613134
FDIC yedi bankanın yönetimine el koydu
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ FDIC yedi bankanın yönetimine el koydu WASHINGTON ABD'nin Tasarruf Meavduatı Sigorta Fonu gibi işlev gören Federal Deposit Insurance Corp. (FDIC), yedi küçük bankanın yönetimine el koydu. FDIC, ABD'nin Florida eyaletinde bulunan Partners Bank, Hillcrest Bank Florida ve Flagship National Bank ile Georgia'da American United Bank of Lawrenceville, Wisconsin'de, Bank of Elmwood, Minnesota'da Riverview Community Bank, İllionis'de First Dupage Bank'ın yönetimine el koydu. ABD'de genellikle bir cuma günü öğleden sonra bankanın yönetimine el koyan FDIC, bankanın varlıklarını alıcılara satarak bankada hesapları olan insanların mevduatlarını güvence altına almaya çalışıyor. FDIC, ABD'de 2009 yılı başından bu yana 100'ün üzerinde bankanın yönetimine el koydu. 25.10.2009 EKONOMİ
613298
Şehit aileleri, dağdan inişlerden değil, karşılamadan rahatsız
Miting havasındaki karşılama görüntüleri en çok da yakınlarını terörle mücadele için şehit verenleri rahatsız etti. Şehit yakınları yaşananlardan duydukları rahatsızlığı çeşitli bölgelerde eylemler yaparak gösterdi. Bununla beraber şehit yakınları da akan kanın durması ve bu konuda gerekli adımların atılmasını destekliyor. Şehit ailelerinin rahatsız olduğu konu, terör örgütü üyelerinin dönüşü zafer edasıyla kutlaması. Şehit Aileleri Dayanışma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı ve Şehit Aileleri Dernekleri Federasyonu İkinci Başkanı Şencan Bayramoğlu, kanın durmasını istediğini fakat televizyonlara yansıyan görüntülerin içlerini acıttığını söylüyor. Eşi ve oğlu şehit olan Bayramoğlu, bu durumu, "Kanın durması için silah bırakıp dağdan inmeliler, pişman olduklarını söylemeliler, fakat teslim olarak ve cezalarını çekerek. Kahraman gibi karşılanmamalılar. Eğer pişmanlarsa bir Türk bayrağı alarak geleceklerdi ve 'pişmanlık duyuyorum, artık kardeşçe yaşamak istiyorum' diyeceklerdi. Yargılanacak, cezalarını çekeceklerdi." diye özetliyor. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimler Derneği İstanbul Şube Başkanı Gönül Apaydın da, benzer düşünceler içerisinde. Apaydın, neden morallerinin bozulduğunu, "Adam gibi gelip teslim olacaklardı. Pişmanız diyeceklerdi. zaman şehit yakınları da, halkımız da böyle yıkılmayacaktı." sözleriyle anlatıyor. Kendilerinin gerçek anlamda hayattan bir tat almadıklarını belirterek, "Şehit anneleri olarak biz de evlatlarımızla birlikte öldük." diyor ve gözyaşı döküyor.
613207
Azeri bayrağını çöpe atan polise ceza
Azeri bayrağını çöpe atan polise ceza Azeri bayrağını çöpe atan polise ceza 25.10.2009 Bursa'da Azerbaycan bayrakları toplanırken kusuru bulunan bir polis memuru açığa alındı. Olayın kışkırtıcıları için de inceleme yapılıyor Türkiye-Ermenistan milli maçında stada sokulması yasaklanan Azerbaycan bayraklarının gelişigüzel atılmasıyla ilgili soruşturmada bir polis memuru açığa alındı. Bursa'da 14 Ekim'de oynanan maçta önce yasaklanan, sonra serbest bırakılan Azerbaycan bayrağının stada girişi son olarak FIFA talimatıyla engellenmişti. Bayraklar kapıda polis tarafından toplanmıştı. Toplanan bazı bayrakların kutulardaki görüntüleri medyaya yansıyınca Valilik inceleme başlatmıştı. Bursa Valisi Şahabettin Harput düzenlediği basın toplantısında, polisin kaydettiklerinin yanı sıra 10 ulusal ve yerel televizyon kanalının kamera görüntüleri ile yerel ve ulusal basında çıkan fotoğraf ve haberlerin incelendiğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Stat kapısındaki dış kontrol sırasında Azerbaycan bayraklarının düzenli şekilde uygun kutulara konulması ve böylece muhtemel bir kısım istismarların da engellenmesi konusunda gerekli duyarlılığı, dikkat ve ihtimamı göstermede kusurlu oldukları kanaatiyle amir, polis memuru hakkında disiplin soruşturması açılmış, bunlardan polis memuru işten el çektirilmiştir." Vali Harput, olayda tahrik ve kargaşaya sebebiyet veren kişilerle ilgili inceleme için eldeki görüntülerin savcılığa gönderildiğini bildirdi. Cephede bir Azeri asker öldürüldü ÖNEMLİ bölümü Azerbaycan'ın Ermeni işgali altındaki toprakları üzerinde bulunan Azeri-Ermeni cephe hattındaki ateşkes ihlallerinde bir Azeri askeri öldü. Ermeni güçleri, Azeri güçlerine otomatik silahlarla ateş açtı. aylık asker Eldar İsmayılov, kalbinden vurularak hayatını kaybetti. Azeri bayrağını çöpe atan polise ceza Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613764
Spiker olay çıkardı
olay çıkardı Aroma Erkekler Birinci Ligi'nde çekişmeli geçen maçta 'yi 3-2 yenerken, karşılaşmayı canlı anlatan Arkasspor Kulübü Basın Sözcüsü Uğur Özden ile tartıştı. Karşılaşmanın 2. seti tamamlandıktan sonra basın tribününde maçı televizyondan canlı olarak anlatan spiker Adnan Mert Paşaoğlu ile Arkasspor Kulübü Basın Sözcüsü Uğur Özden arasında bir tartışma yaşandı. Maçı anlattığı yerden kalkan ve Özden'in yanına gitmeye çalışan spiker Paşaoğlu'nu polis ekipleri ve tribündeki diğer kişiler engelledi. Arkasspor Kulübü Basın Sözcüsü Özden, 3. seti başka bir bölümde izledi. . .
613426
CHP'nin tarz-ı siyaseti; hamalların tavrı
Ne var ki, ücret tevzii esnasında kavga hiç eksik olmazdı. Büyük çoğunluğu okuma yazma bilmeyen bu vatandaşlarımız, teslimat sırasında aşina oldukları para cinsinden ücretlerini almak isterlerdi. Alın teri mahsulü kazançlarından emin olmak için. Kimisi, "Mecidiye" talep eder, kimisi "Sarı lira" ister, çok azı ise "Kayme"ye yani kâğıt paraya razı olurdu. Her defasında hamalbaşı ile aralarında yüksek sesli ağız dalaşları yaşanırdı. Bilindiği gibi, motorlu vasıtalarla bunca hemhal olmamızdan önce İstanbul'un tüm yükü, hamalların sırtından geçerdi. Büyük hanlar veya çarşılarda hamal vatandaşlarımız "Hamalbaşı" denen reisleri vasıtasıyla iş alırlar ve mesai sonunda da, kaç "arkalık" yük taşımışlarsa ona göre ücretlerini hamalbaşından teslim alırlardı. Kavganın önünü kesmeye kararlı olan Hamalbaşı bir gün, tüm para çeşitlerinden yeteri kadar temin etti ve mesai sonunda tevziata başladı. Her kim, hangi türden para isterse arzusu yerine gelmekte idi. Gayet sükûnetli bir akşam yaşanmakta idi. Herkes istediği para cinsine kolaylıkla ulaşabiliyordu. Rivayet olunur ki, bazı hamallar aldıkları ücretleri tekrar be tekrar saydıktan, eksik göremedikten ve dahi itiraza mecal hiçbir husus kalmadıktan sonra külahlarını yere çalmaya başlamışlar; "Böyle kavgasız, ağız dalaşsız paranın hayrı mı olur yahu!" diye. Tabii külahla birlikte paralar da yerlere saçılmakta imiş. CHP'nin ana muhalefet anlayışı ve tarz-ı siyaseti tam tamına bu hamalların tavrına benziyor. İktidarın her icraatına muhalefet etmek; akına kara, karasına ak demek ve her şeyi adeta "vatana ihanet" penceresinden değerlendirerek ortalığı velveleye vermek bir tıynet haline gelmiş. Kitleler ne kadar alkışlarsa alkışlasın, CHP zihniyeti iktidarın icraatında mutlaka karşı çıkacak bir nokta buluyor. Hem de büyük bir velvele ile. Hatırlanacağı gibi, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, TRT'de katıldığı bir programda, kimilerinin pek de ummadığı bir şekilde, Anayasa değişikliği yoluyla MGK'nın yapısının değiştirilmesi halinde, Ana Muhalefet Partisi liderinin de Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına katılmasında fayda gördüğünü ifade etti. Kendisini oldum olası "Devlet" yerine koyan CHP'nin, hükümetten ziyade devlet demek olan MGK'da yer almasının yolunu açacak böyle bir teklifi memnuniyetle karşılaması gerekmez miydi? Hayır efendim! Ne gezer. Sayın Baykal, kurmayları (!) Sayın Onur Öymen ve Sayın Mustafa Özyürek vasıtasıyla akıllara ziyan gerekçelerle bu teklife soğuk baktıklarını ifade ettiler. Neymiş efendim, MGK'da devlet hakkında gizli konular görüşülür imiş ve görüşmelerin içeriği hakkında açıklama yapılamaz imiş ve muhalefet ise gizli görüşmeler yapan bir kurumun parçası haline gelemez imiş, MGK'da yer almak demek, içeride konuşulan her şeyi kabullenmek anlamına gelir imiş. Muhalefetin diline pelesenk ettiği "vatan, millet ve rejim" konularındaki hassasiyetin zerresi var mı bu yaklaşımda? Bu anlayışa göre muhalefet, hassasiyet gerektiren "devletin gizli konuları" hakkında ulu orta politika yapmak ve iktidarı yıpratabilmek için her malzemeyi kullanmak demek oluyor. Tam tamına hikâyedeki hamalların tavrı: "Kavgasız siyasetten bir hayır mı umulur?" Muhalefet, elbette iktidarın her icraatına uluorta karşı çıkmak değildir. Bunun böyle olması gerekmediğini, Numan Kurtulmuş'lu Saadet Partisi'nin muhalefet anlayışı son zamanlarda pek açık bir şekilde ortaya koyuyor. Ne var ki CHP zihniyeti bundan ders alası değil. Cemal UŞŞAK Bugün
613265
Baklava ve lokumu Rumların tescil
Cep telefonu kullanıcılarının şikâyetlerini dikkate alan üst kurul, ani ve tüketici aleyhine değişiklikler hakkında kritik bir düzenlemeye gitmeye karar verdi. Buna göre operatörler, kampanya süresince abone aleyhine olabilecek değişiklik yapamayacak. Kurum, değişikliğin abone aleyhine olduğunu tespit ederse telafi edilmesini isteyecek. Telafi, operatörün kontör gerekiyorsa kontör, ek konuşma süresi gerekiyorsa konuşma süresi vermesi şeklinde olacak. BTK, geçen hafta yaptığı toplantıda, cep telefonu operatörlerinin gerçekleştirdiği kampanyaları masaya yatırdı. Masada, GSM operatörlerinin son dönemde başlattıkları kampanyalara dikkat çekildi. Toplantıda, kampanyaların, ani bir kararla abonelere bildirilmeden değiştirildiği tespiti somut olarak örneklendirildi ve konuya standart getirilmesi benimsendi. Buna göre, BTK tarafından hazırlanan 'Tüketici Hakları Yönetmeliği'ne de girecek olan standardın başında, "Operatörler, başlatılan ve süresi duyurulan kampanyalarda, tüketici aleyhine değişiklik yapamayacak." maddesi gelecek. Yetkililer, GSM operatörlerinin halen yürüttükleri bazı kampanyalarda bu tür değişiklikler yaptıklarını belirterek, "Değişiklikler inceleniyor. Değişikliklerin, abonelerin aleyhine olduğunun tespiti halinde operatörler, bunu telafi edecek." dedi.
613843
Domuz gribinde kimler tehlikede?
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Domuz gribinde kimler tehlikede? Domuz gribi önlemleri arasında yer alan termal kameraların artık önemini yitirdiği çünkü tehlikenin yurt içinde olduğu ifade edildi. İSTANBUL () Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği tarafından yapılan açıklamada, domuz gribi önlemleri arasında yer alan termal kameraların artık önemini yitirdiği çünkü tehlikenin yurt içinde olduğu ifade edildi. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği, Ankara ve İstanbul'da düzenlediği toplantılarda domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsü konusundaki çalışmaları mercek altına alındı. Konuyla ilgili sunumların yapıldığı toplantıda, farklı görüşler de masaya yatırıldı. ALARM DÜZEYİ 6'YA ÇIKARILDI Toplantının ardından açıklanan sonuç bildirgesinde, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre domuz gribi salgınının son 50 yılın en önemli salgını olduğuna dikkat çekilerek, "Dünya Sağlık Örgütü, yayılma nedeniyle alarm düzeyini 6'ya çıkardı. Kuş gribi salgınında bu seviye 4'te kalmıştı. Bu, her ülkede salgının başlayabileceği anlamına gelmektedir. KRONİK HASTALIKLARI OLANLAR DİKKAT! Salgının yaygın olması, ölün oranının yüksek olduğu anlamına gelmez. Ölüm oranı binde 1'in altındadır. Özellikle gebeler ve aşırı kilolu olanlarda ölüm oranının daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Ölümler, kronik hastalığı olanlarda daha yüksektir" ifadeleri kullanıldı. Hastalığa karşı en etkin önlemin, ellerin sık sık yıkanması olduğunun ifade edildiği açıklamada, tartışılan aşı konusunda ise şöyle denildi: AŞILAR ECZANELERDE SATILMAYACAK "Mevsimsel influenza aşısına ek olarak influenza H1N1 aşıları uygulanacaktır. İnfluenza H1N1 aşısı gereken riskli gruplar; aydan 24 yaşa kadar olanlar, aydan küçük bebeklere bakanlar, gebeler, 24-65 yaş arasında kronik hastalığı olanlardır. Aşının, yapıldığı gün ortaya çıkan hafif belirtiler dışında ciddi yan etkisi yoktur. Aşılar, eczanelerde satılmayacak, Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanacaktır." Açıklamada domuz gribi hastalığı karşısında alınan önlemlerden termal kameraların önemini yitirdiğine de değinilerek, "Termal kameralar, gelinen noktada uygulamadan kaldırılmalıdır çünkü ülke içinden olgular çıkabilmektedir. Yurt dışından gelenlerin doldurması istenen formlar önemini yitirmiştir. Salgına yönelik çalışmalar ve hesaplamalar saydam bir şekilde sunulmalıdır. Sunulan hesapların referansları ortaya konulmalıdır. Resmi makamlarca halkı paniğe sevk edecek açıklamalardan kaçınılmalıdır. Aşı hakkında detaylı ve doğru bilgilendirme yapılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, okullardaki el yıkama koşullarının iyileştirilmesini hedeflemelidir" ifadelerine yer verildi. 25.10.2009 GÜNDEM
613130
Diyanet'ten Kafkas açılımı
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Diyanet'ten Kafkas açılımı Kırk ülkede Müslümanlara din hizmeti götüren Diyanet, Kafkasya için de harekete geçti. Karaçay-Çerkezya ve Adige Cumhuriyetleri'yle ilk kez ilişki kuran Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu “Bölgede dini hizmet beklentisi büyük. Başkentlerinde Camileri bile yok” dedi. Osetya, Çeçenistan, İnguşetya, Dağıstan özerk cumhuriyetleriyle de bağlantı kuracaklarını anlatan Bardakoğlu: “Bölgede ciddi bir dini bilgi ve hizmet boşluğu var. Türkiye'ye gelip İlahiyat Fakültesi okuyanlar, kurtarıcı din adamı gibi görülüyor. Oralardan daha çok öğrenci getirmeliyiz.” ASLIHAN ALTAY KARATAŞ ANKARA Hükümet, barış ve istikrar için Ermenistan'la açılım yaparken, Diyanet İşleri Başkanlığı da din alanında 'Kafkasya açılımı' başlattı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, 40'a yakın ülkede yurtdışı temsilciliği olan Diyanet'in ilk defa Karaçay-Çerkezya ve Adige Cumhuriyetleri ile bağ kurduğunu söyledi. Bundan sonra Osetya, Çeçenistan, İnguşetya, Dağıstan gibi özerk cumhuriyetlerini de ziyaret etmeyi planladıklarını belirten Bardakoğlu özetle şunları söyledi: ALMANYA'DAN ENDONEZYA'YA “Kırka yakın ülkedeki temsilciliğimiz daha çok dışarıdaki Türk ve akraba topluluklarımızın, soydaşlarımızın, vatandaşlarımızın beklentilerinin bizi sevk ettiği adeta fiili bir durumdur. Başkanlığı açılım bölgesini birincisi vatandaşlarımızın göç ettiği Batı ülkeleri, ikincisi Balkanlar, üçüncüsü Rusya Federasyonu ile ilişkili topluluklar ve özerk Türk Cumhuriyetleri, dördüncüsü İslam ülkeleri, beşincisi Afrika olarak sıralayabiliriz.” DİNİ YAYILMACILIK HEDEFİMİZ YOK “Türkiye'ye çok sıcak bakan, dini bilgi ve tecrübe açısından adeta gözü kulağı Türkiye'de olan bu insanlara bizim ilgi göstermemiz gerekiyordu ve ilk defa Kuzey Kafkasya'da Karaçay-Çerkezya'ya gittik. Biz Türkiye olarak hiçbir zaman yayılmacı bir politika, başka toplulukların içişlerine karışan bir politika izlemedik. Onun için de etnik ve dini yayılmacılık gibi bir hedefimizin olmadığını, sadece ve sadece İslam dininin doğru bilgisini ve doğru din hizmetini paylaşma açısından bizden talep olursa adım atacağımızı beyan ettik.” 'BUGÜNE KADAR NEREDEYDİK' DEDİM “Bu ziyaret Diyanet tarihinde ilk oldu. Bundan sonra nasip olursa Osetya, Çeçenistan, İnguşetya, Dağıstan gibi cumhuriyetlere de ulacağız. Karaçay-Çerkezya'ya Cumhurbaşkanı ile Dini İdare Başkanı İsmail Berdiyev'in davetlisi olarak gittim. Diyanet'in, Türkiye'nin itibarıyla da bağlantılı olarak bu coğrafyada çok büyük bir saygınlığı var. Havaalanındaki karşılamadan uğurlamaya kadar duygulandıran, "Bugüne kadar neredeydik?" dedirtecek kadar insanı hüzne sevkeden bir büyük coşku ve ilgi ile karşılaştık. Başkanlığın öncülük ettiği bir kampanya ile inşaatı tamamlanan bir camide Cuma namazı kılındı.” BAŞKENTLERİNDE CAMİ YOK “Camilere uğradık, oradaki Müslümanları ve ihtiyaçlarını gördük. Dini idare ile buluştuk. Cumhurbaşkanı çok sıcak karşıladı. Ona hem Türkiye'nin selamlarını götürdük hem de 'Beraber neler yapılabilir?'i müzakere ettik. Başkentte namaz kılacak cami yok henüz. Orada şehrin merkezine yakın bir yerde camii yapılması gerektiği üzerinde konuştuk. Cumhurbaşkanı da buna sıcak baktı. “Şuna hayıflandım orada. Uçağın kalktığı şehir Adıgeya'ya yakın bir yerde. 'Şu kadar bin Müslüman var, ama hiçbir mescidimiz yok' dediler. 'Cuma günleri yer kiralayarak namaz kılarız. Bayramdan bayrama da statları kiralıyoruz' dediler. Büyük bir ihtiyaç içindeler.” SADECE ALLAH İNANCI KALMIŞ “Oralarda ciddi bir dini bilgi ve din hizmeti boşluğu var. Geriye sadece dua ve Allah inancı, sevgisi kalmış. Ecdada, geleneklere büyük bağlılık var. Ama din adına bildikleri bir Allah, Peygamber, Kur'an ve dua. Etkin din adamları da yok. Vaktiyle Türkiye'ye gelip İlahiyat Fakültesi okuyanlar oralarda büyük hizmetler yapıyorlar.” RUSÇA İLAHİYAT FAKÜLTESİ OLMALI “Şu anda biz bu coğrafyalardan bin civarında öğrenciyi okutuyoruz. Sayı büyük olduğu için maliyeti de büyük. Onlarca yetişmiş insana ihtiyaçları var. Keşke Rusça'nın eğitim dili ya da ikinci dil olarak okutulduğu bir uluslararası ilahiyat fakültemiz olsaydı da bu coğraf-yalardan yüzlerce çocuk okutabilseydik!” Kardeş şehir projesiyle din hizmeti Bardakoğlu, Diyanet'in Kafkasya'ya açılımda büyük önem verdiği 'Kardeş Şehir Proje'siyle bölgedeki ülkelerin dini hizmet ihtiyaçlarını karşılamayı planladıklarını söyledi. Bardaoğlu şöyle konuştu: Türkiye'de herbir ilimizi ve büyük ilçemizi Avrasya coğrafyasındaki bir şehre kardeş yaptık. Avrasya Kardeş Şehir Projesi'nin anlamı gerek cami yapımı gerekse din hizmetleri, din eğitimi, gerekse dini kitaplar açısından ihtiyaç içinde olan bu coğrafyadaki belli merkezler ile ülkemiz insanını buluşturmak, il ve ilçelerimizin ilgisini ve kardeşliğini tesis ederek, karşılıklı görüşmelerin, ziyaretlerin ve paylaşmanın olmasını sağlamaktır. Böylece kardeş şehirlerin müftüleri gelip tanıtma yapıyor, ihtiyaçları bildiriyorlar. Bu il ve ilçelerimizdeki işadamları, zenginler destek oluyor. Kardeş şehirleri rastgele seçmedik. bölgeyle az çok nüfus, tarih, hatıra yönüyle paydaşlığı olan il ve ilçeleri belirledik.” Tatlı tatlı sitem edip 'bize el uzatın' diyorlar Kafkasya ziyaretinde Türkiye deyince herkesin gözünün içinin güldüğünü vurgulayan Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu'nun, Adigeya'daki izlenimleri oldukça çarpıcı: “Birçok İslam ülkesine gidip orada eğitim görenler ülkelerine geri geldiklerinde bir doku uyuşmazlığı olmuş, tepkiler oluşmuş. Böyle olunca da siyasi idareler belli bir teyakkuz halinde. Türkiye'ye onun için daha çok güveniyorlar. Türkiye'nin hem doku uyuşması var, hem hatıra-tarih birliği, akrabalık bağı var. bakımdan Türkiye'yi adeta çok daha önemli görüyorlar. 'Bize el uzatması gereken biri varsa da Türkiye olmalı, Diyanet olmalı' diyorlar. Hem gönül yönüyle, hem bilgi ve din hizmeti yönüyle bağlılar ve bağlılıklarını söylemekten hiç rahatsız olmuyorlar. “(Bize Müslümanlığı siz öğrettiniz. Sizin ecdadınız öğretti. Ama bugün siz bizi ilgiden, bilgiden mahrum bıraktınız. Niye bugüne kadar gelmediniz, bizi bu halimize terkettiniz? Niye bizim yanımızda değilsiniz?) diye çok tatlı sitemlere muhatap olduk. Haklı sitemlerdi ve mahcup edici sitemlerdi. Diyanet'in bu coğrafyalarla kuracağı ilişkiyi, mesela Hariciye'nin, diğer başka bir kurumun kurması mümkün değil. Yurtdışı faaliyetler için bütçemiz olmalı Kafkasya, Avrupa ve diğer bölgelerdeki Müslümanların din hizmetleri için Türkiye'den beklentinin yüksek olduğunu belirten Bardakoğlu, “Bu nedenle Diyanet'in bir yurtdışı bütçesinin olması gerekir. Kırka yakın ülkeyle bu kadar ilişkisi, işbirliği olan, hizmet götürme gayreti içinde olan bir kurumun yurtdışı bütçesinin sıfır olmasını anlamak mümkün değil. Güçlü bir yurtdışı bütçesi ile yapacağımız çok önemli şeyler var” dedi. Yurtdışı bütçesi için girişimde bulunduklarını belirten Bardakoğlu şöyle konuştu: “Bin beş yüz civarında din görevlisi gönderiyoruz yurtdışına. Yapılacak işin zaruri olduğuna inandığımız için öyle veya böyle bir kaynak bulmaya çalışıyoruz. Ama kaynak da bulamazsak, Karaçay-Çerkezya'da, Adigeya'da olduğu gibi coğrafyalar mahrum kalıyor. Karaçay-Çerkezya'da şu anda görevlimiz yok. Oraya en az 10 görevlimiz gitmeli.” 25.10.2009 GÜNDEM
613455
Gazetelerde Bugün
CUMHURİYET Gündemler farklı Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi analisti Alirıza, Türkiye’nin hem ABD ile ilişkilerini kullanmak hem de Ortadoğu ve Arap ülkelerine tekrar yanaşmak istediğini söyledi. Alirıza, “Türkiye bölgesinde söz sahibi olmak istiyor ama en önemli müttefiki ABD’yle uygulamaya koyduğu bir plan yok” dedi. HÜRRİYET Erken evlilik 'taciz'e girdi 15 yaşındaki kızlarını nikahsız yaşamaya teşvik eden anne baba ile ilişkiye giren nikahsız eş ve buna göz yuman annesine dava açıldı. MİLLİYET Açılıma sokak freni PKK'nın Habur şovuna halkın tepkisi çığ gibi büyürken, Başbakan, Avrupa'daki 15 kişilik grubun gelişinin "güven bunalımı nedeniyle" ertelendiğini açıkladı... RADİKAL Erdoğan: Güven ilişkisi bozuldu, dönüş ertelendi Başbakan Erdoğan, 28 Ekim'de Türkiye'ye beklenen PKK'lıların gelişinin ertelendiğini açıkladı: Güven bunalımı doğdu. Avrupa'da gelecek PKK'lı grubun gelişi ertelendi. AKŞAM Açılıma mola Kandil'den inenlere karşılama şovu, sürece darbe vurdu. Erdoğan, Avrupa'dan gelecek PKK'lıların dönüşünün ertelendiğini duyurup "Güven bunalımı doğdu, ara vereceğiz" dedi. POSTA PKK'ya 'Dur' emri Kuzey Irak'tan gelen 34 PKK'lının karşılanması sırasında yaşanan görüntüler halkı ciddi şekilde rahatsız etmişti. Avrupa'dan da 28 Ekim'de 15 kişilik PKK'lı grup gelecekti. Başbakan Erdoğan, "Güven bunalımı doğdu, PKK'lı gurubun gelişi ertelendi" dedi. Erteleme, İçişleri Bakanlığı'nın DTP ile, DTP'nin de PKK ile görüşmeleri sonucunda gerçekleşti. VATAN Belge depremi 'İrtica' belgesinin ıslak imzalı orjinalinin ortaya çıktığı iddiası gündemi sarstı. Erdoğan, "Takipçisi olacağız. TSK da böyle bir lekeyi kabul etmez" dedi. HABERTÜRK Açılıma mola Silopi şovunun yarattığı gerginlik üzerine, PKK'lıların Avrupa'dan gelişi ertelendi. Başbakan Erdoğan "Bu işe biraz ara verdik" dedi. BİRGÜN Açılıma 'One minute' Başbakan Erdoğan Kürt Açılım'nda geri adım attı. Erdoğan, Avrupa'dan gelecek PKK'lilerin gelişinin ertelendiğini belirterek, "Ara verelim, değerlendirelim sonra önümüze bakalım" dedi. SABAH Eve dönüşe ara verildi Başbakan Erdoğan: Arzu edilmeyen durumlar oluştu. Güven bunalımı doğdu. Avrupa'dan gelişler ertelendi. TERCÜMAN Kaşımayın kaşınmayın DTP'lilerin şovları gerilimi doruğa çıkardı. Dün Elazığ'da açıklama yapmaya kalkışan DTP'lilere öyke yağdı, MHP'li Toskay, "Sinirleri zorlamasınlar" dedi. YENİ ŞAFAK TSK bu gölgeyi kabullenmez Darbe Andıcı'ndaki izanın Albay Çiçek'e ait çıkması üzerine Erdoğan, "Kurumları lekeleyemeyiz" dedi. ZAMAN Demokrasi için gereğini yapın Genelkurmay'ın 'kağıt parçası' diyerek reddettiği, 'millete ve hükümete kirli tezgah' belgesinin orjinalinin ortaya çıkması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. 25 Ekim 2009
613008
İnter ilk yarıda bitirdi!
İnter ilk yarıda bitirdi! 24/10/09 23:51 İnter'i galibiyete taşıyan golleri 13. dakikada Samuel Eto, 31. dakikada Sneijder atarken, Catania'nın 84. dakikada Mascara'nın penaltıdan bulduğu gol yetmedi. Diğer oynan maçta ise, Sampdoria, Bolonga'yı 4-1 mağlup etti.
613754
Benzin zammına kurdeleli protesto
Bursa Tüketiciler Derneği üyeleri, benzin zammını protesto etmek için sürücülere siyah kurdele dağıttı. Üyelerle birlikte Fomara İş Merkezi yanındaki benzin istasyonu önünde araç sürücülerine siyah kurdele dağıtan Bursa Tüketiciler Derneği Başkanı Sıtkı Yılmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, iki ay önce alınan akaryakıt zam kararının mürekkebi kurumadan, kurşunsuz benzine yeniden yüzde zam yapıldığını söyledi. Bu zammın haksız olduğunu ve sosyal devlet anlayışıyla açıklanabilir bir tarafının bulunmadığını belirten Yılmaz, toplumun her kesiminden bu zamma tepki gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Yılmaz, dernek olarak bu zammı, araçlara siyah kurdele takarak protesto ettiklerini dile getirerek, şöyle konuştu: ''Artık dünyanın en pahalı benzinini kullandığımızı söylemiyoruz. Çünkü tüketici, bunun bilincindedir. Bir litre benzinden en yüksek vergi alan ülke olduğumuzu da söylemiyoruz. Çünkü tüketici, bu gerçeğin de farkındadır. Bugün bu gerçeğin farkında olarak, bu haksız ve hukuksuz uygulamayı protesto etmek için buradayız. Tüketiciyi yolunacak kaz gibi gören anlayışı protesto etmek için buradayız. Biz, bütçe görüşmelerinde, '2010 yılında zam öngörülmüyor' diyen yetkililerimizin kulağını çınlatmak için buradayız.'' Tüketicinin, temel ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda olduğunu ileri süren Yılmaz, tüketicilerin filesini dolduramadan pazardan eve döndüğünü, ihtiyaçlarını sürekli ertelediğini ve yarınına ilişkin haklı endişeler taşıdığını savundu. Yılmaz, akaryakıta yapılan zammın, akaryakıt kaçakçılarının ekmeğine yağ sürdüğünü iddia ederek, şunları kaydetti: ''Her yıl trafiğe çıkan araçlara orantılı olarak, akaryakıt tüketimi artacağına azalmaktadır. Azalan tüketim boşluğunu, kaçakçılar doldurmaktadır. Her yıl yaklaşık milyar dolar akaryakıt kaçakçılarının cebine girmektedir. Bu kaçağın bütçeye kazandırılması yerine, kolay yoldan tüketiciye zam ile fatura etmenin hiçbir haklı gerekçesi olmaz. Tüketicinin ekonomik çıkarlarını olumsuz etkileyen politikalara, sosyal devlet anlayışını zaafa uğratan haksız hukuksuz uygulamalara, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tepkimiz devam edecektir.'' AA
613087
Muhalefet böldürmeyiz diyor ama 'bölüyor'
Muhalefet böldürmeyiz diyor ama 'bölüyor' Terörün 25 yılda başaramadığını muhalefet üç-dört ayda yaptı. Muhalefet ülkeyi böldürmeyiz diyor ama söylemi ve eylemi ile bölücülük yapıyor, ülkeyi ayrıştırıyor. Süreci zora sokacak olan dağdan inecekler değil, muhalefetin kendisi. MURAT AKSOY Demokratik açılımda ilk adım geride kaldı ama ortam biraz gerildi. Toplumun her kesiminden DTP'ye sağduyu çağrısı var. Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar ile demokratik açılımda gelinen noktayı ve meşhur 1989 Kürt Raporunu konuştuk. 1989'daki Kürt Raporu ve Baykal ile ilgili görüşü net: “Baykal rapuru hiçbir zaman sahiplenmedi”. Demokratik açılımda ilk adım atıldı ve 34 kişi Türkiye'ye geldi. Ama çıkan görüntüler Türkiye'de önemli bir infial yarattı ve Başbakan tepki verdi. Ne düşünüyorsunuz bu süreç hakkında? Başbakan'ın Güneydoğu'da ortaya çıkan görüntüler hakkında “sil baştan yaparım” demesi yanlış. Erken söylenmiş bir söz. Evet Mahmur ve Kandil'den gelenlerin karşılanması sırasında çıkan görüntüler toplumun bir kısmını rahatsız etmiştir, infial uyandırmıştır. Ama bu yanlışı, başka bir yanlışla ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu yanlışı çözmenin yolu başlayan ve çok önemli ve doğru olan bir süreci sürdürmektir. Başbakana yakışan budur. Tabi bir noktada şudur ki, bu gösterileri savaşın bitişi ve barışın başlangıcı olarak da okumak mümkündür. Sonuç olarak şunu söylemek mümkün, böylesine uzun süren bir şiddet sonrasında barış çabası önemlidir ve sancılı olacaktır. Bence iyi bir başlangıç olmuştur. Bunu küçük kaprislere ve siyasal çıkarlara feda etmeyelim. Şunu unutmayalım, bu 25 yıllık savaşta mağdur olanlar, köyleri yakılanlar, evleri yıkılanların küçük bir kısmı dışındakiler hepsi Türkiye'nin çeşitli illerine dağılmıştır. Mersin'e, İstanbul'a, İzmir'e. Bu insanlar Türkiye'de yaşamak istiyorlar. Bu önemli bir şanstır. DTP İÇİNDEKİ ŞAHİNLER KULLANILABİLİR DTP'ye düşen nedir bu süreçte? Şunu kabul edelim. Kürt sorunu demokratik sistem içinde çözülecekse DTP burada bir aktördür. DTP'ye önemli bir sorumluluk düşmektedir. Ahmet Türk DTP ve Türkiye için bir şanstır. Çünkü kendisi 1989-1991 ve sonraki süreci, deneyimi gayet iyi bilmektedir. Bence bu süreçte biraz daha fazla sorumluluk almalıdır. Ama şu da bir gerçek ki, DTP içinde sağduyudan uzak hareket edenler vardır. Böyle davrananların çeşitli saikleri olabilir. şunu ifade edeyim: Bu süreç ancak onlar kullanılarak kesintiye uğrayabilir. Bu süreci bozmak isteyenler, bunları kullanmak isteyebilirler. Onlarda buna açıktırlar. Bunun nedeni bilinçsizliktir, bunun nedeni heyecandır vs. birçok şey sayabiliriz. Önümüzdeki hafta Avrupa'dan gelecek bir grup var. Kitlesel bir karşılama bahsettiğiniz provasyona uygun bir ortam yaratabilir mi? Olabilir. Daha önce söyledim. Bu hakları var. 25 yıllık bir savaş bitiyor, bu önemli bir olay. Ama bir taraftan da içinde bulunulan durum göz önüne alındığında İstanbul'da daha sembolik düzeyde bir karşılama daha sağduyulu bir yaklaşım olur. Mesele her Kürt bir Türk arkadaşını alarak gitsin karşılamaya. Kucaklaşma adına, kardeşlik adına. Çünkü zor bir süreçten geçiyoruz. Bunun taşıdığı tarihi sorumluluğa göre hareket etmeli, DTP'de diğerleridi de. Mesela bazı köşe yazarlarını okuyoruz. Çok provatif. Bunlara prim vermemek lazım. Aslında bu süreç daha kolay geçilebilir. BAYKAL GEÇEN YÜZYILDAN KALMA SİYASETÇİ Nasıl? Muhalefetin sürece katılması ile. Ancak ne yazık ki Türkiye'de muhalefet görevini yerine getirmiyor. Muhalafet özellikle CHP, çatlakların kapanmasına değil özellikle çatlakların arasına kam koyarak çatlakları genişletmeye çalışıyor. Bunu belki bilerek yapmıyorlar, sırf muhalefet olsun diye yapıyorlar ama yanlış yapıyorlar. Bunlar geçen yüzyıldan kalan liderler, geçen yüzyılın anlayışına sahip liderler. Bunlar bu yüzyılın siyasetçileri değil. Bunların süreci anladıklarını da düşünmüyorum. Onlar iktidarın her dediğine karşı olmayı muhalefet sanıyorlar. Ama toplum öyle değil. Toplum doğru olanın görüyor ve seçimde ödüllendiriyor. Bu süreç başarıya ulaşırsa bunlar da tasfiye edilmiş olacaklar. CHP'nin içinde, CHP tabanında Baykal'ın yaklaşımını yanlış bulanlar yok mu? Neden onların sesi çıkmıyor? Olmaz mı. Baykal'dan farklı düşüne çok milletvekili var. Neden konuşmuyorlar bilmiyorum. Tabanda da farklı düşünenlerin olduğunu gözlemliyorum. Ama Baykal'la ilgili şunu söylemek mümkün. Bazı insanlar konuşurlar. Ya düşünerek konuşurlar, ya önce konuşur sonra düşünürler ya da konuşurlar düşünmezler. Ben Deniz Baykal'ın düşünmeden konuştuğu düşüncesindeyim. Çünkü düşünerek konuşanların tepkisi şu olur. Yapılanlara, söylenenlere barar, doğru olanları söyler, yanlış bulduklarını eleştirir ve doğru yapılması için müdahale eder. Ama siz söylenenlerin tümüne karşı çıkıyorsanız burada bir yanlışlık var demektir. Biz 1991'de SHP-DYP hükümeti kurduğumuzda Deniz Baykal ve arkadaşları hükümete karşı oldular. Hükümetten ayrılalım dediler. Bunu biz yaşadık. Hükümetin kurulmasın karşı oy verdiler. Bir siyasetçi vaatlerini, programını iktidar olmadan nasıl gerçekleştirebilir ki. Belli ki Deniz Baykal iktidar istemi. Şimdi olduğu gibi. Şimdi de iktidar istemiyor. Sadece Baykal değil, yönetimi de istemiyor. Bu yüzden Baykal geçmiş yüzyılda kalan bir liderdir. MHP'nin muhalefetini nasıl değerlendiriyorsunuz? MHP'nin muhalefeti anlaşılabilir belki ama kabul edilemez. Bu süreçte şu ortaya çıktı ki; Türkiye'nin en büyük sorunu muhalefet. Hem CHP hem de MHP yaptığı muhalefet ile ülkeyi böldürmeyiz diyorlar ama bölüyorlar. 25 yıldır silahla, şiddetle yapılamayanı bu muhalefet son üç-dört ayda yaptı. Türkiye için asıl tehlike dağdan gelenler değil, bu muhalefet anlayışıdır. Ben asıl tehlikenin bu olduğunu düşünüyorum. Tekrar ediyorum 25 yılda PKK silahının yapamadığı ötekileştirmeyi, yabacılaştırmayı üç-dört ayda muhalefeti dili ile yapıldı. MUHALEFET BÖLÜCÜLÜK YAPIYOR Nasıl yapıldı? Kullandıkları dille. İkna etmiyorlar, tahrik ediyorlar. Bu partiler açılıma karşı mitingler düzenleyeceklermiş. Bu mitinglerin sonu bir iç savaştır. Bunu tehlikeyi görmeleri gerekiyor. Bu mitingler birleştirici değil, ayrıştırıcı. Bu mitinler siyasetteki sert dili topluma yayacaktır. Mardinli bakkal, Samsunlu toptancıya düşmen olacaktır. Üniversitelerde öğrencileri karşı karşıya getirecektir. Son günlerde gaziler, şehit aileleri protesto yapıyor. Madalyaları atıyor, protezleri kırıyorlar. Bunu bu noktaya kim getirdi? Muhalefet. Muhalefetin sorumsuzca kullandığı dil. Muhalefet ne yazık ki, birleştirici değil, ayrıştırıcı bir dil kullanıyor. Savaş devam mı etsin, bir 520 bin kişi daha mı ölsün. AK parti'nin yaptıklarını beğenmiyorlar. Hükümet yanlış yapabilir. Siz öneri sunun, düzeltin. Varsa projeniz, çözüm önerileriniz söylesin. Ne yapmalı muhalefet peki? Sağduyulu muhalefet bekler. Nedir bu açılımın içeriği diye sorar,konuşalım der. Öneriler sunar, eksiklikleri giderilmesine çalışır, katkı verir. Türkiye'nin 25 yıldır kanayan yarasına mehlem olmaya çalışır. Ama ne yaptılar, “ben konuşursam açılım meşrulaşır”. Ne demek bu? Konuşacaksın tabi. Yok kamera önünde konuşurum. Sanki film çekecekler. Zaten süreç işliyor. Senle konuşsa ne olur, konuşmasa ne olur? Aksine sen muhalefet olarak sürece ağırlığını koy, düşüncelerini söyle, yanlışlarını söyle, varsa doğrun öner. Türkiye'nin en ağır meselesi çözülsün. Sen kucaklaş ki, toplum kucaklaşsın. “Sorun çözülür ve AK Parti bundan yararlanır” diye mi korkuyorsun. Korkma halk her şeyi görüyor ve sandıkta bunun cevabının verir. DTP sorumlu davranmalı Umutlu musunuz çözüm konusunda? Evet: Umutluyum çünkü başka çaremiz yok. Toplumun sağduyusuna güveniyorum. Muhalefete prim vermeyeceklerini düşünüyorum. Ben siyasete güveniyorum. Bu umudu boşa çıkarmayacaklarını düşünüyorum. Muhalefete hükümetten daha çok sorumluluk düşüyor. Muhalefet derken sadece CHP ve MHP'yi değil, DTP'yi de kastediyorum. DTP'ye önemli sorumluluk düşüyor. Sağduyulu ve sakin olmaları gerekiyor. Türkiye'yi sevenler sürece sahip çıkmalı ve katkı vermelidirler. Bunu AK Parti yapıyorsa ama doğruyu yapıyorsa vatandaş olarak alkışlamalı ve desteklemeliyiz. Yanlışlarını eleştirelim ama çözüm üretiyorsa da destekleyelim. Ama şunu kabul etmek gerek. Kürt sorunu anca siyasal düzlemde, parlamentoda çözülür. Bu sorunu şiddet çözmez, çözemedi, çözemeyecektir. Terör demokrasinin önünde engeldir. Terörün sürdüğü ortamda demokratik açılım yapmak mümkün değildir. DTP ne yapmalı? Sağduyulu olmalı. Çok konuşursa, her şeyi eleştirirse, her şeye ahkâm keserse, birleştirmeye çalışırken ayrışmayı körüklerse hata yapar. DTP sadece siyaset yapsa, siyasete sahip çıksa, rolünü başkasına devretmeye kalkmasa yeterli. 1989'da hazırlanan Kürt Raporu nasıl hazırlandı? Ben Kürt sorununun çözülmesi için aktif olarak çalışan bir siyasetçiyim. Bunda döneminden çok ilerde siyaset yapan; katılımcı, özgürlükçü ve farklılıkları zenginlik olarak kabul eden Erdal İnönü'nün başında olduğu SHP'nin büyük payı vardır. SHP olarak 1984'den itibaren artan şiddetin giderilmesi için benim Genel Sekreterlik yaptığım dönemde önce “Anadolu Konuşuyor” diye toplantılar dizisi yaptık. Buralardan çıkan sonuçları derledik ve yerel örgütlerin katılımı ile hazırlandı ve ortaya 1989 yılındaki rapor çıktı. Ve bu raporun hedefi de Kürt Sorununun siyaset içinde çözülmesi için tespit ve önerileri içermektedir. 1989 Kürt raporu Deniz Baykal'ın değil Şu an CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal neresinde bu raporun? Deniz Baykal 1998'den sonra partinin genel sekreteri oldu. Kürt raporu Erdal İnönü'nün insisiyatifi ile ortaya çıktığın Deniz Baykal genel sekreter olarak kerhen desteklemek zorunda kalmıştır. Çok da sıcak bakmamıştır. zaman bile Kürt sorunun çözülmesine hep muhalefet etmiştir. Mesela yine aynı yıl (1989) Erdal İnönü'nün bilgisi dahilinde Fransa'da düzenlenen Kürt Konferansı'na katılan Ahmet Türk, Mahmut Alınak, Salih Sümer, Adnan Ekmen, Kenan Sözmez, Mehmet Ali Eren ve İsmail Önal'ın disiplin kuruluna sevki ile partiden ihraç edilmeleri Deniz Baykal'ın eseridir. Erdal İnönü bu olay için “aldatıldım” demektedir. Bu açıdan Deniz Baykal hiçbir zaman Kürt sorununu çözülmesinde inisiyatif almamıştır. Bu yüzden 1989'da SHP'nin hazırladığı raporu sahiplenmesi mümkün değildir. Hatta sonraki ilk kongrede Erdal İnönü'ye karşı kullandı. Bu ihraçlarla Halkın Emeği Partisi (HEP) kuruldu değil mi? Evet. Bu parti ilk defa Kürt kimliğini kendine siyasal eksen olarak aldı. Yani, zaman bu süreç yaşanmasaydı Kürt sorununu zaman meclis çatısı altında çözebilirdik. Ortaya çıkan bu yanlışı gidermek için 1991 seçimlerinde Ahmet Türk ve arkadaşlarını ikna ederek seçimlere birlikte girdik. Bu SHP için büyük bir riskti ama bu riski almak zorundaydık ve aldık. Çünkü biz Kürt sorununun meclis çatısı altında çözüleceğini düşündük. Tek amacımız bu idi. Bu ittifak Deniz Baykal tarafından hoş karşılanmadı ve bir süre sonrada CHP'nin kurulması ile birlikte istifa etti. Sonrasında da meşhur kriz çıktı ve milletvekilleri meclisten yaka paça dışarı çıkarıldı ve tutuklandı. Bence Türkiye Kürt sorununun çözümünde birinci şansı zaman kaçırdı. yıllarda Doğan Güreş-Tansu Çiller ikilisi ve şahinler grubunun süreçte ağırlık kazanmaları Kürt sorunun çözülme yolunu kapatmıştır. Bu hatanın Türkiye'ye maliyeti çok büyük olmuştur. Bence hükümetin şu an başlattığı süreç yeniden bir barış umududur ve bu kez yakaladığımız şansı kaçırmamalıyız. halde Deniz Baykal demokratik açılıma verdiği tepki tutarlı Öyle görünüyor. 25.10.2009 YORUM MURAT AKSOY
613211
Durdurun zamanı
Durdurun zamanı Durdurun zamanı 25.10.2009 Nefesler tutuldu, tüm Türkiye derbİstanbul'u bekliyor. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın 100 yıllık rekabetinde 364. randevu Şükrü Saracoğlu Stadı'nda saat 20:00'de start alacak ve son sözü sahadaki 22 futbolcu söyleyecek Kadıköy'de yıldır kaybeden G.Saray, kazanırsa evine lider dönecek. Derbide seriyi sürdürmek isteyen F.Bahçe, yine gülen taraf olursa puan farkı beşe çıkacak. Kanarya'da Güiza, Aslan'da Kewell yedek. Dev maçın hakemi Bünyamin Gezer ÇİFTE DERBİ DERBİ 14 YIL SONRA EKİM AYINDA Fenerbahçe ile Galatasaray, bu akşam yapacakları derbi maçla, ekim ayında 14 yıl sonra karşı karşıya gelecekler. İki ezeli rakip, ekim ayında en son 1995 yılında karşılaşmıştı. 22 Ekim 1995'te Kadıköy'de yapılan lig maçını sarı-lacivertliler 3-1 kazanmıştı. Ekim aylarında Kanarya 11, Aslan ise kez galip gelirken, 12 maç da berabere sonuçlandı. BU akşam ezeli rekabette yeni bir sayfa daha açılacak. Derbinin en çok konuşulacak isimleri ise kuşkusuz iki güzide kulübün teknik patronları... İyi futbol oynamadıkları adına yapılan tüm eleştirilere, "Güzellik yarışmasında değiliz" cevabını veren Christoph Daum'un takımı, 17 resmi maçta rakip filelere toplam 33 gol gönderdi. Fenerbahçe'nin bu karşılaşmalarda yediği toplam gol sayısı 11... Daum'un resmi maçlardaki galibiyet yüzdesi 76... Ligde ise maçta galibiyet ile yüzde 89... Alman Hoca'nın Türkiye'deki derbi karnesi kırık (39 maç; 13 galibiyet, 17 yenilgi, beraberlik). Rijkaard yönetimindeki Galatasaray ise bugüne kadar 18 resmi maçta 51 gol (Ankara maçı iki gol sayıldığında) kaydederken kalesinde 18 gol gördü. Hollandalı teknik adamın resmi maçlardaki galibiyet yüzdesi 72... Ligde ise dokuz maçta yedi galibiyeti bulunuyor; yani yüzde 78. Durdurun zamanı Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613871
Benzin zammına protesto
Benzin zammına protesto AA Giriş Saati 25.10.2009 14:30 Güncelleme 25.10.2009 14:34 Bursa Tüketiciler Derneği üyeleri, benzin zammını protesto etmek için sürücülere siyah kurdele dağıttı. Üyelerle birlikte Fomara İş Merkezi yanındaki benzin istasyonu önünde araç sürücülerine siyah kurdele dağıtan Bursa Tüketiciler Derneği Başkanı Sıtkı Yılmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, iki ay önce alınan akaryakıt zam kararının mürekkebi kurumadan, kurşunsuz benzine yeniden yüzde zam yapıldığını söyledi. Bu zammın haksız olduğunu ve sosyal devlet anlayışıyla açıklanabilir bir tarafının bulunmadığını belirten Yılmaz, toplumun her kesiminden bu zamma tepki gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Yılmaz, dernek olarak bu zammı, araçlara siyah kurdele takarak protesto ettiklerini dile getirerek, şöyle konuştu: ''Artık dünyanın en pahalı benzinini kullandığımızı söylemiyoruz. Çünkü tüketici, bunun bilincindedir. Bir litre benzinden en yüksek vergi alan ülke olduğumuzu da söylemiyoruz. Çünkü tüketici, bu gerçeğin de farkındadır. Bugün bu gerçeğin farkında olarak, bu haksız ve hukuksuz uygulamayı protesto etmek için buradayız. Tüketiciyi yolunacak kaz gibi gören anlayışı protesto etmek için buradayız. Biz, bütçe görüşmelerinde, '2010 yılında zam öngörülmüyor' diyen yetkililerimizin kulağını çınlatmak için buradayız.'' Tüketicinin, temel ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda olduğunu ileri süren Yılmaz, tüketicilerin filesini dolduramadan pazardan eve döndüğünü, ihtiyaçlarını sürekli ertelediğini ve yarınına ilişkin haklı endişeler taşıdığını savundu. Yılmaz, akaryakıta yapılan zammın, akaryakıt kaçakçılarının ekmeğine yağ sürdüğünü iddia ederek, şunları kaydetti: ''Her yıl trafiğe çıkan araçlara orantılı olarak, akaryakıt tüketimi artacağına azalmaktadır. Azalan tüketim boşluğunu, kaçakçılar doldurmaktadır. Her yıl yaklaşık milyar dolar akaryakıt kaçakçılarının cebine girmektedir. Bu kaçağın bütçeye kazandırılması yerine, kolay yoldan tüketiciye zam ile fatura etmenin hiçbir haklı gerekçesi olmaz. Tüketicinin ekonomik çıkarlarını olumsuz etkileyen politikalara, sosyal devlet anlayışını zaafa uğratan haksız hukuksuz uygulamalara, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tepkimiz devam edecektir.'' Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613124
'Islak imza'da son raund
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI 'Islak imza'da son raund Albay Dursun Çiçek'in ıslak imzasının bulunduğu 'darbe andıcı'nın Ergenekon savcılarında olduğu kesinleşti. Başbakan Erdoğan belgeyle ilgili yargının gerekeni yapacağını belirterek, Adli Tıp raporunun savcıda olduğunu söyledi. Genelkurmay Başkanlığı ve Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da haberleri yalanlamadı. Şimdi gözler adaletin vereceği kararda. İlgili haberler İSTANBUL Türkiye'nin aylardır tartıştığı Albay Dursun Çiçek imzalı 'darbe andıcı'nın orijinalinin ortaya çıkması gündeme bomba gibi düştü. Genelkurmay Başkanlığı ve Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı haberleri yalanlamadı. Ergenekon kapsamında tutuklandıktan 18 saat sonra serbest kalan Albay Çiçek ve belgenin hazırlanması için kendisine emir veren komutanlarla ilgili gözler İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na çevrildi. GENELKURMAY TAKİPSİZLİK VERDİ Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde hazırlandığı ileri sürülen Nisan 2009 tarihli 'İrticayla Mücadele Planı' Ergenekon'da tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirildi. Belgede, AK Parti ve Fethullah Gülen cemaatini yıpratmak için yapılması gerekenler sıralanıyordu. Soruşturma başlatan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı imzanın Çiçek'e ait olup olmadığı tespit edilemediği için takipsizlik kararı verdi. Genelkurmay, İstanbul Başsavcılığı'na dosyayı göndererek “sahte belge üretenlerin bulunmasını” istedi. ÇİÇEK 18 SAAT TUTUKLU KALDI Albay Çiçek hakkında soruşturma başlatan Ergenekon savcılarının talebi doğrultusunda polis ve jandarma kriminal ile Adli Tıp da belgeyi inceledi. İncelemelerde, Çiçek'ten alınan imza örnekleri belgedekiyle karşılaştırıldı. Üç kurum da 'imza Albay Çiçek'in el ürünü olabilir' dedi. Gelişmeler üzerine Albay Çiçek Ergenekon kapsamında tutuklandı. Ancak 18 saat sonra itiraz üzerine serbest bırakıldı. ADLİ TIP: İMZA ÇİÇEK'İN EL ÜRÜNÜ Çiçek'in serbest bırakılmasından yaklaşık ay sonra üzerinde 'ıslak imza' bulunan “AK Parti ve Fethullah Gülen'i bitirme” planının orijinalinin 'Vatansever Subaylar' rumuzlu ihbar mektubuyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'e gönderildiği ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 gün önce ihbar mektubunu değerlendirerek, belgedeki ıslak imzanın, Dursun Çiçek'in imzasıyla karşılaştırılması için Adli Tıp Kurumu'na gönderdi. Adli Tıp'ta yapılan incelemenin ardından gün önce uzmanın imzasını bulunan bilirkişi raporunda, “Belgedeki ıslak imza Albay Dursun Çiçek'in el ürünüdür” denildi. Başbakan Erdoğan da ıslak imzalı belgeye ait Adli Tıp raporunun savcının elinde olduğunu söyledi. Konuyla ilgili haberleri Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da yalanlamadı. GENELKURMAY: HABERLER ÜZÜCÜ Türkiye'yi ayağa kaldıran 'darbe andıcı'ndaki imzayla ilgili tartışmaların yeniden gündeme gelmesi gözleri Genelkurmay Başkanlığı'na çevirdi. Dün akşam saatlerinde internet sitesinden maddelik açıklama yapan Genelkurmay, gizli soruşturmayla ilgili haberlerin üzücü olduğunu vurgulamakla yetindi. Açıklama şöyle: "Bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücüdür. Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılık derecesinin yayın organlarına göre gösterdiği farklılık da hayli dikkat çekicidir. Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz." 25.10.2009 GÜNDEM
614013
Milan Baros maçın birinci dakikasında sakatlandı
Maçın henüz 1. dakikasında Galatasaray'lı futbolcu Milan Baros, Emre Belözoğlu tarafından yere düşürüldü. Bu faul sonucu Baros sakatlandı ve yerini Nonda'ya bıraktı.
613897
Jandarma'ya "Ceylan" Soruşturması
Jandarma'ya "Ceylan" Soruşturması Minik Ceylan'ın öldüğü patlamada, Lice Cumhuriyet Savcısı'nı olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı. Yayına Giriş: 25.10.2009 14:19:48 Güncelleme: 25.10.2009 14:19:48 Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Şenlik köyü Cemaltepe mevkiindeki patlamada yaşamını yitiren Ceylan Önkol'un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak'ı patlamanın ardından olay yerine "güvenlik" gerekçesiyle götürmeyen jandarma görevlileri hakkında" adli görevi yerine getirmeme" suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Jandarma Karakolu komutanı ve bazı görevlilerin ifadelerine başvuruldu.
613337
Rüştü Reçber tribünlere yine kulak asmadı
Kalecilerinin görevlerini layıkıyla yerine getirdiklerini belirten Mustafa Denizli ise, "Hakan olsun, Rüştü olsun böyle. Ben kalecilerin istikrarından yanayım. Kalecilere ve golcülere biraz farklı yaklaşıp sürekli oynatmayı tercih ediyorum." dedi.
613767
SP: '2010 sonbaharında erken seçim olacak'
'2010 sonbaharında olacak' Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Esengün, "2010 yılının sonbaharında ’de erken olacağını düşünüyoruz" dedi. Esengün, partisince, Kültür Merkezi’nde düzenlenen bölge toplantısında yaptığı konuşmada, "İşsizliğe çare bulamayan, devraldığı emanetin hakkını veremeyen hükümetin, sorununun çözümünde de başarısız olduğunu" ileri sürdü. Ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmelerin erken bir genel seçim olacağı ihtimalini gösterdiğini, 2010 yılının sonbaharında Türkiye’de erken genel seçim olacağını düşündüklerini ifade eden Esengül, terör sorununun çözümünde partilere birlikte görüşme çağrısında bulundu. Partilerin bugünkü tavırlarıyla sorunların çözümlenemeyeceğini öne süren Esengün, "Bugün Meclis’te siyasi parti var. Bu partilerin bir araya gelerek en önemli sorun olan terörle ilgili görüşmesi gerekiyor. Ancak, Başbakan ile Genel Başkanı görüşmüyor, mektuplaşıyorlar, küsüyorlar, barışıyorlar. Bu tavırlar devlet adamlığına yakışmaz" diye konuştu. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esengün, "Bir tarafta kan akarken, diğer tarafta partilerin birbiriyle görüşmemesinin düşünülemeyeceğini" savunarak, "Sorununun çözümü noktasında gele gele dağdan 34 geldi. böyle bir durumda ortamı germekle meşgul. terörist başından aldığı emirlerle Türkiye’yi felakete sürükleme gayretinde. Yetkililer, devlet adamı gibi sorumluluk taşıyarak, bir araya gelip Türkiye’nin şartlarına, hukukuna ve insan haklarına uygun bir şekilde konuşarak barış içerisinde bir çözüm bulmak zorundalar" dedi.
613478
10:22 Saatler bir saat geri alındı
10.22 25.10.2009 Saatler bir saat geri alındı Yaz saati uygulaması, 04.00’da saatlerin bir saat geri alınmasıyla sona erdi. Uygulama 29 Mart 2009 pazar günü saatlerin 03.00’da bir saat ileri alınmasıyla başlamıştı. Yaz saati (ileri saat) uygulaması, çalışma saatlerinin günün güneşli bölümüne alınması suretiyle, gün ışığından daha fazla yararlanılması, elektrik enerjisinin aydınlatmada kullanılan bölümünden tasarruf sağlanması amacını taşıyor. Ayrıca yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. 697 sayılı Kanunun 3097 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi, “Greenwich’e göre 30. derecede bulunan boylam dairesi bütün Türkiye Cumhuriyeti saatleri için esas alınır. Ayrıca başlangıç ve bitiş tarihleri belirtilmek ve bir saati aşmamak şartıyla yaz saati uygulamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir” hükmü gereğince, yaz saati uygulamasının başlangıç ve bitiş tarihleri Bakanlar Kurulu kararlarıyla belirleniyor. Bu arada, 28 Mart 2010 pazar günü saat 03.00’de, saatlerin bir saat ileri alınmasıyla, yaz saati uygulamasına tekrar geçilecek. Bu gece sona eren yaz saati uygulamasından, yaklaşık 500 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf edildiği tahmin ediliyor. Buna göre uygulamayla, orta ölçekli bir hidroelektrik santralin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanmış olacak. S
613165
Nereye bakıyor bu adamlar
Nereye bakıyor bu adamlar Tüm bu hazırlık bir devlet lideri için değil sadece küçük bir kuş için! Asya'dan gelen ender bir bülbül İngiltere'de ilk kez görülünce bu anı yakalamak isteyen 100'e yakın İngiliz, fotoğraf makineleri ve dürbünlerle pusuya yattı. 25.10.2009
613484
Ankara'da domuz gribinden ölen kişinin cenazesi morgdan alındı
Hastanede tedavi gören vatandaşlar, cenazenin çıkarılışını pencerelerden izledi. Yeni Mahalle Belediyesi'ne ait cenaze aracına bindirilen M.G.'nin naaşı öğlen namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. M.G.'nin, zatürre teşhisiyle gün önce hastaneye yatırıldığı öğrenildi. Hastane morgunun kapısının sürekli kilitli tutulması dikkat çekti. Hastane çalışanları ile hastalar da tedbir amaçlı maske takıyor.
613861
Turistler denizin tadını çıkardı
Turistler denizin tadını çıkardı CN Giriş Saati 25.10.2009 15:55 Güncelleme 25.10.2009 15:55 Antalya'nın Manavgat ilçesi Side beldesinde güneşli havayı gören turistler, sabahın erken saatlerinde doğayı yürüyüşünün ardından denize girdi. Doğu illerinde soğuk hava yüzünü gösterirken batıda güneşli havalar devam ediyor. Dünyaca ünlü turizm beldesi Side'de güneşli havayı gören turistler, sabahın erken saatlerinde deniz kenarına akın etti. Kızılağaç Turizm Yatırımcılar ve İşletmecileri Derneği (KITUYAD) Başkan Yardımcısı Şinasi Güorcak, Antalya'nın turistik doğu ilçelerinde yazdan kalma günlerin devam ettiğini ifade etti. Antalya'da güneşli havanın olduğunu öğrenen Avrupalı turistlerin Türkiye'ye tatile geldiğini belirten Şinasi Gürocak, turizm sezonunun bitimine sayılı günler kala bölgede yoğun turist hareketliliği yaşandığını ifade etti. Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde havalar soğuyunca 40 yaş üstü turistlerin tatil için Antalya'yı tercih ettiğini belirten Gürocak, tatile gelen turistlerin sabah 09.00'dan itibaren plajda doğa yürüyüşüne çıktığını söyledi. Gürocak, "Bölgemizde yazdan kalma günler yaşıyoruz. Destinasyon bölgesine gelen turistlerin büyük çoğunluğunu başta Almanlar olmak üzere Orta Avrupa, İskandinav ülkeleri ve Rus turistler oluşturuyor. Turistler, doğa yürüyüşünde sonra denize giriyor. Ardında da şezlongda güneşlenerek kitap okuyor." diye konuştu. Antalya'da güneşli havanın varlığını sürdürmesinin Rus turistlerin tatil tercihlerini Mısır ve Tunus yerine Türkiye'den yana kullanmaya devam ettiğini belirten Mobayl Tour Turizm Seyahat Acentesi Sahibi Andrey Baranov, sonbahar satışlarının 24 Kasım'a kadar devam edeceğini ifade etti. Baranov, firmalarının 25 Ekim-15 Kasım arası Moskova ve St. Petersburg'dan bin 500 aile ve 40 yaş üstü turisti Alanya, Manavgat, Kemer, Kaş, Side, Kızılağaç Turizm Bölgesi (KTB) ve Belek'e göndereceklerini söyledi. yıldır ekim ile kasım arası Side'de tatillerini yaptıklarını belirten Alman emekli öğretmen Hans Riegger, güneşli havada her gün denize girdiklerini söyledi. Side'de gündür yoğun turist hareketliği olduğunu belirten deri çanta satıcısı Ramazan Tecer ise güneşli havanın Alman, Hollanda, Rus, Belçika ve İngilizleri Antalya'ya çektiğini kaydetti. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613453
Taraf muhabiri, özür bekliyor
Taraf gazetesinde 'AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı' başlığıyla yayınlanan haber, orijinal belgenin bulunmasıyla yeni bir boyut kazandı. Kurmay Albay Dursun Çiçek'in imzasını taşıyan belgeler sivil savcının elinde. Ancak haber, kamuoyuna ilk yansıdığında bazı gazeteler ve köşe yazarları, yalanlama gayretine girişmişti. İnkar, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 'kâğıt parçası' nitelemesinin ardından 'alaycı bir dile' dönüştü. Şimdi söz, haberi yazan Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'da. Baransu, haberin yayımlanmasının ardından kendisine ciddi baskılar yapıldığını söylüyor. Yargı yoluna bile başvurulmuş. Kadıköy 2. Asliye Mahkemesi'nde 'soruşturmanın gizliliğini ihlal'den yargılanıyor. Ardından TCK'nın 301. maddesinden dava açılmış. Orgeneral Başbuğ, bazı siyasetçiler ve gazeteciler tarafından yalancılıkla itham edilmesi psikolojisini bozmuş. Baransu, şimdi 'Gazeteci büyüklerim' dediği insanlardan özür bekliyor. Murat Yetkin'in Cüneyt Ülsever'in, Soner Yalçın ve ekibinin, 'sevdiğim bir ağabeyimdir' dediği Necati Doğru'nun ciddi bir muhasebe yapması gerektiğini kaydediyor. Gerçeğin ortaya çıkması sebebiyle mutlu olduğunu belirtirken, "Elime kahvemi alıp gazeteleri takip edeceğim. Umarım bu insanlar onurlu davranır." şeklinde konuşuyor. KAOS PLANININ İÇERİĞİ TARTIŞILMALI Mehmet Baransu, artık eylem planının içeriğinin tartışılması gerektiği görüşünde. Belgede çok önemli stratejilerin yer aldığını vurgularken "Önümüzdeki süreçte Albay Dursun Çiçek'in takip edilmesi gerekir. Bu iş sadece Dursun Çiçek'in üzerine yıkılırsa, Çiçek'in konuşacağını düşünüyorum." diyor. Baransu çok tartışılacak bir iddiayı da gündeme getiriyor: "Belge haberi yayımlandıktan sonra dönemin 2. Ordu Komutanı Hasan Iğsız bazı gazetelerin Ankara temsilcilerini çağırıp emirler verdi. toplantıda kimler vardı, ortaya çıkartılsın. Yoksa bu meselenin üstüne gideceğim." Baransu, yeni süreçte TSK'nın ciddi anlamda sınav vereceğinin altını çiziyor. Askerî savcılığın bu süreci iyi yürütemediğinin bir kez daha ortaya çıktığına vurgu yaparken, "Türk milleti belgenin aslını Ergenekon savcılarına ulaştıran subayı alnından öpmeli." ifadesini kullanıyor.
613788
İşte derbi öncesi son gelişmeler
14.56 25.10.2009 İşte derbi öncesi son gelişmelerBeklenen gün geldi... İki ezeli rakip Fenerbahçe ve Galatasaray Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda karşı karşıya geliyor. Sarı lacivertliler liderliği korumak, sarı kırmızılılar ise hem liderliğe oturmak hem de deplasmandaki 10 yıllık galibiyet hasretine son vermek istiyor... Fenerbahçe'nin yeni transferleri Özer Hurmacı, Mehmet Topuz, Bilica, Bekir İrtegün, Andre Dos Santos ve Cristina Baroni ilk kez bu ezeli derbide forma giyme şansı yakalarken, Ali Bilgin ile Volkan Babacan kadroda olmalarına karşın daha önce bu şansı bulamadılar. Galatasaray'da ise kadroya bu sezon dahil olan Gökhan Zan, Elano Blumer, Keita, Mustafa Sarp, Leo Franco, Ufuk Ceylan ve Caner Erkin ilk kez ezeli darbide sahaya çıkma fırsatı bulacaklar. Sarı-lacivertlilerde derbi maç öncesi 3'er sarı kartı bulunan Alex, Güiza, Cristian ve Gökhan sarı kart cesası sınırında bulunuyor. Galatasaray'da ise sakatlığı süren Emre Aşık dışında eksiği bulunmuyor. Sarı kırmızılılarda 3'er sarı kartı bulunan Keita, Mustafa ve Baros, sarı kart cezası sınırında bulunuyor. ŞÜKRÜ SARACOĞLU STADI’NDA TRİBÜN KAPILARI AÇILDI Turkcell Süper Lig’de Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yapılacak derbi maçı öncesi taraftarlar tribünlere alınmaya başlandı. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nın kapıları saat 16.30’a gelirken açılırken, iki takım taraftarları da tribünlerdeki yerini almaya başladı. Sabah saatlerinden itibaren stat çevresine gelen Fenerbahçeli taraftarlar, öğle saatlerinden sonra özellikle kale arkası tribün girişleri önünde kuyruklar oluşturmaya başlamıştı. 'Yemeyelim nasılsa atarız’ YUSUF KOBAL Daum, savunmadaki ani hatalardan çekiniyor, Alex’in zekasına güveniyor. Alman hocanın, Keita, Arda ve Milan Baros için caydırıcı önlemleri var. Kewell’ı da yabana atmıyor. En önemli kozlarından Emre’ye de sakin olması talimatını verdi Fenerbahçe için olası Galatasaray galibiyeti bu sezonun kendi lehine kırılma anı olabilir. Takımda ve teknik kadroda bu bilinç hakim. Var olan fikstür avantajını Galatasaray’ı yenerek iyice kendine çevirmek mümkün. Fenerbahçe’de Teknik Direktör Daum ve Kaptan Alex, kilit isimler olarak beliriyor. Alman çalıştırıcının bu maçtan önceki en önemli öğretisi, “Yemeyelim, nasıl olsa atarız” şeklinde. Tüm kurgusunu Alex üzerine düzenleyen Daum, savunmada ani hatalardan çekiniyor, hücumda Alex ve Kazım’a güveniyor. Fizik kondisyon kaygısı olmayan Fenerbahçe’de bu sezon, geçen haftaki Gaziantep maçının son 20 dakikası hariç bir istikrar söz konusu. Pas trafiği tavan yapan Fenerbahçe’de Volkan, Gökhan, Carlos, Emre çok formda. Bu oyuncular takımın iskeletini oluşturduğu için camiada özgüven hakim. Kart korkusu var Alex’i bu maça hazırlayan Fenerbahçe, kaptanın bu sezonki istatistiklerine ve zekasına da güveniyor. Galatasaray’ı üzerine çekip, Alex’in yaratıcılığından faydalanmak isteyen Fenerbahçe’de yasak olan şey ise “kişisellik”. Daum, takımının kazanma isteğinden memnun. Oyuncuların da en büyük beklentisi, ligin ilk yarısının en önemli maçı olan bu karşılaşmayı galibiyetle bitirmek. Tersi halinde oluşacak baskı takımı şimdiden tedirgin ediyor. Bu da oyuncuları maça hazırlayan en önemli unsur olarak göze çarpıyor. Galatasaray’ın hareketli oyuncuları Keita, Arda ve Baros için çok özel olmasa da Daum’un caydırıcı önlemleri var. Bu durumda kendi takımındaki kart sorununun ortaya çıkma durumu Alman çalıştırıcıyı düşündürüyor. Daum, Kewell’ı da yabana atmıyor. Eski takımına karşı bir kez daha forma giyecek olan “Asabi” Emre’den “Sakin olması” istendi. Gel gitli başarı çizgileri ile Lugano ve Bilica’nın gününde olması, yarım galibiyet anlamına geliyor. Keita’nın karşısında oynayacak Carlos’un deneyimini konuşturma hali de işin bir diğer payı. Alex’in mutlak son paslar atması muhtemel maçtaki son beklenti ise forvette kim oynayacaksa, son vuruş becerisini yerine getirmesi. Hem de bir değil bir kaç kez. Aylardır bu maçı bekleyen 52 bin Fenerbahçe seyircisinin enerjisi de futbolcuların güvenini tamamlıyor. 10’da 10 olacak mı? Fenerbahçe, 22 Aralık 1999’da 2-1 yenildiği Galatasaray’a, Şükrü Saracoğlu Stadı’nda daha sonra ezici üstünlük sağladı. Sarı-lacivertli takım, 3’ü Türkiye Kupası, 9’u lig olmak üzere 12 kez konuk ettiği Cim-Bom’u, 10 defa devirirken, sadece beraberlik aldı. Kadıköy’deki son lig maçını kazanan Fenerbahçe, bugün de galip gelirse 10’da 10 yapacak. Saracoğlu’ndaki son 12 maçta ev sahibi 30 gol attı, Aslan ise kez ağları havalandırdı. Derbiye rekor prim Fenerbahçe yönetimi bugünkü derbide Galatasaray’a karşı alınacak olan galibiyeti 100 bin euro ile ödüllendirmeyi kararlaştırdı. Samandıra’ya giderek oyuncularla bir konuşma yapma fikrinden son anda vazgeçen yönetimin, verilecek primi Teknik Direktör Daum vasıtasıyla oyunculara ilettikleri ve galibiyet istedikleri bildirildi. İŞTE FENERBAHÇE'NİN 11'İ Volkan, Gökhan Gönül, Bilica, Lugano (Önder), Roberto Carlos, Mehmet Topuz, Emre, Cristian, A.Santos, Alex, Kazım. Rijkaard cesaret veriyor NEVZAT DİNDAR Galatasaraylı futbolcular, Kadıköy fobisini yenebilmek için, duruşu ile etkili olabilecek hocaya gözlerini diktiler. Hollandalı seçimleriyle ön plana çıkacak. Arda da önemli bir faktör, patlayıcı güç ondan bekleniyor Ilık bir sonbahar akşamı. Kadıköy’deki ‘tarihsel üstünlük’ sarı-kırmızılıların üzerine karabulut gibi çöküveriyor son yıllarda. Ama Rijkaard’ın da dediği gibi istatistikler kırılmak içindir. İşte makus talihi değiştirmek için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi? Kadıköy’deki atmosfer akıllara geldiğinde böylesine saha dışı faktörlerin ön plana çıkacağı bir 90 dakikada, mental olarak ayakta durabilmek çok önemli. Bu noktada Rijkaard’ın varlığı, sarı-kırmızılıları Şükrü Saracoğlu’nda bir adım öne çıkarıyor. Nasıl ki zamanında Gerets, bir şövalye gibi durmuştu bu kez de aynı duruşu Rijkaard’tan bekliyor sarı-kırmızılı tribünler. Ayrıca gerginlik ortamının Aslan’a hep olumsuz yansıdığı düşünüldüğünde, derbi öncesi hiç olmadığı kadar sakin bir havanın hakim olması, hep sinirlerine yenilen bir takım için çok önemli bir detay. Bu gece, Rijkaard’ın seçimleri birinci derecede skor üzerinde etkili olacağa benziyor. Ama daha da önemlisi soğukkanlı olması gereken yıldızların, Kadıköy fobisine kapılması. Örneğin Keita’nın, Arda’nın ve özellikle Baros’un rakibin sertliğine karşın agresifliğe kapılmaması gerekiyor. İşte Galatasaray'ın giyeceği forma Maç öncesi Fenerbahçeli taraftarların sürekli gündeme getirdiği ve bunun için hızırlıklar yaptığı 'mor' formalar ise bu akşam sahada olmayacak. Sarı-kırmızılı ekip parçalı formalarla Kadıköy'de olacak. Galatasaray.org'dan yapılan açıklama: "Derbide Parçalı Formayla Sahadayız! Turkcell Süper Lig'in 10. haftasında Fenerbahçe ile Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda karşılaşacak olan Galatasaray, bu mücadelede parçalı forma ile sahaya çıkacak. Haydi Galatasaraylılar, parçalı formalarımızla sahadaki aslanlarımızı destekleyelim..." Fener’in, Ekim uğuru Fenerbahçe ile Galatasaray, Ekim ayında 14 yıl sonra karşılaşacak. Ezeli rakipler, Ekim’de son kez 1995’te rakip olurken, sarı-lacivertli takım, 22 Ekim’deki maçı 3-1 kazanmıştı. Devlerin 100 yıllık tarihlerinde geride kalan 362 maçtan 27’sini Ekim’de oynandı. Bu karşılaşmalarda rakibine üstünlük sağlayan sarı-lacivertliler, 11 kez sahadan galibiyetle ayrılırken, maçı Galatasaray kazandı, 12 mücadele ise eşitlikle sonuçlandı. Elano testi geçemedi Cim-Bom, Fenerbahçe derbisinin hazırlıklarını dün sabah Florya Metin Oktay Tesisleri’nde yaptığı antrenmanla sürdürdü. Sarı-kırmızılı oyuncular, Teknik Direktör Frank Rijkaard yönetiminde basına kapalı gerçekleştirilen idmanda taktik ağırlıklı bir çalışma yaptı. Aslan’da dev maç öncesi tek eksik olan Emre Aşık yine takımdan ayrı çalıştı. Teknik patron Rijkaard, kafasındaki ilk 11’i büyük oranda belirledi. Hollandalı teknik adamın, Elano’yu 11’de denemesine karşın büyük olasılıkla Kewell’a forma vereceği ifade edildi. Rijkaard’ın, Nonda’yı da 11’de denediği, ancak Baros’u sahaya süreceği vurgulandı. Sarı-kırmızılı takım bu sabah yapacağı hafif çalışmayla hazırlıklarını tamamlayacak. Cim-Bom’a para dopingi Galatasaray Yönetimi, Fenerbahçe derbisi öncesinde futbolculara para dopingi yaptı. Derbiye özel prim vermeme kararı alan sarı-kırmızılı yönetimin geçtiğimiz günlerde, futbolculara birikmiş maç başı ücretlerinin yanı sıra transfer taksitlerinin tamamını ödediği öğrenildi. Yaklaşık milyon TL tutarındaki ödemenin dev karşılaşma öncesi sarı-kırmızılı oyunculara büyük moral olduğu kaydedildi. İŞTE GALATASARAY'IN 11'İ Leo Franco, Sabri, Servet, Gökhan Zan, Hakan Balta, Keita, Mustafa Sarp, Ayhan, Kewell (Elano), Arda, Baros STAT: Şükrü Saracoğlu SAAT: 20.00 HAKEMLER: Bünyamin Gezer, Serkan Gencerler, Tarık Ongun . .
613254
Türkiye'nin komşularıyla ekonomik ilişkilerini geliştirmesi, dünya barışına katkı sağlar
Barış için insanları bir araya getirmek gerektiğini vurgulayan Leitl, "İnsanlar ticari ilişkiler sırasında bilgi alışverişinde bulunurlar, yatırımlar yaparlar ve birbirlerini tanıma imkânı bulurlar. Eğer biriyle tanışırsanız, ona saygı duyarsınız. Saygı, tolerans ve barış birbirine bağlı olgulardır." dedi. Eurochambers Onursal Başkanı Leitl, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun önceki hafta Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği birinci başkan yardımcısı seçilmesinin ardından Türkiye'nin AB ile ilişkilerini Zaman'a değerlendirdi. Hisarcıklıoğlu'nun seçilmesini kendisinin de bizzat desteklediğini vurgulayan Leitl, Hisarcıklıoğlu'nu çok çalışkan ve kendisi için örnek bir işveren olarak gördüğünü ifade etti. Avrupa Birliği'nde Türkiye karşıtlığıyla bilinen Avusturya'nın en önemli siyasi aktörlerinden Avusturya Ticaret Odası başkanı olarak Türkiye ile birlik arasındaki ilişkileri değerlendiren Christoph Leitl, Türkiye karşıtlığını, AB'nin son yıllarda hızla büyümesine bağlıyor. Daha önceleri 10-15 yılda sadece 2, ülkenin Birlik'e dahil olabildiğini, ancak iki sene içerisinde AB'deki ülke sayısının ikiye katlandığını vurgulayan Leitl, "Avrupa büyük bir ilerleme için şu an hazır değil. Benim düşüncem, hem Avrupa'ya, hem Türkiye'ye gelişimleri için zaman verilmeli. Bugün, gelecekte ne olacağını söylemektense, ya da 10 yıl sonra tekrar değerlendirme yapılıp hangi noktaya geldiğimize bakmalıyız." şeklinde konuştu. 'Türkiye'nin AB'de yeri yok' görüşünü mantıksız olarak nitelendiren Leitl, hem Türkiye'nin hem de AB'nin kendisini geliştirmeye ihtiyacı olduğu, kapıların her zaman açık bırakılması gerektiği görüşünde. Her iki taraf da zamanı geldiğinde gerekli şartların oluşup oluşmadığına bakarak karar vermeli. Bu karar Avrupa Projesi'nin devam ettirilebilmesi açısından oldukça önemli. Leitl, Avrupa Birliği'nden yapabileceğinden fazlasını beklemenin kimseye bir fayda getirmeyeceği görüşünde. Avusturya Ticaret Odası Başkanı, Türkiye'nin son dönemde bölgesine gerçekleştirdiği işbirliğinden oldukça memnun. Türkiye ile yıllık 1,4 milyar Euro'luk ticaret hacmi olduğuna işaret eden Christoph Leitl, "Bir ülkenin komşularıyla barış içinde yaşayabilmesi ve herhangi bir bölgede geçmişte kalan olayları düşünmeden geleceğe bakabilmesi güzel bir durum. Bu yüzden Türkiye'nin bölge barışı için yaptığı açılımları çok önemli buluyorum." dedi.
613145
Sokak AVM'de LCD TV çılgınlığı
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Sokak AVM'de LCD TV çılgınlığı Sokak AVM sloganıyla İkitelli Masko'da açılan İshporta Bazaar'da, 299 TL'den satılan LCD televizyonlar kapış kapış satıldı İSTANBUL () İkitelli Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulan işporta tarzı alışveriş merkezinde uygulanan indirimli fiyatlar, halktan yoğun ilgi gördü. Vatandaşlar, özellikle 299 TL fiyatla satışa sunulan LCD televizyonlardan alabilmek için adeta birbirini ezdi. Beyaz eşyadan mobilyaya, elektronik eşyalardan zücaciyeye kadar her türlü ev ihtiyacının karşılanabileceği İshporta Bazaar, promosyonlu ürünlerde yapılan yüzde 70'a varan indirimlerle açıldı. Masko Camii yanında 140 bin metrekare alanda yaklaşık 250 milyon dolarlık bir yatırımla yola çıkılan The Sokak AVM projesi kapsamında kurulan İshporta Bazaar'ın açılışına vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Erken saatlerden itibaren alışveriş merkezi önünde toplanan vatandaşlar, kapıların açılmasıyla birlikte akın akın içeriye koştu. Çamaşır makinasının 394 TL, yemek takımının 99 TL'ye, Genç Odası'nın 399 TL'ye satışa sunulduğu alışveriş merkezine yoğun ilgi gösteren vatandaşlar, ucuza alışverişin keyfini çıkardı. Alışveriş merkezindeki en büyük ilgiyi LCD ekran televizyonların satıldığı stant gördü. 25.10.2009 EKONOMİ
613563
Özal'ın takılarını çalanlar adliyede
Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekiplerinin çalışması sonucu, Sarıyer'de hırsızlık amacıyla girdikleri evde, Semra Özal'ın ziynet eşyalarını çaldıkları ileri sürülen, İstanbul ve Urfa'da gerçekleştirilen operasyonlarda gözaltına alınan biri kadın 11 kişinin sorgusu tamamlandı. Bu kişilerin çaldıkları elmas, pırlanta, altın gibi 257 parçadan oluşan ziynet eşyası, polis tarafından Semra Özal'a teslim edildi. Emniyet Müdürlüğünde ifadeleri alınan şüphelilerden 5'inin, benzer suçlardan kaydının bulunduğu öğrenildi. Poliste işlemlerinin ardından 11 şüpheli Sarıyer Adliyesine sevk edildi. AA
613735
Domuz gribinden ölen kişi toprağa verildi
Ölen kişinin cenazesi Yenimahalle Belediyesi'ne ait cenaze aracıyla Ankara'dan hastaneden alınarak Satılar Köyü'ne getirildi. Satılar Köyü Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından cenaze, köy mezarlığına defnedildi. Cenazeye katılan ölen kişinin kardeşleri ve yakınlarının üzgün oldukları ve ağladıkları gözlendi. Cenaze töreninin ardından ölen kişinin ağabeyi, ''domuz gribi aşısı yaptırılmamasına'' yönelik açıklamalarda bulunan siyasetçilere tepki gösterdi. Satılar Köyü Muhtarı Sadık Akgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ölen kişinin evli ve çocuk babası olduğunu belirtti. Ankara'da yaşayan ölen kişinin vefatından hafta önce köyüne ziyarete geldiğini anlatan Akgün, ''O zaman biraz rahatsız olduğunu söylüyordu. Biz de kendisine hastanede çalıştığını, gidip muayene olması gerektiğini söyledik'' dedi. Hayatını kaybeden kişinin köyü ziyareti sırasında bazı kişilerle görüştüğünü ifade eden Akgün, ancak köyde herhangi bir tedirginliğin söz konusu olmadığını kaydetti. Akgün, cenazeye katılanlar için herhangi bir önlem alınmadığını ifade ederek, ''Ben gereken yerlere söyledim, 'normal cenaze gibi götürün gömün' dediler'' diye konuştu. Bu arada, ölen kişinin yakınlarından biri, gazetecilere yaptığı açıklamada, kendisinin de dün gece hastanede olduğunu belirtti. İki saat yoğun bakım ünitesi önünde beklediklerini öne süren bu kişi, ''Bize kimse bir bilgi vermedi. Muhatap bulamadık. Bize zatürreden öldüğünü söylediler. Domuz gribinden öldüğünü ise televizyonlardan öğrendik. Dört kişilik bir odada tedavi ediliyordu. Zatürre üzerine serum takılmış. Ölmeden önce dayısı ve bazı yakınları yüz yüze muhabbet etmiş'' dedi. Bazı vatandaşlar da hastane yetkililerinin kendilerine yeteri kadar bilgi vermediğini ileri sürerek tepki gösterdi. Öte yandan, cenaze töreni sırasında sadece bazı basın mensuplarının önlem amaçlı maske taktıkları görüldü. AA
614075
Kadıköy'de bildik senaryo
lideri ezeli rakibi 'ı Alex (2) ve Güiza'nın golleriyle 3-1 yendi ve rakibiyle puan farkını beşe çıkardı. lideri ezeli rakibi 'ı Şükrü Saracoğlu Stadı'nda 3-1 yenerek zirvedeki yerini sağlamlaştırdı. 'ye Kadıköy'de karşısında üst üste 10. lig galibiyetini Alex'in iki ve Güiza'nın bir golü getirdi. 'ın tek sayısını Hakan Balta kaydetti. Maç öncesi Arda ve Cristian'ın ısınmada kavga etmesiyle başlayan gerginlik, zaman zaman maça da yansıdı. 'dan Keita bitime 16 dakika kala Roberto Carlos'a yumruk atınca kırmızı kart gördü. Sarı-lacivertli takım baştan sona üstün bir oyun ortaya koydu ve gollerin dışında Kazım ile net fırsatları değerlendiremedi. ise 56. dakikada Hakan Balta ile farkı bire indirerek umutlansa da rakibinin dirençli, mücadeleci ve sert oyununa cevap veremedi. 'nin baskılı başladığı maçta henüz 5. dakikada oyuncu değişikliğine gitmek zorunda kaldı. İlk dakikada sakatlanan Baros yerini Nonda'da bıraktı. 6. dakikada Alex'in sağdan kullandığı serbest atışta Leo Franco'nun auta bırakmak istediği topu Vederson ayak koyarak ağlara gönderdi, yan hakem topun oyun alanını terk ettiğini işaret etti ve pozisyon gol olarak geçerlilik kazanmadı. 12. dakikada öne geçti. Soldan hareketlenen Vederson ortaladı, Roberto Carlos'un üzerinden atladığı topu Alex filelere gönderdi: 1-0. 37. dakikada Nonda ceza sahası dışından şutunu çekti, yerden giden topu Volkan yatarak kontrol etti. 40. dakikada Ayhan'ın pasıyla sağ tarafta buluşan Keita içeri sokulduktan sonra vurdu, top yandan auta çıktı. 43. dakikada Alex kaleci Leo Franco'nun uzaklaştıramadığı topu ceza sahası önünde kaptı ve sert vurdu, Franco son anda topu köşeden kornere çeldi. 44. dakikada paslaşılarak kullanılan korner sonrasında Vederson ortaladı, arka direkte Lugano'nun kafa vuruşunda yerden sekip yükseklik kazanan top üst direğe çarparak auta gitti. 45. dakikada Alex sağ kanattan serbest vuruş kullandı, ceza sahası içine gelen topa Lugano son anda dokundu, meşin yuvarlak Leo Franco'da kaldı. 49. dakikada Servet'ten topu kapan Mehmet Topuz sağdan ceza sahasına girdi, pasını penaltı noktası önündeki Kazım'a çıkardı, Kazım'ın gelişine vuruşunda top üstten auta çıktı. 51. dakikada Alex ceza sahasına girdi ve Leo Franco tarafından yere indirildi, hakem penaltı noktasını gösterdi, Alex penaltıyı gole çevirdi: 2-0. 56. dakikada farkı bire indi. Arda'nın sağdan kullandığı kornerde Servet'in kafa vuruşunda Volkan'ın sektirdiği topu Hakan ağlara gönderdi: 2-1. 74. dakikada Roberto Carlos ile girdiği iki mücadelede rakibine yumruk atan Kader Keita doğrudan kırmızı kartla oyundan atıldı. 79. dakikada Mehmet Topuz'un pasıyla sağ kanatta buluşan Gökhan'ın ortasında altıpas önünde boş durumdaki Güiza'nın kafa vuruşunda top yandan auta çıktı. 87. dakikada Nonda'nın ceza sahası sağ çaprazına gönderdiği pasta Mustafa'nın üstünden ataladığı topta Aydın'ın vuruşu yandan auta çıktı. 90+2'de farkı yeniden ikiye çıkardı. Andre Santos'un soldan ortasını arka tarafta kontrol eden Mehmet Topuz'un yerden pasında Güiza'nın topuk vuruşu Servet'e de çarparak ağlara gitti: 3-1. Volkan Demirel, Lugano, Bilica, Roberto Carlos, Gökhan Gönül, Vederson (90 Selçuk), Cristian, Emre Belözoğlu, Mehmet Topuz, Alex (76 Andre Santos), Kazım (72 Güiza) Leo Franco, Servet, Gökhan Zan, Sabri, Hakan Balta, Ayhan, Elano (82 Aydın), Arda (57 Kewell), Mustafa Sarp, Keita, Baros (5 Nonda) Goller: 12 ve 53 pen. Alex, 56 Hakan Balta, 90+2 Güiza Kırmızı kart: 74 Keita Sarı kartlar: Keita, Leo Franco, Nonda, Robert Carlos, Ayhan Hakem: Bünyamin Gezer Stat: Şükrü Saracoğlu
613374
Gökte Ay, yerde ay ay ay...
Çetin Altan Şeytanın gör dediğiGökte Ay, yerde ay ay ay... 25 Ekim Pazar 2009 Ünlü bir gezginci kâşif, ormanlarındaki bitkilerle canlılar üstünde incelemeler yapmaya çalışırken; yerli bir tarafından, “yabancı bir azınlık” olduğu için yakalanmış ve başının bir tarafından ezilerek öldürülmesine hükmedilmiş. Gezginci kâşifin eli ayağı bağlanarak, başı bir kütüğün üstüne yatırılmış ve cüsseli mi cüsseli beyaz bir fil yaklaşarak, ön ayağını zavallı adamın başı üstünde havaya kaldırmış. Tam sırada yerde upuzun yatan gezginci kâşif ile beyaz fil göz göze gelmişler. Bir yerlerden tanışıyor gibiymişler. Ve birden gezginci kâşif hatırlamış. 10 yıl kadar önce Klimanjaro’nun eteklerinde, zehirli bir okla yaralanmış can çekişen beyaz bir filin yanına yaklaşıp ayağındaki oku çıkarmış ve bir kaç gün de uğraşa savaşa fili tedavi ederek, hayatını kurtarmışmış. Kafasının üstünde beyaz filin ayağı tam kalkmışken, fille göz göze gelen gezginci, birden sevinmiş: Harika bir rastlantı, diye düşünmüş; fillerin belleği çok güçlü olduğu için, herhalde beyaz fil de onu tanımış ve bu kez de vaktiyle hayatını kurtaranın, hayatını kurtarma sırasının kendisine geldiğini anlamış olmalı... Gezginci kâşif yattığı yerde, bir anda sevinçle umutlanırken; beyaz fil, ayağını indirerek ezivermiş yabancının kafasını. Besbelli ki, kurbanının kafasını ezerek öldüren beyaz fil, gezginci kâşifin hayatını kurtardığı beyaz fil değilmiş. yıllarında da; yakın doğu ülkelerinde, ’li generallere büyük yardımları dokunan bazı resmi görevlilerle, bazı tetikçi babayiğitler; şimdiler de zora düştüklerinde, eski dayanışmaların bir sonucu olarak, ’un kurtarıcılığını bekliyorlarmış ama... Vaktiyle yardım ettikleri generallerle bugünküler, aynı militerler değilmiş. Tıpkı kıyısında Ağva’da olduğu gibi, Gökova Körfezi kıyılarındaki tatil kenti Akyaka’da da, şiirsel bir dere var; “Kadınazmağı” deresi. “Kadınazmağı” deresinin bir özelliği, sularının kendi içinden ve yerden kaynaması... Bir başka özelliği de, dikine bir akvaryum gibi berrak sularından içine baktığında, yüzüp duran levrek ve kefallerle pırıl pırıl dibinin görünmesi... Sadece derede servis veren motorcular ve ince uzun sazlarla, dere boyunca sıralanan balıkçı lokantaları arasında; sürü sepet yüzen, çoğu bembeyaz ördeklerle, yeşilbaşlı ördekler ve kazlar... Av. Taner Aktop, değerli eşi Mireille ve Solmaz’la bendeniz; Süreyya kaptanın motoruyla “Kadınazmağı” deresinde, doğanın mucizelerini gördükçe efsunlanmış gibi gezerken; birçok da bilgi edindik. Bir zamanlar oralarda oturan kadınlar; gözlerden uzakta, bu dereye girip yıkanırlarmış. Deredeki sodanın, vücutlarındaki kırışıklıkları düzelteceğine inanırlarmış; nedenle derenin adı “Kadınazmağı” deresi olmuş. Kıyı lokantalarından ekmek ve yiyecek atılıyor kazlarla ördeklere; vrak vrak diye bağırarak hızla yaklaşıyorlar lokantaların diplerine. Üstelik hiç de sahipleri yok, sazlıkların arasındaki adacıklarda yumurtlayarak, serazat yaşıyorlar oralarda... Bir de “Kadınazmağı” deresine özgü, “sutavukları”yla, su seviyesi üstünden yıldırım gibi uçan “subatakları” var... Doğrusu isterdim rahmetli Bal Mahmut’un da, motorda yanımızda olmasını. Kendisiyle biraz da, ’nin güncelinden konuşurduk. Örneğin Bal Mahmut’a sorardım, hakkında ne düşündüğünü. Sanırım vereceği yanıt da şöyle olurdu: Ne mi düşünüyorum, yakalanmamayı... Adamın biri, “acele yardım servisi”ne telefon ediyormuş: Hemen yetişin, korkunç şeyler geldi başıma. Servis görevlilerinden bir polis de: Söyleyin nerdesiniz, diyormuş; ne geldi başınıza? Arabamın içindeyim... Her şeyimi çalmışlar, aşağılıklar... Ne direksiyon kalmış arabada, ne gaz pedalı, ne fren, ne debriyaj, ne de gösterge tablosu... Polis de: Hemen geliyoruz, diyormuş; söyleyin nerdesiniz? Durun, söyleyeceğim şimdi; şey.. arabamın içindeyim... Oturuyorum, hay Allah... Hiç rahatsız olmayın... Buldum buldum hepsini... Meğer arkadaki koltuğa oturmuşum. ’da da sayıları 62’ye çıkan siyasal parti sözcüleri arasında, bağırıp çağıranlar var: Devlet elden gidiyor, vatan elden gidiyor, milletin bağrı yanıyor, bayrağa saygı kalmadı... İnsan, doğrusu merak ediyor; “uzay çağı”na girildiği bir dönemde, sürekli bağırıp çağıran ve yakınan siyasetçiler; acaba ön koltuklarda mı oturuyorlar, yoksa arka koltuklarda mı, diye. Üstelik şimdiye dek, uzunca bir süre, koltuklarda uyuyup kalmış da olabilirler hani... Av. Taner Aktop’tan da bir fıkra: Temel Reis, ’dan Ankara’ya otobüsle giderken, ’nda verilen molada, hemen tuvaletlere koştu, çok sıkışmıştı. Neyse ki boş bir kabin bulup oturdu. Tam pantolonunu aşağıya indirmişti ki, yan kabinden bir ses: Merhaba, dedi. Temel Reis de şaşkın: Merhaba daa, dedi. Yandaki kabinden aynı ses yine sordu: Nasılsın bakalım? Temel Reis: İyüyum, sen nasilsun, diye yanıt verdi. Ses, sormaya devam ediyordu: Ne yapıyorsun şu sıralarda? Temel Reis: Sen ne yapirsen, ha pen de oni yapirum, dedi; sıçiyrum. Yan kabindeki ses birden bozdu Temel Reis’le konuşmayı ve: Hayatım, telefonu kapatıyorum, dedi; yandaki tuvalette de, gerzeğin biri var, sana ne soruyorsam hemen yanıt veriyor. Ben seni daha sonra ararım... Kürsü nutukçularının hitap ettikleriyle, atışıp durduklarına uygun bir fıkra işte... Hoşgörünüze sığınarak, lise 10’uncu sınıftayken yazdığım bir şiir denemesiyle bitirelim yazıyı: Yalnızlığım Laleler.. fıskiye.. bir nazlı gülüş.. gök ve hilal... Bunların hepsi de gönlümde birer hoşça hayal. Gözlerim aşk ile seyretmedi mehtabı daha, Başka bir tatla henüz ermedi ruhum sabaha. Ufku yok, sahili yok, martısı yok bir denizim; Söyle tanrım, niye bir ben bu kadar kimsesizim? (433 yazı)
613677
İç çamaşırı çaldı!
İç çamaşırı çaldı! Giriş Saati 25.10.2009 10:37 Güncelleme 25.10.2009 10:37 Antalya'nın Alanya ilçesinde hırsızlık için girdiği evde suçüstü yakalan bir kişi evde para bulmayınca ev sahibine ait iç çamaşırını çaldı. Alanya Hacet Mahallesinde zemin katta bulunan eve balkondan bir kişinin girdiği ihbarı alan polis, ihbarda bulunulan evin etrafında güvenlik önemle mi alarak balkonda içeri girdi. Balkon kapası açık olan eve giren Asayiş Büro Amirliğine bağlı ekipler Şevki Koparan'a ait (38) evde yaptıkları aramada kanepenin arkasında saklanan bir kişiyi yakaladı. Etkisiz hale getirilen Yusuf Öldürgin'in (44) üst aramasında tornavida, parmak izi kalmaması için çift eldiven, el feneri, bıçak ve iç cebinden ev sahibinin yatak odasından alındığı belirlenen bayan iç çamaşırı çıktı. Hırsızlık zanlısına ait 34 ZD 6041 plakalı motosiklette yapınla aramda ise 15 metre uzunluğunda halat ele geçirildi. İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Bürü Amirliğine yapılan Genel Bilgi Taraması (GBT) sırasında zanlının 10 ayrı hırsızlık suçundan kaydının bulunduğu belirlenirken ayrıca Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesi tarafında hırsızlık suçundan dolayı kesinleşmiş ay hapis cezasının bulunduğu belirlendi. Evde suçüstü hırsızlık girişiminde bulunurken suç aletleri ile birlikte polis tarafından yakalanan zanlı sorgusunun ardından, Nöbetçi Cumhuriyet Savcılığının talimatı ile arama yapılmak üzere evine götürüldü. Polisler arama yaptığı sırada yatak odasında kendisine ait ruhsatsız silahı alarak başına dayayarak intihar girişiminde bulundu. Bu sırada arama yapan polis memurlarında birisi Öldürgin'in koluna müdahale ederek kendisini vurmasını önledi. Tetiği çeken Öldürgin'in silahında çıkan kurşun odanın tavanına isabet etti. İkinci kez tetiğe basan Öldürgin'İn silahı bu kez tutukluk yaptı. Bu sırada kapı camına yumruk atan zanlının elleri kesildi. Etkisiz hale getirilen Öldürgin'in daha sonra ambulans ile hastaneye kaldırılarak ayakta tedavi edildi. Sağlık kontrolünün ardından nöbetçi Cumhuriyet Savcılığına sevk edildi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613460
Bazı kadınlar şiddeti haklı buluyor
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2008 (TNSA-2008) sonuçlarını açıkladı. Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün beş yıllık aralıklarla düzenli olarak gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türkiye'deki kadınların dörtte biri, eşlerinin fiziksel şiddete başvurma gerekçelerinden en az birinin doğru olduğunu düşünüyor. Kadınların parayı gereksiz yere harcaması ve çocukların bakımını ihmal etmesi fiziksel şiddet için en çok kabul edilen nedenlerin başında geliyor. Şiddeti haklı bulan kadınlar giderek azalıyor Eğitim düzeyi daha yüksek olan kentlerde veya refah düzeyi daha yüksek hanelerde yaşayan kadınların, fiziksel şiddeti doğru bulma oranı ise daha düşük. 2003 yılında yapılan araştırmada 100 kadından 39'u şiddet nedeni olan gerekçelerden en az birini doğru bulurken, 2008 yılında bu sayı 100 kadın içinde 25'e indi. 10 bin 527 hanehalkı ve 15-49 yaşları arasındaki bin 405 evlenmiş kadının katıldığı TNSA 2008 araştırmasında, kadınlara doğurganlık ile üreme sağlığına yönelik davranışlarını daha iyi anlamak için, çeşitli konulara ilişkin tutumları soruldu. Araştırma sonuçlarına göre, kadınların beşte dördü, kadınların evlendikleri zaman bakire olmaları gerektiği görüşüne katılıyor. Eşlerinin görüşlerine katılmasalar bile onlarla tartışmamaları gerektiğine katılan kadınların oranı yüzde 40. Kadınların yüzde 15'i "erkekler kadınlardan daha akıllıdır" ifadesini doğru buluyor. Yaklaşık 10 kadından 7'si ise kadınlar "Eşlerinden izin almadan dışarıya çıkabilir" ifadesine karşı çıkıyor. Doğurgan yaşlarda olan kadınların 10 yıl öncesine göre daha eğitimli olduğu vurgulanan raporda, kadınların yüzde 21 gibi önemli bir oranının en az lise mezunu olduğu belirtiliyor. Kadınların yaklaşık yüzde 52'sinin sadece ilköğretim birinci kademe eğitimi tamamladığının ifade edildiği araştırmaya göre, kentlerde yaşayan kadınların kırsal alanlarda yaşayan kadınlardan daha eğitimli olduğu görülüyor. Genç kadınlar arasında çalışmama durumu daha yaygın Genç kadınlar arasında çalışmama durumu, ileri yaşlardaki kadınlara oranla daha yaygın. Araştırmadaki bir başka sonuca göre de bekar kadınlar arasında çalışanların oranı, evli olanlarla karşılaştırıldığında çok daha yüksek bulundu. 25 Ekim 2009
613302
Valiler dönüşlerle ilgili gerekli tedbirleri alıyor
Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve herkesi sorumlu davranmaya çağıran Aksu, "Bu ülkenin evlatları birbirine kurşun sıkmasın istiyoruz. Yeni şehitler istemiyoruz. Kardeş kavgası istemiyoruz. İnsanların dağdan evine gelmesi güzel, ama bu işi kimse şov haline dönüştürmesin." dedi. AK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen Aksu, yapılması beklenen düzenlemeler konusunda, "Hangi kanunlarda değişiklik yapılacak onu şimdiden söyleyemem." diye konuştu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Azerbaycan ile yaşanan bayrak krizine ilişkin olarak da, "İki ülke arasındaki dayanışma ruhunu ifsat etmeye çalışanların çabaları sonuç vermeyecek. İki ülke arasındaki ilişki aynı şekilde sürdürülecektir. ifadelerini kullandı. ANKARA zaman
613974
Başbuğ, PKK'lılarla ilgili ilk kez konuştu
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''Son yaşanan olayları kimse tasvip edemez. Geçtiğimiz hafta yaşanan olayları, Türkiye'de gerçekten kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum'' dedi. Orgeneral Başbuğ, Panora Alışveriş Merkezi'ndeki sinemada, Yönetmen Levent Semerci'nin Irak sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan bin 365 metre yükseklikteki Karabal Jandarma Karakolu'nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikayesini anlattığı ''Nefes: Vatan Sağolsun'' adlı filmi izledi. Filmin ardından gazetecilere açıklama yapan Orgeneral Başbuğ, terör örgütü üyelerinin teslimi sırasında yaşanan görüntüleri değerlendirdi. Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi: ''Elbette son yaşanan olayları kimse tasvip edemez, kimse. Bu yaşanan olayları, geçtiğimiz hafta yaşanan olayları Türkiye'de gerçekten kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Elbette şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum. Onların üzüntülerine saygı gösteriyorum. Ama unutmasınlar ki şehitler verilmeseydi, bu gaziler verilmeseydi bugün acaba Türkiye terörle mücadele noktasında nerede olurdu? Unutmayalım. Bunları unutursak, her şeyden evvel şehitlerimize karşı büyük haksızlık olur, gazilerimize karşı büyük haksızlık olur.'' Başbuğ filmle ilgili olarak da 'Güzel bir film, devamını bekliyoruz' dedi. AA 2009-10-25 21:53:50 25 yılda ne yaptı diyenler hayatlarında kitap dahi okumamış cahillerdir. çünkü onlara göre bu kadar sene geçince düz mantık olarak bir şeyin bitmesi lazım. bu kadar saflar. 25 yılda gelinen noktada dünyada hiç bir zaman kaybedilmemiş gerilla savaşında TSK asla pkk ya koz vermeden asla bir yeri kaptırmadan vatan mücadelesi verdi. bakın bu cephe savaşı değil düşman karşında değil tamamen içinde. böyle mücadele onyıllarca sürer. sizin gibi korkaklar için 25 sene çok gelir Türk milleti varlığndan beri mücdelede demokrat 2009-10-25 21:42:54 darbemi demek istediniz acebaa ?g.kurmay başkanının elinde istifa seçeneğinden başka bir şey yok.bunca yıl olmuş terörle mücadelede bir arpa boyu yol gidememişler.. darbeleredurde 2009-10-25 21:36:32 hafta geçmiş beyfendi daha yeni lütfedip konuşuyor.ya gereğini yap ya istifa et. OSMAN YILMAZER 2009-10-25 21:31:57 senelerdir doğu halkına bi taraftan özel harekatcılar ve bi taraftan marksist eğitim almıs pkk baskısı.özel h.lar pkk mısınız diyip yolda ceviriyor,pkk ise marksist olun yoksa ölrsünüz altta kalırsınz zorlaması.kardeşlerimiz ne yapsın bundan sonra.devletin biran önce manevi tebliğ ypması gerekir.kardeşlerimizin kurtulması dünyanın kurtulması için Türk İslam Birliği şart! fethi 2009-10-25 21:18:53 pkk müslüman bölgelere asla, katiyen giremez. adıyaman tam devletine bağlı, bayrağına tam bağlı aslanlar yatağıdır. pkk asla adıyamanda tek bir şey bile yapamaz. ADIYAMAN'DA TEK FARK, ADIYAMAN AHALİSİNİN ALLAH KORKUSUDUR. işte doğuda koparılıp alınan şey budur: İMAN.. imansız bir millet atatürkün de deyişiyle yok olur. güney doğu halkı kimden korkacağını şaşırmıştır. oysaki kendisinden korkulmaya tek layık olan Allah'tır. pkk ve ergenekon ortak yapımı bu ortamda kürtler imanlarını unutmuşlardır. mehmet tokat 2009-10-25 21:15:31 bir yandan pkk baskısı bir yandan da ergenekoncu polis, asker, özel harekatçı baskısı altında kaldı kürt kardeşlerimiz. yağmurdan kaçarken doluya tutuldular. yolda onları çevirenler pkklısınız yakıştırması yapıp işkence ettiler kürtlere. diğer yandan onları yoldan çeviren pkk ya canınız ya da marksist devletimize itaatiniz diyor. hangi kürt diyarbakırda pkk geliş törenlerine katılmayabilir? bunu hangi kürt yapabilir? öldürürler hemencecik orda. karısını çocuklarını anasını öldürürler. işte kürtlerin içinde kaldığı ortam budur. mehmet tokat 2009-10-25 21:13:32 sizleri sinemada görmek çok güzel umarımki diğer filimlerede gidersiniz GÜNEŞİ GÖRDÜM filimide çok güzel sizler ülkede yaşıyan 72 milyonun aynasısınız demokratik açılım sürecine verdiğiniz desteğide taktire şahan buluyoruz mühim olan ASKERLERİMİZ ölmesin sonrası bi şekilde hallolur evet analar ağlamasın sürece zarar verilmesin bir şekilde dağdan yavaşyavaş inişler sağlansın bu ilkdefa olduğu için halkımız biraz öfkelendi ama bundan sonra analar ağlamasın gençlerimiz toprağın altına girmesin siyaset ile ??? mahmud öztürk 2009-10-25 21:03:02 güney doğu anadolu neredeyse cumhuriyetin ilanından sonra dinsizleştirme operasyonuyla baş başa kaldı. kürtler her türlü işkenceyi gördü. bu esnada pkk çıktı ve madem bizi dinsizleştiriyorsunuz biz de marksist leninist stalinist bir devlet kurarız dedi. bunun propagandasına başladı. ve şu an tüm kürtler üzerinde pkknın ölümcül baskısı var. pkknın bu ölümcül baskısını ancak yöre halkının yüksek manevi duyguları kaldırır. bunu hükümet yapamıyor. ordumuz birilerini görevlendirmeli bu konuda. mehmet tokat 2009-10-25 21:02:28 kazanan millet olacak .teslim olanın zafer kazandığı nerde görülmüş ?pkk ve dtp hezimeti showla zafere çevirmeye çalışıyor.işin tuhafı mhp ve chp bunlara dolaylı olarak ''evet siz kazandınız'' mesajıyla yaklaşıyor.pkk bitti ama öyle ama böyle siz son noktayı koymazsanız başkaları koyacak.sabır herşey çok daha güzel olacak. darbeleredurde 2009-10-25 20:23:58 herfırsatta dağa çıkmakla ve dağdakilerle bu ülkeyi tehtid eden pkknın dağdan yani dağda onunla mücadele eden TSK dan korkmadığını göstermektedir...yakın zamanda TSK demokratik açılım şart,askeri mücadele yeterli değil,pkklılarında anasını anlamak lazım demiyor muydu? alın size açılım,teröristle dağda mücadele edemezsen şehirde devleti böyle rezil eder...bu görüntülerde yeni değildir,bırakın doğuyu,buğün İstanbul'un göbeğinde pkk yuvası ilçeler doludur...şehit haberlerine bu milleti alıştıranlar utansın.!!! mehmet ertekin 2009-10-25 20:04:09 harfiyyen katılıyorum sana hasan ali 2009-10-25 19:41:25 ülkemin onurunu ayaklar altına aldınız. siz ve sizler gibi düşünen medyayı ve akp yi hep destekledim. şimdi ise sizi ve savunuduğunuz herşeye uyuzum. yemişim ılımlı islamı. namazını kılan orucunu tutan ve dinin gerektirdiği her şeyi yapmaya çalışan bir müslüman olarak. bir daha yazıyorum yemişim ılımlı islamı. bu akp nın amacını geç de olsa anladım. ülke bölünsün. bana ılımlı islam cumhuriyeti yeter mantığı. artık sizler ve akp ne derse yanlış. asker ne derse doğru. hiç kimse benim şehidimim anasını üzemez ahmet bafralı 2009-10-25 19:23:54 bunlar militanları milletin gözüne soka soka adeta şow yaptılar...basitlik başka bişey değil...basit insanlar egolarını tatmin etmek için böyle basitlikler yapıyorlar karşıdakini sinir etmek için de olabilir...ahh kürt halkı nası inanıyor bu dinsiz örgüte çok şaşıyorum...kendileri çok dindar halbuki... ilyas
613684
Ortak Sorun Terör ve Mesaj Net
Ortak Sorun Terör ve Mesaj Net Resmi ziyaret için Pakistan'da bulunan Başbakan,"Terörün, dini, milleti, ırkı, vatanı yoktur. Kimse din adına insan öldürme yoluna girmesin" dedi Yayına Giriş: 25.10.2009 11:23:10 Güncelleme: 25.10.2009 13:06:04 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iki günlük resmi ziyaret için Pakistan'da... Erdoğan temaslarına "Evimizde bulunmaktan memnunuz" diyerek başladı. İki ülkeyi daha da yakınlaştıracak, "Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi" oluşturulması kararlaştırıldı. Ortak sorun terör olunca Başbakan'ın mesajları net oldu. "Terörün, dini milleti, ırkı, vatanı yoktur." diyen Erdoğan, "Kimse din adına insan öldürme yoluna girmesin, bu asıl yanlış olandır." şeklinde konuştu. Erdoğan, Afganistan'dan Pakistan'a yönelik terörist sızmalara karşı "Aynı acıyı biz de yaşıyoruz, gerekirse Nato Genel Sekreteri ile görüşür gerekli adımları atarız" dedi. Başbakan Erdoğan için İslamabad'da resmi karşılama töreni düzenlendi. Erdoğan, Başbakanlık binasına gelişinde Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani tarafından karşılandı. İki ülke milli marşlarının okunmasının ardından Başbakan Erdoğan tören kıtasını selamladı. Erdoğan ve Gilani daha sonra başbaşa görüşmeye geçti. Heyetlerarası görüşmenin ardından iki ülke arasında mutabakat metinleri imzalandı. Ardından iki başbakan ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan,"İkinci evimiz Pakistan'da bulunmaktan duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum." dedi. İki ülke arasındaki tarihi bağları, askeri, siyasi işbirliğini hatırlatan Erdoğan, "dayanışmamız aynı kararlılıkla devam edecek" diye konuştu. Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Terörle mücadele konusunda bir ortak platform oluşturma konusunda her iki yönetimde bir ortak irade mevcut. Terörün dini milleti ırkı vatanı yoktur. Kimse din adına insan öldürme yoluna girmesin bu asıl yanlış olandır. Din adına bir Müslüman kardeşini öldüren, savunmasız insanları öldürenlerin bunu neyle izah edeceğini ben anlamakta zorlanıyorum, anlamıyorum... Bu sıkıntılı süreci Pakistan gibi biz de yaşıyoruz ama dayanışma içinde bölgede bu süreci aşacağımıza inanıyorum." Afganistan'dan Pakistan'a yönelik terörist sızmalar da gündeme geldi. Erdoğan, NATO nezdinde devreye gireriz mesajı verdi: "Çünkü biz bunun acısını yaşayan bir ülkeyiz, aynı şekilde Kuzey Irak''tan Türkiye'ye geçişlerin olması bizi nasıl sıkıntıya düşürüyorsa nasıl bizim için bu noktada bir sıkıntı oluşturuyorsa aynı şekilde Afganistan'dan Pakistan'a bu tür geçişlerin olması tabi ki bizi üzüntüye ve sıkıntıya sevketmektedir, bunu müşterek çalışmalarla görüşmelerle hatta hatta gerekirse NATO Genel Sekreteri ile de bizzat görüşmekle bu konuda ne gibi tedbirler alırız, kardeşimle de zaten bunu paşlaştık adımları da ona göre atacağız." Pakistan Başbakanı Gilani de terörizmle mücadele de kararlılıklarını vurguladı. "Terörizmi, aşırıcılığı ve militanlığı lanetliyoruz" diyen Gilani, "Erdoğan ve ben bu şeytanı yeneceğimiz konusunda mutabakata vardık, sosyal istikrarı bozan her türlü şeytani odağa karşı mücadelemiz devam edecek" dedi. 80'e yakın işadamının da katıldığı gezide önemli hedefler de kondu. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere değinen Erdoğan, 750 milyon dolarlık ticaret hacminin iki ülkenin gerçek potansiyelini yansıtmadığını kaydetti. Başbakan Erdoğan "Şu anda iki yıl içinde milyar dolar hedefi kondu ama bu da bana göre küçük." diye konuştu.
613829
16:03 Kasımpaşa: Denizlispor: (ilk yarı)
16.03 25.10.2009 Kasımpaşa: Denizlispor: Turkcell Süper Lig’de Kasımpaşa, Denizlispor’u 3-1 yenerek, ligdeki ilk galibiyetini aldı. 14. dakikada gelişen Kasımpaşa atağından Murat’ın soldan ceza sahasına yerden paralel yaptığı ortada, kale önünde bulunan Cenk’in dokunamadığı meşin yuvarlak taca çıktı. 15. dakikada Denizlispor 1-0 öne geçti. Kasımpaşa savunmasının arkasına atılan uzun topta, kaleci Tolga kalesini terk ederek uzaklaştırmaya çalıştı. Ancak Tolga’nın ıskaladığı topu iyi takip eden Bangura, meşin yuvarlağı boş kaleye göndererek, takımını 1-0 öne geçirdi. 28. dakikada Kasımpaşa skoru eşitledi. Moritz’in ceza sahasına yaptığı ortada, altıpasta iyi yükselen Azar’ın kafa vuruşunda top kaleciden döndü. Dönen topu aynı yerde kontrol eden Cenk, meşin yuvarlağı sert bir vuruşla filelere gönderdi: 1-1 33. dakikada Cenk’in sağdan ortasında, ceza sahasında Azar’ın iki Denizlisporlu futbolcu arasında yaptığı vuruşta, top üstten auta çıktı. 42. dakikada Roberts’in soldan pasında ceza yayı içinde tola buluşan Bangura’nın sert şutunda, kaleci Tolga meşin yuvarlağı son anda kornere çeldi. Karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 berabere sona erdi. İkinci yarı 50. dakika Kasımpaşa 2-1 öne geçti. Yekta’nın soldan kullandığı serbest vuruşta, ceza sahasında arka direkte Azar’ın yaptığı kötü kafa vuruşunda, top takım arkadaşı Cenk’in önüne düştü. Bu futbolcu, yakın mesafeden düzgün bir vuruşla meşin yuvarlağı ağlara yolladı: 2-1 54. dakikada Kasımpaşa farkı 2’ye çıkardı. Ali Güneş’in sağdan sıfır çizgisine inerek yaptığı ortada, ceza sahasında penaltı noktası üzerinde Moritz, gelişine yaptığı şık vuruşla topu filelerle buluşturdu: 3-1 63. dakikada Cenk’in pasında sol çaprazda topla buluşan Moritz’in sert şutunda, kaleci Cenk son anda meşin yuvarlağı kornere çeldi. 76. dakikada Murat’ın soldan yaptığı ortada, ceza sahasında Cenk’in müsait durumdayken yaptığı kötü vuruşta top kalecide kaldı. 90 2. dakikada Murat’ın pasında savunmanın arkasında topla buluşan Cenk’in kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda yaptığı vuruşta, top az farkla auta çıktı. Kasımpaşa karşılaşmadan 3-1 galip ayrılarak, ilk galibiyetiyle tanıştı. Stat: Recep Tayyip Erdoğan Hakemler: Yunus Yıldırım xxx, Adil Sinem xxx, Volkan Narinç xxx Kasımpaşa: Tolga xx, Ali Güneş xxx, Koray xx (Dk. 73 Merthan x), Barış xx, Sancak (Dk. 46 Ergün xx), Özgür (Dk. 33 Yekta xx), Emre xx, Moritz xxx, Murat xx, Azar xx, Cenk xxx Denizlispor: Cenk xx, Süleyman xx, Mehmet x, Fatih x, Çağlar xx, Bangura xx (Dk. 69 Ahmet Cebe x), Berberoviç (Dk. 73 Emin x), Braga xx, Güray (Dk. 59 Engin x), Roberts xx, Angelov Goller: Dk. 15 Bangura (Denizlispor), Dk. 28 ve 50 Cenk, Dk. 54 Moritz (Kasımpaşa) Sarı kartlar: Dk. 45 Emre (Kasımpaşa), Dk. 58 Angelov (Denizlispor) . .
613397
Pazar günü planı
Mehmet Tez Hafif müzik hafif başka şeylerPazar günü planı 25 Ekim Pazar 2009 Planı açıklıyorum. Erken kalkmak, kahve yapmak, rastgele albümler seçip takılmak, akşama doğru eşi dostu eve çağırmak, beraber derbi seyretmek Sizinkini bilmem ama çok acayip bir şey falan yoksa benim pazar planım bellidir. Erken kalkarım kahve yaparım. Gerisi doğaçlama... Mesela içinde müzik sisteminin ve bilimum ıvır zıvırın durduğu bir raf ünitesi var. İkea’dan odunları aldık, birleştirdik, bu rafı oluşturduk. Ünite lafı da oradan kaldı. Şu ara dinlediğim ya da dinlemem gereken albümler bu ünitede üst üste duruyor. Rastgele çekiyorum bir tane ve mutat gazete-dergi okuma seansıma başlıyorum. Yalnız neskahve davaya ihanettir, söyleyeyim. Mis gibi filtre kahve ya da espresso olmalı. “Taking Soundtrack Filmi vizyona girdi, albümü de piyasada. 60’larda, 70’lerde şeyler var. Tamam. Hatta bazen “Keşke bir günlüğüne de olsa gitsek yıllara” derim. Ama bu öyle bir his yaratmadı. Woodstock popüler kültür tarihinde çok mühim bir yere sahip, eyvallah. Fakat kesmedi işte. 69’da efsaneyi yaratan insanlara baktığınızda halleriyle şahane. Tarz, giyim-kuşam hepsi tamam. Fikirleri de hâlâ temelde geçerli... Ama bu albüm? Şarkılar güzeldi çirkindi konusu değil. Ama bu albüm, nasıl söylesem eski, eski, eski... Ve efsaneyi yaratanlar bizim babalarımız dedelerimizmiş hissini veriyor. Öyleler zaten. Ama biz başka türlüsünü algılamaya meyilliyiz ya bakımdan. Bunun yüzüme vurulmasına hazır değilmişim. İmer Demirer “You, Me Char” Taze çıktı piyasaya (Pozitif Müzik Yapım’dan.) Caz alanım değil çok, ahkam kesecek değilim. Ama İmer Demirer’in klasik başlayan, daha modern sularda seyreden albümünü dinlemek çok hoşuma gitti. Müzik zevki benim kafada olan biri için çok dozunda, çok da cool. Ortamı bir anda değiştirdi. Pazar için doğru bir albüm. Emin Fındıkoğlu, Ali Perret, Serkan Özyılmaz, Cem Aksel, Matt Hall eşlik ediyor. Akbank Caz da destek vermiş. Tebrikler... Yalnız bir bardak kahveye daha ihtiyacım var. Joy Division “Best of Joy Division” Kahveden daha iyi ayılttı. Son zamanlarda ithal edilen albümler en kıyak olanlarından biri. Joy Division İngiliz müziği açısından çok önemli bir dönemin temsilcisi. 70’ler sonu, 80’ler başı Manchester. Dünya gider Mersin’e bunlar gider tersine hesabı, sırada moda olan, trend olan her şeye okkalı bir küfür sallayıp ekol oluşturan ekolün ilk temsilcisi. Eğlence ve gece hayatına yeni boyut kazandıran bir dönemin müziği. 90’lardaki “clubbing”artileme” hadisesini anlamak için buralara bakmak lazım. Grubun hikayesini uzun uzuatacak halim yok. “24 Hour Party People” filmini izlemeyen varsa işte size fırsat. Solist Ian Curtis’in hazin hikayesi ve intiharı filmlere de konu olmuştu. Albüm 1978-1980 arasındaki kayıtları kapsıyor. Curtis 1980’de intihar edince zaten konu kapanmıştı. İki CD var. İkincisi grubun meşhur ve merhum BBC DJ’i John Peel ile yaptığı kayıtlar. İçinden bir kitapçık “Bazı soruların yanıtları” denmiş ve 20 sayfa boyunca alt alta “çünkü” diye başlayan yazılmış. Dinlerken “çünkü”leri okumak lazım. Bunun da usulü böyle olsun imişler. “Love Will Tear Us Apart” belki grubun en sembolik şarkısı. Ama siz bununla yetinmeyin. Keşfedin. Maps “Turning the Mind” Bu pazar, albümümü buldum galiba. Maps İngiliz James Chapman’ın sahne adı. İlla bir tarz kategori vereceksek indie-electonica diyelim. Mute Records çıkışlı. Bir kere kafadan artı bir. Mute boş iş yapmaz. Kurucusu Daniel Miller ile röportaj yapmıştım. Depeche Mode’u keşfeden adam. Önceki konserde İstanbul’a onlarla beraber gelmişti. “Valla çok yoruldum, sonunda EMI’ya komple sattım şirketi kurtuldum” demişti. Ama hâlâ işin başında. Sadece artık cebinde birkaç milyon dolarla ziht çalışıyor, kâr zarar düşünmeden nliyor. Maps’i kafayla dinledim. Çok beğendim. Ayrıca kızarmış ekmek kokusuyla da uydu. margin-left: 5px; padding-top: 5px" alt="" align="right" src="http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaberIciResim/2009/10/24/fft16_mf407104.Jpeg" />La Roux “La Roux” Şu ara ’da stil ikonu arıyorsanız buldunuz. Adı Eleanor Jackson. Bir de klavyelerden sorumlu devlet bakanı olarak Ben Langmaid var. La Roux adı altında bu yılın en dikkat çekici pop çalışmalarından birini yaptılar. Lady Gaga kadar olmasa da fantastik biri Jackson. Giyim kuşam tam 80’lerin en neon hali. Müzik de, nasıl desem, mesela Yazz tarzı nağmelerden oluşuyor. Bu albüm daha ziyade akşama hazırlık niteliğinde. Ve mesela geç saatlerde gelenlere dinletebilirim. “Neydi bu?” diye soracaklarına ve 80’lerden hatırladıkları bir şeyler zannedeceklerine eminim. Yıldönümü albümleri Müzik yapımcıları yıldönümlerine bayılır. Yeni albümler yapmak için fırsat olarak değerlendirirler. İlber hoca kızmazsa üç albüm ve üç yıldönümünden bahsedeyim. Bunlar da pazar pazar tarih notları... Orbital “2Orbital” Elektronik müzik ikilisi Orbital kurulalı 20 yıl olmuş. Yıl 1989. Vay be... Elimdeki albüm Orbital’ın bu yıl içinde yayımlanan bir derlemesi. “2Orbital” diye yazılıyor. Orbital’ı şahane bir ekip yapan, elektronik müziği sadece dans etmeye yarayan bir şey olarak ele almayan, öncü isimlerden olmasıdır. İyi vakit geçirirsiniz, kafa dinlersiniz, coşarsınız. Ne olduğunu da anlamadan olur hepsi. Şimdi mesela şu anda çok iyi geliyor. Led Zeppelin “Led Zeppelin II” Led Zeppelin’in “Led Zeppelin II” albümünün 40’ıncı yılı törenlerle kutlanıyor. Gelen haberler böyle. Bu defa yıl 1969. Bu albümde en sevdiğim şarkı “Rumble On”dur. İstanbul’a geldiğinde kadar istemiştim ki içimden bu şarkıyı çalmasını. İlk gitar notası girince herkes çığlık atarken ben öyle kazık gibi durmuştum şarkı boyunca. Nice 40 yıllara artık... Pink Floyd The Wall Pink Floyd’un “The Wall” albümünün de 30’uncu yılı. 1979... Bu yıldönümleri vesileyle zamanında dinlediği albümleri bir daha dinliyor insan. Ve iyi bir romanı hayatınızın farklı dönemlerinde okuduğunuzda aldığınız tadın değişmesi gibi, iyi bir albümü de farklı zamanlarda dinlemek yepyeni ufuklar açıyor. Bu noktada artık sıkılmaya başlayabiliyorum. Evde hâlâ uyuyan varsa gidip uyandırıyorum, gözünün yaşına bakmıyorum. Ve derhal telefon trafiğine girişip insanları eve toplama eğilimine giriyorum. Mesela bu akşam derbi var. Maç geyikleri falan. Sizin pazarınız nasıl geçiyor? Emre Aydın ’a gidiyor mu? Haberi okuyunca hemen Hadi Elazzi’yi aradım. Hadi, Emre Aydın’ın menajeri. Eurovision’a gidiyormuşsunuz... Vallahi yok öyle bir şey. Ben de gazetede okudum. Seni aradan çıkarıp doğrudan Emre’ye mi sormuşlar yoksa? Yok canım, hiç alakası yok. Hadi detaya gir. Kimse aramadı mı? Temasa geçilmedi mi? Acı var mı acı? Düşünüyor olabilirler. Belki biri içeriden bir şey duydu bu haberi yazdı. Bilemiyorum. Ama bize gelen bir şey yok. Teklif gelse kabul eder misiniz? Piyango gibi bir şey. Hem para, hem daha fazla şöhret... Bana anlatılanlar hiç öyle değil. Giden üstüne bir de para harcıyormuş. Nasıl? Bütçe veriyorlar, aşınca cepten yiyorsun. Hadi çok karamsarsın. Avrupa’yı fetn; Mangaa da MTV törenine gideceksiniz, belki Emre’yle Eurovision’a, hâlâ şikayet. Valla işler öyle değil. Sıkıntılar var. Müzik sektörü berbat. Canım sıkkın. Yakında kimse kalmayacak piyasada... Durum bu. Yorum sizin... Benim izlenimo ki TRT bu yıl erkek bir aday bulacak. Etek boyuyla, göbekle falan uğraşmak istemeyecek. En azından eğlenceli birini bulmaları tek dileğim. İşte mektup! Dannnnn! Okurum Gökhan Gülenç yollamış. 1969 yılında Mick Jagger’ın, Andy Warhol’a dokuzuncu albümleri “Sticky Fingers”ın kapağını tasarlaması için yazdığı mektup. Belgeleri seviyorum. Hakkında çok fazla bilgi veriyor mektuplar. Jagger “Bu iş zor” diye de belirtmiş başında. Ayrıca “Bu iş için ne kadar para istediğini de söyle” demiş. Warhol ne kadar aldı bilmiyoama rock tarihinin en çok tartışılan kapaklarından birini yaptı. Tartışmaya başlayabilirsiniz... “Oooo Ahmet beyler de buradalarmış...”Taverna geri dönsün! Hem de hemen! Müzik dünyamızın sıkıcılığını, krizini, tatsız tuzsuzluğunu belki giderebilir. Biraz neşe herkese iyi gelir. Hafifmuzik.org’da en sevdiğiniz albüm kapağı hangisi anketi yaptık. Pek çok güzel şey geldi. Ama en şahanesi Ümit Besen’den çıktı. Dünkü yazımda bahsettiğim Fransız gazeteciler de bana “Taverna ne oldu hâlâ var mı?” diye sorunca bir anda aklıma düştü. Taverna geri dönse ne şahane olurdu. Eski babalar “in” mekanlarda çalsa, yeni yeni isimler çıksa, taverna müziği dirilse, yeni tarzlar falan ortaya çıksa. Popüler kültürümüzde var. Neden yeniden “in” olmasın? Tarabya’da işantaşı’nda olur... Daha eğlencelisi var mı? Bu arada resimdeki dekupe mikrofona dikkat... (36 yazı)
613317
Aziz Yıldırım'dan Efes'e: Gelin rantı paylaşalım!
Gelsinler bizlerle beraber bu projeye ortak olsunlar. Ataşehir'de rant yoktur, Ataşehir'de Türk sporuna bir kapalı salon yapma sevdası vardır.'' şeklinde konuştu. Geçtiğimiz günlerde bir gazetede "Aziz Yıldırım, Efes'i Başbakan'a şikayet etti'' şeklinde yer alan haberin doğru olmadığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti: "Haberi gazeteye veren şahıs beni aradı. 'Özür diliyorum sizden, haberi ben yaptırdım.' dedi. Efes'in küme düşmesi için Başbakan'a gidilmez. Buradaki amaç Efes'i karalamak değil. Yönetimin haberi olmayabilir. Bizim de aynı şekilde, 1500 sporcunun olduğu yerde bizim dışımızda yapılan bir şeyden dolayı herhalde suçlu olmamamız lazım.'' Kendi sporcularında da doping yapanlar çıktığını hatırlatıp, basketbolcu Kambala örneğini veren Yıldırım, "Kendisinin kulübümüzle ilişkisi kesilmiştir.'' diye konuştu. Tuncay Özilhan'ın etik değerlerden bahsettiğini belirten Yıldırım, "Final maçları oynanırken, mukavelesi devam eden oyuncumuz Mirsad ile gizli anlaşma yapmak mıdır etik değer?'' ifadelerini kullandı. Süper Lig'de yıl üst üste şampiyon olacakları söylemine de değinen Yıldırım, "Ben korkmuyorum, söylüyorum. Önce hocalarıma, futbolcularıma, arkadaşlarıma ve sizlere güveniyorum.'' dedi. Bu arada Aziz Yıldırım'dan önce kürsüye çıkan Fenerbahçe İkinci Başkanı Nihat Özdemir, Süper Lig'in yanında Avrupa kupalarında da önemli başarılar elde etmek istediklerini; ancak başkan Yıldırım'ın Avrupa için kupa sözü vermediğini dile getirdi.
613585
Esrarengiz hastalıkla yaşayan ailenin dramı
Ailenin iki çocuğu el ve ayaktan düşüp konuşamaz hale gelirken, baba Süleyman Arslanoğlu ile küçük oğlu Tuna'da da hastalık etkili olmaya başladı. 18 yaşına kadar normal gelişimlerini tamamlayan Taner (32) ve Nil Arslanoğlu'nun (28) yakalandıkları hastalık sonucu el ve ayakları tutmaz oldu. İki kardeş konuşma yeteneklerini de kaybetti. Ailenin en küçük ferdi Tuna (20) da bir süre sonra hastalığa yakalandı. Tuna'nın önceki yıl başlayan yürüme fonksiyonlarındaki bozukluk, diğer hareketlerine ve konuşmasına da yansıdı. Baba Süleyman Arslanoğlu'nda da hastalık belirtileri kendisini gösterdi. Anne Engin Arslanoğlu, hareket yeteneğinden mahrum olan Taner ve Nil'in bakımlarını tek başına yürütmeye çalışıyor. Çocuklarını Erzurum'daki çeşitli hastanelere götürüp muayene ettirdiğini dile getiren Engin Arslanoğlu, "Eşim ve çocuklarım için parkinson dediler. Başka doktora götürdük onlar da Parkinson olmadığını ve kesin tanı koyamadıklarını söylediler." diye konuştu. Baba Süleyman Arslanoğlu ise çocuğu bulunduğunu ve bunların üçünün amansız hastalığa yakalandığını ifade etti. Arslanoğlu, çocuklarının tedavisinin çaresini bulamadığını vurgulayarak, "Çocuklarımın hastalığına çare bulamadım. Hayır sevenlerden yardım bekliyorum. Çalışanım yok, perişanım." şeklinde konuştu. "KARDEŞLERİM HASTALIĞA YENİLDİ, BEN YENİLMEK İSTEMİYORUM" İki yıl önce ağabeyi ve ablasının yakalandığı amansız hastalığın pençesine düşen Tuna da yürüme ve konuşma yeteneğinde azalma olduğu için evden dışarı çıkamıyor. Çalışmak, arkadaşlarıyla bir araya gelip sokaklarda dolaşmak istediğini belirten Arslanoğlu, "Kardeşlerim bu hastalığa yenildi ama ben yenilmek istemiyorum. Lütfen beni tedavi ettirin, ben de öyle olmak istemiyorum." şeklinde duygularını dile getirdi. "SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN YARDIM BEKLİYORUZ" Arslanoğlu ailesinin yakın akrabası olan Kadir Tanhaş, söz konusu ailenin maddi bütün giderlerini kendilerinin karşıladığını anlattı. Tanhaş, ailenin ekonomik sorunu bulunmadığını, sadece konuşma ve hareket yeteneğini kaybeden Taner ve Nil ile bu hastalığın pençesine yeni düşen Tuna ile Süleyman Arslanoğlu'nun tedavisinin Sağlık Bakanlığı ya da devlet tarafından karşılanmasını istedi.
613119
Biraz ara verdik
FEHMİ KORU Biraz ara verdik Mahmur Kampı ve Kandil'den gelen 34 kişilik PKK'lı grubun karşılanması sırasında arzu edilmeyen durumlar ortaya çıktığını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkma hakkımız yoktur. Bu nedenle biraz ara vermeye, 28 Ekim'de Avrupa'dan gelecek grubu ertelemeye karar verdik. Ben Türkiye'ye dönünce tekrar değerlendireceğiz" dedi FEHMİ KORU PAKİSTAN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'dan 28 Ekim tarihinde Türkiye'ye gelmesi beklenen grupla ilgili olarak, 'Bu Avrupa grubuyla alakalı şeyi şu anda ertelemiş durumdayız. Yani öyle birşeyi kabul etmiyoruz' dedi. Başbakan Erdoğan, beş gün sürecek Pakistan ve İran ziyaretinin ilk gününde, kendisini izleyen gazetecilere uçakta 'demokratik açılım süreci' konusunda önemli açıklamalar yaptı. Erdoğan, 'Siz 28 Ekim'de Türkiye'ye dönüyorsunuz. 28 Ekim'de Almanya'dan bir grup da dönüyor' hatırlatması üzerine, '28 Ekim'deki bu Avrupa grubu ile alakalı şeyi şu anda ertelemiş durumdayız. Yani öyle bir şeyi kabul etmiyoruz. Bunu zaten açıkladı Bakanım' dedi. Demokratik açılım süreciyle ilgili olarak Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: SÜREÇ PROVOKE EDİLDİ GÜVEN BUNALIMI DOĞDU “Malum son gelişmeler, koordinatör bakanımın kendileriyle görüşmesine rağmen 34 kişinin gelişi sırasında yaşananlar, karşılamalar, bunların gerçekleşmiş olması bir 'güven bunalımı' doğurdu. Beni ziyarete geldiklerinde Ahmet Türk ve arkadaşlarına özellikle söyledim. Söylediğim şu: Bu projeyi biz bir devlet projesi olarak görüyoruz. Muhatabı millettir. İllegal örgüt veya kişilerle müzakere etmemiz söz konusu olamaz. Legal örgüt ve kişilerle görüşürüz. Nitekim bu görüşme de bunlardan biri. Tabii son 34 kişinin gelmesi 'milli birlik projesi'nin, 'demokratik açılım'ın önemli bir adımıdır. Israrla kendilerine bunları söylememize rağmen maalesef arzu edilmeyen durumlar ortaya çıktı. Bu karşılama, usûl, Diyarbakır'daki süreç bundan sonra daha dikkatli olmamızı gerektiriyor. Bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkma hakkımız yoktur. Avrupa'dan gelmesi beklenenler konusu da böyle. Biz 'dağ, Mahmur ve Avrupa' diye üç zemin düşünüyoruz. Avrupa için hazırlıklarımızı yaparken, ilk gelişte arzu edilmeyen görüntüler burada bir ara vermemizi gerektirdi. İstişareler neticesinde tekrar çalışalım, süreci öyle devam ettirelim kararı çıktı. Arkadaşlar dün ve bugün çalıştı; çalışmalar ben dönene kadar devam edecek. Döndükten sonra yeniden değerlendireceğiz ve belirlenen esaslar çerçevesinde süreci devam ettireceğiz. Atılması gereken adımları bundan sonra da atacağız. SONUÇLARINI DÜŞÜNMEK BİZİM SORUMLULUĞUMUZ (Avrupa'dan gelmek isteyenler) Zaten kendiliğinden geliyorlar, yaka paça getirmiyoruz. Gelmesinler dememiz onlara yönelik değil. Sürecin Türkiye genelinde meydana getireceği hava, yapılan karşılamalar Güneydoğu'daki gibi devam ederse, İstanbul'da meydana getireceği sonuçları düşünmek durumundayız. İktidar olarak bunu düşünmek bizim sorumluluğumuz. Avrupa grubu ertelendi, 28'indeki gelişler ertelendi. Öyle bir grup kabul etmiyoruz. Gelenler, giyim kuşamlarıyla bir tavır ortaya koyuyor. Tek tip elbise, malum isimler altında geliş, ülkenin genelini yaralar. Rant devşirenlere eyvallah diyemeyiz Malum parti siyasi rant devşirmeye kalkarsa buna da eyvallah diyemeyiz. Hiçbir iktidarın cesaret edemediği adımlar atıyoruz. Bizim niyetimiz belliydi: Bırak savcılık ifadelerini alsın, güven içinde evlerine dönsünler. Bütün tedbirleri aldık. Geçmişteki hatalara düşülmemesini istedik. Ama sonuç alamadık. Gösteri yapan şehit aileleri de var, bugün görüştüğüm şehit aileleri gibileri de var. 'Aman bizi sıkıntılardan kurtarın' diyorlar. Spekülasyonlar çok, provokatörler de çok. Bölücü terör örgütü ile milletimizin arasına duvar örmek ana hedefimiz. Kürt kökenli vatandaşlarımızın istismarını da önlemek lazım. Kürt kökenli vatandaşlar benim kendilerine olan sevgimi ve hizmet anlayışımı biliyorlar. Kürt kökenli vatandaşımın benden hiç farkı yok: Parlamentoya giriyor, cumhurbaşkanı oluyor, başbakan adayı oluyor, en üst devlet görevlerine gelebiliyor. Önü açık, daha ne olsun? 25.10.2009 POLİTİKA
612967
Kara Kartal'a Ekrem hayat verdi
Beşiktaş 10. haftada konuk olduğu Eskişehirspor deplasmanında 83. dakikada Ekrem'in attığı golle galip geldi. Müsabaka boyunca sıkıntılı dakikalar geçiren Beşiktaş çok fazla gol pozisyonu üretemediği maçı Ekrem'in golüyle kazanmayı başardı. MAÇTAN DAKİKALAR Maç sona erdi. Beşiktaş, zorlu deplasmanda 1-0 kazanarak yükselişini sürdürdü. 90+3. dakika: Eskişehirspor'da kaleci İvesa itirazdan sarı kart gördü. 90+1. dakika: Eskişehirspor atağında ceza sahası içine yapılan ortaya Vucko yükseldi kafayı vurdu ama kaleci Rüştü son anda topu köşeden kurtardı. dakikauzatma işaret edildi. 90. dakika: Eskişehir'de Adem Sarı yaptığı faul sonrası sarı kart gördü. 89. dakika: İnanılmaz bir gol daha kaçırdı Beşilktaş!. Hızlı gelişen atakta, 50 metre topu süren Nihat Kahveci kaleciyle karşı karşıya vuruşu çok ve kötü ve top farklı şekilde auta gitti. 86. dakika: Eskişehir'de Murat çıktı, yerine Nadareviç girdi. 84. dakika: Bülent Kocabey topla ceza sahasına girdi, köşeye sert vurdu kaleci Rüştü köşeden topu çıkardı sonrasında Koray arkaya çevirdi ama Adem kafayla topu yandan auta attı 82. dakika: Beşiktaş zorlu deplasmanda öne geçti. Doğa'nın büyük hatası sonrası topla buluşan Ekrem Dağ, kaleci İvesa'dan da topu kurtararak belkide kariyerinin enrahat golünü attı. 0-1 78. dakika: Eskişehirspor'da El Saka rakibine yaptığı müdahele sonucunda sarı kart gördü. 77. dakika: Eskişehirspor'da Bülent Kocabey hakeme itiraz ettiği için sarı kart gördü. 77. dakika: Nobre inanılmaz gol kaçırdı. Tello sol kanattan ceza sahası içine ortaladı, kale sahası içine ki Nobre, boş kaleye golü atamadı. 74. dakika: Sağ köşeden kullanılan kornerde Tello yakın direğe ortasını yaptı, Esklişehir savunması kafayla topu uzaklaştırdı. 73. dakika: Beşiktaş'ta Bobo çıktı, yerine Nobre girdi. 73. dakika: Eskişehir'de Volkan Yaman çıktı, yerine Adem Sarı oyuna girdi. 71. dakika: Beşiktaş atağında ceza sahası çizgisi üzerinden Erhan'ın sert şutu üstten auta gitti. 70. dakika: Ani gelişen Beşiktaş maçını faulle kesmeye çalışan Doğa, sarı kart gördü. 69. dakika: İbrahim Üzülmez rakibini şık bir çalımla geçtikten sonra yerden ortasını yaptı, Eskişehir savunmasında Murat topu uzaklaştırdı. 66. dakika: Beşiktaş etkili gelkdi. Erhan güven sağ çaprazdan dar açıdan kaleye çok sert vurdu, kaleci İvesa son anda topun gol olmasına izin vermedi. 64. dakika: Maçın ilk kartı.Uğur İncemanyaptığı faul sonrası sar kartla cezalandırıldı. 61. dakika: Eskişehir etkili geldi. Bülent6 Kocabey, sağdan ceza sahasına çalımlarla girdi, yerden ortasını yaptı ama Beşiktaş savunması Mehmet Yılmaz'dan önce araya girdi. 60. dakika: Eskişehirspor atağında ceza yayının önünde topla buluşan Burak'ın sert şutu savunmadan döndü. 58. dakika: Uğur İnceman'ın sağ kanattan ortası doğrudan auta gitti. 55. dakika: Eskişehirspor atağında Volkan Yaman sağ kanattan ceza sahası içine orta yapmak istedi ama top savunmaya çarparak kornere çıktı. 53. dakika: Defansın büyük hatası sonrası topla buluşan Nihat, ceza sahası dılşından kaleye vurdu, top farklı şekilde auta gitti. 51. dakika: Beşiktaş atağında Tello sol kanattan ortasını yaptı, Bobo istediği gibi topu kontrol edemedi. 49. dakika: Sağ kanattan kullanılan kornerde Burak kale sahası içine ortasını yaptı,ü kaleci Rüştü çift yumruk topu uzaklaştırdı. Beşiktaş ikinci yarıya oyuncu değişikliği yaparak başladı. Tabata çıktı, yerine Erhan güven girdi. Eskişehir'de 2. yarıya ev sahibi takım başladı. Eskişehir'de ilk yarı sona erdi. Maçta gol sesi çıkmadı. Eskişehir'de1 dakikalık kayıp zaman işaret edildi. 43. dakika: Hızlı gelişen Beşiktaş atağında İbrahim Üzülmez, dar açıdan vuruşunu yaptı, top direğin üstünden auta gitti. 42. dakika: Ceza yaynın metre gerisinden UĞur İnceman'ın yerden sert şutu defanstan kornere gitti. Nihah'ın yakın direğe kullandığı kornerden Beşiktaş sonuç alamadı. 40. dakika: Eskişehirspor'da Burak sağdan kullandığı kornerde ön direğe ortasını yaptı, kaleci Rüştü çift yumruk topu uzaklaştırdı. 37. dakika: Eskişehirspor atağında, Bület Kocabey yaklaşık 35 metreden kaleye vurdu, top yandan auta gitti. 35. dakika: Eskişehirspor atağında Burak Yılmaz sol kanattan çalımlarla korner çizgisine indi, ceza sahası içine ortaladı ama top kaleci Rüştü'de kaldı. 33. dakika: Eskişehir'de beklenen tempo yok. Golsüz eşitlik sürüyor. 31. dakika: Ceza yayının önünde topla buluşan Uğur İnceman, plase bir vuruş yapptı kaleci İvesa topu kontrol etti. 29. dakika: Eskişehir atağında Volkan Yaman ceza sahası dışından kaleyi yokladı, top yandan auta gitti. 27. dakika: Beşiktaş etkili geldi. Savunmanın arkasına atılan pasla kaledciyle karşı karşıya kalan Nihat, topu ayağından açınca kaleci İvesa topun sahibi oldu. 24. dakika: İnanılmaz gol kaçtı. Eskişehirspor atağında kaleciyle karşı karşıya kalan Burak, topa inanılmaz kötü vurdu takımını bir golden etti. 21. dakika: Eskişehirspor atağında El Saka kendi alanından ileriye doğru uzun oynadı, Koray hareketlendi ama top kaleci Rüştü'de kaldı. 19. dakika: Eskişehirspor atağında Bülent Kocabey sağ kanattan arka direğe doğru ortasını yaptı, Volkan Yaman yükseldi kafayı vurdu ama top kaleci Rüştü'de kaldı. 17. dakika: Hızlı gelişen Beşiktaş atağında İbrahim Üzülmez soldan arka direğe ortasını yaptı, kaleci İvesa çıktı ve topu aldı. 14. dakika: Eskişehirspor yine etkili geldi. Ceza sahası sol çaprazında topla buluşan Bülent Kocabey, dönerek vuruşunu yaptı, top az farkla üstten auta gitti. 12. dakika: Eskişehirspor atağında, sağ kanattan yapılan ortaya Mehmet Yılmaz kafayı vurdu, top üst ağlarda kaldı. 9. dakika: Eskişehirspor'da Burak rakip saha sağ taç çizgisi yanından serbest vuruş kullandı, ceza sahası içine ortasını yaptı ama savunma kafayla topu uzaklaştırdı. 7. dakika: Beşiktaş gole çok yaklaştı. Nihat'ın pasıyla ceza sahası içinde topla buluşan Ekrem'in sert şutunu kaleci İvesa ayaklarıyla çıkardı. 4. dakika: İlk tehlike Eskişehir'den. Bilent Kocabey'in sol kanattan ortası savunmadan kornere gitti. Kullanılan kornerden Eskişehir sonuç alamadı. 3. dakika: Eskişehir'de maç düşük tempoda başladı. Her iki takımda çok pas hatası yapıyor. Maça konuk takımbaşladı. STAT: Atatürk SAAT: 20.00 YAYIN: Lig TV HAKEMLER: Tolga Özkalfa, Erhan Sönmez, Mustafa E. Eyisoy ESKİŞEHİRSPOR: İvesa, Koray, El Saka, Vucko, Murat, Burak, Doğa, Volkan, Sezgin, Bülent, Mehmet Yılmaz TEKNİK DİREKTÖR: Rıza Çalımbay BEŞİKTAŞ: Rüştü, Ekrem, İbrahim Kaş, İbrahim Toraman, İbrahim Üzülmez, Fink, Uğur, Nihat, Tello, Tabata, Bobo TEKNİK DİREKTÖR: Mustafa Denizli
614029
Dev derbide Galatasaray skoru 2-1 yaptı
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Dev derbide Galatasaray skoru 2-1 yaptı Turkcell Süper Lig'de oynanan Fenerbahçe Galatasaray maçının ilk yarısı 12. dakikada Alex'in attığı golle Fenerbahçe'nin üstünlüğünde sona erdi. Şu an ikinci yarı oynanıyor. İlgili haberler Dünyanın en büyük üçüncü derbisi kabul edilen Fenerbahçe-Galatasaray maçı, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu stadında oynanıyor. MAÇTAN DAKİKALAR (İLK YARI) 5. dakikada Baros'un sakatlık geçirmesi nedeniyle Nonda oyuna girdi. 6. dakikada Alex'in sağdan kullandığı serbest vuruşta arka direkte Vederson topu çevirdi, çizgi üstünde Lugano tamamladı ve topu ağlara gönderdi. Ancak yan hakem topun çıktığını işaret ederek aut atışını işaret etti. 7. dakikada Bilica'nın Galatasaray savunmasının arkasına attığı topa hareketlenen Kazım'ın sol çaprazda yaptığı vuruşta top farklı şekilde üstten auta gitti. 12. dakikada Vederson'un soldan yaptığı ortada ön direkte Roberto Carlos topun üstünde atladı, arka tarafta yalnız kalan Alex topu yerden ağlara gönderdi. 1-0 18. dakikada Roberto Carlos şık bir hareketle rakibinden kurtuldu, ceza sahası dışından sağ ayağıyla yaptığı vuruş farklı şekilde auta gitti. 21. dakikada Sabri'nin sağdan yaptığı sert ortada ceza sahası içinde ön direkte Nonda ve arka direkte ise Ayhan dokunamadı, kaleye paralel giden top dışarı çıktı. 25. dakikada Keita'nın sağdan kullandığı korner atışında penaltı noktası üzerinde Servet kafayı vurdu, top üstten auta gitti. 37. dakikada Nonda'nın uzaktan şutunda kaleci Volkan yatarak topu kontrol etti. 43. dakikada Keita sağdan çalımlara ceza sahasına girdi, önünü boşaltıp yaptığı vuruşta top yandan auta gitti. 44. dakikada kaleci Franco'nun vuruşu kısa düştü, topu alan Alex ceza sahası önünden çok güzel vurdu, Franco parmaklarının ucuyla topu kornere çeldi. 44. dakikada korner atışını paslaşarak kullanan sarı-lacivertli takımda Vederson'un soldan ortasında arka direkte Lugano'nun kafa vuruşunda yerden seken top üst direğe çarparak dışarı gitti. 45+1'de Alex'in kullandığı serbest vuruşta ceza sahası içinde Lugano topa müdahale yapmak istedi, ancak kaleci Franco topu güçlükle kontrol etti. MAÇTAN DAKİKALAR (İKİNCİ YARI) Maçın ikinci yarısı oynanıyor. Alex'e gole giderken sert müdahale edilince, Fenerbahçe, penaltı kazandı. Alex penaltıdan ikinci golü buldu. Dk. 53. Galatasaray, attığı golle skoru 2-1 yaptı. Galatasaraylı Keita, 74. dakikada kırmızı kartla oyun dışında kaldı. STAT: FB Şükrü Saracoğlu HAKEMLER: Bünyamin Gezer xxx, Serkan Gençerler xxx, Tarık Ongun xxx FENERBAHÇE: Volkan Demirel xx, Gökhan xx, Bilica xx, Lugano xx, Roberto Carlos xx, Mehmet Topuz xx, Cristian xx, Emre xx, Vederson xx, Alex xxx, Kazım xx YEDEKLER: Volkan Babacan, Güiza, Semih, Özer, Selçuk, Deniz, Dos Santos TEKNİK DİREKTÖR: Christoph Daum GALATASARAY: Franco x, Sabri xx, Servet xx, Gökhan xx, Hakan xx, Ayhan xx, Mustafa Sarp xx, Keita xx, Elano xx, Arda x, Baros (Nonda dk. xx) YEDEKLER: Aykut, Uğur Uçar, Aydın, Barış, Mehmet Topal, Kewell TEKNİK DİREKTÖR: Frank Rijkaard GOL: Alex (dk. 12) (Fenerbahçe) SARI KART: Keita (Galatasaray) *** Turkcell Süper Lig'de Fenerbahçe-Galatasaray arasında yapılacak derbi maçı öncesindeki gelişmeler: STAD ÖNÜNDE ARBEDE YAŞANDI Turkcell Süper Lig'de bu akşam yapılacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesi konuk Galatasaraylı taraftarlar Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'na gruplar halinde geldi. Boğaziçi Köprüsü istikametinden araçlarla stada yaklaşık 300 metrelik bir mesafeye kadar gelen taraftarlar daha sonra buradan polis çemberi içinde giriş kapısına getirildiler. Galatasaray taraftarlarının gelişi sırasında polis tarafından yoğun güvenlik önlemleri alınmasına karşın, zaman zaman istenmeyen olaylar da yaşandı. Fenerbahçeli taraftarlarca atılan bir taş nedeniyle Galatasaraylı bir taraftar başından yaralandı. Başında yoğun kanama olan taraftara ilk müdahale polis ekiplerince yapılırken, daha sonra ambulansa götürüldü. Galatasaray taraftarlarının geliş yönünde bekleyen bir grup Fenerbahçe taraftarı, bir anda yola inerek, içinde Galatasaraylı taraftarların bulunduğu araçlara saldırmak istedi. Ellerinde sopalar ve taşlar bulunan taraftarları polis uzaklaştırırken, bu sırada bazı araçların hasar gördüğü gözlendi. Öte yandan, alkollü oldukları gözlenen bir grup Fenerbahçeli taraftar ile polis arasında arbede yaşandı. Polisin, Galatasaray taraftarlarının geliş yönünde bulunan Fenerbahçeli gruba hızlı hareket etmeleri yönünde uyarısı sonrası gerginlik yaşanırken, Fenerbahçeli taraftarlarca atılan bir bira kutusunun görevli bir polisin suratına isabet etmesi sonucu ortam bir anda gerildi. Güvenlik güçleri grubu, cop ve biber gazı kullanarak dağıttı. Olaylar sırasında Fenerbahçeli bazı taraftarların gözaltına alındığı görülürken, Galatasaraylı taraftarların içinden de bazılarının polis tarafından alınarak, stada sokulmadığı görüldü. ALEX: ŞAMPİYONLUKLA EŞDEĞER DEĞİL Fenerbahçe Futbol Takımı Kaptanı Alex De Souza, Galatasaray ile yapacakları derbi maçla ilgili görüşünü, 'Bazı taraftarlarımız Galatasaray'ı yenmenin şampiyonlukla eş değer olduğunu söylüyorlar. Ancak biz futbolcular doğrusu bu düşüncede değiliz. Asıl hedef şampiyonluk olmalıdır' diye açıkladı. Fenerbahçe Gazetesi Maç Günlüğü dergisinde, derbiyle ilgili değerlendirmesine yer verilen Brezilyalı futbolcu, taraftarların Galatasaray karşısında alınacak galibiyeti, şampiyonlukla eş değer tuttuğunu kaydederek, 'Ancak biz futbolcular doğrusu bu düşüncede değiliz. Asıl hedef şampiyonluk olmalıdır. Bu maçta yine kendi gücümüzü gösterip Fenerbahçe'nin farkını ortaya koymak istiyoruz' ifadesini kullandı. Ligde 8. haftaya kadar güzel bir çıkış yakaladıklarını, sakatlıklar nedeniyle 10'da 10 hedefini aksattıklarını belirten Fenerbahçeli futbolcu, değerlendirmesinde şunları kaydetti: 'Ama işte yine bugün Galatasaray'ı yenerek, yine bu konuda yeni bir tarih yazmak, yeni bir rekora imza atmak istiyoruz diyebiliriz. Ben ve arkadaşlarım, Fenerbahçe seyircisinin tüm kalbiyle bütün stadyumu doldurarak bize destek olup 90 dakika bizim yanımızda olacaklarına inanıyorum.' Dos Santos ise ezeli rekabeti, takım arkadaşlarının kendisine anlatımıyla bildiğini değerlendirmesini, 'Saha içinde bütün gücümle sonuna kadar mücadele etmek ve bu büyük maçta Fenerbahçe'nin büyüklüğünü hissetmek istiyorum. Oynadığım futbolla bu muhteşem taraftara farklı bir şekilde mutluluklar yaşatmak arzusundayım' şeklinde tamamladı. TARAFTARI TAŞIYAN OTOBÜS TAŞLANDI Derbi maç öncesi Fenerbahçe kafilesini taşıyan otobüsün, Galatasaraylı taraftarlarca taşlandığı açıklandı. Fenerbahçe Kulübü'nün internet sitesinde yapılan açıklamada, takım otobüsüne, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'na giriş yaptığı sırada, sarı-kırmızılı taraftarlarca yumurta ve taş atıldığı belirtildi. Yaşanan olayda futbolcu ve teknik heyetin sorun yaşamadığı, otobüste hasar oluştuğu ifade edildi. SİVAS'TA DERBİ MAÇ ÖNCESİNDE GERGİNLİK Turkcell Süper Lig'de Fenerbahçe-Galatasaray arasında yapılacak derbi maçı öncesinde, bir grup Sivasspor taraftarı ile Fenerbahçe taraftarı arasında gerginlik yaşandı. Turkcell Süper Lig'de Sivasspor'un sahasında Gaziantepspor'u 3-0 mağlup ettiği maçın ardından Eylül Stadyumu'ndan çıkan Sivassporlu bir grup taraftar, sevinç gösterilerinde bulundu. Bu sırada Turkcell Süper Lig'de Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki derbi maçı öncesinde bir grup Fenerbahçe taraftarı da Cumhuriyet Meydanı'nda toplandı. Takımları lehine tezahüratta bulunan Fenerbahçe taraftarlarıyla karşılaşan bazı Sivassporlu taraftarlar arasında tartışma yaşandı. Sivassporlu taraftarlar, Sivasspor varken başka bir takımın desteklenmesine tepki gösterdi. Bu sırada her iki grup arasında büyüyen tartışma, kavgaya dönüştü. Yaşanan gerginlik, polis ekiplerinin araya girmesiyle sona erdi. Çok sayıda polis, Cumhuriyet Meydanı'na gelerek çevrede geniş güvenlik önlemi aldı. Polis ekipleri, her iki gruba da uyarılarda bulundu. Tartışmaya devam eden bazı taraftarlar gözaltına alındı. DERBİ MAÇTAN NOTLAR Fenerbahçe Futbol Takımı, Turkcell Süper Lig'de Galatasaray ile yapacağı derbi maç için Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'na, Can Bartu Tesisleri önünden coşkulu bir taraftar topluluğu tarafından uğurlandı. Samandıra'daki tesislerin önüne giden taraftarlar tesislerden ayrılışı sırasında yaktıkları meşaleler ve yaptıkları tezahüratlarla, derbi maçta kendilerinden galibiyet beklediklerini ifade etti. 'MOR MENEKŞE' ŞARKISINA EŞLİK ETTİLER Sarı-kırmızılı ekibin mor renkli formasına gönderme yapmak için, maç öncesi statta Nilüfer'in seslendirdiği içerisinde 'Bir mahsun mor menekşe ağlıyor mu ne' sözlerinin yer aldığı şarkı çalındı. Fenerbahçe tribünlerinin özellikle bu cümlenin geçtiği bölümde şarkıya eşlik ettikleri duyuldu. DEV FORMA GUINNESS REKORLAR KİTABI'NDA Fenerbahçe Futbol Takımı'nın ana sponsoru Avea'nın ürettiği dev formanın, 'Dünyanın en büyük forması' olarak Guinness Rekorlar Kitabı'nda yer aldığı açıklandı. Maç öncesi stat hoparlörlerinden yapılan duyuruda, geçen sezon Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki Eskişehirspor maçı öncesinde sahadaki yerini alarak, Guiness Hakemi Paul Kenny tarafından ölçümleri yapılıp tescillenen bin 500 metrekare alana sahip dev formanın, rekorlar kitabında yer aldığı duyuruldu. Fenerbahçe Gazetesi Maç Günlüğü dergisinin kapağı da 'Fenerbahçe forması Guinness Rekorlar Kitabı'nda' yazısı ve formanın stat içindeki görüntüsüyle hazırlandı. GALATASARAYLI FUTBOLCULAR SAHADA Galatasaraylı futbolculardan bazıları atmosferi görmek için saat 18.30'da sahaya çıktı. Fenerbahçe tribünlerinin ıslıklarla yoğun tepki gösterdiği sarı-kırmızılı futbolcular, kendilerine sevgi gösterilerinde bulunan taraftarlarının bulunduğu tribünlerin önüne gitti. Bu sırada Fenerbahçe tribünlerinden sahaya plastik su şişesi atıldığı görüldü. Sarı-kırmızılı futbolcular taraftarını selamladıktan sonra soyunma odasına geri döndü. 25.10.2009 SPOR
613479
Hastanedeki Yangın Korkuttu
Hastanedeki Yangın Korkuttu Yayına Giriş: 25.10.2009 10:13:21 Güncelleme: 25.10.2009 10:13:21 Üsküdar'da bulunan Marmara Üniversitesi Hastanesi Kan Alma ve Arşiv Bölümü'nde sabah saatlerinde yangın çıktı. Hasta ve yakınları, yangın nedeniyle korkulu anlar yaşadı. Yangın, acil servis ve diğer bölümlere sıçramadan itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kısa sürede kontrol altına alındı. Yangından etkilenen hasta ve görevli olmadı.
613787
Evde para bulamayınca iç çamaşırı çaldı
Alanya Hacet Mahallesinde zemin katta bulunan eve balkondan bir kişinin girdiği ihbarı alan polis, ihbarda bulunulan evin etrafında güvenlik önemle mi alarak balkonda içeri girdi. Balkon kapası açık olan eve giren Asayiş Büro Amirliğine bağlı ekipler Şevki Koparan'a ait (38) evde yaptıkları aramada kanepenin arkasında saklanan bir kişiyi yakaladı. Etkisiz hale getirilen Yusuf Öldürgin'in (44) üst aramasında tornavida, parmak izi kalmaması için çift eldiven, el feneri, bıçak ve iç cebinden ev sahibinin yatak odasından alındığı belirlenen bayan iç çamaşırı çıktı. Hırsızlık zanlısına ait 34 ZD 6041 plakalı motosiklette yapınla aramda ise 15 metre uzunluğunda halat ele geçirildi. İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Bürü Amirliğine yapılan Genel Bilgi Taraması (GBT) sırasında zanlının 10 ayrı hırsızlık suçundan kaydının bulunduğu belirlenirken ayrıca Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesi tarafında hırsızlık suçundan dolayı kesinleşmiş ay hapis cezasının bulunduğu belirlendi. Evde suçüstü hırsızlık girişiminde bulunurken suç aletleri ile birlikte polis tarafından yakalanan zanlı sorgusunun ardından, Nöbetçi Cumhuriyet Savcılığının talimatı ile arama yapılmak üzere evine götürüldü. Polisler arama yaptığı sırada yatak odasında kendisine ait ruhsatsız silahı alarak başına dayayarak intihar girişiminde bulundu. Bu sırada arama yapan polis memurlarında birisi Öldürgin'in koluna müdahale ederek kendisini vurmasını önledi. Tetiği çeken Öldürgin'in silahında çıkan kurşun odanın tavanına isabet etti. İkinci kez tetiğe basan Öldürgin'İn silahı bu kez tutukluk yaptı. Bu sırada kapı camına yumruk atan zanlının elleri kesildi. Etkisiz hale getirilen Öldürgin'in daha sonra ambulans ile hastaneye kaldırılarak ayakta tedavi edildi. Sağlık kontrolünün ardından nöbetçi Cumhuriyet Savcılığına sevk edildi.
613445
Sing'In The Rain komşuda kapalı gişe
Sing'In The Rain komşuda kapalı gişe 25.10.2009 09:34Dünya sahnelerinin önemli eserlerini İstanbullu sanatseverlerle buluşturmaya devam eden BKM, Kasım'dan itibaren de Tim Maslak Show CenteR sahnesinden dünyanın en ünlü şarkısını geçirecek: SINGIN' IN THE RAIN!!! Turnelerine Yunanistan'da devam eden müzikalin biletleri tükendi! 3000 kişi kapasiteli BADMINTON THEATER'da hafta sürecek gösteriler için salona sandalye eklenerek kapasite bir miktar arttırılmaya çalışılıyor. İzleyenlerin tüm şarkılara eşlik ettiği ve çoğu sahnesinde ayakta dans ederek katıldığı müzikal, sessiz film günlerinden sesli filmlere geçiş dönemini anlatıyor. Müzikalin hikayesinde sanat dünyasının perde arkasında iyi ve kötü adamlar var. Sessiz filmlerin son kahramanları Don Lockwood ve Lina'nın hikayesinde şarkılara ve danslara eğlence ve romantizm eşlik ediyor. Müzikale ve aynı isimli sinema başyapıtına ismini veren şarkı 1930'lu yıllara ait. Ama şarkı tüm dünyada Gene Kelly'in yönetmenliğini yaptığı ve başrolünü Jean Hagen ve Donald O'Connor ile paylaştığı müzikal film ile tanındı. 1952 yılında çekilen film hala sinema tarihinin en başarılı müzikal filmlerinden biri olarak anılıyor. Müzikal'de Singin' In The Rain'in yanı sıra "All do is dream of you", "Broadway melody", "Lucky star" gibi çok ünlü şarkılar da yer alıyor. Gösterinin biletleri biletix ve BKM Gisesi'nde... BKM Gise Tel 212 236 18 18
614038
Düğün davetlilerine domuz gribi testi
Düğün davetlilerine domuz gribi testi DUBAİ Körfez ülkelerinden Bahreyn'de düğüne gelen davetlilerin salona alınmadan önce domuz gribi testine tutulduğu bildirildi. Medyada yer alan habere göre, aynı zamanda bir okulda finans müdürü olarak çalışan Ali Halfan adlı düğün organizatörü, yaz tatilinden dönen öğrencilerin domuz gribi testinden geçirilmesinden hareketle düğün davetlilerine de aynı testin uygulanmaya başladığını söyledi. Bu iş için hemşirelerin görevlendirildiği ve gelen misafirlerin içeri alınmadan önce ateşlerinin olup olmadığının ölçüldüğü öğrenildi. Musicana isimli düğün organizasyon şirketinin genel müdürü Halfan, bu test sayesinde üç ayrı düğünde üç vakanın tespit edildiğini belirtti. Halfan, yüzlerce akraba ve misafiri karşılamak durumunda olan düğün sahiplerinin grip kapma endişesi duyduğu ve bu yüzden yeni bir hizmet sunmaya başladıklarını ifade etti. Okullarda öğrencilere el temizleyici dağıtıldığını ve öğretmen ve öğrencilerin ateşlerinin de ölçüldüğünü hatırlatan Halfan, insanların kapalı bir mekanda toplandığı düğünlerde de benzer tedbirlerin alınabileceğini söyledi. Bu hizmet için beş hemşirenin görevlendirildiği ve hemşirelerin misafirlerle fiziki teması olmadan sadece termometreyle vücut sıcaklıklarını ölçtüğü öğrenildi. Halfan ayrıca bazı misafirlerin bu testten geçmeyi reddettiğini ve içeri alma hususunda son kararın düğün sahibinde olduğunu belirtti. 25.10.2009
613338
Rasim Özdenören: Köprü
Rasim Özdenören 25 Ekim 2009 PazarKöprü Köprü diyorum ya, yalnızca köprüye benzeyen bir siluet bu... Tut ki, havaya uçurulmayı bekleyen Kwai Köprüsü... Yıkılmamış, ama yıkılmaya hazır... Tüm heybetiyle orada... Çanlar Kimin İçin Çalıyor'daki köprüye de benziyor: savaş artığı bir hali var... Savaştan artmış, sular köprünün altından değil, fakat köprünün üstünden akıyor. Hayır, sızıyor... Çirkef sularının arasından yetişmiş cılız dalların oluşturduğu bir sivrisinek yuvası... Drina köprüsüne ne demeli? Onun üstünde yüzyıllarca birlikte gezmiş tozmuş, birbirini sevmiş, âşık olmuş insanlar Sonra Mostar Köprüsü Benim sevgili kentim Maraşımın Kanlıdere Köprüsü... Köprüler aslında kavuşmayı simgelemesi gerekirken acaba neden savaşı çağrıştırıyor Sanırım her şeyden önce kavuşmayı sağlayan bu binaların her şeyden önce yıkılması gerektiği düşüncesi ön alıyor İnsanlar köprü yapmayı tasarlarken bir yandan da onu berhava etmeyi düşünüyor Başlangıçta köprü iki yar arasındaki açığı kapamaya matuf bir hizmeti amaçlayarak kurulmuştu, gene de öyle. Onun asal işlevi iki açıklığı bitiştirmek, birleştirmek, kavuşmayı sağlamak olmuşken, sonradan bu hizmetin ortadan kaldırılmasını amaçlayan hedefler ön almaya başladı. Sonra? Sonrası ayrılıklar Sonrası savaşın yıkımları Ne zaman ki, bir buluşmayı ortadan kaldırmak isteyen birilerini görüyorum, aklıma köprüyü uçurmak isteyen insanlar geliyor. Birileri hedefe ulaşmaya çabalarken köprüler inşa ederek yürürken, birileri de köprüleri yıkarak bir yandan onların geriye dönüşünü zorlaştırıyor, bir yandan da ortaya azim bir fitne caddesinin güzergâhını döşüyor Ne ki, köprüyü geçip gidenler belki de istikbalin barışını çoktan inşa etmiş oluyor... Böylece fitnecilerin barışı bombalama hevesi de kursaklarında kalıyor Tarihse boş durmuyor. Tarih yıkmayı aklından geçirenlerin tutumunu durmadan kayda geçiriyor... Köprü O, her zaman buluşmayı sağlamak üzere kurulmayı bekler. İnsanoğlu bir kez köprü inşa etmeyi akledince onu köprü yapmaktan, köprü kurmaktan vazgeçirecek bir gücün engelleyeceğini tasavvur etmek insanın varlık yapısına aykırı düşer. Bir şeyi yıkmak elbet daima daha kolay olmuştur. Teker teker üst üste konulan tuğlalar hoyrat bir darbeyle baştan sona unufak olabilir. Ama insanın böyle oldu diye yılgınlığa düştüğü görülmüş müdür? Görülür mü? yılgınlığı görmeyi bekleyenler her zaman bir kere daha hüsrana uğramaya hükümlü görünüyor. Burada elbet bir de köprünün altından akan sulara değinmemiz gerek. Köprü orada duruyor, lakin altındaki sular durmadan akıyor, akıp gidiyor. Köprünün altında biriken kâğıt parçacıkları onu ayağına ya da diline dolayanları, kâğıt parçasını küçükseyenleri sel olup sürüklüyor... Köprü ayaklarının böylesi işlevleri de oluyor...
614021
Theron'la öpüşmenin bedeli
Hollywood'un ünlü aktristi Charlize Theron bir bağış kampanyası kapsamında 140 bin dolara bir kadını öptü. ABD'nin San Francisco kentinde OneXOne adı altında düzenlenen partide en yüksek fiyatı veren yabancı bir kadınla sahneye çıkarak dudak dudağa öpüşen, Oscar ödüllü Theron herkesi şaşırttı. Sahneye çıkıpta lezbiyen gösteri için açık arttırma yapan Theron öpüşme için ençok parayı veren kadınla ateşli saniyeler yaşadı. Oscar ödülünü kazandığı "Monster" (Canavar) filminde de seri katil lezbiyen bir fahişeyi canlandıran Charlize Theron, açık artırmayı 37 bin dolardan başlattı. Theron, bir erkeğin 130 bin dolar teklif etmesinin ardından, "Domuz gribi çok yaygın. Öpüşmek biliyorsunuz ki çok riskli ve ben bu riski göze alıyorum" diye konuştu. Daha bir erkek 135 bin dolar teklif etti. Ancak bir kadının 140 bin dolarlık teklifini kabul eden Theron'un öpüşmesi 20 saniye sürdü. Güney Afrikalı yıldız bu öpüşmeden elde ettiği parayı 2010'da Güney Afrika'da yapılacak Dünya Kupası'nın hazırlıkları için verecek. 25 Ekim 2009
613285
Gece kulüplerine kaçak elektrik baskını
Geçen hafta içinde yapılan operasyonlarda Ankara'daki birçok bar, gece kulübü ve gazinonun kaçak elektrik kullandığı ortaya çıktı. Başkent Elektrik Dağıtım AŞ Genel Müdürlüğü (BEDAŞ) ile Ankara Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık masasının ortak operasyonunda çok sayıda gece kulübünün sayacı mühürlendi. Kaçak elektrik kullanan işletmeleri yakından takip eden BEDAŞ yetkilileri özellikle bar, pavyon ve gece kulübü gibi yerlerde darp gibi sebeplerle denetim yapamayınca çareyi polisle ortak operasyonda buldu. Kaçak elektrik kullandığı yönünde ihbar alan işletmelere dönük geçen hafta çok sayıda baskın yapıldı. ELEKTRİK, SAYACA UĞRAMADAN KULLANILIYOR Hırsızlık Masası ekipleri, sadece 'My Way' adlı gece kulübünün 170 bin liralık elektrik borcu olmasına ve defalarca sayacı mühürlenmesine rağmen kaçak elektrik kullanmaya devam ettiğini belirledi. İşletmeye yapılan baskında elektriğin sayaca bağlanmadan kullanıldığı saptandı. Daha önce onlarca defa mühürlenen sayacın üzerindeki mührün ise söküldüğü rapor edildi. 'Avlu Bar' adlı gece kulübünün de yine aynı şekilde kaçak elektrik kullandığı anlaşıldı. İşletmenin BEDAŞ'a görünürdeki borcunun 10 bin lira olmasına rağmen kurum yetkilileri gece kulübünün borcunun çok daha fazla olduğunu öne sürdü. Ankara sosyetesinin uğrak yeri 'Bosna İşkem-becisi'nin de yine kaçak elektrik kullanan işletmelerden olduğu anlaşıldı. Ahu Gazinosu, Kristal Gazinosu, Kulüp Bakardi, Tevfik B. isimli işyerlerinin de aralarında bulunduğu onlarca gece kulübünün kaçak elektrik kullandığı belirlendi. Operasyonda kaçak elektrik kullanan işletmelere 'nitelikli hırsızlık' suçlamasıyla işlem yapıldı. Söz konusu işletmelerin sayaçları da tek tek mühürlendi. Yaptırımın yeterli olmadığına dikkat çeken polis kaynakları kaçak elektrik kullanan işletmelerin mühürleri söküp tekrar aynı suçu işlemeye devam ettiğine dikkat çekiyor. Bazı işletmelerin ise aydınlatmanın yanı sıra ısınma giderlerini de kaçak elektrik yoluyla sağladığı belirtiliyor.
613828
Kasımpaşa: Denizlispor: (ilk yarı)
(ilk yarı) ’de ile arasında oynanan karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 berabere tamamlandı. 14. dakikada gelişen Kasımpaşa atağından Murat’ın soldan ceza sahasına yerden paralel yaptığı ortada, kale önünde bulunan Cenk’in dokunamadığı meşin yuvarlak taca çıktı. 15. dakikada Denizlispor 1-0 öne geçti. Kasımpaşa savunmasının arkasına atılan uzun topta, kaleci Tolga kalesini terk ederek uzaklaştırmaya çalıştı. Ancak Tolga’nın ıskaladığı topu iyi takip eden Bangura, meşin yuvarlağı boş kaleye göndererek, takımını 1-0 öne geçirdi. 28. dakikada Kasımpaşa skoru eşitledi. Moritz’in ceza sahasına yaptığı ortada, altıpasta iyi yükselen Azar’ın kafa vuruşunda top kaleciden döndü. Dönen topu aynı yerde kontrol eden Cenk, meşin yuvarlağı sert bir vuruşla filelere gönderdi: 1-1 33. dakikada Cenk’in sağdan ortasında, ceza sahasında Azar’ın iki Denizlisporlu arasında yaptığı vuruşta, top üstten auta çıktı. 42. dakikada Roberts’in soldan pasında ceza yayı içinde tola buluşan Bangura’nın sert şutunda, kaleci Tolga meşin yuvarlağı son anda kornere çeldi. Karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 berabere sona erdi. Stat: Hakemler: Adil Sinem, Volkan Narinç Kasımpaşa: Tolga, Ali Güneş, Koray, Barış, Sancak, Özgür (Dk. 33 Yekta), Emre, Moritz, Murat, Azar, Cenk Denizlispor: Cenk, Süleyman, Mehmet, Fatih, Çağlar, Bangura, Berberoviç, Braga, Güray, Roberts, Angelov Goller: Dk. 15 Bangura (Denizlispor), Dk. 28 Cenk (Kasımpaşa) Dk. 45 Emre (Kasımpaşa) . .
613781
PKK'lı terörist Çukurca'da teslim oldu
'lı Çukurca'da teslim olduSerdar KARA/ÇUKURCA (Hakkari), örgütünün dağ kadrosundan kaçan kendiliğinden 'nin Çukurca İlçesi'nde güvenlik güçlerine teslim oldu. 'ın İlçesi nüfusuna kayıtlı PKK'lı terörist Recep Bal, bu sabah Hakkari'nin sınırında bulunan Çukurca İlçesi'ne bağlı Çığlı Köyü yakınlarında, güvenlik güçlerine silahıyla birlikte teslim oldu. PKK'nın sınırındaki dağ kadrosundan kaçtığını söyleyen Recep Bal'ın sorgusu sürüyor. Teröristin işlemlerinin tamamlanmasının ardından Adliye'ye sevk edileceği bildirildi. .
613556
ABD'den Müslümanlara teknoloji desteği
'nin, Müslümanlar ülkelerdeki teknolojik kalkınmayı desteklemek için milyonlarca dolarlık bir fon ayırdığı bildirildi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Başkan Barack Obama'nın, Haziran'da Kahire'de yaptığı konuşmada, ülkesinin Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerdeki teknolojik kalkınmayı desteklemek için yeni bir fon oluşturulacağını duyurduğu hatırlatıldı. Açıklamaya göre, bu taahhüdün hayata geçirilmesi yönündeki bir adım çerçevesinde, Amerikan hükümetine bağlı Denizaşırı Özel Yatırım Kurumu (OPIC), söz konusu ülkelerden seçilecek projelere 25 ila 150 milyon dolarlık katkı sağlayacak bir fon oluşturdu. Küresel ve Yenilik Fonunun Asya, Orta Doğu ve Afrika'daki ülkelerde özel sektör yatırımları ve teknolojik büyümenin hızlanması ve desteklenmesine katkı sağlayacağı belirtilen açıklamada, fonun, projeler aracılığıyla teknoloji, telekom, ve iş hizmetleri gibi alanlarda iş istihdamı ve ekonomik fırsatlar yaratacağı kaydedildi. OPIC'den yapılan açıklamada da örnek projelerin yeni bilgisayar teknolojisi ve telekomünikasyon sistemlerinin geliştirilmesi ve geniş bant hizmetlerine erişimin artırılmasına katkıda bulunacağı ifade edildi. Projelerin sunulması için son tarihin 30 Kasım olduğu, hangi projelerin seçildiğine dair sonuçların ise gelecek yıl Haziran ayında açıklanacağı bildirildi.
614030
Başbuğ, 'Nefes'i izledi günleri anlattı
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Başbuğ, 'Nefes'i izledi günleri anlattı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 'Nefes' filmini izledi terörün en yoğun olduğu 90'lı günleri anlattı. YENİ ŞAFAK İNTERNET Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 'Nefes' filmini izledi terörün en yoğun olduğu 90'lı günleri anlattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 'Son yaşanan olayları kimse tasvip edemez. Geçtiğimiz hafta yaşanan olayları, Türkiye'de gerçekten kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum' dedi. Orgeneral Başbuğ, Panora Alışveriş Merkezi'ndeki sinemada, Yönetmen Levent Semerci'nin Irak sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan bin 365 metre yükseklikteki Karabal Jandarma Karakolu'nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikayesini anlattığı 'Nefes: Vatan Sağolsun' adlı filmi izledi. Filmin ardından gazetecilere açıklama yapan Orgeneral Başbuğ, terör örgütü üyelerinin teslimi sırasında yaşanan görüntüleri değerlendirdi. Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi: 'Elbette son yaşanan olayları kimse tasvip edemez, kimse. Bu yaşanan olayları, geçtiğimiz hafta yaşanan olayları Türkiye'de gerçekten kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Elbette şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum. Onların üzüntülerine saygı gösteriyorum. Ama unutmasınlar ki şehitler verilmeseydi, bu gaziler verilmeseydi bugün acaba Türkiye terörle mücadele noktasında nerede olurdu? Unutmayalım. Bunları unutursak, her şeyden evvel şehitlerimize karşı büyük haksızlık olur, gazilerimize karşı büyük haksızlık olur.' "ARTIK DEVLET TALEPLERİNDEN VAZGEÇTİLER" İşte verilen mücadele sonucunda terör örgütünün artık, ayrı bir devlet talebinden vazgeçtiğini söyleyen Başbuğ'un sözleri: Bu film benim açımdan, 90'lı yılları yansıtıyor. Bu tabloları çok yaşadık. Çok kabul unutuyoruz. Şehitlerimiz sayesinde bu oldu. Geçtiğimiz hafta yaşanan olayları kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Şehit ailelerinin tepkilerini anlıyorum, saygıyla karşılıyorum. şehitler olmasaydı, Türkiye terörle mücadelede nerede olurdu? Nefes filmi, karakolda geçen bir olay. Sabit karakollar zordur. zaman imkanlarımız daha kısıtlıydı. Terörle mücadeleyi insan yapıyor. İnsan, etten, kemikten, kandan. İnsan hata yapabilir. Bütün amacımız, hata oranını asgariye çekmek. Güzel bir film. Gerçeği mümkün olduğu kadar yansıtmaya çalışmışlar. Emeği geçenleri kutluyorum. Bize 90'lı yılları hatırlatma fırsatı verdiği için. Filmde askerin Atatürk büstüyle olan ilişkisi beni çok etkiledi. Gerçek askerimiz bu. Filmin en güzel mesajlarından bir tanesi, oradaki subayın, askerin, erbaş, erlerin hepsinin insan olduğunu anlatıyor. Bazıları zannediyor ki asker robot. Hayır. Asker de insan. Bulutları da çok güzel kullanmışlar. Ben hiçbir filmde bulutlarla konunun bu kadar özdeşleştiğini görmedim. Finaldeki şehit sahnesini tam yapmamışlar. Kitapta orası çok etkileyicidir. Kitabın yazarı da burada. Kitapları yazılan her hikaye bir film olabilir. Bu ekip gerçekten iyi hazırlanmışlar, bunun devamını isterim. Operasyonlarla ilgili çok güzel hikayeler var. Bunun devamını isterim. Yüzbaşının karakola geldiği zamani erleri motive etmek için konuşmaları etkileyici. Bir şekilde erleri motive etmeniz, etkilemeniz lazım. İnsani boyutu çook güçlü olan bir film. Bir terörist yaralıya yapılan müdahale var. Türk askeri budur. Yaralı teröristi yaşatmak için Türk tabip asteğmenin müdahalesi var. Bunlar doğrudur. Haftada 2-3 karakol baskını yaşadığımız günleri hatırlıyorum. Ama bugün artık aynı noktada değiller. *** Nefes filmi, terörle mücadele sırasında bir karakolda görev yapan askerlerin yaşadıklarını anlatıyor. Filmle ilgili bilgi için şu adrese bakabilirsiniz: 25.10.2009 GÜNDEM
613638
Albay Çiçek: İlgi ile izliyorum
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Albay Çiçek: İlgi ile izliyorum Albay Çiçek, "AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı" ile ilgili hakkında çıkan iddiaları bakın nasıl cevapladı. Günlerdir tartışılan Albay Çiçek, "AKP ve Gülen'i Bitirme Planı" ile ilgili hakkında çıkan iddialarla ilgili olarak Habertürk Gazetesi'ne açıklamalarda bulundu. İrtica ile mücadele belgesini hazırladığı iddia edilen Albay Dursun Çiçek, belgenin orijinalindeki imzanın kendisine ait olduğu iddiasına “Komploları devam ediyor” yatını verdi. “Demokrasiye darbe belgesinin” orijinalinin Ergenekon savcılarına ulaştığı ileri sürülürken, belgenin altındaki imzanın sahibi olduğu iddia edilen Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek, yine HaberTürkK'e konuştu. Albay Çiçek, “Mahkeme süreci devam ediyor. İftira ve komplolarına devam ediyorlar. İlgi ile izliyorum” açıklamasını yaptı. HaberTürk'ün haberine göre, Albay Çiçek'in ıslak imzasının aslının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na mektupla gönderildiği ve Adli Tıp Kurumu incelemesinin ardından 'Belgedeki ıslak imza Albay Dursun Çiçek'in el ürünüdür' kararının çıktığı iddia edildi. Kendisine telefonla ulaştığımız Albay Çiçek ise son gelişmeyle ilgili olarak sorularımızı yanıtlarken, “Bu aşamada bir şey söylemem doğru olmaz. Mahkeme süreci ve soruşturma devam ediyor. Ama İftira ve komplolarına devam ediyorlar. İlgi ile izliyorum. Gerçek ortaya çıkacak” diye konuştu. BAŞBUĞ KAĞIT PARÇASI DEMİŞTİ Bilindiği gibi, AK Parti ve Gülen'i nedef alan 'İrtica ile mücadele eylem planı” başlıklı belgenin 'fotokopi' olduğu tartışması günlerce sürmüş, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da 'ıslak imzalı orijinal belge' ortaya konmadığı için belgeyi 'kâğıt parçası' olarak nitelendirmişti. Genelkurmay askeri savcılığı ise iddialarla ilgili olarak 'kovuşturmaya yer olmadığına' dair karar vermişti. AVUKAT ÇEVİK: İFADE VERİRİZ Diğer taraftan Albay Dursun Çiçek'in avukatı Mustafa Çevik de dün bir açıklama yaptı. Son gelişmelerle ilgili olarak kendilerine herhangi bir bilginin ve tebligatın gelmediğini kaydeden Avukat Çevik, belge ile ilgili konuyu basından öğrendiklerini de söyleyerek “Eğer savcılıktan çağrılırsak müvekkilimle ifade vermeye gideriz” dedi. “İritica ile Mücadele Belgesi” ortaya çıktığı andan itibaren, belgedeki imzanın gerçek olmadığı tartışmaları gündemi işgal etti. Belgeyle ilgili soruşturma başlatan Askeri Savcılık, belgenin ve imzanın gerçek olup olmadığını belirlemek için Jandarma Kriminal, Adli Tıp ve TUBİTAK'a imzayı inceletti. Bir başka inceleme ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Polisi Kriminal Laboratuvarı'nda yapıldı. Askeri Savcılık tarafından yaptırılan incelemelerde, “fotokopiden gerçekliğe ulaşmanın mümkün olmadığı” sonucu çıkarken, Polis Kriminal Laboratuvarı'nın yaptığı incelemede, belgedeki imzanın Albay Çiçek'e ait olduğu ifade edildi. İmzanın sahte ve gerçek olduğuna ilişkin tartışmalar, çarşamba günü belgenin aslının savcılığa gönderildiği bilgisi ile farklı bir boyut kazandı. 25.10.2009 GÜNDEM
613663
Jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı
Jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı AA Giriş Saati 25.10.2009 12:31 Güncelleme 25.10.2009 12:34 Diyarbakır'ın Lice ilçesi Şenlik köyündeki patlamada 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un ölmesiyle ilgili olarak, Lice Cumhuriyet Savcısı'nı ''güvenlik'' gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 28 Eylül 2009'da Lice ilçesi Şenlik köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkisindeki patlamada yaşamını yitiren Ceylan Önkol'un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak'ı patlamanın ardından olay yerine ''güvenlik'' gerekçesiyle götürmeyen jandarma görevlileri hakkında ''adli görevi yerine getirmeme'' suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Abalı Jandarma Karakolu komutanı ve bazı görevlilerin ifadelerine başvuruldu. SAVCI ÇOLAK HAKKINDAKİ İNCELEME Bu arada, DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş'ın suç duyurusu üzerine Adalet Bakanlığınca Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak hakkında başlatılan inceleme devam ediyor. DTP'li Demirtaş, suç duyurusunda, Savcı Çolak'ın patlamadan gün sonra olay yerinde inceleme yaptığını öne sürmüştü. Demirtaş, Savcı Çolak hakkında ''olay yerine gitmeyerek delillerin kaybına yol açtığı ve etkili soruşturma yürütmeyerek vatandaşlar arasında ayrımcılık duygularının gelişmesine neden olduğu'' iddiasıyla soruşturma yapılmasını istemişti. Önkol ailesinin avukatı Serdar Çelebi, yaptığı açıklamada, jandarmanın görevinin bölgede yaşayan insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti. Abalı Jandarma Karakolu görevlilerinin cezai anlamda da soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini kaydeden Çelebi, şöyle konuştu: ''Bu soruşturma ilk olması nedeniyle umut vericidir. Sorumluların tespiti ve cezalandırılması konusunda böylesi bir soruşturmanın başlatılması gerekiyordu. Burada görevi ihmal suçu da var. Bu nedenle cezai anlamda da bu kişilerin soruşturmaya tabi tutulması lazım. Devlet görevlilere orada yaşayan vatandaşların can güvenliğini sağlamaları için yetki vermiştir. Herkesin işini iyi yapması lazım.'' BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ Avukat Çelebi, patlamanın ardından delillerin tam anlamıyla toplanmadığını ileri sürdü. Bilirkişi raporunun olayı bütün detaylarıyla yansıtmadığını savunan Çelebi, ''Rapora itiraz edeceğiz. Daha bağımsız bir bilirkişi heyeti tarafından yeniden rapor hazırlanmalı'' dedi. Raporda, Ceylan Önkol'un ''daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 milimetrelik bomba atar mühimmatın elindeki tahrayla vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı'' belirtilmişti. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613705
Antalya'da restoran yangını
Edinilen bilgiye göre, Kuğulu Park içerisinde bulunan ve bir otelin müşterilerine hizmet veren restoranda ocağın bacasının tutuşması sonucu yangın çıktı. İlk müdahaleyi restoran çalışanlarının yaptığı yangın, Kemer itfaiye ekiplerince saatte kontrol altına alındı. Yangında, restoran kullanılamaz hale gelirken, sahilde bulunan turistler de çalışmaları izledi. Kemer Kaymakamı Bayramali Köse ve Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül de olay yerine giderek bilgi aldı.
613629
Kudüs'te Gerginlik Tırmanıyor
Kudüs'te Gerginlik Tırmanıyor Haremüşşerif yakınındaki polis kontrol noktasında Filistinliler ile İsrail polisi arasında çatışma çıktı. Yayına Giriş: 25.10.2009 11:30:49 Güncelleme: 25.10.2009 11:30:49 Kudüs'te haftalardır devam eden gerginlik tırmanıyor. Haremüşşerif yakınındaki polis kontrol noktasında Filistinliler ile İsrail polisi arasında çatışma çıktı. İsrailli yetkililer, Filistinlilerin İsrail polisine taş ve molotof kokteyli atmasından dolayı çatışmaların çıktığını iddia etti. Filistinli yetkililer, İsrail polisinin 12 kişiyi gözaltına aldığını belirtti İsrail güvenlik güçleri Haremmüşşerif'e giriş çıkışları kapatınca, yüzlerce ziyaretçi saatlerce mahsur kaldı. İsrail polisinin Haremmüşşerif etrafında son haftalarda uyguladığı sert tavır bölgede haftalardır, Filistinlilerle çatışma yaşanmasına yol açıyor.
613567
Savcıyı götürmeyen jandarmaya soruşturma
Diyarbakır'ın Lice ilçesi Şenlik köyündeki patlamada 12 yaşındaki 'un ölmesiyle ilgili olarak, Lice Cumhuriyet Savcısını "güvenlik" gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 28 Eylül 2009'da Lice ilçesi Şenlik köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkisindeki patlamada yaşamını yitiren 'un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak'ı patlamanın ardından olay yerine "güvenlik" gerekçesiyle götürmeyen jandarma görevlileri hakkında "adli görevi yerine getirmeme" suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Abalı Jandarma Karakolu komutanı ve bazı görevlilerin ifadelerine başvuruldu. Savcı Çolak hakkında inceleme Bu arada, Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş'ın suç duyurusu üzerine Adalet Bakanlığınca Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak hakkında başlatılan inceleme devam ediyor. 'li Demirtaş, suç duyurusunda, Savcı Çolak'ın patlamadan gün sonra olay yerinde inceleme yaptığını öne sürmüştü. Demirtaş, Savcı Çolak hakkında "olay yerine gitmeyerek delillerin kaybına yol açtığı ve etkili soruşturma yürütmeyerek vatandaşlar arasında ayrımcılık duygularının gelişmesine neden olduğu" iddiasıyla soruşturma yapılmasını istemişti. Önkol ailesinin avukatı Serdar Çelebi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, jandarmanın görevinin bölgede yaşayan insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti. Abalı Jandarma Karakolu görevlilerinin cezai anlamda da soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini kaydeden Çelebi, "Bu soruşturma ilk olması nedeniyle umut vericidir. Sorumluların tespiti ve cezalandırılması konusunda böylesi bir soruşturmanın başlatılması gerekiyordu. Burada görevi ihmal suçu da var. Bu nedenle cezai anlamda da bu kişilerin soruşturmaya tabi tutulması lazım. Devlet görevlilere orada yaşayan vatandaşların can güvenliğini sağlamaları için yetki vermiştir. Herkesin işini iyi yapması lazım" dedi. Bilirkişi raporuna itiraz Avukat Çelebi, patlamanın ardından delillerin tam anlamıyla toplanmadığını ileri sürdü. Bilirkişi raporunun olayı bütün detaylarıyla yansıtmadığını savunan Çelebi, "Rapora itiraz edeceğiz. Daha bağımsız bir bilirkişi heyeti tarafından yeniden rapor hazırlanmalı" dedi. Raporda, 'un "daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 milimetrelik bomba atar mühimmatın elindeki tahrayla vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı" belirtilmişti.
613477
10:19 Beşiktaş'a Eskişehir'de taşlı saldırı
'a 'de taşlı saldırıÖVÜNÇ ÖZDEM ESKİŞEHİR DHA 'ın bu akşam oynadığı ve kazandığı maçı sonrası Siyah-beyazlı takımı taşıyan otobüs, sokak aralarından kimin attığı belli olmayan kişilerce taş yağmuruna tutuldu. Maçın ardından havayoluyla 'a gitmek üzere havalimanına hareket eden Beşiktaş kafilesinin otobüsüne taşın isabet ettiği öğrenilirken, yaşanan olayda sadece otobüsün camlarının hasar gördüğü bildirildi. Futbolcuların ve teknik heyetin yaşanan bu olaydan zarar görmediği, sadece takım otobüsünün camlarının kırıldığı ifade edildi. Yaşanan bu olay sonrası güvenlik güçlerinin önlemlerini arttırdığı ve Siyah-beyazlı kafilenin güvenli bir şekilde havalimanına ulaştırıldığı belirtildi. . .
613194
Katip Çelebi Kaliforniya'da
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL Katip Çelebi Kaliforniya'da Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM), Kâtip Çelebi'nin 400. Doğum yıldönümü kutlamaları çerçevesinde “Pîrî Reis'ten Kâtip Çelebi'ye Osmanlı'nın Dünyaya Bakışı” konulu sergisini şimdi de ABD'ye taşıdı. Daha önce İstanbul ve Ankara'da Türk tarihseverlerle buluşan sergi, şimdi de ABD'nin Kaliforniya Eyaleti'nde görücüye çıkıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destek ve himayesinde hazırlanan sergi Kaliforniya San Bernardino Eyalet Üniversitesi'nin işbirliğiyle sergileniyor. Etkinlik, 9-31 Ekim tarihleri arasında Antropoloji Müzesi'nde ziyarete açık olacak. 25.10.2009 PAZAR
613701
Teknoparklar Zirvesi toplanıyor
Teknoparklar Zirvesi, Türkiye'de ilk kez Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün ev sahipliğinde 27 Ekim Salı günü Ankara'da toplanacak. Gölbaşı Vilayetler Evi'nde gerçekleştirilecek zirveye, Türkiye'de kurulan 37 teknoparkın yöneticileri, teknopark şirket genel müdürleri ve teknoparkların bulunduğu üniversitelerin rektörleri katılacak. Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek toplantıda, teknoparklarda üretilen yeni teknolojinin tanıtımının da yapılacağı öğrenildi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, zirvede öncelikle teknoparkların mevcut durumunun masaya yatırılacağını, ayrıca teknoparkların, ülkenin geleceği açısından daha etkili ve verimli hale getirilmesi konusunda bir ortak akıl oluşturulacağını belirtti. Bakan Ergün, bu çerçevede mevcut 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu'nda da çok önemli değişiklikler yapacaklarını, bu konuda önümüzdeki süreçte önemli adımlar atacaklarını kaydetti. -''İLK DEFA TEKNOPARKLARI BİR ARAYA GETİRİYORUZ''- Türkiye'de ilk defa teknoparkları bir araya getirdiklerini anlatan Ergün, şöyle konuştu: ''Türkiye'de 2002 yılına kadar sadece tane teknoparkımız vardı. Birisi Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde, diğeri TÜBİTAK'taydı. Şimdi teknopark sayımızda 37'ye ulaştık. Kuruluş başvurusu yapanlarla beraber 40'a ulaşıyor çalışmalar. 20'den fazlası aktif teknopark, ötekiler kuruluş safhasında teknoparklar. Buralarda da küçük işletmeler şeklinde teknolojik araştırmalar, çalışmalar prototip aşamasına kadar bir teknolojik ürün olarak burada ortaya çıkartılıyor, patenti alınıyor ve artık üretim safhasına ondan sonra geçecek çalışmalar teknoparklarda gerçekleşiyor.'' Ar-Ge merkezlerine benzer teşvikleri, destekleri teknoparklara da verdiklerini ifade eden Ergün, Sanayi Bakanlığı olarak teknoparkların kuruluşunda ayrıca hibe desteklerinde bulunduklarını kaydetti. Buralarda çalışan eleman sayısının da 12 bini geçtiğini anlatan Ergün, artık buralardan teknolojik ürün ihracatı da yapılmaya başlandığını, teknoparklardan yapılan ihracatın, milyar dolara yaklaştığını bildirdi.
614058
Taraftar kızdırdı!
Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Galatasaray ile yaptıkları derbi maçta, Steaua Bükreş maçında görevlendirdiği kurguyla takımını sahaya sürerken, iki oyuncu değişikliği yaptı. UEFA Avrupa Ligi'ndeki mücadelede, sakatlıklar nedeniyle şans bulan Özer'in yerine sakatlığı geçen kaptan Alex de Souza 11'e girerken, yine Romanya'daki maçta 11'de yer alan Dos Santos, Galatasaray derbisinde yerini Vederson'a bıraktı. Antrenmanda sakatlanarak yaklaşık haftalık bir süre takımdan uzak kalan Alex, ligde Gaziantepspor, UEFA Avrupa Ligi'nde de Steaua Bükreş maçlarında takımını yalnız bırakırken, Galatasaray derbisinde takımındaki yerini aldı. Teknik direktör Christoph Daum, orta alanın solunda görev yapan Dos Santos'u derbide yedek bırakırken, bu mevkide Vederson'a forma verdi. -İKİ FORVET DE YEDEK- Fenerbahçe'nin iki forveti Semih ve Güiza, Galatasaray ile yapılan önemli derbide yedek kaldı. Daum, sakatlıkları geçen iki futbolcuya da derbide ilk 11'de şans vermezken, Steaua Bükreş maçında forvette görev alıp takımının tek golünü kaydeden Kazım sahaya çıktı. -TRİBÜNLER TIKLIM TIKLIM- Fenerbahçe'nin Galatasaray ile yaptığı derbi maçta Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı tarihi günlerinden birini yaşadı. Biletleri haftalar öncesi tükenen derbide bırakılan güvenlik boşluğu dışında tribünler tıklım tıklım dolarken, iki takım taraftarlarının takımlarını desteklemek için yaptığı yoğun tezahüratlarla statta büyük bir coşku yaşandı. -GALATASARAYLI YÖNETİCİLERİ ÖZDEMİR VE KOÇ KARŞILADI- Derbi maç için Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'na gelen Galatasaraylı yöneticileri Fenerbahçe Kulübü Başkanvekili Nihat Özdemir ve asbaşkan Ali Koç kapıda karşıladı. Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat ve yöneticileri taşıyan otobüs polis eskortu eşliğinde stada geldi. Protokol tribünü girişi önünde otobüsten inen sarı-kırmızılı yöneticileri, otobüsün kapısında karşılayan Özdemir ve Koç, ''Hoşgeldiniz'' dedi. Adnan Polat, stada girerken Fenerbahçeli taraftarlar ''Aynı tarife'' şeklinde bağırdı. -GALATASARAYLI FUTBOLCULARA SU DOLU BALON ATTI- Fenerbahçeli taraftarlar, ısınmanın ardından soyunma odasına giden Galatasaraylı futbolculara içinde su olduğu görülen balonları attı. Futbolcular soyunma odası tüneline yöneldiğinde, medya tribününün sağ tarafında bulunan taraftar grubu üzerinde mor renkli inek resmi bulunan, çoğunluğu su dolu olduğu görülen balonları futbolcuların üzerine doğru attı. Bu arada, sarı-kırmızılılar ısınmak için sahaya çıktığında, Fenerbahçe tribünlerinden sahaya su dolu plastik bardaklar atıldığı görüldü. -KARİKATÜRLERLE RAKİPLERİNİ KIZDIRDILAR- Fenerbahçeli taraftarlar, Türk Telekom kale arkası tribününde maç öncesi hazırladıkları bir organizasyonla açtıkları karikatürlerle rakip taraftarları kızdırdı. Maça kısa bir süre kala kale arkası üst tribünde hazırlanan düzeneğe açılan karikatürde, ezeli rekabetteki üstünlüğe vurgu yapılarak, doğduğundan itibaren Galatasaraylı olan yaşındaki bir çocuk her yaşında okula gidene kadar ağladığı resmedildi. Karikatürlerin sonunda tahtaya ''FB: GS: 0'' yazısı yazan ve sonunda çıldıran bir öğrenci resmedildi. Bu tribünün alt bölümünde ise ''Doğduğun günden beri'' yazısı ve Fenerbahçe ile Galatasaray arasında Kadıköy'deki son maçın skorları yer alan pankartlar yer aldı. Maraton üst tribünde de boyutta üzerinde ''Herkes haddini bilecek'' yazılı Fenerbahçe bayrağı açıldı. -HAKEMLER DAKİKA GEÇ ÇIKTI- Maç öncesi saha içinde iki takım oyuncuları arasında yaşanan gerginlik sırasında yardımcı hakem Tarık Ongun tribünlerden atılan yabancı maddeyle başından yaralandığı için karşılaşmanın hakemleri sahaya dakika geç çıktı. Tarık Ongun'un başına dikiş atıldı. Karşılaşma, hakemlerin sahaya çıkmasının ardından yapılan seremoniden sonra 12 dakika geç başladı. -DİĞER NOTLAR- -Fenerbahçeli futbolcular sahaya ''Yasa dışı bahse son. Türkiye kazansın'' yazılı pankartla çıkarken, sarı-lacivertli futbolcular, sarı-kırmızılı tişörtler giyen miniklerin elinden tuttu. -Galatasaraylı futbolcular ise sahaya sarı-lacivertli tişörtler giyen miniklerle çıkıp, ''Alo 157'yi arayın, insan ticaretine dur deyin'' pankartını taşıdı. -Maç öncesi ısınma sırasında birbirleriyle tartışan ve gerginliğe yol açan iki futbolcu Cristian ve Arda seremonide el sıkışmadı. Galatasaraylı futbolcu Arda, sarı-lacivertli takımla tokalaşırken Cristian'ı atladı. -Maçta bazı tribünlerinde Azerbaycan bayraklarının yer aldığı görüldü.
613984
‘Osman paşa bizi dağlara götür’
‘Osman paşa bizi dağlara götür’Zafer TOKUŞ- Aziz GÜVENER/ADAPAZARI (Sakarya), HAK ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı 'nun Kent Meydanı'ndaki mitingine katılan yaklaşık bin kişi, ‘Osman Paşa bizi dağlara götür’ sloganı attı. Kent Meydanı'nda partisinin organize ettiği mitingte halka hitap eden Osman Pamukoğlu, 'de siyasetin belli bir oligarşinin elinde olduğunu söyledi. kuran 'i de isim vermeden eleştiren Pamukoğlu, şunları söyledi: “Mevcut hükümetin partisinde kurucudan biri olarak yer alan kişi, parti kuruyor. Bir kökten sürekli filizler çıkıyor. Ne olacak? Devlet büyük ve ciddi bir kurumdur. Bugün içinde bulunduğumuz koşullar askeri politik stratejilerin bilinmesini gerektiriyor. Parti kuruyor. Sen bunun bir parçasısın. Atla arı var amblemde. Atta ne nal var, kulakları da kesik. Sonra arı, balı olmayan bir arı. Bir yanlışlık var. ve hayvancılıkla uğraşanlar bilir, atın kuyruğunun altında arı olmaz, at sineği olur. Ben lisedeyken bir parti vardı, genel başkanı oldu, sonra da başbakan oldu. Biz bu yaşa geldik, halen siyasetle uğraşıyor. 86 yaşında. Siz değil misiniz ki ülkeyi bu hale getirenler? 'yi var eden sizin bilgisizlikleriniz ve cesaretsizlikleriniz değil miydi?” Konuşması sık sık ‘Osman Paşa bizi dağlara götür’ sloganıyla kesilen Pamukoğlu, geçim sıkıntısı olan insanlardan erdemlilik beklenemeyeceğini belirterek, şöyle devam etti: “Partiler, ülkenin bütün yer altı ve üstü zenginlikleri, tüm bütçe gelirleriyle halkımızın ekonomik gücünü arttırmak için çalışmalıdır. Bir insanın geçim sıkıntısı olduğu sürece, karnı aç olduğu sürece ondan erdemlilik bekleyemeyiz, özgürlük istemesini bekleyemeyiz. Bir insanı eğitemediysek, zihni sistematik çalışmayı beceremiyorsa, kişiden yurttaşlık vazifelerini isteyemeyiz. nedenle istismar ediyorlar. nedenle durumuna düşürdüler. İnsanlar aç ve eğitimsiz. ‘, toprak gidiyor’ anlayamazlar. Ekonomi, partinin ilk vazifesidir. standardını 750 TL yapacağız. Bunun altına asla indirmeyeceğiz” diye konuştu. Pamukoğlu, “Destek diye araziye para veriliyor ama arazileri eken yok. Rekabet edemiyoruz. En pahalı mazot bizde, en pahalı elektrik, en yüksek vergiler bizde. Yabancı ülkelerle bu nedenle rekabet edemiyoruz” dedi.
613946
Taksim'in ortasına el açıp dilendi
'in ortasına el açıp dilendi'de oyun sergiledi, avuç açıp para topladı Hasan ÖRNEKOĞLU/, 'nda eylem yapan Tiyatrocu Yalçın Özden, devlet yardımı alamadığını gerekçe göstererek boynuna astığı "Devlet es geçti, siz boş geçmeyin" yazıyla eylem yaptı. Cadde girişinde oyun sahneleyen Yalçın Özden, "Devlet yardımı alamadığım için bu yola başvurdum. Devlet bu sene dağa taşa, herkese yardım etti ama 44 yıllık sanatçıyı yok saydı" diye sitem etti. Oyun sonunda rol arkadaşı Salih Ünal’la birlikte izleyiciden para toplayan Yalçın Özden, halkın daha duyarlı olduğunu söyledi. Meydanı, İstiklal Caddesi girişine tiyatrocu arkadaşı Salih Ünal’la birlikte gelen Yalçın Özden, boynuna ‘44 yıl yaşamı, 21 yıl devlet es geçti, siz boş geçmeyin!’ yazısı astı. Sürekli başvurmasına rağmen Kültür ve Bakanlığı’ndan ve Özel Tiyatroları Destekleme Komisyonu'ndan bütçe olanaklarının yetersiz gösterilmesi sebebiyle destek alamadığını dile getiren Yalçın Özden, tiyatroya önem verilmediğini vurguladı. Ülkenin ve dünyanın her yerinde tiyatroya ve tiyatrocuya geren önemin verilmesini isteyen Yalçın Özden, bakanlık tarafından bütçe olanaklarının yetersiz gösterilmesini de anlayamadıklarını ve neye göre yetersiz olduğunu merak ettiklerini söyledi. Açıklamasının ardından rol arkadaşı ve öğrencisi Salih Ünal ile birlikte kısa bir tiyatro gösterisi sergileyen, kendisini izleyen vatandaşlardan avuç açarak para toplayan Özden, şunları söyledi: "44 yıldır bu işi yapan bir sanatçıya sadece ‘Yardım talebiniz kabul edilmemiştir’ demek saygısızlıktır. Ben paranın peşinde değilim, hiçbir şeye de ihtiyacım yok maddi olarak. Eğer bugün burada bu eylemi yapıyorsam onurum kırıldığı içindir. Bu ülkede bir sanatçının onuru kırılmıştır, yok sayılmıştır. ’da beni tanıdılar ’ten geçirdiler, ’de sadece VIP’ten Tarkan geçebilir, geçebilir. İşte bu Türkiye’de büyük bir hadisedir. ’daki beyefendiler keyiflerine göre yardım yapıyorlar, keyiflerine göre sanatçıyı tartıp değerlendiriyorlar, ama bu böyle gitmez." diye konuştu. .
613774
Önce selam verdiler, sonra çivili sopalarla dövdüler
Önce selam verdiler, sonra çivili sopalarla dövdülerUğur SAĞLAM/, (DHA ’nın merkez Yıldırım İlçesi’nde garsonluk yapan 26 yaşındaki Müjdat Uçar, parkta önce kendisine selam veren kişi tarafından çivili sopalarla öldüresiye dövüldü. Olay, gece saat 01.30 sıralarında merkez Yıldırım İlçesi Küçükbalıklı Mahallesi’nde meydana geldi. Bir kafeteryada garsonluk yapan Müjdat Uçar, aynı mahallede oturan kız arkadaşını evine bıraktıktan sonra Osmangazi Parkı’ndan geçerken kişilik grupla karşılaştı. Kendisine selam veren kimliği belirsiz kişiler, daha sonra Müjdat Uçar’a saldırdı. Yanlarında taşıdıkları ucu çivili sopalarla Uçar’ı öldüresiye döven saldırganlar olay yerinden koşarak uzaklaştı. Çevredeki vatandaşların haber vermesi üzerine Murat Uçar 112 Acil Servis ambulansıyla Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. İki bacağında çivili sopa darbeleriyle derin yaralar oluşan, elbisesi yırtılan Müjdat Uçar’ın verdiği ifade ve eşkaller doğrusunda saldırganların yakalanması için polis tarafındançalışma başlatıldı. .
613431
Zerrin Özer Helin Avşar'a konuştu
Zerrin Özer Helin Avşar'a konuştu 25.10.2009 08:50HELİN AVŞAR HT PAZAR Zerrin Özer’le bir buçuk yıl önce taşındığı Bakırköy’de buluştuk. Ona sormak istediğim kadar çok şey vardı ki... Ama en çok da nasıl bu kadar zayıfladığını merak ediyordum. Aşık filan mı olmuştu yoksa... Diyet listesini almam şarttı anlayacağınız. Peki spor yapmış mıydı? Aşağıda bu soruların hepsine ve daha fazlasına yanıt bulacaksınız... Son zamanlarda acayip kilo verdiniz. Tam olarak ne kadar? 27 kilo verdim. Gerçi 35 kilo vermişim gibi duruyor çünkü kemik yapım ince. Diyetisyenler, “ok şanslısın, üç kilo versen, altı kilo vermiş gibi durursun” diyor. Nasıl bir diyet yaptınız? Yıllardır kilo alıp verdim. Yeryüzündeki bütün diyetlerin ana maddesini, sağlıklı olarak neler yapılması gerektiğini biliyorum. İlk önce kan tahlili yaptırmak gerekiyor. Böylelikle vücutta ne eksik, ne fazla; nelerin gitmesi gerekiyor belli oluyor. Diyeti sonuçlara göre yapmak lazım. Ben kırmızı et yemedim, çünkü sevmiyorum. Genelde sebze ağırlık beslendim. Sabah dört tane zeytin, kepek ekmeği, aralarda yoğurt, öğle yemeğinde sebze yediysem akşam balık veya tavuk yedim. Konuyu bildiğim için kendime göre rejim yaptım. Spor çok önemli. ZAYIFLAMAK İİN TAŞINDIM Zayıflamak için her gün spor yapmak işe yarıyor mu? Başarılı olmak için emek vermek gerekiyor. Mesela hiç bilmediğim bir semte, Bakırköy’e taşındım. Spor salonunun yanında 70-80 metrekarelik bir daire tuttum. Ataköy Spor Merkezi’nin sahibi sevgili Ziya, “Zerrin gel spora başla” dedi. Ben de “Yerin çok uzak” dedim. sıralar spor merkezinin tam yanındaki daire boşaldı, tesadüf işte. Sadece sporla ilgilenseydim diğer işlerimi aksatmış olacaktım. Hem sporumu hem diyetimi hem de diğer işlerimi yapabilmek için buraya taşındım. ünkü biliyorsunuz, insanların zamanının çoğu trafikte geçiyor. Kendime kamp hayatı kurdum. Ruhen de diyete başladım. Dedim ki; “Güzel olan her şeyi hayatından çıkaracaksın, çünkü onlar kilo yapıyor.” Önceleri beynimi kontrol edemezdim. Kilolarımdan asla mutlu olmadım. Bu durum hayatımın belli dönemlerinde bana büyük üzüntüler yaşattı. Bu sefer beynime yenilmiyorum, ona hakim oluyorum. Biliyorsun Akrep burcunun en kötü özelliği sabırsız olmasıdır. Bir buçuk sene, “Nasıl yapacağım” diye düşündüm. Kadir öpdemir, “Sende rejim gibi bir şeyler seziyorum” dedi, çünkü bir sürü yöresel yemek geliyor ve ben ağzıma sürmüyorum. “Kadının iradesini göstereceğim, bir buçuk senede 29 kilo vereceğim, göreceksiniz” dedim. Herkes bana da “ok kilo vermişsin” diyor. Bir dönem 67 kiloydum. Aşık olduğum çocuk bana “Domuz” dedi, gün tuvalette ağladım. Bunu hırs yapıp acayip kilo verdim. Sizin de başınızdan geçen böyle bir şey var mı? 15-16 yaşlarındayken, çok ünlü bir söz yazarı vardı, “Ne olur ona gidelim” diye anneme yalavarıyordum. ok tombul değildim ama kiloluydum epeyce. Tanıdıklar vardı, araya girdiler, annemi ikna ettim. Söz yazarı bana baktı, “Unut şarkı söylemeyi, seni gören televizyonu kapatır” dedi. ANTİDEPRESAN KULLANDIM Gerçekten mi? İnanamıyorum... Peki ne yaptınız, bu sözler sizi üzmedi mi? ıkarken “Beni yanlış anladınız, amacım güzellik yarışmasına katılmak değildi” dedim ve çok ağlamadım. Annem zamanlar pastaları saklıyordu, ben de “Pastayı sakladın, esirgedin kızından” diye not yazıyordum. Ama bu olaydan sonra 20 kilo verdim. Sonra yine aldım. ok duygusalım. Hayatımın her döneminde antidepresan kullandım. Antidepresanların en büyük yan etkisi, çok acıktırması ve kilo aldırması. Bazıları “Bünyem böyle” der. Yok böyle bir şey. Bu lafların hepsi yalan. Herkes kendini kandırıyor. Yemezseniz kilo almazsınız. Zeytinyağlı fasulye yemekten içimde zeytin ağacı çıkacak. Zeytinyağlı fasulye, pırasa, dolma, bol salata... Bir dönem sürekli ton balıklı salata da yiyordum. Ama hep zeytinyağı koydum içine. “Zerrin Özer, albüm çıkaracağı zaman zayıflıyor” diyenler var... Hiç alakası yok. Ayrıldığım eşim Levent, kilo vermemi çok istemişti. “Zerrin korkuyorum, tansiyonun çok çıkıyor” diyordu. Hiçbir zaman kırıcı konuşmadı ama her zaman kilo vermem gerektiğini söyledi. Onunla birlikteyken yapamadım. Şimdi “Acaba kendi kendime bu durumu inat mı yaptım” diye düşünüyorum. YAŞADIKLARIM YAZDIKLARIMDAN OK DAHA AĞIR ASLINDA Bir de kitabınız var; çok cesurca yazılmış, inanılmaz bir kitap. Etkilenmemek elde değil. Aslında yaşadıklarım çok daha ağır ama kitapta sadeleştirerek anlattım. Orada anlatılanların hepsi gerçek; kendime hiç kıyak geçmedim, yaptığım yanlışları da yazdım. 18-19 sene boyunca yorganın altında her gece ağlıyorsunuz... Ama zaman her şey çok farklıydı. Bunu zaman açıklasaydım ailem kalp krizinden giderdi, ablam gider vururdu onu. Aileden birisi gibi gördüğü bir insan sonuçta. Bence en doğru zamanda açıkladınız. Bilerek söylemedim. Artık nasıl dolmuşsam... ALEVİ OLMAKLA GURUR DUYUYORUM Politikayla ilgileniyor musunuz? Aleviyim ve bununla gurur duyuyorum. ünkü bizim içimizde ilk başta insan sevgisi, laiklik, çağdaşlık, Atatürkçülük var. Her zaman haksızlığa karşı çıktım. Hiçbir mezhebe ve insanlığa yakışmayan şeylerin söylenmesi beni son derece sinirlendiriyor. Bir Alevi derneği kuracağım. İLİŞKİMİZİ NEGATİF ENERJİ VE ŞEYTANİ GÜLER BİTİRDİ Bir erkeğin önce neresine bakarsınız? Gözlerine bakarım. ünkü her şey gözde biter. Yapmacık ilişkiler hissediliyor aslında. Sizin fotoğraflarınıza bakınca, birbirini seven bir çift görüyorduk. Başta “Reklam” dediler. Levent bu sözlere cevap vermedi, her zaman sabretti. Ben kalabalık aileyi çok severim. Levent’in ağabeyi, onun kızı, annesi hep birlikte çok mutluyduk. Ama sonra şeytani güçler, negatif enerji geldi, böyle oldu. Hâlâ nasıl olduğunu anlamış değilim aslında. Şu anda eskisine oranla daha dinamik, ayakları yere basan bir kadın var karşımda. Acaba yeni bir aşkın etkisi altında mısınız? Yoksa “Ben çok değiştim, işlerime sarıldım, bundan sonra kafam rahat mı” diyorsunuz? Evet bu. İnsan sevdiğini uzakken de sevebiliyor. zaman şarkıları daha iyi dinliyor. Şarkılarımı çok daha güzel yorumladım. Albümdeki şarkıların çoğunu Levent’i düşünerek söyledim. ok duygulandım. Avrupa’da bir sanatçı aşık olursa ya da sevgilisiyle kavga ederse, hemen stüdyosuna koşar. ünkü farklı nüanslar çıkıyor zaman. LEVENT ‘YENİDEN EVLENELİM’ DESE GÖZÜMÜ KIRPMADAN KABUL EDERİM Zayıfladıktan sonra karşılaştınız mı eski eşiniz Levent Süren’le? Tabii. Dün gördüm. Ağabeyinin kızı Dünya’yı çok seviyorum, benim her şeyim, ömrüm. Geçen gün onu görmeye gittiğimde karşılaştık, “Nasıl olmuşum” diye sordum. da “İyi” dedi. “Benimle gurur duymanı istiyorum, başardım” dedim. Kilo evliliğiniz için sorun muydu? Kilo, kendini beğenmemekten tutun da cinsel hayatınıza kadar her şeyi etkileyen bir dizi soruna yol açıyor. Hayatım boyunca maneviyata ve iç güzelliğine çok önem verdim. Ama herkes öyle bakmıyor. Bazı erkekler çok zayıf, bazı erkekler kilolu seviyor. Erkek, sözünün geçmesini ve sevdiği insanın zayıflamasını istiyor. Bunu yapamayan kadınlar mutsuz oluyor. Ayrıca yapmak isteyip yapamayanlar da var. Kilo önemli bir şey. Eski eşiniz yeniden evlenme teklif etse, kabul eder misiniz? Gözümü kırpmadan kabul ederim. Canım benim. O, her şeyden önce, çok iyi arkadaşımdı. Levent kadar olgun bir insan ki, ben hep çocuk gibiydim yanında. Levent Bey ondan büyük olmanızı dert etti mi hiç? Levent’e bu yüzden sadece teşekkür edebilirim. Yaşımı asla problem etmedi. Anladığım kadarıyla onu hâlâ çok seviyorsunuz... Severken ayrılmak nasıl bir şey? ok saçma. Boşanma davasını ben açtım üstelik. Duruşmada karşımda duruyordu. Birbirimize baktık. Hakim sırada “İyi düşündünüz mü” diye soruyor. Tam “Yok yapamayacağım” diyecektim ki, avukatım “Zerrin Hanım rezil olursunuz” dedi. İçim kan ağlayarak boşandım. Avukatım cümleyi kurmasaydı, boşanmaktan vazgeçecektim. Biz Akrep burçları böyleyiz. Ya hep ya hiç. Uçlarda yaşıyoruz. “Neden ayrıldınız” diyorlar. ünkü ben çok hırpaladım ilişkimi. Önce alıp göklere çıkarıyorum, sonra birden bire yere atıyorum. Karşımdaki insan da ruhen hasta oluyor. Bir erkeğin sizi elde etmesi için ne yapması gerekiyor? ok şefkatli olmalı. Bebek yapmayı düşünüyor musunuz? Hayatımda bir tek insandan olmasını istedim; da Levent. KELİME OYUNU Ajda mı, Sezen mi? SEZEN Caz mı, pop mu? CAZ ikolata mı, galeta mı? MAALESEF GALETA Genç mi, olgun mu? OLGUN Seks mi, yemek mi? SEKS Yatak mı, koltuk mu? KANEPE Gözlük mü, lens mi? GÖZLÜK Koca mı, hoca mı? LEVENT Maço mu, kılıbık mı? MAO
613083
Çeşme Marina'nın Temeli Atıldı
Çeşme Marina'nın Temeli Atıldı Yayına Giriş: 25.10.2009 03:03:48 Güncelleme: 25.10.2009 03:03:48 Türkiye deniz turizminde daha çok söz sahibi olmak istiyor. Bu hedef doğrultusunda Çeşme'de yeni bir adım daha atıldı. ayda tamamlanması planlanan Türkiye'yi üç bir yandan çevreleyen denizler ülkeye birçok imkan da sunuyor. Deniz turizmi özellikle Ege ve Akdeniz'de büyük bir potansiyele sahip. Ulaştırma Bakanı Yıldırım, ''Akdeniz Havzası'nda bir milyon civarında deniz turizmine hizmet veren tekne olduğu tahmin ediliyor bu muazzam bir potansiyel.'' dedi. Ancak Türkiye bu potansiyelden yeterince faydalanamıyor. Akdeniz'de marinacılık faaliyetinden elde edilen gelirin yüzde 85'ini Fransa,İtalya ve İspanya paylaşıyor. Türiye'nin mevcut yat limanı kapasitesi ise 15 bin tekne ile sınırlı. Ancak Çeşme Marina'nın açılışını yapan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, hedeflerinin deniz turizminden daha fazla pay almak olduğunu belirtti. Yıldırım, ''Yapım aşamasında 8-10 yat limanımız var bunları da devreye soktuğumuz zaman kapasite 25 bini geçmiş olacak'' dedi. 2023 yılında Türkiye'deki marinaların 80 bin yat kapasitesine sahip olması planlanıyor.
613989
Öğrenci yurdu binası yıkıldı, iki araçta hasar var
Öğrenci yurdu binası yıkıldı, iki araçta hasar varHayati YALÇIN/KELKİT (Gümüşhane), 'nin Kelkit İlçesi'nde bir bölümü öğrenci yurdu olarak kullanılan binanın duvarının yıkılması sonucu iki araçta meydana geldi. Pazar günü olması nedeniyle sokakta insanların kalabalık şekilde bulunmamasının büyük bir faciayı önlediği belirtildi. Olay Kelkit'in Pazaryeri Mevkii'nde Kelkit Belediyesi’ne ait bir binada meydana geldi. Aile Hekimliği Birimi ve bir dershanenin öğrencilerinin kaldığı yurt olarak kullanılan katlı binanın 2’nci katının duvarı henüz belirlenemeyen bir nedenle yıkıldı. Sokakta park halinde bulunan iki otomobilin üzerine düşen duvar parçaları araçlarda hasara yolaçtı. Pazar günü olması nedeniyle sokakta kalabalık bulunmamasının faciayı önlediği belirtildi. Kelkit Belediye Başkanı Muammer Duran, olayda can kaybı ve yaralanan olmadığını belirterek, “4 yıl önce ihaleyle yaptırdığımız katın duvarı yıkıldı. Duvarın nasıl yıkıldığını uzmanların incelemesi sonucu anlayacağız” dedi. Kelkit Cumhuriyet Savcılığı da olayla ilgili soruşturma başlattı. .
613617
29 Ekim provası, gerçeğini aratmadı
Bu yıl 86. yıl dönümünün kutlanacağı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için Fatih Vatan Caddesi'nde resmi geçit töreni provası gerçekleştirildi. Askeri birlikler, polis, orta öğretim kurumlarının öğrencileri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi birimlerinin yanı sıra şehit ve gazi derneklerinin katıldığı geçit törenini bazı vatandaşlar çocukları ile birlikte izledi. Tören provası dolayısıyla trafiğe kapatılan Vatan Caddesi ve bu caddeye çıkan yollar provanın ardından trafiğe açıldı.
613475
Havalar soğuyacak HARİTALI
Havalar soğuyacak HARİTALI SABAH İNTERNET Giriş Saati 25.10.2009 07:48 Güncelleme 25.10.2009 09:33 Meteoroloji'den yapılan son değerlendirmelere göre günlük haritalı hava tahminleri... Yapılan son değerlendirmelere göre; Kıyı Ege (İzmir, Aydın, Muğla, Manisa), Edirne, Çanakkale, Balıkesir'in Ayvalık, Edremit ve Burhaniye ilçeleri, Denizli, Uşak, Burdur, Antalya, Gümüşhane ve Bayburt çevrelerinde kısa süreli ve yerel yağış geçişlerinin görüleceği tahmin ediliyor. HAVA SICAKLIĞI: Marmara ve Ege bölgelerinde ila derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik beklenmiyor. Hava sıcaklığı ülkemizin güney, iç ve batı kesimlerinde mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. RÜZGAR: Genellikle güney ve güneydoğu, Marmara'da kuzey ve kuzeydoğu yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette esecek. BÖLGELERİMİZDE HAVA MARMARA: Parçalı bulutlu, Çanakkale ve Edirne ile Balıkesir'in Ayvalık, Edremit ve Burhaniye ilçeleri hafif sağanak yağışlı geçecek. EGE: Parçalı ve çok bulutlu, Kıyı Ege (İzmir, Aydın, Manisa, Muğla) ile Denizli ve Uşak çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. AKDENİZ: Doğusu parçalı ve az bulutlu, batısı çok bulutlu, Antalya ve Burdur çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. İÇ ANADOLU: Doğusu az bulutlu, batısı parçalı bulutlu geçecek. BATI KARADENİZ: Az bulutlu ve açık, öğle saatlerinden sonra iç kesimleri (Bolu, Karabük, Kastamonu) parçalı bulutlu geçecek. ORTA ve DOĞU KARADENİZ: Az bulutlu, öğleden sonra iç kesimleri parçalı bulutlu, Gümüşhane ve Bayburt çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. DOĞU ANADOLU: Kuzeyi parçalı bulutlu, diğer kesimleri az bulutlu geçecek. GÜNEYDOĞU ANADOLU: Az bulutlu ve açık geçecek. HAVA SICAKLIKLARINI DERECELERİYLE GÖRMEK İÇİN HARİTALARIN ÜZERİNE TIKLAYINIZ... Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613955
Kenan Sofuoğlu şampiyonada 3. oldu
Şampiyonanın son yarışı olan 14. ayak mücadelesi bugün Portekiz'in Portimao Pisti'nde koşuldu. Kenan Sofuoğlu ilk sırada başladığı yarışı 2. sırada tamamlayabildi. Genel klasmanda puanını 189'a taşıyan Türk motosikletçi, sezonu da 3. sırada tamamlayarak, kürsüde yer almayı başardı. 14. ayak yarışını dördüncü sırada bitiren Büyük Britanyalı Cal Crutchlow 243 puanla 2009 Dünya Supersport şampiyonu olurken, 236 puana sahip İrlandalı Eugene Laverty ise ikinci sırada yer aldı. AA
613193
'Terbiyeyi Osmanlı'da gördük'
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL 'Terbiyeyi Osmanlı'da gördük' Savaşta salgın hastalıklardan dolayı hayatını kaybedenlerin içinde rahibeler de var. Sık sık koleraya yakalanıyor kısa sürede can veriyorlardı. Yüzden fazla rahibenin can verdiğini öğreniyoruz. Rahibeler hastalananların yanında sivil halka da özel bir ilgi göstermiş, yoksulları ziyaret ederek destek olmuşlar. Fotoğraflar: Sedat ÖZKÖMEÇŞEVİN AYAZ Hemşirelik yapan yaklaşık 300 rahibe, Kırım savaşında ailelerini, sevenlerini ve ülkelerini bırakarak İstanbul'a gelir ve Taksim'de yaralı askerleri, kimsesiz çocukları tedavi ederler. Rahibe Assunta Ingenito, Clorinde Tria, Marie Driot bu isimlerden bazıları. Büyük fedakârlıklar gösteren bu rahibeler yaygın bulaşıcı hastalıklardan dolayı hayatlarını kaybederler. Kalanlar da hastalarla ilgilenmeye devam eder. Taksim civarında hizmet veren çadırlardan çok memnun kalan Sultan Abdülmecit Şişli'de rahibelere bir arazi tahsis edince Türkiye'nin ilk özel psikiyatri hastanesi kurulmuş olur. Temeli fedakarlık ve özgüvenle atılan Lape Hastanesi şimdi 150 yaşında. Lape Hastanesi, tam 150 yıldır İstanbul'un göbeğinde, Şişli'de ilk günkü heyecanla hizmet vermeye devam ediyor(du), ama biz her gün önünden geçip gitmemize belki kapısındaki Fransızca tabelayı defalarca okumamıza rağmen nedense kapısından içeri bakmayı pek aklımıza getirmiyorduk. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.'nin teşvikiyle, Yazar Rinaldo Marmara'nın kaleminden çıkan “Osmanlı Hoşgörüsünün Tanığı Lape Hastanesi” isimli kitabı ile dikkatleri üzerine çeken Osmanlı'nın tarihi mirası Lape Hastanesine gittik ve orada imparatorluğun hoşgörüsünü yansıtan bu yapının tarihini dinledik.Osmanlı ve Fransızların 1854 yılında Ruslara karşı birlikte savaştığı Kırım savaşında yaralı askerleri ve sivil savaş mağdurlarını tedavi etmek için İstanbul'a gelen Fransız rahibelerine hizmetleri karşılığı Şişli'de verilen arazi şimdilerde özel bir psikiyatri kliniği. Biz de Marmara ile Lape'nin bahçesinde buluştuk ve hem kitabını hem 'hayranı olduğu Osmanlı'yı konuştuk. Rinaldo Marmara, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kitabın yayınlanmasının kendileri için anlamlı olduğunu söylüyor. Bu adımın Osmanlı'nın hoşgörüsünün devamı niteliğinde olduğunu vurgulayan Rinaldo Marmara, tam anlamıyla bir Osmanlı aşığı. Bir ayağı Fransa da, diğeri İstanbul'da. İstanbul'da yaşıyor ve Osmanlı topraklarında yaşayan levantenleri araştırıyor. Osmanlı'nın azınlıklara karşı gösterdiği tutuma hayran kaldığını ifade eden Marmara, “İmparatorluk, topraklarında farklı milletlerden birçok cemaat barındırdı. Her cemaatin kendi kiliseleri, okulları, hastaneleri vardı. İstanbul insanların dostça bir araya geldiği bir hoşgörü sembolüydü, hala öyle.” diyor. “OSMANLI TERBİYESİ HİÇBİR YERDE YOK” Rinaldo Marmara, Osmanlı'nın kendisine yapılan yardımları karşılıksız bırakmadığını, bağışladığı hastaneyle gösterdiğini söylüyor. Ona göre Osmanlı yıllarca Avrupa'ya örnek teşkil etmiş. Avrupalılara “Osmanlı terbiyesi hiçbir yerde yok diyorum, bana alınıyorlar.” diyor. Gelen rahibeler içinde savaşta yüzden fazla rahibenin öldüğünü, kalanların da isteseler de şartlardan dolayı geri dönemediklerini anlatan Marmara, kitabı için kendisine destek veren Kadir Topbaş'tan minnetle söz ediyor.. ABDÜLMECİT'TEN 50 BİN FRANK Kitap hem bir tarih kitabı hem de Osmanlı hoşgörüsünün bir sembolü ona göre. Rahibelerin orduya canları pahasına yardım etmeleri, Sultan tarafından karşılıksız bırakılmadı diyor. Hastane'nin kurulma öyküsü oldukça ilginç. Elçiler Sultan Abdülmecit'in huzuruna çıkarlar. Türkçe bilmedikleri için yanlarında tercüman da var. Sultan onlara 10 bin frank bağış yapacağını söyleyince elçiler rakamı az buluyor ve Tercümana daha yüksek bir rakam rica ettiklerini belirtmesini istiyorlar. Tercüman sultandan çekindiği için tercüme etmeyince elçilerden biri devreye girer ve Sultan'a direkt olarak paranın miktarını söyler ve ekler: “Birkaç gün sonra üç kızınızı evlendireceksiniz. Biz daha yüksek bir rakam istiyoruz.” Sultan rakamı yükseltmiştir. 50 bin frank ve Şişli' de bir arazi. 25.10.2009 PAZAR
612971
Denizli de Çalımbay da şikayetçi
Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, Beşiktaş karşısında haketmedikleri bir yenilgi aldıklarını söyledi. Rıza Çalımbay, 1-0 yenildikleri Beşiktaş maçının ardından düzenlediği basın toplantısında, yedikleri gole dek takımın oyunundan çok memnun olduğunu belirterek, eksiklere karşın iyi bir maç oynadıklarını bildirdi. Maçta istedikleri pozisyonları bulduklarını ifade eden Çalımbay, şöyle konuştu: ''Son vuruşlarda etkili olamadık. Böyle basit bir gol yemeyi beklemiyorduk. Eksik oyuncular nedeniyle oyuna müdahale şansım da kalmadı. Haketmediğimiz bir mağlubiyet aldık. Futbol içinde bunlar oluyor. Golden sonra konsantre olamadık. En kısa sürede kaybedilen puanları telafi edeceğiz. İyi yerlere geleceğimize inanıyorum.'' -BEŞİKTAŞ CEPHESİ- Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli de Eskişehirspor deplasmanının yoğun maç temposu içinde en zorlu deplasman olduğunu belirterek, bu yıl grafiği iyi olan bir Eskişehirspor ile karşılaştıklarını kaydetti. Zorlu bir Eskişehirspor deplasmanına çıktıklarını anlatan Denizli, şöyle devam etti: ''Bu takım karşısında alınan puan en değerli puandır. Alınan bu puanın neden bu kadar değerli olduğunu önümüzdeki haftalarda göreceğiz. Son haftalarda üzerimizdeki baskılara rağmen maçları kazanmak ve Beşiktaş'a yakışan futbolu oynamak için elimizden gelen herşeyi yapıyoruz. Bunu başardığımız ve başaramadığımız anlar oluyor. Beşiktaş şu anda tam isteğim futbol seviyesine gelmedi. Ancak maçı kazanma isteğini gösteriyoruz. Bu gece futbol adına tatmin olmadım. Benim başında olduğum takımın çok daha iyi futbol oynaması lazım.'' Bu arada Denizli, açıklaması sırasında toplantının yapıldığı odanın camına Eskişehirsporlu taraftarlar tarafından vurulması üzerine toplantıyı terketti. AA
613318
Beşiktaş'tan Antalya'ya farlı tarife
Beşiktaş bu sonuçla 2'de yaparken, Antalya ilk yenilgisine uğradı. Maça pota altı basketleriyle başlayan Antalya Büyükşehir Belediyesi, 3. dakikada 7-4 üstünlük sağladı. Savunmasını oturtan ve Newley ile üst üste toplar çalan Beşiktaş, skoru lehine çevirdi. Cevher'in sayılık basketiyle 5. dakikada 10-9 üstünlük yakalayan ev sahibi ekip, 9. dakika içinde de farkı 10 sayıya (25-15) çıkardı. Siyah-Beyazlı takım, 1. periyodu da 25-18 önde geçti. Beşiktaş, ikinci çeyrekte de kontrolü elinde tuttu. Antalya, rakibinin konsantrasyon kaybı yaşadığı dakikalarda oyuna ortak olmaya çalıştı ve Önder'in basketiyle 18. dakikada farkı sayıya (36-32) indirdi. Newley ile sayılar bulan Beşiktaş Cola Turka, farkı yeniden açtı ve ilk 20 dakikada 15 sayı üreten Jackson'ı durduramasa da devreyi 45-35 önde kapadı. Antalya Büyükşehir Belediyesi, ikinci yarının başlarında rakibini alan savunmasıyla durdurmaya çalıştı. Rakibinin pota altını kapatmaya çalışmasına rağmen dışarıdan rahat sayı çıkaran Beşiktaş Cola Turka, özellikle Newley'in basketleriyle farkı giderek açtı. 6,5 dakikada rakibine sadece sayı izni veren Siyah-Beyazlılar 26. dakika içinde farkı 21 sayıya (61-40) çıkarırken, 3. periyodu da 69-49 önde geçti. Son periyotta genç oyunculara şans veren Beşiktaş Cola Turka, rakibini de 88-64 yenerek ligde üst üste ikinci galibiyetini aldı. BEŞİKTAŞ COLA TURKA: 88 ANTALYA BŞ. BLD.: 64 Beşiktaş Cola Turka: Chatman 15, Newley 21, Muratcan 10, Baxter 11, Cevher 9, Fletcher 6, Engin 9, Adem 5, Haluk 2, Kerem, Arın Antalya BŞ. BLD.: Thompson 1, Greene 11, Jackson 18, Oktay 3, Önder 8, Caner 8, Femerling 7, Serkan 8, Teoman 1. PERİYOT: 25-18 (Beşiktaş Cola Turka) DEVRE: 45-35 (Beşiktaş Cola Turka) 3. PERİYOT: 69-49 (Beşiktaş Cola Turka) HAKEMLER: Rüştü Nuran, Ersan Ergüler, Can Atsüren SALON: BJK Cola Turka Arena Emir, 'Demir'i fena kesti FHafta içi farklı Barcelona yenilgisiyle sarsılan Fenerbahçe Ülker, Erdemir deplasmanında karşılaşmayı uzatmada 101-93 kazanırken çok zorlandı. Sarı-Lacivertlilerde 20 sayısının 12'sini uzatmada bulup kritik hücum ribauntları alan ve top çalan Emir Preldzic maçın yıldızı oldu. Maça oldukça iyi bir organizasyonla başlayıp, topu pota altına indiren Sarı-Lacivertliler, ilk çeyreği 21-16 üstün geçti. Ancak ikinci çeyrekte alan savunması uygulayan Erdemir, oyuna tekrar ortak oldu ve soyunma odasına da 39-38 üstün gitti. İkinci yarıya dışarıdan bulduğu atışlarla giren F.Bahçe, Kinsey ve Preldzic'in üçlükleriyle dakikada 15 sayı bulup 57-44 öne geçti.
613368
AHMET TEZCAN Başbakan Erdoğan ve Davutoğlu'na açık teklif
Var evet. insanlardan biri, İsrailli dindarlar arasında tabir yerindeyse "kutup" mertebesinde saygı gören Rabbi Menachem Froman. Kendisine bağlı müritleriyle yıllardır barış için didinen, her dinden insanla elele veren bu Musevi din adamı, Türkiye'de ilk kez bir süre önce çalıştığım televizyonda yayınlanan Aşure programında ekrana çıkmıştı. programda şöyle diyordu Rabbi Froman: "Ezan okunurken cemaatimden gelip soruyorlar, 'Allahu ekber ne demek?' diye. Onlara Allah barış demektir, Ekber de zafer demektir. Müslümanlar Allahu ekber derken 'Zafer barışın olacak' demek istiyorlar. Evet, zafer mutlaka barışın olacak!" Sonra "Haydi Allah'ta buluşalım" diyerek herkesi ayağa kaldırıyor ve yüksek sesle dakikalarca Allahu Ekber diyerek cezbe dolu bir zikre davet ediyordu. Televizyonun genç yöneticisinin bir bölüm bile izleme zahmetine katlanmadan "Aşure midir sütlaç mıdır nedir, bitirin!" diyerek yayından kaldırdığı program için yapılan çekimlerde başka şeyler de söylüyordu Rabbi Froman. İsrail-Filistin sorununun çözülmesi için mânâ âleminde Türkiye'nin görevlendirildiğini, bu çözümün güç kullanılarak değil siyaset yoluyla olacağını, kendisinin bu manevî işaret üzerine Türkiye'ye geldiğini ve Türkiye'yi bu çözümü sağlayabilecek güçte hazır gördüğünü anlatıyordu. Sonra bütün bunları Obama ekibiyle konuşmak üzere Beyaz Saray'a gideceğini belirtiyordu. Rabbi Froman; kendisine "İslam'la barış mümkün mü?" diye soranlara şu soruyla cevap veriyor, sohbet ve makalelerinde: "İslam'sız barış mümkün mü?" Ve kendisiyle birlikte Kudüs'te barışın sağlanması için çalışan ve İmam Buhari'nin torunu olan Nakşibendi şeyhi Abdülaziz Buhari'nin, yine ilk kez Aşure programında söylediği şu sözleri tekrarlıyor: "Dünya barışı Kudüs barışıyla mümkündür. Kudüs'te barış olmadan dünyada barış olmaz. Çünkü Kudüs, dünyanın kalbidir!" Kudüs dünyanın kalbi evet, milyarlarca insanın kalbi, Kudüs'te yaşasın yaşamasın, İbranicede "çifte barış" anlamına gelen Kudüs'ün sembolize ettiği mânâ için çarpıyor. kalplere nüfuz edebilenler ise politikacılar değil, Rabbi Froman, Şeyh Buhari gibi gönül insanları. Şayet politikacılar "çıkar" hesaplarını bir kenara bırakıp, gevezelik etmekten vazgeçerek, bu insanların seslerinin duyulmasına izin verebilseler, Kudüs'te çifte barış imkânsız olmaktan çıkardı. seslere en duyarlı kulak ve kalbe sahip olduklarına inandığım Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu; Rabbi Froman ve Şeyh Buhari gibi binlerce insanın kalbini avuçlarında tutan zevatı bir araya getirip, Harran'da mesela, cem devran ettirseler keşke! Dünyanın bu sesi duymasını sağlasalar! Zaman zaman yağmur için duaya açılan eller, bir kerrecik olsun Kudüs sembolünde dünya barışı için açılamaz mı? a.tezcan@zaman.com.tr Kim ne yaparken Özel Kalem'de bir muhabir, "Akşam 5'e kadar patronum için Başbakan'dan randevu alamazsam, temsilcim beni kovacak" diye ağlarken; internette bir TV programcısı; "E. T. gay barda mı yakalanmış! Artık kaçamak için gay barlar bile güvenilir değilse, batsın bu dünya!" diye mesaj atarken; Papermoon'da bir milletvekili "Acaba malum şahıs var mı, beni tweetliyor olabilir mi?" diyerek içerideki herkese dikkatle tedirgin bakarken; Washington'da bir basın müşaviri, hiçbiri bir arada olmak istemeyen gazete yazar ve temsilcileri, TV yorumcu ve temsilcileri, gazete muhabirleri, TV muhabirleri ve Washington muhabirleri için bir gecede beş ayrı basın toplantısı düzenleyerek Başbakan'a zulmederken; Ankara'da bir Başbakan, sabaha karşı 03.30'da bir taksi durağında şoförlerle çay içip peynir ekmekle erken kahvaltı yaparken; görüldü. Merakımı mazur görün Başbakan Erdoğan'a "Kamera koyalım âlem seyretsin" diyen CHP lideri Baykal, genel başkanlık makamına webcam koydurarak bütün mesaisini internetten canlı yayınlamayı düşünür mü acaba? CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Baykal'a "Başbakan her halükârda gelsin, hangi tuşa basacağımı gösterirseniz ben sizi cep telefonumun kamerasıyla gizlice çekerim" demiş ve tuhaf bakışlar altında başını öne eğmiş midir? Twitter âleminin merakı, elçiye zeval olmaz: "MHP'liler; Devlet Bahçeli'nin miting konuşmaları için bir boğaz pastili firmasından sponsorluk teklifi almayı akıl etmişler midir?" Sınır kapısında Abdullah Öcalan'ın basın sözcüsü gibi konuşan DTP'li Ahmet Türk, dağdan inenlerin senelik izne çıktıklarını zannediyor olabilir mi? Bu köşenin yayınlanması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan sevgili editörüm, benim için de bir e-mail hesabı açtırabilir mi?
613682
KKTC vatandaşlığı
KKTC'deki Demokrat Parti'nin (DP) Genel Başkanı ve Lefkoşa Milletvekili Serdar Denktaş, Ulusal Birlik Partisi (UBP) hükümetine "sınavla vatandaşlık verilmesi" önerisinde bulundu. DP Genel Başkanı Denktaş, KKTC'de yayımlanan Havadis gazetesine verdiği demeçte, UBP hükümetini vatandaşlık verme konusunda hassas olmaya çağırarak, "İhtiyacımız olan kalabalık nüfus değil, eğitimli ve kültürlü nüfustur" dedi. Vatandaşlık konusunda bugüne kadar tartışılmayan bir öneri yapan Serdar Denktaş, "Vatandaşlık kurallarına Türk kültürüne, toplumuna uyum' kıstasını da koymamız lazım" diye konuştu.
613161
Almanya'dan ucu açık müzakereye 'evet'
DÜCANE CÜNDİOĞLU Almanya'dan ucu açık müzakereye 'evet' Almanya'da yeni hükümet için koalisyon protokolü açıklandı. Ankara'nın AB ile müzakerelerinin "ucu açık" sürdürülmesini öngören protokole göre "AB'nin hazım gücüne sahip olmaması" durumunda Türkiye'nin AB ile olan imtiyazlı ilişkisi görüşülecek BERLİN (A.A) Almanya'da 27 Eylülde yapılan genel seçimlerden sonra Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU), Hristiyan Sosyal birlik Partisi (CSU) ve Hür Demokrat Parti (FDP) arasında üç haftadır süren görüşmeler sonunda üzerinde anlaşmaya varılan koalisyon protokolü dün basına açıklandı. Başbakan Angela Merkel, CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyaleti Başbakanı Horst Seehofer ve Hür Demokrat Parti lideri Guido Westerwelle'nin açıkladığı protokolde, Türkiye'nin AB ile müzakerelerinin "ucu açık" olarak sürdürülmesi öngörülüyor. 'HAZMEDENE KADAR' BEKLEYİŞ Protokolde, "AB'nin hazım gücüne sahip olmaması veya Türkiye'nin tüm üye ülkeler için geçerli olan koşulları tam olarak yerine getirememesi durumunda, Türkiye'nin AB ile olan imtiyazlı ilişkisi Avrupa'nın yapısına mümkün mertebe bağlı olarak geliştirilmelidir" deniliyor. CDU'lu, FDP'li ve CSU'lunun bulunduğu yeni kabinede Merkel yeniden başbakan olacak. Westerwelle'nin Dışişleri Bakanı olması bekleniyor. Alman zenginlerden 'bizden çok vergi alın' kampanyası Almanya'da bir grup zengin, hükümetin zengin insanlardan daha yüksek vergi almasi için kampanya başlattı. Grup, ihtiyaçlarından daha fazla paraya sahip olduklarını ve ekstra vergi gelirinin Almanya'nın ekonomik iyileşmesini sağlama amaçlı ekonomik ve sosyal programlara katkı sağlayabileceğini söylüyor. Gruba göre, Almanya, zenginlerin iki yıl boyunca yüzde servet vergisi ödemeleri halinde 100 milyar euro biriktirebilir. Şimdiye kadar 44 zengin tarafından imzalanan dilekçe yeniden seçilen Almanya Merkel'e sunulacak. Dilekçenin mimarı olan Dieter Lehmkuhl, Almanya'da 500 bin euro'dan fazla servete sahip olan 2.2 milyon insan olduğunu söyledi. 25.10.2009 DÜNYA
613589
'Süs taşları'nın gizemi
JMO Adana Şubesi eğitim programı kapsamında "Süs taşlarının gizemi" konulu konferans düzenledi. Konferansa konuşmacı olarak Mersin Üniversitesi Takı Teknolojileri ve Tasarım Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Dr. Meltem Gürbüz katıldı. Programda süs taşlarının ekonomik ve sektörel olarak değerlendirilmesinin önemine dikkat çekildi. İki bin 700 mineral çeşidinden sadece 100 kadarının kıymetli ve yarı kıymetli taş olarak kullanıldığını dile getiren JMO Adana Şube Başkanı Sedat Türkmen, "Jeoloji mühendisliğinde önemli bir yer tutması gereken ancak ülkemizde henüz sektör olarak yeterli bir yere sahip olamayan süs taşları, hem ekonomik hem de işçiliği ile birlikte istihdama açık bir sektör özelliğindedir. Dünyanın birçok ülkesinde süs taşları hem mücevher sektöründe hem de sanayi alanında önemli bir yeri teşkil etmektedir. Kıymetli ve yarı kıymetli taşlar tarih öncesi çağlardan beri güzellik, zenginlik ve statü simgeleri olarak kullanılmışlardır. Günümüzde süs taşlarının bir kısmı, az da olsa sanayinde kullanılıyor." diye konuştu. Dünyada ABD, Güney Afrika, Brezilya ve Rusya'nın önemli süs taşı üreticileri olduğuna dikkat çeken Türkmen, "Ülkemizin Jeolojik özellikleri dolayısıyla başta Doğu Anadolu ve Ege Bölgesi olmak üzere tüm bölgelerimiz süs taşları bakımında potansiyel alanlardır. Üyelerimizin de kendi mesleklerini icra ederken süs taşlarına ekonomik değer olarak bakmaları ve bunun önemini göz önüne alarak araştırma yapmaları gerekmektedir. Üniversitelerimizin süs taşları (Gemoloji) alanında eğitim yapmaları bu zenginliği daha anlaşılır hale getirecektir. Dünya ekonomisinde yaklaşık 50 milyar dolarlık bir potansiyeli olan değerli taşların büyük bir kısmını elmas oluşturmakla birlikte diğer elmas dışı değerli taş potansiyeli de önemli bir yer tutmaktadır." şeklinde konuştu. Mersin Üniversitesi Takı Teknolojileri ve Tasarım Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Dr. Meltem Gürbüz ise süs taşlarının, minerallerin bileşimi, kristal yapısı, kimyasal ve fiziksel bir takım özellikleri ile oluşum ve kökeninde değişlikler içerdiğini aktardı. Süs taşlarının insanların süslenmek amacıyla kullandıkları güzel ve dayanıklı olan şekillendirilmiş mineraller olduğunu vurgulayan Gürbüz, süs taşlarının taklitlerinin plastikle de yapılabildiğini kaydetti.
613969
Almanya'da koalisyona FDP'den onay
'daki Hür Demokrat Parti (FDP), başkent Berlin'de yapılan olağanüstü kurultayında, Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve Hristiyan Sosyal Demokrat Parti (CSU) ile koalisyon protokolünü kabul etti. Parti kurultayına katılan yaklaşık 600 delegeden hiç biri protokole karşı oy kullanmazken, kişi çekimser kaldı. FDP Genel Başkanı Guido Westerwelle, kurultayda yaptığı konuşmada, FDP'nin tüm merkezi konumdaki istemlerinin koalisyon sözleşmesinde yer almasını başardıklarını belirtti. Ülkede gelecek kuşakların özgürlük ve refah içinde olmasını hedeflediklerini belirten Westerwelle, FDP ile kurulacak hükümetin geleceği düşünen bir hükümet olduğunu, çalışmalarda istihdam ve konularında önemli bir yer alacağını, eğitimin insan hakkı olduğunu ve gelecek yıllarda daha iyi bir politikasının yapılacağını ifade etti. Aile ve vergi politikasında da iyileştirmeye gidileceğini belirten Westerwelle, Federal Mecliste bulunan tüm muhalefet partilerinden çok daha fazla işçilerin haklarını savunan bir parti olduklarını kaydetti. Yeni kabinede görev alacak olan FDP'li bakanı tanıtan Westerwelle, oylamadan sonra delegelere koalisyon sözleşmesine destek verdikleri için teşekkür etti ve "asıl işin şimdi başladığını" belirtti. CDU ile CSU'nun da yarın yapacakları parti kurultaylarında koalisyon protokolünü kabul etmeleri bekleniyor.
613241
Demirören’den protesto mu?
Demirören’den mu? 25.10.2009 Başkan ’in, ’dan sonra maçına da gitmemesi, “Taraftarı mu ediyor?” sorusunu akla getirdi ’ın, Wolfsburg maçını ’da eşiyle birlikte seyreden, daha sonra da aldığı bir davet nedeniyle ’nin karşılaşmasına giden Başkan dünkü karşılaşmada tribündeki yerini almadı. Genelde siyah-beyazlıların her maçını takip etmeye çalışan Demirören, maçındaki protestoların ardından oynanan ve maçlarında takımı yalnız bıraktı. Ancak başkanın bu tutumu, taraftara olarak yorumlanıyor. Yıldırım Demirören’in, özel işleri nedeniyle deplasmanına gitmediği ifade edildi. CSKA maçından sonra taraftarın hedefi haline gelen de, son üç maçtır taraftarı protesto ediyor. Tecrübeli file bekçisi, dünkü maçta da kendisini çağıran taraftarın yanına gitmezken, siyah-beyazlı seyirciler bunun üzerine kaleci Hakan’dan, Rüştü’yü getirmesini istediler. Rüştü Reçber’in, bu çağrıyı da yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. döneminde Beşiktaş’a gelen sezon başında kendisini protesto eden Beşiktaş taraftarlarının çağrılarına sezon bitimine kadar karşılık vermemişti. Saldırıya tepki Başkanı ’nın, spor muhabiri Erhan Telli’ye saldırısı unutulmadı. ’nin önayak olmasıyla tüm ’de başlatılan protestolar, Eskişehir’de de devam etti. Basın tribününün önüne, siyah-zemin üzerine, “Spor medyasına yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz” yazısı yer aldı.
613632
Ankara'da eğitime gün ara verildi
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Ankara'da eğitime gün ara verildi Ankara'da domuz gribi salgını nedeniyle ilk ve orta dereceli okullarda eğitime gün ara verildi. YENİ ŞAFAK İNTERNET Ankara Valisi Kemal Önal, 'Domuz gribi virüsünün yayılmasını kontrol altında tutmak amacıyla' Ankara'daki ilk ve orta dereceli okullarda yarından (26.10.2009) itibaren, gün süreyle eğitim ve öğretime ara verildiğini bildirdi. 25.10.2009 GÜNDEM
613970
Kaddafi:İ İsrail'i var Filistin'in de olmalı
İngiliz Sky News TV'sine demeç veren Kaddafi, "İsrail nükleer bombaya ve nükleer güce sahipse, aynı şeyi yapmak Mısırlılar, Suriyeliler ve Suudilerin de hakkıdır, hatta Filistinliler de aynı şeye sahip olmalı. Öyle değil mi?" diye konuştu. İsrail atom bombasına sahip olduğunu resmen açıklamadı, ancak birçok ülke, İsrail'in atom silahına sahip olduğuna inanıyor. Yarın yayınlanacak demecinde, İran konusundaki soruya da cevap veren Kaddafi, "İran nükleer bomba yaparsa, hepimiz ona karşı çıkarız, ama İran böyle bir şey söylemedi" dedi. Kaddafi, Nobel barış ödülünün ABD Başkanı Barack Obama'ya verilmesinden memnun olduğunu da söyledi. Libya lideri, ödülün Afrikalı kökleri için Obama'ya verildiğini düşündüğünü belirtti ve "Ödülü hak ettiğini sanıyorum" dedi. AA
613568
Bağdat’ta ölü sayısı 62, yaralı sayısı 158
11.58 25.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın ’ta ölü sayısı 90, yaralı sayısı 600 Bağdat’ta Adalet Bakanlığı ve Vilayet binasına bu sabah iki bombalı araçla düzenlenen saldırıda ölü sayısının 90’a yükseldiği bildirildi. Başkentteki dört hastaneden edinilen bilgilere göre, ölü sayısı 90’a çıkarken, yaralı sayısının son belirlemelere göre 600 olduğu anlaşıldı. Bağdat’ta Ağustos ayında Dışişleri ve Maliye bakanlıkları iki bomba yüklü araçla vurulmuş, 100 kişi hayatını kaybetmişti. Ve .
613621
Türkiye ile İsrail'in arasına Ayrılık girdi
Davos ve tatbikatın krizi, diziye patladı Selçuk Çobanoğlu (Yapımcı): Dizinin çekim aşamasında bölgeye gittiğinizde neler gördünüz? Biz altı aydır bu proje ile ilgili çalışıyoruz. aydır belki de 20 kez topraklara gittik. Her gidip geldiğimde üç gün kahvaltı yapamıyordum. Oradaki çocukların halini gördükten sonra ben üç gün arabama binemiyordum. Çünkü hakkım olmadığını düşünüyordum. Şimdi bütün bunlar yaşanırken biz yaptığımız şeyle Yahudi düşmanlığını kışkırtıyormuşuz. Yani dizinin krize sebep olması size göre manalı değil... Bu drama yayınlandıktan sonra kimse sokağa dökülmedi. Bu bir dizi, sinema filmi değil. Bu dizi bir aşk dizisidir. Bunu ilerleyen bölümlerde göreceklerdir. Gazze olayları sırasında birçok eylem yapıldı ama hiçbiri bu dizi kadar ses getirmedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Davos'un ve tatbikatın krizi diziye patladı. Tabii ki sanat çok önemli, ama sanatı taraflı kullanmamalıyız. Ben şahsen kameralarımı taraflı kullanmamak için çok özen gösteriyorum. Ama eğer bu dizi, öldürülmesi muhtemel olan bir çocuğun öldürülmesini engellerse zaten başarılı olmuş demektir. Dizinin reytingi yüzde 0,8, ama sebep olduğu krizin yüzde 100 olduğu eleştirisine ne diyorsunuz? Reytingi konuşursak, Türkiye'de çok kaliteli, çok düzeyli yapılan yapımların üst sıralarda olmadığını biliyoruz. Halkın vicdanı reytinglerin çok üzerinde. Elimde olsa ben bu diziyi reyting ölçümlerine sokmam. Peki, krizden sonra temkin hali hasıl oldu mu? Gazze'de yumuşama var mı, orada okullar açıldı mı, orada katliam durdu mu? Biz gerçekleri yansıttığımız için gerçekleri azaltarak vermenin hiçbir mantığı yok. Siz hiç mi kadın, çocuk öldürmediniz? Bunu benim yansıtmam niye dokunuyor? Dizinin ilk bölümünden itibaren jenerikte "Bu dizideki olayların ve kişilerin tamamı hayal ürünüdür." ifadesi yer alıyor. Gerçekten öyle mi? Takdir edersiniz ki RTÜK ve yayın anlamında yazılması gereken bir yazı bu. Haliyle bu dram bire bir gerçek kişilerin hikâyelerini içermiyor, ama gerçeklerle çok alakası var. Yahudi arkadaşlarınız var mı? Çok sevdiğim Yahudi dostlarım var. Onlarda diziyle ilgili rahatsızlık hissettiniz mi? Ben Piyanist filmini izlerken ağladım. Biz zaman zaman Yahudi arkadaşlarımızla oradaki mezalimi konuşuyoruz. Bu vahşeti yapan, İsrail askerlerinin tamamı değil, bunu her zaman söylüyorum. Dizi yayından kaldırılır diye düşündünüz mü? Hayır, biz dizinin altı bölümünü çekmiştik.
614006
Başbuğ'un 'Nefes'te etkliendiği sahne
Orgeneral Başbuğ, Panora Alışveriş Merkezi'ndeki sinemada, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atilla Işık, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Bekir Kalyoncu ile birlikte ''Nefes: Vatan Sağolsun'' adlı filmi izledi. Başbuğ, ''Belki de terörle mücadele kapsamında bugüne kadar çekilmiş en güzel filmlerden bir tanesi. Sinema teknik olarak güzel. Oyuncular gerçekten güzel oynamışlar'' dedi. Filmde olayların bir karakolda geçtiğini anlatan Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelenin sadece bir karakolla sınırlı olmadığını, operasyonel boyutu da bulunduğunu hatırlatarak, ''İleride aynı grubun operasyonel, kapsamlı bir film çevirebilmesini arzu ederim'' diye konuştu. ''ASKER DE ROBOT DEĞİL, BİR İNSAN'' Filmin, terörle mücadelenin kolay olmadığı konusunda iyi mesaj verdiğini vurgulayan Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Terörle mücadele zor. Görüyorsunuz. Bizim de daha önceden ifade ettiğimiz gibi insan odaklı, neticede bu terörle mücadeleyi yapanlar sizler, bizler gibi insan ve bunlar genç insanlar. Elbette bir kere şunu iyi anlamamız lazım; Asker de bir robot değil, bir insan. Bunların özel hayatları, değişik şartları var. En önemlisi de bu bir karakol etrafında senaryoya baktığımız zaman kahraman askerler, subay, astsubay, çavuş, onbaşı ve erler, bu mücadeleyi 365 gün 24 saat yürütüyor. Bunun iyi anlaşılması lazım. Mücadele zorluğu 365 gün 24 saat ve insan odaklı.'' ''ŞEHİTLERE BORÇLUYUZ'' Filmin 1993 yılında geçtiğini, kendisinin 1993-1995 yılları arasında bu bölgede görev yaptığını ifade eden Orgeneral Başbuğ, vatandaşlardan 1993-1994 yıllarının gazete arşivlerine tekrar göz atmalarını istedi. Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti: ''1993 hatta 1994 ortalarında belki de sonuna kadar gerçekten bu tip çok olaylarla karşı karşıya kaldık. Çok karakol baskınları yaşadık. Hatırlayın, zamanki teknolojik olanaklar da şimdi sahip olduğumuz oranda değildi. Bugün 2009'a geldiğimizde elbette terör bugün de devam ediyor ama hiç bir zaman 1990'lı yıllarda yaşadığımız boyutta, şiddette değil, olmaz da. Bunu da iddialı ifade ediyorum. yıllara Türkiye bir daha tekrar geri dönemez. zaman soralım; Bunu kime borçluyuz? Bu filmde gördüğünüz gibi, görev, vatan ve ülkesi uğruna canlarını feda eden şehitlere borçluyuz. binin üzerinde şehit verdik bu mücadelede. 90'lı yılları bir hatırlayınız, terör örgütü ne istiyordu? Terör örgütü zaman Türkiye'nin belirli bölgesini kontrol altına almak, ondan sonra olayları geliştirmek, bağımsız devlet hedefi güdüyorlardı. Bugün neredeler? Bugün aslında terörle artık bu hedeflerine ulaşamayacağını bölücü terör örgütü anladı, gördü. Nerede bugün bağımsız devlet hedefi söyleyenler, bugün niye bunları söyleyemiyor? 1990'lı yıllarda şehirlerimizde güvenlik boyutlarını hatırlayın. Terörle mücadele zor, acı, kanlı. Çünkü, bir noktada silahlı mücadele kolay değil. Bence bu filmin benim açımdan en önemli noktası, 90'lı yıllardaki durumu yansıtıyor. 90'lı yıllarda biz bu tabloları gerçekten çok yaşadık. Çok çabuk unutuyoruz. Ama geçtiğimiz yıllarda da bazı büyük terör olaylarını yaşadık, bu da bir gerçek. Ama hiç bir zaman Türkiye'deki yaşadığımız terör olayları 90'lı yılların boyutunda değildir ve noktaya tekrar geri dönemez. İşte bunlar, bu şehitlerimizin sayesinde oldu, bunları hiç unutmayalım.'' 1990'lı yıllarda imkanların daha kısıtlı olduğunu, bugün imkanların daha geliştiğini anlatan Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti: ''Unutmayın, terörle mücadeleyi insan yapıyor. İnsan bu. Etten, kemikten, kandan oluşan bir insan. Bu insan üşüyor, bu insan yaşıyor. Bu insanların kuvvetli tarafları var. Elbette bazen zayıf noktalar da bazen hatalar da oluyor. İnsansınız, bunu kabul etmek zorundayız. Zaten bütün amacımız da her zaman söylediğimiz gibi verdiğimiz eğitimle hata oranını, hata yüzdelerini asgariye çekmek.'' Filmi güzel bulduğunu, olayların güzel canlandırıldığını yineleyen Orgeneral Başbuğ, ''Ama elbette filmde gördüklerimizin hepsi gerçek yaşanan bir durum değil. Mümkün olduğu kadar gerçekleri yansıtmış'' dedi. ETKİLENDİĞİ SAHNE.. Filmde en fazla etkilendiği sahnenin sorulması üzerine Orgeneral Başbuğ, ''Çavuş'un, Atatürk büstüyle ilişkisi beni gerçekten çok etkiledi. Gerçek askerimiz bu'' diye konuştu. Filmdeki en güzel noktalardan birinin askerin insani boyutunu yansıtması olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, filmde bulutların da çok güzel kullanıldığını söyledi. Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu: ''Başta yüzbaşının karakola geldiği zaman erleri motive etmek için konuşmaları gerçekten etkileyiciydi. Çünkü doğrudur, yani orada neticede erleri motive etmeniz, hareketlendirmeniz, duygusal konuşmanız lazım. Etkileyici, çarpıcı konuşmanız lazım. Başlangıçtaki personelle yaptığı konuşmalar gerçekten etkileyiciydi. İnsani boyutu çok güçlü olan bir film. En basitinden bir terörist yaralıya karşı yapılan. İşte Türk askeri budur. Bu gerçek. Yani Türk askeri, Türk Silahlı Kuvvetleri budur.'' Film ekibini kutlayan Orgeneral Başbuğ, ''İyi hazırlanmışlar, çok uğraşmışlar. Bunun devamını isteriz. Çünkü kitaplarda film çevrilebilecek boyutta senaryolar var, operasyonlarla ilgili çok hikayeler var'' dedi. Bir gazetecinin, ''O günleri size hatırlattı mı?'' sorusu üzerine Başbuğ, ''Evet çok hatırlattı'' yanıtını verdi. AA
613726
Tüfek temizlerken amca oğlunu vurdu
Alınan bilgiye göre, Çayköy'de İsa S. (14) evlerinde kimsenin olmadığı sırada amcasının oğlu Mehmet S. (18) ile birlikte evlerinde babasına ait av tüfeğini temizlemeye başladı. İsa S, tüfeğin ateş alması sonucu yanında bulunan amcasının oğlu Mehmet S'yi göğsünden ağır yaraladı. Tüfek sesini duyarak eve gelen komşuları sağlık ekiplerine haber verdi. Mehmet S, olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından Mecitözü Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. Mehmet S'nin cesedi Cumhuriyet Savcısı'nın incelemesinin ardından otopsi için Ankara'ya Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Olayın ardından tüfekle birlikte jandarmanın gözaltına aldığı İsa S, nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. AA
613583
İran'da Satanist operasyonu
İran'da Satanist operasyonu 25.10.2009 12:22İran'ın kuzeydoğusundaki Urumiye kentinde 12 kişi Satanizm propagandası yaptıkları suçlamasıyla gözaltına alındı. Ülkede yayımlanan Resalat gazetesinde yer alan haberde gözaltına alınanların kanlı video klipler ürettikleri ve underground tarzda müzik yaptıkları iddia edildi. İran'da hükümet tarafından geçen yıl yapılan açıklamada Batı kültüründen etkilenen rapciler ve Satanistler'e karşı sıkı tedbirler alınacağı duyurulmuştu. REUTERS
613012
Chelsea'den 5'lik tarife!
Chelsea'den 5'lik tarife! 24/10/09 23:18 İngiltere Premier Lig ekiplerinden Chelsea, Stamford Bridge'de Blackburn'ü 5-0 mağlup etti. Chelsea, 20. dakikada Givet'in kendi kalesine attığı golle 1-0 öne geçerken farkı getiren goller: 48 ve 59. (pen) dakikada Lampard, 52. dakikada Essien ve 64 dakikada Drogba'dan geldi. Bu sonuçla, Chelsea 24 puanla liderken, Blackburn 10 puanla 15 sırada. Premier Lig'de alınan diğer sonuçlar şöyle: Wolverhampton-Aston Villa: 1-1 Birmingham-Sunderland: 2-1 Burnley-Wigan: 1-3 Hull City-Portsmouth: 0-0 Tottenham-Stoke City: 0-1
613334
Başkan Şener, Divan Kurulu'na gelmedi
Başkan Sadri Şener'in katılmadığı toplantıda bazı üyeler Gineli futbolcu Yattara'yı eleştirdi. Toplantının sonunda söz alan asbaşkan Hayrettin Hacısalihoğlu ise Yattara'nın özel bir oyuncu olduğunu belirterek, "Trabzonspor'a maddi olarak zarar vermeden bu sorunu halletmeliyiz." diye konuştu. Bu arada Trabzonspor'un 93 milyon 505 bin lira borcu olduğu bildirildi. HASAN DEMİR TRABZON
613737
Ehliyetsiz anne yaşındaki kızını ezdi
Alınan bilgiye göre, Hamidiye Mahallesi'nde düğüne gitmek için hazırlanan Nevin Topçu (29), kayınbabasına ait 43 NS 115 plakalı otomobile, kayınvalidesi Emine Topçu (80) ve kızı Seher Topçu (4) ile bindi. Topçu'nun kullandığı otomobil yolda bekleyen ve araca binmek isteyen kızı Zeynep Topçu'ya (5) çarptı. Daha sonra 50 metre sürüklenen otomobil ağaca çarparak durabildi. Zeynep Topçu olay yerinde yaşamını yitirdi. Yaralanan Nevin, Emine ve Seher Topçu, 112 Acil Servis ekiplerince Kütahya Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. AA
613138
Antalya'nın 'eko ev'i Onduline Avrasya'dan
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Antalya'nın 'eko ev'i Onduline Avrasya'dan Türkiye'nin en büyük çatı yalıtım sistemleri üreticilerinden olan Onduline Avrasya'nın, Antalya Güneş Kenti Projesi kapsamında gerçekleştirilecek ve Türkiye'nin ilk Ekolojik Eğitim Merkezi olarak tasarlanan 'Eko Ev'in çatı sistemini yapacağı bildirildi. Onduline Avrasya'nın, Türkiye'de ilk defa gerçekleştirilecek Güneş Kenti projesinde, üstün teknolojisiyle yer aldığı belirtildi. Antalya'yı Güneş Kenti Yapma projesinde, ilk etap olarak 11 bin metre karelik doğa dostu alan oluşturulacağı ifade edilirken, elektriğinden suyuna, yiyecek üretiminden atığına kadar tamamen doğaya zararı olmayan teknolojiler kullanılacağı bildirildi. 25.10.2009 EKONOMİ
614057
"Bu olayı yargıya götüreceğiz"
"Bu olayı yargıya götüreceğiz" Giriş Saati 25.10.2009 16:51 Güncelleme 25.10.2009 17:19 Ankara'da domuz gribinden dolayı hayatını kaybeden kişinin ağabeyi hastanenin olayda ihmali bulunduğunu ileri sürerek, kardeşinin ölüm olayını mahkemeye taşıyacaklarını söyledi. Kardeşi M.G.'nin Kalecik ilçesi Satılar köyündeki cenazesinin ardından basın mensuplarına açıklama yapan ağabey Hüseyin G., kardeşinin ölümünden dolayı çok üzüntülü olduklarını söyledi. Kardeşinin ölüm nedeninin raporda, ''Domuz Gribi'' yazdığını ifade eden Hüseyin G., ''Hastanedeki doktor bize bu virüsü herkesin taşıyabileceğini ve virüsün hastanede de olduğunu söyledi. Doktor, kardeşimin ikinci bir hastalığının olması nedeniyle öldüğünü belirtti. Kardeşimin ölümünde yüzde 100 ihmal olduğunu düşünüyorum. Hastaneyi mahkemeye vereceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız'' şeklinde konuştu. Hüseyin G., kardeşinin tedavisi sırasında eşinin yanında kaldığını anlatarak, ''Kardeşimin domuz gribinden öldüğünü öğrendikten sonra eşini de hastaneye götürdük. Yetkililer bize bir şey söylemedi. Ateşi çıkması durumunda getirmemiz gerektiğini belirttiler. Kardeşim zatürree şüphesiyle çalıştığı hastaneye yattı. Cumartesi günü telefonla bizi arayarak durumunun ağırlaştığı söylendi. Biz kalp rahatsızlığından öldüğünü düşünüyorduk, ancak gerçeği daha sonra televizyondan öğrendik'' dedi. Hüseyin G., kardeşinin hastanede temizlik görevlisi olduğunu ifade ederek Sağlık Bakanlığı yetkililerinin de konuyla ilgili kendilerini arayıp herhangi bir bilgi vermediğini iddia etti. Eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un, 'Ben domuz aşısını kullanmayacağım, insanları kobay haline getirilecek' şeklindeki sözlerini eleştiren ağabey Hüseyin G., "Sayın Durmuş, 'Vurulmayın' dedi. Ne kamu, ne hastane bunu kabul etmiyor. Okullar yarın tatil ediliyor. Neden kişi öldü? Osman Durmuş bu olayı ortaya atmasaydı aşı vurulabilirdi. İnşallah bu olayların devamı gelmez'' diye konuştu. Ağabey Hüseyin G., babasının kalp rahatsızlığından dolayı 60 yaşında, kızkardeşinin 30 yaşında vefat ettiğini dile getirdi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613810
"Bize zatürreden öldü dediler"
Ankara'da domuz gribine yakalanarak hayatını kaybeden yurttaşın cenazesi Yenimahalle Belediyesi'ne ait cenaze aracıyla Ankara'dan hastaneden alınarak Satılar Köyü'ne getirildi. Satılar Köyü Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından cenaze, köy mezarlığına defnedildi. Cenazeye katılan ölen kişinin kardeşleri ve yakınlarının üzgün oldukları ve ağladıkları gözlendi. Cenaze töreninin ardından ölen kişinin ağabeyi, ''domuz gribi aşısı yaptırılmamasına'' yönelik açıklamalarda bulunan siyasetçilere tepki gösterdi. Satılar Köyü Muhtarı Sadık Akgün, yaptığı açıklamada, ölen kişinin evli ve çocuk babası olduğunu belirtti. Ankara'da yaşayan ölen kişinin vefatından hafta önce köyüne ziyarete geldiğini anlatan Akgün, ''O zaman biraz rahatsız olduğunu söylüyordu. Biz de kendisine hastanede çalıştığını, gidip muayene olması gerektiğini söyledik'' dedi. Hayatını kaybeden kişinin köyü ziyareti sırasında bazı kişilerle görüştüğünü ifade eden Akgün, ancak köyde herhangi bir tedirginliğin söz konusu olmadığını kaydetti. Akgün, cenazeye katılanlar için herhangi bir önlem alınmadığını ifade ederek, ''Ben gereken yerlere söyledim, 'normal cenaze gibi götürün gömün' dediler'' diye konuştu. Bu arada, ölen kişinin yakınlarından biri, gazetecilere yaptığı açıklamada, kendisinin de dün gece hastanede olduğunu belirtti. İki saat yoğun bakım ünitesi önünde beklediklerini öne süren bu kişi, ''Bize kimse bir bilgi vermedi. Muhatap bulamadık. Bize zatürreden öldüğünü söylediler. Domuz gribinden öldüğünü ise televizyonlardan öğrendik. Dört kişilik bir odada tedavi ediliyordu. Zatürre üzerine serum takılmış. Ölmeden önce dayısı ve bazı yakınları yüz yüze muhabbet etmiş'' dedi. "Hastaneyi mahkemeye vereceğiz" Başkentte domuz gribi dolayısıyla hayatını kaybeden kişinin ağabeyi Hüseyin G, kardeşinin ölümünde ihmali olduğunu ileri sürerek, hastaneyi mahkemeye vereceklerini bildirdi. Kardeşinin Kalecik ilçesi Satılar Köyü'ndeki cenazesinin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Hüseyin G, kardeşinin ölümünün ailesini çok üzdüğünü belirtti. Hüseyin G, kardeşinin hastanede temizlik görevlisi olduğunu ifade ederek, ''Kardeşim zatürre şüphesiyle çalıştığı hastaneye yattı. Cumartesi günü telefonla bizi arayarak durumunun ağırlaştığı söylendi. Biz kalp rahatsızlığından öldüğünü düşünüyorduk, ancak gerçeği daha sonra televizyondan öğrendik'' iddiasında bulundu. Kardeşinin ölüm nedeninin raporda, ''Domuz Gribi'' yazdığını öne süren Hüseyin G, ''Hastanedeki doktor bize bu virüsü herkesin taşıyabileceğini ve virüsün hastanede de olduğunu söyledi. Doktor, kardeşimin ikinci bir hastalığının olması nedeniyle öldüğünü belirtti. Kardeşimin ölümünde yüzde 100 ihmal olduğunu düşünüyorum. Hastaneyi mahkemeye vereceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız'' dedi. Hüseyin G, kardeşinin tedavisi sırasında eşinin yanında kaldığını anlatarak, ''Kardeşimin domuz gribinden öldüğünü öğrendikten sonra eşini de hastaneye götürdük. Yetkililer bize bir şey söylemedi. Ateşi çıkması durumunda getirmemiz gerektiğini belirttiler'' diye konuştu. Ağabey Hüseyin G, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin de konuyla ilgili kendilerini arayıp herhangi bir bilgi vermediğini iddia etti. 25 Ekim 2009 1998-2009 2005-2009
613110
Güle oynaya
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Güle oynaya Wolfsburg yorgunu Kartal'ın bu kez şans yüzüne güldü. Uzun topta Doğa'nın kafasından seken top kaleci Ivesa'yı da aldattı, hareketlenen Ekrem topu boş kaleye yolladı. maçta 12 puan toplayan Kara Kartal, zirve uçuşunu sürdürdü... ENGİN ALBAYRAK Süper Lig'de biri hükmen olmak üzere maç üst üste kazanarak yükselişe geçen Beşiktaş, Eskişehir deplasmanında son anlarda bulduğu golle seriyi sürdürdü: 1-0. Orta alan mücadelesi şeklinde geçen karşılaşma Beşiktaş'ın golü bulduğu 83. dakikaya kadar hareket kazanmadı. 6. dakikada Beşiktaş, Ekrem ile Eskişehir kalesini yokladı, vuruşunda kaleci Ivesa başarılıydı. 22'de ceza sahası dışından bu kez Beşiktaş adına Nihat kaleyi yokladı, kaleciyi geçemedi. 23'te ceza sahasına giren Burak, kaleci Rüştü ile karşı karşıya pozisyonda iyi vurumadı. 29'da Tello'nun pasında topla buluşan Uğur, ceza alanından kaleyi denedi, Ivesa yine başarılıydı. Siyah-beyazlılar, ikinci yarıya Erhan-Tabata değişikliğiyle başladı. 73. dakikada da etkisiz Bobo çıkıp Nobre girince Beşiktaş, biraz olsun hareketlendi. 77'de Nobre kale önünde topa vuramadı ve ana kadar en net pozisyonu harcadı. 83'te uzun topta Doğa'nın kafasından seken topu Ekrem de ıskalayınca Ivesa aldandı. Ekrem kaleciyi de geçen topu güle oynaya kaleye yuvarladı. Golden sonra Eskişehir beraberlik için yüklendi. Beşiktaş 89. dakikada Nihat'la ikinci golü kaçırdı. Tecrübeli futbolcu Tello'ya pas vermek yerine kaleyi deneyince skoru artıramadı. Usain Bolt gibi sevindi Beşiktaş'a 83. dakikada galibiyet golünü kazandıran Ekrem, ilginç sevinç gösterisiyle gündeme oturdu. Gurbetçi futbolcu Ivesa'yı geçip önüne düşen topu boş kaleye yuvarlamadan önce Dünya rekortmeni ünlü sprinter Usain Bolt gibi, sevinç gösterisi yaptı. Ancak bu davranışı takımın tecrübeli isimlerinin tepkisini çekti. İbrahim Üzülmez gurbetçi futbolcuyu “Önce golü at sonra sevin. Ya sen sevinirken arkadan biri gelip müdahale etseydi” diye azarladı. Maç sonu canlı yayında LİG TV ekranlarına çıkan Ekrem, golden önce sevindiğinin farkında olmadığını söyledi, pozisyonu içeride canlı yayın aracında tekrar izledi. RÜŞTÜ barışmaya yanaşmıyor Beşiktaşlı taraftarlar, Eskişehirspor maçı öncesi ısınmak için sahaya çıkan Rüştü'yü tribünlere çağırdı ancak tecrübeli kaleci kırgınlığını dün de sürdürdü. 8. haftadaki Denizlispor maçında top ayağına her geldiğinde taraftarlarca ıslıklanan Rüştü, kendisine uzatılan barış elini bir kez daha geri çevirdi. Beşiktaş kalecisi geçen haftaki Kasımpaşa maçında da olduğu gibi siyah-beyazlı taraftarların alkışlı çağrısını duymamazlıktan geldi. 'Formayı at' dediler, attı! Maç öncesi Atatürk Stadı'nı karnaval alanına çeviren Eskişehirli taraftarlar maç sonunda istenmeyen olaylara imza attı. Maç bitiminde Beşiktaşlı bir futbolcudan forma alan Eskişehirsporlu Bülent, taraftarın tepkisi üzerine aldığı formayı yere attı. Taraftarlar Mustafa Denizli'nin konuşması sırasında basın odasının, stattan ayrılışı sırasında da Beşiktaş otobüsünün camlarını taşladı. Çalımbay: Hak etmedik Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, Beşiktaş karşısında hak etmedikleri bir yenilgi aldıklarını söyledi. Yedikleri gole dek takımın oyunundan memnun olduğunu belirten Çalımbay, “Son vuruşlarda etkili olamadık. Böyle basit bir gol yemeyi beklemiyorduk. Eksik oyuncular nedeniyle oyuna müdahale şansım da kalmadı. Golden sonra konsantre olamadık” dedi. 25.10.2009 SPOR
613616
Ceylan Önkol'un ölümünde flaş gelişme
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 28 Eylül 2009'da Lice ilçesi Şenlik köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkisindeki patlamada yaşamını yitiren Ceylan Önkol'un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak'ı patlamanın ardından olay yerine ''güvenlik'' gerekçesiyle götürmeyen jandarma görevlileri hakkında ''adli görevi yerine getirmeme'' suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Abalı Jandarma Karakolu komutanı ve bazı görevlilerin ifadelerine başvuruldu. -SAVCI ÇOLAK HAKKINDAKİ İNCELEME- Bu arada, DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş'ın suç duyurusu üzerine Adalet Bakanlığınca Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak hakkında başlatılan inceleme devam ediyor. DTP'li Demirtaş, suç duyurusunda, Savcı Çolak'ın patlamadan gün sonra olay yerinde inceleme yaptığını öne sürmüştü. Demirtaş, Savcı Çolak hakkında ''olay yerine gitmeyerek delillerin kaybına yol açtığı ve etkili soruşturma yürütmeyerek vatandaşlar arasında ayrımcılık duygularının gelişmesine neden olduğu'' iddiasıyla soruşturma yapılmasını istemişti. Önkol ailesinin avukatı Serdar Çelebi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, jandarmanın görevinin bölgede yaşayan insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti. Abalı Jandarma Karakolu görevlilerinin cezai anlamda da soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini kaydeden Çelebi, şöyle konuştu: ''Bu soruşturma ilk olması nedeniyle umut vericidir. Sorumluların tespiti ve cezalandırılması konusunda böylesi bir soruşturmanın başlatılması gerekiyordu. Burada görevi ihmal suçu da var. Bu nedenle cezai anlamda da bu kişilerin soruşturmaya tabi tutulması lazım. Devlet görevlilere orada yaşayan vatandaşların can güvenliğini sağlamaları için yetki vermiştir. Herkesin işini iyi yapması lazım.'' -BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ- Avukat Çelebi, patlamanın ardından delillerin tam anlamıyla toplanmadığını ileri sürdü. Bilirkişi raporunun olayı bütün detaylarıyla yansıtmadığını savunan Çelebi, ''Rapora itiraz edeceğiz. Daha bağımsız bir bilirkişi heyeti tarafından yeniden rapor hazırlanmalı'' dedi. Raporda, Ceylan Önkol'un ''daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 milimetrelik bomba atar mühimmatın elindeki tahrayla vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı'' belirtilmişti.
613061
Kalça ameliyatı öldürdü
Kalça ameliyatı öldürdüMEHMET BULUT DHA 25.10.2009Köklü çifti, hastane ve doktor hakkında suç duyurusunda bulundu. ’te doğuştan kalça çıkığı olan Nazlı Köklü (3), olduktan bir saat sonra öldü Naim-Nahide Köklü çiftinin tek çocukları olan Nazlı, ay önce Dr. Murat Özçelik tarafından edildi. Ancak sorun düzelmeyince Köklü ailesi, çocuklarını Özçelik’in son görev yaptığı özel hastaneye götürdü. Önceki sabah ameliyat olan Köklü, saat süren operasyonun ardından servise alındı. Ancak bir saat sonra öldü.
612964
Domuz gribinden ilk ölüm
Domuz gribinden ilk ölüm 25.10.2009 00:05 Sağlık Bakanlığı, Ankara'da kişinin "domuz gribi" hastalığı nedeniyle hayatını kaybettiğini, vakanın Türkiye'deki ilk ölüm olduğunu bildirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Pnömoni (zatürre) teşhisiyle Ankara'daki bir hastanemizde takip ve tedavisi sürdürülen 29 yaşındaki bir vatandaşımız, gelişen ani solunum yetmezliği sebebiyle maalesef hayatını kaybetmiştir. Alınan numunelerde pandemik A(H1N1) virüsü tespit edilmiştir. Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan bu vaka, ülkemizde pandemik A(H1N1) sebebiyle kaybettiğimiz ilk kişidir. 24.10.2009 tarihi saat 20.00 itibarıyla ülkemizde pandemik A(H1N1) toplam vaka sayısı 958'e ulaşmıştır. Vatandaşlarımızın korunma tedbirlerine özenle riayet etmesi, grip belirtileri olan çocukların okul ve dershaneye gönderilmemesi, hastalık belirtisi olanların evlerinde istirahat etmeleri gerekmektedir. Ancak, genel durumda kötüleşme, solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, günden fazla süren ateş, ciddi ve sürekli kusması olan vakaların beklemeden doktora müracaatları büyük önem taşımaktadır" denildi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ Gerekli önlemlerin alındığını ve bu ölemlerin de uygulanmasına devam edileceğini vurgulayan Akdağ, şöyle konuştu: ''Tüm dünyada ölümler yaşanıyor. ABD'de, Meksika'da yüzlerce ölüm olayı yaşandı. Türkiye'de ise ilk ölüm vakası bu. Başka ölümler de olabilir. Ölen arkadaşımız bir sağlık çalışanı. Risk grubundaki kişilerin bir an önce aşılanması gerektiğinin önemi ortaya çıkıyor.'' Akdağ, bu konuda az da olsa aşıyla ilgili olumsuz görüşler ortaya koyanların anlamsızlıkların belirdiğini ifade ederek, risk grubundakilerin en kısa sürede aşılanmasına başlanacağını, vatandaşların hijyen konusunda uyarıları dikkate alarak hareket etmesi gerektiğini kaydetti. Akdağ, bu süreci en az hasarla atlatmaya çalışacaklarını sözlerine ekledi.
613786
Uğur Dündar'ın istediği gençlik bu mu?
Öğlen arasına öğretmenleri eşliğinde Cuma namazına giden özel bir okulun öğrencilerini ana haber bülteninde fişleyen Uğur Dündar ilkeli haberciliğine bir yenisini daha eklerken aynı gün Haber7’nin gündeme getirdiği “liselilerin sınıfta bira alemi” haberini ise görmezden geldi. Cuma günü Star TV’nin ana haberi bülteninde yayınlanan “özel” haberde, öğrencilerin namaz kılmasını suçmuş gibi gösteren Uğur Dündar, okul yönetimi ile öğrencileri hedef gösterirken, haberi sunuş şekliyle de tepki çekti. Yaklaşık dört dakika boyunca çocukların Cuma namazı kıldıkları görüntüleri ekrana getiren Dündar, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü'nün “Ders saatleri dışında namaza gidilmesinde bir yasak olmadığı” açıklamasına rağmen, bu olayı bir suçmuş gibi gösterdi. ÖĞRENCİLERİ FİŞLEYİP, ÖĞRETMENLERİ HEDEF GÖSTERDİ Dündar “Yaklaşık 50 çocuk Cuma namazı kılıyor! Hepsinin üzerinde okul üniforması var” şeklinde anonsladığı haberde, kameraların çekim yapmasına tepki gösteren öğretmenleri ise, “Namaz sonrasında görüntülenmekten rahatsız olan öğretmenlerin tavrı ise hayli sertti.” sözleriyle hedef gösterdi. Dündar haberde şu ifadeleri kullandı: “Yaklaşık 50 çocuk Cuma namazı kılıyor, hepsinin üzerinde okul üniforması var. Öğretmenleriyle beraber saf tutan öğrenciler, İstanbul’da özel bir ilköğretim okulunun öğrencileri. Namaz sonrasında görüntülenmekten rahatsız olan öğretmenlerin tavrı ise hayli sertti. İşte görüntüler. Görüntüler Anadolu Yakası’ndan özel bir ilköğretim okuluna ait. Yaklaşık 50 öğrenci ile öğretmen, okulun hemen yanındaki camiye gidiyor. Kimileri camiden içeri giriyor, kimileri avluda bekliyor. Ve halılar yere seriliyor, takkeler takılıyor ve ezanın okunmasıyla öğrenciler namaza duruyor. Yaklaşık 30 öğrenci ve öğretmen, avluda saf tutuyor. Diğerleri içeride namaz kılmayı tercih ediyor. Namazdan sonra öğrenciler toplu halde okula dönüyor. Görüntülendiklerini gören bazı öğrenciler, okula doğru koşarken öğretmenleri ise sert tepki gösteriyor.” DERSTE ALEM YAPAN LİSELİLER Namaz kılan öğrencileri suç işlemilşlercesine ana habere taşıyan Uğur Dündar, aynı gün haber7'nin yayınladığı İstanbul'daki bir lisede, öğrencilerin öğretmenin de sınıfta olduğu sırada, bira içip kadeh tokuşturduğu görüntüleri ise görmezden geldi. Haber okurunun büyük tepki gösterdiği bu görüntülerde, Ferdi Tayfur’un şarkısı eşliğinde sınıfın en arka tarafında bira içen liseli öğrenciler, sınıfta öğretmen olmasına aldırmıyorlar. Ellerindeki bira kutuları ile kadeh kaldırıp, tokuşturan liseliler cep telefonu kamerası ile kendilerini çeken arkadaşlarına poz vermeyi de ihmal etmiyorlar. Video paylaşım sitelerine yüklenen skandal görüntülerde, ders kitaplarının da üstünde olduğu "okul sıralarını, içki masasına" çeviren liseli öğrenciler, öğretmenlerine belli etmemek için içtikleri biraları yudumladıktan sonra, önlem olarak okula çantasına koyuyorlar. Biranın kokusunun hissedilmemesi içinse havaya ve ağızlarına sprey sıkıyorlar. 2009-10-25 16:00:06 Uğur Dündar sen namaz kılmıyorsun diye seni haber yapan var mı Bir de dersiniz ki ne ararsın Allah ile aramda bre sen ne ararsın Allah ile onların arasında furkan 2009-10-25 15:59:57 sanırım dündar ilk defa namaz kılan genç görüyor yazık ya hiç de görmemiş....bu yaşta dündar dikkat et azrail kol geziyor nerde ne zaman orda anlatırsın derdini öğrenci namaz kılmaz dersin.. muhahaha.. öner kartal 2009-10-25 15:57:21 28 şubattada aynı tip haberleri yaptılar.. arkadaşlar bu tip cemiyetler yani başımızda AK PARTİ nin olmasını hazmedemiyorlar Turgut Sağlam 2009-10-25 15:56:33 bu adam nerde yaşadığını sanıyor merak ediyorum, Çocuklar Cuma namazı kılmış, ne var bunda:) acaba %90 müslüman olan bir ülkede bu anormalmi:) İstiklal marşınıda okumamış herhalde DÜNDAR.. Hakkıdır HAKKA TAPAN Milletimin İstiklal diyor İstiklal marşında.. özkan bilgi 2009-10-25 15:51:18 Adam sanki korku filmi anlatıyor.Olay nedir diye bakıyorsun. Birkaç tane insan yaratıcısının emrine uymuş namaz kılıyor. Vay anasını uğur. Neyse ben söyliyim. istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. Anlaşıldı mı canım.Yani boş çırpınmalar. Mehmet HATİPOĞLU 2009-10-25 15:50:58 Haber yapacak başka bir şey bulamadınız insanların dini değerlerini haber yapıyorsunuz haa yazıklar olsun sizlere.Ne yapmış bu insanlar Allah'ın emirlerini yerine getiriyorlar,onun yerine içki alemimi yapsın,fuhuş alemimi yapsın,esrar alemimi yapsın haa söyle dündar.Seninde evlatların var samimi isen söyle sen evlatlarına şu yazdıklarımın hangisini layık görüyorsun. Nuri Alpaslan 2009-10-25 15:50:28 .Sayın okurumuz lütfen yorumlarınızı küçük harflerle yazarak yeniden gönderiniz Anlayışınız için teşekkürler ÖMER 2009-10-25 15:49:38 uğur dündar ın yaramazlıklarını gevezeliğini hokkabazlığını terbiyesizliğini kınıyorum.artık kime düşmanlık kime yaranmak istediğini herkes biliyor.bu öğretmen ve öğrecilere haksızlık ediyor.ben bu öğrenci ve öğretmenlere kurban olayım. arslanali46 2009-10-25 15:44:36 ugur dündar bu haberi tabiki tek basina yayina hazirlamadi.iftira ve yalan haber üstadi kartelin bir yayin organinda calisan ugur dündar bu haberle tarafsiz??? objektif??? haberciligini bir kez daha gözler önüne serdi.böyle haberler yapildikca ben cevremde daha cok gencin namaza baslamasini tesvik etmek icin elimden geleni yapacagim.bu ucuz ve basit ötesi haberle bu milletin genclerini cuma namazina gitmekten alikoyacaginizi mi zannediyorsunuz?:))) ugur dündari önce allah'a sonra millete havale ediyorum... Erdem Demir 2009-10-25 15:44:11 Sayın okurumuz lütfen yorumlarınızı küçük harflerle yazarak yeniden gönderiniz Anlayışınız için teşekkürler ERDİNÇ ERGÜL 2009-10-25 15:33:16 sayın dündar sayın diyorum çünkü msdenice bir tavır olduğu için sizi tebrik etmek lazım nasıl yakaladınız bu hainleri hemen idam edelim yoksa nasıl kurtulur bu ülke valla sende olazsan bittik yıllarca bizleri bu tür amaçsız haberlerle vurduğun yetmedimmi ne yaptılar onlar yaratılana karşı vazifelerini yapmak suç mu onlar en azında allahın önünde eğiliyorlar ORHAN KAYALI 2009-10-25 15:32:54 Sayın okurumuz lütfen yorumlarınızı küçük harflerle yazarak yeniden gönderiniz Anlayışınız için teşekkürler ramazan dağıstan 2009-10-25 15:24:49 içkimi içsin beyazmı kullansın ne yapsında sana yaransın alaeddin kaya 2009-10-25 15:22:51 Allah seni bildiyi gibi yapsin insaallah seni kolay olemiyesin bu muslumanlarin hakkini nasil odiyeceksin sen haktan korkmazmisin N.Ates 2009-10-25 15:20:02 Uğur Dündar aynı Uğur Dündar kendine yakışan tarzda bir haber yapıp sonunda İl Milli Eğitim müdüürnün açıklamasını yorumsuz olarak vermiş. haberde sanki büyük bir suç işleniyormuşta bunlar ebelemiş gibi davranmaları yok mu tahammül edilecek gibi değil. Allah en iyisini ve doğrusunu bilir. Allah'a havale ediyorum. Musa Yücel COŞKUN 2009-10-25 15:18:45 Hala; objektif, tarafsız, doğru, ilkeli ve sorumlu haber ve habercilikten bahsedilen ve bu kelimelerle anılan bu şahsın aslında nasıl bir maskeye sahip olduğunu ve yukarda yazılı kelimelerin hiçbirinin inandırıcılığının kalmadığını bir kez daha gördük!... Eğer tarafsız ve yalın olsa, içki içen öğrencileri de haber yapardı, ama görmezden gelmesi; kesinlikle bu şahsa artık itibar edilmemesini ve haberlerinin de izlenmemesini gerektiriyor... Namaz kılmayı haşa suçmuş gibi göstermek asla kabul edilemez!! ufuk 2009-10-25 15:17:19 yenimi öğreniyosunuz tam islam karşıtı daha fatiha okumasını bilmiyo Emre ERKAN 2009-10-25 15:14:47 uğur dündar dündarında safı belli objektif haber yapamaması normal.bu memlekette müslümanların yaşadığını unutmuş demekki.ona islamın güzelliklerini anlatmak lazım... COŞKUN DEMİRCİ 2009-10-25 15:03:49 Bunda bi gariplik yok.herkes kendi inandığına hizmet eder ahmet bulut 2009-10-25 15:01:45 Doğan gurbunun üslendiği islam düşmanlığı görevini dündara vermişler şaşırmadım ki gençlerimiz doğru yolu buldu hamd olsun Hakan Cantürk
613670
Yozgat'ta orman yangını
Yaşam Haberi Dinle Yozgat'ta orman yangını AA Giriş Saati 25.10.2009 11:16 Güncelleme 25.10.2009 11:16 Yozgat'ın Saraykent ilçesinde çıkan yangında dönüm ormanlık alan zarar gördü. Kurt Deresi mevkisinde henüz belirlenemeyen nedenle çıkan anız yangını ormanlık alana sıçradı. Yangını Saraykent itfaiye ekipleri ile vatandaşlar kontrol altına alıp söndürdü. Yangına müdahale çalışmalarına Saraykent Belediye Başkanı İdris Ögel ve İlçe Jandarma Komutanı Kıdemli Başçavuş Ahmet Can da katıldı. Yangında dönüm orman alanı zarar gördü. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar Yazarlar
614024
Gül: Sırbistan anahtar ülke
FEHMİ KORU Gül: Sırbistan anahtar ülke Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sırbistan'ı Balkanlar'ın anahtar ülkesi olarak gördüklerini ifade ederek, "Balkanlar'ın istikrarı ve huzuru için Türk-Sırp tarihi uzlaşması ve beraber hareket etmesi çok önemlidir" dedi. İSTANBUL () Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sırbistan'ı Balkanlar'ın anahtar ülkesi olarak gördüklerini ifade ederek, "Balkanlar'ın istikrarı ve huzuru için Türk-Sırp tarihi uzlaşması ve beraber hareket etmesi çok önemlidir" dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç'in resmi davetlisi olarak Sırbistan'a gitti. Belgrad'a hareketi öncesi Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen Gül, heyette Devlet Bakanı Faruk Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, milletvekilleri ve işadamlarının da yer aldığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkilerin son yılda bir değişim sürecine girdiğini ifade ederek, "Ziyaretim vesilesiyle bu olumlu gelişmeyi ve önümüzdeki dönemde atılacak adımlar için gerekli siyasi iradeyi en üst düzeyde temsil edeceğiz. Tadiç ile yapacağımız görüşmelerde öncelikle ikili ilişkilerimiz ve işbirliğimizi gözden geçireceğiz. Başta şüphesiz ki Balkanlar olmak üzere bölgesel ve uluslar arası konuşları karşılıklı ele alacağız" diye konuştu. Sırbistan'ı Balkanlar'ın anahtar ülkesi olarak gördüklerini kaydeden Gül, "Sırbistan ile ortak sınırımız yok. Ama müşterek tarihi ve kültürü paylaştığımız Sırbistan'ı her zaman komşumuz olarak da değerlendiriyoruz. Bu itibarla Türkiye, Sırbistan'la ilişkilerine Balkanlar'ın istikrarı bakımından çok önem vermektedir. Sırbistan'ın izlediği ve izleyeceğiz sorumlu tutum, bölgenin istikrarı için hayati önem taşımaktadır. Yapacağımız görüşmelerde bu hedef doğrultusunda ortak hareket etme imkanlarını da ele alacağız" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ziyaret sırasında yapacakları görüşmelerde son dönemde ikili ilişkilerde kaydedilen memnuniyet verici gelişmelerin sürekli kılınması amacıyla neler yapılması gerektiği konusunun da konuşulacağını kaydetti. Siyasi ilişkilerde kaydedilen gelişmeyi, ekonomik ve siyasi ilişkilere de yansıtmak için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğine inandıklarını anlatan Gül, "Geçtiğimiz Haziran ayında Serbest Ticaret Anlaşması imzalandı. Ziyaretimiz sırasında imzalanacak yeni anlaşmalarla bu ilişkilerin hukuki alt yapısını tamamlayacağımıza inanıyorum" dedi. Ağırlıklı olarak Boşnakların yaşadığı Sırbistan'ın Sancak bölgesinin, iki ülke arasında köprü rolü oynadığını ifade eden Gül, "Ziyaretimiz sırasında Sırbistan'la işbirliği halinde Sancak'ın istikrarı ve kalkınmasına sağlayabileceğimiz katkıları da ele alacağız. Balkanlar'ın istikrarı ve huzuru için Türk-Sırp tarihi uzlaşması ve beraber hareket etmesi çok önemlidir" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, 1986'dan bu yana ilk defa bir Türk Cumhurbaşkanının Sırbistan'ı ziyaret edeceğini belirterek, "Vardığımız noktada Sırbistan'la ilişkilerimizi stratejik işbirliği hedefine doğru götürmeyi düşünüyoruz. Şüphesiz bu ortak ve erişilebilir bir hedeftir. Ziyaretimin Sırbistan'la ilişkilerimizin daha da ileriye taşınması ve Balkanlar'da barış, istikrar ve refahın güvence altına alınmasına katkı sağlayacağına inanıyorum" dedi. 25.10.2009 POLİTİKA
613901
Somali, 12 korsanı hapis cezasına çarptırdı
Puntland üst düzey güvenlik yetkilisi Abdülkadir Jama, geçen ay Mısır tarafından teslim edilen korsanın yıl hapse çarptırıldığını belirtti. Jama, sahil koruma görevlilerince yakalanan diğer dört korsanın ise yıl hapse mahkum edildiğini kaydetti.
613057
BÜLENT KORUCU Komplo belgesi gerçekse...
Belge gerçekse ona eşlik ettiği ileri sürülen ihbar mektubunda yazılanlar da doğru demektir. Medyada yer alan haberlere göre ihbar mektubundaki subay, delillerin bilinçli biçimde karartıldığını söylüyor. Adaleti yanıltmayla birlikte suça iştirak gündeme geliyor. Komplo belgesinin altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek'in karargâhta yalnız olmadığı ve suç ortakları bulunduğu anlaşılıyor. Soruşturma bu kişileri ortaya çıkaracak şekilde genişletilmeli. Delilleri bizzat karartanlarla birlikte, buna göz yumanlar da sorgudan nasibini alacaktır. İkinci önemli sonuç Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın yaptığı soruşturmanın analiz edilmesidir. Konu kamuoyuna mal olduğu andan itibaren askerî savcılığın işlem ve açıklamaları eleştiri konusu yapıldı. Haklı eleştirilerdi, zira daha belgeyi görmeden karargâhta hazırlanmadığı yönünde 'kanaat' bildirildi. Tam beş gün sonra Albay Çiçek'in evinde arama yapıldı. Delilleri karartmak isteyen için beş gün yeter de artar bile. 'Savcılık suçsuzluğa baştan karar vermiş, sadece prosedürleri tamamlamaya çalışıyor' izlenimi hâkim oldu. Kovuşturmaya yer olmadığı kararının gerekçesi de kamu vicdanını yaraladı. Yetkili kriminal laboratuvarlarının 'imza Dursun Çiçek'in eli ürünü' raporları görmezden gelindi. "... Soruşturmanın sonucunu etkilemeyeceği değerlendirilerek şüphelinin askerî savcılık huzurunda verdiği imzaların daha önceki muhtelif belgelerdeki imzalarıyla örtüşmemesinin ayrıca incelettirilmesine gerek görülmemiştir." ifadeleri tam bir faciaydı. Şüphelinin incelemeye esas olmak üzere savcılık önünde verdiği imzayı farklı atması, yakalanınca yalan beyanda bulunması yok sayıldı. Başkaca belgeye gerek kalmadan normal bir savcı bu çelişkileri dikkate almak zorundadır. Yeni gelişme askerî savcılığın soruşturmayı bırakın hukuku, basit mantığa bile uygun yürütmediğini gösteriyor. Askerî yargının çağdaş hukuka ve temel demokratik ilkelere aykırılığı bir kere daha tescillenmiş oldu. Üçüncü önemi sonuç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un içine düşürüldüğü durumdur. Basın toplantısı düzenleyip söz konusu belgeyi 'kağıt parçası' olarak niteleyen Başbuğ ters köşeye yatırılmıştır. Kişilerden bağımsız olarak hiç kimse Genelkurmay Başkanlığı makamını bu hale düşürme hakkına sahip değil. "Belgenin gerçek olduğu ortaya çıkarsa gereği yapılır" vaadinde bulunan Org. Başbuğ'un neyi kastettiğini yakında görürüz. Albay Çiçek'i feda etmenin yetmeyeceği aşikâr. Karargâhtaki suç ortakları ve delillerin karartılmasında dahli bulunan herkesin hesap vermesi kaçınılmaz. Komplo belgesinin hedefindeki parti ve hükümetin başkanı olarak Başbakan Tayyip Erdoğan ilk tepkisinde başlangıçtaki duruşunu koruduğunu beyan etti. "Yürütme olarak bize ne düşerse onu sonuna kadar yapacağımızı söylediğimiz gibi, bundan sonra da yine aynı kararlılık içerisindeyiz. Akşam farklı, sabah farklı konuşmayı sevmem. Aslolan doğrular ortaya çıksın, gerçek ortaya çıksın. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletini hiç kimsenin zan altında bırakmaya hak ve salahiyeti yoktur. Böyle bir şeye de bizler asla aracılık edemeyiz.'' sözleri Erdoğan'a ait. b.korucu@zaman.com.tr
613126
polis açığa alındı
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI polis açığa alındı Türkiye-Ermenistan maçında Azeri bayrağının çöpe atılmasıyla ilgili Bursa Valiliği'nin araştırması tamamlandı. Biri işten uzaklaştırılan polise soruşturma açıldı. BURSA Türkiye-Ermenistan milli maçında toplanan Azerbaycan bayraklarının çöpe atıldığı iddiasıyla yaşanan krizin üç polisin kusurlu davranışıyla ortaya çıktığı netleşti. Azerbaycan'ın tepkisine neden olayla ilgili Bursa Valiliği'nin başlattığı soruşturmada polis işten uzaklaştırıldı. TÜM GÖRÜNTÜLER İNCELENDİ Bursa Valisi Şahabbetin Harput, Türkiye-Ermenistan maçında Azerbaycan bayraklarının yere atılmasıyla ilgili bir amir ve iki polis memuru hakkında başlatılan disiplin soruşturmasıyla ilgili açıklama yaptı. Vali Harput araştırmada polisin kendi kaydettiği kamera görüntüleri, haberin yer aldığı 10 ulusal kanal, yerel televizyon, basında çıkan resim ve haberlerin incelendiğini belirtti. POLİSLERE DİSİPLİN SORUŞTURMASI Vali Harput “Stat kapısındaki dış kontrol esnasında Azerbaycan bayraklarının düzenli bir şekilde uygun kutulara konulması ve böylece muhtemel istismasların engellenmesi konusunda gerekli hassasiyeti, dikkat ve ihtimamı göstermede kusurlu oldukları kanaatiyle, bir amir, polis memuru hakkında disiplin soruşturması açılmış, bu polis memurlarından birine işten el çektirilmiştir" dedi. DOSYA SAVCILIĞA GÖNDERİLDİ Harput, sözlerini şöyle sürdürdü: "Azerbaycan bayraklarına karşı üçüncü şahısların sergiledikleri ve böylece hem Azerbaycan bayraklarını rencide edici görüntülere yol açtıkları, hem de görev yapan personele müdahale ederek tahrik ve kargaşaya sebebiyet verdikleri gerekçesiyle görsel medyada yer alan görüntüler, emniyet tarafından gereği yapılmak üzere savcılığa teslim edilmiştir". Bayrak krizi nasıl başladı Türkiye-Ermenistan maçında toplanan Azeri bayraklarının çöpe atıldığı iddiası, Bakü ve Ankara arasında krize neden olmuştu. Ermenistan'la imzalanan protokolün ardından ortaya atılan iddia nedeniyle Bakü Türk Şehitliği ve Türk Büyükelçiliği Din İşleri Müşavirliği binasının önündeki Türk bayrakları indirilmişti. Gelişmeler üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Türkiye için Azerbaycan bayrağı ve Türkiye bayrağı aynı ölçüde azizdir. Gök yere inse Türkiye'nin bu pozisyonu değişmez" demişti. 25.10.2009 GÜNDEM
613830
Oyuncak içinde uyuşturucu
Oyuncak içinde uyuşturucu 25.10.2009 16:04İstanbul'da, Şanlıurfa'dan oyuncak ayıların içine zulalanarak getirilen 14 kilo esrar ele geçirilirken, olayla ilgili kişi gözaltına alındı. Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, Beyoğlu'nda bir kargo firmasının Şanlıurfa'dan gelen koliden şüphelenmesi üzerine operasyon başlattı. Kolilerde yapılan incelemede, beyaz renkli oyuncak ayılarla karşılaşıldı. Oyuncak ayıların içlerini ve kolileri detaylı inceleyen narkotik ekipleri 14 kilo esrar ele geçirdi. Olayla ilgili soruşturmayı derileştiren polis, kargoyu Şanlıurfa'dan sahte kimlikle yollayan Turgut Y'yi kargoyu teslim almaya geldiği Beyoğlu'nda gözaltına aldı. Operasyonda daha sonra esrar siparişini verdikleri öne sürülen Habip , Veysi U. ve Subut Y. yakalandı. Gözaltına alınan bu kişilerin Tarlabaşı'ndaki evlerinde yapılan aramada kilogram esrar daha ele geçirildi. Emniyette işlemleri tamamlanan şüpheliler, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine sevk edildi. AA
613778
PKK'yı protesto gösterileri sürüyor
Terör örgütü üyelerinin teslim olması sırasında yaşananlar, Afyonkarahisar, Edirne ve Çanakkale'de protesto edildi. Afyonkarahisar: Afyonkarahisar Anıtpark önünde toplanan Şehit Aileleri ve Gazileri Derneği üyeleri adına basın açıklaması yapan derneği yönetim kurulu üyesi Saadettin Dağdelen, terör örgütü elebaşının çağrısı üzerine Kandil ve Mahmur Kampı'ndan Türkiye'ye gelen 34 kişilik 'lı grubun Cumhurbaşkanlığı ve TBMM'ye sunulmak üzere bir mektup getirdiğini söyledi. Dağdelen, "Türkiye Cumhuriyeti'nin her kurumuna kurşun sıktınız, yaktınız, yıktınız. Öğretmen, asker, polis, din görevlisi demediniz ve şu anda sözde özgürlük istediğiniz halkın bebelerini, analarını, bacılarını, kardeşini, gözünüzü kırpmadan hunharca katlettiniz. Siz ne hakla Türkiye Cumhuriyeti'nden özgürlük adına talepte bulunuyorsunuz. Gazi ve Şehit Aileleri Derneği olarak, devletin imkanlarıyla karşılamaya gidenler hakkında suç duyurusunda bulunacağız" dedi. Grup daha sonra dağıldı. Edirne: Edirne'de çeşitli parti ve sivil toplum kuruluşlarının da desteklediği grup, ellerinde Türk bayrakları ve kınama dövizleriyle Anıtı önünde toplandı. Saygı duruşunda bulunan ve İstiklal Marşı'nı okuyan grup, terör örgütü aleyhine bir süre slogan attı. Alperen Ocakları Edirne Şubesi Başkanı Alpaslan Cankaloğlu, burada yaptığı basın açıklamasında, son günlerde yaşanan olayları Türk Milleti'nin dikkatle izlediğini belirtti. Cankaloğlu, "Milletin, siyasi iktidara yetkiyi hainlere hoşgörü göstermesi için vermediğini" ifade ederek, "İktidarın hainlere karşı göstermiş olduğu hoşgörülü yaklaşım, teröristlerin hamiliğine soyunan 'nin iştahını kabartmıştır" dedi. Grup, terör örgütü elebaşının fotoğraflarını yaktıktan sonra slogan atarak dağıldı. Çanakkale: Çanakkale'de de Ulusal Güç Birliği Platformu üyelerince Cumhuriyet Meydanı'nda protesto gösterisi yapıldı. Atatürkçü Düşünce Derneği Çanakkale Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Necmi Akyalçın, buradaki konuşmasında ülkede son zamanlarda çok ilginç olayların yaşandığını söyledi. Akyalçın, "Yıllarca, elinde silah dağlarda Türk askerine saldıran teröristler, sınırlarda devlet görevlilerinin de aralarında bulunduğu gruplarca törenle karşılanıyor. Suç işledin mi diyen yok. Neymiş efendim suçları sabit değilmiş, kendileri de suç işledikleri kanıtlanıncaya kadar serbestmiş. Peki Silivri'ye topladığınız insanlara neden aynı yöntemi uygulamadınız" diye konuştu. Gösteriye, CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile bazı siyasi parti üyeleri katıldı.
614073
"Tarih yazmak istiyoruz"
Fenerbahçe Futbol Takımı Kaptanı Alex De Souza, Galatasaray ile yapacakları derbi maçla ilgili görüşünü, ''Bazı taraftarlarımız Galatasaray'ı yenmenin şampiyonlukla eş değer olduğunu söylüyorlar. Ancak biz futbolcular doğrusu bu düşüncede değiliz. Asıl hedef şampiyonluk olmalıdır'' diye açıkladı. Fenerbahçe Gazetesi Maç Günlüğü dergisinde, derbiyle ilgili değerlendirmesine yer verilen Brezilyalı futbolcu, taraftarların Galatasaray karşısında alınacak galibiyeti, şampiyonlukla eş değer tuttuğunu kaydederek, ''Ancak biz futbolcular doğrusu bu düşüncede değiliz. Asıl hedef şampiyonluk olmalıdır. Bu maçta yine kendi gücümüzü gösterip Fenerbahçe'nin farkını ortaya koymak istiyoruz'' ifadesini kullandı. Ligde 8. haftaya kadar güzel bir çıkış yakaladıklarını, sakatlıklar nedeniyle 10'da 10 hedefini aksattıklarını belirten Fenerbahçeli futbolcu, değerlendirmesinde şunları kaydetti: ''Ama işte yine bugün Galatasaray'ı yenerek, yine bu konuda yeni bir tarih yazmak, yeni bir rekora imza atmak istiyoruz diyebiliriz. Ben ve arkadaşlarım, Fenerbahçe seyircisinin tüm kalbiyle bütün stadyumu doldurarak bize destek olup 90 dakika bizim yanımızda olacaklarına inanıyorum.'' Dos Santos ise ezeli rekabeti, takım arkadaşlarının kendisine anlatımıyla bildiğini değerlendirmesini, ''Saha içinde bütün gücümle sonuna kadar mücadele etmek ve bu büyük maçta Fenerbahçe'nin büyüklüğünü hissetmek istiyorum. Oynadığım futbolla bu muhteşem taraftara farklı bir şekilde mutluluklar yaşatmak arzusundayım'' şeklinde tamamladı.
613844
29 Ekim provası, gerçeğini aratmadı
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI 29 Ekim provası, gerçeğini aratmadı İSTANBUL (AA) İstanbul'daki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı provaları Vatan Caddesi'nde yapıldı. Bu yıl 86. yıl dönümünün kutlanacağı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için Fatih Vatan Caddesi'nde resmi geçit töreni provası gerçekleştirildi. Askeri birlikler, polis, orta öğretim kurumlarının öğrencileri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi birimlerinin yanı sıra şehit ve gazi derneklerinin katıldığı geçit törenini bazı vatandaşlar çocukları ile birlikte izledi. Tören provası dolayısıyla trafiğe kapatılan Vatan Caddesi ve bu caddeye çıkan yollar provanın ardından trafiğe açıldı. 25.10.2009 GÜNDEM
613784
Domuz gribinden ölüm mahkemeye taşınıyor
Kardeşinin Kalecik ilçesi Satılar Köyü'ndeki cenazesinin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Hüseyin G, kardeşinin ölümünün ailesini çok üzdüğünü belirtti. Hüseyin G, kardeşinin hastanede temizlik görevlisi olduğunu ifade ederek, ''Kardeşim zatürre şüphesiyle çalıştığı hastaneye yattı. Cumartesi günü telefonla bizi arayarak durumunun ağırlaştığı söylendi. Biz kalp rahatsızlığından öldüğünü düşünüyorduk, ancak gerçeği daha sonra televizyondan öğrendik'' iddiasında bulundu. Kardeşinin ölüm nedeninin raporda, ''Domuz Gribi'' yazdığını öne süren Hüseyin G, ''Hastanedeki doktor bize bu virüsü herkesin taşıyabileceğini ve virüsün hastanede de olduğunu söyledi. Doktor, kardeşimin ikinci bir hastalığının olması nedeniyle öldüğünü belirtti. Kardeşimin ölümünde yüzde 100 ihmal olduğunu düşünüyorum. Hastaneyi mahkemeye vereceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız'' dedi. Hüseyin G, kardeşinin tedavisi sırasında eşinin yanında kaldığını anlatarak, ''Kardeşimin domuz gribinden öldüğünü öğrendikten sonra eşini de hastaneye götürdük. Yetkililer bize bir şey söylemedi. Ateşi çıkması durumunda getirmemiz gerektiğini belirttiler'' diye konuştu. Ağabey Hüseyin G, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin de konuyla ilgili kendilerini arayıp herhangi bir bilgi vermediğini iddia etti. AA
613517
Gülen talihinin kıymetini bilemedi...
Gülen talihinin kıymetini bilemedi... ’nın Haymana ilçesinde yaşayan 49 yıldır aralıksız oynayan 68 yaşındaki "albay" lakaplı Zekai Pekel, Spor Toto’dan bir kere büyük ikramiyeyi kazanmasına ve ’dan kere peş peşe rakamı bilmesine rağmen kazandığı paraları iyi değerlendirmemenin üzüntüsünü yaşıyor. Pekel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1941’de Haymana’da doğduğunu, babasının maliye muhasebe memuru olması dolayısıyla iyi bir eğitim aldığını ve iyi imkanlar içinde büyüdüğünü söyledi. Akşam Okulu’ndan mezun olduktan sonra askere gittiğini askerliğinin ardından Demir Çelik Fabrikası’nda çalışmaya başladığını aktaran Pekel, şöyle devam etti: "Şans oyunlarıyla ilk tanışmam dönemde başladı. 1960’da Spor Toto yeni çıkmıştı. dönem 13 maçın sonucunu bilen büyük ikramiyeyi kazanıyordu. Tabi 10, 11 ve 12 bilenlere de veriliyordu. Ben ilk kez oynadığımda 10 maçı bilince ufak bir ikramiye kazandım. Bu beni zaman oldukça mutlu etti. Daha sonraki haftalarda oynamaya başladım ve zamanla bu bende alışkanlığa dönüştü. Tiyolar aldıkça da büyük paralar yatırmaya başladım." Spor Toto’dan en büyük ikramiyesini 1981’de ’de olduğu dönemde 13 maçın sonucunu bilerek kazandığını belirten Pekel, "O zaman kazandığım para şimdiye kadar kazandığım en büyük ikramiye. parayla Bozhöyük’te 3-4 daire rahatlıkla alabiliyordum. Parayı Çiçek Pasajı’nda ve ’da arkadaşlarımla yedik. Her gün ayrı bir renk takım elbise, güzel mekanlar, eğlence. dönem güzel bir hayat yaşadım" diye konuştu. Pekel, Spor Toto dışında diğer şans oyunlarına da ilgi duyduğunu ve aralıksız takip ettiğini ifade ederek, şunları söyledi: "Yılbaşıları yaklaştığında dört arkadaş bir araya gelip İstanbul Eskişehir Beyazgül ve Altıparmak gibi yerlerden bine yakın Milli alırdık. Bu biletlerden büyük ikramiyeyi kazanamadık ama son üç, son dört rakamından kazandıklarımızla yatırdığımız parayı fazlasıyla çıkartırdık. Yılbaşı olmasa da çoğu hafta 100 tane bilet alırdık. Bazen büyük ikramiye olmasa da bir şeyler tuttururduk, parayı yine bu işe yatırırdık." Evli, çocuk ve torun sahibi olduğunu, 42 yıllık evliliği boyunca eşinin sözünün bir kez dahi dinlemediğini vurgulayan Pekel, "Karımın sözünü bir kere dinleseydim bugün servetim vardı. Korkudan bir şey söyleyemiyordu bana. Bir şey sorduğumda ’sen bilirsin’ diyordu. Erkeklere tavsiyem eşlerinin sözünü dinlesinler" dedi. AİLECE ŞANS OYUNLARINA İLGİLİLER Eşinin Spor Toto oynadığı dönemler de kendisine kuponları doldurmakta yardım ettiğini, çocuklarının da kendisi gibi şans oyunlarına ilgi duyduğunu aktaran Pekel, şunları konuştu: "Şimdi karım da Sayısal Loto başta olmak üzere şans oyunları oynar. Çocuklarım da benim gibi bu işe meraklı. Bazen oynadıkları kuponlar tutar. Evdeki sohbetlerimiz de bu işler üzerinedir. Torunlarım Sayısal Loto oynarken bazen bana rakam söyler." -4 YILDIR AYNI RAKAMLARI OYNUYOR İddia, Sayısal Loto, On Numara, başta olmak üzere bütün şans oyunlarını oynadığını, ilçede ganyan bayii olmadığı için bir tek oynayamadığını aktaran Pekel, "En çok iddia ve Sayısal Loto oynuyorum. Sayısal’da kere bildim arka arkaya. Ayrıca banko rakamlarım vardır. Televizyondaki bir programda 6,17,22,34,37 ve 45’in çıkabileceği söylendi. yıldır her hafta oynarım bu kolonu. Şimdiye kadar bu rakamlarla iki sefer 3, iki sefer 4’ü bildim ama oynamaya devam ediyorum" diye konuştu. VE PORTO FAVORİ Şans oyunlarının kendisi için bir yaşam biçimi olduğunu, ilçedeki herkesin kendisini şans oyunları ve ikramiyelerle özdeşleştirdiğini belirten Pekel, son zamanlarda en çok oynadığı şans oyunun "iddia" olduğunu söyledi. ’deki takımları ilerleyen yaşına rağmen yakından takip ettiğini, Bank 1. Lig’deki takımların birçoğunu tanıdığını aktaran Pekel, şöyle konuştu: "Yabancı takımlardan Chelsea, Lyon, Milan, ve Porto favori takımlarım, ’da iyi ama beni bir iki kere yatırdı. İddiadan yakın zamanda 300, 500, 750 TL tutturduğum oldu. Ama hala unutamadığım maçıdır. Ben maça beraberlik vermiştim. Tuttursaydım TL’ye 27 bin TL kazanacaktım ama ’un son dakikalarda attığı gol benim kuponumu yatırdı." "İKRAMİYE ÇIKINCA YİNE YERİM" Pekel, TCDD’den emekli olduğunu, emekli aylığıyla geçinmeye çalıştığını ama bunun dışında semt pazarında tespih, tarak ve çakmak sattığını belirterek, "Şans oyunu oynamayınca rahat edemiyorum. Cebimdeki paraya göre şimdilerde TL’lik, TL’lik TL’lik oynuyorum ama bazen de oynayacak TL bulamıyorum. Bu saatten sonra büyük ikramiye çıksa çocuklarıma ev alırım sonra geri kalanını yine yerim" dedi. .
613636
Sağanak yağış Bodrum'u vurdu
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Sağanak yağış Bodrum'u vurdu Bugün sabaha karşı aniden bastıran ve yaklaşık 20 dakika süren sağanak yağış, Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Turgutreis beldesinde sokakları Venedik'e çevirdi. CNN Türk'ün haberine göre, Turgutreis çarşı merkezinde, aralarında bir fırının da bulunduğu işyeri, 10'a yakın ev ve oteli su bastı. Bazı yollar Akçaalan Dağı'ndan gelen sel suları nedeniyle tahrip oldu, caddeler göle döndü. Otellerin havuzları ve alt katlarındaki odalar sel suları altında kaldı. Yazlık villaların alt katlarını da su bastı. Villa sahiplerinin çoğunun Bodrum'da olmaması nedeniyle içeri girilemedi. Turgutreis Belediyesi zabıta ve itfaiye ekipleri yaklaşık saat boyunca kurtarma çalışmalarını sürdürdü. AYDEM ve Türk Telekom ekipleri sağanak yağışlardan meydana gelen arızalar nedeniyle alarma geçti, gün boyunca çalıştı. Turgutreis Belediyesi İtfaiye Amiri Zekeriya Bayırlı, "Meteoroloji'den aldığımız bilgi doğrultusunda işletmeleri ve vatandaşlarımızı zamanında uyarıp, ekiplerimizi sel öncesi 24 saat alarma geçirdik, her türlü tedbiri aldık, sağanak başlar başlamaz harekete geçmemiz, zararın büyük olmasını önledi. Ekiplerimiz yine de günün 24 saati vatandaşlarımızı bilgilendirip ihbarlara anında müdahale ediyor" diye konuştu. 25.10.2009 GÜNDEM
614113
Neçirvan Barzani'den PKK'ya eleştiri
Erbil'de gazetecilerle konuşan Barzani, "Örgütün (barış grupları) göndermesi barış yolunda önemli adım, ama bunu kışkırtıcı tarzda yapmamak gerekir" dedi. "PKK, sürecin durdurulması sonucunu doğurabilecek, Kürt düşmanlarınca suistimal edilebilecek kışkırtıcı tavırları benimsememeli" diyen Barzani, "Türk makamlarının jestinden memnun olduğunu" belirtti ve "bu projenin, Kürt sorununun çözümü için devam edeceğini umduğunu" söyledi.
613865
Scolari mi geliyor?
Scolari mi geliyor? AA Giriş Saati 25.10.2009 14:36 Güncelleme 25.10.2009 14:38 Özbekistan'ın Bunyodkor takımının teknik direktörü Brezilyalı Luiz Felipe Scolari, Türkiye Milli Futbol Takımı için bazı kişilerin kendisiyle temasa geçtiğini, ancak onları Avrupa'daki menajerine yönlerdirdiğini söyledi. Scolari, CBN radyosuna yaptığı açıklamada, Türkiye Futbol Federasyonu ile sıkı bağı olan bazı işadamlarının kendisiyle temasa geçmek istediğini belirterek, ''Ne düşünüyorlar, istedikleri ne ve ne zaman gibi detayları öğrenmek için Avrupa'daki menajerim Jorge Mendes'i aramalarını istedim'' dedi. Öte yandan Brezilya basını ise Scolari ile Türk Milli Takımı'nın anlaştığına yönelik Türk basınındaki iddiaların şimdilik sadece söylenti olduğunu yazdı. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613800
Kırgızistan-Özbekistan arasında gaz gerginliği
Özbekistan'ın taşımacılığı ve dağıtımı yapan Uztransgaz şirketi, Kırgızistan'ın güney bölgesine 26 Eylül'de doğalgazı kesmesi ve ülkenin kuzeyine verdiği miktarını yüzde 30 oranında azaltmasının ardından Kırgızistan milyon 600 bin ödeme yaptığı bildirildi. Kırgızgaz şirketi yetkililerin yaptığı açıklamalarına göre, Kırgızgaz şirketinin Özbekistan'a için 19 milyon dolarlık borç miktarından sadece milyon 600 bin ödeme yaptığı belirtildi. Önümüzdeki günlerde milyon daha ödenmesi planlandığını ifade eden yetkililer, Özbekistan'ın Kırgızistan'ın güney bölgesine kestiği gazı sadece Oş ve Maylüü-Suu kentlerine vermeye başladığını anımsatarak, ancak yüklü borçtan dolayı diğer yerleşim bölgelerine vermediğini kaydetti. Yetkililer, Özbekgaz yetkililerinin, Kırgızistan'ın kullanımı için her 10 günde ön ödeme yapma koşuluyla, Oş kentine gaz vanasını açma kararı alındığını söyledi. Yetkililer, ülke genelinde hala eksikliğinin bulunduğunu ifade etti. Özbek yönetimi, geçtiğimiz yıl 145 dolardan verdiği doğal gazın fiyatını bu yıl 240 dolara çıkartmıştı. Kırgızistan Özbekistan'dan fiyatını 200 dolara indirmesini istiyor.
613496
El Aksa'da şiddet olayları yeniden başladı
Camiden halka, El Aksa'ya gelip korumaları çağrıları yapıldı. Görgü tanıklarının verdiği bilgilere göre, Yahudi grubun içeri girmesine 500 dolayında İsrailli polis ve güvenlik görevlisi eşlik etti. Ancak Yahudi grubun camiye de girmek istemesi yine olaylara neden oldu. Cami içerisinde bulunanlarla polisler arasında şiddet olayları yaşanırken, bazılarının polise molotofkokteyli attığı, bunun gerilimi iyice tırmandırdığı ifade ediliyor. Bunun üzerine polisin cami içinde bulunanlara ateş açtığı ve göz yaşartıcı bomba kullandığı belirtiliyor. Camideki çatışmalarda, Filistinli kaynaklara göre en az kişi yaralandı. İsrail polisinin camidekilerden ve caminin Filistinli korumalarından en az 10 kişiyi de tutukladığı ifade ediliyor. Polis, "Tapınak Enstitüsü" adlı bir Yahudi grubun, bugün Haremüşşerif'e girmek üzere çağrıda bulunması nedeniyle cami çevresinde ve Eski Kent'in (Doğu Kudüs) etrafında geniş güvenlik önlemleri almıştı.
613473
Saatlerinizi geri aldınız mı?
Saatlerinizi geri aldınız mı? AA Giriş Saati 25.10.2009 09:43 Güncelleme 25.10.2009 09:43 Yaz saati uygulaması, 04.00'da saatlerin bir saat geri alınmasıyla sona erdi. Uygulama 29 Mart 2009 pazar günü saatlerin 03.00'da bir saat ileri alınmasıyla başlamıştı. Yaz saati (ileri saat) uygulaması, çalışma saatlerinin günün güneşli bölümüne alınması suretiyle, gün ışığından daha fazla yararlanılması, elektrik enerjisinin aydınlatmada kullanılan bölümünden tasarruf sağlanması amacını taşıyor. Ayrıca yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. 697 sayılı Kanunun 3097 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi, ''Greenwich'e göre 30. derecede bulunan boylam dairesi bütün Türkiye Cumhuriyeti saatleri için esas alınır. Ayrıca başlangıç ve bitiş tarihleri belirtilmek ve bir saati aşmamak şartıyla yaz saati uygulamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir'' hükmü gereğince, yaz saati uygulamasının başlangıç ve bitiş tarihleri Bakanlar Kurulu kararlarıyla belirleniyor. Bu arada, 28 Mart 2010 pazar günü saat 03.00'de, saatlerin bir saat ileri alınmasıyla, yaz saati uygulamasına tekrar geçilecek. Bu gece sona eren yaz saati uygulamasından, yaklaşık 500 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf edildiği tahmin ediliyor. Buna göre uygulamayla, orta ölçekli bir hidroelektrik santralin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanmış olacak. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613095
Asmin ölüm fermanını imzalıyor
Asmin ölüm fermanını imzalıyor Başrollerinde Nehir Erdoğan, Orhan Kılıç ve Emre Kızılırmak'ın yer aldığı Aşk Bir Hayal'in bu akşam ekrana gelecek olan yeni bölümünde düğün günü gelip çatmıştır. Asmin'in kaderine razı oluşunun aslında ölüme yürüyüş olduğundan kimsenin haberi yoktur. Altay avcı evinde yaşadıklarını anlatınca, Gabriel, Asmin'in kendi ölüm fermanını imzaladığını ve bile bile ölüme gittiğini anlar. Altay ve Asmin bin yıllık toprakların, bin yıllık törelerinin kıskacındadır. Ya tek başına Asmin, ya da Altay'la birlikte Asmin. Yolun iki ucunda da ölüm vardır ve iki sevgili ölüme birlikte koşmayı tercih ederler. Tek umutları Mardin'den çıkmayı başarmaktır. Ama Miran Ağa'nın kırılan gururu ve yıkılan umutları iki sevgilinin yoluna geçit vermeyecektir. ATV 20.00 25.10.2009 TELEVİZYON
613949
Londra’dan Eyfel’e rakip
’dan Eyfel’e rakip 2012 olimpiyatlarına ev sahipliği yapmaya hazırlanan ’nin başkenti ’da, ’teki ya da ’taki Özgürlük Anıtı gibi şehrin simgesi olacak bir anıt yapılması planlanıyor. gazetesinin haberine göre, Londra Belediye Başkanı “Londra’da Paris’teki Eyfel Kulesi’ne rakip olacak bir anıt yapılmasının planlandığını” söyledi. Gazetenin “Londra 2012: yeni bir Olimpiyat heykeli Eyfel’e rakip olacak” başlığıyla duyurduğu haberde, yaklaşık 15 milyon (40 milyon TL) değerindeki bir anıtın Londra’nın Olimpiyat parkına yapılacağı kaydedildi. Habere göre, kesin şekli belli olmamakla beraber ilk taslaklara göre Kızılderili totemlerinden birine benzeyecek anıtın yaklaşık 120 metre yükseklikte olması ve güneş enerjisiyle aydınlatılması bekleniyor. Gazete, Belediye Başkanı Johnson’a yakın bir kaynağın, “Johnson, Eyfel Kulesi ya da Özgürlük Anıtı gibi, Londra’nın simgesi olacak bir anıt yaptırmak istiyor” dediğini yazdı. Ve .
613516
El Aksa yeniden karıştı
Yahudi bir grubun bugün Kudüs-Haremüşşerif'e yeniden girme teşebbüsü, Eski-Kent'te gerilimi yeniden artırırken, cami içinde olayları yaşandığı bildirildi. Camiden halka, El Aksa'ya gelip korumaları çağrıları yapıldı. Görgü tanıklarının verdiği bilgilere göre, Yahudi grubun içeri girmesine 500 dolayında İsrailli polis ve güvenlik görevlisi eşlik etti. Ancak Yahudi grubun camiye de girmek istemesi yine olaylara neden oldu. Cami içerisinde bulunanlarla polisler arasında olayları yaşanırken, bazılarının polise molotofkokteyli attığı, bunun gerilimi iyice tırmandırdığı ifade ediliyor. Bunun üzerine polisin cami içinde bulunanlara ateş açtığı ve göz yaşartıcı bomba kullandığı belirtiliyor. Camideki çatışmalarda, Filistinli kaynaklara göre en az kişi yaralandı. polisinin camidekilerden ve caminin Filistinli korumalarından en az 10 kişiyi de tutukladığı ifade ediliyor. Polis, "Tapınak Enstitüsü" adlı bir Yahudi grubun, bugün Haremüşşerif'e girmek üzere çağrıda bulunması nedeniyle cami çevresinde ve Eski Kent'in (Doğu Kudüs) etrafında geniş güvenlik önlemleri almıştı.
613156
Cephe hattında Azeri asker vuruldu
DÜCANE CÜNDİOĞLU Cephe hattında Azeri asker vuruldu BAKÜ (A.A) Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokolle bölgede uzlaşma arayışları sürerken, Azerbeycan-Ermenistan hattında yaşanan olayda bir Azeri asker hayatını kaybetti. Önemli bölümü Azerbaycan'ın Ermeni işgali altındaki toprakları üzerinde bulunan Azeri-Ermeni cephe hattındaki ateşkes ihlallerinde bir Azeri askerinin öldüğü bildirildi. Yerel ANS televizyon kanalının haberine göre Ermeni güçleri, son olarak önceki gün cephe hattının Ağdam bölgesindeki çeşitli mevzilerinden aynı bölgede konuşlanmış Azeri güçlerine otomatik silahlarla ateş açtı. Haberde, kalbinden vurularak hayatını kaybeden Eldar İsmayılov'un yaklaşık ay önce askere çağrıldığı kaydedildi. Azerbaycan Savunma Bakanlığı ise olayla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadı. 25.10.2009 DÜNYA
614062
Dünyanın numaralı derbisi
Dünyanın numaralı derbisi Giriş Saati 25.10.2009 16:36 Güncelleme 25.10.2009 16:38 Türk futbolunun iki büyük kulübü Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki rekabet dünya futbol literatürüne girerken, dünyadaki derbi karşılaşmalarını inceleyen bir internet sitesi Fenerbahçe-Galatasaray maçına en yüksek puanı vererek, dünyanın en büyük derbisi ilan etti. Footballderbies.com adlı internet sitesi, dünyanın en ünlü şehir derbilerini sıraladığı listede, Fenerbahçe-Galatasaray derbisini 8.6 puanla ilk sırada gösterdi. 2. SIRADA ARJANTİN DERBİSİ VAR Dünyanın çeşitli ülkelerinden 98 derbi sıralayan internet sitesi, Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin ardından 2. sıraya Arjantin'den Boca Juniors-River Plate maçlarını alırken, 3. sırada İskoç Ligi'nin iki tarihi kulübü Celtic ile Glasgow Rangers arasındaki mücadeleye yer verdi. Türkiye'den Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin ilk sırada yer aldığı listede, Beşiktaş-Fenerbahçe arasındaki rekabet ise dünyanın en önemli 12. derbisi seçildi. GÖZTEPE KARŞIYAKA Galatasaray-Beşiktaş derbisinin 21. sırayı aldığı derbiler listesinde, 23. sırayı ise Karşıyaka Göztepe arasındaki derbi aldı. Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki tarihi rekabete dikkat çeken internet sitesi, Fenerbahçe'nin işçi sınıfı tarafından İstanbul'un Asya yakasında kurulduğunu yazarken, Sarı-kırmızılı kulübün ise Galatasaray Lisesi öğrencileri tarafından oluşturulduğunu ve aristokrat takımı olmasıyla ünlendiğini yazdı. Galatasaray'ın genelde zenginler tarafından desteklendiğini ifade eden site, son zamanlarda Fenerbahçe'ye ekonomik destek veren zengin taraftarların da çıktığını söyledi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613640
Bağdat'ta kanlı pazar: 30 ölü 45 yaralı
DÜCANE CÜNDİOĞLU Bağdat'ta kanlı pazar: 30 ölü 45 yaralı BAĞDAT (A.A) Irak'ın başkenti Bağdat'ta meydana gelen iki ayrı patlamada, 30 kişi öldü, 45 kişi de yaralandı. Adalet Bakanlığı ve Bağdat Valiliği binaları önünde yerel saatle 10.30'da meydana gelen patlamalarda, ölü sayısının artmasından endişe ediliyor. Yapılan saldırı, Ağustos ayından beri yapılan en büyük saldırı olurken, Iraklı yetkililer başka ülkelerden gelen terörizm akımlarını suçluyor. Irak'ın başkenti Bağdat'ta bu sabah bomba yüklü iki araçla düzenlenen saldırının ardından kent merkezinden geçen Dicle Nehri'nin dumanla kaplandığı bildirildi. ABD ordusunun Haziranda kent merkezinden çekilmesinden sonra şeyhlerin de asayişe desteği sayesinde azaldığı bildirilen terör saldırıları kendini göstermeye devam ediyor. Devlet televizyonu, 30 kişinin ölümüne, 45 kişinin yaralanmasına neden olan bombaların Vilayet binası ile Adalet Bakanlığına yönelik olduğunu duyurdu. Bağdat'ta Ağustos ayında Dışişleri ve Maliye bakanlıkları iki bomba yüklü araçla vurulmuş, 100 kişi hayatını kaybetmişti. 25.10.2009 DÜNYA
613154
Korsanları insansız uçakla vuracaklar
DÜCANE CÜNDİOĞLU Korsanları insansız uçakla vuracaklar NAIROBI ABD ordusu, Aden Körfezi'nde her geçen gün artan korsanlık faaliyetlerine karşı ilk kez İnsansız Hava Araçları'nı () devreye soktu. Füze taşıma kabiliyetine sahip 'ların, Somali açıklarında bu hafta devriye gezmeye başladığı bildirildi. ABD'nin Afrika'dan sorumlu komutan yardımcısı Robert Moeller, muson sezonunun sona ermesiyle birlikte korsanlık faaliyetlerinde ciddi bir artış olduğunu, buna önlem amacıyla MQ-9 Reaper tipi 'ları devreye soktuklarını açıkladı. Jet avcı uçağı boyutunda olan Reaper'ler, 16 saat aralıksız uçabiliyor ve onlarca güdümlü bomba ve füze taşıma kabiliyetine sahip. 25.10.2009 DÜNYA
613732
Beşiktaş'ta Kasım ayı zorlu geçecek
Siyah-beyazlı takım, kasım ayında Turkcell Süper Lig'de ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nde birbirinden zorlu maçlara çıkacak. Ekim ayını Ankaragücü maçıyla tamamlayacak Beşiktaş, kasım ayında Turkcell Süper Lig'de Trabzonspor, Fenerbahçe ve Sivasspor ile karşı karşıya gelecek. Ligde kasımın ilk maçını üst sıraları hedefleyen Trabzonspor ile deplasmanda oynayacak ''Kara kartallar'', verilecek aranın ardından, bu sefer sezona çok iyi başlangıç yapan ve şampiyonluğu hedefleyen Fenerbahçe'yi, BJK İnönü Stadı'nda konuk edecek. Beşiktaş, bu iki zorlu mücadelenin ardından, kasım ayını deplasmandaki Sivasspor karşılaşmasıyla tamamlayacak. KASIM AYI AVRUPA'DAKİ DURUMUNU BELİRLEYECEK Turkcell Süper Lig'de kasım ayında birbirinden zorlu maçlara çıkacak Beşiktaş'ın, UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki durumu yine aynı süreçte ortaya çıkacak. (B) Grubu'nda ilk iki karşılaşmasında Manchester United ile CSKA Moskova'ya yenilen, ancak VfL Wolfsburg karşısında aldığı beraberlikle umudunu sürdüren siyah-beyazlı takım, kasım ayında önce sahasında Kasım Salı günü VfL Wolfsburg'u konuk edecek. Bu mücadeleden iyi bir sonuç almayı hedefleyen Beşiktaş, daha sonra 25 Kasım Çarşamba günü güçlü rakibi Manchester United deplasmanına gidecek. KASIM AYI MAÇLARI Beşiktaş'ın kasım ayında Turkcell Süper Lig ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nde yapacağı karşılaşmalar ise şöyle: Turkcell Süper Lig: 7 Kasım: Trabzonspor-Beşiktaş 22 Kasım: Beşiktaş-Fenerbahçe 29 Kasım: Sivasspor-Beşiktaş UEFA Şampiyonlar Ligi: 3 Kasım: Beşiktaş-VfL Wolfsburg 25 Kasım: Manchester United-Beşiktaş
613137
Bölgesel teşvik lüks otel getirdi
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Bölgesel teşvik lüks otel getirdi Akay Grup tarafından Van Gölü kenarında şehrin en lüks oteli olacağı belirtilen Van Rescate'nin inşaatına başlandığı bildirildi. Akay Grup Başkanı Kurtuluş Akay, toplam 56 oda ve 110 yatak kapasiteye sahip olacak otelin bölgenin en lüks oteli olacağını ve proje değeri yaklaşık milyon doları bulan Van Rescate'yi 2010 yılında hizmete açacaklarını söyledi. Bölgesel teşvik paketinin, 4. bölge içinde yer alan Van'a istisna ve avantajlar getirdiğini belirten Akay, yatırım yapmak isteyen tüm yatırımcılara tanınan bu teşvik sisteminin birçok bahaneyi de ortadan kaldırdığını belirtti. 25.10.2009 EKONOMİ
614147
'Kız Kardeşim Mommo'ya 'En iyi film' ödülü
4. Uluslararası Dadaş Film Festivali Ödül Töreni Atatürk Üniversitesi (AÜ) Büyük Salonu'nda yapıldı. Ödül töreninde en iyi yönetmen ödülü Acı Filmiyle Cemal Şan'a, en iyi erkek oyuncu ödülü Devrim Arabaları filmindeki rolüyle Taner Birsel'e, en iyi kadın oyuncu ödülü Acı filminde oynayan Nesrin Cevatzade'ye, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü Volga Sorgu Tekinoğlu'na, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü Vahide Gördüm'e, en iyi film ödülü ise Atalay Taşdiken'in yönetmenliğini yaptığı 'Kız Kardeşim Mommo'ya verildi. Taşdiken, ödülünü, sinema oyuncusu Ediz Hun'dan aldı. Çevre ve İnsan Gerçeği temasının işlendiği festivalin ödül törenine katılımın az olamsına bazı yönetmen ve sanatçılar gönderme yaptı. Yönetmen Atalay Taşdiken, "İlk defa Erzurum'da bulunuyorum. Erzurum'da bu tür etkinlikleri yapabilecek yürekli insanların olması beni çok mutlu etti. Kültür ve sanat etkinliklerinin başına gelebilecek en şanssız olay heralde Fenerbahçe-Galatasaray maçına denk geliyor olması. Erzurum'a ilk defa geldiğim için hayalimdeki salon bu değildi, sinemaya daha büyük destek olacağını düşünmüştüm." dedi. Sinema Oyuncusu Ediz Hun ise festivallerin halkın katılımıyla yapılması gerektiğini söyledi. Hun, "Bu, sevgili belediye başkanımızın gayretleriyle oluşabilecek bir durum. yüzden rica ediyorum, gerek sayın valimiz gerekse belediye başkanımızla gelecek sene bu güzel insanlarımıza, sanatçılara evinizi açın, kucaklayın onları. Ödül almam şart değil, en büyük ödül Erzurumluların bana gösterdiği sevgidir" diye konuştu. Ödül alan satçılar, yönetmenler daha sonra toplu fotoğraf çektirdi. 23 Ekim'de başlayan 4. Uluslararası Dadaş Film Festivali 27 Ekim'de sona erecek.
613695
Hakkari'de terörist yakalandı
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, bölgede operasyonlarını sürdüren İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince, Çığlı köyü kırsalında arazi arama tarama faaliyeti yapıldı. Bu sırada terör örgütü PKK üyesi olduğu belirlenen R.B, silahıyla birlikte yakalandı.
613443
Bu hafta hava nasıl olacak?
Bu hafta hava nasıl olacak? 25.10.2009 09:30Sıcaklar Marmara ve Ege bölgelerinde ila derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik beklenmiyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nce yapılan son değerlendirmelere göre; Kıyı Ege (İzmir, Aydın, Muğla, Manisa), Edirne, anakkale, Balıkesir'in Ayvalık, Edremit ve Burhaniye ilçeleri, Denizli, Uşak, Burdur, Antalya, Gümüşhane ve Bayburt çevrelerinde kısa süreli ve yerel yağış geçişlerinin görüleceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığı Marmara ve Ege bölgelerinde ila derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik beklenmiyor. Hava sıcaklığı Türkiye'nin güney, iç ve batı kesimlerinde mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Rüzgar ise genellikle güney ve güneydoğu, Marmara'da kuzey ve kuzeydoğu yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette esecek. Bölgelere göre hava durumu da şöyle tahmin ediliyor: MARMARA: Parçalı bulutlu, anakkale ve Edirne ile Balıkesir'in Ayvalık, Edremit ve Burhaniye ilçeleri hafif sağanak yağışlı geçecek. EGE: Parçalı ve çok bulutlu, Kıyı Ege (İzmir, Aydın, Manisa, Muğla) ile Denizli ve Uşak çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. AKDENİZ: Doğusu parçalı ve az bulutlu, batısı çok bulutlu, Antalya ve Burdur çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. İ ANADOLU: Doğusu az bulutlu, batısı parçalı bulutlu geçecek. BATI KARADENİZ: Az bulutlu ve açık, öğle saatlerinden sonra iç kesimleri (Bolu, Karabük, Kastamonu) parçalı bulutlu geçecek. ORTA ve DOĞU KARADENİZ: Az bulutlu, öğleden sonra iç kesimleri parçalı bulutlu, Gümüşhane ve Bayburt çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. DOĞU ANADOLU: Kuzeyi parçalı bulutlu, diğer kesimleri az bulutlu geçecek. GÜNEYDOĞU ANADOLU: Az bulutlu ve açık geçecek. ANKA
614083
Antalyaspor Çıkış Yakaladı
Antalyaspor Çıkış Yakaladı Yayına Giriş: 25.10.2009 17:44:13 Güncelleme: 25.10.2009 17:44:13 Ligde geçen hafta evinde Diyarbakırspor'u 4-1 mağlup eden Antalyaspor, deplasmanda da Manisaspor'u 2-1 mağlup ederek çıkışını sürdürdü. Antalyaspor, deplasmanda Manisaspor karşısında ilk yarıyı 34. dakikada Ali Zitouni ile 1-0 önde tamamladı. 72'de Isaac ile eşitliği sağlayan golüne engel olamayan Antalyaspor, 82. dakikada Necati Ateş'in penaltı golü ile sahadan 2-1 üstün ayrıldı ve puanın sahibi oldu. Antalyaspor bu galibiyetle puanını 15'e çıkarırken, sıralamada 9.'luğa yükseldi. 10 puanda kalan Manisaspor ise 14.'lüğe geriledi. İlk Yarı 4. dakikadaki Manisaspor atağında Sezer, soldan getirdiği topu ceza alanına ortaladı. Ceza alanındaki Ferhat'ın sert vuruşunda top az farkla kalenin üstünden auta gitti. 21. dakikada Isaac, orta alanda aldığı topla, tek başına Antalyaspor ceza alanı içine girdi. Kaleci ile karşı karşıya kalan Isaac'ın vuruşunda top az farkla yandan auta çıktı. GOL 34. dakikadaki Antalyaspor atağında, sol kanattan Hakan'ın ceza alanına gönderdiği topa iyi yükselen Ali Zitouni, kafa vuruşuyla takımını öne geçirdi: 0-1. 41. dakikada Mehmet Nas'ın düşürülmesiyle kazanılan serbest vuruşu Sezer kullandı. Sezer'in sert şutunda top kaleci Ömer'de kaldı. 45. dakikada Antalyaspor'un kullandığı serbest vuruşta, barajdan dönen topu takip eden Necati'nin yaptığı vuruşta meşin yuvarlak az farkla yandan auta gitti. İlk yarı konuk takımın 1-0 üstünlüğü ile sona erdi. İkinci Yarı 52. dakikada Antalyaspor'dan Sedat'ın yaklaşık 30 metreden attığı sert şutta, kaleci İlker topu kornere çeldi. GOL 72. dakikada Mehmet Nas'ın kullandığı korner atışında topa iyi yükselen Isaac, Manisaspor'un beraberlik golünü attı: 1-1. 77. dakikada Ali Zitouni'nin sağ kanattan ceza alanına gönderdiği topa Necati dokunamadı, meşin yuvarlak auta gitti. GOL 82. dakikada Ali Zitouni'nun Manisaspor ceza alanında düşürülmesiyle Antalyaspor penaltı kazandı. Penaltı atışını kullanan Necati topu ağlara gönderdi: 1-2. 85. dakikada Simpson'ın sert şutunda top, az farkla kale direğinin yanından auta gitti. Müsabaka konuk takım Antalyaspor'un 2-1 üstünlüğü ile sona erdi.
613045
Fenerbahçe mi Galatasaray mı? 11'ler
Turkcell Süper Lig'in lideri Fenerbahçe ile ikinci sıradaki Galatasaray, bu gece derbi maçta karşı karşıya gelecek. İki ezeli rakip arasında Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda yapılacak karşılaşma saat 20.00'de başlayacak. Derbi maçta hakem Bünyamin Gezer görev yapacak. Gezer'in yardımcılıklarını Serkan Gençerler ve Tarık Ongun yapacak. FENERBAHÇE CEPHESİ UEFA Avrupa Ligi'nde deplasmanda Steaua Bükreş'i yenerek, derbi maç öncesi moral kazanan Fenerbahçe, ezeli rakibi Galatasaray karşısında yarın kendi saha ve seyircisi önünde galibiyet almayı hedefliyor. Geçen hafta Gaziantepspor'a yenilerek, bu sezon ligde ilk kez puan kaybeden sarı-lacivertliler, derbi maçı kazanarak, liderliğini sürdürmek istiyor. Fenerbahçe'de sakatlıkları düzelen ve dünkü antrenmanda takımla çalışmalara başlayan Alex ve Güiza'nın derbi maçta oynaması bekleniyor. Steaua Bükreş maçında sol ayağına darbe alan ve dünkü antrenmana katılmayan Kazım'ın ise çekilen röntgeninde önemli bir bulguya rastlanmadığı, bu akşam takımla çalışacak milli futbolcunun da Galatasaray karşısında oynayabileceği bildirildi. Sağ ayak bileğindeki sakatlığı nedeniyle Steaua Bükreş maçında forma giyemeyen Semih'in de bu akşam yapılacak son antrenmana katılacağı açıklandı. Fenerbahçe'de, sakatlığı bulunan Deivid, yarınki maçta forma giyemeyecek. Sarı-lacivertlilerde derbi maç öncesi 3'er sarı kartı bulunan Alex, Güiza, Cristian ve Gökhan ise sarı kart sınırında bulunuyor. Fenerbahçe'nin derbi maçtaki muhtemel 11'i şöyle: Volkan Demirel, Gökhan, Lugano, Önder, Roberto Carlos, Kazım, Cristian, Emre, Dos Santos, Alex, Güiza. GALATASARAY CEPHESİ UEFA Avrupa Ligi'nde hafta içinde Dinamo Bükreş'i farklı yenen Galatasaray ise ezeli rakibi ile yapacağı karşılaşmayı da kazanarak, deplasmandaki 10 yıllık galibiyet hasretine son vermek istiyor. Kadiköy'de alacağı galibiyetle liderlik koltuğuna da oturmanın planlarını yapan sarı-kırmızılıların, sakatlığı süren Emre Aşık dışında eksiği yok. Sarı-kırmızılılarda 3'er sarı kartı bulunan Keita, Mustafa ve Baros, sarı kart cezası sınırında bulunuyor. Galatasaray'ın Fenerbahçe karşısında şu 11'le mücadele etmesi bekleniyor: Franco, Sabri, Servet, Gökhan, Hakan, Mustafa, Ayhan, Keita, Arda, Kewell, Baros (Nonda). AA
613662
maçta her şey değişti!
maçta her şey değişti! 25/10/09 13:03 Geçen sezonu iki kupayla kapatan, ancak yeni sezona çok kötü bir başlangıç yapan ''Kara kartallar'', son maçlarda aldığı başarılı sonuçlarla uçmaya başladı. Beşiktaş, sezonun ilk maçlarındaki kötü sonuçları son karşılaşmalarda aldığı başarılı sonuçlarla unutturdu. Yeni sezonda yaptığı ilk maçta sadece galibiyet alabilen siyah-beyazlı ekip, oynadığı son karşılaşmada ise galibiyet alarak grafiğini yukarıya doğru çıkardı. İlk karşılaşmada Turkcell Süper Lig'de sadece Antalyaspor'u 2-0 yenerek galibiyet sevinci yaşayabilen ''Kara kartallar'', ligin yanı sıra UEFA Şampiyonlar Ligi'nde aldığı başarısız sonuçların ardından taraftarlarının tepkisine maruz kaldı. Sezona TFF Süper Kupa'da Fenerbahçe'ye 2-0 mağlup olarak başlayan Beşiktaş, Turkcell Süper Lig'deki maçında galibiyet, yenilgi ve beraberlik alarak sadece puan toplayabildi ve alt sıralarda kaldı. Kötü performansını UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de sürdüren siyah-beyazlı ekip, bu süreçte grubunda oynadığı iki karşılaşmadan da mağlup ayrıldı ve son sırada yer aldı. -8 MAÇLIK KABUS SONA ERDİ- Beşiktaş, sezonun ilk maçındaki kötü performansını son maçta ise tamamen tersine çevirdi ve adeta yeniden doğdu. Denizlispor ile kendi sahasında yaptığı karşılaşmayı 1-0 kazanarak yeniden dönüş sinyalleri veren siyah-beyazlı takım, sonraki karşılaşmalarda aldığı sonuçlarla hem Turkcell Süper Lig'de, hem de UEFA Şampiyonlar Ligi'nde iddialı olduğunu ortaya koydu. Turkcell Süper Lig'in ilk haftasında sadece puan toplayabilen Beşiktaş, oynadığı son mücadelede ise galibiyet alarak puan topladı. Ankaraspor'un küme düşürülme kararının ardından bu takımla yapması gereken karşılaşmadan da hükmen galip ilan edilen Beşiktaş, böylece maçta 12 puan alıp, toplam puanını 18'e çıkardı. Ligin ilk haftasında alt sıralardan kurtulamayan ''Kara kartallar'', son haftada ise 12 puan alarak üst sıralara doğru tırmanmaya başladı ve zirve konusundaki iddiasını ortaya koydu. -1 MAÇ UEFA ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDE İDDİASINI GÜÇLENDİRDİ- Kötü olduğu dönemde UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de arzuladığı sonuçları alamayan siyah-beyazlı takım, grubundaki 3. maçında Almanya'nın VfL Wolfsburg takımı karşısında aldığı puanla iddiasını güçlendirdi. (B) Grubu'nda yer alan ve oynadığı ilk iki maçta önce kendi sahasında İngiltere'nin Manchester United takımına 1-0 mağlup olan, ardından deplasmanda Rusya'nın CSKA Moskova ekibine 2-1 yenilerek grupta kendini son sırada buldu. Form tutmaya başlayan Beşiktaş, umutların azalmaya başladığı dönemde VfL Wolfsburg karşısında deplasmanda altın değerinde puan çıkardı ve kendisinden fazla uzaklaşamayan rakiplerine karşı iddiasını sürdürdü. -EKİM AYINDA HEP SEVİNDİ- Ağustos ve eylül aylarında sadece kez sevinebilen siyah-beyazlı takım, ekim ayında ise hep sevindi. İki aylık süreçte sadece Antalyaspor galibiyetiyle mutluluk yaşayan Beşiktaş, ekim ayıyla birlikte kötü günleri geride bıraktı. Ekim ayına Turkcell Süper Lig'de Denizlispor'u 1-0 yenerek başlayan Beşiktaş, ligde Kasımpaşa ve Eskişehirspor'u yenerek sevincini sürdürdü. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de VfL Wolfsburg karşısında aldığı 0-0'lık sonuçla en azından bir puan almanın mutluluğunu yaşayan siyah-beyazlı ekip, ekim ayında Ankaraspor'un düşürülmesinin kesinleşmesiyle rakibiyle oynayacağı mücadeleyi 3-0 hükmen kazanarak ekim ayındaki sevincini doruğa çıkardı. Ekim ayında önemli sevinçler yaşayan Beşiktaş, bu ayı ligin 11. haftasında Ankaragücü ile kendi sahasında oynayacağı karşılaşmayı kazanarak mutlu bitirmeyi hedefliyor. Siyah-beyazlı ekip, 31 Ekim Cumartesi günü Ankaragücü ile kendi sahasında oynayacağı karşılaşmadan galip ayrılıp tırmanışını sürdürmeye çalışacak.
613311
Es Es'i Ekrem Dağ'ıttı
Beşiktaş'ta, zorlu Eskişehirspor karşısında önemli oyunculardan Ferrari, Ernst ve Sivok görev alamadı. Mustafa Denizli savunmanın göbeğinde İbrahim Toraman ve İbrahim Kaş'a görev verirken Ernst'in yerine ise Uğur İnceman'ı oynattı. İki takımın da savunma güvenliğini ön planda tuttuğu karşılaşmada net pozisyon sayısı oldukça azdı. 3. dakikada çalımlarla ceza alanına giren Bülent'in vuruşunda, Beşiktaş savunmasına çarpan top kornere çıktı. 22. dakikada Nihat'ın ceza alanı dışından attığı şutta, Ivesa gole izin vermedi. Bir dakika sonrasında Burak, Rüştü ile karşı karşıya kaldı. Ancak şutu az farkla auta gitti. İlk yarı golsüz biterken Beşiktaş'ta ikinci 45 dakikada Tabata'nın yerine Erhan Güven oyuna dahil oldu. Bu devre de tipik bir orta saha mücadelesi yaşanırken 79. dakikada Beşiktaş gole çok yaklaştı. dakika önce oyuna giren Mert Nobre öyle bir gol kaçırdı ki; adeta kendisi de inanamadı. Sol kanattan Tello'nun ortasında Ivesa boşa çıktı. Nobre önündeki topu bekletmeden plase yaparak ağlara göndermek istedi ama vuruşu havadan gitti ve meşin yuvarlak kalenin üstünden auta çıktı. Bu pozisyonun şokunu atlatamayan Eskişehir savunması 83. dakikada adeta çöktü. Bu dakikada Eskişehirspor savunmasının önde yakalandığı anda hareketlenen Ekrem Dağ bir anda kaleci Ivesa ile karşı karşıya kaldı. Ivesa'yı da geçmeyi başaran Ekrem, topu boş ağlara gönderdi ve Beşiktaş 1-0'lık galibiyetle evine döndü. Erhan'dan kafayla 35 metrelik asist Beşiktaş'ın Ekrem Dağ'la bulduğu golde Erhan Güven, kafasıyla yaklaşık 35 metrelik asist yaptı. Eskişehir'in atağında topu karşılayan Erhan, kafasıyla meşin yuvarlağı ileriye doğru fırlattı. Kartal'a puanı getiren Ekrem ise topu filelere göndermeden sevindiğini söyledi. Kalecinin dokunamadığı topa kendisinin de temas edemediğni belirten Ekrem, "Avusturya'da atmıştım boş kaleye. İstediğimiz gibi oynayamadık ama kazandık." şeklinde konuştu. Denizli: Sadece kazanarak mutlu olan biri değilim Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, Eskişehirspor maçının ardından basın toplantısına katıldı. Ancak tecrübeli hoca Eskişehirsporlu taraftarların odanın camına vurmaları üzerine sözlerini tamamlayamadan salonu terk etti. Önemli bir galibiyet aldıklarına işaret eden Denizli, "Daha farklı da olabilirdi, berabere de bitebilirdi. İyi oynamadığımız maçtan sonra futbolcularıma teşekkür etmedim. Sadece kazanarak mutlu olan biri değilim." dedi.
613369
NEVİN HALICI Tatlı yiyelim tatlı konuşalım
Türklerde tatlının yeri başkadır. Tatlı sosyal yaşamın her anında ve bölümünde karşımıza çıkar. İşe girmede, okula başlamada, doğumdan ölüme uzanan geçiş dönemlerinin hepsinde tatlıyla karşılaşırız. Olumlu sonuca bağlamak istediğimiz durumlarda "tatlı ye, tatlı konuş"; sonuca ulaşamadığımız tartışmalı durumlarda "sözü tatlıya bağlayalım"; mutluluğun devamını dilediğimizde "ağzınızın tadı bozulmasın" deriz. Buna benzer yığınla söz bulabiliriz, tatlı denince... Son derece zengin olan mutfağımızın tatlılar bölümü bu durumu inkar etmez. Hamurlu, sütlü, sebze ve meyveli tatlılarımızı düşünürsek; bunlara bir de reçel, marmelat, şerbet ve şuruplarımızı eklersek hepsi de çok nefis olan sayısız tarifeyle karşılaşırız. İngiltere'de basılan kitabımın editorü Jill Norman, kitabın yemeklerini resimlemek üzere Türkiye'ye geldiğinde üç hafta kadar kalmış; yemek ve tatlıların tadına bakmaktan kilo almış ve şunları söylemişti: "Ben gidince bu aldığım kiloları vereceğim ama, Türk kadınları için bu hiç kolay değil, siz hep bu yiyeceklerle ve tatlılarla berabersiniz." Yunanlı yemek yazarı Rena Salaman ise Antep'te baklava yedikten sonra "Hayatımın geri kalan bölümünü Antep'e yerleşip baklava yiyerek geçirebilirim." demişti. Konya'da evimizde kalan, İsveçli bir misafirimiz ise farklı bir gözlemde bulunarak; "Siz Türkler tatlı yemeyi fazlalaştırmak için ne mümkünse yapıyorsunuz! Bir dilim baklava, arkasından bir bardak su, tekrar bir dilim baklava, tekrar su, sonu gelmiyor. Ben tek bir baklava yiyebilirim, akşama yine tek bir baklava, kâfi." demişti. Ama ben bu yaşımda (kimseler duymasın yetmiş), anneminki gibi cevizleri dişe gelecek şekilde iri, iyi bir ev baklavasına rastlasam iki dilim de yiyebilirim. Sanırım sizler de iyi bir tatlı için aynı şekilde davranırsınız. Tatlıların hepsi nefis olmakla beraber, sütlaç ve aşure başta olmak üzere sütlü ve hafif tatlılar tercihimdir. Tatlı yemede dikkatli olalım; ama tatlı konuşmada sınır yok sevgili okuyucularım, dilediğimiz kadar tatlı konuşalım. Böylelikle Yunus'a uymuş da oluruz. Ne demiş Yunus: "Yunus der ki ey, hoca, İster bin kez git Hac'ca, Hepisinden iyice, Bir gönüle girmektir". Gönüle girmek tatlı konuşmaya, tatlı konuşmak da tatlı yemeye bağlıysa bundan kaçınmayalım, ama söylediğim gibi yeme kısmını az; konuşma kısmını bol tutarak... Bu hafta özellikle çocukların çok sevdiği kakaolu güzel bir profitrol tarifesi ile sözümüzü noktalayalım. *** Profitrol Hamuru İçin: yumurta su bardağı un (200 gr.) 2,5 su bardağı su (250 gr.) tatlı kaşığı şeker 1/2 su bardağı tereyağı çay kaşığı tuz Yapılışı: Bir tencerede su ile yağı ateşe koy. Tuzu, şekeri ilâve et, kaynamaya başlayınca unu dök. Tahta kaşıkla ezerek karıştır. Hafif ateşe al. Karıştırarak 10 dakika pişir, ateşten al. El dayanır sıcaklığa gelince yoğurarak yumurtaları birer birer yedir. Huni takılmış pasta torbasına doldur, kullan. İç kreması için: 1/2 litre süt yumurta su bardağı şeker (150 gr.) paket vanilya su bardağından parmak, eksik un (80 gr.) tatlı kaşığı limon kabuğurendesi tatlı kaşığı portakal kabuğu rendesi Yumurta büyüklüğünde tereyağı Yapılışı: Sütü kaynat. Bir tencerede yumurtaları, şekeri, limon, portakal rendelerini yumurta teliyle iyice ez, çok hafif ateş üzerine al. Devamlı karıştırarak ısınınca önce unu, sonra kaynar sütü yavaşça ve telle karıştırarak ilâve et. Hafif ateşte iki taşım kaynat, vanilyayı ilâve et, ateşten al. Yağını ilâve et, karıştır (fazla karıştırılırsa sulanır). Soğuyuncaya kadar, arada, kaymak tutmaması için karıştır. Çikolata salçası: çorba kaşığı şeker (200 gr.) yumurta sarısı kahve fincanı un (30 gr.) paket vanilya 120 gr. sütsüz çikolata veya dolu çorba kaşığı kakao 2,5 su bardağı su (1/2 litre) Yapılışı: Tencerede un, şeker, yumurta sarısını, vanilyayı iyice ez. Suyu ilâve et. Küçük parçalara doğranmış çikolatayı da ilâve ederek ateşe koy. Karıştırarak iki taşım kaynat, ateşten al. Kaymak tutmaması için arada karıştır. Not: Kakaolu yapılırsa kakaosu unla karıştırılarak hazırlanır. Profitrolün yapılışı: Önce hamuru hazırla, hamurların arasına iç kremasını doldur, tabağa düzenle. Üzerine çikolata salçasını gezdir.
613294
'Kuruluştan Kurtuluşa' müzikal bir yolculuk
Çünkü tarihte çok özel bir konser var. Bu konserde; Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan Kurtuluş Savaşı'na ve Cumhuriyet'in ilanına kadar bütün safhalar, mûsikî lisanı ile anlatılacak. Osman Gazi'ye tuğ ve davul verilmesiyle başlayan ve Kurtuluş Savaşı'na kadar süren tarihî yolculuğun müzikal anlatımı "Kuruluştan Kurtuluşa" başlıklı bir konserle CRR'de olacak.Cumhuriyet Bayramı öncesinde gerçekleşecek bu anlamlı konserde, şef İhsan Özer yönetimindeki İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu saz ve solistlerine, mehterbaşı Kürşat Tuncay yönetimindeki Mehteran Takımı eşlik edecek. Bir yandan marşlar çalacak öbür yandan birbirinden önemli bestekârların saz eserlerini duyacaksınız. Bir yandan bunları dinlerken aynı zamanda büyük bir medeniyetin tarihine ve kültürüne eşlik edebilirsiniz. KÜLTÜR SANAT
613852
16:19 Trafikte online ceza dönemi
Trafikte online ceza dönemi ile arasında elektronik hat oluşturulacak. Kameralı takip sistemiyle, kural ihlalinde bulunan sürücülere ceza yazıldığında, bu ceza Gelir İdaresi Başkanlığında da anında görülecek. Bu çerçevede vergi daireleri de hemen tahsilat için harekete geçecek ve tebligat yapacak. Gelir İdaresi Başkanlığı, internet sitesi ve ortamında da bu bilgileri vatandaşa sunacak. Maliye ve İçişleri Bakanlıkları, trafikte "online ceza" dönemini başlatacak. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, trafik kuralı ihlallerinin azaltılması amacıyla sıklaştırılan denetimlere paralel trafik cezalarındaki büyük artış, takip ve tahsilat sorununu da beraberinde getirdi. ve gibi büyük şehirlerde vergi dairelerine "çuvallar dolusu" trafik ceza tutanağı geldiği, bunların da sisteme işlenmesinin zaman aldığı belirlendi. Emniyetin ceza tebligatlarındaki gecikmeler, adres değişikliği gibi nedenlerle ceza tutanaklarının vatandaşa ulaştırılamaması, trafik cezası kesilen sürücülerin bazen aylar sonra cezadan haberdar olmasına neden olurken, vergi dairelerinde sisteme işleme sorunu ve tahsilat tebligatlarının hemen yapılamaması da mevcut sistemin sorgulanmasına yol açtı. Trafikte düzenin sağlanması çalışmaları kapsamında, "elektronik sistemi" de kentlerde devreye girmeye başladı. Kırmızı ışık ihlallerinin yanı sıra elektronik ortamda hız limitini aşan sürücülerin tespitini de sağlayan yeni sistem, özellikle İstanbul’da başarıyla uygulandı. -KAMERALAR GELDİ, CEZALAR 4’E KATLANDI- İstanbul’un ardından kentteki araç sayısının milyonu aştığı Ankara’da da trafik kurallarını ihlal eden sürücülere karşı "kameralı takip" sistemi uygulamaya girdi. Yeni sistemin pilot uygulaması da Yolu üzerinde başlatıldı. Kent merkezinde yaygınlaştırılacak proje ile sürücülerin 90 merkezde 850 kamera ile izlenebileceği bu sistem oluşturulurken, sistemin kırmızı ışık, hız sınırı ihlali ve hatalı sollama yapanlar ile diğer trafik kuralı ihlallerini tespit etmesi öngörüldü. Kurulan sistemde kuralları ihlal edenler, kamerayla belirleniyor ve merkezde ortamında bu sürücülerin plakalarına ceza işleniyor. İstanbul ve Ankara’da devreye sokulan kameralı takip sistemi, trafik cezalarında genelde kata ulaşan bir artışa yol açtı. Başkentte sadece noktada gün içinde 42 bin kişinin kırmızı ışıkta geçtiği belirlendi. Bu durum cezaların sisteme işlenmesi ve tahsilatı sürecini daha da uzattı. Emniyet tebligat yapsa bile, vergi dairelerinin binlerce cezayı sisteme zamanında girememesi, cezasını ödemek isteyen sürücüleri de sıkıntıya soktu. -ONLİNE TAKİP- Cezalara paralel artan tebligat ve tahsilat sorunu, yetkilileri de harekete geçirdi. İlk olarak ile arasında toplantılar yapıldı. Daha sonra Ankara’da da trafik cezalarının işlenmesi ve tahsilatı için yeni bir sistem kurulması gündeme geldi. Bu amaçla Gelir İdaresi Başkanlığı, ve Emniyet yetkililerinin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında trafik cezalarının online takibine ilişkin yeni bir sistem kurulması önerisi masaya getirildi. Bir komisyonun söz konusu proje üzerinde çalışması kararlaştırıldı. Buna göre, Gelir İdaresi Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında elektronik hat oluşturulacak. Kameralı takip sistemiyle, kural ihlalinde bulunan sürücülere ceza yazıldığında, bu ceza Gelir İdaresi Başkanlığında da anında görülecek. Bu çerçevede vergi daireleri de hemen tahsilat için harekete geçecek ve tebligat yapacak. Gelir İdaresi Başkanlığı, internet sitesi ve ortamında da bu bilgileri vatandaşa sunacak. Böylece Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesine girerek, ve trafik cezası sorgulaması yapanlar, haklarında trafik cezası varsa bunu hemen görebilecek. Aynı şekilde GSM operatörlerine atılacak bir mesajla da aynı bilgiye ulaşılabilecek. yetkililerinden edinilen bilgiye göre, on line sistemin oluşturulmasıyla, sadece kameralı takip sistemiyle yazılanlar değil, diğer trafik cezaları da anında sisteme aktarılacak. -ÖDENEK YETERSİZLİĞİNDEN CEZALAR TEBLİĞ EDİLEMEMİŞTİ- Bu arada, trafik cezalarının tebliğ edilmesi işlemi geçmişte de tartışma konusu olmuştu. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün posta ödeneklerinin yetersiz olmasından dolayı bir dönem sürücülere cezalar tebliğ edilememişti. Bu şekilde sadece bir ilde 2006 yılında yazılan milyon 703 bin adet trafik para cezasının tebliği için uzun süre beklenmişti. Bu durum "Trafik Kazalarını Önlenme Faaliyetleri Raporu"nda da yer almış ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün geçen yıl trafik birimleri için 15 milyon 437 bin YTL ödeneğe ihtiyaç duyduğu, ancak sadece milyon 700 bin YTL ödenek alabildiği vurgulanmıştı. Trafik cezaları, Raporlarına da konu edilmişti. Sayıştay’ın bir süre önce yayımlanan bir raporunda, trafik cezası tutanaklarının vergi dairelerine elektronik ortamda gönderilmemesi nedeniyle tutanakların vergi memurları aracılığıyla tek tek bilgisayara kayıt edilerek tahakkuka bağlandığı belirtilmiş ve "Vergi dairelerinin iş yoğunluğu ve mevcut personel sayısı, bu tür işlemlerin zamanında ve tam olarak gerçekleştirilmesine imkan vermemektedir" denilmişti. Trafik para cezası tutanaklarının tahakkuka bağlama işleminin İstanbul’da yirmiye yakın tarafından yapılmakta olduğuna da dikkatİ çekilen raporda, daha sonra şu tespitte bulunulmuştu: "Ancak haftada 30-35 bin adet trafik para cezası tutanağının vergi dairesine gelmesi nedeniyle tamamının tahakkuku mümkün olamamaktadır. Yalnız bu ilimizde Nisan 2007 itibarıyla tahakkuka bağlanmayı bekleyen yaklaşık milyon adet trafik para cezası tutanağı bulunmaktadır. Benzer durum diğer büyük şehirler için de geçerlidir." S
613857
140 bin dolarlık öpücük
140 bin dolarlık öpücük SABAH İNTERNET Giriş Saati 25.10.2009 16:15 Güncelleme 25.10.2009 16:21 San Francisco'da düzenlenen bir müzayedede Güney Afrika seyahatini açık artırmaya sunan güzel aktris Charlize Theron ilgi görmeyince öpücüğünü açık artırmaya çıkardı. saniyelik öpüşme için 130 bin dolar isteyen Theron'a bir erkek 135 bin dolar verirken, en yüksek teklifi 140 bin dolar ödeyen bir kadın verdi. İsmi açıklanmayan kadın, birçok erkeğin hayalini süsleyen güzel aktrisle sahnede 20 saniye boyunca öpüştü. Theron öpüştükten sonra ''İyi ki erkek arkadaşım bu gece burada yok'' diyerek espri yaptı. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613462
Tunus'ta Halk Sandık Başında
Tunus'ta Halk Sandık Başında Yayına Giriş: 25.10.2009 09:00:00 Güncelleme: 25.10.2009 09:00:00 Tunus'ta, milyon seçmen, Cumhurbaşkanı ve parlamentonun alt kanadı olan Temsilciler meclisini belirlemek üzere sandık başına gidiyor. Oy verme işlemi Türkiye saati ile 09.00'da başladı ve saat 19.00'da sona eriyor. Tunus'ta Cumhurbaşkanlığı için, Muhammed Bouchiha, Ahmed İnoubli ile Ahmed Brahim de yarışıyor. milyon seçmen, 214 üyeli Parlamentonun alt kanadı için de oy verecek. Fransa'dan 1956 yılında bağımsızlığını kazanan Tunus'u Ben Ali'nin lider olduğu Anayasa ve Demokratik Partisi yönetiyor.
613000
Mısır'da tren kazası: 15 ölü
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Mısır'da tren kazası: 15 ölü KAHİRE (A.A) Mısır'da meydana gelen tren kazasında, en az 15 kişinin öldüğü bildirildi. Polis yetkilisi, Kahire'nin güneybatısındaki Guize bölgesinde bugün meydana gelen kazada, en az 15 kişinin öldüğünü, 24 kişinin ise yaralandığını, ölü sayısının artabileceğini söyledi. Güvenlik servisinden bir yetkili, El Eyyat'ta meydana gelen kazada, yolcu treninden birinin diğerine arkadan çarptığını kaydetti. 24.10.2009 DÜNYA
613200
Masa üstünde devrim
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL Masa üstünde devrim Technopc, NANO serisiyle masaüstü bilgisayarlarda en küçük boyutu kullanıcıların beğenisine sunuyor. Küçük boyutlu masaüstü bilgisayarlara artan talebi karşılamak amacıyla geliştirilen NANO serisi, diğer masaüstü bilgisayarların bütün özelliklerini bünyesinde barındırırken 17cmx, 15cmx, 2cm'lik ebatlarıyla masalarda önemli bir yer kazandırıyor. Yücel Elektronik, kendi üretimi tescilli PC markası Technopc'nin yeni ürün serisi NANO, İntel Atom 1,6GHz işlemcisi, 1GB belleği, 160GB Sabit Diski, adet Usb çıkışı, 10/100/100 gigabite etherneti, ses ve mikrofon giriş/ çıkışlarıyla dikkat çekiyor. Fansız soğutma sistemine sahip NANO pc'ler maksimum 40W'lık tüketimi ile enerji tasarrufu sağlıyor. 599 25.10.2009 PAZAR
613215
Barış Grubu'na üç aylık kırmızı "vize"
Barış Grubu'na üç aylık kırmızı "vize" Barış Grubu'na üç aylık kırmızı "vize" Ersan ATAR 25.10.2009 34 kişilik gruba verilen oturum ve dolaşım izninin ay süre için verildiği belli oldu. Kırmızı renkli vize belgesi Türkiye'de nüfus kaydı olmayan çocuklara da verildi 34 kişilik "Barış Grubu"na, aylık oturum ve dolaşım izin belgesi verildiği ortaya çıktı. Aralarında PKK'lıların da bulunduğu gruptakilere verilen A5 kağıdı boyutundaki kırmızı renkli vize yazısında, kişinin ismi ve ana-baba isimleri yer aldı. Habur'dan giriş yapanların serbest kalmasından sonra, "Bu kişiler, Türkiye'de hangi kimlikle yaşayacaklar" sorusu gündeme gelmişti. Bu sorunun, Habur'daki sorgulama işlemi sırasında çözüldüğü belirlendi. Şüphelilere sorguları tamamlandıktan sonra yarım dosya kağıdı büyüklüğünde (A5 boyutunda) kırmızı renkli bir kağıda ay süre ile Türkiye sınırları içinde serbestçe oturma ve dolaşım haklarının bulunduğunu gösteren kağıt verildi. Bu belgede, kimlikleri önceden tespit edilen şüphelilerin adları, soyadları ve ana-baba isimleri gibi bilgiler yer aldı. Şüphelilere ayrıca, haklarındaki salıverilme kararları da verildi. Bu çerçevede savcılıkça salıverilenlerden 29'una savcılığın, hakimlikçe serbest bırakılan 5'ine de hakimliğin "salıverme" kararının da bir örneği verilirken, bu kararları yanlarında taşımaları istendi. Mahmur'dan gelen grupta, yetişkinlerin yanı sıra de çocuk bulunuyordu. Türkiye'de hiç bir nüfus kaydı bulunmayan bu çocuklar sorguya alınmadı ve bu çocukların da "birey" olarak tanımlanabilmesi için "kırmızı vize" belgeleri düzenlendi. Gelen grupta yer alan Kamil ve Hamsiye'nin üç çocuğundan birinin ismi "Bewar"dı. Yani "w" ile yazılıyordu. TC kimlik numaralarını öğrendiler 34 kişi arasında sadece kişinin nüfüs cüzdanı çıktı, ancak bunlar da eskiydi. Gelenlerin birçoğu, daha önceden belirlenen TC kimlik numalarını ilk kez Silopi Nüfus Müdürlüğü'nden öğrendiler. Grup arasında yer alan Nurcan Tokmak'ın hiç nüfus kaydı çıkmadı. Kendi beyanı doğrultusunda işlem yapıldı. Musa ve Nurcan Tokmak çiftinin çocukları Rojda da (2) benzer yolla nüfus cüzdanı alabilecek. Barış Grubu'na üç aylık kırmızı "vize" Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
614049
Sahada gerginlik
Sahada gerginlik Giriş Saati 25.10.2009 20:07 Güncelleme 25.10.2009 20:07 Turkcell Süper Lig'deki Fenerbahçe-Galatasaray derbisi henüz başlamadan sahada gergin anlar yaşandı. Galatasaraylı Arda Turan ile Fenerbahçeli Cristian Baroni arasında saha içinde başlayan gerginliğe iki takımın oyuncuları da dahil oldu. Maçın başlamasına yaklaşık 40 dakika kala, iki takımın da ısınmak için sahada olduğu sırada, Galatasaraylı futbolcular taraftarını selamlamak için tribüne yöneldi. Bu sırada, bölümde ısınan Fenerbahçeli futbolculardan Cristian, önünden geçen Arda'yı itekledi. Taraftarları selamladıktan sonra geri dönüşte Arda'nın, Cristian'a tepki göstermesi üzerine saha içi bir anda karıştı. Olaya müdahale etmek isteyen sarı-kırmızılı futbolculardan Aydın da Kazım'ı itti. Bu sırada, iki takımın oyuncuları bu bölüme gelirken, tam bir karmaşa yaşandı. İki takım oyuncuları, olaylara karışan futbolcuları uzaklaştırarak, gerginliğin artmasını engelledi. YARDIMCI HAKEM YARALANDI Olaylar sırasında tribünlerden atılan bir madde kafasına isabet eden yardımcı hakem Tarık Ongun, yaralandı. Kafasının kanadığı gözlenen Ongun, soyunma odasına gitti. Burada müdahale edilen yardımcı hakem Ongun'un maça çıkmasına engel olmadığı öğrenildi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
612972
HSYK'dan 101 yeni mahkeme kararı
HSYK'nın internet sitesinde yayımlanan karara göre, Türkiye genelinde toplam 101 mahkeme kurulurken, 50 mahkemenin faaliyetleri de donduruldu. Yeni kurulan mahkemeler arasında, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesinde sayılan suç ve davalara bakmakla görevi Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi de yer alıyor. Türkiye genelinde 35 sulh ceza, 14 sulh hukuk, 29 asliye ceza, asliye hukuk ve birisi özel yetkili olmak üzere ağır ceza, iş, aile, 2'şer ticaret ve icra ile çocuk ve de çocuk ağır ceza mahkemesi kuruldu. HSYK kararları uyarınca, sulh hukuk, sulh ceza, 18 asliye hukuk, asliye ceza, ağır ceza, birisi ağır olmak üzere 11 çocuk, aile, iş, tüketici ve icra mahkemesinin faaliyetleri de donduruldu. Yetkilendirme kararıyla, yaklaşık bin yargıcın müstemir yetkileri de belirlendi. AA
613790
Bu otomobil servet değerinde
Bu otomobil servet değerindeKoltukları balina penisi derisiyle kaplanmış, elmas ve altın kaplama el bombasına dayanıklı 4x4 cip, 1.6 milyon dolara satışa sunuldu. Üretici firma, vaktiyle Çar II. Nikola ve Sovyet liderler Vladimir Lenin ve Lev Troçki için zırhlı araç üretmesiyle biliniyor. Bu nedenle Dartz Prombron Kızıl Elmas Serisinde sunulan ultra-lüks zırhlı araçların 'bayanlar arasında çok popüler olduğu' ifade edilerek, reklamda Çar Nikola, Vladimir Lenin ve Lev Troçki'nin fotoğrafları ile birlikte "Onlar kullandılar. Siz de kullanabilirsiniz. Onlar test etti. Siz emin olun. (bayan) istiyor. Siz alın" sloganı kullanılmış. Çok hafif karbon kökenli çok sağlam liflerden oluşan bir malzeme olan ve zırh yapımında kullanılan kevlar ve kurşun geçirmez camlarla birlikte, 3.7 ton ağırlığındaki yakut kırmızısı araç, 840 beygir gücüne sahip motoru sayesinde, 240 kilometreye kadar çıkabiliyor. Aracın koltukları, en yumuşak derilerden biri olan balina penisi derisiyle kaplanmış. Ayrıca bu aracı alanlara Rus araba üreticisi RussoBaltique tarafından üretilen dünyanın en pahalı votkasından üç şişe hediye edilecek. uzmanı Jon Quirk, "Bu yeni bir girişim değil. Sadece bir prototip gösteriyorlar ve sınırlı sayıda yapıyorlar. 'da elit bir kesim var ve rahatça böyle bir araca para harcayabilirler" diyor. S
613507
'Yokum' dedi 500 milyara uzandı VİDEO
"Var mısın Yok musun" yarışmasında ikinci kez yarışan 30 yaşındaki Ülkühan Yılmaz, büyük ödül olan 500 bin lirayı kazanmayı başardı. İlk yarışmada 50 bin lira kazanan ve ikinci kez yarışma şansı yakalayan Ülkühan, 500 bin lirayı kazanan ilk yarışmacı oldu. Israrla "ailemin kahramanı" olucam diyen ve yeğenlerinin de içinde bulunduğu 10 kişilik bir aileden sorumlu olduğuna dikkat çeken Ülkühan, yarışmacılar ile ailesenin Hamdi Bey'in teklif ettiği 128 bin lirayı alması yönünde baskı yapmasına rağmen kutusuna gitmeyi tercih etti. Son ikiye 20 ve 500 binlik kutularla giren Ülkühan, "Hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum" diyerek kutusuna gitti ve 500 bin kazandı. 500 bin TL'yi kazanarak, hem mutlu sona ulaştı hem de yarışma tarihinin rekorunu kırmış oldu. Bu sonuç stüdyoyu adeta bayram yerine çevirdi... Sure Mâide> Ayet 90 Osmanlıoğlu 2009-10-25 11:32:50 artık 500 gitti şimdi tirilyon için yarışma zamanı.))) abdullah 2009-10-25 11:26:45 Bu ülkühan denen arkadaş 500 bini alacağını kesinlikle biliyordu. Yoksa 128 bin lirayı riske atabilecek kadar yürekli değil... İnsanları kandıran gururlarıyla oynayan bu medyayı kınıyorum. Allah milletimize sahip çıksın... Tahir BAŞ 2009-10-25 11:10:44 bazı çok bilmişler haram para hesabını sorarlar diye yazmışlar atıp tutun karşılık menfaatin olmadığı ödül verilen hiç bir YARIŞMA kumar değildir ve haramda olmaz niye haram olsun ?? bu yarışmanın soru cevap yarışmasından ne farkı var? birinde doğru cevabı bul parayı al diyor diğerinde doğru kutuyu bul parayı al diyor bunu şöyle örneklendirelim ben şimdi desemki arkadaşım iki elimden birinde şeker var bilirsen sana verecem desem kumarmı? KUMAR DEĞİL ÖDÜLDÜR ADAMDA ÖDÜLÜN KAZANDI HELAL OLSUN BAYRAM BUDAK 2009-10-25 11:07:16 eğer gerçekten 500 bini verse idiler yeni yarışmacı ile yola devam ederlerdi ülkühan dün akşam sadace şov amaçlı yarıştı ANLIYACAĞINIZ TAMAMI ŞOVDU ahmet hanilce 2009-10-25 10:53:12 Şu şözü ne kadar boş ve anlamı dışında kullandığımı gösterdiğiniz için teşekkür ederim. ali rüzgar 2009-10-25 10:52:49 türkiye bile ımf den 30 milyar dolar borç alacaktı almadı heralde sizdaha paradan sıfırı atmamışsınız ??? ali bak 2009-10-25 10:50:58 adam paraya çok ihtiyaç duyuyor, 128bin lira teklif ediliyor,kabul etmiyorum,ailemin kahramanı olacağım yokum diyor,kutuya gidiyor. benim kuruşa ihtiyacım olsa verileni kabul ederim,adam 20bin alma riskine rağmen kutuya gidiyor. hiç inandırıcı gelmedi,mantıksız çünkü. bana daha da saçma gelen yarışmacının bir yakının şu cümlesi oldu:" türklerin töresinde ağalık var" ağa olmak çok matah birşey sanki. NİL ESİN 2009-10-25 10:29:23 "Editörün Notu: Sayın okurumuz, yorumunuzda belirttiğiniz konu değerlendirilmek üzere yetkililere iletilmiştir. Teşekkür ederiz..." adnan karaca 2009-10-25 09:47:31 Ülkühan lise arkadaşım olur. dürüst iyi bir arkadaş.Kazandığı paraya gelince onu kurtarırmı orası mechul keşke alın teri ile para kazanacagı bir iş yapsaydı.benim tanıdığım ülkühan 128 bin red edebilecek biri değil.yarışmanın samimiyetine inanmıyorum adnan öztürk 2009-10-25 09:46:37 sanki cennetle müjdelenmişler gibi seviniyorlar:)))))) kıyamet günü haram kazanç insanların midesinde dağ gibi büyüyecek ve yerinden hareket edemeyecek halde hesaba çekilecektir. ADNAN PAÇACI 2009-10-25 09:03:27 arkadas haramın faydası olmaz demek istemiş ama ne sölediğini bilmiyor.HAYY Allahın ismidir.HÛ da bildiğiniz üzere Allahın ismi.Allahtan gelen Allaha gider demektir bu söz.fakat kötü,pis işler için kullanılıyor.bir dost tavsiyesi diyelim.hayırlı gunler HAKKI YAZAR 2009-10-25 08:47:56 medyanın sahibi oluduğu show tv nin burda reklamının yapılmasını doğrusu anlıyamadım Fırsat bulduğunda Kanal7 ye dil uzatan show tv nin burda neden reklamanı yapıyorsunuz Yoksa sizdemi olarla birlikte danışıklı dövüş yapıyorsunuz Uyan haber7 com uyan ve kendine gel Bize ne üçkağıtçıların varından yokundan 500 bin lirasından Biz memleket için ne yapabiliriz ona bakalım cemay kutman 2009-10-25 07:53:15 Yarışma artık bitmeli adil dereci 2009-10-25 06:48:07 iyi hoş da yenmez ki be bu para sormazlar mı nerden kazandın bu parayı diye nasıl kazandın diye ne diyecen ''allahım çok ayakta durdum ayaklarımın hakkı,allahım kutuları açtım kollarım çok yoruldu onların hakkı''bu mudur yani vallahi verilmez bunun hesabı.. ö.g.g 2009-10-25 06:16:46 bu programlar insanları umutladırıyoruz diye aptallaştırmak acizşletirmek için yapılan yuzaklardır. umut sömürüyorlar bence kanunen yasak gelmeli umut tacirliği de en az din tacirliği kadar iğrençtir GERÇİ KİME SÖYLÜYORUM Kİİİ bilal imalı 2009-10-25 03:09:24 500 milyar günümüz koşullarında kimilerine göre çok uzak iken kimilerine görede çok basit bir miktar. Bu program reytingi oldukça iyi tutulmuş ve sevilen bir program. verdiği paraların kim bilir kaç katını kazandı? keza haber7 de sizler gibi tiryakiler sayesinde ayda milyarları götürüyor. neden bunu görmüyorsunuz? yasin ankara 2009-10-25 03:06:15 Rabbim beddua edenlerinde mükafatını verecektir. Kazandığı paranın hayrını görür ve gösterir inşallah... yasin ankara 2009-10-25 02:21:45 düzmece diyen arkdaşa diyeyim ülkühan abi rol yapsa yapsa nereye kadar yarışmayı izelmedigin belli oluyor hareketleri mimikleri çok ciddi ve gerçekciydi iyi parayı kzandı saglıgında kullanır iyileşir nice nice torunlar görür inş. abdullah sadri 2009-10-25 01:52:07 ayrı ama bu paralar verilmiyor diye birşey yok, primetime da yayınlanan kurtlar vadisinin yapımcısı her hafta bölüm başına milyon alıyor. yarışmacıya verilen para bir reklam arasında fazlasıyla çıkartılıyor. zaten teslimi ayda yapıyolarmış dalavere olcak bişey yok kepçeyle kazanıyor kaşıkla veriyor... örneğin avrupa yakasını atv ve plato film bitirmemek için senariste yalvardı çünkü saatte en az 1-2 milyon para deviriyordu. tv kanalı için reklam herşeydir gerisi teferruat... atilla ışık
613006
ENDONEZYA'DA DEPREM
Karakter boyutu ENDONEZYA'DA DEPREM 24.10.2009 17:59 Endonezya'da 7.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Endonezya'da yerel saatle 23:40'da ülkenin güneyindeki Tanimbar adaları yakınlarını 7.3 büyüklüğünde deprem meydana geldiği bildirildi. Endonezya hükümeti depremim hemen ardından ülkede tsunami uyarısı yayınladı. Depremin merkez üssünün ülkenin güney doğusundaki Banda denizinde olduğu belirtildi. Cihan
613466
Bakan Şimşek'ten ÖTV savunması
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Bakan Şimşek'ten ÖTV savunması Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün soru önergesine verdiği yanıtta ÖTV artışını savundu. Bakan Şimşek son 4.5 yılda akaryakıttaki ÖTV artışının gerçekleşen enflasyonun oldukça altında olduğunu söyledi. ANKARA (ANKA) Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün soru önergesine verdiği yanıtta ÖTV artışını savundu. Bakan Şimşek, son 4.5 yılda akaryakıttaki ÖTV artışının gerçekleşen enflasyonun oldukça altında olduğunu söyledi. Şimşek, 4.5 yılda ÜFE'deki artışın yüzde 35.48, ÖTV tutarındaki artışın kurşunsuz benzin için yüzde 24,15 ve kırsal motorin için yüzde 29,96 olduğunu bildirdi. Bakan Şimşek, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün ÖTV artışlarına ilişkin soru önergesini yanıtladı. Akaryakıt ürünlerinde ÖTV'nin her bir ürün için litre, kilogram veya metreküp başına sabit bir tutar olarak uygulandığını kaydeden Bakan Şimşek, “ÖTV Kanununun yürürlüğe girdiği 2002 tarihinden 2004 tarihine kadar geçen dönemde akaryakıt ürünleri için belirlenen sabit ÖTV tutarları her ay, bir önceki ayda uygulanan vergi tutarları esas alınmak suretiyle TÜİK tarafından açıklanan toptan eşya fiyatları endeksindeki aylık artık oranında arttırılmaktaydı. ÖTV Kanununda yapılan değişiklikle 2005 yılı başından itibaren bu uygulama son verilmiştir. Aylık olarak uygulanan otomatik vergi artışının yürürlükten kaldırıldığı 2005 yılı başından 2007 yılı sonuna kadar geçen sürede akaryakıt ürünlerinden alınan ÖTV'de herhangi bir değişiklik yapılmamıştır” dedi. 2005-2009 döneminde üretici fiyatları endeksindeki (ÜFE) artışın yüzde 35,48 olduğunu ifade eden Bakan Şimşek, 15 Temmuz 2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararıyla akaryakıt ürünlerinin ÖTV'sinde yapılan değişiklikle yaklaşık 4.5 yılın sonundaki ÖTV tutarındaki artışın kurşunsuz benzin izin yüzde 24,15, kırsal motorin için de yüzde 29,96 olduğunu kaydetti. Şimşek, “Aynı dönemdeki yüzde 35,48 oranındaki ÜFE artış oranı ile birlikte değerlendirildiğinde ÖTV artışının gerçekleşen enflasyonun oldukça altında tutulduğu görülecektir” dedi. Şimşek, soru önergesine verdiği yanıtta, Avrupa ülkelerindeki ÖTV ve KDV toplamlarının perakende satış fiyatı içindeki oranları hakkında da bilgi verdi. Buna göre ÖTV ve KDV toplamlarının perakende satış fiyatı içindeki oranları; Mayıs 2009 itibariyle Almanya'da benzinde yüzde 66,5, motorinde yüzde 61,4, İngiltere'de benzinde yüzde 67,84, motorinde yüzde 63, 38, Fransa'da benzinde yüzde 65,57, motorinde yüzde 60,32. Türkiye'de ise bu oran 22 Ağustos 2009 itibariyle benzinde yüzde 66,82 ve kırsal motorinde yüzde 57,78. Bakan Şimşek, vergileme alanında yapılacak düzenlemelerin etkilerinin Bakanlığı ve ilgili birimlerce değerlendirildiğini de ifade ederek “Bu değerlendirmeler neticesinde izlenen ekonomik program ile bütçe hedefleri ve gerçekleşmeleri de göz önünde bulundurularak ülke ekonomisinin ihtiyaçları çerçevesinde vergi oran veya tutarlarında değişiklikler yapılmaktadır” dedi. 25.10.2009 EKONOMİ
614117
Alex: Asıl hedef şampiyonluk olmalı
Ancak biz futbolcular doğrusu bu düşüncede değiliz. Asıl hedef şampiyonluk olmalıdır'' diye açıkladı. Fenerbahçe Gazetesi Maç Günlüğü dergisinde, derbiyle ilgili değerlendirmesine yer verilen Brezilyalı futbolcu, taraftarların Galatasaray karşısında alınacak galibiyeti, şampiyonlukla eş değer tuttuğunu kaydederek, ''Ancak biz futbolcular doğrusu bu düşüncede değiliz. Asıl hedef şampiyonluk olmalıdır. Bu maçta yine kendi gücümüzü gösterip Fenerbahçe'nin farkını ortaya koymak istiyoruz'' ifadesini kullandı. Ligde 8. haftaya kadar güzel bir çıkış yakaladıklarını, sakatlıklar nedeniyle 10'da 10 hedefini aksattıklarını belirten Fenerbahçeli futbolcu, değerlendirmesinde şunları kaydetti: ''Ama işte yine bugün Galatasaray'ı yenerek, yine bu konuda yeni bir tarih yazmak, yeni bir rekora imza atmak istiyoruz diyebiliriz. Ben ve arkadaşlarım, Fenerbahçe seyircisinin tüm kalbiyle bütün stadyumu doldurarak bize destek olup 90 dakika bizim yanımızda olacaklarına inanıyorum.'' Dos Santos ise ezeli rekabeti, takım arkadaşlarının kendisine anlatımıyla bildiğini değerlendirmesini, ''Saha içinde bütün gücümle sonuna kadar mücadele etmek ve bu büyük maçta Fenerbahçe'nin büyüklüğünü hissetmek istiyorum. Oynadığım futbolla bu muhteşem taraftara farklı bir şekilde mutluluklar yaşatmak arzusundayım'' şeklinde tamamladı.
613102
Malezya'da ilk sıra Rossi'nin
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Malezya'da ilk sıra Rossi'nin Moto GP'de sezonun 16. yarışı olan Malezya Grand Prix'sine ilk sırada 'Doktor' lakaplı İtalyan pilot Valentino Rossi başlayacak. Üst üste ikinci Dünya Şampiyonluğu'na doğru koşan Yamaha'nın İtalyan pilotu Valentino Rossi, daha önce kez kazandığı 5.54 kilometreli Sepang Pisti'nde dakika 00.518 saniyelik derecesiyle en yakın rakibi İspanyol Jorge Lorenzo'dan, bir saniyeden daha iyi bir zaman elde etti ve ilk sarının sahibi oldu. Rossi ayrıca yine kendisine ait olan pist sıralama turları rekorunu da kırmış oldu. Jorge Lorenzo ikinci, Honda pilotu Dani Pedrosa 3., Avustralyalı Casey Stoner ise 4. sırayı elde etti. rossi, bugünkü yarışta ilk içerisinde yer alması durumunda şampiyonluğunu ilan edecek. 25.10.2009 SPOR
613144
TRT'ye göre bandrol oranları düşürüldü
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ TRT'ye göre bandrol oranları düşürüldü ANKARA (ANKA) TRT Genel Müdürlüğü kurum gelirleriyle ilgili yapılan son düzenlemenin “bandrol ücreti matrahının yeniden belirlenmesinden ibaret” olduğunu belirterek, “Düzenlemeyle bugüne kadar cep telefonu ve taşıtlarda mükellefin inisiyatifinde bulunan bandrol matrahı ÖTV ve KDV kanununa uygun olarak objektif kriterlere bağlanmıştır. Böylece aynı cins cihazlar için farklı bandrol matrahı beyan etmek suretiyle haksız rekabete yol açan uygulamaya son verilerek kayıp ve kaçakların önüne geçilmiştir” açıklamasını yaptı. TRT'den son bandrol düzenlemesiyle ilgili yapılan yazılı açıklamada, bandrol ücreti matrahı konusunda mevzuatın açık olmaması nedeniyle mükelleflerle TRT arasında ihtilaflar yaşandığı kaydedildi. TRT'nin yeni bandrol uygulamasıyla yüksek kazançlar hedeflemediği aksine, sistemi dürüst vergi mükellefi lehine düzenlemek için bandrol oranlarını düşürdüğü belirtilen açıklamada, “Yapılan düzenlemelerin özü esasen bandrol ücreti matrahının yeniden belirlenmesinden ibarettir” denildi. 25.10.2009 EKONOMİ
613236
"Hayatın Görünmeyen Yüzü" Sergisi
"Hayatın Görünmeyen Yüzü" Sergisi Ressam Haluk Hatipoğlu'nun, "hayatın görünmeyen yüzünü" işlediği eserlerinden oluşan sergi, 26 Ekim'de kapılarını açacak. Yayına Giriş: 25.10.2009 03:24:10 Güncelleme: 25.10.2009 03:24:10 Yaşamın görünmeyen yüzünü kendine özgü tarzıyla tuvale yansıtan Ressam Haluk Hatipoğlu'nun yapıtları, 26 Ekimde Ankara'da Vakıf Eserleri Müzesinde izlenime sunulacak. Resme olan tutkusu nedeniyle uzun yıllar Türk resminin usta isimlerinden ders alan ve ilk sergisini 2005 yılında Hacettepe Üniversitesinde açan Hatipoğlu, üçüncü kişisel sergisiyle sanatseverleri selamlayacak. Resme "sürrealizm" tarzında eserler vererek başlayan sanatçı, eserleriyle ilgili, "Sanat yaşamıma sürrealist çalışmalarla başladım. Sonradan hayal gücümle var olmayanı, hayatın görünmeyen yüzünü tuvalime yansıtmaya başladım" yorumunu yapıyor. Bugüne kadar pek çok karma sergiye katılan, yurt içi ve yurt dışı koleksiyonlarda eserleri bulunan Hatipoğlu'nun sergisi, Kasıma kadar görülebilecek.
613557
Trafikte ''online ceza'' dönemi başlayacak
Maliye ve İçişleri Bakanlıkları, trafikte ''online ceza'' dönemini başlatacak. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, trafik kuralı ihlallerinin azaltılması amacıyla sıklaştırılan denetimlere paralel trafik cezalarındaki büyük artış, takip ve tahsilat sorununu da beraberinde getirdi. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde vergi dairelerine ''çuvallar dolusu'' trafik ceza tutanağı geldiği, bunların da sisteme işlenmesinin zaman aldığı belirlendi. Emniyetin ceza tebligatlarındaki gecikmeler, adres değişikliği gibi nedenlerle ceza tutanaklarının vatandaşa ulaştırılamaması, trafik cezası kesilen sürücülerin bazen aylar sonra cezadan haberdar olmasına neden olurken, vergi dairelerinde sisteme işleme sorunu ve tahsilat tebligatlarının hemen yapılamaması da mevcut sistemin sorgulanmasına yol açtı. Trafikte düzenin sağlanması çalışmaları kapsamında, ''elektronik denetim sistemi'' de kentlerde devreye girmeye başladı. Kırmızı ışık ihlallerinin yanı sıra elektronik ortamda hız limitini aşan sürücülerin tespitini de sağlayan yeni sistem, özellikle İstanbul'da başarıyla uygulandı. KAMERALAR GELDİ, CEZALAR 4'E KATLANDI İstanbul'un ardından kentteki araç sayısının milyonu aştığı Ankara'da da trafik kurallarını ihlal eden sürücülere karşı ''kameralı takip'' sistemi uygulamaya girdi. Yeni sistemin pilot uygulaması da Eskişehir Yolu üzerinde başlatıldı. Kent merkezinde yaygınlaştırılacak proje ile sürücülerin 90 merkezde 850 kamera ile izlenebileceği bu sistem oluşturulurken, sistemin kırmızı ışık, hız sınırı ihlali ve hatalı sollama yapanlar ile diğer trafik kuralı ihlallerini tespit etmesi öngörüldü. Kurulan sistemde kuralları ihlal edenler, kamerayla belirleniyor ve merkezde bilgisayar ortamında bu sürücülerin plakalarına ceza işleniyor. İstanbul ve Ankara'da devreye sokulan kameralı takip sistemi, trafik cezalarında genelde kata ulaşan bir artışa yol açtı. Başkentte sadece noktada gün içinde 42 bin kişinin kırmızı ışıkta geçtiği belirlendi. Bu durum cezaların sisteme işlenmesi ve tahsilatı sürecini daha da uzattı. Emniyet tebligat yapsa bile, vergi dairelerinin binlerce cezayı sisteme zamanında girememesi, cezasını ödemek isteyen sürücüleri de sıkıntıya soktu. ONLİNE TAKİP Cezalara paralel artan tebligat ve tahsilat sorunu, yetkilileri de harekete geçirdi. İlk olarak Gelir İdaresi Başkanlığı ile İstanbul Emniyeti arasında toplantılar yapıldı. Daha sonra Ankara'da da trafik cezalarının işlenmesi ve tahsilatı için yeni bir sistem kurulması gündeme geldi. Bu amaçla İçişleri Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Ankara Valiliği ve Emniyet yetkililerinin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda Emniyet Genel Müdürlüğü ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında trafik cezalarının online takibine ilişkin yeni bir sistem kurulması önerisi masaya getirildi. Bir komisyonun söz konusu proje üzerinde çalışması kararlaştırıldı. Buna göre, Gelir İdaresi Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında elektronik hat oluşturulacak. Kameralı takip sistemiyle, kural ihlalinde bulunan sürücülere ceza yazıldığında, bu ceza Gelir İdaresi Başkanlığında da anında görülecek. Bu çerçevede vergi daireleri de hemen tahsilat için harekete geçecek ve tebligat yapacak. Gelir İdaresi Başkanlığı, internet sitesi ve GSM ortamında da bu bilgileri vatandaşa sunacak. Böylece Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesine girerek, motorlu taşıt vergisi ve trafik cezası sorgulaması yapanlar, haklarında trafik cezası varsa bunu hemen görebilecek. Aynı şekilde GSM operatörlerine atılacak bir mesajla da aynı bilgiye ulaşılabilecek. Maliye Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre, on line sistemin oluşturulmasıyla, sadece kameralı takip sistemiyle yazılanlar değil, diğer trafik cezaları da anında sisteme aktarılacak. ÖDENEK YETERSİZLİĞİNDEN CEZALAR TEBLİĞ EDİLEMEMİŞTİ Bu arada, trafik cezalarının tebliğ edilmesi işlemi geçmişte de tartışma konusu olmuştu. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün posta ödeneklerinin yetersiz olmasından dolayı bir dönem sürücülere cezalar tebliğ edilememişti. Bu şekilde sadece bir ilde 2006 yılında yazılan milyon 703 bin adet trafik para cezasının tebliği için uzun süre beklenmişti. Bu durum ''Trafik Kazalarını Önlenme Faaliyetleri Raporu''nda da yer almış ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün geçen yıl trafik birimleri için 15 milyon 437 bin YTL ödeneğe ihtiyaç duyduğu, ancak sadece milyon 700 bin YTL ödenek alabildiği vurgulanmıştı. Trafik cezaları, Sayıştay Raporlarına da konu edilmişti. Sayıştay'ın bir süre önce yayımlanan bir raporunda, trafik cezası tutanaklarının vergi dairelerine elektronik ortamda gönderilmemesi nedeniyle tutanakların vergi memurları aracılığıyla tek tek bilgisayara kayıt edilerek tahakkuka bağlandığı belirtilmiş ve ''Vergi dairelerinin iş yoğunluğu ve mevcut personel sayısı, bu tür işlemlerin zamanında ve tam olarak gerçekleştirilmesine imkan vermemektedir'' denilmişti. Trafik para cezası tutanaklarının tahakkuka bağlama işleminin İstanbul'da yirmiye yakın memur tarafından yapılmakta olduğuna da dikkatİ çekilen raporda, daha sonra şu tespitte bulunulmuştu: ''Ancak haftada 30-35 bin adet trafik para cezası tutanağının vergi dairesine gelmesi nedeniyle tamamının tahakkuku mümkün olamamaktadır. Yalnız bu ilimizde Nisan 2007 itibarıyla tahakkuka bağlanmayı bekleyen yaklaşık milyon adet trafik para cezası tutanağı bulunmaktadır. Benzer durum diğer büyük şehirler için de geçerlidir.'' AYDA 722 MİLYON LİRA CEZA KESİLDİ Bu arada Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu yılın aylık döneminde trafik kurallarını ihlal eden sürücülere kesilen ceza, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,5 oranında arttı. 2008 yılının Ocak-Eylül döneminde 594 milyon 273 bin lira olan trafik cezası miktarı, bu yıl aynı dönemde 722 milyon 264 bin lira olarak gerçekleşti. 2008 ve 2009 yıllarında aylar itibariyle sürücülere kesilen trafik cezası tutarları şöyle: AYLAR 2008 2009 ------- ---------- ----------- Ocak 183.362 262.290 Şubat 51.798 59.654 Mart 57.413 54.664 Nisan 55.191 66.888 Mayıs 52.483 55.115 Haziran 52.906 57.181 Temmuz 52.044 58.716 Ağustos 40.228 49.182 Eylül 48.848 58.574 --------------------- ----------- Toplam 594.273 722.264 AA
613066
Süreç nasıl işledi? Kaos planının hedefi Ak Parti
'AK Parti ve Gülen'i bitirme planı' manşetiyle yayınladığı haberde, eylem planınınayrıntılarını aktardı. Kaos Planı'nda yer alan ifadeler insanın kanını donduracak nitelikteydi. Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde hazırlandığı iddia edilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' ülkeyi ayağa kaldırdı. Plan, seçimle gelen hükümeti antidemokratik bir müdahaleyle devirmeyi ve masum insanlara suç ihdas edip askerî mahkemede yargılamayı öngörüyordu. Belge darbeye teşebbüs olarak nitelendirildi. TÜBİTAK, Emniyet, Adli Tıp ve Jandarma kriminal incelemelerde belgenin altındaki imzanın Dursun Çiçek'in imzasına büyük oranda benzediği aktarıldı. Ayrıca belgenin orijinalinde olmayıp, sonradan eklenen bir unsura rastlanmadığı belirtildi. Fakat bir kesim, belgenin 'sahte' olduğuna emindi. Genelkurmay Başkanı da belgeyi 'kağıt parçası' olarak nitelendirmişti. Gelinen nokta, belgenin sahte olduğunu savunanların yanıldığını ortaya koydu. Süreci kısaca hatırlayalım... İNFOGRAFİĞİ PDF FORMATINDA GÖRÜNTÜLEMEK İÇİN TIKLAYIN Hazırlayan: Uğur Sağındık, Grafik: Yunus Emre Hatunoğlu
614107
Erdoğan'dan Maliki'ye başsağlığı
136 kişinin öldüğü, 500'den fazla kişinin de yaralandığı saldırılar üzerine Maliki'yi telefonla arayan Başbakan Erdoğan, olaydan duyuyu üzüntüyü iletti. Öte yandan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'yi telefonla arayarak taziyelerini iletti. Başbakan Erdoğan'a Pakistan gezisine eşlik eden Davutoğlu, saldırıların ardından Zebari'yi telefonla arayarak, yaralılar için her türlü yardıma hazır olduklarını iletti. Zebari de, Davutoğlu'na teşekkür ederek, "Her zaman olduğu gibi ilk arayan yine Türkiye oldu." ifadelerini kullandı.
613912
Düğün davetlilerine 'domuz gribi' testi
Medyada yer alan habere göre, aynı zamanda bir okulda finans müdürü olarak çalışan Ali Halfan adlı düğün organizatörü, yaz tatilinden dönen öğrencilerin domuz gribi testinden geçirilmesinden hareketle düğün davetlilerine de aynı testin uygulanmaya başladığını söyledi. Bu iş için hemşirelerin görevlendirildiği ve gelen misafirlerin içeri alınmadan önce ateşlerinin olup olmadığının ölçüldüğü öğrenildi. Musicana isimli düğün organizasyon şirketinin genel müdürü Halfan, bu test sayesinde üç ayrı düğünde üç vakanın tespit edildiğini belirtti. Halfan, yüzlerce akraba ve misafiri karşılamak durumunda olan düğün sahiplerinin grip kapma endişesi duyduğu ve bu yüzden yeni bir hizmet sunmaya başladıklarını ifade etti. Okullarda öğrencilere el temizleyici dağıtıldığını ve öğretmen ve öğrencilerin ateşlerinin de ölçüldüğünü hatırlatan Halfan, insanların kapalı bir mekanda toplandığı düğünlerde de benzer tedbirlerin alınabileceğini söyledi. Bu hizmet için beş hemşirenin görevlendirildiği ve hemşirelerin misafirlerle fiziki teması olmadan sadece termometreyle vücut sıcaklıklarını ölçtüğü öğrenildi. Halfan ayrıca bazı misafirlerin bu testten geçmeyi reddettiğini ve içeri alma hususunda son kararın düğün sahibinde olduğunu belirtti.
613080
112 Acil Servis görevlileri düğün yolunda öldü
Edinilen bilgiye göre İstanbul Sağlık Müdürlüğü 112 Hızır Acil Servisi'nde görevli Serdar Bağcı, Aliye Keskin (24), Selcan Kılıç (23) ve Figen Nedime Öner (23) arkadaşlarının düğün törenine katılmak için İstanbul'dan Bilecik'e hareket etti. arkadaşın içinde bulunduğu otomobil, Sakarya'nın Pamukova ilçesine bağlı Mekece köyü yakınlarında TIR'la çarpıştı. Kazada otomobildeki tıp teknisyeni feci şekilde can verdi. Adıyaman'da Feci KAZA: ölü Adıyaman'ın Kahta ilçesinde meydana gelen trafik kazasında da 5'i kadın kişi öldü. Tahsin Yakut yönetimindeki otomobil, ilçeye bağlı Menzil yol ayrımında, Mehmet Nafiz Topal'ın kullandığı kamyonla çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle otomobil ve kamyon şarampole yuvarlandı. Kazada, otomobil sürücüsü Yakut ile aynı araçta bulunan Fatma, Emine ve Remziye Yakut olay yerinde hayatını yitirdi. Ölen diğer iki kadının kimliğinin belirlenmesine çalışılıyor. Ölenlerin ilçeye bağlı Harun köyünde oturdukları ve Menzil'e gittikleri öğrenildi. SAKARYA, Adıyaman cihan
613064
Polis müdürü, öğrenciye ‘Üstünü çıkar’ demiş
Polis müdürü, öğrenciye ‘Üstünü çıkar’ demişTOLGA ŞARDAN Ankara 25.10.2009Hasan Kalkan Memurluktan çıkarılması istenen Polis Okulu’nun eski müdür vekili Kalkan’ın kendisine masaj yapan öğrenciye ‘Terledin, üstünü çıkar’ dediği öne sürüldü Polis Okulu Müdür Vekili’yken öğrencilere cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla görevden alınan ve hakkında soruşturma başlatılan eski müdür Hasan Kalkan hakkında devlet memurluğundan ihraç cezası istendi. Kalkan için, astlarından ve öğrencilerinden borç para aldığı gerekçesiyle de ay kıdem durdurma cezası talep edildi. Polis başmüfettişlerinin hazırladığı rapor ceza talebiyle Yüksek ’na ulaştı. Dosyaya göre, Kalkan’ın makam odasında ‘iç oda’ olarak nitelendirilen dinlenme bölümünde kendisine masaj yaptırdığı anlaşıldı. Kalkan’ın iç odaya çağırdığı, idari görevdeki bir öğrenciye kendisine masaj yapması için talimat verdiği, bu sırada da öğrencinin önce üniformasının üstünü çıkarmasını istediği, ardından da “Çok sıcak oldu, terledin. Üstünü çıkar“ dediği belirlendi. Kalkan’ın müdür vekili olması nedeniyle sorun yaşamak istemeyen öğrencinin bu isteğini yerine getirdiği ancak çok rahatsız olduğu, olayın böylece ortaya çıktığı saptandı. Öğrenciyle müdür arasında cinsel ilişki olmadığı için olay taciz olarak değerlendirildi. Raporda, Kalkan’ın iddiaları ısrarla reddettiği bilgisi yer aldı. Hamamda dövüldü Görevden alınan ancak Erzincan’dan ayrılmayan Hasan Kalkan, kentteki bir hamamda müşterileri taciz ettiği iddiasıyla yemişti. görüntü için ihraç talebi ’TE görev yaparken kendisinin eşcinsel görüntülerinin yer aldığı CD’nin ortaya çıkmasıyla soruşturma geçiren Emniyet Müdürü M.A.’yla ilgili rapor da Yüksek Disiplin Kurulu’na ulaştı. Müfettişler, şantaj kurbanı olan polis müdürü için devlet memurluğundan çıkarılma cezası verilmesini istedi.
613293
Roma'da 'Kardeşlik' kazandı
Danimarkalı yönetmen Donato'nun filmi, ordudan ayrılmış bir gencin içine düştüğü ayrımcı bir 'birliğin' hikâyesini anlatıyor. Oscar ödüllü İngiliz oyuncu Hellen Mirren da Michael Hoffman'ın 'The Last Station' (Son İstasyon) filmiyle en iyi kadın oyuncu seçildi. Alessandro Angelini'nin 'Alza la Testa' adlı filmindeki rolüyle İtalyan Sergio Castellitto da en iyi erkek oyuncu seçildi. Büyük jüri ödülünü ise Giorgio Diritti'nin yönettiği 'L'uomo che verra' filmi aldı. KÜLTÜR SANAT
613728
ABD'de bankanın yönetimine el konuldu
FDIC, ABD'nin Florida eyaletinde bulunan Partners Bank, Hillcrest Bank Florida ve Flagship National Bank ile Georgia'da American United Bank of Lawrenceville, Wisconsin'de, Bank of Elmwood, Minnesota'da Riverview Community Bank, İllionis'de First Dupage Bank'ın yönetimine el koydu. ABD'de genellikle bir cuma günü öğleden sonra bankanın yönetimine el koyan FDIC, bankanın varlıklarını alıcılara satarak bankada hesapları olan insanların mevduatlarını güvence altına almaya çalışıyor. FDIC, ABD'de 2009 yılı başından bu yana 100'ün üzerinde bankanın yönetimine el koydu. AA
613055
[Röportaj Nuriye Akman] DP, Atatürk'ü koruma kanunu İnönü yüzünden çıkardı...
Sadece 1987-2008 dönemine ait bazı rakamlara ulaşabildim. Söz konusu kanunu, öncelikle Kemalist ve Kemalist olmayan hukukçularla konuşmayı denedim. Çekingen davrandıklarını görünce, bu tür davalara giren bir avukat aradım. Karşıma Hukukçular Derneği Anayasa Komisyonunda görev yapan Cüneyt Toraman çıktı. Kendisi 5816 sayılı yasaya muhalefetten yargılanan çok sayıda kişinin avukatlığını üstlendiğinden, bu kanunun uygulamalarına tanık olmuştu. Çeşitli dergi ve gazetelerde güncel konular ve hukukla ilgili yazıları yayınlanan Toraman, 25 yıldır İstanbul'da serbest avukatlık ve Hukuki Danışmanlık yapmakta. Kamuoyunda Atatürk'ü Koruma Kanunu olarak bilinen 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun, 1951'de yürürlüğe girdi. Menderes Hükümeti'ni seçimden bir yıl sonra bu kanunu çıkartmaya, dönemde Ticaniler'in Atatürk büstlerine saldırısının yönelttiği söylenir. Gerçek sebep bu mudur? Bazı kaynaklara göre, bir gecede 17 tane büst kırma olayı oldu. Menderesin nereden geldiğini tahmin ettiği bu saldırılara karşı sessiz kalması düşünülemezdi Fakat asıl sebep bu saldırılar değil. Atatürk vefat ettikten sonra İnönü Cumhurbaşkanı oldu. Milli şef dönemi başladı. Paraların üstünden Atatürk resimlerini kaldırdı, kendi resimlerini bastırdı. İnönü Cumhurbaşkanı iken bile CHP'nin genel başkanıydı. Menderes Başbakan olduktan sonra İnönü cumhurbaşkanlığından ayrılıp ana muhalefet partisi başkanı oldu. Yani Menderes bu kanunu çıkartırken, siyasi rakibi olan İnönü'ye "laikliğin bayrağı senin değil benim elimde" mi demek istedi? Hayır, İnönü'ye "Atatürk senden daha öndedir. Tek adam Atatürk'tür. Siz birinci adam değilsiniz" demiş oldu. Yani İnönü'ye ve İnönücülere karşı Atatürk kartını öne sürdü. Nitekim, kanunun görüşülmesi sırasında Başbakan Adnan Menderes, CHP sıralarına ölümünün hemen ardından paralardan pullardan kendi reisleri olan Atatürk'ün resimlerini sildirdiklerini hatırlatıyor. Menderesin Atatürk'ü koruma kanununu çıkarmasıyla İnönü'nün önemli bir atağı sonuçsuz kalmış oldu. Esasen böyle bir kanuna ihtiyaç olmadığını İnönü de Menderes de çok iyi biliyordu. Bu kanun çıktıktan sonra Menderes döneminde saldırı vs. olmadığı için bir uygulama imkanı olmadı. Kanun, 1960 darbesine kadar kadük kaldı. Menderes'in idamından sonra, içi doldurularak vizyona sürüldü. Atatürk sağlığında kendisinin korunması için bir kanun çıkarabilirdi. Çıkarmamış. Zaten 1924 Anayasası, kişilere mahsus kanun çıkarılmayı engelliyor.
613680
Bağdat'ta bombalı saldırı
Bağdat'ta bombalı saldırı AA Giriş Saati 25.10.2009 10:17 Güncelleme 25.10.2009 12:26 Irak'ın başkenti Bağdat'ta bomba yüklü iki araçla düzenlenen saldırıda 90 kişi öldü, 600 kişi yaralandı. Kentin merkezindeki patlamalarla ilgili açıklamayı, Bağdat polis merkezi yaptı. İlk açıklamada, 25 ölü olduğu bildirilmişti. Bomba yüklü araçların hükümet binalarını hedef aldığı belirtildi. Devlet televizyonu, bombaların Vilayet binası ile Adalet Bakanlığına yönelik olduğunu duyurdu. DİCLE NEHRİ DUMANLA KAPLANDI Irak'ın başkenti Bağdat'ta bu sabah bomba yüklü iki araçla düzenlenen saldırının ardından kent merkezinden geçen Dicle Nehri'nin dumanla kaplandığı bildirildi. ABD ordusunun Haziranda kent merkezinden çekilmesinden sonra şeyhlerin de asayişe desteği sayesinde azaldığı bildirilen terör saldırıları kendini göstermeye devam ediyor. Devlet televizyonu, 90 kişinin ölümüne, 600 kişinin yaralanmasına neden olan bombaların Vilayet binası ile Adalet Bakanlığına yönelik olduğunu duyurdu. Bağdat'ta Ağustos ayında Dışişleri ve Maliye bakanlıkları iki bomba yüklü araçla vurulmuş, 100 kişi hayatını kaybetmişti. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613091
Moğol Pinponu
Moğol Pinponu Orijinal Adı: Lu Cao Di Yönetmen: Hao Ning Oyuncular: Hurichabilike, Dawa, Geliban, Yidexinnaribu, Badema 24 19.30 Bilike, Çin'in bir köyündeki bir merada bir çadırın içerisinde yaşamaktadır. Bir gün bulduğu bir pinpon top hayatını değiştirir. Önce kimse bu topun ne olduğunu anlamaz. Dawa'nın babası onun bir pinpon topu olduğunu öğrenir. Çocuklar Çin'de bunun milli bir oyun olduğunu duyunca Pekin'e doğru yola çıkar. 25.10.2009 TELEVİZYON
613652
Başkent Rallisi'ne polis engeli
Türkiye Sporları Federasyonu (TOSFED) ve Başkent Off Road Kulübü'nün düzenlediği 2009 Başkent Rallisi, polis tarafından durdurularak iptal edildi. Ankara'da bir alışveriş merkezinin önünde başlayan 1. Başkent Rallisi, 11 aracın katılımıyla sabah saat 10.00'da start aldı. Alışveriş merkezinin açık otoparkında "zamana karşı seyirci özel etabı" sırasında 3. aracın pisti terk etmesinden sonra polis ekipleri yarışı 10.22'de durdurdu. Yarışın izin kağıdını görmek isteyen polis ekipleri, yarış araçlarını tek tek kontrol etmek istedi. Yarışı düzenleyen yetkililer ve polis ekipleri arasında uzun süren tartışmalar yaşandı. Polis ekiplerinin, alınan iznin kapsamının dışına çıkıldığı ve bazı araçlarda ruhsat bulundurulmaması nedenleriyle yarışın koşulmasına izin vermediği öğrenildi. Polislerin yarışı iptal etmesi kararına, pilotlar ve federasyon yetkilileri tepki gösterdi. 2009 yılı Türkiye tırmanma şampiyonu Burak Nomer, yaptığı açıklamada, "Biz buraya İstanbul'dan start almaya geldik. 20 senedir yarışıyorum. ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum. Bize her yerde polis ekipleri yardımcı olurken, burada bizi engelliyorlar" dedi.
613725
Dünyanın yarısınıın liderleri Tayland'da
Dünya nüfusunun neredeyse yarısını barındıran 16 Doğu Asya ülkesinin liderleri bugün Talyand'da bir araya geldi. Çin, Japonya ve Güney Kore liderlerinin de katılımıyla Tayland'da dün yapılan Güneydoğu Asya Uluslar Topluluğu (ASEAN) toplantısının ardından bugün yapılan toplantıya Avustralya, Yeni Zelanda ve Hindistan liderleri de katıldı. Avustralya Başbakanı Kevin Rudd, toplantıya katılan 16 ülkenin dünya nüfusunun hemen hemen yarısını barındırdığını ve dünyada üretilen toplam Gayrı Safi Milli Hasılanın üçte birine sahip olduğunu belirtti. Toplantıda ekonomik işbirliği, felaketlerin kontrolü ve iklim değişikliği gibi günümüz dünyasının en önemli sorunları ele alınacak. Toplantı basına kapalı olarak yürütülürken, Japonya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Kazuo Kodama, gazetecilere, liderlerin Kuzey Kore ve Myanmar'daki gelişmelerden duydukları endişeleri gündeme getirmelerinin de beklendiğini söyledi. Sözcü, liderlerin gün sürmesi beklenen toplantısında "bütün bölgeyi kapsayan geniş bir ekonomik işbirliğinin temelini atabileceklerini umduğunu" belirtti. ASEAN liderleri ise dün yaptıkları toplantının sonunda Myanmar yönetimine, gelecek yıl düzenleme vaadinde bulunduğu genel seçimlerin özgür ve adil olması çağrısında bulundu. Liderlerin yaptığı resmi açıklamada Myanmar'da tutuklu bulunan muhalefet lideri Aung San Suu Kyi'den bahsedilmemesi, insan hakları eylemcilerinin tepkisine neden oldu. AA
613875
"İktidar frene basmıştır"
"İktidar frene basmıştır" AA Giriş Saati 25.10.2009 13:19 Güncelleme 25.10.2009 13:21 CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, PKK'lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili, ''Kendi aralarında bir ihtilaf çıkmış değildir. Her iki taraf da ne istediğini, ne vereceğini bilmiştir. Tavizlerde bir sıkıntı yoktur. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır'' dedi. Deniz Baykal, merkez Döşemealtı ilçesindeki yağlı güreşlerini izlemek üzere geldiği Antalya'da, havalimanında basın mensuplarının PKK'lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili sorularını yanıtladı. ''Bu, uzun süreden beri büyük bir iddiayla yürütülmekte olan bir politikanın tıkandığının ortaya çıkmasıdır'' görüşünü savunan Baykal, gelinen noktada artık iktidarın açılım politikasını daha ileri taşıma imkanını bulamadığını ileri sürdü. Baykal, sözlerine şöyle devam etti: ''Burada sorulması gereken soru, 'Acaba ne olmuştur da, bir sıkıntı ortaya çıkmıştır? Taraflar kendi aralarında uzlaşamamışlar, anlaşamamışlar, bir mutabakat sağlanamamış ya da varılan mutabakat uygulanamamış ondan mı olmuştur?' Bunun anlaşılması büyük önem taşıyor. Şu çok açıktır ki, taraflar arasında bir uzlaşma sıkıntısı yoktur. Ne yapacaklarına birlikte karar vermişlerdir. Birlikte bir eylem planı hazırlamışlardır. Bunu uygulamaya gayret etmektedirler, ama bu eylem planının daha ilk adımında ortaya çıkan toplum tepkisi, halk tepkisi, millet tepkisi, sokak tepkisi anlaşılan programın uygulanamayacağını ortaya koymuştur. Kendi aralarında bir ihtilaf çıkmış değildir. Her iki taraf ne istediğini, ne vereceğini bilmiştir. Tavizlerde bir sıkıntı yoktur. 'Bu yeterli değil, biz bunu kabul etmiyoruz' tartışması değildir bu... Anlaşmışlardır. Anlaştıkları programı uygulamaya kalkmışlardır. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır. Şimdi bu bir sürpriz midir? Böyle bir noktaya gelinmiş olması şaşırtıcı mıdır? Kesinlikle değil.'' ''MİLLETİMİZ GÖZÜYLE DÜŞÜNÜR'' Deniz Baykal, yapılan yanlışlıkların temelinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, PKK terörünü reddetmeyen DTP ile müzakere kararı almasıyla atıldığını iddia ederek, ''Bugün gelinen nokta, bu yanlışın bizi taşıdığı noktadır. 'Efendim, işte şov yaptılar, şark kurnazlığı yaptılar', bunların hepsi boş laftır. İşin özü yanlıştır. İşin özünün yanlış olduğunu milletimiz anlamıştır. Biz zaten bunu anlatmaya çalışıyorduk, ama insanlar 'acaba' diye belki biraz daha iyi niyetle bakıyordu. Bizim milletimiz gözüyle düşünür. Manzarayı görmüştür ve kararını almıştır'' diye konuştu. Bir gazetecinin, ''Hükümet buna uymuş mudur?' sorusuna da Baykal, ''Hükümet de buna teslim olmak zorunda kalmıştır. Devam ederse kendisi bilir. Devam edemez. Artık bu sürdürülebilir bir iş değildir'' yanıtını verdi. ''AİLELER ÇÖKMÜŞ DURUMDA...'' CHP Lideri Deniz Baykal, ''Hükümet gözünü PKK'ya dikmeyecek. Hükümet gözünü İmralı'ya dikmeyecek. Hükümet gözünü Kandil'e dikmeyecek. Hükümet gözünü Güneydoğu Anadolu'ya, orada yaşayan Kürt kökenli milyonlarca vatandaşımıza dikecek. Bu vatandaşlarımız hiçbir zaman terörü destekleyen insanlar değil. PKK'ya destek veren insanlar değil. Onlar barış istiyorlar. Kanunların işlediğini görmek istiyorlar'' görüşlerini ifade etti. Baykal, vatandaşın ihtiyacının ortada olduğunu, halkın iş istediğini dile getirerek, şu iddialarda bulundu: ''Orada olağanüstü korkunç bir işsizlik yaşanıyor. Aileler çökmüş durumdadır. Kalabalık aileler 11 çocuk, işsiz bir baba... Böyle bir tablonun içerisinden elbette terör yetişir. Buna engel olmak, ailelere iş vermek lazımdır. Güneydoğu'ya iş vermek lazım. 'Güneydoğu'ya iş vermek için de özel sektöre teşvik vereceğiz. Onlar gelsinler, yatırım yapsınlar. Ben de onlara teşvik vereceğim' demek yetmez. Bu yaşandı, görüldü. Teşvik yolsuzlukları besliyor. Devlet girecek, orada yatırım yapacaktır. Türkiye'nin ilk dönemlerinde, bütün ülkede izlenen politika gibi Güneydoğu'da bir yatırım, kalkınma, istidam politikası izlenecektir.'' BÖLGENİN İHTİYAÇLARININ KARŞILANMASI Baykal, bölge halkına iş imkanı sağlamanın yanı sıra çocuk ve gençlerin eğitim olanaklarının da bir an önce geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, ''eğitim kalitesiyle bölgedeki çocukların gelecekte Türkiye'yi yönetebilir hale getirilmesi gerektiğini'' söyledi. Deniz Baykal, bölgenin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik önerilerini şöyle sıraladı: ''Türkiye'nin en iyi okullarını Güneydoğu'ya taşıyacaksınız. Güneydoğu'daki insanların dışlanmışlık duygusunu yeneceksiniz. Onların Türkiye'nin bir parçası olduklarını hissetmeleri için gerekli anlayışı, ilgiyi vereceksiniz. Bir büyük yeni program uygulanacak. Bu programın hedefi halk olacak. Halkın gerçek gündemi olacak. Gerçek ihtiyaçları olacak. Olması gereken halka yönelmek, halka sahip çıkmaktır. Halka sahip çıkarsanız, PKK'yı tecrit edersiniz.'' Hükümetin bunların yerine tam tersini yaptığını ifade eden Baykal, sözlerini şu görüşleri dile getirdi: ''Dışarıdan önlerine getirilen politikayı uyguladılar. Şimdi onun ne anlama geldiğini vatandaşımız gördü. Milletin evladını şehit edenler bir kahraman gibi gelip sınırda bütün devlet teşkilatı tarafından selamlanıyor, karşılanıyor, aklanıyor, elini kolunu sallayarak geçiyor. Bu yanlış. 25 yıl mücadele ediyorsun, şimdi Türkiye bütün müsteşarlarıyla, devlet yönetimiyle bunu karşılıyor. Mahkemeler, savcılar yarış yapıyor tahliye etmek için. Artık bu tıkanmıştır. Sürdürülmesinin yanlış olduğu görülmeye başlanmıştır. Umut ediyorum Hükümet de görecektir. CHP başından beri bunu söylüyor. Yazdığım mektupta da bunu anlattım. Bu konulardaki ısrarımızın ne kadar haklı olduğu, yaşadığımız olaylarla kanıtlanmıştır. Bizim de görüşmeyerek, daha doğrusu televizyonların kayda alması şartına bağlayarak ne kadar doğru davrandığımız açıkça ortadır. Hiç kimse bugün CHP'yi suçlama imkanına sahip değildir. Bizimle görüşmüş olsaydı, biz bunu anlatacaktık. Bunu göze alamadılar. Doğru bir politika götürdük. Kurgu yanlıştır. Yapılan yanlış milletten dönmüştür.'' CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, daha sonra partililerle birlikte geldiği restoranda, Konyaaltı İlçe Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in doğum gününü kutladı. Baykal, doğum günü pastası kesen 48 yaşındaki Böcek'e başarılarının devamını diledi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613792
Okkır ailesinin tazminat istemi
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında tutuklandıktan sonra sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmesinin ardından, hastanede ölen iş adamı Kuddusi Okkır'ın ailesinin Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı 250 bin TL'lik manevi tazminat davasının ilk duruşması yarın yapılacak. Ankara 9. İdare Mahkemesinde görülecek duruşmaya Okkır'ın ailesi ve avukatları katılacak. ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında tutuklanan iş adamı Okkır, Temmuz 2008 tarihinde hayatını kaybetmişti. Başsavcılık, Sabriye Okkır'ın, eşi Kuddusi Okkır'ın ölümünün ardından, Adalet Bakanlığı hakkında manevi tazminat davası açmıştı. AA
613163
Bu kez tam isabet!
DÜCANE CÜNDİOĞLU Bu kez tam isabet! Iraklı El Zeydi ile başlayan “ayakkabı fırlatma” protestolarının en talihsiz ismi Ahmedinejad'ın reformist rakibi Mehdi Kerrubi oldu. Kerrubi'nin gittiği İran'daki Basın Fuarı'nda destekçileri ile karşıtları arasında arbede çıktı. Kalabalıktan birinin attığı ayakkabı Kerrubi'nin alnına geldi. Reformist lider neye uğradığını şaşırdı. İzdihamda birçok gazeteci de ezilme tehlikesi geçirdi HATİCE KILIÇ TAHRAN Iraklı gazeteci Muntazır El Zeydi'nin ABD eski Başkanı George W. Bush'a fırlattığı ancak isabet etmeyen ve son olarak Türkiye'de IMF Başkanı Dominique Strauss Kahn'a fırlatılan ayakkabı, İran'da Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın rakibi reformist Mehdi Kerrubi'ye isabet etti. Önceki gün Kerrubi'nin, İran'ın başkenti Tahran'da düzenlenen Uluslararası Basın Fuarı'na gelmesiyle birlikte dev fuar alanı tam bir miting yerine dönüştü. Kerrubi'nin etrafı bir anda yüzlerce destekçisi tarafından sarılınca burada Ahmedinejad yanlısı bir grup tarafından "Yalancı, defol", "Münafığa ölüm" sloganlarıyla protesto edildi. Kerrubi'nin yandaşlarının da "Yaşasın Kerrubi" diye karşılık vermesi üzerine, iki grup arasında arbede çıktığı ve birkaç kişinin yaralandığı belirtildi. FUAR SAVAŞ ALANINA DÖNDÜ Tam bu sırada kalabalığın içinden Kerrubi'nin başına eskimiş bir ayakkabı fırlatıldı. Alnına isabet eden ayakkabı karşısında Kerrubi neye uğradığını şaşırdı. Kerrubi'nin atılan ayakkabı nedeniyle herhangi bir yara almadığı belirtilirken, fırlatılan ayakkabıyı gazete ve kitaplar takip etti. Fuar alanını savaş alanına çeviren olayda ayakkabayı fırlatan kişinin kim olduğu ise bir türlü öğrenilemedi. Gazeteleri fırlatanlar da bulunamazken, Mehdi Kerrubi korumaları tarafından apar topar fuar alanından uzaklaştırıldı. Bu arada Yeni Şafak muhabiri de dahil olmak üzere birçok gazeteci ezilme tehlikesi geçirirken onlarca kişi hafif yaralandı. Kerrubi'nin fuar alanından uzaklaştırılmasıyla gerginliğin sona erdiği kaydedildi. Öte yandan Kerrubi yandaşlarının 'diktatöre ölüm' sloganları atması dikkat çekti. Mehdi Kerrubi ise ayakkabı konusunda en talihsiz kişi ilan edildi. 25.10.2009 DÜNYA
613831
Pakistan'da Çatışmalar Sürüyor
Pakistan'da Çatışmalar Sürüyor Yayına Giriş: 25.10.2009 15:40:52 Güncelleme: 25.10.2009 15:40:52 Pakistan'da ordunun Taliban'a yönelik geniş çaplı operasyonu sürüyor. Ordunun yayımladığı bildiride, son 24 saat içinde, güvenlik güçlerinin Güney Veziristan'daki operasyonlarında 15 militanın öldüğü belirtildi. Çatışmalarda, bir askerin öldüğü, üçünün de yaralandığı bildirildi. Pakistan, Taliban militanlarına karşı, Güney Veziristan'da, yaklaşık bir hafta önce 28 bin askerin katıldığı geniş çaplı bir operasyon başlatmıştı. Öte yandan, motosikletli silahlı kişilerin Belucistan eyaletinin eğitim bakanını öldürdüğü bildirildi.
613590
Bu sefer ayakkabı tam isabet etti
Basında çıkan haberlere göre, yandaşlarıyla birlikte Tahran'daki Basın Fuarını ziyaret eden Kerrubi, burada bir grup tarafından "Yalancı, defol", "Münafığa ölüm" sloganlarıyla protesto edildi. Kerrubi'nin yandaşlarının da "Yaşasın Kerrubi" diye karşılık vermesi üzerine, iki grup arasında arbede çıktığı ve birkaç kişinin hafifçe yaralandığı belirtildi. Gruptan bazılarının Kerrubi'ye ayakkabı fırlattığı ve korumaların Kerrubi'yi fuar alanından çıkarırken yol açmak için havaya ateş açtığı bildirildi. Kerrubi'nin fuar alanından uzaklaştırılmasıyla gerginliğin sona erdiği kaydedildi. AA
613365
OKAY KARACAN Ayy Rıza'ya bak nasıl yaşlanmış!
Yıllarca "aldırma kartal'ı" dinleyerek şampiyonluk bekleyen "genç Rıza" gün gelecekte dümenine geçeceği takımın mürüvetini görür.." 2009 1982'de haftasonunu yaşayan herkes sanıyorum dün gece artık "Rıza Çalımbay" olarak bilinen adamın ruh dünyasına girmek ve geçen yılların insana oynadığı oyunun bu "güzel oyunda" nasıl durduğuna bakmak ister.. Ya da istedi diyelim, çünkü sahada pek bakılacak oyun yoktu.. Geleneksel futbol kritiği mantığıyla çok koştular çok mücadele ettiler gibi cümleler kurabilirsiniz.. Kimse üzülmesin; aman kızmasın hoca, topçular, yönetici diyerek bir şeyler karalamak mümkün.. Zaman'da ilk maç yazısı kaleme aldığım günden bu yana ay geçti. Maçları daha farklı bir gözle izlemeye futbola her açıdan bakmaya çalışıyorum. Sanıyorum öğrendiğim tek şey, hiçbir karşılaşmanın birbirinden farklı olmadığı.. Zaman ilerledikçe futbol ekolü olmayan bir ülkenin ligindeki hiçbir maçın size fazlasını vermeyeceğini anlıyorsunuz.. Adı "Rıza" iken ne izlediysek, "Rıza Çalımbay"a terfi ettiğinde de aynı şeyi izliyoruz.. Bu ülkede oyun biraz hızlansa, ekrandan renkli girse evlerimize ve çok konuşulan bir aktivite olsa da atamıyor kendini ileriye.. Konu Sayın Çalımbay değil, Türk futbolunun onun adı soyadı üzerinden minik bir eleştirisidir, anlaşılmasın yanlış... Beşiktaş Wolfsburg maçının son 30 dakikasında sezonun en akıcı oyunlarından birini oynamıştı aslında.. Daha iyi pas yapabileceklerini göstermişlerdi. Kanat etkinliği oluşturamayan bir takımın göbekten rakibi delebileceğini keşfettiği bir yarım saat izlemiştik. Eskişehir'de bunun üzerine koymasını beklemek normal bir durum olsa gerek.. İlk yarıdaki bir pozisyon dışında mümkün olmadı.! Ayrıca beklerin rakibin her topa vurmasını seyrettiği bir takım kazınmıştı aklımıza Şampiyonlar Ligi gecesinden.. İlk yarıda 24 sol kanat sağ kanat ortası yemişlerdi.. Hadi hak yemeyelim bu konuda ilerleme var.. Burak Yılmaz ne zaman denese içeri katetmeyi, her defasında bir İbrahim buldu karşısında.. Kanadından Üzülmez, kademeden Toraman, ters kademeden Kaş sırasıyla.. Bir kere geçti Burak, öyle kötü vurdu ki, neden Beşiktaş'ta, Fener'de iş yapamadığının ispatı gibiydi. Dün gece yazılacak yeni bir şey görebilseydik inanın saklamazdım sizlerden.. Maç biterken eşim "Ayy Rıza'ya bak nasıl yaşlanmış" deyiverdi birdenbire.. Neden "Rıza Çalımbay" demiyorsun diye sorguladım kontra olması bakımından.. "Aa benim dönemimde Rıza idi hâlâ Rıza" demez mi? "Futbol gibi..! o.karacan@zaman.com.tr
613603
bankaya el konuldu
bankaya el konuldu 25 Ekim 2009 Pazar, 12:47 FDIC, ABD'nin Florida eyaletinde bulunan Partners Bank, Hillcrest Bank Florida ve Flagship National Bank ile Georgia'da American United Bank of Lawrenceville, Wisconsin'de, Bank of Elmwood, Minnesota'da Riverview Community Bank, İllionis'de First Dupage Bank'ın yönetimine el koydu. ABD'de genellikle bir cuma günü öğleden sonra bankanın yönetimine el koyan FDIC, bankanın varlıklarını alıcılara satarak bankada hesapları olan insanların mevduatlarını güvence altına almaya çalışıyor. FDIC, ABD'de 2009 yılı başından bu yana 100'ün üzerinde bankanın yönetimine el koydu. AA
613112
Sayın Vali'ye 'Sizin namınıza üzüldüm' dedim
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Sayın Vali'ye 'Sizin namınıza üzüldüm' dedim F.Bahçe Başkanı, “Gol sevincini öyle abarttılar ki baktım valinin ağzı kanıyor. Masanın üzerinden sular yere döküldü, önlerinden değil arkalarından geçtim” dedi. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Gaziantepspor maçında 2. gole çok sevinen Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı'ya “Sen devlet memurusun, böyle sevinemezsin” diye tepki gösterdiği iddialarına, yüksek divan kurulu toplantsında açıklık getirdi. Yıldırım konuyla ilgili ilk kez yaptığı açıklamada olayı şu sözlerle anlattı: “Gaziantep'te protokol tribününde bazı olaylar oldu. Sayın Vali'nin kulağına eğildim ve şunu söyledim. 'Sizin namınıza üzüldüm'. Vali sevinir mi sevinmez mi diye yorum yapıyorlar. Sayın vali, belediye başkanı, yanında Gaziantepspor başkanı ve yanında da ben oturuyordum. Biz golü atınca kamera beni çekiyor. Golü onlar atıyor, kamera göstermiyor. İkinci golü atıyorlar kamera göstermiyor. İkinci golden sonra oradaki insanlar elleriyle birbirlerine vurmaya başladılar. Öyle abarttılar ki valinin ağzı kanıyor. 'Sizin namınıza üzüldüm' dedim. Masanın üzerinde sular yere döküldü, arkalarından geçtim. Böyle sevineceklerse gitmeyelim oraya, taraftarın içinde otururuz daha iyi. Hiç değilse başkan diye saygı gösterirler bir yerimize bir şey olmaz.' “KORKMUYORUM, SÖYLÜYORUM” Süper Lig'de yıl üst üste şampiyon olacakları söylemi üzerine Yıldırım, “Ben korkmuyorum söylüyorum. Önce hocalarıma, futbolcularıma, arkadaşlarıma ve sizlere güveniyorum” dedi. 11 yıllık başkanlığı döneminde her zaman F.Bahçe'nin kurullarından destek gördüğünü ifade eden Yıldırım, “Biz buradayız. Rahat olun derbide F.Bahçe'den çok iyi şeyler bekleyin. F.Bahçe bu sene her dalda şampiyon olacaktır” diye konuştu. Yönetim kurulu üyesi Cihan Kamer'in dostlarıyla beraber Almanya'ya yaptığı seyahatte, Beşiktaş'ın maçına gitmemesiyle ilgili medyada, kendisi kızdığı için gitmediği yönünde yer alan haberlere ilişkin olarak da Yıldırım, “Ben her şeye kızan bağıran bir adam mıyım. Ben burada baba, yanımdaki arkadaşlar çocuğum değil. Hepsi belli bir kariyeri olan insanlar” dedi. EFES'E AÇIK DAVET F.Bahçe Başkanı, Ataşehir'de yaptıkları spor salonuyla ilgili olarak, “Ataşehir'de rant yoktur, Türk sporuna kapalı salon yapma sevdası vardır” dedi. Yıldırım, F.Bahçe Burnu'ndaki divan kurulu toplantısında, Efes Başkanı Tuncay Özilhan'a yanıt verdi. Yıldırım, Efes'e çağrı yaparak, “Ataşehir'i Fenerbahçe Kulübü yapıyorsa, kendilerini davet ediyorum. Gelsinler bizlerle bu projeye ortak olsunlar. Türk sporuna beraberce katkıda bulunalım. Madem ki rant var, rantı beraber paylaşalım” ifadelerini kullandı. 25.10.2009 SPOR
612998
Tarihte bugün: 25 Ekim
İstekte bulunduğunuz sayfa bulunamamıştır. Aradığınız sayfa yayından kaldırılmış veya adı değişmiş olabilir veya geçici olarak servis dışı olabilir. Lütfen aşağıdaki adımları deneyiniz Eğer adresi adres barı kullanarak yazdıysanız lütfen doğruluğunu kontrol ediniz bağlantıları kullanarak ulaşmak istediğiniz bağlantıya ulaşmayı deneyiniz. Geri tuşuna basarak yeniden deneyiniz. Yada Google'a bakabilirsiniz
614104
Muş'ta 110 kişi düğün yemeğinden zehirlendi
Ancak davetliler akşam saatlerinde rahatsızlanınca şehir merkezine 25 kilometre uzaklıktaki köye doktor istendi. Köye gönderilen sağlık ekibinin teşhisine göre, baş ağrısı ve mide bulantısı şikayetleri bulunan vatandaşların yedikleri düğün yemeğinden zehirlendikleri anlaşıldı. Durumu acil olan çoğunluğu çocuk şu ana kadar 110 kişi hastanelere sevk edildi. Devlet ve kadın doğum ve çocuk hastanelerine getirilen 70 çocuğa serum takılarak tedavi altına alındı, diğer vatandaşların ise tetkikleri devam ediyor. Bu arada köyden ambülanslarla hasta taşınmaya devam ediliyor.
613410
Hoca’nın elini öptü
25 Ekim 2009, Pazar Hoca’nın elini öptü 25.10.2009 ERBAKAN’IN?Özel Kalem Müdürü Mehmet Karaman’ın oğlunun nikâh töreninde ilginç bir sahne yaşandı. Başbakan Yardımcısı salona girince eski lideri ’ın yanına gitti ve elini öptü.
613259
Beşiktaş çok rahat
çok rahatÜMİT AVCI 25.10.2009 Sezona galibiyetiyle başlayan ikinci maçında ’ni 88-64 yenmeyi başardı. Karşılıklı basketlerle başlayan mücadelede Muratcan’ın sayılarıyla oyuna ağırlığını koyan siyah-beyazlı ekip, ilk periyodu 25-18 önde kapadı. İlk hafta ’u devirmeyi başaran ekibi, ’a Jackson ile cevap vermeye çalışsa da, pota altını iyi kullanan ev sahibi, devre sonunda farkı 10 sayıya çıkardı: 45-35. İkinci yarıda Newley’i devreye sokan ve farkı giderek açan Beşiktaş, savunmasını da sertleştirince, son çeyreğe 69-39 üstün girdi. 4. periyodun başında Newley ve Chatman ile bulduğu basketlerle rakibin son hamlesini de karşılıksız bırakan Beşiktaş, son dakikalarını benchteki oyuncularla tamamladığı maçtan 22 sayı farkla galip ayrıldı. MAÇIN KARNESİ SALON: Cola Turka Arena HAKEMLER: Rüştü Nuran, Ersan Ergüler, Can Atsüren Muratcan (7) 10, Engin (6) 9, Newley (7) 21, Arın (5), Haluk (6) 2, Baxter (6) 11, Adem (5) 5, Chatman (7) 15, Cevher (6) 9, Fletcher (6) 6, Kerem (5) ANTALYA B.Ş.BELEDİYESİ: Teoman (4), Greene (6) 11, Thompson (4) 1, Serkan (6) 8, Lee Jackson (6) 7, Femerling (6) 7, Önder (6) 8, Caner (6) 8, Oktay (5) 1. PERİYOT: 25-18, DEVRE: 45-35, 3. PERİYOT: 69-39
613753
Baykal: "Hükümet frene bastı"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 'lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili, "Kendi aralarında bir ihtilaf çıkmış değildir. Her iki taraf da ne istediğini, ne vereceğini bilmiştir. Tavizlerde bir sıkıntı yoktur. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır" dedi. Baykal, merkez Döşemealtı ilçesindeki yağlı güreşlerini izlemek üzere geldiği Antalya'da, havalimanında basın mensuplarının 'lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili sorularını yanıtladı. "Bu, uzun süreden beri büyük bir iddiayla yürütülmekte olan bir politikanın tıkandığının ortaya çıkmasıdır" görüşünü savunan Baykal, gelinen noktada artık iktidarın açılım politikasını daha ileri taşıma imkanını bulamadığını ileri sürdü. Baykal, "Burada sorulması gereken soru, 'Acaba ne olmuştur da, bir sıkıntı ortaya çıkmıştır? Taraflar kendi aralarında uzlaşamamışlar, anlaşamamışlar, bir mutabakat sağlanamamış ya da varılan mutabakat uygulanamamış ondan mı olmuştur?' Bunun anlaşılması büyük önem taşıyor. Şu çok açıktır ki, taraflar arasında bir uzlaşma sıkıntısı yoktur. Ne yapacaklarına birlikte karar vermişlerdir. Birlikte bir eylem planı hazırlamışlardır. Bunu uygulamaya gayret etmektedirler, ama bu eylem planının daha ilk adımında ortaya çıkan toplum tepkisi, halk tepkisi, millet tepkisi, sokak tepkisi anlaşılan programın uygulanamayacağını ortaya koymuştur" dedi. CHP lideri, "Kendi aralarında bir ihtilaf çıkmış değildir. Her iki taraf ne istediğini, ne vereceğini bilmiştir. Tavizlerde bir sıkıntı yoktur. 'Bu yeterli değil, biz bunu kabul etmiyoruz' tartışması değildir bu... Anlaşmışlardır. Anlaştıkları programı uygulamaya kalkmışlardır. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır. Şimdi bu bir sürpriz midir? Böyle bir noktaya gelinmiş olması şaşırtıcı mıdır? Kesinlikle değil" dedi. "Milletimiz gözüyle düşünür" Deniz Baykal, yapılan yanlışlıkların temelinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, terörünü reddetmeyen ile müzakere kararı almasıyla atıldığını iddia ederek, "Bugün gelinen nokta, bu yanlışın bizi taşıdığı noktadır. 'Efendim, işte şov yaptılar, şark kurnazlığı yaptılar', bunların hepsi boş laftır. İşin özü yanlıştır. İşin özünün yanlış olduğunu milletimiz anlamıştır. Biz zaten bunu anlatmaya çalışıyorduk, ama insanlar 'acaba' diye belki biraz daha iyi niyetle bakıyordu. Bizim milletimiz gözüyle düşünür. Manzarayı görmüştür ve kararını almıştır" diye konuştu. Bir gazetecinin, "Hükümet buna uymuş mudur?' sorusuna da Baykal, "Hükümet de buna teslim olmak zorunda kalmıştır. Devam ederse kendisi bilir. Devam edemez. Artık bu sürdürülebilir bir iş değildir" yanıtını verdi. "Aileler çökmüş durumda" CHP lideri Deniz Baykal, "Hükümet gözünü 'ya dikmeyecek. Hükümet gözünü İmralı'ya dikmeyecek. Hükümet gözünü Kandil'e dikmeyecek. Hükümet gözünü Güneydoğu Anadolu'ya, orada yaşayan Kürt kökenli milyonlarca vatandaşımıza dikecek. Bu vatandaşlarımız hiçbir zaman terörü destekleyen insanlar değil. 'ya destek veren insanlar değil. Onlar barış istiyorlar. Kanunların işlediğini görmek istiyorlar" görüşlerini ifade etti. Baykal, vatandaşın ihtiyacının ortada olduğunu, halkın iş istediğini dile getirerek, şu iddialarda bulundu: "Orada olağanüstü korkunç bir yaşanıyor. Aileler çökmüş durumdadır. Kalabalık aileler 11 çocuk, işsiz bir baba... Böyle bir tablonun içerisinden elbette terör yetişir. Buna engel olmak, ailelere iş vermek lazımdır. Güneydoğu'ya iş vermek lazım. 'Güneydoğu'ya iş vermek için de özel sektöre teşvik vereceğiz. Onlar gelsinler, yatırım yapsınlar. Ben de onlara teşvik vereceğim' demek yetmez. Bu yaşandı, görüldü. Teşvik yolsuzlukları besliyor. Devlet girecek, orada yatırım yapacaktır. Türkiye'nin ilk dönemlerinde, bütün ülkede izlenen politika gibi Güneydoğu'da bir yatırım, kalkınma, istidam politikası izlenecektir" diye konuştu. "Bölge ihtiyaçları karşılanmalı" Baykal, bölge halkına iş imkanı sağlamanın yanı sıra çocuk ve gençlerin olanaklarının da bir an önce geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, kalitesiyle bölgedeki çocukların gelecekte Türkiye'yi yönetebilir hale getirilmesi gerektiğini" söyledi. Deniz Baykal, bölgenin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik önerilerini sıraladı; "Türkiye'nin en iyi okullarını Güneydoğu'ya taşıyacaksınız. Güneydoğu'daki insanların dışlanmışlık duygusunu yeneceksiniz. Onların Türkiye'nin bir parçası olduklarını hissetmeleri için gerekli anlayışı, ilgiyi vereceksiniz. Bir büyük yeni program uygulanacak. Bu programın hedefi halk olacak. Halkın gerçek gündemi olacak. Gerçek ihtiyaçları olacak. Olması gereken halka yönelmek, halka sahip çıkmaktır. Halka sahip çıkarsanız, 'yı tecrit edersiniz" dedi. Hükümetin bunların yerine tam tersini yaptığını ifade eden Baykal, "Dışarıdan önlerine getirilen politikayı uyguladılar. Şimdi onun ne anlama geldiğini vatandaşımız gördü. Milletin evladını şehit edenler bir kahraman gibi gelip sınırda bütün devlet teşkilatı tarafından selamlanıyor, karşılanıyor, aklanıyor, elini kolunu sallayarak geçiyor. Bu yanlış. 25 yıl mücadele ediyorsun, şimdi Türkiye bütün müsteşarlarıyla, devlet yönetimiyle bunu karşılıyor. Mahkemeler, savcılar yarış yapıyor tahliye etmek için. Artık bu tıkanmıştır. Sürdürülmesinin yanlış olduğu görülmeye başlanmıştır. Umut ediyorum Hükümet de görecektir" dedi.
613386
Domuz gribi ve hijyen koşulları
Abbas Güçlü DiyalogDomuz gribi ve hijyen koşulları 25 Ekim Pazar 2009 Domuz gribine karşı pek önlem alınıyor, öneriliyor. Bunların en başında da koşulları geliyor. Yapılan tüm açıklamalarda sık sık el yıkayın deniliyor. Özellikle de okullarda ve sıvı sabunla... Her şerde bir hayır vardır derler. Belki bu sayede, okullar biraz olsun hijyen koşullarına kavuşur. Bilindiği gibi okullarda eskiden hademeler vardı. Sonra isimleri değişti. Önce müstahdem sonra da temizlik görevlisi oldular. Şimdi ise hiç yoklar. Çünkü okullarda böyle bir kadro yok. Çünkü, ’nin kadro daraltma politikasının ilk mağduru onlar oldular. Deniliyor ki, her okul, diğer sorunları gibi temizlik sorununu da kendisi çözsün. Peki nasıl? Temizlik şirketleriyle anlaşarak. Peki hangi parayla? Bulsun, buluştursun. Bazen bir şekilde devlet veriyor. Ama genelde okul aile birliklerinin üzerine kalıyor. Onlar da velilerin sırtına yükleniyor... 60 bine yakın öğretim kurumu var. Olanakları çerçevesinde, temizlik şirketleriyle anlaşıp, okullarını pırıl pırıl edenlerin sayısı birkaç bini bulmaz. Ya diğerleri? İşte onlar Allaha emanet. Özellikle ’nın gözünü korkutan ve okullar çok önemli dedirten de işte bu tablo. Çünkü da, hepimiz de çok iyi biliyoruz ki, okullardaki hijyen koşulları, olası bir salgına en uygun ortamlar. Tatil edilmek istenmeleri de bu yüzden. Cumhuriyet Bayramı nedeniyle, kazanılan üç beş günlük süreçte tüm okullar temizlenip, dezenfekte edilecekmiş. Ne diyelim, ellerine sağlık. Ama umarız, bu temizlik bir defayla sınırlı kalmaz. Keşke her hafta yenilense. Ancak mümkün değil. Ama en azından bu beladan kurtuluncaya kadar ayda bir kez tüm okullar genel temizlikten geçirilmelidir. Bizim zamanımızda okullarda pek çok kol gibi Temizlik Kolları da vardı. Bu koldaki arkadaşlar okulunu her yerini didik dik eder, aykırı bir durum gördüklerinde kıyameti koparırlardı. Belki şimdi yeniden canlandırılabilir. Sıvı sabuna gelince. Piyasa da öylesine kalitesiz olanları var ki, umarız onlar da yeni sorunlar yaratmaz! Kaliteli olanları almak ise yine önemli bir masraf kapısı. Ve okul yöneticileri bu kaynağı nereden bulacaklar? yediden yetmişe bütün dünyayı tedirgin etmeye devam ediyor. Ama sevindirdikleri de var. Örneğin ilaç sektörü. Aşılara giden paranın 50 milyar olduğu söyleniyor. Silah sanayiini bile solladı. Aynı şekilde, sıvı sabun sektörü ve tek kullanımlık kâğıt mendil piyasası da bayram ediyor olmalı. Çünkü özellikle onlar telkin ediliyor. Gezip gördükçe, bu telkinleri duydukça, yoksul kentlerdeki okullar ve öğrenciler gözümün önüne geliyor. Ne temizliğe para ayırabilirler ne de sıvı sabun ve tek kullanımlık kâğıt mendillere. Bu yüzden bu harcamaları ve kullanma alışkanlıklarını kalıcı hale getirmek için yeni açılımlar gerekiyor. Bu harcamalar valilik bütçesinden mi karşılanacak yoksa velilerden mi? Ya da sivil toplum örgütlerinin katkılarıyla mı çözüm üretilecek? Nasıl’ı üzerinde kesinlikle ciddi anlamda kafa yormak gerekir. Yoksa, ileride alınacak tedbirler ve harcamalar, bugünkünün çok üzerinde olabilir. Yaratacağı panik ve vereceği zararları ise düşünmek bile istemiyoruz. Görünen ki, domuz gribi konusunda ’nın gösterdiği duyarlılığın onda biri bile ’nda yok. Ama sorun ciddi, hem de çok ciddi. diğer konulardaki adamsendeciliğini ve vurdumduymazlığını bu konuda da sürdürürse, vay halimize. Çocukları okula zor getirirler... Özetin özeti: Bize bir şey olmaz mantığı iliklerimize kadar işledi. Ne ne ne de diğer felaketler umurumuzda. Ama şimdi durum farklı. Sanki bu duyarsızlık, virüsten daha büyük bir tehlike!.. (434 yazı)
613101
Mersin, kötü gidişe 'dur' dedi
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Mersin, kötü gidişe 'dur' dedi Bank Asya 1. Lig'de Mersin İdmanyurdu, Kartal'ı 2-0 yenerek haftalık kötü gidişe 'dur' dedi. Mersin'in gollerini 43'te Ahmet, 90'da Caner kaydetti. 25.10.2009 SPOR
613574
Domuz gribinde kimler tehlikede?
Domuz gribinde kimler tehlikede? 25.10.2009 12:05Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği tarafından yapılan açıklamada, domuz gribi önlemleri arasında yer alan termal kameraların artık önemini yitirdiği çünkü tehlikenin yurt içinde olduğu ifade edildi. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği, Ankara ve İstanbul'da düzenlediği toplantılarda domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsü konusundaki çalışmaları mercek altına alındı. Konuyla ilgili sunumların yapıldığı toplantıda, farklı görüşler de masaya yatırıldı. Toplantının ardından açıklanan sonuç bildirgesinde, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre domuz gribi salgınının son 50 yılın en önemli salgını olduğuna dikkat çekilerek, "Dünya Sağlık Örgütü, yayılma nedeniyle alarm düzeyini 6'ya çıkardı. Kuş gribi salgınında bu seviye 4'te kalmıştı. Bu, her ülkede salgının başlayabileceği anlamına gelmektedir. Salgının yaygın olması, ölün oranının yüksek olduğu anlamına gelmez. Ölüm oranı binde 1'in altındadır. Özellikle gebeler ve aşırı kilolu olanlarda ölüm oranının daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Ölümler, kronik hastalığı olanlarda daha yüksektir" ifadeleri kullanıldı. Hastalığa karşı en etkin önlemin, ellerin sık sık yıkanması olduğunun ifade edildiği açıklamada, tartışılan aşı konusunda ise şöyle denildi: "Mevsimsel influenza aşısına ek olarak influenza H1N1 aşıları uygulanacaktır. İnfluenza H1N1 aşısı gereken riskli gruplar; aydan 24 yaşa kadar olanlar, aydan küçük bebeklere bakanlar, gebeler, 24-65 yaş arasında kronik hastalığı olanlardır. Aşının, yapıldığı gün ortaya çıkan hafif belirtiler dışında ciddi yan etkisi yoktur. Aşılar, eczanelerde satılmayacak, Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanacaktır." Açıklamada domuz gribi hastalığı karşısında alınan önlemlerden termal kameraların önemini yitirdiğine de değinilerek, "Termal kameralar, gelinen noktada uygulamadan kaldırılmalıdır çünkü ülke içinden olgular çıkabilmektedir. Yurt dışından gelenlerin doldurması istenen formlar önemini yitirmiştir. Salgına yönelik çalışmalar ve hesaplamalar saydam bir şekilde sunulmalıdır. Sunulan hesapların referansları ortaya konulmalıdır. Resmi makamlarca halkı paniğe sevk edecek açıklamalardan kaçınılmalıdır. Aşı hakkında detaylı ve doğru bilgilendirme yapılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, okullardaki el yıkama koşullarının iyileştirilmesini hedeflemelidir" ifadelerine yer verildi. iLGiLi HABERLER
613082
UAEK İran'da İnceleme Yapacak
UAEK İran'da İnceleme Yapacak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansından (UAEK) bir heyet, İran'da kum nükleer santralinde incelemede bulunacak. Yayına Giriş: 25.10.2009 03:02:27 Güncelleme: 25.10.2009 03:02:27 Uluslararası Atom Enerjisi Ajansından (UAEK) bir heyet, zenginleştirilmiş uranyum santrifuj makinasınının bulunduğu nükleer santralde inceleme yapmak üzere İran'a gitti. Ajanstan kişilik heyet, Kum nükleer santralinde incelemede bulunacak. İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın, Kum nükleer santralinde inceleme yapmasını, 21 Eylül'de yasaklamıştı. İran, Ulusalarası Atom Enerjisi'nin, yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyum temini için önerilen anlaşma taslağına bir hafta içinde cevap vereceğini bildirmişti.
613276
Benim emeklilere yaptığım zammı 20 yılda kimse veremedi
Şener, AK Parti'nin icraatlarını ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ı eleştirerek, son genel seçimlerde bu nedenle aday olmadığını söyledi. 16 yıl milletvekilliği, bakanlık ve başbakan yardımcılığı görevlerinde siyaset yaptığını hatırlatan Şener, Hacı Bektaş-ı Veli'nin, "Ayağa kalkacaksan hizmet için kalkacaksın." sözünü dillendirdi. Şener, kendisinin de millete hizmet etmek için parti kurduğunu, ekonomiyi düzeltmek için yollara düştüğünü kaydetti. Emeklilerin halini hatırını soran Şener, onlara yapılan maaş zamlarını eleştirdi. Şener, maliye bakanlığı ve başbakan yardımcılığı yaptığı dönemleri hatırlatarak, "20 yıldır, ben maliye bakanı ve başbakan yardımcısı olduğum dönemde verdiğim kadar emeklilere maaş artışı veren olmadı." dedi. Şener, partisini kurduktan sonra ilk defa memleketi Sivas'a geldi. Partisinin il temsilciliği binasını hizmete açmak üzere karayoluyla gelen Şener, şehre girişinde uzun araç konvoyu eşliğinde karşılandı. Atatürk Caddesi'nde kalabalık bir topluluğa hitap eden Şener, AK Parti döneminde yapılan özelleştirmeleri hatırlattı. Buna tek başına karşı çıktığını savunan TP lideri, iptal edilen Galata Port ihalesini hatırlatıp, "Galata bölgesinde millet serbestçe dolaşıyorsa bana borçludur." diye konuştu. İktidara gelmeleri halinde milletvekili dokunulmazlığını kaldıracakları vaadinde bulundu.
613244
IMF ile anlaşma Türkiye'nin büyüme hızını olumlu etkiler
NTV'de katıldığı programda IMF ile bir anlaşma yapılmasının gerekli olup olmadığına ilişkin soru üzerine Orta Vadeli Program'ı açıkladıklarını hatırlatan Bakan Babacan, bu program zemininde anlaşmaya varılması halinde, bir stand-by anlaşması yapılmasının mümkün olabileceğini kaydetti. Bunun yapılıp yapılmamasının müzakerenin seyrine bağlı olduğunu ifade eden Babacan, "Şu anda hâlâ noktadayız. Müzakereler teknik düzeyde devam ediyor. Herhangi bir yeni gelişme olursa da açıklayacağız.'' şeklinde cevap verdi. Orta vadeli programın kendi içerisinde tutarlı ve Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde devam edebileceği bir program olduğuna vurgu yapan Babacan, "Eğer IMF ile bir anlaşma yapar, bunlardan ilave bir kaynak kullanırsak bu Türkiye'nin büyüme hızını olumlu etkileyecektir. Genel olarak risk primini de bir miktar daha aşağıya çekecektir. Bugün için olmazsa olmaz diyeceğimiz noktada değiliz. Türkiye bu noktaya gelmiştir.'' diye konuştu. Amacın Türkiye ekonomisini mümkün olan en hızlı şekilde zor dönemden normal döneme taşıyabilmek olduğunu belirten Babacan, ''Eğer bu gayretimizle IMF ile yapacağımız bir anlaşma bize yardım edecekse, bu gayretlerimizi destekleyecekse, bu anlaşmanın Türkiye için iyi olacağını da düşünüyoruz. Ama dediğim gibi, şart değildir. Olmazsa olmaz noktasında değildir. Ancak yaparsak daha da iyi olacağını düşünüyoruz.'' dedi. Ekonomide temelin güven olduğunu ve bunun sağlanması halinde her şeyin kolaylaşacağını ifade eden Babacan, bu sene sonunda büyüme rakamının eksi yüzde olacağı beklentisi içerisinde olduklarını kaydetti. Yılın ilk çeyreğinde büyümenin eksi 14, ikinci çeyrekte eksi olduğunu hatırlatan Babacan, üçüncü çeyrekte belki eksi veya arası bir rakamın görüleceğini anlattı. 4. çeyrekte artıya dönme ihtimalinin oldukça büyük göründüğünü belirten Babacan şunları kaydetti: "Yani bu yıl ortalamamız eksi 6. Ama yıl içerisinde artık ikinci çeyrekten itibaren de ciddi bir toparlanmayı beraberinde görüyoruz. Gelecek sene yüzde 3,5 büyüme öngörüyoruz." GÜNDEMİMİZDE ERKEN SEÇİM YOK Gelişmiş ülkelerden Türkiye'ye sıcak para girmeye başladığına ilişkin soru üzerine, işler iyileştikçe Türkiye'ye sermaye girişi olacağını ve bunun kaçınılmaz olduğunu belirten Babacan, ancak bu sermaye girişiyle ilgili neler yapılacağını Türkiye'nin daha önce en yoğun şekilde 2002-2007 döneminde yaşadığını anlattı. Bu konuyu sorumlu kuruluşların en iyi şekilde yürüttüğünü belirten Babacan, bundan korkulmaması gerektiğini söyledi. Yeni vergiler düşünülüp düşünülmediğine ilişkin soru üzerinde, "Şu an için böyle bir şey gündemimizde yok.'' diyen Babacan, daha önceki dönemde de buna ihtiyaç duymadıklarını kaydetti.
613608
Ceylan'ın ölümünde yeni gelişme
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 28 Eylül 2009'da Lice ilçesi Şenlik köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkisindeki patlamada yaşamını yitiren Ceylan Önkol'un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak'ı patlamanın ardından olay yerine ''güvenlik'' gerekçesiyle götürmeyen jandarma görevlileri hakkında ''adli görevi yerine getirmeme'' suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Abalı Jandarma Karakolu komutanı ve bazı görevlilerin ifadelerine başvuruldu. Savcı Çolak hakkındaki inceleme Bu arada, DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş'ın suç duyurusu üzerine Adalet Bakanlığınca Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak hakkında başlatılan inceleme devam ediyor. DTP'li Demirtaş, suç duyurusunda, Savcı Çolak'ın patlamadan gün sonra olay yerinde inceleme yaptığını öne sürmüştü. Demirtaş, Savcı Çolak hakkında ''olay yerine gitmeyerek delillerin kaybına yol açtığı ve etkili soruşturma yürütmeyerek vatandaşlar arasında ayrımcılık duygularının gelişmesine neden olduğu'' iddiasıyla soruşturma yapılmasını istemişti. Önkol ailesinin avukatı Serdar Çelebi, yaptığı açıklamada, jandarmanın görevinin bölgede yaşayan insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti. Abalı Jandarma Karakolu görevlilerinin cezai anlamda da soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini kaydeden Çelebi, şöyle konuştu: ''Bu soruşturma ilk olması nedeniyle umut vericidir. Sorumluların tespiti ve cezalandırılması konusunda böylesi bir soruşturmanın başlatılması gerekiyordu. Burada görevi ihmal suçu da var. Bu nedenle cezai anlamda da bu kişilerin soruşturmaya tabi tutulması lazım. Devlet görevlilere orada yaşayan vatandaşların can güvenliğini sağlamaları için yetki vermiştir. Herkesin işini iyi yapması lazım.'' Bilirkişi raporuna itiraz Avukat Çelebi, patlamanın ardından delillerin tam anlamıyla toplanmadığını ileri sürdü. Bilirkişi raporunun olayı bütün detaylarıyla yansıtmadığını savunan Çelebi, ''Rapora itiraz edeceğiz. Daha bağımsız bir bilirkişi heyeti tarafından yeniden rapor hazırlanmalı'' dedi. Raporda, Ceylan Önkol'un ''daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 milimetrelik bomba atar mühimmatın elindeki tahrayla vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı'' belirtilmişti. 25 Ekim 2009
613561
"Dünyanın yarısı"nın liderleri Tayland'da
ve Güney Kore liderlerinin de katılımıyla Tayland'da dün yapılan Güneydoğu Asya Uluslar Topluluğu (ASEAN) toplantısının ardından bugün yapılan toplantıya Avustralya, Yeni Zelanda ve liderleri de katıldı. Avustralya Başbakanı Kevin Rudd, toplantıya katılan 16 ülkenin dünya nüfusunun hemen hemen yarısını barındırdığını ve dünyada üretilen toplam Gayrı Safi Milli Hasılanın üçte birine sahip olduğunu belirtti. Toplantıda ekonomik işbirliği, felaketlerin kontrolü ve iklim değişikliği gibi günümüz dünyasının en önemli sorunları ele alınacak. Toplantı basına kapalı olarak yürütülürken, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Kazuo Kodama, gazetecilere, liderlerin ve Myanmar'daki gelişmelerden duydukları endişeleri gündeme getirmelerinin de beklendiğini söyledi. Sözcü, liderlerin gün sürmesi beklenen toplantısında "bütün bölgeyi kapsayan geniş bir ekonomik işbirliğinin temelini atabileceklerini umduğunu" belirtti. ASEAN liderleri ise dün yaptıkları toplantının sonunda Myanmar yönetimine, gelecek yıl düzenleme vaadinde bulunduğu genel seçimlerin özgür ve adil olması çağrısında bulundu. Liderlerin yaptığı resmi açıklamada Myanmar'da tutuklu bulunan muhalefet lideri Aung San Suu Kyi'den bahsedilmemesi, insan hakları eylemcilerinin tepkisine neden oldu.
612966
Şener'in Alevileri tanımlama formülü
Abdullatif Şener memleketi Sivas'ta partisinin il başkanlığı binasının açılışını yaptıktan sonra, partili müteahhitler tarafından inşa edilen 120 konutluk inşaatın temel atma törenine katıldı. Şener, törende yaptığı konuşmada Türkiye ekonomisini oluşturan tüm sektörlerin canlanmasının inşaat sektöründeki canlanmaya bağlı olduğunu belirtti. Yukarı Tekke Mezarlığı'nda bulunan anne ve babasının mezarını ziyaret eden Şener daha sonra Kale Çay Bahçesi'nde partililerle bir araya geldi. "Yeni bir siyasi parti kuran Mustafa Sarıgül'ü rakip olarak görüyor musunuz?" şeklindeki bir soru üzerine Şener, iktidarı bile kendisine rakip olarak görmediğini belirtti. Daha önceki siyasi geçmişinde yaptıklarının bundan sonra neler yapacağının işaretçileri olduğunu söyleyen Şener, büyük hareketlerin bir tek kişinin insanları tetiklemesiyle başladığını ifade etti. İktidar olmayı hedeflediklerini ifade eden Şener, "Biz camiye gideriz cemaatle derdimiz yoktur, meyhaneye de gideriz meyhanecilerle bir derdimiz problemimiz yoktur." dedi. Alevi açılımını değerlendiren Şener, Aleviler kendilerini nasıl tanımlıyorlarsa ben de öyle bilir ona göre değer veririm." şeklinde konuştu. Daha da önemlisi Alevisi, Sünnisiyle herkesin birbirine saygılı olması gerektiğini belirten Şener, gerçek demokrasinin de özgürlüklerinde, barış ve kardeşliğinde böyle sağlanacağını söyledi. Daha sonra Cem Vakfı Sivas şubesini ziyaret eden Şener, Cem Vakfı Sivas Şubesi Başkanı Ali Rıza Kaçan'a "Abdullatif Şener" adlı kitabı hediye etti.
613575
Denktaş: Sınavla vatandaşlık verilsin
DP Genel Başkanı Denktaş, KKTC'de yayımlanan Havadis gazetesine verdiği demeçte, UBP hükümetini vatandaşlık verme konusunda hassas olmaya çağırarak, ''İhtiyacımız olan kalabalık nüfus değil, eğitimli ve kültürlü nüfustur'' dedi. Vatandaşlık konusunda bugüne kadar tartışılmayan bir öneri yapan Serdar Denktaş, ''Vatandaşlık kurallarına 'Kıbrıs Türk kültürüne, toplumuna uyum' kıstasını da koymamız lazım'' diye konuştu. AA
613615
Sigara içen kadın kanser oluyor
Medical Park Hastaneler Grubu Göztepe Medical Park Hastanesi Göğüs Hastalıkları Klinik Şefi Prof. Dr. Yalçın Karakoca, sigaranın ve beslenme alışkanlıklarının akciğer kanseri üzerindeki etkilerini dile getirdi. Akciğer kanserinin başlıca nedeninin sigara olduğunu vurgulayan Karakoca, şunları kaydetti: ''Akciğer kanserinin başlıca nedeni günümüzde herkesin bildiği gibi sigaradır. Tüm akciğer kanserlerinin yüzde 80-90'ı sigaraya bağlıdır. Küçük hücreli akciğer kanseri, genellikle sigara içen veya içmiş olan kişilerde bulunmaktadır. Bu birliktelik bazı araştırmalarda yüzde 98'lere kadar çıkmaktadır. Sigaranın getirdiği akciğer kanseri risk oranı, sigara içme süresi, toplam içilen sigara, başlama yaşı ve içilen sigaranın tipine göre değişir. Sigara içen bir kadının akciğer kanserine yakalanma riski içmeyen bir kadına göre 1.5-3 kat daha fazladır. Ayrıca, aynı miktar sigaraya maruz kalan kadınların erkeklere göre 1.5-3 kat daha fazla akciğer kanserine yakalanma riskleri olduğu hesaplanmıştır. Aktif sigaradan sonra akciğer kanserinin en önemli ikinci risk faktörü 'pasif içicili' veya 'duman altı' olmaktır. Pasif sigara içicilerinde tek başına akciğer kanseri riski ortalama 1.2-1.3 kat artmaktadır.'' Beslenmenin de akciğer kanserine etkileri olduğuna işaret eden Karakoca, ''Bazı beslenme özelliklerinin de akciğer kanseri riskini etkileyebileceği bilinmektedir. Küflü besinler, çoklu doymamış sıvı yağlar (ayçiçek, mısırözü, soya, pamuk yağları), İşlem görmüş, dumanlanmış etler, nitrit katılmış besinler (sosis, salam), kavrulmuş, yanmış besinler (etler), sirke, turşu, soya sosu gibi fermente besinler, beyaz un ve rafine şeker, salamura ve tuzların kanseri riskini artırdığı belirtilmektedir'' dedi. Akciğer kanserinde genetiğin önemine de vurgu yapan Karakoca, ''Ailede akciğer kanseri olması akciğer kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. Ailede akciğer kanseri olan ve hiç sigara içmemiş bir kadının akciğer kanseri riski 2.8 kat artmış iken, ailede akciğer kanseri olan ve sigara içen bir kadında ise bu riskin 30 kat arttığı görülmüştür'' diye konuştu. ''Rezektör balon" uygulaması Kendi bulduğu ''Rezektör Balon'' uygulamasını da anlatan Karakoca, şöyle devam etti: ''Akciğer kanserlerinin 3'te 1'inde ilk tanı anında diğer 3'te 1'inde de ilerleyen dönemlerinde soluk borusu tıkanıklığı ve buna bağlı gelişen durumlar (zatürre, solunum yetmezliği gibi) görülmektedir. Bu durumlarda hem hastalar kaybedilmekte hem de onkolojik tedavileri istenilen biçimde yapılamamaktadır. Bizim geliştirdiğimiz (rezektör balon) yöntemi ise riski olmayan güvenli ve basit bir yöntemdir. Tıkalı hava yolunda, tıkanıklık ortasına yerleştirilen balonun şişirilip, balon üzerindeki özel dokunun tümörü tıraşlaması suretiyle çalışıyor. Bu sistem aynı zamanda kanamayı durduran bir balon görevi de gördüğünden tedavideki komplikasyon ve risk, işlem sırasında önleniyor.'' Akciğer kanserinin artış nedenine de dikkati çeken Karakoca, ''Tütünün sigara haline dönüşmesi ve tüketiminin hızla yaygınlaşması sonucu, 1940'larda akciğer kanseri salgını ortaya çıkmıştır ve bu salgın etkisini, bütün dünyada, artan şekilde devam ettirmektedir. Ülkemizde resmi rakamlara göre her yıl 20-25 bin yeni akciğer kanseri hastası ortaya çıkmakta ve bu rakamın 40 binlere kadar ulaşabileceği düşünülmektedir'' şeklinde konuştu. Prof. Dr. Yalçın Karakoca, Türkiye'de akciğer kanserlerinin çoğunlukla erkeklerde görüldüğünü, ancak son dönemde kadınlarda da oranın arttığını ifade etti. 25 Ekim 2009
613673
İşte Richie'nin oğlu
İşte Richie'nin oğlu GÜNAYDIN Giriş Saati 25.10.2009 11:07 Güncelleme 25.10.2009 13:03 Amerikalı ünlü televizyon yıldızı Nicole Richie, yeni doğan oğlu Sparrow'la birlikte ilk kez People dergisine poz verdi. Richie, nişanlısı Joel Madden ve kızları Harlow'la birlikte objektif karşısına geçti. Hayatının en mutlu günlerini geçirdiğini söyleyen ünlü yıldız, "Tek isteğimiz, çocuklarımızın sağlıklı ve mutlu olması" şeklinde konuştu. Nicole Richie, evlendiklerine dair çıkan haberleri de yalanladı. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar Yazarlar
613611
"Terörün dini, milleti yoktur"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani ile baş başa ve heyetlerarası görüşmelerinden iki ülke arasında iş birliğini öngören anlaşmaların imza törenine geçildi. Törende, Türkiye Cumhuriyeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti hükümetleri arasında, ''Yoğunlaştırılmış İşbirliği ve Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Tesis Edilmesi Hakkında Ortak Siyasi Bildiri, Pakistan'da TİKA Program Koordinasyon Ofisi Kurulmasına Dair Mutabakat Muhtırası ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Eğitim Merkezi ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Akademisi Arasında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Muhtırası'' imzalandı. İmza töreninin ardından Erdoğan ve Gilani ortak basın toplantısı düzenledi. Gilani, şöyle konuştu: ''Terörizm ve aşırıcılığı hangi şart altında olursa olsun lanetliyoruz. Sayın Erdoğan ve Ben, bu şeytanı yeneceğimiz konusunda mutabakata vardık. Bu alanda da işbirliği fırsatı yakalayıp, Pakistan topraklarında bugüne kadar verdiğimiz mücadelenin devam edeceği noktasında kendisine fikirlerimi sundum. Bu noktadan hareketle mücadelemizin devam edeceğini, sosyal dengeyi bozacak şeytani odağa karşı mücadelemizin devam edeceğini ifade ettim.'' Erdoğan toplantı sonrası şöyle konuştu: ''Askeri alanda, savunma sanayine yönelik birçok müşterek atabileceğimiz adımlar var ortak yatırımlar olabileceği gibi Türkiye olarak biz, ne gibi katkılarda bulunabiliriz, bunları görüşme fırsatı bulduk. Siyasi alanda uluslararası kurum ve kuruluşlarla bugüne kadar ortak hareket edebilme fırsatını, zeminin her zaman yakalamış ve bir birine destek olmuş iki kardeş ülkeyiz. Bundan sonraki süreçte de bu dayanışmamız aynı kararlılıkla devam edecektir. Çünkü her iki ülkenin de yönetiminde bu irade vardır. Askeri ve siyasi bu iki başlığı gündeme getirirken terörü değerlendirmemek, terör konusuna girmemek mümkün değil. Terörle mücadele konusunda bir ortak platform oluşturma hususunda yine her iki yönetimde de ortak bir irade vardır. İstihbarat örgütlerimizin sağlıklı bir dayanışması mevcuttur ve terörün dini, milleti, ırkı, vatanı yoktur. Kimse, din adına insan öldürme yoluna girmesin, bu asıl yanlış olandır. Din adına bir Müslüman kardeşini öldüren, savunmasız insanları öldüren insanların, bunu ne ile izah edeceğini ben anlamakta zorlanıyorum ve anlamıyorum. Aşırılıklardan uzak, tamamen orta yolu tutturabilen bir iradeye, bir zihniyete insanlığın ihtiyacı var. Hangi zihniyette olursa olsun, hangi düşüncede olursa olsun bunu yakalamaya mecburuz. Demokratik parlamenter sistemlerin de özelliği bu... Halkın iradesine saygı duymak, halkın sevgisini kazanabilmek, halkın tercinine saygı duymak, bunun sağlanabildiği bir ülkede birliğin beraberliğin dayanışmanın olacağına inanıyorum. Sıkıntılı süreci Pakistan yaşadığı gibi aynen biz de yaşıyoruz. Ama dayanışma içinde bölgede bu süreci aşacağımıza da inanıyorum.'' Başbakanlar olarak en az yılda bir kez bir araya gelme fırsatı yakalayacaklarını anlatan Erdoğan, ekonomik alanda şu ana kadar olan dış ticaret hacmine bakıldığında 741 milyon dolar gibi bir rakamın görüldüğünü bunun ise yetersiz olduğunu dile getirdi. ''Doğrusu iki ülkeye yakışmıyor. Ben aramızdaki bu rakamı çok küçük buluyorum'' diyen Erdoğan, ''Şu anda iki yıl içinde milyar dolar hedefi konuldu ama bu hedef de bana göre küçük. Türkiye'nin Pakistan'a verebileceği değişik alanlarda çok ürünleri var. İnanıyorum ki Pakistan'dan da Türkiye'nin alabileceği ürünler var. Bu anlayışla bizim dış ticaretimizdeki süreci hızlandırmamızın önemi büyüktür'' diye konuştu. ''Ortak bakış getirebiliriz" Pakistan'ın altyapısının güçlendirmede, konut yapımında Türk müteahhitlerinin önemli görevler yüklenebileceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, Pakistan'ın bu noktada altyapı, kentsel değişim, dönüşüm gibi bir çok yatırımında Türk firmalarının çok büyük hizmetler verebileceğini kaydetti. Türkiye'nin, TİKA'nın Pakistan'da açacağı ofis ile birlikte birçok alanlarda hizmetler vereceğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Kültürel noktadaki karşılıklı dayanışmamız, yoğunlaşarak, artarak devam etmektedir. Kadim bir ortak tarihimiz var. Bunu unutmamız mümkün değil. Bunu zenginleştirmemiz lazım. Asya'da bir ortak bakış getirebiliriz. Bunun da çalışmalarını bakanlıklar arasında yürütmemizde fayda olduğuna inanıyorum. Turizmde bizler, yaklaşık 26 milyon turist çekebilen bir ülke durumundayız. Tabii bu noktaya turizm çeşitlendirerek geldik. Sadece deniz, kum, güneş buraya tıkanıp kalmadık. Bunun yanına eğitimi, kongreyi, sağlık, dağ, yayla turizmini koyduk. Kültürel turizmi, inanç turizmini koyduk, tabii bunlar ayrı bir güç kattı sürece. Bu dayanışmayı paket turizm ile çok daha farklı bir noktaya getirebiliriz. Tabii bu seyahatte yanımda 80 kadar iş adamı var. iş adamlarımız sektörlerinde muhataplarıyla burada görüşme fırsatı bulacaklar. Tabii bugün bir iş adamları forumunun düzenleniyor olması bu seyahatimizin başka güzel yanıdır. Tabii bir başka mutlu olduğum konu da yarın Pakistan Parlamento'ya hitap edecek olmamdır. Bu fırsatı bana tanıyan parlamento başkanına teşekkür ediyorum. Değerli kardeşime bizlere gösterdiği ev sahipliği için de tekrar teşekkür ediyorum.'' ''Terörizm konusunda iki ülke arasında varılacak işbirliği noktasında spesifik bir örnek verebilir misiniz?" Başbakan Erdoğan, ''terörizm konusunda iki ülke arasında varılacak işbirliği noktasında spesifik bir örnek verebilir misiniz? Ayrıca Türkiye, NATO çok önemli üyesi... Pakistan'a Afganistan'dan sızmalar oluyor ve buradaki terörle mücadeleyi olumsuz etkiliyor. NATO'daki kuvvetinizi kullanarak bu sızmaların önlenmesi içini yeni bir öneri getirmek söz konusu olabilir mi?'' sorusuna, şu yanıtı verdi: ''Bu konudaki hassasiyetleri değerli kardeşimle paylaştık ve geleceğe yönelik ne gibi adımlar atabiliriz bunları da konuştuk. Özellikle NATO genel sekreteri ile bunu konuşacağımız gibi, Kasım'dan itibaren bizler, Kabil'deki bölge komutanlığını da üstleneceğiz. Türkiye olarak ve yine bu görev vesilesiyle bunu oradaki diğer ortaklarla paylaşma imkanımız olacaktır. Tabii Afganistan'dan Pakistan'a böyle bir sızmanın olması bizleri de rahatsız eden bir konudur. Çünkü biz bunun acısını yaşayan bir ülkeyiz. Aynı şekilde Kuzey Irak'tan Türkiye'ye geçişlerin bizi nasıl sıkıntıya düşürüyorsa, nasıl bu noktada bizim için bir sıkıntı oluşturuyorsa aynı şekilde Afganistan'dan Pakistan'a bu tür geçişler bizi üzüntüye ve sıkıntıya sevk etmektedir, bunu müşterek çalışmalarla görüşmelerle hatta ve hatta gerekirse NATO Genel Sekreteri ile bizzat görüşerek bu konuda ne gibi tedbirler alırız, kardeşimle de bunu paylaştık, adımlarını da ona göre atacağız.'' ''İlişkilerin normale dönmesi konusunda bir konu ele alındı mı?" Başbakan Erdoğan, İran'da Devrim Muhafızlarına yönelik saldırılar bağlamında, Pakistan ile İran arasında bir ''gerginlik'' yaşandığını belirterek, ''İlişkilerin normale dönmesi konusunda bir konu ele alındı mı? Buradan İran'a herhangi bir mesaj götürecek misiniz?'' sorusu üzerine, şöyle konuştu: ''Bildiğiniz gibi bu sürecin ulusal boyutu var, bölgesel boyutu var, küresel boyutu var. Şu anda bölgesel boyutu da ulusal boyutunun yanında görüştük, görüşme fırsatımız oldu. Buradan İran'a geçeceğiz, İran'da da bunu Devlet Başkanı ile görüşme fırsatımız olacak, görüşeceğiz. Bölgenin huzura kavuşması için ortak hareket etmemiz zaten şart. Bunun gereği olarak da bu tür iletişimin içinde olmak, bu tür bir paylaşımın içinde olmak şart. Ve bu konuda gerek bizler başbakanlar olarak, gerek ilgili bakan arkadaşlarım devrede olacaklar: Süratle ne gibi tedbirler atacağız bunları belirleyerek süreci devam ettireceğiz.'' ''Türkiye, Afganistan'a daha fazla asker göndermeyi düşünüyor mu? NATO'dan bu konuda bir talep geldi mi?'' sorusuna Erdoğan, ''Şu an itibarıyla gönderilen Türk askerlerimizin miktarı 1700-1800 civarında... Daha fazla asker göndermek gibi bir planımız yok. Plan budur, bu istikamette adım atılmıştır. Bundan önce nasıl sağlıklı bir şekilde oradaki komuta devam ettiyse, yine bu dönemde Silahlı Kuvvetlerimiz belirlenen başlıklar altında görevini orada özellikle sürdürecektir. Biliyorsunuz, belli hassasiyetlerimiz var. Bizler oradaki süreç içerisinde daha ziyade bir barış gücü olarak, bir lojistik güç olarak gerekli desteği Afganistanlı kardeşlerimize vereceğiz'' yanıtını verdi. 25 Ekim 2009
613432
Yeni krizi tetikleyecek kumar başladı mı?
Yeni bir krizin şartlarının oluşmakta olduğu iddiası hayli ilgi çekti. Münchau önemli saydığı bazı göstergelere göre ABD borsasındaki aşırı değerlenmenin 40’ı bulduğunu hatırlatarak, sıfıra yaklaşan faiz oranlarının insanların yeniden en riskli yatırım araçlarına yönelmesine yol açtığını ve bunun da yeni bir balonun şişmesine ortam hazırladığını belirtiyordu yazısında. Münchau’nun yazısından üç gün sonra, bu kez 22 Ekim tarihli FT’de Gillian Tett’in önemli bir yazısı yayımlandı. Küresel finans sistemindeki risklerin krize yol açabileceğini 2007’de ilk yazanlardan biri olan Gillian Tett, henüz emekli olmuş üst düzeydeki bir banka yetkilisinden almış olduğu mektuptan bölümler aktarıyordu yazısında. Daha büyük balon Emekli banka yetkilisi şunları yazmıştı Gillian Tett’e: “Son 12 ayda yaşananları unut. Kumarbazlar en saldırgan halleriyle masaya geri döndüler. Yüksek oranda borçlanarak kısa vadeli oyunlara giriştiler, bu furyada ne bulurlarsa alıyorlar. Normal hisse senedi ve tahvillerin yanı sıra gayrimenkul fonları, çeşitli emtia, ‘Yükselen Pazar’ hisseleri ve bonoları payını alıyor bu furyadan. Neredeyse sınırsız miktarda sıfıra yakın faizle para bulunca krizin derslerini unuttu çoğu kimse. Bunun sonucunda şimdi şişmekte olan balon patlayınca 2008 krizi bir müsamere gibi kalacak.” Gillian Tett, neredeyse sıfır faizli para bolluğunun, hisse senedi borsalarındaki tırmanışı tetiklemenin ötesinde, kredi ve türev piyasalarında da büyük bir sıçramaya yol açtığını belirtiyor ve şu uyarıyı yapıyor: “Bu kadar büyük miktarda çok ucuz para ortalıkta dolaşmaya devam ettikçe kumara yönelenlerin sayısı da artacaktır.” Bir diğer FT yazarı Francesco Guerrera da 17 Ekim tarihli yazısında başka bir noktaya dikkat çekiyor ve bankaların daha iyi denetlenmesi için çabalar sürerken öte yandan ‘hedge fund’lar gibi denetim dışı finans kurumlarındaki işlem hacminin yeni rekorlara tırmandığını ve ABD’deki sorunlu kredilerin yarısının banka dışı kurumlarda bulunduğunu yazıyor. Bu para oldukça Görünen ki ABD’de ve bazı diğer zengin ülkelerde banka sistemini kurtarmak ve ekonomiyi canlandırmak için ortalığa saçılan sudan ucuz paranın reel ekonomiyi canlandırma etkisi sınırlı kaldı ama gözü dönmüş piyasa kumarbazlarının iştahını kabarttı bu para yağmuru. Bu furya içinde İMKB dahil pek çok borsada işlem gören hisselere büyük talep geldi, “junk bond” denen riskli kağıtlara ve bir ara kimsenin yüzüne bakmadığı “toksik varlıklar”a bile alıcı çıkmaya başladı. Bu furyanın eninde sonunda reel sektörü de olumlu etkileyeceğini ve endişeye gerek olmadığını söyleyenler var ama aslında muazzam bir yeni balonun şişirilmekte olduğunu söyleyenlerin kaygıları daha inandırıcı geliyor bana. Bıçak sırtındaki dengeler Şimdi gelinen noktada ABD’deki sıfıra yakın faizlerin ve piyasalardaki aşırı likidite bolluğunun sonunda yeni bir krizi tetikleyebilecek olan bir süreci başlattığı ortada. Kısa sürede hızla tırmanan borsaların dışında riski yüksek yatırım araçlarına hücumun başlaması, kaynama noktasına yaklaşıldığının işareti. Ancak yeni bir balonun yaratacağı tehlikeyi ortadan kaldırmak ve yüksek riskli spekülasyonu önlemek için faizlerin yükseltilmeye başlanması da göze alınamıyor çünkü ABD’de ve Avrupa’daki ekonomik büyümeye geçiş sinyallerinin gücü ve kalıcılığı konusunda ciddi tereddütler var. Devletin sağladığı desteğin ve likiditenin geri çekilmesi halinde ekonomideki canlanmanın duracağı kaygısı hayli yaygın. Ayrıca faizlerin yükseltilmeye başlandığı noktada bu oyunun bittiği izleniminin doğması ve şişirilen balonun hızla sönmeye başlaması da bir olasılık. Bıçak sırtındaki bu dengenin bizim borsayı ve piyasaları da etkilemeye başladığı görülüyor. Dünyanın dört bir yanında risk iştahı kabaran ve iyi getiri arayan paranın bizim borsadaki tırmanışı da ciddi biçimde etkilediği anlaşılıyor. Ayrıca faizlerin alışılmamış düzeylere inmiş bulunması Türkiye’deki tabloyu etkileyebilecek bir faktör haline geldi. Fon yöneticileri, ellerinde büyük paralarla kapılarını çalan ve “Paramı ne yapayım?” diye soran mevduat sahiplerinin arttığını belirtiyor. Büyümede düş kırıklığı yarattık Başbakan Erdoğan, herhalde kendine göre bazı göstergelere bakarak Türkiye’nin küresel krizden en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu söylemeye devam ediyor herkesin baktığı ve uluslararası karşılaştırmalarda dikkate alınan göstergeler onun söylediğinin tam tersini söylüyor. IMF’nin Latin Amerika ülkelerinin durumuyla ilgili olarak hazırladığı raporda yer alan grafik de Türkiye’nin son bir yıldaki ekonomik büyüme performansıyla en büyük düş kırıklığı yaratan ülkelerden biri olduğunu ortaya koyuyor. IMF’nin 2008 Ağustos’unda yaptığı büyüme hızı tahminleriyle bir yıl sonra yaptığı tahminler karşılaştırıldığında Çin dahil hiçbir ülkenin 2008 tahminini tutturamadığı görülüyor. Türkiye ise 2008’deki tahminden en fazla sapma gösteren ve büyüme hızı tahminin en fazla gerisine düşen ülkelerden biri olarak dikkati çekiyor. Osman ULAGAY Milliyet 25 Ekim 2009 08:54 yorum 663 okunma
614023
Fenerbahçe'den 'otobüsümüz taşlandı' açıklaması
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Fenerbahçe'den 'otobüsümüz taşlandı' açıklaması İSTANBUL Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan derbi maçın öncesinde çeşitli olaylar yaşanırken, Fenerbahçe Kulübü resmi internet sitesinden 'otobüsümüz taşlandı' açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada, derbi maç öncesinde Fenerbahçe kafilesini taşıyan takım otobüsünün, Galatasaraylı taraftarlarca taşlandığı belirtilirken, 'Takım otobüsüne, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'na giriş yaptığı sırada Sarı kırmızılı taraftarlarca yumurta ve taş atıldı.' denildi. Açıklamada futbolcu ve teknik heyetin herhangi bir sorun yaşamadığı, otobüste maddi hasar oluştuğu ifade edildi. 25.10.2009 SPOR
613279
Bin 691 ilacın fiyatı düşüyor devlet milyar TL tasarruf edecek
Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü toplam bin 304 ilaçtan bin 691'inin fiyatlarını yüzde 40'a varan oranlarda indirdi. Aralık'ta uygulanmaya başlanacak yeni fiyatlarla ilaçta milyar TL civarında tasarruf sağlanacak. 20 yıllık 776 eşdeğer üründe de kamu kurum indirimi yüzde 11'den yüzde 24'e çıkarıldı. Yeni dönemde hem devlet daha az para ödeyecek hem de vatandaş daha ucuza ilaç alacak. Yeni İlaç Fiyat Kararnamesi'yle Türkiye'de jeneriği olan orijinal ilaç fiyatlarının rakamı referans ülkedeki fiyatın en fazla yüzde 60'ı ile sınırlandırılıyor. Türkiye'nin ilaç fiyatlandırmasında referans olarak gördüğü 10 Avrupa Birliği (AB) ülkesi bulunuyor. Fiyatlandırmayı yaparken bunların içinde ilacı en ucuza satan ülke dikkate alınıyor. Yeni dönemde bu ülkelerde en ucuzu 10 TL olan ve jeneriği olan bir ürünün fiyatı Türkiye'de TL'yi geçemeyecek. "Fatura ilaç firmalarına kesiliyor" Yeni fiyat düzenlemesine eczacılar ve ilaç firmaları tepkili. Firmalar yatırımların duracağını savunurken, eczacılar tasarrufun 800 milyon TL'lik kısmının eczacıdan karşılanacağını iddia ediyor. Türk Eczacılar Birliği'ne göre, 3,3 milyar TL tasarrufun eczacılar açısından anlamı 815 milyon TL'lik bir kayıp. Eczanelerin taşıyamayacağı kadar ağır bir yükün altına girdiğini savunan TEB, eczacılardan ilgili bakanlıklara şikâyet dilekçeleri göndermelerini istedi. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) ise indirimi, "Türkiye'nin yaşadığı bütçe açığının faturası sağlık sektörü ve ilaç endüstrisine çıkarılıyor." şeklinde yorumladı. Türkiye'nin halen Avrupa'da orijinal ilaçların en ucuz satıldığı ülkelerden biri olduğunu kaydeden AİFD yetkilileri, şu görüşleri savunuyor: "Artan talep ve ihtiyaçların karşılanmasına yönelik ülkemizin ilaç faturası, endüstri olarak yaptığımız iskonto ve fiyat indirimleri sayesinde azaltılabilmiştir. Ancak son düzenlemelerle, ülkemizde jeneriği bulunan ilaç fiyatlarının, referans alınan Avrupa ülkelerindeki fiyatların en fazla yüzde 60'ı ile sınırlandırılması büyük sıkıntılara yol açacaktır. Hastalarımızın yeni, etkin ilaçlara erişiminin zorlaşması riski doğabilecek, endüstrimiz yatırımların aksaması ve yeni yatırım kararlarının alınamaması sebebi ile istihdam küçülmesi olmak üzere önemli sorunların yaşanacağı zor bir döneme girecektir."
613647
Ankara'da okullar hafta tatil
'da okullar hafta tatil Valisi Kemal Önal, virüsünün yayılmasını kontrol altında tutmak amacıyla" Ankara’daki ilk ve orta dereceli okullarda yarından (26.10.2009) itibaren, gün süreyle eğitim ve öğretime ara verildiğini bildirdi. .
614060
İlk heyecan!
Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Fenerbahçe ile oynanan derbi karşılaşmasında, hafta içinde oynanan Dinamo Bükreş maçında dinlendirdiği oyuncuya ilk 11'de yer verdi. Rijkaard, Kadıköy'de oynanan karşılaşmada Mehmet Topal, Caner, Kewell ve Nonda'yı yedek bırakırken, Arda, Gökhan, Hakan ve Baros'a ilk 11'de şans tanıdı. Rijkaard'ın, zorluk derecesi yüksek maçta, zaman zaman birlikte oynamaları tartışma yaratan Arda ile Elano'yu birlikte oynatması dikkati çekti. Dinamo Bükreş maçında ilk 11'de sahaya çıkan Caner, Fenerbahçe'ye karşı maç kadrosunda dahi yer almadı. -50 ARAÇLIK KONVOYLA GELDİLER- Galatasaray kafilesi Florya Metin Oktay Tesisleri'nden 50 araçlık konvoy eşliğinde Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu'na geldi. Taraftarların yoğun sevgi gösterileriyle Florya'dan ayrılan kafileyi taşıyan otobüsün arka tamponu, Galatasaraylı bir taraftarın kullandığı aracın kalabalıktan dolayı sıkıştırması sonucunda bariyere sürttü. -BAŞKANLAR TRİBÜNDE- Derbi maçı Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat birlikte izledi. Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, protokol tribününunde iki başkanın arasında yer aldı. -GALATASARAY'DA 5, FENERBAHÇE'DE OYUNCUNUN İLK DERBİ HEYECANI- Galatasaray'da yeni transferler Franco, Gökhan Zan, Keita, Elano ve Mustafa sarı-kırmızılı forma altında Fenerbahçe'ye karşı ilk kez oynadı. Fenerbahçe'de ise Cristian, Bilica ve Mehmet ilk kez Galatasaray'a karşı sarı-lacivertli formayı giydi. Fenerbahçe'de yedekler arasında bulunan Dos Santos ve Özer de oyuna girmeleri halinde ilk kez Galatasaray'a karşı oynamış olacak.
613058
‘Aşıdan soğutana suç duyurusu’
‘Aşıdan soğutana suç duyurusu’İKRAM TEKMANLI Erzurum DHA 25.10.2009 kasım ve aralık ayında ’de salgınının başlamasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, “Nitekim Türkiye’de de hastalık artık yayılmaya başladı. Şimdi de tüm gayretimiz hastalığın yayılma hızını azaltarak, aşılanması gereken gruplara aşının yetişmesini sağlamaktır” dedi Akdağ, Uzundere ilçesindeki devlet hastanesinin açılışına katılmak için geldiği ’da, aldıkları önlemlerin yararını belirtti. İlk partisi ’ye ulaşan aşısının kasım, aralık, ocak, şubat ve mart aylarında da geleceğini belirten Akdağ, şunları söyledi: “Arada, biraz şöhreti, popülizmi seven, biraz da bu yolla siyaset yapmayı düşünen kişiler, milletin kafasını karıştıracak şeyler söylüyorlar. Yarın bir hamile kardeşimiz aşı yapılmadığı için gribe yakalanır, ağır geçirir ve hayatını kaybederse, bir astımlı yavrumuz, hastalığa yakalanır ve hayatını kaybederse, bu iddialarda bulunanlar acaba bunun vebalini ödeyecek mi? Vatandaşım yarın bana gelse dese ki, ‘Falanca vatandaşı seyrettim, ısrarla ‘Aşı yaptırmayın’ dedi, ben de yaptırmadım. Çocuğumu kaybettim’. Ben olarak suç duyurusunda bulunacağım. Bunu şimdiden ilan ediyorum.”
613904
Kadıköy sahilinde ceset bulundu
Ceset, Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı ekiplerce bulunduğu yerden çıkartılarak, Kadıköy İskelesi'ne getirildi. Üzerinden kimliğini belirlemeye yarayacak herhangi bir belge çıkmayan ceset, Cumhuriyet savcısı ve polis ekiplerinin incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
613690
Baş Dönmesi Hastalık Habercisi Olabilir!
Baş Dönmesi Hastalık Habercisi Olabilir! Yayına Giriş: 25.10.2009 11:45:59 Güncelleme: 25.10.2009 12:03:18 Baş dönmesi, ağrıdan sonra en sık görülen rahatsızlık... Baş dönmesi yaşayanların bunu hafife almaması gerekiyor. Baş dönmesi fizyolojik rahatsızlıkların yanı sıra, ruhsal nedenlerden de kaynaklanabiliyor. Çukurova Üniversitesi Nöroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Şebnem Bıçakçı, baş dönmelerinin yüzde 80'inin olduğunu, menier ve migrenin de en sık baş dönmesi nedeni olduğunu söyledi. Ancak orta yaş üstü hastalarda özellikle hipertansiyon, diyabet, ritm bozukluğu, kalp yetmezliği ve diğer daha önce kalp damar hastalığı geçirmiş hastalarda yeni gelişen baş dönmesi ciddi bir risk taşıyor. Baş dönmesi, özellikle hayati fonksiyonları etkileyecek hastalıkların göstergesi olabiliyor. Örneğin, yeni gelen bir beyin damar hastalığının habercisi ve ilk bulgusu olabilir. Özellikle beyin damar hastalıkları açısından ilk birkaç saatin çok önemli olduğunu düşünülürse, böyle bir baş dönmesi büyük bir risk taşımakta. Yapılması gereken ise tedbiri elden bırakmamak: Eğer hayatınızda ilk defa baş dönmesi yaşıyorsanız, mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
613465
İnternetten alışverişte artış
İnternetten alışverişte artış Tüketici, mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan alışverişi sevdi. Krize karşın, 2009 yılının Ocak–Eylül döneminde, mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan alışveriş, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.9 artarak 13 milyar 842 milyon TL'ye ulaştı. Kriz nedeniyle tüketicinin eve kapanması, mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan alışverişi artırdı. 2009 yılının Ocak –Eylül döneminde mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan alışveriş, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.9 artarak 13 milyar 842 milyon TL'ye ulaştı. Bu dönemde sanal ticarette işlem hacmi geçen yıla göre yüzde 5.4 artarak milyar 436 milyon TL oldu. Sanal mağaza sayısı ise yüzde 29'luk artışla 20 bin 198'e yükseldi. ANKA'nın Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, sanal ticaret Ocak – Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yerli kartların yurt içinden ve dışından kullanılmasıyla yüzde 5.4 artarak milyar 109 milyon TL'den, milyar 436 milyon TL'ye ulaştı. 2009'un aylık döneminde yerli kartların yurt içinden ve dışından kullanılmasıyla, sanal ortamda gerçekleşen işlem sayısı ise yüzde 3.2 artarak 46 milyon 127 bin 785'den, 47 milyon 890 bin 299'a ulaştı. MEKTUPLA, TELEFONLA VE İNTERNET ÜZERİNDEN ALIŞVERİŞ YÜZDE 14.9 ARTTI Yılın aylık döneminde tüketici mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan siparişlerle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.9'luk artışla toplam 13 milyar 842 milyon TL'lik işlem hacmi yarattı. Söz konusu dönemde 88 milyon 147 bin 947 işlem gerçekleşti. 2008 yılının ayında tüketici mektup, telefon ve internet üzerinden yaptığı 82 milyon 427 bin 49 işlemde, toplam 12 milyar 45 milyon TL'lik alışveriş gerçekleştirmişti. SANAL MAĞAZA SAYISI 20 BİNİ GEÇTİ Sanal mağaza sayısında yılın aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29'luk bir artış yaşandı. BKM verilerine göre sanal dünyada, 2008 Eylül ayında 15 bin 670 olan mağaza sayısı, 2009 Eylül sonu itibariyle 20 bin 198'e yükseldi. Sanal mağazaların sektörlerine göre dağılımına bakıldığında, bin 754'ünün doğrudan pazarlama, bin 324'ünün elektrik, elektronik bilgisayar, bin 317'sinin ise hizmet sektöründe yoğunlaştığı görüldü. 25.10.2009 BİLİŞİM
613002
Gece gündüz çalışıyoruz
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Gece gündüz çalışıyoruz Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, "Milletimizin tek bir ferdinin dahi eğitimsiz kalmaması için gecemizi gündüzümüze katarak çalışmakta ve her türlü gayreti göstermekteyiz' dedi. KARS (A.A) Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 'Milletimizin tek bir ferdinin dahi eğitimsiz kalmaması için gecemizi gündüzümüze katarak çalışmakta ve her türlü gayreti göstermekteyiz' dedi. Kara yoluyla Ardahan üzerinden Kars'a gelen Bakan Çubukçu, Vali Ahmet Kara'yı makamında ziyaret ederek, çalışmalarıyla ilgili bilgi aldı. Çubukçu, burada yaptığı konuşmada, Kars'ın fiziki koşullarının eğitim açısından birçok ile göre daha iyi durumda olduğunu, ancak buna rağmen durumu daha kötü olan illerin üniversite yerleştirme sınavında Kars'tan daha başarılı olabildiğini söyledi. Öğretmenlerin bölgede uzun vadeli kalıcı çalışma planlarının olmaması ve burayı bir zorunlu hizmet bölgesi gibi algılamalarının eğitimdeki başarıyı etkilediğini ifade eden Nimet Çubukçu, eğitimin, süreklilik ve devamlılık isteyen bir alan olduğunu belirterek, bölgelerde öğretmenlerin daha uzun yıllar hizmet yapmalarını sağlayacak birtakım çalışmalar içinde olduklarını bildirdi. Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş'u ve AK Parti İl Başkanlığında partilileri de ziyaret eden Çubukçu, ardından Cumhuriyet Mahallesi'ndeki 274 öğrenci kapasiteli Cumhuriyet Lisesi Vilayetler Hizmet Birliği Kız Öğrenci Yurdu'nun açılış törenine katıldı. Çubukçu, törendeki konuşmasında, Hükümet'in özellikle eğitim ve sağlığa çok büyük yatırımlar yaptığını vurguladı. Toplumların sağlık ve eğitiminin, sağlıklı, mutlu ve refah içinde bir gelecek oluşturmak bakımından hayati bir öneme sahip olduğunu dile getiren Çubukçu, şunları kaydetti: 'Sosyal devlet olmanın gereği olarak bütün vatandaşlarımızın eğitim hizmetlerinden yararlandırılması öncelikli hedeflerimizden biridir. İşte kırsal kesimde yaşayan ortaöğretim çağındaki çocuklarımızın eğitimlerini sürdürebilmeleri için 2003 yılından günümüze 41 bin 15 kapasiteli 430 adet ortaöğretim öğrenci pansiyonu hizmete açtık. Kars ilimizde de 2003-2009 yılları arasında 1284 kapasiteli öğrenci pansiyonu daha hizmete açarak, toplam 16 pansiyon ve bin 489 kapasiteye ulaşılmış bulunuyoruz. Ortaöğretimde yatılılık hizmetlerinin yaygınlaştırılması çalışmaları bundan sonra da devam edecektir.' 'KAMPANYALARLA 350 BİNİN ÜZERİNDE KIZ ÇOCUĞU OKULLAŞTIRILDI' Eğitim kurumlarında kalitenin yükseltilmesi amacıyla her türlü fiziki ve teknolojik alt yapının oluşturulması için çalışmaların aralıksız sürdürüldüğünü anlatan Bakan Çubukçu, şöyle devam etti: 'Başta kızlarımız olmak üzere ilköğretimi bitiren tüm çocuklarımızın okullaşması için gerekli gayret ve çaba sarf edilmektedir. Bu çerçevede, başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere pansiyon yapımı hızlandırılmış, doluluk oranlarının artırılması için her türlü tedbir alınmıştır. 'Eğitime Yüzde 100 Destek', 'Haydi Kızlar Okula', 'Ana Kız Okuldayız' gibi kampanyaların ve şartlı nakit transferinin yüzümüzü güldüren sonuçları, bizlere bundan sonraki çalışmalar için de umut ve güç vermektedir. Bu kampanyalar sonucunda 350 binin üzerinde kız çocuğumuz okullaştırılmıştır. Milletimizin tek bir ferdinin dahi eğitimsiz kalmaması için gecemizi gündüzümüze katarak çalışmakta ve her türlü gayreti göstermekteyiz.' Daha sonra açılışı yapılan yurtta incelemelerde bulunan Bakan Çubukçu, burada yemek yedikten sonra Selim ilçesinde yapımı tamamlanan derslikli, 240 öğrenci kapasiteli Şehit Er Yılmaz Bilgin İlköğretim Okulunun açılışını gerçekleştirdi. Çubukçu, buradaki açılışta, Türkiye'de yıllara göre okullaşma oranlarıyla ilgili bilgi verdi. 'KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİ ORANI ARASINDAKİ FARK AZALDI' Türkiye genelinde 2008 aralık ayında yüzde 97.25 olan okullaşma oranının, 2009 mart ayında 1.04 puan artarak yüzde 98.29'a ulaştığını bildiren Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bu süreçte kız okullaşma oranı 1.17, erkek net okullaşma oranı ise 0.9 puan artmıştır. 2003 yılında toplam öğrencilerin yüzde 46'sı kız iken, bugün itibarıyla aradaki fark azalmış ve toplam öğrencilerin yüzde 49.1'i kız, yüzde 50.9'u erkek oranına sahip olmuştur. Kırsal kesimdeki öğrenciler için de bakanlığımız tarafından yatılılık ve taşıma hizmeti verilmektedir. 668 bin öğrenci her gün evinden alınmakta, okula getirilmekte, öğle yemeği verilmekte ve akşam evine teslim edilmektedir. Diğer taraftan sadece ilköğretimde 150 bin öğrenciye barınma hizmeti verilmektedir. Bu şekilde okullaşma süreci artırılıp eğitimin niteliği yükseltilerek, cinsiyetler arası eşitliğe sahip bir bakış açısıyla bireylerin birbirine duydukları saygı ve sevgiyi artırarak, demokratik yaşama, dolayısıyla toplumsal ve evrensel ilerlemeye katkı sağlamış olacağız.' Bakan Çubukçu, açılışın ardından uçakla Ankara'ya gitti. Öte yandan Çubukçu'nun, daha önce duyurulan programın aksine, Ardahan'da okul ziyaretlerinde bulunmadığı bildirildi. 24.10.2009 POLİTİKA
613304
Barışa hizmet edecekse af bile konuşulabilir
Kılıçdaroğlu, AK Parti tarafından yürütülen demokratik açılım sürecini değerlendirerek, AK Parti, DTP ve PKK üçgeninde birtakım görüşmeler yapıldığını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, AB'nin de Ergenekon konusunda çifte standart uyguladığını iddia etti. CHP'li vekil, Başbakan'a güvenmedikleri için de kapalı kapılar ardında kamerasız görüşmek istemediklerini vurguladı. Sosyal Demokrasi Derneği'nce organize edilen "Biraz sesiniz çıksın" konferansına katılmak üzere Eskişehir'e gelen Kılıçdaroğlu, yerel bir televizyon kanalına açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, demokratik açılım sürecinin adalet duygusuna ciddi bir travma oluşturduğunu iddia etti. Terörün sonlanmasına ve teröristlerin teslim olmasına kendilerinin de taraftar olduğunu belirtti. MEHMET KURU ESKİŞEHİR
613288
Yenilenen Afrodisias Müzesi, ziyarete açıldı
Geyre Vakfı tarafından yenilenen müzenin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, müzenin mimarı Cengiz Bektaş, Geyre Vakfı Başkanı Ömer Koç, AK Parti milletvekilleri Ahmet Ertürk ile Mehmet Erdem, vakfın yönetim kurulu üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Törende konuşan Bakan Günay, Ege Bölgesi'ndeki müzelerin yenilenmesinin önemine dikkat çekerken, bunun sadece turizm değil kültür açısından da gerekli olduğunu kaydetti. Günay, şöyle konuştu: "İzmir Ege Uygarlıkları Müzesi'ni açmayı planlıyoruz. Bir bedestene sıkıştırılmış durumdaki Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ni yenilemek de çalışmalarımız arasında. Türkiye'nin arkeolojik kaynakları, başka ülkelerden almadan dünyadaki en büyük arkeolojik müzeyi oluşturabilecek boyutlardadır. Din, dil, kültür ayırmadan hepsini yaşatmak bizim görevimiz. Türkiye'ye gelen turist sayısında yüzde 2'lik bir artış var, bu da sevindirici bir gelişme."AYDIN ZAMAN
613195
'86/86 Cumhuriyet'
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL '86/86 Cumhuriyet' İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü, Cumhuriyetin 86. yılını Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi'nde düzenlediği “86/86 Cumhuriyet” sergisi ile kutluyor. Cumhuriyetin 86.yılında 86 sanatçının eserlerinin bir araya geldiği “86/86 Cumhuriyet' sergisi 28 Ekim 28 Kasım tarihlerinde ziyaret edilebilecek. Cumhuriyetin 86. yılının kutlaması onuruna, akademik kariyere sahip, özenle belirlenen 86 Türk sanatçının resim, heykel, fotoğraf, seramik, enstalasyon ve video-art eserleri, Türk sanatının gelişim ve değişimini tüm sanatseverler ve toplumla paylaşılması amacıyla sergilenecek. 25.10.2009 PAZAR
613136
Doğan OMV'den umudunu kesti medyaya yöneldi
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Doğan OMV'den umudunu kesti medyaya yöneldi Avusturyalı enerji şirketi OMV'nin Petrol Ofisi'nden hisse almayacağını açıklamasının ardından Doğan Grubu, gazete ve televizyonlarını bünyesinde bulunduran Doğan Yayın Holding'de hisse satma kararı aldığını açıkladı EKONOMİ SERVİSİ Maliye Bakanlığı tarafından kesilen vergi cezaları sonrasında zor günler geçiren Aydın Doğan, medya şirketlerinden hisse satmaya hazırlanıyor. Avusturyalı enerji şirketi OMV'ye, Petrol Ofisi'nin yüzde 54 hissesini yaklaşık 1,5 milyar dolara satmayı planlayan Doğan Grubu, OMV'den gelen haber sonrasında strateji değişikliğine gitti. OMV'nin, Doğan Holding'in vergi otoriteleri ile yaşadığı sorunları göstererek hisse alımından vazgeçtiğini açıklamasının ardından Doğan Grubu, gazete ve televizyonlarını bünyesinden bulunduran Doğan Yayın Holding'de (DYH) hisse satma kararı aldı. DYH'NİN TAMAMI DA SATILABİLİR Doğan Yayın Holding'in Kamuyu Aydınlatma Platformu'na gönderdiği yazıda şu açıklamalara yer verildi: “Bağlı ortaklığımız Doğan Yayın Holding A.Ş'nin, yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak, Doğan Yayın Holding A.Ş'nin iştiraklerindeki ortaklık paylarının tamamen veya kısmen satılması, hisse değişimi veya stratejik ortaklıklar kurulması da dahil olmak üzere, muhtelif işbirliği olanaklarının araştırılması ve bu süreçte yer alabilecek danışman kuruluşların tespit edilmesi amacıyla çalışmalara başlanılmasına karar verilmiştir.” GRUBUN AMİRAL GEMİSİ HÜRRİYET Piyasa değeri 858 milyon TL olan Doğan Yayın Holding'in yazılı medyadaki en büyük şirketi 736 milyon TL'lik piyasa değeri ile, grubun amiral gemisi olan Hürriyet Gazetecilik. Hürriyet Gazeteciliğin ardından ise Doğan Gazetecilik 188 milyon TL, Doğan Burda ise 32 milyon TL piyasa değerine sahip bulunuyor. D-Smart ve Doğan Telekom birleştirildi Ayrıca, Doğan Yayın Holding bünyesinde iki ayrı şirket olarak faaliyet gösteren D-Smart ve Doğan Telekom, İnternet ve TV pazarlarındaki gelişmeler ışığında alınan stratejik kararla tek bir yönetim yapısı altında birleştirildi. Doğan TV İcra Kurulu Başkanı M. Ali Yalçındağ yaptığı açıklamada, bu iki şirketin tek bir merkezden ve tek bir yönetim ekibi tarafından yönetilmeye başlandığını ve bütünleşme için gerekli koordinasyon çalışmalarının kendi başkanlığında oluşturulan kurul tarafından yürütüldüğünü belirtti. Açıklanan yeni yapılanma doğrultusunda Doğan TV İcra Kurulu Başkanı Danışmanı Mustafa Gözalan, D-Smart Doğan Telekom Şirketleri CEO'su olarak atandı 25.10.2009 EKONOMİ
613555
11:39 'Yokum’ dedi 500 bini kazandı
11.39 25.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın 'Yokum’ dedi 500 bini kazandıMAGAZİN SERVİSİ Acun Ilıcalı’nın hazırlayıp sunduğu ‘Var Mısın Yok Musun’ yarışmasının büyük ödülü 500 bin TL’yi, programda ikinci kez yarışan Ülkühan Yılmaz kazandı Acun Ilıcalı’nın hazırlayıp sunduğu “Var Mısın Yok Musun” yarışmasında 2.5 yıldır kimsenin kazanamadığı büyük 500 bin TL’yi, Kayserili Ülkühan Yılmaz aldı. Dün gece ekrana gelen yarışmada 30 yaşındaki Yılmaz, ikinci kez yarışmacı koltuğunda oturdu. Geçen yıl yarıştığında 50 bin TL kazanan Yılmaz, finalde ailesinin tüm ısrarlarına rağmen Hamdi Bey’in 128 bin TL’lik teklifini kabul etmedi ve kalan iki kutudan biri olan 500 bin TL’lik kutuyu seçti. Diğer kutuda ise 20 bin TL vardı. Dün sabah saatlerinde yapılan çekimde 500 bin TL’yi alınca havalara uçan Yılmaz, beyninde tümör oluşma riski bulunduğu için ayda bir doktor kontrolünden geçiyor. 560 TL’ye çalışıyor Bugüne kadar iki kez beyin tümörü ameliyatı olan Yılmaz, programın en eski yarışmacılarından biri... Yaklaşık 130 bölümdür programa katılan ve bir süredir de kutu tutan yarışmacı adayları arasında yer alan Yılmaz, hikâyesini şöyle anlatmıştı: “Ben de ailem ve çocuklarım olsun istiyorum ama sağlık sorunlarım var. Bu yüzden sevdiğim insanları yarı yolda bırakmak istemiyorum. Çünkü ayda bir doktora gidiyorum. Ölümle burun burunayım. Çocuğum olursa ve bu hayattan aileme beş kuruş bırakmadan gidersem kahrolurum. Zaten öyle bir babalık olmaz. 500 bin TL kazanırsam, evlenirim, çocuklarım olur. Eğer masasında kalırsam en azından onlara yaşamlarını rahat devam ettirebilecekleri para bırakmış olurum”. Bir markette 560 TL’ye çalıştığını anlatan Yılmaz, hayallerine kavuştuğunu söyledi. .
613442
Hayranları biraraya geldi
Hayranları biraraya geldi 25.10.2009 09:28Dünyaca ünlü pop müzik şarkıcısı Michael Jackson'ın anısına, Ümraniye'deki Meydan Alış-veriş Merkezi'nde düzenlenen ve Türkiye'nin bu yıl ilk defa katıldığı organizasyona, çoğunluğu amatör olan 213 dansçı katıldı. Kıyafetleriyle ve yüz makyajlarıyla Jackson'ın ''Thriller'' klibini andıran dansçılar, saat 03.30'da kıtadan 40'ın üzerindeki ülkeyle aynı anda müzik eşliğinde dakika boyunca dans etti. Dansın ardından sevinç gösterileri yapan grup üyeleri, Jackson'ın sevilen şarkılarıyla dans etmeye devam etti. Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen dansın, Türkiye'de de yapılması için müracaat eden ve organizasyonu düzenleyen Barbaros Şahin, en son 2008 yılında 10 ülkede bin 179 dansçı sayısına ulaşan organizasyonun yeni rekorunu kırmak için eylül ayından beri çalıştıklarını ifade ederek, ''Dansçılarımızın hepsi gönüllü olarak burada. Bu organizasyonu İstanbul'da gerçekleştirmekten dolayı çok mutluyuz'' dedi. Bu arada, organizasyonda elde edilen yaklaşık bin TL'lik paranın, ''Baba beni okula gönder'' kampanyası ve ağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bağışlanacağı öğrenildi. AA
613227
CHP lideri Baykal Akkiraz konserinde
lideri Baykal Akkiraz konserindeFOTOĞRAF: YAVUZ ÖZDEN 25.10.2009 lideri “Ben aslında Baykal’a yakınım ama beni aramaz” diyen Türk halk müziği sanatçısı Sebahat Akkiraz’ın konserini dinledi Anadolu Gösteri Merkezi’ndeki konserde, Akkiraz’ın türkülerine zaman zaman eşlik eden ve alkışlarıyla tempo tutan Baykal, bazı seyircilerin oynadığı semah ve halayı ilgiyle izledi. lideri Baykal, konserde yanına gelen çocukları severek, vatandaşlarla da hatıra fotoğrafı çektirdi.
613520
Marmara Üniversitesi hastanesinde yangın
Üsküdar Altunizade Tophanelioğlu caddesindeki hastanenin, "hasta kayıt ve kan alma ünitesi" bölümünde, sabah saatlerinde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Hastanenin güvenlik görevlileri, yangın söndürme tüpleriyle alevlere müdahale etti. Olay yerine gelen Üsküdar ve Kadıköy itfaiye ekiplerince kısa sürede kontrol altına alınarak söndürülen yangında, maddi hasar meydana geldi.
613098
Golfta Türkiye Avrupa şampiyonu
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Golfta Türkiye Avrupa şampiyonu Avrupa Golf Birliği'nin (EGA) turnuvaları arasında yer alan Erkekler Avrupa Kulüpler Şampiyonası'nda, Türk takımı Klassis Golf&Country Club şampiyon oldu. 415 takım skoru yapan Gencer Özcan, Hamza Sayın ve Koray Varlı'dan oluşan Türk takımı 1. oldu. 25.10.2009 SPOR
613995
Doğan, Hürriyet ve Milliyet'i satabilir!
Maliye’nin 4.8 milyar liralık vergi borcu için uzlaşma talebinde bulunan Doğan Grubu, medya şirketleri için ortaklık ve hisse satış kararı aldığını açıkladı. Doğan Grubu’ndan borsaya yapılan açıklamada Doğan Yayın Holding’e ortak alınabileceği, iştiraklerindeki ortaklık paylarının da tamamen veya kısmen satılabileceği belirtildi. Doğan Yayın Holding’in iştirakleri arasında Hürriyet Gazetesi, Milliyet ve Posta gazetelerini bünyesinde bulunduran Doğan Gazetecilik olmak üzere onlarca televizyon kanalı ve gazete yer alıyor. Doğan Şirketler Grubu’ndan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada şöyle denildi: DYH YENİDEN YAPILANDIRILACAK “Bağlı ortaklığımız Doğan Yayın Holding A.Ş.’nin, yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak, Doğan Yayın Holding A.Ş.’ye yeni ortaklar alınması ve/veya Doğan Yayın Holding A.Ş.’nin iştiraklerindeki ortaklık paylarının tamamen veya kısmen satılması, hisse değişimi veya stratejik ortaklıklar kurulması da dahil olmak üzere, muhtelif işbirliği olanaklarının araştırılması ve bu süreçte yer alabilecek danışman kuruluşların tespit edilmesi amacıyla çalışmalara başlanılmasına karar verilmiştir.” Doğan Yayın Holding’in (DYH) hisse satışı yapılması için başlattığı iştiraklerinden üçü halka açık. DYH’nin hisseleri borsada işlem gören iştirakindeki hisselerinin toplam değeri de 455.9 milyon dolara denk geliyor. aa
613421
Bu kez Alperenler dağa çıktı
Alperen Ocakları Eğitim ve Kültür Derneği Şanlıurfa Şubesi üyeleri, Kandil ve Mahmur kampında Habur sınır kapısını kullanarak Türkiye'ye giriş yapan 34 PKK'lıya tepki olarak dağa çıktı. Alperen Ocakları Eğitim ve Kültür Derneği Şanlıurfa Şubesi üyeleri, Kandil ve Mahmur kampında Habur sınır kapısını kullanarak Türkiye'ye giriş yapan 34 PKK'lıya tepki olarak dağa çıktı. Şanlıurfa'nın Germiş köyü yakınlarında dağa çıkan Alperen Ocakları Eğitim ve Kültür Derneği Şanlıurfa Şubesi Başkanı Mahmut Özgür Kamacı ve beraberindeki 15 kişi, gün boyunca dağda kalarak PKK'lıra karşı gönderme yapıp eylem yapacak. Burada bir basın açıklaması yapan Alperen Ocakları üyesi Hanifi Gökçe, son günlerde ülkede gelişen olaylara karşı temsili Şanlıurfa Alperen Ocakları olarak dağa çıktıklarını belirtti. Gökçe, şunları söyledi: "Bu topraklarda binlerce yıllık birliktelikleriyle ve kardeşlikleriyle kanı kanına, huyu huyuna, kültürü kültürüne karışmış, Allah'ı bir, kitabı bir, kıblesi bir, tarihi bir, bayrağı bir, devleti bir olan aziz bir milletiz. Bu mukaddes vatan ve bayrak için bu topraklarda şehit düşerek ülkeye kanlarıyla can veren aziz şehitlerimiz ile gazilerimizle dalga geçercesine terörist, bölücü, vatan haini kişilerin ellerini kollarını sallayarak hak etmek için her şeyi yaptıkları yüce vatanımıza özgürce geri dönmeleri kabul edilemez bir siyasi hatadır. Gaflet, delalet ve hatta haya içinde bulunan iktidar sahipleri, sizlere sesleniyoruz. Geleceğin fidanlarını bu bayrak ve vatanın bütünlüğü için toprağa gömen gözü yaşlı anneler, babalar, dul kalan eşlerin, yetim bırakılan çocukların, beşikteki kurşunlanan bebeklerin, yakılıp yıkılan köylerin, şehit edilen öğretmenlerin, doktorların sorumlusu olan bu terörist canileri hangi adalet, hangi vicdan affeder. Bu topraklar kanla kuruldu, kanla korundu. neti yapan pis ellerinizi şehit kanlarında yıkamayın. Tepkimiz aziz milletimizin bir parçası olan Kürt kardeşlerimize değildir. Tepkimiz, Kürt milliyetçiliği adı altında kapitalist Amerika, emperyalist Avrupa Birliği, Siyonist İsrail, komünist Rusya'nın maşası olan PKK terör örgütüne ve onlarla ikinci bir Sevr anlaşmasına oturan ihanete ortak olan beceriksizleredir. Bu eylem, Şanlıurfa Alperen Ocakların demokratik son eylemidir." Yapılan basın açıklamasının ardından 15 kişilik grup mağara içinde halı sererek eylemini başlattı. Dağın tepesine bir Türk Bayrağı ve Alperen Ocaklarının temsili Bayrağı altında oturan Alperenlerin eylemi gün sürecek. Alperenler daha sonra PKK'lılar gibi temsili olarak dağdan inecek. ()
613698
Antalya'da trafik kazası: yaralı
Edinilen bilgiye göre, Korkuteli-Fethiye kara yolunun Küçüklü köyü mevkisinde, Serdar Çubuklu'nun (35) kullandığı 06 DY 937 plakalı otobüs, karşı yönden gelen Özgür Sancak (29) idaresindeki 35 VAN 3940 plakalı kamyonla çarpıştı. Otobüs sürücüsü Serdar Çubuklu ile yolcular Hasan Kopan, Habibe Kopan, Binnur Demir, Murat Seçkin ve Esat Veli Sarı yaralandı. Yaralılar, hastanede tedavi altına alındı.
613308
Pakistan'da intihar saldırısı:1polis öldü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkente gelişinden hemen sonra duyulan patlamanın nedeninin intihar saldırısı olduğu anlaşıldı. İnihar eylemcisinin İslamabad Lahor otoyolundaki bir kontrol noktasında bir araçla hareket halindeyken durdurulması üzerine, vücuduna bağlı bombayı patlattığı bildirildi. Olayda, saldırganla birlikte bir polis de hayatını kaybetti. Otoyol polisi, olay yerinde şüpheli bir kişiyi gözaltına aldı. Bu arada ülkenin kuzeybatısındaki Bajaur bölgesinde düşen askeri helikopterde ölenlerin sayısı 4'e yükseldi.
613928
Bedava bilet, Çinli öğrencileri mest etti
Pekin'de 6. sı düzenlenen festivale 60 ülke ve bölgeden bine yakın öğrenci katıldı. Televizyondan da naklen yayınlan festivale katılan ülkeler, geleneksel dans gösterisi sundular. Organizasyon komitesi, festivalin en ilgi çeken bölümünün Türkiye'nin yaptığı çekiliş ve Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi Murat Salim Esenli'nin katılışı olduğunu duyurdu. Bedava bilet ve tatil kazanmak isteyen Çinli ve yabancı öğrenciler, çekilişe katılmak için Türkiye'nin tarihi ve kültürüyle ilgili sorulardan oluşan formları doldurdu. yüz başvuru yapıldı ve soruları doğru yanıtlayanlar arasında çekiliş yapıldı. Çekilişi Esenli yaparken, THY Pekin Müdürü Melih Topuz da çekilişte hazır bulundu. Bedava THY bileti ve Türkiye tatilini Yidonfizi adlı Japon bir öğrenci kazandı. CN
613635
Orijinali çıktı, şimdi ne olacak?
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Orijinali çıktı, şimdi ne olacak? Zaman Gazetesi Yazarı Mustafa Ünal bugünkü köşesinde Albay Dursun Çiçek'in imzası olan "AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı"na dair olan belgenin orijinalinin ortaya çıkmasını ele aldı. Yazar Ünal Orijinali çıktı, şimdi ne olacak? diye sordu. İŞTE YAZI: belge günlerce 'sahte mi gerçek mi?' diye tartışıldı. Hiç ihtiyat payı bırakmadan peşinen 'kesin sahte' diyenler çıktı. Hızını alamayıp bir yerlerde üretildiğini söyleyenler oldu. Askerî savcılık 'orijinaline ulaşamadık, belge fotokopi' dedi, dosyayı rafa kaldırdı. Ardından Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ medyanın karşısına çıktı ve 'Bu belge falan değil, kâğıt parçası' deyiverdi. Belli ki ona gelen bilgi böyleydi. yüzden bu kadar keskin konuştu. Yoksa kendisini bu kadar bağlamazdı. Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü huyu var. Bir buçuk ay önce Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Metin Gürak Paşa basını bilgilendirirken belge davasını yakından takip ettiklerini söyledikten sonra 'Belgeyi maksatlı olarak üretenler adalete teslim edilsin.' dedi. Bu çıkış üzerine köşelerde yorumlar yazıldı. Siyaset dünyasında da yankı buldu. Belgenin hedefindeki AK Parti ilk andan itibaren olayın üzerine gitti. Başbakan Erdoğan çok sert tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de sessiz kalmadı, tavır koydu. CHP lideri Deniz Baykal 'Belge gerçek çıkarsa Başbuğ istifa etmeli.' dedi. Altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek mahkeme tarafından önce tutuklandı, daha sonra serbest bırakıldı. Yoğun tartışmaların ardından bir tartışma sonuca bağlanmadan gündemden düştü ama unutulmadı. Böylesine önemli bir belge unutulup gidemezdi. Başından beri inancım, belgenin ortada kalmayacağı, bir gün 'sahte veya gerçek' olduğunun ortaya çıkacağı yönündeydi. Konuyu yargı soruşturuyordu. Günü geldiğinde gerçek gün yüzüne çıkacaktı. Ya doğrulanacak ya da sahtekârlığı yapanlar yakalanacaktı. Belge olayında yeni ve çok önemli gelişmeyle karşı karşıyayız. Belgenin orijinali İstanbul savcılığına içeriden yazıldığı anlaşılan ihbar mektubuyla ortaya çıktı. Bu haber sadece, belgeyi kamuoyuna ilk duyuran Taraf'ta değil dün bütün gazetelerin birinci sayfasında yer aldı. Savcılık mektuba iliştirilen belgenin altındaki imzanın kime ait olduğunun tespiti için Adli Tıp'a göndermiş. Birkaç gün önce raporda 'Islak imza Albay Dursun Çiçek'in el ürünüdür.' deniyor. Şimdi rahatlıkla artık 'belge gerçek çıktı' diyebiliriz. Herhalde buna da itiraz eden olmaz. Bu noktadan sonra sahte olduğu tartışmaları, bir yerlerde üretildiği iddiaları, fotokopi küçümsemeleri geride kaldı. Bu gelişmenin ardından kim ne derse desin, en zor durumda kalanların başında Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ geliyor. Önce 'kâğıt parçası' sözüne açıklık getirmeli. Bunun bir yolunu bularak düzeltmeli. Neden bir ihtiyat payı bırakmadı? Kendisini kimler, niye yanılttı? Bunun hesabını sorup sormamak onun bileceği iş. Ancak kamuoyuna açıklama borcu olduğu ortada. Darbe belgesinin şakaya gelir yanı yok. Çok vahim hususlar içeriyor. İçinde AK Parti'yi parçalama senaryoları var. İrticayla mücadele uğruna suç oluşturmak için tuzaklar var. Hazırlayan Genelkurmay'ın içinde bir birim. Devlet yani. Belgenin orijinaliyle vatandaşa tuzak kuran devlet görüntüsü doğdu. Gürak Paşa gibi söylersek 'Toplum bu davayı yakından izliyor. Orijinali ortaya çıktığına göre belgenin altında imzası bulunanlar adalete teslim edilsin'. Sadece imzası bulunan değil belgenin hazırlanmasında dahli olanlar da... Uzmanlar, böyle bir belgeyi bir kişinin tek başına hazırlayamayacağını söylüyor. Diğer sorumluların tespiti zor olmasa gerek. Gözler yargıda... Belge gerçek çıktığına göre gereği yapılacaktır. Olayın sulandırılmasına, üstünün örtülmesine kesinlikle fırsat verilmemeli. m.unal@zaman.com.tr 25.10.2009 GÜNDEM
614106
Galatasaraylı Keita, kırmızı kartla oyun dışında kaldı
Roberto Carlos ile girdiği ikili mücadelede rakibine vuran Keita doğrudan kırmızı kartla oyundan atıldı. Carlos'a ise sarı kart çıktı.
613121
DTP'den özeleştiri
FEHMİ KORU DTP'den özeleştiri Habur'daki PKK şovundan sorumlu tutulan DTP'den özeleştiri geldi. Partinin yeni yöneticisi Esat Canan, davullu zurnalı karşılamanın yanlış olduğunu söyledi. DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş ile Bengi Yıldız da kamuoyunun beklentilerini dikkate alacaklarını açıkladılar. BEHÇET GÜNGÖR ANKARA VAN Kandil ve Mahmur'dan gelerek Habur Sınır Kapısı'nda teslim olan PKK'lıların şova yönelik tutumları kamuoyunda sert tepkilere neden olurken DTP'den de özeleştiri geldi. Son kurultayda DTP'den Parti Meclisi Üyesi olan eski milletvekili Esat Canan, yıllardır dağda olanlarla ailelerinin sevinç duymasının doğal olduğunu, ancak bunu bir zafer şovuna dönüştürmenin yanlış olduğunu söyledi. DAĞ KIYAFETİ YANLIŞ Canan şunları söyledi: “Bundan sonra kimse ağlamasın, acılar dinsin. Bu özlem sadece Doğu ve Güneydoğu'da değil, Türkiye'nin her köşesindeki anne ve baba için geçerlidir. Dağdan gelenlerin davul zurna ve dağ kıyafetleri ile karşılanması yanlış olmuştur. DTP'nin tavrını bu noktada kesinlikle tasvip etmiyorum. Bu bir zafer değil, böyle nitelendirilemez.” TEPKİLER ABARTILDI DTP'lilerin iyi niyetle çalıştığı halde yanlış anlaşılan bazı davranışları olduğunu belirten Canan, “DTP'ye kesinlikle çok ağır sorumluluklar düşmektedir. Burada DTP işin ciddiyeti ile demokrasi üzerinde çalışma yapmalı. Sorumluluğunu yerine getirerek sağduyu içinde çalışmalıdır. DTP'nin sorumluluktan kaçma gibi bir lüksü yoktur” diye konuştu. DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş'tan da sağduyulu mesajlar geldi. Demirtaş, silahların susmasını ve barış sürecinin zarar görmemesi için çaba göstereceklerini ve kamuoyunun hassasiyetlerini dikkate alacaklarını söyledi. Demirtaş, 34 kişinin Diyarbakır'a getirilişi sırasındaki kutlamalara gösterilen tepkilerin ise anormal olduğunu savundu: “İnsanlar burada şov yapmıyor, barış sevincini gösteriyor. Devletin bunu şov olarak görmesi düşündürücü. Ancak anlıyoruz ki Kürtler'e ağlamak da yasak gülmek de. Demirtaş yeni karşılamaların kamuoyunu rahatsız etmeyecek şekilde olacağını tahmin ettiğini ifade etti. TANSİYONU DÜŞÜRECEĞİZ DTP'nin Seçim ve Propagandadan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Bengi Yıldız da tansiyonun düşürülmesi için çaba harcayacaklarını söyledi. Barış ortamı için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini dile getiren Yıldız, “Kamuoyunun beklentilerini dikkate alacağız” dedi. Van'dan sağduyu çağrısı Van'da aralarında Van Barosu, İHD, Mazlumder ve KESK'in de bulunduğu 27 sivil toplum örgütü ortak basın açıklaması yaparak, açılım sürecinin tıkanmaması için herkese sağduyu çağrısı yaptı. STK'lar adına açıklama yapan Van Baro Başkanı Ayhan Çabuk şunları söyledi: “Kandil ve Mahmur'dan gelen gruplara bölgede gösterilen tepkileri olumsuz olarak değerlendirmemek gerekir. Bu insanlar 25 yıldır çatışmalı bir ortam içerisinde yaşamaktadırlar. Ancak sevgi gösterileri ortaya konulurken ülkenin tüm hassasiyetlerinin gözetilmesi gerekiyor. Bölge insanı empati yaparak batıda evladını bu savaşta kaybedenlerin yerine koymalıdır.” Herkese görev düşüyor DTP'yi yakından takip eden gazeteci-yazar Orhan Miroğlu, barış için herkese görev düştüğünü söyledi. Miroğlu şöyle konuştu: “Toplumu gerecek davranışlardan kaçınmak gerekir. Sevinç kutlaması toplumun anlayabileceği bir şekilde yapılmalı. Süreci sıkıntıya sokacaksa kimseye yaramaz. Hem DTP'ye hem de sivil toplum örgütlerine önemli görevler düşüyor.” Gazeteci- yazar Altan Tan ise AK Parti çözüme yanlış yerden başladığını savundu: “Önce demokratik açılım başlamalı. Sonra K.Irak yönetimi ile iyi ilişkiler kurulmalı. Ardından da dağdan inişlerin konuşulması gerekirdi. AK Parti şimdi süreci yeniden baştan sona kurgulamalıdır.” 25.10.2009 POLİTİKA
613823
Google Android'den dev başarı
Daha ilk yılından büyük bir başarı yakalayan Android işletim sistemi, önümüzdeki yıllarda daha da yükselecek gibi görünüyor. Google'ın Android'i 2008'de çıktığı günden bu yana büyük bir başarı yakalayarak yüzde 7'lik Pazar payına ulaştı. HTC Dream olarak tanınan T-Mobile G1 cep telefonuyla başlayan Android macerası 4'ü HTC'den olmak üzere cihazda devam ediyor. Google'ın önümüzdeki yıllarda da mobil iletim sistemi piyasasında başarılı olması bekleniyor. Gartner'ın analizine göre Android, 2012 yılında dünya çapında yüzde 18'lik büyük bir pazar payına sahip olarak piyasa ikincisi olacak. Birinci yüzde 30'un üzerinde pazar payı ile Symbian olurken, iPhone yüzde 13.8'e geriledi. iPhone'un düşüşün başlıca sebebi sadece belli bir seri cep telefonlunda kullanılması oluyor. Google'ın yaklaşımı ise cep telefonlarında kısıtlı kalmayarak netbooklara ve e-kitaplara da yayılmak. Açık kaynak kodlu yaklaşım sayesinde farklı cihazlar geliştirenler de Android'i kolaylıkla kullanabiliyor. Bu sayede mobil endüstri hız ve esneklik kazanıyor, güçlenen mobil donanımlardan da yararlanarak masaüstüne yakın uygulamalara kavuşuyor. Google'ın en büyük avantajı ise geliştirdiği uygulamalarda daima interneti ön plana taşıması.
613075
Rumlardan 'Hala Sultan'a saygısızlık
Cami imamı Şevket Alemdar, inşaatın durdurulması için Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'na müracaat etti. Kıbrıs Din Görevlileri Sendikası da meyhanenin caminin kendi arazisi üzerinde yapılmasını inançlara saygısızlık olarak değerlendirdi. Cami bahçesinde meyhane haberinin duyulması üzerine Kıbrıs'taki birçok sivil toplum kuruluşu ile sendika olayı kınadıklarını bildirdi. Sahabe kabrinin bulunduğu yere meyhane yapılmasına tepki gösteren Din İşleri Başkanı Yusuf Suiçmez, huzurlu, sorunsuz yarınlar için inançlara ve onun getirdiği değerlere saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi: "İki toplum arasında ilişkilerin iyi sürmesi için her iki tarafın da milli ve manevi değere saygı göstermesi gerekiyor. Değerlere saygı göstermek insanlara saygı göstermenin zorunluluğudur." Caminin daha önce uzun yıllar atıl bir şekilde bırakıldıktan sonra BM'nin el atmasıyla restore edildiğini hatırlatan Suiçmez, caminin bahçesinde bulunan sahabe kabrinin de Müslümanlar için büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi. Kıbrıs Din Görevlileri Sendikası Başkanı Mehmet Dere de meyhane inşasının tüm Müslümanları incittiğini savundu. Caminin İslam dünyasında ayrı bir yeri olduğunu anlatan Dere, en kanlı savaşlarda bile ibadet yerlerine zarar verecek davranışlardan kaçıldığını kaydetti. Yanlıştan bir an önce dönülmesinin Ada halkları için doğru bir adım olacağını ifade etti. Kiliselere gösterilen saygının camilere de gösterilmesini isteyen sendika başkanı, "Rumlar, oranın Osmanlı'dan bize kalmış nadir eserlerden olduğunu biliyor. Bu yüzden inşaat durdurulmalı." diye konuştu. Hala Sultan'da dört yıldır gönüllü imamlık yapan Şakir Alemdar ise yapılan onca müracaata rağmen bekledikleri cevabı alamadıklarını söyledi. Durumun kabul edilmez olduğunu dile getiren Alemdar, inşaatın devam etmesi halinde yapacaklarını şöyle anlattı: "Rum kesimi inşaata müdahale etmezse olayı dünyaya duyuracağız. Camiye ait bir arazi üzerine yapılmak istenilen şey oradaki değerlerle bağdaşmıyor. Bu sadece KKTC'nin meselesi değil, bütün İslam âleminin meselesidir. Herkes bu duyarlılığı göstermeli."
613132
500 bin 'Ülkü'süne Acun'da ulaştı
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI 500 bin 'Ülkü'süne Acun'da ulaştı İSTİHBARAT SERVİSİ Acun Ilıcalı'nın sunduğu Var mısın Yok musun'da ilk defa Ülkühan adlı yarışmacı büyük ödül olan 500 bin lirayı kazandı. Daha önce de yarışan Ülkühan, geçirdiği ameliyatların ardından tam 8,5 ay sonra katıldığı yarışmada büyük ödülü kazanmayı başardı. Hamdi Bey'in 128 bin liralık teklifine 'yokum' diyen Ülkühan'ın tercih ettiği 24 numaralı kutudan 500 bin TL'lik büyük ödül çıkınca stüdyo çığlıklara boğuldu. 25.10.2009 GÜNDEM
613048
Domuz Gribine Karşı Antiviral Uyarısı
Yayına Giriş: 25.10.2009 03:51:09 Güncelleme: 25.10.2009 03:51:09 Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. Gaye Usluer, ancak bu ilaçların mutlaka sağlık personeli tarafından reçete edilmesi halinde kullanılması gerektiğini belirtti. Usluer, hastaların yüzde 15'inde grip ilişkili zatürre ve benzeri komplikasyonlar geliştiğini, yüzde 5'inin de yine bu komplikasyonlar nedeniyle hastaneye yatırıldığını belirtti. Salgın yapan domuz gribi virüsüne bağlı yüzde 0.1-0.2 oranında ölüm bildirildiğini kaydeden Usluer, "Atak hızı özellikle genç ve risk faktörü taşımayanlarda daha yüksek. Kişilerin zemindeki hastalıkları ve bağışıklık sistemleri hastalığın seyrini önemli ölçüde belirliyor" dedi. Prof. Dr. Usluer, mevsimsel gripte atak hızının yüzde 5-15 arasında değişmesine karşın, domuz gribinde bu atak hızının yüzde 30 olarak tanımlandığını ifade ederek, "Hastalıkta kuluçka süresi 1-7 gün arasında değişiyor." dedi. Usluer, "Belirtilerin ortaya çıkışından bir gün önce başlayarak 5-7 gün boyunca bulaştırıcı oluyor. Çocuklarda, yaşlılarda, kronik hastalığı olanlarda ve bağışıklık sistemi yetersiz kişilerde bu süre daha uzun olabiliyor" şeklinde konuştu. En Geç 48 Saatte Tedaviye Başlanmalı Usluer, "İstenen etkinliğin sağlanabilmesi için bulgular ortaya çıktıktan sonra en geç 48 saat içinde tedaviye başlanmalıdır, ancak direnç geliştireceği için antivirallerle korunma birincil hedef olarak asla düşünülmemelidir. Yaygın ve kontrolsüz antiviral kullanımı, antivirallere direnci artıracaktır." dedi. Domuz gribi aşısının güvenilirliği ve özellikle aşının içerdiği "skualen" maddesi ile ilgili tartışmalara da değinen Usluer, Türkiye'de adjuvan (aşının bağışıklık yapma gücünü artıran madde) olarak, "skualen" maddesini içeren H1N1 inaktif aşısının uygulanacağını belirtti. Usluer, "Skualen bir çok aşıda kullanılan, deneyimin olduğu bir adjuvandır. Kayron firmasının 1997 yılında ürettiği, skualen içeren grip aşılarının, uygulanan 20 milyon dozunda ciddi bir yan etki görülmemiştir" şeklinde konuştu. Korunma Yöntemleri Usluer, domuz gribinden korunmak için el hijyenine dikkat etmek, kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunmaktan kaçınmak, hapşırırken ve öksürürken ağzı mendille kapatmak gerektiğini bildirdi. Hasta kişilerin maske kullanmalarını da öneren Usluer, ameliyathane tipi maskelerin korunmada yeterli olduğunu, özel koruyucu N95 tipi maskeye gerek bulunmadığını söyledi.
613261
Devlerin fatura usulsüzlüğü taksitli satışlara sıçradı
Edinilen bilgilere göre aralarında dev şirketlerin de bulunduğu bazı firmalar kredi kartı ile yapılan alışverişleri fırsat olarak görüyor. Örneğin nakit satış bedeli 500 TL olan bir ürünün taksitle satılması halinde fiyat 550 liraya çıkıyor. Ancak firmalar kredi kartından 550 lira çekmesine rağmen 500 liralık belge düzenliyor. Bu sayede 50 liralık bedel Maliye'den gizlenirken, ürüne ilişkin herhangi bir fiş ya da fatura düzenlenmiyor. Konuya ilişkin şikâyetlerini Maliye Bakanlığı'na telefonla ileten birçok vatandaş, birçok ünlü firmanın da yer aldığı bu duruma Gelir İdaresi Başkanlığı'nın el koymasını bekliyor. Malın nihai satış fiyatı ne ise belgenin miktarda olması gerektiğine dikkat çeken Maliye yetkilileri, aksi takdirde eksik fatura düzenlemekten işletmelere özel usulsüzlük cezası kesileceğini söyledi. Denetim birimlerinin POS cihazı ve düzenlenen faturayı karşılaştırarak tespit yapacağını aktaran üst düzey bir yetkili, "İşletmelerin bu tavrı son derece yanlış. Peşin olarak 500 TL'ye satılan bir ürünün taksitle 550 liraya satılması durumunda fiş ya da faturanın 550 TL üzerinden düzenlenmesi lazım. Aksi takdirde yanlış bir işlem ortaya çıkar." dedi. Vergi Usul Kanunu'nun fatura, benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile şekil ve usul hükümlerine uyulmamasına ilişkin ceza değerleri Ocak 2009 itibarıyla yeniden belirlendi. Buna göre verilmesi ve alınması icap eden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması veya düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi halinde, bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 160 TL'den aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının yüzde 10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesiliyor. Bir takvim yılı içinde her bir belgeye ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı ise 76 bin lirayı geçemiyor. MALİYE'DEN TEFECİLERE SIKI TAKİP Küresel krizin etkisiyle tefeci sayısında yaşanan artış Maliye'yi de harekete geçirdi. Tefecilere yönelik olarak geçen yıl başlatılan incelemelerin ilk sonuçlarını alan Gelir İdaresi Başkanlığı, yeni bir strateji daha belirleyecek. İdare, denetimlerinde karşıt inceleme gruplarının, bir mükellefin kayıtlarındaki fatura ve benzeri evrakların, bu belgeleri düzenleyen mükellefin belgeleriyle uyumlu olup olmadığını kontrol edecek. Aynı şekilde mükellefin alış, satış ve diğer mali durumuyla beyanlarını karşılaştıracak.
613205
Başkana tepki
Başkana tepki Başkana tepki FATİH DOĞAN 25.10.2009 F.Bahçe maçı için Romanya'ya giden Beşiktaş Başkanı Demirören'in kendi takımına destek için dün Eskişehir'e gelmemesi siyah-beyazlı taraftarların tepkisini çekti CSKA Moskova maçı sonrası yumurtalı saldırıya uğrayan Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, yine siyah-beyazlı taraftarların hedefindeki adam oldu. Wolfsburg maçı sonrası ünlü işadamı Ferit Şahenk'in davetlisi olarak Almanya'dan Romanya'ya geçerek F.Bahçe'nin Steaua Bükreş ile oynadığı karşılaşmayı statta izleyen, hatta sarı-lacivertli ekibi kaldıkları otelde ziyaret eden Demirören'in, dün Eskişehir'e gelip kendi takımına destek vermemesi büyük tepki çekti. "BÖYLE BAŞKANLIK OLMAZ" Beşiktaşlı taraftarlar bu duruma forumlarda öfke kusarken, "Kendi takımına destek vereceğine, rakiplerin yanında duruyor... Böyle başkanlık olmaz... Yazıklar olsun başkana..." şeklinde yorumlar yaptılar. Ayrıca Demirören'in Eskişehir maçına gitmeyip bugünkü derbiye gideceği yönündeki spekülasyonlar da taraftarı kızdırdı. Başkana tepki Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613936
ABD'li temsilci hakay çekti, yufka açtı
ABDnin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Susan Rice, Kuzey 'ta temaslarda bulundu. Bağdat'tan Erbil'e geçen Rice'ın gündeminde vardı. Amerikalı temsilci, Kuzey 'taki temasları sırasında halay çekip, yufka yemeyi de ihmal etmedi.
613906
Silivri Cezaevi firarisi yakalandı
Edinilen bilgilere göre, olay, Ordu'nun İkizce ilçesinde H.K isimli kişiye ait elektronik eşya satan bir işyerinde meydana geldi. Olay sonrası İkizce İlçe Emniyet Amirliği harekete geçerek çalışma başlattı. Emniyet Amirliği tarafından yapılan kontroller sırasında, N.A ve İ.D'nin de içinde bulunduğu ve durumundan şüphelenilen bir taksi durdurularak arama yapıldı. Aramalar sonucu H.K'nın işyerinden çalındığı tespit edilen 33 adet değişik marka ve modellerde cep telefonu ile araç içinde bulunan N.A ve İ.D'nin üzerinde bir adet kuru sıkı tabanca ve kelebek diye tabir edilen bıçak ele geçirildi. Yakalanan şahıslardan N.A isimli kişinin 26 ayrı suçtan sabıkası bulunduğu ve Silivri Yarı Açık Cezaevi'nden firar ettiği tespit edildi. Yakalanan N.A ve İ.D adli makamlara sevk edildi. 26 ayrı suçtan kaydı bulunan ve cezaevi kaçağı N.A tutuklanarak tekrar cezaevi konuldu. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
613435
Şükrü Saracoğlu'nda derbi gecesi
'de lider ile ikinci sıradaki ezeli rakibi bu akşam Kadıköy'de karşı karşıya geliyor. 'de ezeli rakipler ile bu sezon ilk kez Şükrü Saracaoğlu Stadı'nda kozlarını paylaşacak. Haftaya 24 puanla zirvede giren geçtiğimiz hafta Gaziantep'e yenilerek bu sezon ligde ilk kez puan kaybetmişti. Ezeli rakibiyle Kadıköy'de oynadıpğı son dokuz maçı kaybeden ise 22 puanla ikinci sırada. UEFA 'nde deplasmanda Steaua Bükreş'i yenerek, derbi maç öncesi moral kazanan karşısında saha ve seyirci avantajını kullanmak amacında. 'de sakatlıkları düzelen Alex ve Güiza'nın derbide oynaması bekleniyor. Steaua maçında sol ayağına darbe alan Kazım'ın ise çekilen röntgeninde önemli bir bulguya rastlanmadığı ve bu akşam oynayabileceği bildirildi. Sağ ayak bileğindeki sakatlığı nedeniyle Steaua Bükreş maçında forma giyemeyen Semih'in maç kadrosunda yer alması bekleniyor ancak ilk 11'de olmayacak. 'de sakatlığı bulunan Deivid forma giyemeyecek. Sarı-lacivertlilerde derbi maç öncesi üçer sarı kartı bulunan Alex, Güiza, Cristian ve Gökhan sarı kart sınırında bulunuyor. Sarı-lacivertlilerin muhtemel 11'i şöyle: Volkan Demirel, Gökhan, Lugano, Önder, Roberto Carlos, Kazım, Cristian, Emre, Andre Santos, Alex, Güiza. UEFA 'nde hafta içinde Dinamo Bükreş'i farklı yenen ezeli rakibi ile yapacağı karşılaşmayı kazanarak, deplasmandaki 10 yıllık galibiyet hasretine son vermek istiyor. Kadıköy'de alacağı galibiyetle liderlik koltuğuna da oturmanın planlarını yapan sarı-kırmızılıların, sakatlığı süren Emre Aşık dışında eksiği yok. Üçer sarı kartı bulunan Keita, Mustafa ve Baros kart cezası sınırında bulunuyor. 'ın karşısında şu 11'le mücadele etmesi bekleniyor: Franco, Sabri, Servet, Gökhan, Hakan, Mustafa, Ayhan, Keita, Arda, Kewell, Baros.
612999
ABD'nin BM Temsilcisi Irak'ta
ABD'nin BM Temsilcisi Irak'ta Irak'ın kuzeyinde bölgesel yönetimin başkanı Barzani ile görüşen Rice, sabah saatlerinde de Hoşyar Zebari ile görüşmüştü. Yayına Giriş: 24.10.2009 21:18:12 Güncelleme: 24.10.2009 21:18:12 Amerika Birleşik Devletleri'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice, Irak'ın kuzeyinde bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani ile görüştü. Erbil'de gerçekleşen görüşmede siyasi konular, seçimler ve bölgesel yönetimle Amerika arasındaki ilişkilerin ele alındığını belirtildi. Irak'ta Ocak ayında yapılacak seçimler öncesinde, parlamento yeni seçim kanunu üzerinde hala uzlaşamadı. Rice, bu sabah Bağdat'ta Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile görüşmüştü.
614114
Çankırı'da kaza: ölü, yaralı
Kazada, otomobil sürücüsü Mehmet Yaslıtaş ile otomobildeki İrem Yaslıtaş (11) hayatını kaybetti, Nazmiye (32), Kadir (36), Öykü Maçça (11) ile Ayşe (34), Bayram (8) ve Alperen Yaslıtaş (8) yaralandı. Yaralılar, Kurşunlu Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.
613239
Eskişehirliler açılıma kapalı!
Eskişehirliler açılıma kapalı! 25.10.2009 taraftarı, “”na destek vermedi. Son dönemde ’ye dönüş yapan bölücü örgüt mensuplarının şovunu eden kırmızı-siyahlılar, “40 bin şehidi hiçe saydınız, 34 haine kucak açtınız, hainleri şehitlerden kutsal saydınız” diye tezahürat yaparak göndermede bulundular. Kırmızı-siyahlı tribünler ayrıca maçtan önce stat ışıklarının söndürülmesiyle görsel bir şov yaptı. Stadın ışıkları bir süre kapatıldı, açık tribünde bulunan taraftarlar sanatçı Mithat Körler’in Eskişehispor için yazdığı “İşte İşte Şampiyon” şarkısı eşliğinde, meşale ve cep telefonlarını kullanarak gösteride bulundu. Eskişehirli taraftarlar ayrıca açtıkları dev Türkiye haritası ve kartonlarla yaptıkları tribün şovlarıyla alkış topladı.
613282
Türkiye'nin ilk akvaryumunu üç günde bin kişi gezdi
Hafta sonunun da etkisiyle ziyaretçi sayısı dün bin 500'ü buldu. İlginin her geçen gün katlanarak devam edeceğine inanan Turkuazoo yetkilileri, yıllık ziyaretçi sayısının milyona ulaşmasını bekliyor. Türkiye'nin ilk kez tanıştığı bu konsepte başta Avrupa olmak üzere dünyanın her yerinde rastlanıyor. İngiltere'de 13, İskoçya'da 2, Almanya'da ve Güney Afrika'da akvaryum bulunuyor. Avrupa'nın en büyüğü ise Portekiz'in başkenti Lizbon'da. Dünyanın en büyük akvaryumu olan Amerika'nın Atlanta şehrindeki Georgia Akvaryumu, 25 bin metrekareden oluşuyor. Ancak İspanya'daki L'Aquarium de Barcelona'nın bile bin metrekare olduğu düşünülürse Yeni Zelanda kökenli Marinescape firması tarafından yapılan Turkuazoo, dünya ortalamasının üzerinde yer alıyor. Akvaryumda köpekbalıklarından dev vatoslara, piranalardan ahtapotlara, büyük orfoz balıklarından denizyıldızlarına, yüzlerce tropikal türden balıklara kadar 20 bine yakın deniz canlısı bulunuyor. 29 ayrı akvaryumdan oluşan Turkuazoo'da akvaryumların en büyüğü milyon litre su ile doldurulmuş ve içinden 80 metre uzunluğunda akrilik bir sualtı tüneli geçiyor. Gözlem salonu ise 270 derecelik görüş açısına sahip. Üç ayrı katta hizmet veren tesiste bir sergi alanı, sualtı belgeselleri gösteren bir sinema salonu, hediyelik eşya mağazası ve ana salon bulunuyor. Akvaryum, ziyaretçilerine sadece seyir imkânı sunmuyor. Deniz canlılarının ve köpekbalıklarının arasına dalmak isteyenler için Şişli Sualtı Sporları Kulübü ile işbirliği içinde özel dalış programları düzenleniyor. Eğitime destek amacıyla da anaokulu ve ilkokul öğrencileri için eğitmenler eşliğinde müfredatla uyumlu sunumlar ve aktivitelerden oluşan eğitim programları düzenleniyor. Akvaryum, hafta içi 10.00-18.00, hafta sonu da 10.00-20.00 saatleri arasında hizmet veriyor. Turkuazoo'nun giriş fiyatları ise şöyle: Yetişkinler 25 TL karşılığında akvaryumu ziyaret edebilirken öğrenciler, 65 yaş üstündeki misafirler ve 4-16 yaş arasındaki çocuklar 18 TL karşılığında gezebiliyor. İki çocuklu dört kişilik bir aileden ise 75 lira talep ediliyor.
613846
Yük treni raydan çıktı
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Yük treni raydan çıktı ZONGULDAK () Zonguldak'ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesi Sefercik Mahallesi'nde yük treninin vagonu raydan çıktı. Edinilen bilgiye göre Filyos beldesinin Sefercik Mahallesi tren durağı yakınlarında cevher ve kömür yükü taşıyan 23231 Sefer Sayılı trenin vagonu yoldan çıktı. Vagonun neden raydan çıktığı bilinmezken yol saat kapalı kaldı. saat sonra yol açılırken yolcu trenleri de tehir yaptı. Yaklaşık 600 metrelik yol zarar görürken çalışmaların devam ettiği ifade edildi. Yoldan çıkan vagon kaldırılarak Filyos İstasyonu'na gönderildiği kaydedildi. 25.10.2009 GÜNDEM
613451
Türkiye kendi istihbarat uçağını yapıyor
Türkiye kendi istihbarat uçağını yapıyor 25 Ekim 2009 Pazar, 09:58 İsrail'le 2005 yılında anlaşması yapılan fakat yılan hikâyesine dönen Heron'ların teslimatıyla ilgili bilmece devam ederken Türk şirketleri yerli üretim için çalışmalarına hız verdi. Zaman gazetesinin haberine göre, Türkiye'nin kendi üreteceği istihbarat uçakları için Baykar Makine Sanayii ve Vestel Savunma Sanayii çekişiyor. Baykar'ın 'aldıran' ismini verdiği casus uçak, geçtiğimiz ay deneme uçuşu sırasında Sinop'ta düştü. Fakat ikinci denemede uçuşu başarıyla tamamladı. Vestel'in 'Karayel' isimli uçağı ise geçtiğimiz günlerde yine Sinop'ta yere çakıldı. Fakat Vestel Savunma Sanayii de çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Savunma Sanayi Müsteşarlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, yer kontrol istasyonlarından verilen talimatlarla uçaklar istenilen yüksekliğe daha hızlı çıkması için zorlandı. Bu yüzden de kazalar yaşandı. Fakat yetkililer, bu sorunun aşılacağını kaydediyor. Türk insansız hava araçlarını () kimin üreteceği 2010'da belli olacak. 2011'de ise TSK'ya teslimatın yapılması öngörülüyor. Uçakların test uçuşlarının basına yansımasının ardından her iki firmanın yetkilileri de şimdilik sessiz kalmayı tercih ediyor. Yeni 'lar modern askeri izleme sistemi, uzun süreli gözlem yapma ve değişik iklim koşullarında çalışabilme yeteneğine sahip olacak. 18 bin feet yükseklikten yerdeki nesnelerin fotoğrafını çekebilecek. Türk ordusu için istihbarat toplayacak olan araçlar 10 saat havada kalabilecek. Türk İnsansız Hava Aracı (T) projesi, tam olarak Heron'ların yerini almasa da Türk savunma sanayii için büyük önem taşıyor. Heron'lar ise yerli 'lardan daha yüksekte uçabiliyor ve daha fazla havada kalabiliyor. Teknolojik ekipman olarak da daha fazla malzemeyi üzerinde taşıyabiliyor. Savunma Sanayii yetkilileri, Türkiye'nin üreteceği uçakların tam anlamıyla Heron'ların yerini tutmayacağına fakat ülkenin kendi istihbaratını kendi teknolojisiyle toplaması açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor.
613762
Şehit ailelerinin protestoları Edirne, Afyon ve Çanakkale'de sürdü
Şehit ailelerinin protestoları ve 'de sürdü üyelerinin teslim olması sırasında yaşananlar, ve ’de edildi. Afyonkarahisar Anıtpark önünde toplanan Şehit Aileleri ve Gazileri Derneği üyeleri adına basın açıklaması yapan derneği yönetim kurulu üyesi Saadettin Dağdelen, terör örgütü elebaşının çağrısı üzerine ve Mahmur Kampı’ndan ’ye gelen 34 kişilik PKK’lı grubun Cumhurbaşkanlığı ve ’ye sunulmak üzere bir mektup getirdiğini söyledi. Gelen mektupta dil, kültür ve kimlik taleplerine yer verildiğini belirten, Dağdelen, şöyle dedi: "’nin her kurumuna kurşun sıktınız, yaktınız, yıktınız. asker, polis, görevlisi demediniz ve şu anda sözde özgürlük istediğiniz halkın bebelerini, analarını, bacılarını, kardeşini, gözünüzü kırpmadan hunharca katlettiniz. Siz ne hakla Türkiye Cumhuriyeti’nden özgürlük adına talepte bulunuyorsunuz. Gazi ve Şehit Aileleri Derneği olarak, devletin imkanlarıyla karşılamaya gidenler hakkında suç duyurusunda bulunacağız. ’nin sınır kapısında yaptığı hazırlıkları da biliyoruz. Günler öncesinden sınır kapısında çadır kurmalarına, karşılama merasimi yapmalarına izin verildi. Suçu övme fiilini işlediler, suç işlediler." Grup daha sonra dağıldı. -EDİRNE- Edirne’de çeşitli parti ve sivil toplum kuruluşlarının da desteklediği grup, ellerinde Türk bayrakları ve dövizleriyle önünde toplandı. Saygı duruşunda bulunan ve İstiklal Marşı’nı okuyan grup, terör örgütü aleyhine bir süre slogan attı. Edirne Şubesi Başkanı Alpaslan Cankaloğlu, burada yaptığı basın açıklamasında, son günlerde yaşanan olayları Türk Milleti’nin dikkatle izlediğini belirtti. Cankaloğlu, "Milletin, siyasi iktidara yetkiyi hainlere hoşgörü göstermesi için vermediğini" ifade ederek, "İktidarın hainlere karşı göstermiş olduğu hoşgörülü yaklaşım, teröristlerin hamiliğine soyunan DTP’nin iştahını kabartmıştır" dedi. Grup, terör örgütü elebaşının fotoğraflarını yaktıktan sonra slogan atarak dağıldı. -ÇANAKKALE- Çanakkale’de de Ulusal Güç Birliği Platformu üyelerince Cumhuriyet Meydanı’nda protesto gösterisi yapıldı. Çanakkale Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Necmi Akyalçın, buradaki konuşmasında ülkede son zamanlarda çok ilginç olayların yaşandığını söyledi. Akyalçın, şunları kaydetti: "Yıllarca, elinde silah dağlarda Türk askerine saldıran teröristler, sınırlarda devlet görevlilerinin de aralarında bulunduğu gruplarca törenle karşılanıyor. Suç işledin mi diyen yok. Neymiş efendim suçları sabit değilmiş, kendileri de suç işledikleri kanıtlanıncaya kadar serbestmiş. Peki ’ye topladığınız insanlara neden aynı yöntemi uygulamadınız" diye konuştu. Gösteriye, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile bazı siyasi parti üyeleri katıldı. .
613268
Makine Kimya, yerli 'makineli tüfek' için kolları sıvadı
MG-3'ler hava soğutmalı, mayon şerit beslemeli 7.62 51 mm çapında mermi atmasıyla dikkat çekiyor. Almanya'da üretilen tüfekler, İkinci Dünya Savaşı'nda kullanılan MG-42'nin geliştirilmesiyle yapıldı. Standart ayağı ile kullanıldığında hafif makineli, sehpaya monteli olarak kullanıldığında ise ağır makineli olarak adlandırılan MG-3, 122 cm uzunluğunda, azami menzili bin metre, tesirli menzili ise bin 200 metre. Merminin namludan çıkış hızı 820 metre/saniye. Dünyada çok sayıda ülkenin kullandığı MG-3'ler Türkiye'de de lisanslı üretiliyor. Üretilmesi planlanan 'milli makineli tüfek' zamanla MG-3'lerin yerini alacak. Makine Kimya ayrıca anlaşma gereği Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın ihtiyacı olan havadan taşınabilir 105 mm hafif çekili obüsü de tasarlayıp üretecek. Kurum, Kırıkkale Ağır Silah ve Çelik Fabrikası'nda monoblok teker üretimine yönelik 300 milyon liralık yatırım yapmayı planlıyor. 120 mm'lik tank topu mühimmatının tamamen milli imkanlarla üretiminin de son aşamasına gelindiği belirtildi. Makine Kimya Endüstrisi'nin, 2008 yılında gerçekleştirdiği 560 milyon liralık satışla, İstanbul Sanayi Odası'nın İSO 500 büyük şirket araştırmasında 98'inci sırada yer aldığına dikkat çekildi. 2008'de şirketin ihracatı milyon dolardan 33,5 milyon dolara çıktı. Makine Kimya, Amerika'dan Malezya'ya kadar 40'ı aşkın ülkeye ihracat yapıyor.
613724
Hacı adaylarına 'kondüsyon' uyarısı
Başkanlık, hacı adaylarına, 'en az saat süresince ya da kilometre mesafeyi dinlenmeden sürekli yürüyebilir' hale gelmeleri tavsiyesinde bulundu. Diyanet İşleri Başkanlığı, hacı adayları için sağlık el kitabı hazırladı. Kitapçıkta, hacı adaylarına egzersiz konusunda bazı uyarılarda bulunularak, hac süresince alışılagelen günlük normal hayattan çok daha fazla hareket halinde olunması gerektiği vurgulandı. Özellikle Arafat sonrasında kalabalık ve zorlu bir yolda 3-4 kilometre yol yürümek zorunda kalınabileceği belirtilerek, "Bu mesafe 11 kilometre kadar çıkabilir. Bu nedenle, hac öncesinde mesafe ve süreyi her gün biraz daha artırarak egzersiz yapmalısınız. En az saat süresince ya da kilometre mesafeyi dinlenmeden sürekli yürüyebilir hale gelmelisiniz." denildi. Kitapçıkta, bu egzersizlerin hacı adaylarının kutsal topraklarda zamanını en verimli şekilde ibadete ayırabilmeleri açısından çok faydalı olacağın kaydedildi. YOLCULUK ÖNERİLERİ Başkanlık hacı adaylarına yolculuk sırasında yapabilecekleri bazı egzersizleri de anlattı. Başkanlığın, bu yöndeki tavsiyeleri şöyle: "Yolculukta uzun süre sabit oturmayınız. Mümkün olduğunca ara sıra dolaşınız. Ayak, diz, omuz, dirsek gibi eklemlerinizi zaman zaman dairesel hareketler ile oynatınız. Özellikle bacağınızın diz ile ayak bileği arasındaki bölümünü sık sık ovalayınız. Zaman zaman bacaklarınızı karnınıza doğru çekip bırakınız. Ayaklarınızı, arabada gaza basar gibi yapıp bıkarınız ve bu hareketi çokça yapınız."
613237
Türk Döneri Çin'e Damgasını Vurdu
Türk Döneri Çin'e Damgasını Vurdu Başkent Pekin'de yapılan kültür festivalinde Türk öğrencilerin açtığı stant birincilik kazandı. Çinliler döner yemek için saatlerce kuyrukta bekledi. Yayına Giriş: 25.10.2009 02:04:48 Güncelleme: 25.10.2009 02:04:48 Türk döneri Pekin'e çıkartma yaptı. Çin'in başkenti Pekin'de yapılan kültür festivalinde, Türk öğrencilerin açtığı stant, 26 ülke standı arasında birincilik ödülünü kazandı. Dağıtılan döner ise festivalin gözdesi oldu. Pekin'in prestijli üniversitelerinden Renmin (Halk) Üniversitesi'nin düzenlediği geleneksel Uluslararası Kültür Festivali'ne Türk öğrencilerin açtığı stant damgasını vurdu. Türk standına döner ve ayran dağıtıldı, Çinliler döner yemek için saatlerce kuyrukta beklemeyi göze aldı. Standa gelenlere Türkiye'yi tanıtan broşürler dağıtıldı. Osmanlı kostümleri giyen öğrenciler de festivaldekilerin büyük ilgisini çekerken, çok sayıda kişi fotoğraf çektirme yarışına girdi. Türk standında yapılan çekilişte de Çinli bir öğrenci Türk Hava Yolları'ndan Türkiye'ye bedava gidiş dönüş bileti kazandı.
613296
Sayısal Loto Çekildi
Sayısal Loto Çekildi Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişinde bilen olmazken, milyon 397 bin 989 TL 17 Kr gelecek haftaya devretti. Yayına Giriş: 25.10.2009 00:37:38 Güncelleme: 25.10.2009 00:37:38 Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişi yapıldı. Çekilişte numaralar 1, 3, 9, 10, 22 ve 48 olarak belirlendi. Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişinde bilen olmazken, milyon 397 bin 989 TL 17 Kr gelecek haftaya devretti. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, bilen 313 kişi, bin 10'ar lira 80'er kuruş, bilen 17 bin 390 kişi, 20 lira 45'er kuruş ve bilen 322 bin 312 kişi, lira 45'er kuruş ikramiye alacak. Bu haftaki çekilişte, milyon 96 bin 982 lira ikramiye dağıtıldı. Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na milyon 96 bin 982 lira 85 kuruş, KDV olarak milyon 388 bin 579 lira 34 kuruş ve Şans Oyunları Vergisi olarak 776 bin 660 lira 32 kuruş aktarılacak.
613251
Avrupa ligleri
Avrupa ligleri 25.10.2009 fark attı... şov yaptı... geç açıldı... Real şokta... fark attı Chelsea, evinde Blackburn’ü 5-0 yendi, maç fazlasıyla liderliğe yükseldi. Givet’in kendi kalesine attığı golle 1-0 öne geçen ev sahibi, Lampard ve Essien ile farkı 3’e çıkardı. 59’da Lampard, kazanılan penaltıyı ağlara gönderdi, durumu 4-0 yaptı. 64’te maçın skorunu belirledi. DİĞER SONUÇLAR Wolverhampton-A.Villa: 1-1 Birmingham-Sunderland: 2-1 -Wigan: 1-3 Hull City-: 0-0 -Stoke: 0-1 şov yaptı Son iki maçında puan kaybeden Sampdoria sahasında ’yı 4-1 mağlup etti. Ev sahibi Pazzini, ve Mannini’in golleriyle galibiyete ulaşırken, konuk ekibin tek sayısı 90’da Osvaldo’dan geldi. Bologna Vaio’nun görmesi ile 62 dakika on kişi oynadı. DİĞER SONUÇ İnter-Catania: 2-1 geç açıldı Sezona şampiyonluk parolası ile giren Bayern Münih sahasında ’u 2-1 mağlup etti, lider ’in berabere kaldığı hafta da farkı indirme şansını kaçırmadı. Konuk ekip Meier ile öne geçerken, Bayern 70’te Robben’le eşitliği sağladı. Tecrübeli oyuncu Buyten ise 88’de galibiyeti getiren isim oldu. Müsabakada yedek bekledi. DİĞER SONUÇLAR Mönchengladbach-: 0-0 -: 1-0 Hoffenheim-Nürnberg: 3-0 Mainz-Freiburg: 3-0 Real şoktaTransfer döneminde harcadığı paralarla gündemden düşmeyen Sporting Gijon ile deplasmanda golsüz berabere kaldı, zirve yolunda iki puan daha bıraktı. ise sahasında kişi kalan ’yı yenemedi: 1-1. Josemi ve Ivan‘nın kırmızı kart görmesi ile güç kaybeden konuk ekip, Forlan’ın penaltıdan attığı gole engel olamadı, Valero ile bir puanı kurtardı.
613388
‘Üniversite adası’ ‘kumarhane adası’ oluyor
Güngör Uras Olayların içinden‘Üniversite adası’ ‘kumarhane adası’ oluyor 25 Ekim Pazar 2009 Sefa Karahasan’ın Lefkoşa’dan gönderdiği haber Milliyet’te yayımlandı. Adadaki özel üniversite bu yıl 16 bin 450 öğrenci kabul edecekti.. Kayıt yaptıran öğrenci sayısı ise bin 750 dolayında kaldı. Kuzey Türk Cumhuriyeti (KKTC) için mevcut üniversitelerin yaşaması ve gelişmesi, yeni üniversitelerin kurulması çok önemli. Kıbrıs ya üniversite adası olacak ya da kumarhane adası. Ama görülüyor ki üniversite adası olma şansını yitirme tehlikesi var. Adadaki üniversitelerde yaklaşık 45 bin öğrenci eğitim görüyor. Bu öğrencilerin yaklaşık 35 bini ’den gidenler. Kumarhaneler öne çıkıyor ekonomisine özel üniversiteler yılda 500 milyon gelir sağlıyordu. Şimdi bu katkı miktarı azalırken kumarhanelerin katkısı artmaya başladı. Kumarhanelerin bu yıl KKTC ekonomisine 650 milyon dolar katkı sağlaması bekleniyor. Kıbrıs’ta özel üniversiteler kurulurken hedef, İngilizce dilinde kaliteli yüksek eğitim veren kurumlara ülkelerinden, ülkelerinden, Kafkas ülkelerinden, Türkiye’den öğrencileri cezbetmek, böylece adayı bölgenin bir eğitim merkezi haline getirmekti. Kampuslar için önemli yatırımlar yapıldı. İngilizce eğitim deneyimi olan öğretim elemanları bulundu. İngiliz dilinde ciddi bir eğitim başladı. En büyük hata, bu üniversitelere hedeflediği bölgelerden öğrenci çekmeye önem verilmemesi oldu. KKTC üniversiteleri tanıtılamadı. Bölgeden ve ’ye öğretime gidenlerin bir bölümü adaya çekilemedi. zaman da KKTC üniversiteleri Türkiye’den eğitime gelecek öğrencilerle yaşayabilir duruma düştü. Nedeni çok Türkiye’de sayıları hızla artan vakıf ve devlet üniversiteleri Kıbrıs’a ilgiyi azalttı. Üst gelir gruplarındaki aileler çocuklarını gene ABD ve İngiltere’ye göndermeye devam ettiler. Potansiyel ‘orta gelir grubu’ndaki aileler, çocuklarını okutmanın faturası büyüdükçe adadan uzaklaştılar. Vakıf üniversitelerinde sendikaların sık sık greve gitmesi, eğitimi aksattı. Adadaki üniversiteler eğitim kalitelerini yukarıda tutmak ve yukarıya çekmek başarısını gösteremedi. Bunun sonucu öğrenciler KKTC’de bir üniversitede okuyacak yerde Türkiye’de herhangi bir üniversitede okumayı tercih etmeye başladı. Bir kap yemek 15 lira! Sefa Karahasan’dan öğrencilerin yıllık giderleri hakkında bilgi aldım. Bana anlattığına göre KKTC’de yıllık okul ücretleri 4-5 bin dolar dolayında. Öğrenci yurtlarda kalırsa yılda 2-5 bin dolar ödüyor. Ev tutmaya kalksa en az 500-1.000 TL kira veriyor. Üniversiteler çevresindeki lokantalar, kahveler, pastaneler öğrencilerden daha fazla ücret alma çabasına girdi. Öğrenciler kap yemeğe 15 lira öder duruma geldi. KKTC’deki üniversiteler her şeye rağmen eğitime devam ediyor. Ortaya çıkan sorunlara çözüm bulmak hem KKTC yönetimi hem Türkiye için önemli. Tekrarda yarar var, KKTC’nin bugünü ve yarını için üniversitelerin yaşaması ve gelişmesi gerekiyor. Önce KKTC hükümetinin sonra ’ün gelişmeleri değerlendirerek alınacak tedbirleri bir an önce belirlemesi zorunlu. (561 yazı)
613602
Kafkaslar'da muhalif lidere suikast
Kafkaslar'da muhalif lidere suikast 25.10.2009 12:47Rusya'ya bağlı İnguşetya Cumhuriyeti'nde, muhalefet lideri Makşarip Auşev'in suikasta uğradığı bildirildi. İnterfaks haber ajansında yer alan habere göre, yerli işadamı ve muhalif lider Auşev, Nalçik şehri yakınlarında arabasıyla giderken vurularak öldürüldü. Bir diğer muhalefet lideri Magomed Kazbiyev'in İnterfaks'a bildirdiği saldırı, yerel yetkililer tarafından da doğrulandı. Bölgenin eski cumhurbaşkanı Murat Zyazikov karşıtı olarak tanınan Makşarip Auşev'in, bir yıl önce Kremlin tarafından atanan Yunus-Bek Yevkurov ile iyi ilişkilere sahip olduğu belirtiliyor. İnguşetya Cumhurbaşkanı Yevkurov'un kendisi de Haziran ayındaki bombalı saldırıda ağır yaralanmıştı. CN
613092
Dostlarının ağzından Adnan Büyükdeniz
Dostlarının ağzından Adnan Büyükdeniz Yusuf Armağan'ın sunduğu Yeryüzü Notları'nda bu akşam, geçtiğimiz günlerde vefat eden Albaraka Türk Genel Müdürü Adnan Büyükdeniz'in hayatı ve öncü kişiliği konuşuluyor. Müsiad Eski Başkanı Ömer Bolat ve Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Melikşah Utku'nun katılacağı programda, Büyükdeniz'in fikirleri, çalışmaları, öncülük ettiği faaliyetler ve kültür adamı kimliği ele alınacak. Ayrıca, finans dünyasına katkıları, “faizsiz bankacılık” sistemindeki önemli yeriyle birlikte ekonomi bilimine getirdiği yeni yorumlar üzerine görüşler de paylaşılacak. Sanatçı kimliğini oluşturan özellikleri, ahlak ve erdeme verdiği değer, tevazusu ve bir çok güzel hasletiyle Adnan Büyükdeniz'in ardında bıraktıkları programda değerlendiriliyor. TVNET 20.10 25.10.2009 TELEVİZYON
613668
Trafikte ''online ceza'' dönemi
Trafikte ''online ceza'' dönemi AA Giriş Saati 25.10.2009 11:22 Güncelleme 25.10.2009 11:30 Maliye ve İçişleri Bakanlıkları, trafikte ''online ceza'' dönemini başlatacak. Alınan bilgiye göre, trafik kuralı ihlallerinin azaltılması amacıyla sıklaştırılan denetimlere paralel trafik cezalarındaki büyük artış, takip ve tahsilat sorununu da beraberinde getirdi. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde vergi dairelerine ''çuvallar dolusu'' trafik ceza tutanağı geldiği, bunların da sisteme işlenmesinin zaman aldığı belirlendi. Emniyetin ceza tebligatlarındaki gecikmeler, adres değişikliği gibi nedenlerle ceza tutanaklarının vatandaşa ulaştırılamaması, trafik cezası kesilen sürücülerin bazen aylar sonra cezadan haberdar olmasına neden olurken, vergi dairelerinde sisteme işleme sorunu ve tahsilat tebligatlarının hemen yapılamaması da mevcut sistemin sorgulanmasına yol açtı. Trafikte düzenin sağlanması çalışmaları kapsamında, ''elektronik denetim sistemi'' de kentlerde devreye girmeye başladı. Kırmızı ışık ihlallerinin yanı sıra elektronik ortamda hız limitini aşan sürücülerin tespitini de sağlayan yeni sistem, özellikle İstanbul'da başarıyla uygulandı. KAMERALAR GELDİ, CEZALAR 4'E KATLANDI İstanbul'un ardından kentteki araç sayısının milyonu aştığı Ankara'da da trafik kurallarını ihlal eden sürücülere karşı ''kameralı takip'' sistemi uygulamaya girdi. Yeni sistemin pilot uygulaması da Eskişehir Yolu üzerinde başlatıldı. Kent merkezinde yaygınlaştırılacak proje ile sürücülerin 90 merkezde 850 kamera ile izlenebileceği bu sistem oluşturulurken, sistemin kırmızı ışık, hız sınırı ihlali ve hatalı sollama yapanlar ile diğer trafik kuralı ihlallerini tespit etmesi öngörüldü. Kurulan sistemde kuralları ihlal edenler, kamerayla belirleniyor ve merkezde bilgisayar ortamında bu sürücülerin plakalarına ceza işleniyor. İstanbul ve Ankara'da devreye sokulan kameralı takip sistemi, trafik cezalarında genelde kata ulaşan bir artışa yol açtı. Başkentte sadece noktada gün içinde 42 bin kişinin kırmızı ışıkta geçtiği belirlendi. Bu durum cezaların sisteme işlenmesi ve tahsilatı sürecini daha da uzattı. Emniyet tebligat yapsa bile, vergi dairelerinin binlerce cezayı sisteme zamanında girememesi, cezasını ödemek isteyen sürücüleri de sıkıntıya soktu. ONLİNE TAKİP Cezalara paralel artan tebligat ve tahsilat sorunu, yetkilileri de harekete geçirdi. İlk olarak Gelir İdaresi Başkanlığı ile İstanbul Emniyeti arasında toplantılar yapıldı. Daha sonra Ankara'da da trafik cezalarının işlenmesi ve tahsilatı için yeni bir sistem kurulması gündeme geldi. Bu amaçla İçişleri Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Ankara Valiliği ve Emniyet yetkililerinin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda Emniyet Genel Müdürlüğü ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında trafik cezalarının online takibine ilişkin yeni bir sistem kurulması önerisi masaya getirildi. Bir komisyonun söz konusu proje üzerinde çalışması kararlaştırıldı. Buna göre, Gelir İdaresi Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında elektronik hat oluşturulacak. Kameralı takip sistemiyle, kural ihlalinde bulunan sürücülere ceza yazıldığında, bu ceza Gelir İdaresi Başkanlığında da anında görülecek. Bu çerçevede vergi daireleri de hemen tahsilat için harekete geçecek ve tebligat yapacak. Gelir İdaresi Başkanlığı, internet sitesi ve GSM ortamında da bu bilgileri vatandaşa sunacak. Böylece Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesine girerek, motorlu taşıt vergisi ve trafik cezası sorgulaması yapanlar, haklarında trafik cezası varsa bunu hemen görebilecek. Aynı şekilde GSM operatörlerine atılacak bir mesajla da aynı bilgiye ulaşılabilecek. Maliye Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre, on line sistemin oluşturulmasıyla, sadece kameralı takip sistemiyle yazılanlar değil, diğer trafik cezaları da anında sisteme aktarılacak. ÖDENEK YETERSİZLİĞİNDEN CEZALAR TEBLİĞ EDİLEMEMİŞTİ Bu arada, trafik cezalarının tebliğ edilmesi işlemi geçmişte de tartışma konusu olmuştu. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün posta ödeneklerinin yetersiz olmasından dolayı bir dönem sürücülere cezalar tebliğ edilememişti. Bu şekilde sadece bir ilde 2006 yılında yazılan milyon 703 bin adet trafik para cezasının tebliği için uzun süre beklenmişti. Bu durum ''Trafik Kazalarını Önlenme Faaliyetleri Raporu''nda da yer almış ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün geçen yıl trafik birimleri için 15 milyon 437 bin YTL ödeneğe ihtiyaç duyduğu, ancak sadece milyon 700 bin YTL ödenek alabildiği vurgulanmıştı. Trafik cezaları, Sayıştay Raporlarına da konu edilmişti. Sayıştay'ın bir süre önce yayımlanan bir raporunda, trafik cezası tutanaklarının vergi dairelerine elektronik ortamda gönderilmemesi nedeniyle tutanakların vergi memurları aracılığıyla tek tek bilgisayara kayıt edilerek tahakkuka bağlandığı belirtilmiş ve ''Vergi dairelerinin iş yoğunluğu ve mevcut personel sayısı, bu tür işlemlerin zamanında ve tam olarak gerçekleştirilmesine imkan vermemektedir'' denilmişti. Trafik para cezası tutanaklarının tahakkuka bağlama işleminin İstanbul'da yirmiye yakın memur tarafından yapılmakta olduğuna da dikkatİ çekilen raporda, daha sonra şu tespitte bulunulmuştu: ''Ancak haftada 30-35 bin adet trafik para cezası tutanağının vergi dairesine gelmesi nedeniyle tamamının tahakkuku mümkün olamamaktadır. Yalnız bu ilimizde Nisan 2007 itibarıyla tahakkuka bağlanmayı bekleyen yaklaşık milyon adet trafik para cezası tutanağı bulunmaktadır. Benzer durum diğer büyük şehirler için de geçerlidir.'' AYDA 722 MİLYON LİRA CEZA KESİLDİ Bu arada Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu yılın aylık döneminde trafik kurallarını ihlal eden sürücülere kesilen ceza, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,5 oranında arttı. 2008 yılının Ocak-Eylül döneminde 594 milyon 273 bin lira olan trafik cezası miktarı, bu yıl aynı dönemde 722 milyon 264 bin lira olarak gerçekleşti. 2008 ve 2009 yıllarında aylar itibariyle sürücülere kesilen trafik cezası tutarları şöyle: AYLAR 2008 2009 Ocak 183.362 262.290 Şubat 51.798 59.654 Mart 57.413 54.664 Nisan 55.191 66.888 Mayıs 52.483 55.115 Haziran 52.906 57.181 Temmuz 52.044 58.716 Ağustos 40.228 49.182 Eylül 48.848 58.574 Toplam 594.273 722.264 Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613198
Osmanlı'nın gelişi gemisinden bellidir
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL Osmanlı'nın gelişi gemisinden bellidir Tarihi kitaplardan değil, hissederek öğrenmek isteyenlere müjde! atmosferi layıkıyla yansıtan bir sergi tarihin tozlu sayfalarında anlatılan olayları tüm görkemiyle yeniden karşımıza çıkarıyor. Ahşaptan yapılmış bu eserler egzotik bir kaynak olduğumuzu izleyenlere bir kez daha kanıtlıyor. Millet olarak sırtımızı döndüğümüz kültürümüz ve tarihimiz bir yerlerde hâlâ hatırlanmayı, öğrenilmeyi bekliyor. Bu yerlerden birisi için bugünlerde Deniz Müzesi'ni adres gösterebiliriz.'Osmanlı Bahriyesinde Ahşap Sanatı' isimli sergide, tarihin mistik havası, görkemli padişah tuğralarına, gemi isim levhalarına ve gemi baş figürlerine taşınıyor. Ahşabın kokusu, ince ince işlenişi, altın yaldıza bürünüşü ve devasal büyüklüğü ziyaretçileri derinden etkiliyor ve bir zamanlar dünyaya hükmetmiş altı asırlık bir imparatorluktan geldiğimizi hatırlatıp, şimdilerde kendimize böylesine güvensiz oluşumuzu sorgulatıyor. Bu büyülü atmosferi tatmak ve geçmişe tanık olmak isteyenlere, sergi süresi uzun olmasına rağmen acele etmeleri şiddetle tavsiye edilir. ARMALAR, TUĞRALAR, LEVHALAR Tersane-i Amire atölyelerinin kapıları işte bu duygularla aralanıyor. Sanatkarların ellerinde bir bir işlenen çam ağaçları, koca imparatorluğun sözcüsü oluyor. Bunların arasında da en ilgi çekenlerden birisi de armalar. Birçok silah ve simgenin bir arada kullanıldığı arma, tüm dünyaya Osmanlı Devleti'nin güçlü ve geleneksel bir orduya sahip olduğu mesajını veriyor. Bahriyede ise başta harp gemilerinin arka ve baş tarafı olmak üzere bir çok yerde süsleme olarak kullanılıyor.İstanbul Deniz Müzesi'nde saltanat sırası ile Sultan 3.Selim, Sultan 2.Mahmut, Abdülmecit, Abdülaziz ve 2.Abdülhamit'e ait birbirinden güzel, ahşap padişah tuğraları da meraklılarıyla buluşuyor. Müzedeki diğer bir grup ahşap eser, Osmanlı donanmasında hizmet etmiş gemilerin isimlerinin yazılı olduğu ahşap isim levhaları. Osmanlılar, gerek kadırga döneminde gerekse kalyon döneminde gemileri reislerin adıyla anmışlar ve kayıtları gemi reisinin adıyla tutmuşlardı. Bu moda sonradan değişiyor ve kayıkların ismi ya geminin başında ve sonunda bulunan figürlere göre ya da dönemin popüler olan bir ismine göre verilmeye başlanıyor. ASLAN, KAPLAN, EJDER.. Gemi baş figürleri sadece Osmanlı Bahriyesinin gemilerinde değil, denizci birçok devleti gemilerinde karşımıza çıkıyor. Osmanlı Devleti diğer devletlerden farklı olarak İslam dünyasında kullanılması yasak olan insan figürü yerine, kuş, aslan, kaplan, at ve ejder gibi güçlü, yırtıcı ve düşmanda korku uyandırması beklenen aynı zamanda estetik olan çeşitli hayvan figürleri kullanıyor. 25.10.2009 PAZAR
613491
Temizlenmeyen bacalar, zehirlenme riskini 10 kat artırıyor
Nüfusun yığıldığı metropol kentlerin en büyük sorunu haline gelen ve genellikle filtresiz bacaların yol açtığı hava kirliliği, son günlerde Anadolu'nun bir çok ilinde görülüyor. Uzmanlar hava kirliğinin temelinde ucuza satılan kalitesiz kömür kullanımı ile filtre takılmayan bacaların neden olduğunu belirtirken, her geçen gün artan tehlikenin boyutunu şöyle açıklıyor: "Filtresiz baca havaya 188 kanserojen madde bırakıyor" Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Sabri Tekin, kirli hava içerisinde, çoğu kanser yapan 188 adet kimyasal maddenin bulunduğu belirtti. Tekin, dünya nüfusunun hızla artması, artan enerji kullanımı, endüstrinin gelişimi ve şehirleşmesinin her geçen gün daha fazla çevre sorunlarına neden olduğunu belirterek, bu sorunların başında hava kirliliğinin geldiğini kaydetti. Kirliliği önlemek için kullanılan filtrelerin belli aralıklarla temizlenmemesinin özellikle sobalı dairelerde oturanlar için büyük tehlike oluşturduğunu anlatan Tekin, "Filtrelerin periyoduk olarak bakımdan geçirilmesi gerekiyor. Sobalı evlerde bacalara konulan filtrelerin temizlenmemesi, zehirlenme olasılığını 10 kat artırıyor." dedi. Kirli havada çoğu kanser yapan 188 çeşit kimyasal madde bulunduğunu belirten Tekin, "Kirli havada bulunan kurşun, kan hücrelerinin gelişmesini ve olgunlaşmasını engeller. Karbonmonoksit, kandaki alyuvarlara bağlanarak oksijen taşıma kapasitesini azaltır, dokuların daha az oksijen kullanmasına neden olurken, kükürtdioksit üst solunum yollarında keskin, boğucu ve tahriş edici etkide bulunur. Ayrıca kirli hava, akciğer ve deri hastalıkları, çocuklarda gelişme bozuklukları, sinir sitemi bozukluklarına neden olabilmekte, vücudun bağışıklık sistemini bozmakta, direnci azaltarak, çeşitli hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Uzun süreli kirli hava solunması, daha ciddi hastalıklara, dolayısıyla ölümlere yol açabilmektedir." şeklinde konuştu. Bacalara filtre takılmasını öneren Tekin yaklaşan kış öncesi uyarılarını şöyle sürdürdü: "Kullanılan kömürlerin yüksek kalorili olmasına ve baca temizliğine dikkat edilmeli, soba yakılıyor ise üstten tutuşturma tekniği kullanılmalıdır. Bu teknik yüzde 20 yakıt tasarrufuna ve daha az kurum oluşmasına neden olur. Şehir merkezlerindeki trafik çevre yollarına aktarılmalı, toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalıdır. Yeni yerleşim yerlerinde merkezi ısınma sistemleri kurulmalı, doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılmalı ve özendirilmelidir."
613419
'IRA sorununu çözmek bizim 30 yılımızı aldı'
Türkiye' nin demokratik açılım süreci, terörle mücadele etmiş ve çözüm bulmuş ülkeler tarafından da dikkatle izleniyor. Birleşik Krallık'ın yeni Ankara Büyükelçisi David Reddaway, İngiltere'nin IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) ile vardığı çözümün 30 yılı bulduğunu söyledi. Başkent'teki görevine başlaması vesilesi ile bir grup gazeteci ile bir araya gelen Reddaway, güncel gelişmelere ilişkin gözlemlerini ve İngiltere deneyimini şöyle paylaştı: Demokratik açılım sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? PKK, Birleşik Krallık'ta terör örgütü kabul edilerek yasaklanmış bir organizasyon. Biz Türk hükümetinin çözüm bulma çabalarını destekliyoruz. İngiltere, IRA terör örgütü konusunda deneyimi olan bir ülke. Tabii ki süreç içerisinde iki gelişme oldu. 1- Teröristleri kamu desteğinden uzaklaştırmak. 2- Eline silah alan teröristleri siyasi mücadeleye yönlendirmek. Dağdan dönüşlerin gösteriye dönüşmesi size ne düşündürdü? Türkiye'nin ulusal yaşamına katılmayı reddeden grupların, katılımlarını olumlu karşılıyoruz. Konu çok hassas. Sabır gerekiyor. Geçenlerde Trabzon'da idim. Tepkileri gördüm. Türkiye'ye giriş yapan kişilerin karşılanma şekillerinin, Türkiye'nin bazı kesimlerinde iyi karşılanmadığını biliyorum. Ama sabır ve hassasiyet gösterilmeli ki bu zor süreç daha da güçleşmesin. Hassasiyeti açar mısınız? Bir anlamda kimse zafer kazanmayacak ama herkes kazanacak. Bir tarafın zaferi olarak yansıtırsanız, diğer taraftan tepki görürsünüz. Sabırla, uzun olacak bu süreçte küçük adımlarla mesafe alınacak. Onun için bu hassas süreci sabırla götürmek lazım. IRA ile mücadelede İngiltere deneyimini anlatır mısınız? İngiltere'nin bulunduğu noktaya ulaşması 30 yılı aşkın süreci gerektirdi. Hala bazı aşırı uçlar terörü sürdürme eğiliminde. IRA bizi korkutamayacağını, yenemeyeceğini fark etti. Biz de onlara fikirlerini gerçekleştirebilecek siyasi ortam sunduk. Bu bizim için önemli bir deneyim oldu. Hangi talepleri karşılandı? Bizim, Kuzey İrlanda'daki durumumuzla Türkiye'nin bulunduğu durum birbirinden farklı. Amacımız Kuzey İrlanda'yı İngiltere'nin bir parçası olarak tutmaktı. Çünkü Kuzey İrlanda halkı Birleşik Krallık'ta olmayı istiyordu. "Eğer ileride dengeler değişirse, Birleşik Krallıkla yaşamak istemezlerse bu da değerlendirilecek" dedik. Çözüme referandumla mu ulaşıldı? Evet, referandumla alındı. İngiltere ve İrlanda'nın bir uzlaşmaya vardığı belirtilerek halkın oluru alındı. İrlanda Anayasası'nda bir hüküm vardı, topraklarda hak iddia ediliyordu. İrlanda da, Birleşik Krallık da 'Bu topraklar bizim' demekten vazgeçti. IRA silahları nasıl bıraktı? IRA, silahlarını İngilizlere teslim etmeyi kabul etmedi. Uluslararası bir komisyon kuruldu. İrlanda ve Birleşik Krallık'tan kimse yoktu. Biz de IRA da bu komisyonun dürüstlüğüne inandı. Filmlere konu olabilecek şeyler yaşandı. Bir gece yarısı komisyon üyelerini alıp birkaç saatlik yola götürdüler. Orada silahların imha edildiğini gösterdiler. Biz silahları görmedik. Ancak imha edilen silahlarla ilgili bize verilen rakamlar kafamızdaki rakamlarla uyuşuyordu. Af değil ceza indirimi yapıldı Eskiden silah kullanıp, cezaevine girmiş olanlardan şimdi yönetimde faaliyet gösteren var mı? Aktif siyasi yaşamda bu tür kişiler bulunmakta. Geçmişte eyleme katılmış, hapis yatmış kişiler siyasi yaşama katıldılar. Eski siyasi hükümlülerin siyasi yaşama katılması bizim için zor oldu. Cezaların azaltılmasına rıza göstererek biz de geçmişte kalmadık. Af oldu mu? Hayır af olmadı. Cezaları indirildi. İngiltere deneyiminden Türkiye'nin örnek alacağı yönler var mı? Birleşik Krallık deneyimindeki koşullar, Kuzey İrlanda'nın tarihi geçmişiyle ilgili. Ancak Türkiye örneğindeki sınama ile aynı olan noktalar var. Teröristler terör yoluyla başarıya ulaşamayacaklarını gördüler. Terörden vazgeçip siyasi yaşama katılım da bir sınama. Ama bu nasıl olacak bilemiyorum. Sadece silahla, güvenlik güçleri ile terörle mücadele edilemez. Teröristlerin siyasi yaşama çekilmesi gerekir. Teröristlerin siyasi yaşama çekilmesi İspanya, İrlanda, İtalya için de aynı. Tabii halkın teröristlere destek vermemesi önemli bir deneyim. Okan MÜDERRİSOĞLU Sabah 25 Ekim 2009 07:09 yorum 839 okunma
613723
Sigara içen kadınlarda kanser riski artıyor
Medical Park Hastaneler Grubu Göztepe Medical Park Hastanesi Göğüs Hastalıkları Klinik Şefi Prof. Dr. Yalçın Karakoca, sigara içen bir kadının akciğer kanseri olma riskinin, içmeyen bir kadına göre 1.5-3 kat daha fazla olduğunu bildirdi. Karakoca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sigaranın ve beslenme alışkanlıklarının akciğer kanseri üzerindeki etkilerini dile getirdi. Akciğer kanserinin başlıca nedeninin sigara olduğunu vurgulayan Karakoca, şunları kaydetti: ''Akciğer kanserinin başlıca nedeni günümüzde herkesin bildiği gibi sigaradır. Tüm akciğer kanserlerinin yüzde 80-90'ı sigaraya bağlıdır. Küçük hücreli akciğer kanseri, genellikle sigara içen veya içmiş olan kişilerde bulunmaktadır. Bu birliktelik bazı araştırmalarda yüzde 98'lere kadar çıkmaktadır. Sigaranın getirdiği akciğer kanseri risk oranı, sigara içme süresi, toplam içilen sigara, başlama yaşı ve içilen sigaranın tipine göre değişir. Sigara içen bir kadının akciğer kanserine yakalanma riski içmeyen bir kadına göre 1.5-3 kat daha fazladır. Ayrıca, aynı miktar sigaraya maruz kalan kadınların erkeklere göre 1.5-3 kat daha fazla akciğer kanserine yakalanma riskleri olduğu hesaplanmıştır. Aktif sigaradan sonra akciğer kanserinin en önemli ikinci risk faktörü 'pasif içicili' veya 'duman altı' olmaktır. Pasif sigara içicilerinde tek başına akciğer kanseri riski ortalama 1.2-1.3 kat artmaktadır.'' Beslenmenin de akciğer kanserine etkileri olduğuna işaret eden Karakoca, ''Bazı beslenme özelliklerinin de akciğer kanseri riskini etkileyebileceği bilinmektedir. Küflü besinler, çoklu doymamış sıvı yağlar (ayçiçek, mısırözü, soya, pamuk yağları), İşlem görmüş, dumanlanmış etler, nitrit katılmış besinler (sosis, salam), kavrulmuş, yanmış besinler (etler), sirke, turşu, soya sosu gibi fermente besinler, beyaz un ve rafine şeker, salamura ve tuzların kanseri riskini artırdığı belirtilmektedir'' dedi. Akciğer kanserinde genetiğin önemine de vurgu yapan Karakoca, ''Ailede akciğer kanseri olması akciğer kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. Ailede akciğer kanseri olan ve hiç sigara içmemiş bir kadının akciğer kanseri riski 2.8 kat artmış iken, ailede akciğer kanseri olan ve sigara içen bir kadında ise bu riskin 30 kat arttığı görülmüştür'' diye konuştu. ''REZEKTÖR BALON'' UYGULAMASI Kendi bulduğu ''Rezektör Balon'' uygulamasını da anlatan Karakoca, şöyle devam etti: ''Akciğer kanserlerinin 3'te 1'inde ilk tanı anında diğer 3'te 1'inde de ilerleyen dönemlerinde soluk borusu tıkanıklığı ve buna bağlı gelişen durumlar (zatürre, solunum yetmezliği gibi) görülmektedir. Bu durumlarda hem hastalar kaybedilmekte hem de onkolojik tedavileri istenilen biçimde yapılamamaktadır. Bizim geliştirdiğimiz (rezektör balon) yöntemi ise riski olmayan güvenli ve basit bir yöntemdir. Tıkalı hava yolunda, tıkanıklık ortasına yerleştirilen balonun şişirilip, balon üzerindeki özel dokunun tümörü tıraşlaması suretiyle çalışıyor. Bu sistem aynı zamanda kanamayı durduran bir balon görevi de gördüğünden tedavideki komplikasyon ve risk, işlem sırasında önleniyor.'' Akciğer kanserinin artış nedenine de dikkati çeken Karakoca, ''Tütünün sigara haline dönüşmesi ve tüketiminin hızla yaygınlaşması sonucu, 1940'larda akciğer kanseri salgını ortaya çıkmıştır ve bu salgın etkisini, bütün dünyada, artan şekilde devam ettirmektedir. Ülkemizde resmi rakamlara göre her yıl 20-25 bin yeni akciğer kanseri hastası ortaya çıkmakta ve bu rakamın 40 binlere kadar ulaşabileceği düşünülmektedir'' şeklinde konuştu. Prof. Dr. Yalçın Karakoca, Türkiye'de akciğer kanserlerinin çoğunlukla erkeklerde görüldüğünü, ancak son dönemde kadınlarda da oranın arttığını ifade etti.
613659
Hırsızlık zanlıları adliyede
Hırsızlık zanlıları adliyede CN Giriş Saati 25.10.2009 12:42 Güncelleme 25.10.2009 12:44 Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal'a ait 257 parçadan olaşan ziynet eşyalarını çaldıkları iddiasıyla gözaltına alınan 11 zanlı, Sarıyer Adliyesi'ne sevk edildi. Şanlıurfa'da gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği'ne getirilen 11 zanlının Asayiş Şube'deki işlemleri tamamlandı. Ardından 11 şüpheli Sarıyer Adliyesine sevk edildi. Bu kişilerin çaldığı iddia edilen elmas, pırlanta, altın gibi 257 parçadan oluşan ziynet eşyası polis tarafından Semra Özal'a teslim edildi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar Yazarlar
613469
Nefesler tutuldu
Nefesler tutuldu Giriş Saati 25.10.2009 09:54 Güncelleme 25.10.2009 09:54 Turkcell Süper Lig'in lideri Fenerbahçe ile ikinci sıradaki Galatasaray, bugün derbi maçta karşı karşıya gelecek. İki ezeli rakip arasında Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda yapılacak karşılaşma saat 20.00'de başlayacak. Derbi maçta hakem Bünyamin Gezer görev yapacak. Gezer'in yardımcılıklarını Serkan Gençerler ve Tarık Ongun yapacak. Karşılaşma Lig TV'den naklen yayınlanacak. FENERBAHÇE CEPHESİ UEFA Avrupa Ligi'nde deplasmanda Steaua Bükreş'i yenerek, derbi maç öncesi moral kazanan Fenerbahçe, ezeli rakibi Galatasaray karşısında bugün kendi saha ve seyircisi önünde galibiyet almayı hedefliyor. Geçen hafta Gaziantepspor'a yenilerek, bu sezon ligde ilk kez puan kaybeden sarı-lacivertliler, derbi maçı kazanarak, liderliğini sürdürmek istiyor. Fenerbahçe'de sakatlıkları düzelen ve dünkü antrenmanda takımla çalışmalara başlayan Alex ve Güiza'nın derbi maçta oynaması bekleniyor. Steaua Bükreş maçında sol ayağına darbe alan ve dünkü antrenmana katılmayan Kazım'ın ise çekilen röntgeninde önemli bir bulguya rastlanmadığı, bu akşam takımla çalışacak milli futbolcunun da Galatasaray karşısında oynayabileceği bildirildi. Sağ ayak bileğindeki sakatlığı nedeniyle Steaua Bükreş maçında forma giyemeyen Semih'in de bu akşam yapılacak son antrenmana katılacağı açıklandı. Fenerbahçe'de, sakatlığı bulunan Deivid, bugünkü maçta forma giyemeyecek. Sarı-lacivertlilerde derbi maç öncesi 3'er sarı kartı bulunan Alex, Güiza, Cristian ve Gökhan ise sarı kart sınırında bulunuyor. Fenerbahçe'nin derbi maçtaki muhtemel 11'i şöyle: Volkan Demirel, Gökhan, Lugano, Önder, Roberto Carlos, Kazım, Cristian, Emre, Dos Santos, Alex, Güiza. GALATASARAY CEPHESİ UEFA Avrupa Ligi'nde hafta içinde Dinamo Bükreş'i farklı yenen Galatasaray ise ezeli rakibi ile yapacağı karşılaşmayı da kazanarak, deplasmandaki 10 yıllık galibiyet hasretine son vermek istiyor. Kadiköy'de alacağı galibiyetle liderlik koltuğuna da oturmanın planlarını yapan sarı-kırmızılıların, sakatlığı süren Emre Aşık dışında eksiği yok. Sarı-kırmızılılarda 3'er sarı kartı bulunan Keita, Mustafa ve Baros, sarı kart cezası sınırında bulunuyor. Galatasaray'ın Fenerbahçe karşısında şu 11'le mücadele etmesi bekleniyor: Franco, Sabri, Servet, Gökhan, Hakan, Mustafa, Ayhan, Keita, Arda, Kewell, Baros (Nonda). Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
612968
Suriye'de demir fiyatları yüzde 70 düştü
Yeterli elektrik enerjisinin ve hurdanın bulunmaması ve rekabet nedenleriyle demir fiyatları geçen yıla göre yüzde 60 ila 70 oranında düştü. Suriye Resmi Haber Ajansı SANA'da yer alan habere göre, Suriye Sanayi Bakanı Fuad İsa El Cuvni, Der Filla bölgesinde bulunan demir üreticileriyle biraraya geldi. Bakana sıkıntılarını aktaran demir üreticileri, fiyatlardaki düşüş nedeniyle ciddi ekonomik sorunlar yaşadıklarını söylediler. Demir üreticileri, global ekonomik kriz nedeniyle yerel pazarda talebin düştüğünü ve pazarlama konusunda sıkıntı yaşadıklarını bildirdiler. Komşu ülkelerden yüksek miktarda demir ithal edilmesinin de sıkıntıları artırdığını ifade eden üreticiler, bakandan türlü isteklerde bulundular. Üreticilerin isteklerini dikkate alacaklarını belirten bakan El Cüvni, ihracatın desteklenmesi, liman ücretlerinin düşürülmesi, yerel yönetim ve gümrük vergilerinin bir kısmının iptali gibi önerileri ilgili komitelere aktaracağını kaydetti. Suriye'nin Hama kentinde bulunan ve 1'i kamuya ait olan demir-çelik fabrikasının yıllık üretimi 1.3 milyon ton olarak gerçekleşirken, yerel pazarın ihtiyacının 2.1 milyon ton olduğu belirtildi. AA
613814
Moda duyarlı olmalı
Moda ve akımlar üzerine bir şeyler söyleyecek olsak popüler imajları ve sembolleri dönüştürerek tüketim maddesi üretmesi üzerine uzun uzun konuşabiliriz. Oysa Yusuf Kayı daha farklı bir yöntem izliyor.Çevresinde yaşanan sosyal sorunlara tasarımlarıyla dikkat çekmeye çalışıyor. Kayı’nın ocak ayında Otto Santral’de yapılacak “Ölü Gelin” isimli defilesinin amacı da küçük yaşta evlendirilen kızların yaşadıklarına dikkat çekmek. Modacılığa nasıl başladınız? Yusuf Kayı: Eskiden beri tekstil sektörünün içindeydim. Zaten çocukluğumdan beri kıyafet çiziyorum, arkadaşlarımızla birbirimize modellik yapardık. Sonra işin eğitimini aldım, bir süre asistanlık yaptım. Böylece profesyonel anlamda modacılığa başladım. Firmalara koleksiyon hazırlayarak devam ettim, ardından defileler derken devam etti. İlk defilem 2004’te Princess Otel’de yapıldı. Sekiz yıldır bu işin içindeyim. Peki belli konular içeren defileleriniz baştan beri var mıydı? İlk defilem deneysel bir tarzdı. Belli bir konusu yoktu. İkincisindeyse biçki ve makas kullanmadan bir koleksiyon hazırladım. Dünyadan on tasarımcı çanta tasarlamıştı. Ben de her çanta için bir kıyafet düzenledim. Bunun da Mısır Apartmanı’nda video gösterimi yapıldı. Sonrasında gösterimi Otto’da yapılan, malzeme olarak atık maddeleri kullandığım bir koleksiyon oluşturdum. Bu fikri küresel ısınmaya dikkat çekmek için geliştirmiştim. çok ilgi gördü. Modanın sosyal olaylar ve durumlarla alakası hep vardır ama bunu dönüştürerek bir akım haline getirmesi daha çok uygulanan yöntemdir. Ama böyle olması gerekiyor. Evet Türkiye’de bunu yapanların sayısı daha az. Fakat dünyadaki pek çok tasarımcı bu yöntemi kullanıyor. Siz bu yöntemi kullanırken birtakım mesajları da üretimin içinde taşımaya devam ediyorsunuz sanırım. Kesinlikle öyle. Ocakta yapılacak defilemden bahsedersek; doğuda küçük yaşta evlendirilen kızlara dikkat çekmek istiyorum. Bu kızlar kendilerinden belki kırk elli yaş büyük, hiçbir sevgi duymadıkları insanlarla evlendiriliyorlar. Ya kendilerini öldürüyorlar ya da kaçtıkları için öldürülüyorlar. Defilenin ismi de bu yüzden Ölü Gelin. Bir şekilde oradaki insanlara destek olmamız lazım. Sonrasında bu koleksiyon tablo haline getirilecek. Tablo olursa işin teması insanların her zaman gözünün önünde olacak. Satışın yüzde yirmi beşi de doğuda okuyan kızlara gidecek. Yaşananlara karşı duyarlılık sanatınızla gelişen bir şey mi yoksa baştan beri var mıydı? Çocukluğumdan beri duyarlı bir insanım. Birey olarak böyle şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum. Bir şekilde insanların birbirine yardım etmesi gerekiyor. kadar kötü bir dönemde yaşıyoruz ki, kimsenin kimseye güveni kalmadı. Belki çok karamsar bakıyorum ama birileri de benim gibi karamsar bakmalı. Moda verdiği mesajların gücüyle aslında çok tehlikeli bir alan. Tabii tehlikeli. Ben bu Ölü Gelin defilesi için bile tasarımcı olarak biraz korku taşıyorum. Sonuçta genel olarak kabul görmüş bir şeye baş kaldırıyorum. Meslektaşlarınız arasında sizin kadar duyarlı olan ve bunu işlerine yansıtan var mı? Bilmem, vardır muhakkak. Önemli olan kıyafetlerin nasıl yapıldığı. Kıyafet şıksa güzel bir hikâyeyle çok daha fazla ilgi çeker. İşin bir de bu yönü var. Defileleri yaparken çalıştığınız firmalardan ya da meslektaşlarınızdan bu tip mesajların ticari anlamda kötü etkileri olacağı yönünde telkinler geliyor mu? Oluyor ama benim kendi koleksiyonlarımla alakalı ticari bir kaygım şu anda yok. Kıyafetlerim biraz daha sokak modası işleri. Sokak modası artık içi boşalmaya başlayan bir kavram mı? Artık herkes kendi tarzını yaratmaya başladı. Moda takip ediliyor ama pazardan alınan bir tişörtün yakasını kesip salaş hale getirenler de var, iyi bir ürün alıp pazar işi bir kıyafetle kullananlar da. Zaten Türkiye’de gençler artık çok güzel giyiniyorlar. Sadece Taksim, Kadıköy ya da Bebek’ten bahsetmiyorum. Karadeniz’e gittiğimde de aynı şeyi gördüm. Türkiye’deki modanın kendi tarzını yaratmaya başladığnı söyleyebilir misiniz? Kesinlikle. Tasarımcılar daha fazla insanın zihniyetine ulaşmaya başladı. Üniversitelerdeki moda bölümlerinin ve öğrencilerin sayısı da hızla artıyor. Moda bölümlerinin artmasını herkes iyi bir şey olarak görmüyor. Bence çok iyi bir şey çünkü yeterince iyi olmayanlar zaten eleniyor. Moda sektöründe bir kuşak çatışması var mı? Var tabii. Doksan doğumlu bir modacıyla yirmi yaş büyük birini yan yana koyduğunuzda bunu görebilirsiniz. Bundan bir önceki kuşak için yurtdışında başarı kriteri oryantalist işler yapmaktı. Hâlâ öyle. Kesinlikle öyle olması gerektiğini düşünüyorum. Tamamen Avrupa’yı referans alan işler yapmak yerine kendi kültürünü en güzel şekilde yansıtıyorsan bu güzel bir şeydir. Oryantalist moda hakkında da kendi kültürünü yüzeysel bir şekilde sunduğu yönünde eleştiriler var. Bence bu eleştiriler saçma. Dışardaki modacılarımız yapılması gereken en iyi şeyleri yapıyor. Bence Türk modasıyla ilgili her şey iyi gidiyor. 25 Ekim 2009
613909
İKÖ, icra komitesini acil olarak çağırdı
İhsanoğlu, Cidde'deki İKT Genel Merkezinde Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada, "İsrail askerlerinin Kudüs'te Mescid-i Aksa'ya yönelik tecavüzlerini şiddetle kınadıklarını" belirterek, şunları söyledi: "Bu, hem ibadet hürriyetine, hem Mescid-i Aksa'nın hürriyetine, hem de Filistin davasına büyük bir darbedir. İslam dünyası İsrail'in bu kanunsuz tecavüzlerine sessiz kalmayacaktır. İslam dünyası, devletleri ve kamuoyu gereken cevapları verecektir. Biz bütün dünya kamuoyunu, bu arada birlik içerisinde bu tecavüzlerin durdurulması için işbirliğine davet ediyoruz. ve Kudüs'ün tarih boyunca muhafaza ettiği hüviyetini korumasını ve oradaki insanların hürriyet içerisinde rahatlık ve serbestlik içerisinde ibadet etmelesinin engellenmesini talep ediyoruz." -"İCRA KOMİTESİNİ ACİLEN ÇAĞIRDIK"- İhsanoğlu, "Biz İcra Komitesini bakanlar seviyesinde toplantıya davet ediyoruz. Bunu ilk olarak Anadolu Ajansı aracılığıyla duyurmanın da ayrı bir özelliği vardır" dedi. ABD'deki temasları hakkında da bilgi veren İhsanoğlu, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton başta olmak üzere üniversitelerdeki akademik kurumlara, muhataplarına ve devletin temsilcilerine, tüm görüşmelerde, Kudüs'ün İslam dünyası için ne kadar önemli olduğunu vurguladıklarını belirtti. "Kudüs'ün İslam dünyasının ilgisinin odağında olduğunu vurguladıklarını" ifade eden İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ve doğu Kudüs'ün kurulacak Filistin devletinin başkenti olması hususunda İslam dünyasının kararlığını ifade ettik ve bu hususta atılacak yanlış adımların çok büyük yankılar yaratacağını ve tepkilere yol acaçağını belirttik ve bunun kabul edilemeyeceğini belirttik. Bu son hadiselerde gerçekten İsrail hükümetinin ve özel kuvvetlerinin, yani Mescid-i Aksa'yı tehdit eden, namaz kılan insanları rahatsız eden, ibadet yapmalarını engelleyen davranışlardan kaçınmasını bekliyoruz ve kaçınmadığı takdirde sorumlu olacaktır." Haremüşşerif'e bu sabah Yahudi bir sağcı grubun yeniden girme teşebbüsü Haremüşşerif ile çevresini bir kez daha savaş alanına çevirmişti. Filistinli gençler ile İsrail polisi arasında cami içinde ve dışında çıkan şiddet olayları devam ederken, cami içinde çok sayıda kişi ve yaralı bulunduğu bildirilmişti.
613010
Süper Lig'de görünüm!
Süper Lig'de görünüm! 24/10/09 23:44 Ligde Eksişehirspor'a konuk olan Beşiktaş, 83. dakikada Ekrem'in kaydettiği golle maçı 1-0 kazandı. Puanını 18'e çıkaran siyah-beyazlılar, maç fazlasıyla 5. sırada bulunurken, Eskişehirspor ise 16 puanla 7. sırada kaldı. Günün ilk maçında ise Bursaspor, sahasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni 6-0 gibi farklı bir skorla yendi. Puanını 22'ye taşıyan Bursaspor, averaj ve maç fazlasıyla da 2. sıraya yükseldi. Ligde bugün yapılan maçların ardından puan durumu şöyle oluştu: TAKIMLAR: AV 1-FENERBAHÇE 18 13 24 2-BURSASPOR 10 24 15 22 3-GALATASARAY 25 12 13 22 4-KAYSERİSPOR 10 14 18 5-BEŞİKTAŞ 10 10 18 6-GENÇLERBİRLİĞİ 15 16 7-ESKİŞEHİRSPOR 10 14 10 16 8-TRABZONSPOR 10 20 14 15 9-İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE10 12 18 -6 15 10-ANTALYASPOR 13 12 12 11-GAZİANTEPSPOR 12 11 12 12-MANİSASPOR -1 10 13-ANKARAGÜCÜ 12 13 -1 14-DİYARBAKIRSPOR 17 -8 15-DENİZLİSPOR 15 -7 16-KASIMPAŞA 17 -10 17-SİVASSPOR 17 -11 18-ANKARASPOR 27 -27 -LİGDE PAZAR GÜNÜ- Turkcell Süper Lig'de pazar günü maç yapılacak. Maçların programı şöyle: 15.00 Kasımpaşa-Denizlispor 15.00 Manisaspor-Antalyaspor 15.00 Sivasspor-Gaziantepspor 15.00 Diyarbakırspor-Gençlerbirliği 20.00 Fenerbahçe-Galatasaray
613510
Temizöz, Cizre'de soruşturma geçirmiş
Mehmet Gökçe'nin haberi Hazırlık aşamasındaki soruşturmalardan Şırnak Valiliği'nin izin vermemesi üzerine sonuç alınamadığı belirtiliyor. Temizöz, faili meçhul cinayetler davasının görüldüğü Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmalarda "Cizre'den lekesiz ayrıldım." savunmasını yapmıştı. Kamuoyunda "faili meçhul" veya "asit kuyuları" davası olarak bilinen dosya kapsamında yargılan ve hakkında kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Temizöz'le ilgili yeni bilgiler ortaya çıktı. Tutuklu yargılanmasına rağmen Kayseri Jandarma Alay Komutanlığı görevinden alınmayan Temizöz, başka suçlardan da soruşturma geçirmiş. Temizöz hakkında "gasp", "görevi ihmal" suçları sebebiyle adli soruşturma açılmış. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 1993-1995 yılları arasında açtığı soruşturmalar dönemin Şırnak valisinin izin vermemesi sebebiyle hazırlık aşamasında kalmış. Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Cemal Temizöz, 25 Mart 2009 tarihinden beri tutuklu bulunuyor. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen faili meçhuller davasında kez müebbet hapis talebi ile yargılanan Temizöz, çok sayıda cinayetle suçlanıyor. Hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların 'adam öldürmek', 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' ve 'adam öldürmeye azmettirmek' suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Sanıklardan Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atağ'ın 7, Temer Atağ'ın 2, Adem Yakin'in 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ'ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep ediliyor. İddianamede, sanık Albay Temizöz'ün 1993 yılında Cizre'de 'terörle mücadele ediliyor' görüntüsü altında 'korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan oluşan bir grup oluşturduğu' savunuluyor. 'Söz konusu grubun süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK'ya yardım ettiğini değerlendirdiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladığı'na yer verilen iddianamede, bu sorgulanan kişilerden bir kısmını öldürdüğü öne sürülüyor. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen faili meçhuller davasında yargılanan Albay Cemal Temizöz, aydır tutuklu bulunmasına rağmen görevinden alınmıyor. Hakkında kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Temizöz, buna rağmen 'Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı' sıfatıyla yargılanıyor ve duruşmalarda kendisine yüksek rütbeli subaylar eşlik ediyor. Zaman-Cihan 2009-10-25 11:20:34 Sahip çıkıyor ama onu bu yaptığı suçtan kurtaran şey onun öldürdüğü kişilerin kürt oluşu, öldürülen "kürt" olunca yapılan suç suçtan sayılmaz, çünkü öldürülen varlığı kabul edilmeyen bir unsurdur. Böyle hunhan zihn,yetli adamlarda ortada cirit atıp gezer tabi veysi topal 2009-10-25 10:54:12 Türk hhukukuna yini bir deiym eklemek gerekiyor. GÖREV BAŞINDA TUTUKLU kardeşim dalga geçer gibi haberler yapmayın. Hem adam görevinin başında alay komutanı hemde tutuklu olarak yazıyorsunuz. ya jandarma genel komutanı ya da iç işleri bakını veya Kayseri valisi görevini kötüye kullanıp albayı açığa almıyor. Böyle tutukluluk olmaz. Böyle haberde yapmayın. Hüseyin ORAKÇI
613096
Süper Lig'de bugün
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Süper Lig'de bugün KASIMPAŞA-DENİZLİ Stat: R.Tayyip Erdoğan Saat: 15.00 Hakem: Yunus Yıldırım MANİSA-ANTALYA Stat: 19 Mayıs Saat: 15.00 Hakem: Bülent Yıldırım SİVAS-GAZİANTEP Stat: Eylül Saat: 15.00 Hakem: Hüseyin Göçek DİYARBAKIR-G.BİRLİĞİ Stat: Atatürk Saat: 15.00 Hakem: Fırat Aydınus 25.10.2009 SPOR
613700
Kastamonu'da bilgisayar korsanlarına yönelik operasyonda kişi tutuklandı
Kastamonu Emniyet Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla yapılan çalışmalar sonucu, kentte yaşayan A.Y'nin bankadaki hesabına Denizli, İstanbul ve Aydın'da yaşayan bazı kişilerin banka hesaplarından bilgileri dışında havale yapıldığının tespit edildiği belirtildi. Açıklamada şöyle denildi: ''A.Y, havale edilen paraları çekmek için bankaya gittiğinde ekiplerimizce yakalandı. A.Y'nin verdiği bilgiler çerçevesinde S.N, M.K, Romanya'da ikamet eden N.G. ile yine Romanya'da ikamet eden ve Romanya uyruklu olan F.Ş. de gözaltına alındı. Kastamonu'da ikamet eden şahısların ikamet, iş yeri ve araçlarında yapılan aramada, 52 adet banka kartı, bilgisayar ve adet ruhsatlı tabanca ele geçirildi. Zanlıların Romanya'da ikamet eden ve kimlik tespit çalışmalarına devam edilen bir siber korsanın 'phishing' (şifre avcılığı) yöntemiyle banka bilgilerine ulaştığı mağdurların hesaplarından bilgileri dışında Türkiye'de bağlantılı olduğu kişilere açtırdıkları hesaplara havale ettirerek haksız kazanç temin ettikleri tespit edilmiştir.'' Zanlıların uluslararası bağlantısının araştırıldığı bildirildi. ''Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle bilişim suçu işlemekten'' adliyeye sevk edilen zanlılardan S.N'nin serbest bırakıldığı, diğer kişinin çıkarıldığı mahkemece tutuklandığı belirtildi.
613628
Irak'ta Bombalı Saldırı: 62 Ölü
Irak'ta Bombalı Saldırı: 62 Ölü Yayına Giriş: 25.10.2009 11:03:20 Güncelleme: 25.10.2009 11:51:32 Son haftalarda şiddetin yeniden tırmandığı Irak, yine kanlı eylemlere sahne oldu. Saldırıların hedefinde, bu kez Adalet Bakanlığı binası ile, bir kürt partisinin bürosu vardı. Bomba yüklü araçlarla düzenlenen saldırılarda, 62 kişinin öldüğü bildiriliyor. Saldırılar, 160'e yakın kişinin de yaralanmasına yol açtı.
613708
Arınç: AK Parti, arkasında halk desteği olan mükemmel bir parti
Arınç ve Devlet Bakanı Faruk Özak, AK Parti Manisa İl Başkanlığı'nın yeni il binasının açılış törenine katıldı. Vakıf İşhanı'nın katının yeni il binası olarak hizmet vereceğini anlatan Arınç, binanın kente yakışır bir yer olduğunu söyledi. Bülent Arınç, yeni il binasında yapılacak çalışmalarla birlikte partilerinin daha büyük zaferlere imza atacağına inandığını belirterek, şöyle konuştu: ''AK Parti bir iktidar partisi, güçlü bir parti. Arkasında halk desteği olan mükemmel bir parti. Böyle bir partiye böyle güzel bir il binası yakışır. Devlet Bakanımız Faruk Özak Manisa'mızı ziyaret ediyorlar. Sevinçle, coşkuyla yeni il binamızı açıyoruz. Açılış bununla kalmayacak, bugün Manisa çok güzel, sevinçli, tarihi bir gün yaşayacak. Hükümetimizin katkılarıyla Manisa güzel bir stadyuma kavuştu. Yıllardan bu yana 19 Mayıs Stadyumu'nun ne halde olduğunu biliyoruz. Manisaspor Süper Lige çıktı, bizler de gayret ettik. Mükemmel bir stadyum kazandırdık. Bugün bunun da açılışını yapacağız. Aynı zamanda yüzme havuzunun yanında spor tesisleri hazırladık, bunların açılışını yapacağız. Amatör sporculara çeşitli malzemeler dağıtacağız. Manisaspor-Antalyaspor müsabakasına katılacağız. Başarılı bir sonuç alacağımızı ümit ediyorum. Manisaspor'a da başarılar diliyorum.'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, bir belde belediye başkanının AK Parti'ye katılacağını da dile getirerek, ''Sürpriz olsun ismini yukarıda açıklayayım. Arkası takip edecek, onlarca belediye başkanı AK Parti'ye katılmak üzere sıra bekliyor. Onlarla partimizi daha da güçlendirmiş olacağız. Güzel bir gün yaşıyoruz. AK Partimize çok daha büyük zaferler başarılar diliyoruz'' diye konuştu. Bina girişinde yapılan törende, Arınç ve Özak'ın kurdele kesmesinin ardından, iki Bakan ve törene katılanlar il başkanlığını ziyaret etti. ''BELEDİYE BAŞKANI HANGİ PARTİDEN OLURSA OLSUN HALKIN SEÇTİĞİNE HER ZAMAN SAYGI DUYDUK'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Belediye başkanı hangi partiden olursa olsun halkın seçtiğine her zaman saygı duyduklarını'' belirterek, ''Herkesle aynı samimi ilişkiyi AK Parti olarak sürdüremeyebiliriz. Bizim ilkelerimiz, prensiplerimiz var, dürüst olacak, inançlı olacak ahlaklı olacak, halkıyla bütünleşmiş olacak, sırtında defosu olmayacak'' dedi. Arınç, AK Parti Manisa İl Başkanlığı'nda düzenlenen Saruhanlı ilçesine bağlı Paşaköy Belde Belediye Başkanı Dilşat Ulaş ve meclis üyelerinin partiye katılım törenine katıldı.
613049
Şimdi de uyuşturucudan gözaltında
Şimdi de uyuşturucudan gözaltında 25.10.2009 03:52 ANTALYA-AHT Antalya'da yaklaşık yıl önce fuhuş suçundan gözaltına alınan ve nezarethanede iki polis memuruyla grup seks yaparken görüntülenen G.T. adlı kadın, bu kez de kişiyle birlikte uyuşturucu ticareti suçundan gözaltına alındı. 44 KİLO ESRAR YAKALANDI Edinilen bilgiye göre, Antalya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, bir süredir takipte olan bir grubun, Diyarbakır'dan esrar getireceğini saptadı. Bir kamyona yüklenen ve sebze kasaları arasına saklanan 44 kilo 185 gram esrar ile önceki gün Diyarbakır'dan yola çıkan kamyon, Antalya girişinde polis tarafından durduruldu. Polis olayla ilgili R.S., B.S. ve İ.U. adlı şahıslar ile G.T. adlı kadını gözaltına aldı. SEKS YAPTIĞI İKİ POLİSİ MESLEĞİNDEN ETMİŞTİ Emniyetteki sorguları süren zanlılardan G.T. adlı kadının, bir yıl önce fuhuş suçundan gözaltına alınarak götürüldüğü Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü binasının nezarethanesinde polis memurları İ.T. ve M.A. ile grup seks yaptığı güvenlik kameraları tarafından kaydedilmişti. Nöbetçi müdürün uygunsuz vaziyette yakaladığı iki polis açığa alınmış ve haklarında başlatılan idari soruşturma kapsamında ifade veren G.T. "Hallerine üzüldüğüm için onlarla birlikte oldum" demişti. İki polis, müfettiş soruşturmasının ardından Disiplin Kurulu kararıyla meslekten ihraç edilmişti.
614115
Macera olsun diye evden kaçmışlar
Orhangazi ilçesi Arapzade Mahallesi Mescit Sokak'taki evlerinin önünde cumartesi günü oynarken esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan Enes (11) ve kardeşi Eray Bilal Aksoy (8) bugün bulundu. Edinilen bilgiye göre, durumu fark eden baba Metin Aksoy, polise haber verdi. Orhangazi Emniyet Müdürlüğü ekipleri, kaçırıldığı sanılan kayıp kardeşleri bulmak için seferber oldu. Bu sabahtan itibaren çalışmalara başlayan polis ekipleri, başta evin bodrum katı olmak üzere her tarafı aramasına rağmen sonuç alamadı. Bu sırada baba Metin Aksoy'un çocukların terminal civarında görüldüğünü söylemesi üzerine aramaları bu bölgeye kaydıran polis ekipleri, Enes'i terminal yakınlarında buldu. Enes'in yanında olmayan yaşındaki Eray ise ihbar üzerine terminal yakınlarındaki Yunuslu Park civarında bulundu. İki kardeş, kaybolduktan bir gün sonra bulunurken, çocuklarına kavuşan aile sevinç gözyaşları döktü. Daha sonra çocuklar, ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü. "MACERA İÇİN EVDEN KAÇMIŞLAR" Evden kaçarak, başta aileleri ve yakınları olmak üzere herkese korkulu bir gün yaşatan afacan kardeşler Enes ve Eray'ın, polisteki ifadelerinde, macera olsun diye evden kaçtıklarını söyledikleri öğrenildi. Maceraperest kardeşlerin geceyi ise terminal yakınlarında park halindeki bir traktörün kasasında geçirdikleri öğrenildi. İki kardeşin daha önce de iki defa evden kaçığı belirtilirken, birinde Keramet köyündeki dedelerinin yanına, diğerinde ise Örnekköy'de yaşayan teyzelerine gittikleri öğrenildi.
342861
Yaz saati uygulaması bu gece başlıyor
Bakanlar Kurulu kararıyla bütün yurtta saatler yerel seçimlerin de yapılacağı gece saat 03.00'ten itibaren bir saat ileri alınacak. 25 Ekim 2009 Pazar günü de saatler 04.00'ten itibaren bir saat geri alınacak. Yaz saati uygulaması, çalışma saatlerinin günün güneşli bölümüne alınması suretiyle, gün ışığından daha fazla yararlanılması, elektrik enerjisinin aydınlatmada kullanılan bölümünden tasarruf sağlanması amacını taşıyor. Ayrıca, yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. 697 sayılı Kanunun 3097 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi, ''Greenwich'e göre 30. derecede bulunan boylam dairesi bütün Türkiye Cumhuriyeti saatleri için esas alınıyor. Ayrıca başlangıç ve bitiş tarihleri belirtilmek ve bir saati aşmamak şartıyla yaz saati uygulamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir'' hükmü gereğince, yaz saati uygulamasının başlangıç ve bitiş tarihleri Bakanlar Kurulu kararıyla belirleniyor. Geçmiş yıllara bakıldığında yaz saati uygulaması, AB ülkeleriyle birlikte mart ayının son pazar günü başlayıp, ekim ayının son pazar günü bitiyor. Yaz saati uygulamasıyla, her yıl, ''orta ölçekli'' bir hidroelektrik santralinin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor. İleri saat uygulamasıyla işe erken başlamak ve çıkmak, aydınlatma, ısıtma, soğutma açısından önem taşıyor. TEİAŞ'nin hesaplarına göre, yaz saati uygulaması ile yıllık 500-600 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf sağlanıyor.
612963
Bakanlık uyardı: Bu belirtilere dikkat
Seraceddin Çom, Ankara'da domuz gribinden bir kişinin yaşamını yitirmesi nedeniyle AA muhabirine yaptığı açıklamada, domuz gribinin Türkiye ve dünyada şimdiye dek çok ağır seyretmediğini, vakaların büyük çoğunluğunun hastalığı ayakta geçirdiğini söyledi. Domuz gribi nedeniyle hastaneye yatışların nadir olduğuna işaret eden Çom, ''Çok nadiren de olsa birtakım yan etkilerle komplikasyonlarla karşılaşabiliyoruz. Ama bu her hastada böyle olacağı anlamına gelmez'' bilgisini verdi. Çom, vatandaşlara, aşırı panik ve heyecana kapılmadan gereken önlemleri almalarını, Sağlık Bakanlığı'nın uyarı ve duyurularını izlemelerini önererek, kişisel korunma önlemlerinin alınmasının önemini vurguladı. -''GENÇ ERİŞKİN KİŞİLERDE ÖLÜMLERE SIK RASTLANMIYOR''- Domuz gribinin yaygınlaşmaması ve ölümlü vakaların olmaması için aşıları bir an önce Türkiye'ye getirmek için çaba gösterdiklerini ifade eden Çom, domuz gribinden korunmada aşının etkisine dikkati çekti. Çom, normalde genç erişkin kişilerde domuz gribinden ölümlere çok sık rastlanmadığını, bu kişilerin hastalığı daha kolay atlattıklarını bildirdi. Çom, Ankara'da yaşamını yitiren kişinin, altta yatan bir başka hastalığının bulunup bulunmadığını da araştırdıklarını kaydetti. Vatandaşların her grip belirtisinde hastaneye gitmelerinin gerekmediğini belirten Çom, ''Ancak nefes daralması, morarma, düşmeyen ateş halinde gecikmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı'' uyarısında bulundu. Çom, bilinçli hareket edilmesi durumunda bu sürecin en az zararla atlatılabileceğini sözlerine ekledi. AA 2009-10-24 23:46:08 Domuz gribinin normal gripten hiçbir farkı yok...bunu bütün doktorlar söylüyorlar...hala neden panik haberleri yapılıyor anlamış değilim...yok abd alarm vermişte yok ankarada kişi ölmüşte...yahu aşırı grip zatürreye dönüşür bu normal gripteda tehlikedir zaten...siz halka bu çok büyük bir hastalık der büyütürseniz zaten psikolojikman hastalığa bu halkı yenilmeye zorlamış olursunuz...yetkililer bu konuda neden panik havası estiriyor anlamış değilim... ahmet mete
612969
'Yokum' dedi 500 milyara koştu
Yarışmacı Ülkühan ısrarla ailemin kahramanı olucam dedi yeğenlerinin de içinde bulunduğu 10 kişilik bir aileden sorumlu olduğunu iddaa etti Yarışmacılar arasında sadece kişi al demesine rağmen kutusuna gitti Son iki kutuya 20 bin ile 500 bin lira ile giren Ülkühan isimli Kayseriden katılan yarışmacı bankanın 128 binliralık teklifini reddetti ve kutusuna gitti. Son bir kutuyu açtıran yarışmacı 20 bin lirayı açınca kutusundaki 500 milyarın sahibi oldu. Stüdyo adeta şenlik yerine döndü.
613278
Oynamak için evin önüne çıktı, gündür kayıp
Bir süre sonra çocuğunun evin önünde olmadığını fark eden anne, eşine haber verdi. Uğur Samet'i bulmak için mahallede ve çevrede araştırma yapan aile sonuç alamayınca durumu polise bildirdi. Çocuklarına ulaşamayan ve kaçırılmış olabileceği endişesini taşıyan aile, küçük çocuğun bir an önce bulunmasını istiyor. Kemal Şıhanlı, gazetecilere yaptığı açıklamada, kimseyle husumetinin bulunmadığını ancak oğlunun kaçırılmış olabileceğinden endişe ettiğini söyledi. Oğlunu bulmak amacıyla gündür yoğun çaba gösterdiklerini, neredeyse mahalledeki bütün evlerin kapısını tek tek çaldıklarını ifade eden Şıhanlı, şöyle konuştu: "Artık oğlumun hayatından endişe ediyoruz. Oğlumu gören veya duyan birileri varsa lütfen bizimle irtibata geçsin." ŞANLIURFA AA
613065
Köylüler baraj için yarasaları zehirleyecek
Köylüler için yarasaları zehirleyecekAHMET ERTAN Balıkesir DHA 25.10.2009 ’İN Havran ilçesinde, yapımına 1995’te başlanan ve 72 milyon TL harcanarak Ekim 2008’de bitirilen sular altında kalacak mağaralardaki kolonileri nedeniyle faaliyete geçemedi Yarasalar için milyon TL harcanarak suni mağaralar yapıldı. ile iki üniversiteden gelen teknik ekip, 20 bine yakın yarasanın gürültü yapılıp ışık tutularak çıkarılmasına karar verdi ancak bu kez de yarasaların yine uyku vakitlerinin geldiği ileri sürüldü. 3600 hektar alanı sulayacak barajın bir an önce faaliyete geçmesini isteyen köylüler ise “yarasaların tekrar uykuya daldığı” açıklamasını inandırıcı bulmadıklarını açıkladı. Köylüler, “40 yıldır bu barajın yapımını bekliyoruz. Eğer yarasaları zehirlersek, bu sorun çözülecekse, bunu sağlarız, cezasını da katlanırız” dedi.
613849
Futbolda toplu sonuçlar
Futbolda toplu sonuçlar Futbolda, Bank 1. Lig’in 10. haftasında karşılaşma yapılırken, TFF 2. Lig grupları ile TFF 1, 2, ve 4. gruplarda 11. hafta maçları, TFF 3. Lig 5. Grup’ta ise 9. hafta maçları oynandı. Bank Asya 1. Lig’de 10. haftanın son karşılaşması yarın ile arasında yarın saat 20.00’de oynanacak. Alınan sonuçlar şöyle: -BANK ASYA 1. LİG- -.......................................................(0 0) Kardemir -............................................(3 0) Büyükşehir Belediyesi.................................(0 0) Çaykur -Konyasor.................................................(2 1) -Dardanelspor.................................................(0 2) -Altay..........................................................(2 2) -Kayseri ........................................(4 2) -TFF 2. LİG 1. GRUP 1908-Bozüyükspor..................................................(1 1) Pendikspor- Linyitspor.......................................(0 1) -Yalovaspor...................................................(3 4) -...............................................(1 0) Körfez Belediyespor-Zeytinburnuspor......................................(5 0) -2. GRUP- -Denizli Belediyespor............................................(4 1) -Alanyaspor.......................................................(1 3) Belediyesi Gençlikspor-..............................(2 0) Konya -..............................................(3 0) -Tepecikspor......................................................(1 0) -3. GRUP- Pursaklarspor-Karsspor...................................................(2 0) Kırşehirspor-BUGSAŞ Spor.................................................(1 2) Şekerspor-............................................(2 0) Belediyespor-Of Spor.............................................(0 0) Çorumspor-Akçaabat Sebatspor.............................................(6 0) -4. GRUP- Mardinspor-Elazığspor....................................................(2 0) Kahramanmaraşspor-Adıyamanspor...........................................(0 1) İdmanyurdu-Belediye Vanspor.......................................(1 2) Demir Çelikspor- Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Spor...(0 1) Demirspor..............................................(0 4) -TFF 3. LİG 1. GRUP- Gaziosmanpaşaspor- Belediyespor.................................(3 0) Bayrampaşaspor- Nilüferspor.........................................(1 1) Lüleburgazspor-.............................................(1 2) -İnegölspor..................................................(4 1) OYAK Renaultspor-Alibeyköyspor...........................................(1 2) -2. GRUP- -Torbalıspor.........................................(1 2) Afyonkarahisarspor-.............................................(2 0) Bucaspor-...............................................(0 1) -Muğlaspor...........................................(2 0) -3. GRUP- Gölcükspor- Maltepespor..........................................(2 0) Düzcespor-Kırıkkalespor..................................................(1 3) -Anadolu 1908...............................(3 0) Keçiörengücü-Kartal Belediyespor.........................................(1 0) Beylerbeyi- Demirspor..............................................(3 0) -4. GRUP- Ünyespor- Belediyespor..............................................(1 2) Bulancakspor-Yalıspor....................................................(1 1) Yimpaş Yozgatspor-Arsinspor..............................................(3 1) Araklıspor-Kastamonuspor.................................................(1 0) Sürmenespor-....................................................(1 1) -5. GRUP- Diyarbakır Kayapınar Belediyespor-Siirtspor..............................(2 3) Petrolspor-72Batmanspor...........................................(0 1) Belediyespor-Hatayspor.........................................(0 3) . .
613246
Krizde Balıkesir'e 200 milyon liralık yatırım
Tesislerin açılışında konuşan Best Yönetim Kurulu Başkanı Rona Yırcalı son iki yıldır süren global ve ülkesel ekonomik krize rağmen yatırımlarını tamamladıklarını söyledi. Firmanın gelecek yıl 45. yaşını kutlayacağını vurgulayan Yırcalı, şirketin kuruluşunda Avrupa'da çalışmaya giden Türk işçilerin mütevazı birikimlerinin olduğunu vurguladı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da küresel krizin Türkiye'nin dünya haritası üzerindeki yerini değiştirmediğini ifade ederek, "Türk özel sektörü bölgesinde sanayi devidir. Türk sanayicileri ve tüccarları ise uçbeyidir, sancaktardır. Türkiye büyük hedeflere koşarken durmak gibi lüksümüz yoktur. 21. asır Türk asrı olacaksa, bunu Türk işadamları başaracaktır." dedi. Yırcalı ailesinin Kurtuluş Savaşı'nda Balıkesir'de ilk adımları attığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, aynı ailenin bugün de küresel krizin etkilerinin azaltılmasında önemli bir adım attığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, özel sektör olarak devletten ve hükümetten tek beklentilerinin moral desteği olduğunu vurguladı. 'NE İŞ OLSA YAPARIM' SÖZÜ LÜGATTEN ÇIKARILMALI Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ise bir ülkede yatırım olması için barış ortamına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Hükümetin 'komşularla sıfır problem' politikası izlediğini vurgulayan Ergün, "Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir politika gelişmeye uyumlu bir anlayış değil. Komşularıyla ticaret yapmayan kaç ülke var? En az ticaret yapan ülkelerden bir tanesiyiz. İnsan önce komşularıyla en büyük ticareti, en büyük ortaklıkları yapabilmelidir." diye konuştu. Bakan Ergün açılışın ardından Balıkesir Sanayi Odası tarafından 2008 yılında en yüksek vergi ödeyenlere ödüllerin verildiği törene katıldı. Ergün burada yaptığı konuşmada da, mesleki eğitimin önemine dikkat çekerek, 'Ne iş olursa yaparım abi.' sözünün lügatten çıkarılması gerektiğini söyledi. Ergün, "Bu sözü söyleyenin elinden hiçbir iş gelmiyor demektir. Nitelikli eleman yetiştirmek için meslek liselerini güçlendirmeliyiz." ifadelerini kullandı. Balıkesir Sanayi Odası Başkanı Ahmet Kula da, yeni teşvik yasasının ardından firmanın 55 milyon dolarlık yatırım yapacağını ve 127 kişilik yeni istihdam sağlanacağını açıkladı. Hükümetin demokratik açılımına destek veren Kula, tüm detayların açıklanması gerektiğini kaydetti. Kula elektrikteki TRT payının kaldırılmasını isterken, ek vergi getirilmesini kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade etti.
613457
Sıcaklıklar azalıyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nce yapılan son değerlendirmelere göre; Kıyı Ege (İzmir, Aydın, Muğla, Manisa), Edirne, Çanakkale, Balıkesir'in Ayvalık, Edremit ve Burhaniye ilçeleri, Denizli, Uşak, Burdur, Antalya, Gümüşhane ve Bayburt çevrelerinde kısa süreli ve yerel yağış geçişlerinin görüleceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığı Marmara ve Ege bölgelerinde ila derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik beklenmiyor. Hava sıcaklığı Türkiye'nin güney, iç ve batı kesimlerinde mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Rüzgar ise genellikle güney ve güneydoğu, Marmara'da kuzey ve kuzeydoğu yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette esecek. Bölgelere göre hava durumu da şöyle tahmin ediliyor: Marmara: Parçalı bulutlu, Çanakkale ve Edirne ile Balıkesir'in Ayvalık, Edremit ve Burhaniye ilçeleri hafif sağanak yağışlı geçecek. Ege: Parçalı ve çok bulutlu, Kıyı Ege (İzmir, Aydın, Manisa, Muğla) ile Denizli ve Uşak çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Akdeniz: Doğusu parçalı ve az bulutlu, batısı çok bulutlu, Antalya ve Burdur çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. İç Anadolu: Doğusu az bulutlu, batısı parçalı bulutlu geçecek. Batı Karadeniz: Az bulutlu ve açık, öğle saatlerinden sonra iç kesimleri (Bolu, Karabük, Kastamonu) parçalı bulutlu geçecek. Orta ve Doğu Karadeniz: Az bulutlu, öğleden sonra iç kesimleri parçalı bulutlu, Gümüşhane ve Bayburt çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Doğu Anadolu: Kuzeyi parçalı bulutlu, diğer kesimleri az bulutlu geçecek. Güneydoğu Anadolu: Az bulutlu ve açık geçecek. 25 Ekim 2009
613146
Devlet yatırımcı için seferber
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Devlet yatırımcı için seferber Sanayi Bakanı Ergün, Türkiye'yi Avrasya'nın üretim merkezi yapmak istediklerini belirterek, “Ürettiklerini satmak için dünya ile çok iyi ilişkileriniz omalı. nedenle Başbakanımız ve bakanlarımız, Pakistan'da ve İran'da. nedenle Cumhurbaşkanımız Balkan ülkelerinde” dedi EKONOMİ SERVİSİ BALIKESİR Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin komşularıyla en az ticaret yapan ülkelerden biri olduğunu savunarak, 'Türkiye, komşularıyla sıfır problem politikasını hayata geçirmek, bunu yatırıma üretime, zenginliğe dönüştürme amacına doğru ilerliyor' dedi. Bakan Ergün, Balıkesir'de Dünya Odalar Federasyonu Başkanı Rona Yırcalı'nın yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü Elektromekanik Sanayi Tesisleri'nin Organize Sanayi Bölgesi'ndeki yeni tesislerinin açılış törenine katıldı. Atatürk'ün 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' deyişine uygun adımlar atılması gerektiğini belirten Ergün, “Barış varsa aş, iş vardır. Yatırım, üretim, istihdam vardır. Türkiye, komşularıyla sıfır problem politikasını hayata geçirmek, bunu yatırıma üretime, zenginliğe dönüştürme amacına doğru ilerliyor. tarafı denizlerle ve tarafı düşmanlarla çevrili bir Türkiye anlayışı, gelişmeye uygun bir anlayış mı?' dedi. Türkiye'yi Avrasya'nın yüksek katma değerli, yüksek teknoloji kullanan bir üretim merkezi haline getirmestratejisi güttüklerini anlatan Ergün, “Ama önemli olan ürettiklerinizi satmaktır. Ürettiklerini satmak için komşularınızla ve dünya ile çok iyi ilişkileriniz omalı. nedenle Başbakanımız ve bakanlarımız, Pakistan'da ve İran'dalar. nedenle sayın Cumhurbaşkanımız Balkan ülkelerinde. Zamanımızı, yatırımcılarımıza, ihracatçımıza güç verme çalışmalarına ayırıyoruz” diye konuştu. Ergün, dışarıda sanayiciye, üreticiye ve ihracatçıya pazarlar için çalıştıklarını belirterek, yerli ve yabancı yatırımcılar için Asya, Afrika ve Ortadoğu pazarlarına en kolay hitap edebilecek bir Türkiye bulunduğunu söyledi. Gıda, enerji ve suya dikkat Türkiye'nin dünyanın en büyük 17. ekonomisine sahip ülke olduğunu anlatan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılında Türkiye'nin ilk 10 ekonomi içerisinde olmayı hedeflediklerini vurguladı. Bakan Ergün, Türkiye'nin su, gıda ve enerji konusunda, geleceği de görerek hep birlikte hareket etmesi gerektiğine dikkati çekerek, su, enerji ve gıda alanında dünyanın yakın geleceğinde sorunlar yaşanma potansiyeli bulunduğunu kaydetti. Türkiye'nin stratejisini buna göre çizdiğini belirten Ergün, “Yatırımcılarımızın gıda, enerji ve su alanını dikkatle takip etmelerini, Türkiye'nin yeni sanayi stratejisine uygun bir yaklaşım sergilemelerini bekliyoruz” dedi. 200 milyon TL'lik tesis Organize Sanayi Bölgesi'nde 200 milyon TL'lik yatırımla 18 ayda bitirilen ve 48 ülkeye ihracat gerçekleştiren Balıkesir Elektromekanik Tesisleri (BEST) hakkında bilgi veren yönetim kurulu başkanı Rona Yırcalı, törene katılan Ergün ile TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nu günün anısına birer plaket verdi. Törene, milletvekilleri, işadamları, bürokratlar yanı sıra yurt içi ve yurt dışından çok sayıda işadamı katıldı. Tek isteğimiz moral desteği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, özel sektör olarak devletten ve hükümetten tek beklentilerinin moral desteği olduğunu vurguladı. Küresel krizin Türkiye'nin dünya haritası üzerindeki yerini değiştirmediğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, 'Türkiye büyük hedeflere koşarken bizim durma gibi bir lüksümüz yoktur. 21. asır Türk asrı olacaksa, bunu Türk işadamları başaracaktır' dedi. 25.10.2009 EKONOMİ
614005
İlker Başbuğ'dan görüntülere tepki
Kuzey 'taki Kandil ve Mahmur mülteci kampından 19 Ekim'de Türkiye'ye giriş yapan 4'ü çocuk 34 kişilik 'lı grubunun karşılanması görüntülerine Başkanı İlker Başbuğ tepki gösterdi. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, "Son yaşanan olayları kimse tasvip edemez. Geçtiğimiz hafta yaşanan olayları, Türkiye'de gerçekten kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum" dedi. Orgeneral Başbuğ, Panora Alışveriş Merkezi'ndeki sinemada, Yönetmen Levent Semerci'nin sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan bin 365 metre yükseklikteki Karabal Jandarma Karakolu'nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikayesini anlattığı "Nefes: Vatan Sağolsun" adlı filmi izledi. Filmin ardından gazetecilere açıklama yapan Orgeneral Başbuğ, terör örgütü üyelerinin teslimi sırasında yaşanan görüntüleri değerlendirdi. Orgeneral Başbuğ, "Elbette son yaşanan olayları kimse tasvip edemez, kimse. Bu yaşanan olayları, geçtiğimiz hafta yaşanan olayları Türkiye'de gerçekten kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Elbette şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum. Onların üzüntülerine saygı gösteriyorum. Ama unutmasınlar ki şehitler verilmeseydi, bu gaziler verilmeseydi bugün acaba Türkiye terörle mücadele noktasında nerede olurdu? Unutmayalım. Bunları unutursak, her şeyden evvel şehitlerimize karşı büyük haksızlık olur, gazilerimize karşı büyük haksızlık olur" diye konuştu. Filmi beğendi Orgeneral Başbuğ, filmin olayları güzel yansıttığını söyledi. Başbuğ, "Belki de terörle mücadele kapsamında bugüne kadar çekilmiş en güzel filmlerden bir tanesi. teknik olarak güzel. Oyuncular gerçekten güzel oynamışlar" dedi. Filmde olayların bir karakolda geçtiğini anlatan Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelenin sadece bir karakolla sınırlı olmadığını, operasyonel boyutu da bulunduğunu hatırlatarak, "İleride aynı grubun operasyonel, kapsamlı bir film çevirebilmesini arzu ederim" diye konuştu. Filmin, terörle mücadelenin kolay olmadığı konusunda iyi mesaj verdiğini vurgulayan Orgeneral Başbuğ, "Terörle mücadele zor. Görüyorsunuz. Bizim de daha önceden ifade ettiğimiz gibi insan odaklı, neticede bu terörle mücadeleyi yapanlar sizler, bizler gibi insan ve bunlar genç insanlar. Elbette bir kere şunu iyi anlamamız lazım; Asker de bir değil, bir insan. Bunların özel hayatları, değişik şartları var. En önemlisi de bu bir karakol etrafında senaryoya baktığımız zaman kahraman askerler, subay, astsubay, çavuş, onbaşı ve erler, bu mücadeleyi 365 gün 24 saat yürütüyor. Bunun iyi anlaşılması lazım. Mücadele zorluğu 365 gün 24 saat ve insan odaklı" diye konuştu. Filmi güzel bulduğunu, olayların güzel canlandırıldığını yineleyen Orgeneral Başbuğ, "Ama elbette filmde gördüklerimizin hepsi gerçek yaşanan bir durum değil. Mümkün olduğu kadar gerçekleri yansıtmış" dedi. Filmde en fazla etkilendiği sahnenin sorulması üzerine Orgeneral Başbuğ, "Çavuş'un, büstüyle ilişkisi beni gerçekten çok etkiledi. Gerçek askerimiz bu" diye konuştu. Filmdeki en güzel noktalardan birinin askerin insani boyutunu yansıtması olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, filmde bulutların da çok güzel kullanıldığını söyledi. Orgeneral Başbuğ, "Başta yüzbaşının karakola geldiği zaman erleri motive etmek için konuşmaları gerçekten etkileyiciydi. Çünkü doğrudur, yani orada neticede erleri motive etmeniz, hareketlendirmeniz, duygusal konuşmanız lazım. Etkileyici, çarpıcı konuşmanız lazım. Başlangıçtaki personelle yaptığı konuşmalar gerçekten etkileyiciydi. İnsani boyutu çok güçlü olan bir film. En basitinden bir terörist yaralıya karşı yapılan. İşte Türk askeri budur. Bu gerçek. Yani Türk askeri, Türk Silahlı Kuvvetleri budur" ifadesini kullandı. Film ekibini kutlayan Orgeneral Başbuğ, "İyi hazırlanmışlar, çok uğraşmışlar. Bunun devamını isteriz. Çünkü kitaplarda film çevrilebilecek boyutta senaryolar var, operasyonlarla ilgili çok hikayeler var" dedi. Bir gazetecinin, "O günleri size hatırlattı mı?" sorusu üzerine Başbuğ, "Evet çok hatırlattı" yanıtını verdi.
613118
Ortadoğu'ya birileri savaş virüsü yayıyor
FEHMİ KORU Ortadoğu'ya birileri savaş virüsü yayıyor Başbakan Erdoğan, Değirmenciler Birliği toplantısında Ticaret Fuarı'nın da açılışını yaptı Başbakan Erdoğan Uluslararası Değirmenciler Birliği Ortadoğu ve Batı Afrika Bölgesi Yıllık Teknik Konferansına katılıp Ticaret Fuarı'nın açılışını yaptı. 55 ülkeden 500 sektör temsilcisinin yer aldığı konferansta konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünya için büyük önem arz eden böyle bir konferansa ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Türkiye olarak bölgenin kalıcı huzur ve istikrara kavuşması için büyük bir gayret içerisinde olduklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Ortadoğu sahip olduğu zenginlikleri, potansiyeli hayata geçirdiğinde sadece kendi kendisine değil tüm Dünya'ya eşsiz katkılar sağlayacak bir bölgedir. Bunun için çatışmaların durması, anlaşmaların sağlanması gerekmektedir. Herhalde bir yerlerden virüsler salgılanıyor ve bu virüsler ortalığı karıştırıyor. Orada barışı istemeyen odaklar var" dedi. "Etiyopya hükümeti çok ciddi bir kriz içerisinde oldukları şeklinde bir yardım çağrısı aldık" diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "içler acısı bir manzara ile ciddi çelişkiler yaşayarak yoluna devam etmesi mümkün değildir. Dünya'nın gelişmiş ülkelerinde buğday gibi mısır gibi temel tarım ürünleri hayvan yemi olarak kullanılıyor, biyo enerji kaynağı olarak değerlendiriliyor. Araçlarında biyo enerji yakıtı kullananlar çevreyi kirletmiyoruz diye övünürken onların araçlarını çalıştıracak hammaddesine gıda olarak ihtiyaç duyan milyonlarca insan bulunuyor. Dünya olarak içinden geçtiğimiz krizin kodlarını okumak ve anlamak zorundayız." 25.10.2009 POLİTİKA
614137
İsrail namaza izin vermedi tansiyon yükseldi
Polisin girişlerini tamamen kapattığı camide namaz kılmak isteyenler geri çevrildi. Akşam namazı için camiye gelen yaşlı bir Filistinli, A.A muhabirine, "Geri döndüm..Dokuz girişin dokuzu da kapalı...İçeri sokmadılar" dedi. Camiye bugün bir kez girebildiğini, saat 05.00'te gidip namazını kıldığını, saatte durumun sakin olduğunu, içeride her zamanki kadar polis bulunduğunu söyleyen Filistinli, olayların hemen bir kaç saat sonra başlaması ve kapıların kapatılması nedeniyle bir daha camiye giremediğini kaydetti. Arap gençleri akşam saatlerinde caminin Bab ül-Hutta girişi karşısındaki sokaklarda lastik yakarak protesto eylemlerini sürdürdü. Ancak polislerin büyük kısmı sokaklardan çekildi. Sadece kapalı girişlerin önünde güvenlik görevlilerinin bulunduğu gözlendi. Caminin kesilen elektriği yeniden verildi. Geçen ay sonunda Yahudilerin en kutsal günü tabir edilen Yom Kippur'dan (Kefaret Günü) bir gün önce yine bazı Yahudi aşırı sağcıların Haremüşşerif yerleşkesi içindeki camiye girme teşebbüsleri aynı olayların çıkmasına neden olmuştu. Haremüşşerif'e Cuma günleri haricinde turistlerin ve Yahudi ziyaretçilerin girmesine belirli saatlerde izin veriliyor. ARAP MİLLETVEKİLİ: "İSRAİL, MÜSLÜMANLARI KIŞKIRTIYOR" İsrail Parlamentosu'nun (Knesset) Arap milletvekillerinden Talib El Sana (Birleşik Arap Listesi-Ta'al), İsrail'in, Haremüşşerif'e vücudunu siper edecek dünyadaki milyar Müslüman'ı kışkırttığını söyledi. El-Sana, Yahudi aşırı sağcıların El Aksa'nın kutsallığına zarar verme girişimlerinin önlenmemesi halinde kanlı olayların meydana gelebileceği uyarısında bulundu ve olacaklardan tümüyle İsrail hükümetini sorumlu tuttu. Talib El-Sana, İsrail'in koruması altında olan ve Müslümanların en kutsal yerlerinden biri konumundaki Haremüşşerif'in koruma görevinin de İsrail polisine düştüğünü ifade etti. İsrail Emniyet Müdürü Dudu Cohen, Haremüşşerif'e gelerek olayları yerinde inceledi ve basın mensuplarına, "İslami Hareket tarafından yapılan çağrıların ardından, Doğu Kudüs'ten Arapların ve İsrailli Arapların yığınlar halinde cami çevresine geldiklerini" söyledi. Cohen, olayları çıkaranların aynı kişiler olduklarını ifade ederek, her Pazar günü İsrail polisinin İslami Hareket'in neden olduğu olaylarla uğraşmak durumunda kaldığını savundu ve Haremüşşerif'te barışı bozanların üstesinden geleceklerini ifade etti. Cohen, İsrail'in, Haremüşşerif'i hem müslümanlara hem de Yahudi ziyaretçilere açık tutma politikasını sürdüreceklerini belirtti. SİYONİST HAHAMLARDAN ÇAĞRI Haremüşşerif'e girmeye çalışan Tapınak Enstitisü (Mahon Hamikdaş) adlı grup üyeleri de bir konferans düzenledi. Konferansta, Siyonist hahamlardan Yahudilere Haremüşşerif'e gelmeleri çağrıları yapıldı. Siyonist hahamlar ayrıca, bu mekanın Müslümanların tahrikleri için bir platform olarak kullanılmasına bir son verilmesini de istedi. Konferansın başkanlığını yapan Tapınak Enstitüsü Başkanı Yehuda Glick "Her seferinde Araplar tarafından 2-3 taş atılarak, Yahudilerin buradan uzak tutulduğunu" kaydetti. Glick, Arapların bunu öğrendiklerini ve ona göre davrandıklarını belirterek, İsrail polisinin, Sukkot (Çardak Bayramı) sırasında Yahudilere, Haremüşşerif'i kapamasının da cevapsız kalmaması gerektiğini belirtti. Öte yandan, olayların devam ettiği saatlerde bir Filistinli genç kadın, Ramallah'ta Kalendiye askeri kontrol noktasında bir İsrailli güvenlik görevlisini bıçakla yaraladı. Karnından yaralanan 28 yaşındaki güvenlik görevlisi hastaneye kaldırıldı. 21 yaşında olduğu belirtilen Filistinli kadının gözaltına alındığı belirtildi. AA
613041
Mısır'da iki yolcu treni çarpıştı
Mısır'da iki yolcu treni çarpıştı 25.10.2009 02:01 Bu akşam Mısır'ın Giza şehrinin güneyinde iki tren çarpıştı. İlk belirlemelere göre 25 kişinin hayatını kaybettiği kazada, en az 55 kişinin de yaralandığı resmi makamlar tarafından açıklandı. Kahire'den Feyyum şehrine gitmekte olan yolcu treni, aynı hat üzerinde Asyut şehrinden gelmekte olan yolcu treniyle kafa kafaya çarpıştı. Yerel saatle 18.30 sularında meydana gelen kazaya kurtarma ve sağlık ekipleri sevkedildi. Ayat bölgesinde meydana gelen kaza yerine üst düzey yetkililer, güvenlik güçleri ve diğer illerden de sağlık görevlileri çağrıldı. Aynı yerde 1992 yılında meydana gelen tren kazasında ise, 42 kişi hayatını kaybetmiş, onlarca kişi yaralanmıştı. Mısır'daki tren kazalarının en büyüğü, 2002 yılında meydana geldi. Bir yolcu treninin seyir halindeyken alev alması sonucu yaşanan facia, 361 kişinin hayatını kaybetmesine ve yüzlerce kişinin de yaralanmasına sebep olmuştu.
613221
Türkiye'yi tanıtmaya döner yetti
Türkiye'yi tanıtan broşürlerin dağıtıldığı stantta döner yemek için uzun kuyruklar oluşturan öğrenciler, Osmanlı kostümleriyle fotoğraf çektirmek için yarıştı. Çinliler, dönerin saatlerce beklemeye değecek kadar lezzetli olduğunu söyledi.
613709
Akıllı alışveriş asistanı, marketlerde ürün arama derdine son verecek
TÜBİTAK tarafından da desteklenen alışveriş asistanı sayesinde müşteriler gittikleri alışveriş merkezinde aradıkları ürünün hangi rafta olduğunu, yaptığı alışverişin ne kadar tuttuğunu öğrenebilecek. Firma, 'akıllı alışveriş asistanı' ismini verdiği sisteme patent için Türkiye Patent Enstitüsüne müracaatta bulundu. RNK Teknoloji ve Yazılım firması iş geliştirme sorumlusu Ali Ortakabakçı, geliştirilen sistemin müşterilere ve firmalara büyük kolaylık sağladığını kaydetti. Ortakabakçı, akıllı alışveriş asistanının, müşterilerin yaptıkları alışverişlerde fazla para ödeme endişesini sona erdireceğini ileri sürdü. Cihazın çalışma sistemiyle ilgili bilgi veren Ortakabakçı, "Dijital olan sistem sayesinde alışveriş yapanlar ürünlerin fiyatlarını, hangi rafta olduğunu, kaç çeşit ürün bulunduğunu öğrenebiliyor. Ayrıca alışveriş merkezinin indirimli ürünlerini ve kampanyalarını bu sistemden öğrenebilecek. Satın alacağı ürünlerin fotoğraf ve görüntülerinin de yer aldığı dijital ekranda ayrı bölüm bulunuyor. Kişiye özel olarak da hizmet verebilen alışveriş asistanı, dokunmatik ekranı sayesinde kişinin daha önce yaptığı alışverişlerde aldığı ürünlerin tüm bilgilerini veriyor." dedi.
613578
iPhone etek de kaldırıyor
etek de kaldırıyor Phone için geliştirilen birbirinden ilginç uygulamalar var. Bunların bazıları 'a çok önemli işlevler ve kullanışlılığını arttırırken, bazıları sadece küçük eğlencelikler. App Store'da satılan yeni işi uygulamanın adı ise PUFF! PUFF! Uygulamasıyla iPhone sahipleri kadınların eteklerini yukarı kaldırabiliyor; ama direkt dokunarak değil. 'da yer alan iPhone ve Android oyunları geliştiricisi BottleCube'un geliştirdiği PUFF!'ta oyuncu ekrana üfleyerek rüzgara güç veriyor. Rüzgar ne kadar şiddetliyse etek de kadar havaya kalkıyor. Ve .
613529
Marmara Üniversitesi Hastanesi’nde yangın
Hastanesi’nde yangın Hastanesi’nde çıkan maddi hasara yol açtı. Altunizade Tophanelioğlu Caddesi’ndeki hastanenin, “hasta kayıt ve kan alma ünitesi” bölümünde, sabah saatlerinde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Hastanenin güvenlik görevlileri, tüpleriyle alevlere müdahale etti. Olay yerine gelen Üsküdar ve itfaiye ekiplerince kısa sürede kontrol altına alınarak söndürülen yangında, meydana geldi. .
614132
PKK'lılar sorguyu böyle bekledi
PKK'lılar sorguyu böyle bekledi 25.10.2009 18:07Veysi İPEK DİYARBAKIR (AHT) İmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla Kandil ve Mahmur kampından aralarında 34 PKK'lı, Habur Sınır Kapısı'ndan girdikten sonra özel yetkili cumhuriyet savcılarına ifade vermeyi beklerken çekilen fotoğraflarda yaşadıkları tedirginlik yüzlerine yansıdı. Habur Gümrük sahasında yapılan adli işlemler sırasında PKK'lıların çekilen fotoğraflarında gerginlik ve sevinç ayrı karelerde yer aldı. Tutuklanma istemiyle nöbetçi hakime sevk edilen Kandil Dağı'ndan gelen Hüseyin İpek, Vilayet Yakut, Elif Uludağ ve Mahmur Kampı'ndan gelen Nurettin Turgut ve Musa Tomak'ın yüzlerindeki tedirginlik ve sevinç, DTP milletvekilleri ile avukatlarının çektiği fotoğraflarla belirlendi. Mahkemeye çıkan kişinin serbest bırakılmasının ardından 34 kişi önce DTP milletvekilleriyle hatıra fotoğrafı çektirdi, ardından Habur Gümrük Sahası'ndan çıkış yaptı.
613420
DTP'liler çizmeyi aştı, Türkiye gerildi
Geçen hafta Türkiye'ye giriş yapan 34 kişinin karşılanış biçimi Türkiye'nin pek çok yerinde sert tepkilere neden oldu. Bugün 10 ayrı ile çoğu Şehit Aileleri Derneği'nin öncülüğünde etkinlikler yapıldı. Hemen her eylemde yaşanan sürecin yarattığı hassasiyet çok net bir biçimde görüldü. İşte bugün yaşanan eylemler: Elazığ: Elazığ'da Demokratik Toplum Partisi(DTP)'ne üye bir grup ile karşıt görüşlüler arasında gerilimli anlar yaşandı. Tartışmaya müdahale eden polis ekipleri, olayları büyümeden önledi. Öğle saatlerinde 1. Harput Caddesi'nde bir araya gelen 15 kişilik DTP'li grup, gelinen süreci değerlendirmek için basın açıklaması yapmak istedi. Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı basın açıklaması sırasında yaklaşık 20 kişilik karşıt bir grup, basın açıklamasını protesto etti. Polisler olaya müdahale etmek isterken kısa süreli arbede yaşandı. Polislerin olaya müdahale etmesi ile grup dağıtıldı. Dağılan grup, kısa bir süre sonra daha fazla sayıda kişiyle gelerek basın açıklamasının yapıldığı alana yöneldi. Emniyet ekiplerinin yoğun mücadelesi sonucu bozkurt işaretleri yapan grup, Elazığ'ın en işlek caddesi olan Gazi Caddesi'nde tekbirler ve sloganlar eşliğinde yürümeye başladı. Hükümeti protesto eden grup, Öğretmenevi önündeki Atatürk Anıtı'nın olduğu yere doğru yürüdü. (Cafesiyaset) 2009-10-25 09:33:16 ülkeyi böldürtmeyiz,vatan millet,sakarya edebiyatları yapanlar bu ülkeyi bölmek için adeta can atıyor çok büyük bir yanılgı ve gaflet içindelerbu ülkede bir Kürt-Türk Savaşı demek bu ülkenin kıyameti'dir...... cemal yılmaz 2009-10-25 09:30:35 birakin MHP CHP veya parti karalamayi haberi okuyorum 15 kisilik dtp li gurup diye yaziyor bu olayda parti suclamayi birakin barisi istemeyen pkk ve dtp dir akp yanlis adim atmistir kimse kimseye canakcilik yapmasin kardesce yasamayi beceremeyen daggda yetisme pkk ve yandaslari sokakta terör estiremez oturun oturdugunuz yerde halk hicbirseye banzemez gercek baris isteniyorsa adimi kürt halki atmali arasinda pkk barindirmamali masal okumayin karsilama senliklerini bu halk kaldiramaz altinda ezilirsiniz Remzi Altunkaya 2009-10-25 09:27:36 Gladio ve Ergenekon tipi yapılanmalardan haklı olarak şikayet eden çevreler onların ellerini güçlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Türk Milletini hiçe sayar, köşeye sıkıştırırsanız; milli şuur ve gururunu, şeref ve haysiyetini rencide ederseniz fitili kendi elinizle ateşler bombayı elinizde patlatırsınız. Türk Milleti zamlara,sosyal alandaki haksızlıklara, eşitsizliğe hiç bir milletin göstermediği tahammülü gösterir ama varlığı sorgulanmaya başladığı noktada "DUR!" der..Ve DURDURUR. Metin Yazar 2009-10-25 09:25:24 pkk ile kürtleri ayrı tutuyordum ama haburda gördügüm manzara acaba şimdiye kadar yanlışmı anlamışım pkk ile kürt aynı kefedemi yoksa VATANDAŞ DERKİ 2009-10-25 09:15:52 Bu millet cahil, eğitimsiz olabilir, ağzı tarhana kokabilir ama bu milletin kültürel genlerindeki milli şuur hiç bir zaman yok olmaz. Sessiz çoğunluk denen ve milletin omurgasını teşkil eden kesimi yok sayarak veya küçümseyerek gidilen bütün yollar çıkmaz sokakta sona erer. Türk Milleti bir kez daha kendilerini dev aynasında gören layüsellere hadlerini bildiriyor. Milli şurun partisi olmaz. her yerdedir. Milli olmadan beynelmilel olabileceklerini sanan İslamcı,liberal ve sosyalistler yolun sonuna geldiler Metin Yazar 2009-10-25 09:15:50 tepki falan yok ki özelllikle elazıg da yapılanlar kardeşlik,demokrasiiiiiii, barış için yapılan aylemlere neden tepki diyorsunuz kiiiiiiiiii ne olmuş kiiiii dtp yapınca barış başkası yapınca tepkimi oluyor VATANDAŞ DERKİ 2009-10-25 09:13:58 ya adam gibi inerler, aramızda yaşamalrına müsaade ederiz, yada sınırlar kapatılır, istedikleri yere gidebilirle. AK Parti bu konuda çok duyarlı olmalı, hem alacaklarımı aydın doğandan alamıcam, hem de teröristler benim le alay edecek, hükümeti de indiririm aşağa, daha da başka şeyler yaparım, bu arada ben kimim, tabiki ''Türk Milleti!'' Hükümeti de aşağı indirdiğimde bazı Postal yalayıcısıları da sevinmesin, osman 2009-10-25 09:13:07 Bu ülkede kürdün, türke ve türkün, kürde bir üstünlüğü yoktur.Bu toplum açılım kaldırmaz.Çünkü herkes zaten demokratik sosyal tüm haklarını kullanıyor.Açılım nezaman olmalıydı.Kürtçe tv yokken,kürtçe okuma yazma kursları yasakken,kürtler okuyup öğretmen olamazken olmaylıydı.Ama bunları ve daha fazlasını yapıyorlar,Üstüne üstlük toplumu kasıyorlar.Akparti bu yoldan vazgeçmelidir.Çünkü belli kardeş kavgasına dönüşecek bu açılım özkan tan 2009-10-25 09:04:37 bu güne kadar hep açılımçı ve pkk destekçisi haberler yapan sizler değilmiydiniz.. hayret.. allah şaşırtmaya gör..... a.bedes 2009-10-25 09:02:37 Ben 47 yaşındayım ilk horlamam ve dayak yememle başladı benim hayatım çünkü ilk okula gitiğimde türkçe bilmediğim için öğretmen tarafından ölçmeye yarayan cetfel benim ızdırabım oldu hergün cetfelden acı çektim ve vs yani KÜRD yok, diyen de Allah katında cezalan, dı ra cak tır... aslan demirbilek 2009-10-25 08:40:06 Herkes hal ve hareketlerine cok dikkat etmesi gerekir biririleri bizim gibi sagduyulu vatandasi karsi karsiya getirmek istiyor yalnis bir hareket yapinca toplumda hesap veremiyecegimiz olaylara sebep olabiliriz sokakta biz kiminle catisacagiz kurtte turkte musluman ikiside ayni camiye ayni Allaha ayni kurana inaniyor hesap gunu sen kurtsun sen turksun diye hesap sormazlar amellerine bakarlar bu turkiye hepimizin bu bayrak hepimizin birileri miting yapiyorsa asker var polis var baskalarina birsey dusmez Muttalip GECER 2009-10-25 08:33:45 Hükümet pkk olayını kürt türk olayına çevirdi iki halkın birbirine düşmesi gibi bir tehlike ortaya çıktı olacı buydu murat 2009-10-25 08:30:43 yapılan söz de karşılama törenleride açık açık gösteriyorki dtp kesinlikle pkk nın kontrolundedır, yani dtp yi Ahmet Türk yada diğer millet vekilleri değil kesinlikle pkk yönetip yönlendiriyor,tv de izlediğim görüntülerde sözde dtp vekillerinin yapılan gösterilerde kontrolun kendilerinde olmadığının zavallılığı içerisindeydiler,karşılama törenlerinde yapılanlar emine ayna gibi bir kaç vekili ön plana çıkarmışsa da, ne yazk ki Ahmet Türk ve Hasip Kaplan gibi çok değerli kişilerin saygınlığını da bitirmiştir. Berzal BAZ 2009-10-25 08:26:15 demek ki biz birbirimizin gırtlağına sarılsak boğsak öldürsek daha fazla mutlu olacaklar. ortak akıl birlik olalım dedikçe bunlar ve benzeri insanlar biz birbirimizi yiyeceğiz diyorlar. fakat unutyanın öyle bir sessiz ve olayları izleyen vicdanı ve insanlığı ölmemiş topluluklar var ki bunlar "söz konusu vatansa gerisi teferruattır." noktasında bekliyorlar. bırakın bu yara nekahatini tamamlasın. oynayıp durmayın kanayan yarayla salih akşit 2009-10-25 08:17:03 kardeşim senin için bu kanayan yara ise bizimiçinde kanayan yara. bu yarayı karıştırıp durmaktan ne umut ediyorsun. anlaşılıyor ki dtpliler çözüm falan istemiyor. birazcık adam olun hatta insan olun ve uzanan eli tükürmeyin. kazanılmış bir mücadele gibi görüyorlar oysa unutuyorlar "artık analar ağlamasın"dan yola çıkıldığını. kan ve gözyaşıyla beslenen insanların demek ki yüreğinde mantık ve insafta kalmıyor. salih akşit 2009-10-25 08:13:22 bakiyorumda akp icin bir yirtanlar şimdi akp ye duşman olmuşlar başlikta dedigim gibi salinin gelecegi pazartesiden bellidir Kayseri nigde vs illerde en cok oyu akp almadimi bende ürgüpluyum kayserinin halki su anda akp yi ilk secimlerde temizlemenin hesabini yapiyorlar başarili belediye başkanlarina ragmen EYYYYTÜRK HALKİ GÖRUN ARTİK SU HAYİNLİGİ GÖRUNARTİK İNANCLARİMİZLA OYNAYANLARİ GÖRUN ARTİK GURURUMUZLA OYNAYANLARİ GÖRUN ARTİK BİZİ ACLİKTAN DAHA ACLİGA MAHKUM EDENLERİ... İHSAN BULUT
614061
İşadamlarına vize yok
İşadamlarına vize yok Giriş Saati 25.10.2009 16:41 Güncelleme 25.10.2009 17:47 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan’da yaptığı temaslar sonucunda Pakistan Türk işadamlarına vizeyi kaldırdı. Pakistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerde askeri, ticari, kültürel ve turizm alanlarında ilişkilerin gelişmesi gerektiği üzerinde duran Erdoğan, bu konuda iki tarafta da gerekli iradenin bulunduğuna işaret etti. Türkiye ile Pakistan arasında şu an da 742 milyon dolar olan ticaret hacminin milyar dolara çıkarılması gerektiğini anlatan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin GAP projesindeki deneyimlerinin Pakistan'a aktarma konusunda destek verebileceklerini dile getirdi. Türkiye'nin, Pakistan'ın enerji sıkıntısını giderecek beyin gücü ve girişimcilere sahip olduğun kaydeden Erdoğan, Pakistan'ın değişim ve dönüşümü ile alt ve üst yapısında Türk firmalarının üzerlerine düşeni yapacağını ifade etti. Vize konusuna da değinen Erdoğan, ''İş adamlarımızın bundan sonra vizeyi kaldırmak suretiyle giriş çıkışlarının kardeşliğimize yakışır şekilde vizesiz olması adeta kendi ülkesinin bir şehrinden bir şehrine gidiyormuş gibi olması öz güvenimizi de artıracaktır. İnşallah yarın imzaları da atıyoruz. Bizlere de yakışır olan bu.'' dedi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
612961
Sayısal Loto çekildi
Çekilişte numaralar 1, 3, 9, 10, 22 ve 48 olarak belirlendi. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, bilen 313 kişi, bin 10'ar lira 80'er kuruş, bilen 17 bin 390 kişi, 20 lira 45'er kuruş ve bilen 322 bin 312 kişi, lira 45'er kuruş ikramiye alacak. Bu haftaki çekilişte, milyon 96 bin 982 lira ikramiye dağıtıldı. Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na milyon 96 bin 982 lira 85 kuruş, KDV olarak milyon 388 bin 579 lira 34 kuruş ve Şans Oyunları Vergisi olarak 776 bin 660 lira 32 kuruş aktarılacak. 24 Ekim 2009
613177
Dizüstü çizmelerle farklı olun
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL Dizüstü çizmelerle farklı olun Ayakkabı, çanta ve aksesuar markası Tergan, 80'li yıllara damgasını vuran dizüstü çizmeleri, 2010'a uyarladı. Modayı yakından takip eden kadınların tek adresi Tergan, dizüstü çizmelerindeki şık çizgileriyle farkını ortaya koyuyor Tergan, yeni sezon ayakkabı koleksiyonuna dizüstü çizmeleri ekliyor. Farklı kesimleri ve renkleriyle sezon modasının gözdesi olmayı başaran dizüstü çizmeler, özellikle iddialı görünmeyi seven cesur kadınların öncelikli tercihi olma yolunda Maskülen tarzın yanında uç noktalarda kadınsılığı da baz alan Tergan, anahtar renk olarak taba ve siyah renklerde yarattığı dizüstü çizme koleksiyonuyla, trendleri takip eden kadınların kaçış noktası oluyor. 25.10.2009 PAZAR
613046
"İnsanın kulağına pamuk tıkayası geliyor"
"İnsanın kulağına pamuk tıkayası geliyor" 25.10.2009 03:15 Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, muhalefet partilerini kavgacı ve gürültücü olarak nitelendirdi. Muhalefetin sadece bağırıp çağırdığını söyleyen Nihat Ergün, CHP lideri Deniz Baykal'ın, Başbakanın randevu talebine verdiği robot kameralı kabul cevabının son derece medeniyetsiz olduğunu belirterek tepki gösterdi. AK Parti Kocaeli Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı da olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, partisinin Balıkesir teşkilatını ziyaret etti. Bazı açılış ve incelemelerde bulunmak için geldiği Balıkesir'de partisinin il başkanlığını ziyaret eden Bakan Nihat Ergün, Türkiye'nin önemli bir dönüşüm yaşadığını söyledi. Partiye gelişinde İl Kadın Kolları Başkanı Hülya Kamçı'nın çiçek vererek karşıladığı Bakan Ergün, burada partililere hitap etti. Türkiye'de üçüncü ve dördüncü iktidar dönemlerini yaşayacaklarını iddia eden Bakan Ergün, "AK Parti iktidarı olarak Türkiye'de ikinci iktidar dönemimizi yaşıyoruz. Üçüncü ve dördüncü iktidar dönemimizi yaşamak Türkiye'nin geleceği açısından hayati öneme sahip. Bu dönüşümün, değişimin kalıcı, geri dönüşümü mümkün olmayan kalıcı bir hale gelmesi açısından bu önemli ve bu mümkün. Türkiye'de iki defa üst defa üst üste iktidara gelen patiler var, üç defa gelen var. Ama henüz dört genel seçim üst üste kazanan bir siyasi iktidar yok. iktidar biz olmamız lazım ve olabiliriz" dedi. BAĞIRIP AĞIRAN MUHALEFET Bakan Ergün, Türkiye'deki muhalefet anlayışının kavgacı ve gürültücü bir yapıya sahip olduğunu söyledi. CHP lideri Deniz Baykal ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi eleştiren Nihat Ergün, "Neye muhalefet ediyorlar, Muhalefet edip ne söylüyorlar? Bir çare, bir umut, topluma bir sıcak mesaj var mı? Karamsarlık, kötümserlik, hain, alçak, şöyle böyle. Bunların dışında bir siyaset üretme anlayışı var mı? Sayın Baykal Türkiye'nin Ana Muhalefet Partisi'nin lideri. Sayın Başbakanımız bir randevu talebi ediyor, ülkenin Başbakanı Ana Muhalefet Partisi liderinden randevu talep ediyor. Türkiye'nin bazı sorunlarıyla ilgili baş başa görüşme yapmak için. Cevap ne? Ciddi bir siyasetçiye yakışan cevap mı bu? 'Görüşelim ama, robot kameraların önünde görüşelim. Vallahi dünyanın hiçbir yerinde böyle bir teklif yapılmamıştır. Bu bir defa medeni değil. Siyasi yönü olmayan, medeni yönü olmayan, insani yönü son derece zayıf. Böyle bir siyaset olur mu? İşte böyle siyaset Türkiye'nin geleceğinde muhalefet açısından toplumda hiçbir zaman umut ışığı doğurmayan bir siyasettir. Biz doğursun istiyoruz, umut ışığı doğursun. Muhalefet gerçekten iktidarı denetlesin, çok makul mantıklı yollarla tenkit etsin ve yol göstersin. Bağırıp çağıran bir muhalefetten başka bir şey görüyor musunuz Türkiye'de? Muhalefetin en büyük mahareti yüksek sesle bağırıp çağırmak. İnsanın kulağına pamuk tıkayası geliyor bazı liderleri dinlerken televizyonda, bu adam konuşuyor mu kavga mı ediyor diye bakıyorsunuz. Manzara bu. AK Parti'nin lideri., kadroları, Türkiye'nin siyasi geleceğinde bu değişim ve dönüşümü, güçlü Türkiye'nin oluşumunu sağlayacak yegane aktör. İkinci iktidar dönemimizdeyiz, üçüncüsünü, dördüncüsünü yaşayacağız Allah'ın izniyle. Ömrü olan görecek. bu mümkün Türkiye'de, buna ihtiyaç var. Türkiye 21. yüzyılı yakalamak, 21. yüzyılın lider ülkelerinden biri olmak durumunda. Türkiye AK Parti ile 21. yüzyıla tutundu. Şimdi bizim bu muhalefet partilerinin anlayışıyla Türkiye 20. yüzyıla geri düşer. Tutunduğumuz 21. yüzyılda ellerimizi bir boşandırırlarsa düşeceğimiz yer 20. yüzyılın kargaşasıdır. Türkiye'nin kargaşalı günlere yaşamaya hiç ihtiyacı yoktur. BAKAN'IN ELİNE İĞNE BATTI Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün partisinin Balıkesir teşkilatına yaptığı ziyarette, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur, milletvekili Ayşe Akbaş, İl Başkanı Adil elik, İl Kadın Kolları Başkanı Hülya Kamçı ile çok sayıda partili hazır bulundu. Buradaki konuşmaların sonunda AK Parti İl Başkanı Adil elik, Bakan Ergün'e Gönen oyası ve kolonya hediye etti. Elişi oyanın bulunduğu tabloyu alıp inceleyen Bakan Nihat Ergün görünmez bir kaza geçirdi. Tabloyu alan Bakan Ergün'ün eline hediye tablonun arkasındaki iğne, Bakanın eline battı. Parmağı kanayan Bakan Nihat Ergün, kanayan elini peçete ile temizledi. Bakan Ergün geçirdiği görünmez kazaya aldırış etmeden programına devam etti.
613610
Bir ayakkabı eylemi de İran'dan
İran'da haziran ayıdaki cumhurbaşkanı seçimi adaylarından Mehdi Kerrubi'ye, Basın Fuarını ziyareti sırasında ayakkabı fırlatıldı. Ayakkabı Kerrubi'ye tam isabet etti. Yandaşlarıyla birlikte Tahran'daki Basın Fuarını ziyaret eden Kerrubi, burada bir grup tarafından "Yalancı, defol", "Münafığa ölüm" sloganlarıyla protesto edildi. Kerrubi'nin yandaşlarının da "Yaşasın Kerrubi" diye karşılık vermesi üzerine, iki grup arasında arbede çıktığı ve birkaç kişinin hafifçe yaralandığı belirtildi. Gruptan bazılarının Kerrubi'ye ayakkabı fırlattığı ve korumaların Kerrubi'yi fuar alanından çıkarırken yol açmak için havaya ateş açtığı bildirildi. Kerrubi'nin fuar alanından uzaklaştırılmasıyla gerginliğin sona erdiği kaydedildi. 25 Ekim 2009
614059
İlaç fabrikasında yangın
İlaç fabrikasında yangın AA Giriş Saati 25.10.2009 16:47 Güncelleme 25.10.2009 17:29 Çatalca'da katlı bir ilaç fabrikasında yangın çıktı. Çayırbasan yolunda faaliyet gösteren katlı ilaç fabrikasında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Kısa sürede büyüyen yangına müdahale eden Çatalca itfaiye ekiplerinin yetersiz kalması üzerine, olay yerine Küçükçekmece, Avcılar, Silivri, Kocasinan, Sefaköy ve Bakırköy itfaiye grupları sevk edildi. Yaklaşık 2000 metrekarelik bir alan üzerine kurulu fabrikadaki yangına itfaiye ekiplerinin müdahalesi sürerken, bölgeye tedbir amacıyla sağlık ekipleri gönderildi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar Yazarlar
613572
Jandarmaya 'Ceylan Önkol' soruşturması
Diyarbakır'ın Lice ilçesi Şenlik köyündeki patlamada 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un ölmesiyle ilgili olarak, Lice Cumhuriyet Savcısı'nı ''güvenlik'' gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 28 Eylül 2009'da Lice ilçesi Şenlik köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkisindeki patlamada yaşamını yitiren Ceylan Önkol'un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak'ı patlamanın ardından olay yerine ''güvenlik'' gerekçesiyle götürmeyen jandarma görevlileri hakkında ''adli görevi yerine getirmeme'' suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Abalı Jandarma Karakolu komutanı ve bazı görevlilerin ifadelerine başvuruldu. SAVCI ÇOLAK HAKKINDAKİ İNCELEME Bu arada, DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş'ın suç duyurusu üzerine Adalet Bakanlığınca Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak hakkında başlatılan inceleme devam ediyor. DTP'li Demirtaş, suç duyurusunda, Savcı Çolak'ın patlamadan gün sonra olay yerinde inceleme yaptığını öne sürmüştü. Demirtaş, Savcı Çolak hakkında ''olay yerine gitmeyerek delillerin kaybına yol açtığı ve etkili soruşturma yürütmeyerek vatandaşlar arasında ayrımcılık duygularının gelişmesine neden olduğu'' iddiasıyla soruşturma yapılmasını istemişti. Önkol ailesinin avukatı Serdar Çelebi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, jandarmanın görevinin bölgede yaşayan insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti. Abalı Jandarma Karakolu görevlilerinin cezai anlamda da soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini kaydeden Çelebi, şöyle konuştu: ''Bu soruşturma ilk olması nedeniyle umut vericidir. Sorumluların tespiti ve cezalandırılması konusunda böylesi bir soruşturmanın başlatılması gerekiyordu. Burada görevi ihmal suçu da var. Bu nedenle cezai anlamda da bu kişilerin soruşturmaya tabi tutulması lazım. Devlet görevlilere orada yaşayan vatandaşların can güvenliğini sağlamaları için yetki vermiştir. Herkesin işini iyi yapması lazım.'' BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ Avukat Çelebi, patlamanın ardından delillerin tam anlamıyla toplanmadığını ileri sürdü. Bilirkişi raporunun olayı bütün detaylarıyla yansıtmadığını savunan Çelebi, ''Rapora itiraz edeceğiz. Daha bağımsız bir bilirkişi heyeti tarafından yeniden rapor hazırlanmalı'' dedi. Raporda, Ceylan Önkol'un ''daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 milimetrelik bomba atar mühimmatın elindeki tahrayla vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı'' belirtilmişti.
613186
Arınmaya ihtiyacımız var mı?
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL Arınmaya ihtiyacımız var mı? Puanlama tablosu 5'ten fazla soruya evet yanıtı verdiyseniz; En kısa zamanda arınma programına başlayabilirsiniz. Eğer 10'dan fazla soruya evet yanıtı verdiyseniz vücutta toksinler yoğunlukta. Vücudumuz yabancı maddeleri ve toksinleri yağlı bölgelerinde saklar. Çoğu durumda kişiler vücutlarında 4-5 kiloya kadar fazlalığa sahiptir. Kendinizi neden yorgun hissettiğinizi, ciltte döküntüler, baş ağrıları, unutkanlık, depresyon, uykusuzluk, şişmanlık gibi sorunlarla karşılaştığınızı merak ettiğinizde toksinleri hatırlamanız yeterli olacaktır. Beslenme ve Diyet Uzmanı Aylin Yılmaz, “Arınmaya ihtiyacınız var mı?” testini sizler için hazırladı. Aşağıdaki sorulara 'evet' veya 'hayır' yanıtlarından birini vererek arınmaya ihtiyacınız olup olmadığını değerlendirebilirsiniz. Şehirde mi yaşıyorsunuz? Ofiste mi çalışıyorsunuz? İşlek cadde veya yollara yakın yerlerde koşu veya yürüyüş gibi egzersizler yapıyor musunuz? Düzenli olarak cep telefonu kullanıyor musunuz? Sigara veya benzeri maddeler kullanıyor musunuz? Sık sık ilaç kullanıyor musunuz? Durağan, egzersizsiz bir hayatınız mı var? Yılda üçten fazla soğuk algınlığı veya gribe yakalanıyor musunuz? Kahve, gazoz, bilmediğiniz yerdeki sular, kolalı içecekler kullanıyor musunuz? Sıklıkla şeker, tatlı, mikrodalgada pişen veya ısıtılan gıdalar, kızarmış yiyecekler, et, işlenmiş etler, kek vb.. yiyecekleri tüketiyor musunuz? Hazır gıdalar alırken etiketlerini okumak gereksiz mi? ARINMA ÖNERİLERİ Mevsimlik meyve ve sebze suları kullanın, Mutlaka su için, Tam tahıllı besinler, bakliyatlar tüketin, Şeker, alkol, kafein ve kızarmış ürünlerden uzak durun Kilonuzu daima sağlıklı kiloda tutmaya çalışın, Egzersiz yapmaya mutlaka başlayın, Doğru nefes almayı öğrenin 25.10.2009 PAZAR
613644
Ankara'da okullar hafta tatil
önlemleri kapsamında Ankara'daki ilk ve orta dereceli okullarda yarından itibaren gün süreyle ve öğretime ara verildi. Okullar Kasım'da açılacak. Ankara'da dün domuz gribinden bir kişi hayatını kaybetmişti. Açıklamayı Ankara Valisi Kemal Önal yaptı. Vali Önal, virüsünün yayılmasını kontrol altında tutmak amacıyla" Ankara'daki ilk ve orta dereceli okullarda yarından (26.10.2009) itibaren, gün süreyle ve öğretime ara verildiğini bildirdi. Ankara'da kişi öldü Ankara'da dün domuz gribinden bir kişi hayatını kaybetmişti. Hhayatını kaybeden 29 yaşındaki kişinin cenazesi, Kalecik İlçesi Satılar Köyü'nde toprağa verildi. Ölen kişinin cenazesi Yenimahalle Belediyesi'ne ait cenaze aracıyla Ankara'dan hastaneden alınarak Satılar Köyü'ne getirildi. Satılar Köyü Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından cenaze, köy mezarlığına defnedildi. Cenaze töreninin ardından ölen kişinin ağabeyi, "domuz gribi aşısı yaptırılmaması"na yönelik açıklamalarda bulunan siyasetçilere tepki gösterdi. Satılar Köyü Muhtarı Sadık Akgün, ölen kişinin evli ve çocuk babası olduğunu belirtti. Ankara'da yaşayan ölen kişinin vefatından hafta önce köyüne ziyarete geldiğini anlatan Akgün, "O zaman biraz rahatsız olduğunu söylüyordu. Biz de kendisine hastanede çalıştığını, gidip muayene olması gerektiğini söyledik" dedi. Hayatını kaybeden kişinin köyü ziyareti sırasında bazı kişilerle görüştüğünü ifade eden Akgün, ancak köyde herhangi bir tedirginliğin söz konusu olmadığını kaydetti. Akgün, cenazeye katılanlar için herhangi bir önlem alınmadığını ifade ederek, "Ben gereken yerlere söyledim, 'normal cenaze gibi götürün gömün' dediler" diye konuştu. Bu arada, ölen kişinin yakınlarından biri, gazetecilere yaptığı açıklamada, kendisinin de dün gece hastanede olduğunu belirtti. İki saat yoğun bakım ünitesi önünde beklediklerini öne süren bu kişi, "Bize kimse bir bilgi vermedi. Muhatap bulamadık. Bize zatürreden öldüğünü söylediler. Domuz gribinden öldüğünü ise televizyonlardan öğrendik. Dört kişilik bir odada tedavi ediliyordu. Zatürre üzerine serum takılmış. Ölmeden önce dayısı ve bazı yakınları yüz yüze muhabbet etmiş" dedi. Bazı vatandaşlar da hastane yetkililerinin kendilerine yeteri kadar bilgi vermediğini ileri sürerek tepki gösterdi. Öte yandan, cenaze töreni sırasında sadece bazı basın mensuplarının önlem amaçlı maske taktıkları görüldü. Sakarya'da domuz gribi şüphesi Bu arada, Sakarya'nın Arifiye ilçesinde yaşayan ve kontrol için Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine götürülen çocukta domuz gribi virüsü tespit edildi. Böbrek üstü bezi hastalığı (adrenalin yetmezliği) teşhisiyle tedavi gören ilköğretim okulu öğrencisi, ailesi tarafından kontrol amaçlı olarak Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine götürüldü. Hastanede alınan kan örneğinde çocukta H1N1 virüsüne rastlandı. Sakarya İl Sağlık Müdürü Hasan Bektaş, çocuğun Kocaeli'nde müşahede altına alındığını ifade ederek, "Korkulacak bir durum yok. Çocuğun ailesi ve yakın temasta bulunduğu kişileri sağlık kontrolünden geçirdik. Çocukla aynı okulda okuyan öğrencilerin ailelerini de uyardık. Virüs tespit edilen çocuk, hastalığı nedeniyle çoğunlukla okulundan ayrı kalmış. Şu an itibariyle ilimizde domuz gribi virüsü tespit edilen başka bir vaka yok. Gerekli tüm tedbirler alındı. Zaman zaman bize grip şikayetiyle başvuran kişiler de oluyor. Onlardan da gerekli örnekleri alıyoruz. virüsü taşıyabileceklerinden şüphelenilen kişiden kan örnekleri aldık. Örneklerin teşhisi amacıyla Çapa Tıp Fakültesi Hastanesine gönderdik ve söz konusu kişileri kontrol altında tutuyoruz" dedi. Bektaş, hastalık bulaşma riski taşıyan öncelikli risk grubu için Sağlık Bakanlığından 296 bin doz aşı talep ettiklerini belirterek, aşıların kendilerine ulaşması durumunda aşı işlemine başlayacaklarını sözlerine ekledi.
614008
Futbol takımının 10 oyuncusu ölü bulundu
'nın batı kesimindeki sınır eyaleti Tachira'da Kolombiya amatör futbol takımının en az 10 genç oyuncusunun ölü bulunduğu bildirildi. Devlet Başkanı Yardımcısı Ramon Carrizales gazetecilere, Ulusal Özgürlük Ordusu (ELN) askerleri tarafından kaçırılan Kolombiyalı futbolcuların 10'unun cesedinin bulunduğunu, bir futbolcunun ise ağır yaralı hastaneye kaldırıldığını kaydetti. Bir futbolcunun da kayıp olduğu belirtildi. Los Maniceros futbol takımının genç oyuncuları, 11 Ekim'de maç için geldikleri 'da kaçırılmıştı.
613848
"Türkiye'yle işbirliği zorunlu"
"Türkiye'yle işbirliği zorunlu" 25.10.2009 16:15 İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi, Türkiye ve İran'ın işbirliğini artırmasının ''günümüz şartlarında gerekli'' gördüklerini ve iki ülkenin yıllık ticaret hacminin 20 milyar doları geçebilecek kapasitede olduğunu söyledi. Rahimi, Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Selim Karaosmanoğlu ile görüşmesinde, Türkiye-İran ilişkilerinin daha da geliştirilebileceğini, yıllık ticaret hacminin iki katına çıkarılabileceğini bildirdi. İki ülke ilişkilerinin geliştirilmesinde belli bir sınırın söz konusu olmadığını kaydeden Rahimi, ''Türkiye ve İran'ın tüm alanlarda işbirliğini ve ilişkilerini geliştirmesi günümüz şartlarında zaruridir'' ifadesini kullandı. Türkiye ve İran halkları arasındaki ilişkileri ''tarihi, dostça ve kardeşçe'' diye niteleyen Rahimi, iki ülke liderleri ve halkları arasındaki ziyaretlerin mevcut işbirliğini daha da artırmaya yardımcı olduğunu söyledi. Rahimi, enerji, doğal gaz, petrol, ticaret ve yatırımın işbirliğini geliştirmede önemli alanlardan bazıları olduğunu kaydetti. Karaosmanoğlu da konuşmasında, iki ülke ilişkilerini ''derin ve tarihi'' olarak değerlendirdi ve Türkiye'nin İran'la işbirliğini her alanda geliştirmek istediğini söyledi. Büyükelçi Karaosmanoğlu, Ankara-Tahran ilişkilerinin geliştirilmesinde ciddi ve kararlı bir irade ortaya konulduğunu ifade etti. AA
613794
Albay Çiçek'in yeniden ifadesi alınacak
Salih Sarıkaya'nın haberi Daha önce tutuklanan Çiçek'in yeniden Ergenekon davasına bakan savcılar tarafından sorgulanması bekleniyor. Albay Çiçek'in hafta içinde ifade vereceği belirtiliyor. Kaos Planı'nın orijinalinin ortaya çıkması kamuoyunda geniş yankı buldu. Belgeyle ilgili ayrıntılar da yavaş yavaş belli olmaya başladı. Edinilen bilgilere göre, fotokopisi Ergenekon tutuklusu avukat Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın aslı, yaklaşık 10 gün önce Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara posta yoluyla ulaştırıldı. Halen muvazzaf bir subay tarafından bir ihbar mektubuyla gönderilen belge, savcılar tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'e gösterildi. Çok titiz bir çalışma yürüten savcılar, belgenin orijinal olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu'nun kapısını çaldı. Burada yapılan incelemede de belgenin orijinal olduğu ve üzerindeki ıslak imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu belirlendi. Üç uzmanın hazırladığı ve gün önce savcılara gönderilen raporda, "Belgedeki ıslak imza Albay Dursun Çiçek'in el ürünüdür." ifadesine yer verildi. GENELKURMAY KARAGAHINDAPANİK İDDİASI Savcılığa ulaşan sayfalık ihbar mektubunda Taraf'ın ilk haberinin yayımlanmasının ardından Dursun Çiçek'in çalışmış olduğu Genelkurmay Ha-rekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi Başkanlığı'nda büyük panik yaşandığı belirtiliyor. Mektupta, birçok bilgi, belge, evrak ve bilgisayar kayıtlarının imha edildiği, daire içinde orijinal belgenin arandığı ancak bulunamayınca 'birisi imha etmiştir' diye düşünülerek Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a bu şekilde bilgi verildiği anlatılıyor. Belgenin orijinalinin bulunamaması üzerine dairede görevli subay ve astsubayların tayin edildiği aktarılıyor. İhbar mektubunda yeni isimler var İhbar mektubunda yer alan belgenin 14 sayfadan oluştuğu öğrenildi. Belgenin ilk sayfasında olayla ilgili açıklama yer alırken, sayfa Dursun Çiçek imzalı asıl belgeye ait. Geri kalan sayfa ise yeni isim ve bilgiler içeriyor. Bu bölümde kirli tezgâhın hazırlanmasında ve daha sonra Dursun Çiçek'e ait evrakların imhasında görev alan subayların isimlerinin yer aldığı ifade ediliyor. Bu yüzden soruşturmanın bu isimleri de içine alarak genişleyebileceği vurgulanıyor. Belgenin orijinalinin ortaya çıkması gözleri yeniden Dursun Çiçek'e çevirdi. Zira Çiçek, daha önce Ergenekon savcılarınca sorgulanmış ve sevk edildiği mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Ancak avukatlarının itirazı üzerine 18 saat sonra tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmişti. Yeni delillerin ortaya çıkması Dursun Çiçek'in yeniden sorgulanmasını gündeme getirdi. Zaman
613063
Bilgisayar korsanlığına karşı kırılması zor şifreler nasıl oluşturabilirsiniz?
"Wired" Magazine dergisinde yayınlanan analize göre, şifrelerin yüzde 42'sinde a'dan z'ye küçük karakter kullanılırken, yalnızca yüzde 6'sında hem alfabetik, hem de sayısal karakterler ile diğer karakterlerin kullanıldığı görüldü. Ehow.com isimli sitede yer alan haberde, internette kendinizi korumak için kırılması zor, akıllı şifreler oluşturmanın basit yolları anlatılıyor: 1. Ne yapmayacağınızı bilin: Kırılması en kolay şifreler sadece birkaç basamaklı sayılar, tüm küçük harfler, tahmini kolay sayılar ya da bir isimdir. 2. Şifrenizin güvenli olması için en az karakterli şifre seçin: Bu karakterler, sayılar ile küçük ve büyük harflerin karışımı olabilir. 3. Sizi tanımlayan isim ve sayıları kullanmayın: Çocuğunuzun, köpeğinizin, oturduğunuz caddenin isimleri, telefon numarası ya da doğum tarihi gibi kişisel bilgilleri şifre olarak kullanmayın. 4. Kırılması zor şifreler oluşturma tekniklerini kullanın: Hatırlayabileceğiniz bir cümle kurun, ayrıca sayılar da içermeli. Cümledeki kelimelerden bazıları büyük harfli olmalı. Örneğin: yaşındaki Eda, dakikada 500 kelime yazabiliyor. Şifre olarak yazılımı: 5yEd500ky 5. Etkili bir şifre için deyim seçin: Örnek olarak "tarla faresi" ni seçebilirsiniz. Eğer bu kelimenin bazı harflerini büyük yazar ve aralara sayı eklerseniz daha iyi olacaktır. "tAr3La Fa5Resi" şeklinde olabilir.
613094
Biz sizden çok farklıyız
Biz sizden çok farklıyız 21. yüzyıl sonlarında hemofaj hastalığı yüzünden ortaya çıkan yeni insanlığı anlatan Ultraviolet TV'de ilk kez bu akşam ekranda Usta oyuncu Milla Jovovich'in bir vampiri canlandırdığı Ultravioliet TV'de ilk kez bu akşam ekrana geliyor. Filmin konusu kısaca şöyle: 21. yüzyıl sonlarında insanlık çok değişmiştir. Hemofaj denilen hastalık dolayısıyla genetik olarak değişmiş yeni bir insan türü ortaya çıkar. Bu değişiklik onların çok daha hızlı, inanılmaz derecede kuvvetli ve keskin bir zekâya sahip olmalarını sağlar. Onlar normal ve sağlıklı insanlardan ayrı düştüklerinde dünya insanlar ve hemofajlar arasında yepyeni bir sivil savaşın eşiğine gelir. Bu savaşta amaç hastalıklı olanların yok edilmesidir. Bu çapraz ateşin arasında kalan bir hemofaj olan Ultraviolet, bir anda kendini hükümet tarafından işaretlenmiş dokuz yaşında bir çocuğu onlardan korumaya çalışırken bulur. Orijinal Adı: Ultraviolet Yön: Kurt Wimmer Oyuncular: Milla Jovovich,Cameron Bright,Nick Chinlund STAR 20.00 25.10.2009 TELEVİZYON
614067
Derbi Sivas'ta da olay oldu!
Turkcell Süper Lig'de Fenerbahçe-Galatasaray arasında yapılacak derbi maçı öncesinde, bir grup Sivasspor taraftarı ile Fenerbahçe taraftarı arasında gerginlik yaşandı. Turkcell Süper Lig'de Sivasspor'un sahasında Gaziantepspor'u 3-0 mağlup ettiği maçın ardından Eylül Stadyumu'ndan çıkan Sivassporlu bir grup taraftar, sevinç gösterilerinde bulundu. Bu sırada Turkcell Süper Lig'de Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki derbi maçı öncesinde bir grup Fenerbahçe taraftarı da Cumhuriyet Meydanı'nda toplandı. Takımları lehine tezahüratta bulunan Fenerbahçe taraftarlarıyla karşılaşan bazı Sivassporlu taraftarlar arasında tartışma yaşandı. Sivassporlu taraftarlar, Sivasspor varken başka bir takımın desteklenmesine tepki gösterdi. Bu sırada her iki grup arasında büyüyen tartışma, kavgaya dönüştü. Yaşanan gerginlik, polis ekiplerinin araya girmesiyle sona erdi. Çok sayıda polis, Cumhuriyet Meydanı'na gelerek çevrede geniş güvenlik önlemi aldı. Polis ekipleri, her iki gruba da uyarılarda bulundu. Tartışmaya devam eden bazı taraftarlar gözaltına alındı.
613916
Sivasspor: Gaziantepspor: (ilk yarı)
Maç orta alan mücadelesi şeklinde başladı. Sivassporlu Uğur Kavuk, 8. dakikada rakibiyle girdiği bir pozisyon sonrası omzundan sakatlanarak oyuna devam edemedi. Uğur'un oyundan çıkması üzerine yaklaşık dakika 10 kişi mücadele eden Sivasspor, Murat Sözgelmez'in ısınarak oyuna girmesinin ardından tekrar 11 kişi mücadele etti. 10. dakikada Jorginho'nun ceza alanı dışından yerden vuruşunda top direğin yanından az farkla auta çıktı. 28. dakikada sağ kanattan topla hızlı bir şekilde rakip kaleye hareketlenen İbrahim Şahin'in ceza alanı içerisine gönderdiği meşin yuvarlağı, savunma Sivassporlu futbolculardan önce hamle yaparak kornere gönderdi. 37. dakikada Julio Cesar'ın ceza alanı dışından sert vuruşunda, iyi yer tutan kaleci Petkoviç topu kontrol etti. 45. dakikada Erman'ın sol köşe bayrağı yakınlarından ceza alanına yaptığı ortada, top kaleye paralel bir şekilde gitti. Zita'nın arka direk yakınlarından kafayla kale alanına çevirdiği topu savunma uzaklaştırdı. 45 2. dakikada Erman'ın sol kanattan ceza alanına yaptığı ortada Musa'nın yakın mesafeden kafa vuruşunda top direğin az farkla üstünden auta çıktı. Maçın ilk yarısı golsüz eşitlikle sona erdi. Maça takımlar ''Yasadışı bahse son, Türkiye kazansın, var mısın?'' yazılı pankartı birlikte taşıyarak çıktı. Bu arada, maç öncesi bir grup Sivassporlu taraftar, kulüp tesislerine giderek takım otobüsüne stadyuma kadar eşlik etti. Taraftarlar, ligde zor günler geçiren takımları Sivasspor'a yaptıkları tezahüratlarla destek verdi. Sivassporlu taraftarların ilgi gösterdiği maçta, Gaziantepsporlu az sayıda taraftar da takımlarına destek verdi. Maçı, il protokolü ve her iki kulübün yöneticileri ile birlikte sanatçı Adnan Şenses de izledi.
613961
Adana'da maç sonrası olaylar çıktı
'da maç sonrası olaylar çıktıTahsin ÜLKER ADANA, 'UN Ocak Stadı'nda Altay ile 2-2 berabere kaldığı maçın ardından öfkeli taraftarlar polis aracını taşladı. Ocak Stadı'nın etrafında güvenlik önlmemleri alan polis ekiplerine saldıran Adanasporlu taraftarlar, daha sonra güvenlik güçleri tarafından dağıtıldı. Olaylar büyümeden bastırılırken, ölen yada yaralanan olmadı. . .
613141
Kazakistan'da 80 milyar dolar Türkleri bekliyor
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Kazakistan'da 80 milyar dolar Türkleri bekliyor Kazakistan Endüstri ve Ticaret Bakanı Asset İssekeşef, ülkesinde 80 milyar dolarlık yatırım projesi olduğunu beliterek, Türk firmalarını yatırıma davet etti Kazakistan Endüstri ve Ticaret Bakanı Asset İssekeşef ile Devlet BakanıZafer Çağlayan, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyo'nun (TUSKON) düzenlediği Türkiye-Kazakistan İş ve Yatırım Forumu'nda, ikili yatırım imkanlarını müzakere ettiler İSTANBUL () Kazak işadamları Türkiye-Kazakistan İş ve Yatırım Forumu'nda bir araya geldi. Forumda konuşan Kazakistan Endüstri ve Ticaret Bakanı Asset İssekeşef, ülkesinin de küresel ekonomik krizden etkilendiğine dikkat çekerek, alınan tedbirler sonucu ekonomideki gerilemenin durduğunu söyledi. yıllık bir program hazırladıklarını ifade eden İssekeşef, programda inşaat, metal sanayi, enerji, kimya ve alt yapı sektörlerinin ön planda olduğunu belirtti. Ülkesinde 80 milyar dolarlık yatırım projesi olduğunu ifade eden konuk bakan, bunların büyük kısmının doğrudan yatırıma ihtiyaç duyduğunu, Türk işadamlarını bu projelere ortak olabileceğini söyledi. Rusya ile Belarus arasında Gümrük Birliği kurulduğunu ve Kazakistan'ın da bu birliğe katılacağını belirten Kazak Bakan, 'Bu Gümrük Birliği'yle Kazakistan, Rusya ve Belarus piyasası Türk yatırımcılarına açılmış olacak' dedi. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ise, Türkiye'de Kazak işadamlarının yatırımlarının 700 milyon dolar, Kazakistan'daki Türk yatırımların ise 1,5 milyar dolar olduğunu belirtti. 25.10.2009 EKONOMİ
613173
Atalar'da manto ve kaban mevsimi başladı
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL Atalar'da manto ve kaban mevsimi başladı Atalar Kış Koleksiyonu, şık kaban ve mantolarıyla dikkatleri çekiyor. Mimari kesimler ve ağırbaşlı siluetlerin hakim olduğu kaban, manto ve kışlık ceket grubunda zarafet ön planda. Siyah, bordo, antrasit gri, petrol renklerinin hakim olduğu Atalar Kış koleksiyonunda, kumaş dokumaları ve dikiş detaylarının titizlikle seçilerek uygulandığı gözlenirken seksenli yıllara ve modernize edilmiş klasiklere dönüş yapıldığı görülüyor. 25.10.2009 PAZAR
613458
İnternet üzerinden alışverişi sevdik
Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerinden yapılan hesaplamalara göre, sanal ticaret Ocak Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yerli kartların yurtiçinden ve dışından kullanılmasıyla yüzde 5.4 artarak milyar 109 milyon TL'den, milyar 436 milyon TL'ye ulaştı. 2009'un aylık döneminde yerli kartların yurtiçinden ve dışından kullanılmasıyla, sanal ortamda gerçekleşen işlem sayısı ise yüzde 3.2 artarak 46 milyon 127 bin 785'den, 47 milyon 890 bin 299'a ulaştı. Mektupla, telefonla ve internet üzerinden alışveriş yüzde 14.9 arttı Yılın aylık döneminde tüketici mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan siparişlerle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.9'luk artışla toplam 13 milyar 842 milyon TL'lik işlem hacmi yarattı. Söz konusu dönemde 88 milyon 147 bin 947 işlem gerçekleşti. 2008 yılının ayında tüketici mektup, telefon ve internet üzerinden yaptığı 82 milyon 427 bin 49 işlemde, toplam 12 milyar 45 milyon TL'lik alışveriş gerçekleştirmişti. Sanal mağaza sayısı 20 bini geçti Sanal mağaza sayısında yılın aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29'luk bir artış yaşandı. BKM verilerine göre sanal dünyada, 2008 Eylül ayında 15 bin 670 olan mağaza sayısı, 2009 Eylül sonu itibariyle 20 bin 198'e yükseldi. Sanal mağazaların sektörlerine göre dağılımına bakıldığında, bin 754'ünün doğrudan pazarlama, bin 324'ünün elektrik, elektronik bilgisayar, bin 317'sinin ise hizmet sektöründe yoğunlaştığı görüldü. 25 Ekim 2009
614033
Diyarbakırspor: 1-G. Birliği:
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Diyarbakırspor: 1-G. Birliği: DİYARBAKIR (A.A) Turkcell Süper Lig'de Diyarbakırspor, Gençlerbirliği'ni 1-0 yendi 53. dakikada ceza sahasında topla buluşan Mustafa'nın vuruşunda ters pozisyonda kalan kaleci Espinoza, son anda topa sahip oldu. 66. dakikada ceza alanı içerisinde topla buluşan Da Silva Mendonca, kaleci ile karşı karşıya kaldı. Bu futbolcunun vuruşunda kalecinin ayaklarına çarpan top kornere çıktı. 83. dakikada ceza sahasında topla buluşan Kahe'nin vuruşunda, Espinoza'yı da geçen topu Diallo kornere gönderdi. 90. dakiada ceza sahası önünde topla buluşan Erhan'ın vuruşunda defansa çarpan top kornere çıktı. Diyarbakırspor, karşılaşmayı 1-0 kazandı. 25.10.2009 SPOR
613206
Elano'lu start
Elano'lu start Elano'lu start YAŞAR YALÇIN 25.10.2009 Rijkaard, Kewell'in yerine Elano'yu ilk 11'e aldı. Savunmada Servet'in partneri M.Topal olacak Kadıköy'deki derbi öncesi Galatasaray kadrosunda iki sürpriz yaşandı. Teknik direktör Frank Rijkaard, haftalardır ilk 11'de görev verdiği Harry Kewell'ı yedeğe çekerek Elano'yu ilk 11'e aldı. Hollandalı teknik adam, Brezilyalı'yı Milan Baros'un arkasına monte ederek, bu bölgede görev yapan kaptan Arda Turan'ı da sol tarafa çekti. Sarı- kırmızılı ekipte bir başka değişiklik ise, savunmanın göbeğinde oldu. Herkes, Servet Çetin'le birlikte Gökhan Zan'ın görev yapmasını beklerken, Rijkaard Dinamo Bükreş maçındaki performansından memnun kaldığı Mehmet Topal'ı Servet'in göbekteki partneri olarak görevlendirdi. Mehmet Topal, geçen sezon 0-0 biten Galatasaray-Fenerbahçe maçında da stoper olarak oynamıştı. Buna göre, Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki derbiye Galatasaray'ın kalede Leo Franco, savunmada Sabri, Mehmet Topal, Servet, Hakan Balta dörtlüsü, önlerinde Mustafa Sarp ve Ayhan ikilisi, sağ kanatta Keita, solda Arda Turan, ortada Elano ve tek forvet Milan Baros kadrosuyla çıkması bekleniyor. FENERLİ MOR İSTEMİYOR! Bu sabah güvenlik toplantısında takımların hangi renk forma giyeceğine hakem karar verecek. Fenerbahçe, klasik çubuklu giymek istiyor. Mor forması çok konuşulan Galatasaray'ın tercihi merak konusu. antu.com da esprili bir açılış sayfasıyla mor formaya göndermede bulundu. Elano'lu start Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613649
Domuz gribinden ölen kişi toprağa verildi
Domuz gribinden ölen kişi toprağa verildi ’da dün domuz gribinden hayatını kaybeden 29 yaşındaki kişinin cenazesi, Kalecik İlçesi Satılar Köyü’nde toprağa verildi. Ölen kişinin cenazesi Belediyesi’ne ait cenaze aracıyla Ankara’dan hastaneden alınarak Satılar Köyü’ne getirildi. Satılar Köyü Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından cenaze, köy mezarlığına defnedildi. Cenazeye katılan ölen kişinin kardeşleri ve yakınlarının üzgün oldukları ve ağladıkları gözlendi. Cenaze töreninin ardından ölen kişinin ağabeyi, aşısı yaptırılmamasına" yönelik açıklamalarda bulunan siyasetçilere tepki gösterdi. Satılar Köyü Muhtarı Sadık Akgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ölen kişinin evli ve çocuk babası olduğunu belirtti. Ankara’da yaşayan ölen kişinin vefatından hafta önce köyüne ziyarete geldiğini anlatan Akgün, "O zaman biraz rahatsız olduğunu söylüyordu. Biz de kendisine hastanede çalıştığını, gidip muayene olması gerektiğini söyledik" dedi. Hayatını kaybeden kişinin köyü ziyareti sırasında bazı kişilerle görüştüğünü ifade eden Akgün, ancak köyde herhangi bir tedirginliğin söz konusu olmadığını kaydetti. Akgün, cenazeye katılanlar için herhangi bir önlem alınmadığını ifade ederek, "Ben gereken yerlere söyledim, ’normal cenaze gibi götürün gömün’ dediler" diye konuştu. Bu arada, ölen kişinin yakınlarından biri, gazetecilere yaptığı açıklamada, kendisinin de dün gece hastanede olduğunu belirtti. İki saat yoğun bakım ünitesi önünde beklediklerini öne süren bu kişi, "Bize kimse bir bilgi vermedi. Muhatap bulamadık. Bize zatürreden öldüğünü söylediler. Domuz gribinden öldüğünü ise televizyonlardan öğrendik. Dört kişilik bir odada tedavi ediliyordu. Zatürre üzerine serum takılmış. Ölmeden önce dayısı ve bazı yakınları yüz yüze muhabbet etmiş" dedi. Bazı vatandaşlar da yetkililerinin kendilerine yeteri kadar bilgi vermediğini ileri sürerek tepki gösterdi. Öte yandan, sırasında sadece bazı basın mensuplarının önlem amaçlı maske taktıkları görüldü. .
613586
Galatasaray parçalı formayla çıkacak
parçalı formayla çıkacak Süper Lig'in 25. haftasında ezeli rakipler ile 'nda karşı karşıya gelecek... Maç öncesi Fenerbahçeli taraftarların sürekli gündeme getirdiği ve bunun için hızırlıklar yaptığı 'mor' formalar ise bu akşam sahada olmayacak. Sarı-kırmızılı ekip parçalı formalarla 'de olacak. İşte 'dan yapılan açıklama: "Derbide Parçalı Formayla Sahadayız! 'in 10. haftasında Fenerbahçe ile Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda karşılaşacak olan Galatasaray, bu mücadelede parçalı forma ile sahaya çıkacak. Haydi Galatasaraylılar, parçalı formalarımızla sahadaki aslanlarımızı destekleyelim..." . .
613739
Havada cep telefonu, internet, Tv keyfi
Uğur Cebeci'nin haberi Panasonic şirketiyle anlaşan THY, pazarlıkların tamamlanmasından sonra sözleşmeyi kasımın ilk haftasında imzalamayı planlıyor. Uzun menzilde kapasite büyüten THY, sipariş verdiği 12 777-300ER ile A330-300’u Ekim 2010’dan itibaren teslim almaya başlayacak. Bu uçaklarda business ve ekonominin yanı sıra ara sınıf premium ekonomi de bulunacak. First class’tan ise vazgeçildi. THY tasarımda Lufthansa, Swiss, Virgin gibi dünya devi havayollarına hizmet veren İngiliz Priestmangoode şirketiyle anlaştı. İlk tasarlanan koltuk ve kabin çizimlerini THY’ye sunan Priestmangoode, kumaş ve deri renklerine karar verilmesinden sonra imalatçılarla beraber çalışmaya başlayacak. İŞTE YENİLİKLER CEP SERBEST: Yeni sistem, uçakta yolcuların cep telefonları ile konuşmasına, mesaj göndermelerine olanak sağlayacak. Ancak telefonlar uçak seyir yüksekliğine çıktığında çalışabilecek. Sistemin ilk olarak mesajlaşmaya açılması planlanıyor. 10 bin metrede cep telefonuyla konuşmaya ikinci etapta başlanacak. KABLOSUZ İNTERNET: Panasonic’in “eXConnect” adını verdiği sistemde kabinde kablosuz internet yayını yapılacak. Yolcular dizüstü bilgisayarlarından veya sistemle uyumlu çalışabilen cep telefonlarıyla yüksek hızda internete bağlanabilecek. THY, Lufthansa ile bu sistemin ilk kullanıcılarından biri olacak. CANLI TELEVİZYON: Uçağın üzerine konulacak özel bir anten ile uzun uçuşlarda uydu üzerinden Türk televizyonlarının yanı sıra seçilen yabancı kanallar da canlı izlenebilecek. DOKUNMATİK EKRAN: Her koltuktaki ekran dokunmatik olarak planlandı. Yolcu bu ekranı kullanarak mönüden istediği yemeği seçebilecek. Yolcular, iPod gibi taşınabilir eğlence cihazlarını sisteme bağlayıp büyük ekranda kendi filmlerini izleyip müziklerini stereo kulaklıkla yüksek kalitede dinleyebilecek. Hürriyet-Pazar
614012
Başbuğ: Yaşanan olayları kimse tasvip edemez
Geçtiğimiz hafta yaşanan olayları, Türkiye'de gerçekten kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum'' dedi. Geçtiğimiz hafta yaşanan olayları, Türkiye'de gerçekten kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum'' dedi. Orgeneral Başbuğ, Panora Alışveriş Merkezi'ndeki sinemada, Yönetmen Levent Semerci'nin Irak sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan bin 365 metre yükseklikteki Karabal Jandarma Karakolu'nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikayesini anlattığı ''Nefes: Vatan Sağolsun'' adlı filmi izledi. Filmin ardından gazetecilere açıklama yapan Orgeneral Başbuğ, terör örgütü üyelerinin teslimi sırasında yaşanan görüntüleri değerlendirdi. Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi: ''Elbette son yaşanan olayları kimse tasvip edemez, kimse. Bu yaşanan olayları, geçtiğimiz hafta yaşanan olayları Türkiye'de gerçekten kimsenin tasvip etmesi mümkün değil. Elbette şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum. Onların üzüntülerine saygı gösteriyorum. Ama unutmasınlar ki şehitler verilmeseydi, bu gaziler verilmeseydi bugün acaba Türkiye terörle mücadele noktasında nerede olurdu? Unutmayalım. Bunları unutursak, her şeyden evvel şehitlerimize karşı büyük haksızlık olur, gazilerimize karşı büyük haksızlık olur.'' Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 1990'lı yıllarda, terör örgütünün, Türkiye'nin belirli bölgesini kontrol altına almak, bağımsız devlet kurmak istediğini belirterek, ''Bugün neredeler? Bugün aslında terörle artık bu hedeflerine ulaşamayacağını bölücü terör örgütü anladı. Nerede bugün bağımsız devlet hedefi söyleyenler, bugün niye bunları söyleyemiyor?'' dedi. Orgeneral Başbuğ, Panora Alışveriş Merkezi'ndeki sinemada, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atilla Işık, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Bekir Kalyoncu ile birlikte ''Nefes: Vatan Sağolsun'' adlı filmi izledi. Filmin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Orgeneral Başbuğ, filmin olayları güzel yansıttığını söyledi. Başbuğ, ''Belki de terörle mücadele kapsamında bugüne kadar çekilmiş en güzel filmlerden bir tanesi.
613894
16:57 Kadıköy iskelesinde erkek cesedi bulundu
iskelesinde erkek cesedi bulundu sahilinde kayaların arasında bir erkek cesedi bulundu. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, sahilde kayalara sıkışmış halde bir gören balıkçılar, durumu polis ekiplerine bildirdi. Ceset, Komutanlığına bağlı ekiplerce bulunduğu yerden çıkartılarak, Kadıköy İskelesi’ne getirildi. Üzerinden kimliğini belirlemeye yarayacak herhangi bir belge çıkmayan ceset, ve polis ekiplerinin incelemenin ardından morguna kaldırıldı. Polis ekipleri, cesedin, 17 Ekim Cumartesi günü Kadıköy- seferini yapan vapurdan kimlik ve parasını bıraktıktan sonra atladığı ileri sürülen S.T’ye (22) ait olabileceğini belirterek, soruşturmanın sürdürüldüğünü bildirdiler. .
613378
Rüştü’ye yardım, futbola ihanet
Uğur Meleke GLOKALRüştü’ye yardım, futbola ihanet 25 Ekim Pazar 2009 Geçtiğimiz cumartesi günü Kasımpaşalı Moritz’in santradan filelere gönderdiği/gol değeri kazanmayan top, esasında günümüz futbolunun önemli problemlerinden birini temsil ediyordu. Moritz orada futbol oynamak, canlılığı sürdürmek isteyen taraf... Rüştü (ve işbirlikçisi Ernst) ise oyunu durdurmak, bölmek uğraşında... “Futbol Oyun Kuralları Kitabı Kural 8”, başlama vuruşu yapılmadan önce “Hakem bir işaret verecektir” ve “Rakipler toptan 9,15 metre uzak olacaktır” dediği için Göçek, Moritz’in golünü geçersiz saydı. Ama kitaba uygun bu karar, oyunu durdurmak isteyen Rüştü’ye yardım, güzel futbola da ihanet anlamına geldi maalesef... Benzer bir Nisan 2004’te penaltıdan attığı golün ardından kutlamayı uzatıp çizgisine dönmeyen kalecisi Butt’un başına gelmiş, Schalkeli Mike Hanke de Moritz benzeri bir aşırtma vuruş yapmıştı. Tek farkla: İnisiyatif kullanan Alman hakem golü verdi; futbol oynamak isteyen Schalkelileri ödüllendirip, vakitten çalan Leverkusenlıları cezalandırdı. Düdüğümü bekle Belki bu tarz goller yılda bir oluyor, hakemin bu minik inisiyatifinden büyük zarar gelmez diye düşünüyorsanız, bir de şunun üstüne düşünün: Serbest atışlarda hakemin “Düdüğümü bekle” işareti... Serbest atış kullanacaksınız, oyunun doğası gereği rakibi hazırlıksız yakalayıp vuruş yapmak istiyorsunuz. Ama hakem “Düdüğümü bekle” diyerek göz göre göre metreye kurup vakit geçiren savunma oyuncularına yardımcı oluyor! Bizce hakemin “düdüğümü bekle” işareti anlamsız, katkısız, futbolun ruhuna ters. Tek bir durum dışında: Baraj yakınsa ve atışı kullanacak olan oyuncu, hakemden mesafeyi ayarlamasını istemiyorsa... Bu noktada enteresan bir not: Ligi’nde hakemler, barajdaki oyuncuların gelmesi gereken noktayı, kısa süre sonra gözden kaybolacak beyaz bir “frikik spreyi” ile çiziyorlar. Bu garip yöntem ’ya transfer olur mu bilmem, ama üstünde düşünmeye değebilir. Gözüm üstünüzde! Bu serbest atışların bir diğer akıl almaz tarafı da, hakemin oyunu durdurup, ceza alanı içindeki iki futbolcuyu “gözüm üstünüzde” işaretiyle uyarması... Ben vakit geçirmek isteyen bir olsam, her serbest atışta ceza alanında rakibin beline dolanıp, hakemin bizi uyarmasını beklerim! Oysa hakem, didişen iki adamı gözden kaçırmamak suretiyle oyunu durdurmasa, atışı yaptırsa; kusurlu hareket devam ediyorsa faul (veya penaltı) düdüğüyle oynamak isteyeni ödüllendirse daha mantıklı değil mi? Sakatlık meselesi Vakit geçirmek isteyen tarafın en büyük yardımcılarından biri de sakatlık oldu maalesef son dönemde. Oyuncu sakatlanıyor, dakika boyunca yerde kıvranıyor, nihayet sedye geliyor ve kenara taşınıyor. Ama gariptir, sadece saniye sonra onu taç çizgisi kenarında sapasağlam oyuna girmek için hazır durumda görüyorsunuz! Söz konusu sakat ev sahibi takımdansa, taraftarın ıslıklarıyla hakemin baskı altına alınması da an meselesi oluyor. Hakem de çaresizce “gir” işaretini yapıyor bu oyuncuya. Oysa ’nın sakatlanıp kenara gelen oyuncunun en azından bir sonraki düdüğe kadar içeri girememesini sağlayacak kural değişikliğini yapması lazım. FIFA’nın kural kitabının hâlâ kusursuz ve modern olduğunu düşünenler varsa, bu yazıyı onlar için bir küçük soruyla bitirelim: “Eğer bir serbest vuruşta top doğrudan doğruya takımın kendi kalesine girerse, hakemin kararı ne olur?”. Yani örneğin kendi yarı alanında bir serbest atış kullanıyor, topu geri pas olarak kalecisi Valdes’e atıyor. Valdes topu ıskalıyor ve meşin yuvarlak ağlara gidiyor. Hakemin kararı ne olur? Tamas’ın pozisyonu G.Saray-Dinamo maçında Tamas’ın ceza alanı içinde eline çarpan topu görmüşsünüzdür. Tamas topa vurmak isterken ayağını boşa salladı ve meşin yuvarlak istemsizce eline çarptı, hakem de haklı olarak oyunu devam ettirdi, tamam... Daha önce Interli ’nun maçında eline çarparak gol olan pozisyonda da yazmıştım, bu tarz durumlara bir itirazım var: Eğer top oyuncunun kendi hatasından (topu ıskalamasından veya vücudunun başka bir bölgesine çarpmasından) ya da kendi takım arkadaşının vuruşundan eline geliyorsa kararı verilmeli... Mesela; a) Pique, Puyol’a sert bir pas veriyor; top ceza alanı içindeki Puyol’un eline istemsiz olarak çarpıyor. b) Veya 50-60 metrelik uzun bir topu Puyol ıskalıyor ve meşin yuvarlak istemsizce eline çarpıyor. c) Ya da Puyol topu kafayla uzaklaştırıyor, ama kafasıyla yaptığı kontrolsüz vuruş eline çarparak önüne düşüyor. Tüm bu durumlarda bugünkü kural kitabı “Devam” diyor. Oysa bu her üç durumda da rakip takımın haksızlığa uğradığını düşünüyorum. Çünkü Puyol’un elle oynamasında rakip takımın bir katkısı yok ki! Puyol’un veya takımının beceriksizliği nedeniyle oluşmuş bir hentbolü neden affediyoruz? Puyol, ceza alanı içinde istemeden Raul’e tekmeyi vurunca affediyor muyuz! (251 yazı)
613013
Lyon şokta!
Lyon şokta! 24/10/09 23:16 Şampiyonlar Ligi'nde Liverpool'u deplasmanda yenerek moral toplayan Lyon, Nice'a 4-1 yenilerek şoke oldu. Nice, 17. dakikada Bagayoko'nun golü ile öne geçerken, 39. dakikada Lyon'un file bekçisi Vercoutre, topu kendi ağlarına gönderdi ve skor 2-0 oldu. Nice'ı farka götüren golleri 68. dakikada Hellebuyck, 74. dakikada Remy kaydederken, Lyon'un 82. dakikada Ederson ile bulduğu gol yeterli olmadı. Nice, bu galibiyetle, 11 puanla 14. sıraya yükselirken, Lyon 20. puanla 4. sırada yer aldı. Fransa 1. Lig'de oynan diğer maçlar şöyle: Bordeaux-Le Mans: 3-0 Boulogne-Monaco: 1-3 Grenoble-Nancy: 1-2 SochauxLorient: 1-0 St Etienne-Valenciennes: 0-2
613678
Jackson'ı dansla andılar
Jackson'ı dansla andılar CN Giriş Saati 25.10.2009 10:17 Güncelleme 25.10.2009 10:17 Michael Jackson hayranları, 40 ayrı ülkede aynı anda Thriller Dansı yaptı. Dünyanın 40 ayrı ülkesindeki Michael Jackson hayranları Türkiye yerel saati ile aynı anda ünlü Thriller Dansı yaptı. Jackson'un bir şarkısı eşliğinde yapılan dansa Türkiye'den de 200'ü aşkın Jackson hayranı katıldı. Ölümüyle dünyadaki hayranlarını yasa boğan ünlü şarkıcı Micheal Jackson'un 40 ayrı ülkede Thriller Dansı ile anıldı. Türkiye yerel saati ile 03.30'da Thriller Dansı yapan binlerce kişi "Jackson'ı unutmadık" mesajı verdi. Bu organizasyona Türkiye'den de 200'ü aşkın Jackson hayranı katıldı. Ümraniye Tepeüstü'nde bulunan Meydan Alışveriş Merkezi'nde bir araya gelen Jackson hayranları zombi kılığında sahneye çıktı. Ünlü şarkıcının Türk hayranlarının dansı izleyenlere keyifli anlar yaşattı. Dansın ardından Michael Jackson'un çeşitli şarkıları eşliğinde eğlence devam etti. Organizasyona katılanlar, pop yıldızına duydukları sevgiyi ifade edebilmek ve onu unutmadıklarını göstermek istediklerini belirterek, "Dünyada 40 ayrı ülkede aynı anda Thriller Dansı ile bir araya gelip Jackson'a sevgimizi ileteceğiz." dedi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613805
Diyarbakırspor: Gençlerbirliği: (ilk yarı)
(ilk yarı) ’de karşılaşmasının ilk yarısı Diyarbakırspor’un 1-0’lık üstünlüğü ile sona erdi. 10. dakikada Hurşit’in soldan ceza sahasına ortaladığı ve kaleciyi de geçen topa Kahe vuramadı. Seken topu önünde bulan Mustafa da dokunamayınca defans topu uzaklaştırarak büyük bir tehlikeyi önledi. 15. dakikada aldığı topla ceza sahasına doğru giden Hurşit, kalecinin ileri çıktığını görünce aşırtmak istedi, top üst direkten geri döndü. 17. dakikada Barış, ceza sahasını dışından sert vurdu. Kaleci Serdar topu güçlükle kornere çeldi. Kornerden sonuç alınamadı. 28. dakikada Hurşit’in pasıyla ceza alanında buluşan Kahe, kaleci ile karşı karşıya kaldı. Bu futbolcunun vuruşunda kaleci Espinoza’nın ayağından geri gelen topu defans uzaklaştırdı. 30. dakikada Cem’in sağdan ortasında topu takip eden Kahe kafa ile vurdu, top direkten geri döndü. Defans tehlikeyi uzaklaştırdı. 34. dakikada ceza sahası önünde topla buluşan Tazemeta, düzgün bir vuruşla topu kalecinin sağından filelere gönderdi: 1-0 45. dakikada Mendoza’nın kullandığı serbest vuruşta, top az farkla auta çıktı. Karşılaşmanın ilk yarısı Diyarbakırspor’un 1-0’lık üstünlüğü ile tamamlandı. Stat: Atatürk Hakemler: Serkan Ok, Kemal Yılmaz Diyarbakırspor: Espinoza, Larsen (Dk. 32 Adnan), Tolga, Basem, Celalettin, Şener, Barış, Abdullah, Mendoza, Tazemeta Gençlerbirliği: Serdar, Orhan, Murat, Aykut, Radeljiç, Hurşit, Cem, Kahe, Da Silva, Mustafa, Patiyo Gol: Dk. 34 Tazemeta (Diyarbakırspor) Dk. 41 Barış (Diyarbakırspor) . .
613958
İstanbul'da domuz gribi önlemi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, konusunda İstanbul'da alınan önlemlerle ilgili olarak, "'Toplu taşıma araçlarımızı her akşam seferinden sonra dezenfekte ediyorduk, daha ileri bir önlem olarak halkımızın çok daha toplu kullandığı alanlar dezenfekte edilecek" dedi. Topbaş, Dolmabahçe Sarayı bahçesinde Fashionable İstanbul günleri kapsamında düzenlenen, "Genç tasarımcılar" defilesini izledikten sonra basın mensuplarının İstanbul'daki önlemlerine ilişkin sorularını yanıtladı. Dünyada insanların gibi bir virüs nedeniyle tehdit altında olduğunu ifade eden Topbaş, dünyada nasıl her tarafı etkilediyse, şimdi de bir küresel sağlık sorununun yaşandığını dile getirdi. İstanbul'da da vakalarının görülmeye başlandığını, bununla ilgili Valiliğin çeşitli önlemler aldığını belirten Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak bu doğrultuda kendilerinin de çalışmalar yaptıklarını söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, "Bizim bilinmeyen yönlerimizden bir tanesi de toplu taşıma araçlarımızı her akşam seferinden sonra dezenfekte ediyorduk. Daha ileri bir önlem olarak halkımızın çok daha toplu kullandığı alanlar dezenfekte edilecek. İstanbulluların dokunduğu yerlerde bir takım dezenfekte önlemi almamız gerekiyor. İstanbullular da daha hassas davranmalı. Sağlık açısından temizliğe önem göstermeliler. Belediye olarak bize ne görev düşüyorsa yapacağız. Önlemleri artıracağız" diye konuştu.
613666
Kartal uçmaya başladı...
Kartal uçmaya başladı... AA Giriş Saati 25.10.2009 12:02 Güncelleme 25.10.2009 12:02 Turkcell Süper Lig'de deplasmanda Eskişehirspor'u 1-0 yenerek haftayı puanla kapatan Beşiktaş, tırmanışını sürdürüyor. Geçen sezonu iki kupayla kapatan, ancak yeni sezona çok kötü bir başlangıç yapan ''Kara kartallar'', son maçlarda aldığı başarılı sonuçlarla uçmaya başladı. Beşiktaş, sezonun ilk maçlarındaki kötü sonuçları son karşılaşmalarda aldığı başarılı sonuçlarla unutturdu. Yeni sezonda yaptığı ilk maçta sadece galibiyet alabilen siyah-beyazlı ekip, oynadığı son karşılaşmada ise galibiyet alarak grafiğini yukarıya doğru çıkardı. İlk karşılaşmada Turkcell Süper Lig'de sadece Antalyaspor'u 2-0 yenerek galibiyet sevinci yaşayabilen ''Kara kartallar'', ligin yanı sıra UEFA Şampiyonlar Ligi'nde aldığı başarısız sonuçların ardından taraftarlarının tepkisine maruz kaldı. Sezona TFF Süper Kupa'da Fenerbahçe'ye 2-0 mağlup olarak başlayan Beşiktaş, Turkcell Süper Lig'deki maçında galibiyet, yenilgi ve beraberlik alarak sadece puan toplayabildi ve alt sıralarda kaldı. Kötü performansını UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de sürdüren siyah-beyazlı ekip, bu süreçte grubunda oynadığı iki karşılaşmadan da mağlup ayrıldı ve son sırada yer aldı. MAÇTA HER ŞEY DEĞİŞTİ Beşiktaş, sezonun ilk maçındaki kötü performansını son maçta ise tamamen tersine çevirdi ve adeta yeniden doğdu. Denizlispor ile kendi sahasında yaptığı karşılaşmayı 1-0 kazanarak yeniden dönüş sinyalleri veren siyah-beyazlı takım, sonraki karşılaşmalarda aldığı sonuçlarla hem Turkcell Süper Lig'de, hem de UEFA Şampiyonlar Ligi'nde iddialı olduğunu ortaya koydu. Turkcell Süper Lig'in ilk haftasında sadece puan toplayabilen Beşiktaş, oynadığı son mücadelede ise galibiyet alarak puan topladı. Ankaraspor'un küme düşürülme kararının ardından bu takımla yapması gereken karşılaşmadan da hükmen galip ilan edilen Beşiktaş, böylece maçta 12 puan alıp, toplam puanını 18'e çıkardı. Ligin ilk haftasında alt sıralardan kurtulamayan ''Kara kartallar'', son haftada ise 12 puan alarak üst sıralara doğru tırmanmaya başladı ve zirve konusundaki iddiasını ortaya koydu. MAÇ UEFA ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDE İDDİASINI GÜÇLENDİRDİ Kötü olduğu dönemde UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de arzuladığı sonuçları alamayan siyah-beyazlı takım, grubundaki 3. maçında Almanya'nın VfL Wolfsburg takımı karşısında aldığı puanla iddiasını güçlendirdi. (B) Grubu'nda yer alan ve oynadığı ilk iki maçta önce kendi sahasında İngiltere'nin Manchester United takımına 1-0 mağlup olan, ardından deplasmanda Rusya'nın CSKA Moskova ekibine 2-1 yenilerek grupta kendini son sırada buldu. Form tutmaya başlayan Beşiktaş, umutların azalmaya başladığı dönemde VfL Wolfsburg karşısında deplasmanda altın değerinde puan çıkardı ve kendisinden fazla uzaklaşamayan rakiplerine karşı iddiasını sürdürdü. EKİM AYINDA HEP SEVİNDİ Ağustos ve eylül aylarında sadece kez sevinebilen siyah-beyazlı takım, ekim ayında ise hep sevindi. İki aylık süreçte sadece Antalyaspor galibiyetiyle mutluluk yaşayan Beşiktaş, ekim ayıyla birlikte kötü günleri geride bıraktı. Ekim ayına Turkcell Süper Lig'de Denizlispor'u 1-0 yenerek başlayan Beşiktaş, ligde Kasımpaşa ve Eskişehirspor'u yenerek sevincini sürdürdü. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de VfL Wolfsburg karşısında aldığı 0-0'lık sonuçla en azından bir puan almanın mutluluğunu yaşayan siyah-beyazlı ekip, ekim ayında Ankaraspor'un düşürülmesinin kesinleşmesiyle rakibiyle oynayacağı mücadeleyi 3-0 hükmen kazanarak ekim ayındaki sevincini doruğa çıkardı. Ekim ayında önemli sevinçler yaşayan Beşiktaş, bu ayı ligin 11. haftasında Ankaragücü ile kendi sahasında oynayacağı karşılaşmayı kazanarak mutlu bitirmeyi hedefliyor. Siyah-beyazlı ekip, 31 Ekim Cumartesi günü Ankaragücü ile kendi sahasında oynayacağı karşılaşmadan galip ayrılıp tırmanışını sürdürmeye çalışacak. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613992
Fenerbahçe:3 Galatasaray:1 (Maç sonucu)
20.00 25.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın :3 :1 (Maç sonucu)Mustafa Kemal BÜYÜKKAYA Milliyet İnternet'nin nefesini tutarak izlediği derbi mücadelesinde gülen taraf oldu. Fenerbahçe, sahadan 3-1'lik galibiyetle ayrıldı... mücadelesi, yan hakemin maç öncesinde ısınma esnasında kafasına gelen cisim ile kanaması nedeniyle yaklaşık 12 dakika gecikme ile başladı. 20:00 Her iki takım oyuncuları da sahaya çıktı... 20:01 Hakemler gelmediği için oyuncular seramoni alanında bekliyor... 20:03 Hakemlerin gelmesi gecikince oyuncular top alıp ısınmaya başladı... 20:04 Her şey hazır ama hakemler henüz gelmedi... 20:06 ve yardımcıları şimdi sahaya çıktı... 20:07 Yan hakem Tarık Ongun'un kafasında bir kaç tane dikiş izi var... 20:08 Karşılaşmanın başlama vuruşu şimdiden dakika gecikti.. 20:09 Şimdi İstiklal Marşı'mız hep bir ağızdan okunuyor... 20:10 Büyük derbi için her şey hazır... Takımlar, saha ve top seçimlerini yaptı. 20:11 Hakem Bünyamin Gezer yardımcıları ile konuştu, 4. hakemden işaretini aldı... İLK YARI 1. dakika Bünyamin Gezer ilk düdüğünü çaldı ve mücadele başladı. İlk vuruşu Fenerbahçe yaptı. Her iki takıma da başarılar dileriz. 1. dakika İlk serbest vuruş Galatasaray'ın... Emre'nin müdahalesi ile Baros yerde kalınca hakem düdüğünü çaldı. Galatasaray, sağ kanattan serbest vuruş kullanacak. Baros bu pozisyonda yerden kalkamayınca sağlık görevlileri sahaya girdi. Maç başlar başlamaz durdu... 3. dakika Şimdi serbest vuruş kullanıldı, defansta karşıladı. Ardından bir kez daha içeri dolduruldu, karşıladı. Bir kez daha Gökhan içeri yolladı ama bu kez de Volkan aldı. ASLAN'A İLK ŞOK! 4. dakika Kenarda tedavisi yapılan Baros'un oyuna devam edemeyeceği iletildi. Şimdi oyuncu değişikliği yapılacak. 4. dakika Fenerbahçe sağdan geldi, Kazım ortaladı ama defans taca atarak uzaklaştırdı. Ardından Carlos uzun bir taç atışı kullandı, defans bir kez daha uzaklaştırdı. 5. dakika Emre yerde kalınca Fenerbahçe serbest vuruş kazandı. Atışı Alex kullandı... 6. dakika Bu arada Nonda, Baros'un yerine oyuna girdi. GOL OLDU AMA... 6. dakika Alex'in kullandığı top arka direğe geldi. noktada kimse dokunamayınca arkada Vedersın çevirdi, dokundu top ağlara gitti ama yan hakemin ofsayt bayrağı havadaydı. 7. dakika Fenerbahçe atağında Kazım ceza sahasında topla buluştu ve vurdu ama yandan auta çıktı. 8. dakika Vederson'un ortasında Gökhan ayağının altından kaçırdı ama Servet tam zamanında müdahale edip tehlikeyi uzaklaştırdı. 8. dakika Bu kez Fenerbahçe hızlı atağa kalktı. Serbest vuruşu hızlı kullandılar, Kazım kaleci ile başbaşa kaldı ama hakem Bünyamin Gezer, "İttin" diyerek faule işaret etti. 9. dakika Karşılaşmanın ilk bölümünde Fenerbahçe'nin baskısı var... 10. dakika Vederson bir uzun topla yine Kazım'ı kaçırmak istedi ama zamanında çıkarak topu aldı. 10. dakika Keita, sağdan girdi ve ortaladı, Gökhan Gönül ön direkte kornere attı. Arda-Keita paslaşarak kullandılar. Ardından Arda içeri ortaladı, defans uzaklaştırdı. 11. dakika Bu arada ceza sahası içerisinde Arda ile çarpışan Gökhan Gönül yerde kaldı... Hakem Bünyamin Gezer oyuncunun yanında... Gökhan oyuna devam edecek. VE GOOOOLLLLL 12. dakika Vederson soldan getirdi, Carlos'a attı ama üzerinden atlayınca defans bir an durakladı. noktada Alex dokundu ve top ağlarla buluştu. Şimdi skor: Fenerbahçe:1 Galatasaray:0 14. dakika Fenerbahçe tribünlerinde büyük coşku var... 16. dakika Galatasaray oyundaki dengeyi kurmaya çalışıyor... 16. dakika Arda, soldan ceza sahasına girmek istedi ama Volkan zamanında çıkarak topu aldı ve ilerideki Kazım'a oynadı. Kazım gitmek isterken yerde kaldı, hakem serbest vuruş dedi. 18. dakika Roberto Carlos, ceza sahasının hemen önünde topla buluştu, çekti önüne ama sağ ayağına denk gelince öyle vurdu, üstten auta gitti. 19. dakika Galatasaray, Fenerbahçe kalesine yüklendi. Defans her defasında uzaklaştırdı, son olarak Elano aldı ve ilerledi ama yan hakem Elano'nun elle müdahale ettiğini belirterek atağı durdurdu. 20. dakika Galatasaray sağdan geldi. Sabri çok güzel ortaladı ama noktada Nonda da Ayhan da dokunamadı... Bu atak Fenerbahçe kalesindeki şu ana kadar ki, en tehlikeli ataktı. 21. dakika Fenerbahçe bu dakikalarda kendi yarı sahasından çıkmakta zorlanıyor. 25. dakika Galatasaray atağında Keita sağdan ilerledi ve içeri ortaladı, Nonda'dan önce Lugano araya girerek kornere attı. Köşe atışını Keita kullandı, Servet penaltı noktası üzerinde kafa ile vurdu, top üstten auta gitti. KEİTA YERDE KALDI 26. dakika Keita, köşe vuruşunu kullandıktan sonra bir anda yerde kaldı. Şu anda yerde ve gözünü tutuyor... Keita'nın gözüne tribünlerden atılan bir cisim isabet etmiş. Keita da atılan cismi ve topu alıp 4. hakemin yanına kadar geldi. Oyun bu nedenden dolayı bir kez daha durdu. 28. dakika Keita, gözlemcilerin yanına da gitti. Elindeki cismi gösterdi... Hakem Bünyamin Gezer de bu hareketinden dolayı Keita'ya sarı kart gösterdi. 29. dakika Gökhan ortaladı, kornere çeldi. Alex köşe vuruşunu kullandı, ön direkte Nonda karşıladı. Ardından Fenerbahçe atak tazeledi. Vederson arka direkte sert vurdu, Servet'ten seken top kornere çıktı. 30. dakika Alex bir kez daha aynı köşeden kullandı, ön direkte Npnda kafa ile taca attı. 32. dakika Galatasaray en organize atağını geliştirdi ama Sabri'nin pası çok kötü gidince atak sona erdi... 33. dakika Galatasaray, Fenerbahçe ceza sahasına kadar sokuluyor ama noktadan ileri gidemiyor. 34. dakika Kazım ile Servet'in mücadelesinde Servet yerde kalınca yan hakem faul dedi. Bu pozisyonda Kazım, hakeme itiraz etti. 36. dakika Gökhan Gönül ile Elano arasında yaşanan gerginliği hakem Bünyamin Gezer çözdü. 37. dakika Galatasaray atağında Nonda ceza sahasının dışından vurdu, Volkan yatarak kontrol etti. 39. dakika Ayhan ceza sahası dışından şansını denedi, Volkan uçarak kurtardı. 41. dakika Kazım için bir kez daha ikili mücadelede faul düdüğü çaldı. Yine Kazım-Servet pozisyonu yaşandı. 42. dakika Ketia sağdan ceza sahasına sokulup vuruşunu yaptı ama top auta gitti. BU NASIL HATA! 43. dakika Leo Franco'nun kısa düşen topunu Alex aldı ve frikik gibi şutunu attı, Leo Franco hatasını telafi ederek topu kornere çeldi. DİREKTE PATLADI! 44. dakika Köşe atışını Alex paslaşarak kullandı, arkaya doğru ortalanan topu Lugano kafa ile kaleye gönderdi, yerden seken top üst direğe çarpıp auta çıktı. 45. dakika Yine Servet ile Kazım mücadeleye girdi. Ama bu kez faul düdüğü Servet'in yaptığı hareket için çalındı. 45+1. dakika Alex serbest vuruşu kullandı, Lugano öne doğru harektlendi, dokunamadı... Leo Franco son anda kurtardı. 45+2. dakika Roberto Carlos serbest vuruşu kulllandı, seken top kornere çıktı. 45+2. dakika Bünyamin Gezer köşe vuruşunu kullandırtmadan ilk yarıyı bitirdi. İlk yarı sonucu: Fenerbahçe:1 Galatasaray:0 İkinci yarıda görüşmek dileğiyle... İKİNCİ YARI 46. dakika Karşılaşmanın ikinci yarısındaki ilk düdük çaldı ve mücadele Galatasaraylı oyuncuların vuruşuyla başladı. 47. dakika Emre soldan gitmek isterken Gökhan Zan'ın müdahalesi ile engellenince hakem Bünyamin Gezer serbest vuruşa hükmetti. 48. dakika Serbest vuruşu Roberto Carlos kullandı, ön tarafta Gökhan Zan karşıladı. Ardından Fenerbahçe Kazım ile bir kez daha geldi ama vuruşu üstten auta gitti. 49. dakika Mehmet, geriden gelen pasa hareketlendi. Servet topu kontrolüne alarak auta çıkarmak istedi ama Mehmet, Servet'ten kaptığı topla ceza sahasına girdi. Dışarıdaki Kazım'a bıraktı, Kazım'ın vuruşu üstten auta gitti. 50. dakika Sabri'nin pasında Elano topla buluşup içeri topuk pası yaptı ama noktaya Nonda hareketlenmedi. VE PENALTI! 52. dakika Fenerbahçe, Galatasaray yarı sahasında baskı uygularken Leo Franco'nun pası yine kısa düştü. Alex aldı ve hareketlenerek ceza sahasına girdi. Leo Franco yere düşürdü ve hakem penaltı dedi. Leo Franco bu pozisyonda sarı kart gördü. VE GOLLLL 53. dakika Penaltı atışını Alex kullandı, top ağlarla buluştu. Şimdi skor: Fenerbahçe:2 Galatasaray:0 54. dakika Galatasaray'da Kewell oyuna girmeye hazırlanıyor. VE GOOLLLL 55. dakika Galatasaray'ın atağında Keita'nın vuruşu Carlos'a çarpıp kornere çıktı. Köşe atışını Arda kullandı, içeriye gelen top bir anda karambolde kaldı. noktada vurdu ve top ağlarla buluştu. Şimdi skor: Fenerbahçe:2 Galatasaray:1 56. dakika Galatasaray'da Arda oyundan çıktı, yerine Kewell girdi. 58. dakika Galatasaray atağında Sabri ceza sahasının dışından sert vurdu, top Volkan'da kaldı. 59. dakika Bu kez Fenerbahçe tehlikeli geldi. Vederson'un sert şutunda Leo Franco son anda çeldi. Ardından sağdan atak tazelendi, bu kez Alex aşırdı, Kazım'dan önce savunma araya girdi. Ardından da Carlos faul yapınca oyun duraksadı. 61. dakika Nonda, hakemi aldatmaya yönelik hareket nedeniyle sarı kart gördü. 63. dakika Hakan Balta'nın soldan ortasında Keita göğsü ile kontrol ederken açısını kaybedince dışarı bıraktı. Nonda ile Ayhan çok güzel paslaştı ama Ayhan bir an duruksayınca pozisyonunu kaybetti ve tehlike büyümeden sona erdi. 64. dakika Fenerbahçe soldan atak geliştirdi. Vederson ve Kazım paslaştırlar ve geriye Roberto Carlos'a döndüler. Ardından Carlos yine Vederson'u gördü. Vederson ortaladı, Alex de Kazım'a indirdi. Kazım'ın vuruşu yine üstten auta gitti. 65. dakika Galatasaray atağında Keita sağdan içeri girerken çok kötü bir pas verince Fenerbahçe defansı topu uzaklaştırdı. 66. dakika Galatasaray bu dakikalarda oyundaki baskınısı artırdı. Bu kez Kewell pozisyona girdi. Sert vurdu ama defanstan seken top kornere çıktı. 67. dakika Köşe atışını Kewell kullandı, ön direkte Gökhan Gönül karşıladı ama arkada Sabri kontrol etti. Sabri'nin vuruşu üstten auta gitti. 69. dakika Her iki takım da orta alanda üstünlük kurma çabasında... 71. dakika Gökhan Gönül sağdan ortaladı, Gökhan Zan kafa ile karşıladı. 72. dakika Fenerbahçe'de Kazım oyundan çıktı, yerine Guiza girdi. 74. dakika Fenerbahçe'de az sonra Andre Santos da oyuna girecek... ASLAN'A İKİNCİ ŞOK! 74. dakika Keita, Roberto Carlos ile girdiği pozisyon sonrasında kırmızı kart gördü. Bünyamin Gezer, Keita'nın Carlos'un yüzüne yumruk attığını tespit etti. Bünyamin Gezer, aynı pozisyonda Roberto Carlos'a da sarı kart gösterdi. 76. dakika Fenerbahçe'de Alex oyundan çıktı, yerine Andre Santos girdi. 78. dakika Galatasaray, ceza sahasının yaklaşık 10 metre dışından kaleyi tam karşıdan gören bir noktadan serbest vuruş kazandı. Galatasaray'da serbest vuruşu Elano kullandı, Volkan çok rahat bir şekilde aldı. İNANILMAZSIN GUİZA! 79. dakika Gökhan Gönül sağdan harika ortaladı, Guiza kaleye metre mesafeden bomboş pozisyonda zoru başararak auta attı. 82. dakika Galatasaray'da Elano oyundan çıktı, yerine Aydın girdi. 83. dakika Fenerbahçe'de Kewell ile girdiği pozisyon sonrasında yerde kalan Emre sakatlandı. Şu anda saha kenarına alınan oyuncusunun tedavisi sürüyor... 84. dakika Emre tedavisinin tamamlanmasının ardından tekrar oyuna girdi. 85. dakika Vederson sert vurdu, defanstan döndü. Ardından devam eden atakta Emre en sola gönderdi ama yan hakemin ofsayt bayrağı havadaydı. 86. dakika Galatasaray'da Bünyamin Gezer'i alkışlayarak protesto eden Ayhan sarı kart gördü. AYDIN ÇOK KÖTÜ KAÇIRDI! 87. dakika aldığı topu Nonda'da verdi. Nonda da yeniden Mustafa Sarp'ı görmek istedi ama pası biraz açıldı, noktada Roberto Carlos'un ayağı kayınca top Aydın'ın önünde kaldı. Aydın müsait pozisyonda topu auta attı. 89. dakika Hakan sol kanatta Gökhan Gönül'ü çok güzel geçti ama son anda defans kornere çeldi. Köşe atışını Aydın kullandı ama çok arkaya giden topu defans taca atarak uzaklaştırdı. 90. dakika Karşılaşmaya dakikalık kayıp zaman eklendi. 90+1. dakika Andre Santos geriden aldığı topla ilerledi, kaleye kadar sokuldu ama vuruşunu Leo Franco kornere çeldi. 90+2. dakika Fenerbahçe'de Vederson oyundan çıktı, yerine Selçuk girdi. VE GOLLLL 90+2. dakika Fenerbahçe ceza sahasının 7-8 metre kadar dışından serbest vuruş kazandı. Paslaşarak kullandılar, Andre Santos ortaladı, Guiza önce kaçırdı. Bu kez de sağdan ortalandı, Guiza topukla dokunarak topu ağlara yolladı. Şimdi skor: Fenerbahçe:3 Galatasaray:1 90+4. dakika Hakem son düdüğünü çaldı ve mücadele sona erdi. Karşılaşmada gülen taraf Fenerbahçe oldu. STAT: Şükrü Saracoğlu HAKEM: Bünyamin Gezer FENERBAHÇE: Lugano, Roberto Carlos, Emre, Vederson, Kazım, Alex, Cristian, Bilica, Gökhan Gönül. GALATASARAY: Leo Franco, Sabri, Servet, Gökhan Zan, Hakan Balta, Keita, Ayhan, Elano, Mustafa Sarp, Arda, Baros MAÇTAN NOTLAR Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Fenerbahçe ile oynanan derbi karşılaşmasında, hafta içinde oynanan Dinamo Bükreş maçında dinlendirdiği oyuncuya ilk 11’de yer verdi. Rijkaard, Kadıköy’de oynanan karşılaşmada Mehmet Topal, Caner, Kewell ve Nonda’yı yedek bırakırken, Arda, Gökhan, Hakan ve Baros’a ilk 11’de şans tanıdı. Rijkaard’ın, zorluk derecesi yüksek maçta, zaman zaman birlikte oynamaları tartışma yaratan Arda ile Elano’yu birlikte oynatması dikkati çekti. Dinamo Bükreş maçında ilk 11’de sahaya çıkan Caner, Fenerbahçe’ye karşı maç kadrosunda dahi yer almadı. 50 ARAÇLIK KONVOYLA GELDİLER Galatasaray kafilesi Florya Metin Oktay Tesisleri’nden 50 araçlık konvoy eşliğinde Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu’na geldi. Taraftarların yoğun sevgi gösterileriyle Florya’dan ayrılan kafileyi taşıyan otobüsün arka tamponu, Galatasaraylı bir taraftarın kullandığı aracın kalabalıktan dolayı sıkıştırması sonucunda bariyere sürttü. BAŞKANLAR TRİBÜNDE Derbi maçı Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat birlikte izledi. Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, protokol tribününunde iki başkanın arasında yer aldı. GALATASARAY’DA 5, FENERBAHÇE’DE OYUNCUNUN İLK DERBİ HEYECANI Ezeli rekabette Galatasaray’da 5, Fenerbahçe de ise oyuncu ilk kez yer aldı. Galatasaray’da yeni transferler Franco, Gökhan Zan, Keita, Elano ve Mustafa sarı-kırmızılı forma altında Fenerbahçe’ye karşı ilk kez oynadı. Fenerbahçe’de ise Cristian, Bilica ve Mehmet ilk kez Galatasaray’a karşı sarı-lacivertli formayı giydi. Fenerbahçe’de yedekler arasında bulunan Dos Santos ve Özer de oyuna girmeleri halinde ilk kez Galatasaray’a karşı oynamış olacak. DAUM, TAKIMINI STEAUA BÜKREŞ MAÇININ KURGUSUYLA SAHAYA SÜRDÜ Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Galatasaray ile yaptıkları derbi maçta, Steaua Bükreş maçında görevlendirdiği kurguyla takımını sahaya sürerken, iki oyuncu değişikliği yaptı. UEFA Avrupa Ligi’ndeki mücadelede, sakatlıklar nedeniyle şans bulan Özer’in yerine sakatlığı geçen kaptan Alex de Souza 11’e girerken, yine Romanya’daki maçta 11’de yer alan Dos Santos, Galatasaray derbisinde yerini Vederson’a bıraktı. Antrenmanda sakatlanarak yaklaşık haftalık bir süre takımdan uzak kalan Alex, ligde Gaziantepspor, UEFA Avrupa Ligi’nde de Steaua Bükreş maçlarında takımını yalnız bırakırken, Galatasaray derbisinde takımındaki yerini aldı. Teknik direktör Christoph Daum, orta alanın solunda görev yapan Dos Santos’u derbide yedek bırakırken, bu mevkide Vederson’a forma verdi. İKİ FORVET DE YEDEK Fenerbahçe’nin iki forveti Semih ve Güiza, Galatasaray ile yapılan önemli derbide yedek kaldı. Daum, sakatlıkları geçen iki futbolcuya da derbide ilk 11’de şans vermezken, Steaua Bükreş maçında forvette görev alıp takımının tek golünü kaydeden Kazım sahaya çıktı. TRİBÜNLER TIKLIM TIKLIM Fenerbahçe’nin Galatasaray ile yaptığı derbi maçta Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı tarihi günlerinden birini yaşadı. Biletleri haftalar öncesi tükenen derbide bırakılan güvenlik boşluğu dışında tribünler tıklım tıklım dolarken, iki takım taraftarlarının takımlarını desteklemek için yaptığı yoğun tezahüratlarla statta büyük bir coşku yaşandı. GALATASARAYLI YÖNETİCİLERİ ÖZDEMİR VE KOÇ KARŞILADI Derbi maç için Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’na gelen Galatasaraylı yöneticileri Fenerbahçe Kulübü Başkanvekili Nihat Özdemir ve asbaşkan Ali Koç kapıda karşıladı. Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat ve yöneticileri taşıyan otobüs polis eskortu eşliğinde stada geldi. Protokol tribünü girişi önünde otobüsten inen sarı-kırmızılı yöneticileri, otobüsün kapısında karşılayan Özdemir ve Koç, "Hoşgeldiniz" dedi. Adnan Polat, stada girerken Fenerbahçeli taraftarlar "Aynı tarife" şeklinde bağırdı. GALATASARAYLI FUTBOLCULARA SU DOLU BALON ATTI Fenerbahçeli taraftarlar, ısınmanın ardından soyunma odasına giden Galatasaraylı futbolculara içinde su olduğu görülen balonları attı. Futbolcular soyunma odası tüneline yöneldiğinde, medya tribününün sağ tarafında bulunan taraftar grubu üzerinde mor renkli inek resmi bulunan, çoğunluğu su dolu olduğu görülen balonları futbolcuların üzerine doğru attı. Bu arada, sarı-kırmızılılar ısınmak için sahaya çıktığında, Fenerbahçe tribünlerinden sahaya su dolu plastik bardaklar atıldığı görüldü. KARİKATÜRLERLE RAKİPLERİNİ KIZDIRDILAR Fenerbahçeli taraftarlar, Türk Telekom kale arkası tribününde maç öncesi hazırladıkları bir organizasyonla açtıkları karikatürlerle rakip taraftarları kızdırdı. Maça kısa bir süre kala kale arkası üst tribünde hazırlanan düzeneğe açılan karikatürde, ezeli rekabetteki üstünlüğe vurgu yapılarak, doğduğundan itibaren Galatasaraylı olan yaşındaki bir çocuk her yaşında okula gidene kadar ağladığı resmedildi. Karikatürlerin sonunda tahtaya "FB: GS: 0" yazısı yazan ve sonunda çıldıran bir öğrenci resmedildi. Bu tribünün alt bölümünde ise "Doğduğun günden beri" yazısı ve Fenerbahçe ile Galatasaray arasında Kadıköy’deki son maçın skorları yer alan pankartlar yer aldı. Maraton üst tribünde de boyutta üzerinde "Herkes haddini bilecek" yazılı Fenerbahçe bayrağı açıldı. HAKEMLER DAKİKA GEÇ ÇIKTI Maç öncesi saha içinde iki takım oyuncuları arasında yaşanan gerginlik sırasında yardımcı hakem Tarık Ongun tribünlerden atılan yabancı maddeyle başından yaralandığı için karşılaşmanın hakemleri sahaya dakika geç çıktı. Tarık Ongun’un başına dikiş atıldı. Karşılaşma, hakemlerin sahaya çıkmasının ardından yapılan seremoniden sonra 12 dakika geç başladı. DİĞER NOTLAR -Fenerbahçeli futbolcular sahaya "Yasa dışı bahse son. kazansın" yazılı pankartla çıkarken, sarı-lacivertli futbolcular, sarı-kırmızılı tişörtler giyen miniklerin elinden tuttu. -Galatasaraylı futbolcular ise sahaya sarı-lacivertli tişörtler giyen miniklerle çıkıp, "Alo 157’yi arayın, insan ticaretine dur deyin" pankartını taşıdı. -Maç öncesi ısınma sırasında birbirleriyle tartışan ve gerginliğe yol açan iki futbolcu Cristian ve Arda seremonide el sıkışmadı. Galatasaraylı futbolcu Arda, sarı-lacivertli takımla tokalaşırken Cristian’ı atladı. -Maçta bazı tribünlerinde Azerbaycan bayraklarının yer aldığı görüldü. Milliyet Blog yazarları haberi yorumluyor Fenerbahçe Taraftarı . .
613290
Bayrak provokatörlerinin deşifre edilmesini istedi
Merinos Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Siyaset Akademisi Sertifika Töreni'ne katılan Bakan Çelik, Türkiye ve Azerbaycan'ın bayraklarının ay yıldızlı olduğunu belirterek, 'iki ülke, tek devlet ve tek millet' ifadesinin her iki taraf yetkilileri tarafından ifade edildiğini hatırlattı. Bu süreçte belli odakların Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin olumsuz noktada ilerlemesi için gayret gösterdiğini belirten Çelik, şöyle konuştu: "Bu kadar ilişkilerde hassasiyet gösterdiğimiz, karşılıklı değer yargılarına önem verdiğimiz bir ülkenin bayrağını istiskal edecek bir davranış içinde hiçbir Türk vatandaşının olamayacağını biliyorum. Hiçbir Türk polisinin, Azerbaycan bayrağına en ufak bir saygısızlığı aklından, fikrinden ve gönlünden geçirmeyeceğine inanıyorum. Bu yüzden görüntüler kimler tarafından hangi maksatla yapılmışsa, öncelikle bunların ortaya çıkmasını hükümet olarak özellikle istiyoruz. Deşifre edilmeli."
614077
Düğün yemeği 110 kişiyi zehirledi
Muş merkeze bağlı 240 haneli Yücetepe köyünde Leyla Çelikel ve Basri Seyhan'ın düğünü için civardaki Dilimli, Mercimekkale, Yeşilova ve Bahçe köylerinden çok sayıda davetliye öğle yemeğinde pilav üstü tavuk döner ikram edildi. Ancak davetliler akşam saatlerinde rahatsızlanınca şehir merkezine 25 kilometre uzaklıktaki köye doktor istendi. Köye gönderilen sağlık ekibinin teşhisine göre, baş ağrısı ve mide bulantısı şikayetleri bulunan vatandaşların yedikleri düğün yemeğinden zehirlendikleri anlaşıldı. Durumu acil olan çoğunluğu çocuk şu ana kadar 110 kişi hastanelere sevk edildi. Devlet ve kadın doğum ve çocuk hastanelerine getirilen 70 çocuğa serum takılarak tedavi altına alındı, diğer vatandaşların ise tetkikleri devam ediyor.
613169
Yalçınkaya'nın en mutlu günü
Yalçınkaya'nın en mutlu günü Yeni Şafak Muhabiri Beyhan Yalçınkaya ile İstanbul Narkotik Şube'de görev yapan komiser Oğuzhan Mutlu dünyaevine girdi. İSTİHBARAT SERVİSİ İSTANBUL Gazetemizin başarılı adliye muhabiri Beyhan Yalçınkaya, İstanbul Narkotik Şube Komiseri Oğuzhan Mutlu ile Şişli Evlendirme Dairesi'nde düzenlenen nikah töreniyle yaşamını birleştirdi. Çiftin nikahını Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül kıyarken, nikah şahitleri İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürü Cengiz Malbeleği ve Yavuz Telli oldu. Nikah törenine çiftin yakınları, basın mensupları ve polis arkadaşları ile davetliler katıldı. Yeni Şafak Ailesi olarak çifte mutluluklar diliyoruz. 25.10.2009
613359
FİKRET ERTAN Korsanlar ve Drone'lar
Bunlardan birincisi General McChyrstal'ın ek asgari 40 bin takviye asker talebi şeklinde; diğeri de Başkan Yardımcısı Biden'ın savunduğu mevcut hali daha çok sayı ve kapsamda özel operasyonlar ve DRONE denen insansız uçak saldırısıyla güçlendirmek, böyle sonuç almak şeklinde özetlenebilir. Esasen son planın DRONE kısmı öteden beri güçlü bir şekilde uygulanıyor. Nitekim, dün bir Amerikan DRONE'u Pakistan'ın Bajur bölgesinde bulunan Abdül Melik adlı Taliban liderinin evine saldırmış, on kişiyi öldürmüş bulunuyor. Bu bakımdan hangi plan uygulanırsa uygulansın Amerika'nın Afganistan-Pakistan sınır bölgesindeki DRONE saldırılarından hiçbir şekilde vazgeçmeyeceği anlaşılıyor; zira Amerika bu saldırılardan sonuç aldığına ve gelecekte de sonuç almaya devam edeceğine inanıyor. Ayrıca DRONE'lardan başka bölgelerde de faydalanma da çoktan beri aklındaydı. Nitekim, bu hafta aklında olanı hayata da geçirdi de. Bu çerçevede bu hafta Somali korsanlarına karşı bölgede DRONE'lar uçurmaya başladı. Bölge de Somali suları ve Hint Okyanusu. Bugün sayıları açıklanmayan DRONE'lar Hint Okyanusu'nun güneyinde bulunan Seyşel Adaları'nda konuşlanmış bulunuyor ve haberlere göre faaliyete geçmiş bulunuyorlar. Bu DRONE'lar alışılan PREDATOR tip DRONE'lar değil; bunlar yeni tip ve REAPER denen çok daha büyük ve gelişmiş uçaklar.Yer donanımlarıyla birlikte tanesi 70 milyon dolar olan REAPER'lar tank-buster denen A-10 tip uçaklarla hemen hemen aynı büyüklükte. Yaklaşık ton ağırlığında. İstenirse silahlı hale getiriliyorlar. Silah yükleri de 14 Hellfire havadan yere güdümlü 14 Hellfire füzesi ya da dört adet bu füzelerden ve iki adet 250 kiloluk lazer güdümlü bomba şeklinde olabiliyor. Havada en az 16 saat kalabiliyorlar. Menzilleri de oldukça uzun. Söylendiğine göre bin kilometre kadar... Kızılötesi, lazer donanımları, radar tespitli hedefleme sistemleriyle donatılı ve uydu bağlantılı haberleşme sistemlerine sahipler. Amerika'nın geçen yıl tesis ettiği Almanya'nın Stuttgart karargah merkezli Afrika Komutanlığı'na bağlı olarak görev yapacak olan bu uçaklarla korsanların faaliyetlerinin yakından izlenmesi hedefleniyor. Bu çerçevede uçaklar Somali sularında ve Hint Okyanusu'nda saldırı hazırlığı yapan korsanlara karşı bir tür erken uyarı uçakları olarak uçuyorlar. Böylece bu sularda hareket eden tankerler, şilepler, kuru yük gemileri bu uçaklar sayesinde yaklaşan ya da saldırı hazırlığı yapan korsan teknelerinden önceden haberdar edilecekler. Bu erken uyarı sayesinde önceden tedbir alabilecekler ya da rota değişikliği yapıp korsanlardan kaçabilecekler. Ayrıca herhangi bir süpheli faaliyetten de önceden haberdar olabilecekler. Bugün söz konusu sularda uçan REAPER'lar silahlı mı, silahsız mı, henüz bilmiyoruz. Esasen silahlı olsalar bile silahlarını rastgele kullanamazlar; zira yürürlükteki milletlerarası deniz hukuku meşru müdafaa hali dışında savaş gemileri ve uçaklarının korsan teknelerini batırmalarına izin vermiyor. Korsanlarla mücadele edenler sadece şüpheli teknelere çıkıp arama yapabiliyorlar. Şüpheli kişileri tutuklamak bile oldukça zor. Tutuklananlara ne yapılacağı da zaten muğlak bir konu. Korsanlar bunları bildikleri için pervasızca hâlâ gemi kaçırmaya, fidye almaya ve insanlara acı yaşatmaya devam ediyorlar. Nitekim, bu hafta korsan faaliyetleri yeniden hız kazanmış bulunuyor. Bu hafta üç gemi daha kaçırılmış, bunlara ait 70 kadar mürettebat esaret altına girmiş durumda bekliyor. Zaten halihazırda gemi ve 130 mürettebat aylardır korsanların insafına terk edilmiş bulunuyor. REAPER'lar bakalım bu durumu ne kadar değiştirecek, korsanlık faaliyetlerini ne kadar önleyecek, bekleyip göreceğiz. f.ertan@zaman.com.tr
613988
Rektörün aracına asılsız ihbar
Rektörün aracına asılsız ihbarGİRESUN, Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk’ün makam aracında hammaddesi olan keneviri taşındığı yönünde ihbar üzerine arama yapılddı. Polisin usulüne uygun yaptığı aramada ihbarın asılsız olduğu anlaşıldı. Giresun Üniversitesi Rektörlüğü’nün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Rektör Osman Metin Öztürk’ün 19 Ekim Pazartesi günü ’da yapılan Üniversitelerarası Kurul Toplantısı’na katılmak için yola çıktığı ve hizmet alımı yoluyla temin edilen kiralık araç hakkında 20 Ekim Salı günü, Giresun’dan 155 Polis İmdat telefonu aranarak Hint keneviri taşındığı yolunda ihbarda bulunulduğu belirtildi. Giresun ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ihbarın işleme konulduğu kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “20 Ekim Salı akşam saatlerinde rektörümüz, binasına vasıl olduğunda araç usulüne uygun polis tarafından aranmış ve ihbarın asılsız olduğu anlaşılmıştır. Giresun Üniversitesini ve rektörünü ilzam eden ve zan altında bırakan, faili meçhul haksız suç isnadının failinin veya faillerinin bulunması ve haklarında işlem yapılması için adli ve idari makamlara yazılı olarak resmen müracaat edilmiş ve sonucu beklenmektedir. Kamuoyunun bilgisine ve takdirine saygıyla sunulur.” .
613011
Madrid puan kaybetti!
Madrid puan kaybetti! 24/10/09 23:19 Real Madrid, Sporting Gijon ile 0-0 golsüz berabere kaldı. 19 puanla lider durumda bulunan Madrid, liderliği pazar günü kaybedebilir. Sporting Gijon ise 12 puanla 7. sırada yer buldu. La Liga'da diğer oynan maçlarda alınan sonuçlar şöyle: Atletico Madrid-Mallorca: 1-1
613456
Erken evlilik tacize girdi
Ağrı’nın Patnos İlçesi’nde yaşayan M.S. ve H.S., 2007 yılında kızları F.S.’yi 30 yaşındaki H.K. ile ‘imam nikahı’ kıydırıp nikahsız yaşamaya teşvik etti. 2008’de hamile kalan F.S., rahatsızlanınca hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan F.S.’nin yaşının küçük olduğu belirlenince, hastane yetkilileri savcılığa suç duyurusunda bulundu. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Adem Can, evlendirildiği tarihte yaşı 15 olan F.S.’yi anne ve babasının nezaretinde nikahsız yaşamaya teşvik edildiği, H.K.’nin yaşı küçük çocukla cinsel ilişkiye girdiğini, annesi F.K.’nin ise bu ilişkiye göz yumduğunu suçlamasıyla dava açtı. 15 yıla kadar hapis Hürriyet'in haberine göre, savcı Can, kızlarını yaşı küçük olduğu halde nikahsız yaşamasına teşvik eden baba M.S., anne H.S. ile F.K. hakkında “çocuğun cinsel istismarına iştirak” suçundan yıldan yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Savcı nikahsız eş H.K. hakkında ise “çocuğa nitelikli cinsel istismar” suçundan yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep etti. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanılan davada mahkeme başkanı Mustafa Danışman, Ağrı’da yaşayan anne baba ve nikâhsız eşin annesi talimatla ifadelerinin alınmasına, yaşı büyük olduğu iddia edilen F.K.’nin ise kemik yaşının tesbiti için hastaneye sevkine karar verdi. 25 Ekim 2009
614223
Korkutan olay
Korkutan olay 25.10.2009 10:42THE Sun Gazetesi’nin ve News kanalının haberine göre ABD’de domuz gribi aşısı olan amigo kız Desiree Jennings (25), yürüme yeteneğini kaybetti. Jennings, yürümeye çalışırken kasılıyor ve birkaç saniye sendeledikten sonra yere düşüyor. Ama geriye doğru yürürken ya da koşarken zorluk çekmiyor. Doktorlar, milyonda bir görülen bu nörolojik hastalığın H1N1 aşısıyla tetiklendiğini söylüyor. iLGiLi HABERLER
613696
Kahramanmaraş'taki taşlı sopalı kavgada polis memuru yaralandı
Edinilen bilgiye göre, Yavuz Selim Mahallesi'nde, iki grup arasında önce sözlü sataşma, daha sonra da taşlı sopalı kavga çıktı. Olay üzerine, Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğüne bağlı Asayiş ve Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler, kavgaya müdahale etti. Polisin müdahalesiyle sona eren kavgada, polis memuru Mehmet Yıldırım başına isabet eden taşla yaralandı. Yetkililer, yaralı polis memuru Yıldırım'ın Kahramanmaraş Yenişehir Devlet Hastanesine kaldırıldığını, olayla ilgili olarak yakalanan A.T'nin (32) gözaltına alındığını soruşturmanın sürdürüldüğünü bildirdiler.
613876
Selen Görgüzel'i topa tuttu
Selen Görgüzel'i topa tuttu Giriş Saati 25.10.2009 13:32 Güncelleme 25.10.2009 13:38 "Mıhlıçay Aşıkları" filminin yönetmeni Zafer Ünlü, fimdeki sevişme sahnesi ile gündeme gelen oyuncu Selen Görgüzel'e ateş püskürdü. Görgüzel'in filmdeki sevişme görüntülerini kendi iradesi ile basına dağıttığını söyleyen Ünlü, "Yüreği varsa benimle basın karşısında yüzleşsin. Görüntüleri kendisinin bilgisi doğrultusunda dağıtılmıştır" dedi. Görgüzel'in hakkında dava açması üzeri yazılı bir açıklama yapan yönetmen Zafer Ünlü, filmin oyuncuları Devrim Saltoğlu ve Selen Görgüzel'in sevişme görüntülerinin basına dağıtılması ile ilgili kendisi hakkında dava açtığını hatırlatarak, "Dağıtılan görüntüler Selen Görgüzel Hanımın bilgisi doğrultusunda dağıtılmıştır. Bu haberi okudum ve kendilerinden utandım. Çünkü yalan haber yaptırmayı kendilerine adet edinmişlerdir. Bende mukavelesi olan oyuncular beni dava edemez. Bu arkadaşların filmle, şahsımla ilgili karalayıcı açıklama yetkisi yoktur. Sayın Devrim Saltoğlu bu film için şirketimizle bin TL karışılığında anlaşmış olup mukavele imzalamadan ve filmimizin devamını çekmeden gitmiştir. Bizleri mağdur etmiştir" iddialarında bulundu. Ünlü açıklamasında, iki oyuncuya basın karşısında kendisi ile yüzleşme çağrısı da yaptı. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613549
Şensoy: "Yeni Ermeni tasarısı talihsizlik"
Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy, Senatosuna 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının tanınmasını isteyen bir tasarının sunulmasını "talihsiz bir gelişme" olarak niteledi. Amerika'nın Sesi Radyosu Türkçe Servisinin sorularını yanıtlayan Şensoy, hafta içinde Kongrenin üst kanadı Senatoya, Amerikan yönetiminin Ermeni iddialarını tanımasını isteyen bir tasarının sunulmasına dair görüşünün sorulması üzerine, her şeyden önce bunun beklenmeyen bir gelişme olmadığını söyledi. Şensoy, "Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanmış olan protokollerin hemen ardından böyle bir şeyin Senatoya sunulmuş olması son derece yanlış ve talihsiz. Fazla mesafe almayacağını ümit ediyorum" diye konuştu. Başkanı Barack Obama'nın Ermeni iddialarına ilişkin tutumuna dair bir soru üzerine de Büyükelçi Şensoy, Obama'nın 24 Nisandaki konuşmasında böyle bir iddiaya yer vermediğini hatırlattı. "Biz bundan evvelki Amerikan başkanlarının yaptığı gibi, Obama'nın da 24 Nisanda yaptığı açıklamada 'soykırım' sözcüğünü kullanmayacağını ümit ediyorduk. Nitekim öyle oldu" diyen Şensoy, "Obama'nın bundan sonra da, iki tarafın anlaşması ve özellikle işin tarihi boyutuna da bir şekilde eğileceklerini protokollerle açıklamış olmasının ardından böyle bir 'tartışmalı' ifadeyi kullanacağını sanmadığını" belirtti. "Azeri kardeşlerimiz müsterih olsunlar" Şensoy, Türkiye- ilişkileri ve 'nin bu konudaki tutumuna ilişkin bir soruyu, "Biz her şeyden evvel Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin bu iki protokolle yeni bir mecraya sokulmasının, bunun sayesinde diplomatik ilişkiler kurulması, arkasından sınırın açılması ve iki ülke arasında, milletler bazında bir alışverişin başlamasının son derece yararlı olacağını düşünüyoruz. Bunun sadece Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilere değil, aynı zamanda Güney Kafkasya'nın, özellikle 'donmuş sorunlarla' dolu bir bölgenin hem barışı, hem istikrarı, hem de güvenliği açısından katkı sağlayacağını düşünüyoruz" dedi. Büyükelçi Şensoy, ile ilişkiler bakımından da aralarında zaman zaman, özellikle de karar tasarıları şeklinde ortaya çıkan sıkıntıların aşılmış olacağını ümit ettiğini belirtti. konusunda işbirliği Türkiye ile arasında terör örgütü konusundaki işbirliğinin yeterli düzeye gelip gelmediğine dair soru üzerine de Şensoy, ile eskiden beri bu konuda işbirliği yaptıklarını hatırlattı. ile ilişkilerde özellikle terörizmle genel anlamda mücadele boyutunun çok önemli yer tuttuğuna dikkati çeken Şensoy, ancak kuzey 'tan Türkiye'ye yönelik saldırılar devam ettiği müddetçe, 'nin Türkiye'ye ne ölçüde yardım ettiğinin pek anlaşılamadığını ifade etti. Şensoy, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2007 yılı Kasım ayında Washington'a düzenlediği ziyaret sırasında bu konuda çok daha ileri boyutlarda işbirliği yapılmasında mutabık kalındığını anımsattı. 'nin 'yı sadece terörist örgüt değil, aynı zamanda 'nin düşmanı ilan ettiğine işaret eden Şensoy, özellikle "anında istihbarat" alanındaki ilişkiler geliştikçe Türkiye'nin de ile kuzey 'ta mücadele gücünün arttığının ortaya çıktığını belirtti. Şensoy, "Önemli gelişmeler oluyor Türkiye'de. Bu demokratik açılımların sonucu olarak da hepimizin ümidi ki, Türkiye'ye barış ortamı tam anlamıyla yakın zamanda tesis edilecek, terörizmle işbirliği boyutu ile devam edecek ve bundan da olumlu sonuçlar alacağız. Aramızdaki ilişkilerde önemli bir nokta olan ve terörizm konusundaki yardımlaşmanın devam edeceğini umuyorum" diye konuştu.
614225
Ebru, elbiselerini şişman parasıyla alacaksın!
Ebru, elbiselerini şişman parasıyla alacaksın!Rahşan Gülşan, "Şişman kadın güzel değildir" diyen Ebru Şallı'ya çok kızdı: "Yuh!" 25.10.2009 15:29 HALKI kin ve nefrete tahrik etmek. Ebru Şallı'nın tam da yaptığı bu. Yeni çıkaracağı ve şişmanları pazar olarak gördüğü Pilates DVD'sinin tanıtımında sıska faşizminin doruklarına çıkıp işi neredeyse ırkçılığa götürmüş. Demiş ki; "Şişman kadın güzel değildir, erkekler şişmanlardan hoşlanmaz, kadınlar kendilerini kandırmasın!" Ben de kısa ve öz bir şekilde bu cümleye cevap veriyorum: "Yuh!" Yanlış da anlaşılmasın kendi adıma konuşmuyorum. Bu kadınlar ve bunların pompaladığı "Kemiklerin görünsün seksi ol" kültürü yüzünden depresyona giren, zayıflama kamplarında veya zayıflama haplarıyla ölen, Ebru'nun da dünyanın parasını kazandığı zayıflama sektörünün kaz gibi yolduğu, çoğu kendini evine kapatmış şişman insanlar adına konuşuyorum. Ebru, aslında Kuşhan'da can veren Dila Kurt tam da sen senin gibi ırkçılar yüzünden aramızda yok. Küçücük yaşında üzerine yüklenen "Zayıflamazsan çok çirkin olursun, kimse seninle yatmaz" düşüncesi yüzünden öldü. Bu yaptığın ne insanlığa, ne anneliğe ne de ticaret anlayışına sığmıyor. Malını satacağın, sonra kazandığın paralarla belki yeni estetik ameliyatlar yaptıracağın, belki bilmem ne markasının en son model çantasını alacağın şişmanlar, sırf sen ticaret yapacaksın diye bu çirkin aşağılamaları hak etmiyor. ok üzgünüm ama bu sığ açıklamandan sonra sana kim "Güzel" diyebilir? Güzellik bir tek kilolarla olsaydı haklı olabilirdin. Ama geride kalan fotoğraflarından bize gülümseyen Dila, senden çoook daha güzel! GAZETE HABERTURK
613968
Erbakan'dan "Cumhurbaşkanlığı" iddiası
Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan, "Milli görüş, milletin görüşüdür. Milli görüş gömleğini çıkaracak olursanız geriye sıfır kalırsınız" dedi. Erbakan, Milli Görüşün 40. yılı etkinlikleri kapsamında, Anadolu Gençlik Derneğince Anadolu Gösteri Merkezinde düzenlenen üniversiteler arası "Şahlanış Şöleni"ne katıldı. Şölenin yapıldığı salonun yakınındaki evinden gelişi sırasında, dernek üyesi gençler Erbakan'ın aracının geçtiği güzergah boyunca sıralanarak güvenlik kordonu oluşturdu. Gençler, Necmettin Erbakan'a yol boyunca sloganlar ve çiçekler atarak eşlik ettiler. Şölende konuşan Erbakan, milli görüşün anlamını ve 40 yıllık sürecini anlattı. Milli görüşün, milletin inancı, tarihi ve kimliği olduğunu ifade eden Erbakan, 1969'da milli görüş hareketinin başlamasıyla milletin özüne döndüğünü savundu. Erbakan, batı taklitçisi partilerin halkı temsil edemeyeceğini ve milletin sorunlarına çözüm bulamayacağını öne sürerek, "Milli görüş, milletin görüşüdür. Milli görüş gömleğini çıkaracak olursanız geriye sıfır kalırsınız" dedi. Milli görüşün ülkeye önemli hizmetler verdiğini anlatan Erbakan, "Bugün Türkiye'de, hanımı başörtülü bir kişi Cumhurbaşkanlığı yapabiliyorsa bu, milli görüşün hizmetidir" iddiasında bulundu. Necmettin Erbakan, yeniden büyük Türkiye'yi, ardından yeni dünya düzenini kurmak için çalışmaya devam edeceklerini belirterek, "Milli görüşten başka kurtuluş yok. Milli görüşteki Saadet Partisi'nden başka kimse Türkiye'nin sorunlarını çözemez. Çözemiyorlar sadece vakit kaybettiriyorlar" görüşünü ileri sürdü.
613289
Pakistan'a eğitim için giden 13 Türk, terör şüphesiyle tutuklandı
Pakistan hükümeti ülkede son zamanlarda yaşanan saldırılardan sonra güvenlik önlemlerini iyice artırdı. Özellikle şüphe duyulan yabancılar gözaltına alınarak ciddi bir sorgulamadan geçiriliyor. Bu tedbirlere son olarak bir grup Türk vatandaşı maruz kaldı. Medrese eğitimi için gittikleri Pakistan'dan yurda dönüş yolunda olan Hatice-Turgay Mali, Zehra Duru, Alim-Özlem Akdemir, Meral Örnek, İdris-Gülten Uyar, Yunus Durmaz, Orhan Küçükçolak, Alper Akın, Özkan Akbey, Çiğdem Durakoğlugil, Ketta kentinde gözaltına alındı. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Türk vatandaşlarının "terörle mücadele" kapsamında tutuklandığını bildirdi. Yetkililer, İslamabad'daki Türkiye Büyükelçiliği'nin konuyu yakından takip ettiğini, meselenin adlî bir süreç olduğunu ve işlemlerin Pakistan mevzuatına göre yürüdüğünü bildirdi. SERVET YANATMA ANKARA
613864
Ünlü tiyatrocu Taksim'de dilendi
Ünlü tiyatrocu Taksim'de dilendi Giriş Saati 25.10.2009 15:50 Güncelleme 25.10.2009 15:50 Tiyatrocu Yalçın Özden, oyunu için Özel Tiyatroları Destekleme Komisyonu'na yaptığı başvurudan cevap alamayınca Taksim Meydanı'nda dilenerek eylem yaptı. Taksim İstiklal Caddesi'ndeki Fransız Konsolosluğu önüne gelen tiyatrocu Yalçın Özden, tiyatrocu arkadaşıyla birlikte bir komedi skeci sergiledi. Skeç bitince ellerini açan Özden, vatandaşlardan para topladı. 44 yıldır tiyatro ile ilgilendiğini belirten Özden, "Erol Günaydın'ın yazdığı "Yaygara 70" adlı oyun ile Özel Tiyatroları Destekleme Komisyonu'na başvurdum. Daha önce de başvurmuştum. Ancak bana hiçbir zaman olumlu cevap gelmedi. Hep ödenek olmadığı söylendi. Oysa diğer arkadaşlarımız oyunlarına destek alıyor. Ben de burada halkımın içinde dilenerek sesimi duyurmak istiyorum. Halkımın beni anlayacağını umuyorum" dedi. Özden, çarşamba gününe kadar başvurusuna sonuç alamaması halinde Ankara'ya yürüyeceğini sözlerine ekledi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613651
En acı kaza
13.23 25.10.2009 En acı kaza Kütahya’da sürücü belgesi olmadığı öne sürülen bir kadının, otomobille çarptığı yaşındaki kızı öldü. Aracın ağaca çarparak durabilmesi sonucu kişi de yaralandı. Alınan bilgiye göre, Hamidiye Mahallesi’nde düğüne gitmek için hazırlanan Nevin Topçu (29), kayınbabasına ait 43 NS 115 plakalı otomobile, kayınvalidesi Emine Topçu (80) ve kızı Seher Topçu (4) ile bindi. Topçu’nun kullandığı otomobil yolda bekleyen ve araca binmek isteyen kızı Zeynep Topçu’ya (5) çarptı. Daha sonra 50 metre sürüklenen otomobil ağaca çarparak durabildi. Zeynep Topçu olay yerinde yaşamını yitirdi. Yaralanan Nevin, Emine ve Seher Topçu, 112 Acil Servis ekiplerince Kütahya Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. .
613256
114'üncü şubeyi Alanya'da açtı
Çakır, özellikle reel sektöre, KOBİ'lere ve ihracatçılara verdiği destekle ön plana çıkan bankanın, son yıllarda bireysel bankacılık hizmetlerine de ağırlık verdiğini dile getirdi.
613513
MKEK süper silahlara kilitlendi
süper silahlara kilitlendi Son yıllarda sivil amaçlı faaliyetlerinden kademeli olarak çekilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ihtiyaç duyduğu askeri ve malzeme üretimine yönelen Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), unsurlarının kullanımı için ihtiyaç duyduğu süper silah üretimlerine ağırlık verecek. Önümüzdeki dönem için 300 milyon liralık yatırım planlayan Genel Müdürlüğü Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının gücüne önemli katkı sağlayacak süper silahların üretimini tamamen yerli imkanlarla gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bu hedefler ışığında uzun vadeli tedarik programını proje bazında belirleyen MKEK Genel Müdürlüğünce programa alınan silahlar tamamen yerli imkanlarla gerçekleştirilecek. MKEK Genel Müdürü Ünal Sipahioğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri Komutanlığının mevcut lojistik yapısına önemli güç katacak olan süper silahların gündemlerinde olduğunu söyledi. SİLAH PROJELERİ Gündemlerinde bulunan savunma amaçlı projelerle ilgili olarak MSI (Military Intellıgence) dergisine açıklamalarda bulunan MKEK Genel Müdürü Ünal Sipahioğlu, bir süreden bu yana üzerinde çalışılan bir proje ile ’nın ve takım seviyesindeki birliklerinde kullanılmak üzere “milli bir makinalı tüfek” üretileceğini kaydetti. Sipahioğlu, bu proje ile ilgili geliştirme çalımalarının sürdürüldüğünü belirtti. Bunun yanısıra, yine öncelikli projeler arasında bulunan “milli tank” projesi ile ilgili çalışmalarda belirlenen süreç içerisinde sürdürüldüğünü açıklayan Sipahioğlu ’milli bir ana muharebe tankının geliştirilmesi için başlatılan “Altay” projesinde “silah sistemlerinin tasarım ve üretiminden sorumlu”, “modern piyade tüfeğinde” de “kurumun ana yüklenici” olarak görev yapacağını söyledi. Kurumun, geçtiğimiz Temmuz ayında Savunma Sanayii İcra Komitesince alınan karar gereği Kara Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyacı olan milli havadan taşınabilir 105 mm hafif çekili obüsü tasarlayıp üretmekle de görevlendirildiğini hatırlatan Sipahioğlu, proje kapsamındaki obüsün atış kontrol sistemlerinin de tarafından imal edileceğini kaydetti. VE SAGE İŞBİRLİĞİTÜBİTAK ve SAGE ile yapılan kapsamında MKEK’nin ayrı bir üretim projesi olan milli duyarsız üretimine yönelik pilot tesisi kurma yönündeki çalışmaların da sürdürüldüğünü ifade eden Sipahioğlu, bu doğrultuda bir araştırma-geliştirme (ar-ge) çalışması yürütüklerini de söyledi. 300 MİLYON LİRALIK YATIRIM MKEK’nin programa aldığı projeler içinde 300 milyon liralık bir yatırım planlandığını ifade eden Sipahioğlu, şunları söyledi: “Genel Müdürlüğümüz son yıllarda yaptığı atılımlarla 2008 yılında gerçekleştirdiği 560 milyon liralık üretimle, satışla ’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında 98. sırada yer almıştır. Geçtiğimiz yıl 125 milyon dolarlık sözleşme imzalanmış ve 2008 yılında yıllık ihracatını ise milyon dolardan 33,5 milyon düzeyine çıkarmıştır.” 40 ÜLKEYE MKEK ürünlerinin yurt dışı pazarlarda tanıtım faaliyetlerinin de sürdürüldüğünü ve bu kapsamda düzenlenen bir çok uluslararası ve organizasyona katıldığını ifade eden Genel Müdür Sipahioğlu, kurumun halihazırda, ’dan ’ye kadar 40’ı aşkın ülkeye ihracat yaptığını, ar- yatırım projeleri ile sektörde “değişimin öncüsü” konumuna geldiğini de sözlerine ekledi. S
613090
Banliyö 13
Banliyö 13 Orijinal Adı: District 13 Yönetmen: Pierre Morel Oyuncular: Cyrill Raffaelli, David Belle, Tony D'amario ATV 22.20 Punkçı Leito, Taha adlı çete liderini tahtından indirmeyi kafasına koymuştur, ancak Taha kız kardeşi Lola'yı kaçırır ve bu sırada Leito hapse düşer. Altı ay sonra polise acil bir haber ulaşır. Taha'nın elinde 24 saat içinde patlamaya ayarlı bir nötron bombası vardır. Damien bu yeni görevinde Leito'yu da yanına almak zorundadır. 25.10.2009 TELEVİZYON
614110
Fenerbahçe: Otobüsümüz taşlandı
Yapılan açıklamada, derbi maç öncesinde Fenerbahçe kafilesini taşıyan takım otobüsünün, Galatasaraylı taraftarlarca taşlandığı belirtilirken, ''Takım otobüsüne, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'na giriş yaptığı sırada Sarı kırmızılı taraftarlarca yumurta ve taş atıldı.'' denildi.
613633
Trafikte 'online ceza' dönemi
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Trafikte 'online ceza' dönemi ANKARA (AA) Maliye ve İçişleri Bakanlıkları, trafikte 'online ceza' dönemini başlatacak.Trafik kuralı ihlallerinin azaltılması amacıyla sıklaştırılan denetimlere paralel trafik cezalarındaki büyük artış, takip ve tahsilat sorununu da beraberinde getirdi. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde vergi dairelerine 'çuvallar dolusu' trafik ceza tutanağı geldiği, bunların da sisteme işlenmesinin zaman aldığı belirlendi. Emniyetin ceza tebligatlarındaki gecikmeler, adres değişikliği gibi nedenlerle ceza tutanaklarının vatandaşa ulaştırılamaması, trafik cezası kesilen sürücülerin bazen aylar sonra cezadan haberdar olmasına neden olurken, vergi dairelerinde sisteme işleme sorunu ve tahsilat tebligatlarının hemen yapılamaması da mevcut sistemin sorgulanmasına yol açtı. Trafikte düzenin sağlanması çalışmaları kapsamında, 'elektronik denetim sistemi' de kentlerde devreye girmeye başladı. Kırmızı ışık ihlallerinin yanı sıra elektronik ortamda hız limitini aşan sürücülerin tespitini de sağlayan yeni sistem, özellikle İstanbul'da başarıyla uygulandı. KAMERALAR GELDİ, CEZALAR 4'E KATLANDI İstanbul'un ardından kentteki araç sayısının milyonu aştığı Ankara'da da trafik kurallarını ihlal eden sürücülere karşı 'kameralı takip' sistemi uygulamaya girdi. Yeni sistemin pilot uygulaması da Eskişehir Yolu üzerinde başlatıldı. Kent merkezinde yaygınlaştırılacak proje ile sürücülerin 90 merkezde 850 kamera ile izlenebileceği bu sistem oluşturulurken, sistemin kırmızı ışık, hız sınırı ihlali ve hatalı sollama yapanlar ile diğer trafik kuralı ihlallerini tespit etmesi öngörüldü. Kurulan sistemde kuralları ihlal edenler, kamerayla belirleniyor ve merkezde bilgisayar ortamında bu sürücülerin plakalarına ceza işleniyor. İstanbul ve Ankara'da devreye sokulan kameralı takip sistemi, trafik cezalarında genelde kata ulaşan bir artışa yol açtı. Başkentte sadece noktada gün içinde 42 bin kişinin kırmızı ışıkta geçtiği belirlendi. Bu durum cezaların sisteme işlenmesi ve tahsilatı sürecini daha da uzattı. Emniyet tebligat yapsa bile, vergi dairelerinin binlerce cezayı sisteme zamanında girememesi, cezasını ödemek isteyen sürücüleri de sıkıntıya soktu. ONLİNE TAKİP Cezalara paralel artan tebligat ve tahsilat sorunu, yetkilileri de harekete geçirdi. İlk olarak Gelir İdaresi Başkanlığı ile İstanbul Emniyeti arasında toplantılar yapıldı. Daha sonra Ankara'da da trafik cezalarının işlenmesi ve tahsilatı için yeni bir sistem kurulması gündeme geldi. Bu amaçla İçişleri Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Ankara Valiliği ve Emniyet yetkililerinin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda Emniyet Genel Müdürlüğü ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında trafik cezalarının online takibine ilişkin yeni bir sistem kurulması önerisi masaya getirildi. Bir komisyonun söz konusu proje üzerinde çalışması kararlaştırıldı. Buna göre, Gelir İdaresi Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında elektronik hat oluşturulacak. Kameralı takip sistemiyle, kural ihlalinde bulunan sürücülere ceza yazıldığında, bu ceza Gelir İdaresi Başkanlığında da anında görülecek. Bu çerçevede vergi daireleri de hemen tahsilat için harekete geçecek ve tebligat yapacak. Gelir İdaresi Başkanlığı, internet sitesi ve GSM ortamında da bu bilgileri vatandaşa sunacak. Böylece Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesine girerek, motorlu taşıt vergisi ve trafik cezası sorgulaması yapanlar, haklarında trafik cezası varsa bunu hemen görebilecek. Aynı şekilde GSM operatörlerine atılacak bir mesajla da aynı bilgiye ulaşılabilecek. Maliye Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre, on line sistemin oluşturulmasıyla, sadece kameralı takip sistemiyle yazılanlar değil, diğer trafik cezaları da anında sisteme aktarılacak. ÖDENEK YETERSİZLİĞİNDEN CEZALAR TEBLİĞ EDİLEMEMİŞTİ Bu arada, trafik cezalarının tebliğ edilmesi işlemi geçmişte de tartışma konusu olmuştu. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün posta ödeneklerinin yetersiz olmasından dolayı bir dönem sürücülere cezalar tebliğ edilememişti. Bu şekilde sadece bir ilde 2006 yılında yazılan milyon 703 bin adet trafik para cezasının tebliği için uzun süre beklenmişti. Bu durum 'Trafik Kazalarını Önlenme Faaliyetleri Raporu'nda da yer almış ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün geçen yıl trafik birimleri için 15 milyon 437 bin YTL ödeneğe ihtiyaç duyduğu, ancak sadece milyon 700 bin YTL ödenek alabildiği vurgulanmıştı. Trafik cezaları, Sayıştay Raporlarına da konu edilmişti. Sayıştay'ın bir süre önce yayımlanan bir raporunda, trafik cezası tutanaklarının vergi dairelerine elektronik ortamda gönderilmemesi nedeniyle tutanakların vergi memurları aracılığıyla tek tek bilgisayara kayıt edilerek tahakkuka bağlandığı belirtilmiş ve 'Vergi dairelerinin iş yoğunluğu ve mevcut personel sayısı, bu tür işlemlerin zamanında ve tam olarak gerçekleştirilmesine imkan vermemektedir' denilmişti. Trafik para cezası tutanaklarının tahakkuka bağlama işleminin İstanbul'da yirmiye yakın memur tarafından yapılmakta olduğuna da dikkatİ çekilen raporda, daha sonra şu tespitte bulunulmuştu: 'Ancak haftada 30-35 bin adet trafik para cezası tutanağının vergi dairesine gelmesi nedeniyle tamamının tahakkuku mümkün olamamaktadır. Yalnız bu ilimizde Nisan 2007 itibarıyla tahakkuka bağlanmayı bekleyen yaklaşık milyon adet trafik para cezası tutanağı bulunmaktadır. Benzer durum diğer büyük şehirler için de geçerlidir.' AYDA 722 MİLYON LİRA CEZA KESİLDİ Bu arada Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu yılın aylık döneminde trafik kurallarını ihlal eden sürücülere kesilen ceza, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,5 oranında arttı. 2008 yılının Ocak-Eylül döneminde 594 milyon 273 bin lira olan trafik cezası miktarı, bu yıl aynı dönemde 722 milyon 264 bin lira olarak gerçekleşti. 2008 ve 2009 yıllarında aylar itibariyle sürücülere kesilen trafik cezası tutarları şöyle: AYLAR 2008 2009 Ocak 183.362 262.290 Şubat 51.798 59.654 Mart 57.413 54.664 Nisan 55.191 66.888 Mayıs 52.483 55.115 Haziran 52.906 57.181 Temmuz 52.044 58.716 Ağustos 40.228 49.182 Eylül 48.848 58.574 Toplam 594.273 722.264 25.10.2009 GÜNDEM
613394
Karapara
Özgür Özgürengin MercekKarapara 25 Ekim Pazar 2009 Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) Mali Eylem Görev Gücü (FATF), bir süredir yürüttüğü “Futbol Sektörü Aracılığıyla Karapara Aklama” çalışmasını tamamladı. Ortaya çıkan sonuçlar benim için şaşırtıcı olmasa da, ülkemizde yaşananlarla birebir benzerlik göstermesi açısından bir hayli ilgi çekici. Rapor çok uzun, ’na yansıyan haber bölümleri bile 4-5 A4 kağıdını buluyor. Biz sadece önemli konu başlıklarını vermekle yetinelim. -Futbol pazarına girmek çok kolay. Girişte engeller ya yok ya da çok az. -Artan gelirler, menejerlerin, sponsorların ve futbolla ilgilenen diğer kişilerin sayısı da artırdı. Böylelikle para akışında hileli işlemlerin gizlenmesini kolaylaştırdı. -Menejerlik, birçok ülkede hala amatörce ve deneyimsiz kişiler tarafından yapıl ıyor. -Kulüplerle ilgili yasal düzenlemelerin ya da denetimlerin yeterli olmaması kulüplere sahip olmayı kolaylaştırıyor. -Stadyumların farklı işletmeler tarafından işletiliyor olması hileli işlemlere olanak sağlayabiliyor. -Futbolcuların transfer bedelleri rasyonel olmayan ve kontrolsüz şekilde tı. Bu durum karapara aklanmasına imkan tanıdı. -Sektör büyü dü ancak kulüplerin zayıf kalması, şüpheli kişilerin para tekliflerini kabul dilmesine neden oldu -Özellikle genç ve deneyimsiz oyuncular, yanlış yönlendirildiklerinde kolayca şüpheli işlemlere konu olabiliyor. -Futbol sektöründe yasa dışı işlemler çoğunlukla yetkililere bildirilmiyor. -Taraftarlar, paranın kaynağını önemsemiyor. İnsanlar, kulübe para sağlayan ba şkanlara sempatiyle yaklaşıyor. -Futbol kulübü sahibi (yöneticisi) olmak, suç dünyasından gelseler bile patronlara önemli bir sosyal statü sağlıyor. Bu statü, yerel idarecilerle de daha iyi ilişki kurulmasına katkıda bulunuyor. -Futbol kulübü sahipl eri futbol kulüplerini mükemmel bir karapara aklama aracı olarak görüyor. -Futbol kulüpleri ni yönetenler, bazı durumlarda sosyal ilişkiler urarak, devletten alıyor. Yöneticiler genelde inşaat sektöründen geliyor. -Futbolculara transferlerde ücret dışında ödeme yapılması (ev, araba v.b)da işlemlerin saydamlık dışı kalmasına neden oluyor. -Bahis oyunlarıyla, spor faaliyetlerinde maç sonuçları ayarlanabiliyor, değiştirilebiliyor. * * Son sözüm şudur: ’nin karaparayı önlemeye yönelik 49 tavsiyesinden 33`ünde zayıf not almıştır. (28 yazı)
613803
Ankara'da dersaneler de tatil edildi
Köprülü, yaptığı yazılı açıklamada, Ankara Valiliğince domuz gribinin yayılmasını kontrol altında tutmak amacıyla başkentteki ilk ve orta dereceli okulların yarından itibaren gün tatil edildiğini hatırlatarak, bu karar uyarınca kendilerine üye dershanelerde de öğretime gün süreyle ara verildiği kaydetti. Faruk Köprülü, ''Valilikçe önümüzdeki hafta sonu durumun tekrar değerlendirileceği ve alınacak kararın kamuoyuyla paylaşılacağı bildirilmiştir. ÖZ-DE-BİR üyesi dershaneler de Valiliğin bu çerçevede yapacağı açıklamaya uygun hareket edeceklerdir'' ifadesini kullandı. AA
613910
Kur'an-ı Kerim'in yakılma haberi halkı ayaklandırdı
Başkent Kabil'de sokaklarda yürüyüş yapan ve daha sonra parlamento önünde toplanan kişilerin burada ABD Başkanı Barack Obama'nın resmiyle Amerikan bayrağını yaktıkları ve çeşitli sloganlar attıkları, polisin göstericileri sakinleştirmek için havaya uyarı ateşi açtığı belirtildi. Gösterilerin, yabancı askerlerin bu ay ortasında Kabil'in güneyindeki Vardak vilayetinde militanlara karşı düzenlediği operasyon sırasında Kur'an-ı Kerim yaktıklarına dair gelen haberler üzerine düzenlendiği kaydedildi. Bu arada, Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) sözcüsü, bu haberlerle ilgili soruşturma yapıldığını ve haberlerin temelsiz olduğu sonucuna varıldığını belirtti. Sözcü, soruşturmanın, ISAF'ın ve Afgan ordusunun Vardak'ta böyle bir şey yapmadığını ortaya koyduğunu kaydetti. Vardak Valiliği sözcüsü Şahedullah Şahed de iddiaları reddederek, "bu yanlış haberleri" Taliban'ın yaymış olabileceğini söyledi.
613392
Hangi işçiler kapsam dahilinde
Necati Çetiner Emeklilik RehberiHangi işçiler kapsam dahilinde 25 Ekim Pazar 2009 İşyerindeki, işçi sayısının hesabında iş güvencesi kapsamına dahil olmayan, en az altı aylık kıdemi olan işçiyle işletmenin bütününü sevk ve idare eden vekiliyle belirli süreli hizmet akdiyle çalışan işçiler dikkate alınır. İşçi sayısının hesabında, yukarıda belirtilen işçilerin de dikkate alınması, ancak işyerindeki 4857 sayılı kapsamında olmayan öğrenci, çırak ve stajyerlerin ise dikkate alınmaması gerekmektedir. Ancak işyerinde 30 işçi olmamakla birlikte işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenecektir. Mesela, gıda satışı yapan ve her marketinde 15 işçi olan işveren, her işyerinde 30’dan daha az işçisi olduğu halde bu hüküm gereğince aynı işkolunda bulunan diğer marketlerindeki işçiler de sayıya dahil edildiği için işgüvencesi kapsamına alınacaktır. Taşeronun işçileri sayıya dahil mi? Ayrıca yasanın işyerindeki taşeron işçilerini 30 kişinin hesabında dikkate alıp almadığı konusu da açıkça düzenlenmiştir. Bu konu ileride yargı karalarıyla ortaya konacak bir husus olmakla birlikte, taşeron işçileri ile asıl işveren işçilerin ayrı ayrı değerlendirme konusu yapılması gerekmektedir. Nitekim, işverenlerin eski hükümlü ve işçi çalıştırma yükümlülüklerinin hesabında taşeron işçileri dikkate alınmamaktadır. Hangi işçiler kapsamda? - 4857 sayılı İş Kanununun 1. maddesinde; belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıp, en az altı aylık kıdemi olan ve işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden işçiyi işe alma ve yetkisi bulunan işveren vekili niteliğinde olmayan işçiler. - üyeliği veya sendikal faaliyetlerden dolayı iş sözleşmesi feshedilen işçiler. - Belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan işyeri sendika temsilcileri. - işlerinden sayılan ve 51’den fazla işçi çalıştırılan işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan ve belirsiz süreli hizmet akdiyle çalışan işçiler. -5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında çalışan gazetecilerin, 4857 sayılı İş Kanunu’nun iş güvencesine ilişkin 18-21. maddeleri kapsamında olduğu hükme bağlanmıştır. Belirsiz süreli hizmet akdi Hukukumuza göre hizmet akitleri çeşitli kategorilere göre sınıflandırılmıştır. Kategorilerden biri de belirli süreli belirsiz süresiz hizmet akdi ayırımıdır. Kanunun 11. maddesi bu ayırımı ortaya koymuştur. 11. maddeye göre; “İş ilişkisinin bir süreye bağlı yapılmadığı halde belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar.” İş güvencesine tabi olabilmek için işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıyor olması şarttır. İşçinin altı aylık kıdemi İşçinin işyerindeki altı aylık kıdemi, aynı işverene bağlı işyerlerinde geçen süreler ile aynı işyerinde iş sözleşmesinin kesintili olarak devam ettiği süreler birleştirilerek hesaplanacaktır. (582 yazı)
613741
'Hükümet zorların zoruyla karşı karşıya'
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Belediye başkanı hangi partiden olursa olsun halkın seçtiğine her zaman saygı duyduklarını'' belirterek, ''Herkesle aynı samimi ilişkiyi AK Parti olarak sürdüremeyebiliriz. Bizim ilkelerimiz, prensiplerimiz var, dürüst olacak, inançlı olacak ahlaklı olacak, halkıyla bütünleşmiş olacak, sırtında defosu olmayacak'' dedi. Arınç, AK Parti Manisa İl Başkanlığı'nda düzenlenen Saruhanlı ilçesine bağlı Paşaköy Belde Belediye Başkanı Dilşat Ulaş ve meclis üyelerinin partiye katılım törenine katıldı. Törende, Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri ve partililer de hazır bulundu. Ulaş'a parti rozetini takan Bülent Arınç, 29 Mart seçimlerinde AK Parti'nin Manisa merkezde belediye başkanlığını kaybettiğini, 15 ilçenin 9'unda ise kazandığını anımsattı. Arınç, Anavatan Partisi'nden seçimlere katılan Ulaş'ın, halka kendini sevdirdiğini ve bileğinin hakkıyla seçimleri kazandığını ifade ederek, şunları söyledi: ''Belediye başkanı hangi partiden olursa olsun halkın seçtiğine her zaman saygı duyduk. Şırnak'taydım, DTP'li belediye başkanına da aynı şeyi söyledim. Halk seçmişse bizim için sorun yok. Tercihini açıdan kullanmıştır. Bu konuda eksikliğimiz olabilir, bir de ilahi takdir böyle istemiş olabilir. Halkın ona karşı sevgisini gördük, inandık ve arkadaşımızı AK Parti'ye kazandırmak istedik. Dilşat Bey de ricamızı kabul etti. Biz bundan çok büyük bir mutluluk duyduk. Başka arkadaşlarımız da var, herkesle aynı samimi ilişkiyi AK Parti olarak sürdüremeyebiliriz. Bizim ilkelerimiz, prensiplerimiz var, dürüst olacak, inançlı olacak, ahlaklı olacak, halkıyla bütünleşmiş olacak, sırtında defosu olmayacak. Halka hizmeti, Hakk'a hizmet olarak görecek, AK Parti'ye uygun yaşam tarzı olacak. Dilşat Bey de bunun fazlasını bulduk, biz bundan ancak gurur duyuyoruz. Kendisine belediye meclis üyelerimizle birlikte sevinçli günümüzün başlangıcında AK Parti ailesine katıldığı için teşekkür ediyoruz.'' "GÖĞSÜMÜZÜ GERE GERE SÖYLÜYORUZ. BU ACI İLACI İÇERSEK HASTALIKTAN KURTULACAĞIZ'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Şu anda bir senaryo olsa, AK Parti 'hükümetten çekiliyorum' dese, 'Sayın Baykal bugün hükümeti kur' dense inanın kaçar, iktidara hazır değil''dedi. Bülent Arınç, Anavatan Partisi'nden AK Parti'ye geçen Manisa'nın Saruhanlı ilçesi Paşaköy beldesi belediye başkanı Dilşat Ulaş ve meclis üyelerine parti rozeti takılması töreninde yaptığı konuşmada, insan ömrünün ''belirli ve fani'' olduğunu kaydetti. Arınç, şunları söyledi: ''Partiler de doğuyorlar, büyüyorlar, yaşıyorlar, ölüyorlar. Anavatan Partisi'ni hatırladığım için söylüyorum. 12 Eylül'den sonra halk hareketi olarak doğdu. Özal'ın önderliğinde kurulmuştu. Siyasi yasaklıydım ve günü gününe takip ediyorum. Milli Güvenlik Konseyi vardı. Partilerin hangisi kurulacak, kurulmayacak karar verirdi. Seçimlerde adayları veto etme yetkisi vardı. Siyasi partilerin seçimlere katılıp katılmamasını belirlerdi. parti yasaklandı seçime giremedi. Bunlar Refah Partisi, SODEP, Doğru Yol Partisi. Üç partinin de yürümesine izin verildi. Anavatan Partisi, Kenan Evren'in istediği bir parti değildi. Seçime bir kaç gün kala sayın Evren konuşma yaptı, 'bunlara oy vermeyin' dedi. Milliyetçi Demokrasi Partisi'ni işaret etti, 'bunlara oy verin' dedi. Çünkü partinin başında emekli bir orgeneral vardı. Ona bilerek partiyi kurdurmuşlardı. Herkes partiye geçmeye başlamıştı. Halk sandıkta cevap verdi ve Anavatan Partisi'ni tek başına iktidara getirdi. 83'te tek başına iktidar 87'de tekrar iktidar. Sonra düşüş başladı. Sonra kendini feshedecek noktaya geldi. Biz tabii ölümlerden yanayız, intiharlardan yana değiliz. İnsan hayatında tabii ölümle karşılaşır. Bazen bir hastalık, kaza insan hayatına son verebilir. Ama durup dururken bir insanın intihar etmesini arzu etmeyiz. Böyle yapanlara da 'Allah taksiratını affetsin' demekten başka bir şey yapamayız. Halkın teveccühüne mazhar olmuş bir parti, rahmetli Özal'ın partisi, Türkiye'de geçmişte hayal bile edilemeyecek birçok şeyi başarmış parti, kendi hayatına son veriyor. Kiminle birleşecekler? Demokrat Partiyle... Lideri kim hepiniz biliyorsunuz, filan kişi. Bu tabii bir ölüm değil, kendisine hayat vermiş unsurlar tek tek partiyi terk etmiştir. Yıldırım Akbulut dönemlerinde, Mesut Yılmaz dönemlerinde daha sonraki dönemlerde, 28 Şubat'ta takındıkları rolleri de iyi biliyoruz. Bugün geldikleri noktadan dolayı onlara acıyorum ve üzülüyorum. Rotadan sapınca, yoldan çıkınca halk desteğini kaybedince bir parti yaşayamaz. Majestelerinin iktidarı olmaz. Sizi el bebek gül bebek bir yere oturtabilirler. Ama 'Yürü aslanım' derler yürüyemezsiniz. Bugün, AK Parti'ye güç veren şey halkımızın desteğidir. Bugün, zorla bitkisel hayata tutunan partiler umut ışığı olamazlar. Size umut ve güven vermiyorsa partinin hayatı devam etmez.'' ''HÜKÜMETİ KUR DENSE...'' MHP'nin muhalefet partisi olduğunu anımsatan Arınç, ''Son seçimlerde parlamentoya girdi. Sayın Bahçeli'nin karşısına aday çıkacağı söyleniyor. Bu adaylardan bir tanesinin İzmir'de başına gelenleri gazetelerde okudunuz. kişi MHP tabanına uzak değil ama İzmir'de hayatını zor kurtardı'' dedi. CHP ile ilgili sokaktaki herkesin ''Baykal'ın ileriye yönelik olumlu cümle kurmadığını'' söylediğini dile getiren Arınç, şöyle konuştu: ''Pozitif bir şey yok. 'Kardeşim bu kötü peki sen ne yapacaksın?'. Bunu yapmaya çalışanları niye bu kadar kötülüyorsunuz? Şu anda bir senaryo olsa AK Parti 'Hükümetten çekiliyorum' dese, 'Sayın Baykal bugün hükümeti kur' dense, inanın kaçar, iktidara hazır değil. 'Ne yaparım da ülkeyi daha ileri götürürüm' diye düşüncesi yok. 'Bugün kim iktidar olur' diye sorarsanız, bütün köşe yazarları, anketler 'AK Parti rakipsiz' diyor. Keşke rakibimiz olsa biz ciddi rakiplerle mücadele etmekten mutlu oluruz.'' ''KAYMAKLI BAKLAVA'' Arınç, AK Parti'nin ''zor işlerin başarıcısı'' olduğunu kaydederek, şöyle devam etti: ''Yollar yürünemez hale gelmişti. Binali Yıldırım buradaydı, hangi müjdeleri verdi. Kaf Dağı'nın arkasında hayal kursa birisi, Manisa ve İzmir arasını tünelle birleştirmeyi belki görebilirdi. Sayın bakanımız 'bunu yapacağız' diyor. Yollarımız zaten havaalanı gibi oldu, Manisa yola doydu ama 'Şu Sabuncubeli'nden de sizi kurtaracağım' diyor sayın Bakan. Bu kaymaklı baklava arkadaşlar. Ne diyor Afyonlular 'Kaymağı seven dombeyi de yanında taşır'. Bunu Demirel söyleyemedi. Bunu Ecevit söyleyemedi. Baykal'ın aklına gelmez. Zor işleri başara başara geliyoruz.'' Milletin yapılanları takdir ettiğini anlatan Arınç, şunları kaydetti: ''Birisi dedi ki 5-6 sene iktidarda kalınıyorsa, halk onları alkışlıyorsa, bu müthiş bir şeydir. Çünkü iktidar yıpratır, yorar, bazı insanları yoldan çıkarır. Güneydoğu'nun en güneyine Şırnak'a gittim. Esnaf lokantasında herkesle beraber yemek yedim. Valinin verdiği ziyafet değil. Herkes geldi, 'Allah sizden razı olsun' dedi. DTP'li belediye başkanı yanımızda dolaştı, konuştuğu yerlerde bize teşekkür etti. Şırnaklı hayal edemiyordu, Cizre'ye havaalanı yapılacağını. Bu parti neden yaşıyor, başka partiler neden 'eyvah eyvallah' demeye başladı. Bunun sırrı buradadır.'' ''HÜKÜMET ZORLARIN EN ZORUYLA KARŞI KARŞIYA'' Arınç, hükümetin ''zorların en zoruyla'' karşı karşıya olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Huzurlu, birlik, bütünlük içinde yaşamak istiyoruz. Kavga olmasın, ayrımcılık olmasın, milyarlarımızı kötü işler için dökmeyelim. Bunu söylemek cesaret ister. Her işi yapmak her kişinin karı, böyle işi yapmak er işinin karı. AK Parti masal anlatmıyor, 30 yıldır Türkiye'ye göz yaşı döktüren konuda çare bulmak lazım diye acı reçetelerle yola çıkmış bir iktidar var. Bunu birileri istismar ediyor, 'vatan hainliği' diyor ama halk öyle demiyor. Birileri bunun üzerinden kendi partisinin propagandasını yapacağım diye fırsatçılığa gitmemeli. Göğsümüzü gere gere söylüyoruz. Bu acı ilacı içersek hastalıktan kurtulacağız. 'Akan kan dursun' diyenle 'Kan akmaya devam etsin' diyen arasındaki fark AK Parti'nin farkıdır. Biz bir başkasıyla milliyetçilik açısından kıyaslanmayı zül kabul ederiz. Ülkenin birliği bütünlüğü için çare bulmayı kabul ediyoruz. Biz diyeceğiz ki halka 'takdir ediyorsan buradayız'. 2000-2001 krizlerinde ülkeyi yoksullaştıran insanların şimdi kalkıp da 'bu iktidar memleketi satıyor' demesine kimse aldanmaz. Bunlar boş laflar ama çirkin laflar. Biz milletimize bakacağız CHP'nin, MHP'nin Türkiye'nin yarısında teşkilatı yok. Bizim Tunceli dışında her ilde milletvekilimiz var. Biz halkın partisiyiz.'' DEVLET BAKANI ÖZAK Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak da törende yaptığı konuşmada, Türkiye'nin her metrekaresini kutsal kabul eden bir hizmetin mensupları olduklarını söyledi. Ülke insanına hizmet etmenin mutluluğunu yaşadıklarını kaydeden Özak, şöyle konuştu: ''Tayyip Bey ve arkadaşlarıyla çok büyük sorumluluğumuz var. Katiyen ben demeden biz diyerek, birbirimize sarılarak vatandaşın sıkıntısını kendi sıkıntımızdan öne alarak hizmet etmek zorundayız. AK Parti'nin dış politikada attığı adımlar, halının altına süpürülen sorunları ortaya çıkarmalar, yolsuzlukla mücadeleler inanılmaz. Ben bunu işin içindeki biri olarak görüyorum, parti mensubu olarak söylemiyorum. Rahmetli Menderes ekibinden sonra böylesine büyük desteğe ve halkın böyle onurlandırmasına nail olduk. Bu sorumlulukla yola devam ediyoruz.'' Özak, AK Parti'nin Türkiye'nin her yerinde, her noktasında olduğunu, partinin başarısının teşkilatların başarısına bağlı bulunduğunu, teşkilatların seçime hazırlanır gibi çalışması gerektiğini vurguladı. Hakkari'de DTP'li belediye başkanını ziyaret ettiğini kaydeden Özak, ''İyi bir insan. Ona dedim ki bizden ne istersin? Biz seçilen kim olursa olsun halkımızın hizmetindeyiz. Bizim için her insan kutsaldır, bakımdan halkımız bize ayırım yapmadığımız için destek veriyor. Burada Manisamıza yakışır bir saha yapmaya çalıştık. Manisa daha güzellere layık'' diye konuştu. Anavatan Partisi'nden AK Parti'ye geçen Dilşat Ulaş ise hizmet yolunda çalışacaklarını söyledi. AA
614063
Kadıköy'de 'Mor menekşe' sesleri!
Sarı-kırmızılı ekibin mor renkli formasına gönderme yapmak için, maç öncesi statta Nilüfer'in seslendirdiği içerisinde ''Bir mahsun mor menekşe ağlıyor mu ne'' sözlerinin yer aldığı şarkı çalındı. Fenerbahçe tribünlerinin özellikle bu cümlenin geçtiği bölümde şarkıya eşlik ettikleri duyuldu.
612970
ABD'de domuz gribi için olağanüstü hal
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, olağanüstü halin, ülkedeki sağlık kuruluşlarının, domuz gribi salgınıyla başa çıkma kapasitelerini artırmak için, ihtiyaç duyuldukça bazı standart federal kurallardan muaf tutulmalarına olanak sağladığı bildirildi. Olağanüstü hal bildirgesini dün gece imzalayan Obama, bildirgedeki açıklamasında, salgının etkisini azaltmak ve halkın sağlığını korumak için attıkları tüm adımlara rağmen H1N1 virüsünün yayılmayı sürdürdüğüne dikkati çekti. Bu nedenle, hastalıkla mücadelelerine yardımcı olacak bazı ek önlemler almaya ihtiyaç duyduklarını belirten Obama, Kongre'ye notunda da, olağanüstü halin, domuz gribi vakalarının ülkenin sağlık kaynaklarının kapasitesini sıkıntıya sokabilecek derecede artması durumuna karşı hazırlıklı olmayı hedeflediğini kaydetti. Olağanüstü hal bildirgesi, sağlık görevlilerinin salgına karşı daha hızlı harekete geçebilmesi amacıyla, ABD Sağlık Bakanı Kathleen Sebelius'a, gerektiği takdirde federal kuralları ''es geçme'' yetkisi veriyor. Bildirge, bürokratik engellerin ortadan kaldırılmasını ve hastaların tedavi olanaklarına daha kolay ve hızlı ulaşabilmesini hedefliyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nden yapılan açıklama da, H1N1 virüsünün, ilk ortaya çıkmasından bu yana ülkede 1000'den fazla kişinin ölümüne, 20 binden fazla kişinin de hastanelik olmasına yol açtığı bildirildi. Açıklamada, virüsün ABD'deki 50 eyaletin 46'sında yaygın olduğu bilgisi de verildi. AA
613038
Bu gece saatinizi geri almayı unutmayın
Yaz saati uygulaması sona eriyor. 25 Ekim Pazar günü saat 04.00'de saatler saat geri alınacak. Yaz saati uygulamasına 29 Mart 2009 tarihinde geçilirken, saatler 03.00'de bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da Mart tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle 'ileri saat' uygulaması, 29 Mart Pazar günü saat 03.00'de saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, 25 Ekim Pazar günü saat 04.00'de saatlerin saat geri alınmasıyla sona erecek. Yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. Geçmiş yıllara bakıldığında yaz saati uygulaması, Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle birlikte Mart ayının son pazar günü başlayıp, Ekim ayının son pazar günü bitiyor. Yaz saati uygulamasıyla, her yıl, ''orta ölçekli'' bir hidroelektrik santralinin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor. İleri saat uygulamasıyla işe erken başlamak ve çıkmak, aydınlatma, ısıtma, soğutma açısından önem taşıyor. Türkiye Elektrik İletim A.Ş'nin (TEİAŞ) hesaplarına göre, yaz saati uygulamasıyla yıllık 500-600 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf sağlanıyor. AA 2009-10-25 01:30:40 bence bu yaz ve kis saat uygulamasi biraz sacma geliyor kusura bakmasinlar bu enerji tasarrufumu yoksa vatandasi soyma pilanimi pek anlam veremiyorum ama bence vatandas tasarrufu gibi geliyor. N.Ates 2009-10-25 01:26:32 Birşeyler oluyor bu zamana son yıllarda çok hızlı geçmeye başladı...Şaka değil ciddi..Eğerki benim gibi bu durumu yaşayan varsa bildirsin lütfen...Çevremde ölümler çoğaldı birçokşey değişti...Ve yaşanan bazı şeyler sanki hep tekrar gibi...Bir gariplik var ama hadi hayırlısı... MÜSLÜMAN Yazar Aydın Düşünür HASAN BEYAN 2009-10-11 17:53:10 almanya,nın kuzey ren eyaletinde oturmuştuk kışın orada güneş ancak 9.45 ila 10.00 da doğuyor 16 ila 16.30da hava kararıyor .yani topu topu buçuk saatlik gündüzlerini tam değerlendiriyorlar.bizim doğuda güneş 5.30 ila gibi doğuyor mesaailer saat sonra başlıyor sonrada yatsı ezanı eve dönülüyor .bence saatler asıl saat daha ileri alınmalı .bu durum oylansa bide milletin fikri alınsa, faruk 2009-10-11 00:05:20 hani bu saat uygulaması kalkıyordu.niye bu milleti aptal yerine koyuyorsunuz.kalkacaksa kalksın bu sistem.yok bu uygulamaya son vermeyecekseniz bu milleti de kandırmayın eyyyyy bizi yönettiğini sananlar..... edip uysal arslan 2009-10-10 23:19:31 Bu gün ayın 10 u. Uygulama 25 ekimde. Anadolu ajansı haberi yayınladı diye sizde yayınlıyorsunuz. Ama önce okuyun arkadaşlar. Vatandaş saatleri geri alıp yarın geç kalacak. Haberi alın arkadaşlar. barış 2009-10-10 22:29:49 her konuyu en iyi biz biliriz. her konuda ahkam kesme özelliğimiz şu basit konu da bile kendini gösteriyor. kaan mert 2009-10-10 21:51:46 bakın en basitinden mesai bitimlerine dikkat. şimdi resmi kurum ve okul çıkış saatlerinde ışık yakmıyoruz. bu uygulama sonrası resmi daireler ve okullar saat ışık yakarak paydos yapacak normalde 1.5 ay sonra yanacak ışıklar 1.5 ay önce yanacak. akılsızın biri icat etmiş 40 yıldır zarara devam. vayy benim güzel ülkeme vayyy murat arslan 2009-10-10 20:48:20 yaz saati uygulaması-kış saati uygulaması denen ucubeyi kaldırmayanlara ve sabit bir uygulama getirmeyenlere bir vatandaş olarak hakkımı helal etmiyorum. trabzon sever 2009-10-10 20:46:01 cok anlamsız ve sacma bence memet altun 2009-10-10 17:44:19 arkadaşlar boşuna kafanızı yormayın bu uygulamanın ne işe yaradığını bu uygulamayı yapanlarda bilmiyor inanın daha geçen yıl yetkililer açıklama yaptı bu hesaplamanın yanlış olduğunu enlem ve boylam hesaplamalarının yanlış yapılmış olduğunu açıkladılar ama düzelmediler çünki bu uygulamanın ne işe yaradığını hala bu devlet çözemedi sadece zamanında avrupalılar yapmış diye yapıyolar yani özentiiiii. malik akçiçek 2009-10-10 16:22:56 Saatlerin hep ileride olması ile ilgili bir çalışma yapıldı. Tabi daha çalışmanın başında sonucu peşinen söylendi. Ama pratikte kışın saatin geri alınmaması da başlı başına sorun. Düşünün İstanblda saatler geri alındığı halde kışın 07 22 de güneş doğuyor. Geri alınmazsa 08 22 de doğmuş olacak bir çoğumuzun sabah namazı trafikte heba olacak, Ayrıca kışın gündüz aralığı kısa olduğu için tasarruf yapılması imkanı yok zaten, böylece başa dönmüş olduk. erhanca 2009-10-10 16:09:28 arkadaşlar yazmışlar nasıl tasarruf edılıyor dıye sadece aydınlatmadan tasarruf sağlanıyor devlet daırelerı hava erken kararması veya sabahın erken saatınde çalışanlar aydınlatmaya ıhtıyaç duyuyor kuçuk gorunsede az değıl uzmanlar hesabını yapmıştır bencede çok doğru yerınde yazık paramız enerjı için dışarıya gıdıyor azaltsak kendımıze çoluk çocuğumuza kalacak hatta kişin oğlen tatılını yarım saat yapmalılar bunu uygulasınlar ben tarafım tekin126 2009-10-10 15:39:06 şimdi bakın arkadaşlar akşam karanlığı saat 18 da oluyor saatlar saat geri aldınız ozaman saat 17 de karanlık olacak ve nitekim günler kısalmaya devam ettiği için bu karanlık saat 16 tıyakadar gelecek ozaman mesayi bitmediğine göre bizim okullar ve devlet daireleri fabrikalar ve bir saat daha geç yatacak vatandaşların hangi elektirik tasarrufundan bahsedeceksiniz bu nasıl bir mantık bizim avrupayla aramızda ve bazı yerlerde saar farkımız var biz neden onlara uyacağızki anlamak mümkün değil yazık biz muhlis kayış 2009-10-10 15:19:14 Karar Sayısı 2009/14698 Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla bütün yurtta saatlerin; 29 Mart 2009 Pazar günü saat 03.00'ten itibaren bir saat ileri alınması, 25 Ekim 2009 Pazar günü saat 04.00'ten itibaren bir saat geri alınması;Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 17/2/2009 tarihli ve 2501 sayılı yazısı üzerine, 697 sayılı Günün Yirmi Dört Saate Taksimine Dair Kanunun nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 2/3/2009 tarihinde kararlaştırılmıştır. bilge imam 2009-10-10 15:04:16 yıllardır süren bu işkenceden bizleri kurtaracak biri yokmu bu ayarlamayla nasıl tasarruf edildiğini açıklayacak birisi çıkmadı milleti psikiyatri hastası ettiler lütfen birisi adam akıllı açıklasında bizde öğrenelim işçi emeklisi 2009-10-10 14:55:15 Geçen sen son denmemişti, kademeli olarak bunun sabitleneciği söylenmişti.Yani, diyelimki yazın istanbuldan geçen meridyen, kışında vandan geçen meridyen dikkate alınıyordu. bunu ülkenin ortasından geçen bir meridyene göre ayarlayıp sabitleyeceklerdi. Diğer taraftan konun bu yönüyle ilgili olarak haber yapılmamış olması, habercilik anlayışımızında bir bakıma göstergesi. Yöneticilerin yayınladıkları haberlere özen göstermesini rica ediyorum. Ali Küçük 2009-10-10 14:30:42 Ben bi şeyi anlamıyorum.Tasarruf nası ne şekilde yapılıyor.Diyelim saat geri alındı saat daha saat olunca ışıklar yanmaya başlıyo,güneş batıyo hava ısısı azalıyo ısıtmalar açılıyo,gün ışığından faydalanmak sadece saat 5-6 ya kadar oluyo.Oysaki yaz saatinden hava geç karardığı için ışıklar geç yanıyo gün ışığından fauda saat 7.30-8 kadar sürüyo.Ve son olarak bu son kez olacağı söyleniyordu neden devam ediyo.Lütfen bunu yapmayın insanları kandırmayın.Dünyanın her yerinde yapılmıyo bu uygulama... Alper Yüksel 2009-10-10 13:57:53 Tasarruf saat ile değil arkadaşın söylediği gibi kişisel dikkat ile olur. özellikle devlet daireleri. Evinde ikinci lambayı yakmaya çekinen adam daire de hem klimayı açıyor hem camı serverbedi 2009-10-10 13:05:40 Bu tedbirlere rağmen sokak lambaları günün aydınlık saatlerinde de yanmakta, bilhassa resmi dairelerde ihtiyaç olmadığı halde ışıklar açık bırakılmakta.Bunlara dikkat edilse bir kadar daha elektrik tasarrufu sağlanabilir.Bu konuda resmi dairelerdeki yetkililere kilovatsaat kota sorumluluğu yüklenmelidir. aydın fredy 2009-10-10 12:15:40 Geçen sene son kez geri alınacağı söylenmişti. umit
613448
MÜSİAD'dan demokratik açılıma destek
MÜSİAD'dan demokratik açılıma destek 25 Ekim 2009 Pazar, 09:53 BURAK TAŞI HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ MÜSİAD’ın 30.şubesi Mardin’de Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın katılımı ile açıldı. Açılışın ardından basın mensuplarının gündemle ilgili sorularını cevaplayan Yılmaz, birçok konularda bilgi verdi. Hükümetin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yatırımları artırmak için milyarlarca lira harcadağına dikkat çeken Yılmaz, özel sektör temsilcilerinin de taşın altına ellerini koymaları gerektiğini söyledi. Özel sektörü bu bölgeye çekmek için huzur ve güven ortamının çok önemli olduğunu altını çizen Yılmaz, Şükür geçmişe nazaran bölge daha güvenli ve daha istikrarlı bir ortam oluşuyor. Şiddetin adının dahi geçmediği bir ortam hazırlamaya çalışıyıoruz” dedi. Küresel krizle birlikte tüm dünyada yaşanan durgunluğa rağmen Türkiye bunu daha farklı ve kolay atlattığını ifade eden Yılmaz “Doğu ve Güneydoğu’ya yük olarak bakmıyoruz. Buraları bir potansiyel olarak görüyoruz. “şeklinde konuştu. DAĞDAN İNENLERİ AIKTA BIRAKMAYACAĞIZ Devlet Bakanı Yılmaz, ayrıca geçtiğimiz günlerde dağdan inen örgüt mensuplarına yönelik olarak yaptığı açıklamada, hükümet olarak gerekli istihdamı sağlamak için çalışmayı başlatmış bulunduklarını kaydetti. Hükümetin bir taraftan ekonomik ve demokratik açılımı birlikte yürüttüğünü vurgulayan Bakan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:”Bu bölgeleri tek sorunu ekonomik değil ancak ekonomide olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. AB girme sürecinde Türkiye birtakım demokratik reformlar yapıyor. Ve yapmaya da devam edecek. Bir ülkede hukukun ve demokrasinin gelişmesi bir nevi ekonomiyi tetikliyor. Birinci sınıf bir ülke olmak istiyorsanız güçlü bir hukuk devleti olmaktan başka çare yok.” MÜSİAD’DAN AILAMA DESTEK MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan’da demokratik açılıma destek vermek için 30.şubelerini Mardin’de açtıklarını ifade etti. Türkiye’nin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizen Vardan, biz sorunları ortadan kaldırmalıyız, açılımları destekliyoruz. Ancak bu çaba ve çalışmaların sadece bir konuda değil gelişmemizin önündeki yıllardır engel teşkil eden başka insan hak ve özgürlüklerin en üst düzeyde sağlanması için gündemde olmalıdır. Gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşailmek için bir an önce bize engel olan ve hızımızı kesen prangalardan kurtularak, kafalarımızı kumdan kurtarmalıyız.” BİR ANNENİN BİR DAMLA GÖZYAŞININ BEDELİ YOKTUR Demokratik açılımı en güzel şekilde bir cümle ile özetledi. Tek bir ananın penceresinin önünde ağlamasına gönüllerinin razı olmadığını vurgulayan Mardin MÜSİAD Şube Başkanı Kazım Aksoy, “Bir annenin bir damla gözyaşının bedeli yoktur. Biran önce bu kan durmalıdır. Bu gözyaşını dindirecek hertürlü açılım bizim içn mukaddes bir girişimdir. Anneler artık ağlamasın
613681
Yanlışlıkla amca oğlunu öldürdü
Yanlışlıkla amca oğlunu öldürdü CN Giriş Saati 25.10.2009 10:12 Güncelleme 25.10.2009 10:12 Çorum'un Mecitözü ilçesinde babasına ait av tüfeğini temizlemek isteyen 14 yaşındaki bir çocuk, silahın ateş alması sonucu amca oğlunun ölümüne neden oldu. Olay, Mecitözü'ne bağlı Çayköy'de meydana geldi. Evlerinde bulunan av tüfeğini temizlemek isteyen İsa S'nin (14) elindeki silah bir anda ateş aldı. Tüfekten çıkan saçmalar İsa S'nin karşısında oturan amcasının oğlu Mehmet S'ye (18) isabet etti. Ağır yaralanan Mehmet S, ambulansla Mecitözü Devlet Hastanesi'ne götürülmek istenirken yolda hayatını kaybetti. İlk belirlemelere göre kaza sonucu meydana geldiği öne sürülen olayın geniş çaplı araştırılması için Mehmet S'nin cenazesi otopsi için Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Olayın ardından tüfekle birlikte jandarmanın gözaltına aldığı İsa S, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613429
Dünyanın en iyi saklanan sırrı
İşte dünyanın en iyi saklanan sırrı: Coca Cola, KFC ve Oliver Crowwell...1-) COCA COLA'NIN FORMÜLÜ! Dünyanın en çok kâr eden şirketlerinden Coca Cola'nın formülünü ölesiye saklamasından daha doğal birşey yoktur. Birçok kola markasına rağmen hala dünyanın lideri konumundadır. İçindekileri herkes merak ediyor ama sadece bilinenlerden kabarcıklı su, yüksek oranda fruktoz mısır şurubu, kafein ve kahverengi boya maddesinin olabileceği. KİM BİLİYOR? Sadece dünyada kişi... Söylentilere göre kişide formülün yarısını biliyor ve ancak birlikteyken gerçek formül ortaya çıkıyor. NASIL SIR OLARAK SAKLANABİLİYOR? Formülün orjinali ve kopyaları Atlanta'daki SunTrust Bankasında tutuluyor. Bu sırrın iyi saklanması için şirket SunTrust Bankasına 48.3 milyon dolar bir pay ayırmış. Coca Cola şirketinin politikaları arasında sırrı bilen kişinin aynı uçaklarda seyahat etmesi yasak. Bütün bu sırra rağmen kolanın içinde coca bitkisinden bir katkı olduğu biliniyor. 2-) KFC'NİN 11 ŞİFALI OTU VE SOSU KFC firmasının menü sırları 1930'lu yıllarında benzin istasyonu işleten Harland Sanders'ın müşterilerine sattığı tavuklardan geliyor. Kentucky Corbin'den çıkan bir başarı hikayesi. 1936'da savaş sırasında askere katılmamasına rağmen başarılarından dolayı eyaletinden madalya bile almış. Bu alandaki başarılarını devam ettiren Sanders bir restoran zinciri kurmaya başlar ama asıl şirketin en büyük kozlarından biri 11 şifalı ot ve özel sosları olur. Kim biliyor? Coca Cola firmasında olduğu gibi sadece yönetici bu sırrı biliyor. Nasıl sır olarak saklanabiliyor? KFC'nin ana şirket binasında sır saklanıyor. Görevimiz Tehlike'den Tom Cruise gelse bu formülü alamayabilir çünkü çok iyi bir şekilde korunuyor. Ana üssteki güvenlik şefinin açıklamarına göre, sırrın korunduğu yerin tanımı şöyle: "2 metre kalınlığında duvarları olan bir oda, heryeri kameralarla dolu, 7/24 silahlı görevliler hazırda tutuluyor, farklı anahtarı, farklı PİN şifresi" Evet bunlar bir tavuk için yapılıyor ama dünyanın en çok tavuk satan firması olduğu düşünülünce garip kaçmıyor. 3-) OLIVER CROMWELL'İN KAFASININ OLDUĞU YER Oliver Cromwell 1600'lü yıllarda İngiltere'de monarşik yapıyı tek başına sona erdiren önemli isimlerden biri. Cromwell'in doğal nedenlerden dolayı ölümünden sonra monarşik yapı tekrar kurulmuştur. Kral II. Charles'ın emriyle mezarı kazılarak ölü olan Cromwell'in tekrar öldürülmesi emri gelmiştir. Cesedini 12 saat ipte asılı tutan Kral Charles Cromwell'in başını kestirtmişti. Daha sonra Cromwell'in kellesi müze tarafından devralındı daha sonra ise bir koleksiyoncuya satıldı. Kellenin son sahibi 1957 yılında ölünce oğlu kelleyi saklamak istemedi ve gömmek için uygun bir yer aradı. Başı gömmek için yıl yer arayan aile sonunda bunu gerçekleştirebildi. Şuan ise kişi kellenin yerini biliyor. Kim biliyor? Cambridge Üniversitesi'nden profesör. Nasıl sır olarak saklanabiliyor? Mezarın üstünde bir işaret yok ama yakınlarında mezarın yönünü gösteren bir işaret var. Bu sır sadece profesörlerden profesörlere aktarılabiliyor.
613858
Sultanbeyli'de cinayet
Sultanbeyli'de cinayet AA Giriş Saati 25.10.2009 16:11 Güncelleme 25.10.2009 16:13 Sultanbeyli'de bir kişinin bıçakla öldürülmesine ilişkin gözaltına alınan 1'i kadın kişinin sorgusunun tamamlandığı belirtildi. Alınan bilgiye göre, Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Sultanbeyli'de Selahattin Şenli'nin bıçaklanarak öldürülmesi ve cesedinin yakılması olayına ilişkin gözaltına alınan T.Ö. ile B.A'nın sorgusu tamamlandı. Emniyet Müdürlüğünde suçlarını itiraf ettikleri belirtilen zanlılardan T.Ö'nün yaşı küçük olduğu gerekçesiyle Çocuk Şube Müdürlüğünden, diğer zanlı B.A'nın ise Asayiş Şubeden Sultanbeyli Adliyesine sevk edildikleri kaydedildi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613133
Felçli kadını bıçaklayan kiracısı çıktı
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Felçli kadını bıçaklayan kiracısı çıktı İzmir'de geçen yıl evinde bıçaklanarak öldürülen felçli Kumru Aslanboğa'nın katilinin, alt katında oturan kiracısı E.Ç. olduğu belirlendi. Cani kiracının evsahibinin cenazesine katılıp timsah gözyaşları döktüğü öğrenildi. İZMİR (A.A) İzmir'in Buca ilçesinde geçen yıl, 60 yaşındaki felçli kadının evinde vahşice öldürülmesi olayının failleri oldukları iddiasıyla, kadının kiracısının da aralarında bulunduğu kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, Buca ilçesinde evinde yalnız yaşayan felçli Kumru Arslanboğa'nın elleri ve ağzı bağlanarak, bıçaklanıp öldürülmesi olayının soruşturmasını yürüten polis, evde fark edilecek şekilde ortada duran güvenlik kamerasına zanlılar tarafından hiç müdahale edilmemesinden şüphelenince, araştırmaya bu yönde yoğunluk verdi. KAMERADAN ÇÖZÜLDÜ Kameraların, güvenlik malzemeleri satan oğlu tarafından yaşlı kadının evine yerleştirdiğini, fakat kadının sistemdeki şifreyi kullanamaması nedeniyle çalıştırılmasından vazgeçildiğini öğrenen polis, bu ayrıntıyı bazı aile yakınları ve birkaç komşunun bildiğini tespit etti. Bu ayrıntıdan haberdar olan kişilerle tekrar görüşmeye başlayan ekipler, yaşlı kadının alt katında oturan kiracısı E.Ç'nin ifadelerindeki çelişkilerden şüphelendi. Polisin, olay günü çalıştığı tekstil imalathanesine gitmediği ve evde karısının bulunmadığı bilgisinden yola çıkarak sürdürdüğü sorguda, E.Ç. suçunu itiraf etti. GÖZYAŞI DÖKMÜŞ E.Ç'nin suç ortağı. Ö.S. İzmir'de, C.G. Şanlıurfa'da askerlik yaptığı birlikte yakalandı. E.Ç. ve Ö.S'nin yaşlı kadının cenaze törenine katıldığı, ifadesi alınmak üzere emniyete gelen E.Ç'nin yaşlı kadının kendisine yaptığı iyiliklerden bahsederek gözyaşı döktüğü öğrenildi. 25.10.2009 GÜNDEM
613874
Kaçak elektriğe çare buldu
Kaçak elektriğe çare buldu CN Giriş Saati 25.10.2009 14:06 Güncelleme 25.10.2009 14:06 Van'ın Özalp ilçesinde yaşayan elektrikçi Zeynel Abidin Sancar, bölgede yaygın olan kaçak elektriğe çözüm için yeni bir proje geliştirdi. Sancar, 13 kat korumalı elektrik kablosu icat ederek patentini almak için Türk Patent Enstitüsü'ne başvurdu. Elektrik dağıtım hatlarında kullanılan kabloların kat korumalı olduğunu belirten Zeynel Abidin Sancar, bu sebeple kaçak kullanımın kolay olduğunu ileri sürdü. Kaçak kullanımın daha çok elektrik direği ile saat arasındaki kablolara yapılan ekten kaynaklandığını ifade eden Sancar, bölgede yaygın olan bu yöntem sebebiyle sık sık kesintilerin yaşandığını kaydetti. Kaçağın önüne geçmek için yıldan beri proje üzerinde çalıştığını ifade eden Sancar, "Sonunda bir proje geliştirdim. İletken bakır telinin üzerine defalarca silikon, alimünyum folyo, polyester, çelik örgü ve topraklama bakır konuluyor. Bu koruma sayesinde kimse kabloyu kesip aradan hat bağlantısı yapamıyor. Böylece elektrik direği ile saat arasında kaçak hatlar önlenmiş olur. Kablo, çelik örgü ile örüldüğü için aynı zamanda yangına, sert darbelere ve taarruza karşı dirençli." dedi. Hazırladığı projeyi Türkiye'deki büyük bir kablo fabrikasına gönderdiğini belirten Sancar, kendisi için özel üretilen 100 metre için yaklaşık bin TL ödeme yaptığını kaydetti. Kablonun patentini almak için Türk Patent Enstitüsü'ne başvuruda bulunduğunu dile getiren Sancar, "Kurum benim başvurumu kabul etti. Beni sözlü mülakata aldılar. En kısa sürede projemin patentinin verilmesini bekliyorum. Bu kablo dayanıklı ve uzun ömürlü olduğu için ülkenin enerji alt yapısına büyük katkı sunacaktır." diye konuştu. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
614130
En acı kaza
En acı kaza 25.10.2009 16:52Mehmet YAYLIOĞLU KÜTAHYA (AHT) Kütahya'da ehliyetsiz Nevin Topçu, düğüne gitmek için kayınpederine ait otomobilde direksiyon başına geçince yaşındaki kızına çarparak ölümüne neden oldu. Ağaca çarparak durabilen otomobildeki sürücü, küçük kızı ve kayınvalidesi de yaralandı. Üzücü kaza bugün saat 11.00 sıralarında Hamidiye Mahallesi'nde meydana geldi. Topçu Ailesi, bir yakınlarının düğününe gitmek için hazırlık yaptıkları sırada Nevin Topçu (29), kayınpederine ait 43 NS 115 plakalı otomobilin direksiyonuna geçti. Topçu ile birlikte otomobile kayınvalidesi Emine Topçu (80) ve küçük kızı Seher Topçu (4) bindi. İlk kez otomobil kullandığı belirtilen Nevin Topçu, eşi gelmeden aracın yönünü değiştirmek istedi. Ancak bu sırada kızı Zeynep Topçu (5) araca binmek için koşmaya başladı. Kızının koştuğunu görünce paniğe kapılan Nevin Topçu, direksiyon hakimiyetini kaybetti. Yokuş aşağı hızlanan otomobil küçük Zeynep'e çarptıktan 50 metre sonra meyve bahçesindeki ağaca çarparak durabildi. Araç uçuruma düşmekten son anda kurtuldu. Küçük Zeynep'in hayatını kaybettiği kazada otomobilde bulunan Nevin Topçu, kayınvalidesi Emine Topçu ve küçük kızı Seher Topçu da hafif yaralandı. Olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri yaralıları Kütahya Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Yaralılar yapılan müdahalenin ardından taburcu edilirken, Nevin Topçu gözaltına alındı. Topçu'nun jandarmadaki sorgusunun ardından adliyeye sevk edildiği belirtildi.
613204
İbrahim hattı!
İbrahim hattı! İbrahim hattı! BAHADIR BEYARASLAN 25.10.2009 Kart cezalıları Ferrari ve Sivok'un yokluğunda dün Beşiktaş'ın defansında üç 'İbrahim' bir arada oynadı Kart cezalıları nedeniyle özellikle savunma hattında ciddi sıkıntı yaşayan Beşiktaş'ta dün geri dörtlüde üç İbrahim bir arada oynadı. Ferrari ile Sivok'un yokluğunda defansın göbeğinde İbrahim Toraman ile İbrahim Kaş yan yana görev yaparken, İbrahim Üzülmez de solda formasını terletti. Teknik direktör Mustafa Denizli, ileride ise yorgun olmasına rağmen yine Bobo ile başladı. Durgun bir görüntü sergileyen Brezilyalı golcü, 73. dakikada yerini Mert Nobre'ye bıraktı. İbrahim hattı! Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
614015
Şükrü Saraçoğlu'ndaki dev derbiden notlar
İl Spor Güvenlik Kurulu toplantısında alınan karar gereği derbide 1760'ı emniyet, 950'si de özel olmak üzere 2710 güvenlik personeli görevlendirildi. Stadyum dışında oluşturulan birinci güvenlik çemberinin içine biletsiz kişiler alınmazken, arama noktalarında yapılacak üst aramalarında titiz davranıldı. Dış arama noktalarındaki bilet kontrolü özel güvenlik personelince, üst aramaları ise güvenlik kuvvetlerince gerçekleştirildi. Giriş kapılarındaki üst aramaları da emniyet gözetiminde özel güvenlik personeli tarafından yapıldı. Alkollü içki içmenin yasak olduğu stat çevresinde yasağa uymayanların olduğu görüldü. Emniyet güçleri Kadıköy'de iskeleler çevresinde iki takım taraftarları arasında yaşanabilecek muhtemel olaylar içinde tedbirler uyguladı. -TRİBÜNLERDE BOMBA ARAMASI- Karşılaşma öncesi emniyet güçlerinin tribünlerde bomba araması yaptıkları öğrenildi. Henüz taraftarların tribünlerde olmadığı sırada yapılan aramada bir şey bulunamadığı öğrenildi. -KADIKÖY'E AKIN- Fenerbahçeli taraftarlar, Galatasaray ile yapacakları derbi maçın heyecanını neredeyse bütün gün yaşadı. Özellikle İstanbul dışından maça gelen taraftarlar erken sabah saatlerinden itibaren Kadıköy'de ve stat çevresinde dolaşmaya başladı. Kadıköy'ün sembolü olan Altıyol'daki boğa heykelinin üzerini sarı-lacivertli bayrakla süsleyen taraftarlar, heykel önünde hatıra fotoğrafları çektirdiler. Fenerbahçeli taraftarlar, zaman zaman gruplar halinde tezahüratlar yaparak dolaştı. -MEDYANIN İLGİSİ BÜYÜK- Fenerbahçe ve Galatasaray arasında yapılacak dev derbiye her zamanki gibi medyanın ilgisi büyük oldu. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki mücadelede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden 10, Türkiye'den 335 ve yurt dışından da 15 olmak üzere akredite olan toplam 360 gazeteci görev yapacak. -TRİBÜN ORGANİZASYONLARI- Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda önemli maçlara özgü tribün organizasyonları yapıldı. Maraton alt tribün koltuklarına bırakılan sarı renkteki kartonlarla İngilizce olarak ''No way out'' (Çıkış yok) yazısı yazılırken, Türk Telekom kale arkası üst tribünde ise mavi ve sarı renkteki kartonlarla kareografik görüntüler oluşturuldu. Lazer ışığıyla ''Burası Kadıköy, buradan çıkış yok'', ''Şampiyon Fenerbahçe'' ve ''En büyük Fenerbahçe'' yazıları kale arkası tribünleri ile çatı arasındaki bölüme yansıtıldı. -KARABORSADA BİLET SATIŞI- Geçen haftalarda tükenen maçın biletleri, karşılaşma öncesi stat çevresinde karaborsa satışlarında alıcı buldu.
613558
Kıyı Ege yağışlı
HAVA SICAKLIĞI: Marmara ve Ege bölgelerinde ila derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik beklenmiyor. Hava sıcaklığı ülkemizin güney, iç ve batı kesimlerinde mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. RÜZGAR: Genellikle güney ve güneydoğu, Marmara'da kuzey ve kuzeydoğu yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette esecek.
613147
Kıdem tazminatı uyarısı
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ Kıdem tazminatı uyarısı ANKARA (ANKA) Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, kıdem tazminatının işçinin kazanılmış en önemli haklarından biri olduğunu söyledi. Kıdem tazminatına dokunulması halinde Türk-İş Genel Kurulu nun, bunun genel grev sebebi sayılacağı yönünde bir karar aldığını açıklayan Kumlu, "Biz yasaların Avrupa Birliği ve Uluslarası Çalışma Örgütü normalarına göre değiştirilmesini istiyoruz. Türkiye koşulları dikkate alınmazsa, varolan problemlere yeni problemler eklenmesi kaçınılmaz olacaktır" dedi. Kumlu, "Gazetelerin yazdığına göre işverenlerin hepsi bir araya gelmiş ve kıdem tazminatlarının 30 günden 15 güne indirilmesi konusunda görüş bildirmişlerdir. Kıdem tazminatına dokunulmasını genel grev sebebi sayacağız" diye konuştu. 25.10.2009 EKONOMİ
613004
TSK'dan ihbar mektubuna sert tepki
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER TSK'dan ihbar mektubuna sert tepki Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada "Bugün, bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücüdür" denildi ANKARA (A.A) Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanmasının hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücü olduğu belirtildi. Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada şöyle denildi: 'Bugün, bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücüdür. Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılık derecesinin yayın organlarına göre gösterdiği farklılık da hayli dikkat çekicidir. Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz.' 24.10.2009 GÜNDEM
613667
Kim kazanır ne bileyim ama atsak iyi olur!
Geçen sezon oynanan derbi öncesi şöyle yazmışım: “Haftaya çok çok önemli bir maç var. Bu Galatasaray, Fenerbahçe’den fersah fersah daha iyi takım. Alex gelirse belki biraz denge sağlanır ama yine de Galatasaray daha iyi. Haftaya Lincoln’ün keyfi gelirse, Arda, Ayhan ve Kewell artı Lincoln, Fenerbahçe’yi paramparça eder. Ama tabii Fenerbahçe sahaya yönetim kuruluyla çıksa bile Galatasaray’ı görünce farklı bir havaya giriyor. Nasıl olsa ikisinden de bu sezon şampiyon mampiyon olmaz. Bari efendi gibi keyifli bir maç olsun. Lütfen.” Bu sezon da dileğim farklı değil. Efendice bir maç olsun. Tabii bu yılın bir farkı var. Yüzde 99 ihtimalle şampiyon bu iki takımdan biri olacak. Fenerbahçe Stadı’na son olarak 2001 yılında gittim. Edilen küfürler hâlâ kulağımda. Annemin bir arkadaşının torunu, maçtan sonra anneme şöyle demiş: “Teyzecim, herkes sana küfür etti ama ben sırada etmedim.” Fenerbahçe bizim stada gelince biz de aynısını yaptık hep. Yeter artık! Küfür olmasın, kavga olmasın. Saha dışında kadar dostuz. atmosfere girince kendimizden geçmeyelim. İnsanlıktan çıkmayalım. Maç ne olur diye soruyor herkes. Ne bileyim n’olur. İsteğim, Galatasaray’ın kazanması. Hatta 2006’dan beri dileğim atması. 6-0’ı başka türlü unutamayacağız. Takımlara bakınca “Kazanırız” gibime geliyor. Ama geçen hafta Trabzonspor’a karşı yaptığımız hataları yaparsak Fenerbahçe bir anda üç tane çakıverir, feleğimiz şaşar. Sonucu soranlara söylediğim hep aynı: “Fenerbahçe kazanır.” Bu da biz Galatasaraylıların uğuru. Zaten her maç, işimiz uğur yapmak. Son kazandığımız gün nerede oturuyorsak orada oturacağız. Son kazandığımızda ne giydiysek onu giyeceğiz. Ama Fenerbahçe Stadı’nda son kazandığımız zaman giydiklerimiz eskiyip atıldı. zaman oturduğumuz yerde oturmamız mümkün değil, çoktaaan başka eve taşındık. yüzden işimiz zor. Yine de bu maç dünyanın sonu değil. Yüzlerce derbi seyrettim. Bazen yendik, bazen yenildik. Çok bir şey değişmedi. Kaybedince fanatik Fenerbahçeli sekreterim Gülay’ın tatsız şakalarına maruz kalacağım yine. En iyisi Gülay’ın izin günlerini fikstüre göre ayarlamak.
612962
Acun 500 bini sonunda verdi
Acun 500 bini sonunda verdi 25.10.2009 00:01 Acun Ilıcalı'nın sunduğu Var mısın Yok musun'da büyük heyecan. Sempatik yarışmacı Ülkühan 500 bin TL'lik ödülü kazandı. Son kutuya iki 500 bin ile giren Ülkühan, Hamdi Bey'in 95 bin TL'lik teklifine 'Yokum' dedi. video Ülkühan son kutuya da iki 500 bin ve ve 20 binle girdi. Son tekliften önce 12 numarayı ya da 23 numarayı seçecekti. Ülkühan 23 numarayı seçti ve bu kutudan da 500 bin çıktı. Stüdyoya hakim olan sessizliği Hamdi Bey'in telefonu bozdu. Hamdi Bey'in teklifi normalin üstündeydi: 128 bin lira. Ülkühan bu teklife de ailesinin geleceğini düşünerek 'Yokum' dedi. "Ailemin kahramını olacağım" diyen Ülkühan kutusuna gitmeyi tercih etti. Kendi kutusundan ya 20 bin lira ya da 500 bin lira çıkacaktı. Ülkühan'ın 24 numaralı kutusu heyecanlı bir bekleyişin ardından açıldı ve stüdyo yıkıldı! 500 bin TL'lik büyük ödül ilk kez sahibini buldu. DAHA ÖNCE DE YARIŞTI önemli sağlık sorunları bulunan ve bir dizi ameliyat geçiren Ülkühan, daha önce de 8.5 ay bekledikten sonra 500 bin için yarışmış, 50 bin TL kazanmıştı. Ülkühan, ikinci defa yarışmayı aklından geçirmediğini de programda ifade etti.
613385
Yeni krizi tetikleyecek kumar başladı mı?
Osman Ulagay Dünya GözüYeni krizi tetikleyecek kumar başladı mı? 25 Ekim Pazar 2009 (FT) gazetesinin sürekli okuduğum yazarlarından Wolfgang Münchau’nun 19 Ekim tarihli FT’de yer alan “Yeni krize doğru geri sayım başladı bile” başlıklı yazısı bizim medyada da yankı buldu. Yeni bir krizin şartlarının oluşmakta olduğu iddiası hayli ilgi çekti. Münchau önemli saydığı bazı göstergelere göre borsasındaki aşırı değerlenmenin 40’ı bulduğunu hatırlatarak, sıfıra yaklaşan faiz oranlarının insanların yeniden en riskli yatırım araçlarına yönelmesine yol açtığını ve bunun da yeni bir balonun şişmesine ortam hazırladığını belirtiyordu yazısında. Münchau’nun yazısından üç gün sonra, bu kez 22 Ekim tarihli FT’de Gillian Tett’in önemli bir yazısı yayımlandı. Küresel sistemindeki risklerin krize yol açabileceğini 2007’de ilk yazanlardan biri olan Gillian Tett, henüz emekli olmuş üst düzeydeki bir banka yetkilisinden almış olduğu mektuptan bölümler aktarıyordu yazısında. Daha büyük balon Emekli banka yetkilisi şunları yazmıştı Gillian Tett’e: “Son 12 ayda yaşananları unut. Kumarbazlar en halleriyle masaya geri döndüler. Yüksek oranda borçlanarak kısa vadeli oyunlara giriştiler, bu furyada ne bulurlarsa alıyorlar. Normal ve tahvillerin yanı sıra gayrimenkul fonları, çeşitli emtia, ‘Yükselen Pazar’ hisseleri ve bonoları payını alıyor bu furyadan. Neredeyse sınırsız miktarda sıfıra yakın faizle para bulunca krizin derslerini unuttu çoğu kimse. Bunun sonucunda şimdi şişmekte olan balon patlayınca 2008 krizi bir müsamere gibi kalacak.” Gillian Tett, neredeyse sıfır faizli para bolluğunun, hisse senedi borsalarındaki tırmanışı tetiklemenin ötesinde, kredi ve piyasalarında da büyük bir sıçramaya yol açtığını belirtiyor ve şu uyarıyı yapıyor: “Bu kadar büyük miktarda çok ucuz para ortalıkta dolaşmaya devam ettikçe kumara yönelenlerin sayısı da artacaktır.” Bir diğer FT yazarı Francesco Guerrera da 17 Ekim tarihli yazısında başka bir noktaya dikkat çekiyor ve bankaların daha iyi denetlenmesi için çabalar sürerken öte yandan ‘hedge fund’lar gibi dışı finans kurumlarındaki işlem hacminin yeni rekorlara tırmandığını ve ABD’deki sorunlu kredilerin yarısının banka dışı kurumlarda bulunduğunu yazıyor. Bu para oldukça Görünen ki ABD’de ve bazı diğer zengin ülkelerde banka sistemini kurtarmak ve ekonomiyi canlandırmak için ortalığa saçılan ucuz paranın reel ekonomiyi canlandırma etkisi sınırlı kaldı ama gözü dönmüş piyasa kumarbazlarının iştahını kabarttı bu para yağmuru. Bu furya içinde dahil pek çok borsada işlem gören hisselere büyük talep geldi, “junk bond” denen riskli kağıtlara ve bir ara kimsenin yüzüne bakmadığı “toksik varlıklar”a bile alıcı çıkmaya başladı. Bu furyanın eninde sonunda reel sektörü de olumlu etkileyeceğini ve endişeye gerek olmadığını söyleyenler var ama aslında muazzam bir yeni balonun şişirilmekte olduğunu söyleyenlerin kaygıları daha inandırıcı geliyor bana. Bıçak sırtındaki dengeler Şimdi gelinen noktada ABD’deki sıfıra yakın faizlerin ve piyasalardaki aşırı bolluğunun sonunda yeni bir krizi tetikleyebilecek olan bir süreci başlattığı ortada. Kısa sürede hızla tırmanan borsaların dışında riski yüksek yatırım araçlarına hücumun başlaması, kaynama noktasına yaklaşıldığının işareti. Ancak yeni bir balonun yaratacağı tehlikeyi ortadan kaldırmak ve yüksek riskli spekülasyonu önlemek için faizlerin yükseltilmeye başlanması da göze alınamıyor çünkü ABD’de ve ’daki ekonomik büyümeye geçiş sinyallerinin gücü ve kalıcılığı konusunda ciddi tereddütler var. Devletin sağladığı desteğin ve likiditenin geri çekilmesi halinde ekonomideki canlanmanın duracağı kaygısı hayli yaygın. Ayrıca faizlerin yükseltilmeye başlandığı noktada bu oyunun bittiği izleniminin doğması ve şişirilen balonun hızla sönmeye başlaması da bir olasılık. Bıçak sırtındaki bu dengenin bizim borsayı ve piyasaları da etkilemeye başladığı görülüyor. Dünyanın dört bir yanında risk iştahı kabaran ve iyi getiri arayan paranın bizim borsadaki tırmanışı da ciddi biçimde etkilediği anlaşılıyor. Ayrıca faizlerin alışılmamış düzeylere inmiş bulunması ’deki tabloyu etkileyebilecek bir faktör haline geldi. Fon yöneticileri, ellerinde büyük paralarla kapılarını çalan ve “Paramı ne yapayım?” diye soran mevduat sahiplerinin arttığını belirtiyor. Büyümede düş kırıklığı yarattık Başbakan Erdoğan, herhalde kendine göre bazı göstergelere bakarak Türkiye’nin küresel krizden en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu söylemeye devam ediyor herkesin baktığı ve uluslararası karşılaştırmalarda dikkate alınan göstergeler onun söylediğinin tam tersini söylüyor. ’nin Latin ülkelerinin durumuyla ilgili olarak hazırladığı raporda yer alan grafik de Türkiye’nin son bir yıldaki performansıyla en büyük düş kırıklığı yaratan ülkelerden biri olduğunu ortaya koyuyor. IMF’nin 2008 Ağustos’unda yaptığı büyüme hızı tahminleriyle bir yıl sonra yaptığı tahminler karşılaştırıldığında dahil hiçbir ülkenin 2008 tahminini tutturamadığı görülüyor. Türkiye ise 2008’deki tahminden en fazla sapma gösteren ve büyüme hızı tahminin en fazla gerisine düşen ülkelerden biri olarak dikkati çekiyor. (134 yazı)
613056
ABD’de 1000 kişi hayatını kaybetti
’de 1000 kişi hayatını kaybetti 25.10.2009 ’DE milyonlarca kişinin domuz gribine yakalandığı ve bu hastalık yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısının 1000’i aştığı bildirildi Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından yapılan açıklamada, geçen nisandan bu yana milyonlarca kişinin hastalığa yakalandığı, 20 bin kişinin hastaneye kaldırıldığı, en az 1000 kişinin de hayatını kaybettiği belirtildi. de, bu yıl başından bu yana domuz gribinden ölenlerin sayısının bini bulduğunu açıklamıştı.
613375
Fenerbahçe avantajlı
R.Hakan Kırkoğlu Astroloji tüyolarıFenerbahçe avantajlı 25 Ekim Pazar 2009 24 Ekim 1953 doğumlu Akrep burcunun mücadeleci, güçlü bir direnç sahibi, savaşçı yönünü ortaya koymakta. Haritasında Boğa burcundaki Ay ise, dayanıklı, sabırlı, istikrarlı karakterini daha da fazla arttırmakta.Rijkaard ise denge ve uyumu gösteren Terazi burcunda doğmuş. Terazi hareketli, iyi iletişim kuran ve diplomatça davranan özellikler yansıtır. Derbinin astrolojik haritasını incelediğimizde Ay’ın, Oğlak burcunun son derecesinde olduğunu görüyoruz. Bu nedenle, saat 21:12’ye kadar olan gelişmeler mücadele, kısıtlamalar, tam olarak emin olamama ve sıkışıklıklar söz konusu. Maç sürecinde 21:12’den sonra ortaya çıkacak olan sonuçlar farklı açılımlar ve skoru değiştirebilecek durumlar ortaya koymakta. Maçın ikinci yarısındaki gelişmelerin maçın seyrini değiştirmesi söz konusu olacak. Maç süresinceki etkilere bakıldığında, Daum’un haritasının genel olarak daha avantajlı olduğu anlaşılmakta. Rijkaard’ın haritası oldukça zorlayıcı bir transiti altında görülmekte. Bu bakımdan, ’ın kötü bir sonuç alması durumunda, Rijkaard’ın baskı altında olacağını görebiliriz. Eğer Daum maç süresince yanıltıcı kararlara sürüklenmez ve dikkatsizlikler yapmazsa, istediği sonucu elde edebilecek. Daum ve Rijkaard’ın doğum saatlerini bilemediğimiz için kesin bir sonucu hemen söyleyemesek de, bu derbiden bir zaferle ayrılabilir. FB-GS maçında saat 20:19’dan sonra FB’nin daha akıcı ve sonuç alabileceği hareketlere girişebileceğini söyleyebiliriz. Kuşkusuz maçın ikinci yarısında özellikle 21:12’den sonra, son dakikalardan gelebilecek gollerin sonucu etkileyeceğini söylemeliyiz. Bu bakımdan sürprizlere de hazırlıklı olmalıyız. (9 yazı)
613982
Minibüsçü, kardeşini tüfekle öldürdü
Minibüsçü, kardeşini tüfekle öldürdüNursel ŞENGEZER/KARAKOÇAN (Elazığ), 'ın Karakoçan İlçesi'nde, minübüs şoförü Bülent Akbulut, tartıştığı kardeşi 28 yaşındaki Erhan Akbulut'u cadde ortasında av tüfeğiyle vurarak öldürdü. Akbulut daha sonra jandarmaya teslim oldu. Elazığ- Karakoçan hattında minibüs işletmeciliği yapan Bülent Akbulut, bugün öğlen saatlerinde Karakoçan ilçe merkezindeki Muhsin Aykaç Caddesi'nde, aralarında husumet bulunan, Ormancık Köyü'nde oturan kardeşi Erhan Akbulut'la karşılaştı. kardeş arasında yine tartışma çıktı. Bülent Akbulut, minübüsün içerisinden av tüfeğiyle kardeşine ateş etti. Daha sonra araçtan inen ağabey Akbulut, bir kez daha ateş ettiği Erhan Akbulut'u öldürdü. Bülent Akbulut, daha sonra jandarmaya giderek teslim oldu. Olay yerine gelen nöbetçi Erhan Akbulut'un cesedini Adli Tıp raporu için Elazığ Devlet Hastanesi'ne gönderdi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. .
613216
'Eve dönüş' öncesi bakan DTP'yi uyardı
'Eve dönüş' öncesi bakan DTP'yi uyardı Hazal ATEŞ/ANKARA 25.10.2009 34 PKK'nın teslim olmasından önceki zirvede DTP lideri Türk, "Lütfen tutuklama olmasın" dedi. Bakan da, "Grubun girişi şova dönüşmemeli" uyarısında bulundu MAHMUR ve Kandil'den gelen 34 PKK'lının teslim olmasından önce İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün buluştuğu Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) zirvesinde ilginç diyaloglar yaşandığı ortaya çıktı. Zirve, Tarım Bakanı Mehdi Eker'in AOÇ'deki makamında gerçekleşti. Görüşme talebi karşılıklı oldu. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk bu görüşmeyi ve partisine yönelik eleştirileri SABAH'a değerlendirdi. Türk, "Biz şov yapmadık, barışa katkı sunmaya çalıştık. Bu bir sevinç, bir özlemdi. DTP olmasaydı, bu tablo çok farklı olurdu. DTP'nin şovmenlik yapmaya niyeti yok. Biz olmasak da binlerce kişi sınıra akın edecekti. Kimsenin burnu bile kanamadı. DTP olmasaydı olaylar çok farklı mecralara çekilirdi" dedi. Bakan Atalay'la yaptığı görüşmede Habur'dan giriş yapacak 34 kişinin tutuklanması durumunda ortaya çıkacak tabloyu anlattığını belirten Türk, şöyle konuştu: "Görüşmemiz gizli saklı değil. Yanında 10 memur vardı. Karşılıklı olarak endişelerimizi, hassasiyetlerimizi dile getirdik. Bu konuda çaba sarf edeceğimi, kendilerinden de aynı hassasiyeti beklediğimizi söyledim. Nitekim biz sözümüzü tuttuk." "TÜRK ÖNLEYEMEDİ" Edinilen bilgiye göre önceki gün "Ahmet Türk de çaba sarf etti ama önleyemedi" diyen Bakan Atalay ile Türk arasındaki zirvede konuşma şöyle gelişti: Atalay: Türkiye yeni bir süreçten geçiyor. Hepimizin hassas davranması gerekiyor. Grubun girişi şova dönüşmemeli. DTP'ye önemli görev düşüyor. Türk: Sürece de destek veriyoruz. Şov yapma niyetinde değiliz. Takdir edersiniz ki bölge halkı da kardeşlerinin gelişinden heyecan duyuyor. DTP olarak üzerimize düşeni yapacağız. Gerekli önlemleri alıyoruz. Atalay: Üslup önemli. Provokasyon yapmayın. Bu sadece bir adım. Süreci tıkarsınız ve zarar verirsiniz. Türk: Parti teşkilatlarımız gereken önlemleri aldı. Taşkınlığa izin vermeyeceğiz. Bu sadece bir kavuşma olacak. Habur'dan gelecek grubun içinde çocuk ve kadınlar da var. Bu barış için atılan bir adım, lütfen tutuklamalar olmasın. Tutuklama olursa süreç tıkanır. Unutmayın bu insanlar çoluk çocuk geliyor. Atalay: Merak etmeyin, suça karışmamışlarsa yargı gereğini yapar. Bizim de hasiyetlerimiz var. Türk: Asker ve polis halka anlayışlı davranmalı. Bu bir kavuşma, buluşma olacak. Jandarmayı halktan uzak tutun. Geri çekilirlerse sorun olmaz. Atalay: Hassasiyetleri dikkate alıyoruz. Bu konuda endişeniz olmasın. Gereken tedbirler alındı. Bölgede görev yapan güvenlik güçlerinin de bilgisi var. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613047
Tüfek temizlerken amca oğlunu öldürdü!
Tüfek temizlerken amca oğlunu öldürdü! 25.10.2009 03:30 orum'un Mecitözü ilçesinde babasına ait av tüfeğini temizlemek isteyen 14 yaşındaki bir çocuk, silahın ateş alması sonucu amca oğlunun ölümüne neden oldu. Alınan bilgiye göre, olay, Mecitözü'ne bağlı ayköy'de meydana geldi. Evlerinde bulunan av tüfeğini temizlemek isteyen İsa S'nin (14) elindeki silah bir anda ateş aldı. Tüfekten çıkan saçmalar İsa S'nin karşısında oturan amcasının oğlu Mehmet S'ye (18) isabet etti. Ağır yaralanan Mehmet S, ambulansla Mecitözü Devlet Hastanesi'ne götürülmek istenirken yolda hayatını kaybetti. İlk belirlemelere göre kaza sonucu meydana geldiği öne sürülen olayın geniş çaplı araştırılması için Mehmet S'nin cenazesi otopsi için Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Olayın ardından tüfekle birlikte jandarmanın gözaltına aldığı İsa S, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. CN
613079
Gelenlerin dağ kıyafetiyle zafer işareti kabul edilemez
Yıllardır dağda olanlarla, ailelerinin sevinç duymasının doğal olduğunu, ancak bunu bir zafer şovuna dönüştürmenin anlamının bulunmadığını belirtti. Canan, "İnsanların dağdaki kıyafetleri ile gelip otobüsler üzerinde zafer işaretleri yapmasını kesinlikle tasvip etmiyorum." dedi. Esat Canan, süreçte yaşananları şöyle özetledi: "Bu bir zafer değil, böyle nitelendirilemez. Ama eğer bu ülkede barış gerçekleşirse gerçekten bu ülkenin zaferi olur. Eğer demokrasi geliştirilip, barış ve birliktelik sağlanacaksa zaman herkesin zaferi olur. Kaldı ki asıl zafer, savaşın bitmesidir. Bunun sona erdirilmesi Türkiye için önemlidir. Bu, Türkiye'nin önünü açacaktır." ORADA YAŞANANLARI TASVİP ETMİYORUM Canan, bu sürecin 72 milyon insanın hassasiyetinin dikkate alınarak götürülmesini istedi. Özellikle, Türkiye'nin batısında yaşayan insanlarımızın hassasiyetlerine dikkat edilmesi gerektiğine işaret etti. Canan, "DTP'nin ne sorumsuz davranma ne de görevden kaçma lüksü yoktur. Onun için DTP iyi niyetle çalıştığı halde sonradan yanlış anlaşılan davranışları söz konusudur. Ancak sorumluluk sadece DTP üzerine atılamaz. Bu, herkesin sorumluluğudur. Sayın Baykal bir seferinde 'onlar' diyerek resmen bölücülük yapıyor, tahrik ediyor. DTP'nin uzun süredir ülkenin bölünmesine yönelik iması yok. Kürt sorununun demokratik ortamda çözülmesi talebi var." şeklinde konuştu. Esat Canan, hükümetin demokratik açılım konusundaki çabalarını takdir ederken, şu eleştiride bulunuyor: "Açılım konusunda yapılması gereken öncelikle daha cesur davranıp yargısal zemin hazırlamaktı. Biz bu süreçte, mevcut hukuku zorlayarak sonuca gidemeyiz."
613040
HSYK'nın yetkilendirme kararı
HSYK'nın yetkilendirme kararı 25.10.2009 01:28 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK), kimi yer yargıçlarının müstemir yetkilerinin belirlenmesine ilişkin kararı yayımlandı. HSYK'nın internet sitesinde yayımlanan karara göre, Türkiye genelinde toplam 101 mahkeme kurulurken, 50 mahkemenin faaliyetleri de donduruldu. Yeni kurulan mahkemeler arasında, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesinde sayılan suç ve davalara bakmakla görevi Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi de yer alıyor. Türkiye genelinde 35 sulh ceza, 14 sulh hukuk, 29 asliye ceza, asliye hukuk ve birisi özel yetkili olmak üzere ağır ceza, iş, aile, 2'şer ticaret ve icra ile çocuk ve de çocuk ağır ceza mahkemesi kuruldu. HSYK kararları uyarınca, sulh hukuk, sulh ceza, 18 asliye hukuk, asliye ceza, ağır ceza, birisi ağır olmak üzere 11 çocuk, aile, iş, tüketici ve icra mahkemesinin faaliyetleri de donduruldu. Yetkilendirme kararıyla, yaklaşık bin yargıcın müstemir yetkileri de belirlendi. AA
613341
Sürgün yemiş bir millet
Bir milyonun üzerindeki insansa sırasını bekliyordu. Keşke Olmasaydı, bu büyük ve trajik sürgünü Kefken Mağarası'ndaki izlerden başlayarak sürgünden beslenen ezgilerle ekrana taşıyor. Belgesele araştırmacı Ahmet Tezcan, Çeçenistan Fahri Konsolosu Medet Ünlü, Kafkas Dernekleri Başkanı Yaşar Nogay ve bugün yaşları 90'ları bulmuş sürgün torunları anlatımlarıyla katkıda bulunuyor. 24 23.15
614148
Derbizede Galatasaray'a Baros şoku
derbisinde sakatlananan 'ın golcüsü Milan Baros sahalardan iki uzak kalacak. 'ın 'ye 3-1 yenildiği 10. hafta maçının 5. dakikasında oyundan çıkmak zorunda kalan Baros'un sakatlığının ciddi olduğu belirtildi. Yerini Shabani Nonda'ya bırakmak zorunda kalan Baros'un sağ ayak tarak kemiğinde kırık tespit edildi. Golcü futbolcunun iki aydan önce futbola dönmesi beklenmiyor. Sarı-kırmızılı takımın yıldız oyuncusu önümüzdeki günlerde ameliyat masasına yatacak.
613219
Bakan Çubukçu'dan Aleyna'ya burs müjdesi
Bakan Çubukçu'dan Aleyna'ya burs müjdesi SAVAŞ AY 25.10.2009 Lösemi tedavisi gördüğü için eğitimine evinde devam edilen Ardahanlı Aleyna'ya uçakta rastlayan Nimet Çubukçu, öğrenim boyu burs sözü verdi LÖSEMİ hastası Ardahanlı küçük Aleyna'ya Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu sahip çıktı. Doktorlar yıl önce teşhis koydu yaşındaki kıza... Ağır tedavisi nedeniyle bu yıl okula başlamasını sakıncalı görüp izin vermediler. Akranları gibi okula gitmek isteyen Aleyna da bu duruma çok içlenip ağlayınca, okulu kızın ayağına getirmişti yetkililer. Ardahan Valiliği tarafından özel olarak görevlendirilen bir öğretmen, sınıf haline getirilen küçük kızın odasında derslere başlamıştı. Bakan Nimet Çubukçu bu haberden çok etkilenmişti. 'ARTIK ANNENİM' Nimet Çubukçu zaten Ardahan ve Kars'a gidecekti. Önceki gün bu planlı geziye başlarken yanına küçük kız için önlük ve çeşitli okul araç gerecinin bulunduğu bir hediye çantası almıştı. Büyük bir rastlantı eseri, Çubukçu'nun bindiği uçağa aylık kemoterapi seansı için Ankara'ya gelen ve dönüş yoluna çıkan Aleyna ve annesi de bindi. Küçük öğrenciyi hemen tanıyan bakan ona çantasını verdi, sarılıp öptü. Yolculuk boyunca kucağında oturtup, "Ben de senin baban-annenim artık" dedi. Minik öğrencinin öğrenim hayatı boyu bursunu garanti eden Bakan Çubukçu'nun jesti karşısında çok duygulanan annesi de "Sizin şahsınızda devletimize ve Milli Eğitim camiasına teşekkür ederim" diyerek Çubukçu'nun boynuna sarıldı. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613444
Nemrut Dağı iki ili birbirine düşürdü
Nemrut'ta incelemelerde bulunan Günay, dağa çıkan Malatya yolunun zirveye kadar ulaşmasına tepki gösterdi. Günay'a Malatyalılar epey içerledi. Yerel gazeteler, olayı günlerce manşetlerine taşıdı. Malatya'dan yapılan haberlere Adıyaman basını da cevap vermekte gecikmedi. İki kent, yine Nemrut yüzünden karşı karşıya geldi. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın geçen haftaki Nemrut ziyareti, küllenen bir tartışmayı yeniden alevlendirdi. Nemrut'un zirvesinde incelemelerde bulunan Günay, dağa çıkan Malatya yolunun zirveye kadar ulaşmasına tepki göstermişti. "Burası koruma altında olan turistlik bir bölge. Bu yol, tarihi eserlere zarar veriyor. Gerekirse bu yolu tahrip edip Adıyaman yolunun seviyesine indirmek gerek." dediği rivayet edilen Günay'ın sözlerine içerleyen Malatyalılar, ayağa kalktı. Yerel gazeteler, olayı günlerce manşetlerine taşıdı. 'Bakan Günay'ın Malatya ile ne problemi var?', 'Yapıcı adım atmıyor', 'Bakan'a yakışmadı', 'Gerekirse dağın tepesine otoban yaparız!' şeklinde başlıklarla tepkilerini ortaya koydu. Malatya'daki sivil toplum kuruluşları da ardı ardına açıklamalar yaptı. Adıyamanlılara, 'Bir daha kayısı toplamaya gelmeyin' diyenler bile oldu. Malatya'dan yapılan bu haberler karşısında Adıyaman basını da boş durmadı. 'Malatyalıların etekleri tutuştu', 'Çok istiyorlarsa heykelini evlerine yollayalım' diyen Adıyamanlılar, komşularını daha da kızdırdı. Yıllardır süregelen 'Nemrut Dağı kime ait?' polemiği, son olaylarla yeni boyut kazandı. İki kent de milletvekillerini de devreye sokarak üstünlük sağlamaya çalışıyor. Ancak Malatyalı milletvekillerinin Ertuğrul Günay'a yazdığı mektup Bakan'a geri adım attırmadı. Olayın Başbakan Erdoğan'a kadar gittiği konuşuluyor. Yerel bir televizyona canlı yayına bağlanan Bakan'ın Malatyalıların gönlünü alması bekleniyordu. Ancak Günay, "İller arasındaki çekişmeler, iller arasındaki basın polemikleri, politikacılar arasındaki karşılıklı atışmalar beni hiç ilgilendirmiyor. Sözlerimin arkasındayım. Bölge SİT alanı, tarihi eserler zarar görüyor." diyerek, Malatyalıların heveslerini kursaklarında bıraktı. Bu tartışmalar üzerine önce Malatya'ya, daha sonra da Adıyaman'a gittik. Yetkililerle görüştük, halkı dinledik. Ama işin içinden biz de çıkamadık; çünkü kimse 'Benim yoğurdum ekşi' demiyor! Malatya ile Adıyaman arasındaki bu dargınlık, uzun yıllar süreceğe benziyor. Adıyaman'a 60, Malatya'ya 10 bin Nemrut turisti geliyor Adıyaman'ı ve Malatya'yı ziyaret edip konuyu dolandırmadan 'Nemrut Dağı'na getirince yüzlerdeki ifade birden değişiyor. Zaman
613007
Ekrem 'Es'intisi!
Turkcell Süper Lig'in 10. haftasında Beşiktaş, ligin flaş takımlarından Eskişehirspor'u deplasmanda 1-0 mağlup ederek çıkışını sürdürdü. Eskişehir Atatürk Stadı'nda oynanan karşılaşmada, siyah-beyazlı takıma puanı getiren golü 82. dakikada Ekrem Dağ kaydetti. Siyah-beyazlılarda Nobre, golden önce yakaladığı bir pozisyonda topu boş kaleye gönderemedi. Nihat Kahveci ise son dakikalarda yakaladığı pozisyonu golle sonuçlandıramadı. Bu sonuçla Denizlispor ve Kasımpaşa'dan sonra Es Es engelini de kayıpsız geçen kara Kartal, 18 puanla 5. sıraya yükseldi. Ligin flaş takımlarından Eskişehirspor ise 16. puanla 6. sırada kaldı. Öte yandan hakem Tolga Özkalfa, 90 dakikada kez sarı kartına başvurdu. Eskişehirspor'dan 5, Beşiktaş'tan ise futbolcu sarı kartla cezalandırıldı. ESKİŞEHİRSPOR: BEŞİKTAŞ: Stat: Atatürk Hakemler: Tolga Özkalfa, Erhan Sönmez, Mustafa Emre Eyisoy Eskişehirspor: Ivesa, Murat (Dk. 86 Nadareviç), Vucko, El Saka, Koray, Doğa, Sezgin, Volkan (Dk. 73 Adem), Bülent, Burak, Mehmet Beşiktaş: Rüştü, İbrahim Kaş, Fink, Nihat (Dk. 90+3 Necip), Bobo (Dk. 73 Nobre), Tello, Tabata (Dk. 46 Erhan), Ekrem, İbrahim Üzülmez, İbrahim Toraman, Uğur Gol: Dk. 83 Ekrem (Beşiktaş) Sarı kartlar: Dk. 70 Doğa, Dk. 78 Bülent, Dk. 79 El Saka, Dk. 90 Adem, Dk. 90+3 Ivesa (Eskişehirspor), Dk. 64 Uğur, Dk. 85 İbrahim Toraman (Beşiktaş)
613355
Bekir Hazar Pazar: Müzedeki fasıl gecesi...
Bekir Hazar 25 Ekim 2009 PazarMüzedeki fasıl gecesi... Müzedeki fasıl gecesi Fransız, İngiliz, Rus Osmanlı, İtalyan ve Alman Topları arasından Müzeye girdik. Rahmi Koç müzesine İlk kez gidiyordum Bizi kapısında Barbaros vinyeti olan Bir bara götürdüler. Bar-Bar-Rossa yazıyordu Ve Barbaros'un vinyeti vardı. Yılların ustası Kenan Akın “Senden bir cacık olmaz Bekir” dedi Gülerek Bu muhabbet Hızla yayılıyordu Mesut Yar, yemeğe oturacağımız “Halat” restaurantın bahçesine halat atmıştı. Yemeği yeyip bir an önce tüyme modundaydı. Yedi ve tüydü. Saba Tümer “Burada neler oluyor?” dedi Anlattım. Babasını da getirmişti fasıla “Jön gibi baban var” dedim. “Gibisi fazla” dedi, kızdı Babası da dik dik yüzüme baktı. Hakan Peker'in gündeminde Domuz gribi vardı Aşı olmayacakmış. Oğuz Haksever ise “NTV santrali helikopter düşürdü” İddialarına gülerek açıklık getiriyordu. Elif Çakır'ın gündeminde ise Atv'de yayından kaldırılan Aile Saadeti dizisi vardı. “Kırk yılda bir dizi sevdim Onu da yayından kaldırdılar” dedi “Yaz bunu, tekrar koysunlar” Diye ekledi. Eğer dizi tekrar başlamazsa da benden bir cacık olmayacağına İnananlar safına katılacakmış Yemekten sonra Antika arabaların olduğu bölüme geçtik. Orkestra tam antika bir traktörün önündeydi. En arkaya tek başıma oturdum. Fehmi Koru “Yalnız oturmak yok” dedi. Sabah Haber Koordinatörü Şaban Aslan'ın yanına geçtim. Fasıl başladığında Şaban devamlı.. “Şurada oturan bayan kim” diye sordu. “Bilmiyorum” dedikçe. “Sen nasıl bilmezsin.. Dizi oyuncusu o” dedi.. Utandım halimden, dört saat boyunca.. Sandalyeden hiç kıpırdamayan tek konuk Mehmet Barlas'a sordum “Dizi oyuncusu değil” “Kadın doğum uzmanı” açıklamasını yaptı. Şaban'a kapak oldu. Ve Fasıl başladı Nar Çiçeği şarkısı söylenirken İpek Tuzcuoğlu mandalina yedi Onun da gündeminde Aşk-ı Memnu vardı. Takvim'de yazmaya başlıyormuş. Perşembe günleri Kurtlarla, Aşk-ı Memnu çekişmesine “Tam bir derby maçı” yorumunu yaptı. Ben de “Kadınlarla erkeklerin derbysi” dedim. Perşembe'ye isim koymuş “Kurtlarla Aşk” diye THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin sahne aldığında Sadettin Kaynağın en zor şarkısını “Leyla” diye giriş yaparak Acaip uçurdu Yanımda Şaban, arkamda 1960 model Cadillac. Acaip keyifli bir fasıldı. Antika bir uçağın kanadı Camdan içeri girmiş Tam Fehmi Koru ile Nazlı Ilıcak'ın üzerindeydi. Düşecek diye korktum, gözümü ayırmadım. Nazlı hanım Hep cep telefonu ile uğraştı. Sanırım bir önceki fasılda öğrendiği.. Twitter'i test ediyordu. Babasını toprağa gömüp Ertesi gün Altın Portakal'da sahne alan Gerçek ve büyük sanatçı Melihat Gülses'i dinlemek Ayrı bir zevkti Fasıl faslı kartopu gibiyken Çığ oldu gidiyor Yakında canlı yayınlanırsa tvlerde Şaşırmam
614126
Külot çalarken yakalandı
Külot çalarken yakalandı 25.10.2009 10:37 ANTALYA'nın Alanya İlçesi'nde hırsızlık suçundan sabıkalı bir adam, girdiği evden kadın külotu çalarken polis tarafından suçüstü yakalandı. Hacet Mahallesi'nde zemin katta bulunan Ş.K.'ya ait eve balkondan bir kişinin girdiğini gören vatandaşlar polise haber verdi. Balkon kapısı açık olan eve giren polis, kanapenin arkasına saklanan Yusuf Ö.'yü (44) yakaladı. Üzerinde yapılan aramada tornavida, eldiven, el feneri ve bıçağın yanısıra, cebinde bir adet kadın külotu bulunan sabıkalı Yusuf Ö.'nün hakkında kesinleşmiş ay hapis cezası bulunduğu saptandı. Külotu çaldığını itiraf eden ve evinde arama yapılan Yusuf Ö., yatak odasında sakladığı tabancayla intihar etmek istedi. Bir polis memuru, Yusuf Ö.'nun elindeki tabancayı almaya çalıştı. Ateş alan tabancadan çıkan kurşun tavana saplandı ve şans eseri yaralanan olmadı. Sara nöbeti geçirince hastaneye kaldırılan Yusuf Ö. tedavisinin ardından sorgulanacak ve adliyeye sevk edilecek. Mehmet AL AHT
613162
'Nükleer satranca Türkiye de katılır'
DÜCANE CÜNDİOĞLU 'Nükleer satranca Türkiye de katılır' WASHINGTON (A.A) ABD'nin eski BM Daimi Temsilcisi John Bolton, "İran'ın nükleer silaha sahip olması durumunda, Suudi Arabistan, Mısır, Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerin de büyük olasılıkla nükleer silah edineceğini" öne sürdü. ABD'nin muhafazakar düşünce kuruluşlarından Amerikan Girişim Enstitüsü'nün düzenlediği "İsrail İran'a Saldırmalı mı" konulu panelde konuşan Bolton, "İran'ın nükleer programını durdurmak için güç kullanımı gerektiğini, çünkü diğer seçeneklerin başarısız olduğunu ve gelecekte de başarısız olacağını" iddia etti. Bolton, "Gerçek zorluk, Suudi Arabistan, Mısır, Türkiye ve muhtemelen diğerlerinin de büyük olasılıkla nükleer silah edinebilecek olmaları. 5-10 yıllık bir süre içinde Orta Doğu'da çok kutuplu bir nükleer ortamda üç boyutlu satranç oynayan yarım düzine nükleer ülke göreceksiniz. Bunu engellemenin tek yolu, İran'ın nükleer silaha sahip olmasını durdurmak" dedi. "FIRSATI KAÇIRDILAR" Tahran'a karşı "havuç-sopa" politikasının işe yaramadığını savunan Bolton, "İran'daki son cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından olası bir rejim değişikliği için etkide bulunabilme yönünde büyük fırsatın kaçırıldığını" öne sürdü. Bolton ayrıca,"İsrail'in İran'a askeri güç uygulama konusunda tereddüt edeceğini sanmıyorum" dedi. Amerikan Girişim Enstitüsü uzmanı Michael Rubin de, "İsrail'in olası bir saldırısına sadece Suudi Arabistan'ın izin verebileceğini" belirterek, "Türkiye, şimdi İran'ın tarafında. Türk Genelkurmayı'nın bile İsrail'in bunu yapmasına izin vereceğine inanıyorsanız, geçmişte yaşıyorsunuz demektir" ifadesini kullandı. 25.10.2009 DÜNYA
613274
MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE 'Eşkıyalar ve Devlet'
1999'da Zeynep Altok tarafından çevrilip Tarih Vakfı Yurt Yayınları arasında Türkçeye kazandırılmış. Yazar Kadı Sicilleri, Ruznamçeler gibi birincil kaynakları kullanarak Celali İsyanları'nın iki evresini (1590-1611 ve 1623-48) konu alıyor. Karşılaştırmalı tarih çalışmaları yapan Karen Harney, Osmanlı Devleti'nin isyanları bastırmak için izlediği politikayı tek tek vesikalardan yola çıkarak önümüze koyuyor. Harney vardığı sonucu, isyancılar ile devletin pazarlık biçimlerini aktardığı VI. Bölüm'de şu şekilde özetliyor: "Osmanlı Devleti 17. yüzyıl boyunca, büyük sekban gruplarının başındaki eşkıya reislerinin taleplerini merkezle bütünleştirebilmek için siyasî anlaşma yapma ve merkeze dahil etme yöntemlerine başvurdu. Bu noktada, eşkıyalara verilen tavizlerin ciddî bir zaafa işaret etmediğini ileri sürmek istiyorum. Bu anlaşmalar Osmanlıların aynı anda üç cephede birden savaşmak zorunda kalmaması için ülkeler arası ve ülke içi basınçları dengelemek hesabıyla yapılmışlardı. Anlaşma yaparak ve merkezle bütünleştirerek hakimiyeti pekiştirme çabalarının ardında yatan en önemli saiklerden biri de jeopolitik kaygılardı." Yazar isyancılara verilen tavizleri anlatırken okuyucuya çok şaşırtıcı gelecek bir tez ileri sürüyor. Devlet eşkıyalığı, devletin merkezî iktidarını sağlamlaştırmada bir araç olarak kullanıyor. Bu tezini, her isyan döneminden sonra merkezin gücünün arttığını göstererek kanıtlıyor. İsyancılarla yapılan pazarlıklar devletin zaafını değil, tam tersine aklını ve gücünü gösteriyor. İsyancılarla yapılan pazarlıklar ve verilen tavizler neleri kapsıyordu? Her biri dönemin namlı birer asisi olan Karayazıcı, Abdülhalim, Deli Hasan, Tavil Halil, Kalenderoğlu, Yusuf Paşa ve Muslu Çavuş gibi isyancılardan uzlaşmaya yanaşanlara devlet hilatlar göndererek paşalık rütbesi veriyor, bu rütbeyi kullanacakları geniş vilayetleri de emirlerine tahsis ediyordu. 1606 yılında dönemin en meşhur eşkıyası Canpolatoğlu'nun saraya yazdığı mektubu, Karen Harney kitabına almış. Mektupta Canpolatoğlu kendisine beylerbeyliği, çevresindeki adamlarına da tek tek sıralayarak çevredeki vilayetlerin (Antep, Maraş, Halep, Ma'arra, Samsad, Malatya, Kars, Zülkadriye, Rakka, Tarsus, Bozok, Sis) verilmesini istiyor. Padişah I. Ahmed mektubun sol üst köşesine "bu kadarı da fazla" diye not düşmüş. Tarih, Osmanlı Devleti'nin Batı'da Avusturya ile savaştığı, Doğu'da ise İran ile savaş hazırlıklarının sürdüğü bir evre. Padişah'ın bu notuna rağmen Canpolatoğlu'na Halep Beylerbeyi unvanı veriliyor ve bu eşkıya bir süreliğine de olsa devletin Halep vilayetindeki meşru temsilcisi sıfatını kazanıyor. Bu evrelerden ilkinin meşhur Kuyucu Murat Paşa'nın sadaret dönemi olduğunu hatırlatalım. Devletin isyancılara karşı sertliğine Kuyucu Murat Paşa'yı örnek gösterenler, eşkıyaya paşalık rütbelerini ve yönetecekleri yerleri dağıtan devlet adamlarının başında Kuyucu Murat Paşa'nın geldiğini mutlaka öğrenmeliler. İkinci evre ise yine sertliği ile anılan IV. Murad'ın saltanat yıllarıdır. "Eşkıyalar ve Devlet" kitabının bize anlattığı şu: Devlet eşkıyalığın kökünü savaşarak ve uzlaşarak kazımaya çalışıyor. Ama daha ötesi eşkıyalığı yaratan şartları ortadan kaldıramadığı için, eşkıyalarla fırsat buldukça savaşarak, zaman zaman uzlaşarak bu işi merkezin otoritesini güçlendirecek bir vesileye dönüştürüyor. Nasıl mı? Eşkıyalıktan bizar olan halkın desteğini kazanarak. Tarihçiliğin ciddi bir iş olduğu inancıyla bu kitabı özellikle Erhan Afyoncu ve Yusuf Halaçoğlu'na tavsiye ederim. İsyancıya "paşa rütbesi" nasıl verilirmiş, okuyup öğrenebilirler. Devlet yönetmenin akıl işi olduğunu, bu aklın da devletimizin selefi olan Osmanlı'da fazlasıyla mevcut olduğunu anlaması gerekenler bu kitabı dikkatle okumalı. Hamasetle devlet gemisi yürümüyor. m.turkone@zaman.com.tr
614226
Londra'dan Eyfel'e rakip
Londra'dan Eyfel'e rakip 25.10.2009 16:39 2012 olimpiyatlarına ev sahipliği yapmaya hazırlanan İngiltere'nin başkenti Londra'da, Paris'teki Eyfel Kulesi ya da New York'taki Özgürlük Anıtı gibi şehrin simgesi olacak bir anıt yapılması planlanıyor. İngiliz Telegraph gazetesinin haberine göre, Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, "Londra'da Paris'teki Eyfel Kulesi'ne rakip olacak bir anıt yapılmasının planlandığını" söyledi. Gazetenin "Londra 2012: yeni bir Olimpiyat heykeli Eyfel'e rakip olacak" başlığıyla duyurduğu haberde, yaklaşık 15 milyon sterlin (40 milyon TL) değerindeki bir anıtın Londra'nın Olimpiyat parkına yapılacağı kaydedildi. Habere göre, kesin şekli belli olmamakla beraber ilk taslaklara göre Kızılderili totemlerinden birine benzeyecek anıtın yaklaşık 120 metre yükseklikte olması ve güneş enerjisiyle aydınlatılması bekleniyor. Gazete, Belediye Başkanı Johnson'a yakın bir kaynağın, "Johnson, Eyfel Kulesi ya da Özgürlük Anıtı gibi, Londra'nın simgesi olacak bir anıt yaptırmak istiyor" dediğini yazdı. AA
613521
ABD'de Müslüman ülkelere fon ayrıldı!
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Başkan Barack Obama'nın, Haziranda Kahire'de yaptığı konuşmada, ülkesinin Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerdeki teknolojik kalkınmayı desteklemek için yeni bir fon oluşturulacağını duyurduğu hatırlatıldı. Açıklamaya göre, bu taahhüdün hayata geçirilmesi yönündeki bir adım çerçevesinde, Amerikan hükümetine bağlı Denizaşırı Özel Yatırım Kurumu (OPIC), söz konusu ülkelerden seçilecek projelere 25 ila 150 milyon dolarlık katkı sağlayacak bir fon oluşturdu. Küresel Teknoloji ve Yenilik Fonunun Asya, Orta Doğu ve Afrika'daki ülkelerde özel sektör yatırımları ve teknolojik büyümenin hızlanması ve desteklenmesine katkı sağlayacağı belirtilen açıklamada, fonun, projeler aracılığıyla teknoloji, eğitim, telekom, medya ve iş hizmetleri gibi alanlarda iş istihdamı ve ekonomik fırsatlar yaratacağı kaydedildi. OPIC'den yapılan açıklamada da örnek projelerin yeni bilgisayar teknolojisi ve telekomünikasyon sistemlerinin geliştirilmesi ve geniş bant internet hizmetlerine erişimin artırılmasına katkıda bulunacağı ifade edildi. Projelerin sunulması için son tarihin 30 Kasım olduğu, hangi projelerin seçildiğine dair sonuçların ise gelecek yıl Haziran ayında açıklanacağı bildirildi. AA
613333
Sofuoğlu, yarışa ilk sırada başlıyor
Elde ettiği bu sonuçla Sofuoğlu, bugün saat 18.00'de gerçekleştirilecek yarışmada ilk sırada başlayacak olan sporcudan birisi olacak.
613915
Manisaspor: Antalyaspor: (ilk yarı)
4. dakikadaki Manisaspor atağında Sezer, soldan getirdiği topu ceza alanına ortaladı. Ceza alanındaki Ferhat'ın sert vuruşunda top az farkla kalenin üstünden auta gitti. 21. dakikada Isaac, orta alanda aldığı topla, tek başına Antalyaspor ceza alanı içine girdi. Kaleci ile karşı karşıya kalan Isaac'ın vuruşunda top az farkla yandan auta çıktı. 34. dakikadaki Antalyaspor atağında, sol kanattan Hakan'ın ceza alanına gönderdiği topa iyi yükselen Ali Zitouni, kafa vuruşuyla takımını öne geçirdi: 0-1. 41. dakikada Mehmet Nas'ın düşürülmesiyle kazanılan serbest vuruşu Sezer kullandı. Sezer'in sert şutunda top kaleci Ömer'de kaldı. 45. dakikada Antalyaspor'un kullandığı serbest vuruşta, barajdan dönen topu takip eden Necati'nin yaptığı vuruşta meşin yuvarlak az farkla yandan auta gitti. İlk yarı konuk takımın 1-0 üstünlüğü ile sona erdi.
613745
Lise öğrencileri arasında kavga: ölü
Kemaliye mahallesinde lise son sınıf öğrencileri Murat E. (17), ile Ergin B. (18) arasında "kız meselesi" yüzünden tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Murat E, Ergin B'yi bıçakladı. Ağır yaralanan Ergin B, kaldırıldığı Ergani Devlet Hastanesi'nde yapılan ilk müdahalenin ardından, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne ulaştırılmaya çalışıldığı sırada yolda yaşamını yitirdi. Emniyet Müdürü İsa Şen, cinayetin kız meselesi yüzünden çıktığını belirterek, zanlının en kısa sürede yakalanması için çalışma başlattıklarını söyledi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
613371
A. ALİ URAL Tanrım kötülere yardım et!
Pürüzsüz bir denize kendimizi bırakırken, bir köpekbalığı kuyruğu belirecek su yüzünde. Şeffaf bir bahçede çilek toplarken, bir yılan deliğinden başını çıkarıp çıngırağını çalacak, "Hasat bitti!" Kuraklık ellerimizi semaya çevirmişti. İşte yağmur! Fakat neden yıldırımla kol kola? Ey ağaçlar, rüzgârda ellerini çırpan sevinçle. Güneşin kıpkırmızı rozetler taktığı yakalarına. Neden elmalarınız kurtlu? Neden gölgeli güneşiniz? Soru işareti bir deniz feneri gibi dursa da kıyısında denizin, bir çapa gibi eşelese de toprağı, bir şemsiye gibi sarılsa da yağmura, bir çakı gibi kabuğunu soymaya başlasa da elmanın, sessizlik baltasını indirdi kelimenin boynuna. Cellat savruldu rüzgârından baltanın ve dil hapishanesinden bir mahkûm kaçtı: Şer. Baudelaire'in şiir ağacı kötülük çiçekleriyle doldu birden. Nietzsche, kaçan mahkûmu çiçeklerle karşıladı: "Gururla yükselen bir ağaç fırtınalardan bağışık kalabilir mi? Hınç, çekememezlik, inat, kuşku, duygusuzluk, açgözlülük ve zorbalık da hiçbir şeyin, hatta erdemin bile, bunlar olmasaydı alabildiğine gelişemeyeceği elverişli koşullar arasında yer almış değiller midir? Güçsüz karakterlileri öldüren zehir, güçlü karakterde olanları kuvvetlendirir. Bu yüzden zehir demezler ona." Ey kötülerden yaka silken iyiler! Kötülere ihtiyacınız var! Ey tablolarını yarım bırakmış ressamlar! Kontrast renklere sarılın! Sarılmak mı! Kötülere mi sarılacağız! Evet kötülere, kötülüğe değil! Peki kötülük nerede, kötüde değil mi? Şer yok. Varlık bütünüyle hayır. Ya pencerenin arkasındaki kem göz, ya gölü mayalayan zehir? Rollerini oynuyorlar. Kötülük oyunu mu bu! Oyun bitince kostümlerini çıkaracaklar. Neden bitmiyor oyun? Bitecek. Her canla buluşur ölüm. Çıkarın kâğıtları! Kâğıt mı yok, avucunuza yazın. Sağ elinize "Hayır", sol elinize "Şer". Sonra açıp kollarınızı yürüyün telde. Çığlıklar kopsun mavi çadırda, cambazları kıskandırsın dengeniz. Sorun inanmıyorsanız Yunus'a, onun içinde Musa, onun içinde Firavun. Yürüyün halde, geceyle gündüz yürüsün arkanızdan. Tuval tanıklık etsin. Siyah siyahlığını bilsin, beyaz beyazlığını. Fotoğraf çektirsin birlikte, yeryüzü hatırası. Hastalıkla şifa, ayla güneş, baharla kış. Flaşlar gözlerini alsın çocukların. Elleri mi? Alkışlasın kızarana kadar sizi. Sonbaharın elleri zaten kızıl. Ve zaten titrek, bir âyet yazıyor hüzünle yapraklarına: "Her can ölümü tadıcıdır. Bir imtihan olarak sizi iyilik ve kötülükle deneriz. Sonunda bize döndürüleceksiniz." (Enbiya, 35) Döndürülmek mi? Kimin ajandasında yazılı? Hem kim biliyor hayır görünenin şer olmadığını, şer görünenin hayır! Çıkarın kâğıtları! Kâğıt mı yok, avucunuza yazın! Bilginin şerlisi nedir? Uygulanmayan. Malın şerlisi? Günaha sokan. Sultanların şerlisi? Adil olmayan. İnsanların şerlisi? Halkı aldatan. Görüşlerin şerlisi. Hakk'a uymayan. Hz. Ali soru ve cevapları aynı anda verdi. Herkes tam not alsın. Zerre miktarı hayır ve zerre miktarı şer hesaba katıldı. Denk alsın ayağını herkes. Hayır kulvarları yarışçıları bekliyor. Kötülükte yardımlaşmak da ne! Cehennem gözetliyor. Ne korkunç bir seyirci! Cennet gülümsüyor şeref tribününde. Ne güzel bir bekleyiş! Bazen bir sorudur taş, ayağa takılan. Bazen bir ip, yarışın sonunda değen göğse. Bazen bir günah, kulaç atan tövbeye. Bazen bir iyilik, yüzecekken dibi boylayan. Senin kayığın da su alıyor, maşrapanı elinden bırakma! Bir deniz altındaysa bir deniz içinde teknenin. Senin terazin de yalpalıyor. Bir dağ bir kefedeyse öbür dağ diğer kefede. Hem başparmağını çek dilinden kantarın. ne söyleyeceğini bilir. Hangi kefeyi işaret edeceğini. Sen kötüleri parmakla gösteriyorsun demek, seni de gösteriyorlar. Bırak bedduayı, Gülistan'ın dervişi gibi dua et onlara: "Tanrım kötülere yardım et! İyilere zaten yardım etmişsin; iyi yaratmışsın onları." a.ural@zaman.com.tr
613552
Habur'dan yeni fotoğraflar
'nın Kuzey 'taki kampı Kandil ve Mahmur mülteci kampından 19 Ekim'de Türkiye'ye giriş yapan 4'ü çocuk 34 kişilik 'lı grubunun Habur sınır kapısında adli işlemleri yapılırken çekilen fotoğrafları ortaya çıktı. Yaşanan ifade krizi nedeniyle 20 Ekim'de tutuklama istemiyle nöbetçi hakime sevk edilen 'lının serbest bırakılmasından sonra, Habur sınır kapısının hemen önünde aralarında milletvekillerinin de bulunduğu toplu fotoğraf çektirdikleri görüldü. Habur gümrük sahasında yapılan adli işlemler sırasında ifade bekleyen 'lıların çekilen fotoğraflarında "gerginlik ve sevinç" kareleri yer aldı. Yaşanan ifade krizi nedeniyle savcılar tarafından tutuklama istemiyle nöbetçi hakime sevkedilen Hüseyin İpek (Kandil), Vilayet Yakut (Kandil), Elif Uludağ (Kandil), Nurettin Turgut (Mahmur) ve Musa Tomak (Mahmur)'ın birlikte çekilen fotoğraflarında yaşanan gerginliğin yüzlerine yansıdığı görüldü. Nöbetçi hakimliğin 'lıyı da tutuksuz yargılanma ile serbest bırakmasından sonra 'lılar sınır kapısından ayrılmadan önce hatıra fotoğrafları çektirdi. Aralarında milletvekillerinin de bulunduğu hatıra fotoğraflarında herkesin "mutlu" olduğu görüldü.
613300
MHP, 'Bin Yıllık Kardeşliği Yaşat' toplantıları düzenliyor
Son günlerde Türkiye'nin her yerinde şuur ve heyecan yükselişinin yaşandığını belirten Bahçeli, tarihi bir dönüm noktasından geçildiğini kaydetti. MHP'nin, Türkiye'nin tamamını, köken, mezhep, yöre ayrımı yapmaksızın kucaklamak için yola çıktığına değinen Bahçeli, "Bin Yıllık Kardeşliği Yaşa ve Yaşat" mesajıyla yurdun çeşitli yörelerinde, açık hava toplantıları düzenleyeceklerini açıkladı. Bahçeli herkesi önce kurultaya ardından "Bin Yıllık Kardeşliği Yaşa ve Yaşat" açık hava toplantılarına davet etti. ANKARA ZAMAN
613748
Dünyanın yarısının liderleri Tayland’da buluştu
Dünyanın yarısının liderleri ’da buluştu Dünya nüfusunun neredeyse yarısını barındıran 16 Doğu ülkesinin liderleri bugün Talyand’da bir araya geldi. ve Güney liderlerinin de katılımıyla ’da dün yapılan Asya Uluslar Topluluğu (ASEAN) toplantısının ardından bugün yapılan toplantıya ve liderleri de katıldı. Avustralya Başbakanı toplantıya katılan 16 ülkenin dünya nüfusunun hemen hemen yarısını barındırdığını ve dünyada üretilen toplam Gayrı Safi Milli Hasılanın üçte birine sahip olduğunu belirtti. Toplantıda ekonomik işbirliği, felaketlerin kontrolü ve değişikliği gibi günümüz dünyasının en önemli sorunları ele alınacak. Toplantı basına kapalı olarak yürütülürken, Japonya sözcüsü Kazuo Kodama, gazetecilere, liderlerin ve ’daki gelişmelerden duydukları endişeleri gündeme getirmelerinin de beklendiğini söyledi. Sözcü, liderlerin gün sürmesi beklenen toplantısında “bütün bölgeyi kapsayan geniş bir ekonomik işbirliğinin temelini atabileceklerini umduğunu” belirtti. liderleri ise dün yaptıkları toplantının sonunda Myanmar yönetimine, gelecek yıl düzenleme vaadinde bulunduğu genel seçimlerin özgür ve adil olması çağrısında bulundu. Liderlerin yaptığı resmi açıklamada Myanmar’da tutuklu bulunan muhalefet lideri Aung San Suu Kyi’den bahsedilmemesi, eylemcilerinin tepkisine neden oldu. Ve .
613155
Çeçen lidere suikast girişimi
DÜCANE CÜNDİOĞLU Çeçen lidere suikast girişimi GROZNİ Çeçenistan Devlet Başkanı Ramazan Kadirov'a yönelik bir suikast girişiminin engellendiği bildirildi. Çeçenistan İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Rus güvenlik güçlerinden bir keskin nişancının, Kadirov'un dün Grozni'de ziyaret edeceği inşaat alanına doğru hızla ilerleyen aracın içindeki sürücüyü vurarak öldürdüğü belirtildi. Açıklamada, Kadirov'un bu sırada olay yerinde olmadığı, araçta teller bağlı bir kutunun bulunduğu kaydedildi. Rus İnterfaks ajansı da yerel polise dayandırdığı haberinde, aracın içinde plastik patlayıcıların bulunduğu bildirdi. 25.10.2009 DÜNYA
613842
MEB: Okullarda aşı bu hafta başlıyor
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI MEB: Okullarda aşı bu hafta başlıyor Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda domuz gribi aşısının yapılmasına bu hafta başlanacağını açıkladı. YENİ ŞAFAK İNTERNET Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda domuz gribi aşısının yapılmasına bu hafta başlanacağını açıkladı. 25.10.2009 GÜNDEM
613395
Kadın-erkek Yürek-etek
Can Dündar AdaKadın-erkek Yürek-etek 25 Ekim Pazar 2009 Geçen ay, ’nda terk edilmiş bir arabanın arka koltuğunda bir kadın cesedi bulundu. Polis, ilk araştırmada, ölen kadının bir şirketin gelinlik bölümünde satış temsilcisi olduğunu saptadı. Eşini 2,5 yıl önce kaybetmişti. Geniş bir çevresi vardı. Sadece gün 50 farklı kişiyle cep telefonundan konuşmuştu. kayıtlarındaki isimlerin peşine düşüldü. Son aranan numara eski bir hükümlüye aitti. Üstelik hükümlü, altı yıl önce hemşire sevgilisini kıskançlık nedeniyle atkıyla boğarak öldürmekten mahkum olmuştu. 22 yıl ceza aldığı halde infaz yasasıyla 4,5 yıl yatıp yarı açık cezaevine sevk edilmişti. Polis, 10 gün önce zanlının kaldığı yere baskın yaptı ve adamı yakaladı. Cebinde, kadının telle boğularak öldüğünü duyuran haberler vardı. Hemen sorguya alındı. Olayı şöyle anlattı: “Sen diğerlerinden iyi çıktın” “Arife günü bir kafeteryada tanışmıştık. Sohbet ettik. Sonra üç-dört kez birlikte olduk. Olay gecesi beni evden aldı. Arabayla dolaştık. Fantezi yapıp arabada sevişmek istiyordu. Bir otoparka gidip aracı park ettik. Aracın arka koltuğunda birlikte olduk. Daha sonra bir süre konuştuk. Bana ne kadar sosyal bir insan olduğundan, eski sevgililerinden bahsediyordu. Konuşması sırasında birçok insanın ismi geçince ve ‘Sen diğerlerinden iyi çıktın’ deyince kendimi kaybettim. sırada aracın içinde bulup oynadığım teli boğazına doladım, sıktım ve onu boğdum.” Ağır tahrik unsuru Uzmanlar bu ifadeyi çok inandırıcı bulmadılar ve olayı farklı yorumladılar. “Antisosyal kişilik yapısına sahip bir psikopat”ın işi olduğu söylendi. Bazıları “Annesine duyduğu öfkeden yapmıştır” dedi. “Nefessiz bırakarak öldürüyor. Havasız kalmanın getireceği bir panik duygusu da olabilir” yorumu yapıldı. Ama yorumlar içinde bana asıl ilginç geleni “Polise verdiği ifadeyle ağır tahrik unsuru varmış gibi ceza indirimine gitmeyi amaçlıyor olabilir” iddiasıydı. Nedir bu olayda “ağır tahrik unsuru”? Kadının “Sen diğerlerinden iyi çıktın” lafı... Yani bir övgü cümlesi... Ama erkeğin dikkati, bu cümlede “iyi çıktın”da değil, “diğerleri”nde yoğunlaşıyor. Arabada fantezi yapacağı kadının dahi “ilk erkeği” olmak istiyor. Dahası var: Bu isteğinin, cinayetten yargılanacağı mahkemede kendi masumiyetine delil olmasını bekliyor. “Böyle laf, adamı katil eder” genel yargısına sığınıyor. Mukayese korkusu mu? Bu konudaki bilinen tez, erkekteki “deneyimli kadın” nefretinin aslen “mukayese” korkusundan kaynaklandığı yolundaydı. Çünkü “el değmemiş kadın”, erkeğin zayıflıklarını bilinçsizce sineye çekerken, (örnek olayımızdaki deyimle) “sosyal” bir kadın “mukayese” edebilir ve zayıflığını yüzüne vurabilirdi. Verdiğimiz örnek bu tezi çürütüyor. Çünkü “kahramanımız” “mukayese”de rakiplerinden “iyi” çıkıyor. Demek ki, sorun kıyaslanma kaygısından ziyade, sakat namus anlayışında... Yüreğe karşı etek Ortalama erkeğin tutkusu da takıntısı da tendir. Sevdiği kadın başkasına gönül verse aldırmaz ama eline başka erkeğin eli değse işleyebilir. Şöyle düşünür: “İsterse başkasını sevsin, yeter ki sevişmesin.” Kadında cümle tersine döner: “İsterse başkasıyla sevişsin, yeter ki sevmesin.” Çünkü kadına göre vücudun merkezi yürektir; erkeğe göre etek... İstisnalar dışında ikisi de merkezi koruma derdindedir. Erkek eteği paylaşmaz, kadın yüreği... (392 yazı)
613580
Sezgin son sürat ölüme gitti GALERİ
İzmir'in Balçova ilçesinde meydana gelen motosiklet kazasında, kişi hayatını kaybederken kişi de yaralandı. Kaza gece saat 02.00 sıralarında İnciraltı Eshot Garajı önünde meydana geldi. Balçova'dan Konak istikametine giden Mehmet Sezgin Okçerman (25) yönetimindeki 35 CBR 30 plakalı yarış motoru, aşırı hızın da etkisiyle direksiyon hakimiyetini kayberek orta refüjdeki ağaca çarptı. Motor çarpmanın şiddetiyle yaklaşık 50 metre sürüklendikten sonra durdu. Kazada motokislet sürücüsü Mehmet Sezgin Okçerman, olay yerinde hayatını kaybederken sürücünün arkasında oturan arkadaşı Tuncay Bostan (27) yaralandı. Bacağının kırıldığı öğrenilen Bostan, ambulansla Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
613295
Kaçak Göçmen Operasyonunda Tutuklama
Kaçak Göçmen Operasyonunda Tutuklama Didim'de bir teknenin batması sonucu kaçak göçmenin ölmesiyle sonuçlanan olayla ilgili kişi çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Yayına Giriş: 25.10.2009 01:50:10 Güncelleme: 25.10.2009 01:50:10 Didim'de bir teknenin batması sonucu kaçak göçmenin ölmesi, kişinin de kaybolmasıyla sonuçlanan olayla ilgili bir kişi tutuklandı. Yasadışı geçiş organizasyonuyla ilgili olarak gözaltına alınan kişi çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. 11 kişinin kurtarıldığı olayda kaçak göçmen hayatını kaybetmiş, kişi ise kaybolmuştu.
613832
Afganistan'da Protesto
Afganistan'da Protesto Yayına Giriş: 25.10.2009 14:38:39 Güncelleme: 25.10.2009 14:51:22 Afganistan'ın Wardak vilayetinde Amerikan askerlerinin Kur'an-ı Kerim'i yaktığı haberi Kabil'de binlerce Afgan öğrenciyi sokaklara döktü. Öğrenciler Amerika ve İsrail aleyhine sloganlar atarak yürümek istedi. Kızgın kalabalığın, kendilerine engel olmak isteyen Afgan polisine tepkisi sert oldu. Öğrenciler, kutsal değerlerine saygısızlık yapanların cezalandırılmasını istedi. Göstericiler Amerikan ve İsrail bayraklarını yaktı. Olayların büyümesini engellemek için polis havaya ateş etmek zorunda kaldı. Afganistan'daki NATO sözcüsünün iddiasına göre ise "bu tür asılsız söylentileri Taliban çıkarıyor.
613945
Haremüşşerif içi ve çevresi savaş alanına döndü
17.08 25.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın Haremüşşerif içi ve çevresi savaş alanına döndüA.A. Haremüşşerif’e Yahudi bir sağcı grubun yeniden girme teşebbüsü Haremüşşerif ile çevresini bir kez daha savaş alanına döndürdü. gençler ile polisi arasında cami içinde ve dışında çıkan şiddet olayları devam ediyor. Cami içinde de çok sayıda kişi ve yaralı bulunduğu belirtiliyor. İsrail polisi, ’nin eski ’ten sorumlu bakanı Hatim Abdülkadir dahil 25 kişiyi gözaltına aldı. Olayların büyümesi üzerine polis, sabah saat 08.00’den sonra camiyi girişlere tümüyle kapattı. Olaylar sabahın erken saatlerinde, günler öncesinden Haremüşşerif’e girme çağrıları yapan Enstitüsü (Mahon Hamikdaş) adlı grubun, camiye girmesiyle başladı. Mahon Hamikdaş, Yahudilerin altında iki yıkılan tapınağın bulunduğuna inandıkları Haremüşşerif’i daha sıkça ziyaret edip, Yahudiler arasında bu bilincin güçlendirilmesi amacıyla bugün camide toplanmalarını öngören çağrılar yapmıştı. Grup üyeleri, televizyonlarda da İsrail’in bir Yahudi devleti olduğunu belirterek, Başbakan ’ya, birkaç taş atan gencin kendilerini engellemesine izin vermemesi çağrısında bulunmuşlardı. Polis bu çağrılar nedeniyle camiye girişleri kapamamış, dün akşamdan bu yana geniş güvenlik önlemleri almıştı. Bu çağrı doğrultusunda, cami içindeki kaynaklara göre 200 kadar grup üyesi, en az 500 İsrail polisi ve diğer güvenlik görevlileri eşliğinde cami yerleşkesine girdi. Grubun cami içine girme teşebbüslerine karşı, bu çağrılar nedeniyle dünden itibaren içeride toplanan veya sabah namazına gelen Filistinli gençler, taş, sopa ve su şişeleriyle, “Allahuekber” diye bağırarak gruba ve polislere saldırdı. Halen cami içinde de çok sayıda polis, yaralı ve Filistinlilerin bulunduğu belirtiliyor. Yaralananlardan bazılarının kollarının kırıldığı da verilen bilgiler arasında. Yaralıların sayısı 25 kişi dolayında belirtilmesine karşın Filistinli sağlık görevlileri bu sayının çok daha fazla olduğunu, bazıları hala caminin içinde olmak üzere 60-70 kişi civarında olduğunu ifade ediyor. Camiden çıkan bir kişi, AA muhabirine halen içeride 150-200 kadar kişi bulunduğunu belirtti. İsrail polisi, cami mikrofonlarından “El Aksa’ya gelin, camiyi savunun” çağrıları yapılması üzerine caminin elektriklerini de kesti. Ayrıca, sabah namazından sonra caminin tüm kapıları da kapatıldı; polis camiye giden tüm sokaklara yığınaklar yaptı. Camiye girmek isteyenlerle polis arasında sık sık münakaşa yaşandığı Bab-ül Hutta girişinin karşı sokağında yüzlerini fanilalarıyla, siyah beyazlı kefiyeleriyle kapatan Filistinli gençler de girişte bekleyen İsrailli güvenlik görevlilerine taşlarla saldırdı; sokak ortasında ateşler yaktı, barikatlar kurdu. Aralarında ilkokul çağındaki çocukların da bulunduğu gençlere polis zaman zaman plastik mermilerle ateş açtı. Bab-El Meclis girişinde de benzer olaylar patlak verdi. Sokak aralarında çatışmalar devam ederken, olayları izleyen bazı basın mensupları da taşlardan hafif şekilde yaralandı; atılan taşlar bazılarının kameralarına isabet etti. İsrail polisi de polislerden 3’ünün atılan taşlarla yaralandığını, bunlardan birinin hastaneye kaldırıldığını duyurdu. Ayrıca Eski Kent’in içindeki Dar El Ayyam okulundan çıkan öğrenciler durumu için sokaklarda “Allahuekber” diye bağırarak yürüdü. Gözaltına alınanlar arasında öğrencilerden birinin de bulunduğu belirtiliyor. İsrail parlamentosunun Arap milletvekillerinden Ahmed Tibi, olaylar nedeniyle İsrail’i Haremüşşerif’in kontrolünü ele geçirmeye çalışmakla suçladı, ve Arap ülkelerini, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun politikalarına karşı tavır almaya çağırdı. Kudüs Müftüsü Şeyh Muhammed Hüseyin de gerginliğin iyice tırmanabileceği uyarısında bulundu. Müftü, polisin kadınlar ve cami korumaları dahil olmak üzere namaz kılmaya gelenlere saldırdığını belirtti. Kudüs müftüsünün polisin caminin içine girdiği yolundaki iddialarını İsrail polisi yalanladı. İsrail polisi ayrıca çıkan olaylar nedeniyle, İsrail’in Arap nüfusunu şiddete teşvik ettikleri gerekçesiyle ’ı ve İsrail İslam Hareketi’ni suçladı. Polis sözcüsü Micky Rosenfeld, içeride bekleyen Filistinli gençlerin dışarı çıkmaları durumunda gözaltına alınmayacakları sözünü de verdi. Ve .
613588
Ciner Grubu'ndan Milli Eğitim'e iki halka daha
Ciner Grubu'ndan Milli Eğitim'e iki halka daha 25.10.2009 12:31Sosyal ve kültürel gelişime katkı sağlamayı misyon edinen Ciner Grubu, “Milli Eğitim’e 50 Eğitim Kurumu Kazandırma” projesini adım adım hayata geçiriyor. Afşin Elbistan’da CİNER Grubu, vizyonu ve misyonları gereği, ülke ekonomisine her geçen gün artan yatırımları ve istihdam ettiği personel sayısı ile katkı sağlarken, bir taraftan da özellikle başta eğitim olmak üzere, ülkenin sosyal ve kültürel gelişimine katkılarını da sürdürüyor. Bugüne dek farklı bölgelere 10 okul kazandıran, maddi zorluk yaşayan okulların bakım ve onarımını yapan, şehit çocuklarına burslar veren Ciner Grubu, eğitim için yeni bir atak yaptı. Afşin Elbistan’da 16 derslikli bir meslek lisesinin ve bir atölyenin yapımına başlayan Ciner Grubu, Şırnak Valiliği ile işbirliğiyle de başarılı 400 öğrenciye burs verecek. HEDEF: 50 OKUL Valiliğin belirleyeceği başarılı ve maddi gücü olmayan 400 öğrenciye toplam 2.5 milyon TL burs verilerek, çocukların geleceğe hazırlanmasında önemli bir yol kat edilecek. Burs verdiği öğrenci sayısı bine ulaşan Grubun hedefi, Milli Eğitim’e 50 okul kazandırmak. BUGÜNE KADAR NELER YAPILDI? Bingöl depreminde hasar gören eltiksuyu Yatılı Bölge İlköğretim Okulu’nun 101 öğrencisine, Grup şirketlerinden Havaş’ın da girişimi ve sponsorluğuyla, İstanbul Maslak’ta bulunan Darüşşafaka okullarında eğitim ve rehabilitasyon programı uygulandı ve öğretim yılı sonunda tekrar ailelerinin yanına gönderildi. Grubun gönüllü katkılarıyla yapılan ve 11 adedi tamamlanarak Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim edilen eğitim kurumlarına, öğrencilerin eğitimi için gerekli tüm ihtiyaçlar karşılandı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın projelerine uygun örnek ve modern eğitim tesisleri kuruldu. Ciner Grubu, Türk Silahlı Kuvvetleri ve İçişleri Bakanlığı’nın, şehit olan personelinin eğitim gören çocuklarına, bu kurumlarımızla koordineli olarak burs veriyor. Halen toplam 100 şehit ailesinin çocuklarına, eğitim gördükleri okullarının seviyesine göre verilen bu burslar, onların eğitimleri tamamlanıncaya kadar sürdürülecek, mezun olanların yerine yeni öğrencilere burs verilmeye devam edilecek. Grubun burs verdiği öğrenci sayısı bine ulaştı. CİNER GRUBU'NUN EĞİTİME KAZANDIRDIĞI KURUMLAR Hüsnü Ciner İlköğretim Okulu (Hopa/ Artvin 1999) Turgay Ciner İlköğretim Okulu (Maltepe İstanbul 2000) Turgay Ciner İlköğretim Okulu (Yıldırım Bursa- 2001) Turgay Ciner ok Programlı Lisesi (ayırhan Ankara 2002) Güner Ciner Özdemir Kız Öğrenci Yurdu (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İstanbul- 2003) Sabah İlköğretim Okulu (eltiksuyu/ Bingöl- 2003) Kocaeli Üniversitesi Ciner İletişim (Kocaeli 2004) Silopi Gazipaşa İlköğretim Okulu (Silopi- 2005) Silopi Beşiktaş İlköğretim Okulu (Silopi 2005) Afşin- Elbistan Meslek Lisesi (Kahramanmaraş- Yapımı devam ediyor) İstanbul-AHT
613860
10 sarı gol!
10 sarı gol! 25/10/09 16:27 -İSKENDERUN DEMİRÇELİKSPOR: DİYARBAKIR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DİSKİSPOR: Stat: Temmuz Hakemler: Özgür Sepin, Mustafa Erol Ekdal, H. Emre Çelimci İskenderun Demirçelikspor: Kadir, Taner, Yaşar, Emre, Serdar (Dk. 45 Zafer), Cüneyt, Metin (Dk.78 Fatih), Mesut Serka, Hüseyin, Murat (Dk. 62 Mehmet), Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Diskispor: Şehmus, Ercan, Oktay, Abdullah Çelen, İlyas, Caner (Dk.84 Hakikat), Ali, Emrah (Dk. 69 Abuzer), Erhan (Dk. 61 Hasan), Fatih, Abdullah Yılmaz, Gol: Dk. 87 Ercan (Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Diskispor) (Penaltıdan) Kırmızı Kart: Dk. 90 Cüneyt (İskenderun Demirçelikspor) Sarı Kartlar Dk. 24 Serdar, Dk. 37 Emre, Dk. 65 Taner, Dk. 90 Yaşar (İskenderun Demirçelikspor), Dk. 39 Emrah, Dk. 40 Erhan, Dk. 53 Abdullah Çelen, Dk. 63 Şehmus, Dk. 82 Ali, Dk. 90 Fatih (Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Diskispor)
613480
Konya'da çiftçiler, organik patates üretimine ağırlık vermeye başladı
Konya Tarım İl Müdür Yardımcısı Bülent Alparslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, patates üretiminin yaygın olduğu Niğde, Nevşehir, Ordu, Giresun gibi illerde siğil hastalığının görülmesinin ardından patates tarımının Konya'da da yapılmaya başladığını söyledi. Zaman içinde Konya'nın da bu alanda önemli atılımlar yaparak ismini duyurmaya başladığını ifade eden Alparslan, Konya'da patatesin yoğun olarak, merkez başta olmak üzere Beyşehir, Seydişehir, Çumra, Çeltik, Ereğli, Karapınar, Kadınhanı ve Sarayönü ilçelerinde yetiştirildiğini bildirdi. Alparslan, geçen yıl 60 bin dekar alanda 250 bin tona yakın patates üretiminin gerçekleştiği Konya'da bu yıl verimin daha iyi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Konya'nın Seydişehir ile Beyşehir ilçeleri arasında kurulan patates fabrikası bölgede çiftçilerin ciddi anlamda patates üretimine yönelmesini sağladı. Henüz hasat devam ediyor. Bu yıl üretimin, iyi tohum kullanımı, tarla bakımının iyi yapılması gibi nedenlerden dolayı geçen yıldan daha fazla olacağını öngörüyoruz. Bundan sonraki yıllarda da üretimin daha da artırılmasını hedefliyoruz. Bölgede üretilen patateslerin büyük bölümü, yurt içi ve yurt dışındaki fabrikalarda işleniyor. İşlenen patatesler, cips ya da kızartmalık parmak patates olarak Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine gönderiliyor, Kalan kısmı da yurt içinde sofralık olarak tüketiliyor.'' -ORGANİK ÜRETEN ÇİFTÇİ SAYISI ŞU AN 61...- Meram Ziraat Odası ve Tarım İl Müdürlüğü ile birlikte yürütülen proje kapsamında Meram'a bağlı Evliyatekke ve Güneydere köylerinde 170 dekar alanda organik patates yetiştiriciliğine başladıklarını anlatan Alparslan, bu tarlalardan bu yıl 400 tona yakın ürün organik ürün hasat edildiğini bildirdi. Alparslan, organik ürünlerin, diğerine oranla kat daha yüksek fiyattan alıcı bulduğunu belirterek, 61 çiftçiyle başlayan organik patates üretiminin gelecek yıllarda daha da artırılmasını planladıklarını sözlerine ekledi. -KONYA ŞEKER PARMAK PATATES FABRİKASI KURDU- Konya Şeker Fabrikası yetkilileri ise 305 bin 880 metre kare arazi üzerine, 35 bin metre kare kapalı alanda Patates İşleme Fabrikası kurulduğunu söyledi. Bu tesisin yıllık 80 bin ton ham patates işleyerek 36 bin ton kızartmalık parmak patates üreteceğini belirten yetkililer, ''Patates işleme fabrikamızın bazı üniteleri faaliyete geçti. Kısa süre içinde resmi açılışı yapılabilir. Yaklaşık 60 milyon dolara mal olacak bu tesisin tüm ünitelerinin devreye girmesiyle, bölgede 10 bini aşkın kişiye iş imkanı sağlamış olacağız.
613071
TSK böyle bir lekeyi kabullenmez
Bundan sonraki sürecin yargının konusu olduğunu söyleyen Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de bu lekeyi kabullenmeyeceğini söyledi. Pakistan'a giderken uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandıran Başbakan, "İsmi açıklanmayan bir subayın mektubuyla ortaya çıkan son gelişmeler ilginç. İmzanın ıslak olduğu ve Adli Tıp Raporu'na göre elin ürünü olduğu kanaatine varılıyor. Bundan sonraki süreç, savcı ile mahkemenin arasındaki iş. Biz bu tür olayların sonuna kadar takipçisi olacağız. Türkiye Cumhuriyeti'ni bu tür olaylarla mahkum etmemek gerekir. Kurumların da lekelenmesine izin vermemeliyiz. Yürütme olarak bize düşen bir görev olursa gereğini yaparız. Kaldı ki Türk Silahlı Kuvvetleri de böyle bir lekeyi kabullenmez." açıklaması yaptı. Belge, Türkiye'nin gündemine Taraf Gazetesi'nin, 12 Haziran'daki 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' manşetiyle girmişti. Askeri savcılığın 'kovuşturmaya gerek yok' kararından sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ basın toplantısı düzenlemiş ve belgeyi 'kâğıt parçası' olarak nitelemişti. Belgenin orijinalinin muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara ulaştırılması ile yargı sürecinde yeni bir aşamaya girildi. AVRUPA'DAN PKK'LILARIN GELİŞİ ERTELENDİ Başbakan Erdoğan, gazetecilere Mahmur kampı ile Kandil'den gelen PKK'lıların karşılanışı sonrası yaşanan manzara üzerine Avrupa'dan üçüncü bir grubun gelişinin şimdilik durdurulduğunu da açıkladı. Erdoğan, 34 kişinin gelişi sırasında yaşananların 'güven bunalımı' oluşturduğunu ve aynı görüntülerin İstanbul'da da tekrarlanmasının yol açacağı sonuçlar göz önüne alınarak sürece ara verildiğini kaydetti. "Bir tarafı yaparken, başka bir tarafı yıkma hakkımız olamaz." diyen Erdoğan, gelişmeleri değerlendirdikten sonra Pakistan dönüşü bu konuda bir karar vereceklerini belirtti. Başbakan özetle şunları söyledi: "Beni ziyarete geldiklerinde Ahmet Türk Bey ve arkadaşlarına özellikle söyledim. Bu projeyi devlet projesi olarak görüyoruz. Muhatabı millettir. İllegal örgüt veya kişilerle müzakere etmemiz söz konusu olamaz. Legal örgüt ve kişilerle görüşürüz. Israrla kendilerine söylememize rağmen maalesef arzu edilmeyen durumlar ortaya çıktı. Avrupa'dan dönüşe mola: İlk gelişte arzu edilmeyen görüntüler, bir ara vermemizi gerektirdi. İstişareler neticesinde tekrar çalışalım, süreci öyle devam ettirelim. Zaten kendiliğinden geliyorlar, yaka paça onları getirmiyoruz. Karşılamalar Güneydoğu'daki gibi devam ederse, İstanbul'da meydana getireceği sonuçları iktidar olarak düşünmek durumundayız.
613210
Hamas öfkeli, Abbas kararlı
Hamas öfkeli, Abbas kararlı 25.10.2009 24 Ocak'ta seçimlere gitme kararı alınması Hamas'ı kızdırdı. Hamas, "Obama'dan onay aldı" derken Filistin lideri ise geri dönüşün mümkün olmadığını söyledi FİLİSTİN Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın, genel ve başkanlık seçimlerinin 24 Ocak'ta yapılmasına ilişkin kararına Hamas'tan karara tepki yağdı. Hamas, "ulusal birlik görüşmelerine vurulan bir darbe ve Filistinliler arasındaki bölünmeyi derinleştirecek bir karar" olarak nitelendirdi. Gazze'deki Hamas liderlerinden İsmail Rıdvan, Abbas'ın bu kararı Amerika'nın talimatlarıyla aldığını öne sürdü. Hamas'tan yapılan açıklamada da Abbas'ın kararı reddedildi. Abbas ise, seçimlerin planlandığı şekilde yapılacağını, geri dönüş olmayacağını bildirdi. Filistin lideri, Hamas'ın "Abbas'ın meşruiyetinin bulunmadığı ve seçim kararı alma yetkisinin olmadığı" yolundaki sözlerine karşılık, "Gazze Şeridi'ndeki Hamas hükümeti kendi yasal durumuna baksın" dedi. ABD LİDERİNDEN TAM DESTEK Abbas'ın seçimle ilgili imzaladığı kararın ABD Başkanı Obama ile yaptığı telefon görüşmesinden saat sonra yayımlanması üzerine Batı Şeria'da siyasi analistlerce, Abbas'ın bu konuda Obama'dan bu konuda tam destek aldığı şeklinde yorumlandı. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613209
İtalyan Başkan'a videolu baskın
İtalyan Başkan'a videolu baskın Yasemin TAŞKIN 25.10.2009 Roma'daki evinde Lazio Bölge Başkanı Marazzo'yu bir transseksüelle basan İtalyan jandarması, 60 bin euro rüşvet aldı. Marazzo, tuzak kurulduğunu öne sürdü LAZİO Bölge Başkanı Piero Marazzo, ay sonraki seçimler öncesinde kendisini seks, yalan ve videoların yer aldığı bir skandalın içinde buldu. Marazzo, bir transseksüelle temmuzda birlikte olduğu apartmanda karabiniyeri (jandarma) tarafından basıldıktan sonra şantaj nedeniyle 60 bin euro verdi. Evli ve çocuk babası olan Marazzo, savcılığa olayla ilgili gelişmeleri şöyle anlattı: "Temmuz ayının ilk günleriydi, tam olarak tarihi hatırlamıyorum, 1- Temmuz arası, apartmanda Natalie adlı transseksüelle birlikteydim. Aniden içeri karabiniyeri olduklarını söyleyen iki adam girdi. Beni tehdit ederek para istediler. Cüzdanımı aldılar. bin euro vardı. Daha fazlasını vermezsem kötü şeyler olacağını söylediler. Her biri 20 bin euro olan çek imzaladım." Karabiniyeri Generali Vittorio Tomasone'nin deyimiyle "4 çürük elma"nın organize ettiği baskında cep telefonuyla yaklaşık 1.5 dakikalık bir film çekildi. Videoda Marazzo üstünde bir gömlekle görülüyor. Roma'da Natalie ile buluşan Lazio Bölge Başkanı, baskında karabiniyeri'lere "beni mahvetmeyin" dedi. Ancak, Marazzo'nun bu skandalla politik geleceği ağır bir darbe aldı. Demokratik Parti (PD) şimdiden, ay sonra yapılacak bölge başkanlığı seçimleri için yeni adayların ismini tartışmaya başladı Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
614007
Yunanistan'daki yağışlar hayatı felç etti
'da dün akşam saatlerinden bu yana etkili olan şiddetli yağış, ülkede yaşamı felce uğrattı. "Pieria" kentinde sel sularına kapılan bir kişinin kaybolduğu bildirildi. Başkent Atina ve Pire kentlerinin yeraldığı Attiki bölgesinde şiddetli yağmur nedeniyle meydana gelen toprak kaymaları nedeniyle "Agii Theodori" yerleşim birimi ve Atina-Korint karayolunda trafik ulaşıma kapandı. Selanik yakınlarındaki "Pieria" ve "İmathia" illerinde de bazı köylerde su baskınları olduğu belirtildi. Yunan basın-yayın organları, Pieria'da dün aracı sel sularına kapılan 46 yaşındaki kimliği açıklanmayan bir kişinin bulunmasına yönelik çalışmaların halen sürdürüldüğünü, itfaiye ekiplerinin çok sayıda yerleşim biriminde sel sularında mahsur kalan vatandaşları kurtarmaya çalıştığını duyurdu. Atina Haber Ajansı (ANA), Pieria'da "Ayos Spiridon", "Kariça", "Vrontu" ve "Kontariotissa" köylerinde yaşayanların evlerindeki eşyalarını sel sularından kurtarmaya çalıştığını belirtirken, "Verya" ve Olimpos dağının da bulunduğu "Dion" bölgelerinde sel sularına kapılan araçlarında mahsur kalan 10 kişinin kurtarıldığını kaydetti. Pieria Valisi Yorgos Papastergiyu yaptığı açıklamada, "Bölgede görülmemiş bir afet yaşandığını" belirtirken, "Dion bölgesinde bulunan arkeolojik kalıntıların yağmurdan zarar görmediğini" bildirdi. Meteoroloji Enstitüsü'nden yapılan açıklamada da yağışların yarın da ülkenin özellikle orta kesimlerinde etkili olacağı, salı gününden itibaren yağışların etkisini yitirmesinin beklendiği belirtildi.
613262
Fransızlar, bulguru tescil için başvurdu
Fransızlar, Türk üreticilerinin de benzer girişiminin olduğunu öğrenince işbirliği teklif etti. Türk üreticilerle temasa geçerek bulgur üretimindeki projeleri hakkında bilgi vermek ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak istiyor. Türk Patent Enstitüsü, bu durum karşısında Dış Ticaret Müsteşarlığı aracılığıyla üretici ve ihracatçıları uyardı. Lokum ve baklava gibi geleneksel özellikli ürün adlarının doğalarında bulunan 'anonim hak sahipliği' nedeniyle, yurtiçinde olduğu kadar uluslararası alanda da birçok tartışmalara sebep olduğunu hatırlatan yetkililer, bulgurun da bu tip özellik taşıması sebebiyle Fransız üreticilerle ortak tescil imkanının olabileceğini söyledi. Türklerin milli tatlısı olarak bilinen baklavayı da Rumlar sahiplenmişti. 2006 yılında Kıbrıs Rum Yönetimi'nin baklavayı kendi tatlıları olarak tescil ettirme girişimi, Türkiye'nin müdahalesi üzerine sonuçsuz kalmıştı. Baklava halihazırda Gaziantep Sanayi Odası'na tescilli. Rumlar, sadece baklava ile kalmamış, lokumu da sahiplenmeye çalışmıştı. Dünyanın 'Türk lokumu-Turkish delight' olarak bildiği lokumu, 'Kıbrıs lokumu-Cyprus delight' adıyla Avrupa Birliği'ne tescil ettirmişti. Tarihi MÖ 4000 yıllarına kadar dayanan bulgur, Anadolu ve civar ülkelerin geleneksel gıdası olarak biliniyor. Özellikle Türkiye, İran, Irak, Suriye, Ermenistan ve Mısır gibi ülkelerde yoğun olarak tüketiliyor. Bulguru sanayi sektörüne ve fabrikasyon üretime taşıyan ilk ülke Türkiye oldu. Türkiye'nin yıllık 50 bin ton civarındaki bulgur ihracatının 15 bin tonu AB ülkelerine yapılıyor.
614028
Kadıköy'de olağanüstü hal
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Kadıköy'de olağanüstü hal İSTANBUL (A.A Turkcell Süper Lig'de Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yapılacak derbi mücadelesi için Kadıköy'de ve Fenerbaçe Şükrü Saracoğlu Stadı çevresinde geniş güvenlik önlemleri uygulanıyor. İl Spor Güvenlik Kurulu toplantısında alınan karar gereği derbide 1760'ı emniyet, 950'si de özel olmak üzere 2710 güvenlik personeli görevlendirildi. Stadyum dışında oluşturulan birinci güvenlik çemberinin içine biletsiz kişiler alınmazken, arama noktalarında yapılacak üst aramalarında titiz davranıldı. Dış arama noktalarındaki bilet kontrolü özel güvenlik personelince, üst aramaları ise güvenlik kuvvetlerince gerçekleştirildi. Giriş kapılarındaki üst aramaları da emniyet gözetiminde özel güvenlik personeli tarafından yapıldı. Alkollü içki içmenin yasak olduğu stat çevresinde yasağa uymayanların olduğu görüldü. Emniyet güçleri Kadıköy'de iskeleler çevresinde iki takım taraftarları arasında yaşanabilecek muhtemel olaylar içinde tedbirler uyguladı. TRİBÜNLERDE BOMBA ARAMASI Karşılaşma öncesi emniyet güçlerinin tribünlerde bomba araması yaptıkları öğrenildi. Henüz taraftarların tribünlerde olmadığı sırada yapılan aramada bir şey bulunamadığı öğrenildi. KADIKÖY'E AKIN Fenerbahçeli taraftarlar, Galatasaray ile yapacakları derbi maçın heyecanını neredeyse bütün gün yaşadı. Özellikle İstanbul dışından maça gelen taraftarlar erken sabah saatlerinden itibaren Kadıköy'de ve stat çevresinde dolaşmaya başladı. Kadıköy'ün sembolü olan Altıyol'daki boğa heykelinin üzerini sarı-lacivertli bayrakla süsleyen taraftarlar, heykel önünde hatıra fotoğrafları çektirdiler. Fenerbahçeli taraftarlar, zaman zaman gruplar halinde tezahüratlar yaparak dolaştı. MEDYANIN İLGİSİ BÜYÜK Fenerbahçe ve Galatasaray arasında yapılacak dev derbiye her zamanki gibi medyanın ilgisi büyük oldu. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki mücadelede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden 10, Türkiye'den 335 ve yurt dışından da 15 olmak üzere akredite olan toplam 360 gazeteci görev yapacak. TRİBÜN ORGANİZASYONLARI Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda önemli maçlara özgü tribün organizasyonları yapıldı. Maraton alt tribün koltuklarına bırakılan sarı renkteki kartonlarla İngilizce olarak 'No way out' (Çıkış yok) yazısı yazılırken, Türk Telekom kale arkası üst tribünde ise mavi ve sarı renkteki kartonlarla kareografik görüntüler oluşturuldu. Lazer ışığıyla 'Burası Kadıköy, buradan çıkış yok', 'Şampiyon Fenerbahçe' ve 'En büyük Fenerbahçe' yazıları kale arkası tribünleri ile çatı arasındaki bölüme yansıtıldı. KARABORSADA BİLET SATIŞI Geçen haftalarda tükenen maçın biletleri, karşılaşma öncesi stat çevresinde karaborsa satışlarında alıcı buldu. Biletix'ten 66 liraya satılan kale arkası tribün biletleri karaborsada 300, 250 ve 200 olmak üzere değişen fiyatlarda alıcı buldu. DİĞER NOTLAR -Galatasaraylı taraftarların bulunduğu bölüm ile Fenerbahçeli taraftarlar arasında güvenlik nedeniyle boşluk bırakılırken, bu boşluğa emniyet güçleri yerleştirildi. -İki takım taraftarlarının tribünlere alınmasından itibaren karşılıklı küfürleşmeler de başladı. Atışmalarla gerilen ortamda bir ara Galatasaray seyircisinin olduğu bölüme doğru yönelen Fenerbahçeli taraftarları emniyet güçleri engelledi. Stat hoparlörlerinden yapılan anonslarda 'Tahriklere kapılmayalım' denildi. 25.10.2009 SPOR
613761
İşyerinde öfke krizleri nasıl önlenebilir?
Son aylarda yaşanan krizde iş yoğunluğumuz arttı, geçim zorluğu yaşıyoruz, yani öfkelenmek için daha çok sebebimiz var; oysa eskiden tepki gösterdiğimiz pek çok şeyi, şimdi, işsizlik korkusuyla sineye çekmek zorunda kalıyoruz. Bu da patladığında öfkemizin daha şiddetli ve yıkıcı olmasına sebep oluyor. Kendimizi sıkıştırılmış hissediyoruz. Aynı pozisyonda veya altımızda çalışanlara karşı öfke patlaması yaşarken, üstlerimize olan öfkelerimizi bastırıyoruz. Her iki durumda da hem sağlığımız bozuluyor hem de çevremizle olan ilişkilerimiz. Kriz nedeniyle yapılan işten çıkarmalar ve işsizlik korkusu işyerlerinde öfke nöbetlerini tetikliyor. Bir yandan rekabet, diğer yandan ekonomik krizin yarattığı finansal sorunlar işyerinde öfke yaratabilecek diğer faktörlerle de birleşince çalışanları kolayca patlamaya hazır öfke bombalarına dönüştürüyor. Son bir senedir ekonomik krizle birlikte işten çıkarmaların yaşanması, maaşların ödenmemesi, motivasyonun düşmesi de öfkeyi arttıran etkenler arasında. İşyerinde en çok öfke yaratan durumlar mobbing, işverenin bir çalışanını kayırması, yöneticilerin duyarsızlığı, bir çalışanın diğer çalışanların önünde eleştirilmesi veya aşağılanması yapılan işin önemsenmediğinin düşünülmesi, görev tanımının net olmaması, kişinin yapması gereken işlerin dışında başka işler de yapması, kazanılmış hakların geri alınması, verilen sözlerin tutulmaması, yetersiz iletişim, yöneticilerin liderlik vasıflarının hissedilmemesi, sonu gelmeyen uzun çalışma saatleri, kariyer yolunun kapalı olması takdir edilmemek olarak sıralanıyor. İş dünyasında öfke genellikle iş arkadaşlarına ve yöneticilere karşı gelişiyor. Özellikle yöneticilerin çalışanlar arasında ayrım yapması, çalışanların birbiri ile çatışmasına, birbirlerine düşmanlık duymasına, dolayısıyla öfkelenmesine sebep oluyor. Öfke kendisini agresif davranışlar, fiziksel şiddet, doğrudan veya dolaylı yoldan tehdit etme iğneleyici, alaycı tavırlar, aşırı duyarlılık, sinirlilik hali, şirket politikalarına, kurallarına gereğinden fazla tepki gösterme, diğer çalışanlarla ilişkilerde hassaslık ve kırılganlık, işe saplantılı şekilde bağlı olma şeklinde de kendisini gösterebiliyor. İşini kaybetme korkusu öfkelendiriyor Psikolog Feyza Bayraktar, özellikle son bir yıldır işyerinde öfke problemi yaşayanların sayısında artış olduğuna dikkat çekiyor: "En çok, çalışanların ekonomik krizden sonra işlerini kaybetme korkusu ile daha önceleri tepki gösterdikleri pek çok şeye tepki gösterememeleri öfke yaratıyor. Görevlerinin dışında görevler yüklenmesi, uzun çalışma saatleri ve yükselmeyen hatta azalan, bazen ödenmeyen maaşlar en çok öfke yaratan durumlar arasında. Pek çok kişi işinde yaşadığı tatminsizlikten dolayı istifa etmeyi aklından geçirse bile iş bulmada çekilen zorluk istifa etmeyi engelliyor. Bu durumda kişi kendisini işyerlerinde sıkışmış hissedebiliyor, bu da iş arkadaşları ile ilişkilerinin bozulmasına, iş motivasyonun düşmesine sebep olabiliyor" diyor. İş dünyasından gelen danışanlarında öfke kaynaklı sorunlara her zaman rastladıklarını söyleyen aile terapisti, yönetici koçu Özlem Altay Özen, kriz ortamının da bu sorunları körüklediğinin altını çiziyor: "Bu ortamda adımlar atılırken iletişime özen göstererek yapılan işlerin iyi anlatılması çok önem taşıyor. Rekabetin öfkeyi artırdığını ancak birçok ortamda iş kaybetme korkusuyla bunun bastırıldığını gözlemliyoruz. Çalışanların arasında pasif agresif davranışların da yer aldığını görebiliyoruz. Kaldı ki bu da saldırganlığın bir türüdür. Örneğin, çalışanın müdürüne öfkesini raporu ona geç verip, onu zor durumda bırakarak göstermesi gibi. Burada öfke, bağırıp çağırarak değil, dolaylı ve saman altından saldırarak gerçekleşir. Bu da sağlıklı bir öfke yaşantısı değildir." Şirketler çalışanlarını koçlara yönlendiriyor Özlem Altay Özen, Gerek terapide, gerek koçluk hizmeti alan danışanlarımda gözlemlediğim, çalışanlar astlarına ve yandaşlarına karşı öfke patlamalarını daha rahat yaşayabiliyorlar. Ancak müşteriler veya üstleri söz konusu olduğunda öfkelerini daha çok bastırma eğilimindeler ki her ikisi de yıpratıcı süreçlerdir. Öfkelerini üstleri söz konusu olduğunda da kontrol edemeyip patlayan danışanlarım oldu. Bu durumlarda genelde, şirketler vazgeçemedikleri kişileri öfke kontrolü için koçluk, eğitim gibi çeşitli destekleme programlarına yönlendiriyor" diyor. Öfke çok doğal bir duygudur ve önemli olan da bu duyguyu uygun bir şekilde ifade etmek. Ayrıca öfkenin bir diğer özelliği de genellikle başka duyguları maskelemesi. Özen, öfkelendiğimizde durup bunun altında yatan nedeni düşünmemizi söylüyor: "Müdürüne çılgınca öfkelenen birinin duygusunu irdelediğimizde öfkenin altında haksızlığa uğradığını hisseden birini bulabiliriz. Ya da bir çalışanına, bir müşterisine öfkelenen birinin duygusu kendini değersiz hissetme olabilir. Öfkenin altındaki duyguları fark etmek insanları çoğu zaman şaşırtıyor. Ama öfkenin kaynağı aslında duygulardır. Ve derinlemesine bir çalışmada onlar ortaya çıkarılmalıdır." Nasıl ifade etmeli? Öfkelendiğimizde öfke patlamaları yaşamak veya öfkeyi bastırıp hiçbir şekilde ifade etmemek sakıncalı sonuçlar doğuruyor. Öfke patlamaları saldırgan davranışlara yol açıyor. Kişi kendini kontrolünü kaybetmiş gibi hissediyor. Bunun sonrasında da çoğunlukla yaptıklarından pişman oluyor. Öfkeyi bastırıp hiçbir şekilde ifade etmemek, bunu karşı tarafa belli etmemek, biriktirmek ileride kişinin patlamasına neden oluyor. Öfkeyi mutlaka ifade etmek gerekiyor. Ancak kime ve nasıl ifade ettiğimiz önemli. Öncelikle bizi öfkelendiren şeyi düşünüp orada bizi neyin rahatsız ettiğini bulmalıyız. Ve bizi rahatsız eden konuyu sakin bir şekilde, uygun bir dilde karşımızdakine iletmeliyiz. Burada, açık ve net olmak ve karşımızdakine saldırmadan kendimizi ifade etmek gerekiyor. Feyza Bayraktar, "Öfkeyi ifade etmek bağırıp çağırıp içindekini boşaltmak değildir. Bu durum aksine kişiyi daha fazla sinirlendirebileceği gibi kariyer hayatını da riske atmasına sebep olabilir. Ayrıca profesyonel hayatta öfkenin doğrudan ifade edilemeyeceği durumlar var. Bu durumda öfkesini en iyi yönetebilen kazanır. Kişi sakin bir şekilde de olsa doğrudan öfkelendiği olayı dile getiremiyorsa, örneğin patronuna duygularını açıklamak mümkün değilse; iş dışından birine, yakın bir dostuna anlatması veya bir kağıda yazıp saklaması veya yazdığı kağıdı ortadan kaldırması da oldukça etkili olabilir. İşyerinde ifade edilen öfke eğer istenilen sonucu, çözümü getirmezse kişinin daha çok öfkelenmesine sebep olabilir, ardından iş hayatında gelişebilecek olumsuzluklardan bu durumu sorumlu tutup kendisine öfkelenebilir; motivasyonu düşebilir, kendisini sıkışmış hissedebilir ve istifa etmeye kadar giden bir süreç başlayabilir" diyor. Öfkenizi kontrol altına alın Öncelikle öfkenin doğal bir duygu olduğunun kabullenilmesi gerekiyor. Öfke çok insani bir duygudur ve herkes öfkelenebilir. Ama öfkeyi kontrol altına almak mümkün. İşte uzmanlardan bazı tüyolar: İlgi odağınızı sinirlendiğiniz noktadan başka bir noktaya yönlendirin, örneğin başka bir şey düşünmeye çalışın, işinize odaklanmaya çalışın ya da bir şeyler okuyun. Öfkelendiğiniz zaman bir süreliğine yürüyüşe çıkmak, sizi sinirlendiren ortamdan uzaklaşmak, başkaları ile konuşmak, duyguları bir kağıda dökmek, müzik dinlemek öfke kontrolüne yardımcı olabilir. Rahatlama tekniklerini öğrenin. Derin nefes alma, gevşeme egzersizleri yapma, sakinleştirici bir iki kelimeyi kendi kendinize tekrarlamak gibi basit yöntemleri öğrenip bunları her gün uygulamaya çalışın. Müzik dinlemek, günlük yazmak ve yoga yapmak da rahatlama konusunda çok etkilidir. ’Time out’ alın. Daha önce de duymuş olabilirsiniz. Ama öfkeden çıldırmak üzere olduğunuzu hissettiğinizde 10’a kadar saymak biraz da olsa sakinleşip olaya daha sağduyuyla bakmanızı sağlayabilir. Sizi sakinleştiren durumları, yerleri kafanızda imgelemeye çalışın, örneğin en son çıktığınız tatilde kumsalda denizin sesini dinlerken yaşadığınız anı kafanızda resmetmeye çalışın. Hareket edin. Hemen çok küçük bir yürüyüşe çıkın. Bu alt kata inip çıkmak bile olabilir. ortamdan çok kısa süre için bile olsa uzaklaşmak size iyi gelebilir. Dönüp tekrar baktığınızda aynı şeyi hissetmeyebilirsiniz. Düzenli spor insanı zaten rahatlatır, mutlu eder. Ama öfkelendiğimiz andaki ufacık bir hareket bile bizi rahatlatmak için çok önemlidir. Kendinizi sakinleştiğiniz zaman ifade edin. Öfkelendiğiniz anda kendinizi en uygun şekilde ifade edemeyebilirsiniz. an cevap vermek zorunda değilsiniz. Durup neyi nasıl söyleyeceğinizi düşünüp sonra kendinizi anlatabilirsiniz. Öfkelenmenize neden olan durumu değiştirmek için çaba gösterin. ’Bunu bana nasıl yapar’dan çok ’Ne yaparsa durum daha farklı olur’ veya ’Bunu nasıl çözebiliriz’e odaklanıp karşınızdakiyle uygun bir şekilde paylaşın. İletişim konusunda kendinizi geliştirin. Güvenli davranış tekniklerini öğrenin. Espri yeteneğinizi kullanın. Yaşama gülerek bakın. Bu her iki tarafı da rahatlatacaktır. Kin tutmayın. Unutmayın kimse tam olarak sizin beklediğiniz gibi davranamaz. Bu konuda bir uzmana başvurun. Öfkenizi kontrol etmekte güçlük çekiyorsanız ve bu size ve/veya çevrenizdekilere zarar veriyorsa mutlaka bunu biriyle paylaşın ve uzman yardımı alın. Öfkelendiğiniz duruma farklı bakış açısından bakmaya çalışın, örneğin karşınızdakinin davranışlarını üzerinize almak yerine kötü bir gün geçirdiğinin ihtimalini düşünmek gibi. Kadınlar öfkesini daha çok bastırıyor Kadın ve erkek öfkelerini değişik şekillerde gösteriyorlar. Erkekler öfkesini sözlü veya fiziksel, daha agresif bir şekilde gösterirken kadın öfkesini daha çok bastırma veya pasif agresif şekilde gösterme yoluna başvurabiliyor, örneğin suratını asıp saatlerce oturabiliyor veya öfkelendiği insanla bir daha hiç konuşmayabiliyor. Kadınların öfkesi erkeklere göre daha uzun zamanda geçiyor. Bu da düzenli bir şekilde sürdüğünde, çoğu zaman fiziksel veya ruhsal rahatsızlıklara neden olabiliyor. Öfke, kaygı, baş ağrısı, yüksek tansiyon, sindirim sistemi problemleri, uykusuzluk, depresyon, yeme bozuklukları, madde bağımlılığı, cilt hastalıkları ve kalp krizine sebep oluyor. Özel hayata da yansıyor İş hayatındaki öfke aile ve özel hayatı da etkiliyor. İşteki gerginlik, eğer öfkemizi sağlıklı bir şekilde yönetemiyorsak, eve, ailemize, ilişkilerimize de yansıyor. İşyerinde öfkelenen ve öfkesini yönetemeyen kişi duygusunu özel hayatındaki ilişkilerine yansıtabiliyor. Eşine, çocuklarına, arkadaşlarına, sevgilisine, anne ve babasına karşı tahammülü azalıyor ve sebepsiz yere sinirlenip, kavga çıkarabiliyor, karşısındaki insanlara bağırıp onları kırabiliyor. Öfke, ilişkilerde sadece karşısındakine karşı tahammülsüzlük geliştirip onun kalbini kırmak şeklinde de ortaya çıkmayabilir, karşısındakine ayrılan zamanın azalması, ilgisizlik, üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmeme şeklinde de kendini gösterebilir. Hürriyet İK
614027
İşte dev derbide ilk 11
SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI İşte dev derbide ilk 11 İSTANBUL (A.A) Turkcell Süper Lig'deki Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde hakem ve takım kadroları şöyle: Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Hakemler: Bünyamin Gezer, Serkan Gençerler, Tarık Ongun Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan, Bilica, Lugano, Roberto Carlos, Mehmet Topuz, Cristian, Emre, Vederson, Alex, Kazım Galatasaray: Franco, Sabri, Servet, Gökhan, Hakan, Ayhan, Mustafa, Keita, Elano, Arda, Baros 25.10.2009 SPOR
613131
Tacizciler camiye sığınıp linçten kurtuldu
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Tacizciler camiye sığınıp linçten kurtuldu EDİRNE (A.A) Edirne'nin İpsala ilçesine bağlı Yeni Karpuzlu beldesinde, kızlara laf attığı iddia edilen genç, vatandaşların tepkisi üzerine camiye sığındı. Alınan bilgiye göre, çeltik tarlalarında çalışmak üzere beldeye gelen K.B, E.B, R.B ve Ü.B ile beldenin gençleri arasında, kızlara laf attıkları gerekçesiyle tartışma çıktı. Kavgaya dönüşen tartışmada, Enver Ökmen bıçakla yaralandı. Bölgede çok sayıda vatandaşın toplanması üzerine genç olay yerinden kaçarak Yeni Karpuzlu Camine sığındı. Camiye girmek isteyen vatandaşları imam Fethullah Küçük engelledi. Olay yerine gelen jandarma kalabalığı saatlik bir çaba sonucu ikna ederken, camiye sığınan genç gözaltına alındı. 25.10.2009 GÜNDEM
614048
Olaysız bir derbimiz olacak mı?
100 yıllık derbimiz Fenerbahçe-Galatasaray maçında yine olaylar vardı. Kavga, küfür, sahaya atılan yabancı maddeler bu markalaşan "ezeli rekabet ama ebedi dost" olan güzide ekiplerimizin maçında eksik olmadı. Fenerbahçe otobüsü taşlandı... Polis ile taraftar arasında coplu, biber gazlı, şişeli kavga çıktı... Futbolcular daha ısınırken kavga etti... Küfürlü tezahürat yine kulaklarımızda çınladı... Sahaya atılan yabancı maddeler yine çeşit çeşitti... Maçı çekmeye çalışan kameraman bile sahaya atılanlardan nasibini alarak sakatlandı... Büyük bir markaya dönüştürmeye çalıştığımız futbolumuzda, 100 yaşına giren Fenerbahçe-Galatasaray derbisi yine olaylarıyla başrol oynadı futbolu kadar... Stresi yüksek, tansiyonlu maçlarımızda ne futbolcumuz ne de taraftarımız kendini tutamıyor, hareketlerine hakim olamıyor. Bir yanda tartışan kavga eden "kaptan"lık bandı(!) takan futbolcularımız varken diğer yanda onları izleyen "neler oluyor burada" diyen futbolcularımız şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Kısacası hem saha dışı hem de içerisinde olayımız eksik kalmıyor. Bu duruma neden düşüyoruz? Bu utanç verici olayların önüne nasıl geçeceğiz? Çözüm düşüncelerinizi, ilgili görüşlerinizi "" linkine tıklayarak yazabilirsiniz. ŞİMDİ SÖZ SİZDE
613235
"Fashionable İstanbul By Avea" Sürüyor
"Fashionable İstanbul By Avea" Sürüyor "Fashionable İstanbul By Avea" etkinliğinin ikinci gününde, Gianfranco Ferre'nin 2009-2010 sonbahar kış koleksiyonu defileyle sunuldu. Yayına Giriş: 25.10.2009 01:17:36 Güncelleme: 25.10.2009 01:17:36 Dünya moda devlerine evsahipliği yapan "Fashionable İstanbul By Avea" etkinliği, ikinci gününde ünlü İtalyan modacılar Gianfranco Ferre ve Salvatore Ferragamo'yu ağırladı. Dolmabahçe Saray Alanı'nda denizin üzerine kurulan platformda gerçekleştirilen organizasyonda, feminen ve modern kadının temsilcisi Gianfranco Ferre'nin 2009-2010 sonbahar kış koleksiyonu defileyle sunuldu. Defilenin ardından podyuma çıkan Ferre, izleyenlerden büyük alkış aldı. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da defileyi eşi Beyhan Bağış ile birlikte izledi. Bağış, defilenin ardından gazetecilerin organizasyonla ilgili düşüncelerini sormaları üzerine, "Bunlar, Türkiye'nin Avrupalı kimliğini ortaya koyan etkinlikler. Avrupa'nın başladığı noktada Avrupalı tasarımcıların ülkemize gelmiş olması, Türkiye'nin AB'de hakettiği yere kavuşacağının en güzel göstergesi" dedi. Bağış, etkinliği organize edenleri eşiyle birlikte takdir ettiklerini belirterek, "Onları kutluyoruz. Ümit ederiz ki, bu tür etkinliklerle Avrupalılar da Türkiye'nin kıymetini anlayacaktır" diye konuştu. Modacı Yıldırım Mayruk da İstanbul'da da Avrupa'daki gibi bir hafta düzenlendiği için mutlu olduğunu ifade ederek, "Defileyi tabii ki beğendim. Onların hepsi bir dünya devi. Böyle güzel devleri seyretmenin mutluluğunu yaşıyorum. Ferre, çok beğendiğim, takdir ettiğim bir modacı" değerlendirmesini yaptı. Ferre'nin defilesinin ardından kokteyl verildi. Kokteylin ardından ayakkabı tarihine yön veren İtalyan tasarımcı Salvatore Ferragamo'nun defilesi gerçekleştirildi. Defilenin sonunda podyuma çıkan Ferragamo, izleyenler tarafından büyük alkış aldı. Defileleri izleyen Fashionable İstanbul By Avea'nın "yüzü" oan top model Bar Rafaeli, Ferre kreasyonundan giydiği giysiyle dikkati çekti. Rafaeli, gazetecilere yaptığı açıklamada, İstanbul'u çok beğendiğini ve koleksiyonları da güzel bulduğunu söyledi. Jessica Stam'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda ünlü mankenin podyuma çıktığı her iki defileyi, Mehmet Ali Birand ve eşi Cemre Birand, İbrahim Kutluay ve eşi Demet Şener ile moda ve cemiyet hayatından davetliler izledi.
613713
Teknoparklar Zirvesi toplanıyor
Teknoparklar Zirvesi toplanıyor Teknoparklar Zirvesi, Türkiye'de ilk kez Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün ev sahipliğinde 27 Ekim Salı günü Ankara'da toplanacak. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, 2002 yılında olan teknopark sayısının bugün 37'ye ulaştığını, bu teknoparklardan yapılan ihracatın da milyar dolara yaklaştığını söyledi. Teknoparklar Zirvesi, Türkiye'de ilk kez Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün ev sahipliğinde 27 Ekim Salı günü Ankara'da toplanacak. Gölbaşı Vilayetler Evi'nde gerçekleştirilecek zirveye, Türkiye'de kurulan 37 teknoparkın yöneticileri, teknopark şirket genel müdürleri ve teknoparkların bulunduğu üniversitelerin rektörleri katılacak. Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek toplantıda, teknoparklarda üretilen yeni teknolojinin tanıtımının da yapılacağı öğrenildi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, zirvede öncelikle teknoparkların mevcut durumunun masaya yatırılacağını, ayrıca teknoparkların, ülkenin geleceği açısından daha etkili ve verimli hale getirilmesi konusunda bir ortak akıl oluşturulacağını belirtti. Bakan Ergün, bu çerçevede mevcut 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu'nda da çok önemli değişiklikler yapacaklarını, bu konuda önümüzdeki süreçte önemli adımlar atacaklarını kaydetti. 'İLK DEFA TEKNOPARKLARI BİR ARAYA GETİRİYORUZ' Türkiye'de ilk defa teknoparkları bir araya getirdiklerini anlatan Ergün, şöyle konuştu: 'Türkiye'de 2002 yılına kadar sadece tane teknoparkımız vardı. Birisi Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde, diğeri TÜBİTAK'taydı. Şimdi teknopark sayımızda 37'ye ulaştık. Kuruluş başvurusu yapanlarla beraber 40'a ulaşıyor çalışmalar. 20'den fazlası aktif teknopark, ötekiler kuruluş safhasında teknoparklar. Buralarda da küçük işletmeler şeklinde teknolojik araştırmalar, çalışmalar prototip aşamasına kadar bir teknolojik ürün olarak burada ortaya çıkartılıyor, patenti alınıyor ve artık üretim safhasına ondan sonra geçecek çalışmalar teknoparklarda gerçekleşiyor.' Ar-Ge merkezlerine benzer teşvikleri, destekleri teknoparklara da verdiklerini ifade eden Ergün, Sanayi Bakanlığı olarak teknoparkların kuruluşunda ayrıca hibe desteklerinde bulunduklarını kaydetti. Buralarda çalışan eleman sayısının da 12 bini geçtiğini anlatan Ergün, artık buralardan teknolojik ürün ihracatı da yapılmaya başlandığını, teknoparklardan yapılan ihracatın, milyar dolara yaklaştığını bildirdi. 25.10.2009 BİLİŞİM
613376
Üst üste üç kez güzel!
Atilla Gökçe KritikÜst üste üç kez güzel! 25 Ekim Pazar 2009 ’nin başarılarında şans faktörünün yeri ve önemi hep tartışılır. Dünün tartışılamayacak gerçeği, Ekrem’in topla buluşması, defansını ilk kez tek adamla yakalayıp geçmesi, kaleciye çalım atması ve golü bulmasındaki şanstır! Peki bu şans kimin şansı? Ekrem’in mi, yoksa her başarısının şansa bağlanmasından rahatsız olan Denizli’nin mi? Hadi ben ortalama bir şey söyleyeyim: pozisyon da, gol de ’ın şansıydı. Mustafa hoca darılmasın, bu şanstan kendine de bir pay ayırsın. Peki sadece şans mıydı belirleyici olan? Kesinlikle hayır! Herşeyden önce iki takım da maçı kazanmak için olağanüstü çaba gösterdi. Ellerinden (ayaklarından) gelenin en iyisini yapmaya çalıştı oyuncular. Öncelikle emeklerine saygı göstermeli. Ama şu da var: Çok çalışmaları, harcamaları, kendilerini adeta tüketmeleri becerikli ve başarılı oldukları anlamına gelmiyor. Bu maçta beceriksizlikler daha çok sergilendi. Olmaması gerekenler, olması icap edenlerden daha çoktu. Bir de şu var: Eskişehir’de ve yok. Bu, evinde kazanmayı isteyen bir takım için büyük Sadece ’la etkili olamadılar, Beşiktaş üzerinde yeterince baskı yaratıp pozisyon zenginliği sağlayamadılar. Beşiktaş’ın kadro sıkıntısı daha derindi. Savunma göbeğinin başarılı ikilisi ve cezalıydılar. İbrahim’ler (Toraman ve Kaş) ilk kez yan yana vekalet ediyorlardı. Hakçası başarılı oldular. Takımın omurgasındaki en önemli adam Ernst de cezalısıydı. Uğur bu boşluğu ne kadar doldurdu, tartışılır. Yahut ... Ya da Fink? Üçünün gayretlerine eyvallah... Ama üçünden de bir Ernst çıktı mı? Hayır! Beşiktaş, topla daha çok oynayan, galibiyeti daha çok isteyen, golü ısrarla arayan takım... Tamam da kurdukları baskı kadar pozisyon bolluğu yaşıyorlar mı? Hayır. Emeklerinin karşılığını alıyorlar mı? Hayır. da Nihat ve da ne dışarıdan ne de içeriden etkili olabildiler. Hele Nihat’ın gereksiz “ille de gol atma” hırsı, onu marke eden en önemli neden! Takımı adına ikinci golü, kendisiyle paralel koşan arkadaşıyla hiç paslaşmadan inanılmaz biçimde harcadı. Beşiktaş, kanattan da etkili değil. Hatırı sayılır bir orta gördünüz mü? Ben göremedim. Her neyse... Hatice’ye değil, neticeye bakılıyor bu ülkede! Netice de güzel... Hele Beşiktaş için, üst üste üçüncü kez güzel! (189 yazı)
614066
Eyfel'e rakip geliyor
Eyfel'e rakip geliyor AA Giriş Saati 25.10.2009 16:35 Güncelleme 25.10.2009 17:20 2012 olimpiyatlarına ev sahipliği yapmaya hazırlanan İngiltere'nin başkenti Londra'da, Paris'teki Eyfel Kulesi ya da New York'taki Özgürlük Anıtı gibi şehrin simgesi olacak bir anıt yapılması planlanıyor. İngiliz Telegraph gazetesinin haberine göre, Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, "Londra'da Paris'teki Eyfel Kulesi'ne rakip olacak bir anıt yapılmasının planlandığını" söyledi. Gazetenin "Londra 2012: yeni bir Olimpiyat heykeli Eyfel'e rakip olacak" başlığıyla duyurduğu haberde, yaklaşık 15 milyon sterlin (40 milyon TL) değerindeki bir anıtın Londra'nın Olimpiyat parkına yapılacağı kaydedildi. Habere göre, kesin şekli belli olmamakla beraber ilk taslaklara göre Kızılderili totemlerinden birine benzeyecek anıtın yaklaşık 120 metre yükseklikte olması ve güneş enerjisiyle aydınlatılması bekleniyor. Gazete, Belediye Başkanı Johnson'a yakın bir kaynağın, "Johnson, Eyfel Kulesi ya da Özgürlük Anıtı gibi, Londra'nın simgesi olacak bir anıt yaptırmak istiyor" dediğini yazdı. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
614011
Cumhurbaşkanı Gül Sırbistan'a gitti
Türk Hava Yolları'ndan kiralanan uçakla, Sırbistan'a hareket eden Cumhurbaşkanı Gül ve beraberindeki heyeti, Atatürk Havalimanı Devlet Konuk Evi'nden İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve öteki yetkililer uğurladı. Gül ile birlikte Devlet Bakanı Faruk Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de Sırbistan'a gitti. Sırbistan'a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Ziyaretimin, Sırbistan ile ilişkilerimizin daha da ileriye taşınmasına ve balkanlarda barış istikrar ve refahın güvence altına alınmasına matuf gayretlerimize azami katkıda bulunacağına inanıyorum'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Atatürk, Hava Limanı Devlet Konuk Evi'nden Belgrad'a hareketinden önce yaptığı açıklamada, Türkiye, Sırbistan ilişkilerinin son yılda ciddi bir değişim sürecine girdiğini ve ilişkilerin ''Stratejik işbirliğinden söz edilecek'' boyuta ulaştığını söyledi. Önümüzdeki dönemde atılacak adımlar için gerekli siyasi iradeyi en üst düzeyde teyit edeceklerini kaydeden ve ziyaretin olumlu bir gelişme olduğunu belirten Gül, Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç ile yapacağı görüşmelerde iki ülke ilişkilerini ve iş birliğini gözden geçireceklerini bildirdi. Gül, bu görüşmelerde başta Balkanlar olmak üzere bölgesel ve uluslararası konuları da ele alacaklarını ifade ederek, şunları söyledi: ''Sırbistan'ı Balkanların anahtar ülkesi olarak görüyoruz. Ortak sınırımız yok, ancak müşterek bir tarihi ve kültürü paylaştığımız Sırbistan'ı, her zaman komşumuz olarak değerlendiriyoruz. Bu itibarla Türkiye, Sırbistan'la ilişkilerine Balkanların istikrarı bakımından önem vermektedir. Sırbistan'ın izlediği ve izleyeceği sorumlu tutum, bölgenin istikrarı için hayati önem taşımaktadır. Yapacağımız görüşmelerde bu hedef doğrultusunda ortak hareket etme imkanlarını da ele alacağız.'' Cumhurbaşkanı Gül, son dönemde iki ülke arasında kaydedilen memnuniyet verici gelişmelerin sürekli kılınması amacıyla neler yapılabileceğini de gözden geçireceklerini dile getirerek, ekonomik ve ticari ilişkilerin de geliştirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini söyledi. İki ülke arasında geçen haziran ayında imzalanan serbest ticaret anlaşmasının önemli bir adım olduğunu da belirten Gül, bu ziyarette yapılacak yeni anlaşmalarla bu ilişkilerin hukuki alt yapısını tamamlanacağına inandığını kaydetti. Gül, ziyarette kendisine iş adamlarının da refakat ettiğini anımsatarak, Cumhurbaşkanı Tadiç ile birlikte Türk-Sırp İş Konseyi toplantısının açılışını yapacaklarını anlattı.
613570
Erdoğan, Taliban'ı evinde böyle uyardı
Erdoğan, "Din adına bir Müslüman kardeşini öldüren, savunmasız insanları öldüren insanların, bunu ne ile izah edeceğini ben anlamakta zorlanıyorum ve anlamıyorum'' dedi. Başbakan Erdoğan, Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani ile baş başa ve heyetlerarası görüşmelerinden iki ülke arasında iş birliğini öngören anlaşmaların imza törenine geçildi. Törende, Türkiye Cumhuriyeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti hükümetleri arasında, ''Yoğunlaştırılmış İşbirliği ve Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Tesis Edilmesi Hakkında Ortak Siyasi Bildiri, Pakistan'da TİKA Program Koordinasyon Ofisi Kurulmasına Dair Mutabakat Muhtırası ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Eğitim Merkezi ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Akademisi Arasında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Muhtırası'' imzalandı. İmza töreninin ardından Erdoğan ve Gilani ortak basın toplantısı düzenledi. Gilani, iki ülke arasında ticaret ilişkisini geliştirmek amacıyla, üst düzey yöneticiler arasında, iki ülkenin çıkarları doğrultusunda önemli adımların atıldığını ifade etti. Ayrıca bu toplantıların iki ülke arasındaki özel sektör ilişkilerinin de gelişmesi için gerçek potansiyelin yakalanması açısından, önemli olduğunu düşündüğünü anlatan Pakistan Başbakanı Gilani, Başbakan Erdoğan ile yaptıkları görüşmede terörle mücadeledeki kararlılığın da ifade edildiğini söyledi. Gilani, şöyle konuştu: ''Terörizm ve aşırıcılığı hangi şart altında olursa olsun lanetliyoruz. Sayın Erdoğan ve Ben, bu şeytanı yeneceğimiz konusunda mutabakata vardık. Bu alanda da işbirliği fırsatı yakalayıp, Pakistan topraklarında bugüne kadar verdiğimiz mücadelenin devam edeceği noktasında kendisine fikirlerimi sundum. Bu noktadan hareketle mücadelemizin devam edeceğini, sosyal dengeyi bozacak şeytani odağa karşı mücadelemizin devam edeceğini ifade ettim.'' Gilani, ayrıca görüşmeler sırasında Türkiye'nin Afganistan'daki yeniden yapılanma sürecine katkısına da teşekkür ettiğini ifade etti. Türkiye ve Pakistan'ın stratejik ortak olduklarını ifade eden Gilani, küresel ve bölgesel konulara benzer yaklaşımlar gösteren iki ülke olarak, iki ülke arasındaki halkların birbirine yakınlaştırılması açısından ellerinden gelen her türlü desteği vermeye hazır olduklarını görüşmede ifade ettiğini bildirdi. -ERDOĞAN'IN SÖZLERİ- Başbakan Erdoğan da ''ikinci evimiz'' diye nitelendirdiği Pakistan'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladığı konuşmasında, ''Bunu bir dış ziyaret olarak değerlendirmiyorum. Kardeşim Gilani ile başbaşa iki ülkenin ikili sorunlarını değerlendirme, geleceğe nasıl bakarız... Görüşmelerimizde bunun fırsatını bulduk. Aramızda siyasi, askeri, ekonomik, ticari kültürel, turizm alanlarına yönelik bir çok konuları görüşme fırsatını bulduk'' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Askeri alanda, savunma sanayine yönelik birçok müşterek atabileceğimiz adımlar var ortak yatırımlar olabileceği gibi Türkiye olarak biz, ne gibi katkılarda bulunabiliriz, bunları görüşme fırsatı bulduk. Siyasi alanda uluslararası kurum ve kuruluşlarla bugüne kadar ortak hareket edebilme fırsatını, zeminin her zaman yakalamış ve bir birine destek olmuş iki kardeş ülkeyiz. Bundan sonraki süreçte de bu dayanışmamız aynı kararlılıkla devam edecektir. Çünkü her iki ülkenin de yönetiminde bu irade vardır. Askeri ve siyasi bu iki başlığı gündeme getirirken terörü değerlendirmemek, terör konusuna girmemek mümkün değil. Terörle mücadele konusunda bir ortak platform oluşturma hususunda yine her iki yönetimde de ortak bir irade vardır. İstihbarat örgütlerimizin sağlıklı bir dayanışması mevcuttur ve terörün dini, milleti, ırkı, vatanı yoktur. Kimse, din adına insan öldürme yoluna girmesin, bu asıl yanlış olandır. Din adına bir Müslüman kardeşini öldüren, savunmasız insanları öldüren insanların, bunu ne ile izah edeceğini ben anlamakta zorlanıyorum ve anlamıyorum. Aşırılıklardan uzak, tamamen orta yolu tutturabilen bir iradeye, bir zihniyete insanlığın ihtiyacı var. Hangi zihniyette olursa olsun, hangi düşüncede olursa olsun bunu yakalamaya mecburuz. Demokratik parlamenter sistemlerin de özelliği bu... Halkın iradesine saygı duymak, halkın sevgisini kazanabilmek, halkın tercinine saygı duymak, bunun sağlanabildiği bir ülkede birliğin beraberliğin dayanışmanın olacağına inanıyorum. Sıkıntılı süreci Pakistan yaşadığı gibi aynen biz de yaşıyoruz. Ama dayanışma içinde bölgede bu süreci aşacağımıza da inanıyorum.'' ''Kardeşim'' diye hitap ettiği Pakistan Başbakanı Gilani ile iki ülke arasında yüksek düzeyli işbirliğini öngören ortak siyasi bildiriyi imzaladıklarını anımsatan Başbakan Erdoğan, ''İnanıyorum ki bu ortak bildiri ülkelerimiz arasında bir dayanışma ile birlikte bir sıçramayı da getirecek. Bakanlarımız daha yoğun bir şekilde bir araya gelecekler. Dayanışmada hızlandırılmış bir süreç devreye girecek'' dedi. Başbakanlar olarak en az yılda bir kez bir araya gelme fırsatı yakalayacaklarını anlatan Erdoğan, ekonomik alanda şu ana kadar olan dış ticaret hacmine bakıldığında 741 milyon dolar gibi bir rakamın görüldüğünü bunun ise yetersiz olduğunu dile getirdi. ''Doğrusu iki ülkeye yakışmıyor. Ben aramızdaki bu rakamı çok küçük buluyorum'' diyen Erdoğan, ''Şu anda iki yıl içinde milyar dolar hedefi konuldu ama bu hedef de bana göre küçük. Türkiye'nin Pakistan'a verebileceği değişik alanlarda çok ürünleri var. İnanıyorum ki Pakistan'dan da Türkiye'nin alabileceği ürünler var. Bu anlayışla bizim dış ticaretimizdeki süreci hızlandırmamızın önemi büyüktür'' diye konuştu. -''ORTAK BAKIŞ GETİREBİLİRİZ''- Pakistan'ın altyapısının güçlendirmede, konut yapımında Türk müteahhitlerinin önemli görevler yüklenebileceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, Pakistan'ın bu noktada altyapı, kentsel değişim, dönüşüm gibi bir çok yatırımında Türk firmalarının çok büyük hizmetler verebileceğini kaydetti. Türkiye'nin, TİKA'nın Pakistan'da açacağı ofis ile birlikte birçok alanlarda hizmetler vereceğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Kültürel noktadaki karşılıklı dayanışmamız, yoğunlaşarak, artarak devam etmektedir. Kadim bir ortak tarihimiz var. Bunu unutmamız mümkün değil. Bunu zenginleştirmemiz lazım. Asya'da bir ortak bakış getirebiliriz. Bunun da çalışmalarını bakanlıklar arasında yürütmemizde fayda olduğuna inanıyorum. Turizmde bizler, yaklaşık 26 milyon turist çekebilen bir ülke durumundayız. Tabii bu noktaya turizm çeşitlendirerek geldik. Sadece deniz, kum, güneş buraya tıkanıp kalmadık. Bunun yanına eğitimi, kongreyi, sağlık, dağ, yayla turizmini koyduk. Kültürel turizmi, inanç turizmini koyduk, tabii bunlar ayrı bir güç kattı sürece. Bu dayanışmayı paket turizm ile çok daha farklı bir noktaya getirebiliriz. Tabii bu seyahatte yanımda 80 kadar iş adamı var. iş adamlarımız sektörlerinde muhataplarıyla burada görüşme fırsatı bulacaklar. Tabii bugün bir iş adamları forumunun düzenleniyor olması bu seyahatimizin başka güzel yanıdır. Tabii bir başka mutlu olduğum konu da yarın Pakistan Parlamento'ya hitap edecek olmamdır. Bu fırsatı bana tanıyan parlamento başkanına teşekkür ediyorum. Değerli kardeşime bizlere gösterdiği ev sahipliği için de tekrar teşekkür ediyorum.'' -SORULAR- Başbakan Erdoğan, ''terörizm konusunda iki ülke arasında varılacak işbirliği noktasında spesifik bir örnek verebilir misiniz? Ayrıca Türkiye, NATO çok önemli üyesi... Pakistan'a Afganistan'dan sızmalar oluyor ve buradaki terörle mücadeleyi olumsuz etkiliyor. NATO'daki kuvvetinizi kullanarak bu sızmaların önlenmesi içini yeni bir öneri getirmek söz konusu olabilir mi?'' sorusuna, şu yanıtı verdi: ''Bu konudaki hassasiyetleri değerli kardeşimle paylaştık ve geleceğe yönelik ne gibi adımlar atabiliriz bunları da konuştuk. Özellikle NATO genel sekreteri ile bunu konuşacağımız gibi, Kasımdan itibaren bizler, Kabil'deki bölge komutanlığını da üstleneceğiz. Türkiye olarak ve yine bu görev vesilesiyle bunu oradaki diğer ortaklarla paylaşma imkanımız olacaktır. Tabii Afganistan'dan Pakistan'a böyle bir sızmanın olması bizleri de rahatsız eden bir konudur. Çünkü biz bunun acısını yaşayan bir ülkeyiz. Aynı şekilde Kuzey Irak'tan Türkiye'ye geçişlerin bizi nasıl sıkıntıya düşürüyorsa, nasıl bu noktada bizim için bir sıkıntı oluşturuyorsa aynı şekilde Afganistan'dan Pakistan'a bu tür geçişler bizi üzüntüye ve sıkıntıya sevk etmektedir, bunu müşterek çalışmalarla görüşmelerle hatta ve hatta gerekirse NATO Genel Sekreteri ile bizzat görüşerek bu konuda ne gibi tedbirler alırız, kardeşimle de bunu paylaştık, adımlarını da ona göre atacağız.'' -İRAN- Başbakan Erdoğan, İran'da Devrim Muhafızlarına yönelik saldırılar bağlamında, Pakistan ile İran arasında bir ''gerginlik'' yaşandığını belirterek, ''İlişkilerin normale dönmesi konusunda bir konu ele alındı mı? Buradan İran'a herhangi bir mesaj götürecek misiniz?'' sorusu üzerine, şöyle konuştu: ''Bildiğiniz gibi bu sürecin ulusal boyutu var, bölgesel boyutu var, küresel boyutu var. Şu anda bölgesel boyutu da ulusal boyutunun yanında görüştük, görüşme fırsatımız oldu. Buradan İran'a geçeceğiz, İran'da da bunu Devlet Başkanı ile görüşme fırsatımız olacak, görüşeceğiz. Bölgenin huzura kavuşması için ortak hareket etmemiz zaten şart. Bunun gereği olarak da bu tür iletişimin içinde olmak, bu tür bir paylaşımın içinde olmak şart. Ve bu konuda gerek bizler başbakanlar olarak, gerek ilgili bakan arkadaşlarım devrede olacaklar: Süratle ne gibi tedbirler atacağız bunları belirleyerek süreci devam ettireceğiz.'' ''Türkiye, Afganistan'a daha fazla asker göndermeyi düşünüyor mu? NATO'dan bu konuda bir talep geldi mi?'' sorusuna Erdoğan, ''Şu an itibarıyla gönderilen Türk askerlerimizin miktarı 1700-1800 civarında... Daha fazla asker göndermek gibi bir planımız yok. Plan budur, bu istikamette adım atılmıştır. Bundan önce nasıl sağlıklı bir şekilde oradaki komuta devam ettiyse, yine bu dönemde Silahlı Kuvvetlerimiz belirlenen başlıklar altında görevini orada özellikle sürdürecektir. Biliyorsunuz, belli hassasiyetlerimiz var. Bizler oradaki süreç içerisinde daha ziyade bir barış gücü olarak, bir lojistik güç olarak gerekli desteği Afganistanlı kardeşlerimize vereceğiz'' yanıtını verdi. AA 2009-10-25 12:34:04 Yanindayiz ve seni seviyoruz, icindeki Türkiye sevdasi, bazilari gibi sözde deyil özde oldugunu biliyoruz, Türkiyenin yillardir birikmis sorunlarina nester vuran cözüm arayan gercek lider. orhan yaman 2009-10-25 12:18:30 başbakan doğru söylemiş.yıllardır bazı odaklar islamiyeti terör yanlısı göstermek için müslümanlık adına katliamlar yapıyorlar.halbuki terörün islamiyetle hiç bir alakası yoktur.islam dini adı üzerine barış esenlik huzur dinidir.ama artık insanlar daha bilinçli.internet var kitaplar var..asıl islamın nasıl olması gerektiğini öğrenebiliyorlar.müslümanlık tüm dünyada büyük bir hızla yayılıyor. sercan gün
614135
23 yıl sonunda Sırbıstan'a ilk ziyaret
Sırbistan'a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Ziyaretimin, Sırbistan ile ilişkilerimizin daha da ileriye taşınmasına ve balkanlarda barış istikrar ve refahın güvence altına alınmasına matuf gayretlerimize azami katkıda bulunacağına inanıyorum'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Atatürk, Hava Limanı Devlet Konuk Evi'nden Belgrad'a hareketinden önce yaptığı açıklamada, Türkiye, Sırbistan ilişkilerinin son yılda ciddi bir değişim sürecine girdiğini ve ilişkilerin ''Stratejik işbirliğinden söz edilecek'' boyuta ulaştığını söyledi. Önümüzdeki dönemde atılacak adımlar için gerekli siyasi iradeyi en üst düzeyde teyit edeceklerini kaydeden ve ziyaretin olumlu bir gelişme olduğunu belirten Gül, Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç ile yapacağı görüşmelerde iki ülke ilişkilerini ve iş birliğini gözden geçireceklerini bildirdi. Gül, bu görüşmelerde başta Balkanlar olmak üzere bölgesel ve uluslararası konuları da ele alacaklarını ifade ederek, şunları söyledi: ''Sırbistan'ı Balkanların anahtar ülkesi olarak görüyoruz. Ortak sınırımız yok, ancak müşterek bir tarihi ve kültürü paylaştığımız Sırbistan'ı, her zaman komşumuz olarak değerlendiriyoruz. Bu itibarla Türkiye, Sırbistan'la ilişkilerine Balkanların istikrarı bakımından önem vermektedir. Sırbistan'ın izlediği ve izleyeceği sorumlu tutum, bölgenin istikrarı için hayati önem taşımaktadır. Yapacağımız görüşmelerde bu hedef doğrultusunda ortak hareket etme imkanlarını da ele alacağız.'' Cumhurbaşkanı Gül, son dönemde iki ülke arasında kaydedilen memnuniyet verici gelişmelerin sürekli kılınması amacıyla neler yapılabileceğini de gözden geçireceklerini dile getirerek, ekonomik ve ticari ilişkilerin de geliştirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini söyledi. İki ülke arasında geçen haziran ayında imzalanan serbest ticaret anlaşmasının önemli bir adım olduğunu da belirten Gül, bu ziyarette yapılacak yeni anlaşmalarla bu ilişkilerin hukuki alt yapısını tamamlanacağına inandığını kaydetti. Gül, ziyarette kendisine iş adamlarının da refakat ettiğini anımsatarak, Cumhurbaşkanı Tadiç ile birlikte Türk-Sırp İş Konseyi toplantısının açılışını yapacaklarını anlattı. Ağırlıklı olarak Boşnakların yaşadığı Sırbistan'ın Sancak bölgesinin iki ülke arasında köprü rolü oynadığını ve Sırbistan hükümetinde iki Boşnak Bakanın da bulunduğunu hatırlatan Gül, ziyareti sırasında Sırbistan ile işbirliği halinde Sancak'ın istikrar ve kalkınmasına sağlanabilecek katkıların da ele alınacağını ifade etti. Bu ziyarete çok önem verdiğini vurgulayan Gül, Balkanların istikrarı ve huzuru için Türk-Sırp tarihi uzlaşmasının ve beraber hareket etmenin çok önemli olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, 1986 yılından bu yana Sırbistan'ı ziyaret eden ilk Türk Cumhurbaşkanı olacağını da belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Vardığımız noktada Sırbistan ile ilişkilerimizi stratejik işbirliği hedefine doğru götürmeyi düşünüyoruz. Bu şüphesiz ortak ve erişilebilir bir hedeftir. Ziyaretimin Sırbistan ile ilişkilerimizin daha da ileriye taşınmasına ve Balkanlarda barış, istikrar ve refahın güvence altına alınmasına matuf gayretlerimize azami katkıda bulunacağına inanıyorum.'' AA
613149
ABD'li şirkete petrol arama ruhsatı verildi
NAZİF GÜRDOĞAN FEVZİ ÖZTÜRK YAŞAR SÜNGÜ ABD'li şirkete petrol arama ruhsatı verildi ANKARA (ANKA) Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, ABD şirketi Thrace Basin Natural Gas Türkiye Corparation sunmuş olduğu programı yerine getirmesi şartıyla, XII No lu Gaziantep bölgesinde, farklı noktada petrol arama ruhsatı verdi. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı nın (TPAO) Marmara Petrol Bölgesinde sahip olduğu petrol arama ruhsatını ise 12 Haziran tarihi itibariyle yıl uzattı. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü nun petrol arama ruhsatlarıyla ilgili ilanı Resmi Gazete de yayımlandı. İlana göre XII No'lu Gaziantep bölgesinde ABD şirketi Thrace Basin Natural Gas Türkiye Corporation'a, sunmuş olduğu programı yerine getirmesi şartıyle Gaziantep sınırları içinde bulunan 49 bin 370 hektar alanlık bölümde yıllığına petrol arama ruhsatı verildi. Aynı şirkete, Gaziantep-Kilis sınırları içinde 49 bin 207 hektarlık alanda sorumluluğunu yerine getirmesi halinde adet ruhsat verilirken, Gaziantep-Şanlıurfa'yı kapsayan 49 bin 11 hektarlık alanda 2'inci yıl kuyu açması şartıyla yıl süreyle birer petrol arama ruhsatı verildi. 25.10.2009 EKONOMİ
613117
Sinemayı sanat yapanlar
ALİ MURAT GÜVEN Sinemayı sanat yapanlar ALİ MURAT GÜVEN AKIRA KUROSAWA DOĞUM TARİHİ VE YERİ: 23 Mart 1910 Tokyo-JAPONYA ÖLÜM TARİHİ: Eylül 1998 Tokyo-JAPONYA (Felç) SİNEMA FİLMLERİNİN SAYISI (DRAMA): 32 LÂKABI: "İmparator KILAVUZ SÖZÜ: (Onun neden "Sinemanın İmparatoru" olarak anıldığının çok iyi bir ipucu olmak üzere) "Çektiğim bütün filmlerin toplamında, 'gerçek sinema' diyebileceğim 3, hadi bilemediniz dakika vardır." SİNEMA DİLİNİN EN POPÜLER SİMGESİ: "Wipe" efekti (zaman ve mekân değişimlerinde yeni gelen görüntünün eskisini tıpkı bir yelpaze gibi süpürerek götürmesi) kullanmayı çok sever. "Yıldız Savaşları" destanının yazarı ve yapımcısı George Lucas, serinin filminde de görüntü geçişlerini -Kurosawa'ya bir saygı gösterisi olarak- bu klasik efektle gerçekleştirmiştir. Esasen, 1977 tarihli ilk "Yıldız Savaşları" filminin en büyük ilham kaynağı da yine Kurosawa'nın 1958'de çektiği "Saklı Kale" filmidir. MESLEKTEKİ EN HAS ADAMI: Toshirô Mifune 1920-1997 (15 filminde başrol oynadı. Türk izleyicisi ise onu daha ziyade 1980'lerin unutulmaz dizisi "Shogun"daki komutan Yoshi Toranaga rolüyle sevip benimsemiştir.) MUTLAKA İZLENMESİ GEREKEN FİLMİ: Yedi Samuray (Shichinin No Samurai), 1954 Dersu Uzala (Dersu Uzala), 1975 İsyan (Ran), 1985 25.10.2009 SİNEMA
613424
Bir ayakkabı eylemi de İran'dan
Bir ayakkabı eylemi de İran'dan 25.10.2009 08:11İran'da haziran ayıdaki cumhurbaşkanı seçimi adaylarından Mehdi Kerrubi'ye, Basın Fuarını ziyareti sırasında ayakkabı fırlatıldı. Ayakkabı Kerrubi'ye tam isabet etti. Yandaşlarıyla birlikte Tahran'daki Basın Fuarını ziyaret eden Kerrubi, burada bir grup tarafından "Yalancı, defol", "Münafığa ölüm" sloganlarıyla protesto edildi. Kerrubi'nin yandaşlarının da "Yaşasın Kerrubi" diye karşılık vermesi üzerine, iki grup arasında arbede çıktığı ve birkaç kişinin hafifçe yaralandığı belirtildi. Gruptan bazılarının Kerrubi'ye ayakkabı fırlattığı ve korumaların Kerrubi'yi fuar alanından çıkarırken yol açmak için havaya ateş açtığı bildirildi. Kerrubi'nin fuar alanından uzaklaştırılmasıyla gerginliğin sona erdiği kaydedildi. AA
613315
Bursa,İstanbul'a gözdağı verdi
İlk yarıda fırtına gibi esen ve karşılaşmanın 13. dakikasında Ömer Erdoğan'la 1-0 öne geçen Bursaspor, 15. dakikada Ozan İpek'in golüyle skoru 2-0 yaptı. İlk yarının son dakikalarında ise bu kez sahneye Batalla çıktı. Arjantinli yıldız, dakikalar 43'ü gösterdiğinde şık bir golle farkı üçe çıkardı. İkinci yarıda ise sahada gerginlik had safhadaydı. Önce 56. dakikada ikinci sarı karttan kırmızı kartla oyundan atılan Sylla, sonra da 60. dakikada itirazlarını sertleştiren İbrahim Akın, art arda gördüğü iki sarı kartla takımını kişi bıraktı. Bu kartın ardından İstanbul B.Bld. antrenörü Arif Erdem de itirazlarını sürdürünce tribüne gönderildi. Bursaspor'un kişi kalmış rakibi karşısında farkı açması gecikmedi. 66. dakikada Volkan Şen farkı 4'e çıkarırken 74. dakikada Turgay 5-0 yaptı. 80. dakikada Ali Tandoğan ise skoru belirledi: 6-0. Öte yandan İstanbul B.Bld.'nin tecrübeli futbolcusu Okan Buruk, 90+1. dakikada yedek kulübesinde hakeme itiraz edince kırmızı kart gördü. Böylece karşılaşmada golün yanı sıra sarı ve kırmızı kart çıkmış oldu. BURSASPOR: İSTANBUL BŞ.BLD.: BURSASPOR: Yavuz 6, Ali Tandoğan 7, Zapotocny 7, Ömer Erdoğan 7, Mustafa 7, Volkan Şen (Dk. 77 Bekir Ozan 4), Hüseyin (Dk. 81 Kirita ?), Ergiç 7, Ozan İpek (Dk. 68 Sercan Yıldırım 5), Batalla 7, Turgay İSTANBUL B.ŞEHİR BELEDİYESPOR: Oğuzhan 3, Marcin 3, Cesario 3, Metin 3, Ekrem 4, Zeki (Dk. 14 Okan ?) (Dk. 23 Oğuz 3), Sylla 3, Efe 4, İbrahim Akın 3, Serhat 4, Tum (Dk. 70 Gökhan 3) GOLLER: Dk. 13 Ömer Erdoğan, Dk. 15 Ozan İpek, Dk. 43 Batalla, Dk. 66 Volkan Şen, Dk. 74 Turgay, Dk. 80 Ali Tandoğan KIRMIZI KARTLAR: Dk. 56 Sylla, Dk. 60 İbrahim Akın, Dk. 90+1 Okan (İstanbul Bş. Bld.) HAKEMLER: Koray Gençerler 5, İsmail Şencan 5, Arkın Akgöl STAT: Bursa Atatürk Tarihî golün sahibi kaptan Ömer Bursaspor'un, lig tarihindeki 1500. golü kaptan Ömer Erdoğan'dan geldi. Yeşil-Beyazlıların İstanbul B.Bld. karşısında ilk sayısını 13. dakikada kaydeden tecrübeli futbolcu, bu golle Bursaspor'un lig tarihindeki 1500. golüne imza attı. Bursapor'un bininci golünü 1996-97 sezonunda Murat Sözkesen kaydetmişti.
614022
Pakistan İşadamına Vizeyi Kaldırdı
Pakistan İşadamına Vizeyi Kaldırdı Paşbakan Erdoğan Pakistan'da işadamlarını yemeğine katıldı, şiir okudu ve Pakistanlı ve Türk işadamlarının sorunlarını dinledi. Yayına Giriş: 25.10.2009 19:13:46 Güncelleme: 25.10.2009 19:13:46 Başbakan Erdoğan Pakistan'da. Erdoğan, Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani ile birlikte iki ülkenin iş adamlarıyla akşam yemeğinde bir araya geldi. Erdoğan'ın yemekteki konuşması iş adamlarının yüzünü güldürdü. Ancak yüzü gülenler sadece iş adamları değildi. Erdoğan'ın Pakistanlı Şair Muhammed İkbal'in şiirini okurken çevirmen zorlanınca tebessüm ettiren görüntüler ortaya çıktı. Başbakan ReceP Tayyip Erdoğan Pakistan'da uzun ve yorucu bir günün ardından Türk ve Pakistanlı iş adamlarıyla akşam yemeğinde buluştu. Yemek öncesinde iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerinden bahseden Erdoğan, iş adamlarına bir de müjde verdi. "Pakistanlı işadamları ve Türk işadamları vizeye gerek olmadan ülkeye girebilecektir." Bu arada Başbakan Erdoğan Pakistan'ın ünlü şairi Muhammed İkbal'in Türkiye sevgisinden bahsetti ve onun mevlanaya yazdığı bir şiiri okudu. Ancak çevirmen zorlanınca Başbakan Erdoğan kendini gülmekten alamadı.
613524
MKEK süper silahlara kilitlendi
Önümüzdeki dönem için 300 milyon liralık yatırım planlayan MKEK Genel Müdürlüğü Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının gücüne önemli katkı sağlayacak süper silahların üretimini tamamen yerli imkanlarla gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bu hedefler ışığında uzun vadeli tedarik programını proje bazında belirleyen MKEK Genel Müdürlüğünce programa alınan silahlar tamamen yerli imkanlarla gerçekleştirilecek. MKEK Genel Müdürü Ünal Sipahioğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri Komutanlığının mevcut lojistik yapısına önemli güç katacak olan süper silahların gündemlerinde olduğunu söyledi. Silah projeleri Gündemlerinde bulunan savunma amaçlı projelerle ilgili olarak MSI (Military Science Intellıgence) dergisine açıklamalarda bulunan MKEK Genel Müdürü Ünal Sipahioğlu, bir süreden bu yana üzerinde çalışılan bir proje ile TSK'nın manga, tim ve takım seviyesindeki birliklerinde kullanılmak üzere "milli bir makinalı tüfek" üretileceğini kaydetti. Sipahioğlu, bu proje ile ilgili geliştirme çalımalarının sürdürüldüğünü belirtti. Bunun yanı sıra, yine öncelikli projeler arasında bulunan "milli tank" projesi ile ilgili çalışmalarda belirlenen süreç içerisinde sürdürüldüğünü açıklayan Sipahioğlu 'milli bir ana muharebe tankının geliştirilmesi için başlatılan "Altay" projesinde "silah sistemlerinin tasarım ve üretiminden sorumlu", "modern piyade tüfeğinde" de "kurumun ana yüklenici" olarak görev yapacağını söyledi. Kurumun, geçtiğimiz Temmuz ayında Savunma Sanayii İcra Komitesince alınan karar gereği Kara Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyacı olan milli havadan taşınabilir 105 mm hafif çekili obüsü tasarlayıp üretmekle de görevlendirildiğini hatırlatan Sipahioğlu, proje kapsamındaki obüsün atış kontrol sistemlerinin de Aselsan tarafından imal edileceğini kaydetti. ve SAGE ile yapılan sözleşme kapsamında MKEK'nin ayrı bir üretim projesi olan milli duyarsız patlayıcı üretimine yönelik pilot tesisi kurma yönündeki çalışmaların da sürdürüldüğünü ifade eden Sipahioğlu, bu doğrultuda bir araştırma-geliştirme (ar-ge) çalışması yürütüklerini de söyledi. 300 milyon liralık yatırım MKEK'nin programa aldığı projeler içinde 300 milyon liralık bir yatırım planlandığını ifade eden Sipahioğlu, "Genel Müdürlüğümüz son yıllarda yaptığı atılımlarla 2008 yılında gerçekleştirdiği 560 milyon liralık üretimle, satışla Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında 98. sırada yer almıştır. Geçtiğimiz yıl 125 milyon dolarlık sözleşme imzalanmış ve 2008 yılında yıllık ihracatını ise milyon dolardan 33,5 milyon düzeyine çıkarmıştır" dedi. MKEK ürünlerinin yurt dışı pazarlarda tanıtım faaliyetlerinin de sürdürüldüğünü ve bu kapsamda düzenlenen bir çok uluslararası fuar ve organizasyona katıldığını ifade eden Genel Müdür Sipahioğlu, kurumun halihazırda, 'dan 'ye kadar 40'ı aşkın ülkeye yaptığını, ar-ge yatırım projeleri ile sektörde "değişimin öncüsü" konumuna geldiğini de sözlerine ekledi.
613738
Baykal: İktidar açılımda frene bastı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, PKK'lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili, ''Kendi aralarında bir ihtilaf çıkmış değildir. Her iki taraf da ne istediğini, ne vereceğini bilmiştir. Tavizlerde bir sıkıntı yoktur. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır'' dedi. Baykal, merkez Döşemealtı ilçesindeki yağlı güreşlerini izlemek üzere geldiği Antalya'da, havalimanında basın mensuplarının PKK'lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili sorularını yanıtladı. ''Bu, uzun süreden beri büyük bir iddiayla yürütülmekte olan bir politikanın tıkandığının ortaya çıkmasıdır'' görüşünü savunan Baykal, gelinen noktada artık iktidarın açılım politikasını daha ileri taşıma imkanını bulamadığını ileri sürdü. Baykal, sözlerine şöyle devam etti: ''Burada sorulması gereken soru, 'Acaba ne olmuştur da, bir sıkıntı ortaya çıkmıştır? Taraflar kendi aralarında uzlaşamamışlar, anlaşamamışlar, bir mutabakat sağlanamamış ya da varılan mutabakat uygulanamamış ondan mı olmuştur?' Bunun anlaşılması büyük önem taşıyor. Şu çok açıktır ki, taraflar arasında bir uzlaşma sıkıntısı yoktur. Ne yapacaklarına birlikte karar vermişlerdir. Birlikte bir eylem planı hazırlamışlardır. Bunu uygulamaya gayret etmektedirler, ama bu eylem planının daha ilk adımında ortaya çıkan toplum tepkisi, halk tepkisi, millet tepkisi, sokak tepkisi anlaşılan programın uygulanamayacağını ortaya koymuştur. Kendi aralarında bir ihtilaf çıkmış değildir. Her iki taraf ne istediğini, ne vereceğini bilmiştir. Tavizlerde bir sıkıntı yoktur. 'Bu yeterli değil, biz bunu kabul etmiyoruz' tartışması değildir bu... Anlaşmışlardır. Anlaştıkları programı uygulamaya kalkmışlardır. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır. Şimdi bu bir sürpriz midir? Böyle bir noktaya gelinmiş olması şaşırtıcı mıdır? Kesinlikle değil.'' ''MİLLETİMİZ GÖZÜYLE DÜŞÜNÜR'' Deniz Baykal, yapılan yanlışlıkların temelinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, PKK terörünü reddetmeyen DTP ile müzakere kararı almasıyla atıldığını iddia ederek, ''Bugün gelinen nokta, bu yanlışın bizi taşıdığı noktadır. 'Efendim, işte şov yaptılar, şark kurnazlığı yaptılar', bunların hepsi boş laftır. İşin özü yanlıştır. İşin özünün yanlış olduğunu milletimiz anlamıştır. Biz zaten bunu anlatmaya çalışıyorduk, ama insanlar 'acaba' diye belki biraz daha iyi niyetle bakıyordu. Bizim milletimiz gözüyle düşünür. Manzarayı görmüştür ve kararını almıştır'' diye konuştu. Bir gazetecinin, ''Hükümet buna uymuş mudur?' sorusuna da Baykal, ''Hükümet de buna teslim olmak zorunda kalmıştır. Devam ederse kendisi bilir. Devam edemez. Artık bu sürdürülebilir bir iş değildir'' yanıtını verdi. ''AİLELER ÇÖKMÜŞ DURUMDA...'' CHP Lideri Deniz Baykal, ''Hükümet gözünü PKK'ya dikmeyecek. Hükümet gözünü İmralı'ya dikmeyecek. Hükümet gözünü Kandil'e dikmeyecek. Hükümet gözünü Güneydoğu Anadolu'ya, orada yaşayan Kürt kökenli milyonlarca vatandaşımıza dikecek. Bu vatandaşlarımız hiçbir zaman terörü destekleyen insanlar değil. PKK'ya destek veren insanlar değil. Onlar barış istiyorlar. Kanunların işlediğini görmek istiyorlar'' görüşlerini ifade etti. Baykal, vatandaşın ihtiyacının ortada olduğunu, halkın iş istediğini dile getirerek, şu iddialarda bulundu: ''Orada olağanüstü korkunç bir işsizlik yaşanıyor. Aileler çökmüş durumdadır. Kalabalık aileler 11 çocuk, işsiz bir baba... Böyle bir tablonun içerisinden elbette terör yetişir. Buna engel olmak, ailelere iş vermek lazımdır. Güneydoğu'ya iş vermek lazım. 'Güneydoğu'ya iş vermek için de özel sektöre teşvik vereceğiz. Onlar gelsinler, yatırım yapsınlar. Ben de onlara teşvik vereceğim' demek yetmez. Bu yaşandı, görüldü. Teşvik yolsuzlukları besliyor. Devlet girecek, orada yatırım yapacaktır. Türkiye'nin ilk dönemlerinde, bütün ülkede izlenen politika gibi Güneydoğu'da bir yatırım, kalkınma, istidam politikası izlenecektir.'' BÖLGENİN İHTİYAÇLARININ KARŞILANMASI Baykal, bölge halkına iş imkanı sağlamanın yanı sıra çocuk ve gençlerin eğitim olanaklarının da bir an önce geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, ''eğitim kalitesiyle bölgedeki çocukların gelecekte Türkiye'yi yönetebilir hale getirilmesi gerektiğini'' söyledi. Deniz Baykal, bölgenin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik önerilerini şöyle sıraladı: ''Türkiye'nin en iyi okullarını Güneydoğu'ya taşıyacaksınız. Güneydoğu'daki insanların dışlanmışlık duygusunu yeneceksiniz. Onların Türkiye'nin bir parçası olduklarını hissetmeleri için gerekli anlayışı, ilgiyi vereceksiniz. Bir büyük yeni program uygulanacak. Bu programın hedefi halk olacak. Halkın gerçek gündemi olacak. Gerçek ihtiyaçları olacak. Olması gereken halka yönelmek, halka sahip çıkmaktır. Halka sahip çıkarsanız, PKK'yı tecrit edersiniz.'' Hükümetin bunların yerine tam tersini yaptığını ifade eden Baykal, sözlerini şu görüşleri dile getirdi: ''Dışarıdan önlerine getirilen politikayı uyguladılar. Şimdi onun ne anlama geldiğini vatandaşımız gördü. Milletin evladını şehit edenler bir kahraman gibi gelip sınırda bütün devlet teşkilatı tarafından selamlanıyor, karşılanıyor, aklanıyor, elini kolunu sallayarak geçiyor. Bu yanlış. 25 yıl mücadele ediyorsun, şimdi Türkiye bütün müsteşarlarıyla, devlet yönetimiyle bunu karşılıyor. Mahkemeler, savcılar yarış yapıyor tahliye etmek için. Artık bu tıkanmıştır. Sürdürülmesinin yanlış olduğu görülmeye başlanmıştır. Umut ediyorum Hükümet de görecektir. CHP başından beri bunu söylüyor. Yazdığım mektupta da bunu anlattım. Bu konulardaki ısrarımızın ne kadar haklı olduğu, yaşadığımız olaylarla kanıtlanmıştır. Bizim de görüşmeyerek, daha doğrusu televizyonların kayda alması şartına bağlayarak ne kadar doğru davrandığımız açıkça ortadır. Hiç kimse bugün CHP'yi suçlama imkanına sahip değildir. Bizimle görüşmüş olsaydı, biz bunu anlatacaktık. Bunu göze alamadılar. Doğru bir politika götürdük. Kurgu yanlıştır. Yapılan yanlış milletten dönmüştür.'' CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, daha sonra partililerle birlikte geldiği restoranda, Konyaaltı İlçe Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in doğum gününü kutladı. Baykal, doğum günü pastası kesen 48 yaşındaki Böcek'e başarılarının devamını diledi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin yaşadığı sıkıntıları aşmanın yolunu bulacaklarını belirterek, ''Bir kez daha açıkça söylüyorum:Türkiye'de halkı artık ezdirmeyeceğiz. Türkiye'de artık ülkeye soydurtmayacağız. Türkiye'de artık devlet böldürtmeyeceğiz'' dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Döşemealtı İlçe Belediyesince, Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü yararına düzenlenen yağlı pehlivan güreşleri başladı. Döşemealtı Stadyumu'nda düzenlenen güreşlerde sıralama kuralarını çeken Baykal, burada yaptığı konuşmada, Antalya'nın Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi olmasının yanı sıra Ata sporu güreşlere de en çok sahip çıkan kent olduğunu söyledi. Döşemealtı ilçesine çok önem verdiklerini, her vesileyle ilçeye geldiklerini dile getiren Baykal, güreş organizasyonunu düzenledikleri için Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ile Döşemealtı Belediye Başkanı Nurettin Tursun'a teşekkür etti. Antalya'da ve Türkiye'de güreşin gelişmesinin memnuniyet verici olduğunu, Antalyalı Mehmet Yeşil Yeşil'in Kırkpınar'da başpehlivanlığı kazanmasının hemşehrilerinin göğsünü kabarttığını anlatan Baykal, her boyda yarışan Antalyalı diğer güreşçilerin başarılarıyla da yüzlerinin ağardığını ifade etti. Baykal, ''Güreş bizim Ata sporumuzdur. Antalya dünyaya en çok yaklaşmış kentimiz. Dünyaya bu iddiamızı söylerken, kökümüze, Atalarımıza, değerlerimize, milletimizin değerlerine de sahip çıkacağız. Bu anlayışı Antalya'da görmekten mutluluk duyuyorum'' dedi. ''YOLUNU BULACAĞIZ'' Güreşleri izleyen vatandaşlardan Türkiye'ye yönelik zihinlerindeki endişeleri çıkarmalarını isteyen Baykal, vatandaşlara şöyle seslendi: ''Türkiye ile ilgili sıkıntıları zihninizden çıkarın. Hiç merak etmeyin. Türkiye'de her şey iyi olacak. Bu sıkıntıları birlikte aşmanın yolunu bulacağız. Hiç tereddüt etmeyin. Türkiye'nin geleceği parlaktır. Bir kez daha açıkça söylüyorum: Türkiye'de halkı artık ezdirmeyeceğiz. Türkiye'de artık ülkeyi soydurtmayacağız. Türkiye'de artık devleti böldürtmeyeceğiz.'' Baykal'ın, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, belediye başkanları ve partililerle birlikte izlediği güreşlerin başlangıcında pehlivanlardan Hasan Yılmaz nefes alamaması nedeniyle rahatsızlandı. Yılmaz'a ilk müdahaleyi, stadyumdaki ambulans ekipleri ile cerrah olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın yaptı. Oksijen verilen pehlivan kısa süre sonra yeniden güreşlere katıldı. Öte yandan, Baykal, AK Parti'den ihraç edilen eski Kepez Belediye Başkanı Erdal Öner ile de selamlaştı. Bu arada, bir grup genç tarafından stadyumda taşınan büyük bir Türk bayrağı da katlanarak CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a hediye edildi. Döşemealtı Yağlı Pehlivan Güreşlerine, 42'si başpehlivan, 40'ı başaltı pehlivan olmak üzere 700 sporcu katılıyor. Güreşler 15 boyda yapılıyor. 2009-10-25 15:16:07 erken genel seçimde millet frene sonuna kadar basacak. mehmet sağlam 2009-10-25 14:50:06 aci tarafi halkin her iki kesiminin sirtindan hancerle vurulmasi icin baka kalmak baska olay. keske hükümet duvara tostlamis olsaydi.. bunda her dört partinin katkisi olmusdur.. millet unutmaz insallah ilk secimde size cevabi verirr... Ismail Yildiz 2009-10-25 14:39:38 pkk terör konusunda hükümet yanlis yapar bizde cenk atariz hesabi ne chp nede mhp icin gecerli olmadigi gibi tutmadida.. cünkü yanlisin ortagisiniz... Ismail Yildiz 2009-10-25 14:37:17 kadar da chp, mhp ve dtp ninde vardir.. eger pkk konusunda milleti habersizce sirtindan vurmus olmasaydi, iste zaman chp ve mhp her yönü ile dogru yapiyor olacaklardir.. hükümek frenlemis olabilir. ancak hepiniz sebebi sirtim daki hem türk hem kürt kökenli vatandaslarin hancer yarasi iyilesmis degil.. bu acidan en uygun ve kisa zamanda biz diyarbakira gelecegiz ve simdik dört partiyi muhalefete gömecegiz... Ismail Yildiz 2009-10-25 14:04:42 Halkı galeyana getirme girişiminiz başarılı olmuştur sayın Baykal, sürecin önünü tıkayabilirsiniz ama AKP yi asla alt edemezsiniz. Fikri Sağlar "kürt raporu" nunda aslında sana ait olmadığnı ve karşısında durduğunu beyan etti.böylece MHP den bir farkının olmadğıda Kürtler tarafından bir kez daha anlaşıldı. Aldığın yüzde lik Kürt oyları ni da rüyanda görürsün artık. Barış süreci baltalandı diye eline de kınaları yakabilirsin.. Hakkı Bilir
613327
Parreira, yeniden Güney Afrika'da
Parreiara, 2007-08'de Güney Afrika'yı çalıştırmış ancak eşinin rahatsızlığı nedeniyle nisan ayında görevinden ayrılarak Rio de Janeiro'ya dönmüştü. Güney Afrika ise Parreira'nın yerine Santana'yla anlaşmıştı.
613605
Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol takımı kıtalararası şampiyon oldu
Galatasaray takımı kıtalararası şampiyon olduİSTANBUL DHA Galatasaray Takımı, Tekerlekli Sandalye Basketbol Kıtalararası Turnuvası Kitakyushu Cup'ta şampiyonluğa ulaştı ve üst üste ikinci kez Dünyanın en büyüğü oldu. Turnuvadaki üçüncü karşılaşmasına çıkan Galatasaray, evsahibi Miyagi Max'ı 83-58 mağlup ederek finale çıkmayı başardı. Bu karşılaşmada Matt Scott 32, Petr Tucek 16, Ferit Gümüş 12 ve İsmail Ar 11 sayı ile Galatasaray'ın en skorer oyuncuları oldu. Galatasaray bu sonuçla finale yükselmeye başardı. Sarı kırmızılı takım finalde kıtası temsilcisi takımı Mungwungwa Electronics ile eşleşti. Final mücadelesinde de çok başarılı bir performans ortaya koyan son şampiyon Galatasaray, Kitakyushu Cup'ta bir kez daha başarıya ulaşarak, ikinci kez üst üste kıtalararası şampiyon oldu. Galatasaray final maçında Kore temsilcisi Mungwungwa Electronics'i 68-43 mağlup etti. Sarı kırmızılı takımı final maçında galibiyete ve kupaya taşıyan en skorer oyuncular ise 26 sayıyla Petr Tucek, 20 sayıyla Ferit Gümüş ve 10 sayıyla Matt Scott oldu. . .
613051
Demokrasi için gereğini yapın
Başta gazeteciler, siyasetçiler ve emekli askeri yargı mensupları olmak üzere bütün toplum kesimleri, şimdi skandal planın sorumlularının ortaya çıkarılmasını bekliyor. Belgenin doğruluğunun netleşmesiyle birlikte içeriğinin tartışılması gerektiği üzerinde duruluyor. Gazeteci-yazar Oral Çalışlar, "Genelkurmay'ın siyasete müdahalesi ve demokratikleşmenin önünde engel olması, bir an önce sona ermelidir." diyor. Bu konuda hükümete ve Genelkurmay'a görev düştüğünün altını çiziyor. Belge için savcılığa suç duyurusunda bulunan AK Parti'nin hukukçu kurmaylarından Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ da Org. İlker Başbuğ'un 'Yeni delil ortaya çıkarsa soruşturma tekrar açılır.' sözünü hatırlatıyor. Bozdağ, "Belge doğruysa sözün gereğinin zarureti doğar." görüşünü ifade ediyor. Agos Yayın Yönetmeni Etyen Mahçupyan ise Genelkurmay'ın artık günü kurtarmaktan vazgeçip, olayın temeline ineceğini söylemesi gerektiğini belirtiyor. TSK böyle bir lekeyi kabullenemez Başbakan Tayyip Erdoğan, kirli eylem planıyla ilgili soruları cevaplandırdı. Erdoğan, "İmzanın ıslak olduğu ve Adli Tıp raporuna göre elin ürünü olduğu kanaatine varılıyor. Bundan sonraki süreç savcı ile mahkemenin arasında, biz de bu sürecin takipçisi olacağız. Kurumların da lekelenmesine izin vermemeliyiz. Kaldı ki TSK da böyle bir lekeyi kabullenmez." dedi. Suç işlendiği belgelendi Belgenin orijinal olduğu doğruysa Genelkurmay Başkanlığı'ndaki üst düzey kurmayların suç işledikleri ortaya çıkmıştır. (İlker Başbuğ, kamuoyunda büyük tepkiye sebep olan ve altında Kurmay Dursun Çiçek'in imzası bulunduğu tespit edilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nı 'kâğıt parçası' olarak nitelendirmişti. TSK'nın yıpratılmak istendiğini savunmuştu.) İlker Başbuğ, kendisini yanıltan kurmayları hakkında gerekli işlemleri yapmalıdır. Kendisi de ya belgelere 'kâğıt parçası' demeye devam edecek ya da bu kadar kolay yanıldığı için 'Allah'a ısmarladık' diyecektir. Başbuğ, suçluları korumamalı Belge ilk ortaya çıktığından bu yana Genelkurmay Başkanlığı, kamuoyuna şeffaf, doğruları ortaya çıkaracak nitelikte bir açıklama yapmadı. Aksine imzanın Dursun Çiçek'e ait olmadığı ileri sürüldü. Belgenin orijinalinin ortaya çıkması bu bakımdan değerli ve anlamlıdır. Ordu Türkiye'de siyasete müdahale etmekten ve toplumu dizayn etme anlayışından artık vazgeçmeli. Başbuğ'un belge için 'kâğıt parçası' demesi ve belgeyi yazdığı ileri sürülen Dursun Çiçek'i görevden almaması ilginçti. Genelkurmay Başkanı, suçluları koruyan tavrını terk etmeli. TSK, asli görevine dönmeli Genelkurmay'ın artık bu huylarından vazgeçip asli görevine geri dönmesi lazım.
613433
Yahudi grup girdi, El Aksa'da gerginlik
Nursel GÜRDİLEK Kudüs Yahudi bir grubun bugün Kudüs-Haremüşşerif'e yeniden girme teşebbüsü, Eski-Kent'te gerilimi yeniden artırırken, cami içinde şiddet olayları yaşandığı bildirildi. Camiden halka, El Aksa'ya gelip korumaları çağrıları yapıldı. Görgü tanıklarının verdiği bilgilere göre, Yahudi grubun içeri girmesine 500 dolayında İsrailli polis ve güvenlik görevlisi eşlik etti. Ancak Yahudi grubun camiye de girmek istemesi yine olaylara neden oldu. Cami içerisinde bulunanlarla polisler arasında şiddet olayları yaşanırken, bazılarının polise molotofkokteyli attığı, bunun gerilimi iyice tırmandırdığı ifade ediliyor. Bunun üzerine polisin cami içinde bulunanlara ateş açtığı ve göz yaşartıcı bomba kullandığı belirtiliyor. Camideki çatışmalarda, Filistinli kaynaklara göre en az kişi yaralandı. İsrail polisinin camidekilerden ve caminin Filistinli korumalarından en az 10 kişiyi de tutukladığı ifade ediliyor. Polis, "Tapınak Enstitüsü" adlı bir Yahudi grubun, bugün Haremüşşerif'e girmek üzere çağrıda bulunması nedeniyle cami çevresinde ve Eski Kent'in (Doğu Kudüs) etrafında geniş güvenlik önlemleri almıştı. (AA)
613379
Orta sahalar düğümü çözer
Rıdvan Dilmen Orta sahalar düğümü çözer 25 Ekim Pazar 2009 Teknik Direktörü Rijkaard’ın, deplasmanında da oyun kurgusunu değiştireceğini zannetmiyorum. Muhtemelen dörtlü savunma, onların önünde iki orta saha, onların önünde de hareketli dörtlü hücum hattı olacaktır. Yalnız bu sezon ciddi rakiplere karşı Galatasaray bu taktiğiyle hep sıkıntı yaşadı. ’de de öndeki dörtlü orta alana yardım etmezse Fenerbahçe de tıpkı geçen hafta gibi çok pozisyona girebilir. Fenerbahçe cephesinden baktığımızda Alex’in oynayacak olması Fenerbahçe için çok önemliydi. Şahsen Alex ve olmasaydı, hafta başında da belirttiğim gibi Galatasaray favorimdi. Şimdi şartlar eşitlendi. Ancak şunu belirtmeliyim, ilk golü atan takım bu derbide büyük avantaj sağlayacaktır. İki takımın orta saha ve savunma kurgularına baktığımızda Fenerbahçe biraz daha ağır basıyor. Galatasaray’da Ayhan ve ’ın, Fenerbahçe’de ise Emre ile Cristian’ın derbinin kilit adamları olacağını düşünüyorum. Bir de iki takımın bekleri çok ileriye çıktığından onların önünde oynayacak isimler bu karşılaşmada bir hayli yorulacaklardır. Önce durdur, sonra vur Belli ki Denizli kontrollü oynayıp ikinci yarıda sonuca gitmeyi planlamıştı, bunda da hedefi buldu Gol atanın kazanacağı bir maç oldu. İlk yarıda Beşiktaş rakibini çok iyi durdurdu. Tüm takım müthiş mücadele etti. Özellikle ilk 30 dakika Eskişehirspor ağırlıklı oynandı. Oyunu bayağı tuttular. Beşiktaş savunması birkaç pozisyon vermesine rağmen, gol yemeden bu bölümü kazasız atlattı. Bu sırada şuursuz Eskişehirspor çıkışlarında kontratak fırsatları da yakaladılar ancak topun şiddetini ayarlayamadıkları için bir türlü savunmanın arkasına sarkamadılar. Tüm toplar kalecide kaldı. İkinci yarıda Mustafa Denizli’nin yaptığı değişikliklerden sonra Beşiktaş oyunda dengeyi kurup daha ağır basmaya başladı. Özellikle takımın en büyük problemi olan pas yüzdesi artınca, maç Beşiktaş’ın lehine döndü. Fenerbahçe’nin Antalya deplasmanında bulduğu golün bir benzeri golle de kazanmayı bildiler. Golün hemen ardından Rüştü inanılmaz bir gol çıkardı. Kısacası Beşiktaş bir yandan da derbiyi düşünürken Eskişehir’de eksiklerine rağmen güzel bir strateji uyguladı. Belli ki Denizli kontrollü oynayıp ikinci yarıda sonuca gitmeyi planlamıştı, bunda da hedefi buldu. Son vuruş beceriksizliği Özellikle 1-0 öne geçtikten sonra farkı artıracak çok net pozisyonlar buldular. Başta Nihat olmak üzere ileri uçtaki oyuncular son vuruş beceriksizliği ve yanlış pas tercihleri yüzünden maçı bir türlü koparamadılar. Beşiktaş sezon başında çok iyi oynadığı maçlarda kazanamamıştı. Son üç haftadır kötü oynamasına rağmen üçte üç yaparak uçurumun kenarından döndü. Bu dokuz puan takımın havlu atmasını engelledi. Mustafa hoca da yavaş yavaş form tutmaya başladı. Son iki maçtır taktiksel olarak doğru hamleler yapıyor. Denizli, özgüvenini yitirmek üzere olan takımın konsantrasyonunu da geliştirmiş ama tek eksiği hücum organizasyonlarını henüz üst seviyeye çıkaramamış. Eskişehir takımı yenilmesine rağmen geçen sezonki canlı görüntüsünden bir şey kaybetmemiş. Dün Beşiktaş gibi onların da önemli eksikleri vardı. Ancak Beşiktaş büyük takım avantajıyla bu eksiklerini kapatmayı bildi. Ama Eskişehir için durum aynı değildi. Oynayanlar, oynamayanların yerini dolduramadı. Bu da sonuçta etkili oldu. Hakem Tolga Özkalfa, Bülent’in elle alıp attığı şutu kurtaran Rüştü’yü tebrik etmeli. pozisyon gol olsa bugün başı çok ağrıyacaktı. (311 yazı)
613658
Terim ve ekibine yemek!
Terim ve ekibine yemek! 25/10/09 13:12 Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada, yönetim kurulunun, Fatih Terim ve ekibinde bulunan antrenörlerine, yarın akşam, İstinye Park'taki Borsa Lokantası'nda bir yemek vereceği bildirildi. Saat 20.30'da başlayacak yemeğin ilk dakikalık bölümünde, basın mensuplarına, görüntü alabilmeleri için izin verileceği kaydedildi.
613464
Dört kadından biri koca döverse haklı diyor
Dört kadından biri koca döverse haklı diyor ANKARA (ANKA) Türkiye deki kadınların dörtte biri, kocaların dayak gerekçelerinden “en az birini” doğru buluyor. Kadınlar özellikle diğer evli kadınların parayı gereksiz yere harcamalarını ve çocukların bakımını ihmal etmelerini şiddete maruz kalmada geçerli bir sebep olarak görüyor. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2008 (TNSA-2008) sonuçlarını açıkladı. Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün beş yıllık aralıklarla düzenli olarak gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türkiye'deki kadınların dörtte biri, eşlerinin fiziksel şiddete başvurma gerekçelerinden en az birinin doğru olduğunu düşünüyor. Kadınların parayı gereksiz yere harcaması ve çocukların bakımını ihmal etmesi fiziksel şiddet için en çok kabul edilen nedenlerin başında geliyor. ŞİDDETİ HAKLI BULAN KADINLAR GİDEREK AZALIYOR Eğitim düzeyi daha yüksek olan kentlerde veya refah düzeyi daha yüksek hanelerde yaşayan kadınların, fiziksel şiddeti doğru bulma oranı ise daha düşük. 2003 yılında yapılan araştırmada 100 kadından 39'u şiddet nedeni olan gerekçelerden en az birini doğru bulurken, 2008 yılında bu sayı 100 kadın içinde 25'e indi. 10 bin 527 hanehalkı ve 15-49 yaşları arasındaki bin 405 evlenmiş kadının katıldığı TNSA 2008 araştırmasında, kadınlara doğurganlık ile üreme sağlığına yönelik davranışlarını daha iyi anlamak için, çeşitli konulara ilişkin tutumları soruldu. Araştırma sonuçlarına göre, kadınların beşte dördü, kadınların evlendikleri zaman bakire olmaları gerektiği görüşüne katılıyor. Eşlerinin görüşlerine katılmasalar bile onlarla tartışmamaları gerektiğine katılan kadınların oranı yüzde 40. Kadınların yüzde 15'i “erkekler kadınlardan daha akıllıdır” ifadesini doğru buluyor. Yaklaşık 10 kadından si ise kadınlar Eşlerinden izin almadan dışarıya çıkabilir” ifadesine karşı çıkıyor. Doğurgan yaşlarda olan kadınların 10 yıl öncesine göre daha eğitimli olduğu vurgulanan raporda, kadınların yüzde 21 gibi önemli bir oranının en az lise mezunu olduğu belirtiliyor. Kadınların yaklaşık yüzde 52 sinin sadece ilköğretim birinci kademe eğitimi tamamladığının ifade edildiği araştırmaya göre, kentlerde yaşayan kadınların kırsal alanlarda yaşayan kadınlardan daha eğitimli olduğu görülüyor. GENÇ KADINLAR ARASINDA ÇALIŞMAMA DURUMU DAHA YAYGIN Genç kadınlar arasında çalışmama durumu, ileri yaşlardaki kadınlara oranla daha yaygın. Araştırmadaki bir başka sonuca göre de bekar kadınlar arasında çalışanların oranı, evli olanlarla karşılaştırıldığında çok daha yüksek bulundu. 25.10.2009
613189
Eyvah Okul Başladı!
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL Eyvah Okul Başladı! Dr. Dominic Wyse Boyut Yayınları En doğru okulu nasıl seçerim? Evde en uygun çalışma ortamı nasıl olmalı? Ödevlerine hangi aşamada yardım etmeliyim? Okul dışı aktivitelerin sınırı ne olmalı? Sınavlara hazırlık stresi Bunun gibi pek çok sorusu olan anne, babaların tüm sorularına yanıt verecek nitelikte bir rehber kitap olan “Eyvah Okul Başladı!” Boyut Yayınlarından çıktı. Dr. Dominic Wyse'in orjinali BBC'den yayınlanan bu rehber kitabı Türk eğitim sistemine uyarlanarak, okul öncesi eğitiminden ilköğretimin 2. kademesine kadar anne, babaların karşılaşabileceği sorunların üstesinden gelebilmeleri için rehberlik etmek üzere hazırlandı. Kitap, aldıkları eğitimden en iyi şekilde yararlanmaları için çocuklarına nasıl yardımcı olabileceklerini ve çocukların var olan potansiyellerini ortaya çıkarmalarını nasıl sağlayacakları konularında anne, babaları bilgilendirmek için bir dizi prensip sunuyor. 25.10.2009 PAZAR
613582
Sağanak yağış Bodrum'u vurdu
Turgutreis çarşı merkezinde, aralarında bir fırının da bulunduğu işyeri, 10'a yakın ev ve oteli su bastı. Bazı yollar Akçaalan Dağı'ndan gelen sel suları nedeniyle tahrip oldu, caddeler göle döndü. Otellerin havuzları ve alt katlarındaki odalar sel suları altında kaldı. Yazlık villaların alt katlarını da su bastı. Villa sahiplerinin çoğunun Bodrum'da olmaması nedeniyle içeri girilemedi. Turgutreis Belediyesi zabıta ve itfaiye ekipleri yaklaşık saat boyunca kurtarma çalışmalarını sürdürdü. AYDEM ve ekipleri sağanak yağışlardan meydana gelen arızalar nedeniyle alarma geçti, gün boyunca çalıştı. Turgutreis Belediyesi İtfaiye Amiri Zekeriya Bayırlı, "Meteoroloji'den aldığımız bilgi doğrultusunda işletmeleri ve vatandaşlarımızı zamanında uyarıp, ekiplerimizi sel öncesi 24 saat alarma geçirdik, her türlü tedbiri aldık, sağanak başlar başlamaz harekete geçmemiz, zararın büyük olmasını önledi. Ekiplerimiz yine de günün 24 saati vatandaşlarımızı bilgilendirip ihbarlara anında müdahale ediyor" diye konuştu.
613218
'Güzel günlere dönelim'
'Güzel günlere dönelim' 25.10.2009 İsrail ile tansiyonun yükseldiği bir dönemde konuşan Başbakan Yardımcısı Şalom, "Türkiye ile eski güzel günlere dönmeliyiz. İlişkilerimizin gerilmesi anlamsız" dedi İsrail Başbakan Yardımcısı ve Bölgesel Kalkınma Bakanı Silvan Şalom, Türkiye ve İsrail'in "eski güzel günlerine" dönmesi gerektiğini söyledi. İsrailli Bakan, "İlişkilerimizdeki gerginlik çok anlamsız. Türkiye ve İsrail eski güzel günlerine dönmelidir" dedi. ABD'de yaptığı konuşmada Türkiye'nin stratejik kararını verme zamanının da geldiğini dile getiren Şalom, "Türkiye, ya demokratik ve uygar ülkelerle işbirliğine devam etmeli, ya da ikinci sınıf ülkelerle birlikte hareket etmeli. Biz, Türkiye'nin demokratik bir ülke olarak yoluna devam etmesini arzu ediyoruz" sözlerini ifade etti. "GÜL'LE ÇOK YAKINIZ" Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile aynı dönemlerde dışişleri bakanlığı yaptıklarını ve çok iyi şahsi ilişkilere sahip olduklarını ifade eden İsrailli Bakan, her yıl binlerce İsrailli'nin Türkiye'ye tatile geldiğini belirtti. İki ülke arasında şu an var olan ilişki düzeyinin kendilerini tatmin etmediğini dile getiren Şalom, oysa Türkiye ve İsrail'in çok sayıda ortak çıkarı olduğunu söyledi. Goldstone raporunu da eleştiren İsrailli Bakan, BM İnsan Hakları Konseyi'nde İran, Suudi Arabistan, Küba gibi "insan haklarından anlamayan" çok sayıda ülke bulunduğunu iddia ederek, "Biz, bu raporun kabul edilemez olduğunu her fırsatta söylüyoruz. Goldstone komisyonu henüz yeni şekillenirken, İsrail bu raporun sonuçlarının ne olacağını biliyordu. Komisyonun İsrail'e gelmesine izin vermedik. Rapor kadar tek taraflı ki Güvenlik Konseyi'ne geleceğine, Cenevre'de İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin elinde bırakılmalıdır" dedi. Şalom, raporun Konsey'e gitmesinin barış çabalarına da darbe vuracağını ileri sürdü. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613123
TSK bu lekeyi kabullenmez
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI TSK bu lekeyi kabullenmez Pakistan yolunda ıslak imzalı 'darbe andıcı'yla ilgili değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan “Türkiye Cumhuriyeti devletini bu tür olaylara mahkum etmemeliyiz. Kaldı ki TSK zaten böyle bir gölgeyi, lekeyi kabullenmez” dedi. İlgili haberler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti'nin suç duyurusunda bulunduğu 'darbe andıcı'nın orijinalinin ortaya çıktığına yönelik haberlerle ilgili “TSK bu gölgeyi, lekeyi kabullenmez” dedi. Pakistan'a hareketinden önce Antalya Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, konuyla ilgili bir soruyu 'Yürütme olarak bize ne düşerse onu sonuna kadar yapacağımızı söylediğimiz gibi, bundan sonra da yine aynı kararlılık içerisindeyiz” şeklinde cevapladı. ADLİ TIP RAPORU SAVCIDA “Savcının elinde olan belge ne denli sağlamdır, şu anda adli tıp raporunu bu noktada -bildiğim kadarıyla savcı Bey'e ulaşmış olması lazım- bunu savcı Bey nasıl değerlendirecektir, bunu ilgili mahkeme nasıl değerlendirecektir, onların takdiridir' dedi. Uçakta da konuyla ilgili gazetecilere açıklama yapan Erdoğan kurumların lekelenmesine izin vermeyeceklerini belirterek şöyle konuştu: SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ “Başında da söylediğimiz gibi, yürütme organı olarak bu tür olayların sonuna kadar takipçisi olacağız. Çünkü Türkiye'yi, Türkiye Cumhuriyeti devletini biz bu tür olaylara mahkum etmemeliyiz ve bu tür olaylarla da devletimizi lekeletmemeliyiz. Devletin üzerinde herhangi bir lekelenmeye de müsaade etmeyiz. Kaldı ki Türk Silahlı Kuvvetleri zaten böyle bir gölgeyi kabullenmez, böyle bir lekeyi kabullenmez. Temennimiz yasal sürecin hayırlısıyla sonuçlanmasıdır.' BAŞBUĞ'LA BELGEYİ GÖRÜŞMEDİM Erdoğan, 'Siz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'la bu konuyla ilgili temasta bulundunuz mu?' sorusuna da, 'Hayır. Dün, bugün benim öyle bir şeyim olmadı. Oradan zaten isteyecek bilgi yok. Olay zaten yargıda' cevabını verdi. 25.10.2009 GÜNDEM
613813
Bir dünya savaşı içindeyiz
Kitaplarıyla dünyada olduğu kadar Türkiye’de de tanınan İsviçreli yazar ve bilim adamı Jean Ziegler, bir dünya savaşının içinden geçtiğimizi, neoliberal çılgınlığın ulusal devlet başta olmak üzere tüm evrensel değerleri ayaklar altına aldığını söyledi. Türkiye’deki aydınlanma devrimini 20’nci yüzyıldaki bir Fransız Devrimi olarak tanımlayan BM İnsan Hakları Konseyi İkinci Başkanı Prof. Dr. Jean Ziegler, AKP’nin Kemalist devrim ile gelen bütün değerlere ihanet etmek ve neoliberal gaddarlığı sürdürmek için iktidara geldiğini savundu. Ziegler, insanlığın, eğer halk egemenliği, ulusal devlet ve ulusal bütünlük, temel haklar, bilimin öncülüğü gibi evrensel değerlere gereğince sahip çıkmazsa kaybolup gideceğini ileri sürdü. Avrupa Birliği, İsrail, AKP iktidarına da ağır eleştirilerde bulunan Ziegler’e göre, Batı tam anlamıyla ikiyüzlü bir politika izliyor ve dünyanın güney yarıküresindeki yoksul halklara (Güney), zengin Batı’dan nefret dışında bir seçenek kalmıyor. Jean Ziegler, Cumhuriyet’in sorularını yanıtlarken, Batı’dan hastalıklı bir nefret ile akılcı bir nefretin arasında önemli farklar olduğunun altını çizdi ve Kemalist devrimin özgürleştirici yapısına dikkat çekti. Son kitabınızda da bir büyük dünya savaşı içinden geçtiğimizi yazıyorsunuz. Batı dünyası, yoksul halkların kendisine gösterdiği büyük tepkiyi göremeyecek kadar duyarsız mı sizce? JEAN ZIEGLER Batı tamamen kör artık. Batı’ya yönelik iki nefret var. Biri patolojik, hastalıklı nefret, biri de mantıklı, akılcı nefret. El Kaide, terorizm vs. patolojik nefrettir ve örgütlü suç kapsamındadır. Ancak başka bir nefret de var: Mantıklı, akılcı nefret. Bu da Batı’nın tümüyle reddidir, ancak bir kimlik oluşumuna yol açar. Toplumsal barışa ve özgürlük hareketlerine çıkarır bizi. Akılcı nefret, neoliberal deliliğe karşı Bolivya’da örneğin ayda yeraltı ve yerüstü zenginliklerini geri alan Evo Morales, böyle bir isyandır. Venezüella, Küba da öyle. Batı’yı bu biçimde tümüyle reddetmek, bir çıkış oluşturmak anlamına geliyor. Yani kimliğin uyanışı da Batı’dan akılcı nefretin olumlu sonucudur. Şimdi... Bu nefret nereden geliyor? Yasaklanmış anılardan. Çok tuhaf, kölelik dönemindeki, sömürgeler dönemindeki korkunç olayları hatırlamaktan geliyor bu nefret. Bu anılar geri dönüyor sanki. Eklemeliyim: Akılcı nefret, elbette şu neoliberal deliliğe karşıdır. Zengin Batı, yoksul Güney’in nefretiyle yüz yüze. Güney’in Batı’ya yönelik bu nefretinde daraltıcı bir yan yok mu? Kabul edelim ki, Güney bugün Batı karşısında tam bir nefret duygusu içinde. “Evrensel” bir Batı istemiyor artık Güney’in halkları. Ama biliyoruz ki Güney de Batı da aynı gezegenin sakinleri. Peki, bu gezegeni nasıl “organize” etmek gerekiyor? Hoşgörü, karşılıklılık ve hukuk temeli üzerinde. Bu, Güney için de Batı için de geçerlidir. Ulusal devleti bir çözüm görüyorsunuz... Evet, öyle. Ulus, hangi çağda, yeryüzünün neresinde ortaya çıkarsa çıksın, evrensel değerlerin taşıyıcısıdır. Bolivya, Venezüella, Küba... Bunlar nefreti, adaletin, ilerlemenin, özgürlüğün ve hukukun gücüne dönüştürüyorlar. Tabii Batı’dan nefretin bir kimlik fanatizmine, kabileci bir izolasyona yol açması da mümkün. Köleliği, sömürgeciliği yaşamış, bunların yüzyıllarca acısını çekmiş halklarda kendini yitirme duygusu, bozulan ruhsal denge, şaşkınlık, kâbuslar ortaya çıkar. Bütün bunlar halkları bir kimlik deliliğine de çekebilir. Çok milliyetli demokratik bir ulus yerine, etnik, dinsel ve kültürel bir delilik de üretilir bu nefret. Bolivya’da örneğin bu tehlikenin kol gezdiğini de biliyoruz. Ama ulus, bir kabile fanatizminden çok başka bir şeydir. Ulus, ulusal devlet, evrensel değerler için vardır. Farklılıkları geçerli sayar, ama farklılıkları koruyucu bir bütüne ait olma bilincinde birleştirir. Kimlik yaratma hali Ortada Batı’ya karşı bir kimlik bildirimi var, ama nedense son dönemde din bu bildirimi damgalıyor... Örnek: Bir süre önce Şam’daydım, bir konferans için. Dev bir salonda konuşuyorum. Çok da kadın dinleyici var. Hemen hepsi başörtülü. 15 yıl önce bu mümkün değildi. Sanki Müslüman Kardeşler iktidarda. Daha önce Marksist olanlar falan... Bu insanlar bir şey göstermek istiyor aslında. Burada bir kimlik yaratma, kolektif bir kimlik yaratma hali var. Siyasal bir bilinç bu. Karşısında da Batı’nın ikiyüzlülüğü var. Çatal bir dille konuşan Batı’ya, Güney’in ezilen halkları artık dayanamıyor, Batı’yı taşımıyorlar. Taşımak istemiyorlar. Ben bunu BM İnsan Hakları Konseyi’nden biliyorum. Kan içici bir dünyanın reflekslerine dinsel, mikro milliyetçi, mafya tipi çözümler de bulaşıyor. Siz yoksullara karşı açılmış bir savaş içinde yaşadığımızı, dolayısıyla gösterilen tepkileri, nefreti de anlamamız gerektiğini yazıyorsunuz. Batı’nın yöneticileri ne yapıyor? Batı’nın ikiyüzlülüğüne bir örnek vereyim: İsrailliler bu yıl 12 Ocak’ta Filistin’de sivil halkı katletti korkunç bir şekilde. Gazze ve çevresinde. Batılı büyükelçiler “Bunu mahkûm edemeyiz, işte İsrail’in güvenliği söz konusu, insan hakları ihlal edilmiyor” falan dediler. Ama insanlığa karşı da bir suç işleniyor. Bombardıman bunlar söylenirken sürüyordu ve tüm AB büyükelçileri “Hayır, karara onay veremeyiz” dediler, hem de Hamas füzeleri aynı anda mahkûm edilirken... Dünyaya yalanlar sıralıyorlar Batı’nın dilindeki parçalılık, bu çatal dilli olma hali, çifte standart, Güney halkları için dayanılmaz boyutlara ulaştı. Her Batılı büyükelçi, insanlık, evrensel değerler adına konuşuyor ve dünyaya resmen yalanlar sıralıyor. Bu yaralı bilinç, bu yaralı bellek ile Batı’nın çatal dili ve şu yamyam, kan içici dünya düzeni bir ortam oluşturuyor. Her saniyede bir, dünyamızda bir çocuk açlıktan ölüyor. Her saniyede bir 10 yaşından küçük bir çocuk ölüyor. milyardan fazla insan ağır bir biçimde ve sürekli olarak yetersiz besleniyor. Bu insanlar aç. Her gün 100 bin insan doğrudan açlıktan veya açlığın yol açtığı nedenlerden hayatını kaybediyor. Oysa World Food Report (Dünya Gıda Raporu), dünya tarımının bugün gayet rahat her yetişkine günde 2700 kalori sağlayacak şekilde 12 milyar insanı besleyebileceğini söylüyor. Bugün dünya nüfusu bunun yarısı kadar. Düşünün. Ölen çocuklar... Gerçekten de dünya halklarına karşı açılmış bir dünya savaşı içinde yaşıyoruz. Dünya çok kötüye gidiyor. Ziegler: Batı’nın dilindeki parçalılık, bu çatal dilli olma hali, çifte standart, Güney halkları için dayanılmaz boyutlara ulaştı. Her Batılı büyükelçi, insanlık, evrensel değerler adına konuşuyor ve dünyaya resmen yalanlar sıralıyor... Bu yaralı bilinç, bu yaralı bellek ile Batı’nın çatal dili ve şu yamyam, kan içici dünya düzeni bir ortam oluşturuyor. Her saniyede bir, dünyamızda bir çocuk açlıktan ölüyor. Her saniyede bir 10 yaşından küçük bir çocuk ölüyor. milyardan fazla insan ağır bir biçimde ve sürekli olarak yetersiz besleniyor. Bu insanlar aç... Her gün 100 bin insan doğrudan açlıktan veya açlığın yol açtığı nedenlerden hayatını kaybediyor. Oysa Dünya Gıda Raporu, dünya tarımının bugün gayet rahat her yetişkine günde 2700 kalori sağlayacak şekilde 12 milyar insanı besleyebileceğini söylüyor. Bugün dünya nüfusu bunun yarısı kadar. Düşünün. Ölen çocuklar... Gerçekten de dünya halklarına karşı açılmış bir dünya savaşı içinde yaşıyoruz. Dünya çok kötüye gidiyor. ‘İslamcılar Kemalist devrimin temel ilkelerine ihanet ediyor’ ZIEGLER: Benim bir hipotezim var: Neoliberalizm tüm toplumsal bağları, sosyal garantileri yerle bir ediyor, ortalığı çöle çeviriyor. Bunlar belki bizim için, aydınlar için sorun değil, ama diyelim Ankara’da bir işçi için önemli bir sorun. Düşünün, tüm sosyal bağlantılarım ortadan kalkıyor, sahip olduğum kimlik bitiyor. Bir Türk ulusu, bir toplum sözleşmesi var, bir kolektif özgüllük var, bir tarih... Bunlar ortadan kalkıyor ve ben birdenbire beni fırlatıp atan dev şirketlerin bir nesnesi haline geliyorum. Bu, tam bir kâbustur. Toplum paramparça edilince, insanlara dua ve cami kalıyor. Kendini böyle garantiye almaya çalışıyor sıradan insan. AKP ve “başarısı” bence böyle de açıklanabilir. Doğrusu Erdoğan büyük tehlike. İranlı mollalar gibi değil çünkü bunlar; tam fırsatçılar. Türkiye’deki gelişmeleri bu nefretle ilişkilendirebilir miyiz? ZIEGLER Ben kesinlikle Sarkozy’ye ve Türkiye’nin AB’ye giremeyeceğini söyleyenlere karşıyım. Eğer kültürüyle Türkiye, binlerce yıllık tarihiyle ve Osmanlı kültürüyle AB’den dışlanırsa, bir kere bu çok tehlikeli olur. İkincisi, böyle bir durumda AB, kendi kendisinin bir parçasını koparıp atmış olur, eğer bu diyaloğu entegrasyona kadar ilerletmezse... Bence Türkiye, AB’ye aittir, ama dev şirketlerin AB’sine, ne derse yapılmasını isteyen bir AB diktasına ait değildir. Yani Türkiye, bir egemen ülke olarak AB’ye dahildir. Türkiye’nin bir aydınlanmacı cumhuriyet olarak kurulduğunu biliyoruz. Kemalist miras sizce nereye gidiyor? Bence Kemalist devrim müthiş bir olay. 20’nci yüzyılın başındaki muhteşem devrimlerden biridir. Tabii sonra bazı şeyler değişti. Örneğin Kürtlerin dışlanması doğru değildi. Ama Kemalist devrim fikri, kadının özgürleşmesi, laikleşme, güçlü bir ulusal kimlik... Bunlar, bugünkü Avrupa için de merkezi önemde kazanımlardır. Fransız devrimiyle akraba Türk devrimini Fransız devriminin akrabası sayıyorsunuz... Gerçi ordu, 12 Eylül 1980’de olduğu gibi, Kemalist devrimi tekeline almak istiyor, ama Kemalist devrim bir halk hareketiydi. Bir devlet içi darbe, gizli servis işi falan değildi, tıpkı Fransız devrimi gibi bir halk hareketiydi. Gerçekten de Kemalist devrim ile Fransız devrimi arasında ortak birçok yan vardır. Örneğin Fransız devrimi sonrasında da Bonapartizm büyük bir tehlikeydi, Kemalist devrim sürecinde olduğu gibi. Bonapartist darbeler, imparatorluğun yeniden canlandırılması vs... Bunlar ve benzerleri elbette tehlikeli; yani eğer bir grup subay tutup Kemalist devrim adına 12 Eylül gibi Bonapartist bir devlet darbesi falan yapmaya kalkarsa, elbette tehlikelidir. Fakat şimdi şu İslamcılar geldi. Belki ilk bakışta, ordudan çıkabilecek Bonapartist eğilimlere karşı bir ağırlık olarak iyi gibi görünebilir, ama bunlar Kemalist devrimin temel ilkelerine ihanet içindeler. Tehlikeli olan, asıl bu. Bonapartizmi durdurmaları iyidir, ama ondan çok daha merkezi önemde olan şey, bunların Kemalist temel ilkelere ihanet etmesidir. Türkiye’ye baktığımızda şunu görüyoruz: Kolektif bilinçte inanılmaz bir gerileme var şimdi. Eğer İslamlaşma bundan böyle de ilerlemeye devam ederse, Kemalist devrimin tüm temel kazanımları ortadan kalkar. Üstelik bütün bunlar din adına yapılıyor. Olacak şey değil. Avrupa, Kemalizme tepki içinde. Oysa siz Avrupa’nın asıl Kemalist devrimin kazanımlarına ihtiyacı olduğunu düşünüyorsunuz... Şunu vurgulamalıyız: Kemalist devrim, Avrupa için de çok önemlidir. Avrupa’da eğer bir Berlusconi varsa, Avrupa’nın güvenlik politikasını NATO üstleniyorsa, yani Amerikan İmparatorluğu Avrupa güvenliğini devralıyorsa, zaman Avrupa’da sağlam bir sese ihtiyacımız var demektir. Bu ses “ulusal devlet” der, “laiklik” der, “halk egemenliği” der, bunlar çok önemlidir. Aslında sorun bir toplum sözleşmesidir. Kemalist devrim de, hep altını çiziyoruz ki, Fransız devrimi ile manevi bir akrabalık içindedir. Bu devrimde de bir toplum sözleşmesi vardır, bu sözleşmeyi kabul eden herkes ulusa entegre edilir. Bu çokkültürlü bir şeydir. Sizde de var işte, Aleviler, Kürtler, çokkültürlü bir evren... Ancak çağdaş ulus, sonuçta, halk egemenliğinin bir ifadesidir. Son tahlilde halk egemenliği vardır ve bu, nihai önemdedir. Ama “yok, piyasa bu işleri çözecek” derlerse, zaman aydınlık düşmanıdırlar, cahildirler. Öyleler. Dinci, neoliberal AKP’nin seçim başarılarını siz Avrupa’dan ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nden bakarak nasıl görüyorsunuz? Ama ben de soruyorum: Bunlar neden seçim kazandılar? Neden seçildiler? Nasıl seçildiler? İki kez de seçtiniz bunları. Buna bir yanıt bulmak gerek. Benim bir hipotezim var: Neoliberalizm tüm toplumsal bağları, sosyal garantileri yerle bir ediyor, ortalığı çöle çeviriyor. “Piyasanın görünmez eli” denir ya hani... Sosyal güvenlik garantileri falan dedik. Neoliberalizm inanılmaz bir biçimde tümüyle güvencesizleştiriyor insanları, sosyal dokuyu paramparça ediyor, sendikaların yararını toplusözleşmelerin yararını reddediyor. İşte insanların böyle tamamen güvencesizleştirilmesi, sadece maddi açıdan değil manevi açıdan da güvencesiz bırakılması söz konusu... Eğer ulusallık, ulusal devlet hor görülürse ya da grev piyasaya karşı bir suç olarak görülürse veya parlamento... “Bunlara gerek yok, çünkü piyasa her şeye karar veriyor” derler hep, malum... Bütün bunlar tam bir güvencesizlik yaratıyor insanlarda. İşte tam bu noktada da biri geliyor ve çözümün Allah’ta olduğunu söylüyor. Dua etmelisin, yeter... Öyle diyor ve bu, bir kimlik oluşturuyor. Bir koruyucu şemsiye veriyor şaşırmış insana. Böyle bir tam güvencesizlik ortamında, din bir yanıt oluyor. Bunlar belki bizim için, aydınlar için sorun değil, ama diyelim Ankara’da zavallı bir işçi için önemli bir sorun. Düşünün, tüm sosyal bağlantılarım ortadan kalkıyor, sahip olduğum kimlik bitiyor. Bir Türk ulusu, bir toplum sözleşmesi var, bir kolektif özgüllük var, bir tarih... Bunlar ortadan kalkıyor ve ben birdenbire beni fırlatıp atan dev şirketlerin bir nesnesi haline geliyorum. Bu, tam bir kâbustur. Toplum paramparça edilince, insanlara dua ve cami kalıyor. Kendini böyle garantiye almaya çalışıyor sıradan insan. AKP ve “başarısı” bence böyle de açıklanabilir. Doğrusu Erdoğan büyük tehlike. İranlı mollalar gibi değil çünkü bunlar; tam fırsatçılar. İsrail ile ilişkiler bir başka örnek. Biliyoruz ki, İsrail ile Türkiye suç ortaklarıdır. Çok önemli stratejik ortaklar. Şu sıralarda gerçi ortak bir askeri tatbikatı reddetti Ankara, ayrıca Davos’taki Erdoğan’ın tiyatrosunu da biliyoruz. Bunlar tiyatrodur, ama iki hükümet arasındaki yakın ilişkiyi biliyoruz, izliyoruz. Portre/ Prof.Dr. Jean Ziegler Cenevre Üniversitesi emekli öğretim üyelerinden, toplumbilimci Prof. Dr. Jean Ziegler, bilim adamlığı ve yazarlığının yanı sıra 1999 yılına kadar İsviçre Parlamentosu’nda milletvekilliği de yaptı. Daha sonra Birleşmiş Milletler’in Beslenme Hakkı Özel Raportörü olarak görev üstlenen Ziegler, 2008 yılında BM İnsan Hakları Konseyi Danışma Komisyonu’na seçildi. 2009 yılı Ağustos ayında da bu kurulun İkinci Başkanlığı’nı üstlendi. Çok sayıda ödülün de sahibi olan Ziegler’in kitapları dünyanın birçok diline çevrildi. Yazarın Türkçede “İsviçre Daha Beyaz Yıkar”, “Dünyanın Yeni Sahipleri ve Onlara Direnenler”, “Suçun Derebeyleri” gibi kitapları bulunuyor. 25 Ekim 2009 SN İNSANLIK BİLİM İNSANI, DEĞERLİ SN BY ZIEGLER, sizin bu görüşleriniz-sözleriniz kuşkusuz çok yerinde/ üstelik bu topraklarda iyi biliniyor. bilir misiniz daha önce bu düşünceleri dile getirmiş BİZİM İNSANLARIMIZ SİLİVRİ ZINDANLARINI ONURLANDIRIYOR. şunu da eklemek görevim. on ya da onbeş yıl önceki bir WFR bildirisi, bu yeryüzü tarımı için 40 MİLYAR İNSANI BESLEYEBİLİR, değerlendirimi getirmişti. demek ki kan içiciler/ doymazlar yeryüzü varlıklarının 3/4.ünü savmış-savurmuş bu arada işbirlikçisi tüm pinokyolarla. SAYGILARIMLA, İNSANLARI BİLGİLENDİRMEK KUTSAL GÖREVİNİZ SÜREKLİ OLSUN. buralara gelmeyin pek, gelirseniz uzun uzun durmayın bir gece yarısı alınır götürülürsünüz, ERGENEKONCU olur aramıza katılırsınız. (malik yavuz)
613891
Bindallı Yeniden Hayat Buluyor
Bindallı Yeniden Hayat Buluyor Balıkesir'in Edremit ilçesinde belediyenin açtığı kursa katılan kadınlar, unutulmaya yüz tutmuş geleneksel giysi bindallı yapmayı öğreniyor. Yayına Giriş: 25.10.2009 13:56:11 Güncelleme: 25.10.2009 14:06:03 Balıkesir'in Edremit ilçesinde belediye tarafından açılan kursa katılan kadınlar, bölgede unutulmaya yüz tutmuş geleneksel kıyafet bindallı yapmayı öğreniyor. Ege Bölgesi'nde genç kızların yüzyıllardır kına gecelerinde giydikleri, ancak son yıllarda giderek unutulmaya başlanan bindallı, Edremit Belediyesince başlatılan çalışmayla hayat buluyor. Belediye tarafından açılan kursa katılan 30 kursiyer, makine nakışı öğretmeni Güler Kant'tan "bindallı" yapmayı öğreniyor. Bölgedeki genç kızların bu kıyafetleri giyerek gelin olduklarını anlatan Kant, "Ama son yıllarda bindallı geleneğinden kısmen uzaklaşılınca bu işi yapanların sayısı parmakla gösterilir hale geldi. Biz burada unutulmak üzere olan Osmanlı dal işçiliğiyle bindallı geleneğini gelecek nesillere aktarmayı ve ev hanımlarımıza bu eğitimi vererek, ev ekonomilerine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz" dedi. Kant, bindallıların piyasada 500 ile 3500 TL arasında alıcı bulduğunu dile getirerek, "Bindallılarımızı model ile yapıyoruz. Bunlar kaftan, Edremit bölgesine has etek ve kuyruklu dediğimiz modeller. Bu modellerimizde bordo ve lacivert renklerin yanı sıra Edremit'e has turkuaz renkler kullanılıyor" diye konuştu. Bölgenin unutulan el sanatına sahip çıkılması gerektiğini ifade eden Kant, "Edremitli hanımlarımızı bu unutulmak üzere olan el sanatımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz" dedi.
613434
DTP ya işbirliği yapacak ya da sürecin dışında kalacak
Zaten, bir üniforma içinde teslim olmaya gelen PKK'lıların yarattığı görüntü ve DTP'lilerin organize ettiği ayarı kaçmış gösteriler 'Demokratik açılım' konusunda güçlükle oluşan kamuoyunu yaralamıştı. Başbakan Tayyip Erdoğan, uçağa biner binmez, 'dağdan iniş', 'Avrupa'dan dönüş' sürecinin İstanbul ayağının dondurulduğunu açıkladı. 28 Ekim'de Avrupa'dan geleceklerin, gelmeyecekleri söylendi. Başbakan'ın Pakistan-İran gezisi sonuçlanana kadar, İstanbul ve Ankara'daki strateji merkezleri, açılımın koordinasyonunu yürüten ekip, izlenecek yöntemi tartışacak. Bizimle birlikte Pakistan ve İran gezisinde bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'dan oluşan 'küçük kabine' ile Başbakan'ın Siyasi Danışmanı Yalçın Akdoğan ve Adana Milletvekili Ömer Çelik'in de bu seyahat sırasında 'Açılım'ın yeni yolu'nu tartışacaklarına hiç şüphe yok. İran dönüşü, hükümetin yeni bir strateji yürütmesi sürpriz olmasın. Bu strateji hakkındaki ipuçlarını ise, yine Başbakan'ın uçakta yaptığı konuşmada bulabiliriz. Başbakan, üzerine basa basa, bu 'Milli Birlik Projesi'nin bir 'Devlet Kararı' olduğunu söyledi ve muhakkak surette legal unsurların muhatap alındığının altını çizdi. Bu, hükümetin yaşanan olumsuz süreçten DTP'yi sorumlu tuttuğunu gösteriyor. İstanbul'a gelecek PKK'lıları gösteri ile karşılamakta ısrar eden il başkanları, onları destekleyen genel başkan ve DTP yönetimlerinin provakatif propaganda yöntemleri hızla başlayan açılım sürecini tıkadı. Kamuoyunu bir bıçak sırtına yerleştirdi. Başbakan'ın 'illegal kuruluş ve kişileri muhatap almadık' derken; 'DTP'yi muhatap aldık ve gerekli işbirliğini yapmadı (veya yapamadı)' demek istediği açık. Şimdi, Başbakan ile Pakistan ve İran'da geçireceğimiz dört gün 'Açılım'ın nasıl bir yöntemle ilerleyeceği konusunda çok kritik bir zaman olacak. Eğer bu süre zarfında DTP aklını başına toplar ve Türkiye genelinde 'Demokratik açılım' yönündeki kamuoyunu açılımın aleyhine çevirmeye yönelik girişimlerde bulunmaz ve bundan sonra da bulunmayacağının garantisini hem hükümete hem de devlete verebilirse... Süreç, başta kurulmuş yol haritası ile üzerinde yürüyebilir. Yok, eğer DTP süreci sabote eden bu üslubunda ısrar ederse... 'Açılım' bu seyahat sürecinde kararlaştırılacak yeni bir yöntemle ama DTP'nin tamamen dışında tutulduğu bir yöntemle ilerleyecek demektir. Önümüzdeki günlerde tartışacağımız soru şu: DTP, örgütü yönlendirecek tesire ve süreci çatışma ortamı yaratmadan yürütebilecek bir 'siyasi akıl'a mı sahip değil?... Yoksa, 'açılım süreci'ni bilinçli mi engellemek istedi? gazetecİ olamazsIn demiştİm... Pakistan ve İran gezisi benim için güzel sürprizler taşıyor. Başbakan'ın Basın'dan sorumlu Başmüşaviri çok sevgili hocam Nabi Avcı. Basın Danışmanı ise, yıllar önce bir Özel Haber Birimi'nde benim yönetimimde gazeteciliğe başlamış Kemal Öztürk. Kemal, uçağa bindiğimizden beri, 'Yaptığım haberi suratıma fırlatmış, senden gazeteci olmaz demiştin' deyip deyip duruyor. Ben böyle bir olay hatırlamıyorum ama, ortalanan bu şutu kaçırmamak için de Kemal'e 'Ben senden gazeteci olmaz, dedim; Basın Danışmanı olmaz demedim' diyorum... Elbette şaka bu. Kemal Öztürk, daha ilk haberlerinde bile birikimini göstermişti. Ama maalesef gazeteciliği seçmedi. KİM NE OKUYOR? Çok ağır bir entelektüel gazeteci grubu Başbakan'ın uçağındaki... Herkesin elinde, en ufak bir boşluk anında bile bir kitap beliriyor... Acaba diyorum, daha önceki bir seyahatte, İsmail Küçükkaya, kim hangi kitabı okuyor, listesi yaptı diye mi herkes hazırlıklı, yanında bu yüzden mi adeta kütüphane taşıyor?... Murat Yetkin, Ortadoğu'da, Büyük Oyun'u, klasik casusluk yıllarını konu alan, Rudyard Kipling'in 'Kim' isimli romanını okuyor. Fehmi Koru, kendisine uçakta hediye edilen Ahmed Avni Koneli'nin hayatını okuyor. Hürriyet Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu, Alfred Posamentier'in 'Matematik Büyücüsü'nü yanına almış. Ülke TV yayın yönetmeni Hamit Öztürk, Knut Hamsun'un 'Açlık' romanını okuyor. Ellerinde gördüklerim bunlar, çantalarına bakamadım. Bense Pakistan hakkında biraz da bilgilenmeye çalışıyorum. Financial Times yazarı David Gardner'ın 'Last Chance, The Middle East in the Balance' isimli kitabına yapıştım. TERÖR ALARMI Atılgan BAYAR Akşam 25 Ekim 2009 09:05 yorum 469 okunma
613838
İşte kritik anlar!
16.08 25.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın İşte kritik anlar!Ferit ASLAN/, 'den gelen 'lı mahkemede kendileri için çıkacak sonucu böyle bekledi... BÖLÜCÜBAŞI 'ın çağrısı üzerine 19 Ekim pazartesi günü Kuzey 'taki ve Mahmur Kampı'ndan gelen 'lıların, tutuklanma istemiyle sevk edildikleri mahkemede endişe içinde sonucu beklerken çekilen fotoğrafları ortaya çıktı. Tutuklanmaktan korkan PKK'lıların endişelerin yüzlerine yansıdığı görüldü. Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla Kandil Dağı'ndan PKK'lı ile Mahmur Kampı'ndan 'ye giriş yapan 4’ü çocuk 26 kişilik grubun, Habur 'nda adli işlemleri sırasında ‘’ yaşandı. Bu gruptan Kandil'den gelen 3, Mahmur'dan gelen PKK'lı tutuklama istemiyle 20 Ekim günü nöbetçi hakime sevk edildi. Habur Gümrük sahasında yapılan adli işlemler sırasında PKK'lıların çekilen fotoğraflarında gerginlik ve sevinç ayrı karelerde yer aldı. Tutuklanma istemiyle nöbetçi hakime sevk edilen Kandil Dağı'ndan gelen Hüseyin İpek, Vilayet Yakut, Elif ve Mahmur Kampı'ndan gelen Nurettin Turgut ve Musa Tomak'ın yüzlerindeki endişe objektiflere yansıdı. Bu gerginlik sonunda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan PKK'lılar, hayli rahatladı ve Habur Sınır Kapısı'ndan sevinç gösterileriyle ayrılmadan önce hatıra fotoğrafları çektirdi. Mahkemenin krararını beklerken endişeli görünen PKK'lılar, aralarında milletvekillerinin de bulunduğu karşılayanlarla hatıra fotoğrafı çektirirken büyük mutluluk yaşadı. .
613372
Kıyafet histerisi
Melis Alphan Dikiz aynasıKıyafet histerisi 25 Ekim Pazar 2009 Cavalli defilesi, kırmızı halının gölgesinde kaldı. Bunu matah bir şey olarak söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. “Giyimde aşırıya kaçmak” ifadesi bu defileyi izlemeye gelen “yüksek” sosyetemizi anlatıyor. Hepsini olmasa da büyük çoğunluğunu. Biraz da bu nedenle biz Türklerin neden bir sosyetesi olmadığını anlayabiliriz. Çünkü henüz nereye ne giyeceğimiz konusunda bile taşları yerine oturtabilmiş değiliz. Cemiyet kadınları tuhaf bir dönemden geçiyor. Sanki yaşadıkları alanlara hipnotize edici bir gaz verilmiş; ve “En süslü halinle derhal kendini bir davete, bir kırmızı halıya at” denmiş. Her Allah’ın günü onları böylesine bir kostüm yarışında görmemiz bundan. Kesin. Milano’yu geçti İşte Cavalli’nin kırmızı halısı son dönem cemiyet kadınlarının bu anlamda zirve yaptığı etkinlikti. Eş dost soruyor “Yurtdışında defilelere böyle mi gidiyorlar?” diye... Hayır efendim. Moda başkentlerindeki defilelerde en şık kadınları Milano’da görürsünüz. Ne var ki Milano bile bunun yanında “sönük” kalır. Tamam, bu sadece bir değildi, aynı zamanda Fashionable’ın açılışıydı, kırmızı halı vardı... Olsun, bu kadar abartmanın hiç lüzumu yoktu. Gece çantaları, tuvaletler... Baktıkça yüzüm kızarıyor. Giyimde aşırıya kaçmak budur Defilenin davetlilerini giyimleri açısından üç gruba ayırabiliriz. Birincisi, defileye değil, düğüne geldiğini düşünenler. Ya düğünden sonra buraya uğramışlardı ya da defileden çıkıp düğüne gideceklerdi. Bu grupta “giyimde aşırıya kaçma” ödülü yerlere kadar uzanan, bir kuyruğu eksik saten elbisesiyle Seda Ertan’a gidiyor. Bacağı boyunda zarf çantası, pırıltılı dar elbisesi ve parlak smokin ceketiyle Sinem pekala gelinin şahidi olabilecek kıvamdaydı. Hande Acar’ın yoğun, ’vari beyaz gözaltlarıyla ışıldayan makyajı “Acaba düğünde sahneye çıkıp bir şarkı mı söyleyecek?” sorusunu akla getirdi. ve sevgilisi düğünde ilk dansı yapacak gibi duruyordu. İkinci grubumuz Cavalli’ye şıklık yapıp hayvan desenli kıyafetler giyenler. Malum hayvan desen denildiğinde ilk akla gelen tasarımcı zataalleri. muhteşem vücudunu gözler önüne seren derin yırtmaçlı desen bir elbiseyle çıktı karşımıza. Yakışmış ama sallantılı pırlanta küpeler, zarf çanta bozdu havasını. Ceyla Gölcüklü’nün pırıltılı hayvan desen tuniğinin altına giydiği uzun çizmeler bir kez daha her Türk kadınının sırf moda diye bu çizmelerden neden giymemesi gerektiğini gösterdi ve “üstü Cavalli, altı şişhane” dedirtti. Absürtlük kraliçeleri Üçüncü ve son grubumuz ise hepimizin favorisi; ikoncanlar. Ama grubun adı “Absürtlük Kraliçeleri”... Üç silahşör ikoncanlar tahminim ki uzun süre bu geceye ne giyecekleri konusuna kafa patlattılar. Bizi çok güldürdüler, Tanrı da onları güldürsün. İvana Sert, Red Kit’te kankan dansı yapan kızlara özenmiş. Sanırım hayallerini podyuma zıplayıp eteğini ve bacaklarının sağdan sola, soldan sağa fırlatarak dans etmek süslüyordu. “”nun setinde çay molası verilir verilmez soluğu Dolmabahçe’de aldı. Kıyafeti nedeniyle “Baş onunsa, vücut kimin? Vücut onunsa baş kimin?” dedirtti. evdeki perdeleri bozdurup gecenin kostümünü çıkardı. Ve kırmızı halıda kıyafetini iyice göstermek için taşkın hareketlerde bulundu. Bazı insanları kamera sever. Ama sanki şu durumda tersine bir aşk söz konusu. İkoncan kategorisine sızan Selin İmer’in kıyafeti ise fetişist çevrelerde çok şık dururdu. çizmeler, topuklar... İşte gerçek bir dominatrix. Boğazdan Cavalli mi geçti, bizimkiler kendinden mi geçti, belli değil... (238 yazı)
613175
İnci tutkunlarına özel
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL İnci tutkunlarına özel Favori'nin yeni koleksiyonu “İnci Tanesi” masumiyetin ve zarafetin simgesi inciyi yeniden canlandırarak, kadınların vazgeçilmezi haline getiriyor. Değişen moda akımlarından etkilenmeden yıllardır değerini koruyan inci, modern tasarımla bütünleşerek Favori'nin yeni koleksiyonunda can buluyor. Favori, “İnci Tanesi” koleksiyonu ile sade şıklıktan yana olan mücevher tutkunlarını inciyle buluşturuyor. Koleksiyonda beyaz altın ve yarı değerli taşlarla bütünleştirilmiş inci küpeler öne çıkıyor. Hem sade hem şık tasarımlı inci küpeler zarafetin birer yansıması olarak kadınların bu yıl da “Favori”si olacak. 25.10.2009 PAZAR
613187
İdrar kaçırma 20 dakikada çözülüyor
HARUN TOKAK PAZAR SEMA KARABIYIK PAZAR BEKİR HAZAR PAZAR UZM. PSK. CEYDA ŞENEL İdrar kaçırma 20 dakikada çözülüyor Türkiye Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr, İsmail Mete İtil, Türkiye'de kadınların yüzde 15'inde rastlanan idrar kaçırma sorununun yaklaşık 20 dakika süren cerrahi müdahale ile tedavi edilebildiğini belirtti. İdrar kaçırma, kadınlarda yaşam kalitesini bozarak depresyona neden olabiliyor. Bu sorun genellikle orta yaştan sonra menopozla birlikte daha sık görülmeye başlıyor. İdrar kaçırma hastalığında tedavi seçeneklerinin bulunduğunun altını çizen Prof. İtil "Bir kadının günde kez idrar yapması normalken, rahatsız olanlar günde 20-25 kez, hatta daha fazla idrar yapıyor. İdrar kaçırmaya özellikle rahim, mesane sarkmaları, zorlu doğumlar, yaş, menopoz etkileri, daha önce geçirilmiş rahim ameliyatları, kabızlık, şişmanlık, kronik öksürük gibi etkenler zemin hazırlıyor. Öksürme, hapşırma, koşma ve yürüme sırasında ortaya çıkan birinci tip idrar kaçırmanın tedavisi cerrahi yöntemlerle mümkün olabiliyor. Lokal anesteziyle mesane boynuna uygulanan sentetik askı operasyonuyla tedavi ediliyor. Bu operasyonlar yaklaşık 20 dakika gibi kısa bir sürede sonuçlanıyor. Herhangi bir yaş sınırı yok. Uzun süre sonda kalmasına da gerek kalmıyor. 25.10.2009 PAZAR
613321
2. ve 3. liglerde günün programı
3. Grup: 13.30 Pursaklar-Kars, Kırşehirspor-BUGSAŞ, E. Şeker-Tokat, Çankırı Bld., Çorum-A. Sebat. 4. Grup: 13.30 Mardin-Elazığ, Kahramanmaraş-Adıyaman, Tarsus İ.Y.-Van, İ. D. Çelik-D. DİSKİ, Malatya-Adana Demir. TFF 3. Lig: 1. Grup: 13.30 Gaziosmanpaşa-Çerkezköy Bld., Bayrampaşa-Bursa Nilüfer, Lüleburgaz-Balıkesir, Bandırma-İnegöl, OYAK Renault-Alibeyköy. 2. Grup: 13.30 Nazilli Bld.-Torbalı, Afyonkarahisar-Altınordu, Buca-Isparta, Menemen Bld.-Muğla. 3. Grup: 13.30 Gölcük-Maltepe, Düzce-Kırıkkale, D. Gençlerbirliği-A. Üsküdar, Keçiörengücü-Kartal Bld., Beylerbeyi-Ankara Demir. 4. Grup: 13.30 Ünye-Bafra Bld., Bulancak-Yalı, Yimpaş Yozgat-Arsin, Araklı-Kastamonu, Sürmene-Pazar. 5. Grup: 13.30 D. Kayapınar-Siirt, Bld. Petrol-Batman, Şanlıurfa Bld.-Hatayspor.
613624
Bursaspor yöneticisinin işyerine silahlı soygun
yöneticisinin işyerine silahlı soygunUğur SAĞLAM/BURSA, 'nın merkez Nilüfer İlçesi'nde Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Zekeriya Ünaldı'ya ait ‘Fastfood ve büfe' yüzü maskeli kişi tarafından soyuldu. Tabancayla bekçiyi etkisiz hale getiren soyguncular, 20 karton sigara çaldı. Merkez Nilüfer İlçesi Küçük Sanayi Sitesi'nde bulunan Bursaspor Kulübü Yönetim Kurulu üyesi Zekeriya Ünaldı'ya ait ‘Ünaldı Fastfood ve büfe'ye saat 05.10 sıralarında gelen yüzleri maskeli kişi yanlarındaki tabancaları göstererek, işletmenin bekçiliği yapan 59 yaşındaki Hasan Acar'ı etkisiz hale getirdi. İşletme içinde bulunan büfeye giren soyguncular 20 karton sigarayı aldıktan sonra plakası kağıtla gizlenen otomobille uzaklaştı. Bekçi Hasan Acar'ın haber vermesi üzerine gelen polis ekipleri, çevrede yaptıkları aramalara rağmen soygunculara ulaşamadı. Hasan Acar, soyguncuların silah göstererek kendisini ölümle tehdit ettiklerini bildirerek, çok korktuğu için maskeli olan soyguncuların isteklerini yerine getirdiğini söyledi. Soruşturma sürdürülüyor. . .
613996
Büyük derbi öncesinde olay
'deki derbisi henüz başlamadan sahada gergin anlar yaşandı. Galatasaraylı Arda Turan ile Fenerbahçeli Cristian Baroni arasında saha içinde başlayan gerginliğe iki takımın oyuncuları da dahil oldu. Maçın başlamasına yaklaşık 40 dakika kala, iki takımın da ısınmak için sahada olduğu sırada, Galatasaraylı futbolcular taraftarını selamlamak için tribüne yöneldi. Bu sırada, bölümde ısınan Fenerbahçeli futbolculardan Cristian, önünden geçen Arda'yı itekledi. Taraftarları selamladıktan sonra geri dönüşte Arda'nın, Cristian'a tepki göstermesi üzerine saha içi bir anda karıştı. Olaya müdahale etmek isteyen sarı-kırmızılı futbolculardan Aydın da Kazım'ı itti. Bu sırada, iki takımın oyuncuları bu bölüme gelirken, tam bir karmaşa yaşandı. İki takım oyuncuları, olaylara karışan futbolcuları uzaklaştırarak, gerginliğin artmasını engelledi. Olaylar sırasında tribünlerden atılan bir madde kafasına isabet eden yardımcı hakem Tarık Ongun, yaralandı. Kafasının kanadığı gözlenen Ongun, soyunma odasına gitti. Burada müdahale edilen yardımcı hakem Ongun'un maça çıkmasına engel olmadığı öğrenildi.
613564
Jandarmalar hakkında soruşturma
Jandarmalar hakkında soruşturma 25.10.2009 11:55Diyarbakır'ın Lice ilçesi Şenlik köyündeki patlamada 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un ölmesiyle ilgili olarak, Lice Cumhuriyet Savcısı'nı ''güvenlik'' gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 28 Eylül 2009'da Lice ilçesi Şenlik köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkisindeki patlamada yaşamını yitiren Ceylan Önkol'un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil olak'ı patlamanın ardından olay yerine ''güvenlik'' gerekçesiyle götürmeyen jandarma görevlileri hakkında ''adli görevi yerine getirmeme'' suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Abalı Jandarma Karakolu komutanı ve bazı görevlilerin ifadelerine başvuruldu. -SAVCI OLAK HAKKINDAKİ İNCELEME- Bu arada, DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş'ın suç duyurusu üzerine Adalet Bakanlığınca Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil olak hakkında başlatılan inceleme devam ediyor. DTP'li Demirtaş, suç duyurusunda, Savcı olak'ın patlamadan gün sonra olay yerinde inceleme yaptığını öne sürmüştü. Demirtaş, Savcı olak hakkında ''olay yerine gitmeyerek delillerin kaybına yol açtığı ve etkili soruşturma yürütmeyerek vatandaşlar arasında ayrımcılık duygularının gelişmesine neden olduğu'' iddiasıyla soruşturma yapılmasını istemişti. Önkol ailesinin avukatı Serdar elebi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, jandarmanın görevinin bölgede yaşayan insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti. Abalı Jandarma Karakolu görevlilerinin cezai anlamda da soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini kaydeden elebi, şöyle konuştu: ''Bu soruşturma ilk olması nedeniyle umut vericidir. Sorumluların tespiti ve cezalandırılması konusunda böylesi bir soruşturmanın başlatılması gerekiyordu. Burada görevi ihmal suçu da var. Bu nedenle cezai anlamda da bu kişilerin soruşturmaya tabi tutulması lazım. Devlet görevlilere orada yaşayan vatandaşların can güvenliğini sağlamaları için yetki vermiştir. Herkesin işini iyi yapması lazım.'' -BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ- Avukat elebi, patlamanın ardından delillerin tam anlamıyla toplanmadığını ileri sürdü. Bilirkişi raporunun olayı bütün detaylarıyla yansıtmadığını savunan elebi, ''Rapora itiraz edeceğiz. Daha bağımsız bir bilirkişi heyeti tarafından yeniden rapor hazırlanmalı'' dedi. Raporda, Ceylan Önkol'un ''daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 milimetrelik bomba atar mühimmatın elindeki tahrayla vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı'' belirtilmişti. AA
613073
Orijinal belgedeki imza Albay Çiçek’in
Orijinal belgedeki imza Albay Çiçek’inGÖKÇER TAHİNCİOĞLU 25.10.2009Başbakan Erdoğan, iddiayı dolaylı olarak doğruladı. Başbakan varlığı çok tartışılan İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgesiyle ilgili olarak hazırlanan Adli Tıp Raporu’nda ıslak imza olduğu kanaatine varıldığını söyledi Başbakan Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı öne sürülen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgenin ıslak imzalı haliyle ilgili Adli Tıp raporunun savcıya ulaştığını açıkladı. Erdoğan, “Adli Tıp’ın raporunda ıslak imza olduğuna emin olma noktasında kanaate varılıyor” dedi. Gözler şimdi, geçtiğimiz aylarda “Islak imzaya sahip belge olmadığı için sonuca ulaşılması mümkün değil” açıklamasını yapan Başkanı ’a çevrildi. Cumhuriyet Başsavcısı önceki gün soruşturmasını yürüten savcılarla yaptığı toplantının ardından sorular üzerine “Soruşturma gizli. Bende öyle bir bilgi yok” dedi. Başbakan Erdoğan ise dün yolculuğu öncesi Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında, Çiçek’in imzasını taşıdığı iddia edilen belgenin aslına ulaşıldığı yönündeki soruları yanıtladı. Erdoğan, ’nin de suç duyurusunda bulunduğu belge konusunda şunları söyledi: ‘Ulaşmış olmalı’ “Devlet yapımız yürütme, yargıdan oluşur. Yürütme olarak bize ne düşerse biz onu sonuna kadar yapacağımızı söyledik. Bundan sonra aynı kararlığın içerisindeyiz. Akşam farklı sabah farklı konuşmayı sevmem. Şu anda süreci yargı devam ettiriyor. Emniyet teşkilatına görev düşmesi halinde konu takip edilir. Şu anda savcılığın elinde olan belge ne denli sağlamdır? Adli Tıp raporunun savcı beye ulaşmış olması lazım. Bunu savcı bey nasıl değerlendirecektir, ilgili mahkeme nasıl değerlendirecektir, bu onların takdiridir. Doğrular ortaya çıksın, gerçek ortaya çıksın. Çünkü devletini kimsenin zan altında bırakmaya hiç kimsenin hak ve selahiyeti yoktur. Böyle bir şeye de bizler asla aracılık edemeyiz.” Erdoğan böylece, belgenin varlığını ve Adli Tıp tarafından incelendiğini doğrulamış oldu. ‘’ya leke’ Pakistan yolunda uçakta konuşan Erdoğan, “irtica belgesi diye adlandırılan belgenin aslının cumhuriyet savcısına ulaştığı ve adli tıbbın da imzanın Albay Dursun Çiçek’e ait dediği yönünde bir haber var. Bu haber size ulaştı mı?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Tabii bu son gelişmeler ilginçtir. Yani ismi bilinmeyen bir subayın gönderdiği bir ihbar mektubuyla ortaya çıkıyor. Orada ıslak imzanın olduğu ve adli tıbbın verdiği raporda da bunun el ürünü olması noktasındaki bir kanaate varıldığı söyleniyor. Tabii bundan sonraki süreç savcı ile mahkeme arasındaki süreç olacaktır. Bu tür olayların sonuna kadar takipçisi olacağız. Bu tür olaylarla da devletimizi lekeletmemeliyiz. TSK zaten böyle bir gölgeyi kabullenmez, böyle bir lekeyi kabullenmez. Bunun için de tabii yasal süreç artık yargıda devam ediyor.” Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ ile bir görüşmesinin olmadığını da söyledi. Belgede imzası bulunduğu iddiasıyla haziran ayında gözaltına alınan Albay Dursun Çiçek hakkında daha sonra verilmişti. Genelkurmay: Haberler kaygı verici Genelkurmay Başkanlığı “ihbar mektubu ve odağındaki gelişmelerin öncelikle medyaya servis edilmesi”nden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek “haberin veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılığın yayın organlarına göre farklılık gösterdiği”ni vurguladı. Genelkurmay’dan yapılan açıklamada, dün medyada yer alan haberlerle igili şu görüşlere yer verildi: “Bugün (dün) bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücüdür. Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılık derecesinin yayın organlarına göre gösterdiği farklılık da hayli dikkat çekicidir. Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz.” Belgenin gerçekliği konusunda ilk soruşturmayı yürüten ancak aslına ulaşılamadığı gerekçesiyle dosyayı kapatan Genelkurmay Askeri Savcılığı, Taraf gazetesinde 12 Haziran’da “Ak Parti ve Gülen’i bitirme planı” başlığıyla yayımlanan planla ilgili soruşturma başlatmıştı. 12 gün süren soruşturma sonunda Çiçek hakkında takipsizlik kararı verilmiş, askeri savcılık, Çiçek’in görev yaptığı birimdeki 14 ve Genelkurmay Muhabere Merkezi’ndeki ana sunucunun incelendiğini, ancak belgenin izine rastlanmadığını bildirmişti. Fotokopi belge Askeri savcılığın açıklamasında, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı, ve ’ın belgeyi incelediği, ancak kesin görüş bildirmediği, ’nün belgeyle ilgili raporunun İstanbul Başsavcılığı aracılığıyla getirtildiği, çelişkili ifadeler içeren bu raporun da bilirkişiye inceletildiği vurgulanmıştı. Tüm bu çalışmalar sonunda elde fotokopisi bulunan belgenin Çiçek tarafından hazırlandığına yönelik kanıt elde edilemediği, kesin saptama için mutlaka “ıslak imzalı aslı”nın bulunması gerektiği de kaydedilmişti. Orgeneral Başbuğ sert çıkmıştı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da fotokopi belgeyle ilgili düzenlediği basın toplantısında şunları söylemişti: “Şu anda elimizde olan, hukuki anlamda bir kâğıt parçasıdır. Bugün bu kâğıt parçasının birileri tarafından TSK’yı yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendirmekteyiz. Bu kâğıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılması görevinin ise devletin istihbarat organları ile ilgili yargı organlarına düştüğünü ifade ediyor ve bunun yerine getirilmesini istiyoruz. TSK, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine bağlıdır. Bu ilkelere aykırı davranışlarda bulunan personelini bünyesinde barındırmaz. Genelkurmay Başkanı’nın bu ifadesi en büyük teminattır. TSK’da falan yapacak değiliz. Artık TSK’ya karşı üzerinden asimetrik psikolojik harekât yürütmeye son veriniz. Islak imzaya sahip belge olmadığı için sonuca ulaşılması mümkün değil.”
613255
Adem’de domuz gribi!
Adem’de domuz gribi!İRFAN KURTULMUŞ 25.10.2009 Tüm dünyayı etkisi altına alan 2. Ligi “Adeccoligaen” takımlarından HamKam’da forma giyen Türk Adem Güven’i de vurdu. 24 yaşındaki oyuncunun, ekibinin teşhisiyle altına alınan futbolcusu arasında yer aldığı açıklandı. HamKam Sportif Direktörü Tor Rullestad, futbolcudan alınan tahliller sonrası domuz gribinin belirlendiğini bildirdi. Ham Kam Kulübü Sağlık Ekibi ve Norveç Sağlık Kurumu’nun yaptıkları tahliller sonrası, Srdan Urosevic adlı futbolcuda domuz gribi bulunduğu belirlenirken; Adem ile birlikte diğer futbolcuya da Urosevic’ten bulaştığı ifade edildi. Mevlüt de riskte Milli Futbol Takımımız’ın oyuncularından ’in formasını giydiği Saint-Germainli (PSG) iki oyuncuya da domuz gribi teşhisi konuldu. Fransız kulübü söz konusu futbolcuların Ludovic Giuly ve Mamadou Sakho olduklarını doğruladı. ’nin ’yla bugün yapacağı maçın ise ertelenmeyeceği bildirildi.
613277
Çalınan eşyaları bulunan Özal'dan Başbakan'a teşekkür
Özal, konuyla yakından ilgilendiği için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti. Manevi değeri olan eşi Turgut Özal'ın hediyesi saat ile annesinin hediyelerinin bulunamadığını söyleyen Semra Özal, "Ne yapalım insanları kaybediyoruz, demek ki bunları da kaybedebilirmişiz." dedi. Bu dönemde yedi devlet başkanının kendisini arayıp, geçmiş olsun dileklerini ilettikleri bilgisini de veren Özal, böyle durumlarda gerçek dostların öğrenildiğini sözlerine ekledi. Semra Özal'ın Sarıyer'deki evi bir ay önce soyulmuştu. Polisin yaptığı çalışmalar sonucu eşyaların bir kısmı Şanlıurfa'da bulunmuştu. İSTANBUL CN
613869
Bu kuş bebek gibi ağlıyor
Bu kuş bebek gibi ağlıyor Giriş Saati 25.10.2009 14:33 Güncelleme 25.10.2009 14:38 Bebek gibi ağlayan papağan görenleri şaşırtıyor. İnsanların konuşmalarını ve hareketlerini taklit etmeleriyle ünlü papağanlar kendilerini şaşırtmaya devam ediyor. New york'taki bu papağan ise bebeklerin ağlamalarını taklit etmesiyle dikkatleri üzerine çekti. Bir bebeğin ağlamasından çok farksız bir şekilde ağlayan yetenekli papağan izleyenleri gülmekten kırıp geçirdi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar Yazarlar
613470
Bakan'dan zam savunması
Bakan'dan zam savunması ANKA Giriş Saati 25.10.2009 09:51 Güncelleme 25.10.2009 09:52 Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün soru önergesine verdiği yanıtta ÖTV artışını savundu. Bakan Şimşek, son 4.5 yılda akaryakıttaki ÖTV artışının gerçekleşen enflasyonun oldukça altında olduğunu söyledi. Şimşek, 4.5 yılda ÜFE'deki artışın yüzde 35.48, ÖTV tutarındaki artışın kurşunsuz benzin için yüzde 24,15 ve kırsal motorin için yüzde 29,96 olduğunu bildirdi. Bakan Şimşek, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün ÖTV artışlarına ilişkin soru önergesini yanıtladı. Akaryakıt ürünlerinde ÖTV'nin her bir ürün için litre, kilogram veya metreküp başına sabit bir tutar olarak uygulandığını kaydeden Bakan Şimşek, "ÖTV Kanununun yürürlüğe girdiği 2002 tarihinden 2004 tarihine kadar geçen dönemde akaryakıt ürünleri için belirlenen sabit ÖTV tutarları her ay, bir önceki ayda uygulanan vergi tutarları esas alınmak suretiyle TÜİK tarafından açıklanan toptan eşya fiyatları endeksindeki aylık artık oranında arttırılmaktaydı. ÖTV Kanununda yapılan değişiklikle 2005 yılı başından itibaren bu uygulama son verilmiştir. Aylık olarak uygulanan otomatik vergi artışının yürürlükten kaldırıldığı 2005 yılı başından 2007 yılı sonuna kadar geçen sürede akaryakıt ürünlerinden alınan ÖTV'de herhangi bir değişiklik yapılmamıştır" dedi. 2005-2009 döneminde üretici fiyatları endeksindeki (ÜFE) artışın yüzde 35,48 olduğunu ifade eden Bakan Şimşek, 15 Temmuz 2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararıyla akaryakıt ürünlerinin ÖTV'sinde yapılan değişiklikle yaklaşık 4.5 yılın sonundaki ÖTV tutarındaki artışın kurşunsuz benzin izin yüzde 24,15, kırsal motorin için de yüzde 29,96 olduğunu kaydetti. Şimşek, "Aynı dönemdeki yüzde 35,48 oranındaki ÜFE artış oranı ile birlikte değerlendirildiğinde ÖTV artışının gerçekleşen enflasyonun oldukça altında tutulduğu görülecektir" dedi. Şimşek, soru önergesine verdiği yanıtta, Avrupa ülkelerindeki ÖTV ve KDV toplamlarının perakende satış fiyatı içindeki oranları hakkında da bilgi verdi. Buna göre ÖTV ve KDV toplamlarının perakende satış fiyatı içindeki oranları; Mayıs 2009 itibariyle Almanya'da benzinde yüzde 66,5, motorinde yüzde 61,4, İngiltere'de benzinde yüzde 67,84, motorinde yüzde 63, 38, Fransa'da benzinde yüzde 65,57, motorinde yüzde 60,32. Türkiye'de ise bu oran 22 Ağustos 2009 itibariyle benzinde yüzde 66,82 ve kırsal motorinde yüzde 57,78. Bakan Şimşek, vergileme alanında yapılacak düzenlemelerin etkilerinin Bakanlığı ve ilgili birimlerce değerlendirildiğini de ifade ederek "Bu değerlendirmeler neticesinde izlenen ekonomik program ile bütçe hedefleri ve gerçekleşmeleri de göz önünde bulundurularak ülke ekonomisinin ihtiyaçları çerçevesinde vergi oran veya tutarlarında değişiklikler yapılmaktadır" dedi. Yayın tarihi: 25 Ekim 2009 Pazar
613997
"PKK provakatif tutumundan vazgeçmeli"
"PKK provakatif tutumundan vazgeçmeli"Neçirvan Barzani de gösterilere tepki gösterdi: "Türklerin jestinden memnunum" 25.10.2009 20:23Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başbakanı Neçirvan Barzani, terör örgütü PKK mensuplarının Türkiye'ye teslim oluşları sırasında düzenlenen gösterileri eleştirdi. "Örgütün barış grupları göndermesi barış yolunda önemli adım, ama bunu kışkırtıcı tarzda yapmamak gerekir" diyen Barzani, "PKK, sürecin durdurulması sonucunu doğurabilecek, Kürt düşmanlarınca suistimal edilebilecek kışkırtıcı tavırları benimsememeli" diye konuştu. Barzani, "Türk makamlarının jestinden memnun olduğunu" belirtirken "bu projenin, Kürt sorununun çözümü için devam edeceğini umduğunu" söyledi. DİYARBAKIR AHT Irak'ın kuzeyindeki Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani, Erbil'de Soranice ve Avrupa'da Kürtçe yayın yapan Rudaw gazetesine Türkiye'deki son gelişmeler ile ilgili açıklamalarda bulundu. Barzani, Türkiye'nin Kürt açılımına yönelik attığı adımlar karşısında çok memnun olduklarını kaydetti. Barzani, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Kürt açılımına yönelik adımlarını da olumlu bulduklarını ifade etti. PKK tarafından barış gruplarının gönderilmesinin iyi bir adım olduğuna işaret eden Barzani, "Ancak gönderme şekilleri provokatifti. PKK'nın teamül şekli mantıklı ve akıllıca olmalı. PKK bu grupların gönderilmesi adımını Türkiye'de kamuoyunu Kürt açılımına karşı yanlış yöneltmek ve sürece karşı olanları güçlendirmek için değil Türkiye'de şimdi devam eden Kürt açılımı için kullanmalı. Kürtlerin ve Türklerin beraber yaşamaları için kullanmalı. Gönderilen 34 kişi özgür bir şekilde ülkelerine gittiler. Bundan dolayı PKK, sürecin genişletilmesi için başka adımlar atmalı. Provokatif tutumdan da vaz geçmelidir" dedi. Bu sürecin başarısı için terör örgütü PKK'nın her türlü provokatif tutumdan kaçınmasını ümit ettiğini vurgulayan Barzani, Rudaw gazetesinde verdiği demeçte bu tutumların tekrar etmemesi temennisinde bulunduğunu söyledi. Barzani şunları söyledi: "Bu tutumlarıyla bu sürecin tıkanmasına sebep olmasınlar. Düşmanları çoktur. ünkü onların yanlış tutumları Türkiye'de Kürt sorununun çözümüne yönelik çaba gösteren herkesin ve bütün kurumların çabalarının tıkanmasına sebep olur ve böylelikle de Türkiye'de Kürt sorununun çözümünü çıkarlarında görmeyen ve çözümü istemeyenlere yardım etmiş olurlar." Barzani, "Türk makamlarının jestinden memnun olduğunu" belirtirken "bu projenin, Kürt sorununun çözümü için devam edeceğini umduğunu" söyledi.
613252
Dağdan inenleri topluma kazandırmak için çalışıyoruz
Hükümetin göreve geldikten sonra bölge için büyük yatırımlar yaptığına işaret eden Yılmaz, özel sektöre de taşın altına elini koyma çağrısı yaptı. Özel sektörü bölgeye çekmek için huzur ve güven ortamının çok önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Şükür geçmişe nazaran bölgede daha güvenli ve daha istikrarlı bir ortam oluşuyor. Şiddetin adının dahi geçmediği bir ortam hazırlamaya çalışıyoruz." dedi. Küresel krizle birlikte tüm dünyada yaşanan durgunluğa rağmen Türkiye'nin bunu daha farklı ve kolay atlattığını belirten Yılmaz, "Doğu ve Güneydoğu'ya devletin sırtında bir yük olarak bakmıyoruz. Buraları potansiyel bir güç olarak görüyoruz." şeklinde konuştu. Bakan Cevdet Yılmaz, gazetecilerin Irak'tan gelip teslim olan terör örgütü mensuplarının durumu ve bunların istihdamına ilişkin sorularını da cevaplandırdı. Atılan adımları 'sevindirici bir süreç' olarak değerlendiren Bakan, şöyle konuştu: "Türkiye vatandaşı hiçbir insanın suça bulaşmasını istemiyoruz. Suça bulaşmış örgüt mensuplarının sosyal hayata adaptasyonunu sağlamak için devlet olarak gerekli girişimler yapılacaktır. Sonuçta biz hiç insanımızın sıkıntı yaşamadığı, birlik ve beraberlik ruhunun çok güçlü olduğu bir ülkede hep birlikte yaşama azmindeyiz. Örgüte katılmış olmakla birlikte suça bulaşmamış kişilerin gelmesi ve yargı mensupları ve görevliler tarafından serbest bırakılması önemli bir gelişme olarak kaydedilmesi gereken bir durum. TCK'nın 221. maddesine göre, mevcut yasalarımız içerisinde yürüyen bir çalışma. İnşallah bunun devamı da gelir. İnşallah daha fazla olumlu bir süreç yaşanır." Hükümetin bir taraftan ekonomik bir taraftan da demokratik açılımı birlikte yürüttüğünü vurgulayan Yılmaz, bölgelerin tek sorununun ekonomik olmadığını, ancak ekonominin de olmazsa olmazlar arasında yer aldığını kaydetti. AB sürecinde Türkiye'nin demokratik reformlar yaptığını ve yapmaya devam edeceğini vurgulayan Bakan Yılmaz, "Bir ülkede hukukun ve demokrasinin gelişmesi bir nevi ekonomiyi tetikliyor. Birinci sınıf bir ülke olmak istiyorsanız güçlü bir hukuk devleti olmaktan başka çare yok." ifadelerini kullandı. 'Bir annenin gözyaşının bedeli yoktur' Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Mardin Şubesi'nin açılışında konuşan dernek başkanı Ömer Cihad Vardan, demokratik açılıma destek vermek için 30. şubelerini Mardin'de açtıklarını söyledi. Türkiye'nin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizen Vardan, "Biz artık sorunları ortadan kaldırmalıyız. Bu noktadaki açılımları destekliyoruz.
613367
AHMET ÇAKIR 100 yılın acısı
Bugüne kadar birçok kez 'Evsahibi yüzde 75 kazanır' dedikten sonra bu maç öncesinde en temel gerçeği unutmuş gibi yapamam. Üstelik Fenerbahçe bu oranı kendi evinde çok daha yukarı çıkarmışken... Bu noktada ilginç olan bir durum var: Taraflardan biri tarihin en parlak dönemini geçiriyor, öteki de yerlerde sürünüyor olsa bile bu kadar sürekli bir üstünlük tarihte yok! Galiba Sarı Kırmızılı takımın en çok umutlanabileceği nokta burası. Günün birinde bu çile bitecek. gün bu gece olabilir. Takım tertibi üzerinde yorum yapmayı, teknik taktik değerlendirmelerde bulunmayı bunu seven arkadaşlarıma bırakıyorum. Duygusal etkenlerin bu maçlarda her zaman çok daha önde olduğunu biliyorum. Yoksa Sarı Kırmızılı takımın her yönden üstün olduğu maçları da kaybetmesini açıklayabilmek mümkün olmaz. Ancak böyledir diye tahminde bulunmaktan da kaçınmam. Zaten iki gazeteye maçın 2-2 biteceğini söyledim. Nasıl olsa hep yanılıyorum ve bu da Fenerbahçeli okurlarımızı çok eğlendiriyor. Okuru eğlendirebilmek de önemsiz bir iş sayılmaz. Bu karşılaşmaların en rahatsız edici yanı, gerilim düzeyinin yüksekliği. Nitekim, 'taşıdığı şiddet potansiyeli açısından' dünyanın numaralı derbisi durumunda (Galiba 2'ye düştü). Ali Sami Yen'den 'sulu derbi' dışında son yıllarda şiddet eğiliminin biraz olsun azaldığını gözlemleyip seviniyorum. Hiç değilse bu noktada bir arpa boyu yol alabildik. Dön dolaş ezeli rekabetin 100. yılıyla ilgili sözler etmekten kendimi alamıyorum. Bu kadar büyük bir olayı ıskalamış iki camianın utandırıcı sorumluluğunu yaşadıkça dile getireceğim. Bu akşam Şükrü Saracoğlu'nda "İyi ki varsın ezeli rakibim ebedi dostum" gibisinden sanki biraz da alay ediyormuş gibi görünecek bir pankartın bile asılmayacağını bilmek, insana derin bir acı veriyor. Bu kadar büyük bir spor olayını sadece bir maç kazanmak ve kaybetmek sığlığında ele alarak varabildiğimiz yer ortada. Yine de Fenerbahçeli ve Galatasaraylı taraftarların futbol bayramı kutlu olsun. a.cakir@zaman.com.tr
613877
attı, yedi!
attı, yedi! 25/10/09 16:15 SAKARYASPOR: YALOVASPOR: Stat: Atatürk Hakemler: Muhsin Seyhan, Serdar Gezgin, İbrahim Bekler Sakaryaspor: Erol, Onur, Şaban, Levent, Berat, Volkan Başyurt, Muharrem (Dk. 46 Salih), Mustafa, Kerem, Volkan Şahiner (Dk. 80 Bünyamin), Selim (Dk.90 Ömer) Yalovaspor: Erşen, Mustafa, Ferit (Dk. 58 Cemal), Ramazan, Tevfik, Volkan, Haluk (Dk. 81 Ozan), Gökhan, Bilal, Hasan, Tunahan (Dk. 63 Mülayim) Goller: Dk. Kerem, Dk. 49 Volkan Şahiner, Dk. 82 Mustafa (Sakaryaspor), Dk. 21 Haluk, Dk. 70 Cemal, Dk. 89 Mülayim, Dk. 90 Ramazan (Yalovaspor) Sarı Kartlar: Dk. 83 Selim (Sakaryaspor) Kırmızı Kart: Dk. 88 Onur (Sakaryaspor)
613322
Cevdet Akçalı: Kürt sorunu nasıl var oldu
Cevdet Akçalı 25 Ekim 2009 PazarKürt sorunu nasıl var oldu Avrupa Konseyinde bir toplantı Birçok ülkenin başında terör problemi vardır. Bu problemlerin çıkışı, tırmanışı, bu soruna çare arayışları birçok yönleriyle birbirine benzer. Konu kronik hale geldikten sonra başlangıçta yapılan hatalar fark edilmekle birlikte, çoğu zaman iş işten geçmiş olur. 1972 yılında Avrupa Konseyi başkan yardımcısı idim. Bir defasında toplantı başlamadan önce, Konsey Başkanı Reverdin beni çağırarak, bir önerge gösterdi. Önerge, İngiliz parlamenter Mr. Darling* tarafından veriliyordu. Önergede, 12 Mart muhtırasından sonra Türkiye'de yapılan tutuklamalardan ve bunlar arasında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yakalanmasından söz ediliyor, bunların birer “özgürlük savaşçısı oldukları halde hapsedildiği” iddia ediliyordu. Önergede, bu konuda bir tahkikat komitesi kurulması ve raportör tayini isteniyordu. Hatırlanacağı üzere, 12 Mart 1971 tarihinde ordu komutanları hükümete bir muhtıra vermiş, Demirel Hükümeti istifa etmişti. Bunun üzerine Nihat Erim Başkanlığında yeni bir hükümet kurulmuş, sıkıyönetim ilan edilmiş ve terör zanlısı olarak birçok kimse hakkında takibata başlanmıştı. güne kadar Avrupa Konseyi'nde bu gibi davalardan bahseden, bu uygulamaları tenkit eden konuşmalar yapılmaktaydı. Ancak ilk defa bu konuda bir komisyon kurulması ve raportör tayini isteniyordu. Konunun önemli olan yönü buydu. Başkan Reverdin bunu haber verdikten sonra, “Herhalde sizin bu konuda bir müdahaleniz olacaktır.” dedi. Ben günün birinde Konsey'den böyle bir talep olacağını tahmin etmekteydim. Dolayısıyla, vereceğim cevap konusunda hazırlıklıydım. Başkanlık Divanı toplantısında Mr. Darling'in önergesindeki isteklerini açıklayan konuşmasından sonra Başkan sözü bana verdi. Yaptığım konuşmanın özeti şuydu:** “Avrupa Konseyi, demokrat ülkelerin kurduğu bir topluluktur. Gayesi demokrasiyi korumak ve yaymaktır.” Önergede sözü edilen kişilerden Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Marksist, Leninist ideolojiye sahip olduklarını ve isteklerinin mevcut düzeni değiştirerek komünist bir idare kurmak olduğunu izah ettim. Ve devam ettim: “Avrupa Konseyi'nin bunlar hakkında bir komisyon kurması bu ideolojiyi savunanlara cesaret verir. Ve bu durum Avrupa Konseyi'nin misyonuna ters düşer.” “Türkiye'deki görülmekte olan davalarda Avrupa Konseyi prensiplerine ters düşen uygulamalar varsa, bunları genelleştirmeden, teker teker burada konuşabiliriz. Ancak bu konuda bir komisyon kurulması ve raportör tayini yanlış anlamalara sebep olabilir. Bir yönüyle de onlara cesaret verir.” İngiliz parlamenterin itirafı Konuşmamı toplantıda bulunanlar dikkatle dinlediler. Ama en enteresan müdahaleyi bizzat önerge sahibi Mr. Darling yaptı: “Sayın Akçalı'yı dinledikten sonra olaya bakış tarzım çok değişti. Bu konuda Kuzey İrlanda'daki olaylara yaklaşım tarzımızdaki hatamızı şimdi anlıyorum. Biz İşçi Partisi olarak, Kuzey İrlanda'da Muhafazakâr Parti iktidarının uygulamalarını tenkit için Avrupa Konseyi'nde İrlanda'daki IRA konusunu incelemek üzere bir komisyon kurdurduk. Onların hak savunucuları olduğunu söyledik.” “Bu komisyonun kurulması, IRA terörünü önleyecek yerde ona cesaret verdi. Sonradan anladık ki, Kuzey İrlanda'daki IRA hareketi bir hak savaşı değil, ülkede anarşi çıkarmaya yönelik bir terör faaliyetidir. Buna arka çıkıyor görünmek bize büyük zarar getirmiştir. Bu sebeple Türkiye hakkındaki önergemi geri alıyorum” dedi. Mr. Darling'in bu konuşmasında işaret ettiği şey şuydu: Her ülkede insan hakları alanında bir takım yanlış uygulamalar olabilir. Ancak yapılan yanlışlardan sadece birini öne çıkarır, diğerlerini göz ardı ederseniz, dikkatler sadece onun üzerinde toplanır ve diğer konular ihmal edilir. Gündem maddesi yaptığınız konunun mağdurları saydığınız kişileri savunur görüntüsü verirsiniz. Onları mağdur göstererek asıl suçlarının görünmesine engel olursunuz. Kürt Sorununun ortaya çıkışı Ülkemizde PKK'nın eylemlerine ve Kürt sorununa yaklaşımımız da bu yönden yanlış olmuş ve bu sebepten halli güçleşmiştir. Bu sorun, “Kürt kimliğini tanıyalım.”, “Ülkede bir Kürt sorunu vardır” denildiği anda başlamıştır. Türkiye'nin buna benzer binlerce sorunu varken sadece bu konuyu öne çıkarmak yanlıştır. Bu yaklaşım kangren olmuş bir organın bir parçasını keserek vücudu kurtarmaya çalışmak gibidir. İşte “Türkiye'de bir Güneydoğu meselesi var, bir Kürt Kimliği meselesi var” diyenlere şu suali sormak gerekir: Neden sadece Güneydoğu'nun ve neden sadece Kürt kökenli vatandaşların problemleri vardır? “Hürriyet tecezzi kabul etmez”, yani bölünemez. Bunlardan birisinin yokluğu diğerlerinin de yokluğu manasına gelir. Biz yabancı gözlemcilere “Neden sadece Diyarbakır'a gidiyorsunuz?” diye kızıyoruz. Aynı suali şu şekilde kendimize sormamız gerekir: “Sayın Başbakan Türkiye'nin 81 vilayetini dolaşıyor. Neden onun Diyarbakır'a gidişine ayrı bir olay gibi bakılıyor?” İşte bu anormal yaklaşım, ülke sorunlarını etnik veya bölgesel temelde ele almamızdan kaynaklanıyor. İrlanda komisyonunun akıbeti Avrupa Konseyi'nde kurulan İrlanda Komisyonu ne olmuştur? Bu komisyon nazari olarak halen mevcuttur. Bunun çalışmasının mahzurları dikkate alındığından 1971 yılından beri çalıştırılmamaktadır. Kısaca söylemek gerekirse, Kürt sorunu, “Türkiye'de Kürt sorunu vardır” denildiği zaman var olmaya başlamıştır. Sayın Başbakan da “Kürt Sorunu vardır. Bu sorun ancak demokratik yoldan halledilecektir” demek suretiyle bu soruna katkıda bulunmuştur. Bu ifadelerden sonra şu suali soranlar olabilir: “Demokrasi Türkiye'ye Kürt sorunu var olduğu için mi gelecektir.” Durum böyle bile olsa bizler buna da şükür diyoruz... Kürt konusunun çözümü için alınacak demokratik önlemlerden hepimiz yararlanacağız. (*) George Darling, Scheffield Milletvekili daha sonra Lord oldu. (**) Bu konuşmam Başkanlık divanı kararıyla bütün üyelere dağıtıldı. Bu konuşmam sebebiyle İngiliz İşçi partisi tarafından İngiltere'ye davet edildim. Partinin ileri gelenleri önünde bu konuyu tartıştık. Bir milletvekilinin bu konuda söylediği şu söz çok dikkat çekiciydi: “Biz bir adaya çekilmişiz ve bazen kıta Avrupa'sında olanları anlamakta güçlük çekiyoruz.”
613883
Mardin şans tanımadı!
Mardin şans tanımadı! 25/10/09 16:02 MARDİNSPOR: ELAZIĞSPOR: Stat: 21 Kasım Hakemler: Tayfur Özkan, Sedat Bayrak, Esat Sancaktar Mardinspor: Osman, Ali, İbrahim Demir (Dk. 63 Furkan), Mehmet, Bahadır, Nedim, Emre (Dk. 55 Oktay), İbrahim Halil Yiğit, Tuncay, Kerem (Dk. 87 Erkan), Burak Elazığspor: Gökhan Zirekli, Cenk, Ömer, Arif (Dk. 85 Gökhan) Muammer, Metin (Dk. 60 Harun), Serdar, Deniz, Murat, Haluk, Orhan (Dk. 67 Şükrü) Goller: Dk. 62 Kerem, Dk. 90 Furkan (Mardinspor) Sarı Kart: Dk. 40 Deniz, Dk. 68 Arif, Dk. 75 Murat (Elazığspor), Dk. 85 Kerem (Mardinspor)
613168
ABD'de simit rüzgarı
ABD'de simit rüzgarı Türk simidi, Amerikalıların sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi Bagel'a rakip çıktı. Manhattan'da satılmaya başlanan simit, Bagel'ı tahtından indireceğe benziyor NEW YORK Amerikalıların 'sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi' olarak adlandırdıkları Bagel'a rakip çıktı. ABD'nin ünlü dergisi New York Magazine bu haftaki sayısında, Manhattan'da satılmaya başlanan Türk simidinin artık Bagel'a meydan okuduğunu yazdı. Lord of the Rings (Yüzüklerin Efendisi) başlığını kullanan dergi, “Bagel üreticileri kendilerini kollayıp artık daha dikkatli olmak zorunda” diye yazdı. TAHTINI SARSIYOR Başta New York ve Kaliforniya eyaletlerinde olmak üzere çok tüketilen Bagel'ın tahtının sallandığını yazan dergi, Türk simidinin tadının, Amerikalıların çok sevdiği Bagel ve Pretzel arasında bir tat olduğunu aktardı. Dergi, okuyucularına, 'Türklerin Bagel'a meydan okuyan simidini tatmak ve Türk usulü simit-çay keyfini yaşamak için Türklerin açtığı restoranlara uğrayın' çağrısı yaptı. Bagel'ın ilk kez Polonya'da ortaya çıktığı tahmin ediliyor. Polonyalı göçmenlerin ABD'ye ayak basmasının ardından Amerikalılarla tanıştırdıkları Bagel'ın tadı kısa sürede tüm ülkede yayıldı. Önceleri Musevilerin açması olarak tanınan Bagel, daha sonra Kanada'da da yaygınlaştı. 25.10.2009
613639
Birileri ölürse vebalini ödeyemezsiniz
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI Birileri ölürse vebalini ödeyemezsiniz Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "domuz gribi aşısı yaptırmayın" diyen çevrelere sert tepki gösterdi. Türkiye ve dünyadaki bilim adamlarının aşının risk altındaki kişilere yapılmasında ittifak ettiğini anlatan Akdağ, ancak "şöhreti ve popülizmi seven bazı kişilerin" milletin kafasını karıştırmaya çalıştığını söyledi. Vatandaşlara 'aklıselim bilim adamlarının ekseriyeti ve yetkili kuruluşları' dinlemelerini tavsiye eden Akdağ, 'aşı yapmayın' telkinlerinde bulunanları uyardı: "Yarın bir hamile kardeşimiz aşı yapılmadığı için gribe yakalanır, ağır geçirir ve hayatını kaybederse, bir astımlı yavrumuz, bir kalp yetmezliği veya karaciğer yetmezliği olan erişkin bir kişi hastalığa yakalanır ve hayatını kaybederse, bu iddialarda bulunanlar acaba bunun vebalini ödeyecekler mi? Vatandaşım yarın bana gelse dese ki: 'Ben falanca vatandaşı seyrettim, ısrarla aşı yaptırmayın dedi, ben de yaptırmadım. Çocuğumu kaybettim.' Ben, sağlık bakanı olarak suç duyurusunda bulunacağım. Bunu şimdiden açıkça ilan ediyorum.' Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Akdağ, Uzundere ilçesinde yapımı tamamlanan devlet hastanesinin açılışına katılmak üzere geldiği Erzurum'da Vali Sebahattin Öztürk'ü makamında ziyaret etti. Domuz gribine karşı aldıkları tedbirlerin faydasını gördüklerini ve meseleyi çok dikkatli takip ettiklerini ifade eden Akdağ, tüm gayretlerinin hastalığın yayılma hızını azaltmak ve aşılanması gereken gruplara aşının yetişmesini sağlamak olduğunu söyledi. Bakan Akdağ, "Öncelikle sağlık çalışanları ve hamilelerle, ağır hastalığı olup grip geçirenler, çocuklar ve hacılar aşılanacak.' diye konuştu. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribine bağlı ilk ölüm haberini Erzurum'da aldı. Akdağ, "Risk gruplarının aşılanması açısından günlerdir bazı kişilerin yaptığı olumsuz propagandalar var. Böylece bunların da ne kadar anlamsız olduğu ortaya çıkıyor." dedi. Akdağ, hastalığın nadiren de olsa ölümle sonuçlanabileceğini başından beri söylediklerini, bu sebeple paniğe gerek olmadığını söyledi. Bir basın mensubunun "20 yaş üstünde kadar risk yok, demiştiniz. Ama ilk ölümlü vaka 29 yaşındaki bir kişinin ölümüyle yaşandı. Bu konu hakkında ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine Akdağ, ölen kişinin hastane çalışanı olduğunu hatırlattı ve ekledi: "Hastane çalışanlarını risk altında kabul ediyoruz. Zaten biz de tüm sağlık çalışanlarına aşı yapacağız." 25.10.2009 GÜNDEM
613845
'Kardeşimin ölümünde ihmal var'
KÜRŞAT BUMİN HAYRETTİN KARAMAN CEVDET AKÇALI 'Kardeşimin ölümünde ihmal var' KALECİK (A.A) Başkentte domuz gribi dolayısıyla hayatını kaybeden kişinin ağabeyi Hüseyin G, kardeşinin ölümünde ihmali olduğunu ileri sürerek, hastaneyi mahkemeye vereceklerini bildirdi. Kardeşinin Kalecik ilçesi Satılar Köyü'ndeki cenazesinin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Hüseyin G, kardeşinin ölümünün ailesini çok üzdüğünü belirtti. 'GERÇEĞİ TELEVİZYONDAN ÖĞRENDİK' Hüseyin G, kardeşinin hastanede temizlik görevlisi olduğunu ifade ederek, 'Kardeşim zatürre şüphesiyle çalıştığı hastaneye yattı. Cumartesi günü telefonla bizi arayarak durumunun ağırlaştığı söylendi. Biz kalp rahatsızlığından öldüğünü düşünüyorduk, ancak gerçeği daha sonra televizyondan öğrendik' iddiasında bulundu. 'HASTANEYİ MAHKEMEYE VERECEĞİZ' Kardeşinin ölüm nedeninin raporda, 'Domuz Gribi' yazdığını öne süren Hüseyin G, 'Hastanedeki doktor bize bu virüsü herkesin taşıyabileceğini ve virüsün hastanede de olduğunu söyledi. Doktor, kardeşimin ikinci bir hastalığının olması nedeniyle öldüğünü belirtti. Kardeşimin ölümünde yüzde 100 ihmal olduğunu düşünüyorum. Hastaneyi mahkemeye vereceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız' dedi. Hüseyin G, kardeşinin tedavisi sırasında eşinin yanında kaldığını anlatarak, 'Kardeşimin domuz gribinden öldüğünü öğrendikten sonra eşini de hastaneye götürdük. Yetkililer bize bir şey söylemedi. Ateşi çıkması durumunda getirmemiz gerektiğini belirttiler' diye konuştu. Ağabey Hüseyin G, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin de konuyla ilgili kendilerini arayıp herhangi bir bilgi vermediğini iddia etti. 25.10.2009 GÜNDEM