558167 Bismil'de alacak kavgası: ölü Bismil İlçe Tarım Müdürlüğü karşısında iki grup arasında çıkan alacak verecek kavgasında Abdülaziz Önal (53), E. S.(24) tarafından göğsünden bıçaklandı. Ağır yaralı halde hastaneye kaldırılan Abdülaziz Önal tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hafif yaralı E.S. ise gözaltına alındı. Abdülvahit Önal'ın 20 yıllık arkadaşı olduğunu söyleyen E.S.'nin babası İsmet S. yaşanan olayı şu şekilde aktardı: "Abdülvahit ay önce benden taziyesinin olduğunu söyleyerek borç para istedi. Ve ben de kendisine bin Lira borç para verdim. Ödeme günü geldiğinde borcunu geri ödemesini istedim. Bana hiçbir şekilde borcu olmadığını söyledi. Sözlü münakaşamız kavgaya dönüştü. Polislerin gelmesiyle olay biraz yatıştı, beni ve oğlumu emniyete getirdiler. Biz polis karakolunda beklerken diğer iki oğlum olay yerine giderek tekrar tartışmışlar. Çıkan kavgada maalesef bu üzücü durum yaşandı. Üzgünüz." Abdülvahit Önal'ın oğlu Akif Önal ise babasının bütün borcunu ödediğini ve istenen paranın faiz kısmı olduğunu iddia etti. Babasının bu parayı faizli almadığını ileri süren Önal, "Babam 20-30 yıllık arkadaşı olan İsmet S.'ye borcunu ödediğinde ben bu parayı sana faizli vermiştil faizini de isterim dediğini söyledi. Babam da faizi kabul etmeyince kavga çıktı. Çıkan kavgada maalesef amcam bıçaklandı." şeklinde konuştu. 557058 Mustafa İslamoğlu:Rahmet/cennet kapıları açılır..(2) Mustafa İslamoğlu 09 Eylül 2009 Çarşamba“Rahmet/cennet kapıları açılır..” (2) Ramazan'da, rahmet kapılarının her birine giden bir ışık yolu vardır. Vahyin doğum ayı olan Ramazan'a vahiy nuru mümine inerse, bu nur sayesinde kapılara giden yolu görür. Değil mi ki, bir kapının açık olması yetmez. Bunun için tam dört unsura ihtiyaç var: 1. Kişinin açık kapıya giden yolu görmesi lazımdır. 2. yolu yürüyecek dermana sahip olması lazımdır. 3. kapının açık olduğunu fark etmesi gerekir. 4. kapıdan geçecek mecali bulması lazımdır. İşte insana mecali veren Ramazan'dan başkası değildir. Hadisin bir başka varyantında “cennet kapıları açılır” ifadesi vardır. Bu ifadeyi nasıl anlayalım? Öyle ya, biz dünyada yaşıyoruz. Cennet ise ahirette. Ahirette çıkan kapıdan, dünyadaki insan nasıl geçecek? Daha ölmedik. Bu kapının açık olmasının pratikte ne gibi bir yararı ve karşılığı var? Allah Rasulü'nün fem-i saadetlerinden eğer bu kelimeler çıktıysa, bunu birkaç açıdan anlamak mümkün: 1. Ramazan'da açılan cennet kapılarından giren salih amellerimizdir. Ramazan'la dirilen mümin oruç tuttuğu için tüm arzularından belli bir müddetle vazgeçer. Diyelim ki donatılmış bir sofra canı istedi, Allah'ın emrine imtisal için imkânı olduğu halde el uzatmadı. sofra, mümin için cennete gidip orada sahibini bekleyecek. Canı çekip de yemediği elma, armut, muz ağaçları orada kendisi için ekilecek. Yani Ramazan'da salih amelleri orada kendini bekleyecek. Burada bir soru var: Başka zamanlarda salih amellerim cennete girmeyecek mi ki? İkisi arasındaki farkı “gümrük” benzetmesiyle açıklayabiliriz. Ramazan dışında yaptığımız her amel gümrükten geçecek. Yani hesap gününde ince elenip sık dokunacak. Verilecek ödül, amelin hayatla çapraz ve paralel ilişkisine göre değerlendirilecek. Ancak vahyin doğum ayı, Ramazan'a özgü bir rahmetle salih ameller tabir caizse “gümrüksüz” geçecek. İki dünya arasındaki kapıdan geçişte “Ramazan” damgası taşıyanlara geçiş üstünlüğü ve kolaylığı sağlanacak. 2. “Ramazan'da cennet kapıları açılır”ın muhtemel ikinci anlamı da şu olabilir: Ramazan'da açılan cennet kapılarından, Ramazan'ı ihya eden müminin yüreğine cennet esintileri gelecektir. kalbinde bu esintileri bulacak, bunlar sayesinde akleden kalbi Kur'an'a açılacaktır. İbadetler yük olmaktan çıkıp, Burak olacak ve onu cennete taşıyacaktır. Bu kapılardan biri Kur'an kapısı, biri sabır kapısı, biri infak kapısı, biri tefekkür kapısı, biri zikir kapısı, bir diğeri şükür kapısı, bir diğeri hamd kapısı, bir diğeri davet kapısı vesairedir. Bunu böyle sayın gitsin. İşte bu ve buna benzer ameller işleyen kişinin kalbine, açılan cennet kapılarından bir efilti, bir tat ulaşır. İnsan tadı aldığında salih amelleri külfet olarak algılamaktan uzaklaşır, artık nimet olarak algılamaya başlar. Yüreğinin damağına tat değer ve tadın kaynağına ulaşmak için peşine düşer. tatla mest olur. Ramazan geçip gider, fakat tat yüreğinin damağında öylece kalır. insanın akleden kalbi cennete girmiş gibi olur. Allah bizi buna muvaffak kılsın. Ramazan gönlümüze cennet kokuları taşısın. 556469 CHP kapalı oturuma katılma sinyali verdi, hükümetten somut proje istedi CHP Parti Sözcüsü Mustafa Özyürek kapalı oturum yapılması halinde de Meclis toplantısına katılacaklarını ve endişelerini paylaşacaklarını söyledi. Siyasetin gündeminde ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın muhalefet liderlerinden isteyeceği ileri sürülen 'randevu talebi' vardı. Özyürek, randevu talebine "Siyasiler birbirleriyle her zaman görüşebilir." diyerek açık kapı bıraktı. Hükümetten açılıma ilişkin somut proje ortaya koymasını isteyen CHP Grup Başkan Vekili Hakkı Suha Okay ise randevu talebinin gelmesi halinde bunu gözden geçirebilecekleri mesajını verdi. Ancak şartları olduğunu hatırlattı. CHP Genel Saymanı ve Parti Sözcüsü Özyürek ile Grup Başkan Vekili Okay, Meclis'te gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevaplandırdı. Başbakan'dan randevu gelmesi halinde tutumlarının ne olacağı sorusunu Özyürek şöyle cevapladı: "İçeriği belli olmayan bir konuda neyi konuşacaksınız? Demokratik açılımın içinin doldurulması gerekir. Çerçeveyi, işin özünü ortaya koyarlarsa, bu çerçeve bizim kırmızı çizgilerimizi gözeten bir çerçeve olursa, örneğin; Anayasa'daki Türklük kavramının Anayasa'dan çıkarılmasını öngören bir çalışma yol haritası olursa, bizim üzerinde çalışmayacağımız, konuşmayacağımız bir konudur. Anadili eğitim dili haline getiren bir öneri ile karşımıza gelirlerse, gene bu konuda bir görüşmeye lüzum yok." Okay da benzeri bir açıklama yaparak önce hükümetin açılımın içini doldurması gerektiğini belirtti. Bu gerçekleşirse bir görüşme gerçekleşebileceğini söyledi. Okay, "AK Parti'nin, projesi, düşüncesi neyse, yol haritası varsa bunu kamuoyuna açıklaması gerekir. Bunu açıkladığı takdirde bunlar üzerinde görüşülebiliriz. Genel Başkan'ımız da, 'Başbakan'ın bir projesi varsa görüşebiliriz.' dedi." şeklinde konuştu. Parti Sözcüsü Mustafa Özyürek, açılımla ilgili kapalı oturuma katılacaklarını söylerken, kendi tercihlerinin açık oturumdan yana olduğunu belirtti. Demokratik açılım konusunda bugüne kadar Meclis'in bilgilendirilmemesinin büyük eksiklik olduğunu kaydetti. Özyürek, "Meclis'in bilgilendirilmesinin birkaç yolu var. Hükümet genel görüşme isteyebilir. Muhalefet, görüşlerini orada ifade eder. Bunu kapalı oturumda yapmak istedikleri anlaşılıyor. Kapalı oturum da olsa Meclis çalışmasından uzak kalmamız söz konusu değil. Kapalı oturumlarda da düşüncelerimizi ifade ederiz. Tarihe not düşmeyi sağlamak isteriz." diye konuştu. 556955 Çocuk yazarları Köln yolcusu Etkinliklerde, Behiç Ak kaçan kedilerle ilgili öyküler anlatırken, Mavisel Yener, garip yaratıklardan bahsedecek. Aytül Akal ve Fatih Erdoğan ve Yalvaç Ural sihirli şeyler hakkında bilgi verecek. Zehra İpşiroğlu, anneannesiyle birlikte kitap yazan bir kız çocuğunu tanıtacak. Necdet Neydim şiirlerini okuyacak. Mustafa Ruhi Şirin ve Mevlâna İdris Zengin şiir, öykü, masal ve masalımsı öyküler anlatacaklar. Seza Kutlar Aksoy, Tomurcuk ve Pembe kedisinden haberler verecek. Pakize Özcan ile Mine Soysal da Türkiye'deki çocukların yaşantılarını anlatacak. Ayrıca Türk Çocuk Kitapları Çizerleri Birliği Boyalıkuş'un eserleri sergilenecek. 558227 İran, “yeni öneri paketini” sundu “yeni öneri paketini” sundu nükleer faaliyetleriyle ilgili güncelleştirilmiş “yeni öneri paketini” açıkladı.  Dışişleri Bakanı dünyadaki son gelişmeler ve değişmeler dikkate alınarak güncelleştirilen yeni öneri paketini, bakanlık konutunda bugün akşam üzeri, Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri ile ’dan oluşan artı ülkelerinin temsilcilerine sundu. Diyalog ve için yeni bir fırsat sunduklarını ifade eden Mutteki, “Öneri çerçevesinde müzakerelerde yeni bir sayfa açılmasını umut ettiklerini” söyledi. Tahran yönetiminin son önerisi, ve Almanya’nın müzakere talebine ilişkin öneri paketlerine cevap niteliği taşıyor.  artı ülkeleri, müzakerelere ek olarak Tahran yönetiminden zenginleştirme faaliyetlerini askıya almasını istemişti.  Batılı ülkelerin öneri ve taleplerinin kabul edilemeyeceğini belirten Tahran yönetimi, “uranyum zenginleştirmeyi kırmızı çizgisi olarak” açıklamıştı.  Cumhurbaşkanı da “Bize göre nükleer enerji dosyası kapanmıştır. Uluslararası yasalar çerçevesinde ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile işbirliği içinde nükleer enerji faaliyetlerimize devam edeceğiz. İran halkının hakları konusunda hiçbir zaman müzakerelerde bulunmayacağız” demişti. Ahmedinejad, Batı ile müzakereler konusunda da “Bütün ülkelerin barışçıl nükleer enerji elde etmelerine imkan sağlanması, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve imhası konularında müzakerelere hazırız” ifadelerini kullanmıştı.  İran’ın nükleer enerji programıyla ilgili Almanya’da Eylülde toplantı yapan artı ülkeleri, “müzakerelere başlanması çağrılarını” yinelemişti. 556922 'BBG Evi' tuzağına düşen kızlar, lüks villaya kapatıldı Çeşitli illerden İstanbul'a getirtilen kızlara, 50'şer bin TL değerinde senet imzalatıldığı belirlendi. İbretlik olay, Beykoz'da Mahmut Şevketpaşa Köyü'ndeki bir villada yaşandı. Alınan bilgiye göre, Türkiye'nin değişik illerinden genç kız, BBG evi programında oynamak için bir yapımcı şirketle anlaştı. Bir süre sonra kandırıldıklarını anlayan genç kızlar, ailelerini aradı. Kaçmamaları için 50 bin TL'lik senetlere imza atmak zorunda kaldıklarını söyleyen gençler, aydır lüks bir evde alıkonulduklarını anlattı. Ailelerin güvenlik güçlerine haber vermesi üzerine Beykoz Riva Jandarma Komutanlığı'na bağlı ekipler, villaya operasyon düzenledi. Kurtarılan kızlar ailelerine teslim edildi. 556582 Türkiye halkı ne kadar dindar? Anket Ersin ÇELİK’in haberi Kur’an’ın Anlamıyla Buluşmak Platformu (KAP) Türkiye’deki Müslümanların dindarlık ve Kuran’ı Kerim okuma anlayışıyla ilgili kapsamlı bir araştırma yaptırdı. KAP, tertip ettiği “Kur’an’ı Kerim’i ve Mealini Güzel Okuma yarışmasının” basın toplantısında 2007’de yaptırdığı kapsamlı araştırmanın sonuçlarını kamuoyuna sundu. İki ayrı haber olarak yayınlayacağımız araştırmanın ilk olarak “dindarlık” bölümüyle ilgili kısmını sunuyoruz. Ayrıca araştırmadan çıkan bazı verileri TESEV’in 1999 ve 2006 yılında yaptırdığı “Türkiye’de Din, Toplum ve Siyaset” konulu araştırması ve KONDA’nın 2007’deki “Dindarlık” anketinden çıkan sonuçlarıyla karşılaştırdık.   ANAR Araştırma Şirketi’nin, 12 ilde, 2224 kişiyle yüz yüze görüşerek yaptığı ankette, Türkiye’deki Müslümanların; dindarlık durumu, çocuklarının dindar olarak yetişip yetiştirmek istememesi, dini eğitim için ilk başvurulan yer, vakit namaz kılma, oruç tutma, Cuma, bayram ve teravih namazı kılma, hacca gitme, zekât verme ve kurban kesme oranları araştırıldı. YÜZDE 5’i ALEVİ KAP’ın yaptırdığı araştırmanın sonuçları, TESEV’in 1999 ve 2006’da yaptığı ve büyük ses getiren “Türkiye’de Din, Toplum ve Siyaset” araştırmaları bulguları ile büyük oranda örtüştüğü gözlemlenirken, ankete katılan deneklerin yüzde 82,4’ü Sünni, yüzde 4,9’u ise Alevi mezhebine dahil oldukları ifade ettiler. DİN, HAYATIN ÖNEMLİ BİR YERİNİ TUTUYOR Araştırmaya katılanların yüzde 92,6’sı dinin hayatlarında önemli bir yer tuttuğunu söylerken, eğitim seviyesi yükseldikçe dindarlık seviyesinin de düştüğü görüldü. Ankete katılanların yüzde 62,8’i kendisini “dindar” olarak tanımlarken, bu oran kadınlarda yüzde 65, erkelerde ise yüzde 60.6 olarak çıktı.  Genel anlamda “hiç dindar değilim” diyenler ise 1,7 oranında. Anketin genelinde göre kadınlar kendilerini erkeklere nazaran daha fazla muhafazakar ve dindar olarak tanımlarken, yaşın artmasına bağlı olarak kişilerin kendilerini “dindar olarak tanımlama” eğiliminin arttığı belirlendi. Araştırmaya göre, eğitim seviyesinin yükselmesine bağlı olarak, dindarlık eğilimi de azalıyor. “Dinin hayatınızdaki önemi nedir?” sorusuna;  “okur yazar olmayanlar” yüzde  63.6, “lise mezunu” olanlar yüzde 41.1, lisan üstü (Master ve doktora yapanlar) ise yüzde 23,1 oranında “çok önemli” cevabını verdi. “DİNDARIM” DİYENLERİN YARISI VAKİT NAMAZ KILIYOR Deneklerin yüzde 82,2’si çocuklarının dindar olarak yetişmesini istediklerini belirtirken, ayrıca yüzde 74,6’sı “ilk din eğitimini” anne ve babalarından almış. Dini konularda ilk başvurulan yerin yüzde 30,8 ile cami hocalarının olduğunun görüldüğü araştırmaya göre, dindarım diyenlerin ibadet etme oranı ise yarı yarıya düşüyor. “Beş vakit namaz kılıyorum” diyenlerin oranı yüzde 45,8 olarak çıkarken, “hayır kılmam” diyenlerin ise yüzde 23 oranında. Namaz kılanların oranı TESEV’in 1999 yılında yaptırdığı “Türkiye’de Din, Toplum ve Siyaset” konulu araştırmada da “5 vakit namaz kılıyorum” diyenlerin oranı yüzde 45,8 oranında çıkmıştı. 2007 KONDA’nın yaptırdığı araştırmada ise düzenli namaz kılanların oranı yüzde 43.9 çıkmış, yüzde 14.4'ü ise hiç namaz kılmadığını söylemişti. Deneklerin yüzde 65,6’sı düzenli olarak Cuma namazına, yüzde 79,7’si düzenli olarak Bayram namazına, yüzde 30,9’u ise düzenli olarak teravih namazına gittiklerini belirtiyor. İSLAM’IN DİĞER ŞARTLARINA UYUM İslam’ın şartını içeren diğer maddelerde ise oranlar şöyle. Düzenli olarak oruç tutanlar; yüzde 79,3, hacca gidenler yüzde 6.1, zekât verenler yüzde 56.7, kurban kesenler ise 51.2 oranında çıktı. Eğitim düzeyi yükseldikçe oruç tutanların oranının azaldığı araştırmaya göre, lisan üstü ya da master¬¬¬ düzeyinde olup da hacca gidenler ise yüzde 15,14 oranında. Etiketler: (Haber 7) Bu haber 459 kez okundu. (3 dk. arayla güncellenir) Sağ olsun yıllardır eğitim sistemimizi dizayn edenler.İşin vahametini bilenler hep uyarıyordu da işlerine gelmediği ,yada böylesi daha çok işlerine geldiği için duymamazlıktan gelenler hemen Laikliği ve Atatürkçülüğü kendilerine Maske yaparak dinsizliği aşılamaya çalıştılar.Şimdi de sanki Dindarlık Cahillikten kaynaklanıyor.İnsanlar okudukça bilinçlendikçe dindarlıktan uzaklaşıyormuş gibi bir hava yaratılıyor.Tam tersine Okumuş dindar insanlar.Hakkıyla dini yaşayan,diğer az tahsilli insanlar gibi dini ku 557334 Tünelin ucu göründü Strauss-Kahn, İtalyan ekonomi gazetesi Il Sole 24 Ore'de dün yayımlanan demecinde, ''Küresel ekonomi için düzelmenin 2010 yılının ilk yarısında olacağını söylüyoruz. Bu düzelme bir çeyrek dönem önce bile olabilir'' dedi. IMF Başkanı Strauss-Kahn, ''Tünelin sonunu görüyoruz, ancak halen krizdeyiz'' ifadesini de kullandı. Küresel ekonominin düzelmeye başladığı yönündeki iyimser görüşlere karşın bazı ekonomistler, hükümetlerin teşvik programlarını çok erken kesmeleri halinde krizin sona ermeyebileceğinden endişeleniyorlar. 557590 F.Bahçe'ye İsviçreli, G.Saray'a İtalyan ve 'ın UEFA gruplarında oynayacağı ilk maçları yönetecek hakemler açıklandı. ile Hollanda temsilcisi Twente arasında 17 Eylül Perşembe günü İstanbul'da oynanacak karşılaşmayı İsviçreli Claudio Circhetta yönetecek. Şükrü Saracoğlu Stadı'nda saat 22.05'te başlayacak karşılaşmada, Circhetta'nın yardımcılıklarını Francesco Burgina ve Raffael Zeder yapacak. Dördüncü hakem Nikolaj Hanni olacak. ile temsilcisi Panathinaikos arasında aynı gün oynanacak karşılaşmayı ise İtalyan Paolo Tagliavento yönetecek. Başkent Atina'daki OACA Spiros Louis Stadı'nda saat 20.00'da başlayacak maçta Tagliavento'nun yardımcılıklarını Luca Maggiani ve Elenito Di Liberatore yapacak. Karşılaşmanın dördüncü hakemi olarak da Antonio Damato görev yapacak. 557130 Meram'da kira öder gibi ev sahibi olun Belediye- TOKİ işbirliğiylee Gödene Mahallesi'nde alt gelir grubu konut projesi kapsamında yapımı devam eden 84 metrekarelik 95 konut, kurasız başvuru önceliğine göre açıktan satışa sunuldu. İSMAİL POÇAN KONYA Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı ile Konya'nın merkez Meram İlçe Belediyesi işbirliğinde Gödene Mahallesi'nde alt gelir grubu konut projesi kapsamında yapımı devam eden 84 metrekarelik 95 konut, kurasız başvuru önceliğine göre açıktan satışa sunuldu. Meram Belediye Başkanı Serdar Kalaycı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile birlikte Gödene Mahallesi'ndeki konut hamlelerinin hızla devam ettiğini belirterek, “Bu kapsamda daha önce yoksul grubu ve alt gelir grubuna yönelik ayrı kura çekimi yaptık. Şimdi de 95 metrekarelik konutların açıktan satışı yapılıyor. Ayrıca farklı mahallelerde kooperatif yöntemiyle hayata geçireceğimiz sosyal konutlar için hazırlıklarımız da devam etmektedir” dedi. 180-150 TL'DE BAŞLAYAN TAKSİTLERLE Meram Belediyesi'nden yapılan açıklamada, 180 ay vade ve 250 liradan başlayan taksitlerle satışa sunulan konutlar için 30 Eylül tarihine kadar Ziraat Bankası Konya Şubeleri'ne başvurabileceği bildirildi. 2+1'lik konutlar için yıldır Konya'da ikamet etme ya da Konya nüfusuna kayıtlı olma şartı aranıyor. Ayrıca şehit aileleri, maluller, dul ve yetimleri kategorisinde başvuracakların en az yıldır şehrimizde ikamet ediyor olması ya da Konya nüfusuna kayıtlı olması gerekiyor. Aylık hane halkı gelirinin en fazla net bin 600 TL olması, üzerinde gayrimenkul bulunmaması ve 30 yaşın üzerinde olması da diğer aranan şartlar arasında. Ancak eşi vefat etmiş dul bayanlarda yaş şartı aranmayacak. Başvuru şartları ve satış işlemleriyle ilgili ayrıntılı bilginin www.toki.gov.tr web sayfasından ve Ziraat Bankası şubelerin öğrenileceği bildirildi. 557886 G. Kore'den K.Kore'ye taşkın suçlaması Kuzey Kore ile ilişkilerden sorumlu, Güney Kore Birleşim Bakanı Hyun In-taek milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmada, yapılan inceleme sonuçlarının, Kuzey Kore'deki barajın kapaklarının kasten açılarak baraj sularının Güney Kore'deki nehre bırakıldığı yönünde olduğunu söyledi. Hyun'un yaptığı konuşmanın ardından açıklamada bulunan Birleşim Bakanlığı sözcüsü Lee Jong-joo, bakanın sözlerinin, Kuzey Kore'nin baraj sularını saldırı amacıyla bıraktığı anlamını taşımadığını belirtti. Geçen hafta yaşanan olayda Kuzey Kore'nin yeni tamamlanan bir barajdaki 40 milyon ton olduğu hesaplanan suyu, Güney Kore'deki bir nehre daha önce herhangi bir uyarıda bulunmaksızın bırakması sonucu nehirde kamp yapan ve balık tutan Güney Koreli hayatını kaybetmişti. Olayın ardından Kuzey Kore'den gelen açıklamada, suyun barajdaki su seviyesinin çok yüksek olması nedeniyle bırakıldığı belirtilmiş, ancak olay nedeniyle Güney Kore'den özür dilenmemişti. Kuzey Kore hükümetinden yapılan açıklamada, gelecekte de benzer durumların olabileceği konusunda Güney Kore yönetimi uyarılmıştı. 558068 Otomobil devrildi: ölü, yaralı Alınan bilgiye göre, merkez Mutlu köyü mevkisinde Mehmet Kaygusuz'un kullandığı 34 AT 5523 plakalı otomobil devrildi. Kazada Melek Kaygusuz, olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan Mehmet ve Emre Kaygusuz ile Zülbiye Haşlak, Bayburt Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. 556820 Geç vakitte yemek yemek obezite nedeni Chicago Üniversitesi’nden Fred Turek ve ekibinin yaptığı araştırma geç vakitte yemek yemenin obeziteye yol açtığını bir kez daha kanıtladı. Yemek yeme saatleri ve kilo arasındaki ilişkiye yoğunlaşan araştırmacılardan Deanna Arble, fazla kilolu olma eğilimi gösteren ‘gece çalışanlar’ örneği üzerinde durduklarını belirtti. Bu kişilerin işleri gereği geç saatlerde yemek yediğine işaret eden Arble, yanlış saatte yemek yemenin şişmanlamayı kolaylaştırıyor olabileceğini düşündüklerini belirtti. Bunu kanıtlamak üzere fareleri gruba ayırarak yapılan araştırmada, ilk gruptaki fareler gündüz, diğer gruptaki fareler ise gece beslendi. hafta sonra ilk gruptakilerin kilosunun yüzde 48, ikinci gruptakilerin yüzde 20 arttığı görüldü! 556989 Kampta karikatür atölyesi SOSYALİST Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) 5’inci Uluslararası Yaz Kampı, Dikili’deki Sotes ’nde gerçekleştirildi. Şenlik havasında geçen bir hafta boyunca sinema, gösterileri,  söyleşiler, ve şiir dinletileriyle renklendi. Futbol, valeybol, santranç ve tavla turnuvaları düzenlendi. Atölye çalışmalarında ise en çok ilgiyi kursları gördü. Mustafa Yıldız yönetiminde deniz ve doğayla iç içe çizilen karikatürler, kamp sonunda sergilendi. 557066 Yaşar Süngü: İş dünyasında 50 yıl önceki iftarlar İş dünyasında 50 yıl önceki iftarlar Dünü bilemeyen bugünü okuyamaz. Ticaretin azınlıkların elinde olduğu son Osmanlı döneminden, cumhuriyet dönemine geçişte yaşananları bilmeden, dönemin aktörlerini tanımadan, bugün yaşananları değerlendirmek eksik olur. Cumhuriyetle birlikte yeniden devlet olma çabası sürecinde yaşananlar, bugünkü ekonomik, siyasi ve sosyal ilişkilerin yol haritası gibi. Rahmetli Sabahattin Zaim hoca, iş ve siyaset dünyasında 1926 ile 2007 arasında yaşananları, "Bir ömrün hikayesi" isimli kitabında ilginç anekdotlarla anlatmış. Kitapta, iş dünyasının 1960'lı yıllarda İlim Yayma Cemiyeti'nde verdiği iftar davetleri şöyle anlatılıyor; İktisadi sahadaki kalburüstü zevat, İlim Yayma Cemiyeti'nin tertiplediği iftar programları vesilesi ile aynı çatı altında buluşuyordu. İftar vermek isteyenleri tesbit ederek hangi akşamın iftarını vermek istediklerini önceden tayin ediyorduk. Mesela 1960'lı yıllardan birinde iftar yemeği verenlerin tablosu şöyleydi: 7.gün, Konya Lezzet Lokantası'nın sahibi Mustafa Doğan, Piknik Lokantasının sahibi Mustafa Yılmaz, 8.gün: İGS ve Altınyıldız'ın sahibi Baki Boyner, Hüseyin Horasan, 9. gün, Uzel Ticaret Şirketinden Ahmet Uzel, 10. gün: Ülker Grubu, 11. gün: Ethem Kuru Grubu, 12. gün: Hacı Lütfü Kullukçu, 13. gün: Osman ve Sadullah Talay kardeşler, 14: Gamak Makine San. İlhami Yüksel. 15. gün: Mustafa Yazıcı, Hüsnü Çakır. 16. gün: Sancaktül firması Murat Bayrak. 17. gün: Ender Çikolata fabrikası adına Celal Kitapçı, Ender Kitapçı. 18. gün: Vehbi Koç, Süleyman Memduh Kuşçulu. 21.gün: Çanakkale Seramik'in sahibi İbrahim Bodur. 23. gün: Osman Nuri Topbaş ve Hulusi Topbaş. 24. gün: Çavuşoğlu ailesi. İlim Yayma Cemiyeti daha sonra faaliyet alanı genişletilerek vakfa dönüştürüldü. dönem vakfın başkanlığını yapanlar da bugünün tanınan simaları: Sabri Ülker, Eymen Topbaş, Abdülkadir Çavuşoğlu, Kemal Unakıtan ve Kahraman Emmioğlu. 50 yıl öncesinin büyük şirketleri bugünün dev holdingleri oldu ancak günkü şirket kurucularının iftar geleneklerini, bugün evlatlar ve torunlar devam ettirmedi. "Bir ömrün hikayesi"nde çok şeyler var. Devam ederiz inşallah. İftarı beklemeden sigara yakan bakan "Bir ömrün hikayesi" adlı kitapta Sabahattin Zaim hoca, kendisinde olumsuz intiba uyandıran Turgut Özal'ın iktidarlığı döneminde Dışişleri Bakanlığı yapan bir siyaset adamı ile ilgili hatıratını şöyle anlatıyor; Ali Coşkun, Odalar Birliği Başkanı idi. vakit bakanlıkların tam karşısında Karadenizlilerin kurduğu bir otel vardı. Ankara oteli yapılmadan önce ekseri toplantılar orada yapılırdı. Ali Coşkun, kurumu adına orada bir iftar vermiş adı geçen şahıs da dönemin Dışişleri Bakanı olarak bu davete icabet etmişti. İftar vakti yaklaşmış, belki de üç beş dakika kalmıştı. Bakan bey benim karşı tarafımda oturuyordu. İftara kadar az süre kaldığı halde cebinden çakmağını çıkardı, sigara paketini açtı, ağzına bir sigara koyarak çakmağını ateşledi. Bu durum karşısında nasıl şoke olduğumuz tahmin olunabilir. Halbuki diplomatik temsilcilerin Hristiyan olanları bile Ramazana gayet hürmetkar davranmışlardı. Evet, bakan, bugün TBMM'de ve yalnız başına muhalefet sıralarında oturuyor. Bir insan, dindar bilindiği halde, ahlâklı değilse, ya bâtıl bir inanca din adı vermektedir, ya da sahtekârdır. F. Brandley 557968 Kare kare "mucize kurtuluş" İKİTELLİ Havaalanı Kavşağı’nda bulunan TIR Garajı’daki şoförler, sel sularına uykuda yakalandı. Sabaha karşı önüne gelen herşeyi yıkan azgın sular, garajdaki TIR’ları da sürüklemeye başladı. Sallantıyla uyanan şoförler Turgut Zengin ile Sabri Özdil’de araçlarıtla birlikte sürüklenmeye başladılar. Şoförler, araçlarının, otobanın altından geçen su kanalına takılması üzerine dışarı çıkıp kurtulmak istediler. Kargaşa sırasında suya düşen Turgut Zengin’in bacağı köprüye takılan konteynır ile sürüklenen diğer malzemeler arasında sıkıştı. Göğsüne kadar suya gömülen Zengin, 20 dakika boyunca bağırıp yardım istedi. Bacağını çıkartamadığını söyleyen Turgut Zengin, güçlü sel sularının, bacağını sıkıştıran konteynırı hareket ettirmesi sayesinde şekilde sıkıştığı yerden kurtuldu. Güçlükle konteynıra tırmanan Zengin, olay yerine gelen itfaiye ekipleri ile vatandaşlar tarafından kurtarıldı. Ölümden dönmenin şokunu yaşayan Turgut Zengin, kendisine verilen suyu içtikten sonra, orucu bozulduğu için üzüldüğünü söyledi. Sabri Özdil ise selin getirdiği malzemelerin üzerinde kalarak suya kapılmaktan kurtuldu. Özdil’de itfaiye ekiplerince kurtarıldı. 557574 Fethiye Belediye Başkanı bıçaklandı Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, belediye çıkışında henüz kimliği açıklanmayan bir kişinin bıçaklı saldırısına uğradı. Saldırıda, Saatcı'nın yardımcılarından Mehmet Yılmaz Cesur'un da yaralandığı öğrenildi. Saldırıda yaralanan Saatcı ve Cesur, Fethiye Esnaf Hastanesi'ne kaldırıldı. Belediye Başkanı ve yardımcısı, yapılan ilk müdahalenin ardından ameliyata alındı. Saatcı ve Cesur'u bıçakladığı iddia edilen saldırgan ise polis ekiplerince yakalanarak gözaltına alındı. 556473 14 banka kredi kartı borçlularına ek süre tanıdı Borçlarının yeniden yapılandırılmasında Eylül olan başvuru tarihinde 14 süre uzatımına gitti Bankalar Birliği’nin (TBB) dün gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısında yeniden yapılandırma için verme kararı aldı. ’den yapılan açıklamada,  “Birliğimiz Yönetim Kurulu’nun Eylül 2009 tarihinde yapılan toplantısında; yeniden yapılandırılan borçlarına ilişkin gelişmeler değerlendirilmiş; kredi kartı borçlarının yeniden yapılandırılması için  kendi inisiyatiflerine bağlı olarak bankalar tarafından ek süre tanınabileceği ifade edilerek, süre uzatımını düşünen bankalardan, öngördükleri süre sonunun derlenerek sitesinde yayımlanmasının uygun olacağına karar verilmiştir” denildi. 557706 Keşmir sınırında çatışma: ölü Pakistan'dan Hindistan'ın Müslümanların çoğunlukta olduğu Cammu Keşmir eyaletine sızan militanlarla sınır muhafızları arasında çıkan çatışmada kişi öldü. Hindistan ordu sözcüsü Albay Biplab Nath, Hint devriyesinin, militanları, eyaleti iki ülke arasında ayıran ateşkes hattının yakınındaki Mendhar bölgesinde durdurduğunu, çıkan çatışmada militanla bir Hint subayının öldüğünü belirtti. Hindistan ve Pakistan, Britanya'dan bağımsızlıklarını kazandıkları 1947'den bu yana Keşmir için iki kez savaştı. Cammu Keşmir'de ondan fazla ayrılıkçı örgüt de bağımsızlık ya da Pakistan'la birleşmek için 1987'den bu yana merkezi hükümete karşı mücadele ediyor. yıldan bu yana çıkan çatışmalarda çoğu sivil 68 binden fazla kişi öldü. 556959 Büyükşehir, tarihi en iyi koruyanları ödüllendirecek Büyükşehir Belediyesi’nin, kentteki tarihi yapıların korunmasını teşvik amacıyla bu yıl yedincisini düzenlediği “Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri”nde geri sayım başladı. “Kentli İzmirli”, “Basit Onarım”, “Özgün İşlevin Korunduğu Esaslı Onarım”, “Özgün İşlevin Değiştirildiği Esaslı Onarım”, “Kentsel Sit Alanlarında Yer Alan Yeni Yapılar İçin Başarılı Uygulama” ve “Katkı” dallarında toplam 27 başvuru oldu. Jürinin değerlendirme toplantıları başladı. Jüri heyetinin, ödüle layık görülen katılımcıları önümüzdeki hafta açıklaması bekleniyor. 556759 Türk mürettebat ölümden döndü Güney açıklarında kötü yüzünden karaya oturan ve su alan bandıralı bir yük gemisinin 25 kişilik Türk mürettebatı helikopterle kurtarıldı. Güney Deniz Kurtarma Enstitüsü’nden Pat Eyssen, kömür yüklü 77 metre uzunluğundaki yük gemisinin kötü nedeniyle kuma oturduğunu belirterek, geminin gövdesinin daha sonra su almaya başladığını kaydetti. 557795 Beşiktaş'ta sakatlar takımdan ayrı çalıştı 'ta sakatlar takımdan ayrı çalıştı ile Cumartesi günü yapacağı sezonun ilk lig derbisinin hazırlıklarını sürdürüyor. Siyah-beyazlılar, teknik direktör yönetiminde, BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde basına kapalı olarak çalıştı. Milli takımlarda bulunan Nihat, İsmail, Necip Uysal ve Rıdvan Şimşek idmana katılmazken, özel programı dahilinde çalıştı. Sakatlığı bulunan Yusuf, Rüştü, Batuhan, ve ’nin ise takımdan ayrı koşu yapıp, salonda çalıştığı bildirildi. İdmanda ısınma koşularının ardından 5’e pas ve tek pas çalışması yapan siyah-beyazlıların, şut çalışması ve yarım sahada çift devreli taktik maçla antrenmanı tamamladığı açıklandı. Beşiktaş, derbi hazırlıklarını yarın yapacağı antrenmanla sürdürecek. 558290 Finans araçlarına ne oluyor? Bu durum bazı finans araçlarının fiyatlarına da yansıdı doğal olarak. Yurt dışı piyasalarda dolar önce rekor yüksek seviyeleri ardından bugünlerde yine rekor düşük seviyeleri gördü. Altın inanılmaz yüksek fiyatlara ulaştı.  Dünya borsaları nobel ödüllü iktisatçıların bile tahmin edemediği seviyelere çekildi. Peki ya kim bu normal olmayan gidişata dur diyecek?  FOREX piyasalarında da bu düşünceler ışığında yapılan işlemler de teknik öngörüler dahilinde beklentiler ve kazanç fikirleri sürekli olarak değişim yaşamakta. Buna göre gerek paritelerde gerekse emtialardaki beklentilerimizi teknik yorum olarak açıklayabilmemiz mümkün oluyor. 2008 yılı başına giderek geriye dönük bir “back test” yapacak olursak; öncelikle para piyasalarında işlem gören pariteleri değerlendirmeye alalım, en çok işlem yapılan major paritelerin başında gelen EUR/USD paritesi 2008 yılının başında geçmişte hiç görmediği rekor yüksek seviyelere ulaştı. Yani ilk çıktığından beri Euro, Dolar karşısında ilk kez bu kadar aşırı değerlendi. 1.6 fiyatını gören parite hemen ardından ay gibi kısa bir sürede tekrar 2006 Nisanın da ki 1.23 seviyelerine döndü. Şu anda ise parite doların hızla değer kaybetmesi üzerine son senedir yani krizin patlak verdiği 2008 Eylül'ünde beri gelmediği 1.45 fiyatlarına yükseldi. Bunun dışında yine majorlerden GBP/USD paritesi 2008 yılı başında önce 1981 yılında test ettiği 2.11 fiyatlarına yükseldi sonrasında 2001yılında düştüğü seviyelere indi ardından da 1.3680 desteğini de kırarak taa 1985 yılında denediği rekor düşük fiyatlara çekildi. Şimdilerde 1.65 fiyatlarında geziniyor. Altın fiyatlarında dönemsel yükselişin ardından doların diğer para birimleri karşısında değer kaybetmesi ve diğer metal emtia ham madde fiyatların da oluşan yükseliş etkili olmuş görünüyor. 870$ seviyesinden yükseliş trendi oluşturan altın fiyatları bu konumunu korumakta. Bununla beraber petrol kadar sistematik olarak ilerlemediğini de söyleyebiliriz. Çünkü fiyatlarında ana etkiyi paritelerden alan kıymetli maden de ayrıca 2008 de çok gündemde olan arz sorunu gündemde değil. Fiyatlarda trend hareketinin kırılması beklenmez iken yinede bu noktada oluşabilecek kırılışlarda orta vade pozisyonların açılabileceğini söyleyebiliriz. Ancak aşağıda 980$ seviyesinden yapabileceği yeni açılışla düşüş yönünde eğilim yaşanabilir. 980$ sonrasında 971$ ve 960$ seviyeleri öne çıkıyor. Yükseliş trendinin korunması halinde 1015$ seviyesi öne çıkıyor. Seray Demirdöven Teletrade İzmir Ofis Müdürü 556459 Köşk’te ‘fonda ezan’la iftar Cumhurbaşkanı Gül’ün üyelerinin misyon şeflerini ağırladığı iftarda, büyükelçiler karşılanırken fondaki sesi dikkati çekti. ’deki ezan hoparlörlerle salona verildi Cumhurbaşkanı Konferansı Örgütü (İKÖ) üyelerinin ’daki 32 misyon şefini önceki akşam ’nde verdiği iftar yemeğinde ağırladı. Gül’ün büyükelçileri büyük salonun kapısında karşılaması sırasında fonda sesinin yer alması dikkati çekti. İftar saatinde ’den okunan ezan, hoparlörlerden salona verildi. Gül, yemekte yaptığı konuşmada, ’nün 40. kuruluş yıldönümünün kutlandığını anımsatarak şunları söyledi: “Bu süre zarfında geriye dönüp baktığımızda, insanlığın karşılaştığı sorunların çeşitlendiğini, ihtilafların azalmadığını, tam tersine artarak derinlik kazandığını üzüntüyle görüyoruz. ve değişikliği gibi sorunların getirdiği zorluklar bir yandan tüm toplumları ekonomik ve sosyal alanda zorlarken, eylemleri ile etnik, ve mezhep çatışmaları da giderek yaygınlaşmaktadır. Kaynaklar savaşlarda edilmektedir. Bu sorunlardan İKÖ coğrafyası da nasibini almaktadır. Bu olumsuz gelişmeler, ülkelerimizin uluslararası alanda beraber hareket etmesinin ve aramızdaki dostluk ve kardeşlik bağlarının daha da kuvvetlendirilmesinin önemini bir kez daha teyit etmektedir.” Gül, böyle bir tablo karşısında, barış ve hoşgörü temelinde, demokrasinin, refahın, istikrarın ve barışın gelişmesi yolundaki ortak hedeflere ulaşılmasında İKÖ’nün önemli bir rol üstlenebileceğine inandığını vurguladı. Gül, İKÖ’deki reform sürecinin yeni şartın kabulüyle “taçlandığını”, ülkemizin, bu süreci kuvvetle desteklediğini ve Kampala’da yapılan İKÖ Dışişleri Bakanları toplantısında yeni İKÖ Şartı’nı imzalayan ilk ülkelerden biri olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi: ‘Herkes elini taşın altına koysun’  “Eğer ortak sorunlarla mücadele edeceksek, herkesin elini taşın altına koyması da gerekecektir. Bu çerçevede, ülkelerimizin çabalarının ve kaynaklarının kurumsal bir çatı altında birleştirilmesi de önem taşımaktadır. Bu noktada, başkanlığını yürüttüğüm İSEDAK’ın, ülkelerimizin küresel alanda siyasi ve ekonomik gücünün artırılmasına sağlayabileceği olumlu katkıya dikkatinizi çekmek istiyorum.” Katılan ülkeler Gül’ün verdiği iftar yemeğine Umman, Suudi Cezayir, Birleşik Emirlikleri, Fas, Tunus ve ’ın misyon şefleri katıldı. 556745 Mesaj:Demokratik Açılım Sürecek Mesaj:Demokratik Açılım Sürecek Siirt ve Hakkari'de askerin şehit düşmesi üzerine Gül, Şahin ve Erdoğan'dan gelen mesajların ortak noktası demokratik açılım devam edecek oldu. Siirt ve Hakkari'de askerin şehit düşmesi üzerine devletin zirvesinden gelen mesajlar bir noktaya odaklandı: "Milli birlik ve beraberliğe yönelen tehditler hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır. Demokratik açılım süreci, aynı kararlılıkla devam ettirilecektir." Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Siirt ve Hakkari'de askerin şehit olmasının ardından yayımladığı mesajda, ülkede huzur ve kardeşlik ortamını pekiştirmeyi amaçlayan iyi niyetli çabalar sürerken gerçekleşen saldırıların herkesi derinden sarstığını dile getirerek, "Vatanı korumak, vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak amacıyla görev yapan mehmetçiklerimize karşı yapılan saldırıları şiddetle telin ediyorum" dedi. Gül mesajında şu ifadelere yer verdi: "Birlik ve beraberliğimize yönelen tehditler hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır. Kahraman şehitlerimiz milletimizin gönlünde sonsuza kadar yaşayacaktır. Aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetleri'mize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum." TBMM Başkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin de Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a gönderdiği başsağlığı mesajında, saldırıların, ülkede kardeşlik ve huzur ortamının pekiştirilmesine dönük çabaların sürdüğü bir döneme rastlamasının düşündürücü olduğunun altını çizdi. Şahin mesajında, "Milli Birlik ve beraberliğimize zarar verecek eylemlere başvuranlar, amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklarını bilmelidirler. Hiç kimsenin buna gücü yetmeyecektir" dedi. Başbakan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da demokratikleşme sürecinin kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı. Erdoğan, "Bizim güvenlik güçlerimize, askerimize sıkılan bu kurşunlar, hiçbir zaman bizim 72 milyon vatan evladının birliğine, beraberliğine yönelik başlattığımız, sürdürmekte olduğumuz bu süreci engellemeyecektir. Biz bu barış sürecini milli birlik projemizi, demokratikleşme sürecemizi, aynı kararlılıkta, başta terör sorunu olmak üzere, sorun alanları üzerinde aynı kararlılıkta devam ettireceğiz." şeklinde konuştu. 558050 IMF gelmiyor! Anlaşmanın akıbeti ne olacak? Türkiye Temsilcisi Hüseyin Samei, dünya ekonomisine yön veren isimlerin ekim ayında İstanbul'da yapacağı -Dünya Bankası yıllık toplantılarına teknik ekibinin katılmayacağını söyledi. Samei, "Görüşmelerin sonuçlanması, teknik ekiple yetkililer arasındaki görüşmeleri gerektiriyor" dedi. Uluslararası Para Fonu () Dış İlişkiler Bölümü Direktörü Caroline Atkinson, global ekonomik kriz ve İstanbul'da yapılacak ve Dünya Bankası yıllık toplantısına ilişkin konuları paylaşmak üzere düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, yıllık toplantıların dünyanın içinde bulunduğu krizden sürdürülebilir bir şekilde çıkmasını sağlayacak ekonomi politikalarının nasıl uygulanacağına ilişkin olduğunu belirterek, yıllık toplantılarda, üyesi 186 ülkeden 13 bin katılımcı beklediklerini kaydetti. Atkinson, "Tüm dünyanın gözleri İstanbul'da olacak ve bu Türkiye için önemli bir konu. Bu, küresel ekonomi için büyük ve önemli bir etkinlik" dedi. Yaşanmakta olan krizin, ikinci bir "büyük bunalım" olmasından korkulduğunu, ancak kötü bir resesyon olduğuna giderek ikna olduklarını söyleyen Atkinson, krizin, global işbirliğinin ve koordinasyonun önemini de ortaya çıkardığını vurguladı. Bazı ülkelerde krizden çıkışın başladığını ancak bunun çok yavaş ve kırılgan bir çıkış olduğunu söyleyen Atkinson, bu süreçte hükümetlerin krizle mücadelede gerekli tedbirleri alması ve kriz sonrasında güçlü bir ekonomi için gerekli reformları yerine getirmesinin önemine işaret etti. "Üçüncü aşama krizi" Atkinson, krizin ilk iki aşamasının finansal ve ekonomik krizden oluştuğunu ve bu aşamalarda artık iyileşmenin başladığını belirterek, "Üçüncü aşamada sosyal kriz ve krizi var. Tüm dünyada oranı yüksek ve önümüzdeki aylarda da artmaya devam edebilir" diye konuştu. Bundan sonra ilerleme kaydedilmesi için bir yeniden dengeye dönüşe ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Atkinson, bu dengelenmenin, kriz döneminde talebi destekleyen kamu sektörü ve yatırım ve tüketimle büyümede yeniden liderliği üstlenmesi gereken özel sektörün yanı sıra, ülkeler arasında da gerekli olduğunu anlattı. Finans sektöründeki sorunların çözümlenmesinin önemine de işaret eden Atkinson, tüketicilere, hanehalklarına ve iş dünyasına borç verilebilmesi için güçlü bir finans sektörüne ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Atkinson, bu süreçte 'den daha etkin rol oynamasının istendiğini aktararak, "'nin borç vermeye yönelik kaynakları katına çıktı. 250 milyar dolarlık kaynağımız vardı. Bir yıl önce, bu rakamın yükseltilmesi konusunda bir fikir birliği yoktu. Nisan ayında G20 toplantısında böyle bir fikir birliği oluştu. 'nin borç vermesi ve yatırımlara yönlendirmesi için 500 milyarlık bir taahhüt aldık. Bu, kaynaklarımızı 750 milyar dolara çıkaracak" diye konuştu. Krizin başlangıcından bu yana 'nin taahhüt ettiği kredi miktarının ise 160 milyar olduğunu kaydeden Caroline Atkinson, gelişmekte olan ülkelere yönelik kotaların ve bu ülkelerin yönetimde daha etkin olmasının sağlanması yönünde atılan adımlar hakkında da bilgi verdi. Türkiye- anlaşması Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Atkinson, yıllık toplantılar sırasında Türkiye ile bir anlaşma imzalanması olasılığına ilişkin bir soru üzerine, "Türkiye'deki ekibi, buradaki yetkililerle uzun bir süredir bağlantı içinde. Arada güçlü bir ortaklık var. Görüşmelerin uygun bir hızda devam edeceğini düşünüyorum" dedi. Atkinson, yetkililerle çeşitli vesilelerle bir araya geldiklerini belirterek, programı olsa da olmasa da yetkililer, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu zorlukları ele almanın önemine dikkat çektiler ve bir mali program üzerine çalışıyorlar" diye konuştu. Türkiye Temsilcisi Hüseyin Samei de, "Görüşmelerin sonuçlanması, teknik ekiple yetkililer arasındaki görüşmeleri gerektiriyor. Teknik ekip, yıllık toplantılara katılmıyor" dedi. Teknik ekibin yıllık toplantılar sırasında Türkiye'ye gelmesinin mümkün olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine Atkinson, bunun her zaman mümkün olduğunu söyledi. -Dünya Bankası yıllık toplantıları Verilen bilgiye göre, 1955 yılından sonra ikinci kez Türkiye'de düzenlenen -Dünya Bankası yıllık toplantıları, her üç yılda bir kez Washington dışında düzenleniyor. Türkiye, bu toplantılara ikinci kez ev sahipliği yapan tek ülke olarak dikkat çekiyor. Politika yapıcıların sivil toplum temsilcileri ve özel sektörle de bir araya gelmesine imkan tanıyan toplantılar kapsamında düzenlenecek seminerlerde iyileşmenin sağlanması ve yeni iş olanakları yaratılması, küresel finansın geleceği, yoksulların korunması gibi konular ele alınacak. Seminer programlarında konuşmacı olarak Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın yanı sıra Nancy Birsall, George Soros, Güler Sabancı, Joseph Stiglitz gibi isimlerin yer alması bekleniyor. "Krizden kendi imkanlarımızla çıkacağız" Bu arada Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Gündemin Rengi" programında CNN TÜRK Haber Müdürü Rıdvan Akar'ın sorularını yanıtladı. Arınç, ile anlaşmakta istekli misiniz?" sorusuna, "Bu yeni bir olay değil. Global kriz içinde T.C. anlaşacak mı, anlaşmayacak mı diye gündeme geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çok rahattı bu konuda. Görüşmeleri ben yürütmüyorum" yanıtını verdi. Arınç, "Kendi imkanlarımızla daha iyi bu krizden çıkacağız. İmzalanıp imzalanmama konusunu yarı yarıya görmek isterim" şeklinde konuştu. 557829 Portekiz'de kaptanlar birbirine küs! Real Madrid'e 94 milyon euroya transfer olarak dünyanın en pahalı futbolcusu unvanını alan Ronaldo ve Atletico Madrid'de forma giyen Simao arasında gerginlik yaşandığı öğrenildi. Dünya Kupası elemelerinde deplasmanda Macaristan ile karşılaşacak olan Portekiz milli takımında eski ve yeni kaptanların birbirleriyle konuşmadığı ortaya çıktı. Cristiano Ronaldo'nun milli takım kaptanlığını entrikalarla aldığını iddia eden Simao'nun eşi Felipa, bir gazeteye Ronaldo'yu suçlayıcı açıklamalarda bulundu. Felipa Sabrosa, gazetecilerin yardımıyla eşinden kaptanlığın alınarak, Ronaldo'ya verildiğini söyledi. Portekiz milli takımının Ferenc Puskas Stadı'nda yaptığı antrenmanda da gerginliğin açık bir şekilde fark edildiğini yazan Macar basını, iki futbolcunun birbirleriyle konuşmadığını yazdı. 558121 Çorum'da elektrik çarpması: ölü Sarıtepe Mahallesi Yahya Kemal Mahallesi'nde yalnız yaşayan Nezaket Özden (70), boyattıktan sonra girdiği evinde banyodaki çamaşır makinesindeki elektrik akımına kapıldı. Komşuları, banyoda Nezaket Özden'ın cesedini bulmaları üzerine polise haber verdi. Polis ekiplerinin incelemesinin ardından yaşlı kadının cesedi, Mecitözü Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Öte yandan, ilçeye bağlı Sarıhasan köyünde, Meryem Aslan (60),  buzdolabını çalıştırmak için fişi prize sokmak isterken elektrik akımına kapıldı. Yakınları tarafından bulunan Meryem Aslan'ın sağlık ekipleri tarafından yapılan kontrollerinde olay yerinde yaşamını yitirdiği belirlendi. 558431 Erdoğan felaketin vurduğu İstanbul'da... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İstanbulumuz'da Silivri, Çatalca ve merkez dahil olmak üzere 26 vatandaşımızı kaybettik. Bunun yanında Tekirdağ'da vatandaşımızı kaybettik. Şu anda tane de kayıbımız var" dedi. Erdoğan yaşanan olayı "yüzyılın felaketi" olarak tanımladı. Erdoğan, AKOM'da yaptığı basın toplantısında, Trakya ve İstanbul'da yaşanan sel baskınlarının yüzyılın felaketi olduğunu söyledi. Erdoğan, yaşananlarda dere kenarlarına yapılan konut ve iş yerlerinin önemli etkisi olduğunu belirterek, en kısa sürede derelerin ıslah edileceğini söyledi. Başbakan Tayip Erdoğan, iftarını açıtığı AKOM'da, İstanbul Valisi Muammer Güler ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'la kameraların karşısına geçti. Baskınlarda hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dileyerek konişmasına başlayan Başbakan Erdoğan, "Dün ve bugün Trakya ve İstanbul'da meydana gelen yağışlar sebebiyle büyük felaketlerle karşı karşıya kaldık. Bu olsa olsa 'yüz yılda bir olur' diye tanımlanacak bir durum. Son on yıllara baktığımız zaman metrekareye en fazla yağışın düştüğü yıl, benim belediye başkanı olduğum 1996. da metrekareye 64 kilogram düşmüş. Şimdi 180 ile 285 kilogram arasında. Bu bambaşka bir felaket. Bu felakette malasef İstanbul'da 26, Tekirdağ'da vatandaşımız hayatını kaybetti. vatandaşımız da kayıp" diye konuştu. "Dereler en kısa sürede ıslah edilecek" Başbakan Erdoğan, her felaketten çıkarılması gereken dersler olduğunu söyleyerek, "Yıllardır bizim bu derelerde ıslah çalışmaları gayretimiz var. Bu benim belediye başkanlığım döneminde başladı. Ancak bu çalışmaların önünde her zaman engeller kondu. Sanıyorum şu olaylar, bu engelleri ortadan kaldırır. Kamulaştırma çalışmaları gayretini engelleye çalışanlar bu günü görmelidir. Ne kadar çalışılırsa çalışın bizim bu tür felaketleri minimize etmemiz gerekiyor. Bunun için ıslah çalışması yapacağız. İmara uygun davranacağız" diye konuştu. "Derenin intikamı ağır olur" Başbakan Erdoğan, İstanbul'da ıslah edilen derelerde şu an sıkıntı yaşanmadığını belirterek, buna Küçükköy'ü örnek gösterdi. "Atalarımız, 'Derenin intikamı ağır olur' demişler diyen Erdoğan, "Dere yataklarındaki ne tür olursa olsun, bütün yerleşimleri bizim süratle kaldırmamız lazım. Biz, gerek valilik gerekse belediye olarak bu konuda adımımızı atacağız. Yarın çalışmalara başlayacağız. Ancak vatandaşlar önümüzde engel olursa bu işi kısa sürede yapamayız. El ele verip kısa sürede bu yapılanmayı yapmalıyız. Bu adımı da Ayamama Deresi'nde başlatacağız" ifadesini kullandı. Başbakan Erdoğan, felakette 1300'e yakın insanın kurtarıldığını belirterek, "Belediye, valilik, askeriye, itfaiye ve tüm kurumlarımız büyük bir özveri ile çalıştı. Bütün kurumlara bu çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum" dedi. "İstanbul Valiliği'ne trilyon aktardık" Erdoğan, "Zarara uğrayan tüm vatandaşların yanındayız" diyerek, "İstanbul Valiliği'ne trilyon (2 milyon TL) kaynak aktardık. 250 milyar da (250 bin TL) Tekirdağ Valiliği'ne. Zarar görenlerin zararlarını kapatmaya çalışacağız" dedi. Ayrıca Başbakan önümüzdeki günler için de önlemler alındığını ve yarın bu önlemleri değerlendirmek için toplantı yapacaklarını söyledi. 556453 Türk kaptan serbest kaldı ’da alıkonulan Türk gemisinin tutuklanan kaptanı Öztürk, dünkü duruşma sonrası edildi Dışişleri Bakanı ’nun, ’da alıkonulan bandıralı Türk gemisi “Buket”in tutuklanan kaptanı Coşkun Mehmet Öztürk’ün serbest bırakılması için Cumhurbaşkanı ’yle yaptığı görüşme sonuç verdi. Öztürk, bu görüşmeden bir süre sonra yapılan duruşmayla edildi. Gürcistan’da temaslarda bulunan Davutoğlu, dün Cumhurbaşkanı Saakaşvili tarafından kabul edildi. Yaklaşık bir saatlik görüşmenin ardından Gürcistan Dışişleri Bakanı Grigol Vaşadze’yle birlikte açıklama yapan Davutoğlu, 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Öztürk’le ilgili olarak şunları söyledi: “Muhataplarımızla konuştuk. Ümit ederiz ki, kısa bir zamanda kaptanımız serbest kalacak ve ailesine kavuşacak. Prosedürlerin tamamlanmasını müteakiben serbest bırakılacağını düşünüyoruz. ve Gürcistan nihai olarak stratejik ilişkilere sahip ülkelerdir.”  ‘Sempati  duydum’  “Türk kaptanını alıkoyma gibi bir isteğim yok” diyen Saakaşvili de, ’den gördüğü kaptanın ailesine karşı sempati hissettiğini söyledi. Öztürk, bu açıklamalardan bir süre sonra tahliye edildi.  15 Ağustos’ta, Gürcistan’dan tek yanlı olarak bağımsızlığını ilan eden ’ya götürdüğü suçlamasıyla 17 kişilik mürettebatıyla alıkonulan “Buket” adlı geminin mürettebatından 16 kişi kefaletle serbest kalmıştı. Davutoğlu ile Saakaşvili, dün Tiflis’te yaklaşık bir saat süreyle görüştüler. 557392 Bakandan sel felaketi ile ilgi acı itiraf ''ŞU YANLIŞLIĞI HEP YAPTIK YAPMAYA DA DEVAM EDİYORUZ,YENİ YENİ BİRAZ AKLIMIZ BAŞIMIZA GELDİ AMA ÇOK GEÇ. ALT YAPIYI YAPMADAN ÜST YAPIYI YAPIYORUZ, İŞİN SIRALAMASINDA YANLIŞLIK VAR'' Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ''Sorun İstanbul'un sahilden kuzeye doğru ve doğudan batıya doğru yapılaşmasındaki standart dışı uygulamalar'' dedi. Yıldırım, CNN Türk'te katıldığı programda soruları yanıtladı. İstanbul'daki yağış seviyesinin 1929'da yaşanan felaketlerle benzer seviyelerde olduğunu vurgulayan Yıldırım, selle toplanan suların mazgalları yetersiz hale getirdiğini ve suyun önünde set oluşturduğunu anlattı. ''Ayamama Deresi'nin İstanbul'un sorunlu bir deresi'' olduğunu dile getiren Yıldırım, şunları söyledi: ''Ayamama Deresi bir sonuçtur. Bütün olayı, bütün İstanbul'u düşüneceksiniz. İstediğiniz kadar tedbir alın dereyi kat büyütüp, kat derinleştirin diğer kısımlarda yeterli alt yapınız yoksa zaten su oradan yol bulup oraya iniyor. Oraya inince orası yetersiz kalmaya başlıyor. Sadece bir Ayamama Deresi değil. Orada tedbirler alındı ama sorun İstanbul'un sahilden kuzeye doğru ve doğudan batıya doğru yapılaşmasındaki standart dışı uygulamalar. Karayollarında bu yok. Uluslararası standartlara göre yapılıyor. Ancak karayollarına bağlantı yolları, mahalli yollar, orada yapılan köprüler var. Onlar oranın günlük ihtiyaçlarına göre planlandığı için onlar böyle bir felakette hizmet yerine engel oluşturmaya başlıyor, olay bundan ibarettir. '' ''ALTYAPIYI YAPMADAN ÜSTYAPIYI YAPIYORUZ''- Türkiye ve İstanbul'da yapılaşma konusunda önemli bir yanlış yapıldığını dile getiren Yıldırım, ''Şu yanlışlığı hep yaptık yapmaya da devam ediyoruz; yeni yeni biraz aklımız başımıza geldi ama çok geç. Altyapıyı yapmadan üstyapıyı yapıyoruz. İşin sıralamasında yanlışlık var'' dedi. Başka ülkelerde bu durumun yaşanmadığını anlatan Yıldırım, şöyle konuştu: ''Vatandaş bir araziyi gözüne kestiriyor, parselliyor, oralara binalar konuluyor. Ondan sonra bunun kanalizasyon sorunu, atık su gideri sorunu, elektrik, gaz bağlantısını düşünmeye başlıyoruz. Başka ülkelerde ise arazi geliştirme yapılıyor. Önce yer belirleniyor, parselizasyonu yapılıyor ortak kanallar yapılıyor. Bir de proje standardı veriyorlar, binanın dış rengi bile baştan belli. Bu planlama olmadığı zaman bunlar kaçınılmazdır. Bugün yaşadık ilerde de buna benzer bir felakette yine yaşarız.'' -''EL BİRLİĞİ İLE BU SONUCU HAZIRLIYORUZ''- Beklenmedik olaylara karşı alınan tedbirlerin ancak olayın hasarlarını azaltmaya yönelik olduğunu kaydeden Yıldırım, ''Önlemek mümkün değildir ama çaresiz kalmamak lazım. Çaresizlik yaptığımız hataların sonucudur. İdarede de var, vatandaşta da var. El birliği ile bu sonucu hazırlıyoruz'' diye konuştu. İstanbul'un afet bölgesi yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine ise Yıldırım, şu açıklamalarda bulundu: ''İş iş değil. Öncelikli işimiz oradaki baskınları azaltmak can kaybını önlemek, vatandaşlara gereken yardımı desteği vermek. Bir anlamda rahatlatıcı ilk müdahaleleri yapmakla insanlar meşgul. Bir yandan da bunun etkileri kaybolunca hasar tespit yapılmaya başlanıyor. Afet ilanını gerektirecek bir boyutta mıdır diye resim ondan sonra ortaya çıkıyor. Eğer şartlar gerektirirse şüphesiz da yapılır.'' Söz konusu olaylara karşı alınacak tedbirler kapsamında mahalli idareler ve merkezi idarelerin daha fazla iş birliği, koordinasyon içinde olması gerektiğini de kaydeden Yıldırım, şöyle konuştu: ''Bizim yaptığımız şu işe hizmet edecek en önemli konulardan bir tanesi Coğrafi Bilgi Sistemi. Bununla tüm Türkiye'nin altyapısını, hali hazır durumunun her anlık değişimleri izleyeceğimiz bir veri tabanı oluşturuyoruz. Bu bize yapılan yanlış işleri anında izleme müdahale etme şansı sağlayacak. Burada işte karşılaştığımız olay resmin bütünü görememekten kaynaklanıyor.'' -''...SANKİ KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDİYORUZ''- Türkiye'de bazı bölgelerde atık su giderlerinin olması gerekenden fazla konuta tahsis edildiğini belirten Yıldırım, ''10 bin konut için kanal yapılmış ana arterde, metre. Bu metre on bin konuta cevap verecek bir yapı. Siz gelip 50 bin konut yapıyorsunuz ve bütün giderleri de buraya bağlıyorsunuz. Ne yapıyor? Çekmiyor, geri basıyor. Bütün hepsi evlerden içeri fışkırmaya başlıyor, bir lodos estiğinde. Bunlar yapısal sorunlarımız ve bunun geçmişi yarım asra dayanıyor'' diye konuştu. Yıldırım, kurumlar arası koordinasyonun nasıl sağlanacağının sorulması üzerine de, şunları kaydetti: ''Sıkıntımız nerede, geçmişten gelen bu yanlışları telafi edecek, giderecek, elimizde ne zaman ne imkan var. Bunları bir taraftan yapıyoruz ama bir taraftan da felaket geliyor. Yine onun olumsuz etkilerinden kurtulamıyoruz... Bu tür felaketler her zaman olacak, hangi konumda olursanız olun, olacak. Ama burada deprem ve sel felaketi için sürekli bir eylem planı oluşturulması lazım. Bunun senaryolarının yapılıp, nasıl deprem için yangın için tatbikatlar yapıyoruz, belki bu sel felaketlerini de bunun içine dahil etmemiz lazım. Çünkü bu hiç gündemimizde olmayan bir şey. Geliyor olay, bir dalgalanıyor geçiyor. Vatandaş bir yandan kamu idarecileri bir yandan sanki kaldığımız yerden devam ediyoruz. Asıl yanlışımız burada. Kendi elimizle Cenabı Allah'ın yarattığı doğayı katlediyoruz. Sonra da tedavi edilmesi için ağır bedeller ödemek zorunda kalıyoruz. Kamu idaresinin eksiği, ihmali olduğu kadar vatandaşın da var. Kısa vadeli kazançlar için uzun vadedeki huzurumuzu, yaşamımızı tehlikeye sokmamamız gerekiyor.'' Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul'daki vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti. ÇEVRE VE ORMAN BAKANI EROĞLU, BÖLGEDE İNCELEMELERDE BULUNACAK Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, bugün İstanbul'un Silivri ve Çatalca ilçelerinde selden etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunacak. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Devlet Su İşleri ve Orman Bölge müdürlüklerinin, Bakan Eroğlu'nun talimatıyla sel bölgesindeki çalışmalara tüm imkanlarıyla katılım sağladığı bildirildi. İstanbul, Çanakkale ve Adapazarı Orman Bölge müdürlüklerinden helikopter, 48 arazöz, dozer ve 370 personel; DSİ Edirne Bölge Müdürlüğünden ise damperli kamyon, paletli beko, paletli yükleyici ve greyderin çalışmalara katıldığı belirtilen açıklamada, DSİ İstanbul Bölge Müdürlüğünde, talep olması durumunda kullanılmak üzere iş makinelerinin hazır bekletildiği kaydedildi. 556865 ‘Beşiktaş kazanır’ Aksu’nun başkan adaylığı için adının geçmesi, siyah-beyazlılarca olumlu karşılandı. Divan Başkanı “Demek ki camiamız boş değil” derken, eski yönetici Kolot da, “Muhalefetin ortaya çıkması lehinedir” dedi ’ta yaklaşan genel kurul öncesinde ’in karşısına aday olarak hazırlanan Murat Aksu’nun bu düşüncesi, siyah-beyazlılarca olumlu karşılandı. Milyonlarca lira borç ve Demirören’in kişisel alacakları nedeniyle herhangi bir adayın çıkacağı düşünülmezken, bir anda Aksu’nun isminin ortaya çıkması, muhalif cephe tarafından sevinçle karşılandı. Ancak diğer çevreler ise, siyah-beyazlı eski yöneticinin plan ve programının görülmesi gerektiğini, ekibinin kimlerden oluşacağının önemli olduğunu, bunun yanında mali anlamda neler yapabileceğinin ortaya dökülmesi gerektiğini ifade ettiler. Murat Aksu’nun ayrıca Rami Koç ve ile de görüşerek destek istediğini öğrenildi. İşte camianın Murat Aksu’nun olası adaylığına tepkiler Yalçın (Divan Kurulu Başkanı) Daha önce yönetimde ve federasyonda görev almış birisi olarak Murat Aksu’nun başkan adaylığını yadırgamıyorum. Beşiktaş Divan Başkanı olarak, böylesine adayların çıkmasını memnuniyetle karşılıyorum. Demek ki camiamız boş değil. Başka başkan adaylarının çıkması, kişileri rehavet yerine olaylara ciddiyetle yaklaşmasını sağlar. Murat Aksu’nun plan ve projelerinin yanı sıra, borçları nasıl ödeyeceğini genel kurul üyelerine detaylı bir şekilde anlatması gerekli. (Beşiktaşlı eski yönetici) Beşiktaş’ın lehinedir. Gizlenen muhalefetin ortaya çıkması, bu camia için iyi bir şeydir. Murat Aksu’nun adaylığı henüz resmiyet kazanmadı, ama böyle bir oluşum gelişirse camiamıza hayırlı uğurlu olsun derim. Seçimlerde birden fazla adayların olması demokrasinin güzellikleridir. (BJK?Eski Başkanı) Aksu’nun başkan adaylığı için isminin geçmesini çok olumlu buluyorum. Beşiktaşımızın böylesine borçlu olduğu bir ortamda, camiadan birisinin çıkıp başkanlık yapabileceğini söylemesini takdirle karşılıyorum. 556870 HABER TURU Sambacı Mesut!..Favori Focia geride kaldı..Yeni pilot Liuzzi Sambacı Mesut! Alman Milli Takımı’nın Güney ’yı 2-0 yendiği maçta oynadığı futbol ve attığı golle dikkatleri üzerine çeken ’e, Alman basınının övgüsü devam ediyor. “Berliner Kurier” gazetesi, “Bremenli oyuncu beyaz bir Brezilyalı gibi büyülüyor do BrÖzil” başlığıyla verdiği haberde, sahada yaptığı hareketlerle Brezilyalı oyuncuları andırdığını belirttiği Mesut’un, gelecek “Samba dansını” yarın ’a karşı yapacağını yazdı.  Favori Focia geride kaldı ’dan başlayan ‘İstanbul Europa Race’ yelken yarışlarında Nice- etabının startı bugün verilecek. İstanbul-Nice etabını, İspanyol Guillermo Altadill’in teknesi “1876” büyük bir sürpriz yaparak dün ilk sırada tamamlamıştı. Başbakan ’ın verdiği startla başlayan yarışın ilk etabını, Fransız Michel Desjoyeaux’un teknesi “Foncia” favori gösterilmesine rağmen ikinci sırada, “Groupe Bel” ise üçüncü sırada tamamladı. Yeni pilot Liuzzi takımlarından Force India’nın İtalyan sürücüsü Giancarlo Fisichella’nın, ile anlaşması üzerine, sezonun geri kalan yarışları için takımın test pilotu Vitantonio Liuzzi ile anlaşıldı. 28 yaşındaki sürücü, daha önce de Formula 1’de boy göstermişti. Liuzzi, 2005-2007 yılları arasında Red Bull ve Toro Rosso takımları adına toplam 39 yarışta mücadele etti. 557582 IMF Başkanı tünelin ucunu gördü Uluslararası Para Fonu () Başkanı Dominique Strauss-Kahn, küresel ekonomideki düzelmenin tahmin edilenden üç erken olabileceğini söyledi. Strauss-Kahn, İtalyan ekonomi gazetesi Il Sole 24 Ore'de dün yayımlanan demecinde, "Küresel ekonomi için düzelmenin 2010 yılının ilk yarısında olacağını söylüyoruz. Bu düzelme bir çeyrek dönem önce bile olabilir" dedi. Başkanı Strauss-Kahn, "Tünelin sonunu görüyoruz, ancak halen krizdeyiz" ifadesini de kullandı. Küresel ekonominin düzelmeye başladığı yönündeki iyimser görüşlere karşın bazı ekonomistler, hükümetlerin teşvik programlarını çok erken kesmeleri halinde krizin sona ermeyebileceğinden endişeleniyor. 557299 Pakistan eski başbakanı Ladin'le görüştü mü? Pakistanlı eski bir istihbarat yetkilisi, 'ın eski Başbakanı Navaz Şerif'in terör ağı El Kaide'nin lideri Usame Bin Ladin'le kez görüştüğünü öne sürdü. Şerif'in Müslüman Birliği-Navaz (PML-N) Partisi ise istihbarat teşkilatı ISI'nın eski yetkilisi, İnsan Hakları Savunma örgütünün lideri Halid Havaca'nın iddiasını öfkeyle yalanlayarak, iddiaları asılsız olarak nitelendirdi. Hindustan Times'ın haberine göre, Havaca ARY televizyonundaki bir programda, Bin Ladin ile Şerif arasındaki görüşmeleri, Bin Ladin'in talebi üzerine kendisinin ayarladığını söyledi. Havaca, Şerif'in Bin Ladin'le bugüne kadar kez görüştüğünü iddia ederek, görüşmeleri yalanlayanlara karşı bu konuda somut kanıtları bulunduğunu belirtti. Kendisinin de Bin Ladin'le yüz kereden fazla görüştüğünü ifade eden Havaca, ancak bu görüşmelerin 11 Eylül 2001'de 'de düzenlenen terör saldırılarından önce olduğunu bildirdi. 557294 Ermenistan'dan Cem Garipoğlu açıklaması 'dan açıklaması ile Ulusal Güvenlik Servisi, ’nin kırmızı bültenle, aracılığıyla da tüm dünyada aranan ’un bir numaralı zanlısı ’nun Ermenistan’da bulunmadığını açıkladı. Armenia Today ajansının haberine göre, güvenlik güçleri, Garipoğlu’nun ne Ermenistan’da bulunduğuna, ne de 25 Eylül’de Ermenistan’da teslim olacağına dair ellerinde hiçbir bilginin bulunmadığını söyledi. Diplomatik bir sorun “’de aranan Ermenistan’daymış. Bu doğru mu” sorusuna, emniyeti sözcüsü şu yanıtı verdi: “Bu kişi Ermenistan’da günün birinde ortaya çıksa bile Türkiye ile aramızda resmi ilişki bulunmadığı için iadesinin nasıl gerçekleşeceği de başka bir sorun olur.” Ermenistan Ulusal Güvenlik Servisi de Garipoğlu’nun Ermenistan’da bulunduğuna dair Türk medyasında çıkan iddiaları “hayretle karşıladıklarını” açıkladı. 556368 Çağla mı Gamze mi? Televizyon dizileri arasında gerçekten kadrosunu kurmuş ve yan rollerde de titiz davranan ender dizilerden biri “”. Sessiz sedasız gidiyor. Ama sapmadan. Bir de her hafta bir başka olay bulma gibi bir şansı var. Bu onu rahatlatıyor. bütünün içine Hüsnü, Suat ve çocukları mesela gayet keyifli ve rahat bir şekilde oturtuluyor. Bu arada şunu hemen söyleyeyim yerli dizilerdeki çocuk karakterler içinde en başarılı olan ikili bu dizide. Gelelim sadede; ve Uğur Pektaş diziden ayrıldılar. Gamze Özçelik hamile. Rol gereği Uğur Pektaş ’ya Büyükelçilik koruması olarak gitti. Aslında prosedür buna açık mı onu bilmem. Yani elçilikte koruma olarak görev alan polislerin hangi aşamalardan geçmesi gerektiği konusu. Neyse, ve dizinin yeni sezon bölümünde Zeynep gözyaşları içinde uğurlandı. Aslında bu bir yerde bana göre gerçek gözyaşları idi. Yani keyifli bir ekip oluşturmuşlardı. Şimdi Zeynep’in yerinde Elif var. Elif rolünde de Çağla Kubat. Bana göre, cuk oturmuş. Çok inandırıcı. Yüz hatları, vücut dili “ben polisim” diyor. Yani ben onu Gamze Özçelik’ten daha inandırıcı buldum. Biraz da “ilişkilerinde karanlık durumlar mı var?” gibi bir soru işareti de koymuşlar. Şevket ile böyle çekişmeleri var. Ama sanki “aşk nefretten doğar” durumu da sözkonusu olabilir. Yani dizimiz yeni “aşka” yelken açabilir! Çocuk gerçekten işer ’ün reklamları dönüyor. Digitürk ailesi konumunda bir T.C. kimlikli vatandaşımızın çocuğu televizyonun önünde işiyor. Espridir filan anlamam. Bu reklamı izleyen çocuklar kesin olarak “ya bi de ben işeyeyim” diyeceklerdir. kadar “işetmeye” müsait ki! Taş atan çocuklar Polise taş atan küçük çocukları izledik. İki kanalda bu konu işlendi. 24’te “İki Nokta” programı. Ve SKY Türk’te. Ahmet Ümit “Çocuklar İçin Adalet Çağrısı”na imza atanlardan biri olarak konuştu. Kanunu kapsamında küçük çocuklar hapishanelerde. Ve birer “” olarak topluma geri dönmeyi bekliyorlar! Ümit, her şeyin dışında “bir utanç yazarı olmak istemiyorum” dedi. Gerçi bu çağrıyla ilgili “yok, aslında bütün sorunlu çocuklar için” denilse de bana pek inandırıcı gelmedi. Bu çağrının hareket noktası Kürt çocuklarıyla ilgili ve çok doğru bir girişim. 556998 Emirhan’ın cesedi kanalda bulundu Kınık’ın Yayakent Beldesi’nde evlerinin önüne oynamaya çıkan Emirhan Balkan (3), geçtiğimiz cumartesi günü aniden ortadan kayboldu. Anne Ayşe Balkan (26), ortalıkta görünmeyen oğlunu aramaya başladı. Evlerine 50 metre mesafedeki sulama kanalının yanında terliklerini görünce köylülerden yardım istedi. Jandarma ve köylüler de arama çalışmalarına katıldı. Küçük Emirhan’ın cesedi, 2.5 kilometre mesafede Dağıstan Köyü’nde Bakırçay Köprüsü altında bulundu. savcı tarafından otopsiye gönderildi. 557852 Devletin tüm imkanları devrede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Trakya'da yaşanan sel felaketi hakkında, 'Görülmemiş felaket.' dedi. Çankaya Köşkü'nde basına açıklama yapan Gül, sel felaketiyle ilgili gelişmeleri takip ettiğini belirterek, 'Görülmemiş felaket, devletin tüm imkânları devrede.' diye konuştu. 556801 Nerede kalmıştık? 23 yaşında zirvedeyken tenisi bıraktı. Evlendi, çocuk sahibi oldu, babasını kaybetti. Kortlara dönme kararı aldığında şans tanınmayan Clijsters, Açık’ta favori ’ı eleyerek, otoriteleri şaşırttı ’ta devam etmekte olan Açık Turnuvası, nefesleri kesen birçok mücadeleye sahne olurken, özellikle bir ismin turnuvada neler yapacağı çok daha fazla merak ediliyor. Söz konusu isim Kim Clijsters. Belçikalı raket, tenis yaşamını noktaladığını duyurduğu Mayıs 2007 tarihinden yaklaşık yıl sonra 26 Mart 2009’da yeniden aktif spor hayatına döndüğünü açıklayarak büyük ilgi görmüştü. Bir zamanlar klasmanının zirvesinde yer alan, 2005 yılında ABD Açık şampiyonluğunu kazanan Clijsters, sporcu bir aileden geliyor. Kanserden kaybettiği babası Lei Clijsters, futbolunun en önemli oyuncularından biri olarak kabul ediliyor. Annesi Els Vandecaetsbeek ise şampiyon bir cimnastikçi.  Evlenmek için bıraktı Kızkardeşi Elke de, şu anda tenisi bırakmış olsa da, çiftlerde Uluslararası Tenis Federasyonu (ITF) Dünya Gençler şampiyonluğu yaşamış bir tenisçi. 26 yaşındaki usta sporcu, bacaklarının kuvvetini babasından, esnekliğini ise annesinden aldığını belirtmişti. Yakalandığı akciğer kanserinden kurtulamayan baba Clijsters’in Ocak 2009’daki ölümü tecrübeli raketi derinden sarstı. Baba-kız ilişkisinin yanı sıra yıldız tenisçinin menajerliğini de üstlenen Lei Clijsters, kızının tenis kariyeriyle yakından ilgileniyordu. Şampiyon raket, Lei Clijsters’in vefatıyla sadece babasını değil kendisinin spor yaşamını yönlendiren, her konuda danışabileceği bir insanı da kaybetti. Belçikalı raket, resmi sitesinde tenisi bırakma kararına gerekçe olarak yaşadığı sakatlıkları göstermişti. Tenis kortlarının bir başka ünlü ismi Lleyton Hewitt ile yaklaşık bir yıl nişanlı kaldıktan sonra Avustralyalı sporcudan ayrılan Clijsters, aradığı mutluluğu ABD’li basketbolcu Brian Lynch’ta buldu. Ekim 2006’da nişanlanan çift, 13 Temmuz 2007’de Clijsters’in yaşadığı Belçika’nın Bree kentinde dünya evine girdi. Yıldız tenisçi, öncesi verdiği bir röportajında bir aile kurmak için emekliye ayrılacağını söylemişti. Tanıtıma katılınca... Tenisi artık sadece bir izleyici olarak takip eden Clijsters, ailenin en yeni ferdi Jada Ellie’nin 27 Şubat 2008’de dünyaya gelmesiyle annelik sevinci yaşadı. 23 yaşında kortları bırakıp, kızını büyütmekle uğraşan Belçikalı tenisçinin yaşamı bu yılki Tenis Turnuvası öncesi aldığı bir davetle yeniden değişti. Merkez kortun yeni yapılan çatısının tanıtımı için düzenlenen gösteri maçında raket sallayan Clijsters, bu maçla birlikte tenis aşkını yeniden içinde hissetmeye başladı. Mart ayında profesyonel tenise geri dönebileceğini açıklayan Belçikalı sporcu, ABD Açık öncesi katıldığı iki turnuvada aldığı başarılı sonuçlarla dikkat çekti. 2005’te şampiyon olarak ayrıldığı ABD Açık’a ilk kez geri dönen Clijsters, 4. turda turnuvanın favorilerinden ABD’li ’ı 2-1’lik skorla eleyerek büyük sükse yaptı. Belçikalı raket, bu zaferiyle adeta tenise uzun bir ara verdikten sonra kendisine fazla şans tanımayan otoritelere “Daha bende çok iş var” cevabını vermiş oldu. 557977 Eyfel kırmızı-beyaza boyandı 'da devam eden "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri çerçevesinde, Paris'in simgesi Eyfel Kulesi'nin cephesi Türk bayrağının renkleriyle ışıklandırılacak. Paris Belediyesi, Grand Palais'de "Çağlar Boyu İstanbul" konulu serginin açılışı için Ekimde Paris'e gelecek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bir jest yapmak üzere hazırlanıyor. Paris Belediyesi'nin aldığı karar uyarınca, Ekim ile 11 Ekim arasında kule, Türk bayrağının renkleriyle kırmızı ve beyaz olarak aydınlatılacak. Kulenin Türk bayrağının renkleriyle aydınlatılması için, daha önce kullanılmamış yeni ışıklandırma sistemi devreye sokulacak. 'daki "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri, temmuz ayında yine Eyfel Kulesi'nin önünde Anadolu Ateşi dans topluluğunun gösterisi ve Mercan Dede konseriyle başlamıştı. Eyfel Kulesi, yılda ağırladığı milyonun üzerinde kişiyle dünyanın en çok ziyaret edilen turistik bölgeleri arasında ilk sırayı alıyor. Kuleyi günde 15 ile 20 bin arasında kişi geziyor. Gustave Eiffel tarafından 1889 yılında inşa edilen kuleyi, ziyarete açıldığından bu yana gezenlerin sayısının 240 milyonu aştığı tahmin ediliyor. "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri kapsamında 'da süreyle, başta Paris olmak üzere 70'i aşkın kentte 400'ün üzerinde sanatsal ve kültürel faaliyetle Türkiye tanıtılıyor. 556710 Polonya gözdağı verdi Polonya, ikinci maçında karşılaştığı Türkiye gazisi Litvanya'yı rahat mağlup etti. İkide iki yapan şampiyonanın ev sahibi, bugünkü rakibi Ay-yıldızlı ekibimize de diş gösterdi Grubu'nun diğer maçında Polonya, Litvanya'yı 86-75 yendi. Gruptaki ikinci maçını da kazanan Polonya, bugün son karşılaşmasında Türkiye'nin rakibi olacak. Litvanya ise Türkiye'nin ardından Polonya'ya da yenilmekten kurtulamadı. Öte yandan ikinci çeyrekte elektrik kesintisi nedeniyle maça kısa bir süre ara verilirken, 3. periyotta da sahaya giren Litvanyalı bir taraftar, rakip taraftarlara dönerek şortunu indirdi. Göstericiyi polis salon dışına çıkarttı. MAÇIN ANAHTARI: Litvanya ile açılışı grubun finali olarak görürken, gerçek final geldi çattı son maça. Polonya, müzikhol olarak inşa edilen Centennial Hall'un müthiş akustiğinde binlerce seyircisinin desteğiyle oynayan bir ekip ama nereye kadar. Bütün maçı sadece kişiyle paylaşma şansına sahipler. Oyunu akıllı yönlendirip acele etmeden topu tutarak hücum etmeliyiz. Böylece fizik güçlerini aşağı çekip, onları muhtemel faul problemiyle baş başa bırakabiliriz onları. 558427 "Yatağı paylaşmak sağlığa iyi gelmiyor" 'de yapılan bir araştırmaya göre, çiftler aynı yatakta uyurlarsa ortalama yüzde 50 daha fazla uyku bozukluğu çekiyorlar. Sonuçları Bilim Festivali'nde sunulan araştırmada, çiftler aynı yatakta uyurken, içlerinden biri uykusunda hareket ederse, uyumakta olan diğerinin bundan rahatsızlık duyma olasılığının yüzde 50 olduğu görüldü. Buna karşın çiftlerin ayrı yataklarda uyumayı pek tercih etmedikleri, 40'lı ve 50'li yaşlardaki çiftlerin sadece yüzde 8'inin ayrı odalarda uyudukları tespit edildi. Uyku uzmanı Dr. Neil Stanley, evli çiftlerin aynı yatağı paylaşmalarının, sanayi devrimiyle ve insanların kalabalık kentlerde küçük yaşama alanlarına sahip evlerde oturmaya başlamalarıyla ortaya çıkan modern bir gelenek olduğunu belirtti. 'de Viktorya döneminden önce evli çiftlerin aynı yatağı paylaşmalarının sıkça görülmediğini, eski Roma'da da evli çiftlerin aynı yatağa sadece cinsel birliktelik için girdiklerine işaret eden Dr. Stanley, bugünün insanlarının da iyi ve kaliteli bir uyku için artık aynı şeyi yapmayı düşünmelerini önerdi. "Mesele sizi neyin mutlu ettiği; eğer birlikte uyuyor ve ikiniz de iyi bir uyku çekiyorsanız, değiştirmeyin, ama farklı bir şey yapmaktan da çekinmeyin" diyen Dr. Stanley, iyi uyuyamamanın depresyon, kalp rahatsızlığı, felç, akciğer sorunları, trafik ve iş kazaları ile boşanma gibi sonuçlara yol açabileceğinin altını çizdi. 557873 Mesut Özil 5.5 milyon Avro'ya sigortalandı Sportbild dergisinde yer alan haberde, Mesut'un sigortalandığı tutarın, Werder Bremen'in geçen yıl Mesut için FC Schalke 04'e ödediği transfer ücretiyle hemen hemen aynı olduğu, sigorta için ödenecek yıllık ücretin de 80 bin Avro olduğu ifade edildi. Werder Bremen kulübünün müdürü Manfred Müller, bu tür bir uygulamayı özel durumlarda yaptıklarını söyledi. Öte yandan B.Z gazetesinde yer alan bir haberde, Mesut'un danışmanı Reza Fazeli'nin, Mesut'un sözleşmesini önceden uzatmasının söz konusu olmadığını söylediği belirtildi. Werder Bremen, 2011 yılında sözleşmesi sona erecek olan Mesut'la sözleşmesini önceden uzatarak kendisini uzun süre kulübe bağlamak istiyor. Werder Bremen ile bu sezon çıktığı resmi maçlarda attığı gol ve yaptığı asist ile dikkatleri üzerine çeken Mesut, daha önce U21 takımıyla İsveç'te düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nı kazanmış, (A) milli takımda da Güney Afrika'ya karşı attığı golle ve sergilediği performansla futbol otoritelerinden büyük beğeni kazanmıştı. 557182 08:57 Seçilemeyen vekile maaş yargıda Seçilemeyen vekile maaş yargıda 22 Temmuz 2007 genel seçimi öncesi vekillere aylık dönem için peşin ödenen maaşın, milletvekili seçilemeyenlerden geri alınmasını engelleyen 3671 sayılı hükmünün, iptali istemiyle açılan davanın ilk incelemesini bugün yapacak. 11. Dairesi, 3671 sayılı Kanunun ilgili hükmünün, Anayasa'ya aykırılığının tespiti için oy birliğiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu. Yüksek Mahkeme, bugünkü gündem toplantısında davanın ilk incelemesini yapacak. Başvuruda bir eksiklik bulunmazsa dava, daha sonra belirlenecek bir tarihte esastan görüşülecek. 3671 sayılı Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanun'un "Hak kazanma ve Ödeme" başlıklı 6. maddesinin 3. cümlesinde yer alan "...ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi" ibaresinin iptali isteniyor. 557919 Sel mezarlıktaki cesetleri götürdü Balıkesir'in Gönen ilçesinde selin bastığı köy mezarlığında bulunan cesetler, toprak kayması ve aşınma nedeniyle yüzeye çıktı. Sivil Savunma Müdürlüğü Arama Kurtarma ekipleri, Dereköy'de sel sularının götürdüğü cesede ulaştı. Bandırma ve Gönen ilçelerinde yaşanan sel felaketinin yol açtığı yaralar sarılmaya çalışılıyor. Bandırma'da birçok ev ve işyeri sular altında kalırken, fabrikalarda mahsur kalanların yardım ekipleri tarafından kurtarılmasına çalışıldığı, su altındaki ev ve işyerlerinin de tahliyesine çalışıldığı bildirildi. Bu arada, Gönen ilçesinde büyük hasara yol açan sel felaketi mezarlıkları da etkiledi. Selden en fazla etkilenen Gönen'e bağlı Dereköy'de köprü yıkılırken, dere yatağında bulunan bazı evler zarar gördü. Dereköy'e ait mezarlıktaki cesetlerin de sel sularına kapıldığı bildirildi. Arama kurtarma ekiplerinin bölgede ceset bulduğu, mezarlıktan çıktığı tahmin edilen cesetlerin sayısının daha da artabileceği belirtiliyor. Son 24 saattir arama çalışmaları süren sulara kapılan Hasan Yılmaz'ın ise henüz bulunamadığı, arama çalışmalarının devam ettiği bildirildi. 557924 Yakın çevremiz çok bozuldu! Saba Tümer'in programına konuk olan oyuncular Pelin Karahan ve İbrahim Kendirci, nişanlandıkları yönünde çıkan haberlere isyan ettiler. Bu haberler yüzünden yakın çevresiyle arasının bozulduğuna işaret eden Pelin Karahan, "Hepsi gazetede bu haberi görüp beni aradı ve 'nişanlanmışsın, nasıl haber vermezsin?' diye sitem etti. Böyle bir şey yok. İnsanlara açıklama yapmak zorunda kaldık" ifadesini kullandı. televizyongazetesi.com'un haberine göre; İbrahim Kendirci de 'nişanlandılar' haberi üzerine annesinin bile kendisini aradığını söyleyerek, "Bir deli bir kuyuya taş atıyor, sonra da yalanlamak bize düşüyor. Yani kendileri yakıyor ateşi, sonra söndürmek size kalıyor" diye konuştu. Oyuncu çift, ilişkilerinin sorunsuz devam ettiğini de sözlerine ekledi. 558072 Isparta'daki uçak kazası davasına devam edildi Isparta'da 30 Kasım 2007'de meydana gelen ve 57 kişinin ölümüyle sonuçlanan uçak kazasına ilişkin, ''Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak'' suçlamasıyla haklarında dava açılan Dünyaya Bakış Hava Taşımacılığı'nın yetkilisinin yargılanmasına devam edildi. Isparta Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ikinci duruşmasına, sanıklardan İsmail Taşdelen, Fikri Zafer Dinçer, Sinan Sevinç ve Fevzi Yavuz katıldı. Duruşmada uçak kazasında ölen kişilerin yakınları ile avukatları da hazır bulundu. Mahkeme Başkanı Suat Yürekli'nin, 22 sayfalık iddianameyi hatırlatmasının ardından sanıkların ifadelerine geçildi. Uzun bir savunma hazırlayan sanıklardan Dünyaya Bakış Hava Taşımacılığı Teknik Müdürü İsmail Taşdelen, uçakta tespit edilen arızaların pilot tarafından kayıt altında tutulması gerektiğini ve bu uçak ile ilgili hiçbir arızanın kayıt edilmediğini savundu. İddianamedeki, cihazların arızalı olduğuna ilişkin suçlamaları kabul etmediğini belirten Taşdelen, kazanın pilotaj hatası sonucu olduğunu öne sürdü. Uçağın yere alçalmasını gösteren cihazın arızalı olduğuna dair hiç bir kayda rastlanmadığını ifade eden Taşdelen, ses kayıt cihazında meydana gelen kayış kopukluğunun da ancak ayrıntılı kontrolle tespit edilebileceğini söyledi. Mahkeme Başkanı Yürekli'nin, pilotların işlerini kaybetme riski nedeniyle bu tür arızaları kayıt etmedikleri, genel yönetimden böyle bir talimat aldıkları yönünde bir durumun söz konusu olup olmayacağını sorması üzerine Taşdelen, böyle bir durumun olmayacağını belirtti. Sanıklardan Bakım Müdürü Fikri Zafer Dinçer, uçağın yere alçaklığını gösteren cihazın düşüş anında arızalı olmadığını, ortada bir pilotaj hatasının bulunduğunu ileri sürererek, bu cihazın arızalı olmadığı anda da uçağın düşebileceğini iddia ederek, bunu pilotun yeteneğine bağladı. Şirketin teknisyenlerinden Fevzi Yavuz, kendisiyle ilgili hiçbir suçlamayı kabul etmediğini söyledi. İnternette kendisi hakkında ''katil'' söylemlerinin yer aldığını ve bundan ötürü üzüntü duyduğunu belirten Yavuz, bir teknisyen olduğunu ve düşen uçakla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını kaydetti. Kaza kırım raporunda tezatlık yaratan ifadelerin yer aldığını belirten Yavuz, kaza kırım ekibinin tahsilini ve bu araştırmanın taraflı yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini düşündüğünü söyledi. Yavuz, uçağın düşmesinde pilotaj hatası olduğunu ileri sürdü. Sanık koltuğunda oturan Sinan Sevinç de, kendisinin neden bu davada yer aldığını anlayamadığını ifade ederek, ''Ben hizmetliyim, çaycıyım. Yeri geldiğinde şoförlük yaparım. Uçaktaki tek görevim ise koltuklara sakız yapıştıysa onları çıkarırım. Böyle teknik konuların irdelendiği bir davada benim yerimin ne olduğunu hala anlamış değilim'' dedi. ''ERİTRE'DEN GELEN ARIZALI CİHAZ TÜRKİYE'DE NASIL KULLANILIYOR'' SORUSU Sanıkların ifadelerinin ardından söz alan yolcu yakını avukatlarından ve kazada yeğenini kaybeden Şehnaz Yüzer, uçağın yere yakınlığını gösteren arızalı cihazın Eritre'den geldiğini ve Türkiye'de kimliği belli olmayan biri tarafından uçağa takıldığını ileri sürerek, ''Böyle birşey nasıl oluyor? Eritre'de arızalı olarak tespit edilen cihaz Türkiye'de faal olan bir uçağa takılıyor ve göz göre göre insanlar bu uçaklarla uçuyor. Ayrıca Eritre'de bu cihazı kimin çıkarıp, taktığı belli, Türkiye'de ise kayıtlarda hiç birşey gözükmüyor'' diye konuştu. Atlasjet Firması'nın duruşmada müdahil olarak yer almasını da hoş karşılamadıklarını ifade eden Yüzer, bu sırada gözyaşlarına hakim olamadı. Duygulanan Yüzer, ''Bu kadar da yüzsüzlük olmaz. Bizim içimiz yanmış, telafisi mümkün olmayan bir durumdayız'' dedi. Yüzer'in bu konuşmaları, salondaki diğer yolcu yakınlarında da duygulu anlar yaşanmasına neden oldu. Avukat Yaşar Öztürk de, arızalı cihazın ne şekilde İstanbul'a geldiği ve uçağa nasıl takıldığının bilinmediğini belirtti. Yolcu yakınları Avukatı Hasan Kaşıkara da, özellikle Atlasjet Firması'nın müdahil olarak yer almasına itiraz ettiklerini söyledi. Avukatların da dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, duruşmayı Aralık 2009'a ertelerken, müdahil olarak yer almak isteyen Atlasjet Firması'nın isteğini de reddetti. DURUŞMA SONRASI AVUKATLARIN DEĞERLENDİRMESİ Isparta Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşması sonrasında avukatlar Hasan Kaşıkara ve Şehnaz Yüzer, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Atlasjet'in müdahil koltuğunda yer almamasının olumlu bir gelişme olduğunu ifade eden Kaşıkara, şunları söyledi: ''Ağır Ceza Mahkemesi ikinci duruşmasını yaptı. Her duruşmada yolcu yakınlarını destekleyecek kararlar çıkıyor. Bugün taşıyıcı firmanın müdahil olma talebi vardı. Biz müdahil avukatları olarak itiraz ettik. Mahkeme de kabul etti. Bu, yolcu yakınlarının vicdanında olumlu oldu. Yolcu yakınları olayı sonuna kadar takip edeceklerini bir kez daha gösterdiler. Bizler inanıyoruz ki bu olayda kimler sorumluysa Isparta Ağır Ceza Mahkemesi heyeti karşısına çıkacaktır.'' Şehnaz Yüzer de arızalı cihazın faal bir uçağa takılmasının büyük hata olduğunu söyledi. Yüzer, şöyle konuştu: ''Düşen uçakta yere alçalmayı gösteren alet arızalı. Bu arıza Eritre'de aynı tip uçakta tespit edilmiş. Rus pilot 'bu uçak uçamaz, bu arızayı giderin' diyor. alet Türkiye'ye geliyor ve Türkiye'de düşen uçağa takılıyor. Dağlık bir alana sefer yapan uçağa takılıyor. Buradaki teknik müdür 'Eritre çok dağlı, bu gösterge önemli, bu cihaz olmalı' diyor. Isparta da dağlık bir bölge, demek ki Eritre'de uygun olmayan bu cihaz Türkiye'ye uygun görülüyor. Olan, giden 57 cana oldu.'' 30 Kasım 2007'de Isparta'nın Keçiborlu ilçesi Türbetepe mevkisinde düşen uçakta 57 kişi yaşamını yitirmişti. 556673 Türk modernleşmesi insanını ötekileştiriyor Türk modernleşmesi insanını ötekileştiriyor Usta yazar Hilmi Yavuz'un kaleme aldığı Türkiye'nin Zihin Haritası, Osmanlı'nın estetik ve entelektüel mirasının sistemli, kavramsal ve analitik bağlamda yeniden inşasının ipuçlarını veriyor HATİCE SAKA Hilmi Yavuz'un din, siyaset, toplum bilim, ruhbilim ve felsefe alanında çalışanlara yol gösterici bir nitelik taşıyan 'İslam'ın Zihin Haritası'nın ardından 'Türkiye'nin Zihin Haritası' adlı kitabı okuyucuyla buluştu. 'Türk Kültürü Üzerine Kuşatıcı Bir Söylev' alt başlığını taşıyan kitabın sunuş yazısında, “İslam büyük ve muhteşem bir medeniyetse eğer, Osmanlı da büyük ve muhteşem bir kültürdür. Bu mirasın, her nasılsa, bugün bize yaşayarak kalanı ile yetinsek bile, bu onun büyüklüğünü, sezgisel düzeyde de olsa, idrake yeterlidir diye düşünüyorum” ifadelerini kullanan Hilmi Yavuz, Osmanlı'nın estetik ve entelektüel mirasının sistemli, kavramsal ve analitik bağlamda yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu bağlamda, Osmanlı kültürü ve kimliğini merkeze alan yazar, dönemin aydın ve entelektüelleri, edebiyatı, saray ve kent kültürü gibi konuları ele alınıyor. Türk modernleşmesinin kendi insanını 'ötekileştiren' bir oryantalizm olduğunun altını çizen Yavuz, “Değişerek devam etmek ya da devam ederek değişmek. Bugün gelinen aşama, imtidâd'ın sonudur. Artık ne değişerek devam ediyoruz, ne de devam ederek değişiyoruz!” diyor. 'İslam'ın Zihin Tarihi' isimli çalışmanızın ardından 'Türkiye'nin Zihin Tarihi' geldi. İslam ve Türk kültürünün birbirini beslediği gerçeğinden yola çıkarsak; oryantalizmden sıyrılan kültürel bir çözümleme yaparken sınırlarınızı nasıl çizdiniz? Türk modernleşmesinin kendi insanını 'ötekileştiren' bir oryantalizmden başka bir şey olmadığını, yıllardan beri ısrarla vurguluyorum. Bugünün 'modernleşmeci' kimliği, ötekileştirmeyi, aşağılayıcı bir söylemle dile getirerek, modernleşmenin oryantalizm olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor: 'Göbeğini kaşıyan adam', 'Büfeci İslamı' yakıştırmaları tam da, bunu gösteriyor. Modernleşmenin oryantalist bir ideoloji olarak temellükü, batılılaşma sürecinin nesebinin ne kadar gayrı sahih olduğunu göstermiyor mu sizce? “Osmanlı zihni, işareti hayatla özdeşleştirecek, ama hakikati de ölümle özdeşleştirmekten geri kalmayacaktı” diyorsunuz. Ölüm felsefesi üzerine kurulan bir kültür inşasından söz etmek doğru olur mu? Ölüm, bütün dinlerde olduğu gibi, İslamda da, muhalled bir meseledir. Kur'an, ölünün 'tadılan' (zaika'ya ait) bir şey olduğunu bildirir bize. Tat, acı ya da tatlı (ekşi, tuzlu, kekremsi) olabilir. Kur'an, ölümü, tatma duyusu ile ilişkilendirerek yaşanır (yaşanan) bir olguya dönüştürüyor. Ve onun ne tatta bir ölüm olacağının anlaşılabileceğini buyuruyor. Wittgenstein, 'ölüm, yaşanmaz' diyordu. Kur'an, ölümü hayatın içine yerleştiriyor. Dolayısıyla, Müslüman insan için, ölüm eskatolojik bir mesele değildir;- bu Dünya'nın meselesidir. Dolayısıyla, İslam'ın, ölümle bu anlamda; yani Dünyevi bir mesele olarak ilgilenmesini, anlaşılabilir buluyorum. Ama elbette İslam medeniyeti bir 'ölüm medeniyeti' değildir. İsmail Beliğ, ölümü, her ölüme ayrı bir dilsel atıfta bulunarak ebedileştirir. Ölümün şiiri, İslam'da en yetkin ifadesini, meselâ Bakî Efendi'nin Kanunî'nin ölümü üzerine yazdığı mersiyede bulur. şiir, başlı başına bir medeniyettir. Örfi ve şeri hukuk sistemini bir arada kullanan Osmanlı'nın laiklikle uzaktan yakından ilgisi olmadığı kanısı hakim. Ancak “Mecelle Osmanlı Hukuku'nun Laikleştirdi mi?” başlıklı yazınızda Osmanlı'daki hukuk evriminin, bugünkü laikleşmenin temellerini attığı yönünde görüşler yer alıyor. Bu laiklikten kasıt günümüzde algılanandan farklı mı? Osmanlı'da örfî hukukun kurumsallaşması Fatih Kanunnamesi ile başlar. Meşruiyetini Allah'tan alan şer'î hukukla, meşruiyetini Sultan'dan alan örfî hukukun birlikteliği, Osmanlı hukuk düzeninin yarı-laik, yarı-şer'î bir düzen olduğunu gösterir. Yani Osmanlı ne tam manasıyla laik, ne tam manasıyla bir şeriat devletidir. Bugün Türkiye'de, laiklik, hukuktan ziyade, politik bir meseledir. 'Dinin devlet işlerine karışmaması' biçiminde tarif edildiğinde laikliğin, tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi, tamamlanmamış bir sistem görüntüsü verdiği söylenebilir: Dinin devlet işlerine müdahalesi yasaklanmıştır, ama devletin dine müdahalesine (türban olayında olduğu gibi) pekâlâ cevaz verilebilmektedir. Türkiye'de laiklik konusuna dair, yasalar, hiçbir meşruiyeti olmayan örfî hukuk gibi işletiliyor. Mesele bu! Rönesans'ın yalnızca Batı'da yaşandığı bilgisini taşıyoruz. Amerikalı bilim adamı Prof. Dr. Walter Andrews bir Osmanlı Rönesans'ından bahsediyor. Üstelik Osmanlı ve Avrupa Rönesans'ının paralel geliştiğini söylüyor. Bu konuyu biraz açabilir misiniz? 'Osmanlı Rönesansı' deyişi, dediğiniz gibi, aziz dostum Prof. Dr. Walter Andrews'a ait. Ben, daha ziyade, 9. ve 10. yüzyılların İslam rönesansını, Abbasiler dönemini hatırlatmaktan yanayım. İslam medeniyeti, bir entelektüel ve estetik medeniyet olarak dönemde, Bağdat'ta başlar. Amerikalı işgalcilerin Bağdat'ı Vandalca yağmalamalarının bu rönesansın izlerini ve kalıntılarını silip yok etmek gibi bilinçli bir gayesi olduğunu düşünmek için ciddi nedenler vardır. Bu rönesansı bir medeniyet olarak yeniden üretme işi de, İslam burjuvazisine düşüyor. Tanzimat'tan günümüze yapılacak olan bir aydın soy kütük çalışmasının, 'gelenekçi' entelijansiya ile 'modernist' entelijansiyanın ideolojik konumlarında hiçbir değişiklik olmadığını göstergesidir diyorsunuz. Bu tespitten hareketle demokrat ve liberal aydınların bu soy kütüğüne bağlı olduğunu söyleyebilir miyiz? Tanzimat'la başlayan zihin bölünmesi, bir yandan modern öte yandan da geleneksel bir aydın soykütüğü inşa eder. Şinasi'nin Batıcılığı, bugün Türkiye'de Marksizm ve Kemalizm biçiminde kendisini yeniden üretmiştir. Öte yanda ise muhafazakâr İslamcı aydınlar var. Liberallerin ve Demokratların, Kemalizm ve Marksizmle ittifat kurmaları mümkün değil. nedenle de, soykütüğünde Kemalistler ve Marksistlerle, gelenekselciler dışında, kendilerine ait bir soykütüğü olmadığı için, muhafazakârlarla geçici bir ittifak halinde görünüyorlar. Bu ittifak ne zaman çözülür, -bilinmez. Ama Ergenekon'un bu ittifakı konsolide ettiğini biliyoruz. Türk kültürünün kökenlerini Orta Asya, Osmanlı ve Anadolu'nun dışında aramak mümkün mü? Türk kültürünü doğrudan doğruya besleyen birincil kaynağın hangi kökten geldiği konusunda bir genelleme yapılamaz mı? Türk kültürünün kökenleri konusunda genellemeler yapmak son derece sakıncalı ve tehlikelidir. Tehlike, kökeni etnisitede temellendirmekten ileri geliyor. Sakınca ise, her genellemenin, kaçınılmaz olarak eksik olmasından… Kitle kültürünün istekleri ve eğilimleri doğrultusunda filizlenen bir kültürel yapı yalnızca Türkiye'de değil dünyada da kendini gösteriyor. Tarihi arka planına baktığımız zaman 1980'li yıllardan bu yana adından söz ettiren lumpen kültürün kökeni yerleşik-göçebe, saray-halk kültürü zıtlıklarının bir uzantısı değil mi? Kitle kültürünün ne göçebelik/yerleşiklik ne de saray/halk problematikleriyle ilgisi var. Aslında, kitle kültürü ya da lumpen kültür, bu toplumda var olan, bütün ikili karşıtlıkların (binary oppositions) temelindeki modern/ geleneksel problematiğinin olumsuzlanmasıdır: Sahih kültür hem hem öteki ise, lumpen kültür ne ne ötekidir. Türkiye'deki değişim ve kimlik sorununu Osmanlı ve Türk toplumu bağlamında irdelemek istediğinizin altını çiziyorsunuz ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'değişerek devam etmek' tezine dikkat çekiyorsunuz. Sizce Türkiye 'değişerek devam etme' durumunu hangi aşamaya kadar götürecek? Yahya Kemal'in 'imtidâd' diye adlandırdığı durum: Değişerek devam etmek ya da devam ederek değişmek. Bugün gelinen aşama, imtidâd'ın sonudur. Artık ne değişerek devam ediyoruz, ne de devam ederek değişiyoruz! 556950 Karşıyaka’da pide fırınlarına baskın Belediyesi Ruhsat ve Müdürlüğü, Sağlık İşleri Müdürlüğü ile Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü personelinin katılımıyla ekipler oluşturuldu. Ramazan pidesi üreten 30 işyerindeki koşulları denetlendi. koşulları, işyerinin genel şartları, genel temizlik ve ve ilk yardım önlemleri, çalışanların sağlık raporları ve çevre sağlığı tedbirleri gözden geçirildi. Kusurlu bulunanlara ihtar, idari para cezası ve kısa süreli faaliyetten men cezaları uygulandı 556429 Ceza korkusu tıbbi hataları gizliyor Hekimler ve diğer profesyonelleri açısından bakıldığında hataların gizlenmesinin en önemli nedeni, hasta veya hasta yakınları tarafından mahkemeye verilme korkusudur Ayrıca imaj kaybı, meslektaşların suçlamasına ve ayıplamasına maruz kalma korkusu da var Bu nedenle tıp hataları konusunda amaç cezalandırma değil, bozuk olan sistemlerin tamiri olmalıdır üvenilir bir kuruluş olan Healthgrades’in (www.healthgrades.com) Nisan 2008 araştırmasına göre tıp hatalarında, uygulanan ilaçların ters etkisi sonucunda ölenlerin sayısı 106 bin... Ölümle sonuçlanan hatalarının yüzde 40’tan fazlası yanlış doz sonucu meydana geliyor. Bundan da kasıt çoğunlukla aşırı doz. Hastanelerde meydana gelen hataların çoğunun nedeni de bu karmaşıklık... Bu bir mazeret değil, tabii. İyi şirketler nasıl fabrikalarında kusursuza yakın ürün imal etmenin yolunu buldularsa sağlık kurumları da tıp hatalarını ortadan kaldırmanın veya asgariye indirmenin yolunu bulmalıdır. Ama bu, belki de hiçbir zaman mümkün olmayacak. Bir vidayı en iyi şekilde çevirmenin bir tek yolu var ama bir kutudan hap çıkarıp bir hastanın ağzına vermek bile basit bir iş değil: Yüzlerce hasta, binlerce hap, sayısız değişik hap alma zamanı var. Bütün personel check list’e katılsın ’ne (WHO) göre dünyada yılda 234 milyon yapılıyor. Bu ameliyatlar sonucunda birçok insanın hayatı kurtuluyor veya uzuyor. Ama risksiz ameliyat yoktur. Araştırmalar ameliyatların yüzde üçü ile on yedisinin “istenmeyen durum”lara yol açtığını gösteriyor. Her bin hastanın sekizi ameliyat sonucunda ölüyor. “Sunulması gereken sağlık hizmeti ile sunulan sağlık hizmeti arasında uçurum bulunmaktadır” diyor emekli öğretim üyesi ve Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Profesör H. Erdal Akalın. Ve ’de 2005’te yayımlanan bir araştırmayı örnek gösteriyor. Buna göre Sağlık Hizmeti sunumunda teknik kalitede yüzde 45 “defect rate” yani, kusur ve noksan var. Bizde bu oran muhtemelen daha yüksektir. Yapılan bir araştırma ameliyat esnasında yapılacak kritik işlemleri gösteren bir listenin, yani pilotların uçağı hareket ettirmeden önce gözden geçirdiğine benzer checklist’in ameliyata katılacak bütün personel tarafından birlikte gözden geçirilmesinin hem ölümleri hem de komplikasyonları büyük oranda azalttığını gösteriyor. Demek ki basit bir önlem ameliyatların olumsuz sonuçlarını büyük oranda engellemeye yetiyor. Bütün hatalar için buna benzer çareler bulunamaz ve uygulanması sağlanamaz mı? Bulunabilir. Bu konuda dahil dünyanın birçok ülkesinde araştırmalar yapılıyor, kurumlar kuruluyor. Ama bu sakatlığa sistematik olarak eğilmenin tarihi çok yeni... ABD’de yılda 44.000 ila 98.000 hastanın tıbbi hatalar nedeniyle yaşamını yitirdiğini ilk defa Institute of Medicine’in 1999’da ve 2001’de yayımladığı raporlar ortaya koydu. Tıpta kalite kampanyasının ivme kazanması bu tarihlerde başladı. Bu tarihlerden sonra ortaya çıkan en önemli gerçeklerden biri şudur: Tıbbi hataların ortadan kaldırılmasına engel olan en önemli sorun cezalandırılma korkusu ve bunun sonucunda ortaya çıkan gizliliktir. Olay her aşamada gizlenmeye müsait Hata yapılır, hasta zarar görür veya ölür, hastane veya bölüm yönetimi olayı görmemezlikten gelir, araştırmaz. veya bölüm şefleri hastanın bir hatadan dolayı öldüğünü bilmeyebilir. Çünkü olay her aşamada gizlenmeye müsaittir. Eğer bir hastabakıcı aşırı doz kullanarak bir hastanın ölümüne neden olmuş ve hatasını gizlemişse yapılmadan bunu ortaya çıkarmak mümkün olmayabilir. Hekimler ve diğer hastane profesyonelleri açısından bakıldığında hataların gizlenmesinin en önemli nedeni hasta veya hasta yakınları tarafından mahkemeye verilme korkusudur. Profesyonel disiplin cezası alma endişesi, imaj kaybı, meslektaşların suçlamasına ve ayıplamasına maruz kalma korkusu da tıp hatalarının saklanmasına neden olmakta... Bildirim eksikliği ve bilgi paylaşımı yokluğu hataların ve bunlara yol açan nedenlerin tespit edilememesi sonucunu verir. Böyle olunca hastalar tekrar tekrar aynı hatalar yüzünden hayatını kaybeder. Bu nedenle tıp hataları konusunda amaç cezalandırma değil, bozuk olan sistemlerin tamiri olmalıdır. Sonuçta hiç kimse isteyerek hata yapmaz. Ve hata, çoğu zaman, kişide değil sistemdedir. Hataları düzeltmek hata raporlama düzeni kurmakla başlar. Hata yapanlar cezalandırılmayacaklarını bilmezlerse böyle bir sistem kurulamaz. Bu konudaki en büyük engellerden biri ne yazık ki yasalarımız. Yeni Ceza Kanunu’nun 280. maddesinin başlığı “Sağlık Mesleği Mensuplarının Suçu Bildirmemesi”dir. Buna göre “Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu bir yıla kadar ile cezalandırılır.” Sağlık hizmeti sırasında yapılan hatalı tıbbi uygulamalar “istenmeden işlenmiş” suç sayılır. Bu hataların bildirilmesi zorunludur. “Bu zorunluluk hasta güvenliğini sağlama amacına tamamen ters düşmektedir” diyor Anadolu Sağlık Merkezi Tıbbi Hizmetler Direktörü ve Prof. Metin Çakmakçı... Hatalı tıbbi uygulamaların sağlık kurumlarında belirli kişilere bildirilmesi, raporlanması bu şekilde hataların nedeninin bulunarak tekrarlanması önlenebilir. Raporlama sistemi nasıl olmalı? Sağlık mesleği mensubu kendi yaptığı hatayı ya da arkadaşının yaptığı hatayı bildirmek zorundadır. Ancak bu durumda hatanın rapor edildiği amir suçu öğrenmiş olur ve yasa gereği bunu savcılığa bildirmek durumundadır. “Savcıya bildirileceğini düşünen hiçbir sağlık mesleği mensubu hataları raporlamak istemez” diyor Sağlık Kurumları Yönetimi Uzmanı Avukat Halide Savaş. “Bu durumda da hata raporlama sistemleri çalışmayacağından uzun vadede hataların önlenmesi sağlanamaz. Hasta güvenliği sağlanamaz, kaliteli sağlık hizmeti verilemez. Toplum zarar görür.” “Bildiğim kadarıyla medeni dünyada benzeri olmayan madde 280” diyor Çakmakçı. “Tıbbi hataların ortadan kaldırılabilmesi, yani konunun tartışılabilmesi ve açıklığa kavuşabilmesi için mutlak olarak yok edilmek zorunda olan bir maddedir. Batı ülkelerinde yoktur, ’da bu anlama gelebilecek bir ceza maddesi varken, sonradan kaldırılmıştır.” “Önemli olan, hataları önlemek için tedbir almak” diyor Profesör Akalın: “Cezalandıralım derseniz ne hataları önleyebiliriz, ne hata bildirilmelerini sağlayabiliriz, ne de sistemi düzeltebiliriz. Sorumlu olan kişiler değil, sistemdir. Sistemi öyle bir şekilde kurmanız lazım ki hata olmasın. Ceza en son düşünülecek olan şey olmalıdır.” Zorunlu meslek sigortası olmalı Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Kendisi veya yakını, hata dolayısıyla zarara uğrayan kişinin tazminat talep etme hakkı ne olacak? Anadolu Sağlık Merkezi Genel Direktörü Hasan Kuş iki konunun ayrı olduğunu söylüyor. “Bir hatanın bildirilme sistemine aktarılması lazım ki ben hem önlem alayım hem de idari işlem yapayım. Bu hasta veya yakının mahkemeye gitmesine mani değildir.” Müsteşar Yardımcısı Prof. Sabahattin Aydın, “Mağdur olanların da hak arama hakkı var. İki tarafı da korumak lazım” diyor ve bir başka tehlikeye dikkati çekiyor: “Hak arayışları başlayınca doktorlar riskli işleri yüklenmemeye başlıyor. Bunu önlemek için zorunlu meslek sigortası getireceğiz. Hatalı uygulamaya karşı doktor korunmaya alınacak.” YARIN: Türkiye’nin en iyi hastanesi hangisidir? 558312 Borsa düştü altın ve döviz yükseldi İMKB Ulusal 100 Endeksi ikinci seansta 2,74 puan artarak 44.585,14 puandan kapandı. Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer kazancı yüzde 0,01 oldu. İlk seanstaki 263,63 puanlık azalış dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 260,89 puan geriledi. Hisse senetleri günlük ortalama yüzde 0,58 değer kaybetti. DÖVİZ İstanbul serbest piyasada, kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,4920 liraya, avronun satış fiyatı 2,1710 liraya yükseldi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, piyasanın kapanışı itibariyle Kapalıçarşı'da 1,4880 liradan alınan dolar 1,4920 liradan, 2,1610 liradan alınan avro 2,1710 liradan satılıyor.Serbest piyasada önceki kapanışta 1,4880 lira olan dolar güne aynı fiyattan, 2,1470 lira olan avro da 2,1550 liradan başlamıştı. Ankara'da dün akşam saatlerinde 1,4910 liradan satılan ABD doları, bugün akşam saatlerinde 1,4950 liradan işlem gördü.Avro 2,1770 liradan satıldı. Avro dün akşam saatlerinde 2,1570 liradan işlem görmüştü.Dün akşam saatlerinde 1,4478 olan avro-dolar paritesi, bugün akşam saatlerinde 1,4590 oldu.Merkez Bankası da saat 15.30 itibariyle gösterge niteliğindeki doların efektif satışını 1,4921 lira, avronun efektif satış kurunu da 2,1636 lira olarak belirledi. İstanbul ve Ankara serbest piyasalarında alınıp satılan döviz türlerinin, önceki ve bugün itibariyle alış, satış ve kapanış fiyatları şöyle:   SALI ÇARŞAMBA İSTANBUL  Alış Satış Alış Satış ABD Doları 1,4840 1,4860 1,4880 1,4920 Avro 2,1450 2,1470 2,1610 2,1710 Sterlin 2,4450 2,4550 2,4450 2,4700 İsviçre Frangı 1,4100 1,4150 1,4200 1,4300 ANKARA         ABD Doları 1,4780 1,4910 1,4820 1,4950 Avro 2,1370 2,1570 2,1570 2,1770 Sterlin 2,4320 2,4800 2,4360 2,4850 ALTIN İstanbul Kapalıçarşı'da alınıp satılan altın türlerinin, önceki ve bugün itibariyle kapanış fiyatları (TL) şöyle: KAPALIÇARŞI SALI ÇARŞAMBA   Alış Satış Alış Satış 24 Ayar Külçe Altın (Gr.) 47,65 47,85 47,70 47,90 Cumhuriyet Ata Lira 315,00 321,00 315,00 320,00 22 Ayar Bilezik (Gr.) 43,36 46,90 43,40 46,90 Vakıf Altını (5 Gr.) 237,87   240,90 237,01 240,20 Vakıf Altını (100 Gr.) 4.757,33 4.817,98 4.740,24 4.803,94 556600 Broos'tan Gökhan'a özel motivasyon Broos'tan Gökhan'a özel motivasyon Trabzonspor Teknik Direktörü, gol atamadığı için eleştirilen golcü oyuncuyla yakından ilgileniyor. Trabzonspor, hafta sonunda İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile yapacağı maçın hazırlıklarını sürdürürken teknik direktör Hugo Broos, dünkü antrenmanda Gökhan Ünal ile yakından ilgilendi. Bu sezon gol atamadığı için eleştirilen golcü oyuncuya moral veren Belçikalı teknik adam, dünkü çalışma sırasında Gökhan ile saha içinde uzun süre konuşarak moral ve destek verdi. Milli maçlar nedeniyle lige verilen arada tatil yapmayarak çalışmalarını sürdüren Umut Bulut ise Belediyespor maçında yeni bir sayfa açmak istediğini söyledi. İstanbul'daki maçta atacağı golle suskunluğuna son vermek istediğini belirten Umut Bulut, “Gol yollarında etkili olamadığımız bir gerçek ama bunu en kısa sürede aşacağız” sözleriyle camiaya umut dağıttı. Hırvat Cale'den ayrılık sinyali Geçen yıl ortaya koyduğu peformansıyla dikkat çeken Cale, gözden düşüyor. Bu yıl bir türlü istenilen düzeye çıkamayan savunma oyuncusu gönderilecekler arasında yer alıyor. Almanya'nın değişik kulüplerinden transfer teklifleri alan Cale'nin Trabzonspor'daki geleceğiyle ilgili olarak yönetim kurulu bir görüşme yapacak. 558175 Konya için birlik ve beraberlik içinde çalışmalıyız Konya için birlik ve beraberlik içinde çalışmalıyız Vali Aydın Nezih Doğan, Konya'nın tarım, sanayi ve hizmetler noktasında atılım içinde olduğunu söyledi. Doğan, "Konya olarak devlet ve özel sektör temsilcileri el birliği ile gönül birliği ile Konya'nın büyüklüğüne yakışan bir şekilde birlik ve beraberlik içinde hizmet etmeliyiz. Konya'yı marka şehir haline getirmek için çalışmalıyız" dedi. İSMAİL POÇAN KONYA Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Konya'nın her açıdan büyüklüğüne yakışan hizmetleri almasının Konya'yı sadece Türkiye'de değil, dünyada da söz sahibi örnek bir şehir konumuna getireceğini söyledi. Başarının insana hayat enerjisi verdiğini ifade eden Vali Doğan, insanların başardıkça daha çok çalışacağını ve bunun Konya'ya şehircilik açısından enerji sağlayacağını söyledi. Doğan, "Konya olarak devlet ve özel sektör temsilcileri el birliği ile gönül birliği ile Konya'nın büyüklüğüne yakışan bir şekilde birlik ve beraberlik içinde hizmet etmeliyiz. Konya'yı marka şehir haline getirmek için çalışmalıyız" dedi. Yeni Şafak Gazetesi Orta Anadolu Bölge Müdürü Lokman Koyuncuoğlu'nun hayırlı olsun ziyaretinde konuşan Vali Doğan, Konya'nın ciddi bir sıçrama tahtasına hamle yaptığını belirtti. Vali Doğan, tarım, sanayi ve hizmetler noktasında atılım içinde olduğunu ifade etti. Bölge Müdürümüz Lokman Koyuncuoğlu da, eğitim, kültür, tarım ve sanayi altyapısı ile tarihten aldığı güç göz önüne alındığında Konya'nın sürekli bir büyüme içinde olduğunu ancak henüz Türkiye'de istenilen yere gelemediğine dikkat çekti. Koyuncuoğlu, bu eksikliğin dinamik bir yönetim anlayışıyla hızla kapatılacağını, Nezih Doğan isminin bu açıdan Konya için büyük bir şans olduğunu ifade etti. TEŞVİKLE AVANTAJLI DURUMA GELDİK Tarımda sulama projeleriyle Konya'nın önemli bir değişim göstereceğini vurgulayan Vali Doğan, "Konya'da bu projelerle tahıl ve pancardan öte sebzeye, meyveye ürün dokusunun değişimine sebep olacaktır. Bu da ilerde daha fazla milli gelir elde edilmesini sağlayacak. Sultan Abdülhamit'in 100 yıl önce Konya'ya su getirme projesi var. Bu projeler dün devam ediyordu yarında getirilmeye devam edilecek" diye konuştu. Konya'nın sanayide kırılma yaşayacağını ifade eden Nezih Doğan, "Şimdi sanayi rekabetçi bir hale geldi. Bir takım projelerle herkesi eşit hale getirmelidir. Konya şu andaki teşvik sistemiyle avantajlı bir durumda. Stratejik düşünmeyi öğrenmemiz lazım. Rekabetçi kalkınma yöntemleri ile bölgemizi kalkındırmamız gerekir" dedi. Hizmet alanında da atılımların devam ettiğini söyleyen Doğan, iyi bir kent olma yolunda ulaşım yatırımları, duble yol, hızlı tren projeleriyle Ankara ve İstanbul'un Konya'ya yaklaştığını bu projelerle Konya'nın değerinin arttığını söyledi. EĞİTİMDE DÜZENLEMELER SÜRÜYOR Sağlık ve eğitim alanında ciddi yatırımların olduğunu belirten Vali Doğan, "Yeni açılacak üniversitelerle öğrenci kapasitesi daha da artacak. Konya daha çok üniversiteyle tanışacak, bu da nitelikli personel seçme şansı olarak sanayicimize avantaj oluşturacak. Konya'ya yapılan eğitim yatırımları sadece dersliklerle ilgili de değil. Teknoloji sınıfları oluşturuluyor. Öğrenci sayısı 30'a indirilmeye çalışılıyor. Bunlar önemli ama yetmiyor. Spor alanlarına kültür alanlarına ihtiyaç var. Ortaöğretimde meslek liselerinin önü açıldı. Kayıtlarda patlama olacak. Konya sanayinin alt yapısı bağlamında meslek liseleri çok önemli" dedi. Vali Doğan, basının da kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirmesinin öneminin farkında olduklarını, bunun için de bütün kurumların Konya için birlikte hareket etmelerini çok önemsediklerini söyledi. 558025 Şehitlerimizi uğurluyoruz Terör örgütü 'nın son saldılarında şehit olan askerler son yolculuklarına uğurlanıyor. Muş: Siirt'in Eruh ilçesinde güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada şehit olan er Yusuf Ulaş'ın cenazesi, düzenlenen törenin ardından Muş'ta toprağa verildi. Malazgirt ilçesine kilometre uzaklıktaki Aynalıhoca İlköğretim Okulu bahçesinde düzenlenen törene, Vali Erdoğan Bektaş, İl Garnizon Komutanı Tuğgeneral Burhanettin Aktı, Malazgirt Kaymakamı Mehmet Boztepe, İl Jandarma Komutanı Bektaş Aslan, kurum amirleri, Ulaş'ın ailesi ve yakınları ile vatandaşlar katıldı. Siirt'ten askeri helikopterle getirilen Ulaş'ın cenazesini gözyaşlarıyla karşılayan şehit yakınları güçlükle sakinleştirildi. Kurmay Binbaşı Ömer Aydoğdu, törende yaptığı konuşmada, acılarının büyük olduğunu belirterek, "Ne mutlu sizlere ki oğlunuz vatanı ve milleti için şehit olmuştur. Çocuğunuzla ne kadar övünseniz, ne kadar gurur duysanız az" diye konuştu. İl Müftüsü Dursun Ali tarafından cenaze namazının kılınmasının ardından Ulaş'ın cenazesi köy mezarlığına defnedildi. Bu arada cenaze töreni sırasında, Ulaş'ın bazı yakınlarının fenalık geçirdikleri görüldü. Öte yandan, İl Garnizon Komutanı Tuğgeneral Burhanettin Aktı, şehit babası Mehmet Nasır Ulaş'ı teselli ederken, "Siz yetiştirdiniz, bize emanet ettiniz. Oğlunuz şimdi de bütün milletin emanetidir. Millet sahip çıkacak. Şehitlik herkese nasip olmaz" dedi. Siirt Valisi: "Hainler cezasını bulacak" Siirt Valisi Necati Şentürk, Eruh'taki çatışmayla ilgili olarak, "Dün görevden dönen Görendoruk Jandarma Karakolu personeline köy kırsalında kurulan hain bir pusu neticesinde bölücü terör örgütü mensupları tarafından ateş açılmış. Erlerimizin de karşılık vermesinin ardından jandarma erimiz şehit oldu. Olayın hemen ardından bölgeye helikopterlerle özel jandarma birlikleri indirilerek, terör örgütü mensuplarının kaçış yolları tutularak sıcak temas sağlandı. Gece boyu devam eden çatışmalara iki helikopterle de havadan destek verildi. Bu çatışmalarda 2'si astsubay toplam askerimiz şehit oldu. Bölgede arama tarama çalışmaları devam ediyor. Bölücü terör örgütü üyesi hainler hak ettikleri cezayı bulacaktır" dedi. 557252 09:58 Özyürek'ten DYH'ye vergi cezası yorumu: AKP hızla faşizme gidiyor Özyürek'ten 'ye yorumu: hızla faşizme gidiyor Genel Saymanı ’e kesilen 3.7 milyar liralık cezasının hukuk dışı ve keyfi bir uygulama olduğunu ifade ederek "Bütün medyayı yandaş haline getirmeye uğraşmak, farklı görüşleri susturmak faşizmdir. hızla faşizme doğru gitmektedir" dedi. Genel Saymanı ’e kesilen 3.7 milyar liralık cezasının hukuk dışı ve keyfi bir uygulama olduğunu ifade ederek "Bütün medyayı yandaş haline getirmeye uğraşmak, farklı görüşleri susturmak faşizmdir. hızla faşizme doğru gitmektedir" dedi. Doğan Yayın Holding’e kesilen vergi cezasını ANKA’ya değerlendiren Özyürek, AKP’nin vergi denetimini siyasallaştırdığını söyledi. Vergi kanunları ve ilgili mevzuatın bir kenara bırakılarak keyfi bir şekilde vergi salındığını ve ceza kesildiğini belirten Özyürek, Doğan Yayın Holding’e Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yükseklikte vergi ve ceza kesildiğini, Maliye Bakanlığının tebliğ ve muktezalarına uygun yapılan işlerde ceza kesilemeyeceği yönünde yasalarda açık hüküm bulunduğunu dile getirdi. "Buna rağmen 1,8 milyar vergi aslına 1,8 ceza kesilmiştir. (ilmühaber) devirlerinde alınmayacağı KDV kanununun 74/4?9 maddesinde açıkça hükme bağlandığı halde KDV hesaplanması, vergi incelemesini yapanların niyetini ortaya koymuştur" diyen Özyürek, "Doğan Yayın Holding’e uygulanan vergi ve cezanın haksızlığının yargı organlarınca karara bağlanacağını umuyorum" diye konuştu. Özyürek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir yayın organını teslim almak, çökertmek için vergi incelemesinin böylesine hukuk dışı, keyfi kullanılması AKP’nin medyada farklı ses istemediğinin açık göstergesidir. Bütün medyayı yandaş medya haline getirmeye uğraşmak, farklı görüşleri susturmak faşizmdir. AKP hızla faşizme doğru gitmektedir. Kendilerini ‘liberal aydın’ diye tanımlayıp AKP’nin her politikasına alkış tutanların tek sesli bir medya yaratmak amacıyla Doğan Grubunu çökertme girişimi karşısında ne diyeceklerini herkes merak ediyor." 556839 aylık bebekle karakola Güney ’dan getirilen kokaini piyasaya sürdükleri öne sürülen 2’si kadın kişi gözaltına alındı. Polis ekipleri, ’ın bazı semtlerinde, kuryelerin midesinde taşınarak ’ye sokulan kokainin satıldığını belirledi. Emniyette kaydı bulunan Muharrem B. ile Mahir B. takibe alındı. Tespit edilen adreslere düzenleyen polis, Muharrem B. ile Mahir B., eşi D.B. ve anneleri S. B.’yi gözaltına alındı. Çiftin aylık bebekleri de bırakacak kimse olmayınca emniyete getirildi. Operasyonda, kilo 150 gram ile 30 bin hap ele geçirildi. 556805 Seksin bahanesi bol! ’DA yapılan bir araştırmaya göre kadınların seks yapmak için asıl sebepleri arasında can sıkıntısını gidermek, partnerlerine acımak ve baş ağrılarını hafifletmek yer alıyor. Üniversitesi’nden Prof. Cindy Meston ve Prof. David Buss’ın ‘Kadınlar Niçin Seks Yapar’ adlı kitabı, kadınların seks dünyası hakkında ilginç gerçekleri ortaya çıkardı. Binden fazla kadınla görüşen psikologlar, kitaplarında iki yüzden fazla sebep sıraladı. Katılanların yüzde 84’ü sakin, huzurlu bir hayat için ve eşlerinin ev işlerinde kendilerine yardım etmelerini sağlamak için seks yaptıklarını söyledi. Yüzde 10’u ise partnerlerinin kendilerine güzel bir akşam yemeği, pahalı bir hediye veya lüks bir hayat tarzı sunmalarına karşılık olarak sekse başvurduklarını kaydetti. Kitapta yer alan diğer ilginç sebepler arasında seksin ruhani bir aktivite olması, can sıkıntısını gidermesi, baş ağrısını hafifletmesi ve partnere duyulan acıma duygusu da yer alıyor. 556353 Boş kontenjan kalmasın Kayıtlar nasıl işkenceye dönüşür konusunda, herhalde bizden daha başarılı bir ülke yoktur. Bu konuda bir sıralama yapılsa, birinciliği kesinlikle kimseye kaptırmayız. Anaokulundan üniversiteye, neredeyse iki aydır kayıtlar yapılıyor. Ama okullar açılmak üzere hâlâ kayıtlar tamamlanabilmiş değil. Sınavla alan liselerde binlerce, üniversitelerde ise 100 binin üzerinde kontenjan açığı var. Bir yanda bu okullara girmek için aylardır neredeyse kapısında yatıp kalkan öğrenciler öte yanda on binlerce boş kontenjan!.. Okullar öğrenci, öğrenciler de girecek okul arıyor. Ama ortada öylesine saçma sapan bir sistemi var ki, hiç kimse istediğine kavuşamıyor. Örneğin fen ve anadolu liselerinde, binlerce kontenjan açığı var. Ama kayıt dönemi kapandı. Oysa aynı sınavla öğrenci alan diğer tüm okullarda kayıtlar devam ediyor. Bundan daha büyük adaletsizlik olabilir mi? dün sitesinde, boş kalan kontenjanları açıkladı. Diğer tüm okulların boş kontenjanları bu listede yer alıyor ama fen ve anadolu liseleri yok. Neden? Bu konuda hiç bilgi verilmemiş. Ama bu durum, şaibeleri de beraberinde getiriyor. “Boş kontenjanlar, el altından doldurulacak” diye dedikodunun bini bir para. Böyle olmayacağını hepimiz biliyoruz. Hiçbir okul buna cesaret edemez. En kötü ihtimalle boş kalacaklar. Ama buna da hiç kimsenin hakkı yok. Bakanlık boş kontenjanlar konusunda bilgi vermiyor. Ama ayrıntılar bir şekilde dışarıya sızıyor. İşte velilerin tespitlerine göre bazı okullardaki kontenjan açıkları: Burak Bora: 20 (16 Fransızca), Köy Hizmetleri: 16, Anadolu: 10, Vefa: 12, Beşiktaş Anadolu: 31, 31, Anadolu: 20, Kabataş: 20 (Almanca+İngilizce), Hüseyin Avni Sözen: 25, Atatürk Fen: Ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki, bu okulların hepsinde açık var. Ve bu okullara girmek için binde birlik puan farkıyla, 4. kayıt döneminin açılmasını bekleyen on binlerce öğrenci bulunuyor. İşte bu yüzden, ortalık daha fazla karışmadan soruna bir an önce çare bulunmalıdır. Milli eski Bakanı Çelik, önceki yıllarda binlerce kontenjanın heba olmasına seyirci kalmıştı. Bir televizyon programında, “Eğer kayıtlara devam edersek puanlar çok düşer, en iyi öğrencilerle, en zayıf öğrenciler bir arada eğitim yapmak zorunda kalır” demişti. Ben de kendisine konuları bilmediğini söylediğimde “Sen ’nin bir bakanını nasıl bilgisizlikle suçlarsın” demeye getirip, hiçbir şekilde yeni kayıt döneminin açılmayacağını söylemişti. Nitekim açılmadı da. Oysa kimin haklı kimin haksız olduğu gün gibi ortada. Örneğin Kabataş kayıtlara devam ederse, puanı ancak ve ancak binde üç, beş değişir. Yani virgülden sonraki puanlar değişir ki bunun da kaliteyi düşürmesi mümkün değil. Ama aynı bakan döneminde üniversitelerde burslu öğrenciler ile normal öğrenciler arasında 150 puana varan farklılıklar oldu, hiç ama hiç dikkatini çekmedi. Aynı durum özel okullar için de geçerliydi, onlarla da hiç ilgilenmedi. Çelik, her şeyi çok bildiğini sanarak eğitime çok büyük zararlar verdi. Çubukçu ise daha yolun çok başında ve ben her şeyi biliyorum iddiasında değil. Eminim ki alacağı kararlar, Çelik’inkilerden çok daha sağlıklı olacaktır. ’de 100 bin boş var Liselerdeki kayıt kaosu sürerken üniversitelerde de kayıt maratonu hâlâ devam ediyor. İlk yerleştirme sonucu 88 bin kontenjan açığı kalmıştı. Kayıtlar önceki gün tamamlandı. İlk gelen bilgilere göre, üniversiteyi kazandığı halde, çeşitli nedenlerle kaydını yaptırmayan on binlerce öğrenci daha var. boş kontenjan sayısı ve kayıt takvimini yarın açıklayacak. Tahmini açık sayısı 100 binin üzerinde. Ek kontenjan başvuruları da muhtemelen önümüzdeki hafta start alacak. Başvuru kılavuzunun basılmasının ardından, öğrenci tercihleri alınacak ve ardından da yerleştirme ve kayıtlar gelecek. Özetin özeti: Kimsenin ama hiç kimsenin, çocuklarımızın geleceği ile oynamaya hakkı yoktur. Bu sözlerin altına imza atmayan var mı?.. 556653 Minik Muhammet'i eşarp boğdu Konya'da Muhammet adlı bir bebek, birinci doğumgününde korkunç bir kazaya kurban gitti. Minik Muhammet, salıncakta düşmesin diye beline sarılan eşarp, boğazına dolanınca feci şekilde can verdi. Konya'da Muhammet Erol Dural adlı bebek, henüz bir yaşına girdiği gün yattığı salıncaktan düşmemesi için beline sarılan eşarbın boğazına dolanması sonucu nefessiz kalarak hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre, Fadime Dural (27), merkez Karatay ilçesi Keykubat Mahallesi'ndeki evlerinde salıncakta uyuyan oğlu Muhammet Erol Dural'ın (1) düşmesin diye beline sardığı eşarpla salıncakta asılı olduğunu fark etti. Olay yerine çağrılan sağlık ekipleri bebeğin öldüğünü belirledi. Bebeğin ölümünün şüpheli bulunması üzerine polis ekipleri olay yerinde inceleme yaptı. Muhammet'in eşarbın boğazına dolanması sonucu boğulduğu tespit edildi. Cesedi, otopsi için Konya Numune Hastanesi morguna kaldırılan bebeğin birinci yaş gününde öldüğü bildirildi. 558342 Mısır'ın yeni teklifi Mahmud Abbas'a ulaştı Kahire yönetimi tarafından, Ramazan Bayramı'ndan önce görüşmelerin başlanması hedefiyle hazırladığı yeni planın, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'a iletildiği belirtildi. Mahmud Abbas'ın sözcüsü Nebil Ebu Rudeyna, plana iki gün içinde cevap vereceklerini açıkladı. Rudeyna, detayları hakkında bilgi vermediği planın, "Filistin'deki birliği sürdürmeyi, ayrılığı sona erdirmeyi ve ulusal uzlaşı sağlamayı" hedeflediğini kaydetti. El Fetih ve Hamas arasındaki ayrılık, 2007 ortasında Hamas'ın Gazze'de kontrolü ele geçirmesiyle iyice belirginleşmişti. Şubat 2009'dan bu yana Mısır, iki grubu tam kez bir araya getirmeyi başardı; ancak bir sonuç elde edilemedi. İki grup temsilcilerinin bu ay sonunda Kahire'de bir görüşme yapmaları bekleniyor. 556970 Göztepe’ye kötü haber İki maçta puan alan ’de, randevusunda sakatlanan Hasan’ın, Alanyaspor deplasmanında forma giyemeyeceği açıklandı. Ayak bileğindeki problem yüzünden dünkü antrenmana çıkmayan Ferdi’nin durumu ise önümüzdeki günlerde netleşecek. Öte yandan Taraftarlar Derneği Başkan Yardımcısı Erhan Yiğit Göztepeli taraftarlara seslenerek,  “Göztepeliler gönül rahatlığıyla Alanya’ya gelebilir. Denize girmek için şortlarınızı da getirin” dedi. 557136 General'da 500 kişiye iş imkanı General Mobile Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğü bayileri ve misafirleri ile Zorlu Grand Otel'de düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi. General Mobile Yönetim Kurulu Başkanı Necati Güvenç, Genel Müdür Yardımcısı Hakan Saatçi, Karadeniz Bölge Müdürü Erkan Söğüt, Emniyet Müdür Yardımcıları Bülent Bakış, Hacı Kurtar, Liman Şube Müdürü Bülent Aral ve bayilerin katıldığı iftar yemeğinde söz alan General Mobile Yönetim Kurulu Başkanı Necati Güvenç, 500 kişiye iş fırsatı sağlayıp Balkanlara ihracat yapacakları üretim merkezinin İstanbul'da açılacağını söyledi. 12 yıldan beri bu piyasada olduklarını dile getiren Güvenç, “3,5 yıldan buyana Genaral Mobile markasıyla amatör ruhla profesyonel iş yapmaya çalışıyoruz. Biz bir aileyiz. yıldır üzerinde çalıştığımız üretim merkezini Eylül yâda Ekim ayında Ulaştırma Bakanımız veya Başbakanımızın katılacağı törenle açacağız. 500 kişi iş fırsatı bulacak. Burada önemli bir coğrafyaya ihracat yapma fırsatı bulacağız. Bu tesis üzerinden Azerbaycan, Gürcistan gibi ülkelere ihraacat yapacağız” dedi. 557662 Avrupa'nın en büyük moda fuarına Türk damgası Ankara Giyim Sanayicileri Derneği (AGSD) Başkanı Canip Karakuş, Avrupa'nın en büyük moda fuarı olarak bilinen ''Pret Porter-Paris'' fuarında, Ankara giyim sanayicilerinin büyük ilgi gördüğünü belirterek, ''fuara damgamızı vurduk'' dedi. AGSD Başkanı Karakuş, yaptığı yazılı açıklamada, Eylül tarihinde gerçekleştirilen fuarın açılışını Fransa Endüstri Bakanı Christian Estrosi ile birlikte yaptıklarını bildirdi. Avrupa'nın en büyük moda fuarının ilk gününde önemli bağlantılar gerçekleştirdiklerini belirten Karakuş, fuarda Ankara giyim sanayicilerinin ''büyük sükse yaptığını'' ifade etti. Karakuş şöyle devam etti: ''Fuarın açılışını Endüstri Bakanı ile birlikte yapmamızın teklif edilmesi, Türk Giyim Sanayicilerine duyulan saygının bir ifadesi oldu. Birkaç yıldır katıldığımız fuarların en başarılısı sanıyorum bu fuar oldu. Ankara'dan katılan markamız önemli bağlantılar yaptı. Avrupa'da krizin etkileri azalmaya başladıktan sonra Ankara Giyim Sanayicileri olarak ihracat patlaması yaşayacağımızı sanıyorum. Sonuçlar bizi oldukça sevindirdi. Endüstri Bakanı Estrosi ile kurduğumuz dostluk, özellikle Fransa pazarında daha çok söz sahibi olmamız için önemli bir faktör olacak. Kendisini Türkiye'ye davet ettim. Bakana Ankara giyim sanayi sektörünü yerinde tanıtmayı hedefliyoruz.'' ''TÜRKİYE PAKET YORGUNU'' Fransa'da yaptığı incelemelerde kriz sürecinde devlet desteklerini inceleme fırsatı bulduğunu da işaret eden Karakuş Türkiye'de verilen desteklerin Fransa'dan az olmadığını ancak, etkilerinin ''sığ'' kaldığını savundu.  Arda ardına açıklanan paketlerin süreç içerisinde yorulduğunu ve bu paketlerin geri çekilerek yenilerinin devreye sokulması gerektiğini ifade eden Karakuş, ''Türkiye'nin her şeye rağmen enerjisi var. Ancak Türkiye paket yorgunu'' dedi. Kriz sürecinde alınan tedbirler ve açıklanan paketlerin unutulmaya yüz tuttuğunu savunan tedbir paketleri kirliğinin de en az hiç olmaması kadar belirsizlik yarattığını iddia etti. Kur istikrarsızlığın da giyim sanayi ürünlerinin ihracatında büyük sıkıntı yaratmaya devam ettiğine işaret eden Karakuş, Merkez Bankası'nın ihracatı da düşünerek kur politikasını belirlemesi gerektiğini kaydetti. 556402 Rijkaard’a itiraz Rijkaard’ın Tam Saha’ya verdiği (Bağış Erten’in harika sorular sorup, kusursuz çevirdiği) röportajı konuşuyoruz haftadır... Kıvırcık, sadece ayda bu ülkenin kodlarına ulaşmış ve 50 yıldır konuşa konuşa bitiremediklerimizi üç-beş cüm- leye sığdırmış: “Aslında her şeyden biraz var Türk futbolunda, ama hiçbir şey tam yok! Yürekten oynayan oyuncu sayınız çok, ama bu bazen aklı devre dışı bırakı- yor. Türk futbol kimliğini tanımlasak kesinlikle yetenek var deriz, ruh var deriz, mücadele var deriz. Ama hepsi bir anda ortaya çıkabiliyor. Takım oyununda aslolan dengeli olabilmektir. Pozisyon alışınızı, soğukkanlılığınızı kaybetmemeniz gerek. Coşku konusunda sıkıntı yok,  ama bazen coşku bozucu bir etki de yarabiliyor” Rijkaard, bizi bize öyle güzel anlatmış ki, bu cümleleri alıp tüm futbol kulüplerinin (hatta bazı şirketlerin de) duvarlarına asıp üstünde uzun uzun düşünsek yeridir. Ancak... maçını izlerken şunu da düşünmeden edemedim: Bu kadar bariz açıkları olan bir futbol ülkesiyiz, temel meselelere dair çok net problemlerimiz var. Öyleyse nasıl oluyor da, 21’inci yüzyılda yapılan büyük futbol turnuvasında defa son 8’e kalmayı başarabiliyoruz? *  *  Türk’te bir aydır pazar gecelerini beraber eğlenerek geçirdiğimiz anlattı: “Çok çalım yaptığım bir idmanda Lucescu,  atabildiğim kadar çalım atmaya devam etmemi söyledi! Çok şaşırmıştım, çünkü güne kadar çalıştığım tüm hocalar bana daha az çalım denememi öğütlemişti. Kendisine bunun sebebini sorduğumda, benim kendime özgü yeteneğimin bu olduğunu, eğer çalım atmazsam sıradan bir oyuncuya dönüşeceğimi söyledi.”  Benzer bir hikâyeyi U.Boral’dan da dinlemiştim. Orada da Türk insanının kodlarını çözen adam ’ydu ve bugün F.Bahçe’de ilk 18’e giremeyen Uğur’u fatihine dönüştürürken aynı metodu kullanmıştı: “Taraftarın ıslıklarına aldırma ve gidebildiğin kadar rakibinin üstüne git. Çünkü gitmezsen sen sen olmaktan çıkarsın.” Bu iki hikâyeyi üst üste koyun ve Şaş, Boral gibi futbolcuların oyun stillerini gözünüzün önüne getirin. H.Şaş’ın dağınık gözüken oyununun kendi içinde garip bir düzeni var! Ve şifreyi rakip bek çözene kadar allak bullak oluyor! Aslında Hasan’ın oyunu biraz da 17 yaşındaki kızınızın odası gibi... Kapıdan girdiğinizde her yerde beyninizi patlatan bir dağınıklıkla karşılaşıyorsunuz! Ama kızınızın hiçbir eşyasına da dokunamıyorsunuz, çünkü onun kendine özgü bir düzeni var ve icap eden her şeyi gerektiğinde şıp diye bulabiliyor! Lucescu, Hasan’ın; Zico, Uğur’un odasına dokunmadı... Terim, Hakan’ı olabildiğince özgür bıraktı. Bu dağınık adamlar da, Türk futboluna iki Ş.Ligi çeyrek finali, iki de uluslar arası başarısı yaşattılar işte. *  *  Evet, Rijkaard ve Neeskens’i bu ülkede maksimum tutabilmek için çaba göstermek lazım. Ama şuna da şaşırmamak gerek: Bu iki bilge, bugüne kadar edindikleri birtakım ezberler bozulacak; kazanmaları gereken bir maçı neden yitirdiklerini, kaybedecekleri bir oyunu nasıl çevirdiklerini anlayamayacaklar bazen. Ama bırakacaklar, dağınık kalacak biraz. Mümkünse Arda’yı değiştirmeyecekler fazla... Sabri’nin akıl almaz ayarıyla oynamayacaklar! Ama elden geçirecekler. Değiştirmeyecekler, ehilleştirecekler sadece. Çünkü bizden Alman ekolü çıkmaz, modeli de uymaz. Ajax kokulu olabi- liyor muyuz, onu düşünecekler işte daha çok. 557412 Bekir Coşkun Hürriyet'ten istifa etti Medyatava'nın haberine göre, Bekir Coşkun'un Hürriyet'ten kesin olarak istifa ettiği bilgisini ayrı ayrı kaynaklardan doğrulandı. Ayvalık Cunda'daki yazlığında dinlenen ve bir süredir yazılarına ara veren Bekir Coşkun'un bayram sonrası Gazete Haberturk'te başlaması bekleniyor. Ciner Grubu, Sabah'tan transfer edilen Umur Talu ile birlikte Bekir Coşkun için de iddialı bir reklam filmi hazırlıyor... 556924 Anadolu'daki Yahudi tarihini değiştiren kalıntı Bilim adamları, bin 500 yıl öncesine ait Yahudi tapınağının önemini, "Keşfedilen bu sinagog ile Apollon döneminden İslamiyet'e kadar kesintisiz dinler tarihi zincirindeki eksik halka olan Musevilik tamamlanmış oldu." sözleriyle anlattı. Kazı başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, İS 5. yy'a ait kalıntıların, Anadolu'da Doğu Roma dönemi dini ve sosyal yapılanması üzerine büyük bir keşif olduğunu kaydetti. Bulguları Musevi varlığının ispatı açısından çok önem taşıdığını ifade etti. Bakanlıktan yapılan açıklamada da, "Yahudi varlığının Andriake limanında keşfedilmiş olması, tüccar karakterli Yahudi halkının dönemde de ticarette etkin olduklarını göstermektedir." denildi. 556793 ‘Hocaların Hocası’ Feriha Tunceli hayatını kaybetti İki ay önce merdivenden düşen ve beyni zedelendiği için Kolan Hospital’a kaldırılan Türk Müziği’nin usta ismi, “Hocaların Hocası” unvanlı devlet sanatçısı Feriha (81), tedavi gördüğü ünitesinde geçen cumartesi günü etti. “Dalgalandım Duruldum” gibi pek çok hit şarkının güfte ve bestesine imza attı. Adnan Şenses, Hüner Coşkuner, Vedat Aslı Hünel ve son olarak Yılmaz Morgül gibi sanatçıların hocalığını yapan Tunceli için ilk tören bugün Radyosu’nda düzenlenecek. Ardından ilkindi namazını takiben Tunceli’nin Levent Camii’nde kılınacak. Tunceli’nin naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. 556603 Ayet Hadis Ayet Hadis De ki: “Dünyayı gezin de daha önce geçmiş toplumların âkıbetlerinin nasıl olduğuna bakıp anlayın. Onların da ekserisi müşrik idiler.” (Rum, 42) İnsanların en kötüsünün kim olduğunu size söyleyeyim mi? O, meşru bir ihtiyaç için Allah adına kendisinden bir şey istendiğinde verebilecek durumda olduğu halde vermeyendir. 556375 Beşikçi ve DTP Kürtler üzerine yaptığı araştırmaları ve düşünceleri nedeniyle ömrünün 20 yıla yakın süresini cezaevinde geçiren İsmail Beşikçi’nin ’ye yönelik sözleri dikkat çekicidir. Taraf’ta Neşe Düzel ile söyleşisinde Beşikçi şöyle konuşmuş: “DTP, Barış Günü’nde ’da yapılan son mitingde büyük bir yanlış yaptı. Hükümete Öcalan’ı işaret etti. Sorunun çözülmesi için görüşülmesi gereken yerin olduğunu söyledi. Bir siyasal parti, ‘Sorunu benimle konuşmayın’ diyemez. ’da belirleyici güç Öcalan’dır. Ama DTP bu süreçte etkin olmalıdır. DTP üstüne düşen bu olumlu rolü hem hükümetle hem de Öcalan’la görüşerek yerine getirebilir.” Beşikçi, 1960’larda genç bir olarak Kürtlerin varlığı, dili, kültürel ve siyasi haklarını savunduğu, resmi politikayı eleştirdiği için ağır eziyet görmüş, çile çekmişti. “Sarı Hoca” diye anılan İsmail Beşikçi’nin tezleri genel kabul görüyor, ’nin kanal açmasının ardından özel televizyonlarda da başlıyor. Ana dilde tartışılıyor. Demokratik çerçevesinde hak ve özgürlüklerin güvencesine bağlanması hedefleniyor. Ancak Hükümetin “Kürt Açılımı” diye başlattığı çalışmalarda bir hız kesme gözleniyor. ve ’ın çıkışları ve DTP’nin “muhatap Öcalan”dır diyerek sorunu İmralı’ya havale etmesi ’de tereddütler yarattı. İçişleri Bakanı Atalay, af ve Kürtçe eğitimi içermeyen bir deklarasyonla, “çerçeve”yi daralttı. Eylül’de Diyarbakır’daki Barış Mitingi bu atmosfer altında yapıldı. DTP’nin söylemi de değişmeye başladı. ile “silahları bırakma” meselesi arasındaki makasın giderek açıldığı gözleniyor. DTP’liler, “Sorunu bizle değil İmralı ile çözebilirsiniz, PKK silahlı bir örgüt, bizim gücümüzü abartıyorsunuz, DTP hareketin siyasi kanadı değildir. Öcalan’la masaya oturun” demeye başladılar. Kürt sorununun çözümüne ve demokratikleşmeye destek veren aydınlar bile, DTP’nin “Öcalan’la görüşün” söyleminin çözümsüzlüğü savunmak olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. İsmail Beşikçi’nin Taraf’ta çıkan sözleri, Kürtlerin haklarını savunduğu için onca yıl cezaevinde eziyet çekmiş bir insanının, atılacak demokratik adımlarla PKK’yı silahsızlandırma meselesi arasındaki güçlüğü ifade etmesi açısından önemlidir: “Hükümet silahların susması için DTP’yle görüşmeli. DTP de bu konuyu gidip PKK’yla görüşmeli. Yani DTP, dağdan inme konusunu İmralı’yla görüşmeli. Çünkü PKK’nın silahları bırakması için, Kürtlere ne tür haklar tanınacağı önemlidir.” Beşikçi, “federatif” çözüme inanıyor, PKK’nın da özel güvenlik gücünü, federasyonu savunması gerektiğini söylüyor. Ancak DTP’nin “Öcalan’la önerisi gibi Beşikçi’nin “federasyon” tezini de gerçekçi bulmuyoruz, günümüz Türkiyesi’nde kabul edilemez! Acaba çözüm istenmiyor mu?! 557020 Dar gelirliyi balık kurtardı EKONOMİK krizde tavuk ve kırmızı etin fiyatı yükselirken, dargelirlinin imdadına yetişti. Av yasağının kalkmasıyla birlikte derya kozuları bollaştı, fiyatları ucuzladı. Havra Sokağı’nda sardalya ve hamsinin kilosu 2.5 TL’den satılmaya başlandı. Akşam saatlerinde 1.5 TL’ye  düştü. 556537 ‘Türkiye AB’yi güçlendirecek’ Stockholm’deki toplantıda aile fotoğrafı çekildiği sırada Davutoğlu, Danimarka ve Fransa dışişleri bakanlarının arasına girmeye çalışırken böyle görüntülendi.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Dışişleri Bakanı, AB’deki karşıtlarını eleştirdiği makalesinde, “Türkiye AB dışında kalırsa güçlü olamaz” diye yazdı (AB) dışişleri bakanları gayri resmi toplantısı için AB Dönem Başkanı ’e giden Dışişleri Bakanı Prof. Dr. İsveç’in önde gelen gazetelerinden Dagens Nyheter’e bir makale yazdı. Davutoğlu’nun makalesi gazetede, ne zaman AB’ye girerse Avrupa zaman güçlenecek” başlığıyla yayımlandı. Davutoğlu, yazısında, İsveç’in Türkiye’nin AB’ye üyeliği için verdiği desteğin önemli olduğuna işaret ederken, bazı AB üyelerinin Türkiye karşıtı açıklamalarının Türk halkında şüphe yarattığını ve hükümetin reformları sürdürme çabasına sekte vurduğunu belirtti. Türkiye’nin birkaç yıl önce düşünülemeyecek reformlar yaptığını kaydeden Davutoğlu, ancak Türkiye karşıtlarının bu “sessiz devrim”e zarar verdiğini ifade etti. Türkiye’nin Kopenhag kriterleri kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek için çalıştığını belirten Davutoğlu, AB’nin de kendi üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti. Bakan Davutoğlu, İsveç’in bu konuda verdiği desteğin çok önemli olduğunu kaydederek, “İsveç de bizim gibi, Türkiye AB’nin dışında kalırsa Avrupa’nın asla güçlü bir Birlik olamayacağının bilincinde” diye yazdı. AB’ye girişinin hızlandırılmasının Türkiye’ye olduğu kadar AB’ye de sinerji katacağını belirten Davutoğlu, AB’ye üye olmasıyla birlikte Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgeye barış ve istikrar geleceğine dikkati çekti. Reformlardan dönüş olmadığını söyleyen Davutoğlu, Türk ekonomisinin dünyanın ilk 10 dinamik ekonomisinden biri olacağını kaydetti. ile açılımı görüştü Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Stockholm’de AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ile bir araya geldi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Stockholm’de kaldığı otelde görüştüğü Rehn’e, daha önce bir araya geldiği ve dışişleri bakanlarına olduğu gibi, ve gezileri konusunda bilgi verdiği öğrenildi. Davutoğlu’nun, ayrıca Olli Rehn ile Türkiye’nin ’la yürüttüğü görüşmeler, demokratik ve konularını ele aldığı kaydedildi. Bakan Davutoğlu’nun, görüşme sırasında, halkının kendilerine verilen sözlerin karşılığını bekleme hakkı bulunduğuna dikkat çektiği belirtildi. 556912 Şimşek’te para dopingi Keçiörenli futbolcunun domuz gribine yakalanması yüzünden Başkent ekibiyle oynayacağı maç ertelenen ’da gözler hafta sonundaki Torbalıspor randevusuna çevrildi. beraberliğinin primlerini dağıtan yönetim futbolculara moral verirken, Teknik Direktör Altan Çetindağ, “Grubun en güçlü takımlarından biriyle oynayacağız” dedi. 556825 SHÇEK, mahkeme kararına uymuyor Seyranbağları Huzurevi’nde yıl süreyle sigortasız olarak çalıştırılan Türkan Gezer’in tazminat davasını onadı, ancak 1568 lirayı ödemedi. Gezer bu duruma isyan ediyor Sosyal Hizmetler ve ’na (SHÇEK) bağlı Seyranbağları Huzurevi’nde yaşlı bakıcısı olarak 1998’de çalışmaya başlayan Türkan Gezer, olduğu, randımanlı çalışamayacağı ve artık işe yaramayacağı gerekçesiyle 2006’da işten çıkarıldı. yıl sigortasız olarak çalıştırılan Gezer’in kazandığı alacak davasını da onadı, ancak 1568 TL’lik borcu ödememek için icraya itiraz etti. Toplam 11 bin TL Gezer’in avukatı Emrah Cengiz, Milliyet’e yaptığı açıklamada, davanın 3. İş Mahkemesi’nde kabul edildiğini ve Yargıtay’ın 2008 sonunda SHÇEK’in 1568 TL ödemesi kararını onadığını bildirdi. Paranın ödenmemesi üzerine SHÇEK hakkında icra işlemi başlatan Cengiz, “SHÇEK ise parayı ödemeyeceklerini, kurum mallarının haczedilemeyeceğini ve kurumun taşınır ya da taşınmaz gayrimenkulü bulunmadığını belirterek icra müdürlüğüne itiraz ederken, icra müdürlüğü personelini de mahkemeye şikâyet etti” dedi. İcra hâkimliğinin, itirazı reddederken yeni bilirkişi ücreti ve yargılama giderlerini de kurumun ödemesine karar verdiğini aktaran Cengiz, “Biz de yeniden iş mahkemesine başvurarak ilk yargılamada karar altına alınarak onanan ‘fazlaya ilişkin haklarla’ birlikte toplam 11 bin TL’nin ödenmesini, kurumdan yüzde 40’lık ‘icra inkâr faizi’ alınmasını talep ettik” diye konuştu. Dava sonrasında SHÇEK’in, 2007’de müvekkili konumundaki kişilerin statüsünde olmadığı ve ücretlerinin bakımını yaptıkları kişilerce ödeneceğine ilişkin bir yayımladığını belirten Cengiz, şöyle devam etti: “Bu yüksek bir para değil, zaten miktar önemli değil. Ama SHÇEK, biz icra muhtırası gönderdiğimiz halde parayı ödememek için her şeyi yapıyor. Biz yokmuşuz gibi davranıyor. Bir hukuk devletinde, hele ki SHÇEK gibi sosyal görevi olan bir kurumun böyle bir davranış içine girmesi tam bir skandaldır.”   557882 Diyarbakırspor: Lige renk katıyoruz Önen, yaptığı açıklamada, milli maçlar nedeniyle lige verilen arayı en iyi şekilde değerlendirmek amacıyla teknik direktör Ziya Doğan'ın talebi doğrultusunda Bolu Dorukkaya'da geçen hafta başlattıkları kamp çalışmalarının çok iyi şekilde sürdüğünü bildirdi. Kamp sayesinde yeni katılan oyuncuların takıma uyum sorunu ve idman eksikliği sıkıntısının iyice azalacağını kaydeden Önen, şöyle konuştu: ''Göreve geç gelmemiz dolayısıyla transferlerimiz son anda gerçekleşmişti. Bu nedenle daha önce yaptığımız kamp çalışmasına takımın neredeyse yarısı katılamamıştı. Milli maç nedeniyle lige verilen ara bizim için çok iyi oldu. Bu sürede daha iyi bir ekip haline geleceğiz. Diyarbakırspor kentin dışında bölgeyi temsil eden bir takımdır. Bu nedenle özellikle büyük kentlerde çok sayıda taraftara sahibiz. Bu taraftar kitlesi ve aldığımız başarılı sonuçlarla lige renk katıyoruz. Bu hafta Denizlispor ile deplasmanda karışlaşacağız. Cuma gününe kadar kampımız sürecek. Oradan Denizli'ye geçeceğiz. Rakibimiz maçtan mutlak galibiyetle ayrılmayı hedefliyor. Ancak biz de kazanmak istiyoruz. Puanla döneceğimizi düşünüyorum.'' Önen, yeni transferleri Celalettin, Desire ve Burak'ın büyük olasılıkla Denizlispor maçında yer almayacağını ifade ederek, ''Oyuncularımızın idman eksikliği nedeniyle kadroda yer alması zor görünüyor. Ancak son kararı hocamız Ziya Doğan verecek'' diye konuştu. 556916 ‘Anahtarı veririz’ Yönetici Mehmet Bektur, “Bucaspor başarılı ama, kulübe yardım gelmezse değişik bir yönteme başvuracağız” diye konuştu. Bank 1.Ligi’nde yenilgisiz liderliğini sürdüren ’da yaşanan ekonomik sorunlarla ilgili basın toplantısı düzenleyen Yönetici Mehmet Bektur, “Bugüne kadar efendiliğimizi bozmadık ve yardım çağrılarımızın yanıt bulmasını bekledik. Camiamız, kamu ve özel kuruluşlar, elde edilen başarıya rağmen harekete geçmezse, maçı sonrası kulübün temsili bir anahtarını yaptırıp, “İsteyen var mı” diye soracağız. Eğer yine de kimse gelmezse, ilgili kişilerin evine gidip, anahtarı biz teslim edeceğiz” dedi. Çok borcumuz yok Kulübümüzdeki sıkıntının geçen yıldan devrolan 2.5 milyon TL’lik borçtan kaynaklandığını, ancak futbolcuların özverili davranışlarıyla transferler dahil bu rakamı milyon TL’nin altına indirdiklerini ifade eden Bektur, “Aslında şu andaki darboğaz oyunculara dağıtmamız gereken primlerden kaynaklanıyor. Ayrıca 200 bin TL’de ödenmemiş peşinat borcu var. Diğer borçlar zaten yaptığımız ödeme planına göre ödenecek. Büyükşehir Belediyesi yardım ve maçbaşı prim miktarını ödediği zaman zaten sorun ortadan kalkacak” diye konuştu. 558305 Meteoroloji'den ile şiddetli yağış uyarısı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan ''meteorolojik uyarıda'', Amasya'nın Taşova, Tokat'ın Erbaa, Samsun'un Kavak, Asarcık ve Ayvacık ilçelerinde kuvvetli gökgürültülü sağanak ve dolu ile fırtına beklendiği bildirildi. Uyarıda, vatandaşların sel, su baskını ve yıldırımlara karşı dikkatli olmaları istendi. 556667 Domuz gribi uyarısı Domuz gribi uyarısı Sağlık Bakanı Akdağ, domuz gribi konusunda ciddi uyarılarda bulundu. Hastalığın önümüzdeki aylarda bütün dünyada çok hızlı şekilde yayılacağını belirten Akdağ, “Çok insan hastalanacaktır, buna hazırlıklı olalım” dedi. Sağlık Bakanlığı ile Kosova Sağlık Bakanlığı arasında işbirliği protokolü imzalandı. Türkiye, Kosovalı sağlık personelini eğitecek ve belli sayıda Kosovalı Türkiye'de ücretsiz tedavi edilecek. Anlaşma ortak yatırım ve çalışmaları da öngörüyor. ANKARA Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribinin önümüzdeki aylarda bütün dünyada çok hızlı bir şekilde yayılacağını belirterek, “Burada önemli olan kendi ülkemiz açısından bu yayılmayı yavaşlatmak, riskli grupları iyi korumak, onları aşılamaktır. Çok insan hastalanacaktır, buna hazırlıklı olalım' dedi. Sağlık Bakanlığı ile Kosova Sağlık Bakanlığı arasında 'Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma' imzalandı. Törenin ardından bir gazetecinin “Hac dönemi için nasıl önlemler alınması gerekiyor?” şeklindeki sorusuna Akdağ, “Önümüzdeki bir ay gibi bir sürede bunlar netleşecektir. Biz de vatandaşlarımızı koruyacak biçimde kararlarımızı Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte vereceğiz. Konuyu çok yakından takip ediyoruz” cevabını verdi. Akdağ, domuz gribine ilişkin başka bir soru üzerine, “Hastalık, bütün dünyada önümüzdeki aylarda çok hızlı şekilde yayılacak. Önemli olan ülkemiz açısından bu yayılmayı yavaşlatmak, riskli grupları iyi korumak, onları aşılamaktır. Çok insan hastalanacaktır, buna hazırlıklı olalım” dedi. Hastalık konusunda bakanlık ve yerel sağlık birimlerinin vatandaşları bilgilendirmeye devam ettiğini vurgulayan Akdağ, şöyle konuştu: “Koruyucu tedbirleri çok iyi alacağız. Süreç içinde bu uyarıların niteliği değişebiliyor. Artık domuz gribi ile ilgili bir hasta gördüğümüzde, bunu çok özel bir durummuş gibi görmekten vazgeçmeliyiz. Bu hastalık bütün dünyada yayıldı, biliyoruz ki kış mevsiminde yayılma çok hızlanacak.” 556973 Bizi utandırmayın Kartal’dan sonra ile de berabere kalan Altay’da suratlar asıldı. 1-1’lik sonuç sonrası Başkan Niyazi Konuşmaz’ın maç sonunda soluğu soyunma odasında aldığı ve futbolcuları fırçaladığı öğrenildi. Konuşmaz’ın, “Yıllar sonra sezon başı olmasına rağmen tribünleri doldurduk. Sada gelen 10 bin seyirciye ayıp oldu. Lütfen bizi utandırmayın. Siz bu değilsiniz” dediği bildirildi. Kaybedilen iki puanı rehavete bağlayan Konuşmaz, “Hem Kartal hem maçlarında bu sıkıntıyı yaşadık. Önlem alacağız. Bekleneni veremeyen kim olursa olsun oturur” diye konuştu. Bu arada gören Tiago’ya maç ceza verilmesi bekleniyor. 557678 Vali Güler felaket bölgesini inceliyor İstanbul Valisi Muammer Güler, İkitelli, Silivri ve Çatalca bölgelerinde havadan inceleme yapıyor. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, İstanbul Valisi Güler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Adem Baştürk ve İstanbul 23. Motorlu Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Bülent Dağsalı'yı taşıyan 1. Ordu Komutanlığı'na ait helikopter AKOM'dan havalandı. Vali Güler ve beraberindekiler, sağanak yağıştan olumsuz yönde etkilenen ve sel basan İkitelli, Silivri ve Çatalca bölgelerinde havadan inceleme yapıyor. Güler'in, havadan yaptığı incelemeye ilişkin AKOM'da açıklama yapması bekleniyor. Öte yandan, İkitelli tır garajında mahsur kalan vatandaşlar helikopterlerle kurtarılmaya devam ediyor. 557242 Petrol 71 doları aştı 71 doları aştı fiyatları 71 doları aştı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC), bugün 'da yapacağı toplantı öncesinde ham petrolünün fiyatı Ekim ayı teslimi 71,35 dolar, Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 69,30 dolardan işlem görüyor 556835 Önce vurmuş, sonra kendine ateş etmiş!.. ’de, sahil bandında önceki gün iki genç kadının başından tabancayla vurulmuş halde bulunmasıyla ilgili olarak yapan güvenlik güçleri, olayda kullanılan tabancanın yaralı kadının babasına ait olduğunu belirledi. Yetkililer, olayın bir “infaz” olduğu yönündeki iddiaların zayıfladığını belirtti. ‘Tartıştılar’ Bir ağacın altında kanlar içinde yatan kadınlardan birinin ölümü, diğerinin yaralanmasıyla ilgili olarak başlatılan sürüyor. Genç kadınların yakınlarının da ifadelerine başvuran güvenlik güçleri, olayda kullanılan tabancanın tedavisi süren ve daha önce bilgilerine yanlış ulaşılan Şefika Kayra’nın (17) babasına ait olduğunu belirledi. Olayın bir “infaz” olduğu yönündeki iddiaların zayıfladığını belirten yetkililer, Kayra’nın aralarında tartışma geçen Nurgül Küçük’ü (28) öldürdükten sonra kendi kafasına bir el ateş ettiği ihtimalinin ağırlık kazandığını ifade etti. Yaralı kadının sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. 557893 İstanbul'daki felakete Aydın hassasiyeti Çerçioğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, bugün ve yarın yapılacak olan konserlerin iptal edildiğini, sadece Türk Hava Kurumu (THK) paraşüt atlayışının ve CHP İzmir Milletvekili ve Grup BaşkanVekili Kemal Anadol'un panelinin yapılacağını söyledi. Böyle bir felaketin ardından herhangi bir eğlence yapılmasının mümkün olmadığını belirten Çerçioğlu, ''felaketler ihmallerin, tedbirlerin alınmaması ve ıslah yapılmaması sonucunda gelebiliyor. Bu gerçekten çok üzücü bir olay. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çok büyük bir ihmali söz konusudur. Bütün vatandaşlarımıza başsağlığı dileğinde bulunuyorum'' dedi. 557868 86. kuruluş yıl dönümü CHP Anıtkabir'de Baykal, beraberindeki MYK ve PM üyeleri, milletvekilleri ve il başkanlarıyla Aslanlı Yol'dan yürüyerek tören alanına geldi. Deniz Baykal'ın üzerinde ''CHP'' yazan çelengi Atatürk'ün mozolesine koymasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalayan CHP Genel Başkanı Baykal, deftere şunları yazdı: ''Büyük Atatürk, sevgili Genel Başkanım. İki büyük eserlerinden birisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin kuruluşunun 86'ncı yılında Cumhuriyet Halk Partililer'in sevgi ve saygılarını sunmak üzere huzurundayız. Diğer büyük eserin olan Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik tehdit ve tehlikelerin bilincindeyiz. Sana ve Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkma azim ve kararlılığı içinde görevimizin başındayız. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran parti olarak, Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyup yaşatmak, güçlendirip ileri götürmek temel sorumluluğumuzdur. Cumhuriyet Halk Partisi olarak kadın, erkek, çocuk, yaşlı hepimiz sana şükranlarımızı, sarsılmaz sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.'' Baykal ve beraberindekiler, İsmet İnönü'nün mozolesine de çelenk bırakarak saygı duruşunda bulundu. Anıtkabir'i ziyarete gelen bazı vatandaşlar Baykal'ı alkışlarken, bazı CHP'lilerin ise törene ellerindeki Türk Bayrakları ile katıldıkları gözlendi. Deniz Baykal törenin ardından Anıtkabir'den ayrılırken bazı partililer sevgi gösterisinde bulundu. Bir kadının 'Sizinle gurur duyuyoruz' demesi üzerine Baykal, ''Biz de sizlerle gurur duyuyoruz'' dedi. Baykal, törene gelen bazı çocukları da sevdi. Törenin sonunda başlayan yağış nedeniyle bazı partililerin zor anlar yaşadıkları da gözlendi. 557423 Antalya'da hortum Antalya'nın Side beldesi açıklarında bir anda oluşan hortum korkuya sebep oldu. Türkiye genelinde düşen hava sıcaklığı Akdeniz kıyılarındaki Side beldesinde de hissedildi. Antalya'nın Manavgat ilçesinin turistik beldesi Side'de akşam saatlerinde oluşan hortum kıyıda korku dolu gözlerle izlendi. Kıyıya çok yakın derecede hızı 40 kilometreye kadar çıkan hortum merakla izlendi. Bir anda bastıran yağmurla birlikte oluşan hortumla birlikte turistlerde fotoğraf ve görüntü çekerek anı ölümsüzleştirdi. Side limanından görülen hortum yaklaşık 15 dakika kaldıktan sonra gözlerden kayboldu. 556404 Yargı kimden yana olsun?! ’in yargı reformu hakkında cumartesi günü gazetecilere verdiği brifinge katıldım. Daha başta, Sadullah Ergin, “hukuk fakültelerinin beş yıla çıkarılması gerektiğini, bu konuyu ve fakültelerle görüşeceklerini” söyledi; buna çok sevindim. Tabii brifingin ağırlıklı konusu ’ydu. savcılarının görevden alınmak istenmesiyle yaşanan gelişmeler bu kurulun ne kadar ‘stratejik’ olduğunu gösteren olaylardan sadece biridir. Ünlü bir sanığın eşinin “o mahkeme bizden” sözü, fevkalade önemli bir problemin ifadesidir. Peki, hâkimlerin tepesindeki kimden yana olmalı?! Hayır, yargının tarafsızlığına güvenin ilk şartı, HSYK’nın tarafsız yapıya sahip olmasıdır. Yargı reformu bunu sağlamalıdır. Temel ilkeler ’nın hazırladığı reform taslağı evvela AB sürecinde 23. Fasıl’da yapılan mevzuat taramalarına dayanıyor. Geniş katılımlı çalışmalar yapılmış. Reforma temel olacak “on ilke” Haziran 2009’da Yüksek Yargı ve Barolar Birliği temsilcilerinin katılımıyla belirlenmiş. “Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, yargının tarafsızlığının geliştirilmesi, etkinliğinin artırılması” gibi ilkeler... Bu ilkeler HSYK ile yakından ilgili. Yüksek yargı temsilcilerinin de onayladığı ilkelere göre: * HSKY geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılmalıdır. * HSYK kararlarına karşı etkili bir itiraz sistemi getirilmeli ve yargı yolu açılmalıdır. * HSYK’nın sekreterya ve (teftiş) sistemi yeniden düzenlenmelidir... Bu prensiplere itiraz eden aklı başında bir hukukçu çıkar mı bilmiyorum. Peki, HSYK bu soyut prensiplere göre nasıl somut olarak yeniden yapılandırılabilir? Yeni bir HSYK Bakanlığın önerdiği model şöyle: Geniş taban: Bugün HSYK ve üyeleri birbirlerini seçiyor! Literatürde buna “kooptasyon sistemi” deniliyor ki, ‘al gülüm, ver gülüm’ diye basitleştirmek mümkün. Bakanlık ise HSYK üyelerinin sayısını 7’den 21 civarında bir sayıya çıkarıyor. 21 üyenin “ağırlıklı çoğunluğunu” yargı seçecek; bir kısmını bugünkü gibi yüksek yargı üyeleri, bir kısmını ise yeni modelde, birinci sınıf hâkim ve savcılar seçecekler. Böylece yargıdaki seçici taban genişliyor. Az sayıdaki kalan üyeleri ise, hâkimler arasından değil, 15 yılını doldurmuş hukukçu ve yönetici gibi kişiler arasından Cumhurbaşkanı ve seçecek. Böylece, seçici taban yine genişlediği gibi, yargıç olmayan üyelerin katılımıyla da “mesleki kayırma” sakıncası giderilecek. Teftiş yetkisi: HSYK üç daire halinde çalışacak. Birinci daire ve nakillere, ikinci daire terfi ve disiplin işlerine, üçüncüsü teftiş ve soruşturmalara bakacak. Böylece Adalet Bakanlığı’nın teftiş yetkisi kalkıyor. Disiplin suçlarında yargı yolu da açılıyor. Parlamentoyla ilişkiler açısından Adalet Bakanı, bürokrasiyle ilişkiler bakımından da Müsteşar HSYK’ya üye olacak. Ama oy hakları kısıtlanıyor. Bütçe ve kadro: HSYK kendi bütçesine, kendi sekreteryasına, kendi binasına sahip olacak. Bu modelin yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını güçlendireceği kesin. Uluslararası hukuk belgelerine de uygun. Değişik modeller de savunulabilir ama yargı yönetimini “oligarşik kast” ve “bizim kalemiz” olarak sürdürmek isteyen görüşler çağdışıdır. 556638 'Kriz bitti' rüyasını sanayi göremiyor Dünyada dibi gören borsalar kriz öncesi seviyelerine dönmelerine karşılık, Türkiye'de reel sektörün en önemli düzelme işareti olarak algılanan sanayi üretiminin toparlanması sınırlı seviyelerde kaldı Sanayi üretimi geçtiğimiz aylarda 'düze çıktı dibi gördü' derken, temmuz ayına yatay seyre geçti. Sanayi üretimi temmuzda bir önceki yıla göre yüzde 9,2 azaldı, hazirana göre de yüzde 0,9 arttı ABD'den başlayıp dünyayı saran kriz Türkiye'yi özellikle ilk çeyrekte çok fazla etkiledi. Tam dünyada sular durulmuş borsalar ise yukarı yönlü hareket ediyor derken, Türkiye'de reel sektörün toparlanma işareti olan sanayi üretiminde yükseliş sınırlı oldu. Türkiye'nin sanayi üretimi temmuz ayında, 2008 yılının aynı ayına kıyasla yüzde 9,2 oranında azaldı. ARTIŞ HIZI YAVAŞ... Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2009 Temmuz Ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarını açıkladı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, İmalat Sanayi sektörü endeksinde yüzde 10,5, Elektrik, Gaz ve Su sektörü endeksinde yüzde 3,2 azalış gözlendi. Aylık Sanayi Üretim Endeksi, son ayın zirvesine ulaştı. Kasım 2008'de 110,3 olan Sanayi Üretim Endeksi, tam sekiz ay sonra temmuz ayında bu düzeyini yakaladı. 2009 yılı Temmuz ayında geçen yıla göre yüzde 9,2 azalan, bir önceki aya göre ise yüzde 0,9 artan Aylık Sanayi Üretim Endeksi, son aydır sürdürdüğü kesintisiz yükselişiyle 110,3 düzeyine ulaştı. TÜKETİM MALINDA ÜRETİM ARTTI Ana sanayi grupları sınıflamasına göre, temmuzda, en yüksek düşüş yüzde 22,7 ile sermaye malı imalatında görüldü. Aramalı imalatı yüzde 10,8, enerji yüzde 4,4, dayanıksız tüketim malı imalatı yüzde 2,7 oranında düşerken, dayanıklı tüketim malı imalatı ise yüzde 3,5 oranında arttı.İmalat sanayi alt gruplarında en yüksek düşüş oranı yüzde 36 ile diğer ulaşım araçlarının imalatında gerçekleşti. Onu yüzde 27,3'lük düşüşle motorlu kara taşıtı, römork ve yarı römork imalatı takip etti. Radyo,TV, haberleşme techizatı ve cihazları imalatında ise yüzde 36.5'lik artış yaşandı. ÜMİT İÇİN HENÜZ ERKEN Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Mustafa Koca, temmuz ayı sanayi üretim verilerine ilişkin, ağır da olsa gelişmenin olumlu bir süreç, ümitvar olmak için gerekli bir işaret olduğunu belirtti. Koca, 'Bu verilerin bize söylediği şudur; krizden çıkışın önemli göstergelerinden biri olan sanayi üretiminde az da olsa bir gelişme yaşanmaktadır.” ifadesini kullandı. Son üç aydır yatay seyre girdik! Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezinin (BETAM) 'Sanayi Üretiminde Yatay Seyir' araştırma notunda, mart 2008'den beri süren hızlı düşüşün bitmiş gibi görünse de sanayi endeksinin temmuz 2005 seviyesinde yatay seyrettiği belirtildi. Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ve araştırma görevlisi Onur Altındağ tarafından hazırlanan araştırma notunda, dün açıklanan temmuz sanayi endeksinin yıllık bazda yüzde 9,2 düşüş sergilerken, bir önceki aya göre yüzde 0,9 arttığı hatırlatıldı. Araştırma notunda şöyle denildi: 'Ancak başladığı iddia edilen canlanmanın devam edip etmediğini, ediyorsa gücünü anlayabilmek için sanayi üretim verisini mevsim ve takvim etkilerinden arındırarak yeniden tahmin etmek gerekiyor. Bu tahmin yapıldığında haziran ayına kıyasla temmuzda sanayi üretiminin hemen hemen hiç artmadığı gözlemleniyor. Nitekim mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış üretim endeksini dikkate aldığımızda, aylık endeksin hazirandan temmuza yüzde 0,08 artış (on binde 8) ile yatay bir seyir izlediğini görüyoruz. Bu gelişme nisan ayında başlayan cılız canlanmanın devam etmekte zorlandığının işareti olarak kabul edilebilir. Türkiye ekonomisinde canlanmanın güçlü olarak başladığını söylemek mümkün değil. Mart 2008'den beri süren hızlı düşüş bitmiş gibi görünse de endeks, temmuz 2005 seviyesinde yatay seyretmektedir.' 556753 Bol Ödüllü "Maskeliler" Ada'da Bol Ödüllü "Maskeliler" Ada'da Filistin gerçekliğine ayna tutan "Maskeliler" adlı oyun, 7. Kıbrıs Tiyatro Festivali'nde 12 Eylül'de sahne alacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda geçen sezon şehir tiyatrolarında ilgi ile izlenen "Maskeliler" oyunu, festival kapsamında Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesi'nde 12 Eylül Cumartesi günü izleyici karşısına çıkacak. İsrailli yazar Ilan Hatsor tarafından yazılan ve Taner Barlas'ın yönettiği, Serdar Orçin, Levent Üzümcü ve Mehmet Gürhan'ın rol aldığı Maskeliler, Filistinli erkek kardeşin, savaşın ortasında yaşadıkları hesaplaşma sürecini konu alıyor. Maskeliler ayrıca savaşın kardeşlik bağlarını bile koparan ezici baskısına, insanları nefret ve şiddet içinde birbirlerinden uzaklaştırılmasına çok iyi bir örnek olarak ve ilk kez bir "karşı bakışla" sahnelenerek işleniyor. Maskeliler, 2009 Şişli Belediyesi Muhsin Ertuğrul Tiyatro Ödülleri'nde en başarılı oyun ve en başarılı erkek oyuncu, 9. Lions Tiyatro Ödülleri'nde sahne tasarımı, 13. Afife Tiyatro Ödülleri'nde yılın en başarılı prodüksiyonu, yılın en başarılı erkek oyuncusu, yılın en başarılı sahne tasarımcısı, 14. Sadri Alışık Ödülleri'nde yılın en iyi yapımının yönetmeni, yılın en iyi erkek oyuncusu ödüllerini almıştı. 557587 28 yıllık "Dev-Yol" davasında müebbet kararı Adana Sıkıyönetim Mahkemesi'nce yargılanmalarına 1981'de başlanan ve haklarındaki hüküm yargıtay tarafından bozulan 11 sanıktan 8'i, ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce "anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak" suçundan müebbet hapse mahkum edildi. Adana Sıkıyönetim Mahkemesi'nde, "yasa dışı Devrimci Yol Örgütünü kurmak, sevk ve idare etmek, örgüt adına faaliyetlerde bulunmak, örgüte yardım etmek, adam öldürmek" gibi suçlardan 1981'de yargılanmaya başlanan, ancak haklarındaki kararlar Yargıtay'ca bozulan 11 sanıktan 8'i, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce "anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Suç tarihinde yaşı küçük olan bir sanık aynı suç nedeniyle 16 yıl hapse mahkum edildi. Bir sanık hakkındaki dava zaman aşımı nedeniyle düşerken, bir sanığın dosyası tefrik edildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuksuz sanıklardan Mehmet Beyaztaş, Ziya Arıkan, Yaser Hamiş, Muhtar Sarıkaya ve Süleyman Eryılmaz ile sanık Beyaztaş'ın avukatı Kamer Beyaztaş katıldı. Cumhuriyet Savcısı İsa Kaya, esas hakkındaki görüşünde, sanıklar Muhtar Sarıkaya, Ali Elbi, Erol Özcan, Ziya Arıkan, Yaser Hamiş, Mehmet Ayyıldız, Süleyman Eryılmaz ve Zakir Bayram'ın 765 Sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) "anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak" suçunu düzenleyen 146/1. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Savcı Kaya, suç tarihinde yaşı küçük olan Zeynel Ordüzün'ün aynı suçtan 15 yıldan 20 yıla kadar hapse mahkum edilmesini, sanık Mehmet Beyaztaş hakkındaki davanın ise zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle ortadan kaldırılmasını talep etti. Sanıklar ise esas hakkındaki savunmalarında beraat talebinde bulundu. Sanıklardan Mehmet Beyaztaş, 10 yıl boyunca tutuklu kaldığını belirterek, "kendilerinin değil, davayı açanların Anayasayı ihlal ettiklerini" öne sürdü. Muhtar Sarıkaya ise dava nedeniyle girdiği her işten çıkarıldığını kaydederek, "Savcılık belgeleri nereye gitsek arkamızdan geldi. 30 yıldır ne aile ne ev hayatı ne de bir şey kaldı. Bunun sonuçlarını daha çekecek miyiz?" diye konuştu. Süleyman Eryılmaz da "anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak" suçundan yargılanmalarını gerektirecek bir durum olmadığını savunarak, "O günkü koşullarda Devrimci Yol adlı bir derginin taraftarıydık. Bedeli varsa öderiz" dedi. Eryılmaz, "Anayasayı kendilerinin değil, 12 Eylülü yapanların değiştirdiğini" söyledi. sanığa müebbet hapis cezası Mahkeme Heyeti daha sonra bir süre baş başa değerlendirmede bulundu. Daha sonra kararı açıklayan Başkan Şaban Kırcı, sanıklar Muhtar Sarıkaya, Ali Elbi, Erol Özcan, Ziya Arıkan, Yaser Hamiş, Mehmet Ayyıldız, Süleyman Eryılmaz ve Zakir Bayram'ın 765 Sayılı TCK'nın "anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak" suçununa ilişkin 146/1. maddesine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını, ancak cezalarının müebbet hapis cezasına çevrildiğini açıkladı. Kırca, olay tarihinde yaşı küçük olan sanık Zeynel Ordüzün'ün aynı suçtan 16 yıl hapse mahkum edildiğini, Mehmet Beyaztaş hakkındaki davanın, zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle ortadan kaldırıldığını, yakalanamayan sanık Serdar Sarıgül hakkındaki dosyanın ise tefrik edildiğini bildirdi. Davanın geçmişi Adana Sıkıyönetim Mahkemesi, "Yasadışı Devrimci Yol Örgütünü kurmak, sevk ve idare etmek, örgüt adına faaliyetlerde bulunmak, örgüte yardım etmek, adam öldürmek" gibi suçlardan 343 sanık hakkında açılan davayı 16 Haziran 1981'de görmeye başladı. Mahkemenin 1986'da verdiği hüküm, 1991'de Askeri Yargıtay tarafından bozuldu. Adana Sıkıyönetim Mahkemesi'nin, geçen süre içinde kapatılması nedeniyle dava Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'ne gönderildi. Sıkıyönetim mahkemelerinin yargı yetkisinin kaldırılmasıyla davanın görülmesine Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Mahkeme, Haziran 2001'de, 101 sanıklı davada, sanıklardan 3'üne idam, 6'sına müebbet hapis, 2'sine de ağır hapis cezaları verdi. Ancak, Yargıtay usul eksikliği nedeniyle 11 sanık hakkında verilen hükmü 2007'de bozdu. 557950 Tarımsal kredi faizleri düşürüldü Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, Tarım Kredi Kooperatifleri'nce çiftçi ortaklara kullandırılacak tarımsal kredilere, bugünden itibaren yüzde 17,50 yerine yüzde 15 oranında faiz uygulanacak. 557974 Çin'de altın madeninde yangın: 13 ölü 'in Hınan eyaletinin Sanmınşia şehrinde bulunan bir madeninde çıkan yangında, 13 kişi dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti. 'in Hınan eyaletinin Sanmınşia şehrinde bulunan bir madeninde çıkan yangında, 13 kişi dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti. Şinhua ajansının haberine göre, "Cinyüen Madencilik" şirketine ait madeninde çıkan yangına, elektrik kablolarının neden olduğu bildirildi. Ölenlerin cenazeleri, defin törenleri için ailelerine teslim edildi. Yangının sabah saat 05.00 sularında çıktığını belirten yetkililer, madende kişinin mahsur kaldığını ve kurtarma ekiplerinin çalışmalarına devam ettiğini kaydetti. 557561 El Zeydi teklif yağmuruna tutuldu Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, gelecek hafta başında serbest bırakılması beklenen Muntazar  El Zeydi'ye şu ana kadar ev, araba ve evlilik gibi birçok teklifte bulunuldu. Haberde, Fas'ta yaşayan bir Iraklının, Bush'a ayakkabı fırlatarak milyonlarca kişinin gözünde kahraman olan El Zeydi'ye kızıyla evlenmesi için teklifte bulunduğu, bunun yanı sıra Suudi Arabistan'dan arayan bir kişinin, ayakkabılarının karşılığında El Zeydi'ye 10 milyon dolar önerdiği belirtildi. El Bağdadiye televizyonu da eski patronunun El Zeydi için odalı bir ev inşa ettirdiğini, yeni bir araba, harem kurma, para verme ve sağlık masraflarını karşılama gibi birçok taahhütte bulunulduğunu kaydetti. Televizyon kanalının yetkilisi, Fas'tan arayan bir kişinin, eyeri altından bir at vermek istediğini, El Zeydi'yle evlenmek isteyen birçok kadının kendilerini aradığını söyledi. El Zeydi, Bush'a, 14 Aralıktaki Irak ziyareti sırasında düzenlenen basın toplantısında ayakkabısını fırlatmıştı. El Zeydi, önce yıl hapis cezasına çarptırılmış, sicilinin temiz olması dolayısıyla cezası yıla indirilmişti. 557411 Sertifikalı tohum kullananlara prim desteği Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ''Yurt İçi Sertifikalı Tohum Kullanımı ve Yurt İçi Sertifikalı Tohum Üretimi Desteklemeleri 2009 Yılı Uygulaması Birim Ödeme Miktarlarına Dair Karar'' Ocak 2009 tarihinden geçerli olmak üzere Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. ''Yurt İçi Sertifikalı Tohum Kullanımı ve Yurt İçi Sertifikalı Tohum Üretimi Desteklemeleri 2009 Yılı Uygulaması Birim Ödeme Miktarlarına Dair Karar'' ile sertifikalı tohum kullanımı ve üretimi yapan çiftçilere, 2009 yılında dekar ve kilogram başına verilecek prim miktarları düzenlendi. Buna göre, yurt içi sertifikalı tohum kullanım desteğinde, dekar başına olmak üzere buğday ve yoncaya TL, tritikale, arpa, çavdar ve yulafa 3,5 TL, çeltik ve yer fıstığına TL, nohut, kuru fasulye ve mercimeğe TL, susam, kolza (kanola) ve aspire TL, patatese 20 TL, korunga ve fiğe TL prim ödenecek. Yurt içi sertifikalı tohum üretimi desteğinde ise kilogram başına olmak üzere buğdaya 0,10 TL, arpa, tritikale, yulaf, çavdar ve patates 0,08 TL, çeltiğe 0,25 TL, nohut, kuru fasulye, mercimek, aspir, korunga ve fiğe 0,50 TL, soyaya 0,35 TL, kanolaya 1,20 TL, susama 0,60 TL, yoncaya 1,50 TL, yer fıstığına 0,80 TL prim verilecek. Sertifikalı tohum kullanım desteği 2009 yılı ekilişlerine ait destekleme ödemeleri için gerekli finansman 2009-2010 yılı bütçelerinden, sertifikalı tohum üretim desteği 2009 yılı üretimlerine ait destekleme ödemeleri için gerekli finansman 2010 yılı bütçesinden karşılanacak. 556345 ‘Kürtler Kürtlerle yaşasınlar’ İSMAİL Beşikçi böyle diyor, “Kürtler Kürtlerle yaşasınlar.” Sevgili Neşe Düzel’in sorularını cevaplandıran Beşikçi, ‘Kürtçülüğün Esasları’nı anlatıyor. ’da Türklerin, Arapların, Farsların devleti var, 40 milyon Kürdün de olmalı. 450 bin nüfuslu bir devlettir, ’ta 200 bin Türk ’yi kurdu ve destekliyor. Türkiye’deki 20 milyon Kürt de kendi devletini kurmalı.... Neşe Düzel, Beşikçi’nin bu fikirlerini “ırka dayalı devlet” olarak niteliyor, demokratik bir devlette çeşitli ırkların özgürce yaşamasını savunuyor ama Beşikçi ısrar ediyor: “Ben öbürünün daha doğru olduğunu düşünüyorum. Kürtler Kürtlerle bir arada yaşasınlar...” (Taraf, Eylül) Uluslaşma süreci Sadece Beşikçi değil, Kürtçü milliyetçilerin temel görüşleridir bunlar. İşte Mehdi Zana’nın sözleri: “Dünyada bütün ırklar kendi sınırlarına çekilmediği sürece insanlarının birleşmesi mümkün olmaz... Şimdi biz Farslarla, Araplarla, Türklerle nasıl bir arada yaşarız?” (Medya Güneşi, Şubat 1992) yayınlarına da bu Pankürdizm ideolojisi hâkimdir, sadece siyasi şartlara göre üslupları değişiyor. Şu bir gerçek: şehirleşme, iletişim gibi modernleşme dinamikleriyle Kürtler eski kapalı yapılardan çıkarak bir uluslaşma sürecini yaşıyorlar. de “Kürtlerde son zamanlarda ulusallaşma eğilimlerinin yoğunlaştığını” yazmıştı. Gazeteye göre, İslami bağların zayıflamasıyla, Kürtlerin “Ulusal, laik, çağdaş kimliklerine kavuşmaları tarihsel ve bilimsel açıdan kaçınılmazdır. Türkiye’deki bu bakımdan yadırganacak bir konu değildir.” (Cumhuriyet, 10 Ağustos 2009) Onun için bölgede sadece ve var. Ve sorun, sıradan bir hadisesi olmayıp geniş kitle tabanlı bir etnik milliyetçilik hareketidir. Tepki olarak, Türklerde de “Türkler Türklerle bir arada yaşasınlar” eğilimini yansıtan nüfus mübadelesi ve gibi düşünceler ortaya çıkıyor. Benim duygularım da bazen “evli evine, köyüne” diye homurdanıyor doğrusu. Beşikçi’nin dediği gibi öyle bir Türkiye’nin “daha rahat ve özgür gelişebileceği” de bir gerçek... Teori körlüğü Fakat Türkler ve Kürtler nasıl ayrılacak?! İşte “ırka dayalı devlet” şampiyonlarının döne döne düşünmesi gereken hayati soru budur! Beşikçi, hapislerde geçen hayatının verdiği öfkeyle ve ‘teori körlüğü’yle konuşuyor. Beşikçi ve etnik milliyetçiler bu körlükle düşünemiyorlar ki, Kıbrıs’ta “200 bin Türk”ün bir coğrafyada toplanmasıyla, Türkiye’nin bütün illerinden milyonlarca Kürdün yerlerinden kopup bir coğrafyada toplanması aynı şey midir?! “Her ırkın kendi coğrafyasına çekilmesi”, yani iki tarafın da ırkçılarını coşturacak karşılıklı etnik temizlik! Türkler için de Kürtler için de korkunç felaket olur bu! Tarih feci örnekleriyle dolu. Başka bir yazımda da belirtmiştim; evet Kürtler bir yönüyle “uluslaşma” sürecini yaşıyorlar ama öbür yönüyle, Kürtler Türkiye’nin bütününe daha fazla entegre oluyorlar, iç içe geçiyorlar, nasıl ayıracaksınız? (Milliyet, 26 Nisan 2007) İlk şart sağduyu Kürt meselesi sadece “uluslaşma”dan ibaret olsaydı çözüm çok kolaydı; evli evine, köylü köyüne... Ama “entegrasyon” da çok ileri boyutlarda, milyonlarca Türk ve Kürt iç içe geçmiş! Çözüm diye Kürtlerdeki “uluslaşma”nın maksimalist taleplerini esas alsanız, kitlesel çatışmalarla kan gövdeyi götürecek! “Uluslaşma”yı yok sayıp sadece “entegrasyon”u esas alsanız, sorun çözülmeyecek! Böylesine çok karmaşık, çok zor bir sorundur bu! yüzden çeyrek asırda 35 bin insanımız öldü zaten! Birinci şart, sağduyudur, itidaldir, duygularımızı yatıştırıp pragmatik akılcı olmaktır. Türklerin de Kürtlerin de en büyük düşmanı teori körlüğü ve taşkın duygulardır. 556560 Açık Deniz Açık Deniz Orijinal Adı: Open Water Yönetmen: Hans Horn Oyuncular: Susan May Pratt, Niklaus Lange, Richard Speight Jr. SHOW 23.30 Bir grup eski arkadaş, içlerinden birinin 30. doğumgününü kutlamak üzere lüks bir yatla denize açılır. İlerledikten sonra suya atlayıp yüzmek isterler, ancak sarhoşluğun da verdiği dalgınlıkla, yata geri tırmanabilmelerini sağlayacak olan merdiveni unuttuklarını fark ederler. Basit bir ihmalkarlık trajik bir ölüm kalım savaşına dönüşür. 558346 Silivri Devlet Hastanesi'nde zarar büyük Tekirdağ bölgesinde önceki gece meydana gelen selin bilançosu aradan geçen bir gün içinde yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Önce Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir ardından da Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, sel felaketine maruz kalan Silivri'de incelemelerde bulundu. Çok sayıda evin ve işyerinin sular altında kaldığı Silivri'de henüz ay önce açılışı yapılan Silivri Devlet Hastanesi de felaketten nasibini aldı. Sular altında kalan hastanedeki tüm hastalar çevre hastanelere nakledildi. Bodrum katı sular altında kalan Silivri Prof. Dr. Necmi Ayanoğlu Devlet Hastanesi'nde, kurtarma ve temizlik çalışması yapılıyor. Belediye ekiplerinin hastanenin içinde ve dışında hummalı temizlik çalışması yürüttüğü hastanede, çalışanlar da hep bir koldan çalışır durumdaki eşyaları kurtarmaya çalışıyor. Çamurlu suların içinden çıkarılan eşyalar elde ele temizlenmek üzere dışarı çıkarılıyor. Sular altında kalan hastanenin bodrum katında bulunan çok sayıda tıbbi cihaz da kullanılamaz hale geldi. Bodrum katta bulunan ve binlerce liralık cihazların da bulunduğu laboratuar da sular alında kaldı. Bu arada, sel sularından yoğun bir şekilde etkilenen Silivri Devlet Hastanesi'nin taºan dere yatağının hemen yanına yapılması dikkat çekti. Silivri'nin modern yüzü olarak görülen Silivri Prof. Dr. Necmi Ayanoğlu Devlet Hastanesi'nin yapımı 14 Mart 2009 tarihinde yapılmış, açılışı ise 16 Mart 2009 da yapılmıştı. 557785 "Kaybolan İstanbul" ile Paris'e gitti "Kaybolan İstanbul" ile Paris'e gitti 09.09.2009 14:33 Fransa'da geçtiğimiz temmuz ayında başlayan "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri çerçevesinde, Ara Güler'in 1950 ve 1960 yılları arasında İstanbul'da çektiği fotoğraflardan oluşan ''Kaybolan İstanbul'' isimli sergi, Paris'te açıldı. "Avrupa Fotoğraf Evi"ndeki sergi, 11 Ekim'e kadar açık kalacak. Güler'in, 1940 ile 1980'li yıllar arasında siyah ve beyaz çektiği fotoğrafların yer aldığı, Orhan Pamuk'un metinlerini kaleme aldığı ''Ara Güler: İstanbul'' isimli kitap da Fransa'da satışa çıktı. Ara Güler'e, dün Paris'in simgesel en büyük ödülü olan ''büyük madalya'' verilmişti. ''Pacifique'' yayınevi tarafından basılan kitapta, Güler'in, 150 siyah beyaz fotoğrafı yer alıyor."Türkiye Mevsimi" etkinlikleri kapsamında, Fransa'da ay süreyle, başta Paris olmak üzere 70'i aşkın kentte 400'ün üzerinde sanatsal ve kültürel faaliyetle Türkiye tanıtılıyor.Paris'teki ''Türkiye Mevsimi'' etkinlikleri çerçevesinde Paris Belediyesi, bu sabah kentin simgesel en büyük ödülü olan ''büyük madalyayı'', düzenlenen törenle Ara Güler'e takdim etmişti. Paris'in Louvre Müzesinde "Osmanlı Kaftanları" ve Grand Palais'de "Çağlar Boyu İstanbul" konulu sergiler, önemli etkinlikler arasında yer alıyor."Türkiye Mevsimi", Fransız toplumuna çağdaş Türkiye'nin dinamikleri, yaratıcı farklılıkları, kültür ve mirasının daha iyi tanıtılmasına katkıda bulunmayı hedefliyor."Türkiye Mevsimi" etkinlikleriyle iki ülke arasındaki ilişkilerin yoğunluğunun ve tarihi boyutunun öneminin de bir kez daha gösterilmesi amaçlanıyor. 557773 ‘Satanist’ kavgası kanlı bitti ’da uzun saçlı ve küpeli genç ile onlara ‘satanist’ dediği iddia edilen grup arasında çıkan kavgada, kişi bıçakla ağır yaralandı. Olay, saat 03.00 sıralarında Hastaneler kavşağındaki bir lokantada meydana geldi. Paçacıda çorba içen saçları uzun ve küpeli gençle yan masadaki grup arasında tartışma çıktı. İddiaya göre, saçları uzun ve küpeli gençler, kendilerine ‘satanist’ dediklerini öne sürdüğü diğer gruba saldırdı. Sandalyelerin ve bardakların havada uçuştuğu kavgada, uzun saçlı gençlerden 20 yaşındaki Gökhan Tektaş yanında taşıdığı bıçakla, 19 yaşındaki Kadir Demirçalı’yı göğsünden ve karnından bıçakladı. Kanlar içinde yere yığılan ve ağır yaralanan Demirçalı, çağrılan ambulansla Adana Numune Hastanesi’ne kaldırılarak edildi, ardından Ünitesi’nde tedavi altına alındı. Olay yerine gelen polis, Gökhan Tektaş ile yaşıtı arkadaşı Turgay Tatlıgül’ü gözaltına aldı. Polis ekipleri, olay sonrası kaçtığı belirtilen bir kişiyi ararken, kavgada kullanılan bıçak, olay yerine 100 metre uzaklıkta orta refüjde bulundu. Uzun saçlı ve küpeli gencin, bu yıl sınavını kazanıp kayıt yaptırdıkları öğrenildi. sürüyor. 556530 Ahmedinecad, ‘kadın açılımına devam’ dedi ’da Cumhurbaşkanı dün, geçen perşembe yapılan güvenoylamasında bakanlıkları meclis tarafından reddedilen kadın adaydan birisinin yerine yine bir kadın siyasetçiyi aday gösterdi. Ahmedinecad, 21 kişilik kabinesinin 18’ine onay veren meclisten güvenoyu alamayan kadın aday Susan Keşaverz’in yerine Bakanlığı’na, Meclisi’nde iki dönemdir görev yapan kadın milletvekili Fatıma Aliye’yi aday gösterdi. İlk güvenoylamasının ardından boş kalan Bakanlığı’na da Ali Zabihi’yi öneren Ahmedinecad, Refah Bakanlığı için ise yeni adayını açıklamadı. Yeni adaylar için oylamanın 15 Eylül’de yapılması bekleniyor. 558123 Erdoğan'dan terör kurşunlarına cevabı Başbakan Erdoğan'ın, dün, Ankara'da Tevfik Bey Konağı'nda vatandaşlarla katıldığı iftar programına  ilişkin görüntüler bugün basına dağıtıldı. Erdoğan, programa katılan vatandaşlara seslenirken, orada bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, ''Bu ülkenin kardeşliğine yönelik, bu milletin kardeşliğine yönelik sıkılan kurşunlara karşı bir ve beraber olacak, yolumuza devam edeceğiz. Bunu başarmak zorundayız. Eğer biz bu birliğimizi, bu beraberliğimizi, bu dayanışmamızı teessüs ettiremezsek onları sevindiririz. Onlar 'işte biz neticeyi aldık' derler ama biz onlara neticenin onlar açısından alınamayacağını, inşallah, göstereceğiz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bu nasıl olacak? İşte, bu, 71,5 milyonun bu vatan toprakları üzerinde birbirini yaradandan ötürü sevmeleriyle olacaktır. Çünkü biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik; makamından mevkinden dolayı sevmedik, renginden dolayı sevmedik, ırkından dolayı sevmedik, parasından pulundan dolayı sevmedik. Başı kuru üzüm tanesi gibi incik büncük bir insan dahi olsa biz ona saygı duyacağız, onu seveceğiz, onu bağrımıza basacağız.Bizim farkımız burada. Bizim medeniyetimizin derinliklerinde bu var ve burayı beraber başaracağız. Eğer bunu ortaya koyarsak, bu dayanışmamızı yaparsak evvelallah bu süreci de biz barışla kardeşlikle neticelendirmiş oluruz. Bu konuda sizler bizim muhatabımızsınız, başkaları değil, millet... Bu sürecin geleceğini de benim aziz milletim belirleyecek, sevgili milletim belirleyecek. Biz bu milletin efendisi olmaya gelmedik. Her zaman söylüyorum. Biz milletimizin hizmetkarıyız ve hizmetimize devam edeceğiz. Sizin emrinizdeyiz ve bu yolculuğu da bu şekilde sürdüreceğiz. 557439 Rijkaard yine kazandı! Galatasaray'da teknik direktör Frank Rijkaard'ın maçlar öncesi kamp yaptırmayarak herkesi evine yollaması sebebiyle Beşiktaş derbisi için endişelenen idarecilerin, “Mutlaka kamp yapılsın” görüşünü ortaya attıkları öğrenildi. Ancak Başkan Adnan Polat ve futbol şubesinden sorumlu yöneticilerin hocanın işine karışılmamasını istedi ve konu kapandı. 557843 Türkler ve Almanlar İftar Sofrasında Türkler ve Almanlar İftar Sofrasında Hristiyan Birlik Partisinin iftar yemeğine Türk ve Alman bürokratlar ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve işadamları katıldı. Ramazan farklı kültür ve dinden insanları aynı sofrada buluşturuyor. Almanya'da Hristiyan Birlik Partisinin iftar yemeğine çok sayıda Türk ve Alman katıldı. Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schauble, Berlin Parlamento binasında Müslüman toplumla biraraya geldi. İftar yemeğine, Türk ve Alman bürokratlar ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve işadamları katıldı. İçişleri Bakanı Schauble, Müslümanlarla beraber hoşgörü ve barış içinde yaşayarak güvenli bir gelecek inşa edebileceklerini, bunun için toplumlararası diyaloğu güçlendirmeyi amaçladıklarını söyledi. 556385 Yeni ekonomik sistem şekilleniyor Global krizden çıkışın sinyalleri alındıkça, ekonomi yönetimleri ve sistemdeki ekonomik birimler, yoğun biçimde, “kriz sonrası”nı tartışıyor. Üzerinde uzlaşılan “kriz sonrası” global ekonomi görünümü, “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” döneminin sona erdiğini gösteriyor. ekonomisinden başlayarak, global kriz sonrasında, devlet kaynaklarını kullanan birçok ekonomide kamu sektörü etkili olacak. Çünkü, kriz sırasında birçok özel ve kuruluşun mülkiyeti önemli oranlarda kamuya geçti. Şu anda, ABD ve ülkelerinin birçoğunda hükümetler ve kamuoyu “çıkış stratejisi”nin nasıl olması gerektiği tartışılıyor. Vatandaşın vergileri ile banka ve şirketler kurtarıldığı için, kamunun satın almak zorunda kaldığı zor durumdaki şirket hisselerinin ne zaman ve hangi fiyatla, kimlere satılacağı sorgulanıyor. İkinci tartışılan konu, bundan sonra piyasaların ve mali sistemin nasıl gözetilip denetlenmesi gerektiği konusu. Bu konuda çeşitli görüşler olmakla birlikte, artık eski gözetim ve sisteminin ayakta kalamayacağı anlaşılıyor. Gözetim konusunda merkez bankalarının daha etkili rol alması görüşü öne çıkıyor. Yine, bizdeki (SPK) benzeri kurumların giderek daha önem kazanması bekleniyor. Çünkü, “küçük yatırımcının korunması gereği” ve “şeffaflığın önemi” gittikçe daha iyi anlaşılıyor. Bu bağlamda önerilen “twin peak” modelinin “finansal istikrar” ve “yatırımcıyı koruma” ayakları var. Bizdeki gibi kurumları yetkilerinin genişletilmesiyle, bu kurumlara, sigortacılıkla ilgili yetkiler (bizde, halen ’de) ve mevduat sigortasıyla ilgili yetkiler (bizde, halen ’de) veriliyor. Böylece, örneğin SPK, “yatırımcıyı koruma” kararlarını bağımsız ve mali sistemi denetleyen kurumların kıskacına girmeden alabilecek. Özellikle, “sigortacılık” la ilgili yetkiler, bu bağlamda büyük önem taşıyor. Bilindiği gibi, bizdeki banka ve şirket el koymalarında, gözetim ve denetim otoritesi olan ve tahsil otoritesi olan TMSF, “yatırımcıyı koruma” prensibini tamamen göz ardı etmişti. Öte yandan, “twin peak” modeli, mali sistemin gözetim ve denetiminin ve BDDK benzeri kurumlarca ortaklaşa yapılmasını öngörüyor. Bu modelde, örneğin, Merkez Bankası’nın ve BDDK’nın buluşup, görüş alışverişinde bulunacakları ortak bir komisyon var. Buna da “finansal istikrar komisyonu” deniliyor. Yeni bankacılık nasıl olacak? Yeni global ekonomide bankaların rolü artıyor. Çünkü, özellikle gelişmiş ülkelerde, yaygın biçimde izin verilen “banka dışı mali kurumlar”ın iyi gözetilip denetlenemedikleri anlaşıldı. Bu nedenle, gelecekteki global ekonomik sistemde: a) Yatırım bankalarının ve aracı kurumların odaklandığı “toptan bankacılık” işlemleri giderek bankaların bünyesinde yapılmaya başlanacak. b)Bankalar, geleneksel para toplama modellerine geri dönecekler. Yani, mevduat, yeniden bankaların en önemli kaynağı olacak. Bu eğilim, ABD odaklı olarak, başladı bile. c) Mali sistemde başlayacak “yeniden yapılanma” sonucu, küçük ve çok sayıdaki bankaların yerini, büyük ve az sayıda bankalar alıyor. Böylece, gözetim ve denetim işlemleri kolaylaşacağı gibi, şeffaflık ve “erken uyarı” da daha rahat sağlanabilecek. d) Bankalar, büyük getiriler peşinde koşmak yerine, “daha az kârlı ama az riskli” yerlere para yatıracaklar. Bu bağlamda, bireysel krediler ve gayrimenkul kredileri yeniden büyüyecek. Çünkü, dengeli ve kurallara uygun verilirse, bu kredilerin geri dönüşleri çok daha risksiz ve rahat oluyor. “Hedging” işlemlerinin yeniden canlanması ise, yeni kontrol mekanizmalarının tam olarak kurulmasından sonra olabilecek. e) Bankalar değerlendirilirken, “sermaye yeterlilikleri” ve durumları” öncelikle ele alınacak. Bankaların, geri dönmeme olasılığı olan kredileri için, derhal karşılık ayırmaları da gerekecek. Bakalım, hiçbir eleştiriyi kabul etmeyen “yurdum kurumları” ne yapacak? 557192 Güiza'ya CD sürprizi Güiza'ya CD sürprizi Fenerbahçe'nin İspanyol golcüsü Daniel Güiza'ya Daum'dan sürpriz..  İspanyol yıldız için CD hazırlayan Daum, birincisine geçen yıl yanlış yerde durduğu için kaçırdığı; diğerine bu sezon attığı golleri koyup, farkı gösterdi. İki ayı aşkın bir süredir birlikte olduğu futbolcuları için birer CD hazırlayan Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum’un, Daniel Güiza için yaptığı CD’ler, İspanyol golcüde yaşanan büyük değişimi ortaya koydu. Tecrübeli hocanın hazırladığı ilk CD’de, yıldız oyuncunun geçen sezon kaçırdığı goller vardı. Kaçan her golde Güiza’nın durduğu yeri daire içine alan Fenerbahçe Teknik Direktörü’nün, “Dikkat ediyorsan, durduğun yer, aldığın pozisyonlar yanlış. Golleri bunun için kaçırmışsın” dediği, ardından ikinci CD’ye geçtiği belirlendi. İkinci CD’de ise Güiza’nın bu sezon attığı goller vardı. ‘Doğru yerde olunca’ Daum, yine golcüsünün durduğu yerleri daire içine almıştı. Ancak bu kez doğru yaptığını göstermek için. “Gördüğün gibi burada çok iyi pozisyon almışsın. Doğal olarak da golünü atmışsın” diyen Daum, “İki CD’deki Güiza’yı iyi incele. Yaptığın hataları gör. Senden, bu seneki gibi doğru yerlerde bulunmanı, iyi pozisyon almanı ve gollerini sıralamanı bekliyorum. Sana güveniyorum” diyerek oyuncusuna moral verdiği öğrenildi. 556838 Bir haftada ikinci kumar operasyonu Levent’te şirketi adı altında kumar oynatılan bir işyerine yönelik olarak bir hafta içinde ikinci kumar operasyonu düzenlendi. Operasyonda 65 kişi gözaltına alındı. 4. Levent Plaza’nın üçüncü katındaki Canbars Şirketi’ne önceki gece bir operasyon düzenledi. Operasyonda 22’si kadın 65 kişi gözaltına alındı; rulet, 10 black jack masası ve çok sayıda oyun puluna da el konuldu. Gözaltına alınan kişilerden 64’ü serbest bırakıldı, kişi Adliyesi’ne sevk edildi. 558205 Dolar günü artışla kapattı Dolar günü artışla kapattı serbest piyasada, kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,4920 liraya, avronun satış fiyatı 2,1710 liraya yükseldi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, piyasanın kapanışı itibariyle ’da 1,4880 liradan alınan dolar 1,4920 liradan, 2,1610 liradan alınan avro 2,1710 liradan satılıyor. Serbest piyasada önceki kapanışta 1,4880 lira olan dolar güne aynı fiyattan, 2,1470 lira olan avro da 2,1550 liradan başlamıştı. 556717 'Bunu herkes bilir' Türk Milli Takımı'nın her zaman her yerde kazanmak için oynadığını söyleyen Fatih Terim, "Her türlü avantaj onlarda ama Türkiye bu tip maçları farklı oynar, bunu herkes bilir" dedi Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, Bosna Hersek maçı öncesi avantajın ev sahibinde olduğunu, ancak kendilerinin de zor maçları iyi oynadıklarını herkesin bildiğini söyledi. Bilino Polje Stadı'ndaki son antrenman öncesi basın toplantısında konuşan Terim, "Her türlü avantaj onlarda. Kazanırlarsa play-off hakkı elde ediyorlar Ancak Türk Milli Takımı'nın da her yerde, herkesle iyi oynayıp kazanmayı arzu ettiğini, bu tip maçları hırslı ve değişik oynadığını herkes biliyor" diye konuştu. Hep geriden gelme ile ilgili soruya Terim, "Keşke hep ileride devam etsek ve orada kalsak" diyen tecrübeli teknik adam, Bosna karşısında kazanmak için her türlü riski alacaklarını söylerken, "Kaybederken de her şeyimizi kullanır ve kaybederiz. Kazanırken de aynısını yaparız. Hepimizin en büyük cesareti buydu. Cesareti göstermek de bizim işimiz olacak. Oyuncularımın ya da benim için hayatın sonu değil. Kaybedersek vakur bir şekilde tebrik ederiz. Onlara play-off'ta 'Kalbimiz sizinle' deriz" ifadesini kullandı. Grupta ikinci olunması halinde kimi isteyeceğini sorulan Terim, "İkinci olursak, ondan sonra kalan ikincilere göre belki bir tahmin yapabiliriz ama şimdi puan gerideyken bunu söylemek abartı olur" derken Bilino Polje Stadı'nın zemini konusundaki sorular üzerine de, "Geldiğim günden beri herkes bana yağmur yağmayacağını söylüyor. Ben de Allah'ın işi diyorum. Yağmur yağarsa daha güzel bir zeminle karşılaşabiliriz. Daha yumuşak bir zemin olabilir" değerlendirmesini yaptı. 556352 Geç kalan medya Pazartesi günü iki gazetede basınla ilgili, dış kaynaklı iki ayrı haber vardı. Biri bizim Milliyet’in manşetiydi. ’den Güven Özalp’ın haberini okumuşsunuzdur, ama sadece başlıklarıyla anımsatalım; birinci sayfadaki başlık: “Özgür bize uymadı”, iç sayfada: ‘özgürlük’ için imza vermedi”. Haberin özeti de şu: ’nin “gazetecilerin yanlışları ortaya çıkararak demokrasiye hizmet ettikleri”ni vurgulayan deklarasyonuna, adaylar dahil, tüm ülkeler imza koydu. Açıklamaya katılmayan tek AB adayı ülke Türkiye oldu. Biz baştan beri söylüyoruz; bu iktidar eksiksiz, özde bir demokrasiden yana değil. AB’yi de nalıncı keseri gibi, sadece kendilerine yontmaya bakıyorlar. Dertleri kendi dikta rejimini bütün ayaklarıyla yerleştirmek. En büyük engel olarak gördükleri ise, özgür ve bağımsız medya. Bu nedenle, kendilerine bağımlı sermayeyi medyaya devşirerek, yandaş bir medya oluşturdular. Teslim olmayanları ise, hapse varıncaya kadar, bin bir çeşit baskıyla üzerlerine giderek yola getirmeye çalışıyorlar. Aynı gün ikinci haber ise, Cumhuriyet’in sayfasında; Milano’dan Aslı Kayabal bildiriyor. Yönetmen Michael Moore “: Bir Aşk Öyküsü” adlı belgesel filminin gösterime girişi öncesinde gazetecilerle sohbet ediyor. Gazeteciler, Berlusconi’nin iki gazeteden beş gazeteciye dava açması konusunda ne düşündüğünü soruyor. Film yönetmeni Moore şu yanıtı veriyor: çok özel bir konumda, çünkü Berlusconi gibi, medyaya saygı duymayan bir başbakan görevde. Sadece resmi haberlerin çıkmasını öngördüğü için, neredeyse bütün gazeteleri satın aldı, ironik bir durum. Oysa bugün bağımsız ve güçlü bir yazılı basına çok ihtiyacımız var. Günümüzde öncelikle geliyor. Gazetelerin dağıtımı (okunması) ikinci plana atıldı. Demokrasilerde okurları ve vatandaşları ikinci plana atmak yanlış.” Moore’un söyledikleri yalnız İtalya’ya özgü değil, medya--ticaret üçgeninde oluşan evrensel bir sorun. Bizim halk deyişlerimiz, sorunun nereden nereye nasıl geldiğini çok iyi açıklıyor: “Yüz verirsen, astarını da ister.” Ya da “Elini veren kolunu alamaz.” Bir şiir Dizelerimiz M. Tanju Akerman’dan, “Ben Sana Aşk mı?” kitabından (Siyah Beyaz Yayınları): “maviye sana bir de/ geceye vurdum kendimi/ koşmam/ sırılsıklam sevdanaydı/ nasıl da yazıya vurdu/ karanlık aydınlığa doğru/ ben sana doğruyum/ koşum çağ aşan/ maviye çizdim resmini/ elimde sesin/ yaşatan” 556373 Seyir defterinden... ’nin sorunları sadece bu ülkenin topraklarına özgü değil. Başka ülkelerin “seyir defterlerinde” de benzer kayıtlar var. Onlardan yararlanmak gerekir... ....................... Bir dostun teknesiyle Korsika Adası’ndaki limana girdik. Bir gece kalıp, sabah erkenden çıkacak, denize açılacaktık. Kaptan, pasaportlarımızı aldı, teknenin belgeleriyle birlikte liman ve gümrük yönetimlerine gidip gerekli işlemleri yaptı. “Her şey tamamdır. Karaya çıkabilirsiniz” dedi. Bizler de kıyıya çıktık, bir lokantasına girdik. Daha yemeğe başlamadan şaraplarımızdan birkaç yudum yeni almıştık ki, kaptan geldi, teknenin sahibi dostumuzla bir kenara çekilip alçak sesle konuştular. Elinde siyah bir bayrak ya da flama formatında bez parçası vardı. Teknenizi yakarız DOSTUMUZ masaya döndü, “Başımıza belayı aldık” dedi. Ve anlattı: “Bağımsız Korsika” için mücadele eden ve şiddet kullanan illegal örgüt adına birkaç genç teknenin bağlı olduğu yere gelmiş ve kaptana örgütün simgesi olan bayrak ya da flamayı vermiş. “Bunu direğe çekin, aksi halde bu tekneyi ateşe veririz. Güvenlik güçlerine bildirirseniz tekneyi uçururuz” diye tehdit etmiş. Teknelerin kıçında ait olduğu ülkenin bayrağı dalgalanır, direğe ise sırada sularında seyrettiği ya da limanına girdiği ülkenin bayrağı çekilir. Bizim teknenin kıçında büyük ve gösterişli dalgalanıyordu. Sahibi, güzel bir teknenin Türklere ait oluşunu böylece vitrine koymanın ulusal bir görev olduğunu düşünüyordu. Direkte ise Korsika’nın bağlı olduğu bayrağı vardı. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık... İllegal örgütün simgesi olan bayrak direğe çekilirse, Fransız kanunlarına göre suç işlemiş olacaktık. Çekmezsek, bu kez de uyurken gecenin bir saatinde alevler içinde kalacak. Kebap olacağız. Yemeği bıraktık. Tekneye döndük. Kaptan bu kez de çıkış işlemlerini yaptı. Demir alıp limandan çıktık. SARDUNYA ve DÜNYADAN örneklere devam...  Sardunya Adası, ’ya bağlıdır. Ancak... Azımsanmayacak oranda Sardunyalı bağımsızlık ister. Çünkü... Adaya geliri nehir gibi akar. Yemyeşil örtüsü, turkuaz renkli tertemiz denizi, dantela gibi kıyıları, inanılmaz kalitede yolları, Alihan’ın özel ilgisinin ürünü doğayla sevişen mimarisiyle Sardunya gerçek bir cennetidir. “Ayrılıkçı illegal örgütleri şiddete başvuruyor muydu?” Cevabı “Olur mu öyle şey. Şiddet eylemleri olursa adaya turist gelmez. Biz burada çok iyi para kazanıyoruz. Para musluğumuzu kapatmayız. Ama ayrılmayı isteriz. Çünkü bu adanın geliri İtalya’nın fert başına gelirinden çok daha yüksek. Paramızı kendi adamız için kullanmayı yeğleriz.”  Sardunyalı şoförle konuşmamızın üzerinden bunca yıl geçti, Ada, hâlâ İtalya’ya bağlı. ŞU DAĞIN ARDI HAFTA sonu Meltem Vural’ın “Şu Dağın ardı İran” adlı kitabını okudum. (*) İran’a bir diş doktorunun yeni evli eşi olarak giden Meltem Vural, orada geçen yılını anlatıyor... “Kızım Olmadan Asla” adlı kitabın yazarı Betty Mahmudi kadar olmasa da çok çekmiş. Kitabı “Türkiye İran olur mu?” tartışmaları üzerine kaleme aldığını yazıyor. İlgimi çeken birkaç anlatımı şöyle: Kadınların başlarını örtme zorunluluğu şahın kaçması ve Humeyni devriminden hemen sonra uygulamaya konulmamış. Birinci yılın sonunda daha çok nispeten gelir düzeyi düşük yörelerde başörtüsü mahalle baskısıyla dayatılmış. İkinci yıl sadece otomobil kullanırken kadınların başları açık olabiliyormuş. Üçüncü yıl, tüm ülkede başörtü yasağı uygulanır olmuş. Gene de özellikle Tahran’ın kuzeyindeki zengin bölgelerde daha bir süre kadınlar başları açık gezebiliyorlarmış. Sonra onlar da kapanmışlar.  Daha pek çok ilginç İran izlenimini okumakta yarar var. ....................... (*) Meltem Vural/Şu Dağın Ardı İran/Cumhuriyet Kitapları. Kendi tecrübelerinden yararlananlar akıllıdır. Başkalarının tecrübelerinden de yararlananlar daha akıllıdır. 557859 Van'da mayına basan asker yaralandı Van' ın Başkale ilçesi Albayrak köyü kırsalında arama tarama çalışması yapan askerler mayına bastı. Mayına basan asker yaralandı. Yaralı askerler Van' daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. 558299 Mayında şehit olan askerimizin kimliği Alınan bilgiye göre, 3. Hudut Tabur Komutanlığına bağlı askerlerin Albayrak köyü kırsalında yaptığı arazi arama tarama faaliyeti sırasında, önceden araziye döşenen mayının patlaması sonucu şehit olan askerin isminin, Fatih Aydoğan olduğu kaydedildi. Genelkurmay Başkanlığı, Van'ın Başkale ilçesinde mayına basma sonucu askeri personelin şehit olduğunu, askeri personelin yaralandığını bildirmişti. 556528 Nicolas Sarkozy’nin ‘selvi boy’ hevesi Politik bir figür olarak Bonaparte’a benzetilen Cumhurbaşkanı ’nin 1.65 m’lik boyundan rahatsızlık duyduğu ortaya çıktı. Geçen perşembe Normandiya’daki Caligny kentinde bir motor fabrikasının açılışını yapan Sarkozy’nin televizyondan yayımlananan konuşmasını yaparken kürsünün arkasına hiçbiri Sarkozy’den uzun olmayan, hepsi kısa boylu 20 kişi yerleştirildiği ve böylelikle Cumhurbaşkanı’nın ekranı dolduran bir imaj sahibi olmasının amaçlandığı ileri sürüldü. İngiliz Daily Telegraph gazetesine göre, bu durum Sarkozy’nin arkasında yer alan bir kadın çalışan tarafından itiraf edildi. Gazete, Sarkozy’nin arkasında yer alan 20 kişinin Faurecia fabrikası tesisleri baştan sona taranarak 1.400 çalışan arasından seçildiğini kaydetti. Kısa boylu oluşundan rahatsız olduğunu daha önce de belli eden Sarkozy, geçen haziranda Başbakanı ve Başkanı ’nın katıldığı Normandiya çıkarmasının yıldönümü törenlerinde bir yükselti üzerine çıkarak konuşmuştu. Brown 1.80 m, Obama da 1.88 boyunda. dergisi Elysee Sarayı’nın manipülasyonu konusunda kötü bir karneye sahip olduğunu yazdı. Sarkozy’den 12.7 cm uzun olan “” genellikle topuksuz giymesine yönelik eleştirileri kınamıştı. 560384 Vali Güler: "Son yılların en büyük afeti..." Vali Güler: "Son yılların en büyük afeti..." büyük bir yaşarken Büyükşehir Belediye Başkanı uzun süre ortalarda görünmedi ve bir açıklama yapmadı. Nerede olduğuyla ilgili söylentilerin artması üzerine AKOM merkezinde bir açıklama yapan Topbaş, Bosna'ya gittiği yönündeki iddiaları 'acımasızlık' olarak nitelendirdi.Topbaş, 'dumanlı havayı sevenler var. Bunları kınıyorum ve milletime havale ediyorum' dedi. Topbaş dün 'ya uçtuğunu ve tekrar İstanbul'a geri geldiğini söyledi. Topbaş, yaşanan felaketle ilgili olarak "Gezegenimizi kötü kullanıyoruz, yaşanan teknolojik gelişmenin karşılığı olarak doğayı tahrip ediyoruz" yorumunda bulundu. Valisi İstanbul'da son yıllarda hiç yaşanmayan bir yaşandığını belirterek, etkili yağışın yarın da sürmesinin beklendiğini söyledi. Başbakan İçişleri Bakanı 'dan son durum ile yapılan arama ve kurtarma çalışmaları hakkında bilgi aldı. Güler, yağışın can ve mal kaybına neden olduğunu söyleyerek, "İstanbul'da son yıllarda hiç yaşamadığımız bir doğal afet yaşandı. Geçen yıl Eylül ayının tamamında 44 kilogram yağmışken, uzun yılların Eylül ayının ortalaması 35 kilogram iken, sadece dün ve bugün 220 kilogram yağmur yağdı" dedi. Cuma gününde itibaren tekrar geliyor Vali Güler, etkili yağışın yarın da özellikle İstanbul'da süreceğini beklediklerini belirterek, "Yağış perşembe ve cuma günü de aralıklarla devam edecek. Ancak cuma gününden itibaren tekrar etkili bir yağış İstanbul'da beklenmekte. Bu nedenle vatandaşlarımıza gerekli uyarıyı yeniden yapmak istiyorum. Yağışın yoğun olduğu alanlarda mümkünse araçlarıyla yola çıkmasınlar" dedi. Güler, "Yola çıkanların da otoyolunu kullanmalarını öneriyoruz. Çünkü E-5'te zaman zaman su baskınları yaşanabiliyor. Bir diğer uyarım da; özellikle E-5 ve TEM dışındaki köy ve belde yolları da taşkın ve sele maruz kalan yollar. Bu yollarda yolun yumuşaması neticesinde zaman zaman kopmalar, çökmeler yaşanabilmektedir. Bizzat yaptığımız tetkikte yolların bir kısmının asfaltlarının kalktığını, yolların çökmekte olduğunu gördük. Vatandaşların ısrarla bu yollardan geçmekte olduğuna şahit olduk. Vatandaşların can emniyetlerinde bu tür olaylar sıkıntı yaşatıyor. Güvenlik güçlerimiz bu yollarda seyrüseferi engellemek için gerekli çalışmaları yapıyor" dedi. Erdoğan Atalay'dan bilgi aldı Bu arada, Başbakan Erdoğan, Subayevlerinde bulunan ikametgahındaki ofisinde İçişleri Bakanı Atalay'ı kabul etti. Edinilen bilgiye göre Başbakan Erdoğan, Bakan Atalay'dan, İstanbul'daki sel felaketinde gelinen son durum ile yapılan arama ve kurtarma çalışmaları hakkında bilgi aldı. Helikopterle inceleme İstanbul Valisi Güler, Genel Sekreteri Adem Baştürk ve İstanbul 23. Motorlu Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral 'yı taşıyan 1. Ordu Komutanlığı'na ait AKOM'dan havalandı. 557231 Arjantin ve Brezilya'da fırtına ve 'da fırtına  Latin 'nın güneyinde etkili olan fırtına yüzünden, 'de 10, 'da kişi hayatını kaybetti. Yardım görevlileri, Arjantin'de ölenlerden 7'sinin çocuk olduğunu ve çok sayıda kişinin yaralandığını belirtti. ve Uruguay'da da fırtına nedeniyle evlerin yıkıldığını ve altyapı şebekelerinin zarara uğradığını belirtildi. 556565 Ali Rıza'nın evinde ziyaret krizi var Ali Rıza'nın evinde ziyaret krizi var Halil Ergün, Güven Hokna ve Deniz Çakır'ın rol aldığı Yaprak Dökümü'nde, Leyla'nın bir türlü bastıramadığı özlemi yeni bir krizin patlak vermesine neden olur. Ferhunde hala eski izlerin peşindedir. Şevket'le Sedef gün geçtikçe birbirlerine daha çok yakınlaşırken, Ferhunde'nin intikam ateşi ise yanmaya devam etmektedir. 557030 “Rant” vergisine başkanlar tepkili Planlanan düzenlemeye şu anki haliyle destek veren yok. Yerel kaynaklarlayapılan hizmetlerden merkezi yönetimin almaması gerektiği savunuluyor Kentsel rantlara düşünülen ’in açıklamalarıyla yeniden gündeme geldi. Yeni Kanunu’yla 2010 yılında hayata geçirilmesine yönelik planlara, Egeli belediye başkanlarından da tepki geldi. İşte görüşler: (Aydın Belediye Başkanı-CHP): Hükümet nasıl vergi alacağını artık şaşırdı. Vatandaş, nedeniyle zaten mağdur durumda. Elektriğe yaptılar. İnsanlar ve su faturalarını bile ödeyemez durumdayken, vergi üzerine vergi gelmesi hiç de adil değil. Belediyenin yaptığı yol, köprü gibi hizmetlerden devlete vergi ödenecekse bu haksızlık olur. Zaten belediyelerin gelirleri yeterince sınırlı. Eğer belediyeye böyle bir gelir sağlanırsa, belediye de bunu vatandaşa hizmet olarak aktarabilecek. Dolayısıyla böyle bir taslağı desteklemiyor, özünde yanlış buluyorum.    Kentin rantı, kente kalsın Ülgür Gökhan (Çanakkale Belediye Başkanı-CHP): Kentsel rantın vergilendirilmesini biz ezelden beri savunuyoruz. Hatta belediye olarak bu konuda ilgililerden bağış şeklinde katkı da alıyoruz.  vergisi, ’de çok geç kalınmış bir uygulama. Fakat bunun geliri devlete değil, belediyelere aktarılmalı. Çünkü rant, kentte oluşuyor ve bunun getirisi de yine kente dönmeli. Ayrıca devlet, zaten gayrımenkullerin alım-satımlarından “Gayrımenkul Değer Artış Vergisi” adı altında zaten belli bir pay alıyor. Buna karşı değiliz. Fakat kentteki mülk sahiplerinden sağlanan artı değerlerin belediyelere “Rant Artış Vergisi” olarak aktarılması gerek. Bütçeye aktarılması yanlış Osman Gürün (Muğla Belediye Başkanı-CHP): Hükümet ilk göreve geldiğinde yerel yönetimlere kaynak aktarıp, sorumluluk yükleyeceklerini söylemişti. Hatta belediye hudutlarındaki arazilerini yerele devretmeye yeltendi, fakat bir hafta sonra da kaldırdı. Kent nüfusunun yüzde 70’i belediyelere bağlı. Buralarda yaşayan nüfusun hayat standartlarını güzelleştirmek durumundayız. Bu yüzden yerel yönetimlere kaynak aktarıp, sorumluluk verilmeli. Kentlerde bir rant yaratılıyorsa, bunu mutlaka yerel yönetimlere aktarmak lazım. Ancak hükümet, bu uygulamayı bütçe açığını kapatmak için bir enstrüman olarak kullanacaksa çok büyük bir yanlış yapar. Halka haksızlık yapılmış olur. Yerel yönetimlerin hakkı bu (Manisa Belediye Başkanı-MHP): Merkezi yönetim, yerel yönetimleri daha fazla dikkate almalı. Çünkü yerel yönetimler, yerel ihtiyaçlara çok daha yakın pozisyonda. Örneğin su faturalarından elde edilen gelir gibi. Nasıl ki belediyeler su faturalarını tahsil edip, elde ettiği kaynakla vatandaşa hizmet götürüyorsa, bu da belediye bütçesine katkı anlamına gelecek bir gelir olacak.  Hizmet olarak geri dönmeli (Bodrum Belediye Başkanı-DP): Devlet, topladığı vergilerin ’sinin sadece bir kısmını yerel yönetimlere aktarsa, biz zaten kendi işimizi görürüz. vergilerini biz topluyoruz. Yüzde 15’ini devlete veriyoruz. Tahakkuk vergilerinin de yüzde 75’ini alıyoruz. Biz, kentsel rantın vergilendirilmesini savunuyoruz demiyorum. Zaten bu konu henüz taslak halinde. Tam olarak bir açıklık kazanmadı. Ama şunu söyleyebilirim; eğer bölgede bir rant varsa, bunu bölgenin halkı yesin. Yerel yönetimlere aktarılsın ki, halka hizmet olarak geri dönsün.   Elektrik vergisi gibi olmasın Hakan Tartan (Konak Belediye Başkanı-CHP): Bu taslakla ilgili yoğun bir kararsızlık var. Karşı çıkanlar olduğu gibi, destek olanlar da var. Fakat şu koşullarda, ekonomik kriz ortamında yurttaşlara yük getirilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Devlet bu konuyu yük getirerek değil, karşılıklı anlayış çerçevesinde bir sonuca ulaştırmalı. Örneğin daha önce belediyelere ödenen Elektrik Vergisi, sonradan belediyelerden alınıp Maliye’ye aktarıldı. Belediyelerin vatandaşa hizmet götürebilmesi için kaynağa ihtiyacı var. yüzden de böyle bir yasa getirilecekse, söz konusu vergi genel bütçeye değil, yerel yönetimlere aktarılmalı ki, belediyeler de bunu vatandaşa hizmet olarak geri döndürebilsin.   İnsaf ölçüleri aşılmamalı... Cevat Durak (Karşıyaka Belediye Başkanı-CHP): Biz bu varlık vergisinin ne içerdiğini henüz bilmiyoruz. Vatandaşı mağdur etmeyecek şekilde bir insaf ölçüsü içinde yapılırsa sorun olmayacağını söyleyebilirim. Ancak böyle bir düzenleme yapılacaksa, belediyelerden de görüş alınması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca böyle bir kanununun çıkması demek, büyük bir yanlışın da ortaya çıkması anlamına gelir. Diyelim ki bir hemzemin geçit yapılacak. Giderlerini belediye karşılıyorken, alınacak verginin belediyeye değil de devlet bütçesine aktarılması doğru değil. Biz durumu genel merkeze bildirip, gereken girişimlerde bulunacağız. Belediyelere kaynak olsun Turgut Oğuz (Aliağa Belediye Başkanı-CHP): Devletin almadığı vergi yok ki! Bir yolda yürümeden vergi almıyorlar. Yerel yönetimlere hiçbir şey yok. Sadece emlak vergilerinden alıyoruz. Personel maaşlarını bile ödeyemez hale geldik. Elektrik Tüketim Vergisi vardı, onu da kestiler. Asker yardımlarının parasını da bize ödetiyorlar. ’na zaten borçlu bir belediyeyiz. Bizden önceki yönetimden kalan borçlar yüzünden oradan da para gelmiyor. Maalesef her şeyi devletin kendisi alıyor. Belediyelere ise hiçbir şey yok.    Bu gelir nasıl kullanılacak? Ergun Özgün (Menderes Belediye Başkanı-CHP): Kent rantından fayda sağlanması bana göre doğru bir mantık. Fakat bunun nasıl yönlendirileceği önemli. İyi bir yönetici, çok kötü bir kanunu iyi bir hale getirebildiği gibi, kötü bir yönetici de iyi bir kanunu çok kötü hale dönüştürebilir. Sonuç olarak yasa doğru. Ama buradan elde edilecek gelirin nereye yönlendirileceği, nereye aktarılacağı önemli. Yerel yönetimlerin bu kaynağa ihtiyacı var. Burası turizmin göbeğinde bir ilçe. Trafikten tutun da karayollarına kadar, her şey rezalet bir durumda. Yolların hali içler acısı. Trafikten tutun da, karayollarının denetimine, tüm sorumlulukların ve kaynakların belediyelere aktarılması gerekiyor. İşlerin günübirlik çözülmesi gereken bir çağdayız. Beklemekle çok şeyin kaybedileceği bir zamandayız. SOKAĞIN SESİ Milliyet hükümetin planladığı ‘rant vergisi’ni İzmirlilere sordu. Çoğu sınırının altındaki gelirlerle yaşayan vatandaşlar, şu yorumları yaptı: Bugüne kadar verdik, yeter! Selma Arabacı (49-Emekli): Gelir vergisi taslağına karşıyım. Artık daha fazla vergi vermek istemiyorum. Bugüne kadar verdiğim vergiler yeter. Aldığım maaş ne kadar ki ne vereyim? İki yakamız bir araya gelmiyor Süreyya Aydemir (68-Ev kadını): Vere vere zaten bize birşey kalmadı. Vergiyi düşündükleri kadar maaşları da düşünsünler biraz. Dar gelirli ay sonunda iki yakasını bir araya getiremiyor. Hangi parayla vergi vereyim? Ali Ünsal             (50-İşsiz): Altı aydır işsizim. Hangi parayla vergi vereceğim. Elektrik ve su faturalarını bile ödeyemiyorum. ‘Vergilerle  yapılacak’ denilen hastaneye gidecek param dahi yok. Hükümet, para beklemesin Sinan Kahraman (50- boyacısı): Vatandaşta para yok. Geçinemiyor. Krizden dolayı kirasını ödeyemiyor, işyerini kapatıyor. Hükümet bizden vergi vermemizi beklemesin. Krizden dolayı belimiz bükük Olay Keçeçioğlu (38-Satış temsilcisi): Taslağa karşıyım. Vatandaş hiç düşünülmüyor. İnsanların krizden dolayı zaten beli büküldü. Vergiler de vatandaşın belini kıracak şekilde olmamalı. Önce, mevcut durum düzelsin Füsun Selma   Sarıcı   (53-Avukat): Kriz zaten dar gelirli kesimi çok kötü etkiledi. Var olan şartların düzetilmesi gerekirken, üstüne bir de vergiler getirilmesi çok doğru bir yaklaşım değil. Asgari ücretli düşünülsün Çetin Meriç (43-Taksici): Saçmalık. Bu taslağı planlayanlar, biraz da ‘Biz ne yapıyoruz’ diye düşünsün. Kafalarını vergiye yoracaklarına asgari ücreti nasıl yükseltebiliriz ona yorsunlar. Kıt kanaat geçiniyoruz Turgay Buçak     (31-Öğretim görevlisi): Vergiler size yol, su ve elektrik olarak geri dönecek deniliyordu. Umarım döner. İnsanlar ev kirasını ödeyemiyor. Kıt kanaat geçiniyor. Fazlasını kaldırmaz.” 557617 TÜBİTAK ihale ile kitap satacak Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından yayınlanan milyon 200 bin adet popüler bilim kitabı TÜBİTAK İhale Yönetmeliği ''kapalı zarfla fiyat ve teklif isteme usulü'' ile satılacak. İhale dokümanı, Atatürk Bulvarı No: 221 Satın Alma Müdürlüğü Kat: Kavaklıdere/Ankara adresinde bedelsiz olarak görülebilecek, 100 lira karşılığında satın alınabilecek. Teklifler, aynı adrese en son 28 Eylül 2009 Pazartesi günü saat 15.00'e kadar sunulacak. İhale, Atatürk Bulvarı No:221 Kat:7 Kavaklıdere/Ankara adresinde, 28 Eylül 2009 Pazartesi günü saat 15.00'te yapılacak. 556892 Alzheimer'da Sevindirici Gelişme Alzheimer'da Sevindirici Gelişme Alzheimer'la ilintili üç yeni gen ortaya çıkardı. Bu genler, Alzheimer hastalarının neredeyse yüzde 20'sinde etkin. Yayına Giriş: 08.09.2009 15:35:26 Güncelleme: 08.09.2009 15:59:50 İngiltere'deki Cardiff Üniversitesi'nde bir grup bilim adamı, Alzheimer araştırmalarında son 15 yıl içindeki en önemli bulguya imza attı. Bilim adamları, hastalıkla ilintili üç yeni gen ortaya çıkardı. Uzmanlara göre, söz konusu üç gen, Alzheimer hastalarının yüzde 20'sinde etkin. Alzheimer hastalığının tedavisinde şu anda etkin bir yöntem bulunmuyor. Mevcut ilaçlar, hastalığın belirtilerinin ortaya çıkmasını ertelemeye yarıyor. Bilim adamları, ortaya çıkarılan üç yeni genin olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması durumunda, Alzheimer hastalarının sayısının yüzde 20 oranında azalabileceğini belirtiyor. Bu, sadece İngiltere'de neredeyse 100 bin kişinin hastalığa yakalanmaması anlamına geliyor. Ürküten Tahmin Bu arada Alzheimer hastalığı konusunda tahminler ürkütüyor. Dünyada şu anda 26 milyondan fazla Alzheimer hastası var. 2050 yılına gelindiğinde ise Alzheimer'dan muzdarip olanların sayısının 100 milyonu geçebileceği belirtiliyor. 557301 Gazetelerde Bugün CUMHURİYET Trakya’da tufan Tekirdağ’ın Saray ilçesinde sağanak yağış felakete yol açtı. Güngörmez köyündeki bir çiftliğin bekçisi önceki gece çiftlik sahibine sel olacağını haber verdi ancak kendini ve ailesinden kişiyi kurtaramadı. Bahçeköy’de de kişi sele kapılarak yaşamını yitirdi. Yüzlerce ev ve işyerini su bastı, köprü yıkıldı. Balıkesir’in Gönen ilçesinde de bir kişi kayboldu. HÜRRİYET Tsunami gibi Trakya'da önceki gece başlayan sağanak yağış görülmedik bir felakete dönüştü. Tekirdağ Sarayl'da sele kapılan kişilik aileden anne ve kızı öldü, baba kayıp. Sel Çatalca (2), Silivri, Bandırma ve Pendik'te de can aldı, çocuk kayıp. MİLLİYET Felaket yağdı Aşırı yağmur Trakyada felakete yol açtı. Sele kapılan kişi ölürken, kişi kayıp. Sahil şeridinde sel suları yüzlerce aracı bir fındık kabuğu gibi denize sürükledi... RADİKAL Görülmemiş ceza Maliye Bakanlığı'nın 2009 yılı içinde Doğan Yayın Holding'e kestiği ceza milyar 581 liraya ulaştı. Cezalarda kanında yer almayan şartların öne sürüldüğü görüldü. AKŞAM Bir tuhaf havuz kriteri İstanbul Valiliği,İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri hakkındaki soruşturma talebini, "Dila, Kuşhan'ın ruhsatsız güzellik merkezinde değil, havuz başında öldü"diye reddetmiş. POSTA Korkunç ceza Maliye Bakanlığı, Doğan Yayın Holding'e bağlı şirkete milyar 755 milyon lira vergi cezası kesti. Maliye, Türkiye tarihinde görülmemiş büyüklükte olan bu cezayı, ortada hiçbir alım satım  ya da kazanç olmamasına rağmen şirketlerin hisse değişim işlemlerini gerekçe göstererek yazdı. VATAN Bu neyin cezası? Doğan Yayın Holding'in kasasına giren para yok, dolayısı ile vergiye tabi kazanç yok. Hisse senedi devrinde KDV olmayacağı yolunda ilgili yasa ve yönetmelik çok açık... Buna rağmen Maliye, Doğan'a 3.7 milyar TL'lik vergi cezası kesti. HABER TÜRK Tsnumai gibi Trakya sele teslim. Felaketin bilançosu ağır. Binlerce ev ve işyeri sular altında. BİRGÜN DTP'lilerin ifade krizine 'açılım' yok Meclis Başkanı Şahin ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, DTP Milletvekilleri'nin 29 Eylül'deki duruşmaya 'polis zoruyla götürülmesi' konusunda, çözüm bulunamadığını açıkladı. SABAH Doğan'a tarihi ceza Maliye, Doğan Yayın Holding'in şirketine, 3.8 milyar lira vergi cezası kesti. Ceza faiziyle milyarı bulacak. TERCÜMAN Çiçekleri facia açtı Şehirlerin her yerini güllerle, lalelerle donatarak üst yapıya önem veren belediyeler, alt yapıyı gözardı edince facialar kaçınılmaz oluyor. Sel Çatalca, Silivri ve Selimpaşa'yı sildi süpürdü. Felaket bölgesine dönen Marmara'nın sahil kesiminde 10 kişi can verdi. YENİ ŞAFAK Tufan gibi Trakya sele teslim... 10 kişi sel kurbanı. Onlarca kişi kayıp. Yüzlerce ev sular altında. Hayat durma noktasında... ZAMAN Tsunami vurmuş gibi   Meteoroloji'nin günler öncesinden yaptığı uyarılara rağmen dün sağanak yağış Marmara Bölgesi'nde felakete yol açtı. Tekirdağ'ın Saray ilçesinde çiftçilikle uğraşan kişilik aile ve yaşlı bir çift, İstanbul Silivri'de iki, Büyükçekmecede bir, Çatalca'da da bir kişi hayatını kaybetti. Selimpaşa'da içinde bulundukları araç sele kapılan bir anne, iki kızından ancak birini kurtarabildi.  Diğeri halen aranıyor. Felakette onlarca evi su bastı. İnsanlar evlerinin çatısında saatlerce yardım bekledi. Tekneler karaya vururken, araçlar denize sürüklendi. 556946 İztuzu Kumsalı’nda yavru carettaların yaşamla ilk dansı ’NIN Ortaca İlçesi’ne bağlı Beldesi’ndeki dünyaca ünlü İztuzu Plajı, koruma altındaki deniz kaplumbağalarının yumurtlama alanı... İngiliz Gazetesi’nin, dünyanın en iyi 10 kumsalı arasında gösterdiği İztuzu’nda, her yıl yüzlerce yavrusu dünyaya geliyor. Önceki gece de kumsala gömülü yumurtalarını çatlatıp, hayata ‘merhaba’ dediler. İlahi bir içgüdüyle ’nin tuzlu sularına karışıp, minik kulaçlarla yaşama daldılar. 557705 Bayındırlık Bakanı: Büyük afet! Bayındırlık Bakanı Mustafa Demir, Tekirdağ ve İstanbul’daki yağışın son yüzyılın en büyük yağışı olduğunu belirterek “Büyük bir afet, altyapıda büyük hasarlar var” dedi. Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Selimpaşa'da incelemelerde bulunmasının ardından NTV'nin soruları yanıtladı. Bakan Demir, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yaşanan durumla ilgili bilgi verdiklerini söyledi. Bayındırlık Bakanı Demir "Son yüzyılın en yüksek yağışını aldık. Yağışın hafta sonuna doğru tekrar artma riski var. Büyük bir afet, büyük altyapı hasarları var" dedi. Vatandaşların mağduriyetlerin giderilmesinin görevleri olduğunu vurgulayan Demir, ''İmkanlar, yasalar çerçevesinde Hükümetimiz, Sayın Başbakanımızı bilgilendireceğiz bu çalışmalarımızdan dolayı. Hükümetimiz her zaman en seri şekilde vatandaşımızın yanındadır, yaraları sarma noktasında vatandaşların mağduriyetlerini gidermek, zaten varlık sebebimiz...'' dedi. Demir, hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet ve ailelerine baş sağlığı diledi. Bakan Demir, ''Altyapı hasarlarını giderirsiniz, mağduriyetleri giderirsiniz ama kaybettiğiniz canı geri getiremezsiniz. bu konuda çok üzüntülüyüz'' diye konuştu. HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Trakya'da meydana gelen sel felaketine dönük, halen hasar tespit çalışmalarının devam ettiğini bildirdi. Bayındırlık ve İskan Bakanlığının internet sitesinde yayınlanan duyuruya göre, Bakan Demir, dün Trakya'da meydana gelen sel felaketi nedeniyle akşam saatlerinde İstanbul'a geçti. Sabahın erken saatlerinde Çatalca'ya hareket eden Bakan Demir, Çatalca Kaymakamı Yüksel Ayhan'ı makamında ziyaret etti. Ziyarette Çatalca Belediye Başkanı ve yerel yetkililer de hazır bulundu. Selin bölgeye verdiği zararı ve yapılan çalışmalar hakkında Kaymakamdan bilgi alan Bakan Demir, daha sonra Çatalca'daki incelemelerini sürdürdü. Bakan Demir daha sonra Silivri'ye geçti. Öncelikle Selimpaşa Belediyesi'nde yapılan yerel çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi alan Demir, daha sonra yetkililerle birlikte hasar bölgesine geçti ve burada da yürütülen çalışmaları yerinde inceledi. Demir, ''Su taşkınlarının bir defa daha ne gibi sonuçlara neden olduğunu görmüş bulunuyoruz. Halen hasar tespit çalışmalarımız devam ediyor. Hayatın normale döndürülmesi konusunda devletimiz büyük bir gayret sarf etmektedir. Maalesef can ve mal kaybı olmuştur. Bu vesileyle hayatını kaybedenlere rahmet, milletimize de baş sağlığı diliyorum'' dedi. Halen bölgede bulunan Bakan Demir, sel bölgesindeki incelemelerini Tekirdağ Saray bölgesinde de sürdürmek üzere bölgeye hareket edecek. 557258 İşte kapalı olan yollar İstanbul İkitelli'de gece başlayan sağanak yağış nedeniyle sel meydana geldi. Sel sularına kapılan sekiz kişi öldü, çok sayıda yol trafiğe kapandı. İstanbul'da devam eden yoğun yağış nedeniyle sabah saatlerinde İkitelli Basın Ekpres yolunda aşırı yağışın getirdiği sel nedeniyle çok sayıda araç yolda kaldı. Bazı araçların içindekileriyle sürüklendiği gözlendi. Sivil savunma ekipleri botlarla araçlarda mahsur kalanları kurtarmaya çalışıyor. İtfaiye ekipleri de kurtarma çalışmalarına katılıyor. Atatürk Havalimanı'na giden İkitelli Basın Ekspres yolu sel sularıyla doldu. Bu nedenle Basın Express Yolu E5 karayolu Silivri istikameti trafiğe kapatıldı. Başakşehir ilçesinin ara yollara büyük ölçüde kapandı. İlçeye bağlantı sağlayan yollarda ulaşım aksıyor. Ara sokakların sel sularıyla doldu. Bu arada, İkitelli'ye açılan ana yollar güvenlik nedeniyle trafiğe kapalı tutuluyor. Ayamama ve Tavukçu derelerinin yağış nedeniyle taştığı gözlenirken dere yakınlarındaki bir binanın yıkıldığı bildirildi. Yeni Bosna'daki bazı fabrikaları da su bastığı bildirildi. Fabrikalardaki bazı eşyaların suyla birlikte çevreye yayıldığı gözlendi. SEKİZ CAN ALAN SEL, HAVALİMANINA GİDİŞ YOLUNU TAMAMEN KAPADI Başakşehir girişindeki bir TIR garajındaki araçlar, suya kapılarak havalimanına gidiş yolunu kapadı. İSTOÇ yanyolda bulunan bir TIR garajındaki araçlar, sele kapılarak havalimanına gidiş yolunu tamamen kapadı. Göl haline gelen yolda araçlar sele kapıldı. TIR garajında bulunan sürücü ve çalışanlar da suya kapılarak kayboldu. İHA'nın haberine göre sele kapılan sekiz kişinin cesedi bulundu. Ayrıca olay yerine gelen itfaiye ekipleri botlarla mahsur kalan vatandaşları kurtarmaya çalışıyor. VALİ YARDIMCISI ÇAKMAK: AYAZAĞA-CENDERE YOLU ULAŞIMA KAPANDI İstanbul Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak, saat 07.00'de başlayan yağışın ulaşımı olumsuz etkilediğini belirtti. Yağıştan Basın Ekspres Yolu ve Bahçeşehir Hamam Deresi'nin etkilendiğini ifade eden Çakmak, Ayazağa-Cendere yolunun ulaşıma kapandığını söyledi. Söz konusu bölgelerdeki kurtarma çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Çakmak, askeri helikopterin kurtarma çalışmalarına katıldığını ve Silivri ve Çatalca'dan kurtarma ekiplerinin olay yerine doğru yola çıktığını söyledi. Hikmet Çakmak, kurtarılanların çevredeki hastanelere götürüldüğünü de anlattı. 557900 Mclaren sonunda MP4 12C'yi tanıttı Yeni spor araçta, F1 araçlarında kullanılan isim kullanılıyor. Bu isim Mclaren'in 1997'de kullandığı ve yarış kazandığı MP4-12 ile 1998'de şampiyon olduğu MP4-13'ün isimleri alınarak oluşturulmuş. Bu ismin kullanılmasının bir nedeni ise araçta, Mclaren'in yıllarda FIA tarafından yasaklanan fren sistemindeki "fren yön kontrolü" sisteminin bu araçta yer alıyor olması olabilir. VİRAJLAR İÇİN ÖZEL FREN Bu fren sistemi ile arka frenleri ayrı kontrol edebiliyorsunuz ve yüksek hızlı virajlarda önden kaymayı engelliyorsunuz. Bu F1 aracında ayrı bir pedal ile yapılıyordu ancak MP4 12C'de bu sistem elektronik sistem içerisinde yer alıyor. Araçta 3.8 lt V8 600 bhp Mclaren motoru bulunuyor ve böylece araçtaki her şey Mclaren'e ait. Bu aracın atası Mclaren F1'de BMW motoru kullanılmıştı. Mclaren MP4 12C'de aynı zamanda Formula 1'de kullanılan kesintisiz vites kutusu da yer alıyor ancak Mclaren F1'de kullanılan kendine has olan merkezi direksiyon pozisyonu yok. BİN ADET ÜRETİLECEK MP4 12C Ron Dennis'in Formula 1'den ayrıldıktan sonra odaklandığı proje oldu ve şirketin her sene 1000 adet Mclaren MP4 12C üretmesi hedefleniyor. Mclaren ayrıca bu araç ile Formula 1'deki en uzun süreki rakibi Ferrari ile artık yollarda da mücadele edeceği anlamına geliyor. Genel görüş Mclaren'in bu aracını üretmesinin ardından diğer spor araç üreticilerinin yeni oldukça güçlü olacak bu araç ile endişelerinin artacağı yönünde. Mclaren Automotive bu aracın performansını geliştirmek için çok uzun çalışmalar yaptı ve yenilikçi bir sistemi tanıtarak Carbon MonoCell adı ile yeni karbon fiber şasi yapısını araçta kullandı. EN AZ 125 BİN POUND Peki 2011'de satışa sunulacak olan Mclaren MP4 12C'nin fiyatı ne kadar olacak? Yapılan açıklamalar aracın fiyatının 125-175 bin pound arasında olabileceği yönünde. Aracın Ferrari'nin yeni aracı 458 Italia, Lamborghini Gallardo LP560-4 ve 2011 Mercedes SLS AMG ile aynı kategoride yer alacağı düşünülüyor. 557383 Necati Ateş 10 numarayı kaptı Tahir Görgülü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, transfer sezonunun son gününde kadrolarına kattıkları milli golcü Necati Ateş'in Antalyaspor'un 10 numaralı formasını giyeceğini bildirdi. Görgülü, şunları kaydetti: ''Antalyaspor'un 10 numarasını Necati Ateş giyecek. Antalyaspor'un 10 numaralı formasını giyecek oyuncusu yoktu. Şimdi Necati Ateş'e 10 numaralı forma verildi. Bu görevi Ateş'in layıkıyla yapacağına inanıyoruz. Necati Ateş kısa sürede takıma uyum sağladı. Performansı çok iyi. Eksikliği yok. Ateş, takımı sürekleyecek diye düşünüyoruz. Ona inanıyor ve güveniyoruz. Forvet eksikliğimiz Ateş ile giderildi.'' -ANKARAGÜCÜ MAÇI- Görgülü, bu hafta sonu Ankaragücü ile karşılaşacaklarına işaret ederek, ''Antalyaspor'da, Ankaragücü maçının hazırlıkları eksiksiz olarak sürüyor. Serge Pacome'nin de sakatlığı geçti ve takımla birlikte çalışmalara başladı. Bu hafta oynayacağımız Ankaragücü maçını alacağız. Başka yolu yok. Ankaragücü, Ankaraspor'dan ciddi destek aldı. Ama yine de zoru başaracağız'' diye konuştu. 557496 Bu gece gözler onun üzerinde olacak.. Bu gece gözler onun üzerinde olacak..EURO 2008'de birçok kulübünü peşine takan ve futboluyla rakiplerin felaketi olan G.Saraylı yıldız, Bosna da sıkı takibe alınacak. maçı için çok ama çok önemli. “Ya tamam ya devam” niteliğinde. Bu karşılaşmanın bir oyuncu için de önemi büyük. da; EURO 2008’de kumaş kalitesini gösteren ve Avrupalı birçok kulübün dikkatini çeken 4-2 kazandığımız mücadelesine damgasını vuran ve ’ın 600. golünü atma onurunu yaşayan genç yıldız için birçok ünlü futbol kulübünün menajerlerinin devreye girdiği ve bugün oynanacak Bosna maçında, milli oyuncumuzu yakın takibe alacakları öğrenildi. BİLGİLERİ HAMİT VERDİ Arda’yı başta İspanyol ve İngiliz kulüpleri olmak üzere ’nın birçok dev takımının istatistikçileri aracılığıyla gözlem altına aldıkları belirtilirken, en ciddi talibin Alman devi olduğu ortaya çıktı.Milli Takım’dan arkadaşı aracılığıyla yıldız oyuncu hakkındaki tümbilgileri toplayan ve Arda’nın özel hayatını dahi yakından inceleyen Almanlar’ın, devre arasında astronomik bir teklifle ’ın kapısını çalmaya hazırlandıkları da iddia ediliyor. F.Bahçe Başkanı ’ın bile ısrarla istediği Arda’nın Avrupa vizesi alabilmesi için başkanı ’ın verdiği ’nı kaldırma sözünü tutması gerekiyor. 557674 Kimisi iftar sofrasında, kimisi kuyrukta! Batman’daki kurum ve kuruluşlar her Ramazan’da olduğu gibi bir kuş sütünün eksik olduğu iftar sofralarını düzenleme yarışına girdi. Yoksullukla boğuşan dar gelirliler ise, bedava ekmek ile nakit para yardımı için kuyruklarda çile çekti. İKİ AYRI MANZARA 11 ayın sultanı Ramazan’ın son 10 gününde, Batman’da kurum ve kuruluşlar bir kuş sütünün eksik olduğu iftar soflarını düzenlemek için adeta yarışa girdi. Bu güne kadar Batman Valiliği 250, Batman Belediyesi 150, Adliye 150, Sağlık-Sen 200, Tüm Muhtarlar Derneği, Tüpraş ve bazı özel sektör kuruluşları ile tanınmış esnafların verdiği iftar yemeklerinde bin kişi iftar sofrasında ağırlandı. Batman’ın kenar mahallelerinde yoksulluk sınırındaki yüzlerce dar gelirli aileler, bir ekmek ve bir kap sıcak yemek alabilmek için kuyruklarda çile çekti. Öğle saatlerinde bazı fırınların önünde adeta nöbet tutan dar gelirliler; “Bedava bir ekmek alabilmek için neredeyse iftar saatine kadar fırın önünde nöbet tutuyoruz. Bu yıl iftar sofralarına harcanan rakam biz dar gelirlilerin bir yıllık ihtiyacını karşılardı” dediler. GÖZLERİ HAYIRSEVERLERİN ZEKATINDA Sosyal riski azaltma projesi adı altında dar gelirli ailelere verilen 18 ile 20 TL’lik nakit yardımı alabilmek için de varoş mahallelerdeki bayanlar sabahın erken saatlerinde PTT şubelerinin yolunu tuttu. Batman PTT merkez şubesinin yanı sıra Başmüdürlük binasına akın eden bayanların izdihama yol açmaması için polis gişeler önünde önlem almak zorunda kaldı. Çocuklarıyla birlikte erken saatlerde kuyruğa giren bazı dar gelirli bayanlar; “Bu Ramazan ayında beklediğimiz yardımları alamadık. Bayram sonrası eğitime başlayacak çocuklarımızın hem ihtiyaçları hem de bayram harçlıkları için kuyruktayız. Bayram ile okul açılışı denk düşünce masraf ikiye katlandı. Hem bayramı düşünüyoruz, hem de çocuklarımızın kırtasiye malzemelerini karşılamanın telaşındayız. Gözümüz hayırseverlerin zekatında” diye konuştular. 557171 İşte Mesut'un Türkiye'deki takımı İşte Mesut'un 'deki takımı Milli Takımı'nın Türk asıllı yeni yıldızı 'de desteklediği takımın hangisi olduğunu açıkladı. 'nın Güney 'yı 2-0 yendiği karşılaşmada sergilediği futbol ve attığı golle beğeni toplayan 'yi tuttuğunu açıkladı... 'e konuşan 'in yıldızı, 'da favori takımının 'de ise Fenerbahçe olduğunu söyledi. Haberde, evinde 40 çift bulunan ve yılda 1.2 milyon avro kazanan Mesut Özil'in, yerine Golf marka arabaya bindiği vurgulandı. 557754 Lise sonlara tek ders sınav hakkı Lise sonlara tek ders hakkı Milli Bakanlığı (MEB), tek dersten başarısızlığı nedeniyle mezun olamayan son sınıf öğrencilerine tek ders hakkı tanıdı. Alınan bilgiye göre, Milli Eğitim Bakanı imzasıyla "Tek Ders Sınavı" konulu genelge yayımlandı. Genelgede, 2008-2009 eğitim-öğretim yılı başarı durumu ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucunda öğrencilerin büyük çoğunluğunun mezun olduğu, ancak az sayıda da olsa bazı son sınıf öğrencilerinin tek dersten başarısızlıkları nedeniyle mezun olamadıklarının tespit edildiği belirtildi. Eylül ayında yapılmakta olan sorumluluk sınavları ile ortalama yükseltme sınavlarından sonra tek dersten başarısızlığı nedeniyle mezun olamayan son sınıf öğrencilerin, başarısız dersinin hangi sınıfa ait olduğuna bakılmaksızın valiliklerce belirlenecek tarihlerde sınava alınacağı bildirildi. 558260 19:05 Yolcu otobüsü dereye uçtu: yaralı otobüsü dereye uçtu: yaralıHalil USLU/BEYŞEHİR (Konya), (DHA)'nın Beyşehir İlçesi'nde, virajı alamayarak kontrolden çıkan otobüsü, dereye uçtu. Kazada şans eseri ölen olmazken, 1'i ağır kişi yaralandı Kaza saat 16.45 sıralarında Beyşehir- karayolunun 18'inci kilometresinde meydana geldi. Medet Ekdi yönetimindeki 04 1595 plakalı otobüsü, Yelken Mevkii'nde sürücüsünün direksiyon kontrolünü kaybetmesi sonucu virajı alamayarak, yolun sol tarafında bulunan dereye uçtu. Kazada şoförü Medet Ekdi ile birlikte yolcular Levent, Hasan Atalay, Saniye Seslier, Nebiha Seslier ve kimlikleri öğrenilemeyen kişi yaralandı. Yaralılar Beyşehir ve Hüyük Devlet hastanelerine kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazada ağır yaralanan Nebiha Seslier, Hüyük Devlet Hastanesi'nde yapılan ilk müdahalesinin ardından ’ya Meram Hastanesi'ne sevk edildi. 557885 Garipoğlu'nun arabulucusu adliyede Münevver Karabulut cinayetinin ardından aileler arasında aracılık yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan gazeteci C.B ile beraberindeki kişi İstanbul Adliyesine sevk edildi. Asayiş Şube Müdürlüğünde işlemleri tamamlanan C.B'nin, İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğündeki işlemleri tamamlandı. Yoğun güvenlik önlemleri altında şubeden çıkarılan C.B, gazetecilere elindeki belgeleri polise teslim ettiğini belirterek, ''Türk polisine güvenin'' dedi. C.B, gazetecilerin ''Bu işi para için mi yaptınız?'' şeklindeki sorularına da  ''Para için yapmadım. Cebimde 15 lira var. Ben, bu işe aracılık ettiğim için Türk basınından ve Türk polisinden özür diliyorum'' dedi. C.B. ile gözaltında bulunan bir kişi de İstanbul Adliyesine sevk edildi. 557173 Sapığın evinde bin 500 çıplak fotoğraf bulundu Sapığın evinde bin 500 çıplak fotoğraf bulundu 09.09.2009 08:37Beykoz'da 17 yaşındaki genç kıza cinsel istismarda bulunduğunun ortaya çıkması üzerine sorgulandığı emniyet binasının üçüncü katından atlayarak intihar eden Orhan Leflef'in evinde, 12 kız çocuğuna ait bin 500 çıplak fotoğraf bulundu. Leflef'in yıldır çocuklara cinsel istismarda bulunduğu, evine gelmek veya fotoğraf çektirmek istemeyen çocukları fotoğraflarını ailelerine göndermekle tehdit ettiği anlaşıldı. Özner BERBER (AHT) İstanbul Beykoz'da, 17 yaşındaki genç kıza cinsel istismarda bulunduğunun ortaya çıkması üzerine gözaltına alınarak götürüldüğü Beykoz Emniyet Müdürlüğü'nün, Asayiş Büro Amirliği'nin bulunduğu üçüncü katından atlayarak intihar eden Orhan Leflef'in evinde, 12 kız çocuğuna ait bin 500 çıplak fotoğraf bulundu. Fotoğraflardaki kız çocuklarının arasında ilköğretim okulu öğrencilerinin de türbanlı genç kızların da bulunduğu öğrenildi. Fotoğrafların Leflef'in evinde çekildiği anlaşıldı. Evde ayrıca, 30 adet pornografik içerikli CD ve çok sayıda tab edilmemiş film negatifi ele geçirildi. Yapılan incelemede Leflef'in kız çocuklarının çıplak fotoğraflarını yıldır arşivlediği ve fotoğrafını çektiği kız çocuklarına 50-100 TL verdiği ortaya çıktı. Polis soruşturma kapsamında iki kız çocuğuna daha ulaşıp ifadelerine başvurdu. Çocuklar, Orhan Leflef'in kendileriyle ilişkiye girmediğini, yalnızca fotoğraflarını çektiğini söyledi. Leflef'i 2001'den bu yana tanıdığını belirten F.Y. ise ifadesinde, Leflef'in fotoğraflarını biriktirdiğinden haberi olmadığını söyledi. F.Y, "Olay günü bu işten sıkıldığımı, artık evine gitmeyeceğimi söyledim. Fotoğraflarımı aileme ve arkadaşlarıma dağıtacağını söyledi. Yanından ayrıldıktan sonra polise gittim" dedi. Öte yandan, kız çocuklarını Orhan Leflef'le tanıştırdıkları iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra çıkartıldıkları Beykoz Adliyesi'nden serbest bırakılan Oğuzhan Sayan ve Samim Bülbül'ün uyuşturucu temin ettikleri kız çocuklarıyla cinsel ilişkiye girdikleri belirlendi. 55 yaşındaki Orhan Leflef, 17 yaşındaki F.Y'nin ihbarı üzerine Rüzgarlıbahçe'deki evine operasyon düzenleyen Beykoz Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro ekipleri tarafından gözaltına alınmıştı. Leflef, sorgulanmak üzere götürüldüğü Emniyet Müdürlüğü binasının üçüncü katından atlayarak intihar etmişti. 557062 Resul Tosun: Özkök'ün umresi Resul Tosun 09 Eylül 2009 ÇarşambaÖzkök'ün umresi Aslında bugün özel tvlere Kürtçe yayın meselesini yazmak istiyordum ama Hürriyet Gazetesi Genel yayın Yönetmeninin umre ziyareti ilgimi çekti. 2008 Mayısında Newyork 5. caddedeki kilise ziyareti üzerine kaleme aldığı yazıyı eleştirmiş ve 96. caddedeki camii ziyaret etmesini tavsiye etmiştim. 96. caddedeki camie gitti mi bilmem ama daha ileri bir adım attı. Kabe'ye gitti. Dolayısıyla onu eleştirmiş biri olarak umre ziyareti hakkında yazmam da farz oldu. Özkök başında bulunduğu gazete ile 2005 yılında askeri tesislerin şehir dışına taşınmasını gündeme getiren yazıma verilen antidemokratik tepkiyi manşete taşıyarak bana haddimi bildirmek isteyen gazetenin de yayın yönetmeni olmasına rağmen onun bu umresini önemsedim. Kendisine refakat eden şahıs, hakkımda yazdığı yazıya gönderdiğim tekzibi yayınlamamasına ve telefonlarıma çıkmayıp benden kaçmasına rağmen bu ziyareti önemsedim. Kindar biri olsaydım bu yazıyı yazmazdım. Ama kindar değilim, doğruyu ve faydalıyı gördüğümde takdir etmekten hayatım boyunca çekinmediğim için Ertuğrul Özkök gibi Türkiye'nin en önemli gazetelerinden birinin başında bulunan şahsın bu ziyaretini de önemsedim. Üç günlük umre notlarını okudum. Bardağı dolu tarafından değerlendirmek istiyorum. Tereddütlerini dile getirmesine rağmen kendisini Müslüman olarak tarif eden birine sen Müslüman değilsin demek kimsenin haddine düşmez. Kendisini Müslüman olarak gören ve hisseden bir insana kimse değilsin diyemez dememelidir. Eksikleri olabilir. Kimin eksiği yok ki. İçinde yaşadığı çevrenin tepkilerini de hesap edecek olursak Özkök bayağı cesur bir çıkış yapmıştır. Dinin herhangi bir yönünü başkalarına anlatmak tebliğdir. Özkök'ün gün boyunca anlattığı umre notları bana göre fevkalade önemli bir tebliğ vazifesi görmüştür. Bizi okumayan bize inanmayan milyonlara İslam'ı tebliği eden bir yazı olmuştur. Bence Özkök son derece etkili bir tebliğe vesile olmuştur. Bundan sonraki hayatı bizi ilgilendirmez. Hürriyet gibi bir gazetenin yayın yönetmeninin umre ziyareti aynı zamanda dine karşı önyargılı olanları firenleyen bir ziyaret olmuştur. Bizim aydınlarımızın en önemli zaafı dini bilmemeleridir. Bilmeden önyargı ile ahkam kesmeleridir. Özkök'ün de dini bilmediği belli. Kendisi itiraf ediyor zaten. Ama umre ziyareti notlarını okuyunca çok fazla önyargılı olmadığını, en azından saygılı olmanın gereğine inandığı izlenimi edindim ve kısaca onu samimi buldum. Medine'de sabah kahvesi içemediğini anlatan bölümü okuyunca ister istemez tebessüm ettim. Ramazan günü sabah kahvesi içemeyeceğini düşünmüş ve otelden istememiş. Bende samimi olduğu izlenimini uyandıran anekdotlardan biri de bu kahve meselesi oldu. Önyargılı biri olsaydı kafa tutardı, olay çıkarırdı, kahve isterdi. Saygılı davranmış. Ayrıca oruç ahkamını bilseydi kahve de içebilirdi. Gülmemin sebebi yaptığı yorum oldu. Seferilikte oruç tutmama ruhsatı vardır. Medine'de sabah kahvesi içememesi ve otelden isteyememesi de bu basit bilgiden mahrum olmasından kaynaklanmış anlaşılan. Halbuki otel resepsiyonuna ben seferiyim ve oruçlu değilim kahvaltı istiyorum deseydi kimse onu yadırgamazdı. Fakat daha güzelini yapmış saygılı davranarak istememiş. Evet milyonlara İslam'ı tebliğ ettiğinin farkında mı bilmiyorum ama ben bu ziyareti ve yazı dizisi için ona teşekkür etmek gereğine inanıyorum. Ona ve onun bu ziyaretine vesile olanlara teşekkürler. Allah bazen dindar olmayan kullarını da dine hizmet ettirir. Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Diyalog Gazetecilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan köşe yazısı/habere aktif link verilerek kullanılabilir. 557190 09:06 İlk operasyonda şehit oldu İlk operasyonda şehit oldu 'in Eruh İlçesi'nde dün akşam teröristlerle girilen çatışmada şehit olan 20 yaşındaki Jandarma Piyade Er Emrah Temel'in, 'nun İlçesi'ne bağlı Aldullar Köyü'ndeki baba ocağına ateş düştü. Emrah Temel'in, 15 gün önce Siirt'teki usta birliğinde vatani görevine başladığı ve çıktığı ilk operasyonda şehit olduğu öğrenildi. Temel ailesine acı haberi dün akşam saatlerinde Mudurnu Kaymakamı Alp Arslan, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Uğur Arcan ve İlçe Müftüsü Osman Şener birlikte verdi. 38 yaşındaki Ahmet ve 35 yaşındaki Hanım Temel çifti ile çocukları 18 yaşındaki Rahip ve 13 yaşındaki Ercan, acı haberle birlikte gözyaşlarına boğuldu. Sinir krizi geçiren Ahmet ve Hanım Temel çiftine sağlık ekipleri evde sakinleştirici iğne yaptı. 112 Acil Servis ambulansı, gece boyunca evin önünde bekletildi. Ahmet ve Hanım Temel'in feryatlarının yükseldiği evin önü Türk bayaklarıyla donatıldı. Komşuları, acılı anne-babaya taziye ziyaretinde bulundu. Foça'da acemi birliğini yaptıktan sonra 15 gün önce Siirt'teki usta birliğinde vatani görevine başlayan Emrah Temel'in, çıktığı ilk operasyonda şehit olduğu öğrenildi. Nişanlı olan Emrah Temel'in, asker uğurlama töreni sırasında çekilen görüntüleri de ortaya çıktı. Görüntülerde, köy meydanında nişanlısıyla dans eden, anne ve babasının ellerini öpüp asker selamı veren Emrah Temel, arkadaşlarının omuzlarında, "Eledim eledim" adlı şehit asker türküsü eşliğinde askere gönderiliyor. Şehit askerin cenazesinin bugün köye getirileceği belirtilirken, köy mezarlığındaki de kazıldı. 556423 Hay reklamınıza! Aynen böyle ve daha fazlasını da evde bağıra bağıra söyledim. Ya şu kafam kadar reklamları   maçlarda futbolcuların üstüne koymaktan vazgçemeyecek miyiz? maçından bahsediyorum. Hepsi aynı, hiçbirinin diğerinden farkı yok kanalların aslında. Kardeşim daralt ekranı, ver alttan. Hayır illa gözüne sokacak izleyicinin. reklamı veren, zannetme ki, seni hatırlıyorum. Sadece dümdüz gidiyorum, anladınız mı? Ve buradan ’e şikâyet ediyorum. Maç yayınlarında reklamlara bir çekidüzen verilmeli. Çünkü kanalların bunu yapacağı yok, umrunda da değil. Siz de sövdünüz! İnanıyorum ki maçı izlerken sövmeyen az seyirci vardır. Para kazanmakla seyirciye saygı arasında bir denge olabilir. Ama uğraşmak işine gelmiyor. Reklamveren de “benimki en büyük olsun” diyor. Hatta bakın valla utanmasalar, “Abi tam boy versene” de diyecekler. Maç yayını vermesinler havadan yayın yapan kanallara. Gerçi duyduğuma göre  şifreli olup da bu konuda abartan da varmış! Yorum yapmak zorunda mı? Ömer Üründül yorum yapmak zorunda mı? Çünkü ben izlerken söylemese de zaten görüyorum. gol yedi “İşimiz zor”diyor. biliyorum, bana benim bildiğimin, gördüğümün anlatılmasının ne anlamı var? “Kontrol futbolu”, “aktif dinlenme” (yani Türkçesi top çevirme!) gibi değişik tanımları da duymasak olur yani. Bana mesela izlerken göremediğim bir ayrıntıyı ver. Yoksa duruma yorumu zaten ben izlerken yapıyorum! İzlettirmek isteyince! Söz reklamlardan açılmışken bu konunun en sorunlu olanlarının başında dizilerimiz geliyor. “Hanımın Çiftliği” malum ’nin en iddialı dizisi bu yıl. Ne yaptı kanal? Vallahi gık çıkarmadan uzun bir süre izlettirdi diziyi. Neden? Çünkü iddialı olan bu dizide kimin kim olduğunu, ne yaptığını millet öğrensin diye. Alıştırdıktan sonra, can alıcı yerde giriverdi reklamı. Biraz daha alıştırdıktan sonra normale (!) dönüp, standart dizi kuşaklarına dönecektir. Biz aslında burada nasıl denir, kendi kendimize gelin güvey oluyoruz. Çünkü olay şudur; kardeşim biz sistemi kurduk, yersen...Kanal yöneticisi memnun, yapımcı memnun, reklamcı memnun. Yani kendi aralarında kurulan bir düzen var. Biz de onların bize sundukları düzeni izliyoruz. Olay budur. Olan senariste oluyor. Gerçi da alışmış parasına bakıyor.  Beyaz yarışmada çok başarılı Olması gerekenlerin bir araya getirildiği bir yarışma; “Ucunda Bir Milyon Var”. “Türkiye’nin yüzde kaçı kapı deliğinden komşusunu gözetler” gibi sorular var mesela! Eğlendirici tabii ki. Broadway müzikali yapma özürlüyüzdür. Yine dansçılarımız böyle. Yamula yumula oynuyorlar. yapılsın daha iyi. Yazıdan da anla-şılacağa üzre ben eğlendim. Beyaz da gayet iyi götürüyor. 556561 Nehrin Dişleri Nehrin Dişleri Orijinal Adı: Rogue Yönetmen: Greg Mclean Oyuncular: Radha Mitchell, Michael Vartan, Robert Taylor STAR 22.00 Amerikalı bir gezi yazarı olan Pete, Avustralya'nın yakın zamanda gözde bir turistik bölgeye dönüşen Kuzey Bölgesi hakkında bir yazı hazırlamaktadır. Çıktığı nehir turu başlangıçta keyifli bir yolculuktan ibaretken; teknelerinin bölgede yaşayan timsahlardan birinin saldırısına uğraması ile kabusa dönüşür. 557511 Vodafone'in veri santrali kullanılamaz hale geldi 'in veri santrali kullanılamaz hale geldiSabah erken saatlerde 'un sistemi çöktü, aboneler birbirleri ile görüşemez hale geldi... Basın Ekpres yolu üzerinde bulunan veri santralinin, yoğun nedeniyle bu sabah 07.50 itibariyle kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Vodafone Türkiye’den yapılan yazılı açıklamada, dün geceden bu yana aralıksız devam eden ve selin, ’un bir bölümünde ciddi hasarlara ve ölümlere yol açtığı hatırlatılarak, mağdur olanlara baş sağlığı ve geçmiş olsun dileklerinde bulunuldu. Yaşanan felaketin, Vodafone Türkiye’nin İkitelli Basın Ekpres yolu üzerinde bulunan veri santralini de bu sabah 07.50 itibariyle kullanılamaz hale getirdiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi: "Bu santralden hizmet alan İstanbul’un Kuzeybatısı ve bölgesindeki abonelerimizin bir bölümü şu anda iletişim sorunları yaşamaktadır. İlk adım olarak İkitelli binasındaki çalışanlarımız güvenli bir şekilde edilmiştir. Sistemin diğer veri santralleri üzerinden sağlıklı hizmet vermesi ve etkilenen abonelerimizin en geç gün sonuna kadar sorunsuz bir şekilde hizmet almalarını sağlamak üzere çalışmalarımız aralıksız devam etmektedir. 557508 İzmir'de Sezen Aksu konseri iptal edildi İzmir Büyükşehir Beledeyi Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir'in Kurtuluş törenleri kapsamındaki konserinin şehit haberleri ve sel felaketleri nedeniyle iptal edildiğini açıkladı. 557594 12 Dev Adam istatistiklerde de zirvede Litvanya ve Bulgaristan'ı yenerek ilk tur grubundan çıkmayı garantileyen Türkiye; sayı, üç sayı ve serbest atış istatistiklerinde ilk sırada bulunuyor. aldı.     Şampiyonada Litvanya'yı 84-76, Bulgaristan'ı 94-66 yenerek Grubu'nda averajla ilk sıraya yükselen Türkiye, ürettiği 178 sayı ile bu kategoride zirvede. Milliler üç sayı kategorisinde de 18/38 isabetle yüzde 47.4'lük oran yakalamış durumda. Serbest atış çizgisinde de başarılı olan Türkiye, 42/54 isabetle yüzde 77.8'lik oran tutturarak bu kategoride de ilk sırayı elde etti.     İki sayılık atışlarda ise yüzde 55.4 isabet oranıyla beşinci sırada bulunan milliler, 14 top çalma ile de beşinci sırada yer alıyor. 558097 TEDAŞ görevlisi akıma kapıldı Çarşı merkezinde elektrik arızasını gidermek için direğe çıkan TEDAŞ çalışanı Uğur Demir (28) elektriğe kapıldı. Çevredekiler ve mesai arkadaşları tarafından Patnos Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Demir, burada yapılan müdahalenin ardından Van Yüzüncü Yıl Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Hastaneye akın eden TEDAŞ görevlisinin ailesi sinir krizleri geçirdi. Patnos TEDAŞ İşletme Şefi Şahin Eskin, mesai arkadaşlarının durumunun iyiye gittiğini bildirdi. 557809 PKK’ya büyük operasyon ’ya büyük operasyon Turan KOYUNCU- Emin BAL- Serdar KARA/SİİRT, ŞIRNAK, HAKKARİ, (DHA) 'in Eruh İlçesi Çırav Dağı ile ’nin Çukurca İlçesi’nde ’lı teröristlerle çıkan çatışmada askerin şehit olmasının ardından, bölgedeki hava destekli operasyon genişletildi. Çırav Dağı’nda bu sabah yeniden sıcak temas sağlanan teröristlerle çatışmalar sürerken, 'ın Kato Dağı’nda da bu sabah yeni bir operasyon başlatıldı. Günlerdir Kato’da buluna komandolar, Beştüşşebap İlçe merkezinden yürüyerek birliklerine döndü. Eruh’un Çırav Dağı ile Hakkari’nin Çukurca İlçesi’nde PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada, dün asker şehit oldu, asker de yaralandı. Şehitlerin ardından Siirt, Şırnak ve İlçesi, Hakkari’nin Çukurca İlçesi’nde hava destekli geniş kapsamlı operasyonlar başlatıldı. Eruh’un Çırav Dağı’nda gece boyu süren operasyonlar günün ağarmasıyla yeniden hız kazandı. Dün gece ’da yoğun hareketliliği yaşandı. 2’nci Hava Kuvvet Komutanlığı, 8’inci Ana Jet Üssü’nden havalanan savaş uçaklarının Çırav’da gece karanlığından yararlanarak kaçmaya çalışan teröristlerin bulunduğu bölgeleri bombaladığı bildirildi. Çırav Dağı’nın Siirt-Şırnak sınırındaki Görendoruk Köyü kırsalında teröristlerle bu sabah yeniden sıcak temas sağlanırken, çatışmaların yer yer sürdüğü bildirildi. Bölge, Sırnak 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı, Siirt 3’üncü Komando Tugayı Komutanlığı’ndan Sikorsky helikopterlerle indirilen Jandarma Özel Timleri tarafından çembere alınarak, teröristlerin kaçış yolları tutuldu. Kobra tipi helikopterler, sarp dağlık arazide kaçıp izlerini kaybetirmeye çalışan teröristlerin bulunduğu alanları bombaladı. Küpeli Dağı’nın zirvesinde yeralan Seslice Köyü bölgesinde de teröristlerle sıcak temas sağlandığı bildirildi. ASKERLER İLÇE MERKEZİNDE YÜRÜDÜ Şırnak’ın sınırında bulunan Beytüşşebap İlçesi’nde teröristlerin sınırı geçiş noktalarından biri olan Kato Dağı’nda da bu sabahtan itibaren operasyon başlatıldı. Günlerdir dağda bulunan askerlerin yerine havadan ve karadan yeni birlikler sevkedildi. Kato Dağı’ndan dönen askerler Beytüşşebap ilçe merkezinden vatandaşları meraklı bakışları arasında tam teczihatlı, yaya olarak geçip, birliklerine gitti. Kato Dağı’nda operasyon sürerken, mehmetçikler, birliklerin geçiş yollarında cihazları eşliğinde dedektörlerle taraması yaptı. KAZAN VADİSİ ABLUKADA Astsubay Ferhat Erdem’in dün şehit edildiği Hakkari’nin Çukurca İlçesi’nde de operasyonlar sürüyor. Irak sınırında bulunan Kayalık Mevkii, Kazan Vadisi’ne dün gece yarısı 30 araçlık konvoyla Jandarma Özel Harekat Timleri sevkedildi. Günün ilk ışıklarıyla birlikte Kazan Vadisi’nde operasyonların yoğunlaştırılırken, teröristlerin kaçabileceği noktalar tutuldu. 558019 Doğan'a vergi cezası dünya basınında Doğan Yayın Grubu'na verilen 2.5 milyar dolarlık vergi cezası dünya basınının da gündeminde. İngiliz Financial Times gazetesi, cezanın sektörüne siyasi müdahaleye ilişkin soru işaretleri yarattığını savundu. Bu durumun yabancı yatırımcıların gözünde Türkiye'nin imajını zedeleyebileceğini yazdı. (CNN TÜRK) -- İngiliz Reuters haber ajansı da, vergi cezasının Türkiye'de basın özgürlüğüne ilişkin kaygıların olduğu bir döneme denk geldiğinin altını çizdi. Uluslararası Basın Enstitüsü de, vergi cezasını kaygı verici olarak niteliyor. Doğan Yayın Holding'e verilen 2.5 milyar dolarlık vergi cezası özellikle İngiliz basınında geniş yer buldu. 'nin saygın siyaset ve ekonomi gazetesi Financial Times, Doğan Yayın Grubu'nda davası ve haberleri yüzünden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Aydın Doğan'la çekişmesine dikkati çekti. Gazete haberinde medyaya yönelik siyasi müdahaleleri vurguladı. Son gelişmelerin yabancı yatırımcının gözünde Türkiye'nin imajına gölge düşürebileceğini yazdı. Haberde, geçtiğimiz mart ayında Doğan Yayın Grubu'na verilen 900 milyon liralık vergi cezası hatırlatıldı. Financial Times, Erdoğan'ın Doğan Grubu'na yönelik tavrının da Brüksel'de Türkiye'deki konusunda kaygı yarattığının altını çizdi. Doğan Yayın Grubu'na verilen rekor seviyedeki vergi cezası yabancı haber ajanslarının da gündemindeydi. İngiliz haber ajansı Reuters, Başbakan Erdoğan'ın bir süre önce Doğan Yayın Grubu'nun gazetelerine yönelik boykot çağrısını hatırlattı. Türk basınının "hükümeti destekleyenler ve eleştirenler" olmak üzere iki kutba ayrıldığını savundu. Reuters, Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü sözcüsünün konuyla ilgili görüşlerine de yer verdi. Basın özgürlüğü sözcüsü Anthnoy Mills'e göre, verilen vergi cezası mevcut bağlam içinde değerlendirildiğinde kaygı yaratacak nitelikte. 557828 Trafoyu soyarken çarpıldı Trafoyu soyarken çarpıldıSezer KÜÇÜKKURT/AFYONKARAHİSAR, (DHA) AFYONKARAHİSAR il merkezinin elektrik ihtiyacını karşılayan Şehit Murat Birlik M-4 İndirici Trafo Merkezi'ne hırsızlık amacıyla giren 33 yaşındaki Ali Osman Aydın, elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdi. Ali Osman Aydın, hırsızlık amacıyla Mareşal Fevzi Çakmak Bulvarı üzerindeki Şehit Murat Birlik M-4 İndirici Trafo Merkezi'ne girdi. Trafonun içindeki malzemeleri sökmeye başladığı sırada elektrik akımına kapılan Aydın, olay yerinde öldü. Aydın'ın cesedini çevredeki görevliler buldu. Olay yerine gelen polis ekipleri, Aydın'ın trafodan bazı malzemeleri sökmeye çalıştığını, bu sırada da elektrik akımına kapılarak can verdiğini saptadı. Yapılan araştırmada şüphelinin daha önceden de değişik hırsızlık suçlarından sabıkası bulunduğu ortaya çıktı. Aydın’ın cesedi Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırılırken, olayla ilgili soruşturma sürüyor. 557457 Bilecik'te şiddetli yağış AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, ilçede aniden başlayan şiddetli yağış nedeniyle Yeni ve Yüzbaşı mahallerindeki bazı sokaklarda sel oluştu. Ev ve iş yerlerini su basan vatandaşlar, kendi imkanlarıyla boşaltma çalışması yapıyor. Mağdur vatandaşlar bugüne kadar böyle su baskını yaşanmadığını ifade ettiler. Yağış nedeniyle bazı ekili alanların da zarar gördüğü bildirildi. 557083 Samanyolu, faili meçhullerin peşine düşecek 'İki Alyans' ve 'Boşanmak İstemiyorum' gibi sosyal konuları ekrana taşıyan Samanyolu'nda faili meçhul cinayetler ve kayıpların konu edildiği 'Vicdanın Sesi' adlı yeni bir program daha ekrana gelmeye hazırlanıyor. Programda önce problem sonra da sorumlular tespit edilecek; "Biz toplum olarak nerede yanlış yapıyoruz?" sorusuna cevaplar aranacak. 557993 Sel genç adamı böyle yuttu Sel genç adamı böyle yuttuSinan BİLGİLİ İSTANBUL DHA 'da sel bir kişiyi önüne katıp sürükledi. Onlarca kişinin gözü önünde sel sularında kaybolan gencin son anları tarafından böyle görüntülendi. Görüntülerde genç bir adam şiddetli akan sulara kapılıyor. Ayağa bir türlü kalkamayan genç adamın sonunda gücü tükeniyor. Bu sırada genç adamın çaresizliği çevredeki kişiler tarafından cep telefonuyla kaydediliyor. Görüntüyü kaydeden kişiler yardımcı olamıyor ama dualarıyla destek olmaya çalışıyor. Genç adam bir süre sonra suların arasında kaybolup gidiyor. 557812 İş ortağını vurduktan sonra intihar etmek istedi İş ortağını vurduktan sonra etmek istediHüseyin TÜCCAR/BURSA, (DHA) 'nın merkez Nilüfer İlçesi'nde 51 yaşındaki Mehmet alacak konusunda tartıştığı ürünleri satışında iş ortağı 36 yaşındaki Aslı Namlı'yı av tüfeğiyle yaraladıktan sonra etmek istedi. Olay yerine gelen polis ekipleri yerde yatan yaralı Mehmet Ali Koç'u şiddetli yağıştan korumak için şemsiye ile başında bekleyerek ambulansın gelmesini bekledi. Olay dün saat 19.00 sıralarında Nilüfer İlçesi İhsaniye Mahallesi Tuna Caddesi İpek Sokak'ta meydana geldi. Mehmet Ali Koç, iş yaptığı ortağı Aslı Namlı ile dün akşam alacak konusunda tartışmaya başladı. Aslı Namlı'nın evinin önünde başlayan tartışmanın büyümesi üzerine Mehmet Ali Koç yanında getirdiği ile Namlı'yı kasıklarından vurdu. Daha sonra tüfeği çenesine dayayan Koç, el ateş ederek ölmek istedi. Silah sesleri üzerine sokağa çıkanlar yerde yatanları görünce durumu 112 Acil Servis ve 155 Polis imdat telefonlarına bildirdi. Aslı Namlı, yoldan geçen bir minibüsle yakında bulunan özel bir hastaneye kaldırılırken ağır yaralanan evli ve çocuk babası Mehmet Ali Koç kanlar içinde ambulans beklemeye başladı. Bu sırada gelen polis ekipleri Mehmet Ali Koç'u şiddetli yağıştan korumak için şemsiye ile nöbet tuttu. Yaralı Mehmet Ali Koç daha sonra gelen sağlık görevlileri tarafından ’ne kaldırıldı. Polis ekipleri olayla ilgili başlatırken her iki yaralının da hayati tehlikesinin bulunmadığı belirtildi. 557279 Ara Güler'in 50'leri 60'ları Paris'te 'da temmuz ayında başlayan "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri çerçevesinde, Ara Güler'in 1950 ve 1960 yılları arasında İstanbul'da çektiği siyah ve beyaz fotoğraflardan oluşan "Kaybolan İstanbul" isimli Paris'te açıldı. "Avrupa Fotoğraf Evi"ndeki 11 Ekime kadar açık kalacak. Bu arada, Güler'in, 1940 ile 1980'li yılar arasında siyah ve beyaz çektiği fotoğrafların yer aldığı, ödüllü romancı 'un metinlerini kaleme aldığı "Ara Güler: İstanbul" isimli 'da satışa çıktı. "Pacifique" yayınevi tarafından basılan kitapta, Güler'in, 150 siyah beyaz fotoğrafı yer alıyor. "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri kapsamında, 'da süreyle, başta Paris olmak üzere 70'i aşkın kentte 400'ün üzerinde sanatsal ve kültürel faaliyetle Türkiye tanıtılıyor. Paris'teki "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri çerçevesinde Paris Belediyesi, bu sabah kentin simgesel en büyük ödülü olan "büyük madalyayı", düzenlenen törenle Ara Güler'e takdim etmişti. Paris'in Louvre Müzesinde "Osmanlı Kaftanları" ve Grand Palais'de "Çağlar Boyu İstanbul" konulu sergiler, önemli etkinlikler arasında yer alıyor. "Türkiye Mevsimi", Fransız toplumuna çağdaş Türkiye'nin dinamikleri, yaratıcı farklılıkları, kültür ve mirasının daha iyi tanıtılmasına katkıda bulunmayı hedefliyor. "Türkiye Mevsimi" etkinlikleriyle iki ülke arasındaki ilişkilerin yoğunluğunun ve tarihi boyutunun öneminin de bir kez daha gösterilmesi amaçlanıyor. 556665 Akfırat'ta 28 gözaltı daha Akfırat'ta 28 gözaltı daha MÜCAHİD YAPICI İSTANBUL Tuzla'ya bağlanan Akfırat Belde Belediyesi'ndeki yolsuzlukla ilgili yürütülen operasyonun 3'üncüsü dün sabah gerçekleşti. İstanbul İl Jandarma Komutanlığı tarafından gerçekleştirilen operasyonda, aralarında bir ilçenin belediye başkan yardımcısı ve fen işleri daire başkanı ile kamu kuruluşlarında çalışan memurların da bulunduğu 28 kişi gözaltına alındı. Operasyonda, halen cezaevinde tutuklu bulunan Akfırat Belediyesi eski hesap İşleri Müdürü Şahin Yiğit'in itiraflarında adı geçen kişilerin gözaltına alındığı, aranan başka isimlerin olduğu ve gözaltıların artabileceği öğrenildi. Zanlıların, “İhaleye fesat karıştırmak”, “hizmet ve mal alımı yapılmamasına rağmen, yapılmış gibi göstermek” suretiyle belediyeyi yaklaşık 10 milyon TL dolandırdığı iddia ediliyor. Yaklaşık beş ay önce yapılan ilk operasyonda, Akfırat beldesinin eski Belediye Başkanı Hilmi Yıldız ile 41 kişi gözaltına alınmıştı. 09.09.2009 Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Diyalog Gazetecilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan köşe yazısı/habere aktif link verilerek kullanılabilir. 558118 Şandır: Bu, bir zulüm uygulamasıdır MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, ''(Türk Milleti) tanımını Anayasadan çıkaracak mısınız? Kürtçe anadilde eğitim hakkını tanıyacak mısınız? Kürtçe'yi ikinci resmi dil olarak kabul edecek misiniz? Abdullah Öcalan'ı serbest bırakacak mısınız?'' sorularına yanıt vermesini istedi. Şandır, düzenlediği basın toplantısında, terör örgütü PKK'nın hain saldırısı sonucu dün şehit daha verildiğini anımsattı. Hükümetin ''Demokratik Açılım'' ısrarının, PKK terör örgütünü daha da güçlendirdiğini ve cesaretlendirdiğini iddia eden Şandır, ''AKP'nin ve Sayın Başbakan'ın etnik bölücü teröre karşı Türkiye'yi soktuğu bu 'ihanet çıkmazından' şimdi oluk oluk şehit kanı akmaktadır'' dedi. Mehmet Şandır, dün şehit olan askerlerin milletçe ''Açılım Şehitleri'' olarak anılacağı görüşünü ifade ederek, ''Bu olaydan sonra açılım sahipleri ve destekçileri, şehit analarına hangi yüzle başsağlığı diliyorlar?'' diye sordu. Şandır, şöyle konuştu: ''(Akan kan dursun, acılar dinsin) diyerek başlattığınız Kürt Açılımı, PKK terör örgütünü durduramamış, maalesef azdırmış ve Türkiye'ye meydan okuma durumuna getirmiştir. Terör örgütü ile silahlı mücadelenin sorunu bitirmediği iddiası ile müzakere sürecini başlattınız... Dün akan kan ve anaların feryatları karşısında bir vicdan muhasebesi yapmayı gerekli görüyor musunuz? Kan akıtan ve Türkiye'ye saldıran PKK'dır. Türkiye'nin sorunu; etnik bölücü terör örgütü PKK'nın Türkiye'ye yaptığı saldırıları durdurmak ve bölücü terörü imha etmektir. Türkiye'nin Kürt soylu vatandaşlarının diğer vatandaşlardan farklı özel bir sorunu bulunmamaktadır. Sorunlar Türkiye'nin, Türk milletinindir. Etnik bölücü terör örgütünün 25 yıldan bu yana kan akıtarak dayattığı hedefler ve Abdullah Öcalan'ın istekleri bu açılım paketiyle ne kadar karşılanmış olacaktır? İstekleri bütünüyle karşılanmayan PKK'nın silahları bırakacağına inanıyor musunuz?'' -''İHANET BOHÇASINDAN'' NE ÇIKACAK?''- AK Parti'nin açılımlarına, terör örgütünün kurşunla cevap verdiğini ifade eden Şandır, ''ihanet bohçası'' olarak nitelendirdiği ''Demokratik Açılım''dan şimdilik ne çıkacağını bilemediklerini söyledi. MHP Grup Başkanvekili Şandır, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan, şu soruların cevabını millete açıklamasını istedi: ''Kürt kimliğini tanıdınız ve Kürt sorununun çözümü için siyaset üretmeye söz verdiniz, ayrıca 'üst kimlik' olarak Türkiyelilik önerisinde bulundunuz. Bu hususları anayasal güvenceye kavuşturacak mısınız? 'Türk Milleti' ve 'Türklük' tanımlarını Anayasa metninden çıkaracak mısınız? Kürt dili ve kültürü önündeki engellerin bazılarını kaldırdınız, şimdi anadilde eğitim hakkını tanıyacak mısınız? Birilerinin tanımı ile 'Kürdistan bölgesinde' Türkçe'nin yanında Kürtçe'yi ikinci resmi dil olarak kabul edecek misiniz? Abdullah Öcalan dahil tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmasını, siyasal ve toplumsal yaşama katılımlarını sağlayacak mısınız? PKK ile silahlı mücadeleyi durduracak ve köy koruculuğu sistemini kaldıracak mısınız?'' Şandır, ''Kürt açılımının'' Türkiye için çıkmaz sokak olacağını savunarak, ''Bu çıkmaz sokağın sonunda, ne verirseniz tatmin olmayacak ve kan akıtmaya devam edecek olan PKK ve Abdullah Öcalan olacaktır. Bu açılım çıkmazı, sahiplerini ve destekçilerini millet nezdinde eli kanlı etnik bölücü terör örgütü PKK katillerinin suç ortağı olarak anacak ve yargılayacaktır'' dedi. ''Başbakan açılımda ısrar ettikçe, şehit sayısı artacaktır'' diyen Şandır, şehitlerinin kanının hesabını kimin vereceğini sordu. -DOĞAN GRUBUNUN VERGİ CEZASI- Mehmet Şandır, ''Doğan Grubuna verilen 3,7 milyar TL'lik vergi cezasını nasıl değerlendirdiğinin'' sorulması üzerine, bunun yargı kararı değil, idari bir karar olduğunu söyledi. Bu idari kararın arkasında siyasi iktidarın bulunduğunu öne süren Şandır, bu cezanın tarihte ve dünyada örneği olmadığını iddia etti. Mehmet Şandır, ''Bu, bir zulüm uygulamasıdır. katrilyona yakın bir ceza, ödenmesi mümkün olmayan bir cezadır. Buradaki siyasi niyet bu grubu bitirmektir'' diye konuştu. Şandır, Hükümetin adil, dürüst ve objektif olmadığını düşündüğünü ifade ederek, ''Demokratik açılım savunuculuğu yapan Başbakanı basını susturarak, demokrasiyi nasıl gerçekleştireceğini millete açıklamaya davet ediyorum'' dedi. Etiketler: AA Bu haber 640 kez okundu. (3 dk. arayla güncellenir) şu sorduğu sorulara bak.esn başbakanın bu sorulara ne cevap vereceğini bilmiyormusun? bal gibi biliyorsun ama sadece kamuoyundaki bazı cahil insanları kandırabilirmiyiz diye konuşuyorsun.attığınız iftiralar ortaya çıkmaya başladı.bakın pkk da açılımdan rahatsız çünkü açılım başarılı olursa hem kürt halkı hem de uluslararası arenada gücünün azalacağını bildiği için açılımı sabote etmenin peşinde.ama bir aydır açılımın pkk için yapıldığı iftirasını yayıp durdunuz.allah şerrinizden korusun. 556910 Göz Göz revire döndü Alanyaspor maçında mutlak üç puan hedefleyen ’nin başı sakatlıklar ile dertte. maçında geçirdiği sakatlık sonrası menisküs ve dizin tespit edilen Hasan’ın bir ay sahalardan uzak kalacağı açıklandı. Belinde problem bulunan Hüseyin dün sabah idmanına katılmadı. Ayak bileğine alan Eray da antrenmanı yarıda bıraktı. Kurmayları sevindiren tek haber bileğinde problem olan Ferdi’nin çalışmalara başlaması oldu. 558303 AK Parti'den Bahçeli'ye sert salvolar AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, ''Türkiye'de çok ciddi bir sorun lobisi olduğunu'' ifade ederek, ''Bu 'sorun lobisinin' hayat alanı bu ülkenin çözümünü ertelediği, geciktirdiği, el atmaya bir türlü  cesaret edemediği sıkıntılardır, sorunlardır'' dedi. Aksu, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin yaralarını sarması, iç huzurunu tesis etmesi, istikrarlı bir büyüme yakalamasının herkesi memnun etmediğini savundu. ''Özellikle MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin katı hamaseti siyasi üslup edinen bir zihniyetle, 'dilin kemiği yok' dedirtircesine iftira ve hakareti siyasi alışkanlık haline getirdiğini'' iddia eden Aksu, ''Bütün Türkiye sathında, Meclis çatısı altında ve sivil toplum nezdinde gerçekleştirilen huzur ve demokrasi arayışını gayri meşru bir faaliyetmiş gibi göstermeye çalışması zihinlerinin sağlık durumuna işaret etmektedir'' görüşünü dile getirdi. ''Türk milletinden kaçarak kapalı kapılar arkasında bölücülük gündemini hayata geçirmeyi hesaplayan Başbakan'ı dürüst ve namuslu olmaya davet ediyoruz'' sözlerinin MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye ait olduğuna işaret eden Aksu, şöyle devam etti: ''Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı için 'bölücülük', 'dürüstlük', 'namus' gibi kelimeler bu kadar sorumsuzca kullanılabilir mi? Milletin güvenli ve huzurlu yaşayabilmesi için çaba sarf etmenin adı ne zamandır bölücülük oldu? Bu ülkenin A'sından Z'sine insanları arasında birlik olsun, ikilik olmasın, gencecik çocuklarımızı toprağa gömmeyelim, geride gözü yaşlı anneler, aileler bırakmayalım, ülkemizin düşmanlarını daha fazla sevindirmeyelim demenin adı ne zamandır bölücülük oldu?'' ''Asıl bölücülüğün insanları kimliğine göre tasnif etmek olduğunu'' belirten Aksu, ''saldırarak, suçlayarak günahların örtülemeyeceğini'' ifade etti. Aksu, şu görüşlere yer verdi: ''Dürüstlüğe davete gelince, bu sözü söyleyen zatın bu niteliği 2002 seçimlerinde partisini baraj altında bıraktığı gece 'bunun gereğini yapıp çekileceğim' dediği günden itibaren askıdadır. Şu çok açık belli oldu ki bu ülkede çok ciddi bir 'sorun lobisi' vardır. Bu sorun lobisinin hayat alanı bu ülkenin çözümünü ertelediği, geciktirdiği, el atmaya bir türlü cesaret edemediği sıkıntılardır, sorunlardır.'' ''Sorunlardan, sıkıntılardan beslenen bu sorun lobisinin, değişimin amansız karşıtı'' olduğunu ileri süren Aksu, ''Hayatı buzdolabında tutabileceğini zanneden bu kerameti kendilerinden menkul odaklar, siyasi alanda rekabet edemedikleri partimize, genel başkanımıza iftiralar atarak, hakaretler savurarak, çelmeler takarak, bel altından vurarak zarar verebileceklerini sanmaktadırlar'' görüşünü dile getirdi. Hayatı buzdolabında tutabileceğini zanneden bu kerameti kendilerinden menkul odakların, siyasi alanda rekabet edemedikleri AK Parti ile Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan'a iftiralar atarak, hakaretler savurarak, çelmeler takarak, bel altından vurarak zarar verebileceklerini sandıklarını'' kaydetti. Aksu, her türlü sabotajlara ve tuzaklara rağmen Türkiye'nin birliğini güçlendirecek, insanlarına daha fazla demokrasiyi temin edecek adımları atmaya kararlılıkla devam edeceklerini de vurguladı. -İSTANBUL'DAKİ SEL- Açıklamasında, İstanbul'da meydana gelen sele de değinen Aksu, başta Marmara Bölgesi olmak üzere yaşanılan sel felaketinden dolayı hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı diledi. Etkili olduğu bölgeleri ''yerle bir eden bu felaketten'' zarar görenlere en hızlı biçimde devletin elini ulaştıracaklarına belirten Aksu, ''Bu büyük felaketi büyük bir dayanışmayla aşabiliriz. Bu dayanışma şu anda kamu ve sivil toplum kuruluşları arasında yakalanmış durumda. Bütün imkanlar felakete uğrayan insanlarımız için seferber edilmiş durumdadır'' ifadelerini kullandı. 557897 Güler sel felaketiyle ilgili bilgi verdi İstanbul Valisi Muammer Güler, iki günde,  sağanak yağışın yol açtığı sel felaketinde, 20 kişinin bugün İstanbul'da, kişinin de dün Silivri ve Çatalca'da hayatını kaybettiğini, kişinin de kayıp olduğunu bildirdi. Vali Güler, AKOM'da düzenlediği basın toplantısında, valilik emrine gerekli kaynakların sağlandığını, ilk yaptıklarının can güvenliğini sağlamaya yönelik faaliyetler olduğunu, bugünden itibaren Silivri ve Çatalca başta olmak üzere hasar tespit çalışmalarına başlandığını söyledi. Selde çok sayıda aracın denize sürüklendiğini, bugün de birçok iş yerinin sular altında olduğunu belirten Güler, bu konuyla ilgili tespit ve kurtarma çalışmalarının da önümüzdeki dönemde sürdürüleceğini kaydetti. Güler, ''20 kişi bugün İstanbul'da, dün de kişi Silivri ve Çatalca'da hayatını kaybetti. vatandaşımız da kayıptır maalesef'' bilgisini verdi. İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul'da yaşanan selin ardından bazı iş yerlerinden yağmalamanın söz konusu olmadığını belirterek, ''Oradan çıkan malın da kimse tarafından alınması söz konusu değil'' dedi. Güler, AKOM'da düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin ''Servis içindeki kişi boğularak mı hayatını kaybetti?'' şeklindeki sorusu üzerine Güler, şunları söyledi:  ''Maalesef. Minibüs fabrikanın hemen önündeymiş. Bir anda iki taraftan gelen su, minibüs seviyesini aşarak sıkıntı yarattı. Öndekiler kapıyı açarak kurtulmuş ama arkadakilerin maalesef böyle bir şansı olmamış. Çünkü minibüsün yandan kapıları ve pencereleri yok. Sadece arka tarafta tek bir kapı var. Onu da suyun basıncıyla açmayı başaramamışlar. Oradaki sıkıntı, servis aracı standardına uymayan bir araçla bu kadar insanın taşınmasından kaynaklanan bir büyük ihmaldir. Yoksa bölgede çok sayıda araç var. Hiç bir vatandaşımız böyle bir sonuçla karşılaşmadı.'' Güler, ''Dere yataklarının önü açılamaz mıydı?'' şeklindeki soruya ''Dere yataklarının önü açık zaten. Selin sebep olduğu birikimden dolayı ve beraberinde getirdiği tertibattan dolayı kapandı. Daha önceden tıkalı iken açılmamış değil'' yanıtını verdi. ''YAĞMA SÖZ KONUSU DEĞİL'' Sel bölgesindeki yağmalara ilişkin bir soru üzerine Güler, ''Hayır. Yağmalama söz konusu değil. Oradan çıkan malın da kimse tarafından alınması söz konusu değil. konuyla ilgili arkadaşlarımız çalışıyorlar. Bunu yağmalama şeklinde değerlendirmeniz yanlış bir yorum olur'' dedi. Güler, yağışlarla ilgili soruya da meteoroloji yetkililerinin yarın ve öbür gün yağışların Anadolu yakasına kayarak, ağırlıklı olarak devam edeceğini ifade ettiklerini belirterek, ''Cuma günü akşam saatlerinden başlayarak, hafta sonu da yine yoğun bir yağış İstanbul'u bekliyor'' diye konuştu. ''EKİPLERİN TEYAKKUZ DURUMU DEVAM EDİYOR'' Bütün ekiplerin teyakkuz durumunun devam ettiğini belirten Güler, bütün aparatlar ve ekipmanların belirli bölgelerde konuşlandırıldığını, her an müdahaleye hazır şekilde tutulduğunu dile getirdi. Güler, tedbirlerin yağışlar bitene kadar devam edeceğini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Şu an için bölge boşaltmayı gerektiren bir durum olmadı. Dün Çatalca ve Silivri bölgelerinde kırsal alanda, köylerde ve merkeze yakın mahallelerde vatandaşlar zaten tahliye edildiler. Onlar, sular çekilmeden riskli bölgelere girmemeleri, özellikle sele maruz kalmış yolları kullanmamaları konusunda uyarıldı. Sevgili İstanbullular'dan şunları rica ediyorum; özellikle zorunlu olmadan yağışlı havalarda yola çıkmasınlar ve toplu taşıma araçlarını kullansınlar. Zorunlu olarak yola çıkanlar, TEM'i tercih etsinler. Çünkü E-5'te zaman zaman sıkıntı oluyor. Basın Ekspres Yolu trafiği zaten kontrollü olarak sağlanıyor. Sular çekilse bile kapatmaya devam edeceğiz.  37 yıllık bir idareci olarak şunu ifade ediyorum; böylesine bir felaket daha büyük acılarla, daha büyük felaketlerle sonuçlanabilirdi. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Böylesine aşırı bir yağışın meydana getireceği tehlike, gerçekten de her zaman yaşanabilecek bir tehlike değil. 557690 "Devler" zirvede! "Devler" zirvede! Avrupa Şampiyonası'nda 2'de ile devam eden Milliler, "Sayı", "3 sayı" ve "servest atışta" zirvede... 09/09/09 13:02 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda Litvanya ve Bulgaristan galibiyetinin ardından, (D) Grubu'nda ilk sıraya yükselen ve gruptan çıkmayı garantileyen (A) Milli Basketbol Takımı, ''sayı'', ''3 sayı'' ve ''serbest atış'' istatistiklerinde zirvede yer aldı. Polonya'da devam eden şampiyonanın ilk gününde Litvanya'yı 84-76, dün akşam da Bulgaristan'ı 94-66 yenerek, grubunda puan ve averajla ilk sıraya yükselen Türkiye, toplamda ürettiği 178 sayı ile bu kategoride ilk sırada bulunuyor. sayı kategorisinde de ilk günkü gibi lider olan (A) Milliler, 38'de 18 isabetle oynayıp, yüzde 47,4'lük oran yakaladı. Serbest atış çizgisinde de başarılı olan ''12 Dev Adam'', 54'te 42 isabetle yüzde 77,8'lik oran tutturarak, bu kategoride de ilk sırayı elde etti. sayılık atışlarda ise yüzde 55,4 isabet oranıyla 5. sırada bulunan Türkiye, 14 top çalma ile de 5. oldu. Söz konusu kategorilerde ilk sıra şöyle oluştu: -SAYI- ÜLKE MAÇ SAYI ---------------------------- 1. TÜRKİYE 178 2. Polonya 176 3. Yunanistan 162 4. İsrail 158 5. Rusya 154 -3 SAYI- 1. TÜRKİYE 18/38 (YÜZDE 47,4) 2. Rusya 15/35 (yüzde 42,9) 3. İsrail 11/27 (yüzde 40,7) 4. Polonya 18/45 (yüzde 40) 5. Hırvatistan 14/35 (yüzde 40) -SERBEST ATIŞ- 1. TÜRKİYE 42/54 (YÜZDE 77,8) 2. Polonya 16/21 (yüzde 76,2) 3. İsrail 27/36 (yüzde 75) 4. Almanya 30/41 (yüzde 73,2) 5. Slovenya 19/26 (yüzde 73,1) -2 SAYI- 1. Slovenya 41/58 (yüzde 70,7) 2. Yunanistan 43/66 (yüzde 65,2) 3. İsrail 49/83 (yüzde 59) 4. Polonya 53/91 (yüzde 58,2) 5. TÜRKİYE 41/74 (yüzde 55,4) -TOP ÇALMA- 1. Yunanistan... 17 2. Rusya........ 17 3. Makedonya.....16 4. Sırbistan.... 15 5. TÜRKİYE...... 14 557915 Sel felaketi sonrası salgın uyarısı Selin ardından suyla ve gıdayla bulaşan hastalıkların artmasının beklendiği bildirilerek, sel felaketinin yaşandığı bölgelerdeki vatandaşlara kaynağını bilmedikleri suları kullanmamaları ve sel suyu bulaşmış olması olası taze sebze, meyve ve yiyecekleri tüketmemeleri uyarısında bulunuldu. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyince yapılan yazılı açıklamada, selin ardından yaşanabilecek sağlık sorunlarına ilişkin bilgi verildi. Selin, su ve kanalizasyon sistemlerini bozabildiği, biyolojik ve kimyasal kirlilik oluşturabildiği belirtilen açıklamada, sel sularıyla dağılan atıkların kirliliğe sebep olduğu ve enfeksiyon riskini artırdığı kaydedildi. Sele bağlı ölümlerin çoğunun boğulma sonucu oluştuğu, sellerin ayrıca trafik kazası, temizleme çalışmaları sırasında travma, elektrik çarpmalarına bağlı ölüm ve bulaşıcı hastalıklara yol açtığı bildirilen açıklamada, bunun yanı sıra doğal gaz hattı ve yer altı ya da üstü benzin ve toksik madde depolarının hasarı sonucu da önemli sağlık sorunları yaşanabileceğini işaret edildi.  Açıklamada, selin ardından oluşabilecek sorunlar şöyle sıralandı: ''-Selin ardından suyla ve gıdayla bulaşan hastalıkların artması beklenir. -Sel sonrası vektör ve kemiricilerin kontrolü önemlidir. Sellerden sonra yuvaları bozulan fare gibi kemiricilerin ve yılan, akrep gibi canlıların oluşturduğu sağlık risklerinde artış görülebilir. Fare gibi kemiriciler sel ortamında artar ve insanlarda çeşitli hastalıklara neden olabilir. -Suların içindeki sıvı ve katı atıkların cilde temas etmesi sonucu deri enfeksiyonlarının da artmasını beklenir. -Selin ev ve ev eşyalarını etkilemesi, sel geçtikten sonra da etkili olur. Bu etkileme, sağlık sorunlarını uzun döneme yayar. -Sel sırasında yaşanan sağlık sorunlarının zamanında tedavi edilmemesi sağlık sorunlarını ağırlaştırır, komplikasyonlara yol açar, tedaviyi zorlaştırır.'' -ÖNLEMLER- Selin ardından yaşanabilecek sağlık sorunlarına ilişkin alınabilecek önlemlere de yer verilen açıklamada, selden etkilenen evlerde yaşayanların sağlık sorunlarının izlenmesi, bölgedekilere günlük ihtiyacı kadar temiz su sağlanması, kullanılan suyun dezenfekte edilmesi ve sel sırasında toprak, çamurla kirlenmiş ve derin yarası olanlara tetanos bağışıklaması yapılması gerektiği belirtildi. Açıklamada vatandaşlara şu önerilerde bulunuldu: ''-Kaynağını bilmediğiniz suları kullanmayın, -Sel suyu bulaşmış olması olası taze sebze, meyve ve yiyecekleri yemeyin, -Sel sularıyla temas etmeyin, -Sel basmış yolda araç kullanmayın, araçtayken sel içinde kalırsanız aracın içinden çıkarak yüksek bir yere gidin, -Kopmuş elektrik tellerinden uzak durun, -Selden etkilenen binalarda yanıcı, patlayıcı madde riskine karşı kibrit, çakmak yerine el feneri kullanın -Gerektiğinde su temizliği için klor kullanın. 557570 Fethiye Belediye Başkanı bıçaklandı Belediye Başkanı bıçaklandıSezer ŞAHİNDAŞ/FETHİYE (Muğla), (DHA 'nın İlçesi Belediye Başkanı 'li bugün saat 12.30 sıralarında belediye binasının çıkışında kimliği belirsiz bir kişi tarafından bıçaklandı. Başkan Saatcı, ambulansla hastaneye götürülürken, kimliği açıklanmayan yakalandı. 557351 kişinin cesedi bulundu, başka cesetler de çıkabilir İKİTELLİ'DE BİR KİŞİNİN CESEDİ BULUNDU İstanbul'da sağanak yağış sonrası oluşan sel felaketi bir can aldı. İkitelli'de sel sularına kapılan bir kişinin cesedi bulundu. Başakşehir girişindeki bir TIR garajındaki araçlar, suya kapılarak havalimanına gidiş yolunu kapadı. İSTOÇ yanyolda bulunan bir TIR garajındaki araçlar, sele kapılarak havalimanına gidiş yolunu tamamen kapadı. Göl haline gelen yolda, bazı hususi araçlar da sele kapıldı. TIR garajında bulunan sürücü ve çalışanlar da suya kapılarak kayboldu. Bu kişilerden kişinin cesedi daha sonra bulundu. HALKALI'DA KİŞİNİN CESEDİ BULUNDU İstanbul İkitelli Basın ekspres bölgesi TEM otoyolunda yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısı artıyor. TIR garajında bir kişinin, Halkalı'da ise kişinin cesedi bulundu. Son gelen bilgilere göre selden hayatını kaybedenlerin sayısı oldu. Çok sayıda kişi kayıp. 556632 Bursa'ya 20 milyon liralık Meslekkent Bursa'ya 20 milyon liralık Meslekkent Sanayi ve hizmetler sektörünün yaşadığı ara eleman sıkıntısını gidermeyi hedefleyen Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, 20 milyon lira yatırımla 'mesleki eğitim kampüsü' kuracak BURSA Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Türk sanayinin ihtiyaç duyduğu ara elaman yetiştirilmesine imkan sağlamak amacıyla mesleki eğitim seferberliği başlattı. Bursa Valiliği ile sözleşme imzalayan BTSO, Bursa'nın Yeniceabat Bölgesi'nde 80 bin 117 metrekarelik alana “Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Mesleki Eğitim Kampüsü” kurulabilmek için harekete geçti. BİN 500 KİŞİYE EĞİTİM BTSO Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez, “Oda olarak mesleki eğitime çok önem veriyoruz. Geçmişte her zaman eğitim konusunda önemli projelere imza attık. Bugün de benzer bir yatırıma başlamanın heyecanını yaşıyoruz. BTSO Mesleki Eğitim Kampüsü ile Bursa'da sektörlerimizin ihtiyaç duyduğu ara eleman sıkıntısını giderebilmeyi hedefliyoruz. Kampüsümüzden bin 500 öğrenci yararlanacak“ diye konuştu. 556467 İsot sıcağa dayanıklı hale geldi, ilk hedef Meksika’yı geçmek Projesi (GAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından desteklenen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne uygun yüksek sıcaklıklara toleranslı biber genotiplerinin seçimi projesi’nde başarılı sonuçlar elde edildiği ve ıslah çalışmaları sonrasında artık isot üretiminin standarda kavuşturulabileceği açıklandı ’in Erdemli ilçesindeki Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Teknik Müdür Yardımcısı Dr. Davut Keleş başkanlığında yürütülen ve Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Toprak-Su Kaynakları ve Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile Ziraat Fakültesi’nin organizasyonunda, 2002’den bu yana yürütülen, isot olarak bilinen kırmızı acı biberin ıslahında hedefin yakalandığı kaydedildi. Yeni isotun ismi İnan Bölgedeki biberlerin temmuz-ağustosta yüksek sıcaklığa dayanamadığı için çiçeklerini büyük oranda döktüğünü ifade eden Davut Keleş, bu sorunun ortadan kaldırıldığını kaydetti. Keleş, önceden dönümüne ton ürün elde edilirken yüksek sıcaklığa dayanıklı biber çeşidinde ise bin 600 kilo hasat gerçekleştirilebildiğine dikkati çekti. Islah sonrası elde edilen ürünün “İnan 33-63” olarak tescil edildiğini belirten Keleş, biber üretiminde birinci. İkincilikte ise ve yarış halinde. Çin’in üretimi nüfustan dolayı kendine ancak yeterken Meksika’nın biberi ise acı ve küçük. ülkeleri iyi işlenmiş ürün istiyor. Bunun getirisi de çok yüksek” dedi. 557661 Güzelbey'den 'gösterişli iftar' uyarısı Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Güzelbey, 2004 yılında başlattıkları iftar buluşmalarını yıldır hiç aksatmadan sürdürerek geleneksel hale getirdiklerini, beş yıldızlı otellerde verilen gösterişli iftar yemekleri yerine vatandaşlarla bir arada olmayı tercih ettiklerini ifade etti. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, geleneksel olarak kurum, kuruluş ve dernekleri bir araya getirdiği iftar yemeklerinin birini muhtarlar ve AK Parti teşkilatına verdi. Büyükşehir Belediyesi yemekhanesinde düzenlenen yemeğe, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, AK Parti İl Başkanı Ahmet Uzer, Türkiye Muhtarlar Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ökkeş Titiz, AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Enes Şişman, muhtarlar ve çok sayıda konuk katıldı. Ramazan ayının bereket, bolluk, yardımlaşma ve paylaşmanın sembolü olduğu kadar, insanlar arasındaki birlik ve beraberlik bağlarının güçlenmesi için önemli bir fırsat olduğunu belirten Başkan Güzelbey, toplum olarak bizi biz yapan güzel değerlerimiz ve güzel geleneklerimizden zedelenmiş olan, onarılmaya ihtiyaç duyulanların Ramazan ayından yeniden onarıldığını söyledi. Başkan Güzelbey, 2004 yılında başlattıkları iftar buluşmalarını yıldır hiç aksatmadan sürdürerek geleneksel hale getirdiklerini, beş yıldızlı otellerde verilen gösterişli iftar yemekleri yerine vatandaşlarla bir arada olmayı tercih ettiklerini ifade etti. AK Parti İl Başkanı Ahmet Uzer de, Ramazan ayının bolluk ve bereket ayı olduğunu, mübarek ayın ülkemiz için şehrimiz için hayırlara getirmesini dileyerek gerçekleşen iftar yemeğinden dolayı Başkan Güzelbey'e teşekkür etti. Türkiye Muhtarlar Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ökkeş Titiz ise, muhtarları bir araya getirdiğinden dolayı Başkan Güzelbey'e teşekkür ederek günün anısına bayrak hediye etti. G.Antep 556335 Doğan'ın varlıkları vergi cezasını karşılar mı? ORHAN PALA HABERTURK.COM EKONOMİ MÜDÜRÜ Doğan Grubu bünyesinde incelemelerini sürdüren Maliye denetmenleri 2005–2006 ve 2007 yıllarına ait incelemeleri sonucunda Doğan Yayın Holding’e 1.88 milyar TL vergi aslı, 1.88 milyar TL vergi zıyaı cezası, toplam milyar 755 milyon TL ceza kesti. Maliye Bakanlığı yılın ilk aylarında yine Doğan Yayın Holding’e 2006’daki Doğan TV hisselerinin yüzde 25’nin 375 milyon Euro’ya satışını 2007’de yapmış gösterip vergi kaçırdığı gerekçesiyle 826 milyon lira ceza kesmişti. İki ceza toplamı milyar 581 milyon lira yapıyor. Gruba kesilen bu cezaya karşılık Maliye, Doğan Grubu’nun varlıklarının önemli bir kısmına tedbir koymuştu. Peki, grup Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezasını ödeyebilecek güce sahip mi? Bu sorunun yanıtını vermek için öncelikle şirketlerin değerini, yani bugün vitrine konulsa kaç liraya satılacağına bakmak lazım. Bunun için en önemli gösterge ise borsada oluşan değer. Yerli yabancı tüm yatırımcılar şirketin varlıklarını beklentilerle birleştirerek tek bir potada eritiyor ve borsada hisse fiyatı oluşuyor. Genellikle şirketler el değiştirirken de borsa fiyatına yakın bir değer biçiliyor. Bu çerçeveden bakıldığında ceza kesilen Doğan Yayın Holding’in piyasa değeri sadece 1.1 milyar lira. Neredeyse kesilen cezanın dörtte biri. Bu arada ay önce söz konusu şirketin piyasa değerinin 400 milyon lira olduğu da unutulmamalı. YABANCILARIN DA HİSSESİ VAR Ve ayrıca Doğan Yayın Holding’in yüzde 34’ü da halka açık. Yüzde 10 da Alman Axel Springer’in kontrolünde... Ayrıca Axel Springer, grubun içerisindeki en değerli varlığı olan Doğan TV’nin de yüzde 20’sini elinde tutuyor. Yani Doğan Yayın Holding’in yaklaşık yüzde 51’lik kısmı Doğan Grubu’nun kontrolünde. Ayrıca şirketin yurtiçi ve yurtdışında irili ufaklı yüzlerce iştiraki bulunuyor. Şirketin bağlı ortaklıklarının başında yüzde 65 pay ile Hürriyet geliyor. Doğan Ofset’in yüzde 65’i, Doğan Haber Ajansı’nın yüzde 81’i, Doğan TV’nin yüzde 74’ü, Kanal D’nin yüzde 70’i Star TV’nin sahibi Işıl TV’nin yüzde 74’ü, Smile Holding’i yüzde 100’ü Doğan Yayın Holding’in en önemli iştirakleri arasında. HİSSELER KREDİ KARŞILIĞINDA REHİN Almanların hisseleri ve halka açık kısım da dahil olsa Doğan Yayın Holding’in piyasa değeri, bugünkü piyasa değeriyle bile kesilen verginin cezasını karşılayacak bir büyüklüğe sahip değil. Bir önemli ayrıntı da Doğan Yayın Holding hisselerinin yüzde 15’i, Hürriyet hisselerinin yüzde 18.5’i ve Kanal hisselerinin yüzde 49’u grubun uzun vadeli finansal borçları nedeniyle finansal kuruluşlarda rehin. Doğan TV’nin yüzde 54’ü ve 405 bin liralık teminat mektubu bir önceki vergi cezası nedeniyle Maliye’ye teminat olarak verilmiş durumda. İKİ HOLDİNG BİLE YETMİYOR Doğan Grubu’nun diğer halka açık şirketi ve amiral gemisi olarak bilinen Doğan Holding’in piyasa değeri ise ilk seans kapanışı itibarıyla 2.9 milyar lira. Bu rakam dün 3.3 milyar liraydı. Hisselerde sert düşüş devam ettiği sürece erimeye de devam edecek. Doğan Holding’in ay önce 0.50 lira olan hissesi bugün 1.20 liradan işlem görüyor. Yani kısa sürede hissede yaşanan oldukça sert yükseliş şirketin piyasa değerini de yukarı taşıdı. Bugünkü değer bile baz alındığında Doğan Yayın Holding ve Doğan Holding’in piyasa değeri milyar liraya denk geliyor. Doğan Holding’in de yüzde 34’ü halka açık. Yani hisselerin yüzde 64’lük kısmı grubun kontrolünde. ÜSTÜNE HÜRRİYET’İ VERSELER DE KAPATMAZ Diğer taraftan grubun üçüncü değerli varlığı ise yüzde 40’ı halka açık olan Hürriyet’in de borsadaki piyasa değeri 767 milyon lira. Yüzde 41’i halka açık olan Doğan Gazete’nin piyasa değeri 204 milyon lira. Belirttiğimiz gibi bunlar ilk seansta taban olan hisse fiyatları baz alınarak hesaplanan piyasa değerleri. Hisselerde yaşanacak her fiyat hareketi bu rakamı değiştirecek. EN DEĞERLİ GAYRİMENKUL HİLTON Grubun diğer şirketleri Ditaş Doğan, Çelik Halat, Mipaz’ın toplam piyasa değeri yaklaşık 100 milyon lira. Ray Sigorta’da ise holdingin yüzde 10 payı kaldı. milyar lira gibi oldukça yüksek piyasa değerine sahip olan Petrol Ofisi’nin ise yaklaşık yüzde 41’i OMV’nin elinde. Ve OMV POAŞ’ın tüm paylarını almak için 800 milyon Euro’luk kaynak arayışını sürdürüyor. Piyasada kesilen ceza sonrası satış sürecinin hızlanacağı konuşuluyor. İşte bu söylenti açılışta taban seviyesine kadar gerileyen POAŞ hisselerini ilk seans kapanışa doğru neredeyse artı seviyeye taşıdı. Geriye Doğan Ailesi’nin elindeki varlıklar kalıyor ki, bunların içerisinde de en önemli olanı Taksim’deki Hilton arazisi. Mecidiyeköy’de inşa edilen ve kısa bir süre önce satışa sunulan Trump Towers da grubun önemli gayrimenkul projeleri arasında yer alıyor. Bu projenin yüzde 50 ortağı olan Taşyapı’nın patronu Emrullah Turanlı geçtiğimiz günlerde Trump Towers’taki yüzde 50 payını 125 milyon dolara Doğan Grubu’na devretti. Öte yandan, Maliye 2005–2006 ve 2007 yılı incelemelerini tamamladıktan sonra bu cezayı kesti, 2008 yılı incelemeleri bir ceza gerektirir mi bilinmez! Bu arada unutmadan hatırlatalım; grup vergi inceleme raporlarında yer alan tüm iddialara karşı uzlaşma dahil, her türlü yasal hak adı geçen bağlı ortaklıklar tarafından kullanılacağını açıkladı. 556662 Haber verdi kendi boğuldu Haber verdi kendi boğuldu Tekirdağ Saray'da selin vurduğu çiftlik evinde çalışarak geçimini temin eden Fatih Çakar, felaketi önceden haber vermesine rağmen kendisini ve ailesini sel sularına kapılmaktan kurtaramadı. TEKİRDAĞ ÇATALCA Güngörmez Kambursöğüt mevkisindeki çiftlik evinde ailesiyle birlikte çalışarak geçimini sağlayan Fatih Çakar (50), gece yarısı sağanaktan dolayı sel meydana gelebileceğini çiftlik sahibi Ahmet Topal'ı arayarak haber verdi. Bekçi Çakar, Topal'ı olayla ilgili haberdar etmesine karşın kendisini ve ailesini sel sularına kapılmaktan kurtaramadı. Azra (6), Büşra (12), Handan (30) ve Berna Çakar'ın (8) cesedine, polis ekipleri ve askeri birliklerin çalışmaları sonucu ulaşıldı. Tekirdağ Emniyet Müdürlüğüne bağlı Sualtı timi ve diğer arama kurtarma ekipleri, kaybolan Fatih Çakar'ı bulmak için çalışmalarını sürdürüyor. BAHÇEKÖY'DE İKİ CESEDE ULAŞILDI Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek ise, Bahçeköy'de selin etkili olduğu evlerden birisinde incelemede bulundukları sırada, Fatma Bilgin (79) ve Mustafa Bilgin'in (82) cesetlerinin, selin yaklaşık 100 metre sürüklediği evin enkazında bulunduğunu bildirdi. Saray Belediye Başkanı Nazmi Çoban da, hasar tespit çalışmalarının devam ettiğini ve hükümet tarafından Saray'ın afet kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Çoban, yağışların devam edeceğini, vatandaşların dikkatli olmasını isteyerek 'Ayrıca en kısa zamanda dere yatağını ıslah projesini hayata geçireceğiz.' dedi. 24 ev sular altında 121 hayvan telef Tekirdağ Saray İlçesi Kaymakamı Zeki Kaya sel felaketi nedeniyle Saray'da evin yıkıldığını, 47 evin sular altında kaldığını, toplam 121 hayvanın telef olduğunu söyledi. Kızılay, bölgede yemek, su ve gıda yardımlarına başladı. Minik Dila kayıp Silivri'de otomobilleriyle sele kapılan Aslı Manav, yaşındoaki kızı Azra Manav'ı kurtardı ancak yaşındaki Aslı'yı sel suları aldı.Kendi imkanlarıyla araçtan çıkmayı başaran Aslı Manav (34) ile kurtardığı yaşındaki kızı Azra Manav'ın sağlık durumları ciddiyetini korurken kaybolan yaşındaki Dila Manav'ı arama ve kurtarma çalışmaları ise sürüyor. ÇATALCA Çatalca'da etkili olan ve hasar oluşturan yağış nedeniyle, ev ve iş yerlerinde mahsur kalan 208 vatandaş, itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı. Çatalca'da su baskını sonucu evlerinde mahsur kalan vatandaşlar, itfaiye ekiplerince çıkarıldı. Ev ve iş yerlerine dolan su, itfaiye ve İSKİ ekiplerince tahliye edildi. Çatıdan beyaz bayrak salladı Çatalca'da kaldığı evin çatısına çıkarak yardım isteyen bir vatandaş böyle görüntülendi. Elindeki çubuğa bağlıdığı beyaz bezle yardım isteyen vatandaş, sivil savunma ekiplerinin çalışmaları sonucu kurtarıldı. 558154 AIDS'in Tedaviside Büyük Umut Araştırmacılar, Güney Amerika'da yaşayan bir maymunda bulunan ve AIDS'e karşı etkin olduğu düşünülen bir gen yapısını üretmeyi başardı. Araştırmacılar, bu keşfin AIDS'e karşı yeni tedavi yollarını açabileceğini belirtti. Columbia Üniversitesi'nden bir grup Amerikalı bilim adamının 2004'te bu maymun türünde keşfettiği bu genin, AIDS virüsüne direnç gösteren bir protein üretmeyi sağladığı açıklandı. 557815 "Danimarka'da camiye hayır" Danimarka'da aşırı sağcı Halk Partisi (HP), cami yapılmasına karşı kampanya başlattı. Birçok gazeteye ilan veren HP, seçmenlerin "bu İslamizm kalelerine karşı olduklarını göstermelerini" istedi. İstanbul'daki Sultanahmet camiinin fotoğrafının yer aldığı tam sayfa ilanda, "Danimarka şehirlerinde büyük camilere hayır!" ifadesi kullanıldı. Kopenhag belediye meclisinin Danimarka'da ilk cami inşaatına yeşil ışık yaktığı hatırlatılan ilanda, HP'nin belediye meclisinde 17 eylülde cami konusunda yeniden oylama yapılmasını istediği belirtildi. İlanda, "Sadece HP cami inşaatına karşı oy kullandı, zira inşaat parası, İran'daki terör rejiminden geliyor" ifadesi kullanıldı. 200 bin kadar Müslümanın yaşadığı Danimarka'da yerel seçimler 17 kasımda yapılacak. 556780 Hazine ayda 30 milyar lira açık verdi Ağustos Hazine nakit dengesi ise milyar 509 milyon lira fazla verdi. aylık dönemde Hazine Müsteşarlığı 39 milyar 840 milyon lira borçlandı. Bunun 36 milyar 561 milyon lirasını iç borç, milyar 278 milyon lirasını dış borç oluşturdu. 556750 "İşgalden İzmir'e" Fotoğraf Sergisi "İşgalden İzmir'e" Fotoğraf Sergisi Hanri Benazus'un koleksiyonundan 116 fotoğrafın yer aldığı "İşgalden İzmir'e" adlı fotoğraf sergisi, tarihi Havagazı Fabrikası'nda açıldı. Yayına Giriş: 09.09.2009 01:25:20 Güncelleme: 09.09.2009 01:25:57 İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü kutlamaları kapsamında, tarihçi ve yazar Hanri Benazus'un koleksiyonundan 116 fotoğrafın yer aldığı "İşgalden İzmir'e" adlı fotoğraf sergisi, tarihi Havagazı Fabrikası'nda açıldı. Hanri Benazus, yaptığı açıklamada, 1927'den bugüne 87 yıl geçtiğini ve ilk defa böyle bir serginin İzmir'de açıldığını belirtti. Sergideki fotoğrafların, işgalin başladığı günden, kurtuluş gününe kadar olan süreci kapsadığını vurgulayan Benazus, 200'e yakın fotoğraftan 116 tanesini sergileyebildiklerini söyledi. Fotoğrafların çoğunu Yunan arşivlerinden ve günlerde yayınlanan yabancı gazetelerden bulduğunu kaydeden Benazus, sergide, işgal güçlerinin İzmir'e girdiği günün fotoğrafları, Hasan Tahsin'in ilk kurşunu sıkmadan hemen önceki fotoğrafları ve yine Hasan Tahsin'in üniversitede okurken çekilmiş fotoğraflarının bulunduğunu ifade etti. Sergi 19 Eylül'e kadar açık kalacak. 557397 Çikolatayla çalışan yarış otomobili Warwick Üniversitesi’nden mühendis ve bilimciler ‘dünyanın en çevreci’ yarış otomobilini üretti. Atık çikolata ve şarap posasından üretilen bio-dizel yakıtla çalışan Formula aracının litre hacimli BMW motoru saatte 215km hız üretebiliyor, 0-100 km arası hızlanma süresi ise saniyenin altında. Bir depo benzinle 55 kilometre yol yapabilen Formula 3’ün gövdesinin yarısından fazlası geri dönüştürülmüş malzemeden yapılmış. Örneğin aracın direksiyon simidi, havuç suyu üreten tesislerdeki atık liflerin işlenmesiyle elde edilen malzemeden mamul. Çevreci yarış otomobilinin 17 Ekim’de İngiltere’nin Kent şehrinde yapılacak olan çevreci yarış otomobilleri yarışına katılacağı ve hızının saatte 240 kilometrenin üstüne çıkmasının beklendiği belirtiliyor. 556692 Tarihimiz darbelerle yazıldı En Çok Gönderilenler Tarihimiz darbelerle yazıldı Osmanlı devletinde yaşanan ilk isyandan 28 Şubat sürecine kadar tarihimize yön veren olayları ele alan Avni Özgürel "Osmanlı tarihi darbeler tarihidir" diyor Osmanlı'dan Cumhuriyete İktidar Oyunları Avni Özgürel Etkileşim Yayınları 363 sayfa İktidar olmanın dayanılmaz çekiciliğine kendini kaptıranlar akıllara gelmeyecek oyunların içerisine girebiliyorlar. Bu oyunlar yalnızca kendi kaderlerini değil ülkenin, hatta ülkelerin kaderini belirleyebiliyor. Gazeteci-yazar Avni Özgürel de 'Osmanlı'dan Cumhuriyete İktidar Oyunları' kitabında, iktidar sorunsalını tarihi gerçekler üzerinden ele alıyor. Özgürel, geçmişte yaşanan hadiselerde var olan gerçeklerden bizim seçtiklerimizin, belli bir düşünceyle kurgulanmış halini resmi tarih olarak tanımlıyor ve resmi tarihin yüksek mahkeme işlevi görmesi fikrini şöyle açıklıyor: "Yeni bir gelişme olduğunda, farklı bir fikir ortaya atıldığında, onun bilinen alışılagelmiş düşünce kalıplarına, örneğin dini geleneğe, laikliğe, Atatürkçü düşünceye, demokratik, sosyalist veya liberal kültüre uygun olup olmadığına bakarak sorgulayıp, kabullenmek veya reddetmek türünden davranışlar. Resmi tarihin bir tür yüksek mahkeme işlevi görmesinden kastım budur." Yazar, işte bu resmi tarih tablosunda sert çizgilerle güçlü duran yüzlerdeki ihtiras, öfke, korku, kibir, ihanet, servet toplama, şatafat, zevk-sefa merakı, iş bilmezlik, saflık, bilgisizlik gibi çizgileri tespit ediyor. Yazar, İlk İsyandan Vaka-i Hayriye'ye başlığını taşıyan ilk bölüme kardeş katlinin altında yatan gerçekleri anlatarak başlıyor. Şehzadelerin günümüzdeki siyasi partilerle eş anlamlı olduğuna vurgu yapan Özgürel, Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar süren bu yöntemin şehzadelere iktidar sanatını öğrettiğini dile getiriyor. Fatih'in ardından Kanuni, Beyazıt, IV. Murat gibi padişahların döneminde yaşanan iktidar mücadelesini anlatan yazar, birinci bölümü İstanbul'daki siyasi ortamı asırlarca darbeler ve kanlı olayların içine çeken Yeniçeri Ocağı'nın kaldırıldığı Vaka-i Hayriye olayıyla sonlandırıyor. Yazar bu tarihi olayı şöyle yorumluyor: "Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması mevcut iktidara olan muhalefetin farklı bir kimlikle ortaya çıkmasına neden oldu ve tüm on dokuzuncu yüzyıl Osmanlı politikasının ve belki de yirminci yüzyıl Türkiye siyasetinin şekillenmesinde bu farklı muhalif kimlik rol oynamaya başladı." Osmanlı tarihinin aslında bir darbeler tarihi olduğunu öne süren Özgürel, Yeniçeri Ocağı kaldırılsa da saraydaki ordu korkusunun geçmediğine dikkat çekiyor. Kitabın, İttihat ve Terakki'ye Giden Yol, Milli Mücadele Dönemi ve 27 Mayıs ile Başlayan Darbeler gibi başlıklara ayrılan bölümlerinde ise tarihsel süreçte yaşanan olayların analizi yapılıyor. Darbe hazırlığı içinde olanları ortaya çıkarmayı hedefleyen Ergenekon soruşturmasına dikkat çeken yazar, 27 Mayıs'tan sonra ülkeye en çok zararı veren 28 Şubatçılar hakkında soruşturma açılması gerektiğini ifade ediyor. 556760 Sanayide düşüş hız kesti toparlanma zaman alacak Temmuz ayında ana sanayi gruplarına göre en yüksek üretim düşüşü yüzde 22,7 ile sermaye malı imalatında gerçekleşti. Ara malı imalatı yüzde 10,8 olarak daralırken, enerji yüzde 4,4, dayanıksız tüketim malı imalatı ise yüzde 2,7 geriledi. Haziranda yüzde 7,3 olan dayanıklı tüketim malı imalatındaki artış ise ağustos ayında yüzde 3,5 ile sınırlı kaldı. İmalat sanayiindeki düşüş ise yüzde 10,5 oldu. Ana metal sanayiinde bu oran yüzde 16,6, motorlu kara taşıtlarında ise yüzde 27,3 olarak gerçekleşti. İmalat sanayii içinde yer alan en yüksek üretim artışları ise yüzde 36,5 ile radyo, TV, haberleşme cihazları imalatı ve yüzde 28,6 ile tıbbi hassas ve optik aletler ile saat imalatında oldu. Sonuçları değerlendiren Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ekonomisti Başar Yıldırım, verilerin yılın üçüncü çeyreğine ilişkin ilk sinyalin olumsuz olmadığını gösterdiğini söyledi. Yıldırım, ağustostan itibaren baz etkisi sebebiyle daralma hızındaki azalmanın matematiksel olarak daha da netleşeceğini kaydetti. Ancak bu durumun somut bir toparlanmadan ibaret olmadığının göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Mevsimsellikten arındırılmış sanayi üretim verisinin ekonomik aktivitedeki toparlanma sürecine olan ihtiyatlı yaklaşımını sürdüren Merkez Bankası'nın görüşlerini teyit ettiğini savunmakla birlikte, 17 Eylül'de gerçekleştirilecek Para Politikası Kurulu toplantısında faizlerin 50 baz puan daha düşürüleceğini tahmin ediyoruz." dedi. Ekonomistler, vergi teşviklerinin kademeli azaltılmasının sanayi üretimine olumlu etkisinin azaldığına da dikkat çekiyor. Ağustos 2008'de sanayi üretiminin yüzde 3,6 gerileyerek, Aralık 2007'den sonra ilk kez daraldığına işaret eden Garanti Bankası ekonomik araştırmalar ekonomi notunda, "Bu nedenle Ekim'de açıklanacak ağustos verilerinden itibaren baz etkisiyle yıllık bazda sanayi üretiminde bir iyileşme görülebilir. Ancak ihracattaki daralmanın hızla sürmesi, sanayi üretiminde iyileşmeyi sınırlandırıyor. Ayrıca ikinci çeyrekte vergi avantajıyla canlanan tüketimde de, üçüncü çeyreğin ilk verilerine göre -taşıt satışları, tüketici kredileri, tüketici güven endeksleri ve tüketim endeksleri- zayıf görünüm dikkat çekiyor." ifadelerine yer verildi. SANAYİ BAKANI ERGÜN: KRİZDE KÖTÜ GÜNLER GERİDE KALDI Sanayi üretimindeki son rakamları, "Sanayimizde çarklar, 2009 yılının son çeyreğinden itibaren daha istikrarlı bir şekilde dönmeye başlayacaktır." diyerek yorumlayan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, marttan sonra başlayan toparlanmanın nisanda 97,4'e, mayısta 102,3'e, haziranda 109,2 ve temmuzda ise 110,3'e ulaştığına işaret etti. Sanayi Bakanı, aydır yükseliş trendinde olan sanayi üretiminin bu yılın şubat ayına göre de yüzde 30,3 oranında toparlanma gösterdiğinin altını çizdi. Ergün, "Tabloyu önceki yılın rakamlarıyla değil krizin etkilerinin hissedildiği önceki aylarla mukayese etmek daha sağlıklı olacaktır. Bu noktada sanayi üretiminde bir önceki aya göre yüzde 0,9 artış da önemlidir." değerlendirmesinde bulundu. Sanayi üretiminde artış trendinin sürmesinde alınan tedbirlerin payının büyük olduğunu ifade eden Bakan Ergün, özellikle beyaz eşya, otomotiv ve mobilya sektöründeki ÖTV ve KDV indiriminin bu iyileşmeyi hızlandırdığını dile getirdi. "Gelinen noktada krizde kötü günler geride kalmıştır. Sanayimizde çarklar, 2009 yılının son çeyreğinden itibaren daha istikrarlı bir şekilde dönmeye başlayacaktır." diyen Ergün, çok hızlı ve spekülatif çıkışlar peşinde olmamak gerektiğine dikkat çekti. Sağlıklı ve istikrarlı bir çıkışın yakalanmasının önemine değinen Ergün, "Sanayi üretim endeksinin mevsimsel etkilere rağmen artış eğilimini sürdürmesi, Türkiye'deki ekonomik faaliyetlerin krizin etkisinden kurtularak normalleşmeye başladığının işaretini vermektedir." diye konuştu. Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da, sanayi üretiminin Ramazan'ın etkisi ve okulların açılmasıyla ağustos ve eylül aylarında daha olumlu olacağını söyledi. EKONOMİ SERVİSİ İşsizlik maaşı alanların sayısı 13 bin kişi azaldı Krizin ardından artan İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işsizlik maaşı alanların sayısı ağustosta 13 bin kişi azaldı. Fondan temmuz ayında 292 bin kişi işsizlik ödeneği alırken, geçen ay bu rakam 279 bine geriledi. Fon'da 42 milyar 942 milyon lira birikti. İşsizlik Sigortası Bülteni ağustos verilerine göre geçen ay işsizlik ödeneğinden faydalanmak üzere 38 bin 501 kişi başvuruda bulundu. Ağustosta 279 bin 258 kişiye 93 milyon 988 bin 488 lira ödeme yapıldı. Krizle birlikte sürekli artan işsiz sayısına paralel olarak yükselişe geçen işsizlik maaşı alanların sayısı nisanda 317 bine ulaşmıştı. Mayıstan itibaren düşüşe geçen işsizlik ödeneği alanlar yine 279 bine düştü. Fon'dan kısa çalışma ödeneği alanların sayısında da azalma görülüyor. Temmuzda 53 bin çalışanın maaşını devlet öderken, ağustos ayında bu rakam 47 bine düştü. Ağustosta bu kişilerin maaş tutarı olan 13 milyon 691 bin 438 lira kısa ödeme yapıldı. 556578 'Hamit Altıntop 2010'da G.Saray'da' Transfer döneminde fırtınalar estiren Galatasaray gelecek için de yatırım yaptı. Sezon sonunda Bayern Münih'teki sözleşmesi bitecek olan Hamit Altıntop ile gizli bir sözleşme imzaladığı öğrenilen sarı-kırmızılı kulübün, gurbetçi oyuncuyu Haziran 2010'da bonservis ödemeden kadrosuna katacağı ifade edildi. Alman kulübüyle yaz aylarında Hamit için pazarlık masasına oturan Galatasaray Futbol Şubesi Sorumlusu Haldun Üstünel'in, milyon Euro bonservis bedeli isteyen Bayern Münih ile görüşmeyi kısa kestiği ve milli oyuncudan gelecek sezon Galatasaray forması giymesi için söz aldığı öğrenildi. Hamit'in Ağustos ayında Galatasaray ile prensip anlaşmasına vardığı ve gelecek sezon kesin olarak sarı- kırmızılı formayı giyeceği gelen haberler arasında. 556882 ‘Otoritesini kaybetmişti’ Başkanı Joan Laporta, ’ı son sezonunda takımdaki otoritesini kaybettiği için görevden aldıklarını ifade etti Teknik Direktörü ’a, eski takımı ’nın Başkanı Joan Laporta’dan şok sözler geldi. Laporta, İspanyol La Vanguardia gazetesine verdiği röportajda, Rijkaard’ın, kulübünden ayrılma sürecini değerlendirdi. Hollandalı hocayı eleştiren Barcelona’nın patronu, “Her şeyi kazanmak sonra da disiplini ve motivasyonu sürdürmek kolay değil. Sonunda, Rijkaard, soyunma odasındaki otoritesini kaybetmişti. Bir karar vermek zorundaydık” diyerek, ünlü teknik direktörün son sezonunda takıma söz geçiremediğini ima etti. Rijkaard’ın mükemmel bir teknik direktör ve harika bir insan olduğunu ifade eden Laporta, daha sonra ’yı seçerek iyi bir karar verdiklerini savundu, “Guardiola’nın göreve getirilmesi bütün beklentileri bastırdı. Soyunma odasında düzeni yeniden sağladı. Şu ana kadar bir usta gibi görevini yaptı” diye konuştu. 558366 Cuma günü yeni yağış dalgası geliyor Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan meteorolojik uyarıda, Batı Karadeniz, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile İstanbul'un Avrupa yakası, Amasya, Tokat, Kırklareli ve Tekirdağ'da saat 23.59'a kadar sürecek gök gürültülü sağanak beklendiği bildirildi. Rize, Trabzon ve Hopa başta olmak üzere Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında gece yarısından itibaren yarın saat 18.00'e kadar kuvvetli sağanak ve gök gürültülü sağanak beklendiğinin kaydedildiği uyarıda, vatandaşların ani sel, su baskını ve yıldırım düşmesine karşı dikkatli olmaları istendi. Bakan uyardı Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu da, cuma günü için kuvvetli yağış uyarısı yapıldığını hatırlatarak, "Düzce'den başlayarak Sakarya, Kocaeli, İstanbul ve Tekirdağ'da yaşayan vatandaşların, ilgili kurum ve kuruluşların ve belediyelerin mutlaka dikkatli olmaları gerekiyor" dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezinde (AKOM), Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Bakan Eroğlu, İkitelli'de metrekareye 227.6 kilogram yağış düştüğünü belirterek, bu bölgede yıllık ortalama yağış miktarı göz önününe alındığında neredeyse bir yılda yağan yağışın üçte birinden fazlasının 48 saatte buraya düştüğünü anlattı. Sel baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa dileyen Eroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla kendisinin Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile bölgeye geldiklerini söyledi. Silivri, Selimpaşa, Çatalca ve İkitelli'de sabahtan itibaren incelemeler yaptığını anlatan Eroğlu, "Büyük bir afet, büyük bir hasar var. Hükümetimiz bu yaraların sarılması için elinden gelen gayreti sarf edecektir" şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan tarafından Başbakanlık Yardım Fonu'ndan, Silivri ve Çatalca'ya 1'er milyon lira gönderildiğini belirten Eroğlu, hasar tespit çalışmalarına da başlandığını, Silivri'deki hasar tespit çalışmalarının yüzde 80'inin tamamlandığını söyledi. Eroğlu, Selimpaşa'daki çalışmaların, yazlıkçıların evlerindeki hasarın tespit edilebilmesi için birkaç günü alacağını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu, gerçekten büyük bir afet. Burada bazı hatalar olduğunu ifade etmek istiyorum. Bazı yerlerde dere yataklarına molozlar dökülmüş, bazı yerlerde tamamen daraltılmış ve dere yataklarına gecekondu şeklinde binalar yapılmış. Yani dere akacak yeri olmayınca kabarıyor ve sel oluşuyor. Bunun için mutlak suretle gereken tedbirleri almamız gerekir." Yeni yağış dalgasına dikkat! Eroğlu, yeni bir yağış uyarısı yapıldığını hatırlatarak, "Cuma günü kuvvetli bir yağışın olacağı uyarısı var. Düzce'den başlayarak Sakarya, Kocaeli, İstanbul ve Tekirdağ'da yaşayan vatandaşların, ilgili kurum ve kuruluşların ve belediyelerin mutlaka dikkatli olmaları gerekiyor" diye konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da çok ciddi ölçekte maddi hasarın ortaya çıktığı afette, adeta tırların bir konserve kutusu gibi sürüklendiğini, arabaların savrulduğunu belirterek, Açe'deki tusunami hareketinin sanki burada da yaşandığını ifade etti. Bu olayın, insan gücünün çok ötesinde boyutunda olduğunu vurgulayan Topbaş, Başbakan Erdoğan'ın gelişmeleri çok yakından takip ettiğini söyledi. 556442 12 Dev Adam ezdi geçti Karşılaşmaya Kerem Tunçeri, Hidayet, Ersan, Ömer Aşık ile birlikte sürpriz bir şekilde Bekir Yarangüme'yi ilk beşe alarak başlayan Türkiye, 3. dakikadan itibaren üstünlüğü ele aldı. İlk 10 dakikalık bölümde 10 sayı üreten Ersan'ın gayretlerinin yanı sıra hücumda top paylaşımını çok iyi yapan Millîler, Ender'in son saniye basketi ile ilk çeyreği 24-15 önde geçti. Bu periyotta farklı oyuncu Ay-Yıldızlılar adına skor üretme basarısı gösterdi. İkinci periyoda Ender ve Sinan'ın üst üste gelen üçer sayılık basketleri ile giren Türkiye, 4,5 dakika içinde yakaladığı 13-4'lük seri ile iyice rahatladı. Ender'in 4'te dış atış isabetinin yanı sıra Hidayet ve Ömer Aşık'ın pota altından gelen basketleri 16. dakikada farkın 20 sayıya çıkmasını sağladı. Savunmada az hata yapan rakibin alan savunmasını çok iyi geçen 12 Dev Adam, ilk yarı sonunda soyunma odasına 25 sayı farkla 53-28 önde girdi. Millîler ikinci yarıya tamamı yedek oyunculardan kurulu bir beşle başladı. 3. periyodun sonunda rakibe 9-0'lık seri vermesine ve farkın 17 sayıya gerilemesine rağmen antrenör Bogdan Tanjeviç yıldız oyuncuları dinlendirmeye devam etti. Son 10 dakikaya 72-52 önde giren Türkiye, son çeyrekte yeniden farkı buldu. Salondan 94-66'lık skorla galip ayrılan Türkiye, ikinci tura yükselmeyi garantiledi. Ay-Yıldızlılar bugün evsahibi Polonya ile grup liderliği için karşı karşıya gelecek. Bu mücadele, saat 19.15'te NTV'den canlı yayınlanacak. TÜRKİYE: 94 BULGARİSTAN: 66 TÜRKİYE: Kerem 3, Hidayet 8, Ersan 16, Ömer Aşık 10, Bekir 7, Sinan 14, Semih 2, Oğuz 10, Ender 17, Barış BULGARİSTAN: Rowland 15, Stoykov 12, Mladenov 4, Georgiev 4, Videnov 14, D. Ivanov 2, K. Ivanov 4, Evtimov 3, Kostov 3, Slaveykov, Angelov 1. PERİYOT: 24-15 (Türkiye) DEVRE: 53-28 (Türkiye) 3. PERİYOT: 52-72 (Türkiye) FAUL: 22.35 Semih (Türkiye), 39.02 Mladenov (Bulgaristan) HAKEMLER: Shmuel Bachar (İsr.), Christos Christodoulou (Yun.), Ademir Zurapovic (Hırv.) SALON: Centennial Hall Polonya'ya yenilen Litvanya şaşırtıyor 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası finalleri Grubu'nda Polonya, Litvanya'yı 86-75 yendi. Gruptaki ikinci karşılaşmasını da kazanan Polonya, bugün son maçında Türkiye'nin rakibi olacak. İkinci çeyrekte salondaki elektrik kesintisi sebebiyle maça kısa bir süre ara verilirken Litvanya, Türkiye'nin ardından, Polonya'ya da kaybetmekten kurtulamadı. '12 Dev Adam', Polonya ile bugüne dek yaptığı 18 maçta galibiyet, 10 mağlubiyet aldı. 2010'un 14 ülkesi belli oldu fGelecek yıl ülkemizde düzenlenecek 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda mücadele decek 24 ülkenin 14'ü belirlendi. Ev sahibi Türkiye ile Pekin Olimpiyatları'nın altın madalyalı ekibi ABD'nin direk olarak katılacağı şampiyonada farklı kıtadan 12 ülke daha yer alma şansı yakaladı. Afrika: Angola, Fildişi Kıyıları, Tunus. Amerika: Brezilya, Porto Riko, Arjantin, Kanada. Asya: İran, Çin, Ürdün, *Lübnan wild-card için başvuruda bulundu. Okyanusya: Avustralya, Yeni Zelanda. Kalan 10 ülkelik kontenjanın 6'sı Avrupa Şampiyonası'nın sonunda sahiplerini bulacak. Turnuva, 28 Ağustos-12 Eylül 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. 557098 BEJAN MATUR Türkçe beklenti 'Beklenti' diyor mesela. Beklentiyi Türkiye'deki Türkler ve Kürtler nasıl telaffuz ediyorsa öyle kullanıyor. Kültürü her kim yaratıyorsa dildeki hakimiyet onun oluyor. Bir tür kültür emperyalizmi olarak da değerlendirilen bu durum, teknolojide daha kolay fark edilir. Teknolojiyi üreten, pazarın diline de hakimdir. Televizyon bu nedenle 'izlengeç' değil televizyondur! 'Beklenti'nin Kuzey Iraklıların dilinde Türkçe olması, tuhaf ama anlaşılmaz değil. Siyaset kendi kültürünü güçlü bir temsille yarattığında kelimeleri de ihraç eder. Son günlerin popüler kavramı 'beklenti' özellikle gurbette yaşayan politik mülteciler için hayati bir değerde. Açılım kelimesine yaptığı mükemmel eşlik 'beklenti'nin popülerliğini, sınırın ötesine taşırmış. Konuşurken umutsuz olduğunu bir temkin olarak ifade eden ülkesinden uzağa düşmüşlerin gözlerinin gerisindeki hüzünlü iyimserliği görmek zor değil. Yaşadıkları hasreti dindirecekleri bir yeni eşik gibi 'beklenti'. hasretin biteceği günleri belli ki dört gözle bekliyorlar. Bu bekleyişte gönüllerin en az zihinler kadar karışık olduğu da başka bir gerçek. Bir çiftle konuşuyorum. Yıllarca kaçak yaşadıkları İstanbul'u özlediklerini söylüyorlar. Memleket hasreti en az şehirleri Diyarbakır kadar, İstanbul hasreti demek onlar için. Belki de daha fazlası. "Eğer bir gün geri dönerseniz nerede yaşarsınız?" diye soruyorum. İkisi bir solukta 'İstanbul' diyor. Gönüllerini bu kadar karıştıran duygunun kimliğe nasıl yansıdığını anlamaya çalışıyorum. Bütün hayatını PKK'ya vermiş çiftin ülke ve kimlik kurgusunda İstanbul'un kapladığı hayati yerin ortak geleceğimizi nasıl belirleyeceğini düşünüyorum. Sanıyorum kimlik kendimizi tarif edişimizden çok daha karmaşık bir gerçekliği barındırıyor. Düşünün yıllarca kaçak yaşamış, cezaevinde yatmış ve bir çare olarak kendini gurbete atmış birilerinin zihninde yaşanacak yer öncelikle Güneydoğu'daki kendi şehri değil. Ben aynı duygusal karmaşanın, yerini bir vesileyle yitirmiş yahut değiştirmiş pek çok Kürt için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Memleket sahiden neresidir? 'Ayrılığı da konuşalım' diyenlerin kolay atlamaması gereken, kategorize edilmesi zor duygular bunlar. Bu duyguların yoğunluğu her ne kadar siyaset tarafından yönlendiriliyor görünse de, asıl belirleyici olan hayatın kendi akışı. Avrupa'daki Kürtler temkinli konuşsalar da bu, beklentili olmalarına engel değil. Geçmişte yaşananlar hepsinde buruk bir tat bırakmış. Ama şu günlerde konuşulanları geçmişteki herhangi bir imkânla kıyaslamıyorlar. Beklentinin Türkçe olması bu nedenle önemli. Türkiye'den, hükümetten, Başbakan'dan hiç söz etmedikleri kadar olumlu sıfatlarla söz ediyorlar. Eski jargon zaman zaman canlansa da, haber ajanslarında kullanılan sıfatların değişimi bu olumlu seyrin en görünen işareti gibi. Avrupa'daki Kürtlerin sürece temkinli de olsa, bir bekleyişle yaklaşması aslında çözüme ne kadar yakın olduğumuzu gösteriyor. Kürt sorununun marjinal uçlarından birini temsil eden bu kesimi, çözümden yana tavır almaya zorlayan dinamik, Türkiye'deki Kürtlerin ihtiyaç ve beklentileridir. Bu marjinal kesimi sürece dahil eden dinamizmi yaratan Türkiye'nin oluşturmaya çalıştığı siyaset anlayışıdır. Kuzey Iraklı Kürtlerin Türkiye'yi dikkatle izlemesini de böyle okumak gerekir. Avrupa'daki Kürtlerin radikallikten uzaklaşması, açıktır ki, politik argümanlar üzerinden değil, insani beklentiler üzerinden oluyor. Tıpkı 'nerede yaşardın' sorusuna alınan yanıt gibi. Politikanın dışındaki insani beklentilerin taşıdığı bu potansiyel muhakkak hesaba katılmalı. 556509 Paris Boğaziçi Enstitüsü çalışmalarına başlıyor ve ile ilişkilerinin önemini vurgulamak amacıyla kurulan Boğaziçi Enstitüsü, jeopolitik, ekonomik, sosyal ve kültürel konularda çalışmalar yürütecek ile arasındaki ilişkileri güçlendirmek amacıyla, bağımsız ve objektif bir düşünce platformu oluşturmak üzere Fransa’da kurulan Boğaziçi Enstitüsü (Institut du Bosphore) bugün çalışmalarına başlıyor. Paris Boğaziçi Enstitüsü adlı bu düşünce kuruluşu, Türkiye’nin özellikle ve Fransa ile ilişkilerinin önemini vurgulamak amacıyla jeopolitik, ekonomik, sosyal ve kültürel konularda çalışmalar yürütecek. Enstitü, Avrupa’nın ve dünyanın mevcut konjonktürü üzerine Türk ve Fransız kamuoyları arasında müşterek bir düşünce zemini yaratmayı amaçlıyor. Enstitü bünyesinde, Türkiye ve Fransa’nın önde gelen siyasetçi, iş insanı, ve kanaat önderlerinin bir araya geldiği bir Kurulu” yer alıyor. Paris Boğaziçi Enstitüsü kurucu üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanı 2008-2012 dönemini kapsayan beş yıllık Yurtdışı İletişim Programı çerçevesinde, 2009 yılında ağırlığın Fransa’ya verildiğini belirterek, Fransa kamuoyuyla doğrudan iletişim kurulması amacıyla bir düşünce kuruluşu oluşturma yönüne gidildiğini söyledi. Yalçındağ, “İletişimde başarı, her ülkenin kendine özgü kamuoyuna hitap etme modellerini tespit etmekle başlıyor. Fransa’da kamuoyuyla etkileşim genellikle düşünce kuruluşları aracılığıyla sağlanıyor” dedi. Bugün açılıyor Bilim Kurulu üyesi ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ümit ise iki ülke arasındaki ilişkilerin önemine ve Paris Boğaziçi Enstitüsü’nün rolüne vurgu yaparak şunları ifade etti: “Fransa ve Türkiye arasındaki ikili ilişkiler uzun yıllardan bu yana her iki taraf için de büyük önem arz ediyor. Paris Boğaziçi Enstitüsü’nün kuruluşu, iki toplum arasındaki ilişkileri güçlendirmeye, sağlıklı ve samimi bir tartışma platformu oluşturmaya ve toplumların birbirini daha yakından tanımasına yönelik bir davetiye.” Paris Boğaziçi Enstitüsü, bugün Paris’te düzenlenecek bir basın toplantısıyla resmi açılışını gerçekleştirecek. Açılışta, Enstitü Başkanı Dr. Haluk Tükel’in yöneteceği oturumda, Bilim Kurulu üyeleri Prof. Gilles Veinstein, Baran, Ümit Boyner ve Henri de Castries yer alacak. Paris Boğaziçi Enstitüsü, 22-23 Ekim 2009 tarihleri arasında ’da bir konferans düzenleyecek. Konferansta Türkiye’nin AB ve Fransa ile ilişkileri çeşitli boyutlarıyla ele alınacak. Bilim Kurulu’nda 17 isim yer aldı Paris Boğaziçi Enstitüsü’nün kurucu üyeleri şöyle: “Pekin Baran, Ümit Boyner, Eşref Hamamcıoğlu, Bahadır Kaleağası, Volkan Vural, Arzuhan Doğan Yalçındağ, .” Paris Boğaziçi Enstitüsü’nün Bilim Kurulu üyeleri ise şu isimlerden oluştu: “, Ahmet Aykaç, Pekin Baran, Süheyl Batum, Ümit Boyner, Guy Carcasonne, Henri de Castries, Stephane Fouks, Gerard Mestrallet, Pierre Moscovici, Soli Özel, Michel Rocard, Füsun Gilles Veinstein.” 558423 Fransa'da Sosyalist Parti'de liderlik savaşı 'da muhalefetteki Sosyalist Partide liderlik savaşı bitmiyor. Karim Rissouli ve Antonin Andre isimli gazetecilerin, yazdıkları kitapta, "son kurultaydaki genel sekreterlik seçiminde, bazı oyların çalındığı" yolunda ortaya attığı iddia, partiyi yine karıştırdı. Parti liderlik yarışını çok az farkla Martine Aubry'ye kaptıran Segolene Royal, kitaptaki iddiaların kendisini "şoke ettiğini" belirterek, kitabın tamamını okuyup, danışmanları ile yapacağı görüşmelerden sonra, nasıl bir tutum sergileyeceğine karar vereceğini söyledi. France televizyon kanalına konuşan Royal, 'Biz birtakım usulsüzlüklerin olduğunu biliyorduk, ancak bunların bu kadar büyük çapta ve organize olduğunu tahmin edememiştik" diye konuştu. Geçen yıl Kasım ayında düzenlenen ve 135 bin delegenin oy kullandığı seçimde Aubry, sadece 102 oy farkıyla Royal karşısında yarışı önde bitirmişti. 557394 Türk hukukunu saksıdan çıkartmak Bir adli yıl daha başladı. Klasik görüntüler bir anlamda tekrarlandı. Atışmalar yine oldu. Polemiğin ağırlık noktası HSYK etrafında dönüyor. Yargıtay başkanı telaffuz etmese de metne girmiş bir de “yandaş yargı” gibi son derecede tehlikeli bir cümle görüldü. 558233 Ankara'da sel uyarısı! Ankara, Karabük ve Bartın'ın bazı ilçelerinde gök gürültülü sağanak bekleniyor. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan meteorolojik uyarıda, Ankara'nın Kızılcahamam, Çankırı'nın Çerkeş, Atkaracalar, Eskipazar, Ovacık ve Bayramören ilçeleriyle Karabük ve Bartın il merkezi ve bağlı ilçelerinde saat 21.00'e kadar sürecek gök gürültülü sağanak beklendiği bildirildi. Uyarıda, vatandaşların ani sel ve su baskınlarına karşı dikkatli olmaları istendi. 556448 Gönen’de de kişi kayıp ’in ilçesinde, yağışın etkisiyle taşan bir derenin üzerindeki köprünün yıkılması sonucu sel sularına kapılan (64) kayboldu Güvenlik güçleri Yılmaz’ı bulabilmek için çalışmalarını sürdürüyor. ve ilçelerinde etkili nedeniyle çok sayıda ev ve işyerini su bastı.  ’da 24 saatte metrekareye düşen yağış miktarı ’da 76.2, ’de 41.3, ’de ise 35.4 kilogram oldu.  Kırklareli’de sağanak ve fırtına nedeniyle 15 tarihi bina zarar gördü. İğneada Belediye Başkanı Tahir Işık, ’de balıkta olan 15 balıkçı teknesinin fırtınanın şiddetini artırması üzerine İğneada Balıkçı Barınağı’na sığındığını kaydetti. Vize’ye bağlı Kıyıköy beldesinde çok sayıda evi ve ahırı su bastı.  ’nin Biga ilçesine bağlı Tokatkırı köyünde ev ve arazilerini su bastı. ve biber toplamak için köye gelen 175 mevsimlik işçinin yaşadığı çadırları da su bastı. İşçiler, kaymakamlığın devreye girmesiyle okulun salonlarına yerleştirildi. Fırtına, -Kabatepe ile Bozcaada-Geyikli hattındaki arabalı seferlerini de olumsuz etkiledi. 556749 Atatürk Oratoryosu TRT Markette Atatürk Oratoryosu TRT Markette Bestecisi Devlet Sanatçısı Prof. Nevit Kodallı'nın anısına TRT tarafından 2008'de yapımı gerçekleştirilen "Atatürk Oratoryosu" CD'si TRT marketlerde. Eylül 2009 tarihinde kaybettiğimiz ve Ulu Önder Atatürk için yazılmış en önemli eserlerinden biri olan "Atatürk Oratoryosu"nun Bestecisi Devlet Sanatçısı Prof. Nevit Kodallı'nın anısına TRT Müzik Dairesi Başkanlığı'nca 2008 yılında yapımı gerçekleştirilen "Atatürk Oratoryosu" CD'si TRT marketlerde yerini aldı. Cumhuriyet döneminin en önemli yapıtlarından biri olan "Atatürk Oratoryosu" Kurtuluş Savaşımızın örnek öyküsünü anlatır. Metni Cahit Külebi, Müziği Nevit Kodallı'ya ait eserin ilk seslendirilişi, Atatürk'ün naaşının geçici yeri olan Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e nakil töreninde yapılmıştır. CD'de yer alan kayıt ise 1981 yılında bestecisinin şefliğinde gerçekleştirilmiştir. CD, Ulu Önder Atatürk'ün ölümünün 70. yılı nedeniyle hazırlanmıştır. 557526 "Tokat'ı selden kurtaran adam" ne dedi? "Tokat'ı Selden Kurtaran Adam" olarak bilinen Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü eski Genel Müdürü Kemal Aşk, İstanbul'da yaşanan sel baskınlarının suçlusunun, "Gecekondulaşma ve ormansızlaştırma" olduğunu yıl önce kamuoyuna duyurduğunu söyledi. Aşk, günden bu yana hiç bir gelişme olmadığını belirterek, "Bu Allah'ın verdiği değil, insanın yaptığı felakettir" dedi. Aşk, 2004 yılında İstanbul'da yaşanan sel baskınları üzerine, yine aynı kuruma yaptığı açıklamayla, kamuoyunu bilgilendirdiğini, alınması gereken önlemleri belirttiğini söyledi. 1957 yılında İstanbul'da Alibeyköy Deresi'nin yukarı havzasında incelemede bulunurken, gecekondulaşma ve ormansızlaştırmayla kireç ve taş ocakları tehdidinin oluşmaya başladığına tanık olduğunu belirten Aşk, "İstanbul'da yaşanan sel baskınlarının suçlusu gecekondulaşma ve ormansızlaştırmadır. İstanbul için bunu yıl önde kamuoyuna duyurmuştum. Geçen sürede hiç bir iyileştirme yapılmadığı için İstanbul ve bölgesinde yeni felaket yaşandı. Bu, Allah'ın verdiği değil, insanın yaptığı bir felakettir" dedi. Sellerden sonra yöneticilerin, derelerin içiyle uğraştığını savunan Kemal Aşk, "Çözüm, suya yukarıda hakim olmaktan geçer. Suyu düştüğü noktada tutmak önemlidir. Türkiye'de bütün seller derelerden geliyor. Derelerin de tamamı tahrip edilmiş durumda" dedi. Sellerin önlenebilmesi için yerel yöneticilerin, Çevre ve Orman Bakanlığı ile derelerin üst bölümlerinde "teraslama", "dere ıslahı" ve "ağaçlandırma" çalışmaları yapmalarını öneren Aşk, İzmir'de sel baskınlarını önlemek amacıyla önemli çalışmalar yapıldığını söyledi. "Tokat'ta bir daha sel yaşanmadı" Orman Bakanlığı Erozyonla Mücadele ve Mera Islahı Tatbikatı Grup Müdürü olarak 1955 yılında Tokat'ta görevlendirildiğini hatırlatan Aşk, döneme ilişkin çalışmalarını şöyle anlattı: "Benden önceki yıllarda defa sel felaketine uğrayan Tokat'ta bine yakın insanımız yaşamını yitirmişti. Arkadaşlarla yıllık bir çalışma yürüttük. Aradan 49 yıl geçti, Tokat'ta bir daha sel acısı yaşanmadı. Ormancılık çevreleri ve vatandaşlar, günden sonra bana 'Tokat'ı selden kurtaran adam' unvanını verdiler. İnsanlarımızın ölmemesi ve ormanlarımız için bütün tecrübelerimi paylaşmaya hazırım. İstanbul Büyükşehir Belediyesine selin önlenmesi konusunda bilgi yardımında bulunabilirim. Ben ve bir kaç arkadaşım, bu konuda yurt dışında gördük, bir şeyler yaptık. Bizim görev yaptığımız yerleri artık sel basmıyor. Bunun çaresi var." Aşk, Kasım 1995 gecesi İzmir'in Karşıyaka ilçesi Örnekköy ve Yamanlar'da 65 vatandaşın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan sel baskının ardından Örnekköy ve Bostanlı'da yaptıkları çalışmalarla, Karşıyaka'da su baskınlarını önlediklerini de bildirdi. Şehir plancıları ne dedi? TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Hüseyin Tarık Şengül de Marmara Bölgesi'nde yaşanan sel felaketiyle ilgili, "İstanbul, Trakya, Bartın, Batman ve Antakya'nın sel felaketi açısından Türkiye'nin riskli bölgeleri olduğunu her zaman söylüyoruz. Dolayısıyla İstanbul ve Trakya'da yaşanan üzücü olay bizim için sürpriz olmadı" 558001 Manisaspor Sivasspor'u gözüne kestirdi Manisaspor kulübü Başkanı Kenan Yaralı, cumartesi günü ile yapacakları maçta üç puan almayı amaçladıklarını söyledi. Süper Lig'in 5. haftasında Manisaspor sahasında ile karşılaşacak. Manisaspor başkanı Kenan Yaralı, hedeflerinin bu maçtan üç puan almak olduğunu söyledi. 'un kaliteli bir ekip olduğunu kaydeden Yaralı, "hazırlıklarımız devam ediyor. Bu maçtan üç puan bekliyoruz. Her ne kadar henüz puan alamasa da biz 'un ne kadar kaliteli bir takım olduğunu biliyoruz" dedi. Kendi sahalarında oynamanın avantajını kullanarak galibiyete ulaşmayı hedeflediklerini belirten Yaralı, "taraftarlarımıza zevkli bir maç izleteceğimizi düşünüyorum" diye konuştu. Manisaspor ligin ilk dört haftasında beş puan topladı, bir maçı eksik 'un ise henüz puanı yok. 556494 Cep telefonu kayıtlarında süre tartışması şirketleri, “görüşme kayıtları geriye dönük yıl saklanıyor” yönündeki haberle ilgili olarak “Muhatap dedi. TİB Başkanı Şimşek de, “Yönetmeliğe göre, GSM operatörleri kayıtları yıl saklar. yıldan fazla saklarsa da cezası yok. Her şey mevzuata uygun” diye konuştu operatörlerinin kimin kimi aradığını gösteren görüşme kayıtlarını geriye dönük yıl süreyle saklaması haberi tartışma yarattı. ve konunun muhatabının olduğunu bildirdi. ise, iletişimin tespitinin 23 Temmuz 2006’dan itibaren TİB’de olduğunu, bu yüzden ilgili sürecin operatörlerin dışında işletildiğini bildirdi. Milliyet’e konuşan İletişim Başkanı (TİB) ise operatörlerinin cep telefonu kayıtlarını, ilgili yönetmeliğin sadece yıl saklanmasına izin vermesine rağmen yıl süreyle sakladıkları yönündeki haberleri yalanladı. Şimşek, “Mevzuat, GSM firmasını, yıl süreyle kayıtları saklaması konusunda yükümlü tutuyor. Firmanın kayıtları yıldan fazla süreyle saklaması ise mevzuatta cezai yaptırıma bağlanmamış. Mevzuat, ‘en az yıl’ diyor. Her şey mevzuata uygun” dedi. Vatan gazetesinin önceki gün ve dün yayımladığı haberlerde, GSM firmalarının yıl süreyle,  görüşmelere ilişkin tüm bilgileri sakladıkları, bu konuda 28 Mayıs 2009’da yayımlanan Elektronik Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin ise bilgilerin sadece yıl süreyle saklanmasına izin verdiği iddiaları yer aldı. Yönetmeliğin, 19. maddesinin “f” bendinde, “Erişim sağlayıcı olan veya telefon hizmeti sunan işletmeci, kullanıcı sayısı, bilgileri ve görüşme süreleri ile altyapısı üzerinden gerçekleşen görüşmelere ait bilgilerini, yıl süreyle muhafaza etmekle yükümlüdür” ifadesi yer alıyor.  Şimşek ise yönetmelikteki hükmün yanlış yorumlandığını söyledi. Şimşek, GSM firmalarına yıl süreyle kayıtları saklama yükümlülüğü getiriyor. yıldan sonra, GSM firması elindeki bilgileri ortadan kaldırmalı gibi bir durum yok. Bu konu cezai yaptırıma bağlanmamış.” dedi. ‘1 yıl en az saklama süresi’ Yasadaki ‘1 yıl’ ifadesinin, kayıtların en az saklanması gereken süreyi ifade ettiğini belirten Şimşek Yasaya göre, müşteri ile GSM firması arasında fatura konusunda dava açılırsa mahkeme, TİB’den kayıtları istiyor. TİB de bunları alıp mahkemeye gönderiyor. Kayıtların asıl saklanmasının amacı da budur” diye konuştu. 557484 Gaz sızıntısından 105 kişi zehirlendi 'in kuzey batısında yer alan Gansu eyaletinin başkenti Lanco'da bir kimyasal tesiste meydana gelen gaz sızıntısından dolayı 105 kişi zehirlendi. Şinhua ajansının haberinde, yetkililer, hastaneye kaldırılan 105 kişiden 9'unun durumunun ağır olduğunu ve yoğun bakıma alındığını duyurdu. "Feylong Kimyasal" adlı şirkette meydana gelen sızıntının, atık yağı inceltme işlemi sırasında olduğu bildirildi. Tesisin yakınında bulunan iki okuldaki öğrencilerin göz yanması ve nefes almakta güçlük çekme şikayetleri üzerine, durumun yetkililere bildirilmesinin ardından bölgede araştırma yapan ekipler, civarda bulunan iki okul ve diğer yerleşim birimlerinde yaşayan binlerce kişiyi bölgeden tahliye etti. İnsanları zehirleyen gazın türünü tanımlayamayan yetkililer, bölgede bulunan tüm atık yağ tanklarını mühürledi. 558007 Dizide para için oynuyor 'Yaprak Dökümü' dizisinde Şevket'i oynayan Hasan Küçükçetin, 'Spor Cafe' programında dizide rol almasının nedenini ekonomik kaygılara bağladı. Sinema ile dizi çekmenin farklı olduğunu söyleyen Küçükçetin, sinemada kısacık bir sahnenin çekimi için büyük emek verildiğini belirtti. Oyuncu, "Dizilerin bölüm sonrasını ne çeken, ne seyirci hatırlar. Sinema böyle değil, bu yüzden de sanattır" dedi. 556500 Sigarada sıkıntı var dışındaki kapalı alanlarda ve tütün ürünlerinin tüketimini yasaklayan 4207 sayılı yasa kapsamında denetimler sürüyor. Ancak, çıkmadığı için satışının “açıkta” yapılmasının önüne geçilemiyor. Yasanın Ocak 2008’de yürürlüğe girmesinin ardından, kamu binaları, her türlü sağlık, ticaret, sosyal, kültürel ve spor amaçlı özel hukuk kişilerine ait binalar ve araçlarında tüketimi yasağı” 2008’de uygulanmaya başlandı. Lokanta, kahve, birahane gibi yerlerdeki yasağı”na da 19 Temmuz 2009’da geçildi. Yasada, ilgili yönetmeliğin de ay içinde çıkarılması öngörüldü. Ancak Tütün ve Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından hazırlanacak ve sigara satışıyla ilgili kuralları belirleyecek olan 20 aydır çıkartılmadı. İl Tütün Kontrol Kurulu Başkanı Doç. Dr. Oğuz Kılınç, yönetmelik çıkmadığı için bakkalda, markette, alışveriş merkezlerinde “açıkta” sigara satışına müdahale edemediklerini belirtti. 557541 Yağış hız kesmeyecek Çağlar, son 48 saat içerisinde metrekareye Çatalca'da 266.2, Gönen'de 159, Tekirdağ 121.8, Bandırma'da 113.8, Uzunköprü'de 93, İpsala'da 88, Malkara'da 80, Lüleburgaz'da 79, Kumköy'de 76, Edirne'de 63, Kırıklareli'de 61, Florya'da 60, Çorlu'da 58, Bursa-Mustafa Kemal Paşa'da 58, Çerkezköy'de 53, Gökçeada'da 50, Sarıyer'de 48, Karacabey'de 46 kilogram yağış düştüğünün kaydedildiğini söyledi. Bugün yurdun büyük bir bölümünde yağışların süreceğinin tahmin edildiğini anlatan Çağlar, "Yağışların Marmara'nın doğusu İstanbul, Yalova, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ, Balıkesir, Kırıklareli, Bursa ve Bilecik ile Bolu, Düzce, Zonguldak, Bartın ve gece saatlerinden sonra Rize ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Perşembe günü etki alanını daraltacak yağışların, yurdun kuzey kesimlerinde Marmara'nın doğusu, Karadeniz, Doğu Anadolu'nun doğusu ile Sivas, Çankırı, Eskişehir ve Kütahya çevrelerinde devam etmesini bekleniyoruz. Yağışların Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında kuvvetli olacağını tahmin ediyoruz. Cuma günü, yağışlı hava kuzeydoğu bölgelerde devam ederken, yurdun batı kesimlerinin yeni bir yağışlı havanın etkisine girmesini bekliyoruz. Hafta sonunda bu yağışlı havanın kuvvetini artırarak yurdun büyük bir bölümünde devam edeceği öngörülüyor" dedi. Hava sıcaklığının yarın yurdun doğu bölgelerinde hissedilir derecede, 4-6 derece aralığında azalmasının beklendiğini ifade eden Çağlar, yağışların oluşturabileceği sel, su baskını, yıldırım düşmesi gibi olumsuz şartlara karşı tedbirli ve dikkatli olunmasını istedi. 558087 Meram'da sebzecilik atağı başladı Meram'da sebzecilik atağı başladı Sebzecilik projesi kapsamında Türkiye'de ilk defa üretilen Alabaş 'da hasatı gerçekleştirdiklerini belirten Konya Meram Ziraat Odası Başkanı Ali İyiatabiner, "Önümüzdeki günlerde marketlerde Dünya'nın tanıdığı ve yediği Alabaş'ı Konya'da da tanıtacağız" dedi. İSMAİL POÇAN KONYA Konya İl Özel İdaresi, İl Tarım Müdürlüğü, Selçuk Üniversitesi ve Meram Ziraat Odası Başkanlığı bir araya gelerek İyi tarım uygulamalarını desteklemek amacıyla uygulamalarında sebzecilik projesini başlattı. Meram ilçesi Alakova mevkiinde üretilen Alabaş'ı; İl Özel İdaresi Tarımsal Hizmetler Müdür Vekili Ömer Erdi, İyi Tarım Organik Tarım Uzmanı Nuriye Erdi, İl Tarım Müdürlüğü'nden Bitki Koruma Şube Müdürü Celal Yıldız ve Meram Ziraat Odası Başkanı Ali Ataiyibiner yerinde incelediler. Bu proje kapsamında Meram ilçesi Alakova mevkiinde iki üreticiye verilen sebze tohumları ve fideleri ücretsiz olarak karşılandı. Projede İl Özel İdaresi teknik elemanları tarafından üreticilere iyi tarım uygulamaları konusunda eğitimler ve teknik bilgi desteği verildi. Ayrıca Her iki üreticiye kurum tarafından toplam 20 bin adet kımızı lahana fidesi, 20 bin adet karnabahar fidesi 10 bin adet beyaz lahana fidesi, 28 bin adet domates fidesi, 20 bin adet alabaş fidesi ve kilogram salatalık tohumu verildi. Üreticilere verilen sebze tohumları ve fidelerin içerisinde Vitamini bol, kalorisi az, kanseri önleyici özelliğe sahip harika sebze olarak adlandırılan Alabaş dikkat çekiyor. MERAM'DA İLK DEFA YETİŞTİRİLİYOR Alabaş'ın yüzeyde yetişen bir bitki türü olduğunu ifade eden İl Özel İdaresi Tarımsal Hizmetler Müdür Vekili Ömer Erdi Konya'lı tüketicilerin yemesi için gerekli tanıtımları yapacağız. Konya İl Özel İdaresi, Tarım İl Müdürlüğü, Selçuk Üniversitesi ve Meram Ziraat Odası Başkanlığı ile birlikte yaptığımız bir çalışma. Sertifikalı bir bitki olup başta bazı kanser hastalıkları olmak üzere; bir çok hastalığa faydalı. Marmara ve Karadeniz bölgesinde yetiştiriliyor. Konya'da Meram bölgesinde ilk defa yetiştirmeye başlamış bulunuyoruz” dedi. Konya'da ilk defa yetiştirtirilen Alabaş üretiminde hasatı gerçekleştirdiklerini belirten Konya Meram Ziraat Odası Başkanı Ali İyiatabiner, “Önümüzdeki günlerde marketlerde Dünya'nın tanıdığı ve yediği Alabaş'ı Konya'da da tanıtacağız. Lahana, kırmızı turp, domates ve salatalık ürünleri ile iyi tarım uygulamalarına geçilerek Konya'da pilot bölge seçtiğimiz Meram bölgesinde iyi tarım uygulamaları açılımını başlatmış olacağız. Alabaş'dan iyi bir sonuç alacağımızı ümit ediyorum” diye konuştu. İLKİ BAŞARDIK "Bir ilki başardık ve Alabaş'ı ürettik" diyen İl Tarım Müdürlüğü Koruma Şube Müdürü Celal Yıldız ise, “Bunun tüm Konya'mıza ve tüm İç Anadolu'ya örnek olmasını istiyoruz. Çiftçilerimize iyi bir gelir kaynağı olabilir. Diğer uygulamalar yönünden çok başarılı sonuçlar aldığımıza inanıyorum. Yapmış olduğu çalışmalardan dolayı çiftçilerimizi tebrik ediyorum” ifadesinde bulundu. Dengeli beslenmede ideal bir gıda olarak kabul edilen, içerdiği vitamin ve minerallerle bol lifli bir yapıya sahip olan Alabaş; A, B1, B2, B3, B6 ve vitaminleri yönünden oldukça zengin. Ayrıca bol miktarda Selenyum, Demir, Fosfor, Kalsiyum, Sodyum ve Potasyum içirmekte olan; insan sağlığı açısından çok önemli etkilere sahip olan Alabaş, bedenin bazı kanser hastalıklarına yakalanma riskini en aza indiriyor. 557075 Sanlı Sarıalioğlu: Acıklı bir hikaye Sanlı Sarıalioğlu 09 Eylül 2009 ÇarşambaAcıklı bir hikaye Fatih Terim, Bosna Hersek'in Ermenistan'ı yenmesini doğal karşıladı ve imalı bir şekilde "Gayet güzel, kardeşçe(!) oynadılar" yorumunda bulundu. Suçluyu başka sokaklarda aramak ne de kolay değil mi? Kendi göbeğimizi kesmesini bilmezsek, işte böyle el oğlundan medet umar ve abuk sabuk laflar ederiz. Ermenistan, Bosna Hersek ile 10 maç oynasa, 10'unda da galip gelemez. Bunun tek nedeni Ermenistan'ın çok ama çok zayıf bir ekip olması. Peki, Bosna Hersek çok mu güçlü? Hangi tartıda, ne şekilde tartarsan tart, Bosna bizim en az iki sıklet altımızda… Ve biz böyle bir ekibi geçip ikinci olup olamayacağımızı tartışıyoruz. Millilerimizin bu şampiyonada günahı çok fazla. Düşünün son Estonya maçı öncesinde oynadığımız maçta sadece gol atmışız. Böyle yumuşak bir grupta bu tablo içler acısı. Bir yıl önce milli takımımız Avrupa Üçüncüsü olmadı mı? Aynı oyuncular, aynı teknik direktör… Demek ki öncelikle Terim irtifa kaybetmiş. Yanlış tercihler yapmış, yanlış strateji uygulamış... Ve şu anda biz, "Ya Bosna'yı, Belçika'yı yenemezsek... Ya Bosna, İspanya veya Estonya'ya puan kaybetmezse" hesapları içinde kıvranıp duruyoruz. İspanya dışındaki rakiplerimize şöyle kuş bakışı göz atalım: Arda, Emre, Tuncay, Hamit ve formda bir Nihat var mı onlarda? Hatta ve hatta Semih, Sercan, Mevlüt, Gökhan Gönül, Ayhan ve Servet'i onlardan hangi futbolcu ile değiş tokuş yapabiliriz. Futbolcularımızın parasal değeri acaba diğer takımdaki oyuncuların kaç katıdır? SAVUNMAYI UNUTMAMALIYIZ Olan oldu. Eskiye bakıp gözyaşı dökmek işe yaramaz. Millilerimiz gerçek performanslarını sergilesinler üçte üçü rahatlıkla gerçekleştirebiliriz. Bosna Hersek de bizden sonra oynayacağı İspanya'ya kesinlikle puan kaybeder. Estonya karşısında da tökezleyebilir. Yani bunca olumsuzluklara karşın finallere gitme şansımız yine oldukça fazla. Ancak futbolun savunma yönünü ihmal etmemek koşuluyla. Estonya karşısında ailecek hücum yaparken arkamızda inanılmaz boşluklar bıraktık. Zayıf rakibimize pek çok pozisyon verdik. Futbolda ilk kural, oyun disiplininden uzaklaşmamak ve de savunma prensiplerinden kopmamaktır. Estonya karşısında 90 dakika 2-8 gibi garip bir görüntü sergiledik. kişiyle ileri gidip, geriye mehter marşıyla dönersen, adamın kafasını saniyede koparırlar. Ve sen, hep yediğinden fazlasını atmak zorunda kalırsın. Bu, futbolda her zaman gerçekleşmez. Ben Terim'in yerinde olsam, bu kez orta dörtlüyü, Hamit, Mustafa Sarp, Emre, Arda şeklinde yapar, ileride de Semih-Tuncay ikilisini kullanırım. Artık hata lüksümüz yok. Kazanacağız ve bekleyeceğiz. Acıklı bir hikaye. Bu duruma düşmemeliydik. Bizi zorlama hocam... Fatih Terim, "Biz zoru severiz" dedi. Sevgili hocam, işi başından sıkı tutup maçları kazanmak varken, neden zora mahkum oluyoruz? İspanya'nın gücü ortada. Onların önüne geçemezdik. Ancak şu anda ikinciliği, elimizi kolumuzu sallayarak çoktan garantilemiş olmalıydık. Belçika ile kendi sahanda berabere kal, Estonya'da tek puanla yetin, İspanya'ya son dakikada yenil ve sonra, "Biz zoru severiz" fiyakasını at. Hadi canım sen de. Bizi zorlama hocam… Paraya bak paraya! Finallere gidersek prim 14,5 milyon TL. Bu para takıma dağıtılacak. Iş zora girmiş prim nedenle bu denli yüksek olmuş. Peki işi zora Terim ve talebeleri sokmadı mı? Oh ne güzel! Puanları ikişer, üçer dağıt. Işi yokuşa sür ve sonra prime tavan yaptır, takla attır. Sözüm ona ekonomik kriz var. Ne Milli forma satışa mı çıkarıldı? Dünyanın neresinde böylesine yüksek rakamlar var? Kim kimi parçalıyor? Mustafa Denizli, Bosna-Ermenistan maçını izledikten sonra "Milli takımımız Bosna Hersek'i parçalar" dedi. Sevgili hocam, şimdi Terim de kalkıp, "Denizli sen önce ligdeki rakiplerini parçala" dese ne yaparsın? Herkes kendi işine baksa daha iyi olmaz mı? Başka alanlara el atmak adamın başını ağrıtır. Komlo teorileri yine ortaya çıkar. "Tamam, baksanıza Denizli'nin bir gözünün Milli Takım'da olduğu doğru" lafları ağızdan ağıza dolaşmaya başlar. Neden üstümüze vazife olmayan konularda ahkam keseriz? Madalya mı takılıyor! Terim, "Kaybedersek ne olur?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Türk Milli Takımı kaybetse bile çok hücum ederek kaybeder. Kaybedip finallere gidemezsek ne gerekiyorsa yaparız. Ancak federasyon başkanına vefa borcum var." Ne demek yani, çok hücum edip yenilene madalya mı takıyorlar. Böyle bir mantık yok. Futbol sonuçlar oyunudur. Finallere gidersen alkışlanır, gidemezsen eleştirilirsin. Hiç kimse, "Ah çok hücum ettik ama olmadı" demez. "Hatice" ile kimse ilgilenmez. Herkes "Netice"ye bakar. Kaybedersek fatura masaya yatrılır. Artılar eksiler hesap edilir. Sonuca öyle varılır. Bir de bakarsınız Terim'e söz hakkı tanınmadan gereği yapılır. Trilyonluk bir endüstride vefa duygusu da ne oluyor? 557666 Halkalı ve İkitelli'deki selde 16 kişi öldü İstanbul'daki sabah erken saatlerinde başlayan etkili sağanak yağış neticesi oluşan sel ve su baskınlarında ölenlerin sayısı 16'ya yükseldi. DÜNDEN BU YANA ÖLÜ SAYISININ 20'YE ULAŞTIĞI BİLDİRİLDİ İstanbul ve çevresinde dünden beri etkili olanak sağanak yağış sonrasında oluşan sel baskınlarında ölenlerin sayısının 20'ye ulaştığı bildirildi. AA muhabirine bilgi veren İstanbul Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak, İkitelli ve Ayamama Deresi bölgelerindeki bu sabah erken saatlerinde başlayan sağanak yağış neticesi oluşan sel baskınlarında ölenlerin sayısının 16'ya yükseldiğini dile getirdi. Vali Yardımcısı Çakmak, dün yine sel baskınları nedeniyle de kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, günden beri gerçekleşen sağanak yağış sonucu ölenlerin sayısının toplam 20 kişiye ulaştığını kaydetti. SERVİS MİNİBÜSÜNDEN İNERKEN SEL SULARINA KAPILAN KADIN HAYATINI KAYBETTİ Bağcılar'da servis minibüsünden inerken sel sularına kapılan kadın hayatını kaybetti. İkitelli-Halkalı sapağında, tekstil atölyesi çalışanlarını taşıyan bir minibüs, sel suları arasında mahsur kaldı. Servis minibüsü yolcusu 10 kadın, araçtan inmeye çalışırken sel sularına kapıldı. Sel sularına kapılan kadınlardan 3'ü ekiplerce kurtarıldı, diğerleri sele kapılarak kayboldu. Daha sonra kadının cesedine ulaşıldı ve Bakırköy Cumhuriyet Savcısı tarafından incelemeye alındı. Cesetleri bulunan kadınla birlikte bu sabah sel sularına kapılarak ölen kişi sayısı 14'e yükseldi. Ölenler arasında, Bağcılar'da servis minibüsünden inerken sel sularına kapılan kadın da yer alıyor. İkitelli-Halkalı sapağında, tekstil atölyesi çalışanlarını taşıyan bir minibüs, sel suları arasında mahsur kaldı. Servis minibüsü yolcusu 10 kadın, araçtan inmeye çalışırken sel sularına kapıldı. Sel sularına kapılan kadınlardan 3'ü ekiplerce kurtarıldı, diğerleri sele kapılarak kayboldu. Daha sonra kadının cesedine ulaşıldı ve Bakırköy Cumhuriyet Savcısı tarafından incelemeye alındı. Cesetleri bulunan kadınla birlikte bu sabah sel sularına kapılarak ölen kişi sayısı 14'e yükseldi. İKİTELLİ TIR GARAJINDA 7 CESET BULUNDU İkitelli Dereyolu'ndaki Osmanlı TIR Garajı'nda parketmiş TIR'lar sular altında kaldı. Bir kısmı sürüklenen TIR'lardan bazıları devrildi. Kurtarma ekipleri önce bir sürücünün cesedine ulaştı. Bölgede başka cesetler de olduğu belirtildi. Arama ve kurtarma ekipleri sayısı bilinmeyen diğer cesetleri çıkarmak için çalışmaları sürerken birbiri ardına çıkan cesetlerin sayısı son olarak 11'i buldu. İstanbul'daki yoğun yağış nedeniyle sular altında kalan İkitelli'deki tır Garajı'nda kişinin daha cesedi bulundu. Alınan bilgiye göre, İkitelli tır garajındaki araçların sele kapılarak sürüklendiği alanda, ekiplerin çalışmaları aralıksız olarak sürüyor. Yapılan çalışmalarda, bölgede kişinin cesedi daha çıkarılarak morga götürüldü. Bir tır içerisinde sıkışan bir kişinin cesedi de çıkarılmaya çalışılıyor. Cesetlerden birinin bölgede küçükbaş hayvan otlatan bir çobana, diğerinin de tır garajındaki bir güvenlik görevlisine ait olduğu belirtildi. Garajdaki tüm araçların kullanılamaz hale geldiği görülürken, sel suları arasında telef olan küçükbaş hayvan ölülerine de rastlanıyor. BÖLGEDE BULUNAN CESET SAYISI 7'YE YÜKSELDİ İkitelli TIR Garajı çevresinde sel sularının sürüklediği TIR içerisinde sıkışarak hayatını yitiren sürücünün cesedi bulunduğu yerden çıkarıldı. Bu arada kişinin daha cesedi bulundu. Bulunan cesetler garajın girişindeki şantiyeye getirildi. Sabah saatlerinden itibaren bölgede bulunan ceset sayısı son cesetle birlikte 7'ye yükseldi. ÇOBANÇEŞME FİDANLIĞINDAKİ LOJMANLARDA MAHSUR KALAN 11 KİŞİ KURTARILDI Sel sularının bastığı Çobançeşme fidanlığındaki lojmanlarda mahsur kalan 11 kişi kurtarıldı. Çevre ve Orman Bakanlığı Çobançeşme fidanlığı sabah saatlerinde sel sularıyla doldu. Yaklaşık metre derinlikteki sel sularının çevresini sardığı lojmanlarda 11 kişi mahsur kaldı. Olay yerine gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi itfaiye ve sivil savunma ekipleri lojmanda bulunanları kurtarmak için çalışma başlattı. E-5 karayolu havalimanı kavşağında bulunan itfaiye aracından uzatılan merdivenle ilk önce anneleri işe gittiği için evde yalnız kalan Eda, Seda ve Özge Tarakçı kardeşler kurtarıldı. Daha sonra ekipler, şişme botla lojmanın penceresine çıkan kişiyi kurtardı. BAŞAKŞEHİR'DE YOLLARDA BİRİKEN SEL SULARINDA ARAÇLARIYLA MAHSUR KALAN VATANDAŞLAR İTFAİYE EKİPLERİNCE KURTARILIYOR Başakşehir'de yollarda biriken sel sularında araçlarıyla mahsur kalan vatandaşalar itfaiye ekiplerince kurtarılıyor. İstanbul'da dün başlayarak devam eden sağanak sonucu, Başakşehir Ziya Gökalp Mahallesi'nde çok sayıda ev ve iş yerini su bastı. Bankalar Caddesi çevresindeki sanayi sitelerinde ise gece su baskınına uğrayan iş yerlerinde itfaiye ekiplerince suları tahliye çalışması başlatıldı. Sabah saatlerinde araçlarıyla yola çıkan vatandaşlar, Başakşehir ve İkitelli'yi TEM otoyoluna bağlayan yollarda biriken sel sularında mahsur kaldı. Mahsur kalan vatandaşlar itfaiye ekipleri ve iş makineleriyle kurtarılmaya çalışılırken sel sularının tahliye işlemleri de sürüyor. Bu arada, TEM otoyolu ve E-5 kara yolunda sel sularının sürüklediği taşlar da trafikte aksamalara yol açıyor. -KURTARMA ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR- İstanbul'da etkili olan yoğun yağış nedeniyle mahsur kalan vatandaşları kurtarma çalışmaları, askeri kurtarma ekiplerinin de desteğiyle sürdürülüyor. İstanbul Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak, sel baskının yaşandığı Basın Ekspres yolundaki arama kurtarma çalışmalarına askeri helikopter ve arama kurtarma botunun katıldığını, bot sayısının saat içinde 30'a çıkarılacağını bildirdi. İnsanların çaresizlik içinde olduklarının görüldüğünü belirten Çakmak, vatandaşlardan  kendilerine ulaşılıncaya kadar kendi güvenliklerini sağlamaya gayret etmelerini istedi.Çakmak, ''Biz de Afet Koordinasyon Merkezi'nde ekipleri yönlendirme çalışmalarımızı aldığımız bilgiler doğrultusunda sürdürüyoruz'' dedi. Sabah saatlerinde araçlarıyla yola çıkan ve Başakşehir ile İkitelli'yi TEM Otoyolu'na bağlayan yollarda biriken sel sularında mahsur kalan vatandaşlar itfaiye ekipleri ve iş makineleriyle kurtarılmaya çalışılırken, sel sularının tahliye işlemleri de sürüyor. TEM Otoyolu ve E-5 Karayolu'nda sel sularının sürüklediği taşlar da trafikte aksamalara yol açıyor. Sabah saatlerinde İkitelli Basın Ekspres yolunda aşırı yağışın getirdiği sel nedeniyle çok sayıda araç yolda kaldı. Bazı araçların içindekileriyle sürüklendiği gözlendi. Sivil savunma ekipleri botlarla araçlarda mahsur kalanları kurtarmaya çalışıyor. İtfaiye ekipleri de kurtarma çalışmalarına katılıyor. Atatürk Havalimanı'na giden İkitelli Basın Ekspres yolu sel sularıyla doldu. Çok sayıda araç yolda mahsur kaldı. Başakşehir ilçesinin ara yollara büyük ölçüde kapandı. İlçeye bağlantı sağlayan yollarda ulaşım aksıyor. Ara sokakların sel sularıyla doldu. Ayamama ve Tavukçu derelerinin yağış nedeniyle taştığı gözlenirken dere yakınlarındaki bir binanın yıkıldığı bildirildi. Yeni Bosna'daki bazı fabrikaları da su bastığı bildirildi. Fabrikalardaki bazı eşyaların suyla birlikte çevreye yayıldığı gözlendi. -HAVAALANI YOLU TRAFİĞE KAPANDI- Başakşehir girişindeki bir tır garajındaki araçlar, suya kapılarak havalimanına gidiş yolunu kapadı. İSTOÇ yanyolda bulunan tır garajındaki araçlar, sele kapılarak havalimanına gidiş yolunu tamamen kapadı. Göl haline gelen yolda, bazı hususi araçlar da sele kapıldı. Tır garajında bulunan sürücü ve çalışanlarda suya kapılarak kayboldu. Bu kişilerden bir kişinin cesedi daha sonra bulundu. Diğerlerini arama çalışmaları sürerken, olay yerine gelen itfaiye ekipleri botlarla kişiyi kurtardı. Sel nedeniyle ağaçlara çıkan kişiyi de kurtarma çalışmaları sürüyor. -VALİ GÜLER, HAVADAN İNCELEME YAPTI- İstanbul Valisi Muammer Güler, İkitelli, Silivri ve Çatalca bölgelerinde havadan inceleme yaptı. Güler, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Adem Baştürk ve İstanbul 23. Motorlu Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Bülent Dağsalı'yı taşıyan 1. Ordu Komutanlığı'na ait helikopter AKOM'dan havalandı. Vali Güler ve beraberindekiler, sağanak yağıştan olumsuz yönde etkilenen ve sel basan İkitelli, Silivri ve Çatalca bölgelerinde havadan inceleme yaptı. İkitelli tır garajında mahsur kalan vatandaşlar helikopterlerle kurtarılmaya devam ediyor. -''GEÇMİŞ OLSUN''- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul'un afet bölgesi yapılıp yapılmayacağı konusunda, ''İş iş değil. Öncelikli işimiz oradaki baskınları azaltmak can kaybını önlemek, vatandaşlara gereken yardımı desteği vermek. Bir anlamda rahatlatıcı ilk müdahaleleri yapmakla insanlar meşgul. Bir yandan da bunun etkileri kaybolunca hasar tespit yapılmaya başlanıyor. Afet ilanını gerektirecek bir boyutta mıdır diye resim ondan sonra ortaya çıkıyor. Eğer şartlar gerektirirse şüphesiz da yapılır.'' diye konuştu. Yıldırım, söz konusu olaylara karşı alınacak tedbirler kapsamında mahalli idareler ve merkezi idarelerin daha fazla iş birliği, koordinasyon içinde olması gerektiğini kaydetti. Bu arada, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun, bugün İstanbul'un Silivri ve Çatalca ilçelerinde selden etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunacağı bildirildi. BAŞBAKAN ERDOĞAN, İÇİŞLERİ BAKANI ATALAY'DAN, İSTANBUL'DAKİ SEL FELAKETİNDE GELİNEN SON DURUM İLE YAPILAN ARAMA VE KURTARMA ÇALIŞMALARI HAKKINDA BİLGİ ALDI Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'dan, İstanbul'daki sel felaketinde gelinen son durum ile yapılan arama ve kurtarma çalışmaları hakkında bilgi aldı. Başbakan Erdoğan, Subayevlerinde bulunan ikametgahındaki ofisinde İçişleri Bakanı Atalay'ı kabul etti. Edinilen bilgiye göre Başbakan Erdoğan, Bakan Atalay'dan, İstanbul'daki sel felaketinde gelinen son durum ile yapılan arama ve kurtarma çalışmaları hakkında bilgi aldı. Etiketler: AA-Haber7 Bu haber 27600 kez okundu. (3 dk. arayla güncellenir) Orada bahsedilen İkitelli ve Başakşehir'de insanlar hiç mi oruç tutmuyor sanıyorsunuz?İstanbul sadece Beşiktaş'tan, Kadıköy'den ibaret değil.Sizin mantığınızla olsaydı asıl oraların sel altında kalması lazımdı.Başakşehir nüfusunun çoğu dindar insanlardan oluşuyor.Mesela Kavşak yanındaki tır parkındaki tırcıların çoğu sahurda sele yakalandı onu söyleyeyim size.Bilip bilmeden yorum yapıp saçmalamayın. olenlere allah rahmet eylesın kalanlara ıse bı nebze dusunmek naısb eylesın ramazan ayında ınsan oglunun baınsa gelen felaket afet ıcler acısı bı durum herkes hatayı kendınde arasın islam ulkesı ıst adam gıbı oruc tutan y6ok hadı oruc tutmaz orucluya saygısı yok mılletın allahtan korkusu kuldan utanması kalmamıs allah cc sonumuzu hayır eylesın 557421 Tarsus'ta trafik kazası: ölü, 18 yaralı Galeri Alınan bilgiye göre, Adapazarı'ndan aldığı fındık işçilerini Diyarbakır'a götürmekte olan minibüs, saat 05.30 sularında Damlama mevkiinde önünde giden TIR'a çarptı. Kazada kişi hayatını kaybetti, 18 kişi yaralandı. ÖLEN VE YARALANANLARIN KİMLİKLERİ BELİRLENDİ Alınan bilgiye göre, Adapazarı'nda fındık toplama işinde çalışan işçileri Adana'ya getiren Hacı Baki Özer yönetimindeki 01 ZV 429 plakalı minibüs, Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) Otoyolu'nun Mersin'in Tarsus ilçesi Damlama mevkisinde Sadullah Demirel'in kullandığı 51 EV 522 plakalı tıra arkadan çarptı. Kazada anne Sabriye, baba Cüneyt ile çocukları Eyüp Özer, hayatını kaybetti. Kazada yaralanan Vedat Özer (15), Hasan Özer (3), Özlem Özer (18), Halise Özer (16), Nazan Özer (14), Murat Özer, Erdoğan Özer, Abdullah Özer, Ferhat Akyol ve Mehmet Zahir Öncer, Tarsus Devlet Hastanesinde, Rojbin Demir (15), Vedat Demir (15), Sedat Demir (13) ve Abdullah Demir, Mehmet İshak, Özlem Özer ve Serhan Özer ile Şahin Akyel, Tarsus 70.Yıl Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor. 557391 Banka banka bayram kredisi şartları Bankalar kredi kullandırmak için adeta birbirleriyle yarışıyor. AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, ''masraflı, masrafsız, açık büfe, çiçek gibi'' isimlendirilen bir çok bankanın bayrama özel düzenlediği bayram kredi kampanyaları şöyle: YAPI KREDİ Yapı Kredi, ramazan bayramında müşterilerinin karşısına ''Faizsiz Kredi'', ''Masrafsız Kredi'' ve ''Çiçek Gibi Kredi''adı altında üç değişik bayram kredisiyle çıkıyor. Faizsiz kredi, maksimum bin lira için ve 12 aylık vadede kullanılabiliyor. Faizsiz kredide faiz ödemeden, peşin komisyon ile yararlanılabiliyor. 10 bin lira ve 24 ay vade sınırı olan Masrafsız Kredi de bir masraf veya komisyon ödemeden, sadece faiz ödeyerek kullanılabiliyor. Faizleri aylık yüzde 0,64'den başlayan tutar ve vadeye göre farklı komisyon oranları ve masraf uygulanan ve üst tutar sınırı 20 milyon lira olan ''Çiçek Gibi Kredi'' vade sınırı 36 ay olarak belirlendi. ŞEKERBANK Şeker Bank'ın bayram kredisinde, banka maksimum bin lira kredi için 3-12 ay vadede yüzde 0,79, 13-60 ay vadede yüzde 1,24 oranında faiz uygulayacak. Bayram kredisinde 10 bin liraya kadar olan miktarın faiz oranını 3-12 ay vade için yüzde 0,99, 13-60 ay vade için yüzde 1,29 olarak belirleyen banka, en fazla 25 bin lira krediye ise 3-12 ay vade için yüzde 1,09, 13-60 ay vade için de yüzde 1,34 oranında faiz uygulayacak. GARANTİ Garanti Bankası, çeşit kredi paketinin sunulduğu ''Açık Büfe Kredi'' kampanyası başlattı. Müşteriler kampanya kapsamında yüzde 0,59 faizli ve 159 lira masraflı düşük faizli kredi, yüzde 1,59 faizli masrafsız kredi, sıfır faizli kredi, bonus hediyeli kredi ve taksit hediyeli kredi paketlerinden faydalanabilecek. HSCB HSBC Bank, ''İsteyene masrafsız'', ''İsteyene faizsiz'' bayram kredisi kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında, müşteriler, bin liraya kadar peşin komisyonla ''faizsiz'' veya ''avantajlı'' faiz oranlarıyla masrafsız kredi fırsatından faydalanabilecek. Masrafsız bayram kredisini tercih eden müşterilerin, 36 aya varan vade seçenekleri ile aylık yüzde 1,49 faiz oranıyla bin liraya kadar bayram kredisi kullanabilecek. Bununla birlikte, belirli bir komisyon karşılığında faizsiz kredi kullanmak isteyen müşteriler de bin liraya kadar 12 ay vadede yüzde sıfır faizle bayram kredisinden yararlanabilecek. Kampanya kapsamında peşin komisyon ödeyen müşteriler için 12 ayın üzerinde, 13-24 ay vadede yüzde 0,79 ve 25-36 ay vadelerde de yüzde 0,99 faiz oranları uygulanacak. CİTİBANK Citibank, 0,99'dan başlayan faiz oranları ile bayram dönemine özel kredi paketi sunuyor.Citibank'tan kredi kullanmak isteyenler, maksimum kredi tutarı bin lira olan kredilerden yüzde 0,99'dan başlayan faiz oranları, 99 lira masraf ve 12 ay vade ile yararlanabilecek. ANADOLUBANK Anadolubank, ''Bayram Ettiren Kredi'' paketinde ise tutarı ne olursa olsun 90 lira sabit komisyonlu, yüzde 1,49 sabit faizli ve 36 aya kadar vade seçenekli kredi sunuyor. İŞ BANKASI İş Bankası, geleneksel hale getirdiği bayram kredisiyle aylık yüzde 0,65 faiz oranı ya da peşin komisyon ödeyerek faizsiz bin liraya kadar, 10 ay vadeli ''bayram kredisi'' veriyor. Ayrıca bankadan, 10 bin TL limit ve 36 ayı bulan vadelerle, yüzde 1,25'lik özel faiz oranlı kredi kullanma imkanı da var. VAKIFBANK Vakıfbank geleneksel bayram kredisini bu yılda uygulamaya koydu. Bayram kredisi kapsamında banka 3-10 ay vade aralığında bin liraya kadar kredi kullandırıyor. Vakıfbank'tan kredi kullanmak isteyenler, 399 lira BSMV dosya, istihbarat ve haberleşme ücreti ödeyerek faiz oranı ile ya da 199 lira BSMV dosya, istihbarat ve haberleşme ücreti ödeyerek de yüzde 0,63 faiz oranı ile bin liraya kadar iki farklı seçenekten birini seçerek kredi kullanabilecek. Etiketler: AA Bu haber 3255 kez okundu. (3 dk. arayla güncellenir) Daha önce kredi aldıkta ne oldu..Verirken kuzu isterken canavar... Milyonları mağdur ettiniz bankalar mağdurlardan biride benim evim köyüm gitti elimden sizin kredi ve kartlarınız yüzünden Bu dakikadan sonra ancak kendi elit kitlenize hitap edersiniz tabi kitlelere 5bin ciklik paketleri verebilirseniz:) Millet uyandı sizin kredi palavralarınıza artık 558092 Gaziantep 2010'da raylı sisteme kavuşacak Gaziantep 2010'da raylı sisteme kavuşacak Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, hem raylı sistemi anlattı hem de güzergah konusundeki eleştirileri cevaplandırdı. Sistemin tüm ihalesinin 47 milyon TL'ye mal olduğunu belirten Güzelbey, Gazianteplilerin 2010'un ilk çeyreğinde tramvaylara bineceğinin müjdesini verdi YAŞAR YAVUZ GAZİANTEP Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, düzenlediği basın toplantısında hem raylı sistemi anlattı hem de güzergah konusundaki soruları cevaplandırdı.9,3 kilometrelik raylı sistemin 1. aşamasının 2010 yılının ilk çeyreğinde hizmete gireceğini belirten Başkan Güzelbey, raylı sistemin güzergahını tahta üzerinde anlattı. Güzelbey, daha önce kendilerine önerilen ve Yüzüncü Yıl Parkı'nın içinden geçen güzergahı değiştirerek, güzergahı aynı paralelde bulunan ve Zübeyde Hanım ve Bahriye Üçok caddelerinden geçirdiklerini de ifade etti.. Kendilerine önerilen yüzüncü yıl parkı içinden geçen güzergahı değiştirdikleri için ağır eleştirilere maruz kaldıklarını belirten Başkan Güzelbey, "Gaziantep'i bizden ve halktan başka kim iyi bilebiri. Biz bu şehirde doğduk ve bu şehirde yaşıyoruz. Bu işler kağıt üzerinde yapılmayla olmuyor. Daha önce bize raylı sistemi bu parkın içinden geçirmeyi öneriyorlardı. Bu olmazsa Daracık, Apaydın ve Günaydın caddelerinden geçirmeyi öneriyorlardı. Bu parkın içinden geçmeyi ağaçları kesmeyi içimize sindiremedik. Hemen yanımızda 30 metrelik, Bahriye Üçok, Zübeyde Hanım caddeleri varken, neden daracık sokaktan geçelim dedik. Sonuçta bu genç arkadaşların çalışmalarıyla yüzüncü yıl parkının içinden geçen raylı sistemi iptal ettik" şeklinde konuştu MESLEK KURULUŞLARININ GÖRÜŞLERİ ALINDI Bu iptali yaparken kendileri ile birlikte gezen meslek oda temsilcilerinin görüşlerini aldıklarını ifade eden Güzelbey, "Bu oda temsilcileri yüzüncü yıl parkı içinden geçen raylı sistemi iptal etmemizin doğru bir karar olduğunu söylediler. Çok iyi yapıyorsunuz dediler fakat şimdi bakıyorum bize bu yüzüncü yıl parkının içinden geçmeyin diyen ekip bugün belediye projeyi değiştirdi ve biz buna itiraz ediyoruz diyorlar. Onların da görüşü dahilinde yapılan bu işte belediye yanlış yaptı diyorlar. Ne yapsaydık yüzüncü yıl parkının içinden geçirip de 480 tane ağaç mı kesseydik. Apaydın, günaydın metrelik sokaktan raylı sistem geçirmenin dünyada örneği var mı? Galiba, bizi eleştirmek için uğraşanların elinden oyuncağını aldık" dedi. RAYLI SİSTEM İHALESİNE 47 TRİLYON Asım Güzelbey, raylı sistemi en ucuz şekilde mal etmeyi hedeflediklerini belirterek "Hedefimiz yapılan raylı sistemin parasını yine Gaziantepliler ödeyeceği için biz bu raylı sistemi nasıl ucuza mal ederiz diye düşündük. Eğer raylı sistemi komple ihale edersiniz. Dünyada firma var. İhaleler belli merkezlerde yapılıyor. milyon 300 bin erouya varan vagon fiyatları var. Şimdi bir Gaziantep modeli ortaya çıktı. Gaziantep modelinde ihale elektirifikasyon,sinyalizasyon, vagon alımı, modifikasyon ve depoolmak üzere 3'e bölünerek yapıldı. Hani 150 Milyon Dolar'lık, 120 Milyon Euro'luk işlerdi bunlar. Şu anda ihalesi tamamlanmış Gaziantep Raylı Sistem projesi toplam 47 trilyon yani 22 Milyon Euro, yani 35 Milyon Dolar'a mal oldu. İşte sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Bir senedir bu yüzden bizimle uğraşıyorlar. Bu iş bitmesin biterse ezber bozulacak" diye konuştu. "VAGONLAR FRANKFURTUN HATTA ÇALIŞAN VAGONLARIDIR" Mezarlıktan aldıkları yönünde eleştirilere maruz kaldıkları vagonlar hakkında da bilgi veren Güzelbey, sözlerini şöyle sürdürdü: "Vagonları sıfır almadık. Ama hanginizin ilk arabası sıfır kilometre mercedes'di. Benim ilk arabam da ikinci el murat 124'dü. Bu araçları hibe olarak aldık. Almanya'daki geniş çevremiz, yakın dostluklarımız ile bu vagonları sadece 48-50 Bin Euro kadar bir ücret ödeyerek aldık. Bizim hedefimiz bu vagonları Almanya'daki bir vagon yenileme fabrikasında yenileyip getirmekti ama baktık ki bu çok pahalıya mal olacak. Biz de arkadaşları Berlin'e götürdük vagon fabrikasında eğitim aldırdık. Şimdi bu vagonların Eskişehir Devlet Demir Yolları'nda yenilenme işlemleri yapılıyor." 09.09.2009 Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Diyalog Gazetecilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan köşe yazısı/habere aktif link verilerek kullanılabilir. 556743 Meteorolojiden Sağanak Yağış Uyarısı Sağanak yağış, Tekirdağ'ın Saray ve Kırklareli'nin Vize ilçelerinde sabah saatlerine kadar etkili olacak. Marmara ile Karadeniz'in batısında da sağanak yağış bekleniyor. Başta İstanbul olmak üzere Bursa, Kocaeli, Sakarya, Bilecik, Yalova, Balıkesir, Tekirdağ, Bolu, Düzce, Zonguldak ve Bartın'da, akşam saatlerine kadar kuvvetli yağış etkili olacak. Meteorolojiden bu bölgelerde de, sel ve su baskınları görülebileceği uyarısında bulunuldu. Sağanak Yağış Bursa'yı da Vurdu Bursa'da sağanak yağış hayatı felç etti. İki saat içinde metrekareye 21 kilogram yağışın düştüğü Bursa'nın Yıldırım ve Osmangazi ilçelerinde kanalizasyon taştı. Yüzü aşkın evi su bastı, Ulus Mahallesinde de ev su altında kaldı. Evleri kullanılamaz hale gelenler, geceyi dışarıda ve komşularında geçiriyorlar. Yağışta mahsur kalan 112 ekibi de, itfaiyenin müdahalesiyle kurtarıldı. 557315 'Çakma BBG' baskınında gelişmeler 'Biri Bizi Gözetliyor' benzeri 'Biz Evdeyiz' adlı yarışmaya katılacakları vaadiyle İstanbul Beykoz'da bir villada ay alıkonulan genç kız kurtarıldı. Kızlara 50 bin TL'lik senet imzalatan ve görüntüleri internette 27 kontör karşılığı yayınlayan çete lideri aranıyor. Adliyeye çıkarılan bir kişi serbest Beykoz Riva Jandarma Karakolu'nda sorgusu tamamlandıktan sonra, kızları villada alıkoyduğu suçlamasıyla Beykoz Adliyesi'ne çıkarılan Ahmet Faruk A., savcılığa verdiği ifadenin ardından tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme, Ahmet Faruk A.'nın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verdi. '30 bin TL vadettiler' İSTANBUL Beykoz'daki villadan kendisiyle beraber kızın kurtulmasını sağlayan T.Ş.'nin annesi Remziye Ş., olayın ardından HABERTÜRK'e konuştu. Şebekenin, yarışmayı birincilikle bitiren kişiye 30 bin TL ödül vadettiğini belirten Remziye Ş. "Kızım 1.5 yıldır Antalya'da modellik yapıyor. Zaten villaya götürülen bütün kızlar mankenlik ajansına kayıtlılar. Kızım, bu organizasyona bağlı olduğu ajans üzerinden katıldı. Para ödülü olarak birinciye 30, ikinciye 20, üçüncüye 10 bin TL verilecekti. Biz parasında değiliz. Kızım yarışmaya katılırsa keşfedilir diye düşünmüştük. Ama hepimizi aldattılar" dedi. Kızların villada fuhuş yaptığı iddialarını da yalanlayan anne Remziye Ş. "Onlar televizyonda yarıştıklarını sanıyorlardı. Ne cinsel taciz ne de şiddet gördüler. Yalnız, şebekenin lideri sürekli kızlara bağırıp, 'Sen onunla kavga et. Gündüz bikini giyin ve havuzun etrafında dans edin' diyormuş. Kızlar da mecburen yapmış" şeklinde konuştu. Yayınlandıkları dönemde televizyonlarda izlenme rekorları kıran Biri Bizi Gözetliyor(BBG) benzeri 'Bizevdeyiz' adlı yarışmaya katılacakları vaadiyle bir villada tam ay boyunca alıkonulduklarını ve 'sözleşme' gereği 50 bin TL'lik senet imzalattırıldığını söyleyen genç kız, jandarmadan yardım istedi. Jandarma gece yarısı düzenlenen operasyonla kızları kurtardı. Ancak görüntüleri 28 kontör karşılığı aynı isimli internet sitesinden yayınlanan kızlar, adliyede 'kimseden' şikayetçi olmadı. Hatta bazıları 'uzun süre aynı yerde kalmaktan sıkıldıklarını' anlattı. ŞÖHRET HAYALİ, HÜSRANLA BİTTİ 'Bizevdeyiz' ile 'şöhreti' yakalamak isteyen genç kızın hayali, 'ilginç' bir sonla bitti. Gruptaki en küçük kız olan 15 yaşındaki T.Ş.'nin aradan geçen süreye rağmen televizyona çıkmamaları üzerine şüphelenmesi üzerine durumdan ailesini haberdar etmesiyle ortaya çıkan 'hayal tacirliği' iddiaya göre şöyle gelişti: Henüz kimlikleri öğrenilemeyen grup, 'Bir TV'de yayınlanacak program yarışmacı aranıyor' ilanıyla çok sayıda genç kız ile irtibata geçti. İnternet ortamından da ilanlarına yanıt bulan grup, görüşmelerin sonunda çoğunluğu İzmir'deki Esli Ajans'a bağlı yaşları 15 ila 34 arasında değişen kızı seçti ve yarışmacı olmaya hak kazandıkları söyledi. Tamamı Antalya ve İzmir'de yaşayan genç kızlar, 10 Haziran'da başlayacağı bildirilen çekimler için bu tarihten bir kaç gün önce Beykoz Riva'ya gelerek kendilerine söylendiği gibi meydanda buluştu. Yine iddiaya göre, grup kızları 'kampa alıyoruz' diyerek Maltepe'de adını bilmedikleri bir otele götürdü. Burada bir hafta kalan kızlar, ay önce de Beykoz Mahmut Şevket Paşa Köyü'nde kiralanan havuzlu villaya götürüldü. Banyo ve tuvalet hariç tüm odalarında kamera bulunan villada kızlar günlerce çekimlerin başlamasını bekledi. Ancak aradan geçen süreye rağmen çekimler başlamadı. Aileleriyle görüşmeleri ve telefon kullanmaları yasaklandı. Ancak aradan geçen süreye rağmen çekim bir türlü başlamadı. Temmuz'un ilk haftasına kadar herhangi bir çekim yapılmayınca kızlar evlerine gitmek istedi. Ancak sözleşme gereği 50 bin TL'lik senet imzaladıkları için evi terk edemedi. Yetkililerden de FOX TV ve Kanal ile anlaşmak üzere olunduğu yanıtlarını aldılar. 24 saat beraberlerinde kişiyle birlikte villada yaşamaya başlayan kızlara, hafta önce çekimlerin başladığı bildirildi. Ancak bu sefer de kızlar, görüntülerin herhangi bir televizyon kanalında yayınlanmamasına tepki gösterdi. İddialarına göre kızların evden çıkmaları engellendi. Tehditler başladı. ÇEkim ekibi olarak kızlarla birlikte villada kalan dört kişi arasındaki bir kadın evden kurtulmak isteyen 15 yaşındaki T.Ş'ye önceki akşam telefonunu verdi. T.Ş. de hemen Antalya'daki annesini aradı. Anne ise Beykoz Jandarma Karakolu'yla irtibata geçti. Jandarma tüm bu iddialar üzerine villaya operasyon düzenledi. Gece yarısı yapılan baskında 15 yaşndaki T.Ş. ile G.H, B.D. S.A., G.B.N.R.P.S.B.C. ve P.M villadan çıkartıldı. Evde bulunan kişi de Beykoz Riva Jandarma Karakolu'na götürüldü. Kızlar burada ifadelerinin alınmasının ardından bir otele yerleştirilirken gözaltına alınanlardan üçü serbest bırakıldı. A.F.A ise adliyeye sevk edildi. Şüphelilerin suçlamayı kabul etmediği 'İsteyen gidebilir' dedikleri öğrenildi. Jandarma ise organizasyonun başındaki ismin Özgür Çetin olduğunu ileri sürerek bu kişinin arandığını bildirdi. El konulan 45 CD ise incelenmeye alındı.Yetkililer, kızlara villada iyi davranıldığının tespit edildiğini söyleyerek olayda cinsel istismar ve şiddet bulunmadığının tespit edildiğini bildirdiler. İşte tüm bu iddiaların ardından dün A.F.A. ile aynı dakikalarda adliyeye getirilen kızlar ile aileleri, kimseden şikayetçi olmadı. Kızlar, "Herşey güzeldi ama çok sıkıldık" derken aileleri de "Kızlar çok uzun süre kapalı kaldılar. Görüntüler de yayınlanmayınca sıkıldılar" diye konuştular. KONTÜR KARŞILIĞINDA GÖRÜNTÜLERİ İZLETTİRDİLER Öte yandan kelevizyon kanalında yarışmayı bekleyen kızların villadaki görüntüleri ise sanal alemde 'bizevdeyiz' adlı internet sitesinde yayınlandı. Operasyonun ardından da görüntüler, gün boyu sanal alemde 28 kontür karşılığında izlettirilmeye devam edildi. KAYITLARI YAPAN ŞİRKETİN SAHİBİ DİNLENECEK Bu kayıtları yapan İstanbul Grup Bilişim'in sahibi Şefik Peyda Çetin'in de jandarmaya bilgi vermesi için davet edildiği ileri sürüldü. 556707 Ergenekon bağı, 'Ape Hüseyin' PKK'dan ayrıldıktan sonra Kuzey Irak'ta KDP lideri Mesud Barzani'nin himayesine giren Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan, ağabeyi Abdullah Öcalan'ın konumu ve PKK içindeki Ergenekoncularla ilgili olarak tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. Öcalan, geçen yıl Dağlıca karakoluna yapılan baskını yöneten "Ape Hüseyin" kod adlı Kadri Çelik'in, Ergenekon'la örgüt arasındaki bağlantıyı sağlayan kişi olduğunu öne sürdü. Osman Öcalan, ağabeyinin de yakalanıncaya kadar Kadri Çelik'e güvenmediği için önemli hiçbir görev vermediğini söyledi. Osman Öcalan şunları söyledi: DAĞLICA BASKINI: Ape Hüseyin denilen Kadri Çelik'in geçen yıl Dağlıca baskınını yapan kişi. Diyarbakır-Muş-Bingöl üçgeninde bu arkadaş, Şemdin Sakık ve Sait Çürükkaya, Ergenekoncularla görüşürlerdi. Bunlar PKK'nın içindeki Ergenekonculardır. Ergenekoncular PKK'ya bilgi aktarıyorlar. Çelik'i Ergenekoncular kullandı. GİZLEMEYE ÇALIŞIYORLAR: Cemil Bayık'ın bir generalle görüştüğü dedikodularını çıkartıyorlar. Bu kesinlikle doğru değildir, bu hareket örgüt içindeki Ergenekoncuları gizlemeye, deşifre olmalarını engellemeye yönelik bir manevradır. Kadri Çelik, 1983'te Kıbrıs'ta Türk Alay Topçu Bataryası'nda asteğmen olarak görev yapmıştı. 558285 Son maçımızda rakip ev sahibi Polonya Polonya'da devam eden şampiyonanın ikinci gününde, Bulgaristan'ı 94-66 yenen Türkiye, puanını 4'e çıkararak, grubunda averajla ilk sırayı aldı. Grupta, ev sahibi Polonya, Litvanya'yı 86-75 yenerek, puanını 4'e çıkarırken, ikinciliği elde etti. Grubun diğer takımlarından, galibiyeti bulunmayan Litvanya, puan ve averajla üçüncü sırada yer alırken, Bulgaristan da aynı puanla grubun sonuncusu oldu. (D) Grubu'nun son maçlarında, Türkiye bugün TSİ 19.15'de Polonya, Litvanya ise TSİ 22.15'de Bulgaristan ile karşılaşacak. POLONYA TÜRKİYE MAÇI YİNE CANLI YAYINLA HABER7.COM'DA Şampiyoda dün (A),(B) ve (C) gruplarında alınan sonuçlar ise şöyle: (A) GRUBU İsrail-Makedonya: 79-82 Yunanistan-Hırvatistan: 76-68 (B) GRUBU Almanya-Rusya: 76-73 Letonya-Fransa: 51-60 (C) GRUBU Slovenya-Sırbistan: 80-69 İspanya-Büyük Britanya: 84-76 557306 Dünyanın en büyük güneş enerjisi santrali Bir Amerikan firması, dünyanın en büyük enerjisi santralini 'de kuracak. paneli üreticisi şirket, bugün Çinli yetkililerle imzalanan anlaşma uyarınca, 'in kuzeyindeki İç Moğolistan'ın Ordos bölgesinde gigawattlık elektrik üretme kapasitesine sahip santral inşa edecek. Yaklaşık 10 yılda tamamlanacak projenin mali boyutu açıklanmadı. Şirket yöneticisi, projenin, iklim değişikliğinin yol açtığı sonuçların bertaraf edilmesine katkıda bulunmak bakımından önem taşıdığını ve güneş enerjisinin dünya ölçeğinde kullanılması yolunda anlamlı bir adım olduğunu belirtti. 2010 yılına kadar ihtiyacının yüzde 10'unu yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı hedefliyor. Bu oran, 2020'ye kadar yüzde 15'e yükseltilecek. Halen güneş enerjisinden 90 megawatt elektrik üreten 2011'de bunu gigawatta, 2020'ye kadar da 10-20 gigawatta yükseltmeyi tasarlıyor. 557235 Dolar 1,4880, Avro 2,1550 Lira Dolar 1,4880, Avro 2,1550 Lira serbest piyasada dolar 1,4880, avro 2,1550 liradan güne başladı. 'da 1,4800 liradan alınan dolar 1,4880 liradan satılıyor. 2,1450 liradan alınan avronun satış fiyatı ise 2,1550 lira olarak belirlendi. Serbest piyasada dünkü kapanışta doların satış fiyatı 1,4880 lira, avronun satış fiyatı ise 2,1470 lira olmuştu. İstanbul ve ’da dolar, avro ve sterlinin alış-satış fiyatları, saat 09.30 itibariyle şöyle: İSTANBUL ALIŞ SATIŞ Doları 1,4820 1,4880 Avro 2,1470 2,1540 2,4350 2,4600 ANKARA ABD Doları 1,4770 1,4900 Avro 2,1400 2,1600 Sterlin 2,4250 2,4750 558316 Türk halkının dindarlık karnesi ANAR Araştırma Şirketi’nin, 12 ilde, 2224 kişiyle yüz yüze görüşerek yaptığı ankette, Türkiye’deki Müslümanların; dindarlık durumu, çocuklarının dindar olarak yetişip yetiştirmek istememesi, dini eğitim için ilk başvurulan yer, vakit namaz kılma, oruç tutma, Cuma, bayram ve teravih namazı kılma, hacca gitme, zekât verme ve kurban kesme oranları araştırıldı. KAP’ın yaptırdığı araştırmanın sonuçları, TESEV’in 1999 ve 2006’da yaptığı ve büyük ses getiren “Türkiye’de Din, Toplum ve Siyaset” araştırmaları bulguları ile büyük oranda örtüştüğü gözlemlenirken, ankete katılan deneklerin yüzde 82,4’ü Sünni, yüzde 4,9’u ise Alevi mezhebine dahil oldukları ifade ettiler. DİN, HAYATIN ÖNEMLİ BİR YERİNİ TUTUYOR Araştırmaya katılanların yüzde 92,6’sı dinin hayatlarında önemli bir yer tuttuğunu söylerken, eğitim seviyesi yükseldikçe dindarlık seviyesinin de düştüğü görüldü. Ankete katılanların yüzde 62,8’i kendisini “dindar” olarak tanımlarken, bu oran kadınlarda yüzde 65, erkelerde ise yüzde 60.6 olarak çıktı.  Genel anlamda “hiç dindar değilim” diyenler ise 1,7 oranında. Anketin genelinde göre kadınlar kendilerini erkeklere nazaran daha fazla muhafazakar ve dindar olarak tanımlarken, yaşın artmasına bağlı olarak kişilerin kendilerini “dindar olarak tanımlama” eğiliminin arttığı belirlendi. Araştırmaya göre, eğitim seviyesinin yükselmesine bağlı olarak, dindarlık eğilimi de azalıyor. “Dinin hayatınızdaki önemi nedir?” sorusuna;  “okur yazar olmayanlar” yüzde  63.6, “lise mezunu” olanlar yüzde 41.1, lisan üstü (Master ve doktora yapanlar) ise yüzde 23,1 oranında “çok önemli” cevabını verdi. “DİNDARIM” DİYENLERİN YARISI VAKİT NAMAZ KILIYOR Deneklerin yüzde 82,2’si çocuklarının dindar olarak yetişmesini istediklerini belirtirken, ayrıca yüzde 74,6’sı “ilk din eğitimini” anne ve babalarından almış. Dini konularda ilk başvurulan yerin yüzde 30,8 ile cami hocalarının olduğunun görüldüğü araştırmaya göre, dindarım diyenlerin ibadet etme oranı ise yarı yarıya düşüyor. “Beş vakit namaz kılıyorum” diyenlerin oranı yüzde 45,8 olarak çıkarken, “hayır kılmam” diyenlerin ise yüzde 23 oranında. Namaz kılanların oranı TESEV’in 1999 yılında yaptırdığı “Türkiye’de Din, Toplum ve Siyaset” konulu araştırmada da “5 vakit namaz kılıyorum” diyenlerin oranı yüzde 45,8 oranında çıkmıştı. 2007 KONDA’nın yaptırdığı araştırmada ise düzenli namaz kılanların oranı yüzde 43.9 çıkmış, yüzde 14.4'ü ise hiç namaz kılmadığını söylemişti. Deneklerin yüzde 65,6’sı düzenli olarak Cuma namazına, yüzde 79,7’si düzenli olarak Bayram namazına, yüzde 30,9’u ise düzenli olarak teravih namazına gittiklerini belirtiyor. İSLAM’IN ŞARTLARINA UYUM İslam’ın şartlarını da içeren diğer maddelerde ise oranlar şöyle. Düzenli olarak oruç tutanlar; yüzde 79,3, hacca gidenler yüzde 6.1, zekât verenler yüzde 56.7, kurban kesenler ise 51.2 oranında çıktı. Eğitim düzeyi yükseldikçe oruç tutanların oranının azaldığı araştırmaya göre, lisan üstü ya da master düzeyinde olup da hacca gidenler ise yüzde 15,14 oranında. 557226 Guatemala'da 462 kişi açlıktan öldü Guatemala Devlet Başkanı Alvaro Colom'un, hem kendi imkanlarını seferber etmek hem de yabancı ülkelerden yardım alabilmek amacıyla bugün ülkede doğal afet durumu ilan etmesi bekleniyor. 557122 Yeni otoyol masaya yatırıldı Yeni otoyol masaya yatırıldı İstanbul'da yapılacak 3. Boğaz Köprüsü üzerinden Sakarya'ya uzanacak ve Yeni Kent Bölgesi'nden geçecek olan Kuzey Marmara Otoyolu ve Bağlantı Yolu ile alakalı Büyükşehir Belediyesi'nde bir toplantı gerçekleştirildi. İSMET YILDIZ SAKARYA Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu'nun başkanlığından gerçekleştirilen toplantıya; Sakarya Sanayi ve Ticaret Odası (SATSO) Başkanı Akgün Altuğ, Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (SESOB) Başkanı Hasan Alişan, Sakarya Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Selahattin Çakırsoy başta olmak üzere birçok oda ve dernek başkanı katıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, sivil toplum örgütlerinin dile getirmiş olduğu çekinceleri önemsediklerini belirtti. Karayolları 17. Bölge Müdürü ile yapılan toplantıda yeni güzergâh konusunun gündeme geldiğini ifade eden Başkan Toçoğlu, “Milletvekillerimizle birlikte Karayolları 17. Bölge Müdürümüzle yapmış olduğumuz toplantıda kendilerine yeni güzergâh konusunda bir teklif sunduk. Şu anda Karayolları bu konuyla ilgili çalışma yapıyor” dedi. SATSO Başkanı Akgün Altuğ; “Yeni otoyolun yeni yerleşim merkezinin kuzeyinden geçmesi daha doğru olacaktır. Biz sivil toplum insifiyatifi olarak bu yönde bir görüş birliği içerisindeyiz. dedi. 556977 EFELERİN KURTULUŞ COŞKUSU AYDIN’IN düşman işgalinden kurtuluşunun 87’nci yıldönümü, törenlerle kutlandı. ’na çelenklerin sunulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan kutlama töreninde, Vali Hüseyin Avni Coş, makamında tebrikleri kabul etti. Efeler gösteri sundu. Resmi geçit   töreni gerçekleşirken  askeri helikopterlerin alçaktan uçuşu da büyük alkış aldı. 556831 Havai Fişek Şampiyonası’nda Türklere alkış ’nın başkenti ’de düzenlenen Havai Fişek Dünya Şampiyonası “Pyronale”ye adına katılan EDA Fireworks Ltd. şirketi, önceki gün izleyicilerden büyük beğeni topladı. Olimpiyat Stadı’nın yanında bulunan Maifeld alanında yapılan şampiyonanın ilk gününde ve takımları gösteri yaptı. Avusturya jüri ve seyirciler tarafından günün birincisi seçildi. Gösteriyi 10. Yıl Marşı ve Türk müziği eşliğinde yapan Burak Çok ve Tolga Uysal yönetimindeki Türk takımı da izleyicilerden büyük beğeni topladı. Çok ve Uysal, yaptıkları açıklamada, ’deki Pyronale’ye ilk kez katıldıklarını şampiyonadaki performanslarından memnun olduklarını belirttiler. 558079 Siyaset boşluk kaldırmaz Siyaset boşluk kaldırmaz AK Parti Kırşehir Gençlik Kolları'nın iftar programında AK Parti Milletvekili Abdullah Çalışkan gençlik teşkilatının önemli başarılara imza attığını belirterek, siyasetin boşluk kaldırmayacağını, 2011 seçim hazırlıklarına başladıklarını ifade etti. ALPARSLAN DEMİRTAŞ KIRŞEHİR AK Parti Milletvekili Abdullah Çalışkan beraberinde AK Parti İl Başkanı Muzaffer Aslan, İl Yönetim Kurulu Üyeleri, Gençlik Kolları Başkanı Mahmut Sami Doğancı ve İl Gençlik Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte istişare toplantısı düzenleyerek önümüzdeki döneme ilişkin önemli ipuçları verdi. 2011 seçimlerini ve teşkilat yapılanmasını değerlendiren Milletvekili Çalışkan AK Parti Gençlik Kolları Teşkilatı' nın bir yılda 40 başarılı çalışma yapmasına da “kırk bin kere maşallah” yorumunda bulundu. GENÇLİKLE İFTAR BULUŞMASI AK Parti Gençlik Kolları teşkilatınca bir restaurantda iftar programı düzenlendi. AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Asuman Şahin ile MKYK Üyesi Nazım Erdem ve beraberindeki Genel Merkez yöneticilerinin de iştirak ettiği iftar programında her yaş ve meslekten gençler katıldı. Ramazan ayının birlik ve kardeşlik ikliminin en parlak ve berrak dönemi olduğuna dikkat çeken Başkan Mahmut Sami Doğancı “Yardımlaşma ve dayanışma medeniyetimizin en mühim geleneklerindendir, komşusu açken tok yatan bizden değildir.” şeklinde konuştu. Kırşehir Evinde Milletvekili Abdullah Çalışkan ve İl Başkanı Muzaffer Aslan ile bir araya gelen teşkilat mensupları çeşitli istişarelerde bulundular. Milletvekili Çalışkan yaptığı konuşmada Gençlik Kolları Kurucu Genel Başkan Yardımcısı ve AK Parti Gençlik Kollarından milletvekilliğine gelen tek kişi olduğunu hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti: “Biz 2001'de gençlik teşkilatlarımızı kurmaya başladığımızda, bağıran değil çalışan bir gençlik ümidimiz vardı. bunu başardık, demek ki her şey inanmak ve çalışmakla mümkün" dedi. Milletvekili Abdullah Çalışkan, siyasetin boşluk kaldıramadığına dikkat çekerek bürokrasiyle, yatırımlarla ve projelerle önümüzdeki dönemi çok ciddi değerlendireceklerini vurgulayarak, 2011 seçimlerine il başkanı ve yönetimiyle, gençlik kollarıyla, kadın kollarıyla, merkez ilçesi ve ilçeleriyle birlik içinde sıkı hazırlanacaklarını söyledi. 560379 İstanbul Valisi: Son yıllarda hiç yaşamadığım doğal afert yaşandı Valisi: Son yıllarda hiç yaşamadığım doğal afert yaşandı Valisi İstanbul’da son yıllarda hiç yaşamadığımız bir yaşandığını söyledi. Etkili yağışın yarın da özellikle İstanbul’da süreceğini beklediklerini de ifade eden Vali Güler, sel felaketi nedeniyle yapılan çalışmaların koordineli ve etkin biçimde sürdürüldüğünü de bildirdi. Vali Güler, İstanbul’da yaşanan sel felaketi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Güler, İstanbul’da son yıllarda hiç yaşanmayan bir doğal afet yaşandığını söyledi ve etkili yağışın yarın da İstanbul’da sürmesinin beklendiğini bildirdi. Yağışın can ve mal kaybına neden olduğunu söyleyerek, "İstanbul’da son yıllarda hiç yaşamadığımız bir doğal afet yaşandı. Geçen yıl Eylül ayının tamamında 44 kilogram yağmışken, uzun yılların Eylül ayının ortalaması 35 kilogram iken, sadece dün ve bugün 220 kilogram yağmur yağdı" diye konuştu. Kurtarma çalışmalarıyla ilgili açıklamada da bulunan Güler şöyle dedi: "10 helikopterle havadan müdahale yapıldı. Bu helikopterler arama kurtarma, ambulans ve helikopterleriydi. Hem hem hem de kırsal alanlarda mahsur kalan vatandaşlara öncelikle botlarla müdahale edildi. Selimpaşa’da sahildeki sitelerin bulunduğu bölümde binanın yıkıldı, 800 konutun su altında kaldı, Silivri’de de 900 ev su baskınına maruz kaldı. Yine Silivri’de devlet hastanesi, sağlık ocağı ve spor tesisleri de sudan etkilendi, araç sele kapıldı, 20 sandal da battı." Etkili yağışın yarın da özellikle İstanbul’da süreceğini beklediklerini de ifade eden Vali Güler, perşembe ve cuma günü de aralıklarla devam edecek. Ancak cuma gününden itibaren tekrar etkili bir yağış İstanbul’da beklenmekte. Bu nedenle vatandaşlarımıza gerekli uyarıyı yeniden yapmak istiyorum. Yağışın yoğun olduğu alanlarda mümkünse araçlarıyla yola çıkmasınlar. Yola çıkanların da otoyolunu kullanmalarını öneriyoruz. Çünkü E-5’te zaman zaman su baskınları yaşanabiliyor. Bir diğer uyarım da; özellikle E-5 ve TEM dışındaki köy ve belde yolları da taşkın ve sele maruz kalan yollar. Bu yollarda yolun yumuşaması neticesinde zaman zaman kopmalar, çökmeler yaşanabilmektedir. Bizzat yaptığımız tetkikte yolların bir kısmının asfaltlarının kalktığını, yolların çökmekte olduğunu gördük. Vatandaşların ısrarla bu yollardan geçmekte olduğuna şahit olduk. Vatandaşların can emniyetlerinde bu tür olaylar sıkıntı yaşatıyor. Güvenlik güçlerimiz bu yollarda seyrüseferi engellemek için gerekli çalışmaları yapıyor" diye konuştu. 556661 Barışa hain saldırı Barışa hain saldırı Bölgede silahların susması için başlatılan Demokratik Açılım projesi devam ederken, PKK'lı teröristler güvenlik güçleriyle çatıştı. Mehmetçiğin şehit olduğu, askerin de yaralandığı operasyonlarda terörist de ölü ele geçirildi. İlgili haberler SİİRT-HAKKARİ Siirt'in Eruh İlçesi yakınlarındaki Çırav Dağı'nda operasyon yapan güvenlik güçleriyle teröristler arasında çıkan çatışmada asker şehit oldu, asker yaralandı, terörist ise ölü ele geçirildi. Hakkari'nin Çukurca İlçesi'ndeki çatışmalarda da astsubay şehit oldu. Eruh kırsalında bir grup PKK'lı teröristin toplandığı bilgisini alan güvenlik güçleri önceki akşam bölgede operasyon başlattı. Karşılaştıkları teröristlere 'Teslim ol' çağırısında bulunan güvenlik güçlerine PKK teröristler ateşle karşılık verince çatışma çıktı. Çatışma bölgesine Siirt'teki 3'üncü Komando Tugay Komutanlığı'ndan ve Şırnak'taki 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı'ndan takviye birlikler sevkedildi. Teröristlerle güvenlik güçleri arasında gün boyu devam eden çatışmada askerin şehit olduğu, askerin yaralandığı belirtilirken, PKK'lı teröristinde ölü ele geçirildiği açıklandı. KAÇIŞ YOLLARI KESİLDİ Şiddetli çatışmalar sırasında PKK'lı teröristler dağlık bölgeye doğru kaçarak izlerini kaybettirmeye çalıştı. Şırnak'tan da operasyon bölgesine Sikorsky helikopterle Jandarma Özel Harekat Timleri indirildi. Çırav Dağı'nın stratejik noktalarına indirilen timlerin kaçan PKK'lıların izlerini sürdüğü ve bölgeyi çembere aldığı belirtildi. ÇUKURCA'DA ŞEHİT Hakkari'nin Çukurca İlçesi'nde de dün PKK'lı teröristlerle güvenlik güçleri arasında öğlen saatlerinde çıkan çatışmalarda Jandarma Astsubay Ferhat Erdem şehit oldu. Kırşehirli olan Astsubay Ferhat Erdem'in ilçenin Irak sınırındaki Kayalar Bölgesi Kazan Vadisi'ndeki çatışmada şehit düştüğü belirtildi. Diyarbakır'ın Dicle ile Ergani ilçelerini birbirine bağlayan karayolunda ise PKK'lı teröristlerin karayoluna yerleştirdiği el yapımı mayın güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirildi. Terhisine ay kalmıştı Siirt'in Eruh İlçesi'nde şehit olan askerlerden Jandarma Er Burak Kapucuoğlu'nun, ay sonra terhis olacağı öğrenildi. Kastamonu'da ikamet eden Metin ve Sevil Kapucuoğlu'nun çocuğu olan Şehit Er'in Kasım 2009'da terhis olacağı belirtildi. Aynı operasyonda şehit olan ve terhisine 2.5 ay kalan Hüseyin Gürlek'in Kütahya'nın Gediz ilçesindeki baba ocağına da ateş düştü. Şehit Hüseyin Gürlek'in bir ay önce izne gelince nişanlandığı ve terhisinin ardından evlenmeyi planladığı öğrenildi. 558055 Eyfel Kulesi böyle daha güzel Paris Belediyesi, Grand Palais'de "Çağlar Boyu İstanbul" konulu serginin açılışı için Ekimde Paris'e gelecek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bir jest yapmak üzere hazırlanıyor. Paris Belediyesi'nin aldığı karar uyarınca, Ekim ile 11 Ekim arasında kule, Türk bayrağının renkleriyle kırmızı ve beyaz olarak aydınlatılacak. Kulenin Türk bayrağının renkleriyle aydınlatılması için, daha önce kullanılmamış yeni ışıklandırma sistemi devreye sokulacak. Fransa'daki "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri, temmuz ayında yine Eyfel Kulesi'nin önünde Anadolu Ateşi dans topluluğunun gösterisi ve Mercan Dede konseriyle başlamıştı. Eyfel Kulesi, yılda ağırladığı milyonun üzerinde kişiyle dünyanın en çok ziyaret edilen turistik bölgeleri arasında ilk sırayı alıyor. Kuleyi günde 15 ile 20 bin arasında kişi geziyor. Gustave Eiffel tarafından 1889 yılında inşa edilen kuleyi, ziyarete açıldığından bu yana gezenlerin sayısının 240 milyonu aştığı tahmin ediliyor. "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri kapsamında Fransa'da ay süreyle, başta Paris olmak üzere 70'i aşkın kentte 400'ün üzerinde sanatsal ve kültürel faaliyetle Türkiye tanıtılıyor. 557637 Türk makinacıları rekabete hazır! Makine Tanıtım Grubu Eş Başkanı Adnan Dalgakıran, Türk makinecileri olarak dış pazarlarda güçlü bir biçimde rekabet etmelerini sağlayacak Ar-Ge desteğiyle 50 milyar dolarlık ihracata hazır olduklarını bildirdi. Dalgakıran, Ritz Carlton Otel'de düzenlediği basın toplantısında, dünyanın farklı bir ekonomik iklim yaşadığını, Türkiye'nin de bu iklimde fırtınadan az hasarla etkilenme mücadelesi veren ülkelerden biri olduğunu söyledi. Türkiye'nin teknoloji üretme noktasındaki eksikliğinin krizde kendilerini etkilediğini net bir şekilde gördüklerini ifade eden Dalgakıran, ''Avrupa'nın 6. büyük makine üreticisiyiz. Türk makine sektörü, Türkiye'nin toplam ihracatından yaklaşık yüzde 10 pay almakta ve bu payı her geçen yıl artmaktadır'' dedi. Makine sektörünün 24 milyar dolarlık ithalat ve 11 milyar dolarlık ihracat yaptığını anlatan Dalgakıran, ''24 milyar dolarlık ithalatın yüzde 70'ini bu ülkede ürettiğimiz halde ithal ediyoruz. AB ülkelerinin ürettiği makine değeri 800 milyar dolardır. AB ülkelerinde 25 bin üretici var. Biz 25 milyar dolarlık üretimi 20 bin üreticiyle yapıyoruz'' şeklinde konuştu. Dalgakıran, Türkiye'de teknoloji üretiminin stratejik bir temele oturtulması, Ar-Ge konusundaki teşvik ve desteklerin ileri boyutlara taşınması, Türkiye'nin ''Pategonya olmaktan çıkarılması'' ve Türkiye'ye giren ithal ürünlerle ilgili ciddi bir standardizasyon mekanizması kurulması gerektiğini söyledi. ''SEKTÖR, AVRUPA'NIN 3. BÜYÜK ÜRETİCİSİ KONUMUNA GELECEKTİR'' Türk makine sektörünün, Türk ekonomisinin hızlı büyümesi için ''belki de tek şansı olduğu'' görüşünü dile getiren Dalgakıran, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''50 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştirmek için, hükümetten Ar-Ge ve yurt dışı tanıtımı konusunda desteklerin artırılmasını istiyoruz. Bütün dünyada korumacılığın daha etkin hale geldiği bir dönemde teknoloji ihraç etmenin önemini fazlasıyla görüyoruz. Sanayileşen ülkeler sınıfından sanayileşmiş ülke olmak için yani kişi başına düşen milli geliri 10 bin-20 bin dolar aralığında tutmanın yolu, teknoloji bazlı üretimden geçiyor. Bunu yapacak sektör yüzde 85 yerli girdi oranıyla kendi teknolojisini üretebilme gücüne sahip olan makine sektörüdür. Hükümet, bugüne kadar çeşitli açılımlar üreterek başarılı projeler hayata geçirdi. Türk makinecileri olarak dış pazarlarda güçlü bir biçimde rekabet etmemizi sağlayacak Ar-Ge desteği ile 50 milyar dolarlık ihracata hazırız. Türk makine sektörü, önümüzdeki yıl içerisinde Avrupa'nın 3. büyük üreticisi konumuna gelecektir.;; Haziran ayında başlanılan tanıtım atağının hızlı bir şekilde devam ettiğinin altını çizen Dalgakıran, ramazan ayını takiben Anadolu'nun çeşitli illerine düzenleyecekleri seyahatlerle de bu çalışmalarına ivme katmayı planladıklarını kaydetti. Adnan Dalgakıran, makine imalat sanayinin, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'nin sanayileşmesinin de itici gücü olduğunu vurgulayarak, ''İnanıyoruz ki bu sektör gelecekte de ülkemizin gelişiminin temel taşı olacak'' dedi. ''TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ POTANSİYELİNİ TAM KULLANAMAMAKTA'' Makine Tanıtım Grubu Başkanı Ali Rıza Oktay da TÜİK verilerine göre Türkiye'de 23 bin kişilik orta ve büyük çaplı işletme olduğunu hatırlatarak, Türk makine sanayinin 20 milyar avroluk üretim ve 200 ülkeye ihracat yapmasına karşın potansiyelini tam olarak kullanamadığına dikkati çekti. Bugün yaptıkları ihracatın 2,5 katı kadar ithalat gerçekleştirdiklerini belirten Oktay, ''Üstelik de bu ithalatın önemli bir bölümü bizim ülkemizde bizim üretebildiğimiz ve hatta ihracatını yapabildiğimiz makinelerden oluşmaktadır'' dedi. Yaptıkları bir anketin sonuçlarına da değinen Oktay, ankete katılanların büyük çoğunluğunun Türk makinelerini kaliteli, güvenli ve daha uygun fiyatlı bulmakla beraber, ihtiyaç duydukları malzemenin Türkiye'de üretilip üretilmediğini bilmediğini söyledi. Oktay, bu sonuçların ardından özellikle Türkiye içindeki potansiyeli harekete geçirebilmek amacıyla başlatılan tanıtım kampanyasının bölgeler bazındaki çalışmalarına ise ekim ayından itibaren başlayacaklarını bildirdi. 556958 Koramiral Sağdıç’tan Kocaoğlu’na ziyaret GÜNEY Deniz Saha Komutanlığı görevine atanan Koramiral Kadir Sağdıç, Büyükşehir Belediye Başkanı ’nu ziyaret etti. Foça Çıkarma Filosu Komutanı olarak üç yıl önce bulunduğu ’de yeniden görev almaktan dolayı mutlu olduğunu ifade eden Sağdıç,  “İzmir Limanı, için hep öncelikli bir bölge olmuştur” dedi. Başkan Kocaoğlu da Koramiral Sağdıç’a başarı diledi ve ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 556378 Türkiye’den bu kez ‘Abhazya hamlesi’ Dışişleri Bakanı ile dünyanın en sorunlu bölgelerden birinde ve en karmaşık sorunlardan birinin odağında yatan ’ın başkenti ’teyiz. Gürcistan’dan geçen yıl tek taraflı olarak ilan eden ’ya bugün kıdemli bir diplomatımızın yapacağı ziyarete ilişkin açıklama ise Davutoğlu’nun iki günlük ziyaretine damgasını vurdu. Bunun aynı zamanda, Gürcistan ile arasında Ağustos 2008’de yaşanan savaşın ardından Abhazya’ya bir Batılı tarafından yapılan ilk ziyaret olacağı bildiriliyor. böylece, açılımından” sonra Kafkaslar’da, “düzen kurma misyonuna” yeni bir boyut katmış oluyor. Davutoğlu, Ermenistan ile ilişkilerin normalizasyonu öngören protokollerin geçen hafta açıklanmasından sonra, “Bölgenin her açıdan en güçlü ülkesi Türkiye’dir. Bütün ilişkilerimizde kriz çözerek ilerleyeceğiz. Düzen kurma misyonu bizimdir” demişti. ‘?tek kuramıyor’ Davutoğlu, bu vesileyle, bizim de son yazımızda eleştirdiğimiz bu ifadelerine de açıklık getirdi. Kendisiyle Tiflis’e uçarken konuya giren Davutoğlu, “düzen kurma” ifadesinin herhangi bir “emperyal niyet” içermediğini söyledi. sonrasında yaşanan “düzensizliğe” işaret eden Davutoğlu, “Hâlâ yarı kalıcı bir statüko bile oluşmuş değil etrafımızda” diye konuştu. Yeni düzeni kuracak olan tarafların, Soğuk Savaş sırasında olduğu gibi, sadece iki aktörden ibaret olmadığını da kaydeden Davutoğlu şöyle konuştu: örneğinde görüldüğü gibi, tek başına düzeni kuramıyor. Gürcistan ile savaşında görüldüğü gibi, Rusya da tek başına kuramıyor. Biz gerek ’da, gerek ’da, gerek Kafkaslar’da yeni bir düzenin kurulması gerektiğini söylüyoruz. Bu düzen kurulurken de aktif rol almak istiyoruz. Bu emperyal bir dürtü değil, bir gereklilik ve bunun gündeme gelmesi lazım. Dış aktörler bile Türkiye’nin bu yeni rolünü benimsiyor.” Gürcistan temasları Öte yandan, buradaki resmi kaynaklar, Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ünal Çeviköz tarafından Abhazya’nın başkenti Suhumi’ye bugün gerçekleştirilecek olan ziyaretin, Abhazya’nın bağımsızlığının tanınması anlamına gelmeyeceğini vurguluyorlar. Söz konusu kaynaklara göre, bu ziyaret “İlişkileri iyi tutmayı amaçlıyor” ve Gürcistan’ın bilgisi dahilinde gerçekleşiyor. Bu arada, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Tiflis ziyaretinin, hükümetinin son dönemdeki bazı gelişmelerin ardından duyabileceği kaygıları gidermeye dönük olduğu da belirtiliyor. Başbakan Putin’in ziyareti sırasında Türkiye ile Rusya arasında imzalanan belgelerle, Ankara ile arasında başlatılan uzlaşma sürecinin Gürcistan’ın Türkiye için önemini azaltmayacağı vurgulanıyor. Davutoğlu’nun ziyaretinin bunun teyit edilmesi açısından önemli olduğu kaydediliyor. Ankara-Erivan süreci Türkiye’nin Gürcistan ile Rusya ile olan ilişkileri açısından dengeyi korumaya kararlı olduğunu belirten kaynaklar, Ankara ile Erivan arasındaki sürecin Gürcistan’a da yarar sağlayacağını belirtiyorlar. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’da bunu burada bize teyit ederek şöyle konuştu: “Ermenistan ile normalleşmemiz Gürcistan’a zarar vermez. Aksine, bölgede öyle bir durum ortaya çıkar ki, Gürcistan da bundan istifade eder. Rusya ile yakınlaşmamız da Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne verdiğimiz önemi azaltmaz, aksine, Gürcistan’ın daha da istikrarlı olması için gerekli ortamın doğmasını sağlar.” Ancak, Türkiye’nin Gürcistan’ın Abhazya’yı ambargolar yoluyla izole etmesini de yanlış bulduğunu belirten kaynaklar bunun Abhaz yönetimini iyice Rusya’nın eksenine itecek bir yol olduğunu söylüyorlar.  Stratejik tercihler Gürcistan’ı Türkiye, ve ABD ekseninde tutmanın Ankara açısından stratejik bir tercih olduğunu kaydeden kaynaklar, Ankara’nın kıdemli bir diplomatını Suhumi’ye göndermenin bir amacının da bu olduğunu belirtiyorlar. Türkiye’de 400 bine yakın Abhaz kökenli vatandaş olduğunu kaydeden kaynaklar, bu kişilerin Türkiye ile -dolayısıyla Batı ekseniyle- bir “köprü” rolü oynayabileceklerine işaret ederek, Abhazya’nın tümüyle Rus eksenine kaymasının bu yoldan engellenebileceğini ifade ediyorlar. Buna karşın gözlemciler, bölgedeki gerginlik sürdükçe, Gürcistan’ın Türkiye ile Abhazya arasındaki ilişkilerin gelişmesinden çok memnun olacağını sanmadıklarını da belirtiyorlar.  Tutuklanan kaptan Bu arada, Gürcistan’ın Abhazya’ya giden Türk gemilerini alıkoymasının, ’de güvenliğe ve seyrüsefer serbestliğine büyük önem veren Türkiye’yi çok rahatsız ettiği de ifade ediliyor. Konu Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Gürcü mevkidaşı Grigol Vashadze ile dün yaptığı görüşmede de ele alındı. Gürcistan tarafından gemisine el konduktan sonra 24 yıl hapis cezasına çarptırılan kaptan Coşkun Mehmet Öztürk’ün akıbetinin ise Davutoğlu’nun bugün Gürcistan Devlet Başkanı Mikail Saakaşvili ile yapacağı görüşmede belli olması bekleniyor. Kaptan Öztürk’ün gemisinin mürettebatı ise Ankara’nın girişimleriyle Davutoğlu’nun ziyareti öncesinde serbest bırakılmıştı. 558141 Manisa'da hedef puan! Yaralı, yaptığı açıklamada, takımın, Sivasspor maçı hazırlıklarını Tarık Almış Tesisleri'nde sürdürdüğünü belirtti. Sivasspor'un kaliteli bir ekip olduğunu kaydeden Yaralı, ''Hazırlıklarımız devam ediyor. Bu maçtan puan bekliyoruz. Her ne kadar henüz puan alamasa da biz Sivasspor'un ne kadar kaliteli bir takım olduğunu biliyoruz. Sahamızda oynamanın avantajını kullanarak, galibiyete ulaşmalıyız. Taraftarlarımıza zevkli bir maç izleteceğimizi düşünüyorum'' dedi. Diğer yandan Kenan Yaralı, genel menajer Öner Karalar, teknik direktör Mesut Bakkal ve kaptan Güven Varol, sakatlığı bulunan genç futbolcu Hüsnü Başkurt'u ziyaret ederek moral verdi. Yaralı, doğum günü olan genç futbolcuya pasta ikram etti. 556581 Bakan uyardı: Domuz gribi hızla geliyor Bakan Akdağ, "Önemli olan, kendi ülkemizde yayılmayı yavaşlatmak, riskli grupları korumak, onları aşılamak, ne yapacağımızı bilmektir.     Çok insan hastalanacak önümüzdeki günlerde. Türkiye'de de birçok vatandaşın hastalanması mümkündür." dedi. Türkiye ile Kosova Cumhuriyeti, sağlık alanında daha fazla işbirliğine gidiyor. Konuya ilişkin anlaşma Sağlık Bakanı Akdağ ve Kosova Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Alush Agashi tarafından dün Ankara'da imzalandı. İmza töreninin ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Akdağ, domuz gribinin yayılma hızının her geçen gün arttığına işaret etti. Akdağ, domuz gribine yakalanmış hastayla karşılaşıldığında özel hasta muamelesi yapmaktan vazgeçmek gerektiğini kaydetti. Akdağ, hastalığa karşı ellerin çok iyi yıkanmasının önemine değinirken, Sağlık Bakanlığı ve sağlık yöneticilerinin uyarılarına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. 557766 Trabzonspor'da Yattara bu hafta da yok... 'da Yattara bu hafta da yok...  ’da sezon öncesi Standard Liege ile yapılan hazırlık maçında ayak bileğinden sakatlanan ve bu sezon forma şansı bulamayan Gineli oyuncu ’nın İstanbul maçında da forma giyemeyeceği bildirildi. Kulüp futbol şube sorumlusu Dr. AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yattara’nın ayak bileğini kullanmakta sıkıntı ve tereddüt yaşadığını belirterek, "Bu nedenle hoca onu görev alabilecek durumda görmedi. Biraz daha bireysel çalışmasını talep etti. Onun için takımdan ayrı salonda koordinasyon çalışıyor. Bu da demektir ki hoca onu hafta sonu düşünmüyor" dedi. Yattara’nın güven sorununu henüz tam olarak aşamadığını anlatan Alioğlu, "Dönme hareketlerinde güvensiz, yere sağlam basamıyor. Hoca da üst düzey kullanılamayacağı için riski göze alamam dedi. Bu nedenle biraz daha koordinasyon ve güven duygusunu geliştirici tıbbi bir uygulama talep etti" diye konuştu. Alioğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçındaki taktik antrenmanlarda da Yattara’nın yer almadığını belirterek, şöyle konuştu: "Hocanın prensipleri var. ’İki gün antrenmanda kullanamadığım oyuncuyu ekibime katmam’ diyor. Oyuncu bu süreci tamamlaması için İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında olmayacak. Ondan sonraki hafta durumu netlik kazanacak." 556488 Kart: Faşizan sürecin parçası Milletvekili “Ortada olan tablo şudur ki; bu hükümet, parti devleti yapılanmasını bürokratik aşamada çoktan tamamladı Şu anki hedefin yargıyı bağımlı hale getirmek. Bu da tamamlandığında faşizan yapı, parti-devlet yapılanması kurumsal hale gelmiş olacak” dedi. Kart, şöyle devam etti: “Bu süreçte siyasi yetki kullanılarak baskı aracı oldu. Bu işin içinde de Başbakan doğrudan var. Başbakan ve hükümet kendilerine muhalefet eden, az veya çok, hele hele kararlı bir şekilde muhalefet eden birileri varsa bir kin, öfke ve husumet duygusu içinde bunu bir tehdit aracı olarak vergi denetimini, teknik yolla yapılan şantajlardır bunlar. Bu, faşizan sürecin bir parçasıdır.” 556671 Mustafa Kutlu beş duyuya kalbi ekliyor Mustafa Kutlu beş duyuya kalbi ekliyor 'Tahir Sami Bey'in Özel Hayatı', Mustafa Kutlu'nun kendi “hikâye poetikası”nı da işlediği önemli bir eser FOTOĞRAF: YUSUF ÇAĞARÖMER LEKESİZ Poetikayla ilgili ilk müstakil çalışmanın Aristo tarafından yapıldığını biliriz ama onun bu çalışmayı edebiyatın doğasıyla ilgili kendi zamanında ortaya çıkan hangi sorulara karşılık olarak yaptığını bilmeyiz. Yine de onun sayesinde şu bilgiye ulaşmış olmayı kazanç sayarız: Edebiyat olarak neyin, nasıl anlatılacağı yazan hemen herkesin ezeli problemidir. Kimileri Aristo'nun izinden yürüyerek kendi poetikaları üstüne müstakil çalışmalar yapmışlar, kimleri de kendi şiir, hikâye, öykü ve romanlarında konuya ilişkin açıklamalar yapmayı ya da en azından kimi ihsaslarda bulunmayı seçmişlerdir. Mustafa Kutlu'nun Dergah Yayınları arasından çıkan Tahir Sami Bey'in Özel Hayatı adlı yeni kitabı, kendi “hikâye poetikası”nı da işlediği önemli bir eser olarak ulaştı elimize. Türk öykücülüğünün kilometre taşlarından biri olan Kutlu, Hüzün ve Tesadüf'üyle öykü kitaplarına ara verip, sonraki kitaplarını (Uzun Hikâye, Beyhude Ömrüm, Mavi Kuş, Tufandan Önce, Rüzgârlı Pazar, Chef, Menekşeli Mektup, Kapıları Açmak ve Huzursuz Bacak'ı), “hikâye” türünde yazmıştı. Tahir Sami Bey'in Özel Hayatı'yla da “hikaye” türüne can ve kan taşımayı sürdüren Kutlu'nun bu eserini ilk bakışta onun “Hikâye Poetikası” olarak okumaya çalıştık. Kutlu, hikâye poetikasını üçlü bir yapı üstüne kurmuş: 1) Sanatın niteliği, sanatçının farkı: Sanatın kaynağı hayattır. Kutlu “sanki” sözcüğüyle, olmamış gibi olanların, hayatın dışına düşenlerin tam da hayatın içinde olduğunu vurgular. Ona göre hayat, bir antikacı vitrininden görülen resimdir, bir kıpırdanıştır, bir nefes alıştır, kalp çarpıntısıdır, gülücüklerdir, onunla belirginleşen gamzelerdir, bir çift hareli gözdür. Sanatı hayattan devşiren göz nazardır. Beş duyuya (duygusal his, derin duyuş olarak) kalbi de ekleyen Kutlu, hikâyeciyi “Acılar, sevinçler, mücadeleler, inançlar, kavgalar, düşler, kalp kırıklığı, karşılıksız sevdalar, arkadaşlıklar, yalnızlıklar ve mutluluklar”ın, “Sakin, durgun, ama bir kadarda derin denizler”in anlatıcısı olarak tanımlar. Hikâye uydurmadır; gerçekle ilişkisi sınırlıdır. Bilenen bir olay ya da durumun yazıyla ibda edilmesidir. Hikâyenin uydurma oluşu, yokun varlığı varın yokluğundan bir kinayedir; olaylar ve haller öylesine birbirine benzer ki, bunların öznelerini, nesnelerini, mekanlarını ve zamanlarını değiştirerek anlatmak hikâyenin özüne zarar vermediği gibi anlatılanda herkesin (zamandan ve mekandan bağımsız olarak) kendisinden bir karşılık bulması da onun “olabilirlik” dairesini hayatın dairesine bitiştirir; sonuçta olmamış olan olmuş, olmuş olan olmamış gibi anlatılabilir. Sanatın, “gerçekle sınırlı alakası” işte bu “sınırsızlık” nedeniyledir. Sanatçı, “tüccar değil”dir; kendine göre ilginç bulduğu konuları, kişileri, olayları eserinde “kendince” bir bakış açısıyla işler. Kutlu'nun “kendince” vurgusu, Batılı söyleyişiyle “bakış açısı”na, yerli söyleyişiyle “tabir tarzı”na denk düşer. Elbette, dünya görüşü itibariyle Kutlu'nun tercih edebileceği tanım “tabir tarzı”dır. Çünkü, Efendimizin “İnsanlar uykudadırlar, ancak öldükleri zaman uyanırlar” Hadisi'ne göre, gündelik hayatta rüyanın tabir edilmesindeki zorunluluğu, sanatçı da bir rüya olarak yaşadığı şu zamanın hadisatına uygulamak yani yaşananları tabir etmekle sürdürür. Onun tabir edişi, bir hikâyeyi kuruşu ve anlatışıdır; çünkü her rüya, hem anlatanın anlatışına, hem dinleyeninin dinleyişine, hem de tabir edicinin tabirine göre farklılıklar yüklenir. Tahir Sami Bey'in Özel Hayatı'nın girişinde “Yekpâre zaman nedir?” diye soran ve bunu Tanpınar'ın da bilmediğinden emin olarak, “Fâni ile bâkinin farkı fark eden için eşya kaç para eder” diyerek maluma dönüştüren Kutlu, “tabir tarzı”yla da Tanpınar'ın “rüya estetiği”nin üstündeki sisi kaldırıp, söz konusu Hadis'in penceresinden bakmadan rüya estetiğinin anlaşılamayacığını ve uygulanamayacağını zımnen belirler. 2)Tahkiyenin şekil, maksat ve yönü: Kutlu'ya göre hikâye uydurma'nın da bir ölçüsü vardır. Bu ölçü, anlatılanla, onun anlatılış biçimindeki asli dengeye dayanmaktadır. “Şimdi edebî eserlerde böyle konu kısıtlaması” olmasa, “ne anlatıldığına değil, nasıl anlatıldığına” daha çok bakılsa da Kutlu, her ikisinin bir dengede buluşturulmasından yanadır. Çünkü, modern anlatım tekniklerindeki uygulamalar, biçimsel yenilikler revaçta olmasına rağmen edebiyatla –oyuncağa dönüşmemesi için- fazla oynamamak gerekir. Diğer bir söyleyişle şimdiki zamanın yazarı Molla Cami gibi anlatmayacaktır ama anlatırken onun anlatış biçiminin de cahili ve münkiri olmayacaktır. Asıl olan hikâyecinin tabir tarzı'dır; hikâyeyi kendi yorumu, kurgusu ve üslübuyla anlatmalıdır. Hikâyede konu bütünlüğü, örgü sağlamlığı önemlidir ki, anlatıcı kahramanlarının gerçekliği adına da olsa bunlardan taviz vermemelidir. “Zaman geçer, doğan ölür, elde bir kuru nam kalır.” Hikâye bu geçen – ölen – kalan üçlemesinden türemekle kalmaz, onları kıyametle sınırlı olarak ebedileştirir ve bu edebileştirme de aslında sözkonusu üçlemeyi pekiştirmeye yarar: “Zaman geçer, doğan ölür, elde bir kuru nam kalır.” Bunları görebilmek için hayatın dur-durak bilmeyen akışından uzaklaşmak gerekir ki, bu uzaklaşmadan doğan hikâye aynı zamanda özel bir alanın inşasına, telaştan, dağdağan kaçıp yazının dünyasına sığınma aracı dönüşüverir; Hikâyenin geçeni, öleni, kalanı kuşatan iklimi anlatıcı ve okur için esenlikler, rikkatler üreten özel bir dünya niteliğine bürünür. 3) Sanat ve hududullah arasındaki zorunlu ilişki: Hayat, bildiğimiz ve bilebileceğimiz, anlattığımız ve anlatabileceğimiz herşeyden daha büyüktür; kuşatılması imkansız bir diller ve haller bütünü olarak bizlerin varlığıyla anlam kazanmasına rağmen, bizi kaale almayan bir akış içinde akar gider. Kültürler, hayatın akışını bir anlam dizgesi içinde toplar ve bu dizgeyi doğru – yanlış, helal –haram... gibi sınırlarla belirlerler; sınırların niceliği ve niteliği her kültüre göre de farklılıklar arzeder. Kutlu, hikâyede kültürlerin kendilerine mahsus sınırlarını, diğer bir söyleyişle kendi kültürün sınırlarını değil, “vasat” bir kültürün sınırlarını esas almaktan yanadır. “Hududullah” kavramını bu maksatla kullanarak, “ontolojik sınır”a uymanın zorunluluğuna işaret eder. Ontolojik sınır, örtüyü, gizlemeyi, perdelemeyi dayatır; “bilinmek” için insanı ve alemleri yaratan Tanrı, bilinmesine mahsus her açıklamayı, işareti, gizi de –en geniş anlamıyla- kulu ile kendisi arasında bir perde kılmıştır. “Bilinmek” isteyen perdeler yarattığına göre, bilmeyi sağlamak (tahkiye etmek) isteyen de onun yaratışına taabi olarak perdelere itibar etmek zorundadır. Kutlu, “Kimse kimseyi yeterince tanıyamaz. Zaten gerçeğin ne olduğunu, eşyanının hakikatini bilmiyoruz. Hayata ve kendimize dair kadar meçhul var ki, hangi birini dile getirelim?” sözleriyle söz konusu zorunluluğu tekil bir idrak ve anlayışta birleştirir. Kutlu'ya göre, hikâye esas itibariyle ulvi olana yönelmeli, ulvî olanın vücut bulması için süflî olanın zikredilmesi zaruri olsa bile bunu ölçüsüne göre yapmalıdır. Çünkü insan şerefli mahluk olduğu kadar, hayvandan aşağıya da düşebilecek bir tabiatta yaratılmıştır. “Olağan işler” cümlesinden sayarak insanın “şerefli” karakterini değil hayvani karakterini anlatmayı edebiyata dahil etmeyen Kutlu, bu ısrarında “Görmedin mi, Allah nasıl bir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü yerde sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzetti ağaç, Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir. Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, yüzden ayakta durma imkanı olmayan kötü bir ağaca benzer” ayetlerine (İbrahim, 24, 25, 26) yaslanır ve hadlerle varolan dünyada hadleri iptal edilmiş bir edebiyatın da edep dairesinden çıkacağına inanır. Ayrıca Kutlu, tümüyle kuşatılması imkansız olduğundan ruhsal yanıyla insanın zaten mahrem bir niteliğe sahip olduğundan hareketle, onun özelini, mahremiyeti de gözeterek sadece onun tahkiyesinin değil, anlatanın her işinin de “Hududullah”a bağlı olmasını önerir. Kutlu'nun poetikasında, bizzat bu kitapla da örneklendirdiği şekilde “sadelik” büyük bir yer tutar; basitliğe düşmeyen sadelik, tıpkı hayatın akışındaki gibi tahkiyede de güzel söz olarak kendiliğinden akmalıdır. Kutlu, Tevrat'ın trajedi, İncil'in drama merkezli tahkiye tarzlarının Kur'an'da toplanışından ve artık tahkiyenin –son tahlilde- Allah'la başlayan ve Allah'la biten bir hayat algısı içinde, Allah'ı yücelterek hatırlatma işlevinden hareketle, “Fâni ile bâkinin farkını fark eden” tümel yaklaşımı benimsemiş, bireylerle ilgili her durumu ve eylemi bu tümele ait tikel durumlar olarak anlatmıştır. Diğer bir söyleyişle Kutlu, Batılıdır, moderndir gibi kompleks ürünü mülahazalarla, parçalanmış bir zihinin ürettiği unsurlara yaslanarak hikayede artistik oyunlar oynamak yerine, Semavi hikayeye mahsus hakikatin derin ve kuşatıcı izlerini sürmeyi seçmiştir. Peki Kutlu, “Tahir Sami Bey'in Özel Hayatı”nda bu poetikasını hangi olaylar, haller ve kişiler üstünden anlatır? Bu sorunun tam cevabını arayanların kitabı okumaları gerekir. Kutlu, yazdı ve kenara çekildi; biz kitabı “ilk bakışta” böyle okuduk, bakalım sizler nasıl okuyacaksınız? 556435 Halit Refiğ’in korkusu neydi? HALİT  Refiğ menhus hastalığın pençesinde. Küçük görünen ama aslında çok derin bir nedenle... Anlatayım... Memorial Hastanesi’ndeyim. Kattaki görevli hemşirelere “Halit Refiğ’i görmek istediğimi”  söyledim. “Temizleniyor, birazdan biter, haber veririz”  dediler. Ama bu temizlik “rutin”  değilmiş meğer... Tekerlekli sandalyede mavi gözlerini iri iri açarak Halit Abi, “Ameliyata hazırladılar. Ameliyata gidiyorum”  dedi. Kısa bir sohbetimiz oldu. Ellerini, omzunu okşadım. Gene sevecen, gene abi şefkatiyle bakıyordu gözleri... Asansöre kadar götürdük. ana kadar serinkanlı görünen, kaygılarını belli etmemeye çalışan eşi Gülper Hanım ve dostları Prof. Gülçin Bermek’le odaya geçtik. Halit Abi’yi konuştuk. Ve... Koca Halit Refiğ’i menhus hastalığın pençesine düşüren nedeni dinledim. Eşi Gülper Refiğ anlatıyor: Hiçbir şeyden korkmazdı. Ne aslandan, ne çiyandan, ne yılandan, ne silahtan... Sadece bir tek korkusu vardı. da anestezi... “Narkoz aldıktan sonra bir daha uyanamam”  korkusu değil, “Ya uyandıktan sonra beynimdekiler uçmuş olursa... Ya hafızamı kaybedersem”  kaygısı... beyin ve içindeki birikim, Halit Refiğ demek. Bu nedenle safra kesesinde taş olduğu halde yıllarca aldırmadı. Sonunda ay önce taşın safra yollarını tıkadığı ve habis tümörlerin oluştuğu saptandı. Ameliyatla temizlendi. Kurtuldu sanıyorduk. Meğer karın zarına metastaz yapmış.   Bakınız... Bir sıradan görülebilecek narkoz korkusu aslında bir büyük değer için hangi kaygılara neden olmuş. Kişisel “ömür”  vadesi ekseninde bir kaygı değil, beyniyle insanlığa ve bu ülkenin sanatına yapabileceği şeyleri riske etmemek kararlılığı... Karılar Koğuşu, Vurun Kahpeye, Haremde Dört Kadın ve daha nice büyük sinema yapıtı bu beynin ürünü... Ama gene de... Oldu mu bu Halit Abi?.. Kendisi için dünya kayılarından nasıl uzakta olduğuna da bir örnek vereyim... Bir amcası Terakki Lisesi’nin kurucularından, diğeri ’un ilk özel hastanelerinden Sağlık’ın kurucusu... Aile varlıklı.  Halit Refiğ, mirastan kendisine kalanı kabul etmemiş. Kendine özgü bir ve yürek adamı. Ulusal sinemanın harcı ve temel taşları onda... Benim gittiğim gün yapılan boru takılarak doğrudan sıvıyla beslenmeyi sağlamak amaçlıydı. Gecenin bir saatinde onun Irmak Zileli’yle söyleşisinden oluşan “Doğruyu Aradım, Güzeli Sevdim”  adlı kitabını okumayı sürdürdüm. İSLAMIN GOSPELİ ONA  “İslamın Tarkan’ı”  diyorlar.  Adı Sami Yusuf.    Cuma gecesi Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’ndaki konserindeydim. öncesiyle başlayayım... ’nın merkezi bir kahvesinde atıştırdık. Konser saatine kadar insan manzaralarını izledik. ve Nişantaşı’nın diğer caddelerinden hiç görülmemiş yoğunlukta başörtülü hanımlar ve genç kızlar akıyordu aşağılara... Bir tarz eğlencenin tavan yaptığı ’in yanından kıvrılarak Cemil Topuzlu’ya ulaşıyorlardı. İçeriden görüntülere gelince... Açıkhava tiyatrosunda ilk kez başları açıklar küçük bir azınlık olarak kalmışlardı. Ve... Gene ilk kez erkekler küçük azınlıktı. Yerim iyiydi. En ön sıradaydım. Koltuklarımızda isimlerimiz yazılıydı. Yandaki bloğun ilk sırasına göz attım, onlardaki etiketlerde de “”  yazılmıştı. Sami Yusuf’un muhafazakâr kesim için önemli isim olduğuna bir referanstı bu. Daha da ilgiyle bekledim müziğini... Yaşamımda hiç görmediğim gazeteci ve kamera ilgisiyle karşılaştım. Onlarca kamera ışığı, önümde iri bir mikrofon demeti “Güneri Bey buradayız”  diye objektiflerine bakmamı isteyen çağrılar... En ilginci de sorular... “Güneri Bey, bu çok farklı bir türü, neden geldiniz? Sami Yusuf’un müziği hakkındaki görüşleriniz ne?”  Anlaşılan bu ilginin sebebi, yadırganmış olmamdı. Gerçekten de ilginç. dünyasının özel ilgi gösterdiği bir ünlü sanatçı geliyor ama bizim mahalleden -Ece Vahapoğlu dışında-  gelen yok. Adam önemsenmemiş diyemem, çünkü en küçüğünden en büyüğüne bütün televizyonlar muhabir ve kamera göndermiş. Neyse... İzlenimlerimi yansıtayım... caz, pop ritmiyle içinde sık sık “Allah”, “Muhammed”, “Mustafa”  gibi inanç dünyasının önemli kelamı geçen mısralar... “La ilahe illlallah”  diyor, mikrofonu tribünlere uzatarak beden diliyle “Gerisini siz söyleyin”  mesajını veriyor. Tribünlerden “Muhammeden Resulallah”  yankıları yükseliyor. Arkalarında Batı müziğinin tüm vurmalı, telli, nefesli çalgıları ve hareketli spot ışıklarıyla tam bir rock konseri sahnesi... Geriye dönüp sıralara baktım. Gerçekten heyecan, samimiyet, coşku vardı. Bu tarz müzik çok eleştirildi. Bizde de böyle gruplar var... Grup Endişe, Grup Dem, Hicret, Umut Zen gibi... Eleştirilere hiç katılmıyorum. Bunu İslam dünyasındaki modernleşmenin işaretlerinden biri olarak görüyorum. Geleneksel mekânların tutucu kalıpları ve çatık kaşlı zaptiyelerinin dışında gene inançlı ama sevgi dolu, evrensel müzikle birbirine yaklaşan sosyalleşme kötü mü? İslamı ile özdeşleştiren kan ve çatık kaş önyargıları böyle böyle kırılır. Ayrıca... İlahi ya da ruhani müzik neden İslamda da yapılmasın? Bakın Gospel, org ya da piyano eşliğiyle kilisede yapılan vokal değil midir? İlla nefesli çalgı ney ve vurmalı çalgı mı olacak? Şimdiden içinde piyano olan mevlevihanemiz yok mu? Gospelin “god (Allah)”  ve “spell (söylem)”  ifadesinin birleşiminden oluştuğu, “Tanrı kelamı”  anlamında olduğu söylenir. İslamın yeni sanatçılarının da yapmak istediği bu. 557064 Abdullah Muradoğlu: Avrupa'nın öteki yüzü.. Abdullah Muradoğlu 09 Eylül 2009 ÇarşambaAvrupa'nın öteki yüzü.. Türk göçmenlerin sorunlarıyla ilgili bir araştırma yapmak için Fransa'ya giden TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin resmi makamlar tarafından ciddiyetsiz bir şekilde karşılandıklarını yazmıştım dün. Sadece resmi kurumlar değil, Fransız insan hakları kuruluşlarının da dışarıdan gelen heyetlere aynı şekilde davrandıklarına dair “Almanya İnsan Onuru ve Hakları Derneği(HDR)” eski genel başkanı Mehmet Doğan'ın bir anekdotunu aktarmıştım. Mehmet Doğan aradı ve yazdığımın doğru ancak eksik olduğunu söyledi. Meğer hatırladığımdan daha fazlası başlarına gelmiş. Mazlum Der'in oluşturduğu bir delegasyon ile 11 Eylül sonrası Batı Avrupa'da müslüman göçmenlere yönelik baskıları araştırmak için Almanya ve Fransa'ya gitmiş.. Delegasyonda Türkiye'den akademisyenler de bulunuyormuş. Önce Almanya'da “Alman İnsan Hakları Derneği” ile görüşmüşler. Yetkililer önce Almanca bilen Kürtçe tercüman isteyip istemediklerini sormuş bizim heyete. Heyettekiler Kürt sorunuyla ilgili olarak gelmediklerini, Almanya'daki insan hakları ihlallerini konuşmaya geldiklerini belirtmişler. Zurnanın zırt dediği nokta da burası sevgili okurlar. Paris Olayları sıcaklığını koruduğu için sürekli Fransa'daki ihlallere dikkat çekmiş Almanlar. Yani, laf bir türlü Almanya'ya gel(e)miyor. Heyet Paris'te de aynı muameleye maruz kalıyor. Fransa'nın elli yıllık tarihi olan “İnsan Hakları Federasyonu” ile yapılan görüşme de aynı şekilde geçiyor.. Heyetin Türkiye'yle ilgili olarak geldiklerini düşünmüş Fransızlar da.. Pasta çörek, ayran börek. Ama konunun Fransa olduğunu anladıklarında muhabbete kesik atmışlar. Fransızlar da Almanya ve İtalya'daki insan hakları ihlallerini anlatıp durmuşlar. Almanya'nın, İtalya'nın sabıkalı olduğuna değinmişler falan. Onlar da bir türlü Fransa'ya gelememişler işte. “Paris Olaylarını CNN'nin verdiği görüntülere bakarak yorumlamayın. Ciddi ihlaller yok” demişler bir de, pişkin pişkin. Anlayacağınız kendi ülkeleri söz konusu olunca herkes topu taça atıyor. Mehmet Doğan Batı Avrupa'daki insan hakları kuruluşlarının daha çok kıta dışındaki ülkelerdeki sorunlara odaklandıklarını belirtiyor. “Uzun yıllar Avrupa'da yaşayan biri olarak karşılaştığımız muameleleri ben yadırgamadım ama Türkiye'den gelenler çok iyi niyetli ve heyecanlıydılar. Onlar için sürpriz oldu tabii” diyor. Mehmet Doğan, Batı Avrupalıların konu Türkiye olunca çok iştahlı davrandıklarını, ama iş kendi ülkelerine gelince çok yavaş olduklarını ifade ediyor. Mesela Neonazilere karşı hızlı hareket etmiyorlar, oldukça serin davranıyorlarmış.. Bakın ne diyor.. “Neonazilere karşı ortak basın toplantısı yapalım diyoruz, yapmıyorlar. Randevulara geç gelmeler, ciddiye almamalar, nezaketsiz davranışlar, her zaman karşılaştığımız durumlar” Doğan “Batı'da Doğulu olmak” kitabında zaten anlatıyor bütün bunları. Anlayacağınız, tecrübeyle sabit durumlar bunlar.. Hep Batı Avrupalılar Türkiye'yi eleştirecek değiller ya.. Biraz da biz Avrupa'yı eleştirelim. Hiç olmazsa çuvaldızı kendimize, iğneyi başkasına batırıyoruz. Umre'den tedirgin değilmiş.. Ertuğrul Özkök'ün umreye gitme fikri karşısında Oktay Ekşi'nin rahatsız olduğunu ben uydurmadım. Özkök TRT'deki bir programda Ekşi'nin çok tedirgin olduğunu söylemiş ve şöyle devam etmişti: “Oktay Bey'e ne amaçla gittiğimizi uzun uzadıya anlattım. Fakat biz giderken, bizi geçirmeye da geldi. Yani uğurlayıcılar arasında da vardı.” Umreye gitmek, ister gazetecilik, isterse kişisel amaçlarla olsun, kadar uzun boylu anlatılacak bir şey değil. Demek ki ortada Oktay Ekşi açısından kuşkulu yahut anlaşılamaz bir durum söz konusuymuş. Akşam'dan Nagehan Alçı'ya verdiği söyleşide umreden rahatsız olmadığını bildirmiş Ekşi.. Gerçi kendisi gazeteci olarak umreye sıcak bakmazmış ama konu gazetecilik olunca Ertuğrul Özkök kendini hiç tutamazmış. Umrenin kendisinin ilgi alanı dışında olduğunu ifade ediyor Ekşi ama en az kendisi kadar laikliğe duyarlı insanların umreye gittiğini belirtme ihtiyacı da duyuyor.. 'Beni örnek almayın yahu, başka örnekler de var' demeye getiriyor bir yerde(oh be, rahatladık).. Oktay Bey, Ertuğrul Özkök'ün umre seyahatinden rahatsızlık duymadığını söylemiş. Ama zaten konu gazetecilik ise neden rahatsızlık duysun.. Başta öyle olmadığına dair bir kanı oluşmuş olsa da Ertuğrul Özkök tarafından ikna edilmiş. Özkök epey dil dökmüş ama sonunda da kazanmış. Fakat anlayamadığım bir nokta var.. Oktay Bey, gazetecilik maksadıyla olsa bile umreye gitmeyeceğini ifade etmiş. Çünkü ilgi alanı içinde değilmiş. Nagehan Alçı soruyor: “İnançla ilişkinizden dolayı mı?” Ekşi cevap veriyor: “Hayır. Öteki dinlerle ilgili bir tören de olsa kendimi konuya yabancı hissederim. Ben gitmezdim” İnançla ilgili mevzuların kişisel düzeyde tartışılmasına ben de sıcak bakmam.. Ekşi, en çok satan bir gazetenin başyazarı.. Ben dünyada bile yokken Kurucu Meclislerde Anayasa Komisyonu'nda yer almış birisi. Bir parça siyasete girmişliği falan da vardır. Elli yıldan fazla yazı yazıyor ve kendi çizgisindeki insanlar için yön gösterici niteliğe sahip. Halkı müslüman bir ülkede yaşayıp da umreyi, haccı kendisine yabancı bir konu olarak görmesine şaşırdım Ekşi'nin. İnanç açısından sormuyorum bu soruyu.. İçinde yaşadığı toplumun inanç hareketlerine bu kadar ilgisizliğin bir başyazar açısından sakıncalarını sıralamaya gerek var mı, bilmiyorum. Belki de Ertuğrul Özkök gibi uzun uzadıya anlatmam gerekiyordur. Bak şu İngilize… Milli Savunma Bakanımız Vecdi Gönül, Londra'da Savunma Fuarı'na katılmak için İngiltere'den vize almak için başvurmuş. AB ile üyelik müzakereleri yürüten bir Hükümetin bir bakanının vize almak zorunda kalması ayrı bir tuhaflık zaten. İş vizeyle kalsa, İngilizler Gönül'den parmak izi de almak istemişler. Hem Bakan Gönül, hem de Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar parmak izi vermeyi reddetmiş.. Bir skandal patlayacak iken İngilizler parmak izi istemekten vazgeçmişler. İş tatlıya bağlanmış.. İyi, güzel, ya diğer vatandaşlarımız ne yapacaklar? Kuzu kuzu parmak izi vermeye devam edecekler mi? Peki, İngiltere, Avrupa Birliği ülkelerinden gelenler için de parmak izi istiyor mu? Mesela Yunanistan Savunma Bakanı vize için parmak izi veriyor mu? Yoksa bu muamele Türkiye'ye mi özgü? 557262 Vali Güler: "Son yılların en büyük afeti..." Güler, yağışın can ve mal kaybına neden olduğunu söyleyerek, "İstanbul'da son yıllarda hiç yaşamadığımız bir doğal afet yaşandı. Geçen yıl Eylül ayının tamamında 44 kilogram yağmur yağmışken, uzun yılların Eylül ayının ortalaması 35 kilogram iken, sadece dün ve bugün 220 kilogram yağmur yağdı" dedi. Olayın başından itibaren uyarı ve kurtarma çalışmalarında zamanında ve etkin müdahale edildiğini söylene Güler, kurumlar arasında örnek bir işbirliği ve koordinasyonun sağlandığını söyleyerek, "10 helikopterle havadan müdahale yapıldı. Bu helikopterler arama kurtarma, ambulans ve keşif helikopterleriydi. Hem Çatalca, hem Silivri, hem de kırsal alanlarda mahsur kalan vatandaşlara öncelikle botlarla müdahale edildi. Selimpaşa'da sahildeki sitelerin bulunduğu bölümde binanın yıkıldı, 800 konutun su altında kaldı, Silivri'de de 900 ev su baskınına maruz kaldı. Yine Silivri'de okul, devlet hastanesi, sağlık ocağı ve tesisleri de sudan etkilendi, araç sele kapıldı, 20 sandal da battı" diye konuştu. Cuma gününde itibaren tekrar yağış geliyor Vali Güler, etkili yağışın yarın da özellikle İstanbul'da süreceğini beklediklerini belirterek, "Yağış perşembe ve cuma günü de aralıklarla devam edecek. Ancak cuma gününden itibaren tekrar etkili bir yağış İstanbul'da beklenmekte. Bu nedenle vatandaşlarımıza gerekli uyarıyı yeniden yapmak istiyorum. Yağışın yoğun olduğu alanlarda mümkünse araçlarıyla yola çıkmasınlar" dedi. Güler, "Yola çıkanların da TEM otoyolunu kullanmalarını öneriyoruz. Çünkü E-5'te zaman zaman su baskınları yaşanabiliyor. Bir diğer uyarım da; özellikle E-5 ve TEM dışındaki köy ve belde yolları da taşkın ve sele maruz kalan yollar. Bu yollarda yolun yumuşaması neticesinde zaman zaman kopmalar, çökmeler yaşanabilmektedir. Bizzat yaptığımız tetkikte yolların bir kısmının asfaltlarının kalktığını, yolların çökmekte olduğunu gördük. Vatandaşların ısrarla bu yollardan geçmekte olduğuna şahit olduk. Vatandaşların can emniyetlerinde bu tür olaylar sıkıntı yaşatıyor. Güvenlik güçlerimiz bu yollarda seyrüseferi engellemek için gerekli çalışmaları yapıyor" dedi. 557686 "Türkiye yüksek uçuyor!" Polonya'da düzenlenen Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonasında, grubunda oynadığı Litvanya ve Bulgaristan maçlarını kazanan Türkiye, İspanyol basınından övgü aldı. Turnuvayla ilgili verilen haberlerde, Türkiye'nin gösterdiği performans öne çıkartılırken, El Mundo Deportivo gazetesi, ''Türkiye yüksek uçuyor'' yorumunda bulundu. AS gazetesi de Bulgaristan'ı 94-66 yenen Türkiye'nin ''rakibine diz çöktürdüğünü'' yazdı. ''Türkiye'nin çok açık fikirleri var ve yükseğe göz dikiyor'' başlığını atan Marca gazetesi ise, Türkiye'nin yıldız oyuncuları Ersan İlyasova ve Hidayet Türkoğlu'nun Bulgaristan karşısında sadece 15 dakika oynayarak dinlendirildiğini kaydetti. Yapılan değerlendirmelerde, ''Türkiye bir orkestra gibi işliyor. Etkili bir oyun ortaya koyuyor ve oyunun sıkıştığı anlarda çözümü getirme kapasitesine sahip oyuncuları var'' denildi. 558082 AK Parti Seyhan İlçe Teşkilatı iftarda buluştu AK Parti Seyhan İlçe Teşkilatı iftarda buluştu AK Parti Seyhan İlçe Başkanı Sadullah Kısacık, partililerin katıldığı iftar yemeğinin ardından yaptığı konuşmada, Türkiye'nin önünde çözülmesi gereken çok önemli ve büyük sorunları bulunduğunu söyledi. KÜBRA TÜRKAN ADANA Kısacık, "Yıllardır halkımızın kanını emen enerjisini tüketen çıkar grupları var. İşte bu büyük sorunların çözülmesi milletimizin refaha ve huzura ermesi için AK Parti var olmak zorunda. Bu partiyi var edecek olan da biz teşkilat mensuplarıyız. halde bizler teşkilatlar olarak diri ve güçlü olacağız, halkımızın menfaati neyi gerektiriyorsa onu gerçekleştirebilmek için çalışcağız. Bir yerlere gelmek için değil bir şeyler yapmak için çalışacağız. Halkımız bize inanıyor ve bize güveniyor. Hep beraber bu güvene layık olmaya çalışacağız" dedi. DSİ Havuzbaşı Tesislerinde verilen iftar yemeğine, AK Parti Adana Milletvekili Vahit Kirişci, Fatoş Gürkan Zopcuk, AK Parti İl Başkanı Mustafa Kebude, Yüreğir İlçe Başkanı Bahadır Balcılar, Çukurova ilçe Başkanı Fatma Gül Demet Sarı, Sarıçam İlçe Başkanı Ali Çaldır da katıldı. 556726 Avrupa Konseyi'nde gribine sıkı önlem İnsandan insana hızla yayılan gribi (domuz gribi) sosyal ilişkiler üzerinde de olumsuz etki yarattı. Avrupa Birliği (AB), gribin kıtada yayılmasını engellemek için insanların temasını sınırladı. Avrupa Konseyi'nin Strasbourg'daki merkez binasında yanak yanağa öpüşmek, el sıkışmak ve kucaklaşmak yasaklandı. Uyarı mesajında, daha önce birkaç çalışanda gribi görüldüğü için, topluca bir araya gelinmemesi telkin edildi. Personele ayrıca öksürürken, hapşırırken kağıt mendil kullanmaları tavsiye edildi. Benzeri yasaklar Fransa'da bazı okul ve iş yerlerinde de uygulanmaya başlandı. Öte yandan gribine yakalanan Kolombiya Devlet Başkanı Alvaro Ulribe görevinin başına döndü. 557388 72 m'den kaleciyi böyle avladı Video Polonya Ligi'nde bu hafta oynanan maçta hafızalardan silinmeyecek bir gol atıldı. Pruszkow Kluczzbork maçında kalecinin uzaklaştırdığı topu önünde bulan Jedrzejczyk, topa 72 metreden gelişine vurdu ve önde olan kaleciyi avladı. 557420 Metrekareye düşen 80 yılın en yüksek yağışı İstanbul'da eylül ayında son 80 yılın en yüksek yağışı Çatalca'ya düştü. Yapılan ölçümlerde, Çatalca'da metrekareye 205 kilogram yağış düştüğü belirlendi. İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dün başlayan sağanak yağışın bugün de etkisini sürdürdüğünü söyledi. Yıldırım, yağışların, Eyüp, Gaziosmanpaşa, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Çatalca'da kuvvetli olarak devam ettiğini belirtti.  Yapılan son ölçümlere göre, Çatalca'ya eylül ayında son 80 yılın en yüksek yağışının düştüğünü ifade eden Yıldırım,''Çatalca'da ölçülen yağış miktarı, metrekarede 205 kilogram olarak belirlendi'' dedi. Öte yandan, Bahçeşehir, Başakşehir, Basın Ekspres Yolu ve İkitelli civarı da sağanak yağıştan olumsuz yönde etkilendi. Bölgeye kurtarma çalışmaları için çok sayıda ekip sevk edildi. İstanbul Valisi Muammer Güler de bölgedeki son durumu helikopterle havadan inceliyor. İstanbul Valiliği de sular altında kalan İkitelli-Basınekspres Yolu güzergahını kullanacak ve havaalanına ulaşmak isteyen vatandaşların, Sahilyolu ve D100 karayolunu kullanmaları, zorunlu olmadıkça bu yola çıkmamaları uyarısında bulundu. 557044 Başsavcı Yalçınkaya, Sincan hakimi Kaçmaz'ın Gül kararını Yargıtay'a gönderdi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen dosya, Başsavcılık tarafından dün Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ne gönderildi. Yargıtay Başsavcılığı'ndan konuya ilişkin yapılan açıklamada Bakanlığın 28 Ağustos tarihli bozma talebi ve ekindeki dosyanın Eylül tarihinde Başsavcılığa ulaştığı ve dün Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığı'na iletildiği kaydedildi. Açıklamada, "Söz konusu dosya 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Bakanlığın yazısında belirtilen nedenlerin aynen yazıldığı kanun yararına bozma istemini içeren yazı ile Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığına gönderilmiştir." denildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin kararına Yargıtay Başsavcılığı'nın itiraz hakkı bulunuyor. EMİNAĞAOĞLU'NUN İLGİNÇ ZAMANLAMASI Başsavcılığın verdiği bilgiler, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun Osman Kaçmaz'la ilgili soruşturmaya tepki gösterdiği açıklamanın zamanlamasına dikkat çekti. Eminağaoğlu, dosyanın Başsavcılığa ulaştığı Eylül günü mesai saatinden sonra açıklama yapmış ve 'Adalet Bakanlığı, Gül hakkındaki dosyayı neden bekletiyor?' sorusu yöneltmişti. YARSAV Başkanı, "Cumhurbaşkanı ile ilgili dosya halen nerededir? İnceleme adı altında dosya aylardır bekletiliyor." demişti. Bu durum Eminağaoğlu'nun dosyanın Yargıtay'a geldiğinden haberinin olup olmadığı konusunda soru işaretlerine yol açtı. 557456 Siirt'teki çatışmalarda şehit sayısı 7'ye yükseldi Genelkurmay Başkanlığının internet sitesindeki bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruda, Eruh kırsalında çıkan çatışmaların devamında dün gece askeri personelin daha şehit olduğu belirtildi. Genelkurmay Başkanlığının dünkü açıklamasında, Eruh kırsalındaki arazi arama ve tarama faaliyeti sırasında bir grup bölücü terör örgütü mensubu ile çıkan çatışmada askeri personelin şehit olduğu, askeri personelin yaralandığı kaydedilmişti. Bu arada, dün yapılan açıklamada, Hakkari'nin Çukurca ilçesi kırsalındaki arazi arama ve tarama faaliyeti sırasında da teröristlerle çıkan çatışmada askeri personelin şehit olduğu bildirilmişti. 556976 İki yakanın yerel yöneticileri buluştu -Samos Festivali’ne katılmak üzere Ada’ya gelen, Samos Belediyeler Birliği Başkanı Philippos Petrouas Kas başkanlığındaki heyetle, Kıyı Belediyeler Birliği Başkanı Abdül Batur ve üye belediyelerin başkanları; ekonomik, sosyal, turistik işbirliği için kolları sıvadı. Batur, kıyısında; havası, kültürü, balığı aynı olan iki halk artık birleşip, ortak noktada buluşmalı. ve ’nın anlaşması uzun sürebilir, ama halkın seçtiği belediye başkanları bunu daha çabuk başarabilir. Ticarette, turizmde, kültürde birçok ortaklık yapılabilir” dedi. 556461 KCK, Öcalan'ın yol haritası açıklanana kadar eylem kararı aldı Emniyet'in raporuna göre KCK, güvenlik güçlerini tahrik ederek halkla karşı karşıya getirmeyi planlıyor. Terör elebaşısı Öcalan'ın 'Kürt sorunu- na çözüm' amacıyla yaptı ğı çalışma cezaevi yetkililerince inceleniyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, PKK terör örgütünün, Abdullah Öcalan'ın İmralı'da hazırladığı yol haritası açıklanıncaya kadar izleyeceği stratejiyi deşifre etti. Emniyet'in raporuna göre, KCK/TM, Öcalan'ın yol haritasının açıklanamayacağı düşünülerek yandaş kitleye eylem yaptıracak talimatlar verdi. KCK/TM kitlelerin sokağa çıkarılmasını isterken yaşamı felç edecek her türlü eylemin meşru olduğunu bildirdi. EMNİYET, VALİLERİ UYARDI: DİKKATLİ OLUN Bu bilgi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü harekete geçti. 81 il valiliğini uyaran Genel Müdürlük şu uyarılarda bulundu: "İl ve ilçelerde gerçekleştirilecek eylemlere geniş katılımın sağlanması, ateş yakma, slogan atma tarzında korsan gösteriler vasıtasıyla polise mukavemet ve taşlı sopalı saldırı düzenlenmesi planlanıyor. Ayrıca kamu kurumlarına yönelik yağma ve tahrip etme ile özel araçlarının yakılması tarzında kamu düzenini bozucu eylemlere gidilmesi yönünde istihbari bilgiler edinilmiştir." Raporda muhtemel eylemler ve etkinlikler sırasında örgütün güvenlik güçlerini tahrik ederek, güvenlik güçleriyle halkı karşı karşıya getirmeye dönük provokasyon girişimleri planladığına da dikkat çekiliyor. Emniyet, tüm birimleri bu tür girişimlere karşı hazırlıklı olunması yönünde de uyardı. Raporda, personel ile kamu bina ve tesislerinin korunmasına dönük tedbirlerde hassas davranılması istenirken, toplu giriş çıkışlarda ve görev sırasında personel güvenliğinin üst seviyelerde sağlanması gerekliliğine vurgu yapıldı. Lojmanlar ve hizmet binaları yine sıkı güvenlik altına alınacak. Ayrıca şüpheli paketler ve araçlar konusunda da duyarlı davranılacak. LAW'larda parmak izine rastlanmadı FKahramanmaraş'ta bulunan LAW silahları ve bombalarla ilgili soruşturma devam ediyor. Mühimmat üzerinde yapılan kriminal incelemede silahlar üzerinde parmak izine rastlanmadı. Merkeze bağlı Döngel köyünde cumartesi günü bir vatandaşın ihbarı üzerine ortaya çıkartılan mühimmatla ilgili soruşturma çok yönlü olarak sürdürülüyor. Olayın jandarma bölgesinde meydana gelmesinin ardından ele geçirilen silahlar Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın uhdesinde emniyete teslim edildi. Alınan bilgiye göre, bulunan mühimmatla ilgili Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı uzman ekipler incelemelerine devam ediyor. İlk olarak bulunan mühimmatın menşei ve seri numaraları üzerinde çalışma devam ederken, yapılan kriminal incelemede mühimmat üzerinde herhangi bir parmak izine rastlanılmadığı bildirildi. 556356 Parti kapatılması kadar önemli bir demokrasi sorunu Biat kültüründen gelen Başbakanımız, herkesin kendisine tabi olduğu bir demokrasi(!) istiyor. ’de artık hiçbir şirket güvende değildir Gazetemiz Milliyet’in de dahil olduğu Doğan Grubu’nun bir diğer iştiraki olan Doğan ve onun altındaki bazı şirketlere dün gelen 3.76 milyar liralık (2.5 milyar dolar) son durumu netleştirdi: Başbakan Erdoğan, ’ı astronomik vergi cezalarıyla kuşatıp, medyadan çekilmeye zorluyor. ’ne 2006 yılı sonunda gelen milyar 250 milyon liralık vergi cezasında 275 milyon lirada uzlaşıldı. Yerel seçimlere 40 gün kala ’e kesilen 825 milyon liralık vergi cezasına “gözdağı” dendi... Ama bu sonuncusu, artık öldürücü Başbakan muhalefetsiz, kendisine bağlı ve bağımlı bir medya ortamı yaratmak istiyor; “Ya bana tabi olursunuz, ya da yok olursunuz” demeye getiriyor. Bunda da epey aşama kaydetti; medyamızın mülkiyet yapısı, son dönemde önemli bir değişimden geçti... Her yolu mübah görüyor Erdoğan, bu ülkenin dışındaki tüm kesimlerini, kayıtsız-şartsız kendisine teslim olmaya zorluyor; bu sonuca ulaşabilmek için her yolu mubah görüyor; devlet otoritesini ve yetkilerini kötüye kullanmaktan zerre kadar çekinmiyor. Bir ülkede iktidar, gözüne kestirdiği güçlü bir medya grubunun üzerine böylesine çullanabiliyorsa, artık hiçbir şirket emniyette değildir. Yarın sıra hiç umulmadık bir başkasına da gelebilir. Erdoğan demokrasisi! Başbakan, son “Ulusa Sesleniş” konuşmasında “Türkiye’yi, demokrasisiyle dünyaya örnek bir ülke haline getirme” taahhüdünde bulunarak herhalde hepimizle alay ediyordu: “Demokrasiyi bütün unsurlarıyla işler hale getirirsek, ülkemizdeki bütün sıkıntıların peşpeşe çözüm yoluna gireceğini görebiliriz.” Demokrasilerde esas, farklı seslere tahammüldür. Özgür bir medyanın bulunmadığı, muhalif seslerin tümüyle susturulduğu bir “demokratik rejim”in meşruiyetinden söz etmek mümkün müdür? Halkın haber alma hakkının yok edildiği, farklı yorumlarla beslenmesinin engellendiği bir ülkede demokrasi olabilir mi? Biat kültüründen gelen bir başbakanın demokrasi anlayışı, demek bu kadar oluyor! Aslında parti kapatılması kadar önemli bir demokrasi sorunuyla karşı karşıyayız. Umarım demokrasiyi dillerinden düşürmeyen ve gazeteci dostlarımız, sen-ben çekişmesini bir yana bırakarak, ’na vurulmak istenen bu son darbeyi, büyük resmin içinde değerlendirirler. İşsiz kalır mıyım? 35 yıllık gazeteciyim. 1980’lerde Özal’ın 2.5 medya dönemlerini de yaşadık. Cumhuriyet gibi, iktidarların tehdidinin “Demokles’in Kılıcı” misali her daim üzerinde sallandığı bir gazetede 18 yıl çalıştım. Hiçbir gün kendimi bugünkü kadar tehdit altında hissetmemiştim. 10 yıl sonra rahatça içkimi içip, başörtüm yoksa istediğim her semtte rahatça dolaşabilir miyim diye düşünürken, şimdi 3-5 ay sonra işsiz kalır mıyım diye de endişe duymaya başladım. Bu ülkede artık hiçbir şey güvenli değil. Durduğun yer dolayısıyla yarın seni de beğenmez; hayat hakkını, çalışma hakkını elinden alabilirler. Muhalif tek bir ses istemeyen bu iktidar, hedef seçtiği herkesi mahkûm ettirebilir. 556694 Hz. Hatice Allah'ın aşka dair seçtiği bir öznedir Hz. Hatice Allah'ın aşka dair seçtiği bir öznedir Sibel Eraslan, cennetle müjdelenen kadınlardan “Aşkın simgesi, dostluğun, aklın ve arıduru bir yoldaşlığın adı” dediği Hz. Hatice'yi yazdı HALE KAPLAN ÖZ Cennetle müjdelenen kadınların hayatlarını yazmaya Hz. Fatıma ile başladı Sibel Eraslan. Ardından Siret-i Meryem geldi. İçinde bulunduğumuz kutlu ayda ise “Çöl/Deniz Hz. Hatice” kitabı çıktı. Hz. Peygamberin can yoldaşı Hz. Hatice, bu kitapla vahiy evinin annesi, Libas-ı Hatem olarak, onu sarmalayan tüm hasletleriyle karşımızda duruyor. O'nun hikayesini okumak, İslamiyet'in ilk yıllarını özellikle bir kadının gözünden okumak olduğundan okura farklı bir deneyim yaşatıyor. Hz. Hatice'yi yazmaya karar verdikten sonra, kaleminizi harekete geçiren ilk işaret neydi? Sanırım… Evet, kadın olmasıydı, ilk işaret. Kainatın gözbebeği mertebesindeki bir erkeğe aşkla bağlılığı, sonra ilk bakışta aşkla tezatmış gibi dursa da güçlü kişiliği ve başdöndürücü basireti, cesaret ve hamle diyebilirim onun için… 2004'te “Kadın Oradaydı” adlı projeyle başladı aslında bu yolculuk. On iki kadın edebiyatçı, kutsal kitabımız Kur'anı Kerim'deki kadın kimliklerini günümüz diliyle yeniden okuma-yazma işine girişmiştik. Aslında bu tam da dönemlerdeki dünya kadın hareketinin aldığı mistik dönemeçle de kesişiyordu…Doksanların ikinci kısmında etkisini hepimizin hissettiği şeyden söz ediyorum. Tam olarak “Postyapısal” diyemem ama ana yapıya tersinden bir okuma olduğu doğruydu… Özellikle Fransa'dan Kristeva, İngiltere'den Hale Afşari, Suriye'den Hediye Şekür ve İran'dan Zehra Rahneverd gibi isimler, Avrupa ve Ortadoğu kadın hareketi içinde kutsal isimleri yeniden keşfetme sürecini başlatmışlardı, garip olansa hiçbir kadın aynı fikirde değildi, bu halen de böyledir ama büyük bir merak ve yeniden keşfetme diyebiliriz… Kadın, aslında en başından beri hep vardı yani “altı gün”den önce de vardı, yere inmeden önce de zamanın içindeydi. Ne ki merkezi yazınsal akıntıya karşı gerçekleştirilecek güç şartlarda bir tarih okumasıydı bu. İlahiyatçı değildik hiç birimiz. Çalıştığımız kadınlar dinen mukaddes kadınlardı. Ve aynı zamanda saygıdeğer bir mesafeyle ana konuşma dolayımından uzaklaştırılmışlardı. güne kadar arka planda birer silüet halinde duran kadınların, gri temadan/ aslında temasızlığa yakın bir yer, yersiz bir yer/ yeniden özne ve eylemlilik içine çağrılması, cesaret isteyen bir işti… Öte yandan, edebiyat her zaman kutsal kitapların dilini önemser, yer ve göğün buluşması gibi bir şeydir bu bence… Kutsal olanı, edebiyatın diline çağırırken kadın kimlikler ihmal edilmiş gibi… Haklısınız. Hz. Hatice'den evvel, Hz. Fatıma, Hz. Meryem ve Osmanlı Sultanları da var kaleme aldığım… Tarih, sadece erkek kahramanlar üzerinden okunduğunda, savaşlar, yasalar, ülke sınırları, mübadele, tehcir, fetihler ve işgallerden ibaretmiş gibi duruyor. Gerçi evet tarih dediğimiz şey, kederli ve destansı bir yekûndur… Ama mesela Sevgili Efendimizin katıldığı savaşlar, 63 yıllık ömrünün sadece 34 gününü kapsar. Şaşırtıcı değil mi? Peki hayat dediğimiz şey nedir? Peygamberlerin, havarilerin, sahabelerin, evliyanın, komutanların ve mimarların yanında solgun birer siluet gibi duran kadınlar ve çocuklar, aslında hayatın atan kalbine tekabül ediyor. Son Peygamber'in en yakın iki destekçisi var mesela… Birisi göklerdendir Cebrail isimli Melek, diğeri ise yeryüzünü temsil eden bir kadın, Hz. Hatice… Hatice ismi sanki tüm yeryüzünü temsil eden veya gökle yeri birbirine bağlayan tek bir harf gibi… Aşkın simgesi, dostluğun, aklın ve arı duru bir yoldaşlığın adı Hatice… Özne kadına bürünmek, yazının cümlelerindeki kipi ne oranda etkiledi? O'nu anlatmayı sağlayan üslubu nasıl bir çaba sonucunda yakaladınız? Kıssa ve menkıbe dili, bizim kutsal kitabımızda olduğu kadar, İncil ve Tevrat gibi, hatta Suhuf-u İdris'te, Zendavesta'da da anlatım yöntemidir. Kıssa, ana caddeye çıkaran patika, izlenen küçük yol gibi bir anlama geliyor zaten. Hakikate kıssanın diliyle yolculuk, mistik bir yöntem aynı zamanda. Bu bizim edebiyatımızda Şeyh Galip'in, Feriduddin Attar'ın da itibar ettiği tahkiye yöntemine götürmüştür sanatçıları. Ama beri yandan, dine dair mukaddes kişileri, edebiyatın konusu yapmak oldukça zor. Hem seküler politik sansürler var, hem de bizatihi dine dair hürmetten dolayı kurmaya alışık olduğumuz saygıdeğer mesafeleri aşabilmek evet epey zor… Ama belki size garip gelebilir, hem Fatıma'da, hem Meryem de hissetmiştim, Hz. Hatice'de de… Bu muhteşem kadınların çok bereketli bir tesir gücü var. Çok etkilendim, hayatımı doldurdular, bana sanki yaşıyorlarmış gibi geliyor, içimin şeffaflaştığını hissediyordum bazen yazarken… Muhteşem bir tasarruf güçleri var. Hz. Hatice ile 'bir' olduğunuz noktaları merak ediyorum ve O'nunla neyi öğrendiğinizi… Günümüz kadınları hangi güncel sorunlarla karşı karşıyaysa, Hz. Hatice de onlarla çevriliydi. İlk eşi vefat etmiş, ikincisinden ayrılmış mesela. Çocuklarını kendisi büyütmüş, başarılı bir iş kadını hem de ataerkil adetlerin hüküm sürdüğü bir şehirde geçiyor tüm bunlar… Sonra Sevgili Efendimizle evleniyorlar. Onun özellikle peygamberlik öncesi yaşadığı uzlet dönemindeki tek yoldaşı ve tüm Mekke'yi karşılarına aldıklarında da eşinin yanında. Hz. Hatice, vahiy evinin annesiydi. Libas-ı Hatem'di, yani son peygamberin büründüğü giysisiydi adeta… İlk vahiyden sonra “beni örtünüz” diyerek yanına koşan Resulullah'ı (sav) teskin eden, yatıştıran ve onu aşkıyla onaylayan ilk kişi… İlahi kaderin son elçisini bir kadınla desteklemesi, tesadüf olabilir mi? Hilkatin tecellisindeki anaç vurgu, Hz. Hatice üzerinden ışıtıyor kemalini… Allah, elçisine “Habibim” yani “Sevgilim” diye hitap ederken, yeryüzünde aynı hitabı söylettiği kişi de bir kadın. Hz. Hatice, bir aşk aynasıdır. Resul sevgisi onun gözlerine ve ellerine Allah tarafından tevdi edilmiştir. Biz, Habibi sevmeyi Hz. Hatice'den öğrenebiliriz… Dolayısıyla Hatice, sadece eşinin değil, aslen Allah'ın aşka dair seçtiği bir öznedir. Aşkın alfabesi Hz. Hatice'nin çalışkan ellerinde yazılmıştır. Kitabın önsözünde dikkati çeken önemli bir bölüm var. Edebiyatın geometri sanatı olduğunu söylüyorsunuz. Kitabın içinde de Peygamberimizin hallerini anlatırken Hz. Hatice'nin ağzından 'açıortayım' ifadesini okuduğumda şaşırdığımı itiraf etmeliyim… Aslında biz hukukçular matematiğin daha çok cebir kısmıyla uğraşırız. Ama ne yalan söyleyeyim hiçbir şey geometri kadar heyecan verici ve spekülatif olamaz. Açıortay, evet… Yeryüzündeki insanlar için en mükemmel açı 180 derecelik olanıdır, anneler mesela, çocuklarına iki kollarını 180 derece açarak sarılırlar. Bu, kutsal bilgi dediğimiz tevhidin evrensel kuşatıcılığına da denk bir açı… Son Peygamber, gökten yere doğru dimdik çekilmiş bir tür axis mundi, dikey ana eksen gibi saplanıyor yeryüzüne. Kelime-i şehadeti ancak onunla tamamlıyoruz, tam bir açıortay yani… “O, denizdi... Aşıktı. Alnındaki aşk yazgısı, onu her şart altında kıpır kıpır ve uyanık tutardı. Genişti kolları. Okyanustu. İçine herkesi sığdırabilecek kadar uzundu boyu. Sudandı elleri, alçakgönüllü ve sabırlı. Cümle sert kayaları, sevgiyle okşayarak uysallaştırırdı. Üzerinde Risalet Gemisi yüzer, içinde Ümmetin garip balıkları yaşardı...” diyorsunuz Hatice için. Anlamı çoğaltan, zenginleştiren deniz metaforu çöl tezatıyla aynı karakterde can buluyor. Bu karşıtlık anlatıyı nasıl besledi, ne yönde etkiledi? Bu sene Nisan ayında Mekke'deydim. Her sabah, namazdan sonraki kısa uykularımdan deniz sesiyle uyanıyordum. Çok şaşırtıcı bir şekilde dalgaların bir halı gibi kıvrılarak Beytullah'a doğru koştuğunu işitiyordum. Bir rüya olabilir. Ama sonra Mekkeli ihtiyar kadınların anlattığı kadim bir masalı işittim. Mekke'deki bir denizden bahsediyordu bu masal, uçlarına gece ve gündüzün yetişemeyeceği okyanus gibi bir şey... Bu, tam da aşkını sevdiği erkek için deniz kılmış Hz.Hatice'ye denk düşen bir metafordu. Bir gün Beytullah'a yolunuz düşerse, kıyılarında secdeye dayayacağınız alnınız, bu denizin kıpırtılarını hissedecektir. Hacıların tavaf esnasında yalınayak ve aşkla dönüşleri, tıpkı deniz dalgalarını andıran bir uğultuya sebep oluyor. Tam şurada, alnınızın ortasında hissediyorsunuz aşk denizini... Çöl, Hz. Hatice'yi kuşatan zorlu coğrafyanın ve muhalif şehrin simgesi, deniz ise, onun çölleşmiş kalplere bir iyilik haberi gibi vurması... Çöl/Deniz, bu zıt ikiliği meczeden Hz. Hatice'nin menkıbesidir aslında... Pervane hikayesinde 'yanan' ile Hz. Hatice'yi özdeşleştirmeniz beni en çok etkileyen bölüm oldu kitapta. Hatice'nin aşkının Hakkel Yakin oluşu… Tanımların gelip dayandığı son sınır burası. Adeta öznenin yerine geçen bu tanımdan daha özgün bir tanım olabileceğini düşünemiyorum bu bahse dair. O'nu aşık bir kadın olarak görmek ve göstermek nasıl mümkün oldu? Hz. Hatice ve Hz.Muhammed (sav)... Onlar “Ha” ve “Mim” rumuzlarıyla sırlılar... Abdullah İbni Mesud; “Ha-Mim'ler, Kuranı Kerim'in süsüdür” der mesela. Hattat İsmail Gülnihal, aşkın sırrını bu iki harf üzerinden kitabımızın kapağına taşıdı sözgelimi... Ha, Hz.Hatice'nin aşkla duaya durmuş ellerine benziyor, Mim'se aşk kuyusuna sarkıtılmış bir ip gibi, bir pınar, bir göz gibi, aşk nazarı gibi. Bu iki harf birbirlerine geçmiş, sarılmış ve bitişik halleriyle muazzam bir aşk kıssasının rumuzları. Evet Kuran-ı Kerim'in süsleri... Taşıdığınız mesuliyetin sizi sınırlandırdığını hissettiniz mi yazarken? On yıldır devam eden rutin ve ciddi bir okuma sürecim var. Son altı aylık yazma safhasındaysa çok ağır, sancılı bir süreç yaşadım. Feci bir migren nebulası, gece gündüz odaklanmanın yol açtığı harabiyet, gündüzleri bile sayıklamaya başlamıştım, yakınlarım ciddi endişeye düştüler yazım safhasında, evden dışarı çıkamıyordum, karşıdan karşıya geçmek bile zordu, sanki çalışma masasındayken bile öğle vakti ağustos güneşinin altındaydım. Gözlerim kamaşıyordu. Devasa bir mıknatıs sanki gece gündüz beni kendisine doğru çekiyordu. Manevi yükü fevkalade ağır bir yazım serüveniydi. Peygamber Efendimiz'in üvey evlatlarına yani Hz. Hatice'nin önceki eşinden olan çocuklarına siyer kitaplarında gereğince yer verilmediğini fark ettim sizin kitabınızı okuduğumda. Bunun sebebi en temelde ne sizce? Bu kadın duyarlılığı ile ilgili sanırım. Bizler için çok önemli bir ayrıntıdır bu, ama erkek yazarlar nedense bunun üzerinde çok durmamış. Bir de ifade edilmeyen bilinçaltında yerleşik düşüncelerimiz var. Bir kadının dul olması, zihinlerde negatif basınç sahasına yol açabiliyor. İnsanlar bunu bir tür nakısa, eksiklik veya imtihan olarak aktarmayı yeğliyorlar… Veya bu konuda susmayı tercih ediyorlar. Her kadın kendi kaderini avuçlarında taşır. Oysa Hz.Hatice'nin avuçlarında yeryüzünün kaderi yazılıydı. O, Sevgili'nin Sevgilisi olan bir kadındı. Onun hayatındaki hiçbirşey geçiştirilemez… Cennetle müjdelenen kadınlardan Asiye kaldı yazmadığınız. Hazırlıklarına başladınız mı, nasıl bir çalışma içindesiniz? Yorgunum. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan yeni dönmüş gibiyim. Yazmayı değil şimdilik okumayı ve dinlemeyi düşünüyorum. Yazının bir kaderi vardır. Bize bahşedilen kelimeler ne kadarsa, bahtımıza çıkar. Allah Kerim'dir... 558282 İki devlet, iki millet Merhum Aliyev’in meşhur sözü geçen zaman içerisinde bir temenniden öteye gidememiştir maalesef. Özellikle son zamanlarda yapılan tutarsız hamlelerle iki taraf açısından da tutarsız hamleleri kastediyorum karşılıklı ciddi güven kayıpları yaşanmakta iki hükümet arasında da. Hususen son Ermenistan sınır kapısı açılması hamlesiyle Merhum Aliyev’in meşhur sözü geçen zaman içerisinde bir temenniden öteye gidememiştir maalesef. Özellikle son zamanlarda yapılan tutarsız hamlelerle iki taraf açısından da tutarsız hamleleri kastediyorum karşılıklı ciddi güven kayıpları yaşanmakta iki hükümet arasında da.  Hususen son Ermenistan sınır kapısı açılması hamlesiyle Türkiye, Sayın Başbakan’ın, çok değil daha bir kaç ay evvel ki, hem de Azerbaycan milli meclisindeki ‘Karabağ’daki işgal bitmeden sınır açılmaz’ sözünü nereye koyuyorlar veya koyacaklar doğrusu merakla bekliyoruz.  Çünkü şuan itibariyle resmi bir kaynak tarafından doğrulanmayan, ama yalanlanmayan da, ifadeler, imzalanan protokölün içerisinde Karabağ ile ilgili bir ibarenin olmadığı yönünde. Eğer ki durum böyleyse, Başbakan’ın sözlerini kim nereye koyacak? zaman, ‘İki Devlet’ ifadesinin git gide kıymet kazandığı bu hengamede ortak akıl, ortak vicdan, ortak çıkarlar nerelerden beslenip sağlıklı bir birliktelik sağlanacak?   Hükümet, birilerine şirin gözükmek adına mı, kapalı kapılar ardında bizlere dahi açıklayamadığı etkenlerin dayatmasından dolayımı ‘Harakiri’ yaptığını artık kimselerden gizleyemez durumda.  Duruşunu daha bir kaç ay öncesinden net bir şekilde ortaya koyduğu halde, henüz ifadelerin üzerinden çok da zaman geçmemiş olmasına rağmen bu denli bir ters istikamet manevrası akıl ve iz’an sahibi her bireyin zihninde soru işaretleri ile dolu bir bakış açısı gelişmesine sebebiyet vermekte.  İşin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına bakan yönüydü bu zamana dek resmetmeye çalıştıklarımız. Hadisenin bir de Azerbaycan’a bakan tarafı var elbette. Bu kadar dualizmi algılamakta zorluk çeken Azeri halkı da şaşkın durumda. Çok itimat ettikleri Sayın Başbakan’ın böyle bir hamle yapmayacağını/yapamayacağını düşünmekte kısmı azamı. Ama diğer taraftan da yazılıp çizilenler, boy boy gazete sayfalarında arzı endam eden mevzular, televizyon ekranlarında verilen demeçler ve konuşmalarla da sükutu yudumluyorlar. Yani, anlayacağınız Ramazan’ın şu kendisine has lahutiliğinden midir nedir, geçen sene Ocak/Şubat döneminde koparılan yaygarayı koparmadılar henüz.   Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve onun çok sevdikleri Başbakanı’na itimat edip, onları bu hüznü zanlarında yalancı çıkarmaması temennisiyle susuyorlar. Ama unutulmaması lazım olan başka bir şey daha var ki, bir kesim de tüm bu zikzaklı yol güzergahında ellerini ovuştura ovuştura pusuya yatan sırtlanlar gibi beklemekteler. Kim yere düşerse tepesine binmek için tetikteler. Maalesef bu gidiş başka değil sadece yazının başlığını netice verir nihayetinde. Yani bu kadar yaklaşmışken bu iki millet birbirine, bir muhalif rüzgar ile iki ayrı devlet oldukları gibi, iki ayrı millet de oluverirler tüm tarihi bağlar ve değerlerimize rağmen. ‘Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle(dillerinizle, beyanlarınızla, amellerinizle, dualitenizle..) kazandıklarınız yüzündendir. Bununla beraber ALLAH yine de çoğunu affeder."(Şura 30)... Başka taraflarda başka başka nedenler arayıp beyhude de yorulmayın.... 556376 Yargının zirvesindeki hassasiyet Başkan dün adli yılın açılış töreninde sert olmayan bir üslupla, ancak üzerinde düşünülmesi gereken önemli eleştiriler yaptı. Gerçeker’in yaptığı eleştiriler, son dönemde tartışılan Kürt açılımı, yargı reformu çalışmaları ve davasıyla ilgiliydi. Kürt açılımı Gerçeker, konuşmasının başında yaptığı cumhuriyet ve demokrasi analiziyle söz konusu açılıma dokundurdu. Yargıtay Başkanı, cumhuriyet ve demokrasinin birbiriyle çelişen kurumlar olmadığını vurguladıktan sonra toplumun, bireylerin ve üniter yapının güvencesi olan cumhuriyetin yıpratılmasından üzüntü duyduklarını dile getirdi. Gerçeker’in şu sözleri de aynı mahiyetteydi. “Bu topraklarda barış ve kardeşlik duygusu içerisinde asırlardır birlikte yaşayan, ülkenin bağımsızlığı ve kurtuluşu için birlikte omuz omuza kanı, canı pahasına mücadele ederek bir millet oluşturan insanlar, yine aynı duygularla, bu çok zor koşullarda kurulmuş bulunan Devleti’ni koruyup kollayarak, ülkenin birlik ve bütünlüğünü her şeyin üzerinde tutacaklardır. Bunun aksini düşünmemiz mümkün degildir.” Yargıtay Başkanı, bu ifadesiyle son günlerde Kürt açılımı tartışmaları nedeniyle toplumda oluşan bölünme kaygısını yine toplumun gidereceğine dikkati çekti. Yargının zirvesi tarafından yansıtılan bu hassasiyet, konusunda siyasi otoritenin de hassas davranması gerektiğini ortaya koyuyor. Yargı reformuna eleştiri Gerçeker, konuşmasının önemli bir bölümünü de tarafından açıklanan yargı reformunun eleştirisine ayırdı. Gerçeker, reform taslağının bu haliyle yargı bağımsızlığını güçlendirmediğini, aksine, halini artırdığı görüşünü savundu. Gerçeker’in eleştirilerinin başında, Adalet Bakanı’nın ve Müsteşarı’nın ’da yer almaya devam etmesi geliyordu. Ayrıca yeni taslakta cumhurbaşkanı ve/veya parlamentonun HSYK’ya üye atamasının öngörülmesini de eleştirdi. Taslağın bu yapısıyla yargı bağımsızlığına hizmet etmeyeceğini savundu. Yandaş yargı Gerçeker’in törende okumadığı, ancak konuşma metninde yer alan “yandaş yargı” kavramı üzerinde de durmak gerekir. Yargının zirvesinin böyle bir kavramı adli yıl açılışındaki konuşmasına alması, yargıya güven bağlamında önemsenmesi gereken bir ifadedir. Gerçeker, konuşmasında bu bölümü okumamakla beraber, gazetecilerin sorusu üzerine, ifadenin geçerli olduğunu ve metin uzun olduğu için okumadığını belirtti.  Yargıya güven Nitekim, Yargıtay Başkanı konuşmasında tartışmalı uygulamalara da değinerek, toplumda yargıya karşı bir güvensizlik oluşmaya başladığına da dikkati çekti. Gerçeker, bunu açıkça söyle ifade etti: “Her gün yazılı ve görsel basında çıkan haberlere baktığımızda, yargının hep ön planda olduğunu görüyoruz. Oysaki demokratik hukuk devleti kurallarının üst düzeyde kabul gördüğü bir sistemde yargının bu derece gündemde olmaması gerekir. Yargının böylesine gündemde olması toplumda birtakım huzursuzlukların, rahatsızlıkların bulunduğunun, uzlaşmazlıkların çokluğunun göstergesidir. Adalet mekanizmasının iyi işlememesi, her gün kamuoyuna yansıyan ve kafalarda, vicdanlarda soru işaretleri oluşturan, yanlış uygulamalar, usule aykırılıklar, özellikle de iletişimin dinlenilmesindeki yasaya aykırı işlemler, davaların ve tutukluluk sürelerinin makul süreyi aşacak derecede uzaması, toplumda kuşku ve endişe yaratmakta, yargıya olan güven duygusunu azaltmaktadır.” Gerçeker’in dile getirdiği bu eleştiriler, başta yargı olmak üzere siyasi otorite ve toplumun her kesimi tarafından dikkate alınmalıdır. 556546 "Kıbrıs Türkü Çaresiz Değil" "Kıbrıs Türkü Çaresiz Değil" Hükümetin ilk 100 gününü değerlendiren KKTC Başbakanı Eroğlu, Kıbrıs Türkünün çaresiz ve alternatifsiz olmadığını söyledi. Yayına Giriş: 08.09.2009 16:29:35 Güncelleme: 08.09.2009 16:38:33 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı ve Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkünün çaresiz ve alternatifsiz olmadığını söyledi. Eroğlu, partisinin Nisan 2010'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkaracağını açıkladı. Basın toplantısıyla hükümetin ilk 100 gününü değerlendiren Başbakan Eroğlu, Kıbrıs müzakere sürecinin Rumların tutumu yüzünden aksadığına işaret etti. Eroğlu, "Şu bilinmelidir ki Kıbrıs Türk halkı çaresiz ve alternatifsiz değildir. Devletimiz vardır ve yaşamaya, yücelmeye devam edecektir." diye konuştu. Bir kamuoyu araştırması sonuçlarına göre Kıbrıs Türk Halkının yüzde 80'e yakın oranda, iki devletli bir çözümü istediğini açıklayan Eroğlu, 2004 Annan Planında olduğu gibi "empoze" bir plana evet demeyeceklerini vurguladı. Başbakan Eroğlu, ekonominin kötü durumda olmasından dolayı bazı kısıtlamalara gitmek zorunda olduklarını ancak kesinlikle 13'ncü maaş uygulamasının kalkmayacağını, emekli ikramiyelerinden vergi de alınmayacağını aktardı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Resmi Web Sitesi 558292 Arınç'tan sel felaketine 'bizden' yorum Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Tekirdağ ve İstanbul'daki sel baskınları ile ilgili, ''Çok yönlü bir ihmalden bahsedebiliriz. Bu biraz bizden kaynaklanan, insandan kaynaklı zaaflarımız diyebiliriz. Olay olduktan sonra alt yapı eksikliği, belki zamanında müdahale etmemek, anında kurtarma hareketlerine girişmemek onlar da bir bakıma felaketin boyutunu biraz daha artırdı'' dedi. CNN Türk televizyonunun canlı yayınında soruları yanıtlayan Arınç, Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Çukurca ilçelerinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan askere Allah'tan rahmet, yaralılara başsağlığı diledi. Terörle mücadelede bu tür olayların herkesi üzdüğünü söyleyen Arınç, terörle mücadelenin her zaman devam edeceğini vurguladı. Türkiye'de bugün ikinci üzücü haberin Trakya ve Marmara'daki afet olduğunu ifade eden Arınç, selden etkilenen yerlerin pek çoğunun eski dere yatakları olduğunu ifade etti. Buralara evlerin, iş yerlerinin, otoyolun yapıldığını söyleyen Arınç, şunları kaydetti: ''Buralar yapılırken, meskun mahal haline getirirken insanlar bu tür felaketleri herhalde çok dikkate almıyorlar. Denetim bunlara göre yapılmıyor. Burada bina yapıp içine giren insanlar da böyle bir şey söylense de aldırış etmiyorlar. Çok yönlü bir ihmalden bahsedebiliriz. Bu biraz bizden kaynaklanan, insandan kaynaklı zaaflarımız diyebiliriz. Olay olduktan sonra alt yapı eksikliği, belki zamanında müdahale etmemek, anında kurtarma hareketlerine girişmemek onlar da bir bakıma felaketin boyutunu biraz daha artırdı.'' Bu mevsimde, beklenmeyen bir afet, yağış görüldüğünü söyleyen Arınç, aldığı rakamlara göre, son 50 yılda İstanbul'un yılda ortalama 900 kilogram civarında yağış aldığını, ancak dün İstanbul'a 205 kilogram yağmur yağdığını belirtti. Arınç, ''Bu, ay sürekli yağmur yağsa rakama eşit bir rakam. Çok fazla yağış var, bu bir afet'' dedi. Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü'nden saat 14.00 itibarıyla aldığı bilgileri aktaran Arınç, sel nedeniyle ölü sayısının 29 olduğunu, Tekirdağ'da Fatih ve Berna Çakar adlı kayıp vatandaşı arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini anlattı. Arınç, acil harcanmak üzere Tekirdağ'a 250 bin TL, İstanbul'a milyon TL ödenek gönderildiğini, bunun artırılacağını bildirdi. -IMF İLE İLİŞKİLER- ''IMF ile yapılacak İstanbul toplantılarına IMF heyetinin gelmediğinin'' ifade edilmesi üzerine, Arınç, bu son durumdan haberi olmadığını belirterek, bunun yeni bir olay olmadığını global kriz içerisinde hemen hemen bir buçuk yıldan bu yana Türkiye'nin IMF ile anlaşıp anlaşmayacağının hep gündeme geldiğini söyledi. Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda çok rahat olduğunu, ''Bazı taleplerimiz var. talepler dikkate alınmazsa imzalamayabiliriz. İmzalamak mecburiyetinde değiliz. Buna çok ihtiyacımız yok'' dediğini belirtti. IMF ile anlaşma imzalanma olasılığının sorulması üzerine, Arınç, bu görüşmeleri kendisinin yürütmediğini hatırlatarak, son Bakanlar Kurulu'nda konunun görüşülmediğini, ancak yakından takip edildiğini söyledi. Arınç, şunları kaydetti: ''Sayın Başbakanımızın bu kriz içerisinde Türkiye'nin en az zarar görmesiyle ilgili çok önemli tedbirler aldığını biliyorum. Ama IMF ile anlaşmak tedbirlerin birinci maddesi değil, ikinci maddesi de değil. Yani biz kendi imkanlarımızla bu krizden çok daha az zarar görerek çıkacağız. Sadece 'IMF bize belki kredibilite noktasında bir güven sağlayabilir. Biz onlardan daha ucuz imkanlarla kredi alabiliriz' düşüncesi vardı. Onların katılmama kararı eğer çok ciddi bir kararsa, ben herhalde imzalanıp imzalanmama konusunu yarı yarıya görmek isterim. Tamamen yok olmuş değil. Çok fazla bilmememe rağmen. Kendi düşünceme göre ifade edeyim.'' -KÜRTÇE İFADELERİ- Bülent Arınç, Anadolu Ajansı'nın kendisine bağlı olduğu hatırlatılarak, ''Manisa'daki konuşmanızda 'demokratik açılım' projesinden söz ederken, kimi Kürtçe sözcükler kullandınız ama Anadolu Ajansı onları kullanmadı. Neden kaynaklandı, talep sizden mi geldi?'' sorusunu yanıtlarken, ''Bunda hiçbir olağanüstülük yok. Oradaki gazeteci arkadaşımız bunu büyütmüş, öyle işlere de meraklı olan birisidir kendisi'' dedi. TBMM'de (eski DEP'li) Leyla Zana ve arkadaşlarının Kürtçe yemin etmek istediklerini hatırlatan Arınç, dönemde bunun ''Anlaşılmayan bir dilde konuşma yaptı'' diye tutanaklara geçirildiğini hatırlattı. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ben orada 'Hudeşti razibe' diyorum. Ben annemden duydum. Rahmetli babam benim Şemdinli'de, Beytüşşebap'ta jandarma komutanlığı yapmış astsubay olarak, 1950 öncesi... Annem herhalde 6,5 yıl bölgede kalmış. Türkçe hiç konuşulmayan bir yerde. Yani, 'Başüstüne, keyfeti hoşe, nasılsın' bunları bize söylerdi. Ben de gece lafı geldi, 'Hudeşti razibe' ne demek diye birisine sordum. 'Allah razı olsun demek' dedi. 'Bak bunu öğrendimiz zaman kötü bir şey demek değil' dedim. Şimdi ben 'Hudeşti razibe' diyorum ama gazete bunu Kürt alfabesiyle yazıyor. Onu da bilmez. Ertesi gün baktı, nasılsa buldu. Anadolu Ajansı muhabiri nereden bilecek onu? Nasıl yazıldığını, vesaire... Bunlar çok dikkat çekici şeyler değil ama. 557416 çifti 99 sente evlendiriyor Sadece 99 Cent'' adlı süpermarket zincirinin Los Angeles'taki ünlü Sunset Bulvarı üzerindeki şubesi, ''2009 yılının dokuzuncu ayının dokuzuncu günü dolayısıyla çifti 99 cente evlendirme'' vaadinde bulundu. Market promosyonunda, evlendirilecek çiftin her birine 99,99 dolar verilmesi ve bir limuzinle Los Angeles'ta romantik bir yere götürülmesi de yer alıyor. Market, ''9 Eylülde doğan pound ons (4,3 kg) ağırlığındaki bebeğe de 999,99 cent verecek. 557858 İP'den HSYK'ya suç duyurusu İP Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Cengiz ve Hasan Basri Özbey, başvuru sonrası HSYK önünde basın açıklaması yaptı. Cengiz, açıklamada, İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava görülürken, davanın sanıkları İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, İP Genel Başkan Yardımcısı Ferid İlsever ile Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk'un ev telefonlarının dinlenmesine karar verildiğini öne sürdü. Mevzuata göre soruşturma aşamasında görev yapan yargıcın kovuşturmada göreve alamayacağı belirtilmesine rağmen, kovuşturmada görevli bir yargıcın, davada yargılanan sanıkların ev telefonlarının dinlenmesine polisin isteğiyle karar vermesinin ''kabul edilemez'' olduğunu savunan Cengiz, ''Peşin hükmünü açıklayan yargıç adil yargılama yapabilir mi? Yasa dışı talebe karşı yargıç 'kovuşturmasına başlanmış bir iddia ve sanıklar hakkında soruşturma yürütülemez' demesi gerekmez mi?'' diye konuştu. Mehmet Cengiz, yargıya güvenin sarsıldığını iddia ederek, ''Suç işleyen yargıçlar Özese ve Haşıloğlu'nun hakimlik mesleği ve yargının güvenilirliği ile bağdaşmayan bu davranışlarının soruşturulmasını ve suç oluşturan bu eylemleri nedeniyle cezalandırılmalarını istiyoruz'' dedi. 557996 Fransa'da Türk genci tutuklandı 'nın güneyindeki Avignon kenti yakınlarındaki Pontet kasabasında Komorlu bir gencin ölümüyle sonuçlanan sokak kavgasına karışan üç Türk vatandaşı tutuklandı. Yine aynı kavgaya karışan 16 yaşındaki Türk genci ise yaşı küçük olduğu gerekçesiyle, "adli gözetim altında tutulmak" koşuluyla serbest bırakıldı. Polis tarafından gözaltına alındıktan sonra tutuklanmalarına karar verilen 21, 22 ve 49 yaşlarındaki Türk gençlerinin, cuma günü sorgu hakimi tarafından ifadeleri alınacak. Avignon kenti yakınlarındaki Pontet kasabasında Türk ve Kuzey Afrikalı gençler arasında çıkan kavgada, bir kişi hayatını kaybederken, dört kişi yaralanmıştı. Bir Türk gencinin otomobilinden radyo çalınmasıyla pazar günü başlayan kavgayı ayırmaya çalışan Komor vatandaşı 22 yaşındaki genç, kendisine gelen bıçak darbesiyle hayatını kaybetmişti. Belediye Başkanı Alain Cortade, kentte Türk ve Kuzey Afrikalı gençler arasında olası bir kavgayı önlemek amacıyla, kentteki göçmen dernekleri temsilcileriyle bir araya gelmişti. 557120 İncir ihracatında tehlike çanları İncir ihracatında tehlike çanları İhracatçıları kara kara düşündüren aflotoksin sorunu Ziraat Odası'nı harekete geçirdi. Ziraat Odası Genel Sekreteri Zeki Sarıoğlu: 'Son yıllarda ihraç edilen incirlerimiz geri geliyor' AYDIN (İHA) Aydın'ın en önemli gelir kaynağı olan incir ihracatında tehlike çanları çalıyor. Son zamanlarda incir ihracatçısının başını ağrıtan aflatoksin konusunda harekete geçen Aydın Ziraat Odası, incir üreticilerini uyarmaya başladı. Son zamanlarda ihraç edilen incirlerin sürekli olarak geri gelmesinin AB ülkelerindeki incir pazarını bitirme noktasına getirdiğini dile getiren Aydın Ziraat Odası Genel Sekreteri Zeki Sarıoğlu, incirin yerini alabilecek meyvelerin var olduğunu dikkat çekerek, incir ihracatının durabileceğini belirtti. Aydın'dan yıllık 42 bin ton incir ihracatı yapıldığını dikkat çeken Zeki Sarıoğlu, incirin pazarlarını koruyabilmesi için incir üreticisinden, tüccarına ve ihracatçısına kadar herkesin üzerine düşen görevi en iyi şekilde yapması gerektiğini dile getirdi. Özellikle üreticinin inciri tarladan toplama ve saklama aşamasında çok dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Sarıoğlu, “Maalesef üreticilerimiz inciri toplama aşamasında toprak üzerinde çok bekletiyor. Dalından yere düşen incir aflatoksin tehdidine karşı bir an önce toprakla teması kesilip, uygun yerlerde kurutmaya bırakılmalıdır. Diğer gibi toprakla teması kesilmeyen bir incir aflotoksinli olursa, bu incir daha sonra temas ettiği bir çok inciri de aflotoksin bulaştırır. Maalesef incir ihracatımızda aflotoksin başımızı ağrıtır duruma geldi. Geçtiğimiz yıllarda ihraç ettiğimiz incirlerden bir bölümü geri geldi. AB pazarlarında incirin yerini alabilecek bir çok ürün var. Dünyanın en pahalı kuru meyvesini satıyoruz. Fakat bunun kıymetini bilmiyoruz. 35 bin hektar alanda incir üretimi yapıyoruz. Ve Aydın'ın büyük bir kesimi bu ürün sayesinde geçimini sağlıyor. Bunu düşünerek üretim yapmalıyız” dedi. Son zamanlarda incirde yaşanan sorunları üzüntüyle takip ettiklerini ifade eden Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak da, incir gibi Türkiye'nin tekelinde olan ürünlerin yasalarla koruma altına alınması gerektiğini söyledi. İncir'in Aydın ve Türkiye için çok büyük önem arz ettiğini ifade eden Uzunırmak, “Aydın'ın ihraç ettiği en fazla tarım ürünü incirdir. Bu da demek oluyor ki Aydınlı bir çok aile geçimini bu üründen sağlıyor. Bizim için bu kadar önem arz kıymetsiz hale getiremeyiz. Üniversite, üretici ve, ziraat odaları ve tarım müdürlüğü bir olup incirimizin kalitesini artırmak için çalışmalıyız. Diğer yandan ülkemizin tekelinde bulunan incir gibi ürünlerin yasalarla da korunması gerekmektedir” diye konuştu. 557338 Beşiğinde ölü bulundu Beşiğinde ölü bulundu Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, aylık bebek, beşiğinde ölü bulundu. Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Hamit köyünde meydana gelen olayda, aylık M.G, beşiğinde annesi tarafından ölü bulundu. Jandarma ekiplerinin yaptığı incelemenin ardından küçük bebeğin cansız bedeni, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. 556666 Kimseye kırgın ve dargın değilim Kimseye kırgın ve dargın değilim İSTANBUL Eski İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, görevden alınmasıyla ilgili olarak, 'Siyasi irade getirdi, siyasi irade götürdü. Söyleyecek bir şey yok. Kimseye kırgın, dargın değilim, herhangi bir üzgünlüğüm yok' dedi. Mesleki eğitim kursuna katılmak üzere gittiği Kanada'da 'görevden alındığını öğrenen' Özer, akşam saatlerinde Toronto'dan İstanbul'a geldi. Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda arkadaşları tarafından karşılanan Özer, basın mensuplarının “Görevden neden alındınız” sorusuna “Siyasi irade... Siyasi irade getirdi, siyasi irade götürdü. Söyleyecek bir şey yok. Kimseye kırgın, dargın değilim, herhangi bir üzgünlüğüm yok” karşılığını verdi. Özer, “Siyasi irade neden sizi görevden aldı?' sorusu üzerine de 'Neden oldu? Çünkü, Türkiye'de güneş batıdan doğar” dedi. Görevden alınmasının nasıl kendisine ulaştırıldığının sorulması üzerine Ata Özer, şöyle konuştu: 'Sayın Bakan ayın ya da 4'ünde telefon açtı, 'Seni Ankara'da görmek istiyorum. Tecrübenden istifade etmek istiyorum' dedi. Ben de 'Sayın Bakanım sizin takdirinizdir, ben Ankara'ya gelmek istemiyorum' dedim. Benim özlük hakkım 29 Aralık'ta doluyor. 30 Aralık'ta emekli olacağım. Emeklilikten dönüş kesinlikle söz konusu değil. Çünkü bugüne kadar hiçbir zaman tükürdüğümü yalamadım. Onurumla geldim, onurumla gidiyorum.” Özer, 'Sizden istenen bir şey mi vardı da yapmadınız?' sorusuna, 'Bilmem, zaman en iyi ilaçtır. Vatandaş Ata Özer olduğum zaman sohbet ederiz' karşılığını verdi. 558193 İstanbul'da trafik kilit İstanbul'da trafik kilit 09.09.2009 17:23İstanbul'da yoğun yağış nedeniyle meydana gelen sel felaketi trafiği de kilitledi. Vatandaşlar yollarda çıldırmış durumda. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Trafik Kontrol Merkezi'nden aldığımız bilgilere göre yol durumu ve alternatif yollar şöyle: Anadolu'dan Avrupa'ya geçişte 1. köprü yoğunluğu Altunizade'den başlıyor 2. köprü ise açık. Avrupa'dan Anadolu yakasına geçerken 1. köprünün yoğunluğu Çağlayan'dan başlıyor, 2. köprü ise açık. Avrupa yakasında Tekstilkent, İSTOÇ, İkitelli yolu çok yoğun. Basın Ekspres yolu her iki yönde de kapalı. E-5 üzerinde Bakırkçöy-Şirinevler arası çok yoğım. Saraçhane, Unkapanı, Taksim-Tarlabaşı çıkışları, sahil yolunda da Tophane, Fındıklı, Dolmabahçe, Beşiktaş, Levent Sanayi Mahallesi çıkışları çok yoğun. Anadolu yakasında ise Bostancı Kozyatağı ile Göztepe Kozyatağı yolları çok yoğun. Silivri-Selimpaşa yolu ise kapalı ALTERANTİF YOLLAR Halkalı ve Başakşehir'e gidecekler Küçükçekmece Belediyesi'nin önünden giderek Sefaköy içinden bir rota çizmeleri gerekiyor. Güneşli-Yenibosna yolunu kullanacakların da Basın Ekspres yolunun üzerindeki üst geçitlerden hareket etmeleri gerekiyor. 558291 Azerbaycan konsolosundan Türkiye Sultanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgede barışı ve huzuru bozan tek ülkenin  Ermenistan olduğunu ifade ederek, "Azerbaycan toprakları Ermenistan tarafından işgal altındayken sınırların açılması Azerbaycan'ın Karabağ'da yalnız bırakılması anlamına gelir.  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Karabağ meselesinin Azerbaycan lehine çözüme kavuşturulmadan sınırların açılmayacağını defalarca söylemişlerdir. Türkiye'nin, Azerbaycan'ı üzecek hiçbir adım atmayacağına inanıyoruz ve Türkiye'ye güveniyoruz" diye konuştu. Sultanoğlu, "Azerbaycan toprakları işgal altındayken sınırların koşulsuz açılması Azerbaycan halkını derin üzüntüye boğar" dedi. 557656 Şaşkın hırsız, çantaları karıştırınca kaçtı Alınan bilgiye göre, merkez Yıldırım ilçesi Ulus Mahallesi'nde Selahattin Şakar'a ait sağlık kabinine giren kimliği belirsiz bir kişi, acil müdahale çantasını çaldı. Vatandaşların fark ettiği hırsız polise ihbar edildi. Ekipler hırsızı ararken, bir arka sokakta çantayı açıp para olmadığını gören hırsız çantayı olduğu gibi bırakıp kaçtı. Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri, parmak izi incelemesi başlattılar. 72 yaşındaki sağlık kabini işletmecisi Selahattin Şakar, emekli olduğunu belirterek, "Halka hizmet etmek için uğraşıyorum. Hırsızlar yanlış yeri soymaya kalkmışlar" dedi. 556918 Kapsal’ın affı yok Geçen yıl Yunus ve Eser gibi yıldız oyuncuları yedek bekleten teknik patronu Reha Kapsal, bu sezonda performanslarını fazla beğenmediği Ramazan ve Güney’e kulübeyi gösterdi Teknik Direktörü Reha Kapsal prensiplerinden taviz vermiyor ve takımda banko oynaması beklenen futbolcuları performasını beğenmediği için kesmeyi sürdüyor. Geçen sezon Yunus ve Eser gibi iki yıldızı çalışma tempolarını beğenmediği için uzun süre kızakta tutan başarılı teknik adamın tırpanı bu kez Ramazan ve Güney için çalıştı. Hazırlık döneminde banko forma giyen, ligin ilk haftasında ilk 11’de görev yapan iki futbolcu, son iki maçta 18’e bile girmekte zorlandı. Son iki maçta kesti! ’dan alınan ve 450 bin TL’yle takımın en çok kazanan oyuncusu konumunda olan Ramazan, ilk hafta 1-0 kaybedilen maçının ardından eldivenleri 21 yaşındaki Necati’ye devretti. randevusunda yedek soyunan usta file bekçisi, sakat olduğu gerekçesiyle bu hafta kadroya bile alınmadı. ’nden yıldız adayı olarak edilen, hazırlık maçlarında attığı gollerle yıldızı parlayan, deplasmanında Ramazan gibi ilk 11’de sahaya çıkan Güney de son iki karşılaşmada 18 kişilik kadronun dışında kaldı. Hazır olan oynar Samsunspor’dan Akın’ın alınması Ramazan’ın kaledeki rakiplerinin sayısını artırırken, forvette Okan ve Emrah’ın form tutması, sağ kanatta Köksal, Timuçin ve Eser’in varlığı da Güney’in işini zorlaştırıyor. Kadro seçiminde performansının büyük önem taşıdığını söyleyen Reha Kapsal, “Benim için hafta içi çok önemli. Futbolcu maçta yüzde yüzle oynuyorsa, antrenmanda da aynı performansı göstermeli. Bu değerlendirme kadrodaki 28 futbolcu için de geçerli. Hiç kimsenin forması garanti değil. Hazır olan oynar. Kazanan takımda bile değişiklik yaparım” dedi. 556954 Söz yazarı Bekir Mutlu uğurlandı "Bir İlkbahar Sabahı Güneşle Uyandın mı Hiç'' isimli eseriyle Altın Kelebek ödülü alan, bestelenen çok sayıdaki şiiri yıllardır dillerden düşmeyen Dr. Bekir Mutlu, son yolculuğuna uğurlandı. Dört yıldır mücadele ettiği kansere yenik düşen Mutlu için uzun yıllar klinik şefi olarak görev yaptığı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tören düzenlendi. 557573 Baykal'dan 'kapalı oturum'a tepki Baykal'dan 'kapalı oturum'a tepki"Ne yapacaksa çıksın millete söylesin. Millete tuzak kurulmasına biz alet olmayız" 09.09.2009 12:56CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Türkiye'ye zarar veren yolculuğunda Başbakan ile yol arkadaşı olmayacağız'' dedi. Baykal, İl Başkanları Toplantısı öncesinde yaptığı konuşmada, yaşanılan süreçte, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın görüşlerini dile getirdiğini ifade etti. ''Başbakan, yürütülen müzakere sürecinin bir tarafı olarak kendi iyi niyetini söylüyor; 'anaların gözyaşı dinsin, tabutlar gelmesin, şehitler olmasın.' Bu bir politika değil'' diyen Baykal, bunun bir temenni olduğunu, herkesin de bunu temenni ettiğini belirtti. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunu söyleyerek bir yere varmak mümkün değil. Bu söz sizi bir yere taşımaz. Bunun için ne yapacaksınız? Ne vereceksiniz, kime vereceksiniz, bunu nasıl sağlayacaksınız? Bunu sağlama konusundaki muhtemel iki yaklaşım şudur: Bunu sağlamak için ya tutarsınız anaların gözyaşını akıtan, şehitlerin verilmesine neden olan insanlara 'gelin vazgeçin şu işten, anlaşalım' dersiniz, onlarla anlaşma yoluna gidersiniz. Anlaşabilirseniz hangi şartlarla anlaştıysanız onu çıkar millete söylersiniz. Bakarız, görürüz, değerlendiririz, böyle bir şey varsa... Ya onları tatmin etmeye çalışırsınız ya da bugüne kadar olanın ötesinde Kürt kökenli insanlarımızı toplumla daha bir kaynaştıracak, bütünleştirecek, daha bir ayrılmaz, kendi kimliğine sahip çıkarak, kendi özgürlüğünü kullanarak ama tüm toplumla giderek daha çok elele vermiş olmasını sağlayacak ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel açılımları yaparsınız. Onları yaparsanız, toplumdaki insanlar giderek büyük toplumla kaynaşır, bütünleşirse, burada özgürce bir Kürt kökenli insan olarak yaşayabildiğini, bu milletin parçası olmanın onları rahatsız eden hiçbir yönü olmadığını, saygın bir vatandaş olarak, Kürt kökeniyle, bu toplumun, bu milletin bir parçası olabileceğini ona somut şekilde gösterirseniz, da uzun vadede aynı amaca hizmet eder.'' -''NİYE İLAN ETMİYORSUNUZ''- Bu konuda iktidarın yolunu seçtiği görüşünü dile getiren Baykal, ''şimdi iktidar bu konuda yolunu seçmiştir; elinde silah olanlarla müzakere ederek, 'onları geçici bir süre için tatmin ederek acaba bir ilerleme sağlayabilir miyim' diye düşünmekte ve bunun için de milleti ayrıştıracak, birbirinden koparacak etnik temelde Türkiye'nin bölünmesine doğru gidecek adımları atmayı içine sindirebilmektedir'' iddiasını dile getirdi. Bunun hükümetin bir ''zafiyeti olduğunu'' ileri süren Baykal, toplumdan da atılacak adımların ayrıştırıcı etkisi olacağı gerçeğini saklamak için her türlü çabanın gösterildiğini savundu. Baykal, şöyle devam etti: ''Mesela Öcalan bu konudaki düşüncelerini, taleplerini ortaya koyan bir metin hazırladı, 'yol haritası çıkarıyor' diye günlerce söylendi, bütün Türkiye'de kıyamet koptu. Geldiğimiz noktada şimdi metin hükümete teslim edildi. Haftalardır metin hükümetin elinde. Ne oldu? Niye ilan etmiyorsunuz? Muhatap alıyorsunuz, müzakere ediyorsunuz doğrudan, dolaylı... Niye söylemiyorsunuz, milletten neyi gizliyorsunuz? 'ya, ne istediğini siz bilmeyin.' Sen kiminle neyi müzakere ediyorsun, bunu görmemiz gerekmiyor mu? Ne istiyor? Onun ne istediği bölük pörçük yansıdı da biz kendi adına en son taleplerini bir görmek istiyoruz, iki defter dolusu değerlendirmeyi görmek istiyoruz. Bilelim, gerçek ortaya çıksın.'' Bir sürecin götürüldüğünü, bu konuda ''her kapının çalındığını'', herkese sorulduğunu ifade eden Baykal, ''niye bu konudaki düşünceyi milletten saklıyorsunuz? Niye bu konudaki talepleri milletten gizleme ihtiyacını hissediyorsunuz?'' diye sordu. Kendisinin de bu konuda bir şey bilmediğini bildiren Deniz Baykal, şöyle konuştu: ''Başbakan diyor ki, 'mutlaka Baykal ile görüşeceğim, mutlaka CHP ile görüşeceğim, CHP ile görüşmeden olmaz.' Peki sen, Öcalan'ın ne istediğini milletten, bizden saklıyorsun. Ben senin kafanda hangi tilkiler dolaşıyor, hangi hesabın içindesin, kiminle hangi pazarlığı yaptın? Senin muhatabın senden ne istedi? Bunu dahi bilmeden seninle nasıl konuşacağım? Senin derdin kendi kafandaki modele herkesi angaje etmek. 'Onunla da görüştüm, bununla da görüştüm.' Görüştün de ne görüştün? görüştüğün insanlar biliyor mu PKK'nın ne istediğini? Hayır, bilmiyor. Sen biliyorsun, sen onlarla görüşüyorsun.'' Bunun, ''samimiyetsiz ve dürüstçe götürülmeyen bir süreç'' olduğunu iddia eden Baykal, halktan kaçırılmak istenen bazı şeylerin bulunduğunu, ''milleti bölmeye yönelik adımlar atıldığını'' savundu. ''Gerçeğin çok açık ve net olduğunu, bunu da herkesin bildiğini, bu gerçeği Türkiye'ye anlatmakla yükümlü olduklarını'' söyleyen CHP Genel Başkanı, Kürt kökenli vatandaşların daha özgür, kaynaşmış, işsizliği yenmiş, Türkiye'nin her yerinde hakkı olan vatandaşlar olmasını sağlamak için her şeyi yapmaya hazır olduklarını, bunun çözümlerini aramak için yıllardır çaba gösterdiklerini kaydetti. Terörün hedefinin parçalamak ve bölmek olduğunu ifade eden Baykal, dinin bile ayrı örgütlenmek istendiğini, dinin milli birlik ve bütünlüğün dışında kullanılmasının hedeflendiğini söyledi. Sporun da ayrı örgütlenmesinin hedeflendiğini belirten Baykal, ''adam Galatasaraylı, Fenerli, milli takımı destekliyor. Son milli maçta Kürt kökenli insanlarımız, benim çevremdeki insanlar, herkesten daha fazla maçın heyecanını milletçe yaşadı'' diye konuştu. Bunların demokrasi ve insan haklarıyla ilgisi olmadığını, parçalama, bölme ve ayrıştırma tuzağına da iktidarın alet olduğunu ileri süren Baykal, dün şehidin verildiğini belirtti. Baykal, ''Bir yandan siz Türkiye'yi bölmeye yönelik bir süreci içinde sorumsuzca ilerliyorsunuz, öbür yandan tane fidan gibi evladı bu milletin, içinde Kürt kökenliler de oluyor, geçen defa öyleydi, onları şehit veriyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu nasıl siz sürdürebilirsiniz?'' dedi. -''OKUDUĞUNU ZANNETMİYORUM''- Karşı tarafın silahı bırakma niyetinin olmadığını, tavizleri silahla aldığını kaydeden Baykal, milletin aldatılmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Kendilerinin de bir rapor hazırladığını anımsatan Baykal, ''Bizim rapor çok ilgi çekti. Dudakları uçukluyormuş Başbakan'ın bizim raporu okuyunca. Okuduğunu zannetmiyorum. Dudakları maşallah hiç öyle uçuklamış gibi gözükmüyor'' dedi. Bu raporda herkesin etnik kimliğe sahip olmasının temel insanlık hakkı olduğunu, devlete yönelik bir tehdit olmadığının yer aldığını anlatan Baykal, ''o raporda söylediğimiz başka bir şey var, devleti sakın ha etnik kimliklerle ilgili görevlerle, sorumluluklarla yüklemeyin, devlet sakın ha işe karışmasın diyorduk'' diye konuştu. -''MİLLETTEN GİZLİ OLACAK''- Devletin etnik kimlikler işine karışmaması görüşünü de raporda ifade ettiklerini belirten Baykal, şunları söyledi: ''Bu tablo artık netlik kazandı. Bizim milletten bu sürecin saklanmasına yardımcı olmamız söz konusu olamaz. Meclis'te bir oturum yapacakmışız, gizli oturum olacakmış. Kimden gizli olacak Allah aşkına bu oturum? Yani, PKK'dan, İmralı'dan, Kandilli'den mi gizli olacak? Milletten gizli olacak. Çünkü aldatmanın hedefi millet. Milleti nasıl aldatacaksın. Bilgi verme işini yönlendirerek, tutarak, bazen birine, bazen öbürüne vererek, bazen saklayarak yapacaksın. Bu gizli oturumu kabul etmiyoruz. Öyle gizli oturum falan olmaz, ne yapacaksa çıksın söylesin, millete söylesin. Millete tuzak kurulmasına biz alet olmayız. Bir kez daha Başbakan'a şunu söylemek istiyorum: Başbakan yanlış yoldadır, çok tehlikeli bir istikamete girmiştir. Bu, Türkiye'ye çok ciddi zarar vermeye başlamıştır. 'Başlayacak' demiyorum bakın, başlamıştır. Nedir ortaya çıkan zarar? Terör artık siyasallaşmıştır. Terör muhatap haline gelmeye başlamıştır. Terör olayın bir parçası olarak görülmektedir. Bir mücadele hedefi olmaktan çıkıp bir müzakere hedefi haline dönüşmeye başlamıştır. Bir yandan biz dün tane şehit vereceğiz, orada görev yapan çocuklarımız canları pahasına terörle mücadele edecekler, öte yandan, burada hükümet terörün sorumlularıyla, terörü gerçekleştirenlerle bir uzlaşma sağlamak için çalışma yürütecek ve bu da gizli kapaklı bir süreç olacak. Ne olduğunu bilmeyeceğiz. Böyle bir maskaralık olamaz. Hükümet çok tehlikeli bir sürecin içindedir. Bir an önce kendini bu sürecin dışına çıkarmalıdır. Yaptığı iş hiçbir biçimde kabul edilemez. Biz CHP olarak bu gidişata hiçbir şekilde bulaşmayacağız. Bunu önlemek için gerçekleri milletimize anlatacağız. Görevimizi yapacağız. Hiçbir zaman bu Türkiye'ye zarar veren yolculuğunda Başbakan ile yol arkadaşı olmayacağız. Hiçbir zaman CHP'nin lekesiz siyasi kimliğinin bu karışık sürece bulaştırılmasına fırsat vermeyeceğiz. 557011 Büyüksün Buca Bank 1. Ligi’nin fırtına ekibi Hacettepe’yi 90+3’te Veli’nin attığı golle 2-1 yenerek 3’te yaptı ve liderliğini sürdürdü Oynadığı iki maçı da kazanıp zirveye kurulan Hacettepe’yi Veli’nin 90+3. dakikada attığı kafa golüyle mağlup edip üçte üç yaptı ve koltuğunu korudu: 2-1. Yeni Stadı’nda oynanan maça sarı lacivertliler hızlı girdi ve rakip kale önünde baskı kurdu. Bu baskıların sonucu 45. dakikada ev sahibi ekibi öne geçirdi. Bu dakikada sağ kanattan ceza sahasına giren Yılmaz meşin yuvarlağı müsait pozisyondaki Kenan’la buluşturdu. Kenan şık bir vuruşla fileleri havalandırdı: 1-0 83. dakikada Mehmet sağ kanattan korneri kullandı. Savunmadan seken topu önünde bulan Kemal düzgün  vurdu: 1-1 90+3. dakikada Muhammet sağ kanattan korneri kullandı. Defanstan gelen  Veli arka direkte kafayı çaktı: 2-1 HAKEMLER: Mustafa Öğretmenoğlu, Baki Yiğit, Birol Güldane BUCASPOR: Cenk (5) Serkan (5) (Dk.79 Sercan 5), Erman Güraçar (6), Veli (8), Ramazan (6), Kenan (6), Yılmaz (6) (Dk.73 Bekir 5), Berkay (6), Muhammet (6), Türker (5) (Dk.46 Yakup 6), Yunus (5) HACETTEPE: Ercüment (4) Selçuk (4), Addo (6), Serhat (4) (Dk.46 Uğur 4), Kulusic (5), Mustafa Kaya (5), Ahmet (4) (Dk.58 Serkan 5), Mehmet (5), Ali (5) (Dk.68 Kemal 6), Mustafa Kayabaşı (4), Celal (5) GOLLER: Dk.45 Kenan, 90+3 Veli (Bucaspor), 83 Kemal (Hacettepe) SARI KARTLAR: Yılmaz, Yakup (Bucaspor), Serhat, Ahmet, Ali, Serhat, Ahmet (Hacettepe) 556643 Gül kararını 11. Daire verecek Gül kararını 11. Daire verecek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhurbaşkanı Gül hakkında 'Kayıp Trilyon' davası ile ilgili bakanlığın bozma istemli başvurusunu Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ne gönderdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanlığının, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında 'Kayıp Trilyon' davasında verilen takipsizlik kararının kaldırmasına ilişkin kararının 'kanun yararına' bozulması istemli başvurusunu Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ne gönderdi. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında 'Kayıp trilyon' davasında Ankara Cumhuriyet başsavcılığınca verilen takipsizlik kararını kaldırmıştı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin vereceği karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraz hakkı bulunuyor. 556523 Gazetecinin pantolon isyanı kodeste son buldu ’da Lübna Hüseyin adlı kadın gazetecinin pantolon giydiği için 40 kırbaç cezası istemiyle yargılandığı mahkeme tarafından 500 Sudan poundu (yaklaşık 300 TL) para cezasına çarptırıldı. Ancak  Lübna Hüseyin, para vererek kurtulmak yerine çekmeyi tercih etti. ’da şeriatı adına yasaların yanlış uygulandığını ve bu yolda mücadelesini sürdüreceğini belirten Lübna Hüseyin, “Para cezasını kesinlikle ödemeyeceğim, ben hapishaneye gitmeyi tercih ederim” sözleriyle kararlılığını gösterdi. Lübna Hüseyin, daha önce de, ’de görevli olduğu için örgütün dokunulmazlığından yararlanma yerine ederek yargı karşısına çıkmayı seçmişti. Lübna Hüseyin’in avukatı Nebil Edib de telefonla ’e yaptığı açıklamada, “O, şimdi cezaevinde. Çünkü bunu bir ilke meselesi olarak görüyor” dedi. Lübna Hüseyin’in Umdurman’daki kadınlar cezaevine konduğu bildirildi. Dünkü karar duruşmasında mahkemeden çıkan tanıklar, içeri alınmayan gazetecilere yaptığı açıklamada, Lübna Hüseyin’in 200 dolar para cezasına çarptırıldığını, bu paranın ödenmemesi durumunda gazetecinin bir ay hapis yatacağını belirtti. Dünkü duruşmadan önce yüzlerce kişi başkent Hartum’daki mahkemenin önünde destek gösterisi yaptı. Göstericileri dağıtmak isteyen polis bir kadını dövdü, yirmi kadar göstericiyi gözaltına aldı, gazetecilerin fotoğraf çekmesini de engelledi. 557923 "Türkiye yüksek uçuyor" Polonya'da düzenlenen Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonasında, grubunda oynadığı Litvanya ve Bulgaristan maçlarını kazanan Türkiye, İspanyol basınından övgü aldı. Turnuvayla ilgili verilen haberlerde, Türkiye'nin gösterdiği performans öne çıkartılırken, El Mundo Deportivo gazetesi, ''Türkiye yüksek uçuyor'' yorumunda bulundu. AS gazetesi de Bulgaristan'ı 94-66 yenen Türkiye'nin ''rakibine diz çöktürdüğünü'' yazdı. ''Türkiye'nin çok açık fikirleri var ve yükseğe göz dikiyor'' başlığını atan Marca gazetesi ise, Türkiye'nin yıldız oyuncuları Ersan İlyasova ve Hidayet Türkoğlu'nun Bulgaristan karşısında sadece 15 dakika oynayarak dinlendirildiğini kaydetti. Yapılan değerlendirmelerde, ''Türkiye bir orkestra gibi işliyor. Etkili bir oyun ortaya koyuyor ve oyunun sıkıştığı anlarda çözümü getirme kapasitesine sahip oyuncuları var'' denildi. 557001 Ak-Tur Sitesi’ne paralı girişe maliye ‘Dur’ dedi ’daki Ak-Tur Sitesi’nde, 31 Ağustos’ta yönetim kurulu kararıyla başlatılan ücretli giriş uygulaması Maliye’nin şok baskınıyla durduruldu.  Yaklaşık beş kilometrelik sahil şeridine sahip olan bin 275 konutlu siteye dışarıdan girişlere engel olmak amacıyla başlatılan uygulamayla, ‘temizlik hizmetlerine katılım payı’ adı altında motosikletlerden 5, otomobillerden 20, minibüslerden 35-50, otobüslerden ise 100 TL alınıyordu. Girişlerin ücretli hale getirilerek halkın denizden yararlanmasının engellenmesi kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanmıştı. Bunun üzerine siteye giderek inceleme yapan Mal Müdürlüğü ekipleri, girişteki kontrol kulübesinin camlarında bulunan, “Giriş ücretlidir” yazısı ve yönetim kurulu üyelerinin imzalarının bulunduğu ücret tarifesi de olmak üzere, güvenlik görevlilerinin para toplamak için kullandığı makbuzların tümüne el koydu. “Kirletme” uyarısı almış Bu arada, Ak-Tur’un ormanlık alanı kirlettiği de öne sürüldü. Yaklaşık bir yıldır, sitenin karşısındaki Emecik Köyü’ndeki ormanlık alana, çoğunluğu bahçe atıkları olmak üzere çöp döküldüğü ortaya çıktı. Bir ay önce durumu fark eden Orman İşletmesi Şefliği’nin, kirletilen alanın eski haline getirilmesi için Ak-Tur yönetimine uyarıda bulunduğu öğrenildi. 556769 Kargoda hafta sonu indirimi Dünyanın hangi noktası için, hangi tarihte, hangi cazip kilogram fiyatı uygulayacağını, müşterilerine önceden e-mail yoluyla duyuran şirketin hafta sonu fiyatları, 100 kilogram ve üzerindeki kargolar için geçerli. Bu yıl yapılan hafta sonu kampanyalarında, Dubai, Mısır, Londra için özel fiyatlar yer alıyor. 557399 Kürt açılımında hangi noktadayız? Sırf “Kürt açılımı” tabirini kullandığım için çok kişinin tepkisini çektiğimi biliyorum. Bunların arasında Türkiye’de “Kürt” diye ayrı bir etnik grubun varlığını kabul etmeyenler de var, Kürtlerin varlığını kabul etmekle birlikte bir “Kürt sorunu” bulunduğuna inanmayanlar, dolayısıyla bunun çözümü iddiasıyla atılacak her türlü adıma şiddetle karşı çıkanlar da. Tabii bir de hem Kürt sorununun varlığına, hatta ülkenin en önemli sorunu olduğuna inanıp hükümetin son açılımına destek vermekle birlikte buna “Kürt açılımı” denmesine öfkelenenlere dikkat çekmek gerek. İktidar partisinin kendisinden “AK Parti” diye bahsettirme inadının bir benzerini “açılım” konusunda yaşıyoruz. Her ne kadar yolun başında Başbakan Erdoğan’ın ağzından da “Kürt açılımı” tanımı çıkmış olsa da belli bir aşamadan sonra bunun yerine “demokratik açılım” denir oldu. “Kürt açılımı” yerine “demokratik açılım” deniyor olmasının neden yanlış olduğunu anlatmak için bir dizi gerekçe sayabiliriz; bunları bir kenara bırakıp şu sonuca varabiliriz: “Kürt sorunu”nu “Kürt” demeden çözmeye aşırı dikkat ve özen gösteriliyor olması, Kürt açılımında pek de iyi bir noktada olmadığımızı gözler önüne seriyor. 556444 Türkiye inandı sizde inanın Ay-Yıldızlıların Bilino Polje Stadı'ndaki mücadeleyi kazanması halinde Bosna Hersek ile puan farkı 1'e inecek ve Türkiye, iddiasını kalan iki maça taşıyacak. Bosna Hersek karşısında alınacak beraberlik sonrası ise Millî Takım'ımız, kalan iki maçı kazanıp, rakibinin de yapacağı iki karşılaşmadan mağlup ayrılmasını bekleyecek. Türkiye, Bosna Hersek'e yenilirse Dünya Kupası'na gitme umutlarını sonlandırmış olacak. Bosna, Türkiye karşısında galip geldiği takdirde puan farkını 7'ye çıkaracak ve kalan iki maçın sonucunu beklemeden Millîlerin Dünya Kupası'na katılma umudunu sona erdirecek. Kritik randevu öncesi Türk halkı, Ay-Yıldızlı ekibe güveniyor. Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) resmî internet sitesinde, grup ikinciliği açısından büyük önem taşıyan maça yönelik ankete katılanların büyük bölümü Türkiye'nin maçı kazanacağı yönünde oy kullandı. 'A Millî Takım'ımızın, Eylül'de Bosna-Hersek ile deplasmanda oynayacağı 2010 Dünya Kupası eleme grubu maçı nasıl sonuçlanır?' konulu ankete katılanların yüzde 81'i 'Türkiye kazanır' şıkkını işaretledi. TFF'nin 'Sizce Millî Takımımız grubu kaçıncı sırada bitirir?' konulu bir başka anketine katılım sayısı 145 bine ulaştı. Oy verenlerin yüzde 57 ile en büyük bölümü, Ay-Yıldızlıların grupta ikinci sırayı alacağı şıkkını işaretledi. SAKATLIKLAR VE SARI KART SORUNU CAN SIKIYOR Millîlerde zorlu karşılaşma öncesi Nihat Kahveci'nin sakatlığı bulunuyor. Sağ arka adalesinde zorlanma olan ve Estonya maçında forma giymeyen Nihat, önceki antrenmanın ilk bölümünde takımdan ayrı çalışmış ve son bölümde takımla birlikte idmana çıkmıştı. Nihat'ın oynayıp oynamayacağının henüz netlik kazanmadığı bildirildi. Türkiye'nin Bosna Hersek ile yapacağı karşılaşma öncesi oyuncu kart sınırında yer alıyor. Millîlerde daha önce sarı kart gören oyunculardan Emre Belözoğlu, Arda Turan, Sabri Sarıoğlu ve Gökhan Gönül, bugünkü mücadelede de kart gördükleri takdirde 10 Ekim tarihinde deplasmanda Belçika ile oynanacak maçta forma giyemeyecek. Millî Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, Bosna Hersek maçı öncesi kadro konusunda arayışlarına devam ediyor. Tecrübeli teknik adam, önceki günkü antrenmandaki taktik maçta önce ikili forveti, daha sonra tek forvetli bir anlayışı denedi. Sakat oyuncuların olması nedeniyle kadro kurmakta zaman zaman sıkıntı yaşayan Fatih Terim'in bugünkü maçta Volkan, Gökhan Gönül, Önder, Servet, Hakan Balta, Hamit Altıntop, Emre, Arda, Tuncay, Semih ve Sercan muhtemel 11'ini sahaya sürmesi bekleniyor. Polje, Bosna'ya uğurlu geliyor Grupta Türkiye'nin önünde bulunan Bosna-Hersek, Millîleri, kendisi için uğurlu gelen Bilino Polje Stadı'nda konuk edecek. Sahasında yaptığı grup maçına da bu statta çıkan Bosna, buradaki ilk maçta Estonya'yı gole boğmuştu. Rakibini 7-0'lık farklı sonuçla geçen Bosna, daha sonra Ermenistan'ı 4-1 mağlup etti. Bilino Polje'deki son maçını Belçika ile yapan ve bu karşılaşmayı da 2-1 kazanan Bosna Hersek, böylece maçta puan toplama başarısı gösterdi. Boşnaklar, bu karşılaşmada 13 gol atarken, kalesinde gol gördü. Galibiyet hepimizin, yenilgilerin hesabını verecek olan benim fMilli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, avantajın Bosna-Hersek'te olduğunu, oyunun her dakikasında risk alacaklarını söyledi. Karşılaşmanın oynanacağı Bilino Polje Stadı'nda basın toplantısı düzenleyen deneyimli teknik adam, Türk Millî Takımı'nın her yerde herkesle oynayabileceğine dikkati çekti: "Türkiye'nin kazanmayı arzulayan, bu tip maçları çok değişik oynanan bir takım olduğunu biliyoruz." Bosna'nın finallere çok yaklaştığını düşündüğünü belirten Fatih Terim, şöyle devam etti: "Grubun final maçı diyebiliriz. Kazanırsak hepten final havasına girecek. Kazanmak adına her türlü riski her dakika alacağız. Orada çekincemiz yok. Kaybedersek tebrik etmesini biliriz. 'Play-off'a kalbimiz sizle' deriz uğurlarız onları. Kaybederken de her şeyimizi kullanırız, kazanırken de. Türk Millî Takımı'nın en önemli özelliklerinden biri cesareti. Futbolcularım, yüreklerini her zaman ortaya koydular, yine koyacaklardır." Gökhan Zan'ın yokluğunda defansı Önder'le kapatacaklarını kaydeden başarılı hoca, 11'de köklü bir değişiklik yapmayacağını ifade etti. Buna rağmen kadroyu açıklamayan Fatih Terim, "Oyuncularımız çok zeki. Kaybettikleri kazandıkları anda beraberlik halinde olayların nereye varacağını, onları nasıl bir olayın beklediğini biliyorlar. Galibiyet hepimizin, mağlubiyetlerin hesabını verecek olan benim. Bir teknik adam her mevzuya hazır olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu. ERHAN GÜVEN, AHMET UYKAN, ZENİCA Deplasman fatihi Tuncay fBosna-Hersek maçında Türkiye adına gol yollarında gözler Tuncay Şanlı'nın üzerinde olacak. Futbol yaşantısını İngiltere Premier Lig takımlarından Stoke City'de sürdüren 27 yaşındaki Tuncay Şanlı, Ay-Yıldızlı formayı giydiği 69 maçta 22 gole ulaşarak, faal futbolcular içinde Millî Takım'da en çok gol atan isim unvanının sahibi durumunda bulunuyor. Başarılı futbolcu, özellîkle deplasmanda attığı gollerle dikkati çekiyor. 22 gollü Tuncay Şanlı, bu gollerden 17'sini Türk Millî Takımı'nın yurtdışında oynadığı maçlarda filelere göndererek, ilginç bir grafik çizdi. Bozuk zemin işinden etti fTürkiye-Estonya millî maçının yapıldığı ve bozuk zemini yüzünden şikâyetlere konu olan Kayseri Kadir Has Stadı'nın müdürü Osman Kayaalp, görevinden alındı. Millî Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, misafir olarak kaldıkları Kayserispor tesislerini çok beğendiğini, Kadir Has Stadyumu'nu kendisinin seçtiğini, ancak zeminin çok bozuk olduğunu ifade etmişti. Terim ve futbolcuların olumsuz değerlendirmesinden sonra Kadir Has Stadı'nın müdürü Osman Kayaalp, görevinden alındı. Kadir Has Stadı'nın zeminine Edirne'de üretilen hazır çimler rulo halinde getirilerek döşenmiş, ancak ay içerisinde yapılan tüm bakım çalışmaları, kez zeminin yeniden değiştirilmesine rağmen çim zemin istenilen standartlara ulaştırılamamıştı. EŞREF AKGÜN KAYSERİ Ümitler'e deprem şoku f18. Avrupa Ümitler Futbol Şampiyonası grup eleme maçı için Gürcistan'da bulunan Türk Millî Takımı, deprem korkusu yaşadı. İstanbul'dan önceki gün Gürcistan'a giden ve Kutaisi kentinde kamp yapan Millîler, Gürcistan merkezli depremde korkulu anlar geçirdi. TFF Dış İlişkiler Müdürü Metin Tuncer, Kutaisi kentinin 80 kilometre yakınında, gece saat 02.15'te meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem sonrası kafiledeki herkesin odalarını terk ettiğini bildirdi. Millîler, bir süre bekledikten sonra odalarına geri dönerken, depremde can ve mal kaybı yaşanmadığı öğrenildi. Öte yandan 19 Yaş Altı Genç Milli Futbol Takımı'mız, İrlanda'da katıldığı turnuvadaki son maçında, Hollanda'ya 3-1 yenilerek üçüncü oldu. 557375 Otomotiv ihracatında rekorlar hayal oldu Geçen yılın aynı döneminde, her ay 2,5 milyar dolar ihracat rakamını zorlayan otomotiv sektörü, bu yıl aylık ihracatta 1,5 milyar doları zor bulurken, ağustos ayında ocaktan sonra ilk kez milyar doların altını gördü. AA muhabirinin Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) kayıtlarından derlediği bilgiye göre, ocak-ağustos döneminde 163 ülke ve özerk bölgenin yanı sıra 13 serbest bölgeye yüzde 45,5'lik düşüşle milyar 424 milyon dolar ihracat gerçekleştiren otomotiv sektöründe, özellikle son çeyrekte ihracatın düşüş hızındaki yavaşlama dikkati çekiyor. 17 milyar 306 milyon dolar ihracat rakamının yakalandığı 2008'in ilk aylık döneminde, aylık ihracat rakamları milyar doların üzerinde gerçekleşirken, milyar 424 milyon dolara gerileyen bu yılın aynı dönemindeki aylık ortalama ihracat verileri, 1-1,5 milyar dolar aralığına oturdu. Bunun tek istisnası, otomotiv firmalarının yıllık bakım-onarım ve tatil nedeniyle üretimlerine ara verdiği ağustos ayı oldu. Değişim oranları açısından değerlendirildiğinde, ocak ve şubat aylarındaki yüzde 56'lık gerileme ile yıla başlayan sektörün ihracatı, martta yüzde 49, nisanda yüzde 52 ve mayısta yüzde 48 oranında geriledi. Sektör, ocak-mayıs döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre, ihracatının yaklaşık yarısını kaybetti. İhracattaki düşüş hızında, ilk ciddi yavaşlama yüzde 34'lük düşüşle haziran ayında gerçekleşirken, temmuzda yüzde 31, ağustosta da yüzde 29'luk düşüş gözlendi. Son çeyrekteki düşüş hızında, önceki aylara kıyasla belirgin bir yavaşlama gözlenen ihracat, hala 2008'de yakaladığı rakamların çok uzağında bir görünüm sergiliyor. Ocak-ağustos döneminde, aylar itibarıyla otomotiv sektörünün ihracatı ve değişim oranları şöyle: İhracat/2008 İhracat/2009 Değişim Ay (Bin dolar) (Bin dolar) (Yüzde) ------- ------------ ------------ ------- Ocak 2.014.563 881.072 -56,2 Şubat 2.297.109 1.000.429 -56,4 Mart 2.345.254 1.191.008 -49,2 Nisan 2.329.929 1.112.363 -52,2 Mayıs 2.379.691 1.237.039 -48,0 Haziran 2.251.300 1.466.172 -34,8 Temmuz 2.314.622 1.579.800 -31,7 Ağustos 1.374.513 973.709 -29,1 556921 Arabalar denizde tekneler karada Dün ise aşırı yağışlar sonucu selin yuttuğu ilçelerde, çamura bulanmış mahalleler, insanlar, çocuk parkları, üst üste binmiş arabalar, yıkık köprüler, deniz sularıyla birleşen caddeler yansıdı objektifimize. Masmavi Marmara bile sel sularıyla kahverengine boyanmıştı. Helikopterler, ambulanslar, iş makineleri hummalı bir çalışma yürütüyordu mahalle aralarında. İtfaiye ekipleri evlerinde mahsur kalan ilçe sakinlerinin tahliyesiyle uğraşırken, ev ve işyerlerine dolan sular İSKİ ekiplerince boşaltılıyordu. İstanbul dün güne yağmurla başladı. Meteoroloji sel uyarısında bulunmuştu günler öncesinden. Ne var ki hiçbirimizin aklına hemen yanı başımızdaki İstanbulluların tatil bölgesi Çatalca ve Silivri'de sel olacağı gelmemişti. Ajansların geçtiği haberlerden yağmur sularının yuttuğu mahallelerle ilgili haberleri görünce kiraladığımız bir helikopterle felaket bölgesine gitmeye karar verdik. Rotamızı Çatalca'ya doğru çevirdiğimiz ilk dakikalarda selin ardından bıraktığı felaketle yüzleştik... Çoğunluğunu site içerisindeki bahçeli müstakil evlerin ve yazlıkların oluşturduğu denize yakın mevkilerde mahalleler çamura bulanmıştı. İşine mi yoksa komşularına yardıma giderken mi yakalandı bilinmez, sel sularına kapılarak çamura saplanan insanlar kendilerine ulaşacak yardım elini bekliyordu çaresizlik içinde. Sular altında kalan evlerin bazıları yıkılırken bahçelerinden geriye kalan kırık dökük masa ve sandalyelerdi. Denizle sel sularının birleştiği 20-30 metre genişliğindeki kumsal sular altında kalmış, çok sayıda küçük tekne karaya vurmuştu. Sel sularıyla sürüklenen onlarca lüks otomobil çamura saplanmıştı. Çocukların kahkahalarıyla çınlattığı parklarda ise sel sularına gömülü salıncak ve kaykaylar takılıyor gözümüze. Yemyeşil basketbol sahaları artık çamurlu kahverengi bir zeminden ibaret. Olay yerine gönderilen onlarca itfaiye ve ambulans ekibi çamura saplanmış insanları, evlerinin çatılarına ve balkonlarına sığınan mahalle sakinlerini kurtarmak için hummalı bir çalışma yürütüyor. Kaptanımız elverişsiz hava şartları sebebiyle rotamızı geri çevirirken hafızamızdaki tatil bölgesi manzarası yerini çoktan felaket görüntülerine bırakıyor. 558208 Eyfel kulesi, Türk bayrağının renkleriyle ışıklandırılacak Türk bayrağının renkleriyle ışıklandırılacak ’da devam eden Mevsimi” etkinlikleri çerçevesinde, ’in simgesi ’nin cephesi Türk bayrağının renkleriyle ışıklandırılacak. Paris Belediyesi, Grand Palais’de “Çağlar Boyu konulu serginin açılışı için Ekimde Paris’e gelecek Cumhurbaşkanı ’e bir jest yapmak üzere hazırlanıyor. Paris Belediyesi’nin aldığı karar uyarınca, Ekim ile 11 Ekim arasında kule, Türk bayrağının renkleriyle kırmızı ve beyaz olarak aydınlatılacak.  Kulenin Türk bayrağının renkleriyle aydınlatılması için, daha önce kullanılmamış yeni ışıklandırma sistemi devreye sokulacak.  Fransa’daki “Türkiye Mevsimi” etkinlikleri, temmuz ayında yine Eyfel Kulesi’nin önünde dans topluluğunun gösterisi ve Mercan Dede konseriyle başlamıştı. Eyfel Kulesi, yılda ağırladığı milyonun üzerinde kişiyle dünyanın en çok ziyaret edilen turistik bölgeleri arasında ilk sırayı alıyor. Kuleyi günde 15 ile 20 bin arasında kişi geziyor. Gustave Eiffel tarafından 1889 yılında inşa edilen kuleyi, ziyarete açıldığından bu yana gezenlerin sayısının 240 milyonu aştığı tahmin ediliyor. “Türkiye Mevsimi” etkinlikleri kapsamında Fransa’da ay süreyle, başta Paris olmak üzere 70’i aşkın kentte 400’ün üzerinde sanatsal ve kültürel faaliyetle Türkiye tanıtılıyor. 558033 17:01 Putin, gaz transitini görüşmek için ukrayna’ya gidecek Putin, gaz transitini görüşmek için ’ya gidecek Başbakanı ’in gaz transiti ve ekonomik konuları görüşmek için yakın zamanda ’ya gideceği bildirildi. Putin’in Basın Sözcüsü Dimitriy Peskov, Radyo “Eko ”ya yaptığı açıklamada, çok yakın zamanda gaz transitinin de içinde bulunduğu bir dizi ekonomik konuları Ukrayna Başbakanı ile görüşmek üzere ’i ziyaret edeceğini söyledi. Peskov, Putin’in Ukrayna ziyaretiyle ilgili kararın eylülde Kiev’e eylülde yaptığı çalışma ziyareti sırasında alındığını belirterek, “İkili gündemde en öncelikli konuyu gaz transitinin kesintisiz yapılması oluşturuyor. Ziyaret sırasında bu konunun yanı sıra, Ukrayna gaz hatlarında Rus-Ukrayna işbirliği konuları da ele alınacak” diye konuştu. Merkeze çekilen Rusya’nın Kiev Büyükelçisi Mihail Zurabov ile ilgili bir soruya Peskov, Zubaov’un Ukrayna ziyareti sırasında Putin’e eşlik edip etmeyeceği konusunda “kesin bir yanıtının olmadığı” karşılığını verdi. 557387 TEM'de sulardan ceset çıkartıldı Başakşehir girişindeki bir TIR garajındaki araçlar, suya kapılarak havalimanına gidiş yolunu kapadı.İSTOÇ yanyolda bulunan bir TIR garajındaki araçlar, sele kapılarak havalimanına gidiş yolunu tamamen kapadı. Göl haline gelen yolda, bazı hususi araçlar da sele kapıldı. TIR garajında bulunan sürücü ve çalışanlarda suya kapılarak kayboldu. Bu kişilerden iki kişinin cesedi daha sonra bulundu. Diğerlerini arama çalışmaları sürerken, olay yerine gelen itfaiye ekipleri botlarla kişiyi kurtardı. BAŞKA CESETLER DE ÇIKABİLİR, ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR İkitelli Dereyolu'ndaki Osmanlı TIR Garajı'nda parketmiş TIR'lar sular altında kaldı. Bir kısmı sürüklenen TIR'lardan bazıları devrildi. Kurtarma ekipleri önce bir sürücünün cesedine ulaştı. Bölgede başka cesetler de olduğu belirtildi. Arama ve kurtarma ekipleri sayısı bilinmeyen diğer cesetleri çıkarmak için çalışmaları sürrürken birbiri ardına çıkan cesetlerin sayısı son olarak 8'i buldu. İKİTELLİ TIR GARAJINDA CESET DAHA BULUNDU İstanbul'daki yoğun yağış nedeniyle sular altında kalan İkitelli'deki tır Garajı'nda kişinin daha cesedi bulundu. Alınan bilgiye göre, İkitelli tır garajındaki araçların sele kapılarak sürüklendiği alanda, ekiplerin çalışmaları aralıksız olarak sürüyor. Yapılan çalışmalarda, bölgede kişinin cesedi daha çıkarılarak morga götürüldü. Bir tır içerisinde sıkışan bir kişinin cesedi de çıkarılmaya çalışılıyor. Cesetlerden birinin bölgede küçükbaş hayvan otlatan bir çobana, diğerinin de tır garajındaki bir güvenlik görevlisine ait olduğu belirtildi. Garajdaki tüm araçların kullanılamaz hale geldiği görülürken, sel suları arasında telef olan küçükbaş hayvan ölülerine de rastlanıyor. BAŞAKŞEHİR'DE YOLLARDA BİRİKEN SEL SULARINDA ARAÇLARIYLA MAHSUR KALAN VATANDAŞLAR İTFAİYE EKİPLERİNCE KURTARILIYOR Başakşehir'de yollarda biriken sel sularında araçlarıyla mahsur kalan vatandaşalar itfaiye ekiplerince kurtarılıyor. İstanbul'da dün başlayarak devam eden sağanak sonucu, Başakşehir Ziya Gökalp Mahallesi'nde çok sayıda ev ve iş yerini su bastı. Bankalar Caddesi çevresindeki sanayi sitelerinde ise gece su baskınına uğrayan iş yerlerinde itfaiye ekiplerince suları tahliye çalışması başlatıldı. Sabah saatlerinde araçlarıyla yola çıkan vatandaşlar, Başakşehir ve İkitelli'yi TEM otoyoluna bağlayan yollarda biriken sel sularında mahsur kaldı. Mahsur kalan vatandaşlar itfaiye ekipleri ve iş makineleriyle kurtarılmaya çalışılırken sel sularının tahliye işlemleri de sürüyor. Bu arada, TEM otoyolu ve E-5 kara yolunda sel sularının sürüklediği taşlar da trafikte aksamalara yol açıyor. 556568 Bozuk zemin işinden etti Bozuk zemin işinden etti Türkiye-Estonya milli maçının yapıldığı ve bozuk zeminiyle gündeme gelen Kayseri Kadir Has Stadı'nın müdürü Osman Kayaalp, görevinden alındı. Fatih Terim'in maç sonunda, “İşi iyi bilmeyenler zemini bu hale getirmiş” sözlerinin ardından stat müdürünün işine son verildi. 556654 kadın hırsız bankadan 58 bin TL'lik dövizi çaldı kadın hırsız bankadan 58 bin TL'lik dövizi çaldı ERZİNCAN Erzincan'da bir bankada gişe görevlilerin dikkatsizliğinden yararlanan dört kadın 23 bin euro ile beş bin doları çekmeceden alarak kayıplara karıştı. Polis soygunu gerçekleştiren ve güvenlik kamerasına takılan hırsız kadınları arıyor. Olay dün akşam saatlerinde Fevzi Paşa Caddesi üzerinde bulunan Vakıfbank Erzincan Şubesi'nde saat 17.25 sıralarında meydana geldi. Banka şubesine gelen 18 ile 30 yaşlarındaki dört kadından birisi, gişe memurunun yerinden kalkmasını fırsat bilerek el çabukluğu ile kasada bulunan 23 bin euro ile bin doları aldı. Yaklaşık 58 bin lira değerindeki dövizi çalan kadın hırsızlar bankadan çıkarak kayıplara karıştı. Gişe görevlisi kadın memurun paraların çalındığını fark etmesinin ardından polise haber verildi. Polis, şimdi güvenlik kameralarına yakalanan hırsızların peşine düştü. 557963 Başbakanlık'tan açıklama selde son durum açıklaması 'tan açıklama selde son durum açıklamasıANKA ’a bağlı Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü ’un ve ilçeleri ile ’ın Saray ilçesinde meydana gelen sellerde iki günde 29 kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü saat 15.00 itibarıyla yaptığı açıklamada, aşırı yağışlar sonucu Tekirdağ’da 5, İstanbul’da 24 olmak üzere toplam 29 vatandaşın yaşamını yitirdiğini belirtti. Tekirdağ’da kaybolan vatandaş için arama çalışmalarının sürdürüldüğü bildirildi. Afete maruz kalan Tekirdağ’a Başbakanlık’tan 250 bin, İstanbul’a ise milyon TL acil ödenek gönderildi. Sel ve su baskınları nedeniyle Saray, Silivri ve Çatalca ilçeleri ile İkitelli bölgesinde çok sayıda ev ve işyeri ile bazı okullar ve Devlet Hastaneleri’nde meydana geldiğini belirten Başbakanlık afete maruz kalan bölgelerde arama kurtarma ve hasar tespit çalışmalarına devam edildiğini açıkladı. İl bazında felaketin sonuçları ise şöyle sıralandı: -İLLERİN DURUMU- "TEKİRDAĞ: Tekirdağ ilinde meydana gelen yoğun sonucu meydana gelen ve sel sonucu Fatih Çakar ve Berna Çakar isimli vatandaşımız kaybolmuş, vatandaşımız da hayatını kaybetmiştir. Sel ve su baskınlarından 109 bina etkilenmiş, 15’i yıkılmış, 6’sı orta derecede hasar görmüştür. 88 evin ise eşyaları hasara uğramıştır. 76 Büyükbaş ve 45 Küçükbaş hayvan da telef olmuştur. Sivil Savunma, Askeri Birlikler ve Polis Teşkilatı’ndan oluşan yaklaşık 100 kişilik ekip tarafından kayıp olan kişinin arama çalışmaları sürdürülmektedir. İSTANBUL: İstanbul’da dün ve bugün meydana gelen sellerde şu ana kadar hayatını kaybeden 24 vatandaşımızın cesedine ulaşılmış olup, arama ve kurtarma çalışmalarına devam edilmektedir." -ARAMA KURTARMA FAALİYETLERİ- Başbakanlık arama kurtarma çalışmalarına ’nden 863 personel, 228 araç, 104 motopomp, 32 bot, Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü’nden bot, 40 personel, ’ndan 13 personel aracın katıldığını bildirdi. Askeri birlikler ve polis ekiplerinin katıldığını kaydetti. Başbakanlık ayrıca ilk hasar durumu tespit çalışması çerçevesinde Silivri ilçesinde bin 700 ev ve yazlık ve işyerinin su baskınına uğradığını, hasar gören 20 dairelik bir blokun tedbir amaçlı boşaltıldığını, Silivri ve Selimpaşa’da 7-8 ile Çatalca, Silivri ve Selimpaşa Devlet Hastanelerinin su baskınlarından zarar gördüğünü, 58 araç ve 15-20 teknenin hasara uğradığını, hasar belirleme çalışmalarını sürdüğünü açıkladı. 558207 Ümit milli takım Gürcistan'da dağıldı Gürcistan'ın Zestafoni şehrindeki Central Stadı'nda oynanan maçta golleri 2. dakikada Ivanishvili, 35. dakikada Khidesheli, 80. dakikada Totodze ve 88. dakikada Gugava kaydetti. Karşılaşmanın 56. dakikasında Gürcistan'dan Sanaia kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Türkiye maça Volkan Babacan, Serkan Şahin, Abdullah Karmil, Serdar Aziz, Aykut Muhammet Demir, Serdar Kesimal, Tunay Torun, Zeki Korkmaz, Mustafa Pektemek, Deniz Yılmaz, Tevfik Köse 11'i ile mücadele etti. Üç maçta altı puanda kalan ümit milli takım, grupta Estonya'nın ardından averajla ikinci sırada yer alıyor. 557693 Hedef puanla tanışmak! Haberi Ekle Hedef puanla tanışmak! 09/09/09 12:29 Fatih Sandal, hafta sonu deplasmanda oynayacakları Mersin İdmanyurdu maçının hazırlıklarını İstanbul'da sürdürdüklerini ifade ederek, ''Ligin haftasında oynadığımız karşılaşmalarda, istediğimiz sonuçlarla sahadan ayrılmayı başaramadık. Üzerimizde bir şanssızlık var. Bu şanssızlığımızı Mersin İdmanyurdu karşılaşmasında aşmak istiyoruz'' dedi. Hedefi olan bir takım olduklarını ve bunun için güçlü bir kadro kurduklarını kaydeden Sandal, şunları söyledi: ''Bunu oynadığımız karşılaşmaların skoruna yansıtamadık. Üzerimizde büyük bir şanssızlık var. Bunu Mersin İdmanyurdu karşılaşmasında kırmak istiyoruz. Ligde bir dönüm maçı olarak gördüğümüz bu karşılaşmanın hazırlıklarını çok sıkı şekilde sürdürüyoruz. Zor günleri aşmamız için artık galibiyet şart. Mersin İdmanyurdu'nu yenerek, ligdeki ilk galibiyetimizi almak istiyoruz. Oyuncularımıza ve sahadan galibiyetle ayrılan taraf olacağımıza yürekten inanıyoruz.'' Sandal, takımda sakatlığı süren Mehmet Yılmaz ile Fatih Şen'in Mersin İdmanyurdu karşılaşmasında forma giyemeyeceğini de sözlerine ekledi. 558429 Cesedi 13 yıl sonra bulundu 'nın Münih kentinde bir evin bodrumunda cesedi bulunan kişinin 13 yıl önce intihar ettiği anlaşıldı. Polis, 13 yıl önce kapıcılık yapan 67 yaşındaki Almanın, son olarak Ekim 1996'da eşi tarafından görüldüğünü belirtti. Polis, eşi tarafından söz konusu tarihten gün sonra kayıp olarak bildirilen bu kişinin, yasalara göre kayıp bildiriminden yıl sonra da resmen ölü ilan edildiğini kaydetti. Kendini asarak intihar ettiği belirlenen Almanın, bodrum katının kapısını içerden kilitlediği ve zaman içinde de kapının önüne çok sayıda eşya konulduğu için bodrum katının unutulduğu, cesedin ise binayı yeni satın alan bir kadının eski eşyaların atılmasını ve bodrumu temizletmek istemesi sonucunda bulunduğu bildirildi. 556498 Engelli öğrenciler ücretsiz taşınacak 2009-2010 öğretim yılında yaklaşık 30 bin öğrenciyi okullarına ücretsiz olarak taşıyacak. Kız meslek liselerinde de girişimciliği geliştirmek amacıyla hayali şirketler kurulacak Milli Bakanı 2009-2010 öğretim yılı için yeni hedefler belirledi. 30 bin öğrencinin evlerinden ücretsiz servisleriyle alınarak okullarına bırakılması da projeler arasında. ’nın (MEB) Kurumsal Beklenti Raporu’nda, 2009’un ikinci aylık döneminde yapılması gerekenler sıralandı. Raporda engelli öğrencilere ilişkin hedefler dikkati çekti. ’in belirlediği bazı hedefler şöyle: * Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Özürlüler İdaresi Başkanlığı arasında imzalanan kapsamında 2009-2010 öğretim yılında yaklaşık 30 bin engelli okullarına ücretsiz olarak taşınacak. * Görme engelliler ilköğretim okulları ile kaynaştırma yoluyla eğitim alan öğrencilere yönelik ders kitapları Braille yazıyla basılacak ve öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılacak. * Az gören öğrencilerin kitapları uygun puntoda okuyabilmelerinin sağlanabilmesi için ilköğretim ve ortaöğretim ders kitapları CD ortamında hazırlanacak. * İşitme özrü, dil ve konuşma bozukluğu olan bireylerin iletişim ihtiyaçlarını desteklemek için işaret dilinin dil bilimi yönünden çözümlenmesi ve değerlendirmesini yapmak, yazılı ve görsel eğitim araç gereçlerini hazırlamak, Türk sistemini oluşturmak, işaret dili tercümanlar ile öğreticilerini yetiştirmek için çalışmalar sürecek.  2009’da ikinci aylık dönemde 28 fakülte, 27 yüksekokul ve 10 enstitü kurulacak, 55 bin MEB personeline hizmet içi eğitim verilecek. * 32 ilde uygulanacak zorunlu okul öncesi eğitim kapsamında 190 inşa edilecek. *  Sektörü’nde Girişimcilik İklimi Geliştirme (ENTReVET) Projesi kapsamında, Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı pilot kız meslek liselerinde girişimcilik ruhunu geliştirmek amacıyla küçük hayali şirketler kurulacak. 556824 Kriz avukatları da ‘vurdu’ 2008-2009’da icra ve işlemi yapan avukatlara yönelik saldırılar arttı. Bu dönemde yaklaşık 180 avukat görevi başında fiziki saldırıya uğradı Son dönemde ticari ve sosyal yaşamın her alanında kendini gösteren avukatlara da farklı bir biçimde yansıdı. 2008-2009 yıllarında icra ve işlemi yapan avukatlara yönelik saldırılar arttı. Avukat Hakları Merkezi’nin verdiği bilgiye göre, bu dönemde yaklaşık 180 avukat görevi başında fiziki saldırıya uğradı. Bunların çoğunun da icra ve tahliye işlemi yapan avukatlar olması dikkati çekti. İstanbul Barosu Başkanı avukatların yasada belirtildiği şekilde korunmadığından yakınarak şöyle konuştu: “Özellikle hacze gidildiği zamanlarda avukat arkadaşlarımıza karşı fiziki saldırılar olmakta. Yasalar, avukatı da hâkim ve savcı gibi koruyor, fakat uygulamada polis, hâkim ve savcılar yasanın koruduğu gibi avukatı korumuyor. Yani hâkim ve savcıya bir atıldığında, bunu tutuklama sebebi olarak gören yargı, bunun daha ağırı avukata karşı yapıldığı zaman gerekli duyarlılığı tam olarak göstermiyor.” ‘Keşke icralı dosya az olsa’ Avukat Hakları Merkezi Başkanı avukat Uğur Poyraz da ekonomik krizle birlikte avukatlara yönelik bu tür saldırıların arttığını belirterek şunlara değindi: “Biz jandarmanın, polisin korumasında yani devletin korumasında giderek görev yapıyoruz ama en ufak bir olumsuzlukta vatandaşla karşı karşıya bırakılıyoruz. İcra memuru, polis, jandarma kenara çekiliyor. Sizin devletin korumasında olmanız gerekirken devlet sizi orada vatandaşın önüne, daha doğrusu şüphelinin, saldırganın önüne yem gibi bırakıyor. Keşke borçlu sayısı az olsa, icralı dosya az olsa ve borçluların ödeme kabiliyeti olsa da avukatlar da bu olayların muhatabı olmasa.” Avukatlara yönelik bazı saldırılar  Av. Abdullah Ç.: ’da işlemi için gittiği işyerinde edildi. Av. Suat Y.: ’da haciz yaptığı bir kişi tarafından bürosunda öldürüldü. Av. İsmail Ç.: ’de haciz yaptığı kişiler tarafından pompalı tüfekle vuruldu. Av. Hüseyin A.: ’da bir icra davası nedeniyle iki bacağından vuruldu. Av. İhsan Y: İstanbul’da tahliye için gittiği fabrikada dövüldü. 558335 Sel halinde bunlara dikkat edin Zonguldak'ın bazı ilçe ve beldelerinde geçen yıl temmuz ayında sel felaketi yaşandığını hatırlatan İl Sağlık Müdürü Dr. Murat İlikhan, felaket öncesinde, kamu görevlililerinin uyarıları doğrultusunda hareket edilmesini, sel alanlarından uzak durulmasını, yüksek yerlere çıkılmasını ve oturulan bölgenin güvenilirliğinin kontrol edilmesini istedi. Dr. İlikhan, sel anında yapılması gerekenlerle ilgili olarak da şu uyarıları yaptı: "Sel suları ile kaplı yolda araç kullanmayınız. Aracınızdayken sel içinde kalırsanız, hemen aracı kapatınız ve yüksek bir yere çıkınız. Çünkü, suyun 30 santimetre yükselmesi araç üzerinde 700 kiloluk itmeye neden olur. 60 santimetrelik yükselme bir aracı sürüklemeye yeter. Kopmuş elektik tellerinden uzak durun ve derhal ilgili yerlere bildiriniz. Sele bağlı ölümlerin önemli bir kısmı elektrik çarpması sonucu görülmektedir. Sel suları ile bütünlüğü bozulmuş deri teması olduğunda sabunlu su ile yıkayınız." Dr. İlikhan, sel felaketine maruz kalındıktan sonraki süreçte en önemli tedbirin temizliğe dikkat edilmesi olduğunun altını çizerek uyarılarını şöyle sürdürdü: "Temiz gıda ve su tüketiniz. İçme suyunuzda bulanıklık veya koku gibi değişiklikler fark ederseniz suyu kullanmayın ve başta belediye olmak üzere yerel idarenin yetkililerin haber veriniz. Çamur ve su birikintilerinde çocuklarınızın oynamasını engelleyiniz. Yerleşim yerinde böcek, kemirici ve yabani hayvanlar ile temastan kaçının ve bunların sayısında artış görüyorsanız, muhtarlık, belediye ve tarım il ve ilçe müdürlüklerine haber verin. Herhangi bir ateşli hastalık veya ishal ortaya çıktığı zaman en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz. Sel sularına kanalizasyon karışmış olabilir, evin temizlenmesinde ölçü suya ölçü çamaşır suyu katılmış suları kullanınız. 557495 'İstanbul'da yaşanan felaket sürpriz olmadı' 'da yaşanan sürpriz olmadı' Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Hüseyin Tarık Şengül, Bölgesi’nde yaşanan felaketiyle ilgili, ", ve ’nın sel felaketi açısından ’nin riskli bölgeleri olduğunu her zaman söylüyoruz. Dolayısıyla İstanbul ve Trakya’da yaşanan üzücü olay bizim için sürpriz olmadı" dedi. Şengül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul ve ’da iki gündür etkili olan şiddetli yağışlar sonucu can ve mal kayıplarının meydana geldiğini belirtti. Bu tür doğal doğal felaketlerin her zaman yaşamın bir parçası olduğunu, bunun sadece Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanında yaşanabileceğini dile getiren Şengül, "Ancak bir yerlerde gerekli tedbirler alınıp, bunun önüne geçilmeye çalışılıyor, bizim ülkemizde hiçbir şey yapılmıyorsa bunu da sorgulamamız gerekli" diye konuştu. Şengül, felaketin yaşandığı yerlerin riskli bölgeler olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: "İstanbul, Trakya, Bartın, Batman ve Antakya’nın sel felaketi açısından Türkiye’nin riskli bölgeleri olduğunu her zaman söylüyoruz. Dolayısıyla İstanbul ve Trakya’da yaşanan üzücü olay bizim için sürpriz olmadı. Su havzalarını, kıyılarını, dere yataklarını, vadileri gelişmeye açanlar, bu bölgelerin risk altında olduğunu bilerek yapıyorlar. Çünkü bu bölgeler yaratan yerler. Bu bölgelerde daha önceleri de benzer olaylar yaşandı ama bir kere bile ’biz ne yapmalıyız?’ diye davet almadık. Çünkü eğer uzman inceleme yaparsa biliniyor ki bu bölgeler gelişmeye kapatılacak. Bugün bu yaşananların en büyük sorumluları, su havzaları, dere yatakları, kıyılar ve vadileri risk altında olduğunu bilerek gelişmeye açanlardır. Ranta ’evet’ diyenler, felakete ’hayır’ diyemiyor." Marmara’da etkili olan yağışların bir benzerinin geçtiğimiz yıllarda ’de yaşandığını dile getiren Şengül, ancak bu ülkede risk haritasının bulunması ve gerekli önlemlerin daha önceden alınmasından dolayı yağışın büyük bir felakete dönüşmediğini, olayın en az hasarla atlatıldığına dikkati çekti. 556655 Kızlara BBG tuzağı Kızlara BBG tuzağı İstanbul'da genç kız, "BBG'de yarışacaksınız" denilerek bir villaya kapatıldı. Evde zorla alıkonan ve gizli görüntüleri satılan kızların esaret günlerini, bir telefon ihbarı sona erdirdi. İSTİHBARAT SERVİSİ İSTANBUL İstanbul'da genç kızları yarışma vaadiyle tuzağa düşüren şebeke çökertildi. Yaşları 16 ile 22 arasında değişen kıza BBG evi formatında bir yarışma programı yapıyoruz diye kandırılan ve burada çekilen görüntüleri internette para karşılığı satılan kızlar ise kurtarıldı. Türkiye'nin çeşitli illerinden İstanbul'a BBG evi'nde şöhret olma umuduyla gelen genç kızları tuzağa düşüren şebeke çökertildi. İddiaya göre, bazı kişiler ajanslardan 'Özel bir TV'de yayınlanacak BBG formatındaki program için yarışmacı aranıyor' ilanlarıyla çok sayıda genç kızla irtibata geçti. Yarışmadan önce sahte jüri elemanları ayarlayan şebeke, müracaata gelen genç kızlardan 9'unun yarışmaya hak kazandıklarını söyledi. GÖRÜNTÜLERİ SATILDI Daha sonra kızları Riva Mahmut Şevket Paşa köyündeki havuzlu villaya götürerek sözleşme imzalattılar. Sözleşmede ay dolmadan kızların evden çıkamayacakları, dışarıdan ve ailelerinden hiç kimseyle görüşmeyecekleri aksi takdirde 50 bin TL ödeyecekleri belirtildi. Yarışmacı olduklarına inanan kızların 24 saati, villanın her tarafına konulan kameralarla görüntülendi. Banyoda duş alırken dahi görüntüleri kayda alınan genç kızların görüntüleri, internetteki bir sitede para ve kontör karşılığında satıldı. Villada bulunan 16 yaşındaki bir kızın ailesi, aydır kızlarıyla görüşemediklerini belirterek, jan- darmadan yardım istedi. Yapılan baskında genç kız kurtarıldı. 50 bin TL öde, evden çık Zamanla programda olmadıklarını anlayan kızlardan bazıları villadan ayrılmak istedi. Sürekli villada duran bir kişi, ayrılmak isteyenlerin 50 bin TL ödemesi gerektiğini söyleyerek, ısrar edenleri tehdit etti. Jandarma tarafından esaretten kurtarılan kızların ifadelerinde, villada zorla tutulduklarını ve zaman zaman da şiddete uğradıklarını söyledikleri belirtildi. 557807 Konya'daki kurs faciası sanıkları yargılanacak 'daki kurs faciası sanıkları yargılanacakİsmail AKKAYA/KONYA, (DHA) 'da ruhsatsız olarak işletilen katlı Kız Ağustos 2008'de tankından sızan gazın patlaması sonucu çöktü. Bina enkazında, ile yaşları 10- 16 arasında değişen 17 ile öğöğretmen öldü, 29 kişi yaralandı. Olayın ardından bir yıl geçtikten sonra, iddianamesini tamamladı. 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi de davayı kabul etti. Aralarında, yurt ve yurdun bağlı bulunduğu dernek yöneticileri ile kadın öğretmenin de bulunduğu ve tutuksuz 11 sanık, Ekim günü ilk kez hakim karşısına çıkacak. Yurt yöneticileri, çocukların binaya temizlik için geldiğini ve burada Kuran değil, kursu verdiklerini iddia etmişti. Taşkent İlçesi Balcılar Beldesi'nde bulunan Balcılar Kasabası ve Kurs Talebelerine Yardım Derneği'ne ait Özel Boğaziçi Öğrenci Yurdu'nda, Ağustos 2008 günü saat 04.15 sıralarında LPG tankından sızan gazın, namaza kalkan bir öğrencinin düğmesine basması sonucu patlamasıyla, katlı yurt binası yıkıldı. Olayda, öğretmen ve 17 öğrenci hayatını kaybetti, 29 öğrenci de yaralandı. Olayın ardından Yurt Müdürü Hüseyin Çömlek, dernek ve yurt temsilcileri Mehmet Semerci ve Mehmet Göktaş, Hadim İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından gözaltına alındı. Mehmet Göktaş, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Hüseyin Çömlek ve Mehmet Semerci de kısa bir süre tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere oldu. Hadim Cumhuriyet Savcılığı, olay ile ilgili iddianameyi hazırladı. Konya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi de iddianameyi kabul etti. Şüphelilerden öğretmenler Fatma Göktaş ve Tuba Güler, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 263'üncü maddesince ‘Kanuna aykırı olarak kurumu açanlara, bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak açıldığını bildiği halde öğretmenlik yapmak’ suçlamasıyla aydan yıla kadar ile yargılanacak. Dernek ve yurt yöneticilerinden Mümin Eğilmez, Hasan Kosalak, Ahmet Akdede, Hüseyin Çömlek, Mehmet Semerci, hem aynı suçtan hem de ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek’ suçundan yargılanacak. Mehmet Göktaş, Abdullah İlhan Biçici ve Ahmet Türkyılmaz’da sadece ’nın 85'inci maddesi gereğince ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek’ suçundan, yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıkacak. Yurdun çökmesinin ardından, yurt yöneticileri, çocukların binaya temizlik için geldiğini ve burada Kuran değil, İngilizce kursu verdiklerini iddia etmişti. İddianeme de ise öğretmen Fatma Göktaş’ın, ilk ifadesinde Kuran kursu verildiği ve 40-45 gün önce de aynı binada Kuran kursu verdiğini söylediğinin belirtildiği öğrenildi. AİLELER ‘ÇOCUKLARIMIZI KURBAN VERDİK’ DEDİ Konya Barosu Çocuk Komisyonu eski Başkanı avukat Hakkı Ünalmış, çöken yurtla ilgili yargı sürecinin başlatıldığına sevindiğini söyledi. Ünalmış, şunları söyledi: “Çöken yurtta can veren 17 çocuğumuzun unutulduğu, Allah için kurban verildiği bir toplumda, yargı vardır. Bu yargı, doğru olmayan ve olamayacak, bu düşüncelerin gerçeğini ortaya çıkaracaktır. Bu olayda suçlu ve görev ihmali varsa, onlar tespit edilecek ve cezalandırılacak. Çocuk hakları uzmanı olarak, olayın ardından araştırma yaptım. binanın Kuran kursu olduğunu, uzun süredir devam ettiği, çökme gününde de temizlik için gelmediği, orada kalıp, geceledikleri, hatta çevre köylerden bile çocukların orada kaldığını tespit etmiş durumdayım. Anne ve babalar nedense bu durumu inkar etti. Bazı anne ve babalarda, çocuklarının iyi bir yolda öldüğü, kendilerini, cennette bekleyecekleri, onlar içir bir kurban olduğunu söylemeleri toplumda üzüntü yarattı. Elbette toplumun belirli bir bölümü ve belirli bir grupları bunun böyle olduğu kanısına vararak, ört bas edilmesine çalışmıştır. Ama, yargı bu tesirin altında kalmayarak, Hadim’in kahraman savcıları tarafından yargıya aksedilmiştir. esaslarına, göre çocuklar hiçbir şekilde kurban edilemez. Hz. İbrahim, zamanında oğlunu Allah’a kurban ettiği, takdirde Allah, kıyamayarak çocuğu kendisine kurban kabul etmediğini belirlemiştir. İnanan insanlar, çocuklarını kendisi için kurban olduğu ve ileri de cennette onları yardım edileceğine nasıl inanıyor? Bunu insanın aklı almıyor. Ümit ediyoruz, yargı üstün gelecek. 557435 Murray'den erken veda! ABD'nin New York kentindeki USTA Tenis Merkezi Kortları'nda yapılan toplam 24.2 milyon dolar (36.44 milyon lira) ödüllü turnuvanın dokuzuncu gününde, erkeklerde numaralı seribaşı İngiliz Andy Murray, 16 numaralı seribaşı Hırvat Marin Cilic'e 7-5, 6-2 ve 6-2'lik setlerle 3-0 yenilerek, turnuvaya veda etti. Kariyerinde Avustralya Açık, Fransa Açık (Roland Garros) ve Wimbledon şampiyonluğu bulunan, ancak dizlerindeki sakatlık nedeniyle bir süredir kortlardan uzak kalan numaralı seribaşı İspanyol Rafael Nadal ise 13 numaralı seribaşı Fransız Gael Monfils'i 6-7 (3), 6-3, 6-1 ve 6-3'lük setlerle 3-1 yenerek, çeyrek finale yükseldi. numaralı seribaşı Arjantinli Juan Martin del Potro da 24 numaralı seribaşı İspanyol Juan Carlos Ferrero'yu 6-3'lük setle 3-0 yenerek, turu geçti. 11 numaralı seribaşı Şilili Fernando Gonzalez de numaralı seribaşı Fransız Jo-Wilfried Tsonga'yı 3-6, 6-3, 7-6 (3) ve 6-4'lük setlerle 3-1 mağlup ederek, yoluna devam etti. Tek bayanların çeyrek final mücadelesinde ise kariyerinde Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon, de ABD Açık şampiyonlukları bulunan numaralı seribaşı ABD'li Serena Williams, 10 numaralı seribaşı İtalyan Flavia Pennetta'yı 6-4 ve 6-3'lük setlerle 2-0 yenerek, yarı finale yükseldi. İki yıl önce tenisi bırakıp, bu yıl kortlara yeniden dönen, 2005 yılının ABD Açık Şampiyonu Belçikalı Kim Clijsters da 18 yaşındaki Çinli Li Na'ya 6-2 ve 6-4'lük setlerle 2-0 üstünlük sağlayarak, yarı finale çıkan bir başka isim oldu. Turnuva, TSİ bu akşam ve sabaha karşı tek erkekler ve tek bayanların çeyrek final maçlarıyla devam edecek. 557206 Tarsus'ta trafik kazası: ölü, 18 yaralı Alınan bilgiye göre, Adapazarı'ndan aldığı fındık işçilerini Diyarbakır'a götürmekte olan minibüs, saat 05.30 sularında Damlama mevkiinde önünde giden TIR'a çarptı. Kazada kişi hayatını kaybetti, 18 kişi yaralandı. ÖLEN VE YARALANANLARIN KİMLİKLERİ BELİRLENDİ Alınan bilgiye göre, Adapazarı'nda fındık toplama işinde çalışan işçileri Adana'ya getiren Hacı Baki Özer yönetimindeki 01 ZV 429 plakalı minibüs, Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) Otoyolu'nun Mersin'in Tarsus ilçesi Damlama mevkisinde Sadullah Demirel'in kullandığı 51 EV 522 plakalı tıra arkadan çarptı. Kazada anne Sabriye, baba Cüneyt ile çocukları Eyüp Özer, hayatını kaybetti. Kazada yaralanan Vedat Özer (15), Hasan Özer (3), Özlem Özer (18), Halise Özer (16), Nazan Özer (14), Murat Özer, Erdoğan Özer, Abdullah Özer, Ferhat Akyol ve Mehmet Zahir Öncer, Tarsus Devlet Hastanesinde, Rojbin Demir (15), Vedat Demir (15), Sedat Demir (13) ve Abdullah Demir, Mehmet İshak, Özlem Özer ve Serhan Özer ile Şahin Akyel, Tarsus 70.Yıl Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor. 557747 Bakan Davutoğlu Mısır'a gitti Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, ekim ayında 'e yapacağı ziyaret esnasında 'den Gazze'ye geçmeyi talep ettiği ve bunun tarafından reddedilmesi üzerine Türk Dışişleri Bakanlığı'nın ziyaretini iptal ettiği yönündeki haberlerle ilgili olarak ". Bu tarz bir taleplerle ilişkisi olduğuna dair bir haber doğruyu yansıtmıyor. Ama dediğim gibi biz bölgede her türlü teması her zaman yaparız. Bunun için de çok özel bir çaba, özel bir çerçeve gerekmez" dedi. Türkiye'nin bölgedeki aktiviteleri ve geliştirdiği ilişkileri herkesin bildiğini söyleyen Davutoğlu, bu çabaların geçmişte olduğu gibi bugün de tamamen barışa yönelik insiyatifler olduğunu belirterek, "Bu çerçevede de görüşmelerimizi her ülkeyle sürdürürüz" diye konuştu. Mısır ve Ürdün'ü kapsayan iki günlük yurtdışı gezisiyle ilgili de bilgiler veren Davutoğlu Mısır'ın başkenti Kahire'ye Arap Birliği toplantısına katılmak için gideceklerini ve oradan da Ürdün Dışişleri Bakanı Cevde ile birlikte Amman'a gideceklerini söyledi. Davutoğlu, Amman'da Ürdün Dışişleri Bakanı Cevde'ni yanı sıra Kral Abdullah ve Başbakan Nadir Dahabi ile de biraraya geleceğini söyledi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Davutoğlu, söz konusu toplantının açılışında Arap Birliği dışişleri bakanlarına hitaben bir konuşma yapacak. Davutoğlu, bu toplantıyı takiben Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cevde'nin davetine icabetle yarın Ürdün'e ziyarette bulunacak. Amman'da Ürdünlü mevkidaşıyla yapacağı görüşmenin yanı sıra Kral Abdullah ve Başbakan Nadir Dahabi'yle bir araya gelecek olan Davutoğlu'nun yapacağı görüşmelerde, iki ülke arasındaki ilişkilerin ve iki ülkeyi yakından ilgilendiren güncel bölgesel gelişmelerin ele alınması öngörülüyor. Davutoğlu, Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki'nin davetine icabetle 13 Eylül'de 'ı ziyaret edecek. Bakan, bu ziyareti sırasında İranlı mevkidaşının yanı sıra diğer bazı üst düzey makamlarıyla da temaslarda bulunacak. Ziyaret vesilesiyle yapılacak görüşmelerde, 'la komşuluk ilişkilerinin çeşitli veçheleri ele alınacak ve her iki ülkeyi yakından ilgilendiren bölgesel ve güncel uluslararası konular hakkında görüş teatisinde bulunulacak. 558069 Ankara'da anız yangını kontrolden çıkrı Alınan bilgiye göre, Vayvay ve Hacıbektaşlı köylerinde dün akşam başlayan anız yangını, rüzgarın etkisiyle büyüyerek Sadıklı köyüne ulaştı. 10 bin dönümlük tarım arazisinde etkili olan yangın, Sadıklı köyündeki yerleşim alanlarını da tehdit etti. Yangın, yerleşim alanına 500 metre kala Şereflikoçhisar Belediyesi itfaiyesi ve köylülerin müdahalesiyle saat 03.30'da tamamen söndürüldü. Yangında, tarım arazilerindeki anızların yanı sıra az miktarda ala meşe ve palamut ağacı kül oldu. Sadıklı Köyü Muhtarı Osman Demirci, AA muhabirine yaptığı açıklamada Vayvay ve Hacıbektaşlı köylerinde başlayan anız yangınının rüzgarın etkisiyle kendi köylerini de etkilediğini belirterek, her yıl bu dönemlerde aynı bölgede yangın çıktığını söyledi. Demirci, yangının, temin edilen motor ve kepçe yardımıyla daha da büyümeden söndürüldüğünü anlattı. Muhtar, Şereflikoçhisar Belediyesi İtfaiyesi'ni aradığında nöbetçinin söyledikleri karşısında şaşkınlığını gizleyemediğini öne sürdü. Demirci, itfaiye erinin, ''Yangına gelelim mi, gelmeyelim mi?'', ''Araçların mazotu yok'', ''İtfaiye araçlarının tankeri su dolu değil'' gibi cümleler kurduğunu iddia etti. AA muhabirine açıklama yapan Şereflikoçhisar İtfaiyesi Müdürü Uğur Alpay ise, muhtarın iddiasını yalanlayarak ''Arazinin dağlık olmasından ve ulaşımın sağlanamamasından dolayı araç gönderemedik'' dedi. Şereflikoçhisar Kaymakamı Hasan Kürklü ise, yangına ''gece geç saatte çıkması ve arazi yapısının elverişsiz olması nedeniyle müdahale edilemediğini'' belirterek yangın alanında ağaçlandırma çalışmalarının yapılacağını bildirdi. Yangının, seneye üretim yapmaya hazırlanan kavun ve şeker pancarı üreticilerinin anız yakması sonucu çıktığı öne sürüldü. Soruşturma sürüyor. 558071 Kahramanmaraş'ta orman yangını Edinilen bilgiye göre, Kandil Köyü Duruplar mezrası yakınlarındaki ormanlık alanda, henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Ekinözü Belediyesi itfaiye ekibinin müdahale ettiği yangının, rüzgarın etkisiyle büyümesi üzerine Göksun ve Elbistan Belediyesi itfaiye ekiplerinden de yardım istendi. Ekinözü Kaymakamı Ahmet Gazi Kaya'nın da izlediği yangın söndürme çalışmalarına, itfaiye ekiplerinin yanı sıra köy korucuları ve köylüler de katıldı. Yangında, 10 hektarlık meşe ormanı tahrip oldu. Yangının çıkış nedeninin belirlenmesi için çalışma başlatıldığı belirtildi. 556806 ABD’de ‘internet bağımlılığı’ merkezi ’de bağımlılığı’ merkeziFALL CITY AA güncellenme zamanı 8.9.2009Bağımlılar için 45 günlük bir program öngörülüyor.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’de bağımlılığını tedavi” amacıyla Redmond yakınlarında açılan ReSTART isimli merkez, 14 bin dolara, internet bağımlılarına 45 günlük bir tedavi programı sunuyor. Merkezin yöneticisi Hilarie Cash, aşağıdakilerden üçünün bulunması halinde kişinin interneti suiistimal ettiğinin, beş veya fazlası var ise “bağımlı” hale geldiğinin kabul edildiğini bildirdi. Cash’in açıklamasına göre bu liste şu şekilde: başında geçirilen sürelerin giderek artması, bu davranışı kontrolde zorlanma, internet başında iken daha mutlu hissetme, başka bir işle meşgulken interneti özleme, aileyi veya arkadaşları dikkate almama, internet kullanımına ilişkin olarak başkalarına yalan söyleme, işte veya okulda, farklı amaçlı internet kullanımı, davranışlara ilişkin suçluluk veya utanç duyma, zamanlarını değiştirme, kilo değişimi, sırt ağrısı, baş ağrısı, bilek ağrısı ve diğer faaliyetlerden çekilmek.“ 557208 Guatemala'da açlıktan 462 kişi öldü .Yerel Periodico gazetesinde, salgın hastalıklar servisi yetkililerine dayandırılarak verilen haberde, uzun süren bir kuraklık dönemine bağlı olarak gıda sıkıntısı çekilen ülkede temmuz ayına kadar kötü beslenme yüzünden ölenlerin sayısının 462 olduğu belirtildi. Guatemala Devlet Başkanı Alvaro Colom'un, hem kendi imkanlarını seferber etmek hem de yabancı ülkelerden yardım alabilmek amacıyla bugün ülkede doğal afet durumu ilan etmesi bekleniyor. 557214 İstanbul'da sel felaketi: ölü İkitelli'de Basın Ekspres yolunda gece başlayan sağanak yağış nedeniyle sel meydana geldi. Sel sularına kapılan bir kişinin cesedine ulaşıldı. İkitelli'de Basın Ekspres yolu sel nedeniyle ulaşıma kapandı. Bölgeye çok sayıda ambulans yönlendirildi. Aşırı yağış nedeniyle Basın Express Yolu E5 karayolu Silivri istikameti trafiğe kapatıldı. Çok sayıda kamyon ve otomobilin sürücüleriyle birlikte mahsur kaldığı bildirildi. Ambulans ve itfaiye ekipleri mahsur kalan vatandaşları kurtarma çalışmalarını yürütüyor. Havaalanından gelen araçlar ise D-100 Karayolu'na yönlendiriliyor. Havalanına gitmek isteyenler için de TEM Otoyolu'nun İkitelli mevkiinin kapalı olduğu belirtildi. SEL BİR CAN ALDI İkitelli'de Basın Ekspres yolundaki sele kapılan bir kişinin cesedine ulaşıldı. İKİTELLİ'DE YOĞUN YAĞIŞIN GETİRDİĞİ SEL NEDENİYLE ARAÇLAR MAHSUR KALDI İstanbul İkitelli'de yoğun yağışların getirdiği sel nedeniyle araçlar mahsur kaldı. İstanbul'da devam eden yoğun yağış nedeniyle sabah saatlerinde İkitelli Basın Ekpres yolunda aşırı yağışın getirdiği sel nedeniyle çok sayıda araç yolda kaldı. Bazı araçların içindekileriyle sürüklendiği görüldü. Sürücüler ve yolcular araçlarının üzerine çıkarak kurtarılmayı bekliyor. İtfaiye ve sivil savunma ekipleri de kurtarma çalışmalarını güçlükle sürdürüyor. Bu arada, İkitelli'ye açılan ana yollar güvenlik nedeniyle trafiğe kapalı tutuluyor. SARAY BELEDİYESİ SU BASKINLARINA KARŞI HALKI UYARIYOR Tekirdağ'ın Saray ilçesindeki sel felaketinin ardından sağanak devam ediyor. Meteoroloji yetkililerinden alınan bilgiye göre, gece saatlerinde tekrar başlayan sağanak sabaha kadar etkisini kaybetmeden sürecek. Saray Belediyesi, duyurularla olası su baskınlarına karşı halkı uyarıyor. Bu arada sel felaketinin vurduğu Bahçeköy'de evlerini kaybeden felaketzedelerin başka evlere nakledildiği, Kızılay'ın da bu ailelere giyim ve gıda yardımlarında bulunduğu kaydedildi. Öte yandan Saray'daki bir çiftlik evinde su baskını sırasında kaybolan kişilik aileden baba Fatih Çakar'ın henüz bulunamadığı belirtildi. Çakar'ın aranmasına yarın sabahtan itibaren devam edileceği, bulunan kişinin cenazelerinin toprağa verilmek üzere yarın memleketleri Erzurum'a gönderilmesinin beklendiği ifade edildi. 558283 Van Valisi'nin erken evlilik isyanı Valilik'ten yapılan açıklamaya göre, Vali Yardımcısı Ali İpek ile Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünü ziyaret eden Karaloğlu, kurumun çalışmaları hakkında bilgi aldı. Sosyal Hizmetler İl Müdürü Kemal Çelik'ten brifing alan Vali Karaloğlu, kuruma bağlı hizmet veren Aile Danışma Merkezi'nin önemli işlevleri bulunduğunu söyledi. Kentin kırsal mahallelerinde kızların erken yaşta evlendirilmesinden kaynaklanan ciddi sorunlar yaşandığını vurgulayan Karaloğlu, kurumun bununla ilgili çalışma yapması gerektiğini ifade etti. İftar için gittiği her evde bu sorundan kaynaklanan bir dramla karşılaştığını belirten Karaloğlu, şöyle devam etti: ''Erken yaşta evlilikle ilgili Aile Danışma Merkezi özel çalışma yapsın. Aile Danışma Merkezi görevlileri, kurumda oturup 'Gelene yardımcı olmaya çalışalım' mantığıyla görev yaparsa hiç kimse buraya gelmez. Bu merkezde görevli personelin alana inmesi lazım. Personel, mahallelere giderek, alanda araştırma ve inceleme yapmalıdır.'' Sorunun eğitimle giderilebileceğini vurgulayan Karaloğlu, ''Sorunun çözümü, kız çocuklarının orta öğretime devam etmesinden geçiyor. Kızlarımızı lise sona kadar okulda tutabilirsek evlilik yaşını da 18'e yükseltiriz. Şu anda en pratik çözüm bu. Hem kız çocuklarımız eğitimlerini tamamlamış olacak hem de evlilik yaşı yükselmiş olacak'' dedi. Sorunun sadece Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile çözülemeyeceğini, ilgili kurumların da destek vermesi gerektiğini bildiren Vali Karaloğlu, şunları kaydetti: ''Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile Müftülük, Milli Eğitim ve Sağlık müdürlüklerinin ortak çalışma yapması gerekiyor. Bu sosyal bir problemdir. Bunun üzerine çok ciddi gitmemiz gerekir. Kız çocuklarının erken evlilik sorunlarını çözemediğimiz takdirde hiçbir sosyal sorunu çözemeyiz. 556372 Hiç unutmayın, barış ve demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer! Hiç aklınızdan çıkarmayın, bu ülkede barış ve demokrasinin yolu Diyarbakır’dan, kaç zamanın acılarıyla yoğrulmuş bu şehirden geçer. Öteden beri, ta içimden inanırım buna. Barış ve demokrasi Diyarbakır’a gelmedikçe, ’de de barış ve demokrasinin kolu kanadı kırık kalır. Eğer bu ülkede barış ve huzurun taşları yerli yerine oturacaksa, eğer bu ülkede demokrasi ve hukukun ilkeleri yolumuzu aydınlatacaksa, eğer bu ülkede ve özgürlükler hükümran olacaksa, zaman hiç kuşkunuz olmasın, bütün bunların yolu Diyarbakır’dan geçer. Çok acı çekti bu şehir. Çok gözyaşı akıttı. Ama yalnız Diyarbakır değil, onunla birlikte bütün Türkiye acı çekti, gözyaşı akıttı. Yazın bir kenara: Geçmişin acılarıyla bu denli yoğrulmuş insanlar gelecekten korkmaz. Ve geçmişin tutsağı olmadan, bu topraklarda güzel bir geleceğin temellerini hep birlikte, elbirliğiyle atarlar. Umut etmeden yaşanmaz. Bugün barış umudu doğmuş durumda. Diyarbakır ve Türkiye’de bunun heyecanı ilk kez böylesine yaşanıyor. Anaların artık gözyaşı dökmeyecekleri tarihi bir dönemin eşiğinde sayılırız. Diyarbakır’da ve bütün Türkiye’de insan onuruna yakışan gerçek bir barış yapılabilir. Klasik deyiştir: Barış yapmak, savaş yapmaktan zordur! Öyledir ama artık yeterince acı çekildi. Tüm tarafların bunca yıllık meşru acıları barışın kapısını araladı diye düşünüyorum. Diyarbakır’da da hissettim. Bugüne kadar yaşanan acılar artık bu ülkede silahla, şiddetle, zorla bir yere varılamayacağını tüm taraflara göstermiş durumda... Yaşamak için ille de acı çekmek gerekmiyor. Anaların ağlamadığı, şehit cenazelerinin gelmediği, taziye çadırlarının kurulmadığı bir Türkiye bugün artık hayal değildir. Hep birlikte ama hep birlikte ellerimizi kararlılıkla uzatırsak, hiç kuşkunuz olmasın, barışı yakalarız. Tekrarlamakta yarar var. Barış bugün hayal değil. Yeterince olgunlaştık çünkü... Unutmayın, acılar olgunlaştırır! Olgun insanlar, kadınıyla erkeğiyle, dağdakiyle ovadakiyle, siviliyle askeriyle geçmişin, acıların tutsağı olmazlar. Ben buna inanıyorum. Ve ancak geçmişin esiri olmayan insanlardır, bu topraklarda bebeklerin mutlu bir dünyaya doğacakları güzel bir geleceği, yani gerçek barışı el birliğiyle kuracak olanlar... Barış uzak değil, yakın. Daha da yakınlaştırmak elimizde. Soruyorlar, kan ve gözyaşını durdurmak ama nasıl diye... Bu soruyu bu ülkede kötü niyetle soran barış düşmanları da var. Barışı sabote etmeye odaklanmış olanların oyununa gelmekten özenle kaçınmak lazım. Eğer biz barışa açılan yolun inişli çıkışlı bir süreç olduğunu görebilirsek... Acele işe karışır özdeyişini unutmaksızın, zamanı ille de torbaya sokmak için uğraşmazsak... Korkularımızın, evhamlarımızın, önyargılarımızın esiri olmaktan kaçınırsak... Tepkilerimizi dünyanın sonuymuş gibi vermekten sakınırsak... Ve her şeyi serbestçe konuşur, tartışırsak... Bütün bunları yapabilirsek, işte zaman barış daha yakınlaşır. Önce oturup tartışalım. Konuşmaktan korkmayalım. Bu süreç başladı. Üstelik ilk kez oluyor. Bırakın, ağzı olan konuşsun! Korkularımızdan, evhamlarımızdan, önyargılarımızdan ancak böyle böyle kurtulmaya başlarız. Ancak bu yolla, Kürtler Türklere, Türkler Kürtlere kulak vermeye başlar. Ve Türkler meseleyi öğrenmeye, kendini Kürtlerin yerine koymaya başlar. Ama bir koşul daha var: Dağda silahların susması! Parmaklar tetikten çekilecek, operasyonlar duracak, döşenmeyecek... Ve böyle bir süreci sabote edebilecek her türlü provokasyona karşı uyanık davranılacak... Süreci silahtan ve şiddetten arındırmak zorundayız. Silahların sustuğu bir ortamda önce konuşacağız, tartışacağız. Hem kapalı kapıların arkasında, hem de önünde... Sözcükler özgürce uçuşacak! Bir başka deyişle: Bugüne kadar olmayanı yaşamaya başlayacağız. Konuşa konuşa anlaşabileceğimiz yollarda barışa doğru yürüyeceğiz. Elbette, zor olanı kolay olandan ayıracağız bu süreçte. Elbette, önceliklerle sonralıkları karıştırmayacağız. Elbette, arabayı atın önüne koymayacağız. Bu bakımdan tüm taraflara, özellikle Erdoğan hükümetiyle ’ye büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Tocqueville‘in bir sözü vardır: “Geçmiş geleceğe ışık tutmuyorsa, akıl karanlıklar içinde yürümeye başlamış demektir.” Evet, geçmişi unutmayalım ama acıların da esiri olmayalım. Barış ve demokrasi ancak bu sayede Diyarbakır’la birlikte bütün Türkiye’nin kapısını çalar. Son söz: Bugün artık barış için ille de acı çekmek gerekmiyor. Diyarbakır’da cezaevinin önünde bir hatıra fotoğrafı... Türkiye’de, özellikle ’da 1980’lerden itibaren oluk oluk akan kan ve gözyaşının tarihi yazıldığında, ’ün Diyarbakır Askeri insan hakları açısından kepaze bir sayfa olarak geçecektir. Kürtlerin belleğine korkunç acılarla kazılan bu hapishanenin kapatılarak bir ‘insan hakları müzesi’ne dönüştürülmesi gerekir. Yolu 1990’larda bir ara bu hapishaneye düşen DTP İl Başkanı Fırat Anlı ve yıllarını buraya girip çıkanlar için adalet kavgası vererek geçiren eski Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu’yla dün öğle vakti bu cezaevinin önünde bir hatıra fotoğrafı çektirirken ‘Kürt açılımı’nı da konuştuk, ’te dün akşam Cengiz Çandar’la başlattığımız ‘Tecrübe Konuşuyor’ programı için... 556608 Gecenin öteki yüzü Gecenin öteki yüzü Gece taksicilik yaptığı yıl boyunca İstanbul sokaklarında gördüklerini fotoğraflayan Şevket Şahintaş, kentin karanlık yüzünü merak edenleri sergisine bekliyor. SERKAN NERGİS İSTANBUL İstanbul'da yıllarca taksicilik yapan Şevket Şahintaş'ın gece çektiği fotoğraflar, “Gecenin Öteki Yüzü” sergisinde toplandı. İstanbullu gece uyurken Şahintaş çektiği gece fotoğrafları ile üniversite arşivlerine girdi. Üstelik dünya basını onunla röportaj yapabilmek için sırada. Şahintaş'ın İstanbul gecelerinin son yılını görüntülediği fotoğrafları yurt dışındaki sergilerde Türkiye'yi başarıyla temsil ediyor. 43 yaşındaki Şevket Şahintaş, şu anda Kültür Bakanlığı ile Avrupa Birliği'nin desteklediği belgeseli çekilmekte olan bir taksi şoförü. BİNLERCE FOTOĞRAF ÇEKTİ yılda bini aşkın kare çeken Şahintaş'ın fotoğraflarının yüzlerini ise İstanbul'un travestileri, hayat kadınları ve evsizleri oluşturuyor. İstanbul gecelerinde arşınlamadığı sokak kalmayan Şahintaş, bir kış gecesi elinde bir makinayla sokaktaki evsizleri çekmeye başladığını söylüyor ve ekliyor:” Beş senedir, tanıştığım çoğu evsiz olan bu insanların 50 kadarının fotoğraflarını düzenli olarak çekiyorum. Şu an arşivimde onlara ait bin farklı kare var.” Şevket Şahintaş çektiği fotoğraflarla sadece Türk basının değil ve dünya basının da ilgisini çekmiş. Ayrıca üniversiteler de bu fotoğrafları önemsiyor. Çok sayıda belgesele konu olan sölyeşilere katılan Şahintaş'ın çektiği onlarca resim üniversite arşivlerinde yer alıyor. Sokaktaki insanları hatırlatıyorum Halen taksiciliğe devam eden Şahintaş, çektiği fotoğraflarla tek amacının sokaklarda yaşayan bu insanların varlığını hatırlatmak olduğunu belirterek, “Bundan sonra da fotoğraf çekmeyi sürdüreceğim” dedi. Şevket Şahintaş'ın “Gecenin Öteki Yüzü The Other Side of the Night” adlı ilk sergisi Anna Heidenhain ve Kristina Kramer küratörlüğünde, Manzara İstanbul'un desteklediği Manzara Perspectives tarafından gerçekleştiriliyor. 558062 İstanbul ve Tekirdağ'da 31 kişi hayatını kaybetti İstanbul ve Tekirdağ'da 31 kişi hayatını kaybetti ANKARA (A.A) İstanbul ve Tekirdağ'daki sel felaketinde '31 vatandaşın hayatını kaybettiği bildirildi. İSTANBUL'DA 24 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ Başbakanlık Basın Merkezi internet sitesinde yer alan açıklamada, saat 15.13 itibariyle ulaşan bilgilere göre, '8-9 Eylül 2009 tarihlerinde İstanbul'un Çatalca, Silivri ve İkitelli ilçeleri ile Tekirdağ'ın Saray ilçesinde aşırı yağışlar sonucu; Tekirdağ'da 7, İstanbul'da 24 olmak üzere toplam 31 vatandaşın hayatını kaybettiği' belirtildi. ÇOK SAYIDA EVİ VE İŞYERİNİ SU BASTI Tekirdağ'da kaybolan vatandaşı arama çalışmalarının sürdürüldüğü ifade edilen açıklamada, afete maruz kalan Tekirdağ'a Başbakanlıktan 250.000 TL, İstanbul'a ise 2.000.000 TL acil ödenek gönderildiği kaydedildi. Sel ve su baskınları nedeniyle Saray, Silivri ve Çatalca ilçeleri ile İkitelli bölgesinde çok sayıda ev ve iş yeri ile bazı okullar ve devlet hastanelerinde hasar meydana geldiği bildirilen açıklamada, afete maruz kalan bölgelerde arama kurtarma ve hasar tespit çalışmalarına devam edildiği belirtildi. Tekirdağ'da meydana gelen yoğun yağış sonucu meydana gelen su baskını ve sel sonucunda 'Fatih Çakar ve Berna Çakar isimli vatandaşın kaybolduğu, vatandaşın da hayatını kaybettiği' ifade edilen açıklamada, sel ve su baskınlarından 109 binanın etkilendiği, 15'inin yıkıldığı, 6'sının orta derecede hasar gördüğü, 88 evin ise eşyalarının hasara uğradığı kaydedildi. Su baskını ve selde 76 büyükbaş ve 45 küçükbaş hayvanın da telef olduğu belirtilen açıklamada, 'Sivil Savunma, Askeri Birlikler ve Polis Teşkilatından oluşan yaklaşık 100 kişilik ekip tarafından kayıp olan kişinin arama çalışmaları sürdürülmektedir' denildi. İSTANBUL'DAKİ ARAMA KURTARMA ÇALIŞMALARI İstanbul'da dün ve bugün meydana gelen sellerde de şu ana kadar hayatını kaybeden 24 vatandaşın cesedine ulaşıldığına yer verilen açıklamada, arama ve kurtarma çalışmalarına devam edildiği kaydedildi. Açıklamada, arama kurtarma çalışmalarına katılan ekipler şöyle belirtildi: '6 helikopter, Büyükşehir Belediyesi 863 personel, 228 araç, 104 motopomp, 32 bot, Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü bot, 40 personel, Sağlık Bakanlığı UMKE ekipleri de 13 personel araçla görev yapmaktadır. Ayrıca Askeri Birlikler ile Polis Teşkilatı'na ait ekipler çalışmalara katılmaktadır.' İstanbul'daki ilk hasar durumuna ilişkin bilgi de verilen açıklamada şunlar kaydedildi: 'Silivri ilçesinde 1700 ev ve yazlık konut ve iş yeri su baskınına uğramıştır. Hasar gören 20 dairelik bir blok tedbir amaçlı boşaltılmıştır. Silivri ve Selimpaşa'da 7-8 okul ile Çatalca, Silivri ve Selimpaşa Devlet Hastaneleri su baskınlarından zarar görmüştür. 58 araç ve 15-20 tekne hasar görmüştür. Hasar tespit çalışmaları sürdürülmektedir.' 557452 Devler Üçüncü Uzun Takım Devler Üçüncü Uzun Takım 36. Avrupa Basketbol Şampiyonasına katılan takımlar arasında Türkiye "En Dev" 3. takım konumunda... 12 Dev Adam'', 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda mücadele eden takımlar arasında, en uzun boy ortalamasına sahip üçüncü takım oldu. Polonya'da devam eden şampiyonada (D) Grubu'nda gösterdiği başarılı performansla yoluna devam eden milli takımda yer alan 12 oyuncunun boy ortalaması, 2.01 olurken, Ömer Aşık, 2.14 metrelik boyuyla takımın en uzun oyuncusu olma özelliğini taşıyor. Engin Atsür ve Engin Arslan ise millilerin kısa oyuncuları olarak karşılaşmalarda boy gösteriyor. Şampiyonanın en uzun boylu oyuncularının yer aldığı Yunanistan'da ise kadrodaki 12 oyuncudan 7'si, metrenin üzerinde olmasıyla dikkati çekiyor. Bu kategoride, ikinciliği 2.02 boy ortalamalarıyla Almanya ve Slovenya elde ederken, üçüncülüğü Türkiye ile birlikte Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Rusya paylaşıyor. İsrail, 1.96 boy ortalamasıyla şampiyonanın en kısa takımı. Şampiyonanın en kısa takımları sıralamasında ise Fransa 1.97 ortalamayla ikinci sırada yer alırken, şampiyonanın evsahibi Polonya, Letonya ve İspanya ise bu kategorinin üçüncüsü oldular. 22 yaş ortalamasıyla Sırbistan, şampiyonanın en genç takımı takımı olarak dikkati çekiyor. ''En genç takım'' sıralamasında 24 yaş ortalamasıyla Fransa ikinci, 25 yaş ortalamasına sahip (A) Milli Takım da bu kategoride Rusya, Yunanistan ve Almanya ile üçüncülüğü paylaştı. ''En yaşlı takımlar'' sıralamasında ilk sırayı 28 yaş ortalamasıyla Slovenya ile Hırvatistan alırken, Letonya, Makedonya, Büyük Britanya ve Litvanya, 27 yaş ortalamasıyla en yaşlı ikinci takımlar olarak mücadele ediyor. İspanya ve Bulgaristan da 26 yaş ortalamasıyla bu kategorinin üçüncüsü oldu. Şampiyonanın "En..." Oyuncuları 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda yer alan oyuncular arasında en uzun basketbolcu, 2.18'lik boyuyla Yunan Kostas Koufos oldu. Genç pivotu 2.17'lik boyuyla Sırp Kosta Perovic takip ederken, Yunanistan'da forma giyen Andreas Glyniadakis, şampiyonanın en uzun üçüncü oyuncusu olma özelliğine sahip. Makedonya'nın oyun kurucusu Dimitar Mirakovski ile Polonya'dan Krzysztof Szubarga, 1.78'lik boylarıyla şampiyonanın en kısa oyuncuları. En kısa oyuncular sıralamasında ikinciliği Litvanya'da forma giyen 1.80 boyundaki Andrius Mazutis elde ederken, Büyük Britanyalı basketbolcu Flinder Boyd 1.82'lik boyuyla bu sıralamada üçüncü sırayı aldı. Polonya'nın tecrübeli forveti Adam Wojcik, şampiyonanın en yaşlı oyuncu olarak karşılaşmalarda yer alıyor. 39 yaşındaki basketbolcu, Türk Milli Takımı'nda yer alan 1988 doğumlu Barış Hersek'ten 18 yaş büyük olmasıyla dikkati çekiyor. Şampiyonanın en yaşlı oyuncuları kategorisinde, Makendonyalı 37 yaşındaki oyuncu Pero Blazevski ikinci sırada bulunurken, üçüncü sırayı ise 36 yaşındaki oyuncular Makedonyalı Vrbica Stefanov ve Büyük Britanyalı Nate Reinking aldı. Şampiyonanın en genç oyuncuları ise İspanya'dan Ricky Rubio (19) ve Bulgaristan'dan Bozhidar Avramov (19) oldu. Takımlarda 20 yaşında olan oyuncuların fazlalığı göze çarparken, Fransalı Antoine Diot, Almanyalı Tibor Pleiss ve Elias Harris, Sırbistanlı Milan Macvan ve Yunan Kostas Koufos ile Nick Calathes, şampiyonanın en genç oyunları arasında yer aldı. 557515 Derbinin hakemi açıklandı Derbinin hakemi açıklandı Süper Lig'in 5. haftasında Cumartesi günü 'nda oynayacak olan derbi maçı yönetecek. Haftanın hakemleri şöyle: ABDULLAH YILMAZ BÜLENT YILDIRIM MUSTAFA BÜYÜKŞEHİR BLD. 557876 Yağışlar rezervasyon iptal ettirebilir Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır, İstanbul'da yaşanan yoğun yağış nedeniyle İstanbul'daki otellerde rezervasyon iptalleri yaşanabileceğini zannetmediğini bildirdi. Bayındır, İstanbul'da dün başlayarak devam eden yoğun yağmur sonucu İkitelli, Silivri ve Çatalca'daki yaşanan sıkıntıya ilişkin olarak AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, bu nedenle İstanbul'daki otellerde rezervasyon iptalleri yaşanabileceğini zannetmediğini ifade etti. Söz konusu bölgelerin ''İstanbul'a en yakın yerinin'', 30-50 kilometre civarında bulunduğunu kaydeden Bayındır, bunun geçici bir durum olduğunu, her gün sel olacağı anlamına gelmediğini söyledi. Bayındır, İstanbul'un imajının etkilenip etkilenmeyeceğine değinirken, yaşanan durumun tabiat olayı olduğunu belirtti ve ''Dünyanın her yerinde olabilir böyle baskınlar ve yağışlar. Geçecektir. Bunun, fazla etkili olacağını zannetmiyorum'' dedi. Silivri, İkitelli civarındaki otellerin işlerinin, ''bir parça'' aksayabileceğine işaret eden Bayındır, konuyla ilgili olarak şu ana kadar kendilerine ulaşan bilgi olmadığını bildirdi. 558437 Baros'tan gol şov, Çekler umutlandı 'ın Çek forveti Milan Baros, milli takımını sırtlamaya devam ediyor. Avrupa elemeleri 3. Grup'ta yer alan Çek Cumhuriyeti, Baros'un dört gol attığı maçta grubun puansız ekibi San Marino'yu 7-0 yendi. Zayıf rakibi karşısında gol perdesini 28. dakikada açan Baros 44. ve 45. dakikadaki golleriyle hat-trick yaparak takımının ilk yarıyı üç farklı önde kapatmasını sağladı. Çek Cumhuriyeti 47. dakikada Vaclav Sverkos ile dörde çıkardı, 66'da Baros kendisinin dördüncü ve takımının beşinci golünü kaydetti. Tomas Necid ve Sverkos'un golleri skoru tayin etti.  Bu galibiyetle puanını 12'ye yükselten Çek Cumhuriyeti grup ikinciliği için şansını devam ettirdi ve Slovakya ile 'nın arayı açmasına izin vermedi. 557152 Moda Uğruna Sağlığınızdan Olmayın Britanya'da yapılan bir araştırmada, 10 kadından yaklaşık 4'ünün ayağına uymayacağını bildiği ayakkabıyı satın almaktan çekinmediği ortaya çıktı. El ve Ayak Sağlığı Mütehassısları Derneği tarafından bin kişi üzerinde yapılan araştırma, kadınların yüzde 37'sinin moda olduğu sürece rahatsız ayakkabı giydiğini gösterirken, yüzde 80'inin de "boynuz hastalığı veya tırnak batması" gibi ayak hastalıklarından mustarip olduğunu ortaya koydu. Erkeklerin yüzde 17'sinin yanlış ölçüye sahip ayakkabı satın aldığını kabul ettiğini gösteren araştırmaya göre, çeşitli ayak rahatsızlığı çeken 10 erkek ve kadından sadece 4'ü tedavi için doktora başvuruyor. Birleşik Krallık El ve Ayak Mütehassısları Derneği'nden Lorraine Jones, çok sayıda kadının indirimdeki ve son moda ayakkabı modellerine dayanamadığını belirterek, "Ancak ayakları hasta edecek ayakkabılar satın almanın sadece rahatsızlığa yol açan bir sonuç olmadığını, aynı zamanda sağlığı riske atan bir durum olduğunu unutmamak gerek" diye konuştu. Yüksek topuklu ayakkabılar kadar, kolayca giyilen terliklerin de ayağın öne kayması ve parmaklarda krampa neden olması gibi sorunlara yol açabileceğini belirten ayak sağlığı uzmanları, kadınların günlük ayakkabılarında topukları cm'den uzun olmayan alçak topuklu modelleri tercih etmeleri gerektiğinin altını çiziyorlar. 556355 Zıp zıp zıpzıpaki; cebellezi yasaldır, koltuk kavgaları ahlaki Havalar da doğrusu, ’nin kendine özgü tomografisine uyarak, çok zıpzıpaki oldu. Bir bakıyorsunuz mevsim normallerinin üstünde sıcak ve kavurucu; bir bakıyorsunuz mevsim normallerinin altında serin ve yağışlı. Geçtiğimiz cumartesi günü de, saat 15.30’la neredeyse 20 aralarında Kabataş, Dolmabahçe ve ’ndaki Valikonağı Caddesi ile çevresindeki lambaları; elektriklerin kesilmesi yüzünden sönüp körleşmiş ve zıpzıpaki olmuştu. Elektrikler kesik olduğu için Cihangir’de asansörler de çalışmıyordu. Solmaz Kamuran’ın eski küçük dairesi ise 5’inci kattaydı. Ve bendenizin gözü, dik mi dik 66 merdiven basamağını tırmanmayı kesmemişti. Elektriklerin kesik olmadığı bir pasajda, gidip bir kafeteryaya oturmuş ve Cihangir’e elektriklerin gelmesini beklemiştik. Ülkenin onca sorunu varken; Kabataş, Dolmabahçe ve Nişantaşı’nın bazı önemli caddelerinde trafik lambalarının sönmesi ve bendenizin de çalışmadığı için 66 merdiven basamağını tırmanmayı gözümün kesmemesi, çok mu önemliydi yani? ’un taksi şoförleri, her Türk erkeği gibi asker doğmuş; vatanı, milleti, devleti, bayrağı, şanlı tarihi için ölmeye hazır birer isimsiz kahramandı ve her zorluğun üstesinden gelme azmiyle İstanbul’a göçerek, taksi şoförlüğüne başlamışlardı. Elektriğin kesilmesiyle, trafik lambalarının da sönüp kararması; onların birbirleriyle, özel arabalarla, kamyonlarla, kamyonetlerle, vinç çekicileriyle çarpışıp; ortalığın kanlı bir araba mezbahasına dönüşmesine neden olmayacak kadar, “omuzları vakurdu” ve “muhtaç oldukları güç, damarlarındaki asil kanda mevcuttu.” ’nın gerek “yargı”, gerek “adalet”, gerek “hukuk” değerlendirmeleriyle; “Kürt ve sorunlarındaki yeni çatışmalarını da gördükten sonra... Ne mutlu İstanbul’da taksi şoförüyüm diyene! İstanbul’da öğrencisi olmak bile, galiba olmak kadar havadar ve “ala ala hey” değil. Pervin Kaplan’ın bir haberi, dünkü Haber Türk gazetesinde sürmanşetten şöyle verilmişti: “Açlıktan bayılan öğrenciler var Rektörü’nden yılı başlarken şok açıklamalar” Haberin ilk alt başlığı ise “ordumuzun gücü”yle ters orantılı gibiydi: “SORUN PARASIZLIK” Marmara Üniversitesi Rektörü: “Çoğu günde öğün yemek yiyebiliyor. Geçen yıl 10 öğrenci derste açlıktan bayıldı. Sabahları çorba dağıtıyoruz” diyordu. Dün sabahın erken saatlerinde hava da iyice zıpzıpakiliye soyunmuş ve büsbütün suratsızlaşmıştı. Tıpkı dostum, kalem yoldaşım ve oğlum Ahmet Altan’la yönettiği Taraf gazetesine de; sadece ve sadece halk yığınlarından saklanan gerçeklere -hayatları pahasına- projektörler tutmuş gazetecilere verilen, evrensel “Leipzig bağımsız ve objektif gazetecilik ödülü”nün verilmesi karşısında; öyle bir ödülden hoşnut olmayanların suratına dönmüştü. ’da 750 bin dosya, tartışılıp bir karara bağlanmasını bekliyormuş. “Temyiz” edilmek üzere olan dava kararlarıyla birlikte milyonu aşmada... ’ndeki mahkûmiyetimizin sayısı ise sanırım bin 700... Adalet ve hukuk açısından durumumuzu özetlemeye kalkarsak: Şinanay yavrum şinanay... “Devlet, hukuktan önemlidir” diyen Prof.larımız bile var. Daha ateşin bir vatan, millet, devlet sevgisi nerede bulunabilir ki? Vaktiyle purolarının, tüm dünyada benimsenmiş olan büyük şöhreti; puroların yapımı sırasında Kübalı genç kızların, puroları çıplak baldırları üstünde yuvarlaya yuvarlaya sarmaladıklarından gelirdi. Sonradan bu rivayetin doğru olmadığı; Havana purolarının, Kübalı genç kızların baldırları üstünde sarmalanmadığı açıklanmıştı. Puro içen bir dostum da bendenize: Bırak, demişti; ben içtiğim puronun Kübalı genç bir kızın çıplak baldırları üstünde sarmalandığını düşüneyim. Öyle düşünmek daha keyifli... Şark ülkelerinin bir türlü nimetlerinden topluca yararlanmayı başaramamış ve kendi egemenleri tarafından “kul yığınları”na dönüştürülmüş, yoksul ve “dişi-erkek” dengesi bir hayli yamuk kökenli insancıkları da; hoşlanıyorlar “kodum mu oturturum” tamtamlarından... Ama ne yapmalı ki, kendi kendini “koşullanmalar kafesine” kapatmışlık dönemleri de, miadını doldurmakta... Türkiye de, gerek hamasi, gerek mistik bir beşikte sallanıp durmaya alışmış olsa da; çağı”nın rüzgârlarıyla bir çalkantı dönemine doğru kaymada... Önce şimşekler çakıyor, sonra da gümbürdeyip duruyor gökler; da zaten başladı. Türkiye’nin sorunları, Havana puroları... Sürekli ortaya çıkan yere gömülmüş lav silahları ve davaları... Derslerde açlıktan bayılan üniversite öğrencileri... Bir oraya zıp, bir buraya zıp... Hadi “kıç atma” yerine, “zıpzıpakilik” diyelim... Ve elektrikler kesilip, trafik lambaları da söndüğünde; yaşasın, bin yaşasın kahraman taksi şoförleri... 557505 Seyrantepe projesi iç ihale bugün yapıldı Seyrantepe projesi iç bugün yapıldıERCAN ATA ANKARA DHA Toplu İdaresi Başkanlığı (TOKİ) kendisi yapmaya karar verdiği 'ın Seyrantepe projesi için düzenlediği "İç bugün yapıldı. 'nin en düşük teklifi veren firmayı belirledikten sonra başlatacağı inşaat için, firma İhale Komisyonu'na teklif mektubu verdi. İki firmanın dosyasından teşekkür mektubu çıkarken, firma ihale için teklif verdi. En düşük teklifi 189 Milyon 950 Bin TL ile Varyap Varlıbaşlar Yapı San ve Yatırımları Tic Ltd Şti ile Uzunlar İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş ortaklığı verdi. TOKİ yarın teklifleri değerlendirkten sonra ihaleyi vereceği firmayı açıklayacak. Süperhızlı gönderi ve kargo bedava avantajıyla. 557616 Nadal'ı öpen hayranı tutuklandı ABD'nin New York kentindeki USTA Tenis Merkezi Kortları'nda devam eden turnuvanın tek erkekler 4. tur mücadelesinde Fransız Gael Monfils'i 3-1 yenen numaralı seribaşı Nadal, maçın bitiminde ilginç bir olayla karşılaştı. Oturduğu yerden hızla kalkıp, galibiyeti kesinleşen Nadal'ın yanına koşarak, onu öpen tenissever, güvenlik güçlerince tutuklandı. Turnuvanın sözcüsü Tim Curry, polisin, Nadal hayranını, ''bir spor karşılaşmasına müdahale ettiği'' gerekçesiyle tutukladığını belirtirken, ''Olayı inceledikten sonra, kort güvenliğine ilişkin yeni prosedürler belirleyeceğiz'' dedi. Nadal ise ''Benim için sorun yoktu. Sevimli bir delikanlıydı. 'Seni seviyorum' dedi ve öptü'' diye konuştu. Öte yandan, bu yılki Fransa Açık Tenis Turnuvası'nda (Roland Garros), tek erkekler finalinde İsveçli Robin Soderling ile karşılaşıp, şampiyon olan İsviçreli tenisçi Roger Federer de benzer bir olayla karşılaşmıştı. Barcelona Kulübü'nün bayrağını taşıyan bir gösterici, maçın ikinci setinde korta girerek, Federer'in başına kırmızı bir şapka geçirmeye çalışmış, İsviçreli tenisçinin kort dışına itmeye çalıştığı gösterici, güvenlik güçleri tarafından oyun alanından çıkarılmıştı. NADAL ÇEYREK FİNALE YÜKSELDİ Teniste sezonun 4. ve son ''Grand Slam'' mücadelesi olan 129. ABD Açık Turnuvası, tek erkeklerin dördüncü tur, tek bayanların çeyrek final karşılaşmalarıyla devam etti. ABD'nin New York kentindeki USTA Tenis Merkezi Kortları'nda yapılan toplam 24.2 milyon dolar (36.44 milyon lira) ödüllü turnuvanın dokuzuncu gününde, erkeklerde numaralı seribaşı İngiliz Andy Murray, 16 numaralı seribaşı Hırvat Marin Cilic'e 7-5, 6-2 ve 6-2'lik setlerle 3-0 yenilerek, turnuvaya veda etti. Kariyerinde Avustralya Açık, Fransa Açık (Roland Garros) ve Wimbledon şampiyonluğu bulunan, ancak dizlerindeki sakatlık nedeniyle bir süredir kortlardan uzak kalan numaralı seribaşı İspanyol Rafael Nadal ise 13 numaralı seribaşı Fransız Gael Monfils'i 6-7 (3), 6-3, 6-1 ve 6-3'lük setlerle 3-1 yenerek, çeyrek finale yükseldi. numaralı seribaşı Arjantinli Juan Martin del Potro da 24 numaralı seribaşı İspanyol Juan Carlos Ferrero'yu 6-3'lük setle 3-0 yenerek, turu geçti. 11 numaralı seribaşı Şilili Fernando Gonzalez de numaralı seribaşı Fransız Jo-Wilfried Tsonga'yı 3-6, 6-3, 7-6 (3) ve 6-4'lük setlerle 3-1 mağlup ederek, yoluna devam etti. Tek bayanların çeyrek final mücadelesinde ise kariyerinde Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon, de ABD Açık şampiyonlukları bulunan numaralı seribaşı ABD'li Serena Williams, 10 numaralı seribaşı İtalyan Flavia Pennetta'yı 6-4 ve 6-3'lük setlerle 2-0 yenerek, yarı finale yükseldi. İki yıl önce tenisi bırakıp, bu yıl kortlara yeniden dönen, 2005 yılının ABD Açık Şampiyonu Belçikalı Kim Clijsters da 18 yaşındaki Çinli Li Na'ya 6-2 ve 6-4'lük setlerle 2-0 üstünlük sağlayarak, yarı finale çıkan bir başka isim oldu. Turnuva, TSİ bu akşam ve sabaha karşı tek erkekler ve tek bayanların çeyrek final maçlarıyla devam edecek. 557909 E-5'in Silivri mevkii trafiğe kapalı Yoğun yağış nedeniyle taşan derelerden az miktarda da olsa yerleşim yerlerine halen su akıntısının devam ettiği, tahliye çalışmalarının başlatılması için de su akıntısının azalmasının beklendiği bildirildi. Yolun trafiğe açılamaması nedeniyle tahliye çalışmaları yapılamadığı için insanların vinçlerle taşındığı bölgede, en çok hasar gören yerlerin başında Denizkent, Yalıkent, Spor ve Erseven sitelerinin geldiği belirtildi. Bu arada, İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait iş makinesi ve kepçelerin selin getirdiği ağaç, taş gibi kalıntıları da temizlediği görüldü. 557840 Bisikletine öyle bir bakıyor ki... Çocuk selin ortasında kalan bisikletine öyle bir bakıyor ki, insanın içi acıyor... 556862 Ekrem, Terim’i bekliyor! ’ın geçen sezonki en başarılı isimlerinden sakatlıktan kurtuldu, ancak milli forma konusundaki belirsizliği bir türlü çözemedi. doğumlu oyuncunun tedavisini takip eden yetkililerinin ’a kendi formalarını giydirmek istediği vurgulandı. Başarılı oyuncu ise doğduğu ülkesinin bu talebine saygı duyarken, konusunda henüz son kararını vermediği bildirildi. Takımlar Teknik Direktörü ’den davet gelmesi durumunda bu oyuncunun Türk Milli Takımı’nda forma giyebileceği vurgulandı. Ekrem’in, Ekim ayında yapılacak milli maçlarda Avusturya forması giymesi halinde Türk Milli Takımı için bağları da kopmuş olacak. 556997 Köylere atıksu kanalı Büyükşehir Belediyesi, Menderes’in Urla’nın Barbaros, Seferihisar’ın ve Turgut köylerinde 16 kilometre şebeke döşeyerek atıksu kanalı sorununu çözecek. ve Barboros’un  evsel atıkları,    12 kilometrelik atıksu şebekesiyle, tarafından yapılacak   500 kişilik foseptikte toplanacak. ve Turgut köylerinin atıksularıysa, kilometrelik şebeke hattıyla Yelki kolektörüne ulaştırılacak. Oradan da Güneybatı Atıksu Arıtma Tesisi’nde arıtmadan geçirilecek. Çevre kirlililiği önlenmiş olacak. Uygulama projeleri için çalışmalarının devam ettiği bildirildi. 557738 Ermeniler'den Cem G. ile ilgili garip bir açıklama Azeri Apa ajansının haberine göre, Ermenistan İçişleri Bakanlığı ve istihbarat kurumu Ulusal Güvenlik Servisi, Türkiye'nin Interpol aracılığıyla kırmızı bültenle aradığı Garipoğlu'nun Ermenistan'da bulunmadığını açıkladı. Ayrıca Ermenistan İçişleri Bakanlığı yetkilileri, Garipoğlu'nun Ermenistan'da bulunma ihtimali olması durumunda bile katil zanlısını Türkiye'ye iade edemeyeceklerini belirtti. Ermeni İçişleri Bakanlığı yetkilisi, "Garipoğlu'nun Türkiye'ye iade edilmesi çok problemli olur. Çünkü; Türkiye ile bizim aramızda hiçbir resmi ilişki bulunmuyor. Eğer birileri yakalanırsa bile iadesi zor ."dedi. 556529 Akil adamlar Avrupa’yı uyardı AB’de ’ye verilen sözlerin tutulmasını isteyen Bağımsız Türkiye Komisyonu, ’yi savunucularının endişelerini gidermek için daha fazla şey yapmamakla eleştirdi Bundan yıl önce, (AB), yükümlülüklerini yerine getiren ’yle üyelik müzakerelerine başlamalı” ana mesajını veren raporu çok ses getiren Bağımsız Türkiye Komisyonu (BTK), “Avrupa’da Türkiye: Kısır Döngüyü Kırmak” başlıklı ikinci raporunu dün yayımladı. Belgede, isim vermeksizin Cumhurbaşkanı ’nin başını çektiği bazı AB liderleri açık bir şekilde eleştirilerek Türkiye’ye verilen sözlerin tutulması istendi. Raporda öne çıkan bazı tespit, mesaj ve sonuçlar şunlar: * Bazı AB liderleri olumsuz açıklamalar yaparak, alternatif arayışlar içine girerek ya da müzakereleri engellemeye çalışarak süreci raydan çıkardı. Avrupa hükümetleri taahhütlerini yerine getirmeli, Türkiye’ye adil davranmalı ve hak ettiği saygıyı göstermelidir. Türkiye de AB’ye katılım konusundaki istekliliğini ve ciddiyetini teyit etmelidir. * AB Konseyi’nin kararı son derece netti: Türkiye ile müzakerelerin ortak hedefi katılımdır, “imtiyazlı ortaklık” ya da “özel ilişki” gibi belirsiz bir alternatif değildir. * Türkiye, dönüşümünü devam ettirebilmek için Avrupa yönelimini korumalıdır. Türkiye’ye adil biçimde bir şans tanınması AB’nin inanılırlığı açısından önemlidir, kendi çıkarlarına uygundur ve bütün aday ülkelere borçlu olduğu adaletin gereğidir. * 2000-2005 yılları arasında gerçekleşen dönüşümün altın çağından sonra Türkiye, reformları aynı ivmeyle devam ettirememiştir. Hükümetin, reform sürecini canlandırmak için hem AB’ye hem de kendi halkına vermiş olduğu sözü tutması gerekir. *  ve hapisteki lideri Öcalan meşru siyasi muhataplar değillerdir ve Türkiye’de gelecekte yasal olarak var olamayacak kadar çok eylemi gerçekleştirmişlerdir. konusunda geçmiş bütün hükümetlere kıyasla daha fazla ilerleme sağlamıştır.  ’ta iki toplumun liderleri arasında devam etmekte olan görüşmeler en iyi ve muhtemelen en son şanstır. Olumlu sonuç alınmaması halinde Türkiye-AB müzakereleri duracaktır. * Türkiye’de samimi şekilde geçmişle yüzleşme süreci başlamıştır ve bugün açık bir biçimde tartışılmaktadır. Yabancı parlamentoların 1915 olaylarını ‘’ olarak niteleme yönünde aldıkları kararlar ters tepmektedir ve bunlardan kaçınılmalıdır. ve laik Türk devleti Raporda, “İslam ve laik Türk devleti” başlıklı bir bölüm de yer aldı. “Laikliğin ’nin üzerinde yükseldiği sağlam bir temel olduğuna şüphe yoktur” tespitine yer verilen belgede, konusunda yaşanan tartışmalar ve hükümetin tavrı şu ifadelerle yorumlanıyor: “Bir iktidar mücadelesinin parçası olsa bile, Ak Parti’nin yönelimi ve niyetine ilişkin davalar, siyasi söylem ve spekülasyonları, liberal sivil toplumun gerçek kaygılarını da yansıtmaktadır ve dikkatle gözlenmesi gerekir. Ak Parti’li liderlerin Türkiye’deki laiklik savunucularının meşru endişelerini gidermek için daha fazla şey yapmamış olması üzücüdür.” 556569 Yüzümüz güreşte güldü › › SANLI SARIALİOĞLU İSMET BADEM En Çok Okunanlar Yüzümüz güreşte güldü Tayvan'da yapılan 21. İşitme Engelliler Yaz Oyunları'nın 3. gününde grekoromen güreşte 96 kiloda İlhan Çıtak altın, 76 kiloda Mahmut Irk ve 60 kiloda Şenol Aydın bronz madalya elde etti. Tekvandoda ve atletizmde madalya çıkmazken Milliler basketbol, hentbol ve voleybol müsabakalarında mağlup oldu. 09.09.2009 Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Diyalog Gazetecilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan köşe yazısı/habere aktif link verilerek kullanılabilir. SPOR 557017 Şirince’nin saklı vadisi Şirince’nin saklı vadisiVEYSEL EROL Selçuk DHA güncellenme zamanı 7.9.2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİEtiketi sen belirle!milliyet.com.tr hep yanınızda SELÇUK Şirince’ye beş kilometre kala Değirmen Boğazı Mevkii’ndeki ‘Saklı Vadi’ parmak ısırtıyor. Kaymakam Aziz İnci, “İlçemizde böyle bir tesisin olmayışının eksikliğini duyuyorduk. Tertemiz ve huzur veriyor Şirince Köyü’yle bütünleşmesi de çok önemli” dedi. İşletmeci Hikmet Ceylan, mekanı, Şirince’nin tarihi dokusuna, kültürel yapısına uygun yaptıklarını söyledi. Ceylan, “Yemeklerimizde çok iddialıyız. Her bütçeye uygun” diye konuştu. 557628 Ege'de en fazla yağış düşen yer AA muhabirinin, Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü İzmir Bölge Müdürlüğü yetkililerinden aldığı bilgiye göre, son 24 saat içinde İzmir Çiğli'de metrekareye 4.0, Güzelyalı'da 2.6, Gaziemir'de 0.6, Dikili'de 3.4, Ödemiş'te 11.8, Selçuk'ta 0.5, Bergama'da 1.9, Foça'da ise 0.2 kilogram yağış düştü. Yağışlar, Manisa'da metrekareye 3.6 kilogram olarak ölçülürken, ilçelerinden Salihli'de 39.6, Akhisar'da 16.2, Demirci'de 8.6, Alaşehir'de 6.2, Köprübaşı'nda 10.2, Soma'da 8.2 kilogram olduğu tespit edildi. Öte yandan, Aydın'da metrekareye 4.6, ilçelerinden Sultanhisar'da 19.1, Nazilli'de 11.5, Kuşadası'nda 0.1 kilogram yağış düşerken, bu rakamlar Denizli'de 5.0, Uşak'ta 7.2, Muğla'da 8.2 kilogram olarak belirlendi. Yetkililer, yağışların bölgede iki gün daha süreceğini kaydetti. 556754 Dalyan'daki Kaya Mezarları Eriyor Türkiye'nin tanıtımı için hazırlanan film ve afişlerde sıkça yer alan Muğla Dalyan'daki bin 400 yıllık kaya mezarları hızla eriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dalyan'ın simgesi konumundaki tarihi zenginliğin korunması için harekete geçti. Çok sayıda turist ağırlayan bölge aynı zamanda geçmişi bin 400 yıl öncesine uzanan Kaunos Antik Kenti ve kaya mezarlarına evsahipliği yapıyor. Ancak Dalyan'ın simgesi kaya mezarları hızla eriyor. Mezar sütunları aşınmadan dolayı yıkılmaya başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, tarihi kalıntılardaki yıpranmayı önlemek için harekete geçti. Bölgede incelemelerde bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bilim çevreleriyle ortak koruma çalışması yapılacağını söyledi. Günay, "Burada bizim dikkatli bir gözlem yapmamız, koruma konusunda çok dikkatli öneriler dinlememiz, öğrenmemiz ve belki koruma safhasında bir laboratuar çalışması yapmamız gerekir. Aynı zamanda tabii çok ciddi kaynaklar gerektiren bir alan burası. Yamaçlarda ulaşılmaz, dokunulmaz bir noktada. Ama tabii yok olmasına, çürüyüp gitmesine tahammül de edemeyiz, göz de yumamayız." şeklinde konuştu. 557565 Santiago'da mankenler nefes kesti Şili'de düzenlenen Santiago Haftası'nda modeller tasarımcı Felipe Toledo'nun kreasyonunu tanıttı. 556515 Savcılar ‘hayalet gemi’de kereste buldu Savcılar ‘hayalet ’de kereste buldu güncellenme zamanı 9.9.2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’nın temmuz sonunda kaçırılmasından günler sonra askeri bir operasyonla korsanların elinden kurtarılan yük gemisinde yapılan aramada sadece kereste bulunduğu bildirildi Rus Başsavcılığı, karasularında kaçırılan ve açıklarında ele geçen “Arctic Sea” isimli yük gemisinde yapılan aramada sadece kereste bulunduğunu belirterek, gemide ’a götürülmek üzere S-300 füzelerinin bulunduğu iddialarını yalanladı. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da dün yaptığı açıklamada, temmuz sonunda İsveç karasularında kaçırılan “Arctic Sea” isimli Rus gemisinin, bazı gazetelerin iddia ettiği gibi İran’a karadan havaya fırlatılan S-300 füzeleri taşıdığı haberlerini yalanlamıştı. 556897 Akşam Yemeğini Geç Yemeyin Akşam Yemeğini Geç Yemeyin ABD'de yayınlanan "Obezite" adlı dergide yer alan araştırmaya göre, gece geç saatte yemek yiyenler daha fazla kilo alıyor. Yayına Giriş: 07.09.2009 16:43:55 Güncelleme: 07.09.2009 19:54:28 Fazla kilo sorunu olanlar dikkat! Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan araştırma, yemeğin, nasıl ve ne miktarda yendiğinin yanı sıra, ne zaman yendiğinin de önemli olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, gece geç saatlerde yemek yiyenler daha fazla kilo alıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde "Obezite" adlı dergide yer alan araştırma, ilk kez, yemek yemek için yanlış zamanın bulunduğunu ortaya koydu. Araştırma kapsamında fareleri inceleme altına alan bilim adamları, olağandışı saatlerde; özellikle uyku saatlerinde yemek yiyen farelerin diğerlerine kıyasla iki kat fazla kilo aldıklarını gözlemledi. Hem de yemek ve hareket miktarı aynı olmasına karşın. İnsanların neden ve nasıl kilo aldığının karmaşık bir süreç olabildiğine dikkat çeken uzmanlar, tek değişkenin alınan kalori miktarı olmadığının altını çiziyor. Hareket miktarının yanı sıra, vücut ısısı, uyku ve hormonların da kilo alımında role sahip olduğu düşünülüyor. Araştırmayı yapan bilim adamları, yemek yeme zamanlarının doğru seçilmesinin, obeziteyle mücadeleye katkı sağlayabileceği görüşünde. Ancak gelinen noktada, söz konusu çalışmanın insanlar için geçerli olup olmayacağının tartışılabileceği de belirtiliyor. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Resmi Web Sitesi 557228 Mersin'de kaza: ölü, 10 yaralı Alınan bilgiye göre, Adapazarı'nda fındık toplama işinde çalışan işçileri Adana'ya getiren Hacı Baki Özel yönetimindeki 01 ZV 429 plakalı minibüs, Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) Otoyolu'nun Mersin'in Tarsus ilçesi Damlama mevkisinde 51 EV 522 plakalı tıra arkadan çarptı. Kazada kişi öldü, 10 kişi yaralandı. Yaralılar ambulanslarla kaldırıldıkları Tarsus 70. Yıl Devlet Hastanesi ile Tarsus Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. 557302 İzmir'in kurtuluşu kutlanıyor İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yıl dönümü kutlanıyor. Kutlamalar, Kordon'da 21 pare top atışı yapılmasıyla başladı. Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen törende Vali Cahit Kıraç, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, siyasi parti ve ilgili kurumların temsilcileri Atatürk Anıtı'na çelenk sundu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Anıt Şeref Defteri'ni imzaladı. Kocaoğlu, deftere şunları yazdı: ''İzmir'in Kurtuluşu'nun 87. yılında bu olağanüstü kentin büyükşehir belediye başkanı olarak huzurunuzda bulunmaktan onur duyuyorum. İlkeleriniz ve sizin yaktığınız Cumhuriyet meşalesinin ışıkları, yolumuzu aydınlatıyor. İzmir'in ve İzmirlilerin size ve çağdaş Türkiye değerlerine olan bağlılığının hiç kesilmeden sürdüğünü bilerek rahat uyuyunuz. Düşünceleriniz rehberimiz, devrimleriniz yaşama biçimimiz, bilim, kültür ve sanat ise bütün bunları gerçekleştirme yöntemimizdir. Emanetinizi korumak, geliştirmek ve gelecek kuşaklara devretmek için gece gündüz çalışıyoruz. İzmir her zaman sizinledir; yolunuzdan yürümektedir ve yürüyecektir. Size, silah ve düşünce arkadaşlarınıza sonsuz minnet duyguları besleyen İzmirliler adına sevgi ve saygılarımı sunarım Atam.''   Siyasilerden kutlama mesajları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İzmir'in kurtuluş yıl dönümünü kutladı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, kurtuluş yıl dönümü dolayısıyla İzmir Valisi Cahit Kıraç ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'na birer tebrik telgrafı gönderdi. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yıldönümü nedeniyle bir kutlama mesajı yayımladı. Şahin'in mesajı şöyle: ''Yurdumuzu işgal etmeye ve kendisine esaret zinciri vurmaya kalkışanlara karşı göğsünü siper eden ve şahlanan milletimiz, tarihe adını unutulmaz zaferlerle yazdırmıştır. Eylül Zaferi de şanlı bir tarihe sahip olan milletimizin unutulmaz zaferlerinden birisidir. Dumlupınar'da ortaya konulan büyük mücadelenin ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri.' talimatıyla mücadelesine devam eden Türk ordusu, Eylülde İzmir'e girmiş, işgal kuvvetlerini hezimete uğratmıştır. İzmir'in kurtuluşuyla Akdeniz cephesi tamamen kapanmış ve 19 Mayısta Samsun'da başlatılan kurtuluş mücadelesi, Eylül 1922'de İzmir'de zafer ile sona ermiştir. Eylülde son halkayı tamamlayarak büyük bir destan yazan milletimiz, varoluş mücadelesini kıracak hiçbir gücün olmadığını tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Bu düşüncelerle İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yıldönümünü kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere İstiklal Mücadelemizin bütün kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyor, tüm İzmirlilere sevgi ve selamlarımı iletiyorum. 556441 Bakan uyardı: Domuz gribi hızlı yayılacak Çok insan hastalanacak önümüzdeki günlerde. Türkiye'de de birçok vatandaşın hastalanması mümkündür." dedi. Türkiye ile Kosova Cumhuriyeti, sağlık alanında daha fazla işbirliğine gidiyor. Konuya ilişkin anlaşma Sağlık Bakanı Akdağ ve Kosova Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Alush Agashi tarafından dün Ankara'da imzalandı. İmza töreninin ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Akdağ, domuz gribinin yayılma hızının her geçen gün arttığına işaret etti. Akdağ, domuz gribine yakalanmış hastayla karşılaşıldığında özel hasta muamelesi yapmaktan vazgeçmek gerektiğini kaydetti. Akdağ, hastalığa karşı ellerin çok iyi yıkanmasının önemine değinirken, Sağlık Bakanlığı ve sağlık yöneticilerinin uyarılarına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. HASAN BOZKURT ANKARA 558484 Son 80 yılın en yüksek yağışı! Son 80 yılın en yüksek yağışı! 09.09.2009 09:32İstanbul'da eylül ayında son 80 yılın en yüksek yağışı Çatalca'ya düştü. Yapılan ölçümlerde, Çatalca'da metrekareye 205 kilogram yağış düştüğü belirlendi. İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dün başlayan sağanak yağışın bugün de etkisini sürdürdüğünü söyledi. Yıldırım, yağışların, Eyüp, Gaziosmanpaşa, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Çatalca'da kuvvetli olarak devam ettiğini belirtti. Yapılan son ölçümlere göre, Çatalca'ya eylül ayında son 80 yılın en yüksek yağışının düştüğünü ifade eden Yıldırım,''Çatalca'da ölçülen yağış miktarı, metrekarede 205 kilogram olarak belirlendi'' dedi. Öte yandan, Bahçeşehir, Başakşehir, Basın Ekspres Yolu ve İkitelli civarı da sağanak yağıştan olumsuz yönde etkilendi. Bölgeye kurtarma çalışmaları için çok sayıda ekip sevk edildi. İstanbul Valisi Muammer Güler de bölgedeki son durumu helikopterle havadan inceliyor. İstanbul Valiliği de sular altında kalan İkitelli-Basınekspres Yolu güzergahını kullanacak ve havaalanına ulaşmak isteyen vatandaşların, Sahilyolu ve D100 karayolunu kullanmaları, zorunlu olmadıkça bu yola çıkmamaları uyarısında bulundu. 558281 İstanbul ve Tekirdağlı'lara SU UYARISI Sağlık Bakanlığı, İstanbul ve Tekirdağ'da selin ardından, temiz su ve gıda tüketimine önem verilmesi, şebeke suyunu ikinci bir duyuruya kadar içme amacıyla kullanılmaması, böcek, kemirgen ve yabani hayvanlarla temastan kaçınılması konusunda vatandaşları uyardı. Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İstanbul ve Tekirdağ'daki sel baskınları üzerine Bakanlık Kriz Merkezi'nin konunun uzmanlarıyla derhal izleme ve gerekli tedbirleri yürürlüğe koyma sürecini başlattığı belirtildi. Selden etkilenen Tekirdağ'ın Saray ilçesine bağlı Bahçeköy ve Güngörmez köylerinde 112 ambulansları ile bir Ulusal Medikal Kurtarma Ekiplerinin (UMKE) görevlendirildiği ifade edilen açıklamada, ekibin halen bölgede hazırda bekletildiği duyuruldu. Bu yerleşim yerlerinde selden etkilenen sağlık tesisinin olmadığına işaret edilen açıklamada, Bahçeköy'e ulaşımı sağlayan köprünün tahrip olması nedeniyle bölgeye muayene ve tedavi hizmetleri vermek üzere adet TIR Hastane gönderildiği belirtildi. Açıklamada, şu bilgilere yer verildi: ''İstanbul'un Silivri ve Çatalca ilçeleri ile İkitelli bölgesinde selden dolayı üç hastanemiz geçici olarak görev yapamaz hale gelmiş, hastalar başka hastanelere gecikmeksizin nakledilmiştir. Çatalca ve Selimpaşa Devlet Hastaneleri çamur temizleme çalışmalarının ardından tekrar Acil Servis hizmeti vermeye başlamıştır. Silivri Devlet Hastanesi'nde su tahliye ve çamur temizleme çalışmaları devam etmektedir. Bu hastanemiz de en kısa zamanda hizmete hazır hale getirilecektir. Bunların dışında selden etkilenen sağlık tesisimiz bulunmamaktadır. Bütün sağlık tesislerimiz ve sağlık personelimiz vatandaşlarımıza hizmet vermeye devam etmektedir. Bölgede 145 ambulans, ambulans helikopter, UMKE timi görev yapmaktadır. Yeterli sayıda araç, personel ve 50 kişiden oluşan UMKE personeli sürekli olarak bölgede bekletilmektedir.'' Selden etkilenen tüm bölgelerde sağlık hizmetlerinin kesintiye uğramadan sürdürülmesine yönelik her türlü tedbirin alındığına dikkat çekilen açıklamada, vatandaşlara sağlıklı ve güvenli su sağlanmasına yönelik yerel yönetimlerle gerekli işbirliğinin sürdürüldüğü belirtildi. Suların klorlanarak şebekeye verildiğinin ve bulaşıcı hastalıklarla ilgili günlük takip yapıldığının vatandaşlara duyurularla ilan edildiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Bölgede yaşayan vatandaşlarımız temiz su ve gıda tüketimine önem vermeli, şebeke suyunu ikinci bir duyuruya kadar içme amacıyla kullanmamalı, gerektiğinde mutlaka kaynatmalıdır. Böcek, kemirgen ve yabani hayvanlarla temastan kaçınılmalı, evsel atıklar ve çöpler sel sularından etkilenmeyecek şekilde depolanmalı, herhangi bir ateşli hastalık, ishal veya sarılık görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Yapılan ikaz ve belediye duyurularına uyulması vatandaşlarımızın sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. 557401 '12 Dev Adam' en dev üçüncü takım Polonya'da devam eden şampiyonada (D) Grubu'nda gösterdiği başarılı performansla yoluna devam eden milli takımda yer alan 12 oyuncunun boy ortalaması, 2.01 olurken, Ömer Aşık, 2.14 metrelik boyuyla takımın en uzun oyuncusu olma özelliğini taşıyor. Engin Atsür ve Engin Arslan ise millilerin kısa oyuncuları olarak karşılaşmalarda boy gösteriyor. Şampiyonanın en uzun boylu oyuncularının yer aldığı Yunanistan'da ise kadrodaki 12 oyuncudan 7'si, metrenin üzerinde olmasıyla dikkati çekiyor. Bu kategoride, ikinciliği 2.02 boy ortalamalarıyla Almanya ve Slovenya elde ederken, üçüncülüğü Türkiye ile birlikte Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Rusya paylaşıyor. İsrail, 1.96 boy ortalamasıyla şampiyonanın en kısa takımı. Şampiyonanın en kısa takımları sıralamasında ise Fransa 1.97 ortalamayla ikinci sırada yer alırken, şampiyonanın evsahibi Polonya, Letonya ve İspanya ise bu kategorinin üçüncüsü oldular. 22 yaş ortalamasıyla Sırbistan, şampiyonanın en genç takımı takımı olarak dikkati çekiyor. ''En genç takım'' sıralamasında 24 yaş ortalamasıyla Fransa ikinci, 25 yaş ortalamasına sahip (A) Milli Takım da bu kategoride Rusya, Yunanistan ve Almanya ile üçüncülüğü paylaştı. ''En yaşlı takımlar'' sıralamasında ilk sırayı 28 yaş ortalamasıyla Slovenya ile Hırvatistan alırken, Letonya, Makedonya, Büyük Britanya ve Litvanya, 27 yaş ortalamasıyla en yaşlı ikinci takımlar olarak mücadele ediyor. İspanya ve Bulgaristan da 26 yaş ortalamasıyla bu kategorinin üçüncüsü oldu. -ŞAMPİYONANIN ''EN ...'' OYUNCULARI- 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda yer alan oyuncular arasında en uzun basketbolcu, 2.18'lik boyuyla Yunan Kostas Koufos oldu. Genç pivotu 2.17'lik boyuyla Sırp Kosta Perovic takip ederken, Yunanistan'da forma giyen Andreas Glyniadakis, şampiyonanın en uzun üçüncü oyuncusu olma özelliğine sahip. Makedonya'nın oyun kurucusu Dimitar Mirakovski ile Polonya'dan Krzysztof Szubarga, 1.78'lik boylarıyla şampiyonanın en kısa oyuncuları. En kısa oyuncular sıralamasında ikinciliği Litvanya'da forma giyen 1.80 boyundaki Andrius Mazutis elde ederken, Büyük Britanyalı basketbolcu Flinder Boyd 1.82'lik boyuyla bu sıralamada üçüncü sırayı aldı. Polonya'nın tecrübeli forveti Adam Wojcik, şampiyonanın en yaşlı oyuncu olarak karşılaşmalarda yer alıyor. 39 yaşındaki basketbolcu, Türk Milli Takımı'nda yer alan 1988 doğumlu Barış Hersek'ten 18 yaş büyük olmasıyla dikkati çekiyor. Şampiyonanın en yaşlı oyuncuları kategorisinde, Makendonyalı 37 yaşındaki oyuncu Pero Blazevski ikinci sırada bulunurken, üçüncü sırayı ise 36 yaşındaki oyuncular Makedonyalı Vrbica Stefanov ve Büyük Britanyalı Nate Reinking aldı. Şampiyonanın en genç oyuncuları ise İspanya'dan Ricky Rubio (19) ve Bulgaristan'dan Bozhidar Avramov (19) oldu. Takımlarda 20 yaşında olan oyuncuların fazlalığı göze çarparken, Fransalı Antoine Diot, Almanyalı Tibor Pleiss ve Elias Harris, Sırbistanlı Milan Macvan ve Yunan Kostas Koufos ile Nick Calathes, şampiyonanın en genç oyunları arasında yer aldı. 556817 Halasının Kahire vasiyeti için mücadele veriyor Zatüşan Asal, yaklaşık 60 yıl önce Mısır’da... Barı, halası Asal’la bir arada görülüyor.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda İki yıl önce ’da ölen, ’in 39. göbekten torunu olduğunu söyleyen Asal’ın vasiyetini yerine getirmek için yeğeni çabalıyor ’in 39. göbekten torunu olduğunu söyleyen ve iki yıl önce ’da eden “Şerife” Zatüşan Asal’ın ’ın başkenti ’ye gömülme vasiyetini, yeğeni Savrun Barı yerine getirmek için çabalıyor. Asal’ın, mezarları Kahire’de bulunan anne ve babasının yanına gömülme vasiyetini, Mısır’ın olduğu gerekçesiyle kabul etmemesine karşın yılmayan Savrun Barı, iki yıldır taşına ismini dahi yazmadığı halasının son vasiyetini yerine getirmek için devlet büyüklerinden yardım bekliyor. Şerif Şeref Adnan’ın kızı olan Zatüşan Asal, 1910 yılında İstanbul’da doğdu. Cumhuriyetin ilanından sonra saraydan aldıkları maaş kesilince aile Suudi ’a, oradan da Mısır’a etti. Annesi ve babası Mısır’da vefat eden Zatüşan Asal, 1950’de yeniden İstanbul’a döndü ve ’nda çalışan Fazıl Asal’la evlendi. Eşi 1975 yılında vefat eden Zatüşan Asal da 97 yaşında öldü.  Mısır, vasiyeti kabul etmedi “Şerife” unvanına sahip olan (Peygamber’in soyundan gelen erkeklere ‘Şerif’, kadınlara ise ‘Şerife’ deniliyor) Zatüşan Asal’ın tek vasiyeti ise Kahire’deki anne ve babasının yanına gömülmekti. Ancak bu vasiyet Türk vatandaşı olduğu gerekçesiyle Mısır tarafından kabul edilmedi. Mısır’ın ret kararına karşın, merhum sanatçı Cem Karaca’nın eski eşi Savrun Barı, iki yıldır halasının vasiyetini yerine getirmek için uğraşıyor. Eski Başbakan ’in doktoru Sedat Barı’nın kızı olan Savrun Barı, önceki gün halasının Karacaahmet Mezarlığı’ndaki kabrini ziyaret ederken yaşadıklarını anlattı. İkinci nedeniyle halasının mezarına gül bırakıp dua eden Barı, mezarın Kahire’ye nakli için umudunu hâlâ yitirmediğini belirterek, “Bir gün mezarı taşıyacağıma olan inancım nedeniyle halamın mezar taşına ismini dahi yazdırmadık” dedi. Barı, kendisine yardım etmeleri için, aralarında Cumhurbaşkanı’nın da olduğu, devletin çeşitli makamlarına mektuplar yazdığını söyledi. Bu arada halasının çeşitli davetlerde çekilmiş eski fotoğraflarını gösteren Barı, halasının 1950’li yıllarda dahi çok modern bir kadın olduğunu anlattı. 558152 Ermenistan Açılımında Muhalefet Turu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ermenistan açılımını anlatmak için muhalefet partileri turuna çıkmaya hazırlanıyor. Muhalefetin tepkisine karşı, Davutoğlu, hükümetin bu konudaki tutumunun doğru anlaşılması için istişarelerde bulunacak. Türkiye ve Ermenistan arasında diplomatik ilişki kurulmasının önünü açacak protokollerin hafta sonra imzalanacağı geçen hafta açıklandı. Bu zaman dilimi içinde her iki ülke yetkilileri, protokolü kendi kamuoylarına anlatacaklar. Hükümet, protokolün onayı için "son sözü Meclis söyleyecek" vurgusu yaparken muhalefet, Ermenistan açılımına sert tepki gösterdi. CHP, "Ermenistan'ın Azerbaycan'daki işgali sona ermedikçe Meclis'te onay vermeyiz" derken MHP, Ermeni taleplerine boyun eğildiğini savunuyor. Bu eleştirilere karşı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çıkacağı muhalefet turu ile Ermenistan açılımını bizzat anlatacak. Davutoğlu, kısa süre içinde başlayacağı muhalefet turunun sinyalini şu sözlerle verdi: "Hükümetimizin bakış açısının bu gelişmelerle ilgili tutumunun doğru anlaşılmasını da çok önemli buluyoruz. Bu çerçevede önümüzdeki günlerde gerek sayın muhalefet liderlerimiz, siyasi partilerimiz ve ilgili başka kurumlarımızla yakın istişareler yapmayı planlıyorum." Bu turun sonuçları, kalan hafta sonunda Ermenistan ile protokollerin hangi atmosferde imzalanacağının da göstergesi olacak. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Resmi Web Sitesi 556690 Küresel krizin faturası kime? Küresel krizin faturası kime? Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği Söyleşi: Murat Aksoy Özgür Yayınları 107 sayfa "Küresel kriz derken neyi anlıyoruz? Neyi anlamalıyız? bu soru ve buna eklemlenen soruların yanıtını arayan gazeteci Murat Aksoy, Osman Ulugay ile yaptığı söyleşiyi 'Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği' adıyla kitaplaştırdı. Kitapta, etkileri hala süren ekonomik krizin tüm boyutları ve Türkiye'ye olan etkisi kapsamlı bir şekilde değerlendiriliyor. Altı bölümden oluşan kitapta 'Davos'ta kriz travması', 'Küresel finans krizi', 'Finans krizinden küresel resesyona' bölümleri krizin analizine dayanıyor. 'Kapitalizmin geleceği', 'G-20 ve yeni küresel düzen', 'Küresel kriz ve Türkiye' başlıklı bölümlerde ise krizin geleceği, yeni ekonomik modelin yeni varsayımları ile krizin Türkiye'ye etkileri konuşuluyor. 556406 Yargı reformunda yargı bağımsızlığı (2) Sayın Eylül Cumartesi günü basın mensuplarıyla bir toplantı yaparak ’nda (HSYK) yapılması tasarlanan değişikliklerle ilgili ayrıntıları açıklamış. Toplantının amacının, kamuoyunda bu konudaki kaygıları gidermeye yönelik olduğu anlaşılıyor.  ile ilgili reform tasarısı birçok olumlu adımı içeriyor. HSYK’nın ayrı bir bütçesi, binası, sekreteryası olması, yargıçların teftişinin ’ndan alınarak HSKY’ya bağlanması bunlar arasında. Sayın Bakan’ın basın toplantısında, HSYK’nın yeni oluşumunda üyelerin çoğunluğunun yargıdan olacağını belirtmesi de olumlu bir gelişme. Ancak bütün bunlar HSYK bağımsız bir statüye kavuşursa bir anlam taşıyacak. Yoksa, bağımsız olmayan bir HSYK’nın yargıçları denetleme yetkisine ya da ayrı bir bütçeye sahip olmasının hiçbir anlamı yok. Bu uyarılar önemli Sayın Bakan toplantıda, basın mensuplarına Yargıçlar Konseyi’nin 2007 raporundan ve Komisyonu’nun bu rapora katkıda bulunmak amacıyla hazırladığı rapordan bazı bölümler dağıtmış. Kanımca asıl şu bölümlerin dağıtılması yararlı olurdu:  Yargıçlar Konseyi Raporu paragraf 31: “Avrupa Yargıçlar Konseyi, ya da yürütme gibi siyasal otoritelerin seçim sürecinin herhangi bir aşamasına müdahil oldukları sistemleri tavsiye etmez.” Paragraf 33: “Yargıçlar Kurulu’nun başkanlığı siyasal partilere yakın olmayan tarafsız bir kişi tarafından üstlenilmelidir”. Aynı öneri Venedik Komisyonu Raporu’nda da yer alıyor. Örnekler ve eleştiri Sayın Bakan başka devletlerden de örnekler veriyor. Örneğin ‘da Cumhurbaşkanı Yargıçlar Kurulu Başkanı. Öteki üyelerin hepsi yargıç. Ancak İtalya’da Cumhurbaşkanı, bütün parlamenter sistemlerde olduğu gibi, sadece biçimsel bir işleve sahip olduğundan yargıçlar kurulu başkanı olması önemli değil. Yarı başkanlık sistemiyle yönetilen ‘da ise devlet başkanının yargıçlar kuruluna başkanlık etmesi, Avrupa Yargıçlar Konseyi Raporu’nda eleştiriliyor. Başka örnekler de var. ‘da Yargıçlar Kurulu’nun bütün üyeleri yargıç. Yüksek Mahkeme Başkanları Yargıçlar Kurulu’na başkanlık yapıyor. ‘da Adalet Bakanı başkan ama oy verme yetkisi yok ve kurul üzerinde hiçbir etkiye sahip değil.     Bundan da anlaşılacağı gibi Avrupa’da standart bir uygulama yok. Bütün bu örnekler arasında Avrupa Yargıçlar Konseyi’nin tavsiyelerini göz önünde tutarak, kendi özelliklerine en uygun sistemi seçebilmeli. Eleştiriyi karşılamıyor Türkiye’de HSYK’nın bağımsızlığına gölge düşüren, Adalet Bakanı ve müsteşarının bu kurula üye olmaları ve Adalet Bakanı’nın başkanlığı. Bu durum Avrupa Yargıçlar Konseyi ve Venedik Komisyonu’nun tavsiyelerine aykırı. raporlarında da bu eleştiriliyor. Bütün bunlara karşın, yeni reform tasarısında bu konuda hiçbir değişiklik yok. Hükümetin bu ısrarlı tutumunun nedenini anlamak kolay. Bakan ve Müsteşar toplantılara gelmedikleri zaman HSYK toplanamıyor. Başka bir deyişle, HSYK’nın toplanması siyasal iradeye bağlı. Son HSYK toplantısında da görüldüğü gibi, HSYK hükümetin istemediği bir karar almaya yönelirse, Bakan ve Müsteşar toplantıdan çıkıyorlar. HSYK karar alamıyor. Bu nedenle, Bakan ve Müsteşarın üyelikleri ve Bakan’ın başkanlığı, iktidarın elinde HSYK üzerinde baskı kurmak için etkili bir araç oluyor.   Güvence vermiyor Yargı bağımsızlığının içselleştirilmediği, siyasal kültürün bir parçası olmadığı, siyasal iktidarların bağımsız yargıdan rahatsız olduğu Türkiye’de, yargı bağımsızlığını sağlayacak sağlam, yasal güvencelere gereksinim var. Bu haliyle reform tasarısı bu güvenceyi vermiyor. Gönül ister ki, Türkiye’de hukuk devletinin bütün koşulları ile gerçekleşebilmesi için, Sayın Adalet Bakanı kendisinin başkan ve üye olamayacağı bir HSYK yapılanması için çaba göstersin.. 556562 Büyük Yolculuk Büyük Yolculuk Orijinal Adı: Grand Voyage Yön: Ismael Ferroukhi Oyn: Nicolas Cazale, Mohamed Majd, Jacky Nercessian TRT 21.30 Fransız kültürüyle büyümüş olan Reda, Müslüman bir ailenin oğludur. Yıllardır ailesiyle Fransa'nın güneyinde yaşamaktadır. Reda'nın Arapça'dan başka bir dil konuşmayan babasının ölmeden önceki tek isteği hacca gitmektir. Bunun için oğlunun kendisini Mekke'ye götürmesini ister. 558324 Samsun kondisyon depoladı! Haberi Ekle Samsun kondisyon depoladı! 09/09/09 17:23 Nuri Asan Tesisleri'nde, teknik direktör Turhan Özyazanlar gözetiminde yapılan antrenmana hafif sakatlığı bulunan Turgut dışında tüm oyuncular katıldı. Yaklaşık 1,5 saat süren antrenmanda oyuncular düz koşu yaptı ve sonrasında teknik direktör Özyazanlar'ın talimatıyla iki gruba ayrıldılar. Bir grubun kondisyon çalıştığı antrenmanda değer grup ise taktik çalışma yaptı. Günü çift idmanla tamamlayan Karadeniz ekibinde teknik direktör Özyazanlar'ın hata yapan oyuncuları sık sık uyarması dikkat çekti. Samsunspor, pazar günü oynayacağı maçın hazırlıklarını yarın yapacağı idmanla sürdürecek. 557567 Ortak ATM dönemi Ekim'de başlıyor Ortak ATM dönemi Ekim'de başlıyor Türkiye’de ortak ATM dönemi 26 bankanın katılımıyla Ekim 2009 tarihinden itibaren başlayacak. Avrupa’da ilk kez Türkiye’de gerçekleşecek uygulama ile ATM’lerin işlem hacmi artacak, Türkiye ekonomisine 300 milyon dolarlık katkı sağlanacak. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ünal, ortak ATM döneminin başlamasına ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, Avrupa’da ilk kez bir ülkede ATM hizmeti veren tüm bankaların, kart kullanıcılarının işlemlerini kolaylaştıracak ortak bir hizmet protokolüne imza attığını söyledi. Ünal, BKM’nin "Ortak ATM" projesi için mevcut altyapısını geliştirdiğini ve yatırımlar gerçekleştirdiğini ifade ederek, proje kapsamında çalışmalara iki yıl önce başlandığını bildirdi. Ortak ATM paylaşımı ile ATM lokasyon bilgilerinin tümünü kullanıcılara tek bir platformdan sunmayı sağlayacak bir yapı hazırlandığını kaydeden Ünal, "BKM olarak Ortak ATM Projesi ile ilgili yoğun çalışmalarımızın karşılığını 26 bankanın da projeye onay vermesiyle almış olduk" dedi. 557725 Obama, sağlık reformu için Kongre'yi ikna etmeye çalışacak Başkan, Pazartesi günü İşçi Bayramı nedeniyle Ohio eyaletinin Cincinnati şehrinde düzenlenen pikniğe katılarak halka hitap etti ve Kongre'de yapacağı konuşmanın ipuçlarını verdi. Obama, konuşmasında sağlık reformunun daha fazla tartışılıp bekletilme vaktinin olmadığını vekillere söyleyeceğini ve biran önce Kongre'den geçmesi için sesleneceğini söyledi. Tartışmanın iyi olduğunu ancak bunun da belli bir süreliğine olması gerektiğine işaret eden Obama, "Tartışma sonunda karar verme sürecini ertelememek gerek. Zamanı geldiğinde kararı alıp harekete geçmek gerek. Ve artık reform için hareket zamanı gelmiştir." diye konuştu. Reforma karşı olanların daha iyi bir çözüm ortaya koyamadıklarını belirten Obama, yapmak istediği değişikliğe muhalif olanlar için "Neye karşı oldukları, soruna karşı cevaplarının ne olduğu, çözüm önerilerinin neler olduğu, konuyla ilgili olarak ne bildikleri sorularına verecek cevapları yok." dedi. Başkan Obama, dün de Washington'da Kongre'nin önde gelen liderleri ile bir araya geldi. Obama, liderlere sağlık reformu için destek olmaları yönünde istekte bulundu. Başkan bu akşam reform konusunda Kongre'yi ikna edebilmek için bazı yeni çıkışlar yapması bekleniyor. Obama'nın ne gibi reform paketinde yenilikler yapacağı ya da nasıl tavizler vereceği henüz netlik kazanmış değil. Kongre üyelerini ikna etmeye çalışacak olan Obama'nın sağlık reformu paketi eğer hayata geçmez ise bu halkın nazarında Başkan'ın ciddi güven sarsıntısına neden olacak. Bu riski azaltmaya çalışan Beyaz Saray, hafta sonu sağlık reformu paketinin daha önce şartlarından olan sağlık sigortasından vazgeçilebileceği mesajını vermişti. Sağlık sigortasına muhalif olanların en çok üzerinde durduğu konu; devlet tarafından herkesin sağlık sigortası kapsamına alınacak olması. Muhalif kanadın temel karşı çıkış noktası ise "devlet eliyle yapılacak her işin kötü olacağı" ve bunun da hantal olan yapıyı daha da hantallaştıracağı yönünde. Sağlık reformu paketi bugüne kadar Temsilciler Meclisi'nin üç alt komisyonu ile Senato'nun da bir alt komisyonundan geçti. Senato'nun Finans komisyonunda görüşülmesi devam eden paketin buradan da geçmesi bekleniyor. 557056 Kürşat Bumin: Törenlerde de yeniden yapılanma şart Kürşat Bumin 09 Eylül 2009 ÇarşambaTörenlerde de yeniden yapılanma şart Düşündüm ve şu kanaate vardım: "Medeni ülkeler"den farklı olarak Türkiye'de şaşırtıcı biçimde giderek daha da yoğunlaşan "siyasi tartışmalar" varlığını önemli ölçüde, "tören" sayısının fazlalığına borçlu sanki… Dikkat ederseniz, yılın belirli günlerinde gerçekleştirilen bu "törenler", söz konusu "tartışmalar"ın tansiyonunu hızla yükseltiyor. Bu "sayılı günler" –tabii ki- medya tarafından da dikkatle takip ediliyor. Özellikle bazı "törenler" yaklaşırken medyanın falanca kişi ya da kurumun bu vesileyle yapacağı yeni açıklamalara dikkat kesildiğini, okuyucu ve izleyicilerine de bu dikkati bulaştırdıklarını gözlüyoruz. Sözünü ettiğim "törenler"le ilgili bir örnek mi istiyorsunuz? Alın mesela şu en taze örneği: "Adli Yıl'ın başlaması dolayısıyla düzenlenen tören." Her yıl Eylül ayının 5'inde ortalık bir kere daha hareketleniyor ve Yargıtay Başkanı'nın bir çoğu kronik bir hal almış meselelerimiz hakkında neler söyleyeceği merakla bekleniyor. İsterseniz, "törenler"le ilgili tespitimizi "Adli yılın başlaması töreni" ile sınırlı tutmayıp, biraz daha yol alalım: Bana göre, "Devlet" söz konusu "törenler"de çok da vakit kaybediyor. Geçen gün vaktimin bol olduğu bir gün ekranın başına geçip "Anıtkabir"in resmi sitesine (çünkü gördüm ki bir de gayri resmi siteler ortaya çıkmış; bu sitelere üye olarak –inanmayacaksınız belki ama gerçek- Anıtkabir resmi defterine şikayet ve dileklerinizi yazabiliyorsunuz) girerek son bir iki ay içinde "resmi erkân"ın bu mekânı kaç kere ziyaret ettiğini öğrenmek istedim. Ama maalesef istediğim bilgilere ulaşamadım. Bilmiyorum, belki de benim beceriksizliğimden kaynaklandı. Ama söz konusu siteye girmeden ben de herkes gibi biliyordum ki, hiç değilse "YAŞ" nedeniyle kurulun başkan ve üyeleri Anıtkabir'in hiç değilse iki kere (başlarken ve sona erdikten sonra) ziyaret etmişti. Bakalım, belki bir gün aradığım bilgilerin tamamına da ulaşabilir ve "Devlet"in yılın kaç saatini Anıtkabir'de geçirdiğine ilişkin bilgileri sizlerle de "paylaşabilir"im. YAŞ'ın adı geçince aklıma geldi: Bu çerçevede her yıl tekrarlanan ve "Devlet"in bütün cepheleriyle yerini aldığı harp okullarının diploma törenlerini de hatırlayın. Mutlaka, ama mutlaka, bu "törenler"de de üzerinde hiç değilse bir hafta laf edilecek, yazılıp-çizilecek bir "olay konuşma" yapılmıyor mu? Biz dönelim tekrar neredeyse 90 yıldır (Adli Tatil 1927'de başladığına göre) tekrarlanan "Adli Yıl'ın başlaması dolayısıyla düzenlenen törenleri"nin geçen gün gerçekleşen sonuncusuna. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in (kendisini, Hrant Dink'in kaleminden çıkmış apaçık sözleri "Türklüğü tahkir ve tezyif edici nitelikte" bulabilen -yani anladığınız biçimde bir donanıma sahip- Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin eski başkanı olarak tanıyoruz) Locke ile başlayıp Montesqieu ile devam eden ve sonunda Rousseau'yu şahitliğe çağıran (şimdi yeni âdet böyle artık!) müthiş konuşmasına ilişkin birkaç söz etmeden, şu "Adli Tatil" konusu da değinmek istiyorum. Nedir sahiden -artık kanıksadığımız için olacak – aslını-faslını kurcalamadığımız şu "Adli tatil" meselesi? 2004 yılında ilgili kanunda yapılan değişikliğe kadar 20 Temmuz-5 Eylül arasında idrak edilen "Adli tatil" 1927'den beri uygulanıyor. Birçok kişinin konuya ilişkin olarak belirttiği gibi, 20'li yıllar Türkiye'nin hepten bir tarım ülkesi olmasından ve tarlada-bahçede çalışan insanların hasat zamanı adliye kapısına varamamasından dolayı 45 gün süren bir "Adli tatil" uygulaması başlatılmıştı. Peki ama "tarım ülkesi" Türkiye'de başlatılan bu uygulama –söylediğim gibi, 2004'de bir miktar kısaltılsa da- bugünün sanayileşmede dünyanın bilmem kaçıncı ülkesi durumuna gelmiş Türkiye'nde niçin hâlâ devam ediyor? Sorunun cevabı, "Yargıtay Başkanı her yıl bir kere hükümeti ve milleti aydınlatsın!" olmasa gerek! Nitekim bir hukuk profesörü (Prof. Erdener Yurtcan), "Hakim ve savcılara normal şartlarda, belirli bir sistemle izin kullandırılabilir. Bence tatil tamamen kaldırılsın" diyor. İşin aslını bilmiyorum ama bir tahmine dayanarak söyleyeceğim: "Medeni ülkeler"de de var mıdır bu uygulama? Bu ülkelerde de "yargı" yılda bir ay gün "tatil" edilir mi? Hasan Gerçeker'in konuşmasına gelince: İsterseniz, yerimiz daraldığı için, konuşmanın içeriğine ilişkin eleştirimizi bir sonraki yazıya bırakıp, işin "biçimsel" yönüne ilişkin birkaç hususu belirtmekle yetinelim bugün. Birçoğunuza belki önemsiz gelecek ama benim yüksek yargıçların (Anayasa Mahkemesi yargıçları hariç) törenlerde giydikleri cübbelere ilişkin izlenimim olumlu değil. Bakıyorum da cübbeleri süsleyen sırmalar sanki her seferinde daha bollaşıyor. Ayrıca cübbelerde kullanılan "vatkalar" da sanki her yıl biraz daha güçlendiriliyor… Gerçeker'in konuşmasının tamamını Yargıtay'ın web sitesinden okudum. Sitedeki haliyle –galiba- 50 küsur sayfaydı. (Gazeteler, "kitapçık" haline getirilmiş halinin 65 sayfa tuttuğunu yazıyor.) Ve Gerçeker, bu 65 sayfanın birkaç paragrafı hariç ("yandaş yargı" faslı gibi) tamamını devlet erkânı karşısında (2 saat sürdü diyorlar) satır satır okudu. Televizyon ekranına gelen "tören"e ilişkin haberde gözüme ilişen Cumhurbaşkanı'nı yorgunluktan bitap düşmüş bir halde gördüm. Başbakan, TBMM Başkanı ve diğer zevat ne haldeydi göremedim ama onların durumlarının da farklı olduğunu sanmıyorum. Şimdi söyler misiniz Nedir bunun anlamı? 65 sayfalık bir metnin ağır ağır hem de- Cumhurbaşkanı başta olmak üzere kendilerini onlarca işin beklediği devlet ve hükümet erkânına dinletmenin ne gibi bir anlamı olabilir? Eğer, "Sizi karşımda bulmuşken, anlatayım da iyi anlayın!" gibi bir niyet yoksa ortada. Yap en fazla 15-20 dakikalık bir özet, sonra dağıt "kitapçığı". Herkes işinde-evinde kıraat etsin… Hayır, illâki 65 sayfa orada okunacak ve dinleyiciler her şeyi, sonradan kaytarmaları ihtimali sıfıra indirilerek orada öğrenecekler… Bana sorarsanız, hiç değilse Cumhurbaşkanı'nı (kendisini bekleyen kim bilir ne kadar iş vardır) orada, öylece iki saat 65 sayfalık bir metnin dinlemeye mecbur etmek, "üniter devlet" anlayışına da aykırıdır! 557150 Trakya'da Yaşam Durdu Trakya'da Yaşam Durdu Tekirdağ ve İstanbul'da sele kapılan kişi öldü, 10 kişi kayboldu.Bazı illerde bigün akşama kadar kuvvetli yağış bekleniyor. Trakya sele teslim oldu.Tekirdağ ve İstanbul'da sele kapılan kişi öldü, 10 kişi kayboldu. Yağış, Trakya'da yaşamı adeta durdurdu. İstanbul'un Çatalca ve Silivri, Tekirdağ'ın da Saray ilçesinde sele kapılan Handan, Büşra ve Afra Çakar, Mustafa ve Fatma Bilgin ile Faruk Donat ve Havanur Korkmaz hayatını kaybetti. Kaybolan 10 kişiyi arama çalışmalarından sonuç alınamadı. Bölgede çok sayıda ev ve işyerini su bastı, onlarca ev çöktü. Bini aşkın kişi, mahsur kaldıkları yerlerden itfaiyenin yardımıyla kurtulabildi. Arama kurtarma çalışmalarını, kamu kuruluşlarının ekipleriyle askeri birlikler sürdürüyor. Meteoroloji'den Uyarı Bu arada, Meteoroloji'den bir yağış uyarısı daha geldi. Başta İstanbul olmak üzere Bursa, Kocaeli, Sakarya, Bilecik, Yalova, Balıkesir, Tekirdağ, Bolu, Düzce, Zonguldak ve Bartın'da, akşam saatlerine kadar kuvvetli yağış bekleniyor. Bu yörelerde, sel ve su baskınlarına karşı dikkatli olunması istendi. 558017 Özer, Arda'dan daha iyi Özer, Arda'dan daha iyi" 'nin kaptanı Alex, yeni takım arkadaşı 'yı yere göğe sığdıramadı. Yedek kulübesinde oturup Özer'i izlemenin bile keyif olduğunu belirten Alex, "Arda da çok iyi oyuncu ama Özer ondan çok daha iyi" dedi. Arda’yı tartışıyor. Son günlerin en gözde ismi hiç kuşkusuz Ancak buna itirazı olan biri var. Sadece Arda değil, Özer de Türk ve futboluna damga vuracak bir isim diyen Alex, her fırsatta övdüğü genç yıldız için ilginç sözler sarfetti. İşte kaptanın, ile ilgili ilginç ve gündem yaratacak sözleri:10 NUMARAYI ONA BIRAKIRIM “Ben F.Bahçe’de çok mutlu günler geçirdim, halâ da geçiriyorum. Bu seneden sonra bir yıl daha forma giyip, artık ülkeme döneceğim. Ancak en çok sevindiğim konu Özer Hurmacı gibi bir yeteneğin takıma kazandırılması. Benden sonra 10 numarayı hak edecek, taşıyacak, gerekliliklerini yerine getirecek Özer’in takıma katılması F.Bahçe camiası için mutluluk verici. 10 numaralı formamı kesinlikle gözüm kapalı ona teslim edeceğim. ARTILARI DAHA FAZLA futbolu yakın zamanda Arda’yı konuşacak. Arda çok yetenekli bir oyuncu. Arda’ya Türkiye sahip çıkıyor. Bu da onun için avantaj. Ancak Özer’in artıları Arda’dan daha fazla. İkisi de Türk futboluna çok şeyler kazandıracak önemli yetenekler. Özer hem teknik hem daha güçlü. Türkiye bu önemli iki yıldızla büyük başarılara imza atacaktır. Özer tamamiyle iyileşti. Üzerindeki korkuyu da attıktan sonra meziyetlerini yansıtmaya başlasın, Arda kadar gündemde kalacak ve medyada belki de daha fazla yer bulacak bir yetenek. YEDEK KALIP İZLEMEK İSTERİM Antrenmanlara daha yeni yeni kendini vermeye başladı. Bazen idmanda durup onu izleyesim geliyor. Öyle güçlü, öyle yetenekli, öyle hırslı ki, bazen ondaki güç bende olsaydı diye içimden geçirmiyor değilim. Artık toparlandı ve maçlarda oynayacak duruma geldi. Özer sahada her mevkiide oynayabilecek yeteneğe sahip bir oyuncu. Onunla yan yana oynamak bir keyif olur, ama bazı maçlarda onun ilk 11’de oynaması için yedek soyunup kenardan izlemeye bile razıyım. Onu seyretmek gerçekten çok büyük bir keyif. Özer ve Arda gibi iki önemli yıldızı kazandığı için mutlu olmalı. Böylesine önemli yıldızlar sık sık yetişmiyor. Türkiye’nin sahip çıkıp bu oyunculara destek vermesi gerek.” 557384 Çin'de grizu patlaması: 42 ölü Şinhua ajansının haberine göre, yetkililer, salı gecesi yerel saatle 01.00 sularında meydana gelen patlamanın ardından halen göçükte mahsur kalan 37 kişinin kurtarılması için çalışmaların sürdürüldüğünü bildirdi. Hınan eyaletinin Pingdingşan şehrinde meydana gelen patlamanın, devlet erkanının da dikkatini çektiğini belirten Bölge İşçi Güvenliği İdaresi yetkilileri, Başkan Hu Cintao, Başbakan Vın Ciabao ve Başbakan yardımcısı Cang Dıciang'ın da yerinde inceleme yapmak üzere bölgeye geldiğini duyurdu. Patlamanın meydana geldiği şehrin "Şinhua" bölgesinin idari yöneticisi Çi Tongyan ve şehrin kömür üretiminden sorumlu devlet yetkilisi Cang Şicı'nın işlerine son verildi. Dünyada en fazla ölümlü maden kazalarının olduğu Çin'de günde ortalama 13 maden işçisinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Çin'de sadece geçen yıl meydana gelen kömür madeni kazalarında binden fazla işçi öldü. 557585 Taksici Şahin'in gözünden gecenin öteki yüzü Şevket Şahin'in sıradışı sergisi "Gecenin Öteki Yüzü" Manzara Perspektives'te açıldı. 13 Ekim'e kadar izlenebilecek sıradışı serginin fotoğrafçısı Şevket Şahintaş aslında amatör bir fotoğrafçı. İstanbul'da doğan iki çocuk babası Şahintaş İstanbul'da taksicilik yapıyor. 1966 doğumlu fotoğrafçı gece sokaklarda yaşam mücadelesi veren insanları gördükten sonra basit bir fotoğraf makinası alarak başlamış bu işe. Onların seslerini yaklaşık üç yıldır fotoğraflarıyla duyuruyor. Kalıcı bir çözüm bulununcaya kadar da fotoğraf çekip seslerini duyurmaya devam edecek. Gecenin Öteki Yüzü Manzara Perspektives: Beyoğlu-Tünel, Pasajı 4. Kat 556332 Doğan hisseleri taban oldu Maliye Bakanlığı'nın Doğan Yayın Holding'e vergi cezasının duyurulmasının ardından, holdingin hisseleri borsada işlem gören şirketleri güne taban seviyeden başladı. İkinci seansta da devam eden satışların etkisiyle taban seviyesine gerileyen hisselerde kayıplar yüzde 20'ye ulaştı. Hürriyet Gazetecilik hisselerinde yüzde 20, Doğan Holding hisselerinde yüzde 20, Doğan Yayıncılık hisselerinde yüzde 20, Doğan Burda hisselerinde yüzde 19, Doğan Gazetecilik A.Ş hisselerinde yüzde 15, Milpa hisselerinde yüzde 15, Çelik Halat hisselerinde yüzde 8.58, Ditaş Doğan hisselerinde yüzde 5.86 ve Ray Sigorta hisselerinde yüzde 1.88 oranında değer kaybı yaşanıyor. Güne taban seviyesinden başlayan Petrol Ofisi hisseleri ise gün içinde gelen alımların etkisiyle yeniden dünkü kapanış seviyesine ulaştı. Ancak elinde hisse bulunan yatırımcılar yaşana şoku üzerinden atamadı! Doğan Grubu hisselerinde gelen sert düşüş, İMKB’yi de 44 bin 500 puana kadar taşıdı. Dünya borsaları yükselirken İMKB’de satıcılı seyir devam ediyor. ŞİRKET HİSSE FİYATI DEĞİŞİM HÜRRİYET GAZETECİLİK 1.25 -20.89 DOĞAN YAYIN HOLDİNG 1.31 -20.12 DOĞAN HOLDİNG 1.08 -20.00 DOĞAN BURDA 1.83 -17.57 MİLLİYET PAZARLAMA 1.07 -15.08 DOĞAN GAZETECİLİK 1.86 -14.68 ÇELİK HALAT 2.41 -10.07 DİTAŞ DOĞAN 2.40 -6.25 RAY SİGORTA 2.06 -3.29 PETROL OFİSİ 7.10 0.71 556391 Emeklilik Rehberi MUSTAFA YOL: kaydınızı  sona erdirdikten sonra başlayan ’lılık sürenizi bin 261 güne tamamlamanız  ve 50 yaşınızı da doldurmanız halinde SSK’dan emekli olabileceksiniz. HANIM TOKGÖZ: Doğum borçlanması talebinizi İl Müdürlüğü’ne   yapınız. Durumunuz 1985 yılında   yapmış olduğunuz doğum nedeniyle borçlanma kapsamında. Dolayısıyla borçlanma dahil, toplam sigortalılık sürenizi bin güne tamamalamanız halinde SSK’dan emekli olabileceksiniz. 557544 Özelleştirmede gaza basılacak İdaresi Başkanvekili Ahmet Aksu, ekonomideki canlanmaya paralel önümüzdeki dönemde özelleştirmelere de yeniden hız verileceğini söyledi. Aksu, İdaresi'nde ilk ihaledeki her şeyin tek tek gözden geçirildiğini belirtti. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Aksu, global piyasalarda faaliyet gösteren şirketlerin Türkiye'ye ilgisiz kalamayacağını ifade etti ve "Kriz ortamlarında sermaye bir yere yatırım yapmak durumunda. Sermayeyi bize yöneltebilirsek, Türkiye için önemli bir fırsat olacağını düşünüyoruz. Ona göre de planlarımızı yapıyoruz" dedi. kapsamındaki kuruluş ve tesislerle ilgili son durum hakkında da bilgi veren Aksu, ilk ihalesi iptal olan İdaresi'nde geçmiş sürecin vergisel problemler, süre ve kar payı dahil tek tek gözden geçirildiğini vurguladı. 'da yeni bir model oluşturup, yeniden ihaleye çıkılmasının planlandığını belirten Aksu, şöyle devam etti: "Her şeyi değerlendiriyoruz. Yatırımcılarla ilgili bazı iyileştirmelere de gidebiliriz. Ama sonuç itibariyle biz devlet tarafıyız. Yatırımcıları da düşünüyoruz ama daha çok kamunun menfaatini ön plana alıyoruz. Bizim bu tür özelleştirmelerde kamuoyunca bilinen bir yöntemimiz var. Bu şekilde yüzlerce özelleştirme gerçekleştirdik. 'da 2. ihalede kamuoyunun kabul ettiği, bizim de kabul edebileceğimiz yeni bir yöntem olabilir. Çalışmalarımız devam ediyor. Piyasalar ne zaman uygun olur, ne zaman hükümet karar verir, yatırımcılar ne zaman hazır olur biz de zaman ihaleye çıkarız. Sayın Bakanımıza da devamlı brifing veriyoruz. Sanıyorum özelleştirmesi 2010 yılı içinde bitmiş olur." Köprü ve otoyollar Aksu, köprü ve otoyollar özelleştirmesiyle ilgili çalışmaların da devam ettiğini bildirdi. Bu özelleştirmeyi de ilgilendiren Karayolları Kanun Tasarısının halen Meclis'te olduğuna işaret eden Aksu, şunları söyledi: "Biz hazırız. Karayolları Kanunu Meclis'ten geçsin, kısa sürede ihaleye çıkarız. Düzenlemenin yeni yasama döneminde çıkmasını bekliyoruz. Köprü ve otoyollar için 10 ile 20 yıl arasında işletme devri olabilir. Süre, siyasi iradenin kararıyla netleşecek. Bu ve buna benzer konuların karara bağlanmasından sonra çalışmalarımızı kısa sürede tamamlarız. Köprü ve otoyol özelleştirmelerinin de 2010 yıl içinde tamamlanacağını düşünüyoruz. Elektrik dağıtım tesisleri İdaresi Başkanvekili Aksu, elektrik dağıtımıyla ilgili çalışmaların da yoğun şekilde sürdüğünü kaydetti. Daha önce gerçekleştirilen özelleştirme ihalesinde Başkent Elektrik ve Sakarya Elektriğin devrinin yapıldığını, Meram Elektrik Dağıtımın ise önümüzdeki devredileceğini bildiren Aksu, Aras Elektrik'te ise Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı verdiğini ve bu karara karşı kendilerinin de itirazda bulunduğunu hatırlattı. Yıl içinde ilana çıkılan Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş., Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş için de 53 adet önyeterlilik başvurusu yapıldığına işaret eden Aksu, "Demek ki elektrik dağıtım işletmelerine epey talep var. Şimdi yatırımcılar vergi odası incelemeleriyle, şirket gezilerini yapıyor. 20 Ekim'de teklifleri alacağız. Muhtemelen bunlarda da iyi bir sonuç alacağımızı ümit ediyoruz" açıklamasında bulundu. Aksu, elektrik dağıtım şirketine 53 ön yeterlilik başvurusu yapılmasının yabancı ve yerli yatırımcıların "doğru şirket, doğru yatırım" durumunda özelleştirmeye ilgilerinin devam ettiğini ortaya koyduğunu da savundu. Elektrik dağıtımında geriye 11 şirketin kaldığını da belirten Aksu, bu şirketlerle ilgili çalışmaların da devam ettiğini ifade etti. Çeşitli kriterler ve yatırımcılardan gelecek talebe göre ilana çıkacak 3. grup elektrik dağıtım şirketlerini de belirleyeceklerini dile getiren Aksu, "Ama hangisi önce olursa olsun hedefimiz elektrik dağıtımını tamamen özelleştirmek. Stratejik planda da elektrik dağıtım işletmelerinin tümünün 2010 yılı sonuna kadar özelleştirilmesini hedefliyoruz" dedi. Elektrik üretim tesisleri İdaresi Başkanvekili Aksu, sırada elektrik üretim tesislerinin bulunduğuna da dikkat çekerek, bu özelleştirmeler için bir danışman firma tutulduğunu ve önümüzdeki 20-30 yılı da kapsayacak şekilde üretim analizleri yapıldığını söyledi. Aksu, irili ufaklı 28 santralin özelleştirilmesiyle ilgili sürecin de Kasım-Aralık aylarında başlamasının öngörüldüğünü belirtti. Kamu bankalarıyla ilgili şu aşamada bir gelişme olmadığını da kaydeden Aksu, "Son dönemde bize gelen uluslararası kuruluşlar, uluslararası yatırım bankaları, aracı kuruluşlar ve büyük yatırım şirketlerinin Türkiye'deki işlerini takip edenlerin sayısı arttı. Bu dönemde sürekli randevu talepleri var. Dağıtım özelleştirmeleri için danışmanlık ihalesi açtık. 12 tane yatırım bankası danışmanlık teklifinde bulundu. Bunların çoğu uluslararası yatırım bankaları. Demek ki Türkiye'deki özelleştirmelere dışarıda bir talep var. Ben, yeni dönemde Türkiye'deki özelleştirmelerde çok daha iyi şeyler olacağını ümit ediyorum. 2010'da çok daha olumlu sonuçlar alacağız" dedi. 556483 Ağustos ayında 38 bin 500 kişi işsizlik ödeneğine başvurdu ödeneğinden yararlanmak için 2009’un ağustos ayında 38 bin 501 kişi ’a başvurdu Fondan geçen ay 279 bin 258 kişiye, 93 milyon 988 bin 488 TL ödeme yapıldı. Bülteni’ndeki bilgilere göre, uygulamanın başladığı Mart 2002’den 31 Ağustos 2009 tarihine kadar sisteme milyon 890 bin 828 kişi başvurdu. Bunlardan milyon 641 bin 916’sı almaya hak kazandı. Bu kişilere, toplam 2.6 milyar TL ödeme yapıldı. Ağustos ayında işsizlik ödeneğinden yararlanmak üzere 38 bin 501 kişi ’a başvurdu. Geçen ay 279 bin 258 kişiye 94 milyon TL ödemede bulunuldu. Ağustos ayında, 47 bin 176 kişi de 13.6 milyon TL kısa çalışma ödeneği aldı. Temmuz ayında 53 bin 734 kişi kısa çalışma ödeneğinden yararlanmıştı. Öte yandan, İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında oluşturulan Ücret Garanti Fonu’ndan Ağustos 2009’da bin 823 kişiye 3.3 milyon TL ödendi. İşsizlik Sigortası Fonu’nun toplam varlığı ise 42.9 milyar TL olarak belirlendi. 557449 Dumansız Otelde Sigara İçene İş Yok Dumansız Otelde Sigara İçene İş Yok Artık sigara içene iş bile yok! Bir oteller zinciri, İstanbul'da açacağı yıldızlı yeni oteline sigara içen çalışan almayacak. Pendik'te yapımı süren yıldızlı otel ve kongre merkezinin açılışının yılbaşına yetiştirilmesi için çalışmalar sürüyor. Aynı anda 10 bin kişiyi misafir edebilecek otelde bin kişi istihdam edilecek, ama otelde işe girmenin en önemli şartı sigara içmemek Bu karar, iş başvurularını azaltmamış. İlk iki günde telefonlar kitlenmiş, 500 kadar başvuru olmuş. Elektronik postalarda ise neredeyse dakikada bir iş başvurusu yapılıyor. 557482 Çin, yeni Japon hükümetiyle çalışmaya hazır yeni hükümetiyle çalışmaya hazır yeni hükümetiyle güçlü bağlar kurmayı öngördüğünü belirterek, işbirliğine hazır olduğunu bildirdi. Başbakan Vın Ciabo, başkent ’i ziyaret eden bir Japon ekonomi heyetini kabulünde yaptığı konuşmada, ’daki yeni iktidar partisi Japonya Demokratik Partisi’nin Çin’le ilişkiler konusundaki "aktif tutumunu" takdir ettiklerini söyledi. Vın, Çin’in Japonya ile karşılıklı güveni güçlendirmek ve stratejik ilişkileri daha ileri götürmek için birlikte çalışmayı beklediğini kaydetti. Çin, Japonya’nın en büyük ticaret ortağı durumunda iken, Japonya Çin’deki en büyük dış yatırımcı. 556905 Daum: Milli Takımımıza İnanıyorum Daum: Milli Takımımıza İnanıyorum Christoph Daum: "Ben milli takımımıza inanıyorum, başarılar diliyorum ve 'Fatih hoca siz bunu yapacaksınız' diyorum" Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Dünya Şampiyonası elemelerinde Bosna Hersek ile karşılaşacak Milli Futbol Takımı'na inandığını belirterek, başarılar diledi. Alman çalıştırıcı, son Avrupa Şampiyonası'nda Fatih Terim'in milli takımla olağanüstü işler yaptığını kaydederek, "Umarım Dünya Kupası elemelerinde de çok güzel şeyler yaparlar" dedi. Terim'in Türk futbolu ve milli takım için büyük bir şans, sadece Türkiye'de değil aynı zamanda Avrupa ve dünyada sayılan antrenörlerden biri olduğunu anlatan Daum, "Ben milli takımımıza inanıyorum. Milli takımımızla birlikteyim, elimden gelecek her şeyi yapmaya hazırım. Milli takımımıza başarılar diliyorum ve 'Fatih hoca siz bunu yapacaksınız diyorum" diye konuştu. Milli Futbol Takımı'nda dünya çapında üst düzey oyuncular bulunduğunu kaydeden Daum, "Emre, Arda, Tuncay... Bu oyuncular böyle bir maçta çok önemli olacaktır" dedi. 557292 Mısır sınırında ölü Adının açıklanmasını istemeyen Mısırlı bir güvenlik yetkilisi, Afrika kökenli kişinin dün gece sınırı yasa dışı yollardan geçmek isterken muhafızlarca fark edildiğini ve kaçarken öldürüldüğünü belirtti. Aynı yetkili, biri ağır Etiyopyalının yaralandığını, aynı gruptan kişinin de yakalandığını kaydetti. Öldürülenlerin üzerinden kimliklerine ilişkin belge çıkmadığı belirtiliyor. Mısırlı sınır muhafızları 2008'de sınırı yasa dışı yollardan geçmeye çalışan 28 kişiyi öldürmüştü. Mısır ile arasındaki 250 kilometrelik kara sınırı, kaçak göçmenlerin önemli transit bölgelerinden biri haline gelmiş bulunuyor. 556770 Mucize yolcu! ’in güneyinde batan feribotun bir yolcusu 30 saat sonra kurtarıldı Filipinli kadın pazar sabahı ülkenin güneyinde meydana gelen kazasından saatler sonra sağ olarak bulundu. 30 saat boyunca dolu sularda ölümle pençeleşen Lita Casunglon adlı kadın, hava kuvvetlerine bağlı kurtarma ekipleri tarafından kurtarıldı. Bölge donanma komutanı Tümamiral Alexander Pama, Casunglon’un bulunduğu ve batan Superferry 9’un 15 kilometre açığında bulunan tropik Zamboanga yarımadasının köpekbalıkları nedeniyle son derece tehlikeli bir bölge olduğunu belirterek, yolcunun sağ bulunmasını ‘’ olarak nitelendirdi. Pama, Casunglon’un uzun saatler suda kalan birine göre son derece iyi durumda olduğunu açıkladı. 959 kişinin kurtarıldığı feribot felaketinde ölenlerin sayısı 10’a yükseldi. 558030 Kerkük'te bombalı saldırı: Aynı aileden ölü 'ın kuzeyindeki kentinde bombalı araçla düzenlenen saldırıda aynı aileden kişi öldü. Polis, saldırının, kentin doğusunda, hükümet yanlısı bir milis liderinin evinin yakınında düzenlendiğini belirtti. Hastane kaynakları ise saldırıda kişinin öldüğünü, kişinin yaralandığını bildirdi. 556480 Gücünü şekerden alan Kent, AB’ye bastırıyor Cadbury Kent’in Genel Müdürü Khan, pazarda lider olduklarını, yeni hedefin tesislerini AB’nin tedarik merkezine dönüştürmek olduğunu söyledi Kent Gıda’yı alarak ikramlık ve hediyelik şekerleme sektöründe önemli bir paya sahip olan Cadbury Kent’in Genel Müdürü Ahjaz Khan, 400 milyon liralık hediyelik ve ikramlık şekerleme sektöründe satışların yüzde 90’ının bayramlarda gerçekleştiğini söyledi. Yüzde 27 payla, pazarın lideri olduklarını dile getiren Khan, şöyle dedi: ikramlık ve şekerleme pazarında  ürünlerin yüzde 30’u hediye, yüzde 70’i ise ikramlık tüketiliyor. Burada yüzde 27 ile lider durumdayız. En yakın rakibimizin pazar payı yüzde 18. Şeker pazarında da yüzde 55’lik pazar payına sahibiz. En yakın rakibimizin pazar payı sadece yüzde 6. Gücümüz şekerden geliyor.”  Yatırımlar sürüyor Cadbury’nin en fazla büyüdüğü 12. pazarın Türkiye olduğuna dikkat çeken Khan, 2002 yılından bu yana Türkiye’de büyük yatırımlara imza attıklarını belirtti. Krize rağmen büyümeye devam ettiklerini belirten Khan, şöyle devam etti: “Kriz gıda sektörünü diğer sektörler kadar etkilemedi. 40 bin ton 150 milyon dolarlık yaptık  geçtiğimiz yıl. Hedefimiz  ihracatta büyüyerek tesislerini AB ülkelerine ürün tedarik merkezi haline getirmek.”    ‘Çikolataya girmeyiz’ Khan, bayramlık ve ikramlık dışında pazarına girmeyi düşümediklerini belirterek “Fark yaratacağımız alanlara yöneliyoruz. Çikolata pazarında ise birçok oyuncu var, pazarın lideri de belli. Çikolata pazarına girmek büyük yatırım ve çaba gerektirecek ama geri dönüşü büyük olmayacak” diye konuştu.  Bayram reklamı, tatilleri kesti! Kent’in bayram geleneklerini işleyen filmlerinin planlarını iptal ettirdiği ortaya çıktı. Son reklam filminden sonra acentelerinin kendilerine serzenişte bulunduklarını söyleyen Kent Hediyelik ve İkramlık Kategorisi Pazarlama Müdürü Nalan Özgür, “Kent markası Türkiye pazarına girdiği dönemden bu yana bayram reklamlarıyla özdeşleşti. Bazı turizm firmaları bizi arayarak rezervasyonlarının bizim bayram reklamları nedeniyle iptal edildiğini söylediler” diye konuştu. Geçen yıl ’Bayram sensiz olmaz’ konulu reklam filmini hazırlayan şirketin, bu yılki reklam filmi ’Bayramın en güzel hediyesi sizsiniz’ konusunu vurgulayacak. 558115 Konya'da kaza: ölü Edinilen bilgiye göre, Aksaray'da görev yaptığı öğrenilen Uzman Çavuş Gani Yıldız'ın (40) kullandığı 68 ES 464 plakalı otomobil, Karapınar-Konya kara yolunun 7. kilometresinde, bölünmüş yolda devrildi. Eşi Atiye Yıldız olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan Uzman Çavuş Gani Yıldız ile Seval (7), yaşındaki ikizleri Selay ve Sılay  Konya Numune Hastanesine sevk edildi. 557202 İsrail'den Davutoğlu'na terbiyesiz davet Türk Dışişleri'nin, Bakan Ahmet Davutoğlu'nun Gazze ziyareti için Tel Aviv'de nabız yokladığı öne sürüldü. İsrail'in Haaretz gazetesi, bu talebe olumsuz cevap verildiğini yazdı. Barak Ravid imzalı habere göre, Davutoğlu'nun İsrail ziyareti, Gazze'ye giremeyeceğinin bildirilmesinin ardından tehlikeye düştü. Jerusalem Post gazetesi ise Davutoğlu'nun İsrail'i ziyaret etmekten vazgeçtiğini yazdı. Haaretz'in haberine göre, Bakan Davutoğlu, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez'in birkaç hafta içerisinde Kudüs'te vereceği konferansa davetli. Fakat Gazze ziyareti ile ilgili son uyarı ve İsrail'in geçtiğimiz yıl bölgeye düzenlediği saldırıların ardından gerilen ilişkiler nedeniyle ziyaretin gerçekleştirilmesi net değil. İsrailli yetkililerin, bu ziyaretle ilgili en büyük korkuları Davutoğlu'nun Gazze'ye gitmesi. Tel Aviv, Hamas'ın bu ziyareti şenliğe dönüştürmesinden, Bakan Davutoğlu'nun saldırılarda harabe haline gelmiş binalar arasında görüntü vermesinden endişe ediyor. Gazete, ziyaretin bir 'medya sirki'ne dönüşmesinin İsrailli yetkilileri korkuttuğunu yazdı. Zamanın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 2006 yılında İsrail saldırılarında yerle bir olan güney Beyrut'u ziyaret etmişti. Gül'ün Hizbullah'ın kalesi olarak bilinen mahallelerdeki incelemesi televizyonlardan canlı yayınlanmıştı. Gazze saldırılarıyla birlikte gerilen İsrail Türkiye ilişkileri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la Şimon Perez arasındaki Davos tartışmasının ardından daha da bozulmuştu. Türkiye'nin İsrail saldırılarına karşı sesini yükseltmesinden sonra iki ülke diplomatik ve askerî ilişkileri sürdürse de üst düzey ziyaretler yapılmamıştı. Davutoğlu, dışişleri bakanlığına atanmasından sonra Ankara'nın İsrail ile Filistinliler arasındaki barış görüşmelerine olumlu katkı yapma niyetini bir kez daha ortaya koydu. Gazeteye göre, Türk Dışişleri Müsteşarı bir ay kadar önce İsrailli meslektaşı Yossi Gal'ı arayarak Davutoğlu'nun İsrail'i ziyaret etmesi için bir davet yapılmasını teklif etti. Türk tarafı, Bakan'ın Gazze'yi de ziyaret etmesi için nabız yokladı. Yossi Gal, Davutoğlu'nun İsrail'de sıcak şekilde karşılanacağını, fakat Gazze'ye yapılacak bir ziyaretin yapıcı olmayacağını söyledi. Birkaç hafta sonra Dışişleri Bakanlığı konuyu tekrar gündeme getirdi. Tel Aviv Büyükelçisi Namık Tan, Yossi Gal'le görüşerek Davutoğlu'nun Perez'in Ekim ayında vereceği konferansa davet edildiğini ve katılmayı değerlendirdiğini ifade etti. Tan, bu ziyaret sırasında Gazze'ye bir gezi düzenlenmesinin mümkün olup olmayacağını sordu. İsrail Dışişleri Bakanlığı, konuyla ilgili bir değerlendirme yaptı. Bakanlık, Davutoğlu'nun Gazze Şeridi'ni de kapsayacak bir İsrail ziyareti talebinin reddedilmesine karar verdi. Gazeteye açıklama yapan üst düzey bir İsrailli yetkili, Gazze saldırıları sırasında Türk liderlerin takındığı tutumun bu talebe olumlu cevap vermelerine imkan tanımadığını söyledi. Yossi Gal de bakanlığın aldığı kararı Büyükelçi Tan'a aktardı. Gal, Mısır'ı kastederek, "Dünyada, Gazze Şeridi'ne girmenin mümkün olduğu başka yerler de var." dedi. Haaretz'e konuşan İsrailli kaynaklar, Mısırlıların da Türk Dışişleri Bakanı'nın kendi topraklarından Gazze'ye girmesine izin vermeyeceklerini dile getirdi. Jerusalem Post gazetesine konuşan kaynaklar ise, aynı ziyarette hem İsrail'in hem de Gazze'nin ziyaret edilmesi halinde Tel Aviv'in Hamas liderlerine yapılacak ziyareti meşru gördüğü izlenimi doğabileceğini belirtti. Gazeteye göre Davutoğlu, Gazze'yi ziyaret talebin reddedilmesinin ardından İsrail'e gelmekten vazgeçti. Gazete, Norveç'in Ortadoğu Özel Temsilcisi John Hansen-Bauer'in de ay başında planlanan İsrail ziyaretinden önce Şam'da Hamas lideri Halid Meşal'le görüşmesi nedeniyle İsrail'deki randevularının iptal edildiğini yazdı. 557723 Aksaray'da inşaat kundaklandı Olay, Şifahane Mahallesi Diş Hastanesi Altı 26. Cadde No: 66'da meydana geldi. Henüz kimliği belirlenemeyen kişiler, İsmet Baysan'a ait inşaata girip kalıplara benzin döktükten sonra inşaatı ateşe verdi. Görgü tanıkları kundaklama olayını gerçekleştirenlerin 3- kişi olduğunu ifade etti. İnşaatta aniden alevlerin yükseldiğini gören çevre sakinleri, itfaiye ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, uzun süre yangını kontrol altına almak için uğraştı. İtfaiye ekipleri yangını kontrol altına aldıktan sonra araştırma yapan ekipler, inşaata benzin dökülerek kundaklandığını tespit etti. Emniyet güçleri olayla ilgili geniş çaplı araştırma başlattı. 557611 Kızılay, felaket bölgesinde Kızılay Afet Operasyon Müdürü Zafer Karakaş, sel baskınları nedeniyle afet bölgesine dönüşen yerlere Kızılay olarak her türlü yardımın yapılması için harekete geçtiklerini açıkladı. Kızılay'ın Etimesgut'ta bulunan Afet Merkezi'nde konuşan Karakaş, Marmara Bölgesi'nde yaşanan felaketin ardından Kızılay'ın her türlü imkânlarını kullanarak harekete geçtiğini dile getirerek, 'Marmara Bölge Müdürlüğü ve Ankara'daki merkezimizden gerekli yardımlar afet bölgelerine sevk edilmiştir.' diye konuştu. 556849 Muzaffer yumruklar Şampiyonası’nda sporcumuz çeyrek final mücadelesine çıktı. Yüzümüz, Bahram Muzaffer ve Kerem ile gülerken, Şipal ve Kılıççı rakiplerine yenilerek elendi ’nın Milano şehrinde yapılan Şampiyonası’nda Bahram Muzaffer ve Kerem Gürgen’le mutlu olduk. Şampiyonanın 8. gününde 3. tur maçına çıkan boksörümüz yüzde elli fire vererek yoluna devam ederken 91 kiloda Bahram Muzaffer 57 kiloda Kerem Gürgen ise Beninli rakiplerini yenerek çeyrek finale yükseldiler. Şampiyonadaki diğer iki umudumuz 64 kilo Onur Şipal Kazak Svayev’e 14-5,  75 kilo Adem Kılıççı ise Ukraynalı Derevyanchenko’ya 13-6 sayıyla yenilerek elendi. Şampiyonanın  ilk çeyrek final müjdesi akşam seansında  ringe çıkan 57 kilo temsilcimiz Kerem Gürgen’den geldi.  Beninli Chitou karşısında ilk raundu 1-0 yenik kapatan boksörümüz ikinci raundda 3-0’lık bir üstünlük sağladı. Karşılaşmanın son raundunda rakibini uzak tutarak bu üstünlüğünü korumayı başaran sporcumuz ringden 4-2 galip ayrıldı. Gürgen bugün Özbek Sultonov ile yarı finale yükselebilme maçına çıkacak. Şampiyonada  yüzümüzü güldüren bir diğer temsilcimiz 91 kiloda Bahram Muzaffer oldu. Tecrübeli boksörümüz Belaruslu rakibi Ramazan Magamedau karşısında fırtına gibi esti. İkinci ve üçüncü raundlarda rakibine ihtar aldıran Muzaffer 10-1 gibi açık sayı farkıyla çeyrek finale adını yazdırdı. Bahram Muzaffer bugün Rus Mekhontsev karşısında madalyayı garantileyebilmek için mücadele edecek. 557831 Kartal'a bir darbe de Cisse'den Kartal'a bir darbe de Cisse'den Fransız oyuncu Cisse, Beşiktaş'a "380 bin euroluk alacağımı 10 gün içerisinde vermezseniz FIFA'ya giderim" ihtarı gönderdi Beşiktaş’ın sözleşmesini uzatmadığı için Fransa’nın Marsilya Kulübü’ne transfer olan Cisse, geçen yıldan kalma alacaklarının 10 gün içerisinde verilmemesi halinde FIFA’ya gideceğini kulübe bildirdi. Menajeri Bruno Stal aracılığıyla siyah-beyazlı kulübe ihtar yazısı gönderen Cisse, “Geçen yıldan kalma alacaklarım var. 380 bin euro 10 gün içinde ödenmezse FIFA’ya gitmeyi düşünüyorum. Böyle olmasını istemem ama ben profesyonelim. Sonuçta güzel günlerim geçtiği Beşiktaş ile sorunlu olmak istemem. Bu parayı taksitle de ödeyebilirsiniz” ifadelerini kullandı. ŞAŞIRTAN YANIT GELDİ Gazete Habertürk'ün haberine göre; ekonomik anlamda sıkıntılı günler geçiren ancak Şampiyonlar Ligi geliriyle biraz olsun rahatlayan siyah-beyazlı yönetim de Cisse’nin ihtarına karşılık “150 bin dolar tutan şampiyonluk primlerini verelim sonra da alacağını öderiz” ricasında bulundu. Ancak Fransız oyuncunun “Prim istemiyorum. Bu sizde kalabilir. Benim önceliğim transfer taksidi. Lütfen onun bir an önce hesabıma yatırılmasını talep ediyorum” dediği belirtildi. Beşiktaş yönetiminin bu hafta içinde Cisse’nin 380 bin euroluk alacağıyla ilgili sorunu taksitlendirerek çözeceği öğrenildi. 556828 kişiye 542’şer bin TL Eylül 2009, Pazar Copyright 2009 Milliyet Kampanya Sözleşmesi Milliyet Birinci Sayfa 557896 Gelir İdaresi Başkanlığı'na atama Gelir İdaresi Başkanlığında boş bulunan Başkan Yardımcılıklarına Adnan Ertürk ile Mustafa Güneş atandı. Edinilen bilgiye göre, Gelir İdaresinin yeni Başkan Yardımcılarından Adnan Ertürk, daha önce Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK) Başkanlığı görevini yürütüyordu. Ertürk, bundan önce de Gelir İdaresi Başkanlığında Daire Başkanlığı yapmıştı. Diğer Başkan Yardımcısı Mustafa Güneş ise Gelir İdaresi Başkanlığı Gelirler Kontrolörlüğü Daire Başkanı olarak görevde bulunmuştu. 557104 Gediz Meslek Yüksek Okulu'na cami Gediz Meslek Yüksek Okulu'na cami Dumlupınar Üniversitesi'ne bağlı Gediz Meslek Yüksekokulu'na cami yapılması için karar alındı. Rektör Prof. Dr. Güner Önce, “Gediz Meslek Yüksek Okulu'na bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği bir cami yapacağız” dedi KÜTAHYA (İHA)- Kütahya Dumlupınar Üniversitesi'ne bağlı Gediz Meslek Yüksekokulu'na cami yapılması için, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Yönetim Kurulu'nda karar alındı. Gediz-Kütahya karayolu 3. kilometresinde üzerinde bulunan yüksekokul yerleşkesinin içine yapılacak olan caminin Kütahya 2. Etap TOKİ konutlarının içinde bulunan caminin bir benzeri olarak inşa edileceği ifade edildi. Muhasebe, İşletme, Pazarlama, Tekstil Konfeksiyon, Deri Konfeksiyon, Tıbbi ve Aromatik Bilgiler Teknolojisi ve Moda Tasarımı gibi bölümlere sahip olan okulun içine ihtiyaca cevap verecek modern bir cami inşa edilecek. Konuyla ilgili olarak Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Önce, ikinci öğretimle birlikte toplam 14 bölüm ve bin 500 öğrenci kapasiteli Gediz Meslek Yüksekokulu için 440 metrekare büyüklüğünde ve yaklaşık bin kişi kapasiteli olarak yapılacak caminin, kampus alanı içinde ana yola yakın bir bölgeye inşa edileceğini ifade etti. HAYIRSEVERLERDEN KATKI BEKLİYOR DPÜ bünyesinde merkez kampusta da Selçuklu mimarisiyle yapılmış çok güzel bir camilerinin olduğunu ve üniversitelerine gelen misafirlerine ilk önce burayı gezdirdiklerini anlatan Rektör Güner Önce, Kütahya Meslek Yüksekokulu Germiyan Kampusu'nda da cami bulunduğunu sözlerine ekledi. Gediz Meslek Yüksekokulu yardımlaşma ve Yaşatma Derneği Başkanı Mehmed Ali Saraoğlu, Gediz Meslek Yüksekokulu kampüsü içerisinde yapılacak cami için yardım etmek isteyen vatandaşların Akbank Gediz Şubesi 54127 nolu hesaba yardımlarını yatırabileceklerini, ayrıca konu hakkına ayrıntılı bilgi almak isteyenlerinde 412 44 44 nolu telefondan Gediz Belediyesini arayarak konu hakkında bilgi alabileceklerini belirtti. 558251 Gürcistan’da tutuklu Kaptan Coşkun Mehmet Öztürk Türkiye’ye geldi ’da tutuklu Kaptan Coşkun Mehmet Öztürk ’ye geldiFaik KAPTAN/İSTANBUL, (DHA)’da, tek yanlı bağımsızlığını ilan eden ’ya götürmeye çalışmakla suçlandığı için 24 yıl hapis cezasına mahkum olan daha sonra kefaletle serbest kalan bandıralı geminin Türk kaptanı Coşkun Mehmet Öztürk ’ye ait bir uçakla yurda döndü  ’nda eşi Havva,annesi Nurten ,ablası Füsun Öztürk arkadaşları ve çok sayıda akrabası tarafında coşkuyla karşılanan Kaptan Coşkun Mehmet Öztürk Cumhurbaşkanı ,Başbakan Tayip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğluna teşekkür etti ve siyasi içerikli  olduğuna inandığı  bu sıkıntıların biran önce bitmesini istedi.  Coşkun Mehmet Öztürk daha sonra gazetecilere kısa bir açıklama yaparak şunları söyledi:  ”Biz gerçekten dürüst insanlarız.Sayın Bakanımız da çok yardımcı oldular.İnşallah yardımlarının devamını diliyoruz.Gemimizi de yükümüzü de geri getireceğiz.Şimdi çok yorgunum .24-25 gün gerçekten çok zor şartlarda yaşadım.Yüce Allahıma hep dua ettim.Aileme bir ar önce kavuşmak için dua ettim.Yanlış bir şey yapmadık.Bu arada Devlet Başkanı Sayın Sakaşvili’ye buradan rica ediyorum.Bir an önce Türk yetkililerle konuşup bu sorunları çözsünler.Sizler de sayın Sakaşvili’ye mail atın.Sizlerin çabası da önemli”  Bu arada akrabalarının ile karşıladığı Kaptan Coşkun Öztür annesi ,eşi ve akrabalarına coşkuyla sarıldı. Dışişleri Bakanı ’nun Gürcistan Devlet Başkanı Sakasvili ile yaptığı görüşmeden sonra Densa Tanker İşletmeciliğine ait bayraklı Buket isimli tankerin kaptanı Coskun Mehmet Öztürk önceki gün serbest bırakılmıştı.Poti Bölge Mahkemesi tutuklu kaptan Mehmet Öztürk’ü serbest bırakırken, uluslararası sularda fiili durum yaratarak el koyduğu Buket tankeri ile birlikte gemide yüklü durumda bulunan bin ton diesel ve 780 ton yükünün el koyma kararını kaldırmadığı öğrenildi. 556800 ‘Doktor görmeden bile rapor veriliyor’ hep yanınızda öğrencilerinden 13 yaşındaki Ali Duran Örnek’in sırasında rahatsızlanarak ölmesi, genç sporcuları uygulanan sağlık kontrollerinin yeterli olup olmadığı konusunu gündeme getirdi. Uzmanlar, eforlu sporlara başlayacak olan gençlerin mutlaka ciddi kontrol ve tetkiklerden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Örnek, antremanda rahatsızlanmış, kaldırıldığı hastanede ölmüştü. Spor Kulubü yaptığı açıklamada, Örnek’in doktor raporunun başvuru dosyasında yer aldığını bildirmişti. Bu ani küçük sporcuların aldığı raporları tartışmalı hale getirdi. Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Çetin Erol, “Tüm spor dallarında herkes asgari rutin kontrollerden ve muayeneden geçmeli, aile öyküsü alınmalı erken yaşlarla ölüm olup olmadığı sorgulanmalı. Sadece yetişkinlerde çok ciddi yapılıyor ama kümelerde bile mecburiyet yok bildiğim kadarıyla. Bu sporcularda elektro ve akciğer filmi çekilmiş mi buna bakılmalı. Bazen doktor görmeden de rapor verildiğini biliyoruz” dedi. Acıbadem Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölümü Direktörü Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu da, genç sporcularda görülen ani kalp ölümlerinin en önemli nedenlerinden birinin, “kalbi besleyen damarların doğuştan gelen çıkış anomalileri” olduğunu söyledi.  Tetkikler yapılıyor mu? Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Giray Kabakçı ise sporculara verilen sağlık raporların ayrıntılı tetkiklerin yapılmış olduğu anlamına gelmeyeceğini ifade etti. Kabakçı, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ancak tüm tetkiklere ve muayeneye rağmen bu tür ölümler olabilir. Herkese ayrıntılı tetkikler, incelemeler yapılıyor mu onu bilmiyoruz. Bunların denetlenmesi mutlaka ciddiye alınarak üzerinde hassasiyetle durulması lazım. Bu konuda futbol kulüplerine de önemli görevler düşüyor.” Bu arada Ali Duran Örnek’in ailesine sahip çıktı. Sarı Lacivertliler, eden çocuğun tüm masraflarını üstlenip ailesine de bir miktar maddi yardımda bulunacak. Proje hayata geçirilmedi Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Çetin Erol, birkaç yıl önce Futbol Federasyonu’nun isteği üzerine bir teklif hazırladıklarını, ancak projenin hayata geçirilemediğini belirtti. Erol, şunları söyledi: “Özellikle spora başlayacak 13 15 yaş grubunda tüm sporcuların taranması konusunda bir proje hazırladık. Ciddi sağlık kontrollerinin yapılması gerektiğini belirttik. Tabii her türlü tetkik yapılsa dahi ölümler olabiliyor.  Ama elektro, eko, akciğer filmi gibi asgari tetkikler ve çok iyi bir fizik muayene ve aile öyküsünün alınması gerekiyor. Bir upucu çıkarsa efor testine yönlendirilmesi yönünde görüş verdik. Ancak federasyon bu projenin maliyetini çıkaracağını söyledi ve sanırım çok yüksek çıktı maliyeti ve vazgeçildi.” 557069 Mehmet Ziya Gökalp: Yeni dünya düzeninde aktörler ve figüranlar Mehmet Ziya Gökalp 09 Eylül 2009 ÇarşambaYeni dünya düzeninde aktörler ve figüranlar Son dönemin en popüler ifadelerinin başında geliyor “yeni dünya” kelimeleri ile başlayan cümleler. Ekonomiden, siyasete, bölgeler ve dinler arası diyaloga kadar geniş bir yelpazede kullanılır oldu. Son ekonomik gelişmelerle beraber bu alanda da yoğun şekilde kullanılmaya başlandı. İçerik olarak her şeyi kapsadığı izlenimi veren ama hiçbir şey ifade etmeyen bu kadar popüler ve kulağa hoş gelen bir ifade olmamıştır sanırım; “yeni dünya düzeni”. Aynı içi boşluğu geçtiğimiz hafta sonu toplanan klasik 20 toplantılarında yaşadık. Dile kolay, dünyanın en gelişmiş ekonomileri söz konusu olan. Bu ekonomilerin toplantısından çıkan sonuç; kamu harcamalarına devam, güçlü ve etkin IMF genel çerçevesi içinde uzlaşma olurken, zirvenin çözülemeyen sorunu ne oldu biliyor musunuz? Bankacıların ve yöneticilerin maaşlarına ve primlerine bir sınırlama getirilsin mi getirilmesin mi? Evet, dünya ekonomisini yöneten Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD bu konuda anlaşamamışlar. Bu ay sonu toplanacak zirvenin bir nevi ön hazırlığı veya provası olan bu toplantının çözümlenemeyen ve askıda kalan sorunu, banka yöneticilerinin primi oldu. Krizden bu yana sadece para ve maliye politikaları ile devlet harcamalarını arttırmak ve kurtarma operasyonları yapmak dışında somut bir eylemde bulunmayan 20 neyi temsil ediyor? Temel yapısını üyelerinin oluşturduğu 20 ülkeleri, alınan kararlarda ne kadar etkin? Ağırlıklı olarak, uzun vadede güçlü ekonomilerin dayanabileceği, ısrarla artan bütçe açıkları ile krizin üzerine gitme politikasının ne kadar dayatmaya dönüşüp dönüşmediği gündeme gelmiyor. Veya krizin sorumlusu olan ülkelerin, krizlerin nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik eylemlerini gündemlerine alıp almayacakları bilinmiyor. Daha önce düşünülen, uluslararası bağımsız bir denetim mekanizmasının türev enstrümanlarının kaymağını yiyen üç-beş ülkenin bu alandaki faaliyetlerinin denetimlere açılıp açılmayacağı konusunun ne olacağını halen bilmiyoruz. Kriz sonrası 20 toplantılarına bakın, hiç birinde gerçek anlamda küresel ekonominin sorunlarına dönük bir çözüm önerisinin somutlaşmadığını göreceksiniz. Dünya ekonomisine verilen trilyonlarca dolarlık zararın yanında, yedeksiz iki futbol takımını geçmeyecek sayıda adamın bu kadar önemsenmesi, yine futbol deyimi ile topun taca atılması anlamına geliyor. İşin ilginç yanı bunlar konuşulurken ve öncesinde de bu konuşulan adamlar primlerini almaya devam ediyorlar. Ben size söyleyeyim, sonuç olarak bu toplantılardan ciddi bir sonuç çıkmayacak. Herkes sadece kriz sonrası için zaman kazanmanın ve geçmiş uygulamalarla aynı paralelde hareket etmenin derdinde. 556324 Siirt ve Hakkari'de şehit Genelkurmay Başkanlığı, Hakkari Çukurca ve Siirt Eruh'taki çatışmalarda askerin şehit olduğunu, askerin de yaralandığını duyurdu. Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesindeki bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruya göre, Çukurca kırsalındaki arazi arama ve tarama faaliyeti sırasında bugün bir grup bölücü terör örgütü mensubu ile çıkan çatışmada askeri personel şehit oldu. Siirt'in Eruh kırsalındaki arazi arama ve tarama faaliyeti sırasında da bugün bir grup bölücü terör örgütü mensubu ile çıkan çatışmada askeri personel şehit olmuş, askeri personel yaralandı.Bölgede hava destekli operasyonların devam ettiği bildirildi. Cenazeler ve yaralı asker Siirt merkeze getirildi Görendoruk köyü kırsalında güvenlik güçleri ile terör örgütü PKK mensupları arasında çıkan çatışmada şehit olan askerin cenazesi ile yaralanan asker Siirt 3. Komando Tugay Komutanlığı'na getirildi.Şehitlerin cenazelerinin yarın düzenlenecek törenin ardından memleketlerine gönderileceği belirtildi. Yaralı askerin tedavisi Şırnak Asker Hastanesi'nde devam ediyor. Hava destekli operasyonların sürdüğü bölgeye takviye kuvvetleri gönderildi. 556379 Süper start Evet, daha erken ama büyük olasılıkla Lodz’a 3’te 3’le gideriz, çeyrek finale de yükseliriz. Daha iyisini yapmak içinse mutlaka içeriyi aktif hale getirmeliyiz Hiç kuşkumuz yoktu, 12 Dev Adam’ın 2. tura çıkacağından, ama gönlümüzden geçen 3’te yaparak ayrılmaktı, puanların da birlikte götürüleceği Wroclaw’dan... Daha bir hafta önce ’yı 22 sayı farkla deviren vardı karşımızda, peş peşe 4. kez şampiyonanın açılış maçında... Maç sabahı son dönemin en formda ismi ’ın hastalanması ve ısınmaya çıktıktan sonra oynayamayacağının anlaşılması ise şanssızlığın dik alasıydı... Ancak bu şanssızlığa ve Litvanya’yla ilgili kötü hatıralara (Japonya’da biraz olsun değiştirmiştik anıları) rağmen, kendilerine gerçekten güvenen bir takım vardı sahada. Önce Ersan, ardından Hidayet sürükledi millileri skorda. Ender’in özel tarifesi ise zaten her zaman vardı Litvanya’ya... Ucuz fauller İlk yarıda hakemlerin çok ucuz çaldıkları faullerle uzunlarımızın sorun yaşaması düzenimizi sekteye uğratsa da, ikinci yarıda Oğuz’un hücum, Ömer Aşık’ın savunmadaki etkinliği kötü bir gece yaşattı galibiyetten emin oldukları için, bütün günü eğlenerek geçiren Litvanyalılar’a! Guard sorunuyla ’ya gelen rakibe karşı sürekli baskı yapıp, hücum sürelerini azaltmak maçın kilit noktasıydı, devler de bunu başarıyla yaptı. 26’da 23 serbest atış isabeti ise tek kelimeyle harikaydı. Keyifle izleyiniz Evet, daha erken ama büyük olasılıkla Lodz’a 3’te 3’le gideriz, çeyrek finale de yükseliriz. Daha iyisini yapmak içinse mutlaka içeriyi aktif hale getirmeliyiz. İlk pivot basketimiz 19. dakikada Oğuz’dan geldi, bu eksimizdi. İkinci yarıda top boyalı alana girmeye başladı, rakip savunma da çiçek gibi açıldı. ve Ersan’ı her maçta böylesine üretken bulamayabiliriz. Sonuçta peş peşe oynanacak maçlarda mutlaka, daha kolay skor bulma yollarına da gitmeliyiz. İlk maçtan çıkarılacak sonuca gelirsek; 12 Dev Adam efsanesi yeniden sahne alıyor, keyifle izleyiniz... 557933 İyimser Kadın Uzun Yaşıyor İyimser Kadın Uzun Yaşıyor Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırma, iyimser kadınların kalp hastalıklarına yakalanma riskinin daha düşük olduğunu belirledi. Amerika Birleşik Devletleri'nde 100 bin kadının verilerini analiz eden bilim insanları, kötümser kadınlarda kan basıncı ve kolestrol değerlerinin daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı. Türkiye'den Kardiyolog Uzman Doktor Ayşegül Türkoğlu da kalp rahatsızlığı için başvuran hastalar arasında mutsuz ve negatif duygu durumu içindeki kadınlarlın daha fazla olduğunu belirtti. Pittsburgh Üniversitesi'nce yapılan araştırmaya göre olumlu düşünen kadınların kalp hastalıklarına yakalanma riski yüzde daha düşük. Kötümser kadınlar da ise hastalık ve ölüm riski yüzde 16 daha yüksek. İngiliz Kalp Vakfı da olumsuz duygu ve düşüncelerin bedende kalp hastalıklarını tetikleyen kimyasallar salgılanmasına neden olduğunu açıklayarak araştırmaya destek verdi. Kardiyolog Prof. Dr. Sema Güneri de, "Pozitif olmak, hayatla barışık olmak, etrafındakileri sevmek, bu duygulara sahip olmak daha uzun bir ömür verebilir insanlara ve kalp ve damar hastalıklarından koruyabilir." şeklinde konuştu. 557694 Servis minibüsünde kadın öldü Servis minibüsünde kadın öldü Bağcılar'da servis minibüsünden inerken sel sularına kapılan kadın hayatını kaybetti.İkitelli-Halkalı sapağında, tekstil atölyesi çalışanlarını taşıyan bir minibüs, sel suları arasında mahsur kaldı. Servis minibüsü yolcusu 10 kadın, araçtan inmeye çalışırken sel sularına kapıldı. Sel sularına kapılan kadınlardan 3'ü ekiplerce kurtarıldı, diğerleri sele kapılarak kayboldu. Daha sonra kadının cesedine ulaşıldı ve Bakırköy Cumhuriyet Savcısı tarafından incelemeye alındı. Cesetleri bulunan kadınla birlikte bu sabah sel sularına kapılarak ölen kişi sayısı 14'e yükseldi. 557191 Peugeot'ta fırsatlar sürüyor Peugeot'ta fırsatlar sürüyor 09 Eylül 2009 Çarşamba, 09:08 1.6 VTi 120 bg, 1.6 HDi 90 bg ve 1.6 HDi 110 bg motor seçenekleri ile sunulan 308 Cool Breeze Özel Seri’nin 1.6 HDi 110 bg motor seçeneği ile hem manuel hem de Auto6R vites alternatifleri sunuluyor. Sınırlı sayıda pazara sunulacak olan 308 Cool Breeze Özel Seri, zengin donanımları ile beğeni kazanan 308 modellerinin standart ekipman seviyesini daha da ileriye taşıyor. Bu özel seride çift bölgeli elektronik klima’nın yanı sıra ABS, AFU, REF, ön sis farları, elektrikli, ısıtmalı yan aynalar ve yol bilgisayarı standart olarak sunuluyor. Eylül ayında yeni estetik özellikler ve ekipmanlarla donatılan Yeni Peugeot 207, bin TL’ye varan fiyat avantajı ile dikkat çekiyor. 21 bin 990 TL’den başlayan kampanyalı fiyatları ile hafif ticari araç pazarında ön plana çıkan Peugeot Bipper ürün gamında bin 500 TL’ye varan indirimler sunuluyor. Tavan barları, yan koruma barları ve park yardım sistemi ile farklılaşan Bipper Dinamik Plus Özel Seri ise cazip fiyatlarla Peugeot bayilerinde yer alıyor. Kendi segmenti içinde tüm benzinli ve dizel araçlar arasında en düşük yakıt tüketimi ve en düşük CO2 egzoz salımına sahip araç olma özelliğini taşıyan 407 ürün gamı dahilinde yer alan Executive Black Özel Seri 16 bin TL’ye 12 ay %0 faiz seçeneği ve cazip ödemeli finansman kampanyası ile tüketicileri bekliyor. Executive Black Serisi’nde ABS, AFU, ASR, ESP, sürücü ve yolcu hava yastıkları, perde hava yastıkları, sürücü diz hava yastığı, park yardım sistemi, hız sınırlama ve sabitleme sistemi, otomatik yanan farlar, yağmur sensörlü otomatik silecekler, çift bölgeli otomatik klima, direksiyondan kumandalı radyo CD-MP3 çalar, ön sis farları, alüminyum alaşımlı jantlar gibi ekipmanlar ile birlikte elektrikli sunroof ve metalik boya standart olarak sunuluyor. 556359 Köpeklerinizi terk etmeyin ve yazlık beldelerden dönüşle sokaklarda terk edilmiş cins köpeklerin sayısı bu yıl da artmaya başladı. Değerli hayvan dostları, köpekler sadece yaz dönemine ait değildir. Bu yüzden yaz ve kış sorumluluklarını alabilecekseniz köpek sahibi olmalısınız. Eğer şartlarınız değiştiyse, çözüm bu sevimli dostları sokaklara terk etmek olmamalı. Çevrenizde gerçekten hayvan sahibi olabilecek birilerini bulup, sahiplendirmek en insancıl yöntemdir. Tanıdığımız bir bayan sekiz kez köpek aldı ve kısa süre sonra başkasına verdi. Bu tarz kişilere söyleyecek söz bulamıyoruz. Defalarca alıp vermek ciddi bir sorumsuzluktur. Diliyoruz ki; hiçbir sevimli dost sahipsiz kalmaz, evinden ayrılmak zorunda bırakılmaz. 556412 Global sağlık bütçesi Geçen hafta, ’nın başlatmak istediği “Global Bütçe” uygulamasını eleştirmiştim. Önerdiği bu uygulamaya göre, Bakanlık, bedeli ödemeleri için yıllık üst limitli bir bütçe yapacak ve bu bütçenin üzerinde kalan ilaç ödemeleri yapılmayacaktı. Yani, yılın ilaç parası ödeneği ekim ayı sonunda bitmişse, kasım ayından itibaren, ilaç firmalarından halka bedava ilaç vermeleri isteniyordu. Neyse ki, bu komik uygulamadan, biraz geri adım atıldığı anlaşılıyor. Araştırmacı ilaç şirketlerinden birisi olan Merck’in Dış İlişkiler Direktörü Jeff Kemprecos, geçen haftaki yazımla ilgili görüşlerini bildirdi. Kemprecos’un görüşlerinin, araştırmacı ilaç şirketlerinin hepsinin ortak görüşü olduğunu düşünüyorum. Hem Bakanlık, hem de sektör için önemli gördüğümden, bu görüşleri özetle açıklıyorum: - Sağlık harcamaları artıyor; ama kişi başına düşen sağlık harcamalarında, ülkeleri arasında en alt düzeydeyiz. - ’de sağlık harcamaları son yıllarda arttı; ancak, bunun gerçek nedeni vatandaşın sağlık hizmetlerine ve tedaviye erişimini arttıran tedbirlerdir. Özellikle, tedavi ve özel giderleri, ilaç harcamalarına nazaran oransal anlamda artmıştır. - Global kriz ortamı nedeniyle, Bakanlığa her konuda destek olmaya çalışıyoruz. - Türkiye’de, sağlık çıktıları kadar sağlık girdileri de arttırılmalıdır. Çözüm buradadır. Bunun için istikrar, sürdürülebilirlik, şeffaflık sağlanması ve araştırmanın teşvik edilmesi gerekir. - Uluslararası standartlarda, fikri mülkiyet Hakları da mutlaka korunmalıdır. - İlaç geliştirme ve diğer yatırımlar için çapında her yıl 100 milyar dolara yakın harcama yapılıyor. Uygun koşullar sağlanırsa, Türkiye’ye her yıl en az milyar dolarlık yatırım çekilebilir. Bugünkü toplam yatırım, sadece yılda 40-50 milyon dolar civarındadır. - Bakanlık, sektörün paydaşlarının görüşlerini alarak, belli bir mutabakat çerçevesinde hareket etmelidir. Bu sayede, Türkiye, yenilikçi ilaç sanayi alanında rekabet edebilir ve yerli jenerik ilaç sanayiine zarar verilmeksizin dönemsel bütçe problemlerinin ağırlığı hafifletilebilir. ABFT’nin görüşleri de aynı paralelde ABFT, Türkiye’de Ticaret Odası’nı temsil eden bir dernek. Onursal başkanı, Büyükelçisi. Derneğin, yaklaşık 70 üyesi var. ABFT’nin üyeleri arasında, Türk Sağlık Sektörü konusunda yaptığı son anket şu sonuçlara ulaşıyor: - Şirketlerin kendi işleri için Türkiye’de fikri mülkiyet haklarının korunması ve taklitçiliğin önlenmesi önemli. Şirketlerin 81’i, Türkiye’deki taklitçilik ve fikri mülkiyet haklarının yeterince korunmamasından olumsuz etkilenmiş. - Şirketlerin yüzde 92’si, “Eczacılık ürünlerinin, makine parçalarının ve diğer malların taklitlerinin Türkiye tarafından ihraç edilmesi ve Türkiye’de satılması, kamu sağlığını tehdit ediyor” görüşüne katılıyor. ABFT Başkanı Cebe, anketin sonuçlarının, fikri mülkiyet haklarının geliştirilmesi ve uygulanması yönündeki hükümet çabalarının, karamsar bir tablo çizdiğini gösterdiğini söylüyor. ABD merkezli şirketlerin, Meclis’teki “Patent Yasası”nı dikkatle takip edecekleri anlaşılıyor. Belli olan şu ki, araştırmacılar ile jenerikçiler, aynı geminin üstündeler. 557054 Ali Bayramoğlu: Açılım “açık” mı? Ali Bayramoğlu 09 Eylül 2009 ÇarşambaAçılım “açık” mı? 2005 Ağustos'unda Diyarbakır'da Başbakan şöyle diyordu: “Büyük devlet, hatalarıyla yüzleşebilen bir devlettir. Geçmişte idari ve siyasi hatalar yapılmıştır, yok sayılamaz. Bir ad koymak gerekirse Kürt sorunu sadece bölgenin değil, tüm Türkiye'nin, herkesin sorunudur. Benim de sorunumdur. Kürt sorunu ne olacak, nasıl çözülecek? Anayasal düzen, toplumsal bütünlük içinde daha çok hukuk, daha çok demokrasi ve daha çok refahla çözülecek. Tek millet, tek devlet, tek bayrak prensibi içinde demokrasiyle çözülecek...” Bunu yaparken AK Parti'nin Kürt meselesine bakışını ilk unsurları filizleniyordu. “Geçmişe yönelik eleştiri, hatta dolaylı özür”, “sorunun varlığının ve farklılığın kabulü”, “çözüme demokrasi ve hukuk vurgusu” siyasi iktidarın “Kürt politikasının üç temeli”ni oluşturuyordu. 2007 Kasım'ında ise şunları söylüyordu mecliste: “Bizim yaklaşımımız, demokrasiyi içine sindiren ve Anayasal düzene uygun hareket eden herkesin demokratik sistem içinde tutulmasıdır. Bunu başarmak da bizim, siyasilerin görevidir. Demokrasi, her türlü farklılığı içinde barındıran ve tolore eden bir sistemdir. Hukuka uygun olmak kaydıyla, tüm farklı görüşlere tahammül göstermek gerekir. Demokrasimizin ulaştığı olgunluk seviyesi geçmişle kıyaslanamayacak bir noktaya ulaşmıştır. Demokrasimiz, siyasal sistemimiz, Anayasal düzenimiz kendisini koruyabilecek, sarsıntılara göğüs gerebilecek bir güce sahiptir…” 2009 yazı ise Kürt açılımına tanıklık etti. Yol uzun ve yol almaya devam ediyoruz. Ama “somutçu” ve “acul” bir yanımız var. Hemen, şimdi istiyoruz. Karşılıklı konuşma değil, meydan okuma üzerine kurulu siyaset anlayışımız var. Ne var ki taşlar zaman içinde ve konuşarak yerine yerleşiyor. Bu sadece 2005-2009'a AK Parti açısından değil, Türkiye açısından da öyle… Duraklamalar tek başına anlamlı değildir… Hükümetin açılıma sınırlar koyması, bunun Güneydoğu'da açtığı hayal kırıklığı, hemen bekleyen ve isteyen bir zihniyet, DTP'nin çıtayı yükseltmeye çalışması, CHP ve MHP'nin ihanet-tehdit politikaları belki gündemi bir ölçüde solduruyor. Ancak tüm bunlar dev ve tarihi açılımın politik ve toplumsal açıdan diyalog-uzlaşma yolunda temel işlevini yerine getirmesini engellemiyor. Öz ve özet şudur: İleriye atılan her adım, bir diğerini devreye sokar… Zira adımların atılmasında ülkedeki ortak toplumsal beklenti ve talep de tayin edici bir unsurdur. Bu unsur önemlidir. Zira devlet içi çatışmalardan hareketle toplumu içine hapseden bir siyasallaşmanın tersini ifade etmektedir. Değil mi ki kamuoyu zaman zaman zuhur eden otoriterleşme talep ve girişimlerine duyarsız kalıyor. Dikkatini daha çok değişim meselesini gündeme getiren kurum ve kişilere çeviriyor. Bu durum “şahin” tabir edilen ya da içe kapanma ideolojisini, kapalı toplum projesini elden bırakmayan kesimlerin önündeki en büyük engellerden birisini oluşturuyor. Bu duruma rağmen atılan her adım, adımı atanın meşruiyetini zedeliyor. Ya da onları bu tür adımları atmaktan alıkoyuyor. Bugün böyle bir dalga egemen Türkiye'ye… Değişim talebi “açık toplum”un altını çizdiği kadar, çatışmadan kaçışın, çatışmayı reddin altını da çiziyor. Türkiye gibi ülkelerde gergin bir dönemi, bir vesayet sistemini ortadan kaldıran çatışan tarafların hesaplaşmasından çok, toplumun çatışmayı dışlamasıdır. Açık toplum talebi anahtar sözcüktür. Bugün Türkiye'nin durduğu yer birey-devlet ilişkisini kavram düzeyinden somuta indirmiş, talepkâr bir noktadır. Kürt açılımı bu durumun sonucudur ve bu durumun hızlandırıcısı olacaktır. Daha çok, daha kalıcı, daha etkili değişim hamleleri kapıda bekliyor. 557390 Sertifikalı tohuma verilecek prim belirlendi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ''Yurt İçi Sertifikalı Tohum Kullanımı ve Yurt İçi Sertifikalı Tohum Üretimi Desteklemeleri 2009 Yılı Uygulaması Birim Ödeme Miktarlarına Dair Karar'' Ocak 2009 tarihinden geçerli olmak üzere Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. ''Yurt İçi Sertifikalı Tohum Kullanımı ve Yurt İçi Sertifikalı Tohum Üretimi Desteklemeleri 2009 Yılı Uygulaması Birim Ödeme Miktarlarına Dair Karar'' ile sertifikalı tohum kullanımı ve üretimi yapan çiftçilere, 2009 yılında dekar ve kilogram başına verilecek prim miktarları düzenlendi. Buna göre, yurt içi sertifikalı tohum kullanım desteğinde, dekar başına olmak üzere buğday ve yoncaya TL, tritikale, arpa, çavdar ve yulafa 3,5 TL, çeltik ve yer fıstığına TL, nohut, kuru fasulye ve mercimeğe TL, susam, kolza (kanola) ve aspire TL, patatese 20 TL, korunga ve fiğe TL prim ödenecek. Yurt içi sertifikalı tohum üretimi desteğinde ise kilogram başına olmak üzere buğdaya 0,10 TL, arpa, tritikale, yulaf, çavdar ve patates 0,08 TL, çeltiğe 0,25 TL, nohut, kuru fasulye, mercimek, aspir, korunga ve fiğe 0,50 TL, soyaya 0,35 TL, kanolaya 1,20 TL, susama 0,60 TL, yoncaya 1,50 TL, yer fıstığına 0,80 TL prim verilecek. Sertifikalı tohum kullanım desteği 2009 yılı ekilişlerine ait destekleme ödemeleri için gerekli finansman 2009-2010 yılı bütçelerinden, sertifikalı tohum üretim desteği 2009 yılı üretimlerine ait destekleme ödemeleri için gerekli finansman 2010 yılı bütçesinden karşılanacak. 558304 Amasya, Tokat ve Samsun için sel uyarısı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan ''meteorolojik uyarıda'', Amasya'nın Taşova, Tokat'ın Erbaa, Samsun'un Kavak, Asarcık ve Ayvacık ilçelerinde kuvvetli gökgürültülü sağanak ve dolu ile fırtına beklendiği bildirildi. Uyarıda, vatandaşların sel, su baskını ve yıldırımlara karşı dikkatli olmaları istendi. D-100 KARA YOLU İLE ŞEHİR İÇİ ULAŞIMDA AKSAMA YAŞANDI Düzce'de sağanak yağış, hayatı olumsuz  etkiledi. Alınan bilgiye göre kentte, sağanak yağış nedeniyle elektrik ve telefon hatlarında arızalar yaşandı. Bazı caddelerde su birikintisi oluştu. D-100 Kara yolu ile şehir içi ulaşımda aksaklıklar yaşandı. Sürücüler, yağış nedeniyle yollarda mahsur kaldı. Ayrıca çok sayıda ev ve iş yerini su bastı. Belediye ekipleri su baskınlarına müdahale etti. 558343 Bilge köyü katliamının kayıp silahları bulundu Bilge köyünün, Çorum'da yapılan ilk mahkemesinde serbest bırakılan Ali Çelebi'nin olayı gerçekleştiren Şıh lakaplı Mehmet Çelebi'den aldığı bilgiler doğrultusunda yapılan aramalarda uzun namlulu silah şarjörleri ile birlikte ele geçirdi. Mazıdağı Jandarma Komutanlığı'na bağlı askerler nezaretinde köyün kilometre uzağındaki Kırkçeşme deresinde yapılan aramalar sonunda biri G1, ikisi de kalaşnikof silah olmak üzere uzun namlulu üç silah ile biri 75'lik üç şarjör bulundu. Jandarma, operasyon süresince köye giriş çıkışları yasaklarken Mazıdağı Savcılığı da Bilge köylülerine olayla ilgili olarak konuşma yasağı getirdi. 557655 'Mahallede İftar' devam ediyor Ayvalı kapalı pazar yerinde beşincisi gerçekleştirilen iftar yemeğine Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Ak Parti Keçiören İlçe Başkanı Ferhat Erdoğan, Belediye Başkan Yardımcıları ve Belediye Meclis Üyeleri’nin yanı sıra iki bini aşkın Keçiörenli katıldı. Ayvalı, Sancaktepe, Şehit Kubilay, Esertepe, Yükseltepe ve Etlik Mahallesi muhtarları ve bu muhallelelerde oturan Keçiörenlilerin katıldığı iftar yemeğinde, dayanışma ve paylaşmanın güzel örnekleri sergilendi. Keçiörenlilerle iç içe aynı sofrada iftarda buluşmaktan mutluluk duyduklarını dile getiren Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Keçiören’i Keçiörenlilerle birlikte yöneteceklerini belirterek, “Bizler asla halkımızdan uzak kalmayacağız. Her fırsatta halkımızla beraber olacağız. Sizlerin sevinciyle sevinecek üzüntünüzü paylaşacağız” dedi. Konuşmasında Keçiören’de belirledikleri meseleleri çözüme kavuşturmak için hummalı bir çalışma yürüttüklerini kaydeden Başkan Ak, “Göreve gelir gelmez ilk yılımızı şantiye yılı olarak ilan etmiştik. Keçiören genelinde yürüttüğümüz çalışmalarda Keçiörenliler belki biraz sıkıntı yaşayacaklar ama Keçiören’in acil meseleleri olan ulaşım ve alt yapı başta olmak üzere yaşanan sorunları ortadan kaldıracağız” dedi. Gece geç saatlere kadar süren programda Ahmet Yenilmez Tiyatrosu, Hacivat-Karagöz, orta oyunu ve sihirbaz gösterilerileriyle geceye katılan binlerce Keçiörenliye unutamayacakları bir Ramazan akşamı yaşattı. 557606 Erdoğan, Atalay'dan bilgi aldı Erdoğan, Atalay'dan bilgi aldı ANKARA (AA) Erdoğan, Atalay'dan İstanbul'daki sel felaketiyle ilgili bilgi aldı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'dan, İstanbul'daki sel felaketinde gelinen son durum ile yapılan arama ve kurtarma çalışmaları hakkında bilgi aldı. Başbakan Erdoğan, Subayevlerinde bulunan ikametgahındaki ofisinde İçişleri Bakanı Atalay'ı kabul etti. Edinilen bilgiye göre Başbakan Erdoğan, Bakan Atalay'dan, İstanbul'daki sel felaketinde gelinen son durum ile yapılan arama ve kurtarma çalışmaları hakkında bilgi aldı. 556727 Akdağ uyardı: Çok insan hastalanacak Akdağ uyardı: Çok insan hastalanacak Sağlık Bakanı Recep Akdağ, önümüzdeki aylarda domuz gribinin hızla yayılacağı uyarısında bulundu. Akdağ, "Koruyucu tedbirleri alacağız. Hazırlıklı olmalıyız" dedi Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribinin (A gribi) önümüzdeki aylarda tüm dünyada çok hızlı şekilde yayılacağını belirterek, "Burada önemli olan kendi ülkemiz açısından bu yayılmayı yavaşlatmak, riskli grupları iyi korumak, onları aşılamaktır. Çok insan hastalanacaktır, buna hazırlıklı olalım'' uyarısında bulundu. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Kosova Sağlık Bakanlığı arasında "Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma'' dün imzalandı. Bakan Akdağ, bakanlıkta gerçekleşen imza töreninin ardından domuz gribine ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi: 'ELLER İYİ YIKANMALI' "Koruyucu tedbirleri çok iyi alacağız. Bulaştırmamak için ellerimizi çok iyi yıkamamız gerek, diğer koruyucu tedbirleri iyi alacağız. Bir de Sağlık Bakanlığı ve yerel sağlık yöneticilerince yapılan uyarıları takip edeceğiz. Süreç içinde bu uyarıların niteliği değişebiliyor. Her türlü iletişim mecrasını kullanarak özellikle basın aracılığıyla halkımızı aydınlatmaya devam edeceğiz. Artık domuz gribi ile ilgili bir hasta gördüğümüzde, bunu çok özel bir durummuş gibi görmekten vazgeçmeliyiz. Bu hastalık bütün dünyada yayıldı, biliyoruz ki kış mevsiminde yayılma çok hızlanacak. 558015 Vali mahalleliyi kızdırınca... hep yanınızda Vali mahalleliyi kızdırınca...Seçkin KIRARSLAN-ZONGULDAK/DHA 'ın Gelik Beldesi'ne bağlı Ayiçi Mahallesi sakinleri, "Sizin mahalleye gelsem bir çok yeri çöplüktür tahmin ediyorum" diyen Vali 'ya sinirlenerek makam aracının önünü kesti. Aracından inen Vali Ata, "Ben genel konuştum, yanlış anladınız" diyerek mahalleliyi ikna edince yoluna devam etti. Ayiçi Mahallesi sakinleri, mahallelerinin yakınındaki İl Özel İdaresi'ne ait Katı Atık Düzeli Depolama ve Bertaraf Tesisi'nin insan sağlığını tehdit ettiği gerekçesiyle kaldırılması için Zonguldak Valiliği'ne başvuruda bulundu. Mahalle sakinleri, gündür tesiste toplanarak yaparken, Zonguldak Valisi Erdal Ata da, çevre ilçe ve belde belediye başkanlarıyla birlikte bugün tesiste inceleme yaptı. Yaklaşık 200 mahalle sakini, Zonguldak Belediyesi ile diğer ilçe ve belde belediyelerinin çöpünü döktüğü tesise gelerek, Vali Ata'ya şikayetlerini dile getirdi. Vatandaşlar, "Tıbbi atıklar arıtılmadan tesise atılıyor. Sızan kirli su içme sularımıza karışıyor. Mahallenin içinden geçen dere simsiyah olmuş durumda. Önceden biz oradan su içerdik. Şimdi tüm balıklar telef oldu. Koku nedeniyle dışarıya çıkamaz olduk. Balkona dahi çıkamıyoruz. Bizim suçumuz ne" diye konuştular. Vali Ata ise, tesisteki eksikliklerin tespit edildiğini, bunları en kısa sürede gidereceklerini söyledi. Etrafında toplanan mahalle sakinlerine, tesis ile ilgili gösterdikleri duyarlılığı, yaşadıkları çevreye de göstermeleri gerektiğini söyleyen Vali Ata, "Sizin mahalleye gelsem birçok yeri çöplüktür tahmin ediyorum" dedi. Buna sinirlenen bir vatandaş ise, "Valim bir dakika çok zoruma gitti. 'Mahalleniz çöplük' dediniz. Bizim mahallemizi kim çöplük yaptı?" diye konuştu. Genel konuştuğunu belirten Vali Ata ise, "Ben, hepimizin çevre konusunda duyarlı olmamız gerektiğini, çöplerimizi, atıklarımızı gelişi güzel atmamamız gerektiğini, yaşadığımız çevreyi temiz tutmamız gerektiğini söyledim" diyerek makam aracına bindi. Ancak sakinleşmeyen mahalle halkı, tesisin açık olan giriş kapısında yolu kapatarak, Vali Ata'nın aracının geçişine izin vermedi. Bunun üzerine Vali Ata'nın koruması araçtan inerek vatandaşları ikna etmeye çalıştı. Ardından aracından inen Vali Ata, vatandaşların yanına giderek, "Ben kimsenin mahallesinin ismini söylemedim. Genel konuştum, yanlış anladınız" dedi. Bunun üzerine sakinleşen vatandaşlar yolu açtı. Vali Ata da yeniden aracına binerek tesisten ayrıldı. 556554 Yılmaz: IMF'ye Gerek Yok Yılmaz: IMF'ye Gerek Yok Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, "Mali disipline sadık kalınırsa IMF'ye gerek yok" dedi.Türkiye'nin IMF ile yeni bir anlaşma yapıp yapmayacağı tartışmalarına Merkez Bankası da katıldı. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'a göre mali disipline sadık kalınırsa IMF'ye ihtiyaç yok. Durmuş Yılmaz, cari açığın daraldığı bir ortamda IMF borcunun öneminin azaldığını söyledi. IMF konusundaki kararın tamamen politik bir karar olacağını belirten Yılmaz, "Türkiye IMF programı olmadan da yapabilir" dedi. Temel şart ise hükümetin mali disipline sadık kalması... 557847 Basın Ekspress yolu temizlenmeye başlandı Basın Ekspress yolu temizlenmeye başlandı İSTANBUL (CİHAN) İstanbul'da 20 kişinin ölümüne, birçok bina ve aracın da hasarına neden olan selde en fazla hasar gören cadde olan Basın Ekspres yolu temizlenmeye başlandı. Büyükşehir Belediyesi ve çevre ilçe belediyelerine bağlı temizlik işçileri, Basın Ekspres yolunda suların çekildiği bölümleri temizlemeye başladı. Yaklaşık 200 temizlik işçisi, caddeyi temizlemek için büyük uğraş verdi. İşçilerin, suların çekildiği bölümlerdeki temizlik çalışmaları devam ediyor. 558040 Hakkari'de çatışma: asker yaralı Hakkari'de çatışma: asker yaralı Hakkari'nin Çukurca ilçesinde terör örgütüne yönelik sürdürülen operasyonlarda asker yaralandı. Alınan bilgiye göre, Çukurca ilçesi Kazan Vadisi'nde güvenlik güçleri ile teröristler arasında dün çıkan çatışmada, askerin şehit olması, uzman çavuşun da yaralanmasının ardından bölgede geniş çaplı operasyonlar başlatıldı. Yürütülen operasyonlar sırasında askerin yaralandığı bildirildi. Yaralı askerin helikopterle Hakkari Askeri Hastanesine kaldırıldığı bildirildi. 558137 Eyfel, Türk bayrağı giyecek Eyfel, Türk bayrağı giyecek AA Giriş Saati 09.09.2009 15:26 Güncelleme 09.09.2009 15:28 Fransa'da devam eden "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri çerçevesinde, Paris'in simgesi Eyfel Kulesi'nin cephesi Türk bayrağının renkleriyle ışıklandırılacak. Paris Belediyesi, Grand Palais'de "Çağlar Boyu İstanbul" konulu serginin açılışı için Ekimde Paris'e gelecek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bir jest yapmak üzere hazırlanıyor. Paris Belediyesi'nin aldığı karar uyarınca, Ekim ile 11 Ekim arasında kule, Türk bayrağının renkleriyle kırmızı ve beyaz olarak aydınlatılacak. Kulenin Türk bayrağının renkleriyle aydınlatılması için, daha önce kullanılmamış yeni ışıklandırma sistemi devreye sokulacak. Fransa'daki "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri, temmuz ayında yine Eyfel Kulesi'nin önünde Anadolu Ateşi dans topluluğunun gösterisi ve Mercan Dede konseriyle başlamıştı. Eyfel Kulesi, yılda ağırladığı milyonun üzerinde kişiyle dünyanın en çok ziyaret edilen turistik bölgeleri arasında ilk sırayı alıyor. Kuleyi günde 15 ile 20 bin arasında kişi geziyor. Gustave Eiffel tarafından 1889 yılında inşa edilen kuleyi, ziyarete açıldığından bu yana gezenlerin sayısının 240 milyonu aştığı tahmin ediliyor. "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri kapsamında Fransa'da ay süreyle, başta Paris olmak üzere 70'i aşkın kentte 400'ün üzerinde sanatsal ve kültürel faaliyetle Türkiye tanıtılıyor. 556841 Su altında rekor artık Karabay’ın hep yanınızda ?Sualtı Sporları Kulübü Başkanı Cem Karabay, ’li Jerry Hall’a ait olan 120 saat dakika saniyelik “Scuba ile Su Altında En Uzun Süre Yaşama Dünya Rekoru”nu kırdı. otoparkında kurulan 15 metrekarelik akvaryumdaki denemesine pazar günü saat 19.40’ta başlayan Karabay, dün 19.41 itibariyle adını Guinnes rekorlar kitabına yazdırmaya hak kazandı. Karabay şimdi de gün daha su altında kalmayı sürdürerek, kırılması zor bir rekora ulaşmayı hedefliyor. 557270 Avustralya, kadınları muharip yapmayı planlıyor... hep yanınızda kadınları muharip yapmayı planlıyor...  Asker sıkıntısı çeken kadınları ön cepheye sürmeyi planlıyor. Savunma Personeli Bakanı Greg Combet, ’da savaşan özel güçler birlikleri dahil, ordunun her kademesinin kadınlara açılması gerektiğini belirtti. Combet, bu konudaki tek istisnanın, bilimsel analiz temelinde saptanmış kriterlere göre fiziksel talebin karşılanamayacağı alanlar olması gerektiğini söyledi. Avustralyalı kadınlar, halen ön cephede sadece ve uçak pilotluğu yapabiliyor, savaş gemisi ve deniz altında görev üstlenebiliyor, ancak ön cephe piyade birlikleri ve özel güçlerde görev alamıyor. Kadınlara muharip görev vermesi halinde, Avustralya orduda sınırlamalarını kaldırarak müttefikleri ve ’nın önüne geçmiş olacak. 53 bin askeri bulunan ve Doğu Timor’dan ’a, Afganistan’dan Adalarına kadar dünyanın birçok yerine asker gönderen Avustralya, ciddi asker sıkıntısıyla karşı karşıya bulunuyor. 556506 Karşılıksız çek oranı yüzde 48 arttı oŞirketler kesiminin performansı ve bu kesimin mali piyasa risklerini gösteren protestolu senetler ve karşılıksız çekler, küresel krizin yoğun bir şekilde hissedildiği 2009 yılında fren tutmadı. Bu yılın aylık döneminde protestolu senetler, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 29.2’lik bir artışla milyar 564.7 milyon TL’ye ulaştı. sayısı ise söz konusu dönemde geçen yıla göre yüzde 48 artışla milyon 224 bin 48 oldu. Geçen yıl aynı dönemde karşılıksız çek sayısı 827 bin 101’di. Ekonomik krizin yaşandığı 2001’den sonra ödenmeyen sayısı ve tutarı, 2005’te 2001 seviyesine ulaşıp, 2006’da ise hızlı bir artış trendine girdi. 2006 sonunda protestolu senetlerin toplam tutarı önceki yıla göre yüzde 44.6, 2007 sonunda yüzde 41.3, 2008’de ise yüzde 17.9 oranında arttı. 2005-2007 döneminde protestolu senet sayısının artmasında, ekonomik canlılığa karşın uygulanan sıkı para politikaları etkili oldu. 2008 yılı ve 2009 yılında ise küresel ekonomik krizin etkisini hissettirdi. 556730 artık Aslan Hamit İLİŞKİLİ HABERLER artık Aslan Hamit artık Aslan Galatasaray, sezon sonunda B.Münih'teki sözleşmesi sona erecek olan Hamit Altıntop ile ön protokol yaptı. Milli oyuncu, 2010-2011 sezonunda sarı-kırmızılı formayı giyecek Transfer döneminde fırtınalar estiren Galatasaray gelecek için de yatırım yaptı. Sezon sonunda Bayern Münih'teki sözleşmesi bitecek olan Hamit Altıntop ile gizli bir sözleşme imzaladığı öğrenilen sarı-kırmızılı kulübün, gurbetçi oyuncuyu Haziran 2010'da bonservis ödemeden kadrosuna katacağı ifade edildi. Alman kulübüyle yaz aylarında Hamit için pazarlık masasına oturan Galatasaray Futbol Şubesi Sorumlusu Haldun Üstünel'in, milyon Euro bonservis bedeli isteyen Bayern Münih ile görüşmeyi kısa kestiği ve milli oyuncudan gelecek sezon Galatasaray forması giymesi için söz aldığı öğrenildi. Hamit'in Ağustos ayında Galatasaray ile prensip anlaşmasına vardığı ve gelecek sezon kesin olarak sarı- kırmızılı formayı giyeceği gelen haberler arasında. 556898 Şifa Kaynağı Bitki: Yabanmersini Yüzyılın sorunu obezite ve şeker hastalığının önlenmesinde ve tedavisinde, yeni yapılan bir keşif ümitleri yeşertti. Kanadalı bilim adamları, yabanmersini üzerinde yaptıkları araştırma sonucu, bu meyvenin suyunun kan şekerini dengelediğini ve şişmanlamayı yavaşlattığını buldu. Obezite, özellikle gelişmiş ülkelerde yüzyılın en büyük sorunlarından biri haline geldi. Fast-food tarzı beslenme ve hızlı yaşamın doğal sonucu olan aşırı şişmanlık, getirdiği sağlık sorunları bir yana yaşam kalitesini düşürüyor. Şeker hastalığı ise kronik hale geldiğinde çok daha ciddi sorunlara yol açabiliyor. Bu iki hastalığa çare yine tabiat eczanesinden geldi. Kanada'nın Montreal Üniversitesi'nden bilim adamları, yabanmersini suyunun kabuğunda bulunan bir bakteriyle etkilişimi sonunda, suyundaki antioksidan miktarının katına çıktığını tespit etti. Yabanmersini suyu ile farelerde yapılan deneylerde, kan şekerinin dengelendiği ve şişmanlığın ilerlemesinin ise yavaşladığı görüldü. gün içinde farelerdeki kan şekeri seviyesi yüzde 35 azaldı. İnsanlarda denenmesi için bir süre daha gerekse de, yabanmersini mucizesinin kronik diyabet hastalarında şeker oranı ve kilo kontrolünde doğal bir yöntem olması bekleniyor. 558235 Yurt yağışa teslim Tekirdağ Saray ilçesindeki bir çiftlik evinde çalışırken sel sularına kapılan kişilik Çakar ailesinden kişinin cesedine ulaşılırken, Baba Fatih Çakar (50) ve kızı Berna'yı (8) arama çalışmalarından bugün de bir sonuç alınamadı. Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek, yaptığı açıklamada, selin olduğu yerde su seviyesinin düşmesine ve kilometrelerce mesafedeki bir alanda yoğun bir şekilde devam etmesine karşın aramalarda bir sonuca ulaşılamadığını söyledi. Kayıp kişilerin aranmasına yarın devam edileceğini ifade eden Kemelek, çalışmalara askeri birlikler, Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı balık adamlar, arama köpekleri ve sivil kurtarma ekiplerinin destek verdiğini ifade etti. Anne Handan (30), Büşra (12) ve Azra Çakır'ın(6) cenazelerinin toprağa verilmek üzere yarın THY'nin tarifeli uçağıyla İstanbul Atatürk Hava Limanı'ndan Erzurum'a gönderileceği bildirildi. Bu arada, çiftlik evi dışında selin vurduğu Bahçeköy'de yaşamını yitiren Fatma (79) ve Mustafa Bilgin (82) çiftinin cenazeleri de Çerkezköy'de toprağa verildi. Sakarya Sakarya'da akşam üzeri başlayan sağanak yağış etkili oldu. Cadde ve sokaklarda su birikintileri oluşturan yağış nedeniyle TEM Otoyolu'nun Sapanca mevkisi ve D-100 Kara yolunun Dörtyol bölümünde trafik kazaları meydana geldi. Dörtyol Sanayi Sitesi'nde bazı iş yerleri su altında kaldı. Yağış, şehir içi ulaşımda aksamalara yol açtı. Bandırma Bandırma ve çevresinde dün sabah saatlerinde başlayan ve öğleden sonra aralıklarla etkisini artıran yağış, akşam saatlerinde kesildi. Oluşan sel yüzünden ev ve iş yerlerine dolan sular boşaltılmaya çalışılırken, gece saatlerinde yağış tekrar başladı. Şiddetli yağış, sabah saatlerine kadar etkisini sürdürdü. Yağış sonucu iki beyaz et üretim tesisini su bastı. Bu şirketlerinden birinin kesimhane bölümünde mahsur kalan işçiler, Bandırma 6. Ana Jet Üs Komutanlığından gelen helikopter ve komandoların yardımıyla kurtarıldı. Sunullah Mahallesi Tepe Sokak'ta bulunan dere yatağı yakınlarındaki bir apartman, sel suları nedeniyle yıkılma tehlikesine karşı tedbir amaçlı boşaltıldı. İlçe genelinde çok sayıda ev, iş yeri ve fabrikayı su basarken, Bandırma Belediyesi'nde oluşturulan kriz masasının çalışmalarını aralıksız sürdürdüğü bildirildi. Yağışla gelen sel sonucunda Bandırma'yı Balıkesir ve Bursa'ya bağlayan kara yolunun ulaşıma kapandığı, bu yöne gidecek araçların ilçeden çıkışına izin verilmediği öğrenildi. Bilecik Bilecik Valiliği, yurttaşları, su baskınlarına ve taşkın sulara karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı. Yetkililer, hafta boyunca görülecek yağışların olumsuz etkilerine karşı yurttaşların dikkatli olmaları gerektiğini bildirdi. Çanakkale/ Biga Çanakkale'nin Biga ilçesinde, dün etkili olan sağanak yağış nedeniyle yaşadıkları çadırları su basan 175 işçinin ihtiyaçları, Kaymakamlık tarafından karşılanıyor. Düzce Düzce'de sağanak yağış, hayatı olumsuz etkiledi. Kentte, sağanak yağış nedeniyle elektrik ve telefon hatlarında arızalar yaşandı. Bazı caddelerde su birikintisi oluştu. D-100 Kara yolu ile şehir içi ulaşımda aksaklıklar yaşandı. Sürücüler, yağış nedeniyle yollarda mahsur kaldı. Ayrıca çok sayıda ev ve iş yerini su bastı. Belediye ekipleri su baskınlarına müdahale etti.   Ankara Ankara Ostim'de sağanak ve dolu yağışı yaşamı olumsuz etkiledi. Ostim'de saat 14.00 sıralarında başlayan sağanak ve dolu yağışı yaklaşık 20 dakika etkili oldu. Yağış nedeniyle bazı iş yerlerini su bastı. Ostim esnafı yağışın kesilmesiyle iş yerlerinden su tahliyesine başladı. Yağış nedeniyle trafikte aksamalar yaşandığı görülürken, meydana gelen  elektrik kesintileri TEDAŞ ekiplerince giderildi. Ostim 26. Cadde'nin tamamının suyla kaplanması nedeniyle yol ulaşıma kapandı. Yurttaşlar, kendi çabaları ve çevredekilerin yardımıyla yolda mahsur kalan araçlarını kurtarmaya çalıştı.   Kırklareli Kırklareli'nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde, gündür devam eden sağanak sonucu 30 evin su bastığı bildirildi. Amasya, Tokat, Samsun'a yağış uyarısı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan ''meteorolojik uyarıda'', Amasya'nın Taşova, Tokat'ın Erbaa, Samsun'un Kavak, Asarcık ve Ayvacık ilçelerinde kuvvetli gökgürültülü sağanak ve dolu ile fırtına beklendiği bildirildi. Uyarıda, yurttaşların sel, su baskını ve yıldırımlara karşı dikkatli olmaları istendi. 557727 Trabzon'da silah kaçakçılığı operasyonu Bir istihbaratı değerlendiren İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Cumhuriyet Savcılığından alınan arama kararı doğrultusunda, kaçak silah bulunduğu belirtilen Sürmene ilçesi Yemişli Mahallesi'ndeki S.S.H, A.A. ve H.T'nin bulunduğu evde arama yaptı. Arama sonucu, ruhsatsız tabanca, tabanca şarjörü ve G-3 piyade tüfeğine, diğerleri tabancaya ait 104 mermi bulundu. Gözaltına alınıp adliyeye sevk edilen zanlıdan S.S.H. ile A.A, çıkarıldıkları savcılıkça serbest bırakıldı, H.T. ise savcılıktaki sorgusu sonrası gönderildiği mahkemece tutuklandı. 557437 Bükreş golcüsünü sattı Galatasaray'ın UEFA Avrupa Ligi grudundaki rakibi Dinamo Bükreş, golcü oyuncusu Ionel Danciulescu'yu sattı. Galatasaray'ın UEFA Avrupa Ligi grudundaki rakibi Dinamo Bükreş, golcü oyuncusu Ionel Danciulescu'yu İspanyol takımı Hercules'e sattı. Dün kulüpten bonservisini alan 33 yaşındaki golcü futbolcu, yeni takımına katılmak üzere İspanya'ya uçtu. Danciulescu, kulübün internet sitesinden Başkan Nicolae Badea'nın mesajıyla uğurlandı. Badea mesajında, 187 golünün 125'ini, 11 yıl formasını giydiği Dinamo Bükreş adına kaydeden ünlü futbolcuya, 'Başarılı bir profesyonel, takım oyuncusu ve mükemmel bir karakter' sözleriyle övgüde bulundu. Danciulescu ise İspanyol basınına yaptiği ilk açıklamada, ilk hedefinin Hercules'in birici lige çıkmasına katkıda bulunmak olduğunu söyledi. Hercules'in teknik dirkörlüğünü 2005-2996 sezonunda Dinamo Bükreş'i bir süre çalıştıran Esteban Vigo yapıyor. 556403 İyi bir hasta olun hataları azaltın Hastalar kendi tedavilerinde yeterince bilgi sahibi olmadan ve hekimlerince aydınlatılmadan karar vermek zorunda kalıyorlar. Çekinmeyin ve sıkılmayın. Soru ve endişelerinizi belirtin ’nin en iyi hastanesi hangisidir? “’nin en iyi hastanesi veya hastaneleri hangisi?” sorusunun cevabı var, Türkiye’nin yok. ’da her yıl hastaneleri oranları, doktor ve bakım personeli, hizmet yaklaşımı ve hastanın taburcu edilmesine ilişkin planlama gibi konularda derecelendirilen kuruluşlar var. Türkiye’de yok. Birçoğumuzun aklında birkaç en iyi var. Ama iyi bilinmekle iyi olmak arasında büyük bir fark var. İyi olan birçok hastane var. Ama ne “en iyi” hastane var, ne de “tıp hatalarından muaf” hastane. zaman bir hasta veya hasta yakını gözlerini kapatıp emniyet kemerini bağlamış bir yolcunun kendini pilotlara bıraktığı gibi kendini hastaneye teslim mi etmelidir? Hayır. Aşağıda değişik araştırmaların ortaya çıkardığı tavsiyelerin bir listesini bulacaksınız. Ama önce şunu iyice anlamak lazım: Hekim emreden, siz de emirleri yerine getirmek zorunda olan kişi değilsiniz. Kendi sağlık sorunlarınızla ilgili tüm süreçlere ve kararlara aktif olarak katılmaya hakkınız var. Katılmalısınız. Unutmayın: Hata yapan pilotlar yolcularıyla beraber ölür ama aynı şey hata yapan sağlık personeli için geçerli değildir. Karar anına kadar siz de doktorunuz kadar direksiyondasınız. ABD’de araştırmalar tıp hatalarının oluşmasında rol oynayan en önemli nedenlerden birisinin hekimlerle hastalar arasındaki iletişim sorunları olduğunu gösteriyor. Hastalar kendi tedavilerinde yeterince bilgi sahibi olmadan ve hekimlerince aydınlatılmadan karar vermek zorunda kalıyorlar. Çekinmeyin ve sıkılmayın. Soru ve endişelerinizi belirtin. SORUN VE DİNLEYİN Kendi sağlığınızla ilgili karar verme mekanizmasının içinde olun. Kullanmanız gereken ilaçlarla ilgili bilgi sahibi olun. Tıp hatalarının büyük bir bölümü kaynaklıdır. Hastanede yatarak tedavi görmeniz gerekli ise en uygun hastaneyi, doktor ve sağlık ekibini seçmeye gayret edin. Eğer cerrahi bir girişim önerildi ise doğru cerrahı ve girişimi seçebilmek için yardım alın. Diğer konularda bilgi sahibi olmaya çalışın. İLAÇ YÖNETİMİ ABD’de araştırmalar tıp hatalarından ölümlerin neredeyse yarısının yanlış ilaç veya yanlış ilaç dozu dolayısıyla olduğunu gösteriyor. Hekiminize kullandığınız tüm ilaçları bildirin. Hekiminize sizin alerjik olduğunuz veya sizde yan etki oluşturan tüm ilaçları söyleyin. Hekiminizin yazdığı reçeteyi okuyabildiğinizden ya da anlayabildiğinizden emin olun. Yeni verilen bir ilaç söz konusu olduğunda ilacın ne olduğunu, nasıl kullanılacağını, ne süre kullanılacağını, yan etkilerini, kullandığınız diğer ilaçlarla veya besin maddeleriyle etkileşimini sorun, öğrenin. Eczaneden ilaç alınırken, reçetede yazılan ile aynı olmasına dikkat edin. İlacın kullanımıyla ilgili anlaşılmayan bir yan var ise, hekim veya eczacıya sorun. Kullandığınız ilaçları bilin, tanıyın. Tüm alerji ve yan etki hikâyenizi doktor, hemşire ve eczacılarla paylaşın. YATARAK TEDAVİDE Araştırmalar her bin hastanın sekizinin sonucunda tıp hataları nedeniyle öldüğünü gösteriyor. Ameliyatların yüzde ile 17’si, “istenmeyen durumlara” yol açıyor. Eğer hastaneye yatmanız önerildi ise, hekiminizle tüm alternatifleri tartışın. Kalp ameliyatı gibi kritik bir cerrahi girişim yapılacak ise, bunların sık yapıldığı bir hastaneyi seçiniz. Ameliyattan önce tam olarak ne yapılacağını cerrahınızla birlikte gözden geçirin. Eğer cerrahi bir girişim yapılacak ise, sizin, hekiminizin ve cerrahınızın aynı kanıda olduğundan emin olunuz. Cerrahi bir girişim önerildi ise, sonrasında ne olabileceğini öğrenin. Taburcu olmadan önce evdeki tedavi planının size tam olarak anlatıldığından emin olun. Demokratik bir ülkede bazen sadece kendimiz için değil herkes için çalışmamız gerekir. Tıp hataları sonucunda belki de her yıl 100.000 kişi yaşamını kaybediyor. Bunu önlemek için yapılan çabalar bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de yenidir. Herkes, elinden geldiği kadar, tıp hataları konusunun ve hastaneler tarafından gündeme alınması için çalışmalıdır. Sağlık kurumlarının bu konuda ne yaptıklarını açıklamaları lazım. Her hastanenin “Hastaneniz ne kadar güvenlidir?” sorusuna cevabı olmalıdır. “Bana güvenilir bir kurum olduğunu kanıtla” dediğinde hastanenin bunu kanıtlayacak durumda olması lazım. Tıbbi hataları önlemek için nasıl bir sistem uyguluyorsunuz? Hataların tekrarını önlemek için ne yapıyorsunuz? Hastalıklı olan sağ böbreğim yerine sağlam olan sol böbreğimi almamak için uyguladığınız yöntem nedir? Hastaneler bu soruların cevabını bilmeli. Konu ulusal boyutta ele alınmalı En muhafazakâr tahminlere göre her ay 1.500’den fazla kişi sağlık kurumlarında yapılan önlenebilir hatalardan dolayı hayatını kaybediyor. Gerçek rakam, belki çok daha fazladır. Altı günden beri devam eden bu yazı dizisinin amacı kamuoyunu bu tehlikenin varlığından haberdar etmek ve harekete geçmeye teşvik etmektir. Eğer sizin veya yakınınızın başından olumsuz bir olay geçtiyse bunu Sağlık Bakanlığı Performans Yönetimi ve Kalite Ölçütleri Geliştirme Daire Başkanlığı’na bildirin.* Konuyla ilgili derneklere** başvurun.  Doktorunuzu, hastanenizi harekete geçirmeye çalışın. Bu konuda hiçbir şey yapılmıyor değil. Sağlık Bakanlığı’nın bazı çalışmaları var. Ülkemizdeki iyi hastanelerde de birkaç yıldan bu yana tıp hatalarını önleme konusunda çalışmalar yapılıyor. Hata modu etki analizi Hastaneleri Kalite Koordinatörü Profesör Koray Boduroğlu, “2005 başından itibaren hastanede iyileştirme takımları çalıştırıyoruz” dedi. “Bildirimlerden yola çıkarak saptadığımız sistem problemlerin kök nedenlerini analiz edip iyileştirmeye çalışıyoruz. Sadece hatanın olduğu yerde değil, bütün hastanelerde kurumsallaştırıyoruz. Hacettepe’de hatayı öngörüp olmadan engellemek amacıyla ‘hata modu etki analizi’ yapılıyor. Yaklaşık 50 takım çalıştırdık” diyor Boduroğlu ve ekliyor: “İlaç yönetim sistemini kökünden değiştirdik. Ama hataları tamamen kaldırmak kolay değil. Sistemi iyileştiriyorsunuz. Bu defa yeni sistem içinde hata oluyor. İnsanın içinde bulunduğu her yerde hata oluyor.” Ama hastanelerin teker teker uygulamakta olduğu iyileştirme programları yeterli değil. Konu ulusal boyutta ele alınmalıdır.  Meclis devreye girmeli Meclis bu konuda bir araştırma komitesi kurup yasal altyapı hazırlamalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın inisiyatifi ele alıp ulusal çapta bir kontrol ve bildirim sistemi geliştirmesi gerekiyor. Bu konuda bütün ilgili tarafların katılacağı bir arama konferansı yapılması iyi bir başlangıç olabilir. Yapılması gerekenler sır değil. Bu konuda on yıla yakın bir süredir ABD’de yapılan araştırmaların verileri ortada. ’nün (WHO) programları da açıktadır. Tıp hataları konusunda araştırma yapmak isteyenlere fon sağlayarak da katkı koyabilir. Ölüm veya diğer olumsuz sonuçlara yol açan tıp hataları konusunda bilgi toplamak için Türkiye çapında zorunlu hata bildirim sistemi kurulmalıdır. Bunları sağlamak için Sağlık Bakanlığı Performans Yönetimi ve Kalite Ölçütleri Geliştirme Daire Başkanlığı yeniden yapılandırılmalı uzman tıp adamlarını da içine alacak bir kurum haline getirilmelidir. Raporlama standartları konusu bu kurumun gözetimine verilmelidir. Konu parça parça değil bir bütün olarak ele alınmalıdır. Hemen hemen her konuda kaderimizi neme lazımcılık, laubalilik ve laçkalık tayin ediyor. Umalım bu tıp hataları bunun bir istisnası olsun. performans.saglik.gov.tr/index.php?pid=48 ** Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği  Hasta Güvenliği Derneği 558064 Kamer Genç selde mahsur kaldı Kamer Genç selde mahsur kaldı ANKARA (ANKA) İstanbul'daki sel felaketi nedeniyle Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, Ergenekon Davası'nı izlemek için gittiği Silivri'de mahsur kaldı. Genç, yaptığı açıklamada, Silivri de bulunduğunu ancak bu sel felaketiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, şöyle dedi: “Bu felaketin birinci derecede sorumluları olanlar, İstanbul da alt yapı yatırımları yapmak yerine lale ve çiçek alımına trilyonlar yatırmışlardır. Lale ve çiçek alacaklarına dere yataklarına yatırım yapsalardı bunlar olmazdı kuşkusuz. Bu felaketin birinci derecede sorumlusu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve şimdiki Belediye Başkanı Topbaş dır” 558373 Sel mağdurlarını bekleyen tehlike Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, İstanbul ve Tekirdağ'daki sel baskınları üzerine Bakanlık Kriz Merkezi'nin konunun uzmanlarıyla derhal izleme ve gerekli tedbirleri yürürlüğe koyma sürecini başlattığı belirtildi. Selden etkilenen Tekirdağ'ın Saray ilçesine bağlı Bahçeköy ve Güngörmez köylerinde 112 ambulansları ile bir Ulusal Medikal Kurtarma Ekiplerinin (UMKE) görevlendirildiği ifade edilen açıklamada, ekibin halen bölgede hazırda bekletildiği duyuruldu. Bu yerleşim yerlerinde selden etkilenen sağlık tesisinin olmadığına işaret edilen açıklamada, Bahçeköy'e ulaşımı sağlayan köprünün tahrip olması nedeniyle bölgeye muayene ve tedavi hizmetleri vermek üzere adet TIR Hastane gönderildiği belirtildi. Açıklamada, şu bilgilere yer verildi: ''İstanbul'un Silivri ve Çatalca ilçeleri ile İkitelli bölgesinde selden dolayı üç hastanemiz geçici olarak görev yapamaz hale gelmiş, hastalar başka hastanelere gecikmeksizin nakledilmiştir. Çatalca ve Selimpaşa Devlet Hastaneleri çamur temizleme çalışmalarının ardından tekrar Acil Servis hizmeti vermeye başlamıştır. Silivri Devlet Hastanesi'nde su tahliye ve çamur temizleme çalışmaları devam etmektedir. Bu hastanemiz de en kısa zamanda hizmete hazır hale getirilecektir. Bunların dışında selden etkilenen sağlık tesisimiz bulunmamaktadır. Bütün sağlık tesislerimiz ve sağlık personelimiz vatandaşlarımıza hizmet vermeye devam etmektedir. Bölgede 145 ambulans, ambulans helikopter, UMKE timi görev yapmaktadır. Yeterli sayıda araç, personel ve 50 kişiden oluşan UMKE personeli sürekli olarak bölgede bekletilmektedir.'' Selden etkilenen tüm bölgelerde sağlık hizmetlerinin kesintiye uğramadan sürdürülmesine yönelik her türlü tedbirin alındığına dikkat çekilen açıklamada, yurttaşlara sağlıklı ve güvenli su sağlanmasına yönelik yerel yönetimlerle gerekli işbirliğinin sürdürüldüğü belirtildi. Suların klorlanarak şebekeye verildiğinin ve bulaşıcı hastalıklarla ilgili günlük takip yapıldığının yurttaşlara duyurularla ilan edildiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Bölgede yaşayan vatandaşlarımız temiz su ve gıda tüketimine önem vermeli, şebeke suyunu ikinci bir duyuruya kadar içme amacıyla kullanmamalı, gerektiğinde mutlaka kaynatmalıdır. Böcek, kemirgen ve yabani hayvanlarla temastan kaçınılmalı, evsel atıklar ve çöpler sel sularından etkilenmeyecek şekilde depolanmalı, herhangi bir ateşli hastalık, ishal veya sarılık görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Yapılan ikaz ve belediye duyurularına uyulması vatandaşlarımızın sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.'' Eylül 2009 istila eder gibi anadoludan istanbula halk göç ederken ve heryere evler işyerleri yapılırken yağacak yağmur nereden akıp gidecek diye birileri kafa yoracaktı.gerçi bu ülkede bu popilizm,bu fanatizm,bu günü kurtarma hesapları oldukça hiç bir sorun çözülmeyecek gibi.şu son bir yıl umutların zayıfladığı,hatta söndüğü bir yıl oldu. insanları kolay yönetmek için kafasının içini boşaltıp,fanatizmle,şoven... duygularla doldurursan böyle bir ülke meydana gelir.en stratejik yatırımları marmara bölgesine vede istanbula yaparsan insanların buralara göç etmesi kaçınılmaz olur.birde son 25 yıldır doğu ve g.doğu bölgesindeki üretici köylü insanların köylerini boşaltıp,varoşlara sürgün edersen,o insanlar varoşta tüketici olur,dere yatağına ev yapar.başka şansı varmı?fıratın doğusunda kamuya ait bir tane yatırım yok.(petrole bağlı batmandaki hariç).hatta anadolu bozkırında bile yok. hepsini marmara fay hattının üzerinde yoğunlaştırmış devletimiz. 557345 Borsa 44 bin 500 puanın altında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası () Bileşik Endeksi, 44 bin 500 puanın altına geriledi. Bileşik endeks, ilk seansa 3,92 puan azalarak 44.842,11 puandan başladı. Daha sonra satışlarla hızla değer kaybeden endeks 44 bin 500 puanın altına geriledi. Endeks, 10.40 itibarıyla dünkü ikinci seans kapanışına göre, 431,26 puan azalarak 44.414,77 puan seviyelerinde işlem görüyor. Birinci seansta işlem hacmi ise 345 milyon civarında gerçekleşiyor. 556502 ‘Teşvike devam, prime dur’ hep yanınızda maliye bakanları ve başkanları ’da yaptıkları toplantıda, mali krizin temelinde yatan bankacı ikramiyelerini ve alınan riskleri hedef tahtasına koyarken, trilyonlarca doları bulan acil durum destek paketlerine olan ihtiyacın bir süre daha devam edeceğini belirttiler. Global ekonomi, mali yetkililerinin nisan ayındaki toplantıları sırasında olduğuna göre daha parlak görünüyor. Buna rağmen yetkililer, toplantıyı ekonomik toparlanma sağlamlaşana kadar canlandırma paketlerini geri çekmeyecekleri ifadesiyle bitirdiler. G-20 yetkilileri uluslararası çapta olumsuz yan etkileri ortadan kaldırmak için işbirliğine gidilmesi gerektiğini ilk kez dile getirdiler. Gündemin krizle mücadeleden gelecekte daha güvenli bir mali sistem kurmaya kaymasıyla G-20 maliye  bakanları, bankacılara verilen çok yüksek ikramiyelerin denetlenmesi ve kârlarının daha büyük bir kısmının gelecekteki bir krize karşı bir tampon oluşturulmasında kullanılması için görüş birliği sağlamaya çalıştılar.   Bankalar, kârlarını zor zamanlar için saklayacak Piyasa düzenleyicilerin ve üst düzey yetkililerinin pazar günkü toplantıda kararlaştırdığı yeni global kurallara göre, bankaların kârlarının daha büyük bir oranını zor zamanlar için ayırmaları gerekecek ve banka borçlanmalarına sınır getirilecek. Yeni çerçeve, G-20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarının ekonomide güvenliğin artırılması çağrısına cevap niteliğinde. Yetkililer, önlemlerin ekonomik stres ihtimalini azaltacağı söylüyor. Somut tekliflerin yıl sonuna kadar sonuçlanması bekleniyor. 557784 13 yaşındaki kız fuhuş batağına düştü Çorum'da evden kaçan 13 yaşındaki kız, kendisini bulan polise tecavüze uğradığını ve zorla para karşılığı erkeklere pazarlandığını söyledi. Kızın ifadesi üzerine gözaltına alınan kişi, "tecavüz ve fuhuşa aracılık etmek" suçlarından tutuklandı. Çorum'da ailesinin kayıp başvurusunda bulunduğu 13 yaşındaki Z.N. adlı kız, polisin araması sonucunda Rus pazarı yakınlarında bulundu. Polis tarafından karakola götürülen Z.N., F.Ş. adlı kişinin kendisine tecavüz ettiğini, ardından zorla para karşılığı erkeklere pazarlandığını söyledi. Z.N., K.Ç. ve H.E.S.'nin de kendisini para karşılığı erkeklere pazarlayacakları sırada polisin kendisini bulduğunu söyledi. Polis kızın anlattıklarından yola çıkarak F.Ş. (19), K.Ç. (19) ve H.E.S.'yi (21) gözaltına aldı. Emniyet Müdürlüğünde ifade veren kişi suçlamaları kabul etmeyerek, iftira olduğunu öne sürdü. kişi, çıkarıldıkları mahkemece "tecavüz ve fuhuşa aracılık etmek" suçundan tutuklanarak Çorum Tipi Cezaevi'ne gönderildi. 556518 Kadın askerler podyumda ’in başkenti ’de Ekim’de düzenlenecek Ulusal Gün etkinlikleri, Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 60’ıncı yıldönümü nedeniyle her zamankinden daha görkemli olacak ordusu, etkinliklerin odağında yer alıyor. Tiananmen Meydanı’nda düzenlenecek bir defilede kadın askerler podyuma çıkarak, yeni üniforma kreasyonlarını halkın beğenisine sunacak. 557378 İstanbul sele teslim Canlı izle kurtarma Bağcılar'da Tavuklu deresi taştı. Sel suları yoları nehre çevirirken onlarca vatandaş kurtarılmayı bekliyor. Yüzlerce araç sulara gömülmüş durumda... Sulara kapılan bazı araçların sürüklendiği görülüyor. Bazı vatandaşlar sivil savunma ekipleri ve itfaiye ekipleri tarafından botlarla kurtarılmaya çalışılıyor. Kurtarma çalışmalarına askeri helikopterlerde katılıyor. İkitelli'de Sahil Güvenliği bağlı bir kurtarma helikopteri TIR garajında mahsur kalan şoförü kurtardı. Yolların sularla kaplanmadığı bölümlerde de asfaltların söküldüğü ve yollların ulaşıma elverişsiz hale geldiği görülüyor. İKİTELLİ'DE YOĞUN YAĞIŞIN OLUŞTURDUĞU SELİN ALTINDA KALAN ARAÇLARDAKİLERİ KURTARMA ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR İstanbul İkitelli'de yoğun yağışın getirdiği sel nedeniyle araçlarında mahsur kalanları kurtarma çalışmaları sürüyor. İstanbul'da devam eden yoğun yağış nedeniyle sabah saatlerinde İkitelli Basın Ekpres yolunda aşırı yağışın getirdiği sel nedeniyle çok sayıda araç yolda kaldı. Bazı araçların içindekileriyle sürüklendiği gözlendi. Sivil savunma ekipleri botlarla araçlarda mahsur kalanları kurtarmaya çalışıyor. İtfaiye ekipleri de kurtarma çalışmalarına katılıyor. Atatürk Havalimanı'na giden İkitelli Basın Ekspres yolu sel sularıyla doldu. Çok sayıda araç yolda mahsur kaldı. Başakşehir ilçesinin ara yollara büyük ölçüde kapandı. İlçeye bağlantı sağlayan yollarda ulaşım aksıyor. Ara sokakların sel sularıyla doldu. Ayamama ve Tavukçu derelerinin yağış nedeniyle taştığı gözlenirken dere yakınlarındaki bir binanın yıkıldığı bildirildi. Yeni Bosna'daki bazı fabrikaları da su bastığı bildirildi. Fabrikalardaki bazı eşyaların suyla birlikte çevreye yayıldığı gözlendi. -VALİ YARDIMCISI ÇAKMAK- İstanbul Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak, saat 07.00'de başlayan yağışın ulaşımı olumsuz etkilediğini belirtti. Yağıştan Basın Ekspres Yolu ve Bahçeşehir Hamam Deresi'nin etkilendiğini ifade eden Çakmak, Ayazağa-Cendere yolunun ulaşıma kapandığını söyledi. Söz konusu bölgelerdeki kurtarma çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Çakmak, askeri helikopterin kurtarma çalışmalarına katıldığını ve Silivri ve Çatalca'dan kurtarma ekiplerinin olay yerine doğru yola çıktığını söyledi. Hikmet Çakmak, kurtarılanların çevredeki hastanelere götürüldüğünü de anlattı. "ARAMA KURTARMA ÇALIŞMALARINA ASKERİ HELİKOPTER VE ARAMA KURTARMA BOTU DA KATILIYOR. SAAT SONRA BOT SAYISI, DİĞER BÖLGELERDEN DE ÇEKECEKLERİMİZLE BİRLİKTE 30'A ÇIKACAK" İstanbul Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak, sel baskının yaşandığı Basın Ekspres yolundaki arama kurtarma çalışmalarına askeri helikopter ve arama kurtarma botunun katıldığını, bot sayısının saat içinde 30'a çıkarılacağını bildirdi. Çakmak, Basın Ekspres yolunun şu an tamamen kapalı olduğunu, Bahçeşehir Hamam Deresi civarında da sel baskını yaşandığını kaydetti. Bu bölgelerde trafiğin kesilerek söz konusu güzergahlara gidenlerin engellendiğini ifade eden Çakmak, şunları kaydetti: ''Arama kurtarma ekiplerimiz şu anda civarda çalışmalarını sürdürüyor. Arama kurtarma çalışmalarına askeri helikopter ve arama kurtarma botu da katılıyor. saat sonra bot sayısı, diğer bölgelerden de çekeceklerimizle birlikte 30'a çıkacak. İnsanların çaresizlik içinde oldukları görülüyor. Ama bunlardan kendilerine ulaşılıncaya kadar kendi güvenliklerini sağlamaya gayret etmelerini istiyoruz. Biz de Afet Koordinasyon Merkezi'nde ekipleri yönlendirme çalışmalarımızı aldığımız bilgiler doğrultusunda sürdürüyoruz.'' AVRUPA YAKASINDA BİRÇOK EVİ SU BASARKEN ARAÇLARINDA MAHSUR KALANLARI İTFAİYE EKİPLERİ KURTARDI İstanbul'da etkisini artırarak devam eden sağanak yağış hayatı olumsuz etkiliyor. İki gündür devam eden ve gece geç saatlerde etkisini artırarak sürdüren sağanak yağış nedeniyle birçok evi su bastı, birçok vatandaş araçlarıyla yolda mahsur kaldı. Sağanak yağış İstanbul genelinde etkili olurken özellikle Bağcılar, Sultangazi, Eyüp, Başakşehir ilçelerinde etkisini daha çok gösteriyor. Yağışın etkisinin sürdüğü bu ilçelerde su baskınları artarak devam ediyor. Evleri suyla dolan vatandaşlar ellerindeki kovalarla suları tahliye etmeye çalışırken yetkililerden yardım istedi. Öte yandan yollarda araçları içinde mahsur kalan vatandaşların yardımına itfaiye ekipleri yetişti, Su da mahsur kalanlar ve araçları itfaiye ekibince kurtarıldı. Yağış nedeniyle su dolu caddeler su kanalını andırdı. Etiketler: Haber 7-AA-İHA Bu haber 30613 kez okundu. (3 dk. arayla güncellenir) Ahir zamanmış, gazapmış, mış mışta mış mış. sen dere yatagına ev yap, alt yapın hiç olmasın. Haberleri izleme, uyarıları dikkate alma ondan sonrada Allah cezalandırdı olsun. Bu yagışların 50 katı Almanyaya yagıyor. Avrupa ülkelerinde adamlar güneş görmüyor nerdeyse güne bir yagmur yagıyor orada neden bu rezillikler olmuyor. Alt yapını saglam yapacaksın, uyarıları dikkate alacaksın, dedikodu programları yerine haberleri dinleyeceksin koyun gibi güdülmeyeceksin. Allah akıl fikir versin ülkemdeki insanlara içinde bulunduğumuz ayın ramazan ayı olmasına rağmen sanki ramazan hiç gelmemiş gibi davranan açıktan oruç yiyen sigara dumanını insanların yüzüne pervasızca üfleyen başörtülüsü (daha doğrusu saçörtülüsü başörtülü derken onlara hakaret etmeylim) başı açığı sakallısı sakalsızı ile toplum birazda zenginleşmenin getirdiği imkanlarla adeta yaratıcısını unutup kendi heva ve hevslerinin esiri olmuş durumda tabiki her isyan bir tufanı getirir aklımızı başımıza almalı çolukçocuğumuza sahipçıkmalıyız tufanlar geliyo 557461 Chavez, Rusya'dan 100 tank alacak Rusya Savunma Bakanlığı yetkilisi Ria Novosti haber ajansına yaptığı açıklamada, Rusya ile Venezüela arasında 500 milyon dolar değerinde 100 tank alım anlaşmasının imzalanacağını belirtti. Rusya'dan yoğun silah alımı gerçekleştiren Chavez'in yeni sipariş listesinde T-72 ve T-90 tankları var. T-90'ların fiyatları 5-7 milyon dolar arasında değişirken, T-72'ler 1-2 milyon dolara satılıyor. ABD'nin Kolombiya'da askeri üs kurmasına tepki gösteren Chavez, silahlanma programını hızlandıracağını açıkladı. 2005-2007 yılları arasında Rusya ile 12 ayrı silah alım anlaşması imzalayan Venezüela toplam 4,4 milyar dolar ödeme yaptı. Venezüela Rusya'dan savaş uçakları ve helikopterlerle birlikte kalaşnikof marka otomatik silah alımı da yapıyor. 11 günlük doğu turu çerçevesinde Chavez daha önceki günde Türkmenistan'da temaslarda bulunmuş ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhammedov'u GazOPEC'e davet etmişti. Chavez'e göre doğalgaz ihraç eden ülkeler birliğine Rusya, İran, Türkmenistan ve Venezüela dahil olmalı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Moskova Latin Amerika ülkeleri ile ilişkilerin geliştirilmesini yeniden gündeme aldı. Ağustos 2008'de Gürcistan'la gerçekleşen savaşın ardından kasım ayında Medvedev Latin Amerika ülkelerine bir seyahat gerçekleştirmiş, nükleer füze taşıyabilen stratejik gemi ve uçaklar bölge ülkelerine gönderilmişti. 558035 Yaşar Kemal'in yeni kitabı 18 Eylül'de çıkıyor Yaşar Kemal "Binbir Çiçekli Bahçe" isimli yeni kitabı ile okurla buluşacak. Yayınları'ndan yapılan açıklamaya göre, 18 Eylül'de kitapçılardaki yerini alacak "Binbir Çiçekli Bahçe" ile "Yaşar Kemal'in yarım yüzyıldır ısrarla inatla inançla dile getirdiği görüşlerini ve uyarılarını içeren yazıları, konuşmaları ve söyleşileri" bir araya getiriliyor. Yaşar Kemal, Binbir Çiçekli Bahçe'de 1961'den 2009'a uzanan çeşitli yazılarında, doğanın ve kültürün yozlaşmasındaki tehlikelerin altını çiziyor, bu sorunların kökenlerine dair saptamalarda bulunuyor ve çözüme dair öneriler sunuyor. bölümden oluşan kitabın birinci bölümü, Yaşar Kemal'in 2007'de Ankara'da gerçekleştirilen "Türkiye Barışını Arıyor" konferansında yaptığı konuşmayla başlıyor. "Kimlikler" başlıklı ikinci bölüm Orhan Kemal'den Mehmed Uzun'a yazarın yakın dostu olmuş pek çok ismi ağırlıyor. Dokuz yaşındaki Helin Zeynep Miser'in Yaşar Kemal'le yaptığı söyleşiyi de içeren "Konuşmalar" ise Binbir Çiçekli Bahçe'nin üçüncü bölümünü oluşturuyor. Yazar, kitaba da adını veren "Binbir Çiçekli Bahçe" konuşmasını 2007 yılı Mayıs ayında Norveç'te düzenlenen "Björnstjerne Björnson Anma Konferansları" sırasında yaptı. Yaşar Kemal, konuşmasında pek çok kez tekrar ettiği gibi, "Dünyanın şimdi başı belada. Dünyamız şimdi tek kültürlü bir dünyaya doğru başını almış gidiyor. Bu, insanlığı insanlıktan çıkaran bir durumdur. Tek kültürlü bir dünyada insanlığın halini göz önüne getirelim: Tek çiçeğe kalmış, tek renge, tek kokuya kalmış bir insanlık ve tek dile kalmış bir dünya" şeklinde konuşmuştu. Kitabın son bölümü, Yaşar Kemal'in önemli konuşmalarından beşini bir araya getiriyor. Yerli ve yabancı basında yayımlanan bu önemli metinlerden en dikkat çekici olanını, yazarın, 3. sınıf öğrencisi Helin Zeynep Miser'le "" dolayısıyla yaptığı söyleşi oluşturuyor. Yaşar Kemal bu söyleşide, küçük muhabire çocuk ve şiir kitaplarından bahsediyor ve "arkadaşlarım" dediği çocukların çoğu zaman adam sayılmadığından şikayet ediyor. Burada Yaşar Kemal "Benim için çocuk, çocuk değildir, bizim gibi insandır. Ben, 'Çocuklar İnsandır' diye de bir yazdım. Çocukları, çocuk diye bunlar küçümsüyorlar, nefret ediyorum bundan. Çocuklar da küçük görünerek normal insan olamıyorlar. Doğal insan yetişmiyor çocuklar. Böyle bir dünyada savaş da durmuyor" şeklindeki görüşünü dile getiriyor. Gündemdeki "Demokratik açılım" tartışmaları konusunda ise Kemal'in 14 yıl önce İstanbul DGM salonunda söylediği "Benim yazılarım halkımıza birer çağrıdır. Öncelikle batıdaki, doğudaki çocukları, savaşta ölmüş anaları çağırıyorum. Bu savaş en çok sizin yüreğinizi yaktı. Herkesi çağırıyorum, sayın yargıçlar sizleri de bu savaşı durdurmak isteyenlere katılmaya çağırıyorum. Bu ülke hepimizindir ve bu ülke insanlık tarihinde çok uzun yaşamaya layıktır. Hem de onuruyla yaşamaya... Unutmayalım ki bir ülkenin insanlarının onuru en azından toprağı kadar kutsaldır" şeklindeki sözleri veriliyor. 557031 Nesoviç Aliağa’da oyun kurucu Jeremy Wise’la sağlık sorunları nedeniyle yollarını ayıran Aliağa Aleksej Nesovic’le el sıkıştı.  Geçen sezona ’nın Prokom Trefl Sopot takımında başlayan 1.89 boyundaki Nesovic, 10 maçında forma giydi.  Anlaşma sağlanması halinde guardın, önümüzdeki hafta hazırlık turnuvasına yetişeceği bildirildi. Genel Menajer Birtan Saka, “Takımı yönetecek bir point guard aldık. Mbunga’nın yerine uzun alıp transferi bitireceğiz” dedi. 557010 Akhisar Belediye koptu gidiyor Geçen hafta deplasmanda Alanyaspor’u 3-0 yenerek liderlik koltuğuna oturan Bld, taraftarının karşısına çıktığı ilk maçta Denizli Bld’yi 3-1 mağlup etti ve zirvedeki yerini korudu. 35’de Cem’in pasında Barış topun üzerinden atladı, geriden gelen Fatih’in bekletmeden çıkardığı şut gol oldu: 0-1. 45+1. dakikada soldan Gökhan’ın ortasına iyi yükselen Tuncay kafayla skoru 1-1 yaptı. 70’te Azmi’nin sert şutu Oğuz’dan döndü, Doğan tamamladı: 2-1. 81’de Azmi’nin kornerine Erman ayak koydu: 3-1. HAKEMLER: Sacit Keşkek, Dilek Özdemir, Ayhan Endar BLD: Ahmet Altun (6) (8), Erman (7), Serkan (7), Gökhan (7), Azmi (7), Mustafa (7), Hakan Bayraktar (8), Tuncay (7) (Dk.78 Ahmet Yararlı 4), Doğan (5) (Dk.90 Özhan), Emre (6) (Dk.63 Hüseyin 7) DENİZLİ BLD: Oğuz (6) Hasan Ali (4), Ersin (5), Hasan Demir (4), Ahmet (4), Cem (5), Cengiz (4) (Dk.65 Ali Helvacı 4), İsmail (3) (Dk.46 Özgür 4), Barış (4), Fatih (6), Deniz (4) (Dk.73 Ali Kemal 4) GOLLER: Dk. 35 Fatih (Denizli Bld), Dk. 45+1 Tuncay, Dk. 70 Doğan, Dk. 81 Erman (Akhisar Bld) SARI KARTLAR: Erman, Tuncay, Ahmet  (Akhisar Bld), Cem (Denizli Bld) 557682 Derbi Bülent Yıldırım'ın Spor Haberi Dinle Derbi Bülent Yıldırım'ın Turkcell Süper Lig'de Galatasaray ile Beşiktaş arasında 12 Eylül Cumartesi günü yapılacak sezonun ilk lig derbisini hakem Bülent Yıldırım yönetecek. Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, Bülent Yıldırım'ın yardımcılıklarını Bahattin Duran ile Alper Ulusoy yapacak. Ali Sami Yen Stadı'nda saat 21.00'de başlayacak dev maçın dördüncü hakemi ise Süleyman Abay. 556326 "Saldırı 'düşündürücü'" TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Çukurca ve Eruh kırsalındaki çatışmalarda askerin şehit olması, askerin de yaralanması nedeniyle Genelkurnmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a bir başsağlığı mesajı gönderdi.   Şahin, mesajında Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Çukurca ilçeleri kırsalında teröristlerle çıkan çatışmalarda askerin şehit olması ve askerin de yaralanmasından dolayı büyük üzüntü duyduğunu belirterek, şunları kaydetti: ''Bu hain saldırının ülkemizdeki kardeşlik ve huzur ortamının pekiştirilmesine dönük çabaların sürdüğü bir döneme rastlaması düşündürücüdür. Milli birlik ve beraberliğimize zarar verecek eylemlere başvuranlar, amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklarını bilmelidirler. Hiç kimsenin buna gücü yetmeyecektir. Milletimizin bir daha böyle acılar yaşamaması ortak dileğimizdir. Devletimizin ve milletimizin güvenliği ve bağımsızlığı uğruna aziz canlarını veren kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet, şahsınızda ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ve büyük Türk milletine başsağlığı diliyorum. Yaralı askerlerimize de acil şifalar temenni ediyorum. 556431 Armudun sapı, üzümün çöpü; yutanlar hapı, hayal ederken löpü Çetin Altan Şeytanın gör dediğiArmudun sapı, üzümün çöpü; yutanlar hapı, hayal ederken löpü Eylül Pazar 2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle! Yakın tarihimize ait saklanmış gerçeklerle açıklamalar da ortaya çıktıkça, çeşitli fıkraların hatırlanmasına neden oluyor. İşte onlardan biri. *   *   Adamın biri, ömür boyu hapse mahkûm olmuş. Kendisini küçük bir hücreye kapatmışlar. Arada sırada ziyaretine gelecek ne bir akrabası, ne bir dostu varmış. Yeryüzündeki en yalnız ve en mutsuz bir insan durumundaymış, tek başına tıkıldığı hücrede. *   *   İlk yıl boyunca sadece intiharı düşünmüş; sonra da sanki ölmüşçesine, derin bir sessizliğe gömülmüş. Ne gardiyanlarıyla konuşuyor, ne bir şey düşünüyor; sadece verilenleri yiyip, cansız bir beden gibi yatıyor kalkıyormuş. *   *   Ama günün birinde, bir karınca girmiş hücresine ve adam bir sabah uyandığında karıncayı görmüş yastığının kıyısında. Ertesi sabah da karınca oradaymış, daha ertesi sabah da... *   *   Adam başlamış karıncanın yürüyüşünü izlemeye, kendisiyle ilgilenmeye. Ona kırıntıları veriyor, avucuna alıyor: Sen ne güzel karıncasın, sen ne cici karıncasın, diye; küçük parmağının ucuyla sırtını okşamaya çalışıyormuş. *   *   Bir ayın sonunda garip bir dostluk başlamış adamla karınca arasında. Adam karıncaya hayatını anlatıyor, karınca dinliyor, geceleri onunla birlikte uyuyormuş. H?H?H Yıllar geçip gidiyormuş böyle... Bir gece karınca, sevilip hoş tutulmanın mutluluğuyla öylesine coşmuş ki, demir parmaklıklardan sızan cılız ışıkta zıplayıp hoplamaya başlamış. *   *   Ömrünün sonuna dek, aynı hücrede yaşamaya mahkûm adam da, karıncasının coşkuyla zıplayıp hopladığını görünce çok sevinmiş. Hemen onu alıp öpermiş gibi yapmış ve kendisini biraz daha yükseğe, biraz daha yükseğe zıplatmak için eğitmeye başlamış. *   *   10 yıl da böyle geçmiş. Karınca, akıl almaz yüksekliklere zıplayan bir sirk karıncası olmuş. Buna karşılık, adam da çok şey öğrenmiş karıncadan; kokulara karşı duyarlılığı, soğuklara karşı dayanıklılığı artmış. *   *   Öylesine bir dostluk gelişmiş ki aralarında, adam unutmaya başlamış ömür boyu bir mahkûm olduğunu bile... *   *   Ve bir gün hücrenin kapısı açılıvermiş; adama: Artık özgürsün, demişler; ilan edildi. *   *   Önce adam inanamamış kulaklarına. Sonra da, götürebileceği tek şeyi olan karıncasıyla çıkmış cezaevinden. *   *   Cezaevinden çıkarken karıncasına: Artık seninle birlikte hayatı ve dünyayı keşfedeceğiz, diyormuş; bak göreceksin her şey ne kadar mükemmel ve muhteşem olacak. *   *   Yıllarca daracık bir hücrede karıncasıyla birlikte yaşamış olan adamcağız, şöyle kendine biraz gelebilmek için, cezaevinin hemen karşısındaki birahaneye girmiş. Amerikanbara oturmuş. Bir bira söylemiş ve karıncasını da sevgiyle barın üstüne koymuş. *   *   Birden içinden, karıncasıyla olan dostluğunu ve karıncasının hünerlerini anlatma isteği kabarmış. Barmeni çağırmış, parmağıyla karıncasını göstererek: Bu karıncayı görüyor musun, demiş; bu karıncayı... *   *   Barmen de: Ah affedersiniz, demiş ve hemen başparmağıyla ezivermiş karıncayı. *   *   Yakın tarihimizin saklanmış gerçekleriyle ilgili açıklamaların, böylesi bir fıkrayı neden çağrıştırdığına da gelince... *   *   Neredeyse hamasi koşullanmaların hücresine hapsedilmiş yoksul bir toplumun da, kendine göre bazı yetenekli dostları vardı; şairler, yazarlar, ressamlar, müzisyenler gibi... *   *   Böyle bir dostluktan ürkenlerle, böyle bir dostluğu anlayamayanlar; başparmaklarıyla hemen ezmeye kalkmışlardı yetenekli canım insancıkları... *   *   Karagümrük’te adı bir sokağa da verilmiş olan Borazan Tevfik’e; Kürt sorunuyla, sorunu hakkındaki yeni açılımlarla ilgili görüşlerini sormuşlar. Borazan Tevfik de bir fıkrasıyla yanıt vermiş. *   *   Büyük bir apartmanın giriş kapısının sahanlığında, bir papağan varmış kafesinde. Kim içeri girse, hemen bağırmaya başlıyormuş: Basamağa dikkat, basamağa dikkat, diye. *   *   İçeri girenler de, yere kapaklanıyorlarmış. Çünkü basamak yokmuş. *   *   “Ulus-devlet” modelinin aşılmasıyla, AB vatandaşlığına geçmişler için de anlatılan bir fıkra. *   *   Bir paraşütçüye sormuşlar: Nasıl oldu da paraşütçü oldunuz, diye. Başka çarem yoktu, bindiğimiz uçağın motoru da durmuştu. *   *   Ne demişler: Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az! *   *   Gülderen Alpagut’tan bir şiirle bitirelim yazıyı:  Dilek Gökyüzünde balon olsam, Sonsuzluğa doğru uçsam. Yeryüzüne hiç inmesem; Gam neymiş, keder neymiş, Hiçbirini bilmesem. Yaşadığım acıları Kahbe dünyama bıraksam. Bomboş evrenin çok daha güzel Olduğuna bir inansam... 560377 Özyürek'ten DYH'ye vergi cezası yorumu: AKP hızla faşizme gidiyor Özyürek'ten DYH'ye yorumu: hızla faşizme gidiyor Genel Saymanı ’e kesilen 3.7 milyar liralık cezasının hukuk dışı ve keyfi bir uygulama olduğunu ifade ederek "Bütün medyayı yandaş haline getirmeye uğraşmak, farklı görüşleri susturmak faşizmdir. hızla faşizme doğru gitmektedir" dedi. Genel Saymanı ’e kesilen 3.7 milyar liralık cezasının hukuk dışı ve keyfi bir uygulama olduğunu ifade ederek "Bütün medyayı yandaş haline getirmeye uğraşmak, farklı görüşleri susturmak faşizmdir. hızla faşizme doğru gitmektedir" dedi. Doğan Yayın Holding’e kesilen vergi cezasını ANKA’ya değerlendiren Özyürek, AKP’nin vergi denetimini siyasallaştırdığını söyledi. Vergi kanunları ve ilgili mevzuatın bir kenara bırakılarak keyfi bir şekilde vergi salındığını ve ceza kesildiğini belirten Özyürek, Doğan Yayın Holding’e Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yükseklikte vergi ve ceza kesildiğini, Maliye Bakanlığının tebliğ ve muktezalarına uygun yapılan işlerde ceza kesilemeyeceği yönünde yasalarda açık hüküm bulunduğunu dile getirdi. "Buna rağmen 1,8 milyar vergi aslına 1,8 ceza kesilmiştir. (ilmühaber) devirlerinde alınmayacağı KDV kanununun 74/4?9 maddesinde açıkça hükme bağlandığı halde KDV hesaplanması, vergi incelemesini yapanların niyetini ortaya koymuştur" diyen Özyürek, "Doğan Yayın Holding’e uygulanan vergi ve cezanın haksızlığının yargı organlarınca karara bağlanacağını umuyorum" diye konuştu. Özyürek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir yayın organını teslim almak, çökertmek için vergi incelemesinin böylesine hukuk dışı, keyfi kullanılması AKP’nin medyada farklı ses istemediğinin açık göstergesidir. Bütün medyayı yandaş medya haline getirmeye uğraşmak, farklı görüşleri susturmak faşizmdir. AKP hızla faşizme doğru gitmektedir. Kendilerini ‘liberal aydın’ diye tanımlayıp AKP’nin her politikasına alkış tutanların tek sesli bir medya yaratmak amacıyla Doğan Grubunu çökertme girişimi karşısında ne diyeceklerini herkes merak ediyor. 556771 Ramazan'a özel keşkül Dolcia, çikolata sevdası, fındık bahçesi ve muz sevdası çeşitlerinin yanında Caramio ve Cafe Crown'ı da tüketiciyle buluşturmaya devam ediyor. 557248 Borsa güne düşüşle başladı güne düşüşle başladı Bileşik Endeksi birinci seansta, önceki ikinci seans kapanışına göre 3,92 puan azalarak 44.842,11 puan seviyesinde açıldı. Hisse senetleri bu seviyede yüzde 0,01 değer kaybetti. 558108 Bahçeli: PKK bitmeden açılım olamaz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Çukurca ilçelerinde terörist saldırılarda askerin şehit olması ve bazı askerlerin yaralanması nedeniyle yayımladığı mesajda, olayın, Türk milletini derinden üzdüğünü ve yaraladığını belirtti. ''Bu menfur olayla birlikte hainlere cesaret verenleri, kucak açanları, arkalarında duranları ve muhatap olanları lanetlediğini'' ifade eden Bahçeli, mesajında şunları kaydetti: ''Hükümetin 'yıkım projesini' ısrarla sürdürmeye çalışırken gerçekleşen bu olay, gidilen yanlış yolu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Arkasına saklanılan vicdan, duygu ve şahadet istismarı bu ve benzer saldırılarla gerçek yüzünü göstermeye devam edecek, korkarız ki terörle pazarlığın bilançosu her alanda giderek ağırlaşacaktır. Duyguların ve fikirlerin karıştırılmak istendiği bu süreç içinde, hükümet bir taraftan bölücülüğe kucak açarken, öte yandan vatan evlatları bölücülerle amansız bir mücadele etmek gibi bir ikilemle karşı karşıya bırakılmaktadır. İhaneti şehir şartlarında sürdürmek için teslim olanın ve siyasete girenin muteber hale geldiği, dağda gezenin terörist bile ilan edilemediği bu karanlık dönemde, Başbakan Erdoğan'a rağmen, terörle mücadele azmini yüksek tutmak, artık kaçınılmaz bir zorunluluk ve müstesna vatan görevi haline gelmiştir. Bu itibarla, bir sabotaj varsa, bu Başbakan'ın iddia ettiği gibi teröre teslim olan hükümetin sözde açılımına değil, milletin esenliği için terörle mücadeleyi yıllardır sürdüren kahramanların azmine, inancına ve fedakarlığına yöneliktir. Kanlı terör örgütünün belini kırmadan ve ortadan kaldırmadan yapılacak her sözde açılım ve girişim, şiddetin gölgesinde kalmaya ve terör ile yapılan pazarlığın parçası olmaya devam edecektir.'' Bahçeli, içinde bulunulan ağır şartların, Türkiye'nin kararlı bir duruş sergilemesini, pazarlıkla terörün önlenemeyeceğinin anlaşılmasını kaçınılamayacak bir gerçek haline getirdiğini ifade ederek, ''Şehitlere Allah'tan rahmet, kahraman silah arkadaşlarına ve Türk milletine sabır ve başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dilerim'' dedi. Etiketler: AA Bu haber 664 kez okundu. (3 dk. arayla güncellenir) yeter arytık kimse bu şehitlerin üzrinden siyaset yapmasın.madem aklın nerdeydi apoyu neden asmadın.kimi kandırıyorsun iktidar olmadınmı.ABD söz vermedinmi.7 yıldızlı otele yerleştirmedinmi.o anaların çocukların günahı neydi.açılım yokmuş 30 senedir yok.ama verilmiş sözler nedense oluyor.ben şehitanalşrının yerinde olsan DTP yede MHP ye çekerim resti.bir şehit anası daha olmasın.bir evledımız daha şehit olmasın diye.sizin rantlarınız çocuklarımızdan dahamı önemli ipi tayipe atacağına neden kendi boynuna şimdi de kıvırmaya başladınız.hani açılıma gerek yoktu ya bak itiraf ediyorsun işte.zaten hükümetin amacı da açılımla pkk terör örgütünün kürt vatandaşlarımız üzerindeki ve uluslararası arenadaki gücünü azaltıp tasfiyeye götürmek.sayın bahçeli, siyasete geç girdi ama eski tip klasik siyasetçilerden belli ki çok etkilenmiş.o tarz siyaset biteli epey oldu sayın bahçeli.bırak bu kıvırtmaları.kamuoyu yutmuyor artık.başbakana yaptığın dürüstlük çağrılarını kendine yap da kendine bari faydan olsun!!! 557953 Broos: Şampiyonluk yarışından uzaklaşmadık Broos, Trabzonspor Dergisi'nin eylül sayısındaki yazısında, alınan sonuçlardan mutsuz olduğunu ancak hayal kırıklığına uğradığını söyleyemeyeceğini belirtti. Takıma güveninin sonsuz olduğuna vurgu yapan tecrübeli teknik adam, "Sivasspor galibiyetiyle başladığımız sezonda üst üste aldığımız beklenmeyen sonuçlar nedeniyle sıkıntılı bir süreç yaşadığımız ortada. Teknik heyet olarak hep birlikte bunun sebeplerini araştırıyoruz. Sivasspor maçına kadar geçen hazırlık sürecinde takım yükselen bir performans ortaya koyuyordu. Sivas'ta da istediğimiz sonucu aldık. Sonrasında düşüş başladı. Hastalıklar sakatlıklar yaşadık ama buna rağmen toparlamaya çalıştık. Planımızda olmayan sonuçlar aldık." ifadelerini kullandı. Lige verilen arayı en iyi şekilde değerlendirerek çözümler bulma arayışında olduklarını kaydeden Broos, yazısını şöyle sürdürdü: "Bizim için en önem verdiğimiz çözüm yollarından biri Yattara'nın aramıza dönecek olmasıdır. Kaybettiğimiz puanlar şampiyonluk yarışından uzaklaştığımız anlamına gelmemeli. Mutlaka alınan sonuçlardan mutsuzuz ancak hayal kırıklığına uğradığımız söylenemez." Her sonucu takım halinde elde ettiklerine değinen Broos, "Sevinirken de, üzülürken de beraber olmayı becerebilmeliyiz. Birilerini suçlamak yerine oyuncularımızı bir an önce kazanmaya çalışmalıyız. Artık kötü sonuçları geride bıraktık. Sakat ve hastalıklardan kurtulup normale dönmeye başladık. Tam anlamıyla kadro yapısına ulaştığımızda her şeyin daha iyiye gittiğini göreceğiz. İyi bir potansiyelimiz olduğu için rahatım. Taraftarlarımızdan da aynı sağduyu çerçevesinde bizlere destek olmalarını bekliyorum." dedi. 557952 Basın Ekspres yolu temizlenmeye başlandı Büyükşehir Belediyesi ve çevre ilçe belediyelerine bağlı temizlik işçileri, Basın Ekspres yolunda suların çekildiği bölümleri temizlemeye başladı. Yaklaşık 200 temizlik işçisi, caddeyi temizlemek için büyük uğraş verdi. İşçilerin, suların çekildiği bölümlerdeki temizlik çalışmaları devam ediyor. 556432 Dünyadaki değişim statükoyu zorluyor Dünya değişirken değişimi durdurmaya ve statükoyu korumaya çalışanların işi giderek zorlaşıyor. Yaşanmakta olan toplumlar arasındaki ve toplumlar içindeki hiyerarşiyi sarsıyor. Adam yerine konmayan toplumların ve toplumsal kesimlerin öne çıktığı, her şeye hâkim görünenlerin ise gerilediği bir süreç yaşanıyor. Obama’nın Başkanı olmasını, ’in ve Çinlilerin yükselişini, ’de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarda olmasını ve Kürt açılımını bu büyük sürecin parçaları olarak görebiliriz belki de. Bu sürece karşı statükoyu savunmak ise giderek zorlaşıyor.   ‘İrlandalılar, siyahlar, köpekler giremez’ Geçenlerde ölen ’nin anne tarafından dedesi John Francis Fitzgerald, ’dan ’ya göçen bir ailenin çocuğuydu. “Honey Fitz” olarak anılan Fitzgerald 1910 yılında ’da Belediye Başkanı seçildiğinde bu olay Boston’u da içeren New England bölgesinin tartışılmaz hâkimi olan İngilizlerde tam bir şok etkisi yaratmıştı. dönemde Boston’daki bazı işyerlerinin vitrininde “İrlandalılar, siyahlar ve köpekler giremez” tabelalarına rastlamak mümkündü. Edward Kennedy, Boston’un ilk İrlandalı Belediye Başkanı olan J. F. Fitzgerald’ın kızı Rose ile bir başka İrlandalı politikacının oğlu olan Joseph Kennedy’nin evlenmesiyle oluşan ve son yarım yüzyılda ABD siyasetine damgasını vuran ünlü ailenin küçük oğluydu. ABD Senatosu’nda 47 yıl görev yapmış, Amerika’da yaşayan herkesin siyasi haklarına kavuşması, ve sağlık hizmetlerinden yararlanması için 1000’in üstünde yasal düzenlemeye öncülük etmiş ve katkıda bulunmuştu. Kennedy’lerden Obama’ya  Yaşamı boyunca hep ezilen, dışlanan, horlanan insanların siyasi haklarına ve daha iyi yaşam koşullarına kavuşması için çaba harcamış olan Senatör Kennedy’nin ölümü üzerine yazılan yazılar arasında, ABD’nin tanınmış hukukçularından Prof. Patricia Williams’ın geçen haftaki gazetesinde yer alan yazısı özellikle etkiledi beni. Irk ayrımı konusundaki çalışmalarıyla tanınan ve siyahi bir ailenin kızı olan Prof. Williams, kendi ailesinin Kennedy’lere çok şey borçlu olduğunu vurguluyor ve Edward Kennedy’nin rüyasının, Başkan Obama ve ondan sonra gelecek olanlar için esin kaynağı olmaya devam edeceğini belirtiyordu. Evet, 100 yıl önce Boston’da İrlandalıların ve beyaz olmayanların giremeyeceği mekânlar vardı, bugün ’da beyaz olmayan biri, oturuyor. Nereden çıktı bu Çinliler?  Sahi nereden çıktı bu Çinliler? Bu soru bu kez farklı bir ortamda, ekonomiyi falan düşünmediğim bir anda geldi gündemime. Yaşadığım olay, artık herhangi bir konuda, küresel boyutta bir değerlendirme yaparken Çin’i ve Çinlileri hesaba katmak zorunda olduğumuzu bir kez daha hatırlattı bana. Örneğin küresel ekonomideki gelişmelerden söz ediyorsak her cümlemizin Çin ile başlaması kaçınılmaz. Dünya ekonomisinin krizden çıkışı için umutlar Çin’e bağlanmış durumda. Devletin desteğiyle yılın ikinci çeyreğinde 8’e yaklaşan bir büyüme hızına erişen Çin’i yarattığı talep pek çok temel malın fiyatını belirliyor. Çin’in döviz rezervleri trilyon doları aştı, ABD dolarının kaderi bir yerde Çin’in elinde. Dünya ticaretinin ciddi biçimde daraldığı bu yılın ilk yarısında 521.7 milyar dolarlık gerçekleştiren Çin, ’yı kıl payı farkla da olsa geçerek dünyanın en büyük ihracatçısı unvanını ele geçirdi. Tüm bu veriler, İngilizlerin afyonla uyuttuğu Çin’in şimdi dünya ekonomisinin belirleyici oyuncusu haline geldiğini gösteriyor.  Zirvedeki Çin’den ve Çinlilerden söz etmek için ille de ekonomiyle ilgilenmek gerekmiyor. Dünyaya ve küresel ekonomiye tek başlarına hükmetmeye alışmış olan Batılılar, şimdi bir yandan bu durumu değiştiren “Çin gerçeği”ni içlerine sindirmeye çalışırken diğer yandan, hiç ummadıkları alanlarda da Çin’in ve Çinlilerin rekabetiyle karşılaşıyorlar. Anlatacağım olay 19 Ağustos’ta, ’ın doğduğu kentte, Salzburg’da yaşandı. Klasik meraklılarının önemsedikleri festivallerden biri olan Salzburg Festivali’nde, genç Çinli piyanist Lang Lang’ın resitali vardı gece. Büyük Salonu’nu dolduran müzikseverleri adeta büyüledi Çinli piyanist. Schubert, Bartok, Chopin ve Debussy gibi Avrupalı bestecilerin yapıtlarını farklı bir derinlikle yorumlayan Lang Lang sergilediği olgun tavırlarla da zirvede olduğunu kanıtlıyordu sanki. Ancak Lang’ın başarısı karşısında rahatsızlık duyan Batılılar da vardı. Örneğin Avusturyalı bir müzik eleştirmeni, Lang Lang’ı bir sirk maymununa benzeterek alaya almaya kalkıştı. Önümüzdeki dönemde klasik müzikte yıldızlaşan yeni Çinlilerle karlılaşırsak hiç şaşırmayalım. Nereden çıktı bu Kürt açılımı? Türkiye’deki Kürtlere “Kürt” demenin bile sakıncalı sayıldığı günlere dönmek için çok da gerilere gitmek gerekmiyor. Kürtlerden “dağ Türkleri” diye söz etmenin daha uygun görüldüğü dönem de çok gerilerde değil. Türkiye’nin Kürt gerçeğiyle yüzleşmekte bu kadar gecikmiş olması, yıllar boyunca bu ülkeyi yönetmiş olanların, kritik sorunları çözmeden statükoyu koruma tercihlerinin bir sonucu. Ekonomiden kentsel yapılaşmaya, gelir adaletsizliğinden Kürt sorununa kadar hemen her konuda, çözüm üretmemenin ağır sonuçları ortaya çıktıktan, krizler, depremler, isyanlar yaşandıktan sonra önlem alma noktasına gelinebilmiş. Adalet ve Kalkınma Partisi bu çıkmazı fark ettiği için bugün iktidarda ve şu an için ciddi bir rakibi yok. Kürt açılımının bugün gündeme gelebilmiş olması da bunun sonucu. Siyasette alternatif oluşturmak isteyenlerin ise her şeyden önce, statükoyu savunmanın çıkış yolu olmadığı bir dünyada yaşadığımızı kavraması gerekiyor. 557927 Aklı Premier Lig'de! Haberi Ekle Aklı Premier Lig'de! 09/09/09 14:55 Brezilyalı teknik direktör Luiz Felipe Scolari'nin Şubat ayında işine son verilmesi üzerine, Rusya Milli Takımı'ndaki görevinin yanı sıra ay Chelsea'yi de çalıştıran Hiddink, İngiltere'den The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, yeniden bir İngiltere takımını çalıştırmak istediğini söyledi. Bir zamanlar Fenerbahçe'yi de çalıştıran 62 yaşındaki teknik adam, 2010 Dünya Kupası'ndan sonra kariyerine kısa bir süre ara vermek, daha sonra da bir İngiliz takımının başına geçmek istediğini ifade etti. İngiltere'deki günlerini çok özlediğini dile getiren Hiddink, ''İngiltere'de olmaktan ve oranın atmosferini teneffüs etmekten memnundum. Özlüyor muyum, tabii ki çok özlüyorum'' dedi. 557332 İstanbul afet yeri! Başta İkitelli Basın Ekspres Yolu olmak üzere, Arnavutköy, Sultangazi, Bağcılar, Eyüp, Esenler, Bahçelievler, Başakşehir, Büyükçekmece ilçelerinde su baskınları, sele neden oldu. Ayamama, Tavukçu ve Papaz dereleri taştı. Suya kapılan TIR'lar Havalimanı yolunu kapadı. Son yılların en büyük yağışını alan bölgeye, saatte metrekareye 90 kilogram yağış düştü. Eylül ayı ortalaması 45 kilogramken, bu sabah İkitelli bölgesine bir saatte 90 kilogram yağış düştüğü belirlendi. İtfaiye ve belediye belediye ekipleri çok sayıda ihbara cevap vermeye çalışıyor. Belediyeler anonslar yaparak, İstanbulluları dışarı çıkmamaları konusunda uyarıyor. BASIN EKSPRES YOLU'NDA SON DURUM Yol şu an tamamen kapalı. İstanbul Valisi Muammer Güler, Basın Ekspres Yolu'nun yarın da kapanacağını açıkladı. Yer yer metreyi bulan sel sularında mahsur kalanlar araçlarının üzerinde yardım bekliyor. Şu ana kadar araçlarda mahsur kalan 50 kişi kurtarıldı. Bazı araçlar ise sel sularına kapılarak sürüklendi. İtfaiye ekipleri ve askeri helikopter de kurtarma çalışmalarına katılıyor. Ayamama ve Tavukçu dereleri yağış nedeniyle taştı; dere yakınlarındaki bir bina yıkıldı. Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak da buradaki arama kurtarma çalışmalarına askeri helikopter ve arama kurtarma botunun katıldığını, bot sayısının saat içinde 30'a çıkarılacağını bildirdi. Çakmak, "İnsanların çaresizlik içinde oldukları görülüyor. Ama bunlardan kendilerine ulaşılıncaya kadar kendi güvenliklerini sağlamaya gayret etmelerini istiyoruz. Biz de Afet Koordinasyon Merkezi'nde ekipleri yönlendirme çalışmalarımızı aldığımız bilgiler doğrultusunda sürdürüyoruz" dedi. BAHÇEŞEHİR'DE SON DURUM Bahçeşehir Hamam Deresi civarında da sel baskını yaşanıyor. İSTOÇ'TA SON DURUM İSTOÇ yanyolda bulunan bir TIR garajındaki araçlar sele kapılarak havalimanına gidiş yolunu tamamen kapadı. Göl haline gelen yolda bazı hususi araçlar da sele kapıldı. BAŞAKŞEHİR'DE SON DURUM Başakşehir'de yollarda biriken sel sularında araçlarıyla mahsur kalan vatandaşalar itfaiye ekiplerince kurtarılıyor. Ziya Gökalp Mahallesi'nde çok sayıda ev ve iş yerini su bastı. Bankalar Caddesi çevresindeki sanayi sitelerinde ise gece su baskınına uğrayan iş yerlerinde itfaiye ekiplerince suları tahliye çalışması başlatıldı. Sabah saatlerinde araçlarıyla yola çıkan vatandaşlar, Başakşehir ve İkitelli'yi TEM otoyoluna bağlayan yollarda biriken sel sularında mahsur kaldı. Mahsur kalan vatandaşlar itfaiye ekipleri ve iş makineleriyle kurtarılmaya çalışılırken sel sularının tahliye işlemleri de sürüyor. Bu arada, TEM otoyolu ve E-5 kara yolunda sel sularının sürüklediği taşlar da trafikte aksamalara yol açıyor. DİĞER İLÇELERDE DURUM Yeni Bosna'daki bazı fabrikaları su bastı. Fabrikalardaki bazı eşyalar suyla birlikte çevreye yayıldı. Sultançiftliği, Alibeyköy, Sultangazi, İkitelli, Bağcılar ve Hadımköy'de çok sayıda ev ve işyerini su bastı. ÇOK SAYIDA KAZA Sağanak yağışlar nedeniyle İstanbul genelinde çok sayıda kaza meydana geldi. TEM Otoyolu Gazi Sapağı'nda Mehmet Öz yönetimindeki 34 TTE 32 plakalı ticari taksi arıza yapınca sürücüsü yol kenarına çekti. Araçtan inen sürücü Mehmet Öz'e bu sırada henüz sürücüsü ve plakası öğrenilemeyen kamyon çarptı. Kazada, Mehmet Öz olay yerinde yaşamını yitirdi. DENİZ ULAŞIMI DA AKSADI İstanbul Deniz Otobüsleri'nin saat 09:45'te Bostancı ve Yenikapı'dan; Marmara ve Avşa Adası'na yapılması gereken seferi hava şartları nedeniyle iptal edildi. 556545 Irak'ta Saldırılar Hız Kesmiyor Irak'ta Saldırılar Hız Kesmiyor Armili'de bombayla düzenlenen saldırıda emniyetin terörle mücadele birimi başkanı ve koruması, diğer saldırılarda ise ABD askeri öldü. Yayına Giriş: 08.09.2009 17:45:53 Güncelleme: 08.09.2009 17:51:38 Irak'ın kuzeyindeki Türkmen nüfusun çoğunlukta olduğu Armili kentinde, yola yerleştirilen bombayla düzenlenen saldırıda emniyetin terörle mücadele biriminin başkanı ve koruması öldü. Bağdat'ın kuzeyindeki Tikrit'teki saldırıda ise vali yardımcısının konvoyu hedef alındı. Saldırıda vali yardımcısı yara almazken, koruması yaralandı. Öte yandan Bağdat'ta yola yerleştirilen bombalarla düzenlenen iki ayrı saldırıda da 10 kişi yaralandı. Devriyelerin hedef alındığı saldırıda yaralananlardan 4'ünün polis olduğu kaydedildi. Irak'ın kuzeyinde yola yerleştirilen bombayla düzenlenen saldırıda ise Amerikan askeri öldü. Bağdat'ın güneyindeki benzer saldırıda da bir Amerikan askeri öldü. Irak'ta bugüne kadar bin 343 Amerikan askerinin öldüğü kaydedildi. 556449 Eruh ve Çukurca'da terör kanlı yüzünü gösterdi: asker şehit Demokratik açılıma odaklanan Türkiye, dün Güneydoğu'dan gelen şehit haberleriyle sarsıldı. Eruh ve Çukurca'daki çatışmalarda asker şehit oldu, asker yaralandı. Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesindeki bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruda, "Çukurca kırsalındaki arazi arama ve tarama faaliyeti sırasında bugün (dün) bir grup bölücü terör örgütü mensubu ile çıkan çatışmada askerî personel şehit oldu. Siirt'in Eruh kırsalındaki arazi arama ve tarama faaliyeti sırasında da bugün (dün) bir grup bölücü terör örgütü mensubu ile çıkan çatışmada askerî personel şehit oldu, askerî personel yaralandı." ifadesine yer verildi. Alınan bilgiye göre, dün öğle saatlerinde Irak sınırındaki Kazan Vadisi'nde güvenlik güçleri ile bir grup PKK'lı terörist arasında çatışma çıktı. Çatışmada Kırşehir nüfusuna kayıtlı Astsubay Ferhat Erdem şehit oldu, uzman çavuş ise yaralandı. Yaralı askerler helikopterle Hakkâri Askerî Hastanesi'ne getirilerek tedavi altına alındı. Eruh ilçesinin Görendoruk köyü kırsalında ise güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada şehit olan askerin cenazesi ile yaralı asker, Siirt 3. Komando Tugay Komutanlığı'na getirildi. Şehit askerlerin bugün düzenlenecek törenin ardından memleketlerine gönderileceği belirtildi. Yaralı askerin tedavisi ise Şırnak Asker Hastanesi'nde devam ediyor. Şehit astsubayın eşi hamile Çukurca'da şehit olan Astsubay Ferhat Erdem'in ailesi acılı haberi dün akşam aldı. Şehit yakınlarına Kırşehir Jandarma Komutanı Albay Osman Uçar başsağlığında bulunarak telkinlerde bulundu. Haberi duyan astsubayın yakınları şehidin baba ocağında toplanmaya başladı. Erdem'in anne ve babasının Kırıkkale'deki diğer kardeşine ziyarete gittikleri, şehit haberini orada aldıkları belirtildi. Eşinin hamile olduğu öğrenilen şehit Ferhat Erdem, Hakkari'ye bu yıl atanmış. KIRŞEHİR CİHAN Tehditler amacına ulaşamayacak Ülkedeki huzur ve kardeşlik ortamını pekiştirmeyi amaçlayan iyi niyetli çabalar sürerken gerçekleşen bu saldırılar hepimizi derinden sarsmıştır. Vatanı korumak, vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak amacıyla görev yapan Mehmetçiklerimize karşı yapılan saldırıları şiddetle telin ediyorum. Birlik ve beraberliğimize yönelen tehditler hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır. Terörist saldırı, süreci engelleyemeyecek Güvenlik güçlerimize, askerimize sıkılan bu kurşunlar hiçbir zaman 72 milyon vatan evladının beraberliğine yönelik başlattığımız ve sürdürmekte olduğumuz bu süreci engelleyemeyecektir. Milli birlik projemizi aynı kararlılıkla devam ettireceğiz. Bu, dayanışma projemizdir. Bu, ülkemizin bütün bu sorunlu alanlarını sorunsuz hale getirme veya en az sorunlu hale getirmeye yönelik bir projedir. Devletimiz; terör örgütünü etkisizleştirme kararlılığından taviz vermeden mücadelesini sürdürecektir. Zamanlması düşündürücü Bu ain saldırının ülkemizdeki kardeşlik ve huzur ortamının pekiştirilmesine dönük çabaların sürdüğü bir döneme rastlaması düşündürücüdür. Milli birlik ve beraberliğimize zarar verecek eylemlere başvuranlar, amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklarını bilmelidirler. Hiç kimsenin buna gücü yetmeyecektir. Milletimizin bir daha böyle acılar yaşamaması ortak dileğimizdir. Terör sektörü, çabalarımızdan rahatsız Terör, Türkiye'nin ilerlememesi, gelişmemesi, bölgesel bir güç, bir dünya gücü olmaması noktasında çaba sarf eden ülkelerin enstrümanıdır. Terör sektörü diye bir sektör var. Bu sektöre destek verenler elbette hükümetin bu çabalarından rahatsız. 556783 A. TURAN ALKAN Misâl; Burhan Altıntop Duvara asılı levhalardaki küçük çarpılmaları farkedebilir misiniz (bazıları doğuştan farketmez ve ilgilenmezler!); bu sizi rahatsız eder mi, ille de düzeltmek lüzumu hisseder misiniz? Geometrik bir intizam içinde bulunması gerektiği halde çarpık duran nesneleri bakınca hemen görür müsünüz? Renk bilginize güvenir misiniz; eşyayı yeniden düzenlemek gerektiği hallerde saçmalamamayı başarır mısınız? Harflerle, harflerin taşıdığı karakterle ilgilenir misiniz; kapı zilindeki etikette isminizin hangi karakterle yazıldığına aldırış eder misiniz? Sesle sükûnet; lekeyle boşluk arasındaki oranlar sizi hiç ilgilendirmiş midir? Proportion kelimesini daha önce duydunuz mu? Nesnelerin biçimi, içinde ve arasında yer aldığı şeyler arasındaki durumu, görünüşü, uzayda kapladığı hacim sizi rahatsız eder veya sizde hoşnutluk uyandırır mı? Kötü imal edilmiş Atatürk heykellerini, büstlerini ve anıtlarını işaret ederek, "Çekin fotoğraflarını, bize gönderin, yayınlayalım" kampanyası açan eski bir gazetecinin yazdıklarını okuyunca aklıma hemen bu sualler hücum ediverdi, şöyle düşündüm: Acaba bir gazetecinin estetik algı ve değerlendirmesinde ani bir intibah, sansasyonel ve inkılapçı tarzda bir boyut değişikliği vukû bulabilir mi? Hani yerli filmlerde olur, kaza ile gözlerini kaybeden esas oğlanın başına saksı düşünce gözleri açılıverir... Veya kısaca şöyle ifade edebiliriz: Daha önceleri neredeydiniz? Kötü ve çirkin Atatürk büstlerinin resmini çekip göndermekte bir marifet görmüyorum; asıl marifet iyisini bulmaktır, çünkü yok gibidir, çünkü nâdirattandır, çünkü ideolojik tahakküm ve illüzyon yüzünden bütün bir şehir ahalisinin, okumuş-yazmış takımının, kerli ferli bürokrat takımının ve subaylarımızın basireti cümleten bağlanmış gibidir. Atatürk mevzubahis olunca estetik, pazarlanan ürünün kalitesi, eserin fikrî derinliği gibi şeyler aniden teferruat haline gelmektedir! (Bu sözü nerden hatırlıyorum ya Rabbi?) Atatürk büst ve heykellerinin kendi çapında bir ticari sektör haline gelmesine, insanların bundan para kazanmasına asla karşı değilim ama sanatta sahtekârlığa, ucuzluğa, kandırmacaya tahammül edemem. Bu hususta şimdiye kadar en az üç kere yazdığımı hatırlıyorum, kıdemim var ve kıdemime binaen konuşuyorum: Asıl mesele nedir bilir misiniz; bu gibi "sanat" eserlerine muhatap olan bizlerin algısındaki lâkaydî, daha doğrusu görgüsüzlüktür. Dağ başında bir köy ilkokulunun bahçesindeki büstten bahsetmiyoruz, Ankara'da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı binasının birkaç katını birden kaplayan garip, kötü, aslına karşı hakikatsiz rölyeften bahsediyoruz. Bu gülünç örnekler orada durabiliyorsa yapanı, yaptıranı değil neyin ne olduğunu bilip farketmeden seyredenleri suçlamak gerekiyor. Burhan Altıntop'a "kitch" seviyesindeki sanat zevki ve algısı dolayısıyla hepimiz gülüyor, gülerek eleştiriyoruz fakat içimizdeki Burhan Altıntoplar, kırsalından yeni gelmiş kasaba çocukları değil; bunlar bürokrat yahu; bunlar okur-yazar adamlar, bunların mühimce bir kısmı akademisyen üstelik. Kemer askısına eşantiyon anahtarlık takıp da sonra hiç hazetmedikleri halde klasik batı müziği konserlerinden sonra "işte çağdaşlık bu" diye gerdan kırarken görebiliriz bunları mesela. Bu gibi eserlerin alıcısı onlardır daima, üstelik daima "kamu adına" alışveriş eder abilerimiz... Bu memleket, okumuş evlatlarından çektiğini, kimselerden çekmemiştir arkadaş; misal Burhan Altıntop... 556621 Malezya'nın Curry'si McDonald's'ı yendi Malezya'nın Curry'si McDonald's'ı yendi 'Mc' ön ekinin kendisine ait olduğunu savunan McDonald's, Malezyalı 'McCurry' firmasına karşı yürüttüğü yıllık hukuk mücadelesini kaybetti KUALA LUMPUR "Mc" ön ekinin kendisine ait bir marka olduğunu savunan Amerikan hızlı yiyecek devi McDonald's, Malezya'da bir restoranın adını "McCurry" koymasını engellemek için yıldır yürüttüğü hukuk savaşını kaybetti. Kuala Lumpur Federal Mahkemesi McCurry'nin kendisini McDonald's'ın bir parçasıymış gibi gösterdiğine dair herhangi bir bulguya rastlanmadığı hükmüne vardı. McCurry'nin sahibi, "Mc" ön ekinin "Malaysian Chicken Curry (Malezya usulü Tavuk Köri)" yemeği için kullanılan bir kısaltma olduğunu ileri sürdü. Malezya'da 180 restoranı bulunan McDonald's, McCurry'yi ilk kez 2001'de mahkemeye vermişti. Yüksek Mahkeme 2006'da McDonald's lehine bir karara varmış, ancak karar, temyiz mahkemesinde bozulmuştu. 556996 Kampuste sanat günleri ’nin (EÜ) 11-15 Aralık tarihleri arasında gerçekleştireceği 3’üncü Ege Günleri programında bu yıl ilk kez düzenlenecek olan “Yarışmalı Heykel Çalıştayı”na katılacak isimler belirlendi. çapındaki organizasyonda, sanatçılar Malik Bulut, Özgür Turhan ve Ali Dirier’in, eserlerini üretmeleri uygun görüldü. Üç eser, 15 Eylül-18 Ekim tarihleri arasında, EÜ Kampusü’nde belirlenen alanda tamamlanacak. Sanatçılar, öğrencilerin gözlemleri eşliğinde çalışmalarını sürdürecek. Eserler EÜ koleksiyonuna bağışlanacak ve Günleri boyunca sergilenecek. 556430 Hükümetin muhalefetle temas ısrarı Sürecin başında ile ’yi çok fazla dikkate almayan iktidar, son günlerde bu iki partiyle temas kurmakta ısrarlı görünüyor. Anlaşılıyor ki, bir aylık sürecin sonunda, hükümet CHP’yi sürece katmanın gerekli olduğu sonucuna ulaşmış. Daha az umutlu olmakla birlikte MHP’den de katkı bekliyor. Yığınakta yapılan hata Bu aşamadan sonra hükümetin CHP ve MHP’den katkı alması bir yana, temas kurmasının bile zor olduğu açık. Bunun iki önemli nedeni var: 1- Yöntem konusunda yığınakta yapılan hata, 2- İşin özüyle ilgili olarak da, muhalefeti baştan “karşı taraf” olarak ilan edip, Allah ne verdiyse yüklenmiş olmak. İktidar, sürecin başlangıcında ile teması önemsedi, CHP ile MHP’yi fazla dikkate almadı. Başbakan Erdoğan, daha önceki “’yı ilan etmeden görüşmem” sözünü kırarak DTP lideri ’le bir araya geldi, ama CHP ve MHP liderleriyle görüşme talebinde bile bulunmadı. Onlarla temas konusunda İçişleri Bakanı ’ı görevlendirdi. Şimdi, “Onlar gelmezse biz gideriz” diyecek kadar CHP ile teması önemsiyor Başbakan... Bu geç kalmış bir ısrar gibi görünüyor. Gerek CHP lideri gerek MHP lideri bu aşamadan sonra böyle bir görüşmenin faydalı olmayacağı kanaatindeler. MHP lideri Bahçeli, bu sürecin, “PKK’nın silahla alamadığını, masada almasını sağlamak” olarak görüyor ve ’yi bölecek bir girişim olarak değerlendiriyor. Dahası, Bahçeli’nin bu süreci Türkiye’nin “beka sorunu” olarak değerlendirdiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle bu sürece katılması mümkün değil. CHP lideri Baykal’ın da benzeri kaygılar taşıdığı biliniyor. Ayrıca Başbakan Erdoğan’ın son günlerde sık sık dillendirdiği “görüşelim” talebinin, sürece CHP’yi de katılmış gibi göstererek, toplumsal meşruiyeti güçlendirmek ve sorumluluğu yaymak biçiminde algıladığını söyleyebiliriz. “Başbakan bu yolculuğunda bizi yol arkadaşı olarak yanında bulamayacaktır” demesi bundan... DTP’nin farkı DTP, kuşkusuz CHP ve MHP’den farklı bir konumda. Sürecin başlangıcında memnuniyet ifade eden DTP, sürecin sonunda “Dağ bile doğurmadı” noktasına geldi. DTP lideri Ahmet Türk ve diğer DTP sözcüleri her fırsatta hükümeti Öcalan’la muhatap olmaya çağırıyor, “yetkili adres”in olduğunu vurguluyorlar. Bu noktada makas açılıyor. Keza konusunda da hükümetten gelen sinyaller, DTP’yi tatmin etmiş değil. Buna karşın, eğer hükümet tek başına da olsa ’de Kürtler lehine düzenlemeler yapmaya giriştiğinde, DTP’den destek görecektir. DTP bir yandan düzenlemeleri yeterli bulmasa da “kazanım” olarak görüp, yasalaşmasına yardımcı olacaktır. Öyle görülüyor ki, hükümet, DTP’nin vermesi muhtemel desteği dışında, diğer muhalefet partilerinden destek alamayacaktır. Not: Başbakan Yardımcısı ’in görüşlerini dünkü yazımda aktarmıştım. Çiçek, Anayasa’nın ilk maddesindeki hususların toplumun ortak paydası olduğunu ve bu ortak paydanın kaybedilemeyeceğini söylemişti. Yazımın son satırında dizgi hatası sonucu “Anayasa’nın ilk maddesi” olarak yer alan ifadenin doğrusu, “Anayasa’nın ilk maddesi” olacaktır. Çiçek, DTP lideri Türk’ün sözlerini eleştirirken kullandığı “Ya hayır söyle, ya sus” özdeyişinin de “kimse konuşmasın” biçiminde algılanmaması, herkesin görüşünü almak istediklerini, ancak çözümü zorlaştırmak için kasti olarak yapılan konuşmaların doğru olmadığını ifade için kullandığını belirtti. 556984 Teknolojiye yenildi da dijitale geçti Usta fotoğraf sanatçısı Cavit Kürnek, “Eski Çeşme Fotoğrafları” konulu panelde konuştu. Uzun süre direnmesine rağmen dijital makineye geçtiğini söyledi İnceliklerini de anlattı ÇEŞME Kitap Şenliği ve Günleri çerçevesinde “Eski Çeşme Fotoğrafları” konulu panel düzenlendi. Aya Haralambos Kilisesi’ndeki etkinliğe, ünlü fotoğraf sanatçısı Cavit Kürnek de katıldı. Kürnek, fotoğraf çekmenin inceliklerini anlattı, gençlere tavsiyelerde bulundu. Uzun süre direnmesine rağmen karşısında yenik düştüğünü ve dijital makine kullanmaya başladığını söyleyen Cavit Kürnek, şunları kaydetti: Dijital tembelliğe itiyor “DOĞRUSUNU söylemek gerekirse dijital çekimler beraberinde kolaycılığı getiriyor, tembelliğe itiyor. Eskiden daha dikkatli fotoğraf çekmek zorundaydık. Filmler pahalıydı, kareyi çekmeden seçerdik. Oysa şimdi, onlarca kez çekip içlerinden bir veya ikisini alıyoruz. Onlar da rastlantı sonucu istediğimiz kalitede fotoğraf oluyor. Böyle olunca da bu, fotoğraf sanatı olmadan çıkıp başka bir şeye dönüştü.” 557945 Yunanistan'ın rekabet gücü Türkiye'den zayıf Makroekonomik kararlılık, finans piyasalarının gelişimi, pazar büyüklüğü, teknolojik imkanlar gibi 11 kriterin değerlendirildiği listede birinciliği Alplerin küçük ülkesi İsviçre elde etti. Geçen yılki sıralamada 1. olan ABD, global krizin etkisiyle 2. sıraya geriledi. Geçen yıl listede 5. sıraya alan Singapur ise bu yıl iki sıra birden yükselerek 3.'lüğe oturdu. Listede son üç sıraya alan ülkeler ise sırasıyla Burundi, Zimbabve ve Çad oldu. Ülkeler arasında en yüksek sıçramayı, 20 basamak birden yükselerek 108. sıraya yerleşen Uganda ile 18 basamaklık bir yükseliş sergileyerek 51. sıraya yükselen Azerbaycan gerçekleştirdi. DÜNYA REKABET GÜCÜ SIRALAMASI PUAN GEÇEN YILKİ SIRASI ÜLKE ADI BU YILKİ SIRASI 5.60 (2) İSVİÇRE 5.59 (1) ABD 5.55 (5) SİNGAPUR 5.51 (4) İSVEÇ 5.46 (3) DANİMARKA 5.43 (6) FİNLANDİYA 5.37 (7) ALMANYA 5.37 (9) JAPONYA 5.33 (10) KANADA 5.32 (8) HOLLANDA 10 4,19 (60) MEKSIKA 60 4,16 (63) TÜRKiYE 61 4,16 (65) KARADAĞ 62 4,15 (51) RUSYA 63 2,77 (133) ZIMBABVE 132 2,58 (132) BURUNDi 133 (CİHAN) 558080 Bin 350 orman yangınında bin 300 nektar zarar ördü Bin 350 orman yangınında bin 300 nektar zarar ördü Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, Karabük Orman İşletme Müdürlüğünde düzenlenen köylere yangın tankeri dağıtım törenine katıldı. Kahveci, bu yıl Türkiye genelinde çıkan 1350 orman yangınında bin 300 hektar alanın zarar gördüğünü söyledi. KARABÜK (A.A) Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, bu yıl Türkiye genelinde çıkan 1350 orman yangınında bin 300 hektar alanın zarar gördüğünü bildirdi. Kahveci, Karabük Orman İşletme Müdürlüğünde düzenlenen köylere yangın tankeri dağıtım töreninin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, orman yangınları için halen kırmızı alarmda olduklarını söyledi. Bu yıl orman yangınlarının 26'sına yangın söndürme helikopteri, 15'ine de uçaklarla müdahalede bulunduklarını belirten Kahveci, şöyle konuştu: 'Bu yıl ülke genelinde çıkan 1350 orman yangınında bin 300 hektar alan zarar gördü. Bunların bir kısmı verimli, makilik ve geçen yıl ağaçlandırdığımız alanlardır. Yangınlarla mücadeleyi 1100 arazöz, 11 bin yangın işçisi ve bin 500 teknik kadroyla sürdürüyoruz. İzmir, Bursa Armutcuk ve Kocaeli'nde çıkan yangınlar gerçekten tehlike yarattı. Böyle ayrı yangında 200 hektarın üzerindeki alanımız zarar gördü. Yangınların yerleşim yerlerine çok yakın olması, buraları zaman zaman tehdit etti. Ancak çok şükür ki herhangi can kaybı olmadan yangınlar söndürüldü. Ancak sezon başında helikopterimiz su alırken teknik arızadan dolayı düştü. Maalesef orada bir pilot ve memurumuzu şehit verdik. Bunun dışında ufak tefek yaralanmalar olmasına rağmen ciddi can kaybı yaşanmadı.' İHMALKARLIK VE DİKKATSİZLİK Yangınların çıkış nedenlerini incelediklerinde en büyük etkenin insandan kaynaklanan ihmalkarlık ve dikkatsizlik olduğunun tespit edildiğini anlatan Kahveci, şöyle devam etti: "Bu nedenin ardından anız ve piknik alanı yangınları gelmekte. Sabotaj ihtimallerini düşündük, zaman zaman şüpheye düştüğümüz yangınlar oldu. Ancak çıkış nedenini tespit edemediğimiz yangınlar da var. Bu yıl birkaç gün süren yangınımız olmadı, en uzun yangını 15 saatte kontrol altına aldık. Bazı günler 15-20 ayrı yangınla karşılaştık, 7-8 yangının bir anda çıktığını gördük. Aynı saatlerde üst üste yangınların çıkması bizim bunlara yeteri kadar güç sarf etmemizi engelledi. Bahar aylarının çok yağışlı geçmesi avantaj gibi görünse de orman yangınları açısından bazı dezavantajları oldu. Yağışların büyüttüğü otların yaz aylarında kuruması sonucu en ufak kıvılcım, kısa sürede büyük yangın haline dönüştü" Kahveci, bir gazetecinin 'Yunanistan'da çıkan yangınlara ülkemizden yardım gönderdiniz mi?' sorusunu 'Başbakan'ın talimatları doğrultusunda, Yunanistan'da çıkan ve Atina'yı bile tehdit eden yangın için uçak hazırladık. Bunlardan birini gönderdik, diğerini ise Yunanistan'ın talebi üzerine beklettik. Orman yangınlarıyla mücadelede, sınır ötesi müdahale yapabilecek bir organizasyon oluşturuldu' şeklinde yanıtladı. 557883 Cenazeye giderken canlarından oluyorlardı Edinilen bilgiye göre İbrahim Kurtar (26) idaresindeki 07 YJD 62 plakalı otomobil Seydişehir, Antalya yolu 10. kilometrede yolun yağışlı ve kaygan olması sebebi ile sürücünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu yolda kayarak karşı yönden gelen Gökhan Baş (29) idaresindeki 16 BRM 93 plakalı Tır ile çarpıştı.   Çarpmanın etkisi ile yoldan çıkan ve taklalar atarak geldiği yöne doğru dönerek şarampole yuvarlanan otomobil sürücüsü İbrahim Kurtar (26), otomobilde bulunan sürücünün amcasının oğlu Mustafa Kurtar (40) ve Dede Öztürk (35) ağır yaralanırken, sürücünün kardeşi Mehmet Emin Kurtar (22) ve amcasının oğlu Osman Kurtar (40) hafif yaralandı.   Ağır yaralılardan Dede Öztürk ve Mustafa Kurtar hayati tehlikeleri bulunduğu için Meram Tıp Fakültesi hastanesine sevk edildi.   Diğer yaralılar ambulanslar ile devlet hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. 558125 Fenerbahçe'nin Azerbaycan ile işbirliği Fenerbahçe Kulübü'nden yapılan açıklamaya göre, Azerbaycan Futbol Federasyonu Başkanı Rovnag Abdullayev ve Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın katılacağı protokol imza töreni, saat 14.00'te, Faruk Ilgaz Tesisleri'nde yapılacak. Törende teknik direktör Christoph Daum, sportif direktör Aykut Kocaman ile bazı futbolcular da yer alacak. Bu arada, sportif işbirliğini artırmanın ve dostluğu pekiştirmenin amaçlandığı işbirliği çerçevesinde, gelecekte Azerbaycan 15 Yaş Altı Genç Milli Takımı'nın iskeletini oluşturması planlanan futbolcuların yer aldığı bir takımın, 13 Temmuz'dan bu yana Fenerbahçe tesislerinde eğitim gördüğü, bu takımın, sarı-lacivertlilerin idari ve teknik şemsiyesi altında, çalışmalarına İstanbul'da devam edeceği bildirildi. 558363 Sanal kumar ölüme götürdü Sanal kumar ölüme götürdü 09.09.2009 20:04Erol ŞENNUR ADANA (AHT) Adana'da internet üzerinden bahis oynayarak binlerce lira kaybeden çocuk annesi Meltem Yılmaz Y. (33), oturduğu binanın 11. katından atlayarak hayatına son verdi. Olay bugün 14.00 sıralarında Adana Merkez Seyhan İlçesi Yurt Mahallesi 71249 Sokak Gülnar Sitesi Blok 11. katta meydana geldi. Makine mühendisi olmasına rağmen yaklaşık yıldır çalışmadığı öğrenilen Meltem Yılmaz Y.'nin, sürekli olarak evinde internet üzerinden kumar oynadığı ve bu alışkanlığı yüzünden 15 bin TL kredi kartı borcuna girdiği öğrenildi. Adana'da bir inşaat firmasında çalışan ve işi nedeniyle çok sık seyahat ettiği öğrenilen inşaat mühendisi Metehan Y. (35), gün önce Kuzey Irak7tan Türkiye'ye döndü. Eşi Meltem'in, kardeşine ait bin doları kumarda kaybettiğini öğrenen Metehan Y., eşiyle tartışarak bu sabah evden ayrıldı. Bu tartışmanın ardından bunalıma giren Meltem Yılmaz Y., oturduğu 11 kattaki evinin mutfak penceresinden kendisini boşluğa bıraktı. Yaklaşık 30 metre yükseklikteki binanın 1. katında bulunan terasa düşen genç kadın, olay yerinde burada hayatını kaybetti. Olay yerine polis çağrılırken anne Semihat Y.'nin gelinine ulaşamadığı için haber verdiği Metehan Y. eve gidince eşinin öldüğü haberiyle karşılaştı. Metehan Y.'nin polise verdiği ifadesinde, eşinin sanal bahis oynayarak 15 bin TL kaybettiğin, kendisine emanet olarak verdiği kardeşine ait bin doları kaybetmesi üzerine sabah tartıştıklarını söylediği öğrenildi. Bu arada çiftin R.A. (7) ve S. (3) adlarında iki çocuğu olduğu, çocukların olay anında Ankara'daki anneannelerinin yanında bulunduğu belirtildi. İntiharla ilgili Adana Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı. 557377 Erdoğan, Arcayürek'ten tazminat kazandı Yargıtay'ın bozma kararının ardından Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinde yeniden görülen davanın karar duruşmasına, Erdoğan'ın avukatı Muammer Cemaloğlu ile Arcayürek'in avukatı Alper Öktem katıldı. Hakim Kenan Altıparmak, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin, mahkemenin daha önce vermiş olduğu kararı bozduğunu hatırlatarak, taraflardan karara ilişkin görüşlerini sordu. Avukat Cemaloğlu, bozma kararına uyulmasını talep ederken, avukat Öktem ise mahkemenin daha önceki kararında direnmesini istedi. Mahkeme Hakimi, ara kararında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin bozma kararına uyulmasını kararlaştırdı. Daha önceki iddialarını tekrarlayan avukat Cemaloğlu, davanın kabulüne karar verilmesini isterken, avukat Öktem de davanın reddini talep etti. Mahkeme, davayı kısmen kabul ederek, Arcayürek ve televizyon kanalının, Başbakan Erdoğan'a, yasal faiziyle birlikte bin TL manevi tazminat ödemesine karar verdi. Dava dilekçesinde ise KanalTürk televizyon kanalında, 10 Haziran 2007 tarihinde yayımlanan ''Politika Durağı'' adlı programda, Arcayürek'in, ''Erdoğan'ın şahsiyet haklarına tecavüz niteliğinde; şeref, haysiyet ve onuruna yönelik tahkir ve tezyif edici beyanlarda, fevkalade ağır, katlanılması ve tahammülü gayrı kabil hakaretlerde bulunduğu'' iddia edilmişti. Bu ifadelerle Başbakan Erdoğan'ın ''Kişilik haklarının ağır biçimde saldırıya uğradığı'' savunulan dilekçede, KanalTürk televizyon kanalı ve gazeteci Arcayürek'ten, yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 10 bin TL manevi tazminat talebinde bulunulmuştu. Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın reddine karar vermiş, ancak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararı bozarak dosyayı yerel mahkemeye geri göndermişti. 558341 Gürcistan'da tutuklanan Türk kaptan İstanbul'da Öztürk'ü İstanbul Atatürk Havalimanı'nda eşi ve yakınları sevinçle karşıladı. Ülkesine döndüğü için mutlu olduğunu söyleyen Öztürk serbest kalmasında emeği geçen başta Dışişleri Bakanı Davutoğlu olmak üzere tüm yetkililere teşekkür etti. Gürcistan sahil güvenliği tarafından 15 Ağustos'ta el konulan Buket'in tutuklanan ve cezaevine konulan kaptanı Coşkun Mehmet Öztürk, Ankara'nın devreye girmesinin ardından önceki günlerde serbest kalmıştı. Gürcistan'da 24 yıl hapis cezası alması sonrası Türk makamlarının girişimi sonunda özgürlüğüne kavuşan Öztürk bugün İstanbul'a geldi. THY'nin tarifeli uçağı ile Batum'dan gelen Öztürk, Atatürk Havalimanı'nda çiçeklerle karşılandı. Öztürk'ü bağlı olduğu şirket yetkilileri, arkadaşları ile eşi Havva Öztürk, annesi Nurten Öztürk, ablası Füsun Öztürk çiçeklerle karşıladı. Basının da ilgisiyle karşılaşan Öztürk yaptığı kısa açıklamada, "Biz gerçekten dürüst insanlarız. Firmamız da dürüst. Sayın Dışişleri Bakanımız yardımcı oldular. Bundan sonra da yardımlarının devamını diliyoruz. Gemimizi ve yükümüzü de hayırlısıyla geri getireceğiz. 20-25 gün zor şartlarda yaşadım. Yüce Allah'a dua ederek, dostlarım ve ailemin dualarıyla ayakta kaldım. Çünkü biz doğru insanlarız, yanlış bir şey yapmadık." şeklinde konuştu. Gürcistan sahil güvenliğince Karadeniz'de alıkonulan Densa Tanker İşletmeciliğine ait geminin 12 mürettebatı da kısa süre önce İstanbul'a gelmişti. 557451 12 Dev Adam Gruptan Çıkmayı Garantiledi 12 Dev Adam Gruptan Çıkmayı Garantiledi Avrupa Basketbol Şampiyonası finallerinde (D) Grubu'nda mücadele eden Türkiye, Bulgaristan galibiyetinin ardından, averajla grubunda ilk sıraya yükseldi ve gruptan çıkmayı garantiledi. Polonya'da devam eden şampiyonanın ikinci gününde, Bulgaristan'ı 94-66 yenen Türkiye, puanını 4'e çıkararak, grubunda averajla ilk sırayı aldı. Grupta, ev sahibi Polonya, Litvanya'yı 86-75 yenerek, puanını 4'e çıkarırken, ikinciliği elde etti. Grubun diğer takımlarından, galibiyeti bulunmayan Litvanya, puan ve averajla üçüncü sırada yer alırken, Bulgaristan da aynı puanla grubun sonuncusu oldu. (D) Grubu'nun son maçlarında, Türkiye bugün saat 19.15'de Polonya, Litvanya ise saat 22.15'de Bulgaristan ile karşılaşacak. Şampiyoda dün (A), (B) ve (C) gruplarında alınan sonuçlar ise şöyle: (A) GRUBU İsrail-Makedonya: 79-82 Yunanistan-Hırvatistan: 76-68 (B) GRUBU Almanya-Rusya: 76-73 Letonya-Fransa: 51-60 (C) GRUBU Slovenya-Sırbistan: 80-69 İspanya-Büyük Britanya: 84-76 556641 Doğan'a tarihi şok Doğan'a tarihi şok Maliye, Doğan Yayın Holding', iştiraki olan şirketin hisse alım-satımlarında usulsüzlük gerçekleştirildiği iddiasıyla Türkiye tarihinin en büyük vergi cezasını verdi. Böylece en son ceza olan 3.8 milyar lira ile beraber Maliye'nin Doğan Yayın'dan istediği vergi tutarı 4.6 milyar liraya yükselmiş oldu EKONOMİ SERVİSİ Doğan Yayın Holding, (DYH) daha şubat ayındaki vergi cezasını yeni yeni hazmederken, önceki gün şirkete tarihin en büyük vergi cezasının tebliğ edildiği öğrenildi. Maliye tarafından DYH'ye milyar 755 milyon lira ceza kesildiği bildirilirken, Doğan Yayın Holding'in, Kamuyu Aydınlatma Platformunda yayımlanan açıklamasında, Doğan TV Holding, Yapım, Doğan Prodüksiyon ile Alp Görsel İletişim A.Ş'nin 2005, 2006 ve 2007 hesap dönemlerine ait 10 Ağustos 2009 ve 25 Ağustos 2009 tarihli 15 adet Vergi İnceleme Raporunun, Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörleri tarafından adı geçen şirketlere tebliğinin Eylül 2009, saat 18.00 itibariyle öğrenildiği belirtildi. Açıklamada, "Söz konusu vergi inceleme raporları 1.87 milyar lira tutarında vergi aslı, 1.87 milyar lira tutarında vergi ziyaı cezası, 60 bin lira tutarında usulsüzlük cezası ve 282 bin 173 lira ise özel usulsüzlük cezası içermektedir" denildi. HİSSELER YÜZDE 20'DEN FAZLA DEĞER YİTİRDİ Haberin duyurulmasının ardından Doğan Yayın Holding hisseleri dün yüzde 20.12 değer yitirirken, şirketin piyasa değeri 264.6 milyon lira azaldı. Grubun amiral gemisi Doğan Holding' ise gün sonunda yüzde 20 düştü. Bu şirketin piyasa değeri ise bir önceki güne göre 661.5 milyon lira eridi. Doğan Grubu'nun borsada işlem gören şirketinin dünkü kaybı ise tamı tamına milyar 133 milyon 592 bin 856 lira oldu. DOĞAN, 'GENEL KABUL GÖRMÜŞ' VURGUSU YAPTI Doğan Yayın Holding A.Ş, vergi cezasına ilişkin olarak, vergi inceleme raporlarında, “Kurumlar Vergisi Kanunu nda yer almayan şartların öne sürüldüğü ve genel kabul görmüş yaklaşımların ötesine geçilerek kişisel değerlendirmelere ağırlık verildiğinin gözlemlendiğini” belirtti. Doğan Yayın Holding in, Koordinatör Murat Doğu ve Yönetim Kurulu Üyesi Soner Gedik imzalarıyla Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yayımlanan açıklamasında, vergi inceleme raporlarındaki bilgilere özetle yer verildi. Açıklamada, bağlı ortaklıklar arasındaki hisse değişim işlemlerinde yönetim kontrolünün değişmemiş olduğu gerekçe gösterilmek suretiyle hisse değişim işlemlerinin Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19 ve 20'inci maddelerine uygun olmadığı, söz konusu işlemlerin sıradan hisse satış işlemi olduğu, bu çerçevede hisse devir işlemlerinin aktife kayıtlı değer yerine Vergi İnceleme Raporu ile belirlenen emsal değer den yapılması gerektiği iddia edildiğini belirtilerek, saptanan emsal bedelle defter değeri arasındaki fark üzerinden Kurumlar Vergisi matrah farkı hesaplanarak cezalı Kurumlar Vergisi ile sıradan hisse satışı olduğu iddia edilen söz konusu işlemlerle ilgili olarak ayrıca, Vergi İnceleme Raporu ile belirlenen emsal değer esas alınmak ve bu değer üzerinden hesaplanmak suretiyle cezalı Katma Değer Vergisi (KDV) talep edildiği ifade edildi. Vergi inceleme raporlarında yer alan söz konusu iddialara karşı Doğan Yayın Holding in görüşüne yer verilen açıklamada, devamla şöyle denildi: Vergi inceleme raporunda eleştiri konusu yapılan hisse değişimi işlemlerinde iddia edildiğinin aksine, Kurumlar Vergisi Kanunu nun 19 ve 20 inci maddelerinde yer alan şartlar eksiksiz olarak yerine getirilmiştir. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19 ve 20'inci maddelerinde yönetim değişikliği olmayan hisse değişimi işlemlerinin istisnadan yararlanamayacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. ÇÖZÜM İÇİN UZLAŞMA DAHİL HERŞEYİ DÜŞÜNÜRÜZ Sonuç olarak tekraren önemle vurgulamak gerekirse; vergi inceleme raporlarında eleştiri konusu yapılan uygulamaların, yasal düzenlemelere ve Maliye Bakanlığı nın tebliğ, sirküler ve muktezalarına uygun olduğu düşünülmektedir. Vergi inceleme raporlarında yer alan tüm iddialara karşı uzlaşma dahil, her türlü yasal hak adı geçen bağlı ortaklıklarımız tarafından kullanılacaktır. Konuya ilişkin gelişmeler oldukça kamuya açıklanacaktır.” Doğan'ın ceza güncesi... 30 Ağustos 2006: EPDK, akaryakıt şirketlerinin lisansı bulunmayan bayilere satış yapılması ile ilgili POAŞ'a 1.2 milyar liralık para cezası kesti. 10 Mayıs 2007: 1.2 milyar TL'lik ceza 275 milyona indirildi 25 Aralık 2008: Doğan Yayın Holding'e, toplam 15 milyon 731 bin 189 YTL tutarında 'vergi aslı' ödemesi ile 19 milyon 451 bin 322 YTL tutarında 'vergi ziyaı' ve 40 bin TL tutarında özel usulsüzlük cezaları içeren vergi/ceza ihbarnamelerinin şirkete tebliğ edildi. 17 Şubat 2009: Doğan Yayın Holding'e 861 milyon liralık vergi-ceza ihbarnamelerinin tebliğ edildiği belirtildi. Mart 2009: EPDK, Petrol Ofisi'ne bir ceza daha kesti. POAŞ ve BP'ye depolarındaki akaryakıtın teknik standartlara uygun olmamasından dolayı kesilen cezanın rakamı 250 bin TL. Eylül 2009: DYH'NİN hesaplarını inceleyen vergi kontrolörleri, iştirak hisseleri arasındaki hisse alım-satımlarında usulsüzlük tespit etti. Doğan Yayın Holding'en 3,8 milyar liralık tarihin en büyük vergi cezasının tebliğ edildiği bildirildi. Sosyetik oyuncular kilitlendi Doğan Holding ve Doğan Yayın Holding hisselerinde uzun süredir pozisyon alan büyük bir oyuncu grubunun, önceki gün şirkete bildirilen rekor vergi cezası sonrasında ciddi yara aldığı belirtiliyor. Borsa koridorlarında konuşulanlara göre aralarında sosyetik eğlence mekanlarından birinin sahibinin de bulunduğu bir grup oyuncu, uzun süredir grup hisselerinde operasyon gerçekleştiriyordı. Özellikle üç aracı kurum üzerinden işlem yapan bu oyuncu grubunun bir yandan da Petrol Ofisi hisseleriyle uğraştıkları belirtiliyor. Dün Doğan Grubu'na verilen vergi cezasının duyulmasının ardından Gruba ait şirketin hisseleri yüzde 20'ye yakın değer kaybederken, Petrol Ofisi hisselerinde kayda değer bir hareketlilik gözlenmedi. Konuşulanlara göre Doğan Holding ve Doğan Yayın Holding'ten umudunu kesen sosyetik oyuncu grubu, Petrol Ofisi hisselerindeki alış-satışlarla düşüşün hızını kesmeye çalışıyor. Grup şirketleri bir günde 1.1 milyar lira eridi Şirket Bir günlük kayıp (TL) Çelik Halat -4,455,000 Ditaş Doğan -1,600,000 Doğan Burda -7,628,079 Doğan Holding -661,500,000 Doğan Yayın Holding -264,660,000 Doğan Gazetecilik -33,600,000 Hürriyet Gazetecilik -182,160,000 Milliyet Gazetecilik -6,864,777 Petrol Ofisi 28,875,000 TOPLAM 1,133,592,856 Doğan Yayın Holding'in içinde işte bu markalar var Gazete Yayıncılığı • Hürriyet • Referans • Turkish Daily News • Milliyet • Radikal • Posta • Fanatik • Vatan TV Yayıncılığı • Kanal • Star TV • CNN Türk • FIX TV • Home Shopping • D-Smart • Dream TV • Dream Türk TV • Fenerbahçe TV • Besiktas TV • Galatasaray TV • Max • Yeşilçam • Plus • Çocuk • Spor • T.A.Y TV • Emlak TV • Movie Smart • Movie Smart • Comedy Smart Radyo Yayıncılığı • Radyo • CNN Türk Radyo • Slow Türk • Radyo Moda TV Müzik Yapımcılığı • Productions • Kanal Home Video • DMC Haber Ajansı • DHA Dergi ve Kitap Yayıncılığı • Doğan Burda Dergi • Doğan Egmont • Doğan Kitap • bravoo İnternet • hurriyet.com.tr • milliyet.com.tr • yenibiris.com • insankaynaklari.com • hurriyetemlak.com • emlak.milliyet.com • hurriyet-oto.com • arabam.milliyet.com.tr • sendeyolla.com • blog.milliyet.com.tr • milliyet internet tv • anneyiz.biz.com Dijital Hizmetler Doğan Platform • Doğan Telekom • Smile ADSL • Birpa Müşteri Hizmetleri (Call Center) Dağıtım ve Perakendecilik • Yaysat (Dogan Dagıtım) • Dergi Pazarlama Planlama • D&R • Smile Holding Basım • Doğan Printing Center (DPC) • Doğan Ofset Avrupa Faaliyetleri • DMG International • Hürriyet Invest BV • Kanal Romania • Euro • Euro Star Diğer Faaliyetler • Doğan Dış Ticaret (Foreign Trade) • Doğan Factoring • Doğan Deutsche Mortgage Sosyal Faaliyetler • 556586 Görevden alınan Milli Eğitim müdürü konuştu Mesleki eğitim kursuna katılmak üzere gittiği Kanada'da ''görevden alındığını öğrenen'' Özer, THY'nin tarifeli uçağıyla akşam saatlerinde Toronto'dan İstanbul'a geldi. Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda meslektaşları ve arkadaşları tarafından karşılanan Özer, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. ''Görevden neden alındığının'' sorulması üzerine, Özer, ''Siyasi irade... Siyasi irade getirdi, siyasi irade götürdü. Söyleyecek bir şey yok. Kimseye kırgın, dargın değilim, herhangi bir üzgünlüğüm yok'' dedi. Özer, ''Siyasi irade neden sizi görevden aldı?'' sorusu üzerine de ''Neden oldu? Çünkü, Türkiye'de güneş batıdan doğar...'' yanıtı verdi. Görevden alınmasının nasıl kendisine ulaştırıldığının sorulması üzerine Ata Özer, şöyle konuştu: ''Sayın Bakan ayın ya da 4'ünde telefon açtı, 'Seni Ankara'da görmek istiyorum. Tecrübenden istifade etmek istiyorum' dedi. Ben de 'Sayın Bakanım sizin takdirinizdir, ben Ankara'ya gelmek istemiyorum' dedim. Benim özlük hakkım 29 Aralıkta doluyor, kazanılmış, müktesep hakkım. 29 Aralık tarihine kadar 48 gün iznim var, onu kullanacağım. Ondan sonra da sol ayağımda menüsküs vardı. 20-25 gün oradan rapor aldım mı, 29 Aralık'ta sade vatandaş Ata Özer olarak karşınızda olacağım. Yani Ankara'ya gitme niyetim yok. Emekli olacağım. 29 Aralıkta özlük haklarım doluyorsa 30 Aralıkta emekli olacağım. Emeklilikten dönüş kesinlikle söz konusu değil. Çünkü bugüne kadar hiçbir zaman tükürdüğümü yalamadım. Onurumla geldim, onurumla gidiyorum.'' Ata Özer, bir gazetecinin ''Görev süreniz kısa sürmedi mi, sizden önceki müdür 10 yıl görev yapmıştı'' sözü üzerine, ''3,5 yıl kısa değil. Ben 'evet' ve 'hayır'a alışık bir idareciyim. 'Bakalım, edelim, hallederiz' gibi tür sözler sarf etmedim hiç. 3,5 yıl İstanbul'da kısa değil ama dediğim gibi... Burada bana destek olan başta Sayın İstanbul Valisi olmak üzere, Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve İl Başkanımıza teşekkür ediyorum. Beni 3,5 yıl hiç sıkmadılar. Hiçbir şekilde bana müdahil olmadılar. Gelen arkadaşımıza da başarılar diliyorum'' diye konuştu. Özer, bir başka soru üzerine, ''görevden alındığını mesleki eğitimle ilgili resmi bir görev için gittiği Kanada'da öğrendiğini'' ifade ederek, ''Kader, kısmet böyleymiş'' dedi. ''Sürpriz mi oldu?'' sorusu üzerine, Özer, ''Yok. Türkiye, her gün sürprizlere gebedir. Dediğim gibi Türkiye'de güneş batıdan doğuyor...'' yanıtını verdi. Özer, ''Sizden istenen bir şey mi vardı da yapmadınız?'' sorusuna, ''Bilmem, zaman en iyi ilaçtır. Vatandaş Ata Özer olduğum zaman sohbet ederiz'' karşılığını verdi.  AA Etiketler: Bu haber 5447 kez okundu. (3 dk. arayla güncellenir) kimse oturduğu koltğu saltanat koltuğu zannetmesin.ne yazıkki eğitim camiamız devlet memuru olmayı saltanat kayığına benzetiyor. sadece onlar değil bütün insanlarımız devlet memurluğunu ölene kadar atılma korkusu olmadan,fazla çalışmaya gerek görmeden yaşayabileceği bir iş olarak görüyor.adalet ve üretim olmadan hiç bir toplum ge-li-şe-mez.almanlar ve japonlar her konuda çağ atladıysa eğitimde teknolojide durmadaan çalışarak kazandı.ne farkımız var onlardan.tabiiki düşünce yapımız.yazık. 557819 09.09.09! Hacı SELAMOĞLU DENİZLİ (AHT) Denizli Belediyesi, 09.09.2009'da evlenmek için başvuruda bulunan 53 çiftin nikahını kıyarak yuva kurmalarına yardımcı oldu. Denizli Belediyesi Yazı İşleri Müdürlüğü, evlenmek isteyen çiftlere Çamlık ve Ferit Ali Küçüka Nikah Salonları'nda hizmet verdi. Söz konusu nikah salonları gün boyu nikah için gelen çiftlerle ve davetlileri ağırladı. Nikah Memurluğu, karıştırılmaması amacıyla giriş kapısına nikah saatleri ve çiftlerin isimlerini astı. Sabah 09.00'da başlayan nikah, akşam 17.30 tamamlanırken her 15 dakikada nikahın kıyılması dikkat çekti. Çatalçeşme Oda Tiyatrosu Salonu'nda ilk nikah 09.09.2009 saat 09.00'da başladı. Evlenmek için daha önce belediyeye müracaat eden ve bu özel günde nikah kıydıran Murat Saman ve Hatice Karaduman çifti, "Bu mutlu günümüzün unutulmaması ve davetlilerce hatırlanması amacıyla unutulmayacak bir tarihte nikah yapalım istedik. Daha önce başvuruda bulunduğumuz için bu özel güne nikah sırası aldık saatini de 09 olarak belirledik" dedi. Daha sonra nikah memuru Tennur Oral, çiftlerin nikahını kıyarak evlilik cüzdanını geline verdi. Nikahın ardından Ramazan Uzungil ve Hülya Yarım çiftlerinin nikahı kıyıldı. Nikah memuru Gülnaz Ünal, çiftlerin nikahının kıyılmasının ardından ömür boyu mutluluklar diledi. Gün boyu süren nikahlarda, nikah memurları Oral ve Ünal 53 çiftin nikahını kıydı. Denizli Belediyesi'nin diğer nikah salonu Sevindik Nikah Salonu'nda ise 21 çift nikah kıydırdı. 556622 Sarko boyundan büyük gazeteci ile konuşmaz Sarko boyundan büyük gazeteci ile konuşmaz 1,65'lik Sarkozy'nin Normandiya'daki bir fabrikayı ziyaretinde yaptığı konuşma sırasında arkasında duracak işçileri kısa boylulardan seçtiği iddia edildi. “Boy kompleksi” bulunan Fransa lideri Nicolas Sarkozy'nin, en çok kısa boylu muhabirlere demeç verdiği ortaya çıktı. Le Post'un yazarı Bruno Roger-Petit'e göre, 1.65'lik Sarkozy'den mülakat alabilen muhabirlerin boyu oldukça kısa. Bunlar arasında France muhabiri Michael Darmon, L'Express muhabiri Ludovic Vigogne ve Le Figaro muhabiri Bruno Jeudy'yi sayan Le Post yazarı, 1,58 metre boyundaki ünlü haber sunucusu David Pujadas'ın da yine Sarkozy'nin tercih ettiği haberciler arasında yer aldığını savundu. 557568 12:51 Ortak ATM dönemi Ekim'de başlıyor Ortak dönemi Ekim'de başlıyor ’de ortak dönemi 26 bankanın katılımıyla Ekim 2009 tarihinden itibaren başlayacak. ’da ilk kez Türkiye’de gerçekleşecek uygulama ile ATM’lerin işlem hacmi artacak, Türkiye ekonomisine 300 milyon dolarlık katkı sağlanacak. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Yönetim Kurulu Başkanı ortak ATM döneminin başlamasına ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, Avrupa’da ilk kez bir ülkede ATM hizmeti veren tüm bankaların, kart kullanıcılarının işlemlerini kolaylaştıracak ortak bir hizmet protokolüne imza attığını söyledi. Ünal, ’nin "Ortak ATM" projesi için mevcut altyapısını geliştirdiğini ve yatırımlar gerçekleştirdiğini ifade ederek, proje kapsamında çalışmalara iki yıl önce başlandığını bildirdi. Ortak ATM paylaşımı ile ATM lokasyon bilgilerinin tümünü kullanıcılara tek bir platformdan sunmayı sağlayacak bir yapı hazırlandığını kaydeden Ünal, "BKM olarak Ortak ATM Projesi ile ilgili yoğun çalışmalarımızın karşılığını 26 bankanın da projeye onay vermesiyle almış olduk" dedi. 557227 Sel nedeniyle araçlar yolda kaldı İstanbul'da devam eden yoğun yağış nedeniyle sabah saatlerinde İkitelli Basın Ekpres yolunda aşırı yağışın getirdiği sel nedeniyle çok sayıda araç yolda kaldı. Bazı araçların içindekileriyle sürüklendiği görüldü. Sürücüler ve yolcular araçlarının üzerine çıkarak kurtarılmayı bekliyor. İtfaiye ve sivil savunma ekipleri de kurtarma çalışmalarını güçlükle sürdürüyor. Bu arada, İkitelli'ye açılan ana yollar güvenlik nedeniyle trafiğe kapalı tutuluyor. 558315 Sel akbabaları mağazaları yağmaladı! Ya hayatımda bu kadar saçma laf duymadım.Kesin laikçiler yapmıştır müslümanlar yapmaz?Ne demek bu şimdi..Ben sonuna kadar laikliği savunan bir insanım,fakat gerçek laikliği.Gerçek laiklikte kimse kimsenin giyimine kuşamına karışmaz..Ergenekoncuların ise laiklik anlayışı farklıdır..Allah şükür dinimede bağlıyımdır..Dindar müslüman burjuvasının ne hırsızlıklar yaptığıda ortadayken bu kadar cahilce laf edilirmi..Orayı yağmalayanlar senin gibi eğitimsiz cahillerdir ancak.. 556419 KİM? KİMİNLE? NEREDE? Sevgilisiyle yemekte  Genç işadamı İzzet Özilhan ile birliktelik yaşayan oyuncu Yasemin Ergene önceki gün kız arkadaşlarıyla ’ta alışveriş yaptı. Ergene daha sonra sevgilisi İzzet Özilhan ile buluşup yemek yedi. Özilhan’ın kırmızı Ferrarisi bir süre önce “” adlı şarkıya konu olmuştu. Murat Saygı da eşi Gül Hanım ve çocukları Ali ile birlikte alışveriş yaparken görüntülendi. İkinci çocuklarına hamile olan Gül Gölge Saygı, bir hayli heyecanlı olduğunu dile getirdi.  BJK Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, kızı Yelda ile birlikte öğlen yemeği yerken ’in eşi Rebecca Çetin de önceki gün İstinye Park’ta alışveriş yaptı. ’ın son dönemdeki transferlerinde adından sıkça söz ettiren ve yöneticilerinden Neşet Yalçın   İstinye Park’ta bir süre sohbet ettikten sonra birlikte yemek yedi.  556988 Gelişen İzmir için ulaşım kolaylığı ve tanıtım şart Mövenpick Hotel Genel Müdürü Melik Kızılcan, İzmirliler’in, kentin değerlerinin farkında olmadığını söyledi.  İzmirliler için ‘Ev körü’ tabirini kullanan Kızılcan, “Kaçan trenin arkasından bakmak veya dökülen sütün arkasından konuşup yorum yapmak gereksiz. İzmirli olarak önümüze bakmalıyız” dedi. ’in tanınan bir destinasyon olması için dev otel zincirlerinin  gelmesinin şart olduğunu belirten Kızılcan, “, ’nın çok gerisindeyiz. Bir çıkış yakalamamız lazım. Bu da ve ulaşımın kolaylığıyla olur” diye konuştu.    557039 CHP'den Erdoğan'a Yeşil Işık CHP'den Erdoğan'a Yeşil Işık Cumhuriyet Halk Partisi'nden Başbakan Erdoğan'ın muhtemel randevu talebine 'şartlı cevap' geldi. Meclis Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, "Düşünceler kamuoyunda net bir şekilde açıklanmadan görüşme olması mümkün değil." dedi. Meclis'te habercilerle sohbet toplantısı yapan Okay, iktidarın demokratik açılım sürecine ilişkin detayları kamuoyuyla paylaşmamasını eleştirdi. Hakkı Süha Okay, projenin terör örgütünün işine yarayacağını savundu ve muhtemel bir randevu talebinin kabul şartını şöyle açıkladı: "Eğer siyasal iktidar bu projenin bir parçası olmadığını ve açılıma ilişkin bir düşüncesi varsa bunu söylerse koşullarda belki bir görüşme olabilir. Ama bugünün koşullarında bu haliyle bir görüşmenin yapılması söz konusu olamaz." Okay, özel televizyonların Kürtçe yayın yapmasının geleneklerin ve kültürlerin yaşatılması yönüyle değerlendirdiklerinin altını çizdi. 558073 Rusya ve Irak, iki boru hattı konusunda anlaştı Rus haber ajansı RİA Novosti, Rusya Enerji Bakanı Sergey Şmatko başkanlığındaki bir heyetin önceki gün Irak'ı ziyaret ettiğini belirterek, ziyaret sırasında elektrik enerjisi, petrol ve gaz alanında iki ülke arasındaki işbirliği konularının ele alındığını duyurdu. Haberde, Şmatko başkanlığındaki heyette Rus petrol şirketleri Rosneft, Lukoli ve TNK-BP temsilcilerinin de hazır bulunduğu kaydedildi. Enerji Bakanlığı Basın Merkezi'nden de yapılan açıklamada, Şmatko'nun ziyaretle ilgili, "Enerji sektöründe ulaştırma ve üretim altyapısı konusunda önemli bir uluslararası deneyime sahibiz. Iraklı partnerlerimize bu konuda önerebileceklerimiz var" ifadesini kullandığı belirtildi. Açıklamada, Irak ile varılan yeni anlaşmada, Rusya'nın Kerkük-Baniyas ve Yusifiya ile Dibis termal santralleri arasında faaliyet gösterecek ikinci bir doğal boru hattının inşasında yardımcı olmasının öngörüldüğü vurgulandı. 558268 19:19 Karabükspor-Rizespor: 3-3 Karabükspor-Rizespor: 3-3KARABÜK, (DHA)A-2 Ligi’nde Karabükspor, sahasında Rizespor ile 3-3 berabere kaldı STAT: Safranbolu HAKEMLER :Ali Aksoy (6), Bora Abaoğlu (6) Aydın Şahin (6) KARABÜKSPOR: Ahmet (5)- Barış (4), Fatih (6), Mustafa (6), Mehmet (5)(Dk.65 Tamer 3), Emrullah (5) Halil İbrahim (5)(Dk.70 Berker 3), Sefa (5), Yusuf (6), Muhammet Utku (5)(Dk.81 Hasan), Hamdi (4) RİZESPOR: Hakan (3)(Dk.44 Ümit 5)- Furkan (5), Ramazan (5), Ahmet (3), Cihan (5), Şahin (5), Adem (5)(Dk.68 Adem Kaba 3), Muhammet (5), Mehmet Can (5), İsmail (5), Osman (8) GOLLER: Dk.8 Mustafa, Dk.55 Mehmet, Dk.87 Yusuf (Karabükspor), Dk.3 Muhammet, Dk.60-85 Osman (Rizespor) KIRMIZI KART: Dk.44 Hakan (Rizespor) 557970 Çevre Bakanı: "Alınacak önlem yok!" Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul'da bir yılda yağacak yağışın neredeyse 3'te 1'inin 48 saatte yağdığını belirterek, "Bu hakikaten bir tufan belirtisidir. Buna ne Türkiye'de ne Amerika'da ne de hiçbir yerde alınacak önlem yoktur" dedi. Bakan Eroğlu, DSİ İstanbul Bölge Müdürü Cüneyt Gelek ile Silivri Kaymakamlığı'nı ziyaret ederek, Kaymakam Mesut Demirkol'dan ilçenin uydu fotoğrafı üzerinden sel ve su taşkını yaşanan bölgelerle ilgili bilgi aldı. Bakan Eroğlu burada gazetecilere yaptığı açıklamada, taşkınlara karşı geçici değil, köklü tedbirler alınması gerektiğini söyledi. Dere yatağının işgal edilmesi ya da dere kesitlerinin daraltılması sonucu taşkınların yaşandığını ifade eden Bakan Eroğlu, "Ne zaman dere yatağı işgal edilirse yatak tekrar işgal edilen alanı belli bir süre sonra da olsa geri alır. Bu tabiatın kuralıdır" dedi. Hükümetin ve bakanlığının yapılması gereken her şeyi yapacağını ifade eden Eroğlu, ancak burada belediyelere düşen en önemli görevin ise dere yataklarına tecavüzün engellenmesi olduğunu kaydetti. "Vatandaşlarımız dere yatağına ev yapmışsa bunu kaldıracağız. Bunun başka çaresi yoktur. Geçmişte işgal edilen dere yataklarının mutlaka boşaltılması gerek" diyen Bakan Eroğlu, şu anda Silivri'nin E-5 karayolu altındaki kesiminde dere yataklarının işgal edildiğini, dere kesitlerinin daraltıldığını, bu nedenle de çevrenin çok büyük zarar gördüğünü söyledi. Bakan Eroğlu, burada mutlaka dere yataklarının açılması gerektiğini, bu konuda belediyenin desteği ile Karayolları Genel Müdürlüğünün üzerine düşeni yapacağını vurguladı. Bölgede yapılacak ilk işin devletin mülkiyetindeki alanların belirlenmesi olduğunu ifade eden Eroğlu, buralarda işgal varsa bunun kaldırılması için gerekli çalışmaların bir an önce yapılması gerektiğini kaydetti. "Hasar tespiti yapılıyor" Bakan Eroğlu, bir gazetecinin hasara ilişkin sorusu üzerine, "Hasar tespit çalışmalarımız devam ediyor. Hasarın boyutlarını hemen çıkarmak mümkün değil. Zaten hasarın tespitini Bayındırlık Bakanlığımız ve valiliğimiz yapıyor" dedi. Çanakkale, Kocaeli ve Sakarya'daki orman ekiplerinin sel baskınlarının yaşandığı bölgelere kaydırıldığını ve halen Silivri ve Selimpaşa'da 60 arazöz ile 400 personelin yardım çalışmalarını yürüttüğünü ifade eden Bakan Eroğlu, "Şu anda Silivri ve Selimpaşa'da toplam bin 600 ev ve iş yerinde hasar var. Bu evlerin bir kısmı yıkılmış, bazı araçlar denize sürüklenmiş. Bazı iş yerlerindeki malzemeler ise sular altında kalmış. Bu büyük bir felakettir" dedi. Menfez ve köprülerle ilgili sıkıntıların da olduğunu ifade eden Eroğlu, bazı menfez ve köprülerin geçmişte usulüne göre yapılmadığını, ilmi gerçeklerden fedakarlık edilerek inşa edildiğini kaydetti. Bir çok köprü kesitinin de dar yapıldığına dikkati çeken Eroğlu, giriş kesiti saniyede 200 metreküp su geçecek şekilde yapılan bir köprünün çıkışının ise 50-60 metreküpe düştüğünü, bunun da taşkınların yaşanmasındaki bir başka sebep olduğunu vurguladı. Suyun bir yerden geçemediğinde kabardığını bunun da suyun tabiatında olduğunu belirten Bakan Eroğlu, Silivri ve Selimpaşa'da yaşananların altında bunun bulunduğunu kaydetti. Bakan Eroğlu, bir gazetecinin dere ıslah çalışmalarında hesap hatası yapılıp yapılmadığı şeklindeki sorusu üzerine, dere ıslah çalışmalarının belli bir debiye göre hesaplandığını, 500 ya da bin yılda bir görülecek debiye göre hesap yapmanın mümkün olmadığını belirtti. Bin ya da bin yılda bir oluşabilecek debilere göre hesap yapılması durumunda, her yerin dere yatağı konumuna geleceğini ifade eden Eroğlu, "Bir yılda yağacak yağışın neredeyse üçte biri, 48 saatte yağdı. Bu hakikaten bir tufan belirtisidir. Buna ne Türkiye'de ne Amerika'da ne de hiç bir yerde alınacak önlem yoktur. Ama mühim olan hasarı asgariye indirecek tedbirler almaktır. Burada herkesin eksikliği var. Bir defa imar planında eksiklikler var. Dere yatakları işgal ediliyor. Yapanın yaptığı yanına kar kalıyor. Hükümetimiz bu konuda güzel bir çalışma yaptı. Artık sadece yapanlar değil, buna göz yumanlara da cezai müeyyide var. Bundan sonra inşallah kaçak yapılaşma olmayacak. Yaşanan üzücü olaylarda herkesin bir hatası vardır" dedi. Konu Bakanlar Kurulu'na taşınıyor Hükümetin bu işin takipçisi olduğunu ifade eden Bakan Eroğlu, "Zaten ben yarın Başbakanımıza bilgi sunacağım. Konuyu, pazartesi günü muhtemelen Bakanlar Kurulu'nda gündeme getireceğiz. Biz sorunlara köklü çözüm bulmaktan yanayız. Ama bu konuda mali idarelerin de elini taşının altına koyması gerekir, böylece sorun çözülür" ifadesini kullandı. Bakan Eroğlu, açıklamaların ardından bölgeyi gezerek vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti. 558327 "Türkiye daha şanslı" Dünya Kupası Elemeleri 5. Grup'ta Bosna Hersek ile Türkiye arasında oynanacak olan karşılaşma öncesinde Dünya'nın dört bir yanındaki Türkler, milli takımı desteklemeye geldiler. Bu arada maç öncesinde açıklamalarda bulunan Boşnak futbolcu Boliç, Türkiye'nin bu maçı kazanacağını söyledi. Bu kritik maç öncesinde Avrupa ve Dünya'nın çeşitli ülkelerinden gelen Türkler, Bosna'da da milli takımı yalnız bırakmadılar. Maç öncesinde mikrofonlarımıza açıklamalarda bulunan gurbetçi taraftarlar, Türkiye'nin bu maçı rahatlıkla geçeceğini ve Dünya Kupası finallerine Türkiye'nin gideceğini dile getirdiler. Bu arada Bosna Hersekli eski milli futbolcu ve Galatasaray, Fenerbahçe gibi Türkiye'de de futbol oynamış olan Boliç, bu gece zevkli bir karşılaşma izleyeceklerini ifade ederek, "Bu akşamki maçta ben Türkiye'nin kazanacağını düşünüyorum. Bu yüzden de çok çekişmeli ve bir kadar da zevkli bir maç olacak" diye konuştu. 557429 "En dev" üçüncü takım "En dev" üçüncü takım "12 Dev Adam", 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda mücadele eden takımlar arasında, en uzun boy ortalamasına sahip üçüncü takım oldu. Polonya'da devam eden şampiyonada (D) Grubu'nda gösterdiği başarılı performansla yoluna devam eden milli takımda yer alan 12 oyuncunun boy ortalaması, 2.01 olurken, Ömer Aşık, 2.14 metrelik boyuyla takımın en uzun oyuncusu olma özelliğini taşıyor. Engin Atsür ve Engin Arslan ise millilerin kısa oyuncuları olarak karşılaşmalarda boy gösteriyor. Şampiyonanın en uzun boylu oyuncularının yer aldığı Yunanistan'da ise kadrodaki 12 oyuncudan 7'si, metrenin üzerinde olmasıyla dikkati çekiyor. Bu kategoride, ikinciliği 2.02 boy ortalamalarıyla Almanya ve Slovenya elde ederken, üçüncülüğü Türkiye ile birlikte Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Rusya paylaşıyor. İsrail, 1.96 boy ortalamasıyla şampiyonanın en kısa takımı. Şampiyonanın en kısa takımları sıralamasında ise Fransa 1.97 ortalamayla ikinci sırada yer alırken, şampiyonanın evsahibi Polonya, Letonya ve İspanya ise bu kategorinin üçüncüsü oldular. 22 yaş ortalamasıyla Sırbistan, şampiyonanın en genç takımı takımı olarak dikkati çekiyor. ''En genç takım'' sıralamasında 24 yaş ortalamasıyla Fransa ikinci, 25 yaş ortalamasına sahip (A) Milli Takım da bu kategoride Rusya, Yunanistan ve Almanya ile üçüncülüğü paylaştı. ''En yaşlı takımlar'' sıralamasında ilk sırayı 28 yaş ortalamasıyla Slovenya ile Hırvatistan alırken, Letonya, Makedonya, Büyük Britanya ve Litvanya, 27 yaş ortalamasıyla en yaşlı ikinci takımlar olarak mücadele ediyor. İspanya ve Bulgaristan da 26 yaş ortalamasıyla bu kategorinin üçüncüsü oldu. ŞAMPİYONANIN ''EN ...'' OYUNCULARI 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda yer alan oyuncular arasında en uzun basketbolcu, 2.18'lik boyuyla Yunan Kostas Koufos oldu. Genç pivotu 2.17'lik boyuyla Sırp Kosta Perovic takip ederken, Yunanistan'da forma giyen Andreas Glyniadakis, şampiyonanın en uzun üçüncü oyuncusu olma özelliğine sahip. Makedonya'nın oyun kurucusu Dimitar Mirakovski ile Polonya'dan Krzysztof Szubarga, 1.78'lik boylarıyla şampiyonanın en kısa oyuncuları. En kısa oyuncular sıralamasında ikinciliği Litvanya'da forma giyen 1.80 boyundaki Andrius Mazutis elde ederken, Büyük Britanyalı basketbolcu Flinder Boyd 1.82'lik boyuyla bu sıralamada üçüncü sırayı aldı. Polonya'nın tecrübeli forveti Adam Wojcik, şampiyonanın en yaşlı oyuncu olarak karşılaşmalarda yer alıyor. 39 yaşındaki basketbolcu, Türk Milli Takımı'nda yer alan 1988 doğumlu Barış Hersek'ten 18 yaş büyük olmasıyla dikkati çekiyor. Şampiyonanın en yaşlı oyuncuları kategorisinde, Makendonyalı 37 yaşındaki oyuncu Pero Blazevski ikinci sırada bulunurken, üçüncü sırayı ise 36 yaşındaki oyuncular Makedonyalı Vrbica Stefanov ve Büyük Britanyalı Nate Reinking aldı. Şampiyonanın en genç oyuncuları ise İspanya'dan Ricky Rubio (19) ve Bulgaristan'dan Bozhidar Avramov (19) oldu. Takımlarda 20 yaşında olan oyuncuların fazlalığı göze çarparken, Fransalı Antoine Diot, Almanyalı Tibor Pleiss ve Elias Harris, Sırbistanlı Milan Macvan ve Yunan Kostas Koufos ile Nick Calathes, şampiyonanın en genç oyunları arasında yer aldı. 558149 "Sel" Gündemlerini Değiştirdi "Sel" Gündemlerini Değiştirdi Cumhurbaşkanı Gül, "Devlet, tüm kurumlarıyla elinden geleni yapıyor" derken Başbakan Erdoğan, "Yardımlar sürecek" dedi. Yayına Giriş: 09.09.2009 16:48:39 Güncelleme: 09.09.2009 16:50:57 İstanbul ve Trakya'yı vuran sel, liderlerin gündemini de değiştirdi. Cumhurbaşkanı Gül: "Devletin Bütün Kurumları Seferber" Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İstanbul'da yaşanan sel felaketinin şimdiye kadar karşılaşılanların en büyüğü olduğunu belirterek, devletin bütün kurumlarının seferber olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Devletin bütün kurumları ellerinden geleni yapıyorlar başta Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyeler olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri de... Bütün gayretler gösteriliyor" diye konuştu. Başbakan Erdoğan: "Yardımlar Sürecek" Felaketi yaşayanlara geçmiş olsun dileğinde bulunan Başbakan Erdoğan, İstanbul'a milyon lira gönderildiğini belirtti, "yardımlar sürecek" dedi. Erdoğan, "Valilerimiz bu konuda zarar tespitleri yapıp biz de onlara gerekli yardımları, gerekli destekleri süreç içerisinde göndermeye devam edeceğiz" dedi. Baykal: "Felaketten Ders Çıkarılmalı" CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da felaketten ders çıkarılması gerektiğini söyledi. Baykal, "Bu konuları bir uyarı olarak alıp bu konuların üzerinde ciddi bir şekilde düşünme ihtiyacı vardır" dedi. Bahçeli: "Yöre Afet Bölgesi İlan Edilsin" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise Trakya ve İstanbul'u etkileyen yoğun yağış nedeniyle Bakanlar Kurulu'nun acilen toplanması gerektiğini belirterek, yörenin "Afet Bölgesi" ilan edilmesini istedi. 556818 ‘Kötü kokulu insan yasası’ tartışılıyor HawaII’nin Honolulu şehrinde kötü kokan insanların toplu taşımayı kullanmasına engelleme getirmek isteyen önergeye tepkiler büyüyor. Honolulu şehir konseyi, araçlarında kötü koku yayarak, etrafını rahatsız eden insanlara karşı bir yasa teklifi sundu. “Kötü kokmaktan” suçlu bulunanları 500 dolar (754 TL) para ve ay hapis cezasıyla karşılaştırabilecek yasa tepki çekti. Sivil Özgürlükler Birliği avukatları bunun anayasaya aykırı olduğunu ve kişisel yargılamalara yol açabileceğini söylerken, halk, kokunun sebebinin hastalıkla ilgili olabileceğine dikkat çekti. 557726 Emekli aylıkları bayramdan önce ödenecek Dinçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, emekli, dul ve yetimlerin aylıklarının Ramazan Bayramı'ndan önce ödenmesine ilişkin hazırlıklarını tamamladıklarını söyledi. Bayram öncesinde 16-18 Eylül arasında emeklilerin aylıkların ödenebilmesi için çalışma yaptıklarını belirten Dinçer, buna göre, SSK ve Bağ-Kur kapsamındaki emeklilerin aylıklarını bayram öncesinde alabileceklerinin dile getirdi. Her ayın 17-26'sı arasında ödenen aylıkların 16-18 Eylül arasında ödenecek olmasının bankalarda nispi bir yığılmaya neden olabileceğine dikkati çeken Dinçer, ''Bu tabii bir durum. Bu yığılmaların herhangi bir şikayete sebebiyet vermeyeceğini ve emeklilerimizin bizi anlayışla karşılayacağını zannediyorum. Biz yine de elimizden gelen her türlü tedbiri almaya çalışıyoruz. Bankalarla görüşüp konuyla ilgili her türlü kolaylığı sağlayacak tedbirler için çaba sarf ediyoruz'' dedi. Ömer Dinçer, emeklilerin bayramını da kutlayarak, ''Tüm emeklilerimizin bayramlarını tebrik ediyorum. Bayramda huzurlu, mutlu bir süreç yaşamalarını diliyorum. Daha nice bayramlara hep beraber mutlulukla ulaşalım istiyorum'' dileklerinde bulundu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yaptığı çalışmaya göre, tahsis numaralarının son rakamı 3, 5, 7, olanlar aylıklarını 16 Eylülde, 1, 6, 8, olanlar 17 Eylülde, 0, 2, olanlar da 18 Eylülde alabilecek. Böylece milyon 288 bin emekli, dul ve yetime, bayram öncesinde toplam milyar 352 milyon lira gelir ve aylık ödemesi yapılacak. Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, emekli aylıklarının Ramazan Bayramı öncesinde ödenmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'e birer mektup göndermişti. 557906 Berlin Duvarı yıkılmadan önce 'İZ'de Bu duvar, Berlin Duvarı neydi, kimi, neyi arıyordu? Bir halkı mı, bir şehri mi? Yoksa yine zamanı mı?'' Fotoğraf dergisi 'İZ' 23. saysında Magnum Photos fotoğrafçılarının Duvar etrafındaki tanıklıklarından derlediği bir seçkiye yer veriyor. 'Berlin Duvarı' dışında Alman fotoğrafının en önemli isimlerinden biri olan Robert Lebeck'in kareleri de 'İZ'in yeni sayısında yer alıyor. Chris Steele-Perkins’in 40 yıla yakın süredir çalıştığı ve geçtiğimiz günlerde yayınlanan “İngiltere, Benim İngilterem” albümünden kareler ve Türkiye'den üç önemli fotoğrafçı Şakir Eczacıbaşı, İzzet Keribar ve İbrahim Zaman da İZ'in yeni sayısında. İz dergisinin son sayısında sizi bekleyen güzelliklerden bir kaç kare görmek için fotogalerimizi ziyaret edebilirsiniz. (ntv.com.tr) 557851 Emeklilere bayram müjdesi Emeklilere bayram müjdesi AJANSLAR Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, emekli, dul ve yetimlerin aylıklarının Ramazan Bayramı'ndan önce ödeneceğini bildirdi. Dinçer, yaptığı açıklamada, emekli, dul ve yetimlerin aylıklarının Ramazan Bayramı'ndan önce ödenmesine ilişkin hazırlıklarını tamamladıklarını söyledi. Bayram öncesinde 16-18 Eylül arasında emeklilerin aylıkların ödenebilmesi için çalışma yaptıklarını belirten Dinçer, buna göre, SSK ve Bağ-Kur kapsamındaki emeklilerin aylıklarını bayram öncesinde alabileceklerinin dile getirdi. Her ayın 17-26'sı arasında ödenen aylıkların 16-18 Eylül arasında ödenecek olmasının bankalarda nispi bir yığılmaya neden olabileceğine dikkati çeken Dinçer, 'Bu tabii bir durum. Bu yığılmaların herhangi bir şikayete sebebiyet vermeyeceğini ve emeklilerimizin bizi anlayışla karşılayacağını zannediyorum. Biz yine de elimizden gelen her türlü tedbiri almaya çalışıyoruz. Bankalarla görüşüp konuyla ilgili her türlü kolaylığı sağlayacak tedbirler için çaba sarf ediyoruz' dedi. Ömer Dinçer, emeklilerin bayramını da kutlayarak, 'Tüm emeklilerimizin bayramlarını tebrik ediyorum. Bayramda huzurlu, mutlu bir süreç yaşamalarını diliyorum. Daha nice bayramlara hep beraber mutlulukla ulaşalım istiyorum' dileklerinde bulundu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yaptığı çalışmaya göre, tahsis numaralarının son rakamı 3, 5, 7, olanlar aylıklarını 16 Eylülde, 1, 6, 8, olanlar 17 Eylülde, 0, 2, olanlar da 18 Eylülde alabilecek. Böylece milyon 288 bin emekli, dul ve yetime, bayram öncesinde toplam milyar 352 milyon lira gelir ve aylık ödemesi yapılacak. Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, emekli aylıklarının Ramazan Bayramı öncesinde ödenmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'e birer mektup göndermişti. 556929 ATATÜRK’ÜN İZMİR’İ GENLERİNDE, tarihsel birikiminde kendisine dayatılanı reddeden, haksızlığa tahammülü olmayan bir taşıyan ve bunun için de merkezi otoritelerle her zaman sorunlu ilişkiler kuran için 20’nci Yüzyıl’da bu toprakların gördüğü en anlamlı savaşın “Türk’ün ateşle imtihanı”nın ilk kıvılcımının yakıldığı, bütün Anadolu’yu birleştiren çağdaş ’nin öncü, kurucu kentidir. İzmir; Eylül 1922’yle birlikte  Mustafa Kemal’in “Güzel İzmir”i olmuştur. Ve bu tarih, İzmir’i, ilklerin, başlangıçların kenti yapmıştır. 556478 THY rotayı ‘bütün dünyaya’ çevirdi Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin, 2-3 yıl içinde 15-20 civarında yere daha uçmaya başlayacaklarını belirterek, “’nin bağlantı kuramadığı nokta kalmaması lazım” dedi Karlıtekin, 2-3 yıl içinde yeni uçuş noktalarında da seferlerin başlatılacağını, bu şekilde 2010-2013 arasında 15-20 dış hattın daha devreye gireceğini belirtti. Karlıtekin, bu konudaki çalışmaları şu sözlerle aktardı:  Batı tarafında ’da açacağımız hatlar var. Toronto günlük olacak. ve DC’ye gideceğiz. Yeni uçaklar geliyor. Filomuza 12 uçak daha dahil olacak.  hattını ’dan ayırıp Sao Paulo’ya direkt uçacağız. ’ya yeni hatlar  ’da 3’üncü belki 4’üncü nokta açılabilir. ’de 2-3 nokta zaten belirlenmişti. Örneğin Guangzhou. ve Şanghay’a haftada günü güne çıkaracağız. ’ya uçacağız. ’da Hachi Minh City’ye gideceğiz.   ’da ’da Darüs Selam’a sefer düzenleyeceğiz. Yine Kinşasa (Kongo Cumhuriyeti) ayrı bir uçuş noktamız olacak. ’da Kolombo’ya uçmayı planlıyoruz.  Avrupa’da da yeni noktalara uçulacak. ’da ’de Glasgow, ’da Salzburg bunlar arasında.   ’da Potgarica’ya, ’da 2. nokta olarak Selanik’e gideceğiz. ’da Tallin, ’da Vilnius’a uçarız. Bir başka uçuş noktamızı ise ’da Bratislava olarak düşündük. 558267 19:18 Antalya Büyükşehir Belediye- Pınar Karşıyaka: 76-66 Antalya Büyükşehir Belediye- Pınar Karşıyaka: 76-66Funda AVCI/BURSA, (DHA)Cevat Soydaş Basketbol Turnuvası’nın üçüncü gün ilk maçında Pınar Karşıyaka’yı uzatma periyodunda 76-66 mağlup eden Antalya Büyükşehir Belediyesi turnuvanın ilk finalisti oldu Atatürk Spor Salonu’nda oynanan karşılaşmaya hızlı başlayan Pınar Karşıyaka ilk periyodu 22- 19, devreyi de 40- 36 önde bitirdi. Karşılaşmanın 3. çeyreğine iyi başlayan taraf ise Antalya Büyükşehir oldu. Jackson ve Hakan’la sayılar bulan Antalya ekibi bu periyodu 54- 48 önde bitirdi. Her iki takımın başa baş mücadele sergilediği son periyot 64- 64 beraberlikle noktalanırken, Antalya Büyükşehir uzatma periyodundaki baskılı oyunuyla peş peşe sayılar buldu ve karşılaşmayı 76- 66 kazanarak turnuvanın ilk finalisti oldu. SALON: Atatürk HAKEMLER:  Erşan Kartal  (xxx), Tekin Özübir (xx), Barış Sülün (xx) ANTALYA  BŞB:  Greene (xx) 3,  Hakan (xx) 8, Jackson (xxx) 11, Kone (xxx) 19,  Kerim (xxx) 12,  Thompson (xxx) 10, Mehmet (x) Oktay (x) 8, Caner (xx)5 PINAR KARŞIYAKA:  Gökper (xx) 5, Birkan (xx) 13, Toolson (xx) 15, Smith (xxx) 20, Furkan (x) 1,  Serkan (xx), Gökhan (x) 2, Mihajlovic (x) 4, Pastal (xx) 2, Evren (xx) 4, Onur (x) 1. PERİYOT: 19- 22 (Pınar Karşıyaka) DEVRE: 36- 40 (Pınar Karşıyaka) 3.PERİYOT: 54- 48 (Antalya  BŞB) UZATMA  PERİYODU: 64- 64 FAUL:  39.10 Greene (Antalya BŞB) 557752 Akbank’tan dolandırıcılık uyarısı ’tan uyarısı son günlerde üzerinden yapılan girişimlerine karşı müşterilerini e-posta ile uyarıyor.  Akbank’tan müşterilerine gönderilen açıklamada, e-posta ile Messenger’de (sohbet programı) kendisini “banka yetkilisi” olarak tanıtan kişi ya da kişiler tarafından “Akbank” adına gönderilmiş gibi görünen e-postalar ile kişiye özel şifre, ya da ürün bilgilerinin talep edildiğinin, ve mobil bankacılık aracılığıyla “kontör” gönderimi ya da “para transferi” gibi işlemler için yönlendirme yapıldığının gözlemlendiği belirtildi. Bankanın hiçbir şekilde gibi “akbank” uzantılı e-posta adresi veya başka bir e-posta adresini kullanarak banka kartı, internet bankacılığı gibi ürün ve şifre bilgileri ile kimlik bilgilerini e-posta yoluyla talep etmediğinin ve işlem yapılmasını istenmediğinin ifade edildiği açıklamada, şu uyarılarda bulunuldu: “Bu tipteki sahte e-postalar aracılığı ile toplanan bilgiler, kötü niyetli kişilerce dolandırıcılık amacıyla kullanılabilmekte ya da e-postalardaki linklere tıklanması yoluyla zararlı yazılımların kullanıcı bilgisayarlarına yüklenmesi sağlanabilmektedir. Tanımadığınız kişilerden gelen bu tip sahte e-postaların hiç açılmadan silinmesi ya da açılmışsa linklerin takip edilmemesi güvenliğiniz açısından önemlidir. Kredi kartı bilgilerinizi veya size özel başka herhangi bir bilgiyi isteyen e-postalara cevap vermeyiniz. Herhangi bir linke yönlendiren e-postalardaki linkleri kesinlikle tıklamayınız. Böyle bir durum ile karşılaştığınızda lütfen 444 25 25 numaralı telefonumuzdan Çağrı Merkezimizi arayınız. adresindeki internet sitemizde, “İnternet ve Bilgi Güvenliği/Duyurular” kısmında yer alan “güvenlik” ile ilgili hususlara uyulmasını öneririz.” 556990 Atatürk fotoğrafları Buca’da sergileniyor Belediyesi’nin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 87’inci yıldönümü kutlamaları çerçevesinde düzenlediği Fotoğrafları Sergisi’nin açılışı gerçekleştirildi. Belediye Merkezi’ndeki etkinlikte, Hanri Benazus’un fotoğrafları koleksiyonundan resimler yer aldı. Katılımcılardan büyük ilgi gören sergi, Benazus’un, Ata’yla ilgili anılarını paylaşmasıyla  daha da renklendi. ’e kadar ziyaret edilebileceği bildirildi. 558266 19:17 Sivasspor-Kayserispor 3-0 Sivasspor-Kayserispor 3-0SİVAS, (DHA) A2 Ligi Güney Grubunda Sivasspor, evinde konuk ettiği Kayserisphor’u 30’uncu dakikada Zafer, 65’te Erhun ve 90’da Muhammet’in golleri ile 3-0 yendi. Kırmızı- beyazlılarda Yunus 72’nci dakikada kırmızı kart gördü. STAT: Eylül Dış Saha HAKEMLER Eser Saygılı(6), Mehmet Çelik(6), Buğra Bayguş(6) SİVASSPOR Ercan(6)- Tolga(6), Eren(7), Ali (6), Yunus(7)- Enes(7), Zafer(8)(Dk.81 Muhammet  7), Timurçin(7), Çağlar(6)(Dk.45 Oktay Ayaz 6)- Erhun(8)(Dk.72 Ali 5), Serkan(7) KAYSERİSPOR Çağıcan(4)- Hasan(4), Rafet(4), Murat(4), Mehmet(4)- Burak(4), Tolga(5), Resul(5)(Dk.45 Oğuzhan 4), Anıl(4)- Ayhan(4), Fethi(4) GOLLER:Dk.30 Zafer, Dk.65 Erhun, Dk.90 Muhammet (Sivasspor) SARI KARTLAR:Ali, Çağlar, Erhun (Sivasspor) KIRMIZI KART:Dk.72 Yunus (Sivasspor) 556859 Baros-Nonda forveti Cim-Bom, derbisinin hazırlıklarını tek antrenmanla sürdürdü. Sarı-kırmızılı futbolcular, Teknik Direktör Rijkaard yönetiminde basına kapalı yapılan idmanda ısınma hareketlerinin ardından teknik çalışmalar gerçekleştirdi. Sakatlıkları bulunan oyuncular Ayhan, ve Aydın’ın salonda çalıştıkları, ’un ise sahada takımdan ayrı bir program uyguladığı ifade edildi. Rijkaard’ın derbide takımı çift forvetli sistemle sahaya süreceği öğrenildi. Hollandalı hocanın, iyi bir form yakalayan ile Baros’u birlikte oynatacağı ifade edildi. 558060 İhracatçıya Kredi Kolaylığı İhracatçıya Kredi Kolaylığı Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, ihracat sigortasi poliçesi karşılığında kredi kullanma imkanı getirildiğini belirterek, ihracatçı firmalara bu krediden yararlanma çağrısında bulundu. Zafer Çağlayan, Bursa'da, düzenlediği basın toplantısında, yeni başlayan uygulamayla ilgili bilgi verdi. Çağlayan şunları söyledi: "Aslında yapılan iş şudur; sigortalanan ihracat alacağı eşittir teminat, da eşittir nakit kredi, gibi bir sisteme dönüşmüştür. Yani yapacağı ihracatın belgesini, poliçesini götürecek bunu bir kere teminat kabul edecek ve bu teminat karşılığında hiç olmazsa kredi olarak kullandıracak." 558075 Filistinli çocuklar Tavşanlı' da Filistinli çocuklar Tavşanlı' da İsrail'in Filistin'e yaptığı saldırılarda hayatını kaybeden Filistinlilerin geride bıraktığı Gazzeli 20 çocuk manevi destek için Tavşanlı ilçesine davet edildi. AHMET YILMAZ KÜTAHYA Tavşanlı Belediyesi'nin ay önce başlattığı girişimler sonucu ilçeye gelen Filistinliler, yaklaşık bir ay süreyle Türkiye'de misafir edilecek. Tavşanlı Belediye Başkanı Mustafa Güler, "Kutsal toprakların kutsal yetim misafirleri hoş geldiniz. Yaşadığınız acılara, size yaşatılan zulümlere Türkiye sınırları içinde en çok destek veren ilçeye geldiniz. Tavşanlı Belediye idaresi Gazze'de yaşanan katliama karşı seyirci kalmamak için 2008 yılında belediye meclisinde aldığı kararla Gazze'yi kardeş şehir ilan etti. Gazze'deki yaşananlara seyirci kalmamak için Tavşanlı'da mitingler düzenlendi. Alınan kararların sadece kağıt üzerinde kalmaması için Tavşanlı sivil örgütleri ile birlikte Gazze'de yaşadığınız ortamdan dünya ile bağlantınızı sağlamak amacıyla sizleri buraya davet ettik" dedi. 558232 "Atatürk ilkeleri için mücadele edenler yalnız değil" CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Cumhuriyet, demokrasinin altyapısıdır. Cumhuriyeti ortadan kaldırırsanız demokrasiyi yaşatamazsınız. Demokrasi, cumhuriyetle birlikte yükselir" dedi. Partisinin 86. kuruluş yıldönümü kutlamaları kapsamında, CHP Genel Merkezi'nde düzenlenen ve Demokrasi" konulu panel öncesinde konuşan Baykal, günümüzde bir siyasi partinin 86. yılını tamamlamasının derin anlamlar taşıdığını belirtti. Baykal, CHP'nin 86 yılda varlığını sürdürebilmesinin, kimliğini koruyabilmesinin ve bu süreçte bir çok önemli oluşumu üstlenmesinin üzerinde durulması gereken sosyolojik ve politik bir olay olduğunu söyledi. CHP'nin devleti emanet olarak alan değil, bir devletin oluşumuyla paralel gelişen bir siyasi parti olduğuna işaret eden Baykal, CHP'nin aynı zamanda tarihi süreç içinde devlet ve siyaset hayatında önemli dönüşümlere, açılımlara imza attığını ifade etti. Baykal, bu açılımlardan birisinin de Türkiye'nin çok partili hayata geçişinin önünün açılması olduğunu, ancak halkın oyuyla gelenlerin halkın oyuyla iktidardan uzaklaşmamak için Anayasa'daki açıklardan yararlanmaya çalıştıklarını kaydetti. Türkiye'de geçmişte olduğu gibi bugünde demokrasi mücadelesi yaşandığını ve demokrasiye açık tehditler olduğunu savunan Baykal, şöyle devam etti: "Türkiye'de sürekli anayasal krizler yaşanıyor. Bunun altında yatan, iktidarın toplumun tüm kesimlerine tahakküm etme anlayışıdır. Askerle kavga bu yüzden yapılmıştır. Üniversiteler bu nedenle yarısı değiştirilmiş ve bugünün iktidara teslim olma noktasına getirilmiştir. Daha bugün bir kuruluşuna katrilyonun üstünde ceza kesildi. Görülmemiş bir ceza. Konuyla ilgili herkes 'gülünç' diyor. Bir kuruş kazanç yok ortada katrilyonun üstünde vergi cezası var. Her şey ortada. Bu yaşanan bunalımın altına ne var... 'İstediğini yazma. Neyi yazacağını benimle kararlaştıracaksın. Otosansür uygulayacaksın. Kendi kendini sansür edeceksin. Bazı yazarların işine son vereceksin. Yazmayacaklar. Beni rahatsız ediyorlar. Yazdırmayacaksın... Artistlik yapma bana, gereğini yap kardeşim' diyor. Yani Türkiye Cumhuriyeti'ne bunca yıl sonra bu yakışıyor mu? Bunca emek, bunca çaba, rejim kavgası sonucunda Türkiye, Tayyip Bey'in tahakkümüne girmeyene medyada hayat yok noktasına teslim olacak... Bunun için mi bunca mücadele, demokrasi bu mu aslında? Bu kabul edilebilir bir şey değil. Yargı kavgası en önemli konu... Demokrasi ile cumhuriyet arasındaki bağlantının anahtarı hukuktur. Hukuka saygı göstermeyen demokrasi, demokrasi olamaz. Cumhuriyetin de demokrasinin de özü hukuktur. 'Demokrasi oy almaktan ibarettir. Oyu aldım, çoğunluk bende, istediğimi yaparım. Genel başkan olarak kimin milletvekili olacağına ben karar verdim. Şimdi kimin Anayasa Mahkemesi üyesi olacağına ben karar vereceğim. HSYK üyeleri kim olacak, ben karar vereceğim.' Bu nedir? Avrupa'da dünyada böyle mi? Hukuk dediğimiz nedir? Türkiye geldi, koca ülke 'bağımsızlık' diye başladı, bağımsızlık geldi Tayyip Erdoğan'ın iradesine teslimiyet noktasına dayandı. Dışarıda dünyanın en güçlü ülkelerinden bağımsız olduk, içeride Tayyip Erdoğan'ın iradesine mi teslim olacağız?" Demokrasi ve Cumhuriyet Cumhuriyet'in demokrasinin altyapısı olduğunu vurgulayan Baykal, "Cumhuriyeti ortadan kaldırırsanız demokrasiyi yaşatamazsınız. Demokrasi, cumhuriyetle birlikte yükselir. Cumhuriyeti azaltarak demokrasiyi çoğaltamazsınız. Cumhuriyet ile demokrasi arasında çelişki yoktur" diye konuştu. Türkiye'de, cumhuriyet ve demokrasinin kardeşliğini, birbirini olumlu etkileyen yönlerini ortaya koymanın, cumhuriyet ile demokrasiyi barıştırmanın ve kaynaştırmanın en temel görevleri olduğunu dile getiren Baykal, "CHP olarak bu görevin farkındayız. Demokrasi ile cumhuriyeti aynı zamanda sahipleneceğiz. Cumhuriyet düşmanlarına, demokrasi adına düşmanlık yapanlara bunun kabul edilemez olduğunu biz öğreteceğiz" dedi. Demokrasi ve cumhuriyet yolunda geçmişte ve bugün mücadele edenlere teşekkürlerini de sunan Baykal, konuşmasını, "Ergenekonlar'da, devletin bağımsızlığı, ilkeleri için mücadele eden, ızdırap çekenlere selam olsun. Mücadeleleri boşuna değildir, yalnız değildirler" diyerek tamamladı. 556377 Açılımlar Türkiye'yi AB'ye yakınlaştırıyor Kürt sorununun çözümünü mü ister, yoksa çözümsüzlüğü mü?” sorusu bir çok kişinin kafasını meşgul ediyor. Bu sorunun cevabı, hangi Avrupa’dan söz ettiğimize bağlı olarak değişir. Ancak kim ne derse desin, Kürt sorununu hafifletmiş ve terörünü bertaraf etmiş sorununu çözüm sürecine sokmuş bir Avrupa’ya biraz daha yaklaşacak ve AB yolundaki en önemli engellerden birini aşmış olacaktır.AÇILIMLAR TÜRKİYE’Yİ AB’YE YAKINLAŞTIRIYOR Kürt ve Ermeni açılımları tüm hızı ve heyecanıyla sürüyor. Yapılan onca eleştiri ve gösterilen tepkiye rağmen kamuoyunda genel bir beklenti var. Gayet tabii, bu gelişmelere nereden baktığınıza bağlı. Ancak toplumun önemli bir bölümü yaşananlara hem tam anlamıyla inanamıyor, hem de gerçek olmasını istiyor. Herşeyin lafta kalmasından, oynanan satrancın bozulmasından korkuluyor. Sık sık “canım bu iş yürümez.  seçim manevrası yapıyor” diyenlere rastlıyorum. Halkın, genel bir güvensizliği, genel bir kötümserliği var. Bundan kurtulunamıyor. İstediğiniz kadar iyimserlik pompalamaya çalışın, içtenlikle kabullenenlerin sayısı kısıtlı. Genel bir kuşku ve kaygı var. Her an için sürecin duracağı ve alışılmışa geri dönüleceği beklentisi var. Bütün bu kötümserliğe rağmen, aynı insanların içinde bir de umut var. “Ya, başarılı olursa...” “Ya, gerçekten silahlar susarsa...” KARMAŞIK BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ Umut ve beklentilerin de arttığı, karmakarışık bir dönemden geçiyoruz. Çok çabuk kızan, ümitlenen veya umutsuzlaşan bir toplum olduğumuzdan dolayı, inişli çıkışlı günler geçiriyoruz. Hadi, bugünler daha cicim ayları. Bir süre sonra toplum sıkılacak ve “olacaksa olsun, yoksa vazgeçelim” çağrıları başlayacak. Ardından “Bu Kürtler de artık fazla oluyorlar. Neredeyse, üstümüzdeki yorganı da isteyecekler” eleştirileri gelecek. Böylesine sabırsız, böylesine çabuk görüş değiştiriveren, böylesine hızla heyecanını kaybeden bir toplumu sürekli ilgili ve ayakta tutmak çok güçtür. Ak Parti, acaba toplum mühendisliğini hiç değilse bu defa iyi yapabilecek mi? Bu sorunun yanıtı henüz yok. BAZI GÜÇLER, SORUNLARIN HAFİFLEMESİNİ İSTEMEZLER Türkiye’nin içinde ve dışında öyle güçler var ki, Kürt sorununun hafiflemesi ve PKK terörünün ortadan kalkmasını kesinlikle istemezler. İşlerine gelmez. Zira, Kürt sorunuyla eli kolu bağlı olan bir Türkiye yerine, bu sorunu aşmış ve tüm kaynaklarını ekonomisi için kullanmaya başlamış bir Türkiye görmek istemezler. Onlar için, Türkiye kanamalı ve tüm potansiyelini kullanamamalı. zaman, ile daha kolay başa çıkabileceklerini bilirler. İçeride de durum pek farklı değil. ’da barış, bir çok iç dengeyi bozacak, bazı kesimlerin para veya güç kaybına uğramalarına yol açacak. Bu gidişi durdurmak isteyenler bir süre sonra kolları sıvayacaklar. Orada bir burada bir ... PKK kılığına girip örgütleme veya PKK içinde barış istemeyenlerin ayaklanmalarını bekliyorum. O zaman iktidar ne yapacak? Bugünkü cesaret ve kararlılığını gösterebilecek mi, yoksa Avrupa projesindeki gibi, zorlanınca davayı rafa mı kaldıracak? “Ben elimden geleni yaptım. Ancak önemli engellerle karşı karşıyayım. Daha fazla ileri gidemiyorum” diyerek havlu mu atacak? 2011 seçimlerinin de baskısıyla “Kürt Sorununa el atma cesaretini gösteren tek parti” övünmesiyle yetinip, süreci askıya mı alacak? Başından beri söylüyorum. Erdoğan inanılmaz zorlukta bir işe soyundu. Bundan geri dönmek de imkansız. Sadece yavaşlatılır veya geçici bir süre için askıya alınabilir. AVRUPA NE İSTER? Bu soruya yanıt vermeden önce, hangi Avrupa’dan söz ettiğimize karar verelim. Hükümetlerden mi, İstihbarat Örgütlerinden mi, yoksa yeminli Türk düşmanları veya ne pahasına olursa olsun, Türkiye’yi Avrupa dışında tutmaya kararlı çevrelerden mi söz ediyoruz? 27 AB üyesi içinden 2-3 tanesi hariç, hükümetler düzeyinde, genelde Kürt sorununun çözümünden memnuniyet duyarlar. Özellikle, ve  ülkeleri gibi, topraklarında Kürt kökenli nüfus barındıranlar çok rahatlayacakları için, Ankara’nın adımlarını alkışlayacaklardır. , işbaşına gelir gelmez ilk demecinde hem Kürt, hem de Ermeni açılımlarını övdü. Ancak bu konudaki asıl işaret, ekim ayındaki İlerleme Raporunda çıkacak. Türkiye alkış alacak.   Bu arada, Türkiye’yi AB dışında tutmak veya iç kanamanın sürmesini isteyen bazı kesimler ise, bu süreci bloke etmek için ellerinden geleni esirgemeyeceklerdir.  Kim ne derse desin, Kürt sorununu hafifletmiş,  PKK terörünü bertaraf etmiş, Ermeni sorununu çözüm sürecine sokmuş bir Türkiye, Avrupa’ya biraz daha yaklaşacak, hiç değilse AB yolundaki en önemli engellerden birini aşmış olacaktır. 557430 UEFA'dan Gökçek'e görev! Haberi Ekle UEFA'dan Gökçek'e görev! FIFA kokartlı bayan Türk hakem Kadriye Gökçek, UEFA tarafından, 18-25 Eylül tarihleri arasında Macaristan'da düzenlenecek 19 Yaş Altı Bayanlar Avrupa Futbol Şampiyonası grup maçlarında görevlendirdi. Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu, Macaristan, Belçika, Ermenistan ve Letonya'nın mücadele edeceği 8. Grup maçlarında görev alacak Gökçek'in yardımcısı olarak A. Aysun Akar'ı atadı. 556552 İşsizlikte Olumlu Veriler Geliyor İşsizlikte Olumlu Veriler Geliyor Yaz aylarıyla birlikte kısa çalışma ödeneği ve işsizlik maaşı ödemesi yapılan kişi sayısında başlayan düşüş devam ediyor. Küresel ekonomik krizle birlikte artan işsizlik verilerindeki düşüş devam ediyor. Kış ve bahar aylarında tavan yapan işsizlik verileri yaz aylarıyla birlikte düşmeye başladı. İşsizlik maaşı ödenen kişi sayısı Nisan ayında 317.766 kişi ile en yüksek düzeye ulaşmıştı. Mayıs'ta 313 bine, Haziran'da 306 bine, Temmuz'da 292 bine düşen işsizlik maaşı ödenen kişi sayısı Ağustos'ta 279 bine kadar indi. Firmaların çalışanlarını işten çıkarmasını önlemek amacıyla çıkarılan, kısa çalışma ödemelerinde de işsizlik maaşı ödemelerine benzer bir grafik görülüyor. Kısa çalışma ödemesi yapılan kişi sayısı Haziran ayında 82 bin ile en yüksek rakama ulaşmıştı. Bu sayı Temmuz'da 53 bine ve Ağustos'ta 47 bin kişiye indi. 557731 Bild'den seçim sonuçlarını doğru tahmin edene milyon Euro Almanya'da seçimlere katılmak zorunlu olmadığı için katılım oranı her geçen yıl düşüyor. Bild gazetesi, katılımı artırmak için bir ilke imza attı. 27 Eylül'de yapılacak genel seçimlere sayılı günler kala Bild gazetesi seçime katılımı artırmak için ilginç bir kampanya başlattı. Gazetenin internet sitede yapılan duyuruya göre, seçimde oy kullanan ve partilerin alacağı oy oranlarını virgülden sonraki rakamı da dahil olmak üzere doğru tahmin edene milyon Euro para ödülü verecek. Almanya'nın en çok satan bulvar gazetesi Bild, Eylül 2005'te yapılan bir önceki genel seçimlere katılım oranının yüzde 77,7'de kaldığını ve bu oranın Almanya tarihindeki en düşük katılım oranı olduğunu hatırlattı. Gazete, bu rakamı yüzde 80'in üzerine çekebilmek için de kampanya başlattı. Bild'in kampanyasını "Bütün zamanların en büyük seçim bahsi" olarak duyurdu ve okuyucularına şöyle seslendi: "Eğer seçim sonuçlarını doğru tahmin eder ve kendiniz de seçime giderseniz, milyon Euro sizin." OY VEREN HAMBURGERİ YER Bild, Almanya'daki seçmenlerden demokrasiye sahip çıkmalarını istedi ve onları sandığa götürmek için para ödülünün yanı sıra başka kampanyalar da başlattı. Gazete: "Politikacılardan şikayet etmek yerine onları siz belirleyin." çağrısında bulundu. Buna göre; Bild ve Alman Futbol Ligi, seçim haftası futbol severleri sandığa yönlendirmek için maçların devre arasında etkinlik yapacak. Ayrıca gazete, Mc Donald's ile anlaştı ve seçim sabahı seçime gidenlere McDonald's restoranlardan bedava sabah kahvaltısı verilecek. Gazete ayrıca sivil toplum örgütleriyle internet ortamında seçime katılım çağrısı yapacak. 558317 Polonya-Türkiye Polonya-Türkiye Giriş Saati. Avrupa Basketbol Şampiyonası finallerinde Grubu'nda mücadele eden Türkiye, gurptaki son maçında Polonya ile karşılaşacak. Litvanya, Bulgaristan ve Polonya ile (D) Grubu'nda mücadele eden 12 Dev Adam, ilk iki maçında Litvanya ve Bulgaristan'ı yenerek 2'de yapma başarısı gösterdi. Bu galibiyetler sonunda Milliler bir üst tura çıkmayı garantiledi. Grupta, ev sahibi Polonya, Litvanya'yı 86-75 yenerek, puanını 4'e çıkarırken, ikinciliği elde etti. Grubun diğer takımlarından, galibiyeti bulunmayan Litvanya, puan ve averajla üçüncü sırada yer alırken, Bulgaristan da aynı puanla grubun sonuncusu oldu. (A) Milli Basketbol Takımı, bu maçtan galip ayrılması halinde bir üst tura grup lideri olarak yükselecek. Türkiye bugün TSİ 19.15'te Polonya, Litvanya ise TSİ 22.15'te Bulgaristan ile karşılaşacak. 557126 KASİF'ten istihdama yönelik 75 proje KASİF'ten istihdama yönelik 75 proje Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu işsiz gençlere "dış ticaret" ve "proje uzmanlığı" eğitimi vererek, gençlerin istihdamını ve bölgenin AB'den daha fazla fon almasını sağlamayı hedefliyor. SAMSUN(CİHAN)- Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (KASİF), genç nüfusun istihdamının desteklenmesi için Avrupa Birliği (AB) Hibe Programı kapsamında sivil toplum kuruluşlarına yönelik 75 projeyi hayata geçirecek. KASİF, Avrupa Birliği ve Hükümet tarafından desteklenen ve İŞ-KUR tarafından yürütülen "Aktif İstihdam Tedbirleri Projesi II Hibe Planı" kapsamında çalışmalarını sürdürüyor. KASİF işsiz gençlere "dış ticaret" ve "proje uzmanlığı" eğitimi vererek, gençlerin istihdamını ve bölgenin AB'den daha fazla fon almasını sağlamayı hedefliyor. İŞ-KUR'LA İŞBİRLİĞİ YAPILIYOR Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan KASİF Yönetim Kurulu Başkanı Osman Reis, Samsun ve Trabzon'da uyguladıkları "Dış Ticaret ve Proje Uzmanı Yetiştirme Projesi"nin ilk meyvesini vermeye başladığını söyledi. İşsizliğin ülkenin ve Karadeniz Bölgesi'nin en önemli problemlerinden birisi olduğunu hatırlatan Reis, "AB fonlarından yeterince yararlanamıyoruz. Samsun ve Trabzon, AB hibe programlarından yararlanan iller sıralamasında Van, Konya ve Kayseri'nin çok gerisinde kaldı. Bölgemizin fonlardan yeterince pay alamaması, proje hazırlayacak insan yetersizliğinden kaynaklanıyor. İŞ-KUR ile işbirliği yaparak problemin çözümüne katkı sağlamaya çalışmaktayız." dedi. PROJELER AY İÇİNDE HAZIRLANACAK Reis, proje kapsamında Samsun ve Trabzon'da uygulanan "Proje Uzmanlığı Eğitimi"ne katılan kursiyerlerle, Merkezi Finans ve İhale Birimi tarafından geçen dönem yapılan proje çağrısına 25 proje hazırlayarak sunduklarını kaydetti. Reis, şöyle konuştu: "Bu projelerin değerlendirme süreci halen devam ediyor. Yeni hedefimiz ise, 50 proje hazırlayarak Karadeniz Bölgesi'nin AB'den daha fazla fon almasını sağlamak. Böylece ay içerisinde bölgemizdeki STK'lara 75 proje hazırlamış olacağız." Projeleri, KASİF'e müracaat eden bölgedeki illerin çeşitli belediye, meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarına da hazırladıklarını aktaran Reis, AB'ye proje yazılması konusunda destek isteyen sivil toplum kuruluşlarına her türlü katkıyı sağlayacak birikime sahip olduklarını sözlerine ekledi. 556657 Evde Kürtçe'ye takipsizlik çıktı › › ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN RESUL TOSUN En Çok Okunanlar Evde Kürtçe'ye takipsizlik çıktı DİYARBAKIR Sur Belediyesi'nin “Her geceye bir masal ve her evi bir eğitim yerine dönüştürme projesi” kapsamında evlerinin bir odasını sınıfa çevirerek, 10 çocuğa Kürtçe ders veren yaşındaki Medya Örmek'in annesi Durre Örmek ile babası Kazım Örmek ve Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş hakkında başlatılan soruşturma sonuçlandı.Savcılık, takipsizlik kararında, suçun unsurlarının oluşmadığını belirtti. Sur Belediye Başkanı Demirbaş ile Örmek'in annesi Durre ve babası Kazım, TCK'nın 'Kanuna aykırı eğitim kurumu açmak' suçundan savcılıkta ifade vermişti. 557197 Gaz kullanımı azaldı BOTAŞ fiyat indiriyor Cahit Saraçoğlu'nun haberi BOTAŞ, serbest tüketicilere yüzde 5-12 arasında indirim yapacak. Doğalgaz zamları tüketici ve sanayiciyi ezdi geçti. Vanalar kısıldı, tüketim azaldı. Türkiye, içeride vatandaşa kullandırtmadığı gazın parasını “al ya da öde” anlaşmalarından dolayı dışarıya ödedi. Tüketim düşünce BOTAŞ alarm verdi ve daha önce sıfırladığı indirimlere yeniden başladı. BOTAŞ, serbest tüketicilere yüzde 5-12 arasında indirim yapacak. MÜŞTERİYE ÖZEL SÖZLEŞME BOTAŞ, dün Organize Sanayi Bölgeleri ile toplantı yaptı. Toplantıdan önce OSB'lere yapılan duyuruda, “kuruluşun 2010 yılına ilişkin doğalgaz satış fiyatlarını müşteri bazlı belirleyip tarife fiyatı üzerinden değişik oranlarda indirim” yapacağı ve “müşteriye özel” doğalgaz satış sözleşmeleri imzalayacağı bildirildi. BOTAŞ, duyurusunda yüzde fiyat avantajı sağlayabileceğini bildirdiyse de, dünkü toplantıda yüzde 5-12 arasında bir ıskonto kararı alındı. Karara göre, yıllık kullanım miktarı 15 milyon metreküpü geçen serbest tüketicilere, tüketim miktarına ve sözleşme yılına göre değişik ıskonto uygulanacak. BOTAŞ'ın “müşteri bazlı fiyat tarifesi” uygulamasıyla ilgili görüşlerini aldığımız Organize Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER) Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, BOTAŞ'ın, önceleri, OSB'lere doğalgazı yüzde 17 indirimle verdiğini, indirim rakamını daha sonra zaman içinde kademeli düşürerek 2009 yılı başında sıfırladığını anımsattı. AL YA DA ÖDE İLE ÖDEME Geçen yıl doğalgaza yapılan yüzde 75 zammın vanaların kısılmasına yol açtığını, ayrıca kriz nedeniyle sanayideki çarkların yavaşlamasının da doğalgaz tüketimini aşağılara çektiğini belirten Tuncay, “EPDK'nın 2009 yılı öngörüsüne göre, doğalgaz tüketimi bu yıl 1.8 milyar metreküp düşecek. Geçen yıl tüketim 36.8 milyar metreküp olarak gerçekleşmişti. EPDK, 2009 yılında doğalgaz talebi tahmini 35 milyar metreküp doğalgaz olarak belirlemişti. Türkiye, tüketimin düşmesinden dolayı geçen yıl almadığı gaz için İran'a 704 milyon dolar ödeme yaptı. Bu yıl 'al ya da öde' şartından dolayı milyar dolar ödeme yapılacağı tahmin ediliyor” dedi. Almadığımız gaza dünya para ödedik BOTAŞ'ın OSB'lere daha önce yaptığı indirimi sıfırlamasının zararlarının görüldüğünü belirten Tuncay, “Türkiye, bu politikayla hem sanayicisinin rekabet gücünü kırdı ve ekonomik krizi körükledi hem de almadığı gaz için ödeme yapmak durumunda kaldı. Bu kararı olumlu buluyoruz. Türkiye'nin doğalgaz kontratları nedeniyle içeride sanayiciye, tüketiciye kullandıracağı kaynakları, dışarıya almadığı gaz parası olarak ödemesinin karşısındaydık” diye konuştu. 557586 Gecenin öteki yüzü Taksici gözüyle "Gecenin Öteki Yüzü" Taksici Şevket Şahin'in sıradışı sergisi "Gecenin Öteki Yüzü" Manzara Perspektives'te açıldı. 557404 Hurmadan daha hayırlı dikim işi Hurmadan daha hayırlı dikim işi Diğer Hadisler haberlerini okumak için ... 557358 saatte 90 kilogram yağış düştü saatte 90 kilogram yağış düştü İSTANBUL (CİHAN) Pazartesi sabah saatlerinden başlayan yağış salı öğle saatlerinde Selimpaşa, Silivri ve Çatalca'da taşkın ve sele neden oldu. Bu sabah başta İkitelli Basın Express yolu olmak üzere, Arnavutköy, Sultangazi, Bağcılar, Eyüp, Esenler, Bahçelievler, Başakşehir, Büyükçekmece ilçelerinde su baskınları, sele neden oldu. Ayamama Deresi, Tavukçu Deresi, Papaz Dereleri taştı. İkitelli Basın Ekspres yolunda araçlarının içinde mahsur kalan yaklaşık 50 vatandaş itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı. Son yılların en büyük yağışını alan bölgeye saatte metrekareye 90 kilogram olarak ölçüldü. Eylül ayı ortalaması 45 kg iken, çarşamba sabahı İkitelli bölgesine saatte 90 kg yağış düştü. 556830 York Düşesi, Nepalli anneler için çalışıyor ’in ortanca oğlu Prens Andrew’nun eski eşi olan York Düşesi yeni doğum yapan kadınların yaşadığı sağlık sorunlarına dikkat çekmek üzere ’e gitti. Ferguson, üç günlük ziyareti süresince Nepalli anne ve çocuklarla bir araya gelecek ve yetkililerle temaslarda bulunacak. 556334 "Bu sizin eseriniz" 8Saadet Partisi'nin Konya teşkilatı tarafından bir tesiste düzenlenen iftar programında konuşan eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan Milli görüşün bu yıl 40. yılını kutlayacağını, bu konudaki etkinliklerinin 14 Ekimde Konya'da başlayacağını, büyük kutlama organizasyonu planlandığını belirtti. Erbakan, şunları söyledi: ''Kutlamaların ilki milli görüşün merkezi olan Konya'da yapılacak. Milli görüşün manası burada bir kez daha anlatılacak. Milli görüşün kaynağının Konya oluşu bütün insanlık tarafından bilinecek. 40 sene geçti, istense de istenmese de Türkiye'de fiili hakimiyet milli görüştedir. Fiilen iktidar oldunuz. Şimdi meselemiz bunu hukuki iktidara çevirmektir. Bugün Türkiye'de hanımının başı kapalı olan biri Cumhurbaşkanı olabiliyorsa bu sizin eserinizdir. 'AKP de milli görüşçü' diye bazı arkadaşlarımız AKP'ye kaydılar. AKP milli görüşçü değildir.'' Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş da, ''Siyaset, çok partili siyasi hayatımızın hiçbir döneminde görmediğimiz kadar ikiye bölünerek, kutuplaştırılarak, 'ak ve kara' denilerek yapılıyor'' dedi. 557359 Basın Ekspres Yolu sular altında Basın Ekspres Yolu sular altında İSTANBUL (CİHAN) İstanbul'da etkili olan sağanak yağmur nedeniyle sabah saatlerinde taşan Ayamama Deresi'nden gelen sular Basın Ekspres Yolu'nu sular altında bıraktı. Basın Ekpres Yolu üzerinde ve çevresindeki fabrika bahçelerinde yüzlerce araç suya gömüldü. Seyir halindeyken araçlarıyla birlikte sel sularında mahsur kalan sürücüleri kurtarmak için itfaiye ekipleri seferber oldu. Gece boyunca etkili olup Sultangazi, Gaziosmanpaşa, Arnavutköy ve Habipler gibi yerlerde yüzlerce evin su baskınına uğramasına neden olan sağanak yağmur, sabah saatlerinde Ayamama Deresi'ni taşırdı. Bu nedenle bölgede onlarca ev ve işyeri su altında kaldı. İtfaiye ekipleri mahsur kalan vatandaşları kurtarmak için yoğun çalışma başlattı. Basın Ekspres Yolu üzerinde onlarca araç suya kapılarak sürüklendi. Bölgedeki yoğun yağış ve kurtarma çalışmaları sürüyor. İstanbul Valiliği havalimanı istikametene gidecek olan vatandaşlara alternatif yolları kullanması çağrısında bulundu. 556791 14 yaşındaki şoför dehşeti ’NIN İlçesi’nde 14 yaşındaki E.T., yanına yeğenini de aldıktan sonra babasına ait kamyonla gezintiye çıktı. E.T., direksiyon kontrolünü kaybettiği kamyonla park halindeki başka bir kamyona çarptı. Kazada kamyonda bulunan yaşındaki Hakan Yoldadurmaz’ın ayağı koptu. Hastaneye kaldırılan minik Hakan’ın kopan ayağı dakikalarca olay yerinde arandı. Aramalar sonrasında ayak bulunmasına rağmen minik Hakan kan kaybından yaşamını yitirdi. Kaza sonrasında kaçan E.T. polis tarafından gözaltına alındı. 557288 Avustralya kadınları muharip yapmayı planlıyor Savunma Personeli Bakanı Greg Combet, 'da savaşan özel güçler birlikleri dahil, ordunun her kademesinin kadınlara açılması gerektiğini belirtti. Combet, bu konudaki tek istisnanın, bilimsel analiz temelinde saptanmış kriterlere göre fiziksel talebin karşılanamayacağı alanlar olması gerektiğini söyledi. Avustralyalı kadınlar, halen ön cephede sadece helikopter ve uçak pilotluğu yapabiliyor, savaş gemisi ve deniz altında görev üstlenebiliyor, ancak ön cephe piyade birlikleri ve özel güçlerde görev alamıyor. Kadınlara muharip görev vermesi halinde, Avustralya orduda cinsiyet sınırlamalarını kaldırarak müttefikleri ve Britanya'nın önüne geçmiş olacak. 53 bin askeri bulunan ve Doğu Timor'dan 'a, 'dan Solomon Adalarına kadar dünyanın birçok yerine asker gönderen Avustralya, ciddi asker sıkıntısıyla karşı karşıya bulunuyor. 557830 15:18 Trafoyu soyarken çarpıldı Trafoyu soyarken çarpıldıSezer KÜÇÜKKURT/, (DHA) il merkezinin ihtiyacını karşılayan Şehit Murat Birlik M-4 İndirici Trafo Merkezi'ne amacıyla giren 33 yaşındaki Ali Osman Aydın, elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdi. Ali Osman Aydın, hırsızlık amacıyla Mareşal Fevzi Çakmak Bulvarı üzerindeki Şehit Murat Birlik M-4 İndirici Trafo Merkezi'ne girdi. Trafonun içindeki malzemeleri sökmeye başladığı sırada elektrik akımına kapılan Aydın, olay yerinde öldü. Aydın'ın cesedini çevredeki görevliler buldu. Olay yerine gelen polis ekipleri, Aydın'ın trafodan bazı malzemeleri sökmeye çalıştığını, bu sırada da elektrik akımına kapılarak can verdiğini saptadı. Yapılan araştırmada şüphelinin daha önceden de değişik hırsızlık suçlarından sabıkası bulunduğu ortaya çıktı. Aydın’ın cesedi Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırılırken, olayla ilgili sürüyor. 557850 Baykal'dan Doğan'ın cezasına yorum! CHP lideri Deniz Baykal, Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluş yıldönümü nedeniyle il başkanları ile bir araya geldi. Partisinin genel merkezinde yapılan toplantıda konuşan Baykal, Doğan Medya Grubu'na Maliye Bakanlığı'nca verilen cezaya tepki gösterdi. Baykal, bu cezanın muhatabının sadece mali cezanın hedefi seçilen medya grubu değil, Türk demokrasisi olduğunu söyledi. CHP lideri Baykal, partisinin Eylül kuruluş yıldönümü sebebiyle il başkanlarını genel merkezde bir araya getirdi. Burada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Baykal, iki gündür Marmara bölgesini etkisi altına alan sel felaketinin üzücü hadiselere neden olduğunu, yaşanan olumsuzlukların çarpık yapılaşmadan kaynaklandığını belirtti. Baykal Siirt ve Hakkari'de güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada askerin şehit edilmesinden duyduğu üzüntüyü de dile getirerek, "Milletin başı sağ olsun." dedi. CHP lideri Baykal, konuşmasının devamında Doğan Medya Grubu'na uygulanan ceza ile ilgili hükümete sert eleştiriler yöneltti. Baykal, bir medya grubuna uygulanan milyar 755 milyon lira gibi bir cezanın herkesi bir kez daha düşündürdüğü kaydetti. Bu cezanın muhatabının sadece mali cezanın hedefi seçilen grup olmadığını savunan Baykal, "Cezanın hedefi bizatihi Türkiye demokrasisin kendisidir. Türkiye'de iktidar yetkisinin hukuk, demokrasi ve insan haklarından uzak bir şekilde kullanmaktadır." diye konuştu. Baykal, yaşananlar karşısında toplumu da gerekli tepkiyi göstermemekle suçladı. CHP Genel Başkanı Baykal, toplumun vurdum duymaz hale geldiğini iddia etti. Hükümetin iktidarını toplumun bütün bağımsız odaklarına kabul ettirmeye çalıştığını öne süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu mücadele uzun süredir devam ediyordu. Bunun alanlarını çok iyi biliyoruz. TSK mücadele alanı olarak hedef olmuştu. Yargı hedef olmaya devam ediyor. Önümüzdeki dönemde iktidarın yargıya tasalludunu görüyoruz. Medya zaten bu baskının hedefi idi. Medya susturulmuş, sindirilmiş, yapısı değiştirilmiş satın alınmıştı. Ama öyle anlaşılıyor ki hala mütevazi bir şekilde bağımsız yayınlarını sürdürmeye çalışanlara karşı sindirme politikası uygulanmaktadır. Elbette bu uygulamanın hukuki temellerden yoksun olduğu ortaya çıkacaktır. En çok vergi veren bir gruba Türkiye tarihinin tanımadığı, dünyada benzer örneği olamayan ceza, hiç bir şeklide izah edilemez. Herkesi tutsak alma, sindirme herkesi yıldırma çabası içindeler. Bu bir zulümdür. Demokrasi sözünün bu kadar sık telaffuz edildiği bir ortamda bunların içinde bulunduğu çelişkiyi açıkça ortaya koymaktadır." Cezanın hedefinin demokrasinin bizatihi kendisi olarak gördüğünü ifade eden Baykal, Bu konunun falan grubun meselesi, filan gazetenin meselesi olarak anlaşılmasının da yanlış olduğunu ifade etti. Konunun Türkiye'nin meselesi olduğunu belirten Baykal, "Türkiye'de bu olaya göz yumamaz. Bu uygulamanın ortaya koyduğu tehdidi doğru anlamalı ve buna karşı tedbirlerini ortaya koymalı. Bu herkesin ortak sorunudur. Elbirliğiyle buna hayır dememiz lazım. önce medya grupları bu tehditi görmeli buna karşı kararlı bir şekilde tepkilerini ortaya koymalı. 2005 yılından beri ben uyarıyorum. Herkesi devlete cumhuriyete hukuka sahip çıkmaya çağırdım.Toplumun bütün kesimleri siyasi bir hegemonyanın altına sokulmaya çalışılıyor. Türkiye bunu seyrediyor. Çok acı bir tablo. Yargı hedefte. Medya zaten gitmiş, bu son çırpınışlar, askerler hedef haline getirilmiş. Bu acı bir tablo bu herkesin ortak sorunudur. El birliği ile buna hayır demeliyiz. Bu iktidarın dışında bir grup vergi denetmeninin işi değildir. vergi denetmenleri kimlerdir? Onları kim seçmiştir? Böyle bir uygulamanın sorumluluğunu almak kolay değildir. talimatı verenler incelenmelidir. Bu bir rejim sorunudur." diye konuştu. 557527 Megaköy'den sel görüntüleri Megaköy'den görüntüleri 'da sabah saatlerinde yaşanmaya başlanan felaketin boyutları havadan yapılan çekimlerle gözler önüne serildi. Resmi rakamlara göre 16 kişinin yaşamını yitirdiği felaketi ve ardından yaşananlar vatandaşları da isyan ettirdi. 556907 Federer ve Wozniacki Çeyrek Finalde Federer ve Wozniacki Çeyrek Finalde Tek erkeklerde numaralı seibaşı Federer, tek bayanlarda numaralı seribaşı Wozniacki ABD Açık'ta çeyrek finale yükseldi. Teniste sezonun 4. ve son ''Grand Slam'' mücadelesi olan 129. ABD Açık Turnuvasının sekizinci gününde, tek erkeklerde numaralı seribaşı İsviçreli Roger Federer, çeyrek finale yükseldi. Kariyerinde Avustralya Açık, Wimbledon, Roland Garros, de ABD Açık şampiyonluğu bulunan Federer, 14 numaralı seribaşı İspanyol Tommy Robredo'yu 7-5, 6-2 ve 6-2'lik setlerle 3-0 yenerek, yoluna devam etti. Geçen yılın Avustralya Açık şampiyonu, numaralı seribaşı Sırp Novak Djokovic de 15 numaralı seribaşı Çek Radek Stepanek'i 6-1, 6-3 ve 6-3'lük setlerle 3-0 eleyerek, turu geçti. 10 numaralı seribaşı İspanyol Fernando Verdasco da ABD'li John Isner'e 4-6, 6-4, 6-4 ve 6-4'lük setlerle 3-1 üstünlük sağlayarak, çeyrek finale çıktı. 12 numaralı seribaşı İsveçli Robin Soderling ise numaralı seribaşı Rus Nikolay Davydenko'yu hakem kararıyla 3-1 yenerek, adını çeyrek finale yazdırdı. Tek bayanlarda ise numaralı seribaşı Danimarkalı Caroline Wozniacki, numaralı seribaşı Rus Svetlana Kuznetsova'yı 2-6, 7-6 (5) ve 7-6 (3)'lük setlerle 2-1 yenerek, çeyrek finale çıktı. Üçüncü turda Rus Maria Sharapova'yı eleyen ABD'li Melanie Oudin de 13 numaralı seribaşı Rus Nadia Petrova'yı 1-6, 7-6 (2) ve 6-3'lük setlerle 2-1 geçerek, yoluna devam etti. Ukraynalı tenisçi Kateryna Bondarenko da Arjantinli Gisela Dulko'yu 6-0'lık iki setle kolayca eleyerek, çeyrek finale adını yazdırdı. Belçikalı Yanina Wickmayer de Çek raket Petra Kvitova'yı 4-6, 6-4 ve 7-5'lik setlerle 2-1 yenerek, çeyrek finale yükselen bir başka isim oldu. 557622 Es Es, Gençleri yenmeye gidiyor Çalımbay, antrenman öncesi yaptığı açıklamada, milli maç nedeniyle Süper Lig'e verilen arayı iyi değerlendirdiklerini belirterek, bu sürede Bursaspor ile yaptıkları hazırlık maçında oyuncularının başarılı bir performans gösterdiğini kaydetti. Hafta sonu yapacakları Gençlerbirliği maçını Süper Lig'in ilk maçı olarak gördüklerini ifade eden Çalımbay, şöyle konuştu: ''Gençlerbirliği karşılaşması bizim için çok önemli. Bu kritik karşılaşmada en büyük güvencemiz olan taraftarlarımızın Ankara'da bizi yalnız bırakmayacaklarını düşünüyorum. Takım olarak galip gelmek için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz. Bu deplasmandan galip gelmeyi hedefliyoruz.'' Takım kaptanı Ümit Karan da Gençlerbirliği karşılaşmasının kendileri için çok önemli olduğunu belirterek, ''Lige iyi başladık. Önümüzdeki maçta istediğimiz sonuçları elde edersek bu sezon bizim için çok iyi geçecek'' dedi. Öte yandan Eskişehirspor antrenmanda teknik ve taktik ağırlıklı çalıştı. Üç takım oluşturularak dar alanda maç yapıldı. Kaleci antrenörü Cengiz Birgen, kaleciler Ivesa ve Kayacan Atilla ile özel çalışma yaparken, Youla hafif koşu ile antrenmanı tamamladı. 556987 Mezarlıklarda bayram hazırlığı Büyükşehir Belediyesi, öncesinde, kent genelindeki mezarlıklarda bakım, düzenleme ve yeşillendirme çalışmalarını hızlandırdı. Halen, 11 mezarlıkta bitkilendirme çalışmalarına devam eden ekipler, bu kapsamda, boş kalan parsellere çalı grubu ve yer örtücü bitki dikimi yapıyor. Bayram öncesi tamamlanacak yeşillendirme çalışmaları kapsamında toplam 15 bin yer örtücü ve çalı grubu bitki dikimi gerçekleştirilecek. Ağaçlandırma çalışmaları daha sonra da devam edecek. Bakım çalışmaları çerçevesinde ise, duvarı olan tüm mezarlıklarda boya-badana işlemi gerçekleştiriliyor. 556389 Kriz atlatıldı, hastalık sürüyor ekonomisini yakından izleyen (ABD Merkez Bankası) ve ECB (Avrupa Merkez Bankası) gibi kuruluşların yetkilileriyle bu ayın 24’ünde ’de toplanacak olan 20 Zirvesi’nin hazırlık çalışmalarını yürüten yetkililer, hep bir ağızdan aynı mesajı veriyorlar son haftalarda. Onlara göre, dünya ekonomisinde krizden çıkışın işaretleri güçlendi, en azından 2009 yılının ikinci yarısı için önceki tahminlerden çok daha iyimser büyüme tahminleri yapma olanağı doğdu ama bütün bunlar “hasta”nın iyileştiğini ve hemen “”dan çıkabileceğini göstermiyor. Bu saptamanın ardından da uyarı mesajı geliyor: Küresel sistemini ve küresel ekonomiyi krizden çıkaran çok boyutlu kamu müdahalesinin ve kurtarma operasyonunun sürdürülmesi şart. “Hasta”yı komadan çıkaran parasal ve mali desteklerin kesilmesi halinde “hasta”nın durumu tekrar bozulabilir ve yeniden krize girebilir. Hastalık geçmedi IMF Başkanı Dominique ile ECB Başkanı ’nin geçen hafta yaptıkları konuşmalarda ve OECD Başekonomisti Jorgen Elmeskov’un, kuruluşun son bulgularını ortaya koyarken yaptığı açıklamada öncelikle üzerinde durdukları noktalar şunlardı: - ABD’den ’e pek çok ülkede uygulanan geniş kapsamlı parasal genişleme ve mali destek programları krizden çıkışa önemli katkıda bulundu ve bu sayede bu yılın üçüncü çeyreğinden itibaren birçok ülkede yeniden büyümeye geçme olasılığı iyice güçlendi. - Ancak bu desteklerin geri çekilmesi halinde, özellikle gelişmiş ekonomilerde özel tüketimin ve yatırımın küresel ekonomideki büyüme eğilimini sürdürmeye yeterli olmayacağı görülüyor ve bu nedenle mali destek politikalarının mutlaka sürmesi gerekiyor. - Başta ABD olmak üzere birçok ülkede ekonominin büyümeye geçmesi işsizlikteki artışı önleyemediği için gelir artışına ve tüketici talebine dayalı büyümenin ne zaman devreye gireceği bilinemiyor. - Kurtarma operasyonlarıyla ve dev boyutta enjeksiyonlarıyla ayakta tutulan sisteminde gerekli yapısal reformlar henüz gerçekleşmiş değil ve yeni sorunların yaşanması olası. Bu nedenle parasal politikalarda da normale dönüş için acele etmemek gerekiyor. ‘Yoğun bakım’ın maliyeti Bütün bunlar dünya ekonomisinde hayatın henüz normale dönmediğini, “hasta”nın yeniden krize girmemesi için “özel destekler”in sürdürülmesi gerektiğini gösteriyor. Ancak “hasta”yı uzun süre “yoğun bakım”da tutmanın ve özel desteklerle yaşatmanın çok ciddi bir maliyeti var. Başta ABD ve olmak üzere pek çok ülke, bir yıl önce hayal bile edilemeyecek olan bütçe açıklarıyla karşı karşıya. Bu durumun başta Çin olmak üzere açığın finansörü durumundakilerin uykusunu kaçırmaması için şimdi “olağan dışı dönemden çıkış politikaları” gündeme gelmiş bulunuyor. Ancak bunları uygulamaya sokmak için erken olduğu vurgulanıyor. Şimdi bu durumdaki dünya ekonomisi için ne kadar iyimser olunabilirse biz de kadar iyimser olalım. 558432 Erdoğan felaketi değerlendirdi Başbakan Tayyip Erdoğan, Afet Koordinasyon Merkezi'nde İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Sağlık bakanı Recep Akdağ, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve İstanbul Valisi Muammer Güler ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Erdoğan İstanbul'da meydana gelen yağışın son yüz yılda olan en büyük yağış olduğunu ifade ederek, kendi belediye başkanlığı döneminde de benzer afetlerin yaşandığı belirtti. Erdoğan, meydana gelen yağışta metrekareye 185 kilogram yağmur düştüğünü, bunun rekor olduğunu söyledi. Erdoğan, "Bu olayın neticesinde malum gündür süren yağışlarla birlikte Silivri, Çatalca ve merkez de toplam 26 vatandaşımızı kaybettik Tekirdağ'da da vatandaşımızı kaybettik" dedi. İstanbul ve Trakya bölgesinde meydana gelen yoğun yağışlar sebebiyle izahı adeta mümkün olmayan büyük felaketlerle karşı karşıya kalındığını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Yağışlar nedeniyle izahı mümkün olmayan felaketlerle karşı karşıya kaldık. Araştırıldığında burada meydana gelen olay yüzyılda bir olur ya da uzun bir süreci kapsayan felaketlerdir. Gerek Trakya'da olan, gerekse de İstanbul'da olan yağışlar nedeniyle arkadaşlar gereken bilgiyi verdiler. Son on yılarla baktığımıza İstanbul'da en fazla yağışın oluğu dönem metrekaraye 64 kiloyu bulmuştur bu da benim belediye başkanlığıma rastlar. Burada 185-225 arasında bir rakam ortada. Bu tabi bambaşka bir felaket, bu yüzyılın olayıdır. Bu olayın neticesinde malum gündür süren yağışlarla birlikte Silivri, Çatalca ve merkez de toplam 26 vatandaşımızı kaybettik Tekirdağ'da da vatandaşımızı kaybettik. Ölenlere Allah'tan rahmet diyorum. Ailelerine ve milletimize sabırlar diliyorum. Bu olaydan sonra ortaya çıkan felaketin bizlere vermesi gereken dersler var. Bu dersleri de çıkarmamız gerekiyor. Bu olayda gerek vatandaşlarımızla ilgili olarak, gerek dereler ilgili olarak, bu bölgede yaşanan olaylarla ilgili olarak bir şeyi ısrarla vurgulamak istiyorum. Bizim yıllardır bu taşan dereler üzerinde ıslah çalışmamız var. Ben belediye başkanı iken de vardı şimdi de var. Tabi bu çalışmalara engeller var burada .Bu engelleri meydana gelen bu olay kaldırır. Eğer büyük şehir belediye bu derelerle ilgili ıslah projeleri olacaksa, kamulaşma çalışmaları olacaksa bunları engellemeye çalışanlar bu günü görsün. Bunu ben kendi dönemimde de yaşadım. Ne kadar çalışırsanız çalışın, bu büyük bir felaket. Bunun sonucu en aza indirmekte mümkün. Bizim üzerimize düşenleri yapacağız yapıyoruz da. Dere yataklarında imara izin vermeyeceğiz. Biz buralara binalar yaparsak, dere yatağında bu yapıları yaygınlaşırsak, derenin intikamı ağır olur. Şu anda olan sabundur Bakın biz Küçükköy'ü bitirdik. Açılışını da biz yaptık. Orada şimdi herhangi bir sıkıntı yok Eskiden Alibeyköy deresi taşardı. Ama şu anda böyle bir şey olmadı. Süratle yüzyılın en büyük felaketi olan bu olaydan sonra atacağımız adımlar var. Devletin tüm birimlerine şahsım adına teşekkür ediyorum. Tüm imkanlarını seferber ettiler. 1300'e yakın insanı kurtardılar. Bu yapılanmanın neticesidir. Mali noktada zarara uğrayan vatandaşlarımızın yanındayız. İlk etapta trilyonluk bir desteğimiz oldu. Ayrıca Tekirdağ'a da 250 milyarlık yardımız var. Hasar tespit çalışmaları bitince destekler devam edecek. Ben diyorum ki bu acıyı yaşadık. Bir daha tekrarını istemiyorsak yeni adımlar atalım. Biz bu dere yataklarında ister garaj, ister konut ne varsa bunları süratle kaldıralım. Biz bu konuda adımımızı atacağız. Vatandaşlarımız ile el ele vermeliyiz.. Konutlarımız en sağlıklı şekilde nerede yapıyorsak orada yapacağız. Toplu konutun ciddi gayretleri var. Derlerimizin ıslahında süratle bitireceğiz. Tavukçu Deresi'ni ıslah edildi sıkıntı yaşanmadı. Anadolu Yakasında da bu sıkıntıları yaşamak istemiyoruz. Ben bu bakımdan bu sürece verilecek destekler için teşekkür ediyorum. Yarında biz toplantılarımızı yapacağız. Değerlendirmelerimizi yapacağız ve yol haritamızı göden geçireceğiz. Meteorolojinin verdiği bilgiler çerçevesinde tedbirler alındığı gibi duyurular yapıldı ve yapılacak. Selde zarar gören vatandaşlarımızın evlerini enkaz bedeli olarak sayarız. Kira öder gibi ev sahibi olurlar. Daha modern ve kendileri için sıkıntı olmayan yerlerde yaşamalarını devam ederler." Eylül 2009 NE OLDU BİZE, BİZ TÜRK MİLLETİNE !!! Bugün yeni Şehit haberleri,önceki Şehitlerimiz dünden beri canımı sıkan, hani derler ya, burnunu sıksan canı çıkacak. gibiyim, İstanbul felaket, Trakya ha keza, ölenler, yaralananlar, maddi hasarlar, yaralılar....... VE BEN az önce TV kanallarını dolaştım, şarkılı türkülü, halaylı yayınlar hem de canlı proğramlarla. Birgün, birgece şu haberler yüzünden, üzüntüyü paylaşın ortakça, film koyun, belgesel koyun vs, bir defa saygılı olun ey millet, bir defalığına.., SADECE DİYORUM Kİ, YAZIKLAR OLSUN.. YAZIKLAR OLSUN VE TEKRAR YAZIKLAR OLSUN... 557295 Derbi kapalı gişe oynanacak... Derbi kapalı gişe oynanacak...  ’de ile arasında 12 Eylül Cumartesi günü yapılacak sezonun ilk lig derbisi kapalı gişe oynanacak. ’nda yapılacak maç için dün sabah ’ten satışa sunulan biletlerin tamamının tükendiği açıklandı. Biletix’in internet sitesinden yapılan duyuruda, ev sahibi Galatasaraylı taraftarlara ayrılan tüm biletlerin satıldığı bildirildi. Derbide konuk Beşiktaşlı taraftarlara ayrılan biletlerin ise İl Spor Güvenlik Kurulu toplantısında alınacak karar sonrası satışa sunulacağı duyuruldu. 558325 Ya satılacak ya küme düşecek! Türkiye Futbol Federasyonu, (TFF) Ankaraspor ile Ankaragücü arasında sportif rekabete gölge düşürdüğü iddiası sonrası yaşanan gelişmelerle ilgili olarak yaptırım planını yaptı. Bilindiği gibi TFF, Pazar günü bir açıklama yapmış ve iki kulübe de ihtarname çekerek günlük süre vermişti. Federasyon bu günlük süreç içinde ya Ankaragücü Genel Kurulu'nun yenilenmesine ya da Ankaraspor'un hisselerinin satışının gerçekleşmesi gerektiğini bildirmişti. Tebligatın kulüplere Pazartesi günü ulaşmasının ardından TFF'nin verdiği süre perşembe akşamı sona eriyor. TFF'nin günlük süreç içinde isteklerinin yapılmaması durumunda ise, uygulayacağı yaptırım planı belli oldu. TFF'nin ilk olarak Ankaraspor'u Perşembe akşamı PFDK'ya sevk edeceği, Cuma günü ise, Kayserispor ile hafta sonu oynaması gereken maçı ileri bir tarihe erteleyeceği öğrenildi. Bu gelişmenin ardından Ankaraspor'a bir dahaki lig maçına kadar hisselerin satışı için süre tanınacağı ifade edildi. Ankaraspor'un 19 Eylül'de oynayacağı Denizlispor maçına kadar yine hisselerin satılmaması durumunda, federasyon Ankaraspor'un maçını bir kez daha erteleyecek ve hemen ardından Mavi-beyazlı kulübü küme düşürecek. Bu gelişmenin yaşanması durumunda, Ankaraspor yöneticilerine de ağır cezalar verileceği ve uzun bir süre hak mahrumiyeti cezasına çarptırılacakları öğrenildi. Ankaraspor'un Denizlispor maçı öncesinde satış işlemini gerçekleştirmesi durumunda ise Kayserispor maçı daha sonra federasyonun belirleyeceği bir tarihte oynanacak. 558095 Merkez Bankası'nın enflasyon tahmini Merkez Bankası'nın enflasyon tahmini Diğer EKONOMİ haberlerini okumak için ... 556772 Sarkis’in ‘Site’si için geri sayım Çağdaş sanatın en önemli isimlerinden Sarkis’in “Site” adlı sergisi perşembe günü ’de açılıyor Sarkis’in Levent Çalıkoğlu küratörlüğündeki “Site” adlı sergisi, Uluslararası Bienali paralelinde, ’de ’de açılıyor. 10 Ocak’a kadar sürecek “Site”nin, İstanbul Modern’in ilk yaşayan çağdaş sanatçı sergisi olması gibi bir özelliği de bulunuyor. Serginin diğer bir önemli yanı da Sarkis’in sergide 50 yıllık yaşamının tüm evrelerini yeniden yorumlaması... Sarkis’in müzenin bir maketi üzerinde çalışarak gerçekleştirdiği tasarım, müzenin tüm mekânlarını birbirine bağlıyor. Milliyet Sanat’ın eylül sayısı için verdiği söyleşide, Sarkis serginin tasarıma dair ipuçlarını şu sözlerle anlattı: “Kapıdan içeri girmeden önce sergi girişinde Edvard Munch’un ‘Çığlık’ının bir röprodüksiyonu olacak. Ondan önce tekrar, benim şimdiki ve eski atölyemin büyük görüntüleri, duvara yapışmış olarak, görüntülerin sokak diliyle birer afişi olarak yer alıyor.” Sarkis’in 100’ü aşkın sergisinden çekilen fotoğraflar, önemli gördüğü çalışmaları ve atölyesinde biriktirdiği objeler sanatseverler tarafından görülebilecek. Bu fotoğrafların çeşitliliği konusunda Sarkis, “Mesela benim ’da yaptığım sergiyi kimse bilmez. Burada sergiden iki büyük görüntüm var. Onun yanında ’daki sergimden bir görüntüm var. Onun yanında adalarının yakınlarında bir yerden...” diyor. Sergi kapsamında, İstanbul Modern’de Süreli Sergiler Salonu’nun yanı sıra, Sürekli Sergi Salonu, Fotoğraf Bölümü, Bölümü ve Sinema’da çeşitli etkinlikler gerçekleşecek. 557488 İzmir'deki Sezen Aksu konseri iptal 'deki konseri iptal Büyükşehir Belediyesi tarafından, kentin kurtuluş günü olan Eylül kutlamaları kapsamında düzenlenen konseri, Eruh´ta şehit verilmesi ve yaşanan felaketi nedeniyle iptal edildi. Büyükşehir Belediyesi´nin, İzmir´in düşman işgalinden kurtuluşunun 87´inci yıldönümü kutlamaları etkinlikleri kapsamında Sezen Aksu bugün saat 21.30´da Gündoğdu Meydanı´nda bir konser verecekti. CHP´li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Eylül kutlamalarının yapıldığı Cumhuriyet Meydanı´ndaki törendeki konuşmasında Siirt´in Eruh ilçesinde şehit verilmesi ve ülkede yaşanan sel felaketi nedeniyle konserin iptal edildiğini açıkladı. Atatürkçü Düşünce Derneği üyeleri ve MHP ile bazı gruplar, Sezen Aksu´yu Kürt açılımı konusundaki söyledikleri nedeniyle protesto etmeye hazırlanıyordu. İnanılmaz Fiyat Hepsiburada.com da Süperhızlı gönderi ve kargo bedava 557490 Brezilya, 'kaçak cenneti' imajından kurtulmaya çalışıyor 'kaçak cenneti' imajından kurtulmaya çalışıyor  , "kaçak cenneti" imajından kurtulmak için çalışma başlattı. Suçluların sığınak yeri olmaya son vermek için "Yolun Sonu" adıyla bir başlatan Brezilya yönetimi, bu kapsamda sınır giriş-çıkışlarında kontrolü artıracak, ile işbirliğini güçlendirecek. Polis, havaalanlarında, limanlarda ve kara sınırlarında, şüpheliler hakkında uluslararası veritabanı erişim sistemleri oluşturacak ve bu kampanyayla seks turizmi ve insan kaçakçılığının da önüne geçilmeye çalışılacak. Teknolojinin en büyük silah olarak kullanılacağı kampanya çerçevesinde birçok dilde poster hazırlanacak ve suçlulara, Brezilya’nın artık bir kaçak cenneti olmadığı mesajı verilecek. Kampanya, Naziler dahil aranan birçok suçluya ev sahipliği yapan Brezilya’nın bu konumundan duyduğu rahatsızlığı gösteriyor. 558319 Bugün dünyanın sonu mu? Bugün dünyanın sonu mu? Kimi kıyamet günü habercileri bugünün, yani dokuzuncu yılın dokuzuncu ayının dokuzuncu günü, dünyanın sonu olduğu öngörüsünde bulunuyorlar. Ancak görünen ki şu ana kadar hayalkırıklığına uğradılar. Telegraph'ın haberine göre, 09/09/09 tarihi bazı karamsar kişiler tarafından insan ırkı tarihinin son günü olarak ilan edilmişti. Konu bir süredir internetteki sohbet odalarının gündem maddesini oluşturuyordu. Hatta Eylül Çarşamba günü Google'da en çok aranan 100 terim arasında 09/09/09 da yer aldı. Dünyanın başına gelecek olası felaketler arasında Cern'in parçacık hızlandırıcı deneyi sonucu oluşacak kara deliğin dünyayı yutacağı ve insanların ani bir domuz gribi salgınıyla karşı karşıya kalacağı gibi tahminler ön plandaydı. Ancak şimdiye dek meydana gelen en ilginç olaylar, bu dikkat çekici tarihten kâr elde etmek isteyen pazarlama şirketleri tarafından hayata geçirildi. Örneğin, hikâyesi kıyamet sonrası dünyada geçen "9" isimli bir animasyon filmi A.B.D'de vizyona girecek. Ayrıca yine Amerika'da oteller indirim uyguluyor ve bu tarihe özel evlilik töreni fiyatları sunuluyor. 558254 Samsunspor Trabzonspor: 0-1 0-1Murat SANDIKÇI SAMSUN,(DHA)A2 Ligi’nde bugün ’da oynanan maçta ’u 1-0 mağlup etti ’nın yanında bulunan Yan çim Saha’da oynanan karşılaşmanın 12’nci dakikasında topla ceza sahası içinde buluşan ’dan Baransel’in sert şutu direğin yanından auta gitti. İlk yarı 0-0 sona erdi. 61’inci dakikada sağ kanattan yapılan ortada ceza sahası içinde topla buluşan Ahmet, yerden sert ve düzgün vurarak deplasmanda takımını 0-1 öne geçirdi. Bu gol karşılaşmanın da skoru oldu ve  maçı 1-0 kazandı. STAT Yan Çim Saha HAKEMLER Kahraman Minnet (7), Sinan Çol (7), Mustafa Tuncel (7) SAMSUNSPOR Hüsrev (5)- Yunus Emre (5), Burak Özcan (5), Seyit (5), Burak Yeşil (5), Mustafa (6), Yunus Uzun (6), Gökhan Özer (5) (Dk.46 Abdulsamet 4), Gökhan Özkan (5), Baransel (4) (Dk.46 Mesut 4), Yavuz (5) (Dk.75 İbrahim 4) TRABZONSPOR Mücahit (6) Hüseyin (6), Şahin (6), Semih (6), Rasimcan (6), Zeki (6), Levent (6), Habib (7), Mustafa (6) (Dk.82 Sinan), Ahmet (6), Mevdudi (6) GOLLER Dk.61 Ahmet (Trabzonspor) Habib (Trabzonspor) 557928 Kartal Aslan'a hazırlanıyor! Haberi Ekle Kartal Aslan'a hazırlanıyor! Siyah-beyazlılar, teknik direktör Mustafa Denizli yönetiminde, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde basına kapalı olarak çalıştı. Milli takımlarda bulunan Nihat, İsmail, İbrahim Kaş, Holosko, Sivok, Tello, Necip Uysal ve Rıdvan Şimşek idmana katılmazken, Delgado özel programı dahilinde çalıştı. Sakatlığı bulunan Yusuf, İbrahim Toraman, Rüştü, Batuhan, Bobo ve Nobre'nin ise takımdan ayrı koşu yapıp, salonda çalıştığı bildirildi. İdmanda ısınma koşularının ardından 5'e pas ve tek pas çalışması yapan siyah-beyazlıların, şut çalışması ve yarım sahada çift devreli taktik maçla antrenmanı tamamladığı açıklandı. Beşiktaş, derbi hazırlıklarını yarın yapacağı antrenmanla sürdürecek. 557633 GS-BJK derbisinin hakemi belli oldu Turkcell Süper Lig'de Galatasaray ile Beşiktaş arasında 12 Eylül Cumartesi günü yapılacak sezonun ilk lig derbisini hakem Bülent Yıldırım yönetecek. Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, Bülent Yıldırım'ın yardımcılıklarını Bahattin Duran ile Alper Ulusoy yapacak. Ali Sami Yen Stadı'nda saat 21.00'de başlayacak dev maçın dördüncü hakemi ise Süleyman Abay. 5. HAFTA MAÇLARINI YÖNETECEK HAKEMLER AÇIKLANDI Süper Lig'de 5. hafta maçlarını yönetecek hakemler açıklandı. Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, ligde haftanın maçlarında görev yapacak hakemler şunlar: 12 Eylül Cumartesi: 21.00 Kayserispor-Ankaraspor: Abdullah Yılmaz 21.00 Galatasaray-Beşiktaş: Bülent Yıldırım 21.00 Denizlispor-Diyarbakırspor: Hüseyin Göçek 21.00 Manisaspor-Sivasspor: Fırat Aydınus 13 Eylül Pazar: 17.00 İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Trabzonspor: Bünyamin Gezer 21.00 Bursaspor-Fenerbahçe: Deniz Çoban 21.00 Gaziantepspor-Kasımpaşa: Aytekin Durmaz 21.00 Gençlerbirliği-Eskişehirspor: Mustafa Kamil Abitoğlu 21.00 Antalyaspor-Ankaragücü: Cüneyt Çakır 556848 Murray da elendi! klasmanının numaralı ismi Andy Murray, 4. turda Cilic’e3-0 mağlup oldu, final hayalleriyle geldiği Açık’a havlu attı Teniste sezonun 4. ve son turnuvası olan Açık’a dün oynanan 9. gün maçlarıyla devam edilirken, erkeklerde turnuvanın en büyük favorilerinden biri daha 4. turda elenmekten kurtulamadı. klasmanında Roger ’in arkasında ikinci durumda bulunan Büyük Britanyalı Andy Murray, Hırvat Marin Cilic’e 7-5, 6-2 ve 6-2’lik setler sonunda 3-0 yenilerek, ABD Açık’a veda etti. Basit hata yaptı İlk sette eline iki kez geçen set puanını alma şansını kullanamayan Murray, ikinci sette yaptığı hatalarla turnuvanın 16 numaralı seribaşı olan rakibinin 2-0 öne geçmesine engel olamadı. Maç boyunca etkili olan Cilic’in güçlü servislerine ve atak oyununa 3. sette de cevap veremeyen 22 yaşındaki İskoç tenisçi, korttan 3-0 mağlup ayrıldı. Clijsters geri döndü Günün tek bayanlarda sonucu merakla beklenen karşılaşmasında 4. turda ’ı eleyerek, eski günlerine döndüğünün sinyalini veren Kim Clijsters, Li Na’yı 6-2 ve 6-4’lük setlerle 2-0 yenerek, adını yarı finale yazdırdı. Belçikalı raket, böylece wildcard (özel davet) ile katıldığı turnuvada daha şimdiden büyük bir başarıya imza atmış oldu. 557151 Davutoğlu Diplomasi Trafiğinde Davutoğlu Diplomasi Trafiğinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yoğun diplomasi trafiği hız kesmiyor. Davutoğlu, bugün (09.09.2009) Mısır, Ürdün ve İran'ı kapsayan bir tura çıkıyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun ilk durağı, Mısır'ın başkenti Kahire olacak. Davutoğlu, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Moussa'nın davetine icabetle özel konuk olarak 132'inci Olağan Bakanlar Konseyi Toplantısı'nın açılış oturumuna katılacak. Ahmet Davutoğlu, toplantının açılışında Arap Birliği Dışişleri Bakanlarına hitap edecek. Kahire'nin ardından Ürdün'ün başkenti Amman'a geçecek olan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Kral Abdullah tarafından kabul edilecek. Ürdün Başbakanı Nadir Dahabi ve Dışişleri Bakanı Nasır Judeh ile temaslarda bulunacak olan Davutoğlu, daha sonra İran'ı ziyaret edecek. Davutoğlu'nun İran'daki temaslarında iki ülke ilişkilerinin yanısıra bölgesel ve güncel uluslararası konular değerlendirilecek. 558105 Devlete milyon avro miras kaldı Belçika hazinesine bu şekilde geçtiğimiz yıl 9,1 milyon Euro girdi sağlandığını kaydeden yetkililer bu rakamın her yıl arttığına dikkat çekiyor. Belçika devleti, 2007 yılında 7, 2006 yılında ise milyon Euro değerinde mal varlığına el koymuş Öldükten sonra yakınları ortaya çıkmayan vatandaşların gayrimenkulleri, banka hesapları ve tüm değerli mallarınını açık artırma yoluyla elden çıkarıp nakde çeviren devlet, üç kez resmi gazetede duyuru yapıyor. İlanlara rağmen hayatını kaybedenlerin yakınları ortaya çıkmadığı takdirde yaklaşık bir yıl sonra satış yoluna gidiliyor. Günümüzde her yedi Belçikalıdan birisi yalnız yaşarken bu rakamın 70'li yıllara oranla ikiye katlanmış olması uzmanları endişelendiriyor. Önceki yıllarda eşlerden birisinin vefatı ile dul kalanların çoğunluğu oluşturduğu 'yalnızlar' gurbu, bugün daha hiç evlenmemiş kişilerden oluşuyor. Belçika'da yalnız yaşayan her dört kişiden birisi hiç evlenmemişken, bu grubu yüzde 30 ile eşi vefat edenler ve yüzde 22 ile boşanan kişiler izliyor. Belçika'da yalnız yaşayanların büyük bölümünü kadınlar oluşturuyor. Kadınların yüzde 14,8'i yalnız yaşarken, bu oran erkeklerde bütün artışlara rağmen yüzde 13,5'te kaldığı ifade ediliyor.