her sene sonu fiyasko. cemal antalyalı 2009-09-27 17:47:51 Taraftar haklı olduğu davada sonuca ulaşmıştır. Yönetimede tşk. gökhan berrak 586134 Manchester zorlanmadı! Manchester zorlanmadı! 26/09/09 19:16 HTSPOR.COM Premier Lig'in en büyük şampiyonluk adaylarından Manchester United, milli futbolcumuz Tuncay Şanlı'nın formasını giydiği Stoke City'i 2-0'la geçti. Karşılaşmanın gollerini 62. dakikada Berbatov ve 77. dakikada John Shea kaydetti. Manchester, bu galibiyetle puanını 18 yaparken, Stoke puanda kaldı. 586566 Özelde sevksiz diş tedavisi, bütçe engeline takılmış Türk Diş Hekimleri Birliği tarafından dün bazı gazetelere verilen ilanda 'Özelden Hizmet Alımı Projesi'nin ertelenmesine yönelik eleştiriler yer aldı. Bunun üzerine bakanlık, konuyla ilgili bir açıklama yayınlayarak, birliğin ağız ve diş sağlığı hizmetleriyle ilgili ilanlarına tepki gösterdi. Birliğin yaptığı açıklamalarla Sosyal Güvenlik Kurumu'nun özellerden doğrudan hizmet almamasının eleştirilip, vatandaşın mağdur edildiği izlenimi oluşturduğu kaydedildi. Ağız ve diş sağlığı konusunda vatandaşların mağdur olmadığının ifade edildiği açıklamada, sigortalıların tamamının ağız ve diş sağlığı muayene, tedavi ve çekimlerde devlet ile üniversite hastanelerinden yararlandığının altı çizildi. Bu kurumlardan belirli süre içinde hizmet alamayanların sevkle özel diş hekimi muayenehanelerine gidebildiğine vurgu yapılan açıklamada, diş hekimleriyle SGK sözleşmesinin küresel krizin etkisiyle harcamaları aşırı yükselteceği için hayata geçmediği ifade edildi. SGK'nın ağız ve diş tedavisi hizmetlerinin kapsamının İsviçre, Almanya, Danimarka, Kanada, İsveç, İngiltere ve Rusya'dan geniş olduğu vurgulandı. 586423 İmamlar top oynadı yedekler dua etti KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI İmamlar top oynadı yedekler dua ettiBursa'da, İl Müftülüğü tarafından 3.'sü düzenlenen İmamlar Futbol Turnuvası takımın katımıyla başladı. Abdest alıp sabah namazını kıldıran imamlar, günün ilk ışıklarıyla sahaya çıktı. İmamlar cemaatin tribün desteğiyle profesyonel futbolculara adeta taş çıkarttı. Yedek kulübede bekleyen oyuncular da dua ederek takımlarının galip gelmesini diledi. Turnuvanın Tertip Komitesi Başkanı ve Osmangazi takımı oyuncusu İbrahim Kaya, imamların sahada futbolunu en iyi şekilde sergilediğini söyledi. Bursa Müftüsü Mahmut Gündüz ise, "Turnuvanın sabah namazından sonra yapılmasının sebebi, dini hizmetlerde aksama olmamasından kaynaklanıyor. Bunu hiçbirimiz istemez" dedi. 27.09.2009 587282 Hamburg'ta Türk vekil adaylar oy kullandı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin Hamburg-Mitte bölgesinden doğrudan adayı olan David Erkalp, oyunu Hamburg'un Billstedt semtinde bulunan Kreuz Schiffbek adlı kilisede kullandı. Erkalp, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, "Çok iyi çalıştım. 80'in üzerinde toplantıya katıldım. Sonucu ne olursa olsun genel seçimlere katılmam bir deneyim olacak. SPD'nin 60 yıldan bu yana Hamburg-Mitte bölgesindeki ağırlığına karşı mücadele vermek kolay değil. Ancak benim için hedef elbette kazanmak" dedi. Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) milletvekili adayı Aydan Özoğuz da oyunu, eşi olan SPD Hamburg Meclis Grubu Başkanı Michael Neumann ile birlikte kullandı. Hamburg'un Wandsbek seçim bölgesinde "Kamminerstrasse" adlı okulda oyunu kullanan Özoğuz, gazetecilere açıklamasında, "Çok heyecanlıyım. İnşallah seçimlerde SPD iyi bir sonuç alır. Umarım çok sayıda insan sandığa giderek oy kullanır. Çok çalıştım. Umarım seçmenler, seçimin önemini anlarlar" dedi. Almanya'da bugün yapılan genel seçimler için Sol Parti'nin Hamburg eyalet listesinin 7. sıradan adayı olan Hamiyet Köse (47) de oyunu, Wandsbek seçim bölgesindeki VHM Waldörfer Huzur Evi'nde kullandı. Köse, "Umutluyum. Sol Parti'nin bu seçimlerde güçleneceğine inanıyorum. Almanya'nın güçlü bir muhalefet partisine ihtiyacı var. Bu boşluğu da Sol Parti'nin dolduracağına inanıyorum" diye konuştu. Hür Demokrat Parti'nin (FDP), eyalet listesinden 8. sıradan aday olan Hamburg doğumlu Serkan Tören, oyunu Stade kentindeki "Neuburgstrasse" adlı okulda kullandı. Serkan Tören, yaptığı açıklamada, FDP'nin bu seçimlerde başarılı olacağına inandığını belirterek, "Heyecanlıyım. Önemli bir gün. Bu ülkenin yeni bir koalisyona ihtiyacı var. SPD 11 yıldan bu yana bu ülkede verdiği sözleri yerine getiremedi. Çifte vatandaşlık vaadi verdiler olmadı, Alman vatandaşlığına geçiş işlemleri zorlaştırıldı. Gelin damat getiremiyoruz artık bu ülkeye. Göçmenler olarak bu ülkenin değişikliğe ihtiyacı var" diye konuştu. Sol Parti milletvekili adayı İrfan Cüre de oyunu Altona semtindeki "Elbe Werkstätte" adlı binadaki seçim sandığında kullandı. Cüre, bu seçimlerde Sol Parti'nin başarılı olacağına inandığını belirterek, "Seçim mücadelesi bugün bitti, ancak toplumsal ve sınıfsal mücadele devam ediyor. Umarım göçmenler en doğru partiye oy vermişlerdir, çünkü göçmenlerin sorunlarını çözebilecek en iyi parti Sol Parti'dir" dedi. 586516 Minisini 3G ile süsledi 3G Minibook 1GB DDR belleği sayesinde güncel işletim sistemlerini zorlanmadan çalıştırabilirken, 160 GB'lık sabit disk kapasitesiyle kullanıcısını depolama derdinden kurtarıyor. 586626 İzvak’a bir rica... Bülent Buda Görüşİzvak’a bir rica... 27 Eylül Pazar 2009 Okuyacaklarınız bir kurumu ya da onu oluşturan bireyleri eleştirmek niyetiyle yazılmadı... Koşulların zorlamasıyla, salt uyarı amacıyla kaleme alındı. kulüpleri büyük para sıkıntısı yaşıyorlar. Tanım yerindeyse delikli kuruşa muhtaçlar. İzmir Gücü spor Vakfı, 29 Eylül saat 18.00’de ’nde 2008-2009 Futbol Sezonu’nda başarılı olan İzmir takımlarını ödüllendirmek için kokteylli düzenliyor. Dünyanın bütün uygar ülkelerinde yapılan yararlı etkinliklerden sayılıyor böylesi. Biraraya gelmeler, buluşmalar, özlem gidermeler, konuşmalar, ödül alanların anımsanması, sevinci, hepsi güzel şeyler. Kokteyl töreni davetli sayısı kaç? İzvak’a kaça maloluyor? bilmiyorum. 5-10-20 her neyse. Kanımca ödüllendirilecek iki takım var, ’da sorunlardan ötürü olağanüstü genel kurul söylentileri var. Göztepe’nin parasal sorunu yok. En azından ben öyle düşünüyorum. Şu dönemde paradan çok akıla ihtiyaçları var sanki. Buca öyle değil. Diyorum ki, İzvak, en azından bu kez yapmasın şu etkinliği. Törene harcayacağı parayı, nakit ödül olarak Bucaspor’a versin. “O kadarcık parayla, Buca kalkınır mı?” diyenler olacak. Elbette öyle birşey olmayacak. Ama İzvak girişimiyle ödüllendirme anlayışına farklı bir boyut kazandırılacak. İnsanlar bir süre, biraraya gelmez, birlikte birkaç kadeh tokuşturmazlarsa, hayatlarından eksilen fazla birşey olmayacak. Fena da olmaz. Zaten biraraya geldiğimizde, ya ötekini çekiştiriyoruz, ya da bol kepçe dedikodu yapıyoruz. Ürettiğimiz hiçbir şey yok. Sözler hep konuşulan yerde kalıyor, bir daha da anımsanmıyor nasıl olsa. Bir kez de farklı oluversin, şaşırtsın. Demek istediğim kısa, öz, somut, anlaşılır. Ödül töreni iptal, oraya harcanmayan para Bucaspor’a nakit, törensiz... 586588 Fehmi Koru: İktidarları şangur şungur Fehmi Koru 27 Eylül 2009 Pazarİktidarları şangur şungur Türkiye son yedi yıldır muhafazakâr bir partinin hükümetince yönetiliyor; bir sonraki seçimde iktidar değişse bile dokuz yıllık muhafazakâr bir yönetim demek bu. Ortada dengeleri değiştirecek siyasi bir çalkantı ihtimali veya iktidara hazır bir muhalefet görülmediğine göre, Tayyip Erdoğan'ın lideri olduğu Ak Parti'nin hükümeti epey bir süre daha devam edebilir. Biliyorum, ben ne zaman yazsam epey toz kalkıyor, ama tezimi bir kez daha tekrarlamam gerekiyor: Aradan geçen bunca yıla rağmen, siyasi iktidar ile toplumsal dengeler arasında bir eşleşme henüz gerçekleşmedi. Siyasal merkez muhafazakâr, toplumsal merkez muhafazakârlığa kapalı; siyaseten azınlık teşkil edenlerin zihinler üzerindeki ağır baskısı hiç eksilmeden varlığını sürdürüyor. Hem de 'mahalle baskısı' türü bilimsellik katılmış tersine argümanların cazgırlığında... Başbakan Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle dünya liderlerinin de katıldığı oturumda bütün dünyaya hitap eden bir konuşma yaptı. İyi hazırlandığı, performansının hayli yüksek olduğu anlaşılıyor. Nereden anlaşılıyor? Dün bir gazetenin yayın yönetmeni de olan yazarının sütunundan... Önce konuşmayla ilgili satırlarını yazarın, esas diyeceğimi daha sonra okuyacaksınız: “Başbakan'ın BM kürsüsündeki konuşması, ne yalan söyleyeyim 'milli gururumu' okşadı. Türkiye'nin Başbakanı kürsüde dünya liderlerini karşısına almış, hayret verici bir özgüvenle konuşuyordu. (..) Rahattı. Kendine fazlasıyla güvenliydi. Komplekssizdi. Bir büyük ülkenin, bir dünya gücünün lideri gibiydi. Ne yalan söyleyeyim, hoşuma gitti.” Yazar, bizzat müşahede ettiği bir başarıyı dile getiriyor; belli ki, göğsü kabarmış Tayyip Erdoğan'ı dinlerken... Yıllardır başkaları karşısında eziklik hissetmiş bir ulusun ferdi olarak, ülkesini yöneten insanın diğer dünya liderleri önünde söyledikleri ve onları söylerken takındığı tavır gururunu okşamış... Satırları duyguyu samimi bir biçimde yansıtıyor. Sorun şu: birkaç övücü paragrafı yazabilmek için, uzun bir girizgâh kaleme almak zorunda kalmış yazar... “Yazayım mı, yazmayayım mı?” diye çok düşünmüş. “Korktum” bile diyor. En iyisi birkaç satır da girizgâhtan aktarayım: “Korktum. 'Yandaş mı oldun?' diyeceklerdi, 'Satıldın mı?' diyeceklerdi, 'İktidara neden yalakalık yapıyorsun?' diyeceklerdi. Oysa hep öznenin kim olduğuna bakmadan övgüyü de, yergiyi de sakınmayan bir adam olarak tanıyordum kendimi.” Aslında bu satırları aktarmakla yetinip sonucu çıkarmayı sizlere bırakmak en doğrusu; ancak insan yine de üç-beş satırla da olsa görüş açıklamaktan kendini alamıyor. Yazar 'okur baskısı' diyor, ama tür suçlayıcı yaklaşımların okurlardan gelmesi hayli kuşkulu; okurları da gördüğünden etkilenen yazardan farklı olamazlar, sonuçta onlar da başarılı performanstan samimi duygularını bizlerle paylaşan yazar kadar etkilenmişlerdir. “Doğru da yapsa, kimsenin cesaret edemediği gerçekleri de söylese, olağanüstü bir başarı da sergilese, 'özne' Ak Partili -hele Tayyip Erdoğan- ise övemezsin” katılığı gazetenin okur kitlesinden gelemez; yazarın yakındığı tepkileri verebilecekler, çok farklı birileri... Ülkesi için taş üzerine taş koymamış, buna karşılık ülkenin sunduğu fırsatlardan en fazla nemalanan, kendi burnundan kıl aldırmazken başkalarında hep küçümsenecek bir şeyler arayıp bulanlar... Kendilerinin tavrını 'siyaseten doğru' gösterip siyaset ve siyasetçi harcayanlar... Yumurtadan çıkmış, çıktığı yumurtayı beğenmeyen tipler... Başlarda, “Ak Parti iktidarı bir dönemlik” diye etraflarını avuttular; ardından “Aman daha fazla uzamasın” diye sağa-sola davet çıkardılar ve siyaset-dışı iktidarlarını bugüne kadar sürdürdüler... Duyulan şangırtılar, duvara toslayan onlardan çıkan seslerdir. 587176 163 yeni canlı türü bulundu Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi 163 yeni canlı türü 15 Bakmadan geçmeyin... 586489 Costner'a yanıt: Sana ne açılımdan Costner'a yanıt: Sana ne açılımdan Şenol ATEŞ 27.09.2009 Baykal, demokratik açılıma destek veren Costner'a "Sen çık artistliğini yap" diye çattı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin Kürt açılımını desteklediğini söyleyen Hollywood yıldızı Kevin Costner'a sert çıkarak "Sen artistliğini yap, sana ne Türkiye'deki açılımdan. Türkiye haritasından Şırnak'ın yerini göster de görelim" dedi. Kalecik ilçesinde "Kalecik Karası Üzüm Festivali"ne katılan Baykal, şu mesajları verdi: Bugün dil bayramı. 1277'de, beylikler döneminde Karamanoğlu Mehmet Bey; divanda, mecliste, dergahta ve bergahta Türkçe konuşulmasını zorunlu kılmıştır. Bu bizim Anadolu'da birlik ve millet oluşturmamızın çıkış noktasıdır. Devlet, bir başka dile 'ana dil' diyerek, devletin resmi diline rakip gösterme konumunda değildir, olmamalıdır. Kürt açılımı, Ermeni açılımı siz bunlardan bir anlam çıkartıyor musunuz? Başbakan iki aydır işi gücü bıraktı, bu işi konuşuyor. Başbakan ayrım yapmak için oraya gelmiş olabilir mi? AKP'ye oy vermiş vatandaşlara, AKP yöneticilerine sesleniyorum: Ne olur bu gidişe bir dur, deyin. Başbakan gerçekleri halktan gizliyor. Kafasında bir proje var da, birden söylersek millet tepki gösterir, yavaş yavaş kabul ettirelim diyor. Başbakanın görevi milleti tuzağa düşürmek midir? Bu olayı sevimli göstermek için Hollywood'dan bir artist bulmuşlar. Nasıl ikna etmişseler, adam çıkmış, 'Açılımı destekliyorum' diyor. Sen neden Türkiye'nin iç işlerine karışıyorsun. Sen çık artistliğini yap. En acısı da Hollwood'lu bir artistten medet umar hale gelmeleri. AKP gidiyor, CHP geliyor. Son günlerde Başbakan'ın konuşmaları da bunu kabullendiğini gösteriyor. 586722 SEMİH YUVAKURAN Rakipte Semih varsa dikkatli olun! Necati Ateş ve Veysel Cihan, güney ekibinin gol ayakları oldu. Kanarya'da Vederson sol kanadı tapularken, Süper Lig'in en yaşlısı Roberto Carlos, yine kenarda bekledi. Kaptan Alex'in organize ettiği Kanarya, golü çabuk buldu. Henüz 10. dakikada, Alex'in mükemmel pasında topla ceza sahasında buluşan Kazım, takımını deplasmanda öne geçirdi. F.Bahçe, sol kanattan Vederson'la tempolu bir futbol sergiledi. Ona Alex ve Kazım da eşlik etti. Güiza için de aynı şeyleri söylemek isterdim, ancak bu üçlüye ayak uyduramadı. Mehmet Topuz'u yine göremedik. Bence Daum, Topuz'u yanlış yerde oynatıyor. Koskoca ilk yarıda Topuz'un ismini sadece ceza sahası dışından çektiği ve direkte patlayan şutunda duyduk. Daum, ikinci yarıda sakatlanıp çıkan Gökhan Gönül'ün yerine onu sağ bekte görevlendirdi. Kazım'a bir çift sözüm var: Mücadelenle alkışı hak ediyorsun, ancak sinirli tavrınla eksi not alıyorsun. Bu kadar kolay sarı kart görme. Taraftarınla kapışıyorsun, hakemlerle didişiyorsun. Eğer Fenerbahçe'de kalıcı olmak istiyorsan, sakin olmalısın ve kendine hakim olmalısın. Fenerbahçe, ikinci yarıda çift forvete döndü. Güiza ile birlikte Semih Şentürk, Antalya kalesinde gol aradı. Kaleciyle iki kez karşı karşıya kalmasına rağmen golü atamayan Güiza'daki bu düşüşe bir anlam veremedim. Daum'un Güiza ısrarını anlamak mümkün değil. Semih Şentürk'ün ilk 11'de başlamasının zamanı geldi de geçiyor bile. Semih, kalitesini bir kez daha gösterdi ve son dakikada attığı golle Fenerbahçe'nin deplasman galibiyetine damgasını vurdu. Sarı-Lacivertliler, UEFA Avrupa Ligi'nde deplasmanda karşılaşacağı Sheriff'i de devirerek taraftarına çifte sevinç yaşatmalı. Şifo Mehmet'in takımı ise iyi mücadele ediyor. Kaleci Ömer Çatkıç'ın yedeği genç Polat, Güiza ile birebirde kaldığı iki pozisyonda topu çıkararak göz doldurdu. Son dakikada yediği golde yapacak bir şeyi yoktu. Tecrübeli isimler Orhan Ak ve Yalçın da takımını ayakta tuttular. Ali Zetouni ise hırsı ve takipçiliğini, attığı golde ispatladı. Bana göre bulunduğu yeri hak etmiyorlar. Çıkışa geçeceklerine inanıyorum. s.yuvakuran@zaman.com.tr 586972 Frank Walter Steinmeier kimdir? Frank Walter Steinmeier, 'daki seçimin sosyal demokrat adayı. Başbakan Angela Merkel'in de en yakın rakibi. Partisinin ve Merkel'in gerisinde kaldığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Steinmeier, rakibi Merkel'in aksine Türkiye'nin üyeliğine destek veren bir siyasetçi. Sosyal Demokrat Parti'nin eski liderlerinden Gerhard Schroder kadar karizmatik değil ama bu kez partiyi seçimde temsil eden isim o... Frank Walter Steinmeier. Halen hükümetin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı. Çalışma arkadaşları onu cana yakın ve adil biri olarak tanımlıyor. 53 yaşındaki Steinmeier'in babası bir marangoz. Steinmeier hukuk eğitimi gördü. Onun da siyasi hayatı, rakibi Angela Merkel gibi iki 'nın birleştiği dönemde, 1991'de başladı. Steinmeier'in hayatı, Gerhard Schröder ile tanışmasıyla değişti.. Hannover kentindeki Aşağı Aaksonya Eyaleti Başbakanlığı'nda görev yapmaya başladı ve yıl sonra da dönemde eyaletin başbakanı olan eski Başbakanı Schröder'in özel kalem müdürü oldu. Schröder'in 1998 yılında başbakanı olmasıyla başbakanlıkta müsteşarlığa yükseldi. 2005 yılında kurulan koalisyon hükümetinde dışşileri bakanı oldu. Ancak Steinmeier, rakibi Merkel karşısında lider olarak biraz geride kaldı. Sosyal Demokrat Steinmeier, sosyal adalet ve nükleer silahsızlanmadan yana bir siyaset izleyeceğini söyüyor. Rakibi Merkel'in aksine, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olmasından yana... İç siyasetteki en önemli vaadi ise istihdam sorununu çözmek... 587296 Ergin'den CHP İl teşkilatına ziyaret FEHMİ KORU Ergin'den CHP İl teşkilatına ziyaret HATAY (AA) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 'Siyaset, uzlaşabilmek, bir arada yarışabilmek ve medeni şartlarda bu yarışı devam ettirebilmektir' dedi. Ergin, CHP İl teşkilatını ziyaret ederek, Hatay Milletvekili Fuat Çay ve İl Başkanı Halef Tiftikçi ile görüştü. Ergin, Ramazan Bayramı'nda programı nedeniyle Hatay'da çok fazla bulunamadığını ve bu nedenle partileri ziyaret edemediğini söyledi. Hatay'da, siyasi partilerin enerji ve bilgi birikimini kentin ve halkın yararına bir araya getirip verimli bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Ergin, şöyle devam etti: 'Hatay iklim ve sosyal doku itibarıyla kendine yakışanı geçmişten bu yana yapıyor. Bundan sonra da siyasetin belli bir nezaket zemininde yürümesi gerekiyor. Siyaset uzlaşabilmek, bir arada yarışabilmek ve medeni şartlarda bu yarışı devam ettirebilmektir. Bu anlamda, Hatay'da mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması noktasında ciddi bir çalışma var. Yapılacak çalışmalar, içinde bulunan coğrafya ve insanın hayrına ise bilgi birikimimizi bir havuza koyup bunu bir kazanıma dönüştürme noktasında bir gayret sarf etmek son derece medeni bir tavır. Bu güzel tablonun oluşmasından memnunuz. Bunun oluşmasında CHP'lilerin çok katkısı var.' Kentin altyapı sorunlarının aşılması noktasında önemli çalışmalar yapıldığını belirten Ergin, Hatay'da daha önce hizmet eden ve taş üstüne taş koyan herkese teşekkür etti. CHP Hatay Milletvekili Fuat Çay da Ergin'e Antakya iklimine uygun bir davranış sergilediği için teşekkür ederek, bakan olmasından dolayı kent adına gurur duyduklarını söyledi. Ziyarete, Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş, AK Parti İl Başkanı Adem Yeşildal ve meclis üyeleri de katıldı. 27.09.2009 POLİTİKA 586492 250 bin dolarlık 'özür' tazminatı 250 bin dolarlık 'özür' tazminatı 27.09.2009 11 Eylül saldırılarında haksız yere tutuklanıp, işkence gördüğünü söyleyen Mısırlı Hicazi, FBI'ya açtığı tazminat davasını kazandı ABD'nin kâbusu 11 Eylül saldırıları sonrasında tutuklanan Mısırlı Abdullah Hicazi, Amerikan Federal Soruşturma Bürosu'ndan (FBI) 250 bin dolar tazminat kazandı. Haksız yere tutuklandığı ortaya çıkan Hicazi'nin, tazminatını bu hafta alacağı açıklandı. İkiz Kuleler'e bakan bir otelde kalan Hicazi, odasındaki kasada bir telsiz bulununca saldırıda kullanılan uçakları yönlendirmiş olabileceği iddiasıyla tutuklanmış ve ancak 34 gün sonra bir pilotun telsizi kasada kendisinin unuttuğunu açıklamasıyla serbest bırakılmıştı. Mısırlı bir diplomatın oğlu olan 38 yaşındaki Hicazi, serbest kalmasının ardından FBI'nın peşini bırakmadı. "Kötü muamele gördüm. FBI ajanları bana bağırdı. Aileme zarar verebileceklerini söylediler" diyen Hicazi, yargıya başvurdu. 'KARAR DERS OLSUN' Hicazi'nin FBI'ya açtığı dava temmuz ayında sonuçlandı. Jürinin kararıyla 250 bin dolar tazminat almaya hak kazanan Hicazi'nin avukatı, "Bu paranın müvekkilimin maddi ve manevi zararını karşılaması mümkün değil. Ancak yine de mahkeme kararının yetkililere bir ders olmasını umuyoruz" dedi. 587097 Çimento üretimi 25,7 milyon tona çıktı Çimento üretimi 25,7 milyon tona çıktı Tamamı özel sektöre ait çimento fabrikalarında bu yıl Haziran ayı sonu itibariyle, toplam 25 milyon 207 bin ton çimento üretildi. Çimento Müstahsilleri Birliğince yasa gereği iki ay gecikmeli açıklanan çimento sonuçlarına göre, Türkiye’nin aylık çimento üretimi ortalama 5,3 milyon ton olarak gerçekleşti. Bu yılın altı ayında üretilen çimentonun milyon 225 bin 679 tonluk bölümü ihraç edildi. Üretimin geri kalan bölümü ise iç piyasada tüketildi. BÖLGE ÜRETİMLERİ Geçen yıllarda olduğu gibi en fazla çimento üretimi bölgesindeki fabrikalardan elde edildi. Haziran ayı sonu itibariyle Marmara bölgesi çimento fabrikalarından, milyon 648  bin 675 bin ton çimento üretildi. Bu bölgeyi milyon 700 bin 900 bin tonla bölgesi izledi. Aynı dönemde İç Anadolu Bölgesi’ndeki fabrikalarda milyon 763 bin 204 ton, Bölgesi fabrikalarından milyon 368 bin 061 ton çimento üretildi. bölgesindeki fabrikaların üretimi ise milyon 3285 bin 424 ton oldu.  Haziran ayı sonu itibariyle, bölgesindeki çimento fabrikalarının üretimi milyon 585 bin 330 ton olurken, bölgesi fabrikalarından ise milyon 256 bin 110 ton çimento üretimi elde edildi.  Türkiye’nin toplam çimento üretiminin bu yıl 50 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesi bekleniyor. 587461 Fenerbahçe Doludizgin Fenerbahçe Doludizgin Antalyaspor ile deplasmanda oynadığı maçın ardından özel bir uçakla İstanbul'a dönen Fenerbahçe, ayağının tozuyla yenileme antrenmanı yaptı. Fenerbahçe Spor Kulübü Can Bartu Tesisleri'nde, teknik direktör Christoph Daum yönetiminde gerçekleştirilen antrenman yaklaşık 40 dakika sürdü. Antrenmana sakatlıkları bulunan Andre Santos, Gökhan Gönül ve Güiza katılmadı. Antrenmanın ardından takıma izin verilirken, sarı-lacivertliler sabah yapacağı antrenmanla Moldova'nın FC Sheriff takımıyla deplasmanda oynayacağı UEFA Avrupa Ligi Grubu ikinci hafta maçının hazırlıklarına başlayacak. 587432 19:15 AFP: Türkiye ile Ermenistan 10 Ekim'de normalleşme anlaşması imzalayacak ile 10 Ekim'de normalleşme anlaşması imzalayacak ANKARA-NEW YORK (A.A) ve ’ın, diplomatik ilişkileri kurmak amacıyla 10 Ekim’de bir normalizasyon anlaşması imzalayacakları bildirildi          ’nin haberinde, ’da adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, "Anlaşmanın 10 Ekim’de ’nin Zürih kentinde imzalanması öngörüldü" dedi.          Her iki ülkenin dışişleri bakanlıklarının, birçok Batılı ülke tarafından teşvik edilen yakınlaşma sürecinde tarafların hali hazırda kabul etmiş oldukları içerikteki protokolü imzalamaları bekleniyor.          Aynı yetkili, Ankara ile arasında arabuluculuk rolü oynayan İsviçre Dışişleri Bakanı Micheline Calmy-Rey’in de törende büyük olasılıkla hazır bulunacağını belirtirken, başkent Bern’de sözcülerinden biri de, "Törenin İsviçre’de yapılması olası" açıklamasında bulundu.          Ankara’dan gelen bu haberi Erivan’dan yorumlatmak ise henüz mümkün olmadı.          Bu arada Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin konuyla ilgili olarak ’ta AA’ya yaptığı açıklamada, söz konusu protokollerin ’deki bilgilendirme sürecini takiben tarihlerde imzalanmasının söz konusu olup, tam tarihinin, yerinin ve kimler tarafından imzalanacağı hususlarının halen değerlendirilmekte olduğunu bildirdi. 587167 Aşk cinnetini 'hard disk' çözecek Aşk cinnetini 'hard disk' çözecek İHA Giriş Saati Güncelleme Olay, gün önce Osmangazi ilçesi Ahmet Paşa Mahallesi'nde meydana geldi. Malcılar Lisesi son sınıf öğrencisi G.Ş. (17), 1.5 yıldır çıktığı erkek arkadaşı Murat Recep Yurdaışık (20) ile buluştu. Bilecik Üniversitesi'nde yıllık Maliye Bölümü'ne kaydını yaptırdıktan sonra Bursa'daki akrabalarının yanına gelen Yurdaışık, buluştuğu kız arkadaşıyla bilinmeyen bir sebepten dolayı tartıştı. Yurdaışık, yanında taşıdığı ekmek bıçağıyla G.Ş.'yi yerinden bıçakla yaraladı. Kanlar içinde kalan G.Ş.'nin öldüğünü zanneden Yurdaışık, bir inşaatın 4. katından atladı. Olay yerine gelen ambulansla Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Yurdaışık ve liseli aşkı G.Ş. kurtarılamadı. Hayatının baharında sevgilisi tarafından öldürülen genç kız, Gemlik'in Kurtuldu köyünde doçent olan babasının mezarının ayak ucuna defnedilirken, cinnet getiren Murat Recep Yurdaışık'ın cenazesi ise memleketi olan Adana'ya gönderdi. Olayın en önemli şahidinin de ifadelerinin alınmadan hayatını kaybetmesi, cinayet masası dedektiflerini harekete geçirdi. Genç aşıkların neden tartıştığını belirlemeye çalışan polis, araştırmalarını derinleştirdi. Ekipler, sır dolu cinnetin ardındaki sır perdesini aralamak için G.Ş.'nin bilgisayarının hard diskini incelemeye aldı. Ayrıca polis, Yurdaışık ve G.Ş.'nin cep telefonuna da el koydu. Telefonlardaki mesajlaşmalar ve geçmişe yönelik yapılan konuşmaları tek tek inceleyecek olan polis, bu sayede aşk cinayetinin esrarını çözmeye çalışacak. 586571 Mahallelinin dediği oldu Mahallelinin dediği olduFATİH DALDAL DHA güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda Bayramiç’de 29 Mart yerel seçimleri öncesinde “Baz istasyonlarını kaldırmayı taahhüt etmeyen adaya oy yok” mesajı veren Cami Cedit Mahallesi Debboylar mevkii sakinleri amaçlarına ulaştı. ’li Belediye Başkanı İsmail Sakin Tuncer, baz istasyonlarının ilçe merkezi dışına çıkarılması için konuyu Belediye Meclisi’ne taşıdı. Belediye tarafından 11 yıl önce şirketlerine kiralanan ve baz istasyonları dikilen Debboylar mevkiindeki yerin kira sözleşmesi uzatılmadı. Böylece mahallelinin dediği oldu. Kaçak beş yıldızlı otele yıkım kararı ’de belediye İmar Kanunu’na aykırı  472 yapı tespit etti. Altınkum’daki yıldızlı Garden of Sun Otel’inin çatısı da yıkılacaklar arasında yer aldı. Otel sahibi Nurettin Karakış, CHP’li Başkan Mümin Kamacı’ya tepki göstererek, “İlçenin çoğu yıkılmalı. Üstelik, diğer  bazı otellerin de kaçak bölümleri var. Neden bizimkini yıkma konusunda aceleciler? Bir önceki seçimlerde Kamacı’ya karşı CHP’den aday adayı olmuştum. İntikam mı alıyor” iddiasında bulundu. Elektrik bilgisi internette Aydın, Denizli ve ’nın elektrik dağıtımını üstlenen Dağıtım A.Ş., internet web portalı oluşturdu. Aydem Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Koordinatörü Fikret Akbaş, “Sektörde en kapsamlı hizmet portalı olan abonelerimizin hizmetine sunduk. Web sitesi üzerinden abonelerimiz borç sorgulama, fatura oluşturabilme, faturaları e-mail adresine yönlendirme işlemlerini yapabilecek, elektrik kullanımıyla ilgili tüm bilgileri alabilecek” dedi. Dört aylık işçiler işbaşında Denizli’de Toplum Destekli Çalışma Projesi kapsamında belediyeye alınan 85 kişi, 44 su deposunu boyuyor, bakımını yapıyor. Su ve Kanalizasyon İşleri Müdürü Şule Vardar, “4 ayda tüm ızgara ve drenaj kanallarının temizliğini yapacağız. Yaklaşan yağmurlarda sorun yaşamamak için tedbirimizi alıyoruz. Ayrıca su depolarımızın da bakımlarını yapıyoruz. Etrafında biriken otlar temizleniyor. Depo temizliyoruz. 44 depomuzu boyayacağız” dedi. 586697 Yıldızınız bugün ne söylüyor? H2 Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi Yıldızınız bugün ne söylüyor? H2 587199 Kavgayı ayırdığı için kapatma cezası Aynı zamanda Adıyamanlılar Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği Başkanı olan Mehmet Kuş, yaşanan üzücü olayla ilgili olarak dernek binasında basın toplantısı düzenledi. 19 Eylül'de Cuma Pazarı'nda meydana gelen olayda tarafları ayırmak için pazara geldiğini belirten Kuş, kavganın çıktığı anda kendisinin olay yerinde olmadığını belirtti. Dernek başkanı olduğu için arkadaşlarının kendisini arayarak olayı haber verdiğini ifade eden Kuş, "Ortamı sakinleştirmek ve olayları yatıştırmak için pazara geldim. MHP Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız ile 1,5 saat telefon görüşmesi yaptım. Olayın ertesi günü AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu beni bizzat arayarak olaylar hakkında bilgi aldı. Biz Ramazan Bayramı'nın ikinci günü MHP Milletvekili Yıldız'ın aracılığı ile karşı tarafla barıştık. İşin enteresan kısmı bizim işyerimiz pasajın içinde ve olay yerine 500 metre uzaklıkta ayrıca gün biz tezgah açmadık. İki kişinin tezgah yüzünden çıkarttığı kavga gereksiz yere büyüdü. Adıyamanlı bir esnaf burada olaya karışsa faturasını ben ödüyorum." diye konuştu. Olay günü Alanya Belediyesi zabıta ekiplerinin işyerine kapama tutanağı tuttuğunu ifade eden Kuş, Alanya'da 20 yıllık geçmişi olduğunu ve alın teri ile ticaret yaptıklarını kaydetti. Doğrudan veya dolaylı yollardan 120 kişinin istihdam edilmesini sağladıklarını anlatan Kuş, "İşletmemizin bulunduğu pasaja günlük 300 müşteri getiriyoruz. Bu çevre esnafımıza büyük destek oluyor. Turizme hizmet vermenin karşılığı bu olmamalı. Biz kavgadan yana değiliz. Alanya'da bin tane Adıyamanlı var. Bunların yüzde 99'u esnaf. Zor durumda kalırsak esnaf arkadaşlarımızla Alanya Belediyesi'ne de Ankara'ya da yürürüz." şeklinde konuştu. 586602 Fevzi Öztürk: G-20'yi Okumak Fevzi Öztürk 27 Eylül 2009 PazarG-20'yi Okumak Küresel krizin en başından itibaren yazılarımızda zaman zaman krizin dünya finansal dengelerinde değişikliğe neden olabileceğine değinmeye çalıştık. Her ne kadar ilk yazılarımızda taraftar bulamasak da bugün "değişim" çoğunluğun kabul ettiği bir gerçek haline geldi. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu G-20 üyesi ülkelerinin liderleri küresel ekonomiye yön vermek için, ABD'nin Pittsburgh şehrinde Perşembe günü başlayan ve iki gün süren bir toplantı yaptılar. Sonuç bildirisi taslağına göre, ekonomik krize yol açan nedenler arasında yer alan dengesizliklerin giderilmesi için reformlar yapılması konusunda mutabakata varıldı. Söz konusu uygulamalar arasında; bir ülkenin, bir diğeri tarafından izlenmesi, kontrol edilmesi de bulunuyor. Ancak bu önlemler, hedefi tutturamayan ülkenin "cezalandırılması" gibi bir yol içermiyor. Her ne kadar içeride zirvenin magazinsel derinliği gündeme çekilse de, uluslararası arenada krizin ardından üçüncüsü düzenlenen bu zirve "değişime giden yol" açısından oldukça önemli. G-20'ye kısaca bir göz atalım; G-20, 1999 yılında Asya krizinin ardından kurulan, 19 büyük ülke ile Avrupa Birliği temsilcilerinden oluşan bir örgüt. G-7'lerin küresel çaptaki önlemleri almada yetersiz kalması neticesinde G-20 doğdu. G-20 ülkelerinin küresel ekonomideki rolleri her geçen gün artarken, küresel ekonomide karar alma süreçleri aynı oranda artmadı/artırılmadı. Yani G-7'nin karar alma mekanizmasında etkili olan ülkeler, G-20'nin karar sürecinde de etkili oldular. Dünya nüfusunun yüzde 65'ini, küresel ekonominin yüzde 90'ını, küresel ticaretin ise 80'nini G-20 üyesi ülkeler oluşturuyor. Ancak iş global anlamda karar almaya gelince, yükselen gelişmekte olan ülkelerin sözü para etmiyor Sözüm ona, gelişmiş ülkeler kafa kafaya verip dünyanın kalanı için çözüm üretiyorlar! ABD ve destekçisi İngiltere dünya ekonomik sistemini önceki dönemde istediği gibi şekillendiriyordu. Krizin ABD ekonomisinde açtığı yaralar ve gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretinden aldığı payın artması neticesinde artık ABD tek başına dünya ekonomisini şekillendirmede yetersiz kalıyor. Dünyayı sarsan küresel krizin faturası daha geniş bir zemine yayılmaya çalışılıyor. Onun için biraderler (ABD ve İngiltere) kafalarındaki şekillendirme projesine diğer ülkeleri de dâhil etmeye çalışıyorlar. Bu nedenle G-20 ülkelerinin ekonomi politikalarını koordine etmesi için deyim yerinde ise yeni(den) bir jön sahneye çıkarılıyor. Bu jön herkesin tanıdığı ve bildiği Uluslararası Para Fon'undan (IMF) başkası değil. IMF'nin kaynaklarının krizin başlangıcından bu yana sürekli artarak üç katına yükseltilmesinin nedeni de işte IMF'ye verilecek bu Jönlük Diğer uluslararası kurumlarda olduğu gibi IMF'de de söz sahipliğindeki, "oy dengesizliği", yıldızı yükselen ülkeleri rahatsız etmekte. Ülkelerin ekonomik büyüklükleriyle IMF'deki oy hakkı arasında bir bağlantı yok. ABD'nin oy oranı IMF'de yüzde 16,77, Fransa'nın yüzde 4,9, ekonomisi Fransa'dan yüzde 50 daha büyük olan Çin'in oy hakkı ise yüzde 3,7. Zirvede bir şekilde bu oy haksızlığında mutabakata varıldığı sonuç bildirgesinde açıklandı. Şimdilik, sadece IMF'de gelişmiş ülkelere oy hakkında artırım gündeme geldi. Ancak, gerek Dünya Bankası'nda gerekse Birleşmiş Milletlerde de durum çok farklı değil. Onlarda da dört beş ülkenin egemenliği söz konusu Değişime zorlayan dengelere rağmen, mevcut düzenin değişmesi kimsenin şu anda işine gelmiyor. Ne diyelim; yeni "dünya hükümeti" G-20 ve yeni "finansal şekillendirmenin" mimarı IMF, bakalım dünyayı hangi yeni dengesizliklere sürükleyecek 587540 Denizlispor:1 Manisaspor:1 :1 Manisaspor:1’de ile arasındaki karşılaşma 1-1 eşitlikle sona erdi. İLK YARI 2. dakikada sağ çaprazdan yapılan ortaya Murat Hacıoğlu’nun kaleye vuruşunda kalecisi Orkun topu kornere çeldi. 13. dakikada Yiğit’in ayağıyla verdiği pasta Simpson topa ceza sahasında sol çaprazdan sert vurdu. Özden’den dönen topu savunma uzaklaştırdı. 15. dakikada Burak’ın hatasıyla Simpson’un kazandığı topu Çağlar kornere çıkardı. 18. dakikada Fahri’nin pasını alan Murat Hacıoğlu, topu kontrol ettikten sonra kaleye vurdu. Kaleci Orkun tehlikeyi önledi. 20. dakikada İsaac’ın pasında buluşan Mehmet Nas, kaleci Özden’den topu sektirerek kaleye gönderdi. Kaleye giden topu rövaşatayla geri çıkardı. Hakem, Özden ve Mehmet’in yere düşmesiyle oyunu bir süre durdurdu. 29. dakikada Roberts’ın ceza sahasının sol çaprazından Braga’ya verdiği topta tehlikeyi savunma uzaklaştırdı. 32. dakikada İsaac’ın rakip ceza sahasında Mehmet’e attığı pasta araya giren Çağlar topu yandan dışarı çıkardı. 35. dakikada Simpson’un ceza sahasına ortaladığı top kaleci Özden’i geçerken, Burak kale çizgisinden topu çıkardı. 40. dakikada Murat Hacıoğlu’nun kontra atakla rakip sahada Burak’ı geçerek Giray’a soldan verdiği topu, Giray kale direğinin sağından auta attı. Üç dakika uzatılan maçın ilk yarısı 0-0 sonuçlandı. İKİNCİ YARI 54. dakikada Çağlar’ın serbest vuruşunda Manisaspor savunmasının uzaklaştırdığı topu önünde bulan Caner vuruşunu yaptı, top az farkla kale direğinin solundan auta çıktı. 69. dakikada Nizamettin’in sol kanattan kullandığı köşe vuruşunda savunmaya çarpan topu Simpson ağlara gönderdi ve Manisaspor 1-0 öne geçti. 76. dakikada Koffi’nin önündeki topu Isaac araya girerek kaleye gönderdi, topu Özden son anda uzaklaştırdı. 81. dakikada Yiğit İncedemir’in pasıyla Yiğit Gökoğlan hareketlendi. Gökoğlan’ın sağ çaprazdan vuruşunda, top az farkla dışarıya çıktı. 83. dakikada Caner’in düşürülmesiyle kazanılan penaltı vuruşunu Roberts kullandı. Roberts, topu kalecinin sağından ağlara gönderdi ve 1-1 beraberliği yakaladı. 85. dakikada Engin’in Murat Hacıoğlu’na ceza alanının sağından verdiği topu savunma uzaklaştırdı. 90. dakikada topa elle müdahale eden Denizlisporlu Adem, 2. sarı karttan kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Maç da 1-1 berabere sonuçlandı. Stat: Atatürk Hakemler: xx, Süleyman Özay xx, Hakan Yemişken xx Denizlispor: Özden xxx, Fahri (Dk. 46 Caner xx), Burak xx (Dk. 72 Bajiç xx), Murat xx, Roberts xxx, Braga xx, Adem xx, Güray xx (Dk. 79 Engin xx), Emin xx, Koffi xx, Çağlar xxx Manisaspor: Orkun xx, Burak xx, Yiğit İncedemir xx, Nizamettin xx, Mehmet Nas xx, Simpson xxx (Dk. 80 Yiğit Gökoğlan xx), Isaac xx, Eren xx, Dixon xx (Dk. 50 Ouedraogo xx), Ferhat xx, Yaser xx (Dk. 61 Güven xx) Goller: Dk. 69 Simpson (Manisaspor), Dk. 83 Roberts (penaltıdan) (Denizlispor) Sarı Kartlar: Dk. 84 Braga, Dk. 90 Engin (Denizlispor), Dk. 52 Simpson (Manisaspor) Kırmızı Kart: Dk. 90 Adem (Denizlispor) 586961 Sivasspor şokta şoktaGÖKHAN CEYLAN SİVAS DHA Süper Ligin 7. haftasında İstanbul ile karşılaşan bu karşılaşmadanda 1-0 yenik ayrılarak taraftarını üzdü. Geçen sezonda büyükler ile zirve mücadelesi veren Sivasspor, bu sezon geride kalan maçta bir türlü istediği sonuçları alamayarak galibiyete ve puana hasret kaldı. Ligde bu sezon üst üste aldığı mağlubiyetler nedeniyle zor günler geçiren kırmızı beyazlı ekip, ve 'un ardından dün de deplasmanda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a yenilerek kötü gidişini sürdürdü. İstanbul ekibine son dakika golüyle 1-0 yenilerek bu sezon ligdeki 6'ıncı mağlubiyetini alan Sivasspor, 7'inci hafta sonunda topladığı puanla ligin dibine demir attı. Bu kötü gidişler bizi bıktırmayacak diyen Uygun, "Ben takımıma ve futbolcularıma sonuna kadar güveniyorum. Bu kötü günlerden en kısa zamanda kurtulacağız. Üzerimizdeki stresi atarak eski Sivasspor'u tekrar taraftarımıza izleteceğiz. Ben ve ekibim sonuna kadar takımımızın başındayız. Tek eksiğimiz galip gelemediğimiz için futbolcularımın strese girmesi bunun da bir şekilde aşacağız" dedi. LİGDE 126 GÜNDÜR GALİP GELEMİYOR Bu sezon yaptığı maçta mağlubiyet alıp, sadece ile deplasmanda 1-1 berabere kalan Sivasspor, ligde adeta galibiyete hasret kaldı. Ligdeki en son galibiyetini geçen sezonun 33'üncü haftada 'ne karşı 'ta 3-2'lik skorla elde eden Sivasspor, bu maçın ardından bugüne dek geçen 126 günde ligde yaptığı maçta galibiyet alamadı. Kırmızı-beyazlı ekip, 126 günlük bu süreçte ligde sadece Denizlispor ile deplasmanda 1-1 berabere kaldı. Sivasspor, ligde gelecek hafta sahasında ile karşılaşacak. Sivasspor'un yarın bu karşılaşmanın hazırlıklarına başlayacağı öğrenildi. Bu arada uzun zamandır takımdan ayrı kalan kaptan 'ın yarın 'dan gelerek takım ile çalışmalara başlayacağı öğrenildi.  587166 Vergide uzlaşmaya giden kazançlı çıkıyor Vergide uzlaşmaya giden kazançlı çıkıyorMaliye Bakanlığının Doğan Grubu'na kestiği ceza ile birlikte vergide uzlaşma konusu yeniden gündeme gelirken, uzlaşmalar sonucu, vergi alacaklarının yarısından fazlasından vazgeçildiği, vergi cezalarının ise neredeyse sıfırlandığı görüldü. Gelir İdaresi Başkanlığı verilerinden derlenen bilgilere göre, geçen yıl uzlaşmaya konu edilen toplam 178 bin 558 dosyanın 160 bin 227'sinde uzlaşmaya varıldı. Uzlaşmaya konu olan vergi tutarı da milyar 729,5 milyon lira olarak belirlendi. Uzlaşma sonucunda tahakkuk eden verginin yüzde 57'sinden vazgeçildi ve yüzde 42,88'lik bölümünde uzlaşma sağlandı. Böylece ödenecek vergi tutarı 741,6 milyon liraya düştü. Uzlaşmaya giden ceza toplamı da milyar 377 milyon 178 bin liraya ulaşırken, uzlaşma ile bunun da yüzde 97,5'inden vazgeçildi. Böylece mükelleflere toplam cezanın yüzde 2,54'ü olan 60,3 milyon lira ceza fatura edildi. Bu şekilde 2008 yılında vergide uzlaşma yolu ile her 100 liralık verginin 57,12 lirası, her 100 liralık cezanın da 97,5 lirası silinmiş oldu. TARHİYAT ÖNCESİ VE SONRASI UZLAŞMA Verginin aslının korunması bakımından en önemli sonuçlar tarhiyat öncesi uzlaşmada sağlandı. Buna göre geçen yıl tarhiyat öncesi uzlaşma komisyonlarında uzlaşmaya konu edilen her 100 liralık verginin ortalama 68,91 liralık kısmında uzlaşıldı, geri kalan 31,81 liralık vergiden vazgeçildi. Her 100 liralık vergi cezasının ise ortalama 4,35 liralık kısmı uzlaşma kapsamında kesinleşti, geriye kalan 95,65 lira kaldırıldı. Tarhiyat öncesi uzlaşmaya 32 bin 937 dosya gelirken, uzlaşılan dosya sayısı 27 bin 177'yi buldu. Uzlaşmaya konu 316 milyon liralık verginin de 215,5 milyonluk kısmı uzlaşma sonucu kesinleşti. Toplam 502,1 milyon liralık ceza ise uzlaşma sonrası 21,8 milyon liraya düştü. Tarhiyat sonrası uzlaşma komisyonlarında uzlaşılan vergilerde uzlaşmaya konu her 100 liralık verginin yüzde 48,10'luk kısmı kesinleşirken, geri kalan yüzde 51,90'lik bölümden vazgeçildi. Vergi zayi cezasının da yüzde 4,38'lik kısmı kesinleşti. Geriye kalan yüzde 95,62'lik bölüm ise silinmiş oldu. MERKEZİ UZLAŞMA KOMİSYONDAN ÇIKAN CEZALAR İLGİNÇ Büyük vergi borçlularının geldiği Merkezi Uzlaşma Komisyonunda da, 84 dosyanın 50'sinde uzlaşma sağlandı. Uzlaşmaya konu toplam 783,1 milyon liralık vergi tutarı da, yapılan anlaşma sonucu 253,5 milyon liraya düştü. Uzlaşmaya konu ceza miktarı da milyar lirayı bulurken, uzlaşma sonucu kesinleşen ceza tutarının 6,5 milyon liraya düşmesi dikkati çekti. Bu da 100 liralık verginin ortalama 32,38 lirası üzerinde uzlaşıldığını, kalan 67,62 lirasından vazgeçildiğini, 100 liralık vergi cezasının ise sadece 64 kuruşunun yani yüzde 0,64'nün kesinleştiğini, yüzde 99,6'sı gibi büyük bir oranın ise silindiğini ortaya koydu. Koordinasyon Uzlaşma Komisyonuna gelen her 100 liralık verginin de yüzde 25,67'sinde, cezaların ise yüzde 0,67'sinde uzlaşıldı. UZLAŞMA, MÜKELLEFE CİDDİ İMKANLAR SAĞLANIYOR Vergi Hukukunda mahiyet ve nitelik itibariyle en tartışmalı müesseselerden biri olmasına karşın uyuşmazlıkların çözümü açısından uygulamada da sıklıkla başvurulan yöntemlerden birini uzlaştırma oluşturuyor. Gerek vergi aslını gerekse vergi cezalarını kapsayan uzlaşma tarhiyat ve ceza kesme işleminden önce gerçekleşebileceği gibi bu işlemlerden sonra da gerçekleşebiliyor. Belirli bir işleme ilişkin olarak uzlaşmaya varılmış olması, işleme bağlı olarak doğan ya da doğabilecek uyuşmazlıkları kesin olarak sonlandırmakla beraber vergi aslı ve vergi cezalarının bir kısmını ya da tamamını ortadan kaldırabiliyor. Uzlaşma, kaçakçılık fiiliyle vergi ziyai ve vergi cezaları bulunmadığı sürece, bir şekilde vergi kaybına neden olan mükelleflere vergi cezalarından kurtulma anlamında çok ciddi imkanlar sağlıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre, 2008 yılında uzlaşmalar sonucu şu tablo ortaya çıktı: Başvurulan Uzlaşılan Uzlaşmaya Konu Uzlaşma Konu olan Kesinleşen Uzlaşma Dosya Dosya Vergi Sonucu vergi ceza ceza Birimi (adet) (adet) (TL) (TL) ------- ---------- -------- ------------- ------------ ------------ ---------- Tarhiyat öncesi 32.937 215. 21.840.980 uzlaşma Tarhiyat sonrası 145.426 237. 30.843.779 uzlaşma Merkezi Uzlaştırma 84 50 783. 1.001. Komisyonu Koordinasyon 111 67 136. 169. Uzlaşma Komisyonu ------------ ------ -------- ------------- -------------- ------------- ---------- Genel Toplam 178.558 .949 741..838 586462 500 bin Euro'luk ödülünü töre cinayeti kurbanı Hatun'a verdi DÜCANE CÜNDİOĞLU 500 bin Euro'luk ödülünü töre cinayeti kurbanı Hatun'a verdi BERLİN (A.A) Almanya'da kadın hakları savunucusu ve 'Emma' adlı kadın dergisinin yayıncısı olan Alice Schwarzer, 'Kim milyoner olacak?' adlı yarışma programda kazandığı 500 bin euroyu, Berlin'de 2005 yılında kardeşi tarafından öldüren Hatun Sürücü'nün ve oğlunun adını taşıyan ve şiddete maruz kalan kadınlara yardımcı olmak amacıyla kurulan 'Hatun ve Can' derneğine bağışladı. Özel televizyon kanalı RTL'de yayımlanan ve bu kez tanınmış kişilerin katıldığı yarışmada 500 bin euro kazanan Schwarzer'in, bu parayı 'Hatun ve Can' derneğine bağışladığı bildirildi. Programa katılan spor yazarı Marcel Reif 64 bin euro kazanırken, sunucu ve komedyen Anke Engelke'yle komedyen ve oyuncu Hape Kerkeling de 125 biner euro para ödülü kazandılar. Sanatçılar bu paraları yardım kuruluşlarına bağışladılar. 27.09.2009 DÜNYA 586690 Enis Batur 'Sır'rını Âşikar etti Enis Batur, en üretken yazarlarımızdan. Bugüne kadar 120'nin üzerinde kitap yayınladı. Yapı Kredi Yayınları'nın (YKY) başında bulunduğu yıllarda Türk kültür dünyasına 2000'in üzerinde kitap kazandırdı. Batur, yaklaşık üç yıldır 'mesaisiz' yaşamın keyfini sürüyor. Daha çok okuyor ve yazıyor. Yeni kitabı Sır geçtiğimiz günlerde Sel Yayıncılık'tan çıktı. "Söylenmemiş tarafı, söylenmiş tarafı kadar önem taşıyan bir kitap Sır." Kitapta mutlak bir sırrın etrafında dönen insanların öykülerini okuyoruz. Şair Enis Batur'la sohbetimiz Sır'la sınırlı kalmadı Kürt açılımından Ergenekon'a tasavvuftan müziğe bir çok şeyi konuştuk. Yapı Kredi'den ayrıldıktan sonra peş peşe kitaplar yayınladınız. YKY'den ayrılmak yazı serüveninize ne kattı? Ya da ne eksiltti? Üç dört senedir bir işyerine gitmiyorum. Mesaiden bağımsız olunca okuma ritmim çok yükseldi. Bir dönem sıkıntıdaydım. Yetişemiyordum her şeye. Yazmaktan da kopmak istemiyordum. Yapı Kredi macerasının bitmesi benim büyük talihim olmuş diyorum. 10 küsur yıl boyunca yapmak istediklerimin çoğunu yapmıştım. İyi bir noktada bıraktım. bini aşkın kitap yayınladım, dergiler çıkardım. 120'den fazla kitabınız yayınlandı. Her kitaptan sonra 'niçin yazıyorum' diye sorgular mısınız kendinizi? Yayınlanmamış bir sürü de defter var. Okur önüne çıkıp çıkmayacağını henüz bilmediğim binlerce sayfa... Bunların önemlice bölümü bu tür muhasebeleri de içerir. Kitabım yayınlandıktan sonra belli bir soğuma mesafesi doğar. Metin benden uzaklaşır. Kitaba farklı bir gözle bakarım. "Bu kitap bana ne kattı?", "Hiç yazmasaydım olmaz mıydı?" sorularını yöneltirim kendime. Bazen 'hayır' yargısı çıkıyor. Bir zaman geçiyor 'evet' yargısı... Bu ikilemlerin içinde süren bir hikâye bu. Çok yazmak, sık yazmak kaliteyi düşürüyor endişesi duymuyor musunuz? Birileri beni çok yazıyorum gerekçesiyle eleştiriyorsa bu onların sorunu. Durmadan aynı şeyleri yazıyor, kendini tekrarlıyor, kitabı çok kötü olmuş, şu sebeplerden diyebiliyorlarsa onu değerlendirebilirim. Öbür türlü kale almam, almadım da. Son kitabınız "Sır"dan anlıyoruz ki iyi bir klasik müzik ve çağdaş müzik dinleyicisisiniz. Bizim klasik müziğimizi dinler misiniz? İlişkim sınırlı. Türk sanat müziğine açık değilim. Çünkü hayat tarzım farklı. Bir insanın estetik tercihleriyle gündelik hayat biçimi arasında bir paralellik olmalı. Öbür türlü tuhaf bir durum ortaya çıkar. Türk sanat müziği dinleyecek adamın özellikleri bende yok. Alaturka bir insan değilim. Eğitimim, yaşama biçimim, ilgi alanlarım hep alafranga. Neşet Ertaş dinlemez misiniz mesela? Onun yeri ayrı. Neşet Ertaş'ın bütün plakları var bende. Bozlakları severim. O, hançereden gelen müthiş bir şey. Baroktan farkı yok. Benim bir yanım Anadolu'dan geliyor. Ailem Eskişehirli. Kulağım sese yatkın. Ama Saadettin Kaynak dinleyerek de büyümüş değilim. Bu bir üslup meselesi. Ama bir özenti görüyorum insanlarda. Bir adam aslında Türk sanat müziği dinleyebilecek durumda değil, öyle göstermeye çalışıyor. Olmuyor. Adam onun ayarı olan şiiri sevmiyor. Yahya Kemal'i sevmiyor. Yahya Kemal'i sevmiyorsan Türk sanat müziğini nasıl sevebilirsin! Hem Ece Ayhan'ı sevmek hem Türk sanat müziği dinlemek kolay değil. Sır'da tasavvuf da var. Son dönemde romanlarda sıkça karşımıza çıkıyor... Evet, tasavvufu kullananlar var. Cemal Süreya böyle durumlar için 'fırsat rantı' terimini kullanırdı. Fırsat rantı yaratmak benim yabancısı olduğum şey... Tasavvufun süs gibi, nabza şerbet gibi kullanılması beni çok tedirgin ediyor. Bu konuda Elif Şafak'ın tavrını hiç iyi görmüyorum. Tasavvufu bütünüyle ticarîleştiriyor. Ermeni meselesinde şuradan nabız tutarım. Mevlânâ'yı kullanarak buradan nabız tutarım... Öyleleri var ki ibre sosyalizmden yanaysa sosyalistten yana nabız verirler. İslamî kesimde bir okur potansiyeli varsa nabızlar oraya çevrilir. Ben bunları 30 yıldır seyrediyorum. İNANÇTAN YOKSUN OLMAK İMRENİLECEK BİR DURUM DEĞİL Sır'daki tasavvufa dönecek olursak... Benim anne tarafım Arnavut göçmeniydi, dindar bir aile değildi. İnanan insanlardı, fakat hiçbir dinsel faaliyetleri yoktu. Baba tarafım İstanbullu bir aile. Ailede Rufai tekkesi şeyhi vardı. Babamın annesi beş vakit namazını kılardı. Ama org ve piyano çalardı. Babam tipik bir Kemalist'ti zaten. Dine belli bir mesafesi vardı ama Tanrı'ya inanıyordu. Ben inanan biri değilim. Agnostik'im. Ama dinlerin insan yaşamındaki rolünü göremeyecek kadar budala değilim. Allah'a şükür hiç olmadım. Bizim dinimizin farklı kültür alanları var. Bu alanların yakınında olmaya çalıştım. Kitapta anlatının kahramanı "İnanmamak bende hep bir yetersizlik duygusu yaratacak." diyor. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz? Evet ama inanmamanın önünde büyük bir engel yok. Bu durumu iyi açıklayabilmek için hayatımda travma yaratan bir olayı anlatmam gerekir. 12 yaşındayken sefalet içinde ölmüş bir adamla karşılaştığım gün Tanrı'yı sorgulamaya başladım. Bu adam ne yapmış olabilir ki böyle ölmeyi hak ediyor diye. İlk kez bir insan ölüsü görmüştüm. Bir de şartlarda. Paramparça kıyafetler, sefil bir durum. Burada sınıfsal bir problem de vardı. Fakir bir insanın ölmesine yol açan unsurlar nelerdir? Bu adam niye böyle ölüyor? Adaletsizliğin kaynağı ne diye? Sorular belirdi zihnimde. Sonra okumalarım vs. İnançsızlığı pekiştiren şeyler oldu. Dinle arama mesafe girdi, ama dindar yazarlardan uzaklaşmadım. Kutsal metinleri okuyor musunuz? Kutsal metinlerle ilişkim sürdü, hâlâ da sürüyor. İnançtan yoksun olma durumu hayatın özüne ilişkin, kötü bir durum. İmrenilecek bir hal değil. Ben buna rağmen ayakta dururum diye bir şey yok. Gençken böyle bir eda olabilir. Ben inançsız da yaşarım diye düşünebilir insan. Ama benim yaşıma gelmiş bir insan için -yaşayacağı süre yaşadığı süreden daha az olacak bir adam için- ölüm olgusu karşısında, öteki dünyaya inanç duymamanın yarattığı boşluğu aşmak kolay değil. Ölünce öleceğiz. Bitecek. Sıfır... İnanmayan, bütün bunlar karşısında tabii ki çok zor durumda olan biri. Yıllar geçtikçe ölümü daha çok düşündüğünüzü söylediniz. Bu sorgulamalarınız sizi bir yere götürüyor mu? Hayır. Bir kayboluş girdabı diyebiliriz bu duruma. İçinde dönülüyor. Dönüş hali devam ediyor. Bütün yapabildiğim dönerken dikkatle bakmaya, ölçmeye devam etmek. Ama konumumu değiştirecek bir kesinlikle karşılaşmadım. m.tokay @zaman.com.tr Kürtçe bu toprakların dili edebiyatı, niye okutulmasın Türkiye'nin gündemi uzun süredir Kürt açılımına kilitlendi. Ciddi muhalefet var. Böyle bir adıma ihtiyaç var mıydı? Olmaz olur mu? Kürtlerin en radikal istekleri bile konuşulmalı. Konuşularak halledilecek şeyler bunlar... Bu açılımdan umutlu musunuz? Burada bir sakarlık var. da saydamlığın olmaması. Bu tarz konuların olabildiğince açık konuşulması gerekiyor. Demokratik açılımdan biz bunu anlıyoruz diyemiyor iktidar. Ortaya açıkça konulsa ötekinin karşı çıkmasının anlamsızlığı daha rahat anlaşılacak. İlk adım olarak TRT Şeş açıldı. Bu konudaki korkuların anlamsız olduğu anlaşıldı. Türkiye bölünmedi... Ne olabilir ki! Tamamıyla anlamsız şeyler. Şimdilerde Kürt dili ve edebiyatı okutulabilir mi okutulamaz mı meselesi tartışılıyor. Türkiye'de 80 yıldır İngiliz dili ve edebiyatı, Amerikan dili ve edebiyatı okutuluyor. Bu topraklarda konuşulan dilin edebiyatı niye öğretilemesin? Peki bu sürecin sonunda bir çözüme varılır mı? Tahmin yürütmek çok zor. Normal seyrinde zamanla bu iş çözülür duygusunu yaratıyor atılan adımlar. Ama çok fazla anormal durum devreye girebilir. Mesela bu süreçte DTP'den bir adam çıkıyor. Baykal, Bahçeli ve Başbuğ'u kastederek (bela) var diyor. Böyle bir açıklama için zamanlama tuhaf değil mi? Bu açılıma şüpheyle yaklaşan kararsız durumda olan bir sürü insanda "Bunları frenlemesek nereye varır?" düşüncesini yaratmıyor mu? Çözüm için sizce ne yapılmalı? Mesele demokrasi meselesi. Demokratik açılım bu haliyle doğru değil, yanlış, eksik. Partiler Kanunu'nu niye değiştiremiyoruz? Hâlâ 12 Eylül Anayasası ile yaşıyoruz. Bunlara da el atılmalı. Meseleler başka türlü çözülemez. Bir başka gündem başlığı da Ergenekon. Bu davanın seyrini nasıl görüyorsunuz? Onun da çok akla uygun biçimde gitmediğini gösteren bir sürü şey var. Yüzde yüz sorumlu insanlar dava kapsamına giremedi henüz. İnanılır gibi değil: Mehmet Ağar dava kapsamında yok! Ağar'sız, Tansu Çiller'siz bir derin devletten bahsedilebilir mi? Bir sürü adamın da koftirikten içeride olduğu belli. Ayrıca telefon dinlemeleri hangi hukuk devletinde olacak şeyler? Bir yandan da birileri Ergenekon'u savunuyor. Israrla görmezden geliyor... Tabii küçük gösterilecek bir şey değil. Ama asıl cüssesinin üzerine gidileceği pek şüpheli. Mesut Yılmaz olmadan derin devlet olur mu? Bu davadan bir temizlik çıkacak mı? Yarım bile değil, çeyrek bir şey çıkacak. Üç beş savcı çözemez. Sistem çözmeli. Ama sistem buna hazır değil. Fazla kurcalanırsa olmadık yerlere gidebileceğinden endişe duyulduğu için birçok kişiye dokunulamıyor. Ergenekon soruşturması bir kamplaşmaya da yol açtı. Bir rejim kavgasına dönüştürüldü. Bu kavganın temelinde ne var? Burada daha çok ekonomik bir kavga var. AKP iktidara geldiğinden beri ülkenin üretim alanında, zenginlik paylaşımları alanında paraların deplase olduğunu biliyoruz. Doğaldır da. Bunlar olacak. Bu olurken 'benim paramı alıyorlar' diye bakıyor bir taraf. Diğer taraf da 'daha alacağım para var' diye düşünüyor. Maddî tabanlı bir sosyal çatışma var. AK Parti'ye muhalefet edenler 'Türkiye elden gidiyor. AK Parti vatana ihanet ediyor.' görüşünü dillendiriyor. Türkiye gerçekten elden gidiyor mu? Türkiye elden gitmez. Ama Türkiye'nin başı derde giriyor yer yer. Vatana ihanet suçlaması ise masum bir laf değil. Bir suç tarifi o. Bu adımlar, Kürt açılımı vs.. sakarlıklar olursa adamı Yüce Divan'a götürür. Her siyasetçi iktidar elindeyken yakın gelecekte gücünü kaybetmeyecek bile olsa -büyük bir ihtimalle Tayyip Erdoğan bir daha seçilecek, belki cumhurbaşkanı olacak- sonrasını düşünür. An gelir, yorulursun. Dünya denklemi, Türkiye denklemi değişir. İktidardan gidersin. cümle boşuna kullanılmıyor. 587004 BEYAZPERDE VE ÖTESİ Bobby'nin gözlerinin dalıp gittiği an ALİ MURAT GÜVEN BEYAZPERDE VE ÖTESİ Bobby'nin gözlerinin dalıp gittiği an Robert "Bobby" Mario De Niro JrALİ MURAT GÜVEN 17 Ağustos 1943 günü, -sonradan pek çok filminde onunla başrolü paylaşacak olan- New York kentinde dünyaya geldi. Adı ve soyadı, İtalyan asıllı sanatçı ebeveynleri tarafından doğum belgesine “Robert Mario De Niro Jr” olarak kaydettirilmişti ki bu gösterişli ad silsilesinin tam ortasındaki “Mario”dan hayranlarının pek çoğu hâlâ habersizdir. Çocukluk günlerindeki lâkabı “Bobby Milk”di. Sonradan, aralarında -ünlü aktör Robert Michum'un taktığı- “Kid Monroe”nun da bulunduğu pek çok yeni takma ad edindi. Ancak, bunlar arasında, Amerikan argosunda (tıpkı bizdeki “Mustafa-Mıstık” ilişkisi gibi) Robert'in karşılığı olarak kullanılan “Bobby”, Hollywood çevrelerinin kendisinden söz ederken en fazla tercih ettiği lâkabına dönüşecekti. Gençlik yıllarındaki ilk sinema-tiyatro eğitimini, ABD sinemasının gelmiş geçmiş en büyük oyunculuk öğretmeninin kurduğu Stella Adler Konservatuarı'nda aldı “Bobby” De Niro “En iyi”den aldığı özel taktiklerin sonucu olarak, sonradan kendisi de sinema, televizyon ve tiyatroda “metot oyunculuğu” adı verilen tarzın gelmiş geçmiş en başarılı uygulayıcısı olacaktı. Öyle ki özellikle 1970 ve 80'li yıllarda oynadığı kimi kült filmlerde “karakterle özdeşleşmek” anlamına gelen bu metodu yalnızca yiyip yutmakla kalmadı, karakterlere ruh katabilmek için gerektiğinde kendi bedenine bile işkence etti. Kâh, “Taksi Şoförü”nde saçlarını Mohikan yerlisi gibi kazıtmış kara kuru psikopat taksici Travis Bickle oldu, kâh “Kızgın Boğa”da 10-15 dakikalık bir final bölümü için 30 kiloluk gerçek bir göbeği önüne salmış boksör eskisi Jake La Motta'ya dönüştü, kâh “Frankenstein”de çılgın doktor Victor Frankenstein'in ölü parçalarını birleştirerek dünyaya getirdiği hilkat garibesi için -kendisini tanınmaz hâle getirecek kadar- ağır bir makyajın altında boy gösterdi. Sinema dünyası da yapımcısı ve izleyicisiyle onun bu coşku dolu meslekî çabalarına, rolünün hakkını tam olarak verebilme uğruna kendini helak edişlerine kayıtsız kalmayacaktı hiç kuşkusuz Bugün, sanatçının New York'taki evinin kütüphanesinde, ikisi Oscar heykelciği olmak üzere 28 tane birbirinden önemli ödül dizili Aday gösterildiği ödüller ise aldıklarının en az iki katı ve sinema sanatına verdiği 40 küsur yıllık emekle bundan çok daha fazlasını hak ediyor aslında Doğrudur; artık biraz yaşlı ve yorgun Üstelik, son yıllarda rol aldığı filmler 1970'ler ve 80'lerdekilere göre daha bir fabrikasyon Ancak, aktörlük mesleğinin zorlu yollarında ilerlemeye başladığı ilk yıllardan itibaren adının çevresine öylesine sağlam bir temel attı ki hayranları bu saatten sonra artık hiç konuşmadan kameraya baksa bile onu izlemeye peşinen hazır durumdalar! Hele de rol aldığı öykünün herhangi bir yerinde dillere destan gamzeli gülüşünü ya da aşağılayıcı bakışlarını perdeden dışarı doğru şöyle bir fırlatmışsa zaten herhangi bir sorun da kalmamış demektir; çünkü günümüzde bu ikisi bile Üstad'ı izlemek için başlıbaşına yeterli bir sebep sayılıyor. De Niro'nun beyazperdede boy gösterdiği ilk film, ünlü Fransız yönetmen Marcel Carné'nin 1965 yılında çektiği “Manhattan'da Üç Oda”ydı. Ki restorandaki sıradan bir müşteriyi canlandırdığı filmdeki figüranlığı nedeniyle, yapımcılar adını jeneriğe dahi yazmaya gerek görmeyeceklerdi. Kariyerinin 80'inci filmini çekmekte olduğu şu günlerde ise herhangi bir sinemasal öykü yalnızca onun adını taşıyan bir postere bile sahip olsa, gişede bütün yapım masraflarını rahatça çıkartıp, üstüne bir kaç kat da kâra geçebiliyor. Aynı şekilde, 1969 yılında rol aldığı dördüncü filmi “Düğün Yemeği”ndeki ücreti 50 Dolar'dı. Bu ücret, 1976 yılındaki 13'üncü -ve belki de en ünlü- filmi “Taksi Şoförü”nde 35.000 Dolar'a çıkacaktı. 2004 yılında (2000 tarihli ve benzer temalı “Zor Baba” filminin devamı olan) “Zor Baba ve Dünür” adlı komediden aldığı ücretin ise tamı tamına 20 milyon Dolar olduğunu belirtirsek, sanatçının Hollywood'daki 40 yıllık serüveni boyunca nereden nereye tırmandığı çok daha iyi anlaşılacaktır. Kabına sığmayan bütün büyük yetenekler gibi De Niro da giderek oyunculukla yetinmemeye başladı ve 1990'lardan itibaren kameranın ardına geçti. Önce 1993'de -ünlü bir dışavurumcu ressam olan babasına ithaf ettiği- “Bir Bronx Masalı”nda; uzun bir aranın ardından da 2006 yılında çektiği “İyi Çoban”da yönetmen koltuğunda gördük onu. Her iki yönetmenlik denemesinde de kendisini sevenleri utandırmayacak ve değme Hollywood ustalarına taş çıkartacak bir performansla bu zor görevin üstesinden gelmeyi başaracaktı. Yanısıra, 1989'daki “Biz Melek Değiliz”den itibaren, kendisinin oynadığı ya da oynamadığı pek çok önemli filme de yapımcı sıfatıyla destek verdi De Niro İçinde yetişip zamanla bir idole dönüştüğü Amerikan sinema endüstrisine olgunluk çağında yaptığı en büyük katkı ise 2002 yılında yapımcı arkadaşı Jane Rosenthal ve onun emlak danışmanı eşi Craig M. Hatkoff ile birlikte kurdukları “Tribeca Film Enstitüsü” olacaktı. Hollywood ana akımının dışında kalan sanatçılar ve onların projelerini desteklemeyi kendisine misyon edinen New York merkezli bu kuruluş, bir yandan bünyesindeki prodüksiyon şirketiyle yeni filmler üretirken, öte yandan da genç sinemacı adaylarına eğitim veren saygın bir kültür-sanat merkezine dönüştürüldü. Tribeca'nın üçüncü faaliyet alanını oluşturan aynı adlı film festivali de yine 2002 yılından başlayarak her yıl istikrarlı bir biçimde geliştirilip zenginleştirildi ve günümüzde Sundance ile birlikte bağımsız sinema alanında yeryüzünün en yüksek prestijli film festivallerinden biri konumuna geldi. Enstitü'nün üç kurucu ortağından biri ve de en ünlüsü olarak, bütün bu istikrarlı gelişim sürecinde De Niro'nun yadsınmaz emekleri söz konusuydu. Efsanevî aktör, 60 yaşına bastığı 2003 yılında, ressam babası Robert De Niro Sr ile aynı kaderi paylaşarak prostat kanserine yakalandı. Baba De Niro, 1993'de 71 yaşındayken bu hastalıktan hayatını kaybetmesine karşın, oğul De Niro daha şanslı çıktı ve titiz bir tedavinin ardından ölümcül tehlikeyi atlattı. Sinema dünyasının bu simge yüzü, hastalığının nüksetme ihtimaline karşılık halen periyodik tıbbî denetim altında hayatını sürdürüyor. 70'lerine doğru emin adımlarla ilerleyen De Niro, hem oyuncu, hem yapımcı, hem de yönetmen olarak gıpta uyandırıcı bir konuma eriştiği Hollywood'da, an itibarıyla hâlâ nefes nefese bir koşuşturmacanın içinde Kendisi, zaman zaman Amerikan politik yaşamında da aktivist olarak boy gösteren sıkı bir Demokrat Parti taraftarı. Bu arada, kafasının din konusunda biraz karışık olduğunu söylese de dinsel inançlara sahip ve kendisine “Böylesine göz kamaştırıcı bir kariyerin sırrı nedir” diye soranlara şu cevabı veriyor: “Çalışırken anarşi ve disiplinin karışımı olan bir yöntem uygularım.” Sözlerimizi bağlarken, meraklısı için ilginç olacağını düşündüğümüz şu iki bilgiyi de unutmadan notlarımıza ekleyelim: De Niro 1998 yılında turist olarak Türkiye'ye gelmiş ve 2006 yılında New York'taki Carlyle Oteli'nde düzenlenen özel bir toplantıda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'la tanışıp uzun uzun sohbet etmişti. Evet bayanlar baylar; yaşadığı onca deneyimden sonra ruhu ve bedenine egemen olan yorgunluk, arada sırada ufka doğru dalıp giden hüzünlü bakışlarından belli olsa da, hâlâ beyazperdenin rakipsiz kralı Huzurlarınızda bir kez daha ve bütün kalitesiyle Robert De Niro! Robert De Niro'nun biyografisi (Türkçe-Kısa): Robert De Niro'nun biyografisi (İngilizce-Uzun): Robert De Niro'nun filmografisi (İngilizce): 27.09.2009 SİNEMA 586841 Selimiye Camii'ni Ramazan'da 300 bin kişi ziyaret etti Edirne İl Müftüsü Ömer Taşcıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Selimiye Camii'nin yılın her mevsimi ziyaretçilerin yoğun ilgisini çektiğini belirterek, bu ziyaretçi sayısının özellikle ramazan ayında iki katına ulaştığını söyledi. Bu yıl ramazan ayında Selimiye Camii'ni 300 bin kişinin ziyaret ettiğini ifade eden Taşçıoğlu, şöyle devam etti: ''Selimiye Camii ramazan ayında Türkiye'nin her yerinden ziyaretçi akınına uğradı. İnanç turizmi kapsamında Edirne'ye gelen yabancı turistler, en çok Selimiye Camii'ni ziyaret ediyorlar. Rehberlerden camiyle ilgili kapsamlı bilgi alıyorlar. Yerli ve yabancı ziyaretçiler binanın ihtişamı karşısında etkileniyor. Bulgaristan ve Yunanistan'da yaşayan soydaşlarımız da Selimiye Camii'ni gezmek ve ibadet etmek için Edirne'ye geliyor. Ziyaretçi sayısı ramazan ayında en üst seviyelere çıkıyor. Ramazan ayında günde ortalama 10 bin kişinin ziyaret ettiği Selimiye Camii'ni kadir gecesinde yaklaşık 15 bin kişi ziyaret etti. Çok muhteşem cemaatimiz vardı. Avlularımız doldu. Erkek ve bayanlar için cami içerisinde yer kalmadı. Orta avlu tamamen doldu. Erkekler bu nedenle dış avlu denilen cami bahçesinin sağında ve solunda çimenler üzerinde namazlarını kıldı.'' Edirne'nin simgesi Selimiye Camii'nin sanat değeri yüksek bir yapı olduğunu anlatan Taşcıoğlu, ziyarete gelen Yunan ve Bulgar turistlerin rehberlerden cami hakkında kapsamlı bilgi aldığını, günde en az 200 yabancı turistin Selimiye Camii'ni ziyaret ettiğini belirtti. -SELİMİYE CAMİ'NİN ÖZELLİKLERİ- Selimiye Camii, Mimar Sinan'ın 80 yaşında yaptığı ve ''Ustalık Eserim'' dediği anıtsal yapı Osmanlı Türk Sanatı'nın ve dünya mimarlık tarihinin baş yapıtlarından. Kurulduğu yer açısından Edirne'nin her tarafına hakim bölgede olan cami 1569-1575 yılları arasında Padişah II. Sultan Selim tarafından Mimar Sinan'a yaptırıldı. Kesme taştan inşa edilen ve 1620 metre kare olan cami, 2475 metrelik alan üzerinde bulunuyor. Selimiye Camii, yerden yüksekliği 43.28 metre ve 31.30 metre çapındaki kubbesiyle görenleri hayran bırakıyor. Dört köşesinden 70.89 metre yüksekliğinde minare ile çevrili cami, mimari özelliklerinin erişilmezliğinin yanı sıra taş, mermer, çini, ahşap ve sedef işlemeleriyle de dikkati çekiyor. Mihrap ve minberi mermer işçiliğinin başyapıtlarından olan caminin avlusuna 3. Murat zamanında eklenen arasta, bugün de ticaret merkezi olma özelliğini koruyor. 586710 Timsah gözünü zirveye dikti Mücadeleye iyi başlayan Yeşil-Beyazlılar, daha 1. dakika dolmadan rakip kalede tehlikeli atak oluşturdu. Volkan, aldığı pasla sağ kanattan ceza sahasına girdi, çaprazdan sert şutunda, kaleye giden topu Espinoza, son anda tokatlayarak kornere çeldi. 30. dakikada Bursaspor, aradığı golü buldu. Ali Tandoğan, sağdan kazandığı topu bekletmeden arka direğe ortaladı. Kafalardan seken top Volkan'ın önüne düştü. Volkan, yakın mesafeden düzgün bir vuruşla topu filelere gönderdi: 1-0. Bursaspor, ikinci 45 dakikanın hemen başında ikinci golü buldu. Sol kanattan hareketlenen Volkan, topu ceza sahası içine ortalamak istedi. Top, rakip oyuncu Abdullah'ın koluna çarptı. Hakem Özgür Türkalp, penaltı noktasını gösterdi. Atışı kullanan Ivankov, topu filelere gönderdi: 2-0. Bursaspor, skoru 2-0 yaptıktan sonra oyunu rölantiye almaya başladı. 65. dakikada sağ kanattan kazanılan serbest atışı kullanan Ali, topu kale alanı içine ortaladı. Pozisyonu iyi takip eden Ergiç, düzgün bir vuruşla durumu 3-0 yaptı. 71'de Bursaspor'un 4'üncü golü geldi. Sağ kanattan hareketlenen Turgay'ın orta şut karışımı vuruşunda arka direğe doğru giden topu Ozan İpek son anda tamamladı: 4-0. BURSASPOR: DİYARBAKIRSPOR: BURSASPOR: İvankov 7, Ali Tandoğan 7, Ömer Erdoğan 7, Zapotocny 7, Yenal 5, Veli 7, Hüseyin Çimşir 6, Ergiç (Dk. 83 Kirita ?), Volkan (Dk. 46 Shin 5), Sercan (Dk. 46 Ozan İpek 7), Turgay DİYARBAKIRSPOR: Espinoza 3, Tolga 3, Ümit 3, Erdinç 4, Gatea 4, Adnan (Dk. 46 Erdal 3), Ayman 5, Mendoza 4, Barış 3, Abdullah (Dk. 66 Erhan 3), Desire (Dk. 66 Larsen 3) GOLLER: Dk. 30 Volkan, Dk. 47 Ivankov (pen.), Dk. 65 Ergiç, Dk. 71 Ozan İpek SARI KARTLAR: Veli, Ergiç, Ozan İpek Mendoza HAKEMLER: Özgür Türkalp 6, Faruk Yeşil 6, Mustafa Sönmez STAT: Bursa Atatürk 587249 İtalyan gezgin kışı Edirne'de geçirecek İtalyan gezgin kışı 'de geçirecek Eşekle yıldır ülke ülke gezen, maceraperest İtalyan Sama Lastlovanski, kalacak bedelsiz bir ev bulabilirse kışı ’de geçirecek. ’dan Nisan 2005’de "sakin bir hayat ve doğallık" parolasıyla çıktığı yolculuğunda, eşekle ve ’ı geçerek Edirne’ye gelen, 25 gündür Meriç Nehri kenarındaki rekreasyon alanında kurduğu çadırda kalan Lastlovanski, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Türk insanın sıcaklığı başka hiç bir ülkede yok" dedi. Yolculuğa çıktığı yıldır, kışı geçireceği bir kent ya da köy bularak, 5-6 ay orada kaldığını anlatan Lastlovanski, kalacak bir ev bulabildiği taktirde ’de kış mevsimini Edirne’de geçirmek istediğini bildirdi. Lastlovanski, öğrendiği Türkçesi’yle "Küçük bir iş, küçük bir ev, problem yok" diye özetlediği isteklerinin dışında hayat felsefesini şöyle anlattı: "Paranın insanları değiştirdiğini ve para yüzünden zaman zaman kavgalar dahi olduğunu gördüğüm için parasız bir yolu seçerek, yıldır kendimi yollara verdim. Geçtiğim ülkelerde dostluklar ediniyorum, kültürleri tanıyorum, beni sıcak ve sempatik buluyorlar. Bu sayede bir çok arkadaş ediniyorum. İhtiyaçlarımı karşılayacak kadar param var. Ancak kira ödeyecek kadar yok. Kira ödersem yemek için ekmek alamam. yüzden ücretsiz bir için küçük bir ev bulursam, kışı Edirne’de geçireceğim." Edirne’yi çok sevdiğini bu yüzden kalacak bir yer bulmayı çok istediğini ifade eden İtalyan gezgin Sama, şunları kaydetti: "Edirne çok büyük bir kültür. Müslümanların ramazan ayını yaşadığı günlerde Edirne’deydim ve kültürü de yaşadığım için kendimi mutlu sayıyorum. Camiler, müzeler, tarihi kalıntılar Edirne muhteşem bir yer. Hayranlıkla Edirne’yi geziyorum." Gezgin Sama Lastlovanski, 10 gün içinde kalacak bir yer bulamazsa ’ye geçeceğini sözlerine ekledi. 587438 Konya'da tarihi kentlerin yol haritası belirlendi Konya'da tarihi kentlerin yol haritası belirlendi Türkiye Tarihi Kentler Birliği Konya Buluşması yapılan toplantılar ve tarihi mekan gezileri ile sona erdi. Konya Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde tarihi kentlerin yol haritasının belirlendiği toplantılara katılan misafirler, Konya'nın tarihi mekanlarını gezerek yetkililerden bilgi aldılar. SALİH KÖPRÜLÜ KONYA Konya Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türkiye Tarihi Kentler Birliği'nin Konya Buluşması şehir gezileri ile sona erdi. Türkiye'nin farklı şehirlerinden gelerek Konya'daki toplantılara katılan 500'e yakın Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı, Belediye Başkanı ve belediye yöneticileri, toplantıların dışında çeşitli etkinliklere katılarak tarihi mekanları ziyaret etti. Toplantıların ilk günü olan 25 Eylül'deki Danışma Kurulu'nun ardından Büyükşehir Belediyesi'nin restorasyonunu gerçekleştirdiği Hocacihan Hanı'nda taş koyma törenine katılan misafirler, daha sonra Mevlana Müzesi'ni ziyaret ettiler. Mevlana Müzesi Gülbahçe'de düzenlenen açılış toplantısına katılan misafirler, ardından Mevlana Kültür Merkezi'ndeki 6. Uluslararası Mistik Müzik Festivali'ni izlediler. Toplantıların ikinci günü Türkiye Tarihi Kentler Birliği Meclis Toplantısı ve “Kültürel Koruma ve Yol Haritası” konulu panele katılan misafirler, öğleden sonra şehrin tarihi mekanlarını gezdiler. İlk olarak Sille'de Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Kent Atölyesi'ni inceleyen misafirler, atölyeye “Büyükşehir Belediyesi Prof. Dr. Metin Sözen Kent Atölyesi” isminin verildiği programa katıldılar. Daha sonra Sille'deki tarihi mekanlar hakkında yetkililerden bilgi alan misafirler; Zazadın Han, Karatay Medresesi, Alaaddin Camii ve İstiklal Harbi Şehitleri Müzesi'ni de gezerek Mevlana Kültür Merkezi'nde sema gösterisini izlediler. 27.09.2009 YURT HABERLER 586542 10 yaralı, gözaltı 10 yaralı, gözaltıEMRE KOŞAK/ DHA güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda ile karşı karşıya geldi, yeşil-beyazlı taraftarlar Türk bayrakları açarak terörü ve bölücülüğü lanetledi, hep bir ağızdan tekbir getirdi Maç öncesinde terörü lanetleyen “Bu vatan bölünmez bu böyle biline” diye tezahürat yaptı. İstiklal Marşı’nın ardından da “Şehitler ölmez vatan bölünmez” diye tezahüratta bulunuldu. İki taraf arasında yaşanan olaylarda da 10 kişi yaralandı, kişi de gözaltına alındı. Başkanı maçtan sonra tribünde çıkan olaylar nedeniyle Başkanı Çetin Sümer ve yöneticilerden özür diledi. Bu sırada devreye giren bir kişi, yeşil-kırmızılı yöneticilere, “Boş verin konuşmayın, bırakın gidiyoruz” dedi. Bir Diyarbakırspor taraftarı ise Başkan Yazıcı’nın üzerine yürüyerek, “İkinci yarıda ’daki maça gelmeyin” diyerek tehdit etti.  586222 Veteranlar, atletizmde rekor üstüne rekor kırdı Atatürk Stadı Spor Kompleksi'nde düzenlenen şampiyonada ilk gün müsabakaları tamamlandı. Bayanlar 65-69 yaş kategorisinde 100 metrede Solon Şensoy 18,94'lik derecesiyle yeni Türkiye rekorunu kırarken, erkekler gülle atmada 55-59 yaş kategorisinde Ekrem Altunbaş, 11,30'luk derecesiyle yeni Türkiye rekorunun sahibi oldu. İlk gün müsabakaları sonucunda Türk sporcular bayanlarda altın, gümüş ve bronz, erkeklerde ise 17 altın, 24 gümüş ve 14 bronz madalya kazandı. Bayanlarda 80 metre engelli 40-44 yaş kategorisinde 15.06'lık derecesiyle Hanife Sancak, bu kategorideki oyunlar rekorunu ele geçirirken bayanlarda kırılan diğer Balkan Oyunları rekorları şöyle: Kategori Yaş Sporcu Derece Ülke Eski Rekor --------- ---- ------- ----------- ----- ----------- 100 metre 80 Valeri Georgia 29,29 Yunanistan 10 bin metre 45 Vatskicheva Malina 43.00,01 Bulgaristan Vera Predojev 45.52,20 Yarı maraton 45 Vatskicheva Malina 1.39.00,11 Bulgaristan Septemirina (Bulgaristan) 1.39.33,00 Cirit Atma 60-64 Albrecht Teodora 22,51 Romanya Valcheva Valya (Bulgaristan) 22,08 Cirit Atma 70-74 Angela Minculescu 19,19 Romanya Angela Minculescu (Romanya) 18,75 80 metre engelli 40-44 Hanife Sancak 15,06 Türkiye Ganime Nalbantoğlu (Türkiye) 16,59 400 metre 65-69 Delka Bakalova 1.25,13 Hırvatistan Radu Olimpijada (Romanya) 1.27,80 Gülle Atma 65-69 Tosiç Katarina 10,65 Bulgaristan Penka Harlambieva (Bulgaristan) 9,52 -ERKEKLER- Kategori Yaş Sporcu Derece Ülke Eski Rekor --------- ---- ------- ----------- ----- ----------- 400 metre 55-59 Nikoliç Drago 59,66 Slovenya Aziz Kevelj (Bosna Hersek) 1.00,18 Gülle Atma 70-74 Pisiç Vasilije 11,99 Slovenya Petar Panajatov (Bulgaristan) 11.80 Uzun Atlama 55-59 Adrian Neagu 5,86 Romanya Adrian Neagu (Romanya) 5.49 586918 Nejat İşler'den muhabire kafa! Nejat İşler'den muhabire kafa!"“Ben sana kafa falan atmadım. Hani neren yaralandı, göster?" 27.09.2009 11:57Rol aldığı “11’e 10 Kala” filmi İspanya’nın ünlü San Sebastian Film Festivali’nde “Altın İstiridye” için yarışan Nejat İşler, önceki gece kendisine soru soran muhabire kafa attı Sevgilisi Berrak Tüzünataç’la birlikte Taksim’de kaldıkları otele taksiyle gelen İşler, önce muhabirlere el hareketi yaptı. Taksiye yaklaşarak soru sormaya hazırlanan muhabire sinirlenen İşler, araçtan indi ve muhabire kafa attı. Alkollü olduğu gözlenen İşler, peşinden giden muhabire “Ben sana kafa falan atmadım. Hani neren yaralandı, göster?” diyerek yaptığı hareketi inkâr etti. Milliyet 586368 Adalet Bakanlığı, şikâyetini yersiz buldu Bakanlık, mahkeme kararıyla yapılan dinleme ve delillerde şüpheli olmayanların isimlerinin dava dosyasına konulmasının savcıların takdirinde olduğunu belirtti. Bakanlık, 'şüpheli olarak yer almayan şahısların isimlerinin mahkeme kararıyla tespit edilen konuşma kayıtlarından ve ele geçirilen CD'lerden çıkarılması, delillerin değiştirilmesi veya gizlenmesi olarak yorumlanabileceğine' dikkat çekti. Eminağaoğlu, savcılar hakkındaki şikayetinden sonuç alamayınca idari yargıda dava açtı. YARSAV Başkanı Eminağaoğlu'nun Ergenekon sanıklarıyla yakın ilişkisi Ergenekon iddianamesi ve eklerine yansıyan telefon görüşmeleri ve elde edilen delillerde ortaya çıkmıştı. Eminağaoğlu'nun özellikle Ergenekon sanığı Engin Aydın'la yakın ilişkisi mahkeme kararıyla yapılan telefon dinlemelerine de yansıdı. Eminağaoğlu'nun Aydın'dan Yargıtay üyeliğine seçilmesi için kendisinden yardım istediği telefon görüşmelerine yansımıştı. Aydın'ın ajandasından da Eminağaoğlu'nun Yargıtay üyeliğine seçilmesi için HSYK üyesi Ali Suat Ertosun'a telkinde bulunduğu kaydedilmişti. Eminağaoğlu, iddianamelerde 37 yerde adının geçmesinin hukuka aykırı olduğunu savunarak, Ergenekon savcıları hakkında 'görevde yetkiyi kötüye kullanmak' suçundun soruşturma talebinde bulundu. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, Eminağaoğlu'nun şikayeti hakkında işlem yapılmasına yer olmadığı kararını verdi. Bakanlığın Eminağaoğlu'na gönderdiği yazıda Ergenekon savcılarının 'şüpheli' sıfatı taşımayan kişilerin isimlerini dosyadan çıkartmamasının 'yetkilerini kötüye kullanma' olarak nitelendirilemeyeceği, bunun savcıların 'delil toplama, değerlendirme ve suçu vasıflandırma' yetkisi kapsamında kaldığı belirtildi. ANKARA ZAMAN 586642 Abdülhamit’ten oğluna ‘yabancı gelin’ yasağı Güneri Cıvaoğlu BugünAbdülhamit’ten oğluna ‘yabancı gelin’ yasağı 27 Eylül Pazar 2009 DÜN toprağa verdiğimiz Ertuğrul Osman’dan dinlediğim bir aşk öyküsü... Artık adı “Erbilgin” olan Yeniköy’deki yalıda otururlarmış. Burhanettin Efendi bekâr ve elbette Osman Efendi de henüz doğmamış. Burhanettin Efendi güzel piyano çalmanın ötesinde usta bir at binicisiymiş. Dönemin büyükelçisinin güzel kızı da öyle... İki genç, birbirlerine fena halde vurulmuşlar. At sırtında Belgrad Ormanları’na gider, korumalara bir çalım atıp kaybolurlarmış. Saatlerce baş başa kalırlarmış. dönemin ’u için hayli uçuk bir durum. Öyle kafes arkası falan bakışma, mektuplaşma, çaktırmadan dantelli mendil atma falan değil. Düpedüz Belgrad Ormanları’nda gözlerden uzak geçirilen saatler... Bacayı saran ateşin dumanı gizlenemez olmuş. Dedikodular İstanbul’u sarmış. zamanlar ’nın büyükelçileri ülkenin zenginleri arasından seçilirmiş. İstanbul’daki büyükelçi de dünyalığı hayli büyük bir Amerikalı. Sonunda büyükelçi, gençleri baş göz etmeye karar verir. Yalının eski hali... Osman Efendi’nin baba evi olan yalının şimdiki sahipleri “Erbilgin”ler... Ama... Acaba sultan buna izin verir mi? Öneri münasip şekilde sultana duyurulur. Sultan Abdülhamit “evet” cevabını bahşederse, büyükelçi hesaplarını gençlere açacaktır. Abdülhamit bu öneriyi küstahça bulur. Oğlu nasıl olur da bir ile evlenir? Hem “hayır” der, hem de ’ye büyükelçiyi İstanbul’dan geri çekmesini bildirir. Adamı apar topar geri çağırırlar. Bu aşk da böylece ayrılıkla son bulur. Merhum Osman Efendi bunu Manhattan’daki apartman dairesinde anlatmıştı. “Babam Amerikan büyükelçisinin kızıyla evlenseydi ben de doğmayacaktım. Her şeyde bir hayır var” diye noktayı koydu. (Belki de her şerde demiştir de ben böyle hatırlıyorum.) Osman Efendi, Sultan ’i hatırlıyor muydu? “Elbette” dedi. “Küçüktüm ama hatırlıyorum bazen beni dizine oturturdu. Saçımı okşardı.” Nasıl biriydi Abdülhamit? Anlatıyor: “Çok merhametliydi. Yufka yürekli denebilir. Kimseyi öldürtmedi. Çok kızdığı zaman sürgün cezası verirdi.” ’da bekçisi HANEDAN mensuplarının çoğu parasız kaldı. Hatta kendisinden önceki aile reisi Fransa’daki Amerikan mezarlığının bekçisiydi ve oradan emekli oldu. Peki Osman Efendi nasıl böyle varlıklı bir hayat sürüyor? Dedemden bütün çocuklarına birer büyük kutu pırlanta gelmişti. Babam diğerleri gibi har vurup harman savurmadı. Zaten sanatı sevdiği için şaşaalı bir hayatı sevmezdi. Ben de onun yolundan gittim. ’da ocakları işlettim. Kimseye muhtaç olmadım. Gördüğünüz gibi oldukça iyi bir hayatım var. Cüppeli, sarıklı, sakallı cemaat mensupları ve siyah çarşaflılar türbeye açılan sokağa doluştular. Ertuğrul Osman Efendi de sultanlar türbesinde dedesi Sultan Abdülhamit’in yanına gömüldü. CÜPPELİLER ve ÇARŞAFLILAR OSMAN Efendi’nin defnedildiği ’teki II. Mahmut Türbesi’ne çıkan yolu polis kesmiş. Türbeye doğru yürürken “Burası İstanbul mu?” sorusunu zaman zaman kafamdan geçirdim. Bej ya da gri cüppeli, yakasız mintanlı, şalvar gibi bol pantolonlu, kafaları beyaz sarıklı, bir karış sakallı her yaştan adam. Cüppelerdeki renk farkı yoksa farklı tarikatları ya da cemaatleri mi belirliyor ama anlaşılan artık Fatih Çarşamba’ya sığmıyorlar. Türbenin yan sokağı da kuşatma altındaydı. Kaldırımın sağ tarafında cüppeli, sarıklı, sakallılar, omuz omuza el ele kordon düzenindeydiler. Karşı kaldırımda da siyah çarşaflı her yaştan kadın aynı şekilde el ele kol kola kordon oluşturmuşlardı. Polisler onlara saygılı bir şekilde sokağa daraltmamaları, kaldırıma gerilemeleri için “Yengeler lütfen” diye uyarıyorlardı. Daha aşağılarda fesli bir adamı polisler koluna girip uzaklaştırıyorlardı. Garip bir manzara. Turistler de şaşkındı. Onlara “Halife öldü, defnediliyor” diye izahta bulunanlar vardı. Meğer İsmailağa Cemaati’nin büyüğü Mahmut Ustaosmanoğlu da defin yerine gelmiş. Çarşaflılar ve cüppeliler nedenle de türbeye akmış olabilirler. Viski ve rom BU insan manzaralarını oluşturanlara bir çift sözüm var: “Defnedilen Ertuğrul Osman Efendi, hiç de kendileriyle aynı kafada değildi. Kravat da takardı, smokin de giyerdi. Viskiyi severdi ve içerdi.” Ya dedesi Sultan II. Abdülhamit... da içer miydi? Manhattan’daki söyleşimizde gülerek şöyle demişti: “İçerdi içerdi ama şarap değil, rom içerdi. Üzümden değil, şeker kamışından yapılıyor” diye izah ederdi. Abdülhamit ayrıca Batı müziğini de severdi. ’ndaki özel salonunda opera geceleri düzenlerdi. Ertuğrul Osman Efendi de dedesi Abdülhamit’in mezarının bulunduğu yere defnedildi. ......................... Türbede 11 sanduka bulunuyor... II. Mahmut. Esma Sultan. Bezmiâlem Valide Sultan. II. Abdülhamit. Veliaht Yusuf İzzeddin Efendi. ......................... Türbenin avlusuna gömülenler... Şeyh Bedreddin. Ahmet Fethi Paşa. Serasker Rıza Paşa. Agah Efendi. Mahmut Ethem Paşa. Abdülmecit’in kızı Reşa Sultan’ın eşi. Muallim Naci. Halil Rifat Paşa. Ahmet Samim. Mehmet Ata. Sait Halim Paşa. Ziya Gökalp. Mehmet Seyit Bey. BİR BAŞKA ALAÇATI EGE mavisi dedikleri çivit rengi bir tabela... Etrafı çiçek işlemeli. Üstünde “Alaçatı Cafe” yazıyor. Duvarlar da Ege mavisi... Beyaz pencere pervazlarına begonviller dolanmış. Şirin bir mutfak. Ege zeytinyağlıları, muhallebi ve kurabiyeler. İsteyene sakızlısı... Her gün tazesi yapılıyor. Bitmeden yetişmek gerek. Kafenin önündeki masalara atılmış örtüler de mavi-beyaz kareli. Ulu ağaçların gölgesinde kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri, gün boyu çay-kahve servisi. Ve asıl sürprize gelelim... Bu her şeyiyle “Alaçatı” olan kafe hem de ’nın göbeğinde. ’nin ön çıkış yolunda, Valikonağı ile kesişen köşede... Tesadüfen gördüm ve girdim. İşletmecisi Levanten Rozi Soria. Kızlarından kendine ait iki işyeri olan Romina da annesine yardım ediyor. Güler yüzlü hizmet, lezzet ve Alaçatı özlemi için keyifli bir mekân. 587421 Erzurum’da sürat pateni heyecanı ’da sürat pateni heyecanıTevfik AKAN ERZURUM, (DHA) ’de ilk kez ’da düzenlenen sürat pateni şampiyonası sona erdi. Yarışmalarda birincilerin elde ettikleri dereceler Türkiye rekoru olarak tescil edildi. Dünyada oldukça fazla izleyicisi olan ve “Short Track” olarak bilinen sürat pateni ile Türkiye Erzurum’da tanıştı. Dünya Üniversitelerarası 2011 için İlçesinde yapılan salonunda gerçekleştirilen şampiyonaya beklenen ilgi olmadı. Dört kulüpten bay ve bayan 20 sporcunun katıldığı yarışmalar 500, bin ve bin 500 metrede yapıldı. Yarışmaların Türkiye’de ilk kez yapılması nedeniyle birincilerin elde ettiği dereceler Türkiye rekoru sayıldı. İki gün süren yarışmalar sonunda şu sonuçlar alındı. 500 METRE BAYANLAR 1. Duygu KAN 2. Zeynep ERKILINÇ 3. Burcu KAN 500 METRE ERKEKLER 1. Selim TANRIKULU 2. Serdar İLTİZ 3. Hakan TEYMUROĞLU 1000 METRE BAYANLAR 1. Burcu KAN 2. Çinsel OTTKS 3. Zeynep ERKILINÇ 1000 METRE ERKEKLER 1. Selim TANRIKULU 2. Mükerrem TOP 3. Serdar İLTİR 1500 METRE BAYANLAR 1. Duygu KAN 2. Zeynep ERKILINÇ 3. Burcu KAN 1500 METRE ERKEKLER 1. Selim TANRIKULU 2. İnan EREN 3. Mükerrem TOP 587501 Erkek arkadaşının kafasına sıktı Erkek arkadaşının kafasına sıktı 27.09.2009 20:50Gaziantep'te bir kadın, tartıştığı erkek arkadaşını sokakta tabancayla öldürdü. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Şahinbey Mahallesi Güzeller Sokak'ta, Canan G. (31) ve erkek arkadaşı olduğu öne sürülen Emrah Tatlı (23) arasında belirlenemeyen bir nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Canan G, çantasından çıkardığı tabancayla Emrah Tatlı'nın başına el ateş etti. Emrah Tatlı, olay yerinde öldü. Canan G, olay yerine gelen Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerine, Tatlı'yı vurduğu tabancayla birlikte teslim oldu. Emrah Tatlı'nın cesedi, olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmasının ardından otopsi için Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. AA 586575 Foçalı gençler tiyatroda iddialı Foçalı gençler tiyatroda iddialıİZMİR Milliyet güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda Foça Belediyesi bünyesinde Foçalı gençlerden oluşturulan Mavi Anka Topluluğu “Rahat Ol” isimli oyunu Bağarası Çok Amaçlı Salonu’nda kalabalık bir seyirci topluluğu önünde sahneledi. Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ “Foça’da devam eden kültürel etkinlerimiz aynen beldelerimizde de sürecek. Sizlerden isteğim etkinliklerimize hep beraber sahip çıkmamız” diyerek eğitmeni ve yönetmen Tuncay Arslan’a bu güzel gösteriyi sundukları için teşekkür etti. 586942 Helikopter enkazını bulan köylülere ödül Helikopter enkazını bulan köylülere ödül 27.09.2009 12:17Kahramanmaraş'ta Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki kişinin ölümüyle sonuçlanan helikopter kazası sonrasında enkazı bulan köylüler ödüllendirildi. Kahramanmaraş'ın merkeze bağlı Döngel köyünde Kültür ve Spor Şöleni düzenlendi. Yöreye ait çeşitli gelenek ve görenekleri yaşatıldığı şölende bu yıl helikopter kazasında hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilere de geniş yer ayrıldı. Helikopter enkazını bulan ekibin içerisinde birçok Döngellinin yer almasından dolayı da ayrı bir önemi olan program kapsamında Yazıcıoğlu'nun hayatını anlatan bir belgesel sunumu yapıldı. Belgeseli izleyenler duygulu anlar yaşarken, BBP Kahramanmaraş Merkez İlçe Başkanı Hayrettin Aslanbey'in gözyaşlarına hakim olamadı. Yazıcıoğlu'nun hayatını anlatan belgeselin sunumunun ardından, helikopter enkazını bulan ekiple ilgili hazırlanan sinevizyon gösterisi izlendi. Enkaz arama çalışmalarına yer verilen sinevizyonda, 17 kişinin de fotoğrafları gösterildi. Bu gösteriminden sonra da, helikopter kazasında hayatını kaybedenler için dualar edildi. Programda, enkazı bulan ekipte yer alan 12 kişiye ödülleri takdim edilirken, diğer kişinin ise Sivas'a çalışmaya gittikleri belirtildi. Ödül takdimin ardından teşekkür konuşması yapan BBP Kahramanmaraş Merkez İlçe Başkanı Hayrettin Aslanbey, programda çok duygulu anlar yaşadığını anlatarak, "Teknolojinin dahi aşamadığı yolları bugün bu gönüldaşlarımız enkaza ulaştılar. Onlara ben minnettarım. Çok teşekkür ediyorum." dedi. Enkazı bulan ekibin içerisinde yer alan Döngel Köyü eski muhtarı Yılmaz Dilki de enkaza nasıl ulaştıklarını anlattı. anki duyguların dile getirilmesinin çok zor olduğunu ifade eden Dilki, 17 kişinin de büyük sıkıntılar yaşadığını vurgulayarak şunları söyledi: "Bir sürü dedikodular edildi, iftiralar atıldı. Filan yerden para alındı dediler. Bizim kesinlikle ne bir kuruş isteğimiz var, ne de böyle talepte bulunduk. Şuan aldığımız ödül en büyük ödül. Köyümüzün, çevremizin bizi tebrik etmesi hepsinden büyük ödül." Döngel Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Metin Ertürk ise açıklamasında köy halkı olarak Muhsin Yazıcıoğlu'na karşı büyük sevgi beslediklerini dile getirdi. Yüksek katılımın da bunun bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Ertürk, "Herkes şu anda duygu yüklü. Muhsin Yazıcıoğlu'nu çok seviyoruz. Çünkü, büyük Türkiye'yi hayal ediyordu. Biz de acizane olarak böyle bir şey tertipledik. Amacımız sadece insanlık ve sevgi." şeklinde konuştu. Programa, BBP Kahramanmarş İl Başkanı Nedat Türk, Merkez İlçe Başkanı Hayrettin Aslanbey, 2009 yerel seçimlerinde BBP'nin Kahramanmaraş Belediye Başkan Adayı olan Bekir Kılıç'ın yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı. Cihan 587341 Öğrencilerden Başkan Kaya'ya ziyaret Öğrencilerden Başkan Kaya'ya ziyaret Birol Emil İlköğretim Okulu öğrencileri ve idarecileri, İlköğretim Haftası nedeniyle Belediye Başkanı Bekir Kaya'yı makamında ziyaret etti. ADNAN GÜL VAN İlköğretim Haftasının başlaması dolayısıyla Birol Emil İlköğretim Okulu öğrencileri ve yönetimi Belediye Başkanı Bekir Kaya'ya ziyarette bulunarak çiçek takdim ettiler. Başkan Kaya, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ziyarette öğrenciler Bekir Kaya'ya çeşitli sorular yöneltirken Kaya da, öğrencilere iyi çalışmalarını ve daima başarıyı hedeflemelerini istedi. Ziyarette bulunan okul yönetimi ve öğrencileri, "Genç ve dinamik bir Belediye Başkanımız var kendisine olana güvenimiz tamdır. Umarız bundan sonrasında bu şekilde çalışan hizmet veren bir Belediye ile devam ederiz. Biz de eğitim camiası olarak sizlere başarılar diliyoruz. Bizleri nezaketle kabul edip konuk ettiğiniz için teşekkür ederiz. Öğrencilerimiz de ilk kez bir Belediye Başkanı ile tanışmanın mutluluğunu yaşadılar" şeklinde konuştular. Kısa süreli karşılıklı sohbet sonrası Bekir Kaya, kendisini ziyaret eden öğrenci ve okul yönetimine içinde kalem bulunan hediye paketleri verdi. 27.09.2009 YURT HABERLER 587076 Maçın ardından Bursaspor ve Diyarbakırspor yöneticileri tartıştı Maçın ardından ve yöneticileri tartıştıEmre KOŞAK BURSA, (DHA) Başkanı maç sonrası Başkanı Çetin Sümer ile vedalaştığı sırada Diyarbakırspor yönetimi yanında bulunan bir kişi Yazıcı’ya, “Biz ’lı değiliz. Biz ’a gelmedik” diyerek olayları etti. Süper Ligi’nin 7.haftasında Diyarbakırspor ile Bursaspor arasındaki maçta çıkan olaylar ve yapılan tezahüratlara Diyarbakırspor yöneticileri tepki gösterdi. Maç sonrası Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı ile bir araya gelen Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer, Yazıcı’ya serzenişte bulundu. Sümer, “Bu ülke hepimizin. PKK dışarı diyorlar. Ben PKK’mıyım. Çok ayıp” dedi. Başkan İbrahim Yazıcı Sümer’den olaylarla ilgili özür dilediği sırada Diyarbakırspor Yönetim Kurulu Üyesi Halit Ensarioğlu'nun bağırarak, “Biz PKK’lı değiliz. Biz Yunanistan’a gelmedik. Görüşürüz. ’a gelmeyin. Havaalanına sokan adam değil. Bunun hesabını vereceksiniz” dedi. Sinirlenen başkan İbrahim Yazıcı ile Ensarioğlu arasındaki tartışmayı yöneticiler ayırırken Yazıcı, “Özür diledikçe üzerime geliyorlar. İçim yanıyor” dedi. Daha sonra Diyarbakırsporlu yöneticileri yolcu eden Yazıcı basın açıklaması yaptı. “PROVOKE ETTİLER” Yazıcı yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Galip geldiğimiz maç esnasında nahoş olaylar oldu. Ancak maç sonrası Diyarbakırspor başkanını yolcu etmek için yanına gittiğim sırada olaya Diyarbakırlı bazı kişilerin provoke edici lafları oldu. Herhangi bir şey olmadı. Sayın başkanımızla öpüşerek ayrıldık. Bu gibi maçlarda böyle şeyler olabilir. Bunu tahrik etmek yerine sakin bir şekilde konuşarak halletmek lazım. Bazı şeylerin önüne geçmek mümkün olmuyor. Çok büyük olaylar olmadı. maçında Diyarbakır’da daha büyük olay oldu. Geçti bitti. Husumetimiz yok. Başka yerlere çekebilirler. Herhangi bir şeyimiz yok. Orada Diyarbakır’a gelmeyin diye laflar oldu. Hakaret eden kişi kendisine etmiş olur. Yönetici değiller ama grubun içindeydiler. Provoke edildi” dedi. 586992 Kızını hoyratlık kısırdöngüsünden kurtarmaya çalışan bir anne ALİ MURAT GÜVEN Kızını hoyratlık kısırdöngüsünden kurtarmaya çalışan bir anne ALİ MURAT GÜVEN SARI SATEN: GÜNAHKÂRLARIN AŞKI Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Türkiye-Almanya ortak yapımı Türü ve Süresi: Duygusal drama 90 dakika Yönetmen: Mehmet Çoban Senaristler: Hatice Balaban Çoban, Doğan Akhanlı Görüntü Yönetmeni: Oliver Soravia Kurgucular: Bilbo Calvez, Dirk Böll Özgün Müzik Bestecisi: Kemal Sahir Gürel Sanat Yönetmeni: Anik Çelikaslan Oyuncular: Hatice Balaban Çoban (Meryem Maria Schäfer), Menderes Samancılar (Galip Ağabey), Anton Algrang (Jan Berger), Roman Roth (Genç Jan Berger), Lisa Hahn (Esra), Mark Zak (Bilal Şahin), Bülent Sharif (Halil Göksel), Eralp Uzun (Mahmut), Daniel Mutlu (Martin), İrfan Kars (İmam) Yapımcı Şirket: Son Film Dağıtıcı Şirket: Cine Film İçerik Uyarıları: İçerdiği psikolojik öğeler nedeniyle, 15 yaşından küçükler için uygun bir film değildir. Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı: Yıldız Puanı: Berlin'de lisede okurken zorla evlendirilmek isteyince evinden kaçan 17 yaşındaki Meryem, sığındığı dayısının oğlu Bilâl tarafından aylarca cinsel tacize maruz kalır. Sonunda isyan eden Meryem'e taksi şoförü Galip yardım eder ve onu koruma altına alır. Aradan 17 yıl geçer. Köln'de taksicilik yapan ve gerçek kimliğini gizleyen Meryem'in bu kez hayattaki tek varlığı olan 17 yaşındaki biricik kızı Esra da aynı tehlikeyle karşı karşıyadır. Aradan geçen yıllarda zengin bir işadamına dönüşen Bilâl, özel şoför olarak Galip'i yanına alır ve kendisine ait gece kulübünde karşılaştığı Esra'yı da gözüne kestirir. Meryem sonunda yol ayrımına gelmiştir; ya kaderine boyun eğecek ya da harekete geçip kızını kurtaracaktır. Ancak bu kez koruyucu meleği ve sevgili ağabeyi Galip araya girer. Galip, yıllardır kalbine gömdüğü aşkını sonunda Meryem'e açar ve evlenme teklif eder; fakat Galip'in mazisinde gizlediği başka bir karanlık nokta daha vardır: O, aynı zamanda 17 yıl önce töre yüzünden bacısını öldüren bir kardeş katilidir. Günahkârların bu aşkı mutlulukla noktalanabilecek midir? Almanya'da bir çok televizyon dizisi ve kısa filme imza atan gurbetçi yönetmen Mehmet Çoban'ın Türk-Alman karışık bir kadroyla çektiği ağdalı bir melodram Gurbetçilerin öteden beri sinema alanındaki temel gıda kaynaklarından olan “video kaset kültürü”nün yıllar yılı ikinci vatana taşıdığı acıklı öyküler, bütünüyle Kürt feodalizminden doğan ve ülkeyi rezil edici etkileri Avrupa'nın derinliklerine kadar uzanan “töre cinayeti” hastalığıyla birleşince, ortaya çıkan öykü de bu gibi kültür kaynaklarının yaydığı malzemeye uygun bir kıvamda oluyor ister istemez Bazı anlarında çekim ve oyunculuk kalitesi açısından sıçramalar yapmakla birlikte, genel çizgisiyle pek fazla yenilik içermeyen, daha ziyade batılı festivallere “İlkel Türklerin ilkel âdetleri” konsepti üzerinden göz kırpmaya aday bir çalışma Avrupa'daki bağımsız Türk sinemasının gidişâtını biraz daha yakından tanıyabilmek adına izlenebilir. 27.09.2009 SİNEMA 586452 Raf kiraları KOBİ'leri zorluyor NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Raf kiraları KOBİ'leri zorluyor Adana Ticaret Odası Gıda Komisyonu Başkanı Erdinç Güneyli, büyük marketlerin sadece giriş bedeli 50 bin avroya kadar yükselen raf kiralarının KOBİ'leri (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler) zorladığını, hazırlığı süren perakendecilik yasasıyla bu bedellere sınırlama getirilmesi gerektiğini belirtti. Gıda sektöründeki KOBİ'lerin sorunlarına dikkati çeken Güneyli, bu firmaların, ürün verdikleri hipermarketlere yönelik sıkıntılarının büyük boyutlara ulaştığını, sorunun çözümünün ise perakendecilik yasasıyla mümkün olabileceğini bildirdi. Güneyli, KOBİ'lere sıkıntı yaşatan bir başka konunun ise marketlerin zararına yaptıkları satışlar olduğunu kaydetti. 27.09.2009 EKONOMİ 586139 Gaziantepspor: Ankaragücü: (İLK YARI) Gaziantepspor, oyuna hızlı başladı ve üst üste ataklar geliştirerek rakip kalede gol arayışına girdi, ancak bu ataklardan sadece birini 10. dakikada gole çevirmeyi başardı. Ankaragücü'nün gol arayışı ise 42. dakikada sonuçlandı ve ilk yarıda her iki takım da birbirine üstünlük sağlayamadı. 10. dakikada Erman Özgür'ün düşürülmesi ile Gaziantepspor serbest atış kazandı. Da Silva'nın, ceza yayı üzerinden sert ve düzgün vuruşu, Ankaragücü barajını geçerek, kalecinin sağından filelerle buluştu: 1-0. 25. dakikada Hakan Bayraktar'ın yaptığı faulden doğan serbest atışı Ceyhun kullandı. Kaleciden dönen topu Metin tamamladı, yine kaleciden dönen meşin yuvarlağı defans uzaklaştırdı. 26. dakikada Murat Duruer soldan ortaladı, müsait pozisyonda bulunan Ceyhun altı pas içinde topa dokunamadı. 28. dakikada Ceyhun'un ara pasında ceza alanına giren Barbaros sert vurdu, ancak kaleci Mahmut topu iki hamlede kontrol etti. 30. dakikada Beto'nun sol kanattan İvan'a bıraktığı topa bu oyuncu plase bir vuruş yaptı, meşin yuvarlak az farkla yandan dışarı çıktı. 31. dakikada Murat Duruer ortaladı, Metin'in indirdiği topla buluşan Ceyhun'un sert şutu üstten az farkla auta gitti. 42. dakikada, Murat Ceylan orta sahada, Barbaros ile girdiği ikili mücadeleyi kaybetti. Gaziantepsporlu futbolcular faul beklerken, hakem oyunu devam ettirdi. Barbaros topu Ceyhun'a verdi. Ceyhun şık hareketlerle ceza alanına girdi ve topu Metin Akan'a verdi. Bu oyuncu düzgün bir vuruşlar topu filelere gönderdi: 1-1. Karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 berabere sona erdi. Stat: Kamil Ocak Hakemler: Kuddusi Müftüoğlu, Erdem Bayık, Volkan Narinç Gaziantepspor: Mahmut, Murat Ceylan, Erkan Sekman, Deumi, Hakan Bayraktar, Erman Özgür, Beto, Olcan, İvan, Julio Cezar, Da Silva Ankaragücü: Serkan, Koray, Semavi, Ediz, Metin Akan, Murat Duruer, Ceyhun, Broggi, Barbaros, Risp, Hürriyet Goller: Dk. 10 Da Silva (Gaziantepspor), Dk. 42 Metin Akan (Ankaragücü) Sarı kartlar: Dk. 16 Olcan, Dk. 25 Hakan Bayraktar (Gaziantepspor) 586654 Beşiktaş A2 takımıyla yenişemedi CSKA Moskova ile oynayacağı Avrupa maçı hazırlıkları çerçevesinde A2 takımıyla karşılaştı. BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde basına kapalı olarak yapılan ve 30'ar dakikalık devre halinde oynanan karşılaşma 1-1 berabere sonuçlandı. Antrenman maçında takımın golünü Tabata, A2 takımının golünü ise Ali Kuçik attı. Karşılaşmada Rüştü ve de kontrollü olarak forma giyerken, Yusuf takımdan ayrı olarak çalıştı. Delgado ise özel programına devam etti. Siyah-beyazlılar, yarın yapacakları antrenmanla CSKA Moskova maçının hazırlıklarını sürdürecek. 586467 Ayaklar okulda da rahat etsin HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR MEHMET DOĞAN PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL Ayaklar okulda da rahat etsin Yurtdışında Pediped'in en çok tercih edilen ve en çok satan okul ayakkabısı Charlie artık Türkiye'de. Yumuşak ve esnek olan Charlie koleksiyonu, esnek ve ayakta yokmuş hissi veren yumuşak tabanı sayesinde çocuklarınız kendilerini evdeymiş gibi hissedecek. Pediped'in Ultra esnek flex bölgeleri maksimum esneklik sağlayarak, çocukların ayaklarını destekleyerek, topuk bölümünde yer alan Shock sayesinde ayaklara yastık görevi yapıyor. 27.09.2009 PAZAR 586184 Fenerbahçe, kendi rekorunu egale etti Antalyaspor ile yaptığı mücadeleyi de kazanarak ligde 7'de yapan sarı-lacivertli ekip, 1964-1965 sezonunda ortaya koyduğu başarılı performansı tekrarladı. Söz konusu sezonda maçta aldığı galibiyetlerde rakip filelere 20 gol atan Fenerbahçe, kalesinde sadece gole izin vermişti. Sarı-lacivertliler bu sezon ise ilk hafta galibiyetlerinde toplam 14 gol atıp, kalesinde gol gördü. Fenerbahçe'nin 2009-2010 sezonundaki ilk maçta aldığı sonuçlar şöyle: 1. hafta Denizlispor-Fenerbahçe...: 2. hafta Fenerbahçe-Sivasspor.....: 3. hafta Diyarbakırspor-Fenerbahçe: 4. hafta Fenerbahçe-Manisaspor....: 5. hafta Bursaspor-Fenerbahçe.....: 6. hafta Fenerbahçe-İBB Spor......: 7. hafta Antalyaspor-Fenerbahçe...: Sarı-lacivertli ekibin 1964-1965 sezonunda ilk maçla aldığı sonuçlar ise şöyleydi: 1. hafta Fenerbahçe-Beykoz........: 2. hafta Fenerbahçe-Feriköy.......: 3. hafta Fenerbahçe-Altınordu.....: 4. hafta Fenerbahçe-İzmirspor.....: 5. hafta Fenerbahçe-İstanbulspor..: 6. hafta Fenerbahçe-Hacettepe.....: 7. hafta Fenerbahçe-Şekerspor.....: 586491 Emniyet'te 'derin hesaplaşma' iddiası Emniyet'te 'derin hesaplaşma' iddiası Emrullah ERDİNÇ 27.09.2009 Genel Müdür Yardımcısı Arslan ile müdürün tutuklanması Emniyet'te yıl önce Urfi Çetinkaya'ya yönelik Matador Operasyonu'nu akla getirdi. Matador'u Arslan yönetmişti Emniyet Teşkilatı, Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ile iki emniyet müdürünün uyuşturucu baronu Habib Kanat'la irtibat halinde oldukları için tutuklanması nedeniyle 'iç hesaplaşma' iddialarıyla çalkalanıyor. İstanbul Narkotik Polisi, 14 Eylül günü, son yılların en büyük uyuşturucu operasyonuna imza atarak, tam 30 ton anfetamin içerikli uyuşturucu ham maddesi ele geçirdi. Yaptığı yardım ve camilerle tanınan Habib Kanat, uyuşturucu çetesinin lideri olarak tutuklandı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Narkotik Polisi, Kanat ile bağlantısı olduğu tespit edilen Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Emin Arslan ile iki üst düzey müdürü takibe aldı. Savcılık izniyle adım adım izlenen 20 kişiden biri olan Emin Arslan, bir otelin lobisinde, Habib Kanat'la birlikte görüntülendi. İddiaya göre, uyuşturucunun sahibi Habib Kanat, Emin Arslan ve diğer emniyet müdürleriyle sık sık bir araya geliyordu. Bu buluşmalarda, polis kamerası da peşlerindeydi. Bir diğer fotoğraf karesi de yine otelin lobisinde Emin Arslan'ı, Habib Kanat'a, hararetli birşeyler anlatırken gösteriyor. Diğer bir fotoğrafta da diğer iki emniyet müdürü, Habib Kanat'la bir restoranda yemek yerken görülüyor. 200 TELEFON GÖRÜŞMESİ Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, suç yerinin İstanbul olması nedeniyle dosyayı İstanbul Adliyesi'ne gönderdi. Dosyada, Emin Arslan'ın Habib Kanat ile yaptığı 200 telefon konuşması da yer alıyordu. İddialara göre, telefon konuşmasında, Emin Arslan, Habib Kanat'tan, ticaret dünyası ile ilgili bilgiler alıyordu. Delillerin toplanmasının ardından, polis operasyon için düğmeye bastı. Aralarında Habib Kanat'ın da bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı. Emin Arslan ve emniyet müdürünün de aralarında bulunduğu zanlı, tutuklanarak cezaevine gönderildi. İÇ HESAPLAŞMA MI Sıradan bir operasyonun ayrıntılarıymış gibi görünen bu gelişmelerin, bundan yıl önce gerçekleşen başka büyük uyuşturcu operasyonunun rövanşı olduğu iddia ediliyor. Ünlü uyuşturucu kaçakçısı Urfi Çetinkaya'ya yönelik Matador Operasyonu'nu dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Daire Başkanı Emin Arslan yönetiyordu. Matador Operasyonu'nda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 10 üst düzey polis hakkında işlem yapıldı. İddiaya göre, polis müdürleri uyuşturucu kaçakçısı Urfi Çetinkaya'ya yardım ediyorlardı. Üst düzey polislerden bazıları açığa alınırken bazılarının da görev yeri değiştirildi. Ancak bu iddialar hiçbir zaman ıspatlanamadı. Yargılama sonunda görevlerine geri dönen polisler, kendilerine komplo kurmakla suçladıkları Emin Arslan'a dava açtılar. Bu dava sürerken, bu kez Emin Arslan'ın adının, uyuşturucu kaçakçısı ile anılması, 'Emniyet içinde iç hesaplaşma' diye yorumlandı. YIL ÖNCEKİ POLİSLER İddia sahiplerine göre, İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü, yıl önce Emin Arslan tarafından yapılan operasyonun öcünü alıyor! Dokuz yıl önce "Matador Operasyonu"na adı karışanların bir kısmı, şimdi Emin Arslan'ın adının karıştığı baskınları gerçekleştiren isimler olduğu öne sürülüyor. Bir de son yılların en büyük kapsamlı operasyonunda yakalanan Habib Kanat'a, uyuşturucudan çok, Emin Arslan'la ilişkilerine yönelik sorular yöneltildiğine dikkat çekiliyor. Hem Matador Operasyonu'na adı karışan polisler, hem de Emin Arslan ve arkadaşları, aynı dili kullanıyor: "Birileri bize komplo kurdu" İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, hiçbir operasyonun, öç alma duygusuyla yapılamayacağına vurgu yapıldı. Narkotik Polisi'nin tek amacının, uyuşturucu çeteleriyle mücadele etmek olduğu belirtildi. 586958 Katılım payı yeniden mahkemelik Sağlık-Sen tarafından yapılan açıklamada, kamu çalışanlarından tedavi katılım uygulamasının yargı kararına rağmen yeniden gündeme getirildiği belirtilerek, ilk olarak 2008 yılında Sosyal Güvenlik Kurulu tebliği ile tedavi katılım payı adı altında 2, 4, 6, 10 TL olarak yapılan kesintilerin, Danıştay 10. Dairesi tarafından durdurulduğu anımsatıldı. Maliye Bakanlığı'nın Anayasa'ya göre kanunla düzenlenmesi gereken tedavi katılım payı kesintilerini Eylül tarihli genelgesi ve 18 Eylül tarihli tebliğ ile bir kez daha uygulamaya koyduğu vurgulanan açıklamada, miktarının da 2, 8,15 TL'ye yükselttiği kaydedildi. Maliye Bakanlığı'nın yargı kararlarına ve Anayasa'ya aykırı davrandığını ileri sürülen açıklamada, Sağlık-Sen'in, ilgili genelge ve tebliğin iptali için Danıştay'a dava açtığı bildirildi. Sağlık-Sen'in açtığı davada, 25 Haziran tarihinde çıkartılan torba kanunla "Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yapılan ve tedavi katılım payı oranlarının tespitinde Maliye Bakanlığı'nı yetkilendiren düzenlemenin de Anayasanın 73. Maddesine aykırı olduğunu ifade etti. Açıklamada, söz konusu düzenlemeye ilişkin iptal istemlerinin Danıştay tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesininin talep edildiği vurgulandı. Tedavi katılım payını iki kat artırmasının kabul edilemez Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, hükümetin çalışanına reva gördüğü yüzde 2.5 artı 2,5'luk zammın ardından tedavi katılım payını iki kat artırmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, "Tedavi katılım payı uygulaması hem hukuk dışı hem de etik dışıdır. Dar ve sabit gelirli halktan ve çalışanlarından muayene ücreti keserek, halkın günlük yaşamını kolaylaştırmak ve toplumsal memnuniyeti artırmak mümkün değildir" dedi. 27 Eylül 2009 586455 Yorganınıza göre yatırım yapın NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Yorganınıza göre yatırım yapın SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Konukoğlu, tecrübelerini Malatyalı işadamları ile paylaştı. Konukoğlu özellikle aile şirketlerine çağrıda bulunurken, “Yatırımları yorganınıza göre yapın” dedi SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, aile şirketlerine çağrıda bulunarak, 'Ayağımızı yorganımıza göre uzatarak yatırımlarımızı yapalım' dedi. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası'nın (TSO) meclis toplantısına konuk olarak katılan Konukoğlu, aile şirketlerinin önemine işaret ederek, şirketlerde de aile olgusunun muhafaza edilmesi gerektiğini kaydetti. Kendi yatırım ve tecrübelerinden örnekler vererek tavsiyelerde bulunan Konukoğlu, Malatyalı iş adamlarının sorularını da yanıtladı. Konukoğlu, 'Aile şirketlerinde profesyonel yöneticilerin yanında mutlaka son karar vericinin aileden birisi olması gerekiyor. Aileden biri değilse de ortağın olması gerekir. Mutlaka yumruğunu masaya son vuran adamın, canı yanan adam olması gerekiyor.” İş adamlarını zekatlarını vermeleri konusunda uyaran Konukoğlu, “Türkiye'nin sıkıntısı veya sene sonra aşılacaktır. Ondan sonra önü çok açık. Çünkü Türkiye'de dinamik, genç ve çok iyi büyük şirketler geliyor” dedi. 27.09.2009 EKONOMİ 586761 Nazmi Avluca, altın madalya kazandı... büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Nazmi Avluca, altın kazandı... ’nın Herning kentinde devam eden Dünya Güreş Şampiyonası’nda, Grekoromen Milli Takımı’ndan 84 kiloda Nazmi Avluca altın kazandı. Nazmi Avluca ilk turu maç yapmadan geçti. İkinci turda Kübalı Shorey ’i 2-0 (1-0/2-0), ikinci turda Zoltan Foder’i 2-0 (1-0/2-0) yenen Nazmi Avluca, çeyrek finalde de Güney Koreli Hyo-Chul Cho karşısında son derece rahat bir müsabaka çıkardı. İlk periyotu 1-0 kazanan Avluca, ikinci periyotta 5-0 galip durumdayken, bitime saniye kala rakibini tuşladı ve yarı finalist oldu. müsabakasında Azeri Shalva Gadabadze ile mücadele eden Nazmi Avluca ilk periyotu 2-0, ikinci periyotu da 1-0’lık skorlarla aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak finale çıktı. Nazmi Avluca finalde, iki kez üçüncülüğü bulunan Fransız Melanin Noumonvi ile karşılaştı. Fransız güreşçi karşısında da son derece üstün güreşen Nazmi Avluca ilk periyotu 1-0, ikinci periyotu 3-0 aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak dünya şampiyonu oldu. Final müsabakasının tamamlanmasıyla birlikte büyük sevinç yaşayan Nazmi Avluca, minderde Türk bayrağıyla tur attı. Avluca mutluluğunu, başta Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak, antrenörleri, takım arkadaşları ve kendisine tribünlerden büyük destek veren gurbetçi vatandaşlarla paylaştı. Dünya Şampiyonası’nda bugün mindere çıkan diğer Türk sporcularından 60 kiloda Soner Sucu beşinci olurken, 96 kiloda Serkan Özden çeyrek finalde elenmişti. AVLUCA’NIN KARİYERİ Kariyerinde büyükler kategorisinde bir olimpiyat üçüncülüğü (Pekin 2008), bir dünya şampiyonluğu (Atina 1999), bir dünya ikinciliği (Guangzhou 2006), iki dünya üçüncülüğü (Gavle 1998 ve 2005), üç Avrupa şampiyonluğu (Budapeşte 1996, Haparanda 2004 ve Tampere 2008), iki de Avrupa üçüncülüğü (Minsk 1998 ve 2001) bulunan Nazmi Avluca, böylece 10 yıl aradan sonra ikinci dünya şampiyonluğuna ulaştı. 587449 Bursa Nilüfer lider! Bursa Nilüfer lider! 27/09/09 18:54 1. Grup'ta Bursa Nilüferspor, 2. Grup'ta Torbalıspor, 3. Grup'ta Anadolu Üsküdar 1908 Spor, 4. Grup'ta Ünyespor ve 5. Grup'ta da Siirtspor lider durumda bulunuyor. Puan durumları şöyle: -1. GRUP- Takımlar AV ------------------------------------------------------------- 1.BURSA NİLÜFERSPOR 10 16 2.BALIKESİRSPOR 13 12 13 3.BANDIRMASPOR 11 4.GAZİOSMANPAŞA 10 10 5.İNEGÖLSPOR 6.OYAK RENAULTSPOR 10 -3 7.ÇERKEZKÖY BELEDİYESPOR -2 8.LÜLEBURGAZSPOR -2 9.ALİBEYKÖY -3 10.BAYRAMPAŞA -3 11.KÜÇÜKKÖYSPOR 15 -12 -2. GRUP- Takımlar AV ------------------------------------------------------------- 1.TORBALISPOR 11 15 2.NAZİLLİ BELEDİYESPOR 3.ALTINORDU 4.ISPARTASPOR 11 5.MENEMEN BELEDİYE6.AFYONKARAHİSARSPOR 7.TEKİROVA BELEDİYESPOR -3 8.KEÇİÖREN BLD. 9.İZMİRSPOR -3 10.MARMARİS BLD.GENÇLİKSPOR -6 11.MUĞLASPOR 10 -7 -3. GRUP- Takımlar AV ------------------------------------------------------------- 1.ANADOLU ÜSKÜDAR 190814 13 2.İSTANBUL KARTAL BELEDİYESPOR 10 3.DÜZCESPOR 13 4.BEYLERBEYİ -2 5.ORHANGAZİSPOR 11 14 -3 6.KEÇİÖRENGÜCÜ 14 -5 7.GÖLCÜKSPOR 10 8.DARICA G.BİRLİĞİ 9.MALTEPESPOR 12 13 -1 10.ANKARA DEMİRSPOR -2 11.MKE KIRIKKALESPOR -3 -4. GRUP- Takımlar AV ------------------------------------------------------------- 1.ÜNYESPOR 11 2.BAFRA BELEDİYESPOR 11 10 3.ARAKLISPOR 4.GÜMÜŞHANESPOR 5.PAZARSPOR 6.YALISPOR 7.SÜRMENESPOR -2 8.KASTAMONUSPOR -1 9.ARSİNSPOR -1 10.YİMPAŞ YOZGATSPOR -2 11.BULANCAKSPOR -5 -5. GRUP- Takımlar AV ------------------------------------------------------------- 1.SİİRTSPOR 17 13 12 2.MALATYA BELEDİYESPOR 10 3.KIRIKHANSPOR 10 4.BATMAN BELEDİYESPOR 13 -7 5.HATAYSPOR -2 6.BATMAN PETROLSPOR -3 7.Ş.URFA BLD.SPOR -6 8.BELEDİYE BİNGÖLSPOR -2 9.DİYARBAKIR KAYAPINAR BLD.SPOR -3 586207 Kanarya maç fazlasıyla lider! Turkcell Süper Lig'in 7. haftasına, bu akşam yapılan maçla devam edildi. Deplasmanda Antalyaspor ile karşılaşan Fenerbahçe, karşılaşmadan 2-1 galip ayrılarak puanını 21'e yükseltti ve maç fazlasıyla lider oldu. Sarı-lacivertliler, 10. dakikada Kazım'ın attığı golle 1-0 öne geçerken, Ali Zitouni'nin golüne engel olamadı ve ilk yarı 1-1 eşitlikle sona erdi. Karşılaşmanın 90. dakikasında Semih'in ayağından gelen golle 2-1 öne geçen Fenerbahçe, haftayı da puanla tamamlamayı başardı. Ligde bugün yapılan diğer maçlarda ise Ankaragücü, deplasmanda Gaziantepspor'u 3-1, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, sahasında Sivasspor'u 1-0 ve Bursaspor da yine sahasında Diyarbakırspor'u 4-0 yendi. Turkcell Süper Lig'de bu akşam yapılan maçlardan sonra oluşan puan tablosu şöyle: Takımlar AV 1.FENERBAHÇE 14 11 21 2.GALATASARAY 19 14 18 3.BURSASPOR 13 13 4.ESKİŞEHİRSPOR 10 12 5.TRABZONSPOR 15 11 6.GENÇLERBİRLİĞİ 11 11 7.MANİSASPOR 8.İSTANBUL BŞ. BELEDİYESPOR 11 -3 9.DİYARBAKIRSPOR 10 -3 10.KAYSERİSPOR 11.ANKARAGÜCÜ 10 -1 12.BEŞİKTAŞ -2 13.GAZİANTEPSPOR 11 -3 14.ANTALYASPOR 10 -4 15.ANKARASPOR -1 16.DENİZLİSPOR 10 -8 17.SİVASSPOR 15 -11 18.KASIMPAŞA 15 -12 587064 'Hastalar zor duruma düşer' 'Hastalar zor duruma düşer' 27 Eylül 2009 Pazar, 13:23 İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, ekimden itibaren vatandaşın özel hastanelere ödediği muayene katılım payının liradan 15 liraya çıkarılmasının, hem hastaları hem de özel sağlık kuruluşlarını mağdur edeceğini savundu. Genel Sağlık Sigortası Kanununda yapılan değişikliğe dayanarak gerçekleştirilen katılım payı artışını değerlendiren Yalçıntaş, muayene katılım payı bedelinin, aynı basamakta yer alan özel hastane ile devlet hastanesi arasında eşit olmasının daha doğru olacağını kaydetti. Yalçıntaş, Sosyal Güvenlik Kurumunun Danıştay kararına uyarak Haziran 2009'dan bu yana muayene katılım payını özel, devlet ve üniversite hastanelerinde eşit lira olarak uyguladığını belirtti. Başkan Yalçıntaş, bu bedelin Ekim 2009'dan itibaren ise devlet hastanelerinde lira ve özel sağlık kuruluşlarında 15 lira olarak belirlendiğini ifade etti. Yalçıntaş, hastanın ödeyeceği 15 lira;nın 12 lirasının muayene sırasında, lirasının ise eczaneden ilaç alırken tahsil edileceğini söyledi. ''SAĞLIK HİZMETLERİNDE AKSAMA OLABİLİR'' 15 lira gibi yüksek bir bedelin, özel sektörü kamu hastanelerine karşı haksız rekabete sürükleyeceğini kaydeden Başkan Yalçıntaş, uygulamanın olası sonuçlarını şöyle anlattı: ''Devlet hastanelerinde lira muayene katılım payı alınırken, özel hastanelerde 15 lira alınacak. Bu hali ile katılım bedeli uygulaması, gereksiz ve mükerrer muayeneleri 'caydırıcı' değil, özel hastaneleri tercih eden vatandaşı 'cezalandırıcı' duruma gelecektir. Şöyle ki muayene için sözleşmeli özel sağlık kuruluşlarını tercih eden orta ve alt gelir sahibi SGK;lı hastalar 12 lira 3lira muayene katkı payı ödemek yerine, sağlık ocakları ile 1. basamak sağlık kuruluşlarına yönelecekler. Çünkü buralarda hiç katkı payı alınmıyor. Hastalar, devlet hastanelerine başvurduklarında da özel hastanelerdeki 15 liranın neredeyse yarısı kadar, lira bedel ödeyecekler. Bu tablo da, özellikle çok küçük fark ücretleri ile SGK;lı hastalara hizmet veren özel sağlık kuruluşlarını çok zor duruma düşürecek ve hatta kapanma noktasına getirecek. Çünkü özel tıp merkezlerinin hemen hemen tamamı, özel hastanelerin ise birçoğu hastadan lira katkı payı ve ortalama 5-6 lira fark ücreti olmak üzere toplam 7-8 lira alarak, ancak hasta çekebilmektedir. Uygulamanın başlaması ile. Bu merkezlerin hastalardan muayene katkı payı dahil en az 17-18 lira almaları gerekecek. 7-8 lirayı bile ödemede zorlanan hastaların çoğu fiyatı yüksek bularak sağlık ocakları ve devlet hastanelerine yönelecek. Bu da bir taraftan sağlık ocakları ve devlet hastanelerinde yığılmaya sebep olurken, hasta kuyruklarının oluşmasına da zemin hazırlayacak. Özel sektörün yaptığı sağlık tesisleri ise kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.'' Hükümetin 2004;te başlattığı Sağlıkta Dönüşüm Programı ile devrim niteliğinde uygulamalar yaptığına vurgu yapan Yalçıntaş, Türkiye;de sağlık hizmetlerinin kalitesinin yükselmesinde özel sağlık sektörünün de çok büyük payı olduğunu vurguladı. Başkan Yalçıntaş, sözlerini şöyle tamamladı: ''Türkiye'de şu anda nitelikli sağlık hizmetinin önemli bir bölümü, özel sağlık kuruluşları tarafından verilmektedir. Ancak, özellikle son yıllarda katkı payı şeklindeki uygulamalar yüzünden özel sağlık sektörü sıkıntılar yaşamaktadırlar. Gerekli düzenlemelerin yapılmaması durumunda özel hastane ve tıp merkezleri, Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşmelerini iptal etmek durumunda kalabilecekleri kanaatindeyiz. Sağlık sektörünün önemi münasebetiyle, yetkililerin vakit kaybetmeden özel sağlık kuruluşları ile bir araya gelerek düzenlemeyi yeniden gözden geçirmeleri daha doğru olacaktır.'' AA 586463 Zapatero'nun sır kızlarını Beyaz Saray ortaya çıkardı DÜCANE CÜNDİOĞLU Zapatero'nun sır kızlarını Beyaz Saray ortaya çıkardı Zapatero'nun başbakan olduğundan bu yana basından sır gibi sakladığı kızları ilk kez görüntülendi. Zapatero ailesinin, kızları ve Obama çiftiyle çekindikleri fotoğraf Beyaz Saray tarafından yayınlanınca İspanya karıştı. MADRİD (A.A) İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun, ailesiyle birlikte New York'taki Metropolitan Müzesi'nde Obama ve eşiyle birlikte çekilmiş bir fotoğrafının Beyaz Saray'ın sitesinde yayımlanması krize neden oldu. Fotoğrafların, 23 Eylül'de verilen resepsiyona eşi ve 16 ile 13 yaşlarındaki kızları Laura ve Alba ile katılan ve bugüne kadar kızlarını sır gibi saklayan Zapatero'nun izni olmadan siteye konduğu anlaşıldı. ÖZEL HAYATIMIZI KORUYORUM Zapatero çiftinin, kızlarının fotoğraflarının basında yer almamasını istemeleri üzerine Beyaz Saray fotoğrafı geri çekti, ancak İspanyol basını kısa bir süre de olsa yayında kalan fotoğrafı kullandı. 2000'de Sosyalist İşçi Partisi'nin lideri olarak seçildiğinden ve 2004'te başbakan olduğundan bu yana, kızlarının fotoğraflarının basında yer almaması için titizlik gösteren Zapatero, "Eşimle benim, bu zamana kadar savunduğumuz kriterlerin ne olduğu herkes biliyor; kızlarımın özel hayatlarını korumak. Bazen arzumuza cevap verilmemesi gibi durumlar da oldu. Bazen arzumuza cevap verilmemesi gibi durumlar da oldu. Umarım bu sadece bir kereye mahsus olur ve her şey, bizim içten teşekkür ettiğimiz şekilde, bundan önceki gibi devam eder" dedi. Zapatero, kızlarının fotoğraflarının basında çıkmaması için özel çaba sarf ediyor. 27.09.2009 DÜNYA 586819 11:19 Kağıthane'de cinayet! Kağıthane'de cinayet! Kağıthane’de, birlikte alkol aldığı arkadaşı tarafından bıçaklanan kişi öldü. Alınan bilgiye göre, Çeliktepe Yıldırım Beyazıt Caddesi’ndeki bir evde birlikte alkol alan Kadir T. ile arkadaşı Serdar Cengiz arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi sonucu Kadir T, Cengiz’i vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakla yaraladı. Kağıthane Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Cengiz, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Zanlı Kadir T, sevk edildiği Şişli Adliyesi’nde tutuklandı. 587079 Beşiktaş, Moskova yolcusu... yolcusu... CSKA ile 30 Eylül Çarşamba günü oynayacağı Grubu ikinci hafta maçı için yarın ’ya gidecek. Siyah-beyazlılar, yarın sabah özel bir uçakla ’ndan Rusya’nın başkenti Moskova’ya hareket edecek. ve saha şartlarına alışmak için gün önceden Rusya’ya gidecek olan siyah-beyazlılar, çalışmalarını Moskova’da sürdürecek. "Kara Kartallar", çarşamba günü oynanacak maçın ardından ’a dönecek. 586954 Pakistan'da ayrı saldırı: 27 ölü Bannu bölgesinde bomba yüklü araçla düzenlenen ve bir polis karakolunu hedef alan ilk saldırıda olarak açıklanan ölü sayısının, enkazdan çıkarılan cesetler ve bazı yaralıların da ölmesiyle 17'ye çıktığı açıklandı. Saldırıdan birkaç saat sonra Peşaver kentinde bir bankaya düzenlenen intihar saldırısında 10 kişinin öldüğü açıklanmıştı. Saldırılarda çok sayıda kişi de yaralanmıştı. Her iki saldırının da sorumluluğunu Taliban üstlenmiş ve başka saldırılar düzenleme tehdidinde bulunmuştu. 586518 Adese, Anadolu'nun devi oldu Geçen yıl 507,3 milyon TL ciro yapan şirket, 'ticaret-hizmet' sektörünün ve Konya'nın en büyük ikinci şirketi olma başarısını da gösterdi. Adese, çalışan sayısını da 2008'de yüzde 39,4 artırarak istihdamdaki büyüme açısından da 16. şirket seçildi. 587209 Çorum’a bin kişiye iş yaratacak yatırım... ’a bin kişiye iş yaratacak yatırım... Hangar Ayakkabı Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Selçuk, ’da kuracakları saya fabrikasıyla bin kişiye sağlamayı amaçladıklarını bildirdi. Selçuk, yazılı açıklamasında, yıllık milyon çiftle ’nin “en büyük” ayakkabı üreticisi olduklarını, kapasiteyi daha da artıracak yeni tesis kuracaklarını kaydetti. Çorum’da kurulacak tesiste bin kişiye istihdam yaratmayı planladıklarını belirten Selçuk, Türkiye’nin en büyük ayakkabı firması olarak artık dışa açılmanın vaktinin geldiğini, öncelikle komşu ve civar ülkelerden başlayarak ’ya açılacaklarını dile getirerek, “Amacımız Avrupa’nın da numarası olmak. Bunu başarmamamız için hiçbir engel yok.” dedi.  Bu yıl itibarıyla ’den Türkiye’ye ayakkabı girişini durdurduklarını ifade eden Selçuk, şunları kaydetti: “Avrupa’yı da Çin istilasından kurtaracağız. Çin’in 95 günde gittiği Avrupa’ya ben günde gideceğim. İşte avantajım burada. Çin, 95 gün kapalı konteynırlarda kalan ayakkabıların çürümemesi için özel kimyasallar kullanıyor.  Bu da ayakkabıda dehşet bir koku yayılmasına yol açıyor. Biz ise onlardan daha kaliteli ürettiğimiz ürünlerimizi zararsız bir şekilde ulaştıracağız. Türkiye’nin stratejik konumunu bütün sektörlerde kullanmalıyız.  Geçtiğimiz günlerde ’ya üs kurduk. Buradaki merkezle ve bölgelerine daha hızlı ulaşmayı hedefliyoruz. Teşvikli illerden yoğun bir şekilde yatırım teklifleri alıyoruz. Artık Planına başlıyoruz. Çorum’da saya fabrikası kuracağız. Hemen sonra 100 makineli atölyeyi kuracağız. Çok kısa süre sonra da hedefimiz bin makineye ulaşıp bin kişiye istihdam sağlamak.” Bu sektörde tek başına bir gelecek göremeyen dev firma ekipmanlarıyla birlikte Hangar Ailesine katıldı. Çünkü şu şartlarda iş yapmak artık çok zor.  Fabrikalar hurdaya çıkmaktansa Hangar bünyesinde kalıp, çözüm ortaklığıyla beraber yapacak. Bundan dolayı bu dev firmalar bizimle hareket etme kararı aldılar. Bu tesis, artık tabanı, derisi, astarı, muhtelif frekansları tamamen iç bünyesinde olan ve günde 60 bin çift ayakkabı üreten bir tesis haline gelecek.” ve ’da aynı anda açılış yapacaklarını dile getiren Selçuk, ’nde toplam 11 bin metrekare kullanım alanına sahip olan yeni merkez için 750 kişiye iş kapısı açtıklarını, Beylikdüzü Belediyesinden çalıştıracak işçi talebinde bulunduklarını anlattı. “Sayın Başkan bize bir günde 250 kişi gönderdi. Fakat bu bile yeterli gelmiyor. Asgari ücretin üzerinde bir maaş stratejisine sahip bir marka olduğumuz halde, eleman sıkıntısını bir türlü gideremiyoruz” diyen Selçuk, krize karşın ilk ayda binin üzerinde ek istihdam yarattıklarını, halkın ucuza ayakkabı giyebilmesi için sürekli Ar- faaliyetlerinde bulunduklarını, sezon önce 19 TL’ye sattıkları ayakkabıları hala aynı fiyata sattıklarını kaydetti. Selçuk, şunları kaydetti: “Üstelik ürün kalitesi arttı. Bayi karı da arttı. 19 TL’lik ayakkabıda 2,5 TL kar verdiğimiz bir bayi, artık 3,5 TL kazanacak. ’yi bayiye ödetiyorduk, şimdi biz ödüyoruz. Yüzde 18 olan kar marjı yüzde 26’ya çıktı.  Eskiden üretici elinde kalan malzemeyle yapıyordu. Şimdiyse biz istediklerimizi yaptırabiliyoruz. 2009 hedefimiz yıllık 15 milyon çift ayakkabı üretimi... Türkiye’deki yapılanmayı tamamladık, artık Avrupa’ya açılmanın zamanı geldi. Türkiye’de olmadığımız il ve ilçe kalmadı. Bundan sonraki hedefimize doğru yol alıyoruz. Almanya’daki tüm çalışmalarımızı tamamladık.  Ar-Ge departmanımızda kişiyle çalışıyoruz. Ayakkabı sektöründe kişilik Ar-Ge departmanı yoktur. Firmalar, sezonluk Ar-Ge departmanı kurarlar.” 586581 Alevî Bektaşi Federasyonu ikinci mitinge hazırlanıyor Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, tüm Alevileri Kasım'da İstanbul Kadıköy'de yapılacak ikinci mitinge çağırdı. Pir Sultan Abdal Derneği'nde konuşan Balkız, ilk mitingin ardından hükümetin Alevi çalıştayı düzenlemek zorunda kaldığını savundu. Çalıştayların bekledikleri sonuçları vermediğini belirten Balkız, ikinci mitinge ihtiyaç duyduklarını açıkladı. Ankara'daki miting nedeniyle provokasyon endişesi yaşanmış, Ergenekon davası sanıklarından bazılarının Balkız'ı öldürmek için suikast planı hazırladığı ortaya çıkmıştı. dönemde 'provokasyon uyarılarına' sert tepki gösteren Balkız, aradan geçen sürede yaşanan gelişmeler üzerine Ergenekon davasını yürüten savcılara gidip sanıklardan şikâyetçi olmuştu. iSTANBUL ZAMAN 587581 Güreşte bir altın madalya daha Danimarka'nın Herning kentinde düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası'nın son gününde mindere çıkan Grekoromen Milli Takımı sporcularından Selçuk Çebi, madalya kazandı. Grekoromen stil 120 kiloda Rıza Kayaalp da 3. oldu. Şampiyonayı grekoromen stilde ve bronz madalyayla tamamlayan Türkiye, takım halinde de şampiyonluğa ulaştı. 74 kiloda mücadele eden Selçuk Çebi, ilk turu maç yapmadan geçti. 2. turda Kazak Aset Adilov'u 2-0 (2-0/1-0) yenen Çebi, 3. turda Polonyalı Julien Kwit'e 2-1 (0-1/3-1/1-0), çeyrek finalde de Belarus'dan Kikinov'a 2-0 (3-0/2-0) üstünlük sağladı. Çebi, Alman Schneider ile yaptığı yarı final müsabakasında da son derece rahat bir mücadele çıkardı ve minderden 2-0 (2-0/1-0) galip ayrılarak finalist oldu. Selçuk Çebi, final müsabakasında da evsahibi ülkeden Mark Madsen karşısında çok rahat bir galibiyet aldı. İlk periyotta rakibini sürerek minder dışına çıkaran Çebi, bu biçimde aldığı puanla periyotu 1-0 kazandı. 2. periyotta kafakol atmak isteyen rakibini yakalayan ve köprü pozisyonuna getiren Çebi, burada aldığı puanlarla 6-0 teknik üstünlük sağladı ve müsabakadan 2-0 galip ayrıldı. Çebi, böylece Dünya Güreş Şampiyonası'nda Nazmi Avluca'dan sonra Türkiye'ye ikinci madalyayı kazandırmayı başardı. Bir de bronz geldi Dünya Güreş Şampiyonası'nda, grekoromen stil 120 kiloda Rıza Kayaalp da 3. olarak bronz madalya kazandı. 120 kiloda mücadele eden Rıza Kayaalp ilk turda 'dan Dharmender Dalal'ı 2-0 (1-0/1-0), 2. turda da Ermenistan'dan Yuri Patrikieev'i 2-0 (2-0/1-0) yendi. Kayaalp, Rus Alexander Anunchin ile yaptığı çeyrek final müsabakasında da ilk periyotu 2-0 önde tamamladı. Kayaalp'in ilk periyotta uyguladığı çırpma tekniği sırasında kaburga kemiği kırılan Rus sporcu 2. periyota çıkmayınca milli sporcu yarı finalist oldu. Kayaalp, yarı finalde ise Kübalı Nunez Lopez'e 2-0 (0-1/0-1) yenilmekten kurtulamadı. Bronz madalya için Belarus'dan Gürcü asıllı sporcu Yoseb Cugoşvili ile mindere çıkan Kayaalp, her iki periyotta da rakibini minder dışına sürerek kazandığı puanlarla 1-0 üstünlük sağladı ve 2-0 galip geldi. Grekoromende takım halinde şampiyonuz Bu arada Türkiye, grekoromen stilde takım halinde şampiyonluğa ulaştı. Grekoromen stil 84 kiloda Nazmi Avluca ve 74 kiloda Selçuk Çebi ile 120 kiloda da Rıza Kayaalp ile bronz madalya kazanan Türkiye, 44 puanla şampiyonada ilk sırayı elde etti ve 2006 yılında 'in Guangzhou kentinde düzenlenen Dünya Şampiyonası'ndan sonra, tarihinde ikinci kez takım halinde şampiyon oldu. Grekoromen stilde 39 puanla ikinci, 38 puanla üçüncü, 31 Puanla da dördüncü sırayı aldı. Türkiye, Dünya Şampiyonası'nda serbest stilde takım halinde 4., bayanlarda ise 26. olmuştu. 586989 Koleksiyonum gideceğine, yerle yeksân olsun dünya ALİ MURAT GÜVEN Koleksiyonum gideceğine, yerle yeksân olsun dünya ALİ MURAT GÜVEN 11'E 10 KALA Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Türkiye-Fransa-Almanya ortak yapımı Türü ve Süresi: Duygusal drama 100 dakika Yönetmen: Pelin Esmer Senarist: Pelin Esmer Görüntü Yönetmeni: Özgür Eken Kurgucular: Ayhan Ergürsel, Pelin Esmer, Cem Yıldırım Özgün müzik bestecisi: Filmde doğal ses kaydı ve bazı ses efektleri haricinde müzik bulunmuyor. Sanat Yönetmeni: Naz Erayda Oyuncular: Nejat İşler (Ali), Mithat Esmer (Mithat Bey), Tayanç Ayaydın (Ömer), Laçin Ceylan (Feride Hanım), Savaş Akova (Ruhi Bey), Sinan Düğmeci (Sahaf), Tülin Özen (Mezarlıktaki genç kadın), Aşkın Şenol (Ahmet), Selen Uçer (Mahinur), Emine Şans Umar (Hülya) Yapımcı Şirket: Bir Film Dağıtıcı Şirket: Tiglon Film İçerik Uyarıları: İçerdiği psikolojik öğeler nedeniyle, 15 yaşından küçükler için uygun bir film değildir. Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı: Ödülleri: 2009-Altın Koza Film Festivali: “En İyi Film” ve “En İyi Senaryo” 2009-İstanbul Film Festivali: “Jüri Özel Ödülü” Yıldız Puanı: “Oyun” adlı belgeseliyle hem Türkiye'de hem dünyada bir çok ödül kazanan Pelin Esmer'in ilk uzun metrajlı konulu filmi “11'e 10 Kala”, görmüş geçirmiş tutkulu bir koleksiyoncu olan Mithat Bey'le genç kapıcısı Ali'nin ortak öyküsünü anlatıyor. Yıllardır plaktan dergiye ne bulduysa biriktiren Mithat Bey için İstanbul kenti onun bu koleksiyonu kadar sınırsız, Ali içinse kapıcılığını yaptığı Emniyet Apartmanı ve yakın çevresiyle sınırlıdır. Apartmanın diğer sakinleri deprem endişesi ve daha yüksek fiyatlı birer daireye sahip olma niyetiyle binayı yıkıp yeniden inşâ etmek isteyince, Mithat Bey'in güne kadar koleksiyonu uğruna verdiği savaşların en zorlusu başlayacaktır Apartman, yalnız yaşayan bu iki adamın gitgide ortak kaderine dönüşür. Koleksiyonun devamlılığı için başlayan ilişkileri, Mithat Bey'in Ali'ye “İstanbul'u devretmesiyle” çok farklı bir boyuta geçer, birbirlerinin kaderlerini farketmeden değiştirdikleri bir noktada da sona erer. “11'e 10 Kala”, bir destekleyici olarak müziğe bile sığınmaksızın olanca yalınlığı ve dinginliği içinde ilerlerken, yönetmen tarafından özellikle tasarlanmış bu doğallığından güç alan “huzurlu” bir film Bir kere, Nejat İşler anılan türde öykülerde başlıbaşına bir fenomen oyuncu; ona eşlik eden Mithat Esmer deseniz, “yönetmenin babası” kontenjanının altında ezilmeden canlandırdığı karaktere gayet güzel uyum sağlamış. Ancak, izleyicilerin taleplerinin “huzur”dan değil baş döndürücü, kulak tırmalayıcı özel efektlerden yana olduğu bir hız çağında, ağırbaşlı festivallerden alabileceği bazı ödüllerin ötesinde çok ciddi bir gişe şansı yokmuş gibi duruyor. DVD satış sitelerinin beylik ifadesiyle, Kaplanoğlu'nu, Demirkubuz'u ya da Ceylan'ı seviyorsanız, bunu da seveceksiniz demektir. 27.09.2009 SİNEMA 587487 Almanya'da yine Merkel kazandı Almanya'da yine Merkel kazandı 27.09.2009 19:47Almanya'da bugün yapılan genel seçimleri, ilk tahminlere göre iktidarda bulunan ve genel başkanlığını Almanya Başbakanı Angela Merkel'in yaptığı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi kazandı. Seçimlere katılma oranının da yüzde 72,5 ile bugüne dek yapılan genel seçimlerdeki en düşük oran olduğu bildirildi. Seçimlere katılma oranı 2005 yılında yüzde 77,7 olmuştu. İlk tahminlere göre CDU ve Bavyera eyaletindeki kardeş parti konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi toplam yüzde 33,5, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 22,5, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 15, Yeşiller Partisi yüzde 10,5, Sol Parti yüzde 12,5, diğer partiler de yüzde oranında oy aldı. Buna göre Almanya Federal Meclisi'ndeki oy dağılımının da fazladan seçilecek milletvekilleriyle şöyle olacağı tahmin ediliyor: CDU ve CSU 186, SPD 143, FDP 95, Sol Parti 80, Yeşiller Partisi 67. Bu ilk tahminlere göre SPD, en kötü seçim sonuçlarından birini alırken, FDP ve Yeşiller Partisi seçimlerde bugüne dek en iyi sonucu elde ettiler. Alınan bu sonuçlara göre CSU ve FDP ile koalisyon hükümeti kurmak isteyen CDU'nun, bu isteğini gerçekleştirme olasılığı büyük görünüyor. -BAŞBAKAN MERKEL: ''İSTİKRARLI BİR ÇOĞUNLUK SAĞLAMA HEDEFİMİZE ULAŞTIK'' Almanya'da, ilk tahminlere göre seçimleri kazanan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi'nin genel başkanı olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, ülkede istikrarlı bir çoğunluk sağlama hedefine ulaştıklarını söyledi. Angela Merkel, başkent Berlin'deki CDU Genel Merkezi'nde yaptığı teşekkür konuşmasında, Bavyera eyaletindeki kardeş parti konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) ile birlikte bir hükümet kurabilecek çoğunluğu elde ettiklerini belirterek, ''İstikrarlı bir çoğunluk sağlama hedefimize ulaştık'' dedi. Almanya'da yaşayan tüm Almanlar'ın başbakanı olmak istediğini ifade eden Merkel, çözülecek çok sorun olduğunu ve yarından itibaren hemen yeniden çalışmaya başlayacaklarını ve çabalarıyla ülkedeki tüm gençler ve yaşlılar için büyük bir halk partisi olmayı sürdüreceklerini bildirdi. Merkel, daha sonra ''N24'' televizyon kanalına yaptığı açıklamada, seçmenlerin, oylarıyla büyük koalisyonu istemediklerini gösterdiklerini belirterek, daha şimdiden FDP Genel Başkanı Guido Westerwelle ile de telefonda konuştuklarını kaydetti. Birlik partilerinin (CDU/CSU) Federal Meclis Grubu Başkanı Volker Kauder de seçim hedefine ulaştıklarını belirtirken, CDU'lu Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Jürgen Rüttgers de, alınan sonucun Merkel'in çalışmalarının bir onayı olduğunu dile getirdi. Almanya'da 2. Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana yapılan seçimlerde en kötü sonucu aldığı belirtilen Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) başbakan adayı olan Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de bugünü, ''Almanya'daki sosyal demokrasi için acı bir gün'' olarak nitelendirerek, ''Büyük bir yenilgiye uğradık'' diye konuştu. Buna karşın sorumluluktan kaçmak istemediğini ifade eden Steinmeier, birlik partileriyle FDP'nin koalisyona gideceklerine kesin gözüyle baktığını, kendisinin de ''muhalefet lideri'' olarak görev yapmak istediğini söyledi. Seçim kampanyaları sırasında sokaklarda kendisi için çaba harcayan herkese teşekkür eden Steinmeier, muhalefet olarak da yeni hükümetin ne yaptığına ayrıntılı biçimde bakacaklarını, yeni hükümetin başarılı olacağına inanmadığını sözlerine ekledi. SPD Genel Başkanı Franz Müntefering de çabalarını muhalefette de sürdüreceklerini belirterek, ''Muhalefete gitmemiz, sosyal sistemi yoketmeye çalışanlara karşı mücadelemizi sürdürmeyeceğimiz anlamına gelmez'' dedi. SPD Federal Meclis Grubu Başkanı Peter Struck, sosyal demokratların bugün acı dolu saatler yaşadıklarını ifade ederken, SPD'li Berlin Eyaleti Başbakanı Klaus Wowereit da seçim sonuçlarından tüm SPD'lilerin sorumlu olduğunu, bunun nedenlerinin araştırılması gerektiğini bildirdi. FDP Genel Başkanı Westerwelle de Federal Almanya Cumhuriyeti'nin kurulmasından bu yana en iyi seçim sonucunu aldıklarını belirterek, vergilerin iyileştirilmesi, daha fazla eğitim olanağı sunulması ve vatandaşlık haklarının daha fazla saygı görmesi için yeni Alman hükümetinde birlik partileriyle birlikte görev almak istediklerini vurguladı. Eşbaşkanlığını Cem Özdemir'in yaptığı Yeşiller Partisi'nin federal meclis grubu eşbaşkanı Renate Künast da Federal Almanya Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana ilk yüzde 10'un üzerinde oy aldıklarına dikkati çekerek, seçmenlerin kendilerine güvendiklerini gösterdiklerini kaydetti. Özdemir ise, partisinin gelecek yıl boyunca şimdiki çizgisinden ayrılmaması uyarısında bulundu ve Almanya'nın 1980'li yıllara geri dönmesinin önlenmesi gerektiğini dile getirdi. Yeşiller Partisi'nin diğer eşbaşkanı olan Claudia Roth ise birlik partileriyle FDP'nin iktidara gelmesini önleyemedikleri için üzüntü duyduğunu belirterek, bu durumun değişmesi için her türlü çabayı harcamayı sürdüreceklerini söyledi. AA 586828 'Seyfo Dayı' vefat etti KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI 'Seyfo Dayı' vefat etti İSTANBULBirçok dizi ve sinema projesinde rol alan tiyatro ve sinema sanatçısı Nihat Nikerel, Beşiktaş'taki evinde oğlu tarafından ölü bulundu. Nikerel'in kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi. Kerem Alışık'ın "72 Koğuş" adlı tiyatro oyununda rol alan oyuncu, son iki gün provalara gelmedi. Bunun üzerine oyuncunun Beşiktaş'taki evini arayan Kerem Alışık'a acı haberi Nikerel'in oğlu verdi. Sağlık ekipleri tarafından kontrol edilen Nikerel'in cesedi oğlunun isteği üzerine Zincirlikuyu Mezarlığı Morgu'na kaldırıldı. Sanatçının, pazartesi günü toprağa verileceği öğrenildi. Nikerel, Kurtlar Vadisi, Süper Baba, Arap Kadri, Sıcak Saatler, Bizim Ev, Şaban Askerde, Deliyürek-Bumerang Cehenmemi, Zerda ve Ağır Roman'daki karekter oyunculuğu ile halkın gönlünde taht kurmuştu. 1950 Çorum doğumlu olan Nihat Nikerel, "Yalansız Yalnızlığım", "Ay Zamanı Zalımca ve Aralık' adlı kitapların da yazarıdır. NİHAT NİKEREL KİMDİR? 1950 yılında Çorum'da doğuman Nihat Nikerel, tiyatro, sinema, dizi oyuncusu ve yazardı. 1972-1976 yılları arasında uzun bir dünya seyahati yaparak yurda dönen sanatçı, 1985 yılında senaryolaştırılabilecek öykü yazarak sinemaya adım attı. Çeşitli sinema ve dizi filmlerde rol almanın yanı sıra kitap yazdı. İstanbul Aydın Üniversitesi'nde İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü öğrencisi olan Nikerel, aynı zamanda öğretim görevlisi olarak iletişim bölümlerinde ders vermekteydi.27.09.2009 586263 Başbakan Erdoğan, Demokratik Açılım'ı ABD'deki Türk vatandaşlara da anlattı Erdoğan, ''Her zaman başarılı olmak isteriz, her seçimi kazanmak isteriz. Ama biz bu yola çıkarken bir şey istedik. Bilelim ki biz 550 milletvekilini kaybedeceğiz, bir şehidin gelmesini istemeyiz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, Marriott Marquis Otel'de ABD'de yaşayan Türk vatandaşları ile bir araya geldiği toplantıda, 1,5 aydır ''Milli Birlik Projesi''nden söz ettiklerini, ancak bazılarının bunun üzerinden siyasi rant devşirmek istediğini söyledi. Sorumluluklarının bilincinde hareket ettiklerini belirten Erdoğan, ''Bunun (demokratik açılım) ne kadar risk taşıyan bir alan olduğunu biliyoruz, siyaseten biliyoruz. Her zaman başarılı olmak isteriz, her seçimi kazanmak isteriz. Ama biz bu yola çıkarken bir şey istedik. Bilelim ki biz 550 milletvekilini kaybedeceğiz, bir şehidin gelmesini istemeyiz'' diye konuştu. İnsanların etnik kimliklerini doğarken kazandığını ve herkesin buna saygı göstermek zorunda olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ''Kürt, Türküyle, Lazıyla evlenmiş. Boşnak, Arnavutu ile evlenmiş'' dedi. -''BÜTÜN ETNİK UNSURLAR ZENGİNLİKTİR''- Türkiye'de, bu şekilde insanların birbiriyle aileler kurduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bir sıkıntı yok. Niye karıştırıyorsun. Biz diyoruz ki, bütün etnik unsurlar zenginliktir. Ama üst kimlik nedir, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Burada bütünleşeceğiz, bir ve beraber olacağız. Herkes birbirinin etnik kimliğine saygı duyacak. Etnik kimlik sonradan kazanılmaz. Doğarken kazanılır. Dolayısıyla buna saygı duymak durumundayız. Bu inceliğin altını çizerek vurguluyorum. Öyleyse hep birlikte Türksen Kürt'e, Kürtsen Türk'e saygı duyacaksın. Aynı şekilde Lazı Boşnağına, Boşnağı Lazına saygı duyacak. Biz vatandaşlık noktasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bir ve beraberlik içinde, tek millet diyeceğiz, tek bayrak, tek devlet, tek vatan diyeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz. Şair güzel söylemiş; 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.' Bayraktaki kırmızı sıradan akan bir kanın kırmızısı değildir, bu vatan uğruna şehit olanların akıttığı kanın kırmızısıdır, alıdır. Bizim bağımsızlığımızın ifadesi olan hilaldir, yıldız da şehidimizin nişanesi olan yıldızdır.'' Bununla birlikte, ''demokratik açılım için Kürt açılımı'' ifadesini kullandıklarını dile getiren Erdoğan, bunun başlıklardan biri olduğunu, en önemli başlığın ise terör konusu olduğunu vurguladı. Bunun içinde pek çok ülke sorununun bulunduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bu konuda partilerden randevu istediğini ancak, CHP ve MHP'nin bu talebe olumsuz yanıt verdiğini anımsattı. Sürecin nasıl işleyeceği, içinde nelerin olduğunun tam olarak şekillenmediğini belirten Erdoğan, ancak bazı siyasetçilerin çıkarak, ''hazmettireceksiniz'' dediğini, bu tür yaklaşımların yanlış olduğunu söyledi. Bunların yavaş yavaş aşılacağını, konuşulacağını dile getiren Erdoğan, ''Bizim niyetimiz samimi, biz birlik ve beraberlikten yanayız'' dedi. Sağlık konusunda yaptıkları reformlara da değinen Erdoğan, İstanbul'da dolaşırken rastladığı ABD'li bir turistin Türkiye'nin sağlık alandaki uygulamalarından söz ettiğini bunun da kendisini şaşırttığını anlattı. Erdoğan, ABD'li turiste bunları ABD Başkanı Obama'ya iletmesini isteyerek espri yaptığını kaydetti. Erdoğan, ABD'de yaşayan Türk vatandaşlarından birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmelerini isteyerek, ''Asimilasyona hayır, entegrasyona evet'' dedi. 587092 Tornavidalı banka soygununda tutuklama Alınan bilgiye göre, geçen perşembe günü özel bir bankanın Turgut Özal Bulvarı'ndaki şubesinin yan tarafındaki sürgülü camın ucunda saplı iki tornavida bulunması üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri tarafından soruşturma başlatıldı. Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekiplerinin banka şubesinde yaptıkları incelemede, camın tornavida ile açılmaya çalışıldığı belirlendi. Parmakizi sabıka kayıtlarından zanlının, uyuşturucu madde kullanımından daha önce gözaltına alınan Orhan Y. (22) olduğu belirlendi. Hırsızlık ekipleri, yaptıkları araştırma sonucu, zanlıyı, bankanın yakınlarında Mahfesığmaz Mahallesi Kenan Evren Bulvarı'nda yakaladı. Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen uyuşturucu madde bağımlısı Orhan Y'nin ''Bir miktar uyuşturucu kullanmıştım. Eroin almak için de paraya ihtiyacım vardı. Ben de bankayı açabilirim diye düşündüm. Ne yaptığımı da tam olarak hatırlamıyorum'' dediği öğrenildi. Orhan Y'nin daha önce hırsızlıktan sabıkasının bulunmadığı belirlendi. 586143 Uygur Türkleri Çin'i protesto etti Stockholm Medborgarplatsen merkezinde öğleden sonra düzenlenen gösteriye Uygur Türkleriyle, Türkler, Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetleri vatandaşları katıldı. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen gösteriye katılan 200 kadar gösterici ellerinde Türk, Doğu Türkistan ve İsveç bayrakları taşıyarak, "Çin, Uygur topraklarını terk et, Uygurlara özgürlük, Çin, Uygurları öldürüyor, kadınları çocukları öldürüyor" yazılı afişler taşıdı ve sloganlar attı. Gösteri sırasında bir konuşma yapan İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı Hasan Dölek, düzenlenen toplantı ve protesto gösterileri ile Çin'de uygulanan zulmü İsveçlilere anlatmak istediklerini kaydetti. Amaçlarının bu gösterilere daha fazla insan çekmek olduğunu kaydeden Dölek, Uygur Türklerinin protesto gösterilerinin önümüzdeki günlerde de süreceğini kaydetti. Protesto gösterilerine Uygur Türkleri Dernek Başkanı Faruk Sadık ve İsveç meclisinin Çevre Partisi'nden milletvekili Mehmet Kaplan, iki küçük kızı ile katılarak, Uygur Türklerine destek verdi. Bu arada, protesto gösterisi nedeniyle çevrede bulunan lokantalarda oturanların rahatsız olduklarını bildirmeleri üzerine protesto gösterisi belirlenen zamandan önce sona erdirildi. 587246 Bankaların komisyon rekabeti müşteriye yaradı AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, ekonomide yaşanan gelişmeler paralel olarak bankalar, son haftalarda konut, taşıt ve tüketici kredilerinde adeta yarış içine girdi. Özellikle konut kredi faizlerini, yıla kadar vadelerde yüzde 1'in altına çeken bankalar, 10 yıla varan vadelerdeki faizlerinde de oldukça iyi şartlar sunmaya başladı. Kredi faizi yarışı sürerken bankalar arasında ''komisyon'' rekabeti de hızlandı. Özellikle konut kredilerinde yüzde 3'e varan komisyonlar alınmayınca tüketiciler bu rekabetten kazançlı çıktı. Konut kredisi olarak 100 bin lira çeken tüketiciden, yüzde komisyon olarak bin, dosya masrafı için bin, bilirkişi gideri olarak 300-400 lira kesiyor. Hayat sigortası ve diğer küçük giderler de hesaba katıldığında 100 bin lira yerine tüketicinin eline yaklaşık 95 bin lira para geçiyor. Komisyon alınmaması durumunda ise tüketicinin eline bin lira daha fazla para ulaşıyor. HAYAT SİGORTASI DA ZORUNLUYDU AMA Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, komisyon rekabetinin yanı sıra bankaların daha fazla müşteri çekmek için hayat sigortası bile yapmayabildiğini belirterek, ''Önceden zorunlu diye dayatılıyordu. Demek ki, rekabet kızışınca hayat sigortası da geri plana atılabiliyormuş. Maliyeti düşürmek adına hayat sigortasından vazgeçilmemeli. Yüksek miktarda kredi kullanan tüketicilerin mutlaka hayat sigortası yaptırmalarını istiyoruz'' dedi. Kaya, bazı bankaların dosya masrafını kıstığını ya da komisyonu almadığını dile getirerek, şunları kaydetti: ''Bizim önerimiz, tüketicilerin aldığı para karşılığında toplamda ne kadar ödeyeceğidir. Tüketici toplam ödeyeceği ücreti mutlaka kontrol etmeli. Bankalar istediği rakamı tüketiciden almaya çalışıyor. Tüketiciler dikkatli olursa biraz kazançlı çıkabilir.'' 587625 Programcı İbrahim Aydın'ın kızı gündür kayıp Meltem TV'de program yapan şifalı bitkiler uzmanı İbrahim Aydın'ın kızı Fatıma Zehra Aydın'dan (18) cuma sabahından beri haber alınamıyor. Alınan bilgiye göre, Diyarbakır'ın Bismil İlçesine bağlı Kumrulu köyü nüfusuna kayıtlı genç kız, ailesiyle birlikte oturduğu İzmir'in Dikili ilçesine bağlı Çandarlı beldesindeki Ege Malıkent Sitesi'ndeki evlerinden cuma sabahı ayrıldı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Açıköğretim lisesinde okuduğu belirtilen Fatıma Zehra Aydın'ın hayatından endişe eden ailesi, durumu hemen polise bildirdiklerini fakat henüz kızlarının bulunamadığını belirtti. Kızının kaçırılmış olabileceğinden şüphelenen baba İbrahim Aydın, İzmir'i karış karış aradığını ama netice alamadıklarını söyledi. Endişeli aile, kızlarını görenlerin durumu polise bildirmesini istedi. İHA 587194 Filipinler'deki sel felaketinde ölü sayısı 106'ya yükseldi Savunma Bakanı Gilbert Teodoro, polis ve askerlerle sivil gönüllülerin otobüslerin üzerinde ya da evlerin çatısında yardım bekleyen bin kişiyi kurtardığını açıkladı. Kuzeydeki Pampanga eyaletindeki bir köyde meydana gelen toprak kaymasında nez 12 köylü ölürken, Bulacan vilayetinde de kişi boğulkarak can verdi. Laguna vilayetinde kurtarma çalışmalarına katılan asker de hayatını kaybetti. 586656 Turkcell Süper Lig 7. hafta programı 'de mücadele 7. hafta maçlarıyla devam ediyor. Program şöyle: 25 Eylül Cuma Gençlerbirliği 2-2 26 Eylül Cumartesi Antalyaspor 1-2 4-0 Diyarbakırspor Gaziantepspor 1-3 Ankaragücü İstanbul Büyükşehir Bld. 1-0 Sivasspor 27 Eylül Pazar 20.00 Kayserispor-Kasımpaşa (Kadir Has) 20.00 -Eskişehirspor (Ali Sami Yen) 20.00 Denizlispor-Manisaspor () 586849 Otomotivde ÖTV indiriminde son günler Geçen yılın son çeyreğinden itibaren dünyada etkisini gösteren global ekonomik kriz, eş zamanlı olarak Türkiye'yi de etkilerken, Türk ekonomisinin lokomotifi konumundaki otomotiv sektörü krizin en çok hissedildiği sektörlerin başında geldi. Gerek sektör temsilcileri gerekse hükümet tarafından alınan önlemlerle sektör ayakta tutulmaya çalışılırken, sektöre ilk destek mart ayında yürürlüğe konulan ÖTV indirimiyle geldi. İndirimin olumlu yansımaları, uygulamanın sona eriş tarihini uzatırken, otomotiv firmaları da düzenledikleri çeşitli kampanyalarla pazarın daralmasının önüne geçmeye çalıştı. Özellikle binek otomobiller üzerinde ağırlığını hissettiren ÖTV indirimi sayesinde, kriz yılı olmasına rağmen yılın aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre kıyasla satışlar yüzde 5,9 oranında arttı. ÖTV indirim döneminde otomotiv sektöründe yaşanan hareketlilik sektöre nefes aldırdı, stokların azalmasına yardımcı oldu, otomotiv sanayisinde çarklar döndü, işçiler yeniden fabrikalara çağrıldı. Bu dönemde kısa çalışma ödeneği taleplerinden vazgeçildi. Tüketici de fiyat avantajını görünce talebini öne çekti ve yoğun bir alım dönemi başladı. Hükümetin ekonomik önlem paketi kapsamında açıkladığı uygulamanın sonuna doğru yaklaşılırken, sektör temsilcileri indirimin devamında, sektöre hurda teşviki ile destek olunması görüşünde. -VERGİ ORANLARI...- Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de taşıt alımında yabancı ülkelerdekinin çok üzerinde vergi oranları uygulandığını belirtti. Aybar, ÖTV üzerinden KDV alınıyor olmasının vergileri daha da arttırdığını dile getirerek, 2008 yılından itibaren süregelen krizle Türkiye'de otomotive uygulanan vergilerin Avrupa ülkelerine oranla ne kadar yüksek olduğunun da bir kez daha görülmüş olduğunu kaydetti. Ekim 2008 itibariyle iç pazarda da belirginleşen global krizin etkilerinin devamı olarak 2009 yılının Ocak ve Şubat aylarında binek ve hafif ticari araç pazarında toplam yüzde 38 civarında bir daralmanın söz konusu olduğuna değinen Aybar, ÖTV indiriminin devreye girdiği Mart ayı ortasından itibaren otomotiv sektöründe büyük bir hareketlilik olduğunu ifade etti. -ÖTV İNDİRİMİYLE YÜZDE 50 ARTIŞ- Aybar, Mart ayının ikinci yarısının, ilk yarısından kat daha fazla satış getirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ''Sektöre verilen bu destek sayesinde, ÖTV indiriminin yapıldığı ilk dönem olan 16 Mart-15 Haziran araında, geçen yılın aynı dönemine göre binek otomobil satışlarında yüzde 50 artış sağlandı. 16 Haziran itibariyle değişen ÖTV oranlarıyla yeni bir 3,5 aylık dönem başlamış oldu. ÖTV indirimi bu dönemde kamu maliyesine de katkı sağlamış, ek vergi gelirleri elde edilmiştir. İşte yaşadığımız son 5,5 aylık süre, bu indirimlerin bize ne kadar olumlu sonuçlar getirdiğini somut olarak ortaya koydu. Bu teşvikin özellikle binek otomobiller üzerindeki ağırlıklı etkisiyle ocak-ağustos döneminde 228 bin 870 adet otomobil satılırken, geçen yılın ilk ayındaki binek araç satışları yüzde 5,9 oranında geçilmiş oldu. Ancak hafif ticari araçlarda geçen yılın ilk ayına kıyasla kümülatifte yüzde 18'lik daralma sürüyor.'' Global ekonomide yaşanan kriz, petrol fiyatlarındaki artışlar ve çevreci kaygılar nedeniyle emisyon oranlarının düşürülmesinin, otomotiv sektörünü son yıllarda yeni arayışlara yönlendirdiğini belirten Aybar, AB ülkelerinde ve Kyoto Sözleşmesini imzalamış ülkelerde, çevrenin korunması ve çevre kirliliği ile mücadelenin öncelikli ve temel konulardan birisi olduğunu bildirdi. İbrahim Aybar, Avrupa Birliği'nin (AB) çevre kalitesinin arttırılması amacıyla yeni taşıtların alımında uygulanan satış vergisinde kirlilik ve yakıt tüketim değerlerini kriter olarak aldığını ve daha az kirleten aracı vergi uygulamalarıyla da teşvik ettiğini kaydederek, global krizin etkilerini azaltmak amacıyla önlemler alınırken havayı daha çok kirleten eski teknoloji araçların trafikten çekilmesinin ve çevreci araçlarla yenilenmesinin sağlandığını anlattı. Hurda uygulamasının Türkiye için yeni bir konu olmadığını anımsatan Aybar, Türkiye'de daha önce de araçların pazardan çekilmesini teşvik eden ÖTV Kanunu ile başlayan uygulamanın ''hurda indirimi'' olarak adlandırıldığını ve uygulamaya alındığını ancak alt yapı eksikliği ve denetim boşluklarından da doğan olumsuz gelişmelerin, uygulamanın kısa sürede hükümet tarafından devre dışı bırakılmasına yol açtığını hatırlattı. -2003 YILINDA, HURDA İNDİRİMİ İLE PAZAR BÜYÜDÜ- Aybar, bu süreçte toplam 322 bin adet motorlu taşıtın trafikteki kaydının silindiğini ve bu uygulamanın amacına ulaşarak 2003 yılında pazarın yüzde 20 büyümesini sağladığını hatırlattı. ''Sanayimizin yeni bir çöküntüye uğramaması için ÖTV indirimi döneminin ardından satış ivmesinin devamı çok önem arz ediyor'' diyen Aybar, bunun için, Avrupa ülkelerindeki uygulamalara benzer eski araçların yenisiyle değiştirilmesiyle ilgili daha uzun dönemi kapsayan teşviklerin yapılması gerektiğini ifade etti. Aybar, ABD ve AB ülkelerinde krizin etkilerini azaltacak önlemler arasında öncelikli olarak eski araçların pazardan çekilmesi ve sanayinin devamına fırsat verecek yeni ürünler için de pazar yaratma gayretlerinin öne çıktığını dile getirerek, bu kapsamda hükümetlerin tesis ettikleri özel fonlarla eski ürünlerin yeni ürünlerle değiştirilerek pazardan çekilmesini sağlayacak destekleri uygulamaya koyduklarını söyledi. ''Ekonomik ömrünü tamamlamış'' olan araçların pazardan arındırılmasına ilişkin yönetmelik'in Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlandığını ve yürürlük aşamasına gelindiğini anlatan Aybar, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu sayede hükümetimizce sektöre ivme kazandıracak bir teşvik ile araç değişiminin desteklenmesi halinde önceki uygulamada karşılaşılan sorunların ortadan kalkması imkan dahiline girmiş olacaktır. Nitekim hazırlanan yönetmelik kapsamında kurulacak olan geri dönüşüm merkezlerine kaydı silinecek olan araçların teslimi ile yasal olmayan tasarruflar da önlenmiş olacak ve sektörümüzün gelişmesi ve devamlılığı yönünde çok önemli bir adım atılacaktır. -''ESKİ ARAÇLARA İLİŞKİN GEREKLİ DEĞERLENDİRME SÜRATLE YAPILMALI''- Bugün itibarıyla ülkemizde milyon 158 bin adedi binek olmak üzere toplam milyon 963 bin adet 16 yaş ve üzeri trafikte olan araç bulunuyor. Gerek çevre koruma düşünceleri gerekse sektörümüzün ileriye dönük çağdaş teknolojik atılımları için olduğu kadar, sektörün girdiği dar boğazdan çıkış için de hükümetimizce eski araçlara ilişkin gerekli değerlendirmenin vakit geçirmeden yapılması araç parkının yenilenmesinin teşvik edilmesi zorunluluk arz etmektedir.'' Aybar, AB ülkelerindeki uygulamalara benzer bir hurda teşviki uygulamasının yapılması durumunda iç pazarın genişleyeceğini ve büyümesinin sağlanacağı dile getirerek, araç yenileme potansiyeline ilave talep artışıyla vergi gelirlerinde, araç satın alma ve genç motorlu araçların yüksek yıllık motorlu taşıtlar vergileri ile kamu maliyesine ilave katkıların sağlanacağını ifade etti. Bu ilave talep artışı vasıtasıyla ana ve yan sanayide üretim artışı ve fabrikalardaki istihdamın da korunmasının sağlanmış olacağını dile getiren Aybar, ''Hurdaya çıkan araçların geri dönüşüm bertaraf sektörleri gelişecek, ekonomiye ek dönüşümle vergi çalışma alanı, ekonomik ham madde girişi kaynakları yaratılacaktır. En önemlisi ekolojik dengeyi bozan, havayı kirleten eski araçlar azaltılarak, Kyoto Protokolünü imzalayarak taraf olan ülkemizde çevre kalitesinin arttırılmasına büyük katkı sağlanacaktır'' diye konuştu. İbrahim Aybar, 30 Eylül 2009 tarihinde sona erecek ikinci ÖTV indirimi sonrasına yönelik hükümetin sektöre desteğinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, Türk ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektöründe hükümetin desteği ile iki basamaklı uygulanan vergi indiriminin, 2009 yılında krizin etkilerini azalttığını ancak 2010 yılı talebini de teşvikler sayesinde öne çektiğini söyledi. -''2010 YILI, SEKTÖR İÇİN KRİTİK BİR YIL''- Bu nedenle 2010 yılının kritik bir yıl olduğunu savunan Aybar, otomotiv sektörüne herhangi bir destekleyici tedbir açıklanmadığı takdirde 2010 yılında satışların doğal olarak düşeceğini belirtti. Aybar, Türkiye'de yaşlı otomobillere uygulanacak sürekli bir vergi ve maliyet avantajının önemli bir adım olacağını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: ''Başta Almanya olmak üzere, İngiltere, İspanya ve İtalya'da sektöre verilen bu tür teşvikleri takiben elde edilen olumlu sonuçlar somut birer örnektir. Almanya'da, Ağustos 2009 rakamlarına göre büyüme yüzde 28,4 oranında devam etmiştir. İtalya'da yüzde 8,5 pazar büyümesi gerçekleştiği gibi, yıl başından beri uzun süredir ciddi pazar daralması yaşayan İngiltere'de bile mayıs 2009'da uygulamaya konulan eski araçların yenileriyle değiştirilmesine yönelik teşvik, İngiltere pazarını Ağustos ayında yüzde oranında büyütmüştür.'' 587050 Pakistan'da ölü sayısı 27'ye yükseldi Bannu bölgesinde bomba yüklü araçla düzenlenen ve bir polis karakolunu hedef alan ilk saldırıda olarak açıklanan ölü sayısının, enkazdan çıkarılan cesetler ve bazı yaralıların da ölmesiyle 17'ye çıktığı açıklandı. Saldırıdan birkaç saat sonra Peşaver kentinde bir bankaya düzenlenen intihar saldırısında 10 kişinin öldüğü açıklanmıştı. Saldırılarda çok sayıda kişi de yaralanmıştı. Her iki saldırının da sorumluluğunu Taliban üstlenmiş ve başka saldırılar düzenleme tehdidinde bulunmuştu. 587235 Erdoğan yurda döndü Erdoğan yurda döndü 27.09.2009 15:53Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Amerika temasları sonrası kurmayları ile Atatürk Havaalanı'nda bir açıklama yaptı. Erdoğan şunları söyledi: "Amerika’da yaklaşık haftalık bir seyahatimiz oldu. BM’nin bu yılki genel görüşmelerinde 150’nin üzerinde ülke ve devlet başkanları seviyesinde temsil edildiler.Bu toplantılarda 24 Eylül günü önce BM Güvenlik Konseyi’nde nükleer silahların yayılmasının önlenmesine yönelik böyle bir gündemle bir araya geldik ve çok çok uzun bir aradan sonra ilk defa devlet başkanları ve hükümet başkanları düzeyinde bir toplantıydı bu ve Türkiye ilk defa Başbakan düzeyinde bu toplantıya katıldı. Sonuç bildirgesi oy birliğiyle çıktı. BM'ye hitabım oldu. BM'deki hitabımda ağırlıklı olarak uluslararsı sorunlar ve bölgesel sorunlar benim de buradaki konuşmamım içeriğini teşkil ediyordu. G-20 zirvesinde yabancı muhataplarımla ikili görüşme gerçekleştirdim. ABD, Rusya, İran, Pakistan, İtalya, Hindistan, Lübnan olmak üzere yaklaşık 32 hükümet başkanıyla ikili görüşmeler yaptım. Görüşmelerin ağırlık gündemini bölgesel sorunlar teşkil ediyor... Bölgede atmakta olduğumuz adımlarla ilgili hazırlanan metni imzalayacaklar. Bölgeye yönelik olarak da Afganistan'da komutayı alma sürecimiz var bunları değerlendirdik. Özellikle Ortadoğu'da ilişkilerin gidişatını değerlendirdik... Obama ile görüşmemizde bölgesel sorunları ve Ermenistan açılımını konuştuk. Başkan Obama'ya ikili ilişkilerimizi geliştirmemiz gerektiğini söyledim. Demokratik açılım, sorun alanlarımızdan biri, örneğin Ermenistan örneğin terör sorunu, bunları gündeme almamamız mümkün değil." 586917 Silopi'de mayın patlaması: ölü, yaralı Alınan bilgiye göre, Silopi ilçesine bağlı Balıkaya köyünün kuzeyinde mayın patlaması sonucu, baraj yol yapım çalışmalarını yürüten işçileri taşıyan araçta bulunan Fikret Güvercin (23) öldü, İsmail Ataman yaralandı. İsmail Ataman, Şırnak Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Temmuz 2009 tarihinde aynı bölgede mayın patlaması sonucu işçi ölmüş, işçi yaralanmıştı. 587220 Türk televizyonuna “Emmy” ödülü Türk televizyonuna “Emmy” ödülü ’de yaşayan Türkler tarafından kurulan ve İngilizce yayın yapan “Ebru bölgesel bazda verilen Emmy ödülüne layık görüldü. Yerel basında çıkan haberlere göre, ABD’nin Philadelphia kentindeki Loews Otelinde düzenlenen ve Pennsylvania, New Jersey ve Delaware eyaletlerinde, NBC, PBS, gibi önde gelen televizyon kanallarının bir yıl içindeki programlarının yarıştığı “Orta Atlantik Bölgesi Emmy Ödülleri” töreninde, Ebru TV iki kategoride üç aldı. Program ana başlığında, “Tarih ve Kültür Programları” dalında, Nasuhi Yurt ve Gökhan Nalçacı’nın yapımcılığını üstlendiği, “World in America: Taiwan” (Amerika’daki Dünya: Tayvan) adlı program ödüllendirilirken, “Bilim ve Sağlık Programları” kategorisinde de Nasuhi Yurt ve Doktor Muzaffer M. Tabanlı’nın yapımcısı olduğu “Matter and Beyond: Artificial Intelligence” (Madde ve Ötesi: Yapay Zeka) adlı program ödüle layık bulundu.  Ebru TV’ye üçüncü ödül ise “Grafik Sanatları/Animasyon” ana başlığında, “Program Jeneriği” dalında verildi. “Open Forum” (Açık Forum) adlı yapımın genç tasarımcısı Ayhan Cebe, Ebru TV’den Emmy ödülüne layık görülen üçüncü isim oldu. ABD’nin New Jersey eyaletinden yayın yapan Ebru TV, yayınlarında ağırlıklı olarak sosyal içerikli ve Türk kültürünü tanıtıcı programlara yer veriyor. Kanal yaklaşık iki yıldır, üzerinden ve kablodan Amerikan halkına, kendi dillerinde sesleniyor. Çalışanlarının önemli bir bölümü Türk yayıncılardan oluşan televizyon, ABD’nin yanı sıra ’dan da izlenebiliyor.  “Orta Atlantik Bölgesi Emmy Ödülleri” 70 kategoride veriliyor. 587206 Sevişmeli dizilere şifre geliyor Sevişmeli dizilere şifre geliyor'ün uyarıları dizilerdeki sevişme sahnesi furyasını dindiremeyince Bakanlık çalışma başlattı Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Kavaf, televizyonlarda yayınlanan dizilerle ilgili yeni bir uygulamayı açıkladı. Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, televizyonlarda yayınlanan dizilerle ilgili yeni bir uygulamayı açıkladı. Kavaf, "Türk aile yapısıyla örtüşmeyen programlar için şifre uygulanacak" dedi. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Türk aile yapısıyla bağdaşmayan dizilerin şifreli olarak yayınlanması konusunda çalışma başlattıklarını söyledi. 'a ziyareti sırasında Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı kurumları gezen Kavaf, Gazi Huzurevi'ne barınan yaşlıların sorunlarını dinledi. Daha sonra Vali Osman Aydın Çocuk ve Gençlik Merkezi'ne giden Selma Kavaf, burada da masa tenisi oynayan bir çocuğun daveti üzerine raketi eline alarak, çocukla kısa süreliğine maç yaptı. Temaslarının ardından Elazığ Valiliği'nin düzenlediği yemek programına katılan Bakan Kavaf, burada bir muhabirin, "Televizyonda Türk aile yapısıyla örtüşmeyen diziler var. Bu dizilerle alakalı bir çalışmanız var mı?" sorusunu cevapladı. Kavaf, Türk aile yapısına uygun olmayan programlarla ilgili bir çalışma yapacaklarını ifade etti. Kavaf, şöyle konuştu: "Toplum olarak en büyük değerleri bir arada değerin aile kurumu olduğunu her zaman övünerek söylüyoruz. Ancak aile kurumunun da olumsuz birtakım gelişmelerden korunması gerektiğine inanıyoruz. Aileyi bir arada tutan değerlerde erozyona uğrayanlar varsa yeniden canlandırılması var. Olanların da güçlendirilmesi ve pekiştirilmesi gerekiyor. Güçlü aile yapısının inşa edilmesi, sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımızı ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşacağız. Dolayısıyla güçlü aile yapısına zarar verecek görüntüler, yayınlar, söylemler, eylemler, yapıyı zedeleyecek kamu vicdanında toplumun vicdanında sıkıntı yaratacak olan birtakım şeylerin de değerlendirilmesi ve gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu tüm dünyada böyle. görüntülerin eylemleri ve söylemlerin olduğu her neyse işte yayınların bir şifresi vardır. Onu seyretmek isteyenler şifreyi satın alırlar ve seyrederler. Ama kontrolsüz, şifresiz bir şekilde bu yayınlar dünyanın hiçbir yerinde yok. Bizdede öyle olması gerektiğine inanıyorum" 587189 'Bilge Köyü'nde hayat normale döndü' Bakan Kavaf, bakanlığa bağlı kurumlarda bir dizi incelemede bulunmak üzere Batman'a geldi. İlk olarak Batman Valiliğini ziyaret eden Bakan Kavaf, daha sonra AK Parti il binasına geçti. Partililerce kapıda karşılanan Bakan Kavaf, konferans salonunda yaptığı konuşmada, Batman'da bakanlığı tarafından yapılan, inşaatları devam eden ve ihale aşamasında olan yatırımlar konusunda bilgi verdi. Batman'a en iyi hizmeti verme gayreti içinde olduklarını belirten Bakan Kavaf, ilde bir rehabilitasyon merkezi, bir engelli yaşam merkezi inşaatının devam ettiğini, ihalesi yapılmış iki toplum merkezi ve ihale aşamasında olan bir çocuk eğitim merkezinin bulunduğunu belirtti. Kavaf, hizmete girecek tesislerin yatırım tutarının trilyon TL olduğunu ifade etti. Bakan Kavaf, ayrıca, Batman'da evde bakım ücreti olarak engelli vatandaşlar için bir yılda trilyon 100 milyar para aktardıklarını açıkladı. Tüm Türkiye'de uygulanan çocuk evleri projesine değinen Bakan Kavaf, Batman'da da koğuş sisteminden çocuk evleri projesine geçileceğinin müjdesini verdi. Batman Milletvekili Ahmet İnal, İl Başkanı Ziver Özdemir ve eski il başkanı Muzaffer Bağ'ın evin yapımını üslendiğini belirten Bakan Kavaf, "inşallah bir dahaki gelişimizde bu çocuk evlerinde çay içeceğiz" dedi. Basın mensuplarının sorusu üzerine, Bilge Köyü'nde yaşamın normale döndüğünü aktaran Bakan Kavaf, "Köyde hayat normale döndü. Çocuklar okullarına gidiyor. Her türlü rehabilitasyon hizmeti veriliyor. Köylülerin talebi üzerine bir yıllık iaşe bedeli ve aşçı görevlendirilmiş. Her gün iki öğün yemek çıkıyor. Köylüler evlerinde yemek yapmıyor. Failin yakınları olarak bilinenler ise Mazıdağı'nda ikamet ettiriliyor. Onları da yaklaşık 10 gün sonra daimi kalıcı yerleşim yerlerine yerleştireceğiz. Bu iş için sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından buçuk milyon lira kaynak aktardık." diye konuştu. Daha sonra Batman Gençlik Merkezi'ne geçen Bakan Kavaf, Batman 75. Yıl Toplum Merkezi ve çocuk yuvasını ziyaret ettikten sonra karayoluyla Hasankeyf'e gidecek. Bakan Kavaf, Hasankeyf'te yapılacak gezinin ardından Şanlıurfa'ya gitmek üzere Batman'dan ayrılacak. 587195 Uşak'ta okul inşaatında göçük: ölü Orhan Dengiz Anadolu Lisesi bina güçlendirme çalışmaları sırasında ana binanın temelinde su yalıtımı yapan işçilerin üzerine toprak göçtü. İki metre derinliğindeki çukur içerisinde çalışan inşaat işçileri Osman Altunkaya (40) ile Mesut Onay (25) toprak altında kaldı. İnşaatta çalışan diğer işçilerin yardımıyla toprak altından çıkartılan Mesut Onay, ağır yaralı olarak Uşak Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken, toprak altındaki diğer işçi Osman Altunkaya'yı kurtarmak için olay yerine gelen itfaiye ekipleri ile inşaat işçileri kurtarma çalışması başlattı. Yaklaşık yarım saat süren çalışmanın ardından Osman Altunkaya'nın cesedi toprak altından çıkartıldı. Polis ekipleri çevrede geniş çaplı güvenlik tedbiri aldığı çalışma sırasında inşaatta çalışanların yakınları okul önünde toplandı. İşçilerin yakınları, işçilerin kasksız olarak inşaatta çalıştığını, herhangi bir güvenlik tedbiri alınmadığını iddia etti. Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı. 587260 İneği geri getirmek isterken öldü İneği geri getirmek isterken öldü ’nın Hendek ilçesinde otoyolu kenarında hayvan otlatan ilköğretim okulu öğrencisi, yola kaçan ineği geri getirmek istediği sırada otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre, hafta sonu tatilinde Yayalar köyü yakınlarındaki TEM otoyolu kenarında hayvan otlatan Ali İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi Ercan Altmış’a (13) yola kaçan ineği geri getirmek istediği sırada yönüne giden Ali A. yönetimindeki 67 TL 014 plakalı otomobil çarptı. Çarpmanın şiddetiyle yol kenarına fırlayan Ali Altmış olay yerinde öldü. Yaklaşık 40 metre uzağa fırlayan ve can çekişen inek ise kara yolları ekibince acı çekmemesi için kesildi. Otomobil sürücüsü Ali A’nın sadece ineğe çarptığını sandığını söylediği öğrenildi. 587133 Pucci'den rengarenk tasarımlar!.. Emilio Pucci'nin 2010 İlkbahar/Yaz koleksiyonu, Milano'da görücüye çıktı. Milano Haftası, 30 Eylül'e kadar devam edecek. 586546 SÜPER LİG’DE BUGÜN SÜPER LİG’DE BUGÜN güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda -ESKİŞEHİR Sabri E.Aşık (Uğur) Servet H.Balta M.Sarp Ayhan (M.Topal) Keita Arda Kewell Baros Ivesa Koray Vucko Murat Burak Doğa M.Yılmaz Bülent Ümit SAAT: 20.00, STAT: Ali Sami Yen, HAKEM: YAYIN: Lig SAKAT: Linderoth (G.Saray) DİĞER MAÇLAR DENİZLİ- SAAT: 20.00, STAT: Denizli Atatürk, HAKEM: SAAT: 20.00, STAT: HAKEM: Özgür Yankaya 586864 Sambacı Alex, Ordinaryus Lefter'den el aldı Fenerbahçe Kaptanı Alex De Souza, taraftarlar ile sohbetinde 'Fenerbahçe’nin efsane isimleriyle tanıştın mı?' sorusuyla karşılaşmış ve böyle bir isteği olduğunu ifade etmişti ve Alex'in isteği gerçekleşti. Ercan Saatçi'nin haberi Çok değil, bundan bir hafta kadar önce Fenerbahçe Kaptanı Alex De Souza, Fenercell adına taraftarlar ile chat yapmıştı. Yaklaşık bir saat süren bu organizasyonda bir taraftar, “Fenerbahçe’nin efsane isimleriyle tanıştın mı?” sorusunu yöneltmiş, Alex de, “Lefter ismini çok kez duydum. Onunla tanışmayı, konuşmayı çok istiyorum” cevabını vermişti. Ben ‘Bu buluşmayı mutlaka organize etmek gerek’ diye düşünürken Ertuğrul Özkök aradı... Ertuğrul Bey, bu kadar karmaşık gündemin içerisinde Alex’in bu isteğinden nasıl haberdar olabilmiş bilmiyorum ama bana, “Bu buluşmayı organize edebilir misin?” diye sorduğunda derhal konunun üzerine atladım... Hemen Fenerbahçe’nin Brezilyalı oyuncularının tercümanlığını yapan Samet Güzel’i aradım. halinde Galatasaray’ın Panathinaikos ile yaptığı maçı izliyorlardı. “Böyle buluşmayı organize etsem Alex ne der?” diye sordum... Alex, “Çok sevinirim” diye yanıtladı. Fenerbahçe Başkanı sayın Aziz Yıldırım’ın da izni ve desteğiyle, FB TV Genel Müdürü İhsan Topaloğlu ile birlikte bu buluşmayı organize ettik. Buluşmanın gerçekleşeceği kesinleşince nasıl bir heyecana kapıldığımı bir ben bir de Allah bilir. Düşünsenize, bir yanda çocukluğumdan beri çıplak gözle hiç izleyememiş olmama rağmen, kalbimin en müstesna yerine oturttuğum efsane Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis, diğer yanda şimdiden Fenerbahçe tarihinde yerini almış bir futbol doktoru Alex De Souza... İnanın böyle bir ikilinin arasında olmak her Fenerbahçelinin hayalidir. Özellikle bu meslekte olup da böyle bir buluşmayı kez siz gerçekleştiriyorsanız, nabzınızın tavan yaptığına ve vücudunuzun her santimetresinin mutluluk hormonlarıyla kuşatıldığına şahit olursunuz. İşte böyle bir ruh haliyle, gazetemizin usta fotoğraf sanatçısı Sebati Karakurt, Hürriyet Spor Servisi’nden deneyimli Fenerbahçe muhabiri Sadi Kemal Yaşar, FB TV’den Fatih Demirkol, kameramanlar Onur Akkuş, Atakan Gürses ve Fenerbahçe Dergisi’nden Tolga Ovalı ile Kalamış Marina’da buluştuk. Bir süre sonra Alex de Souza ve kızımın hâlâ futbolcu sandığı tercüman Samet Güzel de geldi. Fenerbahçe Kurulu Üyesi sevgili dostum Ömer Temelli’nin girişimiyle, Cengiz Yalçın’a ait “Melis” isimli tekneye bindik. Ve kaptan Turgay Çakır bizi 40 dakika sürecek Büyükada yolculuğuna çıkardı. Kafamda, Alex’e Lefter ile ilgili sorulacak sorular oluşmuştu ancak Lefter’e sorulacak sorular konusunda biraz endişeliydim doğrusu. Büyükada’da bizi bekliyordu ancak bizi nasıl karşılayacağını tam olarak kestiremiyordum... Yol boyunca Alex’e Lefter hakkında sorular sorduk. Kaptan, “Gittiğim her kulüpte, camianın efsane olmuş isimleri ile tanıştım. Buraya geldiğimde Lefter ve Rıdvan Dilmen’in isimlerinden bana çok bahsettiler. 100 yıllık tarihi olan Fenerbahçe’nin böylesine önemli ismi ile tanışmak bana gurur verecek” yorumunu yaptı. Alex’e, ziyaretine gittiğimiz Lefter’in de 10 numaralı formayı giydiğini hatırlattık. Bunun üzerine, “Ben bu formayı ödünç olarak giyiyorum. bir efsane, bundan mutluluk duyarım” cevabını verdi. yıldır giydiği forma altında istatistikleri altüst eden Alex’e, “Sen de bir efsane oldun. Tarih seni de yazacak” dediğimizde ise şunları söyledi: “Kaldığım süre içinde yaşatabileceğim her şeyi yaşattığımı düşünüyorum. Futbolu bırakıp gittiğimde sevgiyle anılırsam, Türk kültürüne adapte olup benimsendiysem, bu beni çok mutlu edecek.” Bu sohbet esnasında dikkatimi bir şey çekti; sahada soğukkanlı görmeye alıştığımız Alex inanılmaz heyecanlıydı. “Yaşasın” dedim içimden, demek ki bir tek ben heyecanlı değilim. Efsane Lefter’in nasıl bir ruh haliyle beklediği sorusu ise içimi kemiriyordu... Sohbet devam ederken, Büyükada Vapur İskelesi’ne yanaşmaya başlamıştık bile. Aynı anda adaya gelen yolcuların Alex’i alkışlamasına tanık olduk. Bir süre bekledik ve efsane göründü... 84 yaşındaki Lefter Küçükandonyadis, iki torunu Özcan ile Özlem’in koluna girmiş, bize doğru yürüyordu. Alex derhal efsane futbolcuya doğru koştu ve ona sarıldı. Sonra hep birlikte tekneye bindik. SEN BENİM ÜÇÜNCÜ TORUNUMSUN Büyükada’ya yaklaştıkça ‘Acaba efsane Lefter Küçükandonyadis bu buluşmaya nasıl bir tepki verecek’ sorum da cevabını bulmuştu. Lefter de en az Alex kadar heyecanlıydı. Sanki bir filmin mutlu son bölümü yaşanıyordu... İki kızı olan Lefter, büyük kızından olan iki torununun yanında Alex’i görünce, “Sen de benim üçüncü torunumsun” diyerek sıcak bir şekilde sohbeti başlattı. Gülüşmelerin ardından teknedeki masaya yeşil çuhalı örtü serildi. Lefter bu kez, “Poker mi oynayacağız?” diye ortamı şenlendirdi. Alex’in Türkçesinin iyi olmadığını düşünen efsane, “Türkiye good?” diye İngilizce sordu. Alex de gülümseyerek, “Evet” karşılığını verdi. Soru-cevap bölümüne geçtik... Alex an ne hissettiğini, “İnsanın 84 yaşında bu kadar güçlü durması inanılmaz. Fenerbahçe ve Türk futboluna yaşattıkları için kendisine teşekkür ederim. Yaptığı işler az buz şeyler değil. Nasıl böylesine dinç kalabiliyor, doğrusu merak ettim” diye anlattı. Alex, Lefter ile ilgili düşüncelerini, kelimeleri itinayla seçerek dile getiriyordu. Aynı şekide Lefter de Alex ile ilgili samimi methiyelerini, onun gözlerinin içine bakarak düzüyordu... SAHADA ONU GÖREMEYİNCE ÜZÜLÜYORUM Söz sırası Lefter’e geldiğinde, Efsane şöyle konuştu: “Topu ayağına aldığı zaman her şeyi yapıyor. Ben topu aldığım zaman gidiyordum, Alex de gole gidiyor. Eğer genç olsaydım, Alex ile yan yana oynamak isterdim. Verdiği pasları, attığı golleri herkes yapamaz. Rakip takımlar Alex’ten çekiniyor. Onun için özel önlem alıyorlar. Her maçta oynamasını isterim. Sahada onu göremeyince üzülüyorum.” Alex hemen söze girdi; “Ben de her maçta oynamak isterim ama olmuyor.” Lefter’e Fenerbahçe tarihinde attığı golleri sorduğumuzda biraz sitemkâr bir tonla, “Bir dakika” dedi, “Bir düzeltme yapayım; gazeteler yanlış yazıyor. 450 golüm olduğu ifade ediliyor. Yanlış, ben 1500 gol attım.” Bunun üzerine Alex de, “Ben kariyerimi başa alsam, futbola Fenerbahçe’de başlasam, bu rakama ulaşamazdım” karşılığını verdi. Bu sırada Lefter’in 60’lı yıllarda giydiği efsane çubuklu Fenerbahçe forması ortaya çıktı. Ardından Fenerium’un 2009’da piyasaya çıkardığı klasik çubuklu formalar Alex ve Lefter tarafından karşılıklı imzalandı. 45 yıl önceki formayı gören Lefter eski anılarından bahsetmeye başladı. Önce Galatasaray ve milli takımın efsane kalecisi ve yakın arkadaşı Turgay Şeren’e gönderme yaptı: “Turgay’a her Galatasaray maçında gol atardım. Sonra bir araya geldiğimizde daha siftahın yok diye bana takılırdı.” “Yahu daha son maçta bir gol attım” dediğimde, ‘Sen atmadın ki, ayaklarına çarptı’ derdi.” 45 YILLIK FORMAYI ALEX’E GİYDİRDİ Çubuklu tarihi formasını elleriyle Alex’e giydiren Efsane, “Bizim zamanımızda tekstil bu kadar ileri değildi. Otlu formalar giyerdik. Ne zaman otlu formayı giysem, atlar üzerime gelecek diye korkardım” diyerek yine bir espri patlattı. Sohbet gerçekten çok güzel ilerliyordu, Lefter’in de Alex’in de heyecanı ve keyifleri gözlerine yansımıştı... Alex, üzerine giydiği formayla fotoğraf çektirdikten sonra, “Bu formayı Brezilya’ya götüreceğim ve en güzel yerde saklayacağım. 10 numaralı forma her zaman Lefter’indir. Kaptanlık da forma da benim üzerimde ödünç olarak duruyor” diyerek, Lefter’e olan saygısını yaptığı bu jestle süsledi... Heyecanlandığı için son yıllarda canlı maç izlemediğini söyleyen Lefter’e, “Alex’in en güzel golü hangisi?” diye sorduğumuzda, Alex’in her golünün ayrı güzellikte olduğunu ve onlar içinden en iyisini seçmenin haksızlık olacağını vurguladı. Kendi gollerini sorduğumuzda ise, hiç düşünmeden ve biraz da gururla; “Birçok güzel golüm var. Macarlara attığım gol herhalde en anlamlısı” cevabını verdi. Lefter söze her girdiğinde Alex kulağını tercüman Samet’ten, gözlerini de Lefter’den ayırmıyordu... Kadıköy’de heykeli dikilen ve son olarak Dereağzı Tesisleri’ne adı verilen Lefter Küçükandonyadis, “Ölüp gideceğim, ismim kalacak. Bu benim için en büyük gurur” diye konuştu. Lehçesi ve konuşma biçimi çok samimi ve içten olan Lefter’i sükûnetle dinleyen Alex bir ara üçüncü torun edasıyla Lefter’e güzel bir söz verdi... ŞAMPİYONLUK KUPASINI ADAYA GETİRECEĞİM “Şampiyonluk kupasını aldığımızda kupayla birlikte adaya geleceğim. Bu sevinci sizinle birlikte yaşamak istiyorum” dedi. Lefter hemen cevabı yapıştırdı: “Siz şampiyon olun, ben gelip kupayı kaldıracağım. Omuzlarıma alacağım.” Şampiyonluk, Türkiye Kupası ve Avrupa Ligi için umutlu sözler sarf eden ve “Her kulvarda başarıya koşacağız” diye söz veren Alex’e, Lefter’den bu kez farklı bir yanıt daha geldi: “Söz vermek yetmez. İspatlamak lazım.” Bu sezonun ilk haftasında elde edilen galibiyetleri değerlendiren Lefter, şu yorumu yaptı: “Son maçlarda çok gol kaçırdık. Futbolda bunlar her zaman vardır. Ben olsam kaçırmazdım diyemem. Taraftara mesajım şudur; sabırlı olsunlar. Takımlarını yalnız bırakmasınlar. Şahane bir stadımız var. Her maça geliyorlar. Tribünleri dolduruyorlar. Takımlarına inansınlar, sonuna kadar desteğe devam etsinler.” Artık sohbetin sonlarına yaklaşmıştık. Alex’e dönen Lefter, “Kaç çocuğun var?” dedi. Brezilyalı iki kızının olduğunu dile getirince, “Benim de iki kızım var” cevabını veren Lefter, “İnşallah sen de 85 yıl kadar, hatta daha uzun bir ömür geçirirsin” temennisinde bulundu. Buluşmanın son esprisi de yine Lefter’den geldi. Alex’i alnından öpen Efsane, “Televizyondan izlediğimde çok ufak tefek görünüyorsun. Meğer uzun boyluymuşsun dedi” ÖZLEM KATMER Dedemize yetişemedik ama Alex’i kaçırmıyoruz Bostancı’da oturuyoruz, sık sık dedeme geliyoruz. Alex dedeme ve bize çok mutlu bir gün yaşattı. Onu beklerken bir hayli heyecanlandık. Dedemi izleyemeye yetişemedik ama kombine bilet aldım, Alex’in maçlarını asla kaçırmıyoruz. ÖZCAN KATMER Dedem onu çok beğeniyor, müthiş heyecanlandı Burada inanılmaz dakikalar yaşadık. Dedem, Alex’i beklerken müthiş heyecanlandı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Alex’i bekledi. Her an her dakika “Ne zaman geliyor?” diye sordu. Alex’i çok beğeniyor. Bize Fenerbahçe sevgisini veren bu büyük insanın torunu olmaktan gurur duyuyoruz. BÜYÜKADALILAR GÜN ÇOK ŞANSLIYDI Bu buluşmayı gözlerden uzak yapmaya çalışsak da ada sakinlerinin büyük bir bölümü, canlı olarak izleme fırsatı buldu. Vapurla iskeleye yanaşan birçok futbolsever Alex ile fotoğraf çektirmek için büyük çaba harcadı. Etraftan sürekli “Alex, Alex” sesleri yükseldi. Ancak Alex tekneden inmedi. Alex’in akşam antrenmanına yetişmesi için buluşmayı bitirmek zorundaydık. Saatler 16.00’yı gösterdiğinde dönüşe geçtik. Biz bu buluşmayı gerçekleştirdiğimiz için çok mutluyduk ancak Alex bizden daha mutlu olmuştu. Mutluluğu gözlerinden açık seçik okunuyordu. Dönüşümüzde acıkan Alex, bir yandan Büyükada’dan getirilen İnegöl köftesini bir yandan da, yanından bir an olsun ayrılmayan Samet Güzel’e Büyükada ilgili sorular sordu. Adaya ikinci kez geldiğini söyleyen Sambacı, ilk gidişinde eşi ve çocuklarını bırakıp dakika sonra adadan ayrıldığını da anlattı. Teknemiz Kalamış’a yanaşınca da çok özel bir gün geçirdiğini söyleyerek Samandıra’ya antrenmana doğru yola çıktı. 587148 Kayıp çocuklar 6. günde de bulunamadı KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Kayıp çocuklar 6. günde de bulunamadı KAYSERİKayseri'de Ramazan Bayramı'nın 2. günü şeker toplamak için evlerinden ayrılan 2'si kardeş çocuğu arama çalışmaları sürüyor. Kaybolan çocukların oturduğu Talas ilçesi Yenidoğan Mahallesi'ndeki ve tüm terminallerdeki güvenlik kameralarının kaydettiği görüntülere incelendi. Bazı kişilerce ihbar edilen siyah renkli şüpheli minibüsle ilgili bir ipucu ortaya çıkmadı. Kayıp çocukları bulabilmek için açık araziler, mağaralar ve kaya kovuklarında yapılan aramalardan herhangi bir sonuç alınamadı. Çocukların kaçırıldığı iddiaları dikkate alınarak yapılan incelemelerde de kesin sonuca ulaşılamadı. Aileler çocuklarının kaçırıldığı endişesini taşırken, yetkililerden yardım bekliyor. Dilruba ve Ahmet Tuna Tekin'in babaannesi Hayriye Güroğlu, torunları hakkında hiçbir bilgiye ulaşamadıklarını söyledi. Torunlarının sessiz, sakin bir yapıya sahip olduklarını anlatan Güroğlu, ailelerinin de hiçbir kimseyle husumeti bulunmadığını vurgulayarak, "Bizim hiçbir düşmanımız, hasmımız yok. Çocuklarımızın alıkonulduğunu düşünüyoruz. Onları alıkoyanların vicdanlarına seslenerek bırakmasını istiyoruz. Çok zor günler geçiriyoruz." diye konuştu. 27.09.2009 587335 Ziraat Bankası'ından selzedelere destek paketi Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nden konuya ilişkin yapılan açıklamada, selden zarar gören müşterilerinin faydalanması amacıyla uygulamaya konulan zor gün destek paketi hakkında şu bilgiler veridi: "Tarımsal kredilerde mevcut işletme kredilerinin vadelerini 24 aya, yatırım kredilerinin vadelerini yıla kadar, ticari ve KOBİ kredilerinde; mevcut kredileri düşük faizli yılı ödemesiz olmak üzere yıla kadar, bireysel kredilerde; mevcut konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinde bir yılı ödemesiz olmak üzere taşıt ve ihtiyaç kredilerinde yıla, konut kredilerinde 10 yıla kadar, vadelendirme imkanı sağlandı." Açıklamada ayrıca bankanın ekonominin bütün kesimlerine nefes aldırmayı hedefleyen 'Bahar Paketi'ne işaret edilirken, kredi borçlarına yeniden yapılandırılma imkânı sunulan 'Ödeme Kolaylığı Paketi'yle de yaklaşık 320 bin müşterisinin milyar TL tutarın da kredi kullanması sağlandığı kaydedildi. 587465 Zeynep Tarzi Osman: Başbakan insan kıymeti bilen biri Hayatını kaybeden son Osmanlı veliahtı Ertuğrul Osman'ın eşi Zeynep Tarzi Osman, bugün Yıldız Parkı içindeki Çadır Köşkü'nde taziyeleri kabul etti. Tarzi Osman'a taziyeye gelenler arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da vardı. ABD dönüşünde Çadır Köşkü'ne gelen Erdoğan, Tarzi Osman ile yaklaşık bir saat görüştü. Erdoğan, daha sonra köşkten ayrıldı. Başbakan Erdoğan'ın ziyaretinden büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Tarzi Osman, "Başbakan çok insan kıymeti bilen bir kişi. Eksik olmasın ayağının tozuyla Amerika'dan döndü, uçaktan indi bana başsağlığı ziyaretinde bulundu hanımefendiyle birlikte. Bakanlar, İstanbul Valisi, Belediye Başkanı ile beraber geldiler. Büyük memnuniyet duydum. Eşime vatandaşlık hakkı için sayın Başbakan ve zaman dışişleri bakanıydı, sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül her ikisi çok uğraştılar. Eksik olmasınlar. Osman Efendi'ye vatandaşlık hakkı verildi." diye konuştu. 586764 Talabani: İran’a yönelik herhangi bir saldırıda ırak hava sahasının kullanılmasına izin vermeyiz ’a yönelik herhangi bir saldırıda hava sahasının kullanılmasına izin vermeyiz Cumhurbaşkanı Celal ’a yönelik olarak veya başka bir devletten” gelebilecek herhangi bir saldırıda Irak hava sahasının kullanılmasına izin vermeyeceklerini söyledi.  Talabani, düzenlediği basın toplantısında, İran’a karşı kararlaştırılabilecek yeni yaptırımlarının da işe yaramayacağını, İran’ın politikasında herhangi bir değişikliğe gitmesini sağlayamayacağını öne sürdü.  İran sorunuyla ilgili büyük gücün Tahran yönetimiyle “gerçek bir süreci izlemesi gerektiğini” belirten Talabani, bu ülkelerin, İran’ın, “nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanma hakkını” da garanti altına almaları gerektiğini ifade etti. 586387 Mazi Yarası'nın oyuncuları anlatıyor Mazi Yarası'nın oyuncuları anlatıyor Gülay Afşar'ın sunduğu Haber Merkezi Hafta Sonu'nda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok beğenilen ve okunan Büyücü, Fransız Teğmenin Kadını, Abanoz Kule gibi kitapların yazarı olan John Fowles'un ölümsüz eseri Koleksiyoncu'nun provaları ekrana geliyor. Programda ayrıca Nilüfer Açıkalın ile Erkan Taşdöğen Mazi Yarası filmini anlatıyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında kaybettiğimiz yönetmen Ersin Pertan'ın Mazi Yarası'nda oynayan iki oyuncu, hem filmi, hem yönetmen Pertan'la olan deneyimlerini paylaşıyor. NTV TELEVİZYON 587118 'Alevi partisi değiliz' Alevilerin bir süredir üzerinde çalıştığı solda yeni bir parti arayışı çerçevesinde aydın ve sanatçıların katılımıyla düzenlenen toplantıda konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, “Türkiye Birlik Partisi ve Barış Partisi deneyimi yaşanmışken ve bir inanca, bir kültüre ve bir etnisiteye dayalı parti kurma anlayışı bizim anlayışımıza ters iken bir Alevi partisi kurma çalışması içinde olmayacağız” dedi. Balkız, ABF’nin bir parti inşa etme ve aracı örgütü olmayacağını, olsa olsa Türkiye’de sorun sahibi tüm kitlelerin içinde yer alacağı sol-sosyal demokrat bir partinin kuruluşunu kolaylaştırıcı, bu ortamı sağlayıcı bir rol üstleneceğini söyledi. ABF tarafından başlatılan “Nasıl bir Türkiye istiyoruz” sorusuna yanıt aramak için başlatılan çalışmaların bir partileşme ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağı henüz kesinleşmemesine karşın bu yönde çalışmalar ve tartışmalar sürüyor. Türkiye’nin çeşitli illerinde önce Aleviler arasında başlatılan arayış toplantılarının ardından önceki gün yapılan toplantıda da aydın ve sanatçıların görüş ve önerileri alındı. İstanbul’da Makina Mühendisleri Odası’nda yapılan toplantıya katılan aydın ve sanatçılar, “Nasıl bir Türkiye istiyoruz” başlığını taşıyan kitapçıktaki görüşler üzerine düşüncelerini açıkladı. ‘Çalıştay’ın sonucundan umudumuz yok’ Toplantıyı açış konuşmasında Alevi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, Kasım 2008 mitinginden sonra Türkiye’nin yeni bir sürece girdiğine dikkat çekerek, mitingde barışçı bir söylemle dile getirilen Alevilerin taleplerinin hükümet tarafından başlatılan “Alevi Çalıştayı”nda dile getirildiğini ancak bu çalıştay sonucundan bir umutları olmadığını söyledi. Alevilerin sorunlarının sistemden kaynaklandığını ve siyasi bir öz taşıdığını vurgulayan Balkız, “Siyasi bir öz taşıması nedeniyle Alevilerin sorunlarının siyasetle çözüleceği açıktır” diye konuştu. Türkiye’de sadece Alevilerin değil, Kürtlerin, işçilerin, işsizlerin, emeklilerin, esnafın, işadamlarının ve kadınların da sorunları olduğunu ve bu sorunların da ancak siyasetle çözümlenebileceğini anımsatan Balkız, ancak Türkiye’de aslında çözümü çok kolay olan bu sorunları ortadan kaldıracak bir siyasi irade ve kararlılığın bulunmadığından yakındı. Solda yeni bir parti kurma ihtiyacını ve böyle bir partileşme için toplumsal talebin bulunduğunu dile getirdiği konuşmasında Ali Balkız, şunları söyledi: “Türkiye bu sorunları yaşamaya müstahak değildir. Sol hiç değildir. Solun birikimi, amaçları budur, sol çıkıştır ama bunu birlikte başarmak yükümlülüğü vardır. Bunu birlikte başarabiliriz. Birbirimizle tartışarak, anlaşarak, birbirimize tahammül ederek, tahliller yaparak, tamiratlar yaparak, birbirimizin öğreticisi ve öğrencisi olarak ancak çıkış yolu bulabiliriz. Bu, sadece Alevilerin işi değil, bir Alevi partisi kurmayacağız. Toplantıda konuşan işadamı Osman Kavala ise Türkiye’de kartopu etkisi yaratacak bir harekete ihtiyaç olduğunu, mazlum kesimlerin dinamikleri açısından bakıldığında Alevilerin böyle bir harekete önderlik etmesinin avantaj sayılabileceğini, ancak cılız bir hareket olarak ortaya çıkması halinde bundan önceki deneyimlerin akıbetine uğraması ihtimalinin de bulunduğunu belirtti. 27 Eylül 2009 Kurun, herkes yeni bir parti kursun solda, sola yakın hiçbiriniz barajı geçemeyin böylece. CHP'nin de oyları düşsün tam toparlanıyorken tekrar başa dönelim. Akıl var mantık var kardeşim birleşmek gerekiyor solu da geçtim Atatürk'ü biraz olsun benimsemiş her insanın birlik olması gerekirken anlamıyorum bu adamları ne yapmaya çalışıyorlar! (CAN SARIÇOBAN) 586783 Elektrik özelleştirmelerinde rüzgar hızlı esiyor Elektrik özelleştirmelerinde rüzgar hızlı esiyor 27 Eylül 2009 Pazar, 10:54 AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, ilana çıkılacak bölgeler üzerinde çalışmalarda son aşamaya gelinirken, 2010 yılı sonuna kadar da elektrik dağıtım özelleştirmelerinin büyük oranda tamamlanması öngörülüyor. İhale ilanında bulunan Çoruh, Osmangazi ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş'de son teklifler 20 Ekim'de alınacak. Elektrik tüketim rakamları baz alındığında bugün özel sektörün payı yüzde 20 iken, devir aşamasında olanlar ile ihalede olan şirketlerde eklendiğinde söz konusu pay, yüzde 36'lara ulaşacak. Bu arada, enerji sektöründe uzun süredir beklenen özelleştirmelere, Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş ve Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş'deki yüzde 100 oranındaki hissenin blok olarak satış yöntemiyle özelleştirilmesi ihalesiyle başlandı. Temmuz 2008'de yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş için gelen en yüksek teklif milyar 225 bin dolar, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş için gelen en yüksek teklif ise 600 milyon dolar olarak gerçekleşti. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devri 28 Ocak 2009 tarihinde, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devri ise 11 Şubat 2009 tarihinde imzalanan Hisse Satış Sözleşmeleri ile gerçekleştirildi. İkinci aşamada ise Meram Elektrik Dağıtım A.Ş ve Aras Elektrik Dağıtım A.Ş'deki yüzde 100 oranındaki hissenin blok olarak satış yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla ihaleye çıkıldı. Eylül 2008'de yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda Meram Elektrik Dağıtım A.Ş için en yüksek teklif 440 milyon dolar, Aras Elektrik Dağıtım A.Ş için en yüksek teklif 128 milyon 500 bin dolar olarak gerçekleşti. Meram Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devir süreci devam ederken, Aras Elektrik Dağıtım A.Ş ihalesi için Danıştay 13. Dairesinin 20 Mart 2009 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verildi ve şu anda nihai karar bekleniyor. BÖLGEDE SON TEKLİFLER, 20 EKİM'DE 10 Nisan 2009 tarihinden itibaren Çoruh ve Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş'nin ihale ilanları ve 17 Nisan 2009 tarihinden itibaren ise Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş'nin ihale ilanı yayımlandı. Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş için 13, Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş için 22 ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş için ise 17 önyeterlilik başvurusu alındı. Aralarında Çalık Enerji, Akenerji, Zorlu Holding, Limak İnşaat, Akfen Enerji gibi şirketlerin bulunduğu yatırımcılar, ön yeterlilik aşamasını geçti. Bu ihalelerde son teklif verme tarihi de 20 Ekim 2009 olarak belirlendi. DAĞITIM ÖZELLEŞTİRMELERİNDE KARARLILIK DEVAM EDİYOR 2008 sonu elektrik tüketim rakamları baz alındığında, özel sektörün (Aydem, Kcetaş, Başkent ve Sakarya) payı yüzde 20 iken, bu şirketlere devir aşamasında olan şirketler ile (Meram ve Aras) ihalede olan şirketler de eklendiğinde (Yeşilırmak, Osmangazi ve Çoruh) söz konusu pay yüzde 36'lara çıkacak. Elektrik dağıtım sektörü özelleştirmeleri konusundaki kararlılığın devam ettiği ifade edilirken, söz konusu özelleştirmelerin 2010 yılı sonuna kadar büyük oranda tamamlanmasının hedeflendiği de belirtiliyor. ÖZELLEŞTİRMELER, GÜVENİN GÖSTERGESİ Yetkililer, global krizin tüm dünyada hissedildiği son dönemde ihaleye çıkılan şirketin (Başkent, Sakarya, Aras ve Meram) ihalesinin tamamlanması ve yeni çıkılan şirket için (Çoruh, Yeşilırmak ve Osmangazi) rekor düzeyde (toplam 52) ön yeterlilik başvurusu yapılmış olmasını, sektörün gelişim potansiyeline ve Türkiye'nin geleceğine duyulan güvenin bir göstergesi olarak değerlendiriyor. Öte yandan, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik piyasasının oluşturulmasının amaçlandığı özelleştirmelerde, özelleştirme hazırlıkları ile birlikte piyasada kronikleşmiş hukuki ve yapısal problemlerin de çözüldüğü belirtiliyor. Bu kapsamda, enerji KİT'lerinin uygulayacağı maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasının uygulanması hususunda kararlılık gösterilirken, 2009-2015 yılları arasında genel aydınlatma giderlerinin Hazine tarafından karşılanması da hükme bağlandı. AA 586846 Güney Kore'de uçak fuar alanına düştü: ölü, yaralı 2009 Incheon Küresel Fuar ve Festivali adlı organizasyonun sözcüsü Kim Ju-hee, pilotlu uçağın Incheon kentindeki fuar alanındaki park etmiş bir otobüsün üzerine düştüğünü söyledi. Kazanın ardından hastaneye kaldırılan pilotlardan birinin hayatını kaybettiğini belirten Kim, kazada fuar alanında bulunan kişinin yaralandığını kaydetti. Fuar alanındaki yaralıların durumu hakkında henüz bilgi sahibi olmadığını ifade eden Kim, kentte düzenlenen başka bir festival dolayısıyla uçuş yapan uçağın düştüğü sırada fuar alanında yaklaşık 20 bin ziyaretçinin bulunduğuna dikkati çekti. Yonhap haber ajansı, uçağın, fuar alanında bulunan çok sayıda uçurtma nedeniyle düştüğünü duyurdu. Kim ise söz konusu haberi teyit edecek durumda olmadığını, polisin kazayı soruşturduğunu söyledi. 587538 Ankara'da 7. Cadde için seçim yapıldı! Ankara'nın Bahçelievler semtinde "7. Cadde" olarak da bilinen Aşkaabat Caddesi'ne ilişkin "Ne olmasını istersininiz?" yönelik sorularında yer aldığı kamuoyu yoklamasında, 1003 kişi caddenin trafiğe kapatılmaması yönünde oy verdi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından organize edilen ve Cadde üzerindeki benzin istasyonu yakınlarında kurulan ve 12 bilgisayar ile 22 sandıkta yapılan anketin sonuçları açıklandı. Buna göre, 1831 kişinin katıldığı kamuoyu yoklamasında, 1003 kişi caddenin trafiğe kapatılmaması yönünde oy verirken, 800 kişi caddenin trafiğe kapatılması yönünde oy kullandı. Ankette, 28 de boş oy çıktı. Bahçelievler sakinlerinin eğilimi kararda etkili olacağı fakat belirleyici olmayacağı belirtildi. (ANKA) 586130 Gol şov sürüyor! Gol şov sürüyor! 26/09/09 21:0 HTSPOR.COM La Liga'nın 5. haftasında Real Madrid, sahasında ağırladığı Tenerife'yi 3-0 mağlup etti. 'Yıldızlar topluluğu'na galibiyeti getiren golleri 47 ve 58. dakikalarda Karim Benzema ile 77. dakikada Kaka kaydetti. Bu sonuçla galibiyet serisini maça çıkaran Real Madrid, puanını 15 yaptı ve gol sayısını 16'ya yükseltti. Bu sezon 3. mağlubiyetini alan Tenerife ise puanda kaldı. Real formasıyla çıktığı ilk lig maçında da gol atan 'dünyanın en pahalı futbolcusu' Cristiano Ronaldo, Tenerife maçında fileleri havalandırmayı başaramadı. 587293 TRT'den HaberTürk'e yalanlama KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI TRT'den HaberTürk'e yalanlama Günlük bir gazetede yayımlanan 'TRT'de ihaleler hemşeriye' başlıklı haber yalanlandı. ANKARA Günlük bir gazetede yayımlanan 'TRT'de ihaleler hemşeriye' başlıklı haber yalanlandı. TRT'den yapılan yazılı açıklamada, söz konusu haberin asılsız olduğu vurgulanarak, ihalelerin şeffaf yapıldığı ve kurumun menfaatlerinin göz önünde bulundurulduğunun altı çizildi. 'Şu ana kadar ihalelerde hiçbir hukuki olumsuzluk yaşanmamıştır' denilen açıklamada, 'Habertürk Gazetesi'nde 27.09.2009 tarihinde Esra Yazdıç isimli muhabir tarafından yazılan 'TRT'de ihaleler hemşeriye' başlıklı haberde; ayrı ihalenin, aynı kişiye ve aynı adrese ait olduğu iddia ediliyor. Yine Ahmet Demirel isimli şirket sahibinin TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ile hemşehrilik bağı olduğu iddia edilmektedir. Bu tür haberler sürekli olarak gündeme getirilerek TRT yıpratılmak isteniyor." ifadelerine yer verildi. TRT kurumunda yıllık yaklaşık 200 ihale yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu ihalelerin tamamı İhale Kanunu'na uygundur ve ihale süreci ve sonuçları şeffaftır. Bugünkü TRT yönetimin yaptığı tek bir ihale bile hukuki olarak suçlu bulunmamıştır. Daha önce tekzip edilmiş bir haberi yeniden derleyerek yeni yorumlar ekleyerek yalan ve art niyetli olarak kamuoyuna duyuran ilgili gazete; haberde bahsedilen firmaların en düşük teklif vererek ihaleleri kazandığını ve bu ihalelerin tamamımın onaylandığını okuyucularından saklamıştır. İlgili gazetenin haberde bahsettiği Ahmet Demirel isimli yatırımcı TRT'den 66 bin TL'lik inşaat onarım işi almıştır ve açık ihalede firmayla yarışarak en düşük teklifi vermiştir. TRT Genel Müdürü'ne iftira atanlar acaba bu ihalede, daha düşük teklif mi gördüler? Yine Amasyalı olarak tanıtılan bu yatırımcı, Amasya'da şubesi olan Erzincan kökenli bir şirket sahibidir. Haberde ismi geçen Yapal İnşaat 50 bin TL'lik doğrudan teminle TRT'den iş kazanmıştır. Birbey/Temaks isimli şirket ise firmanın katıldığı pazarlık usulü satışta; en düşük ve en uygun teklifi vermiştir. TRT'nin rutin, düşük miktarlı farklı ihalesine yaklaşık 20 firma katılmış ve bu firmaların hiçbiri ihale sonuçlarına itiraz etmemiştir. Hal böyleyken bir gazetenin çıkıp; hayali senaryolarla TRT kurumuna ve TRT Genel Müdürlüğü ihalelerine fesat karıştırıcı yorumlar yapması, hukuki sorumluluk doğurmuştur. İlgili gazete ve muhabiri; TRT Kurumu, TRT Genel Müdürü ve ilgili şirketler tarafından mahkemeye verilecektir. 27.09.2009 587485 G.Antep'te sokak ortasında cinayet Edinilen bilgiye göre, Şahinbey Mahallesi Güzeller Sokak'ta meydana gelen olayda, 23 yaşındaki Emrah Tatlı ile 31 yaşındaki Canan G. isimli bayan, henüz bilinmeyen bir sebeple tartıştı. Tartışma sırasında Canan G. isimli bayan çantasından çıkardığı tabanca ile Emrah Tatlı'nın kafasına el ateş etti. Emrah Tatlı olay yerinde hayatını kaybederken, zanlı Canan G., olay yerine gelen polis ekiplerine teslim oldu. Tatlı'nın cenazesi, olay yerindeki incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince sorgulaması devam eden zanlı Canan G.'nin işlemlerinin ardından adli makamlara sevk edileceği öğrenildi. İHA 587496 Anayasa değişikliği rafa kalktı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dönüşü konuştu; "Ne parlemento ne de kurumlar anayasa değişikliğine hazır" dedi. Açılımı yürüten İçişleri Bakanı Beşir Atalay da, şu anki parlementoda sivil anayasa için zemin olmadığını söyledi. Atalay, 2011 yılındaki seçime işaret etti, sonrasında sivil anayasanın gündeme gelebileceğini belirtti. Muhalefetin karşı duruşu hükümeti anayasa değişikliğinden vazgeçirdi. Son gelinen noktayı Başbakan Erdoğan açıkladı, "" dedi. yok. Ama Kürt açılımı olarak başlayan süreç, kapsamı genişletilerek devam edecek. Bu kapsama neredeyse Türkiye'nin gündemindeki tüm sorunlar girecek. Çalıştayı'ndan azınlık sorunlarına hatta işsizliğe kadar. İşte bu geniş kapsamlı açılım çalışmalarını yürüten İçişleri Bakanı Beşir Atalay da, TRT 1'de yayınlanan bir prorgama katıldı. Atalay çok daha net ifade etti, anayasa değişikliğinden vazgeçildiğini. Hatta bir adım daha ileri götürdü; ancak seçimden sonra" dedi. Bakan Atalay, "Türkiye'nin sivil bir anayasaya kavuşması önemli. Ancak şu anda Meclis'te bunun zemini bulunmadı. Benim şahsen kendi gözlemim, artık bu dönemde sivil bir anayasa çalışması bu parlamentoda olmaz. Ama ne olur, 2011 seçimi. Bundan sonraki seçim bütün partiler açısından sivil bir anayasa seçimi olur artık. Bundan sonraki dönemin en önemli maddesi olur" dedi. 587582 Angela Merkel yeniden başbakan 'da, Türkiye'nin Avrupa Birliği yolculuğunu yakından ilgilendiren genel seçim, Ankara için kötü senaryoyla sonuçlandı. Sandık başı anketlerine göre, Sosyal Demokrat SPD, tarihi bir çöküş yaşadı. Angela Merkel'in Hıristiyan Demokartları'nın, merkez sağ Liberal Demokratlar ile koalisyon kurması ihtimali ağırlık kazandı. Seçimlere katılma oranının da yüzde 72,5 ile bugüne dek yapılan genel seçimlerdeki en düşük oran olduğu bildirildi. İlk tahminlere göre CDU ve Bavyera eyaletindeki kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi toplam yüzde 33,5, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 22,5, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 15, Yeşiller Partisi yüzde 10,5, Sol Parti yüzde 12,5, diğer partiler de yüzde oranında oy aldı. Buna göre Federal Meclisi'ndeki oy dağılımının da fazladan seçilecek milletvekilleriyle şöyle olacağı tahmin ediliyor: CDU ve CSU 186, SPD 143, FDP 95, Sol Parti 80, Yeşiller Partisi 67. Bu ilk tahminlere göre SPD, en kötü seçim sonuçlarından birini alırken, FDP ve Yeşiller Partisi seçimlerde bugüne dek en iyi sonucu elde etti. Alınan bu sonuçlara göre CSU ve FDP ile koalisyon hükümeti kurmak isteyen CDU'nun, bu isteğini gerçekleştirme olasılığı büyük görünüyor. Merkel zafer konuşması yaptı Alman Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi'nin genel başkanı olan Başbakanı Angela Merkel, 2005 yılından bu yana Sosyal Demokrat Parti ile (SPD) sürdürdükleri koalisyonu dağıtma hedefine ulaştıklarını söyledi. Angela Merkel, Bavyera eyaletindeki kardeş parti konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) ile istikrarlı bir koalisyon hükümeti kurabileceklerini belirtti. Seçim kampanyaları sırasında SPD'nin ve Yeşiller Partisi'nin kendilerini çok kötü partilermiş gibi göstermeye çalışmalarının ters teptiğini ifade eden Merkel, CSU ve FDP ile de kimi konularda tartışabileceklerini, ancak bir koalisyon hükümeti kurma konusunda anlaşmaya varabileceklerine inandığını bildirdi. 'da yaşayan tüm Almanların başbakanı olmak istediğini ifade eden Merkel, çözülecek çok sorun olduğunu ve yarından itibaren hemen yeniden çalışmaya başlayacaklarını ve çabalarıyla ülkedeki tüm gençler ve yaşlılar için büyük bir halk partisi olmayı sürdüreceklerini bildirdi. Sarkozy'den Merkel'e kutlama Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, seçimlerin galibi başbakan Angela Merkel'i kutladı. Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Nicholas Sarkozy'nin seçim galibiyetinden dolayı Angela Merkel'i içtenlikle kutladığı ve ikinci kez Almanların kendisine emanet ettiği bu üst düzey görevde başarılar dilediği belirtildi. Sarkozy, kutlama mesajında, Merkel'in de tıpkı kendisi gibi iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenerek devam ettirmek istediğini bildiğini de kaydetti. Steinmeier yenilgiyi kabul etti 'da 2. Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana yapılan seçimlerde en kötü sonucu aldığı belirtilen Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) başbakan adayı olan Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de bugünü, "'daki sosyal demokrasi için acı bir gün" olarak nitelendirerek, "Büyük bir yenilgiye uğradık" diye konuştu. Buna karşın sorumluluktan kaçmak istemediğini ifade eden Steinmeier, birlik partileriyle FDP'nin koalisyona gideceklerine kesin gözüyle baktığını, kendisinin de "muhalefet lideri" olarak görev yapmak istediğini söyledi. Steinmeier, çoğu SPD seçmeninin oy kullanmaya gitmediğine inandığını, bunun da kendilerine zarar verdiğini savunarak, seçim sonucunun kendisi için çok ağır darbe olduğunu kaydetti. Demokrasilerde muhalefetin de önemli olduğunu, ekonomik krizin etkilerinin yumuşatılmasında SPD'nin çok büyük katkısı olduğunu belirten Steinmeier, "Yeni kurulacak hükümette sosyal demokratların eksikliğinin hissedileceğine eminim" dedi. Yeşiller ve Cem Özdemir Eşbaşkanlığını Cem Özdemir'in yaptığı Yeşiller Partisi'nin federal meclis grubu eşbaşkanı Renate Künast da Federal Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana ilk yüzde 10'un üzerinde oy aldıklarına dikkati çekerek, seçmenlerin kendilerine güvendiklerini gösterdiklerini kaydetti. Özdemir ise, partisinin gelecek yıl boyunca şimdiki çizgisinden ayrılmaması uyarısında bulundu ve 'nın 1980'li yıllara geri dönmesinin önlenmesi gerektiğini dile getirdi. Yeşiller Partisi'nin diğer eşbaşkanı olan Claudia Roth ise birlik partileriyle FDP'nin iktidara gelmesini önleyemedikleri için üzüntü duyduğunu belirterek, bu durumun değişmesi için her türlü çabayı harcamayı sürdüreceklerini söyledi. Seçimin istatistikleri Seçimde 62 milyon 200 bin kayıtlı seçmen oy kullandı. Meclise girebilmek için 28 partiden toplam bin 500 aday yarışıyor. Bu adayların 32'si Türk kökenli. Ancak Türk adayların birçoğu listelerde arka sıralarda yer aldı. Yine de üç Türk milletvekilinin meclise girebileceği belirtiliyor. 'da milyon Türk yaşıyor. Bunların yaklaşık 700 bini seçmen. Ülkede seçmenlerin yaklaşık 5,6 milyonu göçmen kökenli. 586124 İran'da bir terör ekibi çökertildi HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU İran'da bir terör ekibi çökertildi TAHRAN (A.A) İran'da 'yabancı ülkelerin istihbarat servislerine bağlı bir terör ekibinin çökertildiği' bildirildi. İran'ın resmi haber ajansı İRNA, İstihbarat Bakanlığına istinaden verdiği haberde, 'Düşman ülkelerin istihbarat servislerince kandırılarak terör eylemleri yapmaya teşvik edilen dört kişilik bir ekibin yakalandığını' bildirdi. İran istihbarat birimlerinin Tahran ve Kermanşah'taki bir yıllık takibi sonucu yakalanan kişilerin, halk arasında korku yaratmak amacıyla çeşitli terör eylemleri planladıklarının anlaşıldığı kaydedildi. Bu kişilerin evlerinde ve gösterdikleri yerlerde yapılan aramalarda, aralarında suikast silahlarının da bulunduğu çeşitli türlerde 25 silah ve bunlara ait üç bin merminin de ele geçirildiği belirtildi. 26.09.2009 DÜNYA 586716 Erciyes'i deviren Kaf Kaf, nefes aldı Ev sahibinin golleri 14. dakikada Emrah, 72. dakikada Gurur'dan geldi. Konuk ekibin golünü ise 53. dakikada Kamil kaydetti. Karşıyaka önümüzdeki hafta Dardanelspor'a konuk olacak. Erciyespor ise Mersin İdman Yurdu'nu ağırlayacak.SERVİSİ KARŞIYAKA: ERCİYES: KARŞIYAKA: Necati 6, Volkan 6, Mustafa 6, Gurur 7, Kerem 5, Köksal (Dk. 46 Mutlu 5), Kıvanç 5, Aykut 5, Timuçin (Dk. 68 Tisdell 3), Emrah (Dk. 74 Taha 3), Okan KAYSERİ ERCİYESSPOR: Ali Üçkulak 5, Fatih (Dk. 80 Samet 3), Kemal 5, Aytek 4, Berk 5, Kamil 5, Erhan (Dk. 86 Resul ?), Tayfun 5, Emre 5, Halim 3, Mehmet (Dk. 86 İsmail ?) GOLLER: Dk. 14 Emrah, Dk. 72 Gurur Dk. 53 Kamil SARI KART: Okan, Kıvanç Berk, Mehmet, Erhan, Kemal HAKEMLER: Barış Şimşek 6, Sedat Etik 6, Baki Yiğit STAT: Altay Alsancak 586643 Alternatif U2 basın toplantısından notlarım Mehmet Tez Hafif müzik hafif başka şeylerAlternatif U2 basın toplantısından notlarım 27 Eylül Pazar 2009 U2 geliyor haberi gündeme düştüğünden beri herkes beni arıyor. Neden geliyorlar? Doğru mu? Hani hikayesi vardı yüzden gelmiyorlardı? Ne değişti? Resmi açıklama yapıldı, tarihler ilan edildi; hâlâ gerçek miymiş diye arayan, mesaj atan, tweet eden var. Sanki ben getiriyorum gibi olayı sahiplenmiş oldum. Bir de “gelmesinler artık geç kaldılar” grubu var. ’ta anti gruplar açılmaya başlanmış bile. Yani bir U2 gaz bulutudur gidiyor. Basın toplantısı hâlâ yapılmadı. Ve her gün bir yerlerde çıkıyor. Yok ’ne çıkacaklarmış, yok denizden sahne çıkacakmış, yok milyon dolar alacaklarmış, sallayan sallayana... Kesin olan tek şey geliyor olmaları. Ama yine de sık sorulan sorular bölümü (FAQ) hazırladım sizin için. Bir nevi alternatif basın toplantısı... Bakalım gerçeğiyle ne kadar örtüşecek? Hani insan hakları yüzünden gelmiyorlardı. Şimdi ne değişti? Arkadaşlar, böyle bir şehir efsanesi var ama doğru değil. Bu şekilde verilmiş bir demeç falan yok. U2 çok pahalı bir grup ve bu tarz bir grubun normal ve turne rotası dışında bir yerde konser vermesi için birçok şartın bir araya gelmesi, kesin istek ve azim, temiz kalpli olmak, harama el uzatmamış olmak, şans, kısmet ve bolca da para lazımdır. Bu da ancak nasip oldu demek ki... Neden bir anda gelmeye karar verdiler? Bir anda vermediler. U2 ile görüşmeleri yürüten Pozitif ve yıllardır uygun bir fırsat peşindeydi. Parayı veren biri bulunduğunda da grup geliyor işte... milyon dolara mı geliyorlar? Hayır. Daha fazla. Live Nation genellikle tüm operasyonu üstleniyor ve anahtar teslim bir fiyat veriyor. Ayrıca bilet gelirlerinin de ya tamamını ya da büyük kısmını alıyor. Bu daha yüksek bir meblağ tutar. Parayı kim ödüyor? Para 2010 Kültür Başkenti bütçesinden çıkacak. Başka sponsor yok. Çünkü zaten turnenin bir sponsoru var: Blackberry’si olanlar bedava girebilecek mi? Hı hı, evet. Çok ısrar ederseniz sahne arkasına da alırlar... Peki Iphone’u olanlar içeri alınacak mı? Evet ama kale arkasına kör noktaya. Ve içeride büyük da varmış.  Boğaziçi Köprüsü’nde konser verecekler mi? Hayır. Böyle bir şey yok. Ama istek olursa verdirirler eminim. Çünkü 2010 Kültür Başkenti operasyonu tam bir fiyasko olarak devam ediyor. U2 dışında elde var hâlâ koca bir sıfır. Şimdi yapacakları en unutulmaz şey bu konser olacak. 2010 bu işle hatırlanacak. Ne gerekirse yapacaklardır. Erdoğan ile görüşecek mi? Adam bütün liderlerle görüşüyor, Erdoğan ile de görüşür elbet. Yan yana fotoğraf çektirirler. gibi ondan da açılıma destek alırlar.  U2, ’yı destekliyordu. Burada da ’yı destekleyen laflar eder mi? U2, IRA’yı hiç desteklemedi. İngilizlerin sivillere zulmüne karşı çıktı sadece. Aksine, grup IRA tarafından çok kez tehdit edildi... Elbette Bono’nun “”a bakışı Kevin Costner’ınki gibi fasulyeden olmaz. “Sunday Bloody Sunday”den soru gelebilir. İyi çalışmalılar... ’de otel fiyatları yükselir mi? Bahçeşehir sakinleri gece stattan eve dönemeyen U2 severleri evlerinde ağırlayacaklar mı? Valla onların insafına kalabiliriz. Muhtemelen bir perişanlık yaşanacak. Tavsiyem, tüm batılı festivallerde olduğu gibi çadır ve tulumla gelinmesi. Bulduğun yere at çadırı uyu. Sabah erkenden işe. Trafiğe girmektense... Bono mu, Thom Yorke mu? Neden böyle bir şeye gerek duydum bilmiyorum. Belki bugün müziğin en etkili iki ismi onlar olduğundandır. Bir de tabii maksat ortalık karışsın, eğlence olsun. İşte U2 “CEO”su Bono ile Radiohead solisti Thom Yorke arasındaki 20 fark... Bono 80’lerin çocuğudur. Thom 90’ların. Bono cool’dur, yakışıklı adamdır. Thom değildir. Sesiyle, tarzıyla karizmayı yakalar. Bono binalarında, resmi kokteyllerde protokolle takılır. Thom bisikletine binip parka gider, dönüşte mahallenin kafesine takılır. Bono çevre ve insanlık için politikacılarla masaya oturur. Thom çevre ve insanlık için gitarını çalar. Bono “başkan”ın şerefine sahneye çıkıp konser verir. Thom yeri gelirse konserde “başbakan”a verir veriştirir. Bono, ve ile fotoğraf çektirir. Thom herkesle aynı kareye girmez. Bono’nun gelmesini politikacılar ister. Thom’un gelmesini müzikseverler ister. Bono protokolün sevgilisidir. Thom arka sıralarda sevilir. Bono “köprünün üstü”nü sever. Thom “köprüaltı”nı tercih eder. Bono dünyanın en büyük müzik şirketi Live Nation ile çalışır. Thom en büyük plak şirketlerinden EMI ile yollarını ayırır. Bono dev sponsorlarla turneye çıkar. Thom sponsor almaz, plak firmasıyla çalışmaz, bağımsız iş yapar. Bono U2 Tower adında lüks ve diker. Thom’un pek dikilmiş ağacı yoktur. Bono yıl boyu şehir şehir gezer, kulüplere, partilere takılır, alemlere akar. Thom turnede değilse ’daki evinde takılır. Bono sahnede mesaj verir. Thom sahnede şarkı söyler. Bono siyaseten doğruluğu sever. Thom doğru siyaseti. Bono maniktir. Thom depresif. Bono mantık adamıdır. Thom his. Bono dünyayı değiştirmek ister. Thom müziği değiştirir. Bono çokuluslu şirket başkanı gibidir. Thom Yorke hâlâ (sadece) bir müzik grubunun solisti. Ve sonuç: İkisini de severiz, ayrı ayrı. ayrı... Dikkatimi çekenler ve Caffe Nero’nun müzik atağı. Klasik ve caz iyiydi ancak benim gibi kahve içmeden ayılamıyorsanız sabah sabah Brad Mehldau kabus olabiliyordu. Şimdi Grizzly Bear’den Cohen’e, Neil Young’dan Metric’e, Damien Rice’a uzanan geniş bir yelpazeye geçtiler. 10 üzerinden 10... Emrah Ablak’ın köşesi. Bir süredir Uykusuz’u sadece Umut Sarıkaya için almadığımı fark ettim. Ablak da merakla bekletiyor kendini. “The Best of Göksel” albümü. Klasik oldu artık. Başka şirkete kaptırdığın sanatçı iyi iş yaptığında hemen back katalog’dan bir yayımlıyorsun. Şimdi Göksel’in Müzik’teki başarılı çalışmasının ardından bu albüm etiketiyle yayımlandı. Yasal ama pek şık değil. Albüme şarkıların video kliplerini de koymuşlar, galiba en ilginç yanı bu... Kings of Convenience’ın yeni şarkısı ve videosu. Albüm 20 Ekim’de piyasaya çıkacak. Şimdiden beş yıldız veriyorum. İnternette takibe alın. 587026 Aziz Yıldırım çıldırdı! Antalya’da Cumartesi akşamı oynanan maçta istenmeyen olaylar yaşandı. Hem Antalyaspor, hemde Fenerbahçe taraftarları pahalı biletleri protesto ederken ev sahibi ekibin bulunduğu tribündeki koltuklar kırılıp sahaya atıldı. Karşılaşmanın başlamasıyla birlikte de tribünde maçı izleyen başkan Aziz Yıldırım ve yöneticilere ağza alınmayacak küfürler edilmeye başladı. Sonuçta Yıldırım çileden çileden çıktı. Arka sırada oturan Sarı-Lacivertli yöneticilere ve kendisine yönelik sözlere dayanamayan başkan, en öndeki oturduğu yerden kalkarak küfürü eden taraftarların üzerine yürüdü. Fanatiklerin, “Nereye geliyorsun, kimin üstüne yürüyorsun?” diye bağırışlarına Asbaşkan Şekip Mosturoğlu, “Bize küfrettiğin için sizin üstünüze yürüyor” diye yanıt verdi. Ortalık iyice gerilince başkan Yıldırım, “Yaptığınız çok ayıp ve çirkin” diye bağırarak diğer yöneticilerle birlikte tribünü terk etti. -CEMİL YARALANDI- Semih’in attığı gol sonrasında yedeklerin bulunduğu kulübeye yabancı maddeler yağmaya başladı. Bu arada kenarda bekleyen F.Bahçe’nin malzemecisi Cemil’in kafasına, tribünden atılan bir koltuk geldi. Acı içinde yere yığılan Cemil içeri alınırken, kafasında şişlik meydana geldi. Gazetehaberturk 587224 Kolları olmayan adam, boğazı yüzerek geçti Kolları olmayan adam, boğazı yüzerek geçti Kolları olmayan Fransız, ’deki Bonifacio boğazını yüzerek geçti. Fransız haber ajansı ’nin haberine göre, kolları olmayan 50 yaşındaki Thierry Corbalan, Korsika ve Sardunya adaları arasında bulunan 15 km uzunluğundaki boğazı yüzerek geçmeyi başardı.  ’nın Sardunya adasının kuzeyindeki Santa Teresa di Gallura bölgesinden denize giren ve saate yakın yüzdükten sonra ’nın Korsika adasındaki Piantarella plajına ulaşan Corbalan, “Dalga ve akıntıya rağmen her şeyin iyi geçtiğini” ifade etti. Monopaletle (tek palet) yüzen Corbalan, “Sudayken solungaçlarım varmış gibi hissediyorum, ne ne acı duyuyorum” dedi.  29 yaşında geçirdiği kazanın ardında iki kolunu kaybeden Corbalan, engellilere umut vermek için boğazı geçtiğini söyledi.  Corbalan’ın, boğazı geçmeden önce ay çalıştığı belirtildi. 586133 Oyak Renault tek sayıyla! Oyak Renault tek sayıyla! 26/09/09 19:56 OYAK RENAULT: 68 TRABZONSPOR: 67 Salon: Atatürk Hakemler: Furkan Ulutaş, Fazilet Gülter, Ergin Akray OYAK Renault: Rose 22, Tufan 4, Adams 18, Heytvelt 14, Mutlu 4, Nedim 4, Ahmet Trabzonspor: İlker 3, Fırat 7, Fobbs Jr 13, Caner 12, Hakan 5, Gökhan 12, Hadi 6, Kerem 4, Volkan 1. periyot: 27-18 Devre: 42-41 (OYAK Renault) 3. periyot:57-55 586794 ''Kanser felaketi yaşın altına indi" ''Kanser felaketi yaşın altına indi"LÖSEV Başkanı Ezer "Bundan daha büyük felaket, acil çözüm bulunması gereken bir konu olamaz'' dedi. LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Üstün Ezer, kanser hastalığının yaşın altına indiğini belirterek, "Bundan daha büyük felaket, acil çözüm bulunması gereken bir konu olamaz'' dedi. LÖSEV'in kurduğu LÖSANTE Çocuk Sağlığı Merkezi'nde tedavisi tamamlanan 16 çocuk için ''maske atma'' partisi düzenlendi. LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Üstün Ezer, çocukları sağlığına kavuşan anne ve babaların çok sıkıntılı günler geçirdiğini vurgulayarak, tedavi sürecinin yıl sürdüğünü belirtti. Mutlu olduklarını ama içlerinde burukluk taşıdıklarını ifade eden Ezer şöyle devam etti: "Buraya gelebilen çocuklar şanslı çocuklar. Tedavilerini yaptıramayanlar, yer bulamayanlar, kemik iliği bekleyenler var. Parasızlık nedeniyle tedavileri yarım kalanlar, imkansızlıklar içinde kaybedilenler var. Peki bunlar ne olacak. Onları görmezden mi geleceğiz? Bir kez daha söylüyorum, lütfen bize daha büyük bir arazi verin bu hastanenin daha büyüğünü yapalım. Maskesini atmak isteyen bir sürü çocuğumuz var. Yaş ortalamasına bakın, yıl öncesine bir de şimdiki yaş ortalamasına bakın. Kanser felaketi, yaşa yaşın altına indi. Bundan daha büyük felaket, acil çözüm bulunması gereken bir konu olamaz.'' ANKARA 586797 Gazetelerde Bugün CUMHURİYET Yurttaş borç içinde yüzüyor Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES) kişilik bir ailenin bankalara, esnafa ve çevresine olan borçlarının yanı sıra vatandaş olmaktan kaynaklanan 39 bin 300 TL’lik bir borç yükünün altında olduğunu belirledi. BES Genel Başkanı Avcı, “Türk Telekom, Petkim gibi onlarca kamu malının satılması bile AKP’nin devleti fahiş oranlarda borçlandırmasına engel olamadı” dedi. HÜRRİYET 15 dakikalık kritik sohbet ABD Başkanı Obama, G-20 zirvesinin sonunda liderleri uğurlarken, Başbakan Erdoğan'ı seslenerek durdurdu. İki lider aynı salonda baş başa 15 dakika Türkiye'yi de ilgilendiren bölge sorunlarını konuştu. MİLLİYET Türkiye için kritik seçim Almanya'da bugün yapılacak seçimlerde oyunu artırması beklenen merkez sağ Hür Demokrat Parti (FDP) Başbakan Merkel'in koalisyon ortağı olursa Türkiye'nin Avrupa Birliği süreci derinden etkilenecek. RADİKAL Altı gündür kayıplar Kayseri'nin Tavas ilçesinde polis, jandarma, Sivil Savunma ekipleri, AKUT ve mahalleli altı gündür dağda taşta Ahmet Tuna, Dilruba ve Türkan'ı arıyor. AKŞAM Amerika'da Acem satrancı İran'ın bikinci nükleer tesis açıklaması Pittsburgh'taki G-20 zirvesinin gündemini alt üst etti. Savaşsız çözüm arayan dünya liderleri diplomasi trafiği başlattı, Erdoğan'ı sıkı markaja aldı. POSTA Korkunç Üniversiteli Begüm Veral Eylül'de İstanbul Kadıköy'de aşırı dozda eroinden ölmüştü. Begüm'ü ölüme götüren eroini AMATEM'de tedavi görürken tanıştığı eski kimya öğretmeni Aylin B. "Beni de uyuşturucuya bir öğrencim alıştırdı" dedi. VATAN Askeri savcıyla rüşvet pazarlığı 29 Mart seçimlerinde AK Parti'swn Beşiktaş Belediye Başkan adayı olan iş kadını Sibel Çarmıklı ve Askeri Savcı Hava Albay Ahmet Zeki Üçok'un bir arsa için yaptığı rüşvet pazarlığı polis kamerasna takıldı. HABERTÜRK Kurtarın 23 vatandaşımızı Bakan Yıldırım'a Horizon 1'deki mürettebatın durumu için bir öneri getirdim: Gerekirse fidye, örtülü ödenekten ödenmeli. BİRGÜN IMF'yi bekliyoruz! Dünya finansının patronları geliyor. Emek ve demokrasi güçleri de IMF ve Dünya Bankası'nı İstanbul ve Ankara'da öfkeli protestolarla karşılamaya hazırlanıyor. SABAH Dersim'in kayıp kızları Dersim olaylarında ailelerinden zorla alınıp subay ailelerine evlatlık verilen kızların sırrı belgesel oldu. TERCÜMAN Vururuz ABD Başkanı Obama, "İkinci uranyum zenginleştirme tesisini inşa ediyoruz" açıklaması yapan Ahmedinejad'a "Geri adım atmazsanız, askeri güç kullaırız" tehdidinde bulundu. YENİ ŞAFAK Üstü çürük altı yağma Çürük çetesinden hapse atılan Askeri Savcı Albay Üçok'un, TSK'ya ait arazinin yağmalanmasın da rol aldığı ileri sürüldü. ZAMAN Türkiye, dünya devlerinin Ar-Ge üssü oluyor Araştırma- geliştirme yatırımları için teşvik yasası çıkaran Türkiye, dünyanın dev şirketlerini harekete geçirdi. 27 Eylül 2009 587545 Sevk edilmedi ambulansı kaçırdı! Alınan bilgiye göre, Yaşar Okuyan Bulvarı'nda eşiyle gezerken fenalaşan Celal Akçal (30) için ambülans çağrıldı. Yalova Devlet Hastanesi'nden gelen ambülansın görevlileri, sinirli davranışları nedeniyle Akçal'ı araca alamadı. Bunun üzerine yakınları tarafından çağrılan ambülansla özel hastaneye kaldırılan Akçal, psikiyatri servisi bulunmaması nedeniyle Yalova Devlet Hastanesi'ne sevkedildi. Yalova Devlet Hastanesi'nde, kanser tedavisi gördüğü İstanbul'daki özel bir hastaneye sevkini isteyen Akçal, isteği kabul edilmeyince bir anlık boşluktan yararlanarak, hastane önünde kendisini getiren 77 DR 292 plakalı ambülansa bindi. Anahtarı üzerindeki ambülansla kaçmaya başlayan Akçal, Topçular iskelesine doğru yaklaşık 10 dakikalık kovalamacanın ardından açılan uyarı ateşiyle durdurularak gözaltına alındı. Gaziosmanpaşa Polis Merkezi'ne götürülerek sakinleştirici verilen Akçal, Yalova Devlet Hastanesi'ndeki muayenesinin ardından, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevkedildi. yıldır kanser hastası olan ve bu nedenle kez ameliyat geçiren Akçal'ın, bir süredir psikolojik tedavi gördüğü öğrenildi.2009-09-27 22:10:29 ''UnutmayınYorumlarınızda IP adresleriniz kaydedilecektir ve istenildiğinde adli makamlara iletilecektir.Yorumların sorumlulukları tarafınıza aittir.Haber7 yorumlarınızı onaylamama hakkına sahiptir.''DEMİŞSİNİZ... BU YAZIYI OKUYAN ARTIK KİMSE YORUM YAZMAZZZZZZZZZ...!!!... BEN BİLE....SİTE BÜYÜK BİR SİTE...SİTEYE BİR AVUKAT TAYİN EDİN HER YAZILAN MESAJI OKUSUN KANUNA AYKIRI BİR YORUM DEĞİLSE YAYINLASIN....ONBİNLERCE KİŞİ YORUM YAZIYOR VE KANUNLARI BİLEMEZ...AVUKATTA TUTAMAZ...AVUKATI TUTMAK SİZİN GÖREVİNİZ. MÜSLÜMAN Yazar Aydın Düşünür HASAN BEYAN 587143 Filipinler'deki sel felaketinde 106 kişi öldü DÜCANE CÜNDİOĞLU Filipinler'deki sel felaketinde 106 kişi öldü Filipinler'in başkenti Manila iki gün suren tropikal fırtına Ondoy (Ketsana) ile sarsıldı. saat içinde bir aylık yağışın düştüğü başkent Manila afet bölgesi ilan edildi. Filipinler'i vuran tropik fırtına Ketsana'da 106 kişi öldü ya da kayboldu. Başkent Manila'da son 42 yılda meydana gelen en büyük sel felaketi nedeniyle binlerce kişi de evsiz kaldı. Savunma Bakanı Gilbert Teodoro, polis ve askerlerle sivil gönüllülerin otobüslerin üzerinde ya da evlerin çatısında yardım bekleyen bin kişiyi kurtardığını açıkladı. Savunma Bakanı Gilbert Teodoro, Filipinler'in kuzey kesimini etkisi altına alan Ketsana tropik fırtınasının Filipinler'in bir ayda alacağı yağıştan daha fazla miktardaki yağışı sadece 12 saatte bölgeye bıraktığını belirtti. Hava şartlarının bugün düzelmesinin ardından kurtarma çalışmalarına hız verildiğini kaydeden Teodoro, başkent Manila ile fırtınanın etkilediği 25 kentin, yetkililerin acil durumlar için ayrılmış fonları yardım ve kurtarma çalışmalarında kullanmalarına olanak sağlanması için afet bölgesi ilan edildiğini söyledi. Ketsana tropikal fırtınası nedeniyle bazı kasabalarının tamamının su altında kaldığı, toprak kaymaları meydana geldiği, Manila havaalanının saatler boyunca uçuşlara kapatıldığı Filipinler'de kurtarma çalışmalarının asker, polis ve sivil gönüllülerce sürdürüldüğü bildirildi. Kuzeydeki Pampanga eyaletindeki bir köyde meydana gelen toprak kaymasında nez 12 köylü ölürken, Bulacan vilayetinde de kişi boğulkarak can verdi. Laguna vilayetinde kurtarma çalışmalarına katılan asker de hayatını kaybetti. Birçok insan ağaçlara ve binaların çatılarına tırmanıp hayatlarını kurtarmaya çalıştı. 12 milyon nüfuslu başkent Manila, fırtınanın ardından saat süren eden yağışlar nedeniyle su altında kalmıştı. Manila ile fırtınanın etkilediği 25 kent, yetkililerin acil durumlar için ayrılmış fonları yardım ve kurtarma çalışmalarında kullanmalarına olanak sağlanması için afet bölgesi ilan edilmişti. Bunun, ülkede son 40 yıldan beri görülen en büyük sel felaketi olduğu belirtiliyor. Devlet Başkanı Gloria Arroyo; polis teşkilatı, askerler ve bütün sivil toplum kuruluşlarını kurtarma çalışmalarına katılmak üzere göreve çağırdı. Afet koordinasyon merkezlerine sürekli kayıp haberleri ve yardım çağrıları gelmeye devam ediyor. Manila hükümeti, uluslararası toplumdan yardım istedi. Başkent ve çevresindeki illerde okullar ve resmi kurumlar yarın tatil edildi. 27.09.2009 DÜNYA 587300 Vicdansız babaya 25 ay hapis Vicdansız babaya 25 ay hapis İHA Giriş Saati Güncelleme İzmir'de görülen davada, yedi yaşındaki oğlunun vücudunda sigara söndürüp ıslak havluyla dövmek sureti ile işkence yapmakla suçlanan adam, yargılandığı davada suçlu bulunarak 25 ay hapse mahkum edildi. Aile mahkemesinin velayeti verdiği eski eşinin yedi yaşındaki oğluna işkence yaptığını fotoğraflarla kanıtlayan anne, velayeti geri almayı başarırken, ayrıldığı eşini de 25 ay hapse mahkum ettirdi. Kararı ağır bulan ve iddiaları kabul etmeyen baba, kararın bozulması için Yargıtay'a başvurdu. Yargıtay mahkemenin verdiği cezayı onarsa işkenceci baba cezaevine girecek. Ergin ve Güher B. çifti üç yıl önce boşanmak üzere mahkemeye başvurdu. Güher B. kocasının kendisini ve çocuklarını sürekli dövdüğünü, içki içtiğini, kumar oynadığını ve eve bakmadığını belirtti. Ergin B. ise karısının kendisini aldattığını ileri sürdü. Mahkeme kararıyla çift tek celsede boşandı. Boşanma davasının açıldığı tarihte yaşında şu an ise 10 yaşında olan F.B.'nin velayeti baba Ergin B.'ye verildi. Bu arada anne de bir süre sonra Nurettin G. ile evlendi. Mahkemeden sonra babasının yanında kalan F.B. iddiaya göre işkenceye maruz kaldı. Baba Ergin B.'nin öz oğlunu ıslak havluyla dövüp vücudunda sigara söndürdüğü, üzerine tuvalet pisliği dahi sürmeye kalkıştığı öne sürüldü. Öz babasının işkencesine dayanamayan küçük F.B. de evden kaçarak Manisa'nın Salihli ilçesinde yaşayan annesinin yanına sığındı. Oğlunun vücudundaki işkence izlerini gören annesi, oğlunun vücudundaki işkence izlerini gösteren fotoğrafları delil olarak sunarak dava açtı ve oğlunun velayetini geri istedi. Genç kadın ayrıca eski eşine karşı işkence davası açtı. KÜÇÜK ÇOCUK MAHKEME BAŞKANINA MEKTUP VERDİ İzmir 5. Aile Mahkemesi tarafından tanık olarak çağırılan küçük çocuğa kadın hakim Kaftan Bahar Çiftçi, kiminle kalmak istediğini sordu. F.B. ise artık babasıyla kalmak istemediğini belirterek "Sürekli beni dövüyor. Ben içimi mektuba döktüm. Bunu size verebilir miyim" dedi. Küçük çocuğun mektubu mahkeme heyetinin duygu dolu anlar yaşamasına neden oldu. Bayan hakim mektubu okuduktan sonra velayeti bu kez anneye verdi. Genç kadın oğlunun velayetini almayı başarırken, evliyken kendisine, boşandıktan sonra da oğluna işkence yapan eşini hapse mahkum ettirmeyi başardı. BABA KARARI AĞIR BULDU Oğlunun vücudunda sigara söndürme, çamaşır suyu içirme, tuvalet pisliği yedirmeye kalkmak gibi çeşitli işkence suçlarından hakkında dava açılan Ergin B., yapılan yargılama sonunda 25 ay hapse mahkum oldu. Mahkemenin verdiği cezayı haksızlık olarak yorumlayan baba, kararın bozulması için Yargıtay'a başvurdu. 586386 Bursa'da tekvando heyecanı başladı Bursa'da tekvando heyecanı başladı ENGİN ALBAYRAK Balkan Yıldızlar ve Ümitler Tekvando Şampiyonası Bursa'da başladı. Turnuvaya Türkiye'nin yanı sıra Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Arnavutluk, Karadağ ve Moldova katılırken, Ukrayna, Rusya ile Azerbaycan özel davetle yer aldı. Türkiye, toplam 38 sporcuyla şampiyonada en kalabalık ülke olurken, 155 tekvandocu kilolarında kürsüye çıkabilmek için mücadele ediyor. Dün başlayan şampiyonanın ilk gününde Türk sporcuları başarılı maçlar çıkardı. Organizasyon bugün yapılacak olan finallerle son bulacak. 27.09.2009 586680 İngiliz yazlıkçı Türkiye'ye sırtını döndü İngiliz yazlıkçı Türkiye'ye sırtını döndü 27 Eylül 2009 Pazar, 08:59 Independent gazetesinin mortgage bölümünde yer alan habere göre, gayrımenkul fiyatlarının Avrupa çapında düşmesi ve sterlinin euro karşısında değer kaybetmesi ile diğer ülkelerde yazlık ev sahibi olmak için elverişli bir dönem oluştu. Son rakamların, “eski favoriler” Fransa ve İspanya’nın yazlık ev almak isteyen İngilizler gözünde yeniden popülerlik kazandığını gösterdiği belirtilen haberde, “Ancak Avrupa’nın bazı eski özel noktaları şimdi daha ‘soğukça’ görünürken, fotoğraf, satın aldıklarından büyük geri dönüş bekleyen kimi yatırımcılar için, kadar da pozitif değil” denildi. Haberde denizaşırı mortgage firması Conti’ye göre, bu yıl yurtdışındaki gayrımenkullerle ilgili araştırma yapanların yüzde 31’inin Fransa’da, yüzde 20’sinin ise İspanya’daki evler konusunda bilgi istediği belirtildi. “Maceralı Türkiye” Independent, firma yöneticilerinden Clare Nessling’in “Alıcılar bildikleri ve güvendikleri bölgelere bağlı kalıyor ve Bulgaristan, Türkiye ve Dubai gibi daha maceralı bölgelere arkalarını dönüyor” dediğini yazdı. İspanya’nın İngiliz yazlıkçılar için popülerliğini koruduğunu belirten gazete, ev fiyatlarının 2006 yılına göre yüzde 40 kadar düştüğünü belirtti. Örnek olarak İspanya’nın sahil kentlerinden Torrevieja’da odalı, banyolu dublex bir yazlığın fiyatı 118 bin euroya inerken turistlerin çok rağbet ettiği Costas’ta villalar sene önce 650 bin eurodan satılırken şimdi 400 bin euroya alıcı buluyor. 587132 Günay: "Topkapı Sarayı işgal altında..." Günay, Topkapı Sarayı'nın zamanında "dünyanın hiçbir sarayında görülemeyecek şekilde, kamu ve özel fırsatçılar tarafından işgal edildiğine" dikkat çekti. Saray içinde "hemen hemen her bakanlığın haksız şekilde yerleştiği bir yer" olduğuna işaret eden Günay, "Milli sağlık ve ulaştırmanın bazı bölümlerini çıkaracağız. Milli Savunma Bakanlığı'nın kullandığı depolara şiddetle ihtiyacımız var. Çünkü Topkapı Sarayı'nın yeni depo ve yeni teşhir alanı ihtiyaçları son derece önemli. Henüz olumlu bir yanıt alamadık. ile konuştum. Onlar talebimizin haklı olduğunu söylüyor" dedi. Günay, "Milli Savunma bürokrasisi, öteki bakanlıkların bürokrasisi gibi ağır işliyor ama bir vadede anlaşacağımıza inanıyorum" diye konuştu. Bakan Günay, sarayda geçtiğimiz günlerde Bizans dönemine ait Piskoposluk Sarayı bulunduğunu hatırlatarak, "Çıplak gözle baktığımda Piskoposluk Sarayı'nın çıktığı bölgede bir şey olabileceğini düşündüm ve temizlik talimatı verdim. Temizlik çalışmasının altından sütunlar, duvarlar, hamamlar ve tonozlar çıktı" diye konuştu. "Melek tasviri için yabancı bakanlar arıyor" 'daki çalışmalara da değinen Günay, müzedeki süslemelerden birinin üzerindeki maskeyi kaldırarak "unutulmaya terk edilmiş" dünya çapında önemli melek tasvirini gün yüzüne çıkardıklarını söyledi. Tasvirin Hristiyanlar açısından önemine işaret eden Günay, figürün çok ilgi gördüğünü belirterek, "Yabancı bakanlar beni arayıp tasvirlerin bulunduğu yere özel izinle çıkmak istediklerini söylüyorlar. Hepsi teşekkür ve sevinçlerini bildiriyorlar" dedi. "'da hepimiz aynı Allah'a, aynı yaradana ibadet ediyoruz mantığı içinde kilise tasvirleriyle cami fonksiyonu beraberce yürümüş" ifadesini kullanan Günay, melek tasvirinin sayısını da etkileyeceğine dikkati çekti. Günay, "'daki tasvirler İstanbul'a ziyaretçi sayısını artıracak, önümüzdeki yıl sadece tasvirden dolayı 500 bin ziyaretçi artışı bekliyoruz" diye konuştu. "Turistler tarihi kenti görmeden gidiyor" İstanbul Müzesi'nde de büyütme çalışmaları başlattıklarını anlatan Günay, müzenin bütün mekanlarını "çatıdan aşağıya" yenileyeceklerini kaydetti. Günay, müzenin 200-250 bini bulmayan ziyaretçi sayısından yakınarak, "Hedefimiz, 2010 yılının sonuna kadar arkeolojiye milyon ziyaretçi getirmek" dedi. İstanbul'da gelen bazı turistlerin kentin en önemli tarihi yapılarından Topkapı, İstanbul Müzesi ve Sultanahmet'i görmeden gittiğini vurgulayan Günay, "İstanbul'a gelip Beyoğlu'nu, Boğazı gören yabancıların çok sınırlı kesimi Topkapı'yı görüyor, belki 4'te 3'ü arkeolojiyi görmüyor. Biz istiyoruz ki İstanbul'a gelen herkes Sultan Ahmet'i görsün, tarihi İstanbul'u, dünyanın en önemli müzelerinden biri olan İstanbul Müzesi'ni görsün" diye konuştu "Sulukule'de UNESC'yu haklı bulmuyorum" Kültür ve Turizm Bakanı Günay, İstanbul'un UNESCO Dünya Miras Listesi'nden çıkarılması tehlikesi ve UNESCO'nun bu noktadaki taleplerinin 2010 yılına kadar karşılanıp karşılanamayacağına yönelik soru üzerine, UNESCO'nun "konuyu izlediğini ve raporunda olumlu bir şekilde not ettiğini" söyledi. UNESCO'nun özellikle Sulukule Projesi'ne dikkati çektiğini ifade eden Günay, "Ben Sulukule'de UNESCO'nun çok haklı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü halkın iyiliği için bir şey yapılmaya çalışılıyor. Bir de Süleymaniye'de bazı onarımlar yerine yeni yapımlarla ilgili şikayetler var. Bunların hepsini çok ciddiye alıyoruz. UNESCO ile eskisinden daha yakın çalışıyoruz. Ben UNESCO'nun uyarılarını çok önemsiyorum. UNESCO, Birleşmiş Milletler'in bilim, kültür merkezi ve tarihi alanlarla ilgili dünya çapında bir dikkati sergiliyor. Ben de UNESCO söylese de söylemese de bu alanlarda çok büyük bir dikkate ihtiyacımız olduğunu, geçmişte ihmaller olduğunu biliyorum" ifadelerini kullandı. "1-2 TL müze ücretini dert edenler..." Günay, "Vatandaşın az bir ücret karşılığı bir yıl boyunca müzeleri gezebilmesi için Müzekart uygulamasına geçildi, ancak önceki aylarda 83 müze ücretsiz hale getirildi. Bu durum uygulamada bir çelişki doğurmuyor mu?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Bakanlığımıza bağlı müze ve ören yeri 300'ün üzerinde. Bunlardan bazıları yılda bir kaç bin ziyaretçisi olan küçük kasaba müzeleri veya etnografya müzeleri. Bunların ciddi ziyaretçileri yok ve biz oradan 1-2-3 TL gibi cüzi bedeller alıyoruz. Vatandaşın ayağı alışsın, müzeye gitme alışkanlığı edinsinler diye yaptık, çünkü 1-2 TL'yi bazen dert edenler oluyor. Biz ziyaretçisi az olan düşük ücretli müzeleri ücretsiz hale getirdik. Bu bir dönem içindir. Yani orada sirkülasyon yükselince, bir vadede yeniden fiyatlandırılabilir" dedi. Çok ziyaretçi alan müzelere yönelik ücretli uygulamanın ise sürdüğünü belirten Günay, şu ana kadar milyon civarında Müzekart sattıklarını ifade etti. Günay, "Müzekart almış olanlar çok memnun. Bazıları, üzerinden yıl geçti ama hala bilmiyorlar ve her müzede yeniden para vermekten şikayet ediyorlar" dedi. Müzekart'ın süresinin yıl olduğunu da hatırlatan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, "Müzekart'larımızı yenilememiz gerekiyor. Ben DÖSİM'den yenileyeceğim ve herkese tavsiye ederim" diye konuştu. 586345 Sanat dünyasından bir acı kayıp daha HaberTürk'ün haberine göre, Beşiktaş Balmumcu'daki evinde yalnız olduğu sırada kalp krizi geçirdiği belirtilen Nikerel'in cansız bedeninin, dün akşam saatlerinde eve gelen kızı tarafından bulunduğu öğrenildi. Kurtlar Vadisi dizisindeki Seyfo Dayı rolüyle de bilinen Nikerel'in, kızı eve gelmeden 16 saat önce yaşamını yitirdiği anlaşıldı. Nihat Nikerel 1972-1976 yılları arasında uzun bir dünya seyahati yaparak yurda dönen sanatçı, 1985 yılında senaryolaştırılabilecek öykü yazarak sinemaya adım attı. Çeşitli sinema ve dizi filmlerde rol almanın yanı sıra kitap yazdı. Öğretim görevlisi olarak İletişim bölümlerinde ders verdi. Filmografisi İpsiz Recep "Emice" Anneler Günü 2007 Sana Mecburum 2007 Susuzluk Halil 2006 Yaşanmış Şehir Hikayeleri 2006 Hacı 2006 Köprü 2006 Adressiz Sorgular 2006 Ölümüne Sevdalar 2005 Yolun Sonu 2005 Sevda Tepesi 2005 Hoşgeldin Hayat 2004 Kayıp Aşklar 2004 Kimsesiz Zaman Tasvirleri 2004 Brindar 2004 Esir Şehrin İnsanları 2003 Kurtlar Vadisi 2003 Yaralı 2002 Karaoğlan 2002 Zerda 2002 Deli Yürek: Bumerang Cehennemi 2001 Bıçak Sırtı 2001 Eski Bir Yangın 2000 En Güzel Güzel 2000 Merdoğlu 2000 Bizim Yunus 2000 Parçalanma 1998 Sıcak Saatler 1998 Aynalı Tahir 1998 Yasemince 1997 Avrenos'un Müşterileri 1995 Ayrı Dünyalar (2) 1995 Bizim Ev 1995 Manisa Tarzanı 1994 Garip Bir Kolleksiyoncu 1994 Gerilla 1994 Can Perdesi 1993 Şaban Askerde 1993 Sonsuzluğun İki Yakası 1993 Beşinci Boyut 1993 Süper Baba 1993 Kopuk Dünyalar 1992 Başka Olur Ağaların Düğünü 1990 Bir Irmağa Yolculuk 1988 Reis Bey 1988 Görüş Günü 1987 Belene 1987 Yalnızlık Bir Şarkıdır 1987 Kitapları Aralık'tı, 2004 Yalansız Yalnızlığım, 2005 Ay Zamanı Zalımca, 2006 586138 Bursaspor: Diyarbakırspor: (İLK YARI) Stat: Atatürk Hakemler: Özgür Türkalp, Faruk Yeşil, Mustafa Sönmez Bursaspor: İvankov, Ali Tandoğan, Ömer Erdoğan, Zapotocny, Yenal, Veli, Hüseyin Çimşir, Ergiç, Volkan, Sercan, Turgay Diyarbakırspor: Espinoza, Tolga, Ümit, Erdinç, Gatea, Adnan, Ayman, Mendoza, Barış, Abdullah, Desire Gol: Dk. 30 Volkan (Bursaspor) 17. dakikada Bursaspor'un sağ kanattan kullandığı serbest atışta Turgay'ın kafa vuruşunda kaleye giden topu kaleci Espinoza, iki hamlede kontrol etti. 30. dakikada Bursaspor'da Ali Tandoğan'ın sağdan yaptığı ortada topla buluşan Volkan, yakın mesafeden düzgün bir vuruşla meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu: 1-0. 41. dakikada Diyarbakırspor'da kazanılan serbest atışı Gatea kullandı. Bu futbolcunun kaleye doğrudan gönderdiği top, kaleci Ivankov'da kaldı. İlerleyen dakikalarda başka gol olyanıca karşılaşmanın İlk yarısı Bursaspor'un 1-0 üstünlüğüyle sona erdi. 586939 Zapatero'nun sır kızlarını Beyaz Saray ortaya çıkardı İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun, ailesiyle birlikte New York'taki Metropolitan Müzesi'nde Obama ve eşiyle birlikte çekilmiş bir fotoğrafının Beyaz Saray'ın sitesinde yayımlanması krize neden oldu. Fotoğrafların, 23 Eylül'de verilen resepsiyona eşi ve 16 ile 13 yaşlarındaki kızları Laura ve Alba ile katılan ve bugüne kadar kızlarını sır gibi saklayan Zapatero'nun izni olmadan siteye konduğu anlaşıldı. ÖZEL HAYATIMIZI KORUYORUM Zapatero çiftinin, kızlarının fotoğraflarının basında yer almamasını istemeleri üzerine Beyaz Saray fotoğrafı geri çekti, ancak İspanyol basını kısa bir süre de olsa yayında kalan fotoğrafı kullandı. 2000'de Sosyalist İşçi Partisi'nin lideri olarak seçildiğinden ve 2004'te başbakan olduğundan bu yana, kızlarının fotoğraflarının basında yer almaması için titizlik gösteren Zapatero, "Eşimle benim, bu zamana kadar savunduğumuz kriterlerin ne olduğu herkes biliyor; kızlarımın özel hayatlarını korumak. Bazen arzumuza cevap verilmemesi gibi durumlar da oldu. Bazen arzumuza cevap verilmemesi gibi durumlar da oldu. Umarım bu sadece bir kereye mahsus olur ve her şey, bizim içten teşekkür ettiğimiz şekilde, bundan önceki gibi devam eder" dedi. Zapatero, kızlarının fotoğraflarının basında çıkmaması için özel çaba sarf ediyor. 587426 Yalçın Topçu'dan Erdoğan'a sorular Topçu, Burdur'da partisine yeni katılımlar nedeniyle düzenlenen törende, Muhsin Yazıcıoğlu için yazılan şiir okunurken gözyaşlarını tutamadı. BBP Genel Başkanı Topçu, törende yaptığı konuşmada, Yazıcıoğlu'nun anısının yaşatılmasının çok önemli olduğunu belirtti. Ne şartlar altında olursa olsun koltukta oturmaya çalışanlardan olmadıklarını kaydeden Yalçın Topçu, ''Hayalimiz doğusu batısı, kuzeyi güneyi, Kürdü Türkü, Alevisi Çerkezi, başı açığı ve kapalısı ile hep birlikte tam bağımsız güçlü bir Türkiye'de yaşamak'' dedi. Muhsin Yazıoğlu'nun hayatını kaybettiği kazanın, Türk milleti, Türk-İslam dünyası ve dünyadaki bütün iyi insanların vicdanında kapanmayan bir defter olduğunu ifade eden Topçu, şunları söyledi: ''Kaza insanların vicdanında apaçık duruyor. İlgililere, sorumlulara, siyasetin başında olanlara, hukuk kuralları çerçevesinde aydır bu kazayı sorduk. kaza ile ilgili devleti, milleti ile sokakta karşı karşıya getirmedik. Kan kustuk, ancak 'kızılcık şerbeti içtik' dedik. Millete ve devlete olan sorumlulukları gereği milyonlarca soru işareti olan bu konuyu hukukun içinde kalarak takip ettik. 72 milyon artı Türk-İslam dünyası, dünyanın bütün iyi insanlarının vicdanında şüphe ile duran bu dosyayı hukuk içinde kalarak ve kanunlara riayet ederek takip ettik. Benim vicdanımda ve toplumun vicdanında bu dava kapanmadı. Toplum diyor ki 'Nedense bu devlet için millet için kim bir şey yapmaya çalışırsa bunların dünya değiştirmeleri bir acayip oluyor'. Toplum bu ezberi genel başkanımızın ölümü ile altını çizerek canlı tutuyor. Adnan Kahveci, Vali Recep Yazıcıoğlu, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümleri toplumun vicdanında halen duruyor. Genel Başkanımız da bu ezberin altını kalın çizgilerle çizdi.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kazadan sonra kendisine 'O havada bu helikopter niye uçtu?' diye sorduğunu, bu sorunun cevabının şu ana kadar verilmiş olması gerektiğini dile getiren BBP Genel Başkanı Topçu, ''Burdur'dan soruyorum Sayın Başbakan. Sorduğun sorunun cevabını yetkililere ne zaman soracaksın? Dediğine katılıyorum. Niye kalktı bu helikopter? Nuh tufanı kopacaksa niye kalktı bu helikopter. Başbakan'ın sorduğu sorunun cevabını aydır bekliyoruz. Sayın Başbakan bu helikoptere tabut niyetine ruhsat verilmiş. aydır bununla ilgili ne yaptın?'' diye konuştu. Toplantının sonunda partiye katılan 48 kişiye rozetleri katıldı. Topçu, daha sonra İl Emniyet Müdürü Celal Aydoğan'ı polis evinde ziyaret ederek bir süre görüştü. 586734 Yeni yüzyılda destansı bir aşk hikayesi Yeni yüzyılda destansı bir aşk hikayesi 27.09.2009 09:29BEDİA CEYLAN GÜZELCE GAZETE HABERTURK HT PAZAR Karşısında gül yanaklı, kalem kaşlı, hokka burunlu bir kadın değil, pala bıyıklı, kapkara kaşlı, kara gözlü, iriyarı bir adam vardı. Şu hayattaki son anını, tıpkı andan bir yıl önce de olduğu gibi ona vermek istemişti. İbrahim, çaresizdi, sevgilisinin ölmek üzere olduğunun farkındaydı. Ahmet’in kan içindeki bedeni hiç hareket etmiyordu... Aradan bir yıl, 43 gün geçti. İbrahim Can, Türkiye’nin kamulaşan ilk eşcinsel töre cinayetine, EG’sini (Erkek Güzeli) kurban vermenin üzüntüsünü yaşamaya devam ediyor. Fail ya da failleri bulmak için açılan dava devam ediyor. İbrahim Can ise sevgilisinin katili bulunup hakim karşısına çıkana kadar hayatına başka birini almayı düşünmüyor. Bazı geceler Ahmet’in kokusu sinen tişörtlerini giyerek uyuyor, bazen de en sevdikleri şarkıyı dinliyor. Sizin için son bir yıl nasıl geçti? Bedenim de ruhum da yorgun. Acı çekiyorum. Sevdiğim son enerjisiyle gözlerini açıp bana iki saniye baktı ve ebediyen kapadı gözlerini. Çok hüzünlü ve çaresiz bir durum. an bir sürü şey söylemek istiyorsunuz ama vakit yok. İki saniye bizim için çok önemliydi, sadece birbirimize baktık ve sevdiğim, Erkek Güzelim, öylece uzaklaştı. Polisler de beni, oradan apar topar uzaklaştırdı. Ahmet Yıldız’la ne zaman, nasıl tanışmıştınız? 2007 yazında, Tekyön adlı eşcinsel barın önünde tanıştık. Birbirinize nasıl açıldınız? Barın önünde yalnız değildim. Almanya’dan bir arkadaşım vardı. Biz ‘Ayı’lar (bears) açlığa hiç dayanamayız, yemeği severiz. Hep birlikte Taksim’de bir lokantaya gittik. Ahmet çok esprili, şen şakrak, canlı, bir kadar da saygılı, efendi ve utangaç biriydi. Beni kaldığım otele kadar bıraktı. Olgun, bıyıklı, göbekli, babacan tipleri seviyordu. Bu özelliklerin hepsi bende mevcuttu. Ben de ondan çok hoşlanmıştım. İlişkiniz ne kadar sürdü? Ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Çünkü öldürülene kadar, tam bir yıl beraberdik. Eğer yaşasaydı... Ahmet nasıl biriydi, birbirinize nasıl hitap ederdiniz? Bedeni çok güzel kokuyordu. Yarım saat ilgi göstermesem bana sitem ederdi. Ben ona “EG (Erkek Güzeli) da bana DG (Dünya Güzeli)” derdi. Son zamanlarda “Babacım” demeye başlamıştı. Birlikte neler yapardınız? Anadolu yakasında, öğrencilere fizik ve matematik dersleri veriyordu. Tiyatro ve sinemaya gitmeyi çok severdi. İzlediklerini Bear Magazine’e makale olarak yazardı. Spor yapmayı severdi ama futbol izlemeyi sevmezdi. Eşcinsel iki erkeği Türkiye’de neler bekliyor? Evden çıktığınız andan itibaren sorunlar başlıyor. Yatak odanızı, orada neler yaptığınızı sorgulayarak, hatta sorarak bakıyorlar. Saklanmak, kimliğinizi gizlemek zorundasınız, daha kötüsü olamaz zaten. Polis eşcinsel barlarda yıldırıcı, aşağılayıcı, küfürbaz bir tavır sergiliyor. Cinayetten önce tehdit ediliyor muydunuz? Ahmet, Ekim 2007’de telefonda babasına eşcinsel olduğunu söyledi. Babası, belki şoktan bir süre sessiz kaldı. Kısa bir süre sonra ölüm tehditleri gelmeye başladı. Üsküdar Savcılığı’na şikayet dilekçesi verdik, işleme alınmadı. Ciddiye alsalardı belki de şimdi Ahmet hayatta olacaktı. Onun ölümünden kendinizi sorumlu tutup pişmanlık duyduğunuz oldu mu? Pişmanlık duyduğum oluyor. Keşke evlenip vakit kaybetmeden Almanya’ya taşınsaydık. Ama okulunu bitirmek, ders verdiği öğrencilerin sınav sonuçlarını almak istiyordu. Bu arada öğrencilerinin yüzde 95’i başarılıydı. BABACIM NE OLUR ÖLME Sizin için dünyanın değiştiği günü anlatabilir misiniz? 15 Temmuz 2008. Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü son sınıftaydı, bitirme sınavlarına hazırlanıyordu. Saat 23.00 gibi “Hadi dondurma alalım, dolaşalım, biraz” dedi. Ben sırada Almanya’daki bir arkadaşımla chat yapıyordum. Yalnız gitti. Önce arabanın motorunun sesi geldi, sonra silahları duydum. Merdivenlerden koşarak inerken bir yandan da cebini aradım, kapalıydı. Dışarıya çıktığımda eczanenin duvarına çarpan arabasını gördüm. Arabanın kapısına yaklaştım, “Babacım ne olur ölme” dedim. Gözlerini açtı, iki saniye bana baktı ve kapattı. Bağırdım, yardım istedim. Gittiğini hissetmiştim, çaresizdim. Sivil polisler geldi, kim olduğumu sordu, anlattım. Alman Konsolosluğu’nu arayıp yardım istedim, hemen karakola geldiler. “Sen kim oluyorsun ki’ deyip cenazesini bana vermediler. Ertesi gün polis koruması eşliğinde İstanbul’u terk ettim. Dava şu anda ne aşamada? İlk duruşma Eylül’de yapıldı. Ulusal ve yabancı basın takip ediyor davayı. İkinci celse 23 Aralık’ta. Dava Ahmet’in babası Yahya Yıldız’a açıldı. ‘Tasarlayarak altsoya karşı kasten öldürme’ ile suçlanıyor. İddianameye göre suçlu görünüyor ama henüz yakalanmadı. Cinayeti tek başına işlediğine inanmıyorum. Olay yerinde iki araba görülmüştü. Ahmet’ten sonra hayatınıza biri girdi mi? Kimse olmadı, uzun süre de mümkün değil. Ben hâlâ ona aşığım. Katillerinin yakalanmasını, yargılanmasını istiyorum. Hayatıma birini almam için önce bu cinayetin aydınlanması gerekiyor. Maddi imkanı iyi olan eşcinseller, daha rahat mı yaşıyor? Hayret verici ama bu tespit doğru. Cinsellik pazara dökülmüş, parası olan alıyor. Zenginsen, paran varsa eşcinsel olmaya hakkın da var. Zengin eşcinseller çok daha özgür, onlara kimse kötü davranamıyor. Ahmet’in eşyalarını saklıyor musunuz? Tişörtleri var. Bazı geceler onları koklayıp giyiyorum, sanki yanımda gibi. Fotoğraflarına bakıyorum hep. Vurulduğunda oturduğumuz Bulgurlu’daki evi kim boşalttı bilmiyorum. Ben olaydan sonra adımımı atamadım ama orada da eşyalarımız vardı. Bir şarkınız var mıydı? Ahmet rock, ben de sanat müziği severim. Dalgalandım da Duruldum’un iki versiyonu da var. Bizim şarkımız oydu. İnançlı biri misiniz? İnanırım. Ama Ahmet’i de inançlı insanlar öldürdü. Allah korkusu taşıması gereken insanlar hem de. Öldürmenin en büyük günah olduğunu bilmeyen, Müslümanlar aldı onun canını. 586568 151 sanıklı Anafor davası yarın başlıyor 6'sı başka davalardan 43'ü tutuklu 151 sanığın ifadeleri alınacak. Sanık sayısının fazlalığı sebebiyle Ekim'e kadar oturumlar halinde yapılması planlanan duruşmalar saat 09.00'da başlayacak. İsnat edilen suçların cezaları yıldan az olan 25 tutuksuz sanığın, bulundukları illerde talimatla ifadelerinin alınması kararlaştırılmış, İbrahim Tatlıses'in de aralarında yer aldığı bu kişiler, ilgili mahkemelere ifade vermişti. Duruşmalarda bu sanıklar dışındaki 151 sanık ifade verecek. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi, davayla ilgili hazırladığı tensip zaptında, örgütün, suç örgütü mü yoksa bir terör örgütünün alt yapılanması mı olduğunun tespit edilmesi için, yargılamanın Ergenekon davasıyla birlikte yapılması gerektiğini belirterek, birleştirme için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazılmasını kararlaştırmıştı. Ancak sanık sayısı ve henüz birinci Ergenekon davasındaki sanıkların sorgulamalarının tamamlanmamış olmasını dikkate alan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi birleşme talebini reddetmişti. 587036 Halkbank'tan tarımsal üreticilere özel 'Mahsul Kart' Halkbank'tan yapılan açıklamada, tarımsal üreticilerin, Halkbank;ın anlaşmalı üye işyerlerinden yapacakları, akaryakıt, tohum, yem, gübre, zirai ilaç, makine ve ekipman gibi alışverişleri için Mahsul Kart'ı kullanabilecekleri, Mahsul Kart sahiplerinin, tarımsal ihtiyaçları için yaptıkları alışverişleri taksitlendirebilecekleri, faizsiz vadelendirme imkanlarından yararlanabilecekleri ve ihtiyaçları olduğunda nakit çekebilecekleri kaydedildi. Halkbank'ın KOBİ bankacılığı yaklaşımı çerçevesinde tarımsal üreticilerin her zaman çok önemli bir yeri olduğunu belirten Halkbank Esnaf ve KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Şahap Kavcıoğlu, ''Bankamız, şimdiye kadar zengin ürün çeşidine sahip Tarım Destek Paketi ile hizmet verdiği üreticilere şimdi de tarımsal ihtiyaçlarını Bankamızın anlaşma yaptığı işyerlerinden karşılayabilecekleri özel bir kart sunuyor. Her zaman çiftçinin yanında olan Bankamız, kredi ürünlerinde olduğu gibi Mahsul Kart;ta da geri ödemeleri hasat dönemine göre ayarlıyor'' ifadesini kullandı. Halkbank'ın yeni ürünü Mahsul Kart ayrıcalıklarından, Çiftçi Kayıt Sistemi Belgesine sahip üreticilik, yetiştiricilik, hayvancılık, çiftçilik gibi tarımsal üretim faaliyetinde bulunan tüm tarım sektörü üreticileri yararlanabiliyor. 587152 İşte Rusya kafilesi İşte Rusya kafilesiBeşiktaş, Rusya'nın CSKA Moskova takımıyla 30 Eylül Çarşamba günü oynayacağı Avrupa Şampiyonlar Ligi maçının hazırlıklarını sürdürdü. BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde teknik direktör Mustafa Denizli yönetiminde basına kapalı gerçekleştirilen antrenmana takım halinde koşularla başlayan siyah-beyazlılar, ikinci bölümde kısa mesafeli koşular ve tek pas çalışması yaptı. Bir süre 5'e pas çalışması yapan futbolcular, son bölümde yarı sahada çift kale maç oynadı. Geçirdiği ameliyat sonrası özel bir programla yeşil sahalara hazırlanan Delgado, kendisi için düzenlenen programla hazırlıklarını takımdan ayrı olarak sürdürdü. RUSYA KAFİLESİ BELLİ OLDU Siyah-beyazlılar, yarın sabah saat 10.10'da Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan özel bir uçakla Moskova'ya gidecek. Beşiktaş'ın Rusya kafilesinde şu futbolcular yer alacak: Rüştü, Hakan, İbrahim Kaş, Sivok, Ferrari, İsmail, İbrahim Üzülmez, İbrahim Toraman, Fink, Ernst, Ekrem, Tello, Uğur, Tabata, Yusuf, Serdar Özkan, Holosko, Nihat, Nobre ve Bobo. 587259 Ömer Sabancı işadamı olmasaydı ne olmak isterdi? Ömer Sabancı işadamı olmasaydı ne olmak isterdi? 27 Eylül 2009 Pazar, 16:35 GAZETE HABERTURK Ünlü isimlerin ünlü berberi Şükrü Dudu, 17 yıldır tıraş ettiği Ömer Sabancı ile konuştu. Mekan, bir berber salonu. Müşteriler ise Türkiye’nin en ünlü simaları. Fön gürültüsüne keyifli kahkahalar ve Türk kahvesi eşlik ediyor. Şükrü Dudu, sahibi olduğu Barber’s Club’a gelen müşterilerine mikrofon tutuyor. Günaydın Ömer Ağabeyciğim? Günaydın Şükrü’cüğüm. Geçen gün hesapladık; senin tıraşını 17 yıldır ben yapıyorum. Evet Şükrü’cüğüm, 17 senedir, iki haftada bir, hafta sonları tıraş olmak için sana geliyorum. Gerçi artık tıraş bahane oldu. Arkadaşımı ziyaret etmek için geliyorum buraya. Peki hafta sonlarınız nasıl geçiyor? Hafta sonunu mümkün olduğu kadar aile ve arkadaş ortamında geçirmeye çalışırım. Bazen ailece akşam yemeğine çıkarız, bazen arkadaşlarımla toplanırım, bazen de evde çocuklarımla maç ya da film izlerim. Pazarları kebap yeme günündür senin. Onu söylemeyi unuttun. Doğru söyledin. Bak şimdi saat sabahın 10’u ama sen “Kebap” deyince acıktım hemen. Adanalı olduğun için mi kebaba bu kadar düşkünsün? Evet Şükrü’cüğüm. Biz Adana’dayken çok sık kebap yerdik. İstanbul’a taşınınca da kopmadık kebaptan. Muhakkak pazarları ya evde ya dışarıda Adana kebap yiyoruz. Gerçi şimdi bu alışkanlığımızı biraz daha geliştirdik. Kebabın yanına köfte ekmek, lahmacun ve pideyi de kattık. Son zamanlarda kilo verdin. Sorma Şükrü’cüğüm. Ben sigarayı bırakalı bir seneden fazla oldu. Bu sürede sekiz kilo aldım. Sonra rejime başladım ve on kilo birden verdim. Fakat yazın fark etmeden dört kilo almışım. Şimdi tekrar rejim yapıyorum. Ama yine de bugünün pazar olması mazeretiyle, öğle yemeğinde bir iki porsiyon kebap yerim. Çocukların nasıl ağabey? Büyük oğlum Hacı Amerika’da gördüğü ekonomi eğitimini tamamladı. Şimdi Londra’da master yapmaya başladı. Ortanca oğlum Hakan, St. Benoit Lisesi’nde okuyor. Liseden mezun olduktan sonra da abisi gibi eğitimine yurtdışında devam etmek istiyor. Küçük oğlum Kerim ise Koç Lisesi’nde okuyor. En küçük oğlunuz Kerim bile boyumuzu geçti. Evet Şükrü’cüğüm. Hatırlar mısın Kerim’in saç tıraşını senden sonra Ayhan yapmaya başlamıştı. Ayhan pamuklarla sihirbazlık gösterileri yaparak saçını keserdi Kerim’in. Çocuklarımın anıları da vardır burada. Oğullarınız Sabancı Holding’te değil, sizin yanınızda mı çalışacak? Evet. Benimle beraber olacaklar. Gelelim Beşiktaş’a... Sen koyu Galatasaray’lısın, geçen gece Galatasaray Beşiktaş’ı 3-0 yendi diye açıyorsun mevzuyu. Sigarayı bıraktığım için maçı izlerken tırnaklarımı yedim. Beşiktaş mağlup olunca hepsini koparmışım sinirden. Koleksiyonunu yaptığınız bir şey var mı? Türk ressamlarının tablolarına merakım vardır. Müzayedelere katılıp beğendiğim ressamların tablolarını toplarım. Bir de çocuklarla beraber oluşturduğumuz bir film koleksiyonu var. Peki ne tür müzikler dinlersiniz? Türkçe Pop müziği dinlemeyi seviyorum. Mesela Ferhat Göçer, Serdar Ortaç ve Yaşar’ı çok beğenirim. Yaşar da Adanalı. Doğrudur. Sanatçı duruşlarını çok beğendiğim Edip Akbayram ve Erol Evgin var bir de. Bir olay anlatmıştınız bana. Yurtdışında gittiğiniz bir yerde Tarkan çalıyormuş. “Çok güzeldi Şükrü” demiştin. Evet, seneler önce Paris’te bir gece klübüne gittik eşim ve arkadaşlarımla beraber. Gecenin ilerleyen saatlerinde Tarkan’ın bir parçasını çaldılar. Çok etkiledi bizi bu durum. Hoşumuza gitti tabii. En sevdiğiniz tatil yeri neresi? “Cannes” diye biliyorum. Nice’e, MonteCarlo’ya ve Cannes’a çok giderdik. Rahmetli babamın bir evi vardı, orada kalırdık. Son yıllarda yazları Bodrum, Çeşme, Göcek ve Marmaris’e gidiyoruz. Kışın eğer çocuklarla tatil yapacaksak görmediğimiz bir yeri tercih ediyoruz. Mesela en son Güney Afrika’ya Cape Town’a gittik. Arkadaşlarımızla tatil yapacaksak, Avrupa’daki büyük şehirlere ya da Amerika’ya gidiyoruz.SPOR ARABA MERAKLISIYIM Peki sizdeki araba merakı nasıl başladı? arabaları bir tek hafta sonu tıraşa gelmek için kullanıyorsunuz sanırım (gülüşmeler). Dediğin kadar olmasa da arabalarımı çok az kullandığım doğru. Genelde erkeklerde çocukluktan gelen bir araba merakı olur. Benim de spor arabalara merakım var. Ama madem konuyu açtın yadırgadığım bir durumdan da söz etmek isterim: “Bakın benim arabalarım şunlardır” diye gösteri yapanları, hiç anlayamıyorum. Gazetelerde arabalarını anlatanlar hakikaten şaşırtıyor beni. Teknelere de meraklısınız... Bizim çocukluğumuz Adana’da geçti. Dolayısıyla denize biraz uzak büyüdük. Fakat İstanbul’a taşınınca Boğaz’da oturmaya başladık. Denize olan aşinalığımız arttı. Şimdi yaz aylarında kendi teknemizle Göcek Bodrum koylarını dolaşmak, orada arkadaşlarımızla vakit geçirmek çok hoşumuza gidiyor. Şükrü Dudu 587204 Tokat'ta silahlı kavga: ölü, yaralı Alınan bilgiye göre, merkeze bağlı Kemalpaşa beldesindeki içkili bir lokantada, daha önceden yaşanan bir trafik kazası nedeniyle aralarında husumet bulunduğu öğrenilen grup arasında tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Yunus Hız (25), silahla vurularak öldü. Kavgada, Coşkun G, Selahattin G, Alper G, Seyit G, Ender H. ve Haydar Y, yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla kentteki hastanelere kaldırıldı. Kavgayla ilgili Aladdin G'nin arandığı, soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. 586352 Talabani'den Türkiye'ye 'aracı ol' çağrısı Talabani, New York'ta düzenlediği basın toplantısında, Türkiye ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa'nın arabuluculuk yaptığı görüşmelerden sonuç alınması beklentisinde olduklarını ifade etti. Talabani, "İlerideki toplantılardan belirli sonuçlar alınmasını umuyoruz" dedi. 587575 Barlusconi, Obama ailesinin bronzluğuna taktı ABD'nin Pittsburg kentindeki G-20 Zirvesi'nden dönüşünde partisinin Milano kentindeki toplantısına giden Silvio Berlusconi, ''Sizlere birinden selam getirdim, adı şey olan bir adam, adı..., durun, bronzlaşmış biriydi: haa Barack Obama! İnanamazsınız, ama ikisi de güneşlenmek için plaja gitmiş olmalı, çünkü eşi de bronzlaşmıştı'' deyince, hükümetinin bakanları, yandaşlarının alkış sesleri duyuldu. Berlusconi, daha sonra zirvenin önemli başlıkları ve hükümetinin eylemlerini anlattığı konuşmasına geçti. Berlusconi, Obama'nın kasım ayında seçilmesinden birkaç gün sonraki açıklamasında, ABD Başkanı'nı, ''genç, yakışıklı ve hatta bronzlaşmış'' diye tanımlamış, muhalefet bu ''komplimanı'' ırkçı bir şaka olarak kınarken, yabancı medya kuruluşları da oyalı bir gaf olarak yansıtmıştı. Berlusconi ise, kendisini eleştirenlere ''salak'' demiş, sözlerini de ''sevgi dolu şaka'' olarak nitelemişti. İHA 586539 Sivas yedi bitirdi! 0-1 yedi bitirdi! 0-1 güncellenme zamanı 27.9.2009Sivasspor’a son darbeyi Büyükşehir Belediyespor indirdi. FOTOĞRAF: FEHİM KAYACAN hep yanınızda Yiğido, karşısında puana çok yaklaştı, ancak uzatmadaki golle ligdeki yedinci maçında altıncı yenilgisini aldı Geçen sezonun flaş takımı İstanbul deplasmanından da boş ayrıldı, ligdeki maçını sadece bir puanla tamamladı: 1-0. 59’da Erman’ın sol çaprazdan kullandığı serbest vuruşta, kaleci Oğuzhan, meşin yuvarlağı çizgi üzerinden çıkardı ve takımı adına mutlak bir golü önledi. 90+2’de İbrahim Akın’ın kullandığı serbest vuruşta ceza alanı içinde topla buluşan Cesario, meşin yuvarlağı filelere göndererek maçın skorunu ilan etti: 1-0. MAÇIN KARNESİ HAKEMLER: Hüseyin Fidan Oğuzhan (5)- Kus (5), Cesario (6), Metin (5), Ekrem (4), Okan (5)(Dk. 63 Gökhan Süzen 4), Sylla (4), Zeki (5)(Dk. 46 Efe 4), İskender (4), İbrahim Akın (4), Tum (4)(Dk. 84 Gökhan Kaba) SİVASSPOR: Akın (5), Musa (5), Murat Sözgelmez (5), Sedat (5), Hayrettin (4), (5), Bruno Zita (4)(Dk. 67 Cihan 4), Kadir (5)(Dk. 54 Uğur 4), Sezer (4), Erman (5), (4)(Dk. 79 Ersen 4) GOL: Cesario (Dk.90+2) SARI KARTLAR: Zeki, Okan, Kus, Cesario (İstanbul Büyükşehir Belediyespor), Sezer, İbrahim Dağaşan, Uğur (Sivasspor) 587332 Erdoğan: G-20 zirvesinde İran'a askeri yaptırım gündeme gelmedi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ABD temaslarını tamamlayarak yurda döndü. İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, ABD'de yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdi. Basın mensuplarının soruları üzerine Başbakan Erdoğan, BM Genel Kurulu ve G20 zirvesinde İran'a askeri müdahalenin gündeme gelmediğini söyledi. "Bazı şeyleri zannediyorum yanlış anlıyoruz. Ya da tercümeler yanlış geliyor." diyen Başbakan, katıldığı hiçbir toplantıda silahlı müdahalenin gündeme gelmediğini vurguladı. Yaptırımın birçok çeşidi olduğunu belirten Erdoğan, "Bunlar ekonomik yaptırımlar olabilir, ülkelerin diplomatik ilişkilerini kesme yaptırımları olabilir. Akla hemen silahla müdahale geldiği zaman sadece İran'ı rahatsız eden bir konu olmaz dünya uluslarını da rahatsız eden bir konu olur. Şu anda Irak'ta yaşananları görüyorsunuz. Sadece Irak değil tüm dünya uluslarını rahatsız emiştir ve faturası ağır olmuştur. Böyle bir şey katıldığımız toplantılarda söz konusu olmadı. Özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi gündeminde olduğu halde gündemde kimse böyle bir ifadeyi kullanmadı. Nerden nasıl geldi bilemem." şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan Türkiye'nin ABD'den almayı planladığı füze rampalarıyla ilgili de kamuoyunda yanlış bilgilerin yer aldığını ifade etti. Medyada yer alan ifadelerin doğru olmadığını ve henüz alımın kesinleşmediğini vurgulayan Erdoğan, "Bu konuda da ifade edilen rakamlar çok yanlış. 7-8 milyar dolarlık alım söz konusu değil. Verilmiş bir karar söz konusu değil. Savunma Sanayi Müsteşarlığımız konuyla ilgili çalışmalarını yapıyor. Böyle bir şey icra komitesine gelecekse bu paket aslında rampalık bir pakettir ve 1,3 milyar dolarlık bir ihale söz konusudur." diye konuştu. Alınması gündemde olan füze rampalarının sabit değil mobil olduğunu vurgulayan Erdoğan, konunun tam bu noktada saptırıldığına dikkat çekti. Kimi bu İran'a karşı mı yoksa batıya karşı mı alınıyor diye hedef saptıran başlıklar atılıyor. Bunlar tabi yanlış. Şu anda mobil olmasıyla zaten nerede ihtiyaç duyulursa alınması halinde orada kullanılır. Ama şu anda henüz bu işin talebi var. Görüşülme safhasındadır. İcra konseyimize gelmemiştir ve icra konseyimizden de geçmemiştir. Söylendiği gibi bir rakam değildir. Komşumuz Yunanistan'da tane füze rampası var. Ama Türkiye'nin buna karşılık böyle bir şeyi yok. İran'da ne kadardır onu ben bilemiyorum ve buradaki rakam da ifade edildiği gibi bir rakam değildir bunu da özellikle bilmenizi istiyorum." 587361 Parti liderleri Berlin'de oy kullandı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı ve Başbakan Angela Merkel, eşi Joachim Sauer ile birlikte, Humboldt Üniversitesi'nin avlusunda kurulan seçim çadırında oyunu kullandı. CDU'nun en büyük rakibi Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) rengi olan kırmızı renkteki ceketiyle sandık başına gitmesi dikkati çeken Merkel, oy kullanmak için de sırasını bekledi. Bu arada üniversitenin önünde toplanan, Allmende adlı Türk derneğine üye 13 gösterici, ülkede yaşayan göçmenlere seçim hakkı verilmesini isteyerek, CDU'nun buna karşı olan tutumunu protesto etti. Aralarında Sol Parti milletvekili adayı Figen İzgin'in de bulunduğu göstericiler, üzerinde siyah bir harfin yazılı bulunduğu beyaz tişörtlerle yan yana durarak, Almancada "seçim hakkı olmayanlar" anlamına gelen "Wahlrechtslos" sözcüğünü oluşturdu. Polis izinsiz gösteri yaptıkları gerekçesiyle göstericilere para cezası verdi. Diğer bazı çevreci örgütler de üniversitenin önünde Merkel aleyhine gösteri yaptı. SPD'nin başbakan adayı olan Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de eşi Elke Büdenbender ile birlikte oyunu Zehlendorf semtindeki Sankt Ursula adlı Katolik kilisesinde kullandı. Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler de oyunu Erich-Kaestner İlkokulu'nda kullandı. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir, oyunu Gustav-Meyer-Schule adlı okulda kullandıktan sonra yaptığı açıklamada, geçen seferki seçimlerde yüzde civarında oy aldıklarını hatırlatarak, "Yüzde 10'u aşarsak bu bizim için müthiş bir sonuç olur" dedi. Seçimlerde CDU ve SPD'nin ardından 3. büyük parti olmak istediklerini ifade eden Özdemir, kendi şahsi hedefinin de iyi bir parti başkanı olmak ve Stuttgart kentinde doğrudan aday olduğu seçim bölgesinden milletvekili seçilmek olduğunu kaydetti. Kendi seçim bölgesinde SPD'nin Ergün Can adlı Türk kökenli adayı geri çekmesini ve yerine Ute Vogt'u aday göstermesini de eleştiren Özdemir, "Ergün başarılı bir arkadaşımız. Eğer SPD onu aday gösterseydi bölgeden milletvekili adayı olmayabilirdim" diye konuştu. Yeşiller Partisi Federal Meclis Grubu Eş Başkanı Renate Künast, Waldenburg Oberschule okulunda oy kullanırken, Yeşiller Partili milletvekili adayı Özcan Mutlu da oyunu Kreuzberg semtinde Dessauerstrasse'deki çocuk yuvasında kullandı. SPD milletvekili adayı Ülker Radziwill de oyunu Charlottenburg semtindeki Eosander-Schinkel-Grundschule İlkokulu'nda kullandı. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth, Augsburg kentinde oy kullanırken, oyunu Bonn kentinde kullanan Hür Demokrat Parti (FDP) Genel Başkanı Guido Westerwelle de seçim sonuçları konusunda iyimser olduğunu söyledi. 587576 Berlusconi kafayı Obamalara taktı Başbakanı Silvio daha önce muhalefeti kızdıran şakasını yineleyerek, yine Başkanı Barack Obama ile eşi Michelle'in "bronzluğundan" söz etti. 'nin Pittsburg kentindeki Zirvesi'nden dönüşünde partisinin Milano kentindeki toplantısına giden Silvio "Sizlere birinden selam getirdim, adı şey olan bir adam, adı..., durun, bronzlaşmış biriydi: haa Barack Obama! İnanamazsınız, ama ikisi de güneşlenmek için plaja gitmiş olmalı, çünkü eşi de bronzlaşmıştı" deyince, hükümetinin bakanları, yandaşlarının alkış sesleri duyuldu. daha sonra zirvenin önemli başlıkları ve hükümetinin eylemlerini anlattığı konuşmasına geçti. Obama'nın kasım ayında seçilmesinden birkaç gün sonraki açıklamasında, Başkanı'nı, "genç, yakışıklı ve hatta bronzlaşmış" diye tanımlamış, muhalefet bu "komplimanı" ırkçı bir şaka olarak kınarken, yabancı kuruluşları da oyalı bir gaf olarak yansıtmıştı. ise, kendisini eleştirenlere "salak" demiş, sözlerini de "sevgi dolu şaka" olarak nitelemişti. 587030 Karapınar'da trafik kazası: ölü Karapınar'da trafik kazası: ölüKonya'nın Karapınar ilçesindeki trafik kazasında kişi öldü, kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Rıfat Koray Can (24) yönetimindeki 01 4166 plakalı otomobil, Karapınar-Ereğli yolunun 14. kilometresinde karşı yönden gelen Osman Yiğit (59) idaresindeki 42 3224 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada, otomobil sürücüleri Osman Yiğit ve Rıfat Koray Can ile 01 4166 plakalı otomobilde bulunan Gökhan Çakmak (18) olay yerinde hayatını kaybetti. Her araçtan yaralılar, Şenel Yiğit (55), İsa Adsız (12), Kezban Adsız (54) ile kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi, Karapınar Devlet Hastanesi'nde yapılan ilk müdahalelerinin ardından Konya'daki çeşitli hastanelere sevk edildi. Kazanın, şerit ihlali sonucu meydana geldiği iddia edildi. Soruşturma sürdürülüyor. 587054 Sri Lanka'da mülteci kampından kaçmaya çalışanlara ateş açıldı Sri Lanka ordusu sözcüsü Tuğgeneral Udaya Nanayakkara, Vavuniya bölgesinin kuzeyinde yaşanan olayda, kampta kalanlardan bazılarının askerlere taş atarak kaçmaya çalıştığını söyledi. Sözcü, askerlerin kendilerini korumak ve durumu kontrol altına almak için ateş açtığını, olayda kişinin yaralandığını, 19 kişinin de gözaltına alındığını açıkladı. Sri Lanka'da 25 yıl süren iç savaşın mayıs ayında bitmesinin ardından, savaş yüzünden yerinden olmuş yaklaşık 300 bin etnik Tamil sivil askeri kamplarda tutuluyor. İnsan hakları grupları, bu kişilerin kamplarda tutulmasının yasa dışı olduğunu ve serbest bırakılmaları gerektiğini savunuyor. 586925 İşte İstanbul'da kapalı olan yollar İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşunun 86. yıl dönümü dolayısıyla tören provasının yapılacağı 27 Eylül ile törenin gerçekleştirileceği Ekimde Vatan Caddesi ve bağlantılı yollar trafiğe kapatılacak. İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, tören ve prova günlerinde, saat 07.00'den itibaren Vatan Caddesi ve bağlantılı yollar ile Hal Yolu bitimi, E-5 Karayolu Cevizlibağ, tünel sapağından itibaren Vatan Caddesi, Lahor Meydanı'ndan Aksaray Metro İstasyonu'na kadar geliş ve gidiş istikametinin araç trafiğine kapatılacağı belirtildi. Açıklamada, vatandaşlardan şu alternatif yolları kullanmaları istendi: ''D-100 Karayolundan Vatan Caddesi'ne gidecek sürücülerin Haliç Tüneli, Edirnekapı, Fevzipaşa Bulvarı, Aksaray güzergahında veya Haliç Tüneli, Ayvansaray ışıklarından Balat Yolu'nu takiben Unkapanı ve Sirkeci istikametini, E-80 Karayolunu kullanacak sürücülerin Milliyet gazetesi karşısından TEM istikametini, Sahil Yolu'nu kullanacak sürücülerin sahil güzergahından, Yenikapı-Kumkapı-Sirkeci istikametini, Vatan Caddesi'ni kullanarak Fatih ilçesindeki hastanelere gelecek olan gerek ambulans gerekse diğer sürücülerin sahil yolunu tercih ederek Samatya'dan, Cerrahpaşa, Çapa, Haseki veya Vakıf Gureba Hastaneleri'ne intikal etmeleri veya Halk Ekmek önünden Ulubatlı Köprü üzerini takip ederek Topkapı Tünel içinden Millet Caddesi'ni kullanıp Cerrahpaşa, Çapa, Haseki hastanelerine intikal etmeleri, Fatih istikametinden aynı gerekçelerle hastanelere gidecek sürücülerin, Atatürk Bulvarı, Aksaray ve Millet Caddesi güzergahını kullanmaları gerekmektedir.'' Millet Caddesi'nden gelip hal yolu ve E-80'i kullanacak sürücüler, Cevizlibağ'dan E-5'e yönlendirilecek. 586484 Gediz haydut daha avladı Gediz haydut daha avladı ANKARA 27.09.2009 Aden Körfezi'nde korku salan deniz haydutlarının yeni bir saldırı girişimi Türk SAT komandoları tarafından engellendi. Panama bandıralı iki ticaret gemisini hedef alan korsanlara, komandoların denizden ve havadan, helikopter destekli olarak yaptığı operasyonda haydut yakalandı. Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinden duyurduğu açıklamaya göre, Aden Körfezi'nde deniz haydutları dün sabah Panama bandıralı iki ticaret gemisini hedef aldı. Korsanlar, sahilden 66 mil açıkta seyreden Handy ve Gem Of Cochin adlı iki gemiye roketatar ve makineli tüfeklerle saldırı düzenledi. Ancak saldırı, TSK'ya ait Gediz Fırkateyni tarafından durduruldu. Komandolar, helikopter desteğinin gelmesiyle birlikte gemilerin kaçırılmasına engel oldu. deniz korsanı yakalanırken teknelerindeki malzemeleri de ele geçirildi. 586488 Eczane çırağının hatası komaya soktu Eczane çırağının hatası komaya soktu 27.09.2009 Antalya'da eczacı çırağı poşete yanlışlıkla diyabet ilacı koydu. Anne ilacı içirince aylık bebek komaya girdi Antalya Kumluca ilçesinde, bir eczaneden soğuk algınlığı nedeniyle alınan şurupla birlikte poşetin içine yanlışlıkla konulan şeker düşürücü ilaç, aylık bebeği komaya soktu. Çiftçilik yapan Ferhan (24) ve Tuncay Ertürk (34) çiftinin rahatsızlanan ikinci çocukları aylık bebeklerine Kumluca Sağlık Ocağı'nda iğne vuruldu ve iki ayrı şurup yazıldı. Eczacı çırağı, ilaçları verirken tezgah üstünde bulunan diyabet hastasına ait şeker düşürücü ilacı da yanlışlıkla bebeğin şuruplarının bulunduğu poşete koydu. ANLAŞILIR YAZI YAZILSIN İlkokul mezunu annesi tarafından şeker ilacı içirilen bebek fenalaşarak komaya girdi. İlacın poşete nasıl girdiği eczane kamerası izlenerek ortaya çıkarıldı. Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili, eczane sahibi Yusuf Torun, eczacı kalfası A.K, kimliği açıklanmayan çırağın ifadesini aldı. Baba Tuncay Ertürk ilaç kutusunun üzerindeki yazılardan anlamadığını belirterek "İlaç kutularının üzerine Türkçe, anlaşılabilir yazılar yazılsın" dedi. 587241 Elektronik ihalede ilk aşama başladı Tüm sektörleri kapsayan ikinci adım ise 2010 yılı sonunda atılacak. A.A muhabirinin sorularını yanıtlayan Kamu İhale Kurumu Başkanı Hasan Gül, Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Aralık 2008'de yapılan değişiklikle elektronik ihale çalışmalarının ivme kazandığını belirterek, altyapıyı hazırlamaya yönelik çalışmaların büyük ölçüde tamamlandığını söyledi. İhale için gereken belgelerin elektronik ortamda sağlanabilmesi için tüm ilgili kurumlarla işbirliği protokolleri imzalanması gerektiğini kaydeden Gül, vergi borcu için Gelir İdaresi Başkanlığı, sigorta borcu için Sosyal Güvenlik Kurumu, nüfus bilgileri için MERNİS, geçici teminat mektubu için Türk Bankalar Birliği ve Türk Katılım Bankaları Birliği, idare kayıtları için Muhasebat Genel Müdürlüğü, e-devlet kapısı için TÜRKSAT ve satınalma kalemleri için Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası ile entegrasyon halinde olduklarını kaydetti. ''EĞİTİM ÇALIŞMALARINI YAKINDA BAŞLATACAĞIZ'' Elektronik ihaleye geçiş sürecinde iki aşama öngördüklerini belirten Gül, ''tıbbi cihaz ve sarf malzemeleri'' alanında altyapıyı 2009 yılı sonuna kadar bitireceklerini söyledi. Gül, 2010 yılı sonunda da tüm sektörlere yönelik altyapının tamamlanmış olacağını dile getirdi. E-ihalenin uygulanabilmesi için sistemden yararlanacak kurumların da altyapılarını hazırlaması gerektiğini anlatan Gül, teknik altyapı için ''sadece elektronik ortamda Kuruma ulaşmalarının yeterli olduğunu'', ancak sistemi kullanacak personelin eğitiminin daha fazla önem taşıdığını kaydetti. Gül, kurumlara yönelik eğitim programına da yakında başlayacaklarını belirtti. ''İLK AŞAMADA UYGULAMA ZORUNLU DEĞİL'' Gül, tıbbi malzemelerle ilgili bir dönem pilot uygulama yapıldığının anımsatılarak, sürece yönelik soru sorulması üzerine, ''O dönemde henüz mevzuatımız elektronik ortamda teklif verilmesine müsaade etmiyordu, aşamaya ancak Aralık'ta yayımlanan kanunla geçtik. Önceki pilot uygulamalar daha ziyade doğrudan temin kapsamındaki alımlarla ilgiliydi ve gönüllülük esasıyla yürütülmüştü'' dedi. Yeni aşamanın, söz konusu alandaki tüm alımlarda, elektronik ortamda şartname hazırlanmasından teklif götürülmesine ve sonucun duyurulmasına kadar bütün süreci kapsayacağını anlatan Gül, ancak yine idarelerin, en azından ilk aşamada elektronik ihaleyi zorunlu kılmayacağını söyledi. Zorunlu olmama gerekçesinin sorulmasına karşılık da Gül, Kamu İhale Kurumunun zorlayıcı olamayacağını, inisiyatifin idarelerde bulunduğunu belirterek, ''Her idarenin elektronik ihale yapacak kadar gerek donanım altyapısı gerekse insan gücü olmayabilir, en azından ilk aşamalarda. Ancak ileriki aşamalarda idari bir talimatla zorunlu hale getirilebilir'' diye konuştu. İlk adımın neden tıbbi malzemelerde atıldığına ilişkin soru üzerine de Gül, bunun, söz konusu alanda veri altyapısının, ürün kodlarının elektronik ortamda hazır bulunmasından kaynaklandığını söyledi. ''TÜRKİYE, E-İHALEDE AB'YE GÖRE DAHA AVANAJLI'' Hasan Gül, Avrupa Birliğindeki uygulamalar hakkında bilgi verirken de Avrupa Birliği ülkelerinin bu sisteme girmek için hem ulusal hem de Birlikteki tüm ülkeler düzeyinde veri altyapısını sağlaması gerektiğine dikkati çekerek, Türkiye'nin daha avantajlı bir konumda olduğunu kaydetti. Gül, ''AB üyesi ülkeler arasında en başarılı ülkelerde toplam kamu alımlarının yüzde 10'u elektronik ortama geçmiş durumda. Biz sadece tıbbi cihaz ve sarf malzemelerinde bile neredeyse bu oranı yakalayabileceğiz. Birinci basamaktan olmasa bile, oldukça üst bir yerden sürece başlamış olacağız'' şeklinde konuştu. KİK Başkanı Hasan Gül, elektronik ihalenin, kamu alımlarında klasik ihaleye göre yüzde 20'ye kadar tasarruf sağladığını belirterek, ''Ülkede yaklaşık 100 milyar lira kamu alımı gerçekleştirildiği düşünülürse tasarrufun ülke ekonomisine yansımasının boyutları daha net ortaya çıkar'' dedi. E-İHALE SİSTEMİ Elektronik ihaleyle, kamu ihalelerindeki ''yolsuzluk'' algısının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Sistemle, ''kamu alımları sürecinde şeffaflığın, eşitliğin, katılımın, rekabetin artırılması ve güvenilirlik, kamuoyu denetimi, kaynakların verimli kullanımı ve ihtiyaçların uygun şartlarla karşılanmasının sağlanması'' hedefleniyor. Kamu İhale Kurumunun Avrupa Birliği ve dünya uygulamalarından hareketle Türkiye'ye özgü tasarladığı sistem, elektronik kamu alımları platformu üzerinden yürütülecek. Bu platform, idare, istekli ve satın alma kalemleri olmak üzere veri tabanından oluşacak. Uygulama, ''elektronik ortamda şartname hazırlanması'', ''satın alma kalemlerinin ihale ilanına otomatik eklenmesi'', ''elektronik ortamda tekliflerin hazırlanması'', ''elektronik ortamda tekliflerin gönderilmesi'', ''elektronik ortamda en avantajlı teklifin seçimi, karara bağlanması'' ve ''ihale sonuçlarının duyurulması, elektronik sözleşme hazırlanması'' süreçlerini kapsayacak. 586788 Preveze Deniz Zaferi'nin yıldönümü kutlandı Nara Barbaros Şehitliği'nde düzenlenen törende, Vali Abdülkadir Atalık, Belediye Başkan Vekili Celal Karakaş, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Alaattin Sevim, Şehitlik Anıtı'na çelenk koydu, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Törende, Başkanı Orgeneral ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit'in kutlama mesajları okundu. Törenin ardından şehitlik ziyaret edildi. Siyasilerden mesajlar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Barbaros Hayrettin Paşa liderliğinde kazanılan Preveze Deniz Zaferi'nin, Türk donanmasının gücünü tüm dünyaya ispat ettiğini belirterek, Deniz Kuvvetleri'nin benimsediği temel değerler ışığında, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de üstleneceği tüm görevleri başarıyla icra edeceğine inandığını bildirdi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, Preveze Deniz Zaferi'nin 471. yıl dönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü dolayısıyla Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur Yiğit'e bir mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Gül, mesajında, Silahlı Kuvvetlerin önemli bir unsuru olan Deniz Kuvvetlerinin, başarılı ve şanlı tarihi ile kıvanç kaynağı olduğunu ifade etti. Her geçen gün gücünü ve bölgesindeki etkinliğini artıran Deniz Kuvvetlerinin harekat kabiliyeti, donanımı ve nitelikli personeliyle üstlendiği tüm görevleri başarıyla yerine getirdiğini belirten Gül, Türk Deniz Kuvvetlernin, "ülkenin denizden gelecek tehditlere karşı savunulması ile deniz alaka ve menfaatlerinin korunması ve kollanması" konusunda üstün bir vazife bilincine sahip olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül mesajında, "Türk donanması tarihte birçok önemli başarıya imza atmış, denizcilerimiz de kahramanlıklarıyla tarihe geçmişlerdir. 1538'de Barbaros Hayrettin Paşa liderliğinde kazanılan Preveze Deniz Zaferi, donanmamızın gücünü tüm dünyaya ispat etmiştir. Deniz Kuvvetlerimizin benimsediği temel değerler ışığında, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de üstleneceği tüm görevleri başarıyla icra edeceğine inancım tamdır. Preveze Deniz Zaferi'nin yıl dönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü'nde, şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi minnet duygularıyla anıyor, size ve şahsınızda Deniz Kuvvetlerinin tüm mensuplarına selam ve sevgilerimi iletiyorum" dedi. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Deniz Kuvvetleri'nin geçmişte olduğu gibi bugün de bilgi birikimi, tecrübesi, görev bilinci ve donanımıyla Türkiye'nin barışçıl dış politikasına katkılarda bulunmaya devam ettiğini bildirdi. Şahin, Preveze Deniz Zaferi'nin 471. yıl dönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Büyük Türk Amirali Barbaros Hayrettin Paşa ve leventlerinin üstün kahramanlıklarının eseri olan Preveze Deniz Zaferi'nin şanlı tarihin en parlak sayfalarından biri olduğunu belirten Şahin, bu zafer ile denizlerdeki Türk egemenliğinin Akdeniz'de de etkinlik kazandığını bildirdi. Şahin mesajında, "Preveze Zaferi'ndeki ruh ve dinamizmi hiçbir zaman kaybetmeyen Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız milletimizin gönlünde seçkin ve saygın bir yer edinmiştir. Deniz Kuvvetlerimiz geçmişte olduğu gibi bugün de bilgi birikimi, tecrübesi, görev bilinci ve donanımıyla barışçıl dış politikamıza katkılarda bulunmaya devam etmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle Türk donanmasının en büyük zaferlerinden biri olan Preveze Deniz Zaferi'nin 471. yıl dönümü ile Deniz Kuvvetleri Günü'nü kutluyor, Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere bütün istiklal kahramanlarımızı ve deniz şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum" ifadelerine yer verdi. 587117 Yurttaş borç içinde yüzüyor Bağımsız Eğitimciler Sendikası’nın (BES) yaptığı hesaplamaya göre kişilik bir ailenin bankalara, eş dosta, esnafa, kredi kartlarına ve çevresine olan şahsi borcunun yanı sıra TC vatandaşı olmaktan dolayı kaynaklanan 39 bin 300 TL’lik ayrıca bir borcu var. Türkiye’de her çocuk bin 825 TL borçla doğuyor. BES’in yaptığı hesaplamaya göre Türkiye’de doğan her bebek bin 550 dolar, yani bin 825 TL borçla dünyaya gözünü açıyor. ANKA’nın haberine göre BES Genel Başkanı Gürkan Avcı, Bursa şubesinde yaptığı toplantıda Cumhuriyetin kuruluşundan AKP’nin işbaşına geldiği Kasım 2002 tarihine kadar Türkiye’nin toplam borcunun 220 milyar dolar olduğunu, 2009 şubat ayı itibarıyla toplam borç stokunun iki kattan daha fazla artarak, Hazine’nin şubatta açıkladığı resmi verilere göre 458.6 milyar dolara çıktığını belirtti. Avcı, açıklamasında, “Türk Telekom, Petkim, bankalar ve devlet arazileri gibi onlarca kamu malının satılması bile AKP’nin devleti fahiş oranlarda borçlandırmasına engel olamamıştır.” Ferdi kredi ve kredi kartı borçları da arttı Kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı da temmuz ayında, yaklaşık yüzde 19,5 artarak 106 bin 225’e çıktı. Aynı ay, ferdi kredi borcunu ödemeyenlerin sayısı ise yüzde 22,5 yükselerek, 50 bin 424’ten 61 bin 770’e çıktı. Kredi kartı borcunu ödemeyenler ile gecikmeli ödeyenleri gösteren negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı, temmuz ayında, bir önceki aya göre yüzde 20,6 oranında arttı. Verilere göre, 2009 yılının yedi ayında ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı 894 bin 187 olarak belirlenirken, bunun 552 bin 959’u kredi kartı borcunu ödememiş kişilerden, 341 bin 228’i de ferdi kredi borcunu ödememiş kişilerden oluştu. Bir kişinin tüm yıllar içinde bir kez sayılması durumuna göre, 2004 yılından bu yana ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı milyon 744 bin 845 oldu. 27 Eylül 2009 586610 Sema Karabıyık Pazar: Ekranların son gözdesi bir hukuk masalı Sema Karabıyık 27 Eylül 2009 PazarEkranların son gözdesi bir hukuk masalı Türkiye'nin en önemli katil zanlısı yakalandı! İfade bana ait değil! Ulusal bir kanalın ana haber sunucusuna ait. Bir anlık gafletle, canlı yayın heyecanıyla kontrolsüz çıkmış bir cümle gibi gözükse de; hem kanalın hem diğer kanalların haber bültenleri mercek altına alındığında, ortaya cümleden daha vahim bir görüntü çıkıyor. 17 Eylül akşamı haber bültenlerinin tamamı, 197 gün kaçtıktan sonra teslim olan katil zanlısına ayrılmıştı. Muhabirine farklı noktadan canlı yayın yaptırarak dev bir prodüksiyona imza atma çabasındaki kanalda; vahşi cinayetin işlendiği villadan, cesedin atıldığı çöp konteynırına, maktülenin defnedildiği mezarlığa kadar altı farklı noktaya gönderilmiş muhabirler, lafı birbirlerine profesyonelce bırakarak yazdıkları bir aşk hikayesini anlattılar. 'M.'nin tertemiz yüreğine karşı C.'nin hem sevgisi hem parası vardı aileler niye karşı çıksındı ki' cümlesiyle başlayan, romantik tutkulu bir aşk hikayesini seslendirerek, hunharca işlenmiş bir cinayetin kanlarını yıkamaya ortaklık ettiklerini fark ettiler mi acaba? Avukatın C.'yi teslim ederken özenle vurguladığı çocuk kelimesi, cebinde parası yoktu, çok açtı, sucuk ekmek yedi detaylarıyla; 197 gündür paranın gücüyle kaçabilen bir katilden, yemeden içmeden kesilmiş bir deri bir kemik kalmış parasız bir mağdur yaratma savaşı. 197 gündür ekranları gazete sayfalarını süsleyen M.'nin pırıl pırıl bir gülüşe sahip sağlıklı fotoğraflarının yanında, donuk bakışlara sahip C.'nin görüntüsü. Mağdur olan taraf fotoğraf illüzyonuyla yer değiştirdi adeta. Teslim olduktan sonra el üstünde tutulan, pedagoglar eşliğinde ifadesi alınan 'katil hakkı' sonuna kadar korunan C. Öte tarafta ablasını kaybeden 16 yaşındaki E.'nin, psikolojisi, insan hakları hiçe sayılırcasına karşı karşıya kaldığı muamele. Ablasının eve gelmediği akşam bir yalanlar zinciri eşliğinde, gece sabaha kadar ekip arabalarında polise yardımcı olurken de, saatler sonra ablasının vahşice öldürülüşünü öğrenirken de, ablasının katilinin yakalandığı akşam canlı yayında sorulara muhatap olurken de E.'nin yanında ne pedagog vardı ne de pedagog yaklaşımı. Dışarıdaki kötülüklerden kem gözlerden ablasını korumak kollamakla görevlendirilmiş bir çocuk, katille nasıl tanıştığından tutun da katili nasıl bilirdine kadar bir dizi soruya muhatap kaldı. kara gözlü çocuğun içinde kopan fırtınaları hiçe sayarcasına haber ve reyting peşindeydiler çünkü. Babanın çeşitli haberler ve para tuzağı ile bitirildiği, kamuoyunun sempatisini kaybettiği, sözlerinin gerçekliğinin tartışılmaya başlandığı bir zamanda; bütün şartların lehine çevrilebileceği bir psikolojik zeminin hazırlandığı bir ortamda teslim edildi katil zanlısı. Acılı babanın satır aralarında söylediği gerçekleri imha etmek için. Kaçma süresince medyaya düşen bilgiler hep maktüleye aitti. Adli Tıp'ta sarsıntıya ve görevden almaya kadar giden süreçte yalan yanlış bir sürü iddia atıldı ortaya. Sonra bir teğmen ve cep mesajları. Yapılan haberler M.'ye sürekli değer kaybettirdi. Yakalandığında tir tir titreyen, cebinde beş kuruşu olmayan, aç karnını doyurmak için sucuk ekmek isteyen, kıyafetleri deterjan kokan bir gariban! Ne kadar insancıl ne kadar yürek burkucu değil mi? Hatır için teslim olan, suçunu lütfen kabul eden bir katil zanlısı. 1998 yılında Ebru Şallı Ozan Orhon'dan boşandıktan sonra Star ana haber günlerce Ebru'nun boşandıktan sonraki 1. günü, 2. günü,..20. günü diye dizi haberler yapmıştı. Evlenmeden önce Ozan Orhon tarihinin en parlak dönemini yaşayan bir pop star, Ebru Şallı adı sanı bilinmeyen bir mankendi. Boşanma akabinde yapılan haberlerle Ebru Şallı yıldızlaştırılırken, Ozan Orhon bitme noktasına geldi. Yıllar sonra bile toparlaması mümkün olmadı. Her gün pembe dizi kıvamında boşanmasının kaçıncı gününde olduğunu ve gününü nasıl geçirdiğini öğrendik Ebru'nun. 'Magazin toplumu' olma sürecimizi hızlandıran bir 'dizi haber'di bahsettiğim. Yaşadığımız magazinleşme sürecinin kırılma noktası. Elbette tarihten önce de magazin diye bir gerçek vardı ama tarihten sonra tek gerçek magazin oldu. Haber bültenleri, TV ekranları magazine teslim oldu. 2001 krizini televoleler üzerinden tartıştık. Yaşadığımız her olaya her gerçeğe magazin penceresinden bakar olduk farkında olmadan. C'nin teslim oluşunun 1. günü,.15. günü şeklinde yapılan haberler 'cinnet toplumu' olma sürecini hızlandırır sadece. 3. sayfa haberlerini sürekli gündemde tutmak, dizilere ve filmlere malzeme yapmak ülkeyi 3. sayfaya dönüştürmeye yarar. Bir caniden kahraman yaratmaya çalışarak onu topluma kazandıramayız. Sadece başka caniler yaratırız. Cezaevindeki baba, yazdığı mektupta, sözde oğlunu teslim olması için ikna etmeye çalışıyor. Ama ifadeye bakın: 'arabayı duvara vurduk önemli değil'. Bir canı vahşice almak araba kazası diye isimlendiriliyor baba tarafından. 'Duvara vurduk' ifadesi ve C.'nin teslim olduğunda 'babam için teslim oluyorum' cümlesini birlikte düşününce ilginç bir sonuç çıkıyor ortaya. Bir başka canı gözünü bile kırpmadan vahşice katleden sadece kendini önemseyen bir katile, babası önemli değil kazaydı geldi geçti derken; medya, bu kendini fazlaca önemseyen hasta ruha gereğinden fazla önem vererek katkıda bulunuyor. 587555 Sel mağdurlarına, kredi kolaylığı mağdurlarına, kolaylığı, başta olmak üzere ’nin türlü bölgelerinde yaşanan felaketlerinde mağdur olan müşterilerine kredilerde vade kolaylığı sağladı. Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, bankanın, selden zarar gören müşterilerinin yararlanmaları amacıyla, "zor gün destek paketi"ni uygulamaya koyduğu bidirildi. Açıklamada, tarımsal kredilerde mevcut işletme kredilerinin vadelerini 24 aya, yatırım kredilerinin vadelerini yıla dek ticari ve kredilerinde mevcut kredileri yılı ödemesiz olmak üzere yıla dek bireysel kredilerde mevcut taşıt ve ihtiyaç kredilerinde, yılı ödemesiz olmak üzere taşıt ve ihtiyaç kredilerinde yıla, konut kredilerinde ise 10 yıla dek vadelendirme olanağı sağlandığı kaydedildi. 587227 TRT: İhalelerin tamamı kanuna uygun, sonuçları şeffaftır İhalelerin tamamı kanuna uygun, sonuçları şeffaftır Genel Müdürlüğü’nce, bir gazetede yeralan “TRT’de ihaleler hemşeriye” başlıklı habere ilişkin yapılan açıklamada, “TRT kurumunda yıllık yaklaşık 200 yapılmaktadır. Bu ihalelerin tamamı ihale kanununa uygundur ve ihale süreci ve sonuçları şeffaftır. Bugünkü TRT yönetiminin yaptığı tek bir ihale bile hukuki olarak suçlu bulunmamıştır” denildi. TRT Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, söz konusu “TRT’de ihaleler hemşeriye” başlıklı haberde; ayrı ihalenin, aynı kişiye ve aynı adrese ait olduğunun iddia edildiği hatırlatıldı. Haberde, ihaleyi alan Ahmet Demirel isimli şirket sahibinin TRT Genel Müdürü ile hemşehri bağı olduğunun iddia edildiği de belirtilerek, TRT’de yıllık yaklaşık 200 ihale yapıldığı ifade edildi. Açıklamada, şöyle denildi: “Bu ihalelerin tamamı ihale kanununa uygundur ve ihale süreci ve sonuçları şeffaftır. Bugünkü TRT yönetiminin yaptığı tek bir ihale bile hukuki olarak suçlu bulunmamıştır. Daha önce tekzip edilmiş bir haberi yeniden derleyerek yeni yorumlar ekleyerek yalan ve niyetli olarak kamuoyuna duyuran ilgili gazete; haberde bahsedilen firmaların en düşük teklif vererek ihaleleri kazandığını ve bu ihalelerin tamamımın onaylandığını, okuyucularından saklamıştır. İlgili gazetenin haberde bahsettiği Ahmet Demirel isimli yatırımcı TRT’den 66 bin YTL’lik inşaat onarım işi almıştır ve açık ihalede firmayla yarışarak en düşük teklifi vermiştir. TRT Genel Müdürü’ne atanlar acaba bu ihalede, daha düşük teklif mi gördüler? Yine Amasyalı olarak tanıtılan bu yatırımcı, ’da şubesi olan kökenli bir şirket sahibidir. Haberde ismi geçen Yapal İnşaat 50 bin YTL’lik doğrudan teminle TRT’den iş kazanmıştır.  Birbey/Temaks isimli şirket ise firmanın katıldığı pazarlık usulü satışta; en düşük ve en uygun teklifi vermiştir.  TRT’nin rutin, düşük miktarlı farklı ihalesine yaklaşık 20 firma katılmış ve bu firmaların hiçbiri ihale sonuçlarına itiraz etmemiştir.” Açıklamada, söz konusu haberde, “hayali senaryolarla TRT kurumuna ve TRT Genel Müdürlüğü ihalelerine fesat karıştırıcı yorumlar yapıldığı” belirtilerek, TRT’nin bu konuda yasal yollara başvuracağı bildirildi. 587121 Ünlü yönetmen gözaltında Zürih Film Festivali organizatörleri, hayat boyu yaptığı yönetmenlik çalışmaları dolayısıyla kendisine verilecek ödülü almak üzere İsviçre'ye gelen Polanski'nin, Zürih polisince gözaltına alındığını belirtti. Organizatörler, Polanski'nin, ABD tarafından 1978'de çıkarılan tutuklama kararı nedeniyle gözaltına alındığını kaydetti. Zürih polisinden henüz söz konusu haberi teyit eden bir açıklamada bulunulmadı. Polanski, mahkeme tarafından kendisine yöneltilen 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz suçlamasını kabul etmesinden yıl sonra, 1978'de ABD'yi terk etmişti. 27 Eylül 2009 587362 Dubai'nin krizi 3'e katlandı Fitch Ratings tarafından yapılan açıklamada bu borcun Dubai'nin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 40'ına denk geleceği ifade edildi. Kredi derecelendirme kuruluşunun ayrıca Dubai hükümetine ait iki şirketin kredi notunu yerel ve federal hükümetin desteğiyle ilgili endişelerinden dolayı düşürdüğü öğrenildi. Kuruluş yetkilileri açıklamada devlet kontrolündeki şirketlerin de dahil olduğu iş sektörünün mali baskı yaşadığını ve Dubai emirliğinin kredi itibarının zayıfladığını söyledi. Fitch, Dubai hükümeti tarafından ilk yarısı daha önce piyasaya sürülen 20 milyar dolarlık bononun ikinci kısmının ne zaman piyasaya sürüleceği ya da kimlerin alabileceğiyle ilgili net bilgi bulunmadığını da belirtti. 587129 Daum: Çok iyi durumdayım ve çok mutluyum... Daum: Çok iyi durumdayım ve çok mutluyum... Fenerbahçe Teknik Dirketörü Christoph Daum, Fenerbahçe’nin Antalyaspor’u 2-1 yenerek lig maçlarında kez arka arkaya galibiyet almasından dolayı büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Daum, Alman "Bild am Sonntag" gazetesine yaptığı açıklamada, "Çok iyi durumdayım ve çok mutluyum. Kulübün 50 yıl önceki rekorunu yeniledik" dedi. Fenerbahçe taraftarının büyük bir coşku ve heyecan içinde olduklarının hatırlatılması üzerine de Daum, bunun, fazla farkına varamadıklarını belirterek, "Ben hedeflerime ulaşmak istiyorum. İlk buçuk ay boyunca sabahları 08.30’da kulüp tesislerindeydim. Bazı günler gece saat ya da 3’e kadar oturduğumuz ve çalıştığımız için orada kaldığım da oldu" şeklinde konuştu. 1. FC Köln’den Fenerbahçe’ye geçmesinin iyi olup olmadığını da daha sonra anlayacağını ifade eden Daum, "Bunun doğru olup olmadığını, 1. FC Köln birinci ligde kaldığı ve biz de lig şampiyonu olduğumuz zaman göreceğim. Eğer bu hedeflerden biri gerçekleşmezse, zaman yaptığım her şeyin doğru olmadığını anlayacağım ve mutlu da olmayacağım. Köln’ün 1. ligde kalması benim için çok önemli" dedi. 586212 Avluca'dan altın! Avluca'dan altın! 26/09/09 21:35 Danimarka'nın Herning kentinde devam eden Dünya Güreş Şampiyonası'nda Nazmi Avluca, ilk turu maç yapmadan geçti. İkinci turda Kübalı Shorey Hernandez'i 2-0 (1-0/2-0), ikinci turda Macar Zoltan Foder'i 2-0 (1-0/2-0) yenen Nazmi Avluca, çeyrek finalde de Güney Koreli Hyo-Chul Cho karşısında son derece rahat bir müsabaka çıkardı. İlk periyotu 1-0 kazanan Avluca, ikinci periyotta 5-0 galip durumdayken, bitime saniye kala rakibini tuşladı ve yarı finalist oldu. Yarı final müsabakasında Azeri Shalva Gadabadze ile mücadele eden Nazmi Avluca ilk periyotu 2-0, ikinci periyotu da 1-0'lık skorlarla aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak finale çıktı. Nazmi Avluca finalde, iki kez Avrupa üçüncülüğü bulunan Fransız Melanin Noumonvi ile karşılaştı. Fransız güreşçi karşısında da son derece üstün güreşen Nazmi Avluca ilk periyotu 1-0, ikinci periyotu 3-0 aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak dünya şampiyonu oldu. Final müsabakasının tamamlanmasıyla birlikte büyük sevinç yaşayan Nazmi Avluca, minderde Türk bayrağıyla tur attı. Avluca mutluluğunu, başta Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak, Milli Takım antrenörleri, takım arkadaşları ve kendisine tribünlerden büyük destek veren gurbetçi vatandaşlarla paylaştı. Dünya Şampiyonası'nda bugün mindere çıkan diğer Türk sporcularından 60 kiloda Soner Sucu beşinci olurken, 96 kiloda Serkan Özden çeyrek finalde elenmişti. -AVLUCA'NIN KARİYERİ- Kariyerinde büyükler kategorisinde bir olimpiyat üçüncülüğü (Pekin 2008), bir dünya şampiyonluğu (Atina 1999), bir dünya ikinciliği (Guangzhou 2006), iki dünya üçüncülüğü (Gavle 1998 ve Budapeşte 2005), üç Avrupa şampiyonluğu (Budapeşte 1996, Haparanda 2004 ve Tampere 2008), iki de Avrupa üçüncülüğü (Minsk 1998 ve İstanbul 2001) bulunan Nazmi Avluca, böylece 10 yıl aradan sonra ikinci dünya şampiyonluğuna ulaştı. 586119 Aynı anda kadınla evlendi HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Aynı anda kadınla evlendi WEENEN (A.A) Güney Afrika'da bir adam dört kadınla aynı anda evlendi. Beyaz bir limuzinle düğün alanına gelen 44 yaşındaki Milton Mbhele'ye gelin eşlik etti. Yüzlerce kişinin katıldığı törende Mbhele her bir gelinin yüzüğünü taktı ve öptü. Indaka bölgesi belediyesinde idari görevli olan Mbhele, dört gelin için tek bir düğün yapmanın tasarruflu olduğunu söyledi. İlk eşiyle 12 yıldır evli olan Mbhele'nin 11 çocuğu bulunuyor. Mbhele'nin ilk eşinin de düğüne katıldığı ve kocasına altın saat hediye ederek mutluluklar dilediği belirtildi. Güney Afrika yasaları, geleneksel çok evliliğe onay veriyor ancak aynı anda birden çok kişiyle evlenmek az görülen bir durum. Devlet Başkanı Jacob Zuma'nın da eşi var. 26.09.2009 DÜNYA 587303 Başkanı sinirlendirdiler Spor Haberi Dinle Başkanı sinirlendirdiler TAKVİM Giriş Saati Güncelleme F.Bahçe'nin golü sonrası sevinen Aziz Yıldırım'a da bir taraftar küfür etti. Bunun üzerine sinirlenen Yıldırım bu taraftarın üzerine yürüdü. Diğer yöneticiler de olaya karışınca ufak çapta bir kavga yaşandı. Maç çıkışı da bir taraftar hakem Yunus Yıldırım'a küfür etti. İkilinin kavgası karakola taşındı 586513 Meyve suyunun ilk markası, şimdi de kola pazarına girdi Formülü ve tadıyla ilgili yıldır üzerinde çalışıldıktan sonra üretime alınan Meysu Cola, iki çeşidiyle market raflarında yerini alacak. Kola üretimi için Meysu 1,5 milyon Euro'luk makine yatırımı ile yıllık 20 bin litre kapasiteli bir üretim bandı kurdu. Şirket, Türkiye kola pazarından 2010 yılı sonuna kadar yüzde 2'lik bir pay almayı hedefliyor. Meysu, ürettiği 20 bin litre kolanın yüzde 20'sini ihraç edecek. Özellikle Türk cumhuriyetleri ve Ortadoğu'da iyi bir ihracat grafiği yakalamayı hedefleyen firma, ürünü Meysu Cola markasıyla bu ülkelere gönderecek. Gülsan Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Güldüoğlu, bir yıldır üzerinde çalıştıkları üründe ve vitamini katkısıyla tazeliğini koruyan doğal, bitkisel özütün kullanıldığını söyledi. Güldüoğlu, Gülsan Gıda'nın Meysu için bugüne kadar 1,5 milyon Euro'yu aşan yatırım yaptığını belirterek, "Meyve suyu için ilk teknoloji yatırımımızı 2002'de yaptık. Meysu'yu kiralamamızdan bugüne üretim kapasitesi 15 kat arttı. Bundan sonra ürün portföyümüzü geliştirmeye odaklanıyoruz. Yeni sektörlere girmeyeceğiz. İçecek ve şekerli gıdalar sektöründe Gülsan Gıda'yı konumlandırıp, ürün atağına geçiyoruz. Meysu Cola'nın Ar-Ge çalışmaları yıl boyunca gıda mühendisi tarafından yapıldı. Cola yatırımı ile birlikte yüzde 15 büyüme sağlayacağız." dedi. 586674 Davutoğlu'ndan yoğun diplomasi trafiği! BM'de düzenlenen Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı'nda konuşma yapan Bakan Davutoğlu, daha sonra Rusya, Sırbistan, Kosova, Avustralya ve Azerbaycan dışişleri bakanlarıyla görüştü. Davutoğlu, Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Jorge Sampaio ve İspanya Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos'un da katıldığı toplantıda konuşma yaptı. Türkiye'nin Medeniyetler İttifakı'na uygulama planının hayata geçirilmesi dahil olmak üzere her türlü alanda katkıda bulunmaya devam ettiğini belirten Davutoğlu, kültürel farklılıklara saygının 21. yüzyılda herkese yön vermesi gerektiğini, çünkü son zamanlarda kutuplaşma, hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık yüzünden zor bir zamandan geçildiğini, bu kapsamda Medeniyetler İttifakı'nın ''medeniyetler çatışması'' savına karşı son derece güçlü bir yanıt olduğunu belirtti. Davutoğlu, uluslararası ilişkilerde yeni bir başlangıç yolunda iyimser olmak için pek çok nedene sahip olunduğunu belirterek, İslam dünyası ülkelerinin de son zamanlarda insan hakları, şeffaflık, hesap verebilirlik ve kadın hakları konularını tartışmaya açtığını ancak batının Müslüman ülkelere reform çabalarında yeterli destek veremediğini ifade etti. RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI'YLA GÖRÜŞME Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Bakan Davutoğlu'nun Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüşmesinde, Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in Türkiye ziyaretinin ardından ikili ilişkiler ele alındı. Edinilen bilgiye göre, Türkiye'nin Suriye ve Irak ile tesis ettiği Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin bir benzerinin Rusya ile kurulması kararı çerçevesinde karşılıklı çalışma belgelerinin hazırlanıp teati edilmesi istendi. Görüşmede, Bakan Davutoğlu'nun Ermenistan'la normalizasyon süreci hakkında Lavrov'a bilgi verdiği, Lavrov'un da Rusya'nın AGİT Minsk Grubu'nun eş başkanı olarak Minsk grubundaki gelişmeler hakkında Davutoğlu'na bilgi verdiği öğrenildi. Tarafların Moldova'da Ekimde bir araya gelmesinin söz konusu olabileceği bildirildi. İran'ın nükleer dosyasının da gündeme geldiği, Ekimde İran'ın nükleer programına yönelik yapılması öngörülen toplantı hakkında görüş alışverişi yapıldığı belirtildi. Bakan Davutoğlu'nun Lavrov'a İran'a Başbakan Erdoğan ile birlikte son yaptıkları ziyaretle ilgili izlenimlerini aktardığı ifade edildi. Son olarak Kıbrıs'la ilgili görüşüldüğü ve Bakan Davutoğlu'nun Türkiye'nin Rusya'dan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni çözüme teşvik etmesini beklediğini söylediği bildirildi. DİĞER İKİLİ GÖRÜŞMELER Bakan Davutoğlu'nun Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Jeremic ile yaptığı görüşmede, Sırp bakanın ülkesinde azınlıkların dini günleriyle ilgili olarak devlet televizyonlarından yayın yaptığı bilgisini verdiğini ve bu çerçevede Sırp televizyonunun Ramazan Bayramı'nda İstanbul Süleymaniye Camisi'nden yayın yaptığını belirttiği ve ülkesindeki açılım süreciyle ilgili olarak Davutoğlu'na bilgi verdiği kaydedildi. Bakan Davutoğlu'nun Avustralya Dışişleri Bakanı Stephen Smith ile görüşmesinde ise 1915 Çanakkale Savaşı'nın gündeme geldiği, Avustralyalı bakanın Çanakkale'nin iki ülkeyi birbirine düşman etmek yerine birbirine yaklaştırdığını söylediği öğrenildi. Smith'in Türkiye'ye yaptığı ziyaretle ilgili izlenimlerini anlattığı ve Bakan Davutoğlu'nu ülkesine davet ettiği bildirildi. Davutoğlu'nun Kosova Dışişleri Bakanı İskender Hüseyni ile görüşmesinde ise Kosova'yla tarihi ilişkiler ele alındı. Kosovalı Bakan, ulaştırma ve iletişim alanında Türk yatırımcıları ülkesine beklediklerini, Türkiye'yi Kosova'nın stratejik ortağı olarak gördüklerini söyledi. Bakan Davutoğlu'nun Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov'la da New York'taki temasları kapsamında ikinci kez bir araya geldiği, bakanların Minsk süreciyle ilgili görüştüğü belirtildi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun yarın New York'ta ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'la görüşmesi bekleniyor. 587333 Nazmi Avluca'nın gözü Londra Olimpiyatları'nda Kazandığı dünya şampiyonluğunun ardından, bugün Herning kentindeki bir parkta gezinti yapan ve burada bulunan manejde ata binerek stres atan Avluca, 34 yaşında olduğunu ve 2008 Pekin Olimpiyatları sonrası Milli Takım'ı bırakmayı düşündüğünü hatırlatarak, şunları söyledi: ''Milli mayoyu artık genç arkadaşlarıma bırakma zamanımın geldiğini düşünüyordum. Aslında bu düşüncemde değişiklik yok. Şayet benim performansıma ulaşan genç bir arkadaşım çıkarsa, seve seve milli mayoyu ona bırakırım. Fakat dünyanın en iyisi olduğum sürece milli mayoyu giymeye devam edeceğim. 2011 Dünya Şampiyonası İstanbul'a verildi. Bu yıllardır Hamza Yerlikaya, Şeref Eroğlu, Ercan Yıldız, Mehmet Özal gibi şampiyon sporcuların büyük bir özlemiydi. Kendi ülkemizde şampiyonluk yaşamak istiyorduk. 2011 Dünya Şampiyonası'nın İstanbul'a verilmesi de benim için ayrıca bir motivasyon oldu. Bundan sonraki hedefim İstanbul'da üçüncü kez dünya şampiyonu olmak, ardından da Londra'da olimpiyat şampiyonluğunu da kazanarak güreşe veda etmek.'' Nazmi Avluca bir soru üzerine, Pekin Olimpiyatları'nda mağlup olduğu Macar Zoltan Fodor'a karşı, Dünya Şampiyonası'nda en rahat galibiyetini aldığını belirterek, ''Pekin'de bir şeyler iyi gitmedi. Çok şanssızlık yaşadım. Yoksa çok rahat olimpiyat şampiyonu olabilirdim. Fakat bu özlemimi Londra'da gidereceğim'' ifadelerini kullandı. Sporda gençleştirmenin önemli olduğuna değinen Avluca, ''Genç kardeşlerimizin de çok çalışması, istekli olmaları ve bizlerden mümkün olduğunca çok şey öğrenmeye çalışmaları lazım'' dedi. 1999 yılında Atina'da kazandığı dünya şampiyonluğundan 10 yıl sonra tekrar dünya şampiyonu olduğunu, fakat bu durumun yanlış değerlendirildiğini ifade eden Avluca, ''Aradan geçen bu sürede sadece 2001 ve 2007 dünya şampiyonalarında başarılı olamadım. 2000 ve 2004 olimpiyat yılları olduğu için dünya şampiyonası düzenlenmedi. 2002, 2003 yıllarında zaten Milli Takım'da yer almadım. 2005 yılında Budapeşte'de dünya üçüncüsü, 2006'da Guangzhou'da dünya ikincisi oldum. Kısacası hemen hemen katıldığım her büyük organizasyonda kürsüye çıkmayı başardım'' diye konuştu. -''TARİH TEKERRÜR ETTİ''- Nazmi Avluca dün 84 kilo finalinde Fransız Melonin Noumonvi ile karşılaştığını hatırlatarak, ''10 yıl aradan sonra yine finalde bir Fransız'ı yenerek şampiyon oldum ve tarih tekerrür etti'' dedi. Final müsabakasına çıkarken Milli Takım Teknik Direktörü Salih Bora ile göz göze geldiklerini ifade eden Avluca, anı şöyle anlattı: ''Hocamla göz göze geldik ve birbirimize bakarak gülümsedik. Sonra Salih hocam bana, '10 yıl önce de finalde bir Fransız'ı yenmiştin ve ben yine senin antrenöründüm. Yine başaracaksın' dedi. Bu arada Güreş Federasyonu Başkanımız Osman Aşkın Bak da 'Ben de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş. yöneticisi olarak müsabakayı izlemeye gelmiştim. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak bizimle birlikteydi. Her şey 10 yıl önceki gibi. Tarih tekerrür edecek' dedi. Gerçekten de öyle oldu. Fransız'ı yenerek kariyerimin ikinci dünya şampiyonluğunu yakaladım.'' -''YENİ KULÜBÜM UĞUR GETİRDİ''- Dünya Şampiyonası öncesi Konya Şekerspor'dan Ankara ASKİ Spor'a transfer olduğunu hatırlatan Nazmi Avluca, yeni kulübünün kendisine uğur getirdiğini belirterek, ''Şimdi hedefim yeni kulübümle birlikte Aralık ayında Rusya'da Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazanmak'' dedi. Ankara ASKİ Spor'un yıl önce Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandığı dönemde de bu kulübün sporcusu olduğunu ifade eden Avluca, ''Umarım Ankara ASKİ Spor'a bir şampiyonluk daha kazandırırız'' diye konuştu. Nazmi Avluca ayrıca, kazandığı dünya şampiyonluğunun hemen ardından, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in kendisini arayarak tebrik ettiğini ve bundan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. 586673 Osmanlı hanedanının krizleri Osmanlı ailesi reisi Osman Ertuğrul Osman'ın vefatı Osmanlı hanedanını gündeme getirdi. Osmanlı hanedanı, bir hanedanın altı asır hiç değişmeden iktidarda kaldığı nadir örneklerdendir. Hanedanın varlığı zaman zaman tartışılmış, bazı zamanlarda hanedandan tek erkek kalınca veya bazı padişahlar kısır çıkınca da hanedan birkaç defa sona erme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. HANEDANIN ORTAYA ÇIKIŞI Osmanlı hanedanı 27 Temmuz 1302'de Bizans'la, Osman Gazi komutasındaki Türkmenler arasında meydana gelen Bapheus (Koyunhisarı) Savaşı'nda ortaya çıktı. Bu savaşta kazandığı başarı Osman Gazi'ye bir hanedan ku­rucusu karizması kazandırdı. Osmanlı hanedanı Oğuz boylarından Kayı­lar'ın Karakeçili oymağına mensuptu. Osmanlı hanedanı kurulduğu yıllarda tartışıldı. Osman Gazi kendi iktidarına cephe alan amcası Dündar Bey'i 1300'lü yılların başında öldürdü. Osman Gazi'den sonra hükümdarlık babadan oğla geçerek devam etti. 1402-1413 yılları arasındaki Fetret Devri'nde yaşanan zorluklara rağmen hanedan varlığını sürdürdü. Padişahlar hanedanın imajını hep sağlam tutmaya çalıştılar. Kanuni Sultan Süleyman, ömrünün son yıllarında hasta olmasına rağmen, 1566'da Sigetvar seferine kendi ve hanedanın imajını yeni­den parlatma amacıyla çıkmıştı. 17. yüzyıla kadar tahta çıkan padişahların tamamının erkek çocuğu olduğu için hanedan tehlike yaşamadı. Hanedanın ilk krizi Birinci Ahmed'in 1603'te tahta çıkışında yaşandı. Birinci Ahmed tahta çıktığında 13 yaşındaydı. Genç padişahın çocuğunun olup olmayacağı bilinmediği için Birinci Ahmed'in cülusunda kardeşi Birinci Mustafa ise öldürülmedi. Bir süre sonra Birinci Ahmed'in çocukları olunca, hanedan sona erme tehlikesinden kurtuldu. HANEDANIN TEK UMUDU Osmanlı hanedanı en ciddi tehlikeyi Dördüncü Murad'ın ölümü sırasında 1640'ta yaşadı. Dördüncü Murad'ın ölmeden önce Osmanlı hanedanının hayatta kalan tek erkek üyesi olan kardeşi Şehzâde İbrahim'i öldürterek, yerine yakın çevresinden Mustafa Paşa'yı getirmek istediğini, an­cak saray halkının bunu engellediği söylenir. Bu konudaki bir diğer rivayet de, padişahın ölümünden sonra yerine Kırım Hanı'nın çıkarılmasını vasiyet ettiği, fakat bunun da Kösem Sul­tan tarafın­dan engellendiğidir. Sultan İbrahim 1640'ta tahta çıktığı zaman hanedanın hayatta bulu­nan tek erkek üyesiydi. Cülusundan ilk oğlunun doğmasına kadar yaklaşık iki yıllık bir süre geçti. Bu süre zarfında padişahın bir oğlu olması için yapılmadık şey kalmamıştı. So­nunda 1642 yılının başlarında daha sonra Avcı Mehmed diye anılacak Şehzâde Mehmed'in doğması üzerine herkes rahat bir nefes aldı. Hanedan, 18. yüzyılda ise kısır padişahlar yüzünden tehlikeye düştü. Birinci Mahmud ve Üçüncü Osman'ın 27 yıllık hükümdarlık sürelerinde çocukları olmayınca, hanedanın varlığı tehlikeye girdi. Üçüncü Mustafa 1757'de tahta geçince, hanedanın sürmesi için herkesin tek ümidi oldu. Fakat 1759'da padişahın ilk çocuğu kız doğunca endişeler devam etti. Beklenen şehzade ise iki sene sonra doğdu ve 1789'da Üçüncü Selim olarak tahta çıktı. İkinci Mahmud'un 1808'de ağabeyi Dördüncü Mustafa'yı öldürtmesiyle hanedan yine bir tehlikeyle karşı karşıya kaldı. Ancak sultanın arka arkaya birçok çocuğunun olmasıyla hanedan varlığını 1922'ye kadar devam ettirebildi. OSMANLI HANEDANINA ALTERNATİFLER Osmanlı tarihi boyunca özellikle isyan günlerinde hanedana alternatif arayışları olmuştu. Feridun Emecen, "Osmanlı Hanedanına Alternatif Arayışlar: İbrahimhanzâdeler Örneği" isimli makalesinde bu konuyu ele alır. Osmanlı döneminde Osmanlı hanedanına alternatif denildiğinde akla hep Kırım hanları gelmiştir. İkinci Murad ve Birinci Ahmed dönemlerinde Kırım hanları gündeme gelmişti. Dördüncü Murad, müneccimlerin "hanedanın kuş adı taşıyan biri tarafından sona erdirileceği" kehaneti üzerine Rodos'ta bulunan Şahin Giray'ı öldürtmüştü. 1687'de Dördüncü Mehmed, tahttan indirildikten sonra İstanbul'daki zorbalar Osmanlı hanedanı yerine Kırım hanlarından birinin tahta çıkarılması fikrini ileri sürdüler, fakat bu görüş fazla taraftar bulmadı. Kırım Hanı'nın Osmanlı tahtına çıkarılmasının önerildiği en önemli olay 1703 Edirne İsyanı sırasında meydana geldi. Bu isyan sırasında Sokollu Mehmed Paşa'nın soyundan gelen İbrahim Han-zâdeler de hanedan alternatifi olarak zikredilmişlerdi. Kırım hanlarının Osmanlı padişahı yapılması tartışmaları 1808'de IV. Mustafa'nın tahttan indirilmesi sırasında da gündeme geldi. Hanedana bir alternatif ise İkinci Mahmud zamanında ortaya çıktı. İsyan ederek Osmanlı ordularını art arda mağlup eden, Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın asıl emelinin İstanbul'u ele geçirmek ve hatta Osmanlı hanedanına son vererek tahtı devralmak olduğu söylenir. Erhan AFYONCU Bugün 586655 "Ernst'e ekstra milyon euro ödemedik" Kulübü, bugün bazı basın organlarında, Alman futbolcu Ernst ile ilgili çıkan "Ernst'e milyon euro" başlıklı haberleri yalanladı. Kulübü'nden yapılan açıklamada şöyle denildi: "Haberlerde yer alan, futbolcumuz Fabian Ernst'e milyon euro ekstra ödeme yapıldığı iddiaları tamamen gerçek dışıdır. Fabian Ernst'e sözleşmesinin dışında herhangi bir ödeme kesinlikle yapılmamıştır" denildi. 586818 7. Cadde referandumu bugün yapılacak İçki satışı yapılıp yapılmasın tartışmasıyla gündeme gelen 7. Cadde referandumu bugün yapılıyor. Anket formlarını doldurma işlemleri, Ankara Bahçelievler 7. Cadde'nin girişindeki akaryakıt istasyonunun karşısındaki geniş alanda kurulan 12 bilgisayar ve 22 sandıkla yapılıyor. 7. Caddeliler içki satışı ile ilgili maddenin çıkarıldığı referandumda, 12 soruya yanıt verecek. İçki satışı yapılıp yapılmasın tartışmasıyla gündeme gelen 7. Cadde referandumu bugün yapılıyor. Anket formlarını doldurma işlemleri, Ankara Bahçelievler 7. Cadde'nin girişindeki akaryakıt istasyonunun karşısındaki geniş alanda kurulan 12 bilgisayar ve 22 sandıkla yapılıyor. 7. Caddeliler içki satışı ile ilgili maddenin çıkarıldığı referandumda, 12 soruya yanıt verecek. Anket formlarının konulacağı sandıkların boş olduğu, Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ile bazı siyasi parti temsilcilerinin katılımıyla teyit edildi. Daha sonra sandıkların mühürlenmesi ve bilgisayarların devreye girmesiyle oylama başladı. 12 sorudan oluşan ankete, 7. Cadde ile bağlantılı 22 sokakta oturan bin 745 ev ve iş yeri sahibi katılıyor. Sandıklar noter huzurunda saat 17.00'de açılarak, sayım yapılacak ve akşam saatlerinde anket sonuçları ilan edilecek. Daha önce kendilerine dağıtılan anket formlarını doldurarak sandıklara atabilecek vatandaşlar, isterlerse anket aracında oylarını bilgisayar ortamında da kullanabiliyor. 12 sorudan oluşan ankete, 7. Cadde ile bağlantılı 22 sokakta oturan bin 745 ev ve iş yeri sahibi katılacak. Ankara Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, anket, bugün 10.00-17.00 saatleri arasında 7. Cadde'nin girişindeki akaryakıt istasyonunun karşısındaki geniş alanda yapılacak. Daha önce kendilerine dağıtılan anket formlarını doldurarak sandıklara atabilecek vatandaşlar, isterlerse anket aracında oylarını bilgisayar ortamında da kullanabilecekler. Ankette yer alan sorular Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak anket çalışmasında vatandaşlara sorulacak sorular şöyle: 1- Bahçelievler Aşkabat Caddesi (7. Cadde) trafiğe kapatılarak yaya bölgesi haline getirilsin mi? 2- Bahçelievler 7. Cadde trafiği için aşağıdaki şartlardan en uygun olanı sizce hangisidir? (Araç trafiğine kapanış saatleri) 3- Binanızın özel araç park yeri var mı? 4- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, 7. Cadde'yi dik kesen 7. (eski 27.) Sokak, 61. (eski 29.) Sokak, 69. (eski 17.) Sokak ve 54. (eski 6.) Cadde'den devamlı trafik akışına hız bariyeri konulmak suretiyle izin verilsin mi? 5- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'ye bir nostalji treni konulsun ister misiniz? 6- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'de yeni bir peyzaj düzenlemesi yapılmalı mı? 7- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa aydınlatma yoğun mu olmalı, yoksa loş bir ışık sistemi mi gerekli? 8- 7. Cadde'de müzik yayını olmalı mı? 9- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa Büyükşehir Belediyesi hafta sonu caddede değişik etkinlikler yapmalı mı? 10- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa caddeye konulacak bankların sayısı çoğaltılmalı mı? 11- Bahçelievler 7. Cadde'nin trafiğe kapatılması projesi kapsamında, tekrar ele alınacak olan Gökkuşağı Rekreasyon Alanı'nın ne şekilde değerlendirilmesini istersiniz? Öğrencilere yönelik bilimsel satış yeri Ressamlar ve heykeltıraşlar için sanat sokağı Elçiliklerin ülkelerini tanıtacağı bir satış alanı Ayakkabıcılar çarşısı Elektronikçiler çarşısı Hiçbiri 12- Gökkuşağı Rekreasyon Alanı için sizin başka bir öneriniz var mı? "İçkili bölge" sorusu Ankara Büyükşehir Belediyesi referandumda, "7. Cadde'nin içkili bölge ilan edilip edilmemesini" de soracaktı. Ancak gelen tepkiler üzerine belediye geri adım atmış ve tartışma yaratan soru anketten çıkarılmıştı. 587495 Bingöl'deki yüzer ada protokolü ağırladı Bingöl'deki Turnalar Gölü üzerinde sal gibi hareket eden ve yüzer ada olarak bilinen "adacık" protokolü ağırladı. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz adada inceleme yaptı. İşte ada ziyaretinden kareler... 586554 ZIPLAMAYA DEVAM 2-1 ZIPLAMAYA DEVAM 2-1MAÇIN ANALİZİ: YUSUF KOBAL güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda Sarı-lacivertli ekip, Kazım’ın golüyle maça hızlı başladı ancak bu fazla uzamadı. Ev sahibi Ali Zitouni ile eşitliği sağladı. Üç topu direkten dönen son dakikada rakibinin inanılmaz ikramı ile üç puanı kaptı, 7’de yaparak 45 yıllık rekorunu egale etmeyi başardı Enfes bir sonbahar akşamı. Maçtan hemen önce yağmurun suladığı saha da öbeklerine rağmen iyi bir kıvama geliyor. ’dan yedinci peş peşe galibiyetini alıp dönmenin hesaplarında. ise şok bir galibiyetle bu yeni sezonun sarhoşluğunu üzerinden atmaya kararlı. Daum inadım inat dercesine sahaya aynı kadrosunu sürüyor. Sanki Carlos ile aralarında gizli anlaşma var. Ve bu yüzden bir hafta boyunca taktik çalışmalarda on birde denenen Brezilyalı yedekte. Çok güvendiği Kazım, tüm muhalif seslere karşın yine sahada. Zaten gol sahibi olarak da antrenörünü haklı çıkaran bir gün yaşıyor. Antalyaspor’da ise  macera arayışı hakim. Özdilek, takımını iki ön libero ve iki forvetle sahaya sürmüş ki bu bir çılgınlık sanki. Hele maçın sonlarında “Şifo”nun atak çılgınlığı, pahalıya patlıyor. Fenerbahçe’de Gökhan sakatlanınca sağ beke geçiyor. Andre Santos çok bozuk oynuyor. Onun yerine giren Uğur “Bana ne?” modunda. 55. dakika tarihe geçer Güiza mı? Maçın 55. dakikası tarihe geçer. Çünkü Alex, 40 metrelik bir pas atıyor İspanyol golcüye. Kaleci Polat, Azrail ile karşı karşıya kalmışcasına çaresiz. Ama Güiza, yapabileceği onlarca hareket olmasına karşın, bu deneyimsiz Polat’ı geçemiyor. Aynı şeyi 78. dakikada da yapıyor, yine Alex’in sihirli pasını lanetliymiş gibi kaleciye nişanlıyor. Antalyaspor,Veysel ile bulduğu pozisyondan aldığı cesaretle kazanmayı kafaya takıyor. anda da bitiyor. Alex’in üç arkadaşını gol pozisyonuna sokan pası ile ve tabii ki Güiza’nın mütevazı paylaşımı ile Semih galibiyeti yazıyor. 10’da Cristian kaleye paralel bir pas çıkardı. Mehmet Topuz bu pası dikeye çevirdi ve Alex’e aktardı. Alex’in müthiş topuk pasını alan Kazım kaleci ile karşı karşıya kaldığı anda vurdu: 0-1 21. dakikada Zitouni Antalyaspor’un golünü attı. Jedinak’ın orta alandan gönderdiği topa arka direkte kafa vuran Ali Zitouni, beraberliği sağladı: 1-1 24’te Kazım, sağ çaprazdan şutunu attı, top üst direkten geri geldi. Direkler izin vermedi 44’te Güiza, Mehmet Topuz’a çıkarttı. Topuz nefis bir sağ ayak şutu üretti ama top üst direğe çarpıp geri döndü. 55’te Alex topu 40 metrelik bir pas ile asiste çevirdi, Güiza karşı karşıya kaldığı kaleci Polat’a topu teslim etti. 78’de Alex nefis bir pasla Güiza’yı yine pozisyona soktu, Güiza ne yaptı? Topu, Polat’a nişanladı, mutlak golü kaçırdı. 82’de Bilica, ceza alanında topu yatarak gerisine attı, top yine direkten döndü. 88. dakikada Zitouni Veysel’i kaçırdı, deneyimli oyuncu ceza sahası içinde pas verecek kimseyi bulamayınca şutunu kalyeye attı ama Volkan topu kornere çeldi. 90’da  Alex orta sahada topu rakipten söküp, öndeki üçlünün önüne attı. Güiza, Semih ve Uğur önlerinde hiç kimse yokken kaleye gittiler. Polat son hamleyi yaptı, Güiza topu Semih’e aktarardı, milli forvete topu ağlara bırakmak kaldı: 1-2 MAÇIN RÖNTGENİ ALEX de SOUZA Bu tip rakipler karşısında zaten sihrini gösteriyor Alex. Takım arkadaşları mevsimsel ağırlığın yükü ile didişirken kaptan ara ara attığı bitirici paslarla faturayı kesme amacındaydı. Önce Kazım’a golü attırdı. Sayısız gol pası attı. Hele bir de Güiza’nın harcadıklarını göre göre oyundan düşmeyip maçı çevirmek, Alex’in özel yeteneği olsa gerek. 90. DAKİKA Alex, bu dakikada ileri çıkan Antalyaspor takımını ciddi biçimde cezalandırdı. Aslında, önce puana razı olup son bir kaç dakikada üç puanı kovalamaya heveslenen Antalyaspor’un bu kadar umarsız oyununu Brezilyalı daha önce de bozardı da, Güiza ona yanıt veremiyordu. Bir pasla üç takım arkadaşını birden gol pozisyonuna sokan Alex’in son dakikadaki pası, maçı Antalyaspor aleyhine bitirdi. 587000 'İkinci El'den ikinci kez jüri üyeliği daveti ALİ MURAT GÜVEN 'İkinci El'den ikinci kez jüri üyeliği daveti Geçen kış jüri üyeleri arasında yer alıp son derece güzel anılarla ayrıldığım Ankara merkezli kısa film festivalinde önümüzdeki yıl da genç dostlarımla birlikte olacağım. ALİ MURAT GÜVEN Türk kısa film dünyasını önümüzdeki yılın şubat ayında başkentte dördüncü kez buluşturmaya hazırlanan “İkinci El Kısa Film Festivali”nden, geçtiğimiz günlerde yeniden “jüri üyeliği” daveti aldım. Festival'in -aynı zamanda Ankara Kısa Filmciler Derneği Başkanı da olan- kurucusu ve yürütücü ekip lideri, değerli dostum Kerem Akkoyunlu, geçen kış aylarındaki üçüncü buluşmada gerçekleştirdiğimiz işbirliğinden organizasyon komitesi olarak büyük mutluluk duyduklarını belirterek, beni şu sıralarda hazırlık çalışmaları süren dördüncü festivalde bir kez daha jüri üyeleri arasında görmek istediklerini belirtti. Ben de Akkoyunlu'nun bu sürpriz telefonundan son derece duygulandım ve tarihte hâlâ soluk alıp veriyorsam Ankara'ya mutlaka geleceğimi, festival süresince bu genç ve çalışkan ekiple birlikte olacağımı dile getirdim. Öte yandan, başkentteki sinemacı dostlarımdan gelen güzel haberler bununla da sınırlı değildi. 2007 yılında düzenlenmeye başlanan ve yalnızca iki yıldaTürkiye'nin en popüler kısa film festivallerinden birine dönüşen “İkinci El”, 2010 yılından itibaren “uluslararası” bir boyut kazanacakmış. Yanısıra, belli başlı kısa film yarışmalarındaki “ön eleme” sistemine haklı bir tepki olarak şimdiye kadar yalnızca “herhangi bir yarışmada elenmiş yapıtlar”ı kabul eden festivalin 2010 yılı şubat ayında düzenlenecek dördüncü buluşmasında, henüz hiç bir yarışmaya katılmamış (ve doğal olarak elenmemiş) “dumanı üzerinde” filmlerin de başvurabileceği yeni bir kategori daha oluşturulacakmış. Bunlar da bana göre Festival'e yönelik ilgi ve katılımı artırma yönünde son derece isabetli kararlar Kerem Akkoyunlu ve Ali Murat Güven Çankaya Belediyesi'nin sponsorluğunda düzenlenen “İkinci El”in bu yılın kış aylarındaki üçüncü turunda yaşadığım güzellikleri, orada gördüğüm konukseverliğe ilişkin izlenimlerimi daha önce bu sayfada sizlerle paylaşmıştım. Sponsorları, jüri ve katılımcı profiliyle ilk anda “sol” kesime dönük bir organizasyon izlenimi uyandırmasına karşın, ideolojik çizgisi artık herkesçe mâlûm bir sinema yazarı olarak âdeta kırk yıllık dost gibi karşılandığım ve sinemanın buluşturucu gücü sayesinde yepyeni ahbaplar edindiğim son derece hoş bir deneyim olmuştu benim için. Önümüzdeki şubat ayında bu iyi niyetli, cıvıl cıvıl ve gerçek anlamda demokrat insanlarla, kaliteli bir organizasyonun çatısı altında yeniden bir araya gelmek için sabırsızlanıyorum doğrusu “İkinci El Kısa Film Festivali” hakkında ayrıntılı bilgi için: Bu festivale ilişkin olarak daha önce yazdığım iki ayrı yazı için: 27.09.2009 SİNEMA 586975 Yazıcıoğlu'nun helikopterinin enkazına ulaşan köylüler ödüllendirildi Kahramanmaraş'ın merkeze bağlı Döngel köyünde Kültür ve Spor Şöleni düzenlendi. Yöreye ait çeşitli gelenek ve görenekleri yaşatıldığı şölende bu yıl helikopter kazasında hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilere de geniş yer ayrıldı. Helikopter enkazını bulan ekibin içerisinde birçok Döngellinin yer almasından dolayı da ayrı bir önemi olan program kapsamında Yazıcıoğlu'nun hayatını anlatan bir belgesel sunumu yapıldı. Belgeseli izleyenler duygulu anlar yaşarken, BBP Kahramanmaraş Merkez İlçe Başkanı Hayrettin Aslanbey'in gözyaşlarına hakim olamadı. Yazıcıoğlu'nun hayatını anlatan belgeselin sunumunun ardından, helikopter enkazını bulan ekiple ilgili hazırlanan sinevizyon gösterisi izlendi. Enkaz arama çalışmalarına yer verilen sinevizyonda, 17 kişinin de fotoğrafları gösterildi. Bu gösteriminden sonra da, helikopter kazasında hayatını kaybedenler için dualar edildi. Programda, enkazı bulan ekipte yer alan 12 kişiye ödülleri takdim edilirken, diğer kişinin ise Sivas'a çalışmaya gittikleri belirtildi. Ödül takdimin ardından teşekkür konuşması yapan BBP Kahramanmaraş Merkez İlçe Başkanı Hayrettin Aslanbey, programda çok duygulu anlar yaşadığını anlatarak, "Teknolojinin dahi aşamadığı yolları bugün bu gönüldaşlarımız enkaza ulaştılar. Onlara ben minnettarım. Çok teşekkür ediyorum." dedi. Enkazı bulan ekibin içerisinde yer alan Döngel Köyü eski muhtarı Yılmaz Dilki de enkaza nasıl ulaştıklarını anlattı. anki duyguların dile getirilmesinin çok zor olduğunu ifade eden Dilki, 17 kişinin de büyük sıkıntılar yaşadığını vurgulayarak şunları söyledi: "Bir sürü dedikodular edildi, iftiralar atıldı. Filan yerden para alındı dediler. Bizim kesinlikle ne bir kuruş isteğimiz var, ne de böyle talepte bulunduk. Şuan aldığımız ödül en büyük ödül. Köyümüzün, çevremizin bizi tebrik etmesi hepsinden büyük ödül." Döngel Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Metin Ertürk ise açıklamasında köy halkı olarak Muhsin Yazıcıoğlu'na karşı büyük sevgi beslediklerini dile getirdi. Yüksek katılımın da bunun bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Ertürk, "Herkes şu anda duygu yüklü. Muhsin Yazıcıoğlu'nu çok seviyoruz. Çünkü, büyük Türkiye'yi hayal ediyordu. Biz de acizane olarak böyle bir şey tertipledik. Amacımız sadece insanlık ve sevgi." şeklinde konuştu. Programa, BBP Kahramanmarş İl Başkanı Nedat Türk, Merkez İlçe Başkanı Hayrettin Aslanbey, 2009 yerel seçimlerinde BBP'nin Kahramanmaraş Belediye Başkan Adayı olan Bekir Kılıç'ın yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı. 587208 Bugün pazar... Bugün pazar... 27.09.2009 15:24PAZAR günleri sincapların, karacaların, kirpilerin, yunusların, sarı kedinindir bu köşe... Anne köpek Canik, bebeği Postal’ı sormak üzere, bulutların üzerinden gelir, kuyruğunu sallaya sallaya pazarları... Turnalar göç şarkılarını söyleyerek geçerler Onuncu Köy’ün üzerinden, haftanın bu günü. Bir tavşan zıplar köşeden bu köşeye... Flamingolar, yeşilbaşlar uçuşur.. Bir kumru eşini çağırır; gugu-guk, gugu-guk... Bugün pazar... Pazar günleri bu köşe ormanların, nehirlerin, göllerin, denizlerin, dağların, yaylalarındır... Onlar olmadan vatan olmaz... Dağını, ovasını, ırmağını, kuşunu, kurdunu, ceylanını, ağacını koruyamayan toplumlar, vatanı asla hak etmezler... Kuruyan bir yurdu terk edip Anadolu’ya göç eden Türkler, bir başka yurdu da kurutmakta olduklarını fark etmeden ve bu cennet yurda ihanetleri görmeden, bu topraklara da sahip olamazlar. Bu vatan bizimse... yok edilen koruluk bizim, yurtsuz bırakılmış karaca bizim, kirli nehir, kokan deniz, yanan çamlar bizim... Tanrı her şeyi insan için yarattıysa, zaman onları koruma görevini de insana vermiş olmalı... Eğer “önce insan”sa, bunun sorumluluğu ve vebali vardır... İnsan tarafından öldürülmüş annelerini hâlâ emmek isteyen ve onun çöplükteki bedenine sürünerek ulaşmaya çalışan yavru köpekleri gördüğüm gün, yeterince insan olamadığımızı düşünmüştüm. Öbür canlılarla ilişkileri, insanların çağdaşlık ölçütüdür. Dili olmayan, getirisi bulunmayan bir canlıya dahi merhamet eden ve koruyan bir insan gördüğünüzde, iyi insandır... Korkmayın, uzatın elinizi... Haftanın bu günü bu köşe ağaçların, göllerin, nehirlerin, sarı kedinin, korulukta yaşayan anne köpeğindir... Bugün pazar... Kulakları bir ine-bir kalka koşarak gelecektir pazarları. Pako’ya sözüm var... 587020 Ibrahimovic yine boş geçmedi! Ibrahimovic yine boş geçmedi! 27/09/09 12:39 La Liga’da Malaga deplasmanına konuk olan Barcelona, zayıf rakibini Zlatan Ibrahimovic ve Pique’nin golleriyle 2-0 yense de, Real Madrid’in Tenerife’yi 3-0 yenmesinin ardından liderlik koltuğunu ezeli rakibine devretti. Barcelona’da 39. dakikada ağları sarsan İsveçli forvet, beşinci maçta beşinci golüne ulaştı. 587446 Reel sektör iyileşme sinyalleri veriyor Reel sektör iyileşme sinyalleri veriyor Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, doğru ekonomi-politik argümanlarla sağlanacak yönetimin reel sektöre olumlu yansımaları olacağını söyledi. YENİ ŞAFAK KONYA Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, ekonomide yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Küresel krizin dünya gündemini meşgul etmeye devam ettiğini ifade eden Büyükhelvacıgil, “Her ne kadar makro düzeyde olumlu veriler ve bilgilerden söz edilmekte, uluslararası kuruluşlardan olumlu haberler gelse de küresel kriz, dünya gündemini meşgul etmeye devam etmektedir.”dedi. Özellikle gündemde yer alan iyileşme sürecinin reel sektör göstergelerine olumlu yansımaları ve piyasada beklenen nakit akışının sağlanmasının bu süreç içerisinde sanayicinin yüzünü güldürecek haberler olacağına dikkat çeken Büyükhelvacıgil, daha sonra şu görüşlere yer verdi: “Bizler farkındayız ki reel sektöre ilişkin bu olumlu gelişim birden bire ortaya çıkmayacaktır. Bunun için makro düzeyde sağlanacak istikrar ve doğru ekonomi-politik argümanlarla sağlanacak yönetim bu beklentimizin en kısa sürede olumlu yönde ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Ancak söz konusu iyileşmelerin doğal olarak entegre olduğumuz dünyada da görülmesi gerekmektedir. Nitekim dünya ekonomisi ile bütünleşen Türkiye ekonomisi, finansman yapısı ve dış talep açısından bu bütünleşmenin etkisinde kalmakta ve olumsuz etkilenmekte, bu da dolaylı bir kriz maliyetinin yüklenilmesini zorunlu hale getirmektedir. Ülkemizdeki son ekonomik göstergeler kısmen de olsa iyileşme sinyallerini vermektedir. Reel kesim güven endeksindeki yükseliş ve tüketici güveninin artışı iç talepte toparlanmayı teyit etmektedir. Özellikle 2009 yılının son çeyreğinden itibaren toparlanma süreci daha da belirgin hale geleceğine ilişkin beklentimiz artmaktadır. Bilindiği üzere önümüzdeki yıllık dönemindeki yol haritasını ortaya koyacak orta vadeli programı geçtiğimiz günlerde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından açıklanmıştır.” dedi. 27.09.2009 YURT HABERLER 587276 Nişanına bir gün kala kazada can verdi Nişanına bir gün kala kazada can verdiTİRE (İzmir), (DHA) 'in Tire İlçesi'nde, eğlenceden dönen alkollü gençlerin kullandığı otomobilin çarptığı motosikletin kasksız sürücüsü 26 yaşındaki Levent Öğütmen öldü. Elektriçi Levent Öğütmen'in bir gün sonra nişan töreni olduğu öğrenildi. Tire'de elektrikçilik yapan Levent Öğütmen, yarın yapılacak nişanı öncesinde, bir grup arkadaşıyla Alanı'na gitti. Saat 01.00'a kadar içip, eğlenen gençler, evlerine dönmek üzere dağıldı. 35 YFF 83 plakalı motosikletiyle yola çıkan Levent Öğütmen, İstasyon Mevkii'ndeki bir önüne geldiğinde, aniden yola çıkan, birlikte eğlendikleri arkadaşı 26 yaşındaki Barış Timur'un yönetimindeki 35 EMC 25 plakalı otomobile hızla çarptı. Kasksız olduğu belirlenen Öğütmen, çarpmanın şiddetiyle asfalta fırlayarak, başını çarptı. Öğütmen olay yerinde yaşamını yitirdi. Kemeri takılı olmadığı için kaza sırasında başını direksiyona çarpan Barış Timur ise yaralandı. Timur, Tire Ertuğrul Aker Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı. Kazada ölen Öğütmen'in 2.03 promil, yaralanan Timur'in ise yasal sınır olan 0.50 promil alkollü olduğu belirlendi. Nişanlarına bir gün kala Öğütmen'in ölüm haberini alan 24 yaşındaki Hatice Ertek, sinir krizi geçirdi. Gözü yaşlı genç kız, “Nişan hazırlıklarını birlikte tamamlamıştık. Ölümüne inanmak istemiyorum. Tüm dünyam yıkıldı” dedi. Öğütmen'in cenazesi Tire Karahasan Camisi'nde öğle vakti kılınan namazın ardından ilçe mezarlığında toprağa verildi. 587391 Otelin penceresinden çişini yaparken düşen İngiliz turist öldü Otelin penceresinden çişini yaparken düşen İngiliz turist öldüBERLİN (A.A) ’nın Münih kentindeki bir otelin penceresinden çişini yaparken düşen İngiliz turist hayatını kaybetti          Münih polisi, teknisyeni olan 25 yaşındaki İngiliz turistin, grubundan ayrıldığını, bu sabah aşırı içkili şekilde oteline yalnız döndüğünü ve otelde yönünü kaybettiğini belirtti.          İngiliz turistin daha sonra çişini yapmak için, otelin 6. katında bulunan merdiven boşluğundaki pencerenin camını açtığını anlatan polis, buradan düşen turistin, otelin arka bahçesinde ölü bulunduğunu kaydetti. 587110 Beşiktaş'ta Rusya kafilesi belli oldu 'ta kafilesi belli oldu ’nın CSKA takımıyla 30 Eylül Çarşamba günü oynayacağı maçının hazırlıklarını sürdürdü. BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde teknik direktör yönetiminde basına kapalı gerçekleştirilen antrenmana takım halinde koşularla başlayan siyah-beyazlılar, ikinci bölümde kısa mesafeli koşular ve tek pas çalışması yaptı. Bir süre 5’e pas çalışması yapan futbolcular, son bölümde yarı sahada çift kale maç oynadı. Geçirdiği sonrası özel bir programla yeşil sahalara hazırlanan Delgado, kendisi için düzenlenen programla hazırlıklarını takımdan ayrı olarak sürdürdü. RUSYA KAFİLESİ BELLİ OLDU Siyah-beyazlılar, yarın sabah saat 10.10’da ’ndan özel bir uçakla Moskova’ya gidecek. Beşiktaş’ın Rusya kafilesinde şu futbolcular yer alacak: Rüştü, Hakan, İsmail, Fink, Ernst, Ekrem, Uğur, Yusuf, Nihat, ve 586688 Fener, Antalya'yı bitirdi Sarı-Lacivertli takımın topu direkten dönerken, galibiyet golü 90'da Semih'ten geldi. Maçın hemen başında oyuna ağırlığını koyan Fenerbahçe, 10. dakikada Kazım'la 1-0 öne geçti. Bu dakikada Sarı-Lacivertli ekibin organize gelişen atağında Mehmet Topuz, Alex'i gördü. Brezilyalı futbolcunun nefis topuk pasında ceza sahası sağ çaprazından Kazım, çok sert vurdu. Meşin yuvarlak, sol köşeden ağlarla buluştu: 0-1. Yediği golün şokunu çabuk atlatan Antalyaspor, 21'de eşitliği sağladı. Jedinak'ın ceza sahasına uzun mesafeli ortasında sol çaprazda kendini Gökhan Gönül'e unutturan Ali Zitouni, uçarak kafayı vurdu: 1-1. Bu dakikadan sonra Sarı-Lacivertliler, galibiyet için rakip kaleye yüklendi. Kazım ve Mehmet Topuz'un üst üste iki topu direkten dönerken, taraflar soyunma odasına 1-1'lik eşitlikle gitti. İkinci yarıya da etkili başlayan taraf Fenerbahçe'ydi. Güiza'nın iki yüzde yüzlük fırsattan yararlanamadığı bu yarıda, Kanarya'nın Bilica'yla bir topu daha direğe takıldı. F.Bahçe, maçın son 20 dakikasında rakip kaleyi adeta abluka altına alırken Antalyaspor ise kontrataklarla gol aradı. Maçın 90. dakikasında ise durum tam tersineydi. Antalyaspor'un tüm hatlarıyla rakip kaleye yüklendiği dakikada, F.Bahçe'nin kontratağında Güiza, topla hareketlendi. Ceza sahasına giren İspanyol futbolcu, üçüncü kez kaleci Polat'la karşı karşıya kaldığı pozisyonda yerden bir pasla Semih'i gördü. Bu futbolcu da düzgün vuruşla meşin yuvarlağı boş kaleye gönderdi: 1-2. Nöbetçi Semih golü attı malzemeci Cemil yıkıldı Fenerbahçe, Antalyaspor karşısında son dakikada Semih'in ayağından bir gol bulup öne geçince Kırmızı-Beyazlı taraftarlar sahaya yabancı madde yağdırdı. Antalyaspor tribünlerinden atılan bir koltuk Sarı Lacivertli ekibin malzemecisi Cemil Bulut'un başına isabet etti. Başından yaralanan Bulut, yerde yığılıp kalırken maç da bir müddet durakladı. Bu olaya tepki gösteren F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve diğer yöneticiler şeref tribününü sinirli bir şekilde terk etti. Sarı Kanarya kendi rekorunu egale etti Ligde ilk haftayı kayıpsız geçen F.Bahçe, 1964-65 sezonunda ortaya koyduğu 7'de 7'lik başarıyı tekrarladı. Sarı-Lacivertliler, 7'de yaparak sezona en iyi başlama rekorunu elde ettiği 1964-65 sezonunu İngiliz Oscar Hold yönetiminde şampiyon tamamlamıştı. Söz konusu sezonda maçta aldığı galibiyetlerde rakip filelere 20 gol atan F.Bahçe, kalesinde sadece gole izin vermişti. Kanarya, bu sezon ise ilk hafta galibiyetlerinde toplam 14 gol atıp kalesinde gol gördü. Daum: Antalya böyle oynarsa şampiyon olur! Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, maç sonrası Antalyaspor'a ince bir gönderme yaptı. Daum, maçın ardından Mehmet Özdilek'i tebrik ettiğini ve her maçta böyle oynamaları halinde şampiyonluk için mücadele edebileceklerini söylediğini kaydetti. Alman hoca "Mükemmel bir başlangıç yaşıyoruz. Haftalar geçtikçe işimiz zorlaşıyor. Her rakip bizden puan alan ilk ekip olmak istiyor." dedi. Antalyaspor'un çalıştırıcısı Mehmet Özdilek ise maçın 1-1 bitmesini beklerken, basit bir hatadan gol yediklerini ifade etti. ÖZKAN MAYDA ANTALYA Maçın Analizi Maçın adamı Kazım, bu kez takımı için oynadı Daum'un gelişiyle birlikte sezona çok iyi bir başlangıç yapan Colin Kazım, Antalyaspor karşısında takımın en etkili ismiydi. Maç boyunca rakip defansa özellikle de Orhan Ak'a zor anlar yaşatan Kazım, mükemmel bir gole de imza attı. Kazım'ın bir topu da direkten döndü. Kırılma noktası Direkler, Kanarya'nın golünü önledi Fenerbahçe, rahat kazanacağı maçta son dakika golüyle güldü. 10. dakikada 1-0 öne geçen Sarı-Lacivertliler, durum 1-1 olduktan sonra üst üste kez kale direklerine takıldı. Önce Kazım, sonra Mehmet Topuz ve Bilica'nın şutları Antalyaspor direklerinde patladı. Hakemin notu Yıldırım, Fener'in penaltısını 'es' geçti Maçtan önce karşılaşmanın zor geçeceği ve hakem Yunus Yıldırım'ın zorlanacağı tahmin ediliyordu. 90 dakika sonunda beklenen oldu. Yıldırım, çaldığı tartışmalı düdüklerle tepki topladı. Hele kaleci Polat'ın Uğur Boral'ı adeta tuş etmesine seyirci kalıp penaltı vermemesi büyük hataydı. Hayal kırıklığı Güiza, gol atmamak için elinden geleni yaptı F.Bahçe'nin istikrarsız oyuncusu Güiza, yine kötüydü. Son vuruşları yapamayan İspanyol yıldız, iki mutlak gol pozisyonunu harcadı. Güiza, Alex'in verdiği paslarla kaleci ile karşı karşıya kalmasına rağmen zor olanı yaptı. Tek iyi hareketi ise Semih'e çıkardığı gol pasıydı. Maçın notu Futbol heyecanına taraftar gölgesi düştü Son maçlara oranla daha derli toplu oynayan F.Bahçe, dün hem farkı kaçırdı hem de altın değerinde puan kazandı. Sarı-Lacivertliler, kalite farkıyla galip gelmesini bilirken Antalyasporlu taraftarlar iyi evsahipliği yapmadı. Sahaya yabancı madde yağdırdı. 586471 Bağdat Caddesi Muji'lendi HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR MEHMET DOĞAN PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL Bağdat Caddesi Muji'lendi Sade, uygun fiyatlı, fonksiyonel ürünleriyle İstanbul'da da hayran kitlesi edinen Muji'nin 2. mağazası Bağdat Caddesi'nde açıldı. Hayatın her anını kapsayan tasarım ürünleriyle bir yaşam tarzı sunan Japon mağaza zinciri Muji, temel anlayışını, işleve katkısı olmayan tüm öğelerin elenmesi sonucu elde edilen yalınlık üzerine kuruyor. Muji, en iyi materyali kullanarak en uygun fiyata sunulacak yeni ve sade ürünler geliştiriyor. 27.09.2009 PAZAR 586898 Kaldırımda yürürken minibüsün altında kaldı Kaldırımda yürürken minibüsün altında kaldıSefa KIDIK/, (DHA) 'ta, kaldırımda yürüyen Üniversitesi öğrencisi Elbruz Bilge (22), aşırı hız nedeniyle kaldırıma çıkan hatlı minibüsün altında kalarak ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılmak istenen Elbruz Bilge yolda yaşamını yitirdi. Galatasaray Üniversitesi İktisat Fakültesi 3’üncü sınıf öğrencisi Elbruz Bilge, dün saat 16.30 sıralarından Barbaros Bulvarı'nda yürürken, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek kaldırıma çıktığı minibüsün altında kaldı. Ağır yaralanan öğrencisi olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından İlkyardım ve Araştırma Hastanesi’ne götürülmek istenirken, yolda hayatını kaybetti. ÖNCE KAÇTI SONRA TESLİM OLDU Adı açıklanmayan minibüs sürücüsü kazadan sonra olay yerinden kaçtı. Fakat ilerleyen saatlerde Beşiktaş Polis Merkezi'ne giderek teslim oldu. Olay yerine gelen bilirkişi incelemesi istedi. Kaza alanında inceleme yapan bilirkişi, tuttuğu raporda fren izi olmadığını ve minibüs sürücüsünün 8/8 kusurlu bulunduğunu belirledi. 'DE TOPRAĞA VERİLECEK Elbruz Bilge’nin ölümünü öğrenen arkadaşları ve akrabaları Taksim İlkyardım Hastansi’ne koştu. Ailesinin Eskişehir’de oturduğu öğrenilen üniversite öğrencisinin cenazesi, bugün sabah saatlerinde Taksim önünden kaldırılacak bir otobüsle, Eskişehir’e gönderilecek. 587535 "7. Cadde trafiğe kapanmasın" "7. Cadde trafiğe kapanmasın" 27.09.2009 21:06Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Bahçelievler 7. Cadde'nin trafiğe kapatılıp kapatılmamasına ilişkin yapılan ankette, 1003 vatandaş caddenin trafiğe kapatılmamasını, 800'ü ise kapatılmasını istedi. 7. Cadde'nin girişindeki akaryakıt istasyonunun karşısındaki geniş alanda kurulan 12 bilgisayar ve 22 sandıkla yapılan anketin sonuçları noter huzurunda açıklandı. Her hane ve işyerinin oy kullanabildiği ankete, 1831 kişi katıldı. 1003 kişi caddenin trafiğe kapatılmaması yönünde oy verirken, 800 kişi caddenin trafiğe kapatılması yönünde oy kullandı. Ankette, 28 oy da boş çıktı. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi Başkanvekili Ali İhsan Ölmez, gazetecilere yaptığı açıklamada, Çankaya Belediyesi'nin caddenin trafiğe kapatılması yönünde karar aldığını, konunun daha sonra Büyükşehir Belediye Meclisi'nin de gündemine geldiğini hatırlattı. Meclis toplantısında, ''bu durumun cadde sakinlerine sorulması gerektiği yönünde oybirliğiyle karar alındığını'' belirten Ölmez, oylama sırası ve sonrasında Çankaya Belediye Meclisi üyelerinin oylamaya ilgi göstermemesini eleştirdi. Anketten çıkan sonucun bir sonraki belediye meclis toplantısında ele alınmasını beklediklerini ifade eden Ölmez, ''Karar Ankaralılar'a hayırlı olsun'' dedi. Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan anket çalışmasında vatandaşlara sorulan sorular şöyle: 1- Bahçelievler Aşkabat Caddesi (7. Cadde) trafiğe kapatılarak yaya bölgesi haline getirilsin mi? 2- Bahçelievler 7. Cadde trafiği için aşağıdaki şartlardan en uygun olanı sizce hangisidir? (Araç trafiğine kapanış saatleri) 3- Binanızın özel araç park yeri var mı? 4- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, 7. Cadde'yi dik kesen 7. (eski 27.) Sokak, 61. (eski 29.) Sokak, 69. (eski 17.) Sokak ve 54. (eski 6.) Cadde'den devamlı trafik akışına hız bariyeri konulmak suretiyle izin verilsin mi? 5- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'ye bir nostalji treni konulsun ister misiniz? 6- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'de yeni bir peyzaj düzenlemesi yapılmalı mı? 7- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa aydınlatma yoğun mu olmalı, yoksa loş bir ışık sistemi mi gerekli? 8- 7. Cadde'de müzik yayını olmalı mı? 9- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa Büyükşehir Belediyesi hafta sonu caddede değişik etkinlikler yapmalı mı? 10- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa caddeye konulacak bankların sayısı çoğaltılmalı mı? 11- Bahçelievler 7. Cadde'nin trafiğe kapatılması projesi kapsamında, tekrar ele alınacak olan Gökkuşağı Rekreasyon Alanı'nın ne şekilde değerlendirilmesini istersiniz? Öğrencilere yönelik bilimsel kitap satış yeri Ressamlar ve heykeltıraşlar için sanat sokağı Elçiliklerin ülkelerini tanıtacağı bir satış alanı Ayakkabıcılar çarşısı Elektronikçiler çarşısı Hiçbiri 12- Gökkuşağı Rekreasyon Alanı için sizin başka bir öneriniz var mı? AA 587339 Mut organik zeytinin üssü oldu Mut organik zeytinin üssü oldu Mersin'in Mut ilçesi yeni hedefini organik üretimde marka kent olarak belirledi. Geçen yıl 35 bin ton olan üretimin bu yıl 80 bin tona ulaşması beklenen Mut'ta, yüzde 70-75'i sofralık salamura olan ürünlerin Avrupa pazarında da beğenilmesi üretimi tetikliyor. MERSİN (A.A) Zeytin yetiştiriciliği yapılan alan miktarı kısa sürede 155 bin dekara ulaşan ve Manisa Akhisar'dan sonra en fazla ağaç varlığı olan Mersin'in Mut ilçesi yeni hedefini organik üretimde marka kent olarak belirledi. Geçen yıl 35 bin ton olan üretimin bu yıl 80 bin tona ulaşması beklenen Mut'ta, yüzde 70-75'i sofralık salamura olan ürünlerin Avrupa pazarında da beğenilmesi yörede üretimi tetikliyor. Belediye Başkanı Murat Orhan, yaptığı açıklamada, Toros dağlarının güney yamaçlarında kurulan yaklaşık 37 bin nüfuslu ilçenin topoğrafik ve iklim yapısı itibariyle tarımsal faaliyetlerin her geçen gün geliştirdiğini söyledi. Toplam nüfusun yüzde 90'ının tarımsal faaliyetlerle geçindiği ilçede, zeytin ve zeytin ürünlerinin ise, 'umut kapısı' olarak görüldüğünü belirten Orhan, zeytin yetiştiriciliğinin kısa sürede 155 bin dekara ulaştığını, yapılan eğitim çalışmalarıyla da çiftçinin modern tarıma yönelmeye başladığını ifade etti. DÜNYA VAZGEÇMEYECEK Bu kapsamda organik tarımın nimetlerinden faydalanmaya yönelik çalışmalar yapıldığını vurgulayan Orhan, şöyle devam etti: 'Yapılan çalışmalar sayesinde Türkiye'de, Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri içerisinde 'ilk organik ürün sertifikalı kooperatif' olma özelliğini elimizde bulunduruyoruz. Ayrıca zeytin ve zeytin yağımızın özelliklerini duyurabilmek için, ülke genelindeki başta fuar olmak üzere çeşitli etkinliklere katılarak tüketiciyle buluşuyoruz. Öte yandan markamızı Türk Patent Enstitüsü'ne onaylatarak, güvenin ve kalitenin simgesi haline gelmek istiyoruz. Tüm bu çalışmalar sayesinde inanıyorum ki, Mut zeytini dünya çapında vazgeçilmezler arasında yerini alacak.' REKOLTE ARTIYOR, ÜRETİCİ SEVİNİYOR Orhan, özellikle son yılda üreticilerin zeytin yetiştiriciliğine yönelmesiyle zeytin ve yağındaki rekoltenin her geçen gün ciddi biçimde artış gösterdiğini söyledi. Geçen yılki rekoltenin 35 bin ton civarında seyrettiğini ifade eden Orhan, şöyle konuştu: 'Özellikle bu yıl çok büyük bir aşama kaydettik. Zeytin rekoltesinin bu sezon 80 bin tona ulaşması bekleniyor. Zeytinyağı rekoltesinin ise 1500 tondan bin 500 tona çıkacağını tahmin ediyoruz. Görülüyor ki yapılan çalışmalar zeytin üreticisini, hem rekolte bazında hem de markalı organik zeytin sayesinde değer bazında üreticiyi sevindirecek.' İHRACAT ARTACAK Orhan, ilçede üretilen zeytinin yüzde 70 civarındaki bölümünün sofralık salamura olarak tüketiciyle buluştuğunu bildirdi. Geçen yılki üretimin sadece bin ton kadarını Avrupa ülkelerine ihraç edebildiklerini, bu yıl ise rekolteye bağlı olarak ihracatın da artacağını ifade eden Orhan, şunları kaydetti: 'Rekolteyi yüzde 100'ün üzerinde artırmayı hedeflerken, ihracat miktarını da artırmak istiyoruz. Bu konuda daha şimdiden ihraç yapabileceğimiz ülkelerle görüşmelere başladık. Artık Mut'lu zeytin üreticisi, rekoltesiyle ve geliriyle daha mutlu bir hale gelecek ve zeytincilikte ülkemizin bir numaraları arasında yer alacağız.' 27.09.2009 YURT HABERLER 586712 Singapur'da ilk sıra Lewis Hamilton'ın İkinci sırada Red Bull'dan Sebastian Vettel; üçüncü sırada ise Nico Rosberg yer alacak. Red Bull'un Avusrtalyalı sürücüsü Mark Webber'in 4. olduğu sıralamalarda, seansı kaza ile tamamlayan Barrichello 5. oldu ancak Barrichello vites kutusu değişikliği nedeniyle sıra grid cezası alacak. Geçtiğimiz yıl burada yapılan ilk yarışı kazanan Fernando Alonso, sıralamalarda 6. sırada kaldı ve yarışa 5. sıradan başlayacak. Onu Toyota'dan Timo Glock ve BMW sürücüleri Heidfeld ile Kubica takip edecekler. Pilotlar sıralamasında Brawn GP'den Jenson Button ve Rubens Barrichello ilk iki sırada yer alırken; Red Bull'dan Vettel ile Mark Weber zirveden kopmamak istiyor. Öte yandan dünyanın gelmiş geçmiş en iyi pilotlarının başında gelen Michael Schumacher, Uluslararası Otomobil Birliği (FIA) başkanlığına en iyi adayın Jean Todt olacağını açıkladı. Alman pilot, son iki yıldan bu yana süren çalkantıların Jean Todt'un başkanlığıyla sona ererek bu sporun zirveye taşınacağını söyledi.SERVİSİ 587201 Afganistan'da Fransız askeri öldü Fransa Cumhurbaşkanlığı Afganistan'ın doğusundaki Kapisa bölgesinde dün düzenlenen gece operasyonu sırasında Fransız askerinin "kazara" öldüğü belirtildi. NATO'da askerinin öldüğünü duyurdu. Afganistan'da Fransız askerinin öldüğü bildirildi. Fransa Cumhurbaşkanlığı Sarayından yapılan açıklamada, ülkenin doğusundaki Kapisa bölgesinde dün düzenlenen gece operasyonu sırasında Fransız askerinin "kazara" öldüğü belirtildi. Açıklamaya göre Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, ölen askerlerin yakınlarına başsağlığı diledi. Genelkurmay Başkanı Christophe Prazuck da askerlerden birine yıldırım çarptığını, diğerlerinin nehir sularına kapılarak boğulduğunu açıkladı. Bu ölümlerle Fransa'nın Afganistan'daki asker kaybı 33'e çıktı. Öte yandan Afganistan'ın batısındaki Ferah vilayetinde yol kenarına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu sivil hayatını kaybetti. Afganistan Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada da ülkenin güneydoğusundaki Zabul vilayetindeki üsse gitmekte olan bir Afgan askerinin Taliban militanları tarafından öldürüldüğü bildirildi. İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise Kunduz vilayetinde polisle çatışan Taliban militanının öldürüldüğü kaydedildi. AFGANİSTAN'DA NATO ASKERİ ÖLDÜ Afganistan'da NATO askerinin öldüğü bildirildi. NATO'dan yapılan açıklamada, düzenlenen saldırılarda ikisi Amerikan askeri askerin hayatını kaybettiği kaydedildi. ÖLENLERDEN BİRİ BRİTANYA ASKERİ Afganistan'ın güneyinde bugün ölen NATO askerinden birinin Britanya askeri olduğu bildirildi. Britanya Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Britanya askerinin, ülkenin güneyindeki Helmand vilayetinde aracıyla devriye gezerken düzenlenen bombalı saldırıda öldüğü belirtildi. Açıklamada, 2001 yılının Ekim ayından beri Afganistan'da 218 Britanya askerinin öldüğü kaydedildi. NATO'dan daha önce yapılan açıklamada, ikisi Amerikalı NATO askerinin çeşitli saldırılarda öldüğü belirtilmişti. Amerikan askerlerinden birinin yol kenarına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu, diğerinin de militanların saldırısında hayatını kaybettiği bildirildi. Afganistan'da dün de Fransız askeri hayatını kaybetmişti. Bu ay Afganistan'da hayatını kaybeden NATO askeri sayısı 64 oldu.Hava Durumu 587140 İran'dan Yeni Füze Denemesi İran'dan Yeni Füze Denemesi İran, yeni bir füze denemesine hazırlanıyor. İki bin kilometre menzili bulunan Şahab füzesi, "Kutsal Savunma Haftası" tatbikatları kapsamında denenecek. Başkent Tahran'da 22 Eylülde Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın da katıldığı "Kutsal Savunma Haftası" törenlerinin ilk gününde, İran'ın savunma gücünün en önemli bölümünü oluşturan kısa, orta ve uzun menzilli füzeler sergilenmişti. İran devlet televizyonu, iki bin kilometre menzilli Şahab füzesinin yarın (28.09.2009) deneneceğini duyurdu. Yeni füze, Irak'taki Amerikan üsleri ile İsrail'i vurabilecek. "Kutsal Savunma Haftası" tatbikatında, karadan karaya nokta atışı yapabilen yeni füzeler de denendi. Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri'nin tatbikatının, ülkenin hava savunma ve caydırıcı gücünü artırmaya yönelik olduğu belirtildi. 587185 Kosova'da bir toplu mezar daha bulundu AA muhabirinin, görgü tanığı köy sakinlerinden edindiği bilgiye göre, köye gelerek incelemede bulunan Avrupa Birliği Kosova Misyonu (EULEX) polisleri daha sonra kazı çalışması yaptı. Görgü tanıkları, EULEX polislerinin, kazı çalışmalarında buldukları toplu mezardan, adli tıp uzmanlarıyla birlikte cesetler çıkardığını ve cesetlerin bazılarının ellerinin kelepçeli olduğunu anlattı. Kosova polisi ile EULEX polisi, toplu mezar ile ilgili olarak henüz resmi açıklama yapmadı. Kosova'da savaşın ardından çok sayıda toplu mezar bulundu. 1998-1999 yıllarında süren ve NATO'nun Sırp güçlerine karşı düzenlediği hava harekatıyla sona eren Kosova Savaşı'nda yaklaşık 12 bin Kosovalı hayatını kaybetti. Kosova'da 1998-1999 yıllarındaki çatışma sırasında kaybolan bin kişinin kaderi hala bilinmiyor. 586197 Bursaspor: Diyarbakırspor: Bursaspor: Diyarbakırspor: Giriş Saati Güncelleme Turkcell Süper Lig'deki Bursaspor, sahasında Diyarbakırspor'u 4-0 yendi. İLK YARI Karşılaşmaya iyi başlayan Bursaspor, daha birinci dakika dolmadan rakip kalede tehlikeli atak oluşturdu. Volkan, aldığı pasla sağ kanattan ceza sahasına girdi, çaprazdan sert şutunda, kaleye giden topu Espinoza, son anda tokatlayarak kornere çeldi. 17. dakikada Bursaspor'un sağ kanattan kazandığı serbest atışı kullanan Ali, topu penaltı noktasına doğru ortaladı. Pozisyonu iyi takip eden Turgay'ın kafa vuruşunda kaleye giden topa Espinoza, iki hamlede sahip olabildi. 24. dakikada Bursaspor atağında, Turgay, Diyarbakırspor defansından kaptığı topu bekletmeden Sercan'ın önüne aktardı. Sercan'ın yakın mesafeden sert şutunda, top kaleci Espinoza'dan döndü. Diyarbakırspor defansı topu uzaklaştırdı. 30. dakikada Bursaspor aradığı golü buldu. Ali Tandoğan, sağdan kazandığı topu bekletmeden arka direğe ortaladı. Kafalardan seken top Volkan'ın önüne düştü. Volkan, yakın mesafeden düzgün bir vuruşla topu filelere gönderdi: 1-0. 36. dakikada Bursaspor atağında, Sercan, sol çaprazda önünde bulduğu topu bekletmeden kaleye gönderdi. Kaleci Espinoza, topa iki hamlede yakaladı. 41. dakikada Diyarbakırspor'un sol çaprazdan kazandığı serbest atışı kullanan Gatea, topu doğrudan kaleye gönderdi. Yerden gelen top Ivankov'da kaldı. 45. dakikada Diyarbakırspor'un sol çaprazdan kazandığı serbest atışı Mendoza kullandı. Bu oyuncunun vuruşunda, köşeden kaleye giden topu Ivankov, son anda tokatlayarak kornere çeldi. İlk yarı 1-0 Bursaspor'un üstünlüğüyle sona erdi. İKİNCİ YARI Bursaspor, ikinci yarının hemen başında ikinci golü buldu. Sol kanattan hareketlenen Volkan, topu ceza sahası içine ortalamak istedi. Top, rakip oyuncu Abdullah'ın koluna çarptı. Hakem Özgür Türkalp, penaltı noktasını gösterdi. Atışı kullanan Ivankov, topu filelere gönderdi: 2-0. Bursaspor, skoru 2-0 yaptıktan sonra oyunu rolantiye almaya başladı. Orta alan hakimiyetini elinde tutmayı başaran yeşil-beyazlı takım, rakip forveti önde tuttuğu defansın arkasına sızma girişimlerini de boş bıraktı. Konuk Diyarbakırspor ise özellikle Bursaspor'un 3'üncü golü sonrası tamamen oyundan koptu. 65. dakikada sağ kanattan kazanılan serbest atışı kullanan Ali, topu kale alanı içine ortaladı. Pozisyonu iyi takip eden Ergiç, düzgün bir vuruşla durumu 3-0 yaptı. 71. dakikada Bursaspor'un 4'üncü golü geldi. Sağ kanattan hareketlenen Turgay'ın orta şut karışımı vuruşunda arka direğe doğru giden topu Ozan İpek son anda tamamladı. 75. dakikada Diyarbakırspor atağında, Mendoza orta alandan aldığı pasla hızla ceza sahası içine hareketlendi. Ivankov, zamanında yatarak topu Mendoza'nın ayaklarından aldı. 78. dakikada Diyarbakırspor'un sol çaprazdan kazandığı serbest atışı kullanan Erhan, topu köşeye doğru gönderdi. Ivankov, 90 diye tabir edilen bölgeye giden topu son anda tokatlayarak kornere çeldi. 90 artı 1. dakikada sağ kanattan hareketlenen Turgay, topu ön direğe doğru ortaladı. Shin'in uçarak kafa vuruşunda top ön direkten döndü. Bursaspor sahadan 4-0 galip ayrıldı. Stat: Atatürk Hakemler: Özgür Türkalp xxx, Faruk Yeşil xxx, Mustafa Sönmez xxx Bursaspor: İvankov xxx, Ali Tandoğan xxx, Ömer Erdoğan xxx, Zapotocny xxx, Yenal xx, Veli xxx, Hüseyin Çimşir xx, Ergiç xxx (Dk. 83 Kirita x), Volkan xxx (Dk. 46 Shin xx), Sercan xx (Dk. 46 Ozan İpek xxx), Turgay xxx Diyarbakırspor: Espinoza x, Tolga x, Ümit x, Erdinç xx, Gatea xx, Adnan (Dk. 46 Erdal x) Mendoza xx, Barış x, Abdullah (Dk. 66 Erhan x), Desire (Dk. 66 Larsen x) Goller: Dk. 30 Volkan, Dk. 47 Ivankov (penaltıdan), Dk. 65 Ergiç, Dk. 71 Ozan İpek (Bursaspor) Sarı Kartlar: Dk. 58 Veli, Dk. 77 Ergiç, Dk. 86 Ozan İpek (Bursaspor), Dk. 69 Mendoza (Diyarbakırspor) 586549 Bu futbolla olmaz Bu futbolla olmazSERDAR SARIDAĞ güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda A2 ile 1-1 berabere kalan futbolcularıyla konuşan Denizli, “Eğer CSKA maçında da bu şekilde performans gösterirseniz yenilmemiz kaçınılmaz olur” diye uyardı, çarşamba günkü maça kadar kendilerini toparlamalarını istedi A2 takımıyla hazırlık maçında bile kazanamadı, Teknik Direktör futbolcularıyla acil bir toplantı yaptı. Ligde maçı olmaması nedeniyle gençlerle karşı karşıya gelen siyah-beyazlılar, antrenman maçından 1-1 beraberlikle ayrıldı. takımın golünü atarken, Ali Kuçik buna karşılık verdi. Maçta takımın resmen döküldüğü öğrenildi. 30’ar dakikalık devreler halinde oynanan karşılaşmada Beşiktaş Teknik Direktörü, her iki yarıda da farklı 11’ler sahaya sürdü. Siyah-beyazlı teknik adamın görev verdiği her iki kadro da A2 takımı karşısında oldukça sıkıntılı anlar yaşadı. BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde oynanan karşılaşmada Yusuf ve Batuhan’ın forma giymediği bildirilirken, Rüştü ve ise kontrollü olarak oynadığı açıklandı. Beşiktaş’a geldiği günden beri bir gol atamayan ’nin, bu maçta da boş kaleye gol atamadığı öğrenildi. Nihat’ın yanı sıra ve gibi forvetlerin de kötü bir performans ortaya koyduğu karşılaşmanın ardından Mustafa Denizli’nin oyuncuları toplayarak tesislerde bir toplantı yaptığı bildirildi. Futbolcularını isteksiz oluşları nedeniyle uyaran Denizli “Eğer CSKA maçında da bu şekilde performans gösterirseniz yenilmemiz kaçınılmaz olur. Gerçek oyunumuzun bu olmadığını ben de biliyorum ama Moskova’da böyle oynarsanız gruptaki işimiz çok zora girer” dediği öğrenildi. 586385 Kendi kabrini kazan askerin öyküsü Kendi kabrini kazan askerin öyküsü Fatih Derin'in yönetmenliğini üstlendiği Ölümsüz Kahramanlar'da bu akşam Erkan yıllık Gümüşhane Meslek Yüksek Okulu Muhasebe Bölümü'nü bitirdikten sonra okulunu yıla tamamlamak istiyordur ama ailesine yük olmamak için önce iş aramaya başlar. Amacı hem çalışıp hem okumaktır. Fakat iş ararken karşısına sürekli askerlik problemi çıkmaktadır. Bu yüzden bir an önce askere gidip gelmeye karar verir. Acemi birliği Hatay Serinyol Jandarma Er Eğitim Alayı olur. Buradaki aylık eğitimin ardından önce izine sonrada usta birliği olan Şırnak Uludere'ye gider. gidince annesi bir rüya görür. Erkan kendi kabrini kazmaktadır rüyada. Ve günlerin ardından Erkan birliğiyle beraber 20 günlük operasyona çıkar. Dönünce ailesini arayacağına söz vermiştir. Ailesi ondan haber bekler ancak Erkan'ın şahadet haberi eve ulaşır. SAMANYOLU TELEVİZYON 586249 Daum: Mükemmel bir başlangıç ama Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum, maçı sonuna kadar heyecanlı tuttuklarını belirterek, daha önce 2. golü bulabilecek pozisyonları yakaladıklarını, ancak golü son dakikada bularak puanı kazandıklarını dile getirdi. Antalyaspor'un da gerçekten iyi bir oyun çıkardığını anlatan Daum, maçın ardından Mehmet hocayı tebrik ettiğini ve her maçta böyle oynamaları halinde şampiyonluk için mücadele edebileceklerini söylediğini kaydetti. Daum, tüm Fenerbahçe camiası için sevindiğini ifade ederek, ''Mükemmel bir başlangıç yaşıyoruz. Haftalar geçtikçe işimiz zorlaşıyor. Oynadığımız her rakip bizden puan alan ilk ekip olmak istiyor'' dedi. Oyuncuların maçta gösterdikleri performansı da değerlendiren Daum, Guiza'ya güvenmekte haklı çıktığını ifade etti. Guiza'nın birkaç net pozisyonunda golü kaçırdığını, kendisinin yerinde başka bir teknik direktör olması halinde Guiza'yı maçtan çıkarabileceğini kaydeden Daum, şunları söyledi: ''Ama ben güvendim. İkinci golde çok güzel bir iş yaptı. pozisyonda başkası olsa kendisi de vurabilirdi. Guiza maç boyunca nefis mücadele etti. Defansa yardımcı oldu. Kazım da mükemmel bir maç çıkardı. Maalesef gelecek hafta oynayamayacak. Bugün bizim için Cristian en değerli futbolcuydu. Çok top kazandı. Boş alanları kapattı.'' Daum, bir gazetecinin geçen haftalarda kötü oynayarak kolay sonuca gittiklerini, ancak bu hafta iyi oynayarak zor kazandıklarını ve bunlardan hangisini tercih edeceğini sorması üzerine ise, ''Futbol sonuç oyunu ve bizim için ilk etapta sonuca gitmek öncelikli'' yanıtını verdi. Daum, yedek soyunan Roberto Carlos için ise ''Carlos bizim için önemli bir futbolcu. Sezon boyunca bize saha içinde de çok lazım olacak. Eğer Carlos Fenerbahçe'yi terk ederse şampiyon olarak gider'' diye konuştu. Bu arada maçın ardından Antalyaspor taraftarları ile polis arasında arbede yaşandı. 586699 İçki sofrasında çıkan mesaj kavgası kanlı bitti Vücudunun çeşitli yerlerinden 10 bıçak darbesi alan şahıs, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre olay, dün gece 01.30 sularında Kağıthane Çeliktepe Mahallesi'nde bulunan bir evde gerçekleşti. Katil zanlısı Kadir T. (24), eşi Seçil. T. ile birlikte, aile dostları olduğu öğrenilen Serdar C. (24) ve eşi Özge C.'nin evine 22.00 sularında akşam oturmasına gitti. Gecenin ilerleyen saatlerinde alkol almaya başlayan çiftlerden Özge C.'nin cep telefonuna mesaj geldi. Özge C.'nin kocası Serdar C. mesajın kimden geldiği konusunda ısrarcı davranınca çift arasında kavga çıktı. Olayı yatıştırmak isteyen misafir Kadir T., mesaj konusunda ev sahibi Serdar C.'ye sakin olmasını söyledi. Bunun üzerine Serdar C. ile Kadir T., arasında kavga başladı. Çıkan kavga nedeniyle sinirlenen Kadir T. meyve bıçağı ile arkadaşı Serdar C.'yi 10 yerinden bıçakladı. Olay sonrası ambulans ekiplerini eve çağıran Kadir T., arkadaşını Kağıthane Devlet Hastanesi'ne götürdü. Serdar C. hastanedeki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kadir T. gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından savcılığa, ardından da mahkemeye sevk edilen şahıs tutuklandı. AĞLASUN AA 586990 Facebook'taki sayfamıza göz atıyor musunuz? ALİ MURAT GÜVEN Facebook'taki sayfamıza göz atıyor musunuz? ALİ MURAT GÜVEN Hatırlanacağı üzere, gençler arasında düzeysiz bir iletişim üslûbunun yaygınlaştırıcısına dönüştüğü için yıllardır inatla sürdürdüğüm Facebook boykotuna geçen ağustos ayının başında son vermiş ve orada bizzat kurup yönettiğim kişisel bir sayfa oluşturmuştum. Bu karar, bizleri sevip sayan ve daha yoğun bir etkileşim içinde olmamızı talep eden sadık okurlarımızı ziyadesiyle memnun ederken, sayfada kayıtlı arkadaş sayımız da yalnızca bir ay içinde 200'ü buldu. Facebook'a, orayı bir “geyik yapma” aracı olarak kullanmak için değil, Yeni Şafak sinema sayfasındaki fiziksel sınırlamalar nedeniyle lâyıkınca kullanma imkânı bulamadığım yığınla ekstra yazı, fotoğraf ve bilgiyi sizlerle paylaşmak üzere üye oldum. Nitekim, şimdiye kadar da sinema-TV dünyasını yakından takip edenlerin okuyup incelemekten keyif alabilecekleri düzinelerce fotoğraf albümü ve yazıyla donattım yeni buluşma noktasını Yücel Çakmaklı ağabeyimizin vefat haberini yalnızca yarım saat içinde bütün sinema câmiâsına duyurmamı sağlamasından sonra da gördüm ki, “at sahibine göre kişniyor” ve bu tür iletişim mecralarının düzeyini ya da düzeysizliğini doğrudan doğruya kullanıcıları belirliyor. Ben de teknoloji karşısında daha fazla inat etmeyi bir kenara bırakıp, böylesine popüler ve etkin bir mecrâyı sinema çalışmalarımızın hizmetine sunmakla gayet hayırlı bir iş yaptığımı düşünüyorum artık Bu vesileyle, henüz Facebook sayfamızdan haberi olmayanlara, içerik itibarıyla buradan pek geride kalmayan ikinci bir sinema sayfasını orada da oluşturduğumuzu bir kez daha hatırlatmak isterim. Düzenli olarak güncellenen mecrâda herkes kendi zevk ve meşrebine uygun bazı konu başlıklarıyla karşılaşabilir. Sinema ortak paydasında buluştuğumuz bütün okurlarımı Facebook'taki “” sayfamıza da bekliyorum. 27.09.2009 SİNEMA 587309 Diyarbakır Oto Show'a büyük ilgi Diyarbakır Oto Show'a büyük ilgi İHA Giriş Saati Güncelleme Diyarbakır Oto Show 2009 Fuarı'nda otomobillerden çok araçları tanıtan mankenler ilgi görürken, fuarı gezen Vali Hüseyin Avni Mutlu ile Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir spor bir otomobile birlikte bindi. Diyarbakır Oto Show 2009 Fuarı Tüyap, Otomotiv Distribütörleri Derneği, Diyarbakır Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), Ticaret Borsası (DTB) ile Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB) tarafından açıldı. 26 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında açık kalacak olan fuarın açılışına Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de katıldı. Fuarda vatandaşlar araçlar yerine araçları tanıtan mankenlere daha büyük ilgi gösterdi. Vatandaşlar, mankenler Ecel Gürsel ve Asya Öztürk ile fotoğraf çektirebilmek için adeta birbirleri ile yarıştı. Vatandaşların bu tutumu mankenler tarafından da büyük bir mutluluk ile karşılandı. Mankenler Diyarbakır'a gelmekten dolayı büyük bir sevinç duyduklarını ve özellikle yemeklerine hayran kaldıklarını söylediler. Bu arada standları gezen Vali Hüseyin Avni Mutlu ve Başkan Osman Baydemir, lüks spor bir otomobile birlikte bindi. 587258 Şehit mezarına saldırı iddiası Şehidin babası Mehmet Gençer, şehitlikte güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu öne sürdü; "Devletimiz şehit mezarlarına sahip çıksın" dedi. Oğlunun mezarını hemen her gün ziyaret ettiğini söyleyen Gençer, mezar taşının kimliği henüz belirlenemeyen kişilerce kırıldığını ifade etti. Türkiye Şehit Aileleri Derneği kurucusu ve Vatan İçin Can Verenler Federasyonu eski Başkanı Mehmet Gençer, "Mezar taşının doğal sebeplerden kırılmasının imkanı yok. Mezarın baş tarafındaki oğlumun künyesinin yazılı olduğu mermer darbeyle kırılmış ve parçaları mezarın üstüne saçılmış. Ailemle birlikte ziyarete geldiğimde, Şehitlik kapısı kapalı olmasına rağmen içeride bazı şahıslar vardı. Bizi görünce buradan uzaklaştılar. Oğlumun mezarına geldiğimde mezar taşının kırılmış olduğunu gördüm" dedi. Gençer, şehitlikte görev yapan bekçinin akşam saat 17.00'de mesaisinin bittiğini ve saatten sonra şehitlikte görevli kalmadığını belirterek, "Şehitlikte güvenlik önlemleri yetersiz. Zaman zaman burada sarhoşların ve bağımlılarının olduğu konusunda bizlere şikayetler geliyor. Bu bizleri çok rahatsız ediyor. Valilik, Belediye ve Emniyet'ten bu konuda yardım bekliyoruz. Şehit evlatlarımız kabirlerinde bari rahat yatsınlar. Eğer birileri bizlere bu şekilde mesaj vermek istiyorsa bunu şehit evlatlarımızın mezarı ile yapmasınlar. Onlara artık isteseler de dokunamazlar. Bizim yaşadığımız yer ve adreslerimiz belli" dedi. Vatan İçin Can Verenler Derneği Kırıkkale Şubesi Başkanı Mümtaz Torunlu ise şehitliğe, tinerciler ve sarhoşların rahatlıkla girebildiğini dile getirerek, güvenlik önlemlerinin artırılmasını istedi. 587239 Filipinler sele teslim: 83 ölü Filipinler hükümetinden yapılan açıklamada, sellerde ölen ve kaybolanların sayısının 106 olduğunu açıkladı. Ülkede son 40 yıldan beri görülen en büyük sel felaketi olduğu ve 330 bin kişinin evini terk etmek zorunda kaldığı, bunlardan 60 bininin okul ve kiliselere yerleştirildiği belirtiliyor. Savunma Bakanı Gilbert Teodoro, Filipinler'in kuzey kesimini etkisi altına alan Ketsana tropik fırtınasının Filipinler'in bir ayda alacağı yağıştan daha fazla miktardaki yağışı sadece 12 saatte bölgeye bıraktığını belirtti. Hava şartlarının bugün düzelmesinin ardından kurtarma çalışmalarına hız verildiğini kaydeden Teodoro, başkent Manila ile fırtınanın etkilediği 25 kentin, yetkililerin acil durumlar için ayrılmış fonları yardım ve kurtarma çalışmalarında kullanmalarına olanak sağlanması için afet bölgesi ilan edildiğini söyledi. Ketsana tropikal fırtınası nedeniyle bazı kasabalarının tamamının su altında kaldığı, toprak kaymaları meydana geldiği, Manila havaalanının saatler boyunca uçuşlara kapatıldığı Filipinler'de kurtarma çalışmalarının asker, polis ve sivil gönüllülerce sürdürüldüğü bildirildi. 587544 Tıp fakültelerinde kadavra sıkıntısı Alberta eyaletindeki Calgary Üniversitesi, bugüne dek tıp fakültesi laboratuvar derslerinde kullanılmak üzere cesetleri bağışlanan 71 kişinin ailesi ile Queen's Park Mezarlığı'nda bir anma toplantısı düzenledi. Calgary Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. John Bertram, anma toplantısında yaptığı konuşmada, yıllık 60 ila 70 arasında değişen ceset bağışının, artan öğrenci ve sınıf sayısı karşısında yetersiz kaldığını söyledi. Tıp fakültelerinde son 10 yılda yeni programların açıldığını belirten Bertram, "10 yıl önce de yıllık 60 ila 70 arası ceset bağışı alıyorduk, şimdi de. Gelişen koşullar ve yeni bilimsel araştırmalar, öğrenci sayısının artması sonucu açılan yeni laboratuvarlar daha çok kadavrayı gerekli kılıyor. İnsanların ceset bağışını, ölümün yaşama verdiği bir hediye olarak algılamalarını istiyorum" dedi. Törene katılan Calgary Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinden Sterling Sparshu da, "Gelecekte yaşamın nasıl kurtarılacağını, ancak bugünün ölülerinden öğrenebiliriz" diye konuştu. 586203 "Böyle oynarsak şampiyonuz" Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, 2-1 kazandıkları Antalyaspor maçının ardından yaptığı açıklamada, "Antalyaspor karşısında iyi futbol oynadık. Bu şekilde mücadele edersek şampiyon olabiliriz. Bu maçta sonuna kadar inanadık ve galip geldik. Golü daha erken gol atabilirdik ama yakaladığımız pozisyonları değerlendiremedik. Galibiyet golü son dakika değildi. Karşılaşmada dakika uzatma oynandı. Futbolcularım maç bitmeden hiç bir şeyin bitmediğini öğrendi" diye konuştu. Alman teknik adam, çok gol kaçırdığı için eleştirilen Daniel Güiza'yla ilgili olarak, "Güiza'dan memnunum. Her şeyini takım için veriyor. Bu maçta defansa yardım etti, gol anında bencillik yapmayarak doğru pası verdi" dedi. 587408 İneğinin peşinden TEM'e çıktı, otomobil altında can verdi İneğinin peşinden 'e çıktı, otomobil altında can verdiZafer TOKUŞ/HENDEK (Sakarya), (DHA) 'nın Hendek İlçesi'nde gişeler yakınında yoluna çıkan ineğini kurtarmak için peşinden yola çıkan ilkögretim okulu örgencisi 13 yaşındaki Ercan Atış, kurtarmak istediği ineğiyle birlikte otomobil altında kalarak can verdi. Otomobil sürücüsü Ali Altın, “Ben hayvana çarptığıma şükrederken yanındaki çocuğa da çarpmışım. Çok üzüntülüyüm” dedi. Kaza bugün saat 14.00 sıralarında TEM yolu Hendek Gişeleri yakınında meydana geldi. 'dan yönüne giden avukat Ali Altın yönetimindeki 67 TL 014 plakalı otomobille, aniden yola fırlayan ineğe çartptı. Çarpmanın şiddetiyle inek yaklaşık 60 metre ileri fırladı. Araçtan inen sürücü Altın, kaza yerine baktığında yol üzerinde can çekişen inekle hemen ilerisinde kanlar içerisinde yatan bir çocuk görünce şoke oldu. Kazayı görüp koşanlar kanlar içerisinde yatan Ercan Atış'ın öldüğünü anladı. İnek ise yaklaşık yarım saat can çekimesinin ardından Karayolları'nda görevli personel tarafından telef olmadan kesildi. Sürücü Ali Altın, “Ben seyir halinde idim. Bir anda yolda bir hayvan gördüm. Çabalamama rağmen kurtaramadım vurdum. Ben hayvana çarptığıma şükrederken hayvanın yanında bulunana bir çocuğa da çarpmışım. Çok üzüntülüyüm” dedi. Kazanın duyulması üzerine olay yerine koşan Ercan Atış'ın sinir krizi geçiren yakınlarını polis ve jandarma sakinleştirmeye çalıştı. Otoban polisi ve Hendek Jandarması'nın olay yeri incelemesi yapmalarının ardından Ercan Atış'ın cesedi Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. İneğinin peşinden ölüme giden Ercan Atış'ın Hendek Şehit Ali İlköğretim Okulu 8'inci sınıfa gittiği öğrenilirken, sürücü avukat Ali Altın gözaltına alındı. Kazayla ilgili başlatıldı. 587171 'Maradona gitmeli' 'Maradona gitmeli' 27/09/09 13:22 Milli takımın başındaki kötü performansı sonrasında futbol çevrelerinden yoğun eleştiriler alan efsane için Carlos Fara&Associates tarafından 442 kişi ile yapılan ankette, katılanların sadece yüzde 22’si destek verdi. Katılımcıların yüzde 67’si ise Maradona’nın kovulmasını savundu. 587005 BEYAZPERDE VE ÖTESİ Huysuz bir adam, 35 mm bir kurgu masası ve 13 filmlik bir efsane ALİ MURAT GÜVEN BEYAZPERDE VE ÖTESİ Huysuz bir adam, 35 mm bir kurgu masası ve 13 filmlik bir efsane ALİ MURAT GÜVEN Yukarıdaki fotoğraf, 1986 yılının sonbaharında, Güneydoğu İngiltere'deki Hertfordshire kentinin Harpenden kasabasında çekildi. Burası, 1980'lerin başlarında ülkesi ABD'yi terk edip ailesiyle birlikte Britanya adasına göç eden efsanevî yönetmen Stanley Kubrick'in uzun yıllar boyunca yaşadığı çiftlik evi ve evdeki çalışma odası Kubrick, kendisinden özel bir mülâkat kopartabilmek için aylarca kapısını aşındıran Alman dergisi “Sinema”nın editörü Marla Harlan'a “Evimde benimle yalnızca tek bir kare fotoğraf çekebilirsin” demişti, “O da bu sohbetin ruhunu yansıtacak en iyi kare olmalı Yoksa, bilesin ki sana dişe kovuğa gelir hiç bir şey anlatmam!” Meslek hayatına dünyaca ünlü “Look” dergisinin fotoğrafçısı olarak başlayan Kubrick'e çerçeve beğendirebilmek çok zordu; ancak Marla Harlan da Harpenden'deki görüşmeye dergideki en iyi fotoğrafçısıyla birlikte gelmişti. Karizmatik sinemacı, konuklarını çalışma odasına aldıktan hemen sonra onlara beklenen soruyu sordu: “E, mülâkat için nasıl bir fotoğraf tasarladınız bakalım?” Foto muhabiri odayı alıcı gözüyle inceledikten sonra “Uzak bir kare en iyisi gibi Üstad” dedi, “Okurlarımıza her şeyi bir defada gösterecek, bütün hikâyeyi tek vuruşta anlatacak genel bir açıdan alacağım sizi... Odanın iç düzeni bütünüyle kadraja girecek. Tıpkı sizin de çok sevdiğiniz ve filmlerinizde sık sık yaptığınız gibi!” Stanley Kubrick (26 Temmuz 1928, New York-ABD Mart 1999, Hertfordshire-İngiltere )Kubrick, aldığı cevap üzerine “Doğru bir tercih” dedi ve Marla'ya yönetmenlik kariyeri boyunca medya mensuplarına vermiş olduğu üç büyük mülâkattan birini armağan etti; aynı zamanda da 70 yıllık hayatındaki sonuncu mülâkatıydı bu Gazetecilerle görüşmekten ölesiye nefret ediyordu, çünkü daha yıllar öncesinde “Benim filmlerim, insanlara anlatmak istediğim şeyleri zaten fazlasıyla anlatıyor, beni ille de yakından tanımak istiyorsanız onları dikkatle izleyin” demişti. Ancak, konuk gazeteci, Kubrick'in kayınbiraderi Jan Harlan'ın kardeşi olduğu için, çok zor açılan bu kapıyı da “yakın akraba kontenjanı”ndan ve bir defalığına aralamayı başaracaktı. Marla'nın soruları ve aldığı cevaplar, (mülâkatı süsleyen tek kare olarak) yukarıdaki fotoğrafla birlikte, 1987 yılında “Sinema” dergisinde yayımlandı. (Ki sinema okulu öğrencileri için eşsiz bir ders mahiyetindeki görüşmeyi, önümüzdeki haftalarda, Almanca orijinalinden yapılan özenli bir çeviriyle Yeni Şafak internet sitesinde de yayımlayacağız.) Sözün sonunda, meraklıları için küçük bir bilgi notu ekleyelim Fotoğrafın sağ tarafındaki ekranlı geniş masa, 35 mm bir film kurgu seti ve yerdeki teneke kutularda da Kubrick'in sondan bir önceki filmi “Full Metal Jacket”in ham çekimleri duruyor. Adı sinema tarihinde “mükemmeliyetçi” sıfatıyla özdeşleşmiş olan büyük sinemacı, filmlerinin pek çok aşaması gibi kurgusunu da başkalarının eline bırakmaz ve -en azından ön kurgularını- masaya oturup bizzat kendisi yapardı. 1953'den 1999'a kadar topu topu 13 uzun metrajlı film çekerek beyazperde tarihinin en başarılı, en karizmatik ve aynı zamanda en gizemli figürlerinden birine dönüşmek hiç de kolay bir iş değil. Öyle ki onun 36 yılda çektiği kadarını yalnızca 3-5 yılda filmografisine ekleyen, ancak Yedinci Sanat'ın tarihçesine küçücük bir çentik bile atamayan yönetmenlerle dolu aynı dönem İşte, 23 yıl öncesinden günümüze uzanan bu önemli gazetecilik hatırası, Kubrick'in yalnızca “ne kadar huysuz bir adam olduğunu” göstermekle kalmıyor; aynı zamanda, usta bir sinemacının sahip olması gereken karizmanın -o kişinin çektiği filmleri kat be kat aşan- “topyekün bir hayat duruşu”yla oluştuğunu da pek güzel anlatıyor bizlere Stanley Kubrick'in yönettiği filmlerin tam listesi: Uçan Rahip (Flying Padre) 1951 Kısa Metrajlı Belgesel (9 Dakika-SB) Dövüş Günü (Day of the Fight) 1951 Kısa Metrajlı Belgesel (16 Dakika-SB) Gemiciler (The Seafarers) 1953 Kısa Metrajlı Belgesel (30 dakika-Renkli) Korku ve Tutku (Fear and Desire) 1953 Savaş Draması 72 dakika-SB Katilin Öpücüğü (Killer's Kiss) 1955 Suç Draması-Kara Film 67 Dakika-SB Katlediş (The Killing) 1956 Suç Draması-Kara Film 85 Dakika-SB Zaferin Yolları (Paths of the Glory) 1957 Savaş Draması 87 Dakika-SB Spartacus (Spartacus) 1960 Tarihsel Drama (1991 yılında restore edilen kesintisiz ve en uzun versiyonu) 191 Dakika-Renkli Kubrick bu filmi, çekimler başladıktan bir kaç gün sonra “başarısız” kabul edilerek setten kovulan Anthony Mann'dan devralarak yönetmiştir. Lolita (Lolita) 1962 Psikolojik Drama 152 Dakika-SB Dr. Garipaşk: (ya da) Üzülmeyi Bırakıp Bombayı Sevmeyi Nasıl Öğrendim (Dr. Strangelove or: How Learned to Stop Worrying and Love the Bomb) 1964 Savaş Komedisi 93 dakika-SB 2001: Bir Uzay Destanı (2001: Space Odyssey) 1968 Bilim-Kurgu (Kesintisiz ve en uzun versiyonu) 160 Dakika-Renkli Otomatik Portakal (A Clockwork Orange) 1971 Bilim-Kurgu 136 Dakika-Renkli Barry Lyndon (Barry Lyndon) 1975 Tarihsel Drama 184 Dakika-Renkli Parıltı (The Shining) 1980 Korku-Gerilim (Kesintisiz ve en uzun versiyonu) 146 Dakika-Renkli Zırh Delici Mermi (Full Metal Jacket) 1987 Savaş Draması 116 Dakika-Renkli Gözleri Ardına Kadar Kapalı (Eyes Wide Shut) 1999 Psikolojik Drama 159 Dakika-Renkli 27.09.2009 SİNEMA 586506 TÜRKPA'nın resmî dili Türkçe olmalı Tagayev, "Türkçe konuşan devletler arasındaki ekonomik, siyasi, kültürel işbirliğinin gelişmesine paralel olarak TÜRKPA'nın da gelişmesi gerektiğine inanıyor ve bu asamblenin uluslararası organizasyonların içinde hak ettiği değeri bulacağına can-ı yürekten inanıyorum." dedi. Tagayev, Bakü'deki toplantıda Hukuk ve Anayasa Komisyonu, Ekonomi Komisyonu, Kültür Komisyonu, Güvenlik ve İşbirliği Komisyonu olmak üzere dört komisyonun oluşturulmasını teklif edeceklerini belirtti. 587551 Sultanlar, Almanya'ya 3-2 yenildi Sultanlar, 'ya 3-2 yenildiWROCLAW DHA26. Bayanlar Şampiyonası'nda Grubu'ndaki 3. maçında 'ya 3-2 yenildi. 'nın Wroclaw kentinde oynanan karşılaşmada rakibi karşısında 2-1 öne geçen geçen millilerimiz, son iki seti kaybedince salondan mağlubiyetle ayrıldı. Grubunu üçüncü sırada tamamlayan millilerimiz 2. turda mücadele edecek. Millilerimiz 2. turda 29 Eylül Salı günü TSİ ile 16.00'da ile karşılaşacak. 25-23,25-21,15-9 25-23,25-18 587198 Bakan Yıldız, gençlere liderlik dersi verdi Genç Bilkentliler Derneği tarafından düzenlen Grişimcilik ve Liderlik Konferansı'na Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Genç Bilkentiler Derneği Kurucu Başkanı Haluk Kalyoncu, dernek yönetimini yeni devralan AK Parti Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi'nin oğlu Ömer Faruk Tanrıverdi ve Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Başkanı Taha Enes Şener katıldı. Bakan Yıldız, yaptığı konuşmada, salondaki tüm öğrencilerin siyasetten iş hayatına, her alanda pek çok başarıya imza atabileceklerine inancını vurguladı. Yıldız, Genç Bilkentliler Derneği üyelerini Bakanlık'ta yemeğe davet etti. Yıldız, konuşmasında gençlere liderlerde olan bazı özellikler konusunda ip uçları da verdi. Yıldız, riskten uzak kalmama, başaramama korkusunun olmaması, problemleri sadeleştirme, hayati olan ile olmayanı karıştırmama, kimsenin görmediğini görebilme, herkesten sonra uyuma herkesten önce uyanma, çok zor durumda kalsalar da temel ilke ve hayallerinden vazgeçmemeyi liderlerde bulunan özellikler olarak sıraladı. Milli Eğitim Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Özdemir ise şu anda yurt dışında yüksek lisans yapan 70 bin kişi bulunduğunu belirterek, bunların büyük kısmının ABD'de olduğunu ifade etti. Özdemir, "ABD'de en çok öğrencisi olan 8. ülkeyiz." dedi. 587070 Oğlunu döven babaya 2.5 hapis cezası büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Oğlunu döven babaya 2.5 hapis cezası11 yaşındaki oğlunu sürekli dövdüğü iddiasıyla hakkında dava açılan baba 2.5 yıl aldı. ’de 11 yaşındaki oğlunu sürekli dövdüğü iddiasıyla hakkında dava açılan baba, 2.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. AA muhabirinin, şikayetçi annenin avukatından edindiği bilgiye göre, İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, boşandıktan sonra velayetini aldığı oğlunu dövdüğü öne sürülen baba E.B, oğlunu disiplin altında tutmak için çeşitli cezalar verdiğini, ancak bunun olmadığını savundu. Yargılama sonunda mahkeme, sanığa, "çocuğa yönelik eziyet" suçundan yıl verdi. Sanığın yargılama sürecindeki iyi hali nedeniyle hapis cezası 2.5 yıla indirildi. Kararın onanması durumunda babanın cezaevine gireceği belirtildi. -OLAY- ’nın ilçesinde yaşayan E.B. ile G.G, yıl önce boşanmış, çocuğun velayeti baba E.B’ye verilmişti. Çocuk F.B’nin vücudunda izlerini fark eden üvey ablası, anne G.G’ye durumu bildirmiş, İzmir’e gelen G.G, çocuğunu alarak Salihli’ye götürmüştü. Çocuğunun sık sık dövülüp işkence gördüğünü iddia eden anne G.G, İzmir 5. Aile Mahkemesi’nde dava açmıştı. İzmir ’nun yaptığı incelemede F.B’ye günlük rapor verilmiş, mahkeme heyeti çocuğun velayetini tedbiren anne G.G’ye vermişti. İşkence iddialarıyla ilgili anne G.G, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. İzmir 5. Aile Mahkemesi, uzman bilirkişi heyetine rapor hazırlatmış, raporda çocuğuna zaman zaman çeşitli cezalar verdiğini belirten E.B’nin "Oğluma kulak yalama cezası verirdim. Tuhaf gelecek size ama oğlum bundan hoşlanmazdı, ben de mesela on beş defa kulağını yalardım" şeklindeki ifadelerine yer verilmişti. Mahkeme de doğrultusunda çocuğun velayetini annesine vermişti. 587505 Gökova fırkateyni Aden'e uğurlandı Somalili korsanlarla mücadele edecek TCG Gökova fırkateyni, Gölcük'teki Donanma Komutanlığı'ndan Aden Körfezi'ne uğurlandı. Fırkateyn, 5.5 boyunca görev yapacak. Türk deniz tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Preveze Deniz Zaferi'nin 471. yıldönümünde bir Türk gemisi, Somalili korsanlarla mücadele için yola çıktı. Aden Körfezi'ne uğurlanan TGC Gökova fırkateyni için tören, Gölcük'teki Donanma Komutanlığı'nın poyraz rıhtımında yapıldı. Fırkateynle birlikte, Deniz Kurmay Yarbay Ender Kahya komutasındaki 30 subay, 158 astsubay, ile 79 er ve erbaş uğurlandı. Kimi oğlunu gönderdi, kimi eşini ya da babasını... Sevdiklerini uğurlayanlar üzgün ama gururluydu... TGC Gökova fırkateyninin görevi 5.5 sürecek. 586255 F.Bahçe Antalya'da rekorunu egale etti Antalya deplasmanına konuk olan Fenerbahçe özelikle son yarım saate müthiş bir baskı kurduğu ve topunun da direkten döndüğü karşılaşmada rakibini son dakikada Semih'in attığı golle 2-1 mağlup etti. Fenerbahçe bu galibiyetle birlikte puanını 21'e yükseltti ve ligdeki galibiyet sayısını 7'ye çıkarttı. ANTALYASPOR: FENERBAHÇE: STAT: Atatürk SAAT: 20.00 YAYIN: Lig TV HAKEMLER: Yunus Yıldırım, Mustafa Emre Eyisoy, Alper Ulusoy ANTALYASPOR: Polat, Kerim (Dk. 10 Hakan), Yalçın, Batak, Orhan, Jedinak, Sedat, Ertuğrul, Ali Zitouni, Necat (Dk. 78 Balilii), Veysel TEKNİK DİREKTÖR: Mehmet Özdilek FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Gökhan (Dk. 49 Semih), Lugano, Önder, Carlos, Kazım, Baroni, Mehmet Topuz, Santos (Dk. 46 Uğur), Alex, Güiza TEKNİK DİREKTÖR: Christoph Daum SARI KARTLAR: Kazım, Bilica, Yalçın GOLLER: Dk. 10 Kazım, Dk. 89 Semih DK. 21 Zitouni MAÇTAN DAKİKALAR MAÇTA İKİNCİ YARI Yunus Yıldırım'ın son düdüğü, Fenerbahçe nefesleri kesen mücadelede sahadan 2-1 galip ayrıldı. dakika 90: GOOOOOOOOOOOOOOOOLLLLLL! Antalyaspor Fenerbahçe'nin üzerine geldi,savunmadan dönen topu Alex aldı, pasını Güiza'ya verdi, Güiza bomboş gitti kaleciyle karşı karşıya pası Semih'e, Semih'te topu boş kaleye yuvarladıve Fenerbahçe 2-1 öne geçti! dakika 88: Veysel sağçaprazda topla buluştu kaleye sokuldu, vuruşunu yaptı Volkan köşeden çıkardı bu topu! dakika 85: Antalyaspor'da Ertuğrul'un yerine Korhan oyunda. dakika 84: Cristian ceza alanı çizgisi üzerinden vuruşunu yaptı, kaleci Poyraz sert gelen bu şutumüthiş çıkardı! dakika 82: Ceza alanı içinde karambol, Bilica kalabalığın içindevuruşunu yaptı yine direğe takıldı Fenerbahçe! dakika 78: Alex'in ara pasında Güiza kaleciyle karşı karşıya kaldı, vuruşunu yaptı, kaleci Polat bir kez daha gol izni vermedi Güiza'ya! dakika 76: Antalyaspor'da Necati Ateş'in yerine Balili oyuna alındı. dakika 70: Antalyaspor'da Sedat Ağçay'ın pasında ceza alanı içinde topla buluşan Necati topu Ertuğrul'a çıkardı, Ertuğrul ceza yayında topun gelişine vurdu, etkisiz bir şutAntalyasporlu futbolcudan. dakika 65: Lugano'nun uzun pasında hareketlenen Uğur Boral rakibinden kaptığı topu Alex'e çıkardı, Alex ceza alanı içinde vuruşunu yaptı topyan ağlara kaldı! dakika 59: Antalyaspor'da Ertuğrul, Semih'e yaptığı sert hareket sonrasında sarı kart gördü. dakika 55: Alex'in müthiş pasında kaleciyle karşı karşıya kalan Güiza, bomboş pozisyonda topu kaleci Poyraz'a nişanladı! Çok net bir fırsattan yararlanamadı İspanyol golcü. dakika 53: Sol kanatta topla buluşan Veysel ceza alanına sokuldu, vuruşunu yaptı, Mehmet Topuz'dan seken top Volkanın müdahalesi kornere gidiyot top bu pozisyonda. dakika 51: Fenerbahçe'de sakatlanarak oyundan çıkan Gökhan Gönül'ün yerine Semih oyuna alınınca Mehmet Topuz savunmanın sağında görev yapmaya başladı. dakika 50: Fenerbahçe'de Semih Şentürk Gökhan Gönül'ün yerine oyuna girdi. dakika 46: Fenerbahçe'de sakatlanan Andre Santos'un yerine ikinci yarıda Uğur Boral oyunda. Yunus Yıldırım'ın düdüğü ikinci yarıya Fenerbahçe başladı. MAÇTA İLK YARI Yunus Yıldırım'ın düdüğü Antalya'da ilk yarı 1-1 eşitliklesona erdi. dakika 44: Güiza ceza alanı içinde topla buluştu, geriye döndü pası Mehmet Topuz'a, Mehmet Topuz'un sert şutu üst direkte patlıyor Mehmet'in sert şutu! dakika 37: Fenerbahçe'de Gökhan Gönül Ali Zitouni'nin üzerine yürüyünce hakem Yunus Yıldırım sarı kartı gösterdi genç futbolcuya. dakika 36: Alex'in pasında hareketlenen Wederson'un yerden sert ortası, Güiza müsait pozisyonda dokunamadı! dakika 33: Fenerbahçe'de Bilica, Antalyaspor'da Yalçın ceza alanında birbirlerine yaptığı müdahaleler sonrasında sarı kartla cezalandırıldı. dakika 28: Gökhan Gönül sağ kanatta rakibinden topu çaldı, ceza alanına sokuldu ortasını yaptı Alex ve Güiza'ya gelmeden savunma araya girdi Antalyaspor'da. dakika 24: Kazım sağ kanatta topla buluştu, Orhan Ak'tan sıyrıldı, vuruşunu yaptı top çataldan dönüyor! Müthiş bir şut çıkardı Kazım! Fenerbahçe için şansız bi an! dakika 21:Goooooooool!Jedinak'ın uzaklardan ortasına çok iyi hareketlenen Ali Zitouni uçarak kafayı vurdu ve topu ağlara gönderdi! Antalyaspor beraberliği yakaladı! dakika 16: Antalyaspor'da kaleci Poyraz boşa çıktı, sağ çizgide topla buluşan Güiza'nın ortası, Bilica kafayı vurdu,top az farkla üstten auta çıktı. dakika 11: Antalyaspor'da sakatlanan Kerim oyundan alınıyor Hakan oyunda. dakika 10: Gooooooool! Kazım, Alex'in pasında topla buluştu, sağ çaprazdankaleciyle karşı karşıyavuruşunu yaptı ve topu ağlara gönderdi! Fenerbahçe Antalyaspor karşısında 1-0 öne geçti. dakika 9: Bilica'nın pasında hareketlenen Alex, Orhan Ak'tan sıyrıldı, vurşunu yaptı, kaleci Poyraz çıkardı, tehlikeli geldi Fenerbahçe ilk kez! dakika 6: Antalya'da maç temposuz başladı şu ana kadar iki takımda sahada üstünlük kuramadı. dakika 3: Andre Santos'un ceza alanına havalandırdığı topa Mehmet Topuz hareketlendi savunma araya girdi korner. Yunus Yıldırım'ın düdüğü karşılaşmaya ev sahibi Antalyaspor başladı. MAÇ ÖNÜ M.Ö: İki takımda maç öncesi seramoni için sahada. M.Ö: Antalya'da sağanak yağmur yağışı tekrar başladı. M.Ö: Antalyaspor'da sakatlıkları devam eden Kaleci Ömer ve Fatih Ceylan'ın yanı sıra, cezalı durumda bulunan Serge Pacome bugün kadroda yer almıyor. M.Ö: Teknik Direktör Cristoph Daum, bugün yine tercihini Wederson'dan yana kullandığı içinRoberto Carlos yedek kulübesinde yer alıyor. M.Ö: Fenerbahçe'de cezalı olan Emre Belözoğlu'nun yerine Mehmet Topuz ilk 11'de yer alıyor. M.Ö: Antalya'da maç öncesinde yağan şiddetliyağmur saha zeminini olumsuz yönde etkiledi. Tümspor Multimedia 2009-09-27 00:29:53 antalyanın buz gibi gol olacak atağı güme gitti kaçıncı haftadır hakemler görmüyor hayırlısı bakalım çekirge nereye kadar zıplayacak levent yılmaz 2009-09-27 00:12:30 Gol atmak hariç futbol adına her güzelliği yaşatı Fenerbahçe..Alex izlemek gerçekten zevk veriyor bu gün attıı paslar mükemmeldi paslar semihe gelse alex asist semih de gol kralı rahatlıkla olurdu..direkden dönen toplar da ve son vuruşlarda az şanslı olabilsek de yi golle rahat yapardık..takıma az şans lazım ve guizanında yedek kulubesinde dinlenmeye... taner bayraktar 2009-09-26 23:48:33 Fenerbahçe 7-0 bitireceği maçı 2-1 bitiridi.ntalya kaeleye kere geldi gol oldu.Maçı izlemeyenler neden yorum yapar anlamam.3 top direkten döndü topu kaleci çıkardı.2 topta kazma sayesinde kalecide kaldı.maç berabere bitse adaletsizlik olacaktı.Bu arada tasarım berbat olmuş sayın haber7 yöneticileri sitenize karşı çok soğudum haberiniz olsun.. Fatih AKÇA 2009-09-26 23:44:29 top direkten donsede guıza ıkı tane 100 100 kacırsada ,1 penaltı verılmesede bu fener bu olmamalı 60 dakıkadan berı her topu sısırdık,tam özerin macıydı ..bu arada cristian ne kadar faydalı bı transfer oldugunu gosterdı...ama gercek su kı 3puan guzeldı... forza 2009-09-26 23:34:25 fener süper ,tasarım kötü kanaryamı çekemeyen çok.hadi hayırlı geceler... y.nevzatkorkut 1907 2009-09-26 23:30:09 Ben de bir webmaster'im, bir sitenin işleyişinden çok ergonomisi önemli, ve eski arayüz daha sade, aranılan şeylerin bulunabildiği bir siteydi. Tasarımı acilen sadeleştirin. Yazı Yorum 2009-09-26 23:10:07 hiç birşey çalışmıyor, gözü yoruyor. eskisi daha iyiydi. Doğrucu Davut 2009-09-26 22:48:19 Biz Haber nin bir önceki tasarımını çok sevmiştik.Ne olur geri verin eski haber7 mizi! Çok karmaşık hala çözamedik desek yeridir... TURAN NALBANTBAŞI 2009-09-26 22:44:58 Haber nin yeni tasarımı çok güzel olmuş.Zaten her zaman bir numara da tasarımıyla da tek kelimeyle mükemmel olmuş... Gelelim bizim fenere...Bir fenerbahçeli olarak takımdan memnun değilim.İyi oynamıyor, kötü oynayarak şansına oynayarak maç kazanıyor.Bu nereye kadar böyle gidecek?Tempo yok,takım oyunu yok, daha saymaya gerek yokki...Ama Galatasaray bizden daha tempolu, daha istekli, daha arzulu oynuyor.Hem türkiye liğinde iyi oynuyor, hem UEFA liğinde iyi oynayarak ve de farklı kazanıyor yaşar hançer 2009-09-26 22:24:25 Antalya kalecisi Uğur Boral ile akrabamı?.neydi ceza alanındaki hareket Hakemlik adına bir facia bu?..en az dakika sarmaş dolaş oldu kaleci Uğur ile Hakem Hala Ramazan Bayramında galiba?. Kaleciyi uğur ile Bayramlaşıyor sandı galiba.. Ctürk 2009-09-26 22:20:44 maç bitti şimdi gelelim yeni tasarınıza hoşuma gitmedi ama alışmaya gayret gösterecem çünkü haberde bir numara HABER7. teşekürler cemal antalyalı 2009-09-26 22:20:16 Bu macta Fenerbahce sayisiz firsati degerlendiremedi, tane topu direkten döndü ve tane NET penaltisi verilmedi. Bunlara ragmen mac 2-1 bitiyorsa, bu fenerbahcenin sansizligidir. Nevsehirli50FB 2009-09-26 22:17:40 FenerBahçenin Farklı alacağı maç 2-1 bitti...Kazma sayesinde. Ctürk 2009-09-26 22:14:23 daum yanlıs yapıyor guiza yerine semih olsa fark daha farklı olucak...özeride kullanmazı lazım artık denizi selcugu genc oyuncularıda...fener yine yendı sansın bu aksam olmadıgı bır aksamda.. galip 2009-09-26 22:10:49 eski tasarimi cooooooook ozledim geri istiyorum geri gelinceye kadar bu yorumlara devam herkese selam allaha emanet olun Commentator man 2009-09-26 22:09:00 bu mac sonuclari hic degismiyor mu?birde bu usteki sin dakika haberine bakmak isteyince bakamiyorsun cunku surekli guncel haberler aciliyor deniz kara 2009-09-26 22:09:00 Tasarım hiç hoş olmamış,bilgilerinize hakan 2009-09-26 22:05:10 mac 90 dakikadır topu direkden dönen fenerin şansı 90 da gülüyorsa sizleri bu kadar üzüyorsa kendi takımlarınızın sayfasına gidin.)) galip 2009-09-26 22:04:05 bu fenerbahceden haric yorum yapan arkadaşlar ne rekoru dıyen arkadaşlar bı gelsın de konuşalım şimdi. alayına isyan kralına maden suyu :)) kıskanmayın arkadaşlar çalışın sızde kazanın. gencfenerli 2009-09-26 21:56:12 Futbol dersini veren fenerbahce olmasin sakin sen maci izlemedenmi yorum yaziyorsun tüm maci biz oynadik sen neyden bahsediyorsun golude attik 90'da kapak olsun sana otur yerine simdi kendi maclarina bak sen .. Mert Deniz 586793 11:03 Uçak fuar alanına düştü Uçak alanına düştü Güney ’de küçük bir uçağın, başkent ’un batısında, binlerce kişinin toplandığı alanına düşmesi sonucu kişi öldü, kişi yaralandı. 2009 Incheon Küresel Fuar ve Festivali adlı organizasyonun sözcüsü Kim Ju-hee, pilotlu uçağın Incheon kentindeki fuar alanındaki park etmiş bir otobüsün üzerine düştüğünü söyledi. Kazanın ardından hastaneye kaldırılan pilotlardan birinin hayatını kaybettiğini belirten Kim, kazada fuar alanında bulunan kişinin yaralandığını kaydetti. Fuar alanındaki yaralıların durumu hakkında henüz bilgi sahibi olmadığını ifade eden Kim, kentte düzenlenen başka bir dolayısıyla uçuş yapan uçağın düştüğü sırada fuar alanında yaklaşık 20 bin ziyaretçinin bulunduğuna dikkati çekti. Yonhap haber ajansı, uçağın, fuar alanında bulunan çok sayıda uçurtma nedeniyle düştüğünü duyurdu. Kim ise söz konusu haberi teyit edecek durumda olmadığını, polisin kazayı soruşturduğunu söyledi. 586301 Bursa'da TIR garajında yangın ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Bursa'da TIR garajında yangın Otomobil yedek parçası ve kimyasal madde yüklü olduğu belirtilen dorse yandı BURSA (A.A) Bursa'da bir tır garajında çıkan yangında, otomobil yedek parçası ve kimyasal madde yüklü olduğu belirtilen dorse yandı. Alınan bilgiye göre, Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi'nde bir firmaya ait tır garajında henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Bir dorsede başlayan yangın, yakınlarındaki diğer tır kasalarına da sıçradı. Dorselerde ardı ardı patlamalar yaşanırken, yangına itfaiye aracı müdahale etti. Güçlükle kontrol altına alınan yangında, pas sökücü bazı yanıcı kimyasal maddeler ile çeşitli otomomobil yedek parçaların yüklü olduğu belirtilen dorse zarar gördü. Tır garajının bitişiğinde, fabrika çıkışı yüzlerce yeni otomobilin park edildiği alanın bulunması korkulu anların yaşanmasına neden oldu. 26.09.2009 587057 Mehdi Eker'in bilinmeyen yönleri! 32 yıl önce memur girdiği Bakanlığı'n şimdi zirvesinde oturan Mehdi Eker, Kürt açılımına en çok sevinen isimlerden biri. Eker Diyarbakır’ın elektriği, yolu olmayan bir köyünde doğup hayata Kürtçe ile başlamış. Faruk Bildirici'nin haberi 32 yıl önce evrak memuru olarak girdiği Tarım Bakanlığı’nın şimdi zirvesinde oturan bakan Mehdi Eker, Kürt açılımına en çok sevinen isimlerden biri. Ne de olsa Diyarbakır’ın elektriği, yolu olmayan bir köyünde doğup hayata Kürtçe ile başlamış, ortaokula gidişi ve İstanbul Belediyesi’nde çalışıp Tayyip Erdoğan ile tanışmasıyla yaşamı değişerek bugünlere gelmiş bir siyasetçi o. DENGBEJLER DİNLEDİM İlk kahramanım Hazreti Ali ’ydi Çocukluğumda Cenk hikayeleri söylenirdi köyde. Bizde sözlü kültür yaygındı. Dengbejler vardı. nedenle ilk etkilendiğim kişi Hazreti Ali’dir. İlk olarak onun kahramanlık hikâyelerini dinledim. Sonra tabii kitaplar okudukça değişti. Etkilendiğim bir sürü şair, bir sürü yazar oldu. DİYARBAKIR Küller altındaki mücevher Diyarbakır’ı ilk gördüğümde ilkokul dördüncü sınıftaydım. Açık bir kamyonun kasasında gittim. Çok sevdim Diyarbakır’ı. Ben ona küller altındaki mücevher diyorum. Orada sadece ölen insanlara değil yıkılan binalara, yok olan mimari değerlere de ağlamak lazım. Diyarbakır, muhteşem mimarlık felsefesi açısından beni çok etkiledi. Bütün şehir Karacadağ taşlarıyla yapılmıştı. Onun için tarihteki ismi Kara Amit’tir. Amed diyorlar ya şimdi, Amit’ten, Medlerden geliyor. Ben köylerin hep eski isimlerini hatırlıyorum. Yeni isimlerin çoğunu bilmem. Diyarbakır Cezaevi’nin kaldırılacağını ve oraya eğitim kampusu yapacağımızı mahalli seçimlerden önce söyledik. Orası Türkiye’nin ayıbı. Bir dönem zulümler işlenmiş, işkenceler yapılmış. Ben kimsenin hatırasına saygısızlık yapmak istemem. Bizim düşündüğümüz proje içerisinde bir anıt ya da müze olması. HAYATIMIN YOL AYRIMI Yurtta yer bulamasam okuyamazdım Doğup büyüdüğüm Tepe, eskiden nahiyeydi. İlkokul iki derslikliydi. Birler, ikiler, üçler bir derslikte, dörtler, beşler öbür derslikteydi. Biri susar, öbürü ders yapardı. İlçemiz Bismil ile Aramızda Dicle Nehri vardı ve köprü yoktu. Ortaokul için Diyarbakır’a gitmem gerekiyordu. Ama orada kalacak yerim olmadığı için bir yıl bekledim. Dicle kıyısında çıkar dolaşırdım. 11 yaşında bir çocuk ne kadar tefekkür edebilirse kadar düşündüm yıl. Vakıflar Yurdunu bulamasaydım bir süre daha okuyamayacaktım. 1969 sonbaharında girdim yurda. Vakıflar yurdu 450 yıllık tarihi bir binadaydı. Benim mimariyle ilişkimi kuran bina oldu. Yurdun avlusu çok güzeldi. avlu sosyal yaşam alanımızdı. Ders çalışırdık, otururduk, arkadaşlar saz çalardı. Hayatımın en önemli dönemeçlerinden biri ortaokula gitmekti. İSTANBUL Tayyip Bey ile belediyede tanıştım 1994’te büyükşehir belediye başkanı olduğunda Tayyip Bey ile tanışmıyordum. Oradaki yönetici arkadaşlarımın tavsiyesiyle kendisiyle tanıştım. dönem İstanbul’da Veteriner İşleri Müdürü olarak çalıştım. Birkaç sene sonra Tayyip Bey’in izniyle bakanlığa geri döndüm. Partinin kuruluş çalışmalarında yer aldım. Meclis’te bakan olmadan önce milletvekili olarak çalışmak bir avantajdı. Tarım Komisyonu’nda ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde üyelik yaptım. Aynı zamanda MKYK üyesiydim. HAYATIMIN İKİNCİ DÖNÜM NOKTASI Beşinci kattaki 519 No’lu oda 1976’da Ankara’da veteriner fakültesine kaydolduktan 20 gün sonra çatışmalar oldu, okul kapandı. Birkaç gün açıldı bu defa bomba atıldı, bir daha kapandı. Baktım olacak gibi değil. Bari bir işe gireyim, çalışayım dedim. zamanki adıyla, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın lise mezunu memur almak için sınav açtığını öğrendim. Sınavı çok iyi puanla kazandım. Evrak kayıt memuru olarak işe başladım. Müdafaa Caddesi’ndeki bakanlığın beşinci katında 519 No’lu odada çalıştım. Mezun olunca genel müdürümüz orada kalmamı istedi, kaldım. İngilizceye merakım vardı. Bakanlığın desteğiyle İngiltere’de tarım ekonomisi master’ı yaptım. Ardından da hayvancılık ve işletme ekonomisi doktorası. ÇATIŞMALAR Öğrenci derneği kurdum Öğrenciliğimde, Milli Türk Talebe Birliği’ne yakındım. Diyarbakır’da lisedeyken MTTB orta tahsil öğrenci derneğini kurdum. Üniversite çok acılı bir dönemdi. Silahlar konuşuyordu. Bugün yaptığım analizi gün de yapıyordum. Çatışmaların NATO konseptiyle ilişkisi olduğunu düşünüyordum. Sol düşünceye sahip gençler birşeyleri değiştirmek istiyorlardı. Sonra sistem, 12 Mart ile birlikte MHP veya ülkücü gençliği ortaya çıkardı. Onlar çatıştı, sistem de oturdu bunları seyretti. Ben komünist olmayanlardandım. Ama faşist denilenlerden de değildim. Siyasi olayların içerisinde ama çatışmaların dışındaydım. ANADİLİM Türkçeyi okulda öğrendim Anadilim Kürtçeydi. Annem, çevremdeki herkes Kürtçe konuşurdu. Türkçeyi ilkokula başladığımda öğrendim. İlkokulda doğal olarak öğretmen Türkçe konuşuyor, siz de onu anlamaya çalışıyor, öğreniyorsunuz. HEKİMLİK HAYALİM Ankara soğuk geldi İlla şunu olacağım hayali kurmadım. Tabii yaşadığınız yerdeki sorunları çözmeye dair bir yönelme oluyor. Benim yaşadığım yerde birçok insanın doktorsuzluktan öldüğünü biliyorum. Bunlara bizzat şahit olunca ben de hekim olmak istedim. Üniversite sınavında ilk üç tercihim tıptı. Dördüncü tercihim veterinerlikti. Orayı kazandım. Ankara, ilk başta soğuk gelir insana, geç alışılır. Alıştıktan sonra da ayrılınmaz. Bana da öyle oldu. EŞİM Üniversitedeyken evlendik Eşimle, üniversiteden ortak arkadaşlarımız vardı, onlar vasıtasıyla tanıştık. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde okuyordu. Eşim Boşnak. Üç çocuğumuz var. Kızım Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. İngiltere’de London School of Economics’te hukuk masterı yaptı. Oğlum bu sene Bilkent Hukuk Fakültesi’ne kayıt oldu. Diğer kızım da oturduğumuz semtteki ilköğretim okulunda sekizinci sınıfta okuyor. BAKANLIKTAKİ EN KÖTÜ ZAMANIM Çocukların ölümüne üzüldüm Bakanlığım sırasında birkaç kriz yönettim. İlki göreve geldikten birkaç gün sonra Rusya Federasyonu ile yaşanan meyve-sebze ihracatı sorunuydu. Kuş gribi geldiğindeyse hazırdık, tedbirimizi almıştık. Doğubeyazıt’ta çocukların ölümüne çok üzüldüm. Bakanlıktaki en kötü zamanım günlerdi. MÜZİK Şivan Perver’i severim Küçükken Kürtçe müzik için Erivan, Bağdat, Tebriz radyolarını dinlerdim. Şivan’ı çok severim, muhteşem bir sestir. Yenilerden de Aynur var. ANADOLU JET Uçakta kadayıf dağıtıyorum Türkiye’de büyük bir devrim oldu. Anadolu Jet ile daha çok insanın uçağa binme imkânı oldu. Ama bir saatlik mesafede insanlar bazen ikram da istiyor. Biz de Diyarbakır’dan elimiz boş dönmüyoruz. Burma kadayıf getiriyoruz. Bazen uçakta dağıtıyorum, birkaç kere oldu. Hürriyet 2009-09-27 14:55:41 kişilikli, çalışkan beyefendi, dürüst, ülke için beyin yoran koşturan bir kişilik.Bu şahsiyetin ırkı kürtmüş türkmüş lazmış boşnakmış hiç önemli değil.Benim için önemli olan ülke için koşturup kafa yorması bu özelliği zaten kendimden biri olmasını sağlıyo.helal olsun senin gibilere bu ülkede işte bu beyinlerle uzlaşma kenetlenme ve gelişme olcaktır çatışanlarla değil.nede olsa anadolu çocuğusun bu yeter. ali 2009-09-27 14:24:49 Akp hükümetinin, en sevdiğim bakanlarından biri mehdi eker.kendisi gerçekten dürüst,terbiyeli ve dini bütün bir insan.tarım alanında yaptığı çalışmalarından dolayıda kendisini kutluyorum.bana göre en önemli çalışmasıda bölünmüş tarım arazilerini birleştirmek için toprak reformu projesini başlatması.Ayrıca kırsal alanda kalkınmanın en önemli unsuru olan tarımsal kalkınma kooperatfilerine vermiş olduğu önem sonucunda bir çok fakir aileye iş imkanı sağlamıştır.inşallah bu çalışmalar artarak devam eder.. turgay şahin 2009-09-27 12:07:41 ak parti hükümeti ilk dönemindeki başarılı yönetimi 2. döneminde göremiyoruz oy kaygısıyla çok fazla yanlış yaptılar. nedense her konuşmalarında alevilere,kürtlere yaranmaya çalışıyolar. fatih karaal 2009-09-27 11:39:01 Kendisini hiç dürüst bulmuyorum, nasıl hükümette olduğunu da anlamıyorum. Akrabalarına şirket ve ihale yardımı çoktur, ama memleketine ne yapmıştır? dicle üniversitesinin hangi problemini çözmüştür şimdiye kadar??? Dürüst Olalım 586701 İran'ın füze savunma tatbikatı başladı Devlet televizyonu, ''Kutsal Savunma Haftası'' etkinlikleri kapsamındaki yıllık planlı tatbikatın ilk gününde karadan karaya füzelerin fırlatıldığını bildirdi. Çoklu fırlatma rampalarından ve aynı anda fırlatılan füzelerin kısa menzilli olduğu belirtilirken türü hakkında bilgi verilmedi. Tatbikatlarda karadan karaya yeni füze ve hava savunma sistemlerinin test edileceği açıklanmıştı. Devrim Muhafızları Hava Kuvvetlerinin yaptığı tatbikatın, ülkenin hava savunma ve caydırıcı gücünü artırmaya yönelik olduğu belirtildi. Başkent Tahran'da 22 Eylülde Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın da katıldığı ''Kutsal Savunma Haftası'' törenlerinin ilk gününde İran'ın yerli savunma gücünün en önemli bölümünü oluşturan kısa, orta ve uzun menzilli Fecr, Hut, Şahin, Zilzal, Fatih, Gadr, Şahap ve Siccil füzelerinin yeni versiyonları sergilenmişti. İran'ın 12 Kasım 2008'de başarıyla denediği katı yakıtla çalışan karadan karaya uzun menzilli ''Siccil-1'' füzesi de ilk kez bu törenlerde basına gösterilmişti. Basra Körfezinde geçen yıl yapılan tatbikatlarda, karadan karaya, karadan denize, denizden havaya füzeler fırlatılmıştı. 586565 Fırtına Kartal’ı uçurmayacak! Kartal’ı uçurmayacak!İZMİR DHA güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda Bank Birinci Ligi’nin sürpriz ekibi, ligde ilk yenilgisini geçenhafta deplasmanında alan’a konuk olacak.Sarı Lacivertliler son iki haftadakaybettiği puanları telafi etmek istiyor Lige gibi giren ancak son iki maçta aldığı sonuçlarla hızı kesilen temsilcisi ’la bugün deplasmanda oynayacak. Sarı-lacivertli ekip, Kartal İlçe Stadı’nda saat 16.00’da başlayacak karşılaşmaya sakat olan Ramazan, Onur, Erkan ve Erman Özcan’dan yoksun çıkacak. Sakatlıktan kurtulan kaleci Cenk ile Mehmet Batdal’ın ise iğne ile oynaması bekleniyor. hırs yaptı Son iki haftada kaybettiği beş puanın ardından Kartal’ı yenerek yeniden zirve yarışında daha iddialı konuma gelmek isteyen Fırtına, ’e üç puanla dönmek istiyor. Basın Sözcüsü Mehmet Bektur ligin en iyi savunma yapan takımına karşı oynayacaklarını hatırlatarak, “Amacımız Kartalspor’u yenip Bucaspor’un gücünü herkese bir kez daha göstermek” dedi. Teknik Direktör Kemal Kılıç’ın takımını sahaya Cenk (Atilla) Serkan, Veli, Erman Güraçar, Berkay, Kenan, Bekir, Yılmaz, Muhammet, Mehmet Batdal (Türker), Yunus düzeniyle sürmesi bekleniyor. 586429 Askeri savcı yağma masasında KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Askeri savcı yağma masasında Çürük çetesine yardımdan tutuklanan Askeri Savcı Üçok'un, TSK'ya ait paha biçilmez arazinin satışı için ünlü bir aileden rüşvet istediği ortaya çıktı. Çetenin ünlü iş kadını ve oğlu ile yaptığı pazarlık dinlemeye takıldı. HABER MERKEZİ/ ANKARA Ergenekon'la bağlantılı 'Kararagah Evleri' soruşturmasını yürüten Askeri Savcı Albay Zeki Üçok'un tutuklandığı 'sahte çürük raporu' çetesine yönelik soruşturmadan çarpıcı ayrıntılar ortaya çıktı. Polis, yağmalama' 'askeri ihaleye fesat karıştırma' ve 'sahte çürük raporu düzenlemek'le suçlanan çete üyeleri ile Üçok'un TSK'ya ait araziyi 'yağmalamak' için ünlü iş kadını ve oğlundan rüşvet istediğini tespit etti. PAZARLIK KAMERADA Çete lideri Tugay Tepe'nin telefonlarını dinlemeye alan polis, tapusunda 'satılamaz' şehri bulunan Hava Kuvvetleri'ne ait İstanbul'daki yüz milyonlarca dolarlık arazinin satışı için holding yöneticileri iş kadını S. Ç. ile oğlunun rüşvet pazarlığı yaptığını belirledi. Telefonları dinlemeye alınan iş kadını ve oğlunun çete lideri ve Üçok'la buluşması da görüntülendi. 4.5 MİLYON OLMAZ MI? İşadamı M.Ç ile çete üyesi H.Ç. isimli kişi arasında geçen telefon görüşmesi şöyle: H.Ç: Arkadaşla görüştüm bir kaç tane sorun var. Ben bunlara cevap veremedim, bir tanesi tapudaki şerh kalkacak mı dedi M.Ç: Tapudaki şerhi kim koydurmuş ki? H.Ç: Hava Kuvvetleri M..Ç: Evet H.Ç: İkincisi 'bu meblağ son mu' dedi, 'biraz bir şeyler olamaz mı' dedi. M.Ç: Adamlara sormam lazım ben kafama göre fiyat veremem ki. H.Ç: 'En azıdan bir 4-4,5 olabilir mi, meblağ artmaz değil mi' dedi. M.Ç: Hayır her şey nettir neyse o. ASKERİ YARGI ADAMI BOZAR Çete lideri Turgay Tepe, işadamı M.Ç ile yaptığı telefon görüşmesinde rüşvet pazarlığında aktif rol oynadığı tespit edilen Askeri Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'tan bahsederken, "Askeri adliyeye girmek adamı çok kötü yapar" diyor. Tepe ile M.C.Ç arasında geçen görüşme ise şöyle TUGAY: Ya sen rahat ol. Bak şimdi, iki pozisyonda da çok rahat ol. Onu biriyle paylaştın, biri bir şey yazacak ondan sonra onlar. Bak, şimdi ben sana birşey söyleyim, Şişli Adliyesi'ne girmek bambaşka bir olay, Bakırköy'e bambaşka, bir de askeri adliyeye girmek adamı çok kötü yapar anladın mı? Psikolojisini bozar, ne demek istediğimi anladın mı? Kapalı bir dünya, sır bir dünya, yani tehlikeyi kimse gözönüne alamaz. Bizim gücümüz var, biz onu kullanacağız yani, sizi üzecek birşey olmaz bi de özür dileyecek birşey olur hata yaptıysa yani. M.Ç: Evet doğrudur. TUGAY: Sen onun için sakin ol, bizim belli bir şeyimiz var orda arsa orda şey, hangi şey lehimize ise ona çevirme gücümüz var, yani 10 gün bir sürecimiz var. 'Bamya' feragat etsin Çete lideri Murat Tugay Tepe, arkadaşı Erdem Kılınç'a Hava Kuvvetleri Komutanlığı'n ait arsa için 2,5 milyor dolar rüşvet istediğini söylüyor. Tepe, çetedeki kod adı 'bamya' olduğu ileri sürülen Askeri Savcı Üçok'un rüşvet pazarlığındaki aktif rolünü de ele veriyor. Tepe ile Kılıç arasında geçen telefon görüşmesi ise şöyle TUGAY: onların dediği tarih Ankara'ya gelecekler, pazartesi günü 1.250 Can'ın hesabına geçirecekler. ERDEM: Canlı mı? TUGAY: Yani yarısı, sağlama almak için kendini 'bamya', herşey anlaşıldı protokol yapıldı, durum böyle. ERDEM: Ne kadar abi. TUGAY: 2.5 milyon dolar ERDEM: Yarı yarıyamı düştü abi. TUGAY: Abi si.. si.. ya, yani yapacak bir şey varmı ya? ERDEM: 'Bamya' Biraz feragat edecek bundan. TUGAY: Etti etti. 'Şeytan Hades'e GATA'dan rapor İstanbul Organize polisi tarafından çökertilen şebekenin aralarında bir çok ünlü ismin bulunduğu kişilere sahte çürük raporu hazırladığı ortaya çıkmıştı. Çeteden sahte çürük raporu alan isimler arasında Atv'de yayınlanan 'Selena' dizisinde, 'Hades' karakterini canlandıran Sinan Çalışkanoğlu'nun da bulunduğu tespit edildi. Çetenin para karşılığında 'Hades'e GATA'dan sahte çürük raporu aldığı ileri sürüldü. Aziz Yıldırım da hedefteydi Çetenin Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'dan 10 milyon TL haraç almayı planladığı da tespit edildi. Örgüt üyelerinin bir iddianamede adı geçen Yıldırım'dan lehine bir işlem karşılığında 10 milyon TL istemeyi planladıklarıyla ilgili dinleme kayıtlarının bulunduğu öğrenildi. Çete lideri ile otelde alem Çeteyle ilişkisi nedeniyle polisin takibe aldığı Askeri Savcı Albay Ahmet Zeki Üçok, hayat kadınlarıyla da görüntülendi. Yakın bir zamanda Holiday İnn Hotel'de görüntülenen Üçok'un yanında çete lideri Turgay Tepe ve iki hayat kadını görülüyor. 27.09.2009 586744 Davutoğlu, Lavrov ile görüştü!.. BM'de düzenlenen Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı'nda konuşma yapan Bakan Davutoğlu, daha sonra Sırbistan, Avustralya ve dışişleri bakanlarıyla görüştü. Davutoğlu, Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Jorge Sampaio ve Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos'un da katıldığı toplantıda konuşma yaptı. Türkiye'nin Medeniyetler İttifakı'na uygulama planının hayata geçirilmesi dahil olmak üzere her türlü alanda katkıda bulunmaya devam ettiğini belirten Davutoğlu, kültürel farklılıklara saygının 21. yüzyılda herkese yön vermesi gerektiğini, çünkü son zamanlarda kutuplaşma, hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık yüzünden zor bir zamandan geçildiğini, bu kapsamda Medeniyetler İttifakı'nın "medeniyetler çatışması" savına karşı son derece güçlü bir yanıt olduğunu belirtti. Davutoğlu, uluslararası ilişkilerde yeni bir başlangıç yolunda iyimser olmak için pek çok nedene sahip olunduğunu belirterek, İslam dünyası ülkelerinin de son zamanlarda insan hakları, şeffaflık, hesap verebilirlik ve konularını tartışmaya açtığını ancak batının Müslüman ülkelere reform çabalarında yeterli destek veremediğini ifade etti. Dışişleri Bakanı'yla görüşme Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Bakan Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüşmesinde, Başbakanı Vladimir 'in Türkiye ziyaretinin ardından ikili ilişkiler ele alındı. Edinilen bilgiye göre, Türkiye'nin ve ile tesis ettiği Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin bir benzerinin ile kurulması kararı çerçevesinde karşılıklı çalışma belgelerinin hazırlanıp teati edilmesi istendi. Görüşmede, Bakan Davutoğlu'nun Ermenistan'la normalizasyon süreci hakkında Lavrov'a bilgi verdiği, Lavrov'un da 'nın AGİT Minsk Grubu'nun eş başkanı olarak Minsk grubundaki gelişmeler hakkında Davutoğlu'na bilgi verdiği öğrenildi. Tarafların Moldova'da Ekim'de bir araya gelmesinin söz konusu olabileceği bildirildi. 'ın nükleer dosyasının da gündeme geldiği, Ekim'de 'ın nükleer programına yönelik yapılması öngörülen toplantı hakkında görüş alışverişi yapıldığı belirtildi. Bakan Davutoğlu'nun Lavrov'a 'a Başbakan Erdoğan ile birlikte son yaptıkları ziyaretle ilgili izlenimlerini aktardığı ifade edildi. Son olarak 'la ilgili görüşüldüğü ve Bakan Davutoğlu'nun Türkiye'nin 'dan Güney Rum Yönetimi'ni çözüme teşvik etmesini beklediğini söylediği bildirildi. Diğer ikili görüşmeler Bakan Davutoğlu'nun Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Jeremic ile yaptığı görüşmede, Sırp bakanın ülkesinde azınlıkların dini günleriyle ilgili olarak devlet televizyonlarından yayın yaptığı bilgisini verdiğini ve bu çerçevede Sırp televizyonunun Bayramı'nda İstanbul Süleymaniye Camisi'nden yayın yaptığını belirttiği ve ülkesindeki açılım süreciyle ilgili olarak Davutoğlu'na bilgi verdiği kaydedildi. Bakan Davutoğlu'nun Avustralya Dışişleri Bakanı Stephen Smith ile görüşmesinde ise 1915 'nın gündeme geldiği, Avustralyalı bakanın Çanakkale'nin iki ülkeyi birbirine düşman etmek yerine birbirine yaklaştırdığını söylediği öğrenildi. Smith'in Türkiye'ye yaptığı ziyaretle ilgili izlenimlerini anlattığı ve Bakan Davutoğlu'nu ülkesine davet ettiği bildirildi. Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı İskender Hüseyni ile görüşmesinde ise 'yla tarihi ilişkiler ele alındı. Kosovalı Bakan, ulaştırma ve iletişim alanında Türk yatırımcıları ülkesine beklediklerini, Türkiye'yi 'nın stratejik ortağı olarak gördüklerini söyledi. Bakan Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov'la da New York'taki temasları kapsamında ikinci kez bir araya geldiği, bakanların Minsk süreciyle ilgili görüştüğü belirtildi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun yarın New York'ta Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'la görüşmesi bekleniyor. 587251 Fethiye'de paraşüt kazası Muğla'nın Fethiye ilçesinde meydana gelen paraşüt kazasında Babadağ eteklerine düşen askeri helikopterle kurtarılarak hastaneye kaldırıldı. Babadağ'daki bin 970 metre rakımlı paraşüt pistinden yamaç paraşütüyle atlayan ve Alman uyruklu olduğu öğrenilen Kaspar Rehna (65), atlayıştan kısa bir süre sonra dengesini kaybederek dağın eteklerine düştü. Turistin düşüşünü gören paraşütçülerin verdiği koordinat doğrultusunda başlatılan arama çalışmasına katılan askeri helikopter, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan ve bacaklarında kırık olduğu öğrenilen Rehna'yı bulunduğu noktadan alarak Fethiye Devlet Hastanesi'ne getirdi. Tedavisi süren Alman uyruklu Kaspar Rehna'nın hayati tehlikesinin olmadığı bildirildi. Bu arada, turistin paraşütünün düşüş anının amatör kamerayla görüntülendiği bildirildi. 587306 Daum'un keyfi yerinde! Daum'un keyfi yerinde! 27/09/09 15:21 Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Alman ''Bild am Sonntag'' gazetesine yaptığı açıklamada, ''Çok iyi durumdayım ve çok mutluyum. Kulübün 50 yıl önceki rekorunu yeniledik'' dedi. Fenerbahçe taraftarının büyük bir coşku ve heyecan içinde olduklarının hatırlatılması üzerine de Daum, bunun, fazla farkına varamadıklarını belirterek, ''Ben hedeflerime ulaşmak istiyorum. İlk buçuk ay boyunca sabahları 08.30'da kulüp tesislerindeydim. Bazı günler gece saat ya da 3'e kadar oturduğumuz ve çalıştığımız için orada kaldığım da oldu'' şeklinde konuştu. 1. FC Köln'den Fenerbahçe'ye geçmesinin iyi olup olmadığını da daha sonra anlayacağını ifade eden Daum, ''Bunun doğru olup olmadığını, 1. FC Köln birinci ligde kaldığı ve biz de lig şampiyonu olduğumuz zaman göreceğim. Eğer bu hedeflerden biri gerçekleşmezse, zaman yaptığım her şeyin doğru olmadığını anlayacağım ve mutlu da olmayacağım. Köln'ün 1. ligde kalması benim için çok önemli'' dedi. 587414 Düzce TEM'de trafik kazası: 10 yaralı Ankara'dan İstanbul istikametine gitmekte olan Seyfi Küçükkılıç (24) idaresindeki 34 PCV 33 plakalı önce aynı istikamette gitmekte olan Rasim Adıgüzel (29) idaresindeki 34 UB 6606 plakalı otomobilin ön tamponuna daha sonra da savrularak bariyere çarptı. Kazada, sürücü Seyfi Küçükkılıç ile birlikte otomobilde bulunan Züleyha Küçükkılıç (31), Seyit Küçükkılıç (8), Demet Küçükkılıç (24), Asiye Küçükkılıç (3), Abdullah Küçükkılıç (29), Salih Bayram (7), Veysel Mevlüt Bayram (4), Emine Bayram (30), diğer otomobilde yolcu olarak bulunan sürücünün eşi İlknur Adıgüzel (23) yaralandı. Yaralılar, Düzce Devlet Hastanesi ve Düzce Üniversitesi Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Kaza sonrası otoyolda uzun araç konvoyları oluştu. Yol, trafik ekiplerinin vatandaşların da yardımıyla kaza yapan otomobili kaldırmasından sonra tekrar ulaşıma açıldı. 587170 F.Bahçe aklından hic cıkmıyor! F.Bahçe aklından hic cıkmıyor! 27/09/09 13:45 Eskişehirspor maçı öncesi Florya’da ince hesaplar yapılıyor. Teknik direktör Frank Rijkaard ve yardımcıları, bugün Ali Sami Yen’de oynanacak maç için parolayı ‘3 puan’ olarak belirlerken, 10. haftada Kadıköy’de yapılacak Fenerbahçe karşılaşması öncesinde toplam 27 puana ulaşmayı kendilerine hedef olarak belirledi. Yardımcısı Neeskens ile birlikte Metin Oktay Tesisleri’ndeki odasında rakipleriyle oynayacakları üst üste maçları analiz eden ve Kadıköy’e kadar kayıpsız gitmeyi kafasına koyan Rijkaard’ın, oyuncularını bu tip hesaplardan uzak tutarak önlerindeki mücadeleye motive etmeye çalıştığı öğrenildi. -STRESTEN KORKUYOR- Önceki gün futbolcularıyla toplantı yapan ve “Fenerbahçe” kelimesinin kullanılmasını dahi yasaklayan Rijkaard’ın kendisinin ise bu yasağı delerek şimdiden Fenerbahçe derbisini düşündüğü ve Kadıköy’de oynanacak bu önemli maç öncesinde planlar yaptığı ortaya çıktı. Öncelikle Kadıköy’e 9’da yaparak iddialı ve oldukça güçlü bir şekilde gitmeyi hesaplayan tecrübeli teknik adamın, bu sebeple bugünkü Eskişehirspor karşılaşmasına büyük önem verdiği ve hesapladığı 27 puana ulaşabilmek için ilk ayağı kayıpsız atlatmak istediği belirtildi. F.Bahçe derbisinin önemini iyi bilen ve hazırlıklarını Kadıköy’de kazanmak için yapan Hollandalı, futbolcularını şimdiden derbi stresine sokmamak için çaba sarf ediyor. Gazetehaberturk Erhan TELLİ 586393 Sıfır Dediğimde Sıfır Dediğimde Yönetmen: Gökhan Yorgancıgil Oyuncular: Oktay Kaynarca, Hazım Körmükçü, Görkem Yeltan TRT2 21.10 Aslı, Güzel Sanatlar Fakültesi'nin resim bölümünde son sınıf öğrencisidir. Çok sevdiği hocasından antika değerinde bir kitabı ödünç alır, ancak kaybeder. Kitabı nerede kaybetmiş olabilecağını hatırlamamaktadır. Aslı en yakın arkadaşı tarafından bir psikiyatriste götürülür. Psikiyatrist, hipnozla kitabı bulmasına yardım etmeye çalışır. 27.09.2009 TELEVİZYON 586521 Portakalı Tarkan soyacak Rusya'ya ihracat artacak Rusya'da çok beğenilen ve sevilen Tarkan, narenciyenin yüzü olacak. Türk narenciye ürünleri, Moskova ve St. Petersburg kentlerinde 80 billboard, 66 şehir içi otobüs üzerinde ve Rusya'da yayınlanan 12 ulusal dergide Tarkan'la birlikte yer alacak. Tarım il müdürlükleri ve ziraat odalarının tahminlerine göre bu sezon 3,3 milyon ton narenciye rekoltesi bekleniyor. Narenciye ihraç edilen ülkelerin başında Rusya geliyor. İhracatçılar, buraya yapılacak narenciye ihracatında geçen yıl gerçekleşen 200 milyon dolar rakamını aşmayı hedefliyor. Narenciye Tanıtım Grubu Başkan Vekili ve Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak, 2009-2010 sezonunda Rusya'yı hedef pazar olarak seçtiklerini, bu çerçevede bir dizi tanıtım kampanyası düzenleyeceklerini söyledi. Kampanyalarda Rusya'da oldukça popüler olan Tarkan'ın görev alacağını açıklayan Kavak, "En önemli pazarımız Rusya, ancak bu ülkenin en büyük ithalatçısı biz değiliz, oradaki pasta çok büyük, pastadan aldığımız dilimi büyütmeyi hedefliyoruz." dedi. Rusya'yı Tarkan'la fethedeceklerini belirten Kavak şöyle devam etti: "Yeni sezonda Rusya'da çok ciddi kampanyalar yürüteceğiz. Aslında eylül ayında katıldığımız Dünya Gıda Fuarı ile bu süreci başlattık. NTG standı, fuarda en iyi stant ödülünü aldı. Ekimde ise Rusya'da yayın yapan ulusal TV kanalında hafta süreyle ayrı versiyonda çekilen narenciye reklam filmimiz dönecek." Rusya'ya giren Türk narenciyelerinin üzerinde ay yıldız logolu etiketler kullanılarak tüketicinin Türk ürünlerini ayırt edebilmesi sağlanacak. Türkiye Yaş Meyve Sebze İhracatçı Birlikleri Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kaçmaz da, narenciyede geçen yılki rakamları aşmayı hedeflediklerini söyledi. Kaçmaz, "15 Eylül itibarıyla ihracat sezonu başladı. Dış piyasadaki lehimize olan gelişmeler ve komşularımızla ticaretimizin artmasından dolayı iyi bir sezon bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökcel ise, ürün bolluğunun iç piyasada sıkıntı yaşatacağını düşünüyor. "Dış pazarlarda bizim lehimize olan gelişmeler var. Avrupa'dan yıl aradan sonra yatak limonu talebi gelmesi bizi umutlandırıyor." diyen Gökcel, sezonun iyi geçmesinin ihracat destek primlerine bağlı olduğunu vurguladı. Narenciye ihracatçılarından Aydemirler Yönetim Kurulu Başkanı Kibar Aydemir ise uluslararası piyasalardaki talep daralmasının narenciyeye de yansımasından endişe ediyor. Yılda 60 milyon dolarlık narenciye ihracatı yaptığını kaydeden Aydemir, Rusya'nın gümrüklerde takındığı tavırdan şikâyetçi: "Rusya'nın gümrüklerde takındığı tavır ihracatçılarda bıkkınlık oluşturdu. Bunun için alternatif arıyoruz. Şu anda ürünümüzün yarısını Irak ve İran'a yönlendiriyoruz." 587063 Makamı haczedilen başkan müfettiş istedi Yozgat'ta esnafa olan 124 bin lira borcu nedeniyle başlatılan icra takibi sonucu, makam koltuğu ve masasına el konulan Çandır ilçesi Belediye Başkanı Ahmet Eroğlu, kendisinden önce görev yapan belediye başkanları döneminde yapılan bazı yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı'ndan müfettiş talebinde bulunduklarını açıkladı. Eroğlu, düğün salonunda gerçekleştirdiği halka açık bilgilendirme toplantısında, makam koltuğu, masası ve belediye kasasındaki paraya icra yoluyla el konulması olayını anlatıp, usulsüz harcama konularında bilgiler verdi. 29 Mart seçimleri sonrasında göreve geldiklerinde 286 bin lira tutarındaki kilitli parke alımıyla ilgili icra takibiyle karşılaştıklarını vurgulayan Eroğlu, bu borcu yapılandırdıklarını, ardından yol yapımında çalışan işçilerin 48 bin liralık alacakları için devreye girdiklerini, bu borcu da 20 ayda ödemek suretiyle anlaşmaya vardıklarını kaydetti. Çandır Belediye Başkanı Eroğlu, daha sonra şöyle konuştu: ''Bu borçların ardından da kömürle ilgili icra yazısı geldi. Bu kadar borcumuzun bulunmadığını düşünerek, kısmi itirazda bulunduk. Ancak, alacaklı avukatı itirazımızı öğrenip, hemen kati haciz kararı alarak belediyenin çelik kasasıyla birlikte makam koltuğuna ve masasına el konuldu. Bu olayın kamuoyu tarafından duyulması üzerine ay önce İçişleri Bakanlığı'ndan talep etmiş olduğum müfettişin gelme süresi öne alındı.'' Eroğlu, Çandır Belediyesi'nin yapılandırılan elektrik borcuyla birlikte milyon 500 bin lira borcunun bulunduğunu, ekmek fırını, iş yerleri, düğün salonu, arsa satışı gibi bir çok konuda usulsüzlük ve yolsuzlukların olduğunu ileri sürdü. Eroğlu, ''Yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili 10'a yakın dosya var, açıklanması mahsurlu, onları müfettiş ve savcıya vereceğiz. Yaklaşık 716 bin lira icralık borcumuz var, şu anki gelirle 18 ayda öderiz'' diye konuştu. Eroğlu, daha sonra kendisinin yaptığı ve yapacağı çalışmalar hakkında bilgiler aktardı. 586355 şimdi asker, hem de 70 yaşında Torunları bile askerliğini bitirdikten sonra, askere giden Ahmet Dede, bu durumu defalarca ilgili makamlara bildirmiş, ancak sonuç alamamış. Sonunda buna devleti inandırmış. 'Yapmaya mecbur değilsin.' denilmesine rağmen o, hemen bölüğüne teslim olmuş. Yaş 70, askerlik gelmiş! 'Manisalıyım, 70'ten bir eksik yaştayım, kışlada 'vatanî görev'imin başındayım...' Bu sözler 1939 doğumlu Boşnak göçmeni Ahmet Vatansever'e ait. Vatansever şu an Çankırı'da jandarma olarak uzun dönem askerliğini yapıyor. Onu bu yaşta askerliğe zorlayan tabii ki olmadı. soyadına yakışanı yapıp 'Sağlığım yerindeyken vatanî görevimi yapmalıyım?' anlayışıyla kışlasına teslim oldu. Askerlikten kaçmak için okulu uzatan, yurt dışına giden pek çok gence örnek olup ders verircesine... Peki Ahmet Vatansever'in torunları bile askerliğini çoktan yapmışken, kendisi niye askerliğini yapamamıştı? Rivayete göre Vatansever'in nüfusu muhtar kayıtlarına geçerken yanlışlık yapılmış. Adrese dayalı bilgisayar sistemine geçince de askerliğini yapmadığı tespit edilmiş, hem de 70 yaşında iken. Aslında o, ilgili makamlara çok önceden askerliğini yapmadığını defalarca bildirmiş, ancak bir sonuç alamamış. Nihayetinde arzusuna ulaşmış. Yaş haddini aştığından dolayı 'Yapmaya mecbur değilsin, dilersen yaparsın, dilemezsen yapmazsın.' demişler. Oysa dünden gönüllüymüş, hemen muayenesini olup bölüğüne teslim olmuş. Aralıkta tam bir yılını dolduracak, mart ayında da tezkeresini alacak. Çankırı kışlası vakitten beri şen şakrak günler geçiriyor. Askerlerin ve komutanların neşe kaynağı olmuş Ahmet Vatansever. Bir de bütün kışlanın 'dede'siymiş artık. Askerlik sorunları onun sohbetiyle unutulup gitmiş. Girdiği ortamı eğlenceli hale getirmeyi başarıyormuş. Her Türk askeri gibi 30 kişilik koğuşlarda yatıyor, sabah erken kalkıyor, tıraşını oluyor, dilerse içtimaya katılıyor. Yemeğini askerlerle birlikte yiyor, kısaca bir asker nasıl yaşarsa öyle yaşıyor. Kimse onu 'sen şu işi yapacaksın' diye zorlamıyor. Ama çimleri sulamayı, çiçek ve sebze yetiştirmeyi görev addetmiş. Yetiştirdiği salatalık, domates ve biberleri arkadaşları arasında paylaştırmış. Askerî kıyafetle gezme ve postal giymeye mecbur edilmemiş, genelde jandarma eşofmanı ve spor ayakkabı giyiyor. Kısa zamanda komutanların gözbebeği olmayı da başarmış Vatansever. Hatta komutanlar dışarı çıktığında onu da yanlarına alıp gezmeye götürüyor, hastalandığında yakından ilgileniyorlarmış. Pek hastalandığı da görülmemiş! Hatta bir gün Jandarma Genel Komutanı gönüllü askerlik hizmetinde bulunduğu için bir tören düzenleyerek ona takdir belgesi sunmuş. Bu durum çok hoşuna gitmiş Vatansever'in. Hele de alay komutanının bile çekindiği albayın onu yanına çağırarak 'Bu benim telefonum, bir sıkıntın olursa mutlaka beni ara.' sözü onun kışlada epey bir 'hava' atmasına vesile olmuş. Acemi askerlere 'general' şakası Askerliği uzun dönem olunca günler geçmek bilmemiş ama onu en çok üzen, samimiyet kurduğu arkadaşlarının tezkere alıp gitmesi olmuş. Her yeni gelenle de uyum sağlıyormuş, hatta onlara ufak şakalar yapmayı da ihmal etmiyormuş. Nitekim koğuşa yeni gelenleri asker olduğuna inandıramadığı için kendisini 'general' olarak tanıtıyormuş. Sonrasında da yeni yetmeleri sıraya dizer, istikamet verir ve sağa sola koşun diye direktif verirmiş. Yani anlayacağımız acemilerle epey bir vakit geçirmiş! *** Askerliğini bitirince evlenecek! Sapanca'da yaşayan ve yıllar önce eşini kaybeden Ahmet Dede, her Türk genci gibi askerliğini bitirince tekrar evlenmeyi düşünüyormuş. Hoş, zaten askerliğini yapmayana da kız vermezler! Karşısına iyi bir talip çıkarsa bu fikre sıcak bakıyormuş. Bir yıl boyunca hiç sıkıntı ve şikâyette bulunmamış. Bir tek 'Akşama ne yiyeceğim?' endişesi varmış. Çünkü askeriyenin yemekleriyle arasını pek düzeltememiş. İşte bu sebepten epey sıkıntı çekmiş, ama yine de kararlıymış Ahmet Dede. Ne olursa olsun, bu yaşında askerliğini tamamlayacak, tezkeresini alacak ve Türk gençliğine bir misal olarak önümüzde duracak. 587006 BEYAZPERDE VE ÖTESİ Sinema dünyası, gün bugündür böyle bir dostluk görmedi ALİ MURAT GÜVEN BEYAZPERDE VE ÖTESİ Sinema dünyası, gün bugündür böyle bir dostluk görmedi ALİ MURAT GÜVEN Sayfamızda, bu hafta sonundan itibaren, yapıtlarıyla sinema tarihinde çığır açmış ve bu sanata yön vermiş birbirinden ünlü simâların, arşivlerin derinliklerinden bulup çıkardığımız nadide fotoğrafları için özel bir köşe başlatıyoruz. İlk konuklarımız ise İtalyan sinemasının dünya çapındaki gururu, “spaghetti western” türünün kurucu yönetmeni Sergio Leone ve yaptığı birbirinden müthiş bestelerle onun yapıtlarına kişilik kazandırıp değerlerini bir kaç kat artırmış olan has dostu, saygın besteci Ennio Morricone 1929-Roma doğumlu Leone, tıpkı kendisi gibi başkentte dünyaya gelen Morricone'den bir yaş daha küçüktü ve ikili aynı mahallede büyüyüp, aynı ilkokulda sıra arkadaşlığı yaptılar. Sonrasında da kader onları, sinema alanında ömür boyu sürecek son derece başarılı bir işbirliğine taşıdı. “Bir Avuç Dolar”, “Bir Kaç Dolar İçin”, “İyi, Kötü, Çirkin”, “Batı'da Kan Var” ve “Bir Zamanlar Amerika'da”, bu ortaklığın ilk anda akla gelen bir kaç görkemli örneğini oluşturmakta Kariyeri boyunca çektiği bütün filmlerin müziklerini kankasına hazırlatan Leone'yi, 30 Nisan 1989'da, meslek hayatının en verimli çağında gelen bir kalp kriziyle yitirmiştik. Ancak, yarım yüzyılı aşkın bir süre boyunca hem en yakın arkadaşı, hem de vazgeçilmez bestecisi olarak sürekli yanıbaşında bulunan Morricone ise hâlâ hayatta; üstelik 81 yaşının yorgunluğuna karşılık an itibarıyla yeni film müzikleri yapmayı sürdürüyor. Şimdiye kadar bestelerine imza attığı filmlerin sayısı da 400'e yaklaşmış durumda Yukarıdaki fotoğraf, 1985'de, ikili “Bir Zamanlar Amerika'da” adlı başyapıtlarını tamamlayıp gösterime sunduktan hemen sonra Roma'da çekilmiş. Anılan film, aynı zamanda onların meslekî anlamdaki son işbirliği oldu, yüzden (yüzü bize dönük durumdaki) Morricone'nin çocukluk arkadaşına attığı sevgi dolu bakışı bir tür vedâ olarak algılamak da olası Konuyla ilgili eski bir yazı için tıklayınız: 27.09.2009 SİNEMA 586969 Çocukların sigara kavgası: yaralı Edinilen bilgiye göre, Sümer Mahallesi'nde, S.A. (16), E.P'ye (15) sigara verdi. S.A. daha sonra E.P'den sigarasını geri vermesini istedi. E.P'nin sigarayı vermemesi üzerine, iki kişi arasında tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine S.A, ''kelebek'' denilen aletle E.P'yi yaraladı. Nevşehir Devlet Hastanesine kaldırılan E.P'nin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. S.A. gözaltına alındı. 587472 Muğla'da ormanlık alana sıçrayan yangın söndürüldü Alınan bilgiye göre, Kargıderesi mevkisinde çöplük olarak kullanılan alanda henüz belirlenemeyen nedenle çıkan ve rüzgarın etkisiyle ormanlık alana sıçrayan yangına, Datça Belediyesi itfaiye ekipleri ile Datça Orman İşletme Şefliği'ne bağlı ekipler yerden, helikopter ve uçakla da havadan müdahale edildi. Datça Orman İşletme Şefliği yetkilileri, yerden ve havadan yapılan yoğun müdahalelerle yangının, yerleşim yerlerine ulaşmadan söndürüldüğünü bildirdi. Yetkililer, yaklaşık hektar ormanlık alanın zarar gördüğü yangının söndürülmesinin ardından soğutma çalışmalarına başlandığını kaydetti. Yangının çıkış nedenine ilişkin soruşturma sürdürülüyor. 586305 Gaziantepspor: Ankaragücü: Gaziantepspor: Ankaragücü:Turkcell Süper Lig'de Gaziantepspor ile Ankaragücü arasında oynanan maç, 3-1 konuk takım Ankaragücü'nün üstünlüğü ile tamamlandı. İLK YARI Gaziantepspor, oyuna hızlı başladı ve üst üste ataklar geliştirerek rakip kalede gol arayışına girdi, ancak bu ataklardan sadece birini 10. dakikada gole çevirmeyi başardı. Ankaragücü'nün gol arayışı ise 42. dakikada sonuçlandı ve ilk yarıda her iki takım da birbirine üstünlük sağlayamadı. 10. dakikada Erman Özgür'ün düşürülmesi ile Gaziantepspor serbest atış kazandı. Da Silva'nın, ceza yayı üzerinden sert ve düzgün vuruşu, Ankaragücü barajını geçerek, kalecinin sağından filelerle buluştu: 1-0. 25. dakikada Hakan Bayraktar'ın yaptığı faulden doğan serbest atışı Ceyhun kullandı. Kaleciden dönen topu Metin tamamladı, yine kaleciden dönen meşin yuvarlağı defans uzaklaştırdı. 26. dakikada Murat Duruer soldan ortaladı, müsait pozisyonda bulunan Ceyhun altı pas içinde topa dokunamadı. 28. dakikada Ceyhun'un ara pasında ceza alanına giren Barbaros sert vurdu, ancak kaleci Mahmut topu iki hamlede kontrol etti. 30. dakikada Beto'nun sol kanattan İvan'a bıraktığı topa bu oyuncu plase bir vuruş yaptı, meşin yuvarlak az farkla yandan dışarı çıktı. 31. dakikada Murat Duruer ortaladı, Metin'in indirdiği topla buluşan Ceyhun'un sert şutu üstten az farkla auta gitti. 42. dakikada, Murat Ceylan orta sahada, Barbaros ile girdiği ikili mücadeleyi kaybetti. Gaziantepsporlu futbolcular faul beklerken, hakem oyunu devam ettirdi. Barbaros topu Ceyhun'a verdi. Ceyhun şık hareketlerle ceza alanına girdi ve topu Metin Akan'a verdi. Bu oyuncu düzgün bir vuruşlar topu filelere gönderdi: 1-1. Karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 berabere sona erdi. İKİNCİ YARI 54. dakikada Hürriyet sol kanattan Gaziantepspor ceza alanına kadar girdi ve topu Ceyhun'a kazandırdı. Ceyhun, altı pas içinden aşırtmalı vurdu ve topu Metin Akan'a kazandırdı. Bu futbolcunun bekletmeden sert vuruşunda meşin yuvarlak filelerle buluştu: 2-1. 55. dakikada Olcan, soldan Ankaragücü ceza sahasına kadar girdi ve topu İvan'a verdi. Bu oyuncunun vuruşunda meşin yuvarlak üstten auta gitti. 62. dakikada Murat Ceylan'ın pasında topla buluşan Beto, ceza sahasına girdi ve sert vurdu, top kalecide kaldı. 66. dakikada Ceyhun'un köşe vuruşundan gönderdiği topa Murat Duruer kafayla vurdu, meşin yuvarlak az dışarı çıktı. 71. dakikada Olcan, sol kanattan Ankaragücü ceza sahasına girdi, kaleye paralel bir pas uzattı. Beto müsait pozisyonda olmasına karşın topa dokunamadı. 74. dakikada sol kanattan Ankaragücü hızlı geldi. Broggi'nin ortaladığı topla buluşan Emre Aygün, kaleci ile karşı karşıya kaldı, sert vuruşu kaleciden döndü, defans topu uzaklaştırarak gole izin vermedi. 79. dakikada sol kanattan gelişen atakta, topla buluşan Ceyhun, boşta olan Emre Aygün'e verdi. Bu oyuncu, sert ve düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderdi: 3-1 82. dakikada Ankaragücü kontra atağında Mehmet Çakır topla buluştu ve kaleci ile karşı karşıya kalmasına rağmen iyi vuramadı. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca, karşılaşma Ankaragücü'nün 3-1 üstünlüğü ile sona erdi. 586745 Kız çocuklarına şiddet BM'de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM'de düzenlenen, "kız çocuklarına karşı şiddeti önleme" konulu toplantıda Türkiye'nin konuya olan hassasiyetini dile getirdi. 64. dönem BM Genel Kurulu çalışmaları kapsamında BM'de temaslarını sürdüren Bakan Davutoğlu, BM'de ABD, Brezilya ve Hollanda'nın öncülüğünde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Genel Sekreter Ban Ki-mun'un çocuklara karşı şiddet konusundan sorumlu yeni özel temsilcisi olarak Marta Santos'u atamasından memnuniyet duyduğunu belirtti. Davutoğlu, Türkiye'nin, Santos'un, çocuklara, özellikle de kız çocuklarına karşı şiddeti durdurma yolundaki çabalarına katkıda bulunmaya hazır olduğunu belirterek, Türkiye'nin çocukların haklarını da koruyanlar dahil olmak üzere tüm temel uluslararası insan hakları sözleşmelerine taraf olduğunu vurguladı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin kendi yasalarının da yine çocuklara karşı şiddeti önlemeyi ve çocukları korumayı amaçladığını anlattı. BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) dönem başkanı ABD'nin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın 30 Eylülde konseye bu konuyu taşıyarak, silahlı çatışmalarda genç kız ve çocuklara karşı şiddeti yasaklayan bir karar tasarısını oylamaya sunması bekleniyor. Hillary Clinton'ın başkanlık yapacağı toplantıya Bakan Davutoğlu'nun da katılması bekleniyor. 586205 Naomi kimseye yüz vermedi Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi Naomi kimseye yüz vermedi 12 Bakmadan geçmeyin... 586204 ABD'de helikopter kazası: ölü Karakter boyutu ABD'de helikopter kazası: ölü 26.09.2009 22:44ABD'nin Güney ğü ve helikopterdeki kişinin öldüğü bildirildi. Yetkililer, helikopterdeki pilot, hemşire ve sağlık görevlisinin olay yerinde hayatını kaybettiğini, helikopterde hasta bulunmadığını açıkladı. Charleston'dan havalanan ve Conway'e gitmekte olan helikopterin Georgetown'ın kuzeyinde düştüğü belirtildi. Kazanın sebebi netlik kazanmadı. AA 586440 Çin'in döviz rezervini tahvillerle çekeceğiz NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Çin'in döviz rezervini tahvillerle çekeceğiz Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Çin'in 2,1 trilyon doları bulduğu tahmin edilen döviz rezervini, tahvil ve eurobondlarla Türkiye'ye çekmek için girişimlere başladı PEKİN Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, son tahminlere göre Çin'in elinde 2,1 trilyon dolar döviz rezervi bulunduğunu belirterek, 'Türkiye olarak Çin'in elindeki bu kaynaklardan Türkiye'ye giriş olması, bizden de tahviller ve eurobondlar alınmasını istiyoruz' dedi. Bakan Çağlayan, Pekin'de büyükelçilikten ayrı bir binada faaliyet gösterecek Pekin Türk Ticaret Merkezi'nin açılışını yaptı. Buradaki konuşmasında Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantılarına ilişkin bilgi veren Çağlayan, Çin'in, son tahminlere göre 2,1 trilyon dolar döviz rezervinin bulunduğunu, bu rezervlerden Türkiye'ye giriş olması, tahvil ve eurobond alınmasını istediklerini söyledi. 800 MİLYAR DOLARI ABD'DE KEK Protokolü'nün bir maddesinin de bu konuda olacağını belirten Çağlayan, 'Çin'in rezervlerinin 800 milyar doları ABD'nin tahvillerine bağlı. Bir kısmı da farklı para birimlerinde tutuluyor. Bu paraların tutulduğu ülkelerin faiz oranlarına bakıldığında hiçbirisi Türkiye'nin üstünde değil. Türkiye'de faiz getirisi daha yüksek. Çin bağımsız bir varlık fonu kurdu ve buraya da 200 milyar dolarlık fon aktardı. Bu fonun trilyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Biz de Türkiye olarak Çin'in elindeki bu kaynaklarla bizden de tahviller ve eurobondlar almalarını istiyoruz' dedi. TÜRKİYE İYİ KAZANDIRIYOR Bakan Çağlayan, eurobondaların dünyadaki ortalama faiz getirisinin yüzde 5,92 olduğunu belirterek, 'Bizim eurobond getirimiz de pekçok ülkenin üstünde. Türk eurobondlarına girmeleri ve Türkiye'nin Çin'e eurobond ihraç etmesi noktasında bir görüşmemiz olacak. Bizim iç borçlanma senetlerimize de girebilirler ya da Çin'e özel tertip bir tahvil ihracı da yapılabilir' diye konuştu. BİZDEN İYİ DURUMDA DEĞİLLER Çağlayan, bir gazetecinin 'Bunun reel ekonomiye katkısı ne olur?' şeklindeki sorusuna karşılık, eurobondların çok uzun vadeli olmasının önemine işaret etti. Zafer Çağlayan, 'Bizden daha iyi kredi notuna sahip ülkeler var' şeklindeki yoruma cevaben de, Standard and Poors'un Türkiye'nin kredi notunu negatiften durağana çevirdiğini hatırlattı ve 'Bu küresel krizde herkesin sicili bozuldu, finans sisteminin karizması çizildi ama bizim finans sektörümüz aşırı bir borçlanma göstermedi. Brezilya ya da Meksika bizden çok daha iyi durumda değiller' diye konuştu. Türkiye'de banka kurma önerisinde bulundu Çağlayan, Çin bankalarının Türkiye'de faaliyet göstermesini istediklerini söyledi. 'Çin bankalarının Türkiye'de faaliyet göstermelerinden ne kastediyorsunuz' şeklindeki bir soruya, ikili ticaret yapılan ülke-lerde ticari temsilcilikler açılmasının karşılıklı para sirkülasyonunda ve teminat mektuplarında çok önemli olduğu yanıtını veren Çağlayan, bu çerçevede Çinlilere 'Türkiye'de bir banka açın' teklifini sunduklarını, bunun ilişkilere ivme kazandıracağını kaydetti. Pekin Türk Ticaret Merkezi bir ilk... Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, açılışını yaptığı Pekin Türk Ticaret Merkezi ile ilgili olarak da şu bilgileri verdi: 'Açılışını yaptığımız ofis dünyada ilk. Şu anda bizim, biri burada diğeri Sofya'da olmak üzere yapımı tamamlanmış ofisimiz ve Cidde ile Riyad'da yapımı sürmekte olan ofisimiz var. Yakın zamanda Sofya'dakini, Kasım ya da Aralık gibi de diğerlerini açacağız. Bu ofis, Çin ile ticaretimizin geliştirilmesi noktasında çok önemli bir görev üstlenecek. İhracatçılarımızın Çin'de yapacakları ihracatta pusula olacak. Burada yerel elemanlar çalıştırıyoruz. Bunlar da Türkiye'den Çin'e gelen dil bilmeyen insanlara bir taraftan rehberlik yapacaklar, bir taraftan Çinli yatırımcılarla buluşturacak ve uçak, otel gibi rezervasyonlarını yapacaklar. Bu merkez, ihracat pazar araştırması yapmak isteyen iş adamlarının uğrak yeri olacak.' Merkezde, fındık, makine ve gıda gibi bazı tanıtım gruplarına da yer verdiklerini anlatan Çağlayan, merkezin bünyesinde Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının bir bürosunun bulunduğunu, ajansın giderlerinin de, ihracatçı birlikleri ve Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin desteğiyle karşılandığını söyledi. 27.09.2009 EKONOMİ 587624 Sürgündeki lider Kahire'de Havaalanı kaynakları, akşam saatlerinde Halid Meşal'in Kahire'ye geldiğini belirtirken, Hamas sözcülerinden Sami Ebu Zuhri, siyasi liderin Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın El Fetih'iyle uzlaşma konusunda Mısırlı yetkililere yazılı önerilerde bulunmasının beklendiğini söyledi. Sözcü, Meşal'in, Mısır İstihbarat Şefi Ömer Süleyman ile görüşmesinin planlandığını da kaydetti. 587196 Diyarbakır'da trafik kazası: ölü Edinilen bilgiye göre, Eyvez Akın'ın kullandığı 72 AE 439 plakalı otobüs, Bismil-Batman kara yolunun 12. kilometresinde, Abdüllatif Kaya (27) yönetimindeki (27), 06 ZRU 90 plakalı kamyonetle çarpıştı. Kazada, sürücü Kaya ile ismi henüz belirlenemeyen bir kişi hayatını kaybetti, kamyonette bulunan biri çocuk kişi yaralandı. Yaralılar, Bismil ve Diyarbakır devlet hastanelerinde tedavi altına alındı. 587164 Tarihi buluşma! Tarihi buluşma! 27/09/09 14:44 Çok değil, bundan bir hafta kadar önce Fenerbahçe Kaptanı Alex De Souza, Fenercell adına taraftarlar ile chat yapmıştı. Yaklaşık bir saat süren bu organizasyonda bir taraftar, “Fenerbahçe’nin efsane isimleriyle tanıştın mı?” sorusunu yöneltmiş, Alex de, “Lefter ismini çok kez duydum. Onunla tanışmayı, konuşmayı çok istiyorum” cevabını vermişti. Ben ‘Bu buluşmayı mutlaka organize etmek gerek’ diye düşünürken Ertuğrul Özkök aradı… Ertuğrul Bey, bu kadar karmaşık gündemin içerisinde Alex’in bu isteğinden nasıl haberdar olabilmiş bilmiyorum ama bana, “Bu buluşmayı organize edebilir misin?” diye sorduğunda derhal konunun üzerine atladım… Hemen Fenerbahçe’nin Brezilyalı oyuncularının tercümanlığını yapan Samet Güzel’i aradım. Takım halinde Galatasaray’ın Panathinaikos ile yaptığı maçı izliyorlardı. “Böyle bir buluşmayı organize etsem Alex ne der?” diye sordum… Alex, “Çok sevinirim” diye yanıtladı. Fenerbahçe Başkanı sayın Aziz Yıldırım’ın da izni ve desteğiyle, FB TV Genel Müdürü İhsan Topaloğlu ile birlikte bu tarihi buluşmayı organize ettik. Buluşmanın gerçekleşeceği kesinleşince nasıl bir heyecana kapıldığımı bir ben bir de Allah bilir. Düşünsenize, bir yanda çocukluğumdan beri çıplak gözle hiç izleyememiş olmama rağmen, kalbimin en müstesna yerine oturttuğum efsane Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis, diğer yanda şimdiden Fenerbahçe tarihinde yerini almış bir futbol doktoru Alex De Souza… İnanın böyle bir ikilinin arasında olmak her Fenerbahçelinin hayalidir. Özellikle bu meslekte olup da böyle bir buluşmayı ilk kez siz gerçekleştiriyorsanız, nabzınızın tavan yaptığına ve vücudunuzun her santimetresinin mutluluk hormonlarıyla kuşatıldığına şahit olursunuz. İşte böyle bir ruh haliyle, gazetemizin usta fotoğraf sanatçısı Sebati Karakurt, Hürriyet Spor Servisi’nden deneyimli Fenerbahçe muhabiri Sadi Kemal Yaşar, FB TV’den Fatih Demirkol, kameramanlar Onur Akkuş, Atakan Gürses ve Fenerbahçe Dergisi’nden Tolga Ovalı ile Kalamış Marina’da buluştuk. Bir süre sonra Alex de Souza ve kızımın hâlâ futbolcu sandığı tercüman Samet Güzel de geldi. Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi sevgili dostum Ömer Temelli’nin girişimiyle, Cengiz Yalçın’a ait “Melis” isimli tekneye bindik. Ve kaptan Turgay Çakır bizi 40 dakika sürecek Büyükada yolculuğuna çıkardı. Kafamda, Alex’e Lefter ile ilgili sorulacak sorular oluşmuştu ancak Lefter’e sorulacak sorular konusunda biraz endişeliydim doğrusu. Büyükada’da bizi bekliyordu ancak bizi nasıl karşılayacağını tam olarak kestiremiyordum… Yol boyunca Alex’e Lefter hakkında sorular sorduk. Kaptan, “Gittiğim her kulüpte, camianın efsane olmuş isimleri ile tanıştım. Buraya geldiğimde Lefter ve Rıdvan Dilmen’in isimlerinden bana çok bahsettiler. 100 yıllık tarihi olan Fenerbahçe’nin böylesine önemli ismi ile tanışmak bana gurur verecek” yorumunu yaptı. Alex’e, ziyaretine gittiğimiz Lefter’in de 10 numaralı formayı giydiğini hatırlattık. Bunun üzerine, “Ben bu formayı ödünç olarak giyiyorum. bir efsane, bundan mutluluk duyarım” cevabını verdi. yıldır giydiği forma altında istatistikleri altüst eden Alex’e, “Sen de bir efsane oldun. Tarih seni de yazacak” dediğimizde ise şunları söyledi: “Kaldığım süre içinde yaşatabileceğim her şeyi yaşattığımı düşünüyorum. Futbolu bırakıp gittiğimde sevgiyle anılırsam, Türk kültürüne adapte olup benimsendiysem, bu beni çok mutlu edecek.” Bu sohbet esnasında dikkatimi bir şey çekti; sahada soğukkanlı görmeye alıştığımız Alex inanılmaz heyecanlıydı. “Yaşasın” dedim içimden, demek ki bir tek ben heyecanlı değilim. Efsane Lefter’in nasıl bir ruh haliyle beklediği sorusu ise içimi kemiriyordu… Sohbet devam ederken, Büyükada Vapur İskelesi’ne yanaşmaya başlamıştık bile. Aynı anda adaya gelen yolcuların Alex’i alkışlamasına tanık olduk. Bir süre bekledik ve efsane göründü… 84 yaşındaki Lefter Küçükandonyadis, iki torunu Özcan ile Özlem’in koluna girmiş, bize doğru yürüyordu. Alex derhal efsane futbolcuya doğru koştu ve ona sarıldı. Sonra hep birlikte tekneye bindik. "Sen Benim Üçüncü Torunumsun" Büyükada’ya yaklaştıkça ‘Acaba efsane Lefter Küçükandonyadis bu buluşmaya nasıl bir tepki verecek’ sorum da cevabını bulmuştu. Lefter de en az Alex kadar heyecanlıydı. Sanki bir filmin mutlu son bölümü yaşanıyordu… İki kızı olan Lefter, büyük kızından olan iki torununun yanında Alex’i görünce, “Sen de benim üçüncü torunumsun” diyerek sıcak bir şekilde sohbeti başlattı. Gülüşmelerin ardından teknedeki masaya yeşil çuhalı örtü serildi. Lefter bu kez, “Poker mi oynayacağız?” diye ortamı şenlendirdi. Alex’in Türkçesinin iyi olmadığını düşünen efsane, “Türkiye good?” diye İngilizce sordu. Alex de gülümseyerek, “Evet” karşılığını verdi. Soru-cevap bölümüne geçtik… Alex an ne hissettiğini, “İnsanın 84 yaşında bu kadar güçlü durması inanılmaz. Fenerbahçe ve Türk futboluna yaşattıkları için kendisine teşekkür ederim. Yaptığı işler az buz şeyler değil. Nasıl böylesine dinç kalabiliyor, doğrusu merak ettim” diye anlattı. Alex, Lefter ile ilgili düşüncelerini, kelimeleri itinayla seçerek dile getiriyordu. Aynı şekide Lefter de Alex ile ilgili samimi methiyelerini, onun gözlerinin içine bakarak düzüyordu… "Sahada Onu Göremeyince Üzülüyorum" Söz sırası Lefter’e geldiğinde, Efsane şöyle konuştu: “Topu ayağına aldığı zaman her şeyi yapıyor. Ben topu aldığım zaman gidiyordum, Alex de gole gidiyor. Eğer genç olsaydım, Alex ile yan yana oynamak isterdim. Verdiği pasları, attığı golleri herkes yapamaz. Rakip takımlar Alex’ten çekiniyor. Onun için özel önlem alıyorlar. Her maçta oynamasını isterim. Sahada onu göremeyince üzülüyorum.” Alex hemen söze girdi; “Ben de her maçta oynamak isterim ama olmuyor.” Lefter’e Fenerbahçe tarihinde attığı golleri sorduğumuzda biraz sitemkâr bir tonla, “Bir dakika” dedi, “Bir düzeltme yapayım; gazeteler yanlış yazıyor. 450 golüm olduğu ifade ediliyor. Yanlış, ben 1500 gol attım.” Bunun üzerine Alex de, “Ben kariyerimi başa alsam, futbola Fenerbahçe’de başlasam, bu rakama ulaşamazdım” karşılığını verdi. Bu sırada Lefter’in 60’lı yıllarda giydiği efsane çubuklu Fenerbahçe forması ortaya çıktı. Ardından Fenerium’un 2009’da piyasaya çıkardığı klasik çubuklu formalar Alex ve Lefter tarafından karşılıklı imzalandı. 45 yıl önceki formayı gören Lefter eski anılarından bahsetmeye başladı. Önce Galatasaray ve milli takımın efsane kalecisi ve yakın arkadaşı Turgay Şeren’e gönderme yaptı: “Turgay’a her Galatasaray maçında gol atardım. Sonra bir araya geldiğimizde daha siftahın yok diye bana takılırdı.” “Yahu daha son maçta bir gol attım” dediğimde, ‘Sen atmadın ki, ayaklarına çarptı’ derdi.” 45 Yıllık Formayı Alex’e Giydirdi Çubuklu tarihi formasını elleriyle Alex’e giydiren Efsane, “Bizim zamanımızda tekstil bu kadar ileri değildi. Otlu formalar giyerdik. Ne zaman otlu formayı giysem, atlar üzerime gelecek diye korkardım” diyerek yine bir espri patlattı. Sohbet gerçekten çok güzel ilerliyordu, Lefter’in de Alex’in de heyecanı ve keyifleri gözlerine yansımıştı… Alex, üzerine giydiği formayla fotoğraf çektirdikten sonra, “Bu formayı Brezilya’ya götüreceğim ve en güzel yerde saklayacağım. 10 numaralı forma her zaman Lefter’indir. Kaptanlık da forma da benim üzerimde ödünç olarak duruyor” diyerek, Lefter’e olan saygısını yaptığı bu jestle süsledi… Heyecanlandığı için son yıllarda canlı maç izlemediğini söyleyen Lefter’e, “Alex’in en güzel golü hangisi?” diye sorduğumuzda, Alex’in her golünün ayrı güzellikte olduğunu ve onlar içinden en iyisini seçmenin haksızlık olacağını vurguladı. Kendi gollerini sorduğumuzda ise, hiç düşünmeden ve biraz da gururla; “Birçok güzel golüm var. Macarlara attığım gol herhalde en anlamlısı” cevabını verdi. Lefter söze her girdiğinde Alex kulağını tercüman Samet’ten, gözlerini de Lefter’den ayırmıyordu… Kadıköy’de heykeli dikilen ve son olarak Dereağzı Tesisleri’ne adı verilen Lefter Küçükandonyadis, “Ölüp gideceğim, ismim kalacak. Bu benim için en büyük gurur” diye konuştu. Lehçesi ve konuşma biçimi çok samimi ve içten olan Lefter’i sükûnetle dinleyen Alex bir ara üçüncü torun edasıyla Lefter’e güzel bir söz verdi… Şampiyonluk Kupasını Adaya Getireceğim “Şampiyonluk kupasını aldığımızda kupayla birlikte adaya geleceğim. Bu sevinci sizinle birlikte yaşamak istiyorum” dedi. Lefter hemen cevabı yapıştırdı: “Siz şampiyon olun, ben gelip kupayı kaldıracağım. Omuzlarıma alacağım.” Şampiyonluk, Türkiye Kupası ve Avrupa Ligi için umutlu sözler sarf eden ve “Her kulvarda başarıya koşacağız” diye söz veren Alex’e, Lefter’den bu kez farklı bir yanıt daha geldi: “Söz vermek yetmez. İspatlamak lazım.” Bu sezonun ilk haftasında elde edilen galibiyetleri değerlendiren Lefter, şu yorumu yaptı: “Son maçlarda çok gol kaçırdık. Futbolda bunlar her zaman vardır. Ben olsam kaçırmazdım diyemem. Taraftara mesajım şudur; sabırlı olsunlar. Takımlarını yalnız bırakmasınlar. Şahane bir stadımız var. Her maça geliyorlar. Tribünleri dolduruyorlar. Takımlarına inansınlar, sonuna kadar desteğe devam etsinler.” Artık sohbetin sonlarına yaklaşmıştık. Alex’e dönen Lefter, “Kaç çocuğun var?” dedi. Brezilyalı iki kızının olduğunu dile getirince, “Benim de iki kızım var” cevabını veren Lefter, “İnşallah sen de 85 yıl kadar, hatta daha uzun bir ömür geçirirsin” temennisinde bulundu. Buluşmanın son esprisi de yine Lefter’den geldi. Alex’i alnından öpen Efsane, “Televizyondan izlediğimde çok ufak tefek görünüyorsun. Meğer uzun boyluymuşsun dedi” Özlem Katmer Dedemize yetişemedik ama Alex’i kaçırmıyoruz. Bostancı’da oturuyoruz, sık sık dedeme geliyoruz. Alex dedeme ve bize çok mutlu bir gün yaşattı. Onu beklerken bir hayli heyecanlandık. Dedemi izleyemeye yetişemedik ama kombine bilet aldım, Alex’in maçlarını asla kaçırmıyoruz. Özcan Katmer Dedem onu çok beğeniyor, müthiş heyecanlandı. Burada inanılmaz dakikalar yaşadık. Dedem, Alex’i beklerken müthiş heyecanlandı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Alex’i bekledi. Her an her dakika “Ne zaman geliyor?” diye sordu. Alex’i çok beğeniyor. Bize Fenerbahçe sevgisini veren bu büyük insanın torunu olmaktan gurur duyuyoruz. Büyükadalılar Gün Çok Şanslıydı Bu buluşmayı gözlerden uzak yapmaya çalışsak da ada sakinlerinin büyük bir bölümü, canlı olarak izleme fırsatı buldu. Vapurla iskeleye yanaşan birçok futbolsever Alex ile fotoğraf çektirmek için büyük çaba harcadı. Etraftan sürekli “Alex, Alex” sesleri yükseldi. Ancak Alex tekneden inmedi. Alex’in akşam antrenmanına yetişmesi için buluşmayı bitirmek zorundaydık. Saatler 16.00’yı gösterdiğinde dönüşe geçtik. Biz bu buluşmayı gerçekleştirdiğimiz için çok mutluyduk ancak Alex bizden daha mutlu olmuştu. Mutluluğu gözlerinden açık seçik okunuyordu. Dönüşümüzde acıkan Alex, bir yandan Büyükada’dan getirilen İnegöl köftesini bir yandan da, yanından bir an olsun ayrılmayan Samet Güzel’e Büyükada ilgili sorular sordu. Adaya ikinci kez geldiğini söyleyen Sambacı, ilk gidişinde eşi ve çocuklarını bırakıp dakika sonra adadan ayrıldığını da anlattı. Teknemiz Kalamış’a yanaşınca da çok özel bir gün geçirdiğini söyleyerek Samandıra’ya antrenmana doğru yola çıktı. 586634 Atatürk’ü silmek Melih Aşık Açık PencereAtatürk’ü silmek 27 Eylül Pazar 2009 ve yıkıldı yerine dev bir iş merkezi yapılıyor... Şehrin çıkışına yapılan yeni stadyumun adı ise Atatürk değil, oldu... Fazlı Köksal kendisine ait ’da ülkede Atatürk adının silinmesi için kâh sinsi kâh açık yürütülen kampanyadan örnekler veriyor: ’da Reşadiye Mahallesi’nde yer alan Mandıracı Caddesi 1. ve 2. sokaklar arasında kalan Atatürk Caddesi’nin adı Şehit Yüzbaşı Ulaş Türk Caddesi olarak değiştirildi... Atatürk Caddesi’nin ismi Lozan Caddesi olarak değiştirildi... yıkıldı yenisinin ismi Stadı yapılmak istendi, daha sonra Rize Stadı’nda karar kılındı. Kaman’da Atatürk Caddesi’nin ismi değiştirilerek, Prensi Tomohito Mikasa’nın adı konuldu... İlçesi’nde bulunan Atatürk İlköğretim Okulu’nun depremde hasar gördüğü gerekçesiyle yıkılıp tekrar yapıldıktan sonra adı Halil Türkan olarak değişti. ’de Gazi İlköğretim Okulu yıkıldı, yeni yapılan okula, okul yapımına katkısı olan bir hayırseverin ismi verildi. Altın vuruş ise Ankara’da tarafından yapıldı. yeniden düzenlenirken Atatürk’ün ışıklı portresi kaldırıldı. Girişteki Atatürk panosu yerine Melih Gökçek’in el yazısıyla bir kitabesi konuldu. ’nin Fuller, Huntington gibi akıl hocaları talimat verdi; siz Atatürk’ü, Kemalizmi, ulusalcılığı unutun... Emir büyük yerden. istikamette çalışıyoruz! Soru: Amerikalı “”nı neden destekliyor? Yanıt: Gelecekte bir Kürt devleti kurulursa “Kürt Hava Yolları”nın işini garantiye almak için... Haldun Ertem ’na kesilen cezayla ilgili, kan davasını geçti” demiş. Ülkeyi kafası yönetirse  davalar da olur tabii ki. Fahrettin Fidan Tıkırında!.. Timur Selçuk’un bir şarkısı vardı hani:          “Ekonomi tıkırında..” Aynen onun gibi... Demokrasi de tıkırında...  Baş sayfalarda haber: “Doğan Grubu’ndan 3.8 milyar lira vergi cezası için 15 gün içinde milyar 823 milyon TL teminat yatırması istendi.” Özeti: “Vergi memurlarından Doğan Grubu’nu batırmaları istendi.” Bir yandan da elden ele tasfiye edilecek gazeteciler listesi dolaşıyor... Ne yapmışlar? Hakaret mi etmişler, yalan mı yazmışlar? Hayır. Sadece halka söylenen yalanları yazmışlar. 206 gündür tutuklu... grubu başkanı hapiste. Demokrasi tıkırında... Son Osmanlı... Osmanlı hanedanının en kıdemli üyesi Şehzade Osman Ertuğrul Efendi dün Cağaloğlu’ndaki II. Mahmut Türbesi’nde toprağa verildi. Töreni izleyenler gördüler... Osmanlı hanedanı mensubu hanımların yaşlısından gencine hiçbirinin başı kapalı değildi... ’de şu anda kendini Osmanlı’nın devamı gibi gösterenlerin ise başları kapalı... Neden bu fark? Anlaşılan Türkiye’de bugün yüksek koltuklarda oturanlar Osmanlı Sarayı’nın uzantısı değil... Herhalde dönemde yeniliklere karşı çıkan ve Saray’a karşı başkaldırmayı adet haline getirmiş kimi tarikatların uzantıları... Farkı kaydedelim... ‘Üzn-i eyser’ Dil Bayramı’nı kutluyoruz. ’nun 26 Eylül 1932’de kuruluşunun ve dil devriminin 77. yıldönümündeyiz. Aşağıda Dil Bayramı’nın 56. yıl dönümününde, çok değerli araştırmacısı ve yazar Cevdet Kudret’in yaptığı konuşmanın bir bölümünü okuyorsunuz: “...Benim Dil Devrimi’ne bağlanmamın nedeni, ta çocukluk yıllarıma uzanır. İlkokulda idik. İlk kez tarih dersi okumaya başlamıştık. Pembe kâğıtlı, incecik bir kitaptı. Halkalar içinde padişah resimleri vardı. Bunları bize belletirlerdi: Murad-ı evvel, Murad-ı sanî, Murad-ı sâlis, Murad-ı râbi, Murad-ı hâmis... Bir türlü işin içinden çıkamazdım; Murad-ı hâmis mi önce, Murad-ı sâlis mi önce anlayamazdım, bunalımlar geçirirdim. Birinci Murat, İkinci Murat diye sıralansa ne kadar kolay olacaktı. Yaşımız biraz büyüdü, ortaokula, liseye geçtik. Bu sefer karşımıza daha çapraşık sözler çıktı. Hendese diye bir dersimiz vardı, geometri yani. Orada “zâviyetân-ı mütebâdiletân-ı dâhiletan” diye bir terimle karşılaştık; “iç ters açılar” demekmiş bu. Daha sonra, “zû erbaat-ül-adla” diye başka bir terim çıktı karşımıza; meğer “dörtgen” demekmiş Hayatiyat diye başka bir dersimiz vardı, dersi. Orada “sağ kulak”, “sol kulak” diyemezdik, “üzn-i eymen”, “üzn-i eyser” demek zorunda idik; “burun kemiği” yerine “azm-ı enf”, ince barsaklar yerine “em’â-yı rakika” demek zorunda idik... Nebâtât (bitkibilim) dersimizde şöyle bir terim çıktı karşımıza: “zât-ül-ilkah-iz zâhire”, meğer “çiçekli bitkiler” demekmiş... Edebiyat dili de aynı doğrultuda idi. Baki adlı ozanın Sultan Süleyman için yazdığı ünlü mersiye okutulmuştu... Şöyle başlıyordu: “Ey pâybend-i dâmgeh-i kayd-i nâm neng Tâ hevâ-yı meşgale-i dehr-i bî-direng” Dil devrimi, öz dilimizle buluşmamızı sağlamıştır... 586367 Dolandırıcılık şebekesinin dosyaları koridora taştı İzmir Yankecilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği'nin çalışması sonucu Özel Harekât ve helikopter destekli 550 polisin katılımıyla yapılan operasyon kapsamında İzmir ve Antalya'da gözaltına alınan 49 zanlının işlemleri devam ediyor. Özellikle pazaryeri, cami ve kalabalık caddelerde tanışarak samimiyet kurdukları yaşlı kişilerin dinî duygularını istismar edip paralarını dolandıran şebekenin Ankara, İstanbul, Adana, Kayseri, Adıyaman, Afyonkarahisar, Konya, Kütahya, Denizli ve Antalya gibi 42 il ve 63 ilçede, 24'ü İzmir'de olmak üzere 308 kişiyi çeşitli yöntemlerle dolandırarak milyonlarca liralık haksız kazanç sağladığı belirlendi. Sorgular devam ederken 12 gruptan oluşan suç örgütü zanlılarının, işlemlerinin tamamlanmasının ardından yarın adliyeye sevk edileceği öğrenildi. Operasyonu düzenleyen Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, yüzlerce olaya karışan suç örgütünün dosyalarını hazırlamak için gece gündüz çalışıyor. Soruşturma dosyaları binlerce sayfadan oluşuyor. Türkiye'nin en büyük dolandırıcılık şebekesine yönelik operasyonun basında yer almasının ardından mağdur sayısının artması bekleniyor. ÖZDEMİR ÖZKAN İZMİR 587390 Ebru TV'ye Emmy ödülü 'de yaşayan Türkler tarafından kurulan ve İngilizce yayın yapan "Ebru TV", bölgesel bazda verilen Emmy ödülüne layık görüldü. Yerel basında çıkan haberlere göre, 'nin Philadelphia kentindeki Loews Otelinde düzenlenen ve Pennsylvania, New Jersey ve Delaware eyaletlerinde, ABC, NBC, PBS, FOX gibi önde gelen Amerikan televizyon kanallarının bir yıl içindeki programlarının yarıştığı "Orta Atlantik Bölgesi Emmy Ödülleri" töreninde, Ebru TV iki kategoride üç ödül aldı. Program ana başlığında, "Tarih ve Kültür Programları" dalında, Nasuhi Yurt ve Gökhan Nalçacı'nın yapımcılığını üstlendiği, "World in America: Taiwan" (Amerika'daki Dünya: Tayvan) adlı program ödüllendirilirken, "Bilim ve Sağlık Programları" kategorisinde de Nasuhi Yurt ve Doktor Muzaffer M. Tabanlı'nın yapımcısı olduğu "Matter and Beyond: Artificial Intelligence" (Madde ve Ötesi: Yapay Zeka) adlı program ödüle layık bulundu. Ebru TV'ye üçüncü ödül ise "Grafik Sanatları/Animasyon" ana başlığında, "Program Jeneriği" dalında verildi. "Open Forum" (Açık Forum) adlı yapımın genç tasarımcısı Ayhan Cebe, Ebru TV'den Emmy ödülüne layık görülen üçüncü isim oldu. 'nin New Jersey eyaletinden yayın yapan Ebru TV, yayınlarında ağırlıklı olarak sosyal içerikli ve Türk kültürünü tanıtıcı programlara yer veriyor. Kanal yaklaşık iki yıldır, uydu üzerinden ve kablodan Amerikan halkına, kendi dillerinde sesleniyor. Çalışanlarının önemli bir bölümü Türk yayıncılardan oluşan televizyon, 'nin yanı sıra Kanada'dan da izlenebiliyor. "Orta Atlantik Bölgesi Emmy Ödülleri" 70 kategoride veriliyor. 587007 İstanbul-2010'da 'sinema'nın yeni patronu, Dr. Yusuf Kaplan ALİ MURAT GÜVEN İstanbul-2010'da 'sinema'nın yeni patronu, Dr. Yusuf Kaplan ALİ MURAT GÜVEN Avrupa Birliği tarafından 2010 yılı için “Avrupa Kültür Başkenti” ilan edilen İstanbul'da, özellikle bu yılın başlarından beri organizasyon komitesinde yaşanan idarî kargaşayı, medyaya yansıyan sevimsiz haberler üzerinden sizler de takip etmişsinizdir. Devlet adına hazırlıkları yürütmekle görevlendirilen yarı-resmî kimlikli İstanbul-2010 Ajansı'nın bünyesindeki karşılıklı suçlamalar, görevden almalar ve istifalar aylardır bitmek bilmiyordu. Ajans yönetiminin topyekün çökmesiyle sonuçlanan uzun bir belirsizlik döneminin ardından, İstanbul-2010'un sinema alanındaki etkinliklerini koordine edecek yeni yönetici geçtiğimiz günlerde nihayet belli oldu. Muhafazakâr kesimde yedinci sanat üzerine derinlikli çalışmalar yürüten bir avuç uzman isimden biri konumundaki gazeteci, yazar ve akademisyen Dr. Yusuf Kaplan, “Sinema, Belgesel ve Animasyon Bölümü Direktörü” sıfatıyla, Avrupa'nın yeni kültür başkenti İstanbul'u, 2010 yılı boyunca gerçekleştirilecek olan kutlama ve etkinliklere -bu önemli unvana lâyık bir biçimde- hazırlayacak. Kendisiyle yıllardır aynı gazetede görev yapan, bundan da önemlisi hayat içinde ortak duyarlılıkları paylaşan bir gönül dostu olarak, yapılan görevlendirmeden büyük bir mutluluk ve gurur duydum. Umarım, Kaplan Hoca'nın ilgili bölümün başına gelişiyle birlikte 2010-Ajans'daki fırtınalar durulur da mâlûm unvanın Litvanya'nın Vilnius ve Avusturya'nın Linz kentlerinden devralınmasına ay kalmışken hâlâ havanda su döven bu kurum, sinema üzerine dişe kovuğa gelir bir takım hazırlıklar yapmaya başlar. Bu vesileyle, değerli yazarımız Kaplan'ı kutluyor ve yeni görevinde üstün başarılar diliyorum. 27.09.2009 SİNEMA 587374 'Çürük' çetesi, Yıldırım'ı da tehdit etmiş İşçi Partisi-Karargah Evleri soruşturmasını yürüten Hava Kuvvetleri Adli Müşaviri Savcı Albay Zeki Üçok'un da mensubu olduğu çetenin, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'dan para sızdırmaya çalıştığı ortaya çıktı. Aziz Yıldırım'dan, bir iddianameden adının çıkarılması karşılığında 10 milyon TL haraç alınmasının planlandığı deliller arasında yerini aldı. Zaman 587322 TEM'de minibüs devrildi: yaralı TEM Otoyolu'nun Berceste Tesisleri yakınlarındaki kazada, İstanbul yönüne giden Yunus Öztürk yönetimindeki 41 YN 496 plakalı minibüs, iddiaya göre, sağ taraftan sollama yapan bir otomobil tarafından sıkıştırıldı. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği minibüs, otoyolda devrildi. Yan yatan minibüste sürücü Yunus Öztürk ile aynı aileden Bayram (40), Fatma (27), Tuğba (17), Davut (13), Serpil (15), İsmail (11), Zehra (8) ve Harun Öztürk (3) yaralandı. Yaralılar, 112 hızır acil ambulanslarıyla Hendek Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kaza ile ilgili soruşturma sürüyor. 587015 Tek eksikleri ne? Tek eksikleri ne? GÜNAYDIN Giriş Saati Güncelleme Karadeniz'de çekilen 'Sevdaya Durmak' filminde rol alan Hakan Eratik, eşi Yeşim Salkım'la tek eksiklerinin bir çocuk olduğunu söylüyor: İnşallah, Allah bize sağlıklı, sıhhatli bir bebiş kısmet eder Yusuf Kurçenli'nin yazıp yönettiği ve çekimleri Rize'deki Ayder Yaylası'nda devam eden 'Sevdaya Durmak' filminde rol alan oyuncu Hakan Eratik, bu projede yer aldığı için çok mutlu olduğunu söylüyor. Eşi Yeşim Salkım'ın da kendisiyle Karadeniz'e geldiğini söyleyen Eratik; filmini, canlandırdığı karakteri ve evliliğini anlattı... 'Sevdaya Durmak'ta nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz? 'Sevdaya Durmak'ta 'Mehmet' isimli bir bey çocuğunu canlandırıyorum. 'Mehmet', büyük şehirde okuyan ve yaz tatili için memleketine gelmiş bir karakter. Filmde, Tuba Büyüküstün'ün oynadığı 'Esma'yı görüp aşık oluyor. Fakat daha sonra Esma'nın, en yakın arkadaşı Mustafa'nın sevgilisi olduğunu öğreniyor. Sonrasında olaylar alevleniyor ve 'Mehmet', 'dostluk mu, aşk mı?' ikilemi içinde kalıyor. Çekimlerde zorluklar yaşıyor musunuz? Aslında eylül buranın en az yağış aldığı dönemmiş ama biz geldiğimizden beri yağmur hiç kesilmedi. Filmde yağmurlu sahneler de olmasına rağmen bu kadar çok yağması işimize gelmiyor açıkçası ve işimizi çok zorlaştırıyor. Ayrıca yamaçlardan kayıp düşenler, yuvarlananlar, ufak tefek sakatlananlar da oluyor. İnşallah üç-dört gün yağışsız hava yakalayabilirsek, çekimleri bitireceğiz. ŞİVE ÖĞRENDİM Film için Karadeniz şivesi dersi aldınız mı? Evet, kırk gündür bir şive hocası ile çalışıyorum. Aynı zamanda buradaki insanlarla sohbet etmeye ve şivemi onlara benzetmeye çalışıyorum. Uzun zamandır horon dersleri de alıyorum. Filmde, bu yöreye ait 'bıçak horonu' sahneleri olduğu için, bu oyunu da öğrendim. Çok zorlandım ama sonunda başardım. Oyunculuğunuzu nasıl buluyorsunuz? Oyunculuk benim çocukluk hayalimdi. Sekiz yaşımdan beri soranlara hep 'Oyuncu olacağım' diyordum. Yani küçüklüğümden beri bunun hayali ile yaşıyorum. 'Sevdaya Durmak' benim ilk sinema filmim olmasına rağmen, kendimi oyunculuk anlamında oldukça yeterli görüyorum. Tabii Yusuf Kurçenli gibi usta bir yönetmenle çalışmanın da çok faydası oluyor. Şu sıralar çok fazla dizi ve sinema filmi gösterime giriyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu durumu çok olumlu görüyorum. Bir laf vardır: İşleyen demir ışıldar. Bu piyasadaki tüm teknik ekip ve oyuncu kadrosu çalışa çalışa kendilerini geliştirecektir. Bu da sonuçta Türk Sineması'nı geliştirecektir. Zaten bu durum, rekabetin oluşmasına ve iyi projelerin su yüzüne çıkmasına neden oluyor. Bu rekabet hem oyunculuk kalitesine, hem de Türk Sineması'na çok şeyler kazandıracak diye düşünüyorum. Gelecekten neler bekliyorsunuz? Bu filmle birlikte Türk Sineması'na uzun yıllar hizmet etmek istiyorum. Bu benim ilk filmim ve setteki ilk gün, doğum günüme denk geldi. Bu nedenle de filmin bana çok uğurlu geleceğine ve büyük başarılar getireceğine inanıyorum. EŞİM BENİ SIK SIK ZİYARET EDİYOR Evlilik nasıl gidiyor? Çekimler, eşiniz Yeşim Salkım'la görüşmenizi engelliyor mu? Evlilik harika gidiyor. Tabii ki görüşmemiz, birarada olmamız biraz güçleşse de, devamlı irtibat halindeyiz. Aslında İstanbul'a eşimin yanına ara ara gidecektim ama hava şartları, programın ve çekimlerin aksamasına neden oldu. Ben gidemeyince geldi. Ben çekimlerdeyken otelde beni bekliyor. Yaklaşık bir aydır buradayım, da sağolsun beni sık sık ziyaret edip, yalnız bırakmıyor. Bu mutlu evlilikte eksik olan bir şey var mı sizce? Evet var; çocuk! İkimiz de bir çocuk sahibi olmayı çok istiyoruz. Bunu hayal ediyoruz. Allah kısmet ederse inşallah bize sağlıklı, sıhhatli bir bebiş vermesini istiyoruz. Tek dileğimiz bu. Yeşim Hanım'ın proje seçimlerinize ve oyunculuk kariyerinize katkısı oluyor mu? bana her projemde tam destek veriyor. Çünkü kendisi sinemayı ve sanatı iyi biliyor ve çok geniş bir perspektiften bakabiliyor. Özellikle bu rolü seçmemde büyük rolü oldu. Ben senaryoyu okurken bana, "Kesinlikle bu filmde olmalısın" dedi ve bu rolün bana çok yakışacağını söyledi. Yani beni inanılmaz pozitif bir şekilde motive etti. YEŞİM'İN BANA GÜVENİ SONSUZ Genç kızların ilgisini çekiyorsunuz. Yeşim Hanım ile evlendikten sonra da bu ilgi devam ediyor mu? Evet, ilgi hâlâ devam ediyor. Bu herhalde kadınsal bir dürtü. Yanında kadın olan erkekler, diğer kadınlara daha cazip görünüyor herhalde. Ben çok küçük yaşlardan beri karşı cinsin ilgisini çeken biriyim. Hiçbir zaman karşı cinsle problemler yaşamadım. Tabii bu ilgi, şöhret olduktan sonra daha da artıyor. Bundan rahatsız olduğum da söylenemez. Peki bu ilgiye Yeşim Hanım'ın tepkisi ne oluyor? Büyük oranda da rahat. Çünkü beni çok iyi tanıyor. Bana hayranlık duyuyor diye bir insanla ilişki yaşamayacağımı biliyor. yüzden bana güveni tam. Ama bazen fütursuz kadınlarla karşılaştığımızda, bunlar onun da canını sıkıyor. Ama bunlar çok nadir oluyor. Birlikte nasıl vakit geçiriyorsunuz? Aslında biz tam bir aile hayatı yaşıyoruz. Geceleri alkol duvarını aşıp da bar, kulüp gezen insanlar değiliz. Genelde evimizde vakit geçirmeyi seviyoruz. Film izliyoruz, akraba gezintileri yapıyoruz, gitmediğimiz yerlere gidiyoruz, evimizde barbekü yapıyoruz. Tüm bunlardan da çok keyif alıyoruz. 587393 Amerikan tarihinde bir ilk Amerikan tarihinde bir ilk 27.09.2009 18:33ABD'de yaşayan Müslümanlar Amerikan Kongre binasının önündeki çimenlik alanda toplu cuma namazı kılarak ülke tarihinde bir ilke imza attı. New Jersey'deki Darül İslam Elisabeth Camii tarafından organize edilen namaza yaklaşık bin kişi katıldı. Namaz sonrasında tüm dinlerin kardeşliği teması işlenen konuşmalar yapılırken, Kuran'dan barışçıl ayetler okundu. İslam'a karşı önyargıları kınayan Müslümanlar namaz kılarken aşırı dindar Hıristiyan gruplar da Kongre binası karşısında etkinliği protesto etti. Kadın-erkekli gruplar namazlarını kılarken, göstericiler ellerinde, "İslam yalandır", "ABD'nin İslamlaştırılmasını Durdurun" yazılı pankartlarla gösteri yaptı. İHA 587047 Babacan, El-Cezire'de Türkiye'nin AB üyelik sürecini değerlendirdi Bakan Babacan, El-Cezire televizyonuna yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Avrupa Birliğine (AB) üyelik sürecini değerlendirdi. Türkiye'nin AB'ye üye olmasına karşı çıkan Fransa'nın tutumunun sorulması üzerine Babacan, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin uzun bir tarihi içerdiğini hatırlattı. AB üyesi ülkelerin 2004 yılında aldığı kararla, Türkiye'nin hedefi tam üyelik olmak üzere görüşmelere başlanması kararını aldığını belirten Babacan, bu kararda aralarında Fransa, Almanya ve Avusturya da olmak üzere tüm topluluk üyelerinin imzası bulunduğunu söyledi. Sürecin başlamasının ardından bazı siyasetçilerin Türkiye'nin AB'ye üyelik için 'çok fakir' veya 'çok farklı bir ülke' olduğunu ileri sürdüğünü ifade eden Babacan, Türkiye'nin geçen yıl bütçe açığının milli gelire oranının birçok üye ülkeden daha az gerçekleştiğini bildirdi. Türkiye'nin AB'ye üye olması için ekonomik açıdan çok yoksul olduğu iddialarının geçerliliğini yitirmesi üzerine bazı politikacıların Türkiye'nin, kültür de olmak üzere tam üye olması için çok farklı bir ülke olduğunu ileri sürdüğünü bildiren Babacan, Türkiye'yi ve Türk insanını daha iyi anlamaları, tanımaları ile bu iddiaların azalacağını ve bu sürecin başladığını kaydetti. Fransa'nın Türkiye'nin AB'ye üye olması ile Topluluk sınırlarının Suriye ve Irak olacağı iddiası üzerine Babacan, bu sorunun cevabının AB'nin ne olduğu sorusuna verilen yanıttan geçtiğini bildirdi. Babacan, AB'nin bir değerler, fikirler bütünü olduğunu ifade ederek, ''Türkiye'nin kolaylıkla Avrupa değerlerini paylaşabileceğine ve uygulayabileceğine çok güçlü bir şekilde inanıyoruz'' dedi. Tarihsel açıdan Osmanlı İmparatorluğu dönemine bakıldığında, yapılan tüm anlaşmalar ve uluslararası organizasyonlarda Türkiye'nin başından itibaren Avrupa'nın bir parçası olarak üye olduğunu, NATO üyesi olduğunu, bilim, sanat, turizm, teknoloji, ticaret gibi birçok alanda Avrupa kuruluşlarının üyesi olduğunu ifade eden Babacan, Avrupa değerinin bir dini, spesifik bir etnik kökeni dışında tutmadığına inandıklarını, Avrupa değerlerinin demokrasi, temel özgürlükler, yasaların gücü, piyasa ekonomisi gibi evrensel değerler olduğunu söyledi. Türkiye'nin AB'ye üye olmasıyla topluluğa çok fazla etki edeceği, her karar makanizmasında güçlü oya sahip olacağı, Avrupa Parlamentosunda en fazla üyeye sahip olacağı şeklinde korkuların var olduğunu kaydeden Babacan, ''Almanya ve Fransa gibi kurucu üyeler, AB'nin küçük ama kendilerine ait bir topluluk mu olacağı? Yoksa Balkanlarda, Kafkaslarda, Ortadoğuda Kuzey Afrika ve Orta Asyada siyasi açıdan büyük etkileri olan Türkiye'yi üye ülke olarak almaya karar verip, küresel açıdan bir varlık olup olmamaya karar verecekler'' dedi. AB'nin üyelik sürecini oyalamasının, Türkiye'de topluluk üyesi olmak isteyenlerin oranında büyük gerilemeye sebep olduğu, başlarda yüzde 70 olan desteğin yüzde 42'ye gerilediğinin hatırlatılması üzerine Babacan, Türk insanının AB'ye üyelik sürecinde yapılan siyasi ve ekonomik reformları memnunlukla karşıladığını, desteklediğini, diğer yandan Avrupalı liderlerden gelen 'Türkiye'nin üyelik sürecine karşı çıkar' nitelikteki açıklamaların Türkiye'de ''eğer onlar bizi istemiyorsa bizde onları istemiyoruz'' şeklinde doğal bir reaksiyon oluşturduğunu kaydetti. Diğer yandan Türk insanına reformlar bazında adım adım AB'ye üyeliğe götürüleceğinin sorulması halinde, halkın büyük bölümünün buna inandığının ortaya çıkacağını söyleyen Babacan, kamu oyu araştırmalarında soru şeklinin önemli olduğunu belirtti. Türk halkının, AB'ye üyelik için reformların yapılmasına ve bunun devam etmesine inandığını belirten Babacan, sonunda büyük kararın verileceğini söyledi. 587186 Erdoğan: Turizmde Türkiye'yi cazibe merkezi haline getirmek istiyoruz Erdoğan, Türkiye'nin turizm ülkesi olarak artık markalaşma yolunda emin adımlarla ilerlediğini kaydetti. Erdoğan, Dünya Turizm Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Türkiye'nin coğrafi konumu, iklim özellikleri ve tabii güzellikleriyle sayılı turizm ülkeleri arasında yer aldığını, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını, dünyanın en değerli kültür ve tarih miraslarından birine sahip bulunduğunu ifade etti. Erdoğan, Türkiye'nin sahip olduğu bu turizm potansiyelini çok daha verimli hale getirmek için hükümet olarak uygulamaya koydukları politikalarla, gerek turist sayısında, gerekse elde edilen gelirde rekor artışlar olduğuna işaret etti. Erdoğan, çevreye duyarlı, tarihi ve kültürel değerleri koruyan, turizm sektörünün gerilemesine yol açabilecek olumsuzlukları ortadan kaldıran, turist memnuniyetini sağlayan, turizm faaliyetlerinde çeşitliliği teşvik eden politikalara devam edeceklerine işaret etti. Erdoğan, mesajında şunları kaydetti: "Bunun için de turizmdeki başarıyı her yıl daha da ileri bir seviyeye taşımaya kararlıyız. Eşsiz doğal güzellikleri, kültürel ve tarihi mirası ile cennet vatanımız Türkiye, bir turizm ülkesi olarak artık markalaşma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Bu düşüncelerle, Dünya Turizm Günü'nü kutluyor, sektörün bütün kuruluş ve çalışanlarına başarılar diliyorum." 586624 Şerefe! Feyzi Hepşenkal ArayışŞerefe! 27 Eylül Pazar 2009 TELEVİZYONLARDA dönüp duran ve çok kişiye göre (bana göre de) milletle dalga geçen bir reklâm var hani. Biri simit satıyor, diğeri çiçek. Biri oyuncak satıyor, öteki çiklet. “Alın” diyorlar koro halinde: “Alın verin, ekonomiye can verin.” Bilmezler mi ki: İnsanların nefes alıp verecek hali kalmamış. Bilmezler mi ki: Halkın canı çıkmış. Bilmezler mi ki: Zaman makinesine girmiş ve 40-50 yıl öncesine gitmişiz sanki. Başımız kabak. Ayağımızda “delik deşik” pabuçlar! kara tahtanın başında, ders veriyor talebelerine: “Bakın çocuklar. Buna ‘Teğet’ derler. Aman iyi öğrenin. İleride başınıza ne dert gelirse, bu illet yüzünden gelecek!” Ne demiş Aşık Daimi: “Ne ağlarsın benim zülfü siyahım, Bu da gelir bu da geçer ağlama. Göklere erişti figânım ahım,  Bu da gelir bu da geçer ağlama.” Onun için, iyisi mi... Bir şişe alın. Rakıyı içersin fabrikası kazanır, dağıtımcısı kazanır, bayileri kazanır. Bakkaldan alırsın, bakkal kazanır. Manav ve peynirciler kazanır, mezeciler kazanır, balıkçılar kazanır. Anason üreticisi çiftçi kazanır, şişe üreticisi kazanır. Nakliyeci kazanır, taksiciler kazanır. Meyhanede içersin meyhaneci kazanır, aşçı kazanır, garson ve komi kazanır. İçtikten sonra kaza yaparsın, kaportacı kazanır, tamirci kazanır. Hastaneler kazanır, doktorlar kazanır.  Allah göstermesin ve gecinden versin ama ölürsen, mezarcılar, tabutçular, imamlar, çiçekçiler kazanır. Velhasıl tüm kazanır...   İçin, ekonomiye can verin. Oohh mu, vaahh mı? BİLİNEN hikâyedir ama bir kez daha aktarmak zorundayım. Çünkü anlatan, Büyükşehir Belediye Başkanı “Adamın birinin her şeyi sıkıntılıymış. Bunun üzerine bir çare bulmuş ve ayağına iki numara küçük ayakkabı almış. Sabah zorla ayakkabıları ayağına sokup akşama kadar ayakkabıyla bir oraya bir buraya koşturup duruyormuş. Akşam eve gelip ayakkabıyı çıkardığında da ‘oOoohhh’ diyormuş.” Eğer Kocaoğlu, “ooohhh” demenin çaresini, iki numara küçük ayakkabı giymede bulduysa, kendi bilir. Ama sanmam... Çünkü giyse, yürüyüşünden belli olurdu! Öyleyse, bize diyor olmalı. Varsayın ki, giydik. Pardon ama zaman “Ooohhh” değil... Desek desek “vVaahh” deriz: “Vah başımıza gelenler!” Tek karelik komünist 586381 Savaş Tanrısı Savaş Tanrısı Orj. Adı: Lord of War Yön: Andrew Niccol Oyn: Nicolas Cage, Bridget Moynahan, Jared Leto, Shake Tukhmanyan KANAL 00.30 Yuri Orlov ve ailesi Amerika'ya, küçük yaştayken göç etmiştir. Hayatı, yaşadığı bir olay yüzünden değişir. Uluslararası bir silah taciri olup en önemli ordulara, diktatörlere silah pazarlamaya başlar. Kardeşi Vitaly ile başladıkları bu işte önemli mesafe alırlar. Fakat Vitaly bu işi daha fazla kaldıramaz ve kardeşini yarı yolda bırakır. 27.09.2009 TELEVİZYON 586567 DSP’de küskünler yönetimi ’de küskünler yönetimiELİF DEMİRCİ İzmir DHA CAN ÖZLÜ İzmir DHA COŞKUN YAMAN Balıkesir DHA HASAN ESER Foça DHA güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda İl Başkanlığı’na yeniden atanan Rıfat Mutlu, 40 kişilik il yönetimini oluşturdu. Mutlu, bugüne kadar partide aktif rol almamış, küsüp kenara çekilmiş demokratik solculara ağırlık verdiğini söyledi. Mutlu, “10 kadın, altı da genç arkadaşımız bulunuyor. Küskünlerin, kırgınların, kendini ötelenmiş hissedenlerin olmasını istedik. Ancak hiçbir arkadaşımızı işin dışında bırakmayacağız” dedi. ANAVATAN’ın son kongresi ağlatacak Merkez sağda birlik için çatısı altına girecek ANAVATAN, ’de,  3 Ekim’de sonuncu il kongresini yapacak. Kültür Merkezi’ndeki genel kurulda duygusal anlar yaşanacak. Kurucu genel başkan ’ın görüntüleri barkovizyon aracılığıyla gösterilecek, anı defteri açılacak. Azeri Huşeng Azeroğlu’nun, “Size Selam Getirmişem” türküsünün partiye uyarlanmış hali çalınacak. İl Başkanı Süral Yahşi, 26 yıl boyunca partide görev yapan herkesi, davetiye göndererek ve telefonla arayarak davet etti. Başkanların çıkarması Belediyeler Birliği’nin aylık meclis toplantısı   29 Eylül Salı günü Ankara’da yapılacak. Büyükşehir ve ilçe belediyelerin sorunlarının konuşulacağı, ortak proje fikirlerinin masaya yatırılacağı toplantıya İzmirli başkanlar da katılacak. Başkanlar Ercan Tatı (Buca), Kamil Okyay Sındır (Bornova), Cevat Durak (Karşıyaka), Halil İbrahim Şenol (Gaziemir), Abdül Batur (Narlıdere) ve Mustafa İnce (Güzelbahçe), Genel Merkezi’ni de ziyaret edecek. Bu arada, Başkan Tatı’nın  bir gün önceden Başkent’te olacağı ve mecliste CHP’li üyelerle yaşanan muhalefet sıkıntısını genel merkezle paylaşacağı iddia edildi. Akçay’dan ekonomik seferberlik çağrısı Milletvekili Erkan Akçay, Türkiye’nin Kürt açılımına değil, ekonomik açılıma ihtiyacı olduğunu söyledi. ’ni ziyaret eden Akçay, “, açılmadan yarı yarıya kapandı. Ekim’de açılınca da tamamen kapanır. Türkiye’nin Kürt açılımından çok, ekonomik açılıma ihtiyacı var. Ülkemizde sosyal boyutuna ulaştı. Her ailede bir işsiz var. Bu sosyal felakete ‘Dur’ demek için ekonomik seferberlik başlatılmalı” diye konuştu. DP’ye Foça’da bayan başkan İzmir Foça’da olağanüstü kongreye giden DP’de başkanlığa, mimar Nurcan Dağlı seçildi. 29 Mart yerel seçimlerine DP’den belediye başkan adayı olarak giren ancak seçilemeyen Dağlı, bu kez ilçe başkanlığı için yarıştı. Kongreye, İzmir il yönetim kurulu üyelerinden Selim Amato, Asuman Nardali, Kazım Özçoban, İlçe Başkanı Süleyman Özsakallı, DP’li Foça eski Belediye Başkanı Süleyman DP’li Bağarası eski Belediye Başkanı Muzaffer Tınaztepe, MHP Foça İlçe Başkanı Hanefi İspirli, Foça İlçe Başkanı Selahattin Şen’le partililer ve delegeler katıldı. 586906 Bankalar birbirleriyle yarışıyor Bankalar birbirleriyle yarışıyor 27 Eylül 2009 Pazar, 11:36 AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, ekonomide yaşanan gelişmeler paralel olarak bankalar, son haftalarda konut, taşıt ve tüketici kredilerinde adeta yarış içine girdi. Özellikle konut kredi faizlerini, yıla kadar vadelerde yüzde 1'in altına çeken bankalar, 10 yıla varan vadelerdeki faizlerinde de oldukça iyi şartlar sunmaya başladı. Kredi faizi yarışı sürerken bankalar arasında ''komisyon'' rekabeti de hızlandı. Özellikle konut kredilerinde yüzde 3'e varan komisyonlar alınmayınca tüketiciler bu rekabetten kazançlı çıktı. Konut kredisi olarak 100 bin lira çeken tüketiciden, yüzde komisyon olarak bin, dosya masrafı için bin, bilirkişi gideri olarak 300-400 lira kesiyor. Hayat sigortası ve diğer küçük giderler de hesaba katıldığında 100 bin lira yerine tüketicinin eline yaklaşık 95 bin lira para geçiyor. Komisyon alınmaması durumunda ise tüketicinin eline bin lira daha fazla para ulaşıyor. HAYAT SİGORTASI DA ZORUNLUYDU AMA Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, komisyon rekabetinin yanı sıra bankaların daha fazla müşteri çekmek için hayat sigortası bile yapmayabildiğini belirterek, ''Önceden zorunlu diye dayatılıyordu. Demek ki, rekabet kızışınca hayat sigortası da geri plana atılabiliyormuş. Maliyeti düşürmek adına hayat sigortasından vazgeçilmemeli. Yüksek miktarda kredi kullanan tüketicilerin mutlaka hayat sigortası yaptırmalarını istiyoruz'' dedi. Kaya, bazı bankaların dosya masrafını kıstığını ya da komisyonu almadığını dile getirerek, şunları kaydetti: ''Bizim önerimiz, tüketicilerin aldığı para karşılığında toplamda ne kadar ödeyeceğidir. Tüketici toplam ödeyeceği ücreti mutlaka kontrol etmeli. Bankalar istediği rakamı tüketiciden almaya çalışıyor. Tüketiciler dikkatli olursa biraz kazançlı çıkabilir.'' AA 587476 GALATASARAY ESKİŞEHİRSPOR (Canlı anlatım) KARŞILAŞMA'NIN CANLI ANLATIMI MAÇIN İLK DÜDÜĞÜ İLE KARŞINIZDA OLACAK. 587450 Konya attı aldı! Konya attı aldı! 27/09/09 18:42 -ORDUSPOR: KONYASPOR: 1- Stat: 19 Eylül Hakemler: İlker Coşkun, Baki Tuncay Akkın, Özgür Ertem Orduspor: Fevzi, Alaattin (Dk. 61 Günay ), Hakan, Jerry, Emre, Fatih Şen, Kemal (Dk. 61 İrfan ), Mehmet Ayaz (Dk. 83 Erol ), Sukaj, Müslüm, Rıdvan Konyaspor: Recep, Ömer, Ufukhan, Poljac, Kaue, Eser (Dk. 54 Mehmet Ayaz ), Erdal, Tayfun (Dk. 83 Ferdi ), Volkan, Abdulvahip (Dk. 88 Mehmet Şen ), Yusuf Goller: Dk. 49 Erdal (Konyaspor), Dk. 80 Sukaj (Orduspor) Sarı Kartlar: Dk. 33 Kemal, Dk. 52 Rıdvan, Dk. 78 Jerry, Dk. 79 Mehmet Ayaz, Dk. 79 Hakan, Dk. 83 Müslüm, Dk. 87 Sukaj (Orduspor), Dk. 70 Yusuf, Dk. 84 Ufukhan (Konyaspor) Kırmızı Kartlar: Dk. 68 Rıdvan ve Dk. 90 Müslüm (Orduspor), Dk. 90 Yusuf (Konyaspor) 586337 Başbakan Erdoğan, Tanzanya Cumhurbaşkanı Kikwete ile görüştü Kısa süre görüntü alınmasına izin verilen görüşme, Jumeirah Oteli'nde basına kapalı gerçekleşti. Basın mensuplarının görüntü aldığı sırada Başbakan Erdoğan, Tanzanya Cumhurbaşkanı Kikwete'yi Türkiye'ye, Kikwete de Erdoğan'ı ülkesine davet etti. Yaklaşık 40 dakika süren görüşmeye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de katıldı. Başbakan Erdoğan, görüşmenin ardından Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Maliye Bakanı Şimşek ile yürüyerek, kaldığı The Plaza Otel'ine geldi. 586708 Avluca Dünya şampiyonu İkinci turda Kübalı Shorey Hernandez'i 2-0 (1-0/2-0), üçüncü turda Macar Zoltan Foder'i 2-0 (1-0/2-0) yenen Nazmi Avluca, çeyrek finalde de Güney Koreli Hyo-Chul Cho karşısında son derece rahat bir müsabaka çıkardı. İlk periyodu 1-0 kazanan Avluca, ikinci periyotta 5-0 galip durumdayken, bitime saniye kala rakibini tuşladı ve yarı finalist oldu. Yarı finalde Azeri Shalva Gadabadze ile mücadele eden Nazmi ilk periyodu 2-0, ikinci periyodu 1-0'lık skorlarla aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak finale çıktı. Nazmi Avluca finalde, iki kez Avrupa üçüncülüğü bulunan Fransız Melanin Noumonvi ile karşılaştı. Fransız güreşçi karşısında da son derece üstün güreşen Nazmi Avluca ilk periyodu 1-0, ikinci periyodu 3-0 aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak dünya şampiyonu oldu. Dün mindere çıkan diğer Türk sporcularından 60 kiloda Soner Sucu beşinci olurken, 96 kiloda Serkan Özden çeyrek finalde elendi. Bugün 66 kiloda Abdullah Coşkun, Fransız Steeve Guenot, 74 kiloda Selçuk Çebi, Kazak Aset Adilov, 120 kiloda Rıza Kayaalp ilk turda Dharmender Dalal ile güreşecek. 33 yaşında ikinci kez zirveye çıktı Bir olimpiyat 3.lüğü (Pekin 2008), bir dünya şampiyonluğu (Atina 1999), bir dünya 2.liği (Guangzhou 2006), iki dünya 3.lüğü (Gavle 1998 ve Budapeşte 2005), üç Avrupa şampiyonluğu (Budapeşte 1996, Haparanda 2004 ve Tampere 2008), iki de Avrupa 3.lüğü (Minsk 1998 ve İstanbul 2001) bulunan Nazmi Avluca, 10 yıl aradan sonra 2. dünya şampiyonluğuna ulaştı. 586600 Yaşar Süngü: Rızka aşık olanlar ve zahmetsiz beslenenler Yaşar Süngü 27 Eylül 2009 PazarRızka aşık olanlar ve zahmetsiz beslenenler “İktisadî faaliyet” kapsamına giren üretim, tüketim, yeme-içme, barınma gibi eylemler; “iktisadî davranış” olarak adlandırılır. İslami düşünceye göre ise örneğin, bir şey “tüketilmiş” ise, “israf”; ama sonunda “şükür” edilmişse, “iktisatlı” kullanılmıştır. İnsan, insana yakışan bir hayat sürmek ihtiyacını doğal olarak ister ve en temel ihtiyaçları olan barınma, beslenme, ulaşım ve giyimi karşılamaya yönelir. Sadece kendi gücü yeterli olmayacağı için de, diğer insanlarla işbirliğine yönelir. Bu işbirlikleriyle beraber, hırsla gelebilecek maddî düşkünlüklerin getireceği haksız tecavüzler sebebiyle de adalete ihtiyaç duyulur. Bunun için de herkesi tatmin edecek kanunlar gerekir. Kâinat yani evren iç içe dairelerden oluşmuştur. En dışta, “hayat” gerçeği vardır. Canlı cansız evrendeki tüm yaşayanlar hayatın devamı adına çalışırlar; hayata hizmet ederler. Hayatın en merkezinde de insanlar âlemi yer alır. Zira tüm canlılar insana hizmet etmekte, onun varlığının devamına çalışmaktadırlar. İnsaniyet dairesinin içinde de rızk dairesi (yeme içme-doymak) yer alır. Çünkü, bütün insanlık rızk adına çalışmakta, hayatının gayesini rızk edinmek oluşturmaktadır. Hayatın devamı rızkladır ve hayata hükmeden de rızktır. kadar ki, Risale-i Nur'da, insanın âdeta “rızka âşık” olduğundan söz edilir. Peki gönderilmekte olan bu rızk, sadece aklı ve bedeni çalıştırmakla mı elde ediliyor? Hayır. Bir kimse daha güçlü ve daha akıllı olduğu için daha zengin olmuyor. Tam aksine, en fazla âciz ve zayıf görünen canlıların en iyi, en rahat şekilde beslenmeleri rızkın zeka ve akıl eseri olmadığının en güzel ispatı. Bebekler, ağaçlar, balıkların zahmetsiz en iyi beslenen varlıklar olması bunun en güzel ve çarpıcı örneği. Ayı, hayvanlar aleminin en aptalı olarak bilinir ama balla beslenir. Tilki, çok akıllı bilinir ama ömrünün çoğunu aç geçirir. Biz biliyoruz ki bütün dünya üzerindeki tüm canlıların, hatta en âciz ve zayıf olanlarının dahi maddî, midevî ve manevî rızkları karşılanıyor. Hem de, tam vaktinde, ihtiyaç duyulduğu anda ve bir düzen içerisinde. Yani kıskanmaya gerek yok. İnsan, sonsuzluğa bakan duyguları ile “sonsuz mutluluk” istemektedir, ancak dünya sonludur. Sanayici Eskiyapan, son sözünü söyledi Nuh Çimento'nun kurucu ortağı olan Kayserili sanayici Muharrem Eskiyapan (74), Marmara İlahiyat Fakültesi'nde cuma namazının ardından kılınan cenaze namazı ile son yolculuğuna uğurlandı. Dürüst, sevilen ve hayırsever biri olarak tanınıyordu. yüzden de cenazesine Türkiye'nin her yanından birçok sanayici ve işadamı katıldı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun dayısı olan Eskiyapan'ın son yaptırdığı okulunun açılışını Cumhurbaşkanı Gül yapacaktı ama kısmet olmadı. Kayserili sanayici ölümüyle son sözünü söyledi; Mal da yalan, mülk de yalan var biraz da sen oyalan. Bir Pazar hikayesi İş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Berber, dışarıda oynayan bir çocuğu göstererek; "Bu çocuk, dünyanın en aptal çocuğu" Dedikten sonra seslenir: "Ali buraya gel!". Çocuk dükkana girer. Berber, bir elinde bir TL, diğer elinde beş TL olduğu halde çocuğa sorar: "Hangisini istiyorsan alabilirsin?" Çocuk dalgın dalgın bakar ve TL'lik banknotu alır ve dışarı çıkar. Berber işadamına döner ve gülerek: "Gördün mü? Sana söylemiştim." der. Tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek, neden beş TL'yi değil de, TL'yi aldığını sorar. Çocuk cevap verir: -Eğer beş TL'yi alırsam oyun biter! Ümitsizlik toplumların kanseridir. Her türlü ilerlemeye engel olur. Risale-i Nur 586391 Aydınspor'da nakit sıkıntısı Aydınspor'da nakit sıkıntısı Süper Lig'de bir dönem Ege'yi başarıyla temsil eden Aydınspor, amatör ligde sahaya çıkamayacak olmanın üzüntüsünü yaşıyor. Süper Amatör Küme'de ilk maçını Çine Madranspor ile yapması gereken Aydınspor'da, futbolcuların lisansları için bankaya yatırılması gereken bin 500 TL bulunamadı. 27.09.2009 586217 Sivasspor'da Yine Hüzün Sivasspor'da Yine Hüzün Sivasspor, 90+2. dakikada yediği golle İstanbul B. Belediyespor'a 1-0 yenildi. Turkcell Süper Lig'in 7. haftasında İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile Sivasspor, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda karşı karşıya geldi. Geçen sezon ligin zirvesine oynayan, bu sezon ise henüz galibiyeti bulunmayan Sivasspor, 7. hafta sonunda da puanla tanışamadı. Sivasspor, 90+2. dakikada gelen golle sahadan 1-0 yenik ayrılarak, ligdeki kötü gidişini sürdürdü. Geçen hafta Fenerbahçe'ye yenilen İstanbul B. Belediyespor ise 92. dakikada Cesario'nun golüyle sahadan puanla ayrılmayı başardı. Bu sonucun ardından Büyükşehir Belediyespor puanını 9'a yükseltirken, Sivasspor puanda kaldı. İlk Yarı 19. dakikada Erman'ın soldan kullandığı korner atışında ceza alanı içinde topla buluşan Sedat'ın kafayla vuruşunda, yerden seken meşin yuvarlağı kaleci Oğuzhan kontrol etti. 42. dakikada Okan'ın sağdan ortasında ceza alanı içinde kafalardan seken topa Zeki röveşata ile vurdu, ancak kaleci Akın meşin yuvarlağı üstten kornere tokatladı. 43. dakikada Kadir'in uzak mesafeden şutunda, top yandan az farkla auta gitti. 45. dakikada ceza alanı önünden İbrahim Akın'ın sert şutunda, top yandan auta çıktı. İki takımın da etkisiz kaldığı, zevksiz geçen ve son dakikaları gergin olan karşılaşmanın ilk yarısı 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci Yarı 59. dakikada Erman'ın sol çaprazdan kullandığı serbest vuruşta, kaleci Oğuzhan, meşin yuvarlağı çizgi üzerinden çıkardı ve takımı adına mutlak bir golü önledi. 60. dakikada ani gelişen İstanbul Büyükşehir Belediyespor atağında İbrahim Akın, ceza alanı önünde müsait durumdaki İskender'e topu bıraktı. İskender'in sert şutunda, kaleci Akın'dan dönen topla buluşan Erman'ın bekletmeden vurunda, meşin yuvarlak üstten farklı bir şekilde auta çıktı. 65. dakikada İbrahim Şahin'in pasında Kus'un müdahale edemediği topu önünde bulan Erman, sol çaprazdan ceza alanına girerken kötü bir vuruşla meşin yuvarlağı auta attı. 69. dakikada İbrahim Şahin'in sağdan yerden pasında altı pasın hemen önünde topla buluşan Erman'ın vuruşunda, meşin yuvarlak üstten auta gitti. 75. dakikada Uğur'un sağdan ortasında ceza alanı içinde arka direkte Erman topla buluştu. Bu futbolcunun gelişine vuruşunda, meşin yuvarlak savunmaya çarparak kornere gitti. 90. dakikada ceza alanı içinde oluşan karambolde topu önünde bulan Cesario, kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda savunmanın müdahalesi sonrası kötü bir vuruşla meşin yuvarlağı auta attı. 90 2. dakikada İbrahim Akın'ın soldan kullandığı serbest vuruşta ceza alanı içinde topla buluşan Cesario, meşin yuvarlağı filelere göndererek takımını 1-0 öne geçirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyespor, uzatma dakikalarında attığı golle karşılaşmayı 1-0 kazandı. 587340 Servis sürücülerine eğitim semineri Servis sürücülerine eğitim semineri Mersin' in Mut ilçesinde okul servis sürücülerine uyulması gereken trafik kuralları, öğrenciye yaklaşımlar ve ilk yardım konularında Mut Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından eğitim semineri verildi. BİLAL BÜYÜKTATLI MUT Okul servis sürücülerine uyulması gereken trafik kuralları, öğrenciye yaklaşımlar ve ilk yardım konularında Mut İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitim Merkezince toplam 55 servis şoförüne 10 saatlik Eğitim Semineri verildi. İki gün süren seminerin kapanış bölümüne katılan İlçe Milli Eğitim Müdürü Harun Gergin, yaptığı konuşmada; “Bundan sonra her eğitim öğretim döneminde bu konuların tekrar edilmesinde fayda vardır, taşıdığımız şeyi bir yük değildir insandır, bu yüzden sorumluluğumuz ağır, işimiz hassastır” dedi. Taşınan insanın en değerli varlık olduğunun altını çizen Harun Gergin, “Bu senenin servis taşımacılığı açısından sorunsuz bir yıl olacağına inanıyorum. Mut ilçesindeki servis şoförlerinin duyarlı olduğunu, her taşınan çocuğu kendi çocukları gibi taşıdığına inanıyorum. Şoförlerimizin eğitilmesi ve servis taşımacılığında kalitenin arttırılması konusunda Mut Halk Eğitim Merkezi elinden gelen katkıyı sağlamaya devam edecektir." dedi. 27.09.2009 YURT HABERLER 587120 Cesaretin simgesi B.B. efsanesi... Fransa’nın dünyaya armağanı Brigitte Bardot, yaşadığı aşkları, giysileri, oynadığı filmleri, söylediği şarkılarıyla bir özgürlük neferi oldu 60'lı yıllarda. Emekli olduktan sonra kendini hayvanlara adayan ünlü yıldız artık enerjisini bunun için harcıyor. Bardot'nun doğumunun 75. yılı Fransa’nın Boulogne’da yer alan Musée des Années 30’da bir sergiyle kutlanacak. Sergi, B.B. efsanesini birbirinden güzel fotoğraflar ve anılarla anlatacak... “Ve Tanrı Kadını Yarattı” deyince akla gelen dünyanın gelmiş geçmiş en güzel kadınlarından biri, Brigitte Bardot’dan bahsediyoruz elbette. Hayatı boyunca hep içgüdülerinin, içindeki arzularının peşinden gidebilmiş, kimseye hesap vermemiş bir kadın Bardot. Kiminle isterse onunla aşk yaşayan, 60’lı yıllarda çok az kadının cesaret edebileceği rollere hayat veren, peşinden kitleleri sürükleyen ve kendine bir nesli âşık etmiş bir kadın. Kariyerinin zirvesindeyken, üstelik Marlon Brando ile oynaması için milyon dolar teklif edilmişken “ben çekiliyorum” demeyi başarmış bir insan aynı zamanda. B.B. efsanesi artık güzelliğiyle olduğu kadar hayvan sevgisi, sansasyonel açıklamaları, Müslüman düşmanlığı ve aldığı yüklü para cezalarıyla da anılıyor. Hâlâ içinden geleni cesurca söyleyebilen bir kadın olduğunun bir kanıtı da bu belki de... Brigitte Bardot 28 Eylül 1934’te Paris’te zengin bir ailenin kızı olarak doğdu. Henüz çok gençken klasik dans tutkunu olan Bardot, 1949’da Paris konsevatuvarına girdi. 15 yaşında ELLE dergisinin kapağına çıkan Bardot bu sayede Marc Allégret tarafından fark edilir ve bir rol teklifi alır. Film çevrilmez ancak Bardot bu sayede Allegret’nin genç asistanı Roger Vadim’le tanışır. Ve aralarında ailelerinin onaylamadığı bir aşk başlar. Sinemaya ilk adımlar 1952’de Jean Boyer ona küçük bir rol teklif eder. gün daha sonra nefret edeceği bir dünyaya girdiğinden habersizdir Bardot. Yine 1952’de Le Trou Normand adlı filmde ilk rolünü canlandırır. Bu sırada 18 yaşını tamamlayan Bardot’nun babası Vadim’le evlenmelerine izin verir. 1952’de Paris’in ünlü kilisesi Passy’de evlenirler. 1956’ya dek pek çok filmde rol alan Bardot, “L’invitation au chateau” adlı oyunda ilk ve tek tiyatro deneyimini de 1953’te yaşar. 1956 yılı ise Brigitte Bardot’nun dünyada bir seks sembolü, yaşayan bir efsaneye dönüşmesinin yılıdır. Kocası Roger Vadim’in çektiği “Et Dieu créa la femme” yani “Ve Tanrı Kadını Yarattı” filminden sonra B.B.’nin ünü dünyanın her yanına yayılır. Vadim, Bardot’nun filmdeki karakterini şöyle anlatıyor: “Bu filmde Brigitte’in üzerinden, bir çağın iklimini yansıtmak istedim. Juliette zamanın kadını, tüm suçluluk duygusundan, toplum tarafından bastırılan tabulardan kurtulmuş, cinselliğini yaşayabilen bir kadın. Savaştan önceki edebiyat ve sinemada olsaydı bir fahişeyle kıyaslanırdı. Ama bu filmde genç, cesur, anlaşılmaz biraz da dengesiz bir kadın.” Bazı ülkelerde yasaklanan film oldukça büyük sansasyonlara neden olduysa da B.B’nin zaferinin simgesi. Bu film Vadim’in Bardot’ya bir veda hediyesiydi. Birkaç ay sonra ayrıldılar. Bu sırada B.B. efsanesi doğmuştu. Açık sarı uzun, bukleli saçlar, siyah eye-liner’lı gözler, kırmızı ya da açık pembe dudaklar, seksi giysiler, jeanler, mini elbiseler ve hayatımıza soktuğu bikiniyle dönemin seksapeli B.B. idi. Bu kainatı kaplayan başarısı karşısında Hollywood’dan aldığı reddedilemez teklifleri de bir Fransız değeri olarak kalmak istediği için sürekli reddediyordu. Bu arada Sacha Distel’le ilişkisi ortaya çıktığı için kendisine sefih ve flörtöz bir kadın tipi yakıştırılmıştı. Paparazziler yakasını bırakmıyordu. 1957’de rol aldığı “Une Parisienne” ve “Voulez vous danser avec moi” büyük sükse yapan filmleri arasındaydı. 1959’da Jacques Charrier’nin çektiği “Babette s’en va-t-en guerre” filmi sırasında Charrier ile aşk yaşamaya başlayan Bardot, yönetmenden bir de çocuk sahibi oldu. Fotoğrafçılar yüzünden bebeğini evde doğurmak zorunda kalmıştı. 1960’ların seks sembolü 1960 yılında en iyi filmim dediği La Verité’de rol alır. Ancak çocuğuyla ilgilenmekteki yetersizliği, basına pek çok sırrını açıklayan sekreterinin ihaneti, kötüye giden ilişkisi, hayranlarının aşırı ilgisi Bardot’yu uca itti, doğumgününde intihara kalkışan yıldız komadan bir mucize eseri çıktı ve yaşamına devam etti. 1962’de hayvan hakları konusundaki ilk mücadelesini verdi. Mezbahalardaki vahşi kesimlere karşı çıkan Bardot, ziyaret ettiği mezbahalardan sonra vejetaryen olarak yaşamaya başladı. Mezbahalardaki koşulların düzenlenmesine de önayak oldu. 1963’te ise sinemanın başyapıtlarından biri olan Jean Luc Godard’ın Le Mepris’inde rol alır. Daha sonra Bardot, Godard’ın ruhunu tam olarak anlamamasına karşın film çekimi sırasında çok eğlendiğini de itiraf ediyordu. Rol arkadaşı Michel Piccoli, “B.B., filmin başında Godard gibi bir yönetmen tarafından tercih edilmeken dolayı çok mutluydu. Korkmasına karşın kendisini neyin beklediğini çok iyi biliyordu. Onun kendisi olması, çabasız ruh hali, duruşuyla onunla çalışmak yeterince çarpıcıydı” diyordu. 1964’te Brezilya’nın bir köyü olan Buzios’a tatile çıkan Bardot, Buzios’a St. Tropez’ninki kadar ün ve popülerlik kazandırır. Buna karşılık Motta, Bardot’nun bir heykelini yapar. 1965 yılında rol aldığı Viva Maria ile büyük bir başarı daha kazanır. Özellikle ABD’nin bağrına bastığı Bardot bu filmiyle bir Hollywood starı gibi karşılanır. Filmle BAFTA’da en iyi yabancı kadın oyuncu ödülüne de layık görülür. Bu yıllarda B.B. güzelliği ve başarısının zirvesindedir. 1966 yılında Alman playboy Gunter Sachs, evlenme teklif etmek için helikopterden gül yağdırır Bardot’nun üzerine. 14 Temmuz 1966 yılında evlenirler ve birliktelikleri yıl sürer. 1967’de Serge Gainsbourg’la aşk yaşamaya başlayan Bardot ünlü müzisyenin ilham perisi olur. Gainsbourg Bardot’ya aralarında Harley Davidson, Bonnie&Clyde, Contact, Comic Strip, Bubble Gum, La Bise aux hippies (BB bu şarkıda Sacha Sistel’le düet yapar), L’appareil sous, le me donne qui me plait encore gibi çok ünlü şarkıların da olduğu onlarca şarkı yazar. “Je t’aime moi non plus” adlı şarkıyı da Bardot için yazmıştı ama Bardot sırada hâlâ evliydi. Ve şarkıyı bu isimle çıkartmamasını istedi Gainsbourg’tan. Ayrıldıklarında ise Gainsbourg, “Initials BB” adlı bir şarkıyı ithaf eder Bardot’ya. 1968’de Charles de Gaulle, Brigitte Bardot’nun Fransa’ya Renault’dan daha fazla döviz getirdiğini söyler. De Gaulle, B.B.’ye Fransa’nın ünlü sembolü Marianne’ın büstü için model olmasını teklif eder. Bardot kabul eder ve bu Fransız sembolüne hayat veren ilk kadın olur. Ünlü olmak 1973’te 21 yıllık kariyerine sığdırdığı 50 film ve 80 şarkının ardından son filmi L’histoire tres bonne et tres joyeuse de Colinot trousse chemise’i çektikten sonra 7. sanattan emekli olduğunu ve artık kalbinde yatan asıl tutkusu için yaşayacağını kendini buna adayacağını açıkladı; hayvan sevgisi. Birkaç yıl sonra Bardot, “Ben de herkes gibiyim. İki kulağım, iki gözüm, burnum ve ağzım var. Duygularım, düşüncelerimin yanında üstelik de bir anneyim. Ama artık yaşamam imkânsızlaşıyor. Ruhum artık bana ait değil. Benim için ünlü olmak bir kâbus. Varlığım tamamen yerin altında. Temiz hava almak istesem penceremi açamam, çünkü biliyorum, hemen karşımdaki çatıya tünemiş bir fotoğrafçı olacak elinde objektifiyle. Hayatımda pek çok güzel şey var ama hiçbiri için bana ait diyemem” diyordu. Hayvanlar sevilmek içindir 1977’de çevreci arkadaşı Franz Weber’le birlikte Kanada’nın kuzey kısmına giderek kürkleri için avlanan kutupayıları için geniş bir medya kampanyası başlattı B.B. Beş gün boyunca süren kampanyadan sonra Fransa’ya dönüşünde fok avından elde edilen ürünlerin ticaretinin yasaklanması konusunda da bir kampanya organize etti. 1978’de çocuklar için resimli bir kitap bastıran Bardot, 1982’de de stüdyoya girerek hayvanlar için “Tüm hayvanlar sevilmek içindir” adlı bir şarkı söyledi. 1986 yılında mücevher ve objelerinin satışından elde ettiği milyon frankla kurduğu dernekle birlikte savaşımını daha da hızlandırdı. Derneğin etkinlikleri arasında vahşi hayvanların avlanması ve alıkonulması, kasap hayvanlarının taşınma koşulları, at eti yenmesi, hayvan denekliği, kürk, av, hayvan dövüşleri, fok ve balina avı var. 1992’de Bernard d’Ormale’le dördüncü evliliğini yapar Bardot. 1993’te Hollywood’da “Brigitte Bardot International Award” adında her yıl en iyi hayvan hakları haberine verilen ödül başlatıldı. BB Amerikalıların bu jestinden çok etkilenmesine karşın hiçbir törenine katılmadı. 27 Eylül 2009 586799 Kuvvetli yağış uyarısı Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nce yapılan son değerlendirmelere göre; Türkiye'nin kuzey kesimlerinde aralıklarla görülecek yağışların Doğu Karadeniz bölgesi (Rize, Artvin, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt) ile Ordu ve Ardahan çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığı ise Kuzey, iç ve doğu kesimlerde ila derece azalacak, diğer bölgelerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar, genel olarak kuzey ve kuzeybatı, Marmara'da kuzeydoğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara, Kuzey Ege kıyıları ile yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek. Kuvvetli yağış uyarısı Türkiye'nin kuzey kesimlerinde aralıklarla görülecek yağışların; Doğu Karadeniz bölgesi (Rize, Artvin, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt) ile Ordu ve Ardahan çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Bu bölgede yaşanabilecek olumsuzluklara karşı (sel, su baskını, taşkın, yıldırım, ulaşımda aksamalar vb.) vatandaş ve yetkililerin tedbirli olunması istendi. 27 Eylül 2009 586534 Singapur’da pole Hamilton’ın ’da pole Hamilton’ın güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda ’sinde dün yapılan sıralama turlarında Mercedes pilotu bugünkü yarışa ilk cepte (pole pozisyonu) başlamaya hak kazandı  İngiliz sürücü, üçüncü sıralama turunda dakika 47.891 saniyelik bir zamana imza attı. Sıralama turlarında, Red Bull pilotu Sebastian 1.48.204 ile ikinci; Williams adına yarışan Nico Rosberg ise 1.48.348 ile üçüncü oldu. Öte yandan, sıralama turları sırasında duvara çarptığı anda 5. en iyi zamanı (1.48.828) gerçekleştiren ’den Rubens Barrichello, vites kutusunu değiştirme kararının ardından 10. cebe düşürüldü. 587321 Kırmızı ışıkta geçmemesi için uyaran polisi dövdü Edinilen bilgiye göre; Osmangazi ilçesi Santral Garaj Mahallesi'nde meydana gelen olayda; ıÜüİrfan M. (23) isimli şahıs, kendisini kırmızı ışıkta geçmemesi konusunda uyaran trafik polisi, 50 yaşındaki Ahmet S.'ye saldırdı. Trafik polisinin kendisini uyarmasına kızan zanlı ile polis arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonrasında İrfan M., trafik polisinin üzerine yürüyerek darp etmeye başladı. Yaşanan kavga çevredekilerin araya girmesiyle yatıştırılırken, daha sonra olay yerine gelen polis ekipleri duruma müdahale etti. Yaşanan kavga sonrasında aldığı darbelerle yere yığılan polis memuru Ahmet S. olay yerine gelen 112 ekipleri tarafından ilk tedavisinin ardından hastaneye kaldırılırken, İrfan M. ise gözaltına alındı. Hastaneye kaldırılan polis memuru Ahmet S.'nin durumunun iyi olduğu ve tedavisinin ardından taburcu edildiği belirtilirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı. 586755 Erdoğan'ın ilkokulda halayla başlayan öyküsü Şirin Sever'in söyleşisi Bugüne kadar tam 75 ülkede, 13 milyonu aşan sayıda seyirciye gösteriler sunan Mustafa Erdoğan, "Hakkarili olunca oynamayı bilmek zorundasın," diyerek ekliyor: "Zurnanın sesi nereden geliyorsa oraya gider halay çekerdik, profesyoneller gibi. Düğüne kalite katardık" Saklıköy'de bir sitenin içinde Mustafa Erdoğan-Gülben Ergen çiftinin evlerini arıyorum, kapı numaralarına baka baka... Bir evin kapısında, mavi, şirin bir tabela var, üzerinde 'Boys Home' yazılı. 'Hah tamam, burası' diyorum. İçeri giriyorum; kapının önünde iki bebek arabası. Salonun ortasında iki mama sehpası. Tam bir bebek evi burası. Sessizlik hâkim. Sohbet Mustafa Erdoğan'la... Ama Gülben Ergen de gelse fena olmaz hani! Biz sohbeti bitirince Gülben Ergen de öğle uykusundan uyanan Atlas'la aşağıya inip bir 'merhaba' diyor, kahveye katılıyor. Onu da oturtuyorum yanımıza, hayatta bırakmam! Atlas'ı, ikizleri, evliliklerini sormaya başlayınca Erdoğan'da şalterler atıyor! "Özel hayat konuşmak istemiyorum, niye soruyorsun bunları?" diyor, durmadan söyleniyor. Hay Allahım nasıl nemrut bir adam bu! Gülben Ergen ise tam tersi. Nasıl pozitif, çocuklarını anlatırken gözlerinin içi gülüyor. "İkinizi yan yana görünce, bu kadar yıl nasıl evli kaldığınızı merak etmeye başladım," diyorum. Kahkahalar atıyorlar. Şansımı zorlayıp devam ediyorum; yemiyor Erdoğan. Gülben Ergen'i kovuyor bu kez: "Gitsene sen Gülben!" Atlas araya giriyor, minik bir Troya gösterisi sunuyor bize. Minik ikizler uyanmış bu arada. Çıkıp iki küçük şahane bebekle tanışıyorum. Biri çatık kaşlarıyla bakıcısının kucağından dik dik bakıyor; Mustafa Ares. "Mustafa'ya benziyor," diyor annesi göz kırparak. Diğeri uyku mahmuru gözlerle melek gibi bakıyor. "Bu da sana benziyor herhalde," diyorum, gülüyor. Adı Güney. Babanın yanına koşuyorum: "Valla Gülben Ergen'den Angelina Jolie olabilir de, senden Brad Pitt olur mu şüpheliyim," diyorum intikamımı alarak. Kahkahalar atıyorlar. Bir marka olmayı başardınız, pek çok ülkede de sahneliyorsunuz gösterilerinizi. Aslında Türkiye adına büyük bir tanıtım yapıyorsunuz, sessiz sedasız. Farkında mıyız biz bu yaptıklarınızın? Evet, yaptığımız şey büyük. Bu başarının salondaki gururunu yaşıyoruz elbette, ki bazılarına sizler de tanıklık ettiniz ancak Türkiye'de hak ettiği değeri görmediğini düşünüyorum zaman zaman... 'Tek başıma savaş veriyorum' duygusu mu gelip konuyor içinize? Açıkçası, basın bazen yeterince önem vermediğinde yaptıklarımıza, yalnız kaldığımızı düşünüyorum. Biraz da başarılarımızın kanıksandığını düşünüyorum. Gazeteciler artık atacak başlık bulamaz hale geldiler, 'Polonya'yı yaktı', 'Yeni Zelanda'yı yaktı', 'Amerika'yı yaktı'... (gülüyor) Kaç ülkede, kaç kişi izledi sizi? Rakam her gün artıyor. 13 milyonu geçtik sanıyorum. 75'in üzerinde ülkeye gittik, şehirleri saymak ise mümkün değil. Ve full oynuyor bütün salonlarda... Çok şükür! Hem Anadolu Ateşi, hem Troya aynı anda gösterilere devam ediyor. Sadece yurt dışında değil yurt içinde de hâlâ büyük ilgi görüyorlar. Bu işin bu kadar uzun soluklu olmasını, 'tutmasını' neye bağlıyorsunuz? Güzel olmasına bağlıyorum... Kimse ayranına ekşi demez zaten! Bir kere Anadolu kültürleri çok zengin, çok renkli. Anlattığımız hikâyeler de haliyle iddialı oluyor. Hem güzel bir eser sahneye koyuyoruz, hem teknik olarak dünyadaki örnekleriyle aynı seviyedeyiz, hatta çok daha ilerideyiz bazılarından. 250 performans dansçısı olan bir dans topluluğu başka yerde yok şu anda. Güzel, iyi her sanatsal eser de hem Türkiye'de hem dünyada karşılığını buluyor, izleyicisi oluyor haliyle... 'Bizde böyle şeyler olmaz, becerilemez' iddiasını yıktınız bir de. Kesinlikle! Türkiye'de dansa meraklı bu kadar insan var mıydı peki? Türkiye insanı dans etmeye eğilimli aslında, Türkiye'deki folklorik altyapı da buna müsait. Asıl zorluk, modern dans eğitiminin yetersiz olması. Dans okullarının sayısı az, bunlara katılım az. Bizden sonra dansa ilgi arttı. AKM'deki temsillerde seyirci sayısı arttı, televizyonlarda dans yarışmaları yapıldı, dansçılık bir sanatsal alan olarak kendini daha fazla hissettirdi. Bir taraftan dansçı da yetiştiriyorsunuz, gösteri olmasa bile provalar sürüyor, basbayağı bir şirket var ortada, değil mi? İstanbul'da, İzmir'de ve Antalya'da üç ayrı okul var. Aslında tabelası asılmamış bir akademiyiz. Büyük bir aile gibi, ama kapitalist işleyişi itibariyle bir şirket tabii ki. Sürekli maaş ödüyorsunuz... Evet, sabit maaş ve prim. Anadolu Ateşi ve Troya'nın miadı ne zaman dolar peki? En az 20 yıl daha devam eder, onlar artık birer klasik. Seyircisi olacak mı kadar? Tabii ki! Şu birkaç günde Abu Dabi'de 10 bin, Antalya'da bin, İstanbul'da bin seyirci izleyecek gösterileri. 2012 Fransa turnesi için sözleşme imzalıyoruz. Troya daha yeni yeni açılıyor dünyaya. Bu sene Berlin'de Avrupa prömiyerini yapacak, sonra her yere gidecek. GELMİŞ GEÇMİŞ EN İYİ GÖSTERİ GELİYOR: İSTANBUL DREAMS Yeni projeler var mı? İstanbul Dreams isimli bir proje için çalışıyoruz şu anda, 2010'a yetişecek. Turistlerin buraya gelmeden önceki İstanbul algısıyla, geldiklerinde gördüğü şeyi ortaya koyacağız. yedi ayrı kültürden yedi ayrı bakışla sahneye konacak bir İstanbul. Bu hikayenin sonucunda da gösteri tarihi fragmanlarla, yani geri dönüşlerle akacak. Nasıl olacak bu? Bugün Ayasofya'yı gezen Alman bir tarihçinin gözünden, bin yıl önceki bir Bizans ayinine geri döneceğiz. Seneye tam bu günlerde prömiyer yapmak istiyoruz. İnşallah zaman da bir röportaj yaparız konuşacak durumda olursam. (gülüyor) Çok mu heyecanlısınız? İstanbul'da bir gösteri merkezi yapıp, bu oyunun gösteri merkezinde sahnelenmesini ve sabit temsiller yapmasını istiyoruz. Yani bu oyunu izlemek için İstanbul'a gelinmeli. Turne yapmak kolay, yapıyoruz zaten ama asıl hedefimiz bu oyunu burada izlemek için seyircinin dışarıdan gelmesi. Biz nasıl Cats'e bilet alıp gittiysek, bu da öyle olmalı. Kostümler falan? Çizimler başladı. Özel kostümler, efektler, teknikler olacak. Belki dünyada ilk kez kullanılacak teknikler burada kullanılacak. Gelmiş geçmiş en iyi gösteri olacak. HAKKARİLİ OLUNCA OYNAMAYI BİLECEKSİN! Halk oyunlarına merakınız nereden? İlkokuldan beri gelen bir merak. Ruhunuzda var yani? Hakkarili olunca oynamayı bilmek zorandasın. Düğünlerde falan halay çeker miydiniz? Tabii. Zurnanın sesi nereden geliyorsa oraya giderdik ekip olarak. Herkes de çok memnun olurdu bundan çünkü profesyonel dansçılar gelmiş olurdu, düğünün kalitesi artardı (kahkahalar). Üniversitede de araştırma yaptım bu konuda. Ne araştırması? Halk danslarıyla ilgili deneysel çalışmalar yapıyordum. Halk Bilim Topluluğu'nu kurmuştum, yurtdışında hep dünya birincisi olduk. Türkiye'nin en başarılı olduğu alandır halk dansları. Biz bu hazinenin farkına vardığımız için başarılı olduk. Bu işe ilk soyunduğunuzda hayalleriniz bu kadar büyük müydü peki? Dünyada çok başarılı olacağını biliyordum ama Türkiye'de bu kadar çok seyirci bulacağımız konusunda kaygılarım vardı... neden? Folklorun algılanışıyla ilgili bir sıkıntı olabileceğini düşünüyordum ama daha prömiyer gecesinde aşıldı bu. Çok iddialı bir giriş yaptık... EN CESUR SANATÇIMIZ HER ZAMAN SEZEN AKSU Kürt kimliğine sahip bir sanatçı olarak Kürt açılımı ve ilgili tartışmalara ne diyorsunuz? Kürt açılımı konuşulmaya başlanır başlanmaz saldırıya uğraması, ortada henüz bir öneri yokken bu girişimin yargılanmaya başlanması gerçekten trajik ama çok da anlaşılmaz bir durum değil. Nesini anlaşılır buluyorsunuz? Anlaşılır bir şey çünkü 30 yıldır burada bir savaş sürüyor ve birçok gencimiz yaşamını yitirdi. Bunun yarattığı öfke henüz aşılamadı. CHP ve MHP'nin bu işte bu kadar ayak diremesine yorumunuz ne? Bu bence bir insanlık suçudur! Barış iradesini bu kadar kuvvetli bir şekilde gösteren hangi kesim olursa olsun onu desteklemek gerekiyor. Baykal Kürt raporları açıklamış, şu anda söylenenlerden daha cesur şeyler söylemiş bir siyasetçi olarak gün söylediklerini hatırlar umarım. Bu sürece destek veren Sezen Aksu'nun yerden yere vurulması şaşırttı mı sizi? Duyarlı olmak bir sanatçının görevidir. Dünyadaki tüm sanatçılar da bunu yapıyor. Sadece kendi ülkeleri için değil, bütün savaşlara karşı çıktıklarını deklare ediyorlar. Bizim en cesur sanatçımız her zaman olduğu gibi Sezen Aksu. BİZ 73 YIL BOŞANMAYIZ! Dansçı kızlarla ilgili dedikodu üretiliyor sürekli. Bu rahatsızlık ya da huzursuzluk yaratıyor mu evde? M.E: Çok fazla kapalıyız, bizimle ilgili başka ne uydurulabilir ki? Niyeti kötü insanlar bunu uyduracak ancak. Bizimle arası iyi olmayan basın mensupları çıkardı bu dedikoduları, şimdi onlarla iyi ilişkiler kurarak işi çözüyoruz! (kahkahalar) Sürekli 'Boşanıyorlar' dedikodusu çıkıyor. Ateş olmayan yerden duman çıkar mı diye sorsam terbiyesizlik etmiş olur muyum? M.E: Gerçekten terbiyesizlik olur. (kahkahalar) Cidden, canınızı hiç sıkmıyor mu, bütün bu haberler? M.E: Biz çok mutlu bir aileyiz, birbirimize âşık bir çiftiz. Bu Türkiye'de popüler insanlar arasında çok yaygın olan bir durum değil, 'nasıl olsa boşanırlar' beklentisi var. Ama 73 yıl daha bekleseler böyle bir şey olmayacak. G.E: Bunun acayip gırgırı oluyor evde... Gerçekten eğlenebiliyor musunuz bütün bunlarla? G.E: Çok! "Yine seninle ilgili bir dedikodu çıktı" diye arıyorum Mustafa'yı Antalya'dan; "Öyle mi, bu sefer, hangisi?" diyor. Gerçekten ben de dansçılarla çok iç içeyim. Söylenecek başka bir şey olmadığı için herhalde, bunu sürüyorlar sürekli fırına. Aşk devam ediyor mu peki? M.E: Evet, belli olmuyor mu? G.E: Olmuyor ki soruyor! (Kahkahalar) BİZİM FARKLILIKLARIMIZ BİRAZ FAZLA YA, NEYSE! İkizlerle yaşam nasıl? M.E: Gülben sen gitsen? İkizleri soruyorum, özel bir şey değil! M.E: Memlekete ne, kime ne bunlardan? Ben okumayı sevmediğim bir röportajı vermek istemiyorum. G.E: Ben zaten yeteri kadar yapıyorum bunu. Kaç yıldır evlisiniz? G.E: Beş yıl bitti. Nasıl bu kadar yıl evli kalabildiniz siz, merak ediyorum! M.E: Benden bir tane daha olsa ne kadar tatsız olurdu düşünsene, böylesi daha iyi işte! Sahiden nasıl beş yıl evli kalabildiniz? M.E: Kendine benzeyen birine âşık olmazsın ki! Bu farklılıklar hayatı renkli yapıyor. G.E: Bizim farklılıklarımız biraz fazla ya, neyse... (ikisi de kahkahalar atıyor) KEŞKE DAHA ÖNCE BABA OLSAYDIM Üç erkek çocuk babası olmak, daha mı erkek hissettiriyor? M.E: Yoo, kız da olsa bir şey fark etmeyecekti. Yılmaz'ın (Erdoğan) kızı Berfin vardı zaten, annem ve babamda 'erkek olsa' beklentisi oldu. Atlas'la onu da tattık. Üç erkek annesi olmak peki? G.E: Çok sorumluluk yükleyen bir duygu. Ufacık bir şey belki ama, ikizler 1.5 yaşından sonra ayrı odalarda, ayrı yataklarda, ayrı sınıflarda olmalıymış falan... Ya da yuvayla ilgili şeyler. kadar çok şey öğreniyoruz ki... Kaç ay oldu ikizler doğalı? G.E: Ben üç ay diyorum, doktor 1.5 ay. Sinir oluyorum tabii. 1.5 ayı biraz zor geçirdiğimiz için... Yoğun bakım zordu değil mi? G.E: Zordu, bambaşka bir şeydi, hayatın bir evresini daha yaşadık. Allah'a şükür, sapasağlam evimize geldik, güzel güzel büyüyorlar. Kız çocuk özlemi var mı? M.E: Bir kız olsaydı iyi olurdu. İstiyor baba! G.E: Yutkunamadım bi dakika! Nasıl bir yol düşündün Mustafa? M.E: Yok yok, bundan sonra istemiyorum. Kız kardeşleri olsaydı iyi olurdu anlamında. (kahkahalar) Şarkınızdaki gibi: 'Bir, iki, üç tamam, daha da katlanamam'... M.E: Asıl 'Bir, iki, üç, dört tamam' diyor şarkıda! (kahkahalar) Nasıl bir babasınız? M.E: Biz Atlas'la baştan sona bir Troya temsili yapıyoruz sürekli... Çocukla ilgilenme dans öğretmek sizin için galiba! M.E: Yani daha kaliteli oyunlar oynuyoruz. Ona öyküler okuyorum, hikâyeleri canlandırıyor. Bir de bizim çocukluğumuzda sevdiğimiz hikâyeleri onunla bölüşüyoruz. Nerede karlı dağ görse, 'Heidi'nin dağları' diyor mesela... Hakkari fotoğrafları gösterince "Bu dağlarda Heidi yaşıyor," diyor. Gerçekleri anlatsak çocuğa! (Kahkahalar) Bir kadın anne olduğunda, annelik her şeyin önüne geçer ya... Babalıkta da var mı bu durum? M.E: Babalık duygusu ancak yaşanınca öğrenilebilen bir şey. Aslında hayıflanıyorum, keşke daha önce baba olsaydım... Sabah 586213 Kanarya 90'da Puana Uçtu Kanarya 90'da Puana Uçtu Tukcell Süper Lig'in 7. haftasında Antalyaspor evinde Fenerbahçe'yi konuk etti. Sarı-lavivertliler, ilk yarısı 1-1 biten maçın 90. dakikasında Semih'in golü ile rakibini 2-1 yenerek, nefesleri kesen maçtan puanla ayrılmayı başardı. topu direkten dönen Fenerbahçe'nin ilk golünü 10. dakikada Kazım kaydetti. Fenerbahçe, bu galibiyetle lig'de 7'de yaparak, en iyi sezon başlangıç rekorunu (1964-65) egale etti. Sarı-Lacivertliler bu galibiyetle lig'deki puanını 21'e yükseltirken, Antalyaspor puanda kaldı. İlk Yarı 9. dakikada Fenerbahçe'den Alex, Antalyaspor ceza alanının sağ köşesinden topa sert vurdu. Top kaleci Polat'ta kaldı. GOL 10. dakikada Fenerbahçe'nin golü geldi. Bu dakikada Alex'in ara pasını iyi takip eden Kazım, Antalyaspor ceza alanının sağından topu kaleci Polat'ın solundan Antalyaspor kalesine gönderdi: 0-1 12. dakikada Antalyaspor'da sakatlanan Kerim'in yerine Hakan Özmert oyuna girdi. 17. dakikada gelişen Fenerbahçe atağında Guiza topu Antalyaspor ceza alanına gönderdi. Bilica'nın kafa vuruşunda top üstten auta çıktı. GOL 21. dakikada Antalyaspor beraberliği sağladı. Bu dakikada, Antalyaspor'dan Jedinak'ın sağ taraftan uzun pasını iyi takip eden Ali Zitouni, Fenerbahçe ceza alanında uçarak topa kafayla vurdu. Top Fenerbahçe kalecisi Volkan'ın solundan filelere gitti: 1-1. 24. dakikada Fenerbahçe'den Kazım, Antalyaspor'dan oyuncuyu geçerek Antalyaspor cezaalanına girdi ve cezaalanının sağ köşesinden topa çok sert vurdu. Top Antalyaspor kalesinin çatal olarak tabir edilen iki direğin birleştiği noktaya çarparak geri döndü. Dönen topu Antalyaspor defansı uzaklaştırdı. 33. dakikada Antalyaspor'dan Yalçın ve Fenerbahçe'den Bilica, 38. dakikada da Fenerbahçe'den Gökhan sarı kart gördü. 40. dakikada Fenerbahçe'den Alex, Antalyaspor defansından sıyrılarak cezaalanı içine girdi ve topa dönerek vurdu. Top kaleci Polat'ta kaldı. 44. dakikada Mehmet Topuz, Antalyaspor ceza alanının dışından çok sert bir şut attı. Top, Antalyaspor kalesinin üst direğinden geri döndü. Bu dakikadan sonra başka gol olmayınca maçın ilk yarısı 1-1 sona erdi. İkinci Yarı 53. dakikada gelişen Antalyaspor atağında Sedat'ın uzun pasını takip eden Veysel, Fenerbahçe ceza alanına girerken vuruşunu yaptı, ancak kaleci Volkan dokunarak meşin yuvarlağı kornere gönderdi. 55. dakikada Fenerbahçe mutlak bir golden oldu. Alex'in uzun pasında topla Antalyaspor ceza alanında buluşan Guiza, Antalyaspor kalecisi Polat ile karşı karşıya kaldı. Guiza'nın vuruşunda kaleci Polat yatarak bacaklarıyla topu uzaklaştırdı. 64. dakikada Uğur Boral'ın pasında topla Antalyaspor ceza alanına giren Alex sert vurdu. Top az farkla yandan auta çıktı. 78. dakikada Alex'in pasında, ceza alanı içinde Antalyaspor kalecisi Polat ile karşı karşıya kalan Guiza topa sert vurdu, ancak Polat topu uzaklaştırmayı başardı. 82. dakikada Bilica, Antalyaspor ceza alanında topa dönerek vurdu. Meşin yuvarlak yan direğe çarparak oyun alanına döndü. 84. dakikada Kazım Antalyaspor ceza alanının dışından topa çok sert vurdu. Kaleci Polat meşin yuvarlağı güçlükle uzaklaştırdı. 88. dakikada Ali Zitouni'nin pası ile Fenerbahçe ceza alanına giren Veysel'in sert vuruşunda, kaleci Volkan topu uzaklaştırdı. GOL 90. dakikada Alex'in ara pasına koşan Guiza, kaleci Polat ile karşı karşıya kaldı. Guiza topu daha müsait durumdaki Semih'e aktardı. Bu futbolcu, kaleci Polat'ın solundan topu Antalyaspor filelerine gönderdi: 1-2. Karşılaşma, Fenerbahçe'nin 2-1 üstünlüğüyle sona erdi. 586806 11:06 Otomotiv sektörü hurda teşviki istiyor sektörü hurda teşviki istiyor Hükümetin ekonomik önlem paketleri kapsamında açıkladığı ve 30 Eylül’e kadar uzattığı indirimi sona ererken, sektör temsilcileri ülkelerinde olduğu gibi hurda teşviki istiyor. Geçen yılın son çeyreğinden itibaren dünyada etkisini gösteren global eş zamanlı olarak ’yi de etkilerken, Türk ekonomisinin lokomotifi konumundaki sektörü krizin en çok hissedildiği sektörlerin başında geldi. Gerek sektör temsilcileri gerekse hükümet tarafından alınan önlemlerle sektör ayakta tutulmaya çalışılırken, sektöre ilk destek mart ayında yürürlüğe konulan ÖTV indirimiyle geldi. İndirimin olumlu yansımaları, uygulamanın sona eriş tarihini uzatırken, otomotiv firmaları da düzenledikleri çeşitli kampanyalarla pazarın daralmasının önüne geçmeye çalıştı. Özellikle binek otomobiller üzerinde ağırlığını hissettiren ÖTV indirimi sayesinde, kriz yılı olmasına rağmen yılın aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre kıyasla satışlar yüzde 5,9 oranında arttı.  ÖTV döneminde otomotiv sektöründe yaşanan hareketlilik sektöre nefes aldırdı, stokların azalmasına yardımcı oldu, otomotiv sanayisinde çarklar döndü, işçiler yeniden fabrikalara çağrıldı. Bu dönemde kısa çalışma ödeneği taleplerinden vazgeçildi. Tüketici de fiyat avantajını görünce talebini öne çekti ve yoğun bir alım dönemi başladı.  Hükümetin ekonomik kapsamında açıkladığı uygulamanın sonuna doğru yaklaşılırken, sektör temsilcileri indirimin devamında, sektöre hurda teşviki ile destek olunması görüşünde. VERGİ ORANLARI... Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de taşıt alımında yabancı ülkelerdekinin çok üzerinde vergi oranları uygulandığını belirtti. Aybar, ÖTV üzerinden alınıyor olmasının vergileri daha da arttırdığını dile getirerek, 2008 yılından itibaren süregelen krizle Türkiye’de otomotive uygulanan vergilerin Avrupa ülkelerine oranla ne kadar yüksek olduğunun da bir kez daha görülmüş olduğunu kaydetti. Ekim 2008 itibariyle iç pazarda da belirginleşen global krizin etkilerinin devamı olarak 2009 yılının Ocak ve Şubat aylarında binek ve hafif ticari araç pazarında toplam yüzde 38 civarında bir daralmanın söz konusu olduğuna değinen Aybar, ÖTV indiriminin devreye girdiği Mart ayı ortasından itibaren otomotiv sektöründe büyük bir hareketlilik olduğunu ifade etti. ÖTV İNDİRİMİYLE YÜZDE 50 ARTIŞ Aybar, Mart ayının ikinci yarısının, ilk yarısından kat daha fazla satış getirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Sektöre verilen bu destek sayesinde, ÖTV indiriminin yapıldığı ilk dönem olan 16 Mart–15 Haziran araında, geçen yılın aynı dönemine göre binek otomobil satışlarında yüzde 50 artış sağlandı. 16 Haziran itibariyle değişen ÖTV oranlarıyla yeni bir 3,5 aylık dönem başlamış oldu. ÖTV indirimi bu dönemde kamu maliyesine de katkı sağlamış, ek vergi gelirleri elde edilmiştir. İşte yaşadığımız son 5,5 aylık süre, bu indirimlerin bize ne kadar olumlu sonuçlar getirdiğini somut olarak ortaya koydu. Bu teşvikin özellikle binek otomobiller üzerindeki ağırlıklı etkisiyle ocak-ağustos döneminde 228 bin 870 adet otomobil satılırken, geçen yılın ilk ayındaki binek araç satışları yüzde 5,9 oranında geçilmiş oldu. Ancak hafif ticari araçlarda geçen yılın ilk ayına kıyasla kümülatifte yüzde 18’lik daralma sürüyor.” Global ekonomide yaşanan kriz, fiyatlarındaki artışlar ve kaygılar nedeniyle emisyon oranlarının düşürülmesinin, otomotiv sektörünü son yıllarda yeni arayışlara yönlendirdiğini belirten Aybar, AB ülkelerinde ve Sözleşmesini imzalamış ülkelerde, çevrenin korunması ve ile mücadelenin öncelikli ve temel konulardan birisi olduğunu bildirdi.  İbrahim Aybar, ’nin (AB) çevre kalitesinin arttırılması amacıyla yeni taşıtların alımında uygulanan satış vergisinde kirlilik ve yakıt değerlerini kriter olarak aldığını ve daha az kirleten aracı vergi uygulamalarıyla da teşvik ettiğini kaydederek, global krizin etkilerini azaltmak amacıyla önlemler alınırken havayı daha çok kirleten eski araçların trafikten çekilmesinin ve çevreci araçlarla yenilenmesinin sağlandığını anlattı. Hurda uygulamasının Türkiye için yeni bir konu olmadığını anımsatan Aybar, Türkiye’de daha önce de araçların pazardan çekilmesini teşvik eden ÖTV Kanunu ile başlayan uygulamanın “” olarak adlandırıldığını ve uygulamaya alındığını ancak alt yapı eksikliği ve boşluklarından da doğan olumsuz gelişmelerin, uygulamanın kısa sürede hükümet tarafından devre dışı bırakılmasına yol açtığını hatırlattı. 2003 YILINDA, HURDA İNDİRİMİ İLE PAZAR BÜYÜDÜ Aybar, bu süreçte toplam 322 bin adet motorlu taşıtın trafikteki kaydının silindiğini ve bu uygulamanın amacına ulaşarak 2003 yılında pazarın yüzde 20 büyümesini sağladığını hatırlattı. “Sanayimizin yeni bir çöküntüye uğramaması için ÖTV indirimi döneminin ardından satış ivmesinin devamı çok önem arz ediyor” diyen Aybar, bunun için, Avrupa ülkelerindeki uygulamalara benzer eski araçların yenisiyle değiştirilmesiyle ilgili daha uzun dönemi kapsayan teşviklerin yapılması gerektiğini ifade etti. Aybar, ve AB ülkelerinde krizin etkilerini azaltacak önlemler arasında öncelikli olarak eski araçların pazardan çekilmesi ve sanayinin devamına fırsat verecek yeni ürünler için de pazar yaratma gayretlerinin öne çıktığını dile getirerek, bu kapsamda hükümetlerin tesis ettikleri özel fonlarla eski ürünlerin yeni ürünlerle değiştirilerek pazardan çekilmesini sağlayacak destekleri uygulamaya koyduklarını söyledi. “Ekonomik ömrünü tamamlamış” olan araçların pazardan arındırılmasına ilişkin ’in Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlandığını ve yürürlük aşamasına gelindiğini anlatan Aybar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sayede hükümetimizce sektöre ivme kazandıracak bir teşvik ile araç değişiminin desteklenmesi halinde önceki uygulamada karşılaşılan sorunların ortadan kalkması imkan dahiline girmiş olacaktır. Nitekim hazırlanan yönetmelik kapsamında kurulacak olan geri merkezlerine kaydı silinecek olan araçların teslimi ile yasal olmayan tasarruflar da önlenmiş olacak ve sektörümüzün gelişmesi ve devamlılığı yönünde çok önemli bir adım atılacaktır. “ESKİ ARAÇLARA İLİŞKİN GEREKLİ DEĞERLENDİRME SÜRATLE YAPILMALI” Bugün itibarıyla ülkemizde milyon 158 bin adedi binek olmak üzere toplam milyon 963 bin adet 16 yaş ve üzeri trafikte olan araç bulunuyor. Gerek çevre koruma düşünceleri gerekse sektörümüzün ileriye dönük çağdaş teknolojik atılımları için olduğu kadar, sektörün girdiği dar boğazdan çıkış için de hükümetimizce eski araçlara ilişkin gerekli değerlendirmenin vakit geçirmeden yapılması araç parkının yenilenmesinin teşvik edilmesi zorunluluk arz etmektedir.” Aybar, AB ülkelerindeki uygulamalara benzer bir hurda teşviki uygulamasının yapılması durumunda iç pazarın genişleyeceğini ve büyümesinin sağlanacağı dile getirerek, araç yenileme potansiyeline ilave talep artışıyla vergi gelirlerinde, araç satın alma ve genç motorlu araçların yüksek yıllık motorlu taşıtlar vergileri ile kamu maliyesine ilave katkıların sağlanacağını ifade etti. Bu ilave talep artışı vasıtasıyla ana ve yan sanayide artışı ve fabrikalardaki istihdamın da korunmasının sağlanmış olacağını dile getiren Aybar, “Hurdaya çıkan araçların geri dönüşüm bertaraf sektörleri gelişecek, ekonomiye ek dönüşümle vergi çalışma alanı, ekonomik ham madde girişi kaynakları yaratılacaktır. En önemlisi ekolojik dengeyi bozan, havayı kirleten eski araçlar azaltılarak, Kyoto Protokolünü imzalayarak taraf olan ülkemizde çevre kalitesinin arttırılmasına büyük katkı sağlanacaktır” diye konuştu.  İbrahim Aybar, 30 Eylül 2009 tarihinde sona erecek ikinci ÖTV indirimi sonrasına yönelik hükümetin sektöre desteğinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, Türk ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektöründe hükümetin desteği ile iki basamaklı uygulanan vergi indiriminin, 2009 yılında krizin etkilerini azalttığını ancak 2010 yılı talebini de teşvikler sayesinde öne çektiğini söyledi. “2010 YILI, SEKTÖR İÇİN KRİTİK BİR YIL” Bu nedenle 2010 yılının kritik bir yıl olduğunu savunan Aybar, otomotiv sektörüne herhangi bir destekleyici tedbir açıklanmadığı takdirde 2010 yılında satışların doğal olarak düşeceğini belirtti. Aybar, Türkiye’de yaşlı otomobillere uygulanacak sürekli bir vergi ve avantajının önemli bir adım olacağını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: “Başta olmak üzere, ve ’da sektöre verilen bu tür teşvikleri takiben elde edilen olumlu sonuçlar somut birer örnektir. Almanya’da, Ağustos 2009 rakamlarına göre büyüme yüzde 28,4 oranında devam etmiştir. İtalya’da yüzde 8,5 pazar büyümesi gerçekleştiği gibi, yıl başından beri uzun süredir ciddi pazar daralması yaşayan İngiltere’de bile mayıs 2009’da uygulamaya konulan eski araçların yenileriyle değiştirilmesine yönelik teşvik, İngiltere pazarını Ağustos ayında yüzde oranında büyütmüştür.” 586460 Muhbir olmayan imama FBI'dan 'terörist' suçlaması DÜCANE CÜNDİOĞLU Muhbir olmayan imama FBI'dan 'terörist' suçlaması COLORADO FBI, cemaati hakkında bilgi vermeye zorladığı bir imamı, dediklerini yapmayınca, 'terörist' ilan etti. ABD'nin Colorado eyaletinde, FBI tarafından cemaatindeki bazı kişiler aleyhine bilgi sağlamaya zorlanan imam Ahmed Vaiz Afzali, polisin izlediği baba-oğula, "sizin hakkınızda sorular soruyorlar" dediği için terörist ilan edildi. Afganistanlı Necibullah Zazi ve babası Muhammed Zazi'yi FBI, gözaltına aldı. 27.09.2009 DÜNYA 586439 Batı cephesinde yeni bir şey yok! NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Batı cephesinde yeni bir şey yok! IMF Dış İlişkiler Direktörü Caroline Atkinson, “Türkiye'yle kredi görüşmelerine ilişkin herhangi bir gelişme var mı?” şeklindeki soruya, “Bir süre önce olduğu gibi bu soruya da basit bir cevabım var. Devam eden görüşmelerimiz var ve söylenecek yeni olarak söylenecek hiç bir şey yok” dedi IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Ekim 2009 tarihinde İstanbul'a gelerek Bilgi Üniversitesi ekonomi öğrencilerinin sorularını cevaplayacak. Kahn, Türk üniversite öğrencilerinin muhtemel sorularına karşılık şimdiden hazırlık yapmaya başladı. WASHINGTON IMF Dış İlişkiler Direktörü Caroline Atkinson, Türkiye'yle görüşmelerde yeni bir gelişme bulunmadığını bildirdi. Atkinson, Washington'da İstanbul'da başlayacak IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları konusunda açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı. Atkinson, “Türkiye'yle kredi görüşmelerine ilişkin herhangi bir gelişme var mı?” şeklindeki soruya, “Bir süre önce olduğu gibi bu soruya da basit bir cevabım var. Devam eden görüşmelerimiz var ve söylenecek yeni olarak söylenecek hiçbirşey yok” dedi. Atkinson basın toplantısını 24 Eylül akşamı saat 17.30'da, IMF Eski Türkiye Temsilcisi Christian Keller'in “Doğan grubuna vergi cezası IMF gündemine gelebilir” açıklamasından önce yaptı. Yıllık Toplantılar'ın resmi olarak 6-7 Ekim'de yapılacağını, ancak daha önce de önemli çalışmalar gerçekleştirileceğini belirten Atkinson, Ekim'de IMF tahminlerinin açıklanacağını, aynı gün kurum başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın Bilgi Üniversitesi'ni ziyaret edip bir konuşma yapacağı ve ekonomi öğrencilerinin sorularını yanıtlayacağını belirtti. Ekim'de seminerler programının açılacağını, bu kapsamda birçok ilginç etkinlik düzenleneceğini belirten Atkinson, seminerlerin ilkinin BBC World'den yayınlanacağını, Strauss-Kahn, Goldman Sachs'tan Jim O'Neill, Harvard Üniversitesi'nden Niall Ferguson ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'nın katılacağı paneli BBC'den Nick Gowing'in yöneteceğini bildirdi. 27.09.2009 EKONOMİ 586550 İşte ‘ruh’un kanıtı İşte ‘ruh’un kanıtıNEVZAT DİNDAR güncellenme zamanı 27.9.2009Teknik Direktör Rijkaard’ın her fırsatta övgü yağdırdığı 36 yaşındaki Emre Aşık, bugün fedakârlık yaparak forma giyecek. hep yanınızda Aslan’da Rijkaard’ın sık sık dile getirdiği, “takım ruhu” anlayışı belgelendi. Servet ve Sabri, teknik heyetle görüşüp ’e karşı oynamak istediklerini bildirdi ’da, “takım ruhu” anlayışının en son örneğini, Servet ve Sabri sergiledi. maçında ayak bileği burkulan 36 yaşındaki Emre Aşık, doktorların “oynaması imkansız” raporuna karşın, ve ’ün yokluğunda takımı yalnız bırakmamak için fedakârlık yapmaya hazır olduğunu bildirdi. Hafta boyunca sadece bir kez takımla çalışabilen, dünkü antrenmana ise tedbir amacıyla özel bir program uygulanan Emre’nin defanstaki kriz nedeniyle kendisini riske ettiği öğrenildi. Krizi noktaladılar Geçirdiği ağır yüzünden maçı için ’ya götürülmeyen ’in ise Kasımpaşa’ya karşı oynamasına rağmen tam olarak iyileşmediği, fakat Emre Aşık gibi fedakârlık yapacağı kaydedildi. Servet’in, teknik heyetle görüşerek, oynamak istediğini bildirdiği ifade edildi. Kasımpaşa maçında adalesinden sakatlanan Sabri’nin de tahmin edilen süreden daha çabuk iyileştiği ve takımdaki yerini alabileceği vurgulandı. Dün takımla çalışan milli oyuncunun da göreve hazır olduğunu Rijkaard’a aktardığı belirtildi. Emre Aşık, Servet ve Sabri’nin ortaya koydukları, “Galatasaray ruhu” karşısında yaşayan Rijkaard’ın, gösterilen fedakârlıktan büyük memnuniyet duyduğu öğrenildi. 586561 Roberto Carlos sürprizi sürprizi güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda hafta boyunca gündemi meşgul eden deplasmanında yine kulübede oturdu Belediye maçında yedek kalmasına öfkelenen ve Teknik Direktör Daum ile Sportif Direktör ’a sıkıntısını dile getiren Brezilyalı yıldız, hafta boyunca taktik antrenmanlarda ilk 11’de yer almasına rağmen formasını yine Vederson’a kaptırdı. Takımdan ayrılmayı bile gündeme getiren ancak yönetimin vetosu ile karşılaşan ’un Daum’un bu tercihi karşısında büyük yaşadığı öğrenildi. Teknik Direktör Daum, Carlos’un yedek kalması ile ilgili olarak, “Her zaman bir hoca için on biri, on sekizi belirlemek zordur. Ancak 11 kişi sahaya sürebiliyorum. Bu da beni zaman zaman üzüyor. Ama kurallar böyle. Carlos bizim için değerli bir oyuncu. Çok tecrübeli. Her hoca onu kadrosunda bulundurmak ister. Sezon boyunca da bize çok lazım olacak. Carlos, ’den şampiyonluk görerek gidecek. Çünkü bunu hak etti” dedi. 586200 "Kırılma noktası penaltı golleri" "Kırılma noktası penaltı golleri" 26/09/09 23:01 Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, lige flaş bir başlangıç yapan, bu sezon deplasmanda oynadığı Trabzonspor, Sivasspor ve Denizlispor maçlarından puan çıkarıp hiç yenilgi almayan Diyarbakırspor karşısında çok önemli bir galibiyet aldıklarını bildirdi. Yeni kurulmasına karşın sistemli futbol oynayan bir kadroya sahip olan Diyarbakırspor karşısında maça baskılı başladıklarını anlatan Sağlam, ''İlk yarı aradığımız golü bulduk. Maçın kırılma noktası ikinci yarıdaki penaltı golümüzdü. Maç daha sonra bizim için rahat hale geldi ve farklı kazanmasını bildik. 4-0'dan sonra da pozisyonlar ürettik'' dedi. Sağlam, üstü üste Manisaspor ve Denizlispor ile deplasmanda karşılaşacaklarını vurgulayarak, hedeflerinin iki maçı kazanıp üst sıralara yapışmak ve ligi üst sıralarda bitirmek olduğunu söyledi. 586436 Açık hava ambulansı KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Açık hava ambulansı ANTALYA (AA) Antalya'da bir hasta vatandaşların şaşkın bakışları arasında bir kamyonetin kasasına konulan hasta yatağıyla hastaneye götürüldü. Tonguç ve Şarampol caddelerinden geçen ve adeta "Açık Hava Ambulansı" görünümündeki kamyonet, sürücüler ve vatandasların şaşkın bakışları arasında yoluna devam etti. Hasta yatağının, kamyonetten düşmemesi için demirlerinden kamyonetin kasasına yalnızca bir iple bağlandığı gürüldü. Hastayla birlikte kamyonetin kasasında yolculuk eden hasta yakınları, kendilerini trafikte görüntüleyen gazetecilere tepki gosterdi. 27.09.2009 586127 İran'da bir terör ekibi çökertildi İran'da bir terör ekibi çökertildiİran'da ''yabancı ülkelerin istihbarat servislerine bağlı bir terör ekibinin çökertildiği'' bildirildi. İran'ın resmi haber ajansı İRNA, İstihbarat Bakanlığına istinaden verdiği haberde, ''Düşman ülkelerin istihbarat servislerince kandırılarak terör eylemleri yapmaya teşvik edilen dört kişilik bir ekibin yakalandığını'' bildirdi. İran istihbarat birimlerinin Tahran ve Kermanşah'taki bir yıllık takibi sonucu yakalanan kişilerin, halk arasında korku yaratmak amacıyla çeşitli terör eylemleri planladıklarının anlaşıldığı kaydedildi. Bu kişilerin evlerinde ve gösterdikleri yerlerde yapılan aramalarda, aralarında suikast silahlarının da bulunduğu çeşitli türlerde 25 silah ve bunlara ait üç bin merminin de ele geçirildiği belirtildi. 586988 Tedavi katılım payı mahkemelik KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Tedavi katılım payı mahkemelik Sağlık-Sen tedavi katılım payı için Maliye Bakanlığı aleyhine Danıştay'a dava açtı. Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, hükümetin çalışanına reva gördüğü yüzde 2.5 artı 2,5'luk zammın ardından tedavi katılım payını iki kat artırmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. ANKARA (ANKA) Sağlık-Sen tedavi katılım payı için Maliye Bakanlığı aleyhine Danıştay'a dava açtı. Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, hükümetin çalışanına reva gördüğü yüzde 2.5 artı 2,5'luk zammın ardından tedavi katılım payını iki kat artırmasının kabul edilemez olduğunu kaydetti. Sağlık-Sen tarafından yapılan açıklamada, kamu çalışanlarından tedavi katılım uygulamasının yargı kararına rağmen yeniden gündeme getirildiği belirtilerek, ilk olarak 2008 yılında Sosyal Güvenlik Kurulu tebliği ile tedavi katılım payı adı altında 2, 4, 6, 10 TL olarak yapılan kesintilerin, Danıştay 10. Dairesi tarafından durdurulduğu anımsatıldı. Maliye Bakanlığı'nın Anayasa'ya göre kanunla düzenlenmesi gereken tedavi katılım payı kesintilerini Eylül tarihli genelgesi ve 18 Eylül tarihli tebliğ ile bir kez daha uygulamaya koyduğu vurgulanan açıklamada, miktarının da 2, 8,15 TL'ye yükselttiği kaydedildi. Maliye Bakanlığı'nın yargı kararlarına ve Anayasa'ya aykırı davrandığını ileri sürülen açıklamada, Sağlık-Sen'in, ilgili genelge ve tebliğin iptali için Danıştay'a dava açtığı bildirildi. Sağlık-Sen'in açtığı davada, 25 Haziran tarihinde çıkartılan torba kanunla “Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yapılan ve tedavi katılım payı oranlarının tespitinde Maliye Bakanlığı'nı yetkilendiren düzenlemenin de Anayasanın 73. Maddesine aykırı olduğunu ifade etti. Açıklamada, söz konusu düzenlemeye ilişkin iptal istemlerinin Danıştay tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesininin talep edildiği vurgulandı. “TEDAVİ KATILIM PAYININ İKİ KAT ARTMASI KABUL EDİLEMEZ” Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, hükümetin çalışanına reva gördüğü yüzde 2.5 artı 2,5'luk zammın ardından tedavi katılım payını iki kat artırmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, “Tedavi katılım payı uygulaması hem hukuk dışı hem de etik dışıdır. Dar ve sabit gelirli halktan ve çalışanlarından muayene ücreti keserek, halkın günlük yaşamını kolaylaştırmak ve toplumsal memnuniyeti artırmak mümkün değildir” dedi. 27.09.2009 587254 Son ilave istihdam teşviki Son ilave istihdam teşviki Resul KURT 18/8/2009 tarihli ve 27323 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5921 sayılı İssizlik Sigortası Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 2'nci maddesi ile, 4447 sayılı İssizlik Sigortası Kanunu'na geçici 9'uncu madde eklenmişti. Maddede öngörülen sigorta primi işveren hissesi teşvikinden, kapsama giren her bir sigortalı için, işe girdiği tarihten itibaren altı ay süre ile yararlanılabilecektir. Teşvikin koşulları 4447 sayılı kanunun geçici 9'uncu maddesinde öngörülen sigorta primi işveren hissesi teşvikinden yararlanılabilmesi için sigortalılar yönünden; 18/8/2009 ila 31/12/2009 tarihleri arasında işe alınmış olması, İşe giriş tarihinden önceki üç aylık dönemde kurumumuza verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı olmaması, Fiilen çalışması gerekmektedir. İşyerleri yönünden ise; 2009/Nisan ayına ilişkin olarak düzenlenmiş aylık prim ve hizmet belgesinde kayıtlı sigortalı sayısına ilave olarak işe alınmış olması, Şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması ve sigortalı, işyeri ve işveren nitelikleri bakımından maddede belirtilen istisnalar arasında yer almaması gerekmektedir. 17/8/2009 ve önceki tarihlerde işe alınan sigortalılar ile halihazırdaki mevcut düzenlemeye göre 1/1/2010 tarihinden sonra işe alınan sigortalılardan dolayı söz konusu teşvikten yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. 3308 sayılı kanunda belirtilen aday çırak, çırak ve mesleki işletmelerde eğitim gören öğrenciler ile meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 46'ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı 5510 sayılı kanunun 82'nci maddesine göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırına kadar olanlar hakkında yalnızca kısa vadeli sigorta kolları hükümleri uygulandığından, işe alındığı tarihten önceki üç aylık dönemde yukarıda açıklanan sigortalılık hallerinden dolayı haklarında yalnızca kısa vadeli sigorta kolları hükümleri uygulanan sigortalılardan dolayı söz konusu teşvik hükümlerinden yararlanılması mümkün bulunmaktadır. İşverenlerin, 18/8/2009 ila 31/12/2009 tarihleri arasında işe almış oldukları sigortalıların işe alındığı tarihten önceki üç aylık döneme ilişkin düzenlenen aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı olup olmadığı hususunu, adresinden "çalışan", seçeneği işaretlenmek suretiyle erişilen "hizmet hesabı" seçeneği vasıtasıyla, sigortalıların TC kimlik numaralarını girerek tespit etmeleri gerekmektedir. "Hizmet hesabı" seçeneği vasıtasıyla yapılacak olan sorgulamalar sonucunda, sigortalının işe alındığı tarihten önceki üç aylık dönemde prim ödeme gün sayısına rastlanılması veya aynı dönemde sigortalının çeşitli nedenlerle (istirahat, ücretsiz izin gibi) ay içinde fiili çalışmasının bulunmamasına rağmen, gün ve kazanç bölümünün (sıfır) olması halinde, bu nitelikteki kayıtları bulunan sigortalılardan dolayı söz konusu teşvik hükümlerinden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Fiilen çalışma şart 4447 sayılı kanunun geçici 9'uncu maddesinde öngörülen sigorta primi işveren hissesi teşvikinden yararlanılabilmesi için, sigortalının ay içinde fiilen çalışmış olması gerekmektedir. Dolayısıyla, anılan kanunda öngörülen diğer şartlara sahip olmasına rağmen ay içinde çeşitli nedenlerle (yıllık ücretli izin ve istirahat gibi) fiilen çalışmamış olan sigortalılara, işverenlerce ücret ödenmesi halinde, fiilen çalışılmamış sürelere ilişkin ödenen ücretlerden dolayı söz konusu teşvikten yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Primler süresinde ödenmeli Kapsama giren sigortalıların fiilen çalıştıkları sürelere ilişkin düzenlenecek aylık prim ve hizmet belgeleri, 5921 sayılı kanun numarası seçilmek suretiyle kuruma verilecektir. 5921 sayılı kanun numarası seçilmek suretiyle yasal süresi içinde kuruma verilmiş olan aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk etmiş sigorta primlerinin, işveren hissesine ait kısmının İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanabilmesi için, aynı aya ilişkin gerek 5921 sayılı kanun numarası seçilmek suretiyle, gerekse diğer kanun numaraları veya kanun numarası seçilmeksizin düzenlenmiş aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk etmiş sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden kısmı ile İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanmayan işveren hissesine isabet eden kısmın tamamının ödenmesi gerekmektedir. İşveren tarafından ödenmesi gereken (İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanmayan) tutarın yasal süresi içinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, gerek işveren tarafından ödenmesi gereken kısma, gerekse İssizlik Sigortası Fonu tarafından karşılanması gereken kısma isabet eden gecikme cezası ve gecikme zammı işverenden tahsil edilecektir. 4447 sayılı kanunun geçici 9'uncu maddesinde öngörülen sigorta primi işveren hissesi teşvikinden yararlanılabilmesi için, işe alınan sigortalılar yönünden yukarıda belirtilen şartlar yanında, ayrıca 2009/Nisan ayına ilişkin olarak düzenlenmiş olan aylık prim ve hizmet belgesinde kayıtlı sigortalı sayısına ilave olarak işe alınmış olmaları gerekmektedir. Baz alınacak sigortalı sayısının tespiti sırasında sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışanlar toplam sigortalı sayısına dahil edilecek, buna karsın aday çırak, çırak ve isletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler ile meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 46'ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı, 5510 sayılı kanunun 82'nci maddesine göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırına kadar olanlar toplam sigortalı sayısına dahil edilmeyecektir. Alt işverenler de, 4447 sayılı kanunun geçici 9'uncu maddesinde öngörülen teşvikten, Gerekli koşulların sağlanmış olması halinde yararlanabileceklerdir. İşveren hissesi sigorta prim teşvikinden ortalama sigortalı sayısına ilave olarak yeni işe alınan ve maddede öngörülen niteliklere sahip sigortalılardan; hangi aracının, kaç sigortalıdan dolayı yararlanacağı hususu ise asıl işveren tarafından değerlendirilecektir. Yapılan kontrol ve denetimler sonucunda çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen işyerleri, tespitin yapıldığı aydan başlamak suretiyle 4447 sayılı kanunun geçici 9'uncu maddesinde öngörülen işveren hissesi sigorta prim teşvikinden yararlanamayacaklardır. Resul KURT 586395 Çaykur Rize Altay'ı puan kaptırdı: 1-1 Çaykur Rize Altay'ı puan kaptırdı: 1-1 Bank Asya 1. Lig'de üst sıraları hedefleyen Çaykur Rizespor, kendi sahasında Altay ile 1-1 berabere kalarak çok önemli iki puan kaybetti. 15. dakikada Riberio'nun golüyle ilk yarıyı 1-0 galip bitiren Karadeniz ekibi, 49. dakikada Brezilyalı Diago'nun golüne engel olamadı. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca iki takım da sahadan biren puanla ayrılmış oldu. Bu arada maç öncesinde trafik kazasında hayatını kaybeden Çaykur Rizespor'un eski yöneticisi Kemal Kolçak anısına dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Diğer maçta Karşıyaka, Kayseri Erciyes'i 2-1 yendi. 27.09.2009 587154 "50 yıl önceki rekoru yeniledik" "50 yıl önceki rekoru yeniledik"Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Fenerbahçe'nin Antalyaspor'u 2-1 yenerek lig maçlarında kez arka arkaya galibiyet almasından dolayı büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Daum, Alman ''Bild am Sonntag'' gazetesine yaptığı açıklamada, ''Çok iyi durumdayım ve çok mutluyum. Kulübün 50 yıl önceki rekorunu yeniledik'' dedi. Fenerbahçe taraftarının büyük bir coşku ve heyecan içinde olduklarının hatırlatılması üzerine de Daum, bunun, fazla farkına varamadıklarını belirterek, ''Ben hedeflerime ulaşmak istiyorum. İlk buçuk ay boyunca sabahları 08.30'da kulüp tesislerindeydim. Bazı günler gece saat ya da 3'e kadar oturduğumuz ve çalıştığımız için orada kaldığım da oldu'' şeklinde konuştu. 1. FC Köln'den Fenerbahçe'ye geçmesinin iyi olup olmadığını da daha sonra anlayacağını ifade eden Daum, ''Bunun doğru olup olmadığını, 1. FC Köln birinci ligde kaldığı ve biz de lig şampiyonu olduğumuz zaman göreceğim. Eğer bu hedeflerden biri gerçekleşmezse, zaman yaptığım her şeyin doğru olmadığını anlayacağım ve mutlu da olmayacağım. Köln'ün 1. ligde kalması benim için çok önemli'' dedi. 587365 Palandöken beyaza büründü! Erzurum şehir merkezine sezonun ilk karı yağdı. Şehir merkezinde karla karışık yağmur etkili olurken, şehrin yüksek kesimlerine kar yağışı gerçekleşti. Erzurumlu'ya kışlıklarını giydiren hava şartları araç sürücülerini de zor durumda bıraktı. Kayakyolu ve Palandöken Dağı'nda kendini hissettiren kar yağışı bazı sürücüleri zor durumda bıraktı. Kar nedeniyle bazı araçların kaydığı gözlenirken, sürücüler fırçalarla araçlarının camlarını temizlemeye çalıştı. Kayak tesislerinin bulunduğu dağda çalışan bazı işçiler, kar yağışı nedeniyle işlerini yarıda kesmek zorunda kaldı. Bu arada, Palandöken Dağı'nın beyaza büründüğünü fark eden bazı Erzurumlular, fırsatı değerlendirerek araçları ile kayak merkezinin bulunduğu yerlere çıktı. Yazı tam yaşamadan kışın geldiğini belirten Erzurumlu gençler, kar topu oynamak için Palandöken Dağı'na geldiklerini söyledi. Meteoroloji yetkilileri, şehir merkezinde yağışlı havanın yarın da devam edeceğini bildirdi. 586621 SELİM İLERİ Reşat Enis 100 yaşında Attilâ Ağbi, "Reşat Enis, onu da hatırlayan yok" demişti. Kendisini etkileyen romancılar arasında sayıyordu Reşat Enis'i. Reşat Enis'in romanları beni de çok etkilemiştir. Haziran Reşat Enis'in doğum günüymüş, 1909 yılında doğmuş. Yüzüncü yaşı! Fakat hem Not Defteri'nde, hem bu sütunda anmayı unutmuşum. Daha doğrusu 'atlamışım'. Bu sabah Necatigil'in sözlüğünde Ekrem Reşit Rey'e bakarken, iki paragraf üstte, fark ettim, burkuldum... Necatigil, "1930'da adliye röportajları yaparak gazeteciliğe başlayan Reşat Enis" diyor, "İlk kitabını yıl çıkardı. tarihten bu yana gazeteciliğinin de desteklediği bir kolaylık ve natüralistlerde görülen acı gerçeklere düşkünlük içinde, toplumun en alt katlarına inerek, sosyal ve moral sefaletleri deşen sert, hırçın romanlar yazdı." İlk romanı, 1932'de yayımlanan Kanun Namına. yılların okur kitlesi heyecanlı, serüvencil eserlerden hoşlanıyor. Kanun Namına bir yandan günün modasına, taleplerine yatkınlık gösterir: bir yandan da toplumsal yapıdaki çöküntüleri irdeler. Çöküntüleri, roman kişilerinin bireysel öykülerinden yakalarız. Yaşamak kavgasındaki bu kişiler irkilticidir. Romancı, zaman zaman Anadolu tabloları çizmekle birlikte, İstanbul'u odak almıştır. Romancının, dönemin siyasî çevrelerine yaranmaktan uzak duruşu, eserinin yaygınlık kazanmasını büyük ölçüde engellemiş. Eserinden, çabasından söz açan pek az yazı var. Oysa, 1930-1950 arasında, Reşat Enis, İstanbul'un kıyı köşe semtlerini neredeyse tek başına dile getiren romancıdır. Bütün bu çevrelerin yoksulluğunu, çaresizliğini teşrih masasına yatırmıştır. Zengin tabakanın görmezden geldiği, ama sömürmekten uzak durmadığı yoksul, düşkün insanlar... Bu romanlarda İstanbul serserileri, bıçkınları, hatta suçlular, bir yaradılış sorunu olarak değil, bir tür 'toplumsal kader' sonucu yola baş koymuşlardır. 1933 tarihli Gonk Vurdu'da Beyoğlu ilk kez bütün süslerinden arındırılarak, söze dökülmemiş içyüzüyle betimlenir. 1935'te Gece Konuştu -daha adından başlayarak- aynı çizgiyi sürdürür. Şehrin dar gelirli semtlerini, fabrika işçilerinin çetin yaşayışını melodramatik havada yansıtan Afrodit Buhurdanında Bir Kadın, yer yer aşırı aşırı gerçekçi sahnelerle örülmüştür. 1939 tarihli bu romanda İstanbul'un büyük kalabalığı, iyi yaşam koşullarından çok uzak, âdeta can çekişir. 1949'da Ağlama Duvarı, yeni zenginlerin, yükseliş şanslarının perde arkasına ilişkin, yürek yakıcı gözlemlerle dolup taşar. Reşat Enis, her yükselişin arkasında bir karanlık görür ve saptar. Nihayet Yolgeçen Hanı (1952) romancının en hırçın söylemini yansıtır. Anadolu'da turneye çıkmış perişen kumpanyaların trajik öyküsü Reşat Enis'in kaleminden handiyse cinnete yol alır. Yolgeçen Hanı galiba en çok etkilendiğim eser, Reşat Enis'ten. Galata, Beyoğlu, Şişli, Reşat Enis'te, sözüm ona lüks yaşayışın semtleriyken, suç, uyuşturucu, fuhuş, hatta öldürüm odaklarıdır. Ne var ki şehrin mazbut semtlerinde yaşayanlar, bu ürkünç dünyaya girebilmek, katılabilmek için sanki yarışa çıkmışlardır. Mahalle kahvelerindeki kısır siyaset çekişmeleri, yörekentlerde çoğalan gecekondular, dinin istismarı, gençliğin kışkırtılması, yazarın 'erken teşhis'leri. Gelgelelim bu çaba, yer yer kadar başarılı, vurucu bu romancılık hemen hiç önemsenmemiş. Onu içtenlikle değerlendirmeye çalışmış Tahir Alangu bile, eserinin karanlığını abartık bulmuş. Yaşadıkları, yazdıkları dönemlerde 'ikinci plan'da tutulmuş edebiyat adamlarının geçen zamana meydan okumuş öyle başarıları var ki, şaşmamak elde değil. Artık kimsenin anmadığı, eserini belki birkaç edebiyat delisinin okuduğu Reşat Enis, ne tuhaf, bir yandan da olanca tazeliğini koruyor. Karamsarlığı sebebiyle eleştirilmiş Reşat Enis; öyle sanıyorum ki, umutlar vaat etmiş, şüphesiz iyi niyetli birçok yazarımızdan daha gerçekçi yaklaşmış gelecek zamana... s.ileri@zaman.com.tr 587202 Bu fotoğraf makineleri insana ihtiyaç duymuyor Fotoğraf makinelerinde kullanılan algılama teknolojisi, işlemciler fotoğraf makinesinin başında olmasına gerek kalmıyor. Yeni teknolojiler iyi bir mercekle birleşince dikkat çeken fotoğraf kareleri ortaya çıkıyor. Yüz tanıma, göz kırpma ve gülümsemeyi algılayan teknolojiler sizin fotoğraf makinesinin karşınıza geçip gülümsemenizi bekliyor. Geliştirilen teknolojiler pek çok fotoğraf makinesi markasında aynı anda kullanılıyor. Canon SX20 modeli ile mercekli kameralar kadar uzaktan kaliteli fotoğraf çekmeyi sağlayan 20 defa yaklaşan merceğe sahip. Sony WX1 modeliyle düşük ışık ve gülümseme konusunda uzmanlaşan mercek ve algılayıcılara odaklanıyor. Samsung ise göz kırpmaları bile algılayıp bulanıklığı giderme yolunu seçiyor. DOĞUM İÇİN KAMERA Lieca M9 modeliyle klasik tarzdan vazgeçemeyenlere 12 bin TL ödemeyi göze almak şartıyla eskilerin kalitesine yakın görüntüyü sağlıyor. İnternet sitelerinin yaptığı araştırmalar dijital fotoğraf makinesi ve video kameralın en çok doğum, evlilik ve seyahat öncesi alındığı ortaya çıkıyor. Dijital fotoğraf ve video kamera markaları yeni evlenen çiftlerin peşine düşüyor. Alırken en çok dikkat edilen iki şey birincisi marka ve makinenin megapiksel değeri. Oysa megapiksel değeri doğrudan kaliteyi göstermiyor. Artık basit çekim yapan değiştirilen merceği olmayan dijital fotoğraf makineleri bile 10 megapikselin üstünde kaliteye ulaştı. FACEBOOK ÖNE ÇIKIYO Dijital kameralarda film, teyp hatta DVD'ler bile tarihe karışıyor. Dijital fotoğraf makineleri artık sadece SD, MS, CF gibi bellek kartlarına kayıt yapıyor. Video kameralar da bu kartlara kayıt yapmaya başladı. Artık saat arasında video kayıt kapasitesi olan bellek kartları çıktı. Sabit disklerde bu 40 saati bile buluyor. En popüler paylaşıma yeri ise Facebook. İNTERNET DAHA GÜVENLİ VE PAYLAŞMASI DAHA KOLAY ÇEKİLEN video ve fotoğrafları paylaşmak için internet büyük bir destek sunuyor. Bunun için megapikseli sonuna kadar kullanmak yerine ihtiyacınız kadar kullanmak gerekiyor. Flickr, picassa gibi fotoğrafları düzenleyeceğiniz web siteleri ve yazılımları var. Ancak paylaşım için en popüler alan açık ara Facebook. Ancak kayıp, çalıntı ve özel hayat gibi nedenlerle yazılım ve interenet siteleri daha güvenli. yeni fotoğraf makinesi vitrinlerde Leica M9 ESKİLER DAHA İYİ DİYENLERE LEİCA, dede yadigarı gibi görünen fotoğraf makinesi M9'u tanıttı. 18 megapiksel sensöre ve 1/4000 enstantane hızına sahip olduğu açıklanan M9 kocaman lensine rağmen sadece 139 37 80 mm boyutlarında. 35 mm formatında film çekebilen M9, "M" serisindeki tüm lenslerle uyumlu.Leica'nın M9'a taktığı fiyat etiketi hayli tuzlu. İngiltere için 4850 pound (12 bin TL). Sony Cybershot WX1 GÜLMENİZİ BEKLİYOR GÜLÜMSEMENİZE göre pozisyon alan standa sahip olan Sony WX1 fotoğraf makinesinde kullanılan algılayıcılarla düşük ışıkta başarılı oluyor. Pil için hala özel bir şarj cihazına ihtiyaç duyuyor. Kolay mönüsü kısa sürede alışmayı sağlarken algılayıcılar sayesinde otomatik çekim odunda arka ışığı yakın çekimi kendi algılıyor. Ayrıca küçük boyuta sahip olması da önemli bir ayrıntı. Canon Powershot SX20 UZAKLARI YAKIN YAPIYOR KALEM pille çalışan SX20 merceği değiştirilen fotoğraf makinelerini kıskandırıyor. Ancak video çekiminde pili hızla tüketiyor. Fakat HD video kaydediyor. En belirgin farkı 20X optik yakınlaştırma yapan merceği. Bu SX20'nin merceği değiştirilen kameralar kadar iyi yakınlaştırma yapmasını sağlıyor. Ayrıca LCD ekranı 360 derece görüntü vererek aşağı eğilmeden veya bir çıkmaya gerek kalmden fotoğraf çekmenizi sağlıyor. Samsung ST50 GÖZ KIRPMAYI ALGILIYOR FOTOĞRAF makinesi beni uğraştırmasın kendi işini iyi yapsın diyorsanız ST50 tam da bu ihtiyaç için üretilmiş. ST50 yüz tanımlama, gülümseme, göz kırpma ve güzellik çekimi için tanımlama yapabiliyor. Yeni tasarımlar İPHONE GMAİL MESAJINI OTOMATİK GÖNDERECEK iPhone kullanıcıları, sonunda Gmail mesajlarını "push" (epostadaki yeni mesajlarını, doğrudan cep telefonuna yollanması) usulüyle, ayrı bir uygulama indirmeden kontrol edebilecek. Google ise telefona bazı ince ayarlarla iPhone ve Gmail arasında bağ kuruyor. MİCROSOFT KİTAP GİBİ BİLGİSAYAR PEŞİNDE Microsoft tarafından "kitapbilgisayar" olarak tanımlanan Courier'nin, karşılıklı duran ve kitap gibi ortadan açılan, inçlik iki dokunmatik ekranı bulunuyor. TEMASI ALGILAYAN KULAKLIK AÇILIP KAPANACAK Sony Ericsson, "müzik dinleme olayını kökünden değiştireceğini" iddia ettiği ürünü, pazartesi açıkladı. Bu da MH907 kulaklıktaki vücut temasıyla açılıp kapanmasını sağlayan "SensMe" teknolojisi. Sabah 586541 Broos’tan savunma! Broos’tan savunma!YUNUS EMRE SEL/DHA güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda karşılaşmasındaki kararları ile eleştirilen ’un Belçikalı hocası, “Bunlar benim kişisel tercihlerim. Song verdiğim görevi yaptı” diye konuştu ’da son haftalardaki çıkışın karşısında sürdürülememesi büyük hayal kırıklığı yarattı. Oyuncu tercihleri ile eleştirilen Teknik Direktör Hugo Broos, yaşanan puan kaybının hesapta olmadığını söyledi. Süper Lig’de üst üste aldığı iki galibiyetle şampiyonluk iddiasını yeniden ortaya koyan Trabzonspor, 2-0 öne geçtiği maçta Gençlerbirliği’yle berabere kalınca rüyadan erken uyandı. Bordo-mavili takımda yönetim büyük şok yaşarken, teknik direktör Hugo Broos hayal kırıklığı içerisinde olduklarını ifade etti. Başkent ekibi karşısında çok önemli bir yaşadıklarını, kazanmak için gittikleri deplasmanda bir puana razı olduklarını belirten Broos, “Maça iyi başlamıştık. Ancak ikinci yarıda oyunun kontrolünü tamamen kaybettik. Gabric’in rahatsızlanması bizim için handikap oldu” dedi. Belçikalı çalıştırıcı, Song’un sağbek oynamasıyla ilgili olarak ise, “Bu benim kendi kişisel tercihim. Zaten Song görevini çok iyi yaptı. Hatasız oynadı” diye konuştu. Başkan ise, bu beraberliğin planları arasında yer almadığını belirterek, “2-0 öne geçmemize rağmen bu üstünlüğümüzü korumayı başaramadık. Şimdi önümüzdeki haftalara bakmaktan başka bir çaremiz yok” dedi.   Durmak yok! Trabzonspor, ara vermeden maçının hazırlıklarına başladı. Gençlerbirliği maçında ilk on birde forma giyen oyuncular yenilenme çalışması yaparken, diğer futbolcular koşu yaptı. İdmana Onur, Zafer, Egemen ve Gökhan katılmadı. 586508 Başbakan ABD Temaslarını Değerlendirdi Başbakan ABD Temaslarını Değerlendirdi ABD'deki temaslarının ardından basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, demokratik açılım ve sınır ötesine operasyon imkanı veren tezkere süresine değindi Demokratik açılım ile ilgili süreç Meclis'in açılmasıyla birlikte hız kazanacak. Hükümet, hazırlıkları süren çalışmayı Meclis'in gündemine taşıyacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki temaslarını düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi. Başbakan: Demokratik açılımı ilk olarak TBMM'de açacağız. Meclisin açılışına çalışmaların netleşeceğini belirten Erdoğan, konunun genel görüşme ya da daha farklı şekilde gündeme getirileceğini belirtti. Demokratik açılım sürecine değinen Erdoğan, sürecin muhatabı olarak milleti gördüklerini vurguladı. Erdoğan şunları kaydetti; "Konuyu parlamentonun açılışıyla milletimizin vekillerine götüreceğiz. Ve çalışmalarımız tabi netleşmiş olacak. Ve bu çalışmaları orada parlamentoda açacağız, konuşacağız, anlatacağız. Bu bir genel görüşme mi olur farklı bir şey mi olur bunları orada gündeme getireceğiz. Ve ondan sonraki süreç demokratik açılım ile ilgili adımımızı tüm Türkiye'ye anlatmak olacak. Halkımızı bu konuda bilgilendireceğiz." Başbakan Erdoğan: Tezkerenin yıl daha uzatılmasından yanayım. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sınır ötesine operasyon imkanı veren tezkerenin süresinin bir yıl daha uzatılmasından yana olduğunu söyledi. Başbakan, Ekim ayı ortasında da Irak'a gideceğini söyledi ve "ortak stratejik, yüksek düzeyli toplantı"nın Bağdat'ta gerçekleştirileceğini ifade etti. Kendisiyle birlikte işadamlarının da Bağdat'a götürülmesinin planlandığını söyleyen Başbakan, bunun gerçekleşmemesi durumunda icracı bir bakanla işadamlarının Irak'a götürülebileceğini açıkladı. Erdoğan, İran'ın nükleer programlarına yönelik eleştirilere de, bölgede aynı konumda olan ülkeler bulunduğunu ancak buna yönelik tavırların olmadığını, bunun da kendisini rahatsız ettiğini kaydetti. Erdoğan, İran'a yönelik olası askeri seçeneklere ilişkin değerlendirmeler konusunda da, "Bu çılgınlığa teşebbüs edenler salt zarar görmez, böyle bir şeyi bölgede temenni etmeyiz." ifadelerini kullandı. Azerbaycan Ermenistan ilişkilerinde Minsk grubunun daha aktif rol almasının önemini vurgulayan Erdoğan, "Biz bu işi yapmak istiyoruz demeleri lazım, derlerse bu iş çözülür." dedi. 586442 28 bin sporcuya okul oldu NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ 28 bin sporcuya okul oldu Türk Telekom Spor Okullarında, sadece 2009 yılında badmintondan eskrime, tenisten bisiklete kadar 15 farklı branşta bin 500'ü aşkın sporcu eğitim gördü. Türk Telekom Spor Okullarında 10 yıldan bu yana yetişen sporcuların sayısı ise 30 bine yaklaştı. Türk Telekom'dan yapılan yazılı açıklamada, gençlerin çevreleriyle iletişim becerilerini geliştirmede sporun etkisinden hareket eden Türk Telekom'un, 10 yıldan bu yana, 41 ilde yaptığı alt yapı yatırımlarıyla, basketboldan eskrime, badmintondan kayak ve tenise 15 branşta 28 bin genç sporcunun yetişmesini sağladığı bildirildi. 27.09.2009 EKONOMİ 586594 Nazif Gürdoğan: Zamanın sultanı olmak Nazif Gürdoğan 27 Eylül 2009 PazarZamanın sultanı olmak Kültürel ve ekonomik boyutlarıyla, hayatın hiçbir alanı, zamandan bağımsız değildir. Akıp giden hayat içinde, herşey zamanla değişir. Zaman hayatın, hayat zamanın hazinesidir. Zamanın sultanı olmadan, hayatın sultanı olunmaz. Gündüzün geceye, gecenin gündüze bağımlı olduğu gibi, zaman hayata, hayat zamana bağımlıdır. Hayatın yaşanır kılınması için, zamanın iyi değerlendirilmesi gerekir. Günleri, haftaları, ayları ve yıllarıyla, zamanı verimli değerlendirenler, bütün boyutlarıyla hayatı zenginleştirirler. Ekonomik ve kültürel boyutlarıyla, hayatın zenginleştirilmesi, zamanın akışı içinde, gelen günün geçen günden daha verimli kılınmasına bağlıdır. Şairlerin sultanı Necip Fazıl, bir şiirinde, “İnsan nasıl olmalı” diyene, “Son anda nasıl olacaksa hep öyle” kalmalı cevabıyla, hayatı yaşanır kılmanın altın kuralına vurgu yapar. Horasan erenlerinin öyküleriyle yoğrulan Anadolu insanının kültüründe zaman, ürün, hizmet ve bilgi üretiminin ana kaynağıdır. Herkesin yararlanmasına açık olan zaman, günü geldiğinde nasıl değerlendirildiğinin, hesabı verilecek bir sermayedir. Toplumun ortak kültür ve ekonomisine katkıda bulunmak için, hayat gibi zamanın da sınırlı olduğunun bilincinde olmak gerekir. Sınırsız zaman, sınırlı zamanda kazanılır. İnsan zamanın “parçalanmaz akışında”, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiirinde vurguladığı gibi, ne içindedir, “ne de büsbütün dışında”. Bunun için, görünen ve görünmeyen boyutlarıyla, zaman bütünlük içinde algılanmalı ve değerlendirilmelidir. Bütünlüğü içinde zaman, iki yanı keskin bir kılıç gibi, insanın iç dünyasıyla birlikte, dış dünyasını da hem zenginleştirir, hem de yoksullaştırır. Zamanı kutsal kültürün ışığında değerlendirenler, insanın ruhunu yücelterek, dünyayı Cennet'e çevirirler. Seküler kültürün verileriyle, zamandan yararlananlar, insanın ruhunu öldürerek, Cehennem'i dünyaya taşırlar. Yirmibirinci yüzyılda insanlık, ya kutsal kültürün dört bin yıllık değerlerini yeniden keşfederek zamanın sultanı ya da bütünüyle yok sayarak, zamanın kölesi olacaktır. Nasıl beden ve ruh olarak, insanı ortasından ikiye bölen bir bakış tutarlı olmazsa, kültürü ikiye bölen bir medeniyet de sağlıklı olmaz. Bu yüzden, dünya birbirini izleyen seküler medeniyetin savaşlarıyla bir cehenneme dönüşmüştür. İnsanlığın tarihi zamanı, en verimli ve en güzel biçimde değerlendiren, kutsal kültürün peygamberlerinin tarihidir. Zamanın kölesi değil, sultanı olan toplumlar ayakta kalırlar. Zamana sultan olanın elinde, dünya cennet olur. 586632 ‘Efkârlanma, gül gayrı’ Bekir Sıtkı Çetin Altan Şeytanın gör dediği‘Efkârlanma, gül gayrı’ Bekir Sıtkı 27 Eylül Pazar 2009 Okullar açıldı. Eylül de bitiyor. Yarın sabah da yine sokaklardaki, caddelerdeki, kaldırımlardaki ciddi bir canlılığa; üstlerinde okullarının özel giysileriyle, ellerinde çantaları, çocuklar da katılacak; ipliği kopmuş kolye boncukları gibi. biraz uykulu, biraz gergin küçük öğrenciler dünyasıyla ilgili, birkaç okul fıkrası... Bir ilkokul müdürünün telefonu çalmış. Müdür açmış telefonu, bir ses: Alo, okul müdürü siz misiniz, diye soruyormuş. Evet benim, buyurun. Sayın müdür, Özbiş Camcum çok hasta; gelemeyecek bugün okula, onu haber vereyim dedim. Ya öyle mi, geçmiş olsun. Kiminle konuşuyorum? Babamla, yani papimle... Yine bir ilkokulda, bayan bir öğrencilerine: Büyüyünce ne olmak istediğinizin resimlerini çizin defterlerinize, demiş. Çocuklardan biri, bir uçak resmi çizmiş; öteki bir resmi, bir başkası bir gitar resmi. Sınıfın arka sıralarındaki bir öğrenci de, elinde kalemiyle hiçbir şey çizmeden, önündeki deftere bak baka ağlamaya başlamış. Hemen ağlayan çocuğun yanına gitmiş bayan öğretmen: Ne olmak istediğini çizemediğin için mi, ağlıyorsun, demiş. Hiç ağlama. Söyle bakayım bana ne olmak istediğini. İçini çeke çeke ağlayan öğrenci: Ben politikacı olmak istiyorum ama, nasıl çizileceğini bilemiyorum, demiş. Bayan öğretmen, çocuğun elindeki kalemi alıp defterin üstüne, önce birkaç zikzak çizmiş, altını da azıcık sağa sola doğru karalamış: İşte bak, demiş; ben çizdim sana politikacı resmini. Hadi artık kes ağlamayı da, siliver burnunu. Dünkü bazı gazetelerin manşetleriyle, haber başlıkları tam bir “kara mizah” örneğiydi. Vatan’ın manşeti: “’ya darbe sorusu” Ve bir de haber başlığı: “Polis müdürleri cezaevinde” Haber Türk’ün manşeti: “Albaylı, fahişeli çürük çetesi-’’ni soruşturan aralarında üç hayat kadınının yer aldığı çetenin üyesi olmaktan cezaevinde” Taraf’ın manşeti: “Batan devletin çeteleri bunlar” Sabah’ın manşeti: “CİNNET ÇAĞI ÇOCUKLARI” Star’ın sürmanşeti: “Müdürü yakan buluşmalar” Ve bir haber başlığı: “Bir bez bebeğin bedeli yıl hapis” ’da dönemindeki bir komutan, orduya yeni katılan acemi bir erin karşısına dikilip, sormaya başlamış: Vatan nedir? Anamızdır komutanım. Çok güzel. Ya peki bayrak nedir? Vatan’ın elbisesidir komutanım. Aferin. Ya peki, neden bayrak için ölmek gerekir? Acemi er şöyle bir yutkunmuş: Şey, demiş; ben de hep onu soruyordum kendime, cevabını bir türlü bulamadım. Şafak Barış’tan da bir fıkra. Bir baba çok sevdiği ve çok bağlı olduğu yetişkin bir oğlunu, kendini daha da geliştirmesi için ’ya göndermiş. Oğlu yola çıkarken de: Kuzum oğlum, demiş; her gün ne yaptığını bir telgrafla kısaca bildir bana. Hem içim rahat etsin, hem de uzaklarda olduğunu düşünmeyi unutayım biraz. Oğlu: Olur babacığım, demiş; her gün bir telgraf çekerim sana. Birkaç gün sonra, başlamış telgraf gelmeye: körfezi harika. Stop.” “Santa Lucia’daki balıkçı teknelerine hayran oldum. Stop.” “Vezüv muhteşem. Stop.” Baba da oğluna bir telgraf çekmiş: “Oğlum, seni çok özledim. Stop. Her gün bana telgraf çekerken “ben” yerine “biz” diye yaz da; ben de kendimi seninle birlikte sanayım. Stop” Aylar geçip gidiyormuş ve her gün telgrafların gelmesi sürüyormuş: “Biz ’yı gezmekle bitiremedik. Stop. Biz, bir kez daha gitmeyi düşünüyoruz ’a. Stop. Biz de hayran olduk eski Roma uygarlığına. Stop. Aradan nerdeyse bir yıl geçmiş ve yine bir gün şöyle bir telgraf daha gelmiş babaya: “Biz Floransa’da genç bir kıza âşık olduk, hep seviştik. Stop. İkiz bebeklerimiz doğdu sonunda. Stop. İkizlerden benimki, doğarken öldü. Stop. Seninki yaşıyor, sevinmelisin baba. Stop.” davasındaki ikizlerden de bazıları sanık oldu, bazıları olmadı. Sanık olmayanların durumu tam bir müjde telgrafı, görünmeyen babalara. Hukuk fakültesinden sınavında, şöyle bir soru gelmiş: Bazı ülkelerde “devlet” mi çeteleşiyor, yoksa çeteler mi “Devlet”leşiyor? Öğrencilerden biri de, sorusuna şu yanıtı yazmış: Bazı ülkelerde ne “devlet” çeteleşiyor, ne de çeteler “devlet”leşiyor. Sadece çetelere “Devlet” adı veriliyor. Orhan Veli’den bir şiirle bitirelim yazıyı: İçinde Denizlerimiz var, güneş içinde; Ağaçlarımız var, yaprak içinde; Sabah akşam gider gider geliriz, Denizlerimizle ağaçlarımız arasında, Yokluk içinde. 587099 Türkiye patates cipsini GAP’tan yiyecek patates cipsini ’tan yiyecek ’de cips sektörünün önemli bir bölümünü elinde bulunduran ’da deneme amaçlı gerçekleştirdiği “cipslik patates” ekim denemesi başarılı bulundu. Firma yetkilileri gelecek yıl biraz daha artırarak tekrarlayacakları denemenin ardından, yıl içerisinde bölgedeki üretimi 30 bin tona yükseltmeyi hedeflediklerini belirtti. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, firma bu yıl mayıs ayında Hilvan’da “sözleşmeli uygulaması kapsamında, 50 dekarlık alanda deneme amaçlı, “Hermes” çeşidi cipslik patates ekimi gerçekleştirdi. Bölge Kalkınma İdaresince (BKİ) “yörede ürün çeşitliliğini artırma çalışmaları” kapsamında desteklenen ve deneme amaçlı ekilen patateslerin hasadına başlandı. Frito Lay Türkiye AGRO (Tarım tekniği) Kalite Müdürü Metin Küçükhüseyinoğlu, beraberindeki GAP BKİ ve bazı firma yetkilileriyle birlikte, Hilvan’a gelerek hasadı yerinde inceledikten sonra AA muhabirine yaptığı açıklamada, firma ve cips sektörüyle ilgili bilgi verdi. Türkiye’de yıllık milyon 200 bin ton patates üretildiğini bildiren Küçükhüseyinoğlu, bunun 125 bin tonunun cips üretiminde kullanıldığını belirtti. Firma olarak 15 il ve 23 ilçede patates yetiştirdiklerini bildiren Küçükhüseyinoğlu, “sözleşmeli tarım”la işbirliği yaptıkları tedarikçilerine (çiftçilere) teknik destek ve tarımsal verdiklerini anlattı. Kalitesi belirlenmiş özel gübre ve “damla sulama” metodunu kullandıklarını ifade eden Küçükhüseyinoğlu, bununla çevreye zarar vermeden, su tasarrufunda da bulunduklarını ifade etti. GAP BÖLGESİNDE VE İSTİHDAMA KATKISI Firma olarak alternatif alanlarının oluşturulması çalışmaları kapsamında GAP bölgesinde 2006 yılında ’te, 2008 yılında ’da üretim yaptıklarını, 2009 yılında da Şanlıurfa’da 50 dekarlık alanda deneme amaçlı ekim gerçekleştirdiklerini belirten Küçükhüseyinoğlu, “Bu yıl Şanlıurfa’da gerçekleştirilen depoluk patates denemesinin ilk aşamasını başarılı buluyoruz.  Rekolte ve kaliteden memnunuz. Yaklaşık 200 ton civarında patates hasadı öngörüyoruz. Bu patatesleri depolayıp yaklaşık 4,5 ay sonra üretimlerimizde kullanma denemesini yapacağız ve böylelikle denemenin ilk yılını tamamlamış olacağız” dedi. Gelecek yıl “depoluk patates” denemesini 300 dekar alanda gerçekleştirip, yaklaşık 1000 ton hasat kapasitesine çıkaracaklarını bildiren Küçükhüseyinoğlu, şunları kaydetti: “Bu ekilişlerle Şanlıurfa’nın depoluk kullanım denemeleri tamamlanmış olacak. Sonuçlarımız gelecek sezonda da başarılı olduğu takdirde kademeli yapılacak artışlar ile yılın sonunda, 10 bin dekarlık alanda, bölge genelinde depoluk patates üretimimizi 30 bin tona çıkartmayı planlıyoruz.” Bu yıl ayrıca Adıyaman ve Gaziantep’te “taze kullanımlık” için 800 dekarın üzerinde ekim gerçekleştirdiklerini aktaran Küçükhüseyinoğlu, “Bu yıl bin 400 ton hasat planlarımızı 2010 yılında Adıyaman, Gaziantep ve Şanlıurfa’da taze kullanımlık olmak üzere 1900 dekarlık alanda bin 700 tona artırmayı hedefliyoruz” diye konuştu. Bölgede GAP BKİ’yle “sosyal sorumluluk” projeleri de yürüttüklerini hatırlatan Küçükhüseyinoğlu, bu tür tarımsal faaliyetlerle de istihdama katkı sunmaya çalıştıklarına değindi. BÖLGEDE ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİNİN ARTIRILMASI GAP BKİ Sulama, Çiftlik, Planlama ve Kırsal Kalkınma Uzmanı Ziraat Yüksek Mühendisi Hüseyin Demir de idare olarak, GAP kapsamında bölgede bitki çeşitliliğinin artırılmasının hedeflendiğini kaydetti. GAP çerçevesinde çeşitli ürünlerin yanı sıra bölgede patates üretilmesinin de amaçlandığını ve bölgede 40 bin hektarlık alanda patates tarımının yapılmasının planlandığını belirten Demir, ancak yörede şimdiye kadar ticari anlamda bunun pek yapılmadığını ifade etti. GAP’ta sulanabilir arazilerde çoğunlukla buğday, pamuk ve ekiminin gerçekleştirildiğini anımsatan Demir, özel firmaların bölgede tarıma yönelik alternatif ürün çalışmalarının istihdama katkısının yanı sıra bitki çeşitliliğinin artmasına ve geleneksel yöntemle çiftçilik yapan yöre halkının bu yöndeki eğitimine de katkı sunacağını anlattı. 587455 Sakarya kayıp! Sakarya kayıp! 27/09/09 17:59 -TÜRK TELEKOMSPOR SAKARYASPOR 0- Stat: Türk Telekom Hakemler: Ömer Faruk Ocak, Özcan Genel, Gökhan Yumlu Türk Telekomspor: Zeki, Murat, Ömer, İlhan, Doğan, Salih (Dk. 67 Mustafa ), Hayrullah, İsmet, Tevfik, Önder (Dk. 86 Atakan ), Cem (Dk. 77 Fatih Sakaryaspor: Erol, Onur, Berat, Salih, Şaban, Levent (Dk. 46 Muharrem ), Mustafa, Volkan Başyurt, Kerem, Görkem, Selim (Dk. 46 Volkan Şahinel )(Dk. 69 Çağlar Goller: Dk. 41 Ömer (Penaltıdan), Dk. 44 Salih (Türk Telekomspor) Kırımızı Kart: Dk. 61 Tevfik (Türk Telekomspor) Sarı Kartlar: Dk. 54 İlhan (Türk Telekomspor), Dk. 25 Volkan, Dk.4 Kerem, Dk. 67 Salih (Sakaryaspor) 587494 Ermeni açılımında 10 Ekim tarihi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dönüşü İstanbul Havalimanı'nda temaslarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Başkanı Barack Obama ile Ermenistan'la atılacak adımları, terörle mücadeleyi görüştüğünü söyleyen Erdoğan, Ermeni açılımıyla ilgili 10 Ekim'de Dışişleri Bakanlarının hazırlanan metni imzalayacağını ifade etti. Anayasa değişikliğinin her zaman gündemde olduğunu belirten Erdoğan, "" dedi. Başbakan Erdoğan'a, Başkanı Obama ile yaptığı 15 dakikalık görüşmede Kürt açılımının gündeme gelip gelmediği sorulmuş; Erdoğan aralık ayında Washington'a yapmayı planladığı ziyareti işaret etmişti. Aynı soru Erdoğan'a bu kez de, dönüşü Havalimanı'nda yöneltildi. Erdoğan bu kez, "Sorun alanları gündem geldi, terörle mücadele gündem geldi" dedi. 15 dakikalık görüşmenin gündeminde Ermenistan açılımı da vardı. Erdoğan hazırlanan protokolün 10 Ekim'de imzalanacağını açıkladı. Başbakan Erdoğan'a yeni bir nükleer tesisin varlığını açıklayan 'a yönelik yaptırımlar da soruldu. Erdoğan 'a askeri müdahale senaryolarına karşı çıktı; bunun bütün dünya uluslarını rahatsız edeceğini söyledi. Füze alımı Erdoğan, Türkiye'nin 'den almayı planladığı füze rampalarıyla ilgili de, kamuoyunda yanlış bilgilerin yer aldığını söyledi. Erdoğan, medyada yer alan ifadelerin doğru olmadığını ve henüz alımın kesinleşmediğini vurguladı. Başbakan, "Bu konuda da ifade edilen rakamlar çok yanlış. 7-8 milyar dolarlık alım söz konusu değil. Verilmiş bir karar söz konusu değil. Savunma Sanayi Müsteşarlığımız konuyla ilgili çalışmalarını yapıyor. Böyle bir şey icra komitesine gelecekse, bu paket aslında rampalık bir pakettir ve 1,3 milyar dolarlık bir ihale söz konusudur" dedi. Erdoğan, "Bunlar da mobildir, sabit değildir. Konuyu burada da saptırıyorlar. Kimisi 'bu 'a karşı mı, Batı'ya karşı mı alınıyor' gibi hedef saptıran başlıklar atıyor. Bunlar yanlış. olursa zaten nerede ihtiyaç duyulursa eğer alınması halinde orada kullanılır. Ama şu anda henüz bu işin talebi var. Görüşülme safhasındadır. Ama icra konseyimize gelmemiştir. İcra Konseyimize henüz böyle bir şey gelmemiştir. Söylendiği gibi bir rakam değildir. Mesela komşumuz 'da tane füze rampası var. Türkiye'nin ona karşı böyle bir şeyi yok. 'da ne kadardır bilemiyorum" diye konuştu. Erdoğan son olarak, "Gerek BM Genel Kurulu gerekse Zirvesi'nde ve Amerika'nın önde gelen gazeteleriyle yaptığımız mülakatlarda, ülkemizin görüşlerini en iyi şekilde tüm dünya liderlerine ve dünyaya duyurma fırsatımız oldu" dedi. 587104 14:36 Sansürlü kadavra sergisi açıldı Sansürlü sergisi açıldı'de gerçek insan bedenleri kullanılarak hazırlanan Körperwelten-Vücut Dünyaları isimli sergi açıldı. Almanya'nın Köln kentinde gerçek insan bedenleri kullanılarak hazırlanan Körperwelten-Vücut Dünyaları isimli sergi açıldı. İnsan bedenlerini Plastination yöntemiyle kuru, kokmaz ve çürümez hale getiren tıp doktoru Günther von Hagens tarfından hazırlanan sergi 31 Ocak 2010 tarihine kadar açık kalacak. Vücut Dünyaları'nda değişik pozisyonlardaki insan bedenlerinin yanı sıra içorganları ve ana rahmindeki bebeklerin gelişim evreleri sergileniyor. EROTİK POZİSYONLARA YASAK Dünyada benzeri bulunmayan sergide cesetlerin cinsel içerikli çeşitli pozisyonlarda sergilenmesi planlanıyordu. Ancak Köln Kamu Denetleme Dairesi kısa süre önce, kadavraların cinsel ilişki halinde veya erotik pozisyonlarda gösterilemeyeceği şeklinde karar verdi. Daire ayrıca kadavraların cinsel ilişki halinde gösterildiği resim veya görüntü kayıtlarının da sergide teşhir edilemeyeceğini bildirdi. Günther von Hagens'in gönüllü bağışçıların cesetleriyle hazırlayarak dünyanın bir çok ülkesinde açtığı sergi bu haliyle bile bazı kesimler tarafından tepkiyle karşılanıyor. Köln'ün Kalk Semti'ndeki dev çadırda haftanın yedi günü ziyaretçilere açık olan sergiye giriş ücreti yetişkinler için 17 Euro, 18 yaşından küçük çocuk ve gençler için ise 13 Euro. öğrencilerine ve gruplara indirimler yapılıyor. 587288 Aracı ile ırmaktan geçerken yükselen suyun içinde kaldı Ordu şehir merkezinde Ata Sanayi arkasında su seviyesi düşük olduğu için her zaman kullandığı patika güzergahtan pikabı ile geçmek isteyen Fatih Önem, yüksek kesimlerde etkili olan, şehir merkezinde de aralıklarla devam eden yağışlar sonucu birden gelen sel suları içinde kaldı. Aracını terk eden Fatih Önem, önce çevreden sonra da itfaiyeden yardım istedi. Bu sırada büyük bölümü su içinde kalan araç 50 metre sürüklendi. İlk gelen itfaiye aracı, ırmak içinde kalan aracı kurtaramadı. Bu sırada olay yerinde bekleyen çekici de ayrıldı. Daha sonra olay yerine gelen belediyeyeye bağlı bir kepçe ile araca müdahale edildi. Kepçenin ağzına oturtulan bir kişi, halatı, su içindeki araca bağladı, ardından pikabı çekerek ırmak kenarına çıkardı. Aracın ön kısmının büyük hasar aldığı, ağaç kak ve dal parçaları ile dolduğu görüldü. Fatih Önem ise ekiplerin, haber verilmesinden saatler sonra geldiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Önem, "Benim ekmek teknem gidiyor ama saatler geçtikten sonra ekipler geliyor. Göz göre göre aracım gidiyor." dedi. 586619 NAZAN BEKİROĞLU Ayasofya: Trabzon'un siyah gülü gün bu gün, Karadeniz üzerinden çemberler çizerek Batum'a doğru ilerleyen yunus sürülerini, yoluma tüylerini bırakan mavi kuşları, yerle göğü yaklaştıran yağmur fırtınalarını hep bu bahçeden seyrettim. El değmemiş ağustos sabahlarında kırmızı sardunyanın su değdiğinde kokusunu nasıl saldığına baktım hayretle. Çok cümle eskittim. İçimi burada döktüm kelimelere, kimi başardım kimi yarı yollarda kaldım. Ama sevinçli bir mesneviye başlarken de, yangınlı bir eski zaman hikâyesini tamamlarken de hep buradaydım. Hissi kaybolmuşsa, her hatıra şimdi sadece kuru bir bilgi. Tecrübeye katkısı olsa da sadece basit bir yük olduğu neden söylenmesin? Kendi içime bakarsam arka bahçeden hiç çıkamayabilirim. Lâkin bu gün Kommenoslar'ın taç yapısı, Fatih Mehmed'e Trabzon'un armağanı bu siyah gülü sanki ilk kez görüyorum. Yapının en gösterişli cephesi güneye bakıyor. Kommenoslar'ın yırtıcı kartalı bir baş farkıyla Selçuklu kartalına nazire. Kanatlı atlar çifte güvercinlerle; çerçeveli hilâl ve yıldızlar istiridye biçimleriyle iç içe. Ve vahye dayalı her dine göre ilk hikâye: Cennet zamanları, yasak meyve. İçeride "İsa'nın Dirilişi". Ama şüphe! "Bu, İsa mıdır?" Kimlik ispatlamanın en kestirme yolu yaraları göstermek. İsa böğründeki yarayı gösteriyor, dokun, diyor şüphecisine, çekinme. Ve: "Son Akşam Yemeği". Yehuda hâlâ usulca yaklaşıyor: "Öptüğüm odur". Vali Platus hâlâ ellerini yıkıyor. "Benim suçum bu günahtan beridir". Işık: Zaman. Ayasofya'nın serin taş duvarları arasında zaman üst üste yığılı duruyor. Ama su gibi de akıyor. Bu kırılmış parçalanmışlıklara, bu taş üstünde taş kalmamışlıklara bakınca insanın taşa da kadar güvenesi gelmiyor. Her şey gelip geçici. Taşlar bile üzerine kazınmış isimleri hakkıyla muhafaza edememişken hangi bellek, üzerinden geçeni gitmez diye biliyor? Bahçeye çıkıyorum. Dış duvarda yelkenli oymaları. Bir deniz kentinde yaşayan insanlar bir kilise duvarına çizdikleri resimlerle dileklerini mi dile getirirler? Sağlam bir gemi, sakin bir deniz mi? Oysa kaç donanmayı yolundan eyleyen Bahr-i Siyah fırtınayla sicilli. Toplanan cennet bulutları yaklaşan yağmurun haberini veriyor. Yaratılış kabartmalarını karşıma alıyorum, yüzümü denize çevirerek oturuyorum banklardan birine. Son birkaç sahife. Aynı romanı ikinci kez bitiriyorum. İncil'in, "Bütün insanları affedin", âyetine rağmen affetmeyi reddederek ölen sar'alı kahramanla karşılaşıyorum yeniden. Arada yıllarca zaman farkı. Çizdiğim cümleler birbirinden tümüyle farklı olsa da her defasında gafili olmadığım şu rüya cümleleri ile bitiriyorum Ezilenler'i: "-Her şey bir rüyaydı Vanya." "-Neydi rüya olan?" "-Her şey. Bu olup biten her şey." Doğruluyorum. Kendimi taşlarına, ağaçlarına, bahçelerine aşikâr ettiğim, şerh ettiğim, tekrar ettiğim, ezber ettiğim. Gün gelip red, gün gelip inkâr ettiğim. Özge cemâl bulamayıp, dönüp dolaşıp, yine kendime nazarla muhabbet ettiğim bahçeden çıkarken dönüp bir an bakıyorum geriye. Hayret! Taş kesilmemişim. Ama her şey bir zamansızlıkta donmuş, bir arada duruyor. Âdem, Havva suretinde karşısına dikilen yasak meyvenin ilk lokmasını çiğniyor orada. Selçuklu taş ustası, bir Kommen kilisesinin görkemli güney duvarına Selçuklu madalyonlarını bir imza haberi gibi konduruyor. Fatih Mehmed'in uğurlu kademinin izi Ayasofya'nın bahçesinde bir siyah gül vasfında duruyor. Güney girişinin doğu duvarında Cin Suresi'nin, içinde secde edilen mâbedlerin şüphesiz Allah'a mahsus olduğuna dair, XVIII. âyeti okunuyor: Zaman yarılıyor birden. Her şeyi kemâle erdiren, gölgeleştiren büyülü dokunuş. Aynı cümle: Bir ân-ı ebedi. Lâkin şimdilik geçici. 586557 Sevince, küfür Sevince, küfür güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda Başkanı Semih’in son dakikada gelen golü sonrası büyük sevinç yaşadı  Ancak Yıldırım’ın bu sevinci kursağında kaldı. Antalyasporlu taraftarlar, Yıldırım’a tepki gösterip küfürlü tezahüratta bulununca sarı-lacivertli ekibin başkanı Şeref Tribünü’nü terk edip dışarı çıktı. Şeref Tribünü’nde de tartışmalar çıkarken tribünlerden sahaya çok sayıda yabancı madde yağdı. 586811 Elektrik özelleştirmelerinde rüzgar hızlı esiyor AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, ilana çıkılacak bölgeler üzerinde çalışmalarda son aşamaya gelinirken, 2010 yılı sonuna kadar da elektrik dağıtım özelleştirmelerinin büyük oranda tamamlanması öngörülüyor. İhale ilanında bulunan Çoruh, Osmangazi ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş'de son teklifler 20 Ekim'de alınacak. Elektrik tüketim rakamları baz alındığında bugün özel sektörün payı yüzde 20 iken, devir aşamasında olanlar ile ihalede olan şirketlerde eklendiğinde söz konusu pay, yüzde 36'lara ulaşacak. Bu arada, sektöründe uzun süredir beklenen özelleştirmelere, Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş ve Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş'deki yüzde 100 oranındaki hissenin blok olarak satış yöntemiyle özelleştirilmesi ihalesiyle başlandı. Temmuz 2008'de yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş için gelen en yüksek teklif milyar 225 bin Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş için gelen en yüksek teklif ise 600 milyon olarak gerçekleşti. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devri 28 Ocak 2009 tarihinde, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devri ise 11 Şubat 2009 tarihinde imzalanan Hisse Satış Sözleşmeleri ile gerçekleştirildi. İkinci aşamada ise Meram Elektrik Dağıtım A.Ş ve Aras Elektrik Dağıtım A.Ş'deki yüzde 100 oranındaki hissenin blok olarak satış yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla ihaleye çıkıldı. Eylül 2008'de yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda Meram Elektrik Dağıtım A.Ş için en yüksek teklif 440 milyon Aras Elektrik Dağıtım A.Ş için en yüksek teklif 128 milyon 500 bin olarak gerçekleşti. Meram Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devir süreci devam ederken, Aras Elektrik Dağıtım A.Ş ihalesi için Danıştay 13. Dairesi'nin 20 Mart 2009 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verildi ve şu anda nihai karar bekleniyor. bölgede son teklifler 20 Ekim'de 10 Nisan 2009 tarihinden itibaren Çoruh ve Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş'nin ihale ilanları ve 17 Nisan 2009 tarihinden itibaren ise Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş'nin ihale ilanı yayımlandı. Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş için 13, Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş için 22 ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş için ise 17 önyeterlilik başvurusu alındı. Aralarında Çalık Enerji, Akenerji, Zorlu Holding, Limak İnşaat, Akfen Enerji gibi şirketlerin bulunduğu yatırımcılar, ön yeterlilik aşamasını geçti. Bu ihalelerde son teklif verme tarihi de 20 Ekim 2009 olarak belirlendi. Dağıtım özelleştirmelerinde kararlılık devam ediyor 2008 sonu elektrik tüketim rakamları baz alındığında, özel sektörün (Aydem, Kcetaş, Başkent ve Sakarya) payı yüzde 20 iken, bu şirketlere devir aşamasında olan şirketler ile (Meram ve Aras) ihalede olan şirketler de eklendiğinde (Yeşilırmak, Osmangazi ve Çoruh) söz konusu pay yüzde 36'lara çıkacak. Elektrik dağıtım sektörü özelleştirmeleri konusundaki kararlılığın devam ettiği ifade edilirken, söz konusu özelleştirmelerin 2010 yılı sonuna kadar büyük oranda tamamlanmasının hedeflendiği de belirtiliyor. Özelleştirmeler, güvenin göstergesi Yetkililer, global krizin tüm dünyada hissedildiği son dönemde ihaleye çıkılan şirketin (Başkent, Sakarya, Aras ve Meram) ihalesinin tamamlanması ve yeni çıkılan şirket için (Çoruh, Yeşilırmak ve Osmangazi) rekor düzeyde (toplam 52) önyeterlilik başvurusu yapılmış olmasını, sektörün gelişim potansiyeline ve Türkiye'nin geleceğine duyulan güvenin bir göstergesi olarak değerlendiriyor. Öte yandan, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik piyasasının oluşturulmasının amaçlandığı özelleştirmelerde, hazırlıkları ile birlikte piyasada kronikleşmiş hukuki ve yapısal problemlerin de çözüldüğü belirtiliyor. Bu kapsamda, KİT'lerinin uygulayacağı maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasının uygulanması hususunda kararlılık gösterilirken, 2009-2015 yılları arasında genel aydınlatma giderlerinin Hazine tarafından karşılanması da hükme bağlandı. 586377 Selocan okul kapısında kaldı Selocan okul kapısında kaldı MUĞLA (İHA) Özel bir GSM şirketinin reklamlarında Selocan karakterini canlandıran çocuk oyuncu ve ailesi, Fethiye'deki bir okula kayıt yaptırmak istediklerini ancak kayıt parası vermeyi reddedince okula alınmadıklarını bildirdi. Yapımcı Sema Tanrıverdi, yedi yaşındaki kızı reklam yıldızı A.B. ve 11 yaşındaki kızı D.B. ile İstanbul'dan Fethiye'ye taşındı. Kızlarını burada Merkez Atatürk İlköğretim Okulu'na kayıt ettirmek isteyen anne Sema Tanrıverdi, okul müdürü Serdal T.'nin kendilerini zengin görerek kayıt parası istediğini, vermeyi reddedince de çocuklarının kaydını yapmadığını söyledi. Okul Müdürü Serdal T. ise konuya ilişkin iddiaları kesin bir dille yalanlayarak şöyle konuştu: "Okul kayıtlarımızda kesinlikle bağış ön koşul kabul edilmemiştir. Okulumuzu eğitim öğretime hazırlamak için destek ve katkıda bulunmak isteyenlerden seve seve bağış kabul edilmiştir. Öğrenci velisinin beklemesini rica ettim. Kendisi beklemek istemedi. Gerekli yerlere telefonla ulaşırım dedi. an saat 08.20 idi. 09.00 itibari ile de sistem açıldı. Sınıflarını belirleyerek sınıflarını kendilerine söyledik. Bu veli 15 dakika beklemek zahmetine katlanmadı." 27.09.2009 AKTÜEL 587101 Sansürlü kadavra sergisi açıldı Sansürlü sergisi açıldı'de gerçek insan bedenleri kullanılarak hazırlanan Körperwelten-Vücut Dünyaları isimli sergi açıldı. 'nın kentinde gerçek insan bedenleri kullanılarak hazırlanan Körperwelten-Vücut Dünyaları isimli sergi açıldı. İnsan bedenlerini Plastination yöntemiyle kuru, kokmaz ve çürümez hale getiren tıp doktoru Günther von Hagens tarfından hazırlanan sergi 31 Ocak 2010 tarihine kadar açık kalacak. Vücut Dünyaları'nda değişik pozisyonlardaki insan bedenlerinin yanı sıra içorganları ve ana rahmindeki bebeklerin gelişim evreleri sergileniyor. EROTİK POZİSYONLARA YASAK Dünyada benzeri bulunmayan sergide cesetlerin cinsel içerikli çeşitli pozisyonlarda sergilenmesi planlanıyordu. Ancak Köln Kamu Denetleme Dairesi kısa süre önce, kadavraların cinsel ilişki halinde veya erotik pozisyonlarda gösterilemeyeceği şeklinde karar verdi. Daire ayrıca kadavraların cinsel ilişki halinde gösterildiği resim veya görüntü kayıtlarının da sergide teşhir edilemeyeceğini bildirdi. Günther von Hagens'in gönüllü bağışçıların cesetleriyle hazırlayarak dünyanın bir çok ülkesinde açtığı sergi bu haliyle bile bazı kesimler tarafından tepkiyle karşılanıyor. Köln'ün Kalk Semti'ndeki dev çadırda haftanın yedi günü ziyaretçilere açık olan sergiye giriş ücreti yetişkinler için 17 Euro, 18 yaşından küçük çocuk ve gençler için ise 13 Euro. öğrencilerine ve gruplara indirimler yapılıyor. 586922 Trafik kurallarına uymamak genetiğimizde mi var? Son 25 yılda bin şehidi, gözü yaşlı annelerinin feryatları arasında şehitliklere uğurladık. Analar, kına yaktıkları kuzularının acı haberi mi gelecek diye telefonun her çalışında "hayırdır inşallah" diyerek telefona sarıldılar... Ancak, bu ülke öylesi bir sinsi terör belası daha yaşıyor ki, analar her bayram sabahı haber bültenlerinde "hayırdır inşallah" diye kaza haberlerini takip ediyorlar... Silahı olmayan bu terör, 10 yılda 47 bin insanımızın canını teslim aldı, 1,5 milyon insanımızı elinden yaralı olarak zor kurtardık... Bu rakamlar önceki gün Sayın Hüseyin Gülerce'nin de konusunu oluşturuyor ve "Terör gibi toplumsal bir felaketle karşı karşıyayız" gerçeğini okurlarına iletiyordu. Sayın Gülerce ülkemiz insanına, bu kadar ağır bedeller ödeten "gizli terör" de diyebileceğimiz "trafik terörü"nün psikolojik ve sosyolojik analizinin yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Ve belki de öylesi bir hakikatin altını çiziyor ki, eğer trafik terörü için de bir "çözüm süreci başlatılmaz ise şu satırları okuyan birçok okur da dahil olmak üzere bir çok kişiyi önümüzdeki bayram sabahı aramızda göremeyeceğiz. Rakamlar bunu ayan beyan ortaya koyuyor. Trafik kurallarına uyarak araç kullanmayı denediniz mi hiç? Sayın Gülerce köşesinde, "Dünyada bizim toplum kadar kanunlara karşı gelmeyi maharet sayan, uyanıklık zanneden başka bir toplum var mıdır acaba?" diye sorarak, toplumsal bir kural tanımamazlığın altını çiziyor. Evet, belki bu tespit doğru, ancak biz Türkler genetik olarak "trafik kurallarına uymama" geni mi taşıyoruz ki şu an yılda bine yakın insanı sokaklarda araçlarla öldürüyoruz? Hayır, genlerimizde bir şey yok, ancak görünen ki, sürücüyü trafik suçu işlemeye teşvik edici veya sürücüyü kurallara uymamayı gerektiren birçok unsur mevcut Türkiye trafiğinde. Aslında, şu an trafikte "saygısızlık" diye adlandırdığımız birçok olay -istisnalar hariç "trafikte var olabilme" ve "hedefine sağ salim ulaşabilme" mücadelesinin bir yansımasından başka bir şey değildir. Zira şu an trafikte "kural tanımama" olarak görünen birçok "anormal sürücü davranışı" vatandaşın kendisi tarafından oluşturduğu kurallar bütünüdür. Bir başka deyişle, karayollarında pratiğe uymayan trafik kurallarına karşı on yıllardır bilinçaltında tepkisel olarak oluşmuş "sivil itaatsizliğin" bir yansımasıdır Türkiye'nin baş başa kaldığı trafik terörü. Trafik sorununun "multikompleks" bir problem olduğu gerçeğini de göz ardı etmeden, bu sorunun işte bu gizli tetikleyicisini gözler önüne sermekte fayda var. Konuyu daha da somutlandırırsak eğer; Uzunca yıllar yaşadığım yurtdışından yeni geldiğim günlerde, Ankara'da Beşevler istikametinden otobüs terminaline doğru ilerliyordum. Yolun yabancısı olduğum için gözlerim yol kenarlarındaki trafik işaretlerinden yardım alarak ilerliyordum. Bir ara fark ettim ki bu yolun azami hız limiti saatte 30 km idi. Evet, önce şaşırdım, sonra kurallara uyayım diye 60 km ile seyreden aracımın hızını 30 km'ye indirdim. Ancak bir süre sonra beni sollayanlar kornaya basmaya, arkamda sıkışan trafiğin içinde çaresiz kalanlar el kol hareketleri ile beni yavaş gittiğim için taciz etmeye başladılar. Sonunda ben de mecbur olarak trafiğin akışına ayak uydurmak için hızımı saatte 70 km'ye çıkartmak zorunda kaldım. Zira bahsettiğim bu yolda saatte 30 km sürat yapmak trafiği felç etmek demekti. Bu kadar akıcı ve geniş bir yola 30 km levhasını koymak "trafik itaatsizliğini" dürtüklemekten başka bir şey değildir. Ve maalesef benim için de öyle oldu. Her kurala titizlikle uyan bir sürücü olan ben, günden sonra caddedeki kırmızı levha içindeki 30 yazısını hiç dikkate almadığımı fark ettim. Bir başka örnek daha vermek istiyorum: İstanbul istikametinden Ankara şehir merkezine girdiğinizde, eğer Keçiören semtine gitmek isterseniz ve şehrin yabancısı olarak levha takip ediyorsanız, muhtemelen Keçiören köprüsünün altında bir trafik kazası atlatma riskiniz var demektir. Zira Keçiören köprüsüne kadar düzenlice takip ettiğiniz levhalar, birden bire ortadan kayboluyor ve sizi ikiye ayrılmış bir şeritte yapayalnız bırakıyor. "Sağdan mı gitmelisiniz, soldan mı?" diye direksiyona yapışıyor, tam da yol ayrımında duran küçük bir levhayı okumak için aracınızın camına doğru yaklaşmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi. Eğer görme yeteneğiniz çok güçlü ise tam da ikiye ayrılmış olan yolun ayrım yerine küçücük harflerle yazılmış trafik levhasını son anda görebilirsiniz. Ve en az üç şerit halinde akan yoğun trafiğin içinde refleksleriniz güçlü ise son saniye kararı vererek Keçiören istikametine dönersiniz, eğer refleksleriniz güçlü değil ve küçücük son dakika levhasını göremezseniz ya bariyerlere çarpar veya bariyerlere çarpmamak için Samsun yoluna doğru devam eder gidersiniz. (Trafik kazalarına dikkat edildiğinde birçok kazanın tam yol ayrımlarında gerçekleştiği gerçeği ile karşılaşılacaktır.) Son bir örnek de İstanbul'dan vermek istiyorum: Yaya olarak Avcılar'daki üstgeçitten geçerek Hadımköy, Büyükçekmece, Silivri vs. istikametine giden minibüs duraklarına gelmeyi bir de siz dener misiniz lütfen? Karşıya geçmek için mühendislik harikası estetikten uzak bir üstgeçit de kullanmayı -kurallara uyma adına- tercih etseniz bile, yolunuzun bir noktasında mecbur olarak otoban bariyerlerinin üzerinden geçmek ve yoğun akan trafiğin ortasında "yurdum insanı" rezalet sahnesinin figüranı olmak zorundasınız. Zira üstgeçit sizi maalesef yarı yolda bırakıyor. Karşıdan karşıya geçen kişilerin kimi zaman yaşlı, kimi zaman kadın, kimi zaman çocuk ve hatta zihinsel ve görme engellilerden oluşacağını da düşününce, böylesi bir trafik düzenlemesinin insana saygısızlıktan başka bir şey olmadığını söylemek yanlış olmasa gerek. Bu örnekleri binlercesi ile çoğaltabiliriz. Yaya ve sürücü psikolojisinden uzak trafik düzenlemesinin var olduğu bir ülkede doğal olarak insanlar kendi buldukları yöntemlerle trafikte var olma mücadelesi vereceklerdir. Ve maalesef herkesin kendi aklınca bulduğu yöntemler, ortak bir akıldan çıkmadığı için, bir başkasını rahatsız edecektir. Trafik terörü toplumsal duyarlılıkla en aza indirilebilir. Şu an Türkiye'de mevcut olan trafik psikolojisi; "yolda canımdan olmayayım, malıma da zarar verilmesin de bir an önce varacağım yere varayım" bilinçaltı dürtüsünü canlı tutuyor. Bir başka deyişle, Türkiye yollarında "gemisini yürüten kaptan" psikolojisi trafiğe hakim. Siz yağmurlu bir günde, yol üzerinde uçamayan bir güvercine çarpmamak için duracak olsanız, karşınızdaki bir sürücünün trafikte kaza yapma korkularını tetiklemiş olursunuz. Kurallar, eğer gerçeklerle örtüşmüyorsa, kuralsızlık kural olur. Kişi bir defa kural ihlali yaparsa, daha sonraki kuralları da ihlal edecek potansiyel bir suçlu hükmündedir. Kuralların anlamsızlaştığı bir toplulukta, fertler kendi kurallarını kendileri koyarlar ki yaşam devam etsin... Ancak bu durumda, resmî kurallara uyanlar ile "sokak"ta konulmuş kurallara uyanlar arasında çatışma yaşanır ki, şu an Türkiye'de yaşanan kaos bundan başka bir şey değildir. Siz resmî kurallara uyarak trafikte seyrederseniz, sokakta oluşmuş kuralları ihlal etmiş olursunuz ki, sokak kuralının ihlali mahkemede değil, sokakta çözülür. Eğer bu ülke gizli teröre bu kadar kurban veriyorsa, trafik düzenlemesi konusunda yetkililer trafik psikolojisini dikkate almalı, vatandaşların zorlandıkları kör noktaları ve onların taleplerini ciddiye almalıdır. Yoksa sistem, kuralları bir kez çiğnedikten sonra, kuralsızlıktan keyif alan "adrenalin sendromlu trafik canavarlarını", "maço şoförleri" ve potansiyel "önce ben" diyen kişileri üretmeye devam edecektir. Adem Güneş Uzman Pedagog Zaman 586399 Trabzon'da Alanzinho krizi Trabzon'da Alanzinho krizi Bordo-mavili yönetim, teknik direktör Hugo Broos'un bu futbolcu hakkında vereceği raporu bekliyor. KAMİL ANAHAR Gençlerbirliği karşısında iki farklı galibiyeti koruyamayarak puan kaybeden Trabzonspor, Brezilyalı futbolcu Alanzinho'nun maçtan çıkarken yaptığı hareket nedeniyle büyük şok yaşıyor. İkinci yarının başında Gabric'in yerine oyuna giren Alanzinho, 84. dakikada kendisini oyundan alan teknik direktör Hugo Broos'a formasını atmasın camiada yeni bir krize neden oldu. Belçikalı teknik direktör, hafta içinde Alanzinho ile ilgili raporunu yönetim kuruluna sunacağı belirtildi. Yönetim ise, Belçikalı teknik direktörün görüşleri doğrultusunda bir yol izleyecek. Broos'un Alanzinho ile birlikte ülkesinden geç dönerek disiplinsiz tavırlar gösteren Tjikuzu'yu tavırlardan dolayı istemediği ve yönetim bu yönde raporlar vereceği öğrenildi. 27.09.2009 587350 Çalışkan, memleket sevdasını şiirle anlattı Çalışkan, memleket sevdasını şiirle anlattı AK Parti Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan, Kırşehir'e olan sevgisini dile getirmek ve Kırşehir'i tanıtabilmek için şiir yazdı. ALPARSLAN DEMİRBAŞ KIRŞEHİR Sözlerini Milletvekili Abdullah Çalışkan'ın yazdığı ve sanatçı Erdal Altıntaş tarafından bestelenen “Kırşehir Türküsü” ile ilgili Çalışkan şunları söyledi: “Lise yıllarından kalma bir şiir merakım vardı. Kırşehir'in tanıtımı anlamında bir katkım olması ve memleketime hissettiğim sevgiyi bütünü ile anlatan bir şiir olması için kalemi elime aldım ve gönlümden geldiğince bir şeyler yazmaya çalıştım. Ümit ederim ki sevgili hemşerilerim tarafından beğenilir. Şiirin bir kopyasını usta sanatçımız Neşet ERTAŞ'a da verdim; eğer kendileri teveccüh gösterir ve Kırşehir Türküsünü mevcut bestesi ile seslendirir veya yeni bir beste yaparlarsa sponsor bularak hazırlayacağımız bir video klip eşliğinde Kırşehir'in müzik kanallarında ve diğer ulusal TV kanallarında tanıtımını yapmayı düşünüyoruz” Kırşehirli hemşerilerinin Kırşehir Türküsüne www.abdullahcaliskan.gen.tr internet sitesinden erişebileceğini söyleyen Çalışkan, tek amacının Kırşehir'in bütün yönleri ve değerleri ile herkese tanıtılması olduğunu ifade etti. Kırşehir'in tüm ilçelerinin ve Kırşehir'e ait değerlerin isimlerinin geçtiği şiir 11'li hece ölçüsü ile yazılmış ve toplam 10 kıtadan oluşmakta. 27.09.2009 YURT HABERLER 586675 Viranşehir'de izinsiz gösteriye polis müdahalesi İlçenin Karacadağ Caddesi'nde toplanıp, bölücü terör örgütü lehine gösteri yapan grup, ateş yakıp kent merkezine yürümek istedi. Göstericiler, dağılmaları yönünde kendilerini uyaran polis ekiplerine taş ve molotof kokteyli attı. Göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanarak grubu dağıtan polis ekipleri, yakılan ateşleri tazyikli suyla söndürmeye çalıştı. Bu arada, göstericilerin eylem yaptıkları yerin yakınındaki Dumlupınar İlköğretim Okulu'nun bahçesinde devam eden bir düğün törenine katılanların da atılan gazdan etkilendikleri öğrenildi. 587156 Ünlü yönetmen gözaltında Ünlü yönetmen gözaltındaÜnlü film yönetmeni Roman Polanski'nin, 31 yıl önce ABD tarafından çıkarılan bir tutuklama başvurusu nedeniyle İsviçre makamlarınca gözaltına alındığı bildirildi. Zürih Film Festivali organizatörleri, hayat boyu yaptığı yönetmenlik çalışmaları dolayısıyla kendisine verilecek ödülü almak üzere İsviçre'ye gelen Polanski'nin, Zürih polisince gözaltına alındığını belirtti. Organizatörler, Polanski'nin, ABD tarafından 1978'de çıkarılan tutuklama kararı nedeniyle gözaltına alındığını kaydetti. Zürih polisinden henüz söz konusu haberi teyit eden bir açıklamada bulunulmadı. Polanski, mahkeme tarafından kendisine yöneltilen 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz suçlamasını kabul etmesinden yıl sonra, 1978'de ABD'yi terk etmişti. 586941 Trabzon'da yağış trafiği olumsuz etkiliyor Kent merkezinde sabahın erken saatlerinde başlayan sağanak yağış nedeniyle Beşirli Mahallesi ile Pelitli beldesi arasında kalan Karadeniz Sahil Yolu ve eski sahil kara yolunun bazı bölümlerinde su birikintileri oluştu. Sürücüler, birikinti oluşan bölümlerden kontrollü olarak geçmeye çalıştı. Trabzon Havalimanı karşısında daha önce aşırı yağışlarda trafiğin durmasına neden olan su birikintisi, alınan önlemler sonucu bu yağışta oluşmadı. Trabzon Belediyesi ekipleri de bu bölgede tedbir alarak, herhangi bir tıkanmaya karşı hazır bekletildi. Bu arada Preveze Deniz Zaferi ve Deniz Kuvvetleri Günü'nün 471. yıl dönümü kutlamaları kapsamında Trabzon Limanı'na gelen TGC Albay Hakkı Burak gemisi komuta heyetinin Atatürk Anıtı'na çelenk koyma töreninin, yağış nedeniyle iptal edildiği öğrenildi. 586135 Yine Maganda Kurşunu Yine Ölüm Yine Maganda Kurşunu Yine Ölüm Kırşehir'deki düğün töreninde havaya açılan ateş sonucu çocuk hayatını kaybetti, kişi de yaralandı. Kırşehir'deki düğün töreninde havaya açılan ateş sonucu çocuk hayatını kaybetti, kişi de yaralandı. Çiçekdağı ilçesinde, bir çay bahçesinde yapılan düğün sırasında, davetlilerden birinin havaya ateş açması düğünü kana buladı. Seken kurşunlar, aralarında ve 12 yaşında iki çocuğun da bulunduğu kişinin yaralanmasına neden oldu. Yaralılar, Yozgat'ın Yerköy ilçesindeki devlet hastanesine kaldırıldı. Durumu ağır olan yaşındaki Metehan Durmaz, ambulansla Kırşehir'e sevk edildiği sırada yolda hayatını kaybetti. Yaralılar ise tedavilerinin ardından taburcu edildi. Olay sonrası kaçan zanlı ise Yerköy'de yakalandı. 587497 Askeri araç kazaya karıştı: 2'si ağır yaralı Alınan bilgiye göre, Batman'ın Gercüş ilçesindeki jandarma komutanlığında görev yapan askerleri taşıyan araca, Batman-Mardin karayolunda yol kontrolü için beklediği esnada Mardin istikametinden gelen kömür yüklü bir kamyon çarptı. Çarpmanın şiddetiyle askeri araç yaklaşık 200 metre sürüklendi. Araçta bulunan asker yaralandı. Durumu ağır olan akser, helikopterle önce Batman Bölge Devlet Hastanesi'ne, buradan Diyarbakır'a kaldırıldı. Yaralanan diğer askerin tedavisi ise Batman Bölge Devlet Hastanesi'nde devam ediyor. Kazaya sebep olan kamyon sürücüsü ise gözaltına alındı. Batman Valisi Ahmet Turhan, devlet hastanesine gelerek yaralı askerleri ziyaret etti. İHA 587168 Hamileyken 2. kez hamile kaldı Hamileyken 2. kez hamile kaldı Giriş Saati Güncelleme Üç hafta içinde iki kez hamile kalan bir kadın, sadece ABD değil tüm tıp otoritelerini şaşkına çevirdi. Eşine az rastlanır bu ilginç olay, Julia Grovenburg isimli 2.5 haftalık hamile kadının rutin kontroller için doktora gitmesiyle ortaya çıktı. Doktorlar, bebeğin durumunu görebilmek için yaptıkları ultrason sonucunda Grovenburg'un ilk hamileliğinden birkaç hafta sonra tekrar hamile kaldığını ve karnında 2'nci bir bebeğin büyümekte olduğunu tespit etti. Grovenburg'un doktoru Michael Muylaert da çifte gebelik olayına çok nadir rastlandığını vurgulayarak şunları anlattı: "Bu çok istisnai bir durum. Julia'nın rahminde aynı anda iki bebek birden büyüyor ve de ikiz değiller. İki bebeğin de sağlıklı doğması için elimizden geleni yapacağız. Ancak bebeklerden büyük olanının, küçük olanın erken doğumuna sebep olma riski bulunuyor." 586842 Cezaevinden otomobil ve halı yıkama hizmeti Yaklaşık ay önce oluşturulan atölyede günde ortalama 10 araç ile çok sayıda halı en son teknolojiye sahip makinelerle yıkanıyor. Uygulamayla cezaevi bütçesine de katkı sağlanıyor. Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Enis Yavuz Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık bir yıldır hizmet veren açık cezaevinde 86 hükümlünün en az bir meslekte sertifika alması için çalışıldığını söyledi. Bir suç işleyerek cezaevine girmiş kişilere Adalet Bakanlığının önerisiyle düzenledikleri kurslar sayesinde sertifika verdiklerini ifade eden Yıldırım, bu kapsamda seracılık, marangozluk, berberlik, ekmek yapımı ve bilgisayar gibi farklı alanlarda sayısız kurs düzenlediklerini kaydetti. Son olarak oluşturdukları iki atölyede otomobil ve halı yıkama hizmeti verdiklerini belirten Yıldırım, atölyelerinin vatandaşlardan ilgi gördüğünü söyledi. Yıldırım, ''Uygulama sayesinde mahkumlarımız meslek sahibi olarak cezaevinden donanımlı ayrılıyor. Atölyelerimiz sayesinde hem cezaevi bütçesine katkı sağlıyoruz hem de vatandaşlara güzel bir hizmet sunuyoruz'' diye konuştu. Cezaevi Müdürü Muzaffer Avcı da atölyelerinde halının metrekaresi TL, otomobilin iç ve dış yıkamasının TL olduğunu belirtti. Atölyelerden gelir elde etmenin ikinci planda yer aldığını, asıl amaçlarının mahkumları meslek sahibi yaparak cezaevinden tahliye etmek olduğunu ifade eden Avcı, ''Açtığımız kurslara mahkumlarımız ilgi gösteriyor. Burada hem cezalarını çekiyor hem de meslek sahibi oluyorlar. Kurslar sayesinde, dışarı çıktıklarında iş bulmakta zorlanmıyorlar'' dedi. -HAKİMLERİN HALILARINI DA YIKIYORLAR- Atölyede vatandaşların yanı sıra cezaevi personeli, savcı ve hakimlerin de halılarını yıkadıklarını belirten Avcı, uygulamanın hem ucuz olması hem de en son teknolojiyle yapılması dolayısıyla tercih edildiğini bildirdi. 586682 Annesinin yasak aşkını kızı ele verdi! Annesinin yasak aşkını kızı ele verdi!"Ayhan amca evimize gidip gelir, annemle baş başa kalırdı." 27.09.2009 09:04ADANA’da dört gün önce iş kazasından dolayı ayak parmakları kopan ve bu yüzden evde istirahat eden Muzaffer D.’ye, eşi Ebru, temizlik yapacağını söyleyerek evden gitmesini istedi.Muzaffer D., akşam eve girdiği sırada bir kişi, arkasından yaklaşıp ağzını eliyle kapattıktan sonra boğazından bıçakladı. Ağır yaralanan koca, kendisini vuran kişinin eski komşusu Ayhan Emer olduğunu gördü. Çiftin yaşındaki kızı B. D.’nin polise verdiği “Ayhan amca evimize gidip gelir, annemle baş başa kalırdı. Annem babamın duymaması için beni tembihlerdi” ifadesi yasak aşkı ortaya çıkardı. Yakalanan Ayhan Emer tutuklandı. Erol ŞENNUR/ADANA 587571 Kanser hastası ambulans kaçırdı ve... yıldır bağırsak kanseri tedavisi gören ve hasta olduktan sonra yaptığı işini bırakan Celal Akçal, bugün saat 18.00 sıralarında Yalova Yaşar Okuyan Bulvarı önünde rahatsızlanınca ambulans çağrıldı. Celal Akçal'ın eşi Kudret Akçal'ın iddiasına göre, eşi taşkınlık yapınca ambulansa alınmadı. Bunun üzerine Özel Uzmanlar Hastanesi'nden ambulans istendi. Olay yerine gelen ambulans, Akçal'ı önce Uzman Hastanesi'ne buradan da Yalova Devlet Hastanesi'ne götürdü. Yalova Devlet Hastanesi'nde kendisine gerekli müdahalenin yapılmadığını öne süren Akçal, daha önce tedavi gördüğü İstanbul Gaziosmanpaşa Hastanesi'ne ambulansla götürülmesini istedi. Hastane yönetiminin bunun mümkün olmadığını söylemesi üzerine, üstünde sadece iç çamaşırı bulunan Akçal, dışarıya fırlayarak, kendisini hastaneye getiren Özel Uzmanlar Hastanesi'ne ait 77 DR 292 plakalı özel ambulansı çalıştırarak, İstanbul istikametine yöneldi. Durumun polise bildirilmesi üzerine güvenlik güçleri ambulansın peşine düştü. Çiftlikköy İlçesi'nde polisin aracın lastiklerine ateş açmasıyla durdurulan Celal Akçal, daha sonra ifadesi alınmak üzere Gaziosmanpaşa Mahallesi Polis Merkezi'ne getirildi. Akçal'ın Topçular İskelesi'ne doğru gittiği, buradan da İstanbul'un Gaziosmanpaşa ilçesinde bulunan özel bir hastaneye gitmeyi planladığı öğrenildi. Sakinleştirici iğne yapılan Akçal'ın akrabaları Polis Merkezi'ne akın etti. Celal Akçal'ın eşi Kudret ve annesi Hanım,Akçal, olayın yaşanmasına Devlet Hastanesi'nin ambulans görevlilerinin neden olduğunu öne sürdüler. İfadesi alınan ve sağlık kontrolünden geçirilen Celal Akçal, Adliyeye sevk edildi. 587327 Muğla'da çöplük alanda başlayan yangın, ormanlık alana sıçradı Alınan bilgiye göre, Kargıderesi mevkisinde çöplük olarak kullanılan alanda henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Rüzgarın etkisiyle ormanlık alana sıçrayan yangına ilk müdahaleyi Datça Belediyesi itfaiye ekipleri ve Datça Orman İşletme Şefliğine bağlı ekipler yaptı. Yangının, bölgeye yakın bir noktada bulunan İrem Sitesi'ni tehdit etmeye başlaması üzerine bölgeye Ula, Milas ve Marmaris ilçelerinde konuşlu bulunan yangın söndürme helikopteri ve uçak sevk edildi. Söndürme çalışmalarına çok sayıda asker ve vatandaşın da katıldığı görüldü. Datça Orman İşletme Şefliği yetkilileri, yangının yerden ve havadan yapılan müdahaleler sonucu kontrol altına alındığını bildirdi. Bu arada, yangın nedeniyle ilçede elektrik kesintisi yaşandığı öğrenildi. 586185 Başkasının embriyonunu taşıdığını öğrenen kadın, doğurduğu bebeği ailesine verdi 40 yaşındaki Carolyn Savage, söz verdiği gibi bebeği biyolojik ailesine teslim etti. Detroit'te yaşayan Paul ve Shannon Morell çifti, Savage'in bebeklerinin ''koruyucu meleği'' olduğunu söyledi. Shannon çifti yaptıkları açıklamada, hatayı öğrenmesine rağmen hamileliğini devam ettiren Savage'a sonsuza kadar minnettar kalacaklarını söyledi. Morell ailesine tebriklerini ileten Savage ailesi de, zor bir süreçten geçtiklerini belirterek basından özel hayatlarına saygı duyulmasını istedi. 586357 Çeteden tutuklanan albaya destek soruşturduğu İşçi Partisi'nden geldi Partinin Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Özbey'in, 'soruşturmanın kendi lehlerine sonuçlanacağının belli olduğu için albayın tutuklandığını' öne sürmesi dikkat çekti. Özbey'in açıklaması, 'İşçi Partisi, soruşturmanın sonucunu nasıl oluyor da biliyor?' sorusunu akıllara getirdi. Önceki gün geç saatlerde tutuklanarak Hasdal Askerî Cezaevi'ne gönderilen Albay Ahmet Zeki Üçok'un dosyası oldukça kabarık. Üçok'un ismi daha önce Karargâh Evleri dosyasına el koyarak soruşturmayı engellediği iddiasıyla gündeme gelmişti. El koyduğu öne sürülen İşçi Partisi'nin (İP) TSK içinde yapılandığına yönelik iddiaları içeren Karargâh Evleri davasına bilirkişi olarak İşçi Partisi'nden milletvekili adayı olan Sami Toprak'ı atadığı ortaya çıkmıştı. İşçi Partisi'ni soruşturan bir savcının, konunun tarafı olan bir kişiyi bilirkişi olarak ataması 'garip' karşılanmıştı. Karargâh Evleri'yle ilgili 2005 yılında MİT Trakya Bölge Müdürlüğü tarafından tespit edilerek soruşturulmak üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na gönderilen dosyayı üç yıl beklettiği de tespit edilmişti. Aynı isim, Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı'nda 'hipnozla sorgulama' yöntemiyle de gündeme geldi. İddialara göre, Karargâh Evleri soruşturması kapsamında tutuklanan Albay Cengiz Köylü'ye para yardımı yapılması yönündeki şifahi emri yazılı hale getirdikleri gerekçesiyle astsubaylar Ali Balta, Orhan Güleç ve Uzman Çavuş İsmail Dağ gözaltına alındı. 14 gün boyunca sorgulanan üç askere işkence yapıldığı, sorgulamada hipnoz yönteminin kullanıldığı ileri sürüldü. Hipnozla sorguyu yaptığı iddia edilen emekli Yarbay Gürol Doğan da soruşma kapsamında verdiği ifadede, kendisinin Zeki Üçok tarafından Kayseri'ye davet edildiğini anlattı. Doğan, Astsubay Ali Balta'nın sorgusuna da bizzat katılarak telkinlerde bulunduğunu itiraf etti. Albay Zeki Uçok ve Hakim Yüzbaşı Mehmet Çelik'in evrakta sahtecilik yaptıkları daha önce gündeme gelmişti. SORUŞTURMANIN SONUCU BELLİ MİYDİ? Albay'ın önceki gün 'suç örgütü üyeliği ve yağmacılığa yardım etmek' iddialarıyla tutuklanmasına ilk tepkiyi 'soruşturduğu' İşçi Partisi verdi. Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Özbey, 'kendi lehlerine sonuçlanacağını önceden öğrendikleri Karargah Evleri soruşturmasının sonucunun ilanından önce askerî hakimin tutuklanmış olmasını manidar bulduklarını' anlattı. Özbey, Üçok'un yürüttüğü soruşturmanın kendi lehlerine sonuçlanacağı bilgisine nasıl ulaştıkları ve bundan nasıl emin olabildikleri hakkında ise konuşmadı. Hasan Basri Özbey, kendilerinin taraf olduğu bir soruşturmada neden İşçi Partili bir ismin tayin edildiği konusunu ise onun uzmanlığına bağladı. 586572 Polis, güvenlik kameralarında kayıp çocukların izini arıyor İki çocuğu kaybolan acılı anne Leyla Tekin, Ahmet Tuna ve Dilruba'sız geçen her gün üzüntülerinin arttığını söyledi. Tekin, "Ramazan Bayramı'nın 3. günü (22 Eylül) doğum günüydü. Çok ısrar etti bayramın ilk günü kutladık. İçine doğmuş muydu bilmiyorum ama çok güzel bir doğum günü kutlamıştık." diyerek gözyaşı döktü. Türkan Ay (11), Ahmet Tuna ve Dilruba'nın kaybolduğu 21 Eylül'de alarm durumuna geçen polis, kriz masası oluşturdu. İzinleri iptal edilen güvenlik güçleri, site, işyeri ve benzinliklerdeki güvenlik kameralarının kayıtlarını inceliyor. Bölgede yalnız yaşayan insanlar üzerinde duruluyor. Tespitlerin tamamlanmasından sonra mahkemeden alınan arama kararıyla belirlenen adreslerde arama yapılacak.Bu arada evlere girebilmek için istenen 'genel arama' izni mahkeme tarafından reddedildi. Bu arada Türkan Ay'ın annesi Özlem Ay, kız kardeşinin ilişkisinin olduğu iddia edilen bir müteahhidin çocukları kaçırmış olabileceği yönündeki haberleri görünce fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Türkan'ın teyzesinin ilişki yaşadığı iddia edilen müteahhidin ise polise giderek, kaçırılmayla ilgisinin olmadığı yönünde ifade verdiği belirtildi. Öte yandan Bolu'nun Çanakçılar köyünde yaşayan yaşındaki Samet Çelik'in 10 gün önce evlerinin önünde oyun oynarken kaybolduğu bildirildi. Oğlunun bulunması için gözyaşı döken Nermin Çelik, Samet'in kaçırıldığından şüphe ediyor. EŞREF AKGÜN KAYSERİ 586993 Mucize bebek Ricky'nin gizlediği sırlar ALİ MURAT GÜVEN Mucize bebek Ricky'nin gizlediği sırlar ALİ MURAT GÜVEN BEBEK RICKY Ricky Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Fransa-İtalya ortak yapımı Türü ve Süresi: Duygusal drama 90 dakika Gösterim Dili: Orijinal seslendirmesi Fransızca olan bu film, ülkemizde Türkçe altyazılı kopyalarla gösterime sunulmuştur. Yönetmen: François Ozon Senarist: (İngiliz yazar Rose Treamin'in kısa öyküsünden uyarlamayla) François Ozon Görüntü Yönetmeni: Jeanne Lapoirie Özgün Müzik Bestecisi: Philippe Rombi Kurgucu: Muriel Breton Sanat Yönetimi Ekibi: Katia Wyszkop (Yapım Tasarımcısı), Pascaline Chavanne (Kostüm Tasarımcısı), Gill Robillard (Makyaj Ekibi Şefi), Franck-Pascal Alquinet (Saç Tasarım ekibi Şefi) Oyuncular: Alexandra Lamy (Katie), Sergi Lopez (Paco), Mélusine Mayance (Lisa), Arthur Peyret (Ricky), André Wilms (Eczacı), Jean-Claude Bolle-Reddat (Gazeteci), Maryline Even (Odile), Hakim Romatif (Kapıcı), Julien Haurant (Kütüphaneci), Véronique Joly (Sosyal Danışman) İthalatçı Şirket: Bir Film Dağıtıcı Şirket: Tiglon Film İçerik Uyarıları: Genel çerçevesiyle son derece temiz ve hümanist bir öyküsü olmakla birlikte, cinsellik içeren kısa süreli bir kaç sahnesi nedeniyle, 13 yaşından küçükler için uygun bir film değildir. Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı: Yıldız Puanı: Alelâde bir kadın olan Katie ile yine alelâde bir adam olan Paco tanışır ve çifte sanki sihirli değnek dokunmuşçasına bir mucize gerçekleşir, birbirlerine ilk görüşte sırılsıklam âşık olurlar! Üstelik, aşklarının meyvesi daha da olağanüstüdür: Ricky adını verdikleri, son derece güzel ve yetenekli bir bebek Zaman geçtikçe, ailenin bu minik üyesi, en az ebeveynlerinin aşkı kadar sıra dışı bir insan yavrusu olduğunun ipuçlarını sergilemeye başlayacaktır. “Ricky”, aktivist bir eşcinsel olan ve çektiği hemen her filme de bu yönde politik-estetik göndermeler katmadan duramayan Fransız yönetmen François Ozon'dan, bu kez söz konusu alana hiç bulaşmaması nedeniyle oldukça nadir sayılabilecek bir çalışma. Öyle ki bana -mâlum nedenden dolayı- kanımın pek fazla kaynamadığı Ozon'u yıllar sonra yeniden sevdirdiği gibi, Philippe Rombi imzalı duygu yüklü müzikleriyle de ruhumu okşadı. Şiir gibi bir anlatım içinde, tertemiz bir kurguyla akıp giden bu güzel yapıtın en büyük kozu ise ne yaptığını pek bilmeden öyküye muazzam bir lezzet katan biblo güzelliğindeki bebek aktör Arthur Peyret... Sırf onun evde kaybolduğu ya da “kanatlandığı” sahneleri görmek için bile izlemeye değer! Gerilim, bilim-kurgu, komedi ve masal türlerinin öğelerini incelikli bir sinema diliyle bir araya getiren “Ricky”, bu hafta sonunun da en iyilerinden biri. Özellikle genç eşlerin birlikte izlemekten büyük bir keyif alacaklarına inanıyorum. 27.09.2009 SİNEMA 586616 ABDULLAH AYMAZ Dünya Dinler Parlamentosu Geçtiğimiz seneler toplantılarına başladı. 3-9 Aralık 2009'da Avustralya'da Canberra'da toplanacak. Melbourne'de merkezlerine gidip Başkan Dirk Fecca'yı ziyaret ettik. Kendisi Türkiye'yi gezmiş, eğitim hizmetlerini eğitim gönüllüsü öğretmen ve esnaflarımızı tanımış ve diyalog faaliyetlerine şâhit olmuş. Onun için "Keşke bütün diğer dinlerin de kendisinden fikir alabileceği birer Fethullah Gülen'leri olsa!.." diyor. Bu seneki toplantıya çok önem veriyor, "Bütün dünya izleyecek... Mutlaka Hocaefendi gelmeli... Hiç olmazsa, telekonferansla bir mesaj vermeli!.." diye konuşuyor. Direktör Dirk Fecca, Türkiye'ye geldiğinde Cumhurbaşkanı'mız Abdullah Gül ile de görüşmüş... Gönlü onun da katılmasını istiyor... Bülent Arınç, Ekmeleddin İhsanoğlu gibi şahsiyetlerin bulunmasını Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ve Mustafa Çağırıcı beylerin telekonferansla iştirak etmelerini arzu ediyor. Ayrıca İslam dünyasında tanınmış şahsiyetlerin de katılarak İslamiyet'le ilgili doğru mesajların, bütün dünyaya güçlü bir şekilde verilmesini çok önemli buluyor. 3-9 Aralık'ta gerçekleşecek bu toplantıların İslamî sitelerde herkese duyurulmasını istiyor... Önemli İslâmî şahsiyetlerin verecekleri mesajları Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Almanca vs. dillerde herkese duyurmaya çalışacak. Onun bir arzusu da, 2014 yılında yapılacak Dünya Dinler Parlamentosu'nun İstanbul'da gerçekleşmesi... İstanbul'umuz için muazzam bir tanıtım olabilir. Tabiî bu büyük bir organize olacağı için Belediye Başkanı'mız Sayın Kadir Topbaş'ın karar vereceği bir konu... Canberra'ya daha renkli bir hava verilebilmesi için semazenlerin 3-9 Aralık'ta programa getirilmesi de güzel olacaktır. Bu çeşit toplantılara Müslümanların katılıp müsbet mesajları vermeleri ve Müslümanlığın ve Müslümanların alnına sürülmek istenen yağlı karayı silip, pâk ve temiz nâsiyeyi bütün parlaklığı ile ortaya koymaları gerekiyor. Bu hususta biz Anadolu insanlarına daha büyük bir iş ve sorumluluk düşüyor. Bu noktada Fethullah Gülen Hocaefendi'nin mesajları ön plana çıkıyor. Onun kimden gelirse gelsin her türlü teröre niçinsiz ve nedensiz hatta "ama..." demeden, karşı çıkması, bu hususta Müslümanların kararlılığını ortaya koyuyor... Müslüman, merhamet ve hikmeti esas alarak aklıselimle hareket etmek zorundadır... "Başka çare mi bıraktılar?" deyip yanlış tutumlara girmek veya bu yanlışlara fetvâ vermek, akıl kârı değildir; İslamiyet'i de lekeler... Ama dünya çapındaki diyalog faaliyetleri ve İslam Dünyasındaki Hira dergisi ile yapılan açılımla çok güzel ve müsbet gelişmeler görülmektedir. Guardian gazetesinin 26 Temmuz 2009 tarihindeki "Avrupa'da İslam korkusu sönmeye başladı" başlıklı haberinde de şu tespitlere yer verildi: "Gallup tarafından yapılan günümüze kadar yapılmış en kapsamlı araştırmada Avrupa Birliği'ndeki 20 milyondan fazla Müslüman nüfusun radikalleşmesi korkusu gerçekleşmedi. Siviller üzerindeki şiddet ihtiva eden saldırıların haklı olup olmayacağı sorulduğunda Fransa'daki Müslümanların 82'si, Almanya'daki Müslümanların da 91'i 'Hayır' cevabı veriyor. 'Kutsal bir dava için şiddet kullanılabilir mi?' sorusuna verilen cevap da aynen yukarıdaki rakamlarla örtüşüyor. Asıl önemli olan, dindar olanlarla, dinî yaşayışı olmayan Müslümanların verdikleri cevapların birbiri ile örtüşmesi." "Hollanda gizli servisi (AIVD), ülkenin diğer Müslüman kitlesini oluşturan Türkiye göçmenleri arasında 'Radikal İslam anlayışına karşı direncin, çok kuvvetli olduğu; kısa ve orta dönemde Hollanda Türk toplumu üzerinde aşırı dînî görüşlerin yer bulacağının sanılmadığı düşünülüyor.' şeklinde bir kanaata sahip..." Anadolu insanının bu yönünü de bütün insanlığa tanıtmamız gerekiyor... a.aymaz@zaman.com.tr 586959 Ermenek'te kaza: ölü, yaralı Alınan bilgiye göre, Mehmet Kömürcü (18) yönetimindeki 70 5479 plakalı otomobil, Balgusan yolunun 15. kilometresinde devrildi. Otomobilde bulunan Halil Oğlakçı (17) kaza yerinde hayatını kaybetti, sürücü Kömürcü ile beraberindeki Sami Özdemir (18) ve kimliği henüz belirlenemeyen kişi yaralandı. Yaralılar, Ermenek Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. 587577 Bayan voleybolcular yenilgiyle ikinci tura Türkiye, Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası'nda 'ya 3-2 yenilerek Grubu'nu üçüncü sırada tamamladı ve play-off'lara yükseldi. Türkiye, ilk tur grubundaki son maçında ile karşılaştı. Başabaş geçen ilk seti 25-23 aldı. İkinci seti aynı skorla alan Türkiye eşitliği sağladı. Üçüncü seti 25-18 alan milli takım 2-1 öne geçti. Dördüncü sette ikinci teknik molaya 16-14 önde giren Türkiye sonlara doğru üstünlüğü rakibine kaptırdı ve set 25-21'lik skorla 'ya gitti. Tie-break seti 'nın etkili oyununa sahne oldu. Yorgun düşen milli  takım oyuncuları, servis ve manşet hatalarıyla seti 15-9, maçı ise 3-2 kaybetti.      milli takım Grubu'nu bir galibiyet, iki yenilgi ile üçüncü sırada tamamlayarak play-off'lara gitme hakkı kazandı. Türkiye ikinci tur grubunda ilk maçını salı günü Sırbistan ile oynayacak.      Türkiye'nin de mücadele ettiği ilk tur grubunu yenilgisiz bitiren ile ikinci sırada  bitiren da play-off'larda mücadele edecek. 586215 "Amacımız Gözyaşını Dindirmek" "Amacımız Gözyaşını Dindirmek" Erdoğan, Demokratik Açılım konusunda, "Amacımız, annelerin gözyaşlarını dindirmek. Süreç şekillendiğinde içinde neler olduğunu açıklayacağız" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Demoktratik Açılım" süreci ile ilgili olarak, parlamentonun açılması ile birlikte bu süreci en güçlü şekilde yürürlüğe koyacaklarını bildirdi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve G-20 Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Başbakan Erdoğan New York'ta Türk vatandaşları ile biraraya geldi. Gündemdeki konulara ilişkin önemli mesajlar veren Erdoğan, konuşmasında etnik kimlik vurgusu yaptı. "Etnik Kimliğe Saygı Gösterilmeli" Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde buluşacağız, ama etnik kimliği koruyarak. Etnik kimlik sonradan kazanılmaz, doğuştan kazanılır. Dolayısıyla saygı duymak gerekir" dedi. Demokratik Açılım süreci içinde neler olduğu tam olarak şekillenmediği için açıklayamadıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Sürecin içinde neler olduğu şekillendiğinde rahat rahat konuşacağız, herşeyi açıklayacağız" dedi. Demokratikleşme yolunda atılan adımlardan asla geri dönmeyeceklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Amacımız annelerin gözyaşını dindirmek, 30 yıldır heba ettiğimiz süreyi sona erdirmektir" diye konuştu. "Ermeni Açılımı Türkiye'nin Çıkarına" Ermenistan'la yürütülen sürece ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, Türkiye'nin çıkarına olacak, Azerbaycan'ı asla rencide etmeyecek çözümler haricindekileri kesinlikle kabul etmeyeceklerini belirtti. "% 3,5'lik Büyüme Hedefini Alt Üst Edeceğiz" Ekonomik toparlanmaya da atıfta bulunan Erdoğan, "2010 yılındaki yüzde 3,5'lik büyüme hedefini alt üst edeceğiz" dedi. 586356 [Zaman Online] Vücudunuzdaki yağlar hakkında bilmediğiniz gerçekler 1. Yağ hücreleri, kendi minimum boyutunun katı kadar büyüyebiliyor: Yakabileceğinizden daha fazla kalori alırsanız, vücuttaki yağ hücreleri minumum boyutunun katı büyüyorlar ve sayıları da ortalama yetişkinde bulunan 40 milyardan 100 milyara kadar çıkıyor. Herkeste yağ hücresi bulunuyor, doğumdan önce bu hücreler oluşmaya ve şekillenmeye başlıyor. 16 yaş civarında, vücudun yağ hücreleri olgunlaşıyor ve sonra yaşam tarzı ve genler kilo alımında ve kilo vermede rol oynuyor. Yağ hücreleri hayatta kalmak için gerekli ve bu hücreler vücudun enerji sistemini desteklemeye yardımcı oluyor. Her gün yüksek kalorili yiyecekler yerseniz ve fazla kalori yakmazsanız, yağ hücreleriniz büyür ve çoğalır, böylece kilo alırsınız. 2. Yağ hücreleri ekstra östrojen salgılıyor: Ekstra birkaç kilo fazlalık hormonal dengenizde hasara yol açıyor. Sınıflandırılmış dişilik hormonu olan östrojen, yağ depolama hormonudur. Erkeklerde de bu hormon doğal olarak çok az miktarda bulunuyor. Fakat, kilo aldığınızda, östrojen seviyesi artıyor ve diğer sağlık problemleri birbirini izliyor. Erkeklerde bu hormon beyin fonksiyonlarını geliştirmek, kalbi korumak için gerekli olmasına rağmen, yüksek miktarlarda olduğu zaman testesteron seviyesi düşüyor ve birçok erkek yorgunluk, kas niteliği kaybı ve bazı vakalarda genişleyen prostata yol açabiliyor. Başka bir deyişle, erkeklerde östrojen seviyesini artırmanın yan etkileri iyi olmuyor. 3. Çok fazla kilo verirseniz yağ hücreleriniz büzülür, ancak kaybolmaz: Kilo alımından dolayı sahip olduğunuz 100 milyar yağ hücresi leke gibi görünebilir. Yağ hücreleriniz şiştikten ve çoğaldıktan sonra kilo verebilirsiniz. Gerçekte, kilo verdiğinizde yağ hücreleriniz büzülüyor. Bunların toplam sayısının sadece düşmesine rağmen, hücreler daha az aktif hale geliyor, vücudunuzda duruyor ve büyümek için büyük bir ziyafet çekmenizi bekliyor. Bu nedenle hızlı kilo verip almak yerine, normal kilonuzu aynı seviyede tutmaya çalışın. 4. Yağ dokuları iltihabı artıran hücreleri etkiliyor: Yağ dokuları, vücutta iltihaba yol açan makrofaj isimli bağışıklık sistemi hücrelerini etkiliyor. Bu nedenle, eğer birkaç kilo fazlanız varsa, vücudunuz gribe yakalandığınızda vücudunuzun gösterdiği reaksiyona benzer bağışıklık cevabı üretmeye başlıyor. Ancak endişelenmeyin: Henüz en sevdiğiniz yemekten vazgeçmek zorunda değilsiniz. Çalışmalar, toplam vücut ağırlığınızı yüzde 10 kadar düşürmenin sağlığınızı geliştirdiğini ve bağışıklık yanıtını sınırlandırdığını gösteriyor. 5. Yağ hücreleri vücudun farklı parçalarında farklı davranıyor: Erkeklerde fazla kilolar tipik olarak karın bölğesinde toplanıyor. Kilo alırsanız, bunların çoğu öncelikle göbeğe gidiyor. Göbek yağı kötü kolesterol olasılığını artırıyor, kan dolaşımında ilave yağı tetikliyor, kan basıncı ve kan şekeri seviyesini artırıyor. Karın bölgesindeki yağ hücreleri, vücudun diğer bölgelerinde yerleşen yağ hücrelerinden daha aktif. Bu yağ hücreleri şeker hastalığı, koroner kalp hastalığı, felç ve belirli kanserlere neden olan yağ asitlerinden daha fazla salgılıyor. Bunun yanında, karaciğerin sağlıklı işleyişini etkileyebiliyor. Maalesef, vücudun belirli bir bölgesinde kilo verilmesini hedefleyen yol yok. Tüm vücudunuz için egzersiz yapmak zorundasınız. İyi haber ise, karın bölgesindeki kiloların düzenli egzersiz ile hızlı bir şekilde verilmesidir. 6. Hiç yağ tüketmezseniz, vücudunuz kısa devre yapacaktır: Yağ tüketiminden kaçınırsanız, vitamin dolaşımı ve kolesterol seviyesinin düzenlenmesi için vücudunuzun doğal sistemine kısa devre yaptırırsınız. Yağlar, vitamin emilimi ve enerji üretimi gibi vücudun doğal süreçlerinin sürdürülmesi için kritiktir. Yağda çözünen A,D,E ve vitaminleri olmaksızın, vücut kalsiyumu uygun bir şekilde ememez, hormon üretimi olumsuz etkilenir ve kan oluşumu ile akışında güçlükler yaşanır. Yağda eriyen vitaminlerin eksik olması gece körlüğü, anemi, raşitizm ve iç kanama gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açar. Bunun yanında, vücut kalsiyumu soğuramadığında kemikler güçsüzleşir ve kırılgan hale gelir. Yağ aynı zamanda, kötü kolesterolü düşürerek kolesterol düzenlenmesinde rol oynuyor. 7. Yağ kalorisi, günlük toplam kaloriniziniz sadece yüzde 30'uzu kadar olmalı. Belirli bir miktar yağ, vücut iç sürecinin normal fonksiyonunu sürdürmesi için gerekiyor. Yağlar, vitamin emiliminde yardım ediyor ve vücuda her gün enerji sağlıyor. Kırmızı et ve süt ürünlerinden elde edilen doymuş yağ, kötü kolesterol seviyesini artırıyor. Yağ ile dost olma Yağın kötü hiyakesine rağmen, yağla sağlıklı bir ilişkiye sahip olabilir ve yağsız bir vücuda sahip olabilirsiniz. İşte bazı öneriler: Sağlıklı (zeytinyağı, fındık ve fıstık ile yağlık balık) yağlar seçin ve bariz olan kötü yağlardan kaçının. İşlenmiş gıdalardan uzak durun ve hayvansal ürünleri de ölçülü olarak tüketin. Göbeğiniz şişmeye başladığı zaman, egzersiz yapın. 586259 Hititlerin estrümanları ile müthiş konser Orijinaline sadık kalınarak yapılan Hitit dönemine ait büyük ve küçük lir, arp, davul, darbuka, çalpara, kaval, çifte kaval, boru ve bağlamanın yanı sıra, yaylı çalgıları kullanıldığı ''Hattuşa Orkestrası'', ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde konser verdi. İtalyan Kültür Merkezi, ODTÜ, Türkiye Opera ve Bale Çalışanları Vakfı'nın (TOBAV) katkı sağladığı konserde, Türk, İtalyan, Macar ve Portekizli müzisyenler izleyicilere müzik ziyafeti sundu. Hitit kült yaşamının kral ve kraliçenin ağzından tiyatral bir gösteriyle aktarıldığı eserin ilk bölümünde, Hititler tanımlanarak dünya için önemi vurgulandı. İkinci bölümde Hitit kültürü ve günün modern dünyaya yansımaları, üçüncü bölümde ise Hitit yaşamından kesitler işlendi. Son bölümde ise Hititlerin yok oluşu canlandırıldı. Hitit dönemine ait tarihi eserlerle çalgıların sahneye sinevizyon gösterisiyle yansıtıldığı gösteri, salonu dolduran izleyicilerden büyük alkış aldı. 586382 Garez Garez Orj. Adı: The Grudge-2 Yön: Takashi Shimizu Oyn: Sarah Michelle Gellar, Amber Tamblyn, Edison Chen ATV 00.25 Aubrey Davis, kız kardeşi Karen'ın Japonya'da bir hastanede yattığını annesinden öğrenince onu eve getirmek için Japonya'ya gider. Ancak ablasının çıkardığı bir yangın sonucu erkek arkadaşının ölümüne sebebiyet vermekten sorgulandığını öğrenince onu eve getirmenin sandığı kadar kolay olmayacağını anlayacaktır. 27.09.2009 TELEVİZYON 586132 Carlos yine yedek! Antalyaspor-Fenerbahçe maçına ilgi büyük oldu. Maç öncesi başlayan yağmura rağmen taraftarlar stadı doldurdu. Fenerbahçe taraftarları kale arkasında kendileri için ayrılan bölüme erken saatte yerleştiler. Fenerbahçe taraftarları 75 TL'lik pahalı biletlere rağmen kendilerine ayrılan tribünü doldurdu, ancak Antalyaspor'un 07 Gençlik grubunun bulunduğu Adopen tribününde yer yer boşluklar gözlendi. Isınmak için sahaya ilk çıkan takım Antalyaspor oldu. Antalyasporlu futbolcular sahaya ısınmak için çıkarken, ''26 Eylül Türk Dil Bayramı Kutlu Olsun/Türk Dil Kurumu'', maç öncesi ikinci kez sahaya gelirken de ''Antalya'nın Gözbebeği Altın Portakal'' pankartıyla çıktılar. Maçın biletlerinin 75, 90 ve 110 TL'den satılması hem Antalyaspor hem de Fenerbahçe taraftarlarının tepkisini çekti. Antalyaspor taraftarları maç öncesi stadyumda bilet fiyatlarına tepki olarak yönetimin istifasını istedi. Daha sonra maç öncesi Adopen tribünlerinde bulunan taraftarlar koltukları sökerek sahanın içine attılar. Fenerbahçeli futbolcular ısınmak için sahaya Antalyaspor'dan 15 dakika sonra çıktı. Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum, geçen maçta olduğu gibi Antalyaspor maçında da Carlos'u yedek soyundurup, geçen hafta muhteşem bir gol atan Wederson'u kadroya aldı. Antalyaspor maçında Carlos'un ilk 11'de yer alması bekleniyordu. Antalyaspor-Fenerbahçe karşılaşması nedeniyle Atatürk Stadı çevresinde Antalya Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı. Bazı Antalyasporlu taraftarlar, gruplar halinde tezahüratlarla stada geldi. Fenerbahçeli taraftarlar da stada kontrollü şekilde alındı. Fenerbahçeli taraftarların kale arkası misafir takım taraftarları girişi sırasında, Antalyaspor taraftarının bulunduğu gruptan yanan bir meşale atıldı. Taraftarların bulunduğu yere atılan meşale boş alana düştü. Antalyasporlu taraftarların bulunduğu kale arkasındaki bir grup da bazı taraftarların içeri alınmadığını savunarak, yönetim aleyhine tezahüratlarda bulundu. Maçı Antalyaspor Kulübü Başkanı Hasan Akıncıoğlu ile Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın birlikte izledi. Fenerbahçe'den Emre Belözoğlu cezalı olduğu maçı şeref tribününden izledi. Nihat Özdemir dahil Fenerbahçeli bir çok yönetici de maçı şeref tribününden birlikte izledi. Antalya'da bulunan Meclissporlu milletvekili futbolcular da maçı Şeref Tribünü'nden izlediler. Maçtan önce Antalyaspor teknik Direktörü Mehmet Özdilek, Fenerbahçe yedek kulübesine giderek, Daum ile sarılarak selamlaştı ve kısa süre sohbet etti. 586996 Sinema tarihinden 'cesaret, onur ve dürüstlük' üzerine EN İYİ 15 FİLM ALİ MURAT GÜVEN Sinema tarihinden 'cesaret, onur ve dürüstlük' üzerine EN İYİ 15 FİLM 'Sözünün eri ve dürüst olmak', yanı sıra da 'cesaret ve onur' temaları çevresinde ilerleyen etkileyici öyküleri, yanı sıra da usta işi oyunculukları, sinematografileri ve yönetmenlikleriyle unutulmazlar arasına giren 15 klasik film Yeni Şafak sinema editörü Ali Murat Güven, Ramazan ayı boyunca izleyebilecekleri nitelikli filmler arayan sinemaseverler için özel olarak seçti. YENİ ŞAFAK SİNEMA SERVİSİ 1- Yedi Samuray (Shichinin No Samurai, 1954) Yönetmen: Akira Kurosawa 2- Muhteşem Yediler (Magnificent Seven, 1960) Yönetmen: John Sturges Kurosawa'nın destansı filmi “Yedi Samuray”ın Hollywood tarafından yıl sonra Vahşi Batı topraklarına uyarlanmış versiyonu “Hangisi daha iyi” diye sorarsanız, “Kurosawa'nın üstünlüğü tartılmaz, ancak bu uyarlama da onun karşısında kesinlikle ezilmiyor” derim.) 3- Dedektif Serpico (Serpico, 1973) Yönetmen: Sidney Lumet 4- Vahşi Belde (The Wild Bunch, 1969) Yönetmen: Sam Peckinpah 5- Dokunulmazlar (The Untouchables, 1987) Yönetmen: Brian De Palma 6- Avcı (The Deer Hunter, 1978) Yönetmen: Michael Cimino 7- Kahraman Şerif (High Noon, 1952) Yönetmen: Fred Zinnemann 8- İnce Kırmızı Hat (The Thin Red Line, 1998) Yönetmen: Terrence Malick 9- Atalarımızın Bayrakları (Flags of Our Fathers, 2006) Yönetmen: Clint Eastwood 10- Birkaç İyi Adam (A Few Good Men, 1992) Yönetmen: Rob Reiner 11- Son Samuray (The Last Samurai, 2003) Yönetmen: Edward Zwick 12- Alamo Kahramanları (The Alamo, 1960) Yönetmen: John Wayne 13- Şeref Madalyası (Cross of Iron, 1977) Yönetmen: Sam Peckinpah 14- Ucuz Roman (Pulp Fiction,1994) Yönetmen: Quentin Tarantino 15- Er Ryan'ı Kurtarmak (Saving Private Ryan, 1998) Yönetmen: Steven Spielberg (Sinema yazarı dostum Ege Görgün'e listeyi oluştururken verdiği ilhamlar için çok teşekkürler) UNUTULMAZ SAHNE: 1- “Ucuz Roman”nda, boksör Butch Coolidge'in (Bruce Willis) bir elektronik eşya dükkânının bodrumunda iki sapığın tacizine uğradıkları dakikalarda, yalnızca kendi canını kurtarıp mekânı sessizce terk edebilecek fırsatı yakaladığı hâlde, ortamda yaşanan manzarayı erkeklik onuruna yediremeyerek can düşmanı mafya babası Marcellus Wallace'ı da (Ving Rhames) tecavüzden kurtarması; Butch sayesinde berbat bir durumdan sıyrılan Marcellus'un aralarındaki bütün eski hesapların üzerine bir çizgi çekerek, “Bu şehri terk et! Senden başka hiç bir şey istemiyorum!” demesi 2- “Serpico”da, New York Emniyet Müdürlüğü'nün çiçeği burnunda polisi Frank “Paco” Serpico (Al Pacino), yorucu bir görev gününün sonunda üstünü başını değiştirip paydos etmeye hazırlanırken, başka bir memurun yanına gelip “Al bakalım Paco, bugünkü hasılattan senin payına düşen bölüm” diyerek ona zarf içinde meslek hayatının ilk rüşvetini vermesi; Serpico'nun zarfın içinden çıkan 200 dolara uzun uzun bakıp onu şaşkınlık içinde evirip çevirmesi 3- “Avcı”da, Vietnam Savaşı'nın iyice zıvanadan çıktığı günlerde nehir kenarındaki bir bambu kulübede esir tutulan Michael'ın (Robert De Niro), kendisini ve diğer iki arkadaşı Nick (Christopher Walken) ile Steven'ı (John Savage) mutlak bir ölümden kurtarabilmek için Vietkong savaşçılarıyla iki mermili “Rus ruleti” oynaması Gelecek haftanın listesi: Sinema tarihinden 'EN İYİ 15 DÎNÎ FİLM' 27.09.2009 SİNEMA 586978 Baykal, Costner'a da karşı! FEHMİ KORU Baykal, Costner'a da karşı! CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin sürdürdüğü demokratik açılımı eleştirdi. Hükümetin bu konuda bir gözünün ABD'de bir gözünün İmralı'da olduğunu iddia eden Baykal, "Kafalarının arkasında başka niyetler var. Ama bunu açıktan söyleyemiyorlar." dedi. Baykal açılıma destek veren ABD'li aktör Kevin Costner'a da tepki göstererek, "Sen kimsin, neyi biliyorsun da konuşuyorsun? Haritayı önüne koysalar Şırnak'ın yerini bulamazsın, sen işine bak." şeklinde konuştu. Baykal, partisinin kurmayları Genel Sekreter Önder Sav, Genel Başkan Vekilleri Hakkı Süha Okay ve Yılmaz Ateş'in yanı sıra çok sayıda milletvekili ile birlikte Ankara'nın Kalecik ilçesindeki Üzüm Festivali'ne katıldı. Baykal burada yaptığı konuşmada hükümete sert eleştiriler yöneltti. Bugünün Türkçe'nin Milli Bayram ilan edilişinin 77. yılı olduğunu hatırlatan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Anadolu'nun muazzam bir tarihi var. Binlerce yıldan beri insanlar bir araya gelerek milleti oluşturmuşlar. Dil, Anadolu'daki bu birliği sağlamak için çıkış noktası olmuştur. Bu ortak dil daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'nu ortaya çıkarmıştır. Milletin özü dildir. Soyumuz, aşiretimiz ve etnik kimliğimiz farklı olabilir, ama hepimiz onun etrafında birleşiyoruz." Hükümetin anadil açılımını eleştiren Bayka, bunun milleti böleceğini ileri sürdü. Dil açılımı ile neyin hedeflendiğinin bilinmediğini ileri süren Baykal, şöyle konuştu: "Devletin görevi resmi dili herkese öğretmektir. Ama Başbakan resmi dili dışlayıp milli devleti ortadan kaldırma konumunda olmamalıdır. Biz daha Türkçe'yi öğretemedik, başka dillerin öğretilmesini konuşuyouz. Bu dil açılımı ile hangi sorun çözülebilir ki? Bu bizim birlik, beraberlik ve huzurumuzu bozar. Başbakan her şeyi bıraktı Kürt Açılımı ile uğraşıyor. Senin annen baban kim diye birbirimize soracağız, kimdir kardeşim? Hepimiz Türküz, bu başbakanın görevi mi? Tabii ki herkesin dili, dini, mezhebi farklı olabilir, ama milleti niye ayırıyorsunuz? Milli birlik ve beraberliği niye bozuyorsunuz? Bu konu siyasetin işi değil, bu milletin işidir." Baykal, Başbakan'ın demokratik açılım diyerek kafasının altında yatan başka niyetleri uygulamaya koyma niyetinde olduğunu ifade etti. Başbakan'ın bunu bir türlü ifade etmeye cesaret edemediğini öne süren Baykal, "En son ABD'de bunu hazmettire hazmetire kabul ettireceğiz diyor. Yani kafasında başka bir şey var." dedi. Baykal, açılım konusunda hükümetin bir gözünün ABD'de bir gözünün ise İmralı'da olduğunu, bunun ülkeyi böleceğini iddia etti. Baykal, açılım konusunda Hollywood aktörü Kevin Costner'a da çattı. Hükümetin açılımı anlatmak için artislere başvurduğunu ifade eden Baykal, "Şimdi bir artist bulmuşlar, nasıl buldularsa dünyadan haberi yok. Önüne harita koysan inanın Şırnak nerde diye sorsan bulamaz. Kalecik'li bu açılımın ne olduğunu bilmiyor da Hoolywood artisti mi biliyor? Sen kimsin kardeşim, neyi biliyorsun da konuşuyorsun? Onunla milleti ikna etmeye çalışıyorlar. Hükümetin bir gözü Holywood'da, bu ülkeyi bölmek değil mi?" diye sordu. 27.09.2009 POLİTİKA 586552 ‘Güiza’da haklı çıktım’ ‘Güiza’da haklı çıktım’ güncellenme zamanı 27.9.2009Daum, Beşiktaş’tan eski öğrencisi olan Özdilek’le kucaklaştı. hep yanınızda Daum, mutlak iki fırsatı kaçırıp, Semih’in golüne asist yapan İspanyol futbolcuyuoyundan almayarak haklı çıktığını söyledi, “Birçok oyuncu pozisyonda pas vermezdi” dedi Teknik Direktörü ’u zor da olsa yenerek, 7’de yaptıkları için mutlu olduklarını ifade etti. Maçta iki takımın da iyi futbol oynadığını vurgulayan Alman hoca, “’e, ‘böyle devam ederseniz, şampiyonluğa oynarsınız’ dedim. Biz maçı hep heyecanlı tuttuk. İkinci golü daha önce bulabilirdik, ama takım sonuna kadar inandı. Bu da ekibin kalitesini gösteriyor. Fenerbahçe camiası için seviniyorum. Çünkü mükemmel bir başlangıç yaşıyoruz” diye konuştu. Daum, karşı karşıya iki pozisyonu kaçırıp, Semih’in galibiyeti getiren golüne asist yapan Güiza’yı oyundan almayarak haklı çıktığını savundu. Güiza’nın iyi mücadele ettiğini kaydeden tecrübeli hoca, “Kaçırdığı net pozisyonlardan sonra değiştirebilirdim, ama ben ona inandım. Attığımız golde klasını gösterdi. Başka oyuncular bu tip pozisyonlarda golü kendi atmak isteyebilirdi, ama Güiza pas verdi ve takım için oynadığını gösterdi. Güiza’nın katkısı tartışılmaz” diye konuştu. Kazım’ın, “mükemmel” bir maç çıkardığını kaydeden Daum, Gökhan’ın yerine ikinci yarıda sağ bekte oynayan ’un da görevini iyi yaptığını söyledi. Cristian’ın performansına da övgü yağdıran Alman hoca, “Bence sahanın en değerli oyuncusu Cristian’dı. Çok top kazandı. Onu çok iyi gördüm” ifadelerini kullandı. 586299 Hollanda'da küf sergisi açıldı HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Hollanda'da küf sergisi açıldı Sergiye Türkiye'den 24 sanatçı katılıyor ROTTERDAM (A.A) Mold”adıyla düzenlenen ve ilki önceki yıl İstanbul'da açılan serginin, 2009 yılı düzenlemesi, değişik ülkelerden toplam 88 sanatçının katılımıyla Hollanda'nın Rotterdam kentinde açıldı. Sanatı sokağa taşıyarak sıradan insanların da sanatla tanışmasını ve kaynaşmasını amaçlayan ve “çok kültürlü gezici bir özellik” taşıyan sergide, Türkiye'den toplam 24 sanatçının çalışması yer alıyor. Rotterdam'ın göçmen mahallelerinden Türklerin de çoklukla yaşadığı Oud Charlois semtinde açılan sergide sanatçıların çalışmaları 50 ayrı dükkanda sergileniyor. Serginin açış konuşmasını yapan Amsterdam Üniversitesi'nden Prof. Dr. Pieter Todoir, sanatın, toplumsal gelişimi tamamlayan en önemli unsurlardan biri olduğunu, ekonomik kalkınmanın, zenginleşmenin sanatla bütünleşmediği takdirde, refah ve huzurlu bir toplum oluşturabilme açısından bir anlam ifade etmeyeceğini söyledi. Prof. Dr. Todoir, küf adıyla uygulamaya konulan bu serginin şu ana kadar düzenlendiği bütün kentlerin her birinin, dünyanın değişik yörelerine açılan ekonomik kapılar olduğunu, bu serginin, bu kentlerin gelişmişliğini sanatla tamamladığını, sanatı toplumunu her kesimine ulaştırdığını anlattı. Serginin Türk düzenleyicilerinden kuratör ve sanatçı Suzan Batu, küf sözcüğünün içeriğinden hareketle böyle bir sergiyi hayata geçirdiklerini söyledi. Sergi için genellikle kentin arka planında kalmış semtleri tercih ettiklerini belirten Batu, bu şekilde sanatçıların çalışmalarını, atölyelerin ve galerilerin dışına çıkararak, halkın ayağına götürdüklerini, sanat üzerinden halkla sanatçıların iletişimini kurmaya çalıştıklarını anlattı. Batu, göçmenlerin de çoğunlukla yaşadığı Rotterdam'ın bu semtinde sergi çerçevesinde dükkanlara yerleştirilen çalışmalarla, gündelik hayat ile sanatı iç içe soktuklarını kaydetti. Batu, bu açıdan bakıldığında İstanbul'da 2007 yılında Kapalı Çarşı'da açılan serginin büyük başarı sağladığını, bundan böyle bu düzenlemeyi daha da geliştirerek sürdürmeye çaba göstereceklerini kaydetti. Sergide çalışmaları yer alan sanatçılardan Nur Ataibiş de, 'küf'ün belli yiyeceklerde istenmeden onun yapısını ve dokusunu değiştirebildiğini anımsatarak, kentlerin geri kalmış semtlerinde yaşayan, bir anlamda ötekileştirilmiş insanların da kentin dokusu içinde yer aldıklarını ve çok istenmese de kentin bu dokusunu değiştirebildiklerini, dolayısıyla bu insanlara sanatla ulaşılmasının önemli bir adım olduğunu anlattı. Çalışmaları sergide yer alan 24 Türk sanatçısından 13'ü açılışta hazır bulunarak davetlilere kimi çalışmalarını tanıttı. Serginin açılışı dolayısıyla düzenlenen törene, Rotterdam Belediyesi yetkilileri, Lahey Büyükelçiliği Kültür Ataşesi Murat Karakuş, Rotterdam Başkonsolosluğu'ndan Konsolos Günay Babadoğan, ABD ve Belçika Büyükelçilikleri kültür ataşeleri, sanatçılar, politikacılar ve halktan kişiler katıldı. Sergi çerçevesinde değişik teknikler kullanan sanatçıların çalışmaları 24 Ekim'e kadar 50 ayrı dükkanda kalacak. Sergi gelecek yıl, ikinci kez İstanbul'da açılacak. Daha sonra 2011 yılında NewYork'ta düzenlenecek. Sergi geçen yıl ise Belçika'nın Gent kentinde açılmıştı. 26.09.2009 DÜNYA 587182 Bakan Eroğlu: Teröre destek veren bütün ülkeleri biliyoruz Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı kuruluşlar tarafından yürütülen projeleri yerinde incelemek ve koordinasyon toplantısı yapmak üzere Bingöl'e gelen Bakan Veysel Eroğlu ile Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, AK Parti İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Buradaki ziyaretinde demokratik açılım ile ilgili açıklamalar yapan Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, Türkiye'deki terör olaylarının dış destekli olduğunu belirtti. Teröre destek veren ülkeler olduğunu belirten Bakan Eroğlu, "Biz teröre destek veren bütün ülkeleri biliyoruz. Bizim hazırladığımız Demokratik Açılım Projesi de bunun önüne geçmek içindir. Bundan güzel proje olur mu Biz hepimiz kardeşiz. Yani bunu başka yere çekmenin manası yok. Biz hepimiz kardeşiz. Dolayısıyla İnşallah bu kardeşliğimiz daha da pekişecek. Büyük hedeflere doğru hep birlikte ilerleyeceğiz." diye konuştu. AK Parti İl Başkanlığı'nda partilileri, açılım hakkında duyarlı olmaları konusunda uyaran Bakan Eroğlu, "Bu teröristleri kendi başlarına mı sanıyorsunuz. Tabi bunları destekleyen ülkeler var. Hangi ülkeler terörü destekliyor biliyoruz. Bu kadar silahı kendi başlarına mı buluyorlar Değil. Bunu destekleyen maalesef devletler var. Bunlar da Türkiye'nin önünü kesmek isteyen devletlerdir. Asırlardır kalıcı olmuşuz. Bingöllüler de bunun farkında. Dolayısıyla biz kenetleşiyoruz" şeklinde konuştu. ÇİFTÇİYE ALIM GARANTİLİ BEDAVA CEVİZ FİDANI DAĞITILACAK Bölgedeki dağlık arazilerin ve vadilerde, ekonomik değeri yüksek ve bölgenin iklim şartlarına uyum sağlayan ürünlerle halkın gelir kaynağını arttırmayı hedeflediklerini ifade eden Bakan Eroğlu, "Hazineye ait arazileri tespit edeceğiz. Onların listesini yayınlayacağız, vatandaşlarımıza gelir getirici, mesela buraya has ceviz, onu 49 yıllığına mahsus fidanı da dâhil olmak üzere isterse kredi ile verebiliyoruz. Tamamen yardım amacıyla bu listeyi yayınlayacağız. Yetkiyi tamamen Bingöl Valiliğine vereceğiz. Muazzam bir, vatandaşa gelir getirici bir uygulamayı ilk defa Bingöl'de başlatacağız. Bunun müjdesini veriyorum. İnşallah Bingöl, bu coğrafyadaki bütün şehirlere örnek olacak bir il haline gelir. Burada yamaçların, hazine arazilerini gelir getirmesi için vatandaşa tahsis edeceğiz. 49 yıl para mara almayacağız. Gel diyeceğiz kardeşim, köy tüzel kişiliği bu arazi sana ait. Karşılıksız fidan da vereceğiz. Burayı ceviz yap geliri de sana ait olsun. Biz büyük düşünüyoruz. Vatandaşa da buraya mahsus olmak üzere diyeceğiz, sen burada ceviz fidanını yetiştir. Parayla senden alacağız, vatandaşa da parasız dağıtacağız. Böyle bir şeyi de yapıyoruz. Böyle bir şeyi Bingöl'de başlatacağız. Bingöl pilot bölge olacak." ifadelerini kullandı. Bingöl Belediyesi'nde yaptığı konuşmanın ardından, Belediye Başkanı Serdar Atalay'a çalışmalarından dolayı bir plaket veren Bakan Eroğlu, Başkan Atalay'dan çalışmaları ve projeleri hakkında bilgi aldı. Başkan Atalay'ın Bingöl'ü ikiye bölen Çapakçur Deresi'nin ıslahı ile ilgili isteğine de sıcak bakan Bakan Eroğlu, derenin ıslahı için bizzat kendisinin ilgileneceğini söyledi. Bakan Eroğlu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı kuruluşları tarafından yürütülen projeleri yerinde incelemek ve koordinasyon toplantısına katılmak üzere Bingöl Polisevi'ne geçti. Burada yapılan toplantıya Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Belediye Başkanı Serdar Atalay, Çevre Orman Bakanlığına bağlı genel müdürler, Bingöl'de bulunan kurum müdürleri ve belediye başkanları ve kaymakamlar katıldı. 587547 Magandalığın sınırlarını zorladılar! Magandalığın sınırlarını zorladılar! bağlantı yolu Çamlıca mevkiinde bir beton mikserinden yola dökülen harç trafiği etti. Otoyolda inşaat alanını aratmayan görüntüler ortaya çıktı. Görene şaşkına çeviren olay dün saat 14.00 sıralarında yaşandı. 'dan 'ya geçiş güzergahı olan bağlantı yolunda bir beton mikseri sürücüsü aracının içindeki harcı sorumsuzca otoyolun değişik noktalarına boşalttı. İnşaat alanına harc dökülmüşçesine otoyolda çirkin bir görüntü oluşurken, trafiğin olmasına neden oldu. Trafikte uzun kuyruklar oluştu. Olay yerine gelen trafik ekipleri araç ve sürücüsünü bulabilmek için çalışma başlattı. Ekipler bazı beton mikserlerini durdurarak sorumlu sürücüyü bulmaya çalışırken durdurduğu beton mikseri sürücülerini de uyardı. Trafik ekipleri olay yerinde beton harcının döküldüğü yere dubalar koyarak olası kazaları önlemeye çalıştı. Belediyenin temizlik ekiplerinin yaklaşık iki saat geçmesine rağmen olay yerine gelmediği görüldü. Otoyoldaki pislik yaklaşık saat sonra ortadan kaldırıldı. 587507 Almanya'da Merkel zafere yakın 'da bugün yapılan genel seçimleri, ilk tahminlere göre iktidarda bulunan ve genel başkanlığını Başbakanı Angela Merkel'in yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi kazandı. Seçimlere katılma oranının da yüzde 72,5 ile bugüne dek yapılan genel seçimlerdeki en düşük oran olduğu bildirildi. İlk tahminlere göre CDU ve Bavyera eyaletindeki kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi toplam yüzde 33,5, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 22,5, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 15, Yeşiller Partisi yüzde 10,5, Sol Parti yüzde 12,5, diğer partiler de yüzde oranında oy aldı. Buna göre Federal Meclisi'ndeki oy dağılımının da fazladan seçilecek milletvekilleriyle şöyle olacağı tahmin ediliyor: CDU ve CSU 186, SPD 143, FDP 95, Sol Parti 80, Yeşiller Partisi 67. Bu ilk tahminlere göre SPD, en kötü seçim sonuçlarından birini alırken, FDP ve Yeşiller Partisi seçimlerde bugüne dek en iyi sonucu elde etti. Alınan bu sonuçlara göre CSU ve FDP ile koalisyon hükümeti kurmak isteyen CDU'nun, bu isteğini gerçekleştirme olasılığı büyük görünüyor. Merkel zafer konuşması yaptı Angela Merkel, başkent Berlin'deki CDU Genel Merkezi'nde yaptığı teşekkür konuşmasında, ülkede istikrarlı bir çoğunluk sağlama hedefine ulaştıklarını söyledi. 'da yaşayan tüm Almanların başbakanı olmak istediğini ifade eden Merkel, çözülecek çok sorun olduğunu ve yarından itibaren hemen yeniden çalışmaya başlayacaklarını ve çabalarıyla ülkedeki tüm gençler ve yaşlılar için büyük bir halk partisi olmayı sürdüreceklerini bildirdi. Steinmeier yenilgiyi kabul etti 'da 2. Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana yapılan seçimlerde en kötü sonucu aldığı belirtilen Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) başbakan adayı olan Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de bugünü, "'daki sosyal demokrasi için acı bir gün" olarak nitelendirerek, "Büyük bir yenilgiye uğradık" diye konuştu. Buna karşın sorumluluktan kaçmak istemediğini ifade eden Steinmeier, birlik partileriyle FDP'nin koalisyona gideceklerine kesin gözüyle baktığını, kendisinin de "muhalefet lideri" olarak görev yapmak istediğini söyledi. Yeşiller ve Cem Özdemir Eşbaşkanlığını Cem Özdemir'in yaptığı Yeşiller Partisi'nin federal meclis grubu eşbaşkanı Renate Künast da Federal Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana ilk yüzde 10'un üzerinde oy aldıklarına dikkati çekerek, seçmenlerin kendilerine güvendiklerini gösterdiklerini kaydetti. Özdemir ise, partisinin gelecek yıl boyunca şimdiki çizgisinden ayrılmaması uyarısında bulundu ve 'nın 1980'li yıllara geri dönmesinin önlenmesi gerektiğini dile getirdi. Yeşiller Partisi'nin diğer eşbaşkanı olan Claudia Roth ise birlik partileriyle FDP'nin iktidara gelmesini önleyemedikleri için üzüntü duyduğunu belirterek, bu durumun değişmesi için her türlü çabayı harcamayı sürdüreceklerini söyledi. Seçimin istatistikleri Seçimde 62 milyon 200 bin kayıtlı seçmen oy kullandı. Meclise girebilmek için 28 partiden toplam bin 500 aday yarışıyor. Bu adayların 32'si Türk kökenli. Ancak Türk adayların birçoğu listelerde arka sıralarda yer aldı. Yine de üç Türk milletvekilinin meclise girebileceği belirtiliyor. 'da milyon Türk yaşıyor. Bunların yaklaşık 700 bini seçmen. Ülkede seçmenlerin yaklaşık 5,6 milyonu göçmen kökenli. 587158 Ağaçtan elektrik üretildi Ağaçtan elektrik üretildi CİHAN Giriş Saati Güncelleme Amerikalı bilim adamları, dünyada ilk kez ağaçlardan elektrik üretmeyi başardı. Akça ağaç'tan elde edilen az, ancak ölçülebilir miktarda olan elektrik, küçük nano-cihazları çalıştırabiliyor. IEEE Transactions on Nanotechnology bilim dergisinin haberine göre, Seattle'daki Washington Üniversitesi'nden yetkililer, akça ağaçlar üzerinde, küçük elektrikli aksamı çalıştırabilecek enerjiyi keşfetti. Haberde patatesten yapılmış piller ve bitkisel materyalle akım üretilebildiği hatırlatıldı. Ancak ağaçlardan elde edilen elektrik enerjisi tümüyle farklı. Patates deneylerinde enerji üretimi için iki farklı metalden elektrotlar, ağaçlardaki deneylerde ise aynı tür elektrotlar kullanılıyor. Washington Üniversitesi'ndeki deneyde, elektrotlardan birisi akça ağaca, diğeri ise toprağa yerleştirildi. Büyük yapraklı akça ağaçların yüzlerce milivolt voltaj ürettiği tespit edildi. Bu, standart bir AA pilinden verilen enerjinin yaklaşık yarısı anlamına geliyor. Bilim adamları, elde ettikleri veriler ışığında 130 nanometre uzunluğunda küçük bir aygıt üretti. Aygıt, hiçbir enerji kaynağı olmadan, sadece akça ağaçtan elde ettiği güç sayesinde hareket edebiliyor. 586834 Son 40 yılın en büyük sel felaketi Son 40 yılın en büyük sel felaketiFilipinler'i dün etkisi altına alan Ketsana tropik fırtınasının neden olduğu, ülkede son 40 yıldan beri görülen en büyük sel felaketinde, ilk belirlemelere göre 51 kişi öldü, 21 kişi kayboldu. Savunma Bakanı Gilbert Teodoro, Filipinler'in kuzey kesimini etkisi altına alan Ketsana tropik fırtınasının Filipinler'in bir ayda alacağı yağıştan daha fazla miktardaki yağışı sadece 12 saatte bölgeye bıraktığını belirtti. Hava şartlarının bugün düzelmesinin ardından kurtarma çalışmalarına hız verildiğini kaydeden Teodoro, başkent Manila ile fırtınanın etkilediği 25 kentin, yetkililerin acil durumlar için ayrılmış fonları yardım ve kurtarma çalışmalarında kullanmalarına olanak sağlanması için afet bölgesi ilan edildiğini söyledi. Ketsana tropikal fırtınası nedeniyle bazı kasabalarının tamamının su altında kaldığı, toprak kaymaları meydana geldiği, Manila havaalanının saatler boyunca uçuşlara kapatıldığı Filipinler'de kurtarma çalışmalarının asker, polis ve sivil gönüllülerce sürdürüldüğü bildirildi. 587579 Kasımpaşa Kayseri'de puanla tanıştı ile deplasmanda 0-0 berabere kalan Kasımpaşa bu sezon ligde ilk kez puan aldı. Süper Lig'in 7. haftasında ağırladığı Kasımpaşa ile golsüz berabere kaldı. Evsahibi takım ilk yarıda Cangele ve Makukula ile fırsatlar yakaladı ancak bunları değerlendiremedi. ikinci yarıda da daha etkili olan taraftı, Kasımpaşa ise kontra ataklarla gol bulmaya çalıştı. İki takımın da çabası sonuç vermeyince maç golsüz sona erdi. Ligde ilk altı maçını kaybeden Kasımpaşa ilk puanını alırken, dokuz puana yükseldi. 10. dakikada Azar Karadaş'ın ceza alanından yaptığı vuruşta top az farkla dışarı gitti.      16. dakikada Kayserisporlu Makakula şık çalımlarla girdiği ceza alanında, oluşan karambolden yararlanamadı.      Kasımpaşa 22. dakikada gole çok yaklaştı. Ceza alanına giren Moritz'in yerden vuruşunda kalecisi Hamidou topu son anda kornere çıkardı.      27. dakikada Cangele'nin ceza alanı dışından yaptığı sert vuruşta top kaleci Tolga'da kaldı.      31. dakikada Cangele'nin kullandığı serbest vuruşta topu kaleci Tolga uçarak kornere çeldi. 58. dakikada Cangele'nın ortasında Makakula'nın kafa vuruşunda top direğe çarpıp dışarı gitti.      65. dakikada Troisi uygun pozisyonda topu dışarı attı.      82. dakikada Murat'ın soldan ortasında Keller penaltı noktasında topu ıskaladı.      84. dakikada Troisi yaklaşık 30 metreden sert vurdu, top dışarı gitti.      Hamidou, Durmuş (81 Gökhan), Ali Turan, Cangele, Toledo, Bilal, Makakula, Olembe (52 Troisi), Aydın Toscalı, Mehmet Eren, Furkan (89 Ömer) Kasımpaşa: Tolga, Sancak Kaplan, Moritz (86 Cenk), Barış, Koray Avcı, Ali Murat Erdoğan (85 Ozgür), Emre, Yasir (82 Murat Akın), Keller, Azar Karadaş Sarı kartlar: Furkan, Durmuş (), Ali Emre, Barış, Murat Akın (Kasımpaşa) Stat: Kadir Has Hakem: Özgür Yankaya 586445 Otobüs terminalleri özel sektöre verilsin NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Otobüs terminalleri özel sektöre verilsin TOFED Genel Başkanı Rüştü Terzi, şehirlerarası otobüs terminallerinin hantal yapıdan kurtarılabilmesi için belediyelerin elinden alınıp özel sektöre devredilmesi gerektiğini söyledi MEHMET SAFA CANAT HASAN CANAT TOFED Genel Başkanı Rüştü Terzi, şehirlerarası otobüs terminallerinin belediyelerin elinden alınıp sektör mensupları tarafından işletilmesi gerektiğini söyledi. Hükümetin ulaşım konusunda attığı adımlara değinen Terzi, Acil Eylem Planı kapsamında inşa edilen duble yollar sayesinde yollarda kazaların azaldığını kaydetti. “Duble yollar, bizim karayolu yolcu taşımacılığında en büyük beklentimizdi” diyen Terzi, şunları söyledi: YOLLARDA KAZALAR AZALDI “TOFED olarak Türkiye'de karayoluna son yıllarda verilen önemden çok memnunuz. Atalarımız 'İş bilenin, kılıç kuşananın' demiş. Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım'ın taşımacılık sektöründen gelmiş olması bizim için en büyük şanstır. Hükümetin bir ulaştırma politikası var. Havayoluna ne kadar önem veriliyorsa, karayoluna da kadar önem veriliyor. Yakın zamanda Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından ihalesi yapılan Mega Proje ile İstanbul-İzmir arasının 3,5 saate ineceği belirtiliyor.” Şehirlerarası otobüs terminallerinin özelleştirilmesini talep ettiklerini dile getiren Terzi, “Yıllardır otobüs terminalleri hep fazla personel ile işletilmeye çalışılmıştır. Hal böyle olunca işletme giderleri ve masraflar artmaktadır. Biz otobüs terminallerinin belediyelerin elinden alınıp sektör mensupları tarafından işletilmesini istiyoruz. Çünkü yeterli sayıda personel ile otobüs terminallerini en iyi şekilde işleteceğimize inanıyoruz” dedi. 'Devletle uyumlu çalışıyoruz' TOFED Genel Başkanı Rüştü Terzi, devletten beklentilerini dile getirirken de şunları söyledi: “Biz TOFED olarak önerilerimizi ve beklentilerimizi imkanımız oldukça devlet yetkililerine iletiyoruz. En son 11 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe giren Karayolu Taşıma Yönetmeliği ile ilgili sıkıntılarımızı ve bu sıkıntıların çözümü için taleplerimizi devlet yetkililerine ilettik. Devletimiz ile bir uyum içerisindeyiz. Hem sektörümüzün devletten beklentilerini hem de devletimizin bizden beklentilerini bilerek çalışmalarımıza devam ediyoruz” diye konuştu. 27.09.2009 EKONOMİ 586208 Rekora bir maç kaldı! Antalyaspor ile yaptığı mücadeleyi de kazanarak ligde 7'de yapan sarı-lacivertli ekip, 1964-1965 sezonunda ortaya koyduğu başarılı performansı tekrarladı. Söz konusu sezonda maçta aldığı galibiyetlerde rakip filelere 20 gol atan Fenerbahçe, kalesinde sadece gole izin vermişti. Sarı-lacivertliler bu sezon ise ilk hafta galibiyetlerinde toplam 14 gol atıp, kalesinde gol gördü. Fenerbahçe'nin 2009-2010 sezonundaki ilk maçta aldığı sonuçlar şöyle: 1. hafta Denizlispor-Fenerbahçe...: 2. hafta Fenerbahçe-Sivasspor.....: 3. hafta Diyarbakırspor-Fenerbahçe: 4. hafta Fenerbahçe-Manisaspor....: 5. hafta Bursaspor-Fenerbahçe.....: 6. hafta Fenerbahçe-İBB Spor......: 7. hafta Antalyaspor-Fenerbahçe...: Sarı-lacivertli ekibin 1964-1965 sezonunda ilk maçla aldığı sonuçlar ise şöyleydi: 1. hafta Fenerbahçe-Beykoz........: 2. hafta Fenerbahçe-Feriköy.......: 3. hafta Fenerbahçe-Altınordu.....: 4. hafta Fenerbahçe-İzmirspor.....: 5. hafta Fenerbahçe-İstanbulspor..: 6. hafta Fenerbahçe-Hacettepe.....: 7. hafta Fenerbahçe-Şekerspor.....: 586911 'Şevval orucu, Ramazan sonrası faydalı' Ünal Livaneli'nin haberi Özel Farabi Hastanesi Diyet ve Beslenme Uzmanı Hilal Acar, bu orucun vücudun dengesini koruduğunu söyledi. Acar, Şevval ayında tutulacak oruçlarda da mutlaka sahura kalkılması gerektiğini ifade etti. Şevval'de tutulan orucun Ramazan sonrası normal beslenme düzenine yumuşak geçiş sağladığını ve metabolizmanın bu düzene alışmasını kolaylaştırdığını bildiren Acar, "Sıvı tüketimi niyetli olunmayan zamanlara yayılmalı ve ağır gıdalar tüketilmemelidir. Ardı ardına oruç tutmak yerine Şevval ayı içine oruçları yaymak sağlık açısından daha faydalı olacaktır." dedi. Zaman 586711 Trabzonspor, şoku atlatmaya çalışıyor Arjantinli futbolcu, zorlu deplasmanda 2-0 öne geçmelerine rağmen sahadan beraberlikle ayrılmanın hayal kırıklığını yaşadıklarına vurgu yaptı. Gençlerbirliği maçının beklemedikleri bir sonuçla tamamlandığını anlatan Colman, "Maça çok iyi başladık ve 2-0 skor üstünlüğünü aldık ama bunu değerlendiremedik. Bundan ders çıkarmalıyız ve sonraki haftalarda bunu tekrar yaşamamalıyız." dedi. Arjantinli futbolcu, gol yollarındaki başarısını ise bu sezon daha fazla pas almasına bağladı. Colman, "Geçen seneki pozisyonda oynuyorum ama geçen sezondan daha fazla top alıyorum. Bu yüzden de de gol pozisyonuna çok giriyorum. Gelecek haftalarda da gol atmaya çalışacağım ama önce toparlanmamız lazım. Benim gol atmamdan çok takımın kazanması önemli." diye konuştu. Bordo-Mavili ekip, ligin 8. haftasında oynayacağı Gaziantepspor maçı hazırlıklarına ara vermeden başladı. Teknik Direktör Hugo Broos yönetiminde yapılan antrenmanda, G.Birliği maçında ilk onbirde forma giyen oyuncular düz koşunun ardından soyunma odasına gitti. 586425 Gökhan Aydıncı dünya evine girdi KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Gökhan Aydıncı dünya evine girdi İSTANBUL Rahmetli işadamı Sadettin Naci Aydıncı'nın oğlu Gökhan Aydıncı görkemli bir düğünle dünya evine girdi. Mihrabat Korusu'nda gerçekleştirilen ihtişamlı düğünde Gökhan Aydıncı ve Bircan Gökdağ hayatlarını birleştirdi. Törende imzaları atarken nikah memurunun Gökhan Aydıncı'nın TC kimlik numarasını esprili bir dille sorması ise renkli anların yaşanmasına neden oldu. Nikah töreninde çiftin mutlulukları gözlerinden okunurken, törene katılan yüzlerce davetli genç çifti bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı. 27.09.2009 586689 Kurtlar Vadisi'nin "Seyfo Dayı"sı Nihat Nikerel öldü Edinilen bilgiye göre, Kerem Alışık'ın "72 Koğuş" adlı tiyatro oyununda rol alan oyuncu, son iki gün provalara gelmedi. Bunun üzerine oyuncunun Beşiktaş'taki evini arayan Kerem Alışık'a acı haberi Nikerel'in oğlu verdi. Sağlık ekipleri tarafından kontrol edilen Nikerel'in cesedi oğlunun isteği üzerine Zincirlikuyu Mezarlığı Morgu'na kaldırıldı. Sanatçının, pazartesi günü toprağa verileceği öğrenildi. Nikerel, Kurtlar Vadisi, Süper Baba, Arap Kadri, Sıcak Saatler, Bizim Ev, Şaban Askerde, Deliyürek-Bumerang Cehenmemi, Zerda ve Ağır Roman'daki karekter oyunculuğu ile halkın gönlünde taht kurmuştu. 1950 Çorum doğumlu olan Nihat Nikerel, "Yalansız Yalnızlığım", "Ay Zamanı Zalımca ve Aralık' adlı kitapların da yazarıdır. NİHAT NİKEREL KİMDİR 1950 yılında Çorum'da doğuman Nihat Nikerel, tiyatro, sinema, dizi oyuncusu ve yazardı. 1972-1976 yılları arasında uzun bir dünya seyahati yaparak yurda dönen sanatçı, 1985 yılında senaryolaştırılabilecek öykü yazarak sinemaya adım attı. Çeşitli sinema ve dizi filmlerde rol almanın yanı sıra kitap yazdı. İstanbul Aydın Üniversitesi'nde İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü öğrencisi olan Nikerel, aynı zamanda öğretim görevlisi olarak iletişim bölümlerinde ders vermekteydi. 587376 Bel fıtığından korunmak için uzman tavsiyeleri Bel ağrıları bel fıtığının yanı sıra, karın iç organlarındaki rahatsızlıklar, jinekolojik sorunlar, enfeksiyon hastalıkları, romatizmal hastalıkların yanında omurganın bel bölgesindeki bazı sorunlarından da ortaya çıkabiliyor. Uzmanlar, en önemli bel ağrısı nedeni olan bel fıtığının oluşmasında ağır bir yük kaldırma, ters bir hareket yapma gibi pek çok dış faktörün yanında kişiye ait faktörler de bel fıtığının oluşumunda önemli rol oynuyor. Zorlayıcı hareketler, belin alt bölgesine binen yük ve eğilip bükülme sonucu disk yapısının bozulması bel fıtığının başlıca sebeplerini oluşturuyor. Çeşitli kazalar da bel fıtığına sebep olabiliyor. Toyotasa Acil Yardım Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı Dr. Murat Günal, düzenli sporun bel fıtığı riskini azalttığını söyledi. Bel fıtığının oluşumunda yaş, kilo, ailesel yatkınlık, genetik özellik ve omurga yapısının önemli olduğunu belirten Dr. Murat Günal, bel ağrısı, bacaklara vuran ağrı, bacaklarda ve ayaklarda uyuşma, güçsüzlük, idrar yapamama ya da idrar kaçırmanın bel fıtığının başlıca belirtileri olduğunu ifade etti. Bel fıtığı tanısı konmuş hastaların büyük çoğunluğunun ameliyat yapılmadan iyileştiğini kaydeden Günal, gelişmiş ameliyat teknikleri ve mikroskoplar sayesinde bel fıtığı ameliyatlarının başarıyla yapıldığını dile getirdi. "Güçlü bir belde kolay kolay bel fıtığı olmaz." diyen Günal, "Spor yapan ile yapmayan kişi arasında bel fıtığına rastlanma oranı çok büyük fark gösteriyor. Spor yapmak bel fıtığı riskini azaltıyor. Spor bel fıtığını kesin önlemez. Ancak her zaman için güçlü bir bel yapısı destekleyici bir unsurdur." şeklinde konuştu. 586359 Obama'dan Karabağ için devreye girmesini istedi Alınan bilgilere göre Amerika Başkanı, iki ülke ilişkilerinin gelişmesinin bölge açısından önemine vurgu yaparken Erdoğan, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ihtilafın çözümüne dikkat çekti. Başbakan, ABD, Rusya ve Fransa'dan oluşan Minsk Grubu'nun bu süreçte daha etkin rol almasının işi kolaylaştıracağı görüşünü ifade etti. Başkan Obama da, sorunun çözümü için Yukarı Karabağ'ın kritik önemini bildiğini Başbakan Erdoğan'a iletti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında, iki liderin Pittsburgh'ta bir araya gelme kararı üzerine gerçekleşen görüşmede Orta-doğu'da yaşanan sorunlar da ele alındı. Başbakan Erdoğan, Pittsburgh'ta Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev'le de bir araya geldi. Erdoğan ve Medvedev'in, ikili ilişkilerde gelinen son durumu ele aldıkları kaydedildi. Görüşmede Rusya liderinin not alması dikkat çekti. Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in ağustos ayında gerçekleştirdiği Ankara ziyaretinde enerji, ekonomi, turizm ve eğitim alanlarını kapsayan 20'ye yakın anlaşmaya imza atılmıştı. Güney Akım doğalgaz boru hattı konusunda Türkiye'den olumlu cevap alan Moskova, Samsun-Ceyhan petrol boru hattından sevkiyat yapmaya yeşil ışık yakmıştı. Mersin Akkuyu'da yapılacak nükleer santral inşaatı ile ilgili Rusya'nın verdiği teklifin değerlendirilmesi devam ederken, bir yıldır iki ülke ticaretini olumsuz yönde etkileyen gümrük sorunu çözüldü. Ancak Türk ve Rus TIR'larının karşılıklı olarak girişlerinin önündeki engel henüz kaldırılmış değil. Rusya-Türkiye ilişkilerini temelden etkileyecek nükleer santral ihalesinin dışında askerî alanda da yeni gelişmelerin sağlanması muhtemel. Hava savunma kapasitesini geliştirmek isteyen Ankara, milyar doları aşan bir füze alımı gerçekleştirecek. ABD Patriot füzelerinin dışında Rusya ve Çin'den de teklif isteyen Ankara, Rusya'nın S-400 sistemlerine de ilgi duyuyor. Bu arada, Pittsburgh şehrinde önceki gün bir basın toplantısı düzenleyen Medvedev, BM Genel Kurulu ve G-20 zirvesinde elde ettiği izlenimler çerçevesinde tek kutuplu dünya anlayışının çöktüğünün görüldüğünü söyledi. Rus lider, "Ülkelerin birlikte hareket etmeleri güzel. Bu harika. Tek kutuplu dünya yaklaşımından çok daha güzel. Hiç kimse diğerlerinin söylediğini yapmakla mükellef değil. Bir tane patron ve diğerleri onun hizmetçisi olamaz. Şimdi birbirimizi dinleyerek işe başlayalım." şeklinde konuştu. Rusya Devlet Başkanı Medvedev, Kaliningrad'a nükleer başlık taşıyan İskender füzelerini yerleştirme kararından da vazgeçtiklerini söyledi. Rusya lideri, "ABD'nin Doğu Avrupa'ya 'füze kalkanı' programını iptal ettiğini düşündüğümüzde, biz de kararımızdan vazgeçiyoruz." dedi. 586369 Tercümanı 75 dakika dayanabilmiş BM Genel Kurulu'nda yaptığı 95 dakikalık konuşma ile dikkat çeken Libya lideri Muammer Kaddafi'nin, çevirmeni de pes ettirdiği ortaya çıktı. ABD'de yayın yapan New York Post gazetesi, Libyalı çevirmenin, konuşmanın ilk 75 dakikasını çevirmeye dayandığını; ancak sonunda "Artık daha fazla yapamıyorum" diyerek havlu attığını yazdı. Bunun üzerine BM'nin Arapça çeviri servisi sorumlusu Raşa Acalyakin'in çevirmenin imdadına yetiştiğini ifade eden gazete, Acalyakin'in çevirinin son 20 dakikasını üstlendiğini kaydetti. Çevirmenin meslektaşlarından birinin, "25 yıldır ilk kez böyle bir olaya şahit oluyorum." dediği de ifade edildi. Liderlerin konuşmasının 15 dakikayı geçmemesi istenirken, 95 dakika kürsüde kalan Muammer Kaddafi, Batı'ya ve Birleşmiş Milletler'e sert eleştirilerde bulunmuştu. Bu arada Kaddafi, 270 kişinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan Lockerbie faciasındaki kurbanların aileleriyle görüştü. Libya lideri, faciada erkek kardeşini kaybeden Lisa Gibson ile babasını kaybeden bir diğer kurban yakınıyla 10 dakika kadar görüştü. İskoçya'da ömür boyu hapse mahkum edilen Abdülbaset Ali Muhammed el Megrahi ise sağlık nedenleriyle geçen ay serbest bırakılmıştı. 586648 “Gerçeklerin Dili” Yalvaç Ural 7’DEN 77’YE OKUL DIŞI BİLGİLER7’DEN 77’YE OKUL DIŞI BİLGİLER“Gerçeklerin Dili” 27 Eylül Pazar 2009 Bir önceki yazımda balıkhane nâzırı Ali Rıza Bey’den söz etmiştim. Bugün de size, Âlî Bey’den, daha doğrusu Mehmet Âlî Bey’den söz edeceğim. Benim için onu önemli kılan, çok küçük,  hatta çocuk denecek yaşta başardığı işler,  ölümsüz eseri  “Lehçetü’l Hakâyık” (Gerçeklerin Dili) ve kazandırdığı onca kitap.  “Gerçeklerin Dili” bir tür sözlük. Tabii, bu bizim klasik anlamda gördüğümüz sözlüklerden değil. Yazar, Türkçede sözcüklere ters ve mizahi anlamlar vererek ince, zekice, içinde yergiler, hatta nükteler taşıyan özgün bir eser yaratmış. Âlî Bey’in ilginç bir yaşamı da var: 1844 yılında ’da doğmuş. Babası Yusuf Bey bir devlet memuru. Oğlunun geleceğinde bir yabancı dil öğrenmenin önemini çok iyi kavramış bir baba. Küçük yaşlardayken onun öğrenmesini sağlamış. Bu kazanımla da küçük Âlî, daha 14 yaşındayken Babıâli’de çevirmen odasına adayı olarak alınmış. Yaşamının sonuna kadar da çeşitli görevlerde memurluk yapmış. Çalıştığı kurum öylesine önemliymiş ki, Osmanlı Devleti’nin Batı devletleriyle ilgili her türlü yazışması bu daireden yapılırmış. Âlî Bey’in iki merakı daha varmış: ve mizah. Teodor Kasap Efendi tarafından kurulan, adı “Diyojen” olan ilk mizah dergimizde onun da isimsiz olarak yazıları yayımlanmış. Pek bilindik bir Diyojen öyküsü vardır: Hani Diyojen, güneşli bir günde fıçının içinde otururken Büyük İskender gelip onun ışığını keser de, “Niçin böyle sefil bir halde yaşıyorsun? Ben kudretli bir hükümdarım, ne istiyorsan söyle, yapayım!” der. Diyojen de, aslında, “Gölgeni üstüme düşürme, yardımına ihtiyacım yok!” gibi bir yanıt verir. İşte bu yanıtı “Gölge etme, başka ihsan istemem!” biçiminde söyleyerek günümüze kadar Diyojen’i ve bu olayı usumuza yerleştiren odur. Ayrıca pek çok tiyatro eseri çevirmiş, adapte etmiş ve  yazmıştır. “Lehçetü’l Hakâyık”tan sizlere bazı alıntılar aktarayım: Bunlar; sözcükler ve onlara Âlî Bey’in koyduğu anlamlı karşılıklar: “Eczane: İçindeki ilaçların faydasını alandan çok satan görür imiş. Ahlak: Akıl polisi. Kardeşlik: Evet ama, kesesi ayrı. Savurganlık: Delik kese. İskelet: İnsanın kanaviçesi. Para: Milyon tohumu. Züğürt tesellisi. İmla: Yazının güzel huyu, ahlakı, yaradılışı. İnsan: Ahlakı bozulmamış Avukat: Suçluların çamaşır yıkayıcısı. Aferin: Ucuz ihsan. Baş ağrısı: Bahane. Balet: Sağırlar operası. Balon: Geçici şöhret. Burun: Dilin çanı. Bilmece: Zihnî araştırma. Tarih: Kurt masalı. Tohuma kaçmış kertenkele. Cahil: Bir şey bilmediğini bilmeyen. Çocuk: Ailenin gerçek reisi. Cüce: Büyük adamların yakından görünüşü. Dün: Günün arka tarafı. Rüya: Buluttan beşik. Kumsaati: Zaman süzgeçi. Mücellit (ciltçi): Kitap terzisi. Şiir: Darası alınmış söz...” Âlî Bey, umarım ilginizi çekmiştir. Eğer beğenmeyip saçma bulduysanız, size bunun yanıtını yine Âlî Bey’in kendisi versin: “Saçma: Bizim görüşümüzde olmayan kimselerin düşünceleri...” 586850 Vergide uzlaşmaya giden kazançlı çıkıyor A.A muhabirinin Gelir İdaresi Başkanlığı verilerinden derlediği bilgilere göre, geçen yıl uzlaşmaya konu edilen toplam 178 bin 558 dosyanın 160 bin 227'sinde uzlaşmaya varıldı. Uzlaşmaya konu olan vergi tutarı da milyar 729,5 milyon lira olarak belirlendi. Uzlaşma sonucunda tahakkuk eden verginin yüzde 57'sinden vazgeçildi ve yüzde 42,88'lik bölümünde uzlaşma sağlandı. Böylece ödenecek vergi tutarı 741,6 milyon liraya düştü. Uzlaşmaya giden ceza toplamı da milyar 377 milyon 178 bin liraya ulaşırken, uzlaşma ile bunun da yüzde 97,5'inden vazgeçildi. Böylece mükelleflere toplam cezanın yüzde 2,54'ü olan 60,3 milyon lira ceza fatura edildi. Bu şekilde 2008 yılında vergide uzlaşma yolu ile her 100 liralık verginin 57,12 lirası, her 100 liralık cezanın da 97,5 lirası silinmiş oldu. -TARHİYAT ÖNCESİ VE SONRASI UZLAŞMA- Verginin aslının korunması bakımından en önemli sonuçlar tarhiyat öncesi uzlaşmada sağlandı. Buna göre geçen yıl tarhiyat öncesi uzlaşma komisyonlarında uzlaşmaya konu edilen her 100 liralık verginin ortalama 68,91 liralık kısmında uzlaşıldı, geri kalan 31,81 liralık vergiden vazgeçildi. Her 100 liralık vergi cezasının ise ortalama 4,35 liralık kısmı uzlaşma kapsamında kesinleşti, geriye kalan 95,65 lira kaldırıldı. Tarhiyat öncesi uzlaşmaya 32 bin 937 dosya gelirken, uzlaşılan dosya sayısı 27 bin 177'yi buldu. Uzlaşmaya konu 316 milyon liralık verginin de 215,5 milyonluk kısmı uzlaşma sonucu kesinleşti. Toplam 502,1 milyon liralık ceza ise uzlaşma sonrası 21,8 milyon liraya düştü. Tarhiyat sonrası uzlaşma komisyonlarında uzlaşılan vergilerde uzlaşmaya konu her 100 liralık verginin yüzde 48,10'luk kısmı kesinleşirken, geri kalan yüzde 51,90'lik bölümden vazgeçildi. Vergi zayi cezasının da yüzde 4,38'lik kısmı kesinleşti. Geriye kalan yüzde 95,62'lik bölüm ise silinmiş oldu. -MERKEZİ UZLAŞMA KOMİSYONDAN ÇIKAN CEZALAR İLGİNÇ- Büyük vergi borçlularının geldiği Merkezi Uzlaşma Komisyonunda da, 84 dosyanın 50'sinde uzlaşma sağlandı. Uzlaşmaya konu toplam 783,1 milyon liralık vergi tutarı da, yapılan anlaşma sonucu 253,5 milyon liraya düştü. Uzlaşmaya konu ceza miktarı da milyar lirayı bulurken, uzlaşma sonucu kesinleşen ceza tutarının 6,5 milyon liraya düşmesi dikkati çekti. Bu da 100 liralık verginin ortalama 32,38 lirası üzerinde uzlaşıldığını, kalan 67,62 lirasından vazgeçildiğini, 100 liralık vergi cezasının ise sadece 64 kuruşunun yani yüzde 0,64'nün kesinleştiğini, yüzde 99,6'sı gibi büyük bir oranın ise silindiğini ortaya koydu. Koordinasyon Uzlaşma Komisyonuna gelen her 100 liralık verginin de yüzde 25,67'sinde, cezaların ise yüzde 0,67'sinde uzlaşıldı. -UZLAŞMA, MÜKELLEFE CİDDİ İMKANLAR SAĞLANIYOR- Vergi Hukukunda mahiyet ve nitelik itibariyle en tartışmalı müesseselerden biri olmasına karşın uyuşmazlıkların çözümü açısından uygulamada da sıklıkla başvurulan yöntemlerden birini uzlaştırma oluşturuyor. Gerek vergi aslını gerekse vergi cezalarını kapsayan uzlaşma tarhiyat ve ceza kesme işleminden önce gerçekleşebileceği gibi bu işlemlerden sonra da gerçekleşebiliyor. Belirli bir işleme ilişkin olarak uzlaşmaya varılmış olması, işleme bağlı olarak doğan ya da doğabilecek uyuşmazlıkları kesin olarak sonlandırmakla beraber vergi aslı ve vergi cezalarının bir kısmını ya da tamamını ortadan kaldırabiliyor. Uzlaşma, kaçakçılık fiiliyle vergi ziyai ve vergi cezaları bulunmadığı sürece, bir şekilde vergi kaybına neden olan mükelleflere vergi cezalarından kurtulma anlamında çok ciddi imkanlar sağlıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre, 2008 yılında uzlaşmalar sonucu şu tablo ortaya çıktı: Başvurulan Uzlaşılan Uzlaşmaya Konu Uzlaşma Konu olan Kesinleşen Uzlaşma Dosya Dosya Vergi Sonucu vergi ceza ceza Birimi (adet) (adet) (TL) (TL) ------- ---------- -------- ------------- ------------ ------------ ---------- Tarhiyat öncesi 32.937 215. 21.840.980 uzlaşma Tarhiyat sonrası 145.426 237. 30.843.779 uzlaşma Merkezi Uzlaştırma 84 50 783. 1.001. Komisyonu Koordinasyon 111 67 136. 169. Uzlaşma Komisyonu ------------ ------ -------- ------------- -------------- ------------- ---------- Genel Toplam 178.558 .949 741..838 60.284.392 586531 MUSTAFA ÜNAL İki isim, iki dava Yukarıdan, patron katından inmedi, aşağıdan yukarıya doğru tırmandı. Bugünkü noktaya uçarak değil, kaleminin hakkını vererek geldi. Belgesel niteliğinde Ergenekon'u konu alan kitapları var. Ayrıntıları yakalamakta çok mahir. Yakından tanıyanlar bilir, haber onun için her şeydir, adeta ona kutsal metin muamelesi yapar. Haberi yakaladı mı gözü hiçbir şeyi görmez. 'Haber için babamı satarım' diyenlerden. Ergenekon konusunda kamuoyu kimi bilgileri ilk Şamil Tayyar'dan öğrendi. yüzden hakkında en çok dava açılan gazetecilerden... Bir rekorun sahibi bile olabilir. Başını ağrıtan yazıyı iddianamenin ekleri arasında bulduğu bir belgeden çıkardı. Bir gazeteci ile siyasetçi arasında geçen telefon konuşması... Özel hayat kapsamına giren diyalogların yazılmasını eleştirenler olabilir. Her isteyenin kolaylıkla ulaşabileceği bir doküman bu. Resmî kayıtlara girmiş, dosyaya girmiş. Gizli olmaktan çıkmış, alenileşmiş yani. Ergenekon hakkında yazılan her haber ve yazı gibi Tayyar'ın bu yazısı da yargıya taşındı. Sonrasını biliyorsunuz, 10 gündür Türkiye'nin gündeminde. Ağır işleyen yargı bu kez hızlı davrandı ve çok geçmeden karar çıktı. Buna göre Tayyar'a bir buçuk yıl hapis cezası verildi. Cezası ertelendi ancak '5 yıl boyunca adli denetime' tabi tutulacak. Bu süre içinde suç işlerse bu cezayı çekmek için hapse girecek. Bir gazetecinin suçu ne olabilir: Yazı yazmak yani düşündüklerini kamuoyuyla paylaşmak, gelişen olayları yorumlamak... Tehlikeli sulara yelken açmazsa başı ağrımaz diyebilirsiniz. Yok, hayır, bu ülkede zülfü yare dokunursanız, neyi, nasıl yazdığınıza bakılmaksızın kendinizi bir anda yargıçların karşısında bulabilirsiniz. Şamil Tayyar, yazdığı yazı için değil asıl bundan sonra yazacakları için cezalandırıldı. Tayyar için artık yazı yazmak kolay değil. Bilgisayarın başına '5 yıl adli denetimde tutulduğunu' bilerek oturacak. Tayyar bu karardan sonra sessizliğe gömüldü. Bir haftadır suskun. Dokunanı yakan Ergenekon'u yazamayan bir Şamil Tayyar acaba ne yazacak? Bugüne kadar hep netameli konularla meşgul oldu. Sporla, müzikle, magazinle pek ilgisi yok. Çiçek böcek gibi konular ne onu ne de okuyucuyu tatmin eder. Gayri işi zor ama benim tanıdığım Şamil Tayyar meramını anlatacağı özgün bir dil geliştirir. Yargının şifrelerini çözemeyeceği, sadece kendisinin ve okuyucunun anlayacağı bir dil... Bir bakarsınız böcek ve çiçek onun kaleminde farklı anlamlar kazanıverir. Hülya Avşar, Tayyar gibi dosyaların arasından bir belgeyi bulup yazmadı, sadece konuştu ama neye uğradığını şaşırdı. Yalnızca değil herkes şaştı kaldı. Demokratik açılım, Ankara siyasetçilerinden sokaktaki vatandaşa kadar herkesin konuştuğu bir konu... Bizzat Başbakan Erdoğan bu konuda herkesi konuşmaya çağırdı. Avşar'ın söylediği sözler son derece mantıklı ve makul. Rahatsız edici değil, kışkırtıcı hiç değil. Ama bir anda yargının konusu oluverdi, hakkında soruşturma açıldı. Haberi duyduğunda verdiği tepki anlamlı: 'Demokratik ülkede olduğumuzu düşünerek konuştum, soruşturma bana yapılan en büyük hakaret'. İki isim iki dava... Yargının reforma ne denli ihtiyacı olduğunu göstermiyor mu? Anayasa Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya'ya sordum 'Özellikle düşünce ve ifade özgürlüğü açısından yeni düzenleme kaçınılmaz, aksi halde düşünce cezalandırılmış olur. Aslında düşünceyi cezalandırmak 101. maddenin ruhuyla bağdaşmaz' dedi. Kaybeden Şamil Tayyar ve Hülya Avşar değil, ülke... Yargıdan neşet eden bu manzara-i umumiye 2009 Türkiye'sine hiç yakışmıyor... m.unal@zaman.com.tr 587344 Yürüyüşlerde ücretsiz sağlık taraması Yürüyüşlerde ücretsiz sağlık taraması Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu'nun yıl önce, 'Sağlıklı kentleri; sağlıklı insanlar oluşturur' diyerek yola çıktığı sabah yürüyüşleri programları çığ gibi büyüyor. Haftanın günü 7'den 70'e binlerce kişiyle yürüyen Başkan Karaosmanoğlu, Ramazan ayında ara verdiği yürüyüşlerine yeniden başladı. YENİ ŞAFAK KOCAELİ Kocaeli'nin sağlıklı bir kent olması için çalışan Büyükşehir Belediyesi ise hizmetlerine bir yenisini daha ekledi. Bundan sonra Başkan Karaosmanoğlu ile yürüyüşlere katılan herkes, ücretsiz olarak sağlık taramasından geçirilecek. Yürüyüşlere katılan ve taramadan geçirilen herkesin, sağlık kartları oluşturulacak. Başkan Karaosmanoğlu, Büyükşehir olarak Kocaeli halkının sağlığına ve sağlıklı bir kentte yaşamasına her şeyden çok önem verdiklerini söyledi. SAĞLIKTA KOCAELİ MODELİ OLUŞACAK Sporun yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun insanların eğlenmesi, kaynaşması, kendilerini iyi hissetmeleri, kaliteli ve mutlu bir yaşam sürmeleri için kaçınılmaz olduğunu her fırsatta dile getiren Başkan Karaosmanoğlu, yıl önce başlattıkları sabah yürüyüşlerinin Kocaeli'nde artık bir yaşam kültürü haline geldiğini vurguladı. Dünya Sağlıklı Kentler Birliği'ne Kocaeli modelini sunmak için kolları sıvadıklarını aktaran Başkan Karaosmanoğlu, 'Bundan sonra yürüyüşlerimize katılan 7'den 70'e tüm vatandaşlarımız ücretsiz olarak sağlık kontrolünden geçirilecek." dedi. ÜCRETSİZ SAĞLIK TARAMASI Buna göre Başkan Karaosmanoğlu ile haftanın günü sabah yürüyüşlerine katılan vatandaşlara Büyükşehir tarafından tam kan sayımı, sedimantasyon, kan yağları, kan şekeri, tansiyon, nabız ölçümü, hekim isterse EKG çekimi yapılacak. Yürüyüşe katılan ve sağlık taramasından geçirilen herkes için bir sağlık dosyası açılacak. Çipli olarak hazırlanan sağlık kartları bilgisayar ekranına okutulduğunda kişinin adı soyadı ve sağlık bilgilerine ulaşılacak. Ayrıca yürüyüş öncesi ve sonrasında yapılacak kontrollerle yürüyüş sporunun kişinin vücudundaki etkileri de ölçülebilecek. VATANDAŞLAR ÇOK MEMNUN KALDI Başkan Karaosmanoğlu da, bu sağlık sistemini Kocaeli'nin her köşesine yaymak için her hafta farklı bir ilçede yürüyüş yapacak. Sistemin ilk uygulaması ise bu hafta sonunda Derince'ye bağlı Çınarlıdere'deki yürüyüş parkurunda başarıyla gerçekleştirildi. Başkan Danışmanı Nermin Tol'ün idaresinde başlatılan sağlık taramasında yürüyüşe katılan yaklaşık 500 kişi, belirlenen program dahilinde ücretsiz olarak sağlık taramasından geçirilmeye başlandı. Başkan Karaosmanoğlu ile beraber yürüyüşe katılan vatandaşlar da uygulamadan duydukları memnuniyeti aktardı. 27.09.2009 YURT HABERLER 586664 Sezen Aksu'dan 'sahnelere ara' mesajı Sezen Aksu, Kuruçeşme Arena’da verdiği konserin ardından sahnelerden bir süre uzak kalacağını söyledi. Binlerce izleyicisini şaşkına çeviren Aksu, “Biraz dinlenmem lazım” dedi. Cenker TEZEL Kuruçeşme Arena’da önceki akşam sevenleriyle buluşan Sezen Aksu, sahnelere veda sinyali verdi. “Bu son konser olabilir” diyen Aksu, “Birkaç yıl ara vermek istiyorum, seneye buralarda olur muyum belli değil, dinlenmem gerekiyor” dedi. Tarkan’ın seslendirdiği “Oynama Şıkıdım” adlı kendi şarkısını repertuvarına koymayan Sezen Aksu, uzun bir aranın ardından bu şarkıyı da seslendirdi. Tarkan’ın Ajda Pekkan’la yaptığı düette seslendirdiği ve şarkının nakaratını değiştirmeleri gibi kendisi de nakaratını değiştiren Sezen Aksu, şarkıyı vokalleriyle seslendirdi. Tarkan’ın Ajda Pekkan’a dediği “Aacayip süper starsın” sözlerine benzer bir şekilde Sezen Aksu’ya “Aacayip Sezen Aksu’sun” diyen vokaller alkış aldı. Tıklım tıklım dolan konserinde kendisine orkestrası ile 40 vokal’in eşlik ettiği Sezen Aksu, konserinde üstün performansı ile göz doldurdu. Konserine “Kaybolan Yıllar”, “Kaç Yıl Geçti Aradan”, “Kusura Bakma” ve “Hata” adlı unutulmayan şarkılarıyla başlayan Aksu, “Sitem”, “Şinanay”, “Firuze”, “Hadi Git”, “Ünzile”, “1945”, “Sen Ağlama”, “Sarı Odalar” ve “Kahpe Kader” ile devam etti. 2,5 SAAT SAHNEDE KALDI Sanatçıya “Şinanay” şarkısında “Ladies and Gentlemen” grubu eşlik etti. Yaklaşık 2.5 saat sahnede kalan Sezen Aksu, şarkılarının yanı sıra eğlenceli hikayeleri ile de izleyicisine seyrine doyulmaz bir akşam yaşattı. “Çakkıdı” ile veda eden Aksu’yu bırakmaya niyeti olmayan seyirci, alkışlarla onu yeniden çağırınca sanatçı, bis için sahneye geldi ve “Pardon” şarkısını söyledi. Seyirci ondan bu şarkıyla da vazgeçmeyince tüm orkestra arkadaşlarıyla birlikte “Arkadaş” şarkısını söyleyerek geceyi kapattı. İstanbul Senfoni, Ladies and Gentlemen korosu ve Sezen Aksu Orkestrası hep birlikte Sezen Aksu’ya eşlik etti. Hürriyet 587371 Kızılay'da SSK İşhanı ihaleye çıkacak Sosyal güvenlik kurumlarının SGK çatısı altında toplanmasıyla kuruma aktarılan taşınmazlara ilişkin alınan kararlar birer birer hayata geçiriliyor. Bu kapsamda, Ankara'nın merkezi Kızılay'da çeşitli kurumlara, iş yerlerine ve eğlence mekanlarına ev sahipliği yapan ve satış kararı alınan SSK İşhanı için açık artırma yöntemine başvurulacak. Açık artırma ile satış yarın saat 10.30'da SGK İnşaat Emlak Daire Başkanlığında yapılacak. Satışa katılacakların teklif ve gerekli belgeleri en geç ihale saatine kadar başkanlığa teslim etmeleri gerekiyor. İçerisinde 206 büro, 66 iş yeri ve otopark bulunan SSK İşhanı, 77 milyon 732 bin 500 lira muhammen bedelle satışa sunulacak. İş hanının arsa alanı bin 137 metrekare inşaat alanı ise 44 bin 205 metrekareyi buluyor. İşhanının eğlence mekanlarının bulunduğu bölüm bir süredir ''Kızılay Eğlence Merkezi'' olarak ismiyle faaliyet gösteriyor. Binada halen Çankaya Belediyesi, Çankaya Nüfus İdaresi, bazı kamu kurumlarının birimleri, sivil toplum örgütleri faaliyette bulunuyor. 586789 10:57 Türkiye için kritik seçim için kritik seçimŞENOL ÇALABAKAN Frankfurt ’da bugünkü genel seçimden çıkacak koalisyon hükümeti, ’nin sürecinde etkili olacak Almanya’da bugün yapılacak genel seçimin Türkiye’nin (AB) üyeliği açısından kritik bir önem taşıdığı ve sandık sonuçlarının Türkiye’nin AB üyeliğinin kaderi üzerinde etkili olacağı belirtildi. Kamuoyu yoklamalarında oy oranının gerilediği görülen Sosyal Demokratların (SPD), Hür ’nin (FDP) ortaklığa yanaşmaması nedeniyle hükümet kurma şansının kalmadığı ve bu nedenle /CSU ittifakının lideri Başbakan ’in FDP ile merkez sağ bir hükümet kurarak yeniden iktidar olmasının sürpriz oluşturmayacağı söyleniyor. Gözlemciler, yeni koalisyon kombinasyonunun ise, Türkiye’nin AB sürecini derinden etkileme potansiyeline sahip olduğunu ifade ediyorlar. Avrupalı siyasi analistler, SPD’den kurtularak 2. kez koltuğuna oturacak olan Merkel’in Türkiye’nin AB sürecine yüksek sesle karşı çıkacağı öngörüsünde bulundular. Cumhurbaşkanı gibi Türkiye için AB ile imtiyazlı ortaklık öneren Merkel, yapılan analizlere göre, geçmiş hükümetteki iktidar ortağı SPD’nin itirazları nedeniyle Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine açıktan ve aktif bir şekilde karşı çıkmadı. Ancak bugünkü seçimin sonucunda SPD’den kurtulunca Türkiye karşıtı retoriğini daha güçlü bir şekilde seslendirecek olan Merkel, böylelikle Nicolas Sarkozy ile AB içinde Türkiye karşıtı etkili bir cephe oluşturacak. Hür Demokratlar, her ne kadar Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkmıyorlarsa da ’ya Sosyal Demokratlar kadar destek de vermiyorlar. FDP’nin seçim programında, Türkiye’nin AB üyeliği için yeterli çaba göstermediği ve süreçte, AB’ye üyelik kriterleri açısından önemli gedikler bulunduğu dile getiriliyor. 700 bin Türk oy kullanacak “Eurasia Group” adlı kuruluştan Wolfango Piccoli, “Türkiye açısından SPD’nin Almanya’da hükümetten dışlanması problem yaratır. Başbakan Angela Merkel’in Türkiye karşıtı yaklaşımı daha da belirgin hale gelecek ve Merkel, Sarkozy’nin pozisyonunu benimseyecek” dedi. Merkel’in Sarkozy ile Türkiye karşıtı bir söylemde buluşmasının Türkiye’nin AB hevesini zayıflatacağı, ayrıca Ankara ile arasında yeni uyumsuzluklar yaratacağı kaydediliyor. Seçimde 700 bini Türk kökenli olmak üzere toplam 62.2 milyon seçmen, yeni yıllık iktidarı belirlemek için oy kullanacak. Yaklaşık 30 partiden bin 556 adayın yarışacağı seçimlerde tek parti hükümetinin çıkması olasılığı çok zayıf. Anketler, hiçbir partinin tek başına hükümet kurabilecek coğunluğu elde edemeyeceğini gösteriyor. Başbakan Angela Merkel liderliğindeki Demokrat Birlik’in (CDU/CSU) sandıktan 1. parti çıkması bekleniyor. 31 Türk kökenli aday da milletvekili seçilebilmek için yarışacak. 586495 Başbakanlık 'yargılama uzadı mı' diye sordu Başbakanlık 'yargılama uzadı mı' diye sordu Başbakanlık 'yargılama uzadı mı' diye sordu Hülya KARABAĞLI 27.09.2009 Deniz Seki, tutuklanma ile dava günü arası 218 gün olunca Başbakanlık'a başvurdu. Başbakanlık da "hak ihlali"ne dikkat çekerek bakanlığa yazı yazdı Uyuşturucu kullanmak ve satmakla suçlanan Deniz Seki, 24 Şubat'ta tutuklandı; hakkında 24 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Ancak İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmanın tarihi Ekim olarak belirlendi. Tutuklandığı tarihle, hakim karşısına çıkacağı tarih arasında tam 218 gün olan Deniz Seki, 26 Haziran'da Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na bir mektup yazdı. Seki, tutukluluk süresinin bu kadar uzun olmasının insan hakkı ihlali olduğunu savundu. "MAKUL SÜRE" VURGUSU Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, bu başvuruyu ciddiye aldı ve durumun incelenmesi için Adalet Bakanlığı'na bir yazı yazdı. Yazıda, "yargı mercilerinin görevine giren konuların incelenemeyeceği" hükmüne karşın, uluslararası mevzuatın ulusal mevzuatın üzerinde olduğu vurgulandı ve yargılamanın uzaması konusunda araştırma yapılarak bilgi verilmesi istendi. Başbakanlık'ın yazısında, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası belgelerde yer alan "adil yargılanma hakkı" çerçevesinde "davaların makul bir süre içerisinde görülmesi" gerektiğine de dikkat çekildi. Yazıda özetle şöyle denildi: "AİHM tarafından verilen kararlarda, sadece devletin neden olduğu gecikmelerin, 'davanın makul bir süre' içinde görülmesi şartına uyulmaması sonucunu doğurabileceği esası benimsenmiştir. Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. 19. maddede, tutuklanan kişilerin makul süre içinde yargılanmayı, soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme haklarının bulunduğu, 38. maddede de suçluluğu sabit olana kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı, tutuklamanın bir ceza değil tedbir olduğu ifade edilmiştir. Uluslararası mevzuat hükümleri ile tutuklu sanık vekillerinin tutuklamanın ve yargılamanın uzamasının mahkemelerin iş yüküyle bağlantılı olduğu iddiası da dikkate alınarak, bakanlığınız yetki ve görevleri dahilinde konunun incelenmesi, sonuçla ilgili bilgi verilmesi rica olunur." SEKİ'DEN İKİNCİ MEKTUP Bunun üzerine Deniz Seki, 16 Eylül günü avukatı aracılığıyla Başbakanlık'a ikinci bir mektup gönderdi. Seki'nin avukatı, 14 Ağustos'ta AİHM'ye başvurduklarını anımsatarak, "Devam eden ihlal nedeniyle sorunun çözümü için katkı sunmanızı, konunun mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını bir kez daha talep ve istirham etmekteyiz" dedi. Mektupta, Seki'nin AİHM'ye başvuru gerekçesi de anlatıldı.Başbakanlık 'yargılama uzadı mı' diye sordu 586940 Tiyatro sanatçısı Nihat Nikerel vefat etti ve sanatçısı Nihat Nikerel, 'taki evinde vefat etti. Çorum'da, 1950 yılında doğan Nikerel, 1985'te senaryolaştırılabilecek öykü yazarak sinemaya adım attı. "Kurtlar Vadisi", "Sıcak Saatler" ve "Süper Baba" gibi çok sayıda dizide rol alan Nikerel'in, "Aralıktı", "Yalansız Yalnızlığım" ve Zamanı Zalımca" adlı kitapları bulunuyor. Nihat Nikerel'in rol aldığı bazı filmleri de şöyle: "Deli Yürek: Bumerang Cehennemi", "Adressiz Sorgular", "Hoşgeldin Hayat", Avrenos'un Müşterileri", "Manisa Tarzanı", "Garip Bir Koleksiyoncu", "Gerilla", "Reis Bey". 586812 'Sahte çürük raporu'nda 13 kişi adliyede Askerlikten "muaf" olmaları için bazı sanatçı ve zengin isimlere "sahte çürük raporu" verildiği iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında gözaltındaki 13 kişi bugün adliyeye sevk edildi. İstanbul'da "sahte olarak askerliğe elverişsiz raporu" hazırladıkları iddiasıyla gözaltına alınan 11 şüpheli adliyeye sevk edildi. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapmak istemeyen kişilere "sahte çürük raporu" düzenledikleri iddiasıyla gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemleri tamamlandı. İşlemleri tamamlanan 11 şüpheli, emniyetin garajından çıkarılarak adliyeye gönderildi. 587083 Fener Marşı'nı dinlemek ağır haksız tahrik Fener Marşı'nı dinlemek ağır haksız tahrik Hayati ARIGAN AHT Fenerbahçe’nin 2000-2001 sezonunda şampiyon olmasının ardından Ümraniye’de 16 Haziran 2001’de akşam saatlerinde bir grup genç, yüksek sesle Fenerbahçe Marşı’nı dinlemeye başladı. Olay tarihinde 16 yaşında olan Salih Y. gençleri uyarmak istedi, ancak tartışma çıktı. Salih Y. Orhan Y.’yi bıçaklayarak ağır yaraladı. Salih Y. hakkında yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle Üsküdar 2. Çocuk Mahkemesi’nde dava açıldı. Mahkeme, Salih Y.’yi önce yıl ay hapis cezasına çarptırdı, sonra “yüksek sesle Fenerbahçe Marşı’nın dinlenmesini ağır haksız tahrik” saydı. Cezayı 3’te oranında indirim yaparak 10 ay 20 güne çevirdi. Salih Y.’nin cezası, çocuk yaşta olması ve iyi hali dikkate alınarak ay 27 güne indirildi. Bu ceza da para cezasına çevrilip ertelendi. Orhan Y. karara itiraz etti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi de kararı bozdu ve eylemin “adam öldürmeye teşebbüs” suçuna girdiğini ifade ederek davanın bir üst mahkeme olan Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini bildirdi. 587131 15:17 Sevişmeli dizilere şifre geliyor Sevişmeli dizilere şifre geliyorRTÜK'ün uyarıları dizilerdeki sevişme sahnesi furyasını dindiremeyince Bakanlık çalışma başlattı Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, televizyonlarda yayınlanan dizilerle ilgili yeni bir uygulamayı açıkladı. Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, televizyonlarda yayınlanan dizilerle ilgili yeni bir uygulamayı açıkladı. Kavaf, "Türk aile yapısıyla örtüşmeyen programlar için şifre uygulanacak" dedi. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Türk aile yapısıyla bağdaşmayan dizilerin şifreli olarak yayınlanması konusunda çalışma başlattıklarını söyledi. Elazığ'a ziyareti sırasında Başbakanlık Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı kurumları gezen Kavaf, Gazi Huzurevi'ne barınan yaşlıların sorunlarını dinledi. Daha sonra Vali Osman Aydın Çocuk ve Gençlik Merkezi'ne giden Selma Kavaf, burada da masa tenisi oynayan bir çocuğun daveti üzerine raketi eline alarak, çocukla kısa süreliğine maç yaptı. Temaslarının ardından Elazığ Valiliği'nin düzenlediği yemek programına katılan Bakan Kavaf, burada bir muhabirin, "Televizyonda Türk aile yapısıyla örtüşmeyen diziler var. Bu dizilerle alakalı bir çalışmanız var mı?" sorusunu cevapladı. Kavaf, Türk aile yapısına uygun olmayan programlarla ilgili bir çalışma yapacaklarını ifade etti. Kavaf, şöyle konuştu: "Toplum olarak en büyük değerleri bir arada değerin aile kurumu olduğunu her zaman övünerek söylüyoruz. Ancak aile kurumunun da olumsuz birtakım gelişmelerden korunması gerektiğine inanıyoruz. Aileyi bir arada tutan değerlerde erozyona uğrayanlar varsa yeniden canlandırılması var. Olanların da güçlendirilmesi ve pekiştirilmesi gerekiyor. Güçlü aile yapısının inşa edilmesi, sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımızı ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşacağız. Dolayısıyla güçlü aile yapısına zarar verecek görüntüler, yayınlar, söylemler, eylemler, yapıyı zedeleyecek kamu vicdanında toplumun vicdanında sıkıntı yaratacak olan birtakım şeylerin de değerlendirilmesi ve gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu tüm dünyada böyle. görüntülerin eylemleri ve söylemlerin olduğu her neyse işte yayınların bir şifresi vardır. Onu seyretmek isteyenler şifreyi satın alırlar ve seyrederler. Ama kontrolsüz, şifresiz bir şekilde bu yayınlar dünyanın hiçbir yerinde yok. Bizdede öyle olması gerektiğine inanıyorum" 587095 Adana'da 200 kilo eşek eti ele geçirildi Alınan bilgiye göre, Yüreğir İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, D-400 kara yolu Yakapınar beldesi yakınlarında şüphe üzerine bir kamyoneti durdurarak yaptıkları aramada yaklaşık 80 kilogram eşek eti buldu. Araç sürücüsü Eyüp A'yı gözaltına alan jandarma ekipleri, zanlının ifadesi doğrultusunda Yüreğir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü'ne bağlı ekiplerle Bahçelievler Mahallesi'nde Ahmet A'ya ait evin altındaki ahıra operasyon düzenledi. Ekipler, ahırda yaptıkları aramada kesilmeyi bekleyen 41 tane eşek buldu. Evin merdiven altında yapılan aramada ise kesilmiş eşeğe ait yaklaşık 120 kilogram et ele geçirildi. Gözaltına alınan ev sahibi Ahmet A. olayla ilgisinin olmadığını, eşekleri pazarda satmak için Şanlıurfa'dan Adana'ya getiren bir kişiye günlüğüne ahırını kiraya verdiğini söyledi. Yüreğir Belediyesi Zabıta Müdürü Fesih Kaçmaz, operasyon sonrası ele geçirilen toplam 200 kilogram eşek etinin imha edildiğini, ahırda bulunan kesilmeye hazır 41 eşeği ise İmamoğlu ilçesinde köylülere dağıttıklarını belirtti. 586668 Erdoğan, Tanzanya lideri ile bir araya geldi Kısa süre görüntü alınmasına izin verilen görüşme, Jumeirah Oteli'nde basına kapalı gerçekleşti. Basın mensuplarının görüntü aldığı sırada Başbakan Erdoğan, Tanzanya Cumhurbaşkanı Kikwete'yi Türkiye'ye, Kikwete de Erdoğan'ı ülkesine davet etti. Yaklaşık 40 dakika süren görüşmeye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de katıldı. Başbakan Erdoğan, görüşmenin ardından Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Maliye Bakanı Şimşek ile yürüyerek, kaldığı The Plaza Oteli'ne geldi. 587290 Üçok'un 'çürük' çetesi, Aziz Yıldırım'ı da tehdit etmiş Aziz Yıldırım'dan, bir iddianameden adının çıkarılması karşılığında 10 milyon TL haraç alınmasının planlandığı deliller arasında yerini aldı. 587084 Kayseri gündür çocuklarını arıyor Kayseri'de bayramın 2. günü şeker toplamak için evlerinden ayrılan 2'si kardeş çocuğun bulunması için günden beri süren arama çalışmalarından sonuç alınamadı. Çocukları kaybolan aileler, asılsız olduğunu belirttikleri haberlere tepki gösterdi. Şeker toplamak için evden ayrılan ve geri dönmeyen yaşındaki Ahmet Tuna Tekin ve yaşındaki Dilruba Tekin'in babası Hamza Tekin, asılsız çıkan ihbarların kendisini üzdüğünü bildirerek, şunları söyledi: ''Çocuklarımızı günden beri arıyoruz. Polislerin yanı sıra biz de kendi imkanlarımızla arama yapıyoruz. Bize gelen her ihbarı polisle paylaşıyoruz. Asılsız ihbarlar ailemizi çok üzüyor. Çocukların yerini bilen veya gören varsa ihbarda bulunsun, polisi boş yere oyalamasın.'' Hamza Tekin, bazı gazete ve televizyonlarda çıkan asılsız magazin türü haberlerin de kendilerini üzdüğünü ifade etti. Kaybolan çocukların en büyüğü olan 11 yaşındaki Türkan Ay'ın babası İbrahim Ay da kendisiyle görüşmek isteyen gazetecilere tepki gösterdi. İbrahim Ay ''Aslı olmayan, magazin türü haberler bizi ve ailemizi çok üzüyor. Müteahhit haberi yalan, diğer haberler yalan, bunlar asılsız iddialar. Bizim kafamızı karıştırıyorsunuz. Eşim kez hastaneye gitti, bize yazık değil mi?'' dedi. Öte yandan, Tekin ve Ay ailelerinin evlerini ziyaret eden polis ekipleri, son gelişmeleri değerlendirip, yeni sorular yöneltti. Kayseri'nin Talas ilçesinde yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ile aynı mahallede oturan 11 yaşındaki Türkan Ay, bayramın 2. günü şeker toplamaya gitmiş, daha sonra evlerine dönmemişti. 587583 Şile'de trafik kazası: polis şehit Çift şeritli yolda aniden şerit değiştirerek karşı yöne geçen devriye gezen seyir halindeki motosikletli yunus ekibine çarptı. Kazada ağır yaralanan genç polis memuru hastanedeki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Kaza, İstanbul Şile otoyolu Meşrutiyet köyü mevkiinde meydana geldi. İddiaya göre 34 EB 6421 plakalı araç sürücüsü Gürcan Dinç Doğan, çift şeritli yolda aksi istikamette yol kenarında bulunan lokantaya girmek istedi. Yolda aniden direksiyonu kırarak karşı şeride geçen Doğan, karşı istikametten gelen bölgede devriye gezen motosikletli yunus ekibine çarptı. Kazada motosikleti kulanan Şile ilçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Murat Çalışkan (24)  ağır yaralandı. Arkasından gelen ekip arkadaşlarının kazayı görmesi ile olay yerine ambulans istendi. Kazada ağır yaralanan polis memuru olay yerine gelen ambulans ile hastaneye kaldırıldı. Şile Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alınan polis memuru Murat Çalışkan yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. 586502 TÜRKPA, Bakü toplantısında derinleşme peşinde Türk Dünyası Parlamentoları Gazeteciler Birliği'nin kurulmasının müzakere edileceği toplantıda, asamblenin derinleştirilmesi için bazı komisyonların kurulması üzerinde durulacak. Türk dili konuşan ülkelerin parlamento başkanlarını bir araya getiren TÜRKPA'nın kuruluşunun ilk toplantısı 21-22 Kasım 2008'de İstanbul'da yapılmıştı. Toplantıya Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan meclislerinden üst düzey katılım gerçekleşirken, Özbekistan ve Türkmenistan yer almamıştı. Bu ilk zirvede Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi Parlamento Başkanları Konferansı sonucunda Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan arasında Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi'ne (TÜRKPA) dair anlaşma imzalandı. Böyle bir asamblenin kurulması fikri 2006'da Türk Dilini Konuşan Devletler Zirvesi'nde Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev tarafından ortaya atılmıştı. Şu ana kadar Türkmenistan tarafsızlık politikası gereği bu tür toplantılardan uzak dururken, Özbekistan ise genel olarak iç politik kaygılar ve dış politikasındaki denge çabaları neticesinde toplantıya katılmadı. 'TÜRKMENİSTAN BU KEZ KATILIYOR' TÜRKPA'nın Azerbaycan temsilcilerinden Nizami Caferov'un APA Ajansı'na yaptığı açıklamada, Türkmenistan'ın Bakü'de yapılacak toplantıya katılacağını, Özbekistan'ın ise teşkilata üyeliği konusunda çalışmalar yapıldığını kaydetmesi, önemli bir gelişme olarak görülüyor. Caferov, Bakü'deki toplantıya altı Türk devletinin hepsinden temsil heyetinin katılması için hazırlıklar yaptıklarını ifade ediyor. Ayrıca yakın gelecekte altı bağımsız Türk devletinin yanı sıra Tataristan, Başkurdistan, Doğu Türkistan ve Çuvaşistan gibi özerk Türk devletlerinin de TÜRKPA'ya dahil edilmesi ve bunların haricinde İran'da ve Gürcistan'da yaşayan Türklerin de teşkilatta temsili planlanmakta. Böylece teşkilat, gelecekte daha da geliştirilecek ve bütün Türk dünyasına hitap edecek. TÜRKPA işbirliği, kimseyi hedef almadığı gibi, bütün bölgenin barış, istikrar ve refahını gözeten bir gönül ve akıl birliğini temsili hedefliyor. 586500 Madagaskar'ın darbeci liderini BM kürsüsüne çıkartmadılar Rajoelina'nın konuşma yapma isteğine Demokratik Kongo Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Alexis Thambwe Mwamba, 15 ülkeyi kapsayan Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) adına müdahale ederek, meşruiyeti birçok Afrika ülkesi tarafından reddedilen 35 yaşındaki liderin konuşmasının engellenmesini istedi. Bunun üzerine Genel Kurul'a başkanlık eden Ali Triki, oylama talebinde bulundu ve oylama SADC'nin istediği gibi sonuçlanınca Madagaskar heyeti salonu terk etti. 2006'da devlet başkanlığına seçilen Marc Ravalomanana, ordunun desteğini çekmesi ile 17 Mart'ta görevi askeri idareye bırakmak zorunda kalmış, askeri idare de görevi Rajoelina'ya devretmişti. Bunu darbe olarak algılayan uluslararası kamuoyu, Rajoelina'nın yemin törenini boykot ederken ada ülkesinin anayasal düzene dönmesini istiyor. Honduras'ta haziran ayında yaşanan darbeye de uluslararası toplum tepki göstermişti. Amerikan Devletler Örgütü, devrik lider Manuel Zelaya'nın derhal görevine iadesini isterken, Honduras'ın örgüt üyeliğini askıya almıştı. Latin Amerika ülkelerinin çoğu, Honduras'taki elçilerini geri çekti. Avrupa Birliği de bu ülkeye yaptığı yardımları durdurma kararı alırken, diplomatlarını geri çağırdı. ABD karşıtı söylemlerine rağmen Washington da Zelaya'dan yana tavır alırken Obama yönetimi ise darbenin ardından yardımlarını kesti. BM İnsan Hakları Konseyi de Honduraslı darbecilerin büyükelçisi Delmer Urbizo'nun konuşma yapmasını engellemişti. 47 üyeli konsey, uyarılar üzerine Urbizo'nin görevden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Manuel Zelaya iktidarını değil "yasadışı" darbecileri temsil ettiğini belirleyerek kapıyı gösterdi. Lula'dan Zelaya'ya açık çek: İstediğin kadar kal Brezilya Devlet Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva, Honduras'ta 28 Haziran'da yaşanan darbeyle devlet başkanlığından uzaklaştırılan Manuel Zelaya'nın, ülkesinin Tegucigalpa'daki büyükelçilik binasında istediği kadar kalabileceğini söyledi. Lula, ABD'nin Pittsburgh kentindeki G-20 zirvesi sonrasındaki açıklamasında, "Zelaya, güvenliği için ne kadar gerekiyorsa büyükelçilikte kadar kalabilir." dedi. Bu hafta gizlice Honduras'a dönen Zelaya ve yandaşları, Brezilya büyükelçiliğine sığınmıştı. Zelaya, darbecilerin ablukası altındaki elçilikte zor şartlar altında yaşıyor. BM Güvenlik Konseyi, Micheletti hükümetini, Brezilya Büyükelçiliği'nin dokunulmazlığının ihlal edilmesi ihtimaline karşı uyarmıştı. DARBECİLER, ZELAYA İLE DOĞRUDAN GÖRÜŞMEYECEK Honduras'taki geçici hükümetinin lideri Roberto Micheletti, Zelaya ile yüz yüze görüşmeyeceklerini bildirdi. Geçici hükümet, devrik liderle temsilciler aracılığıyla görüşmeler yapıyor; ancak bunlardan henüz sonuç çıkmadı. Başka bir ülke tarafından siyasi sığınma tanındığı takdirde Zelaya'nın Brezilya Büyükelçiliği'nden çıkmasına izin verilebileceğini söyleyen Micheletti, kalmakta ısrar etmesi halinde ise yargılanacağını söyledi. pıttsburgh aa 587247 Yaralı bulduğu şahini işyerinde besliyor Yaralı bulduğu şahini işyerinde besliyor ’ın Koyulhisar ilçesinde bir kafe işletmecisi, yaralı bulduğu şahini iş yerinde besliyor. İlçede kafe işleten Bayram Gün, dün Ağılyazı köyüne otomobille giderken yol kenarında kanadından yaralanmış bir şahin olduğunu gördü. İş yerinde beslemeye başladığı şahini veterinere tedavi ettireceğini belirten Gün, "Bu hayvanın tedavisini yaptırıp iyileşince doğaya salacağım. Yaralı olduğu için onu kendi ellerimle besliyorum. İnşallah kısa sürede iyileşir. Gerekirse yaralı şahini Çevre ve Orman Müdürlüğünden gelen yetkililere teslim ederim" dedi. Yaralı şahin, başta çocuklar olmak üzere vatandaşların ilgi odağı oldu. 586639 ‘Bu kriz de geldi, geçti’ masalı Osman Ulagay Dünya Gözü‘Bu kriz de geldi, geçti’ masalı 27 Eylül Pazar 2009  Küresel krizin önemini kavramayanlar bu krizle Batı’nın tek başına hükmettiği  dönemin kapandığını ve 8’lerin dünyasından 20’lerin dünyasına geçildiğini anlamamış görünüyor. Bayramın üçüncü günü, iki ayrı gazetede karşıma çıkan iki köşe yazısı beni önce düşündürdü, sonra da bu yazıyı yazmaya zorladı. İki kadim dostum tarafından yazılmış olan bu yazıları, küresel krizin aşıldığını gösteren belirtilerin çoğaldığı ortamda etrafa yayılan “Canım bu kriz de fazla abartıldı, ne oldu yani, dünya batmadı, hayat devam ediyor işte” anlayışını güzel yansıtan iki örnek olarak ele alıp bu anlayışı sorgulamanın neden gerekli olduğunu tartışacağım.  Yazılardan biri eski Başkanı Gazi Erçel’e ait. Gazi, gazetesindeki “Düşler ve gerçekler” başlıklı yazısında, geçen yıl yaratılan panik havasında hemen herkesin “Herhalde battık” diye düşündüğünü, oysa günlerde dile getirilen olumsuz olasılıkların hemen hiçbirinin gerçekleşmediğini belirtiyor. Ona göre çöktü” diyenler, “Bu batının çöküşüdür” diyenler, “Küresel ekonominin merkezi değişecek” diyenler, dünyanın lideri olacak” diyenler, dolarının rolü azalacak” diyenler, “Kriz gelişen ülkelerin değil sanayileşmiş ülkelerin sorunudur”, diyenler hepsi yanıldı, çünkü bu iddiaların hiçbiri gerçekleşmedi. Hayat eskisi gibi devam ediyor sanki. Diğer yazı ise yazarı Hadi Uluengin’e ait. Hadi de son bir yıl içinde krizle ilgili olarak karamsar “tahliller” yapanları kendine özgü üslubuyla alaya aldıktan sonra şöyle bir sonuca varıyor: “Bir buçuk yıldır yaşanan kaos, kapitalist sistemin doğasındaki sıradan buhranların ötesine taşmadı, hem de hafiften hafife inişin sonu ve çıkışın başlangıcı gözüktü.” Sıradan kriz mi? Evet, son bir yıl içinde çok abartılı senaryoları yazıldı, ideoloji yüklü kehanetlerde bulunuldu ama bunların yanı sıra, yaşanmakta olan krizin sıra dışı boyutlarını ortaya koyan, bilgi yüklü tahliller de yapıldı. Bu krizin aslında küresel kapitalizmin ilk büyük krizi olduğu, bu krizin ve bunu izleyecek olan krizlerin küresel hiyerarşiyi tamamen değiştireceği, Batı’nın 200 yıllık hegemonyasının sona ermekte olduğu verilerle desteklenerek ortaya kondu.           Bu tür değerlendirmelerde çoğu kez, sonucu yıllar içinde belirginleşecek süreçlerden söz ediliyor. Bunlardaki doğruluk payını da yıllar içinde, bu süreci yaşarken daha iyi anlayacağız kuşkusuz. Krizin şimdilik aşılmış gibi görünmesine bakarak tüm bu iddialarla dalga geçmeye kalkışanlar, faciası sonrasında ’de çayını içip “Bakın hiçbir şey olmadı” diyen Sayın Bakanı hatırlatıyor bana.   Kriz neleri değiştirdi? Aslında bugün gelinen nokta, küresel krizin şu ana kadar yaşanan bölümünde bile ne kadar çok şeyi değiştirmiş olduğunu gösteriyor. Satır başlarıyla hatırlayacak olursak:  Küresel krize küresel çözüm üretmek için artık bir “zenginler kulübü” olan 8’in değil çok daha geniş katılımlı 20’nin sözü geçecek. Başkan Obama, Batı’nın tek başına dünyayı yönlendirdiği dönemin bittiğini söylüyor.  Dünya ekonomisinde büyüme motoru rolünü artık ABD değil Çin oynuyor.  Dünya ekonomisinde yeni bir tasarruf dengesinin kurulmasından söz ediliyor.   ‘Yükselen Pazar’ ülkeleri bir bütün olarak krizden daha az etkilenmiş görünüyor.  Batı’nın üstünlüğünü simgeleyen dev kurumları iflasın eşiğinden döndü, hâlâ da sorunları var.  Batı’nın önde gelen ekonomilerinde finans sisteminin çöküşü ancak benzeri görülmemiş boyuttaki devlet müdahaleleriyle önlenebildi.  ABD’nin bütçe açıkları tırmanırken doların geleceği ciddi biçimde tartışılıyor ve yeni bir rezerv para arayışı sürüyor.  Kriz en az 50 milyon yeni işsiz yarattı, 90 milyon kişiyi mutlak sınırının altına itti. Bu tablo ortadayken “Bu kriz sıradan bir krizdi, geldi geçti, hayat eskisi gibi devam ediyor” demek ne kadar doğru acaba?  Krizin yarattığı ruh halleri Bu noktada akla gelen bir soru da şu: Kriz ortamında bazı kimseler neden böyle çıkışlar yapma gereğini duyuyor? Krizin aslında korkulacak bir şey olmadığı, kısa sürede atlatılacağı, hiçbir izinin kalmayacağı yazılıp çizilebiliyor.    Kriz koşullarında yaşamak insanları sıkıyor. Bunu anlamak için olmaya gerek yok. Krizin uzaması halinde “kriz” sözcüğünün kullanılması bile kimilerini rahatsız etmeye başlıyor. Bu ortamda krizin henüz tam olarak geçmediğini, yeni sorunlara yol açabileceğini söylediğinizde insanlar sizi dinlemek istemiyor. Tam tersine, krizin geçtiğini ya da ucuz atlatıldığını söylediğinizde, “Biz ne krizler gördük” edebiyatına sarılarak yaşanmakta olan krizi hafife alan laflar ettiğinizde sizi can kulağıyla dinleyenlerin arttığını fark ediyorsunuz. Bütün bunlar çok doğal aslında. İnsanlar yüzleşmek istemedikleri gerçeklerden kaçmak için her yolu deneyebiliyor. Gerçeği gizleyen masallarla avutulmaya ise bayılıyor. Birileri çıkıp “Ama gerçek sizin sandığınız gibi değil” demeye kalkmasa onlar için sorun kalmayacak. Sorun, gerçeği gören (ya da gördüğünü sanan) birilerinin kalkıp bunu söylemesinden, masal dünyasını yıkmak istemesinden kaynaklanıyor. Eğer işiniz ekonomi yorumu yapmaksa ve krizi yakından izleyen biri olarak bu krizi hafife almanın yanlış olduğunu görüyorsanız; bu krizin basit bir kriz değil kapsamlı bir değişim sürecinin belirtisi olduğunu düşünüyorsanız, ne yapacaksınız bu durumda? “Gördüğümü, algıladığımı yazarsam kimseyi memnun edemem”, deyip susacak mısınız? Krizi küçümseyenlerin kervanına karışıp gününüzü gün mü edeceksiniz? Yoksa tepki çekmeyi göze alıp gerçek görüşünüzü mü açıklayacaksınız? Bu son seçeneği tercih edenlere kızan, öfkelenen çok olur. Krizin aşılmakta olduğunu düşündüren her gelişmede haklı çıktıklarını düşünerek sizinle dalga geçmeye kalkışanlar da çıkar. Ne felaket tellallığınız kalır, ne hayalperestliğiniz.                                                 587536 Kayserispor:0 Kasımpaşa:0 :0 Kasımpaşa:0- karşılaşması 0-0 sona erdi İLK YARI Karşılaşmanın 10. dakikasında Azar’ın ceza alanından yaptığı vuruşta top az farkla dışarı gitti. 16. dakikada Kayserisporlu Makakula, şık çalımlarla girdiği ceza alanında, oluşan karambolden yararlanamadı. 22. dakikada gole çok yaklaştı. Ceza alanına giren Moritz’in yerden vuruşunda, kalecisi Hamidov topu son anda kornere çıkardı. 27. dakikada Cangele’nin ceza alanı dışından yaptığı sert vuruşta top kaleci Tolga’da kaldı. 31. dakikada Cangele’nin kullandığı serbest vuruşta topu kaleci Tolga uçarak kornere çeldi. İKİNCİ YARI Karşılaşmanın 58. dakikasında Cangele’nın ortasında Makakula’nın kafa vuruşunda top direğe çarpıp dışarı gitti. 65. dakikada Troısı, uygun pozisyonda topu dışarı attı. 82. dakikada Murat’ın soldan ortasında Crıstıankeller, penaltı noktasında topu ıskaladı. 84. dakikada Troısı, yaklaşık 30 metreden sert vurdu, top dışarı gitti. Kayserispor ile 0-0 berabere kalan Kasımpaşa ligdeki ilk puanını almış oldu. Stat: Hakemler: Özgür Yankaya xxx, Serkan Akarca xxx, Mehmet Şahan Yılmaz xxx Kayserispor: Hamidov xxx, Durmuş xx (Dk 81 Gökhan ?), xxx, Cangele xxx, Toledo xxx, Bilal xx, Makakula xx, Olembe xx (Dk 52 Troısı x), Aydın Toscalı xx, Mehmet Eren xx, Furkan xx (Dk. 89 Ömer ?) Kasımpaşa: Tolga xxx, Sancak Kaplan xx, Moritz xx (Dk. 86 Cenk ?), Barış xx, Koray Avcı xxx, Ali Güneş xx, Murat Erdoğan xx (Dk. 85 Ozgür?), Emre xx, Yasir (Dk. 82 Murat Akın xx), Christiankeller xxx, Azar xx Sarı Kart: Dk. 35 Furkan, Dk. 64 Durmuş (Kayserispor), Dk. 40 Ali Güneş, Dk. 58 Emre, Dk. 79 Barış, Dk. 86 Murat Akın (Kasımpaşa) 587475 Fikir ayrılığına düşen CHP'li başkanların arasına vekiller oturdu Partinin istişare toplantına katılan belediye başkanının birbirlerine mesafeli tavrı gözlerden kaçmazken, Akaydın ile Evcilmen ve Böcek arasına milletvekillerinin oturması dikkat çekti. 'CHP Metropol İlçeleri İstişare Toplantısı', Antalya Su ve Atıksu İdaresi (ASAT)'nde gerçekleştirildi. Toplantıya Deniz Baykal dışındaki CHP Antalya milletvekilleri ve teşkilat mensuplarının yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek de katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan CHP İl Başkanı Ömer Melli, 29 Mart seçimlerinden bu yana geçen aylık sürenin değerlendirmesini yapmak için toplandıklarını söyledi. Parti içi meselelere ve CHP'li belediye başkanları arasındaki fikir ayrılığı konularına girmeyen Melli, ülke gündemine ilişkin konuştu. Melli'nin konuşmasının ardından söz verilen CHP'li vekiller Tayfun Süner, konuşmasında Mustafa Akaydın'a destek verdi. Sanki CHP'nin başka yerlerde belediye kazanmamış gibi siyasilerden basın mensuplarına kadar herkesin CHP'li başkanları konu etmesinden yakınan Süner, "Merak etmeyin en az Süleyman Evcilmen ve Muhittin Böcek gibi Mustafa Akaydın da başarılı olacaktır. Davranışlarıyla demokrasinin bekçiliğini yapmış bir insan, Antalya'da muhakkak muvaffak olacaktır. Biz liderimizden en ufak birimlerimize kadar fikirlerimizi söyler, tartışırız. Biz diktatörlükle idare edilmiyoruz. Bizim liderimiz her şeye açık. Her belediye başkanımız fikirlerini söyleyecek. Doğruyu buluruz." diye konuştu. Süner gibi Atilla Emek de Büyükşehir Belediye Başkanı'na destek vererek, "Ne mutlu Mustafa Akaydın aramızda." ifadesini kullandı. Evcilmen ve Böcek'le arasında fikir ayrılığı olduğunu doğrulayan Mustafa Akaydın, şunları söyledi: "Bu da CHP gibi bir partide doğal bir şey. Biz fikir ayrılıklarından beslenen bir partiyiz. Bu çok doğal bir şey. Geçmişteki idarecilik görevimde de 116 rektör arkadaşımı idare etmiş bir başkanım. Bunlara karşı son derece birikimli, temkinliyim." Akaydın, Evcilmen ve Böcek'le yaşadığı fikir ayrılığının parti içi çatışma gibi gösterilmesini doğru bulmayacağını belirterek, "Bu saygı duyulması gereken bir fikir çatışmasıdır. Sonucu uzlaşmayla biter. Biz de uzlaşma kültürü var yani." şeklinde konuştu. Öte yandan, kürsüde ülke gündemiyle ilgili konulardan söz ederken "Şeytan, detayda gizlidir." diyen Atilla Emek, toplantıyı takip eden gazetecilerin kendisiyle ilgili yakaladığı ayrıntıdan habersiz konuşmasını devam ettirdi. CHP'liler arasındaki en kısa vekil olan Emek'in, boyu yetişmeyince kürsüde parmaklarının üzerine yükseldiğini fark eden gazeteciler, fotoğraf makinelerinin deklanşörüne dokunarak anı kayıt altına aldı. Mustafa Akaydın, Muhittin Böcek ve Süleyman Evcilmen arasında birçok konuda yaşanan fikir ayrılıkları Antalya kamuoyuna sık sık yansımıştı. Bu ayrılık son olarak Büyükşehir Belediyesi'nin borçları sebebiyle Akaydın'ın yeni hal ve otogarı satışa çıkarmak istemesiyle iyice su yüzüne çıkmıştı. 586933 G.Kore'de uçak fuara düştü: ölü, yaralı 2009 Incheon Küresel Fuar ve Festivali adlı organizasyonun sözcüsü Kim Ju-hee, pilotlu uçağın Incheon kentindeki fuar alanındaki park etmiş bir otobüsün üzerine düştüğünü söyledi. Kazanın ardından hastaneye kaldırılan pilotlardan birinin hayatını kaybettiğini belirten Kim, kazada fuar alanında bulunan kişinin yaralandığını kaydetti. Fuar alanındaki yaralıların durumu hakkında henüz bilgi sahibi olmadığını ifade eden Kim, kentte düzenlenen başka bir festival dolayısıyla uçuş yapan uçağın düştüğü sırada fuar alanında yaklaşık 20 bin ziyaretçinin bulunduğuna dikkati çekti. Yonhap haber ajansı, uçağın, fuar alanında bulunan çok sayıda uçurtma nedeniyle düştüğünü duyurdu. Kim ise söz konusu haberi teyit edecek durumda olmadığını, polisin kazayı soruşturduğunu söyledi. 587035 Masası haczedilen başkan: Bizden önceki dönemin kurbanı olduk Eroğlu, düğün salonunda gerçekleştirdiği halka açık bilgilendirme toplantısında, makam koltuğu, masası ve belediye kasasındaki paraya icra yoluyla el konulması olayını anlatıp, usulsüz harcama konularında bilgiler verdi. 29 Mart seçimleri sonrasında göreve geldiklerinde 286 bin lira tutarındaki kilitli parke alımıyla ilgili icra takibiyle karşılaştıklarını vurgulayan Eroğlu, bu borcu yapılandırdıklarını, ardından yol yapımında çalışan işçilerin 48 bin liralık alacakları için devreye girdiklerini, bu borcu da 20 ayda ödemek suretiyle anlaşmaya vardıklarını kaydetti. Çandır Belediye Başkanı Eroğlu, daha sonra şöyle konuştu: ''Bu borçların ardından da kömürle ilgili icra yazısı geldi. Bu kadar borcumuzun bulunmadığını düşünerek, kısmi itirazda bulunduk. Ancak, alacaklı avukatı itirazımızı öğrenip, hemen kati haciz kararı alarak belediyenin çelik kasasıyla birlikte makam koltuğuna ve masasına el konuldu. Bu olayın kamuoyu tarafından duyulması üzerine ay önce İçişleri Bakanlığı'ndan talep etmiş olduğum müfettişin gelme süresi öne alındı.'' Eroğlu, Çandır Belediyesi'nin yapılandırılan elektrik borcuyla birlikte milyon 500 bin lira borcunun bulunduğunu, ekmek fırını, iş yerleri, düğün salonu, arsa satışı gibi bir çok konuda usulsüzlük ve yolsuzlukların olduğunu ileri sürdü. Eroğlu, ''Yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili 10'a yakın dosya var, açıklanması mahsurlu, onları müfettiş ve savcıya vereceğiz. Yaklaşık 716 bin lira icralık borcumuz var, şu anki gelirle 18 ayda öderiz'' diye konuştu. Eroğlu, daha sonra kendisinin yaptığı ve yapacağı çalışmalar hakkında bilgiler aktardı. 587193 Solucan, trojan ve virüslere karşı karıncalar geliyor Solucan, trojan ve kötü amaçlı yazılımlara karşı artık karıncalar sayesinde korunabileceksiniz. Nasıl mı? Karıncalar diyince nasıl bir tepki verdiğinizi tahmin edebiliyoruz. Ama merak etmeyin. Bahsettiğimiz gerçek bir karınca değil. Ağınızda adeta bir karınca gibi hareket eden bir yazılım anormal aktiviteleri bulup bunları tanımlıyor. Pasifik Kuzeybatı Ulusal Araştırma Laboratuarı'nda bilim adamı olarak araştırmalar yapan Glenn Fink ve ekibi altı bacaklı ve en çalışkan canlı olarak bilinen karıncaları örnek alan ve veri toplayıcı sensorlara sahip bir yazılım üzerine çalıştığını bildirdi. Fakat tam olarak ta karıncanın taklit edilmediği de edindiğimiz bilgiler arasında. Örneğin; karıncalar yiyecek bulduklarında diğer karıncalara yiyeceğe nasıl ulaşacakları hakkında adeta kılavuzluk yapıyor; fakat üzerinde çalışılan uygulamanın böyle bir yeteneğe sahip olduğu söylenemez. Ama Fink'in söylediğine göre uygulamanın daha fonksiyonel yanları var. Karıncaların her biri farklı noktaları kontrol ediyor. Bir karınca ağ trafiğini kontrol ederken diğeri CPU kullanımı hakkındaki bilgileri kontrol ediyor. Test aşamasında gayet başarılı olduğu söylenen yazılımın solucanları tespit etmesi yanında bazı yüksek öncelikli kurallarında düzenleme yapılması gerektiğini de Fink'in açıklamasından öğreniyoruz. Bu uygulama ile ilgili daha fazla bilgi geldikçe sizlerle paylaşacağız. 586938 12:13 Kongre önünde cuma namazı büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Kongre önünde cuma namazıMilliyet.com.tr bir ilke tanıklık etti. halkının 'a karşı önyargılarını yıkmak isteyen binlerce Amerikan Kongre binası önünde kıldı. 'de yaşayan Müslümanlar Amerikan Kongre binasının önündeki çimenlik alanda toplu cuma namazı kılarak ülke tarihinde bir ilke imza attı. New Jersey'deki Darül İslam Elisabeth Camii tarafından organize edilen namaza bine yakın kişi katıldı. Namaz sonrasında tüm dinlerin kardeşliği teması işlenen konuşmalar yapılırken, Kuran'dan barışçıl ayetler okundu. Müslümanlar namaz kılarken Hristiyan göstericiler ise ellerinde, 'ABD'nin İslamlaştırılmasını Durdurun' yazılı pankartlarla gösteri yaptı. FOTOĞRAFLAR VE VİDEO HABERİN DEVAMINDA 586194 Turkcell Süper Lig'de görünüm Turkcell Süper Lig'de görünümTurkcell Süper Lig'in 7. haftasına, bu akşam yapılan maçla devam edildi. Deplasmanda Antalyaspor ile karşılaşan Fenerbahçe, karşılaşmadan 2-1 galip ayrılarak puanını 21'e yükseltti ve maç fazlasıyla lider oldu. Sarı-lacivertliler, 10. dakikada Kazım'ın attığı golle 1-0 öne geçerken, Ali Zitouni'nin golüne engel olamadı ve ilk yarı 1-1 eşitlikle sona erdi. Karşılaşmanın 90. dakikasında Semih'in ayağından gelen golle 2-1 öne geçen Fenerbahçe, haftayı da puanla tamamlamayı başardı. Ligde bugün yapılan diğer maçlarda ise Ankaragücü, deplasmanda Gaziantepspor'u 3-1, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, sahasında Sivasspor'u 1-0 ve Bursaspor da yine sahasında Diyarbakırspor'u 4-0 yendi. Turkcell Süper Lig'de bu akşam yapılan maçlardan sonra oluşan puan tablosu şöyle: Takımlar AV 1.FENERBAHÇE 14 11 21 2.GALATASARAY 19 14 18 3.BURSASPOR 13 13 4.ESKİŞEHİRSPOR 10 12 5.TRABZONSPOR 15 11 6.GENÇLERBİRLİĞİ 11 11 7.MANİSASPOR 8.İSTANBUL BŞ. BELEDİYESPOR 11 -3 9.DİYARBAKIRSPOR 10 -3 10.KAYSERİSPOR 11.ANKARAGÜCÜ 10 -1 12.BEŞİKTAŞ -2 13.GAZİANTEPSPOR 11 -3 14.ANTALYASPOR 10 -4 15.ANKARASPOR -1 16.DENİZLİSPOR 10 -8 17.SİVASSPOR 15 -11 18.KASIMPAŞA 15 -12 586451 Gıdacılar ve tekstilciler Romanya'yı kaybediyor NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Gıdacılar ve tekstilciler Romanya'yı kaybediyor Wenice Kids ve MOL Yönetim Kurulu Başkanı İdris Akdoğan, yaptığı yazılı açıklamada, Romanya'da yaşayan Türk tekstilcilerin yıllarca Laleli, Merter ve Osmanbey'den ürün aldıklarını hatırlatarak, 'Bu seyahatte tespit ettiğimiz şey, Romanya'da Tekstil pazarını elinde bulunduran Türk işadamları bile artık Türkiye'den tekstil ürünü almıyor. Bunun nedeni ise Uzak Doğudan gelen ucuz ve kalitesiz ürünlerle rekabet edemez hale gelmeleridir” dedi. YÜZDE 19 KDV EN BÜYÜK SORUN Akdoğan, Romanya'da gümrüklerin sıfır olmasına rağmen, ülkedeki aşırı kayıt dışılıktan dolayı yüzde 19'luk KDV'nin büyük bir rekabet unsuru haline geldiğini vurgulayarak şunları kaydetti: 'Romanya'da Uzak Doğudan gelen ürünler, komik fiyatlardan (3-5 cent) ülkeye giriş yapıyor. Ayrıca KDV ve vergi yükünden muaf tutuluyor. Türkiye bu noktada sadece tekstilde değil, başta zeytin olmak üzere gıdada da bu pazarı kaybediyor. Artık sektör temsilcileri politikaları, yeni stratejileri ortaya koymak durumundalar. Romanya'daki Türk zeytin firmaları bile ülke koşullarından dolayı Mısır'a ve Yunanistan'a yönelmiş durumdalar.' 27.09.2009 EKONOMİ 587232 Hızlı balıklar sahnede, küresel ekonominin dümeni artık G-20'nin Hızlı balıklar sahnede, küresel ekonominin dümeni artık 'nin2 gün süren zirvesinde sonrası tarihi bir yeni denge belirlendi. Bundan sonra küresel ekonominin iki kaptanı olacak, gelişmiş ve gelişmekte olan piyasalar birlikte karar alacak. Dünya merkez bankaları ve hükümetlere trilyonlarca dolarlık yük bindiren, 1929 Büyük Buhranı'ndan bu yana ekonomilerde görülmemiş yaralar açan küresel krizi ve sonrasında alınacak önlemleri masaya yatıran küresel ekonomide yeni bir dönemin kapılarını açtı. Küresel gevşek para politikasından, çok tartışılan üstdüzey yönetici ücretlerine kadar bir çok konuyu gün boyunca 'nin Pitsburgh eyaletinde masaya yatıran G-20'nin verdiği mesajlar çok net: "G-20 küresel ekonominin dümeninde olacak, küresel gevşek para politikasından aniden çıkılmayacak, yavaş ve koordineli hareket edilecek". ve de ekonominin dümeninde G-20 ülkelerinin küresel ekonominin geleceğinin nasıl şekillendirileceğine ilişkin hazırladığı taslak metinle şu zamana kadar hep perde arkasında kalan hızlı balıklar ise ekonomi sahnesinin tam ortasına çıkacak. Zirve cuma günü saat 19.00'da henüz sonlanmamış, taslak metin resmileşerek imzaya açılmamıştı. Ancak konuya yakın kaynaklar zirveden çok da farklı bir sonuç çıkmasını beklemediklerini belirttiler. Dünya üretiminin yüzde 90'ını oluşturan G-20 ülkelerinin hazırladıkları taslağa göre için alınacak kararlarda artık gelişmiş piyasalarla, krizden çıkışın süper kahramanı olarak görülen Çin ve hafta içinde derecelendirme kuruluşlarından not artırımı alan Brezilya gibi gelişmekte olan piyasalar kafa kafaya verecek. Kamuoyuna sızan taslak metinde büyümenin daha dengeli hale getirilmesi, finansal düzenlemelerin sıkılaştırılması gibi maddelere de yer verildi. Kriz ortamında korumacı politikaların yaratabileceği zarar üzerinde de duran taslak, küresel serbest ticaretin önünü açacak olan sorunlu Doha Roundu'nun da 2010 yılında tamamlanacağını öne sürdü. G-20, G-8'i sollayacak ekonomi ondan sorulacak Taslağın küresel ekonomide yeni bir dönemi başlatacak olan en önemli kararı G-20'nin küresel ekonominin en üst düzey mercii olarak gösterilmesi oldu. Böylece G-20, G-8 ülkelerinden bile daha önemli bir konuma gelecek. Alınan kararlar gereği daha çok siyasi bir yapı olan G-8 artık G-20'den ayrı toplanamayacak. G-8 ülkeleri, bundan böyle her G20 toplantısından bir gün önce biraraya gelecek. Bu, küresel ekonominin geleceği için alınacak kararlarda bundan böyle sadece ABD ve gibi gelişmiş ülkelerin değil, Brezilya, ve Çin gibi isimlerin de söz sahibi olacağı anlamına geliyor. G-20'yi adeta en üst düzey mercii haline getiren bu karar sonrası dengelerin gelişmekte olan piyasalar yönünde değişeceği beklentileri ile bire bir örtüşüyor. Taslakta gevşek para politikasından geri dönüş ve teşvik programlarının sona erdirilmesi de ele alındı. "Teşvik planlarından erken bir geri dönüşten sakınacağız" diyen liderler "aynı zamanda çıkış stratejilerimizi de belirleyeceğiz ve bu politikalardan doğru zamanda çıkış yapacağız" ifadelerini kullandı. CEO'ya çılgın maaş devri kapanıyor G-20 liderlerinin taslak metin kapsamında özellikle vurguladığı bir diğer önemli konu ise son yıldır tartışılan ve hırsları yüzünden küresel krize neden oldukları yönünde eleştirilen yöneticilerinin maaşları oldu. Aldıkları akıl almaz riskler yüzünden kurumlarına ağır zarar verdikleri ve bu zararların da halkın ödediği vergilerden toplanan kurtarma fonlarıyla kapatıldığı gerekçesi ile üst düzey yöneticiler uzun bir süredir kamuoyunun baskısı altındaydı. G-20 zirvesinden çıkan kararın banka yöneticilerine aldıkları yüksek risk doğrultusunda değil şirketlerine yarattıkları uzun vadeli değer ölçüsünce maaş verilmesi gerektiği yönünde olacak gibi. Öte yandan günlerdir G-20 zirvesini bekleyen küresel piyasalar taslaktan umduğunu bulamadı. Perşembe günü büyük merkez bankalarının mali piyasalardaki istikrar sürecinden ötürü piyasalarına daha fazla dolar enjekte etmeyeceklerini açıklamaları ile kan kaybeden piyasalar cuma günü de düşüş yaşadı. Taslak metnin teşvik programlarından aniden çıkılmaması yönünde vurgulamalar yapması küresel ekonomide tam anlamıyla bir iyileşmenin halen gerçekleşmediği izlenimi uyandırdı. ABD'de dayanıklı mal siparişlerinin beklenmedik şekilde gerilemesi de piyasaların keyfini kaçırdı. ABD Ticaret Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, temmuz ayında yüzde 4,8 artan dayanıklı mal siparişleri, ağustosta yüzde 2,4 geriledi. Beklenti yüzde 0,5'lik artış olacağı yönündeydi. Küresel ekonominin son el kitabı Zamanı geldiğinde krizle mücadele yöntemleri geri çekilecek ama küresel ekonomideki düzelme sağlamlaşıncaya kadar ekonomiye destek için teşvik paketleri sürdürülecek. Aşırı borçlu ülkelerle fazlası olan ülkeler arasındaki denge sağlanacak. Bankaların zorunlulukları sıkılaştırılacak. 2012 yılının sonuna kadar bankacılık sektöründe yeni kurallar getirilecek. Kurallar "aşamalı" olarak uygulanacak. Bankalar, gerekli olduğunda kredi vermeyi desteklemek için karlarının büyük bölümünü tutacak. G-20 ve bundan sonra birlikte çalışacak. Bankaların üst düzey yöneticileri uzun vadeli başarılarına göre ücret alacak. Bazı primler olarak ödenecek ve düşük sermayeli bankalarda primler gelirin yüzdesine göre sınırlandırılacak. Küresel görüşmelerinin sorunlu roundu Doha 2010'da tamamlanacak Küresel ekonomi politikalarını G-20 şekillendirecek, grup böylece Çin, Brezilya ve Hindistan gibi gelişmekte olan ekonomilerin de katılımıyla G8'den daha önemli bir konuma gelecek. G-20 ülkeleri, sektöründeki aşırılıkların dizginleneyecek sıkı kurallar getirilmesi için birlikte çalışacak. Birlikte hareket ederek, finansal kurumlar, risk almada ve daha fazla şeffaflık konusunda daha sıkı kurallara sahip olacak. (Referans) 587315 Özdilek: Puanı Hediye Ettik Özdilek: Puanı Hediye Ettik Antalyaspor Teknik Direktörü, 1-1 bitiş beklerken, basit bir hatayla puandan olduklarını ifade etti. Daum ise galibiyeti camiaya hediye etti. Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdilek, maçın 1-1 bitmesini beklerken, basit bir hatadan gol yediklerini ve maçı kaybettiklerini söyledi. Özdilek, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, maça iyi başlamayarak gol yediklerini, ancak golün ardından oyuncularının konsantre olarak maça ortak olduklarını kaydetti. Karşılaşmanın 60 ila 85. dakikaları arası girdikleri birçok pozisyon olduğuna değinen Özdilek, "Maç 1-1 bitti derken basit bir hatadan adam paylaşımını doğru yapamamaktan bize yakışmayan bir gol yedik. Fenerbahçe kolay takım değil. Etkili oyuncuları var. Hata yaparsanız affetmezler. Sonuçta alacağımız puanı rakibe puan olarak hediye ettik." diye konuştu. Daum'dan Mehmet Hoca'ya Tebrik Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum, maçı sonuna kadar heyecanlı tuttuklarını belirterek, daha önce 2. golü bulabilecek pozisyonları yakaladıklarını, ancak golü son dakikada bularak puanı kazandıklarını dile getirdi. Antalyaspor'un da gerçekten iyi bir oyun çıkardığını anlatan Daum, maçın ardından Mehmet hocayı tebrik ettiğini ve her maçta böyle oynamaları halinde şampiyonluk için mücadele edebileceklerini söylediğini kaydetti. Daum, tüm Fenerbahçe camiası için sevindiğini ifade ederek, "Mükemmel bir başlangıç yaşıyoruz. Haftalar geçtikçe işimiz zorlaşıyor. Oynadığımız her rakip bizden puan alan ilk ekip olmak istiyor." dedi. Oyuncuların maçta gösterdikleri performansı da değerlendiren Daum, Guiza'ya güvenmekte haklı çıktığını ifade etti. Guiza'nın birkaç net pozisyonunda golü kaçırdığını belirten Alman teknik adam, kendisinin yerinde başka birinin Guiza'yı maçtan çıkarabileceğini ifade etti. Daum, şunları söyledi: "Ama ben güvendim. İkinci golde çok güzel bir iş yaptı. pozisyonda başkası olsa kendisi de vurabilirdi. Guiza maç boyunca nefis mücadele etti. Defansa yardımcı oldu. Kazım da mükemmel bir maç çıkardı. Maalesef gelecek hafta oynayamayacak. Bugün bizim için Cristian en değerli futbolcuydu. Çok top kazandı. Boş alanları kapattı." Daum, bir gazetecinin geçen haftalarda kötü oynayarak kolay sonuca gittiklerini, ancak bu hafta iyi oynayarak zor kazandıklarını ve bunlardan hangisini tercih edeceğini sorması üzerine ise, "Futbol sonuç oyunu ve bizim için ilk etapta sonuca gitmek öncelikli" yanıtını verdi. Daum, yedek soyunan Roberto Carlos için ise "Carlos bizim için önemli bir futbolcu. Sezon boyunca bize saha içinde de çok lazım olacak. Eğer Carlos Fenerbahçe'yi terk ederse şampiyon olarak gider." diye konuştu. Bu arada maçın ardından Antalyaspor taraftarları ile polis arasında arbede yaşandı. 586191 'Topkapı' hayranlıkla gezebilecek FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ 'Topkapı' hayranlıkla gezebilecek Topkapı Sarayı dış karakol binasının hizmete açılışı nedeniyle bir konuşma yapan Kültür ve Turizm Bakanı Günay, "Topkapı'yı ben hayal ediyorum ki, önümüzdeki yıllarda Bab-ı Hümayun'dan başlayarak Bab'üs Sade'ye, Gülhane'ye, Ahırkapı'ya kadar bütünüyle dünya saray mekanlarının gezildiği gibi insanların hayranlıkla gezebileceği, Türkiye'nin hem tarihine hayranlık hem bugününe saygı duyabileceği bir hale getireceğiz' dedi İSTANBUL (A.A) Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 'Topkapı'yı ben hayal ediyorum ki, önümüzdeki yıllarda Bab-ı Hümayun'dan başlayarak Bab'üs Sade'ye, Gülhane'ye, Ahırkapı'ya kadar bütünüyle dünya saray mekanlarının gezildiği gibi insanların hayranlıkla gezebileceği, Türkiye'nin hem tarihine hayranlık hem bugününe saygı duyabileceği bir hale getireceğiz' dedi. Günay, Topkapı Sarayı birinci avludaki dış karakol binasının hizmete açılışı dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda yaptığı konuşmada, yıldır görevde olduğunu belirterek, Türkiye sathında yaptıkları çalışmalar bir yana Topkapı Sur-u Sultani'de her hafta, her ay temizlik yapmaya çalıştıklarını söyledi. Bakan Günay'ın konuşması sırasında, resepsiyonun düzenlendiği dış karakol binasının önünde bir grup, protestoda bulundu. Gruptakilerin görevliler tarafından buradan uzaklaştırılmasının ardından konuşmasına devam eden Günay, 'İslam'ın da, insanlığın da, medeniyetin de, şehirliliğin de en büyük düşmanı cahillik ve bağnazlıktır' diye konuştu. Bu sözleri davetliler tarafından alkışlanan Bakan Günay, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Tarihe sahip çıktıklarını söyleyenler, sözde tarihi bizden daha fazla sahiplendiklerini söyleyenler, burada bu tarihi karakol binasının yerinde bir çöplük varken fark etmemişler. Topkapı'nın Ahırkapı eteklerinde Topkapı ile birlikte telaffuz edildiğinde insanın yüzünü kızartan zührevi hastalıklar hastanesi varken fark etmemişler. Tarihi telgrafhane binasının arkasına gecekondu tarzında yığma binalar yapılırken fark etmemişler. Başka bazı kamu kurumları, Topkapı sahasını otopark, spor alanı yaparken, baraka inşaatlarla doldururken, şantiye binalarını depo haline getirirken, çöplük yaparken fark etmemişler. Ama burada bir sanat gösterisi olduğu zaman infial gösteriyorlar. Bunu anlamamız mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti'nin bunu anlaması, kabul etmesi mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti, her şeye ve herkese rağmen çağdaş uygarlık yolunda, Mustafa Kemal'in gösterdiği doğrultuda kesintisiz adımlarla ilerliyor. Biz inancımıza, tarihi değerlerimize, toprağın altında ve üstünde bütün servetlere kıskançlıkla bağlıyız. Ayırmadan, manastıra da, mescide de, camiye de, kiliseye de, hepsi bizimdir diye sahip çıkıyoruz.' 'DAHA YAPILACAK ÇOK ŞEY VAR' Yapılacak daha çok şey olduğunu söyleyen Bakan Günay, matbaa lisesinin bu yıl boşaltıldığını ve buranın Topkapı Sarayı'nın depo ve diğer ihtiyaçları için restore edilerek kullanılacağını belirtti. Günay, konuşmasına şöyle devam etti: 'Yarım kalmış bir inşaat vardı denizin üzerinde. Buranın emsalsiz bir kültür merkezi, belki de butik bir otel olabileceğini düşünüyorum. Buranın restorasyonunu tamamlıyoruz. Milli Savunma Bakanlığı ile müzakere halindeyiz. Çünkü Milli Savunma'nın bot ve battaniye deposu halindeki depolar bizim teşhirde, sosyal ve kültürel etkinliklerde kullanabileceğimiz alanlar. Bu çağda bu depoların Sur-u Sultani içinde bulunmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Milli Savunma'nın bunları tarihe iade etmesini kararlılıkla ve ısrarla istiyoruz. Burası çok müstesna bir şehrin müstesna bir alanı. Bunun değerini bilmeliyiz. Burası başlangıç, bismillah, ilk adım.' İstanbul'un çok özel bir kent olduğunu vurgulayan Bakan Günay, İstanbul'a hizmet etmenin insanlığa hizmet etmek, ibadet etmek gibi bir şey olduğunu söyledi. Günay, 'Topkapı'yı ben hayal ediyorum ki, önümüzdeki yıllarda Bab-ı Hümayun'dan başlayarak Bab'üs Sade'ye, Gülhane'ye, Ahırkapı'ya kadar bütünüyle dünya saray mekanlarının gezildiği gibi insanların hayranlıkla gezebileceği, Türkiye'nin hem tarihine hayranlık hem bugününe saygı duyabileceği bir hale getireceğiz' dedi. Bakan Günay, Osmanlı'yı yürekten selamladığını dile getirerek, cenazesi bugün toprağa verilen, Osmanlı padişahlarından II. Abdülhamit'in torunu Ertuğrul Osman'a rahmet diledi. İSTANBUL VALİSİ GÜLER İstanbul Valisi Muammer Güler de tarihi eserleri korumanın, yaşatmanın ve geleceğe taşımanın herkesin görevi olduğunu söyledi. İstanbul İl Özel İdaresi ve valilik olarak, tarihi eserler konusunda yaptıkları çalışmaların başında Topkapı Sarayı'nın geldiğini kaydeden Güler, İl Özel İdaresi olarak yılda tarihi eserlerin restorasyonuna 200 milyon lira kaynak aktararak, destek verdiklerini bildirdi. Vali Güler, 2863 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle emlak vergisinin yüzde 10'unun kendilerine geldiğini, buradan da kültür eserlerinin restorasyonuna harcandığını aktardı. İstanbul'un, 'Türk tarihinin serveti' olarak geçtiğini, kültür ve tabiat varlıklarının çoğunun da İstanbul'da bulunduğunu vurgulayan Güler, bunların korunması gerektiğini ifade etti. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy da, Bakan Günay'ın 13 ay önce binanın restorasyonu için talimat verdiğini, kendisinin de TÜRSAB Başkanı olarak buna talip olduğunu ve çalışmaların 6,5 ayda tamamlandığını kaydetti. Ulusoy, valilik ve Günay'la mutabık kalınarak, Sultanahmet Meydanı'nın araç trafiğine kapatılıp, shuttle seferlerinin Cankurtaran ve Çatladıkapı arasında yapılmasının planlandığını aktardı. Bakan Günay, konuşmaların ardından beraberindekilerle dış karakol binasını gezdi. Resepsiyona, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, bürokratlar ve çok sayıda davetli katıldı. 26.09.2009 POLİTİKA 586705 Başbakan Erdogan ABD'den ayrıldı BM Genel Kurulu ve G20 zirvesi için Amerika'ya gelen Başbakan Erdoğan, temaslarını tamamlayarak, yerel saat 21.30'da (TSİ 04:20) özel ANA uçağı ile İstanbul'a hareket etti. Erdoğan'ı, JFK Havalimanı'ndan Türkiye'nin Washington Büyükleçisi Nabi Şensoy ve diğer yetkililer uğurladı. 587500 CANLI Galatasaray'ın konuğu Eskişehir MAÇTA İLK YARI DK 1: Maça Eskişehirspor başladı.. DK 1: G.Saray etkili başladı. Kewell Arda'nın pasıyla sol taraftan içeri girdi. Ortasını yaptı. Ivesa kurtardı. DK 2: G.Saray defansında büyük hata. Ümit Karan takip etti. Cezasahası içinde Franco açısını kapattı. Ümit'in vuruşu auta çıktı. DK 5: G.Saray atağı. Arda ara pası ile Nonda'yı gördü. Hakem ofsayt kararı verdi. DK 8: Arda ceza sahası önünde pasını Mehmet Topal'a verdi. Bu oyuncunun sol ayağıyla vuruşu kötüydü ve top auta gitti. DK 10: Mehmet Yılmaz ceza sahası içinde pasını verdi ama Galatasaray savunmasında Sabri topu uzaklaştırdı. DK 11: Eskişehirspor'un kullandığı serbest vuruşta Burak Yılmaz topu direkt kaleye gönderdi ama topu auta gitti. DK 13: Arda sol köşeden korner ortaladı. Eskişehir defansı tekrar kornere yolladı. Aynı köşeden ikinci orta. Yine kafa ile çıkarıldı. Devam eden pozisyonda top Ivesa'da kaldı. DK 14: Maçta golsüz eşitlik sürüyor. DK 15: G.Saray atağı. Keita sağ tarafta çok hızlı. Rakibi ile girdiği mücadele hakem Eskişhir lehine faulü işaret etti. DK 17: G.Saray atağında defansı büyük hatası. Mustafa Sarp kaleci ile karşı karşıya kaldı. Vuruşunda Ivesa başarılı. DK 20: Mehmet Yılmaz, Sabri'nin faulü ile yerde kaldı. Hakem sözlü olarak Sabri'yi uyardı. DK 25: G.Saray yine gole yaklaştı. Keita topla ilerledi. Arda'ya bıraktı. Arda şut şansı aradı. İçier kaçan Keita'ya verdi. Keita'nın vuruşu zayıf oldu. Top Ivesa'da kaldı. DK 28: Kewell sağ köşeden korneri paslaşarak kullandı. Arda aldı. İçieri ortaladı. Eskişehir defansı kafa ile karşıladı. DK 30: Eskişehir hızlı çıktı. Youla cezasahası önünde Burak'a attı. Burak içeri çevirdi. Franco iki hamle de kurtardı. DK 32: Arda'nın sol kanattan ceza yayı önüne doğru pas olarak kullandığı serbest vuruşta Sabri'nin vuruşunda savunmaya da çarpan top kornere çıktı.. DK 35: Galatasaray'da Burak Yılmaz'a faul yapan Mehmet Topal sarı kart gördü. DK 36: Arda, ceza sahası dışından kaleyi düşündü, vuruşunda top yandan auta çıktı.. DK 38: Nonda.. Galatasaray'da sağ kanatta Doğa'dan sıyrılan Keita'nın yerden ortasında ceza sahası içinde topla buluşan Nonda'nın topun gelişine yerden vuruşu ağlarla buluştu. DK 40: Golden sonra Eskişehir atağı. Burak Yılmaz'ın kullandığı serbest vuruşu yan ağlarda kaldı. DK 42: Sol kanattan ceza sahasına sokulan Arda'nın ceza sahasına gönderdiği yerden pası Vucko uzaklaştırdı.. +1 dakika uzatma işaret edildi. DK 45+1: Mehmet Yılmaz'ı pası. Youla vurdu. Franco kurtardı. Cüneyt Çakır ilk yarıda son düdüğü çaldı. 586398 Programlar sohbet tadında Programlar sohbet tadında 16 yıldır radyo yayıncılığını sürdüren Moral FM, yepyeni program ve programcılarıyla dinleyenleriyle buluşuyor. Radyoda en göze çarpan özelliklerden biri ise, tüm programların artık sohbet üslubunda gerçekleştirilecek olması. Moral FM'in yeni yayın akışı, moderatörlük sistemine geçerek revize edildi. Artık severek dinlediğiniz tüm programlar, monolog şeklinde değil, sohbet havasında gerçekleşecek. 27.09.2009 TELEVİZYON 587072 Şiddete eğilimi olmayan çocuk nasıl yetiştirilir? Türkan Hiçyılmaz'ın haberi Türkiye’de duyanları dehşete düşüren ilk cinayet 1999 yılında üç gencin, arkadaşları Şehriban Coşkunfırat’ı satanist ayininde öldürmeleri oldu. Gençler arasındaki şiddet her geçen gün arttı ve geçen yıl ay içinde genç, annelerini bıçaklayarak, vücutlarını parçalayarak öldürdü. Münevver Karabulut’un sevgilisi Cem Garipoğlu tarafından başının kesilerek öldürülmesi ise tüm ülkenin kanını dondurdu. Anadolu’nun her yerinde madde kullanımını önleme çalışmaları yapan, suçlu çocuklar üzerine araştırmaları devam eden, Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Kültegin Ögel ile “ergenlik ve şiddet”i konuştuk. “Toplumda şiddet normalize oluyor. Uyuşturucu kullanımı, suç işleme oranı ve şiddet artacak” diyen Ögel aileleri uyardı. Münevver Karabulut cinayeti toplumda büyük bir kızgınlık ve öfke yarattı. Cinayetin işleniş şekli alışık olduğumuz türden değildi. 15-20 yıl öncesinde böyle vahşi cinayetleri ancak filmlerde izlerdik. Ama yakın geçmişe baktığımızda özellikle ergenlik çağındaki gençlerin gerçekleştirdiği cinayetlerde vahşetin arttığını görüyoruz. Şimdiki jenerasyona neler oldu? Aslında bunu şimdiki jenerasyonun sorunu gibi görmek biraz yanlış. Bu sorunlar ve şiddet gençler arasında hep vardı, ama şimdilerde biçim değiştirdi. Eskiden gençler kaş göz hareketiyle tepkisini gösterirken, artık öfkelerini daha şiddetli yaşamaya başladı. Dolayısıyla şiddet, aslında yeni ortaya çıkmadı. Sadece biçim değiştiriyor. Şiddetin şekil değiştirmesi, daha da “vahşileşmesi”nin sebebi ne? Kentleşme ve modernleşme... Şiddet, 2001 yılından sonra şekil değiştirdi. 2001 yılına kadar Türkiye’nin nüfusu daha çok kırsal ağırlıktaydı. zamana kadar nüfusun yüzde 60’ı kırsalda, yüzde 40’ı kentte yaşıyordu. 2001 yılıyla beraber bu oranlar tam tersine döndü; yüzde 40 kırsal yüzde 60 kent oldu. Dikkat edilirse suçlarda bir artış gözlemlendi. Bu artışla beraber şiddet şekil değiştirmeye başladı. Kentlerde herkes birey olmak, tek olmak zorunda... Bu nedenle de insan önce kendini korumak zorunda... Benim bir başkasını koruma sorumluluğum ikinci aşamada geliyor. Grup davranışından ziyade birey davranışı önemli artık... Kentlerde insanlar birbirlerini tanımıyor, anlamıyor ve empati kuramıyorlar. Burada en önemli şey empati. Empati neden bu kadar önemli? Eğer empati yapamıyorsak öfkemizi daha şiddetli göstermek durumunda kalıyoruz. Karşı tarafa vurduğumda canının acıyacağını düşünürsem, ona karşı daha yumuşak davranırım. Ama eğer karşımdaki insanın yerine kendimi koyamazsam zaman daha şiddetli davranabilirim. Psikopatik cinayetlerde en çok gördüğümüz özelliklerden bir tanesi bu... Karşısındaki insana rahatlıkla, hunharca ve ağır zarar verebiliyor bu yapıdaki insanlar. Bunun nedeni empati duygusunun eksik olması. Kentleşmenin şiddetin artmasındaki tek neden olduğunu söylemek sanırım çok da doğru olmaz... Tabii ki sadece kentleşme değil. Kentleşme ve modernleşme sadece bir parçası... İnsan ilişkilerindeki bağın zayıflaması da bir diğer nedeni. Yüz yüze yaptığımız konuşmalar azaldıkça da empati kurma yeteneğimiz azalıyor. İnsanlar yalnızlaştıkça şiddet artmaya başlıyor. Diğer bir nokta da şiddetin görülebilirliğinin artması... Televizyonda, bilgisayar oyunlarında şiddet artık daha pervasızca gösteriliyor. Eskiden bu kadar şiddetle iç içe değildik. Öteki kasabada olan bir olayın sadece adını duyardık, ama şimdi bütün ayrıntılarını bilir hâle geldik. Aslında şiddetin nasıl yapıldığından çok artık bize normal gelmesi konusunu tartışmamız gerekiyor. Artık bir şey duyduğumuzda “Demek ki bunlar da olabiliyor” diye düşünmeye başladık. Gençler bu olaylardan daha çok etkileniyor. Neden? Çünkü gençlerin birey sınırları yetişkinler kadar düzenli değil. Gençler dışarıdan gelen tepkilere daha açıktır. Çünkü onların hareketleri, düşünceleri yetişkinler kadar kesin hatlara sahip değildir. Kendi benliğini oluşturmadığı için hemen bir başkası olabilirler. Gençlerin benlik sınırı, kendileriyle ilgili bilgileri az olduğu için kendisine gösterilen tepkiye karşı reaksiyonu da aşırı oluyor. Ona verilen tepkiye karşılık ya içine kapanık bir birey olup odasına kapanıyor, sürekli bilgisayar oynuyor ya da “Ben her şeyi bilirim” tarzında başının dikine gidiyor. Bu yeni oluşan bir durum değil. Ama bunun yanında empati eksikliği, insanlarla iletişimde kopukluk oluştuğu zaman çok farklı şekillerde şiddet göster ebiliyorlar. Bir çocuğun egosunun şişmesi de inmesi de tamamen ailelerin hatası Aileler çocuklarını şiddetten uzak tutmak için nasıl yetiştirmeli? Bu soruyu şu şekilde yanıtlayabilirim. Bir aşk filmine gittiğiniz zaman filmden çıktığınızda hemen âşık olur musunuz? Eğer âşık olmaya eğiliminiz varsa duygularınızda bir hareketlenme yaşayabilirsiniz. Şiddet için de aslında aynı şey geçerli. Suç işleyenleri gruba ayırabiliriz. İlk grup genelde ekonomik durumu kötü olanlardan oluşur. İkinciyi genellikle ruhsal problemleri olanlar oluşturur. Üçüncüsü ise suç işlemeye eğilimli olanların oluşturduğu gruptur. Bir korku filmi izliyorsunuz diyelim. İlk iki grubun etkilenme olasılığı düşükken psikopatik bozuklukları olan yani suç işlemeye eğilimli olanların etkilenme ve özenme olasılığı oldukça yüksektir. Çünkü bu insanlar suç işlemek ister. Bir filmden bir oyundan etkilenme olasılıkları da çok yüksektir. Aynı Kurtlar Vadisi’nde olduğu gibi... Normal bir insan Kurtlar Vadisi’ni izlerken etkilenmez, ama şiddet düşkünü biri izlediği diziden kolaylıkla etkilenebilir. Kişilik özelliği çok belirleyici bir şeydir. Bir çocuğa empati, vicdan ve merhamet duygusu nasıl aşılanabilir? Vicdan ve merhamet genlerden gelen bir durum olmakla birlikte sonradan da öğrenilebilir. Eğer ben yolda gördüğüm küçük yaralı kuşu yerden kaldırıp kenara koyarsam çocuğum da bunu öğrenir ve aynen uygular. Ama ben küçük kuşa tekme atarsam çocuğum da yolda yaralı bir kuş gördüğünde tekme atar. Anne ve babalara hep şöyle derim; çocuklarınızın ergenlik döneminde sizden apayrı başka bir insan çıkıyor, bu dönemde çocuğunuzun sizin gibi olmasını bekleyemezsiniz. Ama sonuçta A+B hiçbir zaman olmaz. Ya olur ya da B. Ancak anne ve baba ergenlik sürecini iyi yürütemezse çocuklar olur. Eğer sizde vicdan ve merhamet duygusu varsa hiç korkmayın, çocuğunuzda da vicdan ve merhamet olacaktır. Söylediklerinizden çocukların karakter gelişimleriyle ilgili bütün sorumluluğun anne ve babalarda olduğunu görüyoruz... Çocuklar 21 yaşına gelene kadar ne yaparsa yapsınlar ailelerinden bilinir. Her şey anne babada bitiyor. Bir çocuğun egosunun inmesi de şişmesi de ailelerin hatası. Peki ailelere ne tavsiye ediyorsunuz? Onlara aynaya bakmalarını söylüyorum. Aileler “Ben çok takıntılıyım, çocuğum benim gibi olmasın” deme hakkına sahip değil. Çünkü böyle bir şey olmaz. Sorun çözme yöntemlerini topluma öğretmek gerekiyor Ne oldu da gençler ölümü ve öldürmeyi göze alır hale geldiler? Normalize oldu her şey. Ölüm normalize oldu. Zaten gençler için neden-sonuç ilişkisi zor kurulan şeylerdir. Çünkü genç tam bir birey olmadığı için olaylara karşı etki tepkisi çok daha fazladır. Özellikle psikopatik özelliğe sahip olan kişilerde hep başkalarını suçlama vardır. Kendi suçlarını kabul etmezler suçluluk duyguları zayıftır. Dolayısıyla da bir sonraki aşamayı düşünmezler. Şiddet eğilimi genelde hangi toplum kesiminde ortaya çıkıyor? Şiddetin ekonomik ya da sosyal kültürle pek alakası yok. Şiddet artıyor diyoruz, bu durumun çözümü ne olabilir? Çatışma çözme tekniklerini bir kere topluma öğretmemiz gerek. Dikkat edin bizim en üst seviyemizdeki, devletin başındaki insanlar bile çözemediği problemleri çatışarak çözer hâle geldi. Türkiye Avrupa Birliği görüşmelerinde sabahlara kadar bu konu görüşüldü; kimse birbirini vurdu mu? Hayır. Hiç sinirlenmiyorlar mı? Tabii ki sinirleniyorlar. Ama sorunlarını şiddetle değil, politika yoluyla çözmeyi biliyorlar. Devletin büyükleri şiddetle çatışarak sorunlarını çözüyorsa, çocukları da şekilde çözer hâle gelecek. Vahşi cinayetler de normal karşılanabilir Medya, Münevver Karabulut cinayetini yaklaşık aydır gündemde tutuyor. Olayın her ayrıntısı herkesçe biliniyor? Böyle bir şiddet olayının medyada bu kadar çok yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sosyal açıdan bakarsanız, medya doğrusunu yapıyor. Psikolojik açıdan ise bunun pek doğru bir davranış olduğunu düşünmüyorum. Bu kadar gündemde tutulması olayın normalize edilmesi açısından sakıncalı olabilir. Çünkü insanlar bir süre sonra bu tür cinayetlerin de işlenmesini normal karşılamaya başlayabilir. Bu tarz olaylar çocuklar üzerinde zaman zaman sorunlar yaratabilir. Bu durum toplumda şiddeti körükler mi? Şiddetin biçimini değiştirir. Mesela tokat atmak yerine daha sert tepki verebilirler, bıçaklamak kafa atmak gibi... Çocuğunuzun sorunları çözme şekli şiddet eğilimini gösterir Aileler çocuklarındaki şiddet eğilimini nasıl anlar? Bu aslında her ailenin anlayabileceği bir durum. Ama şiddetin nereye kadar varabileceğini anlamaları mümkün değil. Şiddet bir tür sorun çözme yöntemidir. Ailelerin “Bizim çocuğumuz sorunlarını nasıl çözüyor?” diye düşünmeleri, çocuklarını gözlemlemeleri gerekir. Bazı çocuklar konuşarak, bazıları ağlayarak, bazıları da kendini duvardan duvara vurarak sorunlarını çözer. Burada önemli olan sizin çocuğunuz sorunlarını nasıl çözdüğü. Bir çocuğun içine kapanık mı, şiddete eğilimli mi olacağını anlamanın en kolay yolu budur. yaşına kadar ÖĞRETMELİ 12 yaşına kadar ÖRNEK OLMALI 12 yaşından sonra SINIRLAR KOYMALI Aileler yaşına kadar çocuklarına “Bu doğru değil, bu yanlış, bunu böyle yapmamalısın” şeklinde uyarılarda bulunmalı. Didaktik öğretmen gibi aile her şeyi çocuğa öğretilmelidir. 7-12 yaş arasında ise iki faktör devreye giriyor. Öncelikle aile, çocuklarına iyi örnek olmalı. Eğer bir baba karısını dövüyorsa ileride çocuğu da kendi karısını döver. Bunları gören çocuk ileride annesini bile öldürebilir. Diğer faktör ise çocuğa sorumluluk verilmeye başlanmasıdır. Çocuk bir şeyin sorumluluğunu almayı öğrenmelidir. 12 yaşından sonra çocuğa sınır ve kurallar konulmalıdır. Çocuk eğer çok korumacı bir ailede büyüdüyse hiçbir şeyin sorumluluğunu alamaz ve ”Nasılsa ben bir suç işlesem de ailem bu sorunu halleder“ şeklinde düşünür ve haklı olarak ”Yaptıklarımdan ben sorumlu değilim“ şeklinde düşünmeye başlar. Ergenlik dönemindeki çocuğa 12 yaşındaymış gibi sınır konmamalı Odasını toplamayı bilmeyen bir çocuktan ders çalışmasını beklememelisiniz. Eğer aile çocuğun odasını toplarsa çocuk bir zaman sonra kendi ödevlerini de ailesine yaptırmaya başlar. Sınıfta kalmasına rağmen onu ödüllendirirsen, çocuk ilerde çok daha büyük işlere kalkışabilir. Örneğin aileler ergenlik dönemindeki çocukları dışarıya çıkarken, ”Yemeğini ye, üstüne kalın bir şeyler giy, kavga etme, dersini çalış, sigara içme“ derlerse çocuğun kafasında bir sürü şey olacaktır. Bunları söylemek yerine sadece ”Sigara içme ve dersini çalış“ dedikleri takdirde çocuk için bu sözler çok daha etkileyici olacaktır. Ergenlik dönemindeki çocuklara sanki 12 yaşındalarmış gibi sınır koymamalıyız. 17 yaşındaki çocuğa ”Ayağına terlik giy” dememelisiniz. Ayağına terlik giymediği için ölen 17 yaşında bir çocuk yoktur çünkü. Sınırları iyi ayarlamak lazım. Ne çok baskı yapmalısınız çocuğa ne de her şeyine izin vermelisiniz. 15-17 yaş arası farklılaşmanın en şiddetli olduğu dönemdir Gençler farklılaşmak, diğerlerinden sıyrılmak isterler. Bunun nedeni de ayrı bir birey olduğunu hissetmek istemesidir. Çocuk ”Annem ve babam birilerini destekliyorsa benim benzeyeceğim kişi tamamen desteklediklerinin zıttı olmalı ki farklı olduğumu onlara hissettirebileyim“ diye düşünüyor. Çocuklarda 15-21 yaşları arasında aileden farklılaşma isteği oluşuyor. Ama en şiddetlisi 15-17 yaş aralığındaki farklılaşma isteğidir. Bu dönem iyi yönetilirse çocuk 21 yaşından sonra normale döner. Çocuklar yarış atı değil! Günümüzde hayatın anlamından ziyade günü yaşamaya yönelmiş bir gençlik var. Çocukları yarış atı gibi görmememek gerek. Çocuğa ”En iyi sen olmalısın“ dememek lazım. Çünkü çocuk en iyi olmadığında kendi içinde problemler yaşamaya başlayacaktır. Gençler suç işlerken ceza indirimini düşünmez Cem Garipoğlu’nun 18 yaşından küçük olduğu için cezada indirim söz konusu. Sizce bu suç eğilimi olan gençler için teşvik edici bir durum mu? Hiçbir genç “Cezada indirim yapılacak” diye düşünüp 18 yaşından önce suç işlemez. Çocuğun üzerine suç yüklerler, ayrı bir konu. Ben 2003’ten beri çocuk cezaevinde çalışıyorum. cinnet anında, ”18 yaşından daha küçücüğüm daha az ceza alacağım“ diye düşünmez. Aslında 17-18 yaşlarında gelecek korkusu daha bir hissedilir olur onlar için. Bu yaşlardan önce ”Bana bir şey olmaz“ düşüncesi hakimdir. “Reis” kelimesi karakteriyle ilgili ipucu veriyor Şiddeti hangi duygular tetikler? Her türlü duygu şiddeti tetikleyebilir. Çok sevdiğimiz bir insana da nefret ettiğimiz bir insana da şiddet uygulayabiliriz. Bazı insanlar şiddeti sorun çözme yöntemi olarak kullanırlar, çünkü başka bir şey bilmezler. Şiddet, aynı zamanda kendini kabul ettirme yöntemidir. Münevver’in Cem’e attığı mesajlarda ona ”Reis“ dediği ortaya çıktı. Bu Münevver’in sevgilisini elinde tutma yöntemidir. Cem Garipoğlu kendisine ”Reis“ denilmesini isteyerek zaten kişiliği hakkında ipuçları veriyor. Vatan 586188 Filipinlerde sel: 58 ölü HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Filipinlerde sel: 58 ölü Filipinlerde selden ölenlerin sayısı 58'e çıktı MANİLA (A.A) Filipinler'de tropikal fırtınanın getirdiği şiddetli yağışlar yüzünden meydana gelen sel baskınlarında ölü sayısının 58'e çıktığı, çok sayıda da kayıp olduğu bildirildi. Yerel yetkililer, Manila'nın doğusundaki Rizal bölgesinde en az 47 kişinin, başkentte ise 11 kişinin boğularak ya da yıkılan binaların altında kalarak hayatını kaybettiğini, ülkenin bazı bölgelerinde 'afet durumu ilan edildiğini' açıkladı. Devlet Başkanı Gloria Macapagal Arroyo, televizyondan yaptığı açıklamada, selden etkilenenlere giyecek, battaniye, gıda ve su yardımı yapılması çağrısında bulundu. Ülkenin ana adası Luzon'da etkili olan ve son 40 yılın en şiddetli yağışlarını getiren tayfun yüzünden başkent Manila'da elektriğin kesildiği ve kentteki havaalanlarında seferlerin iptal edildiği bildirildi. Yerel televizyonlarda taşan nehirlerin harap ettiği evlerin çatılarında kurtarılmayı bekleyen kişilerin görüntüleri yer aldı. 26.09.2009 DÜNYA 587436 Erdoğan'dan hanedana ziyaret FEHMİ KORU Erdoğan'dan hanedana ziyaret İSTANBULBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, hafta içi hayatını kaybeden Osmanlı'nın son şehzadesi Ertuğrul Osman Osmanoğlu'nun ailesine taziye ziyaretinde bulunuyor. ABD'deki temaslarının ardından yurda dönen Başbakan Erdoğan, Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısının ardından Çarşamba günü hayatını kaybeden Osmanlı Hanedanı'nın saray gören son veliahtı Ertuğrul Osman Osmanoğlu'nun ailesine taziye ziyareti için Yıldız Parkı Çadır Köşkü'ne geçti. Başbakan Erdoğan'ın hanedan ailesine taziye ziyareti devam ediyor. 27.09.2009 POLİTİKA 586410 'Öcalan'ı Bahçeli affetti' FEHMİ KORU 'Öcalan'ı Bahçeli affetti' MHP Genel Başkan adayı Ahmet Reyiz Yılmaz, Devlet Bahçeli'nin teröristbaşı Öcalan'ı idam yerine affettiğini savundu. MHP Genel Başkanlığı'na adaylığını koyduktan sonra il gezilerine çıkan Yılmaz'ın son durağı Antalya oldu. Cam Piramit Sergi ve Kongre alanında bir konuşma yapan Yılmaz, önce MHP Lideri Bahçeli ve Başbakan Erdoğan'ı eleştirdi, ardından demokratik açılıma tepki gösterdi. Bahçeli'nin teröristbaşı Öcalan'ı idam yerine affettiğini savunan Yılmaz, "Sen Öcalan'ı idam ettirmedin. Şimdi mezarda olacaktı” dedi. Bahçeli'nin Müslümanlığı partide unutturduğunu ileri süren Yılmaz, “MHP İslam'dan uzak bir anlayış içine girmiştir. Başkan olduğumda MHP'de kaybolan Müslümanlığı ve milliyetçiliği yeniden kazandıracağım" diye konuştu. 27.09.2009 POLİTİKA 586803 Erkekler kadınlar kadar dürüst değil Başkasını seviyorum. Bir romanın giriş cümlesi bu. NTV’nin genel yayın yönetmeni Ömer Özgüner’in ilk kitabının adı aynı zamanda. Özgüner, kitabıyla yoksunluklar, kendini ifade edemeyişler ve bastırılmışlıkların ışığında kadın ve erkek ilişkilerine bir bakış atıyor. Bir aşk kitabı olarak algılansa da aslında kendi kuşağını tarif ediyor Özgüner. Özellikle de bu kuşağın yoksunluklarıyla büyümüş bir erkek topluluğunun günümüze taşıdığı travmaları anlatıyor. Aşk, aldatma, terk etme ve terk edilme korkusu gibi pek çok şeyi aynı düzlemde sorgulamaya alan erkekleri, bir kez daha sorguluyor. Bir anlamda kendisiyle yüzleştiriyor erkekleri. Buna karşın kitapta kadınların yaşadıkları silik ve belirsiz. Yapmak istediği de buymuş Özgüner’in: “Bir yakınımı kaybettiğimde gazetedeki ölüm ilanlarına bakmıştım. ‘Bak, başkaları da ölüyor ve birileri bununla baş edebiliyor’ diye. Bu kitap da ‘bak senin yaşadıklarını başkaları da yaşıyor, yalnız değilsin’i anlatıyor. Ama erkekler açısından.” Özgüner’in içinde kalan tek bir şey var. da gençlik yıllarında üzerinde hissettiği bastırılmışlık. Bir kitaba ulaşmanın dahi zor olduğu bu dönemde, kitap yazabilmek ve kendini yazıyla ifade edebilmenin eksikliğini yaşamış. “Keşke daha önce yazabilseydim” diyor. Hatta bu, onun ifadesiyle “belli bir kuşak için ciddi bir travma.” Şimdilerdeyse ikinci kitabını yazmaya başlamış bile. Bu kitapta da zor ve karanlık bir erkek tipiyle tanıştıracak okuru. NTV’nin genel yayın yönetmeni neden kadın erkek ilişkileri üzerine bir kitap yazar? Bu bir kurgu roman. Doktor da olabilirdim, avukat da. Evet, pek çok mücadelenin sert yaşandığı bir alanda çalışıyorum. Ama bunları yazmak gelmedi içimden. Tam tersine dünya ve Türkiye böyle zor bir zamandan geçiyorken, içimden gelenleri yazmak istedim. Basit bir aşk hikâyesi vardı kafamda. hikâye sonra buna evrildi. Ben de titrimi çok düşünmedim doğrusu yazarken. Peki içinizde biriken neydi de bu roman çıktı ortaya? - Çevremde benzer olayları çok görmeye başladım. Bir istatistiğim yok ama ilişkilerde aldatmanın, mutsuzluğun, tatminsizliğin doruğa ulaştığı bir kuşak görüyorum. Sadece kuşak da değil; bir insan topluluğu. Erkeklerde çok daha baskın bir durum bu. Çok anlatmıyorlar belki ama öyle. Türkiye’de mutsuz bir erkek topluluğu var. Ya kadınlar? Kadınlar da mutsuz ama erkeklerde bir doyumsuzluk var. Gençliklerini çok iyi yaşayamamış bir grup insan geçiyor aklımdan. 80-85 yıllarında genç olan bir kuşaktık biz. sıralarda hayatta en dinamik dönemleri yaşayan insanlar çok şeyden azat edildiler. Büyük bir yoksunluk vardı Türkiye’de. Bu yoksunluk da her şeye yansıdı. Kitaba ulaşmak zordu. Düşünün yani, oy bile veremedi insanlar bir dönem. Her şey susturulmuştu. Düşününce gri bir tablo oluşuyor gözümde. Pastane köşelerinde yaşanmayan aşk ve cinsellik de buna dahil. Bu insanların çoğu hayatta bir pozisyon kazandılar. Bu sefer de elde ettikleriyle mutlu olamaz hale geldiler. Üzerinden çok fazla yıl geçmiş gibi... Anlatınca 100 yıl önce olmuş gibi geliyor ama değil. Eskiden kuşak araları genişti, şimdi daraldı. Günümüzde insanlar gelecekten umutlu. Geçmişi ise özlemle anıyorlar. Ama bugününde mutsuz. Dünya felsefesi de bununla uğraşıyor; anı yaşayamama. Benim anlattığım erkek tipi, aslında bu mutsuzluğunu sorguluyor. Neden mutlu olamadığını anlamaya çalışıyor. Böyle bir jenerasyon var elimizde. Kadın erkek ilişkileri hafife alınır her zaman. kadar basit midir her şey? Kadın erkek ilişkileri başlı başına bir sorun. Tükenmeye ve mutsuzluğa doğru kaçınılmaz bir çember var. Anne babalarımız ya da “Ben hep mutlu aşklar yaşadım” diyen Hıncal Uluç hariç, çok kişi için mutsuzluk ilişkinin içinde yaşayan bir duygu. Bağımsız değil. Onun bir organizması. Mükemmel bir ilişkiden ziyade bu ilişkilerin karmaşıklığının altını çizmek istiyorum. Bunun formülü, reçetesi gerçekten bende yok. aşk doktoru Mehmet Coşkundeniz’in işi. Özgüner: Erkek zor terk eder Bu kitabın ne kadarı sizin hayatınız? Benden de izler taşıyor, arkadaşlarımdan da, gözlemlediğim kişilerden de. Yaşananlar kurgu ama duygular itibarıyla ben varım kitapta. Diğer türlü otobiyografi olurdu. Olaylara verdiği reaksiyonlar, bıraktığı izler, ruhsal sakatlanmalar açısından çok benzediğim ve bunlarda da samimi davrandığım için bir çıplaklık var. Aldatıldığınız ya da aldattığınız oldu mu? Yani... Hepimizin başına gelen şeyler geldi. Kitapta evli erkekleri, yıpranmış, göbeklenmiş, tek derdi fatura olan insanlar olarak tasvir etmişsiniz. Siz de evlisiniz. Hâlâ böyle mi düşünüyorsunuz? Mutlu bir evliliğim var benim. Yazdığımda evli değildim. 2-3 ay önce evlendim. Ama uzun yıllar evliliğe bakışım bu yöndeydi. Duyguların zamana, mekâna, kişilere bağlı olarak değiştiğini düşünüyorum. Belli bir sistem içinde kalmış evlilik tarzları, facebook’ta karşılaştığım insanlar gibi. Bu biraz da bizim kuşakla ilgili sanırım. Ben de geç evlendim. Peki bu bahsi geçen erkeklerin sayısı çok mu arttı? Arttı tabii. Ama bu kitap ne kadarlık bir kesimi ifade ediyor, bu tip erkekler coğrafi olarak nerelerde yoğunlaşıyor, bilemem. Artık erkeklerde bir arayış ve sorgulama var. Kimi keman çalıyor, kimi dağ yürüyüşlerine gidiyor. Kimi de sıkışmışlık içinde bireysel bir çatışmaya gidiyor. Romanımdaki de bu çağın insanı. Modern sıkışmışlığın ve çıkmazın ortasında kendi mutsuzluğuna bir yol arıyor. Erkekler, kadınlar kadar radikal değil çünkü. Kadınlar dürüst ve net. Başkasına âşık olduysa kocasına “Seni bir arkadaşım olarak görüyorum” diyebiliyor. Erkek ise eşi varken sevgilisiyle de devam edebiliyor. Erkek, zor terk edendir sanılanın aksine. 27 Eylül 2009 586504 Araplara 906 genetik bozukluğa raslandı Diyabet, talasemi ve göğüs kanseri gibi hastalıkların Birleşik Emirlikler, Umman ve Bahreyn'de 'salgın' seviyesine ulaştığı belirtildi. 586403 Yıldırım'ın kafasına davul tokmağı geldi Yıldırım'ın kafasına davul tokmağı geldi Son dakika golü Antalya taraftarını çıldırttı. Tribünden atılan tokmak Başkan Aziz Yıldırım'ın koltuk ise malzemecinin başına isabet etti. F.Bahçe'nin, Antalyaspor karşısında son dakikada bulduğu gol sonrası ortalık karıştı. Karşılaşma boyunca F.Bahçe'ye ve sarı-lacivertli kulübün aleyhinde küfürlü tezahüratlarda bulunan Antalyaspor taraftarı 90. dakikada gelen gol sonrası çılgına döndü. Tribünlerden sahaya koltuk ve yabancı madde yağarken şeref tribününe atılan bir davul tokmağı F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a isabet etti. Bu olaylar sonrası sarı-lacivertli yöneticiler şeref tribününü terk etti. Sahaya atılan bir koltuk ise F.Bahçe malzemecisinin kafasına geldi. Acı içinde yere düşen malzemeci bir süre yerden kalkamadı. 27.09.2009 586120 Bilecik'te trafik kazası: ölü ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Bilecik'te trafik kazası: ölü BİLECİK (A.A) Bilecik'in Söğüt ilçesinde uçuruma devrilen traktörün 15 yaşındaki sürücüsü öldü. Alınan bilgiye göre, 15 yaşındaki İbrahim Çoban'ın kullandığı plakasız traktör, Bilecik-Söğüt kara yolunun 11. kilometresinde, metrelik uçuruma yuvarlandı. Traktörün altında kalan İbrahim Çoban, olay yerinde hayatını kaybetti. 26.09.2009 586128 Hamilton ilk cepte başlayacak Hamilton ilk cepte başlayacakFormula 1'de sezonun 14. yarışı Singapur Grand Prix'si öncesi bugün koşulan sıralama turlarında, dakika 47.891 ile en iyi dereceyi yapan Mc-Laren Mercedes'in İngiliz pilotu Lewis Hamilton, yarınki yarışa ilk cepten (Pole Position) başlamaya hak kazandı. Formula tarihinde geçen yıl Singapur'da ilk kez hem de akşam saatlerinde koşulan Singapur Grand Prix'sinde bu yıl, Mc-Laren Mercedes'in İngiliz pilotu Lewis Hamilton dakika 47.891 ile ilk cebin sahibi olurken, yarışa ikinci cepten başlama hakkını 1:48.204'lük derecesiyle Red Bull'un Alman pilotu Sebastian Vettel elde etti. En iyi üçüncü zamanı 1:48.348 ile yapan Williams'ın Alman pilotu Nico Rosberg üçüncü cepte yer alırken, Red Bull'un bir diğer pilotu Avustralyalı Mark Webber 1:48.722'lik derecesiyle 4. cebin sahibi oldu. Sıralama turlarının üçüncü oturumunun bitimine 26 saniye kala kaza yapan Brawn GP'nin Brezilyalı pilotu Rubens Barrichello 1:48.828'lik derecesiyle kendine 5. sırada yer buldu. Yarınki yarış öncesi sıralama şöyle oluştu: 1.Lewis Hamilton (İngiltere) McLaren Mercedes dakika 47.891 2.Sebastian Vettel (Almanya) Red Bull 1:48.204 3.Nico Rosberg (Almanya) Williams 1:48.348 4.Mark Webber (Avustralya) Red Bull 1:48.722 5.Rubens Barrichello (Brezilya) Brawn GP 1:48.828 6.Fernando Alonso (İspanya) Renault 1:49.054 7.Timo Glock (Almanya) Toyota 1:49.180 8.Nick Heidfeld (Almanya) BMW Sauber 1:49.307 9.Robert Kubica (Polonya) BMW Sauber 1:49.514 10.Heikki Kovalainen (Finlandiya) McLaren Mercedes 1:49.778 11.Kazuki Nakajima (Japonya) Williams 1:47.013 12.Jenson Button (İngiletere) Brawn GP 1:47.141 13.Kimi Raikkonen (Finlandiya) Ferrari 1:47.177 14.Sebastien Buemi (İsviçre) Toro Rosso 1:47.369 15.Jarno Trulli (İtalya) Toyota 1:47.413 16.Adrian Sutil (Almanya) Force India 1:48.231 17.Jaime Alguersuari (İspanya) Toro Rosso 1:48.340 18.Giancarlo Fisichella (İtalya) Ferrari 1:48.350 19.Romain Grosjean (Fransa) Renault 1:48.544 20.Vitantonio Luizzi (İtalya) Force India 1:48.792 586738 Biga'da sel, çeltik arazilerini vurdu Biga Ziraat Odası Başkanı Beytullah Elmacı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sel sularından özellikle Kocagür, Örtülce, Tokatkırı köyleri ile Yeniçiftlik beldesinin etkilendiğini söyledi. Elmacı, çeltik ekili arazilerde büyük hasar olduğunu belirterek, ''Sel suları 10 dönüm çeltik ekili arazinin zarar görmesine neden oldu'' dedi. Çeltik üreticisinin gelir kaybının fazla olduğunu ifade eden Elmacı, bu konuda yardım beklediklerini kaydetti. 586718 Belediye son dakikada çalıştı Olimpiyat Stadı'nda oynanan karşılaşmanın ilk yarısı oldukça zevksiz geçti. Devre golsüz sona erdi. İkinci yarıda Sivasspor biraz hareketlenir gibi oldu. 59'da Erman Kılıç'ın kullandığı serbest atışı Büyükşehir'in kalecisi Oğuzhan son anda çeldi. Bu pozisyonun devamında İbrahim Akın'ın pasıyla buluşan İskender'in bu kez kaleci Akın güçlükle kornere gönderdi. Maçın uzatma dakikalarında İbrahim Akın'ın serbest atışında topa iyi yükselen Cesairo takımını galibiyete taşıdı. Suçu kendinde arayan Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, "Pes etmek yok." dedi. AHMET TEKİN İSTANBUL 587034 Guantanamo'dan Zanlı Bırakıldı Guantanamo'dan Zanlı Bırakıldı Amerika Birleşik Devletleri, Küba'nın Guantanamo üssünde tuttukları üç El Kaide zanlısını İrlanda ve Yemen'e teslim etti. Guantanamo'dan İrlanda'ya teslim edilen iki zanlının kimlikleri açıklanmadı. Yemen'e teslim edilen Guantanamo zanlısının isminin Alla Ali Bin Ali Ahmed olduğu bildirildi. Amerika Birleşik Devletleri'nin Afganistan'ı işgal ettiği 2002'den bu yana Guantanomo'da gözaltında tutulan 223 zanlı bulunuyor. 586627 Psikolojik çöküntü Ragıp Tekin KritikPsikolojik çöküntü 27 Eylül Pazar 2009 Şampiyonası’nın ilk gününde kazandığımız zafer sonrası, maçı böyle sonuçlanmasa çok iyi olacaktı! Hırslı ve savaşcı ruhundan uzak Filenin Sultanları, istenen oyunu sergileyemedi. Buna ilk setin kaybedilmesi sonrası bir de psikolojik çöküntü eklenince, düşünmediğimiz bir sonuçla karşılaştık. Maçın bazı bölümleri hariç, defanstan top çıkartamadık. Bloklarımız çalışmadı, bir de maçında attığımız etkili servisleri kullanamadık. Bayanlarımız ilk setteki cılız kalan etkili hücumları sonunda kazandıkları sayıların devamını ne yazık ki getiremedi. Böyle olunca da maçı kazanmamız mucizelere kaldı. Esra, Eda ve Neslihan’ın gayretleri takımımızı canlandırmaya yetmeyince, rakibimiz bu durumu istediği gibi lehine kullandı. Buna karşılık, 2002 Dünya Şampiyonu ve 2007’de ’da Avrupa Şampiyonu olan İtalyan Massimo Barbolini’nin akılcı taktiği tuttu. Pasör Lo Bianco, asıllı Aguero ile Piccinini’yi çok iyi kullandı. Defansın kurtarıcısı olan libero Cardullo’nun da yüksek performansı, bunlara eklenince İtalya rahat bir galibiyet aldı. Bu sonuca göre İtalyan antrenörler savaşını, Türk Milli Takımı antrenörü Alessandro Chiappini karşısında Massimo Barbolini kazanmış oldu. Şimdi grubumuzda karşısına çıkıyoruz. Katowice’de oynanacak grubunda iddialı olabilmek için yine bir zafere imza atmamız gerekiyor. Haydi Sultanlar, gösterin kendinizi ve ’yi bir kez daha ayağa kaldırın. 587466 Almanya'dan ilk seçim sonuçları geldi ZDF televizyonuna göre ilk sonuçlara göre Hıristiyan Birlik Partileri, meclisteki sandalye sayısını artışla 228'e çıkarıyor. Hür Demokratlar, 31 sandalye daha kazanarak milletvekili sayısını 92'ye çıkarıyor. Sol Parti de milletvekili sayısını 28 artırarak, 82'ye yükseltiyor. Yeşiller ise 12 artışla 63 sandalyeye ulaşıyor. Seçimde kan kaybeden tek parti Sosyal Demokratlar'ın ise 71 sandalye kaybederek 151'e düştüğü görülüyor. 586428 Üzerimize gelmeyin KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Üzerimize gelmeyin Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı Cem'e yardım etmekle suçlanan amca Hayyam Garipoğlu tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Garipoğlu “Medya üzerimize geliyor” dedi. İSTANBUL Liseli Münevver Karabulut cinayetinde tutuklanan şoförün “Cem Beylikdüzü'ndeki evden Hayyam Garipoğlu ve babası Nida Garipoğlu tarafından götürüldü” ifadesi üzerine önceki gece gözaltına alınan amca Hayyam Garipoğlu çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı. Garipoğlu, adliye çıkışında rakiplerini suçlayarak “Bu olayın neresi ilginç? Medya üzerimize geliyor” dedi. ADLİYE'YE ELLERİ KELEPÇELİ SEVK Münevver Karabulut cinayeti soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'ın talimatıyla gözaltına alınan ve geceyi İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğinde geçiren Cem Garipoğlu'nun amcası işadamı Hayyam Garipoğlu, sorgusunun ardından adliyeye elleri kelepçeli sevk edildi. İşadamı Garipoğlu, daha sonra sivil plakalı bir polis aracıyla Sultanahmet'teki İstanbul Adalet Sarayı'na getirildi. DELİ MİSİNİZ NİYE KAÇIRAYIM Garipoğlu, gazetecilerin “Cem'i siz mi kaçırdınız?' sorusuna, “Hayır. Deli misiniz ben niye kaçırayım?' karşılığını verdi. Garipoğlu, adliyede soruşturmayı yürüten Savcı Faruk Erşen Yılmaz tarafından yaklaşık 1,5 saat sorgulandı. Tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye gönderilen işadamı suçun mahiyeti ve delil durumu dikkate alınarak, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. CİNAYETİN NERESİ İLGİNÇ? Serbest bırakıldıktan sonra gazetecilere açıklama yapan Garipoğlu, farklı bir suçlamayla buraya geldiğini ve kamuoyunun gündemine gelen bu olayla ilgisi olmadığı için serbest kaldığını söyledi. Garipoğlu, “Ben adalete, hukuka inanan bir insanım. Burada yine Allah'a şükür ki adalet ve hukuk gerçekleşmiştir' dedi. Bir gazetecinin cinayet sürecinde ilginç olaylar yaşandığını söylemesi üzerine Garipoğlu, “Bu olayın neresi ilginç? Bir kişi bu cinayeti işlemiş, çok kötü bir şey yapmış ve sonra kendisi gelmiş teslim olmuş. Şimdi cezasını çekecek. Bu olayın ilginçliği, gizemliliği nerede?' şeklinde konuştu. MEDYA UĞRAŞMASIN Garipoğlu gazetecilerin “Cinayetin arka bahçesinden bahsediliyor, bu konuda ne diyeceksiniz?' sorusuna karşılık şunları söyledi: “Biri cinayeti işler ve yakalanıp cezaevine atılırsa ondan sonra arka bahçesi ne olabilir? Çok kötü bir şey, Allah kimsenin başına vermesin. aydır medya tarafından ailemiz linç ediliyor. Hepimiz sanki suçluyuz. Bunu biz öldürmedik, bunu bu çocuğun ailesi de öldürmedi. Bu olayı birisi işledi ve cezasını çeksin. Suç işleyen herkes mutlaka cezasını çeksin. Bu, ailemize, iş yerimize, çalışanımıza bağlanmasın. Artık yeter, herkes elini vicdanına koysun.' Kendisinin 'olay incelenmesin' demediğini aktaran Garipoğlu, ay boyunca bir cinayeti gündemde tuttuğuna şahit olmadığını söyledi. Rakiplerini suçladı Garipoğlu, 'Emniyette, iş adamı olduğu için kendisine komplo yapıldığı' şeklinde verdiği ifadesinin hatırlatılması üzerine de 'Bizim bir sürü rakiplerimiz var. Bunlardan biri tarafından organize edilmiş olabilir, dedim' cevabını verdi. Olayla ilgili herkesin varsayımlarla konuştuğunu belirten Garipoğlu, cinayet günü evinde olduğunu ve bu konuda şahitlerinin de bulunduğunu ifade etti. Cem Garipoğlu'nun babası Nida Garipoğlu'nun da haksız bir şekilde hapiste olduğunu iddia eden Garipoğlu, ancak en kısa sürede cezaevinden çıkacağına inandığını kaydetti. 27.09.2009 586736 İran: Tepkileriniz müzakereleri etkikleyecek İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'ndaki (UAEK) Daimi Temsilcisi Ali Asker Sultaniye, devlet televizyonuna verdiği demeçte, ''Batılı ülkelerin, nükleer enerji programımız aleyhindeki tutumu artı ülkeleriyle yakında yapılacak müzakereleri olumsuz etkileyecek'' ifadesini kullandı. Sultaniye, yeni nükleer tesislerle ilgili tepkide Batı'nın ''aceleci'' davrandığını belirtti ve ''boşuna gürültü koparıldığını'' söyledi. İran'ın yeni tesislerin varlığıyla ilgili UAEK'ya 21 Eylülde bilgi verdiğini hatırlatan Sultaniye, Batılı ülkelerin bunu önceden bildikleri yönündeki haberlerin asılsız olduğunu kaydetti. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) ve UAEK yasaları uyarınca nükleer tesisin faaliyette geçmesine altı ay kala kurumun bilgilendirilmesi gerektiğini belirten Sultaniye, ''Biz gönüllü olarak hukuki taahhütlerimizden çok önce UAEK'yı bilgilendirdik'' dedi. Sultaniye, UAEK ile işbirliğinden dolayı bu kurum tarafından takdir edildiklerini belirtti ve nükleer enerji programlarının barışçıl ve yüzde yüz şeffaf olduğunu yineledi. UAEK denetçilerinin tesisleri inceleyebileceklerini kaydeden Sultaniye, uluslararası yasalara aykırı hiçbir faaliyetlerinin olmadığını bildirdi. Sultaniye, ''Batılı ülkeleri siyasi çıkar peşinde olmak ve UAEK'yı baskı altına almaya çalışmakla'' suçladı. ''Asıl nükleer silah sahibi ülkelerin, uluslararası yasaları hiçe saydığını'' belirten Sultaniye, nükleer enerji faaliyetleriyle ilgili gerçeklerin görmezlikten gelindiğini söyledi. İran'ın yeni bir nükleer tesis inşa ettiği haberleri üzerine, Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, önceki gün yazılı açıklama yaparak haberleri teyit etmişti. Salihi, yeni tesislerle ilgili olarak, ''İran, barışçıl amaçlı nükleer enerji elde etmede başarılı ve yeni bir adım atmıştır'' ifadesini kullanmıştı. BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri ile Almanya'dan oluşan artı ülkeleriyle İran Ekimde Cenevre'de müzakere yapma kararı almışlardı. 587091 Muhtar kızı Cumhurbaşkanı oğluyla evlendi! Muhtar kızı Cumhurbaşkanı oğluyla evlendi! 27.09.2009 14:12Keşmir Cumhurbaşkanı'nın oğlu Raja Ömer Zulkarnain ile Kahramanmaraş'ın Temürağ köyü muhtarının kızı Ülkü Şalcı ile Antalya'da evlendi. Özgür ÖNDER ANTALYA (AHT) Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesine bağlı Temürağ köyünün muhtarı Ekrem Şalcı'nın kızı, Keşmir Cumhurbaşkanı Raja Zulkarnain Han'a gelin gitti. Banka müdiresi Ülkü Şalcı ile Cumhurbaşkanı oğlu Raja Ömer Zulkarnain, aşklarının başladığı Antalya'da nikah masasına oturdu. Çift, Keşmir'den ve Temürağ'dan gelen davetlilerin de katıldığı düğün töreni ile dünya evine girdi. İLK GÖRÜŞTE AŞK Keşmir Cumhurbaşkanı'nın oğlu Raja Ömer Zulkarnain ile Ülkü Şalcı, Telman İsmailov'un lüks oteli Mardan Palace'de tanıştı. İlk görüşte aşık olduğu Ülkü Şalcı'ya ikinci buluşmada evlenme teklifi eden Raja Ömer Zulkarnain, ?Evet' cevabı aldı. Raja Ömer Zulkarnain, Ülkü Şalcı ile nişanlandıktan sonra ailesiyle tanıştırmak için Keşmir Özerk Cumhuriyeti'ne götürdü. Ülkü Şalcı'yı önce ailesiyle tanıştıran Raja Ömer Zulkarnain, daha sonra nişanlısını Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani ile tanıştırdı. Ziyaret sırasında Ülkü Şalcı, Başbakanlığa ait özel konutta ağırlandı. Çift, Antalya'ya döndükten sonra ilk yemeklerini yedikleri Stellas Restoran'da dün akşam düzenlenen sade bir törenle evlendi. Düğüne Cumhurbaşkanı Raja Zulkarnain Han, gelinin babası muhtar Ekrem Şalcı, yakınları ve davetliler katıldı. ÇOK MUTLULAR Yaşamlarını Antalya'da sürdüreceklerini belirten Ülkü Şalcı, "Eşim işi gereği ara sıra ülkesine gidip gelecek, ancak hep burada yaşayacağız. Birlikte ilk yemeğimizi yediğimiz restoranda evleniyoruz. Çok mutluyum" dedi. Antalya'nın çok güzel bir kent olduğunu söyleyen Zulkarnian da, çocuk yapmak istediklerini söyleyerek, "Ülkü ile evlendiğim için çok mutluyum" diye konuştu. CUMHURBAŞKANI İLE MUHTAR KARŞILIKLI OTURDU Davetliler ve gelin ile damadın ailesi düğünde dans edip oynadı. Cumhurbaşkanı Raja Zulkarnain Han ile Temürağ Köyü Muhtarı Ekrem Şalcı, düğünde karşı karşıya oturarak, birlikte yemek yedi. 586696 İddiaya girip öldürdüler İddiaya girip öldürdüler 27.09.2009 09:02Taha ASLANLI/ÇERKEZKÖY (AHT) TEKİRDAĞ’ın Çerkezköy İlçesi Kapaklı Beldesi’nde alkol bağımlılığı yüzünden aydır eşinden ayrı yaşayan iki çocuk babası Fikret Kahraman’ı (51) öldürmek için birlikte alkol aldığı gençler iddiaya girdi. Alkol alemi sırasında Suat Toğal (19) ve Burak Karataş (24) arasında ‘Ben öldürürüm’ iddiası başladı. Toğal, cebinden çıkardığı sustalı bıçağı Kahraman’ın boğazına sapladı. Ardından Kahraman’ı 28 bıçak darbesiyle delik deşik eden iki arkadaş, can çekişen Kahraman’ın boğazını da kesmeye çalıştı. Daha sonra evdeki televizyonun sesini açıp kapısını kilitleyerek evden ayrılan zanlılar, kanlı gömleklerden kurtulmak için, bir arkadaşlarına gidip, “Akşam bir tavuk kesip yedik, üzerimize kan sıçradı. Annem kanlı gömleği görüp korkmasın” diyerek, aldıkları temiz gömlekleri giydiler. Fikret Kahraman’ın evinden gün boyunca televizyon sesi gelmesinden şüphelenen komşuları durumu jandarmaya bildirdi. TUTUKLANDILAR Kapıyı kırarak içeri giren jandarma ekipleri, Kahraman’ın parçalanmış cesedi ile karşılaştı. Fikret Kahraman’ın evine geldikleri tespit edilen Suat Toğal ve Burak Karataş’ı yakalayan polis gözaltına aldı. Kahraman’a ait cep telefonu da Suat Toğal’ın üzerinde bulundu. Cinayeti itiraf eden Toğal ve Karataş tutuklandı. 586187 İran Füze Tatbikatı Yapacak İran Füze Tatbikatı Yapacak Füze savunma tatbikatının, İran'ın "Kutsal Savunma Haftası" etkinlikleri kapsamında yarın başlayacağı bildirildi. İran'ın yeni bir nükleer tesis inşaa ettiği haberleri uluslararası toplumda tepki bulurken, Tahran, füze savunma tatbikatı yapacağını duyurdu. Füze savunma tatbikatının, İran'ın "Kutsal Savunma Haftası" etkinlikleri kapsamında yarın (27.09.2009) başlayacağı bildirildi. Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri'nin yapacağı tatbikatın, ülkenin hava savunma ve caydırıcı gücünü artırmaya yönelik olduğu belirtildi. Tahran'da 22 Eylül'de "Kutsal Savunma Haftası" törenlerinin ilk gününde İran'ın yerli savunma gücünün en önemli bölümünü oluşturan kısa, orta ve uzun menzilli füzelerin yeni versiyonları sergilenmişti. 587027 F.Bahçe rekorunu egale etti F.Bahçe rekorunu egale ettiTurkcell Süper Lig'de deplasmanda Antalyaspor'u 2-1 yenen Fenerbahçe, kendisine ait maçlık sezon başlangıç galibiyet rekorunu egale etti. Antalyaspor ile yaptığı mücadeleyi de kazanarak ligde 7'de yapan sarı-lacivertli ekip, 1964-1965 sezonunda ortaya koyduğu başarılı performansı tekrarladı. Söz konusu sezonda maçta aldığı galibiyetlerde rakip filelere 20 gol atan Fenerbahçe, kalesinde sadece gole izin vermişti. Sarı-lacivertliler bu sezon ise ilk hafta galibiyetlerinde toplam 14 gol atıp, kalesinde gol gördü. Fenerbahçe'nin 2009-2010 sezonundaki ilk maçta aldığı sonuçlar şöyle: 1. hafta Denizlispor-Fenerbahçe...: 2. hafta Fenerbahçe-Sivasspor.....: 3. hafta Diyarbakırspor-Fenerbahçe: 4. hafta Fenerbahçe-Manisaspor....: 5. hafta Bursaspor-Fenerbahçe.....: 6. hafta Fenerbahçe-İBB Spor......: 7. hafta Antalyaspor-Fenerbahçe...: Sarı-lacivertli ekibin 1964-1965 sezonunda ilk maçla aldığı sonuçlar ise şöyleydi: 1. hafta Fenerbahçe-Beykoz........: 2. hafta Fenerbahçe-Feriköy.......: 3. hafta Fenerbahçe-Altınordu.....: 4. hafta Fenerbahçe-İzmirspor.....: 5. hafta Fenerbahçe-İstanbulspor..: 6. hafta Fenerbahçe-Hacettepe.....: 7. hafta Fenerbahçe-Şekerspor.....: 587124 Atalay 'açılımın' amacını açıkladı! Bakan Atalay, demokratik açılımın amaçlarını açıkladı İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''demokratik açılım'' çalışmasına ilişkin olarak, ''Geminin rotası çok belli. Belli olmayan nedir ki? Bu çalışmanını iki amacı var; biri terörü şiddeti önlemek, ikincisi Türkiye'nin demokrasi çerçevesini geliştirmek, standardını yükseltmek, derinleştirmek'' dedi. Atalay, TRT-1'de yayınlanan ''Politik Açılım'' programına katılarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. ''Demokratik açılım'' çalışmalarının ''Türkiye'nin maliyeti çok yüksek bir sorununun çözümünü hedeflediğini'' belirten Atalay, devletin bütün kademelerinin içinde olduğu ve çözüme katkı verdiği bir çalışma olduğunu vurguladı. Atalay, bu kadar büyük bedeli olan bir konunun milletin temsilcilerinden oluşan TBMM'de gündeme gelmesinin doğal olduğunu söyledi. CHP ve MHP'nin çalışma kapsamında görüşme taleplerini kabul etmemesine ilişkin soruyu yanıtlarken Atalay, ''Biz bilgilendirmek istedik ama kabul etmediler. Ben ilk görüşmemi onlarla yapacaktım'' dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın çalışmaya ilişkin ''rotası belli olmayan gemi'' ifadesini kullandığının hatırlatılması üzerine ise Atalay, ''Geminin rotası çok belli. Belli olmayan nedir ki? Bu çalışmanını iki amacı var; biri terörü şiddeti önlemek, ikincisi Türkiye'nin demokrasi çerçevesini geliştirmek, standardını yükseltmek, derinleştirmek. Biz ziyaret ettiğimiz her siyasi partiyle, her sivil toplu örgütüyle bunları görüştük'' diye konuştu. ''ÇALIŞMAMIZDA NE ARKA PLAN VAR NE GERİ PLAN'' ''Demokratik açılım'' çalışmalarının ayrıntılarının somut ve net olarak ortaya konması gerektiği yönündeki görüşler ifade edilerek, ''Açılımın içinde ne var?'' sorusu üzerine Atalay, ''Biz açıklıyoruz, muhalefet isterse daha da fazla açıklayacağımızı da söyledik. Bizim çalışmamızda ne arka plan var ne geri plan var'' karşılığını verdi. Atalay, ''demokratik açılım'' ile bir kesime taviz, ayrıcalık verilmesinin söz konusu olmadığını, çalışmanın Türkiye'nin güçlenmesini hedeflediğini vurguladı. Atalay, çalışma kapsamında dolaylı af ve etkin pişmanlık yasası gibi düzenlemelerin gündeme gelip gelmeyeceğine ilişkin soru üzerine ise bu alanda birçok alternatif bulunduğunu, ancak kendilerinin bugüne kadar af kavramını zikretmediklerini hatırlattı. Çalışmanın her alanda hızla sürdüğünü bir yavaşlamanın söz konusu olmadığını da ifade eden Atalay, konuya ilişkin TBMM'de kapalı oturum yapılmasına ilişkin sözlerin de yanlış değerlendirildiğini kaydetti. Atalay, AK Parti'nin her zaman şeffaflıktan yana olduğunu, ancak bu konunun güvenlik boyutunun da bulunduğunu belirterek, milletten bir şey saklamanın asla söz konusu olmayacağını söyledi. Atalay, konunun günlük siyasetin ötesinde olduğunu ifade ederek, kapalı oturum sözlerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerekiğini anlattı. ''İmralı'dan size gelen bir metin var mı?'' sorusuna Atalay, ''Hayır'' yanıtını verdi. Atalay, sanatçı Hülya Avşar hakkında bir gazetede yer alan röportajındaki sözleri nedeniyle soruşturma açılmasını ise doğru bulmadıklarını kaydetti. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ÇALIŞMASI Türkiye'nin sivil bir anayasaya kavuşmasının önemli olduğunu, ancak şu anda TBMM'de bunun zeminini bulunmadığını bir başka soruya yanıtlarken söyleyen Atalay, şunları kaydetti: ''Köklü değişiklik olarak baktığımız zaman Meclis içinde anayasayla ilgili çalışma zemini yok şuanda. Benim şahsen kendi gözlemim o. manada burada çok büyük adımlar görmemek gerekiyor. Benim gördüğüm artık bu dönemde sivil bir anayasa çalışması bu parlamentoda olmaz. Ama ne olur, 2011 seçimi... Herhalde 2011 seçimi olacaksa eğer. Bunda da biliyorsunuz biraz itilaflı bir konu var. Bundan sonraki seçim bütün partiler açısından sivil bir anayasa seçimi olur artık. Bundan sonraki dönemin en önemli maddesi olur diye düşünüyorum.'' MÜNEVVER KARABULUT CİNAYETİ İçişleri Bakanı Beşir Bakan Atalay, Münevver Karabulut cinayetine ilişkin soruları da yanıtladı. ''İyi çalıştıklarını ve faili meçhul cinayet bırakmadıklarını'' belirten Atalay, söz konusu olayda da polisin başarılı bir çalışma yürüttüğünü, son ayda zanlının ailesi üzerinde yoğunlaşıldığını ve bunun da bir taktik olduğunu ifade etti. Suç sayısı, suçu aydınlatma ve önlemeye yönelik çalışmalara ilişkin istatistiklere herkesin ulaşabileceğini ifade eden Atalay, ''Türkiye güvenli bir ülke'' dedi. aa 586582 Birlikte alkol aldığı arkadaşı canına kıydı Alınan bilgiye göre, Çeliktepe Yıldırım Beyazıt Caddesi'ndeki bir evde birlikte alkol alan Kadir T. ile arkadaşı Serdar Cengiz arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi sonucu Kadir T, Cengiz'i vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakla yaraladı. Kağıthane Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Cengiz, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Zanlı Kadir T, sevk edildiği Şişli Adliyesi'nde tutuklandı. 587364 Burhanettin Efendi'ye teklif edilen krallık Abdülhamid'i gören son gözler de kapandı 31 Ağustos 1912 İstanbul doğumlu 'Osmanlı Hanedanı Reisi' Osman Ertuğrul Efendi, 23 Eylül 2009 Çarşamba günü saat 20.19'da hayata gözlerini yumunca tarihimizin renkli bir sayfası daha kapanmış oldu. Zira Osmanlı Devleti'nin 'Son Sultanı' Abdülhamid'i dünya gözüyle gören son kişiydi kendisi. Ayrıca İstanbul'da doğmuş olan hayattaki son, 95 yaşını geride bırakan ilk Şehzadeydi. Merhum Osman Ertuğrul Efendi'yi 2004 yazında Maçka'daki evinde ziyaret etmiş, eşi Zeynep Osman Hanımefendi'yi de orada tanımıştım. Abdülhamid'in bir başka torunu Harun Efendi de gelmiş, sevincim katlanmış ve dahi kanatlanmıştı. Nasıl kanatlanmasın ki! Düşünün, karşınızda hakkında kitap yazmaya soyunduğunuz bir insanın torunu oturuyor. Onu gören gözler size bakıyor, öpmek için elini tutan el dudaklarınıza uzanıyor. Kaç saat yüzlerinde Sultan'ın gölgesi dolaşıp durmuştu. Osman Efendi sanırım biraz keyifsizdi gün, ayrıca röportaj için gelenler vardı, bu yüzden fazla bir şey konuşamadık. Aradan yıllar geçti; ay önce bir e-mail düştü posta kutuma. Mesaj Zeynep Osman Hanımefendi'den geliyordu. günlerde kendini bilmezin teki ikide bir iftira atıyordu Sultan'a. Yok Siyonistlerle Filistin'de toprak pazarlığı yapmış, yok 'bal gibi içki içermiş'... Ben de bunlara belgeler ve aklıselim ışığında cevaplar veriyordum. Meğer Zeynep Hanımefendi yazılarımı Osman Efendi'ye okumuş, da dedesinin hakkını savunduğum için teşekkürlerini iletmesini istemiş kendisinden. Bunun üzerine şimdi 2. cildini yazmakta olduğum "Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı" adlı kitabımı New York'taki adreslerine elden gönderdim. Okuyup beğendiklerini öğrenmek tarif edilmez bir mutluluk kaynağı olmuştu fakir için. (Vefat eden Osmanlı Hanedanı Reisi Osman Ertuğrul Efendi eşi Zeynep Hanım'la birlikte.) Bu yaz Türkiye'ye geldiklerinde görüşecektik. Hatta temmuz sonu gibi müsait de bulunuyorlardı. Ne var ki, kısmetten fazlası olmuyor. Ben biraz gecikince rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldı. Kaldırılış kaldırılış... Hayırlı işlerde acele etmek gerektiğini bir kere daha ama acı bir dersle anlamış oldum. Başta Zeynep Hanımefendi olmak üzere bütün Osmanlı hanedanı üye ve mensuplarına, tabii milletimize başsağlığı diliyorum. Sultan Abdülhamid oğlu içinde en çok Osman Ertuğrul Efendi'nin babası olan Mehmed Burhaneddin Efendi'yi severmiş. Kendisi fevkalade piyano çalar, resim yaparmış. Zeki ve kabiliyetli, güzel konuşan bir şehzade olduğu anlaşılan Burhaneddin Efendi'yi cuma selamlıklarına giderken Saltanat Arabası'nda karşısına oturtur, bazen de kendi adına tebriklerde bulunmak üzere elçiliklere gönderirmiş. Belki bilmezsiniz: Balıkesir'in "Burhaniye" ilçesi, adını Osman Ertuğrul Efendi'nin babasından almıştır. Sevgili Şehzade'sinin ismini, yaptığı yatırımlarla şenlendirdiği bu şirin beldeye veren kişi de Abdülhamid'dir. (Onun için diyorum ya bu topraklardan Abdülhamid'in mührünü silmek kolay değildir diye.) Ne var ki, babası tahttan indirildikten sonra İttihatçılarla dirsek temasına giren Şehzade için tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Önce Osman Efendi'nin annesi olan eşi Âliye Hanımefendi, Burhaneddin Efendi'den boşanmış, sonra da meşhur Maliyeci Cavid Bey'le evlenmiştir. (Ne var ki, bu defa da mutluluğu uzun sürmeyecek ve Cavid Bey, İstiklal Mahkemesi tarafından asılacaktır.) Ardından Balkan Savaşları patlamış ve Burhaneddin Efendi'ye, bağımsızlığına kavuşan Arnavutluk'un başına kral olması teklif edilmişse de, Osmanlı gururu buna mani olmuş, bu cazip teklifi reddetmiştir. Ardından ABD'ye yerleşip zengin bir Amerikalı hanımla evlenmiştir. 15 Haziran 1949'da vefat etmiş, cenazesi gemiyle İstanbul'a getirilmek istenmiş ama CHP hükümeti izin vermemiş, bunun üzerine Şam'a götürülerek Sultan Vahdettin'in yanına gömülmüştür. Burhaneddin Efendi'nin Osman Efendi'den bir yaş büyük olan diğer oğlu Mehmed Fahreddin Efendi'nin de iyi bir ressam olduğunu ve 1968'de ABD'de vefat ettiğini biliyoruz. (Kadir Mısıroğlu, "Osmanoğulları'nın Dramı", Sebil Yay., 1974, s. 265-270.) Merhum Osman Ertuğrul Efendi'yi biraz daha yakından tanımaya ne dersiniz? İşte bundan sadece gün önce Zeynep Osman Hanımefendi'nin lütfedip gönderdiği bilgiler. Bu bilgilerin en azından bir kısmı burada ilk kez yayınlanıyor: "Babası Burhaneddin Efendi iki oğlunu da küçük yaşlarından itibaren her Avrupa'ya gidişinde beraber götürürmüş. Aile memleketten çıkarıldığında Viyana'daymışlar, dolayısıyla diğer aile fertleri gibi sürgün olayını yaşamamışlar ama ortada bir tuhaflığın olduğunu da hissetmişler. Bazı halaları ve aile fertleri Viyana'da Burhaneddin Efendi'nin evinde bir süre kalmışlar. (Sağda Osman Ertuğrul Efendi, solda Harun Osmanoğlu Efendi ile Maçka'daki evlerinde.) Gayet iyi ata binermiş, birçok madalyalar ve kupalar kazanmış ama Bar Harbour'da (New York'un kuzeyindeki Maine eyaletinde) babasının evinin olduğu mıntıkada çıkan bir yangın neticesinde bir sürü kıymetli malların arasında onlar da yanıp kül olmuş. 1930'ların sonlarında Amerikalı olan üvey validesini ziyaret etmek üzere Washington DC'ye gitmiş, babası da bir müddet sonra oğluna ve zevcesine iltihak etmiş ve yarı Washington'da, yarı New York'ta yaşar olmuşlar. Sonra New York'ta karar kılmışlar. Osman Efendi Güney Afrikalı İngiliz asıllı bir hanımla (Gulda Twerskoy) evlenmiş, bir maden şirketi kurup uzun seneler dünyanın birçok memleketinde maden ocakları açıp işletmiş, çok muvaffak olmuş ve şirketini kuruş ve çalıştırışı, yepyeni ve kendine has bir tarz olduğundan Columbia Üniversitesi'nde ders olarak okutulmuş. Babası fevkalade iyi bir piyanistmiş. Osman Efendi, "Babam, Abdülhamid'in oğlu olmasaymış devrin en iyi piyanisti olurmuş" der her zaman. Kendisi de, benim zamana kadar tanıdığım insanların içinde müziği en iyi bilip tahlil edebilen ve adeta müzikle bir olmuş bir kimsedir. Onun kadar iyi müzik kulağı ve bilgisi olan bir kimseyi ben şahsen tanımadım. Gayet iyi bir marangozdur, evde kendi eliyle yaptığı üç masamız durur. Aynı zamanda çok da mükemmel bir aşçıdır. Çok okur, Türkçe, Almanca, Fransızca ve İngilizceyi mükemmel bilir, İspanyolcayı konuşur, İtalyancayı anlar, icab ederse onu da konuşur ama diğerleri kadar değil. Hayvanları çok sevdiği için New York'ta bir hayvan kurtarma ve yerleştirme (adoption) vakfı kurmuş, uzun seneler ilk zevcesi işletmiş. Onun vefatından sonra vakfı devretmiş. Ben kendisini ilk hanımının vefatından iki sene sonra tanıdım ve tanıdıktan iki sene sonra da evlendik. Yıl 1991." Okuduğunuz bilgiler elime geçtiği günlerde Osman Ertuğrul Efendi henüz sağdı, yaşayacağından umutluyduk. İyileşirse hazırlıklı olayım diye hakkında bazı sorular daha sormuştum eşine. sıkıntılı günlerinde zahmet edip cevapladılar. Bunları da sizinle paylaşmak isterdim ama gördüğünüz gibi yerimiz tükendi. Artık haftaya... Mustafa ARMAĞAN Zaman 587349 Trabzon'un son şapkacısı Trabzon'un son şapkacısı Günümüzde insanların bir zamanlar vazgeçilmezi olan bazı meslekler ilgisizlikten ve teknolojiye yenik düşmekten unutulmaya doğru yol alıyor. KAMİL ANAHAR TRABZON Geçmişte bu mesleklere olan ilgi yoğun olarak faaliyet gösterdiklere yere isimlerinin verilmesine de neden oluyordu. Bunlardan biri de Trabzon'da bulunan Terziler sokağı. Bir zamanlar terzilerin bol olduğu yerde şimdi bir tek şapkacı kaldı. Sayıları giderek azalan terziler ise ekonomik nedenlerden ötürü kirası ucuz olan iç mekanlarda işlevlerini sürdürüyor. Terziler Sokağ'ının tek imalatçısı Mehmet Manavoğlu çocukluğunda geldiği ve duayenlerden öğrendiği şapkacılık mesleğini 44 yıldır burada sürdürüyor. Mehmet Manavoğlu, mesleği küçük denecek yaşlarda öğrendiğini belirterek 'Artık günümüzde bu mesleği yapan benden başka kimse kalmadı. Bir zamanlar şapka insanların vazgeçilmeziydi, Ancak şimdi el dikimi şapkalara şimdilerde pek ilgi gösterilmiyor." dedi. Mehmet Manavoğlu, buna rağmen yine de belli yaş kuşağındaki insanların şapka diktirme alışkanlıkların sürdürdüklerini ifade ederek'Geçmişte insanlar özel kumaşlar seçer getirir şapka diktirirdi. Ancak gençlerde giysilerine uydurmak için bazen köşeli şapka yaptırıyorlar'diye konuştu. Mehmet Manavoğlu, en büyük üzüntüsün mesleğin kendisinden sonra yok olup gideceğinin olmasını belirterek 'Yanıma zaman zaman oğlum geliyor ama şapkacılığı önemsemiyor. Bu işi yapacağını tahmin etmiyorum. Gençlerin ilgi göstermelerini bekledik ama olmuyor." dedi. 27.09.2009 YURT HABERLER 586858 Erdoğan'dan Mika Ertegün'e devlet nişanı The Palaza Oteli'nde düzenlenen törene yaklaşık 200 kadar Türk ve Amerikalı konuk katıldı. Erdoğan, Ertegün'ün Türk- Amerikan ilişkilerini geliştirmek için verdiği çabadan övgüyle bahsederek, "Mehum Ahmet Ertegün, Türk ve ABD ilişkilerinin gelişmesine büyük katkılarda bulundu. Kendisi, bilim üzerinden, sanat üzerinden, en çok da müzik üzerinden iki ülke arasına sarsılmaz köprüler inşa etmişti. Vefatından hemen önce, ülkemizin en büyük nişanı olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı'nın kendisine verilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak, bu nişanın rahmetli Ertegün'e şahsen takdim edilmesi maalesef mümkün olamadı" dedi. Erdoğan törende sözlerini şöyle sürdürdü: "ABD'ye gerçekleştirdiğimiz bu resmi ziyaret esnasında, gecikmiş olan bu töreni yapmayı kararlaştırdık ve bugün de bu amaçla bir arada bulunuyoruz. Ahmet Ertegün'ün, başta genç nesiller olmak üzere herkese örnek teşkil edecek başarı öyküsünü sanırım bilmeyen yoktur. 1934 yılında babası Mehmet Münir Ertegün'ün Washington'a Büyükelçi olarak atanmasıyla Amerika'ya gelmişti ve henüz yirmi dört yaşındayken Atlantic Records'un, dünya çapında bir şirket olmasını sağlamıştı. Onca yeteneği üne kavuşturan Ertegün'ün, müzik dünyasına yaptığı bu katkıların uzun yıllar minnetle ve takdirle hatırlanacağına eminim. Ahmet Ertegün, kurduğu her işin üstesinden başarıyla gelmiş, coşkulu, girişimci ve reformcu bir insandı. Kosmos takımının ortak kurucusu olarak Amerikalılara futbolu tanıtıp sevdirenlerin de başında gelmiştir." Erdoğan, Türk asıllı Amerikan vatandaşı olan Ertegün'ün, Türkiye'yle güçlü bağlarını hep canlı tuttuğuna işaret ederek, şöyle dedi: "Yaşamını sürdürdüğü ABD ile ana vatanı Türkiye arasındaki ilişkileri geliştirmek ve güçlendirmek için adeta fahri bir Elçi olarak çalışmıştır. Amerikan Türk Cemiyetinin kurucularından ve Cemiyetin Onursal Başkanı olan Ertegün, Princeton ve Georgetown Üniversitelerinde de Türkiye İncelemeleri Kürsüsü kurulmasını sağlamıştır. Ertegün, Amerikan kamuoyunda Türkiye'nin her yönüyle tanıtılmasına ve imajının güçlendirilmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Bu çerçevede, pek çok Amerikalı devlet adamını, sanatçıyı, tanınmış iş adamını ve yatırımcıyı Türkiye'yle tanıştırmış, Türkiye'den Amerika'ya gelen heyetleri ise, çok yakından tanıdığı, gücü, etkisi ve yetkisi olan Amerikalılarla biraraya getirmiştir. Bu çerçevede ben de Amerika'ya gerçekleştirmiş olduğum ziyaretler esnasında Sayın Ertegün ve kıymetli eşleri Mica Hanımefendi'nin göstermiş olduğu misafirperverliği her zaman şükranla hatırladığımı ifade etmek isterim. Ertegün, Amerika'daki Türk toplumunun büyük saygı duyduğu ve örnek aldığı bir kişi olmuş, ABD'ye yeni gelen genç Türkleri de hep desteklemiştir. Amerika, Türkiye ve Türk toplumu onun hatırasını her zaman saygıyla hatırlayacaktır. Bugün burada Ahmet Ertegün'ün muhterem eşleri Mica Ertegün Hanımefendi'ye takdim edeceğim Devlet Nişanı Sayın Ertegün'e milletimizin şükran duygularının bir ifadesidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu en büyük nişanını, sevgili Ahmet Ertegün anısına eşi Mica hanımefendiye tevdi etmekten büyük memnuniyet duyduğumu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ahmet Ertegün'ü de bir kez daha minnetle anıyor, ruhu şad olsun diyorum." Daha sonra konuşan Ahmet Ertegün'ün eşi Mika Ertegün'de, Başbakan Erdoğan'a teşekkür ederek, kendisine takdim edilen rahmetli eşine verilecen Devlet Nişan'a sahip olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. (ANKA) 586590 Naz Elmas, çellist oldu 'Nefes' adlı dizide rol icabı viyolonsel (çello) sanatçısı olan oyuncu Naz Elmas, aldığı üç aylık eğitimin ardından Aya İrini'de konser verdi. Dizinin ilk bölümünde ekrana gelecek konser sahnesi için profesyonel bir ekiple sahneye çıkan Elmas, "Profesyonel olarak çalıyorum dersem, bu enstrümanı çalanlara ayıp etmiş olurum. Ama gerçekçi olması için eğitimini aldım. Kotarmaya çalışıyorum." diyor. Müzikle ilk kez bu denli içli dışlı olan oyuncu, birlikte çaldığı grubun da gözüne girmeyi başarmış. Konser çıkışı gruptan 'bize eşlik edebilirsin' teklifi bile almış. Dizinin çekildiği Abud Yalısı'ndaki tanıtım toplantısında rol arkadaşlarından da tam destek alan Elmas'ın kafası karışık. Nefes'in babaannesi rolündeki Çolpan İlhan, "Gerçekten çok güzel bir konserdi." derken viyolonsel, Elmas'ın gelecek planlarına da girmiş: "Dizi için öğrenmiştim ama ilerletmek isterim." Nefes'te ud da çalan oyuncu, albüm çıkarıp çıkarmayacağıyla ilgili sorumuza ise temkinli cevap veriyor: "Zannetmiyorum." Ekim ayının ilk haftasında atv'de ekrana gelecek 'Nefes'te babasının intikamını annesinden almak isteyen klasik müzik sanatçısı 'Nefes'in yaşadıkları konu ediliyor. Yapımcılığını Süreç Film/İnci-Ali Gündoğdu'nun üstlendiği, yönetmenliğini Ümmü Burhan'ın yaptığı dizide Jülide Kural, Uğur Polat, Çolpan İlhan, Sinan Tuzcu ve Engin Şenkan gibi isimler rol alıyor. HERKES KENDİNDEN BİR ŞEY BULACAK Dizinin her kuşağa hitap ettiğini söyleyen Çolpan İlhan, "İnsanlar kendi meselelerini ve onun içinde nasıl kaybolduklarını izleyecekler." derken, dizide Yahya rolünü oynayan Uğur Polat, hikâyeden çok oyuncu kadrosuna dikkat çekiyor: "Yeni bir şey söylemeye gerek yok. Canla başla çalışan bir ekip var burada. Hepsi çok iyi." Nefes'te anne Mehveç'i canlandıran Jülide Kural ise, "Toplumun en küçük birimi ailede olması muhtemel trajediler, aşklar, acılar, ihanetler ve yaralara dikkat çekiyoruz." diyor. 586587 Bu kez görev çok tehlikeli Ancak karşılaştıkları en zeki düşman Owen Davian'a karşı görev alması için geri çağrılır. Davian, asla pişmanlık hissetmeyen uluslararası silah ve bilgi kaçakçısıdır. Hunt, bu görev için takımını ayarlar. Eski dostu Luther Stickell, ulaşım uzmanı Declan, arka plan operasyonlardan sorumlu Zhen ve yeni çaylak Lindsey ile birlikte Davian'ı izlemeye ve Hunt'ın sevgilisi Julia'yı onun elinden kurtarmak için ellerinden geleni yapmaya hazırlanırlar. TELEVİZYON SERVİSİ 586765 Filipinleri fırtına ve sel vurdu: 70 ölü Filipinler'i dün etkisi altına alan Ketsana tropik fırtınasının neden olduğu, ülkede son 40 yıldan beri görülen en büyük sel felaketinde, ilk belirlemelere göre 70'den fazla kişi öldü, 21 kişi kayboldu. Savunma Bakanı Gilbert Teodoro, Filipinler'in kuzey kesimini etkisi altına alan Ketsana tropik fırtınasının Filipinler'in bir ayda alacağı yağıştan daha fazla miktardaki yağışı sadece 12 saatte bölgeye bıraktığını belirtti. Hava şartlarının bugün düzelmesinin ardından kurtarma çalışmalarına hız verildiğini kaydeden Teodoro, başkent Manila ile fırtınanın etkilediği 25 kentin, yetkililerin acil durumlar için ayrılmış fonları yardım ve kurtarma çalışmalarında kullanmalarına olanak sağlanması için afet bölgesi ilan edildiğini söyledi. Ketsana tropikal fırtınası nedeniyle bazı kasabalarının tamamının su altında kaldığı, toprak kaymaları meydana geldiği, Manila havaalanının saatler boyunca uçuşlara kapatıldığı Filipinler'de kurtarma çalışmalarının asker, polis ve sivil gönüllülerce sürdürüldüğü bildirildi. 586510 Safran Belgesel Film Ödül Töreni Safran Belgesel Film Ödül Töreni 10. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali kapsamında "Belgesel Film Yarışması Ödül Töreni" yapıldı. Karabük'ün Safranbolu ilçesinde düzenlenen 10. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali kapsamında "Belgesel Film Yarışması Ödül Töreni" yapıldı. Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi Salonu'ndaki törende açıklanan yarışma sonuçlarına göre, amatör dalda birinci "İlmek" adlı filmiyle yönetmen Aydın Özbey, profesyonel dalda da "Meşe Kömürü" filmiyle İlknur Dalkıran oldu. Senaryo dalında birinciliğe "Zamana Direnenler" adlı eser ile Fulya Çalışkan ve Tuğba Parlak, "Süha Arın Özel Ödülü'ne "Kaniş Karumu" adlı filmiyle Ali Canlar, Jüri Özel Ödülüne "Finding Home Turkey" filmiyle Michael Joyce layık görüldü. Ödüller, Karabük Valisi Nurullah Çakır, Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan, AK Parti Karabük milletvekilleri Mehmet Ceylan ve Cumhur Ünal ile Safranbolu Belediye Başkanı Necdet Aksoy'un yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri tarafından verildi. Yarışma jüri üyesi Prof. Dr. Sezer Akarcalı, yaptığı konuşmada, Safranbolu'nun belgesel alanında dünyanın merkezi olacağını belirterek, "Etkinliklere katılım üst düzeyde gerçekleşti. Çok üst düzey kaliteli eserlerin yarıştığı yarışmada, jüri üyeleri çok zorlandı" dedi. Törende, Safranbolu'da yaşayan ikiz kardeşler Umut ve Mustafa Asmas'ın evlerinin satılmaması için hazırladıkları "Evimiz Satılmasın" ile 15 ilköğretim öğrencisinin çektikleri "Safranbolu'da Yaşam" belgesellerinin gösterimleri de yapıldı. Törende ayrıca bugün açılışı yapılan "Süha Arın Kültür ve Sanat Merkezi"ne katkılardan dolayı Reha Arın'a plaket verildi. 586300 İsrail, barış konusunda siyasi iradeden yoksun HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU İsrail, barış konusunda siyasi iradeden yoksun Mısır Dışişleri Bakanı, "İsrail, Filistin ile barış görüşmeleri konusunda siyasi iradeden yoksun" dedi NEW YORK (A.A) Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebul Geyt, İsrail'i, Filistin ile barış görüşmeleri konusunda gereken siyasi iradeyi göstermemekle suçladı. Ebul Geyt, 64. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları nedeniyle bulunduğu New York'ta yaptığı açıklamada, "yıl boyunca İsrail'in soruna nihai çözüm bulmak için, ciddi ve inandırıcı görüşmelere başlamak amacıyla gereken siyasi iradesinin olmadığını gösterdiğini" belirtti. Barış görüşmelerinin yeniden başlaması için önümüzdeki hafta ve aylarda "yoğun çalışmaların" gerekli olduğunu düşündüğünü ifade eden ve Mısır'ın konuya ilişkin tutumunu hatırlatan Ebul Geyt, uluslararası toplumu, sorunun kesin olarak çözülmesi için bir formül bulmaya çağırdı. Başta Doğu Kudüs'te olmak üzere İsrail'in Yahudi yerleşim birimlerinin inşasını durdurması gerektiğini vurgulayan Ebul Geyt, inşanın durdurulmasının, İsrail'in niyetleri konusunda Filistinlilerin güvenini artırmak amacıyla müzakerelerle paralel gitmesi gerektiğini de ifade etti. 26.09.2009 DÜNYA 586548 Elano kulübeye 27 Eylül 2009, Pazar Elano kulübeye güncellenme zamanı 27.9.2009 hep yanınızda Ligde 6’da yaparak tarihinin en iyi başlangıcını gerçekleştiren Aslan’da, Rijkaard’ın hücum hattında kimi yedeğe çekeceği merak konusu oldu  Hollandalı hocanın, maçında fizik açıdan istenilen seviyeye gelmediği görülen Elano’yu yedek soyundurup geçen hafta kulübeye çektiği Keita’yı 11’de sahaya sürmesi bekleniyor. 587294 Merkel, oyunu kullandı DÜCANE CÜNDİOĞLU Merkel, oyunu kullandı BERLİNAlmanya'da 62 milyondan fazla seçmen, federal meclisin yen üyelerini belirlemek üzere sandık başına gidiyor. Başbakan Angela Merkel de oyunu başkent Berlin'de kullandı. Başbakanlığın en güçlü adaylarından Merkel, oyunu evinin yakınlarındaki Humboldt Üniversitesi'nde kurulan sandıkta kullandı. Eşi Joachim Sauer'le sandık başına gelen Merkel'i kalabalık bir gazeteci grubu takip etti. Merkel, oy kullanırken herhangi bir açıklama yapmamayı tercih etti. 27.09.2009 DÜNYA 586338 Bursa'da bir tır garajında yangın çıktı Bir dorsede başlayan yangın, yakınlarındaki diğer tır kasalarına da sıçradı. Dorselerde ardı ardı patlamalar yaşanırken, yangına itfaiye aracı müdahale etti. Güçlükle kontrol altına alınan yangında, pas sökücü bazı yanıcı kimyasal maddeler ile çeşitli otomomobil yedek parçaların yüklü olduğu belirtilen dorse zarar gördü. Tır garajının bitişiğinde, fabrika çıkışı yüzlerce yeni otomobilin park edildiği alanın bulunması korkulu anların yaşanmasına neden oldu. 586837 Üzerine uçak düştü, ölmedi Üzerine uçak düştü, ölmedi 27.09.2009 10:47GÜNEY Afrika’nın Durban Uluslararası Havalimanı’ndan havalanan 29 koltuklu bir jet, motorundaki arıza nedeniyle düşerken, 48 yaşındaki Abraham Mthethwa adlı bir çöpçüye çarptı. İki bacağı kırılan ve başından ciddi şekilde yaralanan çöpçünün hayatta kalması mucize olarak değerlendiriliyor. Uçakta bulunan pilot ile iki kişinin de yaralandığı açıklandı. ‘KIPIRDAYAMADI’ Abraham Mthethwa, havaalanı yakınlarındaki bir park alanında yerdeki çöpleri toplarken, uçağın geldiğini gördü.Mthethwa, adımbile atamadan uçağın enkazının altında kaldı. Bir süre yoğun bakımda tutulan Mthethwa’nın başına gelenler, iki eşi ile 16 ve 12 yaşlarındaki çocuklarına telefonları olmadığı için haber verilemedi. Pilotun motoru arızalı olan uçağı en yakındaki yeşillik alana indirmeye çalışarak, içindekileri mutlak ölümden kurtardığı belirtildi. Alanda erken saat nedeniyle çok sayıda çocuğun olmaması da ayrı bir mucize. DIŞ HABERLER /GAZETE HABERTURK 587481 Almanya'da oy sayım işlemi başladı Almanya'da bugün yapılan federal meclis seçimlerinde sandık çıkış anketleri açıklandı. ZDF televizyonuna göre ilk sonuçlara göre Hıristiyan Birlik Partileri, meclisteki sandalye sayısını artışla 228'e çıkarıyor. Hür Demokratlar, 31 sandalye daha kazanarak milletvekili sayısını 92'ye çıkarıyor. Sol Parti de milletvekili sayısını 28 artırarak, 82'ye yükseltiyor. Yeşiller ise 12 artışla 63 sandalyeye ulaşıyor. Seçimde kan kaybeden tek parti Sosyal Demokratlar'ın ise 71 sandalye kaybederek 151'e düştüğü görülüyor. MERKEL NE DEDİ? Almanya'da, ilk tahminlere göre seçimleri kazanan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi'nin genel başkanı olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, ülkede istikrarlı bir çoğunluk sağlama hedefine ulaştıklarını söyledi. Angela Merkel, başkent Berlin'deki CDU Genel Merkezi'nde yaptığı teşekkür konuşmasında, Bavyera eyaletindeki kardeş parti konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) ile birlikte bir hükümet kurabilecek çoğunluğu elde ettiklerini belirterek, ''İstikrarlı bir çoğunluk sağlama hedefimize ulaştık'' dedi. Almanya'da yaşayan tüm Almanlar'ın başbakanı olmak istediğini ifade eden Merkel, çözülecek çok sorun olduğunu ve yarından itibaren hemen yeniden çalışmaya başlayacaklarını ve çabalarıyla ülkedeki tüm gençler ve yaşlılar için büyük bir halk partisi olmayı sürdüreceklerini bildirdi. Merkel, daha sonra ''N24'' televizyon kanalına yaptığı açıklamada, seçmenlerin, oylarıyla büyük koalisyonu istemediklerini gösterdiklerini belirterek, daha şimdiden FDP Genel Başkanı Guido Westerwelle ile de telefonda konuştuklarını kaydetti. Birlik partilerinin (CDU/CSU) Federal Meclis Grubu Başkanı Volker Kauder de seçim hedefine ulaştıklarını belirtirken, CDU'lu Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Jürgen Rüttgers de, alınan sonucun Merkel'in çalışmalarının bir onayı olduğunu dile getirdi. Almanya'da 2. Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana yapılan seçimlerde en kötü sonucu aldığı belirtilen Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) başbakan adayı olan Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de bugünü, ''Almanya'daki sosyal demokrasi için acı bir gün'' olarak nitelendirerek, ''Büyük bir yenilgiye uğradık'' diye konuştu. Buna karşın sorumluluktan kaçmak istemediğini ifade eden Steinmeier, birlik partileriyle FDP'nin koalisyona gideceklerine kesin gözüyle baktığını, kendisinin de ''muhalefet lideri'' olarak görev yapmak istediğini söyledi. Seçim kampanyaları sırasında sokaklarda kendisi için çaba harcayan herkese teşekkür eden Steinmeier, muhalefet olarak da yeni hükümetin ne yaptığına ayrıntılı biçimde bakacaklarını, yeni hükümetin başarılı olacağına inanmadığını sözlerine ekledi. SPD Genel Başkanı Franz Müntefering de çabalarını muhalefette de sürdüreceklerini belirterek, ''Muhalefete gitmemiz, sosyal sistemi yoketmeye çalışanlara karşı mücadelemizi sürdürmeyeceğimiz anlamına gelmez'' dedi. SPD Federal Meclis Grubu Başkanı Peter Struck, sosyal demokratların bugün acı dolu saatler yaşadıklarını ifade ederken, SPD'li Berlin Eyaleti Başbakanı Klaus Wowereit da seçim sonuçlarından tüm SPD'lilerin sorumlu olduğunu, bunun nedenlerinin araştırılması gerektiğini bildirdi. FDP Genel Başkanı Westerwelle de Federal Almanya Cumhuriyeti'nin kurulmasından bu yana en iyi seçim sonucunu aldıklarını belirterek, vergilerin iyileştirilmesi, daha fazla eğitim olanağı sunulması ve vatandaşlık haklarının daha fazla saygı görmesi için yeni Alman hükümetinde birlik partileriyle birlikte görev almak istediklerini vurguladı. Eşbaşkanlığını Cem Özdemir'in yaptığı Yeşiller Partisi'nin federal meclis grubu eşbaşkanı Renate Künast da Federal Almanya Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana ilk yüzde 10'un üzerinde oy aldıklarına dikkati çekerek, seçmenlerin kendilerine güvendiklerini gösterdiklerini kaydetti. Özdemir ise, partisinin gelecek yıl boyunca şimdiki çizgisinden ayrılmaması uyarısında bulundu ve Almanya'nın 1980'li yıllara geri dönmesinin önlenmesi gerektiğini dile getirdi. Yeşiller Partisi'nin diğer eşbaşkanı olan Claudia Roth ise birlik partileriyle FDP'nin iktidara gelmesini önleyemedikleri için üzüntü duyduğunu belirterek, bu durumun değişmesi için her türlü çabayı harcamayı sürdüreceklerini söyledi. Hava Durumu 586397 Sultanlar, Çizme'yi aşamadı Sultanlar, Çizme'yi aşamadı Milli Bayan Voleybol Takımı, Avrupa Şampiyonası'ndaki 2.maçında İtalya'dan set almayı başaramadı. Son şampiyon karşısında sadece ilk sette direnebilen Filenin Sultanları, maçın setlerini 25-20, 25-16 ve 25-14 kaybetti. 26. Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası'nda Türkiye, Grubu'ndaki 2. maçında İtalya'ya 3-0 yenildi. Wroclaw kentindeki Centennial Hall'da yapılan karşılaşmada son Avrupa şampiyonu İtalya karşısında maça tutuk başlayan Milli Takım, ilk teknik moladan 8-4 geride ayrıldı. İlk 10 dakika içinde öne geçmeyi başaramayan Türkiye, 13. sayıda eşitliği yakaladı. İkinci teknik molaya da 16-14 yenik giren Filenin Sultanları, hiç öne geçemedikleri bu seti 25-20 kaybederek 1-0 geriye düştü. İkinci sette Türkiye, skor üretmekte bir hayli zorlandı. İlk seti kaybetmenin verdiği motivasyon kaybıyla hücum ve savunmada büyük boşluklar yaşayan Türkiye, bu setin ilk teknik molasını 8-3, 2. teknik molasını ise 16-11 geride kapadı. Bunlara, savunmada yapılan anlaşmazlıklar da eklenince 2. set de 25-16 İtalya'nın oldu. Hiç bir varlık gösteremediği son seti de 25-14 kaybeden Milli Takım, karşılaşmadan 3-0 yenik ayrıldı. Filenin Sultanları, gruptaki üçüncü maçını bugün saat 18.30'da Almanya ile karşılaşacak. 27.09.2009 587221 Elektrikte özelleştirme rüzgarı! AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, ilana çıkılacak bölgeler üzerinde çalışmalarda son aşamaya gelinirken, 2010 yılı sonuna kadar da elektrik dağıtım özelleştirmelerinin büyük oranda tamamlanması öngörülüyor. İhale ilanında bulunan Çoruh, Osmangazi ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş'de son teklifler 20 Ekim'de alınacak. Elektrik tüketim rakamları baz alındığında bugün özel sektörün payı yüzde 20 iken, devir aşamasında olanlar ile ihalede olan şirketlerde eklendiğinde söz konusu pay, yüzde 36'lara ulaşacak. Bu arada, enerji sektöründe uzun süredir beklenen özelleştirmelere, Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş ve Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş'deki yüzde 100 oranındaki hissenin blok olarak satış yöntemiyle özelleştirilmesi ihalesiyle başlandı. Temmuz 2008'de yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş için gelen en yüksek teklif milyar 225 bin dolar, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş için gelen en yüksek teklif ise 600 milyon dolar olarak gerçekleşti. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devri 28 Ocak 2009 tarihinde, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devri ise 11 Şubat 2009 tarihinde imzalanan Hisse Satış Sözleşmeleri ile gerçekleştirildi. İkinci aşamada ise Meram Elektrik Dağıtım A.Ş ve Aras Elektrik Dağıtım A.Ş'deki yüzde 100 oranındaki hissenin blok olarak satış yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla ihaleye çıkıldı. Eylül 2008'de yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda Meram Elektrik Dağıtım A.Ş için en yüksek teklif 440 milyon dolar, Aras Elektrik Dağıtım A.Ş için en yüksek teklif 128 milyon 500 bin dolar olarak gerçekleşti. Meram Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devir süreci devam ederken, Aras Elektrik Dağıtım A.Ş ihalesi için Danıştay 13. Dairesinin 20 Mart 2009 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verildi ve şu anda nihai karar bekleniyor. BÖLGEDE SON TEKLİFLER, 20 EKİM'DE 10 Nisan 2009 tarihinden itibaren Çoruh ve Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş'nin ihale ilanları ve 17 Nisan 2009 tarihinden itibaren ise Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş'nin ihale ilanı yayımlandı. Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş için 13, Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş için 22 ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş için ise 17 önyeterlilik başvurusu alındı. Aralarında Çalık Enerji, Akenerji, Zorlu Holding, Limak İnşaat, Akfen Enerji gibi şirketlerin bulunduğu yatırımcılar, ön yeterlilik aşamasını geçti. Bu ihalelerde son teklif verme tarihi de 20 Ekim 2009 olarak belirlendi. DAĞITIM ÖZELLEŞTİRMELERİNDE KARARLILIK DEVAM EDİYOR 2008 sonu elektrik tüketim rakamları baz alındığında, özel sektörün (Aydem, Kcetaş, Başkent ve Sakarya) payı yüzde 20 iken, bu şirketlere devir aşamasında olan şirketler ile (Meram ve Aras) ihalede olan şirketler de eklendiğinde (Yeşilırmak, Osmangazi ve Çoruh) söz konusu pay yüzde 36'lara çıkacak. Elektrik dağıtım sektörü özelleştirmeleri konusundaki kararlılığın devam ettiği ifade edilirken, söz konusu özelleştirmelerin 2010 yılı sonuna kadar büyük oranda tamamlanmasının hedeflendiği de belirtiliyor. ÖZELLEŞTİRMELER, GÜVENİN GÖSTERGESİ Yetkililer, global krizin tüm dünyada hissedildiği son dönemde ihaleye çıkılan şirketin (Başkent, Sakarya, Aras ve Meram) ihalesinin tamamlanması ve yeni çıkılan şirket için (Çoruh, Yeşilırmak ve Osmangazi) rekor düzeyde (toplam 52) ön yeterlilik başvurusu yapılmış olmasını, sektörün gelişim potansiyeline ve Türkiye'nin geleceğine duyulan güvenin bir göstergesi olarak değerlendiriyor. Öte yandan, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik piyasasının oluşturulmasının amaçlandığı özelleştirmelerde, özelleştirme hazırlıkları ile birlikte piyasada kronikleşmiş hukuki ve yapısal problemlerin de çözüldüğü belirtiliyor. Bu kapsamda, enerji KİT'lerinin uygulayacağı maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasının uygulanması hususunda kararlılık gösterilirken, 2009-2015 yılları arasında genel aydınlatma giderlerinin Hazine tarafından karşılanması da hükme bağlandı. 586913 Ev kapısı yerine bahçe kapısını kilitliyorlar Yaylacık Köyü Muhtarı Volkan Değerli, köyde kimsenin evinin kapısını kilitlemediğini, sadece bahçe kapılarını kilitlendiğini söyledi. Değerli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köyde su sıkıntısı yaşadıklarını, bu nedenle sebzeleri büyük zorluk çekerek yetiştirdiklerini bildirdi. Köy yakınında bulunan ve zorlukla yetiştirdikleri sebzeleri korumak için vatandaşların bahçe kapılarını asma kilitle kilitlediğini ifade eden Değerli, köylünün bu yöntemle sebzelerini koruma altına aldığını belirtti. Volkan Değerli, şöyle dedi: ''Köyümüzde yıllardır bahçe kapıları yaz aylarında kilitlenir. Kapıların açık unutulmaması için herkes bahçesine kilit asar. Evlerimizde ise hiçbir zaman kilit olmamıştır. Çünkü köyümüzde hırsızlık olayı yaşanmadı. Sulama suyu sıkıntısı çektiğimiz için sebze yetiştirmek zor. Yetiştirdiğimiz ürünümüzün zarar görmemesi için bahçe kapılarını asma kilitle kitliyoruz. Bizim için sebzelerimiz değerli. Bu durum uzun yıllardır böyle. Sanırım böyle de devam edecek.'' Köylüler ise yetiştirdikleri sebzeleri daha güvenle yediklerini, bu nedenle sebzelerini koruduklarını belirterek, ''Çünkü bu sebzelere hiç bir zaman kimyasal ilaç kullanmıyoruz. Bizim için değerlidir'' dedi. 586378 Domates mutluluk saçıyor Domates mutluluk saçıyor BİTLİS (İHA) Uzmanlar her mevsim bulunan ve genellikle bütün yemekler de kullanılan domatesinde çikolata gibi mutluluk hormonunu harekete geçirdiği belirterek, mutlu olmak isteyenlerin bol bol domates tüketmelerini önerdi. Uzmanlar tarafından domatesin birçok faydasını sayılırken, doğal ortamda yetişen kimsayal materyallerden uzak duran kendi doğasında yetişen domateslerin tüketilmesini öneriliyor. Ziraat Odası mühendislerinden Ayfer Akbaba, domatesin beslenmedeki olumlu etkisini vurgulayarak; Mutlun olmak istiyorsanız bol bol domates yiyin diye bilirim. Özellikle kimyasal materyalden daha uzak dura bilmiş, kendi doğasında yetişmiş domatesin çok daha açık olduğu açık bir gerçektir. Sağlıklı domatesi sağlıkla yiyin sağlıkla gülümseyin" dedi. 27.09.2009 AKTÜEL 586438 Fransız Leroy Merlin ilk mağazasını açıyor NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Fransız Leroy Merlin ilk mağazasını açıyor Avrupa'nın en büyük yapı marketlerinden Fransız Leroy Merlin, Türkiye'deki ilk mağazasını Bursa'da açacak. Bursa'daki mağaza Türkiye'deki ilk mağaza olarak 30 Mart 2010 tarihinde hizmete girecek Anatolium Alışveriş Merkezi içinde yer alacak. Yaklaşık 10 bin metrekare büyüklüğündeki mağazada, 40 bin civarında ürün gamı yer alacak. Yapı markette, toplam 220 kişiye iş imkanı sağlanacak. 1923'te kurulan Leroy Merlin, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Rusya, Çin, Yunanistan ve İtalya'da faaliyet gösteriyor. 50 binden fazla çalışanı bulunan şirketin 2008 cirosu ise 10,2 milyar avro. 27.09.2009 EKONOMİ 587383 Kolları olmadan Bonifacio boğazını geçti Fransız haber ajansı AFP'nin haberine göre, kolları olmayan 50 yaşındaki Thierry Corbalan, Korsika ve Sardunya adaları arasında bulunan 15 km uzunluğundaki boğazı yüzerek geçmeyi başardı. 'nın Sardunya adasının kuzeyindeki Santa Teresa di Gallura bölgesinden denize giren ve saate yakın yüzdükten sonra 'nın Korsika adasındaki Piantarella plajına ulaşan Corbalan, "Dalga ve akıntıya rağmen her şeyin iyi geçtiğini" ifade etti. Monopaletle (tek palet) yüzen Corbalan, "Sudayken solungaçlarım varmış gibi hissediyorum, ne ağrı ne acı duyuyorum" dedi. 29 yaşında geçirdiği kazanın ardında iki kolunu kaybeden Corbalan, engellilere umut vermek için boğazı geçtiğini söyledi. Corbalan'ın, boğazı geçmeden önce çalıştığı belirtildi. 586353 Birlikte içtiği arkadaşını öldürdü Alınan bilgiye göre, Çeliktepe Yıldırım Beyazıt Caddesi'ndeki bir evde birlikte alkol alan Kadir T. ile arkadaşı Serdar Cengiz arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi sonucu Kadir T, Cengiz'i vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakla yaraladı. Kağıthane Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Cengiz, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Zanlı Kadir T, sevk edildiği Şişli Adliyesi'nde tutuklandı. 587385 Başbakan Erdoğan: Terörle mücadele süreci devam edecek Başbakan Erdoğan: süreci devam edecek Başbakan Kasım 2007’de ile bir süreç başlattıklarını ve terörü ortak düşman ilan ettiklerini hatırlatarak, “Bu süreci kararlılıkla devam ettireceğiz. Sayın Obama’da bu konudaki hassasiyetlerini koruduklarını bize ifade ettiler. Teröre ilişkin konuları da görüştük. Buna yönelik olarak bir fikir alışverişimiz de oldu” dedi. Birleşmiş Milletler 64. Genel Kurul çalışmaları ve için ABD’de bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet, “Ana” adlı özel uçakla ’ye döndü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul ’nda gazetecilere ABD gezisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, ’da yaklaşık haftadır çeşitli temaslarda bulunduğunu söyleyerek, şunları kaydetti: “’nin bu yılki genel görüşmelerinde 150’nin üzerinde ülke ve devlet başkanları seviyesinde temsil edildiler. Bu toplantılarda 24 Eylül günü önce BM ’nde silahların yayılmasının önlenmesine yönelik böyle bir gündemle bir araya geldik ve çok çok uzun bir aradan sonra ilk defa devlet başkanları ve hükümet başkanları düzeyinde bir toplantıydı bu ve Türkiye ilk defa Başbakan düzeyinde bu toplantıya katıldı. Sonuç bildirgesi oy birliğiyle çıktı. BM’ye hitabım oldu. BM’deki hitabımda ağırlıklı olarak uluslararası sorunlar ve bölgesel sorunlar benim de buradaki konuşmamım içeriğini teşkil ediyordu. G-20 zirvesinde yabancı muhataplarımla ikili görüşme gerçekleştirdim. Yaklaşık 32 hükümet başkanıyla ikili görüşmeler yaptım. Ayrıca, BM Genel Sekreteri ile de bir araya geldim. Bu resepsiyonun akabinde Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile yaptığımız görüşmeye BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ve Genel Sekreteri ’nun da iştiraki bizi ayrıca memnun etmiştir. Kuzey ile ilgili konuları orada çok daha farklı bir şekilde değerlendirme fırsatını bu resepsiyon vesilesiyle bulmuş olduk. Bu vesileyle söz konusu temaslarımda bölgesel sorunlar başta olmak üzere ikili münasebetlerimizi yeniden ele alma imkanını bulduk. ’ta bulunduğu süre içinde Princeton Üniversitesi’nde “Küresel Barış ve Türkiye” konulu konferans verdiğini söyleyen Erdoğan, New York Devlet Üniversitesi’ne bağlı Levin Enstitüsü’nde de “” konulu konferansa katıldığını kaydetti. Başbakan Erdoğan, ayrıca İslam Konferansı Teşkilatı’nın 40. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla New York’ta düzenlenen resepsiyona arkadaşlarıyla birlikte katıldığını kaydetti OBAMA İLE GÖRÜŞMEGazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, “ABD Başkanı Obama ile yaptığınız görüşmede neler konuşuldu? Demokratik gündeme geldi mi?” sorusuna, “Obama ile gerek gerekse de ’daki gelişmeler, Türkiye- ilişkileriyle ilgili atmakta olduğumuz adımlar, bütün bunları 15 dakika içerisinde görüşme imkanımız oldu. Tabi bölgeye yönelik olarak da ’daki gelişmeleri değerlendirme fırsatımız oldu. Kasım 2007’de ABD ile bir süreç başlatmıştık Terörü ortak düşman ilan ettik. Bu süreci kararlılıkla devam ettireceğiz. Sayın Obama’da bu konudaki hassasiyetlerini koruduklarını bize ifade ettiler. Teröre ilişkin konuları da görüştük. Buna yönelik olarak bir fikir alışverişimiz de oldu. Bundan sonraki sürece yönelik olarak da ağırlıklı olarak Türkiye-ABD ilişkilerinde özellikle bulunduğumuz bölgede, Türkiye’nin üzerindeki yükün her zaman için çok daha ağır olduğu ortada. Bu konularda da özellikle arasındaki sorunlarda Irak, Suriye arasındaki sıkıntılar da rol alabileceğimiz ortada. Bunları da kendilerine ifade ettik. Ağırlıklı olarak görüşme bu çerçevede gitti. Demokratik açılım, sorun alanlarımızdan biri, örneğin Ermenistan örneğin sorunu, bunları gündeme almamamız mümkün değil” yanıtını verdi. İLE İLİŞKİLER Erdoğan, “İran nükleer silahlanmaya devam ederse silahlı müdahale olacağı söyleniyor?” sorusuna, silahlı bir mücadelenin kendisinin katılığı toplantılarda gündeme gelmediğini kaydeden Erdoğan şu yanıtı verdi: “Çeşitli yaptırımlar var. Ekonomik yaptırımlar var. Ülkelerin onlarla diplomatik ilişkileri kesme olabilir. Akla hemen silahla müdahale geldiği zaman sadece İrak’ı değil dünya uluslarını da rahatsız eder. Irak’ta olanları görüyoruz. Bunun faturası çok ağır olmuştur. Irak’taki medeniyet yerle bir olmuştur. Milyonu aşkın insan ölmüştür.  Yaptırımlar gündeme geldi. “7-8 MİLYAR DOLARLIK ALIMI SÖZ KONUSU DEĞİL” Erdoğan füze rampası alımı ile ilgili bir soruya, “’da tane var, biz buna bir şey demiyoruz. Türkiye’nin alacağı füzeler sabit değil mobil olacaktır. ’deki füzelerle ilgili konular gündeme geldi. Verilmiş bir karar yok. Savunma Bakanlığı çalışmalarını sürdürüyor. Bu paket rampalı bir pakettir. 7-8 milyar dolarlık füze alımının söz konusu değil. Ve 1.3 milyar dolarlık söz konusudur. Bunlar da mobildir. Konuyu burada saptırıyorlar. Zaten mobil olduğu için nerede ihtiyaç varsa alınır orada kullanılır. Bu işin talebi var görüşme aşamasındadır. İcra komitesinden geçmemiştir” yanıtını verdi. Başbakan Erdoğan, Anayasa değişikliğine ilişkin bir başka soruya da şu karşılığı verdi: “Gündemimizde olan bir konuydu. Görülen ki daha buna hazır değil. Açılım içerisinde ağırlıklı olarak terör konusu olmak üzere birçok sorun üzerinde duracağız. çalıştayları var. Bunların üzerinde duracağız. sorunu aynı şekilde, AB görüşmeleri var. Bunlar üzerinde duracağız. Biz burada sorun alanlarımızı minimize edeceğiz. Ne kadar azaltırsak sorunları sırtımızdaki yükte azalacaktır. Endişeli olmayan, mutlu bir topluluk olarak yolumuza devam edeceğiz.” 586126 Antalyaspor: Fenerbahçe: İHSAN ÖKSÜZ Antalyaspor: Fenerbahçe: Antalyaspor ile Fenerbahçe arasında oynanan maç 1-1 eşitlikle devam ediyor. ANTALYA (A.A) Stat: Atatürk Hakemler: Yunus Yıldırım, M. Emre Eyisoy ve Serkan Koçak Antalyaspor: Polat, Yalçın, Batak, Ertuğrul, Orhan, Kerim, Jedinak, Sedat, Ali Zitouni, Veysel, Necati, Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan, Lugano, Bilica, Wederson, Cristian, Kazım, Mehmet Topuz, Dos Santos, Alex, Guiza. MAÇTAN NOTLAR Antalyaspor-Fenerbahçe maçına ilgi büyük oldu. Maç öncesi başlayan yağmura rağmen taraftarlar stadı doldurdu. Fenerbahçe taraftarları kale arkasında kendileri için ayrılan bölüme erken saatte yerleştiler. Fenerbahçe taraftarları 75 TL'lik pahalı biletlere rağmen kendilerine ayrılan tribünü doldurdu, ancak Antalyaspor'un 07 Gençlik grubunun bulunduğu Adopen tribününde yer yer boşluklar gözlendi. Isınmak için sahaya ilk çıkan takım Antalyaspor oldu. Antalyasporlu futbolcular sahaya ısınmak için çıkarken, '26 Eylül Türk Dil Bayramı Kutlu Olsun/Türk Dil Kurumu', maç öncesi ikinci kez sahaya gelirken de 'Antalya'nın Gözbebeği Altın Portakal' pankartıyla çıktılar. Maçın biletlerinin 75, 90 ve 110 TL'den satılması hem Antalyaspor hem de Fenerbahçe taraftarlarının tepkisini çekti. Antalyaspor taraftarları maç öncesi stadyumda bilet fiyatlarına tepki olarak yönetimin istifasını istedi. Daha sonra maç öncesi Adopen tribünlerinde bulunan taraftarlar koltukları sökerek sahanın içine attılar. Fenerbahçeli futbolcular ısınmak için sahaya Antalyaspor'dan 15 dakika sonra çıktı. Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum, geçen maçta olduğu gibi Antalyaspor maçında da Carlos'u yedek soyundurup, geçen hafta muhteşem bir gol atan Wederson'u kadroya aldı. Antalyaspor maçında Carlos'un ilk 11'de yer alması bekleniyordu. Antalyaspor-Fenerbahçe karşılaşması nedeniyle Atatürk Stadı çevresinde Antalya Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı. Bazı Antalyasporlu taraftarlar, gruplar halinde tezahüratlarla stada geldi. Fenerbahçeli taraftarlar da stada kontrollü şekilde alındı. Fenerbahçeli taraftarların kale arkası misafir takım taraftarları girişi sırasında, Antalyaspor taraftarının bulunduğu gruptan yanan bir meşale atıldı. Taraftarların bulunduğu yere atılan meşale boş alana düştü. Antalyasporlu taraftarların bulunduğu kale arkasındaki bir grup da bazı taraftarların içeri alınmadığını savunarak, yönetim aleyhine tezahüratlarda bulundu. Maçı Antalyaspor Kulübü Başkanı Hasan Akıncıoğlu ile Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın birlikte izledi. Fenerbahçe'den Emre Belözoğlu cezalı olduğu maçı şeref tribününden izledi. Nihat Özdemir dahil Fenerbahçeli bir çok yönetici de maçı şeref tribününden birlikte izledi. Antalya'da bulunan Meclissporlu milletvekili futbolcular da maçı Şeref Tribünü'nden izlediler. Maçtan önce Antalyaspor teknik Direktörü Mehmet Özdilek, Fenerbahçe yedek kulübesine giderek, Daum ile sarılarak selamlaştı ve kısa süre sohbet etti. 26.09.2009 586448 Türkiye turizmde ikinciliğe yükseldi NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Türkiye turizmde ikinciliğe yükseldi TUI Doğu Avrupa Destinasyonlar Müdürü Baummert, Türkiye'nin dünya genelinde İspanya'dan sonra ikinci sıraya yükseldiğini belirtirken, bu gelişmenin turizm yatırımları açısından önemine dikkat çekti ANTALYA (A.A) Türkiye'nin dünya turizmindeki önemi her geçen yıl artıyor. Dünyanın en büyük tur operatörlerinden TUI'nin Doğu Avrupa Destinasyonlar Müdürü Stefan Baummert, Türkiye'nin, turizmde dünya genelinde İspanya'dan sonra ikinci sırada olduğunu söyledi. Stefan Baummert, yaptığı açıklamada, TUI'nin dünya genelindeki payının yüzde 20'sinin Türkiye'de olduğunu belirtti. 'EN İYİ SEZONUMUZU YAŞIYORUZ' 'TUI, hizmet verdiği müşterilerinin yüzde 20'sini Türkiye'ye gönderiyor' diyen Baummert, dünyada yaşanan küresel krizin kendilerini de etkilediğini ancak ekonomik krize rağmen Türkiye'nin, dünyada en iyi sezonu yaşadıkları ülke olduğunu bildirdi. Türkiye'nin turizmde, dünya genelinde İspanya'dan sonra ikinci sıraya yükselmesinin turizm sektöründeki dengeleri değiştireceğini ifade eden Baummert, 'Bu gelişme Türkiye'ye yeni turizm yatırımları açısından çok önemlidir' diye konuştu. TÜRKİYE'YE YATIRIMLAR ARTACAK TUI'nin Türkiye'deki yatırımlarını artırarak devam ettireceğini anlatan Baummert, şunları söyledi: 'Bu yıl dünyada en iyi büyüme gösterdiğimiz destinasyon Türkiye'dir. Bu büyüme artarak devam ediyor. Türkiye, TUI'nin dünyada en iyi büyüme göstereceği destinasyon olacak. Yatırımlarımız artarak devam edecek. TUI aile konseptinin yanı sıra Sensimar konsepti ile de Türkiye'de büyümeyi sürdürecek.' MEMNUNİYET BİR NUMARA Türkiye'nin turizmde çok hızlı ilerlediğini ve büyüdüğünü vurgulayan Baummert, şöyle konuştu: 'Şu anda Türkiye İspanya'dan sonra ikinci durumdadır. Türkiye'nin turizmde 50 yıldır var olan İspanya'yı geçmesi çok zor ama fark, çok hızlı bir şekilde Türkiye lehine kapanıyor. Misafir memnuniyetinde Türkiye, kesinlikle İspanya'yı solladı. Dünyada misafir memnuniyeti açısından Türkiye bir numara konumuna geldi. Türkiye çevre ve alt yapı sorunlarını iyileştirirse çok daha hızlı büyür.' 'En büyük zenginliğimiz' Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 'Kültürel çeşitliliğin öne çıkarılması, turizm vizyonumuzun temelidir' dedi. Bakan Günay, 27 Eylül Dünya Turizm Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Turizmin, farklı dilleri, inançları ve kültürleri birleştiren, bu sayede toplumlar arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin artarak zenginleşmesini sağlayan en önemli araçlardan biri olduğunu vurgulayan Günay, günümüzde turizm olgusunun sadece ekonomik bir faaliyet olmaktan çıktığına, toplumu ve toplumsal yapıyı etkileyen bir olay haline geldiğine dikkati çekti. Bu kapsamda, 'Dünya Turizm Günü'nün 30. yıl dönümünün 'Turizm çeşitliği kutlama' teması ile kutlanmasının ayrı bir önem taşıdığını belirten Günay, 'Farklı inançları, kültürleri buluşturan, kaynaştıran, bir arada özgürce yaşamalarını sağlayan bir uygarlık mirasına sahip olmak, kuşkusuz Türkiye'nin en büyük zenginliğidir' görüşünü bildirdi. 27.09.2009 EKONOMİ 586498 Doğan'a 'teminatların satılır' mesajı verildi Doğan'a 'teminatların satılır' mesajı verildi Doğan'a 'teminatların satılır' mesajı verildi Hazal ATEŞ 27.09.2009 Maliye'nin vergi cezasına karşılık Doğan'dan (DYH) talep ettiği 4.8 milyar liralık teminatta geri sayım başladı. Geçerli veya yeterli teminat büyük önem taşıyor Doğan Yayın Holding'e (DYH) bağlı ortaklıklarına kesilen ve gecikme faiziyle birlikte 4.8 milyar liraya ulaşan vergi cezasının ardından, teminat için geri sayım başladı. DYH, yeterli ve geçerli teminatı veremezse Maliye, nakdi ve gayri nakdi varlıklar üzerine ihtiyati haciz uygulayacak. Ayrıca ileride oluşacak mali haklar da teminat açığının kapatılması için tedbir kapsamına alınacak. Uzlaşma veya yargı yoluna gitme hakkı bulunan Doğan Grubu, bu haklardan birini kullanırsa nihai sonuç çıkıncaya kadar teminatları nakde dönüştürme riskinden kurtulacak. Ancak, açılacak dava grup aleyhine sonuçlanırsa Maliye, gösterilen teminatın yanı sıra, dava süresince işleyen gecikme faizini de talep edecek. İKİ AYRI VERGİ DAİRESİ Gecikme faiziyle birlikte milyar 823 milyon lirayı bulan vergi cezası ve teminat talebi gruba bağlı şirketlere ilgili vergi daireleri tarafından ayrı ayrı tebliğ edildi. Halkalı Vergi Dairesi, Doğan TV Holding AŞ, Alp Görsel İletişim Hizmetleri AŞ'ye, Kocasinan Vergi Dairesi Müdürlüğü de Doğan Prodüksiyon Hizmetleri AŞ ve Doğan TV Holding AŞ'ye 24 Eylül 2009'da tebligat gönderdi. ŞİMDİLİK TAHSİLAT YOK Vergi dairelerinin teminat talebinin ardından gözler Doğan Grubu'nun nasıl bir yol haritası izleyeceğine çevrildi. DYH'nin vergi cezası raporunu kabul ederek vergi aslı ve cezada indirim talep ederek Gelir İdaresi Başkanlığı'ndaki Merkezi Uzlaşma Komisyonu'na başvuru imkanı bulunuyor. Grup, ceza raporlarının tebliğ edildiği 24 Eylül 2009 tarihinden itibaren 30 gün içinde vergi mahkemesine dava açma hakkını kullanabiliyor. Vergi mahkemelerinde dava yaklaşık iki yıl sürüyor. Temyiz süreciyle dava yıla kadar uzayabiliyor. Bu süreçte 4.8 milyar liralık vergi cezası tahsilatı duruyor ancak gecikme faizi işlemeye devam ediyor. HALKALI VERGİ DAİRESİ: TEMİNAT PARAYA ÇEVRİLİR HALKALI Vergi Dairesi'nde yapılan tebligatların sonunda, Doğan Grubu'na bir de mesaj verildi. Tebligatta, "Gösterilecek teminatın, amme alacağının tahakkuk ve tahsil tarihine göre hesaplanacak gecikme zammı içinde paraya çevrilebileceği tabiidir" denildi. Bu ifade, hukuki sürecin sonunda Doğan Grubu, haklılığını ispatlayamazsa, teminat olarak sunulacak menkul ve gayri menkullerin satılacağı anlamına geliyor. PARA CEZASININ BÜYÜĞÜ DOĞAN TV HOLDİNG'E VERGİ cezasında en ağır fatura milyar 121 milyon lira ile Doğan TV Holding'e kesildi. Bu şirketi, milyar 197 milyon lira ile Doğan Prodüksiyon, milyar 459 milyon lira ile Yapım Reklâmcılık izledi. Alp Görsel İletişim'e milyon 693 bin lira tebligat ulaştırıldı.Doğan'a 'teminatların satılır' mesajı verildi 587565 Sarkozy'den Merkel'e sıcak kutlama Fransa Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Nicholas Sarkozy'nin seçim galibiyetinden dolayı Angela Merkel'i içtenlikle kutladığı ve ikinci kez Almanlar'ın kendisine emanet ettiği bu üst düzey görevde başarılar dilediği belirtildi. Sarkozy, kutlama mesajında, Merkel'in de tıpkı kendisi gibi iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenerek devam ettirmek istediğini bildiğini de kaydetti. CİHAN 587380 Erdoğan Obama ile neler konuştu? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dönüşü İstanbul Havalimanı'nda temaslarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Başkanı Barack Obama ile Ermenistan'la atılacak adımları, terörle mücadeleyi görüştüğünü söyleyen Erdoğan 10 Ekim'de Dışişleri Bakanlarının hazırlanan metni imzalayacağını ifade etti. Anayasa değişikliğinin her zaman gündemde olduğunu belirten Erdoğan, "Görünen ki parlemento ve kurumlar hazır değil, demokratik açılım içinde bazı konuları ele alacağız" dedi. Başbakan Erdoğan'a, Başkanı Obama ile yaptığı 15 dakikalık görüşmede Kürt açılımının gündeme gelip gelmediği sorulmuş; Erdoğan aralık ayında Washington'a yapmayı planladığı ziyareti işaret etmişti. Aynı soru Erdoğan'a bu kez de, dönüşü Havalimanı'nda yöneltildi. Erdoğan bu kez, "Sorun alanları gündem geldi, terörle mücadele gündem geldi" dedi. 15 dakikalık görüşmenin gündeminde Ermenistan açılımı da vardı. Erdoğan hazırlanan protokolün 15 Ekim'de imzalanacağını açıkladı. Başbakan Erdoğan'a yeni bir nükleer tesisin varlığını açıklayan 'a yönelik yaptırımlar da soruldu. Erdoğan 'a askeri müdahale senaryolarına karşı çıktı; bunun bütün dünya uluslarını rahatsız edeceğini söyledi. Füze alımı Erdoğan, Türkiye'nin 'den almayı planladığı füze rampalarıyla ilgili de, kamuoyunda yanlış bilgilerin yer aldığını söyledi. Erdoğan, medyada yer alan ifadelerin doğru olmadığını ve henüz alımın kesinleşmediğini vurguladı. Başbakan, "Bu konuda da ifade edilen rakamlar çok yanlış. 7-8 milyar dolarlık alım söz konusu değil. Verilmiş bir karar söz konusu değil. Savunma Sanayi Müsteşarlığımız konuyla ilgili çalışmalarını yapıyor. Böyle bir şey icra komitesine gelecekse, bu paket aslında rampalık bir pakettir ve 1,3 milyar dolarlık bir ihale söz konusudur" dedi. Erdoğan, "Bunlar da mobildir, sabit değildir. Konuyu burada da saptırıyorlar. Kimisi 'bu 'a karşı mı, Batı'ya karşı mı alınıyor' gibi hedef saptıran başlıklar atıyor. Bunlar yanlış. olursa zaten nerede ihtiyaç duyulursa eğer alınması halinde orada kullanılır. Ama şu anda henüz bu işin talebi var. Görüşülme safhasındadır. Ama icra konseyimize gelmemiştir. İcra Konseyimize henüz böyle bir şey gelmemiştir. Söylendiği gibi bir rakam değildir. Mesela komşumuz 'da tane füze rampası var. Türkiye'nin ona karşı böyle bir şeyi yok. 'da ne kadardır bilemiyorum" diye konuştu. Erdoğan son olarak, "Gerek BM Genel Kurulu gerekse Zirvesi'nde ve Amerika'nın önde gelen gazeteleriyle yaptığımız mülakatlarda, ülkemizin görüşlerini en iyi şekilde tüm dünya liderlerine ve dünyaya duyurma fırsatımız oldu" dedi. 586446 G20 zirvesi 2010'da Kanada'da yapılacak NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ G20 zirvesi 2010'da Kanada'da yapılacak G20 üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, 2010'da Kanada ve Güney Kore'de olmak üzere iki kez, 2011'de de Fransa'da bir kez bir araya gelmeyi kararlaştırdı. G20 zirvesinin sonunda yayımlanan nihai bildiride, 'Haziran 2010'da Kanada'da, Kasım 2010'da Güney Kore'de bir araya gelmeye karar verdik. Ondan sonra da yılda bir kez toplanmayı planlıyoruz ve 2011'de Fransa'da buluşacağız' denildi. G20 ülkeleri küresel mali kriz yüzünden bir yıldan az bir süre içinde kez düzenlenen zirvelerde bir araya gelmişti. İlk zirve Kasımda Washington'da, ikincisi Nisan'da Londra'da, üçüncüsü de Pittsburg'da yapıldı. G20, aslında dünyanın en önemli 20 ekonomisinin maliye bakanlarını ve MB başkanlarını buluşturuyordu. 27.09.2009 EKONOMİ 587016 Otomotiv için kritik tarih Otomotiv için kritik tarihHükümetin ekonomik önlem paketleri kapsamında açıkladığı ve 30 Eylül'e kadar uzattığı ÖTV indirimi sona ererken, sektör temsilcileri Avrupa ülkelerinde olduğu gibi hurda teşviki istiyor. Geçen yılın son çeyreğinden itibaren dünyada etkisini gösteren global ekonomik kriz, eş zamanlı olarak Türkiye'yi de etkilerken, Türk ekonomisinin lokomotifi konumundaki otomotiv sektörü krizin en çok hissedildiği sektörlerin başında geldi. Gerek sektör temsilcileri gerekse hükümet tarafından alınan önlemlerle sektör ayakta tutulmaya çalışılırken, sektöre ilk destek mart ayında yürürlüğe konulan ÖTV indirimiyle geldi. İndirimin olumlu yansımaları, uygulamanın sona eriş tarihini uzatırken, otomotiv firmaları da düzenledikleri çeşitli kampanyalarla pazarın daralmasının önüne geçmeye çalıştı. Özellikle binek otomobiller üzerinde ağırlığını hissettiren ÖTV indirimi sayesinde, kriz yılı olmasına rağmen yılın aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre kıyasla satışlar yüzde 5,9 oranında arttı. ÖTV indirim döneminde otomotiv sektöründe yaşanan hareketlilik sektöre nefes aldırdı, stokların azalmasına yardımcı oldu, otomotiv sanayisinde çarklar döndü, işçiler yeniden fabrikalara çağrıldı. Bu dönemde kısa çalışma ödeneği taleplerinden vazgeçildi. Tüketici de fiyat avantajını görünce talebini öne çekti ve yoğun bir alım dönemi başladı. Hükümetin ekonomik önlem paketi kapsamında açıkladığı uygulamanın sonuna doğru yaklaşılırken, sektör temsilcileri indirimin devamında, sektöre hurda teşviki ile destek olunması görüşünde. VERGİ ORANLARI... Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de taşıt alımında yabancı ülkelerdekinin çok üzerinde vergi oranları uygulandığını belirtti. Aybar, ÖTV üzerinden KDV alınıyor olmasının vergileri daha da arttırdığını dile getirerek, 2008 yılından itibaren süregelen krizle Türkiye'de otomotive uygulanan vergilerin Avrupa ülkelerine oranla ne kadar yüksek olduğunun da bir kez daha görülmüş olduğunu kaydetti. Ekim 2008 itibariyle iç pazarda da belirginleşen global krizin etkilerinin devamı olarak 2009 yılının Ocak ve Şubat aylarında binek ve hafif ticari araç pazarında toplam yüzde 38 civarında bir daralmanın söz konusu olduğuna değinen Aybar, ÖTV indiriminin devreye girdiği Mart ayı ortasından itibaren otomotiv sektöründe büyük bir hareketlilik olduğunu ifade etti. ÖTV İNDİRİMİYLE YÜZDE 50 ARTIŞ Aybar, Mart ayının ikinci yarısının, ilk yarısından kat daha fazla satış getirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ''Sektöre verilen bu destek sayesinde, ÖTV indiriminin yapıldığı ilk dönem olan 16 Mart–15 Haziran araında, geçen yılın aynı dönemine göre binek otomobil satışlarında yüzde 50 artış sağlandı. 16 Haziran itibariyle değişen ÖTV oranlarıyla yeni bir 3,5 aylık dönem başlamış oldu. ÖTV indirimi bu dönemde kamu maliyesine de katkı sağlamış, ek vergi gelirleri elde edilmiştir. İşte yaşadığımız son 5,5 aylık süre, bu indirimlerin bize ne kadar olumlu sonuçlar getirdiğini somut olarak ortaya koydu. Bu teşvikin özellikle binek otomobiller üzerindeki ağırlıklı etkisiyle ocak-ağustos döneminde 228 bin 870 adet otomobil satılırken, geçen yılın ilk ayındaki binek araç satışları yüzde 5,9 oranında geçilmiş oldu. Ancak hafif ticari araçlarda geçen yılın ilk ayına kıyasla kümülatifte yüzde 18'lik daralma sürüyor.'' Global ekonomide yaşanan kriz, petrol fiyatlarındaki artışlar ve çevreci kaygılar nedeniyle emisyon oranlarının düşürülmesinin, otomotiv sektörünü son yıllarda yeni arayışlara yönlendirdiğini belirten Aybar, AB ülkelerinde ve Kyoto Sözleşmesini imzalamış ülkelerde, çevrenin korunması ve çevre kirliliği ile mücadelenin öncelikli ve temel konulardan birisi olduğunu bildirdi. İbrahim Aybar, Avrupa Birliği'nin (AB) çevre kalitesinin arttırılması amacıyla yeni taşıtların alımında uygulanan satış vergisinde kirlilik ve yakıt tüketim değerlerini kriter olarak aldığını ve daha az kirleten aracı vergi uygulamalarıyla da teşvik ettiğini kaydederek, global krizin etkilerini azaltmak amacıyla önlemler alınırken havayı daha çok kirleten eski teknoloji araçların trafikten çekilmesinin ve çevreci araçlarla yenilenmesinin sağlandığını anlattı. Hurda uygulamasının Türkiye için yeni bir konu olmadığını anımsatan Aybar, Türkiye'de daha önce de araçların pazardan çekilmesini teşvik eden ÖTV Kanunu ile başlayan uygulamanın ''hurda indirimi'' olarak adlandırıldığını ve uygulamaya alındığını ancak alt yapı eksikliği ve denetim boşluklarından da doğan olumsuz gelişmelerin, uygulamanın kısa sürede hükümet tarafından devre dışı bırakılmasına yol açtığını hatırlattı. 2003 YILINDA, HURDA İNDİRİMİ İLE PAZAR BÜYÜDÜ Aybar, bu süreçte toplam 322 bin adet motorlu taşıtın trafikteki kaydının silindiğini ve bu uygulamanın amacına ulaşarak 2003 yılında pazarın yüzde 20 büyümesini sağladığını hatırlattı. ''Sanayimizin yeni bir çöküntüye uğramaması için ÖTV indirimi döneminin ardından satış ivmesinin devamı çok önem arz ediyor'' diyen Aybar, bunun için, Avrupa ülkelerindeki uygulamalara benzer eski araçların yenisiyle değiştirilmesiyle ilgili daha uzun dönemi kapsayan teşviklerin yapılması gerektiğini ifade etti. Aybar, ABD ve AB ülkelerinde krizin etkilerini azaltacak önlemler arasında öncelikli olarak eski araçların pazardan çekilmesi ve sanayinin devamına fırsat verecek yeni ürünler için de pazar yaratma gayretlerinin öne çıktığını dile getirerek, bu kapsamda hükümetlerin tesis ettikleri özel fonlarla eski ürünlerin yeni ürünlerle değiştirilerek pazardan çekilmesini sağlayacak destekleri uygulamaya koyduklarını söyledi. ''Ekonomik ömrünü tamamlamış'' olan araçların pazardan arındırılmasına ilişkin yönetmelik'in Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlandığını ve yürürlük aşamasına gelindiğini anlatan Aybar, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu sayede hükümetimizce sektöre ivme kazandıracak bir teşvik ile araç değişiminin desteklenmesi halinde önceki uygulamada karşılaşılan sorunların ortadan kalkması imkan dahiline girmiş olacaktır. Nitekim hazırlanan yönetmelik kapsamında kurulacak olan geri dönüşüm merkezlerine kaydı silinecek olan araçların teslimi ile yasal olmayan tasarruflar da önlenmiş olacak ve sektörümüzün gelişmesi ve devamlılığı yönünde çok önemli bir adım atılacaktır. ESKİ ARAÇLARA İLİŞKİN GEREKLİ DEĞERLENDİRME SÜRATLE YAPILMALI Bugün itibarıyla ülkemizde milyon 158 bin adedi binek olmak üzere toplam milyon 963 bin adet 16 yaş ve üzeri trafikte olan araç bulunuyor. Gerek çevre koruma düşünceleri gerekse sektörümüzün ileriye dönük çağdaş teknolojik atılımları için olduğu kadar, sektörün girdiği dar boğazdan çıkış için de hükümetimizce eski araçlara ilişkin gerekli değerlendirmenin vakit geçirmeden yapılması araç parkının yenilenmesinin teşvik edilmesi zorunluluk arz etmektedir.'' Aybar, AB ülkelerindeki uygulamalara benzer bir hurda teşviki uygulamasının yapılması durumunda iç pazarın genişleyeceğini ve büyümesinin sağlanacağı dile getirerek, araç yenileme potansiyeline ilave talep artışıyla vergi gelirlerinde, araç satın alma ve genç motorlu araçların yüksek yıllık motorlu taşıtlar vergileri ile kamu maliyesine ilave katkıların sağlanacağını ifade etti. Bu ilave talep artışı vasıtasıyla ana ve yan sanayide üretim artışı ve fabrikalardaki istihdamın da korunmasının sağlanmış olacağını dile getiren Aybar, ''Hurdaya çıkan araçların geri dönüşüm bertaraf sektörleri gelişecek, ekonomiye ek dönüşümle vergi çalışma alanı, ekonomik ham madde girişi kaynakları yaratılacaktır. En önemlisi ekolojik dengeyi bozan, havayı kirleten eski araçlar azaltılarak, Kyoto Protokolünü imzalayarak taraf olan ülkemizde çevre kalitesinin arttırılmasına büyük katkı sağlanacaktır'' diye konuştu. İbrahim Aybar, 30 Eylül 2009 tarihinde sona erecek ikinci ÖTV indirimi sonrasına yönelik hükümetin sektöre desteğinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, Türk ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektöründe hükümetin desteği ile iki basamaklı uygulanan vergi indiriminin, 2009 yılında krizin etkilerini azalttığını ancak 2010 yılı talebini de teşvikler sayesinde öne çektiğini söyledi. 2010 YILI, SEKTÖR İÇİN KRİTİK BİR YIL Bu nedenle 2010 yılının kritik bir yıl olduğunu savunan Aybar, otomotiv sektörüne herhangi bir destekleyici tedbir açıklanmadığı takdirde 2010 yılında satışların doğal olarak düşeceğini belirtti. Aybar, Türkiye'de yaşlı otomobillere uygulanacak sürekli bir vergi ve maliyet avantajının önemli bir adım olacağını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: ''Başta Almanya olmak üzere, İngiltere, İspanya ve İtalya'da sektöre verilen bu tür teşvikleri takiben elde edilen olumlu sonuçlar somut birer örnektir. Almanya'da, Ağustos 2009 rakamlarına göre büyüme yüzde 28,4 oranında devam etmiştir. İtalya'da yüzde 8,5 pazar büyümesi gerçekleştiği gibi, yıl başından beri uzun süredir ciddi pazar daralması yaşayan İngiltere'de bile mayıs 2009'da uygulamaya konulan eski araçların yenileriyle değiştirilmesine yönelik teşvik, İngiltere pazarını Ağustos ayında yüzde oranında büyütmüştür.'' "ÖTV İNDİRİMİNİN DEVAM ETMEYECEĞİ YÖNÜNDE SİNYALLER GELİYOR'' TOFAŞ Üst Yöneticisi (CEO) Ali Pandır, 30 Eylül'de sona erecek ÖTV indiriminin devam etmeyeceği yönünde hükümetten sinyaller geldiğini belirterek, ''Hurda araçların trafikten çekilmesi yönündeki teşviklerin devreye alınmasını sadece sektör değil çevre açısından da değerli buluyoruz fakat bu konuyla ilgili de hükümet cephesinde kısa vadede gelişme görünmüyor'' dedi. Pandır, üyesi oldukları Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) ve Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) kanalı ile hükümete yapılan yeni teşvik önerilerinin sonuç vermesini umduklarını bildirdi. Otomobil pazarını yılın başında 375 bin gibi gördüklerini, şu anda ise pazarın 450 bin adetlere ulaşacağını düşündüklerini anlatan Pandır, Fiat olarak kendilerinin 50 bin adetlik satış rakamlarını hedeflerken, şu aşamada 70 binli adetleri öngördüklerini belirtti. Pandır, son günlerde ÖTV indiriminin devam etmeyeceği yönünde hükümetten sinyaller geldiğini savunarak, ''Hurda araçların trafikten çekilmesi yönündeki teşviklerin devreye alınmasını sadece sektör değil çevre açısından da değerli buluyoruz fakat bu konuyla ilgili de hükümet cephesinde kısa vadede gelişme görünmüyor'' diye konuştu. Bununla beraber Tofaş çatısı altında yer alan Fiat, Alfa Romeo, Lancia markaları olarak hiç bir teşvikin devreye alınmaması halinde de müşterilerine ürün çeşitliliğini, iç finans şirketi olan Koç Fiat Kredi uygulamalarıyla, uygun koşullarda araç sunma konusunda hazırlıklı olduklarını anlatan Pandır, Tofaş olarak her duruma uygun senaryo ve gerekli hazırlıklarının bulunduğunu söyledi. BU GÜNLER FIRSAT GÜNLERİ Ali Pandır, 30 Eylül sonrasında ÖTV indiriminin devam etmeyebileceğinden hareketle mevcut koşulların müşterilerin satın alma kararları açısından en iyi dönem olduğunu ifade ederek, yeni bir otomobil veya hafif ticari araç alımı yapmayı düşünen herkes için bu günlerin ''fırsat günleri'' olduğunu savundu. Ali, Pandır, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Son üç ay, otomotivdeki geleneksel mevsimsellik nedeni ile kısmen hareketli olabilir, ancak elbette ÖTV indirimi dönemlerindeki kadar olmayacaktır. Birincisi talebin büyük kısmı, ileride alacakların fırsat dönemine alımlarını öne çekmesinden geldi, bir deyişle geleceği satın aldık. İkincisi de zaten yeni teşvik devreye alınsa dahi geçmişteki büyük indirimler seviyesinde olması, büyük etki yaratması mümkün gözükmüyor. Sektörün uzun vadeli gelişimi için artık Türkiye'de aylık, aylık gibi kısa vadeli indirimler yerine, ÖTV-KDV vergilerin AB ile uyumlu şekilde kademeli olarak azaltılmasına odaklanmalıdır. Sektörün kısa vadeli yangın söndürmelerden çok, uzun vadede gelişimi destekleyen reformlara ihtiyacı var. Biz de sektörün ana oyuncuları olarak planımızı ona göre yapıp 2010 ve sonrasında çok daha istikrarlı bir şekilde yapılanabilir, ülke ekonomisini kalkındırabiliriz.'' Hükümetin, mart'ın ikinci yarısında sektöre destek için çıkardığı ÖTV teşvikini Tofaş olarak çok iyi değerlendirdiklerini ifade eden Pandır, değişen şartlara hızla adapte olup, müşterilerin taleplerine hızla ve en çok alternatifle cevap verdiklerini anlattı. ÖTV İNDİRİMİNİ İYİ DEĞERLENDİRDİK Pandır, ÖTV indirimiyle oluşan yoğun talep karşısında 2008 yılından bu yana doğru stok yönetimi, hızlı üretim ve esnek lojistik planlaması yaparak hareket ettiklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Fiat markamızla hem ürün stratejilerimizi, hem de fiyatlandırma ve kampanyaları iyi yönettik; ayrıca iç finans şirketimiz Koç Fiat Kredi avantajımızı iyi değerlendirdik. Hem binek hem de ticari araç üreticisi olmanın sağladığı avantajla mart ve nisan aylarından itibaren başlayan yükselişimizi mayıs ve haziran aylarında toplam ve hafif ticari araç pazarında lider olarak istikrarlı bir şekilde devam ettirdik. Birinci ÖTV döneminde gösterdiğimiz bu başarıyı 2. ÖTV döneminin başladığı 16 Haziran'dan itibaren de devam ettirerek yine hem toplam pazarda hem de hafif ticari araç pazarında da ay sonunda liderliğimizi koruduk. İlk ay sonunda 51 bin adetten fazla satışla ulusal pazarda liderliğimizi koruyoruz. En yakın rakibimizle aramızda bin 500 adet civarında bir fark bulunuyor.'' 30 Eylül'e kadar olan süreçte pazardaki tüm oyuncuların, mevcut pazar koşullarının sağladığı avantajları en iyi biçimde değerlendireceklerine değinen Pandır, kendilerinin her zaman durumu en iyi şekilde değerlendiren, adapte olan ama bu arada karlılığını ve çevikliğini yitirmeyen bir şirket olduğunu söylediklerini anımsattı. HYUNDAİ ASSAN TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ TARAKÇIOĞLU Hyundai Assan Türkiye Genel Müdürü Kurthan Tarakçıoğlu ise, 16 Mart-15 Haziran ve sonrasında da göreceli olarak azaltılarak 30 Eylül'e kadar geçerli olan, yani sadece ayla sınırlı olan ÖTV indirim paketinin, geçtiğimiz dönemlerden ertelenen taleplerin ve önümüzdeki dönemde gelebilecek potansiyel talebin bu vergi teşvik dönemine toplanmasıyla sektörde ani bir talep artışına neden olduğunu söyledi. Tarakçıoğlu, bu vergi indirimleriyle, ana sanayinin ve yan sanayinin yeniden çalışmaya başladığını, kriz sebebiyle biriken stokların eridiğini, ticaretin hem yerli üretim ve hem de ithalat çarklarının dönmeye başladığını belirterek, altı ay için de olsa tüketimin canlanmasıyla devletin önemli bir vergi geliri sağladığını kaydetti. Dünyada ve Türkiye'de kriz sonlanmadığına göre ÖTV teşvikinin son tarihi olan 30 Eylül'den sonra 1600 cc ve altı otomobillerin vergilerinin eski düzene geçmesiyle, pazarın yüzde 80'ini oluşturan bu otomobillerin liste fiyatlarının yaklaşık yüzde 7,5 artacağını anlatan Tarakçıoğlu, otomobil almak isteyenlerin vergi teşvikiyle otomobillerini bu dönemde almış olacaklarını ve geriye sadece yüksek endişeye sahip ve harcamalarını en üst seviyede kısmış olan bir tüketici kitlesi kalacağını ifade etti. Kurthan Tarakçıoğlu, şunları kaydetti: ''Kısacası, sektör beklenenden daha derin bir şekilde küçülecektir. 15 Mart'tan önce kötü olan durum, bu şartlar altında 30 Eylül'den sonra çok kötü olacaktır. Bunun önüne geçebilmek adına kredi olanaklarının artması ve tüketici kredilerine imkan tanıyacak şartların ve desteklerin oluşturulması beklenmektedir. Orta vadede ÖTV indiriminin yıl sonuna kadar devamı programa alınmalıdır. Fakat uzun dönemli, kalıcı ve sektörün tüm etki alanı için doyurucu bir talebin sağlanması için 15 yaş üstü otomobillere ÖTV teşviki uygulanmasının yanında yine uzun vadede ÖTV oranlarında da indirime gidilmesi uygun olacaktır. Yani hükümetin çekinceli olduğu hurda işleminin fiziksel olarak gerçekleştirilmesi ile ilgili alt yapı yıl sonuna kadar tamamlanabilir ve yeni yıl itibariyle de ülkemiz, her medeni ülkede var olan hurda araç işlemlerine kavuşabilir. Böylesine bir yapı Kyoto Protokolüne imza atmış olan Türkiye'nin çok önemli bir taahhüdünün altının doldurmasını sağlarken aynı zamanda da vatandaşa daha güvenli bir trafik ortamını sağlamış olacaktır. Eski ve 15 yaşından büyük araçların hurdaya ayrılarak yenileriyle değiştirilebileceği bir paketin ortaya konması ve bunun da KDV ya da ÖTV oranında yapılacak bir indirimle desteklenmesi oldukça etkili bir çözüm olacaktır. Ancak sektörün sürekli olarak canlı tutulabilmesi için ÖTV oranlarında kalıcı olarak indirimlerin yapılması ve Avrupa pazarları seviyesine getirilmesi çok daha verimli olacaktır.'' KADEMELİ İNDİRİM Otomotiv endüstrisinin sürdürülebilirliğinin ve tüm dünyada olduğu gibi ekonomiye öncelikli olarak katkısının sağlanması için ÖTV oranının, 1.6 litreye kadar motor hacmine sahip araçlarda yüzde 20 seviyesine kalıcı olarak çekilmesi gerektiğini ifade eden Tarakcıoğlu, daha büyük hacimli motorlara sahip araçlarda da kademeli olarak indirimlerin yapılmasının, sektörün önünü görmesini ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağını dile getirdi. Tarakçıoğlu, bu ÖTV indirimi döneminde, daha önce yaptıkları satış tahminlerinde yıllık anlamda yüzde 20-25 oranında artış gördüklerini belirterek, bu indirimlerin ancak aylık sürelerle kısıtlı olmasının, üretim planlarında ve bütçe çalışmalarında dengesizlik yarattığını, sektörde 30 Eylül'den sonra, şu anki mevcut duruma göre yüzde 50 oranında daralma olacağını öngördüklerini söyledi. Tarakçıoğlu, gerekli önlemlerin bugünden alınmaması halinde sektörde ekonomik krizin yarattığı olumsuz koşulların daha uzun süre devam edeceğini savundu. Tarakçıoğlu, şunları söyledi: ''2010 yılında arzu edilen gelişmenin gerçekleşmesi de büyük ölçüde imkansızlaşacak, sektörün toparlanması ve güç kazanması ise güçleşecektir. Krizin yaşandığı pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de ekonomik krizle mücadele için işletmelerin kullandığı yöntemlerin başında istihdam hacminin düşürülmesi gelmektedir. 2009 yılının başında istihdam oranlarındaki düşüşün 30 Eylül'den sonra sektörde ortaya çıkacak olan derin durgunluk sebebiyle artarak devam edeceği beklenmektedir. Otomotiv sektörü ve etkilediği diğer sektörler sadece devletin vergi gelir kaybı nedeniyle değil, aynı zamanda da istihdam oranlarında düşüşün kendini büyük ölçüde hissettireceği sektörler olarak Ekim'den itibaren kan ağlayacaktır.'' PEUGEOT OTOMOTİV PAZARLAMA GENEL MÜDÜRÜ VİEUX Peugeot Otomotiv Pazarlama A.Ş Genel Müdürü Jean Pierre Vieux de, mart ayında uygulanmaya başlanan ve 15 Haziran'da sona eren ÖTV avantajı ile toplam pazarda olumlu gelişmelerin yaşandığını ve pazarın 2008 yılı seviyelerine ulaştığını kaydetti. Vieux, ÖTV avantajı ile sektörde satışlarda artış yaşandığını, müşterilerin daha uygun fiyatlarla araç sahibi olduğunu ve ayrıca bu canlılığın vergi gelirlerinde de bir artış sağladığını anlattı. Bu uygulama sonucunda hem müşterilerin, hem hükümetin, hem de otomotiv sektörü kazançlı olduğunu dile getiren Vieux, bu gelişmenin, Türkiye'de pozitif bir dinamizm yarattığını söyledi. Jean Pierre Vieux, 15 Haziran'dan sonra ÖTV indirim oranının değişmesi ile birlikte showroom'lara gelen müşteri sayısında bir azalma yaşandığını ifade ederek, Ocak-Ağustos dönemi incelendiğinde 2008 yılının aynı dönemine oranla toplam pazarda 11 bin adet aracın daha az satıldığının görüldüğünü, bu farkın bin adedinin ise ağustos ayında gerçekleştiğini ve toplam pazarda da yüzde 18,5 oranında bir daralma yaşandığını söyledi. Vieux, bu sonuçlara karşın Peugeot'nun, Türkiye pazarında payını yükseltmeye devam etiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: ''Ağustos ayında özellikle hafif ticari araç pazarında elde ettiğimiz yüzde 9,3 oranında pazar payı dikkat çekiyor. Peugeot'nun ocak-ağustos toplam pazardaki payı ise yüzde 5,6 olarak gerçekleşti. Global krizin etkisine karşın ÖTV avantajının Türkiye otomotiv sektörüne çok olumlu etkisi oldu. 30 Eylül'de ÖTV avantajının sona ermesi ile ilgili olarak, otomobil sektörüne destek olmak adına hükümetin bu yıl hayata geçirdiği ve verimliliği kanıtlanmış olan ÖTV avantajı uygulamasının devamı şeklinde bir gelişme yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Mart ayında alınmış ve 15 Haziran itibariyle değişen oran ile devam eden ÖTV avantajı otomotiv sektörü için çok olumlu sonuçlar getirdi. Hükümet nezdinde alınan bu başarılı kararın sektör adına devamını ümit ediyorum.''