599222 Polis dayağı iddiasına soruşturma Efe Şahin Doğan, birkaç gün önce Kocaeli'nin Çayırova ilçesindeki bir sitenin bahçesinde kız arkadaşıyla birlikte oturuyordu. İddiasına göre, yolda duran bir ekip otomobilinden inen iki polis onu aşağı çağırdı. 18 yaşındaki genç, neyle suçlandığını anlamaya çalışıp soru sordukça darbe aldı. Polisler Doğan'la birlikte otomobile bindirdikleri kız aradaşını da tehdit etti. Doğan'a göre polisler, kız arkadaşıyla birlikte oturmasını "uygunsuz" buldukları için hakaret edip dayak atmıştı. Kendisini darp eden polisler hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunan Efe Şahin Doğan, gece savcıya ifade verdi. Olaydan sonra Gebze Devlet Hastanesi'nce verilen "aldığı darbeler sebebiyle ölme riskinin olabileceği, vücudunda morluklar ve ödemler oluştuğu" şeklindeki raporu da savcıya sundu. polis hakkında Emniyet Müdürlüğü ve savcılığın başlattığı soruşturmalar sürüyor. 597651 2365 metrede vatan sesleri 2365 metrede vatan sesleri Irak sınırına yakın, 2365 metre yükseklikte ve stratejik öneme sahip jandarma karakolunu korumakla görevli olan bir yüzbaşı ve emrinde bulunan 40 askerin hikayesi: “Nefes: Vatan Sağolsun” beyazperdede. İSTANBUL (AA) Yönetmen Levent Semerci'nin Irak sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan 2365 metre yükseklikteki Karabal Jandarma Karakolu'nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikayesini anlattığı “Nefes: Vatan Sağolsun” adlı film bugün vizyona giriyor. Güneydoğu'da Irak sınırına yakın bir ilçedeki Komando Tugayı'nda görevli yüzbaşı ve emrindeki askerler, tipi ve karla mücadele ederek gün süren intikalin ardından telsiz röle istasyonunun bulunduğu Karabal Jandarma Karakolu'na ulaşır. Askerler, karakoldaki jandarma askerleri ile birlikte geçirdikleri günlerde acıyı, sevinci ve hasreti paylaşırlar.” GÖKTE YAŞAYAN BALONCU Walt Disney Pictures ve Pixar Animation Studios'un sunduğu haftanın tek animasyon filmi “Yukarı Bak/Up” minik seyirciler kadar yetişkinleri de sinema salonlarına bekliyor. Filmde, evine binlerce balon bağlayarak Güney Amerika'nın yaban hayatına uçan ve sonunda hayatı boyunca düşlediği büyük macerasını gerçekleştiren 78 yaşındaki balon satıcısı Carl Fredricksen'in “yukarıda” geçen hikayesi anlatılıyor. YASAK AŞKIN ÜRÜNÜ Coco Chanel'in kendi markasını kurduğu ve 20. yüzyıla damgasını vuran “Chanel No: 5” adlı parfümü oluşturduğu ilk yılları anlatan “Coco Chanel Igor Stranvinsky-Büyük Aşk” adlı dönem filmi de sinemaseverlerle buluşuyor. Filmde Chanel'i canlandıran aktris Anna Mouglalis'in giydiği bütün kıyafetler, Chanel'in gerçek hayatta giydiği ve özenle saklanan koleksiyonundan izin alınarak kullanıldı. 598819 İstanbul'da kontör dolandırıcıları kıskıvrak yakalandı İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, İstanbul il ve ilçeleri başta olmak üzere Türkiye genelinde kontör dolandırıcılığı yapmak suretiyle haksız kazanç sağladıkları belirlenen H.Ç. elebaşılığında bir suç örgütünü tespit etti. Esenyurt'ta 6, Sancaktepe'de de adrese eş zamanlı operasyon düzenleyen jandarma, suç örgütünün elebaşısı konumunda olan H.Ç. ile B.Ç, M.M.Ş, M.Ç, S.Ç, Y.Ç, A.S, S.Ç, İ.A. ve S.Ç.'yi gözaltına aldı. Zanlıların üst ve evlerinde yapılan aramalarda; 17 adet cep telefonu, 17 adet SIM kart, adet cep telefonu hafıza kartı, 16 adet cep telefonu SIM kart bloku,1 adet tabanca, adet şarjör, 32 adet fişek, adet kuru sıkı tabanca ve adet kuru sıkı tabanca şarjörü ele geçirildi. Şebeke üyelerinin, cep telefonlarından rastgele aradıkları kişilere kendilerini komiser, doktor ya da öğretmen gibi tanıtarak çeşitli yalanlar söyleyip kontör istedikleri öğrenildi. Zanlıların, bu şekilde ikna ettikleri kişilerden kontör alarak haksız kazanç sağladıkları öne sürüldü. Gözaltına alınan 10 kişi adliyeye sevk edildi. 597594 Buz dağını üfleye üfleye eritiyoruz Buz dağını üfleye üfleye eritiyoruz Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye-Ermenistan milli maçının ardından Sarkisyan onuruna verdiği resepsiyonda gazetecilerle sohbet etti. Gül ve Sarkisyan'ın Nobel Barış Ödülü alabilecekleri yönündeki değerlendirmelerin hatırlatılması ve 'Süreç Norveç'e gider mi?' sorusu üzerine Gül, 'Önemli olan tüm bölgeyi bir iş birliği bölgesi haline getirmektir. Bu sözler söylenir. Biz işimize bakarız' dedi. Gül, bölgedeki sorunların hatırlatılması üzerine de Kafkasya'ya bir bütün olarak bakmak gerektiğini söyledi ve iş birliğinin önemine dikkati çekerek daha önce dile getirdiği 'Buz dağı bir günde erimez' sözlerini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Gül, 'Yavaş ilerliyoruz. Asrın meselesi... Ama üfleye üfleye eriyor' diye konuştu. SARKİSYAN: İŞİMİZİ YAPIYORUZ Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan da Türkiye'ye gelişi nedeniyle üzerinde bir baskı hissedip hissetmediğine ilişkin soru üzerine, 'Bütün görüşleri dikkate alıyoruz. Ama işimizi kendimiz yapıyoruz' dedi. Yukarı Karabağ sorunun hatırlatılması üzerine de Sarkisyan, 'Bizde daha önemli konular var. Mesela Türk-Ermeni ilişkileri' diye konuştu. Resepsiyon sırasında Ara Koçunyan, her iki cumhurbaşkanına Genel Yayın Yönetmeni olduğu 'Jamanak' gazetesini hediye etti. Sarkisyan enerjimizi merak etti Türk taraftarının enerjisi Sarkisyan'ı şaşırttı... Sarkisyan milli maçı izlerken Gül'e “Sizin seyircilerdeki bu muazzam enerji nereden geliyor” diye sordu. Gül ise “Vallahi bizde böyle” karşılığını verdi. 598707 Caen'e oynamayan üzülür! Haberi Ekle Caen'e oynamayan üzülür! 104 ANGERS-İSTRES 1.75 Angers için bu maçın önemi büyük. Çünkü bu karşılaşma öncesi düzenlenecek organizasyonlarla 90. yaşlarını kutlayacaklar. Michael Stephan (os) ve Anthony Modeste (f) cezası nedeniyle yok. Özellikle maçta gol atan Modeste’nin yokluğunu hissedecekler. İstres’te ise Tunuslu Adel Chedli (os) cezalı. Dış sahada zorlanıyorlar. Angers bu önemli günde zor da olsa puanı almayı başarır. 105 ARLES-BASTİA 1.90 Bastia’da sakatlıklara bir yenisi daha eklendi. Ligde bütün maçlarda forma giyen Fabrice Jau’nun (os) sakatlığı nedeniyle ay oynayamayacağı açıklandı. Ayrıca Khazri de (f) cezası nedeniyle yok. Orta sahasında Thomas Ayasse’nin cezalı olduğu Arles maçlık galibiyet hasretine son vermek isteyecek. Ev sahibi ekip eksikler nedeniyle ideal kadroyla sahada yer alamayan rakibini yener. 109 CLERMONT-CAEN 1.95 Lider Caen namağlup yoluna devam ediyor. Clermont, Brest’e 2-0 yenilirken de önemli oyuncusunu kaybetti. Defansın iki önemli ismi Abdoulaye ve Madouni 2’şer maç ceza aldı. Savunması eksik ev sahibi ekip Toudic ve Nivet ile hücumda etkili olan rakibine direnemez. 110 LE HAVRE-LAVAL 1.50 Son maçını da kazanan Le Havre zirve yarışına dahil oldu. Laval maçtır kazanamıyor. Konuk ekipte Levrat (os) cezalı, Chapuis (d) ve Stinat (d) sakat. Defanstaki bu iki isim de bütün maçlarda forma giydi. Yoklukları hissedilir. Le Havre’de Le Marchand (os) cezası nedeniyle yok. Diallo ve Nikezic gibi iki etkili forvete sahip ev sahibi puana ulaşır. KERİM CAN ÖZDAL İDEAL 104 Angers-İstres 1.75 105 Arles-Bastia 1.90 109 Clermont-Caen 1.95 110 Le Havre-Laval 1.50 TOPLAM: 9.72 597902 Saba Tümer TEM'deki kazayı anlattı... Saba Tümer, TEM'de yaşanan büyük kaza anını anlattı... Tümer, "İşe doğru gidiyorduk. Arkadan bir TIR zannediyorum... Bir anda sağ tarafımdan bir darbe aldım. İleri doğru savrulduk" dedi. CNN TÜRK'te program yapan, kahkaları ile ünlü programcı Saba Tümer, canlı yayına giderken ölümden döndü. araçlardan birinin içinde olan Saba Tümer tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi Acil Servisi'nde kaza anını anlattı. Bitkin görünen ve yaşadığı şoku üzerinden atamadığı için kesik kesik konuşan Tümer, "TEM'de işe doğru gidiyorduk... Arkadan bir tır zannediyorum, herhalde freni falan patladı... Çünkü çok ağır ilerliyorduk zaten, trafik vardı, ilerleyemiyorduk daha doğrusu... Allah'tan emniyet kemerim vardı... Bir anda sağ tarafımdan bir darbe aldım. İleri doğru savrulduk" dedi. "Arabayı şöfor kullanıyordu, ben arka tarafta oturuyordum. Biz yana kaçmaya çalıştık, bütün herkesi ezdi geçti TIR. Benim olduğum taraftan çarptı TIR, ama bizden önce de herhalde birkaç yere daha çarptı. Çok hızlıydı ama..." diyen Saba Tümer, "Çarpa çarpa geliyordu... Bir ses duydum kafamı çevirmeme fırsat kalmadan zaten bize de bindirdi. Canlı yayına yetişiyorduk. Yetişemedik işte burdayız... Saat 21.00 civarıydı. Yoldan bir iki araba çevirdim ama durmadılar. Sonra bir taksi durdu. Bir hanım vardı taksi içinde. Ondan rica ettim. Beni hastaneye getirdiler" diye konuştu. Olay yerindeki diğer kaza geçirenlere bakmadığını ve sadece şöförünün durumunun iyi olduğunu bildiğini söyleyen Tümer, "Bugün hastane de kalacağım. Ağrım var ama Allah'a çok şükür onun dışında bir şey yok. Yarın da eve gideceğiz inşallah" dedi. Muayene edilen ve röntgen flmleri çekilen Tümer ile ilgili ilk açıklamayı Beyin Cerrahisi Uzmanı Dr. Tunç Öktenoğlu yaptı. Tümer'in  araç içi geçirme nedeni ile polikliniğe başvurduğunu söyleyen Öktenoğlu, Yapılan tetkiklerde hayati tehlike gösteren bir bulgu yok. Genel durumu iyi. Bilinci açık. Ancak ağır bir geçirdiği için müşahade altında kalmasına karar verildi. En aşağı bir gün gözlem altında tutulacak. Yarın ki durumuna göre karar verilecek" dedi. 598852 Gerrard ve Torres Sunderland maçında yok... ve Torres Sunderland maçında yok... ekiplerinden ’un iki yıldızı Steven ile Fernando Torres, Sunderland maçında forma giyemeyecek. Liverpool’un kilit oyuncuları olan Steven Gerrard ile golcü Fernando Torres’in kasıklarından geçirdikleri sakatlık nedeniyle yarın konuk olacakları Sunderland deplasmanında kadroda yer alamayacakları belirtildi. Bu arada sahasında Liverpool’u ağırlayacak olan Sunderland, Hollandalı orta saha oyuncusu Boudewijn Zenden’i renklerine bağladı. Zenden’in sezon sonun kadar geçerli bir imzaladığı bildirildi. ve Liverpool gibi önemli Premier Lig kulüplerinde forma giyen 33 yaşındaki Hollandalı, Sunderland formasıyla ilk maçında yarın eski takımına karşı mücadele edecek. 599052 "Obama Nobel'i hak etti" "Obama Nobel'i hak etti" ABD'nin eski başkanlarından Jimmy Carter, Başkan Barack Obama'nın Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğini söyledi. Amerikan kamuoyundaki eleştirilere katılmadığını söyleyen Carter, Obama'nın şimdiye kadar başardıklarından dolayı ödülü aldığını dile getirdi. Jimmy Carter, Başkan Obama'nın hâlihazırda üzerinde çalıştığı girişken gündemiyle, 'Nobel'i başarılarından dolayı kazanan önceki şahıslar kadar hak ettiğini belirtti. 2002 yılı Nobel Barış Ödülü sahibi olan Carter, Başkan Obama'nın, dünyadaki ABD imajını değiştirdiğini kaydederek, işkenceyi yasaklaması, dünyayı nükleer silahlardan arındırmak için çalışması ve Orta Doğu barışı için çaba göstermesinin ona bu ödülü kazandırdığını ifade etti. Ancak ödülün, Barack Obama'nın girişken gündemini de yansıttığını dile getiren Jimmy Carter, bunu gerçekleştirmesi için zamana ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. Obama'nın global çapta bir örnek oluşturduğunu vurgulayan Carter, Avrupa'daki ve dünyanın diğer bölgelerindeki ülkelerin bu ajandayı benimseyerek barışa, insan haklarına ve acıların hafifletilmesine katkı yapabileceğini söyledi. 598205 Menapoza giren kadınlar doktora gidin Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özer Öztekin, kadınların menopoza geçiş ve sonrası dönemi en sağlıklı şekilde geçirebilmeleri için yılda bir defa doktora gitmeleri gerektiğini bildirdi. Doç. Dr. Öztekin, yaptığı yazılı açıklamada, kadınların 40 yaşından sonra meme röntgeni ve ultrasonografilerini yaptırmaları gerektiğini belirtti. Kadınların menopoza geçiş ve sonrasında olası risklerin önlenebilmesi için koruyucu hekimlik bilincinin yaygınlaşması gerektiğini bildiren Doç. Dr. Öztekin, bu sayede gerekli erken önlemlerin alınabileceğini kaydetti. Bu dönemin, meme ve jinekolojik kanserlerin en sık görüldüğü dönem olduğunu belirten Doç. Dr. Öztekin, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ''Özellikle meme kanseri açısından mamografilerin, rahim ve rahim ağzı kanserleri açısından ise jinekolojik ultrasonografilerin ve smear taramalarının yapılması şarttır. Menopoza geçiş ve menopoz sonrası dönemin sağlıklı geçirilebilmesi için tüm kadınların yılda bir defa doktora gitmeleri, 40 yaşından sonra meme röntgeni ve ultrasonografilerini yaptırmaları, kalsiyumlu yiyecekleri tüketmeye özen göstermeleri, güneş ışığından yararlanmaları, günlük egzersiz alışkanlığı edinmeleri ve kilo almaktan kaçınmaları önem taşımaktadır.'' Türkiye'de menopoza girme yaşının yaklaşık 47-49, dünyada ise 50-52 yaş civarında olduğuna, menopoza girişin aniden olmadığına, yıllarca devam eden bir sürecin sonunda ortaya çıktığına dikkati çeken Doç. Dr. Öztekin, düzensiz adet kanamaları, aralıklı ateş basması ve terlemeler ile psikolojik değişiklikler hisseden kadınların teşhis için bir sağlık kuruluşuna veya bir hekime müracaat etmesi gerektiğini bildirdi. 598310 Tüm okullarda domuz gribi aşısı uygulanacak Tüm okullarda domuz gribi aşısı uygulanacak TEKİRDAĞ (A.A) Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, domuz gribi ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı'nın, tüm tedbirleri aldığını belirterek, 'domuz gribine karşı tüm okullarda aşı uygulanacak' dedi. Bakan Çubukçu, Tekirdağ'da, Hacı Ahmet Yeşil ve Mahmut Yeşil tarafından yaptırılan Çorlu Cemile Yeşil Anadolu Lisesi'nin açılış törenine katıldı. Bakan Çubukçu, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, domuz gribi ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığının, hastalığın ilk çıkışından itibaren Dünya Sağlık Örgütü'nün düzenlediği ve planladığı tedbirleri aldığını hatırlattı. Bu doğrultuda hastalığın yayılması ve bulaşabileceği ihtimaline karşılık Türkiye'de alınabilecek tedbirler konusunda toplantılar yapıldığını ifade eden Çubukçu, şöyle konuştu: 'Biz de, hastalığın görülmesi ve yayılması durumuyla ilgili kararlar aldık. Biliyorsunuz 16 milyon çocuğumuz okul çağında. 'Okullarda ne tür tedbir alabiliriz' diye görüşmeler yaptık. Hastalığın yayılması durumunda eğitimin aksamaması için telafi eğitim olarak diğer koşullarda ne yapabiliriz konusunda ekip oluşturduk. Bakanlıkta bir müsteşar yardımcısının başkanlığında kriz masası oluşturduk. farklı birim halinde; bir tanesi önleyici hizmetler anlamında diğeri de eğitimin telafi edilmesinin nasıl olacağı yönünde. Bu konuda Bakanlığımızın çok önceden duruma hakim olduğunu ve hazırlıklarını tamamladığını söyleyebiliriz.' 'BÜYÜK BİR FELAKET BEKLENTİSİ İÇİNDE DEĞİLİZ' Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile de konuştuklarını ifade eden Bakan Çubukçu, Bakan Günay'ın Türkiye ile ilgili bir takım rezervasyonların iptal edilebileceğini söylediğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: '16 vaka kontrolümüz altında. Şu anda dünyada birçok ülkede bu hastalıkla çok kapsamlı bir şekilde mücadele ediliyor. Büyük bir felaket beklentisi içinde değiliz. En iyi ve en kötü senaryolar için hazırlıklarımızı yaptık. Bütün okullarımızda domuz gribine karşı aşı uygulanacak. Bu uygulamayı Sağlık Bakanlığı yapacak. Sanıyorum ocak ayına kadar çeşitli yaş gruplarındaki öğrenciler bölüm bölüm aşılanacak. Türkiye 30 milyon civarında aşı alıyor. Bu aşılar ülkemize dönem dönem gelecek.' Bakan Çubukçu, Hayırsever iş adamı Ahmet ve Mahmut Yeşil tarafından böyle bir okulun yaptırılmasından mutluluk duyduğunu belirterek bunun örnek olmasını dilediğini söyledi. Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek, Tekirdağ'ın nüfusunun her geçen gün arttığını bildirdi. Bu sene bin 65 öğretmen 270 okulda ve 137 bin öğrenci ile eğitim-öğretime başladıklarını ifade eden Kemelek, bu yıl bin 600 dersliğin eğitime kazandırıldığını, bunlardan 600'ünün hayırseverlerin katkısıyla yapıldığı belirtti.  Hayırsever Mahmut Yeşil, okuma yazma öğrenemeden ölen annesi adına bu okulu yaptırdığını, doğduğu il olan Çankırı'ya da babasının adına bir okul yaptıracağını söyledi. Bakan Çubukçu ve beraberindekiler okulun açılışını yaparak okulu gezdiler. 598275 İzmir otomobil fuarı Kasım'da başlıyor İZFAŞ'tan yapılan yazılı açıklamaya göre, 6. kez düzenlenecek Otomobil ve Hafif Ticari Araçlar Fuarı'na, Chery, Citroen, Dacia, Daihatsu, Ford, Hyundai, Kia, Mercedes, Peugeot, Renault, Subaru, Suzuki, Toyota gibi dünyanın önemli otomobil markaları ve bu markaları pazarlayan firmaların katılımı kesinleşti. Gelecek yıla ilişkin son model otomobil ve hafif ticari araç markalarının sergileneceği fuarı ziyaret edenler, otomobil dünyasının en yenilerini görme, haklarında detaylı bilgi edinme, karşılaştırma ve satın alma olanağına kavuşacak. gün süreyle açık kalacak İzmir Autoshow'a, geçen yıl 45 marka ve firma katılmış, fuarı 42 bin kişi ziyaret etmişti. İZFAŞ Genel Müdürü Doğan İşleyen, ''Global ekonomik kriz, otomotiv sektörünü derinden etkiledi. Sektör temsilcilerimizle güçlerimizi birleştirerek, birbirimize destek oluyoruz. Krizden çıkışın yolu tanıtımı artırmak ve yeni pazarlara ulaşmaktan geçiyor. İnanıyorum ki, kriz döneminde fuarların önemi daha da ortaya çıkacak'' dedi. 597742 Baroya çağrı: Kayasu'nun avukatlık talebi kabul edilsin Grup adına açıklama yapan avukat Ercan Kanar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Kayasu lehine verdiği karara dikkat çekerek, Anayasa'nın amir hükmüne rağmen kararı uygulamayan HSYK ve İstanbul Barosu'na tepki gösterdi. Baro yönetimini darbeci zihniyetin etkisi altında olmakla suçlayan Kanar, şu görüşü dile getirdi: "AİHM, HSYK'nın kararını kanunlara aykırı bularak ihlal kararı verdi. Anayasa'nın 90. maddesine göre bu karara uymak zorunda olan HSYK, Kayasu'yu mesleğe iade etmedi. Ne yazık ki bir devlet organı gibi çalışan İstanbul Barosu da AİHM kararından sonra da başvurucunun ilk karara itirazını kabul etmedi. Her iki kurum da ulusalüstü insan hakları hukukunu ihlal etmiştir. Baro yönetiminin bu kararını protesto ediyoruz. Baroyu AİHM kararına uymaya çağırıyoruz." diye konuştu. 599011 'Bu okula nasıl sağlam raporu verildi' "Bu okula nasıl sağlam raporu verildi" Tosya İlçesinin Suluca Köyü'ndeki İlkokulun görüntüsü insan sağlığını olumsuz etkileyecek yönde. YENİ ŞAFAK TOSYA Okulları ziyaret eden Tosya İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdulkadir Şahin ile birlik te Köy muhtarı Ali Kırbaç, Öğretmen Ümit Aydın olduğu halde okulu gezdiklerinde gördükleri manzara iç açıcı olmadığını söyledi “Bizler kitap tutan ellerin çoğalması için ilçe içerisinde okuma yazma seferberliği başlattık. Bu günden itibaren okulun Köy Konağına alınması için gerekli talimatı verdim."dedi. Müdür Abdulkadir Şahin, "Duvarları çatlaklarla dolu olan, binası kapısından penceresine kullanılmaz halde olan bu okula sağlam raporu verenler, nasıl oldu da böyle bir hataya düştüler. Bizler öğrenci sağlığına ve çocukların temizlik yapmalarında gösterdiğimiz hassasiyeti bu okul içerisinde uygulayamayız.13 yavrumuzun yaşamını tehlikeye girebilir.” diye konuştu. 598746 Çocuk sayısı 2’ye düştü Çocuk sayısı 2’ye düştü Başbakan “üç çocuk”ta ısrar etse de, ’nin doğurganlık hızı 2008’de iki çocuğa düştü. Toplam doğurganlık hızı 2001’de 2,37 çocuk iken, 2008 yılında 2,10 çocuk oldu İstatistik Kurumu’nun “Doğum İstatistikleri 2001-2008 Yılı Sonuçları” açıklandı. Buna göre, 2001’de milyon 321 bin 890 doğum gerçekleşirken, 2008 yılında milyon 262 bin 333 bebek doğdu. 2001’de bin nüfus başına 20,3, 2008’de bin nüfus başına 17,8 doğum düştü.  önde 2008’de kaba doğum hızının en yüksek olduğu bölge binde 27,4 ile en düşük olduğu bölge binde 11,6 ile Batı Marmara Bölgesi oldu. 15-44 yaş grubunda bin kadın başına düşen doğum sayısını ifade eden “genel doğurganlık hızı” 2001’de binde 83,8 iken, bu hız 2008’de binde 74,2’ye düştü. ’nin verilerine göre, bir kadının doğurgan olduğu dönem (15-49 yaş grubu) boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade eden “toplam doğurganlık hızı” 2001’de 2,37 çocuk iken, 2008’de 2,10 oldu.  Bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı ikiye düştü. Yaşa özel doğurganlık hızları incelendiğinde, en yüksek doğurganlık hızı 20-24 ve 25-29 yaş grubunda görüldü. 598902 İSRAİL İLE KRİZ İSRAİL İLE KRİZ İsrail'in büyükelçisi Gabby Levy, Dairesi Genel Müdürü Ömür Şölendiz'e gerçekleştirdiği ziyarette, İsrail halkı ve ordusuyla ilgili yayınlanan bir diziden duydukları endişe ve hayal kırıklığını ilettiğini söyledi. İsrail Büyükelçisi Levy, Dışişleri Bakanlığı'na gelerek, Ortadoğu Dairesi Genel Müdürü Ömür Şölendiz ile bir araya geldi. Yaklaşık 35 dakika süren görüşmenin ardından Büyükelçi Levy, ziyaretine ilişkin basın mensuplarına açıklamada bulundu. Dışişleri Bakanlığı'na geliş nedeninin görevine yeni başlayan Ortadoğu Dairesi Genel Müdürü'ne nezaket ziyaretinde bulunmak olduğunu belirten Levy, "Ama bu fırsatı İsrail halkı ve ordusunu şeytani bir biçimde gösteren TRT-1'de yayınlanan dizi hakkında duyduğumuz endişe ve hayal kırıklığını ifade etmek için kullandım. Bu ziyareti Kudüs'teki Türk maslahatgüzarına yapılan protestonun devamı niteliğinde yaptım" dedi. Büyükelçi Levy, daha sonra Dışişleri Bakanlığı'ndan ayrıldı. 598359 Kırşehir'de domuz gribi şüphesi Kırşehir'de domuz gribi şüphesi Kırşehir'de domuz gribi şüphesi ile bir kişi müşahade altına alındı. Bir kamu görevlisi olan Ş.T.Y.(23), dün akşam yüksek ateş şikayetiyle Kırşehir Devlet Hastanesi'ne gitti. Doktorlar tarafından muayene edilen Y. domuz gribi şüphesi ile müşahade altına alındı. MÜŞAHADE ALTINA ALINAN HASTA GÜN ÖNCE ROMANYA'DAN GELMİŞ Kırşehir'de dün akşam yüksek ateşten hastaneye gelen ve domuz gribi olabileceği şüphesi ile müşahade altına alınan bayanın beş gün önce AB projesi kapsamında Romanya'ya gittiği öğrenildi. Bir kamu görevlisi olan Ş.T.Y.(23), dün akşam yüksek ateş şikayetiyle Kırşehir Devlet Hastanesi'ne gitti. Doktorlar tarafından muayene edilen Ş.T.Y. domuz gribi şüphesi ile müşahade altına alındı. Yapılan çeşitli tahliller alınarak Ankara'ya gönderildi. Konu ile ilgili bir açıklama yapan Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, yüksek ateş ve solunum yolu enfeksiyonları ile devlet hastanesine başvuran Ş.T.Y.'nin yaklaşık beş gün önce bir AB projesinden dolayı Romanya'ya gittiğini ve domuz gribi olacağı ihtimali üzerinde durduklarını belirtti. Hastanın intaniye servisinde yattığını bildiren yetkililer, belirtilerin normal grip mi yoksa domuz gribi mi olduğunun gelen tetkik sonucundan sonra belli olacağını kaydetti. 598636 Salonda el bomba tatbikatı Salonda el bomba tatbikatı pimini çekerek ceza veren Teğmenin duruşmasına devam edildi  ’da pimi çekilmiş el bombasını cezalandırma amacıyla onbaşı İbrahim Öztürk’ün eline verip, bombanını patlaması sonucu Öztürk’le birlikte askerin şehit olmasına neden olduğu gerekçesiyle tutuklanan teğmen Mehmet Tümer’in bugün üçüncü duruşması yapıldı. Duruşma salonuna getirilen el bombasıyla piminin çekilip, yerine takılması konusunda küçük bir gerçekleştirildi. Karakoçan İlçesi Koçyiğitler Piyade Taburu’nda harekatının sürdürüldüğü 17 Ağustos 2009 tarihinde Teğmen Mehmet Tümer, emirlerini yerine getirmediği gerekçesiyle cezalandırmak amacıyla piyada onbaşı İbrahim Öztürk’ün eline verdiği pimi çekilmiş patlamıştı. Patlamada Öztürk ile birlikte piyade çavuş İbrahim Yaman, piyade onbaşı Ali Osman Altın ve er Mesut Bulut şehit olmuştu. Olayın ardından, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak’ suçlamasıyla tutuklanan Teğmen Mehmet Tümer'in Elazığ 8’inci Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ndeki yargılanmasına bugün de devam edildi. Duruşmaya tutuklu yargılanan Teğmen Mehmet Tümer, şehit Piyade Onbaşı İbrahim Öztürk’ün babası Hacı Öztürk, şehit er Mesut Bulut’un babası Sinan, annesi Mevlüde ve amcası Bedir Bulut katıldı. Bugünkü duruşmada madde imha ve eğitim uzmanı iki bilirkişi dinlendi. Patlayıcı madde imha uzmanı Astsubay Başçavuş Murat Tütüncü, olayda kullanılan içi boşaltılmış M26 tipi el bombasının getirdiği mahkemede, el bombası hakkında bilgi verdi. Bu el bombasının patlaması anında 15 metre yarıçapını etkisiz hale getirdiğini, 230 metreye kadar parçalarının ulaştığını anlatan astsubay Tütüncü, “El bombası patladığında, bombadan tek parça kalmaz. Böylesi bir durumda mühimmatın arızasından kaynaklı olduğunu düşünürüz. Ancak pim ve maşaya ulaşılabilinmiş ise bu patlatılmıştır” dedi. PİM TEKRAR TAKILMAZ  Astsubay Tütüncü’nün konuşmasından sonra mahkeme heyeti, şehit asker yakınlarına sorularının olup olmadığını sorması üzerine, Şehit İbrahim Öztürk’ün babası Hacı Öztürk, Teğmen Mehmet Tümer için, “Okulda bombanın patlayıp patlamadığını öğrenmemiş mi? Oğlum yanına gittiğinde, ‘komutanım 75 günüm kaldı’ dediğinde acaba aklına bir şey gelmedi mi?” diye sordu. Mahkeme heyeti, şehit yakınlarının bomba uzmanı bilirkişi astsubay Murat Tütüncü’ye sorularının olup olmadığını tekrar sordu. Şehit yakınları sorularının olmadığını belirtti. Müdahil avukat Özgür Murat Büyük, “Pimi tekrar takmak olağan mıdır?” sorusuna, astsubay Tütüncü, “Pimi çekildikten sonra pim takılırsa güvenli hale gelir. Ancak emniyet gerekçeleriyle pimi çekilmiş bombaya pim tekrar takılmaz. Bomba atılır” dedi. SALONDA EL BOMBASI TATBİKATI  Mahkeme salonuna getirilen içi boşaltılmış el bombası, mahkeme heyetine ve davayı takip edenlere, uygulamalı olarak piminin çekilmesi, çekildikten sonra mandalın gevşetilmesi, mandalın ne kadar gevşetilebileceği, mandalın bırakıldıktan sonra ne kadar mesafeye fırlatılmasığ gerektiği Astsubay Tutuncu tarafından tek tek gösterildi. Sanık avukatı Behiç Şahin, el bombasını alarak pimi bir defada yerine takıp güvenli hale getirdikten sonra, pimi tekrar çekip izleyici sıralarından almış olduğu bir kürdanı, pim yerine takıp el bombasının güvenli hale getirildiğini ıspatlamaya çalıştı. Avukat Behiç Şahin’in isteği üzerine, patlayıcı madde imha uzmanı astsubay Başçavuş Murat Tütüncü’den, mandalın basma kuvvetiyle ilgili bilgi vermesini istedi. Astsubay Tütüncü, bu bilgileri toplayıp mahkeme heyetine sunacağını söyledi. FIRSAT EĞİTİMİ VARDIR  Bilirkişi olarak dinlenen eğitim uzmanı Merkez Komutanı Piyade Albay Erhan Alişar, mahkeme heyetinin “Fırsat eğitimi var mıdır” sorusuna “Fırsat eğitimi vardır. İç güvenlik harekatı talimatnamesinde yazar. Özellikle eğitimde görülen eksikliklerin giderilmesi, önceden yapılmış olan ve sık tekrarı yapılmayan programa bağlı olmaksızın yapılan eğitim çeşididir” dedi. Mahkeme başkanın “El bombası pimi çekildikten sonra birinin eline verilerek fırsat eğitimi yapılır mı?” sorusuna Albay Alişar, “Birincisi teorik olarak fırsat eğitiminin hangi konuları kapsadığı başlıca bir düzenlemesi yoktur. Dava konusunda değerlendirdiğimizde komutanın eksik gördüğü herhangi bir konuda fırsat eğitimi yaptırabilir. Bir eğitimci gözüyle baktığımda görevdeki birlik komutanı, pusu yahut görevin bir zaafiyeti elde etmişse, uyuma söz konusu ise personelin ve istirahat saatlerini yeniden düzenleyebilir, sözlü ikazlarda bulunabilir. Gerekiyorsa görev dönüşü cezai işlemleri bir üst makamlara bildirebilir. Fırsat eğitimi nezaretçi nezaretinde yapılır. Eğitimin emniyet basamağı alınmadığı taktirde eğitim sonlandırılır” diye yanıtladı. AVUKAT İLE ALBAY ARASINDAYİ DİYALOG  Duruşma bir süre, müdahil avukatı Özgür Murat Büyük ile bilirkişi eğitim uzmanı Albay Alişar arasında soru cevap şeklinde geçti. Avukat Büyük: “Pimi çekilmiş bomba ile eğitim yaptınız mı, ya da gördünüz mü?” Albay Alişar: “Ben bizzat el bombasının pimini çekerek her hangi bir askere verildiğine şahit olmadım.” Avukat Büyük: “El bombasının pimi çekildikten sonra ne yapılması gerekir?” Albay Alişar: “İç güvenlik herakatında bir bombanın pimi çekilmiş ise ila saniye arasında atılması gerekir.” Avukat Büyük: “Pimi çekilmiş bir el bombası, bir askere verilip, mevziine git ben gelip takacağım demek, bir eğitim midir?” Albay Alişar: “Sıradışı bir eğitim tanımını zorlayan bir uygulamadır.” Avukat Büyük: “Pimi çekilmiş el bombasının, piminin takılması olağan bir durum mudur, takılması kolay mıdır, emniyet açısından takmak mı tercih edilir, atılması mı tercih edilir?” Albay Alişar: “Pimi çekildikten sonra geri dönüşü yoktur. Aksi halde emniyet sağlanmadığı için eğitim sonlandırılmalıdır.” Albay Alişar’ın bu cevabından sonra söz alan sanık Teğmen Mehmet Tümer’in avukatı Behiç Şahin, “İç güvenlik harekatında her şey kitaplarda yazıldığı gibi midir” sorusuna ise Albay Alişar, “Asker 24 saat silahıyla, mühhimatıyla beraberdir. Her şey istendiği gibi olmayabilir” dedi. Avukat Behiç Şahin’in, “El bombası silah mı caphane, mühimmatı mı olduğunu, Kara Kuvvetleri Yönergesi 31/7’de yer alan el bombası konusunda mevziide nasıl davranılacağı belirtilmiştir. Biz mahkeme heyetinden yönergelerin getirilmesini talep ediyoruz” dedi. KABAK TEĞMENİN BAŞINA PATLADI  Duruşmanın sabah görülen bölümünün sonunda konuşan sanık avukatı Behiç Şahin, ilginç tespitlerde bulundu. Yaşanan olayı faci olarak değerlendiren Avukat Şahin, şunları söyledi: “Harp Okulu'ndan bir yıl önce mezun olmuş 56 günlük teğmen. Sorumluluk zincirine baktığınız zaman kabak 56 günlük teğmenin başına patlıyor. Tanık olarak dinlediğimiz askerlerin hallerini gördük. Kaç saat uyuduklarını sorduk. Biz soru sorarken bile gözleri başka yere bakıyordu. Bir çoğunun ruh hali bozuk. Bizim başımızda bir bela var. 25 yıldır savaşıyoruz. Ne ile savaştığımızı da bilmiyoruz.” Avukat Şahin, şehit yakınlarını göstererek “Belki de bize karşı hasımane davranıyor olabilirler. Bizim içimiz yanıyor bu iş bir facia” dedi. Kara Kuvvetleri yönergelerinin getirilmesi için duruşmaya ara verildi. 597677 Maçı değil, doya doya liderleri seyrettim 16 yıl önce MHP'nin merhum lideri Alparslan Türkeş ile dönemin Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter Petrosyan'ı biraraya getiren Samson Özararat maç için Bursa'ya gelmişti. Karşılaşmayı izlerken yaşadıklarını Za-man'a anlatan Özararat, cumhurbaşkanları ile taraftarların yan yana olmasından mutluluk duyduğunu söyledi. "Ben maçı değil uzun bir aradan sonra bir araya gelen iki ülkenin liderlerini doyasıya seyrettim." diyen Özararat, Gül ile Sarkisyan'ın cesaret örneği sergilediğine dikkat çekti ve ekledi: "Bu, bir dönüm noktasıdır." Bundan birkaç yıl önce böyle bir maç vesilesiyle iki ülkenin cumhurbaşkanlarının bir araya geleceğinin hayal bile edilemeyeceğini söyleyen Özararat, "Ama bakın bu buluşma gerçekleşiyor. Gerçekleştiği zaman bunlar neden daha önce yapılmadı diye düşündürecek kadar gelişmeler oluyor. Daha önce bir araya gelmek çok mu zordu?" diye iç çekiyor. Normalleşme sürecinin ara verilmeden devam ettirilmesi gerektiğini ifade eden Özararat, "Devlet başkanlarının bu iradeleri ve enerjileri inşallah hep böyle devam eder." temennisinde bulundu. İki ülke arasında hem diplomasi hem de komşuluk ilişkileri adına önemli adımlar atıldığına dikkat çekerek, bu kazanımların iç politika arenasında harcanmaması uyarısında bulundu. Diyalog sürecinin daha önce başlatılması gerektiğini ifade eden Özararat, iki ülke arasında yaşanan bu gelişmelerin başlangıcının Alparslan Türkeş ile başladığını savundu. Türkeş'in sorunların diyaloglarıyla çözülebileceğine inan biri olduğunu belirten Özararat, zaman yapılan çalışmaların karşılıklı güven eksiliğinden dolayı amacına ulaşamadığını söyledi. Karşılıklı güven ortamının bu süreçle oluşmaya başladığını belirten Özararat, sözlerini şöyle tamamladı: "Karşılık güven ortama oluşturulmaya çalışılıyor. Bu beklenti gerçekleştikten sonra sorunlar diyalog ilkesine göre eşit şartlarda çözülmesi gerekir." 597416 AYM, avukatlık sınavını iptal etti CHP, 5558 sayılı ''Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''un iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açmıştı. Yüksek Mahkeme, bugünkü toplantısında, davayı esastan görüşerek karara bağladı. Heyet, Kanun'un, ''avukatlık stajının ardından mesleğe başlayabilmek için getirilen sınav şartını yürürlükten kaldıran'' 1, Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğini öngören ve Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu'nun yürüteceğini öngören 3. maddesini iptal etti. 598374 Türk basketbolunun ilkleri ve rekorları Türk basketbolunun ilkleri ve rekorları Beko Basketbol Ligi 44. yaşına girerken, Türk basketbolunda, birçok ''ilk''ler ve ilginç rekorlar bulunuyor. Türk basketbol tarihinin en önemli yıldızlarından Erman Kunter, 153 sayı ile bir maçta en fazla sayı atan oyuncu oldu. Kunter, 1988 yılında Fenerbahçe formasıyla Hilalspor karşısında 153 sayı atarak rekor kırarken, ilk yarıda attığı 81 sayıyla, bir devrede en fazla sayı üreten basketbolcu olarak da tarihe geçti. BUDANUR'UN REKORU Beşiktaşlı Hüdai Budanur da kırılması güç bir rekoru elinde bulunduruyor. 1957 yılında İstanbul Spor ve Sergi Sarayı'nda yapılan İstanbul Ligi maçında Beşiktaş, İstanbul Karagücü'nü 110-56 yenerken, Budanur, siyah-beyazlıların 110 sayısını da tek başına attı. NBA'DEKİ İLK TÜRK, MİRSAD Fenerbahçe Ülker'de forma giyen Mirsad Türkcan, ABD Profesyonel Basketbol Ligi'nde (NBA) oynayan ilk Türk basketbolcusu olarak tarihe geçti. 1998 yılında ilk kez Houston Rockets'e transfer olan Mirsad, NBA'de fazla oynama şansı bulamadı. 2001-2002 sezonunda CSKA Moskova takımında forma giyen Mirsad Türkcan, Avrupa Ligi normal sezonunda en değerli oyuncu (MVP) seçilen ilk Türk basketbolcu oldu. Mirsad Türkcan, Fenerbahçe Ülker'in Ocak 2008'de deplasmanda İtalya'nın Lottomatica Roma ile yaptığı maçta 1000 ribaunt barajını aşarak, ULEB Avrupa Ligi tarihine geçti. Basketbolda 2000 yılından bu yana düzenlenen ULEB Avrupa Ligi'nde 1000 ribaunda ulaşan ilk oyuncu olan Mirsad Türkcan, Lottomatica Roma karşısında 13 ribaunt alarak, toplam ribaunt sayısını 1007'ye taşıdı. EN FAZLA ÜCRETE İMZA ATAN TÜRK OYUNCU HİDAYET NBA takımlarından Sacramento Kings tarafından sezon önce seçilen Hidayet Türkoğlu, Mirsad'dan daha başarılı bir performans sergileyerek, NBA'de en fazla oynayan Türk oyuncu durumunda bulunuyor. 2008-09 sezonu sonunda Orlando Magic'ten ayrılıp, Toronto Raptors ile yıllığına 53 milyon dolara anlaşan Hidayet, 2004 yılında Utah Jazz ile yıllık 50 milyon dolara sözleşme imzalayan Mehmet Okur'u geçerek, tarihte en fazla ücrete imza atan Türk oyuncu ünvanını da eline geçirdi. NBA'DE İLK ŞAMPİYONLUK YAŞAYAN OYUNCU MEHMET OKUR 2003-2004 sezonunda Detroit Pistons'ta şampiyonluk sevincine ulaşan milli basketbolcu Mehmet Okur ise NBA'de şampiyonluk yaşayan ilk Türk oyuncu. Mehmet Okur, ayrıca Batı Konferansı'nda daha önce All-Star'a seçilen ancak sakatlığı nedeniyle oynayamayan Allen Iverson'un yerine kadroya girerek, NBA tarihinde All-Star maçına çıkan ilk Türk sporcu olarak da tarihe geçti. Las Vegas'taki Thomas Mack Arena'da 18 Şubat 2007'de yapılan All-Star'da, Mehmet maçta yer aldığı 14 dakika 43 saniyede sayı attı, ribaunt aldı ve de asist yaptı. İLK AVRUPALI GRANİT Avrupa'ya transfer olan ilk Türk basketbolcu ise Yalçın Granit oldu. Granit, Fransa'nın Racing Paris takımında oynamıştı. Fenerbahçe'den sezon önce Yunanistan'ın AEK Atina takımına giden İbrahim Kutluay ise ilk kez bir Yunan takımına transfer olan Türk oyuncu olmuştu. 2001-2002 sezonunda Panathinaikos ile Avrupa Ligi şampiyonluğuna ulaşan İbrahim, bu kupayı kaldıran ilk Türk basketbolcu olarak tarihteki yerini aldı. 2007 yılında İspanya'nın Real Madrid takımıyla ULEB Kupası'nı kazanan Kerem Tunçeri de ilk kez bu kupada şampiyonluk sevinci yaşayan Türk basketbolcu oldu. Panathinaikos, Avrupa Ligi finalini Hüseyin Beşok'un takımı Maccabi Elite Tel Aviv ile oynarken, ilk kez Türk basketbolcu Avrupa Ligi finalinde karşı karşıya geldi. AVRUPA'DAKİ İLK TÜRK ANTRENÖR ATAMAN Avrupa'da profesyonel liglerde bir takım çalıştıran ilk antrenör ise Ergin Ataman oldu. 2001-2002 sezonunda İtalya'nın Montepaschi Siena takımını çalıştıran ve takımına ilk sezonunda Avrupa Raimundo Saporta Kupası'nı kazandıran Ataman, bu kupayı kaldıran ilk ve tek Türk antrenör olarak tarihte yerini aldı. EFES PİLSEN'İN İLKLERİ Efes Pilsen, 1996 yılında Avrupa Radivoj Koraç Kupası'nı müzesine götürerek, ilk kez bu spor dalında Avrupa kupası kazanan Türk takımı olma başarısını gösterdi. Lacivert-beyazlılar, Avrupa kupalarında finale çıkan ilk takım olma özelliğini de taşıyor. 1993 yılında da Avrupa Kulüpler Kupası'nda final oynayan Efes Pilsen, Torino'da Yunan rakibi Aris'e 50-48 yenilmişti. Efes Pilsen, 1999-2000 sezonunda da Avrupa Ligi'nde ''Dörtlü Final''e kalıp, Avrupa üçüncüsü olarak bir ilke daha imza attı. NBA TAKIMIYLA MAÇ YAPAN İLK VE TEK TÜRK TAKIMI EFES PİLSEN Efes Pilsen bir NBA takımıyla maç yapan ilk ve tek Türk takımı. NBA'in davetlisi olarak 2006 yılında ABD'ye giden lacivert-beyazlılar, 11 Ekim 2006'da Denver Nuggets ile yaptığı hazırlık maçıyla, bir NBA takımıyla karşılaşan ilk Türk ekibi oldu. Efes Pilsen, NBA'deki ikinci hazırlık maçında 13 Ekim 2006'da Golden State Warriors ile oynadı. TÜRKİYE'DE MAÇ YAPAN İLK NBA TAKIMI MİNNESOTA TİMBERWOLVES NBA ile Avrupa Basketbol Ligleri Birliği'nin (ULEB) yaptığı anlaşma gereği İstanbul'a gelen NBA takımlarından Minnesota Timberwolves, Ekim 2007'de Efes Pilsen ile özel bir maç yaptı. EA Sports'un organizasyonu ''NBA Europe Live Tour 2007'' kapsamında çeşitli etkinliklerde bulunmak üzere İstanbul'a gelen ve burada yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Minnesota Timberwolves'ın, Efes Pilsen ile yaptığı maçla ilk kez bir NBA takımı Türkiye'de maç oynadı. Efes Pilsen de Türkiye'de bir NBA takımıyla karşılaşan ilk Türk takımı unvanını aldı. RECEP ANKARALI DA TARİHE GEÇTİ Efes Pilsen ile Minnesota Timberwolves arasındaki karşılaşmada görev yapan Türk hakem Recep Ankaralı da tarihe geçti. Recep Ankaralı, bir NBA takımının maçında görev yapan ilk Türk hakem oldu. Karşılaşmada ABD'den gelen NBA hakemleri Jack Nies ve Luis Grillo, Recep Ankaralı ile birlikte karşılaşmayı yönetti. DİĞER ''İLK'' VE REKORLAR Türkiye ilk kez 1949 yılında Kahire'deki Avrupa Şampiyonası'na katıldı. 1951 yılında 7. Avrupa Şampiyonası'nda Türk hakem İzzettin Somer, Avrupa Şampiyonası finalini yöneterek, bu alanda bir ilke imza attı. 1959 yılında Türkiye tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası'na ev sahipliği yaptı. 1961 yılında Galatasaray, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası ilk turunda, Yunanistan'ın Pire Olympiakos takımını maçta da yenerek, Avrupa kupalarında tur atlayan ilk Türk takımı oldu. 1980 yılında Eczacıbaşı Erkek Basketbol Takımı, Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nda çeyrek finale yükselen ilk Türk takımı oldu. 1981 yılında Avrupa Karması'na seçilen ilk Türk oyuncu Efe Aydan. ABD'de Evansville Üniversitesi takımıyla NCAA play-off'larında oynayan ilk Türk oyuncu Emir Turam. Uluslararası alanda ilk milli maç Yunanistan ile 24 Haziran 1936'da yapıldı. Beyoğlu Halkevi Salonu'nda yapılan maçı, Türkiye 49-12 kazandı. Uluslararası alanda ilk resmi maç ise Şili ile Ağustos 1936'da oynandı. Berlin Olimpiyatları'nda yapılan maçı Türkiye 30-16 kaybetti. 1956 yılında yapılan ilk gençler Türkiye birinciliğini Fenerbahçe kazandı. Türkiye, Sofya'da 1960 yılında yapılan Balkan Şampiyonası'na ilk kez katıldı. Türkiye, 1981 yılında Balkan Şampiyonu oldu. Levent Topsakal, Türkiye-İrlanda yıldız milli maçında 78 sayı atarak, milli formayla bir maçta en çok sayı atan oyuncu unvanını aldı. 2001 yılında Türkiye'de yapılan 32. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda (A) Milli Takım ilk kez Avrupa ikincisi oldu. (A) Milli Takım, 2002 yılında ilk kez Dünya Şampiyonası'nda mücadele etti ve 9. oldu. 597755 MHP'li vekiller Bursa stadının kapısından geri döndü Bayrakların içeriye alınmadığını gören MHP'li vekiller, stadın kapısından geri döndü. İçeriye sadece Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş girdi. MHP'li Bursa milletvekilleri Hamit Homriş, Necati Özensoy, İsmet Büyükataman ile İzmir Milletvekili Erdal Sipahi ve Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu maça girmekten vazgeçti. Hamza Hamit Homriş, Bursa Valisi Şahabettin Harput'un, "Azerbaycan bayraklarıyla stada girmek yasak değil." açıklamasının ardından maça gitmek için Bursa'ya hareket ettiklerini belirterek, "Doğrusu stat çevresinde gördüğümüz tablo hiç hoş değildi. Azerbaycan bayrakları polis zoruyla vatandaşın elinden alınıyordu. Tadımız kaçtı. İçeri girmekten vazgeçtik." dedi. 597899 Polise taş askere selam Polise taş askere selamPolisle çatışan göstericiler askeri aracın geçişi sırasında eyleme ara verip el salladılar. ’de göstericiler, yollara barikatlar kurup polise attı. Göstericiler, askeri araçların geçişi sırasında ise eyleme ara verip Mehmetçiklere el salladı. Hakkâri’nin çeşitli mahallelerinde yollara barikat kurarak molotofkokteyli atan göstericilere, polis müdahale etti Alınan bilgiye göre, Bağlar, Dağgöl, Medrese ve Keklikpınar mahallelerinde toplanan ve çoğunluğu çocuklardan oluşan göstericiler, yollara barikat kurarak izinsiz gösteri yapmak istedi. Polisin müdahalesiyle karşılaşan göstericilerin, güvenlik güçlerine molotofkokteyli ve taşlarla karşılık vermesi üzerine, grubu dağıtmak için kullanıldı. İzinsiz gösteri nedeniyle birçok kişi evine gitmekte güçlük çekti. Keklikpınar Mahallesi’ndeki göstericiler, yoldan geçen askeri araçlarda bulunan Mehmetçiklere el salladı. Eyleme ‘asker’ molası Askeri araçlar geçinceye kadar eylemlerine son veren göstericiler, araçların geçişi tamamlandıktan sonra eyleme devam etti. ekipleri, mahalle yollarını ulaşıma kapatarak ara sokaklara dağılan göstericilerin yakalanması için bölgede geniş çaplı araştırma başlattı. 598767 Erkekler çorbacıda siyaset yapıyor Erkekler çorbacıda yapıyor Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Kavaf, ’nde dün katıldığı bir kongrede, siyasetin komisyonlarda el kaldırmak olmadığını, erkekler tarafından gece yarısından sonra çorbacıda yapılan bir iş olduğunu, bunun da kadınların siyasete girmesini engellediğini söyledi  Kavaf, bir kadının siyasi partilerde bir yere aday olabilmesi için üniversite mezunu olma, yabancı dil bilme gibi standartlar arandığı halde erkeklere böyle bir kriter konmadığını da anlattı. 598771 Hükümetin omurgası bütün kat yerlerinden kırıldı Hükümetin omurgası bütün kat yerlerinden kırıldı MHP grubunda, milletvekilleri ve davetliler yakalarına Türk ve Azerbaycan bayrakları taktılar.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Bahçeli’nin Meclis grubundaki konuşması ardından ’daki maça bayrağı getirme yasağı kaldırıldığı gözlenirken, hedefte bu kez Baykal da vardı Genel Başkanı Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genel Başkanı arasındaki mektuplaşma sonrasında önümüzdeki günlerde gerçekleşecek görüşmeyi, “Yıkım troykası tamamlandı” diye değerlendirdi. Spordan kirli elinizi çekin: arasındaki futbol maçına yönelik önlemleri eleştiren Bahçeli, “Ermenileri üzmemek için bayrağını sahaya sokmuyorsunuz ama Azerbaycan bayrağı ’de. Bir tepkiye mahal vermemek için seyircilerin seçilerek içeriye alınmak istenmesi gibi arayışlar AKP zihniyetinin aczini göstermektedir. Spordan siyasetinizin kirli ellerini çekin. Bursalıdan korkmayın. ’nın tertemiz insanlarını milli meselelerde tehdit görmeyin. Bursa’mızı teslimiyetinize basamak ve mekân olarak kullanmayın” diye konuştu. Yabancılara eğile büküle kat kat: Protokollere ret oyu vereceklerini açıklayan Bahçeli, Başbakan ve hükümetin omurgasının yıllardır yabancılar karşısında eğile büküle bütün kat yerlerinden kırıldığını savundu. MHP lideri, TBMM’nin protokollere direnmesi halinde Türkiye’nin “oyun bozan taraf” olarak suçlanacağını belirterek, bunun soykırımın tanınması kampanyasına yeni bir ivme kazandırabileceğini kaydetti. Yıkım troykası tamamlanacak: Bahçeli, Baykal hakkındaki eleştirilerini şöyle sürdürdü:“Belki de böylelikle, Başbakan’ın ifade ettiği gibi ‘bağcıyla uğraşmayacaklar ve üzümü beraber yemeye’ başlayacaklardır. Taşlar yerine oturacak ve ‘yıkım troykası’ bu yolla tamamlanacaktır. Ve, fotoğraf karesinde eksik parça da yerini alacak, Meclis kürsüsü önünde poz veren AKP ve ’nin arasına CHP de girecektir. Baykal, sindirim sistemine dahil oldu. Görüşmenin kameraya kaydedilmesi CHP’yi sürecin sorumluluğundan kurtarmaz.” Bahçeli, ’ın ’dan sığınma talebinde bulunduğu anımsatılınca, hayatında, sonradan siyasi hayatta önemli görevler üstlenmiş bir kişinin ülkesini terk ederek bir başka ülkeye sığınması siyasi ahlakla, toplum ahlakıyla ve vatanseverlikle bağdaşmayan davranıştır. Tasvip etmiyorum” dedi. 598368 Japon anne çocuklarına kavuştu Japon anne çocuklarına kavuştu Japon Akemi Saman'ın Gaziantepli eşinden olan çocuklarını almak için yaptığı başvuru üzerine savcılığın talimatıyla eve giden polis ekipleri, ailenin direnişiyle karşılaştı. Polis, itfaiye aracıyla çıktığı balkondan eve girip çocukları aldı. 10 yıl önce Japonya'ya giden ve müteahhitlik yapan Gazi Saman, Akemi Saman ile evlendi. Daha sonra bu evlilikten iki çocuğu olan çift ayrılma kararı alınca Gaziantep'e geldi. ay burada kalan çift yaklaşık hafta önce Japonya'ya geri döndü. Tekrar Gaziantep'e dönen anne Akemi Saman burada avukatıyla birlikte çocuğunu almak için Cumhuriyet Savcılığına başvurdu. İddiaya göre, Cumhuriyet Savcılığı, Ayşe Saman (5) ve Hanifi Saman'ın (3) anne Akemi Saman'a teslim edilmesi için talimat verdi. Polis çocukları almak için gittiği Şubat Mahallesi'nde ailenin tepkisiyle karşılaştı. Savcılık kararıyla evden çocukları alacağını söyleyen polis eve alınmadı. Bunun üzerine polis, itfaiye ekiplerinden yardım isteyerek çocukları almak istedi. Bu sırada Japonya'da bulunan baba Gazi Saman yakınlarını arayarak çocuklarının kimseye verilmemesini istedi. İlk uçakla geleceğini söyleyen baba Gazi Saman yetkililerin kendisine biraz zaman vermesini istedi. Baba Gazi Saman ile konuşan yakınları, "Çocukların durumu iyi sen merak etme. Gazi balkondan içeri girdiler yapacak hiçbir şeyimiz yok ve her taraf polis. Yani burayı görsen elimizden gelen bir şey yok" dedi. Savcılığın talimatıyla gelen polis ekipleri, olay yerine gelen itfaiye ekipleriyle 4. kata çıkarak balkondan eve girip çocukları aldı. Bu sırada çocuğu vermek istemeyen aile polise direnmeye devam etti. Baba Gazi Saman'ın beklenilmesini söyleyen yakınları polise engel olamadı. Çocukları alan polis olay yerinden uzaklaşmak isteyince Saman ailesi çocuğu polis otosundan almak için çabaladı. Çocuklar daha sonra Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Daha sonra Çocuk Polisi'ne gelen Saman ailesinin avukatı Hüseyin Çolak, yetkililerle görüştü. Sahte evraklar düzenlenerek çocuğun evden alındığını ileri süren Çolak, "Baba ay önce Gaziantep'e geliyor arkasındanda anne çocukları alarak Gaziantep'e geliyor. Daha sonra baba Japonya'ya dönüyor işlerini halletmek için. Daha sonra anne gidiyor ve çocuklar burada babaannesine bırakılıyor. Daha sonra anne bir takım sahte evraklarla burada savcılığa müracaat ederek, bizce yasal olmayan bir şekilde gecenin bir saati, hiçbir şekilde çocuk hakları sözleşmesine uymayan bir şekilde çocukları evden alıyorlar. Bizce bu yanlış ve gerekli müracaatlarımızı hemen yapıyoruz. Annenin yapmak istediği çocukları buradan alıp Japonya'ya gitmek. Orada da çocuğu bir daha babaya göstermemek. Bunu engelleyeceğiz inşallah. Onlar hemen şuanda gitmek istiyor ama engellemeye çalışıyoruz" dedi. Çocukların amcası Ahmet Albayrak, hiçbir sorun yokken çocuğun polis zoruyla evden alındığını ileri sürerek, "Türkiye geldiklerinde ikisi de anlaşarak çocukları burada bıraktı. Kendileri de Japonya'ya gitti. Aradan bir hafta sonra Akemi mahkeme kararıyla çocukları polis zoruyla aldı. İtfaiye geldi polis geldi, çilingirci geldi zoraki çocukları aldılar. Aslında buna hakları yoktu. Çünkü çocukların babaları burada değil. Baba şuanda buraya geliyor ve çocukları mahkeme kararıyla tekrar almak istiyoruz. Beraber bizim evimizde kalıyordu. Biz çocuklarımızın örf ve adetlerine göre yetişmesini istiyorduk. Japon annede bunu istemediği için mahkeme kararıyla çocuklarını almak istiyor. Babası yarın öğle uçağıyla buraya geliyor. Kendisi yaklaşık 10 yıldır orada müteahhitlik yapıyor. Çocukların psikolojisi çok kötü şuanda büyük annelerine sarılar teselli olmaya çalışıyorlar. Türk örfe adetlerine göre çocuklarımızı büyütemeyecekler. Çocuğun bu ülkeden çıkmasını istemiyoruz" dedi. Öte yandan, çocuklarına kavuşan anne Akemi'nin mutluluğu yüzüne yanırken, sağlık kontrolü için hastaneye götürülen çocuklar annelerin kucağında kameralara el salladı. 598795 Beşiktaş-Kasımpaşa 15. Randevuda Beşiktaş-Kasımpaşa 15. Randevuda Geride kalan 14 lig maçından 11'ini Beşiktaş kazanırken, maç berabere sonuçlandı, Kasımpaşa henüz galibiyet elde edemedi. Yayına Giriş: 16.10.2009 14:17:12 Güncelleme: 16.10.2009 14:17:12 Beşiktaş ile Kasımpaşa, Turkcell Süper Lig'de yapacakları maçla birlikte, lig tarihinde 15. kez karşı karşıya gelecek. İki takım arasında ligde geride kalan 14 maçta siyah-beyazlıların büyük üstünlüğü göze çarpıyor. Geride kalan 14 lig maçından 11'ini Beşiktaş kazanırken, maç berabere sonuçlandı, Kasımpaşa henüz galibiyet elde edemedi. Beşiktaş'ın lig maçlarındaki toplam 29 golüne, Kasımpaşa sadece golle yanıt verebildi. Bu arada, Beşiktaş ile Kasımpaşa, aşamalı olarak oynanan 1962-1963 sezonunda hem beyaz grupta, hem de final grubunda birlikte yer alınca, bir sezonda birbirleriyle toplam maç yapmış oldular. 597942 İnsan Hakları Komisyonu 'Ceylan' için devrede Diyarbakır'ın Lice ilçesinde patlama sonucu ölen için İnsan Hakları Komisyonu harekete geçti. Komisyon Başkanı Zafer Üskül, ilgili savcılık nezdinde girişimde bulundu; hazırlanan raporu istedi. Savcılığın olayın ardından hazırladığı rapor ile konuyla ilgili belge ve bilgiler gelecek hafta komisyona ulaşacak. Bilgiler hem olayı hem de olay sonrasında yaşanan gelişmeleri içerecek. İnsan Hakları Komisyonu bu bilgileri değerlendirecek ve alt komisyon kurulup kurulmamasına karar verilecek. 'un hayvan otlatırken havan atışı nedeniyle hayatını kaybettiği iddia edilmişti. Ancak Başkanlığı, bölgeye askeri bir havan atışı olmadığını açıklamış, kriminal inceleme sonunda da, 'un lancer bombasına elindeki nacar ile vurduğu ifade edilmişti. Taksim'de protesto Bu arada, Taksim Meydanı 28 Eylül'de yaşamını yitiren Ceylan için doldu taştı. Emniyet ekipleri önlemlerini aldı. Eylem olay çıkmadan tamamlandı. Taksim Meydanı'nda Ceylan için toplanan eylemciler Ceylan'ın ölümüne yetkililerinin ve Başbakan Erdoğan'ın tepkisiz kaldığını iddia etti ve "çocuk haklarına imza atmış bir Başbakan, Gazze'deki çocuklara gösterdiği tavrı Ceylan için göstermedi. Ceylan'ın fotoğrafından bize yansıyan kocaman gözleri, bu olayı bizler için sorgulamayı zorunlu kılıyor. Ceylan'ın ölümünün ardında yatan gerçekleri gizlemeye çalışıyorlar" dedi. "Ölüme dur, devleti ölüm devleti"  diyerek  sloganlar atan grup barış bayrakları açtı ve olaysız şekilde dağıldı. 598836 Mezarlıkta, bacakları kopmuş bebek cesedi bulundu Mezarlıkta, bacakları kopmuş bebek cesedi bulundu  'da Yazır Mahallesi'nde bulunan mezarlıkta gömülü, bacakları kopmuş bebek cesedi bulundu. Cesedin, gömülü olduğu mezarlıktan, hayvanlar tarafından çıkartılıp bacaklarının da koparılmış olabileceği üzerinde duruluyor. Olay, saat 14.00 sıralarında Yazır Mahallesi'nde bulunan Yazır Mezarlığı'nda meydana geldi. Mezarlığa ziyarete gelenler, gömülü olduğu mezarın dışına çıkmış bebek cesediyle karşılaştı. Durum polise bildirildi. Olay yerine gelen polis, yaptığı incelemede cesedin, üzerinde yazı yazmayan bir taşının bulunduğu mezardan çıkarılan yeni doğmuş bir kız bebeğe ait olduğunu belirledi. Doğumdan sonra öldüğü sanılan bebeğin, gömülü olduğu yerden vahşi hayvanlar tarafından çıkartılarak, bacaklarının da hayvanlar tarafından kopartılmış olabileceği üzerinde duruldu. Yapılan incelemenin ardından bebek cesedi, yapılmak üzere Konya Numune Hastanesi Morgu’na kaldırıldı. Polis, bebeğin, ailesini bulmak için çalışma başlattı. Olay ile ilgili sürüyor. 598918 Başbuğ Svat'a giden ilk Türk G.kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ resmi ziyaret için üç günlüğüne 'daydı. Bu ziyaretle 'ın terörle mücadele ettiği Svat bölgesine giden ilk Türk Başkanı oldu. Orgeneral Başbuğ ziyaretinde özellikle Pakistanlı çocuklar tarafından sevgi gösterileriyle karşılandı. Başından aşağı güller dökülen Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ. Orgeneral Başbuğ ziyaretinde Pakistanlı çocuklar tarafından sevgi gösterileriyle karşılandı. Ziyaretin görüntüleri habercilere basın bilgilendirme toplantısında dağıtıldı. Orgeneral Başbuğ 'da gün kaldı ve kritik cepheleri gezdi. Bu cephelerden biri de 'ın 'a karşı mücadelesini sürdürdüğü Svat bölgesiydi. Başbuğ, bölgeye giden ilk Türk Başkanı oldu. Terör nedeniyle iki yıldır kapalı olan okulun yeniden açılışına da katıldı, Başkanı çocuklar tarafından yine güllerle karşılandı. Salonda ve 'ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah'in posterleri yanyanaydı. Çocukların bir elinde diğerinde Türk Bayrağı vardı. Başbuğ bir konuşma yaptı ve kendisine gösterilen samimiyete "Give diyerek yanıt verdi. Güllerle karşılanan Başbuğ, yine güllerle uğurlandı okuldan. 599041 MHP'li Vural'dan ilginç teklif MHP'li Vural'dan ilginç teklif Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında "kayıtlı" görüşme krizi yaşanırken, muhalefet partisi MHP ise her gün yeni bir öneri getiriyor. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "çet" önerisinden sonra bu kez noter önerisini getirdi. Vural, "Noter aracılığıyla görüşme kayıt altına alınabilir" dedi. Meclis'te Cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vural, sıkıntıya giren Erdoğan-Baykal görüşmesini değerlendirdi. Vural, Başbakan Erdoğan'ın, "Ben platonik aşktan anlamam, benim aşkım gerçektir" sözünü hatırlatarak, "Sayın Başbakanın önüne gerçek aşkı yaşama fırsat çıkmıştır" diyerek değerlendirdi. Görüşme noktasında her iki tarafında başka bir heyecan içinde olduğunu kaydeden Vural, "kayıt" krizine takılan görüşmeye yeni bir öneri getirdi. Dana önce Erdoğan ile Baykal'ın, çetleşerek görüşsünler" önerisini getiren Vural bu kez noter aracılığıyla görüşmelerini talep etti. Vural, "Noter aracılığıyla onay veriliri, görüşme kayıt altına alınır tarafların anlaşır ve uygun olduğu bir zaman da görüşme kamuoyuna açıklanabilir. Tabii bu AKP'nin kayıt dışı anlayışından kaynaklanıyor. Daha önce de İsrail Başbakanı ile yaptığı görüşmede de aynı şey yaşanmıştı" dedi. Başbakanın bir misafir olarak, ev sahibine uyması gerektiğini söyleyen Vural, "Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer" diye konuştu. 599146 Beşiktaş hazır! Beşiktaş hazır! Siyah-beyazlılar, teknik direktör Mustafa Denizli yönetiminde, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde çalıştı. Akşam, basın kapalı olan antrenman yaklaşık 1,5 saat sürdü. Isınma hareketleriyle başlayan antrenmanda, futbolcular daha sonra 5'e pas yaptı. Taktik çift kale maçla antrenman tamamlandı. Milli takımından henüz dönmeyen Şilili futbolcu Tello ile tedavileri süren Holosko, Delgado, Rıdvan ve Batuhan antrenmana katılmadı. Erhan ise takımdan ayrı koşu yaptı. Beşiktaşlı futbolcular, antrenmanın ardından Kasımpaşa maçı için tesislerde kampa alındı. 598180 Dünyanın en uzun insanı tura çıkıyor Mardin'in Derik ilçesine bağlı Dede Köyü'nde yaşayan ve dünyada en uzun boy (2 metre 47 santimetre), en büyük el (27.5 santimetre) ve en büyük ayaklara (36.5 santimetre) sahip olması nedeniyle Guinness Rekorlar Kitabının 2010 baskısında yer alan Kösen (27), Londra'da düzenlenen tanıtım toplantısının ardından New York, Viyana gibi birçok yerde organizasyonlarına katılmasının ardından köyüne dönerek bir süre dinlendi. Kösen, AA muhabirine telefonla yaptığı açıklamada, Guinness Rekorlar Kitabı'nın 2010 sayısının tanıtımı amacıyla düzenlenen kampanya ve etkinliklere kaldıkları yerden devam edeceklerini belirtti. Dede Köyünde 15 gün dinlendikten ve ailesiyle hasret giderdikten sonra tanıtım organizasyonlarına devam ettiklerini anlatan Kösen, şunları söyledi: ''Şimdi Guinness Rekorlar Kitabı koordinatörlerinin organize ettiği dünya turuna kaldığımız yerden devam ediyoruz. Beni tanımak isteyen çok sayıda ülkeden tanıtım kampanyaları düzenlenmesi için talep gelmiş. Bugün Portekiz'e uçuyoruz. Organizasyon kapsamında hangi ülkelere gideceğimizi şu anda bilmiyoruz. Çünkü talep gelen ülkelere göre program yapılıyor. Ancak çok heyecanlıyım. Gittiğim her ülkede Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyorum. Rüyamda bile görmediğim ülkelere gitme imkanı buldum. Şimdiden birçok ülkeden şov programları ve reklam çekimlerinde yer almam konusunda iş teklifleri aldım. Ayrıca hayatımı belgesele dönüştürmek isteyenler var. Tüm bu gelişmeler heyecan veriyor. Hayatıma bir yöne vermem için bu fırsatları en işi şekilde değerlendirmek istiyorum.'' 598620 'El bombalı ceza' davasında bilirkişi dinlendi Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde bir askerin eline pimi çekilmiş el bombası vererek patlamasına neden olduğu öne sürülen Piyade Teğmen Mehmet Tümer'in yargılanmasına devam edildi. 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Teğmen Tümer ile şehit Piyade Onbaşı İbrahim Öztürk'ün babası müdahiller Hacı Öztürk, Şehit Piyade Er Mesut Bulut'un babası Sinan, annesi Mevlüde ve amcası Bedir Bulut hazır bulundu. Duruşmada, 8. Kolordu Komutanlığı'nda görevli bakım Astsubay Kıdemli Başçavuş Murat Tütüncü, el bombası hakkında bilirkişi olarak dinlendi. Tütüncü, olay yerinde patlayan el bombasıyla aynı tip, ancak tapası çıkartılarak emniyetli hale getirilmiş gerçek el bombası üzerindeki pimi çekip emniyet mandalını bırakarak mahkeme heyetini bilgilendirdi. Tütüncü, el bombasının pimi çekilerek kurulduğunu, ancak ateşlenmesi için emniyet maşasının bırakılması gerektiğini söyledi. Tütüncü, mahkeme heyetinin sorusu üzerine patlayan el bombasından fırlayan maşanın bulunacağını, eğer üzerinde patlamışsa hiç bir parçasının bulunamayacağını veya çok zor bulunacağını belirterek, bu durumun mühimmatın arızalı olduğunu gösterebileceğini kaydetti. Müdahil avukat Özgür Murat Büyük'ün "Pim çekildikten sonra geri takılmasının ne kadar güvenilir veya olağan mıdır?" sorusu üzerine Tütüncü, "Teknik olarak emniyetli hale geçer. Emniyet maşası bırakılmadığı sürece emniyettedir, ancak atışlarında bu uygulama yapılmaz, muhtemel risklere karşı" cevabını verdi. "Pimi çekilmiş el bombası verilmesine şahit olmadım" Başçavuş Tütüncü, pimin, çekilmesinden sonra üzerinde baklava dilimi gibi kabarıklıklar oluştuğunu, yerine takılması için bu halinin düzeltilmesi gerektiğini belirtti. Tütüncü, pimi çekilmiş bir el bombasının verilmesi olayına hiç şahit olmadığını bildirdi. Bilirkişi Tütüncü, duruşmaya getirdiği biksi mühimmatını elde sıkarak patlatmanın çok zor olduğunu, yere düşmesi halinde sivri bir yere gelirse patlayacağını ifade etti. Askeri savcının "Mandalın kısmen gevşetilip bırakılması sonucu bomba patlar mı?' sorusuna Tütüncü, "Hafifçe gevşetip bırakmak mümkündür. Belirli bir aşamaya kadar gevşetilebilir" dedi. Mahkeme, bu durumun kamera ve fotoğraf makinesi aracılığıyla tespit edilmesine karar verdi. El bombasının, bilirkişi nezaretinde maksimum gevşekliğe ulaşacağı noktaya kadar gevşetilmiş hali duruşmaya gelen görevli tarafından görüntülendi. "Pim yerine kürdan" Sanık avukatı Behiç Cantürk de masa üzerindeki yarım litrelik su şişesini alarak, el bombasının 453,6 gram ağırlığında olduğunu, el bombasının mandalının sabit durması için bilirkişi raporunda belirlenmiş bir kuvvet miktarı bulunmadığını belirtti. Cantürk, kendi yaptığı araştırmaya göre bu kuvvetin 10 grama eşdeğer olduğunu kaydetti. Cantürk mahkemeye getirilen pimi çıkarılmış el bombasını alıp pimini yerine takarak, bu durumun çok kolay olduğunu söyledi. Cantürk, duruşma salonunda temin ettiği bir kürdanı pimi çekilmiş bombanın pim yerine takarak, mandalın sabit durma halini mahkemeye gösterdi. Cantürk'ün bu işlemi bilirkişi tarafından da yapılarak fotoğraflandı. Cantürk, kürdanı mahkemeye delil olarak sundu. El bombasını Filistin'de çocukların bile attığını belirten Cantürk, bunun için çok büyük bir gerektirmediğini kaydetti. Cantürk mahkemeden el bombasının maşasının sabit tutulması için gerekli sürenin belirlenmesi amacıyla bilirkişinin araştırma yapmasını istedi. Talep kabul edildi. Duruşmada müdahil avukat Özgür Murat Büyük de el bombasının piminin çekilip yerine takılamayacağını kameralar aracılığıyla kendisi yaparak kayıt altına aldı. Duruşmaya, bilirkişisini dinlenmek üzere ara verildi. 597874 Roma-İslam savaşı Ayrıntısını bilmiyorum. Bir arkadaşım konuya olan ilgimi bildiğinden Habertürk'te çıkan haberi (15.10.2009) bana iletmiş. YÖK, hukuk fakültelerinde Roma Hukuku Anabilim Dalını kaldırmış, bu disiplinin Hukuk Tarihi Anabilim Dalı içinde öğretilmesini istemiş. Bu arada açılması düşünülen İslam Hukuku Anabilim Dalı ise rafa kaldırılmış. Hukuk fakültesi öğretim üyeleri bunun Roma-İslam hukuku savaşına yol açacağını, öğrencilerden seçmeli olarak ya birisini ya da ötekisini almalarını isteyeceklerini, böylece Batılı hukuk sisteminin terk edileceğini belirtmiş. Yani her işimizde olduğu gibi bu defa da bir olguyu ancak ötekiyle, hem de yanlış biçimde, iç içe geçirerek tartışıyoruz. Oysa böyle olması gerekmez. Şundan... 597872 Batıda yağış etkili olacak Hava sıcaklığı Marmara, Karadeniz ve Ege bölgelerinde ile derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar, genellikle güney ve güneybatı (Lodos), Marmara'da sabah saatlerinde kadar doğu ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden hafif arasıra orta kuvvette, yağış anında kuvvetli olarak esecek. Kuvvetli yağış uyarısı Yağışların; Marmara'nın batısı (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul), Aydın, Muğla ile Manisa'nın batı ilçelerinde kuvvetli, İzmir ve çevrelerinde çok kuvvetli olması beklendiğinden oluşabilecek olumsuz şartlara karşı (yıldırım düşmesi, lokal su baskını ve ani sel, taşkın, ağaç ve direklerin devrilmesi, baca gazı zehirlenmesi, ulaşımda aksamalar vb.) ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir. 597838 Magazin ünlülerinden Bakanlar Kurulu Sabanur Kıraç Saba MelikesiMagazin ünlülerinden Bakanlar Kurulu Bu hafta Esra ’ın “Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı olmayı çok istiyorum” açıklamasını  okuyunca bastım kahkahayı. Ama güldüğüm şey Esra Ceyhan’ın bakan olmak istemesi değildi. Benim komiğime giden ondan görüp her bakanlığa  başka bir ünlünün talip olmak istediğini hayal etmem. Hadi gelin kabineyi ünlülerden kuralım, bakalım sonuç şimdikinden iyi olacak mı? Arabasında yabancı bir kadınla görüntülendikten sonra “O kızı tanımıyorum, kulüpte yanıma geldi, çıkışta beni eve bırak dedi” diyen yu bu bakanlığa en uygun aday olarak görüyorum. Bu sayede her kadın evine sağ salim ulaşabilir, trafik kazalarında azalma olabilir... “Tozlu raflardaki dosyalar aralanıyor, sır cinayetler gün yüzüne çıkıyor !” jeneriğiyle yayına giren yeni programı yüzünden ’ı bu bakanlığa önerebiliriz. Kabul edelim küsleri barıştıran, kavgalarda taraf olup haksız bulduğunu af dilemeye zorlayan Seda Abla’dan daha iyi bir adalet simgesi olamaz... Boşuna ümitlenmeyin Haydar Dümen olmaz. Ama neredeyse içinde sağlık geçen her konuda söyleyecek bir sözü verecek bir öğüdü olan olabilir sanki. Üstelik sadece ’de değil tüm dünyada sözünü dinletiyor. Yok olmaz derseniz gelin ’da anlaşalım. İhtiyacımız olan hizmeti sunamayabilir ama en azından güldürerek ömrümüzü uzatır MİLLİ SAVUNMA BAKANI Milli takıma verdiği savunma taktikleri bu yıl yüzümüzü güldürmese de imparatordan ümidi kesmek olmaz. Hazır işsiz de kalmışken bence bu bakanlığına karizmasıyla bile can katabilir!  Kahkahasıyla etkisi yaratan enerjisiyle Türk televizyonlarına can katan ’i sırf kendisi bir enerji ve tabii kaynak olduğu için bu bakanlığa getirebiliriz... DIŞİŞLERİ BAKANI Yurtdışıyla ilişkileri en iyi olan ünlü hiç şüphesiz Yıllarca “Acun Firarda” ile tüm dünyayla ilişkilerimizi sıcaklaştırdığı yetmiyormuş gibi şimdi de oralardan çeşitli programlar ithal ediyor. En ünlü yabancı konukları getiren ve en baba organizasyonları düzenleyen Acun Ilıcalı Dışişleri Bakanı olsa sırtımız yere gelmez vallaha...  Memura konusunda her zaman cimri olan maliye bakanlarına alışık bir ülkenin çocuğu olarak haftalardır eli sıkı diye magazin basınında yerden yere vurulan (Küçük)  Emrah’ı bu görev için aday  olarak düşünmeye başladım.  KÜLTÜR VE BAKANI Bu bakanlık için her konuda her şeyi bilen veya biliyor gibi gözükebilen Sunay Akın’ı aday göstermek isteyenleriniz olabilir ama benim gönlüm ’dan yana. Turizmi ’ya teslim etsek ülke olarak yüz yıllarca yan gelip yatabiliriz sanki! Kenan Erçetingöz’e övgü Türkiye’nin en büyük magazin ve cemiyet dergilerinin bugünkü başarısına ulaşmasında büyük emeği geçen usta Kenan Erçetingöz’e izninizle birkaç naçizane övgü cümlesi kuracağım bugün. Neden mi? Çünkü kendimi tutamıyorum. Çünkü geçenlerde evde oturmuş bıkkın bir şekilde yaparken onun progra-mında ile ’ı birbirine sarılmış gördüğümden beri bu cümleleri yazmak istiyorum. Bugün doğru şekilde yaklaşıp doğru yerden bu iki kadına ulaşan herkes onları bir araya getirebilece-ğini düşünebilir. Ama inanın bana     bu kadar kolay değil. Bunu başarabilmek için önce bir Kenan Erçetingöz kadar ter dökmelisiniz bu sektörde. Çünkü onu güvenilir, onu karşı konulmaz ve onu saygı duyulan biri yapan şey yaptığı program ya da sahip olduğu site değil, yıllardır döktüğü bu ter ve sarf ettiği emektir. Ve bu emek bence övgülerin en büyüğünü hak eder... 599048 Doğan'a mahkeme şoku Doğan'a mahkeme şoku 4.8 milyar liralık vergi cezaları sonrasında istenen teminatların yürütmesinin durdurulması ve iptali için ayrı dava açan Doğan Grubu, ilk turu kaybetti. İstanbul 9. Vergi Mahkemesi, ekimde açılan davaya istinaden verdiği kararda, vergi dairesince istenen teminatın yürütmesinin durdurulması istemini reddetti. İstanbul 9. Vergi Mahkemesi, Doğan'ın başvurusu üzerine, vergi dairesine savunma için sadece gün süre verdi ve bu süreyi uzatmadı. DOĞAN'IN AÇIKLAMASI Öte yandan Doğan Yayın Holding A.Ş, Doğan Prodüksiyon Hizmetleri A.Ş. tarafından İstanbul 9. Vergi Mahkemesi'nde ''yürütmenin durdurulması'' talebiyle açılan davada, mahkemenin verdiği ara kararında talebin kabul edilmediğini, bu karara karşı itiraz hakkının kullanılacağını duyurdu. Doğan Yayın Holding A.Ş'nin Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yayımlanan özel durum açıklamasında, Şirketin dolaylı bağlı ortaklığı Doğan Prodüksiyon Hizmetleri A.Ş. tarafından İstanbul 9. Vergi Mahkemesi nezdinde yürütmenin durdurulması talebiyle açılan davada, Mahkeme'nin almış olduğu ara kararda, yürütmenin durdurulması talebinin kabul edilmediğinin dolaylı olarak öğrenildiği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Bu karar, ara karar niteliğinde olup, 9. Vergi Mahkemesi nezdindeki dava süreci halen devam etmektedir. Mahkemenin almış olduğu bu karara karşı yasal itiraz hakkı süresi içerisinde kullanılacaktır. Doğrudan ve dolaylı bağlı ortaklıklarımız hakkında düzenlenen Vergi İnceleme Raporları ile ilgili her türlü idari ve kanuni işlemin, bağlı ortaklıklarımızca takip edilmekte ve yerine getirilmekte olduğu daha önce kamuya açıklanmıştır. Bu çerçevede, bağlı ortaklıklarımız tarafından Vergi Dairelerince gösterilmesi talep edilen teminat ile ilgili olarak, yürütmenin durdurulması talebi ile dava açıldığının öğrenildiği de Ekim 2009 tarihinde kamuya açıklanmıştır.'' Doğan Yayın Holding A.Ş, Doğan Dış Ticaret ve Mümessillik A.Ş. ile Işıl İthalat İhracat Mümessillik A.Ş'nin vergi ve ceza ihbarnamelerinin terkini (silinmesi) amacıyla yasal işlemlerin başlatıldığını açıkladı. Doğan Yayın Holding A.Ş'nin Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yayımlanan özel durum açıklamasında, ''Doğrudan ve dolaylı bağlı ortaklıklarımız Doğan Dış Ticaret ve Mümessillik A.Ş. ile Işıl İthalat İhracat Mümessillik A.Ş'nin 2004, 2005, 2006 ve 2007 hesap dönemlerine ilişkin olarak tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamelerinin terkini amacıyla gerekli yasal işlemler başlatılmış ve davalar açılmıştır'' denildi. 598652 BM İsrail'i suçlu buldu BM İnsan Hakları Konseyi, hem İsrail hem de Filistinli Hamas örgütünü, Aralık-Ocak aylarındaki çatışmada savaş suçu işlemekle suçlayan Goldstone raporunu onayladı. 47 ülkenin üye olduğu Konsey'in özel oturumunda 25 üye, Güney Afrikalı hukukçu Richard Goldstone yönetimindeki BM heyetiyle işbirliği yapmayan İsrail'i eleştiren karar lehine oy verdi. Oylamada üye karar aleyhine oy verirken, 11  üye ise çekimser kaldı. Hem İsrail hem de Hamas, Goldstone raporundaki suçlamaları reddetmişti.   BM konuyu Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne taşıyabilir Raporda, İsrail ve Filistin'in suçlamalarla ilgili soruşturma açmaya  yanaşmaması durumunda, BM Güvenlik Konseyi'nin konuyu Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne göndermesi için çağrıda bulunuluyor. Richard Goldston tarafından hazırlanan raporda, İsrail Gazze'de Filistinli sivillere karşı orantısız güç kullanmakla suçluyor. İsrail’in politikaları ekonomik ambargodan 13 İsrailli ve bin 400 Filistinlinin ölümüne yol açan saldırıya kadar geniş bir yelpazede yer alıyor.   Filistinliler canlı kalkan olarak kullanıldı İsrail güçlerinin hükümet binalarını ve altyapıyı bombaladığı, şehirler üzerine beyaz fosfor bombaları ve füzeler kullandığı ve Filistinlileri canlı kalkan olarak kullandığı da raporun detayları arasında yer alıyor.   Hamas da suçlanıyor Silahlı gruplar 2001 yılından bu yana İsrail üzerine bin adet füze ve havan topu saldırısında bulundu. Bu saldırıların nereye yapılacağı konusunda ayrım gözetilmezken özellikle sivil bölgeler üzerine yapılan saldırılarda dört ölü ve yüzlerce yaralı olduğu ifade edildi. 598969 Köpeğe çarpan oto devrildi: yaralı Alınan bilgiye göre, Ünal Bozdağ (49) yönetimindeki 48 NV 619 plakalı otomobil, Çine Yatağan kara yolu Kuruköy yakınlarında, aniden yola çıkan köpeğe çarptı. Çarpmanın etkisiyle direksiyon hakimiyeti yitirilen ve kontrolden çıkan otomobil, savrulduktan sonra devrildi. Kazada, otomobildeki Sermin Bozdağ (45), Leyla Bozdağ (24) ve Zümrel Kızıldere (47) yaralandı. Ambulanslarla Çine Devlet Hastanesine kaldırılan yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu, ayakta tedavi edildikleri belirtildi. 597600 Pimi çekilmiş bombada avukattan tuhaf uyarı Pimi çekilmiş bombada avukattan tuhaf uyarı Elazığ'ın Karakoçan'da bir askerin eline pimi çekilmiş el bombası vererek askerin şehit olmasına neden olan Piyade Teğmen Mehmet Tümer'in yargılanmasına 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada, Uzman Çavuş Zeydan Arabacı tanık olarak dinlendi. Arabacı, şehit asker İbrahim Öztürk'ün 'disiplinsiz' olduğunu ileri sürdü. Bu sırada Öztürk ailesinin avukatı Özgür Murat Büyük, 'Disiplinsizlik konusunda Öztürk yargılanmaya başlandı. Bugünkü suç için önemli değil. Önemli olan bu olayla ilgili sanığın davranışıdır' dedi. ŞEHİTLİKLERİ GERİ ALINIR! Duruşmanın sona ermesinin ardından sanık avukatı Behiç Cantürk, bazı gazetecilere 'Mevzuat gereği şehit olan bir askerin şehitliği sırasında kusurlar ortaya çıkarsa şehitlik beratının geri alınacağını' söyledi. Mesut Bulut'un babası Sinan Bulut ise mahkeme heyetine Cantürk'ün kendilerini tehdit ettiğini iddia etti. Cantürk de amacının bilgi vermek olduğunu savundu. 598553 Bakan Çiçek’e üniversitede protesto Bakan Çiçek’e üniversitede protesto DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı katıldığı üniversite açılış programı sonrasında, bir grup üniversite öğrencisi tarafından edildi. Malatla İnönü Üniversitesi'nin yeni akademik yılı açılış törenine katılan Devlet Bakanı Cemil Çiçek, program sonrası dışarda bir grup öğrenci tarafından sloganlarla protesto edildi. hastası Güler Zere’nin serbest bırakılması için sloganlar atan öğrencilere Üniversitenin güvenlik görevlileri müdahale etti. Yaka paça yakalanan öğrenciler yakında bulunan bir binaya sokuldu. Bu sırada öğrenciler slogan atmaya devam etti. Jandarma tarafından gözaltına alınan öğrenci ifadeleri alınmak üzere Kampus içerisinde bulunan jandarma karakoluna götürüldü. Bakan Çiçek ise programdan sonra karayolu ile ’a geçti. 598418 Meclis'te bin 40 personel görev yapıyor TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in, MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, TBMM'de personel atamalarıyla ilgili soru önergesine verdiği yanıta göre, Ağustos 2007-Ağustos 2009 döneminde TBMM Genel Sekreterliği teşkilatına sözleşmeli statüsünde 2, geçici personel statüsünde 439 kişi göreve alındı. Ocak-Şubat 2008'de, memur statüsünde şoför, bahçıvan, garson, hizmetli gibi daha çok yardımcı hizmetlerde görev yapan 322 personel, istekleri üzerine emekliye sevk edildi. Emekliye ayrılan personelden 195'inin yerine çocukları, 439 geçici personel sayısına dahil olmak üzere göreve alındı. Ağustos 2007-Ağustos 2009 döneminde naklen 107, açıktan 37 olmak üzere 144 personel devlet memuru statüsünde istihdam edildi. Aynı dönemde 125 personelin ise unvanı değiştirildi ve 29 geçici görevli personelin devlet memuru olarak ataması yapıldı. Mecliste, 2531 kadrolu personel, 72 sözleşmeli personel (657 sayılı kanunun 4/B maddesine göre), 2919 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli personel, 566 geçici görevli, 1389 geçici personel (657 sayılı kanunun 4/C maddesine tabi), 198 geçici görevli milletvekili danışmanı, 276 sözleşmeli milletvekili danışmanı olmak üzere toplam 5040 personel görev yapıyor. Bu personelden 3857'si merkezde, 1035'i Milli Saraylarda, 108'i Yıldız Çini ve Porselen İşletmesinde, 40'ı da Hereke İpekli Dokuma ve Halı fabrikasında görevli bulunuyor. 597684 "TRT'ye de Şimdi Bakın" "TRT'ye de Şimdi Bakın" Logosu ve içeriği yenilenen TRT, yeni yapımlarla Türkiye'nin ekranı olmaya devam edecek. Müzik, Turizm, Belgesel ve Spor kanalı yolda... Yayına Giriş: 16.10.2009 01:41:08 Güncelleme: 16.10.2009 02:17:55 Türkiye'nin ekranı TRT, birbirini ardına açtığı kanalların ardından yeni yayın dönemine de iddialı giriyor. İstanbul'da yapılan gecede TRT-1'in yenilenen logosu ve içeriği ile yeni dönemde yayınlanacak programların tanıtımı yapıldı. Üstelik TRT, çok yakında yeni kanallarını da izleyicisinin beğenisine sunacak. TRT- Çocuk, TRT-6, TRT-Avaz ve TRT-Türk kanalları'nın ardından atılımlarını sürdüren TRT, "Türkiye'nin Ekranı" olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Yeni yayın döneminin açılışını İstanbul Ulus'taki "TRT Boğaziçi Stüdyoları"nda yapan halkın ekranı TRT, amiral gemisi TRT-1'in logosunu- içeriğini yenilemekle kalmadı, yapımlarla ve transferleri ile de reytingleri alt üst etmeye hazırlanıyor. TRT-1'in genel tanıtım filminin ardından açılış gecesinde konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT-1'in yeni sloganı ile seslendi: "Bir de şimdi bakın. 41. yılında 41 kere maşallah." Arınç, günümüze kadar Türkiye'de televizyon yayıncılığının geldiği noktayı anlatarak, bugün Türkiye'deki televizyon yayıncılığının, haberlerden dizilere kadar "sanatsal hassasiyetten uzak" bir görüntü sergilediğini söyledi. Arınç, "Maalesef ülkemizdeki televizyon yayıncılığı, haberlerden dizilere kadar sanatsal hassasiyetten uzak bir görüntü sergilemektedir... Bazı güzel işlere rağmen üzülerek belirtmek zorundayım ki televizyon ekranlarımızda zaman zaman içerik olarak zayıf, kamu yararına hizmet etmeyen, televizyonculuk diliyle 'ucuz' diye tanımlanan prodüksiyonlarla karşı karşıyayız. Televizyon haberlerinde kullanılan dil ve görüntüler, başta şiddetin yanı sıra birçok olumsuzluğu da içermektedir. Reyting kaygısı, ne toplumsal değerler ne gençler ve çocukların kişisel ve ruhsal gelişimi ne de milli ve manevi değerleri dikkate almaktadır. Haberler de dahil hemen her prodüksiyonda şiddet baskın bir unsur olarak göze çarpmaktadır" diye konuştu. İbrahim Şahin'den Yeni Kanal Müjdesi TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ise TRT'nin, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkının yayıncılıktaki ortak imzası olduğunu söyledi. Şahin, "TRT-1 "Birde şimdi bakın" sloganı ile yeni yayın döneminde izleyici beklentilerini dikkate alarak, yeni diziler, bayan programları ve müzik programları ile yayınlarının yaklaşık yüzde 60'ını değiştirdi. Özellikle haber ve spor yayınlarımızla yeni izleyiciler kazanırken, dizilerimiz ve gündüz kuşağı yayınlarımızla rakiplerimizi geçeceğimizi umuyorum... Kısır reyting yarışına girmeden, izlenilmek, beğenilmek ve örnek olmak istiyoruz" dedi. İbrahim Şahin, Turizm ve Belgesel, Müzik ve Spor kanallarının da çok yakında açılacağını müjdesini verdi. Gecede, Türkiye Kupası maçlarını yayınlayacak olan TRT'nin yeni spor programlarının da tanıtımı yapıldı. Ana Haber Bültenini sunan Fulin Arıkan ile Stadyum Programı'nun sunucusu Erdoğan Arıkan, Trabzon'la yaptıkları canlı bağlantı ile "Kolbastı Şov"u bir kez daha ekranlara taşıdı. Hesaplaşma, Bahar Dalları gibi yeni diziler ile müzik programları da gecede tanıtıldı. TRT-1'in Kanal Koordinatörü Kürşat Özkök, TRT'nin yeni transferi ünlü sanatçı Ferhat Göçer'in şarkılarına eşlik etti. 598564 Ceylan davasında gizlilik kaldırıldı Edinilen bilgiye göre, 28 Eylül 2009 tarihinde Lice ilçesi Şenlik köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkisinde meydana gelen patlamada ölen Ceylan Önkol'un ölüm nedeni ile ilgili Lice Cumhuriyet Savcılığı, Lice Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. Lice Cumhuriyet Savcılığı bilirkişi raporunun tamamlanması nedeniyle dosyadaki ''Gizlilik Kararı''na gerek kalmadığı ve kaldırılması yönünde talepte bulundu. Yapılan başvuruyu değerlendiren Lice Sulh Ceza Mahkemesi, gizlilik kararını kaldırdı. Lice Cumhuriyet Savcılığı, olay sonrası Lice Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulunarak, Ceylan Önkol dosyasıyla ilgili ''Gizlilik Kararı'' alınmasını istemiş ve bu karar mahkemece kabul edilmişti. Ceylan Önkol'un avukatı Serdar Çelebi, AA muhabirine yaptığı açıklamada dosyadaki bilirkişi raporunun olayı tam anlamıyla yansıtmadığını savunarak, ''gerekçesiyle rapora itirazda bulunacağız. Daha bağımsız bir bilirkişi heyeti tarafından yeniden bir rapor hazırlanmasını savcılıktan talep edeceğiz'' dedi. Olayla ilgili olarak bir süre önce açıklanan bilirkişi raporunda, Ceylan Önkol'un ''Daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 mm'lik bomba atar mühimmatının, elindeki tahra ile vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı'' belirtilmişti. Önkol'un 28 Eylül'de Lice ilçesi Şenlik köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkisinde meydana gelen patlamada öldüğü bildirilmişti. 598945 Özgener'den Bursa Valisi Harput'a teşekkür mesajı Özgener'den Valisi Harput'a teşekkür mesajı Başkanı ’in, Valisi Şahabettin Harput’a teşekkür mesajı gönderdiği bildirildi. Bursa Valiliğinden yapılan açıklamada, Özgener’in, Harput’a, Türkiye- milli takımları arasında 14 Ekim Çarşamba akşamı Bursa ’nda oynanan maçta alınan güvenlik tedbirleri ve yapılan başarılı organizasyon için teşekkür mesajı gönderdiği belirtildi. Özgener’in, teşekkür mesajında şöyle dediği kaydedildi: "Yapılan organizasyon başta olmak üzere tüm ’nın taktir ve beğenisini kazanmıştır. Her iki ülke devlet başkanı ve UEFA başkanının şereflendirdiği bu önemli müsabaka ’ya ev sahipliği yapma arzusunda olan Türkiye’nin ve aday şehirlerden Bursa’nın adını bir kez daha uluslararası alanda duyurdu. İlk günden bu yana yanımızda olmanız ve eşsiz yardımlarınız için şahsınıza ve valilik teşkilatına en içten teşekkürlerimi iletiyorum." 598292 Devre arası 2. Türkeş teması Maça ara verilince VIP salonuna geçen Cumhurbaşkanı Gül ile Sarkisyan'a, Tuğrul Türkeş de katıldı. Gül'ün daveti üzerine gerçekleşen kısa buluşmada, Alparslan Türkeş ile Petrosyan'ın 1993'teki gizli görüşmelerinin mimarı Samson Özararat da hazır bulundu. Gül, Sarkisyan'a Tuğrul Türkeş'i şöyle takdim etti: "Daha önce konuştuğumuz merhum Alparslan Türkeş'in oğlu. dönemdeki görüşmelerin bir kısmına katılmıştı." BURSA Atatürk Stadyumu'ndaki tarihi Türkiye-Ermenistan maçının devre arasında sürpriz bir görüşme de yapıldı. Maçı birlikte izleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, devre arasında şeref tribünü içinde dinlenmeleri için ayrılan odaya geçtiklerinde, MHP milletvekili Tuğrul Türkeş de kendilerine katıldı. Gül'ün daveti üzerine gerçekleşen buluşmada, Alparslan Türkeş ile dönemin Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan'ın 1993'deki gizli görüşmesinin mimarı Samson Özararat da hazır bulundu. MHP'li deyince güldü Tuğrul Türkeş, görüşmenin detaylarını Hürriyet'e şöyle anlattı: "Devre arasında çay içmeye çıktığımız sırada Sayın Gül içeriye davet etti. sırada Dışişleri Bakanları Davutoğlu ve Nalbantyan içeriden çıkıyordu. Sayın Gül beni takdim ederken 'Daha önce konuştuğumuz merhum Alparslan Türkeş'in oğlu, dönemdeki görüşmelerin bir kısmına katılmıştı' dedi. Ben de kendimi takdim ederken muhalefetten olduğumu söyledim. MHP demesem de Sarkisyan anladı ve güldü. Partimle ilgili herhangi bir şey konuşulmadı." 'Protokollere karşıyım' Maç arasındaki bu buluşmanın protokol nezaketinden kaynakladığına işaret eden Tuğrul Türkeş, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollere ilişkin eleştirilerine ise sonuna kadar katıldığını söyledi. Türkeş, "Ermenistan konusunda hükümet ile MHP arasında aracılık teklifi gelse ne yaparsınız?" sorusunu ise, "Ne ben aracı olurum ne de başkası. Bu halkı aldatmak olur. İmzalanan protokollerde elle tutulur hiçbir şey yok" diye yanıtladı. 597803 KADİR DİKBAŞ İşsizlik ve dış ticaret Başlığa ilk bakışta işsizlikle dış ticaretin ne alakası var, denilebilir. Fakat çok alakası var. Parası aşırı değerlenen ülkeler, şöyle ya da böyle ithalat patlamasıyla karşı karşıya kalırlar. İhracatları, iç üretimleri zarar görür. Ve yapılan ithalat mal ithalatı değil, işsizlik ithalatına dönüşür. İhracat yapan ülkelerin insanları iş sahibi olur, ithal edenler tesis kapatır, işsiz üretir. Dış ticaretimizde, üretim altyapımızda uzun yıllardan beri devam eden bir tuhaflık var. Büyüme dönemlerinde gittikçe artan dış ticaret açığı, cari işlemler açığı ve peşinden gelen kriz. Ve küçülme, açıkların daralması... Küresel temelleri olmakla birlikte, son ekonomik krizde de benzeri durum yaşanıyor. Bir yıl öncesinde yüzde 61'e kadar gerileyen ihracatın ithalatı karşılama oranı, 50 milyar doları zorlayan cari işlemler açığı küresel krizle birlikte hızla küçüldü. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 74'e yaklaştı. Cari işlemler, dengeye doğru gidiyor. İki gün önce açıklanan verilere göre, 2009 yılı Ocak-Ağustos dönemindeki cari açık, geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde 81,2 oranında azalarak 34 milyar 935 milyon dolardan milyar 574 milyon dolara geriledi. Ama bu arada ne oldu? Ekonomi küçüldü, işsizlik arttı. Bu manzara, yabancısı olmadığımız bir tablo. Aşağıdaki tablo, gelişmeleri özetliyor. 2001 krizinde de, ondan önce yaşanan krizlerde de benzeri gelişmeler söz konusuydu. Dış ticaret açığı, cari açık, düşük kur ve büyüme; ama işsizlikte çok fazla düşüş olmaması. Sonrasında kriz, ekonomik küçülme, açıkların kapanması ve işsizlik... Geçmişteki yüksek oranlı büyüme dönemlerinde işsizliğin istenildiği ölçüde azalmaması, sağlanan büyümenin istihdamı yeterince desteklemediğinin en önemli göstergesi. Mesela, 2004 yılında ekonomi 2003'e nazaran daha yüksek oranlı bir büyüme kaydetmiş: Yüzde 9,4. Fakat ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 68,1'den 64,8'e düşmüş, işsizlik ise sadece yüzde 0,2 puan gerilemiş. Yani, yüzde 9,4'lük büyümenin işsizliği azaltmaya katkısı çok sınırlı kalmış. Büyüme sürerken, işsizliğin düşmemesini pek çok uzman "verimlilik artışı" ile izah etse de, bunda düşen kurlarla ucuzlayan ve tırmanışa geçen ithalatın büyük pay sahibi olduğu bir gerçek. IMF ve Dünya Bankası'nın İstanbul'daki toplantılarından sonra yapılan açıklamalar sonucu IMF ile anlaşma ihtimalinin artması, döviz kurlarında düşüşe yol açtı. Bir anlaşma imzalanır, hele bir de yüklü miktarda kredi alınırsa, daha aşağıları göreceğiz muhakkak. Bu ise geçmişte yaşananların tekrarı, işsizlik sorununun aynen devamı anlamına gelebilir. 599111 Balıkesir'de memur tutuklandı firar Alınan bilgiye göre, İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde gerçekleştirdiği operasyonda gözaltına alınan ve sorgulamalarının ardından adliyeye sevk edilen zanlıdan, SGK İl Müdürlüğünde görevli memurlar U.T. ve E.C. nöbetçi mahkemece tutuklanırken, diğer zanlı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Operasyon çerçevesinde aranan memur H.K. için ise nöbetçi mahkeme tarafından yakalama emri çıkarıldı. Operasyonda toplam 30 kişi gözaltına alınmış, SGK İl Müdürlüğünü yaklaşık 66 bin TL zarara uğrattıkları öne sürülen zanlılardan 24'ü Cumhuriyet Savcılığınca, ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakılmıştı. 597408 Anayasa Mahkemesi'nden 3'lü iptal Söz konusu düzenlemelerin iptaline ilişkin açıklama, Mahkemenin internet sitesinde yer aldı. İptal kararı, CHP İstanbul Milletvekili Ali Topuz ve CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç ile birlikte 116 milletvekilinin 2006 yılında yaptığı ve yıl çıkarılan ''5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun''un bazı hükümlerinin iptali başvurusu üzerine alındı. Mahkeme, bu çerçevede, Gelir Vergisi Kanununun 103. maddesinde yer alan vergi tarifesindeki yüzde 35'lik orana ücretlilerin de tabi olması hükmünü iptal ederken, iptal kararının Resmi Gazete'de yayımından ay sonra yürürlüğe girmesini öngördü. Mahkeme, yatırım indirimiyle ilgili geçici 69. maddede yer alan 2006, 2007 ve 2008 ibarelerini da iptal etti. Bu şekilde yatırım indirimiyle ilgili süre sınırlaması da ortadan kalktı. Mahkeme, yatırım indirimiyle ilgili iptalin, kararın Resmi Gazete'de yayımıyla birlikte yürürlüğe girmesine hükmetti. Bir diğer iptal kararını da Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 67. maddesindeki dar mükelleflerle ilgili hüküm oluşturdu. Bu şekilde anılan maddede, tam mükelleflerle, dar mükellefler arasında var olan tevkifat oran farklılığı kaldırıldı. Anayasa Mahkemesi, dar mükelleflerle ilgili bu iptal kararının da, Resmi Gazete'de yayımlanmasını takip eden 9'uncu ayın sonunda yürürlüğe girmesini öngördü. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞININ AÇIKLAMASI Bu arada Gelir İdaresi Başkanlığı, Anayasa Mahkemesinin Gelir Vergisi Kanunuyla ilgili iptal kararı üzerine bir açıklama yaptı. Açıklamada, Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesinin numaralı fıkrasında yer alan ve ''dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için bu oran yüzde sıfır olarak uygulanır'' hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edildiği ve iptal hükmünün de Resmi Gazete'de yayımlanmasından itibaren ay sonra yürürlüğe gireceğinin öğrenildiği ifade edildi. Bu aşamada Mahkemenin gerekçeli kararının beklenildiğine işaret edilen açıklamada, ''Bununla  birlikte, iptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlanarak, ay sonra yürürlüğe girecek olması nedeniyle mevcut uygulama, söz konusu süre içinde yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar aynen devam edecektir'' denildi. Mahkemenin ücretliler ve yatırım indirimiyle ilgili iptal kararlarına da yer verilen açıklamada, bu konularda da Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararlarının bekleneceği ve buna göre gerekli çalışmalara hemen başlanacağı vurgulandı. Açıklamada, ücretlilere ilişkin iptal hükmünün de ay sonra yürürlüğe girecek olması nedeniyle mevcut uygulamaların, yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar aynen devam edeceğine dikkat çekildi. 597881 Afganistan'da seçim tekrarı muhtemel Amerikan Barış Enstitüsünde konuşan büyükelçi, "İkinci tur muhtemel gözüküyor" dedi. Seçim yetkililerinden bu konuda özel bilgi almadığını da belirten büyükelçi, "İkinci tur seçim yapılacaksa, herkesin sıkı çalışması gerekecek" dedi. Başkanlık seçiminin 20 ağustosta yapılan ilk turunun sonuçları resmen açıklanmadı. Kısmi sonuçlara göre, Devlet Başkanı Hamit Karzai oyların yüzde 54,6'sını aldı. Muhalifler ve gözlemciler ise, seçimde Karzai lehinde hile yapıldığını iddia ediyor. 598052 Testleri geçemeyen, Heronlar İsrail'e iade edildi İsrail'e geçtiğimiz günlerde gönderilen iki Heron'un motorlarının iyileştirme çalışmalarının Türkiye'de yapılacağının açıklanmasına karşın İHA'ların İsrail'e gönderilmesi, 'Proje iptal mi ediliyor?' sorusunu da gündeme getirdi. Batman Üssü'ne bir yıl önce konuşlandırılan iki Heron, kabul testlerinde kendinden beklenen irtifa ve havada kalış süresine erişemeyince, İsrailli firma tarafından motorlarının güçlendirilmesi fikri geliştirildi. Takvime göre, Batman'da konuşlandırılan iki Heron'un iyileştirme çalışmaları Türkiye'de, henüz teslim edilmeyen diğer Heron'un motor iyileştirme çalışmalarını ise İsrail'de yapılacaktı. Heron'dan 4'ü Ağustos sonuna kadar Türkiye'ye teslim edilecekti. İsrail bu taahhütlerini yerine getiremedi. TESTLERİ GEÇEMEDİLER Aselsan'ın ASELFLİR-300 adı verilen kamera ve hedefleme sisteminin de entegre edildiği insansız hava araçları havada toplam 52 saat kalması isteniyor. Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından işletilecek İHA'ların, 4'ü Kara, 4'ü Hava 2'si ise Deniz kuvvetleri Komutanlığı'na tahsis edilecekti. İHA'lar bu kuvveter için keşif ve gözetleme yaparak istihbarat toplayacaktı. İHA'lar, terörle mücadele operasyonlarında, sınır içi ve ötesinde keşif uçuşu yaptığı için büyük öneme sahip. TSK, Heronlar işletilemediği için ABD'nin kendisine tahsis ettiği iki İHA ile bölgede keşif ve gözetleme yapıyor. İHA'ların komutası ABD'lilerde. 597780 Potanın en büyüğü Efes Kasun'un ikinci dakikada faulleri ikilemesi, Giricek'in uzaktan isabetli şutları Efes'i zorda bıraktı. Ataman 4. dakikada ilk molayı almak zorunda kaldı: 12-4. Bu bölümden sonra roller değişti. Sinan Güler'in oyuna dahil olmasıyla Lacivert-Beyazlılar üç baskından sayı, rakibe faul ve Tanjeviç'e bir mola aldırdı. Efes, ilk periyodu 16-14 önde kapattı. Top kayıplarıyla başlayan ikinci 10 dakikada Ömer ve Rakoceviç'in üçlük düellosu vardı. Sayı üstünlüğünü yakalayan Kanarya, devreye de 37-31 önde girdi. Sarı-Lacivertliler, 3. çeyreğin başında iki hücumdan boş dönünce Efes, rakibini sayıyla cezalandırdı. Smith'in top çalıp basketle sonuçlandırması Kaya Peker'in boyalı alanı tapulaması, Rakoceviç'in devamlılığı Efes'e ikinci kez öne geçme fırsatı veriyordu: 40-39. Efes'in rehavetini değerlendiren Ömer ve Greer iyi çalışınca Fenerbahçe son çeyreğe 46-45 önde başladı. Final periyodunda taraflar birbirine üstünlük kuramadı: 63-63. dakikalık uzatma süresini çok iyi değerlendiren Efes en büyük kupaya uzandı. EFES: 81 FENERBAHÇE ÜLKER: 74 EFES: Kasun, Rakoçeviç 26, Kerem Tunçeri 14, Thornton 8, Kaya 11, Shumpert 4, Sinan 3, Smith 10, Ender 4, Ermal FENERBAHÇE ÜLKER: Solomon 8, Ömer Onan 9, Semih 14, Giricek 9, Oğuz Savaş 6, Ömer Aşık 4, Kinsey 4, Preldziç 3, Greer 17, Mrsiç 1. PERİYOT: 16-14 (Efes) DEVRE: 31-37 (F.Bahçe Ülker) 3. PERİYOT: 45-46 (F.Bahçe Ülker) FAUL: (38.45) Kaya Peker (42.17), Thornton (Efes), (44.33) Solomon (F.Bahçe Ülker) HAKEMLER: Murat Biricik, Rüştü Nuran, Aytuğ Ekti SALON: Ankara Atatürk 597910 TÜSİAD'a başkan bulmak için yalvarıyor Koç Holding Şeref Başkanı ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanlar Konseyi Üyesi Rahmi Koç, derneğin mevcut başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın yılbaşında ayrılacağını açıklamasının ardından başlayan yeni başkan arayışlarına değinirken, eskiden ‘Beni seçerler mi’ diye herkesin beklediği bu göreve şimdi kimsenin talip olmadığını söyledi. Rahmi Koç, sıkıntıyı ‘Biz yalvarıyoruz’ diyerek esprili bir ifade ile özetledi. Dünyanın en prestijli hayırseverlik ödüllerinden biri olan ‘Carnegie Medal of Philanthropy’yi almak üzere New York’ta bulunan Koç, tören öncesinde Metropolitan Müzesi’nde düzenlenen sohbet toplantısında TÜSİAD’la ilgili görüşlerini aktardı. Sohbete katılan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç da YİK Başkanlığı konusunda karar aşamasında olduğunun işaretini verdi. Hevesliler ortada yok Eskiden TÜSİAD’da herkesin başkanlıkla ilgili olarak, ‘Beni seçerler mi?’ diye beklediğini anlatan Rahmi Koç, “Şimdi kimse ceketi giymek istemiyor” dedi. TÜSİAD’ın geçmişle kıyaslandığında çok büyüdüğünü, bu nedenle işlerin çok yoğunlaştığını ifade eden Rahmi Koç, İstanbul’a dönüşünün ardından TÜSİAD’da Başkanlar Konseyi’nin toplanacağını söyledi. Rahmi Koç, şu anda herhangi bir ismin telaffuz edilmediğini, yapılacak toplantının ardından başkan adayının netleşeceğini aktardı. TÜSİAD’da Başkanlar Konseyi’nin 19 Ekim’de toplanacağı, yeni başkan seçimiyle ilgili yol haritası ile birlikte muhtemel adayların da tartışılacağı daha önce açıklanmıştı. Mustafa Koç: Yardım etmek görevimiz TÜSİAD’ın olağanüstü kongreye hazırlandığını söyleyen Mustafa Koç da şu anda başkanın kim olacağı konusunun konuşulmadığını, ama sonuçta TÜSİAD üyelerinden birisinin bu işi üstleneceğini bildirdi. Mustafa Koç, Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın başkan olarak bir karar verdiğini belirterek, “Ona yardım etmek gö-revimiz” dedi. YİK için düşünürüm Mustafa Koç, YİK Başkanlığı’na devam edip etmeyeceği sorusuna da şu yanıtı verdi: “Olağanüstü kongreye yetişirse tüzük değişikliğiyle ilgili de bir düzenleme olabilir. Başkanlık için sene uzun, sene kısa geliyor. Son üç başkan da yıl bu görevde kaldı. Tüzük değişmezse yıl daha sürem var. Değişiklik olursa başkanlık konusunu yeniden düşünürüm.” Rahmi Koç: Aksu iyi, aklı başında Hayırseverlik ödülü için New York’a geldiklerini anlatan ve bu konunun önemini vurgulayan Rahmi Koç, gündemle ilgili başka konularda konuşmak istemediğini belirtse de TÜSİAD dışında, Beşiktaş başkanlığı konusundaki görüşlerini de aktardı. Kendisinin ‘durumla ilgilendiğinin’ hatırlatılması üzerine, Beşiktaş’la ilgili olarak şunları söyledi: “Hikmet Çetin’in başkanlığı, Murat Aksu’nun ikinci başkanlığında, işi Aksu’nun yöneteceği bir modeli destekledim. Murat Aksu bana geldi. Yazıhanede bir saat görüştük. Murat Aksu genç, dinamik, iyi eğitimli bir hukukçu. Kendisi bu işe soyundu. İyi, aklı başında. Hikmet Çetin’le görüşme, ABD seyahatim dolayısıyla gerçekleşmedi.” Açıklamalarından Hikmet Çetin’in adaylık ihtimalinin zayıf olduğu sonucu çıkan Rahmi Koç, Murat Aksu’nun aday olması halinde kazanma şansı konusunda bir yorum yapmadı. 598011 Ülkü Erakalın'ın 50'nci sanat yılı 46. Uluslararası Antalya Portakal Film Festivali kapsamında Antalya Kültür Merkezi'nde "Ülkü Erakalın ile anılar ve Yeşilçam şarkıları" gecesi düzenlendi. Gecede Ülkü Erakalın, anılarını anlatarak kişisel arşivinden seçtiği fotoğraflar eşliğinde unutulmaz Yeşilçam filmlerinden şarkılar söyledi. Gecede Erakalın'ın kişisel arşivinden gösterdiği Cahide Sonku ve Aliye Rona ile yaptığı son röportajlar, sanatseverlere duygu dolu anlar yaşattı. Türk sinemasında 200'ü aşkın film yöneten Erakalın, kuşakla çalıştığını ve kendisinden önceki yönetmenleri örnek aldığını vurgulayarak, "Ama şimdiki yönetmenler bizi örnek almadılar, hatta küçümsediler" dedi. Gecenin sonunda Ülkü Erakalın'a onur plaketi sunan Kültür ve Bakanı Ertuğrul Günay, Türk sanatına verdiği emek için teşekkür etti. Günay, "Eserleriyle, yaşamıyla sanatın bütün alanlarında bu kadar içtenlikle dolaşmış bir sanatçı, bu 50 yılı bu kadar iyi özetleyebilirdi. Türk sinemasına verdiğiniz emek için teşekkür ediyorum" diye konuştu. Festivalin açılışında bulunamadığını, TRT'nin turizm kanalı açılışı dolayısıyla kapanışta da bulunamayacağını ifade eden Günay, festivale katılmak için özellikle böyle bir programı seçtiğini dile getirdi. Günay, "Doğru birşey yaptığımı düşünüyorum. Açılış ve kapanışta büyük alkışlar arasında birçok şey kaynayıp gidiyor. Sinemanın asıl serüveni böyle akşamlarda, dost akşamlarında yaşanıyor" dedi. Günay, merhum yönetmenler Yücel Çakmaklı ve Halit Refiğ'i de rahmet ve minnetle andıklarını söyledi. Konuşmaların ardından Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Kültür ve Bakanı Günay'a onur plaketi sundu. Geceye, Selda Alkor, Engin Çağlar ve Selma Güneri'nin de aralarında bulunduğu sanatçılar da katıldı. Selda Alkor, bakan Günay'a, "Seneye tamamen aramızdasınız, söz mü?" dedi. 597777 Mehmet Şeker: Devlet gemisi yalanla mı yürür? Mehmet Şeker Devlet gemisi yalanla mı yürür? Ceylan rüyama girdi... Koyun güderken bir patlama sonucu karnından vurularak hayatını kaybeden minik Ceylan. Bizim gazeteden Murat Bey'in kızıymış meğer. Biraz daha ufaktı bedeni. Ölmüş de babası onu kucağında taşıyor. Biz de üzgün bakışlarla olan biteni takip ediyoruz. Derken eli kıpırdadı. İlk ben gördüm. Yaklaştım, parmaklarını tuttum, gözleri aralandı. Yaşıyor diye bağırdım. Acı çektiği belliydi Ceylan'ın. Yorgundu, bitkindi, iyice zayıflamıştı, gözleri kocamandı. Nasıl olmuşsa, yüzünün bir yanı topraklıydı. Nasıl oldu diye sordum... Öte tarafa gittin de geldin, öyle mi? Ben ölmemiştim ki dedi. Hiçbir yere gitmedim. Hep buradaydım. Şu ağacın dibinde... İyi ama dedim, herkes seni öldü biliyor. Bak, bu kadar insan, kaç zamandır senin için üzülüp duruyor. Zorlukla gülümsemeye çalıştı, iri gözleriyle baktı, yok dedi, ölmedim. Dün Murat Bey'e anlattım rüyayı. İsmini söylemedim ama. Ceylan'mış demedim. Ufak bir kızın varmış diye başladım. “Hayırdır inşallah” dedi. Başka bir şey yazmaya hazırlanırken, Mehmet Gündem uğradı. Gördüğüm rüyadan haberdarmış gibi, “Ceylan yazısı yazmayacak mısın?” diye sordu. Daha önce konuda bir iki yazı yazdığımı söyledim. Ama hangi yazı bir işe yaramış ki? Oysa yeni gelişmeler var. Her gün yazılsa yeridir. Ceylan konusu açıklığa kavuşmadan, ne kadar açılım yapsak beyhude! Yazıyla iş bitseydi, bir yıl içinde memleketin hiçbir derdi kalmazdı. Hülasa, yazıyla olmuyor. Fakat yazmadan hiç olmuyor. Her kelime, bir iğnenin topraktan çıkardığı kadar toprak çıkarsa, kırk yılda bir kuyu kazılır. Star Gazetesi yazarı Yağmur Atsız, sert bir yazı kaleme aldı önceki gün. Giriş kısmı şöyleydi: “Türk Ordusu mütemâdiyen yalan söylüyor. Bundan azab duyan pek çok subay olduğuna emînim ama komuta kademeleri yalan söylemeyi âdetâ huy edinmişler. Dağlıca'da yalan, Aktütün'de yalan, Elazığ'da yalan, Andıç Olayı'nda yalan, Çukurca'da yalan, Günceler konusunda yalan, yer ve su altından çıkan silahlar sorulunca yalan...Yalan...Yalan!!! Şimdi de Bahtsız Ceylan Kız hakkında yalan. Efendim, patlamamış bombaatar mermisine elindeki tahra ile vurunca (Bak şu küstaha! Esas duruş göstereceğine!) evet, vurunca da sinirlenip hoplamış, bir metre kadar dikey uçdukdan sonra sert bir dönüşüyle yatay uçuşa geçmiş ve kızın karnına saplandığınnan patlayıvermiş.” Yağmur Bey, sözü şu şekilde bağlamıştı: “Benim neslime, benden öncekilere ve benden sonrakilere hep denildi ki 'Ordumuzla iftihâr ediniz!' Ben ordumuzla iftihar miftihar etmek istemiyorum! Ben ne istiyorum, biliyor musunuz? Ordumuza GÜVENMEYİ!” Tahrayla vurulunca, merminin önce yukarı çıkıp sonra doksan derece yana gitmesine dair açıklamayı, Taraf'ta Ahmet Altan da aynı şekilde işlemişti. 'Yukarılarda' bulunanlar açıklama yaptıkları zaman, neden her zaman doğruyu söylemezler? Herhalde devletin yüksek menfaatleri için. Öyle mi gerçekten? Peki ya milletin menfaatleri? 598999 Namal 10 aydır Konya'daydı Namal 10 aydır Konya'daydı Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in yerine Kocaeli'den Konya'ya atanan ve yaklaşık 10 aydır Konya Emniyet Müdürlüğü'nü yürüten Hüseyin Namal, bugün imzadan çıkan atama yazısına göre geçici olarak İstihbarat Daire Başkanlığı yapacak. İlgili haberler AJANSLAR Konya İl Emniyet Müdürü Hüseyin Namal, bugün çıkan kararname ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na atandı. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in yerine Kocaeli'den Konya'ya atanan ve yaklaşık 10 aydır Konya Emniyet Müdürlüğü'nü yürüten Hüseyin Namal, bugün imzadan çıkan atama yazısına göre geçici olarak İstihbarat Daire Başkanlığı yapacak. İlerleyen dönemde Namal'ın asaleten İstihbarat Daire Başkanlığı görevine getirilebileceği öğrenildi. Konya İl Emniyet Müdürü Namal, görevde kaldığı 10 aylık süre içerisinde birçok narkotik, suç örgütü ve terör örgütü operasyonu gerçekleştirdi. Birkaç gün sonra Konya'daki görevinden ayrılacak olan Namal'ın yerine il emniyet müdür yardımcılarından biri vekalet edecek. HÜSEYİN NAMAL KİMDİR? 1957'de Eskişehir'de doğdu. Polis Akademisi'nden mezun olan Namal, Bağdat Büyükelçiliği Güvenlik Ataşeliği ve değişik yerlerde emniyet amirliği görevlerinde bulundu. "Terör Ortamında Halk Desteği" konusunda Amerika Birleşik Devletleri'nde eğitim gören Namal, sırasıyla emniyet müdür yardımcılığı, 1. Sınıf Emniyet Müdürlüğü, APK uzmanlığı, emniyet başmüfettişliği yaptı. 10 Aralık 2003'te Elazığ İl Emniyet Müdürlüğü'ne atanan Namal, Kocaeli'nde yaklaşık yıl emniyet müdürlüğü görevinde bulundu. Ocak 2009'dan beri de Konya İl Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Hüseyin Namal, evli ve çocuk babası. 598631 Yönetmen Ezel Akay gözaltında AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, İstanbul'da bir dava ile ilgili, "Çek Yasası'na muhalefet" suçu kapsamında hakkında arama kararı çıkarılan Ezel Akay, 46. Uluslararası Antalya Portakal Film Festivali için bulunduğu Antalya'da, kaldığı Dedeman Oteli'nde, Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı. 598330 İşte liglerde haftanın maçları İşte liglerde haftanın maçları Turkcell Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig'e 9. hafta maçlarıyla devam edilecek. TFF 2. Lig'de gruplarda 10. hafta maçları yapılacak. TFF 3. Lig'de 1, 2, ve 4. gruplarda 10. hafta, 5. grup'ta ise 8. hafta maçları oynanacak. İSTANBUL (A.A) Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, profesyonel liglerde haftanın maç programı şöyle: TURKCELL SÜPER LİG 17 Ekim Cumartesi: 16.00 Denizlispor-Bursaspor (Denizli Atatürk) 20.00 Beşiktaş-Kasımpaşa (BJK İnönü) 18 Ekim Pazar: 15.00 Gençlerbirliği-Sivasspor (Ankara 19 Mayıs) 15.00 İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Manisaspor (Atatürk Olimpiyat) 15.00 Kayserispor-Ankaragücü (Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has) 16.00 Gaziantepspor-Fenerbahçe (Kamil Ocak) 18.00 Antalyaspor-Diyarbakırspor (Antalya Atatürk) 20.00 Galatasaray-Trabzonspor (Ali Sami Yen) BANK ASYA 1. LİG 17 Ekim Cumartesi: 19.00 Konyaspor-Mersin İdmanyurdu (Konya Büyükşehir Belediyesi Atatürk) 18 Ekim Pazar: 14.00 Giresunspor-Adanaspor (Giresun Atatürk) 15.00 Altay-Boluspor (İzmir Alsancak) 15.00 Orduspor-Kardemir Karabükspor (Ordu 19 Eylül) 15.00 Gaziantep Büyükşehir Belediyespor-Hacettepe (GASKİ Spor Tesisleri) 15.00 Kartalspor-Karşıyaka (Kartal) 15.00 Bucaspor-Samsunspor (Yeni Buca) 19.00 Dardanelspor-Çaykur Rizespor (Çanakkale 18 Mart) 19 Ekim Pazartesi: 20.00 Kayseri Erciyesspor-Kocaelispor (Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has) TFF 2. LİG 1. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Güngören Belediyespor-Körfez Belediyespor (Mimar Yahya Baş) 15.00 Zeytinburnuspor-Türk Telekom (Bahçelievler İl Özel İdare) 15.00 Gebzespor-Sakaryaspor (Gebze İlçe) 15.00 Yalovaspor-Pendikspor (Yalova Atatürk) 15.00 TKİ Tavşanlı Linyitspor-Beykoz 1908 (Tavşanlı Ada İlçe) 2. Grup 17 Ekim Cumartesi: 15.00 İstanbulspor-Göztepe (Bahçelievler İl Özel İdare) 18 Ekim Pazar: 15.00 Tepecikspor-Konya Şekerspor (Tepecik Belediye) 15.00 Fethiyespor-Akhisar Belediye Gençlik ve Spor (Fethiye İlçe) 15.00 Turgutluspor-Sarıyer (Turgutlu Eylül) 15.00 Alanyaspor-Eyüpspor (Alanya Milli Egemenlik) 3. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 BUGSAŞ Spor-Pursaklarspor (Ankara OSTİM) 15.00 Karsspor-Trabzon Karadenizspor (Kars Şehir) 15.00 Erzurumspor-Çorumspor (Cemal Gürsel) 15.00 Akçaabat Sebatspor-Çankırı Belediyespor (Akçaabat Fatih) 15.00 Ofspor-Etimesgut Şekerspor (Of İlçe) 15.00 Kırşehirspor-Tokatspor (Kırşehir Ahi) 4. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Şanlıurfaspor-Malatyaspor (Şanlıurfa 11 Nisan) 15.00 Adana Demirspor-İskenderun Demir Çelikspor (Adana Ocak) 15.00 Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Spor-Tarsus İdmanyurdu (Seyrantepe DİSKİ Spor Tesisleri) 15.00 Belediye Vanspor-Kahramanmaraşspor (Van Atatürk) 15.00 Adıyamanspor-Mardinspor (Adıyaman Atatürk) TFF 3. LİG 1. Grup 17 Ekim Cumartesi: 15.00 Küçükköyspor-OYAK Renault (Alibeyköy) 18 Ekim Pazar: 15.00 Alibeyköyspor-Bandırmaspor (Alibeyköy) 15.00 İnegölspor-Lüleburgazspor (İnegöl İlçe) 15.00 Balıkesirspor-Bayrampaşaspor (Balıkesir Atatürk) 15.00 Bursa Nilüferspor-Gaziosmanpaşaspor (Veledrom Dış Saha) 2. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Tekirova Belediyespor-Menemen Belediyespor (Dr. Fehmi Öncel) 15.00 Muğlaspor-İzmirspor (Muğla Atatürk) 15.00 Ispartaspor-Afyonkarahisarspor (Isparta Atatürk) 15.00 Keçiören-Nazilli Belediyespor (Cebeci İnönü) 3. Grup 17 Ekim Cumartesi: 15.00 Kartal Belediyespor-Beylerbeyi (Kartal) 15.00 Ankara Demirspor-Darıca Gençlerbirliği (Cebeci İnönü) 15.00 Anadolu Üsküdar 1908-Düzcespor (Vefa) 18 Ekim Pazar: 15.00 Kırıkkalespor-Gölcükspor (Kırıkkale Başpınar) 15.00 Orhangazispor-Keçiörengücü (Orhangazi İlçe) 4. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Gümüşhanespor-Sürmenespor (Gümüşhane Yenişehir) 15.00 Pazarspor-Araklıspor (Pazar İlçe) 15.00 Kastamonuspor-Yimpaş Yozgatspor (Kastamonu Gazi) 15.00 Arsinspor-Bulancakspor (Arsin İlçe) 15.00 Yalıspor-Ünyespor (Yavuz Selim) 5. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Malatya Belediyespor-Şanlıurfa Belediyespor (Malatya İnönü) 15.00 Hatayspor-Batman Petrolspor (Hatay Atatürk) 15.00 Batmanspor-Diyarbakır Kayapınar Belediyespor (Batman 16 Mayıs) 15.00 Siirtspor-Kırıkhanspor (Siirt Atatürk) 598354 İstanbullular'a uyarı! İstanbullular'a uyarı! İstanbul'da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı provası ve törenleri kapsamında 25 ve 29 Ekim tarihlerinde Vatan Caddesi'nin trafiğe kapatılacağı bildirildi. İstanbul Valiliği, provalar ve tören kutlamaları kapsamında gerçekleştirilecek uygulamayla ilgili yazılı açıklama yaparak vatandaşları uyardı. Bu iki tarihte yapılacak uygulama planı şöyle; 25 Ekim 2009 Pazar günü, 06:00-16:00 saatleri arasında Topkule-Mahmutbey Köprüsü-Vatan Caddesi ve bu yollara çıkan bütün yollar prova nedeniyle trafiğe kapatılacak. 29 Ekim 2009 Perşembe günü ise yine 06:00 16:00 saatleri arasında Topkule-Mahmutbey Köprüsü-Vatan Caddesi-Muratpaşa Camii Kavşağı-Millet Caddesi-Topkapı-Edirnekapı Kavşağı-Vatan Caddesi kesişim noktası-Mahmutbey Yolu. Prova ve tören günü düzenin alınması ve hazırlık maksadıyla Mahmutbey Köprüsü-Habipler Yolu (Sultançiftliği Yolu) trafiğe kapatılacak. 597644 20 yıl içinde Kuzey Kutbu deniz olacak 20 yıl içinde Kuzey Kutbu deniz olacak Kuzey Kutbundaki içbuzulun 20-30 yılda yaz döneminde tamamen eriyeceği bildirildi. İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nden Peter Wadhams, Kuzey Kutbundaki deniz buzunun tamamen kaybedileceğini ve açık bir deniz halini alacağını belirtti. 599031 Antep, F.Bahçe'ye kitlendi! Antep, F.Bahçe'ye kitlendi! Celal Doğan Tesisleri'nde Fenerbahçe maçı hazırlıklarını sürdüren Gaziantepspor'da moraller yüksek. Antrenman öncesinde basın mensuplarının sorunlarını yanıtlayan Teknik Direktör Jose Coucerio, Fenerbahçe maçının çok zor olacağını belirterek, "Tabi ki çok zor bir maç olacak. Şuana kadar oynadığı bütün maçları kazanmış bir takımla oynayacağız. Tabi ki bizim açımızdan çok zor ve karmaşık bir maç olacak. Onlar içinde zor olacak. Şuana kadar geçirdiğimiz süreci olumlu görüyorum. Ekibimiz Fenerbahçe'ye karşı dirençli iyi bir oyun sergileyeceğini düşünüyorum" dedi. Basın mensuplarının "Fenerbahçe maçında nasıl bir oyun stili düşünüyorsunuz" sorusu üzerine Coucerio, "Oyuncularımızın da oyunda ne tür bir değişiklilik olacağını bilmiyor. Bir temelimiz var veya yok demek istemiyorum. Fenerbahçe maçı için biz önlemleri kendi içimizden alacağız" diye konuştu. Futbolcuların maça iyi konsantre olduğunu ifade eden Coucerio, "Oyuncularla görüşmelerimde hazır olduklarını gördüm. Türkiye'de kültürel bir durum ben bunu saygı duyuyorum. İki iyi sonuç aldık takım sanki gök yüzüne çıktık. İki olumsuz sonuçla sanki dünya yerle bir oldu. Bu nedenle bu tip durumlarda dengeli olunması taraftarıyım. Bu yönde futbolcularımızın psikolojilerini dengelemeleri gerektiğini düşünüyorum. Biz kaliteli bir takım oluşturuyoruz bu nedenle herkesin psikolojisi çok iyi olmalı. Trabzon maçında bir çok şeyi değiştirdik. Bu ekibe yeni futbolcuları koymak hemen başarılı olacak anlamına gelmez. İzlememiz gereken iki yol ar. Ya çok paramız olacak, dünya çapındaki tüm iyi futbolcuları alacağız. Yada paramız olmayacak ve kendi bünyemizde bulunan futbolcuları en iyi seviyeye getirmek. Bunun kararını da tek başıma alamam. Ben kendi işimi yapacağım" şeklinde konuştu. Coucerio, iyi birtakım olmak için çalıştıklarını anlatarak, "Burada her zaman geldiğim günden beri söylüyorum. Takımın yıldızı takımın kendisi olmalıdır. Bizim her zaman iyi bir ekip olmamız gerek. Bu ekip sadece oyunculardan değil teknik heyet ve diğer çalışanlardan oluşur. Örneğin Fenerbahçe ayarında ekonomik güçte bir takım değiliz. Bu nedenle bizim birbirimize daha sarılıp iyi bir ekip olmamız gerekiyor" dedi. Fenerbahçe'nin bu maçta avantajlı olduğunu da hatırlatan Coucerio, "Ben Fenerbahçe'nin bu konuda avantajlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü düşüne biliyor musunuz benim takımımda maçta galibiyet alırsa çok farklı olur. Herkes kazanmayı da çok sever. Bakıldığı zaman biz Ankaragücü maçında kötü oynadık. Ama diğer maçlarda iyiydik. Futbolda hafızalar kısa süreli oluyor. Tabi kazanamadığınız bir maçta iyi oynamanız bir şeyi değiştirmiyor. Ama Trabzonspor maçında ekibimiz bir reaksiyon göstererek çok iyi bir futbol sergiledi" diye konuştu. 599197 gündür kayıp olan kişinin cesedi bulundu Alınan bilgiye göre, kocasından gündür haber alamayan Sinan Görken'in eşi emniyet güçlerine kayıp başvurusu yaptı. Olayla ilgili soruşturma başlatan jandarma ekipleri, Görken ile aralarında husumet olduğu olduğu öğrenilen H.H'nin (36) ifadesine başvurdu. H.H'nin ifadesinde Sinan Görken'i öldürdüğü ve cesedini de Denizköy Mezarlığına gömdüğünü söylediği öğrenildi. Bunun üzerine olay yerine giden ekipler, toprağın 30 santimetre altına gömülü bulunan cesede ulaştı. Üzerinden kimlik çıkmayan cesedin günlük olduğu, Sinan Görken'in eşinin cesedi teşhis ettiği öğrenildi. H.H'nin gözaltına alındığı, soruşturmanın devam ettiği bildirildi. 597512 Saba Tümer ölümden döndü! ölümden döndü!CnnTürk'te program yapan, kahkaları ile ünlü programcı canlı yayına giderken ölümden döndü. otoyolu istikameti Seyrantepe mevkiinde, kamyonun tankere çarpması ve tankerinde direksiyon hakimiyetini kaybederek araçlara çarpması sonucu oluşan kazada, araçlardan birinin içinde olan tedavi gördüğü Acil Servisi'nde kaza anını anlattı. Muayene edilen ve röntgen flmleri çekilen Tümer ile ilgili ilk açıklamayı Beyin Cerrahisi Uzmanı Dr. Tunç Öktenoğlu yaptı. Tümer'in araç içi geçirme nedeni ile polikliniğe başvurduğunu söyleyen Öktenoğlu, Yapılan tetkiklerde hayati tehlike gösteren bir bulgu yok. Genel durumu iyi. Bilinci açık. Ancak ağır bir trafik kazası geçirdiği için müşahade altında kalmasına karar verildi. En aşağı bir gün gözlem altında tutulacak. Yarın ki durumuna göre karar verilecek" dedi. Bitkin görünen ve yaşadığı şoku üzerinden atamadığı için kesik kesik konuşan Tümer, olay anını şu sözler ile anlattı; "TEM'de işe doğru gidiyorduk... Arkadan bir tır zannediyorum, herhalde freni falan patladı... Çünkü çok ağır ilerliyorduk zaten, trafik vardı, ilerleyemiyorduk daha doğrusu... Allah'tan emniyet kemerim vardı... Bir anda sağ tarafımdan bir darbe aldım. İleri doğru savrulduk... Arabayı şöfor kullanıyordu, ben arka tarafta oturuyordum. Biz yana kaçmaya çalıştık, bütün herkesi ezdi geçti tır... Benim olduğum taraftan çarptı tır, ama bizden önce de herhalde birkaç yere daha çarptı. Çok hızlıydı ama... Çarpa çarpa geliyordu... Bir ses duydum kafamı çevirmeme fırsat kalmadan zaten bize de bindirdi... Canlı yayına yetişiyorduk... Yetişemedik işte burdayız... Saat 21.00 civarıydı... Yoldan bir iki araba çevirdim ama durmadılar. Sonra bir taksi durdu. Bir hanım vardı taksi içinde. Ondan rica ettim. Beni hastaneye getirdiler." Kendi can derdinden olay yerindeki diğer kaza geçirenlere bakmadığını ve sadece şöförünün durumunun iyi olduğunu bildiğini söyleyen Tümer, "Bugün de kalacağım. Ağrım var ama Allah'a çok şükür onun dışında bir şey yok. Yarın da eve gideceğiz inşallah" dedi. 597599 PKK'dan kaçan terörist teslim oldu PKK'dan kaçan terörist teslim oldu Şırnak'ın Silopi ilçesinde terörist güvenlik güçlerine teslim oldu. Terör örgütü PKK'nın Kuzey Irak'taki kamplarından kaçan terörist Silopi ilçesi yakınlarında bulunan Habur Sınır Kapısı'nda güvenlik güçlerine teslim oldu. Verimli karakolunda ifadeleri alınan terörist daha sonra Silopi adliyesine çıkartılacak.Öte yandan, teslim olan teröristlerin ilk ifadelerinde örgüt içerisinde teslim olmak isteyen çok sayıda kişinin olduğunu söylediği öğrenildi. 598167 İsrail Büyükelçisi Dışişleri'ne gidecek 'le yaşanan dizi krizinin ardından Büyükelçisi Gabby Levy'nin bugün Dışişleri Bakanlığı'na gideceği bildirildi. Dışişleri Bakanlığı'ndan gece yarısı yapılan açıklamaya göre, büyükelçi, TRT'de yayımlanan "Ayrılık" adlı dizinin 'e karşı nefreti teşvik ettiği gerekçesiyle bakanlıkta bilgi verecek. Türkiye- arasında dizi krizi TRT'nin yeni dizisi "Ayrılık" 'de büyük. Dizinin ilk bölümünün yayınlanmasının ardından, akşam saatlerinde Yedioth Ahranot gazetesinin İbranice haber sitesi Ynet, diziyle ilgili geniş bir yazı yayımlayıp 'in dizinin yayımlanmasından doğan "travma"yı yaşadığını belirtti. Dışişleri Bakanlığı, rahatsızlığını Türkiye Büyükelçiliği'ne iletti. 598353 Kürekçiler ABD'de! Kürekçiler ABD'de! Fenerbahçe Kürek Takımı, ''Head Of The Charles'' kürek maratonu için gittiği ABD'de, aynı zamanda sponsorluk görevini de üstlenen FBUSA Derneği Başkanı Ekmel Anda ve Turgay Kadıoğlu tarafından karşılandı. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanı Yüksel Günay ve kürek şube kaptanı Çağlar Özdemir, FBUSA Derneği'ni ziyaret ederek, destekleri için teşekkür plaketlerini verdiler. Heyet daha sonra, New York Başkonsolosu Mehmet Samsar ve Konsolos Başer Şen'i makamında ziyaret etti. Fenerbahçe Kürek Takımı'na tesislerini açan New York Athletic Clup yöneticileri Vincent Ventura ve Kevin Murphy ile görüşen ve yarış öncesi antrenmanlarını tesislerde yapan sarı-lacivertliler, bugün yarışların yapılacağı Boston kentine hareket ederek, Pazar günü düzenlenecek yarışlara hazırlanacaklar. 597943 Türk-İş'te işçiler bölündü: 1137 istifa Türk-İş'te bin 137 Kürt açılımı nedeniyle istifa etti. 950 "Türk-İş hükümetin Kürt açılımına yeteri kadar destek olmadı" suçlamasını yöneltti, istifasını verdi. Ama bunun tam tersi gerekçeyle istifa edenler de var. 187 ise "Açılım ihanet projesi, Türk-İş de fazlasıyla destek oldu" dedi ve yollarını sendikayla ayırdı. 597784 Tekvandodaki düşüşümüz sürüyor 3. turda Japon Kasahara'yı 4-3 yenen Mavi, çeyrek finalde Rus rakibi Soboleva'ya 4-3 yenilerek elendi. 57'de ilk turda Kübalı Aleman'ı 3-1 mağlup eden Zeynep Kirez, ikinci turda İtalyan Veronica Calabrese karşısında tutunamadı. Erkekler 58 kiloda Fırat Pozan, Arjantinli Crismanich'e 5-4'le boyun eğdi. 598282 Göstericinin cezasına hakimden muhalefet şerhi Diyarbakır'da gösterilere katıldığı gerekçesiyle yargılanan bir kişiye verilen 10 yıl hapis cezasına bir hakim muhalefet şerhi koydu. Hakim sıraladığı gerekçelerde ''Çok ceza veriyoruz, bunu kullanıyor'' dedi. Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Selahaddin Menteş, Mehmet Nuri Atman'a verilen 10 yıl hapis cezasını çok bularak karşı oy kullandı. Karara muhalefet eden hakim tespitlerini örneklerle açıkladı. 'ya katılıp yıl örgüt kamplarında kaldıktan sonra yakalanan bir kişinin sadece örgüt üyeliğinden yıl hapis cezası aldığını belirten hakim Menteş, "Aynı şahıs kendisi gelip teslim olduğunda etkin pişmanlık ile hiçbir ceza almayacak, yüklü miktarda patlayıcı madde taşıması halinde ise 10 yıl hapis ile cezalandırılacaktır. Ortaya çıkan sonuç cezanın, ceza adaleti açısından adil olmadığı açıktır" dedi. Menteş, 'örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' fiilinin ve doğuracağı sonuçların, sosyolojik ve psikolojik açıdan değerlendirilmesi gerektiğini belirtti, "Yasa koyucu yeni bir değerlendirme yapmalı" dedi. 597646 Beyninize mesaj var Beyninize mesaj var İngiliz bilim adamları sadece beyin dalgalarının hareketiyle iki kişinin iletişime geçmesini sağladı. LONDRA Bilim tarihinde ilk kez, birbirlerinden kilometrelerce uzakta olan iki insan, sadece beyin dalgaları yardımıyla haberleşti. İngiltere'nin Southampton Üniversitesi tarafından yapılan deneyde beyindeki elektrik sinyallerini alan eletkrotlar ve bilgisayarlar kullanılırken bunun “telepati değil, internetin yerini alacak bir gelişme” olduğu açıklandı. 598164 "Fenerbahçe'den haberim yok ama..." Fiorentina'nın golcüsü Adrian Mutu, 'ye transfer olacağı iddiaları için, "kulübümün tutumuna göre durumu gözden geçiririm" dedi. -- Mutu, İtalyan La Repubblica gazetesine yaptığı açıklamada, ara transferde 'ye geçeceği yönündeki iddiaların doğru olmadığını söyledi. Romen golcü, "bu söylentilerin nereden çıktığı bilmiyorum. Bu konuda menajerimle hiçbir şey konuşmadık. Fiorentina'da uzun süre kalmak istiyorum" dedi. Mutu, "ancak Fiorentina'nın beni tutmak isteyip istemediğini bilmiyorum. Kulübün kararına göre ben de durumu değerlendiririm" diyerek, olası bir transfere açık kapı bırakmayı ihmal etmedi. Romanya'nın Sırbistan'a 5-0 yenildiği Dünya Kupası eleme grubu maçından sonra bir diskoda sabahladığı için ülke medyasından büyük  tepki alan Mutu, yanlış davranmadığını ve her zaman profesyonelce hareket ettiğini de sözlerine ekledi. Doping testinde kokaine rastlanması üzerine beş yıl önce Chelsea'den gönderilen Adrian Mutu, FIFA tarafından İngiliz kulübüne 17.17 milyon euro tazminat ödemeye mahkum edilmiş ve ve buna yaptığı itiraz CAS tarafından geri çevrilmişti. İtalyan medyası, büyük bir yetenek olmasına rağmen sürekli özel hayatındaki çalkantılarla gündeme gelen Mutu'yu, genç golcü Stevan Jovetic'in gösterdiği yüksek performansı da dikkate alarak Ocak ayında satmak istediğini belirtiyor. 599226 Bahçeli: "Açılım değil, yıkım" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti olarak, Hükümet'in "Demokratik Açılım" diye nitelendirdiği adımlarla ilgili çok sayıda sorular yönelttiklerini, ancak aradan geçen aylık sürede doğrudan bir açıklama gelmediğini ifade ederek, "Hükümetin ortaya attığı ve adına 'açılım' denen şey, aslında bir yıkım projesidir" dedi. Bahçeli, Kayseri Kadir Has Kongre Merkezi'nde "Çözülen Ülke Türkiye ve Tavrımız" konulu konferansta konuştu. MHP'nin milli meselelerin en yakın takipçisi ve Türkiye üzerinde oynanan stratejik oyunların farkında olduğunu kaydeden Bahçeli, "Bugüne kadar her milli meselede, kamuoyu partimizin ne yaptığına dikkat kesilmiştir. Partimiz, Hükümet'in yıkım projesini başlattığı ilk günden itibaren aynı duruşu sergilemiştir" dedi. MHP'nin 40 yıldır çok çetin kulvarlarda siyasetini sürdüren köklü bir parti olduğunu söyleyen Bahçeli, meselesi, Ermeni meselesi, 'ın kuzeyi, terörle mücadele gibi konularda partimizin hiçbir zaman fikrini almayan Hükümet, atılması düşünülen adımlar konusunda da aynı tutumu göstermiştir. MHP hiçbir zaman bu aşamaların hiçbirisinde yer almayacak, destek vermeyecek ve hiçbir zaman susmayacaktır" dedi. "Partimiz, Hükümet'in yıkım projesine yönelik adımları atmaya başladığı ilk günden itibaren aynı duruşu sergilemiştir" diyen Bahçeli, "7 yıldır iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin hükümet olma ile devlet olma arasındaki farkı ayırt edemeyen özürlü demokrasi anlayışının, geçmişte ayrışma ve kutuplaşmalara neden olduğunu hepimiz biliyoruz" diye konuştu. "Açılım anaysasl suç teşkil ediyor" Bahçeli, "açılımın anayasal suç teşkil edeceğini, MHP olarak böyle bir açılıma destek vermeyeceklerini her fırsatta dile getirdiklerini" ifade ederek, "Hükümet'in tetiklediği süreç, küresel güç tarafından bölgenin yeniden tanzim edilmesine yönelik projedir ve Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir ayağıdır. Önemsizmiş gibi gösterilerek atılmak istenen adımlar, hızla çok büyük siyasal, sosyal sorunlar doğuracaktır ve Türk Milleti'nin bekası tehdit altındadır. Süreç, Türk Milleti'ni bölünmeye sürükleyecektir" dedi. MHP lideri, "Böylesi bir ayrışma ikiye bölünmeyle bile sınırlı kalamayacak, Türklük kendi vatanında etnik kimlik seviyesine indirilmeye çalışılacak. 'nın bile başaramadığı ayrışmaya neden olacaktır. Bin yılda yoğrulmuş milli kimlik geri dönüş gösterecek, yaşanacak sosyolojik kırılmanın telafisi asla mümkün olmayacaktır" ifadesini kullandı. Bahçeli, Hükümet'in ortaya attığı açılıma kamuoyu desteği sağlamak adına bazı psikolojik argümanlar kullanmaya başladığını da ileri sürerek, "Anaların gözyaşlarının dinmesi, silahların susması gibi söylemlerle, kamuoyunun gözlerini boyamaya çalışmaktadırlar. Oynanmak istenen oyun, MHP'nin duruşuyla bozulmuş, tekrar geri adım atılmıştır. Yıkımın aktörleri bocalama geçirmiştir. Süreci anlatmada zorluklar yaşamaya başlamışlardır. Bu aşamada açılmaya çalışılan yıkım paketinin kapalı kalması, işlerin planlandığı gibi gitmediğinin bir işareti olmuştur. Bu süreçte direnenler, direnme ihtimali olanlar hakkında ağır suçlamalarda bulunulmuş, partimizin ve partililerimizin kanla beslendiği, terörden nemalandığı, şehit istismarı yaptığı gibi alçakça ithamlar başlatmışlardır" dedi. "Millet olmanın mayası dildir" Bölücü terörün, silahlı çatışmada başarılı olamayacağını anlayınca strateji değiştirdiğini ve dil özgürlüğü konusunu gündeme getirdiğini ifade eden Bahçeli, bir topluluğu millet kimliğine kavuşturan temel unsurların başında dilin geldiğini, dilde ayrışmanın, diğer alanlarda da ayrışmaya neden olacağını söyledi. Bahçeli, "Millet olmanın mayası dildir. Bizi asırlardır bir arada tutan Türkçe'dir" diye konuştu. Her dile saygı duyduklarını, herkesin kendi özelinde istediği dili konuşmasına kimsenin karışamayacağını kaydeden Bahçeli, "Ancak konu kamusal alana kayınca resmi dil Türkçe'dir ve Türkçe'ye ortak koşulamaz" dedi. "Bin yılda yoğrulan tek millet olan Türkiye'nin asla ayrışmayacağını, birlik ve beraberliğini bozmayacağını" dile getiren Bahçeli, "Gün birlik günüdür, gün beraberlik günüdür. MHP memleketin her evladını kucaklamaktadır" şeklinde konuştu. 597779 Yasin Doğan: Diyalog ve mutabakat… Yasin Doğan Diyalog ve mutabakat… Uzlaşı nasıl demokrasinin bir gereğiyse, diyalog ve istişare de demokrasinin önemli bir gereğidir. Mutabakatın zeminini, diyalog ve ilişki oluşturur. Demokrasilerde sorunlara çözüm aramak, siyaset alanının bir fonksiyonudur. Ülke meselelerinin iktidar veya muhalefet partilerince tartışılması, müzakere edilmesi sorunlara çözüm yolları aranırken demokratik yöntemlerin kabul edildiği anlamına gelir. Usule yönelik mutabakat, diyalog, müzakere ve istişare yönteminde anlaşmadır. Bir nevi demokratik yöntemi kabullenmektir. Bir ülkede iktidar ve muhalefet arasında meselelerin ele alınış biçimine yönelik demokrasinin ortaya koyduğu hassasiyet diyalog ve müzakerenin var olmasıdır. Usule yönelik uzlaşma, demokrasinin kaçınılmaz bir gereğidir, olmazsa olmaz şartıdır. AK Parti ile CHP liderlerinin bir araya gelerek önemli bir memleket meselesini masaya yatırmak için mektup teatisinde bulunması, usule yönelik mutabakatın gerçekleşmiş olmasını ifade eder. Bu bile tek başına Türk siyaseti açısından önemli bir kazanımdır, demokrasinin varlığını gösterir. Muhtevaya veya öze yönelik mutabakat ise siyasi hedefler, politikalar ve çözüm maddelerinde anlaşmaktır. Demokrasi, özde mutabakatı önemser ama şart kılmaz. Çünkü partilerin özde anlaşmaları bir nevi ideolojik örtüşmeyi ifade eder. Farklı siyasi görüşlerin olması, farklı politik yaklaşımların, farklı öneri ve tekliflerin olması demektir. Bu noktada her partinin tam bir mutabakatla hareket etmesi, belli politikalarda anlaşması, her adıma yönelik fikir birliğine varması şart değildir. Baykal-Erdoğan görüşmesinin gerçekleşmesi, usule yönelik mutabakatın sağlanması ve demokrasinin hayat bulması açısından çok önemli olacaktır. Açılımın siyasi parametreleri, atılacak adımlar ve uygulanacak politikalar konusunda mutlak anlamda bir mutabakatın, anlaşmanın, örtüşmenin olması gerekli de değildir, mümkün de değildir. Bu noktada olması gereken genel çerçevede, çözüm iradesinde ve belli başlı bazı adımlarda makule ulaşılmasıdır. AK Parti ve CHP'nin açılım konusunda aynı politikada ısrar etmesi, tamamen aynı noktada durması ne demokrasinin bir gereğidir, ne de mutabakatın bir şartıdır. Her görüşme, müzakere, istişare, tarafları durdukları yerden daha farklı bir noktaya doğru hareket ettirir. Eğer bu hareket, çözüm iradesi istikametindeyse makule yaklaşılmış, ileriye doğru bir adım atılmış olur. İktidar, elbette kendi öncelikleri, kendi siyasi hassasiyetleri, kendi oyun planı istikametinde bir karar verecek, bu kararın siyasi sorumluluğunu da üstlenecektir. Aksini düşünmek, iktidarı muhalefetin esiri haline getirmek, iktidarın muhalefetin politikalarını uygulamaya zorlamak gibi anlaşılır. Mutabakat, muhalefetin söylemlerini kabullenmek de değildir, taviz ve geri adımlarla iyiden kötüye doğru hareket etmek de değildir. Baykal-Erdoğan arasındaki mektup teatisi, diyalog ve ilişki anlamında usule yönelik bir mutabakatı ortaya koymuştur, ancak öze ve içeriğe yönelik mutabakatın hangi oranda gerçekleşeceği, bunun çözüm sürecine nasıl bir katkı yapacağı daha sonra anlaşılacaktır. Hükümetin muhalefetin desteğiyle yapabilecekleri vardır, kendi siyasi gücü ve sayısal çoğunluğuyla yapabilecekleri vardır. Hükümetin kendi çapında yapabileceklerini bile muhalefetle istişare etmek istemesi demokratik kültür açısından önemlidir. Muhalefet de bu tarzın ve davranışın değerini bilerek tutum takınmalıdır. Kamuoyunda liderler buluşmasıyla ilgili olumlu bir beklenti ve arzunun oluşması, çözüme yönelik beklentiyi de ifade etmektedir. Eğer çözüm karşıtı bir toplumsal psikoloji olsa, görüşmeye bu kadar önem atfedilmez, bu kadar hararetle destek verilmezdi. Açılım süreci, iktidar-muhalefet diyaloğuyla önemli bir aşamaya gelecektir. 597753 AK Parti'li Üstün'den 'seçimler yıla insin' teklifi AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün'ün hazırladığı kanun teklifinde milletvekili görev süresinin yılla sınırlandırılması öngörülüyor. Teklife göre daha önce beş yılda bir yapılan genel seçimler dört yıla indirilecek. Seçim süreci ise öngörülen tarihten 90 gün önce başlayacak. Teklifte ayrıca illerin milletvekili sayısı konusunda da öneride bulunuldu. Buna göre nüfusuna bakılmaksızın bir ilde en az iki milletvekili görev yapacak. 598232 Diyarbakır’da banka soyan kişi yakalandı ’da banka soyan kişi yakalandıCanan ALTINTAŞ/DİYARBAKIR, (DHA) ’da ellerinde uzun namlulu silahlar ve yüzlerinde kar meskesiyle banka soyup, 55 bin TL ile kaçan kişi aldıkları paralarla birlikte polis tarafından yakalandı. Merkez Bağlar İlçesi’ndeki Şubesi'ne önceki gün ellerinde uzun namlulu silah, yüzlerinde kar meskeleriyle gelen soyguncular, banka görevlisi İhsan ’ı silah dipçiliğiyle etkisiz hale getirdi. İçerideki müşterileri ve görevlileri silahla tehdit eden soyguncular bankada bulunan 55 bin TL’yi alıp kaçtı. Diyarbakır ’nde soyguncuların yakalanması için Şube Müdürlüğü ile Asayiş Şube Müdürlüğü’nden ortak ekipler kurularak çok yönlü araştırma başlatıldı. Banka şubesinde güvenlik kamerasının olmaması nedeniyle, polis kentteki tüm kamerasındaki görüntüleri tek tek inceledi. Görüntüler ve yapılan istihbarat sonunda polis, soyguna karıştıklarını belirlediği kişilere yönelik operasyonlar düzenledi. Operasyonlarda kişi bankadan çaldıkları 55 bin TL ile birlikte ele geçirildi. Şüphelilere dün gece banka şubesinde büyük bir gizlilik içinde yaptırıldı. Soyguna karıştıkları gerekçesiyle gözaltına alınan kişinin sorgusu sürüyor. 598772 ‘Kasımpaşalı’ çekinmez ‘Kasımpaşalı’ çekinmez Baykal, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerle ilgili sürecin gizlilik içerisinde götürüldüğünü ve Azerbaycan topraklarının işgaline son verilmesinden söz edilmediğini belirterek, “Kimsenin böyle bir yanlışlığa TBMM’yi alet edemeyeceğine güvenmeye devam ediyorum” dedi.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Baykal: Başbakan Kasımpaşalı bir adamı olarak bizimle buluşmaktan çekinmez. ’ya değil bölgede yaşayan Kürt vatandaşlara yapılmalı Genel Başkanı Başbakan ile konusunda gerçekleştirecekleri tarihi görüşmenin kayıt altına alınması konusundaki önerisini yineleyerek, “Bazı çevreler, ‘Gitmeyin, görüşmeyin’ diyormuş. Başbakan’ın bir Kasımpaşalı adamı olarak bizimle buluşmaktan çekinmeyeceğini düşünüyorum” dedi. Baykal, Kürt açılımı konusunda iktidarın “yanlış kıble seçtiğini”, açılımın ’ya değil bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarına yapılması gerektiğini söyledi. CHP grup toplantısında Kürt açılımı sürecinin komplekslere dayalı olduğunu savunan Baykal, bölgede yaşayan Kürt vatandaşların ayrışma değil, iş, ve kaliteli eğitim istediği görüşünü yineledi. Erdoğan ile görüşmeyi kabul etmesinin CHP’nin görüşlerinin değiştiği anlamına gelmediğini vurgulayan Baykal, şunları söyledi: “Bütün bunları bile bile mektubu yazdım, kapsamlı bir cevap verdik. Gelirken bunları bilerek gelsinler istedik. Bir Başbakan’a, ‘Hayır gelme’ demek bizim devlet sorumluluğumuzun, demokrasi düşüncemizin içine girmez. ‘Elbette gelebilirsin, ağırlamaktan mutluluk duyarız’ dedik. Ama zannetme ki senin kafanda ne olduğunu bilmiyorum, zannetme ki kafandakini bana kabul ettirebilirsin. Yapmak istediğini biliyorum, nelerin seni yönlendirdiğini de biliyorum. Hay hay, gel bunları konuşalım ama kapalı kapılar arkasında değil. Bildiği yolda devam etmesine fırsat verecek şekilde değil.  ‘Görüşme’ diyenler  Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: “Başbakan da düşüncelerinin kayda geçirilmesinden ve zamanı geldiğinde millet tarafından öğrenilmesinden korkmayacaktır. Eğer millet tarafından öğrenilmesi başbakan için sakıncalı ise zaman işin temeli yanlıştır. Bazı çevreler, ‘Gitmeyin, görüşmeyin’ diyormuş ama ben Başbakan’ın buna itibar etmeyeceğini, bir Kasımpaşalı siyaset adamı olarak bizimle buluşmaktan çekinmeyeceğini düşünüyorum” diye konuştu. 597828 Akla ziyan işler! Feyzi Hepşenkal ArayışAkla ziyan işler! CUMHURİYET Halk Partisi hakkında çok şey söylenebilir. İsteyen “yetersiz” der. İsteyen aynı anlama gelen ama daha ağdalı olan “kifayetsiz” sözcüğünü kullanır. Nitekim ’yi yerden yere, duvardan duvara vuran; çok sayıda eleştiri yayınlandı bu köşede. Ne var ki hiçbir zaman, “CHP ile çeteler” arasında bir ilişki kurulmadı, böyle bir ima dahi yapılmadı. Çünkü yapamazdım. Yapmaya kalkışsam... Elim titrerdi. Dilim tutulurdu. Vicdanım sızlardı. Baktım... Devlet Bakanı ve “akla ziyan” bu yanlışı yapmış! Üzüldüm. “Bazen ’de muhalefet ile çeteler arasındaki sınırın nerede olduğunu anlamakta zorlanıyoruz” diyen... “Devleti yıkmaya yönelik ve kendi kafalarına göre çetelerin yönettiği bir rejime kaydırma çabası içinde olan kişilerin avukatlığına soyunmuş bir muhalefetle Türkiye’nin demokratik standartlarda, AB standartlarında bir ülke olması kolay bir süreç değil” diye veren biri; AB ülkelerinde nasıl karşılanır acaba? Öyle ya... Bu kafadaki birini ciddiye alsalar bir dert. Almasalar, başka bir dert! Aslına bakarsanız, dert çok. Bir heykeli “müstehcen” diye ve üstelik yerliden çok yabancı insana ev sahipliği yapan Kemer gibi modern bir ilçenin orta yerinden kaldırmak da, “akla ziyan” bir yanlıştı. yanlışı yapan, elbet karşılığını alırdı. Nitekim “Aşk yağmuru” heykelini kaldıran ’li Kemer Belediye Başkanı ’ün evli olmasına rağmen hostes sevgilisi ve bu ilişkiden doğan oğlu ile maç izlerken çekilmiş fotoğrafının gazetelerde yayınlanması... Tipik bir “yağmurdan kaçarken doluya tutulma” hali yarattı! Ve korkarım şimdi sıra... Egemen Bağış’ta! Bu yanlışa ‘tövbe’ gerek BİR diğer “akla ziyan” muhabbet ise ’de yaşanıyor. AKP İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişçi’ye göre: Bahri Baba Parkı lanetliymiş! Bir kere “lanetli” lafı, yanlıştan da öte fena halde ürkütücü. Büyüklerim hep söylerdi... “Kimseye lanet okuma, döner dolaşır, başına gelir” derdi. Onun için şiddetle sakınırım, “lanet” sözünü ağzıma almaktan. Zira... “Lanet” sözcüğü “Tanrı’nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma” anlamına gelir ki; tövbe hâşâ bunu kim bilebilir? Onun için aziz dostum Tuğrul Yemişçi’ye tavsiyem... Acilen “tövbe” etmesidir. Tek karelik park 598243 En uzun boylu insan dünya turuna çıkıyor Mardin'in Derik ilçesine bağlı Dede Köyü'nde yaşayan ve dünyada en uzun boy (2 metre 47 santimetre), en büyük el (27.5 santimetre) ve en büyük ayaklara (36.5 santimetre) sahip olması nedeniyle Guinness Rekorlar Kitabının 2010 baskısında yer alan Kösen (27), Londra'da düzenlenen tanıtım toplantısının ardından New York, Viyana gibi birçok yerde organizasyonlarına katılmasının ardından köyüne dönerek bir süre dinlendi. Kösen, AA muhabirine telefonla yaptığı açıklamada, 'nın 2010 sayısının tanıtımı amacıyla düzenlenen kampanya ve etkinliklere kaldıkları yerden devam edeceklerini belirtti. Dede Köyünde 15 gün dinlendikten ve ailesiyle hasret giderdikten sonra tanıtım organizasyonlarına devam ettiklerini anlatan Kösen, şunları söyledi: "Şimdi koordinatörlerinin organize ettiği dünya turuna kaldığımız yerden devam ediyoruz. Beni tanımak isteyen çok sayıda ülkeden tanıtım kampanyaları düzenlenmesi için talep gelmiş. Bugün Portekiz'e uçuyoruz. Organizasyon kapsamında hangi ülkelere gideceğimizi şu anda bilmiyoruz. Çünkü talep gelen ülkelere göre program yapılıyor. Ancak çok heyecanlıyım. Gittiğim her ülkede Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyorum. Rüyamda bile görmediğim ülkelere gitme imkanı buldum. Şimdiden birçok ülkeden şov programları ve reklam çekimlerinde yer almam konusunda iş teklifleri aldım. Ayrıca hayatımı belgesele dönüştürmek isteyenler var. Tüm bu gelişmeler heyecan veriyor. Hayatıma bir yöne vermem için bu fırsatları en işi şekilde değerlendirmek istiyorum." 597633 'Şii lider Hamaney öldü' iddiası 'Şii lider Hamaney öldü' iddiası İran'da Şii dini lider Ayetullah Ali Hamaney'in öldüğü yolunda haberler internet sitelerinde yayılmaya başladı. Lenta-Ru İnternet Ajansı, Hamaney'in koma halinde hastaneye kaldırıldığını yazdı. Muhalefet ise Hamaney'in zehirlenerek öldürüldüğünü iddia etti. Hamaney'in öldüğü yolunda daha önce de söylentiler çıkmıştı. 597637 Eşzamanlı kaos Eşzamanlı kaos LAHOR Pakistan'ın doğusundaki Pencap eyaletinin başkenti Lahor'da dün sabah polis merkezine eşzamanlı saldırı düzenlendi. Ülkenin kuzeybatısındaki Kohat'ta da bir karakola intihar saldırısı düzenlendi. Federal Soruşturma Kurumu, Manavan polis akademisi ve Bedian'daki komando eğitim merkezine giren saldırganlar içerideki bazı kişileri rehin alınca bölgede sıcak çatışmalar yaşandı. Saldırılarda toplam 39 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Saldırıların ardından polis komando merkezinde kontrolün sağlandığı bildirildi. Pakistanlı güvenlik yetkilisi Çaudri Şefik, saldırganların rehin aldığı ailenin kurtarıldığını, tüm saldırganların da öldürüldüğünü belirtti. Bu arada eş zamanlı saldırıları Taliban üstlendi. Pakistan'daki Tehrik-i Taliban örgütü saldırıyı kendilerinin düzenlediğini iddia etti. 598199 Eşine kızdı, kendine harakiri yaptı Eşine kızdı, kendine yaptı ’de 23 yaşındaki Aytuğ Tuna, otomobil içinde eşi 21 yaşındaki Mükerrem Tuna ile tartıştıktan sonra, sinirinden elindeki bıçağı kez karnına sapladı. Hastaneye kaldırılan Aytuğ Tuna, “Çok sinirlenmiştim. Eşimi bıçaklamamak için kendimi bıçakladım” dedi. İstiklal Mahallesi Şair Fuzuli Caddesi’nde dün saat 22.30 sıralarında kayınpederi Mevlüt Yılmaz’ın kullandığı 26 FC 100 plakalı otomobille akraba ziyaretinden dönen evli ve çocuk babası Aytuğ Tuna ile eşi Mükerrem Tuna arasında ailevi nedenlerden dolayı tartışma çıktı. Tartışma sırasında sinirlenen Tuna yanında taşıdığı bıçakla kendi karnını yerden yaraladı. Kayınpederi tarafından otomobille Eskişehir Devlet Hastanesi’ne götürülen Aytuğ Tuna, polislere “Eşimle tartıştım. Çok sinirlenmiştim. Eşimi bıçaklamamak için kendi kendimi bıçakladım” dedi. Acil serviste, ilk müdahalesi yapılan Aytuğ Tuna, durumunun ağır olması nedeniyle sevk edildiği Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi’nde tedaviye alındı. yetkilileri, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü bildirdi. 598253 Meclis'te kaç bin kişi çalışıyor? Mecliste, Ağustos 2007-Ağustos 2009 döneminde, 322 personel emekliye ayrılırken, 441 personel göreve alındı. TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in, MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, TBMM'de personel atamalarıyla ilgili soru önergesine verdiği yanıta göre, Ağustos 2007-Ağustos 2009 döneminde TBMM Genel Sekreterliği teşkilatına sözleşmeli statüsünde 2, geçici personel statüsünde 439 kişi göreve alındı. Ocak-Şubat 2008'de, memur statüsünde şoför, bahçıvan, garson, hizmetli gibi daha çok yardımcı hizmetlerde görev yapan 322 personel, istekleri üzerine emekliye sevk edildi. Emekliye ayrılan personelden 195'inin yerine çocukları, 439 geçici personel sayısına dahil olmak üzere göreve alındı. Ağustos 2007-Ağustos 2009 döneminde naklen 107, açıktan 37 olmak üzere 144 personel devlet memuru statüsünde istihdam edildi. Aynı dönemde 125 personelin ise unvanı değiştirildi ve 29 geçici görevli personelin devlet memuru olarak ataması yapıldı. Mecliste, 2531 kadrolu personel, 72 sözleşmeli personel (657 sayılı kanunun 4/B maddesine göre), 2919 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli personel, 566 geçici görevli, 1389 geçici personel (657 sayılı kanunun 4/C maddesine tabi), 198 geçici görevli milletvekili danışmanı, 276 sözleşmeli milletvekili danışmanı olmak üzere toplam 5040 personel görev yapıyor. Bu personelden 3857'si merkezde, 1035'i Milli Saraylarda, 108'i Yıldız Çini ve Porselen İşletmesinde, 40'ı da Hereke İpekli Dokuma ve Halı fabrikasında görevli bulunuyor. 598147 11:28 CHP'den TOKİ yurt yapsın teklifi 'den yurt yapsın teklifi Milletvekili Şevket Köse, üniversite öğrencilerinin en büyük sorununun barınma sorunu olduğunu, devlet yurtlarının yetersizliği nedeniyle öğrencilerin yurtlarına gitmek zorunda kaldıklarını vurgulayarak yurt inşası konusunda ’den nasıl yararlanılabileceği konusunda Meclis Araştırması açılmasını istedi. Köse, Başkanlığı’na bir araştırma önergesi verdi. Önergenin gerekçesinde üniversite kayıtlarının başlamasıyla birlikte öğrencilerin barınma sorunlarının tekrar gözler önüne serildiğini, yaşanan ekonomik krizin etkisiyle velilerin iyice zorlandığını, bu zorluğun en büyük zararını ise düzgün bir barınma ortamına sahip olmayan öğrencilerin gördüğüne dikkat çeken Köse, devlet yurtlarının yetersizliğinin ’nin en çok bilinen eğitim sorunlarının başında geldiğini ifade etti. Köse, devlet yurtlarının yetersiz olmasının ekonomik zorlukları nedeniyle velilerin elini kolunu bağladığını, yurtların tarikatların ağı haline geldiğini, her yıl otogarlarda kimi özel yurtlarca karşılanan öğrencilerin ekonomik mecburiyetin vermiş olduğu zorunlulukla hareket ettiğine işaret ederek veliler ise bu duruma isyan ettiğini bildirdi. Hükümetin son yıllarda her ile bir üniversite açtığını, ancak üniversite öğrencilerine barınma olanağı sağlamadan üniversitenin açılmasına akademik çevrelerden de tepkiler geldiğini belirten Köse, yükseköğretimde barınma sorununun çözülmesi için yeterli çabanın gösterilmediğini, bu sorununun çözülmesi için özel önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı. Bu konuda Toplu İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ) akla gelen ilk alternatif olduğunu ifade eden Köse, "TOKİ’nin ülkemizde yer alan öğrenci yurdu sorununda aktif bir rol oynamasının olanaklı olduğu görülmektedir. 81 il’de aynı anda çalışmaların başlatılmasıyla yurt sorunu büyük oranda çözülebileceği ve aileler ile öğrencilerin rahat nefes almasının sağlanabileceği belirtilmektedir. Bu konuda acilen çalışma yapılması şart olmuştur" dedi. Köse, şöyle devam etti: "Ülkemizde yaşanan yükseköğretim öğrencilerinin barınma sorunlarının neler olduğunun tespiti, bunların çözülmesi için neler yapılabileceği ve bu noktada TOKİ’den nasıl yararlanılabileceği konusunda uzman görüşlerinin alınarak, araştırmalar yapılabilmesi amacıyla ’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz." 597775 Yusuf Kaplan: Osmanlı Ruhu'nun yeniden doğuşu küllerinde Yusuf Kaplan Osmanlı Ruhu'nun yeniden doğuşu küllerinde 19. yüzyıl, Avrupa'da imparatorlukların çökmeye, ulus-devletlerin köksalmaya başladığı bir milliyetçilikler çağı'ydı: yüzden romantizm, politikada olduğu kadar, düşüncede de, sanatta da başat akım'dı. Öte yandan, 19. yüzyıl, pozitivizm'in, tabiat bilimlerinden sosyal bilimlere önce sirayet ettiği, sonra da tartışılmaya başlandığı bir karmaşıklıklar, bunalımlar, kaoslar ve yeni arayışlar çağıydı aynı zamanda. Bu nedenle, 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılın başları, öncelikle sanatın bütün türlerinde ortaya çıkan modernizm'in, modernliğin vaatlerini gerçekleştirememesine karşı bir başkaldırı başlattığı, modern zihin kalıplarının derinlemesine sorgulandığı, “yeni'nin şoku”nun hayatın her alanına nüfûz ettiği, Batı uygarlığının felsefî olarak kendi içine ve üstüne kapandığı, “dil oyunları”nın, eleştiri ruhunun damgasını vurduğu bir aralık'tı. Sanatta, monolojik perspektif kırılmıştı: Bu, tanrılaştırılan insanın, hem insan/lığ/a, hem de yaşadığı dünyaya tabiata ontolojik saldırı'sına gösterilen bir tepkiydi: Faustyen insan, yitirdiği ruhunu, bilinçaltı dünyasına dalarak aramaya koyulacaktı: Avrupa'da tam bir nihilizm ve yabancılaşma, sosyal kaos ve kültürel çözülme köksalıyordu. Batı'da Kafkaesk “metamorfoz”, Ionesco'cu ve Beckett'çi “saçma”, Camus'cü “yabancılaşma” sanata, gündelik hayata, ulusal ve küresel siyasete sirayet etmekte gecikmeyecekti: Sonunda, benmerkezci reflekslerinden kurtulamayan Avrupalı ulus-devletler, ürpertici iki büyük dünya savaşıyla Avrupa'yı tarihin yapılmasında kilit rol oynayan bir aktör olmaktan uzaklaştırmayı başardılar! Avrupa, gücünün zirvesindeyken tarihten çekiliyordu! Tıpkı Büyük İskender'in Hind'e kadar uzanan Helen İmparatorluğu, tıpkı “dünya'yı, Roma olarak” görecek kadar büyüyen Roma İmparatorluğu gibi. Osmanlı, milliyetçilikler çağı'nın hem romantik milliyetçilerinin, hem de pozitivist ulusalcılarının, medeniyet ufkunu yitirmelerinin kurbanı oldu: Bu biraz da kaçınılmazdı; çünkü milliyetçilik çağı, siyasî, iktisadî ve entelektüel devrimlerle çağın zeitgeist'ı zamanın ruhu hâline gelmişti. Sonunda Faustyen ruh, (hem Avrupa'da, hem de bizde) sahibini de yok eden Frankensteinvârî bir hayalete dönüşmüştü: Avrupa'ya, sömürgecilikler ve emperyalizmlerle dünya üzerinde hâkimiyet kurdurtan siyasî, iktisadî ve entelektüel yaratıcı güç, aynı zamanda, Avrupa'yı yıkacak dinamiği de taşıyordu bünyesinde. Kısaca seküler-kapitalizm diye tanımladığım bu bencil, benmerkezci, kibirli ruh, ruhunu da, bedenini de yok eden bir hayalete dönüşecekti. Batı'yı “uygar”, Batı-dışı dünyayı da “barbar” olarak tanımlayan ve aşırı şişen bu abartılı-özgüven duygusu, Avrupa'nın gözünü karartmaya, ruhunu yok etmeye yetmişti çünkü. Bu arada modern dünya tarihinin yapılmasında kilit rol oynayan Osmanlı medeniyeti de, gözü kararan, ruhu sırra kadem basan Avrupa'nın iki asır süren saldırısına dayanamadı ve “durduruldu” (Toynbee). Ama Osmanlı bitmemiş, bitirilememişti/r: Bugün küresel sorunların merkezinde Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'dan oluşan Osmanlı coğrafyası vardır: Bu coğrafyanın alacağı şekil, dünyanın alacağı şekli de belirleyecektir. İşte Türkiye'nin gerçekleştirdiği açılımlar, Türkiye'deki elitokrasinin -nihayet!- yeni bir dünyanın kurulmasını, merkezinde Türkiye'nin bulunduğu Osmanlı coğrafyasının alacağı şeklin belirleyeceğini idrak etmeye başladığının göstergesidir. Osmanlı coğrafyası, lime lime edilerek parçalanmıştı: Bu coğrafyayı yeniden toparlayacak güç, yeni kurulmakta olan dünyanın da motoru olacaktır: Bu güç, Avrupa ve ABD değil, Türkiye olabilir yalnızca. Bunun yolu, Türkiye'nin, medeniyet ufkuna yeniden sahip çıkmasından geçiyor: Bu ufuk, önce Karadeniz İşbirliği Projesi, sonra da D-8 projesi ile ete kemiğe büründürülmüştür. Türkiye, bütün farklılıklara hayat hakkı tanıyan, adalet, hakkaniyet, barış, hürriyet, dayanışma ve kardeşlik ilkelerini hayata geçirmemizi, Pax Ottomana düzen/eğ/i kurmamızı sağlayan Osmanlı ruhu ve misyonuyla donanarak, önce komşularıyla stratejik, iktisadî ve kültürel, sonra da askerî ve siyasî olarak bütünleşmeye doğru gidecek bir yolculuğa çıkarsa, yeni bir dünyanın kurulmasında yeniden kurucu rol üstlenebilir. Küllerinden yeniden doğmakta olan Osmanlı medeniyet ruhunun dirilişi, daha âdil bir dünyanın darüsselâm'ın yeniden gelişinin yegâne garantisidir. yüzden D-8 ıskalanmamalı, canlandırılmalı ve söyleyeceği esaslı hiçbir şey olmayan Yaşar Kemal'lerden ziyade, bize esaslı bir medeniyet ufku ve kanatlandırıcı bir diriliş ruhu armağan eden Sezai Karakoç'un kapısı çalınmalıdır! 598782 TRT'den Bir İlk Daha... TRT'den Bir İlk Daha... TRT ve özel radyolarda her sabah aynı saatte bir türkü, her akşam aynı saatte de bir Türk Sanat Müziği eseri aynı anda çalacak. Yayına Giriş: 16.10.2009 12:39:51 Güncelleme: 16.10.2009 12:45:19 TRT, türküler ile Türk Sanat Müziği eserlerini yaşatmak amacıyla özel radyo kanallarıyla ortak bir projeye imza atıyor. TRT önderliğindeki projeyle TRT radyoları ile bazı özel radyolarda 2010 yılında 52 hafta boyunca sabah aynı saatlerde bir türkü, akşam aynı saatlerde de bir Türk Sanat Müziği eseri çalınacak. TRT Radyo Dairesi Başkanı Şenol Göka, müziğin bir coğrafyanın ortaya çıkardığı duyguların ortak ifadesi olduğunu, bir müzik eserini ya da anonim bir ezgiyi birlikte icra edebilmenin kişisel anlamda da bir kültüre ait olmanın önemli göstergeleri arasında yer aldığını söyledi. Türkiye açısından müzik alanında ortak hafızanın tam anlamıyla oluştuğunu söylemenin mümkün olmadığına işaret eden Göka, "Sıradan insanlar bir yana entelektüel düzeyde bile bir şarkının ya da bir türkünün tamamının makam ve tarz olarak icra edilebildiği görülmüş değildir. Bu kültürel aidiyetin bütünlüğünü engelleyici bir durumdur. Gelecek kuşaklar düşünüldüğünde ortaya daha vahim olumsuz bir tablo çıkmaktadır" dedi. Radyoların, büyük kitlelere ulaşma imkanı açısından eşi görülmemiş bir mecra olduğunu belirten Göka, bu amaçla türkü ve Türk Sanat Müziği eserleri konusunda ortak hafıza oluşturmak için özel radyolarla bir ortak yayın platformu oluşturduklarını söyledi. Radyoculuk alanındaki meslek kuruluşları olan Radyo ve Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM), Radyo Yayıncıları Derneği (RAYAD) ve Radyo Televizyon Yayıncıları Federasyonu (RATEF) temsilcileri ile görüştüklerini ve ön anlaşma yaptıklarını aktaran Göka, ortak platformda yer alacak radyolarla da tek tek ayrıntılı anlaşmalar yapacaklarını kaydetti. "O Şarkı ve Türküden Kaçış Yok" Projenin Ocak 2010 tarihinde başlayacağını ve 52 hafta boyunca yıl sonuna kadar devam edeceğini anlatan Şenol Göka, projeyle ilgili şu bilgileri verdi: "Bizim buradaki amacımız yıl boyunca radyo kanallarından hafta hafta çalınacak olan bu ortak şarkı ve türkülerimizin herkes tarafından bilinip düzgün bir şekilde söylenebilmesidir. Belirlenen şarkı ve türkülerimiz bir hafta boyunca yayımlanacak. Radyosunu açan kişi şarkı ve türküden kaçamayacak, sonuçta hafızasına nakşedecek. Projeyle ortak kültürümüzün ürünü türkü ve şarkılarımızı hafızalara nakşedeceğiz. İyi bir sonuç alınırsa 2011'de de bunu sürdüreceğiz." Yerel Radyolarla İşbirliği TRT'nin aynı zamanda uluslararası radyo yayıncılığı alanında bir eğitim merkezi haline gelmek amacıyla bir çalışma gerçekleştireceğini de ifade eden Göka, projeye göre TRT'nin radyoculuk alanında 26 ülkeden 100'e yakın özel ve kamu yayıncısını Antalya'da üç hafta süreyle biraraya getireceğini bildirdi. Bu eğitimin 19 Ekimde başlayacağını belirten Göka, eğitim kapsamında radyoculukla ilgili çeşitli teknik gelişmelerin yanı sıra, katılımcılara Türkçe geliştirme ve diksiyon derslerinin de verilmesinin sağlanacağını kaydetti. Göka, Türkiye'deki bazı özel radyocuların da öğretici olarak görev alacağı projede, radyo duayenlerinin sohbetlerinin de yer alacağını söyledi. Türkiye'de kurs gören radyocuların çalışmanın sonunda Türkiye sempatisi ile ülkelerine döneceklerine inandığını dile getiren Göka, "Burada Türkçe eğitimi de verilecek. Ancak, çalışmaya katılacakların en azından günlük hayatlarını devam ettirecek kadar Türkçe bilmelerini şart koşuyoruz" diye konuştu. 597423 Edirne'de otomobil yandı: ölü Uzunköprü'den Keşan yönüne giden Murat Artuç yönetimindeki 59 UP 154 plakalı otomobil, Hamidiye köyü yakınlarında karşı yönden gelen Hasan Aksu'nun kullandığı 22 LK 244 plakalı kamyonla çarpıştı. Çarpışmanın ardından alev alan otomobilde sıkışan yolcu Yüksel Çağırmak yanarak öldü. Sürücü Artuç da yoldan geçen diğer sürücüler tarafından otomobilden çıkarılarak Uzunköprü Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Uzunköprü'deki bir kömür ocağında çalıştıkları öğrenilen işçilerden Çağırmak'ın cesedi, aynı hastanenin morguna kaldırıldı. Yaralı Artuç'un ise hayati tehlikesinin sürdüğü bildirildi. 598113 Dünün ünlüsü bugünün muhtaçları Bir dönemin ''ünlü'' sanatçıları ile sinema ve müzik dünyasının adı bilinmeyen emektarlarının yaşlandıklarında ''muhtaç'' hale gelmesi, sinema, müzik ve edebiyat dünyasındaki tüm emekçilerin sosyal güvenlikleri ve yaşam tarzlarıyla ilgili sorunları gündeme getiriyor. Türkiye, bir dönem beyazperdede, ekranda ya da sahnede gördüğü, radyolardan sesini dinlediği sanatçılar ile hiç adı geçmese de en güzel filmlerin, şarkıların ve eserlerin oluşmasında büyük emek sarf eden ''görünmeyen emektarların'', ''ekmeğin aslanın midesinde'' olduğu sektörlerinden koptuktan sonra yaşadıkları hüzünlü hayatlarına tanık oluyor. Popüler oldukları dönemde ''el üstünde'' tutulan bu insanların belirli bir yaşa geldikten sonra böyle ''kıyıda'' kalması, sanatçıların sosyal güvenlikleriyle ilgili sorunların gündeme taşınmasına neden oluyor. Sektördeki düzensizlik nedeniyle çoğu zaman sosyal güvenlikten yoksun çalışan bu emektarlar, bunun ''cereme''sini özellikle yaşlılık dönemlerinde çekiyor. Ömrünün 50 yılını tiyatro ve sinemaya adayan ve şimdilerde huzurevinde kalan Baykal Kent ile en son ''Kurtlar Vadisi'' dizisinden hatırlanan, bugünlerde geçim sıkıntısı yaşayan oyuncu İstemi Betil bunlardan sadece bir kaçı. Yeşilçam'ın bir döneme damgasını vuran aktörlerinden Mesut Engin, Adile Naşit ve Münir Özkul ile birlikte yaklaşık 300 filmde rol alan, 40 yıl sinemaya emek veren ''Şişko Nuri'' lakaplı Sıtkı Sezgin de Yeşilçam'dan sonra sıkıntı yaşayanlardan... Özellikle ''Hababam Sınıfı'' ile özdeşleşen, Yeşilçam filmlerin emektar ''baba''sı Münir Özkul, yaşlanınca ''kıyıda'' kalan sanatçılardan oldu. Film setinde çalışırken görme duyusunu kaybeden sinema ve ses sanatçısı Deniz Akbulut ise sanatçı arkadaşlarından ilgi bekliyor. ''Salako'', ''Hanzo'' gibi birçok filmde oynayan Meral Zeren de sıkıntı çekenler arasında...  Türk sinemasına yıllarca emek veren emektarlardan Muzaffer Efe de zor durumda. Filmlere ses veren Nevin Akkaya gibi dublaj sanatçıları da geçim derdinden çok sektörün vefasızlığından dertli.  ŞÖHRETTEN YOKSUL ÖLÜME... Bunların yanında kendini sinemaya adamış, ancak ömrünün son yıllarını yoksullukla geçirip, hayata gözlerini yuman sanatçılar da var. Türk sinemasının ilk kadın yönetmeni ve ilk kadın yıldızı olan, adı dillerden düşmeyen Cahide Sonku, şöhretten yoksul ölüme gidenlerin biri... Hayatı fırtınalarla geçen figüranlıktan zirveye ulaşan Sonku'nun kaderi güzelliğiyle zıt yönde gelişti. Alkol bağımlısı olduğu ileri sürülen Sonku, 1981'de 64 yaşında vefat etti. ''Hababam  Sınıfı'nın ''Tulum Hayri''si Cem Gürdap, geçtiğimiz yıllarda sıkıntılı bir hayatın ardından yaşama gözlerini yumdu. Yeşilçam'da 800'den fazla filmde oynayan, ismi bilinmediği halde ekranda görülünce hemen tanınan Yadigar Ejder ise yıllar sonra soğuk bir kış gecesi Taksim Parkı'nda donarak ölmüş bulundu. Yaşamının son günlerini parasız geçiren oyuncu Danyal Topatan da 1975 yılında 59 yaşındayken bir otel odasında hayata gözlerini kapadı. Bunun yanında, Türk sinemasının unutulmaz komedi oyuncularından Sami Hazinses, hayatının son yıllarını huzurevinde geçirdi ve kalp yetmezliği sonucu 2002'de vefat etti. Yapımcılık, senaristlik ve yönetmenlik yapan, siyah-beyaz film döneminin en çok aranan oyuncularından Suphi Kaned, alkol bağımlılığının ardından 1963 yılında intihar eti. Kendine özgü konuşma biçimi ve etkileyici sesiyle oluşturduğu üslupla dikkati çeken oyuncu Yıldırım Önal, yaşamının son yıllarında, ekonomik sıkıntı yüzünden kazandığı Altın Portakal ödülü'nü bir rehinciye bırakmak zorunda kalan ve bir daha da geri alamayan bir sanatçı...  ''BİR ÇOK SİNEMACI SOSYAL GÜVENLİKSİZ'' Kültür ve Turizm Bakanlığı, muhtaç durumdaki bazı sanatçılara zaman zaman desteklerde bulunsa da zor durumda veya ''köşede'' kalan sanatçılar ile emekçilerin tümüne yönelik kapsamlı bir düzenleme bulunmuyor. Sanatçıların gelecekteki hayatlarına yönelik endişeleri bulunduğunu belirten meslek örgütleri de bu konuda devletten destek bekliyor. Bu konuda sinema sektöründe yaşanan sıkıntıları AA muhabirine anlatan Türkiye Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (SE-SAM) Başkanı Yılmaz Atadeniz, aralarında Türkiye'nin önemli senarist-yönetmenlerinden Safa Önal gibi isimlerin de bulunduğu kamera önünde veya arkasından çalışmış birçok ismin emekli olamadığını söyledi. ''Bu arkadaşlarımız paralarını ödemeyememişlerdir'' diyen Atadeniz, bakanlıktan muhtaç veya emekli olamamış sanatçılara yardım çıktığını, ancak bu konuda ciddi bir yeni düzenlemenin yapılması gerektiğini ifade etti. Atadeniz, sanatçı Selda Alkor ile birlikte yürüttüğü Türk Sinema Vakfı vasıtasıyla kendilerinin de bu konuda bazı çalışmalar yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti: ''Vakfımızın tek geliri olan kafemizin geliriyle, parasız sinema eğitimi alanlar ile sinemada çalışmış olanların torunları veya çocuklarına eğitim yardımında bulunuyoruz. Bu kapsamda şu anda 11-12 öğrenciye destek veriyoruz. Bu sayısı önümüzdeki günlerde 25 kişiye çıkartmayı düşünüyoruz. Bu kampanyamız devam ediyor. Ama bizim yapabileceklerimiz de imkanlarımızla sınırlı.'' Se-Sam Toplu Sözleşme ve Hukuk Dairesi Başkanı Zafer Ayden de toplamda 420 sinemacının emekli olamadığını bildirdi. Bunlardan 105'inin hak kazanmasına rağmen borçlarını ödeyemediğini, geri kalanların ise borçlanma hakkına sahip olmadığı için emekli olmadığını kaydeden Ayden, bu sorunu 2003 yılında bakanlığa ilettiklerini, ancak hala bir sonuç alamadıklarını ifade etti. Ayden, bakanlık ile meslek birlikleri arasındaki görüşmelerin sürdüğünü, sorunun yasal düzenlemeyle çözülmesine çalıştıklarını dile getirdi. MUHTAÇ SANATÇILARIN BELİRLENEBİLECEĞİ BİR ÇALIŞMA YAPILMALI'' Bir dönemin ünlü sanatçılarının sektörden koptuktan sonra karşılaştıkları geçim sıkıntısı, sadece ünlülerin değil sinema, müzik ile edebiyat dünyasındaki tüm emekçilerin sosyal güvenlikleriyle ilgili soruları gündeme getiriyor. Senaryo Yazarları Derneği Başkanı (SENDER), Türkiye'nin önemli senarist ve yönetmenlerinden Safa Önal, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, emeklilik konusunun tüm sanatçıların ortak derdi olduğunu söyledi. Emektarların bir çoğunun ''yaşı başı geçmiş'' olması nedeniyle borçlarını ödeyemediğini belirten Önal, şunları kaydetti: ''Emekliliğe hak kazanmış, emekli olması gereken kişinin böle bir birikimi yok. Bu parayı yatıramadığı zaman da emeklilikten istifade edemiyor. Bir de benim gibiler var. Bir başvuru tarihi konmuş yasal olarak. tarihi ben atlamışım. Yani treni kaçırmışız. Benim en az 3-4 asistanım 8-10 yıldır emeklidir, benim hala emekli maaşım yoktur. Böyle bir iştir bu. Rahmetli Sakıp Sabancı'nın emekli maaşı var, benim hala yok.'' Önal, müzik, sinema ve tiyatro derneklerinin bir araya gelerek Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yeni tasa tasarısı hazırladıklarını ifade ederek, bu tasarının yasalaşmasıyla hiçbir sanatçının devlet koruması dışında kalmayacağını bildirdi. Önal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hazırlanan tasarı yasalaştığında sektördeki tüm çalışanlar sigortalanacak, hepsine emekli maaşı verilecek. 'Sanatçı borçlanması' gereğince borçlarımızı ödeyeceğiz. 122 kişi var emekliliği hak etmiş ama alamamış. Muhtaç bunlar, korunmaya ihtiyaçları var. Bunların 10-15 bin Türk lirası yatırması gerekiyor emekliliğe hak kazanması için. Ödeyemeyecek sanatçıların borçlarının Kültür Bakanlığınca üstlenilmesi gibi bir kolaylık aranmakta'' ''HER SİNEMA BİLETİNDEN BİR PAY AYRILABİLİR'' Sinema sanatçılarının durumuyla ilgili milletvekilliği döneminde kanun teklifi veren sanatçı Berhan Şimşek de konunun sektörde ''çok önemli bir yara'' olduğunu ve yaklaşık 380 kişinin ''bugüne kadar yapılmış bir günlük sigortaları bile bulunmadığını'' söyledi. Sinemacıların ancak iş bulduğunda çalıştığını, düzenli bir maaşa sahip olmadığını anımsatan Şimşek, devletin sanatçısına sahip çıkması gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti: ''Kanun teklifi verdiğimde şu çok rahat olabilirdi; aktüel dengeleri bozmadan geriye dönük borçlanma sistemine gidilebilirdi ve para kaynağı rus'un gelirlerinden sağlanabilirdi. Her sinema biletinden kesilen yüzde 10 rus'un gelirinin yüzde 75'i Telif Hakları ve Genel Müdürlüğü'ne gönderilir. Bu da yılda ortalama 40 milyon TL'ye yakın bir rakam eder. Yani sinemacıların kendi sektörlerinden toplanan paralarla borçlanmaları geriye dönük ödenebilir, böylece devletin bütçesini bozmazdı.'' ''BİNLERCE SANATÇI MAĞDUR'' Türkiye Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Başkanı Ali Rıza Binboğa da müzik sektörlerindeki sıkıntıları anlattı. ''Bu insanların belirli bir yaşa geldiklerinde devletin sosyal güvenliğinden yararlanmalarını sağlayacak herhangi bir düzenleme yok'' diyen Binboğa, geçmişte çıkarılan borçlanma yasasının da işletilemediğini söyledi. Binboğa, müzik sektörünü zor durumda bırakan korsan eserler nedeniyle mağdur durumdaki sanatçıların gün geçtikçe artacağını vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Korsan karşısında çok büyük kayıplara uğradığımız için şimdi eskisi gibi albüm yapılamıyor. Bundan beş sene önce Türkiye'de 80 milyon CD ve kaset piyasaya çıkıp tüketilirken, şimdi geldiğimiz nokta sekiz milyon bile değil. Yani yüzde 10'una düşmüş. Bu da eser üreten sanatçı insanları maalesef mekanik gelirlerinden yoksun bırakıyor. Ayrıca, telifi ödemek yükümlülüğü olanlar da büyük zorluklar çıkardığından, teliften de pek fazla yararlanamıyorlar. Yüzlerce, binlerce insan şu anda mağdur. Korsanla da bu mağduriyet arttı ve artacak. Devlet bu konudaki görevini 'mış yapar gibi' yapıyor. Korsanın böyle olduğunu devlete yıllardır söylerken, gayri ihtiyari olarak devlet bunu bir işsizliği önleme, çare gibi hırsızlığı teşvik eden bir pozisyondaydı. Ancak bugün gördü ki bir sektör çöktü, bir sürü insan mağdur, 'Ne yapabiliriz?' diyor. Atı alan Üsküdar'ı geçti. Bu yüzden mağdur olan insanların kabahatlisi devlettir.'' KANUN TASARISI GELİYOR... Türkiye'deki düşkün sanatçılarla ilgili hiç bir envanter bulunmadığına dikkati çeken Binboğa, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Devlet aslında kendi sanatçısının envanterini çıkarmakla yükümlü. Yani kim nerede, ne anlamda bir şeyin içerisindeyse bir müracaat merci oluşturup, mağdur hale gelen, mağdur olma olasılığı taşıyan insanların envanterini çıkarıp, gerekli desteği vermekle yükümlüdür. Fakirlere verilen Yeşil kart gibi uygulama yapılabilir. Biz MESAM'da üyelerimizi sağlık sigortasına kavuşturuyoruz, uygun poliçe oluşturuyoruz, sağlık sigortalarını ödüyoruz, ama bunlar hep geçici önlemlerdir, kalıcı değildir. yüzden de devletin bunla ilgili önlemi alması lazım.'' Ali Rıza Binboğa, sanatçıların sosyal güvenlik haklarıyla ilgili yasa tasarısı hazırladıklarını ifade ederek, ''Sayın Başbakan'dan, Meclis Başkanı'ndan randevu istedik. Sayın Başbakan ile bir görüşme yaptık. Sanıyorum bizi Ankara'ya çağıracaklar. Bunları sosyal sigortalara kavuşturmayla ilgili tamamen eli yüzü düzgün bir Bakanlar Kurulu Kararı ile Meclis'e girip geçecek, maddemiz hazır'' dedi. Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) Başkanı İhsan Işık da bir dönem bakanlığın kendilerinden 65-70 yaşın üzerindeki yazar ve sanatçıların listesinin istendiği belirtti. ''Ancak bu, bunların hepsinin yoksul olduğu anlamına gelmez'' diyen Işık, ancak muhtaç sanatçıların belirlenebileceği bir çalışma yapmanın sektör için yararlı olabileceğini bildirdi. 598752 Ak Partili Bağış’tan CHP’ye ‘çete’ suçlaması Ak Partili Bağış’tan ’ye ‘çete’ suçlaması Devlet Bakanı ve dün Ekonomi Gazetecileri Derneği ile sohbet toplantısında muhalefetle ilgili ilginç bir çıkış yaptı Bağış, “Bazen ’de muhalefet ile çeteler arasındaki sınırın nerede olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Çünkü mühimmatla, silahlarla yakalanan, devleti yıkmaya yönelik ve kendi kafalarına göre çetelerin yönettiği bir rejime kaydırma çabası içinde olan kişilerin avukatlığına soyunmuş bir muhalefetle Türkiye’nin demokratik standartlarda, AB standartlarında bir ülke olması kolay bir süreç değil” dedi.  İlerleme Raporu taslağında yer verilen, Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında ’a ilişkin ifadelere dair bir soru üzerine, Bağış şöyle konuştu: “Raporun dokunduğu konu, hâkimlerimizin ve savcılarımızın yorumlamasıyla ilgili olabilir diye düşünüyorum. Atatürk hepimizin ortak paydasıdır.” 598118 Lazerli implantla kemik kaybına son Meffert İmplant Enstitüsü Başkanı Ali Arif Özzeybek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıldır dünyada daha yaygın hale gelen, lazer teknolojisiyle üretilen implantlarla çok iyi sonuçlar alındığını söyledi. Lazer-lock teknolojisiyle üretilen bu implantların en üst kısmındaki 0.3 milimetrelik bölümde nano ve mikro düzeltmeler yapılarak epitel hücrenin kontrol altına alındığını anlatan Özzeybek, bu teknolojinin ilk olarak ABD'de uygulanmaya başlandığını, son yıldır başka ülkelerde de yaygınlaştığını belirtti. Özzeybek, şunları kaydetti: ''Eski teknolojiyle üretilen implantların uygulandığı tedavide 1. yılın sonunda çenedeki kemik kaybı milimetre iken lazerle üretilenlerde sadece 0.20 milimetre oluyor. Eski yöntemle üretilen implantların kemiğe kaynadığı yerde oluşan oyuğa zamanla bakterilerin yerleşmesi sonucu meydana gelen kemik kaybı, implantın ömrünü kısaltıyor. Oysa lazerle üretilen implantta epitel hücre kontrol altına alındığı için yok denecek kadar az bir oyuk meydana gelmesi nedeniyle bakteri oluşumu engelleniyor. Bu da implantın ömrünü uzatıyor.'' Lazerle üretilen implanttaki kemik kaybının, bugüne kadar bu tedavide ortaya çıkan en düşük oran olduğunu bildiren Özzeybek, yeni geliştirilen bu teknolojinin Lazer Lock Amerikan Osseointegrasyon Derneği'nin ''en iyi buluş'' ödülünü aldığını söyledi. 598991 Borsa Haftayı Düşüşle Kapattı Borsa Haftayı Düşüşle Kapattı İstanbul Borsası Ulusal-100 Endeksi haftayı, bin 227 puan azalarak 49 bin 790 puandan tamamladı. Hisseleri de ortalama yüzde 2,41 değer kaybetti. Serbest piyasada Amerikan Doları lira 45 kuruş, Avro ise lira 16 kuruştan alıcı buldu. 598088 Tüketici güven endeksi yükseldi Tüketici Güven Endeksi, Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 0,77 oranında artarak 81,92 oldu. Buna göre Ağustos ayında 81,30 olan tüketici güven endeksi Eylül'de 81,92'ye yükseldi. Endeksin alt kalemleri ve değişim oranlarına bakıldığında, mevcut dönemde satın alma gücü endeksi Ağustos ayına göre 74,29'dan 75,16'ya, gelecek dönem satın alma gücü endeksi 77,48'den 78,74'e, gelecek dönem genel ekonomik durum 75,79'dan 76,28'e yükseldi. Gelecek dönem iş bulma olanakları endeksi 73,33'den 73,08'e gerilerken, mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı satın almak için uygunluğu endeksi de 105,61'den 106,35'e çıktı. Endeksin 100'den büyük olması tüketici güveninde iyimser durum, 100'dan küçük olması tüketici güveninde kötümser durum, 100 olması ise tüketici güveninde ne iyimser ne de kötümser durum olduğunu gösteriyor. 2009 Ağustos ve Eylül ayları itibarıyla Tüketici Güven Endeksi alt kalemleri ile değişim oranları şöyle: Bir Önceki Aya göre Değişim Oranları Endeks (Yüzde) ---------- --------------- ---------------- AĞUSTOS EYLÜL AĞUSTOS EYLÜL Endeks 81,30 81,92 -1,29 0,77 ------------------ ------- ------ ------- ------- Satın Alma Gücü 74,29 75,16 1,33 1,17 (Mevcut Dönem) -Satın Alma Gücü 77,48 78,74 -1,37 1,63 (Gelecek Dönem) -Genel ekonomik 75,79 76,28 -1,73 0,64 durum (Gelecek dönem) -İş Bulma Olanağı 73,33 73,08 0,51 -0,34 (Gelecek Dönem) -Dayanıklı Tüketim 105,61 106,35 -3,89 0,70 Malı Satın Alma Uygunluğu (Mevcut Dönem) 598039 SP ve CHP'li üyelerin vergi zammına Kara'dan ret! Üsküdar Belediye Meclisi’nin gerçekleştirdiği ve 2010 takvim yılı mali bütçesinin görüşüldüğü son toplantıda gelir artırmaya yönelik çalışmalarla ilgili olarak Saadet Partisi “Rayiç bedellerin artırılmasını” istedi. Mecliste söz alan Saadet Partili üyeler, emlak vergilerinin yıldır artırılmadığını ifade ederek rayiç bedellerinin artırılması durumunda belediyenin ihtiyaç duyduğu kaynaklardan birinin oluşacağını, böylece gelirlerin istenilen seviyelere ulaşabileceğini söylediler. Saadet Partili üyelerin bu teklifine CHP grubu da destek verdi. Saadet Partisi’nin sunduğu teklife destek vererek bütçelerin büyütülmesi durumunda hizmetlerin artacağını söyleyen CHP'li üeyeler, bunun yolunun da vergilerin artırılmasından geçtiğini ifade ettiler... Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Belediye Meclisi oturumunda Saadet Partisi grubunun önerdiği ve CHP grubu tarafından da desteklenen “Rayiç bedellerin artırılması” yönündeki teklife “hayır” yanıtı verdi. Konuyla ilgili olarak bir konuşma yapan Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Belediyenin gelir kaynaklarını artırmaya yönelik projelerinin büyük bir hızla hayata geçirilmekte olduğunu ifade etti. Mustafa Kara, Üsküdar’ın ticaret merkezi haline getirilmesinin, bazı bölgelerinin turizm alanı olmasının, bazı bölgelerin ise sağlık ve eğitim konularına tahsis edilmesinin kaynakları artırmaya yönelik olarak düşündükleri çalışmalar olduğunu ifade etti. Mustafa Kara ayrıca mecliste sunulan rayiç bedellerin artırılması önerisinin ise arsa fiyatlarını yükseltmesi nedeniyle vatandaşın ödemesi gereken arsa ve emlak vergilerini de artıracağının altını çizerek sunulan bu öneriyi kabul etmedi. Vatandaşların mevcut ekonomik krizin etkisiyle zaten vergi ödemekte zorlandığını söyleyen Mustafa Kara, arsa rayiç bedellerinin artırılmasının vatandaşı daha da zor duruma sokacağını, bunun ise sosyal belediyecilik kavramına uymadığını belirtti. Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara’nın konuşması sonrası Üsküdar Belediyesi 2010 yılı bütçesi, yapılan oylama sonrası oy çokluğu ile kabul edildi. (Haber 7) 2009-10-16 11:25:43 Yazınızda haber değil M.Kara yağlaması yapmışsınız.Biz Saadet Partisi adına Faizle para almayın,Belediyeyi tefecilerin kucağına atmayın,iki değerlendirme dönemi rayiç değerleri değiştirmediniz,hem tapu harçları yönünden maliyeyi,hem de belediyeyi zarara uğrattınız,alacakların üzerine de gitmediniz,şimdi hizmet üretemiyor, faizle para arıyorsunuz dedik.Vergi zammı filan istemedik.Okuyucularınıza saygılar.Nizamettin Özcan.Sp.Grup başkanvekili Nizamettin Özcan 599086 İngiliz bayraklı tekneye Türk bayrağı Bodrum Milta Marina'daki törende, Orhan Refik Yüce isimli iş adamına ait 22 metre uzunluğundaki 'Blue Moon S'' isimli tekneden İngiliz bayrağı indirildi ve yerine Türk bayrağı çekildi. Törende konuşan Bodrum Liman Başkanı Eray Aykanat, Denizcilik Müsteşarlığı ve Ulaştırma Bakanlığı'nın, Türklere veya ortaklığın çoğu Türk olan şirketlere ait yabancı bayraklı özel teknelerin Türk bayrağı taşımasını özendirecek çalışmalar yaptığını söyledi. Çalışmalar sonunda mevzuatta bazı değişiklikler yapıldığını belirten Aykanat, şöyle konuştu:  ''Burada en önemli değişiklik, Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin (MTV) kaldırılması ve bürokrasinin bu geçişte oldukça azaltılması. Bu sayede yabancı bayraklı Türk sahipli yatların Türk bayrağına geçişi kolaylaştırıldı. Yaklaşık bin tekne Türk kara sularında yabancı bayrakla dolaşmakta. Amacımız bu teknelerin Türk bayrağına geçirilmesi. Yeni uygulamaya göre 5-9 metre arasında olanlardan yılda 200 lira, 9-12 metre arasındakilerden 400 lira, 12-20 metre arası olanlardan 800 lira, 20 metrenin üzerinde olanlardan bin 600 lira vergi alınacak.'' Deniz Ticaret Odası (DTO) Bodrum Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Karadeniz ise Türkiye'de Türk sahipli ancak yabancı bayraklı çok sayıda tekne bulunduğunu ve bu teknelerin bayraklarından dolayı yabancı muamelesi gördüklerini savundu. Tekneler için uygulanan vergilerde çeşitli değişikler yapıldığını anlatan Karadeniz, şunları söyledi: ''Bu vergileri, diğer motorlu taşıt vergisiyle bir dengeye getirdiler ve yeni bir vergi sistemi oluşturdular. Bu teknelerin Türk bayrağına geçmesi için bir mevzuat oluşturuldu. Mevzuatta da teknelerin KDV oranını düşürdüler, ÖTV'sini sıfırladılar ve teknelerin Türk bayrağına geçişine kolaylık sağladılar. Tekneler yavaş yavaş Türk bayrağına geçmeye başladı.'' 597981 Erzurum'da El Kaide operasyonu Erzurum'da El Kaide operasyonu Erzurum ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından El Kaide'ye yönelik yürütülen operasyon kapsamında İstanbul'da gözaltına alınan ve örgütün üst düzey yöneticisi oldukları ileri sürülen iki zanlı gece yarısında Erzurum'a getirildi. Yasa dışı El Kaide'nin Türkiye yapılanmasına yönelik Erzurum dahil ilde eş zamanlı olarak yürütülen operasyon kapsamında İstanbul'da gözaltına alınan ve örgütünün üst düzey yöneticisi olduğu ileri sürülen iki zanlı, gece 23.15 sıralarında Türk Hava Yolları'na ait uçakla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden görevli polisler nezaretinde Erzurum'a getirildi. Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen zanlılar buradaki ifadelerinin ardından gece yarısında sağlık raporu alınmak üzere Erzurum Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Palandöken Devlet Hastanesi'ne getirildi. Erzurum'da El Kaide operasyonunda İstanbul'dan getirilenlerle birlikte gözaltı sayısı 12'e çıktı. 597645 Afrika'yı tarla yapacak Afrika'yı tarla yapacak Dünyanın en zengin adamı, Microsoft'un kurucusu ABD'li Bill Gates, Afrika ve Hindistan'da tarım sektörünün geliştirilmesi ve gıda güvenliğinin artırılması için 120 milyon dolar bağış yapacak. Gates Vakfı'nın finanse edeceği projeler Etiyopya, Gana, Mali, Mozambik, Tanzanya, Kenya, Malavi, Zambiya, Uganda ve Hindistan'da yürütülecek. Vakfın 3,8 milyar dolarlık bütçesi bulunuyor. 597528 Demirdöküm, Vaillant’ın 2. büyük fabrikası oldu Demirdöküm, ’ın 2. büyük fabrikası oldu Group CEO’su ve Demirdöküm Yönetim Kurulu Başkanı Christoph Grosser, Vaillant-Demirdöküm birleşmesinin üstünden 750 gün geçtiğini belirterek birleşmeden bu yana fabrikasında 31.5 milyon euro’luk yatırım yaptıklarını açıkladı fabrikasının şu anda ’ın ’dan sonraki en büyük tesisi olduğuna dikkat çeken Grosser, “Birleşmenin gerçekleştiği Ekim 2007’de 40 milyon euro’luk yatırım sözü vermiştik. Sanırım bu rakamın kat kat üzerine çıkacağız” dedi. Grosser Vaillant’ın Demirdöküm için yaptığı yatırım tutarının satınalmayla birlikte 311.8 milyon euro olduğunu belirtti. 2009’un kriz yılı olması ve durgun geçmesine rağmen Demirdöküm için iyi geçen bir yıl olduğunu söyleyen Christoph Grosser, iç piyasadaki talebin yüzde 30 daraldığını ancak Vaillant Group’un ’deki tesislerinden gelen siparişlerle bu açığı kapattıklarını belirtti. ‘Abilerimiz destek verdi’ İngiltere’de yılda 2.5 milyon satıldığına dikkat çeken Grosser, şunları söyledi: “Isıtma pazarında özellikle Doğu ’da sıkıntı var. Öte yandan krizden hiç etkilenmemiş Almanya ve İngiltere pazarları da var. Şu anda bu iki pazarda da çalıştığımız için zorlanmadık. İngiltere’deki abilerimiz bize destek verdi. ‘Gelin bakalım, 30 bin kombiyi de sizden alalım’ dediler. Bu yüzden Avrupa’da düşüş varken biz üretimde yüzde 10’luk bir artış yaşadık.” 598552 BM, İsrail'in savaş suçunu onayladı 47 ülkenin üye olduğu Konsey'in özel oturumunda 25 üye, Güney Afrikalı hukukçu Richard Goldstone yönetimindeki BM heyetiyle işbirliği yapmayan İsrail'i eleştiren karar lehine oy verdi. Oylamada üye karar aleyhine oy verirken, 11 üye ise çekimser kaldı. Hem İsrail hem de Hamas, Goldstone raporundaki suçlamaları reddetmişti. Raporda, İsrail ve Filistin'in suçlamalarla ilgili soruşturma açmaya yanaşmaması durumunda, BM Güvenlik Konseyi'nin konuyu Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne göndermesi için çağrıda bulunuluyor. 597895 Balonla oynayan çocuk ortalığı karıştırdı Polis yetkilileri, bölgede güvenlik güçlerinin alarma geçtiği, balonun bulunması ve daha sonra sürdürülen arama çalışmaları süresince çocuğun evlerinin çatı katındaki bir karton kutuda saklandığının belirlendiğini ve çocuğun sağlık durumunda da bir sorun olmadığını kaydettiler. Çocuğun havalanan balonda olduğu bilgisinin çocuğun kardeşi tarafından verildiğini belirten yetkililer, bu nedenle içinde çocuk olduğu sanılan balonun sorunsuz indirilmesi ve çocuğun kurtarılması amacıyla geniş çaplı çalışmalar yapıldığını bildirdiler. Babanın amatör bilim çalışmaları yaptığı belirtilen ailenin evi önünde havalanan balon, yaklaşık saat sonra 80 kilometre uzakta içindeki gazın kaçması nedeniyle yere inmişti. 599215 Irak'ta şiddet olayları: ölü, yaralı 'ta şiddet olayları: ölü, yaralı ’ın Musul kentinde yaşanan son şiddet olaylarında kişi öldü, kişi yaralandı          Musul’un batısındaki kontrol noktasında yol kenarına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu bir askeri öldü.          Musul’un doğusundaki bir başka saldırıda, devriye gezen polis aracı yol kenarına yerleştirilen bombanın hedefi oldu, polis öldü, polis yaralandı.          Kentin batısında ise ambulansa açılan ateş sonucu araçtaki bir sivil öldü, kişi yaralandı. 598228 Fransız çiftçiler, CHamps Elysees meydanını istila etti Fransız çiftçiler, CHamps Elysees meydanını istila etti  ’da hükümetin sektörüne karşı uyguladığı politikaları eden çiftçiler, bugün başkent ’in ünlü Champs Elysees meydanını "istila" etti. Meydana giden yolları kapatan çiftçiler, lastik yakarak protesto eylemlerini sürdürdü. Çiftçilerin eylemi yüzünden, başkentte yerli ve yabancı turistlerin başlıca uğrak yerlerinden biri olan meydanda trafik felce uğradı. Tarım ürünleri fiyatlarındaki düşüşle birlikte yaşam koşullarının giderek kötüleştiğini savunan çiftçiler, hükümetin gerektiği kadar kendilerine sübvansiyon sağlamadığını öne sürüyor. Çiftçiler, başkent Paris’in yanı sıra ülke genelinde düzenlenen gösterilerle hükümeti protesto etti. Çiftçiler, hükümetten 1,4 milyar avro tutarında sübvansiyon ve vergilerinin indirilmesini talep ediyor. Çiftçilere göre, tarım ürünlerinin fiyatları son bir yıl içinde yüzde 15 oranında düşüş gösterdi. 598667 Volkswagen Porsche için hisse satacak Volkswagen Porsche için hisse satacak Avrupa'nın en büyük otomobil üreticisi Volkswagen, Porsche ile birleşme sürecini güvence altına almak ve finansal istikrarını korumak için hissedarlarından 2014'e kadar 10 milyar euroluk hisse ihracı talebinde bulunacağını açıkladı. Volkswagen'den yapılan yazılı açıklamaya göre şirket yönetimi hissedarlardan gelecek ay, 2014 aralık ayına kadar 135 milyon adet yeni tercihli hisse ihracı için yetki isteyecek. Tercihli hisselerin bugünkü fiyatından yapılan hesaplamaya göre, elde edilecek toplam kaynağın 10 milyar euroya ulaşması bekleniyor. Haberin ardından şirketin tercihli hisseleri yüzde 4.3 oranında değer kaybederek 74.53 euroya gerilerken diğer hisseler yatay seyrederek 119.27 eurodan işlem gördü. Porsche ağustos ayında spor araba üreticisi birimi porsche ag'nin yüzde 42 hissesini volkswagen'e 3.3 milyar euroya satacağını açıklamıştı. 598043 Eylül ayında kurulan şirket sayısı azaldı Buna göre Eylül'de, geçen yılın aynı ayına oranla, kurulan şirket ve kooperatif sayısı yüzde 5,1 azalarak bin 609'dan bin 425'e düştü. Eylül'de kurulan toplam bin 425 şirket ve kooperatifin yüzde 93,4'ü (3198) limited şirket, yüzde 4,1'i (142) anonim şirket ve yüzde 2,5'i (85) kooperatiften oluştu. TİCARET SEKTÖRÜNDE 989 ŞİRKET VE KOOPERATİF KURULDU 2009 Eylül ayında kurulan toplam bin 425 şirket ve kooperatifin 989'u toptan ve perakende ticaret, motosiklet, kişisel ve ev eşyalarının onarımı, 637'si imalat, 450'si inşaat, 447'si gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri, 274'ü ulaştırma, depolama ve haberleşme, 141'i otel ve lokantalar, 99'u sağlık işleri ve sosyal hizmetler, 88'i mali aracı kuruluşların faaliyetleri, 76'sı diğer toplumsal sosyal ve kişisel hizmet faaliyetleri, 62'si tarım, avcılık ve ormancılık, 58'i eğitim, 57'si madencilik ve taşocakçılığı, 43'ü elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımı ve 4'ü balıkçılık sektöründe kuruldu.    Eylül'de 2008'in aynı ayına göre kurulan ticaret unvanlı işyeri sayısı yüzde 13,3 azalarak bin 488'den bin 25'e düştü.   Kapanan ticaret unvanlı işyerleri sayısı da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,1 azalarak bin 84'ten bin 916'ya geriledi. Bu ayda yeni kurulan bin 25 ticaret unvanlı işyerinin; bin 31'i İstanbul, 381'i Ankara, 115'i İzmir ve bin 498'i diğer illerde bulunuyor. Eylül ayında ticaret sektöründe bin 275 ticaret unvanlı işyeri kuruldu. 2009 Eylül ayında kurulan toplam bin 25 ticaret unvanlı işyerinin; bin 275'i toptan ve perakende ticaret, motosiklet, kişisel ve ev eşyalarının onarımı, 530'u inşaat, 293'ü ulaştırma, depolama ve haberleşme, 252'si imalat, 227'si otel ve lokantalar, 216'sı gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri, 97'si diğer toplumsal, sosyal ve kişisel hizmet faaliyetleri, 74'ü mali aracı kuruluşların faaliyetleri, 32'si eğitim, 10'u madencilik ve taşocakçılığı, 9'u tarım, avcılık ve ormancılık, 7'si sağlık işleri ve sosyal hizmetler, 2'si elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi dağıtımı, 1'i balıkçılık sektöründe yer aldı. 598717 Kız öğrencilerden ayrımcılık davası Karakter boyutu Kız öğrencilerden ayrımcılık davası İsveç'te bir grup kız öğrenci, ülkenin önde gelen bir üniversitesini, erkek öğrencileri kızlara tercih ettiği için mahkemeye verdi. Davayı açan avukat, “Bu kızlar psikoloji okumak istiyor, ama erkeklerle aynı silahlara sahip değiller.” dedi. Üniversite, kız öğrencilerin sayısı fazla diye erkeklere öncelik tanımaya başlamıştı. 598276 Uslanmaz tacizci tutuklandı Uslanmaz tacizci tutuklandı ‘İktidarsız ve çirkinim, tedavi olmam gerekiyor’ dedi  'de 10 ay önce 17 kadına telefonda cinsel tacizde bulunduğu suçlamasıyla tutuklanıp bir süre cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen 41 yaşındaki Mustafa Özdemir, bir kadına yine telefonda cinsel tacizde bulununca yakalandı. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Özdemir, iktidarsız olduğunu ve kendisini çirkin bulduğunu söyledi, “Tedavi olmam gerekiyor” dedi. 33 yaşındaki D.A. adlı kadın, dün polise başvurarak bir kişinin kendisini cep telefonundan arayıp sürekli olarak cinsel tacizde bulunduğunu söyledi. Asayiş Şubesi Ahlak Bürosu ekipleri yaptıkları çalışmalar sonucunda D.A.'yı cep telefonuyla arayıp cinsel tacizde bulanan kişinin Eskişehir Emniyet Müdürlüğü binasının da bulunduğu Şehitleri Caddesi’nde olduğunu belirledi. Ekipler D.A.'ya cinsel tacizde bulunan Mustafa Özdemir'i, Emniyet Müdürlüğü'nün karşısında yakaladı. Gözaltına alınan Özdemir'in üzerinden çok sayıda numarası ile erotik fotoğraflar çıktı. Özdemir'in Aralık 2008 tarihinde 17 kadına telefonla cinsel tacizde bulunmak suçundan çıkarıldığı mahkemece tutuklandığı belirlendi. İşsiz olan Mustafa Özdemir, 17 kadına telefonla cinsel tacizde bulunmak suçundan tutuklandığını ve bir süre cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildiğini söyledi. Söz konusu suçlardan halen tutuksuz yargılandığını, kendisinin cinsel yönden iktidarsız olduğunu belirten Mustafa Özdemir ifadesinde şöyle konuştu: “Daha önce de telefonla kadınları arayıp cinsel içerikli sözler söylediğim için yakalanmıştım. Mahkeme heyetine ’Beni tedavi ettirin’ dedim ve serbest bırakıldım. Bu olay bende bu hastalık haline geldi. Telefon etmeden duramıyorum. Tesadüfen çevirdiğim cep telefon numaralarında kadın çıkarsa onunla birlikte olmak istediğimi söyleyerek cinsel içerikli sözler söylüyorum. Daha sonra bu numarayı kaydedip tekrar arıyorum. Çevirdiğim numarada bir erkek çıkarsa ‘Karınla birlikte oldum, karın seni aldatıyor, senden korktuğu için sana söyleyemiyor’ diyorum. Kendimi çok çirkin buluyorum, bu yüzden hiçbir kadınla birlikte olup arkadaşlık kuramıyorum. Genç yaşlarda erkekliğimi kaybettim, iktidarsızım. Telefonla cinsel içerikli konuşmalar yapıp kendimi tatmin ediyorum. Benim mutlaka tedavi olmam gerekiyor.” Emniyet Müdürlüğü'nde yapılan sorgulamasının ardından Adliye'ye sevk edilen Mustafa Özdemir, cinsel taciz suçundan çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak tekrar cezaevine gönderildi. 598152 Sütte destekleme alımları yapılsın Toros Yem, Gıda ve Hayvancılık Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Baykal Gürsoy, ''süt sığırcılığında destekleme politikalarının gözden geçirilmesi, bazı tarım ürünleri için Toprak Mahsulleri Ofisi'nin uyguladığı müdahale alımları benzeri uygulamanın süt için de yapılması gerektiğini'' söyledi. Gürsoy, yaptığı açıklamada, hayvancılığın bir devlet politikası olarak desteklenmesi, günün koşullarına göre güncelleştirilmesi ve istikrarın sağlanması gerektiğini, aksi takdirde süt ve besi sığırcılığında damızlık hayvanların mezbahaya gidişlerinin önüne geçilemeyeceğini bildirdi. Tarım ülkesi Türkiye'de tarımsal faaliyetlerin de hayvancılığın da kulaktan dolma bilgilerle yapılmaya çalışıldığını öne süren Gürsoy, ''Bir de devletin hayvancılığı destekleme adına köylülere birkaç baş sığır ya da koyun vermesinin başından beri uygun olmadığını savunduk. Çünkü, süt sığırcılığını teknik anlamda bilmeyen yoksul çiftçiye birkaç baş sığır vermekle destek yapılmaz'' dedi. Gürsoy, yanlış bakım nedeniyle, köylülerin, verilen hayvanların telef olmasına yol açtıklarını belirterek, ''Bu yanlış görüldü ve son dönemlerde bu tür destekler azalmaya başladı. Yapılacak destek, hayvan vermekle değil, üretilen ürünün değerinde satılmasını sağlamakla mümkün olur'' diye konuştu. Avrupa Birliği ülkelerinde bol ve ucuz süt bulma imkanı varken, Türkiye'de sütün yeterli üretilmediği gibi fiyatının da yüksek olduğuna işaret eden Gürsoy, şunları söyledi: ''Beslenmedeki önemi tartışılmaz olan süte ulaşmayı kolaylaştırmak için fiyatını düşürmek lazım. Bunun için de arz talep dengesini tüketici lehine çevirmeliyiz. Eğer, üretici, elde ettiği sütü iyi paraya satıyorsa mutlaka üretime devam edecektir. Ancak, hangi işte olursa olsun süt üretiminde de maliyetini karşılamayan bir daha üretim yapmaz. Yıllardır süt üretimi ve tüketiminde bir tezatlık söz konusu olduğunu dile getiriyoruz. Zira üretici, çok düşük fiyattan ürün satmaktan yakınıyor, tüketici ise yüksek fiyattan. zaman kim karlı diye soracak olursak, aklımıza elbette aracılar geliyor. Bu kapsamda süte taban fiyat uygulanmasını istiyoruz. Bu durumda, desteklemelere de gerek kalmaz. Yeter ki devlet, tıpkı Toprak Mahsulleri Ofisi'nin bazı tarımsal ürünlerde yaptığı gibi piyasayı regüle edebilsin. Yani, bazı tarım ürünleri için Toprak Mahsulleri Ofisi'nin uyguladığı müdahale alımları benzeri uygulamanın süt için de yapılması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu sayede hayvanın sütü yetiştiriciye kar sağlarsa teşviğe de gerek kalmaz.'' ''TEŞVİĞE GEREK KALMAZ'' Gürsoy, hayvanın sütü yetiştiriciye kar sağladığı takdirde tesis kurması için teşvik vermeye bile gerek kalmayacağını belirterek, ''Yetiştirici süt sığırcılığından para kazanacağını, elde edeceği ürünü değerinde satacağını bilirse neden üretim yapmasın? Oysa, mevcut tabloda üreticinin elinden 20 ile 40 kuruş arasında çıkan bir litre süt, marketlerde 1,5 TL'den satılıyor. Türkiye, Avrupa ülkelerinin ancak dörtte biri kadar süt tüketiyor. Tarım ülkesi Türkiye'de bu durumu son derece acı bir tablo olarak değerlendiriyoruz'' diye konuştu. Besicilik ve yem sektöründe yılların birikimi olan deneyimlerine dayanak, bu işin mevcut haliyle daha fazla gidemeyeceği düşüncesinde olduklarını ifade eden Gürsoy, Türkiye'nin gelecek nesilleri süt tozuna mahkum kalmadan önlem alınmasını beklediklerini sözlerine ekledi. 598403 Bağış: Medeniyetler çatışmasının dermanı Türkiye'dir Bakan Bağış, Santralistanbul'da, AB Komisyonu'nun Türkiye'ye davet ettiği gazetecilerle yuvarlak masa toplantısına katıldı. Basına kapalı yapılan toplantının ardından, AB Türkiye Delegasyonu ve İstanbul Bilgi Üniversitesi AB Enstitüsü iş birliğiyle düzenlenen ''17. AB-Türkiye Gazeteciler Konferansı''nın açılışında konuşan Bağış, Avrupa'nın, Türkiye'siz eksik kalacağını vurguladı. Bütün Avrupa kurumlarının tam üyesi olan Türkiye'nin, yalnızca AB'ye üye olmadığını belirten Bağış, ''Bu ülke batının en doğusu, doğunun da en batısında yer alıyor. Bundan dolayı da biz bir köprü ve barış getiricisi rolü oynuyoruz'' dedi. Türkiye'nin, bölgedeki ülkeler arasında ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynadığını, İspanya ile Medeniyetler İttifakı'nda yer aldığını hatırlatan Bağış, şöyle devam etti: ''Birleşmiş Milletler, 20-30 yıl önce Türkiye'yi Kıbrıs konusunda istilacılıkla suçlarken özür dilemiş ve Güvenlik Konseyine üye yapmıştır. Çünkü bu Ada'daki çözümü bloke eden tarafın Türkiye olmadığı açıkça anlaşılmıştır. Türkiye, önemli bir rol oynamaya devam edecektir ve hepimizin kabusu olan medeniyetler çatışmasının dermanı Türkiye'dir.'' Bağış, çoğu Müslüman olan, genç ve dinamik nüfusa sahip Türkiye'nin, demokrasi ve İslam kültürünün birlikte yaşama kültürünü hayata geçirebilen bir ülke olduğunu belirterek, ''Kilise, cami ve sinagoglar 800 yılı aşkın süredir İstanbul'da yan yana duruyor. Kendi çocuklarımı yetiştirdiğim sokaklarda Ermeniler, Müslümanlar, Hristiyanlar, Museviler, Aleviler, Sünniler, inananlar ve inanmayanlar hep birlikte yaşıyoruz ve her dini bayramda, her dinin bayramında çocuklar kutlamalar yapıyor, armağanlar alıyor. İşte AB'ye getireceğimiz en büyük katkı budur'' şeklinde konuştu. Türkiye'nin, Avrupa'nın önünde yer alan enerji güvenliği, kaçak göç, uyuşturucu kaçakçılığı, yaşlanan nüfusa karşı alınacak önlemler, yeni pazarlara duyulan ihtiyaç gibi sorunların hepsinin çözümünde önemli rol oynayacağına işaret eden Bağış, ''Ben de bu büyük buluşmanın gerçek olacağına inanıyorum. Bu büyük buluşma da Türkiye, AB'ye üye olduğunda gerçekleşecektir. Bütün müzakereye başlamış ülkeler müzakereleri tamamlamıştır. Türkiye de istisna olmayacaktır'' şeklinde konuştu. Bağış, bu süreçte Türkiye'nin de kendisini hazırlaması gerektiğini ve sonuçta Türkiye'nin de daha iyi bir yer haline geleceğini kaydetti. Kabinenin en genç bakanı olarak, konferansa gençlerin ilgisinden büyük memnuniyet duyduğunu belirten Bağış, ''Bu ülkede biz azınlık değil çoğunluğuz. Nüfusumuzun yarısı 30 yaşın altında. Avrupa standartlarını yaşlılara bırakmayacağız ve biz gerçekleştireceğiz'' dedi. 599066 Türkiye Balkan Barışı İçin Devrede Türkiye Balkan Barışı İçin Devrede Dı5şişleri Bakanı Davutaoğlu, "Bosna Hersek'in refahı Türkiye'nin refahıdır, Bosna'daki gelişmeleri yakından takip ediyoruz" dedi. Yayına Giriş: 16.10.2009 18:39:36 Güncelleme: 16.10.2009 18:39:36 Türkiye, Ortadoğu ve Kafkaslardan sonra şimdide balkalar için devrede. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, balkan güvenliği için çok önemli konuma sahip Bosna Hersek'te. Davutoğlu: "Bosna Hersek'in refahı Türkiye'nin refahıdır, Bosna'daki gelişmeleri yakından takip ediyoruz." Ahmet Davutoğlu'nu Bosna Herkes'te Cumhurbaşkanı Haris Sladziç karşıladı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun ilk durağı Osmanlı'nın Saray Bosna'daki Gazi Hüsrev Camii oldu. Burda cuma namazı kılan Davutoğlu'na haris Sladziç'te eşlik etti. Davutoğlu'na Cuma namazı çıkışında Bosna'da yaşayan Türkler yoğun ilgi gösterdi. Dışişleri Bakanının burdaki ilk resmi teması Cumhurbaşkanı Haris Sladziç'e oldu. Bu görüşmenin ardından Davutoğlu, Boşnak siyasi parti liderleriyle görüştü. Davutoğlu yarın parti liderleriyle temaslarını tamamlayıp ardından Arnavutluğa geçecek. 599134 Eroğlu: Sporda ambargoyu anlayamıyorum Başbakan Eroğlu, KKTC KKTC Milli Olimpiyat Komitesi'nin (MOK) davetlisi olarak KKTC'de bulunan Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Togay Bayatlı ve beraberindeki heyeti kabul etti. Ziyarette KKTC MOK Başkanı Eyüp Zafer Gökbilen de hazır bulundu. Eroğlu, Bayatlı ile yıllar önce tanıştıklarını, sık görüşemeseler de iyi birer dost olduklarını ifade ederek, KKTC'nin spor ambargosunu kırmaya ve gençlerin önünü açmaya yönelik çalışmaları nedeniyle kendisine teşekkür etti. Başta AB olmak üzere dünyanın zamanla spor konusunda KKTC'ye yönelik hatasını anlayacağını umduğunu kaydeden Eroğlu, ancak henüz bu konuda düşünülen yerde olunmadığını söyledi. Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Togay Bayatlı da KKTC'nin sporda diğer ülkelerle eşit statüde yarışmasını arzu ettiklerini, ancak bu amaçla bugüne kadar yapılan girişimlerde bir türlü başarının gelmediğini belirterek, bu konuda önümüzdeki yıllarda hareketlilik olacağını kaydetti. Bayatlı, Dünya Olimpiyat Komitesi'nin bir ülkeyi olimpiyatlara kabul etmesi için ülkenin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınmasını şart koştuğunu, ancak bununla sınırlı kalmadığını ülkedeki MOK'un yapısına da bakarak karar verdiğini söyledi. Bayatlı, her ülkede sadece bir MOK olduğuna, ancak KKTC'de iki olimpiyat komitesi bulunduğuna işaret ederek, kendilerinin KKTC'de tek muhatap istediklerini dile getirdi. Bayatlı, bunun Dünya Olimpiyat Komitesi'nin kuralı olduğunu, KKTC'de iki olan olimpiyat komitesi sayısının teke indirilmesi gerektiğini söyledi. ''Bir ülkede iki olimpiyat komitesi olamaz'' diyen Togay Bayatlı, bu sorunun, bu ilkeye uygun olarak çözülmesi gerektiğini kaydetti. Bayatlı, KKTC'yi ziyaretinin temel nedeninin, ülke gençlik ve sporunun önünü açmaya yönelik ortamı hareketlendirmek olduğunu da ifade etti. KKTC Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Eyüp Zafer Gökbilen ise konuşmasında, Bayatlı'nın kendilerinin davetlisi olarak KKTC'ye geldiğini ve sporun önündeki engellerin kaldırılması amacıyla plan ve program çalışması yaptıklarını söyledi. Bu akşam KKTC'den ayrılacak olan Togay Bayatlı, bugün ayrıca KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Şakir Fakılı, Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst ile Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif tarafından da ayrı ayrı kabul edildi. 597442 Nokia'da düşüş sürüyor Nokia'da düşüş sürüyor Son dönemde ekonomik kriz ve satışlarındaki düşüşler sebebiyle zor günler geçiren Finlandiyalı cep telefonu üreticisi Nokia üçüncü çeyrekte de zarar açıkladı. CNET Türkiye'nin haberine göre, 2009 yılının üçüncü çeyreğine ait mali verileri açıklayan firmanın bu dönemki zararı 560 milyon Euro oldu. Nokia, geçen yılın aynı döneminde 1.09 milyon Euro kar ettiğini açıklamıştı. Firma, satışları yüzde 20 oranında düşmesine rağmen pazar liderliğini korudu. Nokia'nın zarar açıklamasında Siemens ile yaptığı ortaklık ve ortaklık için harcadığı paranın etkili olduğu sanılıyor. Ayrıca ekonomik kriz, iPhone gibi güçlü bir rakibin bulunması da diğer etkenler arasında sayılıyor. Firma, 2009 yılında bir önceki yıla göre yüzde oranında bir gelir kaybı öngörüyor. 598322 Heronlar testi geçemedi İsrail'e iade ediliyor Heronlar testi geçemedi İsrail'e iade ediliyor Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadelede kullanmak üzere İsrail'den aldığı ancak kabul testlerini geçemeyen İnsansız Hava Aracı (İHA) Heronlar, sessiz sedasız İsrail'e geri gönderildi. İsrail'e geçtiğimiz günlerde gönderilen iki Heron'un motorlarının iyileştirme çalışmalarının Türkiye'de yapılacağının açıklanmasına karşın İHA'ların İsrail'e gönderilmesi, 'Proje iptal mi ediliyor?' sorusunu da gündeme getirdi. Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Batman Üssü'ne bir yıl önce konuşlandırılan iki Heron, kabul testlerinde kendinden beklenen irtifa ve havada kalış süresine erişemeyince, İsrailli firma tarafından motorlarının güçlendirilmesi fikri geliştirildi. Takvime göre, Batman'da konuşlandırılan iki Heron'un iyileştirme çalışmaları Türkiye'de, henüz teslim edilmeyen diğer Heron'un motor iyileştirme çalışmalarını ise İsrail'de yapılacaktı. Heron'dan 4'ü Ağustos sonuna kadar Türkiye'ye teslim edilecekti. İsrail bu taahhütlerini yerine getiremedi. TESTLERİ GEÇEMEDİLER Aselsan'ın ASELFLİR-300 adı verilen kamera ve hedefleme sisteminin de entegre edildiği insansız hava araçları havada toplam 52 saat kalması isteniyor. Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından işletilecek İHA'ların, 4'ü Kara, 4'ü Hava 2'si ise Deniz kuvvetleri Komutanlığı'na tahsis edilecekti. İHA'lar bu kuvveter için keşif ve gözetleme yaparak istihbarat toplayacaktı. İHA'lar, terörle mücadele operasyonlarında, sınır içi ve ötesinde keşif uçuşu yaptığı için büyük öneme sahip. TSK, Heronlar işletilemediği için ABD'nin kendisine tahsis ettiği iki İHA ile bölgede keşif ve gözetleme yapıyor. İHA'ların komutası ABD'lilerde. 598154 Yedigöller'e sonbahar geldi Bolu'ya yaklaşık 42 kilometre uzaklıkta bulunan ve dört mevsim bir başka güzelliğe bürünen Yedigöller'de sonbaharın güzelliği yaşanıyor. Haftaiçi ve haftasonu gelen onlarca tatilci, gürültüden ve sesten uzakta gün boyunca adeta insanı büyüleyen bir ortamda yapıyor. Tatilciler; göller arasında bulunan sararmış yapraklar arasında yürüyüş yaparak, göl çevresinde bulunan piknik alanlarında piknik yaparak ve gün boyunca balık tutarak zaman geçiriyor. Sonbaharın gelmesiyle birlikte Yedigöller'de ağaçlar sarı, kahverengi ve yeşilin tonlarına bürünerek bir başka güzellik ortaya koyuyor. Ziyaretçiler, meşe, gürgen, kızılağaç, köknar, ıhlamur ağaçlarıyla çevrili yollarda yürüyüş yaparak, birbiriyle bağlantılı gölü görüntülüyor, rengarenk ağaçları fotoğraf karelerine ve kameralarına aktarıyor. Yedigöller'de kamp yapan tatilciler geyik, karaca, domuz gibi yabani hayvanlarla da karşılaşabiliyor. Dilek çeşmesi Birbirleri ile bağlantılı yedi gölün yanı sıra Yedigöller'de bir de dilek çeşmesi bulunuyor. Dilek çeşmesi yedi tane çeşmeden oluşuyor. Dilek dilemek için gelen tatilciler yedi ayrı çeşmeden su içerek yedi tane dilek diliyor. Dilek çeşmesinden dört mevsim su akıyor ve bu güne kadar suyunun kesildiği görülmemiş. Yedigöller bölgesinde irili ufaklı şelaleler de bulunuyor. Dört mevsim boyunca akan şelaleler Yedigöller bölgesinin görülmeye değer en güzel yerlerinden bir tanesi olarak göze çarpıyor. Yedigöller yolu Bolu Çevre ve Orman Müdürlüğüne bağlı ekipler, Yedigöller yolunun iyileştirilmesi için çalışma başlatıldığını ve en kısa sürede çalışmanın tamamlanacağını söyledi. Yedigöller yolunun iyi olmaması nedeniyle fazla ziyaret edilmiyordu. 599104 Akyürek'in merkeze alınmasına Köksal, Bursa Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya'yı makamında ziyaret etmek üzere Fomara Caddesi'ndeki Bursa Emniyet Müdürlüğü binasına geldi. Bina girişinde Çatalkaya tarafından karşılanan Köksal, polis tören mangasını selamladıktan sonra emniyet müdür yardımcılarıyla tokalaştı. Köksal, girişte gazetecilerin ziyarete ilişkin soruları üzerine, ''Müdüre hayırlı olsun diyeceğiz'' dedi. Bir gazetecinin, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in görevden alınarak Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığına uzman olarak atanmasıyla ilgili sorusuna ise Köksal, şu yanıtı verdi: ''Biliyorsunuz devlette zaman zaman değişiklikler olur. Bundan ay önce de 17 tane daire başkanımızı değiştirdik. Arkadaşımız görevini ifa etti. Bir değişikliktir, nöbet değişimidir. Yapıldı, hayırlı olsun.'' Köksal, ''Akyürek'in, Hrant Dink cinayetinde de adı geçmişti. Değişikliğin bunun ilgili bir bağlantısı var mı?'' sorusunu ise, ''Öyle bir şey yok'' diye cevapladı. Genel Müdür Köksal, daha sonra Çatalkaya ile makamında bir süre görüştü. 598102 Petrol Ofisi deposunda sahte marker! Petrol Ofisi AŞ’nin (POAŞ) Hatay’daki depolarında 11 Haziran’da ele geçirilen litrelik cam şişe içindeki mavi renkli sıvı, Ankara’yı alarma geçirdi. TÜBİTAK’a göre menşei belirsiz bu madde, akaryakıta yüksek miktarda eklenmesi durumunda ulusal marker özelliği gösteriyor. Olayın gelişimi şöyle oldu. Hatay İl Emniyet ekipleri, bulunan sıvıyı EPDK’ya gönderdi. EPDK da sıvının özelliğinin analiz edilmesi için TÜBİTAK’a yolladı. 15 Haziran’da EPDK-EGM 022940 mühür numaralı cam şişe içine depolardan alınan numune TÜBİTAK’a gönderildi. TÜBİTAK da, 17 Temmuz’da ilgili sıvıya ait analizi tamamlayarak tespitleri B.02.TBT5.0112.00.181.06.03- 1928 sayılı raporuna yansıttı. Rapordaki en önemli tespit sıvının, marker’ı ölçmeye yarayan saha kontrol cihazlarını yanılttığı oldu. Diğer bir deyişle ürün, bir çeşit ‘sahte marker’ çıktı. Bu durumda, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, raporları değerlendirip POAŞ’ın akaryakıt dağıtım lisans iptaline kadar varabilecek ceza öngörebilecek. POAŞ’TAN ‘SIVI ALKOLDÜR’ SAVUNMASI Akaryakıtta yıllık 3-4 milyar dolarlık vergi kaybının önüne geçmek üzere ‘ulusal marker’ (işaretleyici) uygulamasına geçildi. TÜBİTAK tarafından geliştirilen ulusal marker, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) öngördüğü koşullarda ve miktarda, akaryakıta ekleniyor. Marker, kaçak ile kayıtlı akaryakıtın birbirinden ayırt edilmesine yardımcı oluyor. ALKOL KALINTISI BULUNMADI Rafineri ve dağıtım şirketleri, ulusal marker’ı, akaryakıta enjeksiyon sistemiyle püskürterek ekliyor. POAŞ yetkilileri, ulusal marker enjeksiyon cihazı içinde bulunan söz konusu maddenin, cihazı süpürme  sırasındakullanılan alkol ya da akaryakıt kalıntısı  olabileceğini öne  sürdü. Bu savunmaya rağmen TÜBİTAK söz konusu maddede, alkol kalıntısına rastlanmadığına işaret etti. TÜBİTAK, POAŞ tesislerinde ele geçirilen ürünün, kaçakla mücadele için geliştirilen akaryakıttaki ulusal marker’ı  ölçen cihazları yanıltan boya içerdiğini belirledi. TÜBİTAK,  bu maddenin akaryakıta yüksek miktarda eklenmesi durumunda ulusal marker özelliği göstererek, akaryakıtta yeterli marker olup olmadığını ölçen saha kontrol cihazlarını yanılttığını ortaya koydu. TÜBİTAK: Bu sıvı marker’ı yanıltır TÜBİTAK’ın konuya ilişkin hazırladığı raporunun sonuç  kısmında “menşei belirsiz sıvı” ile ilgili şöyle denildi: “1-EPDK-EGM 022940 mühür numaralı cam şişe içindeki menşei belirsiz numune içinde; mineral yağ, motorin, benzin, eski ulusal marker bileşenlerinden  birisi ve ulusal marker saha kontrol cihazlarını yanıltmayayönelik yanıltıcı boya içermekte, analiz edilen menşei  belirsiz sıvı numunesi akaryakıta yüksek miktarda ilave edilmesi durumunda (104 ppm) ulusal marker özelliği göstererek saha kontrol cihazlarını yanıltmaktadır. Ancak, bu tür yanıltma çalışmaları ulusal marker referans cihazları ile güvenli olarak tespit edilebilmektedir. 2-Petrol Ofisi AŞ yetkilileri, ulusal marker enjeksiyon cihazı içinde bulunan maddenin cihazı süpürme işleminde kullanılan alkol veya akaryakıt kalıntısı olabileceğinin savı, TÜBİTAK MAM 17 Temmuz 2009 tarih ve 12777 sayılı yazı ekinde sunulmuş raporu ile uyumlu olmadığı bilimsel verilerle teyit edilmiştir.” 597534 Eskiden yalvarırlardı, şimdi TÜSİAD'a başkan bulamıyoruz TÜSİAD'daki başkanlık tartışmalarını ilginç bir çıkış yaparak değerlendiren işadamı Rahmi Koç, geçmişte işadamlarının hayalini bu koltuğun süslemesine karşılık bugün aday bulmakta zorluk çektiklerini söyledi. Koç, "Kimse aday olmak istemiyor. Daha evvel pek çok insan arasında seçim yapmak zorunda kalırdık. Şimdi 'gel sen ol' diye biz yalvarıyoruz. Fakat kimse çıkmıyor.'' dedi. Yalçındağ'ın "Yıl sonunda başkanlığı bırakıyorum." açıklamasından sonra gözler Yüksek İstişare Konseyi'ne (YİK) çevrildi. Kulislerde Yalçındağ'ın bırakma kararını yönetime bilgi vermeden kamuoyu ile paylaştığı, bu nedenle de seçim takviminin öne alındığı belirtiliyordu. TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç, konuyu değerlendirmek üzere başkanlar kurulunun ekim ayı sonunda toplanacağını belirterek, olağanüstü genel kurul tarihinin tespit edileceğini söyledi. Buna göre ocak ayına kadar patronlar kulübünde Yalçındağ'ın koltuğuna oturacak yeni isim belli olacak. Muhtemel başkan adayları olarak basına yansıyan isimler hakkında yorum yapmaktan kaçınan Koç, "Şu ana kadar ne yönetim kurulu ne de üyelerden bize bir aday geldi. Yeni başkanın kim olacağını konuşmak için erken." şeklinde konuştu. New York'ta bir grup gazeteciye açıklamalarda bulunan Koç, görev süreleri ile ilgili tartışmaların Yalçındağ örneğinde olduğu gibi "2 sene kısa, sene uzun geliyor" görüşünü bir kere daha teyit ettiğini vurguladı. Uygun görülürse bu konuda tüzük değişikliğine gidilebilir." diyen Koç, genel kurulun onaylaması halinde yıl görev yapacak bir başkanın seçimine sıcak baktığını kaydetti. Mustafa Koç, 'YİK başkanlığına devam edebilirim' sinyali verdi Mustafa Koç, kendisinin Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı olarak yıl daha süresi olduğunu hatırlattı. "Tüzük değişirse, şartları yeniden değerlendiririm. Ancak benim görevim yönetim kurulu başkanı kadar ilave mesai gerektirmiyor. Daha çok temsil görevim var." sözleriyle de YİK başkanlığı için üyelere yeşil ışık yaktı. TÜSİAD'ın son YİK toplantısının basına kapalı bölümünde Başkan Arzuhan Yalçındağ, işadamlarından, babası Aydın Doğan'ın şirketlerine kesilen vergi cezasına karşı destek istemişti. Yüksek İstişare Kurulu toplantısında yaşanan ve Doğan Grubu gazetelerinden Milliyet'e sızdırılan tartışmada Ali Koç, "Arzuhan haklı. Bu konuda fazla sessiz kaldık. Destek vermemiz, sahip çıkmamız gerekirdi. TÜSİAD olarak etkimizi kaybediyoruz. Gerektiğinde yumruğumuzu masaya vurmamız lazım. TÜSİAD'ın yönetim tarzını doğru bulmuyorum. MÜSİAD'dan bile daha güçsüz algılanmaya başladık. Onlar daha çok dikkate alınıyor." demişti. Ancak üyelerin tam destek vermemesi üzerine TÜSİAD'da vergi çatlağı ortaya çıkmış, Yalçındağ da grup gazetelerine koltuğu bırakacağını açıklamıştı. YİK toplantısında, "Aydın Doğan'ın medya gücünü kullanarak elde ettiği avantajlar unutulmasın." sözleriyle Arzuhan Doğan Yalçındağ'a en ağır eleştiriyi Hayat Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yıldırım Aktürk yapmıştı. 1971'de kurulan TÜSİAD'da 13 başkan görev yaptı 1971 -1979 Feyyaz Berker 1980-1984 Ali Koçman 1985 Şahap Kocatopçu 1986 Sakıp Sabancı 1987-1988 Ömer Dinçkök 1989-1990 Cem Boyner 1991-1992 Bülent Eczacıbaşı 1993-1996 Halis Komili 1997-1998 Muharrem Kayhan 1999-2000 Erkut Yücaoğlu 2001-2003 Tuncay Özilhan 2004-2006 Ömer Sabancı 2007 Arzuhan Doğan Yalçındağ 598537 Japonya'yı karıştıran şaka 'yı karıştıran şaka 'da bir televizyon kanalında yayınlanan şaka programı 'Panic Face King'te son bölümde yapılan şaka ülkeyi karıştırdı. Bir ofiste kişi ekranda görünürken birden keskin nişancılar tarafından ateş açılıyor. Camlar kırılıyor, odada bulunan kişi vurularak kanlar içinde yere yığılırken şaka kurbanı kilitli kaldığı odada panik içinde çıkmanın yollarını arıyor. Şakadan habersiz tek kişi olan kurban silahlı bir kişi tarafından kaçırılıp, kurtarılıyor. Bu kamera şakası ülkede büyük yankı uyandırdı. İşte yürekleri ağza getiren şaka anı 597426 Şahin: TRT yine ilk sıraya oturacak TRT'nin Ulus'taki Boğaziçi Stüdyosu'nda düzenlenen TRT-1'in yeni yayın döneminin tanıtım gecesinin açılışı, bir Melih Kibar bestesi olan ''Çoban Yıldızı'' adlı eserle yapıldı. Gecede daha sonra, yeni yayın dönemi tanıtım filmi sunuldu. TRT Genel Müdürü Şahin, gecede yaptığı konuşmada, TRT olarak yaklaşık 11 ay önce TRT Çocuk kanalını açtıklarında, yerli yapımın yüzde 30'larda olduğunu, bu oranın şu an yüzde 60'ları geçtiğini, yıl sonu itibariyle yerli yapımların yüzde 70'e ulaşacağını bildirdi. ''Sadece yerli yapımlarla bu programları yapmayacağız, aynı zamanda satan bir kurum olacağız'' diyen Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: ''TRT'nin sadece bir dilde web sayfası vardı. Biz bunu 31 dile çıkararak, dünyada en fazla farklı dillerde yayın yapan 5. kurum olduk. Bunun akabinde Türkiye'nin çok tartıştığı, özellikle Avrupalı dostlarımızın zaman zaman olumlu anlamda eleştirdiği bir kanalımız oldu ki, Ocak itibariyle de TRT ŞEŞ'i açtık. TRT ŞEŞ, karar mekanizmasında zorlandığımız, zaman zaman uykularımızı kaçıran bir kanal olmasına rağmen, özellikle uluslararası kanal olarak nitelendirdiğim bu kanal, neredeyse Irak'ın kuzeyinde yüzde 60'lara varan bir izleyici kitlesi edindi ki, gerçekten herhalde bir Türk vatandaşı olarak ne kadar gurur duysak azdır.'' TRT-AVAZ kanalını 21 Mart günü yayın yaşamına geçirdiklerini hatırlatan Şahin, ''TRT-AVAZ, şu anda Türk dünyasında en fazla izlenen kanal olma niteliğini yavaş yavaş elde ediyor. Yaptığımız yayınlar gerçekten ses getiriyor. Sıradan işler yapıyormuşuz gibi gözükebilir, ama neredeyse her birini yıla sığdıracağımız projeleri 1'er, 2'şer aya sığdırdık'' dedi. TRT-TÜRK kanalını Mayıs'ta açtıklarını belirten Şahin, bu kanalın haber kanalları içinde yerini aldığını dile getirdi. Turizm-belgesel kanalı ile 24 saat yayın yapacak bir müzik kanalını da açacaklarını anlatan Şahin, şunları kaydetti: ''Bizim esas amiral gemimiz TRT-1. TRT-1'e aslında diğer kanallara biraz gereğini yaptıktan sonra dönelim dedik, ama TRT-2'yi ıskalayıp TRT-1'e geldik, çünkü vakit hızla geçiyordu. TRT-1 ile ilgili algılar da yavaş yavaş olumsuza dönüyordu. Belki bundan sonra daha fazla TRT-1'i zaplarsınız. Logosunda fazla olmamak üzere oynama yaptık. Ama cıngılları, ara geçişleri, altyazı geçişleri çağdaş bir yapıya büründü. Kanalın esas önemli kısmı içeriği. Çok kaliteli programlar koyuyoruz. Sloganımız; '1'de şimdi bakın'. Eski çalışanlarımızın da yol göstermesiyle TRT-1 yine birinci sıraya oturacak. Bundan hiç şüphem yok.'' Gece, yeni yayın döneminde izlenecek dizi ve programların tanıtımı ve sanatçıların verdiği konserlerle sürdü. Tanıtım gecesine, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstanbul Valisi Muammer Güler ile sanat ve spor camiasından çok sayıda davetli katıldı. 598837 Bursa'da sağanak yağış uyarısı 'da uyarısı Valiliği, yarın etkili olması beklenen ve nedeniyle vatandaşları uyardı. Bursa Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, Bursa ve çevresinde görülecek yağışların orta, yer yer kuvvetli olacağının tahmin edildiği belirtildi. Açıklamada, kuvvetli sağanak ve lodosun oluşturacağı ", taşkın, yıldırım düşmesi, ağaç ve direklerin devrilmesi, baca gazı zehirlemesi, ulaşımda aksamalar" gibi olumsuz şartlara karşı vatandaşların ve ilgililerin tedbirli olmaları istendi. 597444 İsrail'e yönelik tavrımız yok İsrail'e yönelik tavrımız yok Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT 1'de yayımlanan ''Ayrılık'' dizisine ilişkin, ''Bizim İsrail'e yönelik devlet olarak hiçbir tavrımız söz konusu olamaz. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler her zaman güçlü olmuştur. Tepki göstermişlerse, kendileriyle konuşulur. Bunun bir televizyon dizisi olduğu noktasından hareket edilir. Yoksa siyasi hiçbir amacı yok'' dedi. TRT 1'in yeni yayın dönemi tanıtım gecesine katılan Arınç, daha sonra gazetecilerin, yine aynı kanalda yayımlanan ''Ayrılık'' dizisine ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''Ayrılık, İsrail ile aramızda biraz krize yol açmış durumda. Büyükelçimiz, İsrail Dışişleri Bakanlığına çağrıldı. Buna karşı Hükümet'in bir tavrı olacak mı?'' sorusu üzerine Arınç, söz konusu olanın televizyon yayıncılığı olduğunu, hem TRT hem de diğer televizyonlarda birçok dizinin yayınlandığını söyledi. Bu dizilerin içeriklerini halkın bildiğini dile getiren Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Biz TRT olarak, böyle bir diziyi yayımladığımız için, bunun bir diplomatik sıkıntıya yol açmasını hiçbir zaman arzu etmeyiz. Bu diziler kontrolden geçiyor, yayımlanması konusunda kararlar alınıyor. Bizim İsrail'e yönelik devlet olarak hiçbir tavrımız söz konusu olamaz. Aksi takdirde, bütün yayımlanan diziler hakkında herkes bir şey söyleyebilir. Biz bu dizileri bir senaryo olarak kabul ediyoruz. Bunların gerçeklik payı mutlaka vardır. Biraz abartılmış da olabilir, ama nihayetinde bu bir televizyon dizisidir. Nasıl filmler ile diziler hayatın gerçekleriyle bire bir örtüşmüyorsa, bu dizilerde verilmek istenen mesajlar da sadece televizyonlarda ilgiyle izlenen bir dizi yapabilmek. Yani bizim başka bir kaygımız yok. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler her zaman güçlü olmuştur. Bu ilişkilerin sürekli güçlü olacağına da inancımız tamdır. Tepki göstermişlerse, kendileriyle konuşulur. Yani bunun bir televizyon dizisi olduğu noktasından hareket edilir. Yoksa siyasi hiçbir amacı yok. Bizim dizilerimizin hiçbirinde siyasi amaç yok. Bunu herkesin böyle bilmesini istiyorum.'' Arınç, bir başka gazetecinin, ''İsrail'in bu dizi nedeniyle Türkiye'ye nota verdiğini'' ifade etmesi üzerine de ''Bu gelişmelerden haberimiz yok, ancak İsrail tarafının böyle bir diziyle sıkıntı duyduğunu ben de işittim. Konuyu etraflıca nedir, ne değildir, itirazlar hangi konudadır, bunlar bize iletilirse, biz de bunun üzerinde elbette düşünürüz'' dedi. ''Dizinin yayından kaldırılması ya da senaryo değişikliği mümkün müdür?'' sorusuna da Arınç, şu yanıtı verdi: ''Öyle bir şey düşünmüyoruz. Bir yanlışımız veya bir eksiğimiz olursa, Türkiye'nin ulusal çıkarları noktasında zarar görecek bir noktanın varlığı tespit edilebilirse, bu konuda TRT olarak da Hükümet olarak da bir düşüncemiz olabilir, ama bizim Hükümet olarak, ne TRT'de yayımlanan dizilere ne de diğer televizyon dizilerine bir müdahalemiz var. Kaldı ki RTÜK denen bir kuruluş var. RTÜK, televizyonlardaki yayımların denetlemesini yapıyor. Eğer bir itiraz olur da bu denetleme sonucunda bir karar çıkarsa, biz onu uygularız, ama TRT olarak bizim bu diziye yönelik itirazları peşinen haksız bulduğumuzu ifade etmeliyiz, ama bize gelirler de 'şu şu konularda bir eksik var' derlerse, onları ayrıca değerlendiririz.'' TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de TRT'nin özerk bir kuruluş olduğunun unutulmaması gerektiğini dile getirdi. Dizilerle ilgili gelen senaryoların birçok denetimden geçtiğini ifade eden Şahin, ''Çok da abartılacak bir şey yok. Ayrıca bize resmen iletilen bir şey yok. Aslını bir öğrenip ondan sonra konuşmakta yarar var'' dedi. 598557 İstanbul, Boat Show fuarında 2. eller de satılacak Konuya ilişkin yazılı açıklamaya göre, denizcileri ilgi çekici sürprizlerin beklediği fuarda 2010 model teknelerin gösterimlerinin yanı sıra ''Herkes Tekne Sahibi Olabilir'' sloganı ile oluşturulan Fırsat Köşesinde ikinci el tekneler de sergilenecek. Ulusal ve uluslararası satış temsilcileri, Fırsat Köşesinde ikinci el teknelerini çok uygun fiyatlarla satışa sunacak. Açıklamada görüşlerine yer verilen NTSR Fuarcılık Genel Müdürü Serkan Tığlıoğlu, ikinci el tekne satılacak pontonda (marinalarda teknelerin bağlandığı iskele) 40 civarında ikinci el teknenin yer alacağını belirtti. Tığlıoğlu, ''Brokerlar fırsat köşemize yeni sayılabilecek ve tüm bakımları yapılmış ikinci el tekneler getiriyorlar. Bir yatçılık fuarında ilk kez gündeme getirilen bu uygulamanın deniz tutkunları için çok önemli fırsatlar yaratacağına inanıyoruz'' dedi. Fuarda iki yıl süren dünya turunu ay önce tamamlayan Yeşim-Tonguç Tokol çiftinin de emektar tekneleri ''Yosun'' ile konuklarını ağırlayacakları belirtilen açıklamada, dünya turunun zorluk ve inceliklerini merak edenler ile bilgi ve deneyim alışverişinde bulunacak çiftin, seyahatleri boyunca çektikleri fotoğrafları da denizciler ile paylaşacağı kaydedildi. 598695 Milli Takım 12 basamak birden düştü... Milli Takım 12 basamak birden düştü... Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA), Ekim ayı dünya sıralamasını açıkladı. Türkiye bir önceki aya göre 12 sıra gerileyerek, 737 puanla 39. sıraya gerilerken, Brezilya liderliğini sürdürdü. FIFA'nın internet sitesinde yer alan habere göre, 8. FIFA Konfederasyon Kupası'nda şampiyon olmasının ardından, Haziran ayında İspanya'nın 11 aylık liderliğini elinden alan ve son olarak da Güney Amerika elemelerini zirvede tamamlayarak, 2010 Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanan Brezilya, 1632 puanla Ekim ayı sıralamasında zirveyi kimseye bırakmadı. Ekim ayı sıralamasında, bir önceki aya göre çok büyük düşüş gösteren Türkiye, Eylül ayı sıralamasında 826 puanla 27. sırada yer almışken, bu ayki sıralamada 12 basamak düşerek, 737 puanla 39. sırada kendine yer buldu. Sıralamada zirvedeki takımın yeri değişmezken, 2010 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri 5. Grup'ta Türkiye ile de mücadele eden Ermenistan, 25 basamak birden yükselerek 100. basamağın bu ayki sahibi oldu. Yine Türkiye'nin grubunda yer alan ve seribaşı takım olan son Avrupa Şampiyonu İspanya da 1629 puanla 2. sıradaki yerini korudu. Sıralamadaki ilk 20 takım şöyle: 1. Brezilya (1) 1,632 puan 2. İspanya (2) 1,629 3. Hollanda (3) 1,340 4. İtalya (4) 1,215 5. Almanya (4) 1,161 6. Arjantin (8) 1,103 7. İngiltere (7) 1,101 8. Hırvatistan (9) 1,087 9. Fransa (10) 1,049 10. Portekiz (17) 1,042 11. ABD (11) 1,025 12. Rusya (6) 982 13. İsviçre (15) 961 14. Kamerun (29) 949 15. Çek Cumhuriyeti (18) 928 16. Yunanistan (12) 921 17. Şili (21) 909 18. Meksika (24) 904 19. Fildişi Sahili (20) 903 20. Sırbistan (13) 892 39. TÜRKİYE (27) 737 (Not: Parantez içindeki rakamlar, ülkelerin bir önceki sırasını gösteriyor) 598878 New York Borsası düşüşle açıldı düşüşle açıldı Borsanın temel göstergesi Endeksi açılışta 89 puan azalarak, 9,973 puana indi. Açılışta Bileşik Endeksi 12 puan gerileyerek, 2,160 puan, Standard and Poor’s 500 Endeksi de puan azalışla, 1,086 puan oldu. Borsanın düşüşle açılmasında, ’nın beklentilerin üzerinde kayıp açıklaması ve Electric’in karının zayıf olması etkili oldu. 598214 Dalaman'da kaza: ölü Muğla'nın Dalaman ilçesinde meydana gelen trafik kazasında, kişi öldü. Alınan bilgiye göre, 48 RN 209 plakalı motosiklet, Atakent semti Gazi Bulvarı'nda, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yol kenarındaki elektrik direğine çarptı. Kazada, motosiklette bulunan Sabri Metin (19) ile Recep Arslan (25) hayatını kaybetti. Metin ve Arslan'ın cenazeleri, Dalaman Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor. 598998 Domuz gribi aşısı Pazartesi geliyor Domuz gribi aşısı Pazartesi geliyor Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Turan Buzgan, 500 bin dozluk ilk parti domuz gribi aşısının 19 Ekim Pazartesi günü Ankara'da olmasının beklendiğini bildirdi. Buzgan, Sağlık Bakanlığında, Bilim Kurulu üyeleriyle düzenlediği basın toplantısında, aşı firmasından aşı alımı bağlantısı yapıldığını belirterek, 500 bin dozluk ilk parti domuz gribi aşısının Pazartesi günü Ankara'da olmasının beklendiğini söyledi. Aşıların Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi'nde test edileceğini anlatan Buzgan, bunun gün ile haftalık bir süreç alabileceğini kaydetti. Buzgan, ayrıca domuz gribi tanı testleri yapmak üzere Ankara, İstanbul ve Adana'da yeni laboratuvar kurulacağını bildirdi. 598863 Stopaj belirsizliği piyasaları vurdu Anayasa Mahkemesi'nin stopaj vergisinde yabancı-yerli durumumun eşitlenmesi gerektiğine hükmetmesi, piyasalara olumsuz yansıdı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Önümüzde ay süre var, gerekli düzenleme yapılır. Mevcut uygulama aynen devam edecek” açıklaması piyasaları bir miktar rahatlatırken, faiz ve dövizde yön yukarı döndü. Borsada ise satıcılı bir seyir hakim. Karar sonrası bono piyasasında gelen satışların etkisiyle bono bileşik faizleri yüzde 8.24’ün üzerine çıkarken, dün 1.44 sınırına kadar gerileyen dolar 1.46 seviyesine ulaştı. Borsada ise seans içerisinde yüzde 1.6’ya ulaşan kayıplar yaşandı. Endeks 50 bin puan seviyelerine geriledi. Söz konusu karar doğrultusunda; ya halen yabancı yatırımcıya uygulanmakta olan sıfır stopaj kaldırılacak, yada yerli yatırımcıdan alınan vergi sıfırlanacak. Ancak söz konusu hüküm Resmi Gazete'de yayımlanmasından itibaren ay sonra yürürlüğe girecek. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Anayasa Mahkemesinin Gelir Vergisi Kanununun bazı hükümleriyle ilgili iptal kararlarının sıkıntı yaratmayacağını bildirdi ve yeni bir düzenlemeye kadar mevcut uygulamaların aynen devam edeceğini söyledi. Bu arada ABD'de açıklana üçüncü çeyrek bilançolarıda dış borsalarda satış getirdi. Son olarak Bank of America milyar dolar zarar açıkladı. 598137 Çanakkale'de metrekareye 10 kilo yağış düştü 'de metrekareye 10 kilo düştü ’de etkili olan hayatı olumsuz etkiliyor. İl merkezinde sabahın erken saatlerinde başlayan giderek şiddetini artırdı. Kuvvetli sağanağa sokakta yakalanan vatandaşlar zor anlar yaşarken, yollarda su birikintileri oluştu. Yağmurla birlikte aniden kararan hava dolayısıyla sokak lambaları yandı, sürücüler araçlarının farlarını açmak zorunda kaldı. müdürlüğü yetkilileri, son bir saat içinde metre kareye 10 kilogram düştüğünü bildirdi. Yağmurun gün boyunca, zaman zaman da şiddetli şekilde devam edeceğini açıklayan yetkililer, olası ve su baskınlarına karşı vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı. İl genelinde yağışlı havanın hafta sonunda da etkili olacağı kaydedildi. 598142 11:24 Davutoğlu 'Ayrılık' dizisi için konuştu Davutoğlu 'Ayrılık' dizisi için konuştu Dışişleri Bakanı ’in ’deki saldırıları karşısında olarak sessiz kalamayacaklarını ve bu hassas ortamda İsrail ile askeri bir görüntü içinde olamayacaklarını söyleyerek, ’nin ise özerk bir kurum olduğunu, "Ayrılık" dizisine danışmanlık vermediklerini kaydetti. Davutoğlu, temaslarda bulunmak üzere ’e gidişinden önce Esenboğa havaalanında düzenlediği basın toplantısında soruları da yanıtladı. İsrail ile ilişkilerde son dönemde ortaya çıkan sıkıntıların hatırlatılması üzerine Davutoğlu, Türkiye’nin geçen yıl bu zamanlarda İsrail ile arasında arabuluculuk yaptığını anımsatarak, ancak şu anda Gazze’de olanlara karşı sessiz kalamayacaklarını kaydetti. Gazze’de çocukların ölmemesini ve barışın hakim olmasını istemenin "İsrail karşıtlığı değil insani bir durum" olduğunu belirten Davutoğlu, barış istikametine dönmesi durumunda İsrail ile ilişkilere kalındığı yerden devam edilebileceğini, ancak bölgedeki durum bu kadar hassasken, İsrail ile askeri bir görüntü içinde olamayacaklarını da bildirdi. Davutoğlu, TRT’de yayımlanan "Ayrılık" dizisiyle ilgili sıkıntıların hatırlatılması üzerine de TRT’nin özerk bir kurum olduğunu söyledi ve bakanlık olarak bu diziye herhangi bir resmi danışmanlık vermediklerini belirtti. Programının çok yoğun olduğunu sözlerine ekleyen Davutoğlu, "TV dizileri dışında pek çok konuyla ilgilenmek zorunda olduğunu, vaktinin bir sınırı olduğunu" kaydetti. 597583 Hidayet yeni takımı Toronto ile siftah yaptı Hidayet yeni takımı Toronto ile siftah yaptı NBA Toronto Raptors'a transfer olan Hidayet Türkoğlu, ilk kez bir karşılaşmada takımının formasını giydi. Takımının Boston Celtics'e 106-90 kaybettiği karşılaşmada mücadele veren Türkoğlu, sahada 21 dakika 33 saniye kalırken sayı asist ve ribaunt ile oynadı. Hidayet, “Chris Bosh ve diğerleriyle ilk kez birarada oynadım. Henüz takımı tanımaya çalışıyorum. Gün geçtikçe daha iyi olacağım ve normal sezonun ilk maçında eski ekibim Orlando'ya karşı galibiyetle başlayacağız' dedi. Hidayet, Ersan'ın gelişinin ise kendisini sevindirdiğini kaydetti. 598654 Böyle horlama görülmedi Daily Mail gazetesinin internet sitesinde yayımlanan habere göre, torun sahibi Bayan Chapman, her gece 111,6 desibel şiddetinde horluyor. Chapman'in çıkardığı bu gürültü, bir uçağın çıkardığı gürültüden desibel daha yüksek. Chapman horlamaya başladığında da 62 yaşındaki 18 yıllık kocası Colin, mümkün olan en uzak odaya kaçıyor. Chapman'in horultusunun şiddeti, geçen hafta sonu günlüğüne tedavi için gittiği bir horlama kliniğinde ortaya çıktı. Klinikteki uzmanlar Chapman'e, bu sorununu gidermesi için sağlıklı beslenmesini ve spor yapmasını tavsiye etti. Bu kadar gürültülü horladığını öğrendiğinde çok utandığını belirten Bayan Chapman de, uzmanların tavsiyelerinin faydasını gördüğünü, ancak bu sorundan hiçbir zaman kurtulamayacağını belirtti. 597757 Başbakan Erdoğan Ankara'ya geldi Recep Tayyip Erdoğan'ı Esenboğa Havalimanı'nda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve diğer ilgililer karşıladı. Erdoğan ile temaslarda bulunan heyet de Ankara'ya geldi. 598608 Mutu: Fenerbahçe'den haberim yok ama... Mutu: 'den haberim yok ama... 'nın golcüsü 'ye transfer olacağı iddiaları için, "kulübümün tutumuna göre durumu gözden geçiririm" dedi. Cnntürk'ün haberine göre; Mutu, İtalyan gazetesine yaptığı açıklamada, ara transferde Fenerbahçe'ye geçeceği yönündeki iddiaların doğru olmadığını söyledi. Romen golcü, "bu söylentilerin nereden çıktığı bilmiyorum. Bu konuda menajerimle hiçbir şey konuşmadık. Fiorentina'da uzun süre kalmak istiyorum" dedi. Mutu, "ancak Fiorentina'nın beni tutmak isteyip istemediğini bilmiyorum. Kulübün kararına göre ben de durumu değerlendiririm" diyerek, olası bir transfere açık kapı bırakmayı ihmal etmedi. 'nın 'a 5-0 yenildiği Dünya Kupası eleme grubu maçından sonra bir diskoda sabahladığı için ülke medyasından büyük  tepki alan Mutu, yanlış davranmadığını ve her zaman profesyonelce hareket ettiğini de sözlerine ekledi. testinde kokaine rastlanması üzerine beş yıl önce 'den gönderilen Adrian Mutu, tarafından İngiliz kulübüne 17.17 milyon euro tazminat ödemeye mahkum edilmiş ve ve buna yaptığı itiraz tarafından geri çevrilmişti. İtalyan medyası, büyük bir yetenek olmasına rağmen sürekli özel hayatındaki çalkantılarla gündeme gelen Mutu'yu, genç golcü Stevan Jovetic'in gösterdiği yüksek performansı da dikkate alarak Ocak ayında satmak istediğini belirtiyor. 598371 2012'de Güney Kıbrıs'la eşleşiriz! 2012'de Güney Kıbrıs'la eşleşiriz! Dün bütün gün haber kanallarını izledim. Herhangi bir maç gününde tüm spor kanallarının yapacağı yayının iki katı habercilik dün Bursa'da yapıldı. Tüm haber kanalları, kameralarını, canlı yayın araçlarını çok anormal bir toplumsal olay olmasa bir daha belki de göndermeyecekleri Bursa'ya götürmüştü. "Bursa'da Tarihi Maç" anonslarının altında bir tam gün boyunca neredeyse başka haber vermemecesine Türkiye-Ermenistan maçı adı altında iki ülke ilişkilerinin boyutu tartışıldı. İki ülkenin yıllar süren ‘birbirini görmezden gelme' politikası çeşitli adımlarla; mutlaka dış güçlerin etkisiyle; ve nihayet Zürih'teki protokolle bitirilmiştir. Ama futbol olmasaydı, bu iki takım birlikte aynı grupta bulunmasaydı toplumlar bu kadar çabuk kaynaşır mıydı? Ankara gazetecileri Bursa'yı ve Teksas tribününü keşfeder miydi? Sporun, özellikle futbolun kaynaştırıcı ve ‘toplumları hazırlayıcı' etkisi bir kez daha ortaya kondu. Kimileri için "Afyon" gibi gözükse de çok önemli toplumsal harç olan futbol; Türk-Ermeni ilişkilerinde önemli görevini yerine getirmiştir. Türk dış politikasına önemli katkı sunmuştur. Futbolun böyle bir etkisi inkar edilemez boyuttayken, FIFA ve UEFA'nın organizasyonlarının siyaset dışı tutulması da mümkün değildir. Ermenistan 18 senelik bir ülke. 18 senedir Türkiye ile ne tesadüftür ki tam da planlanan açılım yılında aynı gruba düştü. 50 senedir bu tür turnuvalara katılan Türkiye ile Yunanistan bunca sene aynı gruba düşmedi. Ne zaman ki 17 Ağustos 1999 depremi sonrası ilişkiler yumuşadı; bu iki ülke üst üste iki büyük turnuva elemesinde aynı grupta yer aldı. İsviçre ile skandala imza attığımız; neredeyse siyasi sorun boyutuna ulaşmak üzere olan maçın etkileri sürerken İsviçre'de düzenlenen turnuvaya katıldık ve yine ne tesadüftür ki İsviçre ile aynı gruba düştük. Bunca yıldır Avrupa'da mücadele ediyor takımlarımız. 90'larda Beşiktaş bir Kıbrıs Rum Kesimi takımı ile eşleşmişti. Rakip İnönü'deki maça çıkmamış ve Beşiktaş turu maç yapmadan geçmişti. Aradan neredeyse 20 yıl geçti. Türkiye'nin ‘görece' en milliyetçi kentlerinden biri olarak gösterilen Trabzon'un futbol takımı; ne tesadüftür ki kez Rum Kesimi takımı ile eşleşti. Hatta birinde Trabzon elendi. En ufak olay çıkmadı. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Ermenistan maçlarından siyasi sonuç çıkaran ve bu iki maçın tek mağlubu olarak uzlaşmaz Ermeni Diasporası'nı gösteren ‘Dünya'; futboldan bir kez daha sonuç aldı. Ben de diyorum ki şimdi ‘Dünya' için Türkiye'nin adım atması gereken bir yer daha kaldı: Güney Kıbrıs Rum Kesimi. 2012 Avrupa Şampiyonası; bilemediniz 2014 Dünya Kupası elemelerinde Türkiye ile Kıbrıs Rum Kesimi aynı grupta mücadele edecek. Tabii ki ‘tesadüfen.' ‘SAĞLAM' OLAMAYAN ‘ERTUĞRUL' MİLLİ TAKIM'A SEÇİLMEZ Fatih Terim'e ‘FATİH'; Mustafa Denizli'ye "MUSTAFA"; Ersun Yanal'a "ERSUN"; Başbakan Erdoğan'a "TAYYİP"; Cumhurbaşkanı'na "ABDULLAH" diyen merkez medya köşe yazarı olabilir mi? Herhangi bir merkez gazetede soyadlarıyla anılması gereken insanların ön adlarıyla manşet atıldığını gördünüz mü? Olmaz; olmamalıdır. Ancak Ertuğrul Sağlam, 1.5 yıllık Beşiktaş macerası da dahil medyanın hemen her kesimi tarafından "ERTUĞRUL" olarak adlandırıldı. Halen birçok köşe yazarı bu başarılı teknik adama ön adıyla hitap ediyor. Beşiktaş'ın başına Mustafa Denizli gelince köşe yazıları "DENİZLİ" diye başlıyor; Ertuğrul Sağlam gelince "ERTUĞRUL." Bu ifade şeklinden tahmin ediyorum en fazla genç hoca rahatsız oluyordur. Eğer fikirleri buysa medya mensupları "Milli Takım'a SAĞLAM gelmeli" demeli; "ERTUĞRUL" değil. Ama işte "bizim çocuk" yaftası bir kez yapıştı mı kolay çıkmaz. Ertuğrul Sağlam, Bursa'daki başarısını artırarak sürdürür, bilhassa Beşiktaş medyası üzerinden bu konudaki hassasiyetini anlatırsa işte zaman Milli Takım için de, büyük takımlar için de bir kez daha gündeme gelebilir. Ama Türk Milli Takımı gibi üst düzey yapıya, önce herkesin "soyadıyla" hitap edeceği bir teknik adam gelmelidir. "Ertuğrul" olmaz; ne zamanki herkes ona "SAĞLAM" der; zaman tekrar konuşulur. 598158 Haliç'te erkek cesedi bulundu Haliç kıyısında bir erkek cesedi bulundu. Alınan bilgiye göre, Haliç'in Eyüp kıyısında sabah saatlerinde bir erkek cesedi gören vatandaşlar, polise haber verdi. Olay yerine gelen dalgıç polisler tarafından sudan çıkartılan ceset, savcının incelemelerinin ardından Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Bu arada, cesedin üzerinden 22 yaşındaki Galip Şahin'e ait bir kimlik çıktığı öğrenildi. 599037 Buca'nın hedefi üst sıralar! Buca'nın hedefi üst sıralar! Bank Asya 1. Lig'de pazar günü Samsunspor ile karşılaşacak Bucaspor'un teknik direktörü Özcan Kızıltan, yaptığı açıklamada, Samsunspor'un sezon başında yaşadığı ekonomik sıkıntıların ardından transferler yaptığını ve her geçen gün daha iyi duruma geldiğini söyledi. Rakiplerinin yetenekli ve genç oyunculardan kurulu olduğuna dikkati çeken Kızıltan, ''Samsunspor maçını kazanıp, üst gruptan kopmamak istiyoruz. Oyuncularımız da bunu istiyor. Bunu başarabilecek kaliteye sahibiz'' diye konuştu. Maçın hazırlıklarını yarın tamamlayacak sarı-lacivertli takımda, ameliyat olan Türker'in takımda yer alamayacağı, hafif sakatlıkları bulunan Mehmet Batdal ve Erman'ın ise oynayabilecek durumda olduğu belirtildi. Deniz Çoban'ın yöneteceği Bucaspor-Samsunspor maçı 18 Ekim Pazar günü saat 15.00'de Yeni Buca Stadı'nda oynanacak. 597752 Erdoğan'dan Kerkük Uyarısı Erdoğan'dan Kerkük Uyarısı Kerkük'ün kaderinin sadece orada yaşayanlara bırakılamayacağını vurgulayan Başbakan, "Öyle sorunlar olur ki kardeşler devreye girer" dedi. Yayına Giriş: 16.10.2009 01:16:28 Güncelleme: 16.10.2009 01:22:42 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan Iraklı Parlamenterlere Kerkük uyarısı... Kerkük'ün kaderinin sadece orada yaşayanlara bırakılamayacağını vurgulayan Erdoğan, Iraklılara, "Kerkük'te bütün Iraklıların hakkı vardır. Kerkük sizin iç meselenizdir. Ama öyle sorunlar olur ki kardeşler devreye girer ve oradaki sorunların çözümünde size yardımcı olur" diye seslendi. Irak'ta Ulusal Meclis Başkanı Ayad El Samarrayi tarafından kabul edilen Başbakan Erdoğan, bazı komisyonların başkanları ile parlamenterlerlerin sorularını yanıtladı. "Açılım, Birinci Derecede Terör Sorununa Karşı Attığımız Bir Adım" Erdoğan'ın değindiği konuların başında "demokratik açılım" vardı. "Bu bizim ülkemizdeki Kürt kökenli kardeşlerimize, vatandaşlarımıza yönelik attığımız bir adım değildir, birinci derecede terör sorununa karşı attığımız bir adımdır" diye konuşan Başbakan Erdoğan sözü Kerkük'e getirdi. "Öyle Sorunlar Olur ki Kardeşler Devreye Girer" Erdoğan "Bir kardeşiniz olarak şunları söylemek durumundayım: Kerkük sizin iç sorununuzdur. Kerkük'ün sorunları, Irak'ın sorunlarını çözdüğünüz gibi onu da bugüne kadar çözseydiniz, samimiyetle söylemek durumundayım, öyle sorunlar olur ki kardeşler devreye girer ve oradaki sorunların çözümünde size yardımcı olur" diye konuştu. "Sadece Kerkük'te Yaşayanlara Bırakırsanız Büyük Bedelle Karşılaşırsınız" Iraklıları doğabilecek sorunlar konusunda uyararak; "Kerkük'te bütün Irak halkının hakkı vardır, Kerkük Iraklılarındır, Irak'ın olmalıdır" ifadesini kullanan Başbakan sözlerini şöyle sürdürdü "Eğer bunu sadece Kerkük'te yaşayanlara bırakacak olursanız, yarın bir başka sorunla karşı karşıya kalırsanız. İçeride çok daha büyük bedellerle karşı karşıya kalırsınız'. Biz bunu bugünden görür gibiyiz." Tezkereyi Eleştiren Parlamentere Tepki Sınır ötesi harekata izin veren tezkereyi eleştiren bir parlamentere tepki gösteren Başbakan Erdoğan, "Irak merkezi yönetimiyle mutabık kalarak bu adımları atıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri hiçbir zaman bir sivil nokta vurmamıştır dedi ve ekledi: "Irak'tan eğer benim ülkeme geçiş yapıyor da terör örgütü benim ülkemde köyleri basıyorsa, buna sizin anlayış göstermemeniz lazım ve "Bu tezkerenin geçmesini kınıyoruz' ifadesini doğrusu ben de kınıyorum. Teröre karşı ortak mücadele vermemiz lazım." 599033 Başkent'te elektrik kesintisi Başkent'te elektrik kesintisi Yıllık periyodik işletme, hat bakım, onarım ve tesis çalışmaları nedeniyle, 19 Ekimde Atatürk Mahallesi'nin bir bölümüne elektrik verilemeyecek. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan açıklamaya göre, 19 Ekim Pazartesi günü Atatürk Mahallesi'nin bir bölümünde 11.00-14.00 saatlerinde elektrik kesintisi olacak. 598862 Bira çalan yolcu uçak indirtti Kelowna.com online gazetesinin haberine göre, Vancouver kentinden Alberta'nın Fort McMurray kentine gitmekte olan uçağın pilotu, hırsızlık üzerine uçağı Britanya Kolombiyası'ndaki Kelowna'ya indirdikten sonra polis 23 yaşındaki hırsızı tutukladı. Havayolu şirketinin yetkilileri, asi yolcularla ilgili sıfır hoşgörü tutumları bulunduğunu belirttiler. Polis, yolcunun içecek arabasından bira çaldığını ve kanıtları yok etmek için boş kutuları 50 yolcu kapasiteli uçağın tuvaletine attığını açıkladı. Olay çıkaran yolcu hakkında uçakta karışıklık çıkarmaktan dava açılacağı bildirildi. 598830 İsrail'le ikinci 'One Minute'u dedi VİDEO Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bosna Hersek ziyareti öncesinde Esenboğa Havalimanı basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Davutoğlu, Türkiye-İsrail gerilimine neden olan olayları yorumladı. Davutoğlu, İsrail'in Gazze'deki saldırıları karşısında Türkiye olarak sessiz kalamayacaklarını ve bu hassas ortamda İsrail ile askeri bir görüntü içinde olamayacaklarını söyleyerek, TRT'nin ise özerk bir kurum olduğunu, "Ayrılık" dizisine danışmanlık vermediklerini belirtti. İsrail ile ilişkilerde son dönemde ortaya çıkan sıkıntıların hatırlatılması üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin geçen yıl bu zamanlarda İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk yaptığını anımsatarak, ancak şu anda Gazze'de olanlara karşı sessiz kalamayacaklarını kaydetti. Gazze'de çocukların ölmemesini ve barışın hakim olmasını istemenin "İsrail karşıtlığı değil insani bir durum" olduğunu belirten Davutoğlu, barış istikametine dönmesi durumunda İsrail ile ilişkilere kalındığı yerden devam edilebileceğini, ancak bölgedeki durum bu kadar hassasken, İsrail ile askeri bir görüntü içinde olamayacaklarını da bildirdi. Davutoğlu, TRT'de yayımlanan "Ayrılık" dizisiyle ilgili sıkıntıların hatırlatılması üzerine de TRT'nin özerk bir kurum olduğunu söyledi ve bakanlık olarak bu diziye herhangi bir resmi danışmanlık vermediklerini belirtti. Programının çok yoğun olduğunu sözlerine ekleyen Davutoğlu, "TV dizileri dışında pek çok konuyla ilgilenmek zorunda olduğunu, vaktinin bir sınırı olduğunu" kaydetti. AYRILIK DİZİSİ İLE İLGİLİ SORU Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin barış istikametindeki her adımı destekleyeceğini, barışı riske atacak adımlar karşısında da tutumunu net olarak göstereceğini söyleyerek, "Gazze'deki insani trajedi bu şekilde sürerken bizim askeri bir görüntü vermemizi kimse bizden bekleyemez" dedi. Davutoğlu, temaslarda bulunmak üzere Bosna Hersek'e gidişinden önce Esenboğa Havaalanında düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtladı. İsrail ile ilişkilerde ardı ardına bazı sorunlar yaşandığının belirtilmesi üzerine Davutoğlu, "herhangi bir ilişkiye bakıldığı zaman konjonktürel olarak günlerin perspektifinden bakılmaması gerektiğini, herhangi bir dönemde yaşananları esas alarak ilişkileri yorumlamamakta yarar olduğunu" kaydetti. Geçen yıl tam bu aylarda Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasındaki dolaylı görüşmelerde arabuluculuk yapacak kadar iki tarafın da güvenine sahip, İsrail ile de yoğun ilişkileri olan bir politika yürüttüğünü hatırlatan Davutoğlu, "O günkü politikalarımız ne kadar doğru ve ilkeli politikalarsa, İsrail'in politikalarını tenkit ettiğimiz dönemler de aynı istikamette ilkeli politikalardır" dedi. Bakan Davutoğlu, daha sonra şunları kaydetti: "Türkiye, barış istikametindeki her adımı destekleyecektir, ama barışı riske atacak adımlar karşısında da bu bölgenin en önemli aktörü olarak tutumunu net olarak gösterecektir. Maalesef Gazze saldırıları, başta Türkiye'nin yürüttüğü İsrail-Suriye görüşmeleri olmak üzere, Orta Doğu'daki barış çabalarına büyük bir darbe vurmuştur. Dolayısıyla ilişkilere bugünkü basına yansıyan kriz alametlerini esas alarak bakmak doğru değil." İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen dönemde yaklaşık saat görüşme yaptığını, arada böyle bir güven ilişkisi bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, "Barış istikametine tekrar dönüldüğünde bu güven ilişkisi aynı ölçüde kurulur ve Türkiye kaldığı yerden bu görüşmeleri sürdürür, başka her türlü barış çabasının da içinde yer alır" dedi. Davutoğlu, ancak bunun işaretlerinin Türkiye tarafından ve bölgede hissedilebilir olması gerektiğini söyleyerek, gerginlik politikalarına Türkiye'nin hiçbir zaman prim vermediğini, gereksiz bir gerginliğin içine de girmediğini bildirdi. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama bu kadar hassas bir dönemden geçerken Türkiye'nin askeri bir görüntü içinde, salt askeri amaçlı olarak; çünkü daha önce arama kurtarma alanında bazı ortak çalışmalar yapıldı İsrail ve Ürdün ile, ama Türkiye bölgede barış çabaları yokken, barış çabaları istediğimiz ölçüde ivme kazanmamışken, askeri görüntülü şeyler içinde olmamaya özen gösterir. Gazze'deki insani trajedi bu şekilde sürerken bizim askeri bir görüntü vermemizi kimse bizden bekleyemez. Gazze'deki trajedi duracak, barış çabaları hem Filistin, hem Suriye-İsrail ayağında tekrar hayata geçirilecek ve en önemlisi barış psikolojisi bölgeye hakim olacak. Bizim istediğimiz bu." DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI TV DİZİLERİNE DANIŞMA MERCİSİ DEĞİLDİR TRT'deki "Ayrılık" dizisine İsrail'in tepki göstermesiyle ilgili olarak da Davutoğlu, her şeyden önce TRT'nin özerk bir kurum olduğunu söyleyerek şunları kaydetti: "Belli konular geldiğinde TRT özerk kurum olarak görülüyor, belli konular geldiğinde de devletin yayın organı olarak değerlendiriliyor. Bu doğru bir şey değil. TRT özerk bir kurumdur, benim anladığım kadarıyla bu diziyi yapanlar da özel bir şirkettir. TRT, özel şirketle bu diziyi yapmıştır. Bu tamamen yayın politikaları içinde değerlendirilecek bir husustur." Davutoğlu, dizinin senaristinin Dışişleri Bakanlığından danışmanlık alındığına ilişkin sözlerinin hatırlatılmasına karşılık da, bu konuyu araştırttığını belirterek, "Bakanlığımızın resmi danışmanlık gibi bir teması söz konusu değildir" dedi. Ancak yapımcının verdiği bilgilere göre İsrailli yetkililerden izin alındığını ve İsrailli yetkililerle temaslar kurulduğunu anladıklarını kaydeden Davutoğlu, şöyle konuştu: "Bizim bir danışmanlığımız söz konusu değildir. Herhangi bir başka dizi için de böyle bir şey yapmamız söz konusu değildir. Dışişleri Bakanlığı TV dizilerine danışma mercisi değildir. Bakanlık resmi politikalarını yürütür, özerk kurumlar da kendi yayın çizgilerini takip ederler, biz buna da müdahale etmeyiz. Bunu da açık şekilde söyleyeyim. Türkiye sansüre dayalı bir ülke değil. Ama bu dizinin yayın kalitesi, mesajı gibi konular, bunlar dizi uzmanlarının işi, biz siyasetçiler ya da devlet yetkililerinin görüş beyan etmelerini çok doğru bulmuyorum." "BİZ ÇOCUKLARI, KADINLARI KORUMAKLA VE ONLARIN GELECEĞİNİ TEHDİT EDEN UNSURLARI ENGELLEMEKLE YÜKÜMLÜYÜZ" Davutoğlu, Gazze'deki durumun düzeltilmesini istemenin "İsrail karşıtlığı" olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, bunun insani bir durum ve Türkiye'nin bölge halklarına karşı borcu olduğunu söyleyerek, "Aynı durum bir Yahudi topluluğu için, İsrail için söz konusu olursa askeri bir saldırı tek bir şehre yönelik olursa ona da tepki veririz" dedi. İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy'nin temaslarına ilişkin soru üzerine Davutoğlu, büyükelçilerin hangi ülkeden olursa olsun Türkiye'nin misafirleri olduğunu ve istedikleri zaman Dışişleri Bakanlığı ile görüşebileceklerini, zaten mevcudiyetlerinin amacının bu olduğunu kaydetti. "Kimseye kapımız kapalı değil" diyen Davutoğlu, bakan olarak kendisiyle görüşmenin ise ayrı olduğunu, çok yoğunluk bulunduğunu, Ankara'ya gece geç saatlerde döndüğünü belirtti. Davutoğlu, şunları kaydetti: "Bu yoğunluk içinde her şeyle ilgilenmek zorundayım. TV dizileri dışında, Bosna Hersek'ten Irak'a, Irak'tan Kafkaslara kadar Türkiye'nin gündemi yoğundur. Bu tarz şeylere ayıracak vaktimizin belli bir sınırı var." Davutoğlu, Gazze'deki saldırıların yıllardır sürdüğünün ancak Türkiye'nin İsrail politikasının son bir yıldır değiştiğinin belirtilmesi üzerine de (Gazze saldırıları yıllardır var) denilemeyeceğini, çünkü onların noktasal, operasyonel olduklarını, Gazze'de geçen yıl yaşananların bu yoğunluktaki bir şehre yapılabilecek en kapsamlı askeri saldırılar olduğunu bildirdi. Davutoğlu, bunun yakın dönemde örneğine az rastlanır ve yaralananların da çoğunun kadın ve sivil olduğunu söyleyerek, "Bunları olmamış kabul edemeyiz" diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kendisinin dolaylı görüşmelere başlayabilmek için yıllardır gizli diplomasi ile büyük bir emek verdiğini belirten Davutoğlu, şunları söyledi: "Bu emek niçin verildi? İsrail karşıtlığı olsaydı Türkiye'de, bu emek verilir miydi? Bu emeği biz verdik ve inşa ettiğimiz bir barış çabası tek bir hamleyle berhava edildi. Buna sadece Türkiye değil hangi ülke olsa da kayıtsız kalmaz. Yani bunu bir kriz sebebi olarak görmemek lazım. Bu bizim bölge halklarına karşı olan borcumuzdur. Aynı durum bir Yahudi topluluğu için, İsrail için söz konusu olursa askeri bir saldırı tek bir şehre yönelik olursa ona da tepki veririz. Biz çocukları, kadınları korumakla ve onların geleceğini tehdit eden unsurları engellemekle yükümlüyüz. Bölgemizde savaş, askeri gerginlik istemiyoruz." -"TÜRKİYE'NİN ASKERİ GÜCÜ YOK MUYDU (IRAK'A) ÇOK KAPSAMLI OPERASYONLAR İÇİN? YAPMADIK, YAPMAYACAĞIZ. KİMSE BUNU DA BİR KIYAS OLARAK TÜRKİYE'NİN ÖNÜNE KOYMAMALI" Bakan Davutoğlu, Irak'la dün imzalanan 48 belgeyi hatırlatarak, bunun başka ülkeler için on yıllar alabileceğini ama yıl önce Irak'tan Türkiye'ye terör saldırıları olduğu zaman bazı senaryoların ortaya çıkartıldığını belirtti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin askeri gücü yok muydu çok kapsamlı operasyonlar için? Yapmadık, yapmayacağız. Kimse bunu da bir kıyas olarak Türkiye'nin önüne koymamalı. Türkiye teröre karşı mücadele yürütürken de sivil halkla ve barışçıl yöntemlerle komşu ülkelerle ilişkilerini geliştiren bir model uyguluyor. Bugün biz Irak'la her şeyi paylaşıyoruz." Davutoğlu, barış perspektifinin bölgedeki herkes tarafından benimsenmesi gerektiğini de ifade ederek, aydır Gazze'den İsrail'e tek bir roket atılmadığı halde Gazze'deki çocukların gidecek okulları, yatacak evleri bulunmadığını kaydetti. "Türkiye ölçeğindeki bir ülke buna sessiz kalabilir mi" diyen Davutoğlu, her sabah çocuğunu okula gönderirken bu suçluluk duygusunu hissettiğini dile getirdi. Davutoğlu, "Bir an önce Gazze'deki bu durum düzeltilmeli, bunu istemek İsrail karşıtlığı değildir, bunu istemek insani bir durumdur. Bunun doğru anlaşılması lazım" dedi. DAVUTOĞLU: "BİZİM İÇİN BALKANLAR TARİHİ BAKIMDAN DA STRATEJİK BAKIMDAN DA SON DERECE ÖNEMLİ BİR BÖLGE"   Davutoğlu, Türkiye'nin Bosna Hersek konusunda herhangi bir üçüncü taraf olmadığını söyleyerek, AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in Bosna için hafta başında Ankara'ya gelmesinin söz konusu olduğunu kaydetti.   Gerek Bosna Hersek gerekse ardından gideceği Arnavutluk ile tarihi bağların ve akrabalık ilişkilerinin çok derin olduğunu hatırlatan Davutoğlu, her iki ülkeyle de önemli siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler bulunduğunu kaydetti. Davutoğlu, Balkanlara seri ziyaretlerde bulunduğunu, bu ziyaretlerine daha sonra Hırvatistan, Bulgaristan ve Makedonya ile devam edeceğini belirterek, "Bizim için Balkanlar tarihi bakımdan da stratejik bakımdan da son derece önemli bir bölge" dedi. Davutoğlu, Bosna Hersek'in 90'lı yıllarda çok büyük acılar yaşadığını anımsatarak, Türkiye'nin her zaman bu ülkenin yanında yer aldığını, simdi de çok önemli bir süreçten geçtiğini, bu çerçevede Dayton anlaşmasının revize edilmesi, ülke içindeki etnik kimlikler arası ilişkiler, AB ve ABD planı çerçevesindeki çalışmaların söz konusu olduğunu bildirdi. Son dönemlerde Bosna Hersek ile temasların arttığını söyleyerek, yapılan görüşmeleri özetleyen Davutoğlu, Türkiye'nin Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Süreci dönem başkanlığını yaptığı dönemde bu bölgeye yönelik çabalarını artıracağını ve her alanda barışa katkı yapmaya devam edeceğini belirtti. Davutoğlu, Sırbistan ile ilişkilerin düzelmesine de çok önem verdiklerini kaydederek, bu çerçevede Bosna Hersek, Sırbistan ve Türkiye arasında oluşturulan üçlü mekanizmanın tarihi bir adım olduğunu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de gelecek hafta Sırbistan ziyaretinin söz konusu olacağını söyledi. "Balkanlarda yoğun bir trafiğin içindeyiz" diyen Davutoğlu, Bosna Hersek'in etkin ve sınır bütünlüğünü garanti etmiş, etkin yapıya sahip bir ülke olarak varlığını sürdürmesine önem verdiklerini kaydetti. Davutoğlu, Bosna Hersek'in refah ve güvenliğinin Türkiye'nin refah ve güvenliği olduğunu bildirdi. "Türkiye Bosna Hersek konusunda herhangi bir üçüncü taraf değildir" diyen Davutoğlu, bu ziyaretiyle verilen desteği ifade ederek, ülkedeki bütün taraflarla bir araya geleceğini söyledi. Bakan Davutoğlu, gelecek hafta başında AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Rehn'in Bosna Hersek ile ilgili olarak Ankara'ya gelmesinin söz konusu olduğunu da belirterek, Amerikalı yetkililerle de temas kurduğunu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile de Zürih'te yaptığı görüşmede bu konuyu ele aldığını kaydetti. Davutoğlu, "Bosna Hersek Balkanların güvenliği için en kilit ülkedir" diye konuştu. Bosna'nın ardından Arnavutluk'a gideceğini söyleyen Davutoğlu, bu ülkede yeni oluşan hükümet ve diğer yetkililerle ikili ilişkileri ve bölgesel konuları görüşeceğini belirtti. -OLLİ REHN'İN ZİYARETİ- Rehn'in ziyaret amacının detaylarının sorulması üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin Bosna Hersek'in hem iç bütünlüğünü sağlaması hem de trans-atlantik kurumlarına intibakına büyük önem verdiğini ifade ederek, Bosna'nın iç istikrarının sağlanmasında NATO üyeliği ve AB perspektifinin büyük kolaylaştırıcı etki yapacağını düşündüklerini kaydetti. "Bosna Hersek'e bu perspektifin verilmesi lazım" diyen Davutoğlu, son vize politikasının Bosna'da ciddi bir hayal kırıklığına yol açtığını, AB'nin bu kararından sonra Bosna Hersek'in de vize sistemine dahil olması için çabalarını yoğunlaştırdığını bildirdi. Davutoğlu, bu çabaların başarıya ulaşacağını umduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: "AB'nin genişleme perspektifi içinde Bosna Hersek'i de içine alacak bir yaklaşım bizim teşvik edeceğimiz bir konudur. AB'nin genişleme stratejisini Balkanlarda Bosna Hersek'i de içine alacak şekilde gözden geçirmesi ve Bosna'nın bu anlamda devlet yapısının güçlenmesine katkıda bulunmasını her zaman destekledik, destekleyeceğiz. Ancak bu katkının Bosna Hersek devletinin bir devlet olarak işlevselliğini olumlu yönde etkilemesi lazım. Bosna Hersek devleti bu anayasal dönüşüm içinde kendi devlet yapısını güçlü bir şekilde inşa edebilmeli, yerinden edilmiş başta Boşnaklar olmak üzere bütün topluluklar kendi şehirlerine dönebilmeli, 90'lı yıllarda yaşanan büyük sürgünlerin etkileri yok edilmeli ve Bosna Hersek kendi içinde entegre bir yapıya tekrar kavuşturulmalı." Bakan Davutoğlu, Rehn ile bunları ele alacaklarını, bunun yanı sıra Rehn gelmişken Komisyon'un Türkiye İlerleme Raporu ve diğer konuları da görüşeceklerini kaydetti. 597906 Aç kalan yaban domuzlarını vatandaşlar besliyor Milas'ın Güllük beldesinde ormanlık alanda yaşayan yaban domuzları, aç kaldıkları için her akşam kent merkezine iniyor. Vatandaşlar tarafından çöp konteyneri çevresine konan yiyecekleri yiyen yaban domuzları, daha sonra ormanlık alana geri dönüyor. Yaban domuzlarını besleyen vatandaşlardan Nermin Tanyeri, domuzların en çok domates, şeftali ve ekmek gibi yiyecekleri yediklerini söyledi. Bölgeye her akşam onlarca yaban domuzunun geldiğini anlatan Tanyeri, "Domuzlar aç kaldıkları için kent merkezine geliyor. Yiyeceklerin yanına su koyuyoruz içmiyorlar. Ormanda su ihtiyaçlarını karşılıyorlar, ancak yiyecek bulamıyorlar" dedi. Yaban domuzlarının kimseye zararının dokunmadığını belirten Tanyeri, av yasağının sürmesini ve domuzların öldürülmemesini istedi. Diğer bir vatandaş Kerim Kocaman da yaban domuzlarının insanlara alıştıklarını ve kaçmadıklarını bildirdi. 597774 Fenerbahçe'yi değil Trabzon'u düşünüyoruz Ama bizim aklımız kesinlikle Trabzonspor maçında." dedi. Ligde Eskişehir ve Ankaragücü maçlarında kaybedilen puanın ardından özellikle Ali Sami Yen'de oynayacakları Trabzonspor maçının çok daha önemli bir hale geldiğini belirten Polat, "Ligde hiç beklemediğimiz puan kayıpları yaşadık. Trabzonspor maçıyla yeniden kendimize gelmek istiyoruz. Bu maçtan sonra Kadıköy'de oynayacağımız zorlu Fenerbahçe maçını düşünmeye başlayacağız." açıklamasını yaptı. Başkan Polat, Sarı-Kırmızılı oyunculara da Trabzonspor maçının önemini anlattıklarına dikkat çekti. Bu arada Teknik Direktör Frank Rijkaard, ligde ve UEFA Avrupa Ligi'nde bir hafta içinde oynayacakları önemli maçı, iyi bir takım olduklarını tekrar gösterebilmeleri için bir şans olarak yorumladı. Hollandalı teknik adam, üst üste oynayacakları Trabzonspor, Dinamo Bükreş ve Fenerbahçe maçlarına büyük önem verdiklerini ifade etti. Öte yandan Sarı-Kırmızılı takımın dün yaptığı idmana milli takımlarından dönmeyen Kewell ve Elano katılmadı. Sakatlığı süren Emre Aşık da idmana çıkmadı. 598623 Youtube günde milyar video gösteriyor Video paylaşım sitesi günde ortalama gösterilen video sayısında milyarın aşıldığını açıkladı. 2006 yılında tarafından 1.65 milyar karşılığında satılan alınan ile ilgili açıklama, sitenin kurucularından Chad Hurley'den geldi. Hurley, günlüğünde günlük video görüntülemede milyar sayısına ulaşıldığını kaydetti. Başarıyı getiren faktör YouTube başkanı Hurley, 'un başarılı kılan faktörler arasında hızlı gösterimi görüyor. Diğer taraftan platformun internete bağlanabilen herkese açık olması, başarının bir başka nedeni olarak görülüyor. Chad Hurley, başarılarında etkili üçüncü faktör olarak web videoların günlük hayatın ve internetin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olmasını görüyor. Oto garajında kuruldu YouTube, kayıtlı kullanıcıların kendi video kliplerini yükleyebildikleri ve başka kullanıcılarla paylaşabildikleri, kullanıcıların video klipleri değerlendirdikleri bir site. Chad Hurley, Steve Chen ve Jawed Karim 2005 yılının Şubat ayında bir garajda kurduğu YouTube, tıpkı gibi, girişim sermayesi şirketi Sequoia Capital’in 11.5 milyon dolarlık desteği ile işe başladı. Alexa analiz kuruluşuna göre dünya genelinde en çok ziyaret edilen 4'ncü site olan 14 ayrı dilde hizmet veriyor. 597916 Kalp hastaları yüksek yastıkta yatmalı Kalp hastaları yüksek yastıkta yatmalı Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, uygun pozisyonda yatmamak ve uygun olmayan bir yastık seçiminin, baş ağrısı, kaslarda tutulma, horlama, uyku sırasında zaman zaman nefes alamama gibi bazen ciddi sorunlara yol açan şikayetleri ortaya çıkarabileceğini söyledi. ''Boyun fıtığı, gastroözofagial reflü, KOAH, kalp yetmezliği gibi hastalıklarda yüksek yastıkta yatmak şikayetleri hafifletir'' diyen Prof. Dr. Yorulmaz, şöyle devam etti: ''Yan ya da yüzükoyun pozisyonda yatıldığında, yatağa temas eden tarafa vücudun ağırlığı yüklenmekte ve taraf daha fazla yük taşımak zorunda kalmaktadır. Sonuçta da organ, kas, kemik, damar ve sinirler daha fazla basınca maruz kalmakta, bunun sonucunda da ağrı, uyuşma, keçeleşme daha sık ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu yatılan taraftaki sıcaklık ve buna bağlı olarak terleme de daha fazla olmakta, üstümüz açıldığında maruz kalınan soğuk ile kas eklem şikayetleri de daha fazla olmaktadır. Bu sorunlara karşı vücudu korumak için, daha fazla ve sık pozisyon değiştirmek durumunda kalan vücut, uykuda yeterince dinlenememektedir. Prof. Dr. Yorulmaz, iyi bir belkemiği ve boyun pozisyonu sağlamak için yastığın, yatan kişinin başını vücuduna göre 15 derecelik bir açı ile yüksekte tutması gerektiğini, bunun için de yastığın yüksekliğinin başın ağırlığı üzerindeyken 15-18 santimetre, genişliğinin 50 santimetre, uzunluğunun ise 70 santimetre olması gerektiğini söyledi. 598705 Arınç'tan emeklilere iyi haber Arınç'tan emeklilere iyi haber Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, emekli maaşları az olanlarla ile ilgili olarak bir çalışma içinde olduklarını söyledi. Arınç,"İnşallah onlara kısa zamanda bir müjde vereceğiz." Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de, "Hesap yapacağız, temel amacımız adaletsizliği düzeltmek ama bu konuda gerçekçi olmak lazım" demişti. "İş-Kur İl Müdürleri Toplantısı"na gelişinde basın mensuplarının emekli aylıklarına yönelik yapılacak çalışma konusundaki sorularını yanıtlayan Bakan Dinçer, bu konuda "henüz belli olmuş bir şey olmadığını" söylemişti. "Sistemde bir takım adaletsizlikler varsa bunları tespit edip gidermek için çalışma yapacaklarını" anlatan Dinçer, "Bu adaletsizliğin telafisinin bize neye mal olacağını henüz görmüş değiliz. Önce önümüzü görelim, sonra karar vereceğimiz zaman sizlerle bunu paylaşırım. Henüz çalışma tamamlanmadı. Telaffuz edilen rakamlar zannediyorum gazeteci arkadaşların gönlünden geçen rakamlar. Haksız yere ve gerçekleşmeyecek beklentilerle insanlarımıza umut vermek doğru değil. Biz hesap yapacağız, temel amacımız adaletsizliği düzeltmek ama bu konuda gerçekçi olmak lazım" diye konuşmuştu. 598764 ‘PKK silah bıraksın dağdan insin!’ silah bıraksın dağdan insin!’ Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ‘Şimdi bahar havası geliyor’ diyen Barzani: Silahlı ortama son vermemiz lazım. Barıştan, kardeşlikten söz ederken silahı konuşmak doğru olmaz. SELAHADDİN, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı dün sabah Başkanlık Sarayı’nda Milliyet ve Radikal’le ’ün ‘Tecrübe Konuşuyor’ programına yaptığı açıklamalarda, “Artık ’yle kış sona erdi, şimdi bahar havası geliyor” dedi. Hükümetin ‘’nı kesin ve kararlı bir dille desteklediğini söyleyen ve olumlu karşıladığını belirten Barzani, bunun bölgesel barış ve istikrara katkısının büyük olacağını vurguladı. ‘Açılımı destekliyoruz’ Cengiz Çandar’la birlikte dün sabah sorularımızı yanıtlayan Mesud Barzani’ye benim ilk sorum şuydu: “Türkiye’yle ilişkiler deyince ilk olarak akla ve geliyor. Bu çerçevede iki sorum var. Bir aracı olarak silah ve şiddetin kullanım tarihi artık geçti mi? PKK dağdan inip silah bıraksın mı?” Mesud Barzani bu soruyu yanıtlarken, sözü önce Erdoğan hükümetinin Kürt açılımına ya da bir başka deyişle ‘demokrasi açılımı’na getirdi. Açılımı olumlu bulduklarını, desteklediklerini söyledikten sonra şöyle dedi: “Evet, PKK’nın dağdan inmesi ve silah bırakması lazım. Ama bu konuda Türkiye’nin de yapması gerekenler var tabii.” Bu konuda, “Türkiye’nin iç işidir” diyerek ayrıntıya girmekten kaçınmakla birlikte, af dahil bazı adımların atılması gerektiğini üstü örtülü bir dille belirtti. ve PKK’ya ilişkin çözümün “Diyalogdan ve birbirini anlamaya çalışmaktan geçtiğini” söyledi. ‘PKK’dan sorumlu değiliz’ Erdoğan hükümetinin Kürt ve PKK meselesindeki politika tercihinin ‘doğru’ olduğunu, ‘barışçı bir çözüm’ için Irak Kürdistan Yönetimi olarak her türlü desteği vereceklerini, ‘her şeyi deneyecekleri’ni sözlerine ekledi. Şunları da söyledi PKK’nın dağdan inmesi konusunda: “’yle ilişkilerimizin PKK’ya, PKK’nın dağdan indirilmesine bağlanmasını doğru bulmuyoruz. Dağdan inmek elbette olumlu etki yapacaktır. Ama şunu iyi bilin: PKK’nın politikalarından biz sorumlu değiliz.” Mesud Barzani, ’nın attığı adımla bir ‘barış süreci’nin açıldığını, böylece  ‘psikolojik bir eşiği’n aşıldığını, ‘psikolojik bir engel’in kırıldığını belirtti ve şöyle dedi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin benimsemeye başladığı politika savaşı durduracaktır. Takdire şayandır bu politika. Detaylara girmek istemiyorum. Ancak psikolojik engel kırıldı. Bu politikayı tüm gücümüzle destekliyoruz.” Barzani’ye şunu sordum: “Dağda silahların sustuğu, yani parmakların tetikten çekildiği bir ortam mı gerekiyor Kürt açılımının başarıya gidebilmesi için?” Barzani, bunu onayladı. Açılımdan olumlu bir sonuç alınabilmesi için “silah kullanılmasının, kan dökülmesinin durması” gerektiğini belirtirken şunu da ekledi: “Artık herhangi bir askeri operasyonu desteklemiyoruz. Silahlı ortama son vermemiz lazım. Bir yandan barıştan, bir yandan kardeşlikten söz ederken, aynı zamanda silahı konuşmak olmaz.” Sözü tekrar PKK’nın dağdan inmesi konusuna getirdim. Dağdan inilmesini ve silahların gömülmesini yine savunurken bir noktayı işaret etti Mesud Barzani: “Bu konuyu düşünürken, geçmişi gözden uzak tutmamak gerekir. Neler yaşandı geçmişte?.. Bu iyi değerlendirilirse, açılımdan çok daha iyi sonuçlar alınır.” Erbil’e konsolosluk Mesud Barzani, Kürdistan yönetiminin Türkiye’yle ilişkilerinin çök kötü bir dönemden geçtiğini kabul etti. Gerek ilişkilerin düzeyi ve muhatap alınma konularında, gerekse askeri operasyonlarla ilgili olarak ilişkilerin kötüye gittiği söyledi. Ama şunu da ekledi: “Bugün artık kara kış geride kaldı. Artık bahar geliyor. İlişkiler düzelmeye başladı.” Barzani daha yapılacak çok iş olduğunu teslim etti. Türkiye’nin Erbil’de konsolosluk açmasını beklediklerini söyledi (güvenilir Dışişleri kaynaklarından edindiğim izlenimler bunun yakın olduğunu gösteriyor). Bu arada Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı olarak Ankara’yı ziyaret etmek istediğini, bunu önemsediğini üstü örtülü bir dille de olsa sakladığı söylenemez ’nin. Şöyle dedi: “En üst düzeyde görüşmeleri arzu ediyoruz. Eski kinler artık son bulsun. Türkiye Cumhuriyeti halkına saygım sonsuz. Her zaman gelmek isterim Türkiye’ye... İlişkileri çok daha fazla geliştirmek istiyoruz.” ve su hayati ve alanında olduğu gibi ekonomik ilişkilerde de alınacak bayağı mesafe olduğunu belirtti ve şunları ekledi: “Bizim ilişkilerimizde petrol elbette çok önemli. Ama bu arada unutmayın, Türkiye’nin de suyu var hayati olan... Ayrıca bölgede birçok Türk firması çalışıyor. Akrabalık ve komşuluk dolayısıyla siz çok daha ileride sayılırsınız.” Türkiye’nin kendileri için çok önemli bir ülke olduğunu, fazlasıyla ‘ortak çıkarlar’ın bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin AB üyeliğini gönülden desteklerini belirtirken şunu da ekledi: “Hiç kuşkusuz ’ne sınırdaş bir ülke olmak isteriz.” ’nın Irak’tan çekilmesine gelince... En çok iki yıl içinde bu çekilmenin tamamlanması öngörülüyor. ’den sonra Irak Bu konuda Mesud Barzani tedirgin. Kafasında soru işaretleri var. Hem Irak’ın güvenliği, hem de Irak ve bölgenin istikrarı açılarından bu çekilmenin olumsuz sonuçlar doğurabileceğini düşünüyor. Mesud Barzani, Amerika’nın Irak’tan çekilebileceğini, ancak önemli olan noktanın Irak’la ittifakının sürmesi gerektiğini, bu açıdan Irak’a dönük siyasal taahhütlerinin devam etmesinin önem taşıyacağını belirtti. Kendisine şunu sordum: “Amerika çekildiğinde Irak karışabilir mi?” “Evet karışabilir. Kaos çıkması da, hatta bir da ihtimallerden biridir.” “Peki, Irak ileride bölünebilir mi?” Barzani’nin kısa yanıtı: “Irak bölünebilir de, parçalanabilir de.” ’ne ilişkin bir sorumuz üzerine, “Başkan Obama’yı kutluyorum” demekle yetindi. Mesud Barzani’yle ilk mülakatımı 1993’te Kuzey Irak’ın Dohuk kentinde yapmıştım. zaman kendisine “Bağımsız bir Kürt devleti ideali yüreğinizde yatıyor mu?” diye sormuştum. Barzani de evet diye yanıtlamıştı. Aradan on yıl geçtikten sonra 2003 yılında yine bir mülakatımız sırasında aynı soruyu kendisine yöneltince şöyle demişti: “On yıl sonra da sorsanız yanıtım değişmeyecek, evet!” ‘Birlikte yaşayabiliriz’ Dün sabahki sohbeti bağlarken, Cengiz bana topu attı ve ben tam soruma hazırlanırken anladı ve gülmeye başladı Mesud Barzani, “Yanıtım değişmeyecek” dedi. Son sözler olarak Türkiye’ye şu mesajları gönderdi Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani: “Hükümeti Kürt açılımından, demokrasi açılımından dolayı kutluyorum. Türkiye’yle biz kardeşiz. Türkiye’nin başarılı ve mutlu bir ülke olmasını isteriz. Artık kan dökülmesin! Sorunların inkârı onların çözümü getirmedi. Tarihimiz bunu gösteriyor. Hep birlikte ve farklılıklarımızla barış ve huzur içinde yaşayabiliriz.” Hasan Cemal, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile görüştü. Hasan Cemal ve Cengiz Çandar ile TECRÜBE KONUŞUYOR ÖZEL Bugün Saat 10.00’da 597665 Bağdat'la yeni dönem 48 imza ile perçinlendi Bağdat'la yeni dönem 48 imza ile perçinlendi Bağdat'la yeni dönem 48 imza ile perçinlendi Başbakan Erdoğan'ın bakanla katıldığı Türkiye-Irak Ortak Kabine Toplantısı'nın ardından 48 anlaşma imzalandı. İki ülkenin sınır kapısı sayısı üçe çıkarılacak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bakanla ziyaret ettiği Irak'ta, iki ülke arasında enerjiden ulaştırmaya kadar birçok alanda ortak çalışma kararı alındı. Toplam 48 anlaşmaya imza atıldı. İki ülke arasında iki yeni sınır kapısı daha açılmasına karar verildi. Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin başkanlık ettiği ortak kabine toplantısı sonrasında bakanlar enerji, güvenlik, ulaştırma, ortak yatırım ve su paylaşımı gibi alanları da kapsayan 48 anlaşmaya imza attı. Özellikle enerji alanında yoğunlaşan anlaşmalar arasında Irak doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya nakli, Kerkük-Yumurtalık ham petrol boru hattı taşıma anlaşmasının süresinin uzatılması, Türkiye ile Irak arasında yeni elektrik iletim hatlarının tamamlanması ve iletim kapasitesinin artırılmasına ilişkin anlaşmalar da var. "BAĞDAT, AB'YE BAĞLANACAK" Ortak kabine toplantısının ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari basın toplantısı düzenledi. Taraflar arasında önceki akşam itibariyle mutabakata varılan 45 anlaşmanın sayısının 48'e çıktığını belirten Davutoğlu, Irak ile sınır kapısının ilk aşamada üçe çıkarılmasının planlandığını söyledi. Halen Türkiye-Irak arasında sadece Habur sınırından geçiş sağlanıyor. İstanbul ile Basra arasında demiryolu hattı kurulmasının hedeflendiğini belirten Davutoğlu, Basra'ya giden demiryolu hattının buradan da Bahreyn'e bağlanmasının planlandığını söyledi ve "Bu yolla, AB, Bağdat'a tam anlamıyla bağlanmış olacak" dedi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin benzerini, Rusya ile yapmayı da düşündüklerini, bakanlar komitesinin, Aralık-Ocak gibi Rusya tarafıyla toplanmasını beklediklerini söyledi. İLİŞKİLİ HABERLER Bağdat'la yeni dönem 48 imza ile perçinlendi 598216 Denizli'de Sağlam'ların kapışması İlk olarak 1983-1984 sezonunda karşılaşan iki ekip şimdiye kadar yapılan 32 maçta 9'ar galibiyet elde ederken, 14 müsabaka da berabere tamamlandı. İki takımın da 42'şer gol attığı bu maçlarda Denizlispor, evinde oynadığı 16 maçta galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet aldı. Bursaspor, Denizlispor'u Denizli'de son olarak 1999-2000 sezonunda 3-1'lik skorla yendi. Daha sonra iki takım arasında Denizli'de yapılan lig maçının 2'si ev sahibi ekibin üstünlüğü ile tamamlanırken, maç da berabere bitti. Ligde geçen sezon Denizli'de oynanan müsabakayı 4-3 Denizlispor, Bursa'daki karşılaşmayı ise 2-0 Bursaspor kazandı. -''SAĞLAM''LARIN KARŞILAŞMASI- Yarınki maç ligin iki ''Sağlam'' soyadlı teknik direktörü Nurullah Sağlam ile Ertuğrul Sağlam'ı karşı karşıya getirecek. Denizlispor'da Erhan Altın'ın görevden ayrılmasının ardından takımın başında maça çıkan Nurullah Sağlam, beraberlik ve mağlubiyet aldı. Tek galibiyetini ligden düşürülen Ankaraspor karşısında ''hükmen'' elde eden Denizlispor, Turkcell Süper Lig'deki son galibiyetini geçen sezonun 32. haftasında evinde Ankaraspor karşısında almıştı. Bugüne kadar Nurullah Sağlam ile Süper Lig maçında karşı karşıya gelen Bursaspor'un teknik direktörü Ertuğrul Sağlam ise bu maçlarda galibiyet, beraberlik ve yenilgi aldı. Nurullah Sağlam'ın çalıştırdığı takımları Samsunspor, Kayserispor ve Beşiktaş'ı çalıştırırken mağlup etme başarısı gösteren Ertuğrul Sağlam, teknik direktörlük kariyerinde Denizlispor karşısında şimdiye kadar galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet elde etti. Denizli Atatürk Stadı'nda yarın saat 16.00'da başlayacak Denizlispor-Bursaspor karşılaşmasını Bünyamin Gezer yönetecek. 599098 Almanya'dan Daum'a 'En kötü' ünvan Habertürk'ün haberine göre, İnsan psikolojisi ve yalancılık üzerine hazırlanan özel haberde Fenerbahçe’nin hocası Daum’la ilgili şu ifadeler yer aldı: “2000 yılında futbol antrenörü Cristoph Daum, kokain kullanmadığı yönünde oldukça emin ve net açıklamalar yapıyordu. Hatta gönüllü olarak saç örneği verdi. Ancak bu saç kendisine pahalıya mâl oldu. Zira yapılan testler sonrasında saçında kokain kullandığını gösteren önemli deliller ortaya çıktı.” DAUM LİSTE BAŞI Cristoph Daum: Kokain kullanmadığına dair çok net açıklamalar yaptı. Ancak yapılan testler sonunda bunun doğru olmadığı ortaya çıktı. Bill Clinton: ABD eski Başkanı, 1998 yılında sekreteri Monica Lewinsky’le cinsel ilişkide bulunmadığını iddia etmişti. Ancak daha sonra bunu itiraf etmek zorunda kaldı. Pinokyo: Carlo Collodi’nin meşhur hayali kahramanı... Yalan söylediğinde burnu uzayan Pinokyo, yalancılık konusunda var olduğundan bu yana sembol oldu. Walter Ulbricht: Alman Sosyalist Partisi’nin lideri... Berlin Duvarı inşa edilmeden ay önce “Kimsenin Berlin’de duvar yapmak gibi bir niyeti yok” demişti. Collin Powell: ABD eski Savunma Bakanı... Irak Savaşı’nın devam ettiği süre boyunca yaşanan katliamları örtbas etmeye çalıştı. Yalancı Jakob: İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya’da arkadaşlarına umut dağıtmak için savaşın sona erdiğini radyodan duyduğunu sürekli olarak anlatan bir roman kahramanı... Richard Nixon: Watergate Skandalı’nda ofisine dinleme cihazı konulmuş, Vietnam Savaşı ve seçim çalışmalarıyla ilgili söyledikleriyle istifaya zorlanmıştı. Münchausen Baronu: 18. Yüzyıl’da yaşadı ve top mermisiyle Ay’a gittiği yalanını söylemesiyle tarihe geçti. Uwe Barschel: 1988’de yürüttüğü seçim çalışmalarına hile karıştırmakla suçlanan Schleswig-Holstein eyaletinin başkanı... Söylediği yalanlar nedeniyle istifa etmek zorunda kaldıktan kısa bir süre sonra odasında ölü bulundu. 10 Karl May: Almanya’da Vahşi Batı’da yaşadıklarını anlatan romanlarla meşhur oldu. Daha sonra oraya hiç gitmediği ortaya çıktı. 11 Erik Zabel: Eski Alman bisikletçi... Yıllarca doping kullandığını reddetti. 2007 yılında gözyaşlarıyla düzenlediği bir basın toplantısında bunu itiraf etti. 597526 TSKB’den, Unit Investment’a 47 milyon dolarlık kredi ’den, Unit Investment’a 47 milyon dolarlık kredi Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Başkanı Halil Eroğlu, olarak Unit Investment’ın ’da kuracağı için 47 milyon dolarlık finansman sağlayacaklarını söyledi ile Doğu ve ’da sektöründe faaliyet gösteren Unit Investment’ın, “Bağıştaş II” projesi ile ’da kuracağı 49.8 megavatlık için ile gerçekleştirilen anlaşmasının imza töreninde konuşan Eroğlu, bu projenin 2011’e kadar bitirilebileceğini belirtti. Eroğlu, verdikleri kredinin vade süresinin yaklaşık 11 yıl ve ilk yılı ödemesiz olduğunun altını çizerek, proje tamamlandığında kredinin üretilen enerjiden sağlanan getiri ile ödenebileceğine dikkati çekti. Unit Investment Yönetim Kurulu Üyesi Cem Şirin de Bağıştaş II Hidroelektrik Santralı’nın, 72 milyon dolara mal olmasını planlandıklarını ve çektikleri kredi haricinde yatırımı, özkaynaklarıyla tamamlayacaklarını belirtti.  597434 Almanya'da koalisyonun Türkiye uzlaşısı CNNTÜRK'ün haberine göre, müstakbel hükümet ortakları Türkiye ile ilgili önümüzdeki dönemdeki politik tutumlarını belirledi. Buna göre koalisyon sözleşmesinde, Türkiye'nin AB üyeliği müzakerelerinin ucu açık şekilde sürmesi ifadesi yer alıyor. Türkiye bu müzakereler sonucunda eğer tam üye olamazsa ancak zaman imtiyazlı ortaklık modelinin gündeme getirilmesi öngörülüyor.  Almanya Başbakanı Angela Merkel'in her fırsatta savunduğu imtiyazlı ortaklık modelinin ikinci plana itilmesi koalisyonun küçük ortağı olacak Hür Demokrat Parti FDP'nin bir zaferi olarak yorumlanıyor. FDP daha önceki görüşmeler sırasında Hristiyan Demokratların Türkiye karşıtı politikasına itiraz etmiş ve bu konuda koalisyon ortakları arasında sert tartışmalar yaşanmıştı. 597422 Polise taş attılar askerlere el salladılar Alınan bilgiye göre, Bağlar, Dağgöl, Medrese ve Keklikpınar mahallelerinde toplanan ve çoğunluğu çocuklardan oluşan göstericiler, yollara barikat kurarak izinsiz gösteri yapmak istedi. Polisin müdahalesiyle karşılaşan göstericilerin, güvenlik güçlerine molotofkokteyli ve taşlarla karşılık vermesi üzerine, grubu dağıtmak için biber gazı kullanıldı. İzinsiz gösteri nedeniyle birçok kişi evine gitmekte güçlük çekti. Keklikpınar Mahallesi'ndeki göstericiler, yoldan geçen askeri araçlarda bulunan Mehmetçiklere el salladı. Askeri araçlar geçinceye kadar eylemlerine son veren göstericiler, araçların geçişi tamamlandıktan sonra eyleme devam etti. Emniyet Müdürlüğü ekipleri, mahalle yollarını ulaşıma kapatarak ara sokaklara dağılan göstericilerin yakalanması için bölgede geniş çaplı araştırma başlattı. 597570 Dünya bunalımda! Dünya genelinde 450 milyonu aşkın insanın ruhsal sorunları bulunduğu, 20 milyonu aşkın kişinin de ruhsal sorunlar nedeniyle yardım arayışı içinde olduğu belirtiliyor. DSÖ'nün öngörülerine göre depresyonun, 2020'de kadınlarda ve gelişmekte olan toplumlarda başta gelen yeti yitimine yol açan hastalık olacağı ifade edildi. Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) Genel Başkanı Şeref Özer, beden sağlığı ile ruh sağlığının bir bütün olduğunu, beden hastalığı bulunanların ciddi ruh sağlığı sorunlarıyla karşılaşma riski taşıdıklarını söyledi. 598025 Rusya'da domuz gribi alarmı Rusya Federal Sağlık Dairesi Başkanı Gennadi Onişenko, 15 Ekim itibariyle hasta sayısının 807'ye ulaştığını ve son beş günde 100 civarında vakanın tespit edildiğini söyledi. Onişenko, "Hastalardan 562'sinin virüsü dışarıdan getirdiği belirlendi." dedi. Virüsten dolayı herhangi bir ölüm vakası gerçekleşmezken, 11 Ekim'de hasta sayısı 709'a ulaşmıştı. AŞININ SERİ ÜRETİMİ DEVAM EDİYOR, ÇOCUKLARDA TEST ERTELENDİ Rusya'nın Smolensk bölgesinde domuz gribi aşısının bugün başlaması beklenen çocuklarda test aşaması ertelendi. Araştırma merkezi sözcüsü Timofey Peşkov, denemelerin ertelendiğini, önümüzdeki günlerde çalışmaların yeniden başlatılacağını duyurdu. Rusya sağlık gözlem merkezi Roszdravnadzor önceki hafta iki ayrı domuz gribi aşısının seri üretimine başlanmasına izin vermişti. Roszdravnadzor aşının büyüklerde kullanılmasının güvenilir olduğunu onaylarken, çocuklar için de test aşamasına geçilmesini kabul etmişti. Rusya Sağlık Bakanlığı da domuz gribi aşısı ile ilgili seri üretimin başladığını, yılsonuna kadar 35,5 milyon doz üretim yapılacağını açıklamıştı. Dünya Sağlık Örgütü'nün son verilerine göre tüm dünyada hasta sayısı 340 bine ulaşırken, bin 100 kişi de hastalık nedeni ile hayatını kaybetti. 598125 İmam Hatip yönetmeliği'nde değişikli yönetmeliği'nde değişikli İmam-Hatip Liseleri Yönetmeliğinde değişiklik yapan yeni ’de yayımlandı. Değişiklikle yönetmeliğe 7. maddenin 1. fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen 2. fıkra şöyle: "İmam-Hatip Liselerinde bir ders saati süresi, 3.7.2002 tarihli ve 24804 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliğinin 161. maddesi hükmünce uygulanır. Gerektiğinde laboratuvar uygulamaları ve zümre öğretmenler kurulunun kararıyla özelliğine göre bazı derslerde blok ders yapılabilir. Ancak her blok ders, iki ders saati süresini geçemez." 598682 Meteorolojiden yağış ve fırtına uyarısı Meteorolojiden yağış ve fırtına uyarısı BURSA (İHA) Meteoroloji Genel Müdürlüğü Marmara ve Ege bölgelerinde kuvvetli yağış ve lodosa karşı dikkatli olmaları konusunda vatandaşları uyardı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre Marmara ve Ege bölgelerinde etkili olması beklenen lodos ve yağmur dolayısıya dikkatli olunması belirtildi. Marmara ve Ege bölgelerinde yağış anında güneybatı yönlerden lodosun saatte 40-50 kilometre hızla kuvvetli olarak eseceği bekleniyor. Cumartesi günü İstanbul, İzmir, Çanakkale ve Bursa çevrelerinde görülecek yağışların orta yer yer kuvvetli olacağı tahmin ediliyor. Hava sıcaklığının ile derece arasında azalması beklenirken sel, su baskını, taşkın, yıldırım düşmesi, ağaç ve direklerin devrilmesi, baca gazı zehirlemesi, ulaşımda aksamalar gibi olumsuz şartlara karşı meteoroloji vatandaşlardan ve ilgililerden tedbirli olmalarını istedi. 598484 Kaymakam 47 kızı okullu yaptı Siirt'in Eruh İlçesi Kaymakamı Ahmet Dalkıran'ın, ilköğretim mezunu kızların orta öğretime kaydının yapılması için köylerde başlattığı aileleri ikna çalışmaları sürüyor. Beraberinde bazı kamu kurum ve kuruluş temsilcileriyle ilçeye bağlı köyleri dolaşan Kaymakam Dalkıran, aileleri ikna ederek şimdiye kadar 47 kız çocuğunun ortaöğretime kaydını sağladı. Maddi durumu iyi olmayan ailelerin kız çocuklarının eğitim masraflarını kaymakamlık olarak karşıladıklarını kaydeden Dalkıran, şöyle dedi: ''Bu güne kadar özellikle ilköğrenimi bitiren genç kızlarımızın fazla olduğu köyleri tercih ettik. Bu köylerde yeni mezun olmuş özellikle kız öğrencilerimizin babaları ile görüşmeye çalışıyoruz. Şimdiye kadar 56 civarında veli ile görüştük. Onlara, kızlarının ortaöğrenime devamlarının yararlarını, eğitimin önemini, ülkenin kalkınmasındaki rolünü anlattık. Bu velilerimizden 47'si görüşmelerimizden sonra kızlarının kayıtlarını yaptılar, geri kalan öğrencimizin kayıtları, yaş ve ailevi nedenlerden dolayı sağlanamadı.'' Kaymakam Dalkıran, köylere yönelik bu tür gezileri sürdüreceklerini sözlerine ekledi. 597689 Ege’de balinalar risk altında ’de balinalar risk altında SAMOS adası kıyılarına geçen ay vuran ispermeçet türü bir yavru dişi balina bilim adamlarını endişelendirdi  Hidrobiyolog Miliou, ’de aynı türden en azından 20 balina bulunduğunu  belirtti. Miliou, Ege denizinin balinaların yaşamı için uygun olmadığının altını çizdi.  597657 Stada planörle ineceklerdi Stada planörle ineceklerdi Stada planörle ineceklerdi Bursa'da oynanan Türkiye-Ermenistan milli maçında yasaklanan Azerbaycan bayrağını açmak için statyuma planörle inmeyi planlayan kişi yakalanarak gözaltına alındı. Emniyet güçleri, Atatürk Stadı'nda önceki akşam oynanan milli maça FIFA'nın getirdiği bayrak yasağını protesto için bazı kişilerin eylem hazırlığında olduğu bilgisine ulaştı. Kendilerine "Genç Atsızlar" adını veren bir gruptan kişi eylemi gerçekleştiremeden yakalandı. Zanlı gençlerden birinin planör kursuna gittiği, dört kafadarın kendi yaptıkları planörü bitirme aşamasında oldukları öğrenildi. Bursa Valisi Şahabettin Harput, emniyet güçlerinin zamanında müdahalesiyle tatsız bir olayın yaşanmasının önüne geçildiğini söyledi. Harput, zanlıların Azerbaycan bayraklarıyla şov yapmayı planladığını bildirerek, şöyle dedi: "İstihbarat ekiplerinin takibi sonunda, böyle bir şey bilgisi alınınca, arkadaşlar bunu takip ettiler. Hazırladıkları planörle ve bu konuyla ilgili diğer dokümanlarla birlikte -tam böyle bir şeye tevessül etmeden almak suretiyle- bu olayın önüne geçmiş oldular. Bu çok önemli bir hadisedir. Zanlılardan biri, daha önce planör kursu gördüğünü, hazırlık yaptığını ve ses getirmeyi amaçladığını, mesaj vermek istediğini sorgusunda ifade etmiştir." GÜL'DEN SARKİSYAN'A ODA JESTİ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Bursa'da maçı birlikte izlediği Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a, temasların yapıldığı otelde kendisi için düzenlenen yeni ve daha büyük süiti tahsis ettirdiği öğrenildi. Sarkisyan'ın ağırlandığı süitin büyük bölümü ithal. odadan oluşan süit için yaklaşık 250 bin lira harcanmış. Yatak örtüsü ipek, odada kullanılan süslemeler gümüş. Gecelik konaklama ücreti bin euro. Sarkisyan maçın ardından bu odada temaslar için hazırlandı. AA İLİŞKİLİ HABERLER Stada planörle ineceklerdi 597885 MASAK'ın yeni başkanı belli oldu Bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararları ile Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı Mahmut Vural görevinden alındı. Bu göreve Mahmut Hadi Ekici'nin ataması yapıldı. Bir başka karar ile de Adnan Ertürk'ün Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı olmasıyla boşalan MASAK Başkanlığına Gelir İdaresi Daire Başkanlarından Mürsel Ali Kaplan atandı. (aa) 598237 Servet Çetin 'en iyi 11'e girdi Yapılan açıklamada, Türkiye-Ermenistan maçında yüzde 90 isabetli pas performansına bir de gol ekleyen Servet'in, birebir mücadelelerde yüzde 100 galip gelerek, takımının gol yemeden maçı tamamlamasına katkı sağladığı ve bu performansıyla en iyi 11'e seçildiği bildirildi. Böylece, eylül ayının en iyi 11'inde, Galatasaray'da forma giyen Çek futbolcu Milan Baros'un yer almasının ardından, ekim ayının en iyi 11'inde de yine aynı takımdan Servet Çetin kendisine yer buldu. Castrol analistlerinin ekim ayı değerlendirmesiyle ''Dünya Kupası Yıldızlar Takımı'' şöyle oluştu: Kaleci: Gabor Babos (Macaristan) Savunma oyuncuları: Andreas Beck (Almanya), Servet Çetin (Türkiye), Olof Melberg (İsveç), Gareth Bale (Galler)                                 Orta saha oyuncuları: Darijo Srna (Hırvatistan), Niko Kranjcar(Hırvatistan), Giorgios Karagounis (Yunanistan), David Silva (İspanya) Forvet oyuncuları: Dimitar Berbatov (Bulgaristan), Alberto Gilardino (İtalya) 599137 Avukatı parayı yatırınca Ezel Akay serbest kaldı AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, İstanbul'daki Fatih Adliyesinde görülen bir davayla ilgili, ''Çek Yasası'na muhalefet'' suçu kapsamında Antalya'da gözaltına alınan ve mahkemece tutuklama kararı verilen yönetmen Ezel Akay, serbest kaldı. Akay'ın, avukatının gerekli parayı yatırması sonucu serbest kaldığı bildirildi. Adliye çıkışında gazetecilere açıklama yapan Akay, ''Aslında çoktan ödenmiş bitmiş bütün defteri kapanmış bir mevzu'' nedeniyle gözaltına alındığını söyledi. Gözaltına alınmasına konu olan para miktarının ne kadar olduğunu bilmediğini kaydeden Akay, ''Avukatlar biliyor. Benimle de ilgili değil, şirketle ilgili. Fakat çok ciddi bir düşmanlık var yakında da anlatırım. Bir sahtekarlıkla karşı karşıyayım'' dedi. Tutuklanma kararının ardından serbest bırakılmasına ilişkin soru üzerine de Akay, şöyle konuştu: ''Benim mevzuyla ilgili çok az bilgim var, para mı yatırıldı, uzlaşma mı oldu bilmiyorum. Önümüzdeki ay vizyona girecek filmden bir pay kapmak isteyen birileriyle de ilgili olabilir. Sadece beni ilgilendiren bir mevzu değil, birçok insanı ilgilendiren bir mevzu. Avukatlara danıştıktan sonra yapımcımın da yardımıyla basın açıklaması yapacağız. Benim çok çok garibime giden bir olay oldu. Bizim sinema sektörü biraz garip bir sektör, ne olacağını bilmiyorum.'' Geceyi Antalya'da geçireceğini belirten Akay, sabah Antalya'dan İstanbul'a gideceğini, toplantısı nedeniyle de Altın Portakal Film Festivali'nin ödül törenine katılmasının zor olduğunu söyledi. Akay, ticari bir taksiye binerek konakladığı Dedeman Otel'e gitmek üzere adliyeden ayrıldı. Yönetmen Ezel Akay, 46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali için bulunduğu Antalya'da, ''Çek Yasası'na muhalefet'' iddiasıyla hakkında çıkarılan yakalama kararı uyarınca gözaltına alınmış ve adliyeye sevk edilmişti. 598318 İzmir Otomobil Fuarı Kasım'da açılacak İzmir Otomobil Fuarı Kasım'da açılacak İZMİR (A.A) İzmir Autoshow- Otomobil ve Hafif Ticari Araçlar Fuarı, 7 Kasım'da Uluslararası İzmir Fuar Alanı'nda açılacak. İZFAŞ'tan yapılan yazılı açıklamaya göre, 6. kez düzenlenecek Otomobil ve Hafif Ticari Araçlar Fuarı'na, Chery, Citroen, Dacia, Daihatsu, Ford, Hyundai, Kia, Mercedes, Peugeot, Renault, Subaru, Suzuki, Toyota gibi dünyanın önemli otomobil markaları ve bu markaları pazarlayan firmaların katılımı kesinleşti. Gelecek yıla ilişkin son model otomobil ve hafif ticari araç markalarının sergileneceği fuarı ziyaret edenler, otomobil dünyasının en yenilerini görme, haklarında detaylı bilgi edinme, karşılaştırma ve satın alma olanağına kavuşacak.  gün süreyle açık kalacak İzmir Autoshow'a, geçen yıl 45 marka ve firma katılmış, fuarı 42 bin kişi ziyaret etmişti. İZFAŞ Genel Müdürü Doğan İşleyen, 'Global ekonomik kriz, otomotiv sektörünü derinden etkiledi. Sektör temsilcilerimizle güçlerimizi birleştirerek, birbirimize destek oluyoruz. Krizden çıkışın yolu tanıtımı artırmak ve yeni pazarlara ulaşmaktan geçiyor. İnanıyorum ki, kriz döneminde fuarların önemi daha da ortaya çıkacak' dedi. 597893 Paris'in en şık kadını Carla değil! Le Figaro en şık Paris kadınını sordu, model Ines de la Fressange'a yenilen first lady Carla Bruni beşinci oldu Fransa first lady’si, eski manken ve şarkıcı Carla Bruni’ye kötü haber; Paris’in en şık kadını değil! Fransa Cumhurbaşkanı eşi Nicolas Sarkozy’yi destekleyen Le Figaro gazetesinin anketinde Bruni, Paris’in şık kadınları sıralamasında ancak beşinci olabildi. Bir numara eski model Ines de la Fressange. ‘Son derece şık, zarif ve elegan Paris kadınını’ temsil eden kişi olarak seçilen 52 yaşındaki Ines de la Fressange, oyların yüzde 29.5’ini alırken, 41 yaşındaki Bruni, yüzde 8.6’da kaldı. Le Figaro’nun eğlence eki Figaroscope, internet okurlarına, saydıkları 10 isim arasından Parisli kadını temsil eden ideal kadını seçmelerini istemişti. Ek, kazananın ‘şehirli, meraklı, asi, şık, iyi, görgülü ve nazik’ olması gerektiğini belirtmişti. Listedeki diğer isimler arasında Catherine Deneuve’ün kızı aktris Chiara Mastroianni, aktris ve komedyen Valerie Lemercier, aktris Sylvie Testud ve Sandrine Kiberlain, filozof Bernard-Henri Levy’nin eşi şarkıcı Arielle Dombasle de vardı. Ailenin kötü haftası Bir zamanlar Chanel’in yüzü olan Ines de la Fressange’ın birinciliği, farklı yorumlara neden oldu. İngiliz gazeteleri anket sonuçlarını duyururken ‘Sarkozy’lerin kötü haftası’ ifadesini kullandı. Hafta başında, Bruni’nin babasını kaybettiğinden beri, yani sekiz senedir terapiste göründüğü gündeme gelmişti. Bruni, psikoterapisiyle ilgili olarak, ilk analistinden memnun olmadığını, iki senedir gördüğü şimdiki analistininse çok daha farklı olduğunu söylemişti. Bruni ayrıca terapi seanslarında divana yatarak konuşmayı sevmediğini, yüz yüze konuşmanın daha medeni olduğunu ve daha iyi hissettirdiğini söylemişti. Ondan bir gün önce de Nicolas Sarkozy, 23 yaşındaki oğlu Jean’ı iş dünyasında kayırdığı suçlamalarıyla zor duruma düşmüştü. Radikal 598829 MÜSİAD Mısır seferinden ganimetle döndü Gazetecilerle bir araya gelen MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan ve IBF Başkanı Erol Yarar, Kahire Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve iki gün süren toplantıları değerlendirdi. “KARDEŞLİK BAĞI TEK BAŞINA MAL SATTIRMAZ” İşadamları Formu’na 35 ülkeden 1700 işadamının katıldığını aktaran Vardan, dünyada yaşanan küresel krizin Türkiye ile İslam ülkeleri arasındaki ticaretin önemini bir kez daha gündeme getirdiğini belirtti.  Arap dünyasında Mısır’ın önemli bir yeri olduğunu ifade eden Vardan, iki gün boyunca süren toplantılarda Türk işadamlarının çok önemli görüşmeler yaptığına dikkat çekti. Türkiye’de bir çok sektörde üretilen ürünlerin fiyat ve kalite açısından Mısır tüketicisi için çok uygun olduğunu kaydeden Vardan, “Aksi takdirde kimse kardeşlik bağdan dolayı gelip de bizden mal almaz.” dedi. MISIR’DA YATIRIM YAPILABİLECEK SEKTÖRLER Görüşmelerin son derece faydalı geçtiğini söyleyen Vardan, Mısır’a ve çevre ülkelerde özellikle gıda ürünleri, gıda makineleri, beyaz eşya, tekstil ve inşaat sektöründe önemli bir açık olduğunu belirterek, yatırım yapacak işadamlarına bu alanlara yatırım yapma çağrısında bulundu.  Türkiye’de üretilen gıda makinelerinin Mısır’a hitap ettiğine işaret eden Vardan,  görüşmelerde beyaz eşya konusunda da taleplerin geldiğini, Türkiye’de üretilen televizyon, ütü, çamaşır makinesi ve ev robotları gibi ürünlerin büyük ilgi gördüğünü anlattı. TEKSTİLDE TÜRKİYE İÇİN MISIR TEHLİKESİ Pamuğu ile ünlü Mısır’ın tekstilde ön plana çıktığını belirten Vardan, Türkiye için önemli bir uyarıda bulunarak, “Biz Türkiye olarak nasıl tekstilin Avrupa’ya imal edilmesini önlemiş ve onların imalatçısı durumuna gelmişsek, benzer bir durum da Mısır için geçerli. Zaman içinde Mısır da bizim için tehlikeli olabilir” dedi. TÜRKİYE ‘SUKUK’ KONUSUNDA ÇOK GEÇ KALDI Doğrudan yatırımda dünyada 20. Sırada yer alan Mısır’ın 2008’de 2008’de 18 milyar dolar doğrudan yatırım çektiğini kaydeden Vardan, önemli bir eleştiride bulunarak,  “Biz Türkiye’de ‘sukuk’(İslami bonu) çıksın mı çıkmasın mı diye tartışırken Batılı ülkeler aldı başını gitti. İngiltere ‘sukuk’ konusunda tüm alt yapıyı hazırladı. Fransa’nın gitmediği İslam ülkesi kalmadı. dedi. TÜRK İŞADAMLARI 80 İŞ BAĞLANTISI YAPTI IBF Başkanı Erol Yarar da işadamlarının yaptığı görüşmelerle ilgili bilgi verdi. Kongre merkezinde alçına 230 masada 80 somut iş bağlantısının yapıldığını aktaran Yarar, 80 kadar da ticari görüşmenin olumlu sonuçlandığını önümüzdeki günlerde bu görüşmelerden de somut gelişmelerin yaşanacağını belirtti. GOOGLE ARAP DÜNYASINA GİRMEK İÇİN MISIR’I SEÇTİ Mısır’ın Arap dünyasındaki önemine değinen Yarar, Google firmasının yatırım stratejisini örnek verdi. Google’un 350 milyon nüfusa sahip Arap alemini hedef aldığını merkez ülke olarak da Mısır’ı seçtiğini ifade eden Yarar, Mısır’ın sadece Mısır’ı temsil etmediğini Arap dünyasının dinamosu olduğunu söyledi. MISIR’LA İLİŞKİLERİMİZ YOK DENECEK KADAR AZDI Türkiye’nin belli bir döneme kadar Mısır’la ilişkilerinin yok denecek kadar az olduğunu belirten Yarar, “Ben ilk kez 1993 yılında 50 kişilik bir işadamı heyetiyle Mısır’a geldim. Oradan Sudan’a geçtim. Bizi orada devlet töreniyle karşıladılar. Çünkü kimse buralara yatırım için gelmemiş. Hatta büyükelçimiz bize “Burada iş yok ki, niye geldiniz” diyerek tavır göstermişti. Karşılıklı olarak birbirinin aleyhine propagandaların yapıldığı ülkelerdik. Oralardan buralara geldik.” Dedi. KAHİRE TİCARET ODASI BAŞKANININ ANNESİ TÜRK Konunun sadece iktisadi bir konu olmadığını vurgulayan Yarar,  şunları anlattı: “Bu meselenin siyasi ve sosyal boyutları da vardır. Kahire Ticaret Odası Başkanı benim annem Türk’tü diyor. Soyunda Türk olmasını övgüyle anlatıyor. Siz nasıl böyle bir ülkeyle irtibatı kesersiniz. Geldiğimiz nokta çok önemlidir. Ama yeterli mi çok daha fazla yukarılarda olmalı. Mısır’la halen milyar dolar olan ticaret hacmimizin 7-8 milyar dolara çıkarmamız gerekir. AÇILIM POLİTİKASI İHRACATI HAYAL BİLE EDEMEYECEĞİMİZ RAKAMLARA ÇIKARACAK Türkiye’nin komşularıyla ‘sıfır problem’ politikasının önemine de değinen Yarar, “Uluslar arası ilişkilerde Ermenistan gibi önemli bir konuda Türkiye’nin açılım yapması çok önemlidir. Ermeni sorunu diasporası nedeniyle ulusal bir sorun değil uluslar arası bir sorundur. 1998’de Suriye ile savaştan bahsederken vizeleri kaldırır hale geldik. Türkiye bu politikaları 10 yıl daha devam ettirsin hayal bile edilemeyecek ihracat meydana gelecek. Biz bile hayal edemeyeceğiz. Türkiye tüm bu açılımların karşılığını görüyor ve görecektir. diye konuştu.  SİYASET BÜYÜK BİR GEMİYE BENZER DÜMENİ ÇEVİRSENİZDE GEMİ HEMEN DÖNMEZ Kahire’de gerçekleştirilen toplantılarda ticaretin geliştirilmesi için sürekli gündeme gelen taleplere siyasetçilerin kulak tıkadığı şeklinde bir eleştire karşılık veren Yarar, “Siyaset büyük bir gemiye benzer. Dümeni çevirir çevirmez gemi hemen dönmez. Bir iki kilometre daha gider öyle dönmeye başlar. Siyasetçi işadamı olmadığı için zihnen bizleri kavraması zaman alıyor. yüzden işadamlarıyla siyasetçilerin hızını birbiriyle uyuşturmaya çalışıyoruz.” dedi.  IBF SONUÇ BİLDİRGESİ İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ ENGELLER KALDIRILSIN MÜSİAD  ve Kahire Ticaret Odası’nın birlikte organize ettiği ve İslam dünyasının işadamlarını bir araya getiren 13. Uluslararası İş Formu açıklanan sonuç bildirgesiyle tamamlandı. Kahire’de gerçekleştirilen toplantıda küresel bir krizin yaşandığı dönemde İslam ülkeleri arasındaki işbirliğinin önemine değinildi.  Toplantılar sonucunda açıklanan bildirgede şu önerilere yer verildi: -İslam ülkeleri, artık dünyanın hammadde deposu ve lüks malların nihai tüketim merkezi olmaktan çıkartılarak, yatırım ve üretim odaklı çağdaş ekonomiler haline gelmelidir. -İslam ülkeleri arasında üretim, ticaret ve finans alanında bir iktisadi bütünleşme için derhal harekete geçilmelidir. -Bu idealin gerçekleşmesi için gerek üretimde gerekse ticarette, motive olmuş ve disipline edilmiş bir iş ve istihdam ortamı, gelişmiş organizasyon kapasitesine sahip işletmecilik anlayışı ve kalite bilinci oluşturulmalıdır. -Aşağıdaki hususlar üzerinde konsensüse varılması zaruret arz etmektedir:  İslam ülkeleri arasındaki gümrük tarifeleri acilen kaldırılmalı ve ticaret serbestleşmelidir. İslam ülkeleri işadamlarına vize muafiyeti uygulamalıdır. İslam ülkeleri arasında çifte vergilemeyi önleyici anlaşmalar bir an once hayata geçirilmelidir. Kredi taahhüt mekanizmalarındaki aksaklıklar derhal elimine edilmelidir. -İKT ve İKB gibi çatı kuruluşlar bu sorunların çözümünde öncü olmalıdır,  -İslam ülkelerinin vatandaşlarına mülk edinme ve para transferi kolaylığı sağlanmalıdır, -İKT bünyesinde emtia ve hisse senedi borsaları kurulmalıdır, -Stratejik araştırma merkezleri, eğitim harcamaları, insan kaynaklarının  geliştirilmesi gibi stratejiler vasıtasıyla entellektüel birikime yatırım yapılmalıdır, -Son olarak, İslam ülkeleri, karşılaştığı bölgesel ve küresel sorunlara çözümü, öncelikle kendi içinde aramalı ve ortak bir bakış açısı geliştirebilmelidir. 597414 Arınç'ın yerden yere vurduğu dizi Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'deki televizyon yayıncılığının, haberlerden dizilere kadar ''sanatsal hassasiyetten uzak'' bir görüntü sergilediğini ifade ederek, ''Reyting kaygısı, ne toplumsal değerler ne gençler ve çocukların kişisel ve ruhsal gelişimi ne de milli ve manevi değerleri dikkate almaktadır'' derken Kanal D'nin Aşk-ı Memnu dizisine göndermede bulundu.. Arınç, TRT'nin Ulus'taki Boğaziçi Stüdyosu'nda düzenlenen TRT 1'in yeni yayın dönemi tanıtım gecesine katıldı. Burada bir konuşma yapan Arınç, TRT 1'in yeni yayın dönemi açılışı nedeniyle düzenlenen bu toplantıya katıldığı için çok mutlu olduğunu belirterek, TRT'den sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görevlendirildiği Mayıs'tan bu yana TRT'nin geçmişten bu yana sürekli atılımlarına şahit olduğunu anlattı. Arınç, TRT'nin bazı yeni kanallarını birlikte açma imkanını bulduğunu ve TRT'nin yaptığı çalışmalara da bire bir tanık olduğunu ifade ederek, bu akşamki davette Türkiye'nin yüz akı olan sanatçılarla bulunmaktan gerçekten gurur duyduğunu kaydetti. Geçmişe dönerek, bugün ile TRT'nin ve televizyon yayıncılığının geldiği noktayı anlatmak istediğini dile getiren Arınç, ''Ankara Hukuk Fakültesi'nde okurken 1968 yılında, Türkiye'de ilk televizyon yayıncılığı başlamıştı. Hukuk fakültesinin arkasında, hukuk yurdunun kantinine gençler olarak doluşmuştuk ve siyah-beyazlı bir televizyon yayını neredeyse 41 yıl oldu Türkiye'de TRT ile başlamıştı. günden bu yana çok değişim oldu, çok güzellikler gördük. Bunu TRT'nin büyük bir başarıyla bugün sürdürdüğünü hepimiz görüyoruz. Hepimizin, bu ülkede yaşayan herkesin hayat yolculuğunda TRT ile yaşamış olduğu kayda değer bir hikayesi mutlaka vardır. En azından hayatının bir döneminde yolu mutlaka TRT ile kesişmiştir'' diye konuştu. ''RADYO DEVRİNİN ÇOCUKLARIYIZ'' ''Radyo devrinin çocukları'' olduklarını, radyoların, ''ilk göz ağrıları'' olduğunu ifade eden Arınç, şöyle devam etti: ''Radyolardan yayılan büyülü seslerle birlikte çocukluk akşamlarımızda bilmediğimiz alemlere sürüklenirdik. Annelerimizin hazırladığı kuru yemişler, dilimlediği meyve tabaklarıyla birlikte, bütün kardeşlerimizle birlikte büyük bir ciddiyetle otururduk. Bazen transistörlü, bazen lambalı, bazen de pilli radyolardan yayılan büyülü seslerle efsunlanırdı çocukluk akşamlarımız. İlk piyesleri radyolarda dinledik. Radyolar konusunda da TRT, 80 yıllı aşkın bir zamandır Türkiye'ye hizmet veriyor. Bazen içimize bir yumruk gibi inen, bazen bizi coşku içine sürükleyen ilk türkülerimiz, şarkılarımız büyülü seslerle kulaklarımıza, gönüllerimize doluştu. Bazen aile fertleriyle birlikte, bazen konu komşu topluca sevinmelerimizi ve sessizce göz yaşı dökmeyi de yine radyoların karşısında yaşadık. En neşeli anonsları TRT radyolarından dinledik, bazen en hüzünlü olanları da. Kıbrıs'taki zafer haberini radyolar evlerimize taşıdı, demokrasimizi sekteye uğratan darbe ve ihtilal anonslarını da. Sonra bu ahşap kutuların yerine büyülü bir cam girdi evlerimize. Kulaklarımızın aşina olduğu sesler artık ete kemiğe büründü. Önce yadırgamıştık, ancak ekranın sağ alt köşesindeki TRT logosu, televizyon denen bu gizemli alete karşı bize itimat telkin etti. Artık çocukluğumuzun ve ilk gençlik yıllarımızın radyo akşamları siyah-beyaz hülyalar alemine dönüşmüştü. Bu kez ilk konserlerimizi, ilk yerli ve yabancı dizilerimizi yine aynı ses ve üslubun telkin ettiği güvenle izlemeye başladık. Hafta sonları bazen çocuklarımızla, bazen akrabalarımızla birlikte kimi zaman kovboylara, kimi zaman kızıl derililere alkış tuttuk. Amerikan dizileriyle batı kültürünü tanımaya yelken açarken, 'Kuruluş' ve 'Küçük Ağa' gibi baş yapıtlarla, rahmetli Yücel Çakmaklı'yı minnetle anıyorum, kendi ruh ve kültür köklerimize doğru yolculuğa çıkmayı da TRT ekranlarından öğrendik.'' ''ŞARKILARIN İSTANBULLUSU, TÜRKÜLERİN ANADOLU KOKANI...'' Sonra siyah-beyaz akşamların renklendiğini, kanalların çoğalmaya başladığını anlatan Arınç, dünyayı bir süre de renkli ekranın sağ alt köşesindeki TRT logosunun varlığından aldıkları cesaretle izlemeye başladıklarını kaydetti. Arınç, ''Kısacası, şarkıların en İstanbullusunu TRT'den, türkülerin en Anadolu kokanını TRT'den dinledik'' dedi. Küçük bir çocuk olarak radyosuyla tanıştığı, genç delikanlı iken siyah-beyaz ekranlarının müdavimi olduğu, renkli dönemlerinde bir aile babası olarak yerli dizileri, konserleri, haberleri izlediği, dinleyicisi ve seyircisi olduğu TRT ile yollarının bu kez siyasetçi olarak kesişmeye başladığını anlatan Arınç, şunları kaydetti: ''Çiçeği burnunda genç bir siyasetçi olarak başladığımız bu yolculukta yarenimiz hep TRT oldu. En önemli mesajlarımız TRT ekranlarından vatandaşlarımızla buluştu. Bu TRT logosunun meydana getirdiği güven, bizim doğru ve dürüst siyaset mesajlarımızın da referansı oldu. Çocukluğumuzda başlayan hikayemiz bugüne kadar kesintisiz devam etti. Bugün daha farklı bir noktadayız. Dün Anadolu kasabalarının kireç badanalı odalarında büyülendiğimiz TRT'nin bugün sorumlu bir bakanıyız. Dün hayranlıkla izlediğim ailenin fertleriyle bugün bu kurumu geleceğe taşımak için kader birliği yaptık.'' TÜRKİYE'DE TELEVİZYON YAYINCILIĞI Arınç, TRT'yle başlayan televizyon yayıncılığının tam 41 yılına girdiğini, 1989'dan itibaren de özel televizyon ve radyoların kurulmaya başlandığını belirterek, 20 yıldır özel televizyonların yayın hayatını serbestçe sürdürdüğünü anımsattı. Türkiye'nin, başka ülkelerle kıyaslandığında özel televizyon sayısı bakımından epeyce ilerde olduğunu, yayıncılık teknolojisindeki gelişmelerin dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle paralel olarak ilerlediğini aktaran Arınç, artık hemen hemen tüm televizyonların en son teknolojiyle yayınlarını yaptıklarını anlattı. Arınç, bunun oldukça sevindirici bir durum olduğunu, fakat yayıncılığın teknolojinin ötesinde bir disiplin, içerik ve estetiğin ön planda olduğu sanatsal bir uğraş olduğunu belirterek, şöyle devam etti: AŞKI MEMNU'YA GÖNDERMEDE BULUNDU ''Maalesef ülkemizdeki televizyon yayıncılığı, haberlerden dizilere kadar sanatsal hassasiyetten uzak bir görüntü sergilemektedir. Yayıncılık her ne kadar bir boyutuyla ticari bir uğraş bile olsa, kitleleri etkileme gücünden dolayı kamu yararını da gözetmek zorundadır. Bazı güzel işlere rağmen üzülerek belirtmek zorundayım ki televizyon ekranlarımızda zaman zaman içerik olarak zayıf, kamu yararına hizmet etmeyen, televizyonculuk diliyle 'ucuz' diye tanımlanan prodüksiyonlarla karşı karşıyayız. Televizyon haberlerinde kullanılan dil ve görüntüler, başta şiddetin yanı sıra birçok olumsuzluğu da içermektedir. Reyting kaygısı, ne toplumsal değerler ne gençler ve çocukların kişisel ve ruhsal gelişimi ne de milli ve manevi değerleri dikkate almaktadır. Haberler de dahil, hemen her prodüksiyonda şiddet, baskın bir unsur olarak göze çarpmaktadır. Son yılda ekranlarda üzülerek gördüğümüz bir başka konu ise tarihi ve edebi eserlerimizin maniple edilerek dizileştirilmesidir. Romanlarımız acımasız bir içerik saptırmasına tabi tutulmakta, Türk toplumunun aile değerleri, insanımız tarafından büyük kabul görmüş bu edebi eserlerin arkasına saklanılarak adeta bombardımana tutulmaktadır. Cumhuriyet döneminde bilinçsiz batılılaşma hayranlığının, sosyal değerleri hiçe sayarak yaşama arzusunun nelere mal olacağını eleştirel bir dille anlatan, birer ahlak dersi niteliğindeki romanlar, büyük saptırmalara tabi tutularak müstehcenlik ve aile içi sapkın ilişkileri telkin eden televizyon dizilerine dönüştürülmüştür. Ancak ve ancak dünyanın en marjinal topluluklarında görülecek davranış biçimleri, sanki bu toplumda yaşanan günlük ve sıradan hadiselermiş gibi hem de özendirici bir dille sunulmaktadır.'' -''YASAĞIN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ, ANCAK...''- Arınç, yasağın her türlüsüne karşı olduklarını, özellikle de basına ve medyaya karşı yasak düşüncesinin kendilerini fevkalade üzeceğini dile getirerek, ancak çocukların uyanık olduğu bir saatte, insanları olumsuz bir şekilde etkileyecek türden yayınlar yapılmasını eleştirmenin topluma karşı borçları olduğunu vurguladı. Televizyon kanalları yeni yayın dönemlerine başladıkları için buradan başta televizyon kanalı yöneticilerine ve yapımcılarına seslenmek istediğini ifade eden Arınç, şöyle dedi: ''Sizlerin de birer anne-baba olarak yaşamış olduğunuz bu topluma ve bu toplumun değerlerine karşı hassas olmanız gerekiyor. Kolay olanı değil, nitelikli olanı tercih edin. Bir hatırlatmada bulunmak istiyorum; geçtiğimiz hafta hakkın rahmetine kavuşan Halit Refiğ, yıllar önce, şu an özel bir televizyon kanalında yayınlanan iki dizisini TRT ekranlarına taşımıştı. Hepimiz büyük bir beğeniyle izlemiştik. Bugün bile birçok sanat eleştirmeni, Halit Refiğ'in bu başarılı çalışmasını, edebi eserlerimizin televizyona taşınmasında bir başlangıç noktası olarak kabul eder. Bu noktada edebi eserlerimizi televizyona aktarmak isteyen yapımcı ve yönetmek arkadaşları, bir kez daha bu büyük ustanın eserlerine yönelmeye davet ediyorum. Aynı sanatsal hassasiyet ve toplumsal sorumluluğu kendilerinden bu ülkenin bir vatandaşı olarak rica ediyorum. Yönetmeninden senaristine, kameramanından oyuncusuna hemen herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum. Ticari kaygılarınız, sanat ve estetik kaygılarınızın önüne geçmesin. Aksi takdirde toplumsal cinnete doğru dolu dizgin giden bir topluma dönüşeceğiz.'' -''KAMU YARARINA YAYIN YAPMA YALNIZCA TRT'NİN GÖREVİ OLMAMALI''- Arınç, kamu yararına yayın yapmanın yalnızca TRT'nin görevi olmaması gerektiğini, bunun yalnız başına bir kurumun ya da bir televizyon şirketinin altından kalkabileceği bir mesele olmadığını vurgulayarak, bu toplumda yaşayan ve bu ülkede kazanan herkesin kamu yararını gözetmek zorunda olduğunu kaydetti. ''Çünkü bu bizim topluma olan büyük bir borcumuzdur'' diyen Arınç, TRT'nin bu noktada çok farklı bir yerde durduğunu, sosyal sorumluluk bilinciyle hareket eden TRT'nin, büyük bir gayretin içinde olduğunu, her gün yeni çalışmalar yapıldığını anlattı. Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: ''TRT, adeta bereketli bir harman yeri gibi. Emeği geçen herkesi kutluyorum. Daha yapacak çok işimiz olduğuna da inanıyorum. TRT'nin kurulduğu günden beri ticari amaç gütmeden yayıncılık yaptığı aşikardır. Ticari amaç gütmediği halde büyük ticari değeri olan işlerin altına da imzasını atmıştır. Bunu hepimiz biliyoruz. Ancak şu da unutulmamalı; TRT, bir kamu yayıncısı değil, yalnızca kamu sorumluluğuyla yayıncılık yapanbir kurumdur. Kamu yayıncılığı yaratıcılık melekelerini yok etmemeli, izlenir ve takdir edilir yayınlar yapmak da hedeflenmelidir. izlenmeyen, kumandadan silinen, tercih edilmeyen bir kurum nasıl sorumluluklarını yerine getirebilir. Diğer taraftan da izleneceğiz diye güvenilirliğe zeval getirmemeliyiz. Bu nüansı en iyi ayarlayacak olan sizlersiniz. Sektörde rekabet çok acımasız ve işimiz de oldukça zor. Ancak, 41 yılın birikimiyle halkımızın yüzünü ağartacak örnek işler yapacağınıza inancım tamdır. Yeni yayın döneminin, başta ülkemiz olmak üzere hepimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Buradan da halkımıza TRT'nin sloganıyla seslenmek istiyorum; 1'de şimdi bakın. 41. yılında 41 kere maşallah diyerek, herkesi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.'' 598105 Kabul etmese de Türk sinemasının vamp kadınıydı 'nda zihinlere, kendisinin kabul etmediği 'vamp kadın' imajıyla yerleşen ve 150'ye yakın filmde oynayan Sevda Ferdağ, sinemanın gerçek bir işçisi olduğunu söyledi. Henüz 16 yaşındayken İhsan Sedat'ın yönettiği "O Günden Sonra" filmiyle 1958 yılında oyunculuğuna başlayan ve yarım asrı geride bırakan 'nın ünlü sanatçılarından Sevda Ferdağ'a, 46'ncı yılına giren Antalya Portakal Film Festivali'nde onur ödülü verildi. 'nda bazı dönemler kısa aralıklar vererek 50 yılını geride bırakan sanatçı, AA muhabirinin soruları üzerine, geçmişteki ve günümüzdeki sinemayı, televizyonu değerlendirdi. "Filmlerimin sayısını unutuyorum. Gerçek bir işçiyim. Sinemanın bu şartları altında kendimi, bazı arkadaşlar gibi gerçek bir oyuncu olarak kabul etmiyorum" diyen Ferdağ, yarım asırlık yaşamında kendisinde doğal bir yorgunluğun da olduğunu belirtti. Sanatçı ablası Ferda Ferdağ sayesinde 16 yaşında mesleğe başladığını, dönem film teklifleri almaktan sokaklarda yürümekte zorlandığını anlatan Ferdağ, "O şartlarda her şeyiyle sevmiştik sinemayı. Ben arkadaşlarımı sevdim ama sinemanın şartlarına hala alışamadım. Hala şaşırıyorum" dedi. Sinema çekimlerinde 48 saat uyumadan çalıştıkları günler olduğunu, bugün de rol aldığı televizyon dizisinde teknolojik imkanların artmasına karşın kendisinin ve ekibin yine aynı zor şartlarda çalıştığını dile getiren Ferdağ, şöyle konuştu: "Çalıştığım dizi, hem Çatalca, hem Sarıyer, hem Beykoz'da çekiliyor. Bugün de tüm ekipler için zor şartlar hala devam ediyor. Onun için ben gerçek bir işçiyim. 'nın ağır şartları, bugün dizilerde daha ağır olarak devam ediyor." Yarım asırdır sinemadan hiç kopmadığını, en son olarak da Mustafa Altıoklar'ın yönettiği "Ağır Roman" filminde oynadığını anlatan sanatçı, sanat yaşamını şu günlerde televizyon dizileriyle sürdürdüğünü dile getirdi. sanatçılarının birçoğu gibi kendisinin de 1980'li yıllarda bir dönem gazinolarda şarkıcılık yaptığını ve sinemaya kısa bir dönem ara verdiğini hatırlatan Sevda Ferdağ, "Film teklifleri geliyor. Beni uçuracak bir senaryo olursa yaparım. İnandığım dizi olursa da yer alıyorum" diye konuştu. Türk sineması sevgi ve dostluklarla yürüdü... Sanat yaşamında Yeşilçam ve ayrımlarını kabul etmediğini ve bu ayrımın yapılmasını da anlamadığını ifade eden Ferdağ, "Sinemada en sevmediğim kavram, Yeçilçam ve ayrımıdır. Böyle bir ayrımı anlamıyorum. var. Yılbaşı ağacı değil ki bu" dedi. 'nda bir dönem yoğun sansür yaşandığı ve sanatçıların da emeklerinin gerçek karşılığını alamadıklarını belirten Ferdağ, bu olumsuzluklara rağmen Türkiye'de sinemanın geçmişteki sevgi ve dostluklarla büyüdüğünü ifade etti. Ferdağ, soru üzerine, sahip olduğu maddi birikiminin de gazinolarda şarkıcılık yaptığı yıllardan geldiğinin altını çizerek, şöyle devam etti: "Devlet 'na hiç bir dönemde sahip çıkmadı. Sansürler yaşandı. Hiç kimse gerçek değerini bulamadı. 150 civarında film yaptım. Artık bazı dostlarım da yok. Bizim dönemdeki dostluklar ve sevgi olmasaydı bugün olmazdı. 'nda bizim dönemimizde hiç kimsenin maddi açıdan emeğinin karşılığını aldığını düşünmüyorum. Varsa birikimlerim, gazino dönemine aittir. Onun için ben ve birçok arkadaşım her zaman Fahrettin Aslan, Osman Çağlayan gibi hayatta olmayan gerçek gazino krallarına teşekkür borçluyuz." Halit Refiğ ve "Gurbet Kuşları" Sinema yaşamında dönüm noktasının "Gurbet Kuşları" filmi olduğunu ve filmin yönetmeni Halit Refiğ'in kendisi için taşıdığı anlamı da dile getiren sanatçı, "Halit Refiğ'in ölümü nedeniyle çok canım yanıyor. Kendi döneminde zor çalışma şartlarına hayır dediğim zaman bana sivri dilli derlerdi. Halit Refiğ de bana 'sivri dilli' derdi" diye konuştu. Dünyada, Türkiye'de geçen yıllar içerisinde herşey gibi sinemanın da değiştiğini, yeni dönemde bu değişikliklere uygun filmlerin ortaya çıktığını bildiren Ferdağ, geçmişteki gibi yeni dönem 'nda da iyi ve kötü oyuncular bulunduğunu belirtti. Ferdağ, "Yeni dönemdeki sanatçılar inşallah bizi aşarlar" dileğinde bulundu. Ferdağ, yeni dönemdeki sanatçıların, ve dizilerdeki ağır çalışma koşullarına, maddi şartlar ve kolay şöhret edinmeleri nedeniyle hayır diyemediklerini de savundu. Genç sanatçıların, eski dönemdekilerden farklı olarak yaşanan değişim dolayısıyla çok daha rahat tavırlar sergilediklerini anlatan Ferdağ, "Ben sinemacı değilken de dönemdeki büyüme tarzımızdan kaynaklanan farklı duruşumuz vardı. Yeni nesil sokağa kotla çıkıyor. Ben, Beyoğlu'na çıktığımız zaman soket çoraplarımı çıkarır cebime koyardım. Artık dünya değişti, bunu da anlayışla karşılıyorum" diye konuştu. Eşarp 'nda kendisine, "vamp kadın" yakıştırmasını yapanları eleştiren Sevda Ferdağ, günümüzde de dizilerde kendi dönemindeki sanatçılara yönelik belli kalıplar oluşturulduğunu savundu. Ferdağ, sözlerini şöyle tamamladı: "Vamp kadın yakıştırmasını yapanlar ayıp etmişler. Kesin böyle bir şey yok. Başrol oynadım, iyi kızı oynadım ama kötü kızı hiç oynamadım ama yıllarca böyle gördüler. Şimdi de yaptığım her dizide hanım ağayı oynatıyorlar. Her yaptığım dizide başıma bir eşarp bırakıyorlar. Onların hayal güçlerinin az olduğuna inanıyorum. Dünyada oyuncuların üzerine hiç bir şey yapışmıyor, bizde bu var, bunda basının da suçu var." 598360 Ünlü yönetmen Coppola İstanbul'da Ünlü yönetmen Coppola İstanbul'da Beşi Oscar olmak üzere birçok uluslararası ödülün sahibi, The Godfather (Baba), Apocalypse Now (Kıyamet) filmlerinin yönetmeni Francis Ford Coppola, Ankara'dan İstanbul'a geldi. Ankara'da Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile görüşen Coppola, bugün özel uçakla saat 10.30'da İstanbul'a geldi. Atatürk Havalimanı VIP salonundan geçen ünlü yönetmen, kendisini bekleyen gazetecilere el sallamakla yetindi. Coppola'nın beraberinde çok sayıda bagaj ve film DVD'si getirdiği gözlendi. Coppola'nın İstanbul programına ilişkin bilgi verilmedi. İtalyan asıllı Amerikalı yönetmen, beşi Oscar olmak üzere birçok uluslararası ödülün sahibi. 599049 İstanbul'da elektrik kesintisi İstanbul'da elektrik kesintisi İstanbul'un bazı semtlerinde 18-21 Ekim tarihleri arasında elektrik kesintisi uygulanacak. Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan açıklamaya göre, 18 Ekim Pazar günü 08.00-13.00 saatleri arasında Arnavutköy ilçesinde Hadımköy İnternet, Burak Alüminyum, Elektro 2000, Özalp Ayakkabı, Koskop Sanayi, Titiz Plastik, Haribo, Hür Sultan, Sardunya, Gemsan, Kaptan Lojistik, MTU Motor, Ersoy Makine, Mega Teknoloji, Kor Dağıtım, Klepsan, Pireks, Billur Cam, Plastherm, Öz Aktif, Tümka, Cevahir Petrol, Reçber Kablo, Ardıç Evleri, Atılım Kablo, Broniteks, Mesan Metal, Ümit Bisiklet, Yıldız Cam, Tafta Etiket, Ekspres Tekstil, Kurtman, Güral Porselen, Pirinci, Ememaş, Güven Çelik, Tempo Aksesuar, Aral Döküm, Ergaz, Lastzırh, Dantesk, Munir Uyar, Cemka, Hacı Aygaz, İleri Kalıp ve civarları, Genta, Lider Kağıtçılık, Şahinler Tekstil, Tumak Antrepo, Orcan Ambalaj, Güneydoğu Nakliyat, Belediye, Orduevi, Flokser, Akkor, Bakır, Depremzede, Konut, Nalbantoğlu, Ütüsan, Özen Makine, Aslan Metal, Ahmet Semiroğlu firmaları ve civarı ile Hastane, İstasyon, Ömerli, Deliklikaya, Yeşilbayır, Karaağaç mahalleleri ile tüm askeri birlikler ve TOKİ konutları elektrik alamayacak. Büyükçekmece ilçesinde Mimar Sinan Batıköy Mahallesi, Mimaroba Bölgesi, Mustafa Kemal Bulvarı üzeri, 288 Ada Ekinoba evleri, Gaffaroğlu sitesi, A-6, A-7, A-8, A-9, C-10 bloklar ile Gaffaroğlu yakınındaki taksi durağında 18 Ekim Pazar günü 07.00-12.00 saatleri arasında, Esenyurt ilçesinde Akçaburgaz Mahallesi sanayi bölgesindeki 1-3-4. sitedeki sanayi kuruluşlarında aynı gün 09.00-16.00 saatleri arasında, Esenyurt ilçesinde Fatih Mahallesi Bahçeyolu ile Urfalılar caddeleri ve civar sokaklarında 19 Ekim Pazartesi günü 09.00-16.00 saatleri arasında elektrik kesintisi uygulanacak. İstanbul'da 20 Ekim Salı günü 06.00-15.00 saatleri arasında Beşiktaş ilçesinde Kuruçeşme Mahallesi, Kuruçeşme Caddesi ve Divan tesisleri ile civarına, 09.00-12.00 saatleri arasında Bakırköy ilçesinde Ataköy 7-8-9-10. Kısım Mahallesi D-E-F bloklarının bir kısmı ve civarına, 14.00-17.00 saatleri arasında Bakırköy ilçesinde Ataköy 7-8-9-10. Kısım Mahallesi Uğur Mumcu Bulvarının bir kısmı, Karanfil Sokağın bir kısmı ve civarına elektrik verilemeyecek. Bakırköy ilçesinde Ataköy 7-8-9-10. Kısım Mahallesi blokların bir kısmı ve civarı 21 Ekim Çarşamba günü de 09.00-12.00 saatleri arasında, Bakırköy ilçesinde Ataköy 7-8-9-10. Kısım Mahallesi Menekşe Sokağın bir kısmı ve civarı aynı gün 14.00-17.00 saatleri arası elektrik alamayacak. ANADOLU YAKASI'NDA DA KESİNTİ UYGULANACAK İstanbul'un Anadolu yakasındaki bazı semtlere 18 ve 19 Ekimde elektrik verilemeyecek. Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş'den (AYEDAŞ) yapılan açıklamaya göre, Pendik, Tuzla İçmeler ve Şile işletme müdürlükleri bölgesindeki bazı trafo merkezlerinde bakım ve onarım çalışması yapılacak. Bu çerçevede, 18 Ekim Pazar günü 09.00-16.30 saatleri arasında Kartal'da Yeni Mahalle Akçaoğlu Sanayi Sitesi A, B, C, bloklar, Ersoy Saç Afken, Orhan Çarmıklı, Efor Demir, Kartal Çıraklık Atölyesi, Tüm Elektrik ve Siemens deposu elektrik alamayacak. Aynı gün Tuzla'da 09.00-13.00 saatleri arasında Aydınlı Mahallesi Bahar Caddesi'ne bağlı sokaklar ile ayrıca Sakatat, Orcan, Borsa, İzmer sokakları ve Kesik Et Deposu'na elektrik verilemeyecek. Şile'de ise 19 Ekim Pazartesi günü 10.00-14.00 saatleri arasında Meşrutiyet, Kızılcaköy, Yeşilvadi, Üvezli, Avcıkoru, Kömürlük, Kervansaray, Artvinliler, Kalealtı, Bıçkıdere, Yeni Darlık, Oruçoğlu, Ulupelit ve Esenceli köylerinde elektrik kesintisi uygulanacak. 599212 Silopi'de terörist teslim oldu Edinilen bilgilere göre, terör örgütü PKK'nın dağ kadrosundan kaçan terörist, Silopi'de güvenlik güçlerine teslim oldu. Verimli Jandarma Karakolu'nda ifadeleri alınan terörist, Silopi Adliyesi'ne sevk edildi. Teröristlerin aileleri tarafından ikna edildikten sonra örgütten kaçarak Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetime sığındığı, ardından Habur'a gelerek güvenlik güçlerine teslim olduğu öğrenildi. Öte yandan 2009 yılında terör örgütünden kaçıp güvenlik güçlerine sığınan teröristlerin sayısı 116'ya ulaştı. 597788 Yiğit, diri diri mezara gömülüyor Yiğit, Melike'ye evlenme teklifini kabul ettirmeyi başarmışken, Sabit ve Pikeas oyuncuları ile savaş vermeye devam etmektedir. Bu savaşta arada kalan Yiğit, pusuya düşürülür. Pikeas örgüte ayak bağı olan üç kişi için ölüm emrini verir. Yiğit diri diri toprağa gömülürken, Melike beklemediği anda karşısına çıkan bir ölüm haberiyle yıkılır. SAMANYOLU 19.40 598724 'Bombalı ceza' ile ilgili keşif 'Bombalı ceza' ile ilgili keşif Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde bir askerin eline pimi çekilmiş el bombası vererek patlamasına neden olduğu öne sürülen piyade teğmenin yargılanmasının 3. gününde mahkeme heyeti keşif için hareket etti. Sanık teğmen olay anını keşif ekibine anlattı. Teğmen Mehmet T.'nin yargılaması sürerken bugün ortaya çıkan olay yeri görüntülerinde Teğmen Mehmet T. olay sonrası gelişmeleri olay yeri inceleme ekiplerinin kameralarına anlattığı görüldü. Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde meydana gelen el bombasının patlaması sonucu askerin şehit olması olayının ardından jandarma olay yeri inceleme ekipleri tarafından kayıt altına alınan ve olay yerinde yapılan kamera kayıtlarında Teğmen Mehmet T. olay yeri ekiplerine bilgi veriyor. Teğmen, kamuflaj elbiselileri üzerinde ve tüfeği sırtında mevzii göstererek, "Önce buraya geçti. Uyardım geç yerine diyerek, ben orada otururken tekrar arkadan dolaşmış buraya gelmiş. Burada personelimin ikisi yatıyordu, biri ayaktaydı. Dün gece yatarken yakalamış uzman çavuşum. El bombasını elinden almış bana getirdi. Ben de sabah kalktığımda fırsat eğitim amaçlı pimi çıkararak verdim. Mandalı bıraktığın anda patlar, zaten bunlar eğitimini alıp geliyor" diye konuştu. Olay yeri inceleme ekibi olaydan kısa bir zaman sonra olay yerinde yaptığı çekimlerde askerlerden de olay hakkında açıklamalar almıştı. Ancak duruşma başladıktan sonra söz konusu görüntüler ortaya çıktı. 597969 Meteoroloji uyardı kuvvetli yağışlar geliyor Meteoroloji uyardı kuvvetli yağışlar geliyor Meteoroloji, Marmara nın batısı Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul), Aydın, Muğla ile Manisa nın batı ilçelerinde kuvvetli, İzmir ve çevrelerinde çok kuvvetli olması beklendiğinden uyarıda bulundu. ANKARA (ANKA) Yağışlı hava Marmara ile Ege bölgesinin önemli bir bölümünü etkilemeye devam ediyor. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü nden edinilen bilgiye göre, Türkiye nin batı kesimlerinde görülecek yağışların Marmara nın batısı(Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul), Aydın, Muğla ile Manisa nın batı ilçelerinde kuvvetli, İzmir ve çevrelerinde çok kuvvetli olması bekleniyor. Hava Sıcaklığı, hava sıcaklığı Marmara, Karadeniz ve Ege bölgelerinde ila derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar, genellikle güney ve güneybatı (Lodos), Marmara da sabah saatlerinde kadar doğu ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden hafif arasıra orta kuvvette, yağış anında kuvvetli olarak esecek. KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI Meteoroloji, Marmara nın batısı (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul), Aydın, Muğla ile Manisa nın batı ilçelerinde kuvvetli, İzmir ve çevrelerinde çok kuvvetli olması beklendiğinden oluşabilecek olumsuz şartlara karşı (yıldırım düşmesi, lokal su baskını ve ani sel, taşkın, ağaç ve direklerin devrilmesi, baca gazı zehirlenmesi, ulaşımda aksamalar vb.) tedbirli olunması konusunda uyarıda bulundu. BÖLGELERİMİZDE HAVA Marmara: Parçalı ve çok bulutlu, sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale ve Balıkesir ile Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Ege: Parçalı ve çok bulutlu, Kuzey ve batısı aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların İzmir de çok kuvvetli, Aydın ve Muğla ve Manisa nın batı ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Rüzgar yağış anında lodostan kuvvetli olarak esecek. Akdeniz: Batısı çok bulutlu, doğusu parçalı ve az bulutlu geçecek İç Anadolu: Parçalı bulutlu, öğle saatlerinde Eskişehir çevreleri kısa süreli sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Karadeniz: Parçalı bulutlu. Doğu Anadolu: Az bulutlu geçecek. Güneydoğu Anadolu: Az bulutlu ve açık geçecek. 597572 Mussolini İle Çay Mussolini İle Çay Orijinal Adı: Tea With Mussolini Yönetmen: Franco Zeffırellı Oyn: Cher, Judı Dench Joan Plowrıght SHOW 01.15 İkinci Dünya savaşı döneminin faşist İtalya'sından bir kesit. Floransa'da bir grup seçkin hanımefendi öğleden sonraları çay içmek için bir araya gelmektedir. Hanımların düzenli yaşantısı İtalya'daki politik ortamın değişmeye başlaması üzerine sarsılır. Bunun üzerine güçlerini birleştirmek zorunda kalırlar. 598686 Mahkemeden Doğan'a şok Mahkemeden Doğan'a şok İstanbul 9. Vergi Mahkemesi Doğan Grubu'nun yürütmeyi durdurma talebini oy birliği ile reddetti. HaberTürk'ün haberine göre, talebin görüşüldüğü mahkeme heyetine kızı Doğan TV'de spiker olarak çalışan Hakim Gülşen Deringöl, etik gerekçesiyle ve daha önceden raporlu olduğu için katılmadı. Böylece Doğan'ın önünde uzlaşmadan başka seçenek kalmadı. 598149 Çin'de bin çocuk kurşundan zehirlendi 'de bin çocuk kurşundan zehirlendi ’in doğusundaki Hınan eyaletinin Ciyüen şehrinde 968 çocuk kurşundan zehirlendi. "Global Times China" gazetesinin haberine göre, çocuklara uygulanan testlerle, kanlarındaki kurşun seviyesinin normal değerlerin çok üzerinde olduğu belirlendi. Ciyüen’deki Komünist Parti Sekreteri Duan Şicong, vakaları nedeniyle bölgede bulunan 32 tesiste çalışmayı durdurduklarını açıkladı. Bölge İdaresi, tesislerin civarında yaşayan çocukların eğitim ve ihtiyaçlarını karşılayacağını duyurarak çocukları bölgeden tahliye etti. Yetkililer, Hınan eyaletinin komşusu Şa’anşi eyaletinde, geçen aylarda meydana gelen zehirlenme olaylarının ardından, ülkenin en büyük döküm tesislerinin bulunduğu Ciyüen’de sağlık taramalarının başlatıldığını bildirdi. Çin’de geçen aylarda iki bin civarında çocuk kurşundan zehirlenmiş, ayrıca bin kişilik bir köy boşaltılmıştı. 598288 Ayrılık dizisi, gerçek görüntülerin yanında hafif kaldı İşte size İsrail'in Gazze katliamı sırasında El Cezire Televizyonu tarafından çekilen ve haber bültenlerinde yayınlanan, katliamın bizzat şahidi minicik masum çocukların ve savunmasız kadınların anlattıkları iki haber videosu. 597764 Ali Bayramoğlu: Parazitler… Ali Bayramoğlu Parazitler… Türkiye'nin gidişiyle ilgili umut veren yazılar kaleme alıyoruz, zira gördüğümüz umut, hareket ve değişim. Değişimler sıkıntısız, sorunsuz, kavgasız olmuyor. Demokratik değişimin olduğu her yerde, reform, sorun çözümüne doğru atılan adımda, eski düzenin alışkanlıkları, çıkarları, zihniyeti ayağa kalkar ve direnir. Kürt meselesine, Ermeni açılımına, Türk dış politikasının izlediği rotaya, özellikle içeride oluşan havaya bakarak dün şunu demiştik: “Toplum yürüyor, siyasetçi bunu yönetiyor. Bu, bir devrin başlaması, bir toplumun adım adım yeniden doğmaya çalışmasıdır… Parazitlere kulak asmayın…” Evet, parazitler, parazit sesler hep olacaktır ve oluyor. Değil mi ki bundan bir süre önce Orhan Pamuk'la ilgili nahoş gelişmeler olmuş, tarih hakkında resmi bakışın dışında sarf edilecek her sözün bir şikâyet, ceza, tazminat konusu olabileceğini ön görmüştü yüksek yargı… Hukuktan töreye dönüş duygusu yaratarak yapmıştı bunu. Bir kişinin davranışının tüm bir topluluğu bağlaması, bir topluluğun varsayılan ortak fikrinin ya da onun adına ifade edilen resmi görüşün topluluk üyelerinin eylem, söz, davranış, hak ve özgürlük alanını sınırlayan, çizen bir çerçeve oluşturması… Buradan hareketle otoriter her tür uygulamaya zemin hazırlanması: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun açtığı kapı buydu. Başka örnek, bir televizyon programında istenmeyen yönde fikir beyan ettiği için, ataması yapılmayan öğretim üyesine ilişkindi. Bir yenisi dün zuhur etti. Polis Akademi'nde yapılan, “Kürt Açılımı”nın koordinatörü İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın hazır bulunduğu toplantıyla, Kürt Çalıştayı'yla ilgili bir soruşturma başlatıldı. Haber şu: “İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusunda, Ağustos'ta Polis Akademisi'nde 'Türkiye Modeline Doğru' adıyla gerçekleştirilen ve yazılı-görsel medya temsilcilerinin de katıldığı çalıştayda anayasanın ihlal edildiği savunuldu. İstanbul'daki savcılık, çalıştayın yapıldığı yerin Ankara olması nedeniyle 'yetkisizlik' kararıyla dosyayı Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma başlattı… Savcılığın Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdiği talimat yazısında, çalıştayla ilgili belge ve bilgi edinilerek gönderilmesi istendi. Çalıştaya katılan bazı isimler şunlar: Beşir Atalay (İç İşleri Bakanı), Hasan Cemal (gazeteci), Deniz Ülke Arıboğan (rektör), Oral Çalışlar (gazeteci), Cengiz Çandar (gazeteci), Ali Bayramoğlu (gazeteci), İbrahim Kalın (Başbakan Baş Danışmanı), Mustafa Karaalioğlu (gazeteci), Mithat Sancar (öğretim üyesi), Ruşen Çakır (gazeteci), Fehmi Koru (gazeteci), Mümtazer Türköne (gazeteci), İhsan Dağı (öğretim üyesi), Zühtü Arslan (Polis Akademisi Başkanı)… Aslında şaka gibi bir durum bu… Devlet çatısı altında bir istişare toplantısı, devletin İçişleri Bakanı'nın katılımı, Polis Akademisi Başkanı'nın girişimiyle yapılan bir toplantı “anayasaya aykırılık” iddiasıyla, üstelik vahimi, “basına kapalı ve basına yansımamış bölümde söylenmiş sözler” nedeniyle soruşturmaya uğruyor. Bir dönemlerin otoriter sistemlerinin polis devleti uygulamalarını andıran bu tür işler günümüzde ancak filmlere konu oluyor. Bunun bir adım ötesi, akıldan geçirilen fikirlere tahmin üzerine ya da anlatılan rüyalara soruşturma açılmasıdır. Bu girişim elbet bir yere varmayacaktır. Elbet bu traji-komik durum “direnç politikaları”nın içine düştüğü aczi göstermektedir. Ancak yine de bir sorun var. Sorun “yargı”dır, daha doğrusu sorunun adı “yargı”dır. Hukuk devletlerinde yargıdan, yargıçtan, savcıdan beklenen, “özgürlüklerin özünü zedelemeyecek” yorumlardan yola çıkmaları, “sorun çıkarmak” yerine “sorun çözmeleri”dir. 597567 ‘Futbol diplomasisi barışmayı kesinleştirdi’ ‘Futbol diplomasisi barışmayı kesinleştirdi’ Zürih’te protokollerin imzalanmasından dört gün sonra ile milli takımları arasında ’da oynanan maçta iki ülke cumhurbaşkanının buluşması yabancı basında yankı buldu Dünya basınının, “Futbol sahasında “Düşmanlığa son veren vuruş”, “Eski düşmanlar futbolda birleşti” ve “Futbol diplomasisi, barışmayı kesinleştirdi” gibi yorumlar yaptığı haberlerden bazıları şöyle: FINANCIAL TIMES: “FUTBOL SAHASINDA DİPLOMASİ” “’de futbol sahasında diplomasi. Eski Osmanlı başkenti ’da futbol taraftarlarına, bir düşmanlığa son verme istediğinin göstergesi olarak en iyi Türk ev sahipliğini sergileme talimatı verildi.” TIMES: “DÜŞMANLIĞA SON VEREN VURUŞ” “Futbol, ile Türkiye arasındaki düşmanlığa son veren vuruşu yaptı. İki ülkenin hükümetleri arasındaki görüşmeler 2005 yılında başladı ama ulusal tartışmayı başlatan Türk Cumhurbaşkanı ’ün geçen yıl ’daki bir maça katılması oldu.” LIBERATİON: “SPOR DİPLOMASİSİNE DÖNÜŞ” “Türkiye ve Ermenistan: ‘Spor diplomasisi’ne dönüş. Türk- anlaşmalarının imzalanmasından dört gün sonra iki ülke milli takımları, çok siyasi bir buluşmada karşı karşıya geldi.” INDEPENDENT: “İKİ ESKİ DÜŞMAN FUTBOL MAÇINDA BİRLEŞTİ” “Tarih yaparken: İki eski düşman futbol maçında birleşti. Türk ve Ermeni liderleri, ilişkileri yeniden tesis etmekten sonra birlik gösterisini yaptı.” EL PAIS: “İMZADAN DÖRT GÜN SONRA MAÇ SEYRETTİLER” “Futbol diplomasisi, Türkler ile Ermeniler arasındaki barışmayı kesinleştirdi. İki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesine ilişkin anlaşmaların imzalanmasından dört gün sonra Türkiye ve Ermenistan Cumhurbaşkanları, kayda değer olaylar olmadan sona eren iki arasındaki maçı seyrettiler.” “ERMENİSTAN MARŞI YUHALANDI” “Bursa’da Türkiye-Ermenistan maçının başlangıcında Ermenistan marşı bol bol yuhalandı. Sunucunun çağrılarına karşın barış işareti olarak güvercinler uçurulurken, Türk izleyicileri Ermenistan ulusal marşını gürültü ile yuhaladılar. Bu futbol maçı, Zürih’te barışma anlaşmalarının imzalanmasından dört gün sonra iki ülke için çok sembolik bir olay idi.” 597867 Beykoz'da vahşi cinayet 'da cinayet ’da, kişi, kendilerine ettikleri iddiasıyla uyruklu bir kişiyi vahşice öldürdü. ’da, kişi, kendilerine ettikleri iddiasıyla uyruklu bir kişiyi kafasından kurşunlayarak öldürdükten sonra zincir ile kaynak makinesine bağlayarak denize attı. Paşabahçe’de geçen Cuma günü Natülüs isimli teknede alan bir grup ile teknelerde çalışan Türkmenistanlı arasında küfür yüzünden tartışma çıktı. Efdal (23) ile arkadaşı tekneye aldıkları Cuma takma isimli kişinin kafasına tabancayla ateş etti. Beş arkadaş cesetten kurtulmak için tekneyle ’na açıldı. Cinayetten bir hafta sonra, olaya karışan şahıslardan biri, çektiği vicdan azabından kurtulmak için polise giderek olayı ihbar etti. Polis Efdal S. ile arkadaşlarını gözaltına aldı. Şüphelilerin vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda Paşabahçe açıklarında Cuma'nın cesedi arandı. Deniz polisi, şüphelilerin gösterdiği yerde yaptığı aramada robot kamera da kullandı. Ancak rüzgarın etkisiyle meydana gelen akıntılı yüzünden görüş azalınca arama çalışmalarına öğlen saatlerinde son verildi. Şüphelilerin sorgusu ise sürüyor. arama çalışmalarına önümüzdeki günlerde devam edilecek. 599021 Gediz Belediyesi'nden Mobil Tahsilât yeniliği Gediz Belediyesi'nden Mobil Tahsilât yeniliği Yenilikleri ile her zaman lider ve örnek alınan belediye haline gelen Gediz Belediyesinden bir yenilik daha vatandaşların hizmetine sunuldu. YENİ ŞAFAK GEDİZ "Mobil Tahsilât" adı verilen uygulama ile vatandaşlar belediye ve birimlerindeki ödemelerini kredi kartları ile yapabilecekler. Günümüzde yaygın halde kullanılan, nakit taşıma ihtiyacını gideren kredi kartı ile tahsilât noktasında yürütülen çalışmaların tamamlanarak halkın hizmetine sunulduğunu belirten Gediz Belediye Başkanı Dr. Mehmed Ali Saraoğlu, "Kredi kartı ile faturaların ödenmesi noktasında başladığımız uygulamayla halkımıza yeni bir kolaylık daha sağlıyoruz" dedi. Başkan Saraoğlu, "Yaygın olarak kullanılan ve herkesçe değişik nedenlerle tercih edilen kredi kartı ile ödeme noktasında çağdaş bir uygulama gerçekleştirmek için başladığımız çalışmalarımızı tamamladık. Belediyemiz birimlerinde başta su ücretleri olmak üzere Ilıca ve Muratdağı Termal Turizm Merkezlerimiz ve Pazaryerinde her türlü ödeme işlemlerinde kredi kartı ile fatura ödeme kolaylığı sağlayacaktır. "Mobil Tahsilât" adını verdiğimiz uygulama, tahsilâtlar noktasında birçok vatandaşımız tarafından da uygulanan otomatik ödeme talimatı yanında yer alacak ve birçok vatandaşımız tarafından memnuniyetle karşılanacaktır" diye konuştu. 598861 Bank of America milyar dolar zarar etti 'li üçüncü çeyrekte beklentilerin üzerinde zarar etti. 'nin ikinci büyük bankası Temmuz-Eylül döneminde milyar (hisse başına 0,26 zarar ettiğini açıkladı. Söz konusu çeyrekte hisse başına 0,21 zarar etmesi beklenen banka, geçen yıl aynı dönemde 1,2 milyar kar etmişti. Bankanın üçüncü çeyrekte gelirleri ise 24,6 milyar oldu. 'nın Üst Yöneticisi Kenneth Lewis, kredi kartlarıyla ilgili batık kredilerdeki düzelmeye gönderme yaparak, "erken gelen olumlu işaretlerin cesaret verici" olduğunu söyledi. 'de daha önce Goldman Sachs bankası üçüncü çeyrekte 3,19 milyar Citigroup 101 milyon ve ise 3,6 milyar kar açıklamıştı. Bu arada üçüncü çeyrekte karı geçen yıl aynı döneme göre büyük oranda geriledi. (GE), finans kolunun ekonomideki gerilemeden önemli oranda etkilendiği için bu yıl Temmuz-Eylül döneminde karının geçen yıl aynı döneme göre yüzde 44 azalarak 2,5 milyar (hisse başına 0,22 kar ettiğini açıkladı. Şirketin, geçen yıl aynı çeyrekte karı 4,5 milyar olmuştu. Şirketin geçen yıl üçüncü çeyrekte 47,2 milyar olan gelirleri ise bu yıl aynı çeyrekte yüzde 20 azalarak 37,8 milyar oldu. Medyadan ağır sanayiye kadar birçok alanda faaliyet gösteren ve ekonomisinin sağlığının barometresi olarak görülen GE'nin Üst Yöneticisi (CEO) Jeff Immelt, "Sanayide düşük büyüme ortamında iyi performans göstermeyi sürdürüyoruz ve bilançomuzu güçlü nakitle güçlendirdik" dedi. 597894 Başbakan kamera şartına karşı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bir araya gelmesindeki kamera şartına ilişkin olarak, "Kamerayla görüşmem" dedi. Özel kaleminin bugün CHP'yi arayacağını belirten Erdoğan, görüşmenin kamerasız olması durumunda gerçekleşeceğini ifade etti. BAYKAL İLE GÖRÜŞME Başbakan Erdoğan, 'a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından Türkiye'ye dönüş yolunda uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtladı. CNN TÜRK Haber Koordinatörü Yavuz Oğhan'ın aktardığına göre, Erdoğan Baykal ile görüşmesindeki 'kamera' şartına karşı. Başbakanlık Özel Kalem bugün CHP'yi arayacak; görüşme kamerasız olursa gerçekleşecek. 'DEN DAVET Başbakan Erdoğan, Başkanı Barack Obama'nın 29 Ekim tarihinde çalışma ziyareti için kendisini 'ye davet ettiğini, tarihin kesinleşmesinden sonra 'ye gideceğini bildirdi. KUZEY IRAK'TA YENİ YÖNETİM Başbakan, Kuzey 'ın da terörle mücadele yaklaşımından da memnun olduğunu belirtti. 'DEN KARARI Başbakan Erdoğan, 'nin 'ya karşı attığı adımın da önemli olduğunu söyledi. İÇ POLİTİKADA ÜSLUP İç politika da kullandığı üsluba da değinen Erdoğan, "Ben hakaret etmiyorum, sadece dinliyorum. Benden seviyesiz bir üslup duymadınız. Ben kişilik haklarına hakaret etmem" dedi. DETAYLAR... 'Kamera' şartı Demokratik açılım sürecini, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşmesinin ardından TBMM'ye getireceklerini kaydeden Erdoğan, "Sayın Baykal ile telefon görüşmesi olacak mı yoksa olmadan gidecek misiniz" sorusu üzerine "Ben tabii Sayın Baykal'a gideceğim de yani böyle elimde veya elinde kameralarla birilerinin oraya gelmesi diye bir düşüncem yok. Böyle bir şey beklemiyorum. Böyle bir şeye de bizim kalkıp da müsaade etmemiz mümkün değil. Yani ben kendilerine arzu ettiği şekilde özel kalemimle gerekli cevabı bugün verdiririm. Kendileri eğer bu şekilde kabul ederlerse, eyvallah. Kamerasız" dedi. "Kendilerinin üzerinden maalesef yapılan açıklamaları var. Ben bunları yapmak istemiyorum. Ben üzerinden Sayın Baykal'a cevap vermem, vermeyeceğim" diyen Başbakan, "Onun için kendim görüşmeyi arzu ettim, ama kendileri böyle bir görüşmeyi arzu etmediklerini bir yazılı açıklamayla bildirmişler. Dolayısıyla özel kalemim özel kalemlerini arar, durumu kendilerine bugün vereceğim talimat istikametinde bildirir, onlar da şekilde kabul ederlerse biz de görüşmeyi gerçekleştiririz. İşin usulünü kabul ederse görüşeceğim. Sadece kamerasız değil, bir şeyler daha var..." diye konuştu. Siyasetteki üslup Başbakan Erdoğan, "siyasetteki olumsuz üsluptan bir rahatsızlık duyuyor musunuz? Bunu çözmek için bir gayretiniz olacak mı" sorusuna da, "biz sadece dinliyoruz, ama siz benden bugüne kadar böyle bir üslup gördünüz mü? Gördüyseniz onu söyleyin" yanıtını verdi. Soruyu soran gazetecinin 'bazen kızıyorsunuz" demesi üzerine de Erdoğan,  "Tabii şimdi kızmak başka bir şey, ama şekilde seviyesiz bir üslup kullanmak başka bir şey. Benden böyle bir şey duydunuz mu? Böyle bir hakaret duydunuz mu? Onu söyleyin. Varsa böyle bir şey ben hemen sözümü geri alırım. Özür de dilerim böyle bir şey varsa. Ama benden böyle bir üslubu görmeyeceksiniz, duymayacaksınız. Ben cevabı verdiğim zaman sadece ifadelerine, söylediklerine cevap veririm. Ondan da kaçınmaya çalışıyorum mümkün olduğunca, bazen de dayanamadığım zaman veriyorum. Kalkıp da kişilikleri üzerinde asla ifadeler kullanmam. Açtığım davalar da hep kişiliklere yönelik hakaretlerden dolayı" dedi. Sınırötesi operasyon Başbakan Erdoğan, sınır ötesi operasyon tezkeresi ile ilgili bir soruya, "sınır ötesi operasyon uluslararası hukuktan aldığımız haktır. Bu hakkımızı da kullanırız. Bugüne kadar kullandık, bundan sonra da kullanacağız" yanıtını verdi. Erdoğan, bir soru üzerine, Başkanı Barack Obama'nın 29 Ekim tarihi için kendisini 'ye çalışma ziyaretine davet ettiğini bildirdi. Erdoğan, "davet bugün geldi. 'Alternatif tarihler incelensin' dedim. 'Çalışılsın, ondan sonra kesinleştirelim' dedik. Ona göre karar vereceğiz. 29 Ekimde karar kılarsak 'dan 'ye gideceğiz" diye konuştu. ziyareti Erdoğan, "doğrusu bizim için dolu dolu bir ziyaret oldu. Gezinin en önemli yanı, şu ana kadar aynı anda 48 maddeyi içeren bir anlaşma olmamıştı. Birçok alanda anlaşma imzaladık" dedi. Erbil'e konsolosluk açmayı planladıklarını belirten Başbakan Erdoğan, önümüzdeki günlerde bakanlardan ve iş adamlarından oluşan heyetin Kuzey 'a gedeceğini bildirdi. Erdoğan, bu adımın terörle mücadelede yeni bir sürecin başlamasına vesile olacağını da dile getirdi. 'taki resmi temaslarında farklı bir tespiti olduğunu kaydeden Erdoğan, "hiç tespit yaptınız mı ne kadar dul bayan var' diye sordum. Verdikleri rakam çok ilginçti; milyon kişinin üzerinde bir rakam. Böyle bir rakam ortada varsa bu bir sosyolojik facia. Biz bu noktada bilimsel konuda çalışma yapabiliriz, katkıda bulunabiliriz, yardım edebiliriz;. ortak çalışma içine girilebilir" dedi. Başbakan Erdoğan, 'la imzalanan güvenlik anlaşması ile ilgili sorulan bir soruya, "Uluslararası hukuk çerçevesinde iki ülkenin toprak bütünlüğüne saygılı olmak suretiyle terörle mücadelede ortak tavrı içeriyor. Aslında bizim daha önce yaptığımızın anlaşma boyutuna getirilmesi" yanıtını verdi 'nin kararı  Erdoğan, 'nin, terör örgütü 'nın lider kadrosundaki kişiyi kaçakçısı ilan etmesi ve mal varlıklarını dondurması konusunda sorulan soruyu da, "Son gelişmelerde 'nin takındığı tavır önemli. tane liderin mali kaynaklarının dondurulması, mali kaynaklarının deşifre edilmesi çok çok önemli bir gelişme. Biz onlara bu işte 'bunlar şebekesidir aynı zamanda. İnsan kaçakçısıdır' dediğimizde pek inanmıyorlardı. Şimdi artık bunun oradan geldiğini, kaynaklandığını da böylece kabullenmiş oldular" yanıtını verdi. Erdoğan, 'ın kuzeyindeki kamplar konusundaki bir soru üzerine de, "Sayın Talabani'nin Mahmur kampı ile ilgili yaptığı açıklama çok olumlu bir açıklama. Mahmur Kampı'nda yaşayanlarla ilgili yaklaşım tarzı çok çok önemli ama detayına girmeyeceğim. Teröristler teslim olmaları halinde müracaat ederler ve savcılar, orada (TCK) 221. madde açıktır. Dolayısıyla 14 kişi müracaat etti, 12'si tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Yani bu noktada orada nasıl böyle bir şey olduysa gelecek olanlarla ilgili olarak da her zaman için bu tür uygulamalar olabilir. Bunlar sürpriz olmasın; ki, Mahmur Kampı'nda istisnaları şöyle bir tarafa bırakacak olursanız zaten suça falan karışmış olan insanlar değil, suça teşvik edilen insanlar. Yani bize şu ana kadar gelen bilgiler böyle. Yani oradan dağa çıkarma gayretleri, hamleleri var. Burada da yapılması gereken tabii birinci olarak dağa çıkmayı engellemek. İkincisi, dağdan inmeyi teşvik etmek" dedi. İlerleme raporu Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği İlerleme Raporu'na ilişkin bir soruyu yanıtlarken de, "İlerleme Raporu, bizim iktidara geldiğimizden bu yana bence en ideal olan ilerleme raporu. Bana göre çok iyi düşünülmüş; çok iyi, yerinde incelenmiş bir ilerleme raporu olarak görüyorum" dedi. 598761 ‘Buzdağını hohlaya hohlaya eritiyoruz’ ‘Buzdağını hohlaya hohlaya eritiyoruz’ Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ı otelin kapısında karşılayan Cumhurbaşkanı Gül, maçı da konuk cumhurbaşkanı ile yan yana izledi.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Cumhurbaşkanı Gül milli maçın ardından verilen resepsiyonda, ilişkileri için işte bu ifadeleri kullandı. lider Sarkisyan ise İki taraf da büyük iş yapıyor” dedi Cumhurbaşkanı milli maçının ardından Ermenistan Cumhurbaşkanı onuruna resepsiyon verdi. İki cumhurbaşkanı, ’ndan Cumhurbaşkanı Gül’ün makam aracıyla Almira Otel’e geldi. Gazeteciler, resepsiyonda iki Cumhurbaşkanı’ndan maçın sonucunu değerlendirmelerini istedi. Gül ve Sarkisyan, skor üzerinde durmayarak, sadece ‘iyi bir maç oldu’ demekle yetindi.  ’ya övgü Resepsiyonda Cumhurbaşkanı Gül’e ’daki barış konusunda Rusya’nın rolünü sorduk. Gül, Rusya’nın çalışmalarından övgüyle bahsederek şunları söyledi: “Rusya Kafkasya’daki sorunların yapıcı bir şekilde çözülmesi için çok gayret sarf ediyor. Bu sürecin ilerlemesinde Rusya’nın bundan sonra da katkılarının olacağına inanıyorum. Artık dünyadaki değişmeleri herkesin görmesi gerekir. Bakın Rusya problemler çözülsün diye çalışıyor. Bizim Rusya ile ilişkilerimiz de gayet iyidir.” Erimeye başladı... “Ermenistan’la ilişkiler ve meselesinin çözümü süratle gelişir mi?” diye sorduğumuzda Gül şu cevabı verdi: “Siz neden bahsediyorsunuz. Yüz yıldır birikmiş sorunları çözmeye çalışıyoruz. Buzdağını hohlaya hohlaya eritmeye çalışıyoruz. Erimeye başladı da... Ama tabii sabır gerekir, sebat gerekir, dikkat gerekir.” Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Türk- ilişkileri sorulduğunda, “İki taraf da büyük bir iş yaptı” dedi. “Türkiye’ye gelmemeniz için üzerinizde çok baskı oldu mu?” diye sorulunca Sarkisyan, “Bütün görüşleri dikkate alıyoruz. Ama kendi işimizi yapıyoruz”  diye cevap verdi. “Yolun ne kadarı alındı” dediğimde Sarkisyan, “Sadece gayret ediyoruz” diye konuştu. Gül’e, “Yüz metrelik yolun ne kadarı alındı?” diye sorulduğunda ise şu cevabı verdi:  “İki sene öncesine bakarak geldiğimiz yolu düşünün. Ne kadar yol aldığımızı görürsünüz” Gül, “Türk-Ermeni ilişkilerindeki gelişme geri dönülmez bir sürece girdi mi?” sorusuna ise, “Hep beraber çalışıyoruz” cevabını verdi. “Sarkisyan’a Karabağ sorunu konusunda birşey diyecek misiniz?” diye sorulduğunda, aynen şu cevabı verdi: “Bizde daha önemli konular var. Mesela Türk -Ermeni ilişkileri.” Sarkisyan, “‘Cumhurbaşkanı Gül tarih yapıyoruz’ dedi. Katılıyor musunuz?” sorusuna da “Katılıyorum, tarih yapıyoruz” karşılığını verdi. Gül: ‘Tarih yazmıyoruz tarihi yapıyoruz’ ’daki maç için dün önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Bursa’ya geldi. Saat 16.25’te Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın uçağı indi.  Sarkisyan’ı, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Bursa Valisi Şahabettin Harput karşıladı. Halk oyunları ekibinin oyununu izleyen Sarkisyan, güvenlik önlemleri altında Bursa’ya hareket etti. Güvenlik amacıyla frekans engelleyici cıhazları kullanıldı. Sarkisyan, Ermenistan Milli Takımı’nı, kamp yaptığı otelde ziyaret etti. Heyetler arası görüşmelerde  Gül, “çok önemli bir gelişme” olarak nitelenen süreç için “tarih yazmıyoruz, tarihi yapıyoruz” ifadesini kullandı.Ermenistan’daki muhalefet partileri, Sarkisyan’ın ziyaretini sert bir dille eleştirdi. Ermeni Ulusal Kongresi’nden Levon Zurabyan, Sarkisyan’ın, Türkiye ile anlaşmaya vararak Ermenistan’ın iddialarını uluslararası alanda kabul ettirme çabalarına ihanet ettiğini söyledi. 598301 Pakistan Yine Kan Gölü Pakistan Yine Kan Gölü Pakistan'da ordu Taliban'a operasyonlarını sıklaştırırken örgüt ise kanlı saldırılarla karşılık veriyor. Yayına Giriş: 16.10.2009 11:17:44 Güncelleme: 16.10.2009 11:18:59 Dün (15.10.2009) yaklaşık 40 kişinin öldüğü saldırıların ardından bugün (16.10.2009) düzenlenen bombalı saldırıda 11 kişi öldü. Ülkenin kuzeybatısındaki Peşaver'de bir polis karakolunun hedef alındığı saldırıda, çok sayıda kişi de yaralandı. Amerika Birleşik Devletleri'nin yoğun baskısı altında bulunan Pakistan yönetimi, Taliban militanının etkili olduğu Güney Veziristan'a yönelik büyük bir harekat başlatmaya hazırlanıyor. Bunun için bölgeye 28 bin asker yığan Pakistan, kara harekatı öncesinde Taliban mevzilerini havadan vuruyor. Pakistan ordusunun son bombardımanlarında 27 militan öldü. 598920 2. Ergenekon'da 'reddi hakim' talebine ret Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu bazı tutuklu sanıkların tarihli duruşmada yaptıkları ''reddi hakim'' talebi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ''Ergenekon'' davasına bakmayan heyetince değerlendirildi. Mahkeme heyeti, ''reddi hakim'' talebinin reddine karar verdi.     İkinci ''Ergenekon'' davasının bazı tutuklu sanıkları ve avukatları, ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılar ile davayı yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün ve kıdemli üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin katıldığı bir iftar yemeğindeki fotoğrafların basına yansıdığına dikkat çekmişti. Bazı sanıklar da hakimlerin çekilmesi ve heyetin reddine ilişkin taleplerde bulunmuşlardı. 597406 Meteorolojiden yağmur uyarısı Çağlar, yaptığı açıklamada, bugün rüzgarın (Lodos) Marmara ve Ege bölgelerinde yağış anında güneybatı yönlerden saatte 40-50 kilometre hızla kuvvetli olarak esmesinin beklendiğini ifade etti. Bugün sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışların, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul'un Avrupa yakası, Çanakkale, İzmir, Aydın ile Balıkesir'in Edremit ve Burhaniye ilçelerinde kuvvetli olacağını tahmin ettiklerini vurgulayan Çağlar, şöyle konuştu: "Cumartesi günü İstanbul il geneli, İzmir, Çanakkale ve Bursa çevrelerinde görülecek yağışların orta yer yer kuvvetli olacağı tahmin ediliyor. Hava sıcaklığı, bugün Marmara, Karadeniz ve Ege bölgelerinde 3-5 derece artacak, Cumartesi günü Marmara ve Ege'de, Pazar günü Karadeniz ile İç Anadolu bölgelerinde ile derece azalacak." Kuvvetli sağanak ve lodosun oluşturacağı sel, su baskını, taşkın, yıldırım düşmesi, ağaç ve direklerin devrilmesi, baca gazı zehirlemesi, ulaşımda aksamalar gibi olumsuz şartlara karşı vatandaşların ve ilgililerin tedbirli olmaları istendi. 598068 Domuz gribine karşı Japon usulü selamlaşma... Kasapoğlu, domuz gribinin, mevsimsel gribe göre "öldürme oranının" düşük olmasına rağmen çok yüksek hızla yayıldığını, bu açıdan risk oluşturduğunu ifade etti. Gribin bir üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunu, hapşırma ve aksırma ile etrafa yayılan damlacıklarla bulaştığını anlatan Kasapoğlu, kişilerin tokalaşma, öpüşme, kucaklaşma ile bu hastalığı birbirlerine bulaştırdıklarını belirtti. Gripte kişisel tedbirlerin çok önemli olduğunun altını çizen Kasapoğlu, "Kişiler el hijyenine çok önem vermeli, çok sık tekrarlamalı. Ellerimizi özellikle sıvı sabunla yıkamalıyız. Hapşırıkta, aksırıkta tek kullanımlık mendiller kullanmalıyız ya da ağzımızı kolumuzla kapatmalıyız. Kişisel eşyalarımızı; havlu, çatal, tabak, çarşaf gibi, başkaları ile paylaşmamalıyız" dedi. Kasapoğlu, "Japonlarda özellikle selamlama dediğimiz seremonide kesinlikle tokalaşma ve kucaklaşma yok. Tokalaşma ve öpüşme gripte bulaşıcılığın hızlı seyretmesine yol açan iki hareket. Biz mevsimsel gribin ve domuz gribinin de artabileceğini ya da ülkemizde olabileceğini düşünürsek bu iki hareketi, tokalaşma ve kucaklaşmayı bugünlerde yapmasak daha iyi olur diyebilirim" diye konuştu. Nezle ve grip birbirinden ayrılmalı olduğu kaygısıyla, basit soğuk algınlığı olan hastaların bile polikliniklere akın edip etmeyeceği olasılığını da değerlendiren Kasapoğlu, bununla ilgili Samsun'da gerekli tedbirleri aldıklarını söyledi. Olası bir salgına karşı hazırlıklarının ve planlarının tamam olduğunu belirten Kasapoğlu, polikliniklerde gereksiz yığılmaları önlemek için vatandaşlara "nezle ile gribin" ayrımını anlatacaklarını vurguladı. Grip ve nezlenin birbirine karıştırılmaması gerektiğini, nezlenin hafif semptomlarla atlatılabilen bir üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunu ifade eden Kasapoğlu, "Gripte kişiler özellikle 1-7 gün arasında semptom vermektedir. Biz Sağlık İl Müdürlüğü olarak kamuoyuna özellikle griple nezleyi anlatmak istiyoruz. Çünkü bugün grip ve nezle birbirinden çok farklı iki rahatsızlık. İkisi de üst solunum yolu enfeksiyonu. Gripte kişilerde iş gücü kaybı gerçekleşir ve kişiler özellikle ateş ve kas, eklem ağrısından şikayet ederler. Nezle hafif semptomlarla seyreder ve nezleli insanlar işlerine de devam ederler" dedi. Kasapoğlu, grip tedavisinin mevsimsel gripte ve domuz gribinde antiviral ilaçlarla yapıldığını belirterek, mevsimsel grip için bugünlerde grip aşısı yapılmasını önerdi. 597672 Bilgisayar ve test yöntemi okumayı unutturuyor Ezbere dayalı sistemle bilgili bir nesil yetişmesinin mümkün olmadığını söyleyen Özbalcı, liselerde klasik sınav sistemine geçilmesini önerdi. 597845 Şişli'de kumar operasyonu: 38 gözaltı Zanlılar, Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürülerek haklarında Kabahatler Kanunu'na göre işlem yapıldı. Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak ve Kumar Büro Amirliği ekipleri, Şişli Huzur Mahallesi Fatih Caddesi 67 numaralı binada kumar oynatıldığı iddiası ile baskın düzenledi. Yapılan operasyonda kumar oynadığı ve oynattığı iddiasıyla 13'ü kadın 38 kişi gözaltına alındı. Baskın yapılan adreste yapılan araştırmada rulet, black jack masası, çok sayıda oyun pulu ve oyun kağıdı ele geçirildi. Polis minibüsüne bindirilen zanlılar, yüzlerini giysileriyle saklamaya çalıştı. Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürülen zanlılar hakkında Kabahatler Kanunu'na göre işlem yapıdığı bildirildi. Polis, aynı adrese daha önce de birçok kez kumar baskını yaptı. 597984 Paris: "Afganistan'a tek asker bile yollamayız" ve 'da yeni strateji belirlemeye çalışırken, 'a tek bir asker daha göndermeyeceğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy,  ülkesinin 'a başka asker göndermeyeceğini söyledi. Sarkozy, "savaşı kendi ülkeleri söz konusu olduğu için en iyi Afgan askerlerinin kazanacağını" söyledi. 'ın güveyindeki güçlerinin komutanı ise militanlara daha iyi karşılık verebilmek için 10-15 bin askere daha ihtiyaçları olduğunu söyledi. Öte yandan için yeni bir strateji belirlemeye çalışan Başkanı Barack Obama, 'ı da unutmuyor. Obama, 'a 7.5 milyar dolarlık yardım paketi sağlanmasını içeren yasayı imzaladı. Paket, 'a yıl boyunca ekonomik ve sosyal projelerde kullanılmak üzere yılda 1.5 milyar dolarlık yardım yapılmasını öngörüyor. Obama, 'a yardım yasasını imzalarken, ordusu da ülkenin kuzeybatısında bulunan mevzilerine düzenlediği operasyonlarda 27 militanı öldürdüğünü açıkladı. Afgan seçimleri Bu arada 'deki Büyükelçisi Said Tayyip Cevat, seçim usulsüzlükleri yapıldığı söylenen ülkesinde başkanlık seçiminin ikinci turunun "muhtemel" olduğunu söyledi. Amerikan Barış Enstitüsü'nde konuşan büyükelçi, "İkinci tur muhtemel gözüküyor" dedi. Seçim yetkililerinden bu konuda özel bilgi almadığını da belirten büyükelçi, "İkinci tur seçim yapılacaksa, herkesin sıkı çalışması gerekecek" dedi. Başkanlık seçiminin 20 Ağustos'ta yapılan ilk turunun sonuçları resmen açıklanmadı. Kısmi sonuçlara göre, Devlet Başkanı Hamit Karzai oyların yüzde 54,6'sını aldı. Muhalifler ve gözlemciler ise, seçimde Karzai lehinde hile yapıldığını iddia ediyor. 598109 Raporlu 'döner sermaye' vurgunu! Buna son örnek Kırıkkale Sulakyurt Devlet Hastanesi'nde yaşandı. Sağlık Bakanlığı müfettişi geçen yıl hastaneye giden 140 hastaya kesilen faturaları inceledi. Bu hastaların 70'ine doktorlar tarafından hayali tedaviler yapılıp Sosyal Güvenlik Kurumu'na yaklaşık 11 bin lira fatura edildiği tespit edildi. Hastanenin yaptığı usulsüzlük müfettiş raporuna, "Hastalar için yapılan tetkik, tahlil, görüntüleme, müdahalelerde hastane döner sermayesini şişirmeye yönelik orantısızlıklar ve gereksizlikler bulunduğu tespit edildi." ifadesiyle yansıdı. Döner sermaye doktorlar tarafından suistimal ediliyor. Hastalar üzerinden daha fazla para kazanmak isteyen bazı doktorlar yapmadıkları muayeneyi devlete fatura ediyor. yılda 22,6 milyar lira artan sağlık giderlerinde hastane döner sermaye sisteminin de payı olduğu müfettiş raporuyla kanıtlandı. Sadece bir hastanede 140 hastaya yönelik incelemelerde 10 bin 782 lira 'şişirme' tespit edildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 22 Temmuz 2008 tarihli talimatıyla Kırıkkale Sulakyurt Devlet Hastanesi'ne yönelik müfettiş denetiminde gereksiz tedaviler yapıldığı belirlendi. Sağlık Bakanlığı müfettişi Eray Kaplan tarafından hazırlanan raporda yapılan usulsüzlükler tek tek anlatıldı. Hastanede görevli Dr. S. Ç., Dr. C. Ş., Dr. U. Ç.'nin yaptığı belirlenen döner sermayeyi şişirmeye dönük işlemler Ankara Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde oluşturulan doktorluk bilirkişi heyeti tarafından teyit edildi. Rapordaki faturalara göre hastalara gereksiz yere tahliller yapılmış. Bir hasta aynı gün içinde iki kere acilde tedavi edilmiş. Başka bir hasta ise aynı gün iki kez mide rahatsızlığı için iç hastalıkları servisinde yatırılmış. İlgili kurumlara gönderilen müfettiş raporunda doktorların daha çok para kazanmak için döner sermayeyi yükselttikleri ifade edildi. Raporda hastayı tedaviye yönelik işlemler yapılmadığı belirtildi. Usulsüzlüğü Sağlık Bakanlığı müfettişi şöyle anlattı: "140 hastadan 70 adedinde döner sermayeyi şişirmeye yönelik uyumsuzluklar tespitinde üç parasal yön bulunmaktadır. Hastane döner sermayesinin haksız olarak yükseltilmesi, döner sermaye girişimsel işlem puan hesabında ve dolayısıyla doktorlar arasında yapılan döner sermaye dağıtımında haksız kazanç, tıbbi olarak uygunsuz işlemlerin Sosyal Güvenlik Kurumu'na fatura edilmesi." BAŞHEKİM: ÜNİVERSİTEDE DOKTORLARI BEN YETİŞTİRMEDİM Döner sermayeyi şişirerek maaşlarını yükselten doktorları açığa çıkaran raporun netice ve kanaat bölümünde hekimlere suç duyurusu yer alıyor. Doktorların kaç hasta üzerinde ne kadar yolsuzluk yaptığı rakamlarla yer alıyor. Hastane başhekimi ise hastalar üzerinden doktorun usulsüz işlemler yapmasını denetlemediği gerekçesiyle suçlanıyor. Başhekim A.C.A.'nin raporda yer alan savunmasında denetim görevini yerine getirdiğini belirtiyor. Başhekimin savunması şöyle: "Diğer doktorların örneğin teşhis ve tetkik ve tedavi uyumsuzlukları konusunda bilgim yoktur. Zaten olması da zor. Üniversitede kişileri ben yetiştirmedim. Eğer doktorlar tarafından şişirme yaptılarsa bu benden habersiz kişisel bir durumdur. Herkes kendi yaptığından sorumludur." Sağlık Bakanlığı müfettişi Eray Kaplan'ın suç duyurusu raporunda yer alan başhekim, aile hekimliğine gönderilirken, diğer üç doktorun ikisi aynı hastanede biri de Kırıkkale'de aile hekimliği yapıyor. NE KADAR HASTA KADAR PARA Döner sermayede biriken para, 2004 yılına kadar doktorun ve sağlık personelinin bulunduğu konuma göre pay ediliyordu. Ocak 2004 tarihinden itibaren Türkiye genelinde başlayan yeni uygulamayla sağlık personeline hastalara verdikleri hizmete bağlı olarak aldıkları puanlarla döner sermayeden para kazanmaya başladı. Uygulamadan sonra uzman hekimler aldıkları çıplak maaşının katı katar döner sermaye kazancı elde etmeye başladı. Döner sermayeden alınan payı artırmak isteyen bazı doktorların daha çok hasta ve işlem yapmak için gereksiz muayene, tedavi hatta ameliyat yaptığı iddiaları sürekli basında yer aldı. (CİHAN) 2009-10-16 13:02:16 Görüldüğü üzere suistimal eden sadece özel sektör değildir. Çözüm açıktır. Suistimalleri denetleyecek etkin bir sistem kurulması ve tüm kurumların şeffaf olması. Suistimali bu kadar geç tesbit eden sisteme ne demeli??? Bir doktorun hasta maliyet ortalaması çıkarılsın ve ortalamanın üzerindeki ler araştırıldın. Bu kadar basit. suistimal sadece sağlık sektöründe de değildir. yılda milyonlarca hasta 1-2 milyar dolara tedavi edilirken bir patriot füzesi 9-10 milyar dolar. En büyük suistimal nerde olabilir? mehmet tayip 2009-10-16 12:54:38 Abartı fatura zaten hemen çiziliyor. En ufak eksik zaten hesaptan düşülüyor. Bi yanlışlık olunca zaten müfettişler görevlendiriliyor. Sistemi böyle kurarsan istismar zaten olur. Devlet ödeyemediği borç olunca kendi hastanelerine olan borcu zaten siliyor. Maaşlarının katı döner sermaye vermeyi (rutin oran değil en yüksek oran bu) muayenehane kapatma şartına zaten devlet bağladı. sağlık bakanı zaten poliklinik sayısının artışıyla övünüyor. Hükümet yanlısı olursan da olan olayı zaten tüm hekimlere maledersin necmi ali doğan 2009-10-16 11:51:31 hastaya yararlı olmadan ne kadar hızlı sürede çok hasta bakmaya doktorları bir sağlık politikası olarak mecbur edersen bu tür suistimaller heryerde olur, netekimde oluyor. Layıkıyla bir doktorun tüm gün bakacabileceği hasta sayısı maksimum 3o kişidir. 100 kişiyi doktorun önüne muayene et tedavi et diye koyarsan sonuç size 25 millyar lira bütçe artışı şeklinde geri döner, hastada bundan yarar görmeden devam eder gokhangur 2009-10-16 11:47:48 her hastayı bir müşteri gibi gösteren ve bunula övünen sağlık bakanımıza teşekkür ediyorum..dr net maaşın 1.280 bundan sonrası nekadar hasta bakarsan ne kadar tetkik yaparsan kadar artacak diyorlar.bunca yıl emek veren insana bu maaşı layık görüyorsan adam nasıl yoldan çıkmasın..... ae 2009-10-16 11:35:33 sorun sağlık olunca insan muhtaç gibi görülüyor ve doktorlar sanki karşısındaki hastaya hayat veriyormuş edasıyla hastayı hafife alıyorlar dinlemiyorlar ve en önemlisi hasta haliyle onlar için yolunmalık kaz oluyor yazıklar olsun kaz kasabı türk doktorlarına sizlerden nefret ediyorum Rabbim bu millete sağlık sıhhat versin de sizin elinize düşmeyelim cihan noyan 2009-10-16 11:18:28 Uyduruk bir hastanede uyduruk bir usulsüzlük nasıl çok değerli haber olmuş? Bunun çok daha büyüğü Araştırma hastanelerinde oluyor. Özel ve dokunulamaz hastaneler var. Yaptıkları çok yanlış amenna. Ama bulmuşlar üç tane garibanı sanki memleketteki sağlık sistemini onlar çöktürmüş. Topu topu 1-2 bin TL döner alabilmek için yapılmış bir şey. Adamlara para kazandır öyle maaş vereyim diyorsun. Hasta yoksa imkan yoksa nasıl para kazandıracak? Haliyle bu tür usulsüzlüklere sapma oluyor 598026 Burdur'da trafik kazası: ölü AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Burdur-Fethiye kara yolunun 15. kilometresinde vatandaşlar, yol kenarındaki tarlada 15 DE 251 plakalı motosiklet ile yanında ceset gördü. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine gelen polisin yaptığı araştırmada, bir aracın motosiklete arkadan çarptığı belirlendi. Kazadan sonra yaralanan kişinin birbirlerine yardım etmeye çalıştıkları, cep telefonlarının çarpmanın etkisiyle uzak bir noktaya düşmesi yüzünden yardım çağrısında bulunamadıkları ve bir süre sonra hayatlarını kaybettikleri anlaşıldı. Kazada ölenlerin kimlikleri henüz tespit edilemedi. Güvenlik güçleri, olay yerinden topladığı tampon kırıklarından yola çıkarak motosiklete çarpıp kaçan aracı belirlemeye çalışıyor. 597939 Küçük Sümeyye'deki kurşun yarasını farketmediler Küçük Sümeyye'deki kurşun yarasını farketmedilerHakan ÜZER İNEGÖL DHA 'nın İlçesi'nde göğsüne saplanan serseri kurşun ile yaralanan astım hastası ve zihinsel yaşındaki Sümeyye Yarış'a İnegöl Devlet Hastanesi'nde düşme sonucu tanısı konuldu. Doktorların akciğerindeki kurşunu röntgen lekesi olarak değerlendirdiği Sümeyye ile ilgili gerçek, ailesi tarafından götürüldüğü 'nde belli oldu. İnegöl Devlet Hastanesi başhekimliğinden olayın incelendiği belirtilirken, jandarma da küçük kızın yaralanmasına neden zanlının yakalanması için başlattı. Mahallesi'nde oturan Yarış Ailesi'nin kızları Sümeyye geçtiğimiz pazar günü semt pazarında tezgah açan babasının yanında bisiklete binerken birden yere yığıldı. Astım hastası olan zihinsel engelli Sümeyye Yarış, aynı gün İnegöl Devlet Hastanesi'nin Acil Servisi'ne kaldırıldı. Sırtında bulunan küçük yara, 'düşme sonucu' olduğu gerekçesiyle hemşire tarafından dikilen Sümeyye'ye bir de akciğer filmi çekildi. İddiaya göre, filmde görülen lekeyi, röntgenin lekesine bağlayan doktorlar Sümeyye Yarış'ı taburcu etti. Aynı gece acı içinde kıvranan Sümeyye Yarış'ı tekrar götürüldüğü İnegöl Devlet Hastanesi'nde kendisine ağrı kesici iğne yapılap bir kez daha evine gönderildi. Kızını bir gün sonra bu kez Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne götürdüğünü belirten Mehmet Yağcı, "Burada Astım Hastalığı konusunda uzman olan Prof. Dr. Naci Sapan'a muayene ettirdim. Prof. Dr. Sapan, çektirdiği filmde kızımın akciğerinde görülenin leke değil kurşun çekirdeği olduğunu, sırtındaki yaranın ise kurşunun giriş izi olduğunu tespit etti. Ayrıca kızımın birde kaburgası kırılmıştı. Rastgele atılan bir kurşun kızımın sırtına saplanmış olabilir. İşin bir diğer acı tarafı ise İnegöl Devlet Hastanesi'ndeki doktorların bunun farkında olmaması. hakkında dava açacağım" dedi. Mehmet Yağcı, evine gönderilen kızının astım hastası olması nedeniyle gerekli tahlillerinin yapılmasının ardından vücudundaki mermi çekirdeğinin önümüzdeki hafta ile alınacağını söyledi. Bu arada İnegöl Devlet Hastanesi Başhekimi Nizamettin Demirci'nin iddiayı incelediklerini görevini ihmal eden personel bulunursa bunlar hakkında idari işlem yapacağını söyledi. 598688 Alanya'da trafik kazası: ölü Alanya'da trafik kazası: ölü Antalya'nın Alanya ilçesindeki trafik kazasında kişi yanarak öldü. Alınan bilgiye göre, Gazipaşa'dan Alanya yönüne gitmekte olan Erkan Köksal'ın (23) kullandığı 07 ZE 983 plakalı otomobil, Kargıcak beldesi Karagedik mevkisinde, aşırı hız ve dikkatsizlik nedeniyle yoldan çıkarak yol kenarındaki içi boş su kanalına düştü. Kaza nedeniyle alev alan otomobilin sürücüsü, yanarak öldü. Su kanalından vinç yardımıyla çekilen otomobildeki Erhan Köksal'ın yanmış cesedi, itfaiye ve jandarmanın çabalarıyla araçtan çıkarıldı. Erkan Köksal'ın, Alanya'da bir barda garson olarak çalıştığı bildirildi. 597997 Piyasalarda neler oluyor? Piyasalarda neler oluyor? Merkez Bankası'nın dün açıkladığı faiz indirimi ve bugün zorunlu karşılıkların aşağı çekilmesinin ardından tahvil/bono piyasasında faizlerde düşüş hızı yavaş da olsa sürmesi bekleniyor. Merkez Bankası (TCMB) zorunlu karşılık oranını Türk parası yükümlülüklerde yüzde 6'dan yüzde 5'e indirdi. Bankacıların yaptıkları hesaplamalara göre TCMB'nin aldığı kararın yaklaşık milyar TL ek likidite getirmesi bekleniyor. Bankacıların hesaplamalarına göre sisteme gelecek ek likidite miktarı 2.8 milyar TL ile milyar arasında tahmin edilirken hesaplamalar çoğunlukla milyar lira civarında şekilleniyor. TCMB dün gerçekleştirdiği son toplantısında borçlanma faizini yüzde 7.25'ten yüzde 6.75'e, borç verme faizini ise yüzde 9.75'ten yüzde 9.25'e düşürdü. Merkez Bankası böylece son 12 toplantısında iktisadi faaliyetteki yavaşlamaya vurgu yaparak toplam 1000 baz puan indirim gerçekleştirmiş oldu. Bir bankanın tahvil/bono masası müdürü, "TCMB Veri ve gelişmelere bağlı olarak gelecek toplantıda faiz indirimlerinde yavaşlamanın gündeme alınabileceği belirtiliyor. Bu bence TCMB'nin bundan sonra 25 baz puan indirim yapacağım demek için kullanabileceği en açık yöntem olsa gerek. Tahvil/bono faizleri 10 baz puan civarı düşüşle açıldı burada ek likidite önlemlerinin de etkisi büyük. Bundan sonra piyasada aşağı yönlü işlemlerin hızı oldukça yavaşlayacaktır. Ancak indirim sürdüğü sürece bitmeyecektir" dedi. Tahvil/bono piyasasında Ağustos 2011 itfalı gösterge tahvilde TCMB'nin faizleri ve zorunlu karşılıkları indirmesinin ardından bu sabah tezgahüstü piyasada 10-15 baz puan düşüşle açıldı. Bankacılar düşüşte piyasa beklentisinin 50 baz puan olmasına karşın 25 baz puanlık beklentilerin de "azımsanamayacak sayıda" olmasına ve TCMB'nin açıkladığı ek likidite önlemlerine ve faiz indirimlerine devam sinyallerine bağladılar. Gösterge tahvilde dün son işlem yüzde 7.98 seviyesinden gerçekleşirken bu sabah tezgahüstü piyasada faiz yüzde 7.86/7.91 seviyelerindeydi. TCMB'nin dünkü açıklamasından bazı ayrıntılar ise şöyle: *Veri ve gelişmelere bağlı olarak gelecek toplantıda faiz indirimlerinde yavaşlamanın gündeme alınabileceği belirtilmiştir. *2008 Kasım'dan bu yana sürdürülen faiz indirimlerinin etkisi ve küresel risk algılamalarındaki iyileşmenin desteği ile kredi piyasasında olumlu gelişmeler gözlenmeye başlamıştır. *İstihdam verilerinde sınırlı bir iyileşme gözlenmekle birlikte bu durumun kalıcı olup olmayacağının izlenmesi gerekmektedir. DOLAR GÜNE 1.44 TL'DEN BAŞLADI İstanbul serbest piyasada dolar 1,4490, avro 2,1600 liradan güne başladı. Kapalıçarşı'da 1,4440 liradan alınan dolar 1,4490 liradan satılıyor. 2,1550 liradan alınan avronun satış fiyatı ise 2,1600 lira olarak belirlendi. Serbest piyasada dün kapanışta doların satış fiyatı 1,4480 lira, avronun satış fiyatı ise 2,1550 lira olmuştu. İMKB ARTIŞLA AÇILDI İMKB Bileşik Endeksi birinci seansta, dünkü ikinci seans kapanışına göre 249,09 puan artarak 51.266,96 puan seviyesinde açıldı. Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 0,49 oranında değer kazandı. 598578 Merkez'den ekonomiye milyarlık nefes Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tebliğine göre, zorunlu karşılık oranları, Türk parası yükümlülüklerde, yüzde 6'dan, yüzde 5'e, yabancı para yükümlülüklerinde de, yüzde 11'den, yüzde 9'a indirildi. Tebliğ, Ekim 2009 tarihli zorunlu karşılık cetvelinden geçerli olmak bugün itibarıyla yürürlüğe girdi. MB'den "zorunlu karşılık" açıklaması... Merkez Bankası'ndan yapılan yazılı açıklamada, bu oranların, likidite koşulları ve kredi piyasası gelişmelerinin izleyeceği seyre bağlı olarak gerekli görülmesi halinde, her iki yönde de tekrar ayarlanabileceği vurgulandı. Açıklamada, küresel piyasalarda yaşanan krizin etkisiyle bankacılık sektörünün yurtdışından fonlama imkanlarının daralması ve artan ihtiyatlılık nedenleriyle kredi arzının azaldığı, belirsizliklere ve yavaşlayan iktisadi faaliyete bağlı olarak kredi talebinin gerilediği, sonuç olarak kredi piyasasının küçüldüğü belirtildi. Ancak, para politikası oranlarında 2008 Kasım ayından beri devam eden indirimlerin son dönemde piyasa faizlerine daha fazla yansımaya başladığı ifade edilen açıklamada, Merkez Bankası'nın Türk parası ve döviz likiditesine ilişkin aldığı önlemler ile küresel piyasalarda risk algılamasındaki olumlu gelişmelerin desteğiyle, kredilerde sınırlı da olsa bir toparlanmanın gözlenmeye başlandığı kaydedildi. Açıklamada, şöyle denildi: "Bu dönemde aracılık maliyetlerini azaltmak ve piyasaya kalıcı likidite sağlamak yoluyla Türk parası kredilerde kaydedilen artış eğilimini desteklemek amacıyla, bankamızca şimdiye kadar alınan önlemlere ek olarak, halihazırda yüzde olan Türk parası zorunlu karşılık oranı puan azaltılarak yüzde düzeyine indirilmiştir. Türk parası zorunlu karşılık oranında yapılan bu indirimle bankacılık sistemimize yaklaşık 3,3 milyar lira kalıcı likidite sağlanmış bulunmaktadır. Piyasadaki likidite miktarını kalıcı olarak değiştirmek için kullanılabilecek etkin araçlardan biri olan zorunlu karşılık oranları, likidite koşulları ve kredi piyasası gelişmelerinin izleyeceği seyre bağlı olarak gerekli görülmesi halinde, her iki yönde de tekrar ayarlanabilecektir." 598300 Aliyev: Savaş Bitmedi Aliyev: Savaş Bitmedi Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, "Savaşın sadece birinci aşaması bitti. Topraklarımızı işgalcilerden kurtarmak için her an hazır olmalıyız" dedi. Yayına Giriş: 16.10.2009 12:17:05 Güncelleme: 16.10.2009 12:17:05 Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, savaş şartlarında yaşadıklarını belirterek, ülke topraklarının işgal altından kurtarmak için her an hazırlıklı olmaları gerektiğini söyledi. İlham Aliyev, savaşın ancak birinci aşamasının sona erdiğini belirtti. Apa Ajansı'nın haberine göre, İlham Aliyev, bölgenin en güçlü ordusuna sahip olduklarını ifade ederek, şöyle konuştu: "Doğrudur biz savaş gücümüzü artırıyoruz. Şartlar bunu gerektiriyor. Çünkü savaş henüz bitmedi. Sadece birinci aşaması sona erdi. Topraklarımızı işgalcilerden kurtarmak için her an hazır olmalıyız." 598390 "Yeşil Alan" Sağlık Kaynağı "Yeşil Alan" Sağlık Kaynağı "Yeşil alan"ın depresyon, koroner kalp hastalığı, şeker hastalığı, astım, migren gibi hastalıklara faydalı olduğu bildirildi. Yayına Giriş: 16.10.2009 11:28:38 Güncelleme: 16.10.2009 12:06:12 "Yeşil alan" yakınında oturmanın sağlığa faydaları konusunda yeni bulgular elde edildi. Hollanda'nın başkenti Amsterdam'daki VU Üniversitesi Tıp Merkezi araştırmacıları, ülke genelinde 195 aile hekiminin takip ettiği 350 bin kişinin sağlık kayıtlarını inceledi. Araştırmaya dahil edilen kişilerin bulundukları bölgede en az bir yıldır oturmaları şartı arandı. Epidemiyoloji ve Toplum Sağlığı dergisinde yayımlanan makaleye göre, yeşil alanlara yakın oturmanın 24 ana fiziksel rahatsızlıktan 15'inin önemli ölçüde azalmasını sağladığı, bu ortamların özellikle anksiyete bozuklukları ve depresyona iyi geldiği saptandı. Yeşil alana ne kadar yakın oturulduğunun da neticeyi etkilediği belirtildi. Yeşil alanın en çok faydalı olduğu hastalıklar; depresyon, anksiyete, koroner kalp hastalığı, boyun, omuz, sırt, bilek ve el ağrıları, şeker hastalığı, solunum enfeksiyonları, astım, migren, vertigo, mide virüsleri ve idrar yolları enfeksiyonu olarak sıralandı. Ancak bulgular, yeşil alanın yüksek tansiyona olumlu etkisi bulunmadığını ve yeşil ortamdan 46 ila 65 yaşındakilerin bu yaşın üstündekilerden daha çok etkilendiğini de gösterdi. Yeşil alanın stresten kurtulmaya yardımcı olduğunu ve sosyal ilişkiler için daha çok fırsat sunduğunu belirten araştırmacılar, doğal ortamda fiziksel egzersiz ve kaliteli havanın da yeşil alanın faydalı olmasını sağlayan unsurlar olabileceğini kaydetti. 598756 İsrail’den ‘dizi’ protestosu ’den ‘dizi’ protestosu Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’in, ’de ’de gösterilen ‘Ayrılık’ dizisinden dolayı ’yı edeceği bildirildi ’ndan dün gece yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı ’ın talimatıyla -nun iletilmesi için Türk Büyükelçisi’nin Bakanlığa çağrıldığı belirtildi. Bakanlık açıklamasında, devlet TV’sinde İsrail’e nefreti teşvik ettiği iddia edilen dizinin yayımlanmasından dolayı Türk Büyük-elçisi’nin yetkililerle görüşmelerde bulunmak ve protestoyu iletmek için Bakanlığa davet edildiği kaydedildi. 598718 Servet 'Yıldızlar Takımı'nda Servet 'Yıldızlar Takımı'nda Galatasaray'ın milli futbolcusu Servet Çetin, Castrol analistlerinin, ekim ayında yapılan 19. Dünya Kupası Eleme Grubu maçlarındaki futbolcu performansları değerlendirmesinde, en iyi 11 futbolcunun yer aldığı ''Yıldızlar Takımı''na girdi. Yapılan açıklamada, Türkiye-Ermenistan maçında yüzde 90 isabetli pas performansına bir de gol ekleyen Servet'in, birebir mücadelelerde yüzde 100 galip gelerek, takımının gol yemeden maçı tamamlamasına katkı sağladığı ve bu performansıyla en iyi 11'e seçildiği bildirildi. Böylece, eylül ayının en iyi 11'inde, Galatasaray'da forma giyen Çek futbolcu Milan Baros'un yer almasının ardından, ekim ayının en iyi 11'inde de yine aynı takımdan Servet Çetin kendisine yer buldu. Castrol analistlerinin ekim ayı değerlendirmesiyle ''Dünya Kupası Yıldızlar Takımı'' şöyle oluştu: Kaleci: Gabor Babos (Macaristan) Savunma oyuncuları: Andreas Beck (Almanya), Servet Çetin (Türkiye), Olof Melberg (İsveç), Gareth Bale (Galler) Orta saha oyuncuları: Darijo Srna (Hırvatistan), Niko Kranjcar(Hırvatistan), Giorgios Karagounis (Yunanistan), David Silva (İspanya) Forvet oyuncuları: Dimitar Berbatov (Bulgaristan), Alberto Gilardino (İtalya) 598119 Abbate'nin Halkbank'a devri gerçekleşti Kadıköy İcra İflas Masası takibi ve İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün kararı ile Bilecik İcra Müdürlüğünce satışa çıkarılan Öztay tekstile makine parkı ve arazisiyle 10 milyon 910 bin liraya talip olan Halkbank, belirlenen sürede iflas masasına itiraz olmaması üzerine fabrikanın sahibi oldu. Bilecik'te 1996 yılında Ahmet Tayan tarafından kurulan ve 1997 yılında Abbate markasıyla gömlek üretimine başlayan Öztay Tekstil, 1999 yılında el değiştirmişti. Fabrika, Kadıköy İcra İflas Masası takibi ve İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün kararı ile Halkbank'tan kullanılan milyon liralık kredi ödeyemeyince Bilecik İcra Müdürlüğünce satışa çıkarılmıştı. Toplam 125 bin metre kare kapalı alana sahip fabrikaya, makine parkı, kapalı ve açık alanlarıyla toplam 27 milyon 98 bin lira kıymet takdiri yapılmıştı. Öztay Tekstil, ilk satışta alıcı çıkmaması üzerine 28 Eylülde Bilecik İcra Müdürlüğünde ikinci kez satışa çıkarılmıştı. Kredi alacağı bulunan tek katılımcı Halkbank, 13 milyon lira alacağına karşılık 10 milyon 910 bin lira teklifle tesisin yeni sahibi olmuştu. Öte yandan üretim yapılmayan tesisin arazisini değerlendirmek isteyen Bilecik Üniversitesi Rektörlüğü, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'dan bu yönde çalışma yapılması için talepte bulunmuştu. 598880 Futbol Federasyonu'ndan teknik direktör açıklaması Futbol Federasyonu'ndan teknik direktör açıklaması Futbol Federasyonu, ’den boşalan Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü için henüz hiçbir teknik adamla görüşme yapılmadığını bildirdi. Federasyondan yapılan açıklamada, grup eleme maçlarının sona ermesinden bu yana yazılı, görsel ve internet medyasında, yeni teknik direktörün kim olacağı konusunda birçok haber yer aldığına dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi: yetkililerinin, birden fazla teknik direktör adayıyla görüşmeler yaptığı şeklinde sayısız haber verilmekte, birçok yerli ve yabancı isimle anlaşma noktasına gelindiği iddia edilmektedir. Türkiye Futbol Federasyonu olarak kamuoyundan, bu haberlere itibar etmemelerini rica ediyoruz. Henüz hiçbir teknik direktör adayıyla görüşülmemiş, bu konuda yapılan çalışmalar henüz görüşme ve karar verme aşamasına getirilmemiştir. Daha önce yapılan açıklamamızda belirtildiği gibi, milli takımımız ve futbolumuzda istikrarın sağlanabilmesi için yeniden yapılanma sürecine girilmiştir. Bu konudaki çalışmaların en doğru şekilde ilerleyebilmesi için konunun tüm ayrıntılarıyla ele alınması ve dolayısıyla belirli bir zaman süreci gerekmektedir. Milli takımımız ve futbolumuz için en doğru olanı yapmak, en isabetli kararları almak en önemli amacımızdır. Bu yüzden, önümüzdeki önemli süreçte tüm kamuoyundan ve medyamızdan dikkat ve sabır göstermelerini rica ediyoruz." 597618 KOBİ'lere 41 ülkede iş kapısı KOBİ'lere 41 ülkede iş kapısı Avrupa Komisyonu tarafından oluşturulan 'Avrupa İşletmeler Ağı'nın (AİA), Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelere (KOBİ) 41 ülkede iş yapma ve teknoloji transferi ya da desteklemelerle kendilerini geliştirebilmeleri için imkan sunduğu, bu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiği bildirildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Proje Koordinatörü Özlem Homurlu, Türkiye'de sayıları oldukça fazla olan ve önemli istihdam sağlayan KOBİ'lerin, Türkiye ekonomisinin omurgasını oluşturduğunu söyledi. Homurlu, Avrupa Komisyonu tarafından 2008-2013 arasında KOBİ'lere hizmet vermek amacıyla oluşturulan işletme ağlarının, atılım yapmak ve kendini geliştirmek isteyen KOBİ'lere önemli olanaklar sunduğunu belirtti. Homurlu, Çin, ABD, Rusya ve Suriye gibi katılımcı ülkeler dahil 41 ülkedeki girişimci ve şirketlere somut ve etkili çözüm sağlayacak projeleri değerlendirdiğine dikkati çekti. 597614 Yenilenebilir enerjiye para var Yenilenebilir enerjiye para var Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Başkanı Halil Eroğlu, TSKB olarak Unit Investment'ın Erzincan'da kuracağı hidroelektrik santrali için 47 milyon dolarlık finansman sağlayacaklarını bildirdi. Türkiye ile Doğu ve Güneydoğu Avrupa'da enerji sektöründe faaliyet gösteren Unit Investment'ın, 'Bağıştaş II' projesi ile Erzincan'da kuracağı 49,8 megavatlık hidroelektrik santrali için TSKB ile gerçekleştirilen kredi anlaşmasının imza töreninde konuşan Eroğlu, bu projenin 2011 yılına kadar bitirilebileceğini ümit ettiklerini belirtti. SON NOKTAYA KADAR BULURUZ Eroğlu, verdikleri kredinin vade süresinin yaklaşık 11 yıl ve ilk yılı ödemesiz olduğunun altını çizerek, proje tamamlandığında kredinin üretilen enerjiden sağlanan getiri ile ödenebileceğine dikkati çekti. Eroğlu, “Yenilenebilir enerji konusundaki Türkiye'deki ihtiyacın son noktasına kadar finansman yapılmasının herkes açısından önemli bir yurttaşlık görevi olduğunu düşünüyorum” dedi. 597957 Aşının etkisini ne azaltıyor? 450 çocukla yapılan araştırmayla aşıdan sonraki ilk 24 saatte verilen parasetamollerin gerçekten ateşi düşürdüğü belirlendi, ancak Çek araştırmacıları, ağrı kesici ve ateş düşürücülerin aşının etkisini önemli ölçüde azalttığını saptadı. Araştırma ekibinin başı Profesör Roman Prymula, parasetamolün bazen aileler tarafından önleyici ilaç olarak kullanıldığını, ancak aşı olan çocukların dahil edildiği araştırmanın, bu uygulamanın yararından çok zararı olabileceğini ortaya koyduğunu söyledi. Araştırmaya katılan, grip, difteri, tetanos, hepatit B, çocuk felci ve rotavirüs aşısı yapılan çocukların yarısına 24 saat içinde doz parasetamol verilirken, diğer yarısına ilaç verilmedi. İlaç verilen çocukların yüzde 42'sinin ateşi 38 derecenin üstüne çıkarken, verilmeyenlerin yüzde 66'sında ateş görüldü. Ancak bu çocuklarda aşının etkisi incelendiğinde, parasetamol verilen çocuklardaki antikor seviyesinin düşük olduğu tespit edildi. Araştırmacılar, bu saptamanın nedenlerinden birinin, parasetamolün, aşının bağışıklık hücrelerinin tepkisine etkisi olması olabileceği görüşünü bildirdi. Profesör Prymula, Lancet dergisinde yayımlanan makalede, bağışıklık sistemiyle ilgili bu bulguların klinik olarak uygunluğunun bilinmediğini, daha ileri araştırmalara gerek olduğunu vurguladı. 598791 Servet Çetin "Yıldızlar Takımı"nda Servet Çetin "Yıldızlar Takımı"nda Galatasaray'ın milli futbolcusu Servet Çetin, ekim ayının en iyi 11 futbolcunun yer aldığı "Yıldızlar Takımı"na girdi. Yayına Giriş: 16.10.2009 15:23:57 Güncelleme: 16.10.2009 15:23:57 Galatasaray'ın milli futbolcusu Servet Çetin, ekim ayında yapılan 19. Dünya Kupası Eleme Grubu maçlarındaki futbolcu performansları değerlendirmesinde, en iyi 11 futbolcunun yer aldığı "Yıldızlar Takımı"na girdi. Yapılan açıklamada, Türkiye-Ermenistan maçında yüzde 90 isabetli pas performansına bir de gol ekleyen Servet'in, birebir mücadelelerde yüzde 100 galip gelerek, takımının gol yemeden maçı tamamlamasına katkı sağladığı ve bu performansıyla en iyi 11'e seçildiği bildirildi. Böylece, eylül ayının en iyi 11'inde, Galatasaray'da forma giyen Çek futbolcu Milan Baros'un yer almasının ardından, ekim ayının en iyi 11'inde de yine aynı takımdan Servet Çetin kendisine yer buldu. Ekim ayı değerlendirmesinde "Dünya Kupası Yıldızlar Takımı" şöyle oluştu: Kaleci: Gabor Babos (Macaristan) Savunma oyuncuları: Andreas Beck (Almanya), Servet Çetin (Türkiye), Olof Melberg (İsveç), Gareth Bale (Galler) Orta saha oyuncuları: Darijo Srna (Hırvatistan), Niko Kranjcar(Hırvatistan), Giorgios Karagounis (Yunanistan), David Silva (İspanya) Forvet oyuncuları: Dimitar Berbatov (Bulgaristan), Alberto Gilardino (İtalya) 598571 İran'da eşek öldüren çiftçiye ceza... 'da eşek öldüren çiftçiye ceza...  ’da bir çiftçinin, tarlasına zarar veren eşeği öldürmesi pahalıya mal oldu. Basında çıkan haberlere göre, marul tarlasına zarar verdiği gerekçesiyle sahipsiz bir eşeği dökerek yakan bir çiftçi, 50 kırbaç cezasına çarptırıldı. Sanığın sabıkasız oluşunu ve duruşmadaki iyi halini dikkate alan mahkeme, kırbaç cezasını başka cezalara çevirdi. Mahkemenin kararına göre, sanık dini ve ahlaki değerler uyarınca bundan sonra hayvan haklarına riayet edecek, marul tarlasını bir yıl ekemeyecek ve sahipsiz bir eşeğin üç ay süreyle bakımını üstlenecek. Sanığın, mahkeme kararına itiraz etmediği ve böylece 50 kırbaç yemekten kurtulduğu belirtildi. 597553 Askerin 45 dakika aradığı bombanın pimi, teğmenin mevzisinde çıktı Skandal cezayla ilgili hazırlanan Olay Yeri İnceleme Raporu'nda, şehit er Ramazan Öztürk'ün 45 dakika boyunca elinde patlamaya hazır bomba ile aradığı pim, skandal cezayı veren teğmenin mevzisinde bulunmuş. 8. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesindeki duruşmada, müdahil ve sanık tarafı olay yerinde keşif yapılmasını istedi. Talep mahkeme tarafından kabul edildi. Jandarma personeli tarafından hazırlanan Olay Yeri İnceleme Raporu'nun da tamamlandığı aktarıldı. Raporun altında imzası bulunan tim komutanı Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Hüseyin Bülbül, el bombasının 'yere düşerek patladığının' tespit edildiğini aktardı.Raporda, patlama sonrası, el bombası piminin olay yeri ya da çevresinde, patlamanın meydana geldiği mevzi içerisinde ve yakın çevresinde bulunamadığı kaydediliyor. Bunun üzerine olay yerinde bekleyen Piyade Teğmen Mehmet Tümer'e pimin yeri soruluyor. Tümer ile birlikte teğmenin mevzisine gidildiğinde pimin burada olduğu görülüyor. Raporda, "Mevzi içerisinde bir yere toplanmış olarak zeminde bırakılmış kutuların içerisine konularak muhafaza altına alınmış durumda el bombaları kutuları kontrol edildi... Boş olan kutunun açıldığında bir adet el bombası piminin kutu içerisinde bulunduğu görüldü. Bulunan el bombası piminin patlayan bombaya ait olabileceği değerlendirildi." ifadelerine yer verildi. 598966 Sahte temizlik malzemelerine 50 tutuklama Küçükçekmece Adliyesi'ne çıkarılan 50 şüphelinin savcılık sorguları tamamlandı. Cumhuriyet savcısı tarafından tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen şüphelilerin tamamı tutuklanarak cezaevine gönderildi. 598087 Sony Ericsson 3. çeyrekte 164 milyon avro zarar etti 3. çeyrekte 164 milyon avro zarar etti Mobil telefon üreticisi ’un 3. çeyrek zararı 164 milyon avro (245 milyon dolar) oldu. Şirketin açıkladığı çeyrek yıl sonuçlarına göre, satışların düşmesi ve yeniden yapılanmayla ilişkili maliyetler nedeniyle 3. çeyrekte zarar büyüdü. Geçen yıl 3. çeyrekte 25 milyon avro zarar eden şirket, bu yıl söz konusu dönemde 164 milyon avro zarar açıkladı. Geçen yılla kıyaslandığında satışlar, 2,8 milyar avrodan 1,6 milyar avroya geriledi. Geçen yıl maliyetleri azaltmak için Mobil telefon üreticisi Sony Ericsson’un 3. çeyrek zararı 164 milyon avro (245 milyon dolar) oldu. Şirketin açıkladığı çeyrek yıl sonuçlarına göre, satışların düşmesi ve yeniden yapılanmayla ilişkili maliyetler nedeniyle 3. çeyrekte zarar büyüdü. Geçen yıl 3. çeyrekte 25 milyon avro zarar eden şirket, bu yıl söz konusu dönemde 164 milyon avro zarar açıkladı. Geçen yılla kıyaslandığında satışlar, 2,8 milyar avrodan 1,6 milyar avroya geriledi. Geçen yıl maliyetleri azaltmak için şirket, bin kişiyi işten çıkarırken, bu yıl da bin kişi ile daha yollarını ayıracağını bildirdi. Dünyanın en büyük telefon üreticisi da 3. çeyrekte 559 milyon avro (836 milyon dolar) zarar ettiğini açıklamıştı.ayıracağını bildirdi. Dünyanın en büyük telefon üreticisi Nokia da 3. çeyrekte 559 milyon avro (836 milyon dolar) zarar ettiğini açıklamıştı. 598469 Türklerden dini bayram tatil olsun talebi Hamburg'da yaşayan bazı Türk vatandaşları, AA muhabirine yaptıkları açıklamada, Müslümanların dini bayramlarında Almanya'da resmi tatil ilan edilmesini istedikleri söyledi. Almanya'da Müslümanların dini bayramlarının en azından birinci gününün resmi tatil ilan edilmesini isteyen Volkan Biricik (29), "Burada yaşayan çocuklarımızın ve gençlerimizin de dini bayramlarımızı bilmesi ve kültürümüzü yaşamaları bakımından bayram ilan edilmesinden yanayım" dedi. Terzi Nurgül İmamoğlu (31), dini bayramlarda çocuklarını okula göndermediklerinde bunun okul yönetimleri tarafından eksik gün olarak kayda geçirildiğini ifade ederek, "Bazı Müslüman aileler, bayramın dört günü çocuklarını okula göndermiyor. Ben böyle düşünmüyorum, ancak en azından bayramın ilk günü tatil edilmeli" ifadesini kullandı. Ahmet Koç (47) adlı vatandaş, bir bayramın ilk gününün tatil olmasının iyi olacağını söyleyerek, "Çocuklarımız burada Türk kültür ve dini bayram bilincinden uzak yaşamaktadır. Bizler, onların her bayramını kutluyoruz. Buraya uyum sağlamaya çalışıyoruz. Uyum tek taraflı olmaz. Alman politikacılar da bizim sahip olduğumuz hakları bize vermeli. Kendimizi böylelikle ülkemizde gibi hissederiz" diye konuştu. Hamburg'da satış elemanı olarak görev yapan Aysun Orhan (30), "Bayramlarımız Almanya'da çalışma günü olduğu için ailelerimizi, akrabalarımızı, eş ve dostlarımızı ziyaret edemiyoruz. Birbirimize zaman ayıramıyoruz. Bayramımızı doya doya yaşayabilmemiz için böyle bir imkan verilmeli" dedi. Restoran sahibi olan Baki Dağdelen (45), herkesin istediği gibi yaşanması gerektiğini ifade ederek, "Herkesin dini özgürlüklerine saygı duyulmalı. Yıllardır burada yaşıyoruz. Almanya'ya en iyi şekilde uyum sağlamaya çalışıyoruz. Biz de bu toplumun bir parçasıyız. halde tatil hakkı bize de verilmeli" diye konuştu. Almanya'da doğup büyüdüğünü belirten öğrenci Hatice Kurt (18) da, "Ne yazık ki, bayramlarımızın önemini yeteri kadar öğrenmiş değiliz. Onların Weihnachten (Noel), Ostern (Paskalya) gibi bayramlarını kutluyoruz. Herkes bu bayramları biliyor. halde Almanlar da bizim bayramlarımızı tanımalı ve bizler de ortak heyecanı burada yaşayabilmeliyiz" dedi. 598386 Türk Resam Fransızları Büyüledi Türk Resam Fransızları Büyüledi Ressam Metin Asağ'ın "Fransa'da Türk Mevsimi" etkinlikleri kapsamında açtığı sergi için "muhteşem" ve "olağanüstü" yorumları yapılıyor. Yayına Giriş: 16.10.2009 12:11:31 Güncelleme: 16.10.2009 12:11:31 Ressam Metin Asağ'ın "Fransa'da Türk Mevsimi" etkinlikleri kapsamında açtığı "Les turkomanies de Metin Asag" konulu resim sergisi büyük ilgi görüyor. Fransız sanat çevreleri, Asağ'ın ortak paydada kültürleri buluşturan eserler için "muhteşem" ve "olağanüstü" gibi İfadeler kullandı. Her iki ülkenden çok sayıda üst düzey konukla Eylülde Paris'teki "Galerıe Celal"de açılışı yapılan "Türkiye ve Harikaları" adlı sergi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, "Fransa'da Türkiye Mevsimi", İstanbul Kültür Sanat Vakfı ve Culturesfrance tarafından ortaklaşa düzenleniyor. Sergi Zengin Koleksiyonuyla Dikkat Çekiyor İlk defa bir Türk sanatçısının bu kadar zengin koleksiyonu ile katıldığı sergi, Anadolu'nun zengin tarihini ve topraklarında ev sahipliği yaptığı birçok uygarlığı işliyor. Sergi, Türkiye'yi sanatın merkezine taşırken geçmiş ve geleceğe dair mesajlar veriyor. Saray ve müzelerdeki mevcut eserlerin renk, desen ve form özelliklerinin bire bir yansıtıldığı resimler, orijinalleri kadar alımlı ve asıllarını aratmayan bir göz alıcılığa sahip. Sergiye İlişkin Yorumlar UNESCO Türkiye Daimi Büyükelçisi Hüsnü Gürcan Türkoğlu, sergileri yakından takip eden biri olarak bu kadar zengin içerikli bir sergiyi ilk dafa gördüğünü ve çok şaşırdığını belirtti. Türkoğlu, "Kültürün doğduğu Fransa'da ülkemizden bir sanatçının burada böylesine çok çeşitli ve zengin içerikli sergi açması yalnızca bizi değil, buradaki tüm sanatseverleri sevindirmiştir" şeklinde konuştu. "Sonuç Olağanüstü" Nant Üniversite'den sanat tarihçisi Prof. Dr. Marc Soleranskı ise çalışmaları çok titizlikle incelediğini belirterek, "Sanatçının eserlerinde tarih kendi atmosferinde önümüzde duruyor gibi. Sonuç olağanüstü" dedi. Fransız Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Stanislas Pierret da "Türk tarihi Asağ'ın fırçasından hayat bulmuş" ifadesini kullandı. Bu serginin, 21. yüzyılda Doğu-Batı, Roma-Bizans, Türk ve İslam eserlerinin birlikte oluşturduğu cazibeye dikkat çektiğini ifade eden sanat çevreleri, Metin Asağ'ın farklı kültürleri ve medeniyetleri olağanüstü harmanladığını kaydediyorlar. "Bütün bunlar muhteşem zenginliği ve çeşitliliği oluşturuyor, aynı dönemde farklı kültürlere ve bütün mesafelere rağmen sanatçı ortak paydada buluşturuyor" yorumunu yapan yetkililer, "Sonuç sürprizlerle dolu" diye konuştular. Asıl Sürpriz Napolyon Tablosu Sergideki asıl sürpriz ise son 30 yıldır Fransa'da hiç yapılmayan Napolyon'a ait tablo oldu. Napolyon'un Mısır seferinin yorumlandığı çalışma sergide ilginin odağı haline geldi. Bu tablo ile karşılaşan kimi sanat tarihçileri, Ressam Asağ'a "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne Girmesi yolunda Türkiye'den Fransa'ya bir jest mi?" sorusunu yöneltiyor. Sanatçının usta firçasından çıkmış "Kırım Savaşı"nın anlatıldığı "Üçlü İttifak (Fransız, İngiliz ve Osmanlı)" tablosunun verdiği anlamlı mesaj ile Roma, Bizans, Osmanlı medeniyetleri ile "Ayasofya ve Mozaikleri" gibi mimarlık, tarih ve sanatın buluştuğu tabloları da sergide dikkat çekiyor. Ayrıca sergide kaftan, miğfer, mozaik ve çiniler de ilgi görüyor. Türk resminin en önemli isimlerinden biri olan Ressam Metin Asağ, serginin gördüğü bu ilgiden oldukça memnun olduğunu belirtti. Sergi İçin Yeni Teklifler Var Her gün çok sayıda Fransız sanatseverler tarafından ziyaret edilen sergi için yeni teklifler var. Serginin Paris Belediyesi ve Espace Pierre Cardin sergi salonlarında da ay sergilenmesi ve bazı tabloların değişik müzelere alınması gündemde. Toplam 40 eserinin yer aldığı Metin Asağ`ın gözüyle "Türkiye ve Harikaları" sergisi, 29 Ekim tarihine kadar gezilebilir. Asağ'ın "Üç Dönem Ayasofya" Sergisini 262 Bin Kişi Gezmişti Asağ, bugüne kadar birçok sergiye imza attı. eserleri, dünyada bazı özel koleksiyon ve müzelere giren, Metin Asağ'ın 2007`de Türkiye'yi Sanat ile tanıtım çerçevesinde Ayasofya Ana Mekanda açtığı "Üç Dönem Ayasofya" resim sergisini 25 günde 262 bine yakın kişi ziyaret etmiş, Türkiye'de ilk dafa bir sanatçı bu kadar kısa bir sürede en çok ziyaretçi ağarlamakla en dikkat çeken sanat etkinliğini gerçekleştiren sanatçı olmuştur. 599112 Stopaj haberi, kâr realizasyonuna bahane Piyasa uzmanları, borsadaki düşüşü tek başına stopaj kararına bağlamanın yanlış olacağını belirterek, "Piyasalarda bir düzeltme hareketi bekleniyordu. Günlerdir kâr eden ve Türkiye'den çıkmak isteyen yatırımcının bir bahanesi var şuanda." değerlendirmesini yapıyor. Gün sonu itibarıyla ise İMKB'deki yabancı oranı 0,12 puanlık düşüşle yüzde 66, 74'te kaldı. İnfo Menkul Değerler'in uzmanlarından Selim Işıklar, borsada yüzde 2,41'lik düşüşte asıl payın ABD'de açıklanan şirket bilançolarının beklenenden kötü algılanmasına bağlıyor. Işıklar, "Yurt dışında özellikle bilanço dönemi. General Elektrik ve Bank Of Amerika'nın bilançosu geldi. BOA'nın bütçesi ABD borsasında düşüşe neden oldu." diyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in konuyla ilgili açıklamasından sonra, piyasada bir denge arayışı başladığını aktaran Işıklar, "Bugün ortalama 26 milyon dolarlık net satış oldu. Bunların büyük kısmı yabancı ağırlıklı oldu. Bunun nedeni yurt dışındaki bilançoların beklenenden kötü biçimde algılanması. Diğeri de Anayasa Mahkemesi'nin kararı. Sadece içerideki karardan kaynaklanan bir düşüş yok. İki durum kar realizasyonuna yol açtı." ifadelerini kullanıyor. Tera Menkul Değerler'den Ersagun Şimşek ise, söz konusu haber düşmeden önce fısıltı gazetesiyle birlikte piyasada satışların başladığını söylüyor. Maliye Bakanı'nın açıklamasının ardından telaş havasının durulduğunu ancak, ABD'nin aşağı doğru hareketi ve Avrupa borsalarının paralel seyri ile borsanın aşağı doğru hareketini sürdürdüğünü belirtiyor. Şimşek, "Fakat bu konuda kesin çözümlerin bulunacağı ve Anayasa Mahkemesi'nin aldığı karara hükümetin alternatif yollar geliştireceği yönündeki beklentiler kuvvetli olduğu için satış baskısı çok sert hissedilmedi." yorumunda bulunuyor. Şimşek'e göre günlerdir yukarı yönlü hareket eden İMKB'de bu yönde bir düzelme hareketi bekleniyordu. Ancak yabancı satışı ciddi manada gerçekleşmedi. Eğer gerçekleşmiş olsaydı piyasa yüzde ikinin çok altında düşerdi. Anayasa Mahkemesi kararının etkileri gelecek hafta da görülebilir. Bu noktada yabancı yatırımcıya güven vermek çok önemli. Tera Menkul Değerler'in uzmanı, "En ufak bir belirsizlik haberiyle satış hareketi hızlanabilir. Türkiye'den çıkmak isteyen, günlerdir kâr yapan yatırımcının kâr realizasyonu yapmak için bir sebebi var şuanda. Risk boyutu artmıştır, risk algılaması büyük oranda artmıştır." diye konuşuyor. 599133 Sırp subaya, Srebreniça katliamından 30 yıl hapis Mahkemenin kararında, 51 yaşındaki Milorad Trbiç'in "Srebreniça'da yaşayan ve savaşabilecek durumdaki tüm Müslüman erkekleri yakalamak, alıkoymak ve yargısız idam etmek amacıyla hareket eden suç örgütüne katıldığı gerekçesiyle soykırımdan suçlu bulunmuştur" ifadesi vurgulandı. Trbiç, Srebreniça katliamı sırasında, doğudaki Zvornik'te Bosnalı Sırp güçlerine bağlı askeri polis bölüğünün başındaydı. Trbiç'in tutukluların bir araya getirilerek öldürüldüğü bölgeleri seçtiği belirtiliyor. Karara göre Trbiç, toplu mezarlardaki cesetlerin çıkarılarak, suçun büyüklüğünü gizlemek amacıyla farklı yerlere gömülmesine de karıştı. -SREBRENİÇA KATLİAMI- 11 Temmuz 1995 tarihinde Srebreniça'yı koruyan Hollandalı BM askerlerinin, Bosnalı Sırpların kasabayı ele geçirmesine göz yummasının ardından bir hafta süren katliamda, kasabada aralarında yetişkin erkek ve erkek çocukların da bulunduğu bin kadar Müslüman Boşnak öldürülmüştü. Katliamın sorumlularından Radovan Karaciç uzun yıllar bulunamamış, 13 yıl firari yaşayan eski Sırp lideri Temmuz 2008'de yakalanmıştı. Katliamın diğer sorumlusu Ratko Mladiç ise hala kaçak durumda. Uluslararası Adalet Divanı, 2007'de katliamı, soykırım olarak nitelendirmişti. 598097 Sevda Ferdağ: Sinemanın işçisiyim Henüz 16 yaşındayken İhsan Sedat'ın yönettiği ''O Günden Sonra'' filmiyle 1958 yılında sinema oyunculuğuna başlayan ve yarım asrı geride bırakan Türk Sineması'nın ünlü sanatçılarından Sevda Ferdağ'a, 46'ncı yılına giren Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde onur ödülü verildi. Türk Sineması'nda bazı dönemler kısa aralıklar vererek 50 yılını geride bırakan sanatçı, AA muhabirinin soruları üzerine, geçmişteki ve günümüzdeki sinemayı, televizyonu değerlendirdi. ''Filmlerimin sayısını unutuyorum. Gerçek bir işçiyim. Sinemanın bu şartları altında kendimi, bazı arkadaşlar gibi gerçek bir oyuncu olarak kabul etmiyorum'' diyen Ferdağ, yarım asırlık sinema yaşamında kendisinde doğal bir yorgunluğun da olduğunu belirtti. Sanatçı ablası Ferda Ferdağ sayesinde 16 yaşında mesleğe başladığını, dönem film teklifleri almaktan sokaklarda yürümekte zorlandığını anlatan Ferdağ, ''O şartlarda her şeyiyle sevmiştik sinemayı. Ben arkadaşlarımı sevdim ama sinemanın şartlarına hala alışamadım. Hala şaşırıyorum'' dedi. Sinema çekimlerinde 48 saat uyumadan çalıştıkları günler olduğunu, bugün de rol aldığı televizyon dizisinde teknolojik imkanların artmasına karşın kendisinin ve ekibin yine aynı zor şartlarda çalıştığını dile getiren Ferdağ, şöyle konuştu: ''Çalıştığım dizi, hem Çatalca, hem Sarıyer, hem Beykoz'da çekiliyor. Bugün de tüm ekipler için zor şartlar hala devam ediyor. Onun için ben gerçek bir işçiyim. Türk Sineması'nın ağır şartları, bugün dizilerde daha ağır olarak devam ediyor.'' Yarım asırdır sinemadan hiç kopmadığını, en son olarak da Mustafa Altıoklar'ın yönettiği ''Ağır Roman'' filminde oynadığını anlatan sanatçı, sanat yaşamını şu günlerde televizyon dizileriyle sürdürdüğünü dile getirdi. Türk Sineması sanatçılarının birçoğu gibi kendisinin de 1980'li yıllarda bir dönem gazinolarda şarkıcılık yaptığını ve sinemaya kısa bir dönem ara verdiğini hatırlatan Sevda Ferdağ, ''Film teklifleri geliyor. Beni uçuracak bir senaryo olursa yaparım. İnandığım dizi olursa da yer alıyorum'' diye konuştu. ''SEVGİ VE DOSTLUKLAR OLMASAYDI TÜRK SİNEMASI OLMAZDI'' Sanat yaşamında Yeşilçam ve Türk Sineması ayrımlarını kabul etmediğini ve bu ayrımın yapılmasını da anlamadığını ifade eden Ferdağ, ''Sinemada en sevmediğim kavram, Yeçilçam ve Türk Sineması ayrımıdır. Böyle bir ayrımı anlamıyorum. Türk Sineması var. Yılbaşı ağacı değil ki bu'' dedi. Türk Sineması'nda bir dönem yoğun sansür yaşandığı ve sanatçıların da emeklerinin gerçek karşılığını alamadıklarını belirten Ferdağ, bu olumsuzluklara rağmen Türkiye'de sinemanın geçmişteki sevgi ve dostluklarla büyüdüğünü ifade etti. Ferdağ, soru üzerine, sahip olduğu maddi birikiminin de gazinolarda şarkıcılık yaptığı yıllardan geldiğinin altını çizerek, şöyle devam etti: ''Devlet Türk Sineması'na hiç bir dönemde sahip çıkmadı. Sansürler yaşandı. Hiç kimse gerçek değerini bulamadı. 150 civarında film yaptım. Artık bazı dostlarım da yok. Bizim dönemdeki dostluklar ve sevgi olmasaydı bugün Türk Sineması olmazdı. Türk Sineması'nda bizim dönemimizde hiç kimsenin maddi açıdan emeğinin karşılığını aldığını düşünmüyorum. Varsa birikimlerim, gazino dönemine aittir. Onun için ben ve birçok arkadaşım her zaman Fahrettin Aslan, Osman Çağlayan gibi hayatta olmayan gerçek gazino krallarına teşekkür borçluyuz.'' HALİT REFİĞ VE ''GURBET KUŞLARI'' Sinema yaşamında dönüm noktasının ''Gurbet Kuşları'' filmi olduğunu ve filmin yönetmeni Halit Refiğ'in kendisi için taşıdığı anlamı da dile getiren sanatçı, ''Halit Refiğ'in ölümü nedeniyle çok canım yanıyor. Kendi döneminde zor çalışma şartlarına hayır dediğim zaman bana sivri dilli derlerdi. Halit Refiğ de bana 'sivri dilli' derdi'' diye konuştu. Dünyada, Türkiye'de geçen yıllar içerisinde herşey gibi sinemanın da değiştiğini, yeni dönemde bu değişikliklere uygun filmlerin ortaya çıktığını bildiren Ferdağ, geçmişteki gibi yeni dönem Türk Sineması'nda da iyi ve kötü oyuncular bulunduğunu belirtti. Ferdağ, ''Yeni dönemdeki sanatçılar inşallah bizi aşarlar'' dileğinde bulundu. Ferdağ, yeni dönemdeki sanatçıların, sinema ve dizilerdeki ağır çalışma koşullarına, maddi şartlar ve kolay şöhret edinmeleri nedeniyle hayır diyemediklerini de savundu. Genç sanatçıların, eski dönemdekilerden farklı olarak yaşanan değişim dolayısıyla çok daha rahat tavırlar sergilediklerini anlatan Ferdağ, ''Ben sinemacı değilken de dönemdeki büyüme tarzımızdan kaynaklanan farklı duruşumuz vardı. Yeni nesil sokağa kotla çıkıyor. Ben, Beyoğlu'na çıktığımız zaman soket çoraplarımı çıkarır cebime koyardım. Artık dünya değişti, bunu da anlayışla karşılıyorum'' diye konuştu. ''DİZİLERDE BAŞIMA EŞARP BIRAKIYORLAR Türk Sineması'nda kendisine, ''vamp kadın'' yakıştırmasını yapanları eleştiren Sevda Ferdağ, günümüzde de dizilerde kendi dönemindeki sanatçılara yönelik belli kalıplar oluşturulduğunu savundu. Ferdağ, sözlerini şöyle tamamladı: ''Vamp kadın yakıştırmasını yapanlar ayıp etmişler. Kesin böyle bir şey yok. Başrol oynadım, iyi kızı oynadım ama kötü kızı hiç oynamadım ama yıllarca böyle gördüler. Şimdi de yaptığım her dizide hanım ağayı oynatıyorlar. Her yaptığım dizide başıma bir eşarp bırakıyorlar. Onların hayal güçlerinin az olduğuna inanıyorum. Dünyada oyuncuların üzerine hiç bir şey yapışmıyor, bizde bu var, bunda basının da suçu var.'' 599081 Hollanda'da emeklilik yaşı 67'ye çıkarılıyor Koalisyonu oluşturan partilerin dün anlaşmaya vardıklarını açıklamasının ardından, bugün toplanan Bakanlar Kurulu emeklilik yaşının 65'ten 67'ye çıkarılmasını kararlaştırdı. Karara göre, emeklilik yaşının 67'ye çıkarılması iki aşamada gerçekleşecek. Halen 55 ve üstü yaşta olanlar kapsam dışında tutulurken, 50-55 yaşları arasında olanlar 2020 yılından itibaren 66 yaşında, 50 yaşın altında olanlar ise 2025 yılından itibaren 67 yaşını doldurduktan sonra emekli olma hakkını kazanacak. Emeklilik yaşının 67'ye çıkarılmasıyla Hollanda hazinesinin uzun vadede yılda ortalama milyar avro kazanç sağlayacağı hesaplanıyor. Yeni düzenlemeye göre, işverenler, ağır işlerde çalışan personelini 30 yılını doldurduktan sonra daha hafif işlerde çalıştırmak zorunda olacak. Sendikalar yeni düzenlemeye karşı çıkarken, işveren örgütleri kararı memnuniyetle karşıladı. Koalisyonu oluşturan partiler üzerinde anlaşma sağladıkları ve Mecliste çoğunluğu oluşturdukları için, hükümetin emeklilik yaşını yükselten yasa değişikliği kararının parlamentodan kolaylıkla geçmesi bekleniyor. 598375 'Niyet kötüyse zırh koysan neye yarar' Yaşam 'Niyet kötüyse zırh koysan neye yarar' Omurilik ve boynundaki sinir sıkışması nedeniyle geçtiğimiz aylarda ameliyat olan Cüneyt Arkın, Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ'un 'Aşkı Memnu' daki sevişme sahneleri hakkında konuştu. 597737 NATO tesislerine saldırı son anda önlendi: 50 El Kaide üyesi gözaltında Bursa, Erzurum, Sakarya, Adana, Konya, Hatay, Batman ve Van emniyetiyle irtibata geçildi. Polis ekipleri, İstanbul ve bu illerde dün sabaha karşı bazı ev ve işyerlerine eşzamanlı operasyon gerçekleştirdi. İstanbul ve Van merkezli olarak yürütülen operasyon kapsamında gözaltına alınan kişiden 6'sının emniyetteki işlemleri tamamlanarak adliyeye sevk edildi. 2003 yılındaki HSBC'ye yönelik saldırılarla ilgili olarak haklarındaki kesinleşmiş hapis cezaları adliyede, Zafer M., Mehmet Kuş, Cem Aksu, Suat Şarman, Serkan Altay ve Mustafa Atlıhan'ın yüzüne okunduktan sonra cezaevine gönderildi. ÖRGÜT TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALMIŞ Türkiye'nin Afganistan'daki NATO birliklerinin komutasını üstlenmesinin ardından El Kaide terör örgütünün yöneticisi Eymen el Zevahiri Türkiye'yi tehdit etmişti. Bu kapsamda Van İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri de geniş çaplı bir operasyon düzenledi. Örgütün alt kolu durumundaki 'İslami Cihat Birliği'nin eylem düzenlemek için harekete geçtiği belirlendi. Van İl Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul, Konya, Sakarya, Batman, Adana, Erzurum Hatay, Bursa ve Van'da eşzamanlı operasyonlar düzenledi. Yapılan operasyonlarda toplam 41 kişi gözaltına alındı. Örgütün Van yapılanması sorumlusu olduğu bildirilen O.N.G. de gözaltına alınanlar arasında. Şahıslara ait ev, işyeri, vakıf ve derneklerde yapılan aramada, adet Browning marka ruhsatsız tabanca ile buna ait mermi, adet dizüstü bilgisayar, bilgisayar kasaları, CD ve örgüte ait çeşitli dokümanlar ele geçirildi. Zanlıların terör örgütü El Kaide adına faaliyet yürüterek lojistik destek sağladığı, örgüte eleman kazandırdığı, bu elemanları örgütün yurtdışında bulunan silahlı eğitim kamplarına gönderdiği tespit edildi. Türkiye'nin Afganistandaki NATO birliklerinin komutasını alması üzerine Türkiye'yi hedef alan örgütün, Türkiye'yi merkez üssü haline getirerek Almanya'ya da yeni eylem hazırlığında olduğu belirlendi. Örgütün Almanya'nın daha önce yaptığı operasyonlardan intikam almak için böyle bir eylem hazırlığında olduğu belirtildi. Bu arada, Konya'da yakalanan 17 yaşındaki zanlı hakkında annesinin kayıp başvurusunda bulunduğu bildirildi. M.M.'nin (17) bir süre önce Van'daki evinden ayrıldığı ve geri dönmediği öğrenildi. SALİH SARIKAYA, ORHAN YILDIRIM, YAHYA ÖYLEK, ENSAR ALATÜRK, SİNAN GÜL; İSTANBUL, ERZURUM, VAN, BURSA, KONYA 598648 Hoşgörüye yolculukta ilk durak: Mardin Ve bir uçtan kalkıp Mardin'e gittiler. Kayıhan Güven, Emre Önemci, Gökçe Karaman, İrem Ahmetoğlu, Tuğçe Bozkurt, Melike Balıkçı, Işıl Şimşek ve Nihan Yığın, Mardin'in doğal güzelliklerini İstanbul'a fotoğraflarıyla taşıdılar. 'Hoşgörüye Yolculuk' adını verdikleri bir sergide birleşen fotoğraflar, bize Mardin, Midyat, Nusaybin'in dğal güzelliklerini sunuyor. Doğunun bu eşsiz güzelliğini kaçırmak istemeyenler Ekim ayı boyunca Marmara Üniversitesi Nişantaşı Kampüsü'ndeki bu sergiyi ziyaret edebilirler. 598677 16:06 Öfkeli bakkal, sınıfta kız öğrencileri dövdü Öfkeli bakkal, sınıfta kız öğrencileri dövdü ’de bakkalık yapan M.A., Sarayiçi İlköğretim Okulu’nda sınıfa girerek kız öğrenciyi dövdüğü iddiasıyla gözaltına alındı. Bingöl Kültür Mahallesi’nde bakkal dükkanı bulunan M.A., iddiaya göre Sarayiçi İlköğretim Okulu’nda eğitim gören bir grup öğrencinin sınıf penceresinden kendisine laf atıp alay ettiği gerekçesiyle okula girdi. Öfkeli şekilde sınıfa giren M.A. kız öğrenciyi tokatladı. Okul idaresinin haber vermesi üzerine gelen polis, M.A.’yı gözaltına alıp hakkında başlattı. 597769 Tamer Korkmaz: Kim kaybeder? Tamer Korkmaz Kim kaybeder? Şu son günlerde Türkiye ile İsrail arasında yaşananları doğru okuyabilmek için iki yıl öncesine dönmemiz gerekiyor. Eylül 2007'de… İsrail savaş uçakları, Suriye'de bir “askeri bina”yı vururken Türkiye'nin hava sahasını kullanmışlardı… Yani, İsrail uçakları sadece Suriye'nin hava sahasını değil, bizim hava sahamızı da ihlal etmişlerdi. İsrail'in, Türkiye ile Suriye'nin arasını bozmaya yönelik bu saldırısı amacına ulaşamadı; aksine Suriye ile olumlu ilişkilerimiz “inanılması güç” bir seviyeye ulaştı. Şimdi de… İsrail'in Suriye'ye saldırısından yalnızca beş gün sonra ne olduğunu hatırlayalım. Ankara-Kurtuluş'taki bir kapalı otoparkta bomba yüklü bir araç bulunmuştu! “Altı yüz kilo gübre bombası ve kimyasal malzeme yüklü” lacivert bir araçtı. Hadisenin kamuoyuna yansımasından birkaç dakika sonra “dezenformasyonun kralı” yapılmış; eylemin ortaya çıkarılmasını sağlayan bilginin CIA'den geldiği yalanı medyaya fısıldanmıştı. Türkçesi, “Ankara'nın CIA sayesinde büyük bir tehlikeden kurtulduğu” fikri zihinlere yerleştirilmek isteniyordu. Dahası… Türkiye bombalı aracı konuşurken, “Bin Ladin'in Ankara'dan da söz ettiği” yeni bir “videosu” ortaya çıkıvermişti! Eylemin arkasındaki asıl gücü/mekanizmayı gizlemek, hedef şaşırtmak için klasikleşmiş kurgusal “Ladin Videosu” gösterime girmişti. “bombalı araç”la Ankara'ya… “İsrail savaş uçaklarının hava sahanızı ihlal ederek Suriye'yi vurması olayının arka planını kurcalamaktan vazgeçin, aksi taktirde başkentinizde bombalar patlar!” denilmek isteniyordu. Ezcümle, Eylül 2007'de İsrail savaş uçaklarının Suriye'ye saldırmasıyla 11 Eylül 2007'de “Kurtuluş'taki kapalı otoparkta bulunan bomba yüklü minibüs” arasında birebir ilişki vardı. Tam bu noktada arşivimizi açalım ve Cumhuriyet gazetesinde saldırıdan bir ay sonra yayınlanan bir habere göz atalım: “İsrail'in önde gelen gazetelerinden Haaretz'in Savunma Bakanlığı kaynaklarına dayandırdığı haberinde, İsrail'e gidecek olan Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın Suriye'de bir hedefi vuran İsrail uçaklarının Türkiye hava sahasını ihlal etmesi konusunu gündeme getirmeyeceği belirtildi.” (13 Ekim 2007) Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ise 30-31 Ekim 2007 tarihleri arasında İsrail'e yapacağı resmi ziyareti ertelemişti. İki yıl sonrasında, 2009'un Ekim ayındayız. Ankara “One Minute” Süreci'ni devam ettiriyor. Türkiye, bir yandan İsrail'i Konya'daki Anadolu Kartalı Tatbikatı'ndan dışlarken, diğer yandan Suriye ile stratejik kararlara imza atıyor. Suriye Savunma Bakanı “Daha önce Türkiye ile yaptığımız sınırlı tatbikatlar artık daha kapsamlı olacak” diyor. Jerusalem Post ise “Suriye Dışişleri Bakanı'nın Türkiye ile Suriye'nin geçen hafta askeri tatbikat yaptıklarına” dair bir beyanda bulunduğunu öne sürüyor. İsrail basınında Türkiye'ye öfke saçan yazılar göze çarpıyor. Türkiye ile savunma sanayi alanındaki işbirliğine son verilmesinden tutun da; İsrail'in “Ermeni soykırımı” tasarılarının geçmesi için çabalaması gerektiğine kadar bir dizi “aba altından sopa gösteren” akıl vermeler gırla gidiyor. Bakınız, bütün bu babalanmalar beyhude… Bu saatten sonra… İsrail'in Türkiye'ye herhangi bir cevabi hareket çekmesi durumunda; “One Minute” Süreci'nin dozajını artıracağını, uzayıp gideceğini öngörebilmek hiç de zor değil! “One Minute” olayından hemen sonra… “Eyvah, çok yanlış yaptık. İsrail bunun hesabını bizden sorar!” yollu yazılara imza atan kimi iliştirilmiş kalemler vardı… Son gelişmeler üzerine, bu meslektaşlarımız “Türkiye zararlı çıkmaz. Kaybeden İsrail olur!” diyorlar! Sabreden neler görüyor, şu alemde… 597718 ‘Türkiye 2010’da olmalıydı’ 2010’da olmalıydı’ Başkanı Platini, organizasyon nedeniyle ’ye teşekkür ederken, maçta bir ara Cumhurbaşkanı ’e dönerek, “Bakın ’i yeniyor. Önemli bir şansı kaybettiniz” diye konuştu ile arasında oynanan tarihi maça kaygılı gelen Başkanı ülkesine büyük bir memnuniyet içinde dönerken Türkiye’ye övgüler yağdırdı. Karşılaşmayı iki ülke Cumhurbaşkanları ve ’ın arasında izleyen Platini, maç sonrası UEFA Birinci Başkanvekili ile Futbol Federasyonu Başkanı ’e teşekkür ederken, “Mükemmel bir organizasyon oldu. Türk Milli Takımı’nı çok beğendim. Sizin de Dünya Kupası finalinde olmanız gerekiyordu. Böyle bir takımı orada göremeyeceğim için çok üzgünüm” ifadelerini kullandı. Maçın oynandığı kentini tanımadığı için karşılaşma öncesi tedirginliğini gizleyemeyen Platini’nin yaşadığı atmosferden sonra, “Herşey son derece mükemmeldi. Bursa seyircisini centilmen tavırları nedeniyle kutluyorum” şeklinde konuştuğu, bu düşüncelerini Cumhurbaşkanı Gül ile de paylaştığı kaydedildi. Platini’nin maç oynanırken cep bilgisayarından grubumuzdaki diğer maçları da takip ettiği ve bir ara Cumhurbaşkanı Gül’e dönerek “Bakın ’i yeniyor. Önemli bir şansı kaybettiniz” dediği öğrenildi. UEFA Başkanvekili Şenes Erzik’in maç öncesi ve gibi güçlü rakiplerin geçmiş yıllarda bu stattan yenik ayrıldığını anlattığı Platini’nin, “Buraya gelmeden önceki düşüncelerim ile şimdiki çok farklı. Geçen yıl iki ülkeye verilen ödülü bu karşılaşma ile taçlandı” dediği bildirildi. Futbol diplomasisi Fransız basını, Türkiye ve Ermenistan maçına geniş yer verirken, maçın sonucundan çok diplomatik önemini ön plana çıkardı. “Barışma Maçı” başlığıyla verdiği haberde, “grupta iddiası kalmayan iki takım arasındaki maçın, Zürih kentinde atılan imzalardan sonra açısından daha fazla ön plana çıktığı” yorumunu yaptı.  gazetesi de “Futbol Diplomasisi” başlığını attı. İngiliz gazetesi ise maçı, “Tarih yazıldı: Eski düşmanlar futbol maçında bir araya geldi” başlığıyla duyurdu. Enerjinin sırrı kestane şekeri! Devlet Bakanı şeref tribününde yaşananları şöyle aktardı: “Konuk Cumhurbaşkanı, 90 dakika takımlarını destekleyen taraftarın enerjisinin kaynağının ne olduğunu sorduğunda, espriyle ‘Kestane şekerinin bir neticesi olsa gerek’ cevabını verdik. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, bu taraftarı izleyince, tüm milli maçların Bursa’da yapılmasının daha doğru olacağını ifade ettiler.” 598877 PO'dan sahte marker açıklaması Petrol Ofisi CEO’su Melih Türker: “Petrol Ofisi Türkiye’nin önemli bir değeridir.” Petrol Ofisi CEO’su Melih Türker, 16 Ekim 2009 Cuma günü bazı basın yayın organlarında yer alan haberlerin gerçekleri yansıtmadığını ve kamuoyunu yanıltıcı nitelikte olduğunu dile getirdi. Petrol Ofisi’nin, sektör liderliğinin de getirdiği sorumluluk bilinci ile ‘ulusal marker’ da dahil olmak üzere tüm konularda yasa ve kurallara tam uyum gösterdiğini ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaptığını dile getiren Türker, “Bu işbirliği içerisinde ülkemizde kanun dışı akaryakıt ticaretine karşı yıllardır bizzat mücadele veren Petrol Ofisi, bu mücadelesini gelecekte de aynı azimle sürdürmeye kararlıdır” dedi. Petrol Ofisi CEO’su, sözlerini şöyle sürdürdü: “3200 bayisi,  çalışanları, dağıtım ağı ve tedarikçileriyle 100 bine yakın kişiye doğrudan ya da dolaylı istihdam sağlayan Petrol Ofisi, Türkiye’nin ekonomik bir değeri ve ülkemizin en itibarlı kurumlardan biridir. Petrol Ofisi’nin tüm tesislerinde, ulusal marker enjeksiyon sistemimiz ve marker tanklarımız, düzenli olarak bağımsız akredite uluslararası gözetim firması ve kamu otoriteleri tarafından denetlenmektedir. Yapılan işlemler hakkında tutanaklar tutulmaktadır. 11 Haziran 2009 tarihinde Türkiye genelinde tüm şirketlerin tüm akaryakıt tesislerinde yapılan denetim uygulaması çerçevesinde Maliye Bakanlığı ve Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin katılımıyla oluşturulmuş  ekiplerce yapılan denetimlerde İskenderun Terminal Müdürlüğümüz de denetime tabi tutulmuştur. Bu denetim sırasında yaklaşık iki yıldır kullanılmayan ve mühürlü olan,  ulusal marker enjeksiyon sisteminin bir tankının dibinde daha önceki uygulamalardan sistemde kalmış, tamamı yaklaşık 300 ml olan sıvı tespit edilmiş ve bu sıvı numune şişesine alınarak TÜBİTAK gönderilmiştir. “Şişede bulunduğu” ve “sahte marker olduğu” iddia edilen bu madde  aslında Ulusal marker enjeksiyon sitemlerinin çeperlerine yapışmış bulunan ulusal markerin de tam olarak enjeksiyonunun sağlanması için sistemin yıkanmasında kullanılan isopiropil alkol ya da motorin/benzin karışımıdır. Bu madde markerlama işleminin son aşamasında yine markerlanan yakıta enjekte edilmektedir. Bu madde  doğal olarak Ulusal marker boya maddesi ve ulusal marker içeren ve teknik uygulama kaynaklı olarak sistemde kalmış bulunan bir maddedir.  Bahse konu analiz sonucuna ilişkin TUBİTAK raporu ya da EPDK değerlendirmesi henüz Şirketimize bildirilmiş değildir. Ancak haberlerde yer verildiği şekli ile  TÜBİTAK tarafından hazırlandığı belirtilen raporun sonuç bölümünde, ürün içinde eski ulusal marker bileşenleri ve akaryakıt bulunduğu teyit edilmiştir. Bu tanklarda Ulusal Marker, isopiropil alkol ya da akaryakıt dışında  herhangi bir ürünün  ya da Ulusal marker ölçüm cihazlarını yanıltmaya yönelik boya vb.  bir ürünün bulunması da mümkün değildir.  Sıvı içerisinde belirlenen yanıltıcı olduğu iddia edilen boya,  Ulusal marker içindeki asıl boyar maddeden başka bir şey olamaz. Petrol Ofisi tarafından yapılan ulusal marker uygulamalarında markerlanacak ürün miktarına karşılık gelen ulusal marker bağımsız akredite gözetim şirketi elemanlarıyla birlikte hassas teraziler kullanılmak suretiyle belirlenmekte ve markerlanacak ürüne enjekte edilmek üzere enjeksiyon sistemi tanklarına konulmakta ve en sonunda yıkama işlemi yapılmaktadır. Bu nedenle tanka konulan Ulusal Marker’ın tamamının millileştirilen yakıta enjekte edildiği kesin olarak belirlenmektedir. Gelen denetim ekipleri mevcut ulusal marker stoklarını da tespit etmiştir. Tespit edilen ulusal marker miktarı stok kayıtlarımızla uyumludur. Zaten bu nedenle de, Petrol Ofisi konusu hakkında söz konusu denetimle ilgili olarak hiç bir resmi kuruluş tarafından açılmış bir inceleme bulunmamaktadır. Şu ana dek, bu konuda tarafımıza yöneltilmiş bir soru dahi söz konusu değildir. Bu konu ile ilgili olarak, yasal haklarımız çerçevesinde gerekli görülen işlemler başlatılmıştır. Hal böyleyken, Petrol Ofisi’ni şaibe altında bırakacak yanlı ve kötü maksatlı bir yayın yapılmasını sorumlu habercilik anlayışına aykırı buluyor; konu ile ilgili gerçekleri, kamuoyunun ilgisine sunuyoruz.” 598135 Yuh be Diego Yuh be Diego Maradona önce 2010 vizesini aldı, sonra yüzyılın skandalını patlattı Arjantin’in teknik patronu, Uruguay deplasmanındaki 1-0’lık galibiyet sonrası, kendisini eleştirenlere arda üç kez ederek,?“Bana inanmayanlar edep yerimi y...n” ifadesini kullandı “Skandallar Prensi” Maradona’dan yeni vukuat. Arjantin Milli Takımı’nın hocası, elemelerinde kendisini eleştirenlere basın toplantısında, kameraların karşısında küfretti. Arjantin, Uruguay’ı deplasmanda 1-0 yenip grup 4’üncüsü oldu ve 2010 vizesini aldı. Maç sonu Maradona “Beni eleştirenler, bana inanmayanlar (bayanlardan özür dileyerek söylüyorum) edep yerimi y...n! Ben taraftarı ve futbolcuları düşünüyorum, gerisi edep yerimi y...n! Benim Dünya Kupası’na gidemeyeceğimi iddia edenler edep yerimi y...n! Onlar bana bir çöplük gibi davrandı” dedi. Maradona’nın bu küfrü üç kez tekrar etmesi de ayrı bir skandal... ‘Tanrı’nın Eli’nden bağımlılığına 1986’da mafyasının onur konuğu oldu. 22 Temmuz 1986’da ’ye eliyle attığı gol için “Tanrı’nın Eli”?tanımını yaptı. 1990 Dünya Kupası finalinde kendisini ıslıklayan tribünlere küfretti. 1991’de kokain kullandığı belirlendi. Bulundurma ve satma suçundan 15 ay hapis yedi. 1994’te evinin önünde dolaşan gazetecilere ateş etti; 5’ini yaraladı. 1997’de kokainle yakalandı. 2000’de ’da kokain tedavisi gördü. 2002’de vize vermeyen Japonlar’a “’liler size attı. Onlara vize vermeyin” dedi. 2004’te kokainden komaya girdi. ’dan Maradona’ya Maradona’nın skandal sözleri gündeme bomba gibi düşerken, FIFA’nın olayı soruşturmaya başladığı ve ceza vereceği ifade edildi. Başkan Blatter’in, sözleri nedeniyle Arjantin Milli Takımı’nın teknik direktörüne çok kızdığı belirtildi. Arjantin basını ayağa kalkarken, FIFA’nın da Maradona aleyhinde bir yazısı yayınlayacağı ve ağır ceza vereceği kaydedildi. Arjantin Futbol Federasyonu’nun da Maradona’dan sözlerini geri almasını isteyeceği vurgulandı. 598855 Ali Sami Yen, mezarı başında anıldı Ali Sami Yen, mezarı başında anıldı Kulübü’nün kurucusu ve ilk başkanı Ali Sami Yen, sarı-kırmızılı kulübün kuruluşunun 104. yılı etkinlikleri çerçevesinde mezarı başında anıldı. Ali Sami Yen’in, Feriköy Mezarlığı’ndaki kabri başında gerçekleştirilen anma organizasyonunda, Galatasaray Kulübü Başkanı kulüp ikinci başkanı yönetim kurulu üyeleri Sinan Kılıç ve Nejat Uygur hazır bulundu. Mehmet Helvacı yaptığı konuşmada, kulüp olarak 104. yaşlarını kutlamalarının kendilerine mutluluk verdiğini ve sorumluluk yüklediğini belirtirken, şunları söyledi: "Hem sizi oluşturan tarihe sadık kalacaksınız, hem bu sadakatinizle beraber onlara layık olacaksınız, hem de her geçen gün aldığınız bayrağı daha da ileri taşıyacaksınız. Bu, önemli bir sorumluluk. Tabii ki bu sorumluluk bizi korkutmuyor, yıldırmıyor, çünkü arkamızda güçlü bir tarih var. Ali Sami Yen ve arkadaşlarının, bundan 104 sene evvel bina ettikleri yapı bugün bir dev olmuş durumda. Onlardan devraldığımız ve elden ele geçen bu bayrağı her gün daha ileriye taşımak istiyoruz. Tarihimizin bize verdiği güçle, her gün daha ileri noktalara ulaşmak istiyoruz." Daha sonra Ali Sami Yen’in kabri başında dualar okundu. 598651 Harita Genel Komutanlığı 'uzay üssü' gibi Başkanlığı basın bilgilendirme toplantısı, bu hafta Harita Genel Komutanlığında yapıldı. Toplantıda Harita Genel Komutanlığı'nın çalışmaları hakkında gazetecilere bilgi verildikten sonra binalar ve müze gezildi. Başkanlığı basın bilgilendirme toplantısı, bu hafta Harita Genel Komutanlığında yapıldı. Toplantıda Harita Genel Komutanlığı'nın çalışmaları hakkında gazetecilere bilgi verildi. Harita Genel Komutanı Korgeneral Yaşar Güner, Tevfik Ateş Salonu'nda gazetecilere verdiği brifingde, Komutanlığın 100 yılı aşan mazisi ile ulusal ve uluslararası düzeyde haritacılık faaliyetlerini yürüttüğünü, Avrupa Birliği ile de ortaklaşa projenin sürdürüldüğünü belirtti. Korgeneral Güner'in kısa açıklamasının ardından Albay Kadri Pamukoğlu, Harita Genel Komutanlığı'nın çalışmaları hakkında bilgi verdi. Albay Pamukoğlu, Komutanlığın bilgisayar teknolojisini her alanda takip ettiğini belirterek, 2000 yılından itibaren bütün üretim ve uygulamaların bilgisayar ortamına taşındığını söyledi. Pamukoğlu, Harita Genel Komutanlığının yürüttüğü Sayısal Harita Destekli Askeri Uygulamalar Yazılımı, Çok Amaçlı Coğrafi Bilgi Sistemi İstasyonu, Arazi Analizi Sistemi-Türkiye, Sayısal Ortofoto Sistemi, Taktik Kabartma Ortofoto Haritası ve Türkiye Ulusal Sabit GPS Ağları projelerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Komutanlıkta kullanılan ve uygulanan projelerin Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) farklı birimlerince geliştirildiğini ve sürekli yenilendiğini belirten Albay Pamukoğlu, Harita Genel Komutanlığının TSK'nın yanı sıra bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, üniversiteler ile yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilerin de taleplerinin Harita ve Harita Bilgilerini Temin ve Kullanma Yönetmeliği kapsamında karşılandığını ifade etti. Denizcilik Müsteşarlığı için bin 670 kilometrelik kıyı şeridinin hava fotoğrafı çekim işinin tamamlanıp teslim edildiğini, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü ile imzalanan protokol çerçevesinde yaklaşık sürecek hava fotoğrafı işini günde tamamladıklarını anlatan Albay Pamukoğlu, mahkemelerde görülen davalarda da hava fotoğrafları ve haritalar üzerinden bilirkişi incelemesi yaptıklarını kaydetti. Albay Pamukoğlu, Komutanlığın projeleri üretilmesi, mali kaynaklarının değerlendirilmesi ve kurumları ile ortak çalışma kültürünün geliştirilmesine" büyük önem verdiğini vurgulayarak, bu kapsamda tarafından kabul edilmiş adet proje bulunduğun belirtti. Komutanlığa ilişkin açıklamanın ardından gazetecilere, jeodezi, fotogrametri, Kartografya daire başkanlıkları, Harita Timi ve Haritacılık Müzesi gezdirildi. Haritacılık Müzesi Harita Genel Müdürlüğünün kurucusu Korgeneral Mehmet Şevki Ölçer'in kullandığı aletlerin sergilendiği bölümden giriş yapılan Haritacılık Müzesi'nde, 1800'lü yıllara ait kabartma haritalar ve harita yapımında kullanılan aletler sergileniyor. Değişik ölçekteki klasik harita yapımının pozitif çalışmalarında, daire veya yay çizimlerinde, mesafe ölçümünde, bazı geometrik şekilleri büyütme ve küçültme çalışmalarında kullanılan pergel ve sulu boya takımlarının yer aldığı müzede, Padişah Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzettin Efendi'nin 1914 yılında Harita Dairesine armağan ettiği toplam 144 parçadan oluşan fildişi hesap cetveli, pergel, gönye ve sulu boya takımı da bulunuyor. Müze yetkilileri, bu takıma değer biçilemediğini belirtiyor. Müzede, ünlü asker ve sivil ressamlara ait 97 adet yağlı boya tablo da yer alıyor. Bu tablolardan 21'i, 'ün talimatıyla Türkiye'nin çeşitli yörelerinde ressamlara yaptırılan tablolardan oluşuyor. Gezinin ardından Harita Genel Komutanı Korgeneral Yaşar Güner ve İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak gazetecilerle hatıra fotoğrafı çektirdi. 597664 Merkez'in iyimserliği arttı faizde fren sinyali verdi Merkez'in iyimserliği arttı faizde fren sinyali verdi Politika faizlerini 50 baz puan indirerek yüzde 6.25'e çeken Merkez Bankası, açıklamasında iyimser ifadelere yer verdi. Faiz indiriminde frene basabileceğini açıkladı Merkez Bankası, politika faizlerini 50 baz puan indirerek yüzde 6.75'e çekti. Banka böylece, bugüne kadar küresel krize karşı 10 puanlık faiz indirimi ile karşılık vermiş oldu. Merkez'in son açıklamasında önceki açıklamalarına göre daha iyimser ifadelere yer verdi. İSTİHDAMDA İYİLEŞME VAR İstihdam verilerinde sınırlı bir iyileşme gözlenmekte olduğunu belirten banka, bunun kalıcılı olup olmayacağını ise izlemeye devam edeceklerini kaydetti. Bir diğer iyimser ifade ise kredilere yönelik değerlendirmeleriydi. Eylül ayındaki faiz kararı sonrasında yapılan açıklamada, risk algılamasındaki iyileşmenin sürmesi durumunda kredi piyasasında etkisini göstermeye başlayacağı öngörüldü. Banka bu ay kredi piyasasında olumlu gelişmeleri görmeye başladıklarını duyurdu. Açıklamada faiz indirimlerinde yavaşlanabileceği belirtildi. Para Politikası Kurulu toplantısının özetinde, "Veri ve gelişmeler bağlı olarak gelecek toplantıda faiz indirimlerinde yavaşlamanın gündeme alınabileceği belirtilmiştir" dendi. 17 EYLÜL'DE NE DEMİŞTİ? İstihdam koşullarında belirgin bir iyileşme görülmüyor. Risk algılamasında iyileşme sürerse, kredi piyasasındaki etkisini göstermeye başlayabilir. Faiz indirimlerinin büyüklüğü ve ne kadar süreceği iktisadi faaliyetteki toparlanmaya bağlı. 15 EKİM'DE NE DEDİ? İstihdam verilerinde sınırlı bir iyileşme gözlemleniyor. Risk algılamasındaki iyileşmenin desteği ile kredi piyasasında olumlu gelişme gözlemleniyor. Verilere bağlı olmak üzere gelecek toplantıda faiz indirimlerinde yavaşlama gündeme alınabilir. 598690 Babanın cinneti ocak söndürdü Babanın cinneti ocak söndürdü Siirt'in Kurtalan ilçesinde cinnet getiren bir maliyeci çocuğunu ve eşini boğduktan sonra intihar etti. Alınan bilgiye göre, Kurtalan Mal Müdürlüğü'nde çalışan Ahmet Türkaslan'dan (38) iki günden beri haber alamayan iş arkadaşları Yenidoğan Mahallesindeki evine geldi. Uzun süre çaldıkları kapının açılmaması üzerine durumdan şüphelenen arkadaşları, kapıyı kırarak içeri girdi. Evde Ahmet Türkaslan, eşi Handan Türkaslan (34) ile ikiz çocukları Saadettin Mert Türkaslan (3,5) ve Erdem Türkaslan'ın (3,5) cesediyle karşılaşan iş arkadaşları durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen güvenlik güçlerince yapılan ilk incelemede, Ahmet Türkaslan'ın eşi ve çocuklarını boğduktan sonra kendisini evinin tavanına iple asarak intihar ettiğinin tahmin edildiği belirtildi. Türkaslan ailesine ait cesetler kesin ölüm sebebinin belirlenmesi ve otopsi yapılması için Kurtalan Devlet Hastanesine kaldırıldı. Ahmet Türkaslan'ın (38), yaklaşık 20 gün önce Siirt kara yolunda kendi otomobili ile trafik kazası geçirerek hafif yaralandığı ve raporlu olduğu belirlendi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. 598071 Horladığında bir uçaktan daha fazla ses çıkartan kadın.. Horladığında bir uçaktan daha fazla ses çıkartan kadın.. ’de yaşayan 60 yaşındaki Jenny Chapman, horladığında bir uçaktan daha fazla gürültü çıkarıyor. Daily Mail gazetesinin internet sitesinde yayımlanan habere göre, torun sahibi Bayan Chapman, her gece 111,6 desibel şiddetinde horluyor. Chapman’in çıkardığı bu gürültü, bir uçağın çıkardığı gürültüden desibel daha yüksek. Chapman horlamaya başladığında da 62 yaşındaki 18 yıllık kocası Colin, mümkün olan en uzak odaya kaçıyor. Chapman’in horultusunun şiddeti, geçen hafta sonu günlüğüne tedavi için gittiği bir horlama kliniğinde ortaya çıktı. Klinikteki uzmanlar Chapman’e, bu sorununu gidermesi için sağlıklı beslenmesini ve spor yapmasını tavsiye etti. Bu kadar gürültülü horladığını öğrendiğinde çok utandığını belirten Bayan Chapman de, uzmanların tavsiyelerinin faydasını gördüğünü, ancak bu sorundan hiçbir zaman kurtulamayacağını belirtti. 597674 Ankara'dan kritik zamanda Bosna'ya destek ziyareti AB ve Amerikalı yetkililer, geçtiğimiz hafta Saraybosna Butmir'de ülkedeki Hırvat Boşnak ve Sırp siyasi liderleri bir araya getirerek çıkış yolu aradı. Yetkililer, gelecek hafta tekrar buluşarak, ülkede anayasa ve diğer alanlarda yapılacak reformlar konusunda bir anlaşma için bastıracak. Türkiye de Bosna'daki gelişmeleri yakından takip ediyor. 10 Ekim'de Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Jeremiç ve Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı Sven Alkalaj'ı İstanbul'da bir araya getiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Butmir toplantısının ikinci ayağına hazırlanan Saraybosna'ya bugün kritik bir ziyaret gerçekleştiriyor. Türkiye, Bosna-Hersek'in Dayton'dan geri gidilmeden, sınır bütünlüğü korunarak NATO ve AB içinde yer almasına büyük önem veriyor. Ankara, bu konudaki konumunu pazartesi Türkiye'yi ziyaret eden Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi Haris Slaydziç'e iletti. Ankara desteğini, aynı gün İslam Konferansı Teşkilatı içindeki Bosna-Hersek Temas Grubu temsilcileriyle yaptığı toplantıyla da dile getirdi. Bosna'ya destek kararının alındığı toplantıya ilişkin Zaman'a konuşan İKT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Bosna'da katliam yapanların cezalandırılmak yerine ödüllendirilmekte olduğunu görmekten üzüntü duyduklarını belirterek, teşkilatın zor günlerinde Bosna halkına desteği sürdüreceğini vurguladı. BOŞNAKLAR AVRUPA BİRLİĞİ'NE GÜVENMİYOR Bosna'da ise uluslararası misyonu AB'nin devralması ve Butmir toplantılarından çıkacak sonuçlar konusunda endişe hakim. Zaman'a konuşan Bosna'nın en çok satan gazetesi Dnevni Avaz'ın Genel Yayın Yönetmeni Sead Numanoviç, görüş farklılıklarıyla bilinen AB ve ABD'nin Bosna konusunda ilk kez bir projede birlikte görünmesinin önemine değinmekle birlikte, sürecin devamı konusundaki şüpheye dikkat çekiyor. Numanoviç, Bosnalı Sırplar, Sırbistan ve Rusya'nın tavrı nedeniyle, AB ve NATO ile entegrasyon yolunda Bosna'yı güçlendirecek reform paketinin görüşüldüğü Butmir görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının kendisi için sürpriz olmayacağını ifade ediyor. "Bir anlaşmaya varılsa bile Avrupalılar böyle bir işi yürütebilecek güç, araç ve iradeden yoksun.'' diyen Boşnak gazeteci, sürecin böyle devam etmesi halinde Bosna'nın Kıbrıs-Filistin-Afganistan karışımı bir ülkeye dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. Çatışma teklikesinin giderek artabileceğine de işaret eden Numanoviç, şöyle devam ediyor: "Umarım olmaz. Çünkü Bosna ile ilgili her uluslararası konferans Boşnakların aleyhine işlemiştir. Dayton'dan sonra şimdi gördüğümüz gibi her yeni müzakere Boşnaklara daha zayıf bir konum öneriyor.'' AB'nin talebine rağmen Yüksek Temsilci'nin şimdi görevi bırakmasının uygun olmadığını belirten Numanoviç, AB'nin Bosna'daki misyonu devralmasının sorunları daha kötü hale getireceğine inanıyor: "AB'nin Balkanlar'daki performansı korkunç ve zayıflıyor. AB'ye güvenemeyiz. Bosna'yı dışlayan vize muafiyet rejimi meselesine bakın. Bu durum bile AB'ye güvenemeyeceğimizi gösteriyor. AB'nin Kosova'daki performansı da ortada. Tam bir karmaşa." Bosna'da acilen anayasal reform yapılarak özellikle, Sırpların sistemi tıkamakta kullandıkları devletçiklerin oy sisteminin değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Numanoviç, "Sırplar, Bosna'nın AB ve NATO ile entegrasyonunu engellemek için 50 kez oy sistemini kullandı. Eğer bu sistem değişmezse yapılacak değişikliklerin anlamı yok." diyor. TÜRKİYE BOSNA'DA çok önemli ROLE SAHİP Zaman'a konuşan Saraybosna Güvenlik Etüdleri Merkezi (CSS) Direktörü Bisera Turkoviç de Bosna-Hersek'in Dayton anayasasıyla yaşayamayacağını ve acilen ciddi reforma ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor. Bosnalı siyasi liderlerin savaş hedeflerini siyasi yollarla gerçekleştirmeye çalıştıklarını ifade eden Turkoviç'e göre "OHR, demokratik hükümet yapısı ve anayasal reformlar gerçekleşmeden ayrılırsa Bosna yeniden çatışmaya sürüklenir." Numanoviç ve Turkoviç, Türkiye'nin Bosna'daki rolünün öneminin altını çiziyor. Turkoviç, "Türkiye, Balkan mantalitesini bilen liderlere sahip ülkelerden biri. Kendisini 17 yıl önce Malezya'da tanıdığım Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Bosna'da savaşın yeniden patlak vermemesi için elinden geleni yapacağından eminim." derken, "OHR'ın geçiş sürecinde Davutoğlu ve çevresindekiler gerçekten Bosna'da ne olduğunu çok iyi biliyor. Türkiye Bosna'da çok önemli role sahip." ifadelerini kullanan Numanoviç ise Türk yatırımcıların gelmesinin iki ülke arasındaki kardeşliğin en somut göstergesi olacağını vurguluyor. 598284 Şimşek: Mevcut uygulama devam edecek Şimşek: Mevcut uygulama devam edecek Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Anayasa Mahkemesinin Gelir Vergisi Kanununun bazı hükümleriyle ilgili iptal kararlarının sıkıntı yaratmayacağını bildirdi ve yeni bir düzenlemeye kadar mevcut uygulamaların aynen devam edeceğini söyledi. Bakan Şimşek, Anayasa Mahkemesinin, ''Gelir Vergisi Kanununun yatırım indiriminde süre sınırlaması, ücretlilerin yüzde 35'lik orana tabi olması ve geçici 67'inci maddede dar mükellefler için öngörülen tevkifatla ilgili hükümlerini'' iptal etmesi sonrasında, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Maliye Bakanı, bu aşamada Anayasa Mahkemesinin iptallere ilişkin gerekçeli kararını beklediklerini belirtti. Dar mükelleflerin menkul kıymet araçlarıyla ilgili iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından ay sonra yürürlüğe gireceğine dikkat çeken Şimşek, şöyle konuştu: ''Bu nedenle uygulamada bir sıkıntı ortaya çıkmayacak. Mevcut uygulama, söz konusu süre içinde yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar aynen devam edecek. Piyasalar açısından ve mevcut uygulamanın devamı açısından bir sorun yaşanmayacak. Herhangi bir tereddüde mahal yok. Çünkü Anayasa Mahkememiz, iptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak ay sonra yürürlüğe gireceğini ifade etmiştir. Dolayısıyla aylık bu süre içinde uygulamalarda kesinlikle bir sıkıntı söz konusu olmayacak.'' GELİR VERGİSİNDE MEVCUT TARİFEYE DEVAM Anayasa Mahkemesinin ücret gelirlerine ilişkin düzenleme için de kendilerine aylık bir süre tanıdığını kaydeden Maliye Bakanı Şimşek, ücretlilerin vergilendirilmesinde de verilen süre içinde yeni bir düzenleme yapılana kadar mevcut vergi tarifesinin aynen uygulanacağını bildirdi. Burada da herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağını vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti: ''Dar mükellefler gibi ücretlilerin vergilendirilmesinde de yeni düzenleme yapılana kadar mevcut uygulama devam edecek. Ücretlilerin vergi tarifesinin en üst dilim olan yüzde 35'lik orandan vergilendirilmesine ilişkin iptal hükmü, kararın Resmi Gazete'de yayımından ay sonra yürürlüğe girecek. Bu nedenle, ücretlilerde de yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, mevcut tarife geçerli olacak. Burada da bir sorunla karşılaşılmayacak. Biz, bu konulara ilişkin çalışmalarımızı Anayasa Mahkememizin gerekçeli kararı çıktıktan sonra yapacağız. Bize verilen süre içinde bütçe disiplini ve Orta Vadeli Mali Program çerçevesinde çalışmada bulunacağız. Burada, gelir-gider dengesini gözeten bir düzenlemeye gidilecek. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarına konu edilen hükümlerle ilgili gerekli düzenlemeler mutlaka gerçekleştirilecek.'' ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI NE GETİRİYOR? Anayasa Mahkemesi'nin Gelir Vergisiyle ilgili kararı, CHP milletvekilleri Ali Topuz ve Haluk Koç ile 116 milletvekilinin 2006 yılında yaptığı ve aynı yılın Mart ayında çıkarılan ''5479 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun''un bazı hükümlerinin iptali başvurusu üzerine alındı. Söz konusu başvuruda, ''Gelir Vergisi Kanununun 103. maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesinde en üst dilim olan yüzde 35'lik oranın ücret gelirlerine de uygulanması, menkul kıymetlerin elden çıkarılması ve elde tutulması sürecinde elde edilen gelirler üzerinden tevkifat yapılmasına ilişkin geçici 67'inci maddedeki dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için bu oran yüzde sıfır olarak uygulanır ibaresi ile yatırım indiriminde süre sınırlamasına gidilmesi'' hükümlerinin iptali istenmişti. Anayasa Mahkemesi de, dün akşam internet sitesine konulan kararlarıyla bu düzenlemeleri iptal etti. Mahkeme, iptal edilen düzenlemelerle ilgili ''yürürlülüklerinin durdurulmasını'' talebini reddederken, dar mükelleflerle ilgili iptal hükmünün, Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak ay sonra, ücretlilerle ilgili iptal hükmünün yine Resmi Gazete'de yayımlanmasından ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırdı. Yatırım indirimiyle ilgili olarak da ''sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait'' ibaresini iptal eden ve bu şekilde yatırım indiriminde süre sınırlamasını ortadan kaldıran Anayasa Mahkemesi, bu iptalin ise kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte yürürlüğe girmesini öngördü. Edinilen bilgiye göre, Maliye Bakanlığı, Anayasa Mahkemesinin yatırım indirimiyle ilgili kararının etkileri konusunda bir çalışma yapacak. Dar mükelleflerle ilgili mevcut uygulama ve ücretlilerin de diğer gelir vergisi mükellefleri gibi yüzde 15, yüzde 20, yüzde 27 ve yüzde 35'lik oranlardan vergilendirilmesine ilişkin tarife, yeni düzenlemeye kadar aynen devam edecek. Kanuna göre, gelir vergisi orandan oluşuyor. Halen bin 700 liraya olan gelirler yüzde 15, bin 701-22 bin lira arasındaki gelirler yüzde 20, 22 bin 1-50 bin lira arasındaki gelirler yüzde 27, 50 bin lira ve üstü gelirler de yüzde 35 oranında gelir vergisine tabi tutuluyor. Ücret gelirleri daha önceki dönemde normal tarifenin puan altında vergilendiriliyordu. Daha sonra yapılan bir düzenlemeyle ücret gelirleri dahil gelir vergisine tabii bütün gelirlerde tek tarife uygulamasına geçildi. Anayasa Mahkemesinin dar mükelleflerle ilgili iptal kararı Türkiye'de yerleşik olmayan gerçek kişiler ile Türkiye'de faaliyet gösterip merkezi yurtdışında bulunan tüzel kişileri ilgilendiriyor. Menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden tutulması ve elden çıkarılması sürecinde elde edilen gelirler üzerinden tevfikat yapılmasına ilişkin geçici 67. maddede dar mükellefler için ''sıfır'' oranlı tevkifat öngörülüyor. Bu çerçevede yurtdışında yerleşik kişiler ile Türkiye'de faaliyet gösterip merkezi yurtdışında bulunan tüzel kişiler menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarından elde ettikleri gelirlere sıfır vergi uygulanıyordu. 598776 Suriye’ye tam teşekküllü çıkarma ’ye tam teşekküllü çıkarma Türkiye-Suriye sınır kapısındaki bariyer, getirilen vize muafiyeti ardından iki ülkenin bakanları tarafından elbirliğiyle kaldırıldı.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda 10 Türk bakan Öncüpınar ’ndan yürüyerek geçerken, Halep’e uçakla ulaşan 200 kişilik Türk heyeti davul zurnalarla karşılandı lideri nedeniyle 10 yıl önce savaşın eşiğinden dönen ile ilişkilerde tarihi bir sayfa açtı. İki ülke arasında vize muafiyeti anlaşmasının imzalanmasının ardından Türkiye, Dışişleri Bakanı ’nun liderliğinde dokuz bakanla birlikte Öncüpınar sınır kapısından vizesiz ve yürüyerek geçti ve bir ilke imza attı. Türk bakanlar dün Halep’e çıkarma yaptı. Davutoğlu’nun yanı sıra Devlet bakanları Milli Savunma Bakanı İçişleri Bakanı ve Köyişleri Bakanı ile Çevre ve Orman Bakanı ’nun katıldığı geziye 200 kişilik Türk heyeti eşlik etti. 70 kişilik Türk basın heyeti de geziyi dakika dakika izledi. Öncüpınar sınır kapısına gidilirken, Suriye halkı Türk heyetini Türkiye ve Suriye bayraklarıyla, davul zurna çalarak karşıladı. 10 bakan sınırda bulunan temsili bariyeri kaldırırken, gökyüzüne beyaz güvercinler ve balonlar bırakıldı. Davutoğlu ve Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim daha sonra vize anlaşmasını imzaladı. Sloganlar: ve Davutoğlu ve Muallim, daha sonra Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin bakanlar düzeyindeki ilk toplantısını Halep’te gerçekleştirdi. Toplantının ardından konuşan Davutoğlu “Bugün üç büyük bayramı bir arada kutluyoruz. Bunlar ramazan, kurban ve vizenin kaldırılması. Bu toplantıda adeta iki devlet bir heyet gibi çalıştık” dedi. Davutoğlu’nun, günün sloganının “Ortak kader, ortak tarih, ortak gelecek” olduğunu Türkçe ve Arapça söylemesi de salondan alkış aldı. Asi nehrine dostluk köprüsü Suriyeli ve Türk bakanların ikili ilişkilerin gelişmesi çerçevesinde toplantıda konuştuğu projeler ise şunlar:  Yıllardır iki ülkeyi karşı karşıya getiren su sorununun işbirliği alanına dönüştürülmesi. Bu çerçevede üzerine adı “Dostluk” olan bir kurulması.  Ekonomik işbirliği kapsamında ticaret hacminin milyar dolara çıkarılması.  İki ülke arasında bulunan gümrük kapısından aktif olmayan diğer kapının açılması.   Halep-Antep demiryolu hattının kurulması.  Türkiye’nin önderliğinde tershane kurulması.  Lazkiye- arası yolcu ve yük taşımacılığının feribotlarla güçlendirilmesi.   Üniversitelerarası değişim programlarının güçlendirilmesi.  diplomatlarının karşılıklı eğitimi gerçekleştirmesi. Belgeselin başrolünde Davutoğlu’nun Halep ve ’i kapsayan gezisi belgesel haline getiriliyor. Davutoğlu’nun, dün sabah evden çıkışından eve dönüşüne kadar geçen sürede yaşananlar sürekli kameralara kaydedildi. 598090 Peşaver'de patlama: 11 ölü Polis yetkilisi Beşir Han, saldırganın patlayıcı yüklü aracını bir caminin duvarına sürerek infilak ettirdiğini belirtti. Han, patlamada caminin yanı sıra yakınlardaki bir polis karakolunun da ağır hasar gördüğünü söyledi. Sahibzade Muhammed Enis adlı yetkili de ölenler arasında polis, kadın ve bir öğrenci çocuğun bulunduğunu ifade ederek, saldırıda 15 kişinin yaralandığını kaydetti. Saldırının asıl hedefinin polis olduğunu bildiren yetkililer, intihar komandosunun 70 kilogram patlayıcı kullandığını belirtti. Saldırıyı henüz üstlenen olmadı, ancak yetkililer Taliban'dan şüphe ediyor. 597781 Yaşar Süngü: 1,5 milyon çiftçiye körfezden ortak geldi 1,5 milyon çiftçiye körfezden ortak geldi Küresel finansal krizde yatırım için yer arayan körfez sermayesi yatırım ortaklığı için tercihini Türk çiftçisinden yana kullandı. Ortadoğu'nun en büyük şeker rafinerisi olan Suudi Arabistan merkezli Savola Group ile Türk ve diğer Suudi Arabistanlı şirketlerin oluşturduğu konsorsiyum, Türkiye'de altı şeker fabrikasının satış ihalesine katılacak. Grubun gıda şirketi Savola Foods, 1.5 milyon çiftçini ortak olduğu Türkiye'den Tarım Kredi Kooperatifleri ve Suudi Arabistan şirketi Nesma Holding ile ortak girişim oluşturdu. Savola Foods ve Tarım Kredi Kooperatifleri ortaklıkta ayrı ayrı yüzde 40 pay alacaklar. Nesma'nın payı da yüzde 20 olacak. Ortaklık anlaşması Çırağan Sarayı'nda imzalandı. Törene, Tarım Kredi Kooperatifler, Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Teke, Genel Müdür Bedrettin Yıldırım, Savola Grup CEO'su Zouhair Eloudgi, Nesma Holding İdari Başkan Yardımcısı Muhammed Hammad ve holding'in sahibi Ali el Türki'nin oğlu katıldı. Ortak yatırım, Kasım ayının başında yapılacak olan şeker fabrikaları portföy özelleştirme ihalelerine katılacak. Kastamonu, Kırşehir, Yozgat, Turhal, Çorum ve Çarşamba şeker fabrikalarının özelleştirme ihalelerine girecek olan konsorsiyum, şeker pancarı üretimini uluslar arası pazara taşımayı hedefliyor. Ortaklık girişimi, özellikle körfezden Türkiye'ye doğrudan yabancı sermayenin önünü açacak. Geçen yıl Yudum Gıda'yı 53,3 milyon dolara satın alan Savola, Sırma zeytinyağı markasını da satın alarak Türkiye'de yağ pazarında önemli bir pay sahibi oldu. Suudi Arabistan'da 10 büyük holding'den biri olan Savola, Suudi borsasına kote olan ilk özel şirket. Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika'da sektörde faaliyet gösteren grubun geçen yılki cirosu 3.7 milyar dolar. 16 bin çalışanı olan grubun, 40 farklı pazarda ürünleri bulunuyor. Suudi Arabistan'da yağ ve şeker pazarının yaklaşık yüzde 65'ini elinde bulunduruyor. Ayrıca İran ve Mısır'da yağ pazarının yüzde 40'ı şeker pazarının da yüzde 20'si grubun elinde. Türkiye, Savola'nın büyüme stratejisindeki en önemli ülkesi. Grubun CEO'su Türkiye'ye gelmek için aradıkları fırsatı şeker ihaleleri ile yakaladıklarını söylüyor. Ortaklardan merkezi Cidde'de olan Nesma Holding'in ise 20 bin çalışanı ve 40 civarında ortaklığı var. Holdingin, enerjiden, gıdaya, elektronikten, telekominikasyona, lojistikten, deniz taşımacılığına, inşaattan otel işletmeciliğine kadar girmediği alan yok. ülkede faaliyet gösteren holdingin Türkiye'de ayrı alandaki ortaklığıyla 25 milyon dolarlık yatırımı bulunuyor. Ortaklığın yabancı yatırımın hız kestiği bir dönemde gelmesinin önemine işaret eden Gübretaş Genel Müdürü Mehmet Koca, imza töreninden önce yaptığımız konuşmada, ortaklıkla Türkiye'nin dünya şeker piyasasında önemli bir oyuncu olacağını söylüyor. Gübretaş, İran'ın en büyük gübre fabrikası Razi'yi satın alarak dikkatleri çekmişti. 1851 birim tarım kredi kooperatifi ile 1.5 milyon çiftçiye hizmet götüren Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştirakleri şunlar; Gübretaş, Kimya ve Zirai ilaç sanayi A.Ş, Tareks, İmece Plastik, İmece Prefabrik, Tarnet, Bafay A,Ş, Elit Gıda, Trakya Yem ve Yağ Sanayi, Tarkplast, Başak Yemle birlikte 10 yem fabrikası. Temennimiz şekerle gelen körfez sermayesinin öncü olması. Özellikle Afrika'da kiraladığı tarım alanlarında üretim yapan körfez sermayesini tarım sektöründeki diğer alanlara da çekebilmenin yollarını şimdiden aramalıyız. Haftanın sözü Bazen Türkiye'de muhalefet ile çeteler arasındaki sınırın nerede olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış. (Ekonomi Gazetecileri Derneği ile sohbet toplantısında) Biz hiç zorlanmıyoruz. Kışın sıcakta oturmak isteyenler, yazın terlemek zorundadır. Jacobsen 598670 Arınç, İsrail elçisi ile görüşecek Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT'de yayınlanan ve 'in tepkisini çeken "Ayrılık" dizisiyle ilgili olarak, "Bu dizi ile -Türkiye ilişkilerini bozmak niyetinde değiliz. Yahudi-Musevi düşmanı değiliz. Büyükelçi ile görüşüp kaygılarını gidereceğim" dedi. Arınç, Manisa'da gazetecilere bir açıklama yaptı. Başbakan Yardımcısı, "Yaptığımız işin doğru olduğuna inanıyoruz, itirazları, şikayetleri, endişeleri neyse, biz bunları dinleriz. Büyükelçiyi de İsrailli yetkilileri de dinleriz, yaptığımız işin ne anlama geldiğini söyleyebilmek için" dedi. Arınç, "Bu raporun (BM'nin Goldstone raporu) sıkıntısıyla Türkiye'deki Ayrılık dizisine karşı bir tavır içindeler. Yaptığımız işin doğru olduğuna inanıyoruz, itirazları, şikayetleri, endişeleri neyse biz bunları dinleriz. Büyükelçiyi de İsrailli yetkilileri de dinleriz, yaptığımız işin ne anlama geldiğini söyleyebilmek için. Yahudi, Musevi düşmanlığı yaratacak bir dizinin içinde değiliz, bundan sonra da olmayacağız. Onun sözleriyle değil, gerçek olanlarla İsrailli yöneticilerle görüşeceğiz. Kesinlikle bu dizinin böyle bir anlam taşımadığını ve sonuna kadar yayınlandığında bundan mutlu olacaklarını ifade edeceğiz. Hükümetin bu diziyi yapın demesiyle bunu yapmadığımıza göre, bu diziyi kaldırın demesiyle de kaldıracak durumda değiliz. Çünkü biz devlet televizyonu değiliz. TRT özerk bir kuruluştur. Bu dizileri dışarda yaptırırız. Reyting aldığı ölçüde de diziler yayınlanmaya devam eder. Meseleye ticari açıdan bakıyoruz. Bütün özel televizyonların baktığı gibi. Ayrılık dizisinin birinci bölümü Türkiye'de pek çok kimsenin bildiği ve izlediği dizi değilken, şu anda reytingimizin çok yükseklere çıktığını görüyoruz. Bundan televizyon yayıncısı olarak memnuniyet duyduğumu ifade edeyim. Demek ki önümüzdeki bölümler yaptığı zaman reytingler tepelere vurmuş olacak. İsrailli dostlarımızın hükümetin, büyükelçimizin ve Türkiye'de yaşayan Musevi vatandaşların bu diziden olumsuz etkilenmemeleri böyle bir düşüncemizin olmadığını samimiyetle ifade etmek istiyorum." Bülent Arınç, Türkiye ile hükümetleri arasında geçmişten bu yana iyi ilişkiler bulunduğunu belirterek, "Bu ilişkileri de bozmak niyetinde değiliz. Zaman zaman yönetimlerden kaynaklanan çekişmeler olsa bile şu anda ile geçmişten bu yana ilişkilerini iyi noktaya götürmeye çalışan, buna ihtiyacımız olduğunu bilen bir hükümetiz" dedi. "TRT devlet televizyonu değil" Arınç, TRT'nin kamu yayıncılığı yapan bir kuruluş olduğunu ancak İsrailli yetkililerin ifade ettiği gibi bir "devlet televizyonu" olmadığını ifade ederek, Türkiye'de çok şeylerin değiştiğini belirtti. Arınç, şunları söyledi: "Eskiden belki bu tanımlamaya 'uygun' denebilirdi ama TRT'nin kendi kanunu var ve TRT özerk bir kuruluş. Televizyon yayıncılığında pek çok dizi, pek çok tanıtım, pek çok müzik ve eğlence programı olabilir. Bunların bir kısmını TRT kendi imkanlarıyla yapar, bir kısmını da yapımcı kuruluşlardan satın alır. İnceleyebildiğim kadarıyla Ayrılık dizisi de bir özel kuruluşa yaptırılmış ve ilk gösterime de geçtiğimiz Salı günü başlamış. Ancak tanıtım fragmanlarında ve birinci bölümde yayınlandığı şekliyle İsrailli yetkililerden tepki aldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu konuda iki şey söylemek istiyorum, bir devlet televizyonu değiliz biz. Yani devlet, 'Şunu yap, bunu yapma, şunu al, şunu alma, bunu göster, bunu gösterme' böyle bir telkinde TRT'ye bulunamaz. TRT'nin kendi yönetimi var ama kanunda kendisine kamusal yararı gözetmek üzere yayın yapma gibi bir izin verilmiş. Dolayısıyla biz hükümetin, başbakanın kontrolünde olan, onun istediği gibi yönlendirdiği televizyon değiliz, böyle bir yayıncı kuruluş değiliz. İkincisi, bu tür diziler özel kuruluşlardan satın almak suretiyle de gösterilebilir, özellikle bu dizi, Filistin- arasında geçtiği bilinen, artık dünyada hiç kimsenin görmezden geldiği, duymazdan geldiği bir konu üzerinde yoğunlaşmıyor. Bu aynı zamanda bir aşk dizisi. En az 13 bölüm olur bu diziler. Devam etmesi düşünülürse ikinci bir 13 bölüm olarak çekilir. Daha başındayız ve bölümler ilerledikçe çekim yapılacak. Senaryonun, masraflarının incelendiğini ve TRT açısından yayımlanması sakıncalı görülmediği için dizinin başladığını kaydeden Arınç, "İkinci, üçüncü, dördüncü bölümlerin senaryosu incelenmiş olsaydı, bu tür üzüntü duymaya gerek kalmayacaktı. Çünkü insani olaylar bu dizi içinde konu ediliyor. Filistin'de geçtiği konu edilen bir iki bölüm dışında, farklı mekanlarda, farklı ülkelerde çekilmek üzere senaryolaştırılmış" diye konuştu. "Yahudi düşmanlığı yok" Dizide kesinlikle "Yahudi düşmanlığı" olmadığını dile getiren Bakan Arınç, "Anti semitizm, bizim de reddettiğimiz bir insanlık suçu olarak anlaşılması gereken bir davranıştır. İkincisi Türkiye ile hükümetleri arasında geçmişten bu yana iyi ilişkiler vardır. Bu ilişkileri de bozmak niyetinde değiliz" dedi. "Zaman zaman yönetimlerden kaynaklanan çekişmeler olsa bile, şu anda ile geçmişten bu yana ilişkilerini iyi noktaya götürmeye çalışan, buna ihtiyacımız olduğunu bilen bir hükümetiz" diyen Arınç, "Bu ilişkileri bozmaya da niyetimiz yok. Bu ilişkileri bozmak amacıyla da bu dizi yayınlanmıyor. Kesinlikle böyle bir düşüncemiz yok, buna müsaade etmeyiz. Bizim Musevi karşıtı olmamız, Yahudi karşıtı olmamız hiçbir zaman düşünülemez" diye konuştu. Arınç sözlerine şöyle devam etti: "Biz elbette Filistin'de meydana gelen olaylara büyük üzüntüyle bakıyoruz. Gazze'de, Ramallah'ta ve diğer bölgelerde çocuğu kucağında ölen insanlar, bizi ilgilendiriyor. Lübnan'dakiler bombalandığı zaman, bu bombalar sanki başımıza yağmış gibi bundan üzüntü duyuyoruz. Bunlar dünyanın gerçekleri, bu gerçekler bütün dünyanın televizyonlarında, sinemalarda, bazen bazen dizi oluyor. Gerçeğe ne kadar yakınsa da kadar ilgi topluyor. Ama bunların yayınlanması diyelim ki ile Vietnam arasındaki savaşın, yıllarca filmlere konu olması, Hitler'in Yahudilere karşı uyguladığı soykırımın yıllarca tiyatrolarda ve filmlerde senaryolaştırılmış olması, dünyada bilinen olaylardır. Kaldı ki bu Ayrılık dizisi, sonunda sevgiye, aşka dönüşecek olan, insanların, barış içinde, huzur içinde yaşaması ve buna duyulan özlem senaryo haline getirilen bir dizidir." Büyükelçisi ile arkadaşlık ilişkimiz var" 'in Ankara Büyükelçisi Gabi Levy'nin resmen randevu talep ettiğini duyduğunu kaydeden Bakan Arınç, kendisi ile "arkadaşlık ilişkileri" içinde olduklarını söyledi. Arınç, şunları bildirdi: "Çünkü o, Büyükelçisi olmakla birlikte, Bergama doğumlu, hemşehrimiz diyebildiğimiz, hatta ayı içerisinde büyükelçilikte benim onuruma bir iftar vererek, pek çok dostla bir arada olduğumuz insandır. Kendisiyle en yakın zamanda görüşeceğim, bu endişelerinin ne kadar haksız olduğunu, bir yanlışlık içine düşmemesi gerektiğini anlatacağım. Ancak 'deki bazı yöneticiler, özellikle Liberman gibi, onlar zaten dünyanın her yerindeki olaylara bu gözlükle pencereden bakıyorlar. Dolayısıyla onun sözleriyle değil ama gerçek olanlarla İsrailli yöneticilerle görüşeceğiz ve kesinlikle bu dizinin böyle bir anlam taşımadığını, sonuna kadar yayınlandığında, kendilerinin de mutlu olacaklarını ifade edeceğiz." Büyükelçisi Gabby Levy bugün Dışişleri Bakanlığı'na 597869 Müftü: Hırka-i Şerif'i devlet korusun Gül Kireklo'nun haberi Ramazan'da, her yılın aksine ziyarete açılmayan kutsal emanet Hırka-i Şerif'in tehlikede olduğu, uzmanlarca hazırlanan bir raporla da tasdiklendi. Klimasız odada katlanarak saklandığı için yıpranan Hırka-i Şerif'i; İstanbul İl Özel İdaresi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvarı Müdürlüğü, Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü ve Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler Bölümü uzmanlarından oluşan komisyon inceledi. MALİYETİ MİLYON TL Raporda, 1400 yaşındaki kutsal emanetin tehlikede olduğu vurgulandı. İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı'ya göre çare devlet koruması: "Raporu devlet kademelerine ilettik. Teklifim, devlet koruması altına alınması, inisiyatifin Kültür Bakanlığı'na verilmesi." Halen Gülay Köprülü'nün himayesinde, Fatih Hırka-i Şerif Camisi'nde bir odada muhafaza edilen Hırka-i Şerif'in daha fazla deforme olmaması için özel bir çalışma gerektiğini belirten Çağrıcı, "Çürümeler var. İstanbul Müftülüğü'nün Hırka-i Şerif üzerinde hiçbir yetkisi yok. Köprülü ailesi nedense bizden uzak kalmış, iletişim kurmak istemiyor" dedi. İstanbul İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sabri Kaya da şu bilgileri verdi: "2 İtalyan ve İngiliz konservatörü İstanbul'a davet ettik. 3'ü de ayrı ayrı rapor hazırladı. Biri kabul edilip, milyon TL'lik kurtarma programı başlatıldı. 598600 Somali'de sütyen giyen kadınlara kırbaç! Somali'de aşırı dinci Eşşebab örgütü, "İslam'a aykırı olduğu" gerekçesiyle sütyen giyen kadınları halkın gözü önünde kırbaçlıyor. Vatandaşların verdiği bilgiye göre, ülkeye şeriat getirmek isteyen örgütün silahlı ve maskeli adamları, göğüslerinin dik olduğunu gördükleri kadınları durdurarak sokak ortasında kırbaçladıktan sonra, kadınlardan sütyenlerini çıkarmalarını istiyor. Halime adındaki bir kadın, "Eşşebab bizi, kendi istediği türde örtünmeye zorluyordu, şimdi de göğüslerimizi serbest bırakmamızı istiyor. Önce eskiden giydiğimiz örtüyü yasakladılar ve kadınların göğüslerine sıkı sıkıya oturan sert bir kumaşı kullanıma soktular. Şimdi de göğüslerin doğal kalması gerektiğini söylüyorlar" diye anlattı. Mogadişu'nun kuzeyindeki Abdullahi Hüseyin adlı bir öğrenci de, erkek kardeşinin, kız kardeşinden sütyenini çıkarmasını isteyen bir kişiyle kavga ettiği için hapse atıldığını anlattı. Eşşebab, sakalsız erkekleri de sokak ortasında kırbaçlıyor. Hüseyin, kendisinin de sokak ortasında dövüldüğünü ve saçının tıraş edildiğini belirterek, "Pantolonum dizime kadar kesildi. Sakalımı kesmekle itham ettiler, ama ben sadece 18 yaşındayım. Onlarca kadın ve erkek tutuklandı. Evden adımınızı atar atmaz maskeli kişilerce kendinizi kırbaçlanırken buluyorsunuz" dedi. Arapçada "gençler" anlamına Eşşebab, Somalinin güney ve orta kesiminin büyük bölümünün kontrolünü elinde tutuyor. Örgütün sert şeriat yorumu, geleneksel olarak ılımlı Müslümanlar olan halkı şoke etti. Örgüt dans, düğün ve futbolu da yasaklamıştı. 597908 Süper Lig fikstürü fena karıştı Hürriyet'in haberine göre. sezon başı fikstür çekimi yapılırken Ay-Yıldızlı ekibin eleme grubunda en azından ikinci olarak finallere gitmek için baraj karşılaşmaları oynayacağını hesap eden Futbol Federasyonu ligin 12 ile 13'üncü haftası arasında 10 günlük bir boşluk bırakmıştı.. Buna göre Süper Lig'de Kasım'da tamamlanacak 12'nci haftadan sonra 13-14-15 Kasım tarihleri boş geçilecek, 13'üncü hafta ise 20-21-22 Kasım tarihlerinde oynanacak.. Futbol Federasyonu'nun ya play-off maçlarının oynanacağı tarihlerde Milli Takım'a özel maçlar oynatacak ya da lig fikstüründe yeni bir düzenleme yaparak ligin 13'üncü haftasını bir hafta geriye çekecek. Ancak bu durumda da Süper Lig'in ilk yarısı 20 Aralık yerine 13 Aralık'ta sona erecek. Ligin 2. yarısının 24 Ocak'ta başlayacağı düşünülürse ara 42 güne çıkacak. 598127 "Nefes" ve diğerleri: Vizyonda yeni film Bu hafta sinemalarda yeni film vizyona girecek. Haftanın en dikkat çekici filmi ise 40 askerin hikâyesinin anlatıldığı "Nefes: Vatan Sağolsun"... Nefes: Vatan Sağolsun Yönetmen Levent Semerci'nin sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan bin 365 metre yükseklikteki Karabal Jandarma Karakolu'nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikayesini anlattığı "Nefes: Vatan Sağolsun" adlı film yarın vizyona girecek. Senaryosunu Levent Semerci ile İlker Altınay ve Hakan Evrensel'in yazdığı filmde, Akan Atakan, Barış Aydın, Barış Bağcı, Cüneyt Deniz, Doğukan Polat, Ekin Bulut, Engin Baykal, Ersin Cem Bilgin, Ertunç Atar, Faruk Uysal, Göktay Tosun, Hakan Bulut, Hakan Turutoğlu, İbrahim Aköz, İlker Kızmaz, Kadircan Kulbay, Koray Ezgin, Melih Kokucu, Mete Horozoğlu, Muharrem Bayrak, Okan Avcı, Onur Gürsoy, Orhan Doruk Şengezer, Ozan Tekcan, Ömer Tahsin Çetin, Özgür Eren Koç, Serkan Altıntaş, Serkan Yatan, Sinan Ateş, Soner Caner, Turgay Atalay, Utku Duman Akan Atakan, Barış Aydın, Barış Bağcı ile Cüneyt Deniz rol aldı. Yapımcılığını Murat Akdilek ve Levent Semerci'nin üstlendiği, müziklerini Fırat Yükselir'in yaptığı filmin konusu özetle şöyle: "Büyük çaplı bir sınır ötesi operasyonun başlamasıyla telsiz röle istasyonunun bulunduğu Karabal Jandarma Karakolu'nun önemi daha da artmıştır. Çünkü operasyona katılan birliklerin haberleşmesi artık bu röle istasyonu ile sağlanacaktır. Güneydoğu'da sınırına yakın bir ilçedeki Komando Tugayı'nda görevli yüzbaşı ve emrindeki askerler, tipi ve karla mücadele ederek gün süren intikalin ardından karakola ulaşır. Askerler, karakoldaki jandarma askerleri ile birlikte geçirdikleri günlerde acıyı, sevinci ve hasreti paylaşırlar, son güne kadar karakolu ve telsizi koruma görevlerini yerine getirmek için mücadele ederler." Özgür Woodstock Yönetmen Ang Lee imzası taşıyan ve Demetri Martin, Imelda Staunton, Eugene Levy ile Iemile Hirsch'in oynadığı "Özgür Woodstock Taking Woodstock" sinemaseverlerle buluşacak. Senaryosunu Tom Monte ve James Schamus'un kaleme aldığı filmin konusu şöyle gelişiyor: "Yıl 1969... Greenwich köyünde yaşayan bir iç mimar olan Elliot Tiber, köhne bir motelde yaşayan ebeveynlerine yardım etmek için El Monaco'ya geri dönmek zorunda kalır. Banka evlerini haczetmek istemektedir, sigorta borcunu ödeyemeyen babaları ise evi yakma niyetindedir. Komşularından yakında hippilerin bir müzik festivali düzenleyeceği haberini alan Elliot, yapımcıları arar. Niyeti köhne otellerinden bir miktar para kazanabilmektir. Yaklaşık hafta sonra yarım milyon insan çok yakınlarındaki arazide toplanmıştır. Bu Elliot için bir kuşağın yaşamını, kültürünü keşfetme fırsatı yaratacaktır." Zafer Çocukları Bu hafta gösterime girecek bir diğer film de Krisztina Goda'nın yönettiği ve Kata Dobo, Ivan Fenyö, Sandor Csanyi ile Karoly Gesztesi'nin oynadığı "Zafer Çocukları/Children Of Glory"... Macaristan'da 1956 yılında yaşanan olayları anlatan filmin konusu şöyle: "1956 yılında Sovyetlerin etkisindekİ Macaristan, sadece su topunda süper güce sahiptir. Su topu takımı oyuncuları kazandıkları zaferlerle tüm halkın dikkatini çekmektedir. 1955'te Moskova'da, Macarlar maçı hakem yüzünden kaybetmişlerdir. Melbourne'deki olimpiyatlarda rövanş maçı yapma fırsatı doğmuştur. Öte yandan Budapeşte'de halk ayaklanmış ve Sovyetlere başkaldırmıştır." Up  Walt Disney Pictures ve Pixar Animation Studios'un sunduğu haftanın tek animasyon filmi "Yukarı Bak Up" minik seyirciler kadar yetişkinleri de salonlarına bekliyor. Pete Docter ile Bob Peterson'ın yönettiği filmi Christopher Plummer, John Ratzenberger, Edward Asner ile Delroy Lindo'nun seslendirdi. Seyirci ile 3D formatında buluşacak olan filmde, evine binlerce balon bağlayarak Güney Amerika'nın yaban hayatına uçan ve sonunda hayatı boyunca düşlediği büyük macerasını gerçekleştiren 78 yaşındaki balon satıcısı Carl Fredricksen'in "yukarıda" geçen hikayesi anlatılıyor. Büyük Aşk Chanel markasının yaratıcısı Coco Chanel'in kendi markasını kurduğu ve 20. yüzyıla damgasını vuran "Chanel No: 5" adlı parfümü oluşturduğu ilk yılları anlatan "Coco Chanel Igor Stranvinsky Büyük Aşk" adlı dönem filmi sinemaseverlerle buluşacak. Jan Kounen'in yönettiği filmde, Mads Mikkelsen, Anna Mouglalis, Anatole Taubman ile Natacha Lindinger rol aldı. Chanel firmasının büyük katkısı ile gerçekleştirilen filmde Coco Chanel'i canlandıran aktris Anna Mouglalis'in filmde giydiği bütün kıyafetler, Chanel'in gerçek hayatta giydiği ve özenle saklanan koleksiyonundan izin alınarak kullanıldı. Filmin konusu şöyle: "Kariyerinin başında olan Coco Chanel, bir akşam Igor Stravinsky adlı Rus bestecinin hazırladığı bir operanın ilk gösterimine gider. Çağı için fazla modern bulunan eser, seyirci tarafından yuhalansa da Coco müzisyenin notaları arasında yatan dehayı fark eder ve Stravinsky'den çok etkilenir. Ancak ünlü besteci evlidir ve çocukları vardır. Chanel, Ekim Devriminden sonra 'dan kaçan ve 'da mülteci olarak yaşayan Stravinsky ile ailesine evini açar. Chanel ve Stravinsky 20 yüzyıla damgasını vuracak fırtınalı bir aşk yaşanmaya başlar. Stravinsky'nin 'daki hayatı giderek bir çıkmaza sürüklenirken Coco yaşadığı aşkın da etkisiyle kariyerinde yükselişe geçer ve efsanevi No:5 adlı parfümü oluşturur." Kara Büyü  "Örümcek Adam/Spider ve "Evil Dead" serisinin yönetmeni Sam Raimi, şeytani bir lanetin etkisini kırmanın çaresini umutsuzca arayan bir genç kadının öyküsünü anlatan "Kara Büyü/Drag Me to Hell" ile korku türüne geri dönüyor. Alison Lohman, Justin Long, Lorna Raver, Dileep Rao, David Paymer, Adriana Barraza, Chelcie Ross, Reggie Lee, Molly Cheek ve Bojana Novakovic'in rol aldığı, senoryosu Sami Raimi ve Ivan Raimi'ye ait olan filmin konusu şöyle: "Christine Brown, Los Angeles'ta yaşayan bir ev kredisi uzmanıdır. Mesleğinde hırslı ve tutkuludur. Clay Dalton adında yakışıklı bir erkek arkadaşı vardır. Esrarengiz görünümlü Bayan Ganush'un aldığı konut kredisinin vadesinin uzatılması talebiyle bankaya gelişine kadar hayatında her şey tam istediği gibidir, Christine bu noktada kararsız kalır. İçgüdülerinin sesini dinleyip yaşlı kadına istediği süreyi vermeli midir? Yoksa patronu Bay Jacks'ı etkilemek için süre uzatma talebini reddetmeli midir? İkincisini seçerse ikramiyesini alacaktır. Christine ikincisini seçer, borcuna karşılık evden tahliye edilmesi için gerekli talimatı vererek Bayan Ganush'u zor durumda bırakır. İntikam hırsına kapılan yaşlı kadın Christine'ye Lamia adıyla bilinen çok güçlü bir büyü yapar. Artık Christine'in hayatı cehenneme dönüşmüştür. Şeytani güçlerin saldırıları ve karamsar erkek arkadaşı tarafından yanlış anlaşılması üzerine ruhunu ebedi lanetten kurtarmak amacıyla Rham Jas adlı bir kahinin yardımına başvurur. Hayatı kabusa dönen Christine'in normal hayatına dönmesi için kahin büyüyü tersine çevirecek çılgınca bir süreç başlatır." Okyanus Dünyası Efsane kaptan Jacques-Yves Cousteau'nun oğlu Jean-Michel Cousteau'nun önderliğinde ve Jean-Jacques ve Francois Mantello'nun yönetmenliğinde çekilen "Okyanus Dünyası/OceanWorld" de vizyona girecek yapımlar arasında yer alıyor. İzleyicileri, dünyanın yaşam kaynağı okyanusların mucizevi ve zengin dünyasına davet eden film, boyutlu ilk uzun metraj olma özelliğini taşıyor. Filmde, Avustralya'daki "Great Barrier" resifinden Meksika'daki Roca Partida'ya kadar geniş bir alanda köpekbalıklarının hayatını gözler önüne seren belgeselde, manta vatozunun büyüleyici bale gösterisi, çekiç balığının soylu ailesi, aslan balıklarının acımasızca avlanışı, genç bir grup yunusun ağ futbolu oynaması, deniztavşanının inanılmaz İspanyol dansı ve deniz ejderi anlatılıyor. Yapımı yıl süren, 25 keşif yolculuğu ve 200 saatlik çekim sonucunda ekrana taşınan yapım, Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı desteği ile yapılandırıldı. 597584 Yarı yolda bırakmam Yarı yolda bırakmam Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, milli takımdan bir teklif almadığını belirterek, “Milli takıma gitmem halinde sözleşmemin tazminatsız feshi konusunda bir madde var ama maddenin devamında 'görevi sezon sonu bırakır' da yazıyor. Biz takımı yarı yolda bırakacak kişiler değiliz” dedi. Beşiktaş'tan gönderildikten sonra Bursaspor'da teknik direktörlük kariyerine devam eden Sağlam, başarılı bir grafik çiziyor. Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, milli takımın başarısı için Fatih Terim ve ekibinin görevine devam etmesi gerektiğine inandığını söyledi. Milli takımla ilgili, isminin ilk akla gelenler arasında yer almasının kendisini gururlandırdığını, ancak Bursaspor gibi büyük bir camiada görev yapmaktan mutlu olduğunu belirten Sağlam, “Her teknik adamın görev yapmak istediği bir camiada çalışıyorum. Bursa ve Bursaspor'u çok seviyorum' dedi. Sağlam, futbolda başarı için istikrarın çok önemli olduğunu, Terim ve ekibinin yılda önemli başarılara imza attığını vurguladı. TERİM DEVAM ETMELİ Başarılı teknik adam, “Türk futbolunun ve milli takımın başarısı için Fatih Terim ve ekibinin görevine devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Futbolculuk ve teknik adamlık yaşantımda Fatih Terim'in önemli emeği ve katkıları vardır. Geçen yıl yakalanan Avrupa üçüncülüğü başarısının Terim ve ekibinin eseri olduğunu unutmamalıyız' diye konuştu. Kendisine bir teklif ulaşmadığını belirten Sağlam, her Türk antrenörü gibi bu önemli görevi yapmanın kendisini de gururlandıracağını ancak istikrardan yana bir kişi olarak Terim'in kalması gerektiğini belirtti. MADDE VAR AMA... Sağlam, bir gazetecinin, “Bir gazetede Bursaspor ile sözleşmenizde 'Milli takımdan teklif gelirse sözleşme tazminatsız fesh edilir' maddesi olduğu söyleniyor. Doğru mu?' sorusu üzerine, “Sözleşmemde milli takıma gitmem halinde 'sözleşmenin tazminatsız feshi' konusunda bir madde var, ama maddenin devamında, 'görevi sezon sonunda bırakır' da yazıyor. Biz takımı yarı yolda bırakacak kişiler değiliz' yanıtını verdi. Sağlam bu hafta oynayacakları Denizli maçında sakat olan İvankov, Sercan, Eren, Muhammed ve Yenal'ın takımdaki yerlerini alama-yacaklarını da sözlerine ekledi. 597726 Carlos kafa karıştırdı Carlos kafa karıştırdı basınına devre arasında ’den ayrılacağını açıklayan Brezilyalı yıldız karar değiştirdi, “Ne Aralık ne de Mayıs ayında gideceğim. Çünkü bunun kararı yönetimle yapacağım görüşmede verilecek” diye konuştu Yedek kaldığı için ile ipleri koparma noktasına gelen ve bir süre önce basınına ligin ilk yarısı sonunda ’den ayrılacağını açıklayan bu konunun henüz kesinleşmediğini söyledi. Basına kapalı tutulan okul ziyaretinde Irmak Okulu öğrencilerinin sorularını yanıtlayan Brezilyalı “1-2 aydır bununla ilgili bir çok haber gazetelere konu oldu, ama ne Aralık ne de Mayıs ayında gideceğim. Çünkü bunun kararı verilmedi. Bunun kararı, aralık ayında yönetimle yapacağım görüşmede verilecek. Ama Aralık ayında gideceğime yönelik bir şey söz konusu değil” diye konuştu. Roberto Carlos, ilk kez Türkiye’de bir okulu ziyaret ettiğini, bu nedenle çok heyecanlı olduğunu ifade ederek, “Hepinizle konuşmak isterdim. Ama zaten 2040 yılına kadar burada olacağım için Türkçe’yi de sırada zaten öğrenmiş olurum” şeklinde espri yaptı. Kariyeri boyunca en büyük rakiplerinin Figo, Messi ve ’o olduğunu ifade eden Roberto Carlos, Türkiye’deki en büyük rakiplerini ise Galatasaraylı Arda ile ’da forma giydiği yıllarda olarak açıkladı. Öte yandan Carlos’a, ’in San Lorenzo de Almagro kulübünün teklif yaptığı iddia edildi. Arjantin basını, Brezilyalı futbolcunun, San Lorenzo kulübüne olumlu yanıt verdiğini ileri sürdü. 598192 'Dinler Bahçesi' imamına Rotary ödülü Olimpos Rotary Kulübünce her yıl meslekleriyle topluma öncülük eden ve örnek olan iş adamları ile mesleklerinde başarılı olanları ödüllendirmek ve yüreklendirmek amacıyla düzenlenen ''Yılın Meslek ve İş Adamları'' töreni, Sheraton Oteli'nde yapıldı. Olimpos Rotary Kulübü 2009-2010 Dönem Başkanı Alp Işkın, yaptığı konuşmada, Rotary Kulübünün, iş ve meslek sahiplerinin topluma hizmet amacıyla bir araya gelmesiyle oluşturulan uluslararası bir kuruluş olduğunu söyledi. Rotary Kulübünün her yıl mesleki başarıyı yüreklendirmek ve yüceltmek amacıyla toplumda kendi mesleklerinde başarılı olan kişileri ödüllendirdiğini bildiren Işkın, bu yıl ilk kez farklı bir meslekte başarılı olmuş, üç dinin temsil edildiği 'Hoşgörü Bahçesi''ndeki caminin imamı Sunay Yıldırım'ın örnek çalışmaları dolayısıyla ödüllendirildiğini belirtti. -DİĞER ÖDÜLLER- Turizmci Eran Borochov'un da Türkiye'de rafting turizmini ilk başlatan ve yaygınlaştıran kişi olduğunu belirten Işkın, Borochov'un her yıl İsrail'den Türkiye'ye 60-70 bin arasında turist getirdiğini, Antalya'ya gelen Rus turistleri de günübirlik İsrail'e götürerek hacı olmalarını sağladığını bildirdi. Türk bisiklet sporuna yaptığı katkılar nedeniyle spor dalında Sadık Keleş ile yıldızlarda Balkan ve Türkiye Yol Bisiklet şampiyonu 16 yaşındaki Ahmet Örken'in ödüle layık görüldüğünü anlatan Işkın, ''Unutulmaya Yüz Tutmuş Meslekler'' dalında da Antalya'da uzun yıllar bisiklet tamirciliği ve yedek parça satışı yapan Halit Bora'nın seçildiğini açıkladı. Mesleklerinde başarılı çalışmalarıyla örnek olan Eran Borochov, Sadık Keleş, Ahmet Örken, Sunay Yıldırım ve Halit Bora'ya ödüllerini, Olimpos Rotary Kulübü yöneticileri verdi. 597546 Kadın çalıştayında protokolde kadın yok Kadın çalıştayında protokolde kadın yok Trabzon’da düzenlenen ‘kadın çatıştayı’nda protokol koltuklarında erkeklerin oturması dikkat çekti. Çalıştay gün sürecek. Fotoğraf: DHAhaberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü kutlamaları çerçevesinde yapılan ‘Bölgesel Kırsal Alanda Kadın Çalıştayı’ ’da başladı gün sürecek çalıştayın Novotel’de yapılan açılış programında, protokol koltuklarının tümünde erkeklerin oturması dikkat çekti. Çalıştayın açılışına Valisi Recep Kızılcık, Trabzon Belediye Başkanı Teşkilatlanma ve Destekleme (TEDGEM) Genel Müdür Yardımcısı Osman Şimşek ve 11 ilden toplam 96 çiftçi kadın ile çeşitli kamu kurumlarının müdürleri katıldı. Toplantıda, ilk olarak Trabzon Tarım İl Müdür Vekili Ali Kemal Yıldız, ardından da kadın çiftçiler adına Vakfıkebir İlçesi Yalıköy Beldesi’nde tarım ve çiftçilikle uğraşan Ayşe Günal bir konuşma yaptı. Günal, kırsal alanda yaşayan kadınların ikinci sınıf vatandaş olarak görüldüğünü belirterek, “Vasıfsız işçi olarak çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz” dedi.    598841 Facebook'ta dürttü, hapse girdi! Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, Facebook'a sadece sosyal ağ, ya da diğer bir deyişle arkadaşlık sitesi gözüyle bakmayın. Amerika Birleşik Devletleri'nde Hendersonville adlı bir kasabada yaşayan kadın, Facebook'un ne kadar ciddi bir platform olduğunu kanıtladı. Bunun için hapse girmesinin gerekmesi ise kendi adına kötü bir gelişme olsa gerek. Bu ilginç olay, Shannon Jackson adlı kadının, sürekli olarak Dana Hannah adlı kadını Facebook üzerinden poke'laması (yani dürtmesi) sonucu yaşandı. Kullanıcıya poke atarak anasayfasında gözükmesini sağlayan Shannon, Dana'nın şikayeti üzerine polis tarafından sorguya çekildi. İşte mahkemeye delil olarak sunulacak olan ekran görüntüsü. Polis, Dana'nın şikayetini haklı bularak, Shannon'un, kişinin özgürlüğünü kısıtladığı ve taciz ettiği kanısına vardı veShannon'u hapse attı. Bu ilginç olay sonrasında dünya basınının gözü Hendersonville'e çevrildi. Polis, mahkeme için delil olması aacıyla Dana'nın Facebook sayfasından görüntüler aldı. Şimdi gözler, Shannon'un hapse girmeden önce çıkacağı mahkemeye çevrilmiş durumda. :: 598381 Türkiye'nin İsrail'den Beklentisi Türkiye'nin İsrail'den Beklentisi Davutoğlu: "Gazze'de insani trajedi duracak, barış çabaları tekrar hayata geçirilecek, barış psikolojisi bölgeye hakim olacak. Bizim istediğimiz bu" Yayına Giriş: 16.10.2009 11:18:16 Güncelleme: 16.10.2009 11:35:36 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'i Gazze konusunda uyarırken, beklentileri de dile getirdi. Davutoğlu, "Gazze'de insani trajedi duracak, barış çabaları tekrar hayata geçirilecek, barış psikolojisi bölgeye hakim olacak, bizim istediğimiz bu" dedi. TRT'nin büyük ses getiren "Ayrılık" dizisine İsrail'in tepkisini de değerlendiren Davutoğlu; "TRT özerk bir kurumdur" diye konuştu. İşte Beklentiler... Dışişleri Bakanlığı Ahmet Davutoğlu, İsrail'le son dönemdeki ilişkilerle ilgili olarak açıklamalarda bulundu. İsrail'e Gazze konusunda uyarıda bulunan Davutoğlu, Türkiye'nin beklentilerini de şu sözlerle dile getirdi: "Gazze'de insani trajedi duracak, barış çabaları tekrar hayata geçirilecek, hem Filistin hem Suriye-İsrail ayağında her şeyden önemlisi barış psikolojisi bölgeye hakim olacak. Bizim istediğimiz bu" "Ayrılık" Tepkilerine Cevap Ahmet Davutoğlu, TRT 1'de yayınlanan "Ayrılık" dizisine İsrail'den gelen tepkiler üzerine de, "TRT özerk bir kurumdur. Diziyi yapanlar da özel şirket... TRT özel şirketle temas kurmuş, diziyi yapmıştır. Bu tamamıyle yayın politikaları içinde değerlendirilecek bir husus." diye konuştu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Bakanlığın dizi konusunda resmi danışmanlık gibi bir temasının da söz konusu olmadığını vurguladı. Davutoğlu, "Yapımcının verdiği bilgilerden anlıyoruz, İsrailli yetkililerden izin alınmış, temas kurulmuş. Bizim Dışişleri Bakanlığımızın bu anlamda bir danışmanlık ilişkisi söz konusu değil. Başka bir dizi için de söz konusu değil. Dışişleri Bakanlığı televizyon dizilerinin danışma merci değildir" dedi. 598899 Ev sahibi hırsızı gözünden vurdu Ev sahibi hırsızı gözünden vurdu Siirt'ten Kocaeli'ye hırsızlık amacıyla geldiği öne sürülen kişiden biri, girdikleri evin sahibi tarafından av tüfeğiyle gözünden vuruldu. Kaçan zanlının yakalanmasına çalışılıyor. Gökhan KARABULUT KOCAELİ (AHT) Olay sabah saatlerinde Kocaeli'nin Derbent beldesi Hikmetiye Mahallesi'nde meydana geldi. Bedriye Orhan, sabah saat 06.25 sıralarında namaz kılmak için kalkınca evin balkon kısmında tıkırtı duydu. Sesin geldiği yöne giden kadın iki hırsızla burun buruna gelince çığlık attı. Eşinin çığlığını duyan Mecit Orhan yataktan fırlayıp evde bulunan av tüfeğini alarak kaçmaya çalışan hırsızlara doğru ateş açmaya başladı. Zanlılardan Yahya Dündar, sol gözünden saçma ile vuruldu. Ağır yaralanan Dündar kanlar içerisinde yere yığıldı. Eve girmeye çalışan diğer zanlı ile kendisini otomobilin içerisinde bekleyip gözcülük yapan arkadaşı ise kaçtı. HAVAYA ATEŞ AÇTIM, YANLIŞLIKLA BİRİNİ VURMUŞUM Sol gözünden vurulan Yahya Dünda, kaldırıldığı Kocaeli Üniversitesi Araştırma Hastanesi'nde ameliyata alındı. Hırsızlara ateş açtıktan sonra polisi arayan Mecit Orhan ise, polise teslim oldu. Bir çimento fabrikasının taşeron firmasında çalışan çocuk babası Mecit Orhan, eşinin çığlığı üzerine yataktan fırladığını, kendisinin de hırsızlarla burun buruna geldiğini ifade ederek, "Balkondan atlayarak kaçmaya çalıştılar. Ellerinde tornavida vardı. Arkalarından havaya doğru ateş açtım, fakat yanlışlıkla birini vurmuşum" diye konuştu. Asayiş Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alınan sanık evsahibi Mecit Orhan, daha sonra adliyeye sevk edildi. Polis, kaçan diğer kişinin yakalanmasına çalışırken, hırsızlık suçundan sabıkası bulunan Yahya Dündar"ın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi. 598970 Cumhurbaşkanı Gül'de YÖK'e atama Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, YÖK üyeliği için halen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevini yürüten Prof.Dr.Mustafa İsen’i seçti. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nden mezun olan Türk Dili ve Edebiyatı uzmanı Prof.Dr.İsen, Gazi Üniversitesi Türkçe Öğrenim Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanlığı (G.Ü. TÖMER) görevinde bulundu. Prof. Dr. İsen, Ahmet Yesevi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde müdürlük, Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde Bölüm Başkanlığı ve Dekanlık yaptı. 2000 yılında Başkent Üniversitesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kurdu. 2002’te Kültür Bakanlığı’ndaki görevine başlayan İsen’in idari çalışmaları yanında özellikle Türk Edebiyatı ve Balkanlarda Türk kültürü ile ilgili çok sayıda makale ve bildirisi bulunuyor. 597773 Fatma K. Barbarosoğlu: Ahret bilincini kaybetmiş bir çağda dini yaşamaya çalışmak Fatma K. Barbarosoğlu Ahret bilincini kaybetmiş bir çağda dini yaşamaya çalışmak I- Diyanet İşleri Başkanlığı'nın IV.Şura'sına Prof. Dr. İbrahim Canan Hocayı kaybetmenin derin hüznü çöktü. Haberi İstanbul Müftüsü Sayın Mustafa Çağrıcı Bey'den öğrendim. İçim cız etti. Aramızdan ayrılışı kadar ayrılış biçimi de yüreğimi burktu. Bendeniz Hoca ile hiç karşılaşmadım.Ama çok iyi tanırım/bilirim. Genç kızlığımdan bu yana Hoca'nın eşine ve çocuklarına davranış şeklinin dilden dile dolaşan hikayelerine tanığım. "Hz Peygamberin Sünnetinde Terbiye"ye bizim kuşağımız çok şey borçludur. Birkaç yıl önce anne-baba okulu projesini hayata geçirmek isteyen bir arkadaşıma merhumun "Allah'ın çocuklara bahşettiği Haklar" kitabını tavsiye etmiştim. Çocuklarımız bize bir armağan. Cennet kokusunu teninde taşıdığı zamanlar bu armağanın kıymetini biliyoruz da çocuklar büyüyüp dünyalı olmaya başladığında onların bize emanet olduğunu unutuyoruz. İşte merhum İbrahim Canan Hoca kitabında çocuk dövmenin haram olduğunu, çocukları çalıştırıp parasını yemenin haram olduğu üzerinde uzun uzun duruyordu. Bu konu ile ilgili olarak yapılmış ilk çalışmadır bu kitap. Kitabın etkisi Canan Hoca'nın söylediği her şeyi hayatında uygulamasından kaynaklanıyor aynı zamanda. yazdıklarını yaşamaya çalışan bir alimdi. Yedi çocuğu ile çocuk olmayı başarmış bir baba idi. Eşi ile son konuşmasının "namazı kılmadıysanız bekleyin cemaat olarak kılalım" ifadesinin ondan bize kalan son cümle oluşu yüreğimizi coşturmaya yetmez mi? II Şura'dan dönerken bir grup gençle karşılaştım. Karşılaşmamı biraz da güvenlikteki kızın ben sizi tanıyorum diyen mütebessim çehresine borçluyum. Israrla sizi tanıyorum diyor, esmer güzeli genç güvenlik görevlisi. "Benzettiniz herhalde" diyorum. Hayır benzetmedim diyor. Konumundan aldığı güç ile adımı soruyor.Cevap veriyorum. Adım onda hiçbir aşinalık kesbetmiyor. Ama kendinden emin tekrarlıyor. Benzetmedim değil mi? Boynumu büküyorum. Ne cevap vereceğim? Evet diyor esmer güzeli genç kız. Şimdi hatırladım siz Ali Kırca'nın Siyaset Meydanı'na çıkmıştınız. Takdir-i İlahi. Şura boyunca karışlaştığımız ama nedense hiçbir şeklide muhabbet etmediğimiz Diyanet İşlerinde çalışan bazı hanımların uzak mesafesini düşünüyorum esmer güzeli genç kızın bakışlarındaki sıcaklık ile ısınırken.(Rabbim ihsan olarak İzmir'den Serpil'i, Kayseri'den Fatma'yı Ankara'dan İki Fatma'yı bahşetti. Onların muhabbetine vefasızlık ettiğim zannedilmesin diyerek yazıyorum bu parantez içi bilgiyi.) Ne Nazife Şişman'ı ne de bendenizin hiçbir satırımızı okumamış, okumayı bırakalım hiç duymamış başı örtülü genç kızlarla karşılaşmak artık beni şaşırtmıyor. Üzmüyor. Eskiden ben kimin için yazıyorum halde derdim. Onlara ulaşabilmek için çaba sarf eder neden okumadıklarını öğrenmeye çalışırdım. Yoruldum ya da bu çabayı hak etmeyen kimselerle kadar çok karşılaşıyorum ki, herkes kendisi kadar diyorum teselli niyetine. Hava alanındaki güvenlik görevlisi genç kızı anlatma sebebim, başörtülüler başörtülülere ile dayanışma dilini muhabbet dilini kaybederken, hiç ummadığınız bir yerde ummadığınız bir muhabbet ile karşılaşılabilindiğinin altını çizmek için. III Güvenlik görevlisi genç kız ile yaptığımız konuşmaya tanık olan üç genç rahatsız etmez isek sohbet edebilir miyiz dediler. Hay hay. Nereden geliyorsunuz nereye gidiyorsunuz muhabbeti içinde konu din ve toplum ilişkilerine ve benim teknolojiyi merkeze alan gündelik hayat eleştirilerime geldi. Yaşadığımız bütün sıkıntıların temelinde Müslümanlar olarak "ahret bilinci"ni kaybedişimiz var dedim. Şuradaki müzakerelerde de eleştirilerimi bu konu üzerinden dile getirdiğimi anlattım gençlere. Teknolojinin imkanları arttıkça insanın daha yoğun iman edeceğini zannederdim dedim. "Olur mu öyle şey" dedi, inşaat fakültesi öğrencisi. "Teknoloji insanı esir eder, işgal eder başka bir şeye yer kalmaz ki!" Kaç saatinin ekran karşısında geçtiğini sordum.Bütün gece ve bütün sabah.Bu zamanlamaya cep telefonu da dahil edince bütün gün gibi bir zaman çıkıyor. Kullandığı kelimeler zamanın işgal altında olduğunu fark ettiğini ele veriyor.Esir olduğunun farkında yani.Sorun şu ki bu esarete razı.İnsan niye bu esarete razı olur? Bana bunu söyleyen genç adam,bu esareti kendi kuşağının kaderi olarak görüyor.Tuhaf olan şu ki dini manada "kader" sorgulayan gençlik, teknolojinin zaman/mekan baskısını şeksiz şüphesiz kabul ediyor.Hiç sorgulamadan.İnternet, tv ekranı ve cep telefonu üçgeninde bir hayat. Sohbetin bir yerinde susup yüzlerine bakıyorum. Sadık Yemni'nin "Hayal Tozu Gölgecisi" adlı öykü kitabında çok çarpıcı bir öykü var: "Sokaklar senin".Okumalarını tavsiye edip etmemek arasında bir tereddüt yaşıyorum.Hiçbirisinin güzel şeyler okumaya vakti yok. Onlar vaktini teknolojiye bağışlayıp güya "özgürlük" satın almış bir kuşak. Öykü tavsiye etmekten vazgeçip teknoloji ile kesişen kendi hikayemi anlatmaya karar veriyorum. Kendileriyle konuşmakta olan kadının ne kadar da "teknolojik özürlü" olduğunu bilsinler diye. Bütün çocukluğum Kiramen Katibin meleklerini düşünmekle geçmiştir desem inanır mısınız? Sağımızdaki melekler sevaplarımızı, solumuzdaki melekler günahlarımızı yazıyor ya. Çocuk aklı hangisinin daha çok çalıştığını düşünür dururdum.(Kızım bana öbür dünyada sorguya alfabetik sıra ile mi çağrılacağız diye sordu geçen hafta) Bir gün eve teyp geldi. Bir düğmeye basıyorsun bütün konuşmalar kaydediliyor. Sonra bir düğmeye basılınca bütün kayıt imha ediliyor.Orta ikinci sınıftaydım galiba.Teybin karşısında günlerce tövbe bahsini düşünmüştüm. Bu bakış bana büyükannemden mirastır. gördüğü her türlü yeniliği ahret âlemine bağlardı. Hiç unutmuyorum yataklı vagon ile Afyon'a gitmişti. Yatağın üzerinde yatsı ve sabah namazını kılmak zorunda kalınca, mezara nasıl sığacağını düşünüp durmuştu. Aylarca her konuşma tirendeki namaz bahsine dayanmış, daracık mezara nasıl sığarız konulu sohbet, gözyaşları ile noktalanmıştı. Kaptırmış konuşuyorum. Ama gençlerin benim konuşmamı çok nostaljik bir tatla dinlediğini fark edince susuyorum.Benim derdim nostalji değil ki! 598778 Erdoğan Önce Eleştirdi Sonra Uyardı Erdoğan Önce Eleştirdi Sonra Uyardı Avrupa'yı terör konusunda eleştiren Başbakan Erdoğan, Fransa'ya da Uzan konusunda uyarıda bulundu: "Ne tarih affeder, ne biz affederiz" Yayına Giriş: 16.10.2009 15:34:40 Güncelleme: 16.10.2009 16:06:19 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. "Demokratik açılım" konusunda açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Dağa çıkışı engellemek, dağdan inişi hızlandırmak durumundayız. Yani milletle terör örgütü arasında bir duvar örmek durumundayız. ilişkiyi koparmak durumundayız" dedi. Başbakan'ın konuşmasında, geçen günlerde Fransa'dan sığınma talebinde bulunan Cem Uzan'a ve Fransa'ya yönelik eleştiriler de vardı. "Dağa Çıkışı Engellemek, Dağdan İnişi Hızlandırmak Durumundayız" "Başarılı Türk Müteahhitleri "ödül törenine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gündemindeki ağırlıklı konu "Demokratik açılım" oldu. Erdoğan, "Dağa çıkışı engellemek, dağdan inişi hızlandırmak durumundayız. Yani milletle terör örgütü arasında bir duvar örmek durumundayız. ilişkiyi koparmak durumundayız. Yalnızlığa itmek durumundayız." diye konuştu. Avrupa'ya Eleştiri ABD'nin, terör örgütünün önemli isminin hesaplarını durdurma kararına da değinen Erdoğan, Avrupa'ya da dikkat çekti. Başbakan Erdoğan, "Avrupa'da bunun çok daha fazlası var. Hem teröre karşı olduklarını söylerler, 'teröre karşı ortak mücadele' derler, terör örgütü olarak da ilan ederler, ilan etmelerine rağmen de bu işin üzerine, söylememize rağmen, isim vermemize, belge vermemize rağmen gitmezler. Hatta kırmızı bültenle arananları bile kendi ülkelerinde barındırırlar." dedi. Fransa'ya Uzan Uyarısı: "Ne Tarih Affeder, Ne Biz Affederiz" Öte yandan, Başbakan Erdoğan, Fransa'dan sığınma talebinde bulunan Cem Uzan'la ilgili de değerlendirmede bulundu. Erdoğan, "Ülke dışına çıkma yasağına rağmen kalkıp da bir Avrupa ülkesi böyle birşey yapıyorsa ne tarih affeder, ne biz affederiz." diye konuştu. 598831 G.Saray'ı bıraktı F.Bahçeli oldu Inter'in tecrübeli defans oyuncusu Marco Materazzi, Fatih Terim'e övgüler yağdırırken, onun her zaman bir imparator olduğunu söyledi. Başarılı savunma oyuncusu, "Terim, Türkiye ile son maçına çıktı. Ben onu çok severim, benim tarzıma bir hayli yakın bir hocadır. Kendine güveni sağlam ve hırslı biri" dedi. Terim'in Türkiye'yi Dünya Kupası'na taşıyamamasını yorumlayan Materazzi, "Ben çok üzüldüm. Ama Terim, harcanmaması gereken bir teknik direktör. her zaman imparatordur. Adı İtalya'da bile anılıyor. Fiorentina'da çok başarılıydı, ama Milan'da aynı başarıyı yakalayamadı. Terim, İtalya ve ya Avrupa'nın büyük liglerinde bir takım çalıştırabilir" diye konuştu. Türkiye'den hiç ciddi teklif almadığını belirten tecrübeli oyuncu, "Bu yıl Türkiye'de Fenerbahçe'yi tutuyorum. Yıllarca Galatasaray'ı destekledim, ama artık gönlüm Sarı Laciverliler'den yana, bunun sebebi Fenerbahçe'de oynayan arkadaşım Andre Santos, Cimbomlular bana kızmasın bu yüzden. çok iyi bir insandır, kendisini çok severim, hem arkadaşlık hem de futbolcu olarak Fenerbahçe'ye çok şey katar" diye konuştu. 598395 Coppola, Türkiye'ye sadece 'ziyaret için' geldi Türkiye'yi ziyareti kapsamında Ankara'ya gelen yönetmen dünyaca ünlü yönetmen Francis Ford Coppola, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'la görüştü. Günay'la bakanlığın Opera'daki binasında bir araya gelen Coppola, basın mensuplarının yoğun ilgisine şaşırarak,"Burada, bir basın toplantısı olacağını bilmiyordum. Bir şey için mi seçildim, yoksa seçimleri mi kazandım?" diye espri yaptı. Bakan Günay da bunun üzerine Coppola'ya "Tüm dünyada çok ünlüsünüz" dedi. Bakan Günay, kabulde yaptığı konuşmada da Coppola'yı 'dünya sinemasının çok değerli ve ünlü yönetmenlerinden biri' olarak nitelendirdi. Coppola'nın Türkiye'de yaklaşık bir hafta kalacağını belirten Günay, "Türkiye'de son yıllarda film, sinema alanında çok önemli gelişmeler var. Belki kendileri buradaki incelemelerinden sonra, umarım Türkiye'de bir film çekmeye karar verecekler. Bunu çok temenni ederim. Bu konuda verilmiş bir karar yok, sadece temenni." dedi. 'İzlenim Edinmek İçin Bulunuyorum' Gazetecilerin sorularını yanıtlayan yönetmen Coppola ise Türkiye'de film çekeceğine ilişkin bazı basın yayın organlarında yer alan haberlerle ilgili soruya, ''Türkiye'ye film çekmeye gelmedim sadece ziyaret için geldim. Çünkü Türkiye'yi beğeniyorum. Daha önce hiç Ankara'da bulunmadım ama İstanbul'da bulundum. İstanbul, çok sıra dışı, güzel bir şehir ve tarihi hakkında çok bilgiye sahibim. Burada, sadece biraz zaman geçirmek ve izlenim edinmek için bulunuyorum'' diye konuştu. Günay da Coppola'nın 'film çekeceğini değil çekmeyi düşündüğünü' belirtti. Yönetmen Coppola, Türk sineması ile ilgili izlenimlerinin sorulması üzerine, ''Bu seyahatimde, konu ile ilgili daha fazla şey öğrenmeye hevesliyim'' dedi. "Eğer Türkiye'de film çekmeye karar verirse Türk oyuncuları oynatıp oynatmayacağı" yönündeki soruya Coppola, böyle bir karar alırsa Türk aktrist, aktör ve set elemanı birçok kişiyi yapımda istihdam edebileceği karşılığını verdi. 597556 Hasta öğrenciye dayak Hasta öğrenciye dayak Wilson hastası Soner Yavuz’un (13), derse girdiğinde ayakta olduğu gerekçesiyle öğretmeni tarafından dövüldüğü öne sürüldü. Okul yönetimi başlattı Ömür boyu kullanmak zorunda olan Wilson hastası ilköğretim 7. sınıf öğrencisi Soner Yavuz’u (13) öğretmeni H.Y.’nin zil çaldığında ayakta olduğu gerekçesiyle cetvelle dövdüğü iddia edildi. Öğrencinin ailesi, hastaneden aldıkları raporla hakkında şikâyetçi oldu. Okul idaresi ise öğretmen hakkında idari başlattı. Hastalığı nedeniyle oğluna seslerini dahi yükseltmediklerini anlatan baba Olgun Yavuz, “Onu üzmemeye ve strese sokmamaya çalışıyoruz. Çünkü üzüldüğünde burnunda kan gelmeye başlıyor ve kaskatı kesiliyor” dedi. Prof. Muharrem Ergin İlköğretim Okulu’nda geçtiğimiz çarşamba günü meydana gelen olay iddiaya göre şöyle gelişti: Zil çaldığında sınıfa giren Türkçe öğretmeni H.Y., ayakta olduğu gerekçesiyle 7. sınıf öğrencisi Soner Yavuz’u el tırnaklarına ve boynuna tahta cetvelle vurarak dövdü. Cetvel darbeleri nedeniyle boynunda kızarıklık ve morarma oluşan Yavuz için Bayrampaşa Devlet Hastanesi’nden “boynunun sol tarafında birbirine paralel santimlik morarma ve kızarıklık” olduğuna dair rapor alan baba Olgun Yavuz, İlçe Milli Eğitim ve karakola giderek öğretmen hakkında şikâyette bulundu.  Öğretmen hakkında idari soruşturma başlatıldığını belirten okul yetkilileri, öğretmenin çocuğun hastalığından haberi olmadığını söylediğini belirtti.  Oğlunun üzülmemesi ve strese girmemesi için evde büyük çaba harcadıklarını kaydeden Olgun Yavuz, “Okula kayıt yaptırırken hastalığını okul yetkililerine söylemiştik” dedi. Wilson hastalığı nedir? “Bedende bakır metabolizmasındaki bozukluğa bağlı olarak gelişiyor. beyin ve diğer hayati organlarda fazla miktarda bakır birikmesine neden olan kalıtımsal bir hastalık. Hastaların çoğunun ömür boyu ilaç kullanmaları gerekirken, yüzde 5’i de karaciğer nakli olmak zorunda kalıyor. Hastalığın diğer semptomları da, dalgınlık, kasılmalar, titremeler, konuşma bozuklukları, ani kişilik değişmeleri, uygunsuz davranışlar ve okul performansında bozukluklar. 598960 Ezel Akay tutuklandı Ezel Akay tutuklandı muhabirinin edindiği bilgiye göre, İstanbul Fatih Adliyesinde görülen bir davayla ilgili, ''Çek Yasası'na muhalefet'' suçu kapsamında hakkında arama kararı çıkarılan ve 46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali için bulunduğu Antalya'da, konakladığı Dedeman Oteli'nde, Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan Ezel Akay, mahkemeye çıkartıldı. Mahkeme Ezel Akay'ın tutuklanmasına karar verdi. Akay'ın Antalya Tipi Cezaevine konulacağı öğrenildi. 599001 Davutoğlu, Bosna-Hersek'te Davutoğlu, Bosna-Hersek'te Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bosna-Hersek'teki temasları kapsamında Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi Haris Slajdziç ile bir araya geldi. Bazı temas ve açılışlarda bulunmmak üzere bugün Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'ya gelen Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı Sarayında Slajdziç ile yaptığı görüşme yaklaşık bir saat sürdü. Görüşmede iki ülke arasındaki ikili ilişkiler üzerinde durulduğu ve Bosna-Hersek'te süren anayasa reformu süreci hakkında görüş teatisinde bulunulduğu bildirildi. Davutoğlu'nu Saraybosna'ya gelişinde şehrin merkezinde bulunan, Osmanlı döneminden kalma Baş Çarşı'nın girişinde karşılayan Haris Slajdziç, konuğuna çarşı hakkında bilgi verdi. Sladziç ve Davutoğlu, daha sonra cuma namazını kılmak üzere yürüyerek Gazi Hüsrev Bey Camii'ne gittiler. Cami imamı, hutbe okumadan önce cemaat arasında Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun da bulunduğunu duyurdu ve kendisini "Saraybosna'ya hoşgeldiniz" diyerek selamladı. Cuma namazının ardından Davutoğlu ve Slajdziç, imam ve cemaatle bir süre sohbet ettiler. Cemaatin Davutoğlu'na yakın ilgi gösterdiği dikkati çekti. Davutoğlu, Saraybosna'daki temasları çerçevesinde Yüksek Temsilci Valentin Inzko, Bosna-Hersek'in ana muhalefet partisi konumundaki Sosyal Demokrat Parti'nin (SDP) Genel Başkanı Zlatko Lagumzdija ve Demokrat Hareket Partisi (SDA) Genel Başkanı Süleyman Tihiç ile görüşecek. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ziyareti sırasında ayrıca Yunus Emre Kültür Merkezinin açılışını yapacak ve Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA) katkılarıyla Balkan Medeniyetleri Merkezi (BAL-MED) tarafından düzenlenecek "Osmanlı Mirası ve Bugünkü Balkanlar'da Müslüman Topluluklar" başlıklı konferansta konuşacak. 598007 Merkez Bankası'ndan ekonomiye destek Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tebliğine göre, zorunlu karşılık oranları, Türk parası yükümlülüklerde, yüzde 6'dan, yüzde 5'e, yabancı para yükümlülüklerinde de, yüzde 11'den, yüzde 9'a indirildi. Tebliğ, Ekim 2009 tarihli zorunlu karşılık cetvelinden geçerli olmak bugün itibarıyla yürürlüğe girdi. 599020 İstihdam potansiyeli arttırılması İstihdam potansiyeli arttırılması Ege Genç İşadamları Derneği EGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Elmasoğlu açıklanan işsizlik rakamlarının krizin Türkiye'yi önemli ölçüde etkilediğinin en iyi göstergesi olduğunu belirterek, yapılacak yasal düzenlemelerle kamu ve özel kuruluşların istihdam potansiyellerinin arttırılması gerektiğine dikkat çekti. YENİ ŞAFAK İZMİR Elmasoğlu, "Geçen yılın ikinci yarısında yaklaşık yüzde 9.3 olan işsizlik oranı bu yılın aynı döneminde yüzde 12.8'e yükselerek rekor seviyede artmıştır. Bunun anlamı Türkiye'de işsizler ordusuna katılan 970 bin yeni işsiz demektir. Türkiye böylesine büyük bir istihdam travmasını kaldıramaz. Bu durumun kronikleşmesinin yeni sosyal sorunlara yol açmasından korkuyoruz" dedi. Türkiye'de işsizliğin iki boyutu olduğu hatırlatan Cemal Elmasoğlu, birincisini krizlerde işini kaybeden çalışanların oluşturduğunu, ikincisinin ise yatırımların azalmasından kaynaklanan ve krizden bağımsız olarak gelişen yapısal işsizlik olduğunu söyledi. EGİAD Başkanı Cemal Elmasoğlu krizin işçi, mühendis, yönetici farkı gözetmeksizin her kademeden tüm çalışanlar üzerinde yıkıcı etkisini sürdürdüğünü, bu durumun Türkiye'nin üretim gücünü kaybetmesine yol açtığına değinerek işsizliğin gelecekte işgücü piyasasına girecek olan nitelikli gençlerde umutsuzluk ve geleceğe güvensizlik yarattığını belirtti. Elmasoğlu, her yıl üniversitelerimizden mezun olan onbinlerce iyi yetişmiş nitelikli mezunun ülkemiz için çok önemli bir ekonomik güç olmasına rağmen bir atıl değer olarak heba edildiğini belirtti. 598045 Sinop Müzesi yılın müzesine aday Edinilen bilgiye göre, Avrupa Yılın Müzesi Ödülü ''EMYA 2010'' için Türkiye'den başvuruda bulunan 3'ü özel, 2'si Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı müzeden biri olan Sinop Müzesi incelemeye alındı. Bu amaçla Sinop'a gelen Avrupa Müze Formu Değerlendirme Komitesi üyeleri Massimo Negri ve Hermann Schafer'e, İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun ve Sinop Müzesi Müdür Vekili Fuat Dereli tarafından Sinop Müzesi gezdirildi. AA Muhabirine konu hakkında bilgi veren Tosun, 2010 yılında yapılacak olan Avrupa Yılın Müzesi Ödülü için başvuruda bulunmaları nedeniyle ilgili heyetin incelemelerde bulunduğunu söyledi. Heyet üyeleri İtalyan tarihçi Massimo Negri ve Alman tarihçi Hermann Schafer'in müzeyle ilgili etüt çalışması yapacağını bildiren Tosun, ''Buradaki izlenimleri Amsterdam'da yapılacak değerlendirmede gündeme gelecek. Umarız bir derece alırız'' dedi. Tosun, yarışmanın ilin tanıtımı ve Sinop turizmi için de çok önemli bir fırsat olduğunu söyledi. Bu arada, Türkiye'den başvuruda bulunan müzeler arasında Sinop Müzesi'nin yanı sıra Çorum Müzesi, Türkiye İş Bankası Müzesi, İstanbul Oyuncak Müzesi ve BJK Müzesi'nin bulunduğu öğrenildi. 598336 Türk basketbolunun 'ilk'leri Türk basketbolunun 'ilk'leri Beko Basketbol Ligi 44. yaşına girerken, Türk basketbolunda, birçok 'ilk'ler ve ilginç rekorlar bulunuyor. Türk basketbol tarihinin en önemli yıldızlarından Erman Kunter, 153 sayı ile bir maçta en fazla sayı atan oyuncu oldu. Kunter, 1988 yılında Fenerbahçe formasıyla Hilalspor karşısında 153 sayı atarak rekor kırarken, ilk yarıda attığı 81 sayıyla, bir devrede en fazla sayı üreten basketbolcu olarak da tarihe geçti. BUDANUR'UN REKORU Beşiktaşlı Hüdai Budanur da kırılması güç bir rekoru elinde bulunduruyor. 1957 yılında İstanbul Spor ve Sergi Sarayı'nda yapılan İstanbul Ligi maçında Beşiktaş, İstanbul Karagücü'nü 110-56 yenerken, Budanur, siyah-beyazlıların 110 sayısını da tek başına attı. NBA'DEKİ İLK TÜRK, MİRSAD Fenerbahçe Ülker'de forma giyen Mirsad Türkcan, ABD Profesyonel Basketbol Ligi'nde (NBA) oynayan ilk Türk basketbolcusu olarak tarihe geçti. 1998 yılında ilk kez Houston Rockets'e transfer olan Mirsad, NBA'de fazla oynama şansı bulamadı. 2001-2002 sezonunda CSKA Moskova takımında forma giyen Mirsad Türkcan, Avrupa Ligi normal sezonunda en değerli oyuncu (MVP) seçilen ilk Türk basketbolcu oldu. Mirsad Türkcan, Fenerbahçe Ülker'in Ocak 2008'de deplasmanda İtalya'nın Lottomatica Roma ile yaptığı maçta 1000 ribaunt barajını aşarak, ULEB Avrupa Ligi tarihine geçti. Basketbolda 2000 yılından bu yana düzenlenen ULEB Avrupa Ligi'nde 1000 ribaunda ulaşan ilk oyuncu olan Mirsad Türkcan, Lottomatica Roma karşısında 13 ribaunt alarak, toplam ribaunt sayısını 1007'ye taşıdı. EN FAZLA ÜCRETE İMZA ATAN TÜRK OYUNCU HİDAYET NBA takımlarından Sacramento Kings tarafından sezon önce seçilen Hidayet Türkoğlu, Mirsad'dan daha başarılı bir performans sergileyerek, NBA'de en fazla oynayan Türk oyuncu durumunda bulunuyor. 2008-09 sezonu sonunda Orlando Magic'ten ayrılıp, Toronto Raptors ile yıllığına 53 milyon dolara anlaşan Hidayet, 2004 yılında Utah Jazz ile yıllık 50 milyon dolara sözleşme imzalayan Mehmet Okur'u geçerek, tarihte en fazla ücrete imza atan Türk oyuncu ünvanını da eline geçirdi. NBA'DE İLK ŞAMPİYONLUK YAŞAYAN OYUNCU MEHMET OKUR 2003-2004 sezonunda Detroit Pistons'ta şampiyonluk sevincine ulaşan milli basketbolcu Mehmet Okur ise NBA'de şampiyonluk yaşayan ilk Türk oyuncu. Mehmet Okur, ayrıca Batı Konferansı'nda daha önce All-Star'a seçilen ancak sakatlığı nedeniyle oynayamayan Allen Iverson'un yerine kadroya girerek, NBA tarihinde All-Star maçına çıkan ilk Türk sporcu olarak da tarihe geçti. Las Vegas'taki Thomas Mack Arena'da 18 Şubat 2007'de yapılan All-Star'da, Mehmet maçta yer aldığı 14 dakika 43 saniyede sayı attı, ribaunt aldı ve de asist yaptı. İLK AVRUPALI GRANİT Avrupa'ya transfer olan ilk Türk basketbolcu ise Yalçın Granit oldu. Granit, Fransa'nın Racing Paris takımında oynamıştı. Fenerbahçe'den sezon önce Yunanistan'ın AEK Atina takımına giden İbrahim Kutluay ise ilk kez bir Yunan takımına transfer olan Türk oyuncu olmuştu. 2001-2002 sezonunda Panathinaikos ile Avrupa Ligi şampiyonluğuna ulaşan İbrahim, bu kupayı kaldıran ilk Türk basketbolcu olarak tarihteki yerini aldı. 2007 yılında İspanya'nın Real Madrid takımıyla ULEB Kupası'nı kazanan Kerem Tunçeri de ilk kez bu kupada şampiyonluk sevinci yaşayan Türk basketbolcu oldu. Panathinaikos, Avrupa Ligi finalini Hüseyin Beşok'un takımı Maccabi Elite Tel Aviv ile oynarken, ilk kez Türk basketbolcu Avrupa Ligi finalinde karşı karşıya geldi. AVRUPA'DAKİ İLK TÜRK ANTRENÖR ATAMAN Avrupa'da profesyonel liglerde bir takım çalıştıran ilk antrenör ise Ergin Ataman oldu. 2001-2002 sezonunda İtalya'nın Montepaschi Siena takımını çalıştıran ve takımına ilk sezonunda Avrupa Raimundo Saporta Kupası'nı kazandıran Ataman, bu kupayı kaldıran ilk ve tek Türk antrenör olarak tarihte yerini aldı. EFES PİLSEN'İN İLKLERİ Efes Pilsen, 1996 yılında Avrupa Radivoj Koraç Kupası'nı müzesine götürerek, ilk kez bu spor dalında Avrupa kupası kazanan Türk takımı olma başarısını gösterdi. Lacivert-beyazlılar, Avrupa kupalarında finale çıkan ilk takım olma özelliğini de taşıyor. 1993 yılında da Avrupa Kulüpler Kupası'nda final oynayan Efes Pilsen, Torino'da Yunan rakibi Aris'e 50-48 yenilmişti. Efes Pilsen, 1999-2000 sezonunda da Avrupa Ligi'nde 'Dörtlü Final'e kalıp, Avrupa üçüncüsü olarak bir ilke daha imza attı. NBA TAKIMIYLA MAÇ YAPAN İLK VE TEK TÜRK TAKIMI EFES PİLSEN Efes Pilsen bir NBA takımıyla maç yapan ilk ve tek Türk takımı. NBA'in davetlisi olarak 2006 yılında ABD'ye giden lacivert-beyazlılar, 11 Ekim 2006'da Denver Nuggets ile yaptığı hazırlık maçıyla, bir NBA takımıyla karşılaşan ilk Türk ekibi oldu. Efes Pilsen, NBA'deki ikinci hazırlık maçında 13 Ekim 2006'da Golden State Warriors ile oynadı. TÜRKİYE'DE MAÇ YAPAN İLK NBA TAKIMI MİNNESOTA TİMBERWOLVES NBA ile Avrupa Basketbol Ligleri Birliği'nin (ULEB) yaptığı anlaşma gereği İstanbul'a gelen NBA takımlarından Minnesota Timberwolves, Ekim 2007'de Efes Pilsen ile özel bir maç yaptı. EA Sports'un organizasyonu 'NBA Europe Live Tour 2007' kapsamında çeşitli etkinliklerde bulunmak üzere İstanbul'a gelen ve burada yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Minnesota Timberwolves'ın, Efes Pilsen ile yaptığı maçla ilk kez bir NBA takımı Türkiye'de maç oynadı. Efes Pilsen de Türkiye'de bir NBA takımıyla karşılaşan ilk Türk takımı unvanını aldı. RECEP ANKARALI DA TARİHE GEÇTİ Efes Pilsen ile Minnesota Timberwolves arasındaki karşılaşmada görev yapan Türk hakem Recep Ankaralı da tarihe geçti. Recep Ankaralı, bir NBA takımının maçında görev yapan ilk Türk hakem oldu. Karşılaşmada ABD'den gelen NBA hakemleri Jack Nies ve Luis Grillo, Recep Ankaralı ile birlikte karşılaşmayı yönetti. DİĞER 'İLK' VE REKORLAR Türkiye ilk kez 1949 yılında Kahire'deki Avrupa Şampiyonası'na katıldı. 1951 yılında 7. Avrupa Şampiyonası'nda Türk hakem İzzettin Somer, Avrupa Şampiyonası finalini yöneterek, bu alanda bir ilke imza attı. 1959 yılında Türkiye tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası'na ev sahipliği yaptı. 1961 yılında Galatasaray, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası ilk turunda, Yunanistan'ın Pire Olympiakos takımını maçta da yenerek, Avrupa kupalarında tur atlayan ilk Türk takımı oldu. 1980 yılında Eczacıbaşı Erkek Basketbol Takımı, Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nda çeyrek finale yükselen ilk Türk takımı oldu. 1981 yılında Avrupa Karması'na seçilen ilk Türk oyuncu Efe Aydan. ABD'de Evansville Üniversitesi takımıyla NCAA play-off'larında oynayan ilk Türk oyuncu Emir Turam. Uluslararası alanda ilk milli maç Yunanistan ile 24 Haziran 1936'da yapıldı. Beyoğlu Halkevi Salonu'nda yapılan maçı, Türkiye 49-12 kazandı. Uluslararası alanda ilk resmi maç ise Şili ile Ağustos 1936'da oynandı. Berlin Olimpiyatları'nda yapılan maçı Türkiye 30-16 kaybetti. 1956 yılında yapılan ilk gençler Türkiye birinciliğini Fenerbahçe kazandı. Türkiye, Sofya'da 1960 yılında yapılan Balkan Şampiyonası'na ilk kez katıldı. Türkiye, 1981 yılında Balkan Şampiyonu oldu. Levent Topsakal, Türkiye-İrlanda yıldız milli maçında 78 sayı atarak, milli formayla bir maçta en çok sayı atan oyuncu unvanını aldı. 2001 yılında Türkiye'de yapılan 32. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda (A) Milli Takım ilk kez Avrupa ikincisi oldu. (A) Milli Takım, 2002 yılında ilk kez Dünya Şampiyonası'nda mücadele etti ve 9. oldu. 597441 MI5 'hacker' arıyor MI5 'hacker' arıyor İngiliz istihbarat servisi MI5, bilgisayar güvenlik kurumu SANS (SysAdmin, Audit, Network, Security) Enstitüsü ile hazırlık çalışmalarına başladığı ortak bir proje kapsamında, ülkenin en yetenekli 'hacker'larını seçecek. İngiliz istihbarat servisi MI5, bilgisayar güvenlik kurumu SANS (SysAdmin, Audit, Network, Security) Enstitüsü ile hazırlık çalışmalarına başladığı ortak bir proje kapsamında, ülkenin en yetenekli 'hacker'larını seçecek. Hürriyet'in haberine göre, İngiliz istihbarat servisi MI5, bilgisayar güvenlik kurumu SANS (SysAdmin, Audit, Network, Security) Enstitüsü ile hazırlık çalışmalarına başladığı ortak bir proje kapsamında, ülkenin en yetenekli 'hacker'larını seçecek. Times gazetesinde yer alan habere göre düzenlenmesi planlanan yetenek yarışmasında katılımcılardan; bilgisayar sistemlerini kırarak şifre ele geçirme, web sitelerini çökertme ve siber saldırılara karşı savunma geliştirme gibi konularda yeteneklerini sergilemelerinin isteneceği ve kazananın, ileri eğitim görmek üzere SANS Enstitüsü'ne gönderileceği bildiriliyor. Yarışmanın şampiyonunun, yalnızca "İngiltere'nin en iyi hacker'ı" olarak nam salmakla kalmayıp, altı sıfırlı yüklüce bir teklifle hükümet hesabına çalışma şansı yakalayacağı da, spekülasyonlar arasında. Geçtiğimiz aylarda Amerikan Hükümeti de SANS Enstitüsü ile benzer bir ortaklığa girişmiş; 'US Cyber Challenge' olarak bilinen yarışmanın ilk galibi, Connecticut bölgesinden 17 yaşındaki Michael Coppola olmuştu. Amerika halen yürütmekte olduğu bir kampanya kapsamında ordu, gizli servis ve özel sektörde 'siber güvenlik uzmanı' olarak yetiştirilmek üzere 10.000 genç aradığını duyurmayı sürdürüyor. 597595 Gül'den suit jesti Gül'den suit jesti Cumhurbaşkanı Gül, kendi suitinden daha küçük odanın Sarkisyan'a ayrıldığını öğrenince devreye girdi. Otel yönetimini uyaran Gül, suitini konuğu için hazırlattı. BURSA ASLIHAN ALTAY KARATAŞ ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Bursa'da ağırladığı ve birlikte milli maçı izledikleri Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a, temasların yapıldığı otelde kendisi için düzenlenen, yeni ve daha büyük olan suiti tahsis ettirdiği ortaya çıktı. SON ANDA DEĞİŞTİRDİ Cumhurbaşkanı Gül ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ve diğer bürokratları ağırlayan Almira Otel'in Genel Müdürü Ersin Yazıcı, 'Biz odalarını ayarlamıştık. Cumhurbaşkanı Gül, kendisine 100 metrekarelik yeni odayı, Sarkisyan'a ise 75 metrekarelik diğer odayı ayırdığımızı öğrendi. Bunun üzerine büyük odanın Sarkisyan'a tahsis edilmesini isteyerek, karşı tarafa bir jest yaptı. Ardından hemen düzenlemeye geçerek 301 No'lu odayı Cumhurbaşkanımıza, diğerini de Sarkisyan'a tahsis ettik' dedi. İLK KEZ SARKİSYAN KALDI Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın ağırlandığı odayı yeni düzenlediklerini ve ilk kez önceki gün hizmete açtıklarını ifade eden Yazıcı şunları söyledi: “Odanın içinde kullanılar malzemelerin büyük bölümünü ithal ettik. odadan oluşan bu suitimizin banyosundan yatak ve toplantı odasına kadar her bölümünde çok titiz davrandık.” YEMEK ÜSTÜNE KEMENÇE Yazıcı yemeğin ardından Gül ve Sarkisyan'ın Türk kahvelerini toplantı salonunda başbaşa içtiğini belirterek, “Ankara'dan bir canlı müzik grubunu özel olarak getirttik. Yemekte, kanun, kemençe ve bendir eşliğinde canlı müzik vardı' diye konuştu. bin euro'luk oda 135 porsiyon iskender Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'a geceliği bin euro olan özel suitini tahsis eden Cumhurbaşkanı Gül, konukseverliğini ikramda da gösterdi. Otelde Ermeni heyetine 10 çeşit yemek sunuldu. 135 porsiyon İskender tüketildi. Yemek için özel teşekkür Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, kendisine ikram edilen yemeklere hayran kalırken, menüyü hazırlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'e teşekkürlerini iletti. Almira Otel'deki yemekte Sarkisyan ve beraberindeki heyet düğün çorbası, zeytinyağlı tabağı, tandır böreği, İnegöl Köfte, Akdeniz yeşillikleri salatası, İskender Kebap, kestaneli pasta ve baklavadan oluşan menüye hayran kaldı. Yemek seçimini Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün yaptığını öğrenen Sarkisyan, "Lütfen Hayrünnisa Gül'e teşekkürlerimi iletin" dedi. 598049 Bu çatıda hem bitki yetişecek hem de elektrik üretilecek Nevşehir'de Hüseyin Avni İncekara Fen Lisesi'nin çatısında hem bitki yetişecek hem de elektrik üretilecek. Yurt binasını yapan Emre Altuncuoğlu, çatının çevreci özelliğe sahip olduğunu söyledi. 598350 Hacı adayları Arabistan'da aşı olacak Hacı adayları Arabistan'da aşı olacak Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, domuz gribi aşılarının yetişmemesi durumunda hacı adaylarının aşılarının Suudi Arabistan'da yapılacağını açıkladı. Din Şurası kararlarını açıkladığı basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, domuz gribi aşısının laboratuvar testinin iki haftayı bulması durumunda hacı adaylarının nerede aşı yapılacağının sorulması üzerine, "Bu konuda Sağlık Bakanlığı bizim için esastır. Türkiye'de olmaz ise orada yapılabilir" dedi. İlk hacı kafilesinin bir hafta içinde yola çıkacağını belirten Bardakoğlu, Türkiye'ye ek kontenjan verilmediğini de kaydetti. 597801 MUSTAFA ÜNAL Açılımın meyvesi Bir gün sonra İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile birlikte Suriye'den 'Irak'a komşu ülkeler' toplantısı için Mısır'ın tatil beldesi Şarm el Şeyh'e geçti. Gündem güvenlik... Konuşulan sadece Irak'ın güvenliği değil elbette. Bu ülkeden kaynaklanan ve bölge ülkelerini tehdit eden sorunlar da masada. Dünün fotoğrafı ise Bağdat'tan... Bütün dünyaya yansıdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakanla Irak'ın başkentinde. Heyet çok kalabalık, işadamları da var. İki ülkenin bakanları ortak toplantı yaptı. Ticaretten sağlığa kadar hemen her alanda 50'ye yakın mutabakat muhtırası imzalandı. Suriye çıkarmasını sadece vize, Bağdat'ı yalnızca ticaret, Mısır'ı rutin toplantı diye değerlendirirsek yanılırız. Çok yönlü görüşmeler söz konusu, ancak üçünün de ortak noktası güvenlik... Bu yoğun diplomasi trafiğinin demokratik açılım süreciyle ilişkisi olduğu kesin. Suriye, Irak ve Irak'a komşu ülkeler... Hepsiyle de terör konusunda yollarımız kesişti. Eğer terör örgütü tasfiye olacaksa bu ülkelerin geliştirecekleri tavır çok önemli. Açılımın ana hedefi terörün tasfiyesi değil mi? Tasfiye de örgütün yaşam alanlarının yok edilmesiyle ancak mümkün. Açılım sadece içerideki iradeyle değil aynı zamanda dış dinamiklerin katkısıyla yürümesi gereken bir süreç. Yoksa sonuca ulaşması çok güç... Terör örgütü eylemlerini içeride yapsa da dışarıdan aldığı lojistik destekle ayakta duruyor. Bu yüzden Türkiye birkaç yıldır örgütün dış desteğini kesmeye yoğunlaştı. Komşuların yanı sıra ABD ile ilişkilerde 'terör' konusu ilk sıralara tırmandı. Irak'ın kuzeyi hâlâ sorunlu... Suriye eskisi gibi değil, Türkiye ile yakın işbirliği içinde. Kuzey Irak ise hâlâ örgütün faaliyet alanı içinde... İçerideki çalışmalarla paralel yürüyen dış seyahatler terörün tasfiyesi konusunda çok kritik ve hassas noktada olduğumuzu gösteriyor. Gündemin yoğunluğu içinde hak ettiği yeri bulamadı ancak önceki akşam Washington'dan gelen son haber çok önemliydi. ABD Hazine Bakanlığı örgütün lider kadrosunda yer alan Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zübeyr Aydar'ı 'Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı' ilan etti. Özellikle Karayılan, Öcalan sonrası örgütü ayakta tutan isimlerin başında geliyor. Bu üç kişinin ABD'deki mal varlıkları dondurulurken Amerikan vatandaşlarının bu kişilerle ekonomik ve ticari ilişkisi yasaklandı. Sıradan ve basit bir karar değil bu. Ayrıca ciddi müeyyidesi var. Bundan sonra söz konusu PKK liderlerinin para ve bağış toplama çabalarına yardımcı olan ABD vatandaşını ağır cezalar beklemekte. Örgüte verilen bir mesaj bu. ABD'nin örgüt liderlerine yönelik bu kararını açılım sürecinin kapsamı içinde yorumlamak mümkün... Açılımın ilk meyveleri mi? Bir yönüyle 'evet'. Arkası mutlaka gelecektir. Washington yönetimi her ne kadar PKK'yı 'ortak düşman' ve 'terör örgütü' listesine alsa da bugüne kadar harekete geçmekte biraz ağırdan alıyordu. Şimdi sözden, eyleme geçti. Önemli bir aşama. İçeride sert tartışmalara neden olan açılım süreci sadece Ankara'da değil Şam, Bağdat ve Washington gibi başkentlerde de yürüyor. Yoğun diplomasiyle beslenen bu süreç er-geç meyvelerini verecek. Görünen ki ete kemiğe bürünen sonuçlarını görmek için çok beklemeyeceğiz. 597609 İlahiyat dilinde reform tartışması İlahiyat dilinde reform tartışması Başbakan Erdoğan'ın, 4. Din Şurası'nda dile getirdiği 'ilahiyat biliminin dilinde reform' önerisini ilahiyatçılar değerlendirdi. "Biz insanlara akıllarının anlayacağı dille hitap etmek durumundayız" diyen Başbakan'a ilahiyat profesörlerinden destek geldi ANKARA (A.A) Ankara Üniversitesi (AÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Güler, 'Dinin entelektüel dilinin, İslam'ın kendine has dünya görüşünden, metafiziğinden ve imanından kaynaklanan politik ve ahlaki sınırlar gözetilerek yenilenmesi gerekiyor' dedi. Güler, dinin entelektüel dilinin, Orta Çağ epistemolojisi ve tarım toplumunun yaşam koşullarına göre oluşturulduğunu belirtti. Din dilinin yenilenmesinin bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Güler, 'Ancak, 'din dili dünyadaki egemen sistemle uyumlu hale getirilmek, ılımlı İslam dili oluşturulmak mı isteniyor' yönünde bir kaygı da taşıyorum. Umarım dilin yenilenmesiyle kast edilen böyle bir şey değildir' değerlendirmesinde bulundu. Akıl ve Kur'an yeterli AÜ İlahiyat Fakültesi Kelam Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Atay da Başbakan Erdoğan'ın 'ilahiyat biliminin dilinde reform' olarak nitelediği kavramı, kendisinin 'dinde reform' olarak dillendirdiğini belirtti. Reformun, tekrar şekillendirmek anlamına geldiğini hatırlatan Atay, eski bilgilerin, zamana ve topluma göre akıl ve Kur'an'dan yola çıkılarak şekillendirilmesi gerektiğini söyledi. Allah'ın anlattığı dinin Müslümanlara ulaştırılması gerektiğine işaret eden Atay, İslam'ın anlaşılması için akıl ve Kur'an'ın yeterli olduğunu belirtti. Dil değil aidiyet sorunu AÜ İlahiyat Fakültesi Kelam Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün de gerek ilahiyat fakültelerinin gerekse Diyanet İşleri Başkanlığının dilinin, cami cemaatine göre ayarlandığını söyledi. Din dilinin değişmesinin, hedef kitle olarak görülen kişilerle ilgili algının düzeltilmesine bağlı olduğuna işaret eden Düzgün, '(Bizden olanlar cami cemaati, bizden olmayanlar onun dışında kalanlar) şeklindeki bir algı, dışlayıcı ve tehlikelidir. Önce algının değiştirilmesi gerekir. Kur'an'ın mesajı evrenseldir ve tüm bireylere yöneliktir' şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan ne demişti "Her alanda olduğu gibi dini ilimler alanında da eski bilinenleri gözden geçirme, güncelleme, bugünün dünyasına ve taleplerine göre çözümler üretme zamanıdır. Yalnız altını çiziyorum; yanlış anlaşılmalara vesile olmasın, kastettiğim asla ve asla dinde reform değildir. Biz insanlara akıllarının anlayacağı dille hitap etmek durumundayız.” 597716 Maradona affetmedi! affetmedi! Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Güney elemelerinde deplasmanda Uruguay’ı 1-0 mağlup eden grubunu 4. sırada bitirerek, doğrudan finallere gitmeye hak kazandı Elemeler boyunca sert eleştirilere maruz kalan Teknik Direktör basınından bazı kişiler bana pislikmişim gibi davrandı. Hafızam kuvvetlidir. Takımıma inanmayanları unutmayacağım. Bugün, kimsenin yardımı olmadan Dünya Kupası’ndayız” dedi. Dünya Kupası’nI garantileyen ve 14-18 Kasım tarihlerinde oynayacak takımlar (Gruplarını ikinci sırada tamamlayan Bosna-Hersek, ve play-off oynamaya hak kazandı. 9. grubu ikinci sırada bitiren en kötü 2. olduğu için play-off’lara kalamadı) G. Arjantin (Grubu 5. olarak bitiren Uruguay, Kuzey-Orta Amerika ve Elemeleri’nin 4.’sü ile play-off maçı oynayacak) KUZEY-ORTA AMERİKA VE?KARAYİPLER (Grubu 4. olarak tamamlayan Kosta Rika, G.Amerika Elemeleri’nin 5.’si Uruguay ile play-off maçı oynayacak) Güney (Asya play-off’unda ’ı geçen Okyanusya Elemeleri’nin 1.’si ile oynadığı play-off 1. maçında 0-0 berabere kaldı. İkinci maç, 14 Ekim’de Yeni Zelanda’da oynanacak ve kazanan Dünya Kupası’na gidecek) Gana (Dünya Kupası’na gidecek, gruplarını birinci tamamlayacak son takım, 14 Kasım’da oynanacak maçların ardından belli olacak) 598420 Rahşan Ecevit: Kıbrıs, Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşıyor Yazılı bir açıklama yapan Ecevit, Kıbrıs'la Türkler açısından değil Türkiye'nin kendi geleceği bakımından ilgilenildiğini belirtti. Kıbrıs'ta çözümün 35 yıl önce gerçekleştiğini ifade eden Ecevit, eski Başbakanlardan rahmetli Bülent Ecevit'in 14 Ocak 1997 yılında Meclis'te yaptığı konuşmadaki "1937 yılında Türkiye'nin güneyindeki bir manevra sırasında Atatürk 'Türkiye'nin dünyaya açık tek sahil kapısı ve ikmal yolu güneydedir. Onun için Kıbrıs düşman bir ülke elinde olursa Anadolu'nun bütün ikmal yollarını kapatır ve Türkiye'nin güvenliğini tehdit eder' diyor ve şunları ekliyordu: 'Efendiler Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemli." sözlerini aktardı. "Açılımın tozu dumanı içinde Kuzey Kıbrıs'ı kaybetmeyelim." diyen Ecevit, "Şimdi ise Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile İskenderun'a petrol akacak ve Doğu Akdeniz'de Türkiye daha da etkili duruma gelecektir. Türkiye uluslararası petrol kaynaklarının güvenli bir şekilde açık denizlere açılmasını sağlayacaktır. İskenderun önem kazanacak ve bu arada İskenderun'un çalışmalarında Kuzey Kıbrıs'a ihtiyacı olacaktır. Oysa, Kuzey Kıbrıs, Rumlar'ın eline geçtiği takdirde petrolün koruyucuları da Kıbrıs'ta konuşlanmış Rum ve Yunan güçleri olacaktır. Kısacası, Kıbrıs artık eskisinden daha da önemli bir adadır. Kıbrıs Türk Barış Harekatı öncesinde Ada'da Kıbrıs Türkleri'nin güvenliği bakımından 650 kişilik Türk birliğinin yeterli olacağı öne sürülmüştü. Fakat, Yunan cuntalarının saldırıya geçmesi üzerine büyük tehlikeyle karşılaşan Lefkoşa'daki 650 kişilik birliğimiz ancak 20-21 Temmuz 1974 gecesi sabaha karşı Türkiye'den gelen askerlerimiz tarafından kurtarılabilmiştir. Türkiye'nin bir daha böyle bir durumla karşılaşmaması için Kuzey Kıbrıs'ta şimdi olduğu gibi yeterli düzeyde bir askeri gücün konuşlanması zorunludur. Hiçbir ülkenin hatırı için askerlerimizin ve soydaşlarımızın canını tehlikeye atamayız." dedi. 598612 Yatırımcılar Doğan yöneticilerine dava açıyor Yatırımcılar Doğan yöneticilerine dava açıyor 4.8 milyar lira gibi rekor oranda vergi cezasına maruz kaldığı için hisse fiyatları hızla gerileyen Doğan Yayın Holding hissedarları dava açma kararı aldı. Genel kurulda şirketin büyük miktarda vergi cezasına maruz kalmasına neden olan yöneticileri ibra etmeme kararı alan Doğan Yayın Holding hissedarları, vergi cezasına sebep olan yöneticiler hakkında sorumluluk davası açma kararı aldı. 599119 Gazeteci Albayrak'tan İsrail'e tavsiye İsrail'de çıkan bir gazetede İsrail halkının dizideki görüntüler nedeniyle travmaya girdiğinin yazıldığını belirten Albayrak, "Yaparken travmaya girmiyorlar da izlerken mi travmaya giriyorlar?" diye sordu. TRT'de yayınlanan 'Ayrılık' dizisinde yer alan ve İsrail askerlerinin Filistinlilere yaptığı baskıyı anlatan görüntüler ile ilgili başlayan tartışmalar sürüyor. İsrail ile Türkiye arasında 'Ayrılık rüzgarı' estirdiği iddia edilen dizinin danışmanı Hakan Albayrak, eleştirilere cevap verdi. Konuyla ilgili Cihan muhabirinin sorularını cevaplayan Albayrak, "İsrailliler, 1930'lu ve 40'lı yıllarda Yahudilere yönelik yapılan katliamlarla oluşan mazlum Yahudi imajının zedelenmesinden endişe ediyorlar." dedi. Dizide yayınlanan görüntülerle ilgili bu kadar yoğun tepki beklemediğini dile getiren Albayrak, "Ama bir anlamda da bu beklenmedik bir şey değil. İsrailliler en ufak bir şeye tahammül edemiyorlar. Yeri geldiğinde bir şiire, bir türküye, bir kitaba bile tepki gösterebiliyorlar." şeklinde konuştu. Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir İsrail gazetesi İsrail halkının bu dizi yüzünden travmaya girdiğini yazmış. Yaparken travmaya girmiyorlar da bakarken mi travmaya giriyorlar. Eğer bu gördüklerinden utanıyorlarsa bunları yapmaktan vazgeçsinler." İsraillilerin dünyadaki 'mazlum' imajlarının bozulmasından duyduğu endişe nedeniyle zulüm görüntülerine tepki gösterdiğini vurgulayan Albayrak, "Bugünkü İsraillilerin yaptıklarını onaylayan Yahudilerin, özelikle İsrail elitlerinin ve yöneticilerinin Varşova gettosundaki Yahudilerle orada kurşuna dizilen Yahudilerle, toplama kamplarında katledilen Yahudilerle bir alakaları yok. 1930'lu ve 40'lı yıllarda katledilen mazlum Yahudilerle kıyaslanacaklar varsa onlar da Filistinlilerdir. ifadelerini kullandı. Hakan Albayrak, İsrail Dışişleri Bakanı Liberman'ın Ayrılık dizisindeki görüntülerden dolayı Türkiye'ye bir protesto notası verilmesiyle ile düşüncelerini ise, "Liberman kimdir? İsrail devletinin Gazze'deki zulmünü yeterli bulmayıp Gazze'ye atom bombası atılmasını savunan bir adamdır. Bununla da yetinmeyip Batı Şeria'daki Filistinlileri Lut Gölü kenarındaki toplama kamplarında toplayan faşist bir liderdir. Bu adam şimdi diyor ki; 'Türk televizyonunda yayınlanan Ayrılık dizisinde İsrail ordusu olmadığı bir şekilde gösteriliyor. Gaddar gösteriliyor. Çocuk katili gibi gösteriliyor.' Sanki geçen Ocak ve Aralık ayında Gazze'de 300-400 çocuk öldüren, okulları, hastaneleri bombalayan, misket bombaları atan kendileri değilmiş gibi." şeklinde dile getirdi. "DİZİ, SAVAŞ AHLAKINA UYMAYAN İSRAİL ORDUSUNUN DURUMUNU ORTAYA KOYDU" İstanbul konsolosluğu yetkililerinin "İsrail ordusu dünyada savaş ahlakına en çok uyan ordudur" şeklindeki açıklamasını hatırlatan Albayrak, "Dünyada savaş ahlakına en az uyan daha doğrusu hiç uymayan en ahlaksız ordulardan biridir. Bu dizi de bunu ortaya koyun bir dizidir. İsrailliler, nasıl ki Nazilerle ilgili filmler televizyonlarda gösteriliyorsa, nasıl ki Fransızların Cezayir'de mezalimi ile ilgili filmler gösteriliyorsa, kendilerinin Gazze'de, Batı Şeria'da Filistinlilere yaptıkları zulümle ilgili filmlerin gösterilmesine alışacaklar." diye konuştu. 597754 Bazı PKK'lılar 'barış grubu' adıyla Türkiye'ye gelecek Açıklamayla birlikte örgüt bünyesinde çalışmalara başlandığı öğrenildi. Öcalan'ın ortaya attığı fikir, yakalanmasından bir süre sonra da hayata geçirilmişti. 1999 yılında aynı amaçla PKK bünyesinde oluşturulan bir heyet, sınırdan içeri girmeleriyle birlikte tutuklanarak cezaevine konulmuştu. 10 yıl önceki kişilik bu grupta yer alan Seydi Fırat, artık şartların farklı olduğunu dile getirdi. Türkiye'de çok şeyin değiştiğine dikkat çekerek bu kez gruptakilere farklı bir muamele beklediklerini söyledi. 599147 Başkent'te elektrik kesintisi Karakter boyutu Başkent'te elektrik kesintisi Yıllık periyodik işletme, hat bakım, onarım ve tesis çalışmaları nedeniyle, 19 Ekimde Atatürk Mahallesi'nin bir bölümüne elektrik verilemeyecek. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan açıklamaya göre, 19 Ekim Pazartesi günü Atatürk Mahallesi'nin bir bölümünde 11.00-14.00 saatlerinde elektrik kesintisi olacak. 598580 Carrefour, Rusya pazarından çıkıyor Haberde Carrefour'ların Moskova'yı istila edeceği dile getirilmişti. Geçtiğimiz haziran ayında Moskova'da Filion alış veriş merkezinde ve Krosnodar kentindeki Galaktika ticaret merkezinde Carrefour'un ilk mağazaları açılmıştı. Fransız şirket ayrıca Lipetsk kentinde Avrupa ticaret merkezinde dokuz bin metrekarelik alanı 10 yıllığına kiralamıştı. Fransa Ticaret ve Sanayi Odası Rusya temsilcisi Pavel Şinski, Carrefour'un Omsk kentinde de hipermarket açmayı planladığını duyurmuştu. Dünyada ikinci, Avrupa'da birinci olan Carrefour'un franchising zincirleri ve ortak işletmeleri dahil olmak üzere toplam 15 bin marketi bulunuyor. 40 yıldır market piyasasında çalışan şirket, hipermarket, süpermarket, indirim marketleri ve bakkal tarzında işletmeler kuruyor. 597522 Giysilerinizdeki küf kokusundan nasıl kurtulursunuz? Ehow adlı internet sitesinde yer alan habere göre, rutubetli ve karanlık ortamlarda üreyen bir mantar türü olan küf, giysilerden başka banyo perdesinde, kilimlerde, kalın perdelerde, deri, yün, pamuk, keten ve ipekte oluşuyor. Oluşan bu kötü küf kokusunu birkaç ürün ve güneşin yardımıyla yok edebilirsiniz: 1. Çamaşırları dışarı çıkarın: Çamaşırlarınızdaki küfün sporları, diğer çamaşırlara ve kumaşlara da yayılır. Sporların evin içine yayılmasını önlemek için, küfü dışarıda fırçalayın ve çamaşırları güneşe asın, gün boyunca havalanmasını sağlayın. 2. Çamaşırlarınızı düzenli olarak çamaşır deterjanıyla yıkayın. Kurutucuya koymayın. Güneşe ya da açık havaya asın. Kuru temizleme yapılan çamaşırlarınız varsa, kuru temizleme dükkanına götürün. 3. Limon suyu ve tuz kullanın. Küf lekelerini limon suyu ile nemlendirin. Sonra üzerine sofra tuzu serpin. Kuruması için güneşe serin. Çamaşırlar kuruduğunda iyice silkeleyin ve kuruması için tekrar asın. Çamaşırları kurutucuda kurutmaktan sakının, çünkü kurutucu küf lekesi yapacaktır. 4. Klorlu beyazlatıcı kullanın: Beyazlatmaya uygun çamaşırlarda, süngerle küfünü silin ya da 5-15 dakika çamaşırları suda bekletin ve sonra iyice durulayın. Beyazlatma sürecini durdurmak için suya çorba kaşığı sirke ekleyin ve çamaşırları tekrar durulayın. İpek ya da yünlerde beyazlatıcı kullanmayın. 597731 Azeriler, Rusya ile doğalgaz anlaşması imzaladı Alım miktarı oldukça düşük. Ancak uzmanlar, dünyanın en önemli doğalgaz üretici ülkelerden Rusya ile, zengin gaz ve petrol rezervlerine sahip Azerbaycan'ın imzaladığı anlaşmayı 'Son aylarda Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşmaya mesaj' olarak yorumladı. Türkiye, halen elindeki gaz alım sözleşmesi arasında sadece Azeri gazını yurtdışına satma hakkına sahip bulunuyor. Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini de etkilemeye başladı. Hazar bölgesinde zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olan Azeriler, Ruslarla yıllık 500 milyon metreküplük gaz alım-satım anlaşması imzaladı. Anlaşma, Gazprom Yönetim Kurulu Başkanı Aleksey Miller başkanlığındaki heyetin Azerbaycan ziyaretinde imzalandı. Buna göre Rus şirketi Gazprom'un yan kuruluşu Gazprom Export, Azerbaycan devlet petrol şirketi GNKAR'dan yılda azami 500 milyon metreküp gaz alacak. Gazın fiyatı, petrole dayalı bir fiyat formülüyle belirlenecek. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Aleksey Miller, "Ortaklığımız akılcı ve ortak çıkarlarımızla örtüşüyor. Azerbaycan'ın Rusya'ya sevk edeceği doğalgaz miktarının önümüzdeki yıllarda daha da artacağından eminim." dedi. Öte yandan Türkiye'nin doğalgaz konusundaki en avantajlı anlaşması da 2001 yılında Azerbaycan ile yapılmıştı. Buna göre Azerbaycan, Türkiye'ye 15 yıl boyunca yılda ucuz fiyatla 6,6 milyar metreküp doğalgaz verme taahhüdünde bulunmuştu. Anlaşma, Türkiye'ye ihracat hakkı da veriyor. Kamu şirketi Botaş, Azeri gazının bir bölümünü halen Yunanistan'a ihraç ediyor. Azeri petrolünün önemli bir bölümü de Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ham petrol boru hattı ile Adana-Ceyhan'dan dünya pazarlarına ulaşıyor. 597857 İt dalaşını bitirecek rehber İt dalaşını bitirecek rehber İt dalaşı kazalara da neden oluyor.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda liderliğindeki yeni Yunan hükümeti, ’nin, ’de iki ülke savaş uçaklarının giriştiği it dalaşı ve gerginliklere son verilmesi amacıyla pilotlardan uygulamaları istenecek bir “davranış kuralları rehberi” (code of conducts) hazırlanması önerisini incelemeye aldı Etnos gazetesi, ’nın görüşlerinin 20 Nisan’da, dönemki Dışişleri Bakanı ve AB Baş-müzakerecisi tarafından AB yetkililerine de resmen açıklandığını yazdı. Ankara’nın önerisi,  hükümeti döneminde tarafından yanıtlanmamıştı. Gazete, Türk önerisinin edilmesi durumunda iki ülke arasında yeni bir “Güven Artırıcı Önlemler Paketi” oluşacağını duyurdu. Etnos’a göre söz konusu “davranış kuralları rehberiyle” Yunan uçaklarının Türk uçaklarına aşırı yaklaşmamasını sağlamak da hedefleniyor. Yunan uçakları, fotoğraflarını çekebilmek için Türk uçaklarına çok tehlikeli mesafede yaklaşıyor ve bu durum bir kaza yaşanması olasılığını artırıyor.  Thema gazetesi de,  konu üzerinde anlaşma sağlanmasının ve pilotlara “sert it dalaşına” girişmemeleri direktifi verilmesinin olası olduğunu bildirdi. 597701 Kadınlar erkeklerden kat daha fazla ağlıyor Kadınlar erkeklerden kat daha fazla ağlıyor ’nın Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, kadınların erkeklerden kat fazla ağladığını artaya koydu  Kız ve oğlan çocuklarının 13 yaşına kadar hemen hemen aynı sıklıkla ağladıkları belirtilen araştırmada, daha sonraki yaşlarda erkeklerin yılda ortalama 6-17, kadınların ise 30-64 kez ağladığı ifade edildi. Açıklamada, kadınların ağlamasının dakika sürdüğü, erkeklerin ise en fazla dakika gözyaşı döktükleri belirtildi.   597914 Merkez Bankası para musluklarını iyice açtı Merkez Bankası para musluklarını iyice açtı Bankaların tabi oldukları Türk parası ve yabancı para cinsinden yükümlülük oranlarının indirilmesi ile Merkez Bankasının borçlanma faiz oranlarını indirmesinin piyasadaki likiditeyi artıracağı belirtildi. Edinilen bilgiye göre, uluslararası yatırım bankalarının analistleri, zorunlu karşılık oranlarının Türk parası yükümlülüklerde yüzde 6'dan yüzde 5'e, yabancı para yükümlülüklerinde de yüzde 11'den yüzde 9'a indirilmesi ile Merkez Bankasının borçlanma faiz oranlarının yarım puan indirilmesinin likiditeyi artıracağını vurguluyor. Her iki kararın da, disponibilite ve fiili bileşik faiz çerçevesinde, bankaların maliyetleri ile borçlanma maliyetlerini azaltarak, piyasaya ilave 3-5 milyar liralık likidite sağlayabileceği ifade ediliyor. Gecelik borçlanmalarda faiz oranı yüzde 7,25'ten yüzde 6,75'e, borç verme faiz oranı ise yüzde 9,75'ten yüzde 9,25'e çekildi. 597708 HABER TURU Bilgin’den altın, Hidayet siftah yaptı, ’de önemli viraj, Kuralar 19 Ekim’de, Tekvandoda döküldük Bilgin’den altın 1. 23 Yaş Altı Halter Şampiyonası’nda, erkekler 69 kiloda Erol Bilgin, altın kazandı. ’nın Wladyslawowo kentinde süren şampiyonanın 3. gününde podyuma çıkan Erol Bilgin, koparmadaki 143 kiloluk kaldırışıyla altın madalyaya uzandı. Milli halterci, silkmedeki 165 kiloluk kaldırışıyla 5. olurken, toplamda elde ettiği 308 kiloyla da 4. sırada yer aldı. Hidayet siftah yaptı ’deki temsilcilerimizden yeni takımı Toronto Raptors forması altında ilk maçına çıktı. ’nin Hartford kentindeki XL Arena’da Boston ’e karşı mücadele veren milli basketbolcumuz, takımının 106-90 mağlup olmasını engelleyemedi. 21 dakika sahada kalan Hidayet,  sayı, asist ve ribauntluk bir performans sergiledi. ’de önemli viraj Formula 1’de sezonun 16. yarışı olan ’si, bugün yapılacak antrenman turları ile başlayacak. Pazar günü yapılacak büyük yarışla birlikte takımlar sıralamasında pilotlar klasmanında ise Brawn GP’nin İngiliz sürücüsü şampiyonluğa çok yakın durumda bulunuyor. Sıralama turları TSİ 16.00 ve 20.00’de yapılacak. Kuralar 19 Ekim’de Futbolda maçlarının kuraları, 19 Ekim Pazartesi günü ’da çekilecek. Kura çekimi, Olimpiyatevi’nde saat 13.00’de başlayacak. Türkiye Kupası play-off aşamasında, 2. kademe maçları sonucu tur atlayan 18 takım, 2008-2009 sezonunda Süper Ligi 5-15 sıralar arasında tamamlayan 11 takım ve ’e yükselen takım mücadele edecek. Tekvandoda döküldük Dünya 19. Erkekler ve 12. Bayanlar Büyükler Şampiyonası’nın ikinci gününde de sporcularımız rakipleri karşısında tutunamadı. Erkekler 58 kiloda Fırat Pozan ile bayanlar 49 kiloda Sevde Mavi ve 57 kiloda Zeynep Kiraz elendi. Sevde Mavi çeyrek finalde, Zeynep Kiraz ile Fırat Bozan ise ikinci turda havlu attılar. Şampiyonada bugün erkekler 63’te Cem Uluğnuyan ve 68’de Servet Tazegül ile bayanlar 53’te Sibel Yıldırım tatamiye çıkacaklar. 597696 Cep telefonu zararlı mı? zararlı mı? Fransız Sağlık, Çevre ve İş Güvenliği Ajansı (Afsset) tarafından hazırlanan bir uzman raporu, ve wireless (kablosuz internet) gibi iletişim bağlantılarının kısa ve uzun vadede sağlığa zararlı olduğuna dair bugüne kadar hiçbir deneysel veri olmadığı sonucuna vardı. Rapor, araştırmaların sürmesi gerektiğini vurgulamayı da ihmal etmedi. 598316 Hangarlarda bekletilen kaç 'Heron' var? Hangarlarda bekletilen kaç 'Heron' var? CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, insansız hava aracı 'Heron'lar konusunda İsrail'le sorunlar yaşandığını öne sürerek, 'Türkiye'deki hangarlarda bekletilen kaç 'Heron' olduğunu' sordu. Kart, düzenlediği basın toplantısında, İsrail firması ile 10 adet 'Heron' alınması konusunda sözleşme imzalandığını anımsattı. Uçakların 30 bin irtifaya çıkamadığını ve aralıksız uçamadığını, daha çok İsrail'in doğa koşullarına göre üretildiğini, Türkiye'nin doğa koşullarına uygun olmadığını belirten Kart, mevcut Hükümetten önce yine bir İsrail firması ile imzalanan ve bu tür daha gelişmiş uçakları kapsayan 'Keşif Podu' projesinin, Hükümet tarafından 2005 yılında iptal edildiğini söyledi. 'Keşif Podu' projesinin, 2008 yılında geliştirilerek aynı firma ile yeniden imzalandığını ifade eden Kart, proje ile ilgili gelinen aşama konusunda kamuoyuna hiçbir bilgi verilmediğini iddia etti. Kart, 'Projeyle ilgili endişelerimi kamuoyuyla paylaşmak istiyorum' diye konuştu. 'Ayrılık' dizisi ve 'Anadolu Kartalı' tatbikatı konusunda İsrail ile yaşanan sorunlara da işaret eden Kart, şu soruları yöneltti: 'Türkiye'deki hangarlarda bekletilen kaç Heron var? Sözleşmenin amaç ve ihtiyaca cevap vermemesi bir yana, Eylül 2007'den itibaren sözleşmeden Türkiye lehine doğan hak ve yetkileri neden kullanmadınız? Türkiye'nin ihtiyaçlarına uygun olmayan bu proje başlangıçta neden kabul edildi? Sözleşmenin bedeli nedir? Bedelin iadesi ve tazmini için neden gerekli yasal süreçleri başlatmıyorsunuz? Keşif Podu projesini aynı firmaya neden ihale ettiniz? Keşif Podu'nun akıbeti nedir?'  'Projedeki aksaklıklar nedeniyle Dağlıca, Aktütün ve diğer saldırılara zemin hazırlandığını' öne süren Kart, Türkiye'nin, ABD'nin 'anlık istihbaratına' ihtiyaç duyar hale getirildiğini savundu. Kart, 'Bu, öngörüsüz, basiretsiz bir yönetim anlayışının Türkiye'yi getirdiği noktadır' iddiasında bulundu. 598940 Dökmetaş: İyi üniversite liyakat sahibidir' Rektör Dökmetaş, üniversitenin kültür merkezinde düzenlenen 2009-2010 akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, CÜ'nün ve Sivas'ın tarihsel gelişimi hakkında bilgi verdi. Sivas'ın geçmişten bugüne bir eğitim ve üniversite şehri olduğunu bildiren Dökmetaş, şehrin Orta Anadolu'nun merkezinde, Türkiye'nin en güvenli illerinden biri olduğunu söyledi. Üniversitelerinin fiziki ve öğretim kapasitesi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Dökmetaş, şöyle konuştu: ''Üniversiteler, kendi bulunduğu alanlarda hem gelişmeleri takip eden hem de gençlerin gelişmesine, ilerlemesine sebep olan kurumlardır. Dünyamızda çok hızlı bir değişimin olduğu, dönüşümün yaşandığı, yetişmiş insan gücüne her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu bir dönem içerisine doğru girdik. Üniversiteler, bilimin üretildiği, öğretildiği, kullanıma alındığı ve patentlerin alındığı birimler, alanlar olarak yerini almıştır. Üniversitelerin temel hedefi, bilgili, ahlaklı, vasıflı, üretken insanları yetiştirmek ve geleceği teminat altına almaktır. İdeal üniversite, yüksek kalitede eğitim veren, akademik liyakata, bilime, araştırmaya, üretime katkı sağlayan, bilgiyi toplumun yararına sunan kurumlardır.'' Konuşmasında öğrencilere de seslenen Dökmetaş, ''Bizim asıl amacımız, sizleri ülkesini seven, bilime inanan ve bilgiyi paylaşan bireyler olarak yetiştirmemiz'' diye konuştu. VALİ ALİ KOLAT Sivas Valisi Ali Kolat da üniversitelerin toplum için çok büyük önem taşıdığını belirterek, ''Üniversitemiz toplumumuzla iç içe olduğu sürece, toplumumuzun beklentilerini karşıladığı sürece, toplumumuzun önünü açtığı sürece bizim için fevkalade önem arz etmektedir'' şeklinde konuştu. CÜ'nün, ciddi manada bir birikime sahip olduğunu ifade eden Kolat, ''Biz Valilik olarak birkaç projeyi üniversitemizle yaptık ve fevkalade önemli sonuçlar aldık. Bu çalışmayı sanayimizin de ekonomistimizin de esnafımızın da diğer kamu ve kuruluşlarımızın da beraber yapması gerekiyor, katkı sağlaması gerekiyor'' dedi. Öğrencilere hitap eden Kolat, ''Kamu kuruluşları olarak elimizden gelen her konuda size yardımcı olmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Ne olur sizler de işinizi sıkı tutun, ciddi tutun ve güzel çalışmalar yapın'' diye konuştu. Öğrencilere her konuda ellerinden gelen desteği vermeye hazır olduklarını bildiren Kolat, ''Şunu da açıkça ifade ediyorum. Öğrencilerimiz arasında ciddi manada bir sıkıntısı olan varsa, problemi olan varsa bana gelsin'' çağrısında bulundu. ''KAVGAYA, ŞİDDETE, BÖLÜNMEYE, PARÇALANMAYA YER YOK'' Öğrencilerden ''akıllarını kendilerinin kullanmasını'' isteyen Kolat, ''Başkasına aklınızı vermeyin, başkasından da akıl almayın. açıdan özgür düşüneceğiz, özgür hareket edeceğiz ama kavgaya, şiddete, bölünmeye, parçalanmaya yer yok. Sivas'ımız birlik ve beraberliğin timsalidir'' dedi. Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp ise üniversitelerin en önemli üretim kurumları olduğunu kaydederek, ''Üniversitelerimiz bilgi üretir, fikir üretir, teknoloji üretir, sosyal problemlerimize çözüm üretirler'' şeklinde konuştu. Müzik dinletisine de yer verilen törende, açılış konuşmalarının ardından CÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazif Elaldı tarafından ''Grip (İnfluenza)'' konulu açılış dersi verildi. ARKADAŞLARININ SALONA ALINMADIĞINI İDDİA ETTİLER Bu arada, programın sonunda salondaki bir grup öğrenci, bazı arkadaşlarının yer olduğu halde törenin yapıldığı salona alınmadığını öne sürüp, bağırarak tepki gösterdi. Salondaki güvenlik görevlilerince susturulmaya çalışılan öğrenciler, görevliler tarafından ağızları kapatılarak dışarı çıkarıldı. Türkiye Gençlik Birliği Sivas Şubesi üyesi olduklarını belirten öğrenciler, salon dışında da duruma tepki göstermeye devam etti. Salondan çıkarılış biçimlerini de eleştiren ve güvenlik görevlileriyle tartışan öğrenciler, sloganlar attı. Haklarını aradıklarını söylemeleri üzerine, bir güvenlik görevlisi öğrencilere, şikayetlerini dilekçeyle bildirmeleri gerektiğini belirtti. Türkiye Gençlik Birliği Sivas Şube Başkanı Hakan Sertan, gazetecilere, arkadaşlarının salona alınmadığını, tepkilerinin bu nedenle olduğunu söyledi. Öğrenciler, güvenlik güçlerinin uyarısıyla dağıldı. 597424 Sarkozy'den ABD'ye red Sarkozy'den ABD'ye red"Fransa Afganistan'a tek bir asker bile göndermeyecek" Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Paris'in Afganistan'a başka asker göndermeyeceğini, bunun yerine Afgan ordusunun genişlediğini görmek istediğini söyledi. Nicolas Sarkozy, Le Figaro gazetesine verdiği demeçte, ''Afganistan'da kalmak gerekli mi? Buna 'evet' yanıtını veriyorum. Ve kazanmak için kalmak gerekli. Eğer ayrılırsak nükleer güç olan Pakistan tehdit edilecek. Ancak Fransa tek bir asker daha göndermeyecek'' diye konuştu. ''Afganistan'da daha fazla Afgan olması gerektiğini, kendi ülkeleri olduğu için bu savaşı en iyi Afgan askerlerinin kazanacağını'' ifade eden Sarkozy, askerlerin Taliban saflarına geçmelerini önlemek için askerlere daha iyi ödeme yapmak gerektiği görüşünü de dile getirdi. Afganistan'a 40 bin asker daha göndermeyi değerlendiren ABD, Taliban militanlarıyla mücadele için NATO müttefiklerine de bu ülkedeki güçlerini artırmaları çağrısında bulunuyor. İngiltere de bu hafta, Afganistan'a 500 asker daha göndermeye hazır olduğunu bildirdi. Afganistan'da Taliban rejiminin 2001'de ABD öncülüğündeki güçler tarafından devrilmesinden bu yana son yıldır ülkedeki şiddet giderek tırmandı. ABD'nin Afganistan'da halen 60 bini aşkın askeri bulunuyor. NATO şemsiyesi altında Afganistan'da güç gönderen ülkelerin burada halen toplam 21 bin askeri var ve bunların da binden biraz fazlasını Fransız askerleri oluşturuyor. 598023 Doktorlar döner sermayeden daha fazla pay almak için faturaları şişirmiş Buna son örnek Kırıkkale Sulakyurt Devlet Hastanesi'nde yaşandı. Sağlık Bakanlığı müfettişi geçen yıl hastaneye giden 140 hastaya kesilen faturaları inceledi. Bu hastaların 70'ine doktorlar tarafından hayali tedaviler yapılıp Sosyal Güvenlik Kurumu'na yaklaşık 11 bin lira fatura edildiği tespit edildi. Hastanenin yaptığı usulsüzlük müfettiş raporuna, "Hastalar için yapılan tetkik, tahlil, görüntüleme, müdahalelerde hastane döner sermayesini şişirmeye yönelik orantısızlıklar ve gereksizlikler bulunduğu tespit edildi." ifadesiyle yansıdı. Döner sermaye doktorlar tarafından suistimal ediliyor. Hastalar üzerinden daha fazla para kazanmak isteyen bazı doktorlar yapmadıkları muayeneyi devlete fatura ediyor. yılda 22,6 milyar lira artan sağlık giderlerinde hastane döner sermaye sisteminin de payı olduğu müfettiş raporuyla kanıtlandı. Sadece bir hastanede 140 hastaya yönelik incelemelerde 10 bin 782 lira 'şişirme' tespit edildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 22 Temmuz 2008 tarihli talimatıyla Kırıkkale Sulakyurt Devlet Hastanesi'ne yönelik müfettiş denetiminde gereksiz tedaviler yapıldığı belirlendi. Sağlık Bakanlığı müfettişi Eray Kaplan tarafından hazırlanan raporda yapılan usulsüzlükler tek tek anlatıldı. Hastanede görevli Dr. S. Ç., Dr. C. Ş., Dr. U. Ç.'nin yaptığı belirlenen döner sermayeyi şişirmeye dönük işlemler Ankara Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde oluşturulan doktorluk bilirkişi heyeti tarafından teyit edildi. Rapordaki faturalara göre hastalara gereksiz yere tahliller yapılmış. Bir hasta aynı gün içinde iki kere acilde tedavi edilmiş. Başka bir hasta ise aynı gün iki kez mide rahatsızlığı için iç hastalıkları servisinde yatırılmış. İlgili kurumlara gönderilen müfettiş raporunda doktorların daha çok para kazanmak için döner sermayeyi yükselttikleri ifade edildi. Raporda hastayı tedaviye yönelik işlemler yapılmadığı belirtildi. Usulsüzlüğü Sağlık Bakanlığı müfettişi şöyle anlattı: "140 hastadan 70 adedinde döner sermayeyi şişirmeye yönelik uyumsuzluklar tespitinde üç parasal yön bulunmaktadır. Hastane döner sermayesinin haksız olarak yükseltilmesi, döner sermaye girişimsel işlem puan hesabında ve dolayısıyla doktorlar arasında yapılan döner sermaye dağıtımında haksız kazanç, tıbbi olarak uygunsuz işlemlerin Sosyal Güvenlik Kurumu'na fatura edilmesi." BAŞHEKİM: ÜNİVERSİTEDE DOKTORLARI BEN YETİŞTİRMEDİM Döner sermayeyi şişirerek maaşlarını yükselten doktorları açığa çıkaran raporun netice ve kanaat bölümünde hekimlere suç duyurusu yer alıyor. Doktorların kaç hasta üzerinde ne kadar yolsuzluk yaptığı rakamlarla yer alıyor. Hastane başhekimi ise hastalar üzerinden doktorun usulsüz işlemler yapmasını denetlemediği gerekçesiyle suçlanıyor. Başhekim A.C.A.'nin raporda yer alan savunmasında denetim görevini yerine getirdiğini belirtiyor. Başhekimin savunması şöyle: "Diğer doktorların örneğin teşhis ve tetkik ve tedavi uyumsuzlukları konusunda bilgim yoktur. Zaten olması da zor. Üniversitede kişileri ben yetiştirmedim. Eğer doktorlar tarafından şişirme yaptılarsa bu benden habersiz kişisel bir durumdur. Herkes kendi yaptığından sorumludur." Sağlık Bakanlığı müfettişi Eray Kaplan'ın suç duyurusu raporunda yer alan başhekim, aile hekimliğine gönderilirken, diğer üç doktorun ikisi aynı hastanede biri de Kırıkkale'de aile hekimliği yapıyor. NE KADAR HASTA KADAR PARA Döner sermayede biriken para, 2004 yılına kadar doktorun ve sağlık personelinin bulunduğu konuma göre pay ediliyordu. Ocak 2004 tarihinden itibaren Türkiye genelinde başlayan yeni uygulamayla sağlık personeline hastalara verdikleri hizmete bağlı olarak aldıkları puanlarla döner sermayeden para kazanmaya başladı. Uygulamadan sonra uzman hekimler aldıkları çıplak maaşının katı katar döner sermaye kazancı elde etmeye başladı. Döner sermayeden alınan payı artırmak isteyen bazı doktorların daha çok hasta ve işlem yapmak için gereksiz muayene, tedavi hatta ameliyat yaptığı iddiaları sürekli basında yer aldı. 598029 kat ruhsatı bulunan katlı binanın katı yıkıldı Mehmet Akif Ersoy Mahallesi'nde kat olarak yapılan binanın kaçak olan katı, 9. kattan başlanarak kademeli olarak yıkıldı. Yıllardır yıkım kararı olmasına rağmen bir türlü yıkılmayan kaçak yapı, Osmaniye Belediye Başkanı Kadir Kara'nın talimatları ile yıkıldı. Osmaniye'de ilk olan bu uygulama ile binanın ruhsatlı olan katlarına zarar verilmeden yıkım işlemi gerçekleştirildi. Yıkımdan önce bina boşaltıldı ve çevredeki binaların zarar görmemesi için sentetik perde çekildi. Başkan Kadir Kara, özel bir vinç yardımıyla binanın en üst katına çıkarılan tonluk mini ekskavatör ve bobcad sayesinde kademeli olarak kırma ve sökme işleminin 15 gün gibi kısa bir sürede tamamlandığını kaydetti. Kara, "Yıkım esnasında oluşan molozlar yapılan özel bir kanalla aşağıya indirildi. Binadan 65 kamyon dolusu malzeme çıkarıldı. Yıkım 40 bin TL'ye mal oldu. Kaçak inşaatlarla ilgili mücadelemiz bundan sonra da devam edecek." dedi. 599088 Albay Temizöz davasında tanıklar dinlendi Albay Temizöz davasında tanıklar dinlendi"Mahkemede bile can güvenliğim yok" Cizre'de işlenen 20 faili meçhul cinayetten sorumlu oldukları iddiasıyla Kayseri Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün de aralarında bulunduğu kişinin yargılandığı davada ölenlerin yakınları ve tanıklar dinlendi. Duruşmada konuşan tanık İsmet Uykur, "1990'lı yıllarda JİTEM, korucular ve emniyet ilçede terör estiriyordu. Bundan dolayı korkuyorduk. Şuan bile bu sandalyede can güvenliğim yok" iddiasında bulundu. Şırnak Cizre'de 1993-1995 yılları arasındaki işlenen fail meçhul cinayetlerden sorumlu oldukları iddia edilen kişinin yargılandığı davaya Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada tutuklu sanıklar Albay Cemal Temizöz, Kamil Atağ, Hıdır Altuğ, Âdem Yakın, Fırat Altun (Abdulhakim Güven) ve Tamer Atağ hazır bulundu. Mahkeme heyeti bir önceki duruşmada müdahil avukatların reddi hakim talebinin 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiğini hatırlatarak, duruşmayı başlattı. Duruşma daha sonra ölenlerin yakınlarının beyanlarının alınmasıyla başladı. BU SANDALYEDE BİLE KORKUYORUM Mahkeme heyeti daha sonra 1994'te öldürülen Ramazan Uykur'un oğlu İsmet Uykur'u dinledi. Uykur, babasının duruşma salonunda olan Tamer Atağ ve Kukel Atağ tarafından gözlerinin önünde taranarak öldürüldüğünü tekrarladı. Tamer ve Kukel Atağ'ın babasının öldüğünden emin olduktan sonra da ateş ettiğini illeri süren Uykur, "O dönem korkudan gidip ifade vermedim. JİTEM, emniyet ve korucular ilçede bir olmuş ve terör estiriyordu. Babamın vefatından 20 gün sonra Mersin'e göç ettik" dedi. Müdahil avukatı Bahattin Özdemir'in "Babanı öldürenlere neden karşı koymadın" sorusu üzerine ise Uykur, "Babamı öldürenlerin elinde keleş (kaleşnikof) vardı. Keleşe karşı taşla mı karşılık verseydim? Şuan bu sandalyede bile korkuyorum. Çünkü burada bile can güvenliğim yok. Babamın kimse ile bir husumeti yoktu. Babamın PKK ile ilişkisinin olup olmadığını bilmiyorum. Avukat 'babamı PKK öldürmüş olabilir mi' diyor. Böyle soru mu olur? Babamı öldürenleri gözümle gördüm. Babamı Tamer ve Kukel Atağ öldürdü. Bundan dolayı da hala ölümle tehdit ediliyorum. gün önce tehdit olayına ilişkin savcılığa suç duyurusunda bulundum" diye konuştu. EŞİMİ JİTEM ÖLDÜRDÜ Mahkeme heyeti daha sonra 1993 yılında öldürülen Ramazan Elçi'nin eşi Kerime Elçi'yi dinledi. Kürtçe tercüman aracığıyla ifade veren Elçi, "Eşimin öldürülmesinden sonra kayınbiraderim Nurettin Elçi, JİTEM'in kaçırdığını söyledi. dönem herkesin korktuğu beyaz torosla eşimi kaçırdılar. Olaydan gün sonra kayınbiraderim Nurettin Elçi, eşimin cesedini mezarlıkta buldu. Ben eşimin cesedini hiç görmedim. Kimseyle kan davamız yok. Sanıklardan şikayetçiyim. Eşim kalp rahatsızlığından ölmedi. Çünkü kalp rahatsızlığı yoktu. Eşimi JİTEM öldürdü" dedi. Mahkeme heyetinden söz alan sanık Kayseri Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün, Ramazan Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili "Eşiniz kayıtlarda 'eceliyle öldü' diye geçiyor" demesi üzerine Kerime Elçi cevap vermedi. Albay Temizöz, Elçi'nin çelişkili bilgiler verdiğini ve yönlendirmeye açık olduğunu söyleyince tartışma çıktı. Mağdur avukatları sanık Temizöz'ün soru sormadığını, yorum yaptığını, bu nedenle buna izin verilmemesini istedi. Mahkeme heyeti de Temizöz'ün yorum yapmasına izin vermedi. 597439 Saba Tümer kaza geçirdi Saba Tümer kaza geçirdi İstanbul Kağıthane TEM Otoyolu'nda 11 aracın karıştığı zincirleme kazada kişi yaralandı. Olayda CNN TÜRK'te program yapan Saba Tümer'in hafif bir şekilde yaralandığı öğrenildi. Kaza nedeniyle TEM Otoyolu Edirne istikameti yaklaşık saat trafiğe kapandı. Edinilen bilgiye göre kaza, Seyrantepe mevkii Edirne istikameti'nde saat 21.30 sıralarında meydana geldi. Cengiz Şirin yönetimindeki 34 EHD 13 plakalı kum yüklü TIR'ın aniden frenleri patladı. Sağ şeritte ilerleyen ve direksiyonu kilitlenen TIR birdenbire sol şerite geçmeye başladı. Bu sırada TIR, sol şeritte ilerleyen otomobillere çarpıp, araçları bariyerlere sıkıştırdı. Olayda 11 otomobilde büyük çapta hasar oluştu. Kazada Murat Yüksektepe, Mehmet Hanedan, Servet Bayrak, Yusuf Güçlü ve TIR'ın sürücüsü Şirin ile CNN Türk'te program sunan Saba Tümer yaralandı. Yaralılardan Murat Yüksektepe aracında sıkıştı. Sıkışan sürücü, olay yerine gelen itfaiye ekipleri tarafından sıkıştığı yerden çıkarıldı. Yaralılar ambulanslarla Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilirken, Tümer özel araçla Amerikan Hastanesi'ne sevk kaldırıldı. Müşahade altına alınan Tümer'in bir gün hastanede kalacağı öğrenildi. TIR'ın freninin patladığını ve sola doğru ilerlediğini ifade eden görgü tanıkları sol şeritte ilerleyen araçların sıkıştığını ve otomobillerin büyük hasar gördüğünü söyledi. Tümer'in 34 GHB 60 plakalı Mercedes marka minibüsünün sürücüsü, kazayı ucuz atlattıklarını ifade etti. Tümer'in sağlık durumunun iyi olduğunu belirten sürücü, ünlü sunucunun kısa bir süreliğine şoka girdiğini ve hastaneye kaldırıldığını söyledi. Olay nedeniyle TEM otoyolu Edirne istikameti yaklaşık saat trafiğe kapandı. Hurdaya dönmüş otomobiller çekicilere konularak, otoparka çekildi. Otoyol, araçların kaldırılıp, yıkanmasının ardından tekrardan trafiğe açıldı. 599093 "Görüşme olmayacak gibi" "Görüşme olmayacak gibi"Bülent Arınç, Başbakan'la görüşmeye kamera şartı koyan Baykal için "gelin" benzetmesi yaptı Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT'de yayınlanan ve İsrailli bazı yetkililerin tepkilerine yol açan "Ayrılık" dizisiyle ilgili Türkiye ile İsrail hükümetleri arasında geçmişten bu yana iyi ilişkiler bulunduğunu belirterek, ''Bu ilişkileri de bozmak niyetinde değiliz. Zaman zaman yönetimlerden kaynaklanan çekişmeler olsa bile şu anda İsrail ile geçmişten bu yana ilişkilerini iyi noktaya götürmeye çalışan, buna ihtiyacımız olduğunu bilen bir hükümetiz'' dedi. Arınç, Başbakan Erdoğan'la CHP Lideri Baykal'ın yapacağı görüşmeyle ilgili ise, "Baykal'ın esasen Başbakan'la görüşme diye bir niyeti yoktur" diye konuştu. 18. Yerel Medya Eğitim Semineri'ne katılmak üzere Manisa'ya gelen Bülent Arınç, gazetecilerin soruları üzerine İsrail'in TRT'de yayınlanan ''Ayrılık'' dizisine yönelik tepkisini değerlendirdi. TRT'nin kamu yayıncılığı yapan bir kuruluş olduğunu, ancak İsrailli yetkililerin ifade ettiği gibi bir ''devlet televizyonu'' olmadığını söyleyen Arınç, Türkiye'de çok şeylerin değiştiğini belirterek, şunları söyledi: "Eskiden belki bu tanımlamaya 'uygun' denebilirdi ama TRT'nin kendi kanunu var ve TRT özerk bir kuruluş. Televizyon yayıncılığında pek çok dizi, pek çok tanıtım, pek çok müzik ve eğlence programı olabilir. Bunların bir kısmını TRT kendi imkanlarıyla yapar, bir kısmını da yapımcı kuruluşlardan satın alır. İnceleyebildiğim kadarıyla Ayrılık dizisi de bir özel kuruluşa yaptırılmış ve ilk gösterime de geçtiğimiz salı günü başlamış. Ancak tanıtım fragmanlarında ve birinci bölümde yayınlandığı şekliyle İsrailli yetkililerden tepki aldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu konuda iki şey söylemek istiyorum, bir devlet televizyonu değiliz biz. Yani devlet, 'Şunu yap, bunu yapma, şunu al, şunu alma, bunu göster, bunu gösterme' böyle bir telkinde TRT'ye bulunamaz. TRT'nin kendi yönetimi var, ama kanunda kendisine kamusal yararı gözetmek üzere yayın yapma gibi bir izin verilmiş. Dolayısıyla biz hükümetin, Başbakan'ın kontrolünde olan, onun istediği gibi yönlendirdiği televizyon değiliz, böyle bir yayıncı kuruluş değiliz. İkincisi, bu tür diziler özel kuruluşlardan satın almak suretiyle de gösterilebilir, özellikle bu dizi, Filistin-İsrail arasında geçtiği bilinen, artık dünyada hiç kimsenin görmezden geldiği, duymazdan geldiği bir konu üzerinde yoğunlaşmıyor. Bu aynı zamanda bir aşk dizisi. En az 13 bölüm olur bu diziler. Devam etmesi düşünülürse ikinci bir 13 bölüm olarak çekilir. Daha başındayız ve bölümler ilerledikçe çekim yapılacak. Ancak senaryosu incelenmiştir. Masrafları açısından incelenmiştir ve TRT yönünden yayınlanmasında sakınca görülmediği için de dizi yayınlanmaya başlamıştır. Eğer ikinci, üçüncü ve dördüncü bölümler, senaryosu incelenmiş olsaydı bu tür üzüntü duymaya gerek kalmayacaktı. Çünkü insani olaylar bu dizinin içerisinde konu ediliyor ve Filistin'de geçtiği iddia edilen bir iki bölüm dışındaki diğer bölümler farklı mekanlarda, farklı ülkelerde çekilmek üzere senaryolaştırılmış." ''YAHUDİ DÜŞMANLIĞI YOK'' Dizide kesinlikle ''Yahudi düşmanlığı'' olmadığını dile getiren Bakan Arınç, ''Anti semitizm, bizim de reddettiğimiz bir insanlık suçu olarak anlaşılması gereken bir davranıştır. İkincisi Türkiye ile İsrail hükümetleri arasında geçmişten bu yana iyi ilişkiler vardır. Bu ilişkileri de bozmak niyetinde değiliz. Zaman zaman yönetimlerden kaynaklanan çekişmeler olsa bile, şu anda İsrail ile geçmişten bu yana ilişkilerini iyi noktaya götürmeye çalışan, buna ihtiyacımız olduğunu bilen bir hükümetiz. Bu ilişkileri bozmaya da niyetimiz yok. Bu ilişkileri bozmak amacıyla da bu dizi yayınlanmıyor" dedi. Filistin'deki olaylara üzüldüklerini belirten Arınç, "Filistin'de, Lübnan'dakiler bombalandığı zaman, bu bombalar sanki başımıza yağmış gibi bundan üzüntü duyuyoruz. Bunlar dünyanın gerçekleri, bu gerçekler bütün dünyanın televizyonlarında, sinemalarda, bazen sinema, bazen dizi oluyor. Gerçeğe ne kadar yakınsa da kadar ilgi topluyor. Ama bunların yayınlanması diyelim ki ABD ile Vietnam arasındaki savaşın, yıllarca filmlere konu olması, Hitler'in Yahudilere karşı uyguladığı soykırımın yıllarca tiyatrolarda ve filmlerde senaryolaştırılmış olması, dünyada bilinen olaylardır. Kaldı ki bu Ayrılık dizisi, sonunda sevgiye, aşka dönüşecek olan, insanların, barış içinde, huzur içinde yaşaması ve buna duyulan özlem senaryo haline getirilen bir dizidir'' diye konuştu. İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabi Levy'nin resmen randevu talep ettiğini duyduğunu kaydeden Bakan Arınç, kendisi ile ''arkadaşlık ilişkileri'' içinde olduklarını söyleyerek, şunları dedi: ''Çünkü o, İsrail Büyükelçisi olmakla birlikte, Bergama doğumlu, hemşehrimiz diyebildiğimiz, hatta ramazan ayı içerisinde büyükelçilikte benim onuruma bir iftar vererek, pek çok dostla bir arada olduğumuz insandır. Kendisiyle en yakın zamanda görüşeceğim, bu endişelerinin ne kadar haksız olduğunu, bir yanlışlık içine düşmemesi gerektiğini anlatacağım. Ancak İsrail'deki bazı yöneticiler, özellikle Liberman gibi, onlar zaten dünyanın her yerindeki olaylara bu gözlükle pencereden bakıyorlar. Dolayısıyla onun sözleriyle değil ama gerçek olanlarla İsrailli yöneticilerle görüşeceğiz ve kesinlikle bu dizinin böyle bir anlam taşımadığını, sonuna kadar yayınlandığında, kendilerinin de mutlu olacaklarını ifade edeceğiz.'' "MESELEYE TİCARİ AÇIDAN BAKIYORUZ" Arınç, ''Bu raporun (BM'nin Goldstone raporu) sıkıntısıyla Türkiye'deki 'Ayrılık' dizisine karşı bir tavır içindeler. Yaptığımız işin doğru olduğuna inanıyoruz, itirazları, şikayetleri, endişeleri neyse biz bunları dinleriz" dedi. Meseleye bütün özel televizyonların baktığı gibi ticari açıdan baktıklarını belirten Arınç, "Ayrılık dizisinin birinci bölümü Türkiye'de pek çok kimsenin bildiği ve izlediği dizi değilken, şu anda reytingimizin çok yükseklere çıktığını görüyoruz. Bundan televizyon yayıncısı olarak memnuniyet duyduğumu ifade edeyim. Demek ki önümüzdeki bölümlerde reytingler tepelere vurmuş olacak. İsrailli dostlarımızın hükümetin, büyükelçimizin ve Türkiye'de yaşayan Musevi vatandaşların bu diziden olumsuz etkilenmemeleri böyle bir düşüncemizin olmadığını samimiyetle ifade etmek istiyorum'' dedi. "BAYKAL'IN GÖRÜŞMEYE NİYETİ YOK" DEYİP GELİN BENZETMESİ YAPTI Arınç, demokratik açılım konusunda Başbakan Tayyip Erdoğan'ın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a gönderdiği davet mektubu ve Baykal'ın ona verdiği cevapla ilgili ''Baykal'ın esasen Başbakan ile görüşme diye bir bir niyeti yoktur'' diyerek şunları söyledi: ''Kamuoyundan gelen talepler, kendi teşkilatından, yöneticilerinden gelen talepler, Türkiye'nin ana muhalefet partisinin, en köklü siyaset partisinin, Türkiye'nin en önemli meselesi olan demokratik açılım konusunda sessiz kalmasının, hükümete karşı aldığı tavrın parti olarak herkes tarafından onaylanmadığını gösterdi. Bunun üzerine Sayın Başbakan'ın mektubuna 'Evet görüşebiliriz' dedi. Ama yine hem grup toplantısındaki 'Hiç bir şekilde onlarla birlikte olmayacağız, onların yaptığı her şey yanlış, bu bölücülüktür, bu vatana ihanettir' sözlerini tekrarlıyor. Ama geldiği zaman da 'Kameralar olacak, sonra ne zaman yayınlanacağını birlikte karar vereceğiz' diyorlar. Bu çok yanlış, çok yakışıksız. Bugüne kadar hiçbir siyasetçiden duymadığımız bir davranış biçimi. Yani Başbakan'a güven duymayabilirsiniz de bir ülkenin başbakanına bu kadar çıplak sözlerle, bu kadar aşağılayıcı, bu kadar istihza edici bir davranış içinde olamazsınız. Baykal'a gerçekten bu davranışı hiç yakışmıyor. Başbakan kameraların gözetimi altında, sanki sorgu odasında, videoya alınan sorgular gibi. Öyle bir davranışı Türkiye'nin başbakanına yakıştıramazsınız. Konuşursunuz, konuşmazsınız. Konuşursanız da madem ki birebir konuşmayı arzu ediyorsunuz, buna ayrıca kameranın şahitlik yapması diye bir şey olmaz. Yani Türkiye'de biz böyle kurgularla ilk defa karşılaşıyoruz. Herhalde bu gidişle bu görüşme olmayacak gibi. Ama bunun sorumlusu, samimi davranan Başbakan değil. Yani oynamamak için direnen geline 'oyna' demişler, hanımefendiler bağışlasın, 'yerim yok' demiş. zaman yer açmışlar, bu sefer de 'yenim dar' demiş. Mesele böyle bir konuşma, görüşme olmasın da ama, 'Neresinden tutsam da karşımdakini yere çalacak bir iş yapsam' diye düşünüyor herhalde." Baykal'ın tavrını "Türkiye için talihsizlik" olarak nitelendiren Arınç, "Biz yolumuza devam edeceğiz ve CHP'nin 1989-1999'da yayınladığı ama bugün sahip çıkmadığı görüşlerinden de raporlarından da istifade edeceğiz. Belki bu görüşmeye imkan bırakmayacak kadar da güzel olabilir'' dedi. EMEKLİLERE MÜJDELİ HABER YAKINDA Arınç, emekli maaşlarında düzenleme yapılması yönündeki soru üzerine, Türkiye'de emeklilerin çok az ücret aldığını, emeklilerin yapılan artışlardan da çok cüzi miktarda istifade edebildiğini, bunun sistemden kaynaklandığını belirterek, buna çare aradıklarını söyledi ve "İnşallah müjdeli haberleri yakında vereceğiz. Bu konuda olumlu çalışmamız var" dedi. 598263 Gaziantepli gurbetçi, Almanya'da 23 yıl işçilik yaptığı fabrikayı aldı Gaziantepli gurbetçi, 'da 23 yıl işçilik yaptığı fabrikayı aldı  'nın Delmenhorst kentinde yaşayan 44 yaşındaki Gaziantepli Mustafa Gökdeniz, Gross İppener'de bulunan 23 yıl çalıştığı Caribia isimli küvet ve jakuzi fabrikasını makine mühendisi Ertan Balkan ile birlikte satın aldı. İşçi elbisesiyle dolaştığı fabrikada şimdi patron koltuğunda oturan Gökdeniz Almanya'nın en büyük firmalarından birisi olmayı hedeflediklerini söyledi. Caribia firmasına 1987 yılında girdiğini anlatan Mustafa Gökdeniz, “Firmanın sahibi Ralf Parker beni bir başka fabrikadan kendi firmasına aldırdı. 23 yıl boyunca aralıksız bu fabrikada çalıştım. Almanya'nın en kaliteli küvet ve jakuzalarını yaptık. Geçen yıl firma sahibi işi bırakmak istediğini ve fabrikayı devredeceğini söyledi. Fabrikanın başka birisine satılmaması için ben devreye girdim. Arkadaşım Ertan ile birlikte fabrikayı almak için girişimlere başladık. Bu işlemler bir yıl sürdü. Bankadan krediyi alınca imzalar atıldı. Çalıştığım yeri arkadaşımla ortaklaşa almak beni çok mutlu etti“ dedi. Firmanın belli bir ismi olduğu, Almanya başta olmak üzere ülkelerine mal sattıklarını anlatan Gökdeniz, “Küvet ve jakuzalar fiberglasla yapılıyor. Almanya kalitesinde üretilen mallarımız Avrupa'nın her yerine gönderiliyor. Titiz bir çalışma yapıyoruz. Caribia ismini daha da büyültmek için çalışıyoruz. Kriz ortamında risk aldık ama bunun üstesinden geleceğimize inanıyorum” diye konuştu. Firmanın ortaklarından Ertan Balkan ise her zevke göre banyo küveti, jakuza, duş kabini ve lavabo yaptıklarını söyledi. Genelde toptan satış yaptıklarını anlatan Ertan, „Ürünlerimizin modellerini, desenlerini ve dizaynını bizler yapıyoruz. Müşterinin zevkine göre her boyda ve renkte en kaliteli malzemelerle ürün yapabiliyoruz. Üç ay önce satın aldığımız fabrikada işler iyi gidiyor. Bundan sonra pazarına girmeyi hedefliyoruz. Biz büyük düşünüp büyük olmak istiyoruz“ dedi. Mustafa Gökdeniz ile Ertan Balkan'nın sahibi olduğu Cariba isimli firmada 150 çeşit küvet, 80 çeşit duş, çeşit büyük jakuza ile 35 çeşit lavabo üretiliyor. 10 bin metrekarelik alanı bulunan firma, 1600 metrekare kapalı alanda yapıyor. Üretilen mallar 150 metrekarelik showroom da sergileniyor. 598627 Obama: 'Daha yeni başlıyorum' Obama: 'Daha yeni başlıyorum' ABD Başkanı Barack Obama, geçtiğimiz hafta Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmesinden dolayı kendisini kayda değer bir başarı göstermediği gerekçesiyle eleştirenlere cevap verdi. 2005 yılındaki Katrina Kasırgası ardından devam eden iyileştirme çalışmalarını başkan olarak yerinde incelemek üzere geldiği New Orleans'ta konuşan Obama, başkanlık koltuğuna oturalı henüz dokuz ay olduğunu ve daha yeni başladığını söyledi. Barack Obama, çalışmaları sayesinde ABD ekonomisinde bazı iyi gelişmeler yaşandığını vurgulayarak, ülkenin sağlık sistemini bu yıl yakın bir zamanda revizyondan geçireceklerini belirtti. "Biliyor musunuz, ben bazen bu muhabirlerin şöyle demelerine tanık oluyorum 'Sen niye hala dünyadaki açlık sorununu çözemedin?'." diyen Obama, kendisini dinleyenlerin gülüşmeleri arasında konuşmasına şöyle devam etti: "Niye şimdiye kadar herkes bunu yapmadı? Dokuz ay oldu. Neden? Ben hiçbir zaman bunun kolay olacağını söylemedim. Kampanya sırasında ben ne dedim? Dedim ki değişim zordur. Ve büyük değişim daha da zordur." Sağlık reformu önergelerine karşı çıkan Cumhuriyetçileri, 'ilerlemenin önünde durmaya çalışmakla' suçlayan Obama, "Size bir şey söyleyeyim: Ben daha yeni başlıyorum." dedi. 598251 Saç telinden daha ince çelikten daha sağlam Saç telinden daha ince çelikten daha sağlam İnsan saçından 100 bin kez daha ince, çelikten dayanıklı: İşte Honda ve karbon nano tüplerinin sırrı... Honda'da görev yapan bilim adamları şu sıralar çok ilginç bir madde üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Karbon nano tüp olarak adlandırılan bu madde özellikle otomotiv ve teknoloji dünyasında çığır açabilecek bazı özelliklere sahip. Honda'nın yaptığı açıklamaya göre karbon nano tüpler; insan saçından 100 bin kez daha ince, çelikten daha dayanıklı, elektriği bakırdan daha iyi iletiyor, ısıyı elmastan daha başarılı bir şekilde iletebiliyor ve ağırlığı da pamuk ile eş değerde... Böyle bir maddenin kullanım alanları son derece geniş olabilir. Bilim adamları daha dayanıklı arabalar, daha ince bilgisayarlar, daha etkili piller, daha güçlü güneş panelleri ve çok daha dayanıklı giyilebilir kıyafetler hazırlanabileceğini iddia ediyorlar. Honda'nın bu konuda yaptığı en önemli gelişme ise şu anda %25 ile %50 arasında bir başarı oranı ile imal edilebilir karbon nano tüpleri, tam %91'lik başarı oranı ile üretebiliyor olması... 597670 Değişim başlıyor Değişim başlıyor Değişim başlıyor Murat Aksu, 2010 Ocak'taki seçimde Beşiktaş başkanlığı için yarışacağını "Değişim Şimdi" sloganıyla düzenlediği basın toplantısında duyurdu. Aksu en büyük hedefinin, Beşiktaş'ı hak ettiği yere getirmek ve yeni projeleri hayata geçirmek olduğunu belirtti Beşiktaş eski yöneticisi Murat Aksu, 2010 Ocak'ta yapılacak seçimde kulüp başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Aksu, BJK Plaza'daki Divan Kurulu Lokali'nde düzenlediği basın toplantısında adaylığını "Yapılan idari ve mali yanlışların hesabını sormak, özkaynağa dönmek, Beşiktaş'ın tahrip edilen değerlerini onarmak, unutulan geleneklerini hatırlatmak, güven ortamını kurmak, sözde değil, özde birliği sağlamak, 106 yıllık birikimimizi ve gücümüzü çağdaş bir yönetim anlayışıyla bütünleştirmek, yeni vizyonlar ve projeler ortaya koymak, yeni tesisler, araziler kazandırmak, yeni sportif başarılar kazanmak ve Beşiktaş'ı hak ettiği yere getirmek için Ocak 2010 kongresinde Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanlığı'na adayım" sözleriyle duyurdu. Murat Aksu, basın toplantısında adaylık kararı, yaşanacak süreç ve projeleri hakkında konuştu. İşte Aksu'nun sözlerinden satırbaşları: Beşiktaş halka rağmen yönetilemez. Bu camia avukat Hakkı Yeten'i, devlet memuru Süleyman Seba'yı onursal başkanlığa layık görmüştür. Beşiktaş kötü yönetiliyor. Kulübün borcu astronomik rakamlara çıktı. Fulya'da ek katlar ve kiralama sürecinde Beşiktaş'ın hakları korunamadı. Kulübün borcunu artırarak ve kendisine borçlandırarak 'Korkut, yönet' taktiği uygulanmaktadır. Beşiktaş'ın sorunu para değil, zihniyet. Başkanın yerine getiremediği bir sürü sözü vardır. Başkanlık makamının itibarı sarsılmıştır. Beşiktaşlılık duruşu bu değildir. Taraftar ve genel kurul üyesi profile her geçen gün zedeleniyor. Başkana yapılan fiili saldırılar içinde bulunduğumuz durumun vahametini göstermektedir. Saldırıyı şiddetle kınıyorum. Tribün rantını bir daha Beşiktaş'la yan yana gelmeyecek şekilde bitireceğiz. Sağduyulu taraftarlar, uçaklara alınan yan misafirler nedeniyle deplasmana gitmiyor. Bu hareket, raydan çıkan kulübü yeniden rayına koyma hareketidir. Camianın büyüklerinin fikirlerini aldıktan sonra, çözüm için herkesin istekli olduğunu gördüm. Bu yola 3.5 ay önceden çıkıyorum. Erken çıkmamın sebebi, taviz vermeden, bu süreci yürütme isteğimdir. Sorunları ve çözümlerini biliyoruz. Bu donanımımız var. Beşiktaş için güçlü bir yönetim kurulu oluşturup ezberleri bozacağım. Kimseyle oy pazarlığı yapılmayacak. Yönetimde daha önce bulunmuş isimler aramızda olabilir. Kongre üyeleri, aidatlarını 31 Ekim'e kadar yatırarak kulübüne sahip çıkmalı. Kime oy verinseniz verin, oylarla Beşiktaş'ın gerçek sahiplerinin iradesini ortaya koyun. Beşiktaş'ta 2. Başkan olarak görev yaptığım dönemde, Del Bosque olayında başkanımıza elimden gelen uyarıları yaptım ama içim yanarak bu süreci seyrettim. Babam AK Parti'de görevli ama ben siyaseti spora karıştırmak isteseydim, CHP'nin eski Genel Başkanı'na 'Gel kulübün başına geç, beraber yönetelim' teklifini götürmezdim. 597992 U-lusal kabus! U-lusal kabus! U-21, U-19, U-17... Hatalı seçimler, genç yeteneklerin hocaların elinde ‘deneme tahtası’ haline gelişi... Ay-Yıldızlı gençlerin son yıllarda Avrupa şampiyonalarında ortaya koyduğu performans, gelecek için de S.O.S. veriyor. GAZETE HABERTÜRK HASAN ERCAZİP 2010 Dünya Kupası biletinin kaçması sonrası Türk futbolu toz duman... Herkes buzdağının üstüyle ilgileniyor, günü değil geleceği kurtarmayı düşünen küçük bir grup dışındakiler, ‘Milli Takım’ın başına gelecek kurtarıcı’ kolaycılığına kaçıyor... Oysa Türk futbolunun geleceği olan altyapılar, pek de iyi sinyaller vermiyor. İşte son yıllarda yaşadığımız kabus... U-21 ÜMİT MİLLİ TAKIM: 2011 finalleri yolunda Hami Mandıralı yönetimindeki ekibimiz maçta puan toplamış, Play-Off için büyük avantaj elde etmiş durumda. Ancak tablo bu kadar iç açıcı değil. Zira 2000 yılından bu yana Avrupa şampiyonalarına uzaktan bakıyoruz. Bu yılki şampiyona için Play-Off’un en zayıf ekibi olarak görülen Belarus’a elendik. 2007 elemelerinde grupta İsrail’in gerisinde kaldık, fiyasko yaşadık. 2006 yolculuğumuz ise Semih’li, Mehmet Topuz’lu, Umut Bulut’lu jenerasyonun takımlı eleme grubunda 4. sırayı alışıyla hüsranla noktalandı. Bir önceki şampiyona olan 2004 elemelerinde ise grubu lider bitirsek de Play-Off turunda daha sonra şampiyonada varlık gösteremeyecek olan Almanya’ya elendik. Yani elde var hüsran! U-19 MİLLİ TAKIM: Ogün Temizkanoğlu’nun ekibi, 2010 eleme grubunda maçta puan topladı ve ‘Elit Grup’ vizesi aldı. Peki ya daha önceki turnuvalar! U-19 2009 Avrupa Şampiyonası’nda yerimizi aldık. Ama Sercan Yıldırım, Tunay Torun, Rıdvan Şimşek gibi yıldızlarla süslü ekibimiz, maçta sadece puan alarak ‘figüran’ rolü oynadı. 2008’de Elit Grup’u İspanya ve Ukrayna’nın arkasında bitirerek şampiyonaya uzaktan baktık. 2007’de de elit turdan ötesini göremedik. 2006 şampiyonası belki de en iddialı jenerasyonumuzdu. Arda Turan, Serdar Özkan, Mevlüt Erdinç gibi isimlerle şampiyonaya katıldık. Ancak maçta alınan puanla sadece ‘tecrübe’ kazandık! U-17 MİLLİ TAKIM: 2009 Avrupa Şampiyonası’nda maçta sadece puan elde ederek takım arasında 3. sırada kalan Ay-Yıldızlı ekibimiz, evsahipliği yaptığı 2008 şampiyonasında çıkışa geçti. Ancak Fransa’ya yarı finalde penaltılar sonucu elenince 2. zafer hayalimiz kursağımızda kaldı. 2006 ve 2007’deki turnuvalarda Elit Grup’tan öteye geçemeyen U-17 Milliler’in 2005’teki şampiyonluğu, ‘bir tatlı anı’ şimdi. NEDENLERİ 1- JÜBİLE HEDİYESİ MİLLİ TAKIM: Genç Milli Takımlar’ın başarısızlığının temelinde belki de altyapıya bakış açımız yatıyor. Kulüpler gibi milli takımlarda da ‘altyapı uzmanlaşması’ bize çok uzak. Genç kuşaklara temel eğitimi verecek hocalar bulmak yerine; Hami Mandıralı, Abdullah Ercan, Ogün Temizkanoğlu gibi isimlere henüz yardımcı antrenörlük deneyimi bile yaşamadan ‘jübile hediyesi’ olarak Milli Takım emanet ediyoruz! Oysa altyapı formasyonunun bambaşka bir kavram olduğunu, eğitim sisteminde bile ‘ilköğretim öğretmenlerinin’ branş hocalarına göre çok farklı bir eğitimden geçtiğini görmüyoruz. 2- İSTİKRARSIZLIK: Milli Takım’ın aynı zamanda bir ‘vitrin’ olarak kullanılması, çok sık hoca değişimlerine de olanak sağlıyor. En basit örnek Ümit Milli Takım’ın 2009 Avrupa Şampiyonası yolculuğu... Başarılı bir grafik çizen Ümit Davala’nın G.Saray Yardımcı Antrenörlüğü’ne geçişi büyük sıkıntı yaşatmıştı. Yani ‘altyapıya’ gönül veren isimleri değil, vitrine çıkarılacak hocaları seçiyoruz. Oysa Abdullah Avcı’yı U-17 Milli Takım’ı 2005’te Avrupa Şampiyonu yapıncaya kadar acaba kaç kişi tanıyordu? 3- ZİNCİRİN KIRILMASI: Belli bir jenerasyonu devralan hocanın, oyuncularıyla birlikte ilerlemesine olanak tanımıyoruz. U-17’yi şampiyon yapan Abdullah Avcı’nın U-19, ardından Ümit Milli Takım’da ekibiyle devam etmesine izin vermeyişimiz gibi! Belli bir hocanın felsefesini, oyun sistemini özümseyen oyuncuları, yıl sonra “Şimdi sıra bunda” diyerek farklı birine emanet ediyoruz. 4- SEÇİM YANLIŞLARI: Oyuncular konusunda da istikrarsızlık büyük sorun. Yeteneğine inanılan oyuncularda ısrar etmek yerine, kulüp takımı gibi haftalık performanslar üzerinden Milli Takım belirlenmesi oluşacak ‘kemik bir kadro’nun önüne geçiyor. 5- GURBETÇİ İHMALİ: Avrupa’daki potansiyelimizin yeterince değerlendirilememesi de bir diğer sıkıntı. Mesut Özil, Serdar Taşçı, Eren Derdiyok gibi gurbetçilerin çok erken yaşlarda keşfedilip Milli Takım’a kazandırılmaması, önemli yıldızların elden kaçmasına neden oluyor. 597548 Engel tanımayan Türkler Engel tanımayan Türkler Şampiyonası final maçında ’ya 52-64 yenilerek şampiyonayı ikinci sırada tamamladı Şampiyonaya ilk hedefi içinde başlayarak önce çeyrek finale kalan bu başarısını daha sonra ardından da finale adını yazdırarak daha üste taşıdı, ikincisi olarak hedefinin üzerinde bir başarı sağladı. Final maçının ardından yapılan Büyükşehir Belediye Bandosu eşliğinde gerçekleşti. Törende dereceye girenlere, kupa, ve çeşitli armağanlar verildi. 598544 Kriz'de şirketlerimize talep yüzde 20 arttı Meral Egemen, yaptığı yazılı açıklamada, kriz dönemlerinde tasarrufun önemini hatırlayan tüketicilerin Bireysel Emeklilik Sistemine yöneldiğini belirtti. Egemen, şunları kaydetti: ''Türkiye için krizin başlangıç dönemini Temmuz 2008 kabul edersek, Avivasa bireysel emeklilikteki katılımcı sayısında yüzde 20'ye yakın bir artış sağladı. Emeklilik Gözetim Merkezi'nin (EGM) Temmuz 2009 verilerine göre 250 bin civarında olan katılımcı sayımız Ekim 2009 tarihi itibarıyla 300 bine yaklaştı. Fon büyüklüğünde de liderliğimizi sürdürüyoruz. Kriz döneminde rakamlarda ciddi bir artış yakaladık. Önümüzdeki dönemde bu artışın daha da yükselmesini bekliyoruz.'' Açıklamada, EGM'nin Ekim 2009 tarihli verilerine göre Bireysel Emeklilik Sistemindeki milyar 882 milyon 244 bin 238 liralık fon büyüklüğü ile liderliğini sürdüren Avivasa'nın, toplam 299 bin 876 katılımcı sayısı ile de bireysel emeklilik şirketleri arasında 3. sırada yer aldığı ifade edildi. 598267 Yağışlar Marmara ve Ege'de etkili Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nden edinilen bilgiye göre, Türkiye'nin batı kesimlerinde görülecek yağışların Marmara'nın batısı (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul), Aydın, Muğla ile Manisa'nın batı ilçelerinde kuvvetli, İzmir ve çevrelerinde çok kuvvetli olması bekleniyor. Hava Sıcaklığı, hava sıcaklığı Marmara, Karadeniz ve Ege bölgelerinde ila derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar, genellikle güney ve güneybatı (Lodos), Marmara'da sabah saatlerinde kadar doğu ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden hafif arasıra orta kuvvette, yağış anında kuvvetli olarak esecek. Kuvvetli yağış uyarısı Meteoroloji, Marmara'nın batısı (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul), Aydın, Muğla ile Manisa'nın batı ilçelerinde kuvvetli, İzmir ve çevrelerinde çok kuvvetli olması beklendiğinden oluşabilecek olumsuz şartlara karşı (yıldırım düşmesi, lokal su baskını ve ani sel, taşkın, ağaç ve direklerin devrilmesi, baca gazı zehirlenmesi, ulaşımda aksamalar vb.) tedbirli olunması konusunda uyarıda bulundu. Bölgelerimizde hava Marmara: Parçalı ve çok bulutlu, sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale ve Balıkesir ile Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Ege: Parçalı ve çok bulutlu, Kuzey ve batısı aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların İzmir'de çok kuvvetli, Aydın ve Muğla ve Manisa' nın batı ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Rüzgar yağış anında lodostan kuvvetli olarak esecek. Akdeniz: Batısı çok bulutlu, doğusu parçalı ve az bulutlu geçecek. İç Anadolu: Parçalı bulutlu, öğle saatlerinde Eskişehir çevreleri kısa süreli sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Karadeniz: Parçalı bulutlu. Doğu Anadolu: Az bulutlu geçecek. Güneydoğu Anadolu: Az bulutlu ve açık geçecek. 598070 Beşiktaş-Kasımpaşa 15. kez karşı karşıya ile Kasımpaşa, 10. hafta maçıyla birlikte lig tarihinde 15. kez karşı karşıya gelecek. İki takım arasında ligde geride kalan 14 maçta siyah-beyazlıların büyük üstünlüğü göze çarpıyor. Geride kalan 14 lig maçından 11'ini kazanırken, üç maç berabere sonuçlandı, Kasımpaşa henüz galibiyet elde edemedi. 'ın lig maçlarındaki toplam 29 golüne, Kasımpaşa sadece beş golle yanıt verebildi. ile Kasımpaşa, iki aşamalı olarak oynanan 1962-1963 sezonunda hem beyaz grupta, hem de final grubunda birlikte yer alınca, bir sezonda birbirleriyle toplam dört maç yapmış oldular. 599055 Ramazan Akyürek Görevden Alındı Ramazan Akyürek Görevden Alındı Görevden alınan Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in yerine Konya Emniyet Müdürü Hüseyin Namal getirildi. Yayına Giriş: 16.10.2009 16:54:00 Güncelleme: 16.10.2009 17:48:52 Emniyet Genel Müdürlüğünde görev değişimi yaşandı. İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek görevden alındı. Akyürek'ten boşalan İstihbarat Daire Başkanlığı'na Konya Emniyet Müdürü Hüseyin Namal getirildi. Ramazan Akyürek, Emniyet'in çok önemli bir biriminin başında olmasının yanısıra Trabzon Emniyet Müdürlüğü dönemine ilişkin gündeme gelen bir isimdi. Akyürek Trabzon Emniyet Müdürlüğü yaparken Rahip Santoro cinayeti gerçekleştirilmişti. Ramazan Akyürek Mayıs 2006'da İstihbarat Daire Başkanlığı'na atanmıştı. Akyürek'in ismi Gazeteci Hrant Dink cinayetinde de geçti. Ramazan Akyürek'in, Dink'i öldüren Ogün Samast'ın azmettiricisi Erhan Tuncel ile bağlantısı olduğu iddia ediliyordu. Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, olayla ilgili olarak tetikçilerle uğraşıldığını, cinayetin ardındaki asıl güçlerin karartıldığını söylemişti. Akyürek'in yerine atanan Hüseyin Namal ise Konya'dan önce Kocaeli Emniyet Müdürlüğü yapmıştı. 598139 İsrail'den Türkiye'ye çok sert nota Notada, Ayrılık dizisi için “bariz kışkırtma” ifadesi kullanılarak, bu dizinin Türkiye’de yaşayan Yahudiler ile Türkiye’yi ziyaret edecek İsrailli turistlerin hayatlarını tehlikeye atabileceği mesajı verildi. Nota, bizzat İsrail Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman’ın talimatıyla Türkiye’nin Tel Aviv’deki Maslahatgüzarı Ceylan Özen’e iletildi. Notayı, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın Batı Avrupa’dan sorumlu genel müdür yardımcısı Noar Gilon, bakanlığa çağırdığı Türk diplomata iletti. Ayrılık dizisinin İsrailli askerlerini “çocukları öldürmekten zevk alan üstün ırkın mensupları” ve “son derece karanlık etnik kilişeler kullanarak bölgeyi kontrol etmeye çalışan İsrailli ajanları” olarak gösterdiğinin ifade edildiği notada, şöyle denildi; “Bu tip kışkırtmalar Türkiye’deki yahudilere ve ülkeye turist olarak gelecek İsraillilere yönelik fiziksel saldırılara neden olabilir. Ayrıca, bu çirkin klişelerin bir televizyon dizisende kullanılması, büyükler kadar çocuklarca da seyredilmesi, bölgede ve tüm dünyada ülkeler ve dinlerarası barışı arayan herkesi endişelendirmelidir.” “O ASKERLER SİZE YARDIMA GELMİŞTİ...” Notanın son bölümü ise daha da ilginç; 1999 yılındaki Marmara depreminde İsrail’in Türk halkına yardım için ordu mensuplarını gönderdiği hatırlatılarak, şöyle denildi; “Dizide soğuk kanlı katiller olarak gösterilen İsrail askerleri, 1999’daki yıkıcı depremin ardından en zor anlarında Türk sivillerin yardımına koşanlarla aynı askerlerdir...” Hürriyet 2009-10-16 13:02:35 bizde sizin canice öldürüp yaraladığınız filistinlileri ülkemize getirdik hiç onu hatırlatıyormuyuz salih özgen 2009-10-16 12:38:31 katiller 60 yıldır filistinin filistinlilerin kanını içtiler. yüce rabbim bunların sonunu hazırlamıştır inşallah.. bize yardıma gelmişler bunu yüzümüze vurmak mı gerekirdi? sen ne adına yardıma geldin? Ey israil sen gazzedeki insanların dramını görüyormusun? sen insanların halini anlıyormusun? onlar sefalet ve yokluk içerisinde hayatta kalma savaşı verirken masum ve davasında haklı insanların yardımına koşuyormusun? yoksa ölsünler diye duvarlar örüp bombalarmı yağdırıyorsun üzerlerine? helak olacaksınız emre genc 2009-10-16 12:26:34 12 den vurdun gooool tam isabet.iyi yakaladın.maskeyi iyi yırttın.kalplerindeki niyeti şakkadan yakaladın.tebrikler.şimdide kendileri için yaptıkları hareketi lütfetmişler gibi kullanıyorlar,biz aptalız ya fil iz ya .hani filleri çukur kazıp tuzağa düşürüyorlar ,sonra başka renk elbiseyle gelip aynı adamlar yani ha,gelip filleri çıkarıp ölene kadar tomruk taşımada kullanıyorlar ya. yani iyi polis kötü polis olayı.PEKİ BİZ FİL BENZİYORMUYUZ ARKADAŞLAR. biz fil miyiz.tekrar soruyorum .biz FİLMİYİZ KADİRUZUNKÖK 2009-10-16 12:23:09 siyonistlerin ne kadar acz içerisinde olduklarını görün artık.. onları bu kadar gözünüzde büyütmenin bir anlamı yoktur. Büyük Türkiye Cumhuriyeti sorunlarını çözdüğü sürece bu coğrafyada kimse at koşturamaz ve kimse gelipte bizim sorunlarımızı kaşıyamaz. emre genc 2009-10-16 12:22:57 Nicola Teslanın üretmiş olduğu makineyle, yeryüzüneki gergin tabakayı kontrollü bir şekilde kırmak isteyen İsrail, bunun için en doğru yer olarak türkiye gölcüğü seçti(türkiyeden daha mazlum bir yer bulunamazdı), 17 agustos gecesi yapılan deneyde beklenmeyen birşey oldu ve tepki hesaplanandan binlerce kat daha fazlaydı, sonuç gölcük depremi Allah böyle takdir etmiş olsa da israil in hatasından dolayı yaşanmıştır mustafa oğuz 2009-10-16 12:20:19 Ben tatbikatın yapılacağı yerde askerlik yaptım her yıl sefer tatbikat yapılıyor.İsrail dahil yaklaşık ülke tatbikata gelir ve hiç sevinmezdik onlar geldiklerinde ama elimizden bi şey gelmiyodu ALLAH affetsin bizi ..... selam ile maksimilyan 2009-10-16 12:18:53 hristiyanların kendine has planları var .1 taşla kuş vurma planı.yahudileri flistine yerleştirdiler ve iyice silahlandırarak.güç verdiler.bununla şunu amaçladılar ,hem müslümanları kırmak ,yok etmek.artı yurtlarını yahudilerden temizlemiş olmak.onlar planı yaptı.Ama siyonizim büyüdü büyüdü büyüdü,dünyayı ele geçirdi.tabii BÜTÜN BUNLAR GEÇMİŞDEKİ YÖNETİMLER uyUrken oldu UYAN KARDAŞ .UYURSAN ÖLÜRSÜN.SEN ÖLÜRSEN HEPİMİZ ÖLÜRÜZ.SEN UYURSAN HEPİMİZ ÖLÜRÜZ.ASTSUBAYIIIM UYUMA UYURSAN ÖLÜRSÜN. KADİRUZUNKÖK 2009-10-16 12:15:30 notaymış.hadi oradan. akseli ağa 2009-10-16 12:13:23 arkadaşlar anlaşılan türkiye bağımsızlığa adım atmakta...hükümet derhal d-8 acilen toplamalı...erbakan hocaya üstün madalya takmalı ... ve yenibir düyayının müjdesini ilan etmeli serasker51 2009-10-16 12:11:08 İsrailin 1999 depreminde yardım ettiği koskoca bir yalandır. Donanma Komutanlığı bünyesinde bir tatbikat amacı ile gelip depreme yakalanan kendi askerlerini kurtarıp ve alıp gittiler. Milletin yaptıkları namussuzlukları unuttuklarını sanmasınlar. Gölcükte depremi yaşayıp kurtulan herkes bunu bilir. ahmetturkan 2009-10-16 12:10:45 aydın doğan bu açıklamaya çok üzülmüş :) en büyük dostu bize çok kızmış! hani gölcükteki adamlarını kurtarmaya gelmişlerdi ya hani hain hesaplar yaptıkları yerde deprem üssü seçilmişti ya hani müslümanları nasıl yokederiz deyipte ergenekon çete liderleriyle gölcükte görüşmüşlerdi ya aydın doğan onların dostluğundan bahsediyor işte! elhamdulillah KURAN VAR! ELHAMDULİLLAH AYETLER VAR VE RABBİMİZ BİZE BUYURDU YA FASIKTAN GELEN HABERLERİ ARAŞTIRMADAN HÜKÜM ÇIKARMAYIN ... emi patron... yılmaz telekom 2009-10-16 12:08:04 sizi gidiler sizi..Biz sizi biliriz ne için gelip de yardım ettiğinizi ogün gölcük te komutanlarınız sabahlara kadar zil zurna sarhoş olup bizimkilerle beraber eğlenceleri yaptığınızı ve sonrada komutanlarınızı denizin dibinden çıkarmaya geldiğinizi ve bunuda millete yardım etmeye geldiğiniz diye yutturduğunuzu kimse yutmadı bilesiniz.Allahın gazabı sizle beraber olacaktır ey Kuranın bile lanetlediği toplum.Allah nurunu elbette tamamlayacaktır..... Şemsi Aydın 2009-10-16 12:05:41 israil hakkında söylenecek cok söz var ama içlerinden özetle kendileri Mescid-i Aksa yı kuşatıp müslümanlara zulm ederken kadın cocuk demeden öldürürken kimsenin sesi cıkmadı istedilerki bize kimse muhalefet olmasın ve biz istediklerimizi yapalım. ne bu ya ne biçim bir insanlık bu Allah aşkına... insanın kör olması gerekli herşeyi parayla satın alabileceklerinimi düşünüyorlar...bırakın utanmayı insanlıktan tahammülleri bile yok bir filme. ama ben onları suclamıyorum suclu olan bizleriz.halimizi görün işte tarık 2009-10-16 12:05:19 Yani pislikleri yapmadık demiyorlar. TVlerde yayınlamanız yanlış diyorlar. Davosda yediğiniz azar ve fırça bu diziden çok daha büyüktü. Bundan sonra gittikçe uluslar arası toplumdan dışlanacaktır İsrail. Siz kendi kendinizi tasviye ediyorsunuz. Hüseyin 2009-10-16 12:00:58 azız atalarımızı olmasaydı avrupadan yahudı sag kalmayacaktı sıze vatanımızı actık nankorler. ugur temiz 2009-10-16 11:58:44 israil koyar bin alır ,bunu öğrenemiyen ahmaktır.onlar devamlı 100 yıllık plan yapar.tavuk veriyorsa,bilki ahırdaki sarı kıza göz dikmiştir.ne telavivin tankı ne soykırımcının milyonlarca çocuk katilinin teröristinin yüzü. KADİRUZUNKÖK 2009-10-16 11:56:22 Kendi vatandaşlarına yardıma geldiler 1999 depreminde mehmet77 2009-10-16 11:55:08 Ama enkaz altında kalan kendi vatandaşlarınızı kurtarmak için, kullanım süreleri çoktan geçmiş yardımlarınızı da unutmuyoruz... Abdullah Mübarek 2009-10-16 11:53:42 doğan medya var gücüyle israili savunmaya devam ediyor. geçen akşamda kanal de birkaç yaşlı demokratı toplamışlar var güçleriyle israil büyük devlet yanlış yapmamamız lazım diyorlardı.. KAYA TRABZONLU 2009-10-16 11:53:15 sadece apomu çekiş güçle beraber kuzey irakta pkk ya lojistik destek vermiş ajan kılıklı yardım kuruluşları ile pkk eğitmiştiniz halen kuzey irakta bir kürt devletini kurmanın peşinde haylinde siz değilmisiniz ülkemizde bir çok darbe yaprak örneğin 28 şubat la da yardım etmıştınız ülkemizde mosat kılıklı adamlarınızla onlarca faili meçhul cinayette yardım etmıştınız..sağolun artık yardımlarınızı istemiyoruz..müslümanın yakanızdan elinizi çekiniz.. bu arada yahudi sözcüsü kartel medyası iş başında. 598656 PKK'lı üç grup teslim olmaya geliyor PKK, "Barış grubu" olarak nitelediği teslimatların amacını "Türkiye'de demokratik barış sürecine yol aldırmak, yumuşama ortamını geliştirmek, gerçek bir barışın gelişmesi için psikolojik atmosferi oluşturmaktır." şeklinde açıkladı. Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan avukatları ile yaptığı son görüşmede Mahmur ve Avrupa'dan olmak üzere iki grubun Türkiye'ye gönderilmesini istemişti. PKK, teslimat kararı son dönemde operasyonlarla gündeme gelen KCK yapılanması üzerinden duyurdu. Açıklama da "KCK yürütme konseyi" adına yapıldı. Örgüt söz konusu grupları normalde bazı görüşmelerde bulunmak üzere gönderiyor. Ankara'da görüşme talepleri ile gelmeyi hedefliyorlar. 1999 yılındaki gruplar 8'er kişiden oluşuyor. Edinilen bilgilere göre gelecek yeni gruplar da 8-10 kişiden oluşacak. Kandil'den gelecek grubun içinde tepe yönetimden de birileri olabilir. Gelecek gruplar her ne kadar farklı amaçlar için gelse de teslim olan PKK'lı muamelesi görecekler. 1999 yılında teslim olan iki grupta bulunanlar ila 15 yıl arasında değişen çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştı. 597896 Fotoğraflarla Osmanlı Döneminde Kudüs Özge Yalın'ın haberi Altgeçitlerde, çeşme başlarında, mabetlerde görülen Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi fotoğrafları şehrin inanç ve tarih zenginliğini de göz önüne seriyor.   TARİH BOYU KUTSALLIK Bugün üzerinde Mescid-i Aksa Külliyesi'nin bulunduğu tepenin İslam Dini için kutsallığı Miraç Gecesi Hz. Muhammed Aleyhisselam'ın bu tepeyi ziyaret etmiş ve buradan Mirac'a yükselmiş olmasına dayanır. Ancak gerek bu hadise, gerekse bu hadiseye binaen bu tepe üzerinde kurulan İslam binaları daha önceki dönemlerin kutsallarına da saygı göstermiştir. Bir zamanlar Hz. Süleyman'ın inşa ettiği Beytülmakdis'in bu tepede olduğu inancı olduğu gibi korunmuş, Hz. İsa'nın bu tepede bulunan II. Mabed'de yaşadıkları İslam geleneğinin bir parçası haline gelmiştir. İnşası MS 699 yılında tamamlanan Kubbetüssahra bir anlamda İslam geleneğinin bu geçmişle geleceği buluşturan bir abidesi gibidir. Mescid'i Aksa'nın kuzeybatı noktasında bulunan Gavânima Minaresi (Antonia Kulesi) üzerinden çekimli bu fotoğraf Aksa Külliyesinin tamamını gösteriyor. *** Mukaddes şehir Kudüs, Osmanlı dönemine ilişkin 454 fotoğrafla masamızın üzerinde duruyor artık. IRCICA (İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi) tarafından hazırlanan "Fotoğraflarla Osmanlı Döneminde Kudüs" kitabı, Kerim Balcı'nın açıklayıcı metinleriyle zenginleşmiş bir Kudüs albümü aslında. Fotoğrafların büyük kısmı, Sultan II. Abdülhamit devrinde çekilen ve birer kopyası IRCICA arşivinde bulunan Yıldız Fotoğraf Albümleri'nden alınmış, bir kısmı da diğer koleksiyonlardan seçilmiş. Başka dillere de çevrilmesi planlanan kitap, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun deyimiyle 'sessiz bir çağrı'da bulunuyor. İslam Konferansı Teşkilatı'nın uzun zamandır yaptığı çağrının bir benzeri; şehrin 1967'den önceki statüsünü kazanması, mescitlerin mukaddes karakterinin korunması ve bunlara serbest ulaşımın sağlanması için yapılmış sessiz bir davet... Çok dinli bir tarihi ve mirası temsil eden albüm Kudüs için, adı her zaman barışla anılması gereken bu kutlu şehir için bir dolu temenni de içeriyor. İhsanoğlu "Her bir dinin Kudüs ile olan tarihî bağının samimiyetle anlaşılması"nı istiyor, kitaba bir önsöz yazan Halit Eren ise bir kısmı bu albümde de resmedilen Kudüs'ün, tarihî mirası ve bu mirası meydana getirmiş medeniyetleriyle ebediyen uyum içinde yaşaması ümidinde. Şimdiye kadar yapılmış bu en kapsamlı Kudüs kitabı 'Panorama', 'Mescid-i Aksa', 'Şehir ve İnsan', 'Kutsal Mekânlar', 'Kudüs Sokakları', 'Osmanlı Kudüs'ünde Meslek Erbabı ve İnsan Çehreleri' gibi merak uyandırıcı başlıklar içeren on bir bölümden oluşuyor. KUBBETÜSSAHRA'YA OSMANLI MÜHRÜ Kubbetüssahra bugün ayakta duran en eski İslam binasıdır. Tarihi boyunca ancak bir defa kubbesi çökmüş, bunun dışında yapı ayakta kalmayı başarmıştır. Ancak Kubbetüssahra'ya mevcut mavi çinili, hat yazmalı dış görünüşünü Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman kazandırmıştır.   YOLLARIN KESİŞTİĞİ NOKTADA SÜLEYMAN SEBİLİ Osmanlı Kudüs'ünün iki ana caddesi vardı: Şam Kapısı'ndan Ağlama Duvarı'na uzanan el Vâd (Vadi) Caddesi ve el-Halil Kapısı'ndan Aksa Külliyesi'nin kapılarına kadar uzanan Davud Caddesi. El Vâd Caddesi büyük oranda binaların altından devam eden bir tünel cadde durumundaydı. Gerçek hayattan çekilmiş bu fotoğrafta dönemin Filistinli kıyafetlerini incelemek mümkün.  BAB-EL SİLSİLE CADDESİ Aksa Kompleksi'nin Mahkeme Kapı-sı'ndan çıkan ve Yafa Kapısı'na kadar ulaşan bu cadde, fotoğrafta görülen küçük sokaktan Ağlama Duvarı'na ulaşırdı. Fotoğraftaki sima farklılığının sebebi bu merkezî konum olsa gerek. Fotoğraf 1900-1920 yılları arasında çekilmiş.  BİR BEDEVİ KADIN Kudüs ve civarında fotoğraf çeken Batılılar, kadınları gerçek hayat ortamlarından çıkarıp, kadınlıklarına vurgu yapan fotoğraflar çekmeyi tercih ederlerdi. 1898-1914 yılları arasında çekilmiş olan bu fotoğraf ise halen Filistin bedevileri arasında görülebilecek gerçek bir kadın figürünü resimlemiş. KUDÜS'Ü GERİ ALMAK İÇİN SON SALDIRI 26 Aralık 1917 günü Osmanlı ordusu Kudüs'ü geri alabilmek için bir saldırı yaptı. Bu adeta, Kudüs şehrine yapılmış, "Seni savaşmadan bırakmak istemedik" seslenişiydi. Fotoğrafta elindeki el bombasını atamadan şehit düşmüş bir Osmanlı askeri görülüyor. Tarih boyunca hiçbir millet Kudüs için Türkler kadar şehit vermemiş, Filistin topraklarına onlar kadar kan akıtmamıştır. 598307 Emekli Maaşları Artacak mı? Emekli Maaşları Artacak mı? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı: "Çalışmalar var. Henüz bir şey söylemek için erken." Emekli maaşları artacak mı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, bazı gazetelerde yeralan "emekli maaşlarının artacak, yeni düzenlemeler yapılacak" yönündeki haberler için: "Çalışmamız var ancak birşey söylemek için erken" dedi. Türkiye İş Kurumu İl Müdürleri toplantısına katılan Dinçer konu ile ilgili çalışmaların başladığını duyurdu. Ancak, çıkan haberlere sitem eden Dinçer; "Henüz birşey söylemek için erken insanlara erken umut vermek doğru olmaz" dedi. Gazetecilerin 500 lira telaffuz ediliyor sorusuna ise "Herhalde sizin gönlünüzden geçiyor şu an için söylenen her şey hakkaniyetten uzak olur." yorumunu yaptı Çalışmaların ne zaman biteceği ile ilgili soruya ise Dinçer:"Çalışma takviminin üzerinde çalışıyoruz biz bitince size açıklarız." demekle yetindi. 598606 Ve BM İsrail'i Gazze'de suçlu buldu!.. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, hem hem de Filistinli Hamas örgütünü, Aralık-Ocak aylarındaki çatışmada savaş suçu işlemekle suçlayan Goldstone raporunu onayladı. Goldstone raporu, aralarında pek çok sivilin bulunduğu 1400 civarında Filistinlinin ve 13 İsraillinin öldüğü son Gazze çatışmaları sırasında ve Hamas'ı uluslararası insani hukuk kurallarını ihlal etmekle suçluyor. Rapor, Cenevre'deki İnsan Hakları Konseyi'nde de ele alınacak. 47 ülkenin üye olduğu Konsey'in özel oturumunda 25 üye, Güney Afrikalı hukukçu Richard Goldstone yönetimindeki BM heyetiyle işbirliği yapmayan 'i eleştiren karar lehine oy verdi. Oylamada üye karar aleyhine oy verirken, 11 üye ise çekimser kaldı. Hem hem de Hamas, Goldstone raporundaki suçlamaları reddetmişti. Raporda, ve Filistin'in suçlamalarla ilgili soruşturma açmaya yanaşmaması durumunda, BM Güvenlik Konseyi'nin konuyu Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne göndermesi için çağrıda bulunuluyor. 597934 Öğretmenler sevkli günlerde de ücret alacak Koncuk, yaptığı yazılı açıklamada, dört günü geçen ayaktan sevk işlemi halinde ek ders ücretlerinin kesilmesi uygulamasının iptali için dava açtıklarını ve bu davanın sendika lehine sonuçlandığını hatırlattı. Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nün, sevkli günlere ek ders ödemesinin başlangıç tarihini yargı kararının tarihi olan 15 Haziran 2009 tarihi olarak belirlemiş olmasına rağmen bundan tarihten vazgeçtiğini belirten Koncuk, tarihin Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Kararın yürürlüğe girdiği 10 Mayıs 2008 tarihine çekildiğini kaydetti. Koncuk, ''Buna göre, 10 Mayıs 2008 tarihi esas alınarak ayda dört günü geçmeyen sevkli olunan günlere ek ders ödemesi yapılacak. Bu şekilde hem yaşanan mağduriyet giderilmiştir hem de öğretmenlere yapılan ciddi bir haksızlık sona ermiştir'' dedi. 599141 Ermenistan'da Protokol protestosu Ermenistan'da Protokol protestosu Ermenistan'ın başkenti Erivan'da toplanan yaklaşık bin kişi, Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkileri normalleştirmeye yönelik protokollerin imzalanmasını protesto etti. Erivan'ın Charles Aznavour meydanında toplanan göstericiler, Cumhurbaşkanı Sarkisyan ve hükümet aleyhinde sloganlar attı. Türkiye ile uzlaşma çabaları nedeniyle hükümetten ayrılma kararı alan Ermeni Daşnak Sütyun Partisi tarafından düzenlenen gösteriye diğer muhalefet partileri yandaşları da destek verdi. 514387 MÜSİAD, Köşk'e ekonomi raporu sundu Görüşmede, 13. ve 14. Uluslararası İş Forumları (IBF) hakkında bilgi verilirken, MÜSİAD Başkanlar Toplantısı Sonuç Bildirisi de Gül'e takdim edildi. Güncel ekonomik durumların ele alındığını belirten MÜSİAD Başkanı Vardan, "Bu yıl hazırladığımız 'Küresel Kriz, Yeni Dersler' başlıklı raporumuzu takdim ettik. Teşvik paketinden katsayı uygulamasına, üretime katkısı olmayan sıcak para girişlerinden kalkınma ajanslarına, iç piyasaya yönelik canlandırma tedbirlerinden KOSGEB'e kadar geniş bir yelpazede görüşlerimizi ayrıntılı olarak arz etme fırsatı bulduk." dedi. Vardan, 350'yi aşkın Türk ve 1.500'ü aşkın yabancı işadamının katılımlarıyla 13-16 Ekim 2009 tarihlerinde Kahire'de gerçekleşecek 13. Uluslararası İş Forumu için Cumhurbaşkanı Gül'den destek istediklerini söyledi. "Sayın Cumhurbaşkanı'nın desteklerini arkamızda hissetmek bizim için en önemli motivasyon kaynağı." diyen Vardan, Anadolu'nun çeşitli illerinden katılan şube başkanlarının da Cumhurbaşkanı'na, kendi bölgeleri ve şehirleri ile ilgili sorunları aktardığını kaydetti. 598928 Dayanın... Dayanın... UMUTSUZLAR... Çağdaşlık hayallerini yitirenler... Aydınlık şarkılarını söylemekten vazgeçenler... Yüreği sızlayanlar... Canı yananlar... Dizine vuranlar... Dayanın... Bir buçuk yıl sonra artık AKP iktidarı orada olmayacak... Kamuoyu yoklamalarında yüzde 30'un çok altına düşmüş olmaları... Gittikleri her yerde yuhalanmaları... Medyadaki en kör yandaşlarının yavaş yavaş tüymeye başlaması... İşsizler ordusu ya da açlık-yoksulluk sınırları... E-mail adreslerimize gelen "Oy vermiştim, elim kırılsın" mesajları... Yorumlar-tahminler-analizler, tümü bir yana... Ben duyguları bu denli yaralanmış bir toplumun başı üstünde, hiçbir siyasi iktidarın duramayacağına inanırım. (.........) Büyük vurgunlar-avantalar-hırsızlıklar-iktidar yakınlarının zenginlikleriyle saygısını... Aç-işsiz kalıp güvenini... Sırf muhalefet ettiği için hapishanelere doldurulan masumlara bakıp adalet duygusunu... Din-iman simsarlığını göre göre inancını... İşte en son: Güneydoğu dağlarında bütünlüğünü... Kafasına dikilen güçlerle Zürih'teki salonda gururunu... Bursa sokaklarında kimliğini yitiren bir milletin yaralı duyguları asla izin vermez... AKP iktidarı orada artık duramaz... Aydınlık rüyası olanlar... Laik ve çağdaş Türkiye sevdalıları... Mustafa Kemal'in çocukları... İçi yananlar... Acı çekenler... Dayanın... 597636 Koalisyon Türkiye konusunda uzlaştı Koalisyon Türkiye konusunda uzlaştı Almanya'da koalisyon görüşmelerini yürüten partiler Türkiye'nin AB üyeliği konusunda uzlaştı. Buna göre müzakereler "ucu açık" yürütülecek, sonuç alınmazsa "imtiyazlı ortaklık" teklif edilecek BERLİN (A.A) Almanya'da yapılan genel seçimlerden sonra Hristiyan birlik partileri (CDU/CSU) ve Hür Demokrat Parti (FDP) arasında sürdürülen koalisyon görüşmelerinde, Türkiye'nin AB üyeliği hakkında koalisyon sözleşmesine girecek ifade konusunda çalışma grubunda uzlaşma sağlandığı bildirildi. Alman Haber Ajansı (DPA), dışişleri ve savunma alanındaki çalışma grubunun, hazırlanacak koalisyon sözleşmesine Türkiye ile yapılan katılım müzakerelerinin "ucu açık" yürütülmesinin istenildiğinin, Türkiye'nin üyeliğinin reddedilmesi durumunda ise AB ile "imtiyazlı ortaklığın" teklif edilmesinin yazılmasını önerdiğini belirtti. Hristiyan Sosyal Birlik partisi (CSU), Türkiye'nin AB üyeliğini kesin şekilde reddeden bir ifadenin koalisyon sözleşmesinde yer almasını isterken, FDP konuyu koalisyon sözleşmesinin dışında tutmayı, Başbakan Angela Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) de daha önceki hükümet sözleşmesindekine yakın bir ifadenin yer almasını istiyor. Önceki hükümet sözleşmesinde, dışişleri ve savunma çalışma grubunun önerisine benzer bir ifade yer almıştı. 598053 Michael Phelps olmak kolay değil AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Michael Phelps, 30 Haziran 1985'de öğretmen bir anne ve polis memuru bir babanın 3. çocuğu olarak Baltimore'da dünyaya geldi. ''Hiperaktivite bozukluğu (aşırı hareketlilik)'' teşhisi konulan ve annesine bir öğretmeninin, ''Üzgünüm Debbie, Michael hayatında hiçbir işe yoğunlaşamayacak'' demesi üzerine, yüzücü ablalarının da desteğiyle yaşında havuzlara gidip gelmeye başlayan Phelps, dezavantajını fırsata çevirmeye başladı. Kendine ve çevresine problem olan tükenmez enerjisini, havuzda atmayı başaran Phelps, çok kısa sürede kaptığı yüzme tekniğiyle, 10 yaşında kendi yaş kategorisinde ABD rekoru kırdı. Dokuz yaşındayken anne ve babası ayrılan, günden sonra da babasıyla arası açılan Phelps'in antrenörü Bob Bowman, başarılı yüzücünün baba rolünü de üstlendi. Antrenörünün peşinden Michigan Üniversitesi'ne giden ve burada Spor Yönetimi eğitimi gören Phelps, bulabildiği zamanlarda X-box, playstation ve blackberry'siyle oynayıp, arkadaşlarıyla buluşmayı seviyor. Yarışlarda, son ana kadar elinden düşürmediği ''MP3 Player''ında, ağırlıklı olarak ''rap'' şarkılar bulunan Phelps, yarışlardan önce karbonhidrat depolamak için bol bol hamur işi yiyor. -YÜZMEK İÇİN YARATILMIŞ- Antrenörü Bowman'ın da söylediği gibi ''Suda yaşayanların vücuduna sahip olan (Aquatic Body)'', 1,93 metre boyundaki Michael Phelps'in, bacaklarının kısa, gövdesinin iri olması, yüzerken kendisine avantaj sağlıyor. Kollarını iki yana açtığında, mezuranın 2,01 metreyi gösterdiği ''balık adam''ın, daha etkili kulaç atmasını sağlayan büyük ellerinin yanı sıra, ''palet''i andıran ayaklarının 48,5 numara olması da rakiplerini geride bırakmasını sağlıyor.  Eklemleri çok esnek olan, bu sayede de yarışın başlangıcında veya dönüşlerden sonra ''yunus yüzüşü''nü gerçekleştirebilen Phelps'in en önemli üstünlüğü ise kardiyovasküler kapasitesi... Normal insanınkinden kat fazla olarak, kalbi, vücuduna dakikada 30 litre kan pompalayan Phelps'in vücudu, çok az laktik asit salgılıyor. Bu nedenle de Phelps, rakiplerinden daha geç yoruluyor. Sudan çıkınca ise esnek eklemleri nedeniyle sık sık düşen Phelps'in, havuzdan çıkınca koşması yasak... -HAFTANIN GÜNÜ ANTRENMAN- Son derece titiz, otoriter ve ''çalışma delisi'' olan antrenörü Bob Bowman'ın, her akşam 21.00'de yatıp, her sabah 04.30'da kalkması ve 05.15'den 19.30'a kadar havuzda olmasına bakılırsa, Phelps'in başarısına şaşırmamak lazım. 11 yaşından bu yana kendisini yalnız bırakmayan Bowman ile ''oldukça yüklü'' bir antrenman programı izleyen Michael Phelps, Bowman'dan sonra lakros, Amerikan futbolu ve beyzbolu bırakarak, kendini olimpiyatlara adadı. 1998 yılından sonra haftalık antrenmanını güne çıkaran Phelps, haftada 80 kilometre yüzmeye başladı. 2004 yılından sonra antrenman sayısı yeniden güne inen Phelps, yılın haftasını ise yine Bowman yönetiminde milli takım ile geçiriyor. -BİLİM ONUN EMRİNDE- Böylesine değerli bir yüzücüyü yetiştirirken, bilimin nimetlerinden de faydalanan Bowman, ABD'nin en nitelikli uzmanlarıyla işbirliği yaparak, Phelps'i sürekli denetimde tutuyor. ABD Yüzme Federasyonu Bilim Direktörü Genadijus Sokolovas, kendi geliştirdiği bir cihazla yıl boyunca ''swim-power'' testi uyguladığı Phelps'in göğüs çevresine, antrenman sırasında bir elektronik kuşak takıyor. Bu kuşak, saniyede 60 kez veri gönderirken, havuzun kenarındaki ve dibindeki iki kamera da Phelps'in her hareketini kaydediyor. Sonuçlara göre, Phelps'in kol ve bacak hareketleri, daha da mükemmelleştirilmeye çalışılıyor. -''TÜM ZAMANLARIN EN BÜYÜK YÜZÜCÜSÜ''- Yüzme otoritelerince ''tüm zamanların en büyük yüzücüsü'' olarak görülen Phelps, olimpiyatlarda toplam 14 altın madalya kazanarak, tarihe geçti. Pekin-2008'de kazandığı altın madalya ile ''tek bir olimpiyatta en fazla altın madalya alan sporcu'' unvanına ulaşan Phelps, vatandaşı yüzücü Mark Spitz'in altın madalyalık (Münih-1972) rekorunu da geliştirmiş oldu. Atina-2004 ve Pekin-2008'de 2'si bronz olmak üzere, toplam 16 madalyayı boynuna takarak, ''oyunlar tarihinde en çok madalya kazanan erkek sporcu'' unvanını da elde eden Michael Phelps'in, 37 dünya rekorunda da imzası bulunuyor. 2003 yılından bu yana üst üste yıl ''Dünyanın en iyi yüzücüsü'' seçilen, 2001'den bu yana da üst üste kez ''ABD'nin en iyi yüzücüsü'' ilan edilen ''balık adam'', kariyerine 45'i altın olmak üzere, toplam 54 madalya sığdırdı. -GENÇLİK HATASI ESRAR- Öte yandan, alkollü araç kullandığı için 2004 yılında göz altına alınan Phelps'in, geçen yıl Kasım ayında bir okul partisinde esrar içerken çekilen fotoğraflarının Şubat ayında medyaya ''bomba'' gibi düşmesi, genç yüzücünün başını bir hayli ağrıtmıştı. Müsabakalardan ay men edilen Phelps, Mayıs ayında yeniden havuzlara döndü. 597727 Beşiktaş eksik çalıştı eksik çalıştı maçının hazırlıklarını tek antrenmanla sürdürdü Teknik Direktör yönetimindeki idmanda siyah-beyazlı oyuncular, ilk bölümde kanat organizasyonları, orta alanda paslaşma ve şut çalışması yaptı. Antrenman, yarı sahada oynanan çift kale maçla sona erdi. Çalışmaya milli takımlardan henüz dönmeyen Ekrem, ve ’nun yanı sıra tedavileri süren Delgado ile sakatlıkları bulunan Erhan, Rıdvan, Batuhan ve Hakan katılmadı. Kulüp doktoru Devrim Urgun, adale sakatlıkları bulunan Erhan, Batuhan, Rıdvan ve Hakan’ın tedavilerine devam ettiklerini söyledi. Öte yandan siyah beyazlıların dünkü idmanını Koleji öğrencileri de izlerken antrenmandan sonra futbolcular miniklere imza dağıttı. 597712 Tribünden ses geldi! Tribünden ses geldi! Cim-Bom’da, Rijkaard’ın son maçlarda kadroya bile almayarak tribüne gönderdiği umutlu açıklamalar yaptı ’ye röportaj veren genç geriye değil, geleceğe bakması gerektiğini söyledi.  Barış son maçlarda 18’e alınmamasıyla ilgili soruya, “Benim için sezon iyi başladı. Lig maçında gol attım. Ama sonra hocamız beni kadroya almadı. Oyuna sonradan girdiğim maçlar oldu. Ben genç bir futbolcuyum ve böyle bir hocayla çalışabilmek şans. ’a geldiğimden beri iki sene sürekli oynadım. Galiba üç oyuncuyla birlikte en çok maç yapan futbolculardan biriyim. Şimdi kulübede oturmak benim için yeni bir şey. Antrenmanlarıma devam ediyorum. Hocamıza kendimi yeniden göstermek istiyorum” dedi. 598140 Askerde olduğu için kamuda ataması yapılamayanlara müjde! Devlet Personel Başkanlığı, askerde olduğu için kamuda işe başlayamayanlar ile özürlü vatandaşlara yönelik önemli düzenleme gerçekleştirdi. Verilen bilgiye göre, Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS) göre kamuda bir işe yerleştirilen, ancak asker olduğu için ataması yapılamayan adayların artık atama hakkı kaybolmayacak. Bugüne kadar KPSS sonucu bir kamu kurum ve kuruluşuna yerleştirilen, ancak askerde oldukları için ilgili kurumlarca atamaları yapılamayan veya atamaları yapıldığı halde askerde oldukları için süresi içinde göreve başlayamayanların atamaları iptal ediliyordu. Devlet Personel Başkanlığı da, bu durumda olan adaylarla ilgili net bir görüş ortaya koymuyordu. Başkanlık, bu konuda önemli bir tavır değişikliğine gitti ve ''merkezi yerleştirme işlemi neticesinde herhangi bir kamu kurum ve kuruluşuna yerleştirilen, ancak yerleştirildiği tarihte askerde olması sebebiyle ataması yapılamayan adayların askerlik görevlerini bitirmelerini müteakip, yerleştirildikleri kurumlara müracaat etmeleri halinde atamalarının yapılması gerektiğini'' yönünde görüş bildirdi. ÜST KURULLAR DA ÖZÜRLÜ PERSONEL ÇALIŞTIRACAK Devlet Personel Başkanlığı, düzenleyici ve denetleyici kurumları da, özürlü personel çalıştırma zorunluluğu olan kuruluşlar kapsamına aldı. Devlet Memurları Kanunu'nun 53'üncü maddesine göre, Kanuna tabi kamu kurum ve kuruluşlarının dolu kadro sayılarının yüzde 3'ü oranında özürlü çalıştırmak zorunda olduklarına dikkat çeken Devlet Personel Başkanlığı, kendilerinin de kamunun özürlü personel alımını Nisan-Mayıs, Temmuz-Ağustos ve Ekim-Kasım dönemlerinde Resmi Gazete ve ülke çapında tirajı yüksek gazetelerden birine ilan vererek kamuoyuna duyurduğuna işaret etti. Bugüne kadar üst kurulların özürlü istihdamıyla ilgili zorunluluk kapsamında olmadığı yolunda değerlendirme yapan Devlet Personel Başkanlığı, bu konuda bir değişiklik yaptı. Başkanlık, bu değişiklikle ilgili de şu açıklamada bulundu: ''Başkanlığın, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna Eylül 2009 tarihli yazısıyla verdiği görüş ile mali ve sosyal haklar dışında 657 Sayılı Kanuna tabi personel istihdam eden düzenleyici ve denetleyici kurumların da, dolu kadrolarının yüzde 3'ü oranında özürlü çalıştırmakla yükümlü oldukları belirtildiğinden, bu tarihten sonra kapsamdaki idarelerin de özürlü personel kontenjanlarını kullanarak, bu kontenjanlarda özürlü personel istihdamı yolu açılmıştır. Bu kurum ve kurullarda yaklaşık 80 adet özürlü kontenjanı olduğu tahmin edilmektedir.'' 10 KURUMA 126 ÖZÜRLÜ ALINACAK Bu arada Başkanlık, Ekim-Kasım dönemine ait olmak üzere kamuda 10 değişik kurumun sınavla 126 özürlü vatandaş alacağını da bildirdi. Bu çerçevede 10 kuruma ait kontenjanlara 126 özürlü personel alınmasıyla ilgili ilanların da yayımlanmak üzere Resmi Gazete ve Basın İlan Kurumuna gönderildiği ifade edildi. Buna göre ilgili kurumlar tarafından Kasım ayı içinde yapılacak sınavlar sonucunda belirtilen sayıdaki özürlü, kamu kuruluşlarında işe yerleştirilecek. 597688 Başak ile Güven Sigorta'yı birleştirdi, Güneş'e de talip Yeni Groupama, üç milyon müşterisi, iki binden fazla acentesi, iki bin Tarım Kredi Kooperatifi noktası ve 900 çalışanıyla Türkiye'deki en büyük üçüncü sigorta grubunu oluşturuyor. 13 ülkede 16 milyon müşteriye hizmet veren ve geçen yıl 16 milyar Euro'luk ciroya ulaşan Groupama'nın Uluslararası Genel Müdürü Jean Francois Lemoux, Türkiye'deki sigorta pazarının çok gelişmiş olmadığını, pazarın gelişme potansiyeli taşıdığını söyledi. Lemoux, pazarın 2003'te milyar lira ciroya sahipken geçen yıl 12 milyar liraya ulaştığını belirterek, şunları aktardı: "Çok hızlı bir büyümeyi işaret ediyor bu." Türkiye'ye 1991'de gelen grup, ilk olarak Güneş Sigorta'nın yüzde 36'lık hissesini satın almıştı. Daha sonra Başak Sigorta'yı ve Güven Sigorta'yı aldıklarını hatırlatan Lemoux, 2006'da Başak Sigorta'yı almalarıyla ciro ve kârlılığı artırdıklarını ifade etti. "Başak, biz aldığımızda zarar eder durumdaydı ama 2007'den itibaren iyi bir kâr elde edildi ve bu kârlılık sürdürüldü." diyen Lemoux, son üç yılda çalışan sayılarını yüzde 12 oranında artırdıklarını belirtti. Grubun, Türkiye'de ağustos sonu itibarıyla 879 milyon lira cirosu var. Toplamda yüzde 10'luk bir pazar payına sahip. Fırsatlar çıkarsa yeni şirket alımıyla dış büyüme imkanlarını da değerlendirmek istediklerini kaydeden Lemoux, Güneş Sigorta'da 18 yıldır payları olduğunu ve yönetim kurulunda da bulunduklarını belirterek, "Ancak şirketi biz yönetmiyoruz şu an. Vakıfbank eğer bir gün Güneş Sigorta'yı satmaya karar verirse biz buna açığız." şeklinde konuştu. 598373 Servet yıldızlar takımında! Servet yıldızlar takımında! Galatasaray'ın milli futbolcusu Servet Çetin, Castrol analistlerinin, ekim ayında yapılan 19. Dünya Kupası Eleme Grubu maçlarındaki futbolcu performansları değerlendirmesinde, en iyi 11 futbolcunun yer aldığı 'Yıldızlar Takımı'na girdi. Yapılan açıklamada, Türkiye-Ermenistan maçında yüzde 90 isabetli pas performansına bir de gol ekleyen Servet'in, birebir mücadelelerde yüzde 100 galip gelerek, takımının gol yemeden maçı tamamlamasına katkı sağladığı ve bu performansıyla en iyi 11'e seçildiği bildirildi. Böylece, eylül ayının en iyi 11'inde, Galatasaray'da forma giyen Çek futbolcu Milan Baros'un yer almasının ardından, ekim ayının en iyi 11'inde de yine aynı takımdan Servet Çetin kendisine yer buldu. Castrol analistlerinin ekim ayı değerlendirmesiyle ''Dünya Kupası Yıldızlar Takımı'' şöyle oluştu: Kaleci: Gabor Babos (Macaristan) Savunma oyuncuları: Andreas Beck (Almanya), Servet Çetin (Türkiye), Olof Melberg (İsveç), Gareth Bale (Galler) Orta saha oyuncuları: Darijo Srna (Hırvatistan), Niko Kranjcar(Hırvatistan), Giorgios Karagounis (Yunanistan), David Silva (İspanya) Forvet oyuncuları: Dimitar Berbatov (Bulgaristan), Alberto Gilardino (İtalya) 598687 Erdoğan, Uzan'ı vermeyen Fransa'ya yüklendi Erdoğan, Uzan'ı vermeyen Fransa'ya yüklendi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cem Uzan'a sığınma hakkı tanıyan Fransa'ya gönderme yaparak, "Benim ülkemde yolsuzluk yapan yargılananlara bile kapılarını açıyor. Ne biz affederiz ne tarih affeder" şeklinde konuştu. AJANSLAR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletle terör örgütü arasında duvar örmek, ilişkiyi koparmak, terör örgütünü yalnızlığa itmek gerektiğini bildirerek, 'Dağa çıkışı engellemek, dağdan inişi hızlandırmak durumundayız' dedi. Başbakan Erdoğan, Swiss Otel'de düzenlenen 'Başarılı Türk Müteahhitlerine Ödül Töreni'nde bir konuşma yaptı. Konuşmasında, terör nedeniyle kaybedilenlerin çok açık ve net bir şekilde ortada olduğunu ifade eden Erdoğan, 'Neleri kaybetmedik hem madden hem manen' dedi. Erdoğan, 2013 yılında GAP, DAP ve KOP'un tamamlanmasının, projelerin kapsadığı iller ve bölgeler kadar tüm Türkiye için de yeni bir sayfa açacağını belirterek, şunları söyledi: 'Son 30 yıldır terörle etkin bir mücadele edildi. Ancak salt terörle mücadelenin, sorunları çözmediği, çözemediği de görüldü. Aynı şekilde paketler açıldı, bölgenin ekonomik olarak desteklenmesinin, terörün zeminini yok edeceği hedefiyle girişimler yapıldı. Ancak bunlar da sonuna kadar götürülemedi ya da sonuç alınamadı. Biz şu anda çok daha kapsamlı bir şekilde meseleye yaklaşıyoruz. Terörle mücadeleye de devam edeceğiz. Bu işin psikolojik boyutu var, sosyolojik boyutu var.' 'IRAK'TA MİLYONUN ÜZERİNDE DUL KADIN...' Başbakan Erdoğan, Irak ziyaretinde Irak Başbakanı Nuri El Maliki'den bazı bilgiler aldığını belirterek, 'Şu son yıl içerisinde Irak'ta dul kalan kadın sayısı, bana Sayın Başbakan'ın verdiği rakam milyonunu üzerinde...Bunun meydana getirdiği sosyolojik yıkımı düşünebiliyor musunuz? Peki buna karşı verilebilecek bir mücadeleyi düşünebiliyor musunuz? Bu sosyolojik sorun nasıl tedavi edilebilecek? Uzaktan seyredildiği zaman işler kolay geliyor' diye konuştu.  'Biz şu anda hamdolsun bunları yaşamıyoruz ama buna benzer az da olsa yıkımları ülkemizde biz de yaşıyoruz' diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bizim bunları yaşatmamamız lazım. Sorumluluk mevkiinde olan insanlar olarak biz bu sorumluluğu hissederek bu işin üzerine gitmek istiyoruz. Onun için, işin psikolojik boyutu var, sosyolojik boyutu var, olayın güvenlik boyutu var, diplomatik boyutu var, ekonomik boyutu var. Tüm bunların üzerine ısrarla giderek bu işi çözmek zorundayız. Dağa çıkışı engellemek, dağdan inişi hızlandırmak durumundayız. Yani milletle terör örgütü arasında bir duvar örmek durumundayız. ilişkiyi koparmak durumundayız. Yalnızlığa itmek durumundayız. Ve orada herhangi bir eyleme, olaya karışmamış olanların inanıyorum ki anasının, babasının yanına dönmesi birçok şu anda ıstırap içinde olanları da ıstıraptan kurtaracaktır ve bu süreci çok daha kolaylaştıracaktır.  Ama maalesef hep söylüyorum terörün bir piyasasının oluştuğunu görüyorum. Terör örgütü kendisine militan bulmak, sempatizan bulmak için bölgeye yapılan her türlü yatırımı hizmeti sabote etmenin mücadelesini veriyor. Bölge ne kadar yoksun kalırsa ne kadar mahrumiyet içinde olursa kendisinin kadar ayakta kalabileceğini, hayatta kalabileceğini hesap ediyor.' 598708 'Bütün okullarda aşı uygulanacak' 'Bütün okullarda aşı uygulanacak' Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, domuz gribi ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı'nın, tüm tedbirleri aldığını belirterek, ''domuz gribine karşı tüm okullarda aşı uygulanacak'' dedi. Bakan Nimet Çubukçu, Tekirdağ'da, Hacı Ahmet Yeşil ve Mahmut Yeşil tarafından yaptırılan Çorlu Cemile Yeşil Anadolu Lisesi'nin açılış törenine katıldı. Bakan Çubukçu, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, domuz gribi ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığının, hastalığın ilk çıkışından itibaren Dünya Sağlık Örgütü'nün düzenlediği ve planladığı tedbirleri aldığını hatırlattı. Bu doğrultuda hastalığın yayılması ve bulaşabileceği ihtimaline karşılık Türkiye'de alınabilecek tedbirler konusunda toplantılar yapıldığını ifade eden Çubukçu, şöyle konuştu: ''Biz de, hastalığın görülmesi ve yayılması durumuyla ilgili kararlar aldık. Biliyorsunuz 16 milyon çocuğumuz okul çağında. 'Okullarda ne tür tedbir alabiliriz' diye görüşmeler yaptık. Hastalığın yayılması durumunda eğitimin aksamaması için telafi eğitim olarak diğer koşullarda ne yapabiliriz konusunda ekip oluşturduk. Bakanlıkta bir müsteşar yardımcısının başkanlığında kriz masası oluşturduk. farklı birim halinde; bir tanesi önleyici hizmetler anlamında diğeri de eğitimin telafi edilmesinin nasıl olacağı yönünde. Bu konuda Bakanlığımızın çok önceden duruma hakim olduğunu ve hazırlıklarını tamamladığını söyleyebiliriz.'' ''BÜYÜK BİR FELAKET BEKLENTİSİ İÇİNDE DEĞİLİZ'' Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile de konuştuklarını ifade eden Bakan Çubukçu, Bakan Günay'ın Türkiye ile ilgili bir takım rezervasyonların iptal edilebileceğini söylediğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: ''16 vaka kontrolümüz altında. Şu anda dünyada birçok ülkede bu hastalıkla çok kapsamlı bir şekilde mücadele ediliyor. Büyük bir felaket beklentisi içinde değiliz. En iyi ve en kötü senaryolar için hazırlıklarımızı yaptık. Bütün okullarımızda domuz gribine karşı aşı uygulanacak. Bu uygulamayı Sağlık Bakanlığı yapacak. Sanıyorum ocak ayına kadar çeşitli yaş gruplarındaki öğrenciler bölüm bölüm aşılanacak. Türkiye 30 milyon civarında aşı alıyor. Bu aşılar ülkemize dönem dönem gelecek.'' Bakan Çubukçu, Hayırsever iş adamı Ahmet ve Mahmut Yeşil tarafından böyle bir okulun yaptırılmasından mutluluk duyduğunu belirterek bunun örnek olmasını dilediğini söyledi. Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek, Tekirdağ'ın nüfusunun her geçen gün arttığını bildirdi. Bu sene bin 65 öğretmen 270 okulda ve 137 bin öğrenci ile eğitim-öğretime başladıklarını ifade eden Kemelek, bu yıl bin 600 dersliğin eğitime kazandırıldığını, bunlardan 600'ünün hayırseverlerin katkısıyla yapıldığı belirtti. Hayırsever Mahmut Yeşil, okuma yazma öğrenemeden ölen annesi adına bu okulu yaptırdığını, doğduğu il olan Çankırı'ya da babasının adına bir okul yaptıracağını söyledi. Bakan Çubukçu ve beraberindekiler okulun açılışını yaparak okulu gezdiler. 598116 Türkiye'den İsrail'e bir DİZİ rest daha Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bosna Hersek ziyareti öncesinde Esenboğa Havalimanı basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Davutoğlu, Türkiye-İsrail gerilimine neden olan olayları yorumladı. Davutoğlu, İsrail'in Gazze'deki saldırıları karşısında Türkiye olarak sessiz kalamayacaklarını ve bu hassas ortamda İsrail ile askeri bir görüntü içinde olamayacaklarını söyleyerek, TRT'nin ise özerk bir kurum olduğunu, "Ayrılık" dizisine danışmanlık vermediklerini belirtti. İsrail ile ilişkilerde son dönemde ortaya çıkan sıkıntıların hatırlatılması üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin geçen yıl bu zamanlarda İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk yaptığını anımsatarak, ancak şu anda Gazze'de olanlara karşı sessiz kalamayacaklarını kaydetti. Gazze'de çocukların ölmemesini ve barışın hakim olmasını istemenin "İsrail karşıtlığı değil insani bir durum" olduğunu belirten Davutoğlu, barış istikametine dönmesi durumunda İsrail ile ilişkilere kalındığı yerden devam edilebileceğini, ancak bölgedeki durum bu kadar hassasken, İsrail ile askeri bir görüntü içinde olamayacaklarını da bildirdi. Davutoğlu, TRT'de yayımlanan "Ayrılık" dizisiyle ilgili sıkıntıların hatırlatılması üzerine de TRT'nin özerk bir kurum olduğunu söyledi ve bakanlık olarak bu diziye herhangi bir resmi danışmanlık vermediklerini belirtti. Programının çok yoğun olduğunu sözlerine ekleyen Davutoğlu, "TV dizileri dışında pek çok konuyla ilgilenmek zorunda olduğunu, vaktinin bir sınırı olduğunu" kaydetti. Davutoğlu'nun açıklamaları şöyleydi: "Biliyorsunuz geçen yıl Türkiye tam da bu aylarda İsrail ile Suriye arasında arabulucu olacak kadar yoğun ilişkiler içinde bir politika yürütüyordu. Bizim dönemdeki politikalarımız ne kadar doğru ve ilkeli politikalarsa İsrail'in yanlışlarını ifade ettiğimiz zamanlarda kadar ilkeli ve doğru politikalardır. Barış istikametindeki her adımı Türkiye destekleyecektir. Ama barışı riske eden adımlarda Türkiye bu bölgedeki en güçlü ve en önemli aktörü olarak tutumunu net olarak gösterecektir. Maalesef Gazze operasyonları Ortadoğu'daki barış çabalarına büyük darbe vurmuştur. Türkiye'nin yürüttüğü Suriye-İsrail görüşmeleri de olmak üzere... Bu nedenle bugün basına yansıyan sizin ifadenizle 'kriz alametleri'ne bu perspektiften bakmak gerekiyor. Barış istikametine bir an önce dönülmeli. Gazze'de insanlık trajedisi devam ederken bizim askeri bir görüntü çizmemiz beklenemez. Barış çizgisine tekrar dönüldüğü zaman bu güven ilişkisi tekrar kurulur. Türkiye her türlü barış çabasının içinde yer alır. Gerginlik politikaları içine Türkiye asla prim vermemiştir ve gereksiz bir gerginliğin içine de asla girmemiştir. Durum bu kadar hassas bir noktada iken, barış çabaları henüz istenilen noktaya gelmemişken salt askeri amaçla gereçekleşecek bir görüntünün içinde Türkiye bulunmak istemez. Bizim askeri bir görüntü vermemizi kimse bekleyemez bizden. Gazze'de insani trajedi duracak ve barış çabaları tekrar harekete geçirilecek barış psikolojisi bölgeye hakim olacak. Bizim istediğimiz bu.. "AYRILIK" DİZİSİ KONUSU Diziye gelince TRT özerk bir kurumdur. Bakanlığımızın danışmanlığı söz konusu değildir. Diziyi yapanlar özerk bir kurumdur. Türkiye sansüre dayalı bir ülke değildir. Diziye müdahalemiz sözkonusu olamaz. Ben televizyon dizileri dışında herşeyle ilgilenmek zorundayım. Gazze'de geçen yıl yaşananlar bir şehre yapılacak en büyük askeri operasyondur. Burada ölenlerin ve zarar görenlerin çoğu çocuk ve kadındı. Bunları olmamış kabul edemeyiz. Bir yıldır Gazze'den İsrail'e tek bir roket atılmamışken bugün Gazze'de çocukların gidecek okulları yok. Ben her sabah çocuğumu okula gönderirken bu suçluluğu hissediyorum. Türkiye gibi büyük bir ülke buna sessiz kalabilir mi? DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI TV DİZİLERİNE DANIŞMA MERCİSİ DEĞİLDİR. BAKANLIK RESMİ POLİTİKALARINI YÜRÜTÜR, ÖZERK KURUMLAR DA KENDİ YAYIN ÇİZGİLERİNİ TAKİP EDERLER, BİZ BUNA DA MÜDAHALE ETMEYİZ" Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin barış istikametindeki her adımı destekleyeceğini, barışı riske atacak adımlar karşısında da tutumunu net olarak göstereceğini söyleyerek, "Gazze'deki insani trajedi bu şekilde sürerken bizim askeri bir görüntü vermemizi kimse bizden bekleyemez" dedi. Davutoğlu, temaslarda bulunmak üzere Bosna Hersek'e gidişinden önce Esenboğa Havaalanında düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtladı. İsrail ile ilişkilerde ardı ardına bazı sorunlar yaşandığının belirtilmesi üzerine Davutoğlu, "herhangi bir ilişkiye bakıldığı zaman konjonktürel olarak günlerin perspektifinden bakılmaması gerektiğini, herhangi bir dönemde yaşananları esas alarak ilişkileri yorumlamamakta yarar olduğunu" kaydetti. Geçen yıl tam bu aylarda Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasındaki dolaylı görüşmelerde arabuluculuk yapacak kadar iki tarafın da güvenine sahip, İsrail ile de yoğun ilişkileri olan bir politika yürüttüğünü hatırlatan Davutoğlu, "O günkü politikalarımız ne kadar doğru ve ilkeli politikalarsa, İsrail'in politikalarını tenkit ettiğimiz dönemler de aynı istikamette ilkeli politikalardır" dedi. Bakan Davutoğlu, daha sonra şunları kaydetti: "Türkiye, barış istikametindeki her adımı destekleyecektir, ama barışı riske atacak adımlar karşısında da bu bölgenin en önemli aktörü olarak tutumunu net olarak gösterecektir. Maalesef Gazze saldırıları, başta Türkiye'nin yürüttüğü İsrail-Suriye görüşmeleri olmak üzere, Orta Doğu'daki barış çabalarına büyük bir darbe vurmuştur. Dolayısıyla ilişkilere bugünkü basına yansıyan kriz alametlerini esas alarak bakmak doğru değil." İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen dönemde yaklaşık saat görüşme yaptığını, arada böyle bir güven ilişkisi bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, "Barış istikametine tekrar dönüldüğünde bu güven ilişkisi aynı ölçüde kurulur ve Türkiye kaldığı yerden bu görüşmeleri sürdürür, başka her türlü barış çabasının da içinde yer alır" dedi. Davutoğlu, ancak bunun işaretlerinin Türkiye tarafından ve bölgede hissedilebilir olması gerektiğini söyleyerek, gerginlik politikalarına Türkiye'nin hiçbir zaman prim vermediğini, gereksiz bir gerginliğin içine de girmediğini bildirdi. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama bu kadar hassas bir dönemden geçerken Türkiye'nin askeri bir görüntü içinde, salt askeri amaçlı olarak; çünkü daha önce arama kurtarma alanında bazı ortak çalışmalar yapıldı İsrail ve Ürdün ile, ama Türkiye bölgede barış çabaları yokken, barış çabaları istediğimiz ölçüde ivme kazanmamışken, askeri görüntülü şeyler içinde olmamaya özen gösterir. Gazze'deki insani trajedi bu şekilde sürerken bizim askeri bir görüntü vermemizi kimse bizden bekleyemez. Gazze'deki trajedi duracak, barış çabaları hem Filistin, hem Suriye-İsrail ayağında tekrar hayata geçirilecek ve en önemlisi barış psikolojisi bölgeye hakim olacak. Bizim istediğimiz bu." TRT'DEKİ DİZİ TRT'deki "Ayrılık" dizisine İsrail'in tepki göstermesiyle ilgili olarak da Davutoğlu, her şeyden önce TRT'nin özerk bir kurum olduğunu söyleyerek şunları kaydetti: "Belli konular geldiğinde TRT özerk kurum olarak görülüyor, belli konular geldiğinde de devletin yayın organı olarak değerlendiriliyor. Bu doğru bir şey değil. TRT özerk bir kurumdur, benim anladığım kadarıyla bu diziyi yapanlar da özel bir şirkettir. TRT, özel şirketle bu diziyi yapmıştır. Bu tamamen yayın politikaları içinde değerlendirilecek bir husustur." Davutoğlu, dizinin senaristinin Dışişleri Bakanlığından danışmanlık alındığına ilişkin sözlerinin hatırlatılmasına karşılık da, bu konuyu araştırttığını belirterek, "Bakanlığımızın resmi danışmanlık gibi bir teması söz konusu değildir" dedi. Ancak yapımcının verdiği bilgilere göre İsrailli yetkililerden izin alındığını ve İsrailli yetkililerle temaslar kurulduğunu anladıklarını kaydeden Davutoğlu, şöyle konuştu: "Bizim bir danışmanlığımız söz konusu değildir. Herhangi bir başka dizi için de böyle bir şey yapmamız söz konusu değildir. Dışişleri Bakanlığı TV dizilerine danışma mercisi değildir. Bakanlık resmi politikalarını yürütür, özerk kurumlar da kendi yayın çizgilerini takip ederler, biz buna da müdahale etmeyiz. Bunu da açık şekilde söyleyeyim. Türkiye sansüre dayalı bir ülke değil. Ama bu dizinin yayın kalitesi, mesajı gibi konular, bunlar dizi uzmanlarının işi, biz siyasetçiler ya da devlet yetkililerinin görüş beyan etmelerini çok doğru bulmuyorum." 598716 Müzikten vazgeçti, sinemaya merak sardı Karakter boyutu Müzikten vazgeçti, sinemaya merak sardı Geçen yıl bir pop albümü hazırlayacağını açıklayan, Jefi Kamhi’nin kızı Lara Kamhi, uzun bir aradan sonra festival için geldiği Antalya’da ortaya çıktı. Müzikten sonra sinemaya merak sardığı düşünülen Kamhi, konuk olarak katıldığı Altın Portakal Film Festivali’ndeki tüm filmleri izledi. Saçlarını kestirip, giyim tarzını değiştiren Kamhi, yeni stiliyle festivalin dikkat çeken isimlerinden oldu. 598293 İstiklâl, bu pasajların içinde Bir de İstanbul'da doğup büyüyüp de pasajların mazisini bilenlerin halini düşünün; onlar Avrupa Pasajı'ndaki ibrişimcileri, iplik boyacılarını hatırlıyor ve bugün çıfıt çarşısına dönüşen pasajları kederle izliyorlar. Yine de cadde üzerindeki bir örnek vitrinlerden bunalanların tek adresi bu pasajlar. Çoğunluk, ayakta kalmak için piyasa işi ürünler satsa da kıyıda köşede kalmış orijinal, sıra dışı birkaç mağaza mutlaka bulursunuz... Taksim Meydanı'ndan tünele hafif kavislerle inen cadde 'piyasa'da olup biteni anlamak için yürünür. Yeni müzik, yeni kitap, yeni sergi, yeni giysi, yeni konuşma ve davranış biçimleri... İlginçlik yok mudur, vardır; ama yine de cadde ilginçliğin bile sıradanlaştığı yerdir. Gözler yeni değil de marjinali arıyorsa, son modayı bildiren vitrinler artık iç sıkıntısı, karın ağrısı yapıyorsa ilaç pasajların içindedir. Ya da bir zamanlar içindeydi mi demeli? İçimizi kemiren bir şüphe yok değil. 'Alternatif' ürünler sunan İstiklal Caddesi pasajları gitgide sıradanlaşıyor, hatta söz meclisten dışarı biraz bayağılaşıyor mu yoksa? Emin olmak istedik, kim bilir kaçıncı bin defa turladığımız caddeyi bu kez didikleyen ve eleştiren gözlerle yürüdük, sağlı sollu pasajlarda ne var ne yok bir bakalım dedik. EMEK PASAJI Pasajlar daha ilk adımda bir çıfıt çarşısını andırıyor. Renkli şallar, şapkalar, gözlükler, takılar, bilumum incik boncuk, ıvır zıvır... Emek Pasajı'nın girişi de öyle, mini bir müzik market olmasa, manzara nazar boncukları ve duvar süsleri arasında hepten sıradanlaşacak. Bir üst katta Yeşilçam Kafe var. Ülkü Erakalın'ın arşivinden alınmış siyah beyaz artist fotoğraflarıyla süslenmiş geniş; ama sigara yasağıyla yüzde seksen boşalmış salonu Sezen Aksu'nun buğulu sesi dolduruyor; "İki gözüm seneler geçiyor gönül ektiğini biçiyor..." Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirip 'daha özgür' olabildiği için kafede çalışmayı seçen Mustafa Yüksel'e soruyoruz, "Yeşilçam bu kafenin neresinde?" "Sadece duvarlarında." diyor, "Eskiden sergiler olurmuş, şimdi tiyatrocu, oyuncu, gazeteci arkadaşların uğradığı bir mekân yalnızca." ATLAS PASAJI Atlas, değişimin en bariz gözlendiği pasaj... Çok değil, bir iki yıl önce semt pazarlarında görülen giysilerin bir benzerine bu pasajda rastlayınca sükût-u hayale uğrayanlar var. Kimilerinin 'Mahmutpaşa' benzetmesi yapmaya başladığı Atlas Pasajı, çocukluğu Taksim'de geçenler için tam anlamıyla düşen bir kale. Bağlam Yayınları'ndan bir yetkili özlemle anıyor günleri: "Atlas Pasajı'nda antikalar satılırdı, kitap vardı, özel şeyler bulabilirdiniz. Şimdi Çin malı Hint malı... El işçiliği daha pahalıya mal olduğu için dükkânlar kâr marjı yüksek ucuz mallarla doldu." Modern alışveriş merkezlerinde olduğu gibi insanları merdivenler etrafında dönmeye zorlayan Atlas, en işlek pasaj olarak tanımlanıyor. Girişteki Sadri Alışık Tiyatrosu'nu geçip yukarıya çıktığınızda bu tür pasajlara yakışan bir giyim mağazasıyla karşılaşabilirsiniz. Klozet şeklinde tasarlanan tabureler, eski Viking başlıkları ve müşterilerin kimi zaman kendilerini tutamayıp dans ettikleri bir müzikle sıra dışılığını muhafaza etmeye çalışan Pulp Club, herkesin giymeye cesaret edemeyeceği renkte ve kumaşta pantolonlar satıyor. AZNAVUR PASAJI Aznavur'un ilk katında göz okşayan kemik tarakların satıldığı bir dükkân kalmış eskilerden, bir çantacı bir de gümüşçü. İlk kurulduğunda kalburüstü insanların uğradığı pasaj her ne kadar renkli ve masalsı ikinci katı boşaltılmış olsa da özgünlüğünü koruyor. Üzeri çini desenli bir kartvizit kutusu ya da ayna arıyorsanız adresiniz burası. Pasajın alt katında özel tasarım tişörtlerin ve çantaların sergilendiği geniş bir mağaza bulunuyor. Bahçeşehir Üniversitesi'nde elektrik üzerine eğitim alan Gürkan Yılmaz insanlarla kolay diyalog kurabildiği için satış elemanı olmayı seçmiş. Gürkan'a soruyoruz: "Pasaj gençliği böyle midir hep, kulaklarda üç beş küpe, keçi sakal, siyahlar..." "Bu tarzla ancak burada çalışabilirim." diyor. Mağazada üzerinde esprili ve zekice yazılar bulunan tişörtler dikkat çekiyor; ama Gürkan'a kalırsa bu tişörtler de artık pazara düştü. Pasajlardaki 'ucuz işlerin' krizle birlikte arttığını, mağazaların çalışan sayısını düşürdüğünü söyleyen Gürkan; "Biz yine de piyasada olmayan tasarım ürünleri topluyoruz ki eski müşteriyi kaçırmayalım." diyor. Pasajların marjinal mağazaları, müzik tercihinde de müşteriyi pop müzikle gaza getiren cadde üzeri mağazalarından ayrılıyor. Buralarda rock, metal ya da blues dinleniyor. SURİYE PASAJI İki yıl önce tabelalardan temizlendikten sonra eli yüzü açılan Suriye Pasajı'nın en ilginç mekânı By Retro adlı ikinci el giysi mağazası. Nuh-u Nebi'den kalmış elbiseler, ayakkabılar, çantalar en çok da film ekiplerinin işine yarıyor olmalı, mağaza içinde ellerinde kostümlerle koşuştuklarına bakılırsa... Pasajın yöneticisi Hüseyin Baran havayı bozacak basit dükkânlara prim vermiyormuş. Zaten buraya bir gelen bir daha çıkmak bilmediği için yeni insanların şansı pek yokmuş. Yangın merdiveninin girişini gasp eden çanta dükkânını kaldırarak pasaj esnafının takdirini toplayan Baran 110 yıllık binanın bakımından sorumlu. AVRUPA PASAJI Galatasaray Lisesi'nin karşı sokağındaki Avrupa Pasajı, daha çok Kapalıçarşı'yı andırıyor. Diğerlerine göre daha bakımlı ve ferah görünen pasajda antikacılar, sahaf dükkânları, şık çantalar, şallar bulunabilir. Üst katına yeni yerleşen bir yayınevinin çalışanları pasajın bozulmamasını da görev edinmişler kendilerine. Çok önceleri düğmecilerin, ibrişimcilerin ve iplik boyayanların çoğunlukta olduğu Avrupa Pasajı'nın konum olarak iyi bir yerde bulunduğuna inanıyorlar. Caddenin aşağısı giderek elitleşiyormuş, fiyatlar artıyor ve sakinler değişiyormuş. ASLIHAN PASAJI Avrupa Pasajı'yla yan yana duran Aslıhan Pasajı, Cağaloğlu'nun kaçırdığı sahafların sığınağı olmuş. Pasajın tarihçesini yönetici Vahan Antikyan anlatıyor: "25 sene önce bu kat sırf meyhaneydi. Gayrimüslimler rahmetlik olup da pasaj el değiştirince sahaflar buraya toplanmaya başladı." Pasajın ilk katında iplikten saçak ve kordon üreten Antikyan, bugün Hazzopulo olarak bildiğimiz Hacı Pulo Pasajı'nda uzun süre çalışmış. Çaycı Mustafa amcasıyla soluklanmak için ideal bir pasaj olan Hazzopulo'da tuhafiyeciler, ibrişimciler, gömlek atölyeleri ve kürkçüler varmış eskiden. Erzurum asıllı Antikyan; "Gümüş takılar, incik boncuk 1980'den sonra geldi." diyor. BEYOĞLU PASAJI Beyoğlu Pasajı diye bilinen; ama gerçekte Beyoğlu İş Merkezi adıyla hizmet veren mekân 26 yıldan bu yana ihraç fazlası kıyafetlerin en meşhur adresi ve sokak modasının belirleyicisi. Krize kadar satışların iyi gittiği hatta perakende alışverişin pek önemsenmediği pasaj şimdi bireysel müşteriye alışmaya çalışıyor. 597624 Bütçe ayda 40 milyar lira açık verdi Bütçe ayda 40 milyar lira açık verdi Merkezi yönetim bütçesi, yılın aylık döneminde 40 milyar lira açık verirken sadece eylülde bu rakam 9,5 milyar lira oldu ANKARA (A.A) Maliye Bakanlığı, Ocak-Eylül döneminde merkezi yönetim bütçesinde açığın, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 747 artarak 40.811 milyar liraya ulaştığını açıkladı. Geçen yılın aynı döneminde açık bin 816 milyar lira düzeyindeydi. Maliye Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Ocak-Eylül'de faiz dışı fazla ise yüzde 87.1 oranında azalarak 4.7 milyar lira düzeyinde kaldı. BÜTÇEDE KAYIP YIL Oyak Yatırım Ekonomisti Gülay Elif Girgin, bütçe açısından bu yılın "kayıp yıl" olduğunu belirterek, "Bundan sonra artık gelecek seneye bakmak lazım. Gelecek sene de bütçede çok ciddi sorunlar olacak ve aynı bütçe tablosu yaşanacak" değerlendirmesinde bulundu. Hükümet Orta Vadeli Program'da yapılan revizyonla ile bütçe açığını 62.8 milyar liraya yükseltti. GİDERLER KARA DELİK OLDU Maliye Bakanlığı verilerine göre, söz konusu dönemde giderler yüzde 19.2 artarak 197.2 milyar lira, gelirler yüzde 2.7 azalarak 156.4 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Dokuz ayda, emeklilik ve sosyal yardım giderleri için yapılan transferler yüzde 57.1 artışla 41.3 milyar lira oldu. Eylül ayında bütçe açığı da yüzde 0.5 artarak 9.475 milyar liraya ulaştı. Vergi düşüşü bu ay azaldı Geçen yılın ilk ayında 160 milyar 662 milyon lira olan bütçe gelirleri, bu yıl aynı dönemde 156 milyar 358 milyon liraya geriledi. Bu dönemde bütçede öngörülen gelirlerin yüzde 62,9'luk bölümü tahsil edildi. Ancak, eylülde vergi gelirlerindeki düşüş hız kesti. Ağustos ayı sonunda yüzde 2,3 olan vergi gelirlerindeki düşüş, Eylül sonunda yüzde 1,5 olarak hesaplandı. Söz konusu ayda vergi gelirleri yüzde 5.8 artışla 12.5 milyar liraya ulaştı. 599110 Ramazan Akyürek görevden alındı Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Akyürek merkeze alındı, yerine Konya Emniyet Müdürü Hüseyin Namal atandı. Akyürek ismi operasyonu ve Dink cinayeti ile gündeme gelmişti. Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal ise, konunun Dink cinayetiyle ilgili olmadığını belirtti. (CNNTURK.COM) -- Akyürek'in yeni görevi Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı. CNN TÜRK'ün yayınına katılan Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener, Akyürek'in Dink cinayetiyle ilgili olarak görevden alınmış olabileceğini söyledi ve devam etti: "'in eşi Rakel Dink, derin bir gücün soruşturmayı engellediğini sık sık dile getiriyordu. Cinayet hazırlığında, sırasında ve sonrasında ihmaller ortaya çıkmış ve Akyürek görevi ihmalle suçlanmıştı. Suçlamaları bertaraf eden Akyürek'in aynı zamanda cinayeti aydınlatma pozisyonunda olması da bir çelişki yaratıyor. Akyürek'in yerine kimin geleceği önemli değil. Önemli olan Akyürek'in gitmesiydi. Dink cinayetinin aydınlatılması devlet politikası haline gelmeli. Bunu aydınlatamazsak biz ya da çocuklarımız suçlanabilir." Köksal: "Dink cinayetiyle alakalı değil" Konuyla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal ise, "Biliyorsunuz devlette zaman zaman değişiklikler olur. Bundan önce de 17 tane daire başkanımızı değiştirdik. Arkadaşımız görevini ifa etti. Bir değişikliktir, nöbet değişimidir. Yapıldı, hayırlı olsun" dedi. Köksal, "Akyürek'in, cinayetinde de adı geçmişti. Değişikliğin bunun ilgili bir bağlantısı var mı?" sorusunu ise, "Öyle bir şey yok" diye cevapladı. Dink suikastında Akyürek ismi suikastında "büyük abi" lakabıyla tanınan, cinayetin azmettiricisi olarak yargılanan polis muhbiri Erhan Tuncel, dava sürecinde verdiği bir ifadesinde, "Cinayetin olduğu 19 Ocak günü e-maillerime baktım. Ogün Samast'ın adresi vardı bende. Ogün ve Muhittin Zenit de online idi. Ben de 'cinayet işleyen adamın internette ne işi var' diye düşündüm" demişti. Tuncel'in ifadesinde tetikçi Ogün Samast ile beraber ismini dile getirdiği Muhittin Zenit, bir dönem Trabzon Emniyeti'nde Akyürek'in başında olduğu istihbarat dairesinde görev yapmıştı. Cinayet işlendiği sırada ise Bayburt Emniyet Müdürlüğü emrindeydi. Erhan Tuncel'in polis muhbiri olarak görevlendirilmesine aracı olan polis memuru Muhittin Zenit, Bayburt'un ardından yani, cinayetten sonra 2007 yılı Eylül ayında bu kez Akyürek'in daire başkanı olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat birimine atandı. Akyürek ve Zenit, zanlılar Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in Dink'i öldürme planlarından haberdar olmalarına rağmen gerekli mercileri uyarmayarak görevi ihmal etmekle suçlanıyorlar. Başbakanlık Teftiş Kurulu da, 1.5 sene süren çalışma neticesinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Akyürek ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer hakkında görevi ihmalden inceleme başlatılmasını istemişti. Teftiş Kurulu'nun raporu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından da, onaylandı ve Akyürek hakkında inceleme başlatılmasının yolu açılmıştı. 598972 Ünlü yönetmen tutuklandı İstanbul Fatih Adliyesinde görülen bir davayla ilgili, ''Çek Yasası'na muhalefet'' suçu kapsamında hakkında arama kararı çıkarılan ve 46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali için bulunduğu Antalya'da, konakladığı Dedeman Oteli'nde, Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan Ezel Akay, mahkemeye çıkartıldı. Mahkeme Ezel Akay'ın tutuklanmasına karar verdi. Akay'ın Antalya Tipi Cezaevi'ne konulacağı öğrenildi. 598094 G.Saray'ı bıraktı F.Bahçeli oldu G.Saray'ı bıraktı F.Bahçeli oldu Interli Marco Materazzi, 'in hala bir olduğunu söyledi.. Bu sezon Süper Lig'de F.Bahçeli olmasını da şöyle açıkladı..  Inter'in tecrübeli defans oyuncusu Marco Materazzi, Fatih Terim'e övgüler yağdırırken, onun her zaman bir imparator olduğunu söyledi. Başarılı "Terim, ile son maçına çıktı. Ben onu çok severim, benim tarzıma bir hayli yakın bir hocadır. Kendine güveni sağlam ve hırslı biri" dedi. Terim'in Türkiye'yi Dünya Kupası'na taşıyamamasını yorumlayan Materazzi, "Ben çok üzüldüm. Ama Terim, harcanmaması gereken bir teknik direktör. her zaman imparatordur. Adı 'da bile anılıyor. 'da çok başarılıydı, ama 'da aynı başarıyı yakalayamadı. Terim, İtalya ve ya 'nın büyük liglerinde bir takım çalıştırabilir" diye konuştu. Türkiye'den hiç ciddi teklif almadığını belirten tecrübeli oyuncu, "Bu yıl Türkiye'de 'yi tutuyorum. Yıllarca 'ı destekledim, ama artık gönlüm Sarı Laciverliler'den yana, bunun sebebi Fenerbahçe'de oynayan arkadaşım Andre Santos, Cimbomlular bana kızmasın bu yüzden. çok iyi bir insandır, kendisini çok severim, hem arkadaşlık hem de olarak Fenerbahçe'ye çok şey diye konuştu. 597676 Kirkor Usta 'hazırım' diyor Taşnaklar 'daha sonra' Özellikle Aziziye için Halep'in Nişantaşı'sı denilebilir. Biz de Türkiye-Ermenistan maçının nabzını tutmak için soluğu bu mahallede aldık. Neredeyse her binanın altının kafe olduğu sokaklarda maç yayınlayacak bir yer ararken karşımıza Kirkor Usta çıktı. Bir Ermeni'nin açtığı, Türklerin de uğrak yeri olan Macchiato Cafe'de arkadaşlarıyla birlikte tavla oynuyordu. Halep'te yaşayan Kirkor Bazarbaşı, Türkiye de dahil olmak üzere Suriye ve diğer komşu ülkelerle ticaret yapan bir Ermeni. İyi derecedeki Türkçesiyle "Dedem Kirkor Paşa, Antep doğumluydu. Ben Halep'te doğdum. Ama Türkiye'ye sık sık gider gelirim. İstanbul'da da akrabalarım var." diyor. Futbolu da yakından takip ediyor. 45 yıldır Fenerbahçe'yi tuttuğunu söyledikten sonra 'Ali Şen başkan, Fenerbahçe şampiyon' demeyi de ihmal etmiyor. Milli maç hakkındaki tahmini de Ermenistan'ın kaybedeceği yönündeydi. Çünkü Türkiye'nin yıldız futbolcularının ağırlığını koyacağını düşünüyordu. Aynı zamanda oluşan barış ve dostluk ortamında maçın berabere bitmesinin Sarkisyan'a bir 'hoş geldin' hediyesi olacağını da belirtiyordu. Kirkor Usta'nın maç öncesi tavla oynadığı arkadaşları 10 senedir Suudi Arabistan'da tekstil işi yapan Minas Derderyan ve şarkıcı Jose Artin. Ermeniler arasında oldukça meşhur olan Artin de maçı Türkiye'nin kazanacağını tahmin etmişti. Ardından da Türkiye'nin kadrosunda bulunan Arda, Volkan, Kazım, Nihat ve Hamit'in adlarını sayarak bu oyuncuların 'tehlikeli' olabileceğini belirtti. Süregiden sohbet mecburen sonlandı. Aziziye'nin kafelerinde maçı seyredebileceğimiz kanal bulunamayınca Kirkor Usta ile Taşnakların lokaline hareket ettik. Aile çay bahçesini andıran mekanda dev bir ekran vardı. Taraftar grubu da yavaş yavaş toplanıyordu. Kirkor Usta, 400 civarında Ermeni'nin maç için geleceğini söyledi. Lakin Taşnakların Halep'teki liderinden maçı takip etmemize ve fotoğraf çekimine izin çıkmadı. Bize, "Daha sürecin başındayız. Şimdi olmaz ama daha sonra gelebilirsiniz." cevabı geldi. Geriye tek bir şansımız kalmıştı. Kirkor Usta, "Benim evde maçı izleyelim." deyip misafirperverlik göstererek evinin kapılarını açtı. Kendisi ve oğlu George ile birlikte ve de ikramlar eşliğinde maçı ilgiyle seyrettik. Nitekim usta, tahmininde yanılmamıştı. Halep'teki milli maç macerası böylece dostane bir atmosferde sona erdi. 597729 Türkiye, Avrupa'nın klima üssü olacak Vaillant, DD'ye yeni fabrika kazandırdı, 287 kişi işe alındı. Hammaddesinin tamamı Türkiye'den temin edilen güneş enerjisi kolektöründe de test üretimlerine başlandı. Demir Döküm'ün Türk mühendisleri, Ar-Ge yatırımları sonucu Neva Kombi'yi tasarladı ve bu cihazın üretiminde yıllık 600 bin rakamına ulaşıldı. Vaillant 750 günde satın alma ödemeleri de dahil olmak üzere toplam 311 milyon 836 bin Euro'yu Türkiye'ye yatırdı. Vaillant Group Türkiye üst yöneticisi ve Demir Döküm Yönetim Kurulu Başkanı Christoph M.Grosser, "Bunlar bir başlangıç, artırarak devam edeceğiz. 2011 sonuna kadar en az 10 milyon Euro'yu daha Türkiye'ye yatıracağız." dedi. Basın mensuplarına Vaillant'ın en büyük ikinci üretim tesisi olan Bozüyük DD'yi gezdiren Grosser, burayı dünya çapında bir üretim üssü haline getirmeyi hedeflediklerini söyledi. Bozüyük'teki tesislerde toplam bin 645 kişi çalışıyor. Grosser, Türkiye'yi Avrupa'nın klima üssü yapmayı amaçladıklarını, yatırımları da buna göre planladıklarını aktardı. Bir klimayı ortalama 15 dakikada kusursuz biçimde üretebilir hale geldiklerini aktaran Christoph M.Grosser, "Ağustos 2009'da her ürünün kalite ve kontrolünün belli bir operatör tarafından yapılabilmesine ve satış sonrası ortaya çıkan hataları kimin gözden kaçırdığının tespit edilmesine imkan veren bir üretim şekline geçtik. Türkiye'de ilk kez kullanılan bu sistemle Bozüyük'ü vazgeçilmez kılıp Avrupa'nın klima üssü yapacağız." diye konuştu. Ayrıca senede 50'ye yakın proje hayata geçireceklerini, bunların tamamının yenilenebilir enerji ile ilgili olduğunu ifade ederek, "Yani Avrupa'ya da önderlik edeceğiz." açıklamasında bulundu. Vaillant, Demir Döküm'ün yüzde 96,18'ini Koç Grubu'ndan satın almıştı. Vaillant ile DD'nin entegrasyon işlemlerinin yüzde 75'i tamamlandı. Entegrasyonun yüzde yüz olamamasında küresel krizin etkisinin bulunduğunu belirten Grosser, yine de şirket olarak krizden pek etkilenmediklerini vurguladı. İç pazardaki daralmayı dış pazarla dengelediklerini kaydetti. Yıl sonunda iç pazardan elde edilen cironun 2008'deki ile aynı olacağını, ihracatın artış göstermesiyle birlikte 2008'e göre büyüme kaydedeceklerini anlattı. Grosser, "Avrupa menşeli şirketler krizden pek etkilenmeyen Türkiye'de yatırım yapmakla neler kazandı?' sorusuna ise, "Mesela Türkiye Vaillant'a komşu ülkeler ve Afrika ile kurduğu yakın ilişkiler sayesinde son derece olumlu bir katkı yapıyor. Düşük olan üretim maliyetleri, cazip Ar-Ge koşulları ile hem parasal hem de kamusal açıdan ciddi destek oluyor." cevabını verdi. GÜNEŞ ENERJİSİNE TEŞVİK İSTİYORUZ Christoph M.Grosser, güneş enerjisi potansiyelinin çok yüksek olduğu Türkiye'de bu alana yatırım yapmak istediklerini bildirdi. Bu konuda hükümetten teşvik beklediklerini ifade eden Grosser, "Dünyada güneş enerjisini en çok kullanan ülke Almanya. Bu, Alman hükümetinin üreticilere verdiği teşvik sayesinde oluyor." değerlendirmesini yaptı. Demir Döküm Pazarlama ve Satış Sorumlusu Erdem Ertuna ise yılda 24 milyon Euro ihracat geliri elde ettiklerini açıkladı. Şirket, küresel krize rağmen İngiltere'ye ihracatını yüzde 32, Almanya'ya ihracatını ise yüzde 22 artırdı. 597639 Yaparken değil de izlerken mi travma Yaparken değil de izlerken mi travma TRT'de yayımlanan Ayrılık dizisinin siyasi danışmanlığında imzası olan Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Hakan Albayrak, “İsrail rahatsızlığını beyan etmiş. TRT'de, Fransa'nın Cezayir'deki vahşeti ile ilgili bir film gösterildiğinde Fransız bakan Türk elçisini makamına çağırmıyor ya da Nazilerle ilgili bir film gösterildiğinde Almanlar ayağa kalkmıyor. İsrail de artık kendi mezalimi ile ilgili filmlerin gösterilmesine alışmalı” dedi. Albayrak, “İsrail'in bu film yüzünden travmaya girdiğini söylüyorlar. Yaparken travmaya girmiyorlar da bakarken mi travmaya giriyorlar” şeklinde konuştu. Hakan Albayrak ayrıca, “Antisemitizm gibi asılsız bir suçlamada bulunmuşlar. Yani bir filmde Fransızların Cezayirlilere yaptıklarını gösterdiğinizde Fransa ırkına düşmanlık mı etmiş olunuyor. Ya da TRT'de Bosna'daki soykırımı anlatan, Sırpların Boşnaklara reva gördüğü zulmü anlatan bir film gösterildiğinde Sırp ırkına düşmanlık mı etmiş oluyor. Eğer İsrail böyle şeyler görmekten rahatsız oluyorsa zaman böyle şeyler yapmaktan vazgeçecek” dedi. 598270 Ralph Lauren'in zayıflık takıntısı Ralph Lauren'in zayıflık takıntısı Gündeme damgasını vuran iddiaya göre Ralph Lauren, 178 cm boyunda ve 54 kilo ağırlığındaki mankeni "çok şişman" diye işten attı. Ancak bir photoshop felaketi tüm hesapları alt üst etti. Ralph Lauren moda şirketinde 2002 yılından beri mankenlik yapan 23 yaşındaki Filippa Hamilton, ünlü modaevinin 'şişman olduğu gerekçesiyle' kendisini işten attığını iddia etti. "Hazırladıkları elbiselere artık sığmadığımı, şişmanlaştığımı söyleyip beni isten attılar" diyen manken Hamilton, kariyerini zedelediği için Ralph Lauren'i mahkemeye verdi. 599130 Yurttan kısa kısa Park halindeki araçlara zarar verildi Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde, otoparkta bulunan bazı araçlar, çizilerek ve lastiklerinin delinmesi sonucu zarar gördü. Otopark görevlisi Aydın Özkara, sabah işe geldiğinde, bazı araçların lastiklerinin inmiş, bazılarının da etrafının çizilmiş olduğunu fark etti. Özkara'nın durumu emniyet ekiplerine bildirmesi üzerine otoparka gelen polisler, gece kimlikleri henüz belirlenemeyen kişiler tarafından araca, çizilerek ve lastikleri delinmek suretiyle zarar verildiğini belirledi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. Düzce'de uyuşturucu operasyonu Düzce'de yapılan uyuşturucu operasyonunda kilo esrar ele geçirildi, olayla ilgili kişi tutuklandı. İl Jandarma Komutanlığından yapılan yazılı açıklamada, ihbar üzerine Yığılca ilçesi Tuğrul köyü, Gölyaka ilçesi Saçmalıpınar köyü ve Düzce Merkeze bağlı Kurtsuyu köylerine yapılan baskınlarda uyuşturucu kaçakçılığı yapan kişi ile kültür varlıkları kaçakçılığı yaptığı şüphesiyle kişi gözaltına alındı. Zanlıların ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda kilo esrar, 50 gram kenevir tohumu, 20 kök kenevir bitkisi, otomatik av tüfeği, 12 fişek, muhtelif kazı malzemeleri ele geçirildi. Sorgulamanın ardından, mahkemeye çıkarılan 10 kişiden ikisi tutuklanırken, kişi serbest bırakıldı. Evine girmeye çalışan hırsızı tüfekle yaraladı Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde bir kişi, evinin balkon kapısını zorladığını iddia ettiği şüpheliyi av tüfeğiyle yaraladı. M.O, polisi arayarak, Hikmetiye Mahallesindeki katlı müstakil evine sabah saatlerinde bir kişinin zemin kattaki balkon kapısını tornavida ile zorlayarak girmeye çalıştığını bildirdi. Gürültü üzerine balkon kapısına gittiklerinde şüphelinin balkondan atlayarak yolda bekleyen bir araca bindiğini ifade eden M.O, bu aracın hızla uzaklaştığını belirtti. Bu sırada, av tüfeği saçmalarıyla yaralanmış Y.D. (21) İzmit'te özel bir hastaneye müracaat etti. Burada yapılan müdahalenin ardından Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk edilen Y.D'nin, M.O'nun evine girmeye çalıştığını iddia ettiği kişi olduğu anlaşıldı. Soruşturmaya genişleten polis ekipleri, Y.D'yi av tüfeğiyle ateş ederek yaraladığı belirlenen M.O'yu gözaltına aldı. Hendek'te 23 kilo 528 gram esrar ele geçirildi Sakarya'nın Hendek ilçesinde 23 kilo 528 gram esrar ele geçirildi. Bir ihbarı değerlendiren Sakarya Jandarma Komutanlığı ekipleri Karadere köyünde, C.T ile F.K'yı üç çuval içinde 20 kilogram esrarla yakaladı. C.T'nin evinde yapılan aramada kilo 328 gram, fındık tarlasındaki arı kovanlarının içinde ise 1200 gram esrar ele geçirildi. Zanlılar, uyuşturucu madde imal ve ticareti yaptıkları iddiasıyla gözaltına alındı. Park halindeki araçlara zarar verildi Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde, otoparkta bulunan bazı araçlar, çizilerek ve lastiklerinin delinmesi sonucu zarar gördü. Otopark görevlisi Aydın Özkara, sabah işe geldiğinde, bazı araçların lastiklerinin inmiş, bazılarının da etrafının çizilmiş olduğunu fark etti. Özkara'nın durumu emniyet ekiplerine bildirmesi üzerine otoparka gelen polisler, gece kimlikleri henüz belirlenemeyen kişiler tarafından araca, çizilerek ve lastikleri delinmek suretiyle zarar verildiğini belirledi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. Dört ilde tefecilik operasyonu Bitlis Valiliği'nden, yapılan yazılı açıklamaya göre, Bitlis Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şubesi ile Tatvan KOM Grup Amirliğince yürütülen çalışmalar sonucu, Tatvan, Van, İstanbul ve Amasya'da eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda, Tatvan, İstanbul, Van ve Amasya'da organize suç örgütü kurarak, tefecilik yaptıkları belirlenen kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin iş yerleri ve evlerinde, çok sayıda senet, tapu senedi ve suçla ilgili olduğu belirlenen evrak ele geçirildi. Zanlılardan G.I, A.A ve H.A'nın emniyetteki işlemlerinin ardından, serbest bırakıldığı, M.S, S.A ve H.A'nın ise ''suç işlemek için örgüt kurmak, örgüt faaliyeti kapsamında tefecilik yapmak'' suçlarından çıkarıldıkları mahkemece tutuklandığı kaydedildi. Sıvas'ta 'Yelken Kanat' kursu Türk Hava Kurumu (THK) Sıvas Şubesince düzenlenen ''Yelken Kanat Kursu''na katılan kursiyerler uçuş eğitimlerini sürdürüyor. Sıvas Valisi Ali Kolat, THK Sıvas Şubesi yetkilileriyle birlikte merkeze bağlı Uzuntepe köyü yakınlarında kursiyerlerin yelken kanatla uçuşlarını izledi. Kolat, kursun düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, Sıvas'ta yelken kanat ve yamaç paraşütünün gelişmesi temennisinde bulundu. Yelken kanat öğretmeni Murat Bayçora da 15 kursiyerin katıldığı kursun 28 Eylülde başladığını belirtti. Kursu tamamlayanlara sertifikalarının dağıtılacağını ifade eden Bayçora, kursiyerlere uçuş öncesinde pratik eğitimler verdiklerini belirtti. Bölgenin yelken kanat ve yamaç paraşütü için ideal olduğunu, eğitim için uygun tepeler bulunduğunu anlatan Bayçora, kentte yamaç paraşütünün ilerlediğini, yelken kanat alanında da aynı gelişmeler yaşandığını kaydetti. Ereğli'deki banka soygunu girişimi Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde, soymak için girdiği bankada güvenlik görevlisinin tabancayla dizinden vurduğu İsa Bostancı (43), tedavi gördüğü hastaneden taburcu edildi. Zanlı, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Asayiş Büro Amirliği ekiplerince hastaneden alınan Bostancı, İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. Ayağındaki yara nedeniyle yürümekte zorlanan zanlı, Cumhuriyet Savcılığında ifadesinin alınmasının ardından sevk edildiği mahkemece tutuklandı. 13 Ekim'de, Erdemir Caddesi'nde bir bankanın şubesine girerek yanında getirdiği bidondaki mazotu etrafa döküp elindeki bıçakla görevlilerden paraları isteyen Bostancı, güvenlik görevlisi Erdal Güç'ün silahla dizinden vurması sonucu yaralanarak Ereğli Devlet Hastanesine kaldırılmıştı. Zanlının, olayı gerçekleştirmeden önce Bağlık Mahallesi'nde park halindeki 67 LR 561 plakalı kamyonun lastiğine mazot dökerek ateşe verip bölgeden uzaklaştığı, tutuşan lastiğin de yurttaşlarca söndürüldüğü öne sürüldü. Ankara'da kimliği belirsiz erkek cesedi Ankara Yeşilkent mahallesinde erkek cesedi bulundu.Çankaya ilçesine bağlı Yeşilkent mahallesinde hayvan otlatan çobanlar, 60-65 yaşlarında bir erkek cesedi buldu. Olay yerine gelen emniyet ekipleri, üzerinden kimlik çıkmayan cesedin köpekler tarafından parçalandığını tespit etti. Silopi'de terörist teslim oldu Şırnak'ın Silopi ilçesinde terörist güvenlik güçlerine teslim oldu. Edinilen bilgiye göre, terör örgütü PKK'nın dağ kadrosundan kaçan terörist, Silopi'de güvenlik güçlerine teslim oldu. Verimli Jandarma Karakolunda ifadeleri alınan terörist, Silopi Adliyesine sevk edildi. Öte yandan, teröristin, ailelerinin ikna etmeleri sonucu güvenlik güçlerine teslim oldukları öğrenildi. Balkonunda sigara içince... Trabzon İl Sağlık Müdürü Halit Çınarka, evinin balkonunda sigara içtiği gerekçesiyle, komşularının şikayeti üzerine Ümran Özen hakkında, 4207 Sayılı Kanun çerçevesinde değerlendirmede bulunularak durum tespit tutanağı tutulduğunu, ancak cezai işlem gerektiren bir durum olmadığını söyledi. Çınarka, yaptığı yazılı açıklamada, bugün çeşitli basın yayın organlarında, ''Evde sigaraya sağlık müdürlüğünden uyarı'' başlığı altında haberler çıktığını anımsatarak, söz konusu olayda geçen binada oturan sakinlerden 3'ünün, Ümran Özen hakkında, 14 Ağustos 2009 tarihinde şikayette bulunduklarını belirtti. Deniz Feneri oteli 'Yılın Butik Oteli' seçildi İngiltere'nin Sunday Times Gazetesi, Antalya'nın Kaş ilçesindeki Deniz Feneri Otelini ''yılın butik oteli'' seçti. Kaş'ın Çukurbağ Yarımadası'nda yıldır faaliyet gösteren Deniz Feneri Oteli'nin İngiltere'nin saygın gazetelerinden Sunday Times Gazetesi tarafından belirlenen en iyi 100 otel arasından birinci seçilmesi dolayısıyla Kaş Turizm ve Tanıtma Derneğince tören düzenlendi. Dernek tarafından plaketle ödüllendirilen Deniz Feneri Otelinin sahibi Turan Doyuran'a ödülünü Kaş Kaymakamı Süleyman Yılmaz verdi. Her yönden denizi gören 27 odası bulunan otelde tam pansiyon haftalık konaklama bedelinin 450-700 Sterlin arasında değiştiği bildirildi. Antalya'da 'Çocuk istismarı' davası Antalya'da ''başörtüsünün kamusal alanda yasaklanmasını'' protesto etmek amacıyla küçük yaştaki çocuklarıyla gösteri yapan 17 kişi hakkında ''Terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanmak'' iddiasıyla bir yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Antalya 6. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davada, savcılık, gösteriye küçük yaştaki çocuklarıyla katılan 17 kişi hakkında TCK'nın ''Aile düzenine karşı işlenen suçlar'' başlığı altındaki 232-2 maddesi uyarınca bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmalarını istedi. Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan iddianamede, şüphelilerin olay tarihinde velayet haklarını kötüye kullanarak, çocukları istismar ederek, yaş ve konumlarına uygun olmayan bir toplantıda pankart taşıtmak suretiyle, velayet haklarını kötüye kullandıklarına yönelik deliller tespit edildiğini belirterek, şüphelilerin cezalandırılmalarını talep etti. TCK 232-2 maddesi ''İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir'' hükmünü içeriyor. Adana'da anne ve çocuğu ölü bulundu Adana'da, anne ve çocuğu, evlerinde ölü bulundu.Merkez Seyhan ilçesi Sarıhamzalı Mahallesi, 47028 Sokak'taki bir evde yaşayan anne Songül Toromantekin ile çocukları Sümenya ve Yasir Toromantekin ölü bulundu. Yetkililer, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü, babaya ulaşılmaya çalışıldığını bildirdiler. Eşref Kolçak öğrencilerle buluştu Türk Sinemasının duayenlerinden Eşref Kolçak, ''Türk sinemasının hak ettiği yere gelmesi için yeni nesil sinemacılara çok iş düşüyor'' dedi. Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu'nda öğrencilerle söyleşi yapan Kolçak, Türk Sinemasının Atatürk vefat ettikten sonra gereken değeri görmediğini öne sürdü. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği söyleşide Kolçak, Türk Sinemasının geçmişini yeni kuşaklaraaktarmak için sinemaya yıllarını vermiş kişiler tarafından bu tür söyleşilerin sık sık yapılması gerektiğini vurguladı. Yıllardır film çekmemelerine rağmen genç nesil tarafından tanınmalarının çok sevindirici olduğunu belirten Kolçak, söyleşiye katılan öğrencilerin sorularını yanıtladı. 599184 MHP: Süreç Üniter Yapıya Tehdit MHP: Süreç Üniter Yapıya Tehdit MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli iktidarın "Demokratik Açılım"ını eleştirerek, "Süreç üniter yapıyı tehdit ediyor" dedi. Yayına Giriş: 16.10.2009 20:16:13 Güncelleme: 16.10.2009 20:16:13 Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin gündeminde demokratik açılım süreci vardı. Bahçeli, sürecin, Türkiye'nin milli devlet ve üniter yapısını tehdit ettiğini söyledi. Devlet Bahçeli, partisince Kayseri'de düzenlenen etkinlikte partililere hitap etti. Demokratik açılıma değinen Bahçeli, sürecin, üniter yapıyı tehdit ettiğini belirtti. Bahçeli, "Hükümetin tetiklediği süreç, küresel güç tarafından bölgemizin yeniden tanzimine yönelik küresel projedir. Başbakanın eşbaşkanlığını yaptığı ve özellikle İslam dünyasının yıkımı ile sonuçlanacak olan büyük Orta Doğu projesinin bir ayağıdır" dedi. 598828 Günay'a göre bu ülke nasıl yükseğe çıkar? Günay, 15 Kasımda belediye bakanlığı seçimi yenilenecek Burdur'un Gölhisar ilçesi Yusufça beldesinde vatandaşlara seslendi. Belde meydanında kendisini karşılamak için gelerek kuyruk oluşturan herkesle tek tek selamlaşan Günay, ardından kürsüden vatandaşlara hitap etti. Bakanlık yetkilileriyle Kibyra Antik Kenti'ni gezdiklerini ve çok beğendiklerini anlatan Günay, orada çalışanları ve destek verenleri kutladığını bildirdi. Bu vatanı sevdiklerini gerçekten belli ederek büyük gayretle çalıştıklarını aktaran Bakan Günay, Kibyra'yı en kısa sürede ayağa kaldırmak ve bölgenin turizmine, tanıtmasına katkı yapmak için elinden geleni yapacağını bildirdi. ''Milletimizin kararlılığıyla, demokrasi sayesinde ağzımızın tadı ile son yıllarda Türkiye'de çok güzel şeyler yapıyoruz'' diyen Günay, daha çok yollar, daha çok okullar, hastaneler, alt yapı, iş imkanları kurmaya çalıştıklarını vurguladı. Türkiye'nin tüm sorunlarının birkaç yılda bitemeyeceğine işaret eden Ertuğrul Günay, şunları kaydetti: ''Bundan 10 yıl önceyi hatırlayın. Dünyada sıkıntı yokken Türkiye neredeyse ekonomik batışın eşiğine gelmişti. Şimdi 2002'den bu yana yeni baştan ayaklarımızın üzerinde dikiliyoruz. Türkiye kendi içinde kol kola vererek, kendi içinde didişmeyi, çatışmayı bir tarafa bırakarak imkanlarını, gelişmeye ve kalkınmaya seferber ediyor. 2003 yılında Türkiye'ye 13 milyon yabancı ziyaretçi gelirken, geçen yılı 26 milyon 300 binle kapattık. Bu kadar kişi ülkemize gelip, döviz bıraktı. İnşallah biz bu imkanları, turizmin getirdiği kazancı, gençlerimize açtığı iş kapılarını Anadolu'nun deniz kıyılarından Anadolu'nun içlerine taşımaya çalışıyoruz.'' Yaklaşık bir ay önce yine Burdur'un Ağlasun ilçesindeki Sagalassos Antik Kenti'ni gezdiğini anlatan Günay, Burdur topraklarının Antalya, Muğla kadar turizm potansiyeline sahip olduğuna inandığını söyledi. Bu toprakların da alt yapısını tamamlayarak en kısa zamanda dünya tarafından tanınmasına çalışacaklarını vurgulayan Bakan Günay, şöyle devam etti: ''Ve inşallah en kısa zamanda bu çocuklarımızı iş güç sahibi yapmaya çalışacağız. Önümüzdeki hedef, kadınlarımızın daha bereketli bir sofrada oturmasını sağlamaya çalışmaktır. Önümüzdeki hedef, köylümüzün, işçimizin, esnafımızın daha fazla emeğinin karşılığını almasını sağlamaya çalışmaktır. Bu mübarek cuma günü söylüyorum size; kalbimizdeki halis niyet, çocuklarımızın bizim yaşadığımızdan daha iyi bir dünyada, daha iyi bir Türkiye'de, barış, esenlik, kardeşlik, bereket, bolluk içinde yaşamasını sağlamaktır. Başka bir gayemiz yok. Onun için Türkiye'de çatışmaları geride bırakarak, 'gelin canlar bir olalım' demeye çalışıyoruz. Yurttaşlarımızı köylü, şehirli, Alevi, Sünni, kentli, kasabalı diye, etnik kökenden bu yerel düzenden diye ayırmadan hepimizin cebindeki ay yıldızlı Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanını bölgede ve dünyada kıymetli kılmaya çalışıyoruz.'' -''VATANSEVERLİK KONUŞMAKLA, NUTUK ATMAKLA OLMAZ''- Vatanseverliğin konuşmakla, nutuk atmakla olmayacağını vurgulayan Günay, ''Vatanseverlik, başkasına ağır söz söylemekle, halkın seçtiği liderlere, halkın seçtiği devlet adamlarına ağır laf sokuşturmaya çalışmakla olmaz. Vatanseverlik, bu vatanın kıymetlerini bilmek, bu vatanın evlatlarını eşit kabul etmek ve onlara ayrımsız hizmet etmekle olur. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. İftiharla söylüyorum: Bu yıl dünyada kriz var, bizi de etkiliyor elbette ama biz ayakta durmaya çalışıyoruz'' dedi. Dünyanın en büyük toplantılarının Türkiye'de, İstanbul'da, Antalya'da yapıldığına, dünyanın en büyük kanaat önderlerinin Türkiye'ye geldiğine işaret eden Günay, bu yıl dünyada turizmin Akdeniz çanağında, İspanya'da, Yunanistan'da ve daha birçok ülkede geriye gittiğini söyledi. Ancak Türkiye'nin hala geçen yılın üzerinde bir başarıyı sürdürdüğünü bildiren Bakan Günay, sözlerini şöyle tamamladı: ''Biz eğer ülkemizde barışı, kardeşliği, çatışmayı değil, dayanışmayı sürekli kılabilirsek, bu anlayışı yerleştirebilirsek kaynaklarımızı geçmişte olduğu gibi terörle mücadele yerine, birbirimizle didişme yerine, birbirimizle çatışma yerine yola, okula, altyapıya sağlığa ayırabilirsek, Türkiye şu geride bıraktığımız 5-6 yıldan daha büyük bir hızla önümüzdeki 5-10 yılda ilerlemeye devam ederse çok iyi günler bizim olacak. Şu anda dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. İnşallah ilk 10'a gireceğiz. Hedefimiz bu. Şu an dünyada turizmde 7. ülkeyiz. 100'den fazla ülke yarışıyor ve Türkiye 7. sırada. Onu da 5'e çıkarmaya çalışıyoruz. Bunları bir tek şeyle yapabiliriz; bunları, aramızda birliği, bütünlüğü koruyarak yapabiliriz. Herkesin siyasi fikri ayrı olabilir. Herkesin farklı -yüreğinin bir köşesinde onu Allah bilir- inancı olabilir ama bütün bunlar, siyasi ayrımlar ya da başka ayrımlar aynı toprağın üzerinde yaşadığımız gerçeğini bize unutturmamalıdır. Aynı geminin üzerindeyiz hepimiz. Aynı toprağın üzerindeyiz. Ayağımızı, beraberce kol kola el ele tutup da ne kadar zemine sağlam basarsak, bu vatan kadar yükseğe çıkar. Bizim de milletin ve vatanın yukarı çıkmasından başka bir derdimiz ve gayretimiz yoktur.'' Günay, konuşmasının sonunda 15 Kasımda yapılacak seçimin başarılı geçmesini diledi. -SEÇİMLER 15 KASIMDA- Daha önce belde olan Yusufça, 2008'de Gölhisar ilçesine bağlanarak mahalle olmuştu. Yerel seçimler öncesi nüfusu 2000'in altında olan belediyelerin, köy ya da mahalleye dönüştürülmesi üzerine Yusufça Belediye Meclisi de 18 Nisan 2008'de Gölhisar'a bağlanma kararı almış, ancak belde halkı, kararın iptali için Isparta Bölge İdare Mahkemesine dava açmıştı. Mahkeme, talebi yerinde bularak Yusufça'nın mahalle olmasına izin vermemiş, bunun üzerine belde halkı avukatları aracılığıyla Yusufça'da tekrar Seçim yapılması için Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurmuştu. YSK da, 15 Kasımda seçim yapılmasını kararlaştırmıştı. 598971 Çalmayıp isteseydiler bedava verecekti VİDEO Alınan bilgiye göre, Osmangazi ilçesi Etibank Caddesi üzerinde Öner İ'ye ait markete giren ve kimliği henüz belirlenemeyen iki kişi tarafından kutu çocuk maması çalındı. Kutusu 40 lira olan çocuk mamalarının çalınma anı, marketin güvenlik kamerası kayıtlarına yansıdı. Öğle saatlerinde markete gelen iyi giyimli orta yaşlı iki kişi, etrafı gezdikten sonra mavi bir poşete kutu mama koyarak marketten ayrılıyor. Yanındaki şahıs ise telefonla konuşarak kasanın yanından çıkıyor. Market sahibi Öner İ. ise, şahısların ihtiyaç sahibi olabileceğini ancak kendisinden istenmesi durumunda mamaları bedava verebileceğini dile getirdi. Şahısların yakalanması için soruşturma başlatıldı. 597978 'Orta Doğu barışında kararlıyız' 'Orta Doğu barışında kararlıyız' ABD Başkanı Barack Obama'nın ulusal güvenlik danışmanı Jim Jones, "Orta Doğu barışı konusunda kararlıyız" dedi. WASHİNGTON (A.A) ABD Başkanı Barack Obama'nın ulusal güvenlik danışmanı Jim Jones, "Orta Doğu'da barışı sağlama konusunda kararlı ve azimli olduklarını" söyledi. Filistin kökenli Amerikalıların kurduğu "American Task Force on Palestine" grubuna hitaben konuşan Jones, "Orta Doğu barışı konusunda açık, net, kesin ve kararlıyız" ifadesini kullandı. "Sadece müzakere masasına oturtmayı hedefleyen görüşmelerin artık ötesine geçmeliyiz" diyen danışman, "Obama, bu hedefe ulaşma konusunda sarsılmaz bir irade gösteriyor. Bu hedefi ısrarla takip edeceğiz. İsrail-Filistin kavgasında asıl önemli olan, insanların şeref ve can güvenliği" dedi. Özel temsilci George Mitchell'in taraflar arasında yeniden diyalog başlatabilmek için yürüttüğü çabaları öven General Jones, "İki devletin varlığını teminat altına alacak kesin anlaşma elde edebilmek için ön şartsız müzakerelere başlama vakti gelmiştir" dedi. Filistin-İsrail müzakereleri, aralık 2008'den beri askıda bulunuyor.  598319 Milli maçta soyuldular Milli maçta soyuldular Bursa'da Türkiye ile Ermenistan arasında oynanan milli maçta iki seyircinin cüzdanı yankesiciler tarafından çalındı. Alınan bilgiye göre, Türkiye-Ermenistan karşılaşmasını izlemek üzere Bursa Atatürk Stadyumu'na gelen Osman Mecir (41) ve Hasan Atan'ın (37) cüzdanları çalındı. Hasan Atan'a ait cüzdanda iş yerine ait personel kartı, kredi kartları, ehliyet olduğu, Osman Mecir'e ait cüzdanın içinde ise 10 TL para ve kimlik bulunduğu öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. 598518 İspanyol Planeta Ödülü Angeles Caso'nun 'da en büyük edebiyat ödülü Premio Planeta'yı (Gezegen Ödülü) yoksul ülkelerden göç eden kadınların büyük sıkıntılarının anlatıldığı romanıyla İspanyol yazar ve gazeteci Angeles Caso aldı. Daha iyi hayat umuduyla yoksul ülkelerden göç eden kadınların sıkıntılarının anlatıldığı "Contra el Viento" (Rüzgara Karşı) romanıyla Gezegen Ödülü'nü dün gece Barcelona kentinde düzenlenen törenle alan Caso, 601 bin euroluk para ödülünün de sahibi oldu. "Rüzgara Karşı" romanında, Atlas Okyanusu'ndaki Afrika ülkesi Yeşil Burun Adaları'ndan ilk önce Portekiz'e göç eden, ardından 'ya göç eden bir kadının çektiği acılar anlatılıyor. Romanının ana karakterinde, kızına dadılık yapan, yanında çalışan kadından esinlendiğini anlatan yazar Caso, ödülü alış konuşmasında bu tür kadınları "21'inci yüzyılın kadın kahramanları" olarak niteledi. 599010 Öğretim Üyesi Aydın AÜ Rektörlük seçimlerinde aday Öğretim Üyesi Aydın AÜ Rektörlük seçimlerinde aday Anadolu Üniversitesi (AÜ) İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Davut Aydın, Rektörlük seçimlerinde aday olduğunu açıkladı.Prof. Dr. Aydın, yaptığı açıklamada, AÜ'nün 26 Ekimde Rektörlük seçimi heyecanı yaşayacağını belirterek, öğrencilik dahil 41 yılını AÜ'de geçirdiğini kaydetti. KAYA YEŞİL KAYA ESKİŞEHİR Ömrünün yarısından çoğunu AÜ'ye hizmet ederek geçirdiğini ifade eden Prof. Dr. Aydın, 'AÜ'ye vakıf sistemini taşıdım. Üniversitenin bugün elde ettiği maddi ve akademik kazanımların temelinde hep bu sistem vardır. Hastane, matbaa, İÇEM, üretim atölyeleri, açık öğretim yayınları, öğretim üyelerinin araştırma faaliyetleri ve yurtiçi, yurtdışı gezilerinin desteklenmesine kadar her türlü faaliyet, bütçe imkanlarının yetersiz olduğu dönemlerde yine bu sistem eliyle finanse edilmiştir."dedi. "Aydın ,"AÜ, bugün ulaştığı fiziksel altyapı ve insan gücü potansiyeliyle uyuyan bir devdir. Varolan kaynakların daha akılcı kullanılması gerekmektedir. AÜ'yü daha etkin hale getirmek için açık, adil, şeffaf, hesap sorulabilir ve hesap verebilir bir yönetim anlayışı benimsenmelidir. En önemlisi de kentle bütünleşmiş bir yönetim anlayışı hayata geçirilmelidir. Bunları hayata geçirmek için rektörlüğe adayım.' diye konuştu. AÜ'de 26 Ekimde yapılacak rektörlük seçimlerinde daha önce de Rektör Prof. Dr. Fevzi Sürmeli, Prof. Dr. Ahmet Tuncan ve Prof. Dr. Hasan Mandal adaylığını açıklamıştı. Yardımcı Doçent, Doçent ve Profesörlerden oluşan yaklaşık 850 öğretim üyesi rektör adaylarını belirlemek için oy kullanacak. Öğretim üyelerinin oylarıyla belirlenen ve en yüksek oyu alan aday YÖK'e bildirilecek. YÖK'ün belirlediği aday da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de yıl sonuna kadar AÜ'nün yeni rektörünü atayacak. 598488 Fransa'da camiye ırkçı saldırı 'nın Hautes-Pyrenees bölgesinde bulunan Tarbes kasabasındaki bir caminin duvarlarına ve kapısına ırkçı sloganlar yazıldı. Yerel La Depeche gazetesi, "sıçanlara ölüm", "kirli ırk defol" şeklinde ırkçı sloganlarla birlikte, cami duvarına siyah boyayla Musevilerin sembolü olan Davud yıldızının da çizildiğini yazdı. Faslı Müslümanların gittiği caminin yöneticisi Ali El Yahya, saldırıyla ilgili olarak polise şikayet başvurusunda bulunduklarını söyledi. El Yahya, bu ırkçı saldırının, kasabadaki Müslümanlar ve Musevileri birbirlerine düşürmek için yapılmış olabileceği uyarısında bulundu. Polisin, 1993 yılından bu yana hizmet veren camiye yönelik saldırıyla ilgili soruşturmayı sürdürdüğü bildirildi. 598591 Cumhurbaşkanı Gül'den 'Ayrılık' açıklaması Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Balkanlar ve Makedonya'nın güvenlik ve istikrarının, büyük bir şemsiye altında olmaktan geçtiğini belirterek, Türkiye'nin, Makedonya ve bütün Balkan ülkelerinin NATO ve Avrupa Atlantik yapıları içinde olmasını arzu ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül ve Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov, Çankaya Köşkü'nde baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Gül, İvanov'u ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdiği konuşmasında, görüşmelerde ikili ilişkileri tüm yönleriyle gözden geçirdiklerini, başta Balkanlar olmak üzere iki ülkeyi ilgilendiren güncel bölgesel ve uluslararası konuların ele alındığını belirtti. İki ülke arasında son yıllarda gelişen iş birliğinden duydukları memnuniyeti karşılıklı olarak ifade ettiklerini anlatan Gül, iki ülke arasında geçen yıl imzalanan Strateji Belgesi hükümleri doğrultusunda ilişki ve iş birliğinin her alanda daha ileriye götürülmesi yönündeki iradelerin de karşılıklı teyit edildiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, görüşmelerin verimli ve faydalı geçtiğini, ilişkilerin daha ileriye taşınmasına, uluslararası konulardaki diyaloğun geliştirilmesine hizmet edeceğine inandığını dile getirdi. Gül, ''Türkiye, Balkanlar'daki stratejik konumuyla, çok etnili ve kültürlü toplumsal dokusuyla dost Makedonya'nın bağımsızlığını ve istikrarını her zaman kuvvetli bir şekilde desteklemiştir'' dedi. Türkiye'nin, Makedonya'nın Avrupa Atlantik kurumlarına bir an önce üye olmasını da arzuladığını vurgulayan Gül, bugüne kadar verilen desteğin bundan sonra da süreceğini İvanov'a ifade ettiğini söyledi. Gül, AB Komisyonu'nun Makedonya'ya müzakere tarihi verilmesine ilişkin tavsiye kararından büyük memnuniyet duyduklarını da belirtti. ''MAKEDONYA'YA YATIRIMI TEŞVİK EDİYORUZ'' Görüşmelerde ekonomik ve ticari ilişkilerde son yıllarda yaşanan hızlı gelişmeler doğrultusunda iş birliğinin daha da geliştirilmesi kararlılığını vurguladıklarını ifade eden Gül, Türk iş adamlarını Makedonya'ya yatırım konusunda teşvik edici olduklarını kaydetti. Gül, Türk firmalarının Makedonya'ya artan ilgisinin Türkiye kadar Makedonya'nın da menfaatine olduğunu ifade ederek, Balkanlar'a yatırım yapılmasının, bölgenin istikrar ve refahı açısından önem taşıdığını belirtti. Görüşmelerde kültür alanındaki iş birliği kapsamında İstanbul ve Üsküp'te karşılıklı kültür merkezleri açılması konusuna da değindiklerini anlatan Gül, Makedonya'daki Osmanlı eserlerinin onarım ve restorasyonunun özgünlüğüne uygun yapılmasına verdikleri önemi aktardığını söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, Türk kökenli Makedonya vatandaşlarının iki ülke arasındaki dostluğun en sağlam unsurunu oluşturduğunu İvanov'a ilettiğini belirten Gül, ''Makedonya Türkleri'nin, Makedonya'nın siyasal yaşamına, ekonomik kalkınmasına ve sivil toplum kültürünün gelişmesine olabilecek katkılarının önemine değindim. Bu vesileyle eğitim alanındaki iş birliğinin geliştirilmesine yönelik görüş alışverişinde bulunduk'' diye konuştu. İvanov'a, savunma ve güvenlik alanındaki iş birliğinin kazandığı ivmeden duyduğu memnuniyeti ilettiğini de söyleyen Gül, bu doğrultudaki çalışmaların devam etmesi gerektiğini kaydetti. İVANOV'UN JESTİ Cumhurbaşkanı Gül, İvanov'un Türkiye'ye güzel bir jestle geldiğini de bildirdi. Makedon makamlarının Atatürk'ün babası Ali Rıza Bey'in Üsküp yakınlarındaki Kocacık köyünde bulunan evinin bir ''anı evi'' olarak yeniden yapılması kararı aldığını anlatan Gül, İvanov'un bu evin temel taşlarından birisini Anıtkabir Komutanlığı'na verdiğini belirtti. Bu jestin kendilerini çok memnun ettiğini dile getiren Gül, İvanov'a ve Kocacık Belediyesine, gösterdikleri hassasiyet ve titizlikten dolayı teşekkür etti. İSRAİL İLE İLİŞKİLER Açıklamalarının ardından, gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Gül, İsrail ile ilişkilerde son dönemde ''Anadolu Kartalı'' tatbikatı ve ''Ayrılık'' adlı televizyon dizisinin neden olduğu durumu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, ''Eminim ki bu konuları hükümet en dikkatli bir şekilde götürüyor, götürecektir'' dedi. Türkiye'nin, Orta Doğu'da İsrail ve diğer ülkelerle iyi ilişki içinde olduğunun altını çizen Gül, ''Zaman zaman bu tip şeyler olabilir ama bunlar ilişkilerin özüne zarar vermez'' dedi. ''MAKEDONYA NATO KRİTERLERİNİ YERİNE GETİRDİ AMA...'' Cumhurbaşkanı Gül, bir Makedon gazetecinin, ülkenin adından kaynaklanan sorunları ima ederek, Türkiye'nin, Makedonya'nın NATO üyeliğine daha güçlü destek verip veremeyeceğine ilişkin sorusunu yanıtlarken, Türkiye'nin Makedonya'yı kendi ismiyle tanıyan ilk ülke olduğunu anımsattı. Türkiye'nin bundan sonra da bu iradesini devam ettireceğini vurgulayan Gül, ''Türkiye, Makedonya ve bütün Balkan ülkelerinin NATO ve Avrupa Atlantik yapıları içinde olmasını arzu etmektedir'' diye konuştu. ''Balkanlar ve Avrupa'nın güvenlik ve istikrarı, büyük bir şemsiye altında olmaktan geçmektedir'' diyen Gül, şöyle konuştu: ''Zaman zaman Avrupa içinde bazı sorunlar söz konusu olsa da nihai amaç budur ve bu böyle olacaktır ve kaçınılmaz bir şeydir. Nasıl tarihte tüm Balkanlar'ın huzur içinde yaşadığı dönemleri hatırladığımızda, Osmanlı döneminde 300 yıl daha önce Bizans döneminde aynı şekilde, şimdi de başka bir şekilde büyük bir şemsiyeye ihtiyaç vardır; da Avrupa Birliği'dir. NATO da güvenlik kurumudur. Bu kurum içine giren ülkeler, istikrar ve güvenlik sağlamaktadır. NATO Zirvesi'nde Türkiye, güçlü bir şekilde Makedonya'nın kendi ismiyle NATO üyesi olmasını desteklemiştir. Önemli olan NATO'nun ilkelerini yerine getirmektir. Makedonya bu kriterleri yerine getirmiştir ama maalesef bilinen sebepten dolayı üyelik gerçekleşmemiştir. Türkiye, güçlü bir şekilde Makedonya'nın hakkını savunmuştur, bundan sonra da savunmaya devam edecektir.'' AB İlerleme Raporu'na ilişkin değerlendirmeleri de sorulan Gül, AB ile ilişkilerin partiler üstü devlet politikası olduğunu söyledi. Bu konuda gerek hükümetlerin gerek parlamentonun elinden geleni yaptığını ifade eden Gül, ''Bizim görevimiz, AB müktesebatını ülkemizde geçerli kılmaktır. Bu yönde de güçlü çalışmalar vardır'' dedi. Raporların bir nevi fotoğraf çekme olduğunu dile getiren Gül, bununla ilgili Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamanın Türkiye'nin görüşü olduğunu belirtti. ''KAFKASYA'DA YENİ DÖNEM BAŞLADI'' Gül, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinde bundan sonra da ziyaretler beklenip beklenemeyeceğine ilişkin soru üzerine, Türkiye'nin bütün komşularına ve Kafkaslar'a önem verdiğini söyledi. Makedonya Cumhurbaşkanı İvanov'un, Türkiye'nin komşularıyla ilgili politikalarını takdirle karşıladığını ilettiğini dile getiren Gül, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine ilişkin sürecin devam etmesini ümit ettiğini belirtti. Türkiye'nin sadece Ermenistan ile değil tüm Kafkaslar'da istikrara önem verdiğinin altını çizen Gül, Azerbaycan-Ermenistan, Rusya-Gürcistan ilişkilerinin de önem taşıdığını ifade etti. Gül, Kafkasya'da yeni bir dönem başladığını, yıllardır ihmal edilen problemlerin en üst seviyede ele alındığına dikkati çeken Gül, ''Ümit ederim ki bölgedeki bütün konularda olumlu gelişmelere şahit oluruz'' dedi. Gül, Makedonyalı bir gazetecinin, iki ülke arasındaki kültürel ilişkilere dair Türkçe yönelttiği bir soru üzerine, Üsküp'teki Kurşunlu Han'da bu yönde çalışmalar yapıldığını ve İvanov'un kasımda tamamlanabileceğini aktardığını söyledi. İstanbul'daki kültür merkezi için Taksim'de yer tahsis edildiğini belirten Gül, restorasyon çalışmaları yapıldığını kaydetti. BURAYA GETİRDİĞİMİZ TAŞ, ATATÜRK'ÜN İLK AŞKI ELENİ İLE TANIŞTIĞI YERİ HATIRLATACAK'' Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov, Türkiye'nin Makedonya'yı kurulduğu günlerden bu yana desteklediğini ifade ederek, ''Makedonya'yı anayasal adıyla tanıdınız. Bu kadar desteği, ancak gerçek bir dosttan alabiliriz'' dedi. İvanov, Cumhurbaşkanı Gül ile Çankaya Köşkü'nde düzenlediği ortak basın toplantısında, sıcak karşılama ve misafirperverliğinden dolayı Gül'e teşekkür etti. Türkiye'nin kendisi ve Makedon halkı için büyük önem taşıdığını dile getiren İvanov, ilişkileri başarıyla devam ettirmek için Türkiye'nin desteğine gerek olduğunu söyledi. İvanov, iki ülke arasındaki ilişkilerin güven içinde yürüdüğünün altını çizerek, geçen yıl imzalanan Stratejik Belge'nin ilişkilere güç kattığını ve dostluğu daha da ileriye götüreceğini belirtti. Türkiye'nin, kurulduğu ilk günlerden itibaren Makedonya Cumhuriyeti'ni desteklediğini hatırlatan İvanov, ''Makedonya'yı anayasal adıyla tanıdınız. Bu, bizler için çok önemli. Bu kadar desteği, ancak gerçek bir dosttan alabiliriz'' dedi. Türkiye'nin AB üyelik sürecini takdirle izlediklerini anlatan İvanov, Makedonya'nın da katılım sürecinin olumlu yönde seyrettiğini kaydetti. İvanov, AB sürecinin Makedonya'nın kurumsal ve siyasal kapasitesine katkı sağlayacağını ifade etti. Ülkedeki Türk iş adamlarının yatırımlarını memnuniyetle karşıladıklarını belirten İvanov, yatırımların artarak devam etmesini umduğunu söyledi. İvanov, iki ülke arasındaki kültürel ilişkilere dair bir soruyu yanıtlarken, Üsküp'teki Kurşunlu Han'da Türk Kültür Merkezi açılacağını haber verdi. Han'da şu anda başka birimler bulunduğunu anlatan İvanov, ilk olarak hanın tahliyesinin sağlanacağını, Kasım ayı başından itibaren de binanın dekorasyonuna başlanacağını açıkladı. Üsküp yakınlarındaki Kocacık Köyü'nde bulunan Atatürk'ün babası Ali Rıza Bey'in evi hakkında da bilgi veren İvanov, bu evin dekorasyonunun otantik haliyle mi, yoksa turistik ihtiyaçlara göre mi yapılacağı konusu üzerinde çalışıldığını anlattı. Atatürk'ün Selanik'te doğduğunu, ancak Üsküp'te de evlerinin bulunduğunu ifade eden İvanov, ''Evin temelinden buraya getirdiğimiz taş Atatürk ile ilgili şeyleri hatırlatacak, ilk aşkı Eleni ile tanıştığı yeri hatırlatacak'' diye konuştu. 599005 Flaş: Emniyet İstihbarat'ta deprem Flaş: Emniyet İstihbarat'ta deprem Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek görevden alındı.  Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığına Konya Emniyet Müdürü Hüseyin Namal atandı. Alınan bilgiye göre, İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, görevden alınarak Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığına uzman olarak getirildi. 3.5 YILDIR BU GÖREVDEYDİ İçişleri Bakanı Beşir Atalay imzalı talimatıyla yaklaşık 3,5 yıldır bu görevi yürüten Akyürek, İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden alınarak, Emniyet Genel Müdürlüğü Strateji Başkanlığı na Merkez Emniyet Müdürü olarak atandı. Daha önce de Trabzon Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Akyürek, Mayıs 2006 tarihinde çıkarılan kararname ile bu göreve getirilmişti. Akyürek'ten boşalan göreve, Konya Emniyet Müdürü Hüseyin Namal atandı. RAMAZAN AKYÜREK KİMDİR? Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Trabzon Emniyet Müdürü olduğu dönemde, TAYAD'lılara linç girişimi, Trabzonsporlu futbolcuların ev ve araçlarının kurşunlanması, Rahip Andrea Santoro cinayeti gerçekleşti. Akyürek'in İstihbarat Daire Başkanlığı döneminde ise Hrant Dink suikasti gerçekleşti. Dink suikastının planlayıcısı olduğu iddia edilen Erhan Tuncel'in, Akyürek'in Trabzon Emniyet Müdürü olduğu dönemde polis muhbiri olduğu belirlendi. Akyürek hakkında açılan soruşturmada aklandı. 597690 ÇİRKİNLİK ABİDESİ ÇİRKİNLİK ABİDESİ KUZEY ’nin başkenti Pyongyang’da inşasına 1987’de başlanan, ancak yıl sonra Kuzey Kore ekonomisinin çökmesinin ardından inşası durdurulan Ryugyong Hotel’de geçen yazdan bu yana hummalı bir çalışma sürüyor 105 katıyla 330 metre yüksekliğe ulaşan Ryugyong Hotel’in 2012’de tamamlanması bekleniyor. Pyongyang’ın her noktasından görülebilen bu piramit yapı, mimarlar tarafından çirkinlik abidesi diye tanımlanıyor, hatta bir dergi onu “insanlık tarihinin en kötü yapısı” diye tanımlamıştı. Otelin, mimarisiyle totaliter devletin hırslarını yansıttığı belirtiliyor. 598352 Baykal: Robot kameralar hazır Baykal: Robot kameralar hazır CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Merkezi'nde yapılacak görüşmenin kayda alınması için ''robot kameraların'' hazır olduğunu söyledi. Baykal, görüşmenin kayda alınması konusundaki ısrarını sürdürerek, ''Görüşmenin kayda alınmasını istiyoruz. Bu konuda çalışmalarımızı yaptık. Genel merkezde robot kameralar hazır.'' açıklamasında bulundu. 599067 Baykal'dan "Deniz Feneri" Açıklaması Baykal'dan "Deniz Feneri" Açıklaması Baykal, Almanya'daki Deniz Feneri davasının üzerinden yıl geçtiğini belirtti ve "Minareyi çalan kılıfını çoktan hazırladı." dedi. Yayına Giriş: 16.10.2009 17:50:52 Güncelleme: 16.10.2009 17:50:52 Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, Deniz Feneri derneği davasıyla ilgili yargının bazı işyerlerini arama kararını; "şimdi bu kararla birileri 'biz de gerekeni yapıyoruz' demeye çalışıyor" sözleriyle değerlendirdi. Deniz Baykal, Edirne'nin Keşan ilçesinde bazı açılış ve temel atma törenlerine katıldı. Baykal, Almanya'daki Deniz Feneri davasının üzerinden yıl geçtiğini belirtti. Deniz Baykal, "Sonunda da olsa, yargının burada bir suç işlendiğini kabul ederek, hiç olmazsa birilerinin işyerlerine belge aramak için gitme kararını almış olmasına memnun oluyoruz. Ama insaf ediniz. Siz orada işe yarayan, mahkûmiyeti ortaya koyacak olan bir belgenin hâlâ bulunuyor olmasına ihtimal veriyor musunuz? Minareyi çalan kılıfını çoktan hazırladı." dedi. 597950 'Sigara şirketi zararları gösteren belgeyi imha etti' Kanada'da bir şirketinin, sigaranın zararlarını gösteren belgeleri imha ettiği bildirildi. Kanada Tabipler Birliği dergisine açıklama yapan üç araştırmacı, İmperial Tobacco şirketinin, 1967 ile 1984 yılları arasında yapılan araştırmalarını 1992'de imha ettiğini gösteren belgeler bulduklarını belirtti. Şirket, iddiaya henüz cevap vermedi. Araştırmacılardan Prof. David Hammond, "Sigara sanayii, dumanının toksik olduğunu, kansere yol açtığını gösteren araştırmalar yapmıştı, ama halka bunun tam tersini söylüyorlardı" ifadesini kullandı. Profesör, üreticilerin "dumanaltı" olmanın toksik zararlarını ve yarattığı riskini uzun zamandır bildiğini belirtti. Araştırmacılar, ele geçirdikleri belge suretlerinin, şirketleri aleyhinde açılan davalarda gündeme gelebileceğine işaret ettiler ve davaların birçoğunun konusunun, "şirketlerin sigaranın zararlarını halk ve hükümetten gizlemesi" olduğuna dikkat çektiler. Araştırmacıların, belge fotokopilerini, Kanada şirketinin bağlı olduğu British American Tobacco firmasının, 'de bir davası nedeniyle açıklamak zorunda kaldığı yaklaşık milyon sayfa tutan belgelerin arasında bulduğu kaydedildi. 598115 İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı'nı bekliyor TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi Beylikdüzü’nde, 31 Ekim Kasım 2009 tarihleri arasında düzenlenecek olan 28. İstanbul Fuarı’nda geri sayım başladı. Yurtiçi ve yurt dışından 550 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen 28. İstanbul Fuarı’nda uluslararası etkinliklerin yanı sıra söyleşi, panel, şiir dinletisi, atölye ve çocuk aktiviteleriyle birlikte 297 etkinlik düzenlenecek. Uluslararası Salon Fuarda bu sene okurları karşılayacak önemli bir yenilik ilk kez açılan Uluslararası Salon’dur. 27 ülkeden yayıncılar, editörler ve yayıncılar birliği temsilcilerinin yer alacağı Uluslararası Salon, fuarın ilk dört günü 31 Ekim Kasım 2009 tarihlerinde, 11.00-18.00 saatleri arasında açık kalacaktır. Uluslararası Salona bu sene ilk kez Avrupa Kültür Merkezleri: Finlandiya, Hollanda, Romanya, İsveç, İsviçre ve ortak bir standla katılırken, salonun diğer katılımcıları Amerika Birleşik Devletleri, Venezüela Bolivar Cumhuriyeti, Romanya ve ’dan yayıncılar ve editörlerden oluşuyor. Bağımsız bir edebiyat topluluğu olan Literature Across Frontiers ise Bask, Çek Cumhuriyeti, Galler, Estonya, Macaristan, Katalonya, Litvanya, Letonya, İskoçya, İrlanda, Polonya, Portekiz ve Slovenya’yı temsilen fuara katılıyor. Uluslararası salon içinde bulunan Forum alanı dört gün boyunca çok sayıda yazarı ağırlayacak ve sektörel etkinliğe ev sahipliği yapacak. Salon içinde ayrıca çevirmenlerin bir arada olacağı çeşitli çeviri etkinliklerinin düzenleneceği bir buluşma noktası olarak Çeviri Merkezi de bulunacak. Kitapseverlerin katılımına açık olan Uluslararası Salon kapanış günü olan Kasım 2009 Salı akşamı saat 18.00’e kadar ziyaret edilebilir. Fuarın yabancı yazarları 28. İstanbul Fuarı yurt dışından çok sayıda yazar, şair, eleştirmen ve çevirmeni ağırlamaya hazırlanıyor. İstanbul Fuarı’nın yurt dışından söyleşi ve imza günlerine katılmak üzere 47 yazar konuğu olacak. Türkiye’de uzun zaman çok satanlar listesinde yer alan kitapların yazarı Adam Fawer bir söyleşi ve ardından imza saatiyle Türkiye’den okurlarıyla ilk kez 31 Ekim Cumartesi günü fuarda bir araya gelecek. Türkçe’de özellikle harem ve padişah eşleri üzerine yazdığı romanıyla tanınan Amerikalı yazar Anne Chamberlin Kasım 2009 Cumartesi günü okurlarıyla söyleşide bulunacak. Fuar’ın Amerikalı bir diğer konuğu ise yazar-senarist Richard Price. Senarist Richard Price da Kasım 2009 Cumartesi günü bir panelde konuşmacı olarak yer alacak. Mısır’da kadın hareketiyle ilgili önemli çalışmalar yapan ve muhalif kişiliğiyle tanınan Naw-al El Saadawi Kasım 2009 Pazar günü fuarda olacak. ’da yaşayan yazar Olivier Rolin gelmesi netleşen diğer isimler arasında. Yazar, açılış günü olan 31 Ekim 2009 cumartesi günü fuarda Türkiye’den okurlarıyla söyleşme fırsatı bulacak. Türkiye üzerine yaptığı araştırmalar ve haberleriyle tanınan gazeteci-yazar Marc Semo ise Fransız Kültür Merkezi’nin davetlisi olarak 31 Ekim 2009 Cumartesi günü kitap fuarında Ahmet İnsel ile birlikte panele katılacak. ’dan fuara katılan diğer konuklar arasında şair Michel Cassir ve Gérard Augustin de bulunuyor. Türkiye’den şairlerle bir araya gelecek olan Fransız şairler kendi şiirlerini okuyacakları bir dinletiye katılacaklar.   Fuar’ın gelmesi netleşen diğer bir konuğu ise Türkiye’de daha çok Latin Amerika üzerine incelemeleriyle tanınan yazar Richard Gott. Uzun yıllar bulunduğu Küba ve Latin Amerika’da araştırmalar yapan Richard Gott Kasım 2009 Pazar günü fuarda okurlarıyla buluşacak. Türkçe’de Avrupa tarihi üzerine yazdığı araştırmalarıyla tanınan Hollanda’lı yazar Geert Mark ise Kasım 2009 Pazar günü fuarda okurlarıyla bir araya gelecek. Kübalı yazar-şair- kadın aktivist Nancy Morejon, Küba’dan davetli olarak geleceği fuarda Afrika ve İspanyol kültürlerinin Küba kimliğine etkileri üzerine söyleşiye katılacak. Romanya Kültür Bakanlığı’nın davetlisi olarak İstanbul Fuarı’na katılan yazarlar Gabriella Chifu ve Dan Cristea Modern Romanya Edebiyatı üzerine düzenlenen panelde konuşmacı olarak yer alacak. Bu sene ana teması “Kültürlerarası Diyalogda Çeviri” olarak belirlenen kitap fuarına çok sayıda çevirmen de katılıyor. Bunlar arasında Avrupa Çevirmenler Birlikleri Federasyonu Başkanı Martin de Haan,  Maureen Freely, Hanneke van der Heijden, Ingrid Iren ve Rafael Carpintero bulunuyor. Ayrıca Tanpınar Festivali kapsamında Türkiye’de bulunan Carme Riera ve Bernardo Atxaga (), Valter Hugo Mae, Ingo Schulze (), Olga Tokarczuk, Frank Westerman, Norman Manea ve Dan Lungu (Romanya) fuarın diğer konukları arasında. Fuar’ın ’dan gelen konuğu ise Türkiye’de üzerine yazığı kitabıyla tanınan Fabio Grassi’dir. Fuara ’dan katılacak olan Dina Rubina ise açılış günü Çeviri Merkezi’nde düzenlenecek etkinlikte konuşmacı olarak yer alacak. Fuarın 31 Ekim 2009 Cumartesi günü yapılacak açılış törenine Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) Başkanı Herman P. Sprujit de katılıyor. Sprujit törenin ardından uluslar arası kitap fuarları ve yayıncılık sektörü üzerine bir panelde konuşmacı olarak yer alacaktır. Word Express Edebiyat Okuması Yolculuğu’nun son ayağı ise İstanbul’da yapılıyor. Genç 20 yazar ve şairden oluşan proje kapsamında Adisa Basic (Saraybosna), Netalie Braun (), Christos Chryssopoulos (), Aleksandra Dimitrova (Makedonya), Milan Dobricic (Sırbistan), Adela Greceanu (Romanya), Anahit Hayrapetyan (Ermenistan), Uri Hollander (), Ivan Hriston (Bulgaristan), Katerina Illiopoulov (), Igor Isakovkski (Makedonya), Cladiu Komartin (Romanya), Mirt Komel (Slovenya), Owen Mortell (Galler), Roman Mundair (İskoçya), Makro Pogacar (Hırvatistan), Mina Simic (Hırvatistan) ve Ognjen Spahic (Sırbistan) Kasım 2009 Salı günü fuarda okuma etkinliği yapacak. Onur yazarı Cevat Çapan Bu yıl İstanbul Fuarı’nın Onur Yazarı değerli şair, eleştirmeni ve çevirmen Cevat Çapan olurken ana teması “Kültürlerarası Diyalogda Çeviri” olarak belirlendi.. Öğrenci, öğretmen ve emeklilere girişin ücretsiz olduğu fuar giriş ücreti TL’dir. 28. İstanbul Fuarı, ARTİST 2009 19. İstanbul Sanat Fuarı ile eş zamanlı gerçekleştirilecektir. 597954 "Düş kırıklığına uğradım" İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, resmi bir ziyaret nedeniyle İsrail'e gelen İspanya Başbakanı Hose Luis Rodriguez Zapatero ile görüştü. Görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında Netanyahu, basın mensuplarının Türkiye ile yaşanan son gerilimle ilgili sorularını yanıtladı. Netanyahu, ''Bu, elbette Türk diplomasisinin aldığı yön konusunda soru işaretleri yaratıyor. Umuyoruz ki bu doğrultu, fanatikleri değil, barışı güçlendirme yönündedir'' diye konuştu. Netanyahu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Umut ediyorum ki bugün gördüğümüz, Türkiye'nin 1-2 yıl öncesine dek izlediği rotadan ciddi bir sapmanın işareti değildir. Yeniden bölgemizde barış, güvenlik ve refah için birlikte birlikte çalışmaya döneceğimizi umuyorum. Çünkü Türkiye önemli bir ülkedir ve bu ülkeyle ilişkiler, barış için büyük önem taşımaktadır.'' Goldstone Raporu ile ilgili kararın oylanması Öte yandan Netanyahu, basın toplantısında BM İnsan Hakları Konseyi üyesi ülkeleri, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki son askeri operasyonunu konu alan ve İsrail ile Hamas örgütünü savaş suçu işlemekle itham eden Goldstone Raporu ile ilgili karar tasarısını reddetmeye çağırdı.Rapor, yarın BM İnsan Hakları Konseyi'nde oylanacak. Netanyahu, konuyla ilgili olarak, ''İsrail'in tek suçu, BM'de otomatik bir çoğunluğa sahip olmamaktır'' dedi. Netanyahu, ''tüm sorumlu ülkelerin yarın karar tasarısına karşı oy kullanacakları beklentisinde olduklarını'' bildirdi ve karar tasarısının teröre yardım ettiğini ve cesaretlendirdiğini, barışa da darbe vurduğunu savundu. Zapatero, daha önce de İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Ramallah'ta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüştü. Peres de Zapatero'yu kabulünde, Goldstone Raporu üzerinde durdu ve İsrail'in her savaşı ve savaş sırasındaki eylemi soruşturduğunu belirterek, ''Dışarıdan yargıçlara gerek duymadıklarını'' kaydetti ve ''İsrail'e düşmanlığı olan bir çoğunluğun bizi yargılamalarına izin vermeyeceğiz'' diye konuştu. Peres, BM İnsan Hakları Konseyi'ne, ''eğer adil olmak istiyorsa, İran'ın İsrail'i yoketmeye yönelik çağrılarının düşünülmesi'' önerisinde de bulundu ve ''İran niye soruşturulmuyor? Niye herkes bu konuda sessiz kalıyor?'' diye de sordu. İspanya Başbakanı da Peres ile görüşmesinde İspanya'nın, hem İsrail hem de Filistinliler'in çıkarlarına anlayış göstereceğini, her iki tarafa karşı da dengeli ve tarafsız olacağını dile getirdi. Abbas ile görüşmesi sırasında da İspanya Başbakanı, Batı Şeria'daki İsrail yerleşim faaliyetlerinin dondurulması, Ortadoğu barış sürecinin de yeniden başlatılması çağrısında bulundu. 599109 Irak'taki saldırıda ölü sayısı 15 oldu Başkent Bağdat'ın kuzeybatısındaki Telafer'deki caminin içinde düzenlenen saldırıda, intihar eylemcisinin önce elindeki tüfekle rastgele ateş açtığı, ardından üzerindeki düzeneği patlattığı açıklandı. Yetkililer, ölenler arasında bir yargıç ile El Kaide'ye yönelik eleştirilerde bulunan imamın da bulunduğunu ve saldırının muhtemelen bu iki kişiyi hedef aldığını bildirdi.   AA Merkez Bankası nın faiz indirimi ile birlikte bankalar 120 ayda uzun vadeli konut kredisi faiz oranını, dosya ve komisyonlar hariç yüzde in altına çekmeye başladı. İşte bankaların yeni faiz oranları. İstanbul da, kendilerini doktor, öğretmen, jandarma ve polis gibi tanıtarak cep telefonundan aradıkları kişileri kandırıp kontörlerini çalarak dolandıran 10 kişilik çete çökertildi. 599097 gündür kayıptı ölüsü bulundu Alınan bilgiye göre, kocasından gündür haber alamayan Sinan Görken'in eşi emniyet güçlerine kayıp başvurusu yaptı. Olayla ilgili soruşturma başlatan jandarma ekipleri, Görken ile aralarında husumet olduğu olduğu öğrenilen H.H'nin (36) ifadesine başvurdu. H.H'nin ifadesinde Sinan Görken'i öldürdüğü ve cesedini de Denizköy Mezarlığına gömdüğünü söylediği öğrenildi. Bunun üzerine olay yerine giden ekipler, toprağın 30 santimetre altına gömülü bulunan cesede ulaştı. Üzerinden kimlik çıkmayan cesedin günlük olduğu, Sinan Görken'in eşinin cesedi teşhis ettiği öğrenildi. H.H'nin gözaltına alındığı, soruşturmanın devam ettiği bildirildi. 598111 Azerbaycan'dan Türkiye'ye bayrak notası 'dan 'ye bayrak notası  Önceki gün Atatürk stadında oynanan maçında bayrağına getirilen yasak, ’yü kızdırdı. Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Nihat Civaner dün Azerbaycan ’na çağrılarak Türkiye’ye nota verildi. Azeri APA ajansının haberine göre, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Yardımcısı Araz Azimov, maçta yaşananlarla ilgili olarak Maslahatgüzar Nihat Civaner’i bakanlığa çağırdı. Azimov, Bursa’da yapılan maç sırasında Azerbaycan bayrağına yapılan “saygısızlıktan” rahatsızlık duyduklarını dile getirerek Türkiye’yi uyardı. 598884 İspanya hükümeti mal varlığını açıkladı Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun 2004 yılında genel seçimleri kazanmadan önce seçmenlere verdiği "şeffaf olunacağı" vaatleri doğrultusunda 2006 yılından bu yana her yıl hükümetteki bakanlar mal varlıklarını kamuoyuna duyuruyor. Bu yıl Zapatero toplam mal varlığını 209 bin 206 Avro olarak açıklarken, 80 bin 847 Avro kredi borcu bulunduğunu da bildirdi. Başbakan ve bakanlar dahil hükümetin üst kademesindeki 17 kişinin mal varlığını açıkladığı listede Zapatero, zenginliğe göre 11. sırada yer aldı. Hükümetteki bakanlar arasından Bilim ve Teknoloji Bakanı Cristina Garmendia Mendizabal milyon 978 milyon 217 Avro ile en zengin kişi olurken, Mendizabal dışında milyon Avro sınırını sadece Endüstri, Ticaret ve Turizm Bakanı Miguel Sebastian Gascon (1 milyon 702 bin 635 Avro) ve İçişleri Bakanı Alfredo Perez Rubalcaba'nın (1 milyon 223 bin 154 Avro) geçebildiği görüldü. Listede en alt sırada olan 32 yaşındaki Eşitlikler Bakanı Bibiana Aido ise 38 bin 918 Avro mal varlığı ve 109 bin 722 Avro kredi borcu bildirdi. 598229 Milan'ın istediği Fenerbahçeli Fenerbahçe'nin Brezilyalı yıldızı Santos'a İtalya devi Milan talip oldu.. Brezilya medyasına dayandırılarak verilen haberde, Milan’ın devre arasında Fenerbahçe’ye reddedilemeyecek bir teklif yapacağı ve Brezilyla Milli Takımı’nda da forma giyen sol kanat oyuncusunun transfer edileceği kaydedildi. Milan’ın bu transfer için Fenerbahçe’ye 10 milyon euro teklif edeceği ifade edildi. Sezon başında İnter ve Juventus’un da istediği ama Fener’in kaptığı Santos’un teklif için “Milan’da oynamayı herkes ister. Ama kararı Fenerbahçeli yöneticiler verecek”?dediği öğrenildi 598215 Bulgaristan kemer sıkıyor kemer sıkıyor Simeon Dyankov, bütçe açığının giderek büyümesi nedeniyle, yılbaşında geleneksel olarak dağıtılan ikramiyelerinin bu yıl verilmeyeceğini bildirdi. Dyankov, yaptığı açıklamada, bütçe açığının Eylül sonunda 540 milyon levaya (270 milyon avro) ulaştığını söyledi. Krizin en yoğun dönemine girildiğini ifade eden Dyankov, "kamu sektöründe geleneksel olarak yıl sonunda 13. maaş olarak dağıtılan Noel ikramiyelerini unutun. yüzünden emeklilik maaşlarına da yapılamayacak" dedi. Yerel yönetim bütçelerinde de 320 milyon levalık (160 milyon avro) bütçe açığı olduğunu söyleyen Dyankov, "Devlet bütçesinde yaşanan genel sıkıntı yüzünden yerel yönetimlere de maddi destekte bulunmamız mümkün olmayacak" diye konuştu. Ekonomik durum konusunda önümüzdeki ayın son derece "kritik" olduğunu sözlerine ekleyen Dyankov, 2010’un daha zor bir yıl olacağını bildirdi. Dyankov "Sadece eğitim ve sağlık alanlarına biraz daha cömert davranabileceğiz" dedi. Simeon Dyankov, ülkenin genel ekonomik durumu ile ilgili Maliye Bakanlığı;nın hazırladığı raporu da açıkladı. Rapora göre, ’nin en fakir ülkeleri arasında yer alan Bulgaristan, son yılda Yunanistan;dan sonra savunma ve için en çok para harcayan ülke oldu. Avrupa ülkeleri, ve kamu düzeni konularına toplam gelirin yüzde 1-1,2;sini ayırırken Bulgaristan yüzde 3;ünü ayırıyor. 598524 BAE'yi serbest bölge cenneti yapan 10 fark BAE’de yaklaşık 20 serbest bölge bulunmaktadır. Bu yazımızda bunlardan en çok bilineni olan Jebel Ali serbest bölgesinin yatırımcılara sunduğu imkanları değerlendireceğiz. Jebel Ali serbest bölgesi Dubai’ye 35. km uzaklıkta yer alıyor. Yatırımcılara sunduğu başlıca avantajlar; 1-) 100 yabancı sermayeli şirket kurulabilmesi: Normal şartlar altında BAE’de şirketlerin kurulumunda 51 yerli ortak zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk zaman zaman yatırımcıları zor durumda bırakabilmektedir. Serbest bölgelerde böyle bir zorunluluk yoktur. 2-) Sermaye ve karın 100’ünün ülke dışına çıkarılması 3-) Minimum sermaye limiti olmayışı 4-) Bütün sermayedarların ancak koymuş oldukları sermaye oranında sorumluluk taşımaları 5-) Döviz serbestliği 6-) Vergisiz ticaret imkanı 7-) Gelir vergisinin olmayışı 8-) Hazır fabrika ve depolar 9-) Mükemmel altyapı, destek servisleri ve telekomünikasyon imkanları 10-) 1.4 milyar nüfuslu tüketim marketine kolay ulaşım imkanı Bunlar ilk bakışta akla gelen avantajlar. Bugün BAE’nin gelişmesinde, turizm ve ticaret cazibe merkezlerinden en önemlilerinden bir tanesi olmasında serbest bölgeler tek başına yeterli olmamakla beraber önemli birer rol oynamışlardır. Son ekonomik göstergeler, bölgesel yapılanmalar ve konjonktürel gelişmeler Türkiye’nin serbest bölge konsepti üzerinde düşünmesi ve benzeri yapılanmaları uygulaması gerektiğini gösterdiği kanısındayım. Türkiye ‘komşularla sıfır sorun politikası’ neticesinde çok yakın bir zamanda bölgenin ticaret merkezi olacaktır. Böyle bir geleceğe hazır olmak için, iç ve dış sorunlarının üzerine gidilmesi içte birlik ve beraberliğin sağlanması şüphesiz ki önem teşkil etmektedir. Son Türkiye seyahatimde, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler Asamblesi Genel Sekreter Yardımcısı (KEİPA) Dr. Murat Bakır ile görüştüm. Görüşmemiz sırasında  KEİPA’nın uzun  vadeli planlarından bahsederken Karadeniz’e sınırı olan ülkelerden geçecek şekilde otoyol inşasının planlandığını, bu plan hayata geçtikten sonra Türkiye’nin komşu ülkelerle ticaretinin çok daha fazla artacağını belirtti. Bu ülkeleri göz önüne getirdiğimde bu projenin ne kadar stratejik öneme sahip olduğuna tekrar kanaat getirdim. Bununla beraber BAE’de bulunan Jebel Ali Serbest bölgesi model alınarak;  Orta doğu ve Afrika için Mersin, Adana, Antalya, Orta Asya ve Rusya için Samsun, Trabzon, Avrupa ve Balkanlar için İstanbul, İzmir gibi liman şehirlerinde Kurulacak serbest bölgeler hem ülkemize yatırımcı çekecek, hem üretilen ürünlere pazar bulunmasını kolaylaştıracak, hem de Türkiye’yi turizm ve iş için ziyaret eden insan sayısını artıracaktır. Mikro planda şirketlerin kendilerini geleceğe hazırlamaları, makro planda da devleti yönetenlerin uzak görüşlülüğü Türkiye’nin geciken lider pozisyonunun pekişmesini sağlayacaktır. 598726 16:17 Doğan Yayın Holding 'itiraz hakkını' kullanacak 'itiraz hakkını' kullanacak A.Ş, Doğan Prodüksiyon Hizmetleri A.Ş. tarafından 9. Vergi Mahkemesi’nde "yürütmenin durdurulması" talebiyle açılan davada, mahkemenin verdiği ara kararında talebin kabul edilmediğini, bu karara karşı itiraz hakkının kullanılacağını duyurdu. Doğan Yayın Holding A.Ş’nin Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yayımlanan özel durum açıklamasında, Şirketin dolaylı bağlı ortaklığı Doğan Prodüksiyon Hizmetleri A.Ş. tarafından İstanbul 9. Vergi Mahkemesi nezdinde yürütmenin durdurulması talebiyle açılan davada, Mahkeme’nin almış olduğu ara kararda, yürütmenin durdurulması talebinin kabul edilmediğinin dolaylı olarak öğrenildiği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu karar, ara karar niteliğinde olup, 9. Vergi Mahkemesi nezdindeki dava süreci halen devam etmektedir. Mahkemenin almış olduğu bu karara karşı yasal itiraz hakkı süresi içerisinde kullanılacaktır. Doğrudan ve dolaylı bağlı ortaklıklarımız hakkında düzenlenen Vergi İnceleme Raporları ile ilgili her türlü idari ve kanuni işlemin, bağlı ortaklıklarımızca takip edilmekte ve yerine getirilmekte olduğu daha önce kamuya açıklanmıştır. Bu çerçevede, bağlı ortaklıklarımız tarafından Vergi Dairelerince gösterilmesi talep edilen teminat ile ilgili olarak, yürütmenin durdurulması talebi ile dava açıldığının öğrenildiği de Ekim 2009 tarihinde kamuya açıklanmıştır." 598150 Çin'de bin çocuk kurşundan zehirlendi Çin'in doğusundaki Hınan eyaletinin Ciyüen şehrinde 968 çocuk kurşundan zehirlendi. "Global Times China" gazetesinin haberine göre, çocuklara uygulanan testlerle, kanlarındaki kurşun seviyesinin normal değerlerin çok üzerinde olduğu belirlendi. Ciyüen'deki Komünist Parti Sekreteri Duan Şicong, zehirlenme vakaları nedeniyle bölgede bulunan 32 tesiste çalışmayı durdurduklarını açıkladı. Bölge İdaresi, tesislerin civarında yaşayan çocukların eğitim ve ihtiyaçlarını karşılayacağını duyurarak çocukları bölgeden tahliye etti. Yetkililer, Hınan eyaletinin komşusu Şa'anşi eyaletinde, geçen aylarda meydana gelen zehirlenme olaylarının ardından, ülkenin en büyük döküm tesislerinin bulunduğu Ciyüen'de sağlık taramalarının başlatıldığını bildirdi. Çin'de geçen aylarda iki bin civarında çocuk kurşundan zehirlenmiş, ayrıca bin kişilik bir köy boşaltılmıştı. 597525 Kudüs tarihine özlemli bir yolculuk Altgeçitlerde, çeşme başlarında, mabetlerde görülen Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi fotoğrafları şehrin inanç ve tarih zenginliğini de göz önüne seriyor. TARİH BOYU KUTSALLIK Bugün üzerinde Mescid-i Aksa Külli-yesi'nin bulunduğu tepenin İslam Dini için kutsallığı Miraç Gecesi Hz. Muhammed Aleyhisselam'ın bu tepeyi ziyaret etmiş ve buradan Mirac'a yükselmiş olmasına dayanır. Ancak gerek bu hadise, gerekse bu hadiseye binaen bu tepe üzerinde kurulan İslam binaları daha önceki dönemlerin kutsallarına da saygı göstermiştir. Bir zamanlar Hz. Süleyman'ın inşa ettiği Beytülmakdis'in bu tepede olduğu inancı olduğu gibi korunmuş, Hz. İsa'nın bu tepede bulunan II. Mabed'de yaşadıkları İslam geleneğinin bir parçası haline gelmiştir. İnşası MS 699 yılında tamamlanan Kubbetüssahra bir anlamda İslam geleneğinin bu geçmişle geleceği buluşturan bir abidesi gibidir. Mescid'i Aksa'nın kuzeybatı noktasında bulunan Gavânima Minaresi (Antonia Kulesi) üzerinden çekimli bu fotoğraf Aksa Külliyesinin tamamını gösteriyor. *** Mukaddes şehir Kudüs, Osmanlı dönemine ilişkin 454 fotoğrafla masamızın üzerinde duruyor artık. IRCICA (İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi) tarafından hazırlanan "Fotoğraflarla Osmanlı Döneminde Kudüs" kitabı, Kerim Balcı'nın açıklayıcı metinleriyle zenginleşmiş bir Kudüs albümü aslında. Fotoğrafların büyük kısmı, Sultan II. Abdülhamit devrinde çekilen ve birer kopyası IRCICA arşivinde bulunan Yıldız Fotoğraf Albümleri'nden alınmış, bir kısmı da diğer koleksiyonlardan seçilmiş. Başka dillere de çevrilmesi planlanan kitap, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun deyimiyle 'sessiz bir çağrı'da bulunuyor. İslam Konferansı Teşkilatı'nın uzun zamandır yaptığı çağrının bir benzeri; şehrin 1967'den önceki statüsünü kazanması, mescitlerin mukaddes karakterinin korunması ve bunlara serbest ulaşımın sağlanması için yapılmış sessiz bir davet... Çok dinli bir tarihi ve mirası temsil eden albüm Kudüs için, adı her zaman barışla anılması gereken bu kutlu şehir için bir dolu temenni de içeriyor. İhsanoğlu "Her bir dinin Kudüs ile olan tarihî bağının samimiyetle anlaşılması"nı istiyor, kitaba bir önsöz yazan Halit Eren ise bir kısmı bu albümde de resmedilen Kudüs'ün, tarihî mirası ve bu mirası meydana getirmiş medeniyetleriyle ebediyen uyum içinde yaşaması ümidinde. Şimdiye kadar yapılmış bu en kapsamlı Kudüs kitabı 'Panorama', 'Mescid-i Aksa', 'Şehir ve İnsan', 'Kutsal Mekânlar', 'Kudüs Sokakları', 'Osmanlı Kudüs'ünde Meslek Erbabı ve İnsan Çehreleri' gibi merak uyandırıcı başlıklar içeren on bir bölümden oluşuyor. KUBBETÜSSAHRA'YA OSMANLI MÜHRÜ Kubbetüssahra bugün ayakta duran en eski İslam binasıdır. Tarihi boyunca ancak bir defa kubbesi çökmüş, bunun dışında yapı ayakta kalmayı başarmıştır. Ancak Kubbetüssahra'ya mevcut mavi çinili, hat yazmalı dış görünüşünü Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman kazandırmıştır. YOLLARIN KESİŞTİĞİ NOKTADA SÜLEYMAN SEBİLİ Osmanlı Kudüs'ünün iki ana caddesi vardı: Şam Kapısı'ndan Ağlama Duvarı'na uzanan el Vâd (Vadi) Caddesi ve el-Halil Kapısı'ndan Aksa Külliyesi'nin kapılarına kadar uzanan Davud Caddesi. El Vâd Caddesi büyük oranda binaların altından devam eden bir tünel cadde durumundaydı. Gerçek hayattan çekilmiş bu fotoğrafta dönemin Filistinli kıyafetlerini incelemek mümkün. BAB-EL SİLSİLE CADDESİ Aksa Kompleksi'nin Mahkeme Kapı-sı'ndan çıkan ve Yafa Kapısı'na kadar ulaşan bu cadde, fotoğrafta görülen küçük sokaktan Ağlama Duvarı'na ulaşırdı. Fotoğraftaki sima farklılığının sebebi bu merkezî konum olsa gerek. Fotoğraf 1900-1920 yılları arasında çekilmiş. BİR BEDEVİ KADIN Kudüs ve civarında fotoğraf çeken Batılılar, kadınları gerçek hayat ortamlarından çıkarıp, kadınlıklarına vurgu yapan fotoğraflar çekmeyi tercih ederlerdi. 1898-1914 yılları arasında çekilmiş olan bu fotoğraf ise halen Filistin bedevileri arasında görülebilecek gerçek bir kadın figürünü resimlemiş. KUDÜS'Ü GERİ ALMAK İÇİN SON SALDIRI 26 Aralık 1917 günü Osmanlı ordusu Kudüs'ü geri alabilmek için bir saldırı yaptı. Bu adeta, Kudüs şehrine yapılmış, "Seni savaşmadan bırakmak istemedik" seslenişiydi. Fotoğrafta elindeki el bombasını atamadan şehit düşmüş bir Osmanlı askeri görülüyor. Tarih boyunca hiçbir millet Kudüs için Türkler kadar şehit vermemiş, Filistin topraklarına onlar kadar kan akıtmamıştır. 597766 Taha Kıvanç: Bir 'milli' maçın ardından... Bir 'milli' maçın ardından... Birkaç kez ve ayrı ayrı yerlerde öbek öbek karşısında dizilip not aldığımız için, Bursa'daki maç vesilesiyle Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasını izleyenlerimizin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün mesajlarının can alıcı bölümlerini kaçırmış olma ihtimali var. Hiç kuşkusuz “Burada tarih yazmıyor, tarih yapıyoruz” sözü, yabancı ajanslar tarafından dünyaya da duyurulduğu için, şimdiden tarihin not defterine düşüldü. Yakınlaşma sürecinde Rusya'nın en belirleyici rollerden birini oynadığı tespitini ise pek yakalayan olmamış. Oysa “Devlet Başkanı Medvedev ve Başbakan Putin'le defalarca uzun uzadıya görüştüm; ikisi de sürecin başarıya ulaşmasını arzuluyor” sözünü önemsedim ben. Rusya'nın Ermenistan ve Azerbaycan üzerindeki etkisi bizden fazla. Bizim “Ermenistan açılımına hayır” cephesi üzülebilir, ama gerçek bu: Evet, Azerbaycan üzerinde de Rusya'nın etkisi fazla... İki ülkenin yakınlaşmasını en fazla isteyenlerin başında MHP'nin 'Başbuğ' lâkaplı lideri Alparslan Türkeş geliyordu. Ermenistan Cumhurbaşkanı olan Ter-Petrosyan'la 1993 yılında Paris'te görüşmesi biliniyor. Bilinmesinin sebebi, görüşmeyi Türkeş'in anılarını yazan Hulusi Turgut'a anlatması, dönemin Paris Büyükelçisi Tanşuğ Bleda'nın 'Maskeli Balo' adlı anılarında değinmesi ve gazeteci Can Dündar'ın taraflarla görüşüp ayrıntılarını Milliyet'te ... 'Gizli görüşme' bir dedikodu değil yani. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, Başbakan Süleyman Demirel'in, Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'in, Azerbaycan Devlet Başkanı Ebulfez Elçibey'in de teşvik ettikleri görüşme, aşırı Ermeniler'in bir oldu-bittisiyle akamete uğramıştı. Türkiye-Ermenistan milli maçını, babasının Paris görüşmelerine katılan Tuğrul Türkeş de şeref tribününden izledi. Kısa süre önce yapılan Bursaspor-Diyarbakıspor maçında yaşanan gerginlik yüzünden milli maçın olaylı geçeceğine şartlanmışları şaşırttı Bursa seyircisi... Vali Şehabettin Harput, Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya haftalar öncesinden başlayan bir çalışmayla riski asgariye indirmeyi başarmışlardı; ama yine de belli mi olurdu? İnsanlık hali bu! Yurtdışı gezide bulunan İçişleri Bakanı Beşir Atalay maç günü sürekli telefon irtibatı halinde bulundu Bursa'yla... İki cumhurbaşkanı arasında sıcaklık ikinci görüşmede daha artmıştı; ilk gözlemim bu oldu. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan kendi ülkesinden daha rahat göründü Bursa'da. Cevap vermek istemediği gazeteci sorularını evsahibine ustaca pas etti. Ona yöneltilen “100 metrelik koşunun neresindeyiz?” sorusunun cevabı olarak “Bir yıl öncesinden çok farklı bir yerdeyiz, varın siz hesap edin” cümlesini Abdullah Gül'ün ağzından dinledik. Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. M. Mete Cengiz cumhurbaşkanlarının yanına yaklaştığında, iki ülke üniversiteleri arasında işbirliği arayışı dile geldi. Bu arada Erivan Üniversitesi'nin mütevelli heyet başkanının Sarkisyan olduğunu öğrenmiş olduk. Zürih'te yapılan 'tarihi' imza töreninde hayli sıkıntılı görünen Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan ilgi odağı olmamanın keyfini çıkardı bir köşede. gün yüzünün asık olmasının sebebi, imza töreni öncesindeki günleri hep yolda ve uykusuz geçirmesiymiş... İmzalanan protokoller bizde Meclis'e getirilecek, komisyonda görüşüldükten sonra onay için genel kurula sunulacak. Peki Ermenistan'daki prosedür ne? Orada önce Anayasa Mahkemesi'ne gitmesi gerekiyormuş; Meclis'e sevk mahkemenin onayından sonra olabiliyormuş... Şaşırtıcı bir ilgi alanı şu futbol; insanlar arasındaki duvarları kaldırmaya da, olmayan yere duvar inşa etmeye de yarıyor. Diyarbakırspor'la karşılaşmada en üst perdeden incitici sloganlar atan Teksas adlı grubun liderinin kendisi Diyarbakır kökenli değil miydi? Teksas Grubu milli maçta da stattaydı, ama rahatsız edici bir taşkınlıkları görülmedi. FIFA'nın son anda duyurduğu “Üçüncü bir ülkenin bayrağı açılırsa maçı iptal ederim” kararına aykırı sayılabilecek bir görüntü olmadı. Güvenlik güçleri maça girişte aldıkları yoğun tedbirler sayesinde yanlışlıkları meydana gelmeden önlediler. Futbolsever bile sayılsalar maçı izlemeye gelen siyaset yorumcuları aralarında ne konuşur? Elbette futbolun siyasetini. Konuşmalarımızda muhalefet partileri yöneticilerinin kulaklarını hayli çınlattık. Keşke yıllar önce iki ülkeyi yakınlaştırmaya çalışan Alparslan Türkeş veya maça gelmekte tereddüt etmeyen Tuğrul Türkeş kadar cesur olabilselerdi. İddiasız bir maçta Türkiye iki gol attı, ama önemli olan skor değildi. Bazen sertlikler yaşansa bile sporun kabul edilebilir sınırları içerisinde kaldı mücadele; ilk 20 dakikadan sonra Ermenistan takımı bütün dikkatini gol yememeğe verdi, bu da onlara iki gol olarak döndü. Bana mı öyle göründü, bilmiyorum: “Burada tarih yapıyoruz” cümlesi Abdullah Gül'ün ağzından çıktı, ama Serj Sarkisyan da söyleyebilirdi sözü; çok mutlu görünüyordu çünkü. 598646 Ermenistan basını Sarkisyan'a kızdı... Ermenistan basını Sarkisyan'a kızdı...'Neden gollere sevindin' Ermenistan basınında tarihi maçla ilgili yapılan yorumlarda Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın maçtaki tutumu alaycı bir dille eleştirildi. Yorumda, Türk takımının attığı goller sırasında Sarkisyan'ın Gülü coşkuyla kutlaması eleştirilirken "Sarkisyan herhalde takımları karıştırdı. Amacı Gül'e kendesini sevdirmek mi bilmiyoruz. Sebep ne olursa olsun görüntü iğrençti" denildi. "Lragir.am" web sitesinde şu sözlere yer verildi: "Gül'ün elini sıkmasaydı, herkes takımları karıştırdığını düşünecekti" 599208 Emekli öğretmen açlıktan öldü Emekli öğretmen açlıktan öldü Karabük'ün Safranbolu ilçesinde emekli Fizik öğretmeni evinde bakımsızlıktan ve açlıktan öldü. Edinilen bilgilere göre Safranbolu ilçesine bağlı Emek Mahallesi Birlik Sitesi Blok'ta kalan Kemal Caymaz (71) isimli emekli Fizik öğretmeni bakımsızlıktan ve açlıktan öldü. İlk eşinden boşanan ve ikici eşi Emine Caymaz ve üvey oğlu Erman Sarıtepe ile birlikte kaldığı bildirilen emekli öğretmenin yaklaşık 10 aydır yatalak olduğu bildirildi. Bugün saat 15.00 sıralarında yatakta cansız vaziyette yatan eşinin durumundan şüphelenen Emine Caymaz, komşusu Bahri Yavuz'dan yardım istedi. Yaşlı adamın öldüğünü tespit eden Yavuz, evin yakınında bulunan sağlık ocağı ve 112 ekiplerinden yardım talebinde bulundu. Polis ekipleri ve Safranbolu Cumhuriyet Savcısının da gelmesi üzerine evde yapılan ilk belirlemelere göre yaşlı adamın bakımsızlıktan ve açlıktan öldüğü tespit edildi. Kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için emekli öğretmenin cesedi ticari bir taksinin bagajında polis eşliğinde Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Aynı binada kalan Bahri Yavuz, "Emekli öğretmen uzun zamandır hastaydı. Eşi ve üvey oğlu da hasta zaten. Açlıktan ve bakımsızlıktan dolayı vücudu iyice erimiş ve kurtlanmaya başlamış. Zaman zaman biz yemek veriyorduk. Evlerinde tüpleri bile yoktu ve yemek yapamıyorlardı" dedi. İlk olarak Kayseri'de Fizik Öğretmenliğine başlayan Kemal Caymaz'ın (71), Eskişehir ve İstanbul'un ardından Almanya'da görev yaptıktan sonra Türkiye'ye geri dönerek emekli olduğu belirtildi. Caymaz'ın ilk evliliğinden çocuğu olduğu ve Almanya'da yaşadıkları da öğrenildi. 598676 Öfkeli bakkal, sınıfta kız öğrencileri dövdü Öfkeli bakkal, sınıfta kız öğrencileri dövdü BİNGÖL’de bakkalık yapan M.A., Sarayiçi İlköğretim Okulu’nda sınıfa girerek kız öğrenciyi dövdüğü iddiasıyla gözaltına alındı. Bingöl Kültür Mahallesi’nde bakkal dükkanı bulunan M.A., iddiaya göre Sarayiçi İlköğretim Okulu’nda eğitim gören bir grup öğrencinin sınıf penceresinden kendisine laf atıp alay ettiği gerekçesiyle okula girdi. Öfkeli şekilde sınıfa giren M.A. kız öğrenciyi tokatladı. Okul idaresinin haber vermesi üzerine gelen polis, M.A.’yı gözaltına alıp hakkında soruşturma başlattı. 597734 Tartışmalı mahyaları belirleyen komitede rotary kulüpleri de var Kutlama Komitesi, İstanbul'un Ekim'deki kurtuluş etkinlikleri çerçevesinde büyük camiye astığı tartışmalı mahyalarla gündeme gelmişti. Komite, demokratik açılımın konuşulduğu bir dönemde Sultanahmet, Süleymaniye, Eminönü, Üsküdar ve Eyüp camilerine 'Ordumuza şükran borçluyuz', 'Ne mutlu Türküm diyene', 'Önce vatan' gibi siyasi içerikli mahyalar asmıştı. Tepkiye neden olan bu olaydan sonra Diyanet, mahyalardan haberdar olmadığını, camilere mahya asılma görevinin Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olduğunu açıklamıştı. Vakıflar Bölge Müdürlüğü ise topu İl Kutlama Komitesi'ne attı. Edinilen bilgiye göre 'korsan mahyalar'la ilgili olay şöyle gelişti: İl Kutlama Komitesi, Ekim İstanbul'un kurtuluşu ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın kutlama etkinliklerini belirlemek için Eylül'de toplandı. Valiliğin Afet Yönetim Merkezi'nde Vali Yardımcısı Yıldırım Kadıoğlu başkanlığındaki toplantıya komite üyesi olarak yaklaşık 40 resmî kurum ve derneğin temsilcileri katıldı. 1. Ordu Komutanlığı'ndan Albay Erol Demir, İstanbul Merkez Komutanlığı'ndan Yarbay Mesut Vural, 66. Mekanize Piyade Tugayı'ndan Yarbay Dündar Çağlayan, 23. Motorlu Piyade Tümen Komutanlığı'ndan Yarbay İlkay Günay, ÇYDD'den Dahi Kınay ve Kemal Zeki Demirtürk, Lions ve Lises Vakfı'ndan Hamza Kurtay, Uluslararası Lions 18-E Yönetim Çevresi Federasyonu'ndan Latife Baştuğ, Uluslararası Lions 118-Y Yönetim Çevresi İstanbul Anadolu Yakası Federasyonu'ndan Süheyla Apoiç ve il müftülüğünden Hızır Tosunoğlu katılanlar arasındaydı. MAHYA LİSTESİNİ VALİLİĞE DE GEÇTİM İstanbul'un kurtuluşu ve Cumhuriyet Bayramı nedeniyle yapılacak etkinliklerin karara bağlandığı toplantıda alınan kararlar tutanak haline getirildi. Kutlamalar çerçevesinde büyük camiye mahya asılması da kararlaştırıldı. ÇYDD, Lions, 1. Ordu komutanlığı başta olmak üzere bütün kurum ve dernek yetkilileri bu kararı oybirliği ile aldı. Ardından Vakıflar Bölge Müdürlüğü asılacak mahya sözünü belirledi. Komitede yer alan Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü temsilcisi, mahyayı toplantıda okudu. Ardından vecizelerin olduğu bu listeyi komiteye başkanlık eden Kadıoğlu'na verdi. Bir hafta sonra da İstanbul'un büyük camisi ilginç mahyalarla herkesin dikkatini çekti. Mahyalar tepkiye neden olunca hemen kaldırıldı ancak ne Diyanet ne de Vakıflar Genel Müdürlüğü sorumluluğu aldı. Toplantıda Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü'nü temsil eden yetkili, Zaman'a yaptığı açıklamada, söz konusu listeyi protokol müdürüne verdiğini kaydetti. Listeyi valiliğe de geçtiğini ifade eden yetkili, "Biz bunları toplantıda sunduk. Orada kabul edildi. komite olmaz diyebilirdi ama kimse itiraz etmedi." dedi. 'Neden rotary, lions, ÇYDD gibi dernekler camilere mahya asılmasına karar verir?' sorusuna ise "O valiliğin takdiri." cevabını verdi. Toplantıya katılan Diyanet görevlisi Hızır Tosunoğlu ise mahyalarla ilgili alınan kararlarda müftülüğün bir sorumluluğunun olmadığını söyledi. Toplantıda alınan kararlara imza atmadığını kaydeden Tosunoğlu "Sadece toplantıya katıldığıma ilişkin imza attım." diye konuştu. 598397 İsrail Büyükelçisi Dışişleri'ne Gidecek İsrail Büyükelçisi Dışişleri'ne Gidecek İsrail Büyükelçisi Gabby Levy bugün (16.10.2009) saat 17.00'de Dışişleri Bakanlığı'nda görüşmelerde bulunacak. 597648 Alev topundan serin sulara Alev topundan serin sulara İkiz Kuleler'in enkazı, savaş bölgelerine silah taşıyan gemi oldu ABD'deki Mississippi nehrine açılan bir savaş gemisi hiç olmadığı kadar halkın ilgisini çekti. Çünkü 11 Eylül'de yıkılan İkiz Kuleler'in enkazından yapıldı NEW YORK 11 Eylül saldırılarında yıkılan New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin enkazından işte bu dev savaş gemisi çıktı. 2001'de yıkılan İkiz Kuleler'den yapılan gemi önceki gün ilk kez Mississippi nehrine açıldı. Kıyı boyunca dizilen yüzlerce kişi, USS New York adlı geminin sislerin arasından geçişini izledi. Geminin yapımında enkazdan kurtarılan 7.5 ton çelik kullanıldı. 208 metre uzunluğundaki gemi 720 asker taşıyacak Gemi açılmadan önce yapılan açıklamada ise “O çelikler sadece metal olmaktan daha fazla anlam taşıyor. Bütün ülke bu geminin gövdesinde bir araya geldi.” ifadesi yer aldı. 598938 Elazığ'da el bombalı davada bilirkişi dinlendi 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanık Teğmen Tümer ile şehit Piyade Onbaşı İbrahim Öztürk'ün babası müdahiller Hacı Öztürk, Şehit Piyade Er Mesut Bulut'un babası Sinan, annesi Mevlüde ve amcası Bedir Bulut hazır bulundu. Mahkemede eğitim konusunda bilirkişi olarak tayin edilen Piyade Albay Erhan Alişar, hakimin sorusu üzerine Kara Kuvvetleri Yönergesi (KKY) 164-1 ve İç Güvenlik Harekatı Talimnamesinde ''Fırsat Eğitimi'' diye bir eğitim şeklinin bulunduğunu söyledi. Talimnameye göre, bu eğitimin fiili görev sırasında arazide icra edildiğini belirten Albay Alişar, ''Çünkü birliklerin eğitim yapmak için bulabilecekleri zaman ve fırsat oldukça azdır. Eğitim için ayrılan zamanın vazifeye dönük ve etkin olarak kullanılması önemlidir'' dedi. Albay Alişar, teorik olarak fırsat eğitiminin hangi konuları kapsadığı veya kapsamadığı hususunda bağlayıcı bir düzenleme olmadığını, arazide olan birlik komutanının eksik gördüğü herhangi bir konuda fırsat eğitimi yaptırmasının mümkün olduğunu kaydetti. Tecrübesine göre birlik komutanının pusu gibi bir görevde ''Uyuma'' tespit etmesi halinde personelin uyku ve istirahat saatlerini yeniden düzenleyebileceğini, görevin önemini vurgulanan eğitimler yaptırabileceğini, sözlü ikazda bulunabileceğini, mevziler arasında personel değişikliği yapabileceğini ifade eden Albay Alişar, el bombası ile bir eğitim yapılması halinde emniyetin sağlanması ve bir nezaretçi eşliğinde yapılması gerektiğini bildirdi. ''SIRADIŞI EĞİTİM'' Alişar, müdahil Avukat Özgür Murat Büyük'ün sorusu üzerine ''El bombasının pimini çektikten sonra birisine vermek ve mevzisine gitmesini daha sonra mevziye gelip takacağını söylemek sıra dışı ve eğitim tanımını zorlayan bir uygulama olabilir'' dedi. Albay Alişar, kendisinin böyle bir duruma hiç şahit olmadığını kaydetti. 56 GÜNLÜK TEĞMEN Sanık avukatı Behiç Cantürk de mahkemeden İç Güvenlik Harekatı ile ilgili tüm talimnameler, yönergeler ve devamlı emirlerin dosyaya eklenmesini talep etti. Cantürk, KKY 31-2-2'de el bombasının mevzide nasıl davranılacağına dair konu bulunduğunu, bunun tek er lider eğitimi konusunun kapsadığını belirtti. ''56 günlük teğmeni kol komutanı olarak göreve niye gönderdiniz?'' diyen Cantürk, buna neden olarak tüm sıralı birlik komutanlarının kadro konusunu sorun olarak gösterileceğini söyledi. Cantürk, ''Kabak 56 günlük teğmenin başına patlıyor'' dedi. Cantürk, vatandaşların çocuklarını kendi dönemlerindeki gibi askerlik yaptıklarını veya kışlada askerlik yaptıklarını sandıklarını, iç güvenlik harekatının kitaplarda yazılmasına rağmen her an herşeyin olabileceği bir harekat olduğunu belirtti. TEĞMEN TÜMER Teğmen Tümer, öğleden sonraki oturumda, müdahil Sinan Bulut'un verdiği dilekçeye karşı söz alarak, ''Ben emir komutamda olan askerlerin hayatını kaybetmesi sebebiyle çok üzülüyorum. Kendi içimde vicdanım sızlıyor. Aileler bu konuya inanır veya inanmaz bilemiyorum'' dedi. 598131 Kayserispor'da hedef üst sıralar Sarı-kırmızılı ekip, 14 sezon yer aldığı Süper Lig'de bugüne kadar oynadığı 466 maçtan 135'ini kazandı, 192'sinde mağlup oldu, 139 maçını da berabere tamamladı. Kayserispor, bu maçlarda rakip fileleri 534 kez havalandırırken, kalesinde 648 gol gördü. Kayserispor'da sakatlıkları süren Eren ve Abdullah ile kart cezalısı Bilal Aziz, 18 Ekim Pazar günü Kadir Has Stadı'nda saat 15.00'de Ankaragücü ile oynanacak maçta görev alamayacak. Asbaşkan Şaban Miraboğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kayserispor'un bu sezon ortaya koyduğu performansıyla üst sıralarda yer aldığını söyledi. Bu başarıyı devam ettirmek istediklerini belirten Miraboğlu, şöyle konuştu: ''Ankaragücü, son haftaların flaş takımları arasında yer alıyor. Ligdeki konumumuz, bizim gücümüzü de gösteriyor. Bu maça puan için çıkacağız. Taraftarımızın da desteğiyle bunu başaracağımıza inanıyorum. Skor ne olursa olsun, taraftarımızdan 90 dakika boyunca takımın yanında olmalarını istiyorum. Bu sezon iç sahada hiç hesapta olmayan puan kayıpları yaşadık. Bu kayıplar olmasaydı daha iyi konumda yer alırdık. Üst sıraları hedefleyen bir takım olarak Ankaragücü maçını mutlaka kazanmalıyız. Bu konuda futbolcularıma güvenim tam.'' 597554 Haliç’te ilk ders Akın Öngör’den ’te ilk ders Akın Öngör’den Üniversitesi’nde 2009-2010 Akademik Yılı’nın ilk dersi üniversitenin kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Gündüz Gedikoğlu ve Rektörü İ. Engin Türe’nin ev sahipliğinde kalabalık bir öğrenci katılımı ile gerçekleşti  Üniversitede bu yılki ilk dersi -Doğal Hayatı Koruma Vakfı Başkanı Akın Öngör verdi. Derste, kendi gençliğinden örnekler sunan Öngör, bizzat yaşadığı olaylarla bir gencin nereden, nerelere gelebileceğini anlattı. Öngör öğrencilere hitaben şunları söyledi: “Sizlerden bugünkü Türkiye’nin koşullarında çok daha ileriye bakarak çok daha geniş vizyona sahip insanlar olmanızı bekliyorum. Bir kere başınız bulutlarda ayaklarınız yerde olacak kadar büyük hayalleriniz olsun. Ayağınız yerde olsun ki gerçekçi olabilin, ama hayallerinizi büyük tutun.”  597714 Bilyoner Aslan! Bilyoner Aslan! Kulübü ile Bilyoner şirketi arasında, ‘GSbilyoner.com’ protokolü törenle imzalandı. Taraftarların oynadığı bahisler kulübe ciddi bir gelir kapısı açabilecek ’ın büyük gelir beklediği “GSbilyoner” projesinin protokolü dün imzalandı. ’deki Champions Bar’da gerçekleştirilen törene, Başkan ’ın yanı sıra Başkan Yardımcısı ve Bilyoner.com Genel Müdürü Sait Kayahan katıldı. Üst üste devreye soktukları gelir getirici projelerden çok şey beklediklerini söyleyen Adnan Polat, “Kamuoyu araştırmaları, Galatasaray taraftarının sayı olarak son 10 yılda önde olduğunu gösteriyor. Onlara güvenerek bu projeleri devreye alıyoruz. Tüm bu projeler tamamlanınca kulübe önemli bir gelir elde etmeyi bekliyoruz. Taraftarlarımıza güveniyoruz. İlgi göstermelerini ve bizleri yalnız bırakmamasını istiyoruz. Pası taraftara attık, attık gol atma sırası onlarda” diye konuştu. Başkan yardımcısı Yiğit Şardan ise ’nın büyük kulüplerinin bu projeyi birkaç hafta önce hayata geçirdiğini söyledi. Şardan, “Galatasaray bu projeyle sadece ’de bir ilki gerçekleştirmiş olmuyor, dünyada da öncü kulüpler arasında yer alıyor” dedi. Galatasaray’ın bu projeden ciddi bir gelir elde edebileceğini kaydeden Bilyoner.com Genel Müdürü Kayahan, yıldır faaliyette olduklarını ve büyüyen futbol ekonomisinden daha fazla pay almayı amaçladıklarını kaydetti. Bu arada Galatasaray Başkanı Polat, basın mensuplarının röportaj isteklerini, “Şimdi size konuşsam derbisini soracaksınız, bizim aklımız maçında” diyerek geri çevirdi. 400 bin Bilyoner.com’un geçtiğimiz aylarda kamuoyu ile paylaştığı “Türkiye’nin Taraftar Haritası” araştırmasının sonuçlarına göre internet sitesinin kendi veri tabanında yer alan sporseverlerin %35’i Galatasaray taraftarı. Toplam milyon 200 üyesi olan sitedeki gerçek kişilerin yaklaşık 400 bini sarı-kırmızı takımın taraftarı olduklarını bildirerek kayıt yaptırdı. Üye olan bu kişiler bahislerini sadece www.gsbilyoner.com üzerinden yaptıkları zaman kulübe önemli bir gelir sağlayacaklar.   Galatasaraylı taraftarların şans oyunlarını “GSbilyoner.com” üzerinden oynamakla hiçbir ek maliyete katlanmayacağını belirten Yiğit Şardan, “Ayrıca, bu siteden bahis oynayan Galatasaraylıların oynadıkları kuponların belli yüzdesi Galatasaray’a gelir olarak gelecek. Bilyoner.com, gelir paylaşımında Galatasaray’a son derece cömert davrandı, kendilerine teşekkür ediyoruz”. Galatasaray’ın ekonomisini büyütmek, her sene Elanoları, Keitaları getirmek istiyorsak, bu projeleri geliştirmesi lazım. Biz bu projelerle 120 milyon olan bütçemizi önce 160 milyon dolara, sonrasında daha da büyütmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. 597972 Deniz Feneri için arama talimatı Deniz Feneri için arama talimatı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturması kapsamında, İstanbul'da çeşitli iş yerlerinde arama başlatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturması kapsamında, İstanbul'da çeşitli iş yerlerinde arama başlatıldı. 599218 Meksika'da başsız ceset bulundu 'da başsız bulundu ’nın eyaletinde başsız bulunduğu bildirildi          Polis yetkilileri cesetlerin, Tlapehuala kentindeki otoban üzerinde terk edilmiş bir kamyonet içinde bulunduğunu açıkladı.          Açıklamada, cesetlerin konulduğu poşetlerin yanında La Familia karteline ait bir tehdit notu da bulunduğu belirtildi.          kenti sık sık, La Familia karteli ile diğer uyuşturucu kartelleri arasında kanlı hesaplaşmalara sahne oluyor. 597810 Topu taca attık, kadar... Rıdvan Dilmen Topu taca attık, kadar... Son Şampiyonası’nda oynayan dört takımın hocasına bakın. Aragones, Löw, Hiddink ve Terim. Hepsi ’de görev yaptı. Bu isimlerden ne kadar yararlanıldı? Demek ki adres yanlış. Sadece teknik direktör ile bu iş olmuyor. Terim’i bırakıp yeni arayışa kalkışmak topu taca atmaktan öteye gitmedi. Türkiye’ye gereksiz zaman kaybı yaşatılacak Ben açıkcası Fatih Terim gittikten sonra böyle konularda yorum yapmak istemiyorum. Ne oldu da böyle bir değişikliğe gerek duyuldu, anlamadım. ’nın hocası Avrupa Şampiyonası’ndan elenirken, soruları geçiştirip sevgilisine evlenme teklif ediyordu. Şu an halen görevinde. Tabii ki böyle bir yaklaşım doğru mu, değil mi tartışılır. Herkese doğru gelmeyebilir. Hele ki bizim ülkemizde. Ancak sözleşmesi Avrupa Şampiyonası’ndan sonra uzatılan, hem de başarılı olmuş Fatih Terim’in istifa etmek zorunda kalması ’nun geleceği için hiç iyi değil. zaman bu saatten sonra yerli mi olsun, yabancı mı olsun diye tartışmasın... Kim gelirse gelsin sözleşmesini iki yıl bir gün yapsınlar. Avrupa Şampiyonası elemeleri bittiği gün eğer finallerde yoksak da ayrılsın. Böyle bir ortamda, böyle bir bakış açısı ile Türk Futbolu bir yere gidemez. Bugün için yapılması gereken Fatih Terim ve ekibinin göreve devam etmesiydi. Gelecek yeni hocayı tartışmanın bir anlamı yok. Türk Futbolu’nun istikrarı milli takımlardan başlamalı. Ülkemizde bu istikrar kelimesi çok basite indirildi. Bakın kulüp takımlarına; sürekli değişiklik var ama bir icraat yok. Bari Milli Takımlar’da uzun soluklu çalışma ortamları yaratılsın. Dönüp son 15 yıla bakıyorsunuz, bu takım bir Dünya üçüncülüğü, bir Avrupa üçüncülüğü yakalamış. Hem de yerli hocalarla. Niye şimdi yabancı mı, yerli mi polemikleri yapılıyor. Bence çok gereksiz. Suni bir gündem. Deniyor ki, yeniden Derwall modeli uygulanacakmış. ’yi, Fatih Terim’i bu model yaratmadı mı? Türk Futbolu Denizli ve Terim’i hazırladı da ne oldu? Bir tanesi ’nde yarı final oynadı, milli takımı çeyrek finallere çıkardı, daha geçen sezon iki kupayı aldı, diğeri ’nı kaldırdı, Türkiye’ye 2008’de yarı final keyfi yaşattı. Ama bugün ülkemizde maruz kaldıkları durumlara bakın. Alkış yerine, acımasızca tonla eleştiri. Biri gelecek, diğerini yetiştirecek, bunlar basit çözümler. Türk Futbolu’nun hedefi 2012 olmamalı. En az 2014 olmalı. 2012’ye gitsek tabii ki iyi olur, ancak gidemezsek yine antrenörü yollayacaklarsa böyle modellere hiç kalkışmasınlar. Oturup kendileri bu işi yapsınlar. Israrla söylüyorum bizim sorunumuz teknik direktörler değil. Bunu anlayabilmeliyiz. Kulüp başkanları yıllardır aynı. Hangi takım büyük bütçelerin karşılığını veriyor. Ortada hiçbir başarı yok. Milli oyuncularla maksimum çeyrek finali görüyorsunuz. Hep hoca kötü. Bu ülkede hemen hemen her ülkeden gelmiş. Alman’ı, Hollandalı’sı, İspanyol’u, İtalyan’ı, Belçikalı’sı, Fransız’ı, İngiliz’i, Brezilyalı’sı... Say say bitmez. Son Avrupa Şampiyonası’nda yarı final oynayan dört takımın hocasına bakın. Aragones, Löw, Hiddink ve Terim... Hepsi Türkiye’de görev yaptı. Bu isimlerden ne kadar yararlanıldı? Demek ki adres yanlış... Sadece teknik direktör ile bu iş olmuyor. 1-0 yenik başlayacak Kabul ediyorum, Fatih hocanın yaşanan başarısızlıkta mutlaka payı vardır, hatalar yapmıştır. Zaten kendisi de bunu kabul ediyor. Ama Terim’i bırakıp yeni arayışa kalkışmak topu taca atmaktan öteye gitmedi. Türkiye’ye gereksiz zaman kaybı yaşatılacak. Bakın yarın ne olacak, size söyleyeyim; yerli isteyenler, yabancı bir hoca geldiğinde ilk günden itibaren kılıçları çekecekler, eleştirileri ardı ardına sıralayacaklar. Yabancı diyenler, karşılarına yerli çıkınca aynı yola gidecekler. Yani kimi getirirlerse getirsinler, yeni hocamız maça 1-0 yenik başlayacak. 598004 Baykal'a Kamerasız Gidecek Baykal'a Kamerasız Gidecek Ve Başbakan merakla beklenen sorunun cevabını verdi: "Baykal ile kameralı görüşmem mümkün değil." Yayına Giriş: 16.10.2009 08:29:45 Güncelleme: 16.10.2009 09:48:44 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak dönüşünde uçakta gazetecilerin ziyarete ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan, demokratik açılım sürecini, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile biraraya gelmesinin ardından TBMM'ye getireceklerini belirtti. "Baykal'la Kameralı Görüşme Mümkün Değil" Baykal ile kameralı görüşmenin mümkün olmadığını söyleyen Erdoğan, bu konuda şartların karşılıklı olarak kabul edilmesi durumunda görüşmenin gelecek hafta gerçekleşebileceğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, Irak'a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından Türkiye'ye dönüş yolunda uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erdoğan'a "Sayın Baykal ile telefon görüşmesi olacak mı, yoksa olmadan gidecek misiniz?" sorusu yöneltildi. Başbakan bu soruya yanıt olarak şöyle konuştu: "Ben tabii Sayın Baykal'a gideceğim de yani böyle elimde veya elinde kameralarla birilerinin oraya gelmesi diye bir düşüncem yok. Böyle bir şey beklemiyorum. Böyle bir şeye de bizim kalkıp da müsaade etmemiz mümkün değil. Yani ben kendilerine arzu ettiği şekilde özel kalemimle gerekli cevabı bugün verdiririm. Kendileri eğer bu şekilde kabul ederlerse, eyvallah. Kamerasız." Erdoğan, Baykal'ın medya üzerinden yaptığı açıklamalar olduğunu hatırlatarak, "Ben bunları yapmak istemiyorum. Ben medya üzerinden Sayın Baykal'a cevap vermem, vermeyeceğim. Onun için kendim görüşmeyi arzu ettim, ama kendileri böyle bir görüşmeyi arzu etmediklerini bir yazılı açıklamayla bildirmişler. Dolayısıyla özel kalemim özel kalemlerini arar, durumu kendilerine bugün vereceğim talimat istikametinde bildirir, onlar da şekilde kabul ederlerse biz de görüşmeyi gerçekleştiririz. İşin usulünü kabul ederse görüşeceğim. Sadece kamerasız değil, bir şeyler daha var..." diye konuştu Irak Ziyaretini Değerlendirdi Erdoğan'a Irak ziyaretinin genel bir değerlendirmesi de soruldu. Erbil'e konsolosluk açmayı planladıklarını belirten Başbakan Erdoğan, önümüzdeki günlerde bakanlardan ve iş adamlarından oluşan heyetin Irak'ın kuzeyine gideceğini bildirdi. Bir başka soru üzerine, Başbakan, Türk Ceza Kanunu'nun 221'inci maddesinin açık olduğunu ve suça karışmamış, kandırılan insanların tutuksuz yargılandığını hatırlatarak, "Burada yapılması gereken tabii birinci olarak dağa çıkmayı engellemek. İkincisi, dağdan inmeyi teşvik etmek" diye konuştu. Erdoğan, terör sorunu ile ilgili olarak, ABD'nin terör örgütü PKK'nın lider kadrosundaki kişiyi uyuşturucu kaçakçısı ilan etmesinin ve mal varlıklarını dondurmasının son derece önemli olduğunun altını çizdi. Obama'dan Erdoğan'a Davet Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'nın 29 Ekim tarihi için kendisini ülkesine çalışma ziyaretine davet ettiğini bildirdi. Başbakan Erdoğan, "Davet bugün geldi. 'Alternatif tarihler incelensin' dedim. 'Çalışılsın, ondan sonra kesinleştirelim' dedik. Ona göre karar vereceğiz. 29 Ekim'de karar kılarsak İran'dan ABD'ye gideceğiz" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, AB İlerleme Raporu ile ilgili olarak da, "Bizim iktidara geldiğimizden bu yana bence en ideal olan ilerleme raporu. Bana göre çok iyi düşünülmüş; çok iyi, yerinde incelenmiş bir ilerleme raporu olarak görüyorum" dedi. 598941 Maliye'de sürpriz görevden alma! Maliye Bakanlığı'nın en kritik kurumu Hesap Uzmanları Kurulu'nun tarihinde bir ilk yaşandı. Kurul başkanı Mahmut Vural süpriz bir şekilde görevden alındı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kurul başkanına önce yurtdışı görev teklif etti ancak Vural kabul etmedi. CNN TÜRK'e konuşan Hesap Uzmanları Kurulu eski Başkanı, "Benimle çalışılmaktan rahatsız olunduğu intibahı edinmedim. Hatta başarılı bulunduğum söylendi" dedi. (CNN TÜRK) -- Maliye teşkilatının gözbebeği var. Biri Maliye Teftiş Kurulu diğeri de Hesap Uzmanları Kurulu... Hesap Uzmanları Kurulu büyük mükellefler konusunda uzman. Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin ayrıntılı vergi incelemesini yapan bu kurulun tarihinde bir ilk yaşandı. İlk kez Hesap Uzmanları Kurulu'nun başkanı görevden alındı. Görevden alınan isim Mahmut Vural... Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Vural ile çalışmak istemedi. Üç gün önce Mahmut Vural'la görüşen Şimşek, önce yurtdışı görev teklif etti. Vural, alternatif görev yerlerini öğrenmeden teklifi reddetti. Vural, "Teklifi baştan reddettim, ilkelerime uymaz. Neresinin teklif edildiğini öğrenip de reddetseydim yeri beğenmediğim için teklifi reddettiğim düşünülebilirdi" şeklinde konuştu. Mahmut Vural, 13 Ekim Salı günü Bakan Şimşek ile görüştü, 16 Ekim Cuma günü yayınlanan kararnameyle de görevden alındı. Görevden alma kararnamesinde yerine getirilen isim de vardı. Gelir İdaresi Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanı Mahmut Hadi Ekici, Vural'ın yerine başkanlık koltuğuna oturdu. Vural, CNN TÜRK'e "Görevden alınmam bilgim dahilinde" dedi ancak neden görevden alındığını bilmediğini söyledi. Vural, "Karar benimle görüşülerek alındı. Hata veya yanlışım olmadığı, hatta çalışmalarımın başarılı bulunduğu ifade edildi" diye konuştu. Vural, "Sizi başarılı bulan bakan neden görevden almış olabilir?" sorusuna, "Onu Bakan'a sormalısınız" yanıtını verdi. Maliye'de bir başka atama da Mali Suçları Araştırma Kurumu'nda oldu. Bir süre önce MASAK Başkanlığı'ndan Gelir İdaresi Başkan Yardımcılığına getirilen Adnan Ertürk'ün yerine Mürsel Ali Kaplan atandı. 597855 Haftasonu hava nasıl olacak? Haftasonu hava nasıl olacak? Yapılan son değerlendirmelere göre; ülkemizin batı kesimlerinde görülecek yağışların Marmara'nın batısı(Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul), Aydın, Muğla ile Manisa' nın batı ilçelerinde kuvvetli, İzmir ve çevrelerinde çok kuvvetli olması bekleniyor. HAVA SICAKLIĞI :Hava sıcaklığı Marmara, Karadeniz ve Ege bölgelerinde ila derece artacak; diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. RÜZGAR :Genellikle güney ve güneybatı (Lodos), Marmara'da sabah saatlerine kadar doğu ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden hafif arasıra orta kuvvette, yağış anında kuvvetli olarak esecek. UYARILAR KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI: Yağışların; Marmara'nın batısı(Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Avrupa yakası başta olmak üzere İstanbul), Aydın, Muğla ile Manisa' nın batı ilçelerinde kuvvetli, İzmir ve çevrelerinde çok kuvvetli olması beklendiğinden oluşabilecek olumsuz şartlara karşı (yıldırım düşmesi, lokal su baskını ve ani sel, taşkın, ağaç ve direklerin devrilmesi, baca gazı zehirlenmesi, ulaşımda aksamalar vb) ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir. 598225 Hırsızlık şebekesine helikopterli operasyon şebekesine helikopterli operasyon ’da, gasp, yağma ve yaptığı ileri sürülen 27 kişilik hırsızlık şebekesi elemanları, özel ve hava polisinin de katıldığı ‘Hedef 12’ adı verilen operasyonla yakalandı. Son dönemde Adana, ve ’da yapılan hırsızlıkları araştıran polis, ay önce çete lideri olduğu iddia edilen Serdar Akalın ve İbrahim Koç’u teknik takibe aldı. Şüphelilerin, aralarında çocuklarında bulunduğu çok sayıda kişiyi tehditle hırsızlık, gasp ve yağma yaptırdığını belirleyen polis, gün önce Ova, Şakirpaşa, İsmetpaşa ve Gültepe mahallerindeki 35 eve eş zamanlı operasyon düzenledi. Geniş güvenlik önlemi alınarak yapılan ve ‘Hedef 12’ adı verilen operasyona Asayiş, Özel Harekat ve polisinden katılan 245 memurun yanı sıra, hava polisi de helikopterle çalışmalara destek verdi. İl ’nde gün boyunca sorgulanan 27 şüphelinin verdiği bilgiler doğrultusunda çok sayıda yere baskın düzenlenirken, çalınan lüks otomobil bulundu. Çetenin ilk belirlemelere göre ay içinde 500 bin TL’lik hırsızlık yaptığı belirlendi. Sorguları biten şüpheliler, bugün geniş güvenlik önlemi altında önce sağlık kontrolüne ardından adliyeye sevk edildi. 598412 Bunu yapan insan olamaz! Alanya'da yerleşik olarak yaşayan Rus kadın Ekatarina Gündüz, Mahmutlar beldesinden otobüsle evine dönerken yolun kenarında kafasına bidon geçirilmiş bir köpek gördü. Otobüsü durduran Gündüz, aşağıya inerek köpeğin kafasındaki bidonu çıkarmak istedi. Ancak başarılı olamadı. Eve gittiğine köpeği düşünen Ekatarina Gündüz, ertesi gün özel araçla bölgeye giderek uzun süre köpeği aradı. Bu çabalarından sonuç alamayınca çevredeki vatandaşlara durumu anlattı ve köpeğin görülmesi durumunda kendisine haber verilmesini istedi. Kafasına bidon geçirildiği için ne yemek yiyebilen ne de su içebilen köpeği sürekli düşünen Gündüz, rahatsızlık duyduğu olayı üyesi olduğu Rus Dili Konuşanlar Derneği (ARDİD) toplantısında anlattı. Aradan gün geçmesine rağmen bu kez ARDİD Başkanı Anjelika Anzhela ve dernek üyesinden oluşan kişilik ekip Mahmutlar beldesine giderek köpeği aradı. Gittikleri her yerde köpeğin durumunu vatandaşlara anlatan dernek üyeleri, telefon numaralarını da vererek hayvanın görülmesi halinde kendilerini aramalarını istedi. Alanya'ya dönen dernek üyelerine müjdeli haber sabah saatlerinde geldi. Köpeğin Kargıcak ile Mahmutlar beldeleri arasında görüldüğü bilgisini alan dernek üyeleri bölgeye gitti. Belediye ekiplerinin de yardımıyla yapılan saatlik arama sonucunda köpek muz bahçesinde bulundu. Yaklaşık gün aramadan sonra bulunan köpek özel araca konularak Oba beldesindeki bir veterinere götürüldü. Açlık ve susuzluktan halsiz olduğu gözlenen köpeğin kafasındaki plastik bidon, makasla kesilerek çıkarıldı. Bidon çıkarıldıktan sonra ısırma ihtimaline karşı köpeğin çenesi sargı bezi ile bağlandı. Kafasından bidon çıkarılan köpeğin ağzında yaralar oluştuğu gözlendi. Ağzı, dişleri temizlenerek su ve yemek verilen köpek, veteriner tarafından gözetim altında tutuluyor. Köpeğin hayatını kurtaran Ekatarina Gündüz, köpeğin başına bidonu geçirenleri insan olarak görmediğini söyledi. Hayvanları korumak gerekirken bu tür üzücü davranışlarla onlara zarar verilmesine anlam veremediğini kaydeden Gündüz, "Köpeği kafasına bidon geçirilmiş halde gördüğümde içim sızladı. Bu duruma sessiz kalamazdım. Köpeği kurtardığım için çok mutluyum. Köpeği tedavi eden veterinere teşekkür ediyorum." dedi. Köpeğin tedavisi ve bakımını üstlenen Veteriner Hekim Hikmet Karaman, ilk defa böyle bir vaka ile karşılaştığını söyledi. Aç ve susuz kalan köpeğin aşırı derecede su kaybı yaşadığını aktaran Karaman, tedavisi tamamlanan köpeğin hayati tehlikeyi atlattığını aktardı. ARDİD Başkanı Anjelika Anzhela, köpeği kurtarmak için gösterdikleri çabanın sonuç vermesinin kendilerini çok mutlu ettiğini söyledi. 598415 Hidayet Türkoğlu: Türk taraftarının desteğiyle NBA'de başarıya koşuyorum Geçtiğimiz sezon NBA'de gösterdiği yüksek performansla Orlando Magic'i finale taşıyan Hidayet Türkoğlu, Boydak Holding kurumsal yayın organı Bizbize Dergisi'ne, ABD'deki yaşamını, Orlando'da da iyi bir sezon geçirmesine rağmen Toronto'ya transferini anlattı. Orlando'da geçtiğimiz yıl iyi bir sezon geçirerek NBA'in yıldızları arasına giren Türkoğlu, şampiyon olmayı çok istediğini ancak final oynamanın da çok büyük gurur kaynağı olduğunu ifade etti. Sezonun sonuna doğru kendisini film yıldızı gibi hissetmeye başladığını anlatan Türkoğlu, her yıl çok çalışarak, kendini geliştirdiğini ve insanların kalbini kazandığını ifade etti. Orlando'nun finale yükselmesinde en büyük paya sahipken kulübüyle yollarını ayıran Hidayet, transferin perde arkasını şöyle özetledi; "Ben ayrılmak istemiyordum, kulübümden uzun süreli bir kontrat bekliyordum. NBA draft seçimlerinden iki gün önce Orlando yönetiminden bir teklif iletildi. Tatmin edici değildi. Düşünmek için iki gün süre istedim. Ben ne yapacağımızı düşünürken takımım Vince Carter'i transfer etti. Benimde bundan sonra yapacağım bir şey kalmadı ve ayrılmaya karar verdim. Portland Trail Blazers kulübü beni transfer etmek için çok çaba harcadı. Onlara teşekkür ediyorum. Ancak ben Doğu Konferansı'na alıştım ve doğuda oynamak istiyordum. Oyun stilimi değiştirmem, uyum süreci yaşamam gerekiyordu. Toronto'dan teklif gelince kabul ettim. Toronto'da Bosh ile takımı bizim etrafımızda kuracaklar. Ayrıca kadroda Andrea Bargrani, Jose Calderon gibi çok kaliteli Avrupalı oyuncuların olması benim için avantaj. Hızlı basketbol oynanan bir takıma geldim." Yaptığının ekonomik bir tercih olmadığını belirten ünlü basketbolcu, kendisine daha uygun olan takımı seçtiğini dile getirdi. Çok yönlü bir oyuncu olmanın avantajlarını iyi kullandığını kaydeden Hidayet "1 numaradan 4'e kadar her pozisyonda oynayabiliyorum. Ama en çok forvet pozisyonunda (3 numara) oynamayı seviyorum. Orada daha başaralı olduğumu düşünüyorum." dedi. 2.08 m. boyu, ince ve atletik yapısıyla dikkat çeken Türkoğlu, ailesine verdiği değeri her fırsatta yineleyerek, "Ela isminde bir kızım var. dünyaya geldikten sonra hayata bakış açım çok değişti. Onun doğum günü olan 26 Şubat benim hayatımın en mutlu günü. Ela, adı gibi hayatımıza renk kattı. Onun doğuşuyla performansım daha da arttı. Kamplar ve maçlarda evden bazen uzun süre uzak kalıyorum. sürede kızımı çok özlüyorum. Dünyada eşim ve kızımın yanı kadar huzurlu bir yer yok. Başarımda en büyük pay sahipleri annem babam, eşim Banu ve bana her zaman inanan güvenen Aydın Örs." şeklinde konuştu. 597949 Yine Şişli, yine kumar operasyonu Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak ve Kumar Büro Amirliği ekipleri, Şişli Huzur Mahallesi Fatih Caddesi 67 numaralı binada kumar oynatıldığı iddiası ile baskın düzenledi. Yapılan operasyonda kumar oynadığı ve oynattığı iddiasıyla 13'ü kadın 38 kişi gözaltına alındı. Baskın yapılan adreste yapılan araştırmada rulet, black jack masası, çok sayıda oyun pulu ve oyun kağıdı ele geçirildi. Polis minibüsüne bindirilen zanlılar, yüzlerini giysileriyle saklamaya çalıştı. Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürülen zanlılar hakkında Kabahatler Kanunu'na göre işlem yapıdığı bildirildi. Polis, aynı adrese daha önce de birçok kez kumar baskını yaptı. 597661 Torontolu Hido meydan okudu Torontolu Hido meydan okudu 16.10.2009 Toronto ile ilk hazırlık maçında Boston Celtics'e sayı atan Hidayet, eski takımı Magic'e mesaj yolladı: "Sezona onları yenerek gireceğiz." Milli Takım ve sakatlığı sebebiyle Toronto Raptors'ın hazırlık maçını kaçıran Hidayet Türkoğlu, yeni formasını ilk kez Boston Celtics'e karşı giydi. Boston Celtics'in yıldızı Ray Allen'in mezunu olduğu Connecticut Üniversitesi'ne ait olan XL Arena'da oynanan maçı Boston 106-90 kazanırken, Hido da yeni sezon öncesi ilk hazırlık maçına çıktı. 22 dakika sahada kalan Hido 3/4 iki sayı, 0/2 üç sayı, ribaund, blok ve top kaybı ile oynarken, ilk periyotta Chris Bosh'a yaptığı süper asistle alkışlandı. Hido, "Bosh ve diğerleriyle ilk kez birarada oynadım, takımı tanımaya çalışıyorum. Gün geçtikçe daha iyi olacağım ve sezonun ilk maçında eski ekibim Orlando Magic'i yeneceğiz'' dedi. Takımın oyuncularının çoğunun genç, istekli ve başarıya aç olduğunun söyleyen milli basketbolcu, iyi bir ekip kurduklarını ve ilk hedeflerinin play-off olduğunu da sözlerine ekledi. 598740 İsrail gözden çıkarıldı mı? gözden çıkarıldı mı? Dış Haberler Müdürü Menderes Özel, yazarlarımız Sami Kohen ve Kadri Gürsel’le Türkiye İsrail ilişkilerini konuştu.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Menderes Özel: Bu aşamaya nasıl gelindi?Sami Kohen: Tatbikatın ertelendiğini ’in ve savunma bakanlığı kaynaklarına atfen öğrendik Menderes Özel: Bu aşamaya nasıl gelindi? Sami Kohen: Tatbikatın ertelendiğini ’in ve savunma bakanlığı kaynaklarına atfen öğrendik. ’den yapılan açıklamada önce teknik nedenlerden dolayı ertelendi’ denildi. Daha sonra Dışişleri’nden  açıklama yapıldı ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu da “Türkiye konusunda çok rahatsız. Gazze konusu sürerken böyle bir tatbikat yapılamaz” anlamı içeren mesajlar verdi. Başbakan Tayyip Erdoğan da El Arabiye’ye verdiği demeçte, “Halk bunu böyle istiyor bizden” diyerek bu konuda halkın Gazze hissiyatının etkili olduğunu belirtti. MÖ: Yeni bir hamle mi yapılıyor? SK: ile stratejik konsey kuruluyor. Aynı şekilde Başbakan Erdoğan ’ta, önümüzdeki hafta ’a gidiyor. Ancak, bu yapılırken tatbikat konusunda soğukkanlılıkla yapılan değerlendirmelerde şu sonuca varılmış olabilir:  ve dünyasıyla yaptığımız bu hamleler hızlanırken, birden bire artı İsrail gösterisi yaparsak, ters olur. Burada en sofistike silahlarla tatbikat yapılırken, orada İran huzur içinde kalmayacaktır.” Türkiye’nin vizyonuna dayalı olarak geliştirmeye çalıştığı yeni strateji dikkate alındığında, Türkiye, İsrail ile askeri işbirliği imajını vermek istemedi. Kadri Gürsel: Türkiye’nin İsrail ile 90’lı yıllarda şekillenmiş olan güvenlik odaklı işbirliğinin marjinalleştiğini görüyoruz. Çünkü, Türkiye ve İsrail’i bir araya getiren ortak tehditler ortadan kalktı. Suriye, mutabakatından itibaren Türkiye’nin dostu olma yoluna girdi. Bugün vizeler bile kalktı. İsrail’se Türkiye için büyük bir pazar değil.  Kısacası, AKP olmasaydı özü itibariyle durumun değişeceğini sanmıyorum. Türkiye’nin yine İsrail’le ilişkilerini kademeli olarak azaltacak ya da niteliğini değiştirecekti. Ama ne oldu? AKP döneminde ideoloik nedenlerden de ötürü, AKP bunu hoyratça, kırarak, kaba bir şekilde yaptı. MÖ: Bu popülist bir yaklaşım olabilir mi? KG: İsrail pragmatik bir ülkedir, ’tan beri AKP’nin bu üslubuna tahammül ediyor. Ama herşeyin bir tahammül sınırı var. Tatbikatın da sert şekilde ertelendiği anlaşılıyor. Dolayısıyla popülist bir çehresi de var bunun. İsrail’i Türkiye için önemsezleştiren ikinci vaka bence ile ilişkilerin normalizasyon sürecine girmesi. Türkiye, tasarılarını engellemek için ’deki lobisine eskisi kadar ihtiyaç duymayacaktır. SK: Türkiye, İsrail için çok önemli bir ülke, çünkü ’le diplomatik ilişkileri var, ama iyi ilişkileri yok.  Ancak, 1, yıldan beri Türkiye’nin İsrail’e karşı aldığı tavır, İsrail’i tedirgin ediyor. KG: Ama, bu hep böyle oldu. Mesela, 1967’de ’ün işgalinden itibaren sürecine kadar Türkiye-İsrail arasındaki ilişkiler maslahatgüzarlık seviyesinde yürütülmüştü; ikili ilişkilerden değil üçüncü nedenlerden. Şimdi yine yüzünden böyle bir problem var. SK: Başbakan hiçbir Arap liderden gelmeyen bir hassasiyet gösteriyor. KG: Duygusal da olabilir, ama öncelikle politik ve ideolojik bir hassasiyet var. SK: Bir ölçüde katılıyorum, eğer bugün değil de başka bir parti iktidarda olsaydı. İsrail’le olan ilişkiler yine de belki 10 yıl önceki kadar sıcak olmayabilirdi. Ancak, zannetmiyorum ki başka bir hükümet sadece ve sadece bir duygusallık nedeniyle, veya halkın sesi budur diyerek ilişkileri bu noktaya getirsin. KG: Hükümetin, İsrail’e duyduğu tepkinin çok güncel bir nedeni var. da Gazze’ye uygulanan İsrail ablukası. İsrail haklı veya haksız Gazze’de 9-10 ay önce neden olduğu yıkımın onarılması için gerekli inşaat malzemelerinin Gazze’ye girmesine engel oluyor. Bu AKP hükümetini baskı altına alıyor. Bu da reaksiyon doğuruyor. SK: Halkın sesini dinliyoruz dediği bu. MÖ: Bu konuda Türkiye İsrail’e karşı tavır takınarak ne elde eder? KG: Bu politikalarla İsrail üzerinde hiçbir yaptırım mümkün olmaz. Somut sonuçlar getirmez, ama Türkiye’ye sempatiyi artırır. SK: Mesele zaten. Bunlar hem içeride, özellikle İslam ve Arap dünyasında sempati yaratan jestler. İsrail üzerinde politikasını değiştirecek bir etki yaratacağını hiç sanmıyorum. KG: Bugünkü iktidar İsrail’le ilişkilerinde kaybedecek birşeyi olduğunu düşünmüyor. Türkiye’nin kaybedecek önemli avantajları olsaydı İsrail’e karşı bu kadar kaba ve hoyrat çıkışlar olmazdı, daha dikkatli olunurdu. 598610 Bebeğin tren altından mucize kurtuluşu Polisin verdiği bilgilere göre tren, raylar üzerindeki bebek pusetini yaklaşık 30 metre sürükledi.  Güvenlik kamerasında yer alan görüntülerde, istasyonda pusetin aniden raylara yuvarlandığı, sırada annenin başka yöne baktığı, başını çevirdiğinde trenin geldiğini görünce büyük bir panik yaşadığı görülüyor. Victoria eyaleti polis yetkilisi Michael Ferwerda, bebeğin hafif sıyrıklarla kurtulmasını ''şans'' olarak nitelendirdi ve insanlara tren istasyonlarında dikkatli olmaları çağrısında bulundu. 599129 başsız ceset bulundu Polis yetkilileri cesetlerin, Tlapehuala kentindeki otoban üzerinde terk edilmiş bir kamyonet içinde bulunduğunu açıkladı. Açıklamada, cesetlerin konulduğu poşetlerin yanında La Familia uyuşturucu karteline ait bir tehdit notu da bulunduğu belirtildi. Guerrero kenti sık sık, La Familia karteli ile diğer uyuşturucu kartelleri arasında kanlı hesaplaşmalara sahne oluyor. 598952 Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismi caddeye verildi Helikopter kazası sonucu vefat eden eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun adı, Sultangazi'de bir caddeye verildi. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin bugünkü oturumunda, Sultangazi'de ve 50. Yıl mahallelerinde yer alan Caddesi'nin adının, Yazıcıoğlu'nun anısını yaşatmak için "Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi" olarak değiştirilmesi oy çokluğuyla kabul edildi. 2009 yılı otopark bedelleri hakkındaki Tarife Komisyonu raporunun oy birliğiyle geçtiği oturumda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Özürlüler Müdürlüğü ile Bahçeşehir Üniversitesi arasında yapılan Atölyesi Projesi protokolü de oy birliğiyle onaylandı. Meclis ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kitaplığı'nın Osmanlı Dönemi Fransızca süreli yayınlarının dijital ortama aktarılması için protokol yapılmasını da oy birliğiyle kabul etti. 598351 Öldürüp mezarına çiçek ektiler! Öldürüp mezarına çiçek ektiler! Bursa'nın İnegöl ilçesinde bir genci kurşuna dizerek öldürdüğü iddia edilen sanıklardan biri şok bir ifade verdi. Suçu firari sanığın üzerine atan şahıs, "Plan yapıp Seyhan'ı mezara gömdük, üzerine çiçek ektik" dedi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "adam öldürmek" suçundan müebbet hapisleri istenen tutuklu sanıklar S.G. (23) ve R.Y. (22) ile olaya karıştıkları iddiasıyla tutuksuz yargılanan E. K. (19) ve B.K. (23) hakim karşısına çıktı. İlk kez ifade veren R.Y., "Gıyabi tutuklu A.Ç. ile maktul arasında daha önce bir konu yüzünden tartışma olmuş. Olay günü ben, A.Ç., maktul ve E.K. otomobille gezmeye çıktık. Bir yerde alkol aldık. Gece ilerleyen saatlerde A.Ç. arabayı kenara çekti. A.Ç. maktulü aşağıya indirdi. Aralarında kavga çıktı. A.Ç. elindeki tüfeği Seyhan'a tutmuştu. Karanlıkta silahın ateş aldığını gördüm. Seyhan olay yerinde öldü. Daha sonra plan yaptı. Kazma ve kürek bularak mezarlığa gömdük. Üzerine çiçek ektik. A.Ç.'yi kurtarmak için böyle plan yaptık. Ancak A.Ç. bizi suçluyor" dedi. Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını söyledi. Duruşma sonrası adliye önünde oğlunun resmini yakasına takan acılı anne Dürdane Zafer, "Üç oğlumdan birini kaybettim. 36 gündür oğlum kayıptı. Evine dönmesini beklerken mezarlıkta gömülü olarak cesedini bulduk. Oğlumu öldürenlerin cezalandırılmasını ve adaletin yerini bulmasını istiyorum. Seyhan bir sefer öldü, ben her gün ölüyorum" diye konuştu. Duruşma, eksik evrakların tamamlanması için ileri bir tarihe ertelendi. 597706 Rota Ömer Aysan! Rota Ömer Aysan! Sportif Direktörü Ünal Karaman transfer için harekete geçti, federasyon tarafından küme düşürülen ’dan tecrübeli defans oyuncusu Ömer’i istedi Süper Lig’de aldığı başarısız sonuçların ardından eleştiri oklarının hedefi olan ve kadroyu güçlendirmek için çalışmalarına devam eden tarafından küme düşürülen ’dan tecrübeli oyuncusu Ömer Aysan’ı istedi. Bordo-mavili kulübün Sportif Direktörü Ünal Karaman’ın başkent ekibine resmen başvurarak Ömer Aysan’a talip olduklarını bildirdiği öğrenildi. Mavi-beyazlı kulübün bu için sadece para veya takas şeklinde iki seçenek sunduğu ve Trabzonspor’dan cevap beklediği kaydedildi. Tecrübeli defans oyuncusu Ankaraspor’un bu sezon oynadığı maçın üçünde 90 dakika görev alırken bir de gördü. Milli takımların oynadığı özel maçlarda bir kez U-18, bir kez de U-21 forması giyen Aysan, ’dan Başkent ekibine 2008-09 sezonunda transfer olmuştu. Öte yandan daha önce Ediz, Risp, Muhammet, ’i kiralık olarak ’ne veren Ankaraspor Adem Koçak, Bilal, Aydın, Umut ve Özgür Çek’i de sarı-lacivertli ekibe gönderdi. Bu futbolcuların lisanslarının en geç 22 Ekim’de çıkacağı, Senecky, Meye, Murat Tosun, İlhan Parlak gibi oyuncuların da Ankaragücü’ne gideceği ifade edildi. Yattara yarıda kesti Bordo-mavililer, maçının hazırlıklarını, Teknik Direktör Hugo Broos gözetiminde sürdürdü. Antrenmana, kampından dönmeyen Song, Cale ile olan Zafer katılmadı. Sağ ayak bileğinde ağrı hisseden Yattara ise idmanı yarıda bıraktı. 598698 On aylık evli kadın intihar etti On aylık evli kadın intihar etti Siirt'te eşiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle baba evine dönen genç kadın, babasına ait ruhsatlı silahla intihar etti. On ay önce Diyarbakır'a gelin olarak giden L.A (18) bir süre sonra ailesiyle sorunlar yaşamaya başlayınca tekrar baba evine döndü. Yaklaşık iki aydır babasının Yeni Mahalle'deki evinde ikamet eden L.A., kocasının barışma tekliflerini kabul etmedi. Ailesinin de eşiyle barışmasını istemesi üzerine de bu duruma sinirlenen genç kadın, babasına ait ruhsatlı tabancayla intihar girişiminde bulundu. Karnından yaralanan genç kadın kaldırıldığı Siirt Devlet Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılmadı. 598365 Yattara'da sorun yok! Yattara'da sorun yok! Turkcell Süper Lig'in 9. haftasında deplasmanda Galatasaray ile karşılaşacak olan Trabzonspor'da, İbrahim Yattara'nın oynayıp oymayacağı merakla bekleniyor. Trabzonspor Kulübü Futbol Şube Sorumlusu Dr. İhsan Alioğlu, dünkü idmanı yarıda bırakan Yattara'nın Galatasaray maçında tıbbi yönden oynamasına bir engel bulunmadığını belirtti. Yattara gibi bir oyuncunun kendini ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Alioğlu, "Hocanın onu değerlendirmesi açısından bu çok önemli. Yattara'ya tıp açısından bakıldığında oynamasına engel olacak bir sorunu yok. Bir güvensizlik var. Kendini yönetme sorunu var. Dün akşam yaptığımız kontrollerden sonra Galatasaray maçında oynamasına engel olacak bir durumu söz konusu değil. Takıma faydası ve verimlilik değerlendirmesini ise teknik direktör Hugo Broos karar verecektir. Son söz ona aittir" dedi. Galatasaray maçına iki haftadır üst düzey konsantrasyon ile hazırlandıklarını belirten Alioğlu, zorlu karşılaşmadan puan ile ayrılmak istediklerini belirtti. 598709 Yedi PKK'lı teslim oldu PKK'lı teslim oldu Şırnak'ın Silopi ilçesinde terörist güvenlik güçlerine teslim oldu. Terör örgütü PKK'nın Kuzey Irak'taki kamplarından kaçan terörist Silopi ilçesi yakınlarında bulunan Habur Sınır Kapısı'nda güvenlik güçlerine teslim oldu. Verimli Jandarma Sınır Karakolu'nda ifadeleri alınan terör örgütü mensupların mahkemeye sevk edilmesi bekleniyor. 597776 Tekerlekli sandalyede gümüş madalya aldık İkinci periyoda iyi başlayan Türkiye, oyunu dengeledi. Hücumları iyi değerlendiren Ay-Yıldızlılarda Özgür Gürbulak, periyodun sonundaki serbest atışları değerlendiremeyince Türkiye, ilk yarıyı 27-25 geride tamamladı. İtalya, üçüncü periyotta da üstünlüğünü sürdürdü. Sayı bulmakta zorlanmayan İtalya, Türkiye'nin hücumlardan boş dönmesi üzerine periyodu 49-39 önde bitirdi. Son periyotta basit top kayıpları yapan Türkiye, serbest atışlarda da başarısız olunca aradaki fark açıldı. İsmail Boyraz'ın sayı denemeleri de başarısız olunca İtalya, maçtan 64-52 galip ayrılarak şampiyon oldu. Bu arada, şampiyonada oynanan klasman karşılaşmaları sonunda Türkiye ikinci, İngiltere üçüncü, Polonya dördüncü, Fransa beşinci, Almanya altıncı, İspanya yedinci, İsrail ise sekizinci oldu. 598542 Kaza yapan otomobil içinde yanarak öldü Kaza yapan otomobil içinde yanarak öldü ´nın İlçesi´nin Kargıcak Beldesi Karagedik mevkiinde ´li otomobiliyle kaza geçiren 23 yaşındaki Erkan Köksal, otomobilin içinde yanarak öldü.Olay anı amatör bir kamera tarafından saniye saniye görüntülendi. Gazipaşa'dan Alanya´ya doğru 07 ZE 983 plakalı LPG'li otomobiliyle yola çıkan Erkan Köksal, Kargıcak Beldesi´nin Karagedik mevkiine geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybetti. Kontrolden çıkan otomobil metrelik şarampole yuvarlanarak, bir kaç kez takla attı. Bu sırada otomobil alev aldı. Olayı ilk gören Turgut Özdemir, otomobil içinde bulunan sürücüyü kurtarmak istedi fakat yükselen alevlerden yaklaşamadı. Özdemir, arabanın yanmasını amatör kamerayla görüntüledi. Özdemir, daha sonra çevrede bulunanlarla birlikte kaza yerinin hemen yakınında bulunan su kuyusunun dinamosunu çalıştırarak hortumla alevlere müdahale etti. Kısa süre sonra olay yerine Mahmutlar ve Kargıcak belediyelerine ait itfaiye araçları geldi. Otomobil söndürülürken, sürücü Erkan Köksal kurtarılamadı. Olay anını amatör kamerasıyla görüntüleyen Turgut Özdemir yaşadıklarını şöyle anlattı: ``Demirtaş Beldesi´nden Alanya'ya geliyordum. Karagedik Mevkii'nde yolun sağında bir aracın yandığını gördüm. Hemen motosikletimi kenara çekerek olay yerine gittim. Yanan aracın içinde sürücü vardı. Yükselen alevlere rağmen sürücüyü kurtarmak istedim. Ancak alevler fazla olduğu için araca yaklaşamadım. Hemen durumu itfaiyeye bildirdim. Çevredeki vatandaşlar kuyudaki suyla araca müdahale etti. Ancak sürücünün yanmasına engel olamadık'' diye konuştu. 598411 Gül: Balkanların ve Kafkasların istikrarını önemsiyoruz Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov ile Çankaya Köşkü'nde ortak basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Gül, ''Geçmişte nasıl Balkanlar huzur içindeyse şimdi de öyle olmalıdır.'' dedi. Türkiye olarak Balkanlarda huzur ve istikrara çok büyük önem verdiklerini söyleyen Gül, ''Geçmişte nasıl Balkanlar huzur içindeyse şimdi de öyle olmalıdır. Bunu sağlayacak şemsiye AB'dir. Makedonya NATO şartlarını yerine getirmiştir ama bilinen nedenlerle üye olamamıştır.'' diye konuştu. Türkiye hakkında açılanan Avrupa Birliği (AB) İlerleme Raporu hakkında ise Gül, ''Türkiye-AB ilişkileri devlet politikasıdır. Partiler üstü bir durumdur. İlerleme ve genişleme raporları fotoğraf çekmektir. Bunu böyle görmek gerekiyor.'' ifadesini kullandı. Gül, Ermenistan ilişkileri konusunda ise; ''Türkiye Kafkaslara önem veriyor. Ermenistan ilişkilerinde normalleşme yaşanıyor. Biz bütün Kafkasların huzuruna önem veriyoruz, bütün problemlerin çözümü bizim için önemlidir. Kafkaslarda barış ve huzura yönelik adımlar yeni bir dönem başlatmıştır. İyi gelişmeler olmasını temenni ediyorum.'' şeklinde konuştu. 598997 İsrail Büyükelçisi, Dışişleri'nde İsrail Büyükelçisi, Dışişleri'nde İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy, Dışişleri Bakanlığına gelerek TRT'de yayımlanan Ayrılık dizisi nedeniyle duydukları tepkiyi dile getirdi. Büyükelçi Levy, saat 17.30'da geldiği Dışişleri Bakanlığında, yaklaşık yarım saat kadar Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Dairesi Genel Müdürü Ömür Şölendil ile görüştü. Görüşmenin ardından basın mensuplarının beklediği noktada arabasını durdurarak kısa bir açıklama yapan Büyükelçi Levy, Genel Müdür Şölendil'e görevine yeni atanmasından dolayı bir nezaket ziyareti yaptığını kaydetti. Büyükelçi Levy, daha sonra şunları söyledi: 'Bu görüşme fırsatıyla İsrail halkı ve askerlerini şeytani bir biçimde gösteren TRT 1'deki dizi nedeniyle İsrail hükümeti ve İsrail halkının duyduğu hayal kırıklığı ve endişeyi ifade ettim. Yaptığım bu protesto Kudüs'te Türk Maslahatgüzarına yapılan protestonun devamı niteliğindedir.' Büyükelçi Levy gazetecilerin sorularını yanıtlamadan Dışişleri Bakanlığından ayrıldı.  598078 Yeşil alanlar kalp hastalarına iyi geliyor "Yeşil alan" yakınında oturmanın sağlığa faydaları konusunda yeni bulgular elde edildi. Hollanda'nın başkenti Amsterdam'daki VU Üniversitesi Tıp Merkezi araştırmacıları, ülke genelinde 195 aile hekiminin takip ettiği 350 bin kişinin sağlık kayıtlarını inceledi. Araştırmaya dahil edilen kişilerin bulundukları bölgede en az bir yıldır oturmaları şartı arandı. Epidemiyoloji ve Toplum Sağlığı dergisinde yayımlanan makaleye göre, yeşil alanlara yakın oturmanın 24 ana fiziksel rahatsızlıktan 15'inin önemli ölçüde azalmasını sağladığı, bu ortamların özellikle anksiyete bozuklukları ve depresyona iyi geldiği saptandı. Yeşil alana ne kadar yakın oturulduğunun da neticeyi etkilediği belirtildi. Yeşil alanın en çok faydalı olduğu hastalıklar; depresyon, anksiyete, koroner kalp hastalığı, boyun, omuz, sırt, bilek ve el ağrıları, şeker hastalığı, solunum enfeksiyonları, astım, migren, vertigo, mide virüsleri ve idrar yolları enfeksiyonu olarak sıralandı. Ancak bulgular, yeşil alanın yüksek tansiyona olumlu etkisi bulunmadığını ve yeşil ortamdan 46 ila 65 yaşındakilerin bu yaşın üstündekilerden daha çok etkilendiğini de gösterdi. Yeşil alanın stresten kurtulmaya yardımcı olduğunu ve sosyal ilişkiler için daha çok fırsat sunduğunu belirten araştırmacılar, doğal ortamda fiziksel egzersiz ve kaliteli havanın da yeşil alanın faydalı olmasını sağlayan unsurlar olabileceğini kaydetti. 599085 TİKA Nijer'de 30 köyü suya kavuşturdu TİKA'dan yapılan açıklamaya göre, Devlet Su İşleri (DSİ) kurumunun yardımıyla başkent Niami yakınında ve uzağında su sorunu olan 30 köye düzenli su sağlandı. Kokoarey köyünde tamamlanan su kuyusunun açılış törenine Nijer Su İşleri Bakanı Kumuni Kogo ile Tillaberi bölge valisi, belediye başkanı, çevre ilçelerinin kaymakamları ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Bakan Kogo, "Buradaki kuyu, Türk devleti tarafından açılan 30 kuyudan biri. Ülkemiz çok ciddi su sorunu yaşıyor. Nijer hükümeti ve halkı adına ihtiyacımızın karşılanmasına yönelik sağladığı destek için Türk hükümeti ve Türk halkına teşekkür ederiz" dedi. 597715 Yenilenebilir enerjiye 47 milyon dolarlık kredi Yenilenebilir enerji ve çevre projelerinin finansmanında etkin bir rol üstlenen TSKB'nin finansörlüğünde Erzincan'ın İliç ilçesinde inşa edilecek olan Bağıştaş II Hidroelektrik Santrali 72 milyon dolara mal olacak. Tesisin 2011 yılının son çeyreğinde devreye girerek yılda 180 milyon kWh enerji üretmesi planlanıyor. TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu İstanbul'da düzenlenen imza töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'de sayıca en fazla yenilenebilir enerji projesini finanse eden kurum olan TSKB'nin bu proje ile birlikte finansman sağladığı proje sayısının 80'e ulaştığını ve toplam kurulu gücünün de bin megavatın üzerinde bulunduğunu söyledi. Eroğlu, bu projeler arasında 72 hidroelektrik santrali, rüzgâr santrali, jeotermal enerji santrali, adet de metan gazından elektrik üretimi yapan santral bulunduğunu aktardı. 597980 Sıca hava balonunda dehşet anları 'nin Colorado eyaletinde sıcak hava balonuna tırmanan yaşındaki bir erkek çocuğun balonla sürüklenmeye başladığı bildirildi. Balon yere indirilirken çocuğa ise ulaşılamadı. 'nin Colorado eyaletinde, yaşındaki erkek çocuğun içinde olduğu sanılan balon yere indi. Yerel KUSA TV'ye konuşan bir görgü tanığı, balona ulaşan yetkililerin, balonda olduğu bildirilen yaşındaki çocuğu bulamadıklarını söyledi. saat havada kalan balona tırmandığı söylenen çocuğun akıbeti bilinmiyor. Larimer bölgesi şerifliği yetkilisi Cathy Davis, çocuğun ailesine ait balonun evlerinin arkasında bağlı olduğunu, evin dışında oynayan erkek çocuğundan büyük olanının küçük çocuğu balonun tabanındaki bölümde gördüğünü, daha sonra balonun havalandığını söylediğini kaydetti. Lorimer Bölgesi Şerif Sözcüsü Eloise Campanella, daha önce yaptığı açıklamada, uçan daireye benzeyen balonun bin 48 metreye dek yükselebileceğini belirterek, balonun en son Denver kentinin 64 kilometre kuzeyindeki Milliken bölgesinde süzülürken görüldüğünü söylemişti. Campanella, yaşındaki çocuğun balonun içinde olduğunu bildirmişti. 597931 ABD: Orta Doğu'da barış için kararlıyız Filistin kökenli Amerikalıların kurduğu "American Task Force on Palestine" grubuna hitaben konuşan Jones, "Orta Doğu barışı konusunda açık, net, kesin ve kararlıyız" ifadesini kullandı. "Sadece müzakere masasına oturtmayı hedefleyen görüşmelerin artık ötesine geçmeliyiz" diyen danışman, "Obama, bu hedefe ulaşma konusunda sarsılmaz bir irade gösteriyor. Bu hedefi ısrarla takip edeceğiz. İsrail-Filistin kavgasında asıl önemli olan, insanların şeref ve can güvenliği" dedi. Özel temsilci George Mitchell'in taraflar arasında yeniden diyalog başlatabilmek için yürüttüğü çabaları öven General Jones, "İki devletin varlığını teminat altına alacak kesin anlaşma elde edebilmek için ön şartsız müzakerelere başlama vakti gelmiştir" dedi. Filistin-İsrail müzakereleri, aralık 2008'den beri askıda bulunuyor. 599217 Hemşire yardımcısıydı, kral oldu Hemşire yardımcısıydı, kral oldu 25 yıl boyunca ABD'de yaşlı ve hastaların bakımıyla ilgilenen 50'li yaşlarındaki Charles Wesley Mumbere, pazartesi günü taç giyerek, Uganda'nın batısındaki Kasese bölgesinde, ulusal hükümet tarafından da tanınan 300 bin kişilik Rwenzururu Krallığı'nın kralı olacak. Babası Isaya Mukirane'nin 1960'lı yıllarda etnik bir grup tarafından kral ilan edilmesinin ardından Mumbere'nin de 13 yaşında krallık ünvanını, 18'inde ise krallığı devraldığı bildirildi. ''Dağlarda savaşarak büyüdüm'' diyen Mumbere'nin 30 yaşındayken eğitim almak üzere ABD'ye gönderildiği ve işletme eğitimine başladığı ancak ülkesindeki siyasi karışıklık yüzünden bursunun kesilmesinin ardından eğitimini yarıda bıraktığı, bir süre sonra da ABD'den siyasi sığınma talebinde bulunduğu ve hemşire yardımcısı olmak üzere eğitim gördüğü kaydedildi. 598545 Bakan Dinçer'i şok eden İŞKUR müdürü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, İŞKUR il müdürlerine, ''Ahşap boyama, ebru, kanaviçe kurslarını bırakın belediyeler yapsın. Vatandaşa, sanayi, tarım işletmelerine gittiğinde avantaj sağlayacak kabiliyet kazandırın'' diye seslendi. Bakan Dinçer, İŞKUR il müdürleriyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezinde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, vatandaşın ihtiyaçlarını karşılamanın her şeyden önce geldiğini söyledi. Kurumun görev alanına giren konularda bundan sonra nasıl hareket edileceğine ilişkin 11 maddelik bir genelge hazırladıklarını bildiren Dinçer, herkese eşit ve adil davranılacağını vurguladı. Hizmetlerin vatandaşlara en yakın noktadan sunulacağını ifade eden Dinçer, her ilde tüm personelin bütün işlemleri bilmek ve yapmak zorunda olduğunu dile getirdi. Dinçer, ''Kimse bu benim görevim değil diye yapmamazlık etmeyecek. İşleri birleştirip, bütün işlerin bir memur tarafından yapılabilmesini sağlayacağız. Her işlemi ayrı memurların yapması uygulamasını terk ediyoruz. Vatandaş, her memurdan tüm hizmetleri alabilecek. İllerinizde personelinizi bu yönde eğitin'' diye konuştu. İl ziyaretlerinde kendisine sunulan rakamlara bakıldığında ''İŞKUR'un ülkeyi uçurduğu'' sonucuna varılması gerektiğini, ancak kamuoyunda buna paralel bir yaklaşım olmadığını belirten Dinçer, il müdürlerinden belirli bilgileri içeren standart brifingler istedi. 'İŞKUR YÖNETİCİSİ OLUP İLİNDEKİ İŞSİZLİK ORANINI BİLMEYEN İL MÜDÜRÜ OLABİLİR Mİ? BEN MAALESEF GÖRDÜM'' Ömer Dinçer, il ziyaretlerinde karşılaştığı durumlara ilişkin bilgiler verirken, şunları kaydetti: ''(Sizin ilinizde işsizlik oranı kaç diyorum) herkes ayrı bir oran söylüyor. İŞKUR yöneticisi olup ilindeki işsizlik oranını bilmeyen il müdürü olabilir mi? Ben maalesef gördüm. ille ilgili işsizlik oranını bilmeyen bir il müdürü, benim hiç hoş göreceğim bir arkadaş değildir, bunu bilginize söylüyorum. -''SUİSTİMAL EDEN, PERFORMANSI DÜŞÜK, AYRIM YAPAN HERKES BİLSİN Kİ BUNUN BEDELİNİ KENDİSİ ÖDEYECEK'' Bir il müdürü, İŞKUR'da çalışan kapıcı dahi, ilin işsizlikle ilgili sorunlarını bilmelidir. Vardığım zaman herkes ildeki işsizlik oranını, iş gücüne katılma miktarı ve oranını, kırsal ve kentsel alandaki işsizlik oranlarını, kadın ve genç işsizlik oranlarını bilmek zorundadır. Orada işsizliğin sebepleri hakkında bilgi sahibi olmak zorundadır. kentin işsizliğini önlemek için ihtiyaç duyduğu mesleklerin neler olduğunu, bunların eğitiminin kimler tarafından yapılacağını bilmek zorundadır. Müdürün yanında her memur bunları bilmek zorundadır. Eğer elemanlarınız bunları bilmiyorsa aslında iyi hizmet ürettiğinizi bana söylemeyin lütfen. zaman hızla personelimizi eğitmek ve gelen insanlara danışmanlık hizmeti sunmak, cevap üretmek zorundayız.'' Dinçer, hesap yapıldığında günde kişiye mesleki danışmanlık yapıldığının ortaya çıktığına dikkati çekerek, ''Günde kişiyle danışmanlık yaptık diye övüneceğiz. Bu aklınıza hayalinize geliyor mu sizin, hiç böyle bir hesap yaptınız mı siz? 90 kişi eğittik diye gittiğim illerde seviniyor arkadaşlar. 25 kişi çalıştırıp yılda tane kurs düzenleyip 90 kişiyi eğiteceğiz ve sonra övüneceğiz. Bu ülkede işsizlik ve mesleksizlik var diye bize sorulduğunda da cevap vereceğiz. Bu size hiç makul geliyor mu, ama bu biziz. Her il müdürünün kendi ilinin işsizliğini çözecek bir misyon üstlenmesi gerek'' dedi. -''HERKES İŞİNİ GÜNLÜK ÇÖZECEK''- Ömer Dinçer, bakan olarak masasında bir günden fazla dosya tutmadığını, evrakları aynı gün imzaladığını ifade ederek, ''Eğer sizin masanızda bir günden fazla evrak bekliyorsa ve bunu fark edersem bilin ki bunun ihmal sebebi olduğuna dair yargım artar. Onun için herkes işini günlük çözecek ve sorunları asla tehir etmeyecek'' diye konuştu.         Dinçer, ayrıca yapılamayan işlerin gerekçesinin yazılı olarak başvuru sahibine bildirileceğini, vatandaştan gereksiz hiçbir belge istenmeyeceğini, elektronik ortamdan başvuruların artırılacağını, telefon çağrılarına ilk üç çalışta cevap verileceğini, elektronik postaların 72 saat içinde yanıtlanacağını, hizmet birimlerinin koşullarının iyileştirileceğini, hizmetlerin açık büro ortamında sunulacağını kaydetti.  Hizmet birimlerinin koşullarının iyileştirilmesine yönelik inisiyatif kullanılmasını isteyen Dinçer, ''Çalışılan yer kalitenin göstergesidir. Bir çiçek de mi koyamıyorsunuz, mobilyanın ayağına bir çivi de mi çakamıyorsunuz. Hiçbir şey yapamıyorsanız, ne olur boya alın ve el birliğiyle kurumunuzu boyayın. Marangozlar Odasına gitseniz size destek verir'' dedi. İŞKUR'un düzenlediği kurslarla işsizlere, mesleği olmayanlara birer ''altın bilezik'' vermesi gerektiğini belirten Dinçer, ''Ahşap boyama, ebru, kanaviçe kurslarını bırakın belediyeler yapsın. Vatandaşa, sanayi, tarım işletmelerine gittiğinde avantaj sağlayacak kabiliyet kazandırın'' diye konuştu. -''REFERANSLARINIZ SİZİ KURTARAMAZ''- Dinçer, il müdürlerinin hangi partiden, mezhepten, etnik kökenden olduğunun kendisini ilgilendirmediğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Başarılı olanlara kapımız, kucağımız açık. Suistimal eden, performansı düşük, ayrım yapan herkes bilsin ki bunun bedelini kendisi ödeyecek. Bana çok şikayet geliyor. İllerden gelen şikayetleri biriktiriyorum. Referanslar bazı kişileri tanımamız sağlar ama referanslarınız sizi kurtaramaz. Referanslar önemlidir ama işte kalmanız için yeterli değildir. Objektif bir sistem kurarak yıl sonunda buna uygun değerlendirme yapacağız.'' 598156 Futbolda haftanın programları Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, profesyonel liglerde haftanın maç programı şöyle: TURKCELL SÜPER LİG 17 Ekim Cumartesi: 16.00 Denizlispor-Bursaspor (Denizli Atatürk) 20.00 Beşiktaş-Kasımpaşa (BJK İnönü) 18 Ekim Pazar: 15.00 Gençlerbirliği-Sivasspor (Ankara 19 Mayıs) 15.00 İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Manisaspor (Atatürk Olimpiyat) 15.00 Kayserispor-Ankaragücü (Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has) 16.00 Gaziantepspor-Fenerbahçe (Kamil Ocak) 18.00 Antalyaspor-Diyarbakırspor (Antalya Atatürk) 20.00 Galatasaray-Trabzonspor (Ali Sami Yen) BANK ASYA 1. LİG 17 Ekim Cumartesi: 19.00 Konyaspor-Mersin İdmanyurdu (Konya Büyükşehir Belediyesi Atatürk) 18 Ekim Pazar: 14.00 Giresunspor-Adanaspor (Giresun Atatürk) 15.00 Altay-Boluspor (İzmir Alsancak) 15.00 Orduspor-Kardemir Karabükspor (Ordu 19 Eylül) 15.00 Gaziantep Büyükşehir Belediyespor-Hacettepe (GASKİ Spor Tesisleri) 15.00 Kartalspor-Karşıyaka (Kartal) 15.00 Bucaspor-Samsunspor (Yeni Buca) 19.00 Dardanelspor-Çaykur Rizespor (Çanakkale 18 Mart) 19 Ekim Pazartesi: 20.00 Kayseri Erciyesspor-Kocaelispor (Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has) TFF 2. LİG 1. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Güngören Belediyespor-Körfez Belediyespor (Mimar Yahya Baş) 15.00 Zeytinburnuspor-Türk Telekom (Bahçelievler İl Özel İdare) 15.00 Gebzespor-Sakaryaspor (Gebze İlçe) 15.00 Yalovaspor-Pendikspor (Yalova Atatürk) 15.00 TKİ Tavşanlı Linyitspor-Beykoz 1908 (Tavşanlı Ada İlçe) 2. Grup 17 Ekim Cumartesi: 15.00 İstanbulspor-Göztepe (Bahçelievler İl Özel İdare) 18 Ekim Pazar: 15.00 Tepecikspor-Konya Şekerspor (Tepecik Belediye) 15.00 Fethiyespor-Akhisar Belediye Gençlik ve Spor (Fethiye İlçe) 15.00 Turgutluspor-Sarıyer (Turgutlu Eylül) 15.00 Alanyaspor-Eyüpspor (Alanya Milli Egemenlik) 3. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 BUGSAŞ Spor-Pursaklarspor (Ankara OSTİM) 15.00 Karsspor-Trabzon Karadenizspor (Kars Şehir) 15.00 Erzurumspor-Çorumspor (Cemal Gürsel) 15.00 Akçaabat Sebatspor-Çankırı Belediyespor (Akçaabat Fatih) 15.00 Ofspor-Etimesgut Şekerspor (Of İlçe) 15.00 Kırşehirspor-Tokatspor (Kırşehir Ahi) 4. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Şanlıurfaspor-Malatyaspor (Şanlıurfa 11 Nisan) 15.00 Adana Demirspor-İskenderun Demir Çelikspor (Adana Ocak) 15.00 Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Spor-Tarsus İdmanyurdu (Seyrantepe DİSKİ Spor Tesisleri) 15.00 Belediye Vanspor-Kahramanmaraşspor (Van Atatürk) 15.00 Adıyamanspor-Mardinspor (Adıyaman Atatürk) TFF 3. LİG 1. Grup 17 Ekim Cumartesi: 15.00 Küçükköyspor-OYAK Renault (Alibeyköy) 18 Ekim Pazar: 15.00 Alibeyköyspor-Bandırmaspor (Alibeyköy) 15.00 İnegölspor-Lüleburgazspor (İnegöl İlçe) 15.00 Balıkesirspor-Bayrampaşaspor (Balıkesir Atatürk) 15.00 Bursa Nilüferspor-Gaziosmanpaşaspor (Veledrom Dış Saha) 2. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Tekirova Belediyespor-Menemen Belediyespor (Dr. Fehmi Öncel) 15.00 Muğlaspor-İzmirspor (Muğla Atatürk) 15.00 Ispartaspor-Afyonkarahisarspor (Isparta Atatürk) 15.00 Keçiören-Nazilli Belediyespor (Cebeci İnönü) 3. Grup 17 Ekim Cumartesi: 15.00 Kartal Belediyespor-Beylerbeyi (Kartal) 15.00 Ankara Demirspor-Darıca Gençlerbirliği (Cebeci İnönü) 15.00 Anadolu Üsküdar 1908-Düzcespor (Vefa) 18 Ekim Pazar: 15.00 Kırıkkalespor-Gölcükspor (Kırıkkale Başpınar) 15.00 Orhangazispor-Keçiörengücü (Orhangazi İlçe) 4. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Gümüşhanespor-Sürmenespor (Gümüşhane Yenişehir) 15.00 Pazarspor-Araklıspor (Pazar İlçe) 15.00 Kastamonuspor-Yimpaş Yozgatspor (Kastamonu Gazi) 15.00 Arsinspor-Bulancakspor (Arsin İlçe) 15.00 Yalıspor-Ünyespor (Yavuz Selim) 5. Grup 18 Ekim Pazar: 15.00 Malatya Belediyespor-Şanlıurfa Belediyespor (Malatya İnönü) 15.00 Hatayspor-Batman Petrolspor (Hatay Atatürk) 15.00 Batmanspor-Diyarbakır Kayapınar Belediyespor (Batman 16 Mayıs) 15.00 Siirtspor-Kırıkhanspor (Siirt Atatürk) 598964 Yönetmen Ezel Akay tutuklandı Yönetmen Ezel Akay, Antalya'da "Çek yasasına muhalefet" suçlamasıyla tutuklandı. Akay hakkında, İstanbul Fatih Adliyesi'nde görülen bir davayla ilgili "Çek Yasası'na muhalefet" suçu kapsamında arama kararı çıkarılmıştı. Yönetmen, 46. Uluslararası Antalya Portakal Film Festivali için bulunduğu Antalya'da, konakladığı Dedeman Oteli'nde, Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınmıştı. Bugün mahkemeye çıkarılan Akay'ın tutuklanmasına karar verildi. Akay'ın Antalya Tipi Cezaevi'ne konulacağı öğrenildi. 598798 Bobo'nun Dalya Heyecanı Bobo'nun Dalya Heyecanı Siyah-beyazlı futbolcu, Kasımpaşa maçında da forma giydiği takdirde Turkcell Süper Lig'de 100. maçını oynayacak. Yayına Giriş: 16.10.2009 15:14:43 Güncelleme: 16.10.2009 15:14:43 Beşiktaş'ın Brezilyalı futbolcusu Bobo, Kasımpaşa maçı öncesi dalya heyecanı yaşıyor. Şu ana dek Türkiye'de 99 lig maçına çıkan siyah-beyazlı takımın futbolcusu, Kasımpaşa maçında da forma giydiği takdirde Turkcell Süper Lig'de 100. maçını oynayacak. Bobo, şans bulduğu 99 lig maçında toplam 37 gol attı. 2005-2006 sezonun devre arasında Beşiktaş'a kiralık gelen Bobo, siyah-beyazlı formayla ilk maçına 10 Şubat 2006 tarihinde çıktı. Diyarbakırspor maçıyla Türkiye kariyerine başlayan genç futbolcu, bu karşılaşmada de gol attı. Beşiktaş Kulübü, yarım sezonda başarılı bir performans gösteren Bobo'yu 2006-2007 sezonunda bonservisiyle transfer ederken, Brezilyalı futbolcu sezonda attığı gollerle takımına katkı yaptı. Siyah-beyazlı takımdaki ilk döneminde 14 karşılaşmaya çıkan Bobo, sonraki sezonlarda birçok maçta görev alarak istikrarlı bir görüntü çizdi. Genç oyuncu, siyah-beyazlı takımda bu sezon ise henüz isteneni veremedi. Şu ana dek lig maçında forma giyen Bobo, bu mücadelelerde suskun kaldı ve gol sevinci yaşayamadı. 597409 Genel seçimler de yıla indirilecek TBMM Başkanlığına sunulan teklif, 2007 yılında Anayasada yapılan değişikliğe paralel olarak Milletvekili Seçim Kanunu'nda değişiklik yapılmasını içeriyor. Buna göre, TBMM'nin seçimleri yılda bir yapılacak. Bir önceki seçimin yapıldığı tarihten itibaren dört yılın dolmasından önceki son pazar günü, oy verilecek. Oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak 90 günlük sürenin ilk günü, seçimin başlangıç tarihi olacak. Teklifle, nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerle ilgili de düzenleme yapılıyor. Nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen iller, artık nüfus sıralamasında da milletvekili sayısını ikiye çıkaramazsa, önce iki milletvekili çıkaramayan illere ikinci milletvekilliği verilecek. Daha sonra, artık nüfus bırakan illerin nüfusları büyüklüklerine göre sıraya konulacak ve bölüştürülmemiş bulunan milletvekilleri bu sıraya göre dağıtılacak. Teklifin gerekçesinde, 2007 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle, TBMM'nin seçimlerinin yıl yerine yılda bir yapılmasının sağlandığı, ancak ilgili yasada gerekli uyum düzenlemesinin yapılmadığı ifade edildi. Teklifin, Anayasaya uyum amacıyla hazırlandığı kaydedildi. Gerekçede, ayrıca, ''Bir ilin en az milletvekiliyle temsil ediliyor olması, ilde yaşayan farklı görüş ve düşüncelere sahip insanların Mecliste temsili yönünde demokratik bir fırsat oluşturacak. Bu durum da siyasal sistem bakımından çoğunlukçu değil, çoğulcu bir anlayışın hayat bulmasına zemin hazırlayacaktır'' denildi. 598975 Yönetmen Ezel Akay'a ‘karşılıksız çek’ eziyeti Yönetmen Ezel Akay'a ‘’ eziyeti için 'da bulunan yönetmen 48 yaşındaki Ezel Akay, 'da açılan bir dava ile ilgili ‘Çek Yasası'na muhalefet’ suçlamasıyla gözaltına alındı. Akay, çıkarıldığı mahkemece, çekin karşılığı olan 50 bin lirayı mesai saati bitimine kadar ödeyemediği için tutuklandı. Ancak Akay, çekin karşılığı olan 50 bin liranın ödenmesi konusunda mesai bitiminden bir saat sonra anlaşma sağlandığı için serbest bırakıldı. Antalya Tipi Kapalı 'ne götürülürken tutuklanması kaldırılan ve Adliye'ye geri getirilen Akay, “Yapımcı firmayla ve bir şirketle ilgili sorun” dedi. Akay, işlekmlerin ardından oteline döndü. Yönetmen Ezel Akay, 46'ncı Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali için bulunduğu Antalya'da dün akşam giriş yaptığı beş yıldızlı Oteli'nde gözaltına alındı. Sabaha karşı saat 04.00'te Antalya Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı İnfaz Büro ekipleri, Akay'ı otel odasından kelepçeli olarak çıkarttı. Akay, Asayiş Şube'deki İnfaz Nezarethanesi'ne konuldu. Sabah erkenden doktor kontrolünden geçirilen Ezel Akay, ifadesinin ardından Adliye'ye sevk edildi. Adliye'nin zemin katındaki genel nezarethanede dün gece bildiriminden otellerde yakalanan 14 kişiyle birlikte tutulan Ezel Akay, durumunu öğrenmek için telefonla ulaşan görevlilerine, “Tanık olarak ifade veriyorum. Bir saate kadar otele dönerim” dedi. Avukatının, Fatih Cumhuriyet Savcılığı'nda uğraştığını kaydeden yönetmen Akay, kendisine telefonla ulaşan gazetecilere, ödediği bir çekin düşümü yapılmadığı için gözaltına alındığını, serbest kalacağına inandığını kaydetti. CEZAEVİNE GÖNDERİLİRKEN SERBEST KALDI Altın Portakal Film Festivali için bulunduğu Antalya'da, İstanbul'da devam eden bir davayla ilgili ‘Çek Yasası'na muhalefet’ suçundan gözaltına alınan yönetmen Ezel Akay, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Çekin karşılığı olan 50 bin lirayı mesai saati bitimine kadar ödeyemediği için tutuklanan Akay, Antalya Tipi Kapalı Cezaevi'ne konulmak üzere Adliye'den çıkartıldı. Ancak Ezel Akay, çekin karşılığı olan 50 bin liranın ödenmesi konusunda mesai bitiminden bir saat sonra anlaşma sağlandığı için serbest bırakıldı. Antalya Tipi Kapalı Cezaevi'ne götürülürken tutuklanması kaldırılan ve Adliye'ye geri getirilen Akay, serbest bırakıldıktan sonra gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Yönetmen Akay, “Benimle ilgili bir konu değil. Yapımcı firmayla ve bir şirketle ilgili sorun. Benim böyle bir çekten haberim dahi yok. Tutuklanmamdan pay çıkarmak isteyen birileri tarafından bu iş tezgahlandı” dedi. “İhbar mı edildiniz?” sorusuna Ezel Akay, “Bilemiyorum ama bizim sinema sektörüne belli olmaz” cevabını verdi. Akay daha sonra Adliye'den ayrılarak oteline döndü. 598730 terörist teslim oldu teslim oldu ’nın Kuzey ’taki kamplarından kaçan ’ın İlçesi’nde güvenlik güçlerine teslim oldu ’lı, ’deki Başverimli Jandarma Karakol Komutanlığı’na silahsız ve teçhizatsız olarak teslim oldu. Teslim olan PKK’lıların ‘Mirza’ kod isimli Muşlu 35 yaşındaki A.D., ’lı 20 yaşındaki A.S., ’li 22 yaşındaki R.A., Van’lı 17 yaşındaki ailesi ’da oturan C.U., ’ın ilçesinden 21 yaşındaki N.D., ’li 18 yaşındaki C.O., ’lı 18 yaşındaki S.K ve ‘Ferhat Amed’ kod adlı 36 yaşındaki C.A. oldukları belirtildi. 597547 Suriye'den sonra Irak'a dostluk çıkarması Suriye'de üç gün önceki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Ortak Kabine Toplantısı'nın benzeri bu kez Irak ile gerçekleştirildi. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin başkanlık ettiği kabine toplantısında, ticaret, enerji, ulaşım, bayındırlık ve iskân, su kaynakları, çevre, tarım, sağlık ve eğitim alanlarında toplam 48 mutabakat zaptı imzalandı. Benzer bir toplantının aralık veya ocak ayında Rusya ile yapılması planlanıyor. 'Bakanlar Kurulu' formatında gerçekleşen Konsey'in ilk toplantısı için Bağdat özellikle tercih edildi. Güvenlik nedeniyle diğer ülkeler bir bakanlarını bile Bağdat'a gönderemezken, Ankara, Başbakan ve bakanla gittiği Bağdat'tan, Türkiye'nin bölgedeki rolüne ilişkin mesaj verdi. Konsey yılda bir kez toplanacak. İlgili bakanlar ise yılda asgari üç kez bir araya gelecek. Sonraki toplantıda bakan sayısı 12'ye çıkacak. Dün Erdoğan ile Maliki'nin huzurunda 48 mutabakat muhtırası imzalandı. Ulaştırma ve enerji alanındaki mutabakatlar önemli detaylar içeriyor. İstanbul ile Basra arasında demiryolu ağı kurulmasını içeren anlaşma, Körfez ülkelerine uzanacak. Böylece, Avrupa ile Körfez ülkeleri Türkiye üzerinden demiryoluyla birbirine bağlanmış olacak. Bu çerçevede başta Gaziantep-Musul hattı olmak üzere iki ülke arasında yeni ve doğrudan demiryolu bağlantıları kurulabilmesi için gerekli etüt ve proje çalışmaları yapılacak. Irak demiryollarının lokomotif, vagon ve yedek parça ihtiyaçları da ilgili Türk kurumlarından temin edilecek. Anlaşmalar uyarınca Irak ile Habur dışında sınır kapısı daha açılacak. Bu sayı daha sonra 8'e yükseltilecek. Irak Doğalgazının Türkiye Üzerinden Avrupa Ülkelerine Nakli Konusunda Mutabakat Muhtırası da petrol, doğalgaz ve elektrik konularında önemli unsurlar içeriyor. Buna göre Türkiye, doğalgaz konusunda Irak'a teknik yardımda bulunacak. Irak'ta kurulacak büyük doğalgaz santralinin ihalesinde Türk şirketler de yer alacak. Irak doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa'ya aktarılacak. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, iki ülkeden karşılıklı bakanın katıldığı toplantıyı, "Ortadoğu için tarihî bir başlangıç noktası" olarak değerlendirdi. İstanbul'dan doğuya doğru giden en büyük caddenin isminin Bağdat Caddesi olduğuna dikkat çeken Davutoğlu "Bu toplantılarımız ile İstanbul ve Bağdat, Ankara ve Bağdat, Türkiye ve Irak bir daha hiç kopmayacak şekilde irtibatlanacak." dedi. Davutoğlu, Iraklı muhatabı Hoşyar Zebari ile düzenlediği basın toplantısında, "Bu sadece Türkiye ve Irak arasında değil bölgemiz için de tarihî bir başlangıç noktasıdır." şeklinde konuştu. Üç gün önce de Suriye'de aynı bakanlarla bir konsey toplantısı gerçekleştirdiklerini hatırlatan Davutoğlu, "Bu işbirliği zeminleri bölgede yayıldıkça bölgemiz refah, istikrar ve güvenlik alanına dönüşecek." diye kaydetti. AP'nin 'sınır ötesi gerginlik' haberine yalanlama Bağdat ziyaretinin en önemli gündemlerinden biri terörle mücadeleydi. Associated Press (AP) haber ajansı, Maliki'nin görüşmede Erdoğan'dan Türk ordusunun terör örgütü PKK'ya yönelik Kuzey Irak'a düzenlediği operasyonlara son vermesini istediğini duyurdu. Ajans, Maliki'nin bu yöndeki mesajı Erdoğan'a iletmesi üzerine görüşmede gerginlik yaşandığını iddia etti. Ajans bu haberi Irak hükümet sözcüsü Ali Debbağ'a dayandırdı; ancak Debbağ bu ifadeleri bizzat kendisi yalanladı. Başbakan açıkladı: Türkiye, Erbil'de konsolosluk açıyor Türkiye'yle Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi arasında terör örgütü PKK sebebiyle daha birkaç yıl öncesine kadar yaşanan şiddetli gerginlik yerini bahar havasına bıraktı. Türkiye uzun zamandan beri tartıştığı, Erbil'de konsolosluk açılması konusunda kararını verdi. Başbakan Erdoğan, Bağdat'taki temaslarında Iraklı muhataplarına Türkiye'nin Erbil'de konsolosluk açacağını bildirdi. Erbil'de konsolosluk açılmasının bölgesel yönetimin tanınacağı anlamına geleceği konusunda kamuoyunda endişeler bulunuyordu. Diplomatik kaynaklar ise bunun yersiz olduğunu vurgulayarak bölgesel yönetimin Irak Anayasası'na göre kurulduğunu; Türkiye'nin de bu anayasayı tanıdığını söyledi. Kaynaklar bu konudaki hassasiyetin PKK mensuplarının K. Irak'taki varlığından kaynaklandığını; Kürt yetkililerin bu konuda adım attıktan sonra ilişkilerin gelişmesi için bir engel bulunmadığını kaydetti. Terör örgütü ile ortak mücadele sürecek Başbakan Erdoğan, Türk-Irak Ortak Kabine Toplantısı'nın ardından Iraklı meslektaşı ile basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, iki ülkenin bundan sonraki süreçte de teröre karşı ortak mücadeleyi sürdüreceklerine olan inancını dile getirerek, "Irak'ın birlik ve beraberliğini, toprak bütünlüğünü kesinlikle destekliyoruz. Irk, dil, din ayrımı yapmaksızın destekliyoruz." dedi. Irak'ın kuzeyinde bulunan ve Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden PKK terör örgütü ile mücadelenin önemine değinen Erdoğan, "Biz merkezi hükümetle bugüne kadar mutabık kaldık. Sağ olsunlar bu süre içinde de bu mutabakatımız bozulmadı. Bundan sonraki süreçte de teröre karşı bu ortak mücadelemizi sürdüreceğimize inanıyorum." diye konuştu. Irak Başbakanı Maliki de, Türkiye ile sağlanan ilişkilerin "bölgedeki diğer komşu ülkelerle de sağlamak istediğimiz iyi ilişkilerin birer örneğini oluşturduğunu" söyledi. İmzalanan 48 mutabakat arasında "Terörle Mücadele Anlaşması" da bulunuyor. Erdoğan, Irak cumhurbaşkanı yardımcıları Adil Abdülmehdi ve Tarık Haşimi ile de görüştü. Terörle mücadele işbirliğinin gündeme geldiği görüşmelerde, Abdülmehdi ve Haşimi sınır ötesi operasyona izin veren teskerenin önemini bildiklerini ve sürenin uzatılması konusunu anlayışla karşıladıklarını ifade etti. Bu arada, Türkiye, Irak ve Suriye arasında görüşmelerin yaşandığı su konusuna da değinen Erdoğan, Bağdat'ın saniyede 500 metreküp su istediğini, kendilerinin ise 550 metreküp su gönderdiklerini söyledi. Ortak kabine toplantısının ardından Başbakan Erdoğan ve Irak Başbakanı Maliki'nin hazır bulunduğu toplantıda 48 mutabakat muhtırasına ilgili bakanlar tarafından imza konuldu. Erdoğan daha sonra Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani tarafından kabul edildi. Talabani, Başbakan Erdoğan onuruna yemek verdi. Yemeğe, bakanlar da katıldı. BAĞDAT AA [Haber İzlenim Bülent Keneş] Irak şimdi daha yakın Önceki gün Suriye ile vizeyi kaldırmasının yanı sıra arasındaki sınırı da sembolik olarak ortadan kaldıran Türkiye, dün de Irak'la tarihî anlaşmalara imza attı. Bağdat'ta yapılan Irak-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Birinci Toplantısı, Türkiye ve Irak başbakanları ile birlikte dokuzar icracı bakanın katılımı ile gerçekleşti. Sanki bir ulusal bakanlar kurulu toplantısı havasında yapılan bu ilk toplantı iki ülke arasındaki ilişkileri görülmedik derecede yakınlaştırma potansiyeli taşıyor. Enerji, güvenlik, ulaşım, çevre, ticaret, bayındırlık ve iskan, sağlık ve tarım alanında toplam 45 anlaşmaya imza atan taraflar, iki ülkenin icracı bakanları arasında sürekli bir iletişim ve işbirliğinin de temellerini attı. Suriye gibi Irak'la genişletilen işbirliğinin de mimarı olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ifade ettiği gibi, diğer ülkelerin güvenlik gerekçesiyle tek bir bakanını bile göndermekten çekindiği, ziyaret eden lider ya da bakanların büyük bir gizlilik içinde bu ziyaretleri gerçekleştirdiği Bağdat'a kabinenin neredeyse yarısını teşkil eden bir heyetle ve geniş bir işadamı ve gazeteci grubuyla ziyaret gerçekleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "sizin için risk olan bizim için de risktir" mesajını sözlerle değil, eylemleriyle ortaya koymuş oldu. Amerikan işgali sonrası şiddet ve terörün esir aldığı Irak'ın normalleşmesi için bir başka ülkeden Irak'ın bu düzeyde destek alıp almadığını boşuna aramayın, çünkü bulamazsınız. Irak'la Türkiye'yi birbirine daha da yakınlaştıran bu önemli ziyaretin sembolik değerinin yanı sıra gezi sırasında konjonktürelliği aşan önemli anlaşmalara imza atılması iki ülke arasındaki bu işbirliği ve dostluk atmosferinin günlük değil, uzun dönemli ve kurumsal olduğunun açık göstergesi. Güvenlik konusunda iki ülke arasında mutabakata varılması, Hükümet Sözcüsü Ali Debbağ'ın bir AP haberinin tersine PKK terör örgütünün tüm bölge ve dünya gibi kendileri için de bir terör örgütü olduğunu vurgulaması ile netlik kazanırken, doğalgaz ve petrol alanında yapılan anlaşmalar iki ülke arasındaki ilişkilerin sembolik değerinin yanı sıra reel zemine oturtulduğunun da bir göstergesi. Bir taraftan mart ayında süresi dolacak olan Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı'nın anlaşma süresinin 15-20 yıl kadar uzatılmış olması, öte yandan 70 milyon ton kapasiteli bu boru hattının bugün yüzde 18 olan kapasite kullanımının yüzde yüze çıkarılmasına dair çalışmalar, öte yandan Nabucco'ya katkı sağlayacak milyar metreküplük doğalgaz anlaşması gezinin enerji yüzünde alınan somut neticeleri olarak duruyor. Yine daha çok dış operasyonlarından kâr eden TPAO'nun Irak'ta yapılacak petrol ihalelerinden 6'sına doğrudan, 4'üne ise konsorsiyumla girecek olması, ayrıca Türk firmalarının Irak'ta kurulacak dev bir doğalgaz enerji santralini inşa ihalesine davet edilmesi de bu bapdan sayılabilir. Geçmişte iki ülke arasında gerilimlere yol açan su konusunun artık bir sorun olmaktan hızla çıkarıldığı bir döneme doğru yol alınırken, Türkiye'nin mimarlığını yaptığı İstanbul-Basra demiryolu hattıyla Avrupa'dan Körfez'e uzanan yeni bir ulaşım ağının da temelleri atıldı. Türkiye yapılan yeni anlaşmalarla gerek bölgesel enerji gerekse ulaşım projeleriyle Ortadoğu'yu bir barış ağıyla bağlamanın çabasına Irak'ı da katmış oldu. İki ülke arasında 48 ayrı konuda bir çırpıda anlaşma imzalamak, iki ülke kabinesinin tüm ağır toplarını bir araya getirmek diplomasi ve barış yapımında literatüre geçebilecek bir Türk stilinin önemli adımlarını teşkil etti. Davutoğlu'nun Rusya ile benzer toplantıların aralık ya da ocak ayında yapılacağına dair müjdesi ise bu modelin artık tuttuğunu gösterirken, 'neden Yunanistan, İran, Gürcistan ve diğer komşularla da yapılmasın?' sorusunu gündeme getirdi. Türkiye, Irak'la yakınlaşırken aslında uzun yıllardır terk ettiği düzen kurucu rolüne yeniden yaklaşıyor. Bu rol ise hergeçen gün bölgeyi aşar şekilde güçleniyor. 597941 Bağış'tan Ermeni gazetecilere düzeltme Ermeni gazetecilerle biraraya gelen Devlet Bakanı Egemen Bağış, bir gazetecinin 'Ermeni soykımı' ile başlayan sorusunu önce iddia olarak düzeltti ardından yanıtladı. Bağış, "Kesin bulgu yok, iş siyasilerin değil tarihçilerin" dedi. Bağış, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerinde soykırımın kabul edilmesinin bir ön şart olup olmadığı sorusuna, "Avrupa'daki birçok ülkenin tarihinde kan ve vahşet var" yanıtını verdi. Bunun üzerine benzetmesi yapan gazeteciye, "İki olay farklı" diyen Bağış, "'da milyon Yahuhi öldü. Ölen Alman yok. Ama dönemde milyon da Müslüman öldü" diye konuştu. Türkiye ile Ermenistan arasında protokollerin imzalanmasının önemli olduğuna işaret eden Bağış, Ermeni lider Serj Sarkisyan için "cesur" tanımlamasını yaptı. Protokollerin Meclis sürecinin Karabağ sorunu ile ilişkili olduğunu da dile getiren Bağış,  "Karabağ sorunu çözülmeden protokollerin Meclis'ten geçmesi zor görünüyor" diye konuştu. 598796 Denizlispor-Bursaspor 33. Kez Denizlispor-Bursaspor 33. Kez Turkcell Süper Lig'de Denizlispor ile Bursaspor 33. kez karşılaşacak. İlk olarak 1983-1984 sezonunda karşılaşan iki ekip şimdiye kadar yapılan 32 maçta 9'ar galibiyet elde ederken, 14 müsabaka da berabere tamamlandı. İki takımın da 42'şer gol attığı bu maçlarda Denizlispor, evinde oynadığı 16 maçta galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet aldı. Bursaspor, Denizlispor'u Denizli'de son olarak 1999-2000 sezonunda 3-1'lik skorla yendi. Daha sonra iki takım arasında Denizli'de yapılan lig maçının 2'si ev sahibi ekibin üstünlüğü ile tamamlanırken, maç da berabere bitti. Ligde geçen sezon Denizli'de oynanan müsabakayı 4-3 Denizlispor, Bursa'daki karşılaşmayı ise 2-0 Bursaspor kazandı. "Sağlam"ların Karşılaşması Maç ligin iki "Sağlam" soyadlı teknik direktörü Nurullah Sağlam ile Ertuğrul Sağlam'ı karşı karşıya getirecek. Denizlispor'da Erhan Altın'ın görevden ayrılmasının ardından takımın başında maça çıkan Nurullah Sağlam, beraberlik ve mağlubiyet aldı. Tek galibiyetini ligden düşürülen Ankaraspor karşısında ''hükmen'' elde eden Denizlispor, Turkcell Süper Lig'deki son galibiyetini geçen sezonun 32. haftasında evinde Ankaraspor karşısında almıştı. Bugüne kadar Nurullah Sağlam ile Süper Lig maçında karşı karşıya gelen Bursaspor'un teknik direktörü Ertuğrul Sağlam ise bu maçlarda galibiyet, beraberlik ve yenilgi aldı. Nurullah Sağlam'ın çalıştırdığı takımları Samsunspor, Kayserispor ve Beşiktaş'ı çalıştırırken mağlup etme başarısı gösteren Ertuğrul Sağlam, teknik direktörlük kariyerinde Denizlispor karşısında şimdiye kadar galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet elde etti. Denizli Atatürk Stadı'nda saat 16.00'da başlayacak Denizlispor-Bursaspor karşılaşmasını Bünyamin Gezer yönetecek. 597605 Kurbanlıklarda spekülasyona son Kurbanlıklarda spekülasyona son BEHÇET GÜNGÖR Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde spekülatörlerin et fiyatlarını suni olarak artırmak için kolları sıvadığını belirterek, “Buna izin vermeyeceğim; birileri haksız para kazanamayacak. Et fiyatlarını tırmandırmak isteyenler başarılı olamayacak” dedi. Kurban Bayramı'nda kurbanlıkların fiyatlarının yükselmeyeceği garantisini veren Eker, Meclis'te bazı gazetecilere yaptığı değerlendirmede, “Et fiyatları, yıldır artmıyor. Ancak bu kimsenin dikkatini çekmedi. Fiyatlar artmaya başlayınca konu gündeme geldi” dedi. BİR KURBAN BEDELİ 275 TL Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali, bir kurban bedelinin 275 TL olarak belirlendiğini ve ödemenin kredi kartına taksit olarak yapılabileceğini söyledi. 598745 Ankara ile Kuzey Irak yönetimi yakınlaşıyor ile Kuzey yönetimi yakınlaşıyor Talabani, “Bir zamanlar Kürtlerin dağlardan başka dostu yoktur derdik. Bugün artık öyle değil” diyor...haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Cumhurbaşkanı Celal konusunda iyimserim, umutluyum. Bu kez çözüm yolunda gerçekten ciddi bir adım atıldı” diyor. Irak’tan çekilmeye hazırlanırken bölgede bir şeyler değişiyor. Bu durum’nın manevra alanını daraltırken, ile yönetimini de yakınlaştırıyor Cumhurbaşkanı Celal ’yle önceki gün öğle ve akşam yemeklerini birlikte yedik. Öğlen yemeği Selahaddin’deydi ve Bölgesel Yönetimi Başkanı ’nin davetlisiydik. Akşam yemeği ise Talabani’nin Bağdat’taki resmi ikametgâhındaydı. Çarşamba günü akşamüstü Erbil’den Bağdat’a Cumhurbaşkanı Talabani’yle birlikte uçtuk. Akşam yemeğinde Celal Talabani her zamanki gibi konukseverdi, konuşkandı. Benim Kürtler isimli kitabımda yazdığım bir olayın bilmediğim bir boyutunu kendisinden dinlerken Cengiz Çandar ve Soli Özel’le birlikte çok güldük. Kürt yok diyorsunuz ama... 1960’ların başında bir radyo yayına başlar. rahatsız olur. ’deki Büyükelçisi randevu alıp Başkan Nasır’a gider, hükümetinin rahatsızlığını iletir. Nasır da şöyle der: “Hem Türkiye’de Kürt yok diyorsunuz, hem de buradaki Kürtçe yayından rahatsız oluyorsunuz, bu nasıl iştir?..” Büyükelçi bunun üzerine Türkiye’de Kürtlerin bulunduğunu söylemek mecburiyetinde hisseder kendini. zaman da Başkan Nasır, çekmecesinden bir kâğıt çıkarır, bizim büyükelçiye uzatır: “Şu kâğıdın üstüne ‘Türkiye’de Kürtler vardır!’ diye yazıp bana verin, ben de zaman Kürtçe radyoyu kapatacağım.” Kahire Büyükelçimiz, ıkınır sıkınır ve bunu yapamayacağını söyler. Başkan Nasır’dan bunu bizzat duyduğunu söyleyen Celal Talabani, “Nereden nereye...” derken haklıydı. 1991 yılı başında, Cumhurbaşkanı Özal döneminde Ankara’ya nasıl ilk kez gizliden gizliye geldiğini, bu yüzden Özal’ın muhalefet tarafından nasıl ‘vatan hainliği‘yle suçlandığını anlatırken zamanın ne çabuk geçtiğini, birçok şeyin nasıl değiştiğini bir kez daha düşündüm. Muhatabı kaymakamlardı Nasır’la, Çu En Lai’yle, Nixon’la, Kissinger’la yaşadıklarını bize keyifle ve zekâ pırıltılarıyla anlatan, Demirel’in ‘Kürt realitesi’yle ’in başbakanlığı dönemindeki ‘Bask modeli’nden söz ederken ince ayrımlara özen gösteren ve Türkiye’ye bir zamanlar gizlice girebilen, sınır boyunda ancak kaymakamlara muhatap edilen Celal Talabani bugün Irak’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor. Bir ara şöyle dedi: “Bir zamanlar Kürtlerin dağlardan başka dostu yoktur derdik. Bugün artık öyle değil.” Salı sabahı Mesud Barzani’yi dinlerken de içimde benzer duygu ve düşünceler uyandı. Çarşamba sabahı ’ta ya da Irak Kürdistanı’nın Selahaddin kentindeki Başkanlık Sarayı’ndaki makamında Cengiz Çandar’la birlikte sorularımızı yanıtladıktan sonra Kuştepe Katliamı’nı anlattı bize. Yıl 1983, Irak. kuvvetleri Barzan aşiretlerini basıyor. 14 yaşla 90 yaş arasındaki tam bin erkeği topluyor, Kuştepe mevkiinde bir kampa koyuyor. Ve bir gün Saddam tek bir emirle bu bin kişiyi katlettiriyor. Öldürülenler arasında Mesud Barzani’nin kendi ailesinden 37 kişi var. Büyük acıya soğukkanlı duruş Mesud Barzani, “Öldürülenler arasında üç kişi de benim öz ağabeylerimdi” diye ekledi. Saddam’ın Kuştepe Katliamı’nı Barzan’ı gösteren bir fotoğrafın önünde Barzani’nin kendi ağzından dinlerken, dikkat ettim, yüz hatlarında en ufak bir kımıldama yoktu. Böylesine acılar yaşayan bir insan da bugün Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanlığı koltuğunda oturuyor. Barzani, Talabani’den farklı. Daha mesafeli, yüzü fazla gülmeyen, az ve öz konuşan, kendi iç dünyasını ele vermek istemeyen, içine kapanık bir karakter yapısı var. Kendisiyle ilk mülakatımı 1993’te yapmıştım, Kuzey Irak’ın Dohuk kentinde. Ama her seferinde dikkat etmişimdir, gülüşüne hiç tanık olmadım. Ara sıra şöyle bir gülümserdi, kadar. Ama çarşamba sabahı Cengiz Çandar’la benim karşımda daha farklı bir Mesud Barzani vardı. Sık sık gülümsedi, hatta arada güldü. Daha da ileri gitti, bunca yıldır ilk defa yemek daveti de yaptı. Bunları kendisine yemek sırasında ve de Celal Talabani’nin, Behram Salih’in, Sefin Dizayi’nin, efsanevi peşmerge lideri Kosrat Resul’un ve kurmaylarının önünde anımsatınca, tepki göstermedi, güldü, hatta kendisindeki bu değişimi kabullenir gibiydi. “Türkiye’yle ilişkilerde kış geride kaldı, şimdi bahar vakti” sözünü tekrarladı. Başbakan Erdoğan’ın dün yaptığı bir günlük Bağdat ziyareti öncesinde Mesud Barzani gibi Celal Talabani de olumlu mesajlar verdi Türkiye’ye. Bağdat’ta çarşamba akşamı birlikte yediğimiz yemek sırasında özetle şunları söyledi: “Ankara’nın konusunda iyimserim, umutluyum. Bu kez çözüm yolunda gerçekten ciddi bir adım atıldı. Anlaşılan mutfakta bir şeyler pişiyor.” Talabani, Kürt meselesiyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Gül’ü, Tayyip Erdoğan’la hükümetini ayrı bir yere koyuyor. Bir ara dikkat ettim, şöyle dedi: “Kemalizmden gelmiyorlar. İslamcı gelenekten geliyorlar. Sanıyorum bu yüzden de Kürt meselesine yaklaşımları da farklı...” Talabani çok fazla ayrıntıya girmek istemiyor ama, Türkiye’de bugün artık askerin de bir değişim içinde olduğunu dikkatli bir dille belirtiyor. ‘Başka çareleri yok’ mesajı ’nın silah bırakmaktan ve dağdan inmekten başka bir çaresinin kalmadığını üstü örtülü de olsa söylüyor. Bu açıdan ’nın, yani Öcalan’ın da ’e, bir başka deyişle PKK’nın dağ kadrolarına sözünü geçirebilecek tek adam olduğuna da işaret etmekten geri kalmıyor. Ancak bu konuda, yine üstü örtülü biçimde, Ankara’nın af dahil bir şeyler yapması gerektiğini belirtiyor Talabani. Şöyle demeye getiriyor: “Sen dağdan in, ben de seni hapse atayım, olmaz tabii... İnmez da...” Salih’in ‘af’ yorumu Kürt açılımının başarısı için af, eve dönüş konusunun ne kadar önem taşıdığını salı gecesi Erbil’de, Kosrat Resul’ün evinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yeni Başbakanı Behram Salih’ten de dinledik. Çok fazla ayrıntıya girmek istemedi. Ama af konusunu gündeme getirirken kısaca şöyle dedi: “Küçük bir bölümü ’ya, bir Kuzey ülkesine gönderilir. Büyük bölümü Türkiye’ye gider. Bir kısmı Irak Kürdistanı’na entegre edilir. Geri kalanı da ’a, ’ye... Af konusu, adını ne koyarsanız koyun işin püf noktası...” Yeni hükümeti kurmanın son aşamasına gelmiş olan Behram Salih, Kürt açılımıyla birlikte kaçırılmaması gereken ‘stratejik bir an’dan, ‘tarihi bir fırsat’tan söz ediyor. Selefi de öyle. Behram Salih’ten önce koltuğunda oturan Neçirvan Barzani, Ankara’daki Kürt açılımıyla birlikte önemsenmesi gereken kritik bir döneme girildiğini belirtirken, Ankara’yla aralarındaki ‘stratejik diyalog’a değindi. Bunun bir süredir daha çok kapalı kapılar arasında yürütüldüğünü söylerken, iki tarafın yakınlaşmaya başladığını belirtmeyi ihmal etmedi. PKK için dağ zorlaşıyor Gelişmeler ilginç... Irak’tan çekilmeye hazırlanırken bölgede ister istemez bir şeyler değişiyor, değişecek. Bu ‘bir şeyler’, PKK’nın manevra alanını daraltırken, daha fazla dağda kalmasını zorlaştırıyor. Yine bu ‘bir şeyler’, Ankara’yla Irak Kürdistan yönetimini birbirine yakınlaştırıyor. Erdoğan hükümeti eğer Kürt açılımını doğru adımlarla ileriye doğru götürmekte kararlı davranırsa, ufak ufak yaşanmakta olan barış süreci bölgenin barış ve istikrarına, Türklerin de, Kürtlerin de hayrına olan yeni gelişmelere kapıyı açabilir. Bu satırları çarşamba gece yarısı gazeteme gönderdikten sonra, dün de Başbakan Erdoğan’ın günübirlik Bağdat ziyaretini yerinde izlemeye koyuldum. İnşallah buna da yarın sıra gelir.   Talabani bizi çarşamba akşamı Bağdat’taki resmi ikametgâhında yemekte ağırladı. Erbil’den Bağdat’a da Talabani’yle birlikte uçtuk. Yemekte Talabani her zamanki gibi konukseverdi, konuşkandı. 599126 Domuz gribi aşısı geliyor Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Turan Buzgan, Sağlık Bakanlığı'nda, Bilim Kurulu üyeleriyle düzenlediği basın toplantısında, aşı firmasından aşı alımı bağlantısı yapıldığını belirterek, 500 bin dozluk ilk parti domuz gribi aşısının Pazartesi günü Ankara'da olmasının beklendiğini söyledi. Aşıların Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi'nde test edileceğini anlatan Buzgan, bunun gün ile haftalık bir süreç alabileceğini kaydetti. Buzgan, ayrıca domuz gribi tanı testleri yapmak üzere Ankara, İstanbul ve Adana'da yeni laboratuvar kurulacağını bildirdi. Buzgan, Dünya Sağlık Örgütü'nün son açıklamasına göre tüm dünyada laboratuarlarda belirlenmiş 350 bin vaka görüldüğünü ve bu vakalardan bin 500'ünün ölümle sonuçlandığını ifade ederek, "Pandemi hazırlığındaki her ülke, kendi faaliyet planlarını belli öngörülere dayalı olarak oluşturulmaktadır. İhtimaller üzerinden matematik modellemeler yapılmakta ve hazırlıklar planlanmaktadır. Ülkemiz içinde benzer çalışmalar yapılmıştır. Bu planlar çerçevesinde, en kötü ihtimaller de göz önüne alınmaktadır. Bu çalışmalarla kişisel korunma önlemlerinin yaygınlaştırılması, aşıyla korunma ve gerekli durumlarda ilaç kullanımı gibi tüm önlemleri geliştirmek üzere yapılmaktadır" dedi. Buzgan, hastalığın yoğun görüldüğü ülkelerin verilerine göre, gebelerin, küçük çocukların, kalp hastalığı, şeker hastalığı, akciğer ve böbrek hastalığı gibi kronik hastalığı olanların risk grubu kişileri oluşturduklarını kaydederek, "Ölümlerin engellenmesi amacıyla bu risk gruplarının aşılanmasının öncelikli önemi vardır. Ayrıca mevsimsel gribe kıyasla çocuklar ve gençler daha sık hastalanmaktadır" şeklinde konuştu. Buzgan, aşılanmanın amaçlarının, pandemik gribin ağır seyretme ihtimali olan risk gruplarını hastalıktan korumak, hastalığın şiddetini ve ölümleri engellemek, okul öğrencilerini aşılayarak hastalığın büyük kitlelere hızlı yayılımını engellemek olduğunu anlattı. 16 Ekim 2009 GRİP” için bir “Eski zaman” öyküsü… “1919 yılında, Dünyada 40.000 milyon kişinin “Grip” ten öldüğünde, bir Doktor birçok çiftçiyi Griple mücadelede yardım amacıyla ziyaret eder.Birçok çiftçi ve ailesi Grip kapmıştır ve birçoğu ölürler. Doktor ziyaretlerine devam eder ve bir sürprizle karşılaşır, ziyaret ettiği bir çiftçi ve ailesi çok sağlıklıdır.Doktor böyle olabilmesi için aileye herkesten farlı ne yaptıklarını sorar ve cevaben çiftçinin hanımı odaya bir tabak içine “soyulmamış” bir “SOĞAN” koyduklarını (muhtemelen diğer odalarada) söyler.Doktor buna inanamaz ve bu “soğan” lardan birini alarak Laboratuvarda Mikroskop altına koyarak inceler ve “soğan” ın içinde “Grip” virüsünü görür.”Soğan” açıkça “Grip” bakterisini absorbe etmiş, emmiştir ve bu sayede de aile sağlıklı kalmıştır. Evet, ben bu hikayeyi Kuaförümden duydum.O, bana yıllar önce birçok çalışanının “Grip” olduğunu ve böylece müşterilerinin de “Grip” kaptığını anlatmıştı.Gelen yılda o, dükkanına çukur bir tabak içinde bir “SOĞAN” yerleştirir.Ve büyük bir sürpriz yaşar, yıl hiçbir personeli “Grip” olmamıştır.O işe yaramıştır…(hayır, şimdi sanıldığı gibi bir “soğan” işinde değildir) Bu öyküden alınacak ders, bir miktar “soğan” almanız ve evinizin çevresinde biryerlere yerleştirmenizdir. Ne olduğunu görmek için onu deneyin.Biz geçen yıl onu denedik ve asla “Grip” olmadık. Eğer sizi ve sevdiklerinizi bu hastalıktan kurtarırsa ne güzel.Buna rağmen şayet “Grip” olursanız, daha yumuşak ve uysal geçebilir. Bir miktar “SOĞAN” satın almaya vereceğiniz birkaç liradan başka ne kaybedebilirsiniz? ...” BANA GELEN BİR MAİLİ AKTARIYORUM.İŞE YARAMASI DİLEĞİYLE. 598298 Üstünel: Sakın Fener'e imza atma Hamit Üstünel: Sakın Fener'e imza atma Hamit Futbol Şube Sorumlusu 'in, 'te forma giyen 'a 'ye imza atmaması yönünde telkinde bulunduğu iddia edildi. Milli Hamit Altıntop, Galatasaray ile Fenerbahçe arasında savaş çıkartacak!.. 15 gün önce Galatasaray Futbol Şube Sorumlusu Haldun Üstünel'le bir araya gelen milli oyuncunun, Sarı-Kırmızılı kulübe sıcak bakmasına rağmen Fenerbahçeli yöneticilerden Mahmut Uslu ve 'ın son girişimleriyle Fenerbahçe'ye iyice yaklaştığı iddia edildi. Hamit Altıntop'un sözleşmesi 2010 yılının Haziran ayında biteceği için Bayern Münih'in, iyi bir rakam karşılığında Hamit'i elden çıkarmak istediği ve Alman kulübünün, Fenerbahçe'yle anlaşmak üzere olduğu öne sürüldü. ÜSTÜNEL: 'SAKIN iMZA ATMA' Bu arada, Hamit de yakın çevresine yaptığı son açıklamalarda, Fenerbahçe'de forma giyebileceğini söylediği bildirildi. Öte yandan, Fenerbahçe'nin atağından sonra yıldız oyuncuyu telefonla arayan Üstünel'in, "Sakın Fenerbahçe'ye imza atma. Seni mutlaka takımda görmek istiyoruz. Bizden gelecek haberi bekle. Devre arasında seni transfer edeceğiz" dediği öğrenildi. 598337 Abbate'nin satışı tamamlandı Abbate'nin satışı tamamlandı Bilecik'te Abbate markasıyla üretim yapan ve kullandığı krediyi ödeyemeyince icra yoluyla Halkbank'a geçen Öztay tekstilin satışı, iflas masasına itiraz gelmeyince gerçekleşti. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Kadıköy İcra İflas Masası takibi ve İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün kararı ile Bilecik İcra Müdürlüğünce satışa çıkarılan Öztay tekstile makine parkı ve arazisiyle 10 milyon 910 bin liraya talip olan Halkbank, belirlenen sürede iflas masasına itiraz olmaması üzerine fabrikanın sahibi oldu. Bilecik'te 1996 yılında Ahmet Tayan tarafından kurulan ve 1997 yılında Abbate markasıyla gömlek üretimine başlayan Öztay Tekstil, 1999 yılında el değiştirmişti. Fabrika, Kadıköy İcra İflas Masası takibi ve İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün kararı ile Halkbank'tan kullanılan milyon liralık kredi ödeyemeyince Bilecik İcra Müdürlüğünce satışa çıkarılmıştı. Toplam 125 bin metre kare kapalı alana sahip fabrikaya, makine parkı, kapalı ve açık alanlarıyla toplam 27 milyon 98 bin lira kıymet takdiri yapılmıştı.  Öztay Tekstil, ilk satışta alıcı çıkmaması üzerine 28 Eylülde Bilecik İcra Müdürlüğünde ikinci kez satışa çıkarılmıştı. Kredi alacağı bulunan tek katılımcı Halkbank, 13 milyon lira alacağına karşılık 10 milyon 910 bin lira teklifle tesisin yeni sahibi olmuştu.  Öte yandan üretim yapılmayan tesisin arazisini değerlendirmek isteyen Bilecik Üniversitesi Rektörlüğü, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'dan bu yönde çalışma yapılması için talepte bulunmuştu. 599094 Erivan'da bin kişilik protesto Erivan'daki AFP muhabiri, "Ermeni hükümetinin Türkiye ile uzlaşma siyasetini" protesto eden göstericilerin Charles Aznavour meydanında toplandığını duyurdu. Gösterinin, Türkiye ile uzlaşma çabaları nedeniyle hükümetten ayrılma kararı alan Ermeni Daşnak Sütyun Partisi (Ermeni Devrimci Federasyonu) tarafından düzenlendiği belirtildi. Gösteriye diğer muhalefet partileri yandaşlarının da katıldığı ifade edildi. 598376 Kayseri'de hedef üst sıralar! Kayseri'de hedef üst sıralar! Sarı-kırmızılı ekip, 14 sezon yer aldığı Süper Lig'de bugüne kadar oynadığı 466 maçtan 135'ini kazandı, 192'sinde mağlup oldu, 139 maçını da berabere tamamladı. Kayserispor, bu maçlarda rakip fileleri 534 kez havalandırırken, kalesinde 648 gol gördü. Kayserispor'da sakatlıkları süren Eren ve Abdullah ile kart cezalısı Bilal Aziz, 18 Ekim Pazar günü Kadir Has Stadı'nda saat 15.00'de Ankaragücü ile oynanacak maçta görev alamayacak. Asbaşkan Şaban Miraboğlu, yaptığı açıklamada, Kayserispor'un bu sezon ortaya koyduğu performansıyla üst sıralarda yer aldığını söyledi. Bu başarıyı devam ettirmek istediklerini belirten Miraboğlu, şöyle konuştu: ''Ankaragücü, son haftaların flaş takımları arasında yer alıyor. Ligdeki konumumuz, bizim gücümüzü de gösteriyor. Bu maça puan için çıkacağız. Taraftarımızın da desteğiyle bunu başaracağımıza inanıyorum. Skor ne olursa olsun, taraftarımızdan 90 dakika boyunca takımın yanında olmalarını istiyorum. Bu sezon iç sahada hiç hesapta olmayan puan kayıpları yaşadık. Bu kayıplar olmasaydı daha iyi konumda yer alırdık. Üst sıraları hedefleyen bir takım olarak Ankaragücü maçını mutlaka kazanmalıyız. Bu konuda futbolcularıma güvenim tam.'' 597692 ‘Mahcup Carla’ ikinci kez açık artırmada ‘Mahcup Carla’ ikinci kez açık artırmada Cumhurbaşkanı ’nin eşi ’nin 1993’te çekilmiş siyah-beyaz çıplak fotoğrafı 20 Kasım’da ’teki Drouot Salonları’nda açık artırmayla satılacak Alman bir koleksiyoncuya ait olduğu bildirilen ve Bruni’nin mankenlik yıllarına ait fotoğrafın başka bir kopyası, Bruni’nin Sarkozy ile evlenmesinden iki ay sonra Nisan 2008’de ’ta 90 bin dolara alıcı bulmuştu. Satışı organize eden Piasa firmasının eksperi, öncekinden farklı olarak sanatçının kaşesini taşımasına rağmen, çıplak Carla fotoğrafının, bu kez önceki rakamlara çıkılmasının beklenmediğini, 6-9 bin euro tahmin bedeli biçildiğini belirtti. Resmi çeken Fransız moda fotoğrafçısı Michel Comte’a ait bir fotoğrafın tarihte bu kadar yüksek rakamlara çıkması yaratmıştı. Bruni’nin verdiği edep yerlerini elleriyle örten mahcup bir genç kadını temsil ediyor ve 19. yüzyıl Fransız ressamı Georges Seurat’in, ‘Les Poseuses’ (poz veren kadınlar) tablosuna gönderme yapıyor. 598505 'Güçlü dolar ABD'nin çıkarına' 'Güçlü 'nin çıkarına' Başkanı ’nın ekonomi danışmanı Lawrence Summers, güçlü kurunun, ABD’nin çıkarına hizmet ettiğini söyledi. Summers, CNBC televizyonuna yaptığı açıklamada, Bakanı ’in sık sık dile getirdiği güçlü doların ABD’nin çıkarına olduğu söylemine katıldığını belirterek, bunun ABD için, ekonomi politikası için doğru bir önerme olduğunu ifade etti. Para birimindeki iniş çıkışın dalgalı kur rejiminin kaçınılmaz sonucu olduğunu kaydeden Summers, asıl önemli olanın ekonominin temellerinin ve büyüme kapasitesinin güçlendirilmesi olduğunu dile getirdi. 2009 yılında önemli para birimleri karşısında yüzde oranında değer kaybeden ve ABD’deki rekor düşük faiz oranları ve yüksek nedeniyle daha da değer kaybedebilecek dolarla ilgili mali piyasalarda kaygılar artıyor. Summers, ABD’de şu an yüzde 9,8 olan oranının ise olasılıkla yükselmeye devam edeceğini, ancak hızının yavaşladığını belirterek, kimsenin, ekonominin keskin düşüşünü sürdürdüğünü söyleyemeyeceğini, muhtemelen gayri safi yurtiçi hasılanın gelecek ayda pozitif rakamlara ulaşacağını ifade etti. Summers, "Bence köşeyi dönüyoruz ve köşeyi döndükten sonra, toparlanmanın hızının arttığını göreceğiz" dedi. Summers, Obama’nın onayladığı 787 milyar dolarlık teşvik paketinin, ilk 16 milyar dolarlık diliminin 30 binden fazla kişiye sağladığını da kaydetti. 597927 Fener'de Güiza da topun ağzında Fener'de Güiza da topun ağzında Ocak'ta R.Carlos'la birlikte kötü performansı ve 'daki son açıklamalarından sonra Güiza'nın da biletinin hazır olduğu öğrenildi. Her transfer dönemini çok hareketli geçiren ’de devre arasında da yoğun bir trafik yaşanacağa benziyor. Evlendikten sonra ’ya dönmeyi kafasına koyan ve bu konudaki görüşlerini açık şekilde dile getiren ’un yanı sıra, iki sezondur performansı tartışma konusu olan ’yla da iplerin kopabileceği ortaya çıktı. Yüksek maliyetine rağmen Sarı-Lacivertli ekipte bir türlü beklentileri karşılayamayan ve İspanya’da yaptığı son açıklamalar, Başkan ve ekibi tarafından tepki gören Okçu lakaplı santrforla yola devam edilmeyeceği ileri sürüldü. Performansıyla tatmin etmeyen Güziza’nın, yönetimdeki kredisinin de bittiği öğrenilirken, İspanyol’un yerine çok daha kaliteli bir santrforun alınması gündeme geldi. Roberto Carlos ve Güiza’yla beraber Deivid’in isminin de “ayrılacaklar” listesinde yazdığı kaydedildi. Yabancı kontenjanı nedeniyle yedek kulübesine mahkum olan ve ayağındaki platin çıkarıldıktan sonra sahalara dönüşü uzayacak sambacının yüksek ihtimalle sözleşmesinin feshedileceği kaydedildi. Ligin ilk yarısına kadar geçecek dönemde yönetim ve teknik direktör Daum’un bu oyuncularla ilgili kararlarını netleştireceği ifade edildi. 598715 Irak'ta intihar saldırısı: ölü Irak'ta intihar saldırısı: ölü Irak'ta düzenlenen intihar saldırısında kişinin öldüğü bildirildi. Irak'ın kuzeyindeki sorunlu Ninova bölgesinde Sünnilerin gittiği bir camide düzenlenen intihar saldırısında en az kişinin öldüğü, 33'ünün yaralandığı bildirildi. Polis, intihar eylemcisinin, başkent Bağdat'ın kuzeybatısındaki Talafer'deki caminin içinde kendini havaya uçurduğunu kaydetti. Polis ilk açıklamasında, Musul'un batısındaki bir camide düzenlenen intihar saldırısında ilk belirlemelere göre kişinin öldüğünü belirtmişti. 599194 Cuma namazında düzenlenen intihar saldırısında ölü sayısı yükseliyor Başkent Bağdat'ın kuzeybatısındaki Telafer'deki caminin içinde düzenlenen saldırıda, intihar eylemcisinin önce elindeki tüfekle rastgele ateş açtığı, ardından üzerindeki düzeneği patlattığı açıklandı. Yetkililer, ölenler arasında bir yargıç ile El Kaide'ye yönelik eleştirilerde bulunan imamın da bulunduğunu ve saldırının muhtemelen bu iki kişiyi hedef aldığını bildirdi. 597635 Ültimatom tarihi yok Ültimatom tarihi yok BRÜKSEL AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn limanların Rumlara açılmasıyla konusunda, "Bu konuda Türkiye'ye ültimatom tarihi yok" dedi. AB Komisyonu'nun açıkladığı Türkiye İlerleme raporunda, Türkiye'nin limanlarını Kıbrıs Rum kesimi gemilerine açma yükümlülüğünü yerine getirmediği savunulmuş ve "Şimdi Türkiye, Ek Protokol'ün tam ve ayrım yapmadan uygulanmasını güvence altına alma yükümlülüğünü acil olarak yerine getirmelidir" denilmişti. Rum basını ise, raporda Türkiye'ye yaptırım içeren ifadelerin yer alıp almaması konusunda ayrılığına düştü. Mahi gazetesi, "Lefkoşa dondu" başlıklı manşet haberinde, "Komisyonu'n Türkiye'ye dair hiçbir yaptırıma yer vermediğini" yazdı. 16.10.2009 Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Diyalog Gazetecilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan köşe yazısı/habere aktif link verilerek kullanılabilir. 598208 Sigara yasağında zor dönemece girildi İzmir Tütün Kontrol Kurulu Başkanı Doç.Dr. Oğuz Kılınç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iş yeri sahiplerinin kapalı mekanlara geçişle birlikte gelir kaybına uğranacağı endişelerinin yersiz olduğunu belirterek  ''Geçiş dönemi yaşandı, yavaş yavaş açık alanlar terk ediliyor, kapalı mekanlara geçilirken yasanın uygulamasında esneklik gösterileceği şeklinde çok yersiz beklenti var, uygulama konusunda direnç gösteren işletmeler zarar görecek'' dedi. İşletme sahiplerinin, mümkün olan en kısa sürede, yasanın uygulanacağı anlayışını benimseyerek, iş yerlerinde düzenlemeler yapması gerektiğine işaret eden Doç. Dr. Kılınç, dünyadaki örneklere bakıldığında, çeşitli düzenlemeler yaparak iş yerini daha cazip hale getirenlerin, gelir kaybına uğramadıklarının görülebileceğini bildirdi. Doç.Dr.Kılınç şöyle konuştu: ''Sigara içildiği dönemde de örneğin tüm kahveler aynı işi yapmıyordu, maç yayını yapan, ortamı, hizmeti, çayı daha güzel olan daha fazla iş yapıyordu. Düşünürsek, yasak herkes için geçerli, dolayısıyla şartlar eşit olduğuna göre, yine birtakım başka avantajlara sahip olan iş yerleri öne çıkacaktır. Bu yasa, kesinlikle, tavizsiz uygulanacak. İş yeri sahiplerine tavsiyem, bazı ticari zekalarla yasayı delmeye çalışmak yerine, benzerler arasında nasıl fark yaratabileceklerine yoğunlaşsınlar, zekalarını yönde kullansınlar.'' -DENETİMLER ARTIYOR, TAKSİCİLERE CEZA GELİYOR- Tütün Koordinasyon Kurulu'nun dün yaptığı toplantıda, kapalı mekanlara geçişin hızlanmasıyla birlikte denetimlerin de artırılması kararı aldığını ifade eden Kılınç, özellikle gece yapılacak denetimlerin artırılacağını söyledi. Yasanın vatandaşlar tarafından benimsendiğini, bu nedenle de herhangi bir esneklik ya da dönüşün söz konusu olamayacağını belirten Kılınç, ''Uygulamanın benimsenmesinin en somut örneği, ihbar hatlarına vatandaşların gösterdiği yoğun ilgidir. Gelen ihbarların tümünü değerlendiriyoruz'' dedi. Yaptıkları çalışmalar sonunda, Türkiye genelinde taksici esnafında yasanın uygulanması konusunda bir ''gevşeme'' tespit edildiğini bildiren Kılınç, şunları kaydetti: ''Taksilerde gevşeme var, bunu hissediyoruz. Bunlar fotoğraflandı, plaka numaraları ve fotoğraflarla birlikte ilgili birimlere gönderildi, çok ciddi cezalar gelebilir, taksici esnafı bin 600 liraya varan ceza alabilir. Şu ana kadar genelde uyarılar yapıldı, uyum süreci olduğu düşünülerek, küçük esnaf zarar görmesin denilerek bu şekilde davranıldı ama uyum süreci sona erdi. Kimse artık (Benim haberim yok) diyemez. Uygulamaya karşı ısrarla direnenler için ciddi cezaların kapıda olduğunu söyleyebiliriz.'' -BİR AYDA 90 MİLYON PAKET AZ SİGARA İÇİLDİ- Doç. Dr. Kılınç, tütün ürünlerinin kullanımına ilişkin yeni düzenlemenin Türkiye genelinde sigara tüketiminde yüzde 15.7'lik düşüş sağladığını belirtti. İnsanların her ortamda sigara içemiyor olmalarının, tüketilen toplam sigara sayısını da doğal olarak aşağı çektiğini ifade eden Kılınç, şu bilgileri verdi: ''Rakamlar, düzenlemenin başarısını ortaya koyuyor. 2008 yılı ağustos ayı rakamlarıyla 2009 yılının aynı ayının rakamlarını karşılaştırdığımız zaman, 90 milyon paket daha az sigara içildiğini görüyoruz. Bunun Türkiye'ye karı 220 milyon dolardır.'' 598780 Azeri Vekiller Memnun Ayrıldı Azeri Vekiller Memnun Ayrıldı Azeri heyeti, Türkiye'de devletin zirvesinden istedikleri teminatı aldı: "Karabağ işgali sona ermeden protokol imzalanmayacak." Yayına Giriş: 16.10.2009 14:24:06 Güncelleme: 16.10.2009 14:32:40 Azeri heyeti, "Ermenistan Protokolü"nü devletin zirvesiyle değerlendirdi ve günlük ziyaretin ardından Türkiye'den memnun ayrıldı. Son bir haftadır "Ermenistan açılımı" devletin zirvesinde ana gündem maddesiydi. Azerbaycan'dan gelen parlamenterler heyeti "Ermenistan açılımı" konusunda Türkiye'de bir dizi temaslarda bulundu. Heyet, önce Başbakan Erdoğan'la ardından Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin ile görüştü. Heyetin son durağı ise muhalefet oldu. Görüşmeler tamamlanırken, Azeri heyeti, Türkiye'de devletin zirvesinden istedikleri teminatı aldı. Parlamentolararası İlişkiler Komisyonu Başkanı Samed Seyidov, "Biz Türkiye'yi büyük bir ümitle gönül rahatlığıyla terk ediyoruz. Devletin her kademesinden aldığımız mesaj şu: İşgal kalmadan bu protokoller imzalanmayacak veya sınırın açılması ile işgal prosesleri paralel gitmeli" dedi. Ancak Azeri heyeti Türkiye'yi uyarmayı da ihmal etmedi: "İşgal ortadan kalkmadan protokol geçerse, Türkiye artık kardeş ülke değil sıradan bir komşu ülke olur bizim için" 598198 Özyürek: Başbakan CHP'den kaçıyor CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek, açıklamasında şunlara yer verdi: ''Başbakan, Genel Başkanımızla görüşmek için yazılı olarak randevu istedi. Kendisine yazılı olarak isteğinin kabul edildiği bildirildi. Grup konuşmasında randevu isteği kabul edildiği için CHP'ye teşekkür etti. Şimdi görüşme kameraya kaydedilirse ben görüşmem demektedir. Sayın Başbakan randevu talebinden vazgeçiyor ve görüşmeden kaçıyor. Önemli görüşmelerin kayıt altına alınması şeffaflığın gereğidir. İlerde doğabilecek spekülasyonları önlemek için de görüşmenin kayıt altına alınması gerekli.En güvenilir kaydın kameralarla yapılabileceği teknolojik bir gerçek. Önemli bir konuda Başbakan'la ana muhalefet lideri arasındaki görüşmenin millet tarafından bilinmesinden daha doğal bir durum olamaz. Öyle anlaşılıyor ki, daha önce milli görüş gömleğini çıkardım diyen Sayın Erdoğan Kasımpaşalılık gömleğini de çıkarmış, mertlik iddiasından vazgeçmiştir." 597821 Enerji sektöründe topuğundan vurulanlar kim? Metin Münir Enerji sektöründe topuğundan vurulanlar kim? Görebildiğim kadarıyla para yapmanın bir sorunu var.       Para yapanlar, yani kendi emeğiyle servet kazananlar, dükkânı kapatıp hayatlarını aylak bir keyif içinde geçirmeye adayacakken, daha çok para kazanmaya adıyorlar. Bunlardan bazıları son günlerde moda haline gelen yenilenebilir işine yatırım yapıyorlar. Rüzgâr türbini çiftlikleri kuruyorlar, akarsuların üzerine yapıyorlar. Enerji konusunu bilmeyenler ve danışmanlık almayanlar sahtekârların eline düşüyor ve para kaybediyor. “Aldatılan birçok insan var” dedi sektörde deneyimli bir yatırımcı. “Aman biz de girelim diyen bazı insanlar paldır küldür dalıp yarı yolda aldatıldıklarını anlıyorlar.” Baraj işinde ilk iş nehir yatağından akan suyun doğru hesaplanmasıdır. (Rüzgârı bir başka yazımda anlatacağım.) Devletin bu işi yapan iki kurumu var. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) ile Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİEİ). Bunlar yaklaşık 50 yıldır kurdukları akım gözlem istasyonlarında nehirlerden ne kadar su aktığını hesaplıyorlar. Veriler doğru tutuluyor ama bunları alanlar hesaplarını her zaman doğru yapmıyorlar. Örneğin bir nehirde son elli yıldır akan suyun ortalamasını almak yeterli olmayabilir. ‘Çantacı’ denilen tipler var Dikkate alınması gereken başka hususlar da var. Nehir üzerinde baraj var mı ve varsa suyun ne kadarını kullanıyor? Sulama veya için çekilen su varsa miktarı nedir? değişikliği su miktarını etkiliyor mu? Sektörde “çantacılar” diye bilinen bazı tipler var. Bunların aralarında ’den veya EİEİ’den ayrılmış ya da ayrılmadan gizli gizli iş yapan mühendisler de var. Lisans alarak enerji sektörüne girmek isteyenlere satıyorlar. Kötü niyetli olanlar projelerini çekici göstermek için de akarsudan geçen su miktarını yüksek gösteriyorlar. “Bu sektöre yeni giren yatırımcılar su biliminden anlamadığı, baraj mühendisi olmadığı için çantacılar bunları aldatıyor” dedi Ankaralı bir kaynak. “Allayıp pullayıp, fizibilitesi olmayan lisansları satıyorlar. Hesaplar bazen yüzde 50-60 şaşıyor.” Devredilirken megavat başına 300.000 euro talep edildiği konuşuluyor. “Bu kazığı lisansı devralırken yiyorlar” dedi kaynağım. “Kimisi yolun başında uyanıyor. Yarı yolda anlayanlar da var.” Sonra ne oluyor? Kaynağım güldü: “İki üç silahlı muhafızla dolaşan eski mühendisler var, topuğundan vurulanlar da.” Kaynağım, para kaybetmek istemeyenlere iki öneride bulunuyor: Lisans satın almadan önce sektörde deneyimli, bilinmiş proje firmalarından hizmet alın. Daha aceleci iseniz deneyimli ve dürüst bir mühendis edin. DÜZELTME: Dünkü yazımda “terawat” yerine “teravolt” yazdım. Düzeltir, beni uyaran okuyucularıma teşekkür ederim. 597566 Vali önce ‘planör’ sonra ‘model uçak’ dedi Vali önce ‘planör’ sonra ‘model uçak’ dedi Vali Şahabettin Harput ’nün, önceki akşam milli maçının oynandığı ’nda model uçakla bayrağı açılmasını son anda önlediği ortaya çıktı Radyo-kontrollü model uçağa bayrağı bağlanıp üzerinde uçurulacağı ihbarı üzerine harakete geçen polis, kendilerine “Genç Atsızlar” adını veren beş kişiyi yakaladı.  Vali Şehabettin Harput eylemin planörle yapılacağını, dört kişinin maç sırasında Azerbaycan bayrağı ile stada inmeyi planladıklarını söyledi. Harput, daha sonra yaptığı açıklamada ise eylemin planörle değil, model uçakla yapılacağını belirtti. Sorguları süren zanlıların Nihal Atsız’ın adını kullanıp kendilerine “Genç Atsızlar” adını verdiğini kaydeden Harput, “Bu grup maket uçak ve planör eğitimi almış. Uçağa koyacakları Azerbaycan bayraklarıyla eylem yapmayı planlamışlar” dedi. Sorgularının adından adliyeye sevk edilen zanlılar savcılıkta ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. Evinde model uçak ile mermi bulanan Ş.K. için de adli kontrol uygulanması kararı verildi.  598269 Anne sütü, sabah akşam farklı etki yapıyor Çünkü gündüz üretilen sütün bileşimi gece üretilenden farklı deniyor Nutritional Neuroscience dergisinde. Gece sütü mesela uyumayı kolaylaştıran maddeler içerirken, gündüz sütü uyarıcı içerikler içermekte. Bu nedenle sabah pompalanan sütün gece verilmesi mantıklı değil diyor araştırmayı yöneten bilim kadını Cristina Sanchez. Anne sütü çeşitli besleyici maddeler, bağışıklık faktörleri, hormonlar ve diğer biyolojik aktif maddelerden oluşan bir karışım. İçerikleri bebeğin büyümesine paralel olarak onun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde değişmekte. İspanyol bilim insanları şimdi yalnızca bebeğin yaşının değil gündüz ve gece farkının da önemli olduğunu buldu. Araştırmacılar 24 saat içinde otuz kadından pompalanan süt örneklerini incelerken özellikle de nükleotitler üzerinde durmuşlar. Kalıtımın yapıtaşları olan bu biyomoleküllerin başka işlevleri de var. Mesela bazıları uyku getirirken, diğerleri uyarıcı görevini görüyor. AMP, GMP ve UMP adlandırılan uyku getirici varyantların en fazla olduğu zaman dilimi akşam saat sekizden, sabah sekize kadar devam ediyor. Uyarıcı olarak bilinen CMP ve IMP nükleotitleri ise gün içinde çoğalmakta. Uzmanlar bu nedenle gün içinde pompalanan sütün gece değil gündüz verilmesini öneriyor. 597985 Yalancı Daum! Yalancı Daum! Fenerbahçe’nin tecrübeli çalıştırıcısı, Alman haber sitesi News.de’nin hazırladığı ‘dünyanın en ünlü yalancıları’ listesinde 1. sırada yer aldı. GAZETE HABERTÜRK ULAŞ GÜRŞAT Alman haber sitesi News.de, hazırladığı ‘dünyanın en ünlü yalancıları’ listesinde 1. sıraya Fenerbahçe’nin teknik direktörü Cristoph Daum’u koydu. İnsan psikolojisi ve yalancılık üzerine hazırlanan özel haberde Fenerbahçe’nin hocası Daum’la ilgili şu ifadeler yer aldı: “2000 yılında futbol antrenörü Cristoph Daum, kokain kullanmadığı yönünde oldukça emin ve net açıklamalar yapıyordu. Hatta gönüllü olarak saç örneği verdi. Ancak bu saç kendisine pahalıya mâl oldu. Zira yapılan testler sonrasında saçında kokain kullandığını gösteren önemli deliller ortaya çıktı.” Sitenin hazırladığı liste şu şekilde oluştu: Cristoph Daum: Kokain kullanmadığına dair çok net açıklamalar yaptı. Ancak yapılan testler sonunda bunun doğru olmadığı ortaya çıktı. Bill Clinton: ABD eski Başkanı, 1998 yılında sekreteri Monica Lewinsky’le cinsel ilişkide bulunmadığını iddia etmişti. Ancak daha sonra bunu itiraf etmek zorunda kaldı. Pinokyo: Carlo Collodi’nin meşhur hayali kahramanı... Yalan söylediğinde burnu uzayan Pinokyo, yalancılık konusunda var olduğundan bu yana sembol oldu. Walter Ulbricht: Alman Sosyalist Partisi’nin lideri... Berlin Duvarı inşa edilmeden ay önce “Kimsenin Berlin’de duvar yapmak gibi bir niyeti yok” demişti. Collin Powell: ABD eski Savunma Bakanı... Irak Savaşı’nın devam ettiği süre boyunca yaşanan katliamları örtbas etmeye çalıştı. Yalancı Jakob: İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya’da arkadaşlarına umut dağıtmak için savaşın sona erdiğini radyodan duyduğunu sürekli olarak anlatan bir roman kahramanı... Richard Nixon: Watergate Skandalı’nda ofisine dinleme cihazı konulmuş, Vietnam Savaşı ve seçim çalışmalarıyla ilgili söyledikleriyle istifaya zorlanmıştı. Münchausen Baronu: 18. Yüzyıl’da yaşadı ve top mermisiyle Ay’a gittiği yalanını söylemesiyle tarihe geçti. Uwe Barschel: 1988’de yürüttüğü seçim çalışmalarına hile karıştırmakla suçlanan Schleswig-Holstein eyaletinin başkanı... Söylediği yalanlar nedeniyle istifa etmek zorunda kaldıktan kısa bir süre sonra odasında ölü bulundu. 10 Karl May: Almanya’da Vahşi Batı’da yaşadıklarını anlatan romanlarla meşhur oldu. Daha sonra oraya hiç gitmediği ortaya çıktı. 11 Erik Zabel: Eski Alman bisikletçi... Yıllarca doping kullandığını reddetti. 2007 yılında gözyaşlarıyla düzenlediği bir basın toplantısında bunu itiraf etti. 597843 20 yıllık kocasını bir timsaha değişti Boyu 1.5 metreyi geçen timsah ile birlikte uyuyan, aile sofrasına birlikte oturan Lowing’e 20 yıllık eşi bir seçenek sundu. “Ya timsahın ya ben” diyen Greg Lowing “Timsahım” yanıtını alınca karısına boşanma davası açtı. Kocasından  2005’te boşanan Vicky Lowing ülkede timsah haklarının en güçlü savunucularından biri olurken timsahı için “O benim çocuğum” diyor. 598635 Fuarcılıkta işbirliği Fuarcılıkta işbirliği United Business Media UBM.L) grubuna ait olan UBM Asia, Rotaforte Fuarcılık A.Ş. ile Istanbul Jewellery Show’u birlikte tanıtmak üzere pazarlama anlaşması imzaladığını açıkladı. Anlaşma 13-17 Mart 2010 ve 14-17 Ekim 2010 tarihlerinde organize edilecek olan 2010 yılı fuarları ve gelecekteki organizasyonları kapsayacak. Hongkong Çin Hindistan ve Japonya’da uluslararası kuyumculuk fuarlarını organize etmek ve tanıtmak konusunda başarılı ve uzun yıllara dayanan bir deneyime sahip olan UBM Asia, dünyanın en büyük kuyumculuk fuarı olan Eylül Hongkong Kuyumculuk ve Değerli Taşlar Fuarının organizatörü. Aynı zamanda dünya kuyumculuk endüstrisi için dergiler yayınlamakta ve websiteleri yönetmekte. UBM Asia’nın bu alandaki deneyimi ve sahip olduğu global ilişkileri Istanbul Jewelry Show’un uluslararası pazarlama programının başarısına çok büyük katkıda bulunacak. 598685 BM'den İsrail'e soğuk duş BM'den İsrail'e soğuk duş Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi, geçen yıl Gazze'de operasyon yapan İsrail'i suçlayan raporu kabul etti. 25 üye bu rapora 'Evet' oyu atarken kişi karşı çıktı. 11 kişi ise çekimser kaldı. Kararın uluslararası alanda Filistin'in elini kuvvetlendirmesi bekleniyor. YENİ ŞAFAK İNTERNET BM İnsan Hakları Konseyi, hem İsrail hem de Filistinli Hamas örgütünü, Aralık-Ocak aylarındaki çatışmada savaş suçu işlemekle suçlayan Goldstone raporunu onayladı. 47 ülkenin üye olduğu Konsey'in özel oturumunda 25 üye, Güney Afrikalı hukukçu Richard Goldstone yönetimindeki BM heyetiyle işbirliği yapmayan İsrail'i eleştiren karar lehine oy verdi. Oylamada üye karar aleyhine oy verirken, 11 üye ise çekimser kaldı. Hem İsrail hem de Hamas, Goldstone raporundaki suçlamaları reddetmişti.  Raporda, İsrail ve Filistin'in suçlamalarla ilgili soruşturma açmaya yanaşmaması durumunda, BM Güvenlik Konseyi'nin konuyu Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne göndermesi için çağrıda bulunuluyor.    598177 Abbate'nin Halkbank'a satışı tamamlandı Bilecik'te Abbate markasıyla üretim yapan ve kullandığı krediyi ödeyemeyince icra yoluyla 'a geçen Öztay tekstilin satışı, iflas masasına itiraz gelmeyince gerçekleşti. Kadıköy İcra İflas Masası takibi ve İstanbul 10. İcra Müdürlüğü'nün kararı ile Bilecik İcra Müdürlüğü'nce satışa çıkarılan Öztay tekstile makine parkı ve arazisiyle 10 milyon 910 bin liraya talip olan belirlenen sürede iflas masasına itiraz olmaması üzerine fabrikanın sahibi oldu. Bilecik'te 1996 yılında Ahmet Tayan tarafından kurulan ve 1997 yılında Abbate markasıyla gömlek üretimine başlayan Öztay Tekstil, 1999 yılında el değiştirmişti. Fabrika, Kadıköy İcra İflas Masası takibi ve İstanbul 10. İcra Müdürlüğü'nün kararı ile 'tan kullanılan milyon liralık kredi ödeyemeyince Bilecik İcra Müdürlüğü'nce satışa çıkarılmıştı. Toplam 125 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikaya, makine parkı, kapalı ve açık alanlarıyla toplam 27 milyon 98 bin lira kıymet takdiri yapılmıştı. Öztay Tekstil, ilk satışta alıcı çıkmaması üzerine 28 Eylül'de Bilecik İcra Müdürlüğü'nde ikinci kez satışa çıkarılmıştı. Kredi alacağı bulunan tek katılımcı 13 milyon lira alacağına karşılık 10 milyon 910 bin lira teklifle tesisin yeni sahibi olmuştu. Öte yandan üretim yapılmayan tesisin arazisini değerlendirmek isteyen Bilecik Üniversitesi Rektörlüğü, Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'dan bu yönde çalışma yapılması için talepte bulunmuştu. 598099 Trabzonspor'da Yattara belirsizliği 'ın hafta sonundaki rakibi 'da Yattara'nın oynayıp oynayamayacağı belirsizliğini koruyor. Gineli yıldız son çalışmayı tamamlayamadı. Bordo-mavililerin son çalışmasına milli takım kampından dönmeyen Kamerunlu Rigobert Song ve Hırvat Hrvoje Cale katılmadı. Sağ ayak bileğindeki sakatlığı süren ve hafta içindeki antrenman durumuna göre maçında oynayıp oynamayacağı belli olacağı açıklanan Yattara, çalışmayı tamamlayamadı. Takımla koşu yapan Yattara, saha etrafında ilk turu atarken ayak bileğinde ağrı hissetti. Bunun üzerine teknik direktör Broos'un yanına giden Gineli oyuncu, ayağını göstererek izin istedi ve soyunma odasına gitti. Teknik direktör Hugo Broos çift kale maçta karşısında sahaya süreceği kadroyu denerken, Alanzinho'ya as takımda görev verdi. Belçikalı teknik adamın, Alanzinho'yu Ali Sami Yen'de ilk 11'de sahaya sürmesi bekleniyor. 598611 Bank of America'dan şok eden zarar ABD'nin ikinci büyük bankası Bank of America, Temmuz-Eylül döneminde milyar dolar (hisse başına 0,26 dolar) zarar ettiğini açıkladı. Söz konusu çeyrekte hisse başına 0,21 dolar zarar etmesi beklenen banka, geçen yıl aynı dönemde 1,2 milyar dolar kar etmişti. Bankanın üçüncü çeyrekte gelirleri ise 24,6 milyar dolar oldu. Bank of America'nın Üst Yöneticisi Kenneth Lewis, kredi kartlarıyla ilgili batık kredilerdeki düzelmeye gönderme yaparak, ''erken gelen olumlu işaretlerin cesaret verici'' olduğunu söyledi. ABD'de daha önce Goldman Sachs bankası üçüncü çeyrekte 3,19 milyar dolar, Citigroup 101 milyon dolar ve JP Morgan Chase ise 3,6 milyar dolar kar açıklamıştı. GENERAL ELECTRIC Bu arada General Electric, üçüncü çeyrekte karı geçen yıl aynı döneme göre büyük oranda geriledi. General Electric (GE), finans kolunun ekonomideki gerilemeden önemli oranda etkilendiği için bu yıl Temmuz-Eylül döneminde karının geçen yıl aynı döneme göre yüzde 44 azalarak 2,5 milyar dolar (hisse başına 0,22 dolar) kar ettiğini açıkladı. Şirketin, geçen yıl aynı çeyrekte karı 4,5 milyar dolar olmuştu. Şirketin geçen yıl üçüncü çeyrekte 47,2 milyar dolar olan gelirleri ise bu yıl aynı çeyrekte yüzde 20 azalarak 37,8 milyar dolar oldu. Medyadan ağır sanayiye kadar birçok alanda faaliyet gösteren ve ABD ekonomisinin sağlığının barometresi olarak görülen GE'nin Üst Yöneticisi (CEO) Jeff Immelt, ''Sanayide düşük büyüme ortamında iyi performans göstermeyi sürdürüyoruz ve bilançomuzu güçlü nakitle güçlendirdik'' dedi. 597613 Almanların güzü güneş enerjimizde Almanların güzü güneş enerjimizde Dünyanın en büyük güneş pili ve paneli üreticilerinden olan Alman firması Sharp Solar gözünü Türkiye pazarına dikti. Sharp Solar Kamu ve Siyasal İlişkiler Müdürü Barbara Rudek, uzun süredir Türkiye pazarını izlediklerini, Türk hükümetinin bu yılın Haziran ayında güneş enerjisi için daha güçlü bir destek sağlayacağını açıklayınca, dünyadaki en güneşli ülkelerden biri olan Türkiye'de güneş enerjisi yatırımlarının güçlendirilmesi konusunda gerçek beklentiler oluştuğunu söyledi. ESKİSİ KADAR PAHALI DEĞİL Güneş enerjisi sistemlerinin eskisi kadar pahalı olmadığını ve fotovoltaik teknolojilerinde ilk yatırım maliyetinin son 10 yılda yüzde 70 kadar azaltıldığını belirten Rudek, fotovoltaiklerde ilk yatırım bedelinin kilovatsaat başına bin 500 avroya kadar düştüğünü ifade etti. 597505 Çöp kamyonunun söförü tutuklandı Akşemsettin Mahallesi Akşemsettin Bulvarı'nda sabah saat 09.00 sıralarında meydana gelen olayda, 34 BR 1468 plakalı çöp kamyonu 118 numarada bulunan Cumali ve Zübeyde Anılır çiftinin yaşadığı gecekonduya çarptı. Kazaya uykuda yakalanan Anılır çifti hayatını kaybetti. Olayın ardından çöp kamyonunun sürücüsü Kadir T. ve tamirci Saim E. gözaltına alınarak Alibeyköy Polis Merkezi'ne götürüldü. Burada işlemleri tamamlanan zanlılar Eyüp Adliyesi'ne sevk edildi. Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı tarafından sorgulanan tamirci Saim E. serbest bırakıldı. Şöför Kadir T. ise "Dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle ölüme sebebiyet vermek" suçlamasıyla tutukluluk istemiyle mahkemeye sevk edildi. Kadir T. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu arada kazada hayatını kaybeden Cumali ve Zübeyde Anılır'ın cenazesinin memleketi Bingöl'ün Genç ilçesine götürüldüğü öğrenildi. Olay sonrası yetim ve öksüz kalan Anılır çiftinin çocuğunun ise cenazelerle birlikte amcalarının yanına Bingöl'e gittiği ifade edildi. KAZA, BABA ANILIR'IN İÇİNE DOĞMUŞ Kazanın meydana geldiği ev sakinleri ise yaşananlardan şikayetçi. Onlarca kere resmi makamlara gidip, olası kazalara karşı önlem alınmasını istediklerini belirten dilekçe sunduklarını dile getiren mahalleli, iki kişinin ölümünden sonra ise birçok yetkilinin olay yerine geldiğini söyledi. Anılır çiftinin üst komşusu Arzu Nihal ise, Cumali Anılır'ın kazanın olacağını içine doğduğunu belirtti. Baba Anılır'ın 'bir gün burada öleceğiz' şeklinde serzenişte bulunduğunu anlatan Nihal, daha öncede buna benzer kazaların caddede meydana geldiğini ifade etti. Anılır çiftinin 16 yaşındaki en büyük çocuğu Seval Anılır'a da aynı caddede yıl önce bir otomobilin çarptığını dile getiren Nihal, kazadan sonra Seval Anılır'ın sakat kaldığını bildirdi. 598203 İsrail'den Türkiye'ye yine turizm şantajı 'den 'ye yine şantajı Geçtiğimiz Ocak ayında patlayan krizinden sonra İsrailli turistlerin ’ye gelmemesi için yürütülen kampanyası, krizi nedeniyle gerilen ilişkiler üzerine yeniden gündeme geliyor. ’de yayınlanan iki ülke arasında geçen hafta patlayan ve televizyon dizisiyle tırmanan gerilim nedeniyle İsrailli turistlerin artık Türkiye’ye gitmediğini ileri sürdü. Jerusalem Post’a göre, İsrailli turizmciler krizin patladığı günden beri, İsrailli turistlerin en gözde yeri olan ve ’a tek bir uçak bileti satamadıklarını dile getirdi. Zion Tours adlı şirketin CEO’su Mark Feldman, İstanbul’un diğer destinasyonların için önemli bir uğrak noktası olduğunu belirterek, “Bir haftadır İstanbul üzerinden bilet satamıyorum. Hiç kimse oraya uçmak istemiyor. Turlar ucuz, hava yolu şirketi kaliteli ama kimse İstanbul’a gitmek istemiyor” diye konuştu. Başka bir turizmci de, Davos krizinden sonra yarı yarıya düşen İsrailli turist sayısının yaz sezonuna doğru yeniden arttığını hatırlatarak, “Türkiye’ye neredeyse hiç tur satamama noktasına geldik. Türkiye’yi önerdiğim zaman müşteri kaçıyor” dedi. Jerulasem Post’a göre, bir haftadır zaten düşüşe geçen Türkiye seyahatleri, ’deki İsrail karşıtı dizinin sürmesi halinde tamamen duracak. Türkiye, ’nin ardından İsrailli turistlerin en popüler ikinci destinasyonu konumunda. Jerusalem Post’a göre, geçen yıl Türkiye’ye 500 bin civarında İsrailli turist geldi. 598820 Erdoğan: Türkiye'yi dünya ekonomileri arasında 16. sıraya yükselteceğiz Başbakan Erdoğan, Swissotel'de düzenlenen ''Başarılı Türk Müteahhitlere Ödül Töreni''nde yaptığı konuşmada, sektörün önemli uluslararası dergilerinden biri tarafından hazırlanan ''dünyanın en büyük müteahhitleri'' listesine, Türkiye'nin 31 firmayla Çin'den sonra ikinci sırada girmesinin göğüslerini kabarttığını söyledi. Erdoğan, iktidarları boyunca kıtada 80'e yakın ülkeye resmi ziyarette bulunduğunu anımsatarak, ''İstisnasız gittiğim her ülkede Türk iş adamlarımızla, yatırımcılarımızla karşılaştım. Bunun da ötesinde görüştüğüm devlet başkanları, başbakanlar, üst düzey yetkililer bana Türk iş adamlarının başarılarını ilettiler" dedi. Erdoğan, gittikleri her ülkede iş adamlarının yatırımlarını, müteahhitlerin inşa ettikleri barajları, yolları, havaalanlarını görme fırsatı bulduklarını belirterek, Irak'ta Basra'dan Kerkük'e, Bağdat'tan Erbil'e kadar neredeyse her yerde Türk müteahhitlerin bulunduğunu söyledi. Erdoğan, ''Şurası son derce önemli, siyasetçiler, devlet adamları ülkesindeki iş adamlarının sivil toplum örgütlerinin, bilim adamlarının, sanatçıların, düşünürlerin topyekun milletin önünde bir engel olmamalıdır. Ön açan, katkı veren, motive eden olmalıdır. İktidar yol açar. Yoldaki engelleri temizleyecek, bir aksama varsa bir tıkanıklık varsa bunları ortadan kaldıracak. Siyasetçi ülkenin itibarını yükseltecek, gücünü ağırlığını arttıracak, varsa problemlere çözüm yolları arayacak'' diye konuştu. Erdoğan, yıl boyunca dış politikada attıkları her adımı eleştirenler olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: ''Komşularımızla tesis ettiğimiz iyi ilişkileri, sorunların çözümü yönünde attığımız adımları barışa yönelik girişimlerimizi maalesef kıyasıya eleştirenler çıktı. Üzülerek ifade etmek durumundayım, yurt dışı temaslarımızı küçük hesaplarla değerlendirenler, kıyasıya eleştirenler başbakan olarak çok gezdiğimizi söyleyenler oldu. İşte beraberimde olan müteahhit arkadaşlarımız nasıl gezdiğimizi çok yakından görüyor ve tespit ediyorlar. Nasıl orada bir faaliyet içerisinde olduğumuzu yakından görüyor ve tespit ediyor. Benim iş adamım hangi ülkeye gidiyorsa hangi ülkede yatırım yapıyorsa benim de gidip ülkede temas kurmam, diplomatik ilişkileri güçlendirmem orada iş adamlarım için sağlıklı yatırım zemini oluşturmak için gayret etmem gerekiyor. Bir ülkede benim vatandaşım varsa soydaşım varsa benim oraya gitmem, onlarını meselelerini en üst seviyede takip etmem, çözmeye çalışmam gerekir. Bundan daha tabii bir şey olabilir mi?'' -KOMŞU ÜLKELERE YAPILAN İHRACAT- Başbakan Erdoğan, komşu ülkelere yapılan ihracata ilişkin olarak da şu bilgileri verdi: ''Şu rakamlara özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bizim Yunanistan'a ihracatımız 2002'de 590 milyon dolar, 2008 sonunda kata yakın tam milyar 429 milyon dolar. Bulgaristan'a ihracatımız 2002'de 380 milyon dolardı, yine yaklaşık kat arttı milyar 151 milyon dolar oldu. Romanya'ya 2002'deki ihracatımız 566 milyon dolardı, 2008 sonunda ulaştığımız rakam yaklaşık milyar dolar. Rusya'ya ihracatımız 2002'de milyar 272 milyon dolardı, milyar 483 milyon dolara çıktı. İran 334 milyon dolardan milyar dolara, Gürcistan 103 milyon dolardan 997 milyon dolara, Suriye 266 milyon dolardan milyar 115 milyon dolara çıktı. Irak'a toplam ihracatımız 829 milyon dolardan 2008 sonu itibarıyla milyar dolara ulaştı. Komşularla ihracatımız 2002'den 2008 sonuna kadar 5-6 kat, bazı durumlarda 10 kat arttı. Bu seviyeleri yakalamanın kimlerle mümkün olduğu ortada, bu tablonun oluşmasında hükümet olarak, ihracatçılarımız olarak eğer bu el ele bu dayanışma olmasaydı buralara gelmemiz mümkün değildi." -''KAZANAN TOPYEKUN TÜRKİYE''- Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dünyada kriz ne olursa olsun, bunu başından itibaren söyledim, 'en az zararla biz atlatacağız' ve biz atlatıyoruz, kim ne derse desin. Ve sizlerin sayesinde yurt dışı müteahhit hizmetlerindeki tablo da son derece çarpıcı. 2002 yılında firmalarımızın yurt dışında yüklendikleri iş miktarı, 1.7 milyar dolardı. 2008 yılında bu rakam 14 kat artışla 23.6 milyar dolara yükseldi. Korkunç, muhteşem bir olay. Türkiye dış politikada aktif oldukça ekonomide kazandı. Ekonomide kazandıkça dış politikada daha fazla ağırlık elde etti. Geçmişte bu denklemi kuramayanlar Türkiye'nin her alandaki göstergelerini aldıkları yerden daha da geriye götürdüler. Biz bu denklemi kurduk, bu vizyonu oluşturduk. Ülkemize milletimize bir ufuk çizdik. yıl boyunca da hedeflerimizin arkasında sapasağlam durduk. Kazanan sadece şahsı şahsı değil, şirketi şirketi değil, topyekun Türkiye.'' -BUZDOLABI VE OTOMOBİL SATIŞLARI- Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'yi dünya ekonomileri arasında 26'ncı sıradan aldık 17'nci sıraya yükseldi. Fevkalade bir hal olmazsa bu yıl sonu itibarıyla bir basamak daha çıkıyoruz. 16'ncı sıraya yükseleceğiz. Şu andaki gelişmeler onu gösteriyor. Sokaktaki vatandaşın bu değişimden, bu dönüşümden istifade etmediğini söylemek de çok ağır bir haksızlık olur" dedi. Başbakan Erdoğan, buna örnek olarak iktidara geldiklerindeki buzdolabı ve otomobil satışlarıyla 2008 yılındaki satışlar arasındaki farkı gösterdi. ''Ekonomiyi dış politikadan, dış politikayı ekonomiden bağımsız düşünemeyiz. Aynı şekilde demokratikleşmeyi ekonomiden, dış politikayı demokratikleşmeden bağımsız düşünemezsiniz. Bunları birbiriyle ilgisizmiş gibi değerlendiremezsiniz'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye bugün AB ile katılım müzakerelerini yürüten bir ülkeyse müzakereler çerçevesinde reformlarını kararlılıkla yapan bir ülkeyse bundan ekonomi de büyük kazanç elde edecektir. BM Güvenlik Konseyi'ndeki geçici üyeliği sadece dış politikamızın değil aynı zamanda ekonomimizin de olumlu etkilenmesine yol açıyor. Aynı zamanda ekonomimizin de her açıdan olumlu etkilenmesine zemin hazırlıyor.'' 598931 'Erdoğan-Baykal görüşemeyecek gibi' Ramazan Ercan bildiriyor Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme niyeti olmadığını ifade ederek, ''Herhalde bu gidişle bu görüşme olmayacak gibi. Ama bunun sorumlusu, samimi davranan Sayın Başbakan değil'' dedi. Bakan Arınç, Manisa'da gazetecilere yaptığı açıklamada, demokratik açılım konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a gönderdiği davet mektubu ve Baykal'ın ona verdiği cevaba da değindi. ''Baykal'ın esasen Başbakan ile görüşme diye bir bir niyeti yoktur'' diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ama kamuoyundan gelen talepler, kendi teşkilatından, yöneticilerinden gelen talepler, Türkiye'nin ana muhalefet partisinin, en köklü siyaset partisinin, Türkiye'nin en önemli meselesi olan demokratik açılım konusunda sessiz kalmasının, hükümete karşı aldığı tavrın parti olarak herkes tarafından onaylanmadığını gösterdi. Bunun üzerine Sayın Başbakan'ın mektubuna 'Evet görüşebiliriz' dedi. Ama yine hem grup toplantısındaki  'Hiç bir şekilde onlarla birlikte olmayacağız, onların yaptığı her şey yanlış, bu bölücülüktür, bu vatana ihanettir' sözlerini tekrarlıyor. Ama geldiği zaman da 'Kameralar olacak, sonra ne zaman yayınlanacağını birlikte karar vereceğiz' diyorlar. Bu çok yanlış, çok yakışıksız. Bugüne kadar hiçbir siyasetçiden duymadığımız bir davranış biçimi. Yani Sayın Başbakan'a güven duymayabilirsiniz de bir ülkenin başbakanına bu kadar çıplak sözlerle, bu kadar aşağılayıcı, bu kadar istihza edici bir davranış içinde olamazsınız. Sayın Baykal'a gerçekten bu davranışı hiç yakışmıyor. Sayın Başbakan kameraların gözetimi altında, sanki sorgu odasında, videoya alınan sorgular gibi... Öyle bir davranışı Türkiye'nin başbakanına yakıştıramazsınız.'' ''Görüşmeye kameranın şahitlik yapması gibi bir şeyin olmayacağını'' ifade eden Arınç, Türkiye'de böyle kurgularla ilk defa karşılaştıklarını söyledi. ''Herhalde bu gidişle bu görüşme olmayacak gibi'' diyen Bakan Arınç, şöyle devam etti: ''Konuşursunuz, konuşmazsınız. Konuşursanız da madem ki bire bir konuşmayı arzu ediyorsunuz, buna ayrıca kameranın şahitlik yapması diye bir şey olmaz. Yani Türkiye'de biz böyle kurgularla ilk defa karşılaşıyoruz. Herhalde bu gidişle bu görüşme olmayacak gibi. Ama bunun sorumlusu, samimi davranan Sayın Başbakan değil. Yani oynamamak için direnen geline 'oyna' demişler, hanımefendiler bağışlasın, 'yerim yok' demiş. zaman yer açmışlar, bu sefer de 'yenim dar' demiş. Mesele böyle bir konuşma, görüşme olmasın da ama, 'Neresinden tutsam da karşımdakini yere çalacak bir iş yapsam' diye düşünüyor herhalde. Yani çok tecrübeli olduğuna inandığımız, yaşı da bir hayli bizden büyük olan bir siyasetçinin, yıllar sonra Türkiye'de hiç kimsenin aklına gelmeyen bir şeyi ortaya koyuvermesi, Türkiye için talihsizlik. Biz yolumuza devam edeceğiz ve CHP'nin 1989-1999'da yayınladığı ama bugün sahip çıkmadığı görüşlerinden de raporlarından da istifade edeceğiz. Belki bu görüşmeye imkan bırakmayacak kadar da güzel olabilir.'' -EMEKLİLERE MÜJDELİ HABER YAKINDA- Arınç, bir gazetecinin emekli maaşlarında bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı yönündeki sorusu üzerine sözlerine, ''Emekli misiniz? Yani müjde vermek için konuşayım'' diyerek başladı. Türkiye'de emeklilerin çok az ücret aldığını, emeklilerin yapılan artışlardan da çok cüzi miktarda istifade edebildiğini, bunun sistemden kaynaklandığını belirten Arınç, şunları söyledi: ''Buna bir çare arıyoruz. Bu çare üzerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız çalışıyor. Her toplantıda da Bakanlar Kuruluna bilgi veriyor. Türkiye Demirel döneminden bu yana emeklilik statüsü konusunda çok farklı şeylerle karşılaşmış. Şu anda eşit işe eşit ücret yoksa, yıllarca çalıştıktan sonra emekli olanlar arasında aylıklar noktasında birbirinden çok farklılıklar var. Az ücret alan emeklilerin daha yukarılara intibak etmeleri konusunda bir çalışmanın içindeyiz. 2000'den önce emekli olanlarla 2000'den sonra emekli olanlar arasında büyük uçurumlar var. Aylık ücreti çok az olan işçi emeklilerimize, BAĞ-KUR emeklilerimize yönelik, inşallah müjdeli haberleri yakında vereceğiz. Bu konuda olumlu çalışmamız var.'' 598339 Gjorge Ivanov'u Çankaya'da Gjorge Ivanov'u Çankaya'da ANKARA (A.A) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov'u Çankaya Köşkü'nde resmi törenle karşıladı. Her iki ülkenin ulusal marşlarının çalınmasının ardından Ivanov, onur kıtasını selamladı.  Gül ile Ivanov, daha sonra Çankaya Köşkü'nün büyük şeref kapısı önünde tokalaşarak basın mensuplarına poz verdi. Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül ile Cumhurbaşkanı Ivanov'un eşi Maya Ivanova da şeref salonundan çıkarak eşlerine yanına geldi ve birlikte fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Gül ile Makedonya Cumhurbaşkanı Ivanov, başbaşa görüşme yapacak ve daha sonra heyetler arası görüşmelere başkanlık edecek.  598671 Erdoğan, Akyel'i kabul etti Erdoğan, Akyel'i kabul etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sayıştay Başkanı Recai Akyel'i kabul etti Başbakanlık merkez binada gerçekleşen kabul yaklaşık 45 dakika sürdü. Akyel'in göreve yeni başlaması nedeniyle ziyareti gerçekleştirdiği öğrenildi. 598953 çocuk tartışmasına baska bir açıdan bakış Türkiye’de nüfus tartışmaları Sayın Başbakan’ımızın çocuk istemesiyle alevlenmişti ve hala da devam ediyor. Konunun politikasını yapmaya hiç niyetim yok. çocuk derken…  Millet olarak varlığımızı ve kültürümüzü devam ettirebilmek için dinamik ve genç bir nüfusa sahip olmamız gerektiği konusunda sanırım herkes hemfikirdir. Evet dünyanın nüfusu hızla artıyor. 1960 yıllarında milyar olan dünya nüfusu 2008’de 6.7 milyar ve Birleşmiş Milletler’in hazırladığı rapora göre 2050 yılında ise 9.2 milyara ulaşacak. 25 ila 40 yıl arasında ömür biçilen her bir neslin varlığını, kültürünü, ekonomik gücünü idame ettirebilmesi ve nüfusunu yenileyebilmesi için her bir kadının ömrü boyunca ortalama 2.1 doğum yapması ve bu bebeklerin de hayatta kalabilmesi gerekiyor.  Ancak bu savaşların, hastalıkların, açlıkların olmadığı her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir dünya için geçerli.    2050 yılında dünya nüfusunun 9.2 milyarı bulmasında ana sebeb sadece dünya doğum ortalamasının 2.55 olması değil. Tarihden öğrendiğimiz şekliyle günümüzde savaş, açlık, hastalıkların eskiye oranla azalması da ortalama ömrün uzamasına neden oluyor. Bu durum dünyanın genel nüfus artışının başka bir açıklaması aslında.  2050’li yıllarda ortalama doğum oranının 2.02 olacağı yani artık dünya nüfusunun azalmaya başlayacağı tahmin ediliyor.  TÜİK’e göre  31 Aralık 2007 tarihi itibariyle Türkiye nüfusu 70,586,256 kişi. BM’in tahminlerine göre ise Türkiye’nin nüfusu yıllara göre, 1950 yılında 21,4 milyon 2007 yılında 70,8 milyon 2015 yılında 82,1 milyon 2025 yılında 89,5 milyon 2050 yılında 98,9 milyon olacakmış. 2007 yılındaki nüfusumuz BM tahminlerinin  altında gerçekleşmiş. Büyük ihtimalle diğer tahminlerde tutmayacaktır.     Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olduğumuzu söyler ve bununla övünür dururuz. Yaş ortalamamız ise hızlı bir şekilde yükselmeye başlamış görünüyor. Yine BM’nin verilerine göre yaş ortalamamız ise, 1950 yılında 19,4 2005 yılında 26,7 2050 yılında ise 40,7 olacağı tahmin ediliyor.   TÜİK verilerinde ise 2007 yılı yaş ortalamamız 28.3 olmuş. Velhasıl nüfusumuz  tahminlerden daha hızlı yaşlanıyor. Peki son olarak birde  kadın başına doğum oranını inceleyelim, BM’in tahminlerine göre ise Türkiye’nin yıllara göre doğum oranları ise, 1970 1975 yılları arasında 5.30 2000 2005 yılları arasında 2.23 2005 2010 yılları arasında 2.14 2010 2015 yılları arasında 2.06 2015 2020 yılları arasında 1.98 2020 2025 yılları arasında 1.91 2045 2050 yılları arasında 1.85 olacakmış. TÜİK istatistiklerinde bu oranlar 1990 yılında 2.9’dan 2004’de 2.2’ye düşmüş bile. Bu bilgiler ışığında Sayın Başbakan’ımızın çocuk ısrarına istihza eden ve işi başka mahvillere çekmeye çalışanların kesinlikle art niyetli oldukları düşünmemek elde değil.  Peki gerçekten çocuk yeterlimi? Doğum oranlarımızın düşmesi ve beraberinde yaş ortalamasının yükselmesi, çalışan iş gücünün yaşlanması ve zaten her yıl ciddi açık veren SGK bütçesinin daha fazla açık vereceği ve bu yükü taşıyamayacağı görünüyor.    Hani her meselede Türkiye’nin gerçekleri başka deriz ya bu nüfus işlerinde de malesef Türkiye’nin başka acı gerçekleri var. Yıllardır bitmek bilmeyen ve son zamanlarda artık bunun hep suni olduğu ortaya çıkan terör anıldığında verdiğimiz şehitlerin, özellikle doğu ve güney doğu bölgelerinde sıklıkla yaşanan kan davalarının, toplumun psikolojisinin gün geçtikçe bozulduğunu bariz olarak gösteren çeşitli suç unsurları yüzünden öldürülenlerin, intiharların, hele hele terörden daha fazla can verdiğimiz, evet sadece insan hatalarından kaynaklanan trafik kazalarının istatistiklerini vermeme gerek var mı?  Bütün bunlara birde doğumda ölenleri, düşükleri, sağlıksız yaşam koşulları nedeniyle yaş altı çocuk ölümlerini, hastanelerde topluca ölen çocukları, ve daha saymakla bitmeyen ve normal ölüm olarak kabul edilemeyecek nice ölümleri gördükçe Sayın Başbakan’ın çocuk talebinin yeterli olmadığını düşünüyorum. Neslin devamı ve milletin bekası için çocuk, ve toplumca her gün verdiğimiz kayıpları telafi etmesi için de ayrıca çocuğa ihtiyaç olduğunu düşünmekteyim. Belki bu sözüm biraz garipsenebilir, biraz düşünenlerin bana hak vereceğini umuyorum. Ayrıca şunu belirtmeliyim ki Sayın Başbakan’ımızın hanım kardeşlerden çocuk  istiyorum söylemi yeterli olmuyor. Huzuru olmayan bir milletten, önünü göremeyen, cebinde bırakın düğün parasını çay parasını bulamayan bir gençlikten, aile içi şiddete maruz kalan bayanlardan çocuk doğurmalarını beklemenin ne kadar uygulanabilirliği var yorumunu sizlere bırakıyorum.   çocuk bu milletin bekası için gerçekten ihtiyaç evet ancak asıl mesele devletin en üst kademesinden en alt kademesine, sivil toplum kuruluşlarından, ticari işletmelerine ve en önemlisi bireyler olarak hepimizin başımızı iki elimizin arasına alıp bir karar vermemiz gerekiyor. Biz eskiden nasıl bir toplumduk, şu an ki durumumuz ne ve nasıl bir yarın istiyoruz. Bugün kendimizin yaşadığı, çocuklarımız için hazırladığımız Türkiye’de yarın bir birlerine saygı ve sevgisi olmayan, hele dürüstlük nedir bilmeyen en küçük problemlerin çözümüne psikopatça çözüm bulmaya çalışan, ruhsuz bir nesil mi istiyoruz… devamını sizler söyleyebilirsiniz.   Uzun sure yurt dışında yaşayıp daha sonra Türkiye’ye gelen herhangi birisine Türkiye’yi insanları nasıl buldun diye sormanızı isterim. Alacağınız ilk olmasada belki ikinci cevap insanlarımızın ne kadar saygısızlaştığını, dürüst insanların çok azaldığını gördüğünü söyleyecektir. Evet karşı karşıya olduğumuz durumu göz önüne alarak artık kendimize çeki düzen vermemiz gerekiyor. Milletçe el ele vererek yaşadığımız toprakları öyle bir yer yapalım ki, anne adayları ben böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum demesin. 598146 ABD'de 'icralık konut' oranı arttı 'de 'icralık oranı arttı ’de, icralık oranı, Temmuz-Eylül döneminde, bir önceki döneme göre yüzde artış gösterdi. İstatistiki verilere göre, icra kanalıyla el konulan konut sayısı, Temmuz-Eylül döneminde 938 bin düzeyine çıktı. İcralık konut sayısının artmasında, krediyle konut alanlar arasındaki oranının artması etkili oldu. 597707 ‘Şanssızlığı yenemedik’ ‘Şanssızlığı yenemedik’ ’un Belçikalı Teknik Direktörü Hugo Broos, kulübün aylık dergisindeki yazısında, futbolcuların kazanma arzusunun üst düzeyde olduğunu, ancak şanssızlıkları yenemediklerini dile getirdi Hiçbir şeyi bahane olarak sunamayacaklarını dile getiren Broos, “Özellikle gol pozisyonu yaratma konusunda memnunum. Ancak bazen şanssızlık nedeniyle kazanamıyorsanız bu başka bir şeydir. Doğal olarak istenmeyen sonuçlar geldiğinde tepki de, eleştiri de olacaktır. Bunların hepsine açığız. Kimseyi suçlayacak değiliz. Tribünlerin oyuncuları etme hakkı varsa, oyuncularımızın bunu sırtlamaları gerekir” dedi. Taraftarın bu süreçte takıma destek olması gerektiğini ifade eden Belçikalı çalıştırıcı, “Gerçek olan bir şey varsa da henüz istediğimiz puanı alamamış olmamızdır. Ancak taraftarlarımız bu zorlu süreçte bizim ve oyuncularımızın yanında olursa işimiz kolaylaşır” diye konuştu. 598122 Çanakkale'de yağış hayatı olumsuz etkiliyor Çanakkale'de etkili olan sağanak, hayatı olumsuz etkiliyor. İl merkezinde sabahın erken saatlerinde başlayan yağmur, giderek şiddetini artırdı. Kuvvetli sağanağa sokakta yakalanan vatandaşlar zor anlar yaşarken, yollarda su birikintileri oluştu. Yağmurla birlikte aniden kararan hava dolayısıyla sokak lambaları yandı, sürücüler araçlarının farlarını açmak zorunda kaldı. Meteoroloji müdürlüğü yetkilileri, son bir saat içinde metre kareye 10 kilogram yağış düştüğünü bildirdi. Yağmurun gün boyunca, zaman zaman da şiddetli şekilde devam edeceğini açıklayan yetkililer, olası sel ve su baskınlarına karşı vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı. İl genelinde yağışlı havanın hafta sonunda da etkili olacağı kaydedildi. 598283 Fransa oğul kayırmaya 'hayır' dedi CSA kamuoyu araştırma merkezinin anketine göre, seçmenlerin yüzde 64'ü, Paris'teki bir iş merkezinin yönetiminin Sarkozy'nin 23 yaşındaki oğlu Jean'a verilmesine karşı çıktı. Cumhurbaşkanı Sarkozy ise Le Figaro gazetesine verdiği demeçte, oğlu Jean'ı savunmaya devam etti ve ''Hedef oğlum değil, benim'' diye konuştu. Muhalefet partileri dışında, iktidar partisi milletvekillerinin de gelişmeden oldukça huzursuz olduğu belirtiliyor. Basın ve muhalefet, Paris'in ''La Defense'' bölgesindeki ünlü iş merkezinin yönetiminin Sarkozy'nin oğluna verilmesine ''hanedanlık'' suçlaması getirerek, sert bir şekilde eleştiriyor. Sarkozy'nin oğlu Jean, son yerel seçimlerde, iktidar partisinden Paris'in Hauts-de-Seine Belediyesinin yönetimine seçilmişti. 597832 Bedia Teyze’nin bir şikayeti var! Banu Şen Yaşam GüzeldirBedia Teyze’nin bir şikayeti var! İHALESİ, inşaatının başlaması, bitmesi, açılması uzun ve karmakarışk bir süreçti. çen sezon açıldı. İz bırakan etkinliklere evsahipliği yaptı. Bu sezona ise tahmin etmediğim kadar hızlı başladı Adnan Saygun Kültür Sanat Merkezi. Senfoni ve opera gösterilerine evsahipliği yapması, Türkiye’de az bulunan bir teknik donanıma sahip mekana İzmirlilerin ayağının alışmasını sağlıyor. Teknik donanımı, altyapısı ve içeriğini dolduran etkinliklerle, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin vurguladığı gibi; İzmir’in ‘prestij’ mekanlarından birisi oldu. Buraya kadar her şey iyi, hoş ve güzel. Ancak Bedia Teyze’nin Adnan Saygun Kültür Sanat Merkezi’yle ilgili şikayeti var. Bedia Teyze, 80 yaşında hemen hemen aynı yaşlardaki komşusuyla güne gitmek ya da evde bütün gün televizyon seyretmek yerine, sanat etkinliklerini tekip etmeyi tercih ediyorlar. Güzelyalı’da oturuyorlar.  Milliyet ’yi aradı Ad­nan Saygun Kültür Sanat Merkezi’nin semtlerine açılacağını duyunca çok sevinmişler. Temel atma ve tamamlanma süreciyle yıllar geçse ve yaşları biraz daha ilerlese de, etkinliklerin başlayacağı günleri iple beklemişler. Hemen yanıbaşlarındaki sanat dolu mekana gitmek için adeta gün saymışlar. Mekan açıldığından bu yana da neredeyse yapılan tüm etkinlikleri takip etmeye çalışıyorlar. Bedia Teyze, bundan birkaç gün önce Milliyet EGE’yi aradı. Arkadaş grubuyla, Adnan Saygun Kültür Sanat Merkezi’yle ilgili ortak bir şikayetleri vardı. Şikayetin konusu farklı etkinlikler için, farklı yerlerden bilet almak zorunda kalmalarıydı. Yani şöyle diyordu Bedia Teyze: ‘Yanıbaşımızda olan Adnan Saygun Kültür Sanat Merkezi’ndeki, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın konserini izlemek için, taa fuara İsmet İnö­nü Merkezi’ne; opera bileti almak için Konak’taki Elhamra Sahnesi’ne, İKSEV’İn organizasyonu için İKSEV’e gitmemiz gerekiyor.’ Belki duyan olur... Bedia Teyze’nin şikayeti üzerine Adnan Saygun Kültür Merkezi’ni aradık. Bilet satışı yapılmadığını öğrendik. Bazen konser akları Devlet Senfoni Orkestrası’nın satış yaptığı bilgisini edindik. Belki Bedia Teyze’nin bu yakınmasını duyurmaya aracı oluruz? Belki Bedia Teyze gibi başka yakınanlar da vardır? Belki İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Daire Başkanlığı buna bir çözüm bulur... Bilet satışları birkaç noktaya yayılır. Yine de İzmir’de bunları konuşuyor olmak ne güzel! 80 yaşındaki Bedia Teyze ve arkadaşlarının sanat etkinliklerini izlemek için gösterdikleri ret de birilerine örnek olsun. 597911 Gelir Vergisi Kanunu'na 3'lü iptal Söz konusu düzenlemelerin iptaline ilişkin açıklama, mahkemenin sitesinde yer aldı. İptal kararı, CHP İstanbul Milletvekili Ali Topuz ve CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç ile birlikte 116 milletvekilinin 2006 yılında yaptığı ve yıl çıkarılan "5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un bazı hükümlerinin iptali başvurusu üzerine alındı. Mahkeme, bu çerçevede, Gelir Vergisi Kanunu'nun 103. maddesinde yer alan vergi tarifesindeki yüzde 35'lik orana ücretlilerin de tabi olması hükmünü iptal ederken, iptal kararının Resmi Gazete'de yayımından sonra yürürlüğe girmesini öngördü. Mahkeme, yatırım indirimiyle ilgili geçici 69. maddede yer alan 2006, 2007 ve 2008 ibarelerini da iptal etti. Bu şekilde yatırım indirimiyle ilgili süre sınırlaması da ortadan kalktı. Mahkeme, yatırım indirimiyle ilgili iptalin, kararın Resmi Gazete'de yayımıyla birlikte yürürlüğe girmesine hükmetti. Bir diğer iptal kararını da Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 67. maddesindeki dar mükelleflerle ilgili hüküm oluşturdu. Bu şekilde anılan maddede, tam mükelleflerle, dar mükellefler arasında var olan tevkifat oran farklılığı kaldırıldı. Anayasa Mahkemesi, dar mükelleflerle ilgili bu iptal kararının da, Resmi Gazete'de yayımlanmasını takip eden 9'uncu ayın sonunda yürürlüğe girmesini öngördü. Gelir İdaresi gerekçeli kararı bekliyor Bu arada Gelir İdaresi Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi'nin Gelir Vergisi Kanunu'yla ilgili iptal kararı üzerine bir açıklama yaptı. Açıklamada, Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 67. maddesinin numaralı fıkrasında yer alan ve "dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için bu oran yüzde sıfır olarak uygulanır" hükmünün Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiği ve iptal hükmünün de Resmi Gazete'de yayımlanmasından itibaren sonra yürürlüğe gireceğinin öğrenildiği ifade edildi. Bu aşamada mahkemenin gerekçeli kararının beklenildiğine işaret edilen açıklamada, "Bununla birlikte, iptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlanarak, sonra yürürlüğe girecek olması nedeniyle mevcut uygulama, söz konusu süre içinde yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar aynen devam edecektir" denildi. Mahkemenin ücretliler ve yatırım indirimiyle ilgili iptal kararlarına da yer verilen açıklamada, bu konularda da Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararlarının bekleneceği ve buna göre gerekli çalışmalara hemen başlanacağı vurgulandı. Açıklamada, ücretlilere ilişkin iptal hükmünün de sonra yürürlüğe girecek olması nedeniyle mevcut uygulamaların, yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar aynen devam edeceğine dikkat çekildi. 598289 Fenerbahçe'ye büyük kıyak Yeni kararla 57 dönümlük arazi satışa çıkarıldı, ihaleye ise yalnızca Fenerbahçe girebilecek Sabah gazetesinin haberine göre, Kadıköy Belediyesi'nin, yıllık 305 bin TL kira bedeliyle, 30 yıllığına Fenerbahçe'ye verdiği arazi için Meclis'ten satış kararı çıkarıldı. İhaleye, 57 dönümlük arazinin kullanım hakkını elinde bulunduran Fenerbahçe'den başka firmanın girmesi beklenmiyor. Böylece kulübe "kıyağın kıyağı" yapılmış olacak. Kadıköy Belediyesi, iki yıl önce Bursa'da yerel bir gazeteye verdiği ilanla Ataşehir'deki 57 dönümlük araziyi ihaleye açtı. Fenerbahçe Spor Kulübü, bu ihaleyi alarak arazinin 30 yıllık kullanım hakkını elde eldi. Olay, 25 Aralık 2007 tarihli Sabah Gazetesi'nde "Fenerbahçe'ye 100. Yıl Kıyağı" başlığıyla duyurulunca tartışmalar başladı. Ancak, Fenerbahçe Kulübü, araziye "Alpella Şehri" adı altında 10 bin kişilik spor kompleksi ve alışveriş merkezi yapmak için inşaat çalışmalarına başladı. ONAY VERENLER FB ÜYESİ Bu süreçte, arazi TOKİ planlarının içine konuldu ve satılması yönünde ilk adım atıldı. Kadıköy Belediye Meclisi de, önceki gün oy çokluğuyla satış kararını onayladı. Toplam 45 üyeden 41'i satışa "Evet" dedi. AK Parti'li meclis üyesinden 4'ü, grup kararı alarak satışa itiraz etmek için harekete geçti. Satışı kabul eden AK Partili üyeler Ali Aytemiz ve Hakkı Kalkavan'ın ise Fenerbahçe kongre üyesi oldukları ortaya çıktı. AK Parti Grup Başkan Vekili ve Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Fatih Kaya ise, arazinin satışa çıkarılmasının niçin karşı çıktığını mecliste şöyle anlattı: "Taşınmazın 2007 yılında verilmiş bir intifa (kullanım) hakkı var. Süresi de 30 yıl. Daha ikinci senesinde, aynı arazinin satışının istenmesi doğru değildir. Bu tür satışlar, belediyeye değil, kullanım hakkını elinde bulunduran kuruma katkı sağlayan sonuçlar doğuracaktır." FENER'E SATILACAK Kaya, "Satışa anlam veremedik. Bu nedenle karara şerh koyduk. Fenerbahçe burada aylardır bir inşai faaliyet içerisinde. İhaleye başka bir firma girse bile 28 yıl araziyi kullanamayacak. Kadıköy Belediyesi, meclisten aldığı yetkiyle fiyatı belirleyerek ve araziyi encümen kararıyla Fenerbahçe'ye satacak. Böylece kulübe kıyağın, kıyağı yapılmış olacak" dedi. KULÜP "TOK ALICI" OLACAK AK Parti'li Kaya, "Arazinin kullanım hakkının 2037 yılına kadar Fenerbahçe'nin elinde olması, ihale rakamının gerçek bedellere ulaşmasını engelleyecektir. 28 yıl arsada tasarrufta bulunamama düşüncesi, Fenerbahçe haricindeki firmaların araziye ilgi göstermemesine sebep olacaktır. Bu da ihale bedelini düşürecektir. Belediye zarar edecektir. Kulüp ihale sürecinde 'tok alıcı' rolü oynayacaktır" diye konuştu. 598556 Emekliye 300 lira zam Emekliye 300 lira zamDün ve bugün gazetelerde yer alan ve emekli aylıkları arasındaki farkın giderileceği ve en düşük emeklinin yaklaşık 300 lira alacağı yönündeki haberlerle ilgili Çalışma ve Bakanı bir açıklama yaptı. Çalışma ve Bakanı emekli aylıkları ile ilgili çalışma konusunda, ''Hesap yapacağız, temel amacımız adaletsizliği düzeltmek ama bu konuda gerçekçi olmak lazım'' dedi. Bakan Dinçer, '' İl Müdürleri Toplantısı''na gelişinde basın mensuplarının emekli aylıklarına yönelik yapılacak çalışma konusundaki sorularını yanıtladı. Dinçer, bu konuda ''henüz belli olmuş bir şey olmadığını'' söyledi. ''Sistemde bir takım adaletsizlikler varsa bunları tespit edip gidermek için çalışma yapacaklarını'' anlatan Dinçer, şunları kaydetti: ''Benim gördüğüm kadarıyla konuyla ilgili bilgiler henüz çok hamken abartılıyor gibi hissediyorum. Biraz ihtiyatlı davranmakta fayda var. Çünkü bu adaletsizliğin telafisinin bize neye mal olacağını henüz görmüş değiliz. Bu açıdan bakıldığında önce önümüzü görelim, sonra karar vereceğimiz zaman sizlerle bunu paylaşırım. Henüz çalışma tamamlanmadı. Telaffuz edilen rakamlar zannediyorum gazeteci arkadaşların gönlünden geçen rakamlar. Haksız yere ve gerçekleşmeyecek beklentilerle insanlarımıza umut vermek doğru değil. Biz hesap yapacağız, temel amacımız adaletsizliği düzeltmek ama bu konuda gerçekçi olmak lazım.''  MİLYON EMEKLİNİN MAAŞI ZAMLANACAK  Gazetelerde yer alan haberde milyon emeklinin maaşının zamlanacağı duşurulmuş ve en düşük emeklinin yaklaşık 300 lira olacağı belirtilmişti. Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, 'emekli aylıklarının intibakının sağlanması' konusunda yeni bir çalışma başlattı. Yürütülen çalışma, ve emeklileri arasında maaş farklılıklarını giderilerek, şu anda 620 lira olan en düşük emekli aylığının 900 liraya çıkarılmasını öngörüyor. Üç milyon emekliyi ilgilendiren tasarıyla üst gösterge tablosundan aylık veya gelir alanların intibakları, kademelere göre yükseltilecek. İşçi emeklilerini sevindiren çalışma, emekli aylıklarının tüm emekliler için eşitlenmesini içermiyor. 599210 Tanju bu kez maç için cezaevinde Cezaevinin imkanları, 15 yıl önce hapse giren eski milli futbolcu Tanju Çolak'ı şaşırttı. Bursa Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu ve hükümlülerden oluşan futbol takımı, Galatasaraylı Sporcular Derneği kafilesinin oluşturduğu ve aralarında Tanju Çolak, Erhan Önal, Cüneyt Tanman'ın da bulunduğu eski milli futbolcuların şöhret karmasıyla karşı karşıya geldi. Geniş güvenlik önlemleri altında cezaevi halı sahasına çıkan iki takımın maçı, Bursa Valisi Şahabettin Harput'un vuruşuyla başladı. Protokol, futbolcu mahkumlar ve maçı izlemeye gelenlerle hatıra fotoğrafı çektiren ünlü futbolcu Çolak, cezaevinin değişen şartlarına hayran kaldı. Kıran kırana geçen mücadelede mahkumların Açık Görüş adını verdiği takımı, Türk futbolunun unutulmaz yıldızlarını terletti. Mahkumlar, eski millileri 6-3'lük skorla yendi. 15 yıl önce cezaevine giren Tanju Çolak, cezaevinin değişen şartlarının kendisini çok şaşırttığını ifade ederek, "Ben de 1994 yılında cezaevine girmiştim. Burayı görünce şaşırdım. Bizim zamanımızda bırakın böyle halı sahayı, volta atmak için bir alan bile yoktu. Şu an futbol oynayacakları bir sahaları bile var ama her şeye rağmen burada olmamak en güzeli. Allah kurtarsın" dedi. Mahkumlara motivasyon için Galatasaraylı Sporcular Derneği olarak üzerlerine düşen sosyal sorumluğu yerine getirdiklerini ifade eden Çolak, "Hepsini Allah kurtarsın. Onlar için yapabileceğimiz en güzel şey, burada onların da güzel insanlar olduğunu anlatmaktır. Onlara moral vermek için geldik" diye konuştu. Etkinliğe; Vali Şahabettin Harput, Başsavcı Sait Gürlek, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Necati Türe, başsavcı vekilleri, cezaevi müdürleri ve mahkumlar katıldı. 598560 teğmen ilk kez görüntülendi VİDEO Elazığ'ın Karakoçan ilçesi Nohuttepe mevkiinde pimi çekilmiş el bombasının patlaması sonucu şehit olan erle ilgili Elazığ 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ndeki duruşmaya bugün de devam edildi. Sanık ve müdahil avukatların çarpıcı iddialarda bulunduğu mahkemeye olay yerinde keşif yapılmak üzere ara verildi. Öte yandan, Duruşma sonrasında askerler arasında tutuklu aracına götürülen Teğmen Mehmt Tümer mahkeme binasından çıkarken CİHAN kamerası tarafından görüntülendi. (CİHAN) 2009-10-16 15:46:11 Yazık tane gencecik askeri tamamen kendi egosunu tatmin için paramparça etmesini sağlamak ne askeri eğitime ne kardeşliğe sığacak bir durum,bu durum batıda olsa adamı inanın anında idam ederler...yazık çok yazık.. ali 2009-10-16 14:48:18 Türk milleti çocuklarını sizlere emanet ediyor sizlerde maşallah çocuklarımıza çok iyi bakıyorsunuz.Allah sonunuzu hayır etsin... kırmızı kitap 597544 Türk okulları sayesinde olimpiyat ödülleri aldık Kolejlerin sadece Türkiye ile değil dünya ile ilişkilerinin gelişmesine katkı sağladığını belirten Lütfi, "Türk okulları ile olimpiyatlara öğrenci göndermeye başladık. Kolejler sayesinde ayrı olimpiyatta bronz madalya aldık. Bizim için gurur verici bir durum." dedi. Eskişehir Girişimci ve Sanayici İşadamları Derneği'nin (EGSİAD) davetlisi olarak Eskişehir'e gelen Bakan Lütfi ayrıca EGSİAD'la Maldivli öğrencilerin burslu olarak Türk üniversitelerinde okumalarını sağlayacak eğitim protokolünü imzaladı. 597532 France Telecom’da 25’inci intihar France Telecom’da 25’inci intihar France Telecom şirketinde bir çalışanın daha ettiği açıklandı. Son intiharla birlikte, son 19 ayda intihar edenlerin sayısı 25’e çıktı Ülkenin kuzeybatısındaki Bretagne bölgesinde bulunan Lannion kasabasındaki şirkette mühendis olarak çalışan ve hastalık izninde olan 48 yaşındaki bir kişinin, evinde kendini asarak yaşamına son verdiği bildirildi. ’da önceki gün 58 yaşındaki bir çalışanın son anda itfaiyecilerin müdahalesiyle önlenmişti. Şirketteki intiharlarla birlikte kamuoyunda artan eleştiriler üzerine Genel Müdür Yardımcısı Louis-Pierre Wenes önceki hafta görevinden alınmıştı. Şirketteki intiharlar, ’da geniş yankı uyandırırken, işçi sendikaları çalışanların haklarının korunması için hükümetin devreye girmesini istemişti. şirketteki yeniden yapılandırma operasyonlarıyla çalışanların işlerini ve statülerini kaybetme tehdidi altında büyük stres içinde çalışmasından yakınıyor. Şirkette 100 bine yakın kişi çalışıyor. 597935 Domuz gribi NBA’de ’de Cavaliers’ın dünyaca ünlü yıldız oyuncusu antrenmanlara alınmıyor. İNSANLIĞIN son yıllarda karşılaştığı en ciddi hastalıklardan biri olan Amerikan Profesyonel Ligi’ne (NBA) de sıçradı. Yıllık 30 milyon dolarlık geliriyle dünyanın en çok kazanan sporcuları arasında yer alan Cleveland Cavaliers’ın yıldız oyuncusu LeBron James ’te virüsünün belirtileri görüldüğü ileri sürüldü. Cavaliers’te, James’in yanı sıra Darnell Jackson ve Coby Karl’ın da aynı virüsten dolayı takımın antrenmanlarına alınmıyor. Wizards ile oynanan ve 109-104 kaybedilen hazırlık karşılaşmasında oynatılmayarak dinlendirilen bu üçlünün en kısa sürede testten geçecekleri ve durumlarının bunun sonucunda netleşeceği bildirildi. 597581 Engelliler Avrupa ikincisi: 52-64 Engelliler Avrupa ikincisi: 52-64 Adana düzenlenen Avrupa Tekerlekli Sandalye Basketbol Şampiyonası'nın finalinde Türkiye, İtalya'ya 64-52 yenilerek ikinci oldu. Final maçında Türkiye, Yüreğir Serinevler Spor Salonu'nda devreyi de 27-25 geride tamamladı. Klasman karşılaşmaları sonunda Türkiye 2., İngiltere 3., Polonya 4., Fransa 5., Almanya 6., İspanya 7., İsrail ise 8. oldu. 597904 Şirket, sigaranın zararlarını yok saymış Kanada'da bir sigara şirketinin, sigaranın zararlarını gösteren belgeleri imha ettiği bildirildi. Kanada Tabipler Birliği dergisine açıklama yapan üç araştırmacı, İmperial Tobacco şirketinin, 1967 ile 1984 yılları arasında yapılan sigara araştırmalarını 1992'de imha ettiğini gösteren belgeler bulduklarını belirtti. Şirket, iddiaya henüz cevap vermedi. Araştırmacılardan Prof. David Hammond, "Sigara sanayii, sigara dumanının toksik olduğunu, kansere yol açtığını gösteren araştırmalar yapmıştı, ama halka bunun tam tersini söylüyorlardı" ifadesini kullandı. Profesör, üreticilerin "dumanaltı" olmanın toksik zararlarını ve yarattığı kanser riskini uzun zamandır bildiğini belirtti. Araştırmacılar, ele geçirdikleri belge suretlerinin, sigara şirketleri aleyhinde açılan davalarda gündeme gelebileceğine işaret ettiler ve davaların birçoğunun konusunun, "şirketlerin sigaranın zararlarını halk ve hükümetten gizlemesi" olduğuna dikkati çektiler. Araştırmacıların, belge fotokopilerini, Kanada şirketinin bağlı olduğu British American Tobacco firmasının, ABD'de bir sigara davası nedeniyle açıklamak zorunda kaldığı yaklaşık milyon sayfa tutan belgelerin arasında bulduğu kaydedildi. 598220 Carrefour, ay önce girdiği Rus pazarından çıktı ay önce girdiği Rus pazarından çıktı Dünyanın en büyük ikinci perakendecisi ’ya girişinden sadece ay sonra bu ülkeden çıkma kararı aldı. Rus Ria Novosti ajansının haberine göre, geçen Haziran ayında ’da ilk mağazasını açarak Rus pazarına giren Fransız zinciri, “yeterli organik büyüme olanakları yakalayamadığı ve şirket satın alma yoluyla büyüme imkanı bulamadığı” gerekçesiyle Rusya’daki faaliyetlerini durduracağını açıkladı. Şirket Haziran ayında Moskova’da ilk mağazasını açtıktan sonra, üç ay önce de Krasnodar’da ikinci mağazasını açmış, ancak devamı gelmemişti. Şirket satın alma yoluyla Rusya’da büyümeyi planlayan Carrefour, bu çerçevede Koç- ortaklığına ait Rusya’nın ilk süpermarket zincirlerinden Ramstore’u almak istemiş ancak, görüşmeler anlaşmazlıkla sonuçlanmıştı. 598321 Cudi Dağı'nda PKK operasyonu Cudi Dağı'nda PKK operasyonu Şırnak'taki Cudi Dağı'nda bir grup PKK'lı teröristin tespit edilmesi üzerine operasyon başlatıldı. Kobra tipi helikopterler Cudi Dağı'nda belirlenen noktaları yoğun bir şekilde bombalarken dağın stratejik noktalarına Skorsky tipi helikopterler ile jandarma özel harekat timleri konuşlandırıldı. Cudi Dağı'ndan yükselen dumanlar Şırnak'tan çok rahat bir şekilde görüldü. Cudi Dağı'nın kuzey yamacında operasyonların devam ettiği öğrenildi. 597713 Uçaktan idmana Uçaktan idmana Galatasaray, Trabzonspor karşılaşmasının hazırlıklarına devam etti. Kewell ve Elano dışındaki milli oyuncular da antrenmanda yer aldı.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Cim-Bom’da son haftalarda yaşanan büyük düşüşle birlikte gündeme gelen kamp konusunda Teknik Direktör Rijkaard geri adım atmıyor Yönetimin, takımın kampa alınması için müdahale etmediği Hollandalı hoca prensiplerinden ödün vermeyecek. Rijkaard, oyuncularıyla dün akşam antrenman öncesi bir toplantı gerçekleştirdi.  Tecrübeli çalıştırıcı kritik ve zorlu bir maratona girdiklerinin altını çizerken sezon başındaki günlere dönmeleri gerektiğini söyledi. maçının hazırlıklarını sürdüren Aslan’da, Kewell ve Elano dışındaki milli oyuncular da çalışmaya katıldı. Baros’un ise  uçaktan indikten 45 dakika sonra idmana çıkması dikkat çekti. 599139 New York'ta Kürt filmleri festivali Türkiye'nin 'Kürt Açılımlını tartıştığı günlerde, New York'ta "Kürt Filmleri Festivali" düzenleniyor. 'de ilk kez düzenlenecek festival, "New York Kürt Filmleri Festivali: Sınırları Aşan adıyla tanıtılıyor. Etkinlikte, Türkiye, ile bu ülkelerden olup yaşamlarını Kanada ya da Avrupa'nın değişik ülkelerinde sürdüren yönetmenlerin filmleri gösterime girecek. Kürt Filmleri Festivali'nde yer alan filmler, New York Üniversitesi Cantor Film Merkezi ile, Hagop Kevorkian Merkezi'nde izleyicilerle buluşacak. 21-25 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek festival kapsamında, "Kürtlerin ve Kürdistan'ın İçinde Bulunduğu Son Durum" konulu bir de açık oturum düzenlenecek. Açık oturuma Müjde Arslan, Bahman Ghobadi, Hüseyin Karabey, Kazım Öz, Jano Rosebiani, Hiner Saleem ve Hisham Zaman gibi yönetmen ve yapımcılar da katılacak. Kürt Filmleri Festivali'nde, Yüksel Yavuz'un "Yakından Kürdistan" (Close Up Kurdistan), Kazım Öz'ün Fırtına (The Storm), Yılmaz Güney'in "Yol", Hüseyin Karabey'in "My Marlon and Brando" filmleri de yeralacak. Festivalde ayrıca fotoğraf ve sunumları da gerçekleştirilecek. 598566 ABD'de maraton birincisi, yarışta müzik dinlediği için diskalifiye edildi 'de maraton birincisi, yarışta müzik dinlediği için diskalifiye edildi ’nin Wisconsin kentinde maratonu birinci bitiren amatör bir kadın sporcu, yarış sırasında ’undan müzik dinleyerek performansını artırdığı gerekçesiyle diskalifiye edildi. Milwaukee-Wisconsin gazetesi Sentinel’ın haberine göre, Ekimde Michigan Gölü çevresindeki 42 kilometre 195 metrelik yarışı kazanan Cassie Peller adlı sporcunun resmi su istasyonlarının dışında arkadaşından bir şişe su aldığı gerekçesiyle diskalifiye edilmesinin ardından, ikinci gelen 27 yaşındaki Jennifer Goebel birinci ilan edildi. Ancak bir fotoğrafta kulağındaki iPod kulaklıklarıyla görülen Goebel’in zaferi üç saat sonra elinden alınarak, diskalifiye edildi. Bunun üzerine maratonda üçüncü gelen Corina Canitz isimli sporcu yarışın galibi ilan edilerek, 500 tutarındaki ödüle layık görüldü. Bunun haksız bir karar olduğunu söyleyen Goebel, "Eğer beni iPod’um var diye diskalifiye edeceklerse, buna sahip olan herkesi diskalifiye etmeliler. Çok saçma, arkadaşlarımla eğlenceli bir yarışa katılmak için gelmiştim" dedi. Fizik tedavi uzmanı Goebel, çalarını yarışın son bölümlerinde performans ve motivasyonunu artırmak için kullandığını söyledi. Elit sporculara müsabakalarda elektronik cihazlara izin vermeyen ABD Federasyonunu geçen yıl bu kararını esnetmiş ve amatör yarışlarda bunun kararını oradaki sorumlulara bırakmıştı.