607061
Saddam'ın aşiret lideri finansörlükle suçlanıyor!
ABD ordusu, Amerikalı danışmanların desteklediği Iraklı askerlerin hafta sonunda Diyad Adib Hasan Elbu Nasır'ı, Saddam'ın memleketi Tikrit'in yakınında Beyci'deki evinde tutukladıklarını açıkladı. Açıklamada, Nasır'ın, "Irak'ın kuzeyinde birkaç terörist örgüt için direniş faaliyetlerini finanse ettiğinden şüphelenildiği" ve Iraklı askerlerin Nasır'ın oğlunu da tutukladıkları belirtildi. Elbu Nasır'ın, 2003 yılında devrilen ve 2006 yılı aralık ayında idam edilen Saddam Hüseyin'in bağlı olduğu aşiretin adı olduğu biliniyor.
607044
Bir aydır kayıp olan ablasına hediye aldı bekliyor
Kayseri'de Ramazan Bayramı'nın ikinci günü şeker toplamak için ayrıldıkları evlerine dönmeyen çocuktan Türkan Ay, Kasım'da 12 yaşına girecek. Talas ilçesinde 11 yaşındaki Türkan Ay ile komşularının yaşındaki oğlu Ahmet Tuna Tekin ve yaşındaki kardeşi Dilruba Tekin'in kaybolmalarının üzerinden 31 gün geçmesine rağmen Kayseri Emniyet Müdürlüğü ile Ankara'dan gelen özel ekiplerin arama çalışmaları halen sonuç vermedi. Çocukların Yenidoğan Mahallesi'ndeki evlerinde umutlu bekleyiş sürerken, Türkan Ay'ın evinde ise kayıp kızın yaklaşan doğum gününün heyecanı yaşanıyor. DOĞUM GÜNÜNÜ KIZIYLA BİRLİKTE KUTLAMANIN UMUDUNU TAŞIYOR Anne Özlem Ay, AA muhabirine, Türkan'ın Kasımda 12 yaşına gireceğini belirterek, doğum gününü kızıyla birlikte kutlamanın umudunu taşıdıklarını belirtti. Çocukların birileri tarafından alıkonulduğunu öne süren Özlem Ay, şunları söyledi: ''Artık olay, kaybolma olayından çıktı. Çocuklar mutlaka birileri tarafından tutuluyor. Çocukları tutanlara sesleniyorum, 30 gün oldu. Artık yeter. Amaçları ne, almak istedikleri ne, niçin tutuyorlar? Gelecek ayın dördünde benim kızımın doğum günü var. Emniyete bütün kalbimle güveniyorum. Önce Allah'ın, sonra onların sayesinde kızım doğum gününde yanımda olacak. Bunun için dua ediyorum. 30 gündür ne yeyip ne içiyorlar, bunları düşünmekten öldük. Benim kızım çok suskun bir çocuk. Hemen ağlar, bir yerde susar, oturur. Küçük çocuklardan alıp veremedikleri ne, anlam veremiyorum. Yeter artık. Allah rızası için çocuklarımızı bıraksınlar.'' ABLAYA HEDİYE Türkay Ay'ın yaşındaki kardeşi İkbal, ablasının yokluğunda oyuncaklarıyla vakit geçiriyor. Kasımda 12 yaşına girecek olan ablasına doğum günü hediyesi olarak aldığı oyuncak bebeği kucağından bırakmayan İkbal, ''Ablamı çok özledim. Artık gelsin de aldığım hediyeyi ablama vereyim. Ablama hediye olarak bebek aldım. Doğum gününde yanımda olmasını istiyorum. Ablamla saklambaç, körebe oynardık. Ablam olmadığı için oyuncaklarımla oynuyorum. Hediye olarak aldığım bebeğe 'Tuğba' adını verdim'' dedi. Kayseri'nin Talas ilçesinde yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ile aynı mahalledeki 11 yaşındaki Türkan Ay, Ramazan Bayramı'nın 2. günü şeker toplamak için evlerinden ayrılmış, ancak geri dönmemişlerdi.
606980
Gülen hareketi güzel bir senfoni
Gülen hareketi güzel bir senfoni Mısır'ın başkenti Kahire'deki Arap Birliği binasında yapılan ve üç gün süren 'İslam Dünyası'nda ıslahın geleceği: Fethullah Gülen Hareketi ile karşılaştırmalı tecrübeler' adlı konferansın son günü ilginç konuşmalara sahne oldu. Kahire Üniversitesi İktisadi ve Siyasi Bilimler Fakültesi öğretim üyelerinden Prof Pakinam Şarkavi, Gülen Hareketi'ni güzel bir senfoniye benzetti. Hareketin diğerlerini yenilgiye uğratma stratejisi üzerinde hareket etmediğinin altını çizen Şarkavi, tam tersine insanları biraraya getirmeye ve aralarındaki ayrılığı gidermeye çalıştığını belirtti. Şarkavi, insanlar arasında ayrılık rüzgarları esmesine sebep olabilecek başörtüsü ve siyaset gibi konularda hareketin kesinlikle ön plana çıkmadığını vurguladı. Mısır'da Gülen'i Seyyid Kutup'a benzeten akademisyenlerle aynı fikirde olmadığını da söyleyen Şarkavi, Gülen'in olsa olsa Hasan el Benna ile kıyaslanabileceğini, çünkü Benna'nın toplumsal bir değişim oluşturmak istediğini ifade etti. Gülen hareketinin sert esen rüzgarlara karşı yumuşak ve rahatlatıcı bir hava estirerek karşılık vermeye çalıştığını belirten Şarkavi, "Gülen hareketi güzel bir senfonidir. Temel hedefi insanları birleştirmek ve sorunlarına çözümler üretmektir." diye konuştu. "DÜNYA BARIŞINA HİZMET İÇİN VARLAR" Gülen üzerine yaptığı çalışmalarla dikkat çeken ABD'den Dr. Jill Carroll ise Batı'da Gülen hareketinden endişe duyan çok insanla karşılaştığını ancak yıllardır tanıdığı bu hareketin dünya barışına hizmet için var olduğunu belirtti. Dünyadaki tüm dinlerin insanlara hitap ettiğini ancak hiçbir dinin bir siyasi sİstem önermediğini söyleyen Carroll, Gülen'in de böyle bir sistem getirmek gibi ideolojisi bulunmadığının altını çizdi. Gülen'in fikirlerini yaymak için asker, polis ya da başka bir güç kullanmadığını, tam tersine tamamen insanları ikna ederek bunu gerçekleştirdiğini de söyleyen Carroll, ikna metotlarından birinin de medyanın çok etkin bir şekilde kullanılması olduğunu ifade etti. Carroll, Gülen hareketinin özellikle ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde destek bulmasının en önemli sebebinin de dinin birleştirici mesajlarını çok iyi vermesi olarak belirtti. "Biz ne kadar farklı olsak da birbirimizle konuşabiliyoruz." diyen Carroll, Gülen'in bunu başardığını dile getidi. "TÜM SİYASİ AKIMLARA EŞİT MESAFEDE" Kahire Üniversitesi İktisadi ve Siyasi Bilimler Fakültesi'nden Dr. Muhammed Suffar ise Gülen hareketinin en temel felsefesinin diyalog olduğunu söyledi. Gülen ve Mısırlı alim Seyyid Kutup'un fikirleri arasında benzerlikler kuran Suffar, her ikisinin de ruh ve bedenin bütünleşmesini savunduklarını ve sufilik temelinden geldiklerine dikkat çekti. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'ndan Dr. Faruk Tuncer ise Türk siyasi tarihinde tamamen farklı çizgilerde ekol olan Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit gibi siyasi şahsiyetlerin peşinden gidenlerin Gülen'in fikirleri etrafında kenetlenebildiklerini dile getirdi. Tuncer, Gülen'in bunu başarmasının sırrını ise tüm siyasi akımlara eşit mesafede durması olduğunu belirtti. Cezayirli akademisyen Ammar Cidal da hareketin 'tanzim' amaçlı değil, tamamen fikri bir hareket olduğunun altını çizdi. Kahire Üniversitesi İktisadi ve Siyasi Bilimler Fakültesi Diyalog Kürsüsü ile Hira Dergisi ve Akademi Vakfı tarafından organize edilen Arap Birliği'ndeki konferansa Mısır ve Arap dünyasının önde gelen akademisyenleriyle üniversite öğrencileri büyük bir ilgi gösterdi.
606565
Ergin: Yargılamaya müdahalemiz yok
Ergin, TBMM'de gazetecilerin, ''PKK'lıların nasıl serbest kaldığı merak ediliyor. Etkin pişmanlıktan yararlanmadıkları söyleniyor'' demesi üzerine, şunları söyledi: ''Mahkemelerin aldığı kararların ya da savcılıkların vermiş olduğu kararların nasıl olduğunu bana soruyorsanız, bugüne kadar gene sorun. Bunlar, soruşturmalar tamamen savcılıklar tarafından yapılıyor, kararlar mahkemeler ve hakimler tarafından alınıyor. Dolayısıyla bir bakan olarak benim bu süreçte yapılan yargılamaya şu ya da bu şekilde etki etmem mümkün değil. Müdahale etmem, değerlendirme yapmam doğru olmaz'' Bir gazetecinin İmralı'ya yeni mahkumların ne zaman gideceği sorusuna, ''Çalışılıyor'' karşılığını veren Ergin, ''Belli olduğunda sizinle paylaşılır zaten'' dedi. Ergin, bir başka soru üzerine de, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''Etkin pişmanlık'' maddesinde değişiklik yapılıp yapılmayacağı sorusuna ise ''Şu anda elimizde öyle bir şey yok'' diye konuştu.
605928
İstanbul'da altı öğrencide gribi
İstanbul'da altı öğrencide gribi 21.10.2009 Ankara ve Diyarbakır'dan sonra İstanbul'da da iki okulda gribi görüldü. Vali Güler, ilköğretim okulunda H1N1virüsü tespit edilen öğrencinin durumunun iyi olduğunu söyledi İstanbul Valisi Muammer Güler, grip rahatsızlığı nedeniyle evlerinde tedavileri devam eden öğrenciye H1N1 virüsü bulaştığının tespit edildiğini bildirdi. Vali Güler, yaptığı açıklamada, şunları söyledi: "İstanbul ilinde ayrı ilköğretim okulunda grip rahatsızlığı nedeniyle evlerinde tedavileri devam eden öğrenciye, bugün(dün) saat 18.00 itibariyle referans laboratuvarından alınan tetkiklerin sonucunda H1N1 virüsünün bulaştığı tespit edilmiştir. Çocukların kendileri ve temas ettiği kişilerle ilgili gerekli koruyucu tedbirler aldırılmıştır. Çocukların devam ettikleri okulların şu anda tatilini gerektiren bir durum söz konusu değildir." TELEVİZYONDAN DERS Diyarbakır'da domuz gribine yakalanan öğrenci Muhammed Perihan (13) iyileşti. Valilik ilde gribine yakalananların sayısının 23 olduğunu açıkladı. Eğitime bir hafta ara verilen Diyarbakır'da televizyondan eğitim yayını başladı. Yerel TV kanalı ART, CD'lerden öğrencilere evlerinde ders yayını yapıyor. İKİ GÜN TATİL Ankara'da görev yapan yabancı misyon temsilcilerinin çocuklarının eğitim- öğretim gördüğü, Pakistan Büyükelçiliği bünyesindeki ilk öğretim okulunda bir öğrencinin rahatsızlanması üzerine öğrencilerden kan örnekleri alındı. Sonuç henüz alınmadı. Ancak okul yönetimi yarın akşama kadar okulu tatil etti. MASKELERİ TAKIP HACCA GİTTİLER Diyanet İşleri Başkanlığı'nın organizasyonu ile Suudi Arabistan'a giden ilk hac kafilesi dün Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan uğurlandı. 900 hacı adayı termal kamera ile vücut ısıları ölçülerek kontrolden geçirildi. İlk kafilenin domuz gribi aşılarının, kutsal topraklarda yapılacağı belirtildi. Hacı adaylarının gribi maskelerini daha havaalanında takmaya başlamaları dikkat çekti. DÜNYADA GRİBİ Çin'de etkisi önceki salgından daha geniş olan ikinci bir gribi salgının başladığı duyuruldu. Ülkede 26 bin 300'den fazla vaka tespit edildi. ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü Müdürü Francis Collins gribi aşısından korkmayı gerektiren bir durum olmadığını söyleyerek "Bu aşı güvenli. Sağlık problemi oluşma riski sıfıra yakın" dedi. Irak'ın güneyindeki Dhi Qar ve Wassit bölgelerinde 2500 okul 10 gün boyunca kapatıldı. Rusya'nın Çita kentinde gribi vaka sayısının 100'e ulaşması nedeniyle tüm okullar iki hafta süreyle kapatıldı. Rusya genelinde gribe yakalananların sayısı ise 927... İzlanda'da gribinden ilk kez bir kişi hayatını kaybetti. Zübeyde YALÇIN-Gül KİREKLO-Ufuk KÖROĞLU-Cevdet ÖZDEMİR-Hüsniye ORAL-Mesut ALTUN İSTANBUL Atilla KORKMAZ DİYARBAKIR
606298
İşte bugünkü gazete manşetleri
İşte bugünkü gazete manşetleri 21 Ekim çarşamba gününkü gazete manşetleri neler? AKŞAM: İŞTE PKK'YI ÇÖZEN RAPOR BUGÜN: 150 PKK'LI DAHA DAĞDAN İNECEK CUMHURİYET: YENİ GRUPLAR YOLDA HABERTÜRK: DAĞDAN İNDİLER BAĞDAKİNİ GERDİLER HÜRRİYET: UMUT VERİCİ VE SEVİNDİRİCİ MİLLİ GAZETE: BU DÜNYA BÖYLE GİTMEZ MİLLİYET: HAKİMİN ZOR ANLARI POSTA: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ RADİKAL: HEPSİ SERBEST SABAH: 'SAYIN'I ÇEKTİLER SERBEST KALDILAR STAR: EVE DÖNÜŞLER SÜRECEK TAKVİM: ACI KADER TARAF: GECE YARISI ÖNDERLİK KRİZİ TERCÜMAN: HEPSİNİN ELİ KANLI TÜRKİYE: BBG MANTIĞI İLE GÖRÜŞME OLMAZ VAKİT: KESİNTİSİZ RİSK VATAN: KURŞUN SIKMAYAN SERBEST ZAMAN: DAĞDAN İNEN PKK'LILAR SERBEST KALDI, EVE DÖNÜŞÜN YOLU AÇILDI FANATİK: ALEX CİM BOM'A KARŞI OYNAYACAK FOTOSPOR: KUPA BİZİM FOTOMAÇ: ÜSTÜN EL'İN SON BOMBASI YATTARA
607331
Onlar artık engel tanımıyor
Onlar artık engel tanımıyor Kocaeli Büyükşehir Belediyesi engelli vatandaşların sosyal hayatta yer almaları için uygulamaya koyduğu birçok projesiyle engelli vatandaşların hayata tutunmalarını sağlıyor. YENİ ŞAFAK KOCAELİ Büyükşehir engelli vatandaşları için engelleri bir bir kaldırıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi engelli vatandaşlarının istihdamı için ilk adımı kendi attı. Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinden İsu, Kent Konut, Belde A.Ş., İzeydaş, Antik kapı, Sekapark Otel, Komek bünyesinde 152 engelli Kocaeli' li istihdam edilmekte. Ayrıca Gülen Yüzler projesiyle engelli vatandaşların üretime katılmalarını sağlıyor. Gülen Yüzler Engelliler Mesleki Rehabilitasyon ve İş Yeri Merkezi bünyesinde 36 engelli vatandaşımız istihdam edilmekte. Engelliler, Gülen Yüzler Projesi kapsamında Dikim Atölyesi, A4-A5-A3 Kağıt Kesme ve Paketleme, Grafik tasarım, Seriğrafi, Dijital Baskı Atölyesi, Sera Merkezi, Atık Kağıt Geri Kazanım Atölyesi, Ağ Örme atölyesinde çalışarak hayata tutunmaktalar. İstihdam yanında kent içinde rahat hareket etmeleri ve sokağa küsmemeleri içinde Büyükşehir Belediyesi kent genelini yeniden şekillendirmekte. Büyükşehir Belediyesi, şehirdeki fiziki engeller nedeniyle sokağa çıkmayan ve sosyal hayattan kopan engelli vatandaşlarımız için Kocaeli'ni yeniden şekillendiriyor. Büyükşehir Belediyesi yapılan tüm yeni yapılarda engellileri düşünüyor. Ayrıca eski yapılarda da engelli vatandaşlarımız düşünülerek yenileniyor. Yeni yapılan Turgut Özal, Adnan Menderes, Mimar Sinan üst geçitlerinde adet engelli asansörü yer almakta. Leyla Atakan, Köseköy, Gebze, Karşıyaka, Gölcük kültür merkezlerinde ve Turgut mahallesi sosyal tesisinde ve Büyükşehir Belediyesi hizmet binalarında özürlü asansörleri yer almakta. Ayrıca üst yapısı düzenlenen cadde ve sokaklarda özürlü rampaları ve yürüyüş yolları yapılmakta. Engelli vatandaşlarımız yanında ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız da Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nden gerekli ilgiyi görüyor. ENGELLİ SPORCULAR Büyükşehir Belediyesi ayrıca engelli sporcuları destekleyerek hem Türkiye hem de dünya çapında ses getiren dereceler elde ediyor. Büyükşehir Kağıtspor bünyesinde mücadele eden engelli sporcular judo, halter, bilek güreşi gibi spor branşlarında boy gösteriyor. Türkiye rekorları kıran, Avrupa ve Dünya Şampiyonaları hatta Olimpiyat Oyunları'nda büyük başarı sağlayan sporculara sahip olan Büyükşehir Kağıtspor bu doğrultuda engelli sporculara verdiği desteği sürdürerek aynı doğrultuda yeni başarılar için çalışmalarına devam ediyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin özürlülere yönelik sosyal hizmet etkinlikleri kapsamında en önemli açılımlarından birini de ALO ÖZÜRLÜYÜM DESTEK HATTI oluşturmaktadır.Sosyal destek sistemleri yetersiz ortopedik ve görme özürlü vatandaşlarımızın kamu kurum ve kuruluşları ve hastanelere rahatça ulaşımlarının sağlanmasını amaçlayan destek hattı “mesai saatleri içinde ve randevulu sistemle” çalışmalarını sürdürmektedir. 2006 yılından 2009 Ağustos ayına kadar toplam 1.368 adet ulaşım hizmeti sağlanmış, 4.664 adet danışmanlık hizmeti verilmiştir. KONUŞAMAMA SORUN OLMAKTAN ÇIKTI Büyükşehir Belediyesi Çözüm Masası vatandaşların dertlerinin dinlenerek çözüme kavuşturulduğu bir sosyal belediyecilik hizmeti olarak çalışmalarını sürdürüyor. Vatandaşlarla karşılıklı konuşularak ihtiyaçların belirlenip çözüme kavuşturulduğu merkezde yeni bir uygulama başlatıldı. Artık İşitme ve konuşma engelli vatandaşların kendilerini ifade edebilmelerini sağlamak ve karşılıklı iletişimi sağlayabilmek için işaret dili kullanılıyor. Böylece özürlü vatandaşların sorunları daha etkin çözüme kavuşturuluyor. Engelli vatandaşlarımızın hayata tutunmalarını sağlayan ve kendi imkanlarıyla yardımcı araçları temin edinemeyen engelli vatandaşlarımıza bu araçlar Büyükşehir Belediyesi'nce temin edilmekte. Akülü tekerlikli sandalye, manüel tekerlikli sandalye, teniz özellikli sandalye, işitme cihazı, hasta yatağı, hasta bezi. çocuk bezi ve ortopedik araç ve gereç. 2004-2009 arası yapılan yardımların tutarı 1,5 milyon lirayı buldu. Ayrıca hasta, yaşlı ve maddi imkanı olmayan vatandaşlara da evde bakım hizmeti verilmekte. SOSYAL PROJE EVDE BAKIM 2006 yılından bu yana Kocaeli'ler evde bakım hizmetinden yararlanıyorlar. Evde bakım hizmeti kapsamında hasta, yaşlı kendine bakamayan veya maddi imkanı olmayan vatandaşlara hizmet verilmekte. Doktor, hemşire, fizyoterapist, refakatçi, oluşan ekip yoksun ve yoksul Kocaeli'lere hizmet vermekte. 2006'dan bu yana faaliyette olan evde bakım hizmeti ile 90 bin ziyaret gerçekleştirildi. Ziyaretlerle önce ihtiyaç sahipleri belirleniyor. Sonrasında uygulanacak tedavi veya bakım hizmeti verilmekte.
606668
Yüzünü parçaladılar!
Yüzünü parçaladılar! Aşırı derecede alkol alan kadın, sokaktan geçmekte olan 38 yaşındaki Matthew Campbell'e saldırdı. Aynı aileye mensup olan kadınlar adamı kaldırıma sıkıştırıp 10 dakika boyunca yüzünü ve karnını tekmelediler. CCTV kameraları ile görüntülenen olay sonrası, saldırıyı yapan kadınlar yakalanarak ay hapse mahkum oldu. Dalgıçlık yapan Campbell, daha önce bir kadın tarafından saldırıya uğramadığı belirterek kendini zor kurtardığını söyledi. Elleri arkadan tutulan adamın, kendisini tekmeleyen kadınlara serbest bırakması için yalvardı. Polis tarafından olayın resimleri basına dağıtılırken, olayın korkunçluğu gözler önüne serildi.
606971
Daum'un gözüyle Beşiktaş!
Daum'un gözüyle Beşiktaş!Fenerbahçe’nin hocası Daum’un Beşiktaş maçı öncesi Wolfsburg’u uyaran bilgileri, Almanya’da yayınlandı. Futbolda klasik hale gelen ve ‘casusluk’ olarak tabir edilen bir kavram vardır. Futbolcular veya teknik adamlar, yakından tanıdıkları kulüpler hakkında kendi ülkesinin takımlarına bilgi verir. İşte bunlardan biri de CNN Türk’ün haberine göre Alman basınına yansıdı. Fenerbahçe’nin hocası Daum’un Beşiktaş maçı öncesi Wolfsburg’u uyaran bilgileri, Almanya’da yayınlandı. Daum Kartal’ı şöyle anlattı: ERNST VE SAVUNMA: Orta sahada Ernst takımın kalbi. Ferrari ile Sivok sağlamve organize. Onları geçmek zor. ZAYIF NOKTASI: Beşiktaş’ın zayıf noktası ise ani ataklar. Buna en güzel örnek Manchester United ile İstanbul’da oynadıkları karşılaşma. Sürekli hücum eden taraf Beşiktaş’tı ama bir kontrada golü yiyerekmaçı kaybettiler. MUSTAFA DENİZLİ: İstanbul takımını da şampiyon yaptı,Milli Takım’ı çalıştırdı. kadar çok şey başardı ki... NİHAT KAHVECİ: Takımın yıldızı. Eğer ritmini bulursa takımın en iyi oyuncusu. SONUÇ:Wolfsburg galibiyete daha yakın ama Beşiktaş’ı asla hafife alamazsınız
607428
Bentley'de esnek yakıt dönemi başlıyor
Demiryolu mühendisi, motosiklet yarışçısı, yarış otomobili pilotu ve Birinci Dünya Savaşı’nın en başarılı savaş uçağı motorlarından birinin yaratıcısı olan Walter Owen Bentley’in Ocak 1919’da, iki meslektaşıyla birlikte ‘İyi, hızlı ve sınıfının en iyisi otomobilini’ tasarlayarak faaliyete başladığı Bentley Motors, bugün, dünyanın en başarılı, yüksek performanslı grand turing otomobil üreticilerinden biri olarak 90’ıncı yıl dönümünü kutluyor. Bentley’in Türkiye’deki satış ve servis hizmetlerini 2006 yılının son çeyreğinden bu yana gerçekleştiren Doğuş Otomotiv bu güne kadar 39 adet Bentley’i müşterilerle buluşturdu. Flex fuel/Esnek yakıt teknolojisi 1998’de Bentley Motors, Volkswagen Grubuna katıldı ve tasarım, teknik ve üretim tesislerinde hızlı bir yatırım programı başladı. Şirketin yeniden doğuşu (Rönesans) da, iki koyu yeşil renkli Bentley Speed yarış otomobilinin 24 Saat Le Mans dayanıklılık yarışını birinci ve ikinci sırada tamamladığı 2003 senesi olarak ifade edilir. Şirket, her biri dört tekerlekten çekişli 6.0 litrelik W12 motorun 560 HP versiyonundan gücünü alan Continental otomobil ailesini de sunuyor. Bu ailede üç gövde temin ediliyor: Dört kapılı Continental Flying Spur, Continental GT coupé ve Continental GTC konvertible. Üç modelin tamamı, her biri 324km/s’in üzerinde performans gösteren 610 HP gücündeki bir motorla donatılmış birer ‘Speed’ versiyonu ile de sunuluyor. 2009’un Mart ayında Cenevre Motor Show’da Bentley Continental Supersports’u görücüye çıkardı. 620 HP’lik, uç düzeydeki, iki kişilik bu süper otomobil, ister benzinle ister E85 bio-yakıtla çalışabilen ilk Bentley olup, aynı zamanda lüks segmentte FlexFuel (Esnek Yakıt) teknolojisinin kullanımına öncülük eden bir model konumunda. Dolayısıyla Supersports, bütün Bentley modellerinin 2012 yılına kadar esnek yakıtla çalışabilir özellikte olacağı yönünde, Bentley CEO’su Dr Franz-Josef Paefgen’in 2008 yılında verdiği taahhüdü yerine getiren ilk model olma özelliğine sahip bulunuyor. 2009 Frankfurt Motor Show’da ise Bentley Motors’un yeni amiral gemisi olan ‘Mulsanne’ görücüye çıktı. Bentley’in İngiltere’de Crewe’daki genel merkezinde tasarlanan, biçimlendirilen ve geliştirilen Mulsanne, yepyeni platformuyla gelecek yıl, Crewe fabrikasının içersindeki yeni üretim tesisinde üretilmeye başlanacak. 1920’lerden 1998’e… Orijinal Bentley Litre, Litre ve Speed Six, 1920’ler ve 1930’ların başında grand turing ve dayanıklılık yarışlarının zirvesine Bentley’i oturttu. 1924 ve 1930 yılları arasında Bentley, son derece zorlayıcı ve dayanıklılığı ölçen bir yarış olan 24 Saat Le Mans’ı toplam beş defa kazandı. Bentley otomobilleri, sadece performanslı olmaları sebebiyle değil, aynı zamanda eğlence ve maceraya duydukları heves nedeniyle de ‘hızlı yaşayanlar grubu’ olarak bilinen İngiliz sosyetik kitlesinin tercihi oldu. Bentley Kardeşler arasında elmas mirasçısı Woolf ‘Bebek’ Barnato, eski savaş pilotu Sir Henry ‘Tim’ Birkin ile denizaltıcı ve öncü bir havacı olan Glen Kidston yer alıyordu. Pistte ve pist dışında yaptıkları hareketler, günümüze kadar devam eden unutulmaz Britanyalı cesur duruşu yarattı. Ian Fleming 1953 yılında ünlü İngiliz gizli ajanı 007 James Bond’u yaratmak üzere işe koyulduğunda, romanlarında sürmesi için bu kurgu kahramanına süper şarjlı bir Bentley vermesi pek de şaşırtıcı değildi. Sebastian Faulks’ın Ian Fleming adıyla kaleme aldığı James Bond romanı ‘Devil May Care’de, 007 garajında bir Bentley modelinin yenileme işlemi yapılıyordu.
606883
Münevver cinayetinde günlükteki Gülşah ifade verdi
cinayeti zanlısı Cem Garipoğlu'nun tutuklu olan babası Nida Garipoğlu'nun şirketlerinde bayi teftiş kurulu başkanı olarak görev yapan Gülşah K.'nın "şüpheli" sıfatıyla ifadesi alındı. 'un günlüğünde Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun sevgilisi olduğu ileri sürülen Gülşah K.'nin şüpheli sıfatıyla ifadesi alındı. Sultanahmet'teki İstanbul Adliyesi'ne gelen Gülşah K., burada soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları Faruk Erşen Yılmaz ve Mustafa Öztürk'e yaklaşık 1.5 saat süreyle ifade verdi. G.K, ifadesinde, 'u tanımadığını ve cinayetin işlendiği Bahçeşehir'deki villaya hiç gitmediğini söyledi. Gülşah K. savcılıktaki ifadesinde, olay tarihinde geçirdiği bir ameliyat nedeniyle 10 günlük rapor aldığını, olay tarihinde kendi evinde olduğunu söylediği öğrenildi. İfadesinde, cinayetin işlendiği tarihlerde geçirdiği rahatsızlık nedeniyle raporlu olduğunu belirten G.K., cinayet gecesi Nida Garipoğlu'nun kendisini telefonla arayarak, "Ne zaman işe başlayacaksın?" diye sorduğunu anlattı. Gülşah K., Levent ve Cem Garipoğlu'nu daha önce şirkette gördüğünü ve olayın işlendiği Garipoğlu ailesinin evine hiç gitmedini söylediği öğrenildi. Gülşah K.'nin cinayetin ardından cinayetin işlendiği evi temizlediği ve Cem Garipoğlu'nun kaçmasına yardım ettiği yönündeki iddiaları reddettiği ifade edildi. Gülşah K., ifadesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlamadan adliyeden ayrıldı. 'un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir'in bir dizi talep içeren dilekçesini Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'a sunmuştu. Bu taleplerde Gülşah K.'nin cinayetle ilgili bilgisi olduğu öne sürülmüştü.
606046
Açılım sürecinde 150 kişinin daha geri dönmesini bekliyoruz
Atalay, yaşananları 'eve dönüş' olarak niteledi. Küçük gruplar halinde 100 ile 150 kişinin dönmesini bekledikleri bilgisini veren Atalay, hassasiyet gerektiren bir süreçten geçildiğini hatırlattı. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ü arayarak 'biraz sağduyu' istediğini belirtirken, "Silah bırakılmadıkça, demokratik açılım süreci zorluk çeker. Terör, daima özgürlükleri olumsuz yönde etkiler. Bunlar birbirinin adeta düşmanıdır." ifadelerini kullandı. Bakan Atalay, dün bir araya geldiği basın yayın kuruluşlarının Ankara temsilcilerine 'demokratik açılım' ve 'eve dönüş' süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu. "Gelinen nokta, hepimizin ortak başarısıdır." diyen Atalay, bu süreçte toplumun her kesiminden destek gördüklerini belirtti. Atalay, şöyle devam etti: "Çoğu, uygulamayla görülecek bazı hazırlıklarımız var. İdari tasarruflarla, Meclis tasarrufuyla olacaklar var. İnce ince dokumak gerekiyor. Yöntem, üslup çok önemli. Hassasiyetleri koruyarak yürüyeceğiz. Şartları olgunlaştırarak adım adım gidiyoruz." Bakan, Birleşmiş Milletler denetimindeki Mahmur kampına yoğunlaştıklarını anlattı. İçişleri Bakanı, Türkiye'ye dönen grubun Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a iletilmek üzere bir mektup getirip getirmediği konusunda bilgisinin olmadığını savundu.
606718
"Karabulut" Cinayetinde Son Gelişme
"Karabulut" Cinayetinde Son Gelişme Soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Nida Garipoğlu'nun arkadaşı G.K. adlı bir kadının ifadesine başvuruluyor. Yayına Giriş: 21.10.2009 12:51:30 Güncelleme: 21.10.2009 12:51:30 Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili soruşturma sürüyor. Bu kapsamda bir kişinin daha ifadesine başvuruluyor. Cinayetin ardından açılan soruşturma derinleştirilerek sürdürülüyor. Soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Nida Garipoğlu'nun arkadaşı G.K. adlı bir kadının ifadesine başvuruluyor. G.K'ya, katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun cinayet sonrasında kaçması ve saklanmasına ilişkin bazı sorular sorulduğu öğrenildi.
606456
Ablası hem böbreğini hem de ciğerini verdi
Karaciğerindeki bir enzimin doğuştan eksikliği sonucu, başta böbrekleri olmak üzere birçok organ ve dokusunda hayatı tehdit edici "oksalat (taş)" birikimine sebep olan "primer hiperoksalüri" hastalığıyla savaşan küçük diyaliz hastası, çifte nakille hayata tutundu. Böbreklerindeki taşlar 2,5 yaşında farkedilen Ziya Anıl, devam eden şikayetler sebebiyle 16 defa bıçak altına yattı. Böbreklerinden önce biri, sonra da diğeri iflas etti. İki yıl önce günde 12 saat diyalize alınmaya başlanan Ziya Anıl'a, beş ay önce Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, annesi Azime Karakaşlı'dan (51) böbrek nakledildi. Bu sayede diyaliz süresi saate inmesine rağmen taş oluşumu devam etti. Tetkikler sonucu, böbrekteki rahatsızlığı karaciğerdeki enzim eksikliğinin tetiklediği anlaşıldı. Bursa'da oturan aileye, hem karaciğer hem de tekrar böbrek nakli gerektiği bildirildi. Karakaşlı ailesi, Türkiye'de daha önce bir defa Ankara'da, beş defa da İzmir'de yapılan ameliyat için DEÜ Hastanesi'ni seçti. Anne ve babadan nakil, yaşları ve yandaş hastalıkları sebebiyle uygun görülmeyince Manisa'da öğretmenlik yapan en büyük abla Yasemin Karakaşlı gönüllü oldu. Tahlil sonuçlarının olumlu çıkması üzerine ameliyat, DEÜ Tıp Fakültesi karaciğer ve böbrek nakli ekiplerinin ortak çalışmasıyla yapıldı. 31 yıllık evli olduklarını belirten emekli baba Remzi Karakaşlı (54) ile ev hanımı anne Azime Karakaşlı, yıllardır verdikleri yaşam savaşında kendilerine büyük sevinç yaşatan doktorlarına teşekkür etti. Azime Karakaşlı, "Akraba evliliğimiz yok. Kızlarım Yasemin (29), Aysun (25) ve Asuman'ı (24) neredeyse hiç doktora götürmedim. En küçük çocuğumuz, uzun süre Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile yıl süreyle Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gördü. Hastalık devam edip hem böbrek hem de karaciğer nakli istenince çaresiz kaldık. Kadavra bekleyecek zamanımız yoktu. Doktorlarımızın tecrübesi sayesinde oğlum İzmir'de şifa buldu. Böyle uzman hekimlerin, kendileri gibi öğrenciler yetiştirmesini diliyoruz." dedi. Evli ve yaşında bir kız çocuğu annesi olan Çocuk Gelişimi Öğretmeni Yasemin Karakaşlı ise kardeşi Ziya Anıl'ın iyileşmesinin mutluluğunu yaşadığını dile getirdi: "Kardeşimle kızım arasında fark görmüyorum. Anıl doğduğunda 16 yaşındaydım. da çocuğum gibi. Dokularımızın uyumlu çıktığını öğrenince dünyalar benim oldu. Normalde kan görmekten bile korkuyordum, doğuma ağlayarak gitmiştim. Nakil konusunda doktorlarımızın verdiği güven, bana inanamadığım bir cesaret kazandırdı."
607188
Boeing 1.6 milyar dolar zarar etti
Uçak üreticisi 787 ve 747 jumbo jetin yeni versiyonunun gecikmesinden kaynaklı mali yükler nedeniyle üçüncü çeyrekte 1,6 milyar (hisse başına 2,23 zarar ettiğini açıkladı. Avrupalı Airbus'tan sonra dünyanın ikinci büyük ticari uçak üreticisi geçen yıl aynı çeyrekte 695 milyon (hisse başına 96 sent) kar etmişti. Şirket, bu yıl aynı dönemde gelirlerini ise yüzde artırarak 16,69 milyar dolara çıkardı. Şirketin üçüncü çeyrekte hisse başına 2,12 zarar etmesi ve gelirlerinin 17,16 milyar olması bekleniyordu. Geçen yıl küresel ekonomideki krizin kötüleşmesi yüzünden havayolu trafiğinin ve kargo hizmetlerinin azalması, 'in uçaklarına olan talebi düşürmüş, bazı müşteriler yeni uçak satın alımını ertelemiş ya da iptal etmişti.
607167
FB-GS derbisine kameralı denetim
İstanbul Valiliği'nde, vali yardımcısı Ali Bakoğlu başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya, Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu ve Galatasaray Futbol A.Ş. Genel Müdürü Adnan Sezgin de katıldı. Toplantı sonrasında, alınan kararlar yazılı olarak açıklanırken, dev maçta 1760'ı emniyet personeli, 950'si özel güvenlik görevlisi olmak üzere toplam 2710 güvenlik personelinin görev yapacağı bildirildi. Açıklamada, stat giriş kapılarının maç günü saat 17.00'de açılacağı, stat dışında oluşturulan birinci güvenlik çemberi içine biletsiz hiçbir seyirci alınmayacağı, stat arama noktalarında yapılacak üst aramalarında daha hassas ve titiz davranılacağı, stada yasak maddelerin kesinlikle alınmayacağı kaydedildi. Açıklamada, statta polis ve 184 stat kamerasının çekim yapacağı belirtilerek, şöyle denildi: ''Misafir takım taraftarları, toplu olarak güvenlik güçleri eşliğinde stada getirilmeyecektir. Kadıköy Söğütlüçeşme, Gayrettepe ve Mecidiyeköy Metrobüs duraklarında etkin güvenlik tedbirleri aldırılacaktır. Söz konusu müsabaka ile ilgili bilet satışı 22 Ekim Perşembe günü (yarın) saat 11.00'de Biletix satış noktalarında başlayacak. Dış arama noktalarındaki bilet kontrolü özel güvenlik personelince, üst aramaları güvenlik kuvvetlerince, giriş kapılarındaki üst aramaları ise emniyet personelinin gözetiminde özel güvenlik personelince titizlikle yapılacaktır. Stat ve çevresinde alkollü içki içilmeyecek ve satışı da yapılmayacaktır. Aşırı derecede alkollü olup kendini idare edemeyen şahıslar stada alınmayacaktır. Statlardaki büfelerde içme suları kağıt veya plastik bardaklarda satılacak, ayrıca kağıt bardakların ağzı açık olarak satışı yapılacaktır. İçme suları, ağzı kapalı olarak pet şişede satılmayacaktır.'' -ÖZEL GÜVENLİK GÖREVLİLERİ SAYILARI DÜŞTÜ- Toplantıda, kulüplerin talebi doğrultusunda maçlarda görevlendirilecek özel güvenlik görevlilerinin sayıları azaltıldı. Statlara ve oynanacak maçların özelliklerine göre belirlenen özel güvenlik elemanı sayısı düşerken, derbi ve Avrupa kupası maçlarında Şükrü Saracoğlu Stadı'nda 950, BJK İnönü Stadı'nda 870, Ali Sami Yen Stadı'nda 850, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda ise 550 özel güvenlik görevlisinin görevlendirilmesine karar verildi. Öte yandan, İl Spor Güvenlik Kurulu toplantısında, 48 kişiye toplam 69.440 TL para cezası verilirken, kurulun bugüne kadar 2002 kişiye 2.404.408 TL idari para cezası verdiği açıklandı.
605829
F.Bahçe Ülker Barça önünde
F.Bahçe Ülker Barça önünde F.Bahçe Ülker, ULEB Avrupa Ligi Grubu'n-daki ilk maçında bugün İspanya'nın Regal Barcelona ekibini konuk edecek. Abdi İpekçi'de oynanacak ve 19.45'te başlayacak maçı Spormax yayınlayacak. Diğer temsilcimiz Efes ise, Lietuvas Rytas ile yarın oynayacağı maç için bugün Litvanya'ya gidecek.
606929
"Kalite başarıyı getiriyor"
"Kalite başarıyı getiriyor" İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü binasında gerçekleştirilen toplantıya İstanbul Vali Yardımcısı Ali Bakoğlu başkanlık yaparken, Fenerbahçe Kulübü'nü asbaşkan Şekip Mosturoğlu, Galatasaray'ı ise Futbol A.Ş. Genel Müdürü Adnan Sezgin temsil etti. Toplantının açılışında bir konuşma yapan vali yardımcısı Bakoğlu, Türk futbol tarihinin en eskilerinden olan iki kulübün, derbi maçta sevgi, dostluk ve kardeşlik rüzgarını estireceğine inandığını belirterek, ''Bizi, Avrupa'da Türk milletini arkasına alarak temsil eden iki kulübümüzün yapacağı maçın, kulüplerin şanlı tarihlerine uygun biçimde, sevgi, dostluk ve kardeşlik rüzgarını estirmesini, bu rüzgarın tüm ülkemize dağılmasını sağlamasını yürekten diliyorum. Galatasaray ve Fenerbahçe Kulübü yöneticilerinin buna yürekten inandıklarına şahit olmaktan mutluluk duyuyorum'' dedi. Fenerbahçe'nin büyüklüğünün, Galatasaray'ın yüceliğinden, Galatasaray'ın büyüklüğünün keza Fenerbahçe'nin yüceliğinden geldiğini dile getiren Ali Bakoğlu, ''Beşiktaş için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Ama derbi maçları olduğu zaman Fenerbahçe-Galatasaray çekişmesi oluyor, bu da olmalı da. Rekabet kaliteyi, kalite de başarıyı getiriyor. İki kulübümüzün Avrupa'da göstermiş olduğu başarının da buradan kaynaklandığını düşünüyorum. Ben her iki kulübümüze derbi maç için başarılar dilerken, Avrupa kupalarında da başarılı olacaklarına inanıyor, yürekten destekliyorum'' şeklinde konuştu. Devam eden toplantı sonrasında, hafta sonunda oynanacak derbi maç için alınacak önlemler açıklanacak.
607143
Markette kişi rehin alındı
Markette kişi rehin alındı ’nın başkenti ’te bir markette kişinin rehin alındığı bildirildi. Paris’in kuzeyindeki Servan Belediye Başkanı Stephane Gatignon, sabah erken saatlerde, Almanlara ait Lidl marketler zincirinin bir şubesinde ihbarı yapıldığını belirtti. Gatignon, soyguncuların hala markette bulunduğunu, polisin marketi kuşattığını belirtti ve soyguncuların kaç kişi olduğunun henüz bilinmediğini söyledi.
605866
Mustafa Hocaefendi'yi onbinler uğurladı
Mustafa Hocaefendi'yi onbinler uğurladı Rize'de tedavi gördüğü hastanede akciğer yetmezliği sonucu vefat eden islam alimi Mustafa Yıldız Hocaefendiyi dün onbinler son yolculuğuna uğurladı. ÖMER KETENCİ/RİZE Tedavi gördüğü Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde önceki gün hayatını kaybeden Zavendikli Mustafa Yıldız Hocaefendi'yi son yolculuğuna sevenleri tarafından uğurlandı. Yaklaşık 25 bin kişinin hazır bulunduğu cenaze törenine 'Mahmut Hoca' diye bilinen, İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ile 'Cübbeli Ahmet Hoca' olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün yanısıra Erzurumlu Halis Hoca, Trabzonlu İsak Hoca ve yurdun dört bir tarafından gelen din alimleri ve vatandaşlar katıldı. Rize eski ve yeni milletvekillerininde katıldığı cenaze törenine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın MGK toplantısından dolayı cenazeye gelemediği telefonla arayarak yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dilediği belirtildi. CENAZE ÖNÜNDE KUYRUK OLUŞTU Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da Rize ziyaretlerinde sürekli ziyaret ettiği Mustafa Yıldız Hocaefendi'nin cenazesi saat 10.00'da Rize Şeyh Cami'ne getirildi. Tabuta dokunabilmek için sıraya giren sevenleri uzun kuyruklar oluşturdu. Cenazenin kılınacağı Cumhuriyet Meydanı'ndaki camiye çıkan tüm ara sokaklar araç trafiğine kapatıldı. Rize Belediyesi'ne ait meydandaki otopark da boşaltıldı.Polisin de güvenlik önlemi aldığı cenaze törenine Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, Ak Parti Rize Milletvekili Lütfü Çırakoğlu, eski Milletvekili Şevki Yılmaz, İl Müftüsü İlyas Serenli, Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen vatandaşlar ve din görevlileri katıldı. mekli Vaiz Mehmet Köseoğlu'nun kıldırdığı cenaze namazı sonrası Cübbeli Ahmet Hoca dua etti. Yıldız'ın cenazesi daha sonra defnedilmek üzere Güneysu İlçesi Adacami Köyü'ne götürüldü. Bu arada cenaze sonrası Mahmut Hocayı yakından görmek isteyenler uzun süre otomobilinin peşinden koştu.
606247
ABD'li komutan: "PKK artık sorun değil"
'ın kuzeyindeki çok uluslu tümenin komutan yardımcısı Tuğgeneral Robert Brown,"'nın faaliyetlerinde büyük düşüş var. 'yı, birkaç yıl önce olduğu gibi kuzeydeki bir sorun olarak görmüyoruz" dedi. Robert Brown, Savunma Bakanlığı'nda (Pentagon) düzenlenen bir telekonferansa 'tan bağlanarak soruları yanıtladı. Brown, bir soru üzerine, 'nın 'ın kuzeyindeki faaliyetlerinde büyük bir düşüş olduğunu söyledi. Brown, "Yalnızca yıl öncesinde bile, 'nın daha fazla faaliyeti vardı. Bunu birkaç yıl öncesinde olduğu gibi 'ın kuzeyindeki bir sorun olarak görmüyoruz" şeklinde konuştu.
607048
Erdoğan, Baykal'ı halka şikayet etti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''(Üç, beş tane oy toplayacağım) diyerek annelerin canım yüreklerinin yanmasına nasıl bu vicdanlar rıza gösterebilir? Siyasetçi koltuğunu koruyacak diye gencecik delikanlıların kanının akmasına seyirci kalmak nasıl bir ruh halinin, nasıl bir şizofreninin, nasıl bir paranoyanın tezahürüdür?'' dedi. Başbakan Erdoğan, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi 2009–2010 Eğitim–Öğretim Yılı ve Fen-Edebiyat Fakültesi ile rektörlük binalarının açılış törenine katıldı. Yaptığı konuşmada dış politikada baş döndürücü bir trafik yaşandığını belirten Erdoğan, bu konudaki gelişmelere değindi. Erdoğan, ''Geçmişte gündemi belirlenen bir Türkiye vardı. Artık gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir Türkiye var. Böyle bir noktaya geldik'' dedi. Türkiye'nin artık çok farklı bir konumda bulunduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Türkiye; ekonomisiyle, dış politikasıyla, demokratik yapısıyla, reformlarıyla bugün artık dünyada taktirle, ilgiyle izlenen, yıldızı parlayan bir ülke konumuna yükseldi. Tabi biz bunu kendimize güvenerek, inanarak, öz güvenle gerçekleştirdik. Tarihte nasıl yapıldıysa, nasıl başardıysak, işte bugün de aynı şekilde yapıyoruz. Aynı şekilde başarıyoruz. Türkiye'nin statükoyla, durağanlıkla, bekle gör politikalarıyla varacağı hiçbir yer yoktur, hiçbir hedef yoktur. Nitekim olmamıştır, olmayacaktır. Bugüne fayda sağlamayan eski söylemleri terk etmek zorundayız ve biz bunları terk ettik, terk ediyoruz. Yeni şeyler söylemek zorundayız. Dünya hızla değişirken biz buna seyirci kalamayız. Dünya hızla dönüşürken biz eski tartışmalara, sanal gerilimlere, yapay gündemlere takılıp kalamayız. Biz yeni şeyler söyleyerek dünyadaki bu değişim ve dönüşüme katkı sağlamak durumundayız. Bunun için de özellikle dikkatinizi çekmek istediğim bir konu, yıl boyunca Türkiye'nin hangi meselesine elimizi uzattıysak bir dirençle karşılaştık. Engeller, engeller, engeller... Alıştıkları durum bu. 'Avrupa Birliği' dedik, 'yaklaşma' dediler. 'Komşularla sıfır problem' dedik, 'yapamazsın' dediler. 'Çetelerle, mafyayla, hukuk dışı örgütlenmelerle mücadele edeceğiz' dedik, 'sakın ha yanaşma, götürürler' dediler. Hiçbirine kulak asmadık. Cesaretle, kararlılıkla, azimle bu sorunların üzerine gittik. Ülkemiz adına, milletimiz adına son derece sevindirici sonuçlar elde ettik ve bu şekilde bu yola devam edeceğiz. Açık söylüyorum, milletimiz için, ülkemiz için ne gerekiyorsa, ne yararlıysa biz onun peşinden kararlılıkla koşacağız. Kim ne derse desin, kim hangi engeli çıkarırsa çıkarsın tarih onları affetmeyecektir. Bize kaybettirdikleri zaman sebebiyle bazı uygulayamadığımız projeler vardır ki bu engeli koyanları tarih affetmeyecektir.'' -''AYNI FATİHA'YI OKUYORSA, AYNI YASİN' OKUYORSA...''- Türkiye'nin tüm bölgelerinde yaşayan insanların geçmişte çok acılar çektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, AK Parti hükümetinin bölgelerdeki gelişmeyi sağlamak için yılda önemli adımlar attığını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Nice anneler telefonlarının başında oğullarının ölüm haberini aldı ve adeta Ağrı Dağı gibi oldukları yere yığılıp kaldılar. Nice babalar acılarını içlerine akıtmak durumunda kaldılar. Nice masum yavrular babasız kaldılar, yetim kaldılar, geleceksiz kaldılar. Bu tabloya biz daha ne kadar bakacağız? Bu tabloyla daha ne kadar yaşayacağız? Bu acılara daha ne kadar tahammül edilebilir? Allah aşkına; kan, gözyaşı, acı, feryat siyasetin malzemesi olabilir mi? Siyasi çıkarların aracı olabilir mi? Siyasi ikbal için bir vesile kılınabilir mi? 'Üç, beş tane oy toplayacağım' diyerek annelerin canım yüreklerinin yanmasına nasıl bu vicdanlar rıza gösterebilir? Siyasetçi koltuğunu koruyacak diye gencecik delikanlıların kanının akmasına seyirci kalmak nasıl bir ruh halinin, nasıl bir şizofreninin, nasıl bir paranoyanın tezahürüdür? Burada Ağrı'da tekrar ediyorum. Çankırı'daki anneyle, Ağrı'daki anne evladının cenazesi önünde aynı Fatiha'yı okuyorsa, aynı Yasin' okuyorsa, aynı duaları okuyorsa cemaat aynı kıbleye dönüyorsa burada bu yapılanlar sebebiyle fevkalade bir yanlışlık vardır. Soruyorum size, Yunus Emre'nin gönlünden geçen tablo bu tablo mudur, Mevlana'nın gönlünden geçen tablo bu tablo mudur?, Ahmed-i Hani'nin gönlünden geçen tablo bu tablo mudur? ulu insanların göz nuru dökerek nakış nakış işledikleri kültür, medeniyet, ruh iklimi bu olabilir mi? Hayır. 'Kesinlikle olamaz' dedik ve bu gidişi durdurmak için kollarımızı sıvadık.'' -''TÜRKİYE YENİ DÖNEME HAZIRLANIYOR''- Türk halkının; yaklaşık aydır Milli Birlik Sürecini takip ettiğini, ''Demokratik Açılım'' sürecini konuştuğunu anlatan Erdoğan, sanatçılardan, düşünürlerden, yazarlardan, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden son derece olumlu yankılar aldıklarını ifade etti. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Türkiye yeni döneme hazırlanıyor. Yeni ve aydınlık yarınlara hazırlanıyor. Bu; milli birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşlik ruhumuzun inanıyorum ki yarınlarımızı aydınlattığı bir süreç olacaktır. Biz inanıyoruz ki her türlü sorunun çözüm yeri şüphesiz ki siyasettir, TBMM'dir, demokrasidir. Eğer bu ülkede insanımızın yaşadığı bir sıkıntı varsa, muzdarip olduğu bir sorun varsa, elbette bu meseleleri demokrasi içinde konuşacağız, tartışacağız ve çözmeye çalışacağız. Ancak bu diyalog ve tartışma ortamından rahatsız olanlar, kapılarını, gönüllerini, kulaklarını kapatanlar da var. Diyalog ve tartışma olmadan demokrasi olabilir mi? Çok sesliliği kabullenmeden, farklılığa tahammül etmeden demokrasi olabilir mi veya demokrat olunabilir mi? Demokrasinin kurum ve kurullarının işletilmediği yerde demokratik diyalog kanallarının çalıştırılmadığı bir yerde nasıl olacak da bizler muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacağız? Demokrasinin tahammül, uzlaşı ve hoşgörü iklimini üretemezsek hangi sorunu nasıl çözeceğiz? Hangi meselemizi nasıl tartışacağız? Kimse kimsenin fikrini kabul etmek durumunda değildir. Ancak herkes birbirini dinlemek, birbirine saygı duymak durumundadır. Bu demokrasinin de gereğidir, hukukun da gereğidir, insan olmanın da gereğidir. Türkiye 30 yıl boyunca enerjisini acaba bu meselelere harcamasaydı acaba bugün nerede olurdu? Terör ocakları söndürmeseydi, Türkiye'nin kaynakları terörle mücadelede kullanılmasaydı Türkiye bugün nerelerde olurdu? Ağrı bugün nerelerde olurdu? Bakın şunu unutmayın bugün Güneydoğu ve Doğu eğer bu bölgelere yatırımcı gelmiyorsa terörden dolayı gelmiyor. Yerli yatırımcı da küresel sermaye de bunun için gelmiyor. Kimse bunun için bahane aramasın.'' ''(DEMOKRATİK AÇILIM SÜRECİ) BU SÜRECİ KIŞKIRTANLARI, BU SÜRECİ BALTALAYANLARI SAĞDUYUYA DAVET EDİYORUM, SORUMLU OLMAYA DAVET EDİYORUM'' ''Demokratik açılım'' süreci ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, terör olaylarının yol açtığı sorunlar yaşanmamış olsaydı Türkiye'nin, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içinde yer alacağını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Şu dönem adeta gerçekten bir tarih yazılıyor, inşa ediliyor. Türkiye, bugün aydınlık geleceğini yeniden şekillendiriyor. Bu tarihi, gelecekte en iyi sizler yazacaksınız. Bu fırsatı, bu imkanı, bugün ulaştığımız bu noktayı heba etmeye de kimsenin hakkı yok. Onun için sizlerden de yardım istiyorum. Bu fırsattan ya da bu süreçten rol çalmaya veya kendisine rol biçmeye, bu süreci kendisi için çıkar zemini, nemalanma zemini, bir rant zemini olarak istismar etmeye çalışanlar var. Bugüne kadar Ağrı'nın hiçbir meselesine eğilmeyenler, Ağrı için bir çivi bile çakmayanlar, Ağrı'yı kendileri için altını çiziyorum bir ağrı, bir sızı haline getirmeyenler, Ağrı'nın sesi olamazlar, Ağrı'nın temsilcisi olamazlar, Ağrı adına konuşamazlar, Ağrı adına hüküm veremezler. Siyasi geçmişleri süresince Ağrı'ya bir kez dahi adımını atmayanlar Ağrı ile diğer illerimizle kucaklaşamayanlar, Ankara'daki kürsülerden nutuklar irat ederek dertlere şifa üretemezler. Etnik kökenler üzerinden siyaset üretenler bu millete yön veremezler. Bu millete rota çizemezler. Bakınız Pazartesi günü Habur Sınır Kapımızda bir gelişme yaşandı. 34 kişi geldi, Türkiye'ye dönüş yaptı. Gerekli soruşturmalar yapıldı ve bu kişiler suça iştirak etmedikleri için yasalarımız çerçevesinde serbest bırakıldı. İnşallah çok daha fazlasını bekliyoruz ve dağdakilerin tamamının silahlarını bırakarak dönmelerini bekliyoruz. Bu, ülkemiz için, milletimiz için, geleceğimiz için son derece olumlu, son derece sevindirici bir gelişmedir.'' -''ALLAH AŞKINA SORUYORUM...''- Son derece sevindirici olduğunu söylediği bu gelişmeyi, ayrıştırıcı bir şova dönüştürmek için sorumsuzca tavırlar sergilendiğini kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin hassasiyetlerinin ve hissiyatının göz ardı edildiğini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Allah aşkına soruyorum: Habur'da sergilenen tavır bu ülkenin yararına mıdır? Habur'da ortaya konulan tavır milli birlik, beraberlik sürecini destekleyen bir tavır mıdır? Yoksa tam tersine baltalayan bir tavır mıdır? Böyle bir sorumsuzluk olur mu, böyle düşüncesizlik olur mu? Hangi yüzle milletin karşısına çıkıp 'biz huzur istiyoruz, biz kardeşliğin pekişmesini istiyoruz, biz birlik istiyoruz, biz sürecin başarıyla sonuçlanmasını istiyoruz' diyeceksiniz? Hangi yüzle çıkıp da samimi olduğunuzu iddia edeceksiniz? Ülkenin bir kesimini rencide ederek, hissiyatını zedeleyerek, kışkırtarak birliği bütünlüğü savunduğunuzu hangi yüzle ifade edeceksiniz? Ankara'da, İstanbul'da bağıra çağıra süreci topa tutanlarla Habur'da milletimizi tedirgin edecek tahrikler üretenlerin makul bir noktada durdukları söylenebilir mi? Biz her türlü aşırılığa karşıyız. Her türlü tahrike, hamasete, taşkınlığa karşıyız. Biz 'bölgesel milliyetçilik istemiyoruz' derken, etnik milliyetçilik de istemiyoruz, dinsel milliyetçilik de istemiyoruz, hepsine karşıyız. Biz bu milletin birbiriyle kucaklaşmasını, biz Türkiye'nin 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarının aynı şekilde kalkınmasını istiyoruz. Farklı dini gurupların, mezhepsel grupların hepsinin birbirine saygılı olmasını ve iktidar olarak bizler de onların inançlarının güvencemiz altında olduklarını söylemek istiyoruz. İşte demokratik açılım bunun için var. Ülkemizde ne kadar etnik unsur varsa hepsinin bir alt kimlik olarak birbirine saygılı olması ama üst kimlik olarak da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında bütünleşmemiz, birleşmemiz gerekiyor. Çünkü biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü seviyoruz. Bunu böyle bilesiniz. Ben bir kez daha bu süreci kışkırtanları, bu süreci baltalayanları sağduyuya davet ediyorum. Sorumlu olmaya davet ediyorum. Özellikle başlarını ellerinin arasına almalarını ve yaptıkları hatayı görmelerini kendilerinden özellikle diliyorum. Aynı şekilde diğer partiler de sorumsuzca, pervasızca süreci kışkırtmak için gayret sarf etmesinler. Biz bağcıyla uğraşmıyoruz. Biz diyoruz ki '72 milyon gelsin şu sevgi üzümünü, şu barış üzümünü hep beraber yiyelim'. Bu tahriklerle, bu kışkırtmalarla bir yere varılmaz ama biz de bunlara boyun eğmeyeceğiz. Biz 'Türkiye'yi kucaklıyoruz. 72 milyon vatan evladını kucaklıyoruz ve güçlenerek de yarınlara varacağız' diyoruz.'' Başbakan Erdoğan, konuşmasında üniversiteye verdiği katkılardan dolayı iş adamı İbrahim Çeçen'e ve ailesine teşekkür etti. Erdoğan, konuşmasının ardından yeni binaların açılışı gerçekleştirdi. -NOTLAR- Töreni izleyen bir vatandaşın, konuşmalar sırasında protokolün bulunduğu yöne dönerek, Ağrı'ya hızlı tren ve metro istemesi, protokolde bulunan bakanlar ve diğer yetkilileri gülümsetti. İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Altan'ın konuşması sırasında Ağrı'ya bir sinema istemesi üzerine Erdoğan, AK Parti Ağrı Milletvekili Cemal Kaya'dan bir sinema yapılmasını istedi. Başbakan Erdoğan'a Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İrfan Aslan'ın öğrenciler tarafından yapılan İshak Paşa Sarayı'nın maketini hediye etmesi üzerine Erdoğan, iş adamı İbrahim Çeçen'den kampüs içerisine İshak Paşa Sarayı mimarisiyle bir müzenin yapılması talebinde bulundu. Erdoğan, üniversiteyi yaptıran hayırsever İbrahim Çeçen'e plaket verdi.
606904
Polis aile içi şiddetten sorumlu olacak
''Aile İçi Şiddet Mağdurlarına ve Mağdur Çocuklara Yönelik Verilen Hizmetlerin Kurumsal Kapasitesinin Artırılması ve İşbirliğinin Geliştirilmesi Protokolü'' yarın imzalanacak. Protokol ile dayak yiyen kadını evine geri gönderen polisler takibe alınacak. Uygulama şu şekilde işleyecek: Ülke genelindeki tüm polis merkezlerine ''Aile İçi Şiddet Olayları Kayıt Formu'' dağıtılacak. Karakola yansıyan her olay için polis bu formu dolduracak ve buraya sicil numarasıyla birlikte kendi kimlik bilgilerini girecek. Eğer şiddet görmüş ve bunu karakola bildirmiş bir kişinin başına bir şey gelirse, bundan olayı kaydetmiş polis memuru sorumlu olacak. Protokolün uygulamaya geçmesiyle, aile içi şiddet mağduru ve mağdur çocukların, işlemlerinin yapılmasının ardından polis tarafından il sosyal hizmetler müdürlüğüne teslim edilmesi ve burada mağdurlara gerekli sosyal desteğin verilmesi planlanıyor. Protokol imza töreni, yarın, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü İsmail Barış ve Kadının Statüsü Genel Müdürü (KSGM) Esengül Civelek'in katılımıyla gerçekleştirilecek.
605830
Filenin en 'Süper'i İstanbul Belediye
Filenin en 'Süper'i İstanbul Belediye Voleybol erkeklerde ilk kez düzenlenen Süper Kupa mücadelesinde İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Arkasspor'u 3-1 yenerek kupanın ilk sahibi oldu. Aroma Erkekler Voleybol 1. Ligi'ni geçen sezon şampiyon olarak tamamlayan İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile Türkiye Kupası'nı müzesine götüren Arkasspor, Ankara'da Süper Kupa mücadelesine karşı karşıya geldi. Mücadelenin setleri 26-24, 16-25, 25-22 ve 25-21'lik skorlarla sonuçlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyespor, kupasını Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak'ın elinden aldı.
606988
New York Borsası yükselişle açıldı
Borsanın temel göstergesi Dow Jones Endeksi açılışta 11,09 puan (yüzde 0,1) artarak, 10.052,67 puan oldu. Açılışta Nasdaq Bileşik Endeksi 6,90 puan (yüzde 0,3) yükselerek, 2.170,37 puana, Standard and Poor's 500 Endeksi de 2,43 puan (yüzde 0,2) artarak, 1.093,49 puana çıktı. Borsanın yükselişle açılmasında bankaların açıkladıkları karların yatırımcılara güven vermesi etkili oldu.
605850
Lüks siteyi rant ayırdı
Lüks siteyi rant ayırdı Caddebostan'daki bir sitede ortaklaşa kullanılan bahçeye tel örgü çekildi. Tel örgüye site sakinlerinin bir kısmının bahçede bulunan havuz ve tenis kortunu yıkarak yeni binalar yapmak istemesi neden oldu Tenis kortu ve yüzme havuzu küçük blok önünde kalırken, çocuk oyun parkının bir bölümü büyük blok bahçesinde kaldı. Basketbol potasının çemberi küçük blokta, direği ise büyük bloğun alanında bulunuyor İSTİHBARAT SERVİSİ İSTANBUL Caddebostan Reşit Bey Korusu Sitesi'nde büyük blok ve küçük blok sakinlerinin arası sitenin yönetimi nedeniyle bir süre önce açıldı. Yönetimleri ayrılan iki blok ayrı hareket etme kararı aldı. Sitedeki bahçenin büyük bölümüne sahip olan küçük blokun yöneticisi Erkan Güvenç, iki bloğun arasına çit çekerek bahçeleri ayırdı. Tenis kortu, yüzme havuzu ve sahile inen kapının küçük blok önünde kaldığı sitede, çocuk oyun parkının bir bölümü büyük blok bahçesinde kaldı. Parktaki salıncağın ise bir ayağı küçük blok önünde, diğer ayağı ise büyük blok bahçesinde kaldı. 27 yıl ortaklaşa kullandıkları bahçelerinin sınırına çit çekilmesine her iki blok sakinlerinden de itiraz geldi. Küçük blok yöneticisinin çektirdiği çit, yine küçük blok sakinleri tarafından söküldü. Çektiği çitin söküldüğünü gören küçük blok yöneticisi Erkan Güvenç ise, tekrar çit çekti ve işi sağlama almak için bir güvenlik şirketiyle anlaşarak çitlerin korunmasını sağlayacak yedi kişilik tim oluşturdu. AMAÇ YENİ BİNALAR DİKMEK Geçen sene yaşanan bu gelişmelerin ardından bu sene de büyük site sakinleri kendi parselinde kalan bölüme çit çektirdi. Küçük blok sakinlerinin kendi durumlarını anlamaları için çit çektiklerini belirten büyük blok sakinleri, yaşananları, küçük blokta oturanların bahçeye yeni binalar yapmak için kendilerini yıldırma çalışmaları olarak değerlendirdi. AĞAÇ KATLİAMI YAPILDI Küçük blokta oturanların bahçede bulunan havuz ve tenis kortunu yıktırarak yeni binalar yapmak istediklerini öne süren büyük blok sakinleri, 40 yıllık çam ağaçlarının da bu nedenle kökten kesildiğini iddia etti. Bahçede irtifak hakları olduğu için kendilerinden izin alınmadan inşaat yapılamayacağını belirten büyük blok sakinleri, küçük blokta oturanların kendilerini yıldırıp izin alabilmeyi hedeflediklerini öne sürdü. Küçük blok sakinlerinin suları bile kestirdiğini söyleyen büyük bloktakiler, “Çocuklarımız ortak kullanım alanı olan havuza girebiliyorlar ama oyun oynarken çizgiyi 30 santim geçerek çimenlere basınca uyarı alıyorlar” diye konuştular.
607206
Araba alana metro vergisi geliyor
Araba alana metro vergisi geliyor 'da yeni bir dönem başlıyor. Araba alan herkes bundan böyle metro vergisi ödeyecek. Üstelik de az buz bir vergi değil... İstanbul’da araç alan herkese 100 lira metro vergisi gelecek. Bazı merkezlere arabayla girmenin bedeli olacak. Arsası değerlenenden de vergisi alınacak. Otellerden alınması düşünülen‘’ vergisinden ise vazgeçildi. Hükümet, belediyelerin ‘öz gelirlerini’ artırmaları için Yerel Yönetim Reformuna hazırlanırken, de yeni dönem için kolları sıvadı. METRO VERGİSİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi, finansman sıkıntısı nedeniyle ağır ilerleyen metro yatırımlarını hızlandırmanın yollarını arıyor. Yöntemler arasında her yeni araç alımından 100 lira ‘metro vergisi’ dikkat çekiyor.. Belediye yetkililerinin verdiği bilgiye göre İstanbul’da günlük ortalama 700 araç satılıyor. Bu durumda yıllık ortalama 255 bin araç satıldığı hesaplandığında metro vergisiyle 25 milyon liralık gelir elde etmek mümkün olacak. Yetkililer, bu paranın metro kredilerinin geri ödenmesinde kullanılabileceğini belirtiyor. SUR İÇİNE İNGİLİZ MODELİ Yeni dönem çalışmaları hakkında bilgi veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yardımcısı Hüseyin Eren, bazı bölgelerde araç yoğunluğunu azaltmanın çarelerini aradıklarını söyledi. ’de bazı bölgelere kartı olmayan araçların girmesinin mümkün olmadığını belirten Eren, “Biz de öncelikle Fatih- bölgesinde seyreltme yapsak, diye düşünüyoruz. Bunun için barkod sistemi getirerek, araç sayısını azaltmayı planlıyoruz” dedi. YÜZDE 25 RANT VERGİSİ Belediyenin üzerinde çalıştığı bir diğer konu ise ‘rant vergisi’. Tarlası, arsası değerlenen vatandaşın, rantından yüzde 25 oranında belediyeye rant vergisi vermesi üzerinde çalışılıyor. Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Eren, “Örneğin vatandaşın bir tarlası var birim değeri lira iken 50 liraya çıkmış. Aradaki rant artışının yüzde 25’inin oraya hizmet götüren yerel yönetimlere verilmesi üzerinde çalışıyoruz. Konu henüz çok yeni ve çalışmalarımız tam olarak netleşmedi. Ancak ilk öneri yüzde 25’inin yerel yönetime verilmesi, şeklinde geldi” dedi. KONAKLAMA VERGİSİ YOK Belediyelerin gelirlerini artırmak için düşünülen ‘konaklama’ vergisinden ise vazgeçildi. Eren, hükümetin İstanbul’a gelen turist sayısını düşürür, turizmi olumsuz etkiler gerekçesiyle, konaklama vergisini onaylamadığını söyledi.
605934
İki Sambacı, iki Bosnalı
İki Sambacı, iki Bosnalı Wolfsburg'ta Bosna Hersek'ten tanıdığımız Dzeko ve Misimoviç ile iki Brezilyalı Josue ve Grafite en tehlikeli isimler olarak göze çarpıyor Magath'ın iki sezon önce göreve gelişiyle büyük aşama yapan Wolfsburg, ilk sezonunda 5. olmuş, ardından nokta transferlerle tarihindeki ilk lig şampiyonluğunu yaşamıştı. Magath'ın Schalke'nin başına geçmesinin ardından Almanya'da 2007'de Stuttgart'ı şampiyon yapan, ancak geçen yıl Kasım ayında Wolfsburg yenilgisiyle görevi bırakmak zorunda kalan Armin Veh teknik direktör oldu. Yeşil-beyazlılar, ilk lig maçında yenilgi aldılar, ancak son dönemde toparlandılar. İşte bu akşam Beşiktaş karşısında forma giyecek muhtemel 11'inden önemli isimlerin analizi: Benaglio: Zuberbühler'in ardından İsviçre Milli Takımı kalesini devralan Benaglio, geçen sezon Magath'ın ısrarıyla Portekiz'in Nacional Madeira takımından alındı ve şampiyonluğun mimarlarından biri oldu. Manchester City'nin transfer listesinde bulunan 1.93'lük kaleci yan toplarda ve karşı karşıya pozisyonlarda çok etkili. Josué: Geçen sezon 34 maçın 33'ünde görev yapan Josue, rakibi orta sahada karşılamada çok etkili bir ön libero. Savunmasına sık sık yardıma gelen Brezilyalı, takımın hızlı hücuma çıkmasında da rol üstleniyor. Dunga tarafından Brezilya Milli Takımı'nda da sık sık forma buluyor. Misimovic: Forvet arkası ve sol açıkta görev yapan futbolcu, Bosna Hersek'in finallere gitmesinde önemli rol oynadı. Geçen yıl ligde 20 asist yaparak şampiyonluğu getiren birkaç isimden biri oldu. İki sezonda 11 gol 23 asistle inanılması güç bir istatistik yakaladı. 69 MAÇ 39 GOL 20 ASİST Grafite: Geçen yıl Bundesliga'da gol kralı olan Grafite gol ortalamasıyla Avrupa'nın en iyi derecelerinden birini yaptı. Brezilyalı forvet sezonda 49 maçta 39 gol kaydetti. 30 yaşındaki yıldız bu sezon lig mücadelesinde sadece gol atarak düşüşe geçti. Dzeko: 23 yaşında dünya futbolunun gündemine oturan Edin Dzeko, 2007'den bu yana lig maçlarında 69 karşılaşmada 39 gol 20 asistle oynadı. Son vuruş becerisinin yanında, asist özelliği de yüksek olan futbolcu, 2010 Dünya Kupası Elemeleri'nde de 10 golle en skorer ikinci oyuncu oldu.
607535
Sığınma talebinde bulunanların sayısı yüzde 10 arttı
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, yaptığı yazılı açıklamada, bu yılın ocak-haziran döneminde toplam 185 bin sığınma talebinde bulunulduğunu, bu taleplerin özellikle Afganistan ve Somali gibi ülkelerde güvenlik durumunun bozulması nedeniyle arttığı belirtildi. Gelişmiş 40 kadar ülkede yaklaşık 12 bin Afgan ile 11 bin Somalilinin sığınma talebinde bulunduğu ancak yurt dışında "umut arayanların" en fazla 4. kez, Iraklılar olduğu kaydedildi. Bu dönemde sığınma talebinde bulunan Iraklıların sayısının 13 bin 200 olduğu açıklandı. Taleplerin yüzde 75'inin Avrupa için bulunulduğunun, Avrupa'yı ABD, Fransa ve Kanada'nın izlediğinin belirtildiği açıklamada, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Başkanı Antonio Guterres, bu rakamların, bazı bölgelerdeki şiddet ve istikrarsızlığın kişileri, evlerinden kaçarak daha güvenli ülkelere sığınmaya ittiğine dikkati çekti. Gutterres, ülkelerin uluslararası yasal bir korunmaya ihtiyacı olan kişilere kapılarını açık tutmasının gerekli olduğunu ifade etti.
606726
Turkcell, telefon geri kazanım projesi başlatıyor
'Sürdürülebilir çevreci uygulamalar ile alternatif enerji kaynaklarına yatırım yapacağını' açıklayan Turkcell, bu çerçevedeki ilk adımı kullanılmayan cep telefonların toplayarak atacak. Gerek kullanılmayan gerekse atıl durumdaki cep telefonlarının geri dönüşümünde liderlik yapmayı hedefleyen GSM operatörünün hesabına göre ilk etapta dönüştürülmesi planlanan 90 bin cep telefonuyla, 315 kilogram bakır, 18 kilogram kadmiyum, 4,5 kilogram da civanın çevreye zarar vermesi önlenecek. Turkcell, baz istasyonları konusunda da önemli bir açılım yapmaya hazırlanıyor. Bugün 16 bin olan baz istasyonu sayısını yıl sonunda 18 bine çıkarmayı planlayan şirket, enerji verimliliği ve tasarrufu hedefiyle şebeke ve rüzgar enerjisini birleştirerek çalışan istasyonları hayata geçirecek. Şu anda pilot olarak istasyonda uygulanan proje, yıl sonunda 200 baz istasyonunu kapsayacak. Ayrıca istasyonların soğutmasında kullanılan 'pasif soğutma sistemi ve invertörlü klima uygulaması'yla birlikte bu yıl toplam yüzde 4,7 enerji tasarrufu sağlanacak. Konuya ilişkin basın toplantısında açılışında konuşan Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, teknolojide olduğu gibi toplumda çevre bilincinin yaygınlaştırılması konusunda da liderlik yapmayı hedeflediklerini, bu konuda ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını ifade etti. "Çevreye değer veriyoruz çünkü gelecek nesillere değer veriyoruz." diyen Ciliv, çevreyle ilgili projeleri adım adım hayata geçireceklerini kaydetti. ÇEVRECİLİK İÇİN 10 MİLYON DOLAR YATIRIM Turkcell Kurumsal İletişim ve İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler de 36 milyonu aşan müşterileri, bayileri ve tedarikçileri ile sahip oldukları geniş etki alanını değerlendirerek çevre bilincini arttırmak istediklerini anlattı. Sosyal sorumluluk bilinciyle çevreci politikaları desteklediklerini aktaran Öztürkler, bu yöndeki uygulamalar için 2009 yılında 10 milyon doları aşkın tutarda yatırım yaptıklarını kaydetti. Çevreye ve insan sağlığına zarar verdiği gerekçesiyle eleştirilen baz istasyonlarının sağlığa zararlı olmadığı yönünde dünyada sağlık alanındaki otoritelerin raporları olduğunu ifade eden Öztürkler, bunu topluma anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Öztürkler, "Ama eksik kaldık. Daha iyi iletişim kurup anlatmamız lazım." diye konuştu. "BİZCE GEÇ KALMADIK" Öztürkler, çevreye duyarlılık konusunda adım atmak için geç kalınıp kalınmadığına ilişkin bir soruya, "Bizce geç kalmadık. Son 10 yılda yaptığımız, uyguladığımız, bu konudaki yenilikleri bugün bir şirket politikası haline getirdik. Bu uzun soluklu bir proje." diyerek cevap verdi. Ulaştırma Bakanlığı'nın da bu konuda hevesli olduğuna değinerek, onların öngöreceği projelerin de destekçisi olacaklarını kaydetti. Sektörün diğer paydaşlarını da çevre politikalarına desteğe çağırdı. DİJİTALLEŞME 107 TON KAĞIT TASARRUFU GETİRDİ Çevre bilincini artırmak amacıyla yola çıkan Turkcell, şirket içi operasyonlarında da bütün kaynaklarını daha tasarruflu kullanıyor. Turkcell Çalışan İlişkileri Yönetimi Bölüm Başkanı Meltem Kalender'in toplantıda verdiği bilgilere göre, şirket, ilk ayda 800 bin kilovatsaat elektrik, 14 bin metreküp su, geri dönüşen 5,5 ton kağıt, arkalı önlü çıktı ile yüzde 30 tasarruf sağladı. Dijital kontör satışında bu dönemde yüzde 33 artış sağlanırken, dijital iletişimin de etkisiyle toplamda 107 ton kağıt tasarruf edildi. Turkcell'in e-fatura'ya geçen müşteri sayısı da 1,8 milyona ulaştı.
606118
Yarım puanlık maç!
Wolfsburg eşleşmesini 180 dakika üstünden düşünmek ve yarım puanla/yarım golle de olsa iki maç sonunda Almanlar’dan fazlasını kazanmak gerek. Zira Man. United 4’te yaparsa, yedeklerle çıkacakları maçta İngilizlerden puan almak mümkün... Son maçta da CSKA’yı yenerek yedi veya daha üstü puanla en azından üçüncülük hedefine gidilebilir. Son 135 dakikada (Denizlispor ikinci devresi+ müsabakasında) ritmini buldu, Denizli’nin İnönü kadrosunu ’da da bozmayacağını düşünüyorum. Özellikle “Toraman uyumlu” Ernst’le, “nihayet santrfor” ’nun performanslarından umutluyum. Siyah-beyazlıların zayıf karnıysa sağ tarafı. Ekrem’le Nihat, müthiş uyumlu Schafer-Gentner ikilisini savunmak için işbirliği yapmazsa olur. Sanırım gerektiğinde Toraman üçüncü rolüyle (hem geçen yıl, hem de bu yıl toplamda Beşiktaş’tan fazla gol atan) Misimovic-Dzeko-Grafite üçlüsünün pas bağlantısını kesmeye de yardımcı olacak. Grafite’nin kısa mesafe/yay çevresi şutları çok etkili. Dzeko’nun da hava topları hakimiyeti korkutucu. Ama top ayağındayken çare üretmenin zor olduğu Wolfsburg gibi takımlara karşı en iyi savunma, hücum gibi gözüküyor. Beşiktaş mümkün olduğunca topa sahip olup, kendi oyununu oynamaya çalışmalı. Wolfsburg’dan gol yemekten korkmamak lazım. Çünkü skoru koruma konusunda çok usta değiller.
605775
Baba oğlunu baltayla öldürdü
Gece saatlerinde işten geldikten sonra uyumak için odasına geçen Aslan A.'yı, uyurken baltayla başına vurarak öldürdüğü iddia edilen baba İsmail A., Cinayet Büro Amirliği ekiplerince Ankara Adalet Sarayı'na getirildi. Katil zanlısı İsmail A., burada sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadesi alındıktan sonra nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Hakim karşısına çıkan baba İsmail A., Ankara Nöbetçi 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nce tutuklandı.
606973
Çinli Liu 200 kelebekte rekora yüzdü
Xinhua haber ajansı, Liu'nun Şampiyonası'nda iki dakika 1.81 saniyelik zamanla dünya rekorunun yeni sahibi olduğunu duyurdu. Bayanlar 200 metre kelebekte eski rekor 2:03.41 ile Jessicah Schipper'a aitti. Avustralyalı yüzücü rekor derecesini bu yıl yapılan Dünya Şampiyonası'nda elde etmişti. Liu, 2008 Pekin Olimpiyatları'nda 200 metre kelebekte birinci olarak 'e oyunlarda yüzmedeki tek altınını kazandırmıştı. Liu, dünya rekorun kırdığı yarışta, olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan Jiao Liuyang'a yaklaşık dört saniye fark attı.
606338
Sağlık Bakanlığı, merkezi hastane randevu sisteminin pilot uygulamasına başlıyor
Bakanlık; hastanelerde sunulan sağlık hizmet kalitesinin artırılmasını ve bununla birlikte hastanelerin kaynak kullanımının daha verimli sunulmasını amaçlıyor. ıÜü2003 yılında başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile 'Yaygın, erişimi kolay ve güler yüzlü sağlık hizmeti' sunmayı hedefleyen Sağlık Bakanlığı, Merkezi Hastane Randevu Sistemi'ni yurt genelinde hizmete sokuyor. Temelde, vatandaşların merkezi bir sistemden randevu alarak istedikleri herhangi bir hastaneye gitmelerini sağlamayı hedefleyen bu proje, dünyada ilk örneği olma özelliği taşıyacağı belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan gengelgede sistemin detayları anlatıldı. 81 il valiliğine gönderilen genelgede, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri dahil tüm kurumlarda sunulan sağlık hizmet kalitesinin artırılmasını ve bununla birlikte hastanelerin kaynak kullanımının daha verimli sunulmasına imkan sağlamak amacıyla Merkezi Hastane Randevu Sistemi kurulmasının planlandığı vurgulandı. Sistemin kurulum ve işletilmesi için yapılmakta olan çalışmalar neticesinde pilot uygulamaya 2009 yılı içerisinde başlanacağının belirtildiği açıklamada, "Randevu uygulaması bulunmayan hastanelerimizde; Merkezi Hastane Randevu Sistemi gereklerine uygun bir Hastane Bilgi Sistemi sahibi olmalarını sağlamak üzere mevcut uygulama yazılımı içerisinde Hekim Çalışma Cetvellerinin elektronik ortama kaydedilmesine dair değişikliklerin yaptırılması gerekiyor. Mevcut Hastane Bilgi Sistemi yazılımının bakanlık merkezinde kurulmuş bulunan merkezi Hastane Randevu sistemine web servisleri aracılığıyla veri gönderebilmeleri için gerekli entegrasyonun belirtilen internet adreslerinde tutulması son derece öjnemli. Bu hastanelerimizin hastaneye özel sadece hastanede çalışan bir randevu sistemi için yeni yatırım yapmaması, ranvu sistemi kurmak amacıyla ihale işlemi başlatmış olan hastanelerin ihalelerini mevcut mevzuat çerçevesinde iptal etmesi mümkün ise iptal etmeleri gerekiyor." denildi.
606334
FB, Avrupa'da 159. maça çıkıyor
FB, Avrupa'da 159. maça çıkıyor UEFA Avrupa Ligi (H) Grubu'ndaki üçüncü maçında yarın deplasmanda Romanya'nın Steaua Bükreş takımıyla karşılaşacak Fenerbahçe, Avrupa kupalarında 159. maçına çıkacak. Sarı-lacivertliler, kupalarda bugüne dek yaptığı 158 maçın 53'ünü kazanırken, 27 beraberlik, 78 yenilgi aldı. Rakip filelere 197 gol atan Fenerbahçe, kalesinde 261 gol gördü.
607317
Maçkalı öğrenciler İtalya'dan memnun döndü
Maçkalı öğrenciler İtalya'dan memnun döndü Trabzon'a bağlı Maçka'da bulunan Esiroğlu Kenan Oltan Lisesi'nden oluşan kişilik grup, Hayat Boyu Öğrenme Projesi kapsamında proje ortaklığı Ulusal Ajans tarafından kabul edildi. CANAN ŞAHİN MAÇKA Grup, ilk gezisini İtalya'ya yaptı. Okul Müdürü Coşkun Çolak, İtalya'dan oldukça verimli izlenimlerle döndüklerini belirtti. Bu gezinin öğrenciler açısından farklı kültürleri tanıma anlamında çok verimli olduğunu, bu sayede Avrupa'daki eğitim sistemini inceleme fırsatı bulduklarını belirten Çolak, bölgedeki mimari yapıların ve çevre düzenini de incelediklerini ifade etti. Çolak, "Kültürler arası kaynaşma bu projeyle had safhada gerçekleşti.Proje kapsamında, ziyaret edilen okulun kütüphanesi incelendi. Proje ortaklarının her biri kendi okullarını, bölgelerini ve ülkelerini tanıttı. Öğrencilerimiz derslere girerek ders aktivitelerini yerinde inceleme fırsatını buldu. Aynı zamanda oradaki öğrencilerle dostluklar kurdular. Öğrencilerimizin yaptığı "Kolbastı" gösterisi büyük beğeni topladı." dedi. Bir sonraki ziyaretin Nisan ayında Fransa'ya yapılacağını ifade edildi. Maçka Kaymakamı Ali Murat Kayhan ve Maçka Milli Eğitim Müdürü Mehmet Uzunlar, yurtdışından dönen Oltan Lisesi öğrenci ve öğretmenlerini daha sonra makamlarında ağırladı.
606437
İstanbul'da elektrik kesintisi
'da elektrik kesintisi ’un bazı semtlerine 23 ve 25 Ekim tarihlerinde elektrik verilemeyecek. Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş’den (BEDAŞ) yapılan yazılı açıklamaya göre, 23 Ekim Cuma günü 09.00-16.00 saatleri arasında ’ta Mehterçeşme ve Güzelyurt mahallelerinin tamamı ve civarında uygulanacak. Eyüp’te ise 25 Ekim Pazar günü 08.00-17.00 saatleri arasında Akşemsettin Mahallesi Bereket, İhlas ve Cihat sokaklar ile Turizmciler Sitesi ve civarı, 09.00-14.00 saatleri arasında da Merkez Mahallesi İdris Köşkü Caddesi Balipaşa sokağı elektrik alamayacak.
607007
Mersin'de çocuk parkı yakıldı
Tarsus Belediyesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Çağlayan Mahallesi'ndeki Azerbaycan Hatai Belediyesi ile kardeşlik anısına yaptırılan Hatai Park'ında bulunan çocuk oyun aletleri kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından yakıldığı belirtildi. Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, hiç kimsenin Tarsus'ta yakalanan barış ve huzur ortamını bozamayacağını belirtti. Tarsus'taki hizmetlerin bazılarının kanına dokunduğunu ifade eden Kocamaz, yapılan hizmetleri engelleyebilmek için haince saldırılarda bulunulduğunu ifade etti. Azerbaycan Hatai Kenti ile kardeşlik anısına yaptırılan Hatai Parkı'nda bulunan tüm oyun gruplarına zarar verildiğini tespit ettiklerini anlatan Kocamaz, şöyle devam etti: "Bu vatan hainleri er geç mutlaka yakalanıp adli makamlara teslim edileceklerdir. Hiç kimse endişe etmesin, güzel kentimizi modern, yaşanılır ve temiz bir kent yapmak için belediye olarak her türlü fedakarlığı yapıyoruz ve toplumun her kesiminden de bu konuda destek bekliyoruz."
607046
Milletvekili seçimleri yılda bir yapılacak
AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplanan Komisyonda, AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ile AK Parti Bayburt Milletvekilleri Ülkü Güney ve Fettani Battal'ın Milletvekili Seçimi Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifleri birleştirilerek görüşüldü. Kabul edilen teklif, 2007 yılında Anayasada yapılan değişikliğe paralel olarak Milletvekili Seçim Kanunu'nda düzenleme yapılmasını içeriyor. Buna göre, milletvekili seçimleri yılda bir yapılacak. Bir önceki seçimin yapıldığı tarihten itibaren dört yılın dolmasından önceki son pazar günü oy verilecek. Oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak 90 günlük sürenin ilk günü, seçimin başlangıç tarihi olacak. Teklifle, nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerle ilgili de düzenleme yapılıyor. Düzenlemeyle, nüfusu milletvekili çıkarmak için yeterli olmayan illere iki milletvekili çıkarma hakkı tanınıyor. TBMM Anayasa Komisyonunda, milletvekili seçimlerinin yılda bir yapılması ve nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerle ilgili düzenlemenin de içerdiği yasa teklifinin görüşmelerinde Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi tartışma konusu oldu. Komisyonda söz alan CHP'li üyeler, nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerle ilgili olarak AK Parti Bayburt milletvekilleri Ülkü Güney ve Fetanni Battal tarafından verilen teklifin alt komisyonda bulunduğunu belirterek, alt komisyonun raporu beklenmeden yeni bir teklifin verilmesini eleştirdi. CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, seçimlere kısa süre kala seçim kanunlarıyla oynamanın Türk siyasetinin en büyük sıkıntısı olduğunu ileri sürerek, bugüne kadar istikrarlı bir seçim kanunu oluşturulamadığını söyledi. Teklifle, nüfusu az olan illerle ilgili düzenleme yapıldığına işaret eden Mengü, ''Teklifle, İstanbul'da seçmene karşı Bayburtlu bir seçmen eşit oluyor. Yani, İstanbullu bir Bayburtlu'ya bedel olabilir ama... Demokraside bu nasıl oluyor? Bu, temsilde adaletsizlik yaratır'' dedi. CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, daha önce verilen teklifin de Komisyonda görüşüldükten sonra alt komisyona gönderildiğini hatırlatarak, alt komisyon üyesi olarak toplantılara katıldığını, ancak çalışmanın sonuçlandırılmadığınız söyledi. Alt Komisyon olarak TÜİK yetkililerinden bilgi aldıklarını anlatan Gök, ''TÜİK yetkilileri de adrese dayalı nüfus sayımında hatalar olduğunu kabul ediyorlar. Yeni verilerin 2009 sonunda belli olacağını söylediler. nedenle, gerçek nüfus rakamlarına göre düzenleme yapmak gerekir. Bu nedenle ay bekleyelim'' diye konuştu. Teklif sahiplerinden AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, Türkiye'nin 71,5 milyon nüfusuna göre bir milletvekiline düşen nüfusun 152 bin 488 olduğunu hatırlatarak, ''Artık nüfusla seçilen 38 milletvekili 152 bin ile değil, 78 bin ile seçiliyor. 200 binden az nüfusu olan 10 il var. Yakın vadede Bayburt ve Tunceli, nüfusu itibariyle iki milletvekili çıkaramayan iller duruna düşecek'' dedi. ''GÖZÜ KÖR OLSUN'' Teklif sahiplerinden AK Parti Bayburt Milletvekili Ülkü Güney, ''Küçük illerde milletvekili olmanın çok zor olduğunu'' savunarak, daha önce verdiği teklifin zorlama bir düzenleme olmadığını ve adaletsizliğin giderilmesini amaçladığını söyledi. Konunun Bayburt'a özel durum olmadığını, başka illeri de ilgilendirebileceğini kaydeden Güney, ''Gözü kör olsun. Memleketimde 76 bin nüfus var ama İstanbul'da kayıtlı 450 bin Bayburtlu bulunuyor. Şartlar bizi bu noktaya getirdi'' diye konuştu. AK Parti Bayburt Milletvekili Fettani Battal'ın da Bayburt'taki göçe dikkat çekmesi üzerine CHP'li Gök, ''İstanbul'da artan nüfus, Mars'tan gelmiyor. Bayburt'tan geliyor'' demesi gülüşmelere neden oldu. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, teklifi ''tasarı'' olarak değerlendirmesine, Komisyon Başkanı Kuzu tepki gösterdi. Kuzu'nun ''yanlış söylüyorsunuz, bu tasarı değil teklif'' demesine Kart, ''Benim görüşlerimi nasıl ifade edeceğime siz karışamazsınız. Bu belli ki Hükümetten gelmiş'' karşılığını verdi. ''REZALET BİR TÜRKÇE İLE YAZILMIŞ'' Komisyonda, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi tartışma konusu oldu. MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında yetki kavgasına neden olacağını ileri sürerek, bunun ülkede sıkıntıya ve gerginliğe neden olacağını vurguladı. Bal, ''Parlamenter sistemin özünün zedelenmesi tartışılmıyor ama sürenin yıl mı yoksa yıl mı olduğu tartışılıyor. Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi diktatörlüğe gidişin adımıdır'' dedi. AK Parti Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş, Bal'a tepki göstererek, ''Türkiye'de Cumhurbaşkanı seçimleri hep sorunlu olmuştur, Parlamento üzerinde baskı oluşturulmuş, bu de demokrasinin kimyasını bozmuştur. Halk oyuyla seçilecek Cumhurbaşkanının diktatör olarak nitelendirilmesini esefle karşılıyorum'' görüşünü ifade etti. CHP'li Mengü de tartışmaya katılarak, 11. Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında tartışma konusu olan 367 görüşünü ilk olarak ortaya atan kişilerden biri olduğunu söyledi. Kuzu'nun ''Epey beddua almışsındır'' demesi üzerine Mengü, ''367 uzlaşma sağlansın diye getirilmiştir. 1982 Anayasası siviller tarafından askerlere kazıklanmış bir anayasadır. 1982 Anayasasının Türkçesi bozuk. Rezalet bir Türkçe ile yazılmış. Bunu yazan adamı ilkokuldan hangi cahil mezun etti? Güneydoğu'da bugün yaşanan sorunun temelinde adamın Türkçe bilmemesi yatıyor'' dedi. CHP'li Kart da cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili anayasa değişikliği yapılırken yaşanacak sıkıntılara dikkat çektiklerini hatırlatarak, yeni düzenlemeyle ortaya çıkacak tablonun ne parlamenter sistem ne de başkanlık sistemi olacağını, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yetki kavgasına neden olacağını savundu. Görüşmelerin ardından teklif kabul edildi.
606039
Hayatın her anını kaydeden fotoğraf makinesi
Gelecek yıl piyasaya çıkması beklenen makine, kordonuyla boyuna takılıyor. Her 30 saniyede bir fotoğraf çekmesinin yanı sıra ışık ve kızılötesi sensörü sayesinde çevreye yeni biri girdiğinde veya önünde birisi durduğunda da görüntü alıyor. Hayatıyla ilgili arşiv yapmak isteyenler için ideal bir kayıt aracı olan makine, hafızasına 30 bin fotoğraf sığdırıyor.
605846
Dönüşler sevindirici
Dönüşler sevindirici Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün 34 kişinin Habur Sınır Kapısından giriş yapmasını 'son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme' olarak niteledi. Erdoğan, 'Burada ben gerek dağdakilere, gerek Mahmur kampında olanlara, gerek Avrupa'da olanlara hepsine çağrımı yineliyorum; vakit yitirmeden ülkelerine dönmelerini tavsiye ediyorum' diye konuştu. Erdoğan, 'Bildiğiniz gibi 34 kişi sınırı geçti. Ve sabah saatlerinde 29'u ilgili yasalarımız çerçevesinde bırakıldı. Bunu son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum' dedi. Erdoğan, 'Şunu açık, net söylüyorum: bazı medya grupları bu sürecin İmralı'dan yönetildiği mahiyetinde ifadeler kullanıyorlar. Adama sorarlar, acaba 11-12 yıldır orada değil miydi? Niçin böyle bir adım atılmadı? Bu demokratik açılım sürecinin, bir kardeşlik projesinin gereği olarak atılmış bir adımdır' diye konuştu. BAHÇELİ'YE CEVAP VERMEM MHP lideri Devlet Bahçeli'ye de değinen Erdoğan “Sayın Bahçeli hafta sonu bir kongrede benim Güneydoğu, Doğulu milletvekili arkadaşlarıma siyasi ahlaktan tamamıyla uzak, siyasi nezaketten tamamıyla uzak bir yakıştırmayla bana sesleniyor. Arkadaşlarıma aslında ciddi manada hakaret ediyor. Sayın Bahçeli, sizin yaklaşım tarzınızı kabul etmemiz zaten mümkün değil. Sizin dilinizle size cevap vermeyi de asla düşünmüyorum. Biz bölgesel milliyetçilik yapmayacağız, biz etnik milliyetçilik yapmayacağız dedik” dedi.
606707
Rijkaaard: Bu Maçın Önemi Büyük
Rijkaaard: Bu Maçın Önemi Büyük Rijkaard: "Dinamo Bükreş maçında alınacak iyi bir sonuç, gruplardan çıkmak için bize çok yardım edecektir" Yayına Giriş: 21.10.2009 12:44:18 Güncelleme: 21.10.2009 12:44:18 Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Dinamo Bükreş ile oynayacakları maça büyük önem verdiklerini söyledi. Önemli bir maç oynayacaklarını belirten Rijkaard, "Dinamo Bükreş maçında alınacak iyi bir sonuç, gruplardan çıkmak için bize çok yardım edecektir. Bir adım öne atlamak için kendimizi iyi hazırlamamız lazım" dedi. Rijkaard,şöyle konuştu: "Rakip iyi organize olan bir takım. İstatistiklerde fazla gol yemeyen, defansif olarak iyi oynayan takım. Ofansif olarak ise fazla başarılı değiller. Zor bir maç olacak. Biz maça iyi başlayıp gol bulmamız, lazım. Bu tip takımlara gol bulursanız açabilirsiniz. 10 numaralı pozisyonda oyun kurucu olarak oynayan Andrei Cristea tehlikeli olabilir" Eleştirilerin arttığının hatırlatılması üzerine, eleştirilerden bilgisinin olduğunu kaydederek, "Bu da benim işimin parçası. İşim bu tip eleştirilerden takımı korumak. Eleştirilere saygı duyuyorum. Herhangi bir problemim yok. Herkesin futbolla ilgisi bilgisi var, her şekilde beni yorumlayıp eleştirebilirler. Ama bunlar devamlı dışardan gelen eleştiriler, biz bu işin içindeyiz. Ben bu işi biliyorum ve iyi yoldayız diyebilirim" şeklinde konuştu. Rijkaard, Dinamo Bükreş maçında takımda rotasyon yapabileceklerini, ancak kesinlikle bu maça önem verdiklerini ve konsantre olduklarını söyledi. Futbolcularına her zaman "Bizim için her zaman en önemli maçımız bir sonraki maçımızdır" dediğini anlatan Frank Rijkaard, "Fenerbahçe maçına değil, Dinamo Bükreş maçına odaklanmalı ve konsantre olmalıyız" dedi. "Milli takımdan teklif gelmesi halinde, bunu kabul edebilir misiniz" sorusu üzerine Rijkaard, "Hem kulüp bazında, hem milli takım bazında çalışan hocalar var. Benim böyle bir tecrübem yok, benim odaklandığım takım tamamen Galatasaray, böyle bir şey yok" yanıtını verdi.
607424
Hyundai'den aile açılımı: i30CW
Hyundai’nin Avrupalılar için Avrupa’da geliştirdiği yepyeni modeli i30’un aileler arasında çok konuşulacak “yeni açılımı” i30CW, 32 bin 946 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye’de satışa sunuldu. Hyundai’nin son iki yıldır tüm dünya çapında birçok ödül kazanan modeli i30’un, geniş hacim arayan ailelere üstün konfor ve fonksiyonelliği sunduğu model olan i30 crossover, çok yönlü kullanımı sayesinde aileler için vazgeçilmez otomobillerden biri olacak. Tasarımı ve boyutları itibariyle uzatılmış bir i30 olarak kabul edilebilecek i30CW’nin ön tasarımı, artık herkesin gönlünde taht kuran i30 ile aynı çizgileri taşıyor. i30CW’nin hatchback kardeşinden yan ve arka görünümde ayrıldığı nokta ise, C-sütunundan, tavan raylarından ve dikine yerleştirilen arka stoplarından itibaren başlıyor. 4475 mm’lik uzunluğuyla i30’dan tam 230 mm uzun olan i30CW, bu avantajını 2600 mm’ye çıkarılan dingil mesafesiyle de (i30 Hatchback’e göre 50 mm daha uzun) yolcularına sunuyor. 1775 mm’lik genişliği i30 ile aynı olan aracın yüksekliği ise 1565 mm ile 85 mm daha fazla. Hyundai i30CW, bu boyutları sayesinde 415 litrelik bagaj hacmiyle 75 litre daha fazla yükleme alanı sunarken arka koltuklar tam olarak yatırıldığında hacim 1395 litreye kadar çıkıyor. Dış tasarımında şıklıktan ödün vermeyen i30CW’nin kabininde de kardeşi i30’un dinamik çizgileri devam ediyor. İdeal büyüklüğe sahip olan direksiyon simidinde müzik sistemi kontrolleri yapılabilirken orta konsoldaki tüm küçük düğme ve büyük butonlara en hızlı ve kolay bir biçimde ulaşılabiliyor. i30CW’de USB ve harici bağlantı girişleri sayesinde, son dönemlerin popüler taşınabilir cihazlarından iPod ve benzeri MP3/müzikçalarlar bağlanabiliyor. i30CW’nun kabininde bulunan kullanışlı göz ve ceplerde çeşitli eşyalar rahatlıkla saklanabilirken arka koltuklarla bagaj bölümünü ayıran güvenlik ağ sayesinde eşyaların ani frenlerde öne savrulması engelleniyor. Bu ağ arzu edilirse ön koltukların arkasına da takılabiliyor. Ayrıca bagaj üstü perde sayesinde de bagajdaki eşyaların dışarıdan görünmesi engelleniyor. Hyundai i30CW Türkiye’ye, 1.6 litre hacmindeki benzinli ve dizel motor seçenekleriyle ithal ediliyor. İki motor seçeneği de isteğe bağlı olarak ileri manuel ya da dört kademeli tam otomatik şanzıman seçeneğiyle alınabiliyor. Hyundai i30’da kendini ispatlayan 1591 cc hacmindeki CVVT (Continuously Variable Valve Timing Sürekli Değişken Supap Zamanlaması) teknolojisine sahip benzinli motor, 6300 d/d’de 126 PS maksimum güç ve 4200 d/d’de 15.7 kgm (154 Nm) maksimum tork üretiyor. ileri manuel şanzımanla 192 km/s maksimum hıza çıkan ve 11.5 saniyede 0’dan 100 km/s hıza ulaşan i30CW 1.6 CVVT, kademeli otomatik şanzımanla 187 km/s’lik maksimum hız ve 12.0 saniyelik 0-100 km/s hızlanması sunuyor. Manuel şanzımanla aracın 100 km’deki ortalama yakıt tüketimi 6.2 litre iken otomatik şanzımanla ortalama tüketimse 6.9 litre. Hyundai i30CW’daki diğer seçenek ise 1582 cc hacme sahip olan CRDi-VGT teknolojili dizel motor. i30 hatchback’te de yer alan bu motor, 4000 d/d’de 115 PS maksimum güç ve 1900 ile 2750 d/d arasında 26 kgm (255 Nm) maksimum tork üretiyor. ileri manuel şanzımanla 188 km/s maksimum hıza çıkan aracın 0-100 km/s hızlanması 11.9 saniye, 100 km’deki ortalama yakıt tüketimiyse 4,9 litre. Bu motorla birlikte dört kademeli otomatik şanzıman alındğında maksimum hız 180 km/s, 0-100 km/s hızlanması 13,4 saniye ve 100 km’deki ortalama yakıt tüketimi ise 6.0 litre olarak gerçekleşiyor. Hyundai i30CW, Team ve Mode olmak üzere iki donanım seçeneğiyle satılıyor. Team paketinde EBD destekli ABS frenler, aktif gergili ve yükseklik ayarlı ön emniyet kemerleri, sürücü, ön yolcu ve yan havayastıkları, ön ve arkada perde havayastıkları, park mesafe kontrol sistemi, manuel klima, dijital bilgi ekranı, direksiyondan kumandalı radyo/CD/MP3 çalar, iPod/USB/harici bağlantı, yükseklik ve derinlik ayarlı direksiyon, yükseklik ayarlı sürücü koltuğu, elektrik kumandalı ön kapı camları ve yan aynalar, uzaktan kumandalı merkezi kilit ve alarm, tavan rayları, tavan rayları, tamponlarda krom kaplı çıtalar ve 195/65 R15 ebadında lastikler sunuluyor. Mode paketindeyse tüm bu donanımlara ek olarak boyun yaralanmalarını önleyen aktif ön koltuk başlıkları, elektronik kontrollü klima, bagaj içi sabitleme filesi, sürücü koltuğu bel destek ayarı, bagaj bölümünde güvenlik ağı ve 12 Voltluk elektrik soketi, ışığa duyarlı otomatik yanan farlar, elektrik kumandalı arka kapı camları, ön cam buz çözücü, yağmur sensörü, elektrikli katlanabilir sinyal lambalı dış dikiz aynaları, gövde rengi kapı kolları, ön sis farları ve 205/55 R16 ebadında lastikler yer alıyor. Ayrıca isteğe bağlı olarak Mode paketiyle birlikte ayrı ayrı ya da birlikte olmak üzere ESP ve sunroof alınabiliyor. Hyundai i30CW’nin fiyatları motor ve donanım seçeneğine göre 32,946 TL ile 44,056 TL arasında değişiyor.
606626
Hava sıcaklığı derece düşüyor
Hava sıcaklığı derece düşüyor ANKARA (ANKA) Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı, kuzey ve iç bölgeler ile Akdeniz'de ila derece azalacak. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nce yapılan son değerlendirmelere göre; Marmara'nın doğusu (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Yalova, Bilecik), Batı ve Orta Karadeniz ile Adana, Osmaniye, Giresun, Yozgat, Sivas, Çankırı ve Eskişehir çevrelerinde yağış geçişlerinin görüleceği tahmin ediliyor. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı, kuzey ve iç bölgeler ile Akdeniz'de ila derece azalarak, Türkiye genelinde mevsim normalleri civarında seyredecek. Rüzgar ise Türkiye'nin batı bölgelerinde kuzey ve batı, iç ve doğusunda güney ve batı yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette, yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek. BÖLGELERE GÖRE HAVA DURUMU Bölgelere göre hava durumu da şöyle tahmin ediliyor: MARMARA: Az bulutlu ve açık, doğusu ile zamanla bölge geneli parçalı ve çok bulutlu ve akşam saatlerine kadar bölgenin doğusu (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Yalova, Bilecik) aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. EGE: Az bulutlu ve açık, zamanla iç kesimleri parçalı ve çok bulutlu geçecek. AKDENİZ: Parçalı az bulutlu, akşam saatlerine kadar iç kesimleri ile gece saatlerine kadar doğusu çok bulutlu, akşam saatlerinden itibaren Adana ve Osmaniye çevreleri gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. İÇ ANADOLU: Kuzeyi parçalı ve çok bulutlu, öğleden sonra Eskişehir ve Çankırı ile akşam saatlerinden sonra Yozgat ve Sivas çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. BATI KARADENİZ: Parçalı çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. ORTA ve DOĞU KARADENİZ: Az bulutlu ve açık, Orta karadeniz ile zamanla bölge geneli parçalı ve çok bulutlu, akşam ve gece saatlerinde Orta Karadeniz kesimi sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. DOĞU ANADOLU: Az bulutlu ve açık, öğleden sonra kuzey ve batısı parçalı bulutlu geçecek. GÜNEYDOĞU ANADOLU: Az bulutlu ve açık, akşam saatlerinde batısı parçalı çok bulutlu geçecek.
605865
Çin malına denetim artacak
Çin malına denetim artacak Sanayi Bakanı Nihat Ergün, Çin mallarının kalitesi konusunda kamuoyunda oluşan bir kanaat bulunduğuna işaret ederek, Türk üreticisinin kalitesiz ürünlerle rekabet etmesinin imkansız olduğunu söyledi. Ergün, "Piyasa denetimi ve gözetimi faaliyetleriyle, standart dışı ürünlerin piyasalarımıza girmesini mutlaka önlemeliyiz" dedi. Her türlü tüketim ve ihtiyaç maddesinin perakende ticaretinin yapıldığı, büyük mağazaların sayılarındaki artışın da beraberinde bazı problemleri ortaya çıkardığını vurgulayan Ergün, bu konuya ilişkin Büyük Mağazalar Kanun Tasarının Bakanlar Kurulu'na sevk edilmek üzere olduğunu açıkladı.
605996
‘Baştacı olursun’
‘Baştacı olursun ’da forma giyen ’ın eski yıldızı Abdul Kader Keita’ya yol haritası çizdi. Ali Sami Yen’de pazar akşamı oynanan maçtan sonra sarı-kırmızılı takımın soyunma odasını ziyaret eden Song, Keita ile baş başa bir görüşme yaptı. Keita’ya performansı için övgü yağdıran Song, “Çok büyük bir takımda oynuyorsun. Buranın kıymetini iyi bil. ’da yaşadığın sıkıntılardan sonra kendini göstermek için en ideal takımdasın. Böyle oynamaya devam edersen, baştacı olursun, ve eski kulübün Lille’deki havanı yakalarsın” ifadelerini kullandı.
605730
İngilizler, Fransız kaldı.
İngilizler, Fransız kaldı. Anfield'da oynanan müsabakada, Liverpool 41. dakikada Yossi Benayoun'dan bulduğu golle takımını 1-0 öne geçiren golü attı. İlk yarının bu sonuçla tamamlandığı maçta ikinci yarıda ise Lyon şov vardı. Fransız temsilcisi, ilk önce, Maxime Gonalons'la skoru 1-1'e taşıdı. 90. dakikada Cesar Delgado, Lyon'u öne geçiren, Liverpool'u yıkan golü kaydetti. Maç bu sonuçla sona erdi. -DEBRECEN: FIORENTINA: 4- Şampiyonlar Ligi Grubu'nda diğer oynan karşılaşmada adeta gol şov vardı. Fiorentina, deplasmanda Debrecen'i 4-3 mağlup etti. İtalyan temsilcisi Fiorentina'nın golleri Dk.6,20 Adrian Mutu, Dk.10 Alberto Gilardino ve Dk37. Mario Santana atarken ev sahibi ekibin golleri, Dk.2 Peter Czvitkovics, Dk.27 Gergely Rudolf, Dk.88 Adamo Coulibaly'den geldi.
607542
Tarihte bugün: 22 Ekim
7’den 77’ye Barış Manço tarafından TRT için yapılmış olan programdır. İlk yayın tarihi 22 Ekim 1988'dir. Yıllarca devam etmiş olan program pazar günleri yayınlanmıştır. Akılda kalanlar Adam olacak çocuk: Yaklaşık bir düzine çocuk ve ailesinin katıldığı bölümde çocuklar şarkılar söyleyip birbirlerine puan verir. Bu sırada Barış Manço çocuklarla özellikle iyi ve kötü alışkanlıklar hakkında sohbet eder. Dünyayı dolaşalım: Bu bölümde Manço dünyanın değişik bölgelerini izleyiciye tanıtır. Bu bölümde özellikle gezilen yörenin kılık kıyafet ve şarkıları gibi kültürel yönleri izleyiciye aktarılır. Program her seferinde Barış Manço'nun ağzından "Bana her konuda; ama her konuda yazmaya devam edin. Adresimi biliyorsunuz; Barış Manço 81300 İstanbul. Tekrar ediyorum Barış Manço 81300 İstanbul" sözleri ile biterek hafızalara kazındı. ne oldu? 1600 Osmanlı ordusu, Macaristan'ın Kanije Kalesi'ni fethetti. 1919 Amasya'da, Mustafa Kemal Paşa ile İstanbul Hükümeti'nin Bahriye Nazırı Salih Hulusi Kezrak arasında Amasya Protokolü imzalandı. 1931 Amerikalı mafya lideri Al Capone vergi kaçakçılığı gerekçesiyle 11 yıl hapis cezası aldı. 1938 Chester Carlson fotokopiyi etti. 1953 Laos 'dan bağımsızlığını ilan etti. 1962 Başkanı John F. Kennedy, Küba'da Sovyet füzeleri olduğunu açıkladı. Amerikan donanması Küba'yı ablukaya aldı. Füze krizi dünyayı nükleer savaş tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı. 1964 Jean-Paul Sartre Edebiyat Ödülünü kazandı ama ödülü geri çevirdi. 1972 'nin Truva uçağı Sofya'ya kaçırıldı. Bir gün sonra yolcuları serbest bırakan hava korsanı Bulgaristan'a iltica etti. 1997 Kültür Bakanlığı, 'a gidecek film olarak Eşkıya'yı seçti. Kimler geldi 1688 Nadir Şah, şahı (ö. 1742) 1811 Franz Liszt, Macar besteci (ö. 1886) 1884 Sarah Bernhardt, Fransız tiyatrocu (ö. 1923) 1919 Doris Lessing, İngiliz edebiyatçı 1980 Türk komedyen Kimler geçti 1906 Paul Cézanne, Fransız ressam (d. 1839) 1975 Arnold Joseph Toynbee, İngiliz tarihçi (d. 1889) 1978 Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, Türk siyasetçi (d. 1900) 2002 Robert Nixon, İngiliz çizer (d. 1939)
606400
"Ayrılık" dizisine İsrail ayarı!
"Ayrılık" dizisine ayarı!'de ekranlara ve ile arasında diplomatik krize neden olan Ayrılık dizinin yeni bölümü dün akşam ekranlara geldi. Dizinin yeni bölümünde ekrana gelen bir uyarı dikkati çekti Dün akşam tüm gözler, geçen hafta 'de yayımlanan ve 'in yüzlerce Filistinliyi katlettiği işgalini anlatan "Ayrılık" dizisinin yeni bölümündeydi. Herkes merakla İsrail'in baskıları karşısında dizinin yayından kaldırılıp kaldırılmayacağını merakla beklerken, dizinin yeni bölümü ekranlara geldi. Ancak dizinin başında ekranda yer alan uyarı dikkatleri çekti. Uyarıda, "Bu dizideki olaylar ve kişiler hayal mahsulü olup gerçek olaylan ve kişilerle ilgisi yoktur" yazısı yer aldı. TRT YENİ BÖLÜMÜ MAKASLADI İDDİASI Ayrıca TRT'nin dizinin yeni bölümünü makasladığı iddia edildi. 'e konuşan yapıcı Selçuk Çobanoğlu, dün gece yayınlanan bölümde bazı savaş sahnelerinin kesildiğini açıkladı. Çobanoğlu, 'Biz diziyi çektiğimiz gibi verdik, yayın aşamasında insiyatif TRT'nindir' diye konuştu. Yönetmen Onur Tan da dizide bazı sahnelerin makaslandığını doğruladı. ÇIKARILAN BÖLÜM Birinici bölümde çocuklarının katlediğildiğini gören aile, ikinci bölümde İsrail kontrol noktasına gidip intikam almak istiyor. Buna karşılık İsrailli askerler de Filistinlilere müdahale ediyor ve silahlı çıkıyor. Bu ve benzeri bir kaç sahne TRT denetiminden geçmedi.
605833
Hep böyle gitmeyecek
Hep böyle gitmeyecek Ferrari, Beşiktaş'ın geçen yıla da kötü başladığını ama sezonu iki kupayla kapadığını belirterek, "Kötü başlamak her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. Sonuna kadar mücadelemizi yapacağız ve kolay pes etmeyeceğiz" dedi. Wolfsburg ile deplasmanda oynanacak maç öncesi Beşiktaş defansının vazgeçilmezlerinden olan Ferrari, DHA'ya konuştu. Şampiyonlar Ligi'nde maçı da kaybettiklerini belirten tecrübeli futbolcu, "Önümüzde daha maç daha var. Hedef tabii ki turu geçmektir ama sonuncu olmamak ve 3. olarak UEFA Avrupa Ligi'ne katılabilmek de ciddi bir hedeftir. Wolfsburg deplasmanından alacağımız puan ya da puanlar gruptaki durumumuz üzerinde belirleyici rol oynayacaktır. Geçen sene de takım lige kötü başladı, daha sonra sezonu iki kupayla kapattı. Kötü başlamak her şeyin bittiği anlamına gelmiyor, sonuna kadar mücadelemizi yapacağız ve kolay pes etmeyeceğiz" dedi. G.SARAY VE F.BAHÇE TÖKEZLER Takım olarak oyun sistemine sonuna kadar bağlı kalıp, sakin oynamadıklarını belirten Ferrari, G.Saray ve F.Bahçe kadar kaliteli olduklarını da söyledi. İki takımın da kendileri gibi puan kaybedebileceğini belirten Cezair asıllı futbolcu, “Şu anda puan cetvelinden çok kendi işimize bakarak maç kazanmaya devam etmemiz gerekiyor. Sezon sonunda neyin ne olacağını hep birlikte göreceğiz" diye konuştu. Taraftarın baskısını hissetmediğini belirten Uzun süredir adalesinde ağrı olduğunu belirten tecrübeli futbolcu, "Ağrıyı en aza düşürüp sezonu bu şekilde tamamlamak amacım. Eğer ağrı dayanılmaz bir seviyeye gelirse durmak zorunda kalacağım" şeklinde konuştu.
606698
13:24 Münevver cinayetinde yeni gelişme
Münevver cinayetinde yeni gelişme cinayeti zanlısı C.G’nin tutuklu olan babası M.N.G’nin şirketlerinde bayi teftiş kurulu başkanı olarak görev yapan G.K’nin "şüpheli" sıfatıyla ifadesi alındı. ’teki Adliyesine gelen G.K, burada soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları Faruk Erşen Yılmaz ve Mustafa Öztürk’e yaklaşık 1.5 saat süreyle ifade verdi. Edinilen bilgiye göre, G.K, ifadesinde, Münevver Karabulut’u tanımadığını ve cinayetin işlendiği ’deki villaya hiç gitmediğini söyledi. İfadesinde, cinayetin işlendiği tarihlerde geçirdiği rahatsızlık nedeniyle raporlu olduğunu belirten G.K, gecesi M.N.G’nin kendisini telefonla arayarak, "Ne zaman işe başlayacaksın?" diye sorduğunu anlattı.
605970
Koç, öğrencileri 'Ülkem için' çevreci yapacak
Mevlana Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen programa katılan Koç, öğrencilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Proje kapsamında Türkiye'nin bölgesinde bin 750 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kapsayacak 700 bin fidan dikimi için kaynak oluşturuldu. Koç Holding, dört yıldır sürdürdüğü, "Ülkem için" projesi kapsamında 2009 yılı uygulaması olarak 81 ilde çocuklara yönelik çevre eğitimi veriyor. Koç Topluluğu bayileri tarafından TEMA Vakfı işbirliğinde yürütülen projeyle binlerce çocuğa çevre eğitimi verilmesi amaçlanıyor. Daha önce Eskişehir ve Gaziantep'te bin 500 çocuğa eğitim verilirken, üçüncü eğitim ise Konya'da gerçekleştirildi. Mustafa Koç, gelecek kuşakların çevre konusunda bilinçlendirilmesinin, kaynakların daha dikkatli kullanma ve çevre dostu yaşam alışkanlıkları geliştirme konusunda eğitim görmelerinin Türkiye ve dünyanın geleceği açısından son derece önemli olduğunu dile getirdi. Koç Grubu'nun yürüttüğü "Meslek Lisesi Memleket Meselesi'' projesi kapsamında Otokoç Konya Şubesi'nde öğrencilerle bir araya gelen Mustafa Koç, öğrencilerin yönelttiği birbirinden ilginç soruları cevapladı. Bir öğrencinin, "Küçükken mesleğiniz dışında başka bir iş yapmak gibi hayaliniz var mıydı?'' sorusuna Koç şöyle karşılık verdi: "Hep yönetici olacak şekilde büyütüldüm ve yetiştirildim. Başka bir işte çalışmayı hiç düşünmedim. Yani pilot, doktor olmak gibi bir hayalim yoktu." Bir başka öğrencinin, model aldığı bir isim olup olmadığı yönündeki sorusuna Mustafa Koç, her zaman Vehbi Koç'u örnek aldığını, onun yolunda gitmeye çalıştığını söyledi. Bu soru üzerine diğer bir öğrenci, "Vehbi Koç'u örnek aldığınızı söylediniz. Onun kadar başarılı olabildiniz mi? Yani Vehbi Koç'un Koç'u kadar olabildiniz mi?'' şeklinde bir soru yöneltti. Koç, bu soru üzerine, böyle bir soruyu kendisinin cevaplamasının haksızlık olacağını, bunu çevresindeki insanların cevaplandırmasının daha doğru olacağını ifade etti.
606123
BB’nı dinlerken...
Melih Aşık Açık PencereBB’nı dinlerken... Başbakan’ı dinliyoruz, gözlerimiz kapalı... Grup’ta sakin bir dille konuşuyor... ’ın kameralı yanıtına geçen hafta teşekkür etmişti. Bu hafta veryansın ediyor... Kameralı görüşmeyi ahlaksızlık olarak niteliyor. Baykal’ın sergilediği tavra “güvensizlik” denebilir ama ahlaksızlık! Başbakan kendisi gibi düşünmeyenleri en ağır şekilde suçlamayı seviyor. Örneğin Habur’dan girişleri umut verici iyi gelişmeler olarak niteliyor. Aynı umudu paylaşmayanları “Kargaşadan, kaostan, terörden nemalanıyorlar” diye damgalıyor. Gazeteci ve aydının görevi olayları dört bir yanından irdelemek, içindeki tuzaklara dikkati çekmek değil mi? Tabii ki bunlar yanlış tespit olabilir. Zaman bu yanlış tespiti yapanları yalancı çıkarabilir. Ama terörden nemalanmak nereden çıktı. Böyle bir suçlamanın sahibi suçladığı kişi ve çevrelerin terörden nasıl nemalandığını ortaya koymak zorunda değil mi? Şöyle devam ediyor Başbakan: “Bazı grupları bu sürecin ’dan yönetildiğini öne sürüyor.” Bu medyadan önce muhalefet partilerinin düşüncesi... Bizler dahil kimi yazarlar da böyle düşünmüş olabilir. Ama aynı gazetelerde yanıbaşımızda yazan birçok arkadaşımız da Başbakan gibi düşünüyor. çizgide yazıyor. Burada kimi gazeteler ya da yazarları eleştirmek yerine Başbakan’ın her zaman yaptığı gibi yine bir “medya grubu”nu hedef göstermesi niye? Üstelik medya grubu Maliye’nin vs takibindeyken.. Her tarafa açılan Başbakan bir türlü kendisi gibi düşünmeyenlere uygulayamıyor... Soru: Basınımız AB İlerleme Raporu’nda önemle vurgulanan yolsuzluklar konusunu neden görmezden geldi? Yanıt: Başbakan Erdoğan bu tür konulardan söz edilmesine kızdığı için... Haldun Ertem ’ye gelen ’lıların sözcüsü M. Şerif Gençdağ, “Kimse kendini kandırmasın, biz eve dönmek ya da teslim olmak istemiyoruz. Barış için adım atıyoruz” demiş. Adama bak yahu. Bizim kendi kendimizi kandırmamıza bile karışıyor! Fahrettin Fidan Erdoğan, “Dış politikada eksen kayması yok” demiş. Demek eksen var!.. PKK’yı, ’a bağlamaya çalışıyorlar! Doğru olsa “PKK’lıyım” diyenin 10 dakikada serbest bırakıldığı bir zamanda Ergenekon sanıkları içerde olur muydu? Gülhan Elmas Bir film: Nefes Bir film adına güzel haber... ’da bir sınır karakolundaki askerlerin yaşadıklarını konu edinen ‘Nefes’ filmi ilk üç günde 334 bin 215 kişi tarafından izlendi. Film bir sınır karakolumuzda 1993 yılında örgütüne karşı mücadele veren 40 kahraman askerin hikâyesini anlatıyor. Engin Balım arkadaşımızın dikkatini bir sahne özellikle çekmiş... Anlatıyor: “Filmde PKK saldırısı sonrası Atatürk büstü yerinden kopup kayalara yuvarlanıyor. Arkadaşlarının çoğu şehit düşen yaralı bir asker, alnından vurulan komutanına buğulu gözlerle baktıktan sonra, topallayarak büstü yerden alıyor ve yerine koyuyor.” Maraton... Geçen pazar günü 31. Maratonu koşuldu... Yarışı izleyen Adil Hacıömeroğlu anlatıyor: “Bu güzel günde benim canımı sıkan ve ülkemin geleceği açısından umutsuzlandıran İstanbulluların ilgisizliğiydi. Yol boyunca gözlerim hep yurttaşlarımızı aradı. Maalesef göremedi. İsterdim ki aileler çocuklarıyla birlikte bu yarışmayı izlesinler. Sporculara destek versinler. Hem sporun hem de sakin bir pazarında doğanın, tarihin tadını çıkarsınlar...” “Sporu yalnızca futbol olarak belledik. Ne olursa olsun kazanmayı, rakibe saygı duymamayı, paranın gücünü spor sanıyoruz. Binlerce ağızdan hakeme, rakip futbolcuya küfretmeyi beceriymiş gibi algıladık. Takımın çıkarlarını, toplumsal değerlerin önüne koyduk. Rakibine tekme atıp sakatlayan oyuncumuzu kahraman bildik...” “Neden uluslararası planda sporcularımız yok? Diye hep soruyoruz. Yanıtı çok açık: Seyircisi olmayan bir ülke sporcuyu neylesin. Heyecanını yitiren toplumlar; yaşamın her alanında geri gider, kendini kaderci bir esaretin kucağına bırakır...” NOT: Bu yarışa gazeteci arkadaşımız Mine Kılıç da katıldı. Mine 40 yaşında. Spor geçmişi yok. Koşmaya son yıllarda merak sardı. Maratonu saat 12 dakikada bitirmiş. Ama bitirmiş. Yürekten tebrikler... Dağdan ovaya Deniz Baykal konuşuyor: “İmralı’dan gönderilen yol haritası uygulamaya konulmuştur. Dağdan inenler pişmanlık talep etmiyorlar Bunlar elçidir... Dikkat buyurun... Biz silahı bırakmayacağız, size şartları bildirmek üzere geldik diyorlar.” Başbakan Erdoğan ise Habur’daki karşılamanın “açılım”ın sonucu olduğunu söylüyor. Oysa biliniyor ki, 34 kişilik grup Apo’nun çağrısı üzerine gelmiştir. Bu beyanlar bir AKP PKK anlaşmasının varlığı ihtimalini güçlendiriyor. NOT: Elçilerin getirdikleri istekler hükümetçe kabul edilecek mi? Kabul edilmezse süreç nasıl bir şekil alacak? Bilen var mı?
605724
Katil zanlısı baba tutuklandı
Katil zanlısı baba tutuklandı Mamak'ta oğlu Aslan A'yı baltayla öldürdüğü öne sürülen baba tutuklandı. Cinayet Büro Amirliği ekiplerince Ankara Adalet Sarayı'na getirilen katil zanlısı İsmail A, adli tabiplikte sağlık kontrolünden geçirildi. İfadesini alan Cumhuriyet Savcısının tutuklanmasını istediği İsmail A, Ankara Nöbetçi 5. Sulh Ceza Mahkemesince tutuklandı.
606727
Dinamo Bükreş, İstanbul 'a geldi
Özel bir uçakla Sabiha Gökçen Havalimanı'na inen Dinamo Bükreş kafilesi, buradan konaklayacağı Maslak Sheraton Otel'e hareket etti. Rumen ekibinde teknik direktörlük görevini üstlenen Ion Marin bu akşam Ali Sami Yen Stadı'nda bir basın toplantısı düzenleyecek ve Dinamo Bükreş takımı da son antrenmanını gerçekleştirecek. -TANIDIK İSİM- İstanbul'a gelen Dinamo Bükreş ekibinde, defans oyuncusu Gabriel Tamas tanıdık isim olarak dikkat çekti. Galatasaray'da 2003 yılında forma giyen ve daha sonra CSKA Moskova'ya tansfer olan Tamas, havalimanında basın mensuplarının sorularını ise yanıtsız bıraktı. Daha önce Galatasaray forması giyen bir diğer Rumen oyuncu Florin Bratu, sakatlığı nedeniyle kadroda yer almazken, sakatlıkları nedeniyle Marius Niculae ile kaleci Florin Matache de İstanbul'a getirilmedi.
607364
Parmak Bebek Taburcu Edildi
Parmak Bebek Taburcu Edildi Doğar doğmaz mücadeleye başladı ve sonunda hayata tutunmayı başardı. Konya'da 25 santimetre boyunda ve 770 gram ağırlığında dünyaya gelen parmak bebek, tedavisinin ardından taburcu edildi. Konya'da buçuk aylıkken hayata merhaba diyen Zeynep bebek, 63 gün süren tedavinin ardından taburcu edildi. Baba Mehmet ile Anne Fatma Varol çocuklarıyla olmanın mutluluğunu yaşıyor. Zeynep bebeğin sağlık durumu her geçen gün daha iyiye gidiyor.
607483
ManU tam yol
ManU tam yol Şampiyonlar Ligi'nde Beşiktaş'ın yer aldığı Grubu mücadelesinde lider Manchester United deplasmanda CSKA Moskova'yı 86. dakikada Valencia'nın attığı golle 1-0 önde mağlup etti. Kırmızı Şeytanlar bu sonuçla maçta puana ulaşırken, CSKA Moskova puanda kaldı.
606007
Gençler Nijerya yolcusu
Gençler yolcusu Şampiyonası’nda grubunu 3. sırada tamamlayarak Dünya Kupası’na katılmaya hak kazanan U17 Futbol Takımımız, bugün ’ya gidiyor 17 Yaş Altı 24 Ekim-15 Kasım tarihlerinde ’da düzenlenecek Dünya Kupası için bugün bu ülkeye gidecek. ’dan ’nın kentine hareket edecek milliler, buradan yapacakları aktarma ile Nijerya’nın Lagos şehrine geçecek. Lagos’tan uçakla Enugu’ya gidecek olan kafilesi, Lake Resort Hotel’de konaklayacak. Ay-yıldızlı ekibimiz, Dünya Kupası’nda Burkina Faso, ve ile Grubu’nda mücadele edecek. İlk maçını 25 Ekim Pazar günü Burkina Faso ile oynayacak milli takımımız, 28 Ekim Çarşamba günü Kosta Rika, 31 Ekim Cumartesi günü de Yeni Zelanda ile oynayacak. Vizeyi Almanya’da aldık U17 Milli Takımımız, Almanya’da düzenlenen Şampiyonası’nda Almanya, ve ile Grubu’nda kozlarını paylaşmıştı. Almanya’ya 3-1, Hollanda’ya da 2-1 mağlup olan milliler, son maçında İngiltere’yi 1-0 yenerek grubu 3. sırada tamamlamış ve vizeyi almıştı. İlk iki 2. tura çıkacak 24 takımın grupta mücadele edeceği Dünya Kupası’nda grup maçları sonunda gruplarını ilk sırada tamamlayan 12 takım ile 3. sırayı alan en iyi takım ikinci tura yükselmeye hak kazanacak. Turnuvada, 2. tur maçları 4-5 Kasım’da, çeyrek final maçları 8-9 Kasım’da, maçları 12 Kasım’da, 3.’lük-4.’lük ve final maçı ise 15 Kasım’da oynanacak.
605863
Cem Uzan'a iki şok daha
Cem Uzan'a iki şok daha Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) başvurusu üzerine İstanbul ve 8. Ağır Ceza Mahkemeleri, Fransa'ya siyasi sığınma talebinde bulunan Cem Uzan hakkında iki ayrı tutuklama kararı verdi. SUÇLAMA SAHTECİLİK Başvuruyu değerlendiren 7. Ağır Ceza Mahkemesi İmar Bankası hakim ortak ve yöneticileri ile banka hakim ortakları ve yöneticileri adına hareket eden kişiler hakkında 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak', 'resmi evrakta sahtecilik', 'özel evrakta sahtecilik', 'Bankalar Kanunu'na muhalefet' ve 'kamu kurumunu dolandırmak' suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında Uzan hakkında gıyabi tutuklama kararı aldı. TUTUKLAMA KARARI OLDU Yine TMSF avukatları ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi İmarbank'ın içinin boşaltılması nedeniyle açılan davada ikinci kez gıyabi tutuklama kararı verdi. Daha önce de aynı mahkeme Uzan hakkında tutuklama kararı çıkarmıştı. Böylece kırmızı bültenle aranan Uzan hakkında çıkarılan tutuklama kararı oldu. Cem Uzan yargılandığı davalardan tutuklanacağını anlayınca yatla Rodos'a oradan da Mısır Üzerinden Ürdün'e kaçmış ve Fransa'dan sığınma talebinde bulunmuştu. Fransız şemsiyesi Fransa'dan siyasi iltica talebinde bulunan Cem Uzan, Paris'te ikinci kez gazetecilere yakalandı. Uzan dün öğle saatlerinde günlüğü euro'ya kaldığı La Reserve Paris Oteli'nden korumalarının eşliğinde çıktı. Uzan'ın Fnahbıs koruması kameraların görüntü almaması için şemsiye açtı. Arabasına binen uzan gazetecilerin sorularını cevapsız bıraktı.
606473
Kadıköy'de mor gece!...
'de mor gece!... Derbide ev sahibi olduğu için forma seçiminde öncelik hakkını elinde bulunduran sarı lacivertliler, çubuklu ya da sarı beyaz ağırlıklı kuruluş formasını giyeceğini bildirirse, Cimbom sahaya mor formayla çıkacak. ile taraftarları arasında haftalardır espri konusu olan “’de mor forma” söylentileri gerçek oluyor... Sarı kırmızılı takım, pazar günü Kadıköy’de oynayacağı Fenerbahçe derbisine ‘2288’ kod numaralı mor formayla çıkmayı planlıyor. Hatırlanacağı üzere Galatasaray’ın geçen hafta ile oynadığı karşılaşmada sarı kırmızılı taraftarlar, “Formamıza laf edenlere inat, morartmaya geliyoruz” yazılı pankart açmıştı. Taraftarlardan gelen talebi değerlendiren yöneticiler, ’ndaki derbi maça mor formayla çıkmayı gündeme aldı. Fenerliler mor pankart açacak Maçlarda takımların hangi formaları giyeceği, iki kulüp yöneticilerinin kendi aralarında yaptıkları görüşmeler sonrasında belirleniyor. Galatasaray takımı olduğu için bu konuda öncelik Fenerbahçe’de. Ev sahibi takım eğer lacivert formasını giyeceğini bildirirse, mor ona yakın bir renk olduğu için Cimbom bu formasını giyemeyecek. Ama sarı lacivertli yöneticiler klasik çubuklu veya sarı ağırlıklı formalarla çıkacaklarını belirtirse, Galatasaray mor forma giyecek. Kurallara göre forma seçimleri maç sabahı yapılıyor. Ancak, karşılaşma her iki takım için de çok önemli olduğu için, bu seçimin cuma günü yapılması bekleniyor. Eğer mor forma kesinleşirse, Galatasaray Kulübü taraftarlarına, “Derbiye mor formayla gelin” çağrısında bulunacak. Öte yandan, Fenerbahçeli taraftarların da mor forma için özel hazırlık yaptığı ve karşılaşmada mor renkli pankartlar açacağı belirtildi.
606450
Hacısalihoğlu: Broos'un yeterliliği tartışılamaz
Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde, basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Hacısalihoğlu, Trabzonspor'un Galatasaray maçında çok iyi oynamasa da mağlubiyeti hak edecek bir futbol ortaya koymadığını kaydetti. Maçta hakemlerin kritik hatalarının bulunduğunu savunan Hacısalihoğlu, ''Maç sonucunu etkileyecek, maçın kaderini etkileyecek hatalar oldu. Ancak Trabzonspor, her şeye rağmen bu maçta mağlup olmamalıydı. Daha iyi oynaması daha çok yüreğini, kazanma azmini sahaya koyması gerekirdi. Bu anlamda Galatasaray maçını yalnızca hakem hatalarına bağlamadan, hakem hatalarının da etkili olduğu bir maç şeklinde değerlendirmek gerekir'' dedi. Hacısalihoğlu, maç sonucu kötü olunca her türlü değerlendirmenin yapıldığını kaydederek, ''Trabzonspor'un kaybetmemesi gereken bir maçtı. Konum ve ligdeki durum itibariyle ligde ilk haftada istenilen gerçekleşmedi. Bunda hoca da dahil olmak üzere herkesin eksikleri olabilir. Ligin henüz dörtte birlik bölümü tamamlandı, çok maç var. puanlık sisteme göre bu puan farkı kapanmaz bir puan farkı değil'' diye konuştu. Trabzonspor'un hedefinin her zaman zirvede yer almak olduğunu ifade eden Hacısalihoğlu, şöyle devam etti: ''Trabzonspor, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü olur ya da Avrupa Kupaları'na katılır, Türkiye Kupası'nı kazanır. 12 puanlık fark çok önemli fark ve Trabzonspor'un önünde birçok takım olduğunu düşünürsek dikkate alınması gereken, önemsenmesi gereken bir puan farkı. Trabzonspor, gerçek gücünü ve futbolunu sahaya yansıtır, daha az hata yapar, daha çok kazanma azmini, yüreğini sahaya yansıtırsa bundan sonra daha iyi konumda olur. Ligi daha iyi konumda tamamlar. Tabi ki üstteki takımların performansının da bunda önemli rolü olacaktır.'' Teknik direktör Hugo Broos'un yeterliliği, yetersizliği tartışılmayacak bir teknik adam olduğunu söyleyen Hacısalihoğlu, şunları söyledi: ''Broos, bugün antrenörlüğe başlamadı. Belçika gibi Avrupa futbolunda önemli bir ülkede uzun yıllar şampiyon olan takımları çalıştırdı, şampiyon yaptı. Ancak Trabzonspor'un bu yıl lige başlarkenki hedefiyle şu andaki durumunu karşılaştırırsak başarısız bir sezon geçirdiği aşikar. nedenle hoca kim olursa olsun tartışılır bir durumdur. Ancak yönetim kurulunun kısa vadeli hoca anlaşmaları yapmayacağı, Trabzonspor'un büyüklüğüne yakışır bir şekilde daha sağlıklı değerlendirme yapması gerektiği inancıyla şu anda bir hoca tasarrufu yok.'' -''DAHA BAŞARILI OLMAMIZ GEREKİRDİ''- Hacısalihoğlu, geçen sezon mevcut kadrolarını koruduklarını ve takviyeler yaptıklarını, ancak dönemdeki başarıyı yakalayamadıklarını anlatarak, şunları kaydetti: ''Elimizdeki mevcut kadronun çok daha iyi futbol oynaması, çok daha başarılı olması, çok daha fazla puan alması gerekirdi. Tabi bunu bizim değerlendirdiğimiz gibi hoca da geçmişe bakıp, mevcut kadroya bakıp aynı şekilde değerlendiriyordur. Bu sene çok iyi futbol oynamayan, zaman zaman da hakikaten şanssızlığa uğrayan, beceriksizce goller kaçıran bir ekip var. Fakat Trabzonspor'un toparlanacağını, düzeleceğini, bunun ligdeki kötü bir dönem olarak geride kalacağını düşünüyoruz.'' Kayserispor ile hafta sonunda karşılaşacaklarını belirten Hacısalihoğlu, ''Daha sonra da Ankaraspor maçı var. Oynamadan gelecek hafta her takım gibi puan kazanacağız. Trabzonspor, Kayserispor karşısında geçmişteki hatalarını unutturacak bir futbol ortaya koyarak maçı tamamlayacaktır'' dedi.
606081
F.Bahçe Ülker'in rakibi Regal Barcelona
Abdi İpekçi Spor Salonu'nda yapılacak karşılaşma saat 19.45'te başlayacak. Karşılaşma Spor Max'tan canlı olarak yayınlanacak. Sarı-Lacivertli ekip, güçlü İspanyol temsilcisi karşısında seyircisinin desteğini de arkasına alıp kazanarak, lige iyi bir başlangıç yapmayı hedefliyor. İspanyol ekip, geçen sezon dörtlü finalde mücadele ettiği ULEB Avrupa Ligi'ni 3. olarak tamamlamıştı.
606071
İbrahim Karagül: PKK, çözüm, İran, Cundullah: Türkiye için endişe ediyoruz!
İbrahim Karagül PKK, çözüm, İran, Cundullah: Türkiye için endişe ediyoruz! Etrafımızda gelişen "iyi şeyler"i bu kadar kanıksamışken, beklentilerimiz yükselmişken, güçlü kamuoyu desteği sağlanmışken şok edici gelişmelere tanık olma ihtimalimiz var mı? Evet, var ve iyi şeyleri teşvik ederken çok ciddi endişeleri de beraberinde yaşıyoruz. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, PKK mensuplarının teslim olmasıyla ilgili olarak; "Yakında daha iyi haberler duyabiliriz. Bu, eve dönüş planının bir parçası" diyerek, "İlk aşamada 100-150 kişinin gelmesini beklediklerini, Avrupa'dan da eve dönüş olabileceğini" söylemesi, aylardır alt yapısı hazırlanan plandan artık geri dönüş olmayacağını teyid ediyor. Ancak özellikle yaşadığımız bölgede, "bütün hesapları bozucu", ani ve sarsıcı gelişmelerin hayal kırıklıklarına yol açtığına, büyük emek harcanarak inşa edilen iyi şeylerin uğursuz müdahalelerle heba edildiğine çok tanık olduk. Bu yüzden gerçekten endişeliyiz. Bu bölgede iş tutuş tarzına bir örnek verelim. 18 Ekim'de İran'da Devrim Muhafızları'nı hedef alan intihar saldırısı, sıradan bir terör saldırısı değildi. Üst düzey komutanlar dahil çok sayıda insanın hayatını kaybettiği saldırı, Şii ve Sünni'ler arasında yakınlaşma amaçlı bir toplantı sırasında gerçekleşti. Hedef dikkatle seçilmişti. İran açılımı sabote edilmek isteniyordu ve edildi. Benzer saldırılar İran'dan önce Pakistan'da, ondan önce de Afganistan'da meydana geldi. Hepsinde de askeri merkezler hedef alındı. Terör üzerinden bölgesel müdahale söz konusuydu. Kim yapıyordu bunu? İran'daki saldırı üzerinden ayrıntılara girelim. Kürt sorunu ile Belucistan'daki gelişmeler birbirine çok benziyor. Bir önceki ABD yönetimi sırasında iki bölge için de haritalar yayınlanıyordu. PKK ve Belucistan'daki örgütlere benzer misyonlar yüklenmişti. İki bölgede de ABD müttefiklerine karşı bazı örgütler destekleniyordu. İran'daki saldırıyı üslenen Cundullah örgütüne dikkatle bakınca bütün bağlantılar ortaya çıkıyor. 27 Ağustos'ta bu örgüt için "Allah'ın ordusu değil Amerika'nın ordusu" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bakmayın İran'daki saldırıyı üslenmesine, aynı örgüt Pakistan'da da saldırılar yapıyor. Büyük Belucistan için ABD, İngiltere ve İsrail tarafından desteklenen, beslenen, silahlandırılan, örtülü operasyonlarda kullanılan bir "İslamcı örgüt" Cundullah. ABD ve İngiltere'nin, jeopolitik hesapları, enerji planları için projelendirdiği Büyük Belucistan için kurulan ve harekete geçirilen bir örgüt. "İslamcı" olmasıyla sempati toplarken ABD ev İngiltere adına Pakistan'ı ve İran'ı sarsıyordu. Ağustos ayının ilk günlerinde "Cundullah" örgütünün lideri olan Abdülmelik Rigi'nin kardeşi Abdülhamid Rigi, örgütün İran topraklarındaki saldırılarını ABD'nin talimatıyla yaptığını açıkladı. Cümleleri aynen şöyleydi: "Cundullah'ı ABD kurup destekledi. Talimatlarımızı ondan alıyorduk. Kime saldırıp kime saldırmayacağımızı ABD'liler söylüyordu. Para ve teçhizat onlar tarafından veriliyordu." Türkiye PKK ile uğraşırken aynı güçler, Cundullah gibi, PJAK'ı eğitmiş, silahlandırmış, finanse etmiş ve ellerine hedefler tutuşturup İran'a gönderilmişti. Üç ülke bu örgütü Kuzey Irak'ta eğitiyordu. Diyelim İran ABD, İngiltere ve İsrail'in düşmanıydı. Pakistan ABD müttefikiydi. Türkiye de öyle. Bu ülkeler, bir yandan terörle mücadele ederken diğer yandan "iki müttefik"i terörle istikrarsızlaştırıyordu. Peki bu denklem değişti mi? Artık PJAK'a destek vermeyeceklerini duyurdular. Cundullah'ın da sahipsiz kaldığı kanaatindeydim. Ama değilmiş, yanılmışım. Hala etkin bir şekilde kullanılıyormuş. 2007'de George Bush İran'da rejim değişikliği için, örtülü operasyonlar yapılması yönünde CIA'ya izin veren bir metne imza attı. Bu metin, Cundullah'a eğitim, finans ve silah verilmesinin, Pakistan'daki üslerden İran'a saldırmasının resmi dayanağı oldu. Bu dayanaktan önce de aynı örgüt üzerinden saldırılar zaten yapılıyordu. İşin tuhafı, aynı örgüt 2004'ten beri Pakistan'da saldırılar yapıyordu. Örgütün üst yöneticilerinden ve ABD desteğini açıklayan Abdülhamid Rigi, Pakistan'dan kovulmuştu. PJAK, ABD ve müttefiklerinin desteğiyle İran askerlerine saldırırken, helikopterler düşürecek ölçüde silah ve istihbarat desteği alırken Cundullah da İran askerlerini öldürüyor, kaçırıp kameralar önünde infaz ediyordu. Afganistan, Pakistan ve İran'daki son saldırılar endişelerimizi artırdı. Bush yönetiminde başlatılan örtülü operasyonların, terör üzerinden hizaya sokma planlarının Barack Obama yönetimi sırasında da devam ettiğini görüyoruz. Dağlıca ve benzeri saldırılar da böyle çok boyutlu hesapların ürünüydü. Pakistan ve İran'daki saldırılarla Dağlıca'daki saldırı nitelik olarak birbirine benziyor. Şimdi; "iyi şeyler" oluyor Türkiye'nin etrafında. Suriye ve Irak'tan sonra Türkiye-İran ilişkilerinde de önemli iyileşmeler bekleniyor. Ay sonu Başbakan Tayyip Erdoğan İran'a gidecek. PKK mensupları Kandil'den inip teslim oluyor, bir "çözüm" süreci işliyor. Ama sınırımızın öte tarafında ABD ve İngiltere tarafından desteklenen örgütler İran'ı kalbinden vuruyor, Pakistan'ı istikrarsızlaştırıyor. İşte tam bu sırada, herkesin iyi şeyler düşünmediği geliyor aklımıza. Sürecin sabote edilebileceği, sarsıcı gelişmelerin olabileceği geliyor. PKK ile çözüm sürecine girilirken Türkiye'ye karşı bir "İslamcı" örgüt üzerinden senaryo uygulanabilir mi? Üst düzey güvenlik alarmı bu yüzden mi verildi? İsrail'le yaşanan sıkıntılar ve "İslamcı bir örgüt"ün saldırısı senaryosu nasıl bir sonuç doğurur? Bu, El Kaide mi olur yoksa adı duyulmamış yeni bir örgüt mü? Bir sorun çözülürken başka bir zaaf alanı mı oluşturulur? Endişe etmemek mümkün değil!
606687
13:22 Erdoğan'dan karşılamaya 'şov' eleştirisi
Erdogan'dan karşılamaya 'şov' eleştirisi Başbakan Erdoğan, Habur Sınır Kapısı'nda teslim olan 34 PKK'lının serbest bırakılmasını şölene dönüştüren DTP'yi eleştirdi. Erdoğan, "Bu mudur samimiyet? Gerçekten barışı arzulayanlar böyle bir şovu nasıl ortaya çıkarır" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ağrı'da, yapımı tamamlanan okulların toplu açılış törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Başbakan, hitabında, demokrasi açılımına değindi. “İşte önceki gün Habur’da, umutlarımızı arttıran bir gelişme yaşandı,” diyen Başbakan, Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye giriş yapan grupları hatırlattı, herhangi bir suça bulaşmadıkları için serbest bırakıldıklarını belirtti ve “Temenni ederim ki daha fazlası gelsin,” dedi. TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLIĞI Türkiye’nin hiçbir yerinde anaların ağlamamasını istediklerini söyleyen Erdoğan, bu amaçla başlattıkları açılım süreciyle, Türkiye’de yaşayan herkesin, ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği’ altında kenetlenmesini istediklerini de sözlerine ekledi. “Bu sıkıntıları geride bırakacağız, sadece kan durmakla kalmayacak, gönüller de ferahlayacak,” diyen Başbakan, sadece insanların huzura kavuşturulmakla kalınmayacağını ama aynı zamanda, ilgili sorunlarla ‘beslenenlerin’ de heveslerinin kursaklarında bırakılacağını kaydetti. Başbakan Erdoğan, söz konusu süreç boyunca sergilenen tavırlarını hatırlatarak muhalefeti eleştirirken şunları kaydetti: “SÜRECİ NASIL TAHRİK ETTİKLERİNİ GÖRÜYORSUNUZ” “Onları her gün televizyon ekranlarında seyrediyorsunuz. Onların, siyaset ahlakına sığmayan, nezaket kurallarına sığmayan, adaba, erkana uymayan bağrışlarını duyuyorsunuz. Bu süreçten kendilerine rol çıkaran, bu süreçten kendilerine pay çıkarmak için süreci nasıl tahrik ettiklerinin görüyorsunuz. Bunlara kulak asmayın!” “TEMENNİ EDERİM Kİ DAHA FAZLASI GELSİN” “İşte önceki gün Habur’da, umutlarımızı arttıran bir gelişme yaşandı,” diyen Başbakan, Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye giriş yapan grupları hatırlattı, herhangi bir suça bulaşmadıkları için serbest bırakıldıklarını belirtti ve “Temenni ederim ki daha fazlası gelsin,” dedi. 'KARŞILAMA ŞOVA DÖNDÜ' Erdoğan, Habur’daki manzarayı, ‘sorumsuzca’ kışkırtanlar olduğunu da dile getirdi ve “Sorumluluk sahibi insanlara yakışan bir manzara mıdır tavırlar,” diyerek, grupları karşılayan siyasi kesimleri eleştirdi. Başbakan, karşılama sırasında yapılanları ‘şov’ olarak niteledi ve “Buradan, herkesi sorumlu davranmaya, sağduyulu davranmaya, samimi davranmaya davet ediyorum,” dedi. Erdoğan, “Bizi, bu alt kimlik etnik unsurlar ayıramaz,” dedi ve kendisinin Rizeli, eşinin ise Siirtli olduğunu hatırlatarak, ‘platonik aşk’ polemiğine bir cevap daha verdi: “BİZ PLATONİK AŞK YAŞAMADIK- BİZİMKİ GERÇEK AŞK” “Bak biz buluştuk. Demek ki oluyor ama bizim ayrılığımız gayrılığımız yok! Çünkü biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Biz, birilerinin dediği gibi platonik aşk yaşamadık, gerçek aşk yaşadık gerçek aşk!”
606156
Yazıcıoğlu kazasında istihbarat skandalı
BBP Genel Başkanı ve Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki kişinin ölümüyle sonuçlanan helikopter kazasını araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır ile Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’i dinledi. Kayseri Valisi Bilici, dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir ve Kahramanmaraş Valisi Tanılır’ın kazaya ilişkin verdiği bilgiler, kazanın ardından iki valinin irtibata geçmediğini ortaya koydu. Komisyona verilen bilgiler, kazaya ilişkin kamuoyuna da yansıyan ilk istihbarat konusunda da karmaşa yaşandığını gösterdi. Kahramanmaraş Emniyet’inin istihbaratı, Kahramanmaraş Valisinden önce Kayseri Emniyet’ine ulaştı. Kahramanmaraş Valisi Tanılır, kazayla ilgili ilk istihbaratı veren Emniyet Amiri Dursun Özmen’in verdiği istihbarattan, Komisyonun Maraş’ta yaptığı incelemeler sırasında haberdar olduğunu belirtirken, Özmen hakkında soruşturma başlattığını ve görev yerini değiştirdiğini bildirdi. Yaklaşık 3.5 saat süren komisyon toplantısında Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, kaza sırasında Kayseri Emniyet Müdürü olan Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir ve Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazı Tanılır milletvekillerinin kazaya ilişkin sorularını yanıtladı. -KAZAYA İLİŞKİN YANLIŞ İSTİHBARAT YAZILI OLARAK ALINMIŞ- Edinilen bilgilere göre komisyonda, Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, helikopter kazasının olduğu gün saat 17.40 sıralarında, Kahramanmaraş Emniyeti’nden ‘helikopter enkazına ulaşıldığı, ölü olmadığı, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ayağının kırık olduğu, diğerlerinin de yaralı olduğu, Göksun Devlet Hastanesi’ne kaldırıldıkları”na ilişkin aldığı sözlü bilgiyi yazılı halde teyit ettirdiğini bildirdi. Özdemir, yazılı bilgiyi komisyon üyelerine de gösterdi. Özdemir, kazaya ilişkin istihbaratı sözlü olarak Kayseri Valisi Bilici’ye ilettiğini ve daha sonra da Maraş emniyetinden yazılı olarak teyit ettiğini belirtirken, kazanın hemen ardından yaptığı açıklamayı daha sonra yalanlayan Kayseri Valisi Bilici, aldığı istihbarata ilişkin resmi açıklama yapmadığını, ilk bilgileri sadece BBP’lilerle ve kendisini arayanlarla paylaştığını söyledi. -VALİLER VE EMNİYET MÜDÜRLERİNE SORUŞTURMA YOK- Komisyonun CHP’li üyeleri Valilere ve Emniyet Müdürü’ne, kazanın hemen ardından yapılan açıklamalar nedeniyle haklarında İçişleri Bakanlığınca açılmış bir soruşturma olup olmadığı sorusunu yöneltirken, Valiler ve Emniyet Müdürü’nden “Soruşturma açılmadığı, konuyla ilgili ifadelerinin bile istenmediği” yanıtını aldılar. -“YANLIŞ İSTİHBARATI” VEREN ÖZMEN’İN GÖREV YERİ DEĞİŞTİRİLDİ- Komisyon toplantısında, Kahramanmaraş Valisi Tanılır, Kayseri Emniyeti aracılığıyla Vali’ye ulaştırılan ve kaza yerine ulaşıldığı, Yazıcıoğlu’nun ayağının kırık olduğu yönündeki istihbaratın kendisine verilmediğini söyledi. Vali Tanılır, ‘yanlış istihbaratı’ veren kişinin Dursun Özmen isimli Emniyet Amiri olduğunu belirtirken, Kayseri Emniyet’ine ulaştırılan kazayla ilgili ilk istihbarattan ise Komisyon üyelerinin Kahramanmaraş’ta yaptığı incelemeler sırasında haberdar olduğunu kaydetti. Vali Tanılır komisyonun CHP’li üyelerinin “Emniyet Amirinin bilgilerini dikkate almadınız mı?” sorusuna “Olmayan bilgiyi değerlendiremem” yanıtını verdi. Tanılır, kendisine ulaşılamadığı ve bu nedenle istihbaratın Kayseri Emniyet’ine iletildiği yönündeki sorulara ise “Bana her zaman ulaşılabiliyordu” karşılığını verdi. Tanılır, istihbaratla ilgili Emniyet müdürü’ne yönelttiği soruya her seferinde böyle bir istihbaratın olmadığı yanıtını aldığını belirtirken, Emniyet Amiri Dursun Özmen hakkında soruşturma başlattığını ve görev yerini değiştirdiğini kaydetti. -“YANLIŞ İSTİHBARATTAKİ MEVKİ ENKAZA DAHA YAKINDI”- Kazaya ilişkin ‘yanlış istihbarat’ta geçen Timurağa Köyü Kazmadere Mevkii’nin de, helikopter enkazına, arama kurtarma çalışmalarının yapıldığı mevkiden daha yakın olduğu ortaya çıktı. Komisyonun MHP’li üyesi Kürşat Atılgan valilere, "arama kurtarma yönetmeliğinden haberli misiniz?”sorusunu yöneltirken her iki vali de yönetmelik hakkında bilgisinin olmadığını söyledi. Kahramanmaraş Valisi “Haberli değilim ama sonra basında okuduktan sonra yaptığımız işin yönetmeliğe uygun olduğunu gördüm” dedi. -“VALİLER HABERLEŞMEMİŞ”- Komisyonda sorulan sorulara valilerin verdiği yanıtlar, kazanın hemen ardından Kahramanmaraş ve Kayseri Valilerinin haberleşmediğini de ortaya koydu. Valiler bu yöndeki sorulara “birbirlerini arama gereği duymadıkları”yanıtını verdiler. CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in “Komisyon üyelerini neden insanları dolandıran Yimpaş’ın otelinde ağırladınız, Ankara’dan gelenleri bu otelde mi ağırlıyorsunuz?” sorusuna ise, Kahramanmaraş Valisi Tanılır yanıt vermedi. Komisyon önümüzdeki günlerde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Sivil Havacılık Genel Müdürü ile GSM operatörlerinin yetkililerini dinleyecek.
606260
09:54 Tokyo borsası düşüşle kapandı
düşüşle kapandı Menkul Kıymetler Borsası düşüşle kapandı. Nikkei Endeksi, yüzde 0,03 oranında değer kaybederek, 10.333,39 puandan kapandı. Menkul Kıymetler Borsası da dünü düşüşle kapatmıştı.
606424
Küresel ısınmaya 'bisikletle' dikkat çekecekler
"350 Ankara Hareketi" isimli grubun üyeleri, 24 Ekim'de iklim değişikliğine dikkat çekmek için bisikletleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne pedal çevirecek. "350 Ankara Hareketi" üyelerinden Önder Algedik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin etkilerinin tüm dünyada hızla arttığını ve Türkiye'de de İstanbul ve Karadeniz'de yaşanan sel felaketleri, Konya Ovasının çölleşmesi, 2007 kuraklığı ile kendisini gösterdiğini söyledi. Bu aşırı iklim olaylarına karşı hala bir şeyler yapmak için geç olmadığını, ancak zamanın tüm canlıların, hayatlarına mal olacak şekilde aleyhine işlediğini anlatan Algedik, bu kapsamda Aralık ayında bütün hükümetlerin iklim değişikliği konusunda görüşmeler yapmak ve sorumluluklarını belirlemek için Kopenhag'da toplanacaklarını anımsattı. Algedik, Türkiye'nin de bu toplantıda yer alacağını belirterek, şunları kaydetti: "Hükümetleri karar ve sorumluluk almaya zorlamak için bu bizim son şansımız. Tüm dünyada 4000'den fazla kentte eylemler yapılacak ve iklim değişikliğini durdurmak, atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunu milyonda 350 parçacığa düşürmek için Kopenhag'da karar alınması istenecek. Şu an da bu rakam 387 ve hızla artmaya devam ediyor. Yaşanan felaketleri önlemek, ülkemizi de zorlayarak sorumluluk almalarını sağlamakla mümkün. Bu nedenle bizler 350 Ankara olarak bu taleplerimizi hükümete duyurmak için 24 Ekim Cumartesi günü saat 12.00'de bisikleti olanlarla Ulus'da-Gençlik Parkı'nda buluşup, saat 13.00'de bisikletli ve bisikletsizlerle birlikte Meclis Park'ta olacağız. Ellerimizde 350 flamaları taşıyacağız, meclis parkına vekillerimizi de davet edeceğiz. Eğer bir şeyler yapmazlarsa geleceğimizi yok edeceklerini hatırlatacağız." Algedik, bisikletli, bisikletsiz herkesi kendi geleceği adına sorumluluk almak için, 24 Ekimdeki eyleme davet etti. Eyleme, Tüketici Dernekleri Federasyonu, İklim İçin Gençlik, Perşembe Akşamı Bisikletçileri'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum örgütü destek veriyor.
607166
Belediyelere mali karne geliyor!
Hükümet, belediyesini büyük borç altına sokan başkan ile bütçesini denk tutan ancak hizmet eleştirisine uğrayan belediye başkanını karneyle belirleyecek. Hükümet ayrıca belediyelerin öz gelirlerini artırmayı sağlayacak yeni bir kanunu da yakında Meclis'e sevk edecek. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, belediyelere imar planı uyarısı yaptı ve "Rant sağlayan spekülatif değişikliklerden uzak durun" dedi. (CNN TÜRK) -- Belediyelere mali karne gelecek. Hükümet, bu yolla belediyelerde gerçek başarıyı ortaya çıkaracak. Böylece mali açıdan dikkatli olduğu halde halktan hizmet eleştirisi alan belediye korunacak. Büyük borç yüküne rağmen haksız övgü alan belediye başkanının notu verilecek. Belediyelere karne uyarısı "Yerel Yönetimlerin Mali Yönetimi Forumu"nda yapıldı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, belediyelere "hem karne hem de gelirlerinizi artırmak için yeni yasa yolda" haberini verdi. Geçen dönem belediyelere bütçeden ayrılan payı artıran hükümet, yakında belediyelerin önünü yine açacak. Yasayı hafta içinde Meclis'e sevk edeceklerini belirten Babacan, "Daha fazla enstrüman sağlama ve alan açma önümüzdeki dönemde yapılacak çalışma" dedi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay da, belediyelerin açığına dikkat çekti. 2008 yılında belediyelerin milyar liralık açığı olduğunu söyleyen Atalay, "Açık artma eğiliminde" diye konuştu. Belediyeleri önce denk ve fazla istihdam konusunda, sonra da imar değişiklikleri konusunda uyaran Atalay, "İmar değişikliği sık sık başvurulacak bir konu değil. İmar değişikliği gibi konuları mutlaka açık yapın, ihaleleri mutlaka açık ve şeffaf yapın. Öyle çok daha rahat edersiniz. Gereksiz söylentilerden kurtulmuş olursunuz" şeklinde konuştu.
607045
Ak Parti, Kazakistan'ın iktidar partisiyle anlaştı
AK Parti ve Kazakistan ''Nur-Otan'' Halk Demokrat Partisi arasındaki ''Partiler Arası Dostluk Memorandumu'', AK Parti Genel Merkezi'nde, AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Kürşad Tüzmen ve Nur-Otan Parti Başkanı Birinci Yardımcısı Darkhan Kaletayev tarafından imzaladı. İmza töreninde konuşan Tüzmen, Kazakistan'ın bağımsızlığını 1991'de tanıyan ilk devletin Türkiye olduğunu hatırlatarak, zaman içinde iki ülke ilişkilerinin siyasi, ticari ve kültürel olarak artarak devam ettiğini söyledi. Kazakistan ve Türkiye arasındaki ticaret hacminin 3,5 milyar dolara yaklaştığını, hedefin milyar dolar olduğunu ifade eden Tüzmen, ilişkilerin tüm yönleriyle geliştirilmesi için iki ülke iktidar partilerinin ''dostluk'' anlaşmasına imza attıklarını belirtti. Tüzmen, ''İktidar partilerimiz arasındaki anlaşmaya kol koyduk, kol çektik (Kazakça dilinde imza atmak). Bu anlaşma Türk dünyası için de örnek teşkil ediyor. Anlaşma 250 milyonluk Türk dünyası için çok önemli'' dedi. ''TÜRK LİRASI BÖLGESİ İÇİN ALAN ÇALIŞMASI NİTELİĞİNDE'' Kazakistan'a yönelik dış ticaret hacminin büyük bir potansiyel taşıdığına işaret eden Tüzmen, anlaşmanın Hazar Denizi, Karadeniz ve Akdeniz havasında oluşturmayı düşündükleri ''Türk Lirası Bölgesi'' için alan çalışması niteliğinde olduğunu söyledi. Nur-Otan Parti Başkanı Birinci Yardımcısı Kaletayev de ''Hoca Ahmet Yesevi, Korkut Dede, Abayhan ve büyük ata yurttan'' selamlar getirdiğini belirterek, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev adına imza törenine katılmaktan büyük şeref duyduğunu kaydetti. AK Parti 3. Olağan Kongresi'ne Nazarbayev'in mektubunu getirdiğini ve mektubun ilk sırada okunduğunu anımsatan Kaletayev, ülkesinin mektubunun ilk sırada okunmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, AK Parti'ye teşekkür etti. Bağımsızlıklarını kazandıkları ilk günden beri Türk halkının ve Türkiye'nin büyük desteklerini gördüklerini vurgulayan Kaletayev, ''İkili ilişkilerimiz çok yüksek seviyede. Bize ilk yatırımlar Türkiye'den gelmişti. İktidar partilerinin imzası iki devlet, Türk siyasi gücü ve tarihi açısından çok önemlidir. Yeni bir sayfanın açılmasıdır'' diye konuştu. Memorandumun Türkçe konuşan devletlerdeki siyasi partiler için örnek olduğunu, anlaşma çerçevesinde Türkçe konuşan devletlerdeki iktidar partileri ile ilişkileri artırmaya önem vereceklerini anlatan Kaletayev, 2010 yılında AK Parti ile ortak çalışmalara imza atacaklarını bildirdi.
607351
Kargo uçağı düştü: ölü
Kargo uçağı düştü: ölü Birleşik Arap Emirlikleri'ne bağlı Şarja emirliğindeki uluslararası havaalanında Sudan kayıtlı bir kargo uçağı kalktıktan hemen sonra düştü. Türkiye saati ile 15.00 civarında meydana gelen kazada altı kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Havaalanı ya da havayolu yetkilileri tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Şahitlere göre hangi havayoluna ait olduğu şu an bilinmeyen kargo uçağı kalktıktan sonra sert şekilde sağa doğru manevra yaptı ve ardından yere çakılıp patladı. Havaalanı yetkililerinin pisti kazanın ardından kapattığı öğrenildi. Kaza nedeniyle, Şarja hükümetine ait ucuz maliyetli havayolu şirketi Air Arabia'nın da uçuşlarının etkilendiği ve havayoluna ait en az beş uçağın başka havaalanlarına yönlendirildiği belirtildi.
606304
10:10 Uçaktan indirilen imama tazminat
Uçaktan indirilen imama tazminat Amerikan hava yolu şirketi US Airways, 2006’da bir sefer sırasında “hareketleri şüpheli görüldüğü” gerekçesiyle uçaktan indirilen imama tazminat ödemeyi kabul etti. ’de azınlığın sivil haklarını savunan en önemli sivil toplum örgütlerinden biri olan CAIR, hava yolu şirketinin imama tazminat ödemeyi kabul ettiğini duyurmakla birlikte, tazminat miktarını açıklamadı. US Airways ise, tazminat ödemeyi kabul ettiğini doğruladı, ancak yorum yapmadı. İmamlar şirket hakkında davası açtığında CAIR bu kişilere destek vermişti. imam, Kasım 2006’da Minneapolis-Saint-Paul seferini yapan uçağa bindiklerinde şüpheli görüldükleri gerekçesiyle polis tarafından uçaktan indirilip saat sorgulanmış, serbest bırakıldıklarında ise evlerine US Airways’e ait bir uçakla gönderilmelerine izin verilmemişti.
606153
Adana'da tarihe yolculuk başladı
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), Almanya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) tarafından ortaklaşa düzenlenen "Hicaz ve Bağdat Demiryolları 100. Yılı" fotoğraf sergisi, Seyhan Kültür Merkezi'nde açıldı. Açılış konuşmasını yapan BYEGM Genel Müdür Vekili Salih Melek, "Bazı tarihi olaylar, toplumlar ve ülkeler üzerinde unutulmaz etki bırakırken, geleceğin şekillenmesinde de büyük rol oynamaktadır. Aradan geçen bir asırlık süreye rağmen Hicaz ve Bağdat Demiryolları bugün hala önemini koruyor ise, bıraktığı etkinin büyük olmasından dolayıdır. Bu etki, sergimizin amacını da ortaya koymaktadır. Bu açıdan bu sergi bizim için ayrı bir değer taşımaktadır" dedi. Hicaz ve Bağdat Demiryollarının tamamen yerli sermayenin ve milli işgücünün sonucu olduğunu belirten Melek, şöyle devam etti: "Bizim bu sergiyi gündeme getirmemizin amacı, doğu ile batı arasında stratejik bir konumda bulunan Türkiye'yi, önemli yolların geçtiği bir koridor haline dönüşmesi fikrinin hayata geçmesini sağlamaktır. Hicaz Bağdat Demiryollarının yapımında, atalarımızın gösterdiği maddi ve manevi fedakarlıkların yanı sıra Alman teknolojisinin de büyük payı vardır. Bu bakımdan bu proje, Türk Alman dostluğunun çok önemli dönüm noktalarından birisidir." Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz ise, Hicaz-Bağdat Demiryollarının Türkiye ile Almanya arasındaki dostluğun göstergesi olduğunu söyledi. Cuntz, serginin iki ülke arasındaki dostluğa katkı sağlayacağını kaydetti. Adana Valisi İlhan Atış, serginin iki ülke arasındaki ticari ve dostluk ilişkilerinin göstergesi olduğunu belirterek, güzel dostluğun devam etmesi temennisinde bulundu. Konuşmaların ardından protokol üyeleri, toplam 248 fotoğrafın yer aldığı serginin açılışını yaptı.
607189
Volkswagen, Porsche’un yüzde 49,9 hissesini alacak
’un yüzde 49,9 hissesini alacak Alman şirketi (VW), spor otomobil üreticisi ’u bünyesine katmanın ilk adımını attı. ’nın en büyük otomotiv şirketi Volkswagen, 2010 yılına kadar Porsche’un yüzde 49,9’unu alacağını, bunun için 3,9 milyar avro ödeme yapacağını açıkladı. Açıklamada, Volkswagen ve Porsche’un birleşmesinin planlandığı gibi 2011 yılında olacağı belirtildi. Volkswagen, daha önce Ağustos ayında bu yıl sonuna kadar 3,3 milyar avro karşılığında yüzde 42 Porsche hissesini satın alacağını bildirmişti. Geçen yıl VW’nin yüzde 51 hissesini alan Porsche’un, bu oranı yüzde 75’e çıkararak VW’nin tek hakimi olma planları ekonomik krizle birlikte zora girmiş ve şirketin borcu milyar avroyu bulmuştu. Porsche’un VW’yi alma operasyonunun başarısız olması, Porsche Üst Yöneticisi (CEO) Wendelin Wiedeking ve Mali İşler Müdürü Holger Haerter’ın görevlerini bırakmasına sebep olmuştu. Porsche, çatısı altında Seat, Skoda, VW ve Scania ile lüks markalar ve Bentley gibi markaları bulunduran VW’in 10. otomobil markası olacak. Porsche, 10 bin kişiye VW ise 370 bin kişiye sağlıyor.
607566
"KKTC'de bir okulda domuz gribi" iddiası
KKTC Milli Gençlik ve Bakanı Kemal Dürüst, yaptığı açıklamada, başlatılan çalışmaların en üst seviyede devam ettiğini ve gerekli tedbirlerin alındığını bildirdi. Bakanlığa bağlı tüm ilgili müdürlüklerin alarma geçirilerek bu konuda gerekli hassasiyetin gösterildiğini kaydeden Bakan Dürüst, halka paniğe kapılmamaları çağrısında bulundu. Okullarda ciddi bir durumun söz konusu olmadığını ifade eden Dürüst, "Öyle bir şüphemiz olsaydı okulları etmekten çekinmezdik. Zaten Oğuz Veli Ortaokulu'nda da öğrencilere verdiğimiz değerden dolayı tedbir amaçlı eğitime bir gün ara verdik" dedi. Milli Gençlik ve Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında koordineli ve istişareli bir çalışmanın devam ettiğini belirten Dürüst, şöyle devam etti: "Halkımız, bu konuda paniğe kapılmadan, sağduyulu bir yaklaşımla Milli Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına ve en önemlisi Hükümetine güvenmelidir. Gerekli tedbirler en üst seviyede alınmış olup, çalışmalar devam etmektedir. Bakanlığımız ve hükümetimizin hassas çalışması ile bu vakayı genişletmeden, ivedi bir şekilde engelleyeceğimizden de kimsenin şüphesi olmasın. Halkımız, bize ve hükümetine güvenmeye devam ederek panik havasına girmemelidir." Bu arada, KKTC Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif de adıyla bilinen H1N1 virüsü şüphesiyle şikayette bulunan 47 kişiden 5'inden, H1N1 virüsü olup olmadığının tespiti için numune alınarak, Türkiye'ye tahlile gönderildiğini açıkladı. Kaşif, okulların edilmesi konusunda ise vaka sayısının söz konusu okuldaki öğrenci sayısının yüzde onunu bulmaması nedeniyle bu aşamada bunun gerekmediğini söyledi.
606588
Erzurum'da patlamamış mühimmat bulundu
Ortabahçe köyüne ait arazide hayvan otlatan çoban, bir adet menşei belirlenemeyen patlamamış mühimmat buldu. Aşkale İlçe Jandarma Komutanlığı'na konunun bildirilmesi üzerine olay yerine jandarma patlayıcı madde imha uzmanlarını gönderdi. Jandarmanın aynı arazide yaptığı araştırmada MKE yapımı adet daha patlamamış 90 mm çapında top mermisi bulundu. Mühimmatlar daha sonra bomba uzmanları tarafından patlatılarak imha edildi. Mermilerin paslı ve ila 10 yıllık oldukları belirtildi. Askeri yetkililer, söz konusu mühimmatların 2004 yılına kadar Kandilli'de konuşlu bulunan tank taburundaki birliklerin atış eğitimi ve tatbikatlarında kullanılmış olabileceğini bildirdi.
605975
Yaşlanma 50’de duracak!
Yaşlanma 50’de duracak! ’DEKİ Leeds Üniversitesi araştırmacıları, “50 yaşından sonra 50 aktif yıl” hedefine ulaşabilmek için çalışmalarına devam ediyor. İnsanlara kendi büyüyen dokular ve daimi implantlar sağlamak için beş yılda 50 milyon sterlinin üzerinde harcama yapan ekip, yeni kalça, diz ve kalp kapakçıkları üretimini başlangıç noktası olarak görüyor. Üniversite, normalde 20 yıl dayanan versiyonunun aksine, ömür boyu dayanıklı yapay kalça nakli yapmayı başardı. Vücudun kendi başına üretebileceği nakledilebilir dokular yaratarak da bünyenin dokuyu reddetme probleminin ortadan kaldırılması hedefleniyor. Bu sayede vücudun pek çok bölümünün performansı artırılabilecek, 50 yaşındaki birinin bedenine sahip olan çınarlar görmek artık mümkün olabilecek.
605992
Petrolün varili 80 dolara çıktı
Önceki gün 1,08 dolar yükselerek 79,61 dolara yükselen ABD ham petrolünün varil fiyatı, dün bir ara 80,05 dolara kadar çıktı. Petrol daha sonra ise 79,81 dolardan işlem görmeye başladı. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 31 sent artışla 78,08 dolar oldu.
606794
Dünyanın meyve sebzesini dondan, Türk ürünü koruyor
Dünyanın meyve sebzesini dondan, Türk ürünü koruyor Ziraat Fakültesinden emekli Prof. Dr. Fevzi Ecevit tarafından 2004 yılında üretilen ve dünya genelinde büyük bir üne kavuşan “doğal antifriz”, onlarca ülkede meyve ve sebze üreticileri tarafından kullanılıyor. ’da 14-18 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Tohumculuk, Fidancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı’nda (BURTARIM 2009), meyve ve sebzeleri dondan koruyan doğal antifrizin tanıtımı yapıldı. distribütörü firmanın pazarlama sorumlusu Mustafa tanıtımdan sonra, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada tek olan bu ürünün çiftçilerden büyük talep gördüğünü söyledi. Sebzelere ve meyve ağaçlarına püskürtülerek kullanılan biyolojik bitki antifrizinin zamanında uygulandığında meyve ve sebzelerde ilkbahar geç ve sonbahar erken donlarını önlediğini ifade eden Bingöl, “Türkiye’nin bütün bölgelerinde kullanılmaya başlandı. Doğal antifriz, donmaya karşı çok yüksek bir direnç gösteriyor ve donma sıcaklığını düşürüyor. Çiftçiler, bu ürün sayesinde don yüzünden zarara uğramıyor” dedi. Uzun süren çalışmaların ardından dünyada ilk kez bu ürünü üreten Prof. Dr. Ecevit ise 2004 yılında imal edilen doğal antifrizin Türkiye kadar yurt dışında da büyük ilgi gördüğünü belirterek, şunları kaydetti: “Özel sıvı, ağaçların soğuğa karşı özel maddeler üretmesini sağlıyor. Yurt dışına gönderdiğimiz ilk dönemde bu antifriz ile ilgili araştırmalar yapıldı. Kabul görünce kullanımı hızla yayıldı ve hatta ödüller bile aldık. gibi hemen hemen bütün ülkelerinde bu ürünümüz kullanılıyor. Kuzey ve hatta ’ya kadar ulaştık. Onlarca ülkede çiftçiler, meyve ve sebzelerini dondan, bu ürünle koruyor.” İlk başta şişeyle başladıkları ihracatı şimdi tonlarca gerçekleştirdiklerini vurgulayan Ecevit, “Sadece meyve ve sebzeler değil süs bitkileri, gol sahaları bile bu ürünle korunuyor. Türk ürünü Avrupa’da çok fazla tanınıyor. Türkiye’den birçok çiftçi gurbetçi tanıdıklarına getirtiyor. Birçok çiftçi de yurt dışında katıldıkları fuarlardan alıp geliyorlar” dedi. Ecevit, 2004 yılında don yüzünden Türkiye’deki tarımsal üretimde ciddi zararlar oluştuğunu ifade ederek, “Doğal antifrizi kullanan çiftçi dondan korkmuyor. Doğru kullanılması çok önemli. Ürünün kullanımı tam yaygınlaştığında ülke genelinde don yüzünden oluşacak muhtemel zararların en aza ineceğini düşünüyorum” diye konuştu.
606451
"Broos antrenörlüğe bugün başlamadı"
asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu, Belçikalı Hugo Broos'un yeterliliği tartışılmayacak bir teknik adam olduğunu söyledi. Mehmet Ali Yılmaz tesislerinde basının sorularını yanıtlayan Hacısalihoğlu, 'un maçında çok iyi oynamasa da mağlubiyeti hak edecek bir futbol ortaya koymadığını kaydetti. Hakemlerin kritik hatalar yaptığını savunan Hacısalihoğlu, "ancak her şeye rağmen bu maçta mağlup olmamalıydı. maçını yalnızca hakem hatalarına bağlamadan, hakem hatalarının da etkili olduğu bir maç şeklinde değerlendirmek gerekir" dedi. Hacısalihoğlu, maç sonucu kötü olunca her türlü değerlendirmenin yapıldığını kaydederek, "ligdeki durum itibariyle ligde ilk dokuz haftada istenilen gerçekleşmedi. Bunda hoca da dahil olmak üzere herkesin eksikleri olabilir. Ligde daha çok maç var. Üç puanlık sisteme göre bu puan farkı kapanmaz bir puan farkı değil" diye konuştu. 'un hedefinin her zaman zirvede yer almak olduğunu ifade eden Hacısalihoğlu, kulüpteki geleceği tartışılan Hugo Broos'a da destek verdi Broos'un yeterliliği, yetersizliği tartışılmayacak bir teknik adam olduğunu belirten Hacısalihoğlu şunları söyledi: "Broos, bugün antrenörlüğe başlamadı. Belçika gibi Avrupa futbolunda önemli bir ülkede uzun yıllar şampiyon olan takımları çalıştırdı, şampiyon yaptı. Ancak 'un bu yıl lige başlarkenki hedefiyle şu andaki durumunu karşılaştırırsak başarısız bir sezon geçirdiği aşikar. nedenle hoca kim olursa olsun tartışılır bir durumdur. "Ancak yönetim kurulunun kısa vadeli hoca anlaşmaları yapmayacağı, 'un büyüklüğüne yakışır bir şekilde daha sağlıklı değerlendirme yapması gerektiği inancıyla şu anda bir hoca tasarrufu yok." Hacisalihoğlu, hafta sonu maçında geçmişteki hataları unutturacak bir futbol ortaya koyarak kazanacaklarına inandığını söyledi.
606090
Bekir Hazar: Kıskançlık krizindeyim!
Bekir Hazar Kıskançlık krizindeyim! Eyfel kulesi tam karşımda... Ve bir adam iniyor merdivenlerden. Mülteci Cem Uzan. Kıskandım. Orada kameramla, mikrofonumla olmak isterdim. Atv haber güzel iş yaptı. Mahmur kampı önü. 34 PPKlı yola çıkacak teslim olmak üzere. Araştırdım tarihi anın yaşandığı kampın önünde CHA ve Show haber ekipleri var. Kıskandım. Orada olmak isterdim... Somalili korsanların kaçırdığı Horizon adlı gemiye dünyanın ucunda NTV muhabiri çıkıyor. Cep telefonu ile canlı yayın yapıyor. Kıskandım. Cep telefonumu çalıştırmak isterdim orada... Habercilik adına çok güzel hareketler bunlar. Birşeyler oluyor artık. Hem de aynı gün içinde haberciler sınır ötesinde çok özel görüntülere imza atıyor peşpeşe... Düne kadar 100 bin kişinin tsunamiden öldüğü, 2500 Türk'ün mahsur kaldığı bölgeye tek haberci gidemiyordu parasızlıktan. Bir tek Acun Ilıcalı yayın yapıyordu oralardan... Nereden nereye geldik. *** Oray Eğin'in Star'daki programını eleştirmiştim burada. En sonunda “Oray reytingini zıplatmak istiyorsa Deniz Baykal'ı alsın programına. Deniz bey, kameraları seviyor” diye espri yapmıştım. Oray Eğin aradı. “Sen yazmadan önce kendi aramızda konuşmuştuk. Acaba Deniz Baykal'ı programa alsak mı diye? Bunu ciddi anlamda düşünüyoruz” dedi. Oray'a “Deniz Baykal'ı alın ama mutlaka robot kameralar kullanın” diye uyardım. *** TRT1 gündüz kuşaklarında atağa kalktı. İzlenme oranlarında gözle görülür hareketlenme var. Habere kadar böyle devam ediyor. Haberden sonra sorun var. Sıra şimdi Prime Time'da... TRT1'in başındaki Kürşat Özkök daha yeni... Ona biraz zaman tanıyacağız. Ancak tutturamazsa yandın sevgili Kürşat... Bu arada ilginç bir gelişme oldu. Önceki gün sabah programında “Linet yarın konuğumuz” diye tanıtım yapıldı. Ancak ertesi gün Linet anonsa rağmen programda yoktu. Malum sevgili Linet kaliteli sesi ve şarkılarıyla beğendiğimiz musevi sanatçımız. Ayrılık dizisiyle gelen ve İsrail'le yaşanan notalı krizden sonra “Linet'e ambargo uygulandı” diye dedikodular çıktı. Linet'le konuştum hemen. “Çağırdılar ama onay çıkmamış, bilet göndermediler” dedi. “Bana bir ambargo olacağını düşünmüyorum çünkü 29 Ekim'de Cumhurbaşkanlığı resepsiyonuna çağrılmış bir sanatçıyım” dedi. TRT1'in patronu Kürşat Özkök'e sordum “Asla ambargo yok. Linet hanımı haftaya erteledik, programa alacağız” cevabını verdi... Dedikodu yapan meraklılara yardımım olsun... Durum bu...
605886
Vinç harekatı
Vinç harekatı 445 kiloluk dev adamın hayati ameliyatı için ordudan yardım istendi. 445 kilo ağırlığı ile dünyanın en şişman adamı olan İngiliz Paul Mason, ölüm-kalım savaşı veriyor. Askeri helikopter ayarlanmazsa bu dev adam, hayatını kurtaracak ameliyata giremeyecek. Bindirilecek araba bulunamayan adamın hastaneye helikopterle götürülmesi isteniyor. Hastane yetkilileri ise Manson'ı obezler için tasarlanan ambulansla götürmekte kararlı.
606972
16:23 Daum'un gözüyle Beşiktaş!
Daum'un gözüyle Beşiktaş!’nin hocası Daum’un maçı öncesi Wolfsburg’u uyaran bilgileri, ’da yayınlandı. Futbolda klasik hale gelen ve ‘casusluk’ olarak tabir edilen bir kavram vardır. Futbolcular veya teknik adamlar, yakından tanıdıkları kulüpler hakkında kendi ülkesinin takımlarına bilgi verir. İşte bunlardan biri de ’ün haberine göre Alman basınına yansıdı. ’nin hocası Daum’un maçı öncesi Wolfsburg’u uyaran bilgileri, ’da yayınlandı. Daum Kartal’ı şöyle anlattı: ERNST VE SAVUNMA: Orta sahada Ernst takımın kalbi. ile sağlamve organize. Onları geçmek zor. ZAYIF NOKTASI: Beşiktaş’ın zayıf noktası ise ani ataklar. Buna en güzel örnek ile ’da oynadıkları karşılaşma. Sürekli hücum eden taraf Beşiktaş’tı ama bir kontrada golü yiyerekmaçı kaybettiler. İstanbul takımını da şampiyon yaptı,’ı çalıştırdı. kadar çok şey başardı ki... Takımın yıldızı. Eğer ritmini bulursa takımın en iyi oyuncusu. SONUÇ:Wolfsburg galibiyete daha yakın ama Beşiktaş’ı asla hafife alamazsınız
607036
BES katılımcısı milyon 933 bine ulaştı
Altıncı yılını dolduran Bireysel Emeklilik Sistemindeki (BES) katılımcı sayısı, milyon 933 bine, fon büyüklüğü milyar 616 milyon liraya ulaştı. BES'ten yapılan yazılı açıklamaya göre, sistemde 1.524 kişi bağlı oldukları emeklilik şirketlerinden emekli oldu. BES Platformu Başkanı Mete Uğurlu, kriz döneminde de sisteme olan inancın ve katılımın artığını, yılın ilk ayında katılımcı sayısında 187 bin kişi, fon büyüklüğünde 2,2 milyar lira artış olduğunu kaydetti. Uğurlu, bugüne kadar ulaşılan yaklaşık milyon katılımcı ve 8,6 milyar lira fon varlığının gücüyle, büyümenin süreceğinden emin olduklarını belirtti. Sistemin 2020 yılında 5,5 milyon katılımcıya ve 115 milyar lira fon büyüklülüğüne ve sistemden emekli olmayı hak kazanacak kişi sayısının 380 bine ulaşacağını tahmin ettiklerini ifade eden Uğurlu, sisteme ilk katılımın 2003'te başladığını ve sistemin tahminlerin üstünde büyüdüğünü vurguladı. Uğurlu, bugün ulaşılan noktanın, Hazine, SPK, Takasbank, portföy yönetimi ve emeklilik şirketleri ile acentelerinin birlikte hareket etmesinden kaynaklı başarı olduğunun altını çizerek, şu bilgileri verdi: ''Sistem, düzenli tasarruf alışkanlığıyla büyüyen ve getirileriyle karlı yatırım imkanı sağlarken, ülke ekonomisine de milyar liraya yaklaşan uzun vadeli fon kaynağı yaratmıştır. Sistemin büyümesiyle bu fon, gelişmiş ülke örnekleri gibi, ülkemiz ekonomisinin çok önemli bir itici gücü olacaktır. Sistemin diğer önemli bir noktası da yarattığı istihdamdır. Şu anda 14 bin 458'i aktif olmak üzere yaklaşık 22 bin lisanslı bireysel emeklilik aracısı bulunmakta, emeklilik şirketlerindeki diğer çalışanların sayıları da sistemle birlikte hızla büyümektedir.'' ''SİSTEME KATILANLARIN YÜZDE 72'Sİ, HEDEFLENEN KİTLEYE UYGUN'' Türkiye'de sisteme katılanların yüzde 72'sinin hedeflenen kitleye uygun şekilde 25-44 yaş aralığında olduğunu aktaran Uğurlu, sistemde zaman içinde katılımcılar lehine düzenlemeler yapıldığını hatırlattı. Uğurlu, fon-portföy dağılımında ''sınırsız'' esneklik ve yılda defa fon değişikliği hakkı getirildiğini, sözleşmenin feshi, cayma, haciz, birikimlerin aktarımı, hesapların birleştirilmesi konuları ve hak edilme süresi (vesting) uygulamasıyla, şirketlerin çalışanlarına bireysel emeklilik sağlama olanakları geliştirildiğini anlattı.
605812
Sığınma gerekçesi ekonomik baskı
Uzan'ın Fransa Mülteci ve Vatansızları Koruma Ofisi'ne verdiği dilekçede (OFPRA), "Beni ekonomik ve psikolojik olarak sıfırladılar." dediği belirtiliyor. Başvuruyu sadece kendi adına yaptığının altı çiziliyor. OFPRA ve aylık geçici oturma iznini veren Fransız İçişleri Bakanlığı kayıtlarında sadece Uzan'ın başvurusu bulunurken ailesinin Fransa'da normal bir statü ile veya başka bir ülkede olabileceği ileri sürülüyor. Edinilen bilgilere göre Uzan, Paris'e iltica başvurusunun kabul edileceği yönünde ciddi bir teminat alarak gitti. Zaman'ın ulaştığı yetkililer, "Dosya şu an kabul edilmiş gibi gözüküyor." görüşünü savundu. Fransa Mülteci ve Vatansızları Koruma Ofisi özerk bir kurum ve normalde böyle bir teminatın verilmesi çok zor. Ancak dosyanın OFPRA'nın dışında üst düzeyde ele alındığına işaret ediliyor. GIYABİ TUTUKLAMA KARARI ÇIKTI Uzan'la ilgili Türk yargısı da harekete geçti. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvuran Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu avukatları, Uzan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarılmasını istedi. Mahkeme, İmar Bankası hakim ortak ve yöneticileri hakkında 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak', 'resmi ve özel evrakta sahtecilik', 'Bankalar Kanunu'na muhalefet' ve 'kamu kurumunu dolandırmak' suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında gıyabi tutuklama kararı aldı. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi de 'hileli iflas' suçundan yargılanan Uzan hakkında gıyabi tutuklama kararı aldı. Süreç nasıl işleyecek? Türkiye'nin hakkında kırmızı bülten çıkarttığı Cem Uzan'ın, iltica başvurusu reddedilse bile kısa vadede iade edilmesi zor. Uzan, iltica başvurusu ile işlerini dışarıdan takip edebileceği uzun bir zaman kazandı. İlk planda verilen aylık geçici oturma izni, dosyasının incelemesi devam edene kadar otomatik olarak uzatılacak. Süreç, yıla kadar uzayabiliyor. Sığınma hakkı ile ilgili Fransız yasalarına göre, mülteci ofisi kararını açıklamadan başvuru sahibi ile ilgili hiçbir iade ve sınırdışı talebi veya kararı uygulanamıyor. Sığınma talebi OFPRA'da reddedilse bile süreç bitmiyor. Bir üst kurum olan Ulusal İltica Hakkı Mahkemesi'ne başvurulabiliyor. Olumsuz cevap alınması halinde konu Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar taşınabiliyor.
607420
Domuz gribi yayılıyor
Domuz gribi yayılıyor Batman Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, ilde son günlerde artan grip benzeri hastalık vakalarıyla ilgili olarak 19 Ekim 2009 tarihinde alınan numunelerin Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Başkanlığında yapılan tahlilleri sonucunda 11 vatandaşta H1N1 (domuz gribi) virüsü tespit edildiği belirtildi. Söz konusu kişilerin tedavi edildiği kaydedilen açıklamada, ''Gerekli tedbirler valiliğimizce alınmış olup ilimizdeki okulların kapatılmasını gerektirecek ve vatandaşımızı endişeye sevk edecek bir durum bulunmamaktadır. Tüm çalışmalar, kriz merkezi aracılığıyla sürdürülmektedir'' denildi.
606699
Xavi: "Rubin galibiyeti hak etmedi"
Barcelona'nın orta saha oyuncusu Xavi, 'ndeki Rubin Kazan yenilgisini şanssızlığa bağladı. -- Rubin Kazan, belki de tarihinin en büyük sürprizlerinden birini yaparak Barcelona'yı deplasmanda 2-1 mağlup etti. Rus takımına galibiyeti getiren golü bitime 17 dakika Gökdeniz Karadeniz atarken, 13 şutu rakip kaleyi tutan ve iki topu direkten dönen Barcelona bu sezon resmi maçlarda ilk kez kaybetti. Katalan takımının orta sahadaki beyni Xavi, mağlubiyeti kesinlikle hak etmediklerini belirterek, "bu şanssızlıktan başka bir şey değil. Rubin sadece iki atak yaptı ve hakkı olmayan bir ödülle döndü" dedi. Sahaya kaptan olarak çıkan Xavi, "iyi oynadık ama karşınızda sadece savunma yapan bir takım olunca işler zorlaşıyor" diye konuştu. Barca bu yenilgiye rağmen dört puan ve averajla Grubu'nda liderliğini devam ettiriyor. Dinamo Kiev ve Rubin de dört puana sahip, son sırada üç puanlı Inter Milan var. Barcelona gruptaki dördüncü maçını Kasım'da Rubin ile Kazan'da oynayacak, 24 Kasım'da Inter'i konuk ettikten sonra Araılık Kiev'de Dinamo ile mücadele edecek. Uzatma dakikalarında kafa vuruşu direkte patlayan İspanyol takımının Fildişili orta saha oyuncusu Yaya Toure, "bence çok iyi oynadık ama Ruslar da fizik olarak çok güçlüydü. Maçı domine ettik ama domine etmek kazanmak anlamına gelmiyor" dedi.
607242
Davutoğlu’dan Bakü’de “kritik” görüşmeler
Davutoğlu’dan ’de “kritik” görüşmeler Dışişleri Bakanı yarın ’de yapılacak Ekonomik İşbirliği (KEİ) Dışişleri Bakanları toplantısı dolayısıyla gideceği ’da Cumhurbaşkanı “kritik” bir görüşme yapacak. Davutoğlu, Azerbaycan’ın evsahipliğinde yarın Bakü’de düzenlenecek Karadeniz Ekonomik İşbirliği Dışişleri Bakanları toplantısına katılacak. Davutoğlu, toplantı marjında diğer ülkelerin meslektaşlarıyla ikili görüşmelerde bulunacak. Bu çerçevede Azerbaycan, Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ile biraraya gelecek olan Davutoğlu ayrıca, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından da kabul edilecek. Türkile ile arasında imzalanan protokollere ilişkin bilgi vemesi beklenen Davutoğlu ile Aliyev arasında yapılacak görüşmede Azerbayacan’da Türk- mutabakatına gösterilen sert tepkiler açısından önem taşıdığı ifade ediliyor. Bu arada, Bakü’deki KEİ toplantısına Ermenistan Bakan Yardımcısı düzeyinde temsil edilecek. Toplantıya Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımacısı Arman Kirakosyan’ın başkanlığındaki bir heyet katılacak.
605859
Sanal sohbet dili tehdit ediyor
Sanal sohbet dili tehdit ediyor Kayseri Özel Kılıçaslan Lisesi öğrencilerine 'İnternetin, Türkçenin kullanımına etkisi' konulu bir konferans veren Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölüm Başkan vekili Yrd. Doç. Dr. Adnan Karadüz, dilin iletişimin sağlanmasında çok önemli bir görevi yerine getirdiğini belirtti. Dile sahip çıkmanın dili konuşanlar için önemli bir görev olduğuna değinen Karadüz, teknoloji ile birlikte yabancı kelimelerin Türkçe'ye akın ettiğini, internetin de bunu hızlandırdığını ifade etti. İnternet kullanımının artmasıyla, bu ortamdaki sohbet programlarının hem dili hem de kişilikleri tehdit ettiğini kaydeden Karadüz, "Bu sohbet esnasında kişiler yazarken, kelimelere özel anlamlar yükler, özel işaret dilleri oluşturur ve yeni kısaltmalar kullanır. Burada genel geçer yazı kurallarına uyulmaz" diyerek yaşayan dilin ahengine ters kullanımların olduğunu vurguladı.
606255
U2 konseri YouTube'da
U2 konseri YouTube'da Dünyaca ünlü rock grubu U2'nun Pazar günü Los Angeles yakınındaki Pasadena Rose Bowl Stadyumu'nda vereceği konser, internette video paylaşım sitesi You Tube üzerinden canlı olarak izlenebilecek. U2, önümüzdeki yıl İstanbul'da da konser verecek grubun menajeri Paul McGuinness, You Tube üzerinden yapilacak yayının, "verecekleri partiyi, stadyum dışına da taşımak için harika bir fırsat olduğunu" söyledi. McGuinness, uzun süredir böyle bir şey yapmayı umduklarını belirtti. U2'nun menajeri, "Hayranları, U2'yu görmek için sık sık uzun mesafe yol katediyorlar. Bu kez küresel çapta U2 onlara gidebilir" dedi. Grubun daha önce de 1997 yılında Popmart turnesi kapsamında Amerika Birleşik Devletleri'nin Boston kentinde verdiği konser, yine internette, Microsoft'un sitesi MSN üzerinden de canlı yayınlanmıştı.Ancak bu kez ilk kez bir U2 konseri, You Tube üzerinden yayınlanacak.Google'ın sahibi olduğu YouTube'un yetkilileri, konserin bitimiyle birlikte, çeşitli kliplerin de yine sitede bulunabileceğini açıkladı. U2 SENEYE İSTANBUL'DA U2'nun Pasadena Rose Bowl Stadyumu'ndaki konseri, TSİ Pazartesi sabahı 06.30'da başlayacak. Bu konser, "U2 360° Tour" kapsamında bu yıl verilecekler arasında, sondan bir önceki. Grubun 2009'daki son konseri, 28 Kasım'da Kanada'nın Vancouver kentinde. U2, turnesi kapsamında önümüzdeki yıl ilk kez Türkiye'de de konser verecek. Grup Eylül 2010'da, İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda hayranlarının karşısına çıkacak.
606990
Hakkari'de terör örgütüne ait roketatar ve mühimmat ele geçirildi
Alınan bilgiye göre, Çukurca ilçesi Darsinki ve Işıklı bölgelerinde güvenlik güçleri tarafında yapılan arazi arama tarama faaliyeti sırasında, terör örgütü üyelerince toprağa gömülmüş vaziyette adet RPG7 roketatar ve buna ait mühimmat bulundu. Mühimmatın olay yerinde imha edildiği, bölgede arama tarama faaliyetinin sürdürüldüğü bildirildi.
606120
TFF yine yerli patron peşinde!
Atilla Gökçe KritikTFF yine yerli patron peşinde! Doğuş ’in 15. kuruluş yılı kutlamaları kapsamında bize de yol göründü, ’ya geldik... ’in maçı için yaptığı davet, biz spor gazetecileriyle spor adamlarını bir araya getirdi. Müdürü Fuat Akdağ’a, Bu kadar canlı ve heyecanlı bir grubu bizim kongrelerde bile göremiyoruz. Niyetin ne ?” diye takıldım... Uçak sohbetleri, gazeteciler için merak ettikleri konularda bir fırsattır. Uçuşun 15 dakikalık bölümünde TFF Başkanı ’le başbaşa konuştuk. Başkan, bir kez daha yineledi ki TFF ile arasında hiçbir sorun yoktur. Ama Terim’in federasyonla konuşmadan maçının hemen sonrasında “veda” içerikli açıklaması, onları hem üzmüş hem sarsmış. Kurumsal olarak istifayı kabul etmek durumunda kaldıklarını, çok üzüldüklerini söyledi. Dahası da var “- Her başarısızlıktan sonra istifa geleneği bizim ülkemize yakışmıyor. Dünya Kupası’na katılamayabiliriz. Ama ’ın programı bununla sınırlı değil ki... Önümüzdeki Şampiyonası ve Olimpiyatları gibi iki önemli hedefimiz daha vardı. İnandığımız biçimde hocamız yola devam edebilirdi, olmadı. Bundan fevkalade üzgünüm.” Başkan bir kez daha “Yabancı teknik direktör arıyoruz” diyerek yerli alternatiflerin üzerine bir çarpı işareti koyduğunu söyledi. Hele Terim’e alternatif gösterilen bazı isimleri hiç ciddiye almadığını da ekledi. Karar belli! Özgener, yabancı hoca konusunda adı ilk akla gelen hocalara pek sıcak bakmıyor. Gerçekçi projelerde onların yer alamayacağını düşünüyor. Yine de Dünya Kupası play off maçlarını beklemeye kararlı. maçlar oynanıp katılacak ülkeler belli olduktan sonra gerçek adayı belirleyip sürecini başlatacaklar. Bu arada önemli bir detay Futbol Federasyonu, milli takımların tek çatı altında toplanması ilkesinden vazgeçmiş. Özgener, için bir yabancı teknik direktör düşünürken, yaş grupları, genç ve olimpik milli takımların eğitimini tek bir patronun üstleneceğini söylüyor. Keskin ve kararlı sözleri var bu konuda “- Adamla en az 10 yıllık yapacağız. Bütün antrenörler de ona bağlanacak. Ayrıca şunu da söyleyeyim. Zamanında milli takımda oynadı diye doğrudan milli takımlarda antrenörlüğe başlanmasını ben doğru bulmuyorum. Bu arkadaşlar biraz kulüplerde dolaşıp emek sarfederek yeterliliklerini göstermeli. Alt yapı antrenörlerimiz de bu anlayışa uygun olarak değişebilir. Eğitimi üstlenecek tecrübeli ve yetkin hocalara ihtiyacımız var.” Özgener, kafasında bu işin yerli patronunu da seçmiş. Ama TFF yönetim kuruluna bile açmamış konuyu. Patronun adını merak ettim ama, öğrenmek için ısrar etmedim! kimin fikri? Ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilemiyorum. kadar çok yerde yazıyor ve konuşuyor ki, artık takip edemiyorum. yüzden ’un Avrasya Maratonu ile ilgili açıklamalarına bir açıklama da ben yaparak katkıda bulunmak isterim... Böylece durum belki biraz daha açıklığa kavuşur. 1972’de, yaklaşmakta olan Cumhuriyet’in 50. yılı kutlamaları için, asker ocağından ’daki spor müdürüm Necmi Tanyolaç’a bir mektup yazdım. Dünyada ilk kez iki kıta üzerinde düzenlenecek Avrasya maratonuyla atletizmde şık bir yarış gerçekleştirebileceğimizi, bundan ’un da ülkemizin de büyük yararlar sağlayacağını anlattım. Necmi Abi, bu önerimi çok sevmiş, heyecanlanmış. sırada servisin en ciddi gazetecilerinden biri olan Güven Taner’e vermiş görevi. Güven’le konuşuyoruz sık sık... Heyecanla bin türlü ayrıntıdan söz ediyor, arada takılıyor Başıma büyük iş açtın! Gazetede her gün heyecanlı haberlerle pişiriyoruz olayı. Birkaç gün sonra, sayfada çerçeve içinde küçük bir açıklama okudum Avrasya maratonu iptal edildi.. Yürülükteki karayolu yasasına göre, otoyolda yürümek ve koşmak yasaklandığından...vs...vs...” Çok üzüldüm tabii... Katı bürokratik anlayışların ülkeyi nasıl frenlediğine bir örnekti bu. Sonraki yıllarda sanıyorum Alman veteranları için İstanbul ajanı Selahattin Yıldız, yasada bir boşluk bulup, özel izinle Avrasya maratonunu fiilen başlattı. Ama asıl ivmeyi kazandıran kuşkusuz Cüneyt Koryürek’ti... Yarışın organizasyonu Cüneyt Abi’ye verilince, Hıncal Uluç ve beni de alarak bir komite kurdu. Londra maratonunu örnek alarak çalıştık. ...Ve Cüneyt Abi, 10 binden fazla atletizm gönüllüsünü koşturarak maratona yeniden hayat verdi. Rahmetli’nin madalyalı teşekkür mektubu, çerçevesiyle hâlâ asılıdır duvarımda. Duyduğuma göre Hıncal Abi, Avrasya maratonunun kendi önerisi olduğunu söylemiş/ ya da yazmış. Belki de yanlış anlaşılmıştır. maratonun belediye elinde ne kadar canlandığı ne kadar sportif değer kazandığı ayrı bir yazı konusu. Elbet gönlümüzdeki yeri ve şekli bu değildir ama, her koşu bizi biraz daha taşır hayal ettiğimiz günlere. Kartal Kurtlar’a karşı ’nde Beşiktaş’ın yol haritası bu akşam yeniden belirlenecek. Kartal, şampiyonu Wolfsburg’a karşı... Kur’alar çekildiğinde Wolfsburg, kulüp puanı düşük olduğundan Beşiktaş’tan bir alt kategoride yer aldı... Adından dolayı küçük görünüyordu ama, beş endüstriyel ligden birinin şampiyonuydular. Bayern, ve gibi ekiplerin arasından sıyrılıp ligde şampiyon olmak hiç de kolay değil! Bu akşamki maç, Beşiktaş açısından varolmakla yok olmak arasında ince bir çizgide oynanacak. Denizli’nin ekibi, 90 dakikayı puansız kapatırsa, gruptaki ilk karşılaşmalar sonunda sıfır çekmiş olacak. Rövanş maçlarında puan alsa bile, üçüncü sıraya yerleşip ’ne katılma hakkını elde etmesi çok zor. Yine de umudu kesmemeli. Alman Şampiyonu’yla ilk kez oynuyoruz. Ama tanıdığımız isimler var. ’te başımızı ağrıtan Dzeko gibi... Martins ve geçen yılın Grafite ile birlikte Beşiktaş savunmasını zorlayacaklar. Bu yıl kadroya katılan bir başka Boşnak Musimoviç de ayrı bir hücum tehdidi... Beşiktaş haftalardır gol atamamanın sıkıntısıyla savunmadaki sorunlarını unuttu. Gerçi ’i taşıyabilecek bir savunması var. Ama bu savunma hattının Şampiyonlar Ligi’nde çabuk ve yaratıcı ayaklara karşı direnebilmesi kadar kolay değil. ve CSKA maçında savunma direncinin yetmediğini gördük. Kuşkunuz olmasın, Wolfsburg karşısında da yetmeyecektir. Ernst Fink, Uğur İnceman ve beklerden oluşturulacak altılı savunma grubu, direnmenin yanı sıra, oyuna pozitif katkılarda bulunmak, hücumcuları beslemek durumunda. Ne yazık ki Beşiktaş’ta takım savunması ve takımca hücum felsefesi en azından şimdilik aksaklıklarla dolu... Belki sistem ve prensipler oturduğunda kaçmış olacak. Kartal, Kurtlar’la baş edebilirdi. Ama kanadı kırık, takımca formunu henüz yakalayamamış, ritmini tutturamayan Beşiktaş’ın şu dönemde bunu yapabilmesi çok zor. Futbol tanrıları, yıl önce ’de bahşettikleri çifte şansı bu akşam da sunarlar mı Şansa çok ihtiyaç var da!
606113
FİKRİ TÜRKEL Bir bardak suyun ardındakiler...
Toyota denilince ilk akla geliyordu. Türkiye'de ambalajlı su dönemini başlatan Hayat Su deyince de yine Özdemir Sabancı'yı hatırlıyoruz. Rahmetli Özdemir Bey'in su tesisi kurma niyeti 1980'de Mısır'a yaptığı bir gezide başlıyor. dönemde Mısır, Türkiye'den daha fazla turist çekiyordu. 10 milyona yaklaşan turistlerin içme suyunu ağırlıklı olarak Evian karşılıyordu. Öyle ki, dünyada en fazla Evian ithal eden ülke Mısır'dı. Niye?.. Assuan Barajı yapılmadan önce Mısırlılar da, turistler de Nil'in suyunu içiyordu. Assuan Barajı yapılınca, Çad'daki bir barajda görülen tek hücreli bir canlı, kuşlar aracılığıyla Assuan'a da bulaşır. Barajda üreyen bu canlı, bir nevi hastalığa sebep oluyor ve önlemi de alınamıyor. Bu risk sebebiyle turistler uyarılıyor ve pet şişelerden içmek zorunda kalıyorlar. Adana'da kurulacak bir fabrika ile Mısır'a büyük ihracat kapısı açılabilir. Bu amaçla Bahçe'de Ayran Su'yu almak ve oraya tesis kurmak için girişimde bulunur. Ayran Su, Evian ve benzerlerinin özelliklerine göre farklılık gösterince Fransa'dan bir profesör getirtilir. Tahlil cihazlarıyla kaynağı inceleyen profesör, Ayran Su'yu içmez bile. Suyun Mısır'a satılması veya Evian'a rakip olması mümkün görülmez. zaman Pozantı'daki Şekerpınar Kaynağı'na gidilir. Doğu Toroslar'ı, Bolkar'ı ve Çakıt vadisini gören profesör; "Suyu boş verin, gelin buraya turistik seferler başlatalım" der. Ve Şekerpınar Kaynağı'na da hayran olur. Hem içiminin hem de kalitesinin dünyanın en iyilerinden biri olduğunu tescil eder. Sabancı, hemen çalışmaları başlatır. Ancak profesörün jurnali midir bilinmez, birkaç ay içinde Mısır su ithalatını yeni firmalar için kapatır. Çalışmalarını sürdüren Sabancı, 1984 yılında ambalajlı su üretimine başlar. İlk kuruluşta Shell'le ortak olan Sabancı Grubu, bir yıl sonra tek başına yoluna devam eder. Daha sonra Marsa, Danone, Kraft gibi güçlü yabancı şirketler ortak olur. Bu dev konsorsiyum dağılırken Hayat Su, Danone Grubu'nda kalır. Halen de Danone tarafından yönetiliyor. Su pazarı önemli ve dünyada gıda devleri tarafından yönetiliyor. Coca-Cola, Nestle, Danone, Pepsi gibi gıda devlerinin hepsinin su markaları var ve piyasanın hakimiyeti onların elinde. Türkiye'de durum şöyle: Pet şişe ve damacana pazarının ekonomik büyüklüğü 3,5 milyar lira civarında. Bunun litre büyüklüğü 9,1 milyar litre. Rakam yüksek görünüyor ama bunun günlük tüketime yansıması sadece bir bardak. Yani sektör büyüyor, gelişiyor. Krize rağmen son üç yılda yüzde 10'ar büyüyen pazarın bu yıl yüzde 12 büyümesi bekleniyor. Dikkat çekici bir diğer taraf da şu: Türkiye, dünyada ambalajlı su tüketiminde üçüncü sırada bulunuyor. Ve tüketimin yüzde 50'si üç büyük şehirde gerçekleşiyor. Herkesin ilgisini çekmesinin bir sebebi de bu. Bilinmesi gereken bir nokta da şu: Su nasıl marka olur? Ayrıca su işinde nasıl yeni değerler ve verimlilikler oluşturulabilir? Hayat Su olayından öğrenmemiz gereken ayrı bir nokta da budur. Ne gibi yenilikler ve inovasyonlar yapılacağını da Hayat Su'da gördüm. Son iki yılda enerji tüketimini pet şişede yüzde 24, su tüketimini de yüzde 42 azaltmış durumdalar. Kapağını ve ambalajını değiştirerek oradan da tasarruf sağlamışlar. Şişe ağırlığını yüzde 20, kapak ağırlığını yüzde 30 azaltmışlar. Türkiye'nin beş yerine tesis kurarak ulaşımda daha verimli bir yol tercih edilmiş. Bundan sonraki en önemli adım da karbon ayak izini dünya standartlarına göre daha da iyileştirmek. Su deyip geçmeyelim, arkasında büyük bir birikim olduğunu unutmayın.
607445
Kalp ve damar hastalığına üzüm çekirdeği
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Sağlık Bilimleri Enstitüsü Fizyoloji Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Durmuş Burgucu'nun üzüm çekirdeğindeki resveratrol maddesiyle kolesterol seviyesi yükseltilmiş farelerde kalp ve damar hastalıklarına neden olan hücre yapılaşmasını azaltmayı başardığı çalışmasıyla Türk Hematoloji Derneğinin Genç Araştırmacı Ödülü'nü kazandığı bildirildi. Durmuş Burgucu da atardamarları etkileyen kalp hastalığının (aterosklerotik) birçok ülkede en önemli ölüm nedenlerinden olduğunu kaydetti. Yüksek kolesterolün atardamarları etkileyen kalp hastalığı için önemli bir risk faktörü olduğuna dikkati çeken Burgucu, bu nedenle laboratuvar ortamında farelerin kolesterol seviyesini yükselttiklerini, yüksek kolesterolle birlikte bu farelerde virüs, mantar ve bakterilere karşı vücudu koruyan beyaz kan hücrelerinden nötrofil ile kanda pıhtılaşmayı sağlayan trombosit hücrelerinin istenmeyen oranda yapıştığını, resveratrolün verilmesiyle farelerde hücre yapışmasının önlendiğini belirtti. Burgucu, bu yöntemle kalp ve damar hastalıklarının önlenebileceğini bildirdi.
607316
Akyazı Projesi'ne medya ilgisi
Akyazı Projesi'ne medya ilgisi Trabzon'da son birkaç yıldır en önemli tartışma konularından biri haline gelen Akyazı Projesi'ne başta yerel basın olmak üzere Trabzon medyası yoğun ilgi gösteriyor. KAMİL ANAHAR TRABZON Medya kuruluşlarının bu ilgisi, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak'ın Akyazı'da yaptığı incelemeler sırasında bir kez daha kendini gösterdi.Trabzon basını, ilk gündeme geldiği andan itibaren Akyazı Projesi'ni çeşitli haberlerle sürekli gündemde tuttu. Basın mensupları, Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Başbakanlık Baş Danışmanı Mehmet Atalay ve işadamı Hamdi Akın'ın projenin inşa edileceği Akyazı ile projenin karşılığı olarak gösterilen spor tesisleri ile Trabzon Otogarı'nda yaptıkları incelemeleri de dakika dakika takip etti. 2011 Avrupa Gençlik Oyunları Medya Sorumlusu Murat Taşkın, Trabzon'daki basın kuruluşlarının kamuoyu adına her konuyu olduğu gibi Akyazı Projesi'ni de titizlikle takip ettiğine dikkat çekerek, bu projenin kamuoyuna mal edilmesi ve Trabzon'a kazandırılması noktasında basının üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirdiğini ve bundan sonra da getirmeye devam edeceğini söyledi.
607271
İstanbul 2010 Kültür Başkenti projesi 'yağma' projesine döndü
CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, dün konuya ilişkin CHP’nin Şişhane’deki İstanbul İl Başkanlığı’nda dün basın toplantısı düzenledi. 2010 Avrupa Kültür Başkenti projelerine ayrılan kaynağın benzin ve motorine yapılan küçük zamlarla karşılandığını ve bu yolla yıllık 250 milyon TL’lik kaynak yaratıldığını belirten Soysal, “Halka yansıtılan küçük zamlar, AKP’nin ve Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın yandaşlarına dağıtılıyor. Bu yağmada İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş dahi by-pass edildi” dedi. Giderler sponsordan, rant ajanstan Soysal, rant dağıtılan projelere ilişkin de belgelerle örnekler verdi. 500 öğretmen ve bin 500 öğretmenin İstanbul’daki müzeleri gezmesi için teklif veren kişinin, bu küçük organizasyon için 626 bin 636 lira istediğini belirten Soysal, “Ajans ise bu proje için milyon 132 bin 772 TL ödenmesini istiyor. Proje sahibi 636 bin TL’ye yaparım diyor, ama ajans milyon TL’yi aşan parayı ödemekte ısrarlı” dedi. Yine benzer bir rantın Boğaziçi Festival’inde gerçekleştiğini belirten Soysal, “Bütçenin milyon 963 bin TL’lik kısmı ajanstan talep edildi. Bütkçenin en önemli kalemlerinden olan 907 bin TL’lik pano ve açıkhava tiyatrosunun kiralam giderini İBB organize etti. Kültür Bakanlığı Aya İrini ve Topkapı Sarayı’nın kiralama bedellerini üstlendi. BKM, Semah gösterisi ve Zülfü Livaneli konserine sponsor oldu. Peki tüm bu önemli giderler sponsorlarla karşılanıyorken, 2010 Ajansı neden bu projeyi ihalesiz olarak, ‘ASİA Organizasyon’ şirketine verdi. Yoksa şirketin sahibi olan Nesibe Meriç’in, internette AKP’nin basın danışmanı olarak geçmesinin bu projenin kabulünde etkisi mi oldu” diye konuştu. Sünnet törenine 11.7 milyon TL Soysal, Osmanlı padişahlarından 3.Murat’ın oğlunun sünnet törenin anlatan “Surname-i Hümayun” adlı eserin, minyatür sanatçıları ve ressamlar tarafından yeniden canlandırılması projesinde de yaşandığını söyledi. ARGE İnşaat Şirketi’nin milyon 670 bin TL’ye sünnet törenini yeniden canlandırmak için ajansa teklif verdiğini belirten Soysal, “Aynı eserin yeniden canlandırılması içni ajansa proje daha geldi. Şimdi ajansın önünde toplam 11.7 milyon TL’lik Surname-i Hümayun projesi duruyor. Bu kadar büyük bir para, bu projeler için fazla değil mi?” diye sordu. “Avrupa Gençlik Parlamentosu” projesi kapsamında Avrupa ülkelerinden gelen toplam 100 öğrencinin İstanbul’da sadece gün ağırlanması için de 928 bin TL’lik bütçe ayrıldığına dikkat çeken Soysal, “Hesapladım, uçak biletlerine 100 bin TL ayırırsınız, İstanbul’un en lüks otelllerinden olan Swisotel’de gün 60 bin TL’ye ağırlarsınız. Peki, milyon TL’ye yaklaşan bu bütçe neden proje sahibine veriliyor” diye konuştu. Soysal, Beyoğlu Belediyesi’nin de bu ranttan “Altın Eller” projesiyle faydalandığını söyledi. Projenin toplam maliyetinin milyon 524 bin TL olduğunu belirten Soysal, “Proje 2008, 2009, 2010 yıllarını kapsıyor. Çizelgede de ‘Etkinlik alanında sanatçıların kullanacağı Türk evi tipinde standların tasarımı, yapımı ve kurulum’ yer alıyor. Toplam 100 stand var. Birim fiyatı bin TL’den 80 bin TL eder. İlk yıl, yani 2008 de standlar kuruldu. Peki 2. ve 3. yıllarda. Her yıl standlar yeniden yapılmıyor ki, bir önceki yıl yapılan standlar kullanılıyor. Ama yıl için de yeniden stand yapılmış gibi parası alınıyor” dedi. Soysal, “Türkiye Üniversiteleri Tiyatro Şenliği” projesi kapsamında Türkiye’nin çeşitli illerinden getirilen öğrencilerin, İstanbul’da 25 tiyatro oyunu sergilemesinin kararlaştırıldığını bu proje için ayrılan 765 bin TL’nin de abartılı bir rakam olduğunu söyledi. Öğrencilere ödenecek ücretlerin çok az olduğunu belirten Soysal, konaklama masraflarının eklenmesi halinde dahi ortaya çıkan giderlerin, ajansın sağladığı bütçenin yarısına ulaşmayacağına dikkat çekti. 21 Ekim 2009 bin 10 yilinda kultur baskenti Istanbul Sayilari milyon 132 bin 772 TL formatinda yazmak bana cok ters geliyor Ya rakamla, ya da sayiyla yazmak gerektigini dusunuyorum, boyle karisik degil Neyse, bin 10 yilinda Istanbu' un kultur baskenti olacagini bilmeyen yoktur. Ama 2009 avrupa kultur baskenti neresi Peki 2008, 2007 .. neresiydi Ya da, bin 10 da Istanbul ile birlikte Avrupa kultur baskenti olacak kent daha oldugunu ve bunlarin neresi oldugunu biliyor muyuz Hirsizliklik iddialariyla ilgili olur boyle vakalar, hukumetin adamlari yakalar
607029
Adana Demirspor sıkıntıları aşacak!
Durmuş Ali Çolak, göreve başlaması dolayısıyla, Aytaç Durak Tesisleri'nde Adana Demirspor Kulübü 2. Başkanı Metin Türk ve sportif direktör Ercan Aslankeser ile basın toplantısı düzenledi. Çolak, daha önce de görev yaptığı Adana Demirspor'dan gelen teklifi hiç hesap yapmadan kabul ettiğini belirtti. ''Yönetim, taraftar ve futbolcuyla el ele vererek hedefe ulaşacağız'' diyen Çolak, taraftarların desteğini istedi. Ercan Aslankeser ise sıkıntılı bir dönemden geçtiklerini belirterek, birlik ve beraberlik içinde bu süreci atlatacaklarını söyledi. Metin Türk de yönetim kurulu olarak istifa ettiklerini hatırlatarak, yeni yönetim seçilene kadar ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışacaklarını bildirdi.
605870
Kapanış Saati
Kapanış Saati Orijinal Adı: Cloisng Time Yönetmen: Masahiro Kobayashi Oyuncular: Mari Natsuki, Sanshô Shinsui CNBc-e 22.00 Masahiro Kobayashi tarafından yönetilen Kapanış Saati'nde, acısını kalbine gömmek için kendini içkiye vermiş bir yazar ile AIDS'ten ölmekte olan bir evsizin yollarını kesiştiriyor. Kısa zaman öncesine kadar hayatının değerini bilmeyen ana karakter, ölüme çok yaklaşan yeni dostunun varlığıyla iç dünyasını sorgulamaya koyuluyor.
607458
Seven'in İade Duruşması Ertelendi
Seven'in İade Duruşması Ertelendi Paris'teki mahkeme, PKK'nın Avrupa'daki gizli kasası olarak bilinen Seven'in Türkiye'ye iadesine ilişkin duruşmayı Aralık'a erteledi. Yayına Giriş: 21.10.2009 21:13:56 Güncelleme: 21.10.2009 21:33:28 Paris istinaf mahkemesi, terör örgütü PKK'nın Avrupa'daki "gizli kasası" olarak bilinen Nedim Seven'in Türkiye'ye iadesiyle ilgili yapılacak duruşmayı erteledi. Türkiye'den mahkemeye ulaşan ek bilgileri daha detaylı incelemek isteyen mahkemede yeni duruşma, Aralık'ta yapılacak. Paris mahkemesinde daha önce düzenlenen duruşmalarda, Türkiye'den iade talebine ilişkin ek bilgiler istenmişti. Türkiye'nin iade talebi dışında Seven ve diğer teröristin Fransa'da işlediği suçlarla ilgili duruşmalarının ise ileriki bir tarihte başlaması bekleniyor. Fransa'da daha önce hakkında terör örgütüne mali destek sağlamak suçundan dava açılan ve adli denetim altında tutulmak kaydıyla serbest bırakılan Seven, İtalya'da, Ermenistan'a gitme hazırlığı içindeyken havaalanında sahte pasaportla yakalanarak Fransa'ya iade edilmişti. Aralarında Rıza Altun ve Nedim Seven gibi terör örgütünün Avrupa'daki elebaşılarının da bulunduğu kişinin, 23 Şubat 2007 tarihinde Paris'te çıkarıldığı istinaf mahkemesinde tutuksuz yargılanmaları kararlaştırılmıştı.
605864
Halkbank'tan faiz indiriminde hamle
Halkbank'tan faiz indiriminde hamle Konut kredisinde lokomotif bankalardan olan Halkbank, sert bir hamle ile 120 ayda konut kredi faizini yüzde 1'in altına çekti. Halkbank'ı diğer bankaların da izlemesi bekleniyor Halkbank, 120 ay vadede yüzde 1.07 olan konut kredi faizini yüzde 0.95'e düşürdü. Banka böylece Türkiye Ekonomi Bankası ile birlikte en düşük faizi veren banka ünvanını aldı. 120 ay vadede yüzde 1'in altında faiz veren bir diğer banka ise HSBC. Piyasada lokomotif bankalardan birisi olan Halkbank'ın bu indirimi büyük önem taşıyor. Halkbbank'ın ardından diğer bankaların da uzun vadede faiz indirim furyasına katılması bekleniyor. DİĞER VADELERDE DE FAİZLER DÜŞTÜ Halkbank'tan yapılan açıklamaya göre, banka konut kredisi aylık faiz oranını, 36 ay vadede yüzde 0,95'ten yüzde 0,88'e, 37-60 ay arası vadelerde yüzde 0,99'dan yüzde 0,92'ye, 61-120 ay arası vadelerde yüzde 1,07'den yüzde 0,95'e düşürdü. Kamu çalışanları ile maaşlarını Halkbank aracılığıyla alanlara özel Bordro 24 Transfer Konut Kredisi ürününün aylık faiz oranı ise 144 ay vade için yüzde 1,08'den yüzde 0,99'a düştü. Kredinin komisyon oranı da “0” olarak belirlendi. CANLANMAYA DESTEK OLUYORUZ Halkbank Bireysel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Bilgehan Kuru, krizden çıkışta bankaların izlediği stratejilerin önemli olduğunu, Halkbank'ın, izlediği kredi politikası ile rakiplerinin önemli bir kısmından ayrıştığını belirterek, “Uzunca bir süredir izlediğimiz kredi politikalarını, geleceğe güvenle bakış üzerine dayandırıyoruz” dedi. Kuru, şöyle devam etti: “Merkez Bankası'nın son Para Politikası Kurulu Kararı'nda duyurduğu yarım puanlık indirim, her ne kadar faiz indirim hızında bir yavaşlamaya ve inilen seviyelerde bir süre kalınacağına ilişkin ipuçları verse de Merkez Bankası'nın para politikası, tüketici güven endeksindeki trend, orta ve uzun vadeli faiz oranlarındaki beklentimiz, son birkaç aydır konut kredilerine talepteki artış hızı, izlediğimiz kredi politikasını devam ettirmemizi mümkün kıldı. Bu düzenleme ile konut piyasasındaki mevcut canlanmaya destek olduğumuzu düşünüyoruz.” Faizleri %1'e indirenler 120 ay vadede yüzde 1'in altında faiz veren üç banka varken, 60 ay vadede bu sayı artıyor. Uzun dönemde konut kredisine şu anda en düşük faiz uygulayan banka 120 ay vadede yüzde 0,95 faiz oranıyla Türk Ekonomi Bankası (TEB) olurken, bunu 0,97 ile HSBC izliyor. Dosya ve komisyon ücretleriyle aylık maliyet oranları yükselirken, bu TEB'de 120 ayda 1,09 düzeyinde gerçekleşiyor.
606122
Akrebi öldürmek
Ece Temelkuran KıyıdanSilopi notları:Akrebi öldürmek Arafat 11 yaşında. Tozun dumanın içinde ’de yanımda yürüyor. İkide bir aynı cümleyi kuruyor: “Akrebi öldüreceğiz” Ne demek bu Arafat? Adını, taş atan çocuklara ‘benim küçük yüzbaşılarım’ diyen Arafat’tan alan esmer çocuk, cevap vermeden önce anlamadığım için yadırgayarak bakıyor yüzüme: “Akrep işte... Polisin akrepleri yok mu! Onlar işte.” Cevabından çok yüzüne takılıyor aklım. Hayatları, daha küçük yaşlarda neler yaşadıkları, metale ve postala doğdukları toprakları, büyürken ne kadar ‘dövüldükleri’ bu kadar bilinmeyen insanlar dün Silopi’den ’ye bir barış mesajı vermek istediler. Alanda toplanıp bütün ülkeye barışa ve umuda ne kadar aç olduklarını göstermek istediler. Ve ne kadar kolay mutlu olabileceklerini... ’ye gönül kırıklığı Aynı esnada siyaset sahnesinde ise, sanki hiç Doğu illerine gitmemiş gibi konuşan liderler vardı. Kürtlerle, Habur ve ’den gelenlerle ilgili kullanılan ‘öfke terminolojisi’ ne kadar kırıyor bu insanları, bilmeden, ya da belki bilerek, konuştular. Alanda en kalp kırıcı sahnelerden biri ise CHP ile ilgiliydi. ’ün kendisine yaptığı en insanca vicdan çağrısını bile “Silahı bıraksınlar ayran da içeriz” şeklinde karşılayan CHP lideri ’dan öfkeyle söz etmiyorlardı. Hayır. Hâlâ bir gönül kırıklığıyla konuşuyorlar Kürtler. CHP, vakit daha fazla geçmeden, her nasılsa hâlâ öfkeye dönüşmemiş bu gönül kırıklığını bir imkân olarak kullanmalı. Enteresandır, ‘açılımın’ siyasi sahibi AKP olarak görünmesine rağmen insanlar AKP hakkında konuşurken daha müdanasızdılar, ama sıra CHP’ye geldiğinde hâlâ bir eski dosttan söz eder gibiydiler. AKP milletvekilleri nerede? Niye alanda AKP milletvekilleri yok? Bütün gün aklıma bu soru takıldı. Dar zamanlarda, riskli pozisyonlarda ’lileri öne sürüp kenara mı çekiliyorlar? AKP’nin bölge milletvekillerinin orada olup bu işin riski neyse Kürt halkıyla birlikte sırtlayacaklarını göstermeleri gerekmez miydi? Başbakan’ın dünkü cesur açıklamaları bu bakımdan önceki gün Silopi’de AKP’den kimsenin olmamasıyla tutarlı değildi. AKP, tepki yarattıkça CHP’yi mazeret gösterip kenara çekiliyor ama görünüş sanki AKP’nin DTP’yi siyaseten yalnız bıraktığı şeklindeydi. mıdır? Çağrı, İmralı’dan mı yapıldı? ‘Barış elçileri’ oradan mı emir aldılar? Elbette Silopi’deki kitle bunu böyle yorumladı. Ama yollardaki sükûnet, askerlerin davranışları, enteresan denecek ölçüde azaltılan yol kontrolleri, bu gelişin daha derin bir mutabakatla organize edildiğini gösteriyor. Bu da nereden baksanız kötü bir durum değil. Ölüm boşuna mı? Her şeyin ötesinde hem hem de Kürt açılımının ilerleyişine bakarken insan acı acı gülümsemeden edemiyor. konusunda Hrant için söylemiştim bu sözü şimdi Musa Arter için tekrar edesim geliyor: Ape Musa’nın kurban edilmesi mi gerekiyordu? Açılımlara karşı çıkanlar benzer bir soruyu tersten soruyorlar. Diyorlar ki “O zaman bunca şehit boşuna mı verildi?” Bütün bunlar daha fazla insan ölmesin diye yapılıyor. Önceki gün Silopi’den ’a giderken yolda gazeteci arkadaşımız Nevzat durmadan anlatıyordu: Burası Botaş, asit kuyuları. Burası, işkencehaneydi. Burada şu kadar insan öldü. Burada bu kadar insan katledildi. Burada şu kadar çocuk mayınlı arazide öldü. Aklın ve kalbin isyan edeceği kadar çok kan var toprakta. Kürtler, acıyı, kadim bir sabırla barışa evriltmeye çalışıyor. Destek olunmayacaksa bari köstek olunmasın, bekledikleri bu. Çocuklar akreple yaşamak istemiyorlar artık. Bu sabra hürmet edilsin.
606403
İzmir'de evi arılar bastı
'de evi arılar bastı ´in Gültepe Semti´nde, Arı Caddesi´nde ağaç ile duvar arasına yaptıkları yuvadan çıkan yaban arıları evi bastı. Annesi Bahar Aktaş (52) ile birlikte yaşayan Atakan Aktaş (32), ``Arılar her yerimizi soktu. Gece korkudan uyuyamadık. İtfaiyeyi aradık bizim işimiz değil diyerek ilgilenmedi. Belediyeyi aradık, gece olduğu için gelemeyeceklerini söylediler. Bizi bu arı istilasından kim kurtaracak'' dedi. Arı Caddesi numara 27´deki tek katlı evin duvarı ile bitişiğindeki ağacın arasına yuva yapan yaban arıları evi bastı. Arılar ev yaşayan anne Bahar Aktaş ile oğlu Atakan Aktaş´ı soktu. Arılar yüzünden uyuyamadıklarını söyleyen kafeterya işletmecisi 32 yaşındaki Atakan Aktaş, yetkilileri aramalarına rağmen bir çözüm bulamadığını kimsenin kendilerine yardımcı olmadığını söyledi. Çok sayıda arının evin içine girdiğini ve vücutlarının çeşitli yerlerinden soktuklarını ifade eden Aktaş, ``Sabah saat 06.00´da işe gideceğim. Fakat saat 04.00 olmasına rağmen hala ayaktayım. Arılar yeniden sokacak diye korkudan uyuyamıyorum. Yardım için ilk olarak itfaiyeyi aradık, bizim işimiz değil diyerek ilgilenmediler. Belediyeyi aradık, gece olduğu için gelemeyeceklerini söylediler. Bizi bu arı istilasından kim kurtaracak? Hiç kimse bize yardımcı olmak istemedi. İlaçlama da bir işe yaramadı'' dedi. Atakan Aktaş eve giren arıları sinek ilacıyla öldürmeye çalışırken, annesinin arı sokan yerlerine de acısını geçireceği gerekçesiyle çamur sürdü. Bu arada çekim yapan bazı gazetecileri de arılar soktu.
607100
Irak'ta patlama
ABD ve İngiltere Irak işgalinde 300 milyar dolar para harcadı, Irak'ın işgalden sonra 10 yıldır, yıllık 150 milyar dolarlık, 10 yılda toplam 1,5 trilyon dolarlık petrolünü sömürdü. Birde Irak'ta yasa geçirdi ve gelecek 20 yılda bu yasa sayesinde 20 yıl daha Irak'ın petrol gelirlerini sömürecek. Bunu Kuzey Iraklı'ların ülkelerine ihanet ederek ABD'ye uşaklık yapması sayesinde İngiliz ve Amerikan güçleri yaptılar. Bu ihaneti bölge halkları hiç bir zaman unutmayacaktır. Bu bölgede savaş'ta uzun bir süre bitmeyecektir. Bu yüzden demokratik bir Irak beklemek hayal olur.
606874
Türkiye, Azerbaycan’a nota verdi
’a nota verdi ’nin Büyükelçiliği, Hizmetleri Müşavirliği önündeki Türk bayrağının indirilmesinden dolayı ’a nota verdi. Azerbaycan Sözcüsü Elhan Polhov, Türkiye’nin Azerbaycan Dışişleri Bakanlığına nota verdiği yönünde çıkan haberleri doğruladı. Türk Şehitliği’nin hemen yanında bulunan Din Hizmetleri Müşavirliği binasına bu sabah gelen belediye işçileri, hiçbir açıklama yapmazken, binanın önündeki Türk bayrağını kaldırdı. Türkiye ile arasında 14 Ekimde oynanan futbol maçına Azerbaycan bayraklarının alınmamasının ardından Azerbaycan’da Türk Şehitliği, Türk okulları ve çeşitli Türk kurum ve kuruluş binaları önündeki bayraklar kaldırıldı. Azeri yetkililer, ülkedeki “bayrakla ilgili” yasa uyarınca yabancı ülkelerin bayraklarının sadece belirli yerlerde asılabildiğini ifade etti.
605826
Blatter 2011'de yeniden aday
Blatter 2011'de yeniden aday FIFA Başkanı Sepp Blatter, İtalyan basınına yaptığı açıklamada, 2011 yılında yapılacak seçimlerde yeniden aday olacağını söyledi. Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği'nin (FIFA) 1998 yılından beri başkanlığını yürüten ve başkanlık koltuğundaki 3. dönemini geçiren 73 yaşındaki Blatter, “Futbol benim hayatım” diyerek işine olan bağlılığını gösterdi.
606545
Apple'dan gizli atak!
Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, Apple, rakibi Microsoft karşısında sessiz durmuyor. 2010 yılında kozlarını Windows ile paylaşacak olan Mac OS Snow Leopard'a rağmen, ilgiyi Microsoft'a kaptırmak istemeyen Apple, 21".5 ve 27" boyutlarındaki yeni iMac'ini piyasaya sürdü. Bu sayede iMac ürün yelpazesi de iyice genişlemiş oldu. Multi-touch (çoklu dokunma) destekli fareye sahip yeni iMac, çoklu dokunmanın nimetlerinden yararlanmayı amaçlıyor.
607228
Baykal'ın kamera ısrarının nedeni
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Deniz Baykal, başkanlığında toplandı. Alınan bilgiye göre toplantıda, gündemdeki konuların yanı sıra, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olması konusu değerlendirildi. CHP lideri Baykal, terör örgütünün çözülmesini ve silah bırakmasını memnuniyetle karşılayacaklarını, ancak bunun hukuk düzenini tahrip edecek şekilde yapılmaması gerektiğini belirtti. ''İktidarın terör örgütüne taviz verdiği'' değerlendirmesini yapan Baykal, terör örgütü PKK'nın, Kürt vatandaşların temsilcisi olamayacağı görüşünü dile getirdi. İzlenen yanlış politikalar sonucunda ''terör örgütü üyeleri törenle karşılanır hale gelindiğini'' ileri süren Baykal, bu kişiler hakkında hiçbir yasal işlemin yapılmamasını da eleştirdi. Baykal, bu durumun kamu vicdanını yaraladığını belirtti. Türkiye'deki hassasiyetleri, gözetmeden şehit yakınlarının duyarlılıklarını dikkate almadan büyük mitingler yapmanın, sloganlar atarak karşılama gerçekleştirmenin de kamu vicdanını yaralayan bir diğer durum olduğunu ifade eden Baykal, ''Silah bırakılmasını memnuniyetle karşılarız ama bu bir pazarlık sonucu olmamalı, hukuk düzenini bozmamalı, insanları rencide etmemelidir'' dedi. Teslim olan teröristlerin örgüt üyesi olduklarını, pişmanlığa ilişkin yasal düzenlemelerden de faydalanmak istemediklerini beyan ettiklerinin bilindiğini kaydeden Baykal, bütün bunlara karşın serbest kalmalarının açıklanamaz olduğunu belirtti. Baykal, ''Halkın duyarlılıklarını dikkate almayan tavırlar, tutarsızlıklar AKP'ye büyük bir bedel ödetecektir'' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Demokratik Açılım'' kapsamında kendisiyle kameralı bir ortamda görüşme yapmak istemediğini de belirten Baykal, ''Kapalı kapılar ardından bir görüşme yapsaydık 'CHP de bu olayları tasvip' ediyor diye bir propagandanın önüne geçemezdik'' değerlendirmesini yaptı.
606481
Otomobilin motor bölümünden sahte para çıktı
Otomobilin motor bölümünden çıktı ’da bir otomobilin motor bölümünde cam suyu deposunun içerisine gizlenmiş 824 adet sahte 100 dolarlık banknot ele geçirildi. Alınan bilgiye göre, ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, ’den, Şanlıurfa’ya sahte banknot getirileceği ihbarını aldı. Bunun üzerine Şanlıurfa-Mardin kara yolunun girişindeki Trakmak mevkisinde uygulama noktası oluşturan ekipler, Nuri E’nin kullandığı, plakası belirtilmeyen otomobili durdurdu. Yapılan aramada, aracın motor bölümünde bulunun cam suyu deposunun içerisine gizlenmiş poşette toplam 824 adet sahte 100 dolarlık banknot bulundu. Gözaltına alınan Nuri E, Cemil E. ve Ahmet E, İl Emniyet Müdürlüğünde ifadeleri alındıktan sonra adliyeye sevk edildi.
606415
Ortaya karışık moda: Dominicana
Santo Domingo'da düzenlenen Dominicana Haftası'nda aralarında Meiling, Andre, Denis Devaed, Leanne Marshall gibi Amerika kıtasının önemli isimleri yeni kreasyonlarıyla boy gösterdi...
606023
1,5 milyon korsan kitap ele geçirildi
Emniyetin bahçesine getirilen 29 kamyon korsan kitap, İstanbul Valisi Muammer Güler ve yazarların da katılımıyla basına gösterildi. Yayınlanmasının 15. gününde korsanının basıldığını öğrenen 'Kayıp Gül' kitabının yazarı Serdar Özkan korsanların bu kadar hızlı çalışmasına şaşırdığını ifade etti. İstanbul Valisi Muammer Güler, yakalanan eserlere depolarının yetmediğini belirterek operasyonlarda 40 kişinin tutuklandığını anlattı. günde tüm yılın iki katı kitap ele geçirildiğine dikkat çeken Güler, "Bandrollerin bile sahtesini yapmışlar." dedi. 2009 yılında toplam milyon 31 bin korsan kitap yakalandığını açıklayan Vali Güler, bunun maddi değerinin 282 milyon TL olduğu bilgisini verdi. İstanbul Emniyeti'nde sergilenen kitapları görmeye yazarlar Yazgülü Aldoğan, Serdar Özkan ile Ahmet Ümit de geldi. İstanbul polisine şükranlarını sunan yazarlardan Yazgülü Aldoğan, "Biz kitabımızın ne kadar satıldığını görmek istiyoruz, orijinali internette lira olan kitabı korsandan liraya alanlar bizi kitabımızın satıldığını görme zevkinden mahrum bırakmasınlar." dedi.
605858
Eve dönüşler açılımın parçası
Eve dönüşler açılımın parçası İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Mahmur ve Kandil'den 34 kişinin jandarmaya teslim olmasının demokratik açılımın bir parçası olduğunuu açıkladı. Atalay, “İlk olarak küçük gruplar halinde 100 kişinin veya 150 kişinin daha dönüşünü bekliyoruz” dedi. ANKARA İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 34 PKK'lının Habur Sınır Kapısı'nda teslim olmasının demokratik açılımın bir parçası olduğunu söyledi. Eve dönüş sürecinin başladığını belirten Atalay, “İlk planda küçük gruplar halinde 100 kişinin veya 150 kişinin dönüşünü bekliyoruz” dedi. Rixos Otel'de basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Atalay, çözüm sürecine ilişkin önemli açıklamalar yaptı. “34 kişinin gelerek Habur'da teslim olması bu planın bir parçası. Bu sürecin önemli bir safhasının bir başlangıcı ve ilk uygulamasıdır” diyen Atalay, eve dönüşün başından beri bilgileri dahilinde olduğunu ancak ihtiyatlı olma adına önceden açıklama yapmadıklarını söyledi. İLK OLARAK 150 KİŞİ DAHA İNİYOR Atalay önceki gün başlayan 'eve dönüş' sürecinin ilk olması nedeniyle anlamlı olduğuna dikkat çekerek, idare, güvenlik, yargı ve sağlık boyutuyla her türlü tedbirin alındığını anlattı. Atalay, “Kitlesel bir dönüş bekliyor musunuz?” sorusuna cevabı verdi: “Göreceğiz. İşin doğrusu, ilk gelişler ve uygulamalar tabii sonrası için bir anlamda teşvik edici veya caydırıcı unsurlar da taşıyabilir. İşte bunları değerlendirmek gerekir. Ama biz bekliyoruz. Neticede olumlu olarak devam edecek. K. Irak terör örgütünün rahat edeceği yer olmaktan çıkıyor, onlar da onu biliyor. İlk planda küçük gruplar halinde 100 kişinin veya 150 kişinin dönüşünü bekliyoruz.” DAHA HIZLI OLACAĞIZ İlk grubun dönüşüyle ilgili bazı gecikmeler yaşandığını dile getiren Atalay gerekli mekanizmanın bundan sonra daha hızlı işleyeceğini kaydetti. Atalay, “Bunun devamını bekliyoruz. Açıkça şunu ifade edeyim, dağdaki insan da bunun bir çıkmaz sokak olduğunu görüyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak terörü bitirmek istiyoruz. Devletin bütün unsurları bu konuda kararlıdır. İnşallah önümüzdeki günlerde daha iyi haberler duyacağız” dedi. BASINA TEŞEKKÜR 'Demokratik açılım' paketi ve 'eve dönüş' süreciyle ilgili bilgiler veren Atalay, bu süreçte toplumun her kesiminden destek gördüklerini de ifade etti. Gelinen noktayı “Hepimizin ortak başarısıdır” diye niteleyen Atalay, basına ise açılıma katkı verdikleri için teşekkür etti. DTP'den sağduyu istedi DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile gece görüştüğüne ve sürece müdahil olduğuna ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Atalay, “Gece Sayın Ahmet Türk ile görüşmem olmadı. Ancak dün kendisini yaptığı basın toplantısının ardından aradım ve 'biraz sağduyu' dedim. Oradaki konuşmalar ve üslup tabii onların partilerinin kararıdır. Ama 'sağduyulu bir tutum bekliyoruz' dedim” dedi. MAHMUR'A EĞİLİYORUZ Mahmur Kampı'nda kalanların dönüşü konusunu daha önce Türkiye, Irak ve ABD'den oluşan üçlü mekanizma içinde ele aldıklarını belirten Atalay, şu bilgileri verdi: “Mahmur büyük bir kitle ve onlarla ilgili içerdeki çalışmalarımızı artırdık. Mahmur büyük bir olgu, orada kadınlar var, çocuklar var, okul var, okula gidenler var, dil sorunu var. Sonuçta orası üzerinde biraz yoğunlaşıyoruz.”
606609
Gül Aliyev'i aradı
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bugün bir telefon görüşmesi yaptı. Gül, uzun ve kapsamlı gerçekleştirilen görüşmede, sırasıyla ABD Başkanı Barack Obama ve Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile Kafkasya'da barış ve istikrarın sağlanması konusunda yaptığı görüşmeler hakkında Aliyev'i bilgilendirdi. Gül ve Aliyev arasında, ''Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde zafiyet varmış gibi bir görüntünün yanlışlığı konusunda görüş birliğinin teyit edildiği'' ve ''zorlu bir süreçten geçerken ortaya çıkan bazı duygusal tepkilerin yol açtığı yanlış anlama ve algıların giderildiği'' kaydedildi.
606976
16:31 Habur'dan Diyarbakır'a gövde gösterisi
Habur'dan Diyarbakır'a gövde gösterisi İMRALI'da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine Kuzey Irak'taki Kandil Dağı ile Mahmur Kampı'ndan Türkiye'ye gelen PKK'lı 34 kişilik grubun, Habur Sınır Kapısı'nda serbest bırakılmasından sonra Diyarbakır'a gidişleri ‘gövde gösterisine' dönüştü. PKK'lı grubun içinde bulunduğu DTP otobüsünün önünü her yerleşim birimlerinde kesildi, Cizre-Nusaybin arasındaki karayoluna, ‘Yaşasın PKK, Apo ve HPG' yazıldı. İlçelerde havai fişeklerle karşılanan PKK'lılar için dağdan kalaşnikoflarla ‘kutlama amaçlı' ateş açıldı. Pazartesi günü Şırnak'ın Silopi İlçesi'ndeki Habur Gümrük Kapısı'ndan giriş yaptıktan sonra serbest bırakılan Kandil Dağı'ndan gelen PKK'lının yanı sıra aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu toplam 34 kişilik grup, Diyarbakır'a gitmek üzere DTP otobüsüne bindi. PKK'lı grubun içinde bulunduğu otobüsle bu yolculuğu bölücü örgütün ‘gövde gösterisine' dönüştü. Binlerce kişinin ilçe girişlerinde karşıladığı konvoy aşırı izdiham nedeniyle güçlükle ilerleyebildi. Şırnak'ın Silopi İlçesi'nden dün saat 17.00'de hareket eden konvoy, 30 kilometrelik yolu ancak saatte aşabilerek Cizre İlçesi'ne ulaştı. Cizre İlçesi'nde de binlerce kişinin karşıladığı PKK'lı grup için havai fişekler atıldı. Karşılamaya gelenler arasındaki bazı kişiler ‘kutlama amacıyla' sık sık tabancalarla havaya ateş etti. Bunun üzerine DTP otobüsünden uyarı yapıldı. Oluşturulan yaklaşık 1000 araçlık konvoy E-24 karayolunun trafiğe kapanmasına neden oldu. Karayolu boyunca köy ve mezralardan yollara çıkan binlerce kişi kamyon lastiklerini sıralı halde üst üste yığarak büyük ateşler yaktı, PKK ve elebaşı Abdullah Öcalan lehine sloganlar attı. BAGOK DAĞINDAN ATEŞ AÇILDI Şırnak'ın Cizre ile Mardin'in Nusaybin İlçesi karayolunu trafiğe kapatan bazı gruplar karayolunun ortasına ‘Yaşasın, Apo, PKK, HPG' (PKK'nın silahlı kanadı) yazdı. Yolun kenarına ateşten oluşturulan harflerle ‘Apo' yazılırken, DTP otobüsün geçişi sırasında da havai fişek gösterisi yapıldı. DTP otobüsü E-24 karayolundan geçerken dağlık kesimden Kalaşnikof tüfeklerle havaya ateş açıldığı duyuldu. Kalaşnikof tüfeklerle seri ateş açanların Bagok Dağı'ndaki PKK'lılar mı yoksa köylüler mi olduğu anlaşılamadı. HAVAİ FİŞEK GÖSTERİLER Bugün saat 04.00 sıralarında Mardin'in Nusaybin İlçesi'ne gelen grup, burada havai fişek gösterileriyle karşılandı. Türkiye'ye gelen PKK'lılar örgütteki kod adları ve açık kimlikleri okunarak tanıtıldı. Havai fişek gösterilerisinin yapıldığı karşılama töreninden sonra grupta bulunanlar, saat 05.00'te Nezirhan Oteli'ne geçerek geceyi burada geçirdi. Kandil Dağı ile Musul yakınlarındaki PKK kontrolündeki Mahmur Kampı'ndan gelen 34 kişilik grupta bulunanlar ile DTP'li grup, bugün saat 08.00 otelde kahvaltı yaptıktan sonra Diyarbakır'a hareket etti. Gruba, DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna ile DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır da eşlik etti. BİN KİŞİ KARŞILADI Oluşturulan konvoyun Nusaybin İlçesi'nden ayrılmasının ardından yol boyuncu bazı gruplar, PKK'lı grubu, bölücübaşı Abdullah Öcalan posterleri ve terör örgütünün sözde PKK flamalarıyla karşıladı. PKK'lıları taşıyan otobüs Mardin'in Kızıltepe İlçesi girişinde, konvoydan ayrılıp, bir akaryakıt istasyonunda bir süre bekletildi. Kızıltepe'de toplanan gruplar otobüsün istasyonda olduğu öğrenince görevlilileri dinlemeyip, buraya doğru yürüyüşe geçti. Yaklaşık bin kişi, otobüsün önüne geçip ilçe merkezine kadar kilometre yürüdü. DTP otobüsün içinde bulunan PKK'lıları ilçe merkezine girerken, karşılayan grup, sık sık ‘Kürdistan sizinle gurur duyuyor' sloganları attı. DTP otobüsüyle Diyarbakır'a gelecek gruba burada Batıkent Meydanı'nda karşılama töreni düzenlenecek. Meydanda miting yapılacak.
605760
Trabzon Havaalanını Sis Bastı
Trabzon Havaalanını Sis Bastı Trabzon Havalimanı'ndaki yoğun sis nedeniyle bazı uçak seferleri iptal edildi. Akşam saatlerinden itibaren etkisini gösteren sis, Trabzon Havalimanı'nda görüş mesafesini düşürdü. Bunun üzerine, bir havayolu şirketinin saat 22.45'teki Trabzon-İstanbul seferi ile aynı saatteki Ankara-Trabzon seferi iptal edildi. Saat 01.20'de yapılması planlanan İstanbul-Trabzon seferinin de sisin etkisini sürdürmesi durumunda iptal edilebileceği belirtildi. Hava koşullarının düzelmesi durumunda, iptal edilen seferler bugün yapılacak.
607132
Adli Tıp'ta skandal
Adli Tıp'ta skandal şimdi adli tıp kurumu'ndaki çok çarpıcı bilgiler içeren bir Soruşturma dosyasının kapağını açıyor... Rapordaki bilgiler sadece kurumu değil, mahkemeleri ve hatta binlerce vatandaşı ilgilendiriyor.. İddiaya Göre 21 yıl önce biyoloji öğretmenliğinden mezun olan Nurullah Zengin,, kanun ve yönetmeliklere aykırı olarak "laborant" unvanıyla, Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı'na... Ve bugün, Biyoloji İhtisas Dairesi'nin Başkanı... Soruşturma dosyasına göreyse, zengin aslında bir öğretmen... Biyolog olmadığı için bugüne kadar imza attığı binlerce rapor da geçersiz... ..... Adli tıp kurumu... Adaletin sağlanmasına, tıp biliminden yararlanarak yardımcı olan hayati öneme sahip bir kuruluş... Adli tıp kurumu bu kez çok farklı, sarsıntı yaratacak bir soruşturma ile Gündemde... İddianın odağındaki isim... Nurullah Zengin... Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı'na, laborant olarak girdi... yıldır biyoloji ihtisas daire Başkanı olarak görev yapıyor... İddiaya göre zengin, aslında bir biyoloji öğretmeniydi... Tam 21 yıl önce laborant olarak girdiği kurumda üst basamağa kadar Tırmandı... Zengin, binlerce rapora imza attı... Onların arasında katıldığı DNA incelemeleri, babalık davalarıyla ilgili tespitlerin olduğu raporlar, cinayet davalarıyla ilgili binlerce dosya da var... Zengin hakkındaki iddialarla ilgili soruşturma açıldı... Habertürk soruşturmaya ait bilgilerin yer aldığı belgelere ulaştı... Raporda hem kurumu hem de yargıyı sarsacak tespitler var... Çünkü Zengin'in biyoloji öğretmeni olduğu halde, Adli Tıp'ta önce laborant sonra biyolog unvanıyla görevlendirildiği, sonraki yıllarda da Biyoloji İhtisas Daire Başkanı olduğu belirtiliyor... Kurum içinde yürütülen soruşturmayla ilgili raporda önemli tespitler var. Ön raporda, biyoloji öğretmeni Zengin'in kurumda görevlendirilmesinin başından itibaren hata olduğu belirtiliyor. Buna kanıt olarak da soruşturma kapsamında Devlet Personel Başkanlığı'nın benzer durumla ilgili kararı gösteriliyor... İşte rapordaki çarpıcı tespitler Nurullah Zengin eğitim fakültesi biyoloji bölümü mezunudur Ek bir eğitim almamıştır Master, doktora yapsa, doçent olsa dahi sağlık hizmetlerinin hiçbir Biriminde çalışamaz Bu durumdaki kişilerin adli tıp kurumu kanunu ve yönetmeliğiyle, devlet memurları kanunu yüksek öğretim kurulunun kararlarına göre biyolog unvanı kullanması mümkün değildir Soruşturma raporundaki tespitler bununla sınırlı değil... Çok çarpıcı başka bilgiler de var... Ve bu tespitler yargı tarihine geçecek bir vahamete işaret ediyor... tespitlere göre Nurullah Zengin'in imza attığı yüzlerce hatta binlerce Rapor için, raporun tarafları itiraz edebilir, dahası kuruma tazminat davası açabilir... En önemlisi de, verilen bütün raporların "mülga", yani geçersiz sayılma olasılığı... İşte adalet mekanizmasını sarsacak tehlikeye işaret eden ifadeler.. *** Adli tıp'ta şok soruşturma: “Binlerce rapora itiraz edilebilir” Bu durumun devamı halinde... Biyoloji ihtisas dairesinden çıkan raporlar mülga (geçersiz) kabul edilir Durumun ortaya çıkması nedeniyle, ihtisas dairesi başkanı ve biyolog olarak atanması, biyolog unvanıyla da raporlara imza atması hukuken mümkün Değildir Bu olayın öğrenilmesi sonucu davanın tarafları geriye dönük tüm raporlara itiraz ederek tazminat davası açabilir
605949
‘Türk savaş uçakları Kandil Dağı’na bomba yağdırdı’
‘Türk savaş uçakları ’na bomba yağdırdı Devlet Başkanı Celal ’nin lideri olduğu Yurtsever Birliği’nin (KYB) internet sitesi, ’ndaki hedeflerinin savaş uçaklarınca vurulduğunu öne sürdü ’nin sitesi uçakların hangi ülkeye ait olduğunun tespit edilemediğini belirtirken, bir başka Kürt sitesi Türk savaş uçaklarının ’lıların bulunduğu bölgeleri vurduğunu iddia etti. KYB’nin resmi internet sitesi, dün öğle saatlerinde savaş uçaklarının ’deki çeşitli noktaları bombaladığını iddia ederken, bu uçakların hangi ülkeye ait olduğuna dair bilgi alınamadığını yazdı. Buna karşılık Kuzey ’taki ‘Denge Azad’ adlı Kürt haber internet sitesi ise, sınır geçen Türk savaş uçaklarının, Kandil bölgesi ile sınırdaki ‘Sengaser’ ve ‘Jerava’ kasabalarının kırsal kesimlerini bombaladığını yazdı. Bombardımanın öğle saatlerinde yapıldığı ileri sürülürken, bölgedeki kaynaklar ayrı noktanın hedef alındığını belirtti. Ölü ve yaralı olup-olmadığı konusunda bilgi alınamadığı ifade edildi.
607246
Kuşadası'nda yangın
'nda yangın Aydın’ın ilçesi Poligon mevkisinde çıkan ve 35 dönümlük alanın kül olmasına yol açan ormanlık alana sıçramadan kontrol altına alındı. Edinilen bilgiye göre, 2006 yılında çıkan yangın sonrası ağaçlandırılan Poligon mevkisinde bugün öğleden sonra yangın çıktı. Şiddetli rüzgarın da etkisiyle genişleme eğilimi gösteren yangına, çevre ilçelerden gelen 10 ayrı söndürme ekibinin yanı sıra Kuşadası, Selçuk ve Söke itfaiyeleri müdahale etti. Söndürme çalışmalarına, helikopterle de havadan destek sağlandı. İş makineleriyle de müdahale edilen yangın, yakınındaki kızılçam ormanına sıçramadan kontrol altına alındı. Soğutma çalışmaları sürdürülen bölgede, 35 dönümlük alanın kül olduğu bildirildi. Kuşadası Kaymakamı Mustafa Esen de çalışmaları yerinde izledi. Aydın İl Orman Müdürü Hüseyin Yalçın, gazetecilere yaptığı açıklamada, yangının çıkış sebebinin yapılacak araştırmalar sonucunda ortaya çıkacağını belirterek, "Bu alan, 2006 yılında çıkan yangında yanan, arkasından 5000 fidanın dikilerek tekrar ağaçlandırılan bölge. Yangını tamamen kontrol altına aldık. Soğutma çalışmaları sürüyor" dedi.
607153
Yaşar Kemal, PKK'lılarla ilgili konuştu:“Adamlar geldi, her şeyi yapıyorlar”
Yaşar Kemal, 'lılarla ilgili konuştu:“Adamlar geldi, her şeyi yapıyorlar” YAZAR Yaşar Kemal, 'nde açılan ‘Topluca Abidin Dino' adlı resim sergisinin açılışına katıldı. Kemal, bölücübaşı 'ın çağrısı üzerine 'ye gelen 34 'lı ve ‘Demokratik ile ilgili soru üzerine “Bu konuları değerlendirmenin hiç önemi yok. Adamlar geldi her şeyi yapıyorlar” dedi. Anadolu Üniversitesi'nde, 1993 yılında yaşamını yitiren Abdin Dino'nun anısına ‘Topluca Abidin Dino’ adlı resim sergisi açıldı. Yunus Kampusü'ndeki Çağdaş Sanatlar Müzesi'ndeki sergi için Eskişehir'e gelen yazar Yaşar Kemal, sergi öncesinde kampus içerisindeki Otel Anadolu’nda Abidin Dino’nun eşi Güzin Dino ile sohbet etti. Abidin Dino ile 15 yaşında tanıştığını ve ondan çok şeyler öğrendiğini belirten Yaşar Kemal, “O ve ağabeyi Arif Dino olmasaydı Yaşar Kemal de olmazdı. Abidin Dino'nun resimlerini görmek için Eskişehir’e geldim” dedi. Yaşar Kemal ve Güzin Dino, otelden aynı kampuste bulunan Çağdaş Sanatlar Müzesi'ne gelerek ‘Topluca Abidin Dino' adlı serginin açılışına katıldı. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Zehra Çobanlı, sergiyi ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını bildirdi. Güzin Dino da, “Abidin Dino, Anadolu’nun ortasında sergisinin açılmasını görseydi çok sevinirdi” dedi. Serginin açılış töreninde konuşan Yaşar Kemal, Abidin Dino'nun yarım arkadaşı olduğunu söyledi. Abidin Dino ile ilgili anılarını anlatan Yaşar Kemal şöyle konuştu: eski Cumhurbaşkanı Mitterrand bana sohbet sırasında ‘'yı tüm dünyaya tanıttın, sana ne yaptılar?’ diye soru yöneltti. Ben de Mitterrand'a ‘Beni ilk defa hapse atmadılar’ dedim. Ben Abidin Dino'yu çok iyi tanırdım. renk yaratırdı ve çok hünerleri olan bir insandı. Abidin Dino alçak gönüllü bir adam olmasaydı bugün dünyada Picasso kadar tanınırdı. Güzin hanım olmasaydı da Abidin Dino'nun birçok eseri şu anda gün yüzüne çıkmazdı.” Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Zühtü Altan, Yaşar Kemal ile Güzin Dino'ya Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Sanatları Bölümü öğrencilerinin camdan yaptığı birer biblo hediye etti. Sergiyi gezen Yaşar Kemal, bir gazetecinin demokratik açılım ve Türkiye'ye Kuzey 'tan gelen PKK'lı gruplarla ilgili yönelttiği soru üzerine “Bu konuları değerlendirmenin hiç önemi yok. Adamlar geldi her şeyi yapıyorlar. Bunu ben yıllarca söyledim ve yazdım. Hatta bununla ilgili kitap yazdım” dedi.
605791
Ergenekon tutuklularının yarısından fazlası tahliye edildi
tutuklularının yarısından fazlası tahliye edildi Erol Ölmez tahliye oldu.ana davasının 20 Ekim 2008’de 46 tutuklu sanıkla başlayan ilk duruşmasından bugüne kadar yapılan 117 oturum sonunda, biri sanığı olmak üzere toplam 26 kişi tahliye oldu “5 dalga” operasyon sonucunda aralarında emekli Tuğgeneral ’ün de bulunduğu 46 kişi tutuklanmıştı. İlk tutuklamalardan yaklaşık 13 ay sonra ilk tamamlandı ve 46’sı tutuklu 86 sanık hakkında dava açıldı. Davaların ilk duruşması 20 Ekim 2008’de yapıldı. davasının Ağustos’ta yapılan 102. oturumunda, ’daki davasıyla Ergenekon davası birleştirildi. Danıştay davasından biri tutuksuz sanık geldi. Böylece birinci Ergenekon davasında yargılanan sanık sayısı 94’e çıktı. 117 duruşma sonunda biri Danıştay davasının sanıklarından olmak üzere toplam 26 sanık tahliye edildi. Böylece 1. Ergenekon davasında 27 tutuklu sanık kaldı. Önceki gün ve ’ın tahliye edildiği oturumda, kişinin tahliye talebi ise reddedildi.
606208
Türk kızı Alman lisesinde birinci oldu
"Türkler olarak bizimde başarılı olabileceğimizi gösterdiğim için çok mutluyum. İnsan isterse başaramayacağı şey yoktur diyen Hayrunnisa Danışık'ın Münster Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde eğitim hayatına devam edeceği belirtildi. 1,0'lık not ortalamasıyla 480 başarılı öğrenci için düzenlenen ödül töreninde Danışık'ı KRV Eğitim Bakanı Barbara Sommer de tebrik ederek başarılarının devamını diledi.
605923
Sadece Colman
Sadece Colman Trabzonspor'da yabancı futbolculardan sınıfı sadece Arjantinli yıldız geçti. haftada gol ve asist yapan Gustavo Colman, tek başına yetmedi Trabzonspor'da ikinci sezonunu geçiren Gustavo Colman, takımın en verimli yabancı futbolcusu olarak dikkat çekiyor. haftada gol ve asiste imza atan Colman'a diğer yabancılar ayak uyduramayınca, Arjantinli'nin performansı gölgede kaldı. Ligde tüm maçlarda ilk 11'de forma giyen Colman, geçen sezonki istatistiklerini şimdiden solladı ve hocası Hugo Broos'un da gözdesi oldu. Bu sezon Trabzonspor'un en verimsiz yabancısı olan Yattara, yediği hatalı gollerle saç baş yolduran Sylva, Galatasaray maçında dökülen Cale, kulübeye mahkum kalan Song, Broos ile yıldızları barışmayan Alanzinho ve Tjikuzu, sınıfta kaldılar. Gabriç de henüz takıma uyum sağlayamadı.
606948
Barcelona'ya gol atmak anlatılmaz
Barcelona'ya gol atmak anlatılmaz Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'ya attığı golle takımı Rubin Kazan'a galibiyeti getiren Gökdeniz Karadeniz, attığı golün anlatılamayacağını ancak yaşanılabileceğini söyledi. Gökdeniz Karadeniz, Barcelona'nın stadı Nou Camp'taki ortamın çok güzel ve etkileyici olduğunu belirterek, ''Galibiyet beklemiyorduk ancak karşılaşmaya iyi hazırlanmıştık. Teknik direktörümüzün maç öncesi bize verdiği taktiği uygulamaya çalıştık ve kazandık. Benim golümle kazanmış olmamız ayrıca mutluluk verici. Gol anındaki hislerimi anlatamam. an anlatılmaz ancak yaşanır'' dedi. İLGİSİZLİKTEN ŞİKAYETÇİ Barcelona'ya gol atmanın önemli olduğunu ancak kendisinin geçen yıl Rusya'da şampiyonluk yaşadığını, takımı Rubin Kazan'ın şu anda da kendi liginde lider durumda olduğunu belirterek, ''Buradaki iyi performansımın görülmesi için Barcelona'ya gol atmam mı lazımdı? Türk futbolcusunun ilgi görmesi için İngiltere ya da Almanya'da mı oynaması gerekiyor? Nedense Türk futbolcusunun Rusya'da yaptıklarıyla ilgilenilmiyor. Rubin Kazan 50 yıl sonra yani 50. yılında şampiyon oldu. Şu anda da lideriz. Şampiyonluktan sonra cumhurbaşkanı tarafından kabul edildik ve bize plaket verildi. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde CSKA Moskova ile karşılaşıyor. Bulunduğum yer ile Moskova arası yaklaşık saatlik bir mesafe ve biz gün önce Inter ile oynadık. Kimse gelip, hiç kimse hatırımı dahi sormadı. Nedense Türkiye'den yeterli ilgiyi göremiyoruz'' diye konuştu. Türk futbolcuların yurt dışındaki başarılarından futbolcunun isminin değil, ''Türk futbolcusu'' teriminin gündeme geldiğinin altını çizen Gökdeniz, şunları söyledi: ''Bizim yurt dışındaki başarılarımızdan sonra kimse ismimizi anmıyor, 'Türk futbolcusu' diyor. 'Trabzonsporlu Gökdeniz' demiyor. Türk futbolcular büyük, küçük takımı ayrımı yapmaksızın yurt dışına çıkmalı ve mümkün olduğunca da futbol hayatına yurt dışında devam etmeli. Son dönemde yurt dışına çıkan Türk futbolcusu sayısının düşüşü düşündürücü. Türk futbolcusu olarak Barcelona'ya gol atarak Türk halkını bir nebze sevindirdiysem ne mutlu bana.'' MİLLİ TAKIM FORMASINI TAŞIMAK BİR ONURDUR Gökdeniz Karadeniz son dönemde Milli Takım aday kadrosuna çağrılmamasına ilişkin bir soruyu da ''Ben kendi mesleğime nasıl saygı duyulmasını bekliyorsam, milli takım teknik direktörünün de kadro tercihine de saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Milli takım formasını taşımak bir onurdur ve ben kutsal formayı taşımaya her zaman hazırım'' şeklinde yanıtlayarak sözlerini tamamladı.
606227
Karzai'nin rakibi kolları sıvadı
Elektrik sayaçlarının tüketiciden habersiz ücretli olarak değiştirilmesi tepkilere yol açtı. Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, EPDK, yapılan soyguna en kısa zamanda müdahale etmelidir dedi.
606975
AB'den Türkiye ekonomisine övgü
Avrupa Birliği () Komisyonu, Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu () kaynağı kullanmadan küresel krizi tek başına göğüsleyebilmesinin "en büyük başarı" olduğunu belirtti. "Türkiye'de büyüme ve ekonomik kriz: Çalkantılı dönem geride mı kalıyor?" başlıklı raporunda 2'nci Dünya Savaşı'ndan bu yana Türk ekonomisini analiz eden Komisyonu, 2002 yılına kadar "zayıf ve kırılgan" kalan Türkiye'nin ekonomik göstergelerde son yılda sonra gerçek anlamda 'yi yakalama sürecine girdiğini bildirdi. Kişi başına düzen milli geliri 1950-1960 döneminde yılda ortalama yüzde 3,3 artıran Türkiye'nin hızının 1960-1973 döneminde yüzde 3'e, 1973-1990 döneminde yüzde 2,2'ye ve 1990-1998 döneminde yüzde 2,4'e gerilediğine dikkati çekilen raporda, 1950-1998 döneminde Türkiye'de yıllık ortalama yüzde 2,7 düzeyinde gerçekleşen kişi başına düşen milli gelir artışının aynı dönemde Portekiz'de yüzde 3,9, 'da yüzde 3,7, ve 'da yüzde 3,4, 'da yüzde 3,3 ve 'da yüzde 2,8'i bulduğu kaydedildi. Komisyonu Ekonomik ve Mali İşler Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan belgede "2'nci Dünya Savaşı'ndan 2001 ekonomik krizinin sonuna kadar Türkiye'nin gelişmiş ekonomilere yakınlaşması zayıf ve kırılgan oldu. Düşük verimlilik artışı ve 1970'lerdeki göreceli durgunluk en başta ithal ikamesi, tarımsal destekleme ve kaynakların uygun dağılmamasıyla sonuçlanan devlet planlı ekonomi politikalarının sonucuydu. 1980'lerde reform ve serbestleşme adımlarına rağmen ekonominin büyümesine, yetersiz makroekonomik politikalar ve zayıf kurumsal ve yasal ortamda mali sektörün (rekabete) açılması nedeniyle tekrarlayan krizler darbe vurdu. Oynak büyüme modeli, 2001'de ekonominin reel olarak yüzde 5,7 daralmasıyla, Türk lirasının hızla değer kaybetmesiyle ve sabit kur sisteminden dönülmesiyle sonuçlanan krizle iflas etti" tespiti yapıldı. 2001 krizinin yarattığı teşvikle hayata geçirilen ciddi reformların Türkiye'nin özellikle Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ekonomi yönetiminde olduğu 2007 yılına kadar "gözalıcı büyüme performansını" beraberinde getirdiği anlatılan raporda, bu dönemde yılda ortalama yüzde 7'ye yaklaşan kişi başına milli gelir artışının "Türkiye'nin ekonomik açıdan gelişmiş ülkelere yaklaşma konusundaki geçmiş deneyimlerine bakıldığında eşi benzeri bulunmayan bir dinamiğe" işaret ettiği belirtildi. Raporda, ekonomide 2002-2007 döneminde ve destekli reformlar güçlü ifadelerle övülürken 2007-2008 döneminde "Türkiye'deki seçimlerin yarattığı siyasi belirsizlik, iç reformlarda ve ile müzakerelerde yavaşlama yanında küresel koşulların kötüleşmesi nedeniyle" ekonominin kademeli olarak yavaşladığı hatırlatıldı. Türkiye'nin performansı gelişmekte olan ülkelerin çoğundan iyi Komisyonu raporunda, küresel krizde Türkiye'nin kredi derecelendirme kuruluşlarının kendisine verdiği nottan "çok daha iyisini" hakettiği, bu dönemde dövizdeki oynaklığın Güney Kore, Polonya ve Macaristan'dan daha az olduğu, 'deki düşüşün Polonya ve Macaristan borsalarındaki kaybın gerisinde kaldığı ve Türkiye'nin risk primindeki düşüşün gelişmekte olan diğer ülkeleri solladığı anlatıldı. Küresel krizin Türkiye'nin reel ekonomiye etkilerini de inceleyen raporda, özellikle pazarına bağımlı sektörünün dış talep daralması nedeniyle bu yılın ilk yarısında yüzde 50'lere varan oranda küçüldüğü anımsatılarak bu dönemde ihracatın krizden daha az etkilenen Ortadoğu ve Afrika ülkeleriyle "biraz nefes aldığı" kaydedildi. Raporda, kürsel kriz süresince Türkiye'de ve sanayi üretiminin, son aylardaki toparlanmayla birlikte gelişmekte olan diğer ülkelerin ortalamasına kıyasla genelde daha iyi performans gösterdiği belirtildi. raporunda, 2001 krizinin ardından yeniden yapılanan Türk bankacılık sektörünün küresel krize avantajlı girdiği kaydedilerek "Bankacılık sektörü birçok açıdan güçlü: 'deki riskli kredilerle hemen hiçbir bağlantısı yok, sermayeleri büyük ölçüde mevduatlara dayanıyor ve uluslararası fonlamaya bağımlı değiller. Tüketici kredileri toplamı düşük, gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 10'u kadar ve döviz riskleri iyi muhafaza altında. Güçlü sermaye yeterlilik ve karlılık oranlarına sahipler. Şu ana kadar sağlam duruyorlar, reel sektördeki felaket nedeniyle önemli bir kayıpları yok" denildi. Kaynağı belirsiz para girişi kurtardı başladığında Türkiye için en büyük endişenin "büyük cari açığın ve özel sektörün devasa döviz borçlarının finansa edilemeyeceği" korkusu olduğu anımsatılan raporda, Türkiye'nin dış ödeme yükümlülüklerinde zorlanacağı kaygısının boş çıktığı belirtilerek küresel krizde iç talebin daralması ve fiyatlarındaki gerilemeyle cari açığın hızla azaldığı, ekonomiye güvenin göstergesi olarak milyarlarca kayıtsız sermaye girişi olduğu, bankaların kolaylıkla dışardan borçlanmayı ve borçlarını ödemeyi sürdürebildiği ve 2001 krizinde yaşananların tam tersine döviz yükseldiğinde halkın döviz satarak gidişatı tersine çevirdiği anlatıldı. Raporda, "Küresel krizde Türkiye iç ve dış şoklara karşı çok daha dirençli olduğunu gösterdi" denilerek Türkiye'nin son yıllardaki reformların başarısının kanıtlandığı ifade edildi. Komisyonu, geçmişte yaşadığı mali krizlerin aksine "Türkiye'nin 'ye ihtiyaç duymadan küresel krizi kendi başına görüşleyebilmesinin en büyük başarı olduğunu" vurguladı. raporunda, "Türkiye birçok engeli aşmayı başardı fakat büyüme potansiyelini tamamen bütünüyle yakalayabilmek için reformları sürdürmeli. katılım süreci (Türkiye'nin gelişmiş ülkeleri) yakalama sürecinin geçmişe kıyasla daha hızlı ve daha az engebeli olmasına katkı yapabilir" denildi.
606604
Yaş Çay Alımları Tamamlandı
Yaş Çay Alımları Tamamlandı Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 2009 ürünü yaş çay yaprağı alım kampanyası tamamlandı. 15 Mayıs'ta başlayan kampanyada, Çay İşletmeleri tarafından yaklaşık 593 bin ton yaş çay yaprağı alındı. Kuruluş, bahçelerde kalan son ürünlerin alınması için, 46 fabrikadan 4'ünü, bir süre daha açık tutacak. Kampanyaya katılan özel sektör kuruluşlarının da şimdiye kadar 333 bin ton yaş çay yaprağı alımı yaptığı bildirildi. Bu arada Çay İşletmeleri, üreticiden Mayıs ve Haziran ayında aldığı ürün bedelleri karşılığında 160 milyon lira ödeme yaptı. Ağustos ayı ürün bedellerinin ödenmesine de önümüzdeki günlerde başlanması bekleniyor. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 200 binden fazla üretici aile 767 bin dekar alanda çay tarımıyla uğraşıyor.
606388
Türkiye bütçe açığında en büyük sapma yaşayan ülkelerden biri
bütçe açığında en büyük sapma yaşayan ülkelerden biri Başbakan teğet geçti” dese de, bütçe açığında en büyük sapma yaşayan ülkelerden biri oldu. 2009 yılında bütçe açığının Gayri Safi Yuritçi Hasıla’ya (GSYH) oranı 2008 yılıyla karşılaştırıldığında ’da 13.5 puan, ’da 10.9 puan, ’da 8.4 puan, ’de 6.6 puan sapmaya işaret ederken, Türkiye’de 4.8 puanlık bir sapma yaşandı. 2009 yılı başlangıç bütçesine göre sapma ise 5.5 puanı buldu. Küresel nedeniyle bütçe açığında büyük sapma yaşayan ülkelerden birinin de Türkiye olduğu ortaya çıktı. 2009 yılı başlangıç bütçesinde 10.4 milyar TL olarak öngörülen açığın küresel ekonomik krizin de etkisiyle hükümetin öngörüsünün 62.8 milyar TL’ye çıkmasıyla birlikte bütçe açığının GSYH’ye oranı da arttı. 2009 yılı için hükümet tarafından 10.4 milyar TL olarak öngörülen bütçe açığının GSYH’ye oranı yaklaşık yüzde 1’e işaret ederken, küresel ekonomik kriz nedeniyle revize edilen tahmini bütçe açığının Orta Vadeli Plan’da 2009 sonu için öngörülen milli gelire oranı dikkate alınarak yapılan hesaplamalara göre yüzde 6.6’ya çıktı. Böylece genel yönetim bütçe açığının milli gelire oranındaki sapma 2009 yılında kriz nedeniyle 5.5 puana ulaştı. Yüzde 1.8 olarak gerçekleşen 2008 yılı merkezi yönetim bütçe açığının GSYH’ya oranıyla, hükümetin yüzde 6.6 olarak Orta Vadeli Program’da revize ettiği bütçe açığının milli gelire oranı arasındaki sapma ise 4.8 puanı buldu. İZLANDA’DA SAPMA 13.5 PUAN Krizden en çok etkilenen ülkeler ile gelişmiş bazı ekonomilerin geçen yılkı genel yönetim bütçe açığının GSYH’ya oranları, 2009 yılı tahminleriyle karşılaştırıldığında rekoru İzlanda kırdı. 2008 yılında yüzde 0.5 açık veren İzlanda bütçesinin 2009 yılında yüzde 14 açık vereceği tahmin ediliyor. Bu da 13.5 puanlık bir sapmaya işaret ediyor. Onu 2008 yılında bütçe fazlası veren Rusya izliyor. 2008 yılında yüzde 4.3 fazla veren Rusya’nın, 2009 yılında yüzde 6.6 açık vermesi bekleniyor. Rusya’nın merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranındaki sapmanın 10.9 puan olacağı öngörüsünde bulunuluyor. Genel yönetim bütçe açığının milli gelire oranında en büyük sapmalardan birinin de İspanya’da yaşandığı görülüyor. 2008 yılında yüzde 3.8 bütçe dengesi açık veren İspanya’da, 2009 yılında yüzde 12.3 8.4 puan sapma öngörülüyor. 2008 yılında bütçe dengesi yüzde 5.9 açık veren ABD’nin 2009 yılında yüzde 12.9 açık vereceği tahmin ediliyor. Buna göre 6.6 puanlık bir sapma tahmininde bulunuluyor. ’DA BÜTÇE DENGESİNDE GEÇEN YILA GÖRE 2.7 PUANLIK SAPMA BEKLENİYOR 2008’de bütçe dengesi yüzde 3.1 açık vermesi beklenen Polonya’da, 2009 bütçe dengesi açığı beklentisi 5.8 çıktı. Bu da 2.7 puanlık bir sapmaya işaret etti. ve ’de sırasıyla 2008 gerçekleşmeleriyle 2009 beklentileri yüzde 3.2’den yüzde 6’ya, yüzde 1.4’den yüzde 6’ya, yüzde 2.6’dan yüzde 6.9’a ulaştı. Böylece Ukrayna’da 2.8 puanlık, Çek Cumhuriyeti’nde 4.6 puanlık, Portekiz’de 4.3 puanlık sapma gündeme geldi. ’de 2008 ile 2009 yılı genel yönetim bütçe açığının GSYH’ye oranı arasındaki sapma 6.5 puan iken, ’da 4.1 puan, ’da 2.9 puan, ’te ise puan olması bekleniyor.
607089
Polonya, ABD kalkanına hazır
Ülkesini ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile görüşmesinin ardından açıklama yapan Tusk, Amerikan hükümetinin füze kalkanı sistemi için yeni önerisini ''çok dikkate değer ve gerekli'' bulduğunu belirterek, ''Uygun ölçüde katılmaya hazırız'' dedi. Amerikan hükümetinin yeniden şekillendirilmiş sistemine göre, ABD Deniz Kuvvetlerine ait "Standart Füze-3" adlı füze kalkanı Polonya'da konuşlandırılacak. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, bunun, İran'ın nükleer tesislerine karşılık vermenin teknik olarak en gelişmiş ve en uygun maliyetli yol olduğunu savunuyor. George Bush'un başkanlığı döneminde önerilen plan, uzun menzilli füzeleri durdurmak için Polonya'da 10 füze kalkanı sistemi, Çek Cumhuriyeti'nde de bir radar üssü olmasını öngörüyordu. ABD'nin alternatif planını ABD Başkanı Barack Obama geçen ay açıklamıştı.
607307
Şimdi de Avrupa'dakiler geliyor
Şimdi de Avrupa'dakiler geliyor Demokratik Toplum Partisi (DTP) İstanbul teşkilatı, Avrupa'dan gelecek PKK'lı teröristlerle ilgili karşılama töreni hazırlıklarına başladı. DTP İstanbul Eş Başkanı Mustafa Avcı, Avrupa'dan gelecekleri İstanbul'da coşkulu bir şekilde karşılayacaklarını söyledi. Avcı, "Bunu kimse yanlış okumasın, anlamasın. Bunun hiç kimseye faydası yok." dedi. Avrupa'dan Türkiye'ye gelecek olan PKK'lılarla ilgili aralarında DTP'nin de bulunduğu Barış ve Demokratik Çözüm Platformu üyesi sivil toplum örgütleri Makina Mühendisleri Odası'nda basın toplantısı düzenledi. "Barışın elçilerini selamlıyoruz" yazılı büyük bir pankart önünde hazırlanan ortak metni okuyan Havali Mengi, Mahmur ve Kandil'den sonra şimdi de Avrupa'dan gelecek olan PKK'lıları Türkiye'ye girişlerinde Barış ve Demokratik Çözüm Platformu olarak karşılayacaklarını söyledi. Kürt halkının barış gruplarını göndererek barış isteklerindeki samimiyeti ve kararlılığı bir kez daha gösterdiğini söyleyen Mengi, "Bunun karşısında devletin Kürt örgütlülüğünü tasfiye politikasından vazgeçerek, olumlu ve çözüme katkı sunan bir tutum geliştirmesini bekliyoruz. diye konuştu. Daha sonra söz alan DTP İstanbul İl Eş Başkanı Mustafa Avcı da, Silopi'deki karşılamayla ilgili eleştirileri cevapladı. "DTP şov yapmıyor Kürt halkı şov yapmıyor." diyen Avcı, "Kürt halkı barışa karşı özlemlerini barış elçileri şahsında açığa çıkarmaya çalışıyor. Burada da aynı şekilde aynı özlemle bir karşılama olacak. Ama sadece Kürt halkının değil Türkiye de barışa özlem duyan tüm kesimlerin katılımıyla bir karşılama olacak." şeklinde konuştu. Avrupa'dan gelecek PKK'lı grubu coşkulu bir şekilde karşılayacaklarını kaydeden Avcı, "Bunu kimse yanlış okumasın, anlamasın. Bunun hiç kimseye faydası yok. Türkiye toplumunun geleceği ve selameti için gelen barış elçileri şahsında biz bir şeyler vermeye çalışıyoruz, katkı sunmaya çalışıyoruz. Silaha artık dur demeye silahlı çözüm yöntemine dur demeye, kanın akmasına dur demek için bu halk, bu coşkuyu açığa çıkarıyorsa bunun doğru okunması gerekir. Küçük hesaplarla olmaz." dedi. "Barış elçileri" olarak tanımladığı Avrupa grubunun gelişiyle ilgili hazırlıklara başladıklarını ifade eden Avcı sözlerini şöyle sürdürdü: "Arkadaşlarımızı görkemli bir konvoyla havalimanından almaya çalışacağız. Bir barış şöleniyle halkımızla buluşturmak için hazırlıklarımız vardır. Gelecekleri tarih belli olmadığından, şu an için yerini ve saatini bildirme durumunda değiliz. Eğer bir aksilik gelişirse tıpkı Silopi halkı nasıl orada gecelediyse, sabaha kadar gelen barış elçilerini halk teslim almadığı sürece, halkla buluşmadığı takdirde biz de İstanbul'da aynı şekilde bekleyeceğiz. Yer, saat, tarih ve konvoy güzergahıyla ilgili ileriki tarihte bilgi vereceğiz. Avrupa'dan gelecek olanlarla ilgili gün öncesinden bilgilerinin olacağını da hatırlatan Avcı, "Gelecek grubun içinde yasal problemi olmayan arkadaşlarımız olacak. Alıkonulmaları halinde biz de demokratik tepkilerimizi ortaya koyacağız. Çünkü halkımız bunu istiyor. Biz de bunu karşılamak zorundayız. Havalimanından gelecekleri için biz de en yakın yerde konumlanmayı düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
606205
RTÜK'ten 'Lezbiyenler Yarışıyor'a ceza
'ten 'Lezbiyenler Yarışıyor'a cezaProgram fazla 'pornografik' bulundu müzik kanalında yayınlanan yarışmacıların yer aldığı “A Shot At Love With Tila Tequila” isimli programın yoğun şikayetler üzerine tarafından cezalandırılması gündeme geldi. Programda 16 erkek ve 16 lezbiyenden oluşan 32 yarışmacı seksi model Tila Tequila’nın kalbini kazanmaya çalışıyor. RTÜK’ün üyesi de “A Shot At Love With Tila Tequila” isimli programına ceza verilmesini onaylarken Başkan Davut Dursun, cezanın “Milli ve manevi değerler” maddesinden değil “Müstehcenlik” maddesinden verilmesini istedi. Dursun “Program, cinsellik üzerine kuruludur ve seksüalite ve cinsel teşhircilik açıkça sergilenmektedir. Kıyafetler, yaşanılan ortam ve diyaloglar pornografik öğeler içermektedir. Yayınların müstehcen olmaması ilkesi ihlal edilmiştir” dedi.
607463
Erdoğan, Ankara'ya gitti
Erdoğan, Ankara'ya gitti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak 'ANA' ile saat 21.10'da Ankara'ya hareket etti. Atatürk Üniversitesi'nin 2009-2010 Akademik Yıl Açılış Töreni'ne katılan Erdoğan, üniversite yerleşkesindeki eski Erzurum Evi'nde akşam yemeği yedikten sonra Havalimanı'na geldi. Başbakan Erdoğan, buradan uçakla Ankara'ya gitti. Erdoğan'ı, Erzurum Havalimanı'ndan, Vali Sebahattin Öztürk, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler ile öteki yetkililer uğurladı. Başbakan Erdoğan ile birlikte Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ da Ankara'ya gitti.
606981
Dünyanın en kıllı adamı estetik olacak
Telegraph gazetesinin sitesindeki habere göre, 'in kuzeyindeki Liaoning bölgesinde yaşayan Yu Zhenhuan'ın (32) hormon bozukluğu yüzünden vücudunun yüzde 96'sı kıllarla kaplı. yaşından bu yana "Little Hairy Boy's Treasure Adventure" gibi filmlerde rol alan ve kısa bir süre şarkıcılık yapan Yu, bir klasiği olan Journey to the West'in televizyon uyarlaması "The Monkey King" filmindeki başrolü, filmin yönetmeninin kendisini yeteri kadar çekici bulmadığı için alamadı. Yu bunun üzerine estetik ameliyatı olmaya karar verdi. "Maymun adam" lakabıyla tanınan Yu, Youth Times gazetesine yaptığı açıklamada, bir maymuna benzediği için bu film için en iyi aday olduğunu sandığını, ancak yeteri kadar iyi görünmediği için bu rolü kapamadığını belirtti. Yu, daha şirin bir maymun haline gelebilmek için estetik olacağını ve bu rolü alacağını söyledi. Yaz aylarında serinlemek ve daha iyi görmek için göz çevresindeki kılları aldırmak zorunda kalan Yu, sevgilisinin bu durumundan rahatsız olmadığını da sözlerine ekledi.
606236
Keşke muhalefet de yardımcı olsa!..
“Demokratik açılım süreci” ile ilgili tartışma ve gelişmeler devam ediyor. Önceki gün Kandil Dağı ve Mahmur Kampı’ndan gelen kişilerle ilgili hukuki işlemlerin ilk bölümü tamamlandı. Bunların geliş biçimi ve DTP ile onun teşkilatı içindeki PKK uzantılarının, söylem ve eylemlerinin ileriye matuf taşıdığı tehlikelere dünkü yazıda dikkat çekmiştik. Ama anlaşılıyor ki, DTP ve bölücü örgüt unsurlarının bu noktada özen gösterme niyeti yok. Bugüne kadarki şuursuz davranışların nelere mal olduğu ortada... PKK, yolun sonuna geldiğini kabul etmek zorunda.
607446
Wolfsburg:0 Beşiktaş:0 (Maç devam ediyor)
Wolfsburg:0 :0 (Maç devam ediyor) 'ndeki temsilcimiz (B) Grubu'ndaki üçüncü maçında 'nın Wolfsburg takımı ile karşı karşıya geliyor İLK DEVRE 1.dakika Ve zorlu mücadelede ilk düdük çaldı. Temsilcimize, Wolfsburg önünde başarılar dileriz. 2.dakika İlk tehlikeli atak Wolfsburg'tan... Misimovic'in doğrudan kaleye giden ortasını Rüştü son anda kornere gönderdi... Kullanılan köşe vuruşunu savunması uzaklaştırdı 3.dakika Wolfsburg ikinci köşe vuruşunu kullandı Ricardo Costa'nın kafa vuruşu üstten dışarı çıktı 4.dakika ceza sahasında topla buluştu sert vurdu top kaleci Benaglio'da kaldı... 7.dakika Riether'in sol kanattan ortaladığı topa Dzeko çok iyi yükseldi kafa vuruşu üstten az farkla dışarı çıktı... 10.dakika 'nun kullandığı köşe vuruşunda Nihat ceza sahası dışından sert vurdu savunmadan seken topu tamamladı... İbrahim'in vuruşu kalecide kaldı 12.dakika Madlung kaleyi tam karşıdan gören bir noktadan serbest vuruş kullandı...Madlung'in vuruşu yandan dışarı çıktı... 14.dakika Schafer sağ kanattan çok hızlı geldi vuruşundan top Rüştü'den döndü... Rüştü'den dönen topu uzaklaştırdı 16.dakika Grafite'nin yerden ortasını kornere gönderdi.. Kullanılan köşe vuruşunu savunmamız uzaklaştırdı 17.dakika İbrahim Üzülmez rakibine yaptığı müdahale sonrası sarı kart gördü...Misimovic'in kullandığı serbest vuruşu Rüştü çift yumrukla uzaklaştırdı... 18.dakika Wolfsburg sağ kanattan yine tehlikeli bir atak geliştirdi... Schafer'in ortasında Dzeko'nun kafa vuruşu yandan dışarı çıktı 22.dakika Tello'nun pasında Nihat ceza sahası dışından çok sert vurdu top yandan dışarı çıktı 24.dakika Schafer'in sağ kanattan ortaladığı topa Dzeko dokunamadı... 26.dakika Wolfsburg sağ kanattan üst üste ataklar geliştiriyor... Schafer'in ortasını Rüştü çift yumrukla uzaklaştırdı 27.dakika Tello'nun arapasında Bobo kaleci ile karşı karşıya kaldı ancak Benaglio topu yatarak kontrol etti 28.dakika Bu sefer Bobo'nun pasında Tello ceza sahası çizgisi üzerinden çok sert vurdu top üstten dışarı çıktı 31.dakika Rüştü rakibi ile girdiği mücadele sonrası sakatlık geçirdi... Rüştü oyuna devam edebilecek... WOLFSBURG: Benaglio-Schafer-Ricardo Costa-Josue-Madlung-Hasebe-Gentner-Riether-Misimovic-Dzeko-Grafite BEŞİKTAŞ: Rüştü-İbrahim Kaş-Fink-Sivok-Ekrem-Ferrari-İbrahim Üzülmez-Ernst -Nihat-Tello-Bobo
607071
Dr. No rolüyle ünlü aktör öldü
Wiseman'ın kızı Martha Graham Wiseman, babasının Manhattan'daki evinde öldüğünü söyledi. 1962 yılında çekilen ilk James Bond filmi "Dr. No"da dünyadan intikam almak isteyen bilim adamını canlandıran Wiseman, hem sahnede, hem de sinema dünyasında önemli roller aldı. 15 Mayıs 1918'de Kanada'da doğan Wiseman, küçük yaşta ailesiyle ABD'ye göç etti. Oyunculuğa 1938 yılında Broadway'de, Robert E. Sherwood'un "Abe Lincoln in İllinois" oyunundaki küçük bir rolle başladı. Wiseman, Broadway'de "Joan of Lorraine" (1946), "Antony ve Cleopatra" (1947) ve "Detective Story"'de (1949) oynadı. Wiseman, son olarak 2001 yılında Broadway'de Abby Mann'in filmi "Judgment at Nuremberg"de (Nürnberg Mahkemesi) rol aldı. Wiseman "Detective Story" (1951) ve "The Unforgiven" (1960) gibi filmlerde, "Law & Order", "The Streets of San Francisco" (San Francisco Sokakları), "The Twilight Zone" (Alacakaranlık Kuşağı" ve "The Untouchables" (Dokunulmazlar) gibi dizilerde de yardımcı oyuncu rollerini üstlenmişti. "Dr. No"da ilk kez James Bond'u canlandıran başrol oyuncusu Sean Connery ve filmin kadın oyuncusu Ursula Andress şöhreti yakalamıştı.
606710
Trabzonspor Broos'a Sahip Çıktı
Trabzonspor Broos'a Sahip Çıktı Hacısalihoğlu: "Broos, yeterliliği yetersizliği tartışılmayacak bir hoca." Trabzonspor Kulübü Asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu, Belçikalı çalıştırıcıları Hugo Broos'un yeterliliği, yetersizliği tartışılmayacak bir teknik adam olduğunu söyledi. Hacısalihoğlu, şunları söyledi: "Broos, bugün antrenörlüğe başlamadı. Belçika gibi Avrupa futbolunda önemli bir ülkede uzun yıllar şampiyon olan takımları çalıştırdı, şampiyon yaptı. Ancak Trabzonspor'un bu yıl lige başlarkenki hedefiyle şu andaki durumunu karşılaştırırsak başarısız bir sezon geçirdiği aşikar. nedenle hoca kim olursa olsun tartışılır bir durumdur. Ancak yönetim kurulunun kısa vadeli hoca anlaşmaları yapmayacağı, Trabzonspor'un büyüklüğüne yakışır bir şekilde daha sağlıklı değerlendirme yapması gerektiği inancıyla şu anda bir hoca tasarrufu yok." Hacısalihoğlu, Trabzonspor'un Galatasaray maçında çok iyi oynamasa da mağlubiyeti hak edecek bir futbol ortaya koymadığını kaydetti. Maçta hakemlerin kritik hatalarının bulunduğunu savunan Hacısalihoğlu, "Maç sonucunu etkileyecek, maçın kaderini etkileyecek hatalar oldu. Ancak Trabzonspor, her şeye rağmen bu maçta mağlup olmamalıydı. Daha iyi oynaması daha çok yüreğini, kazanma azmini sahaya koyması gerekirdi. Bu anlamda Galatasaray maçını yalnızca hakem hatalarına bağlamadan, hakem hatalarının da etkili olduğu bir maç şeklinde değerlendirmek gerekir" dedi.
606263
PES 2010 Türkiye tanıtımı yapıldı
CNet'te yer alan habere göre lansmana, Türk ve basının önemli kalemlerinin yanı sıra futbolcu Can Arat katıldı. Lansmanda yapılan ‘PES 2010’ turnuvası büyük çekişmelere sahne olurken final yaklaştıkça hareketli dakikalar yaşandı. Turnuvada dereceye girenler: Burak Hümmet (24 TV) birinci, Tayfun Bayburt (24 TV) ikinci, Yiğit Dalan (Gamesturk) ise üçüncü oldu. Burak Hümmet Playstation ve Pro Evolution Soccer 2010 PS3 oyun kazanırken, Tayfun Bayburt Futbol Topu ve Oyun, Yiğit Dalan Forma ve oyun kazanarak turnuvanın ilk üçüne girmeyi başardılar. PES 2010 hakkında Oynanış: PES 2010 oyuncular arasındaki maçların heyecanını arttırmaya odaklanıyor. Gerçek hayatta olduğu gibi hem strateji, hem de hızlı tepkiler gerektirerek gerçek futbol simülasyonu olma yolunda ilerliyor. Geliştirilmiş Görseller: Çok büyük görsel değişiklikler yapıldı,artık futbolcular gerçek hayattakilere daha da çok benziyorlar, ayrıca yeni aydınlatma sistemi ile oyuncu ifadeleri de son derece gerçekçi bir hal alıyor. Yepyeni animasyon ve hareketler: Top sürme ve kaleye şut animasyonları yenilendi. Bireysel yetenekler de ön plana çıkarılarak yeni çalım ve hareketler eklendi. Maç Günü Atmosferi: Taraftarların sahada yaşananlara verdikleri tepkiler çok daha çeşitlendirildi, yeni tezahürat ve sevinçler eklendi. Geliştirilmiş Master Lig: Master Lig özellikle yöneticilik yönleriyle oldukça geliştirildi. Yapay Zeka: Artık orta saha ve savunma oyuncuları rakip hücumu kesmek için birlikte çalışacak. Bu aynı zamanda basit gollerin ortadan kalkmasını ve PES 2010'un simülasyon kökenlerine geri dönmesini sağlayacak Geliştirilmiş Online Özellikler: Gelişmiş Online Mod ve daha fazla indirilebilir içerik de planlananlar arasında Yeni Lisanslar: (UEFA Kupası olarak biliniyordu) haklarını alındı. Ayrıca UEFA de geliştirilerek dünyanın en iyi kulüp turnuvasını benzersiz biçimde ekranlarınızda olacak.
606021
C.G.'ye 230 gün sonra cinayetin işlendiği evde keşif yaptırıldı
C.G., sabah saatlerinde tutuklu bulunduğu Maltepe Cezaevi'nin aracı ile 230 gün sonra cinayetin işlendiği Bahçeşehir'deki eve getirildi. Saldırı ihtimalini düşünen polis, C.G.'ye çelik yelek giydirdi. Yüzlerce polis ev çevresinde geniş güvenlik önlemleri aldı. Özel timler, çevredeki yüksek binaların çatılarını tuttu. Keşif, soruşturmayı yürüten Savcı Faruk Erşen Yılmaz gözetiminde gerçekleştirildi. Avukatı Aytekin Kaya'nın da hazır bulunduğu keşife C.G.'nin bozuk ruh hali göz önünde bulundurularak psikolog da katıldı. Savcı Erşen, C.G.'ye cinayet ile ilgili sorular sordu. Cinayeti detaylarıyla anlatmasını istedi; ancak zanlı susma hakkını kullandı. Yapılan tüm işlemler zapta geçirildi. Keşif yaklaşık saat 10 dakika sürdü. Keşfin ardından C.G. getirildiği cezaevi aracına bindirilerek Maltepe Cezaevi'ne götürüldü. C.G. için Münevver Karabulut'un cesedinin bulunduğu Etiler'deki çöp konteynerinde keşif yapılmayacağı öğrenildi. Avukat Aytekin Kaya, yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Müvekkilimin ruh hali çok bozuktu. Eve girmek istemedi. Kendisine sorulan tüm soruları cevapsız bıraktı. Soruşturma gizli olduğundan içeriği hakkında bilgi veremem."
607226
Avro/dolar paritesi, 1,50’nin üstüne çıktı
Avro/ paritesi, 1,50’nin üstüne çıktı Avro/ paritesi, Ağustos 2008’den bu yana ilk kez 1,50’nin üstüne çıktı. 1,5003 seviyesini gördükten sonra, 1,50’nin altına geriledi. Avronun, 1,50 psikolojik sınırını aşmasında, Merkez Bankasının faiz oranlarını bir süre daha artırmayacağı beklentisi etkili oldu.
606446
Kayserispor, Trabzonspor deplasmanına puan için hazırlanıyor
deplasmanına puan için hazırlanıyor Son haftalarda müthiş bir çıkış yakalayan 'da cuma günü deplasmanda ile oynayacağı maçın hazırlıkları tüm hızıyla sürerken, cezalı olan Cangele'nin eksikliğini hissedeceklerini söyleyen teknik direktör Kafkas, "Hedefimiz yakaladığımız seriyi sürdürmek" dedi. Son antrenmana sonrası tedavisi süren Eren Güngör dışındaki tüm oyuncular katılırken, teknik direktör "Son haftada önemli bir seri yakaladık ve ligde zirve yürüyüşümüz sürüyor. Trabzonspor maçı da kolay olmayacak. Cangele'nin kert cezalısı olması bizin için önemli eksiklik. Ancak, oyuncularımız canlarını dişlerine takıp bu açığımızı kapatacaklar. Son karşılaşmalar, genç oyuncularımızın da takıma kazandırılması açısından çok iyi geçti. Trabzonspor maçından puan ya da puanlar alıp, kendi evimizdeki maçına moralli çıkmak istiyoruz" diye konuştu. ÖZEL UÇAK KİRALANDI Bu arada Sarı-kırmızılı kulüp, Trabzonspor maçına gidiş dönüş için özel uçak kiraladı. Kayserispor'un turizmcilik yapan Basın Sözcüsü Yücel Şahin, deplasmanı için uçağımız perşembe günü Erkilet 'ndan saat 20.30'da haraket edecek. Maçtan birkaç saat sonra da kafilemizi alıp dönecek" dedi. Kafilede cezalısı olmasına karşın, Cangele ve 18'de olmayan futbolcuların da yer alacağı ifade edildi.
606920
Şehit aileleri sonunda patladı!
Abdullah Öcalan'ın talimatı üzerine Kuzey 'taki kamplardan gelen 'lılara gösterilen muamele şehit ailelerini öfkelendirdi. Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, "Habur sınır kapısındaki manzarada hükümet teröristleri teslim almadı, teröristler hükümeti teslim aldı. Bu, vatanın kutsallığına inanan insanları yürekten incitmiştir" dedi. Şehit yakınlarının yanı sıra gaziler de tepkili... Konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen Köse, kendilerini "vatanın birlik ve bütünlüğü için devletin emirleri gereği Güneydoğu'da terörle mücadele ederken hayatını kaybeden şehit yakınları" şeklinde tanımladı. "Kürt açılımı, demokratik açılım, milli mutabakat gibi boş laflarla kapı kapı dolaşıp sözde barış çanları çalıyorlar. Konunun muhatabı olmayan, ilgisiz kişilerle görüşüp destek aldıklarını, kamuoyunun ve şehit ailelerinin bile kendilerini desteklediklerini söylüyorlar" diyen Köse, "Bu tamamen uydurmadır. Son terörist adalete ve güvenlik güçlerimize teslim olmadan bir destek söz konusu olamaz. Aradaki kan kalkmadan, yerle gök birleşmeden bir destek verilemez" dedi. Pazartesi günü Habur sınır kapısından 'lıların giriş yaptığını hatırlatan Köse, teröristlerin adeta devlet töreni ile karşılandığını söyledi. Karşılama sırasında bir siyasi parti milletvekillerinin devlete meydan okurcasına basın açıklaması yaptığını dile getiren Köse, söz konusu karşılamanın şehitlerin kemiklerini sızlattığını kaydetti. Köse, "Bir kırmızı halıda karşılama, gül verme, kurban kesme eksikti... Şehit aileleri olarak, şu anki mevcut hükümetin, kalan noksanları da tamamlayacağına inanıyoruz" şeklinde konuştu. Köse, teslim olan teröristlerin "teslim olmak" sözünü kullanmadıklarını da belirterek, "Yani yaptıkları işten, terörden, adam öldürmeden, polise, askere silah atmaktan dolayı pişman değillerdir. Teslim olmayı kabul etmeyen ve buraya anlaşmak için geldiğini söyleyen teröriste kucak açılmıştır" diye konuştu. Köse, 'lıları destekleyen ve "sözüm ona aydın"ları da eleştirerek, "Teslim olmadıklarını söylediler... Hatta, profesör unvanını taşıyan bazı zavallı kişiler teslim olma, pişmanlık sözlerinin kulanılmamasını, bu sözlerle teröristlerin incitilmemesini istedi" diye konuştu. Suç duyurusu geliyor Söz konusu karşılama hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını da belirten Köse, "Pişman olmadığını söyleyen ve pişmanlık yasasından yararlanmak istemeyen teröriste zoraki pişmanlık hükümleri uygulanarak cezasının azaltılmasını veya hiç ceza verilmemesini istemek utanılacak bir durumdur. Teslim olmaya gelen kişilerin terör örgütüne bağlı olduklarını herkes bilmektedir. Buna rağmen günler öncesinden bazı kişilerin, belediye başkanlarının ve siyasi partilerin sınır kapısında çadır kurmaları, karşılama merasimi yapmalarına izin verilmiştir. Buraya katılan kişiler suçu ve suçluyu övme fiilini işlemişlerdir. Suç işlemişlerdir. Buna izin verenler de görevlerini ihmal ve suistimal etme suçunu işlemişlerdir. Basit bir yürüyüşte bile Valilik izni arayan, gaz kullanarak göstericileri dağıtanlar burada görevlerini yapmamıştır" dedi. Açıklamanın ardından bir gazetecinin "İçişleri Bakanı ile şehit ailelerinin görüşmesi sırasında siz de oradaydınız. Orada size söylenenler ile yaşananlar örtüşüyor mu?" şeklindeki sorusu üzerine Köse, "Bu açılımda boğulmadır. İçişleri Bakanı, ilgisiz, alakasız kişilerin kapısını çalmaktadır. Asıl muhatap burada bulunan şehit yakınlarıdır" yanıtını verdi. TÜRKİYE'DEN TEPKİLER Madalyasını iade etmek istedi ** Kayseri'de tekerlekli sandalyesiyle Valiliğe giden gazi Mete Kurt, kendisine verilen devlet övünç madalyasını Cumhurbaşkanlığına gönderilmek üzere Vali Mevlüt Bilici'ye iade etmek istediğini söyledi. Vali yerinde olmadığı için gazi randevu aldı. Gazi Kurt, "Birkaç gündür büyük bir oyunuyla ve kahramanca karşılanan, ne yazık ki hiçbir ceza almadan serbest bırakılan hainlerle mücadele sırasında, alçakça tuzakladıkları mayına temas sonrası iki bacağımı kaybettim. Yaptığım hizmet, feda ettiğim gençliğim ve sağlığım devletime helaldir. Ancak son gelişmeler karşısında madalyamı taşımamın bir anlamı kalmamıştır" dedi. ** Bazı gazi ve şehit aileleri ise son gelişmeler karşısında "bu yükü taşıyamadıklarını" belirterek, devlet övünç madalyalarını iade edeceklerini bildirdi. ** Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Antalya Şube Başkanı Ali Kuş, "Teröristlerin, zafer kazanmış milli kahraman edasıyla basın açıklaması yaparak ülkemize girmelerini ve yandaşları tarafından davul zurna eşliğinde törenlerle karşılanmalarını şiddetle ve nefretle kınıyor, lanetliyoruz. Bu gelenler askerimize, polisimize, çoluk çocuk demeden bebeklere bile kurşun sıkan, gözü dönmüş, vatan haini teröristlerdir. Bu olay şehitlerimizin kemiklerini sızlaşmıştır" dedi. ** Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kütahya Şube Başkanı Asım Okat, terör örgütü üyelerinin "dağdan inme" ve "eve dönüş" gibi ifadelerle masum vatandaş gibi algılatılmaya çalışıldığını savundu. Okat, "Bizlerin öteden beri söylediği gibi suça bulaşmamış, askerimize silah kullanmamış olanların topluma kazandırılması doğrudur, ancak askerimize karşı acımasızca kurşun sıkanlar, vatanı bölmeye çalışanlar ve bunların yöneticileri hukuk çerçevesinde en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. ve yandaşlarının hal ve hareketleri tamamen tahrik amaçlıdır. Bu davranışları hiçbir şekilde ülke bütünlüğümüze yarar sağlamayacaktır. Devletini karşısına alarak suç işleyenler, cezalarını çekip önce milletin vicdanında aklansın" dedi. Şehit annesi: "Çocuğumu geri getirin" ** Ankara'da, adının Ayşe Çelik olduğu öğrenilen bir şehit annesi, çocuğunu geri istediğini ifade ederek, "Onları ('lıları) getirdiğiniz gibi bizim çocuklarımızı da getirin. Bizim geride kalan çocuklarımız, torunlarımız mezar taşına sarılıyorlar" dedi. Konuşurken bir ara fenalaştığı görülen Çelik, yanındaki diğer şehit yakınları tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı. ** Ankara'da şehit kardeşi olduğu öğrenilen Müzeyyen Taşyürek, yaşananların bir oyun olduğunu söyledi. Teröristin mezar taşına şehit yazıldığı için dava açıldığını ve sonrasında berat kararı çıktığını belirten Taşyürek, "Eğer ordu bizsek, bu devlet, millet için ölene şehit deniyorsa, niye teröristin mezar taşına şehit yazılmasına bu devlet izin veriyor. Biz niye savaşıyoruz?" diye konuştu.
606174
Domuz gribi gençleri daha çok etkiliyor
ABD Hastalık Kontrol Merkezi (CDC), H1N1 virüsü nedeniyle hastaneye yatanların yarıdan fazlasının 25 yaşın altındakiler olduğunu bildirdi. CDC'den Dr. Anne Schuchat, gazetecilere yaptığı açıklamada, 27 eyaletten alınan verilere göre, domuz gribi yüzünden hastaneye yatanların yüzde 53'ünün 25 yaşın altındakiler olduğunu, bunların sadece yüzde 7'sini 65 yaş ve üstündekilerin oluşturduğunu belirtti. Bunun mevsimsel gripten tamamen farklı olduğuna işaret eden Schuchat, mevsimsel gripte hastaneye yatanların yüzde 60 kadarını 65 yaş ve üstündekilerin oluşturduğunu söyledi. Schuchat, bu konudaki raporun henüz tamamlanmadığına da vurgu yaptı. Ayrıca 28 eyaletteki 292 ölüm vakası incelendiğinde bu vakalar arasında gençlerin de bulunduğunun saptandığını ifade eden Schuchat, ölüm vakalarının dörtte birine yakınının 25 yaşın altındakiler, 25 ila 64 yaşındakilerin oranının yüzde 65 dolayında olduğunu kaydetti. Ölüm vakalarının sadece yüzde 12'sini 65 yaşın üstündekilerin oluşturduğunu belirten Amerikalı yetkili, normalde gripten ölümlerin yüzde 90'ının bu kesimden olduğunu belirtti. -OBAMA GRİP AŞISI OLDU- Bu arada Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, ABD Başkanı Barack Obama'nın mevsimsel grip aşısını dün olduğu bildirildi. Beyaz Saray sözcüsü, Obama'nın H1N1 aşısını olmak için "sırasını bekleyeceğini" söyledi
607255
"Emekli maaşlarında gerçekçi olmalıyız"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, emekli maaşlarıyla ilgili çalışmaya yönelik "Bu konuda gerçekçi olmak, neyi yapabileceğimizi, neyi yapamayacağımızı iyice hesap etmek, buna göre de emeklilerimizin sorunlarını çözecek tedbirler almakla karşı karşıyayız" dedi. Dinçer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndaki Üçlü Danışma Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, toplantıda 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nda bakanlığın daha önce ilkesel bazda hazırladığı tekliflerin gözden geçirildiğini belirtti. Konuyla ilgili ve işveren sendikalarının değerlendirmelerini aldıklarını ifade eden Dinçer, görüşmelerin sonunda daha ayrıntılı bir çalışma yapmaya karar verdiklerini bildirdi. Yapılacak çalışmada her sendikanın çözüm önerileri hazırlayacağını dile getiren Bakan Dinçer, şunları söyledi: "Daha önceden vardığımız mutabakata uygun olarak bir sonuç elde edebilirsek yeni çalışmalarımızı toplumun gündemine taşıyacağız. Daha önceden hazırlanmış olan kanun tasarısı Meclis'in gündeminde bekliyordu. Bizim için kanun tasarısı bir zemin oluşturacak. Bunun üzerine daha çok anlaşabileceğimiz, sendikalarımızın özgürlüklerini artıran, toplu iş sözleşmesinin önündeki engelleri kaldıran, yeni düzenlemeler ve fırsatlar yakalayabilirsek onu gündeme getireceğiz, aksi takdirde Meclis'in gündemindeki mevcut kanunu desteklemeye devam edeceğiz. Hazırladığımız strateji üzerine çalışmamız devam edecek. 25 Kasımda yeniden bir araya geleceğiz." Bakan Dinçer, sundukları taslağın içeriğiyle ilgili soruya "Bizim sunduğumuz taslak, ilkeleri içeren bir taslaktı. Hem sendikalarla ilgili hem de toplu iş sözleşmesiyle ilgili ILO'nun, Avrupa Birliğinin standartlarını öngören, bizim ülkemizdeki mevcut sorunları göz önünde bulunduran, ilkesel bazda teklifler içeriyordu. Bu teklifler üzerinden katıldıklarımız ve katılmadıklarımız üzerine değerlendirmeler yapıldı. Bunu daha ayrıntılandıracağız. Ondan sonra belki de yeni bir taslak oluşturmak için çaba sarf edeceğiz" yanıtını verdi. Ömer Dinçer, toplantıda fikir birliğine varılan konuların sorulması üzerine de belirli bir konuda fikir birliğine varma endişesiyle toplantı yapmadıklarını söyledi. İşçilerin sendikalara üyelik aidatlarının ödemesinde halen uygulanan "Check off" sistemiyle ilgili bir soruya Dinçer, şu yanıtı verdi: "Check off sistemi konuldu ya da kaldırıldı diye bakmak yerine mevcut sendikacılık sistemi içindeki sorunların sıralandığını varsayın. Çünkü check off sistemi bazı sendikalarımızın kabul etmediği bir husus. Biz orada sorunları alt alta sıraladığımız zaman bunlarla ilgili bir bütünlük yakalamak gerektiği kanaatindeyiz. Meseleye tek tek baktığımızda sorunlarının çözümünün daha zor olduğunu düşünüyoruz. Bir bütünlük içinde eğer topyekun, mesela sendikalaşmanın daha rahat ve daha özgür olacağını varsayacağımız bir ortamda sendika üyeliklerinin kolaylaştırıldığı bir zemin içerisinde belki check off sistemi öyle çok tartışılmayacak. Dolayısıyla bütünlüğü gözden kaçırarak tek tek meseleye bakmadık." Emekli maaşları Emekli maaşlarının dengelenmesini öngören çalışmayla ilgili soru üzerine Bakan Dinçer çalışmanın henüz neticelendirilmediğini belirtti. Emeklilerin içinde bulunduğu geçim sıkıntısının farkında olduklarını dile getiren Dinçer, emeklilik sistemindeki sorunları da görüp bunlarla ilgili çalışmalar yaptıklarını anlattı. Söz konusu çalışmaların kamuoyunda farklı üslupla tartışıldığını dile getiren Dinçer, şunları söyledi: "Kamuoyunda emeklilerimizin alacağı maaşların artış, zam oranlarına varana kadar farklı üslupta tartışmalar oluyor. Bunların doğru olmadığı kanaatindeyim. Biz henüz kamuoyuyla çok somut bir şey paylaşmış değiliz. Biz sadece olaydan haberdar ettik. Bu konuda gerçekçi olmamız gerektiği kanaatindeyim. Hükümetimiz orta vadeli programı açıkladı ve kamuoyu ile paylaştı. Bir de biz süreci içinden geçmekteyiz. Bu konuda gerçekçi olmak, neyi yapabileceğimizi, neyi yapamayacağımızı iyice hesap etmek buna göre de emeklilerimizin sorunlarını çözecek tedbirler almakla karşı karşıyayız. Bu yüzden çok popülist yaklaşımları desteklememek gerektiği kanaatimdeyim. Sorunları çözebilecek tedbirleri de elimizden geldiği kadar gözden geçireceğiz ve yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışacağız."
607085
AK Parti ile MHP TBMM'de restleşti
Genel kurul'da Ermenistan açılımı ile ilgili görüşmeler devam ederken AKP ve MHP arasında karşılıklı restleşmeler yaşandı. Genel Kurul'da gündem dışı söz alan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, konuşurken satır aralarında, "Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü Türkiye kadar azizdir" sözleri CHP ve MHP'li milletvekillerinin tepkisine neden oldu. Genel Kurul salonunun muhalefet sıralarından (CHP ve MHP) "yok ya oyle mi, bilmiyorduk" şeklinde laflar atıldı. Konuşma sırası MHP grubuna gelince bazı AKP'li milletvekilleri toplu halde Genel Kurul salonunu terk ettiler. MHP sıralarından, "Ne oldu nereye gidiyorsunuz" diye laf atıldı. Genel Kurul'da AKP Grubu adına söz alan Adana Milletvekili Ömer Çelik'in kürsüye gelmesi ile birlikte MHP'li milletvekilleri toplu halde salondan çıktılar. Bazı CHP'li milletvekilleri de MHP'li milletvekillerine destek vererek arkalarından çıktılar. Salonda MHP'den tek siyasi lider olarak katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Grup Başkanvekili Mehmet Şandır kaldı.
606314
8'de palavra
8'de palavra Usta kalem Hıncal Uluç, bugünkü yazısında Fenerbahçe'yi değerlendirdi. Uluç Yenmek için oynayan her takım Fener'i yener. Üstüne kimse gitmiyor. Kazandığı maçın 4'ünü rakipleri armağan etti" dedi. Hıncal Uluç, Fotomaç Gazetesi'nde Bülent Can ile yaptığı söyleşide şunları dile getirdi; _Üst üste maçını kazanan Fenerbahçe, Gaziantep'te ligdeki ilk mağlubiyetini aldı. Daha önce de arzulanan futbolu sergileyemiyor ama kazanmasını biliyordu. Bu defa ne eksikti? "Fenerbahçe'nin 8'de yaptığına inanma, 8'de palavra, her an maç kaybedebilir" dedim, ondan sonraki hafta milli maç vardı ve ilk maçında Fenerbahçe, Gaziantep'e yenildi. Yenmek için oynayan her takım Fenerbahçe'yi yenebilir. Gaziantep maçı da Daumcuların iflası. Hatta Daum'u milli takıma önerenlerin, her ne olursa 'Daum ve Lucescu' diyerek iki isim söyleyenlerin iflası. İşte buyur. Daum'un Fenerbahçe'si, Daum'un oyuna müdahalesi ortada. Ben hayatımda bu kadar kötü bir Gaziantep gördüğümü hatırlamıyorum. Mahalle takımı gibiydi. Pardon, mahalleli gibiydi, takımı değil! Ortada takım yoktu. Futbolun ilk icat edildiği yıllarda, kale de yokmuş, takımların formaları da yokmuş, oyuncu sayısı da yokmuş. Öyle anlatır futbol tarihi sayfaları. zaman araba yok tabii sokaklar boş. Bin 800'lü yıllar. Sokaktan geçen, canı isteyen bir tarafa doğru vururmuş topa, herkes kendi başına. Böyle bir Gaziantep vardı. Bu kadar takım oyunundan uzaktılar. Bu takıma Fenerbahçe yenilebiliyor. _Daum, daha önce 'Fenerbahçe kötü oynuyor' eleştirilerine 'Güzellik yarışmasına mı katılıyoruz!' şeklinde yanıt vermişti. Kötü oynayıp kazanmıyor Fenerbahçe, karşısındaki kazanmak istemiyor da ondan kazanıyor. Fenerbahçe karşısında korkar, kendi sahanda oynarsan her zaman kaybedersin. Fenerbahçe hiç top oynamasa da duran toptan gol bulabiliyor. zaman topu kalenden uzak tutacaksın. Fenerbahçe'nin sıkıntılı olduğu yer savunması, maçı orada oynayacaksın. Benim sol kolun sakat, sağ kolum demir yumrukken, sen benim habire sağımdan oynarsan habire nakavt olursun. Olmayan soluma yüklendiğin zaman sen beni nakavt edersin. Fenerbahçe'nin üstüne kimse gitmiyor. Fenerbahçe'nin kazandığı maçın, en az 4'ünü rakipleri armağan etti. Bu defa Antep değildi ama biraz talih de olunca işin içinde mağlubiyet geldi. Ama kader işte bu. Daum iki değişiklik yaptı, Fener'i mağlup eden gol, Daum'un bozduğu yerlerden geldi. Çok açık veriyordu Roberto Carlos ve Vederson açıkları tıkıyordu. Tıpa Vederson'du. tıpayı çıkarınca soldan ilk gol geldi. Durup dururken, sarı kartı bulunan Gökhan'ı kurtarmak için Bekir'i oyuna soktu, Bekir'in lüzumsuz faulünden gol geldi. CARLOS GİTMELİ _Gaziantep'te Cesar'ı ayırmak gerekiyor. Düzene itirazı var gibiydi. Birçok gol pozisyonuna girdi, şut attı ve nihayetinde iki gol buldu. Adamın kafası doğru bir kere. Futbol şut oyunu. Spikerden dinliyorum; ligin en çok şut atan adamıymış. Kaleyi gördüğü yerden vuruyor. Keşke böyle bir adam Galatasaray'da olsa, Fenerbahçe'de olsa. 31 tane şut atmış Fenerbahçe maçına gelene kadar. _Carlos ocakta ayrılmak istiyor. Transfer olduğu dönemde Türkiye'ye gelmesine sevindiğinizi, hatta tribünde izlemek istediğinizi söylemiştiniz. Bu vakitten sonra nasıl bir yol izlenmeli? Bence gönderilmeli. Kafasında Fenerbahçe'yi bitirmiş. Kötü niyetli biri olsam şöyle de diyebilirim; 'Kesin gitmek istiyor. Göndersinler diye de bilerek kötü oynuyor.' _Wolfsburg-Beşiktaş, S. Bükreş-Fenerbahçe, Galatasaray-D. Bükreş maçlarının ardından sonunda da Fenerbahçe- Galatasaray derbisi var. Ne tür sonuçlar bekliyorsunuz? Avrupa maçları derbiyi nasıl etkiler? Hiçbirisi futbolu doğru dürüst oynamadıkları için her maç her türlü sonuçla bitebilir. Fenerbahçe de Galatasaray da rakiplerini hezimete de uğratabilir, hezimete de uğrayabilirler. Çünkü kötü oynuyorlar. Savunmaları felaket, her an gol yiyebilirler. Bu kadar kötü savunmalarla maç sonucu tamamen fırsatların değerlendirilmesine bakar. Bir de çok çabuk sinirleniyorlar. Mağlup durumda oynamaya tahammülleri yok. Sahada çok çabuk eksilebilirler. _Özellikle de Kadıköy'de Galatasaray!.. Evet... _Fenerbahçe'nin seyirci avantajının verdiği bir rahatlık da olacak. Bu hafta bu kadar rahat olacağını sanmıyorum. _Alex'in olması veya olmaması derbinin sonucunu nasıl etkiler? Futbol oynanmayan maçlarda Alex'in önemi çok büyük. Çünkü Alex, futbolun olmadığı maçlarda bireysel olarak gol yaratan adam. Futbol oynasa Fenerbahçe, Alex'in yerine Mehmet Topuz ya da Özer'in oynaması kadar fark etmiyor. Futbol oynanmadığı zaman Alex gibi bir adam, duran toplarda ya da şut pozisyonunda, gol pozisyonunda çok önem kazanıyor. Alex hepsini çok iyi değerlendiriyor. Gerek asist, gerekse bitirici olarak. _Avrasya Maratonu'nda yine başta Etiyopyalılar olmak üzere yabancı atletlerin üstünlüğü vardı. Ne zaman Türkiye'de düzenlenen bir organizasyonda yerli bir atleti kürsüde göreceğiz? Hangi atletler kazandı? _Etiyopyalı!.. Ben Dünya Maratonu'nda böyle atletler bilmiyorum. 3. sınıf atletler. Avrasya Maratonu bir maraton olmaktan çıkmış. Böyle bir maraton yok. Trafiği kapayıp insanların Boğaz Köprüsü'nden geçmesine, intihar etmek isteyenlere imkân tanımak. Ben 'Avrasya Maratonu' diye bir maraton kaldığına inanmıyorum artık. Bunun günahı da rahmetli Cüneyt ağabeye aittir. Cüneyt ağabey sponsor bulamayınca gitti belediyeye teslim etti maratonu. günden itibaren siyasallaştı iş. Önce CHP'liler, ardından AKP'li belediyelerin siyasi şovlarına alet eder hale geldi.
606344
Yahoo, kârını 3'e katladı
Yahoo, maliyetlerini azalttığı için geçen yıl üçüncü çeyrekte 54 milyon dolar (hisse başına sent) olan karını, bu yıl aynı çeyrekte 186 milyon dolara (hisse başına 13 sent) çıkardığını açıkladı. Aynı çeyrekte gelirleri ise yüzde 12 gerileyerek, 1,58 milyar dolar olan şirket, geçen yıl binden fazla çalışanın işine son vermişti. Küresel ekonomideki resesyon nedeniyle bütçelerini kısan ve yeni internet şirketlerine para harcayan şirketleri tekrar kazanmak için mücadele veren Yahoo, rakibi Google'a rağmen, karlılık açısından dünyanın en popüler internet sitelerinden biri olmak için çaba gösteriyor. Yahoo Üst Yöneticisi (CEO) Carol Bartz'ın, Ocak ayında şirketin kurucularından Jerry Yang'ın yerini almasından sonra yönünü değiştirmek için çabalayan Yahoo, geçen ay 100 milyon dolara mal olan küresel reklam kampanyası desteğiyle internet anasayfasını yenilemişti. Kullanıcılarına, rakipleri Facebook ve Hotmail gibi internet sitelerine Yahoo sayfasından erişim izni veren şirket, Temmuz ayında dünya yazılım devi Microsoft ile arama motoru ve internet üzerinden reklam alanlarında işbirliği konusunda anlaşmaya varmıştı.
605945
Rusya ve Sırbistan, Güney Akım anlaşmasını imzaladı
Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç'in hazır bulunduğu törende anlaşmayı Rus enerji şirketi Gazprom ve Sırbistan enerji şirketi Serbiagas temsilcileri imzaladı. İki şirket, doğalgaz depolama tesislerinin inşasını da birlikte gerçekleştirecek. İmza törenin ardından basına açıklamada bulunan Medvedev, Sırbistan'ın toprak bütünlüğünü desteklemeye devam edeceklerini açıkladı. Rusya, Kosova'nın bağımsızlığına karşı çıkıyordu. Medvedev'in ziyareti sırasında Moskova ile Belgrad arasında altı anlaşma daha imzalandı.
606566
Otomobil ile kamyonet çarpıştı: ölü yaralı
Alınan bilgiye göre, Veysel Yentürk'ün (49) kullandığı, Keramet Sulama Birliğine ait 16 VJ 959 plakalı kamyonet ile Ahmet Aslan yönetimindeki 06 TLC 63 plakalı otomobil, Orhangazi-İznik kara yolu üzerindeki Keramet köyü yakınlarında çarpıştı. Kazada, çarpışmanın ardından yanan otomobilde sıkışan sürücü Ahmet Aslan (38) ile araçta bulunan Fatma Bozoğlu (26), hayatını kaybetti. Alev topuna dönen otomobili yangın söndürme tüpleriyle söndürmeye çalışan, yoldan geçen diğer araçların sürücüleri, başarılı olamadı. Orhangazi Belediyesi itfaiye ekipleri tarafından söndürülen otomobil, Orhangazi Devlet Hastanesinin bahçesine getirildi. Burada araçtan çıkarılan cesetler, hastanenin morguna kaldırıldı. Kazada yaralanan diğer aracın sürücüsü ve Keramet Köyü Sulama Birliğinin bekçisi olduğu öğrenilen Veysel Yentürk ise Yalova Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.
607555
Clinton, Kuzey Kore'ye rest çekti
Washington'daki Birleşik Devletler Barış Enstitüsü'nde ABD'nin nükleer ve küresel silahsızlanma politikası hakkında konuşan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton, Kuzey Kore'nin nükleer silahtan vazgeçmeden ABD'nin bu ülkeyle ilişkilerini asla düzeltmeyeceğini söyledi. Clinton, "Kuzey Kore nükleer silahsızlanma yolunda kanıtlanabilir, kesin adımlar atmadığı müddetçe şu an uygulanan yaptırımlar hafifletilmeyecek. Nükleer silaha sahip Kuzey Kore ile ABD'nin normal, yaptırımsız bir ilişki kuracağı konusunda Pyongyang liderleri yanılgıya düşmemelidir" dedi. Clinton, daha fazla ülkenin nükleer silaha sahip olmasının ve bu teknolojinin teröristlerin eline geçmesinin önlenmesi için uluslararası anlaşmaların mutlaka kuvvetlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Ülkelerin uluslararası yükümlülüklerini yerine getirilmesinin sağlanmasında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) yeterli kaynağa ve yetkiye sahip olmadığını söyleyen Clinton, İsrail savaş uçaklarının 2007 yılında imha ettiği Suriye'nin nükleer reaktörünü veya geçen aya kadar varlığı bilinmeyen İran'ın ikinci nükleer tesisini ortaya çıkarmada UAEK'nın başarısız olduğuna dikkat çekti. Clinton, ABD'nin kanıtlarıyla birlikte istihbarat sağladıktan sonra UAEK'nın İran'ın ikinci nükleer tesisinden haberi olduğunu ifade etti. "Eğer UAEK'dan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi (NPT) rejimine siper olmasını bekliyorsak, onlara işleri yapmalarında gerekli olan kaynakları sağlamalıyız" diyen Clinton, UAEK'ya teftiş ve NPT Anlaşması'nın ihlali durumda uygulanacak ceza konularında geniş yetki verilmesini belirtti. Batılı devletlerin Viyana'da İran'ın uranyum zenginleştirme çalışmaları konusunda yürüttüğü görüşmeler ve varılan anlaşma taslağı hakkında konuşan Clinton, bunun "olumlu bir başlangıç" olduğunu ancak halen "yapıcı faaliyetlerle sürdürülmesi" gerektiğini ifade ederek ABD Başkanı Obama'nın İran ile diplomatik ilişki kurmaya karar verdiğini söyledi.
607245
Euro/dolar paritesi 1.50'nin üstünde
Euro/ paritesi, Ağustos 2008'den bu yana ilk kez 1.50'nin üstüne çıktı. Parite, 1.5003 seviyesini gördükten sonra, 1.50'nin altına geriledi. Euro'nun, 1.50 psikolojik sınırını aşmasında, Merkez Bankası'nın oranlarını bir süre daha artırmayacağı beklentisi etkili oldu.
607186
Zorlu Center, dünyanın en iyisi olmaya aday
Zorlu Center, dünyanın en iyisi olmaya aday Zorlu Center ve Zorlu Konak Residence projeleri International Property Awards (Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri) kapsamında düzenlenen, Europe and Africa Property Awards 2009 (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri 2009) yarışmasında kazandığı ödüllerini 16 Ekim’de Londra’da düzenlenen törenle aldı. Ödül töreninde Zorlu Center, yarışmanın bir üst etabı olan International Property Awards’a aday gösterildi. Zorlu Gayrimenkul’ün, İstanbul Zincirlikuyu’daki Zorlu Center ve İzmir Pasaport’taki Zorlu Konak Residence projeleri, birer uluslararası ödüle daha layık görülürken, Zorlu Center, yarışmanın ikinci aşaması olan ‘International Property Awards’ ödülüne “Europe and Africa” bölgesinde birinci seçilerek ‘Commercial Architecture Award’ kategorisinde aday gösterildi. 12 Kasım’da ABD San Diego’da ‘Europe and Africa’, ‘Asia Pacific’, ‘UK’, ‘America’ ve ‘Arabia’ bölgelerinin birincileri arasında yapılacak değerlendirme sonucunda dünyanın en iyi projesi ‘World’s Best’ belirlenecek. Dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinden biri olan Europe and Africa Property Awards 2009 (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri 2009) yarışmasında Zorlu Center, ‘Commercial Architecture Award’ (Ticari Mimarlık Ödülü) dalında birincilik ödülü, Zorlu Konak Residence ise ‘Residential Best Architecture’ (En İyi Konut Mimarisi) dalında birincilik ödülü almıştı. 97 ülkeden binden fazla projenin katıldığı yarışmanın ödülleri, 16 Ekim tarihinde Londra’da gerçekleşen törenle sahiplerini buldu. Zorlu Gayrimenkul’e ödülü International Homes Magazine Genel Yayın Yönetmeni Helen Shield ve jüri üyelerinden ICREA CEO’su (International Consortium of Real Estate Associations) Thijs Stoffer tarafından verildi. Zorlu Center uluslararası çekim merkezi Türkiye’nin ilk ve tek, fonksiyonlu ‘karma kullanım’ projesi olan Zorlu Center, Tabanlıoğlu Mimarlık -Emre Arolat Mimarlık Ltd. Şti. Ortak Girişim Grubu tarafından hayata geçiriliyor. Kültür ve sanat merkezi, otel, iş merkezi, alışveriş merkezi ve rezidansların yer aldığı proje 619,595 m² lik inşaat alanında yer alıyor. Zorlu Gayrimenkul, Zorlu Center ile İstanbul’a ‘yeni bir kent meydanı’ kazandırmayı hedefliyor. Geçmişten günümüze, hem İstanbul’un simgesi olan meydanlardan hem de dünyanın her yerindeki şehirlere ait, ünlü meydanlardan yola çıkılarak yaratılan Zorlu Center, çağdaş mimari anlayışı ile şekillenerek; Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği noktada adeta bir köprü görevi görüyor. Zorlu Center’da yaklaşık 30 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu 3.500 kişilik kültür ve sanat merkezi dev bir başyapıt niteliğinde. Kompleks kapsamında İstanbul’a prestij ve turizm değeri katacak yıldızlı uluslar arası bir otel ve Türkiye pazarına yeni girecek dünyaca ünlü markalarla birlikte mevcut markaların da yer alacağı yarı-açık alışveriş merkezi bulunuyor. Kule Rezidans (Tower Residence) daireleri ve her evin kendine ait bahçesinin bulunduğu Bahçe Rezidans (Garden Residence) daireleri, eşsiz bir manzaranın ayrıcalığıyla yaşayanlara hem şehrin merkezinde olma ayrıcalığı sunuyor, hem de şehirden uzaktaymış hissiyatını yaşatıyor. Proje genelinin bir bütünleşik parçası olarak planlanan ofisler ise yüksek bir kulede toplanmaktansa yatay düzende tek katta yer alıyor. İstanbul Boğazı’nın en güzel noktasında yer alan Zorlu Center, gerek konumuyla, gerek de 80 bin metrekarelik yeşil rekreasyonel alan ve bahçeleri ile uluslararası çekim merkezi olmaya aday. Zorlu Center projesi daha önce, 2008 Cityscape Dubai Architectural Awards yarışmasında jüri özel ödüllerinden ‘Master Planning’ (En İyi Planlanmış Proje) ödülünü almaya hak kazanmıştı.
606224
Kadir: "Sincan'da Uygur idam edildi"
Uygurların sürgündeki lideri Rabiya Kadir, 'in Sincan bölgesindeki olaylardan sonra Uygur'un idam edildiğini bildirerek, Pekin'le görüşme çağrısını yineledi. 'deki etnik azınlıkların ve kadınların yaşam koşulları konusunda 'da 10 gün sürecek bir dizi konferansa katılan Kadir AFP'ye verdiği röportajda, "idama mahkum edilen 11 Uygur'dan 9'u (cezası) infaz edildi" dedi. Kendilerine ulaşan bilgilere göre, Temmuz ve Ekim arasında 10 binden fazla Uygur'un gözaltına alındığını ve hapsedildiğini söyleyen Rabiya Kadir, ancak kaç kişinin öldüğünü ya da öldürüldüğünü, kaç kişinin hala cezaevinde olduğunu kimsenin bilmediğini kaydetti. Kadir, hükümetiyle konuşmak istiyoruz" diyerek, bu yönde hükümetine bir mektup yazdığını belirtti. Kadir, hükümeti bize bir otonomi vermeli, ama ulusumuzu, eğitimimizi, dinimizi, ifade özgürlüğümüzü yok ediyor" dedi. hükümeti dün Kadir'in 'ya ziyaretini protesto etmişti. Sincan makamları, bir süre önce yaptıkları açıklamada, özerk bölgenin başkenti Urumçi'yi sarsan Temmuz'daki olaylardan sonra 12 kişinin idam cezasına çarptırıldığını belirtmişti. Resmi bilançoya göre, olaylarda Müslüman ve Türkçe konuşan Uygurların yaşadığı bölgede başlıca azınlık olan Hanların çoğunluğunu oluşturduğu 197 kişi öldü. HRW: "43 kişi kayıp" Öte yandan, merkezi New York'ta bulunan İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch-HRW), Sincan bölgesinde bu yaz çıkan olaylarda, aralarında çocukların da bulunduğu 43 kişinin ortadan kaybolduğunu açıkladı. Bölgede yaşayanların tanıklıklarına göre, başkent Urumçi yakınındaki tüm semtleri kuşatan makamlarının, olaylar sırasında evlerinde bulunmayan ve yara izi taşıyan tüm erkekleri tutukladığını belirten HRW'nin açıklamasında bir bölge sakini, "Herkese evlerinden çıkmalarını söylediler. Tüm kadın ve yaşlıların bir duvara, 12 ila 45 yaşındaki erkeklerin de bir başka duvara dizilmelerini istediler. Bazı erkekler elleri sırtlarında tahta sopalarla bağlı halde diz çökmeye, bazıları da elleri başlarında yere yatmaya zorlandılar" dedi. HRW Asya Bölde Direktörü Brad Adams, bu kayıpların dünyayı yöneten ülkeler arasında yer almak isteyen bir ülkeye yakışmadığını ifade ederek, ve uluslararası toplumu, Sincan'da kaybolan bu kişilerin başına ne geldiği konusunda açık yanıt vermesi için 'e baskı yapmaya çağırdı.
606330
ABD'den ilk yorum geldi
ABD'den ilk yorum geldi ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'yi terör örgütü PKK ile mücadelede desteklediklerini bildirdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ian Kelly, bir grup PKK'lı teröristin teslim olması ile ilgili olarak, "Türk müttefiklerimizin PKK problemini çözme konusundaki çabalarını destekliyoruz." dedi. Kelly, günlük basın toplantısında bir soru üzerine PKK'lıların teslimini değerlendirdi. Amerika'nın PKK'yı terörist bir grup olarak gördüğünü vurgulayan Kelly, "Biz Türk müttefiklerimizin PKK sorununu çözmek için gösterdiği çabayı destekliyoruz. Türkiye'nin toprak bütünlüğü konusunda da oldukça destekleyiciyiz." ifadelerini kullandı. ABD'nin, ülkedeki Kürt nüfusa daha fazla kültürel haklar ve dil hakları verilmesini konusunda bir diyalog başlatması için çağrıda bulunduğunu hatırlatan Kelly, hükümetin de bunu yapmakta olduğunu belirtti. Kelly, "Biz, Türkiye ile Kürtçe konuşan nüfus arasındaki bazı farklılıklarda uzlaşılmasına doğru atılmış her adımdan memnuniyet duyarız. Söylediğim gibi, Türkiye'nin PKK ile mücadele gösterdiği çabayı destekliyoruz." diye konuştu.
607129
Liseli kıza şantajla yıl tecavüz
Liseli kıza şantajla yıl tecavüz 'in İlçesi'ne bağlı Beldesi'nde, ilişkiye girdiği 17 yaşındaki lise öğrencisi N.D. adlı kızın çıplak görüntülerini çekip ailesine göndereceğini söyleyerek şantaj yaptığı öne sürülen geçici belediye işçisi 28 yaşındaki Cem Demir tutuklandı. Altınova Lisesi öğrencisi N.D., yıl önce Altınova Belediyesi'nin su işlerinde geçici işçi olarak çalışan Cem Demir'le tanışıp birlikte olmaya başladı. İddiaya göre, liseli N.D. ile sevişme görüntülerini cep telefonuna kaydeden Cem Demir, daha sonra genç kızı bunları ailesine göndermekle tehdit etti. Demir'in, şantaj yoluyla N.D. ile yıl boyunca birlikte olduğu iddia edildi. Son günlerde buluşma tekliflerinin geri çevrilmesine kızan Cem Demir, liseli kızın sevişme görüntülerini aynı belediyede çöp toplama işlerinde çalışan arkadaşı 23 yaşındaki Şükrü Dikilitaş'a verdi. Genç kızı telefondan arayan Dikilitaş, sevişme görüntülerinin eline geçtiğini anlatıp, birlikte olma teklifinde bulundu, aksi halde görüntüleri etrafa yayacağı tehditini savurdu. Bunun üzerine, şantaj ve tehditlere daha fazla dayanamayan liseli N.D., jandarmaya giderek şikayetçi oldu. Şikayet üzerine Cem Demir ve arkadaşı Şükrü Dikilitaş gözaltına alındı. Suçlamaları reddeden Demir, “Kendi rızasıyla birlikte olduk. Görüntülerin çekildiğinden de haberi vardı” dedi. Dikilitaş da iddiaları reddetti. Ancak el konulan bu kişiye ait cep telefonlarında söz konusu görüntülere ulaşıldı. Demir ve arkadaşı Dikilitaş, sorgularının ardından ‘tecavüz ve şantaj’ suçlamasıyla Adliye'ye sevk edildi. Hakim karşısına çıkan Cem Demir tutuklanıp cezaevine gönderilirken, Dikilitaş tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
605727
Hollanda'da puanlar paylaşıldı!
Hollanda'da puanlar paylaşıldı! Grubu'nda Az Alkmaar'ın Arsenal ile oyandığı maç 1-1 eşitlikle sonuçlandı. Hollanda'da oynanan karşılaşmada, Arsenal 36. dakikada Cesc Fabregas ile öne geçmeyi başardı 0-1. Martin Hansson'ın yönettiği karşılaşmada ilk yarı bu sonuçla tamamlandı. Herkes 2. yarınında bu sonuçla bitmesini beklerken, David Mendes Da Silva, 90'da bulduğu golle durumu eşitledi 1-1. Karşılaşmada başka gol olmayınca maç bu sonuçla tamamlandı. -OLYMPIAKOS:2 STANDARD LIEGE: 1- Grubu'ndaki diğer karşılaşmada Olympiakos, Standard Liege'yi 2-1 yendi. Olympiakos'un gollerini Konstantinos Mitroglou ve Ieroklis Stoltidis atarken Standard Liege'nin tek golü Igor De Camargo'dan geldi.
606553
Sun Microsystems bin işçi çıkaracak
Kurumsal yazılımlar konusunda dünya liderlerinden Oracle'ın, 7,4 milyar dolar karşılığında satın almak için anlaştığı yazılım şirketi Sun Microsystems, küresel çalışma gücünün yüzde 10'unu (3 bin kişi) gelecek yıl işten çıkaracağını, bundan Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve gelişmekte olan ülkelerin etkileneceğini açıkladı. Geçen üç yılda 7,600 çalışanın işine son veren şirket, 30 Haziran'da sona eren geçen mali yılda 2,2 milyar dolar zarar etmişti. Oracle ve Sun Microsystems arasındaki 7,4 milyar dolarlık anlaşma ABD'den onay alırken, birleşmenin tamamlanması için şirketler Avrupa rekabet ve antitröst kurullarından çıkacak kararı bekliyor. Anlaşmanın onaylanması ya da reddedilmesi için 19 Ocak'a kadar süresi bulunuyor.
606233
Ergenekon savcısı: ''Kimseden talimat almadık"
"" davasının savcılarından Mehmet Ali Pekgüzel, "Cumhuriyet savcıları olarak kimseden talimat almadık. Talimat almadığımız gibi iftira ve tehdit olaylarıyla da karşılaşıyoruz" dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanık Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusuna ara verilmesinin ardından sanık ve avukatların talepleri alındı. Duruşmada söz alan tutuklu sanık Sevgi Erenerol'un avukatı Vural Ergül, tahliye talebinde bulundu. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de ikinci "" davasının duruşmasında bazı sanıkların avukatların bulunduğu alandaki bilgisayarda yer alan bir görüntü nedeniyle şikayet konusu yapıldığını belirterek, Ergül'ün bu konuya açıklık getirmesini istedi. Avukat Ergül de bu görüntünün kendi kullandığı bilgisayarda yer aldığını ifade ederek, duruşmalara geldiğinde 10-12 saat bilgisayar başında olduğunu, bilgisayara bazen Fethullah Gülen'in, bazen de savcı Zekeriya Öz'ün, bazen de kendi fotoğraflarını koyduğunu söyledi. Duruşmaların ardından bu fotoğrafları sildiğini, ancak kendisinin fotoğrafının da yer aldığı söz konusu görüntüyü silmeyi unuttuğunu anlatan Ergül, görüntünün sadece kendi kullandığı bilgisayarda olduğunu kaydetti. İkinci "" davasının 8. duruşmasında söz alan tutuklu sanık Tuncay Özkan, avukatların bulunduğu bölümdeki bilgisayar ekranında "Asrın davası, avukatına soruşturma, savcılara hakaret etmişti" yazılı bir televizyon kanalına ait dondurulmış görüntünün yer aldığını belirterek, bu görüntünün ekrana kim tarafından konulduğunun tespit edilmesini istemişti. Duruşmaya gözlemci olarak katılan CHP milletvekillerinin de konuya ilişkin düzenlediği tutanakta, bilgisayar ekranına duvar kağıdı yapılan bu görüntünün Ekim tarihinde yüklendiğinin tespit edildiği yer almıştı. Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de bilgisayardaki görüntünün ekrana ne zaman, ne şekilde ve kim tarafından yüklendiğinin tespiti için teknik inceleme yapılmasını istemişti. Savcı Pekgüzel: "İftira ve tehditle karşılaşıyoruz" Duruşmada taleplerin alınmasının ardından savcı Mehmet Ali Pekgüzel, görüşünü açıkladı. Pekgüzel, tutuklu sanık Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in duruşmada ve 'nin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne talimat verdiğini, soruşturmasının uluslararası bir komplo olduğunu" söylediğini belirterek, "Cumhuriyet savcıları olarak kimseden talimat almadık. Talimat almadığımız gibi iftira ve tehdit olaylarıyla da karşılaşıyoruz" dedi. Pekgüzel, savcılık makamının 'nin bu davaya yönelik açıklamalarından etkilenmediğini ifade etti. Pekgüzel, eski MİT görevlisi Mehmet Eymür'ün davaya müdahil olmak için dilekçe gönderdiğini belirterek, bu talebin de kabul edilmemesini istedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın bir öğrencisiyle birlikte doktora tez çalışması için duruşmaları izleme talebinde bulunduğunu belirten Pekgüzel, duruşmaların aleni olması nedeniyle talebin kabul edilmesini istedi. Pekgüzel, tutuklu sanık Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusunda söylediği, ancak iddianamede yer almayan suçlarla ilgili olarak ve hakkındaki beyanlarından dolayı ilgili Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Avukat Servet Bora'nın, Ekim 2009 tarihindeki duruşmada, "Başkan Köksal Şengün'ün heyetin diğer üyelerine karşı devamlı muhalif olduğunu", ancak alınan kararlarda görüş birliğinde olunduğu görüntüsü verme çabasında bulunduğunu" ve "muhalefet şerhi koyamadığını" söylediğini belirten Pekgüzel, avukat Bora hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Pekgüzel, Bora'nın bu yöndeki sözleriyle başkanlık makamına hakaret ettiğini ifade etti. Perinçek: "Savcı mahkeme başkanını tehdit etti" Pekgüzel'in konuşmasının ardından söz alan tutuklu sanık Doğu Perinçek, "savcının görüşünü açıklarken mahkeme başkanı ve üyelerini resmen tehdit ettiğini, bunu anlamamak için ahmak olmak gerektiğini ve bunun bir suç olduğunu" öne sürdü. Perinçek, savcıların duruşmada mahkemeyi tehdit etmesinin kendilerini yaraladığını ifade ederek, savcıların bu şekilde suç işlediklerini öne sürdü. Perinçek, savcılar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Mahkeme heyeti duruşmaya talepleri değerlendirmek için ara verdi. Heyet duruşma salonundan çıkmaya hazırlanırken savcılara hitaben konuşan Perinçek, "Küstahça tehdit ediyorlar" diye bağırdı. Bu sırada tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin'in "sakin olun" demesi üzerine Perinçek, "Sizin için yapıyorum. Aklınızı başınıza alın. Buradan çıkamazsınız" dedi. Ardından tutuklu sanık Veli Küçük de Ertekin'e yönelik bazı sözler söyledi. İzleyiciler arasında bulunan ve Ertekin'in kardeşi olduğu öğrenilen bir kişi "küfür etmeyin" dedi. Küçük de bu kişiye küfürlü bir şekilde "Herşey senin başının altından çıkıyor" diye bağırdı. Verilen aranın ardından Başkan Köksal Şengün, taleplerin 23 Ekim tarihinde yapılacak olan duruşmada karara bağlanacağını belirterek, duruşmanın 22 Ekim Perşembe gününe ertelendiğini açıkladı. Başkan Şengün, perşembe günü yapılacak oturumda Danıştay sanıkları Erhan Timuroğlu ve Tekin Irşi için barodan atanan avukat Burhanettin Aktürk'ün hazır bulunmasına, sanıklar İsmail Sağır ve Salih Kurter için de İstanbul Barosu'ndan avukat atanmasına karar verdiklerini kaydetti.
605986
İpek'in yeni fabrikası açıldı
Açılış töreninde konuşan Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, yeni tesisin teknolojisi, kapasitesi ve kalitesiyle, önemli bir kilometre taşı olduğunu söyledi. Şirketin Genel Müdürü Sertaç Nişli ise Yalova ve Kazakistan'ın ardından üçüncü üretim tesisine sahip olduklarını aktardı.
607066
Yaşar Kemal: Abidin Dino olmasa, olmazdım
Yaşar Kemal ve 1993 yılında yaşamını yitiren arkadaşı yazar ve ressam Abidin Dino'nun Paris'ten gelen eşi Güzin Dino ile etkinlik öncesi AÜ Yunusemre Yerleşkesindeki Otel Anadolu'da bir araya geldi. Yaşar Kemal ve Güzin Dino, burada bir süre hasret giderdi, sohbet etti. Sürgüne gönderilen Abidin Dino ile Adana'da 15 yaşındayken tanıştığını, bildiği her şeyi kendisinden öğrendiğini anlatan Kemal, ''O ve ağabeyi Arif Dino olmasaydı Yaşar Kemal de olmazdı. Sürgün de bazen işe yarıyor. Onlar gelmeselerdi ben nereden bulacaktım onları. O'nun resimlerini görmek için Paris'teki sergiden sonra Eskişehir'e de geldim'' dedi. Yazar Kemal ve Güzin Dino, otelden serginin açılacağı Çağdaş Sanatlar Müzesi'ne geldi. Burada bekleyen akademisyenler ve öğrencilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan Kemal, bazı okurları için kitap da imzaladı. Törende konuşan AÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Zehra Çobanlı, İMECE 2009 Uluslararası Katılımlı Sanat ve Tasarım Sempozyumu kapsamında açılan ''Topluca Abidin Dino Resim Sergisi''ne ev sahipliği yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Güzin Dino da ''Abidin Dino Anadolu'nun ortasında sergisinin açılmasını görseydi çok sevinirdi. Bu mutluluğa tanık olduğum için heyecan yaşıyorum'' dedi. Yazar Kemal de Abidin Dino ile aralarında geçen olayları ve anıları anlattı. Bir zamanlar yazarları cezaevine atmanın adet olduğunu anlatan Kemal, şunları söyledi: ''Bir gün Fransa'nın Cumhurbaşkanı Mitterand, bana Paris'te sohbet ederlerken (Çukurova'yı tüm dünyaya tanıttın, sana ne yaptılar?) diye sordu. Ben de O'na (ilk defa hapse atmadılar) diye cevap verdim. Abidin Dino'yu çok iyi tanırım. renk yaratırdı. Çok hünerleri olan bir insandı. Abidin Dino, alçak gönüllü bir adam olmasaydı bugün dünyada Picasso kadar tanınırdı. Abidin bey tenezzül etmedi. Güzin hanım olmasaydı Abidin Dino'nun birçok eseri şu anda gün yüzüne çıkmazdı.'' Konuşmalarının ardından Güzin Dino'ya ve Yaşar Kemal'e AÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümü öğrencilerince hazırlanan birer vazo hediye edildi. AA muhabirinin ''Demokratik Açılım'' ile ilgili sorularını yanıtlayan Kemal, ''Bu konuları değerlendirmenin hiç önemi yok. Adamlar geldi her şeyi yapıyorlar. Bunu ben yıllarca söyledim ve yazdım. Hatta bununla ilgili kitap yazdım'' diye konuştu.
607028
TEMA, yabancıya toprak satışını kabul etmiyor
Karaca, Mersin'in Tarsus ilçesinde Milli Eğitim Müdürlüğü ve TEMA Temsilciliği tarafından 75. Yıl Kültür Merkezinde düzenlenen ''Yeşil Yaprak'' ödül törenindeki konuşmasında, 1992 yılından bu yana büyük bir mücadeleyi sürdürdüklerini bildirdi. Hem ülke topraklarına sahip çıktıklarını hem de dünyanın korunması için mücadele verdiklerini ifade eden Karaca, şöyle konuştu: ''Son zamanlarda topraklarımızı yabancılara satmaya başladık. Sattık, satıyoruz. Ama bunları geri alacağız. Ülkemiz istila altında olabilir. Fakat istilacılar da bir gün gideceklerdir. Dünyamızın ve ülkemizin korunması konusunda öğretmenlerimize büyük görevler düşüyor. Onlar çok kutsal bir görev yapıyorlar. İşte Atatürk'ün dediği 'fikri hür, vicdanı hür gençler'i öğretmenlerimiz yetiştiriyor. Türkiye'yi emanet edeceğimiz genç ve yavru TEMA'lar hızla çoğalıyor. Yaşadığımız sürece mücadelenin bir parçası olacak ve topraklarımızın verim gücünü kaybetmesine engel olacağız. Bu konuda kırsal kalkınma projelerimiz var. Bu projelerin büyük kısmını başardık. Küresel ısınma var, ama biz bu topraklara sahip çıktığımız sürece hedefimize ulaşabiliriz.'' Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, TEMA'nın bir sivil toplum örgütü olarak herkesi bilinçlendirdiğini belirterek, ''TEMA kurulduktan sonra yeşilimiz ve ağaçlarımız arttı. Herkesi yeşil bir Tarsus ve Türkiye oluşumunda göreve davet ediyorum'' dedi. Kaymakam Mehmet Gökmerdan da konuşmasında, TEMA'nın önemli bir işlevi bulunduğuna ve üstlendiği misyonun çok kutsal olduğuna dikkati çekerek, vatan topraklarına her şartta sahip çıkıp koruyacaklarını ve böylece çölleşmesine asla izin vermeyeceklerini söyledi. TEMA Tarsus Temsilcisi Nilgün Nokay Yılmaz da TEMA Vakfı tarafından her yıl düzenlenen ''Yeşil Yaprak'' yarışmasına Tarsus'tan 20 okulun başvuruda bulunduğunu, bunlardan 7'sinin ödüle hak kazandığını bildirdi. Konuşmaların ardından, okulların temsilcilerine ödülleri törenle verildi. Hayrettin Karaca, TEMA'ya desteğinden dolayı Kaymakam Mehmet Gödekmerdan'a şükran plaketi verdi.
606690
Davutoğlu Azerbaycan'a Gidiyor
Davutoğlu Azerbaycan'a Gidiyor Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Aliyev ve Dışişleri Bakanı Memetyarov ile görüşmesi öngörülüyor. Yayına Giriş: 21.10.2009 11:02:55 Güncelleme: 21.10.2009 13:19:49 Azerbaycan ile yaşanan bayrak krizi, iki ülke ilişkilerinde gerilim yaratırken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu yarın (22.10.2009) Bakü'ye gidiyor. Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Aliyev ve Dışişleri Bakanı Memetyarov ile görüşmesi öngörülüyor. Bursa'daki Türkiye-Ermenistan milli maçına Azerbaycan bayraklarının FİFA kararı ile sokulmamasının ardından başlayan gerilim "bayrak krizi"ne dönüşmüştü. Bakü'deki şehitlik ve kentin birçok yerinde bulunan Türk bayraklarının indirilmesi gerilimi tırmandırırken, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Türk bayrağı Azeri halkının onuruna emanettir" ifadesini kullanmıştı. Bu ortamda Davutoğlu'nun Perşembe günü Bakü'de düzenlenecek Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısına katılıp katılmayacağı da tartışma konusu olmuştu. Dışişleri Bakanlığı, Davutoğlu'nun yarın (22.10.2009) Bakü'ye gideceğini ve KEİ toplantısının dışında Cumhurbaşkanı Aliyev ve Dışişleri Bakanı Memetyarov ile de görüşmesinin öngörüldüğünü açıkladı.
607324
Siirtli çocuklar ilkyardımı bilinçli öğreniyor
Siirtli çocuklar ilkyardımı bilinçli öğreniyor En uzun soluklu sağlık, eğitim projelerinden biri olan “İlk Yardıma İlk Adım”, daha bilinçli ve sağduyulu nesiller yetişmesi amacıyla Türkiye'deki Yatılı İlköğretim Bölge Okullarını (YİBO)'ları ziyaret ediyor. M.ŞAKİR ÖZMAZI SİİRT AstraZeneca, Milli Eğitim Bakanlığı ve TOÇEV işbirliğiyle yürütülen İlk Yardıma İlk Adım Bilinçlendirme Programı projesi, Siirt'te uygulanmaya başladı. Kurtalan bölgesindeki Gözpınar 75.Yıl İMKB Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, İMKB Yatılı İlköğretim Bölge Okulu ve Merkez Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda gerçekleştirildi. Projeyi ilk günden beri destekleyen AstraZeneca'nın İletişim Müdürü Füsun Feridun, "Projemizi bugüne kadar 40 şehre ulaştırdık. Gittiğimiz bazı yerlerde görüyoruz ki; çocuklar ilkyardımı tam olarak tanımadıkları gibi aileler dâhil birçok kişi tamamen kulaktan dolma bilgiler nedeniyle ilkyardım müdahalelerini yanlış biliyor. Mesela yaranın üstüne çamur, salça gibi tamamen yanlış uygulamalarla müdahale ediliyor. Proje çocukların ve ailelerin ilk yardıma bakışlarını değiştiriyor. Daha sağlıklı bireyler olarak yaşamak adına doğru bir bilinç yaratılması için bu projenin güçlü bir destek olduğuna inancımız tam ve önümüzdeki dönem de farklı illerde başka çocuklara ulaşmaya devam edeceğiz.” dedi.
606897
Medea'dan güzel sanatlar eğitimi
Medea'dan güzel sanatlar eğitimi Öğrenciyi yetenekleri doğrultusunda yönlendirmeyi hedef edinmiş Medea Güzel Sanatlar, yetenekli öğrencileri her yıl düzenlediği bir sınavla konservatuar ve eğitim fakültelerine hazırlayıp yerleştiriyor. Düzenlediği sınava giren öğrencilerden yüzde 50’sini burslu öğrenci olarak yıl boyunca konservatuar ve eğitim fakültelerine hazırlayan Medea'nın hazırladığı öğrencilerden yüzde 80'i üniversiteli olmuş durumda. Müzik, resim, ve dans alanlarında eğitim veren Medea Güzel Sanatlar 10 yıldır keman, şan-solfej, gitar, bağlama ve piyano eğitimi veriyor. Aynı zamanda 10. yılını kutlayan kurum bu yıla mahsus yeni başlayan öğrencilerine enstrümanlarını hediye ediyor. Kurumsal alanda eğitim çalışmları yapan Medea, Yaratıcı Drama Diksiyon ,Etkili Konuşma ve NLP çalışmlarıyla şirket içi performans arttırıcı eğitimler de veriyor.
605907
Tansiyon ve kalp hastalarına iyi haber
Tansiyon ve kalp hastalarına iyi haber Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), özellikle tansiyon hastalarının ilaçlarını uzman hekim tarafından yazılması şartını elektronik alt yapısı tamamlanıncaya kadar erteledi. SGK tarafından son yayınlanan genelgede, bu durumun karışıklıklara neden olduğu belirtilerek, 19 Ekim tarihindeki uygulamaya geri dönüldüğü bildirildi. TEPKİYE NEDEN OLDU Tüm Eczacılar İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, tansiyon hastalarının raporları olsa dahi yüzü aşkın ilacı sadece uzman hekim (kardiyolog, nefrolog ve endokrin uzmanı) tarafından yazılması şartının vatandaşın ve eczacıların tepkisine neden olduğunu belirterek, “Erteleme çözüm değil, SGK ivedilikle bu düzenlemeden vazgeçmeli“ dedi. Saydan, hastane hastane dolaşan vatandaşlardan gelen tepki üzerine geri adım atıldığını söyledi.
607137
İnterpol’ün aradığı şüpheli gardiyan çıktı
’ün aradığı şüpheli gardiyan çıktı ’da kaçakçılığı ve suçlarından bir yıldan beri aranan bir şüphelinin, ’deki yüksek güvenlikli bir hapishanede gardiyan olduğu ortaya çıktı. ’nde uyuşturucu kaçakçılığı ve dolandırıcılık suçlarına karıştığı gerekçesiyle tarafından hakkında arama emri çıkarılan 32 yaşındaki Michal Preclik, ABD’nin Nebraska eyaletinde üst düzey güvenlikli bir hapishanede gardiyan olarak çalışırken tutuklandı. İnternette arama motorunda ismi verilerek yapılan basit bir aramada adı ilk sonuçta çıkan Preclik’in, iki ay önce başarılı çalışmaları nedeniyle terfi ettirilerek onbaşı rütbesine yükseltildiği anlaşıldı. Tecumseh Eyalet İslah Enstitüsü adlı yüksek güvenlikli yetkilileri, Google arama motorunda adı verilerek yapılan aramada listede beliren ilk kişi olan ve bir yıldan beri fotoğrafıyla birlikte İnterpol arama listesinde yer alan Preclic’in, uyuşturucu kaçakçılığı ve dolandırıcılık suçlarından arandığının ancak ay önce farkına vardı. Olayın ortaya çıkmasının ardından açıklamada bulunan Nebraska Senatörü Heath Mello, “Nebraska eyaleti uluslararası suçluları işe alıyor. Bu tamamıyla inanılmaz. Dükkana kim göz kulak oluyor?” yorumunda bulunurken, İslah Hizmetleri Departmanı sözcüsü Renee Smith ortaya çıkan olay üzerine kurumun işe alma uygulamalarını gözden geçirmeye başladığını söyledi.
606608
12 Eylül'den Ergenekon'a
Sıkıyönetim dönemlerini de gördüm, gazeteci olarak eğer demokraside yaşıyorsak daha rahat görev yapmak istiyorum. “12 Eylül Askeri Darbesi”nden sonra İstanbul 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı bünyesinde oluşturulan askeri mahkemelerdeki pek çok davayı izlemiş birisi olarak aslında magazinden çok, biraz nostalji yapmak istiyorum. Sıkıyönetim mahkemeleriyle, Ergenekon soruşturması adı altında arka arkaya açılan, normal hayatta asla bir araya gelmeyecek pek çok insanın aynı kefeye konduğu davaların görüldüğü mahkeme arasındaki farklılıkları görsel açıdan görmek, kıyaslamak istiyorum!.. Demokrasinin kesintiye uğradığı 12 Eylül’den hemen sonra Ulusal Basın Ajansı’nda gazeteciliğe başlamıştım. Ve çiçeği burnunda bir gazeteci olarak da bir anda, zamanki genel yayın yönetmenim Tanju Cılızoğlu’nun yönlendirmesiyle, pek çok meslektaşımın kapısından bile geçmek istemediği sıkıyönetim mahkemelerinin kapısında kendimi buldum. Birçok acı olayın yaşandığı 12 Eylül öncesi gibi, darbeden sonra da pek çok acıların yaşandığına tanık oldum. Aylarca, yıllarca sorgusuz sualsiz tutuklu kalan, aylar, yıllar sonra haklarında dava açılan, cezaevlerinde insanlık dışı koşullarda yaşadıkları için “tek tip elbise eylemi” yapan tutuklular kadar ailelerinin de ne perişanlıklar çektiklerini, darmadağın olduklarını gördüm... Silivri'de 12 Eylül'ü hatırlamak Sanırım 12 Eylül Askeri Darbesi’nin faydasını gören az sayıda insandan birisi ise bendim. Günümüzde bile kadrolu olabilmek için meslektaşlarım yıllarca beklemek zorunda kalırken ben mahkemeleri izlemekle görevlendirilince aylık muhabir bile olmamışken hemen kadroya kavuştum... Mesleğimi çok sevdiğim için de orada yaşananlar karşısında duyduğum üzüntü dışında zorluklara, olanaksızlıklara karşın çok keyifle çalıştım. Ünlü ünsüz pek çok insan tanıdım. Sonraki yıllarda bazılarının çok değiştiğini gördüm, bazılarının ise (Bunlardan birisi de DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’dir) tüm çamur atmalara, karalamalara karşın tertemiz kişilikleriyle bugünlere ulaştığını... Zaman zaman pek çok avukat nazımızı çekti. Savcıları ve yargıçları bugün düşündüğümde, onların bile sıkıyönetim ortamında bize gayet saygılı davrandıklarını, bizi odalarına kabul edip istediğimiz bilgileri verdiklerini, görevimizi yapmamıza yardımcı olduklarını anımsıyorum. Geçmiş günleri, bugün daha iyi fark ediyorum... Zaten sürekli izleyen kaç kişiydik ki: Cumhuriyet’ten Deniz Teztel, Hürriyet’ten Özkan Altıntaş, TRT’den Sefer Bilirgen, ajanslar arası halefim Emel Armutçu, Tercüman’dan Ertan Gökalp, AA’dan Nalan Seçkin ve ben... Ayrıca DİSK davasını hiç kaçırmayan gazeteci Şükran Soner... 222. günde Silivri'de Eveeet, rakamsal olarak hiç unutulmayacak bir günde Silivri’deyim. Balbay’ın tutukluluğunun 222. günü... Mustafa Balbay nasıl? “Bunca zamandır neden hâlâ tutuklu?” diyen pek çok okuru, dostu, arkadaşı Balbay’ı merak ediyordur. Aslında şu anki haber müdürüm Hakan Kara, editör arkadaşlarım Aykut Küçükkaya ve Gamze Akdemir’le değişik zamanlarda gidip ziyaret edelim diye konuşmuştuk. Ama Mehmet Sucu’nun cenaze törenine gelen CUMOK üyesi Saniye Yurdakul’un Yurt Haberleri Servisi’nden Gülşah Durak arkadaşıma “Biz yarın Ergenekon duruşmasına gidiyoruz. Arabada bir kişilik yer var gelir misin?” teklifi üzerine bu ziyaretim düşündüğümden erken oldu. Gülşah’ın işi olduğu için ben de gruba dahil oldum ve duruşmanın yapıldığı Silivri’deyim... Yolunuzu şaşırmamak için... TEM yolundan gidince Kınalı’dan saparsanız bir anda kendinizi askeri lojmanların önünde buluyorsunuz. Yüzünüz buraya dönük olarak hemen yanından sağa sapınca da duruşmanın görüldüğü binanın oraya varıyorsunuz. Sağda bazı televizyonların canlı yayın araçları sizi karşılıyor. Solda ise davanın görüldüğü bina... Arabayı park ettikten sonra binaya girmek için kimliklerimizi uzattığımızda ilk şoku yaşıyorum. Kimliklerimizi, telefonlarımızı uzatıyoruz, çok güler yüzlü askerler işlemlerimizi yapıyor. Dava ilk başladığı zaman açıkçası muamelelerin bu kadar iyi olmadığını öğrendim. Ama benim karşılaştığım manzara çok iyiydi. Yolumuzu şaşırdığımız için geç kalmıştık, apar topar salona girdik. 2. Ergenekon davası görülüyor. Duruşma çoktan başlamış, Tuncay Özkan konuşuyor. Özkan, duruşmaya damgasını vuran “Yargıç-savcı-emniyet görevlisi akşam yemeğini” eleştiriyor ve yargıçları kaldığı F-12 koğuşuna davet ediyor: Deniz mi istiyorsunuz?.. Mavi patiskalardan deniz yaparız size!.. Gemi mi? Kâğıttan gemiler yüzdürürüz... Ardından da soruyor: Bu yemek ne zaman yendi? Ben gözaltına alınmadan önce mi, sonra mı yediniz? Duruşmaları izleyen arkadaşım Hatice Tuncer’den öğrendiğime göre davanın asıl yargıcı mazereti nedeniyle gelmediği için yerine Hasan Hüseyin Özese bakıyor. Yargıcın, böyle bir soru soramayacağını söylediğinde ise Özkan, konuşmasını şu sözlerle sürdürüyor: “Burada, faşist diktatörlüğün muhaliflerini susturmak için oynadığı oyunların tragedyası yaşanıyor. Adalet mülkün temelidir diyen ve büstünün önünde durduğunuz insanın ilkelerini savunuyorsanız çekilin. Bu siyasi davanın siyasi sonucuna siz ortak olmayın...” Balbay formunda görünüyor Duruşma salonundaki dev ekranda Tuncay Özkan konuşurken hemen onun arkasında Mustafa Balbay görünüyor. Biliyorum ki “aylardır gözbebeklerinden ayrı kaldığı, özgürlüğü kısıtlandığı, oğlunun büyüyüşünü izleyemediği, çok sevdiği gazeteciliğini yapamadığı için” üzgün. Zaten daha sonra söz alıp “Benim gibi bir gazeteci için gün bile burada bulunmak zuldür” diyor. Doğru... Ama köşe yazarlarına gönderdiği mektuplarında yazdığı, avukatıyla gazetedeki arkadaşlarına gönderdiği mesajlarında da söylediği gibi günde saat spor yapan, saat kitap okuyan Balbay formunda görünüyor. Ona da zaten bu yakışır. Yılmak yakışmaz... Kimler geçmedi ki böyle mahkemelerden. Onu izlerken ben yine 12 Eylül sonrasına gidiyorum ister istemez. İlk aklıma gelen Abdullah Baştürk, Kemal Nebioğlu, tam bir İstanbul beyefendisi olan Mahmut Dikerdem, eski İstanbul Belediye Başkanı’nın eşi Reha İsvan’ın da aralarında bulunduğu pek çok insanı yargılamadık mı biz... Düşünsenize sadece “barış”ı savundukları için pek çok insan yıllarca cezaevinde yattı bir dönem... Unuttuk mu? Gazeteci, ‘dış kapının mandalı’ sanki Salonun en arkasında sağ köşede basın için ayrılan bölümde otururken beynimden Sıkıyönetim dönemindeki izlenimlerim bir film şeridi gibi geçiyor. Olaganüstü hal nedeniyle zorluk çekmedik mi? Elbette çektik. Ama sıkıyönetim dönemiydi.. Ve ilk başlardaki sıkılık aşağı yukarı yıl sonra biz gazeteciler açısından daha rahattı. Daha rahat görev yapabiliyorduk. Salona rahatlıkla girip, yargıçların kürsüsünün hemen önüne kadar gidip, sanıkların, yargıçların ya da savcıların fotoğraflarını çekebiliyorduk. Bu konuda hiçbir engellemeyle karşılaştığımızı hatırlamıyorum. Zaten bizim yerimiz, yani basının yeri hemen sağda, savcıya yakın, sanıkların kimini önden, kimini yandan, avukatları da tam karşıdan görebildiğimiz bir yerdeydi. Yani olaya tam olarak hâkimdik. Tamam köşe yazarları, gazete yöneticileri ya da yazıişleri müdürleri hakkında davalar açılıyor, habere, fotoğraflara sansür geliyordu ama orada görevli olan bizler işlerimizi baskı görmeden yapabiliyorduk. Savcılık katına da çıkıp rahatlıkla ifadeye gelen gazetecilerle ilgili gelişmeleri izliyor, koridorda fotoğraflarını çekiyor, onlar gittikten sonra savcının odasına girip bilgileri alabiliyorduk. Sonra da basın odasına inip haberimizi yazdırıyorduk. Çok iyi hatırlıyorum, zaman Cumhuriyet muhabiri olan arkadaşım Deniz Teztel (12 Eylül darbesinden sonra yazarları en çok yargılanan gazete yine Cumhuriyet’ti) çektiği fotoğrafların filmini, ifadeye gelen müdürüne ya da yazarına verip gazeteye gönderiyordu. Gazeteciler adliyeye yaklaşamadı Bugün bu böyle mi? Savcı Zekeriya Öz’ün yürüttüğü Ergenekon soruşturmasını düşünüyorum. Malumunuz Devlet Güvenlik Mahkemeleri bile kaldırıldı. Avrupa Birliği (AB) yolunda demokratikleşiyoruz ya, mahkemelerde yargılananlar artık “normal” ağır ceza mahkemelerinde yargılanıyormuş gibi kabul ediliyor. Doğal olarak soruşturmalar da “özel yetkili ağır ceza mahkemeleri”nde görevli “özel yetkilendirilmiş” savcılar tarafından yürütülüyor. Peki, basın bu AB yolundaki demokratikleşmenin neresinde? Kapının önüne konulmuş durumda. Hatırlayın, İlhan Selçuk dahil bu ülkenin aydınları gecenin bir yarısında evlerinden derdest edilip gözaltına alındığında, emniyette, sonra da savcılıkta sabahlara kadar ifadeleri alındığında basın içeriyi görmek şöyle dursun yaklaşabildi mi Beşiktaş’taki Adliye’ye? Hayır. Ancak dış kapının önünde bekleyebildi; polislerin arasından güçlükle çekebildi fotoğrafları ya da görüntüleri. Bilgileri ise dışarıya çıkan avukatlardan alabildi. Amaaa tabii ki sivil bir iktidarın olduğu bir dönemde “yandaş medya” hariç... Onlar ayrıcalıklı. Sıkıyönetim döneminde ise görev yapan ve yukarıda isimlerini yazdığım arkadaşlarımın hepsi davalar başlamadan, avukatlardan önce iddianameyi ya da hakkında soruşturma yapılan kişiyle ilgili bilgiyi alabiliyordu. (Lütfen, bu karşılaştırmalarımdan kesinlikle 12 Eylül Askeri Darbesi’ni savunduğum düşünülmesin. Ben sadece bugün ve dönemdeki gazeteciliğim sırasındaki gördüklerimin, yaşadıklarımın bir karşılaştırmasını yapmaya çalışıyorum. Özgürlükleri kısıtlananlar için altın köşk dar gelir, bu gerçeği biliyorum...) Silivri’de de durum Beşiktaş’tan çok farklı değil. Televizyonların naklen yayın araçları, foto muhabirleri de yine dışarda bekliyor. Ancak dışarıda herhangi bir şey olursa onu çekip izleyicilerine, okurlarına ulaştırıyorlar. Duruşma salonunda ise gazeteciler “kuşbakışı” yargılamayı izliyor. Ekranlar olmasa hangi sanığın konuştuğunu, ne yaptığını görmeleri bile mümkün değil. Zaten aval aval ekranı da izlerse not tutması biraz zor. Bilmiyorum ki, bir darbe dönemini atlatmış olan ben mi çok şey bekliyorum? Gazeteciler “kamuoyunun gözü kulağı” değil mi? halde sanıkları görebilen bir yerde oturmanın yanı sıra rahatlıkla fotoğraf çekebilme özgürlüğüne sahip olmaları gerektiğini de düşünüyorum... Silivri'de çalışma ortamı Silivri’de görevli gazeteci arkadaşlarım çalışma ortamından memnunlar. Çünkü duruşmaların başladığı günden bugüne lehlerine gelişmeler olmuş. En azından bir basın odaları var ve dizüstü bilgisayarlarında haberlerini yazıp gazete veya televizyonlarına “online” olarak anında gönderebiliyorlar. Kahvaltılık poğaçalarını binaya sokamamaları artık sorun değil. Ama ben ister istemez Silivri’deki salonu olağanüstü dönemde DİSK, Barış Derneği ve Dev-Sol gibi davalarının görüldüğü Metris’teki spor salonunu ve Selimiye’deki diğer mahkeme salonlarıyla kıyaslıyorum. Gazetecilerin “dış kapının mandalı” muamelesine tabi tutuldukları dikdörtgen şeklinde, büyük bir salon. İzleyicilerin, avukatların giriş yaptığı iki kapının tam karşısında yargıçların ve savcıların aynı hizada olan yüksek kürsüsü. Arkalarında bilindik “Adalet Mülkün Temelidir” yazısı ve hemen üstünde Ulu Önder’in büstü... Onların önünde mahkemenin kaleminde çalışan bir memur oturuyor ama sanırım işlevsiz, çünkü kürsünün iki yanında dev ekranlar var, duruşmada yapılan konuşmalar sonradan bantlardan çözülüyor. Yargıçların tam karşısına, etrafı korkuluklarla çevrili halde tutuklu sanıklar, onların hemen arkasına da, bir bölmeyle ayrılmış tutuksuz sanıklar. Sanıkların iki tarafları boydan boya avukatlara ayrılmış. Arada bir koridor var. Yargıçların ordan bakınca, koridorlar avukatların arasından kapıyla dışarıya açılıyor. Anımsayabildiğim kadarıyla sağdan sanıklar, soldan ise heyet salona girip çıkıyor.İzleyiciler bu büyük salonun en sonunda. Yani avukat ve basın girişlerinin olduğu kapıların hemen yanında, solda. Metris’te ise izleyiciler ve aileler ya da yurtdışından gelen gözlemciler spor salonunun seyirci bölümünde oturur, uzak da olsa yakınlarının yüzlerini görebilir, gözleriyle de olsa hasret giderirlerdi. Sanırım tutuklu birisi için bu çok önemlidir. Basına da Silivri’deki salonda en sonra, sağda bir bölüm ayrılmış. Uzaktan sırtından sanıkları, karşıdan da gözleri atmaca gibiyse heyeti görüyorlar. “Efendim iki tane ekran var, ekranlara bakın” diyorsanız, mecburen öyle yapıyorlar. İleriye doğru gitmeleri yasak... Ben bu “yasak” kelimesini sıkıyönetim döneminde çok duymuştum “er”lerden... Özel tele- vizyonlarda medyanın çok genişlediğini düşününce, gerçekten hangi salon olursa olsun, tüm gazeteciler birden hücum edince büyük kargaşa yaşanacağını biliyorum, ama yine de “Demok- ratik bir ülkeyiz” diyorsak basının yerinin burası olamayacağını ısrarla vurguluyorum... Hükümlülerin ellerine sağlık Merak etmeyin her şey bu kadar kötü değil. Tabii ki saatlerce gidiyorsunuz davayı izlemek için. Salon dağın başında, Geçenlerde İstanbul’u sel götürdüğünde, Silivri Cezaevi’nde de bazı bölümleri sular basmıştı. Bu nedenle duruşma ertelenmişti. Sanıklar duruşma ertelendiğinde cezaevine gittiklerinde tutukluları ellerinde kova ve leğenlerle koğuşları temizlerken bulduklarını anlatıyor, “Biz de hemen temizliğe giriştik” diyorlar. Kaygıları ise bir yağmurda koğuşları sel basarsa, kışın kar yağdığında duruşmanın bu salonda yapılamayacağı. Sanıklardan birisi, yılda böylesine dökülen bir cezaevi ihalesinin incelenmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Özür dilerim, iyi şeyden bahsedecektim değil mi? Hani ilk girişte binayı anlatmıştım ya, binaya girince sağda, duruşmadan çıkınca lokanta var. Karşı taraf ise kafeterya, basın odası, avukatlar odası. Duruşmalar ilk başladığında davayı izlemeye gelenlerin bu dağ başında yiyecek hiçbir şey bulamadıklarını hatırlıyorum. Şimdi güzel bir lokanta oluşturulmuş. Yemekleri cezaevindeki hükümlü aşçılar yapıyor, servisler de açık cezaevindeki hükümlülerden... İnanılmaz ama yemekler enfes... Lezzetli... Fiyatlar da kadar iyi. gün mönüde “orman kebabı, bostan kebabı, pilav, salata, yoğurt, cacık, fırın tavuk, mercimek çorbası ve sütlaç” vardı. Ben gün çorba ve yoğurt yedim, 2.5 lira ödedim. Tüm ana yemekler 5, tatlı 2.5, salata 1.5... Gurme gazetecilere duyurulur. Cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler için de aynı yemeklerin çıktığını umarak emeği geçen hükümlülere, ilgililere teşekkürler. Eveeet yazılacak kadar çok şey var ki. Bir gazeteci olarak resim çekemediğim için üzgünüm. Bu anlattıklarım fotoğraflarla daha bir anlamlı olabilirdi. Ama bir nebze de olsa sizi duruşmanın yapıldığı binanın ve de salonun içine dahil edebildiğimi düşünüyorum...
605892
Anne düğünü izleyebilir miyim
Anne düğünü izleyebilir miyim Ankara'da mahallelerindeki düğünü izlemek için 'Anne düğünü izleyebilir miyim' diyerek evinin balkonuna çıkan küçük damla maganda kurşunuyla yaşamını yitirdi. Düğüne katılan iki polis, bir emniyet teknisyeni gözaltına alınırken, küçük damladan geriye fotoğrafları kaldı FATİH İNCİ/ ANKARA Ankara Pursaklar'da evinin balkonundan bir düğünü izleyen yaşındaki Burçak Damla Üngör, düğünde ateş eden şehir magandalarının silahından çıkan kurşunla hayatını kaybetti. Hasan ve Nuray Üngör çiftinin yaşındaki kızı Burçak Damla Ünger, Pazar günü Pursaklar Fatih Mahallesi'ndeki sokak düğününü izlemek için balkona çıktı. Damla'nın annesine, "Anne düğünü izleyebilir miyim ?" diye sorduğu öğrenildi. 5. katta sandalyeye oturan ve düğünü izleyen Burçak Damla Ünger, aniden yere yığıldı. Mutfakta yemek yapan ve balkondaki gürültüye koşan anne Nuray Üngör kızını kanlar içerinde buldu. Hastaneye kaldırılan minik kız tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Düğündeki kamera kayıtlarını izleyen Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri havaya ateş eden zanlıyı tespit etmeye çalışıyor. KATİLİ BULUN Evlerinin balkonunda düğünü izlerken kafasına isabet eden maganda kurşunu sonucu hayatını kaybeden Burçak Damla Üngör'ün annesi Nuray Üngör sinir krizleri geçirirdi. Minik kızın babası Hasan Üngör ise gözyaşlarına hakim olamadı. Adlı Tıp Kurumu'nda otopsinin ardından kızının cesedi teslim alan baba Hasan Üngör, “Kızımın katilini istiyorum” diye bağırdı. Hasan Ünger, “Düğün var diye balkon açmayacak mıyız? Ben canımı, meleğimi, her şeyimi kaybettim. Başkaları kaybetmesin” dedi. ÇOK SAYIDA KOVAN Cinayet masası dedektifleri olay sonrasında yaptığı incelemede çok sayıda kovan buldu. Bulunan boş kovanlar incelenmek üzere kriminal labaratuvarına gönderildi. Şehir magandasının tabancasından çıkar kör kurşunla hayatını kaybeden minik Burçak Damla Üngör'ün cenazesi toprağa verilmek üzere memleketi Kastamonu'ya götürüldü. İki polis bir teknisyen gözaltında Burçak Damla Üngör'ün ölümünün ardından olay yerinde 4'ü kuru sıkı olmak üzere tabanca bulan cinayet masası ekipleri kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlardan ikisinin polis, birinin emniyette teknisyen olduğu ileri sürüldü. Görgü tanıkları gözaltındaki polislerden birinin silahını eşine verdiği ve ateş etmesini istediğini söyledi. Cinayet masası ekipleri şimdi balistik incelemenin ardından yaşındaki minik Burçak'ı öldüren kurşunun kimin silahından çıktığını belirleyecek.
606655
Cinsel sorun
Türkiye Psikiyatri Derneği Cinsellik ve Cinsel Sorunlar Bilimsel Çalışma Birimi Koordinatörü Uzman Dr. Ejder Akgün Yıldırım, "dünyada, her dört kişiden birinde tedavi edilmesi gereken cinsel sorun olduğunun düşünüldüğünü" belirterek, cinsel sorunların tedavisinde, bu alanda uzman bir psikiyatristten destek alınması gerektiğini bildirdi. Dr. Yıldırım, "Geçmişten Geleceğe, Teşhisten Tedaviye Psikiyatri..." temasını içeren 45. Ulusal Psikiyatri Kongresi ve Cinsel İşlev Bozuklukları Sempozyumuna katılmak için geldiği Sheraton Otel'de yaptığı açıklamada, cinsel sorunların yaş, cinsiyet gözetmeksizin her toplumda var olduğunu ve uygun tedavi alınmadığında ciddi sorunlara yol açabildiğini söyledi. Türkiye'de cinsel sorunlarla ilgili tedavilerin ve tedavi olanaklarının yeterli olmadığını belirten Yıldırım, "Ülkemizde cinsel sorunlarla ilişkili psikolojik bozukluklar konusu kanayan bir yara" değerlendirmesinde bulundu. Yıldırım, cinsel sorunlarla ilgili tedavi merkezlerinin sayısının artırılması ve halkın ulaşabilirliğinin sağlanması gerektiğini ifade etti. "Dünya genelinde her dört kişiden birinde tedavi edilmesi gereken bir cinsel sorun olduğunun düşünüldüğünü" belirten Yıldırım, "Yaygınlıklarına bakıldığında, kadınlarda cinsel tatminle ilgili sorunlar, erkeklerde ise sertleşme ve erken boşalma gibi konularda sıkıntılar ön plana çıkıyor. Bu sorunlar her üç erkekten birinde gözlenebiliyor" dedi. Yıldırım, dünya genelinde erkeklerde en sık karşılaşılan sorunun erken boşalma olduğunu ancak "Türkiye'de hekime başvuruda sertleşme sorunlarının ön plana çıktığını" kaydetti. Torun sahibi olunca cinsellik biter mi? Yıldırım, cinsel sorunların hekime gitmeden çözümlenemeyeceğini, utanma, kınanma, yanlış değerlendirilme gibi kaygılarla saklanabildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Türkiye'de de özellikle cinsellikle ilgili bazı tabuların olması, bu konuda yeterli ve doğru bilginin edinilememesi, baskıcı bir toplum yapısının, sorunların daha zor ve kişilerin kendi içinde yaşanmasına yol açabiliyor. Çocukluk döneminde cinsellikle ilgili olumsuz yaşantılar da erişkinlikte sorunların ortaya çıkmasında etkili oluyor. Örneğin kadınlar arasında sık görülen vajinismusun (kadınlarda, cinsel birlikteliğe engel olacak şekilde kaslarda kasılma) Avrupa ülkelerinde yüzde 1'in altında görülürken, ülkemizde yüzde 8-12 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Cinsellik üzerine törelerin olması, bunun kadın üzerinde baskı yaratması, sorunun daha yoğun yaşanmasına neden olabiliyor." Sık karşılaşılan sorunlardan birinin de cinsel isteksizlik olduğunu ve bunun en çok kadınlarda görüldüğünü ifade eden Yıldırım, bu sorunun kimi zaman toplum tarafından da desteklendiği değerlendirmesinde bulundu. Yıldırım, "Kimi hastalarımız, torun sahibi olduğunda cinselliği yaşamasının ayıp olduğunu düşünüyor. Cinsellikle ilgili konuşmak ve istemek kimi zaman hor görülme nedeni olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu tip yanlış cinsel inanışlar, sağlıklı cinselliğin yaşanmasını engelleyebiliyor" diye konuştu. "İnternetteki bilgilerle olmaz" Cinsel problemlerin sadece bir kişinin sorunu olarak algılanmaması, bir çiftin mutluluğunu etkileyen önemli bir problem olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Bu, kişiye özgü bir sorun olarak ele alınmalı ve mutlaka hekime başvurulmalı. Kesinlikle arkadaş, yakın çevre, aile ile konuşularak çözümlenmeye çalışılmamalı. Özellikle hızlı bilgi akışının sağlandığı internetteki bilgilerle çözüm arayışına gidilmemeli" uyarısında bulundu. Yıldırım, cinsel sorunların mutlaka uzman hekim danışmanlığında çözümlenmesi gerektiğini belirterek, birçok cinsel sorunun basit bilgilendirmelerle ortadan kalktığına işaret etti. Cinsel sorunlar için öncelikle psikiyatri uzmanına başvurulması gerektiğini ifade eden Yıldırım, psikiyatristlerin ihtiyaç duyduğunda jinekoloji ya da üroloji gibi diğer branş uzmanlarından yardım alabileceğini kaydetti. Yıldırım, "Özellikle cinsel tedavinin, alanında uzman bir psikiyatrist tarafından yapılması, sorunun kalıcı hale gelmeden çözümünü kolaylaştıracaktır. Çünkü tanı sistemlerinde cinsel sorunlar, psikiyatrik tanı sistemleri içerisindedir. Ayrıca, bu sorunlar sadece tıbbi değil, sosyal bir sorundur. Cinsel sorunlar, kişilik bozulmasına, aile içi sorunlara, suçlamalara yol açabilmekte, kimi zaman cinayetlerine kadar uzanabilmektedir" dedi. Sorunlar halledilmediğinde, çiftlerin birbirlerinden uzaklaşabildiğini ve birbirlerine uygun olmadıklarını düşünebildiğini dile getiren Yıldırım, "Oysaki bu sorun doğru iletişim ile halledilebilecektir. Yanlış bir tedavi, kişileri umutsuzluğa sürüklemektedir. Bunun için de psikiyatrist desteği şarttır" uyarısında bulundu. Yıldırım, tedavide kişilerin psikiyatrik açıdan da değerlendirildiğini, sonrasında çiftlere doğru iletişim biçiminin kullanılmasının öğretildiğini, diğer aşamada ise 8-12 haftayı bulan cinsel terapi uygulamalarının yapıldığını ve belirli egzersizlerin önerildiğini söyledi.
606848
‘Aile boyu' çete
‘Aile boyu' çete Oğlu çete elebaşı, babası çete üyesi 'da kurduğu ‘aile çetesi' ile 78 kişiyi dolandırdığı öne sürülen 38 yaşındaki Sinan Hocalar'ın çete elebaşılığı yaptığı, babası 56 yaşındaki Ferhat ve kardeşi, 30 yaşındaki Orhan Hocalar'ın tutuklu yargılandığı toplam 11 sanıklı davaya devam edildi. Mahkeme heyeti çıktıkları son duruşmada çete elebaşı olan Sinan Hocalar ile kardeşinin tahliye istemini kabul etmezken baba Ferhat Hocalar'ın tahliyesine karar verdi. Bursa tarafından geçen mayıs ayında yapılan ve ‘Son Vurgun' adı verilen operasyonda, kendilerini işadamı olarak tanıtıp piyasayı milyon TL dolandırdığı öne sürülen eski futbolculardan çete lideri Sinan Hocalar babası Ferhat annesi, 57 yaşındaki Nemsalı kardeşi, 46 yaşındaki Orhan Hocalar dayısı, 50 yaşındaki Ali Ersan, arkadaşı olan Polis Memuru 46 yaşındaki Recep Salar, İlker Güler, Abidin Kalkandere, Murat Yerli, Murat Çimen ve Ufuk Sipahi'yi gözaltına alındı. ‘Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak', ‘' suçlarından adliyeye çıkartılan sanıklardan Sinan Hocalar babası Ferhat, kardeşi Orhan Hocalar ile polis memuru Recep Salar tutuklandı, şüpheli tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Recep Salar da daha sonra yapılan itiraz üzerine serbest bırakıldı. Bursa 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce hakkında 20- 317 yıl istenen 3'ü tutuklu 11 sanığın yargılanmasına devam edildi. Tutuklu sanıkların yanı sıra tutuksuz sanık Recep Salar'ın katıldığı duruşmada önceki duruşmada ifadesi alınamayan 22 şikayetçi dinlendi. Çete mağdurlarının sanıklardan şikayetçi olduğu duruşmada mahkeme heyeti çete elebaşı olan Sinan Hocalar, yardımcılıklarını yaptığı öne sürülen babası Ferhat ve kardeşi Orhan Hocalar'ın tahliye istemini değerlendirdi. Sinan ve Orhan Hocalar kardeşlerin tahliye istemini kabul etmeyen mahkeme heyeti, baba Ferhat Hocalar’ın tahliyesine karar verdi.
606968
Erdoğan Ağrı'da kardeşliğe vurgu yaptı
Erdoğan Ağrı'da kardeşliğe vurgu yaptı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bizi bu alt kimlik, etnik unsurlar ayıramaz, ayırmamalı. Ben Rize'liyim. Eşim Siirt'li. Bak biz buluştuk. Demek ki oluyor. Ama bizim ayrılığımız, gayrılığımız yok. Çünkü biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdik' dedi. Başbakan Erdoğan, Ağrı'da Abide Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış törenine katıldı. Konuşmasına, 'Ağrı dağın eteğinde uçan güvercin olsam, türkü olsam dillerde diyar diyar dolansam' türküsünün sözleriyle başlayan Erdoğan, Ağrılılar'ın her zaman kendi dillerinde türkü, gönüllerinde de sevgi olduklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: 'Biz, enerjimizi size hizmetten alıyoruz. Şehirlerimizin çehresinin değiştiğini görmek, ülkemizin kalkındığını görmek, milletimizin yüzünün güldüğünü görmek bize yetiyor. Ben, 29 Mart Seçimlerinin hemen öncesinde Ağrı'ya gelmeyi, seçim sürecinde finali Ağrı'da yapmayı hedeflemiştim. Ama biliyorsunuz, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun elim bir kazada vefatı nedeniyle bu ziyaretimi ertelemek zorunda kaldım. Geç de olsa, bugün sizlerle kucaklaşmanın, sizlerle hasbıhal etmenin, sizlerle dertleşmenin memnuniyetini, coşkusunu, heyecanını yaşıyorum. Tüm Ağrılı kardeşlerime bize bugüne kadar verdikleri destekler sebebiyle şükranlarımı sunuyorum. Şundan emin olunuz... Sizin emanetiniz emin ellerde. Sizin emanetiniz bizim omuzlarımızda, bizim sorumluluğumuzda. yıldır bu emanete halel getirmedik, emanetinizi kutsal bildik, mübarek bildik, emaneti gururla taşıdık, daha yükseğe taşıdık ve sizlerin desteğiyle, sizlerin hayır dualarıyla çok daha yükseğe taşımaya devam edeceğiz.' KARDEŞLİK VE BİRLİK VURGUSU 'Türkiye'nin çok önemli süreçlerden ve tarihi günlerden geçtiğini' vurgulayan Başbakan Erdoğan, iç politika, dış politika ve ekonomi alanlarında ülkenin geleceğini şekillendirecek bir süreç yaşandığını ifade etti. 'Çok daha aydınlık, çok daha mutlu ve müreffeh bir geleceği hep beraber inşa edeceğiz' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'İktidara geldiğimizde, Türkiye'nin önünde engeller vardı. Türkiye'nin ayağına prangalar bağlanmıştı. Türkiye'nin kendi iç çekişmeleri, çözümsüz siyaseti, sanal gündemleri ülkemizin paçasına yapışmış, ilerlemesini engelliyor, atılıma geçmesini önlüyordu. Tüm engelleri, prangaları ortadan kaldırmak için büyük bir mücadele başlattık, bu yolda önemli gelişmeler sağladık. Türkiye'ye yeni bir ufuk çizdik, yeni bir vizyon belirledik. Bugün dünyanın bir çok bölgesinde Türkiye konuşuluyor. Siz konuşuluyorsunuz. Bugün dünyanın bir çok bölgesinde, Türkiye'nin başarıları, Türkiye'nin yükselişi, Türkiye'nin dik duruşu konuşuluyor. Bugün dünyanın bir çok bölgesinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, bizim işadamlarımız, bizim soydaşlarımız, arkalarında böyle güçlü, böyle büyük bir ülkenin varlığından dolayı, gururla, başları dik, alınları açık şekilde dolaşabiliyorlar. Bunu biz sizinle başardık, sizin desteğinizle başardık, sizin hayır dualarınızla başardık. Allah'ın izniyle çok daha fazlasını başaracağız. Yeter ki bir olalım, yeter ki birlik olalım, yeter ki kardeşliğimizi muhafaza edelim, kardeşliğimizi yüceltelim, pekiştirelim. Yeter ki ayrı gayrı olmayalım, ortak idealler etrafında kenetlenelim. İnanın, zaman, aşamayacağımız hiçbir engel yoktur, ulaşamayacağımız hiçbir hedef yoktur. Benim Ahmedim, Mehmedim, Hasanım, Hüseyinim, Ayşem, Fatmam Batı'nın Helgasından, George'undan geri mi? Değil. Tarih boyunca olmadık. Şimdi bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Hiç merak etmeyin. Muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacağız. Hiç endişeniz olmasın. Yeter ki inanalım, yeter ki hazmedelim, yeter ki çalışalım.' 'AĞRILI AHMET HANİ'NİN HATIRASI ÖNÜNDE BOYNUMUZU EĞEMEYİZ' Türkiye'yi, şehitlerden ve gazilerden emanet aldıklarını belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye topraklarını da Anadolu'yu ve Trakya'yı nakış nakış işleyen, ülkenin hamurunu sevgiyle, aşkla, kardeşlikle yoğuran, Hacı Bayram Veli'den, Hacı Bektaş Veli'den, Mevlana'dan, Yunus Emre'den emanet aldıklarını söyledi. Bu değerli şahsiyetlerin hatıraları karşısında boyunlarını eğemeyeceklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: 'Hacı Bayram Veli'nin, Hacı Bektaş Veli'nin hatırası önünde boynumuzu eğemeyiz. Yunus Emre'nin, Mevlana'nın hatırası önünde boynumuzu eğemeyiz. Bütün kalbimle, bütün samimiyetimle söylüyorum, şurada, yanı başımızda medfun, aşkın, kardeşliğin, sevginin şairi, gönül insanı Ağrılı Ahmet Hani'nin hatırası önünde boynumuzu eğemeyiz. Onların bize emanet ettiği bu vatan topraklarını geriye değil, her zaman ileriye götürmek, her zaman yüceltmek, her zaman en ileri hedeflere taşımak zorundayız. Hükümet olarak başlattığımız Milli Birlik Süreci'nin hedefi işte budur. Halis bir niyetle yola çıktık. Samimi hislerle yola çıktık. Anneler ağlamasın dedik. İzmir'in de, Ankara'nın da, Kayseri'nin de anneleri ağlamasın, Ağrı'nın da anneleri ağlamasın dedik. Çocuklar artık yetim kalmasın dedik. Ocaklar sönmesin dedik. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes, Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşlığı üst kimliği altında birleşsin, kenetlensin dedik. Sen Türksün, sen Kürtsün, Sen Lazsın, sen Çerkezsin, sen Gürcüsün, sen Pomaksın, sen Abhazsın, sen Romansın diye kimse saygısızlık yapmasın dedik. Yunus'un diliyle birbirimize bakalım dedik. Biz insanları 'yaradılanı Yaradan'dan ötürü severiz' anlayışıyla severiz dedi. Her vatandaşımız, kendi kültürünü, örfünü, dilini, meşrebini özgürce yaşatarak, bu ülkenin kültürel zenginliklerine zenginlik katsın dedik. Sonuna kadar bu hakkını özgürce kullanabilsin dedik. İnşallah attığımız adımlarla Türkiye bu sıkıntıları geride bırakacak. Sadece kan durmakla kalmayacak, gönüller de ferahlayacak. Sadece bizim insanımızı huzura ve refaha kavuşturmakla kalmayacağız, bu sorunlar üzerinden beslenenlerin de heveslerini kursaklarında bırakacağız.' 'GERİ ADIM ATMAYIZ, TAVİZ VERMEYİZ, GERİ DÖNMEYİZ' Başbakan Erdoğan başlattıkları demokratik açılım sürecini 'akamete uğratmak, önünü kesmek, baltalamak, kardeşliğin, huzurun önüne geçmek için çabalayanlar bulunduğunu' belirterek, şunları söyledi: 'Siz, onların kimler olduğunu biliyorsunuz. Onları her gün televizyon ekranlarından seyrediyorsunuz. Onların, siyaset ahlakına sığmayan, nezaket kurallarına sığmayan, adaba, erkana uymayan bağırışlarını duyuyorsunuz. Bu süreçten kendilerine rol çıkarmak, bu süreçten kendilerine pay çıkarmak için süreci nasıl tahrik ettiklerini görüyorsunuz. Bunlara kulak asmayın. Bunların tahriklerine, kışkırtmalarına kulak asmayın. İşte önceki gün Habur'da, umutlarımızı artıran bir gelişme yaşandı. 34 kişi geldi, sorgulandı ve yasalarımız çerçevesinde, suça karışmadıkları için serbest bırakıldı. Temenni ederim ki çok daha fazlası gelsin. İnşallah bu sorun artık Türkiye'nin gündeminden çıksın. Ama, dikkatlerinizi bir noktaya çekmek istiyorum. Habur'daki anlamlı manzarayı, sorumsuzca, kaygısızca, düşüncesizce kışkırtanları da gördünüz. Allah aşkına, bu mudur samimiyet? Sorumluluk sahibi insanlara yakışan bir manzara mıdır tavırlar? Bu ülkenin gerçekten felaha, gerçekten huzura kavuşmasını arzulayanlar, böyle bir tavır, böyle bir şovun peşine nasıl düşebilir? Buradan, herkesi sorumlu davranmaya, sağduyulu davranmaya, samimi davranmaya davet ediyorum. Milli Birlik Süreci'ni bu tür provakatif eylemlerle, bu tür şovlarla engelleyebileceklerini zannediyorlarsa, çok büyük bir yanılgı içindedirler. Onlara rağmen biz bu süreci devam ettireceğiz. İnşallah, temennimiz odur ki sonuca kadar da koşturacağız. Onların kışkırtmalarına, tahriklerine rağmen bu süreci nihayete erdireceğiz. Onlara rağmen, onların sorumsuz tavırlarına rağmen kardeşliğimizi pekiştireceğiz. Mesele bu. Milletim uyanık olsun. Ağrılı kardeşim uyanık olsun. Kimin nerede durduğuna, ne dediğine, ne yapmak istediğine, gerçek emelinin ne olduğuna lütfen dikkat ediniz. Kimin samimi, kimin gayri samimi olduğuna lütfen dikkat edin. Bizi bu alt kimlik, etnik unsurlar ayıramaz, ayırmamalı. Ben Rize'liyim. Eşim Siirt'li. Bak biz buluştuk. Demek ki oluyor. Ama bizim ayrılığımız, gayrılığımız yok. Çünkü biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdik. Biz birilerinin dediği gibi platonik aşk yaşamadık. Gerçek aşk yaşadık, gerçek aşk. Bizim farkımız bu. Şunu da unutmayın, sizin hayır dualarınız arkamızda olduğu sürece, biz geri adım atmayız, taviz vermeyiz, geri dönmeyiz.'
606221
Dolar 1.46 TL seviyesinde
Yurtdışında açıklanacak bilançoların ve sonuçlarının borsalara etkisinin takip edileceği bugün, gösterge faiz ve dolar/lira yatay bir seyir bekleniyor. Tahvil/bono piyasasında dün spot kapanışta yüzde 8.09, valörlü kapanışta yüzde 8.07 olan Ağustos 2011 itfalı gösterge kıymetin ortalama bileşik faizi bu sabah ilk işlemlerde yüzde 8.05/8.14 seviyelerindeydi. Yurtdışı piyasalarda ve dolar/lirada hafif bozulma olmasına rağmen dün bono piyasasının sakin bir seyir izlediğini söyleyen bir bankanın tahvil- bono masası işlemcisi, faizin yüzde seviyesini test ettiğini ancak dolar/liradaki yükselişe rağmen çok satış gelmediğini kaydetti. Bankacı, "Bugün özellikle döviz ve gelişmekte olan piyasalardaki gelişmeler izlenecek. Öte yandan yurtdışında açıklanacak bilançolara borsaların verdiği tepki önemli. Gösterge faizin yüzde 7.90-8.25 aralığında sakin bir seyir izlemesini bekliyoruz" dedi. Türkiye'de bugün açıklanacak önemli bir veri bulunmazken, yurtdışında Morgan Stanley, Boeing ve Wells Fargo bilançolarını açıklayacak. Brezilya'nın sabit getirili finansal enstrümanlar ve hisse senedine yönelik yurtdışı kaynaklı fon girişlerine yüzde vergi getirme kararının gelişmekte olan piyasaları bir miktar olumsuz etkilediğini söyleyen bir bankanın döviz masası işlemcisi, dolar/liranın yurtdışı piyasalarda 1.47'ye yükseldiğini hatırlattı ve şöyle devam etti: "Euro/dolar paritesi dün 1.50 seviyelerine yaklaşan ancak kuvvetli direnç olan bu seviyeyi kıramadı. Brezilya'daki vergi kararı da piyasaları etkiledi. Bugün de bu hareketin devamı görülebilir. Piyasa bilançoları ve borsaları takip edecek. Dolar/lira 1.46-1.47 bandında yatay seyir izleyecektir." Bankalararası piyasanın dün spot kapanışında 1.4515/1.4545 lira olan en iyi dolar alış ve satış kotasyonu, bu sabah ilk işlemlerde 1.4610/1.4660 seviyelerindeydi. Aynı saat itibariyle euro/dolar paritesi ise 1.4931 seviyesinde işlem görüyordu. İstanbul serbest piyasada ise dolar 1,4660, Euro 2,1800 liradan güne başladı. Kapalıçarşı'da 1,4610 liradan alınan dolar 1,4660 liradan satılıyor. 2,1750 liradan alınan Euronun satış fiyatı ise 2,1800 lira olarak belirlendi. Serbest piyasada dün kapanışta doların satış fiyatı 1,4560 lira, Euronun satış fiyatı ise 2,1760 lira olmuştu. DIŞ PİYASA VE BİLANÇOLAR ABD borsaları, lokomotif şirketlerin güçlü bilanço rakamlarına rağmen, beklentilerden kötü açıklanan konut ve üretici fiyatları verisinin etkisiyle dün 12 ayın en yüksek seviyelerinden geriledi. ABD'de yeni konut inşaatlarının beklentilerin altında artması ve üretici fiyatlarının beklenmedik şekilde gerilemesi, ekonomide toparlanmanın düzensiz olduğuna işaret etti. Kimyasal madde alanında faaliyet gösteren DuPont hisseleri, beklentilerin üzerinde kâr açıklamasına rağmen gelirlerinin beklentilerin altında kalması nedeniyle yüzde 2.2 düştü. Seans kapanışından sonra bilançosunu açıklayan Yahoo beklentilerin üzerinde çeyrek dönem kârı açıkladı. Beklentilerin üzerinde kâr açıklayan makine üreticisi Caterpillar'ın hisseleri yüzde yükseldi. İMKB GÜNE 51.015 PUANDAN BAŞLADI İMKB Bileşik Endeksi birinci seansta, dün ikinci seans kapanışına göre 35,17 puan düşerek 51.015,70 puan seviyesinde açıldı. Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 0,07 oranında değer yitirdi.
605948
Bosna'da ikinci tur görüş ayrılıklarıyla başladı
Bosnalı liderler, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Jim Steinberg, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ve AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ile müzakereler için bir araya geldi. Bosnalı Sırplar, anayasal reformlarla ilgili öneri taslağını şimdiden reddetseler de görüşmelere katılıyor. 1992-95 Bosna savaşını sona erdiren 1995 tarihli Dayton Anlaşması'yla hazırlanan anayasanın değiştirilmesi, ülkenin Avrupa Birliği ile bütünleşmesi için hayati olarak görülüyor. Mevcut anayasada ülke, Sırp Cumhuriyeti ve Boşnak-Hırvat Federasyonu'ndan oluşuyor. Bu unsurların parlamento, üçlü başkanlık konseyi ve bakanlar kurulu gibi ortak kurumları bulunuyor. Bugün çalışmaz hale gelen sistemi ise geniş yetkileri bulunan Uluslararası Yüksek Temsilci yürütmeye çalışıyor. Bosnalı Sırplar, uluslararası temsilci mevkiinin kaldırılmasını, Bosna-Sırp Cumhu-riyeti'nin mevcudiyetini korumasını ve mümkün olduğunca geniş özerlik istiyor. Boşnaklar ve Hırvatlar ise mevcut anayasada daha fazla değişiklik yapılmasından yana. Taslak öneri, üçlü başkanlık konseyi yerine tek bir başkanın ve iki yardımcısının bulunmasını, halen kararlarını oybirliğiyle alan bakanlar kurulunun kararları basit çoğunlukla almasını, iki kanatlı parlamentodaki milletvekili sayısının artırılmasını ve üç sandalyenin azınlıklara ayrılmasını öngörüyor.
606144
Kobay kuyruğu
Dr.Eser Alptekin Sağlık OlsunKobay kuyruğu Son zamanlarda basında sık sık rastlıyoruz, ilaç araştırma ve geliştirmelerinde çok önemli adımlar atıyor. Bu konuda dünya liderliğine oynayabilirmişiz. Halbuki biz halk olarak daha çok kolbastıyı tercih ederiz. Ve kolbastıda dünya liderliğini yakalamak durumundayız. Çünkü kolbastıyı da biz keşfettik. İlaç araştırma ve geliştirmesi derken zannedilmesin ki bizim insanlarımız bu konuda yapıyor, bilimsel araştırmalar yapıyor. Bunu anlamak için de üniversitelerimizin bugünkü haline bakmak kafi... Ekonomik sıkıntılar içinde duvarlarını dahi boyamaktan aciz, bozuk asansörleri, çok iyi yetişmemiş personeli ile günlük ihtiyaçlarını dahi karşılamakta güçlük çeken üniversitelerden. Bu şartlarda keşif yapmakta gerçekten mümkün değil. Kaç uluslararası boyutta çalışmada üniversitelerimizin ismi var? İnsanlar sıraya giriyor Kendimizi ve birbirimizi aldatmaktan vazgeçelim. Nasıl ki insanlarımız gıda kuyruklarında birbirini eziyor. Şimdi de Türkiye’de bir üniversitede yapılan ilaç araştırması var. Başlangıçta 24 kişi müracat etmiş şimdi bu sayı 12 bini bulmuş. Bu genç insanların sağlıklı olmaları gerekiyor. 10 günlük ilaç kullanımı sonucunda 200 lira alıyorlar. Şimdi bu ilaçlarla ilgili deney çalışmaları için insanlar sıraya giriyor. Bu ilaç deneylerine girenlerin çoğunluğu üniversite öğrencileri ve işsizler... Sakız çiğnemeyecekler ve greyfurt suyu içmeyecekler. Çünkü deneyi bozabilirler. Ciddi şart Bu çalışmalar için nedense hep fakir ülkeler seçilir. Siz hiç zengin ve entelektüel kesime “Gel, sende şu ilacı deneyelim” diyebilir misiniz? Ya da diğer insanlara hayrı dokunacak diye Amerikan Kongresi’ndeki senatörlerde veya bizim ülkemizdeki milletvekillerinde ya da ’nda böyle bir araştırma yapabilir misiniz? Yapamazsınız! Yaptırmazlar! Fakat 200 liraya bu gencecik bedenleri esir alabilirsiniz. Onlar üzerinde yarın ne getireceğini bilmediğiniz çalışmalar yapabilirsiniz. Dolayısıyla bu tür çalışmaların tarafından çok ciddi denetlenmesi gerekir. Kişi başına sağlık harcamasının 2000 yılından 2009 yılına iki misline çıktığını düşünürsek ilaç sarfiyatı da aynı şekilde artmıştır. Hekimin aldığı 3000 4000 TL maaşta gözümüz olacağına, ilaç firmalarının bu ülkeye neler verdiği veya aldığı konusunda dikkatlerimizi yoğunlaştırırsak daha doğru yapmış oluruz. Sorumsuzca bir ilaç kullanışımız var. Sadece ilaca ödenen miktar 2009’un resmi rakamları ile 13 milyar lira civarındadır. Burada zorunlu kullanılması gereken ilaçları söz konusu etmiyorum. Fakat bir hekim olarak çok iyi biliyorum ki hiçbir yararı ve insan vücuduna hiçbir pozitif etkisi olmayan ilaçlara milyonlarca liralar veriliyor. Ve bunların kullanılmasının çok önemli ve vazgeçilmez olduğu anlatılıyor. Bu da konuyu çok iyi bilmeyen bürokratlar tarafından onay görüyor. Ve devletin ödemeye mecbur olduğu ilaçlar sınıfına giriyor. Maalesef heyet raporlarıyla bunlar onaylanıyor. Çünkü bu konuda ciddi bilimsel çalışmalar yok veya bu çalışmalar güvenli değil. İlaç firmalarının tavsiyeleriyle bu işlem yürüyüp gidiyor. Bakalım nereye kadar gidecek? İlaçla yolları İlaç sanayinin yüzde 80’inin yabancıların eline geçtiğini düşünürseniz, bu paraların nereye gittiğini de tahmin edebilirsiniz... Asgari beslenme şartları sağlanamayan ülkemizde ilaçla beslenmenin yollarını arıyoruz. Ve bu yolları ardına kadar açıyoruz. Şimdi bir de eşdeğer ilaç uygulaması ortaya çıktı. Burada da hatalar içindeyiz. Çok ciddi hastalıklarda kullanılması gerekenlerle, çok da gerekli olmayan ilaçları burada ayırmak durumundayız. Eşdeğer ilaçlar Örneğin kalp hastalıklarında, hipertansiyonda, diyabette, böbrek hastalıklarında, karaciğerle ilgili hastalıklarda yani ilaçların çok ciddi milimetrik dozajlarda verilmesi gereken hastalıklardaki eşdeğer ilaç uygulaması ile (kemik erimesi), ayarı yapan, gibi yeni icat edilen hastalıklardaki eşdeğer ilaç uygulaması arasındaki farkları çok ciddi ve bilimsel olarak değerlendirdikten sonra bu eşdeğer ilaç uygulamasının daha doğru yapılacağı düşüncesindeyim. ile osteoporoz (kemik erimesi) ciddiyet bakımından aynı şeyler değil. Bunun da halkımıza anlatılması gerekmektedir. İlaç pazarı bunları düşünmek mecburiyetinde mi? Değil. Çünkü senin sağlığının onların çok da umurunda olduğunu düşünmüyorum. Bir malın pazarlanmasında “Benim ilacım kullanılmasa da olur, daha önemli olan diğer ilacın alımına teşvik edelim” şeklinde bir pazarlama sistemi duydunuz mu? Dolayısıyla bu eşdeğer ilaç uygulamasında da sapla samanı karıştırmayalım. Önemi ve önceliği olan ilaçları bağımsız ve tarafsız bilimsel kurullar belirlesin. Buradaki eşdeğer ilaç uygulamasını daha ciddi yapalım. Bir de halk arasında kullanılan “keyfekeder” sözcüğü vardır ya, keyfekeder hastalıklardaki düzenlemeleri de farklı yapalım. Gerçekten insan sağlığını düşünüyorsak ciddi hastalıklarla karıştırmayalım. Bilinçli bir duruş gerekli Halkımızı da sağlıktaki ticaretin soytarısı haline getirmeyelim ki; gencecik çocuklar ilaç deneyleri için 200 liraya 10 günlük kiralanmasınlar. Üniversite kampuslerinde 1,5 liralık yemeğe para bulamadıkları için üniversite öğrencileri açlıktan bayılmasınlar. Bunların yaşanmaması için de milli ve bilinçli bir duruş gerekmektedir. Bunun da demokratik ya da kapalımından daha az önemli olduğunu düşünmüyorum...
606183
Dünya inovasyon haritasında nal topluyoruz
Allah aşkına şu hale bakın! Amerika’da kayıtlı patentler itibariyle, milyon nüfusa düşen patent sayısında grafiğin en dibindeyiz. Bizden daha beter durumda olan sadece ülke var: Mısır ve Endonezya!
606025
JİTEM, Jandarma'ya sorulacak
Danıştay saldırısıyla birleştirilen birinci Ergenekon davasının önceki gün görülen duruşmasında önemli bir gelişme yaşandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, mahkeme heyetinin aldığı kararlar gece geç saatlerde, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün tarafından açıklandı. Buna göre, mahkeme heyeti, tutuklu sanık Veli Küçük'ün İkinci Ergenekon Davası'nın duruşmalarına katılma talebini davalar birleştirilmediği için reddetti. Tutuklu sanık Muzaffer Tekin'in Ekim tarihinde yapılan duruşmadaki beyanlarında birden çok yargı görevlisi hakkında sarf ettiği sözler dikkate alınarak gereğinin yapılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması hükme bağlandı. Sanık Emin Gürses'in avukatı Mehmet Taşdelen'in talebini kabul eden mahkeme heyeti, sanık Alparslan Arslan'ın MİT görevlisi veya haber elemanı olup olmadığının MİT Müsteşarlığı'ndan sorulmasını hükme bağladı. Susurluk raporu ve eklerinin mahkeme tarafından incelenip, devlet sırrı kapsamında herhangi bir bölüm olup olmadığının tespitinden sonra, sanıklar ve avukatlarına raporun verilmesine hükmeden mahkeme heyeti, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'na müzekkere yazılarak, tutanaklarda bahsi geçen ihbar ses kaydının istenilmesini kararlaştırdı. Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na müzekkere yazılarak, MİT'ten gönderilen Karargâh Evleri belgesinin asıl nüshasının nerede olduğu ve akıbetinin sorulmasına hükmetti. Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı'na müzekkere yazılarak 'Türk İntikam Tugayı' hakkındaki kayıtların ayrıntılı bilgi notu şeklinde gönderilmesini karara bağlayan mahkeme heyeti, kaldırılan İstanbul DGM Başsavcılığı'na da Susurluk davası nedeniyle, sanık Veli Küçük için ilgili mercilerden soruşturma izni istenip istenmediği hususunun sorulmasına hükmetti. Ayrıca, dosya kapsamındaki JİTEM anlatımları ve belgeler dikkate alınarak ilgili kurumlarda JİTEM'in var olup olmadığının sorulması kararlaştırıldı. JİTEM'in zaman içerisinde Asayiş Komutanlığı Karargâh Bölüğü, İstihbarat Değerlendirme Merkezi gibi isimler alıp almadığı ve bu birimlerin başkanlarının isimlerinin sorulması istendi. TALAT AYDEMİR VE EŞREF BİTLİS'İN DOSYALARI İNCELENECEK Ümit Oğuztan'dan ele geçen belgedeki hususların doğru olup olmadığı, şehit Orgeneral Eşref Bitlis'in Jandarma istihbarat birimlerinden birinin lağvedilip edilmemesi yönünde bir talimatının olup olmadığı da araştırılacak. Bu konuda Eşref Bitlis tarafından soruşturma açılıp açılmadığı, varsa akıbetinin sorulması, yazılacak yazıya da dosyada bulunan JİTEM'le ilgili belgelerin eklenmesi karara bağlandı. Mahkeme heyeti, Askerî Yargıtay Başkanlığı'na müzekkere yazılarak Talat Aydemir dosyasının tetkik ve iade edilmek üzere istenilmesine hükmetti. JİTEM davasına bakan Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi de Ekim 2009'daki duruşmada JİTEM'in varlığının Genelkurmay ve Jandarma Genel Komutanlığı'ndan sorulmasına karar vermişti.
606096
Osman Tanburacı: Terim yüzde 100 narsisit
Osman Tanburacı Terim yüzde 100 narsisit Bu başlık benim değil! Ayşe Arman'ın… Önceki günlerde Terim'i Hürriyet'te yazdı. Mükemmel delikanlı bir yazıydı. Terim'e biad etmiş futbol erkeklerinden çok daha erkekçe, çok daha yüreklice bir yazıydı. Helal olsun Ayşe Arman'a. Buğday tanelerini içinde saklayan çok başaklı bir yazıydı Ayşe'ninki… Tam tabiri var ama yazamam! Terim de dün bir basın toplantısı yaptı, narsistliğini bir kez daha ispatlayarak Ayşe Arman'ı teyit etti. Allah'ı var Terim'den bu kadar performans da beklemiyordum. Mükemmel idare etti. Terim dün resmen oynadı! Gülücükler ve sınır ötesi bir megalomaniyle kendini anlatmaya çalıştı. Sanırsınız Terim olmasa Türk futbolu da olmayacakmış… Bir insan bu kadar megaloman olmaz ki! Hep nalıncı keseri gibi kendine yonttu! Terim artılarını anlatırken şahindi, hatalarını da güzel kılıfladı. Hiç anlatmadı bile… Terim tam bir taşra kurnazı! Olayları istediği gibi yorumluyor. Soru soran medya da hakiki güllabici! Meydanı da boş olunca Terim durmadan salladı. Ben gitmedim! Neden gideyim? Bu toplantının haber değeri yok. Özel sohbet. Bir nevi mastürbasyon! Alet olmam! Sonuç şudur; Terim bitti ve gitti! Toplantıdan aklımda kalanlar şunlar; Dayak yemesine sebep olan gazeteci Erhan Telli'nin sorusunu; 'seni gazeteci yapan da bendim' gibilerden cevapladı ama işinden kovdurduğu gazetecileri hiç söylemedi! '2008 Avrupa 3.lüğünde hepinizi sokağa döktüm' dedi ama sokaktaki insanın 'Abi milli takımın yenilmesini istiyorum sırf şu Terim gitsin diye' ferayatlarından hiç bahsetmedi! Ayrıca insanları sokağa döken ondan çok futbolcularımızdı. Onu da kendine mal etti. Döndü; 'Avrupa ile aramızda çok fark var, kafayı değiştirmemiz lazım, böyle olmaz' dedi, oysa bunları bile bile 'İspanya'yı orda da burda da iki kere yeneriz! diyen kendisi değil miydi? 'Beni sevseniz de sevmeseniz de son 15 yıldaki başarılarda hep ben varım' dedi, Şenol Güneş'i, Denzili'yi, Yanal'ı inkar etti! Hepsinden önemlisi şimdiye kadar görülmemiş şekilde grup maçlarının bitimine iki maç kala havlu atıp elendiğimizi ve Terim döneminin bu hüsranının tarihe geçtiğini hiç söylemedi! 'Yerli hocadan yanayım' dedi ama 15 yılda yerine asla bir hoca yetiştirmedi. Ama kadrosundaki hocaları da övmekten geri kalmadı! Galatasaray'dan genç yaşta kovduğu Ceyhun'u 33'ünde alması, Yusuf'u bağrına basması, Tekke'yi başka tekkenin müridi olduğu için yok saymasını falan hiç söylemedi… Söylediği şey 'oyuncu yetiştiremiyoruz' idi, Bu kafayla mı diyen de olmadı! Terim tam bir taşra kurnazıydı… Tam bir karmaşa-kargaşa yumağı… İstikrardan bahsetti, 15 yıllık istikrarsızlığını düzene yükledi! Devrim yaptığını söyledi; İsviçre maçındaki agresifliğini, Türk'ün Avrupa sahalarında ceza aldığını, Belçika hocasına saldırısını, son maçta ordusunu komutansız bırakıp tribüne çıkışını da devrim sandı! Herkese de yedirdiğini sandı!
607556
Aydos'ta yakılmış kadın cesedi bulundu
Edinilen bilgilere göre, Aydos Ormanı'nda bir kadın cesedinin bulunduğu ihbarı üzerine olay yerine giden İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, üzerinde kimlik çıkmayan orta yaşlarda bir kadın cesediyle karşılaştı. Kadının yakılarak öldürüldüğü tespit edilirken, cesedin yakınında park halinde bulunan 34 FF 6690 plakalı minibüste olayla ilgili olabileceği ihtimali değerlendirilerek inceleme altına alındı. Jandarma, olay yeri civarında yeni ceset olabileceği ihtimali üzerine ormanlık alanda arama çalışması başlattı. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı.
605782
Otomotivciler geçen yılı geride bıraktı
Ergün, TBMM Genel Kurulunda milletvekillerinin sözlü sorularını yanıtladı. Ülkedeki büyük alışveriş merkezlerinin sayıları hakkında bilgi veren Ergün, 2007'de 178 olan bin 500 metrekareden büyük hipermarket sayısının 2008'de 183'e, 2007'de 568 olan büyüklüğü bin 500-bin metrekare arasındaki hipermarket sayısının 2008'de 623'e yükseldiğini kaydetti. Bakan Ergün, bin-400 metrekare arasındaki hipermarket sayısının 2007'de bin 712 iken, bu sayının 2008'de bin 912'ye çıktığını, 400 metrekarenin altındaki hipermarket sayısının ise bin 763'ten bin 544'e yükseldiğini bildirdi. Ergün, 2007'de 14 bin 876 olan 5-100 metrekare arasındaki market sayısının da 15 bin 273'e ulaştığını ifade etti. KOBİ'lerin sağladığı kredi destekleri hakkında da bilgi veren Nihat Ergün, 941 işletmeye 224 milyon 743 bin liralık KOBİ makine teçhizat destek kredisi, bin 108 işletmeye 129 milyon 242 bin liralık imalatçı esnaf destek kredisi, bin 129 işletmeye 465 milyon 187 bin liralık ihracat destek kredisi sağlandığını bildirdi. Ergün, cansuyu kredisinden ise 12 bin 428 işletmenin 618 milyon 502 bin lira kredi alarak yararlandığını ifade etti. Bakan Ergün, toplamda 21 bin 668 işletmeye, milyar 437 milyon 665 bin liralık kredi desteği sağlandığını bildirdi. -BÜYÜK MAĞAZALARA İLİŞKİN KANUN TASARI TASLAĞI- Tarım satış kooperatiflerine yönelik destekleme kredilerinin durdurulduğunu, bu çerçevede de antep fıstığında destekleme alımı yapılmadığını dile getiren Ergün, büyük alışveriş merkezlerindeki dükkan kiralarının, ekonomik kriz sonrasında kiracıları zor durumda bıraktığını ifade etti. Nihat Ergün, büyük mağazalara ilişkin kanun tasarı taslağının hazırlandığını ve Başbakanlığa sunulma aşamasına geldiğini söyleyerek, bu tasarıyla mevcut ve ileride doğabilecek sorunlara çözüm bulunmasının amaçlandığını ve dünya örneklerinin ülke gerçekleri kapsamında değerlendirildiğini söyledi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, bakanlık olarak hedeflerinin girişimcinin yolunu açmak olduğunu belirtti. Çıkardıkları kanunla SSK primlerinde puanlık bir indirim yaptıklarını, kadın ve genç eleman çalıştırma zorunluluğu getirdiklerini ifade eden Ergün, imalat sanayindeki enerji fiyatlarının bakanlık tarafından yakından izlendiğini bildirdi. Asansörlerin denetlenmesi ile ilgili bir soruyu da yanıtlayan Nihat Ergün, asansör yönetmeliğine göre, belediyeler veya valiliklerin her yıl bir defa asansör denetlemesi yapmak zorunda olduğunu söyledi. Bakanlığın, 2004'ten 2009 yılına kadar 946 asansörü denetlendiğini dile getiren Ergün, bunlardan 569'unun uygun, 185'nin ise aykırı bulunduğunu, 25'ine de cezai yaptırım uygulandığını bildirdi. Bakan Ergün, kömür yardımlarının sanayicilere yapılmasının söz konusu olmadığını kaydetti. -OTOMOTİV SEKTÖRÜ- Otomotiv sektörüne ilişkin sorularını da yanıtlayan Ergün, otomotivin krizden en çok etkilenen sektörlerin başında geldiğini bildirdi. Nihat Ergün, ay boyunca sürdürülen vergi indirimi sonucunda otomotiv sektöründe canlanma yaşandığına işaret ederek, ''2009'un ilk ayında, geçen yılın tamamından daha fazla otomobil satıldı'' dedi. Bakan Ergün, otomotiv sektöründe istihdam kaybının çok az yaşandığını belirtti. milyonun üzerinde yaşlı otomobil olması nedeniyle hurda araç indiriminin ileride uygulanabileceğini, ancak bugün itibariyle bu konuda bir çalışma olmadığını bildirdi. Kızılırmak suyunun Ankara'daki evlerde bulunan kombilerde arızaya neden olduğu konusunda bakanlığa ulaşan bir veri olmadığını anlatan Ergün, esnaf ve sanatkarlar odasına göre de ülkede 21 bin 221 terzi bulunduğunu söyledi. Alınan önlemler sayesinde, 2009 yılının mart ayından itibaren sanayi üretiminin arttığını ifade eden Nihat Ergün, ekonomik krizin ülke üzerindeki etkisinin ihracat ve üretim kaybı, daha çok da istihdam kaybı olarak gerçekleştiğini ifade etti. -AÇILAN VE KAPANAN İŞ YERİ SAYISI- Bakan Ergün, bazı illerde açılan ve kapanan iş yerleri hakkında da bilgi verdi. Adana'da bin 127 iş yeri açıldığını, bin 216 iş yerinin kapandığını belirten Ergün, Ankara'da bin 867 açılan, bin 240'kapanan, Eskişehir'de bin 208, bin 42; İstanbul'da 10 bin 46, bin 563; İzmir'de ise bin 61, bin 706 olduğunu kaydetti. Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin, Alevilerin ibadet yeri olan cemevlerinin ibadet yeri olarak sayılması için verdiği kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması önergesi reddedildi.
606108
MUSTAFA ÜNAL Açılımın somut adımları
Başardı da. Erdoğan 'Biri bizi gözetliyor mantığıyla görüşme olmaz' dedi ve ekledi: 'Belki bir çayını içecektik.' Ama olmadı, iki lider bir araya gelerek çay bile içemedi. Keşke Başbakan'la anamuhalefet partisinin lideri baş başa görüşebilselerdi. Ne konuşacakları belliydi. Açılım sürecini masaya yatıracaklardı. Baykal 'İçeceğin çay olsun, bir çayı esirgemeyiz' dedi ama pozisyonunu da aynen korudu, geri adım atmadı. Kamerasız buluşmanın 'işbirliği izlenimi' doğuracağını düşünen CHP Lideri görüşmenin olmamasından memnun... Manzara ne kadar düşündürücü; AK Parti hükümeti demokratik açılım konusunu Suriye ve Irak gibi ülkelerle konuştu ama muhalefet partileriyle konuşamadı. Nedense muhalefet uzak durdu; MHP kapılarını baştan kapattı, CHP önce aralar gibi yaptı ama daha sonra yan çizdi. Liderler Meclis'te yapılacak özel oturumda kozlarını paylaşacak. Başbakan oraya randevu verdi. Baykal'a seslenerek 'Sen çıkar orada konuşursan, ben de konuşacağım' dedi. Baykal'ın Genel Kurul'da konuşacağına eminim, hiç şüphem yok. MHP lideri de bu zemini değerlendirecektir. Demokratik açılım sürecinin siyasetin yönünü, partilerin kaderini belirleyeceği kesin... Açılım sürecinin en kritik aşamasındayız. Somut sonuçları alınmaya başlandı. İlk adım olarak 30'un üzerinde örgüt mensubu sınırdan girdi ve teslim oldu. Sorgunun ardından olaylara karışmadıkları anlaşılınca da serbest bırakıldılar. Sınırdan yansıyan görüntüler eleştirilebilir. Hoş değildi, beni de rahatsız etti. DTP ve örgüt şova dönüştürmeye kalksa da, buradan bir zafer havası asla çıkmaz. Önemli olan sonuç... Şov ve propaganda kaybolur gider. Sel gider kumu kalır. Neticeye bakılmalı. Örgüt dağdan inmeye başladı. Gerçek bu: Silahlarını bırakan örgüt mensupları evlerine geri dönüyor. Bu kolay olmadı. Kendiliğinden de gelişmedi. Önce yolun taşları döşendi. Ne terör örgütü ne de içerideki elebaşısı muhatap alındı. Meşru zeminler kullanıldı. Açılım süreci terör örgütünün tasfiyesini hedefliyor. Bunun için 'genel af' gibi yeni yasal düzenlemeye de gidilmedi. Uygulanan mevcut yasalar; TCK'nın 221. maddesi... İçişleri Bakanı 'devamının geleceğini' açıkladı. '100-150 kişilik gruplar' bekleniyor. Gözler sınırda; yeni geleceklerde. Suç işlemeyenlerin gideceği yer, evleri, ailelerinin yanı. 'Dağdan indirme' bugünün değil dünün de devlet politikasıydı. Terörle mücadelenin en önemli boyutuydu. Sadece siyasiler değil, Genelkurmay başkanları da bu yönde çağrı yapa geldi. Ramazan Bayramı'nda bölgeye giden Orgeneral İlker Başbuğ çok net konuştu. Şu cümleleri bir ay önce söyledi: 'Silahla kanla bir yere varılamaz. Tek çıkar yol bölücü terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır. Büyük devletler, güçlü uluslar adildir, şefkatlidir.' Başbuğ aynı konuşmada Adalet Bakanlığı'nın verilerini hatırlatarak teslim olan 870 örgüt mensubundan 638'ine ceza verilmediğine dikkat çekti. İlk grup Başbuğ'un da çizdiği çerçeve içinde Türkiye'ye giriş yaptı. Devletin politikası net: Suç işleyenler hesabını verecek, olaylara karışmayanlar ise evlerine dönecek. Teslim olan grup muhalefeti memnun etmedi. Baykal 'Niçin geldiler? Anlamı ne?' diye sorduktan sonra gelenleri Türkiye üzerinde pazarlığın sonucu avansın ödenmesi olarak niteledi. MHP lideri Bahçeli de Baykal gibi tablodan hoşnut değil. Her iki liderin DTP ve örgütün şovuna dönük tepkilerini anlamak mümkün; ancak silahları bırakarak dağdan inmek de bir sonuç değil midir? Rahatsız edici kimi görüntülere rağmen açılımın ilk sonuçları heyecan ve umut verici...
606506
Zekeriya Karaman ifade verdi
Kanal Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, 'daki e.V. soruşturmasını yürüten Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığının talebi doğrultusunda, Ankara Adalet Sarayı'nda ifade verdi. Zekeriya Karaman, 'daki e.V. soruşturmasını yürüten Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığının talebi doğrultusunda talimatla ifadesinin alınmasının ardından, Ankara Adalet Sarayı'ndan ayrıldı. Talimat Bürosu Savcısı Mehmet Taştan tarafından ifadesi alınan Karaman, adliyeden ayrılışı sırasında basın mensuplarının soruları üzerine, 'daki e.V. Derneği soruşturması kapsamında ifade vermek için geldiğini söyledi. Karaman, "İfade sırasında susma hakkınızı kullandınız mı?" sorusunu ise "evet" diye yanıtladı. Basın mensuplarının, aynı yöndeki soruda ısrar etmesi üzerine Karaman, "Dosyada gizlilik kararı var biliyorsunuz. Savcıya sorun" dedi. 'da bulunan Derneği davasıyla ilgili bir tanık, toplanan yardımların Kanal televizyonuna aktarıldığı yönünde iddialarda bulunmuştu. Kanal televizyonunda 18 Ekim'de 35 kişilik bir ekip Ekip, Kanal 7'nin haber merkezinde 'yle ilgili bir dosya buldu ve dosyaya incelemek üzere el koydu. Kanalın bilgi işlem bölümündeki bilgisayarların harddiskleri de alındı.
606850
ABD’deki Yahudi toplumunun sözcüleri rahatsızlıklarını iletti
’deki toplumunun sözcüleri rahatsızlıklarını iletti ’nin önde gelen dernekleri, ’nin ’in ’deki eylemlerini eleştirmesinin, ABD’deki Yahudi toplumuyla ilişkilerini de etkileyeceğini bildirdi. ABD’deki Yahudi kuruluşlarından Ulusal Yahudi Demokratik Konseyinin İcra Kurulu Başkanı Forman da, Türk hükümetinin son dönemde İsrail’e yönelik eleştirilerinin Türkiye’nin İsrail ve ABD’deki Yahudi toplumuyla ilişkilerine etkisi olacağını söyledi. Konseyin ’daki bir konferansında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Forman, “Anadolu Kartalı” tatbikatının uluslararası bölümünün ertelenmesi ve hükümetin İsrail’e yönelik son dönemdeki eleştirilerinin Türkiye’nin İsrail ve ABD’deki Yahudi toplumuyla ilişkilerine yapacağı etkiye dair bir soruyu yanıtlarken, “Hiç kuşku yok ki Türkiye’nin eleştirileri, onun İsrail ve bunun uzantısı olarak Yahudi toplumuyla olan ilişkilerine etkisi olacaktır” dedi. “Birçok Amerikalı Yahudi’nin Türkiye’yi, güçlü laik geleneğe sahip, Filistinliler de dahil olmak üzere kardeşlerine sempatiyle bakan, ancak İsrail’in pozisyonuna da adil yaklaşan bir Müslüman ülke olarak gördüğünü” söyleyen Forman, “Bunun değişmekte olduğuna dair bir algı olduğunu düşünüyorum” ifadesini kulandı. Forman, “Hükümetin, örneğin Gazze operasyonuna ilişkin kaygıları olsa bile, ’ya dair en sorumsuzca haberleri seçip, İsrail’i bir tür ’canavar devlet’ gibi tasvir ettiği yönünde gerçek bir kaygı var. Bu tür propagandalar dünyasında görülebiliyor, ama Türkiye’nin böyle bir tutum takınmasına alışık değiliz. Bu rahatsız edici” diye konuştu. “Türkiye’nin AB üyelik sürecinde karşılaştığı zorlukların ve ile daha yakın ilişki kurmasına yol açtığına dair yorumlar duyduğunu” belirten Forman, “Umarım bu doğru değildir. Herkes Türkiye’yi, önemli bir role sahip, bölgedeki süper güçlerden biri olarak görüyor. Bu, sadece Arap-İsrail çatışmasında değil, genel anlamda daha ılımlı bir Müslüman dünyasının oluşumunda da, tarihi açıdan çok olumlu bir rol” dedi. ’TAKİ BULUŞMA Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) Başkanı Kaya Boztepe, ’ın ulusal direktörlüğünü yaptığı, “Yahudilerin haksız kötülenmesine” karşı mücadele veren Anti-Defamation League-ADL adlı Yahudi kuruluşun üst düzey yetkilileriyle görüştü. Başkanı Boztepe, New York’ta ’nin kuruluşunun 86. yıl dönümü nedeniyle Grand Central garında düzenlenen Türkiye tanıtım etkinlikleri resepsiyonunda, ADL’nin aralarında ulusal direktör Foxman’ın da yer aldığı üst düzey yetkilileriyle yaptıkları görüşmeyle ilgili basına bir açıklama yaptı. ’da yaşayan Türkler olarak üzerlerine düşen görevin burada yaşayan diğer etnik kökenli insanlarla iletişim kurmak olduğunu belirten Boztepe, ADL’nin bunların en önemlisi olduğunu söyledi. ADL yetkililerinden uzun zaman önce istedikleri bir randevu talepleri olduğunu söyleyen Boztepe, “Bugüne kısmet oldu, başkan (Foxman) ve kuruluşun New York ile diğer bölgelerinin temsilcilerinin bulunduğu en üst seviyede bir grup tarafından karşılandık” diye konuştu. Türk hükümetini destekleyen tek olduklarını söyleyen ADL yetkililerinin çok kırgın ve hatta kızgın olduğunu anlatan Boztepe’nin bildirdiğine göre ADL, ’de yayımlanan diziyle ilgili taleplerini TADF üzerinden Türkiye’ye ulaştırmak istedi. Boztepe, şunları söyledi: “Bu soruyu zaten bekliyorduk, dedik ki yani yüzde 0,1 reytingi olan bir program, bu konuyu siz dile getirdikten sonra reytingi 0,8’e yükseldi. Ama haklısınız, bu konuda biz de Türkler olarak çok çektik, ’Midnight Express’ filminin 30 sene yükünü sırtımızda taşıdık. Bu konuyu mutlaka gündeme getirmek istiyoruz, sizlerle bu konuda aynı fikirleri paylaşıyoruz, bu ilişkileri daha iyi bir hale getirmek için, daha düzeyli bir hale getirmek için üzerimize düşeni yapacağız, mutlaka bu mesajı kendi vatandaşlarımıza duyuracağız ve bu film konusunda yapılması gereken bir şey varsa bu konudaki girişimleri ben şahsen söz veriyorum, TADF adına üstleneceğim ve bunun haberini size mutlaka ileteceğim. Sayın Başbakan (ABD’ye) geldikten sonra bu konuda daha yapıcı, daha farklı birtakım girişimlerin olacağını zannediyoruz, ümitlerimiz yönde.” Boztepe toplantının planlanan yarım saat yerine 1,5 saat kadar sürdüğünü de belirtti.
607372
Serbest bırakılan PKK'lılar Diyarbakır'da
Kendilerini "barış grubu" olarak nitelendiren 34 PKK'lıyı karşılamak için Diyarbakır'da bir miting düzenlendi. Teslim olan terör örgütü üyeleri, Demokratik Toplum Partisi (DTP)'ne ait bir seçim otobüsü üzerinde Batıkent'teki miting alanına geldi. Grubun alana girişi sırasında sloganlar atıldı, meşaleler yakıldı.
606636
Tek tanrıya başka yollardan ulaşmanın yolları
İtalyan yazar Michele Fasano'nun, Otranto Katedrali'ndeki "tek tanrıya başka yollardan ulaşmayı" anlatan mozaikten yola çıkarak hazırladığı "Yaşam Ağacı: Seth'in Otranto'ya Seyahati" adlı kitabı, dinler arası hoşgörüyü anlatıyor. Michele Fasano, Ankara İtalyan Kültür Merkezi'nin yürüttüğü, İstanbul İtalyan Kültür Merkezi, TOBAV ve ODTÜ'nün desteklediği "KaleidoscopEurope" projesi kapsamında, "Yaşam Ağacı: Seth'in Otranto'ya Seyahati" adlı film ile çalışması yaptı. Adını, 'daki Otranto Katedrali'nin görülmeye değer mozaik zeminindeki "Yaşam Ağacı" tasvirinden alan ve film, tarihi değerlerden yola çıkarak Akdeniz kültürlerinin ortak kökenlerini ele alıyor. Farklı din ve dile sahip insanları hoşgörüye davet eden aynı zamanda Doğu ve Batı arasındaki tarihi, siyasi ve kültürel ilişkilerdeki yerleşik inanışları, kalıpları ve ön yargıları aşmayı hedefliyor. Projesi için Arnavutluk, Türkiye, Macaristan ve Slovakya'yı gezen yazar Fasano, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, çalışmanın 10 yılda tamamlandığını söyledi. Kitapta, katedraldeki mozaiği ele aldığını, bu yapıtın, "tek bir tanrı olduğu ama ona giden yolların farklı olabileceğini" gösterdiğini ifade eden Fasano, "İbadetin ve dinin yolları çok farklı olabiliyor. Kitap bunu anlatıyor. Katedraldeki mozaiğin içinde ağırlıklı olarak Hıristiyanlık işlenirken, Tevrat ve Müslümanlığa da yer verilmiş" dedi. Bu mozaiğin Hıristiyanlar kadar Müslümanlar için de önemli olduğunu anlatan Fasano, eserde Türkiye'yi de ilgilendiren bazı unsurlar bulunduğuna dikkati çekti. Fasano, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu mozaikte Tanrı öyle bir ifade edilmiş ki yaradılışın içinden çıkan her şey Tanrı'nın ta kendisi. Bu evrensellik çoğulcu ve her şeyi içine katıyor ve Tanrı ortaya çıkıyor. Bu hikaye Türkiye için iki açıdan önemli. Sonuçta Türkiye'de Mevlana ile tasavvuf anlayışının gelişmesi döneme rastlıyor. İkincisi, Osmanlı 1480 yılında Otranto'yu ele geçiriyor. Katedrali camiye çeviriyor ancak mozaiklere ve Meryem ana figürlerine zarar vermiyor. Çünkü, Osmanlı komutanlar bu mozaiğin içinde hem İslam dininden hem de Hıristiyanlık ve Semavi dinlerden ögeleri görüyor. Bu, İslam'ın içinde çok temel bir hareketi yansıtıyor. Bu, hoşgörü işaretidir." Belgeselin, farklı din, dil ve insanları anlattığı için Türkiye adına da önemli olduğunu belirten Ankara İtalyan Kültür Merkezi Ataşesi Angela Tangianu da projeyi Türkiye'ye sunmaktan mutluluk duyduklarını söyledi. Tangianu, "Mozaik, bütün dinlerin hikayeleri ile bağlantılı olduğu için Türkiye'de ilgi çekeceğini düşündük. Çünkü Türkiye birçok dine ev sahipliği yapmış bir ülke" dedi. "Yaşam Ağacı: Seth'in Otranto'ya Seyahati" projesi kapsamında, İstanbul, Samsun, Adıyaman ve Konya'da atölye çalışmaları da yapılacak.
606231
Brezilyalı Bruno Mineiro Beşiktaş'ı araştırıyor...
Brezilyalı Bruno Mineiro 'ı araştırıyor...CANAN KAYA BUENOS AİRES DHA 'ın transfer listesinde yer aldığı iddia edilen 'nın Nautico takımında forma giyen Bruno Minerio Beşiktaş hakkında bilgi toplamaya başladı. Brezilya'nın Globoesporte Gazetesi'nde yer alan habere göre sezon başında Brezilya'nın America Mineiro ekibine kiralık verilen oyuncu ancak maç başına ortalama 1.5 gol ortalamasına ulaşmayı başarınca, yeniden Nautico'ya çağırılan Bruno oynadığı son beş maçta toplam gol atma başarısı gösterdi. Gazetenin iddiasına göre golcü kendisiyle ilgilenen Beşiktaş hakkında bilgi toplamaya başladı. Kulüp yetkilileri tam adı Bruno Menezes Soares olan futbolcunun sezon sonuna kadar takımda kalacağını açıklarken, Miniero Beşiktaş tarafından henüz kendisine resmi bir teklifde gelmediği için şimdilik siyah beyazlı takım hakkında bilgi topladığını söyledi.
607107
Galatasaray'dan Bucaspor'a ret
'dan 'a ret turunda ile eşleyen 'un, 28 Ekim Çarşamba günü 'da oynanması gereken maçı 'e alma çabası sonuç getirmedi. Galatasaray yönetimi, müsabakanın İzmir'de oynanması talebine maç programlarının yoğun olması nedeniyle olumsuz yanıt verdi. Öte yandan haftayı deplasmanında geçirecek sarı lacivertli ekip, çalışmalarını sürdürürken, rakiplerinin bu sezon evinde maç kaybetmediğine dikkat çeken teknik direktör Özcan Kızıltan, “Karabük sahasında tehlikeli bir takım. Dikkatli olmazsak, başımız ağrıyabilir. Kontrollü bir oyunla bu zor maçtan puan alabiliriz” dedi. 'da sakat olan Türker dışında eksik yok.
605788
'Dış Türkler Başkanlığı' kuruluyor ülkeler için özel masa oluşturulacak
Bundan sonra söz konusu vatandaşlarla ilgili işlemler, kurulacak 'Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı' çatısı altında yürütülecek. Her ülke için ayrı bir masa oluşturulacak. Çalışma ilk etapta Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya, Amerika, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'yı kapsayacak. Düzenleme çerçevesinde, Türklerin bulundukları ülkelerdeki sorunların çözümüne yardımcı olunacak, sivil toplum çalışmaları desteklenecek. Konuyla ilgili tasarının, önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'na gelmesi bekleniyor. Düzenlemenin amacı ise, 'gelecek nesillerin Türkiye ile bağlarının muhafaza edilmesi' olarak özetleniyor. Yurtdışındaki Türklerden sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik'in öncülüğünde hazırlanan yasa taslağı önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'na gelecek. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızla soydaş-akraba topluluklarını planlama ve koordinasyonu sağlamak için kurulacak olan başkanlık, kurumsal hafızanın oluşması için de gerekli görülüyor. Düzenlemeyle, Yurtdışı Vatandaşlar Daire Başkanlığı, Soydaş ve Akraba Topluluklar Daire Başkanlığı, Kurumsal İlişkiler ve İletişim Daire Başkanlığı, Uluslararası Öğrenciler Daire Başkanlığı, Strateji Geliştirme ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı adı altında ayrı daire başkanlığı oluşturulacak Bakan Çelik'in verdiği bilgilere göre tasarı, Türk göçmenlerin haklarını korumak, yaşadıkları yerlerde organize olmalarını sağlamak, anavatanlarıyla bağlarını muhafaza etmek ve geliştirmek amacıyla hazırlandı. 20'den fazla kamu kurumunun sorumlu olmasına karşın vatandaşların muhatap olacağı ve tek telefonla ulaşabilecekleri bir birim bulunmuyor. Gurbetçiler artık birim bünyesindeki 'ülke masaları'na tek telefonla ulaşabilecek ve sorunlarına çözüm arayacak. Yeni birimlerde yapılacak çalışmalarla, gelecek nesillerin Türkiye'yle bağlarını muhafaza etmesi, kültürel kodlarını unutmaması sağlanacak. 'Ülke masaları', yurtdışındaki Türkler tarafından oluşturulan sivil toplum kuruluşlarınca yapılacak çalışmaları da destekleyecek. Bu yolla, sivil inisiyatiflerin güçlenmesi, kabiliyetlerinin artırılması, temsil ettikleri kitlenin ülkede dikkate alınması ve yerel manada sorunların çözülmesine katkısı amaçlanıyor. Yeni Başkanlığın, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı'ndan (TİKA) farklı olarak bölge esasına göre yapılanan ve uzmanlaşan bir kurum olacağı belirtiliyor. Aynı bakanlığa bağlı başkanlığın bölge uzmanları ve TİKA'nın alan uzmanları ile koordineli olarak çalışmalar yürüteceği kaydediliyor. Şimdiye kadar farklı kurumlar kanalıyla yurdışından gelen ve halen eğitim görenlerin sayısı bin 100 olarak tespit edilen öğrencilere ilişkin çalışmaların da Başbakanlık bünyesinde koordine edilmesi planlanıyor. Almanya'daki Türklerin sorunlarını dinlemek üzere haziran ayı sonunda Almanya'nın Köln şehrinde sivil toplum temsilcileri ile bir araya gelen Devlet Bakanı Faruk Çelik, yurtdışındaki Türklerin tüm meseleleri konusunda tek elden çalışma yürütecek olan yapılanmanın müjdesini vermişti. Bakanlar Kurulu'na sunulacak düzenlemenin, yıl sonundan önce TBMM Genel Kurulu'ndan geçerek yasalaşması hedefleniyor.
606287
Başbakan'a çocuk sorusu
Başbakan'a çocuk sorusu"Çok çocuk yapmak politik sistemlerden hangisine yakın bir duruşu sergiliyor?" Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın her fırsatta dile getirdiği çocuk tavsiyesi TBMM Gündemine taşındı. CHP Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan, Başbakan Erdoğan'a "Bireylerin yaşam koşullarının kötüleşeceğini bilerek, devletin güçleneceği varsayımıyla vatandaşlardan çok çocuk yapmasını istemek, hükümetinizin yönetim felsefesi açısından yukarıda anılan politik sistemlerden hangisine yakın bir duruşu sergilemektedir?" diye sordu. Aydoğan, Başbakan Erdoğan'ın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na bir soru önergesi verdi. Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde katıldığı "Uluslararası Örnek Kıdemli Vatandaşlar Kongresi"nde yaptığı konuşmada, ailelerin en az üç çocuk sahibi olması gerektiği yönündeki görüşünü tekrarladığını anımsatan Aydoğan, Erdoğan'ın "Hemen söylenen laf şu; "Tamam çocuğunuz olsun da nasıl geçindireceksiniz, nasıl eğiteceksiniz'. Bak kardeşim, bu anda Çin'in, Hindistan'ın nüfusu ne? Dünyanın en zengin ülkesi sıralamasında ilk 5'in arasında Hindistan, Çin ve Japonya'yı görüyorsunuz. Zannediyor musunuz, bu ülkelerin ortalama geçim koşulları bizden çok daha iyi olsun? Değil... Belli bir nüfusun geçim koşulları iyi ama büyük bir çoğunluğunun geçim koşulları bizimkilerden çok daha kötü. Bunları da biz görüyoruz. Eğitim konusunda vesaire konularda bizden çok çok iyi değil, biz çok yerde bizden çok çok gerideler. Şimdi biz sadece bulunduğumuz yerden bakıyoruz. Bakarsanız buradan böyle görürsünüz ama dolaşırsanız her yeri görürsünüz" ifadelerine yer verdiğini belirtti. Aydoğan, Başbakan Erdoğan'a "Hem nüfusu fazla ülkelerde yaşayanların geçim koşullarının bizim ülkemizden kötü olduğunu söyleyip, hem de nüfusumuzun artması gerektiğini savunmanız arasındaki çelişkiyi hangi bilimsel, tarihsel ve politik verilere ve sistemlere göre açıklarsınız?" sorusunu yöneltti. Bir ülkenin, vatandaşlarının geçim koşulları kötüleşmesine karşın dünyanın en zengin ülkeleri sıralamasında üst sıralarda yer almasını savunmanın, bireyin değil, devletin iradesini ve çıkarını ön planda tutmak olduğuna dikkat çeken Aydoğan, "Bu yaklaşım bireyin mutluluk ve refahını, devletin gücü karşısında feda etmek anlamını da taşır ki bu, hür iradeyi yok sayan ve devlet yönetimini elinde bulunduran küçük elit bir grubun çıkarlarını korumayı amaçlayan Faşist ve Komünist sistemlerde görülen bir yönetim felsefesinin ifadesidir" dedi. Demokratik ülkelerde devlet ve onu temsil eden yöneticilerin, vatandaşlarının kaç çocuk yapacağını vatandaşlarının kendi tercihlerine bıraktığını vurgulayan Aydoğan, Başbakan Erdoğan'a "Belli bir nüfusun geçim koşulları iyi ama büyük çoğunluğunun geçim koşulları bizimkilerden çok daha kötü' diyerek, Türkiye için örnek gösterdiğiniz ülkelerde yaşayan halkın büyük çoğunluğunun açlık ve yoksulluk sınırının çok altında bir yaşam sürdüğünü kendiniz de ifade etmiş olduğunuzdan hareketle, bireylerin yaşam koşullarının kötüleşeceğini bilerek, devletin güçleneceği varsayımıyla vatandaşlardan çok çocuk yapmasını istemek, hükümetinizin yönetim felsefesi açısından yukarıda anılan politik sistemlerden hangisine yakın bir duruşu sergilemektedir?" diye sordu.
606259
Bakü'de yine Türk bayrağı kaldırıldı
'ın başkenti Bakü'den bir Türk bayrağı indirme haberi daha... Türk Büyükelçiliği'ne ait Din Müşavirliği binasının önündeki Türk bayrağı, bu sabah bazı sivil giyimli Azeri yetkililerce kaldırıldı. Bu arada, Bakü'deki Türk Şehitliği'nde bayrakların tekrar göndere çekildiği haberlerinin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. ** Bakü'de Türk Büyükelçiliği'ne ait Din Müşavirliği binasının önündeki Türk bayrağı, sivil giyimli Azeri yetkililerce bu sabah kaldırıldı. Türkiye'nin Bakü Din İşleri müşaviri Muzaffer Şahin, DHA'ya yaptığı açıklamada, olayı doğruladı. Bu şahısların kendisine herhangi bir bilgi vermediklerini söyleyen Şahin, Türk Büyükelçiliği'ni haberdar ettiklerini belirtti. Olayın duyulması üzerine Azeri ve Türk gazeteciler Din Müşavirliği binasına gelerek tabloyu görüntüledi. Halk Cephesi Partisi taraftarları da Türk şehitliği önünde Türk bayrağının kaldırılmasını protesto eden bir gösteri yapmak üzere toplanıyor. Bu gösterinin ardından Genç Gazeteciler Derneği üyeleri de Türk şehitliğine gelerek Türk bayraklarının indirilmesini kınayacak.
606146
Fena halde Rumeli!
Sina Koloğlu Reyting canavarıFena halde Rumeli! ’de “Elveda Rumeli” finali yaptı. Bu sisteme iyi dayanan bir dizi olmasına rağmen bitmek zorunda kaldı. Adam Film bir hata yaptı aynı tornadan çıkan bir başka “Rumeli” dizisini ’ye verdi. da battı. Hatta kadar ki Show TV, salı akşamı ilan ettiği son bölümü de yayınlamadı. hattı Ama bir gerçek var; neden benzer mekânlarda çekilen birden fazla dizi tutuyor? Mesela Mardin. 1999 yılında başlayan bir macera aslında Mardin. “Salkım Hanımın Taneleri” ile başladı. “Deli Yürek” (sinema filmi), “Berivan”, “Aşka Sürgün”, “Ağa Kızı” (Levent Kırca), “Seni Çok Özledim”, “Azap Yolu” (Kadir İnanır), “Sıla”, “Tutsak” (Hande Ataizi başroldeydi)... Şimdi de “Bir Bulut Olsam” orada çekiliyor. Yani aralarında unuttuğumuz hiç tutmayanları da oldu. Ama aynı mekânda inatla çekilen diziler tutuldu. Mardin’de şehir dizisi çekilmez. Demek yanık aşklar tutuyor. Kısaca, Doğu ve düzeni dizilerimizin hâlâ vazgeçilmezi. Bu da bir gerçek. Bitecek gibi görünenler Laf dizilerden açılmışken benim gördüğüm şu sıralar bitebilecek olan diziler var. “Canım Ailem” yeni sezona sönük başladı. Aslında dizi geçtiğimiz sezon sonu bitmişti. Yani senaryo öyle bir yere gelmişti ki “Bundan sonra daha ne olsun” sorusunu sordurdu. “Sonbahar” da geçtiğimiz sezon miadını dolduranlardan. Sanırım da son demlerinde. Yayın saati bilmecesi Yılın iddialı dizilerinden “Bu Kalp Seni Unutur mu?” haber sonrası kuşakta ekrana geliyor. Bu zaman dilimi bu dizi için (20.00 22.00 arası yani PT1) doğru mu, onu tartışmak lazım. Bildiğim kadarıyla yapım ekibi de bu konuda soru işaretleri taşıyor. Yani PT2’ye (22.00 24.00 arası) geçme ihtimali olabilir. Ama sanırım bu özel dizi, her şekilde devam edecektir. İyi ki şiir okudu “Ezel”de Ramiz karakteri bu bölümde de öndeydi. Ramiz, bazen Ezel’i yiyor. Bir de Tunçel Kurtiz’in sesi sürekli arka fonda. Kıvamında bırakmakta yarar var. Her bölüm Ramiz’in sesini mi dinleyeceğiz? Kenan Kalav Kenan Kalav’ın Türk sinemasının kült oyuncu-larından olduğu kesin. Sonra malum uzun ve acılı bir macerası ve sonra dönüş. Kalav’ı ben konuk olarak bugüne kadar bir programda görmedim. programına Kalav’ı çıkarmayı başarmış. Paylaştıkları setler ve filmler vardı. Sanırım bunun hatrına çıktı Kalav. “Dönüp dolaşıp aynı şeyler soruluyor. Onun için çıkmıyorum” dedi. Çünkü Avşar da ucundan azıcık dokundurmak istedi. 20 yaşında bir oğlu varmış. “Ben 20 yaşındayken yaptıklarıma bakınca çocuğuma bir şey diyemiyorum” dedi. Biraz kara mizah durum. Ama galiba gerçek de bu. Aile kavramının çözülmezlerinden biridir bu durum!
605908
Zor anlarda acı bir hesaplaşma
Zor anlarda acı bir hesaplaşma Başrollerinde Halil Ergün ve Fahriye Evcen'in yer aldığı Yaprak Dökümü'nde, Cem'in yaşam mücadelesi herkesi bir araya getirir. Ama Cem'in ailesi yaşananlardan Necla'yı ve onun ailesini sorumlu tutar. Ferhunde, intikam uğruna yarattığı fırtınanın tahribatlarından henüz habersiz, Şevket'e karşı suçluluk duygusuyla mücadelesini bir kenara bırakır. Cem'in başına gelenleri duyan Neyyir ve Sedef hemen hastaneye koşarlar. Hayatın kıyısında herkes kenetlenir. Bir tek Leyla kardeşinin yanında bulunmaya cesaret edemez. KANAL 20.15
606844
Japonların altıda biri, yoksulluk sınırının altında
Japonların altıda biri, sınırının altında Japonların yaklaşık altıda birinin, sınırının altında yaşadığı ortaya çıktı. Sosyal İşler Bakanlığınca yaptırılan türünün ilk araştırmasına göre, 2006 senesinde Japonların yüzde 15,7’si, yoksulluk sınırının altında hayat sürüyordu. Bu insanların geliri, dönemin ortalama yıllık gelirinin yarısından azdı, bir başka ifadeyle yılda 8500 avrodan az kazanıyorlardı. Bunun, sanayi ülkeleri arasındaki en yüksek oranlardan biri olduğu belirtildi. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2004 yılında yaptırdığı araştırmada, ’nın 30 üye ülke arasında ve ’den sonra yoksulluğun en yüksek olduğu dördüncü ülke olduğuna işaret etmişti. Bakanlık araştırması, Japonya’nın üyeleri arasında “en kötü durumda olan ülkelerden biri” olduğunu doğruladı. Ancak araştırmanın niçin günümüze kadar yapılmadığı belirtilmedi.
606691
Arınç:Eve Dönüşler Şova Dönüşmemeli
Arınç:Eve Dönüşler Şova Dönüşmemeli Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, terörün en yoğun olduğu Şırnak'tan Demokratik Açılım sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Yayına Giriş: 21.10.2009 12:08:57 Güncelleme: 21.10.2009 12:45:39 Bülent Arınç, eve dönüşlerin siyasi şova dönüştürülmemesi gerektiğini söyledi. Terör örgütünden kopmaların başlamasıyla birlikte eve dönüşün yaşandığı şu günlerde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bölgede temaslarda bulunuyor. Şırnak'ta yoğun ilgiyle karşılanan Arınç'ın ilk durağı valilik binası oldu. Arınç, "Eve dönüşün başlamış olması bizi mutlu etti. Bu vatan hepimizin, gök kubbe hepimizin. Bu süreçte doğal olan her şeyi yaşayacağız. Ancak bunu gövde gösterisi yapmak siyasi bir meseleye dönüştürmek doğru değil. Bu süreçte insanlarımızı üzecek ve kaygılandıracak aşırı davranışlardan kaçınmalıyız" diye konuştu.
606285
İşçi yatakhanesinde yangın: ölü
Soğanlı Mahallesi Çavuşpaşa Caddesi Serkan Sokak üzerinde bulunan fırından sabaha karşı alevler yükseldi. Fırının imalathane bölümünde başlayan yangın üst kattaki yatakhaneye de kısa sürede sıçradı. Fırında çalışan ve ekmek hamuru hazırlayan işçiler, son anda kendilerini dışarı attı. Fırında akrabası olan işçileri ziyarete gelen ve bir süre önce kendisinin de aynı fırında çalıştığı öğrenilen Abdurrahman Turan(19) ise dışarı çıkamadı. Yangın sırasında yatakhanede uyuyan Turan, fırın içerisinde yanarak feci şekilde hayatını kaybetti. Turan'ın askere gideceği ve son kez akrabalarıyla eski arkadaşlarını ziyaret için gün önce memleketi Adıyaman'dan geldiği öğrenildi. Yangın itfaiye tarafından tamamen söndürüldükten sonra Abdurrahman Turan'ın cesedine ulaşıldı. Yangının çıkış nedeni henüz belirlenemezken, apartman sakinlerinden biri yangının hemen ardından bir kişinin "Yanıyor kaçın" diyerek bağırarak kaçtığını söyledi. Polis görgü tanığının ifadeleri doğrultusunda yangının kundaklama sonucu çıkmış olma ihtimalini de değerlendirmeye aldı. Yangın sonucu fırın tamamen kullanılamaz hale geldi. Sabah işyerine gelen bazı fırın çalışanları ise olayı duyunca gözyaşlarına hakim olamadı. Olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmasının ardından Abdurrahman Turan'ın cesedi Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
605694
Guantanamo mahkumlarına ABD izni
Senatoda yapılan oylamada, karar 19'a karşı 79 oyla kabul edilirken, Amerikan yönetiminin ocak ayına dek Guantanamo'yu kapatma planının önündeki engellerden biri de kalkmış oldu. Guantanamo konusu, ABD İç Güvenlik Bakanlığı'nın bütçesine ilişkin kararda ek olarak yer aldı. Karar, ABD Temsilciler Meclisi'nden geçen hafta geçmişti. Tartışmalı tutukevinde hala 200'ün üzerinde tutsak bulunuyor. ABD Başkanı Barack Obama, 2010 yılının ocak ayına dek tutukevini kapatma sözü vermişti. Ancak konuyla ilgili olarak hazırlanan son raporlar, yasal, siyasal ve diplomatik kimi konular yüzünden, hükümetin tutukevini bu tarihte kapatmaya hazır olmadığını göstermişti.
607309
FKM'de tiyatro okulu açılıyor
FKM'de tiyatro okulu açılıyor Geçtiğimiz yıl 8. dönemini ile bitiren FKM Tiyatro Okulu, 9. dönemde de nitelikli oyuncu olmak isteyen tiyatro severlere bir kez daha eğitim kapılarını aralıyor. Kaliteli ve yenilikçi yapısı ile her zaman daha iyi hizmet vermeyi amaçlayan FKM Tiyatro Okulu eğitim süresini daha akademik, daha kaliteli bir eğitim ve hizmet vermek adına ilk yıl birinci kur, 2. yıl kur olacak şekilde yıla çıkardı. Tiyatro ve sinema dünyasına yeni yüzler kazandırmeyı hedefleyen kurs tiyatroya hevesli, yeteneği olan gençleri bulup çıkarmak, onları usta eğitimciler yardımı ile bir oyuncuda olması gereken bilgilerle donatıyor. Yeni sezonda eğitim kalitesinde daha iddialı olan ve eğitimcileri ile dikkat çeken FKM Tiyatro Okulu, tam anlamı ile oyuncu yetiştirmeye odaklı bir eğitim vaat ediyor. Okday Korunan koordinatörlüğünde, Şükrü Hurmalı, Enver Başar, Burak Akyüz ve Ebru Aksakallı'dan oluşan, alanında uzman eğitim kadrosu “oyuncu yetiştirmek” için kolları sıvadı. Müfredatında; Dramatik doğaçlama, (doğaçlama-mimik-ses ve beden kullanımı), Diksiyon (ses-nefes, metinli, metinsiz uygulama, konuşma bozuklukları, etkili ve güzel konuşma), Şan eğitimi, Ritmik jimnastik, Geleneksel Türk Tiyatrosu, Metin Çözümleme, Tiyatro Tarihi, Tiyatronun Temel İlkelerine Giriş (estetik ve sanat felsefesine giriş (tiyatro kuram ve kavramları), Işık ve Sahne Tekniği (ışık ve sahne tekniği ile araç ve gereçleri bilgisi) şeklinde olacak ve hafta sonu (Cumartesi-Pazar) yapılacak olan oyun çalışmaları FKM'nin yaklaşık 200m²'lik kendi sahnesinde yapılıyor. 1.Kur Kasım'da başlayıp, eğitim süresi ay (336 saat) olacak ve 30 Mayıs'ta sona erecektir. Kurs için www.fkmonline.net adresinden de detaylı bilgi elde edilebilir.
606114
AHMED ŞAHİN Ergun Göze'den: İmansız yaşamaktansa, imanla ölmeyi tercih edercesine inanınız!..
İnanmak resmen inkar ediliyor, imanın etkisinden gençlik uzaklaştırılmak isteniyordu (Tanrı Ulu'dur) devrinde. Geçen hafta Merkez Efendi Mezarlığı'nda Rabb'imizin rahmetine tevdi ettiğimiz 78 yaşındaki Ergun Göze ise baskı günlerinde inkar zihniyetine karşı imanın vazgeçilmezliğini edebi bir üslup içinde savunuyordu. "İmansız yaşamaktansa imanla ölmeyi tercih edercesine inanınız!" diyerek bağladığı bir yazısını, (Ergun Göze'den Seçmeler) kitabından duaya vesile olması dileğimizle arz ediyoruz... Aslında imansız yaşamak imkansızdır. Hiçbir şeye inanmıyorum, diyen de hiçbir şeye inanmadığına inanmıştır. İnanınız. İnanmaya inanınız. İnanmak, basite alınamayan muhteşem bir kuvvet'tir. İnanmak, vazgeçilmez bir bilgi'dir. Bu dünyanın sınırlarını aşan bilgi... Öyle ise bu muhteşem kuvvet ve bilgiden mahrum kalmayınız... İnanınız! İnanmak sevgi'dir. Sevmeyen inanamaz. İnanmadan sevmek olmaz. İnanınız!. Sevgiye inanınız! İnanmak fedakarlık'tır.. Teknoloji çarkları arasında sıkışmış insanın unuttuğu fedakarlık... İnanmadan fedakarlık olmaz... İnanınız!.. İnanmış insanın yüzündeki güzellik, fiziki sebeplere bağlanabilir mi? Hatta, renklere sığmayan bu güzellik, başka güzelliklerle kıyas olunabilir mi? İnanınız. İnanmanın güzelliğine inanınız!.. Taşlara, putlara, batıl ideolojilere inananların haline bir baksanıza. İnanışlarındaki güzellik, inandıklarının çirkinliğini bile örtecek neredeyse. İnanınız. İnanmak insanın (beş duyusunun ihata edemediği âlemler dahil) kendi dışındaki âlemlerle birleşmesi, bir olmasıdır.. Hiçbir teleskop, hiçbir mikroskop, hiçbir teknik imkan ve ilmi bilgi, insana bu âlemlerle birleşme bilgisini veremez. İnanınız. Başka âlemlerde buluşacağınıza inanınız. İnanmak insanın kendi içine doğru genişlemesi, derinleşmesi, kökleşmesidir. İnanınız!.. Evet, inandığınız için birçoklarının bağımlı hale geldiği zevklerden mahrum kalacaksınız. Fakat unutmayınız, onlar da sizin tattığınız birçok ulvi zevklerden mahrum kalmaktalar. İnanınız! İnanmanın sağladığı tartışılmaz mutluluğa inanınız. İnanmak kuvvettir, bilgidir, sevgidir, güzelliktir, birliktir, samimiyettir, saadettir. Bunun içindir ki, en son ve en mükemmel dinin kitabında Rabb'imiz: Ey inananlar!.. diye hitap ediyor. Demek ki, O'nun yanında da insanın en güzel vasfı, inanmasıdır! İnanınız ey insanlar inanınız!.. İnandığınız kadar varsınız ve inandığınız kadar kuvvetlisiniz, mutlu ve huzurlusunuz. İnanınız! Var olana, bir olana, bütün güzellikleri yaratıp, bütün kuvvetleri elinde tutana inanınız.. O'nun vazifelendirdiği en büyük inanan ve inanılan (El Emin'e) inanınız. inanınız!.. Size aksini iddiaya kalkışsalar da, inkarı talim ve telkin etmeye yeltenseler de inanınız!.. "Öylesine inanınız ki, imansız yaşamaktansa, imanla ölmeyi tercih edercesine inanınız!"
606877
Aydın’da eve silah ve mühimmat baskını
Aydın’da eve silah ve baskını AYDIN’da polisin bir eve yaptığı operasyonda, tabanca, bıçaklar ve çok sayıda ele geçirildi. İl ’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, 155 Polis İmdat hattına gelen bir ihbarı değerlendiren polis, İstiklal Mahallesi’nde Akarca Camii’ne ait olan ve kiraya verilen lojmanda eşi ve bir çocuğu ile yaşayan Y.Y.’nin evine baskın yaptı. Y.Y.’nin evde olmadığı sırada yapılan aramada, eşi A.Y. ile komşuları ve mahalle muhtarı hazır bulundu. Aramada, av tüfeği, tabanca, şarjör, kama tabir edilen çift taraflı oluklu, bıçak ve kını, metal kılıflı bıçak ile şarjör ele geçirildi. Söz konusu evde ayrıca, 24 fişeklik, 734 tabanca fişeği, 180 marka uzun namlulu tüfekte kullanılan fişek ve 92 av tüfeği fişeği bulundu. Y.Y. ile yapılan telefon görüşmesinde, evde bulunanların tamamının kendisine ait olduğunu, il dışında bulunduğunu belirttiği öğrenildi. Açıklamada, şüphelinin yakalanması için çalışmaların sürdürüldüğü kaydedildi.
606158
Korsan mağduru gemiciler yurda döndü
Altın fiyatlarında son yükselişten sonra görülen tarihi fiyat, 1980 lerde görülen rekor fiyatın enflasyona göre güncellenmiş seviyesi ile kıyaslandığında hala yüzde 53 oranında düşük bulunuyor.
605918
Çin malına denetim artacak
Çin malına denetim artacak Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Çin mallarının kalitesi konusunda kamuoyunda oluşan bir kanaat bulunduğuna işaret ederek, Türk üreticisinin kalitesiz ürünlerle rekabet etmesinin imkansız olduğunu söyledi. Ergün, "Piyasa denetimi ve gözetimi faaliyetleriyle, standart dışı ürünlerin bizim piyasalarımıza girmesini mutlaka önlemeliyiz" dedi. Bakan Ergün, krizin en kalıcı etkisinin, istihdam üzerindeki etkisi olduğunu, ancak bu olumsuzluğun hızlı bir büyüme ile ortadan kaldırılabileceğini vurguladı. Ergün, alışveriş merkezleriyle ilgili kanun tasarısı taslağının bakanlar kurulu'na sevk edilmek üzere olduğunu açıkladı.
607358
"Bana uzatılan her eli sıkarım"
"Bana uzatılan her eli sıkarım" Eski Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, Türkiye-Ermenistan milli maçı öncesinde Bursaspor Kulübü Başkanı İbrahim Yazıcı ile aralarında geçtiği iddia edilen diyalogla ilgili açıklamada bulundu. Fatih Terim, yaptığı yazılı açıklamada, maçın üzerinden hafta geçmesine rağmen, gerçek olmayan iddiaların gündeme getirilmesini manidar bulduğunu ifade ederek, ''Uzun yıllara dayanan bir hukukum olan İbrahim Yazıcı ile son antrenman öncesinde aramda geçtiği iddia edilen ve (Bize uzatacak el mi bıraktın aga) başlığı ile gündeme getirilen haberin hiçbir kısmı gerçeği yansıtmamaktadır. Beni tanıyanların yakından bildiği gibi, haberin içinde yer alan üslup ve kullandığım kelimeler benim tarzım değildir. Üstelik federasyon başkanı, yönetim kurulu üyeleri ve bir kulüp başkanının yanında bu tip konuşmalar kesinlikle olmaz'' dedi. ''35 yılı aşkın bir süredir futbolun içinde yer alan biri olarak gerek bu camia içinden, gerekse de dışından bana uzatan her eli sıkar, herkesle de saygı ve sevgi çerçevesinde diyalog kurarım'' diyen Terim, ''Üstelik adı geçen kişi İbrahim Yazıcı gibi belli bir samimiyetim olan bir kişi olunca, yapılan haberlerin asılsızlığı kendini hemen belli ediyor'' diye devam etti.
605847
Ermeni açılımına destek
Ermeni açılımına destek Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığında dün Çankaya Köşkü'nde toplandı. Hükümetin açılım politikaları başta olmak üzere, Ermenistan, Suriye, Irak ve İsrail ile ilişkiler ve terörle mücadele konularının görüşüldüğü saat 40 dakika süren toplantı bu açıdan Cumhurbaşkanı Gül dönemindeki en uzun ikinci toplantı oldu. Toplantı sonrası açıklanan bildiride Kurulun, ülke güvenliğini etkileyen iç ve dış gelişmeleri çok yönlü olarak değerlendirildiği kaydedildi. Terörle mücadelede "askeri yöntemin" önemine vurgu yapılan bildiride, Ekim'de TBMM'de kabul edilen sınırötesi harekata imkan tanıyan Başbakanlık tezkeresine atıfta bulunularak "Terörle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır" denilmesi dikkat çekti. BÖLGESEL BARIŞA KATKI Demokratik açılım konusuna değinilmeyen bildiride, Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişkilerin başlatılmasına ilişkin olarak "Bu sürecin Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunların çözümüne de yardımcı olacağı bir daha teyit edilmiştir. Ülkemizin bölgesel barış ve istikrarın tesisi çalışmalarını devam ettireceği dile getirilmiştir" denildi. Bu arada Başbakan Erdoğan, MGK toplantısının ardından kurul üyesi bakanlarla bir araya geldi. Yaklaşık saat süren toplantı sonrası herhangi bir açıklama yapılmadı. CHP yaklaşımı ciddiyetten uzak Cumhurbaşkanı Gül, MGK'ya ana muhalefet partisi liderinin de alınması önerisine CHP'den gelen eleştirilere tepki gösterdi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu beyanının günlük siyasi çekişmelere alet edilmesi üzüntüyle karşılanmış ve ciddiyetten uzak bir yaklaşım olarak değerlendirilmiştir" denildi.
606831
“Kendi ordusunu beslemeyen yabancı orduları besler”
“Kendi ordusunu beslemeyen yabancı orduları besler” Savunma Bakanları Yıllık Toplantısı (SEDM), ’ın başkenti ’da, Boyana Cumhurbaşkanlığı rezidansında başladı. Tiran’da 1996 yılında kurulan SEDM sürecine katılan 12 bölge ülkesinin savunma bakan ve bakan yardımcılarının katıldığı toplantıda Milli Savunma Bakanı tarafından temsil ediliyor. Bulgaristan Savunma Bakanı Nikolay Mladenov’un başkanlığında düzenlenen toplantının açılış konuşmasını yapan Bulgaristan Başbakanı bölgedeki güvenlik ve istikrarın korunmasının önemini vurgulayarak, “Bulgaristan’da bir atasözü var: kendi ordusunu beslemeyen yabancı orduları besler” dedi. ’da işbirliği ve dostluk havasının hakim olması gerektiğini söyleyen Borisov, “Politikacı olarak ülkelerimizin ordularına daima destek vermeye mecburuz” diye konuştu. Bölge ülkelerinin zor bir “demokrasiye geçiş süreci” yaşadıklarını anımsatan Borisov, “Balkanlar’daki insanların ortak amacı, Avrupa standartlarında bir yaşam tarzına ulaşmaktır” dedi. Borisov, ile ’ı, SEDM üyesi olmalarından dolayı kutladı. Toplantıya, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün yanı sıra Bulgaristan Savunma Bakanı Nikolay Mladenov, Savunma Bakanı Lubica Jelusic, Karadağ Savunma Bakanı Boro Vucincic, Sırbistan Savunma Bakanı Dragan Sutanovac, Savunma Bakanı Bachana Akhalia, Savunma Bakanı Zoran Konjanovski, Savunma Bakanı Selmo Cukotic ve Savunma Bakanı Evangelos Venizelos katılıyor. Toplantıda, ve ise savunma bakan yardımcıları düzeyinde temsil ediliyor. Balkan ülkeleri arasında oluşturulan Güneydoğu Avrupa Çok Uluslu Barış Gücü silahlı kuvveti olan Güneydoğu Avrupa Tugayı’nın (SEEBRIG) Komutanı Zyber Dushku ve ’nin Avrupa’daki Komutanı Amiral Mark Fitzgerald’ın da katıldığı toplantı basına kapalı sürüyor. SEDM toplantısı için özel uçakla dün akşam Bulgaristan’a gelen Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, öğleden sonra yapılacak kapanış oturumunun ardından, Savunma Bakanları Toplantısına katılmak üzere Bulgaristan’dan ’ya geçecek.
606678
13:16 Hapiste yatan kaleciye maça çıkma izni!
Hapiste yatan kaleciye maça çıkma izni!Mehmet Başaran Birinci Ligi takımlarından Midtjylland’da forma giyen ve halen hapiste olan Polonyalı kaleci Arek Onyszko’nun, maç günlerinde ayağına çipli bileklik takarak takımının kalesini korumasına izin verildi. Danimarka ilk kez hapis yatan bir futbolcunun, ayağına çipli bileklik takarak takımının maçlarına çıkmasına izin verdi. Odense BK Takımı’nda forma giydiği sırada, Mart ayında eski eşini dövdükten sonra ertelemeli ay hapis cezasına çarptırılan Arek Onszko, yer belirleyici özelliği olan çipli ayak bilekliği ile maçlara çıkabilecek. 35 yaşındaki file bekçisi, bu suçu nedeniyle Odense BK’tan atılmış, da Midtjylland’a transfer olmuştu.
606829
İsrail ve ABD’den ortak füze savunma tatbikatı
ve ’den ortak savunma tatbikatı ile Amerikan ordusunun Komutanlığı, bugüne kadarki en büyük ortak savunma tatbikatına başladı. “Juniper Cobra 10” adı verilen tatbikatın beşincisi Kasım’a kadar devam edecek. İsrail ordusu tarafından verilen bilgiye göre, yaklaşık 1000 dolayında Avrupa Komutanlığı görevlisi ile hemen hemen aynı sayıda İsrail Ordusu personelinin katıldığı ortak çerçevesinde, ABD’nin Avrupa ordusundan bir kısım personel İsrail’de sivil alanların çevresinde geçici olarak konuşlandırıldı. Amerikalı askerler, tatbikatın bitimini müteakip yerlerinden ayrılacak. İsrail ordusundan yapılan açıklamada, “Bu tatbikat, dünyada herhangi bir olaya karşı bir cevap niteliğinde değildir” denildi. Ancak İsrail basınında, söz konusu tatbikatın, ve ’nin artan füze tehditlerinin ve İran’ın programıyla ilgili büyüyen bölgesel gerilimin ışığında yapıldığı ifade edildi. İki ülkenin ordusu, bu tatbikat çerçevesinde İsrail’in “Arrow2” balistik füze savunma sistemi ile Amerikan donanmasının AEGIS adı verilen yine balistik füze savunma sistemlerini test edecek. ABD’nin Patriot gelişmiş füze savar füzelerinin de deneneceği kaydediliyor. Tatbikat için Amerikan donanmasından 17 geminin İsrail’in kara sularına geldiği, Amerikalı askeri yetkililerin de yaklaşık bir ay öncesinden çalışmalar için geldikleri de ifade ediliyor.
606525
‘Ayrılık'a ABD'de Musevi lobi kuruluşu ADL'den tepki
‘Ayrılık'a 'de lobi kuruluşu ADL'den tepki “Hergün 'den yiyoruz” 'de yayınlanan ‘Ayrılık' dizine tepki gösteren 'nin en etkin ve güçlü lobi kuruluşlarından ‘İnkar ve İftiraya Karşı Birlik' (Anti-Defamation League-ADL), iktidarınnda 'nin, yüzünü Batı'dan Doğu’ya çevirdiğini öne sürdü. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu yetkilileri ile 'ta görüşen ADL yetkilileri, ADL ve olarak hergün üstüne tokat yediklerini' savundu. tarafından ‘'ni tanıtmak' amacıyla düzenlenen ‘Türk Günleri' etkinliklerine destek vermek için New York’ta bulunan 'in Konak Belediye Başkanı ve TADF yöneticileri ile birlikte, ADL'nin önde gelen isimleriyle dün New York'ta görüşen TADF Başkanı Kaya Boztepe, ADL Başkanı Fozman ile diğer yöneticilerin Türkiye'ye kızgın hem de kırgın olduklarınısöylediklerini anlattı. Boztepe, yarım saat olarak planlanan ancak 1.5 saati bulan görüşme sırasında ADL yetkililerinin “Burada Türk Hükümeti'ni destekleyen tek kuruluşuyduk. Onlara en çok önemi biz veriyorduk. Simdi üst üste koyduğumuz tuğlalar her gün teker teker yıkılıyor” dediklerini aktardı. Boztepe, başta Abraham Fozman olmak üzere ADL yetkililerinin, ADL hem de İsrail olarak hergün ‘Türkiye’den tokat üzerine tokat yediklerini' söylediklerini belirterek, “Bize ‘Bu konuda çok üzgünüz, Türkiye’nin nereye gittiği konusunda bir takım düşüncelerimiz, kaygılarımız var. Bu gidişten son derece kaygılıyız. Belki de (AB) konusunda bazı tasarruflardan bunlar kaynaklanıyor olabilir’ dediler” diye konuştu.
606067
Sakat oyuncular, Daum'u kara kara düşündürüyor
Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, takımdaki sakat futbolcuların çokluğu nedeniyle oynayacakları iki kritik maç öncesi endişeli. Sarı-Lacivertli ekip, camianın büyük beklentilere girdiği UEFA Avrupa Ligi'ndeki Steaua Bükreş ve Süper Lig'de hafta sonu yapılacak Galatasaray derbisinden galibiyetle ayrılmayı hedefliyor. Ancak takımda kritik görevleri bulunan bazı futbolcular sakatlık belasıyla uğraşıyor. Kaptan Alex'in yanı sıra İspanyol golcü Güiza ve Uruguaylı defans oyuncusu Lugano da bir süredir toplu çalışmalara katılmıyor. Üstelik Deivid'in de sahalara ne zaman döneceği belirsiz. Lugano'nun, Uruguay Milli Takımı'nın Arjantin ile oynadığı zorlu karşılaşmada adalesinde ödem oluştuğu öğrenildi. Geçtiğimiz hafta Gaziantep'e götürülmeyen tecrübeli futbolcunun sakatlığının ciddi olabileceği ifade edildi. Lugano'nun büyük bir ihtimalle Avrupa Ligi Grubu'ndaki 3. maçta görev almayacağı bildirildi. Teknik Direktör Daum, Lugano'nun derbiye yetiştirilmesini isterken aksi durumda hem Bükreş'te hem de Galatasaray'a karşı yine Bilica ile Önder ikilisini oynatmayı planlıyor. Lugano'da bu gelişmeler yaşanırken kaptan Alex'ten sevindirici haber geldi. Forma giymediği maçlarda Fenerbahçe'nin genellikle başarılı sonuçlar elde edemediği Brezilyalı yıldız, takımdan ayrı olarak özel çalışmalarını sürdürüyor. Sambacı'nın, Bükreş'te olmasa bile derbide sahaya çıkacağı tahmin ediliyor. Alex ile Lugano gibi son haftaların suskun golcüsü Güiza da Romanya'da takım arkadaşlarını yalnız bırakacak. Okçu lakaplı futbolcunun amacı da Galatasaray maçının 11'inde yer bulabilmek. Daum, bu isimden yararlanamadığı takdirde alternatiflerini de hazırlıyor. Öte yandan, yarın deplasmanda Steaua Bükreş ile karşılaşacak olan Fenerbahçe, bu sabah Romanya'ya gidecek. İkinci maçların ardından grupta puanla 2. sırada bulunan Fenerbahçe, puanla 3. sıradaki Rumen rakibi önünde puan arayacak. Sarı-Lacivertliler, son çalışmasını ise saat 18.30'da Steaua Stadı'nda yapacak. Teknik Direktör Christoph Daum da antrenman öncesi basın toplantısı düzenleyecek.
606799
Gates: Kuzey Kore ordusu daha ölümcül tehdit oldu
Gates: Kuzey ordusu daha ölümcül tehdit oldu Amerikan Savunma Bakanı “Kuzey ordusunun bölge için daha ölümcül bir tehdit haline geldiğini” belirterek, yönetiminin silahlı Pyongyang’a müsamaha göstermeyeceğini söyledi. ziyaretinde başkent ’de Amerikan ve Güney Koreli askerlere hitap eden Gates, Kuzey Kore rejimi kalıntılarının tehdit oluşturduğu ve bu tehdidin eskisine nazaran daha ölümcül ve istikrar bozucu olduğu yönündeki Amerikan görüşünün devam ettiğini ifade etti. Kuzey Kore, programının sona erdirilmesini amaçlayan uluslararası görüşmelere, daha önce kendisine verilen sözler yerine getirilmediği gerekçesiyle katılmıyor. Uluslararası toplum Pyongyang’ı yeniden görüşme masasına çekmek için çabalarını sürdürmesine rağmen, Kuzey Kore geçen hafta kısa menzilli denemeleri yapmıştı. Uzmanlar, denemeleri, olası görüşmeler öncesinde pazarlık için baskı oluşturma girişimi olarak nitelendiriyor. 1,2 milyon askerinin çoğunu, zengin soydaşı Güney Kore ile sınırına yığan Kuzey Kore’nin, binlerce topu ile Güney Kore’nin tamamını ve ’nın bazı yerlerini vurabilecek yüzlerce füzesi bulunuyor. Washington yönetimi, bu ay Kuzey Koreli üst düzey bir yetkilinin ’yi ziyaret etmesine izin vereceğini bildirmişti. ABD, 670 bin askeri bulunan müttefiki Güney Kore’ye destek için, 28 bin askerini bu ülkede konuşlandırıyor.
607055
Ayrılık şiddetin dozajını azalttı
İsrail'in tepki gösterdiği TRT'de yayımlanan “Ayrılık” dizisinin 2. bölümü dün akşam yayınlandı. 2. bölümde ilk bölüme göre daha az şiddet sahneleri olması dikkatleri çekti. Yapımcı ekibin çektiği bazı sahnelerin yayınlanmadığı TRT denetimine takıldığı öne sürülüyor. Bu arada, dizinin ikinci bölümünde "Bu dizideki olaylar ve kişiler hayal mahsulü olup gerçek olaylan ve kişilerle ilgisi yoktur" uyarısının yer alması dikkat çekti. Dizinin yapımcısı Selçuk Çobanoğlu, NTV’nin sorularını yanıtladı. Selçuk Çobanoğlu, şunları söyledi: “Yapımcılar olarak dizi çeker ve kanala teslim ederiz. Ondan sonraki süreç kanalın tasarrufudur. Denetleme Kurulu herhangi bir sahneyi yayın ilkelerine uygun değilse çıkartabilir. Bunu bir makas olarak değerlendirmek yerine, hangi sahnelerin çıkartılıp çıkarılmadığını kanala sormak daha mı uygun olur diye düşünüyorum. Bazı uygun olmayan tarafların çıkartıldığını biz de görüyoruz. Bunu doğal olarak karşılıyoruz. Birinci bölümdeki tartışmalı sahneler de çıkartılmıştı. İsrail’in rolü olup olmadığını net olarak söyleyemem. İsrail’in bu tepkisinden çok önce biz 2. bölümü teslim ettik. Tepkiden önce düzenleme yapılmış olabilir. Biz kaseti teslim ettikten 15 gün, bir ay sonra bu tepki oluştu. İkinci bölümde de bazı bölümlerin çıkarıldığını gördük, bunun doğal bir süreç olduğunu düşünüyoruz. Bunun bir aşk dizisi olduğunu, İsrail’in tepkisi için erken olduğunu söylüyorduk. Bundan sonraki bölümlere bakıldığında haklı olduğumuz görülecektir. Ama dünyanın gözü önünde olan bu dizinin reytingini de merak etmek lazım. Daha hassas bir süzgeçten geçirildiğini görüyorum, geçirilmesi de gerekir. Ama bizim bu süzgece uygun hareket etmemiz söz konusu değil. Biz bir aşk dizisi çekiyoruz, kan ve gözyaşı içindeki yeşeren bir aşk dizisini çekiyoruz. Çektiğimiz görüntüleri kanala teslim ediyoruz. Kanalın süzgeci nasıl çalışır, yayına hazır nasıl getirilir bilmiyorum. Ama saygıyla karşılıyoruz.”
605913
Avrupa'nın Kudüs'ü Saraybosna
Avrupa'nın Kudüs'ü Saraybosna Yapımcılığını Gökhan Güvenç ve Sedat Aral, genel koordinatörlüğünü Hakan Güvenç'in üstlendiği Hey Taksi 3. bölümüyle ekrana geliyor. Program ekibi yakın tarihin en şiddetli savaş, kuşatma ve soykırım dehşetine sahne olan Saraybosna'ya gidiyor. Savaş döneminin teğmeni bugünün taksicisi Amir Goloş'un gözünden tünelden şehitliğe, Sırp Cumhuriyeti'nden Başçarşı'ya kadar Saraybosna'nın tüm renkleri izleyici ile buluşuyor. TRTTÜRK 22.40
606042
Ara Güler'e ABD'den 'Hayat Boyu Başarı' ödülü
Önceki akşam New York Lincoln Center'da gerçekleşen ödül törenine New York Times, Sports Illustrated, National Geographic, Harper's Bazaar gibi yayın kuruluşlarının fotoğraf editörleri ve foto muhabirleri katıldı. Sağlık sorunları nedeniyle geceye katılamayan 81 yaşındaki Ara Güler'in ödülünü uzun yıllar asistanlığını yapan Sarkis Baharoğlu aldı. Ödül töreni için basılan kataloglarda Ara Güler'den övgüyle bahseden Lucie Vakfı, Güler'in British Journal tarafından yaşayan en büyük fotoğrafçıdan biri olarak seçildiğine ve hakkında doktora tezi yazıldığına vurgu yaptı. Sarkis Baharoğlu ise yaptığı konuşmada, Güler'in fotoğrafa bir 'beyin cerrahı' hassasiyetiyle yaklaştığını ifade etti. Baharoğlu, ''Ara Güler, fotoğrafı çok önemli bir meslek olarak görüyor. Bir beyin cerrahının işi ne kadar önemliyse, foto muhabirinin ya da fotoğrafçının işinin de kadar önemli olduğuna inanıyor.'' dedi. Gecede Ara Güler'in fotoğraflarından oluşan bir slayt gösterisi de yayınlandı. Belgesel fotoğraf dalında ödüle layık görülen National Geographic'in fotoğrafçısı Reza da, "Sesi olmayanların sesi olmak için gayret ediyorum. Bu ödülü savaş bölgelerinde hayatını kaybeden onlarca foto muhabirine armağan ediyorum. Bu ödülü; birkaç ay önce İran'daki protesto gösterileri sırasında hayatını kaybeden Neda'ya armağan ediyorum." dedi. Gecede, spor kategorisinde ödül alan Amerikalı ünlü foto muhabiri Marvin Newman ise fotoğrafın teknoloji ile alakası olmadığını, her zaman kameranın arkasındaki kişiyle ilgili olduğunu söyledi. Gecede, Magnum Fotoğraf Ajansı'ndan Fransız fotoğrafçı Gilles Perres, bağımsız çalışan fotoğrafçılar Jean Paul Goude ve Mark Seliger, Sports Illustrated'tan Marvin Newman, New York School of Visual Arts Üniversitesi'nden Rachel Papo, Nadav Kander, David Alen Harvey, Sports Illustrated Fotoğraf Direktörü Steve Fine, Harper's Bazaar dergisi, Ryan McGinley de çeşitli dallarda ödüller aldı. Lucie Vakfı Fotoğraf Ödülü önceki yıllarda Henri Cartier-Bresson, Josef Koudelka, Elliott Erwit, Harry Benson, Cornell Capa, James Nachtwey gibi dünyaca meşhur fotoğrafçılara verilmişti.
606666
KEY için yasa teklifi verildi
KEY için yasa teklifi verildi KEY ödemesi yapılmayanlara, faiziyle birlikte ödeme yapılmasını öngören yasa teklifi verildi. CHP İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz, Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, çıkarılan yasa ile ay içinde yapılması öngörülen KEY ödemelerinin aradan yıl geçmesine rağmen tamamlanamadığını belirtti. 2009 yılı Bütçe Kanunu sürenin en son 28 Haziran 2009 tarihine kadar uzatıldığını, ancak buna rağmen prosedürün tamamlamadığını ve tasfiye halindeki Emlak Bankası'nın ödeme yapılması için yasa gerektiği görüşünde olduğunu kaydeden Korkmaz, ''Hükümetin işi savsakladığını ve adım atmadığını'' öne sürdü. ''Bütçe açığı çok arttı. Hükümet, mümkün mertebe bunu çalışanlar üzerinden kapatmak istiyor. KEY ödemelerinin aksatılması bunun bir parçası'' görüşünü dile getiren Korkmaz, yasaya gerek olmadan ödemenin mümkün olduğunu, ancak konunun sürüncemede kalmaması için yasa teklifi hazırladıklarını kaydetti. Teklife göre, başvuru ve ödemenin takvime bağlanması kaldırılıyor. İlgili kurumların listeleri eksiksiz hazırlamaları için bir yıllık süre veriliyor. Ödeme için başvuruya gerek olmayacak. Korkmaz, ''Devlet vergi alırken kimden ne alacağını biliyor. KEY konusunda da kimden ne kestiğini bilmesi gerekiyor. Neden başvuru istiyor? Başvuru istenmesinin nedeni 'almayan olursa devlete kalsın' mantığıdır. Teklif ile başvuru şartı kaldırılıyor'' diye konuştu. Teklife göre, 31 Ekim 2009 tarihine kadar ödeme yapılmayanlara bu tarihten itibaren gelir vergisi gecikme faizine eşit faiz ödemesi de yapılacak.
606505
Çin 2010'da yüzde 9.5 büyüyecek
'nin en büyük bankası konumundaki Co. 2010 yılında 'in Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'ndaki artış oranının yüzde 9,5 olacağı tahmininde bulundu. Uluslararası Radyosu'nun haberine göre, bankanın masası şefi Li Jing, dün Tianjin'de düzenlenen 2009 Uluslararası Madencilik Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 'in ekonomik endeksler göstergesinin olumlu seyrettiğini, özellikle bu yılın 2. çeyreğinden sonra ekonomisinin krizi atlatarak toparlanma gücü kazandığını söyledi. 'in hacminin bu yılın ilk yarısında ilk defa 'yı geride bıraktığına dikkat çeken Li Jing, dünyanın en büyük ihracatçı ülkesi haline gelen 'de borsanın da büyüdüğünü belirterek, temmuz ayında ülke borsasının 3.12 trilyon doları tutarında işlem hacmine ulaşarak 'nın yerini aldığını ve dünyanın ikinci büyük borsası olduğunu anlattı.
606462
Kayıp kadının cesedi kuyuda çıktı
Edinilen bilgiye göre, ailesi, Kadınhanı ilçesi Kayabaşı Mahallesi'nde yaşayan Şükran Özbakan (39) için yaklaşık 15 gün önce kayıp müracaatında bulundu. Özbakan'ın cesedi ihbar üzerine Kadınhanı Jandarma Komutanlığı ekiplerince Kamışlıöz köyü civarında bir su deposu yanındaki kuyuda bulundu. Jandarma cesedi kuyudan olay yerine çağrılan bir vinç yardımıyla çıkardı. KADININ EŞARPLA BOĞULDUKTAN SONRA KUYUYA ATILDIĞI BELİRLENDİ Konya'nın Kadınhanı ilçesinde bir kuyuda cesedi bulunan kadının yapılan otopsi sonucunda eşarpla boğulup kuyuya atıldığı belirlendi. Edinilen bilgiye göre, 15 gündür aranan Şükran Özbakan'ın (39) cesedi, ihbar üzerine Kadınhanı Jandarma Komutanlığı ekiplerince Kamışlıöz köyü civarında bir su deposu yanındaki kuyuda bulundu. Özbakan'ın cesedi, otopsi için Kadınhanı Refik Saime Koyuncu Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Burada yapılan otopsi sonucunda Özbakan'ın eşarpla boğularak öldürüldüğü ve kuyuya atıldığı tespit edildi. Olayla ilgili, Ahmet A'nın gözaltına alındığı bildirildi.
605874
Yemekteyiz
Yemekteyiz Nadya Suleman, özel yapım mama masasında poz veren sekiziz bebekleriyle birlikte belgesel için kamera karşısına geçiyor.
605943
Netanyahu'ya uyarı: Türkiye ile iyi ilişki çıkarımıza
İsrail'de yayınlanan Haaretz gazetesi, bu ifadeleri "içi boş bir tehdit" diye nitelerken, kaybedenin İsrail değil Türkiye olacağı uyarısında bulundu. Gazetenin editöryal köşesinde önceki gün yayımlanan "Gereksiz düello" başlıklı yazıda, iki ülke arasında yaşanan son gerginlik ele alındı. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun sözlerini hatırlatan gazete, "Netanyahu hükümeti, Suriye ile dolaylı ya da doğrudan bir barış görüşmesine zaten hiç ilgi göstermedi." dedi. Karşılıklı açıklamaların "gereksiz bir düello" olduğunu belirten gazete, iki tarafın da sakinleşmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin Suriye, İran, Mısır ve Körfez ülkeleriyle yakın bir ilişkisi olduğunu ifade eden Haaretz, "İsrail ile Suriye arasındaki barış görüşmelerini yeniden canlandırdı; İsrail-Filistin sorununu çözmek ve Gilad Şalit'in serbest bırakılması amacıyla yürütülen görüşmeler için yardım önerisinde bulundu." dedi. Bunun yanı sıra gazete, Goldstone Raporu'na destek veren tek dost ülkenin Türkiye olmadığını belirterek, İngiltere ve Fransa'nın da oylamaya katılmadığını hatırlattı. Gazete, Netanyahu'nun aslında ima etmeye çalıştığı şeyin İsrail ile normal ilişkilere sahip Müslüman bir ülke liderinin Gazze operasyonundaki barbarlığa göz yummak olduğunu da ifade etti. Türkiye ile iyi ilişkilerin İsrail'in güvenliği ve ekonomik çıkarları için "hayati" olduğunu hatırlatan gazete, İsrail'in aksine Türkiye'nin "azarlamak ile müzakereler arasındaki farkı anladığını" belirtti. Gazete, "Dürüst arabulucu listesinden çıkarılması halinde zarar görecek olan Türkiye değil. Aksine Şam ile gelecekte görüşmelerin önünü açabilecek önemli bir iletişim kanalı kaybeden İsrail zarar görecek." dedi.
605763
Radyo ve TV'lere konan yasak kaldırıldı
Hükümetin, hafta önce başlayan yayın yasağıyla ilgili kararnameyi iptal etmesinden hemen sonra, Radio Globo adlı radyo ile Channel 36 Televizyonu'nun yayınlarına başladıkları bildirildi. Honduras'ta, ordunun görevden uzaklaştırdığı eski devlet başkanı Manuel Zelaya, halen Brezilya Büyükelçiliği'ne sığınmış durumda ve yeni devlet başkanlığı seçimlerinin gelecek ay yapılması bekleniyor.
606467
Ronaldo Corinthians'ta bitirmek istiyor
milli takımının eski golcüsü Ronaldo, kariyerini Corinthians'ta sonlandırmak istediğini söyledi. Ronaldo, Globoesporte'ye yaptığı açıklamada, çocukluğundan bu yana hayalinin Flamengo'da oynamak olduğunu, ancak yeşil sahalara Corinthians'ta veda etmek istediğini belirtti. Corinthians taraftarlarının kendisine kucak açtığını ifade eden Ronaldo, kendisinin de onlara golle cevap verdiğini kaydetti. FIFA tarafından üç kez dünyada yılın oyuncusu seçilen Ronaldo, 1993 tarihinde Cruzeiro'da başladığı kariyerine PSV Eindhoven, Barcelona, Inter, Real Madrid ve Milan kulüplerinde devam etti. Kariyeri boyunca birkaç kez çok ciddi sakatlıklardan sonra futbola dönmeyi başaran 33 yaşındaki Ronaldo, Corinthians'a geçen yıl Aralık ayında katılmıştı.
606010
Bu kez G.Saray
Bu kez G.Saray ve spor dünyasının ünlü isimleri derbisini yorumladı Futbol denince akan suların durduğu ve sokaklarında 7’den 77’ye milyonlarca teknik direktörün (!) gezdiği yaşadığı tüm sıkıntılarını günlüğüne rafa kaldırarak pazar günü oynanacak dev derbiye kilitlendi. İki ezeli ve ebedi rakip ile ’ın ’deki dev randevusu şu günlerde tarihi bir yoğunluk yaşayan Türkiye gündeminin zirvesine doğru hızla tırmanıyor. Yakaladığı muhteşem seriyi deplasmanında noktalayan lider Fenerbahçe ile galibiyetiyle farkı puana indiren Galatasaray’ın Şükrü Saraçoğlu buluşması aynı zamanda zorlu bir koltuk kavgasına da sahne olacak. MİLLİYET, büyük derbiye sayılı günler kala “kim kazanır” ve “neden” sorusunu ve spor dünyasının ünlü isimlerine sordu. İşte tahminler ve cevaplar: Melih Aşık: İddialı konuşamam “Gönlümden geçen Galatasaray’ın kazanması, ama en güçlü ihtimalin beraberlik olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe ’nda maalesef Galatasaray’ın tarihi bir başarısızlığı söz konusu. Bu nedenle Galatasaraylılar pek iddialı değil. Bir Galatasaraylı olarak ben de iddialı konuşamıyorum. Bu kronik başarısızlığı noktalayıp kırabilirsek en büyük kazanç bu olur.” Hasan Cemal: Bu kez olacak “Bu kez Saracoğlu’nda mutlaka şeytanın bacağı kırılacak ve Galatasaray onca yılın sonunda Fenerbahçe’yi kendi kutsal mabedinde yenecek. Fenerbahçe’yi Saracoğlu’nda evire çevire yenmedikten sonra bir Galatasaraylı olarak içim huzura kavuşamayacak. Bence bu yıl Frank Rijkaardlı takım bunu başaracaktır. Bundan hiçbir kuşku duymuyorum.” önemli “İki takımın da güçlü yanları var. Öncelikle şunu söylemek gerek; iki takımın oynadığı her karşılaşmada birinci ve öncelik olan şey psikoloji olmuştur. Bu maçlarda daha sakin, daha sinirlerine hakim olan taraf her zaman avantajlı olmuştur. Burdan yola çıkarsak, Fenerbahçe, Galatasaray’a göre daha avantajlı, ancak takımların kadro yapıları ve ortaya koydukları performanslara bakıldığında, ligin onuncu haftası itibariyle Galatasaray’ın daha etkili olduğunu düşünüyorum. Özellikle öne doğru dört oyuncusu, Arda, Baros, Keita, ve Kewell her rakip için ciddi anlamda tehlikeli oyuncular. Buna karşılık Fenerbahçe’de bireysel yetenekler öne çıktığında maçı döndürebiliyor. Konuyu toparlarsak daha sinirlerine hakim olan taraf maçı kazanır”. Yılmaz Özdil: Bol gollü Galatasaray“Daum korkuyor. Nerden çıkardın dersen, Galatasaray maçı yüzünden Gaziantep maçını gözden çıkardığını düşünüyorum. Üç sarı kartı olan Alex’i götürmedi Antep’e. Bir sarı görseydi Galatasaray maçında olmayacaktı. Bence Alex sakat makat değil. Galatasaray’daki koltuğu sağlam olan Rijkaard’ın bu korkunun üzerine saldıracağını düşünüyorum. Derbide skor söylenemez ama maksat iddia olsun, bol gollü 2-3 veya 2-4 Galatasaray.” Şansal Büyüka: Sıfıra karşı bitmez “Galatasaray son iki maçında üçerden gol yedi. Fenerbahçe son maçının son dakikasında yediği iki golle ilk yenilgisini aldı. Bütün sezona baktığınızda da daha fazla gol atanın kazanacağı bir maç gibi görünüyor. İddiam ki, bu maç sıfıra karşı bir sonuçla bitmez, daha fazla gol atanın kazandığı bir maç olur. Ancak Alex’in oynaması ya da kenarda kalması sonucu ciddi biçimde etkiler. Oynarsa Fenerbahçe, oynamazsa Galatasaray avantaj sağlar. Hasan Pulur: Rahat değilim “Bilindiği gibi son 10 yıldır Saracoğlu Stadı’nda oynanan maçları Fenerbahçe kazanıyor. Benim gönlümden bu rakamın 20’ye çıkması geçiyor ama bu maçta bir süpriz yaşanabilir. Gaziantep mağlubiyeti motivasyonu bozdu. Ayrıca Fenerbahçe’nin ’dan yorgun dönecek olması da önemli bir dezavantaj. Bu nedenle rahat bir tahmin yapamıyorum. Ancak Galatasaray maçın favorisi olarak gösteriliyor. Çok zor maç “Derbiyi kimin kazanacağını söylemek çok zor. Son yıllardaki Kadıköy hakimiyeti Fenerbahçe adına büyük bir psikolojik avantaj. Galatasaray’ın avantajı geniş kadrosu. Defansı her hattıyla iyi yapan takım derbiyi kazanan taraf olacaktır. Galatasaray‘ın ofansta oynayan oyuncuları savunma da yapabilirlerse sonucu lehlerine çevirebilecek adam fazlalığı bir adım öne çıkarır. Diğer taraftan Fenerbahçe daha bir takım görüntüsünde. İki takımın kalecileri maçın kader adamları olabilir. Volkan’ın son haftalardaki performansı çok iyi. Ancak Franco’ya baktığımız zaman bir moral bozukluğu içinde. Ayrıca form düşüklüğü içindeki ve ’un, patlamayla önemli katkı yapacağını düşünüyorum. Galatasaray’da ise Keita ve Arda, alınabilecek bir galibiyetin mimarları olabilir. 60. dakikadan sonra diri olabilmek ve ayakta kalabilmek önemli. Rauf Tamer: Galatasaray kazanır “Bu zorlu derbide galibiyete yakın olan tarafın Galatasaray olduğunu düşünüyorum. Bunun da nedeni tek tek değerlendirildiğinde daha yetenekli futbolculara sahip olması. Ayrıca bugüne kadar yaptığı maçlar da göz önüne alındığında çok daha etkili oynayan taraf Galatasaray. Kadıköy’deki bariz üstünlük de bu kez psikolojik olarak Fenerbahçe aleyhine işleyecek gibi görünüyor.” Kırmızı fazla olur “Galatasaray çok atıyor, çok yiyor... Fener kadar atamıyor, ama kadar da yemiyor. Fenerbahçe’nin dezavantajı kendi sahasında oynaması. Seyircinin desteği ile fazla giderlerse işte zaman yanarlar. Çünkü bu maç eğer yerinde kullanılırsa ve cesaretli bir hakem olursa kesinlikle kırmızının fazla olacağı bir mücadele gibi gözüküyor.”
607011
Edirne'de trafik kazası: ölü
Edinilen bilgiye göre, D-100 kara yolunun Edirne-Hafsa arasındaki Hadımağa mevkisinde Erdal Savaş'ın (45) kullandığı 22 ES 401 plakalı otomobil, karşı yönden gelen Ali Ada'nın (46) idaresindeki 22 HN 252 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada Ali Ada ile eşi Dilek Ada (43) ve 22 ES 401 plakalı otomobilin sürücüsü Erdal Savaş yaşamını yitirdi. Kaza nedeniyle kara yolundan ulaşım bir süre tek şeritten sağlandı.
606935
"Sahaya kazanmak için çıkacağız!
"Sahaya kazanmak için çıkacağız! Teknik direktör Mustafa Taşar, yaptığı açıklamada, sakatlıkları devam eden Alper ve Celil'in maça yetiştirilmeye çalışıldığını söyledi. Deneyimli oyuncu Celil Sağır'ın fizik olarak eksiklikleri olduğunu, bunu gidermeye çalıştıklarını ifade eden Taşar, gruptaki takımların aşağı yukarı aynı güce sahip olduklarını, takımların birbirlerini yenebildiklerini belirtti. Adana Demirspor maçını kazanmak istediklerini dile getiren Taşar, ''Takım olarak oyun anlayışında belli bir seviyeye geldik. Futbolun gerekliliklerini yerine getiriyoruz. Sadece puan almakta zorlanıyoruz. Sonuçlardan memnun değiliz. Adana Demirspor maçını kazanmak için sahaya çıkacağız. Biraz daha sonuca yönelik oynamamız gerekiyor. Adana Demirspor maçı böyle bir maç olacak'' dedi.
607432
Ahmet Türk: "Duygularınıza kapılmayın"
Ahmet Türk: "Duygularınıza kapılmayın" Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk, çabaların demokratik bir Türkiye için olduğunu belirterek, bu ortamda Kürt ve Türk halkının sevgi ile kucaklaşacağını ifade etti. DTP Genel Başkanı Türk, "Bin yıldır birlikte yaşıyoruz. Özgür, eşit, kardeşçe yaşamayı esas alıyoruz. İsteğimiz özgürlük, kardeşliktir. Birileri bu sürecin önünü tıkamak için farklı senaryolar üretiyorlar. Türkiye bölünecek diyorlar. Türkiye demokratik ve özgürlükle bölünmez, daha da güçlenir. Bunu başarırsak Ortadoğu'yu da demokratikleştiririz." dedi. Diyarbakır Batıkent Meydanı'nda, dağdan inen PKK'lıların karşılanması sırasında konuşan Ahmet Türk, toplanan on binlere duygularına kapılmamaları uyarısı yaptı. Ahmet Türk, bugünün barışın günü olduğunu belirterek, kalabalığa şu uyarıyı yaptı: "Bugün sizler kadar coşku doluyum, heyecanlıyım. Heyecan ve coşkunuzu anlıyorum. Bu coşku, barış, özgürlük, özgür yarınların coşkusudur. Aynı duyguları taşıyorum. Aynı duygularla karşınızdayım. Ama şunu görmek gerekiyor. Artık duygularımızla hareket etmemeliyiz. Ortak aklı ortaya çıkarmak için birlikte hareket etmeliyiz. Barışı sağlamak için yollardayız. Dilimiz barış dilidir. Bugün barışçıl bir sürecin gelişmesi konusunda belki bu ilk adımdır. Barış güzeldir, onurludur, kutsaldır. Ama kendimizi kandırmayalım. Burada mücadelemiz kahramanlık için değil, gerçek bir barış sağlamak içindir. Bu mücadelede yenilmek de yok, yenmekte yok, barış var." CHP'nin süreçteki tavrını eleştiren Türk, bazıların barıştan rahatsız olduğunu ifade etti. Barışı ve dilini Türkiye'ye egemen kılmak için çabaladıklarını aktaran Türk, "Bugün savaştan beslenenler barıştan rahatsız oluyorlar. Ama inadına barış diyeceğiz. Çünkü ırkçılar, milliyetçiler bu ülkede barışın kalıcı hale gelmesini istemiyorlar. Yok olacaklar, tarihten silinecektir. Barışçıl sürecin tartışıldığı günden bugüne kadar büyük çabalar gösterdik. Ama bizi görmezlikten geldi. Bunu gören Öcalan bu demokratik siyasetin önünü açmak için önemli tarihi bir hamle yaptı. Biz bu hamlenin barış için özgürlük için çok anlamlı olduğunu biliyoruz. DTP, demokratik siyasetin gelişmesi çaba içerisinde olacağız. Çünkü, bizim mücadelemiz özgür bir Türkiye mücadelesidir. Türkiyeli kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Korkmayın, korkularınızın esiri olmayın. Kürtlerin özgürleşmesi sizin de özgürleşmenizdir. Bu çabalar demokratik bir Türkiye içindir. Demokratik bir ortamda Kürt ve Türk halkı sevgi ile kucaklaşacaktır. Bin yıldır birlikte yaşıyoruz. Özgürk, eşit, kardeşçe yaşamayı esas alıyoruz. İsteğimiz özgürlük, kardeşliktir. Birileri bu sürecin önünü tıkamak için farklı senaryolar üretiyorlar. Türkiye bölünecek diyorlar. Türkiye demokratik ve özgürlükle bölünmez daha da güçlenir. Bunu başarırsak Ortadoğu'yu da demokratikleştiririz." ABD Başkanı Obama'nın 'Yapabiliriz' ifadesine vurgu yapan DTP'li Türk, "Biz de buna inanıyoruz. Aynısını istiyoruz. Yapabiliriz, gerçekleştirebiliriz. Türkiye'nin kaderiyle oynanmasına izin vermeyiz. Sayın Türk halkı ırkçılara, milliyetçilere kulak asmayın. Sayın yazarlar, aydınlar, siyasetçiler, barışseverler gelin bu tarihi anı barışla onurlandıralım, taçlandıralım. Bu fırsatın kaçmasına izin vermeyelim. Türklerle barış daha güzel olacak." şeklinde konuştu. DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna da süreci başlatanlara ve bugün yaşananlara katkı yapanlara teşekkür etti. Dağdan inenlerin Habur Sınır Kapısı'ndan serbest bir şekilde geçmelerinin çok önemli olduğunu anlatan Ayna, şunları ifade etti: "Gelen kapıdan serbest geçtiler. Bunu hazırlayanlara teşekkür ediyorum. Sorunun çözümü için önemliydi. Umudumuz bugün, her zamankinden daha çok. Barışın geleceğine dair umudumuz arttı. Kritik eşiği aştık. Ama Kürt sorunu birçok eşiği olan bir sorundur. Daha çok eşikleri aşmamız gerekir. Dün bu eşikleri aşacağımıza dair umudumuz arttı." DAĞDAN İNEN PKK'LILARIN SÖZCÜSÜ: BARIŞ VE ÇÖZÜM İÇİN GELDİK 34 kişilik PKK'lı grup adına konuşan Mehmet Şerif Özkan, barış ve Kürt sorununun çözümü için geldiklerini söyledi. Etkin pişmanlıktan yararlanmak gibi bir niyetleri olmadığını belirten Özkan, bütün kesimlerin, aydınlar ve siyasetçilerin bunu doğru okuması gerektiğini vurguladı. Teröristbaşı Öcalan'ın çağrısı üzerine geldiklerini aktaran Özkan, şöyle konuştu: "Çözüm yolunun açılması için geldik. Barışı bütün halklar için Türk, Kürt ve Arapların eline vermek için geldik. Gelişimiz bazı isteklerimiz de olacak. Kürt sorununun çözümü için operasyonlar durdurulmalı. Diyalogun yolu açılmalı. İsteklerimiz mütevazidir. Kimliğimizi istiyoruz. Tarih, kültür, edebiyat ve sanatımızı anadilimizle yapmak istiyoruz. Sivil bir anayasa yapılmalı. Elimiz havada kalmamalı. Barışın eli tutulmalı. Gelişimiz herkes iyi anlamalıdır. Kürt halkı, Türk halkı, aydınlar, siyasetçiler gelişimizi doğru anlamalıdır. Barışın sağlanması için geldik. Kürtler tarihinin hiçbir döneminde savaş istemedi, barış istedi. Savaş çözüm yolu değildir. Diyalog, müzakere çözümün yoludur. Biz TCK 221 maddesinden yararlanmak için gelmedik. Biz barış için geldik, bu iyi anlaşılmalıdır." ANLI: KANDİLDEN SELAM VE BARIŞIN MÜJDESİNİ GETİRDİLER Grubun Kandil'in selamını getirdiğini söyleyen Diyarbakır DTP İl Başkanı Fırat Anlı ise PKK'lıları, "Diyarbakır'a, barış başkentine hoş geldiniz" diyerek karşıladı. Anlı, 'barışın elçileri' dedikleri grubun sadece selam değil, barışın müjdesini de getirdiğini söyledi. Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Ayla Yıldırım ise Habur kapısının sadece 34 kişiye değil, barışa açıldığını belirtti. Cesaretli adımların devam etmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Cesaretle operasyonlar durdurulmalı." dedi. Konuşmaların ardından, Batıkent Meydanı'nda toplanan onbinlerce kişi olaysız bir şekilde dağıldı
605991
En verimli Colman
En verimli Colman Yabancı oyuncularından bu sezon da fazla yararlanamayan ’da, ilk hafta sonunda en verimli yabancı, gol, asist ile Gustavo oldu. Geçen sezon bordo-mavili takıma gelen ve 33 maçta bin 694 dakika forma giyen Arjantinli yıldız, bu sezon lig maçının tamamında görev yaptı. 9. hafta sonunda golle şimdiden geçtiğimiz sezonu yakaladı. Başarılı bu sezon ve (2) maçlarında fileleri havalandırdı. ekibinde, yabancı içinde Colman dışında tek gol atan oyuncu Drago Gabriç oldu. asistlerde de geçen sezona oranla çok daha başarılı bir dönem yaşıyor. Geçen sezonu sadece asistle noktalayan Arjantinli genç oyuncu bu sezon ise kez takım arkadaşlarını golle buluşturdu.
606069
Taha Kıvanç: Siyasi komediye ihtiyaç yok ki...
Taha Kıvanç Siyasi komediye ihtiyaç yok ki... Bir ara “Türkiye'de siyasi hiciv neden yok, neden genç komedyenler siyasi parodi yapmaz?” tartışması açılmıştı, herhalde hatırlamışsınızdır. Köhne bir sanatçı, “İktidar tahammülsüz de ondan” diye kestirip atmış, tartışma kapanmıştı. tartışmayı yeniden açmak isterim, tabii yeni bir önkabulle: “Siyasi parodi yapılsa, sanatçılar iktidar politikacılarından çok muhalefeti makaraya almak zorunda kalır...” Şu işe bakınız: CHP'nin İzmir kıdemli milletvekili Canan Arıtman, Meclis'te yanyana oturdukları Ak Partililere seslenerek, “Sakın ha yeni bir açılım daha başlatmayın” demiş ve eklemiş: “Açarsanız, sizi ABD'li ve AB'li dostlarınız bile koruyamaz...” Güleyim mi ağlayayım mı, bilemedim; sonunda gülmemeye karar verdim. CHP lideri ve sözcüleri nezdinde ABD ve AB sadece Ak Parti'nin değil kendilerinin de dostu; oysa CHP'nin önemli milletvekili Canan Arıtman bu dostluğu partisinden esirgiyor... Bu bir... Olayın ikinci yönü daha da felâket: Hükümet Kürt ve Ermeni konularındaki açılımı ülke için yapıyor; ikisinin de amacı Türkiye'nin nefesini kesen kamburlardan kurtulmak... 'Kürt açılımı' ile dağdakiler iner, heveslilerin iştahı kesilirse bundan böyle kan akmaz, bundan da herkes istifade eder... Her yıl nisan ayında dünyanın bir yerlerinde Türkiye aleyhine alınan kararlar sebebiyle diplomatlarımızın uykuları kaçardı, ABD ile dostluk-düşmanlık ikilemi arasında gider gelirdik; 'Ermeni açılımı' sonuca ulaşırsa Türkiye bir başağrısından kurtulacak... Dağa çıkmalar, ülke içine yönelik terör, 'soykırım inkârını' bile cezalandıran kararlar devam etsin mi istiyor CHP? İşte size politik bir fars... Geçmişin Muammer Karaca benzeri sanatçılarının muadilleri bugün olsaydı, Nejat Uygur hastalanmasaydı, tiyatrodaki temel metne her akşam yeni bir CHP katkısı ilâve edebilirdi. Sıradan bir milletvekili hadi neyse de, partinin lider kademesinin mizah edebiyatımıza katkıları daha mı az? Pazar günü TRT-1'de canlı yayınlanan 'Politik Açılım' programının sonuncusunda konuğumuz olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün en çok üzerinde durulan tartışılan görüşü “MGK biraz daha genişletilmeli, TBMM Başkanı ile anamuhalefet partisi lideri de MGK'ya katılabilmeli” oldu. Yürüttüğü mantık şuydu Cumhurbaşkanı Gül'ün: “Devlette devamlılık esastır; bugün iktidar olan yarın muhalefete düşebilir, bugün anamuhalefet olan parti yarın iktidara gelebilir. Bu durumda anamuhalefet de devlet işlerine ısınsa iyi olur...” “MGK'ya Baykal da katılsın” diye özetlenebilecek teklifin bunu sağlamanın en kestirme yolu olarak seslendirildiğini sanıyorum. Teklife CHP'nin verdiği tepkileri altalta yerleştirdiğinizde karşınıza hiçbir mizah yazarının hayal bile edemeyeceği türden bir politik fars metni çıkıyor. Onur Öymen'in, Mustafa Özyürek'in, Şahin Mengü'nün ağzından çıkanlar gerçekten çok hoş... Hukukçu Mengü, “Cumhurbaşkanının bir fantazisi” olduğunu söyledi teklifin... 'Fantazi' dediği şeyin “CHP'nin de bir gün bu ülkede iktidar olabileceği” varsayımı olduğunu fark mı etmedi, yoksa etti de 'fantazi' sözcüğünü bilerek mi kullandı? Her iki durumda da gülebilirsiniz... Herkesin neredeyse ortak espri konusu ise CHP lideri Deniz Baykal'ın konuya yaklaşımı... Politik Açılım programıyla ilgili da Cumhurbaşkanı Gül'ün teklifini değerlendirirken “CHP lideri 'MGK'da da kamera isterim' diye tutturabilir” dokundurmasını yapmıştım; bir baktım aynı gün pek çok başka yorumcu da aynı espriyi yapmamış mı? Üzerinde düşündükten sonra söyledikleri de komedyenlere malzemelik: “Yapay olur” Milliyet'ten Fikret Bila'ya... Yine de hakkını teslim etmem gerekiyor: Ortada mizahi bir durum olduğunu farkedecek kadar da mizaha yatkın biri Deniz Bey. Milliyet'teki söyleşiden bir bölüm sunayım: "Bu konuda bir siyasi espri yapmama izin verin: Ana muhalefet partisi için yapılan 'MGK üyesi olsun' dileğini, bugünkü iktidarın, seçimden sonra MGK'daki yerini garanti etme girişimi olarak görmek de mümkün. Biz CHP olarak MGK'daki yerimizi Anayasa'da öngörüldüğü üzere hükümet kanadı olarak alırız." “Bu konuda bir siyasi espri yapayım” diyen CHP lideri, sakın karıştırmayın. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın “Gel, ülkenin en ciddi sorunuyla ilgili bilgileri sizinle de paylaşalım” davetini bir vücut çalımıyla boşa çıkartan, Cumhurbaşkanı Gül'ün “Devletin sorunlarını enine-boyuna tartıştığımız, önemli kararlar alınan MGK toplantılarına siz de katılın” teklifini 'yapay' bulan Baykal, halkın gözü önünde cereyan eden bu gülünesi tavırlara rağmen partisinin halkın oyuyla iktidar olacağını düşünebiliyor... Gıdıklamanıza gerek yok, gülüyorum zaten...
606038
Etiyopyalı bebek, Türk doktorların eline doğdu
Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi ile Ümit Hekimleri Derneği'nin organizasyonuyla bölgeye giden hekimler, çalışmalarının ilk gün Şaşamani bölgesinde bir anneye sezaryenle doğum yaptırdı. Yaklaşık 20 dakikalık bir operasyondan sonra bebeğini kucağına alan Etiyopyalı anne, Türk hekimlere minnettarlığını iletti.
606239
İklimi korumada Alman modeli
Doğayı Koruma Vakfı, Ekolojik Araştırmalar Enstitüsü ve Gelecek Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlanan “Alman modeli-2020’ye kadar iklimin korunması” adlı araştırma Berlin’de kamuoyuna tanıtıldı. “Yes, we can (evet, yapabiliriz)!" ’da önde gelen araştırma kurumları tarafından hazırlanan iklim araştırması “Model ”nın verdiği mesaj bu sözlerle özetlenebilir. Araştırma, ’nın geliştirilen üç modelden birini uygulaması halinde, karbondioksit salınımının 1990’daki seviyesine göre yüzde 95 oranında azaltılabileceğini ortaya koyuyor; üstelik yaşam kalitesinde herhangi bir kayba uğramadan. Uzmanlar, 499 sayfalık araştırmada grafikler, tablolar ve örnek olaylar yardımıyla konuyu ayrıntılı biçimde işliyorlar. Araştırma, bugün 11 ton olan kişi başına karbondioksit salınımının 2050 yılına kadar 300 kiloya indirilmesi için ekonomide, toplumda ve siyasette ne tür değişiklikler yapılması gerektiğini gözler önüne seriyor. İlk olarak, ’da iklimi korumaya yönelik çabaların devam ettirilmesi için ne kadar karbondioksit tasarrufu yapılması gerektiği hesaplanmış. Geleceğe dair öngörülerde bulunan Prognos Enstitüsü’nden Almut Kirchner, şöyle konuşuyor: “Bu araştırmalar sonucu, hedeften giderek uzaklaştığımız ya da şu anda da zaten çok uzakta olduğumuz ortaya çıktı. Biz 2050 yılına kadar ancak zararlı sera gazları salınımını yüzde 45 oranında azaltabiliyoruz. Bu bizim içim çok ilginç bir sonuçtu, bu sonuçtan yola çıkarak araştırmalarımızı derinleştirdik.” Zamanlamanın önemi “Alman Modeli” araştırmasını yürüten uzmanlardan Felix Matthes, önemli olanın doğru anda harekete geçmek olduğunu belirtiyor. Uzman, karbondioksitin daha çok eski sistemlerden ve yapılardan açığa çıktığını belirtiyor. Uzman buna eski elektrik santrallerini, binaları ve ulaşım altyapılarını örnek gösteriyor: “Eğer büyük oranda karbondioksit açığa çıkaran sistemler zamanında yenilenmezse karbondioksit salınımının azaltılması ya çok pahalı olacak ya da imkansız. Yani bir evin zaten yalıtım ihtiyacı varsa, yalıtım yapılmalı. Demiryolları alt yapısının en az 10 yıl önceden değiştirilmesi gerekiyor. Elektrik santralleri ise zaten yenilenmesi gerekiyorsa başka santraller ile ikame edilmeli.” Matthes bunu “doğru zamanlama yasası” olarak adlandırıyor. Uzman şimdiden bazı adımlar atılmaması ve 2045’e kadar beklenmesi halinde, 2050 hedeflerine ulaşmanın mümkün olmayacağını söylüyor. Zira, karbondioksit emisyonunun azaltılması çoğunlukla altyapının zamanında değiştirilmesine bağlı. "Yenilenebilir enerjilere ağırlık verilmeli" Uzman Matthes ’da karbondioksit salınımından tasarruf etmenin en uygun yolunun ise yenilenebilir enerjilere ağırlık verilmesi olduğu görüşünde. Yani elekrik üretiminde, ulaşımda ve binaların ısıtılmasında artan oranda yenilenebilir enerjilerden faydalanılması gerekiyor. Ayrıca uzman, binalarda ve elektrikli aletlerde verimliliği ve tasarrufu önlemleri alınmasının da vazgeçilmez nitelikte olduğunu belirtiyor. Uzmana göre şayet bütün bunlar kararlılıkla uygulanırsa, karbondioksit salınımını yüzde 60 oranında azaltabilecek. "Et tüketimi azaltılmalı" Uzman Felix Mathhes'e göre, atmosfere zararlı sera gazları salınımının azaltılması için tarım sektöründe alınabilecek önlemlere yeterince dikkat edilmiyor. Ayrıca, “neden daha az et yemiyoruz” diye de soruyor Felix Matthes: “İnekler yüksek miktarda metan gazı çıkarıyor. Metan çok etkili bir sera gazı, karbondioksitten 21 kat daha etkili. Gelecekte et tüketimini de sağlıklı bir orana indirmek zorunda kalacağız.”
606328
ABD'de Domuz Gribi Gençleri Vuruyor
ABD'de Domuz Gribi Gençleri Vuruyor Amerika Birleşik Devletleri'nde, domuz giribi virüsü H1N1 nedeniyle hastaneye yatanların yarıdan fazlasını, 25 yaşın altındakilerin oluşturduğu bildirildi. Hastalık Kontrol Merkezi'nden yapılan açıklamada, 27 eyaletten alınan verilere göre, domuz gribinden hastaneye yatanların yüzde 53'ünü 25 yaşın altındakilerin oluşturduğunu, tedavi görenlerden sadece yüzde 7'sinin, 65 yaş ve üstü olduğu belirtildi. Bu oranların, mevsimsel grip ile tamamen farklılık gösterdiğine işaret eden yetkililer, mevsimsel gripte hastaneye yatanların yüzde 60'nı, 65 yaş ve üstündekilerin oluşturduğunu bildirdiler. Amerika Birleşik Devletleri'nde domuz gribinden ölenlerin dörtte bire yakınını, 25 yaşın altındakiler oluşturuyor. Bu arada Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Başkan Barack Obama'nın mevsimsel grip aşısı olduğu bildirildi. Obama'nın domuz gribi H1N1 aşısını olmak için "sırasını bekleyeceği" belirtildi.
606376
Emekli vaizin cenaze törenine 25 bin kişi katıldı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da Rize'ye her gelişinde ziyaret ettiği emekli vaiz Mustafa Yıldız 12 gündür akciğer yetmezliği teşhisiyle Rize ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi görüyordu. Rize Şeyh Camii'ndeki cenaze namazı için yaklaşık 25 bin kişi toplandı. Namaza AK Parti Rize Milletvekili Lütfü Çırakoğlu, eski Refah Partisi Milletvekili Şevki Yılmaz, İsmailağa Cemaati'nin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ile 'Cübbeli Ahmet Hoca' olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü de katıldı. Mahmut Ustaosmanoğlu'nu yakından görmek isteyenler izdihama neden oldu. Mustafa Yıldız'ın, cenazesi defnedilmek üzere Güneysu ilçesi Adacami köyüne götürüldü.
606203
Eski NY emniyet müdürü cezaevinde
'nin NEW York kentinde Rudolph Giuliani'nin belediye başkanlığı döneminde emniyet müdürü olarak görev yapan ve 2007'de yolsuzlukla suçlanan Bernard Kerik, savcının kararıyla cezaevine gönderildi. Savcılık sözcüsü Robert Hadad, 54 yaşındaki Kerik'in davasının gelecek hafta başlamasının beklendiğini hatırlattığı açıklamasında, federal savcı Stephen Robinson'un Kerik'in tutuksuz yargılanma halini yeniden görüşmeye açtığını ve sonunda cezaevine gönderilmesini karara bağladığını kaydetti. Giuliani'ye yakınlığıyla bilinen Kerik, 500 bin kefaletle serbest kalmıştı. Eski emniyet müdürü Kerik rüşvet, vergi yolsuzluğu ve yalan beyanda bulunmakla suçlanıyor.
606617
Gül Aliyev'le görüştü: ''Yanlış anlama giderildi"
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir telefon görüşmesi yaptığı ve iki lider arasında, "Zorlu bir süreçten geçerken ortaya çıkan bazı duygusal tepkilerin yol açtığı yanlış anlama ve algıların giderildiği" bildirildi. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına göre, Cumhurbaşkanı Gül, Cumhurbaşkanı Aliyev ile bugün bir telefon görüşmesi yaptı. Gül, uzun ve kapsamlı gerçekleştirilen görüşmede, sırasıyla Başkanı Barack Obama ve Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile Kafkasya'da barış ve istikrarın sağlanması konusunda yaptığı görüşmeler hakkında Aliyev'i bilgilendirdi. Gül ve Aliyev arasında, "Türkiye- ilişkilerinde zafiyet varmış gibi bir görüntünün yanlışlığı konusunda görüş birliğinin teyit edildiği" ve "zorlu bir süreçten geçerken ortaya çıkan bazı duygusal tepkilerin yol açtığı yanlış anlama ve algıların giderildiği" kaydedildi. Türkiye'nin Ermeni açılımının ardından iki ülke arasında gergin günler yaşanıyor. 'daki şehitlikten Türk bayrağının indirilmesinin ardından, bugün de Bakü'de bir bayrak indirme olayı daha yaşandı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da KEİ toplantısına katılmak üzere yarın 'a gidiyor. Davutoğlu, Bakü'de yetkililerle yüzyüze görüşme fırsatı bulacak.
606685
13:20 Ek kayıtla bugün sona eriyor
Ek kayıtla bugün sona eriyorANKA ÖSYS yükseköğretim programlarına ek yerleştirme sonucu kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri bugün sona eriyor. Kayıtlar, bütün üniversitelerde 19 Ekim’de başlamıştı. Kayıt süresi içerisinde kayıt için başvurmayan veya kayıt işlemlerini tamamlamayan adaylar kayıt hakkını kaybedecek. Kayıt hakkı kazanan adayların, mezun olduğu okuldan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli belgesini, 1987 ve daha önceki yıllarda doğmuş erkek adaylar için şubelerinden alınacak askerlik durum belgesini getirmeleri gerekiyor. Ayrıca adayın, son altı ay içinde önden, başı açık, adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş fotoğrafı, katkı payının ödenmesi ile ilgili belgeyi ve kayıttan önce belirlenip üniversite tarafından ilan edilecek diğer belgeleri hazırlaması gerekiyor. Adayların kayıt için bizzat başvurmaları gerekiyor. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek. Belgelerin eksik olması durumunda kayıt yapılmayacak. -AÇIKÖĞRETİME KAYITLAR 26 EKİM’DE- Anadolu Üniversitesinin (AÜ) uzaktan eğitim sistemi ile öğretim veren iktisat, işletme ve fakültelerine dikey geçiş, 2009 ÖSYS ek yerleştirme, ikinci üniversite, lisans öğrenimine hazırlık programından 3. sınıfa kayıt ve lisans tamamlama için internet başvuruları ve kayıt işlemleri 26 Ekim?25 Kasımda yapılacak. Öğrenci adayları internet başvuru işlemlerini "aofkayit.anadolu.edu.tr" adresli siteden, kayıt işlemlerini ise illerdeki Açık Öğretim Fakültesi (AÖF) bürolarından olmak üzere iki aşamada yapacak. Bu işlemler 26 Ekimde başlayacak 25 Kasım mesai saati bitiminde sona erecek. Adayların internet başvuru işlemi sonunda oluşturacakları internet başvuru belgesinin dökümü ve kayıt kılavuzunda açıklanan diğer kayıt belgeleriyle illerdeki AÖF bürolarında kayıt yaptırması gerekiyor. Bu tarihler arasında mazeretleri nedeniyle kayıt yaptıramayanlar 21, 23, 24, 25 Kasım 2009 tarihlerinde mazeret belgeleri ile bizzat veya yakınları aracılığıyla kayıt yaptırabilecek. 25 Kasım’dan sonra mazeret beyan ederek kayıt yaptırmak isteyenlerin başvuruları kabul edilmeyecek ve kayıtları yapılmayacak. 21 Kasım Cumartesi günü AÖF büroları kayıt işlemleri için açık olacak ve kayıt yapılabilecek. Öğrenci adayları internet başvuru ve kayıt kılavuzunu ise, internetteki "aofkayit.anadolu.edu.tr" adresinden veya AÖF bürolarından temin edebilecek.
606355
Hindistan'da tren kazası: 21 ölü
Yetkililer, başkent Yeni Delhi'nin 210 kilometre güneydoğusundaki, Tac Mahal'in bulunduğu Agra kenti yakınında, kırmızı ışıkta duran bir yolcu trenine bir başka yolcu treninin arkadan çarptığını belirtti. Hindistan'ın kuzeyinde iki trenin çarpıştığı kazada ölenlerin sayısının 21'e çıktığı bildirildi.Yetkililer kazanın nedenini belirlenmesine çalışıldığını ifade etti. Yetkililer, başkent Yeni Delhi'nin 210 kilometre güneydoğusundaki, Tac Mahal'in bulunduğu Agra kenti yakınında, kırmızı ışıkta duran bir yolcu trenine bir başka yolcu treninin arkadan çarptığı kazada 17 kişinin de yaralandığını belirtti. Polis, saat süren kurtarma operasyonunda 19 kişinin cesedinin kaza bölgesinden çıkarıldığını, 19 yaralıdan 2'sinin ise hastanede öldüğünü kaydetti. Ölenler arasında yabancıların bulunmadığı bildirilirken, kazada ezilen vagonda kadınlar ve fiziksel engelli insanların bulunduğu belirtildi. Trenlerin ülkenin güneyinden başkent Yeni Delhi'ye gittikleri kaydedildi.
606460
200'den fazla kişi gösteri yapamayacak!
Kamboçya Halk Partisi milletvekilleri, yeni yasanın güvenlik ve kamu düzeninin tesis edilmesine yardımcı olacağını iddia etti. Ancak muhalefet, bunun ifade özgürlüğünü kısıtlama girişimi olduğunu söylüyor. Ana muhalefet Sam Rainsy Partisi'nin sözcüsü Yim Sovann, "Bu yasa, hükümete karşı gösterilerin yasaklanmasından başka bir şey değil" dedi. Yasa, gösteriler için en az gün önce izin alınmasını da öngörüyor.
606089
Usain Bolt, "nişan"landı!
Pekin 2008'de 100 ve 200 metrelerde kırdığı rekorları, 12. Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 11'er saliseyle geliştiren Bolt, Jamaika Nişanı'na layık bulundu. Bu nişana layık bulunan en genç kişi olarak da tarihe geçen 23 yaşındaki Bolt'un adı, geçen haftalarda Jamaika'daki bir otoyola verilmişti.
605822
Guantanamo Kapatılıyor
Guantanamo Kapatılıyor ABD Kongresinden kapatmanın yolunu açacacak karar çıktı. ABD Başkanı Obama bir sözünü daha yerine getiriyor. Yayına Giriş: 21.10.2009 01:27:30 Güncelleme: 21.10.2009 01:27:30 Amerika Birleşik Devletleri Kongresi, Küba'daki Guantanamo Üssü'nde terör zanlısı olarak alıkonulan yabancıların, Amerikan mahkemelerinde yargılanmak üzere transferine onay verdi. Senatoda yapılan oylamada, karar 19'a karşı 79 oyla kabul edilidi. Böylece Amerikan yönetiminin, Ocak ayına kadar, Guantanamo'yu kapatma planının önündeki engellerden biri daha kalkmış oldu. Guantanamo'da hala 200'ün üzerinde tutsak bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, 2010 yılının ocak ayına kadar Guantanamo'yu kapatma sözü vermişti. Ancak konuyla ilgili olarak hazırlanan son raporlar, yasal, siyasal ve diplomatik bazı konular yüzünden, hükümetin tutukevini bu tarihte kapatmaya hazır olmadığını göstermişti.
607074
Muhsin Rızai: BOP yenilgiye uğramıştır
İran'da Haziran ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olarak yarışan İran Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Sekreteri Muhsin Rızai, ziyaretinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile siyasi konularda, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ile de ekonomik konularda görüşmeler yaptığını ifade etti. Gül ve Davutoğlu ile bölgede yeni bir düzen üzerinde konuştuklarını belirten Rızai, "Bu bölgede yeni bir birlik kurulabilir. Bu proje Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya'yı kapsayabilir. Bunun temelini de gelişme, adalet ve barış olarak adlandırabiliriz. Buradaki dostlarımızla hemfikir olduk ve bu da bizi mutlu etti" diye konuştu. Türk yetkililerle var olan projelerin devam ettirilmesi ve geliştirilmesi üzerinde durduklarını vurgulayan Rızai, bu bölgede Türkiye ve İran'ın, AB'de Almanya ve Fransa'nın üstlenmiş olduğu görevi yerine getirebileceğini kaydederek, şöyle konuştu: "Büyük Ortadoğu Projesi yenilgiye uğramıştır. Bunun nedeni ise bu projenin savaşla elde edilebilecek bir proje olmasıdır. Büyük Ortadoğu Projesi Irak'a saldırı ile başladı. Yeni Ortadoğu Projesi ise Lübnan'a saldırı ile şekillenmişti" dedi. "Serbest bölgenin enerji ihtiyacını İran karşılayacak" Türkiye ile İran arasındaki ticaret hacminin halen 12 milyar dolar olduğunu ve bunun çok daha artırılması gerektiğini kaydeden Rızai, Türkiye'den iş adamlarının İran'ın güneyinde bir rafineri satın aldıklarını ve önümüzdeki günlerde de İran'ın petrol işlerinden sorumlu en üst düzeydeki yetkililerin gelerek görüşmelerde bulunacağını söyledi. İran ile Türkiye sınırında serbest ticaret bölgesinin kurulmasıyla ilgili bir soru üzerine Rızai, iki ülke arasındaki sınırda sanayi ve ekonomi bölgesi oluşturulmasının söz konusu olduğunu ve burada iki taraftan da yatırımcıların bulunacağını, ayrıca bu bölge için özel kanunlar çıkarılacağını ifade ederek, "Bu bölgenin enerji ihtiyaçlarını ise oraya boru hattı döşeyerek İran tarafı karşılayacak" dedi. Rızai, "Türkiye ziyaretinde üst düzeyde ağırlanmasının sebebinin" sorulması üzerine, Türkiye ile İran arasında son dönemde dostça ilişkiler bulunduğunu ve iki ülke arasında bölgesel ve küresel her türlü konunun görüşüldüğünü ifade etti. "Ne İran hükümeti Türkiye'nin içişlerine karışıyor, ne de Türkiye İran'ın içişlerine karışıyor" diyen Rızai, şu ana kadar iki ülke arasında uygulanan siyasetin "güzel bir siyaset" olduğunu belirtti. "Demokratik Açılımı destekliyoruz" Türkiye'deki "Kürt Açılımı"nın İran'ı nasıl etkileyeceği yönündeki bu soruyu ise Rızai, "Türk hükümeti ve halkı kendi sorunlarını kendi çözebilir. Biz Türkiye'nin demokratik açılımını destekliyoruz. Güvensizlik terör ve savaş dönemi kapanmıştır. Bizim bölgemizin barışa ve huzura ihtiyacı var. Buna ulaşmak için tüm yolları denemeliyiz" diye yanıtladı. Rızai, Türkiye'nin yeni dönemde uyguladığı dış politikayla ilgili olarak da, Türkiye'nin Avrupa ile ilişkilerini azaltmasını istemediklerini, ama Türkiye'nin Asya'ya da bir eğilim duymasından memnuniyet duyacaklarını ifade etti. "İran'ın nükleer tesisleriyle ilgili müzakerelerden bir sonuç çıkmaması durumunda İran'ın alacağı tavrın" gündeme getirilmesi üzerine Rızai, sonuca varmaması için bir neden görmediği, önemli olanın "Batı ülkelerinin mantıklı ve yasalar çerçevesinde hareket etmesi" olduğunu, kendilerinin de şeffaflığı sağlamak zorunda olduklarını belirterek, "Biz üzerimize düşeni yapıyoruz, Uluslararası Atom Enerji Kurumunun talep ettiği her şeyi sağlıyoruz" dedi. "Erdoğan Davos'ta karşıdakine çok tahammmül etti" "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos zirvesindeki çıkışı" ve ardından yaşanan gelişmelerle "gerginleşen Türkiye-İsrail ilişkileri" hakkında değerlendirmede bulunulması istenen Rızai, BM'nin İsrail'in Gazze'de işlemiş olduğu suçlarla ilgili raporunun herkes tarafından görüldüğünü, bu türden raporların daha önce de yayınlandığını belirterek, "50 yıldan fazla bir zamandır İsrail insanları katlediyor. Bence Erdoğan, Davos'ta karşı taraftakine çok fazla tahammül etti. Karşı taraf Erdoğan'ın terbiyesinden ve tevazusundan istifade etti. Erdoğan saygılı davrandıkça karşı taraftaki saygısızlığını daha da artırdı. Biz Müslümanlar, bir yere kadar terbiyemizi ve saygımızı devam ettiririz, ama karşı tarafın bundan yararlandığını hissedersek artık buna tahammül etmeyiz" diye konuştu.
607146
KKTC: Uzlaşı noktasından oldukça uzaktayız
Uzlaşı noktasından oldukça uzaktayız Başbakanı müzakerelerinde, birkaç konu dışında uzlaşıya varılamadığını ve yarın olacakmış gibi açıklama yapmanın doğru olmadığını ifade ederek, “Şu anda uzlaşı noktasından oldukça uzaktayız” dedi. Başbakan Eroğlu, toplantısına girerken, güncel konulara ilişkin açıklama yaparak, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kıbrıs müzakerelerinin devam ettiğini ve bugüne kadar yapılan görüşmelerde, birkaç konu dışında henüz mutabakata varılmadığını belirten Eroğlu, “Yarın referandum olacakmış gibi beyanatlar bana göre doğru değildir. Görüşmeleri takip eden ve tutanakları okuyan bir kişi olarak şu anda uzlaşı noktasından oldukça uzaktayız” ifadesini kullandı. Kıbrıs Türk halkının haklarını ortadan kaldırmayacak bir anlaşma metninin ortaya çıkmasını temenni ettiklerini kaydeden Eroğlu, Rumlar kabul etse de etmese de, Kıbrıs’ta iki ayrı devlet, iki ayrı halk, iki ayrı demokrasi ve irade olduğunu, ancak bu gerçeklerden hareket edilerek varılacak bir anlaşmanın yaşayabileceğini söyledi. Bu unsurların Başbakan tarafından da dile getirildiğini anımsatan Eroğlu, KKTC Cumhurbaşkanı ’ın, “kamuoyu yoklamalarından çıkan sonuçlara ve ’den verilen mesajlara itibar ederek görüşmeleri sürdürmesi gerektiğini” ifade etti ve “O bilinç içerisinde olduğunu düşünüyorum” dedi. Dünyada son 20 yılda 40’a yakın devletin bağımsızlığını ilan ettiğini ve son olarak ve ’nın bağımsızlığını ilan ettiğini anlatan Eroğlu, “Artık dünya Kıbrıs konusuna değişik gözle bakma gereğini duyacaktır. masasında yıllar geçmiştir ve Rumların uzlaşmazlığı, her anlaşma noktasında masayı terk etmesiyle bu günlere gelinmiştir” diye konuştu. Başbakan Derviş Eroğlu, bir soru üzerine, mecliste 26 milletvekiliyle iktidarda olmanın sıkıntılarının bulunduğunu, ancak koalisyon hükümeti kurma arayışlarının olmadığını açıkladı. Halkın, partisini 19 Nisan 2009 seçimlerinde tek başına iktidara getirdiğini, 19 Nisan iradesinin yok sayılmak istendiğini ifade eden Eroğlu, “bir zamanlar 24 Nisan iradesi olduğunu, bu gün de 19 Nisan iradesinin var olduğunu, herkesin bunu böyle bilmesi gerektiğini” kaydetti. Kıbrıs Türk basınında, Kıbrıs basınından alıntı yapılarak, Cumhurbaşkanı Talat’ın, Kıbrıs lideri ’tan cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda destek istediğine dair yazılar çıktığını aktaran Eroğlu, “Ne kadar doğru bilemiyoruz, ama bizim seçimlerimize Güney’in müdahalesi doğru bir hareket değildir” dedi. Talat’ın Hristofyas’tan böyle bir istekte bulunduğunu düşünmediğini ve düşünmek de istemediğini kaydeden Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının kendi tercihini yaparak liderini seçeceğini ve Hristofyas’a ihtiyacı olmayacağını söyledi.
607187
Wells Fargo 3.2 milyar dolar kar etti
'li Wells Fargo bankası üçüncü çeyrekte 3,2 milyar kar etti. 'nin dördüncü büyük bankası Wells Fargo, bu yıl üçüncü çeyrekte karını geçen yıl aynı döneme göre iki kat artırarak 3,2 milyar dolara (hisse başına 36 sent) çıkardığını açıkladı. Şirketin, hisse başına 37 sent kar etmesi bekleniyordu. San Francisco merkezli banka, batık kredilerden kaynaklı kayıplarının ise 5,1 milyar dolara ulaştığını bildirdi. JPMorgan Chase ve Citigroup da müşterileri ödeme güçlüğü çektiği için yüksek kredi kayıpları açıklamıştı. Wachovia bankasını bünyesine katan Wells Fargo, kredi kayıplarının 2010 yılında zirve yapmasını beklediğini de kaydetti.
606488
Petrol fiyatı 79 doların altına indi
fiyatı 79 doların altına indi Uluslararası piyasalarda fiyatı dün 80 doların üzerini gördükten sonra bugün 79 doların altına geriledi. ’de stoklarının beklentilerin üzerinde artması üzerine ABD ham petrolünün fiyatı Aralık ayı vadeli bugün 29 sent gerileyerek, 78,83 oldu. ABD ham petrolünün varil fiyatı dün 80,05 dolara yükselerek, 14 Ekim 2008’den bu yana en yüksek seviyesini görmüş ve daha sonra 84 sentlik azalışla 79,12 dolar olmuştu. Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 18 sent değer kaybederek, 77,06 dolar oldu. Amerikan Petrol Enstitüsü’nün, geçen hafta 2,2 milyon varil artması beklenen ABD’de ham petrol stoklarının 3,8 milyon varil arttığı açıklaması, petrol fiyatının gerilemesinde etkili oldu. ABD Ticaret Bakanlığının dün, gelecekteki faaliyetlerin işareti olarak görülen inşaat izinleri için başvuruların, yüzde 1,2 gerilediğini, böylece, son ayın en büyük düşüşünün kaydedilmiş olduğunu bildirmesi de petrol fiyatının düşmesinde rol oynadı.
607109
Galatasaray, Dinamo Bükreş maçına hazır...
maçına hazır... , ile yarın saat 22.05’te yapacağı (F) grubu 3. maçının hazırlıklarını sürdürdü. Teknik direktör yönetiminde, ’nde, sadece ilk 15 dakikası basına açık olarak yapılan antrenmanda, futbolcuların bir hayli neşeli oldukları dikkat çekti. Antrenmana, yorgun olan ve sakatlığı süren katılmadı. Antrenmanda, sarı-kırmızılılar, Dinamo Bükreş maçının taktiğini denedi.
607223
Borsa rekor kırdı, döviz ve altın yükseldi
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) Bileşik Endeksi gün sonunda 51.295,19 puana ulaşarak 2009 yılı kapanış rekorunu yeniledi. İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 460,58 puan artarak 51.295,19 puandan rekorla kapandı. Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer artışı yüzde 0,91 olarak gerçekleşti. Endeks bundan önceki 2009 yılı kapanış rekorunu 51.050,87 puanla dün kapanışta kırmıştı. İlk seanstaki 216,26 puanlık düşüş dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 244,32 puan yükseldi. Hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 0,48 değer kazandı. DÖVİZ İstanbul serbest piyasada, kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,4630 liraya, avronun satış fiyatı 2,1890 liraya yükseldi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, piyasanın kapanışı itibariyle Kapalıçarşı'da 1,4590 liradan alınan dolar 1,4630 liradan, 2,1850 liradan alınan avro 2,1890 liradan satılıyor.Serbest piyasada önceki kapanışta 1,4560 lira olan dolar güne 1,4660 liradan, 2,1760 lira olan avro da 2,1800 liradan başlamıştı. Ankara'da dün akşam saatlerinde 1,4580 liradan satılan ABD doları, bugün akşam saatlerinde 1,4650 liradan işlem gördü. İstanbul ve Ankara serbest piyasalarında alınıp satılan döviz türlerinin, önceki ve bugün itibariyle alış, satış ve kapanış fiyatları şöyle: SALI ÇARŞAMBA İSTANBUL Alış Satış Alış Satış ABD Doları 1,4520 1,4560 1,4590 1,4630 Avro 2,1720 2,1760 2,1850 2,1890 Sterlin 2,3800 2,4050 2,4200 2,4300 İsviçre Frangı 1,4300 1,4420 1,4450 1,4520 ANKARA ABD Doları 1,4480 1,4580 1,4530 1,4650 Avro 2,1650 2,1810 2,1760 2,1940 Sterlin 2,3700 2,4150 2,4050 2,4460
606954
"Casus Kızlar" vizyona hazır
Yönetmenliğini Pascal Jardin'in yaptığı "Casus Kızlar Totally Spies", televizyondaki başarısının ardından beyazperde de izleyiciyle buluşacak. Yapımcılığını Maraton Media'nın üstlendiği, senaryosunu ise Michelle Lamoreaux ve Robert Lamoreaux'un kaleme aldığı filmin basın gösterimi, Cinebonus G-Mall'da yapıldı. Filmde "Casus Kızlar"ın bağlı bulunduğu "ajan Jerry"i seslendiren Nuri Gökaşan, hoş bir çalışma olduğunu ve seslendirdiği karakterden çok keyif aldığını söyledi. Fransız yapımı olan "Casus Kızlar", 120'den fazla ülkeye satılarak, TFI, Cartoon Network, Jetix, Mediaset, Teletoon, Disney Chanel, GM TV gibi kanallarda yayımlandı. Başta olmak üzere Avrupa, Kanada ve Latin Amerika'da yüksek ratingler elde eden dizi, Avrupa'nın en uzun yayımlanan animasyon dizisi olarak yıldır yayın hayatına devam ediyor. Filmin konusu Genç kızları kendisine hayran bırakan dizinin versiyonunun konusu ise şöyle: "Sam, Clover ve Alex, Beverly Hillsli sıradan genç kızdır. Dünya İnsan Koruma Örgütüne(WOOHP) uluslararası ajan olarak seçilen kızlar tamamen şok olur. Ciddi eğitimlerden geçen kızlar, Beverly Hills'te yaşayan ünlü veteriner Peppy Wolfman'ın yerini belirlemek için danışmanları Jerry tarafından ilk görevlerine yollanır. Kızlar, Peppy'nin diğerleri gibi kaçırıldığını çabucak anlar. Ancak, kaçırılanların hepsinin bakışları 'Mükemmelleştirici' adlı tuhaf bir makine aracılığıyla değiştirilmiştir. Lisedeki olağan hayatlarıyla, gizli ajan kimlikleri arasında hokkabazlık yapan kızlar, tüm bu kayboluşların ardında Fabu adlı başarısız eski bir mankenin olduğunu fark ederler. Aynı zamanda 'Mükemmelleştirici' makinesini de eden Fabu'nun planı istasyonunda muhteşem bakışlara sahip insanlar yaratmaktır. Böylelikle kendini takdir etmeyen insanları ve dolayısıyla dünyayı yok etmek istemektedir." Filmde "Alex" Cansu Dere, "Clover" Melisa Sözen, "Sam" Bergüzar Korel, "Fabu" Ziya Kürküt tarafından seslendirildi. Çocuklar kadar büyükleri de beyazperdeye çekecek olan "Casus Kızlar", 23 Ekim Cuma günü vizyona girecek.
607139
Bosna'da anayasa görüşmeleri başarısız
Avrupalı ve Amerikalı yetkililerle Bosnalı liderlerin, Bosna'yı 'ye yakınlaştıracak anayasal değişiklikler hakkında yaptığı görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığı bildirildi. Görüşmelerin katılımcısından paketini meşruten kabul eden tek taraf olan Boşnakların Demokratik Eylem Partisi (SDA), görüşmelerin başarısızlığa uğradığını açıkladı. Arabulucuk görevini yürüten Dışişleri Bakan Yardımcısı Jim Steinberg ve İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt de yaptıkları ortak açıklamada, sürecin devam edeceğini ve bugünkü görüşmelerde "sınırlı ilerleme" sağlandığını bildirdiler. Açıklamada, "Taraflardan bazılarının, daha fazla kararlılık ve esneklik göstermeleri gerekecek" ifadesi kullanıldı. Amerikalı ve 'den uzmanların oluşturduğu ekibin, Boşnak liderlerle müzakerelere devam etmek için gelecek hafta yeniden Bosna'ya gelecekleri belirtildi. İki gün süren ve bugün sona eren görüşmelerde, bazı üst düzey Amerikan ve yetkililerinin sunduğu anayasa değişlikliği önerileri, bazı Boşnak liderler tarafından esaslı, diğerlerince çok önemsiz bulundu. Görüşmeler, ülkeyi siyasi açmazdan kurtarmak ve 'ye yakınlaştırmak açısından önemli bir adım olarak görülüyordu. Anayasa değişikliğinin, Bosna'nın tam anlamıyla işler düzene sahip bir ülkeye dönüşmesi için gerekli olduğu düşünülüyor. Dışişleri Bakan Yardımcısı Jim Steinberg, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ve Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'in katıldığı görüşmeler, "Dayton-2" olarak adlandırılıyordu. Taraflar ne istiyor? Mevcut anayasada ülke, Sırp Cumhuriyeti ve Boşnak-Hırvat Federasyonu'ndan oluşuyor. Bu unsurların parlamento, üçlü Başkanlık Konseyi ve Bakanlar Kurulu gibi ortak kurumları bulunuyor. Ancak yetki bölüşümü meselesi muğlak kalıyor ve her bir taraf bu konuda farklı yorumda bulunuyor. Uluslararası bir yönetici hakem rolü oynuyor ve bu yöneticinin yerel yetkilileri görevden almak ve yasaları uygulamak yetkisi bulunuyor. Bosnalı Sırplar, bu uluslararası yönetici mevkinin kaldırılmasını, Bosna-Sırp Cumhuriyeti'nin mevcudiyetini korumasını ve mümkün olduğunca geniş özerlik istiyor. Boşnaklar ve Hırvatlar ise mevcut anayasada daha fazla değişiklik yapılmasından yanalar ve bu yüzden öneriyi beklentilerinin altında buluyorlar. İstikrar sağlanıncaya kadar uluslararası yöneticinin görevini sürdürmesini isteyen Boşnak ve Hırvatlar, bölgelerin özerkliklerinin kaldırılmasını ve böylece Bosna'nın 'ye birleşik bir ülke olarak katılmasını arzuluyor. Taslak öneri, üçlü başkanlık konseyi yerine tek bir başkanın ve iki yardımcısının bulunmasını, halen kararlarını oy birliğiyle alan bakanlar kurulunun kararları basit çoğunlukla almasını, iki kanatlı parlamentodaki milletvekili sayısının artırılmasını ve üç sandalyenin azınlıklara ayrılmasını öngörüyor.
606346
Avustralya, Afganistan'daki askerlerini hemen çekmek istiyor
Savunma Bakanı Faulkner, Avustralya'nın ABC radyosuna yaptığı açıklamada, "Avustralya Savunma Kuvvetleri'nden bu göreve ve bu önemli sorumluluğa en kısa sürede son vermemizi güvence etme biçimi konusundaki görüşlerini sordum" dedi. Faulkner, bu kararın, güçlenen Taliban militanları ile savaşmak için asker sayısının büyük ölçüde artırılmasını isteyen Afganistan'daki Amerikan ve NATO kuvvetlerinin komutanı Amerikalı General Stanley McChrystal'in çabalarına darbe vuracağını da kabul etti. Bu konuyu Avustralya Genelkurmay Başkanı General Angus Houston ile ele aldığını ve bunun kendisi için çok mühim bir konu olduğunu söyleyen Faulkner, bu konuda ileride atacakları adımları özel olarak anlatmayacağını, ancak, bu kararın, General McChrystal'in raporunun ardından NATO ve Afganistan'daki uluslararası kuvvet ISAF'taki ortaklarının önem verdiği yaklaşıma bir etkisi olacağını da kabul ettiğini belirtti. Afganistan'da 1500 civarında askeri bulunan Avustralya'nın henüz askerlerini çekmek için belirlediği bir tarih bulunmuyor.
607004
Deniz haydutları, son ayda 306 gemiye saldırdı
Uluslararası Deniz İzleme Bürosu'ndan (IMW) bugün yapılan açıklamada, Aden Körfezi ile Somali'nin doğu kıyılarında fidye için ticari gemilere yapılan saldırıların arttığı ifade edildi. IMW'nun Malezya ofisinin hazırladığı rapora göre, deniz haydutları 2008'de toplam 293 eylem gerçekleştirdi. 114 gemiye zorla giren korsanlar, 34'ünü kaçırmayı başarmış. Saldırılarda 661 mürettebat rehin alınırken, gemici öldürüldü. Geçen yıl 76 eylemde silah kullanılırken, bu rakam 2009'da 176'ya çıktı. 2009 yılındaki dünya genelinde deniz haydutları tarafından ticari gemilere yapılan 306 saldırının 147'si Somalili deniz haydutları tarafından yapıldığı kaydedildi. 1991 yılından beri şiddet ve anarşinin kol gezdiği Somali'deki karışık ortamdan beslenen deniz haydutları, Aden Körfezi'ni dünyanın en tehlikeli deniz yolu haline getirdi. IMW, deniz haydutlarının saldırısının artmasını, musonların yeteri kadar etkili olmadığı ülkede kuraklık ve kıtlığın baş göstermesi şeklinde açıkladı. Deniz haydutları kullandıkları çok gelişmiş silahlar ve büyük teknelerle kıyıdan yüzlerce kilometre açılarak ticari gemilere saldırabiliyor. Somalili haydutlar kaçırdıkları gemilerden şimdiye kadar milyonlarca dolar fidye almayı başardı. 2009 itibarıyla Somali dışında Nijerya'da 20, Malezya'da 14, Bangladeş'te 12, Hindistan ve Peru'da 10'ar gemiye deniz haydudu saldırısı haberleri gelmişti.
606464
Rijkaard'ın derdi Galatasaray'ın takım savunması...
Rijkaard'ın derdi 'ın takım savunması... Teknik Direktörü yarın 'le oynanacak maçı öncesi 'nde bir basın toplantısı düzenledi. Hollandalı teknik adam takımdaki sakat futbolcularla ilgili olarak, "'ın ciddi bir sakatlığı yok. 'da da ciddi bir sakatlık yok. Tek sıkıntısı yorgunluk. Tabii ki takımda bazı değişiklikler olabilir. Bizim için önemli olan öncelikle Dinamo Bükreş maçı var. Benim için önemli maçımız bir sonraki maçımızdır. Ben her zaman futbolarıma bunu aşılamaya çalışıyorum. 'ın bir sakatlığı yok ama yorgunluğu var. Bugün son durmuna bakıp, karar vereceğiz" dedi. Frank Rijkaard yarın karşılaşacakları Rumen ekibi Dinamo Bükreş'in iyi bir takım olduğunu belirterek, "Defansif olarak iyiler, fazla gol yemediklerini biliyoruz ama ofansif olarak biraz zayıf kaldıklarını gözlemledik. 10 numaralı Cristian adlı oyuncuları tehlikeli sayılabilir. Biz gereken önlemlerimizi aldık ve buna göre hazırlandık" şeklinde konuştu. Kendileri için takım savunmasının çok önemli olduğunu kaydeden Rijkaard, "Bununla ilgili sürekli çalışıyoruz ama tabi ki sizler basın mensubu olarak olumsuz yönlerden eleştiriyorsunuz haklı olarak. Bizim fazla gol attıgımızdan kimse bahsetmiyor veya oynadığımız güzel futboldan. İlk geldiğimiz günden beri 4-3-3 sistemiyle oynuyoruz sadece son puan kaybettiğimiz maçlara bakmamak lazım. Çift forvet oynadığımız zaman defansif anlamda daha fazla sıkıntı çekebiliriz çünkü orta sahadan birini eksiltmemiz gerekir. Sistem değişirse daha da fazla sıkıntılar meydana gelebilir yüzden şimdilik bu sistemi oturtmaya ve korumaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Başarılı teknik adam kendisiyle ilgili eleştirileri de bildiğini ifade ederek, "Hakkımda yapılan eleştirilerden haberim var ve bu da benim işimin bir parçası. Benim en büyük görevim takımımı ve oyuncularımı korumak. Ben basın mensubu arkadaşlara saygı duyuyorum herkes işini yapıyor sonuçta. Oyuncularım da çalışıp gayret ediyor daha iyi olmak için özverili bir çalışma içindeyiz. Aslına bakarsanız herkesin futbolla ilgili bir fikri, bir görüşü vardır. Herkes birşeyler söylemek ister bundan daha doğal bir şey olamaz, ama biz bu işin içinde olan insanlar olarak kulağımızı bu tarz söylemlere kapamalıyız. Futbolun içinde yıllardır olan insanlar olarak biz bu işi daha iyi biliyoruz” şeklinde konuştu. Rijkaard bir basın mensubun "Teklif gelirse Milli Ttakımı'nda görev yapar mısınız?" sorusuna ise “Hem kulüpte hem de milli takımda çalışan hocalar var ama benim böyle bir tecrübem yok. Şu an için sadece Galatasaray’ı düşünüyorum, milli takımı düşünmüyorum” dedi. Yine bir soru üzerine Brezilyalı Elano'nun kendileri için çok önemli bir olduğunu belirten Rijkaard, "Milli takımlar oyuncuların form düzeyi üstünde bazen olumsuz etkili olabiliyor. Ama kendisi bizim için çok önemli bir futbolcu ve takımda yeri tartışılmaz” dedi.
605689
Azerbaycan'la gaz krizi
Azerbaycan'la gaz krizi Enerji Bakanı Yıldız, Aliyev'in "Türkiye'ye artık ucuz doğalgaz yok" restine "Geriye dönük fiyat farkını öderiz" karşılığını verdi. 21 Ekim 2009 Çarşamba, 00:24 Ermenistan ile imzalanan protokolün ardından gerilen Türkiye-Azerbaycan ilişkileri doğalgaz krizine dönüşüyor. Azerbaycan'daki Türk şehitliğindeki Türk bayraklarının kaldırılmasını Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in "Türkiye'ye bundan böyle ucuz doğalgaz yok" çıkışı takip etmişti. Enerji Bakanı Taner Yıldız, bugün konuyla ilgili bir açıklama yaparak Aliyev'in yanlış bilgilendirildiğini ve gelinen noktaya çok üzüldüğünü belirtti. Bakan Yıldız, Aliyev'in "Türkiye'ye artık ucuz doğalgaz yok" restine ise "Azerbaycan'a geriye dönük fiyat farkını ödeyeceğiz" şeklinde karşılık verdi.
606256
"Çok yer kapladın"dediler, dövdüler
"Çok yer kapladın"dediler, dövdüler"Bana 'Hey şişko! Trene niye biniyorsun. En az iki yer kaplıyorsun' dediler" İNGİLTERE’de dönüş Marsha Coupe (53) adlı kadın, yolculuk ettiği trende çok yer kapladığı gerekçesiyle başka bir kadın tarafından dövüldü! Olayı mahkemeye taşıyan Coupe, dehşet anlarını şöyle anlattı: “Trenle eve dönüyordum. Karşı tarafımda oturan bir kadın ayağa kalktı ve ‘Hey şişko! Trene niye biniyorsun. En az iki yer kaplıyorsun’ diyerek bana vurmaya başladı.” 140 kiloluk kadının sağ gözü ile vücudundaki pek çok yer morardı. Geçtiğimiz mayıs ayında yaşanan bu olayın davası henüz sonuçlanmadı.
606817
Volkswagen Porsche'un 49.9'unu satın alacak
Volkswagen Porsche'un 49.9'unu satın alacak Alman otomotiv şirketi Volkswagen (VW), spor otomobil üreticisi Porsche'u bünyesine katmanın ilk adımını attı. Avrupa'nın en büyük otomotiv şirketi Volkswagen, 2010 yılına kadar Porsche'un yüzde 49,9'unu alacağını, bunun için 3,9 milyar avro ödeme yapacağını açıkladı. Açıklamada, Volkswagen ve Porsche'un birleşmesinin planlandığı gibi 2011 yılında olacağı belirtildi. Volkswagen, daha önce Ağustos ayında bu yıl sonuna kadar 3,3 milyar avro karşılığında yüzde 42 Porsche hissesini satın alacağını bildirmişti. Geçen yıl VW'nin yüzde 51 hissesini alan Porsche'un, bu oranı yüzde 75'e çıkararak VW'nin tek hakimi olma planları ekonomik krizle birlikte zora girmiş ve şirketin borcu milyar avroyu bulmuştu. Porsche'un VW'yi alma operasyonunun başarısız olması, Porsche Üst Yöneticisi (CEO) Wendelin Wiedeking ve Mali İşler Müdürü Holger Haerter'ın görevlerini bırakmasına sebep olmuştu. Porsche, çatısı altında Seat, Skoda, Audi, VW ve Scania ile lüks markalar Lamborghini ve Bentley gibi markaları bulunduran VW'in 10. otomobil markası olacak. Porsche, 10 bin kişiye VW ise 370 bin kişiye istihdam sağlıyor.
606111
ZEKİ ÇOL Trabzonda yap-boz oyunu
Ankaraspor'un ligden düşmesi sonucu boş geçecek bir sonraki haftada yerli bir teknik adamla anlaşılacak. Ve yine çok büyük olasılıkla, Şenol Güneş'in Aralık'ta bitecek Güney Kore ligindeki mesaisinin sonlanmasının ardından, koşullar elverirse yeni bir anlaşmaya daha imza atılacak. Trabzonspor, değişik nedenlerle bir türlü istikrarı yakalayamadı. Yakalaması da kolay değil. Çünkü karışanı çok... Karıştıranı çok! Ve maalesef, yönetimin kararlı duruşu da yok. Geçen sezon bir şans yakalanmıştı. Yeni bir kadro kurulmuş, Ersun Yanal'la lige hem iyi başlangıç yapılmış hem de Trabzonspor, yavaş yavaş kimlik bulmaya başlamıştı. Hatırlayın, maçlık aynı dönemde Trabzonspor, sıralar ligde 20 puanla liderdi. Şimdi 12 puanla 9. sırada. Üstelik liderin de tam 12 puan gerisinde. Ve bir dolu takviye yapması, bir sürü para harcamasına karşın. Bu, Trabzonspor'da performansa dönük yönetim politikalarının bir kez daha iflâsının göstergesi. İflâs eden, aslında yalnızca bu politika da değil. Kulübün, bu yönetim dönemindeki yeniden yapılanma, geleceğe dönük takım kurma ve bu sezon için şampiyonluk kovalama politikası da iflâs etmiş durumda. Geçen sezon takımın uzun süre şampiyonluk yarışının içerisinde olması ve aslında beklenenin üzerinde bir performans yakalaması, ne yazık ki algı farklılaşmasını getirmişti. Sanki Trabzonspor çok güçlü bir kadronun sahibi ve şampiyonluğun en önde gelen adayıymışçasına, yaşanılan tökezlemenin ardından oluşan olağan sarsıntı, depreme çevrilmişti. Yönetimin duruş yetersizliği sonrası Ersun Yanal gitmiş, yeniden yapılanma süreci ise asıl gün bitmişti. Hiç unutmam... sıralar yazdığım bir yazıda, "Trabzonsporlu toplama takımla şampiyonluk istiyor. Sanki çeyrek asrı aşkın bir zamandır mazisinde gördüğü şampiyonlukların, onca hayal kırıklığı sezonunda müdavimiymiş gibi. Ve UEFA Kupası'na burun kıvırıyor. Sezon başında UEFA Kupası'na katılmayı başarı sayan, hedef gösterenler, ne gariptir şimdi bu performansı küçümsüyor!" demiştim. Ve sonra şöyle devam etmiştim: "Futbolda, hele de yeni kurulan takımlarda dönemsel performans düşüklükleri olabileceğini bu yönetim de fark edemedi. Bakın görün, önümüzdeki sezon neler olacak! Trabzonspor, belki bu konumunu bile arayacak. Şampiyonluk mu? Bu sabırsızlık, bu tepkisellik, bu duygusallık aklı taca çıkarmayı sürdürdüğü sürece, şampiyonluk Trabzonspor için mazinin derinliklerinde yatan nostaljik bir değer olarak duracak." yazının başlığı, "Trabzonspor seneye bugünleri ararsa şaşırmayın"dı. Ve daha sene bile dolmadan, şimdi Trabzonspor beğenmediği dünleri dahi arıyor. Bu tutarsızlık devam ettiği sürece... Hiç kuşkunuz olmasın, daha da çok arayacak. Benim şampiyonum Lishan kaçıyor, diğerleri kovalıyor Bitime artık metreler var. Finiş çizgisi birkaç saniyelik mesafede. Beyin "koş" diyor, bacaklar gitmiyor. Lishan tükenmiş... Çaresiz, azmi ile takatsizliği arasındaki kavganın galibini bekliyor. 42 kilometreyi çoktan geride bırakmış... Ama son birkaç adımı bir türlü atamıyor. Vücudu iflâs noktasında. İstiyor, gidemiyor... Ve yere seriliyor. Birileri koluna giriyor... Zoraki üç-beş adım... Acılar içerisinde, iki büklüm vaziyette... Bir daha deniyor... Yine üç beş adım... Yine yere seriliyor. Hâlâ pes etmiş değil. Hâlâ azmi, kararlılığı, iradesi vücudun tükenmişliğine, ağrıların şiddetine teslim olmuş değil. Ve bitiş noktasına şimdi daha yakın... Ama Lishan, hedefine kadar uzak ki... Son bir deneme... Son bir yere yığılış. Ve boylu boyunca serildiği asfalttan artık kalkamıyor. Avrasya Maratonu'nun en dramatik fakat en onurlu sahnesi bu. Geçen yılın 2.11.37 ile ikincisi Lishan Yigezu Fanta, tüm çabasına karşın bu defa yarışı tamamlayamıyor. Maraton yalnızca temponun değil, gücün, dayanıklılığın değil, azmin, iradenin de testten geçtiği bir yarış. Ve bazen işte böyle, beynin adaleye hükmedemediği de bir yarış. Zaten onun için maratona farklı bir anlam yükleniyor. Kazanmak mutlaka çok önemli... Lakin bitirmek de takdiri gerektiriyor. Ya da bitirmek için gösterilen gayret... Tıpkı Lishan'ın yaptığı gibi... Vücudun isyanına karşı gösterilen insanüstü direnç... Yarış bitmese bile saygıyı hak ediyor. Söküğünü dikemeyen Terzi! Bir maraton yazısı daha... Ama bu, biraz daha farklı. Biraz sitem içerikli... Biraz da sorgulama. Bizim kuşağın başarılarını alkışladığı iki büyük maratoncu vardı. Biri İsmail Akçay... Diğeri Hüseyin Akbaş. Hele İsmail Akçay... Uluslararası alanda da saygıyla anılan bir ismin ve performansın sahibiydi. Aralık 1968'de Fukuoka'da koştuğu 2:13.43'ü, yıllar sonra 14 Kasım 1976'da Veli Ballı 2:11.30'la geride bıraktı. Zaten Veli Ballı, İsmail Akçay'dan sonra gelen ve uzun yıllar koşan en önemli atletti. Ve Mehmet Terzi... Tüm zamanların en iyi derecesinin sahibi Mehmet Terzi... Londra'da 10 Mayıs 1987'de koştuğu 2:10.25'in yanına atletizm tarihimizde kimse yaklaşamadı. Mehmet Terzi, bugün Türk atletizmini yönetiyor. 2004'ten beri federasyon başkanı. En iyi bildiği, tabii ki en başarılı olduğu branşta, Türkiye'nin ne yazık ki uluslararası arenaya taşıyacağı atleti yok. Onun 2:10.25'ine, derecenin koşulduğu tarihten tam 20 yıl sonra en yakınında duran isim Abdil Ceylan. 28 Ekim 2007'de koştuğu derece 2:16.13. Ne yazık ki bu derece, İsmail Akçay'ın yaklaşık 40 yıl önce koştuğunun neredeyse dakika gerisinde! Son Avrasya Maratonu'nda bizimkiler arasındaki en iyi derece ise Bekir Karayel'in 2:23.17'si. Bizde bir lâf vardır; "Terzi, kendi söküğünü dikemez" denir ya... Bu da biraz ona benziyor. Bu ülkenin en büyük maratoncusunun başkan olduğu dönemde, hayret, Türkiye maratoncu yetiştiremiyor!
606147
Bizim başımıza gelse, İsrail'e ne yapardık?
Mehmet Ali Birand Bizim başımıza gelse, İsrail'e ne yapardık? Yine çok tehlikeli bir yazı yazdım. Bir bölümünüz bana çok kızacak, beni hayranlığı ile suçlayacak, Filistinlilere ihanet etmekle suçlayacak. Oysa ben, İsrail’in ’lilere karşı yaptıklarını hiçbir şekilde hoş görmüyorum. Tam aksine, yazılarım ortadadır, yıllardır sert şekilde eleştiriyorum. Bugün sizinle paylaşmak istediğim ise bambaşka bir konu. Geçen hafta patlayan ve yankıları hala süren Ayrılık dizisini tartışmak istiyorum. İsrail’in, ’de yayınlanmakta olan Ayrılık dizisiyle ilgili gösterdiği duyarlığı bazılarımızı kızdırdı. Son derece sert yorum ve açıklamalar yapıldı. Nasıl oluyor da, İsrail TRT’ye müdahale ediyor TRT özerk bir kurumdur, gidip de İsrail’den izin mi alacaktık Üstelik, dizide gösterilen sahnelerin tümü gerçek hayattan alındığına göre neden tepki gösteriyorlar Şimdi biran için durup, soğukkanlı şekilde bir düşünelim ve kendi kendimize bazı sorular soralım. Önce diziyi konuşalım. 1) Ayrılık, senaryoya dayalı bir doküman- drama diye adlandırabileceğimiz bir dizi. Yani, bir bölümü gerçeklerden çıkan, içine bir miktar senaristin hayal ürünü sahnelerinin de konduğu bir çalışma. Dizinin birçok sahnesi, İsrail’lileri çocukları dahi soğukkanlı şekilde öldüren, gaddar, korkunç insanlar olarak gösteriyor. Bazı bölümleri çok sevimli bir portre çiziyor ise de, bu kanlı bölümlerini seyredip TV’yi kapattığınızda, İsrail’lilere hınç duyabiliyor, nefret edebiliyorsunuz. 2) Bir de TRT’nin statüsüne bakalım. Resmi yetkililerimiz, TRT’nin özerk bir kuruluş olduğu, hükümetlerin karışmaya hakkı bulunmadığı, dizinin bir özel kuruluş tarafından üretildiğini söylediler. Bunları söylemek, bizlerin zekasına hakaret etmek gibi birşeydir. Zira, TRT resmi bir kuruluştur. Genel Müdürü Başbakanlar tarafından atanır ve hükümetlerin sözünden çıkan hiçbir Genel Müdür orada kalamaz. Toplumdaki genel algı, TRT’nin, Devletin ve İktidarların borazanı olduğu şeklindedir. Ayrıca, kuruluş yasasının 24 üncü maddesi son derece nettir. Bu maddeye göre, TRT ’nin dış ilişkileri veya güvenlik konularındaki program için dışişlerinde görüş almak zorundadır. Nitekim, sordum ve ne TRT ne de dizi yapımcıları böyle bir görüş almamışlar. Hatta önümüzdeki günlerde, dışişlerinden bu yönde bir uyarı alacaklar. Yani, TRT’de yayınlanan her şey devleti veya hükümeti bağlar. SONUÇ olarak, İsrail bu dizinin kendine yönelik kötüleme lekeleme, ve düşmanlık hislerini arttırmaya yönelik olduğunu ve bunun da AKP iktidarının onayı ile ve belki de “hükümetin teşvikiyle” yapıldığına inanması yanlış sayılmamalı. Ben bu diziden hükümetin önceden haberi olduğuna, bilmesine rağmen göz yumduğuna da inanmıyorum.Bu dizi bir yol kazasıdır. Ancak bunu İsrail’e anlatmanın yolu da, verilen demeçler değildir. Bizim başımıza gelse, İsrail'i yıkardık... Bir an için kendimizi İsrail’lilerin yerine koyalım ve kendi kendimize soralım: - Eğer İsrail TV’sinde, özel bir şirket tarafından, Türkiye’nin Güneydoğusundaki bir köyde bir Türk askerinin köylülere yedirdiği veya faili meçhul cinayetleri, aynı şekilde bir senaryo çerçevesinde, bir bölümü resmen mahkemelere dahi düşmüş bazı gerçeklerden hareket eden, ancak önemli bölümü hayali ve abartılmış bazı olaylar hikaye edilse, nasıl bir tepki gösteririz? İsrail’i mahvederiz. İsrail temsilciliklerine yürüyüşler düzenler, ’lara siyah çelenkler dahi bırakırız. Doğruyu söyleyelelim, böyle yapmaz mıyız Sakın HAYIR demeyelim. Hayatımız bu örneklerle geçti. Ünlü Midnight Express (Gece yarısı ekspresi) filmiyle nasıl mücadele ettiğimizi, her gösterildiği ülkeye nota verdiğimizi unutmayalım. Tamamen ticari bir film olmasına rağmen ayaklandık. filmdeki sahnelerin bir bölümü abartılı, ancak doğruydu. Bu örneklerin sayısını arttırabilirim. Söylemek istediğim şudur: Hepimiz duyarlı insanlarız. Bize yapıldığında ayağa fırladığımız şeyleri başkalarına yapmayalım. Bu bölgede yaşayanlar birbirimizi çok iyi biliyoruz. Ayrılık dizisinden sahneler çıkarılmalı Bu olayın etrafında çok fazla dönmemek gerekir. Eğer AKP iktidarının, İsrail’i dövmek ve ilişkilerimizi daha da kötüleştirmek, hatta dondurma noktasına kadar götürmek gibi bir politikası varsa, zaman bu diziye hiç dokunmasın. Olduğu gibi kullanalım. Ardından, İsrail düşmanlığı kabarırsa kabarsın aldırmayalım. Ancak öte yandan da unutmayalım, bu gidişin sonunda faturayı önce AKP iktidarı öder, ardından da Türkiye’ye ödetirler. İsrail ile ilişkileri bozmanın ne anlamına geldiğini burada anlatmak istemiyorum. Veya bu dizideki bazı sahneler çıkarılmalı. Bunda utanılacak hiçbir şey yok. Erdoğan, attığı bazı adımların ters sonuçlara gittiğini gördüğünde, tutumunu değiştirme cesaretini ve özgüvenini göstermeyi bilen bir siyasetçidir. Bu dizi, diğer bazı gelişmelerle bir araya geldiğinden dolayı, son derece yanlış noktalara gidiyor. Adeta bir sembol konumuna girdi. Başbakan, yanlış anlamaları önlemek ve bu gerilimin gereksiz noktalara çekilmesini istemiyorsa, zaman duruma el koyar. İsrail, Başbakan’ın duyarlıklarını vermek istedikleri mesajları aldı. Üzüm yemek istiyorsak, bu noktada üstünde tepinmeyelim. Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek istiyorsak zaman diziye dokunmayalım ve İsrail aleyhtarlığını biraz daha körükleyelim.
606315
Devler Ligi'nde toplu sonuçlar
Devler Ligi'nde toplu sonuçlar Futbolda Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde gruplardaki mücadele, dün gece (E), (F), (G) ve (H) gruplarında yapılan toplam maçla sürdü. Bu geceki maçlarda sürpriz sonuçlar alınırken, gecenin en büyük sürprizini yapan Rusya'nın Rubin Kazan takımı, deplasmanda şampiyonluk adaylarından İspanya'nın FC Barcelona takımını 2-1 yendi. Maçta başarılı bir performans sergileyen Rus ekibinin Türk futbolcusu Gökdeniz Karadeniz, takımının 73. dakikada gelen galibiyet golünü kaydetti. Diğer sürpriz bir sonucu elde eden Fransa'nın Olympique Lyon takımı, deplasmanda İngiltere'nin FC Liverpool takımını 2-1 yenerken, İskoçya'daki Glasgow Rangers (İskoçya)-Unirea Urziceni (Romanya) maçında evsahibi ekip 1, konuk takım ise golü kendi kalesine atarken, maçta Rangers bir de penaltı kaçırdı. Dün geceki maçlarda alınan sonuçlar şöyle: (E) GRUBU FC Liverpool (İngiltere)-Olympique Lyon (Fransa) (1-2) Debrecen VSC (Macaristan)-ACF Fiorentina (İtalya) (3-4) (F) GRUBU FC Barcelona (İspanya)-Rubin Kazan (Rusya) (1-2) FC Internazionale Milan (İtalya)-Dinamo Kiev (Ukrayna) (2-2) (G) GRUBU VFB Stuttgart (Almanya)-FC Sevilla (İspanya) (1-3) Glasgow Rangers (İskoçya)-Unirea Urziceni (Romanya) (1-4) (H) GRUBU Pire Olympiakos (Yunanistan)-Standard Liege (Belçika) (2-1) AZ Alkmaar (Hollanda)-Arsenal (İngiltere) (1-1)
606326
10:22 İran Devrim Muhafızları, Pakistan topraklarında operasyon izni istedi
İran Devrim Muhafızları, Pakistan topraklarında operasyon izni istedi İran Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanı’nın, İran karşıtı silahlı gruplara karşı, Pakistan topraklarında operasyon yapma izni istediği bildirildi. İran Devlet Televizyonu’nun haberine göre, Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanı Muhammed Pakpur, “Muhafızlar’ın teröristlerle Pakistan topraklarında mücadele etmesine olanak tanıyan izinlerin çıkarılması” çağrısında bulundu. Başka ayrıntı verilmeyen haberde, komutanın bu izni Pakistan’dan mı yoksa kendi hükümetinden mi istediği belirtilmedi. İran, geçen pazar günü aralarında Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanı Yardımcısı ile kimi yerel Devrim Muhafızları komutanlarının da bulunduğu 42 kişinin öldüğü saldırıyı düzenleyen Cundullah örgütünün, Pakistan topraklarında üslendiğini ve operasyonlarını sınır ötesinden sürdürdüğünü ileri sürüyor.
606559
Saatlerinizi geri almayı unutmayın!
Saatlerinizi geri almayı unutmayın! Yaz saati uygulamasına 29 Mart 2009 tarihinde geçilirken, saatler 03.00'de bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da Mart tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle 'ileri saat' uygulaması, 29 Mart Pazar günü saat 03.00'de saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, 25 Ekim Pazar günü saat 04.00'de saatlerin saat geri alınmasıyla sona erecek. Yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. Geçmiş yıllara bakıldığında yaz saati uygulaması, Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle birlikte Mart ayının son pazar günü başlayıp, Ekim ayının son pazar günü bitiyor. Yaz saati uygulamasıyla, her yıl, ''orta ölçekli'' bir hidroelektrik santralinin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor. İleri saat uygulamasıyla işe erken başlamak ve çıkmak, aydınlatma, ısıtma, soğutma açısından önem taşıyor. Türkiye Elektrik İletim A.Ş'nin (TEİAŞ) hesaplarına göre, yaz saati uygulamasıyla yıllık 500-600 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf sağlanıyor.
606711
Japonya'da İlginç Ceza Uygulaması
Japonya'da İlginç Ceza Uygulaması Saçlarını boyayan, küpe takan veya tırnaklarına parlak renkli oje süren Japon yüzücüler, havuzlardan ömür boyu men cezasıyla karşı karşıya kalabilecekler. Japonya Yüzme Federasyonu (JSF), müsabakalar sırasında "yüzücüden çok rock yıldızlarına benzeyen" sporcularına sert tedbirler getirdi. JSF Yönetim Kurulu Üyesi Masafumi Izumi, ulusal medyaya yaptığı açıklamada, erkek ve bayan sporcuların daha disiplinli olmaları için birtakım önlemler almaya karar verdiklerini belirtti. Yüzücülerin saçlarını boyamalarına, küpe takmalarına veya tırnaklarına parlak renkli oje sürmelerine bundan böyle izin verilmeyeceğini ifade eden Izumi, milli takım kamplarında, erkek ve bayan yüzücülerin birbirlerinin odalarında kalmalarına da müsaade edilmeyeceğini kaydetti. Federasyonun bu yeni planının, bundan böyle hukuki düzenlemeler içerisinde de yer alacağını ifade eden Izumi, sporculara da bununla ilgili bir sözleşme imzalattırılacağını, buna uymayanların ise ömür boyu men cezasına çarptırılacağını ifade etti.
606569
Maserati GranTurismo Automatic tanıtıldı
Maserati'nin Türkiye'deki distribütörlüğünü yürüten Fer-Mas Oto tarafından yapılan tanıtımda otomatik GranTurismo modelin yanı sıra kapılı sportif Coupe Sedan Quattroporte'nin test sürüşü yapıldı. ileri vitesli yeni otomatik şansızamanlı 4,7 litrelik 440 HP güç ile 490 Nm tork üreten ve V8 motora sahip GranTurismo Automatic'ler 240 bin Avro'dan başlayan fiyatlarla satılıyor. Manuel modda kullanımda gaza basılarak vites küçültme gibi işletim operasyonlarından arındırılarak daha hızlı ve sarsıntısız vites değişimleri sağlayan yeni şanzımanlı sportif tasarımlı Maseratti GranTurismo Automatic'te bir çok özelliğin yanı sıra Bluetooth ve isteğe bağlı olarak sunulan İpod arayüzü gibi unsurlar da yer alıyor. Maserati'nin yeni modeli çeşitli etkinliklerle ve test sürüşleriyle Ankara'da gün süreyle tanıtılacak.
607262
Konya'da kişide domuz gribi virüsüne rastlandı
Konya'da Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi'ne başvuran iki kişide virüsü tespit edildi. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erayman, Meram Tıp Fakültesinde iki kişide virüs tespit edildiğini belirtti. Erayman, virüsünün bulaştığı biri tıp fakültesi öğrencisi kişinin tedavi edildikten sonra taburcu edildiğini ancak kontrollerinin sürdüğünü söyledi. Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erayman, virüs bulaştığından şüphelenilen bir hastanın da sonuçlarının beklendiğini bildirdi.
605985
Haber Turu
Haber Turu Hiddink iddiası... Efsaneler açılışta... Yüzmede ‘özel’ başarı... Hiddink iddiası basını, ’in, Türk Milli Takımı’nın başına geçmesi için yapılan astronomik teklifi reddettiğini ileri sürdü. Voetbol International futbol dergisi halen Rus Milli Takımı’nın başında bulunan Hiddink’e yıllık sekiz milyon euroluk teklif edildiğini ancak tecrübeli hocanın bunu kabul etmediğini bildirdi. Efsaneler açılışta Türk basketbolunun iki efsane ismi ve İlknur Yiğit’in Ayşe Hatun Sokak No. 5’te açtığı Gusto Kafe Restaurant’ta buluştular. Açılışı yapan İbrahim Kutluay ve Harun Erdenay, hafta sonunda yapılacak olan maçında ev sahibi takımın galip geleceğini iddia ettiler. Kutluay ve Erdenay, “Evinde iyi sonuçlara imza atan ve muhteşem taraftarın da desteğini arkasında bulacak olan Fenerbahçe’nin galip geleceğini düşünüyoruz” diye konuştular. Yüzmede ‘özel’ başarı Onursal başkanlığını Dilek Sabancı’nın yaptığı Özel Sporcular Derneği’nin yüzücüleri, ’nın kentinde düzenlenen “2009 Özel Olimpiyatlar Yüzme Yarışları”nda 12 kazanarak, büyük bir başarıya imza attı. Türk ekibi, yarışlarda altın, gümüş, bronz madalyanın yanı sıra, bir de beşincilik elde etti.
605692
Açılımlar Bize Neyi Öğretti?
Çocukluğum yetmişli yıllarda küçük bir Türkmen kasabasında geçmişti. Türkmen diye belirtmemin sebebi; burada yaşayan herkesin, bir zaman Ulupınar’ın başında konaklayan birkaç Türkmen aileden türemiş olmasını, yani akraba olmasını vurgulamak içindir. Herkesin herkesle bir şekilde göbek bağının olduğu bu kasabada insanlar sağcı ve solcu diye iki kutba ayrılmıştı. İlkokulun ortalarında hissetmeye başladığım bu düşmanca kamplaşmanın sebebini ortaokulu bitirinceye kadar çözmeye çalıştığımı ancak bir türlü çözemediğimi hatırlıyorum. Aynı milletin, aynı dinin, aynı kaderin insanlarından oluşan kasabamızda, bir gurubun gençleri diğerine komünist, diğer gurubun insanları da onlara sömürücü faşist diyordu. Zihinler ayrıldığı gibi, Kasabadaki mekânlar da adeta paylaşılmıştı. Sağcı geçlerin gezdiği yollarla solcuların gezdiği yollar farklıydı. Kahvehaneler, bakkallar ayrıydı. Hatta camideki yerleri bile ayrılmıştı insanların. Sağcılar caminin sağında, solcular solunda otururdu. (ilginçtir birçok insan camide hâlâ aynı geleneği sürdürür) Belki bilinçli bir tercih değildi bu ama böyleydi işte. Ailesi çobanlıkla uğraşan Civelek Osman’ın, babası herkesinki gibi çiftçi olan Gicivik Kemal’in, aileleri onlarınkinden daha zengin olan gençler tarafından sömürücü olmakla suçlanıp dövülmeye çalışılmasını anlamakta zorluk çekiyordum. Hele ilçemizdeki yani Gölbaşı’ndaki bir hamalın oğlunun ‘’Geber faşist sömürücü!’’ diye arkasından bağırılıp sonra da silahla taranıp öldürülmesinin gerekçesini anlayamamıştım. Daha da önemlisi, hamalın oğlu Vakkas’ı öldürenler arasında para babası tefeci birinin oğlunun adının geçmesi, içinden çıkamadığım bir çelişkiler yumağı olmuştu benim için. Ağalık ve sömürü düzenine karşı olduklarını söyleyenlerin, kasabamızda tanıdığım tek ağa olan ve yaşlı beygirinin ardında çiftine çubuğuna giden Yusubağa’dan, daha fiyakalı bir hayat sürmelerine de bir anlam veremezdim. Hatta kendisi zengin bir ağanın oğlu olan Osman Öğretmenin, ailesi sağcı bilindiği için yetim Culfa Ahmet’i, babası bir işçi olan Cıllız Arif’i burjuva çocukları diye ezmeye çalışmasına hiç anlam veremezdim. Hele de asıl ismi Perveri, yani anlamı misafirperver olan kasabamıza dışarıdan gelen öğretmenlere, misafirperver davranılmayıp hemen siyasi görüşüne göre düşmanlık edilmesine hiç anlam veremezdim. Orta sona geldiğimde komşumuz Hacımar Goca, ‘’Oğlum sen bilin, biri bağdan gelirken bana ‘Faşiş’ dedi. Bu faşiş ne demek?’’ diye sormuştu. ‘’Hacımar Emmi, sömürücü demek’’ dediğimde ‘’Ula olum ben kimin neyini sömürdüm de bana öyle dedi edepsiz.’’ diye öfkelenmişti. Oysa ona faşist diyen kişinin elleri pamuk gibiyken Hacımar Goca ellerinin her boğumunda çalışmaktan derin yarıklar oluşmuş bir emekçiydi. Bu çelişkiyi de anlayamamıştım. Sağcılar solcuları, bir kısmı aynı camide beraber namaz kılmalarına rağmen, dinsizlikle suçluyordu. Solcular ise sağcıları, aynı ırktan olmalarına aynı işleri yapmalarına rağmen, ırkçı ve sömürücü olmakla suçluyordu. Hiçbir zaman caminin kenarından kıyısından geçmeyen bazı sağcı gençlerin solcuları dinsizlikle suçlaması ayrı bir çelişkiydi. Tuhaftı ki kuran kursundaki arkadaşlarımın çoğunun aileleri solcuydu, hiç kuran kursunun kapısından girmemiş sağcı arkadaşlarım onları dinsizlikle suçluyordu. Bu ve benzeri hadiseler de içinden çıkamadığım bir çelişkiler yumağıydı benim için. Sahi bu sağcılık solculuk, neyin sağıyla neyin soluydu ki!? Böyle bir ortamda Hakikatin sesinin duyulması ve önemsenmesi ne mümkün? Bir yatsı namazı çıkışında, iki arkadaşımla beraber kendimi cami avlusundaki iki göz odada oturan imamın evinde bulduğumu hatırlıyorum. Kasabamızdan yıllar önce çıkmış, bilge bir insan olarak dönmüş Mılla (Molla) Mustafa namındaki biri bizimle ilgileniyor. Sonra büyük bir vakarla eline aldığı kırmızı kaplı kitaptan okuyor. Okuduklarından pek bir şey anlamamakla beraber konuyu toparlarken söylediği şu sözler Hakikatin ilk kıvılcımları olarak içimde savkıyor. ‘’Üstada olmadık zulümleri reva gören Gizli Komiteciler yine iş başında. Milleti birbirine kırdırıp küfür saltanatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Küfrün beli kırılmıştır. Allah’ın izniyle, milletimizin başındaki bela yok olacaktır.’’ Aynı aile ağacının dallarından türemiş bu kasaba ahalisini böylesine birbirine düşman eden nasıl bir güçtü? Bu nasıl bir gizli komiteydi gün için anlayamamıştım. Ortaokul son sınıfı bitirdiğimde solcular, yakında devrim olacağını söylemeye başladılar. Bazı delikanlılar şimdiden devrimi gerçekleştirmişler gibi kasaba meydanında yürürken yolu ortadan yırtar gibi yürüyordu. Bir bağ bozumu zamanıydı. Bir sabah uyandığımızda jandarmalar yolları kesmişti. Sökünönü yolundan geriye dönen gençlerde bir suskunluk, orta yaşını aşmışlarda da ‘’Biz dememiş miydik!’’ edası vardı. İş ortada kalmazdı. Jandarmaların kasabadaki bütün yolları kesmeye sayısı yetmemiş olacaktı ki bazı yolları tutmamışlardı. Bağ yoluna girdiğimizde önümüzde bir aile suskun ilerliyordu. Biz birkaç adım gerideydik. Delikanlı önde, başı yerde yürüyordu. Bu delikanlı bir gün önce devrim yapacağız diye yolları yara yara yürüyenlerden biriydi. Babası öfkeliydi: ‘’Devrim yapacaklarmış, aha devrim böyle yapılır işte! Gıçındaki çakıldağa bakmadan ahırda devrim planları hazırlıyodunuz hani noldu!?’’ Delikanlı öfkeli öfkeli başını iki yana salladı. ‘’Ya baba!’’ diye öfkesini boşaltmıştı ki babası daha bir baskın çıktı. ‘’Sus eşşoğlusu! Bunun böyle olacağı belliydi. Devrim yapacaklarmış! Hadi sizinkiler askere garşı goysun da görelim bakam! Tazı olmadan davşan dutmaya gaklarsınız ha! Yarın gapımıza dayanırlarsa görürsün, Sus!’’ Aslında bu darbeyle beraber benim aklım daha da karışmıştı. Madem bunlar devrim yapacaklardı neden darbe olunca gıkları çıkmamıştı? Gerçekten memlekette bir askeri güç vardı ve bunu göz ardı etmiş olamazlardı. Acaba askerin de kendilerine devrim yaparken yardımcı olacaklarını mı düşünüyorlardı? Denklem, güngünü içinden çıkılmaz bir hal aldı benim için. İlkgençlik yıllarımda Özal diye bir liderin başbakan olmasıyla ilk defa açılımlarla tanıştım. Belki dönemde bu gelişen sürecin adı açılım değildi ancak bir şeylerin açıldığı, bazı tabuların kırıldığını herkes gibi ben de hissedebiliyordum. Belki bu açılımların bir devamı olarak yıllar sonra Ergenekon Örgütü diye bir örgütün varlığı ortaya çıkıp şifreleri çözülence bazı taşlar yerine daha bir oturdu. Buradan da anlaşılıyor ki aslında açılım denen şey yıllar önce başlamış ve geri döndürülemez bir süreçtir. Evet, aslında her şey kocaman bir aldatmacadan ibaretmiş. Sağcılık da solculuk da birilerinin, gizli iktidarlarını yürütmek için topluma dayadığı suni ayrılıklarmış. Çünkü kargaşalarda hem sağcısı hem solcusu kaybederken onlar hep kazanmışlar. Anadolu insanı topyekün birbiriyle uğraşırken, kökü dışarıda olan ve devletin birçok kurumuna sızarak kendisini devletmiş gibi gösteren bu illegal bu komite hep gemisini yürütmüş. Herkesi kendince kullanmaya çalışmış. Hatta düşman gözüktükleri PKK ile bile işbirliği yapıp kullanmışlar. Daha da ötesi, iddianameden anlaşılıyor ki Ergenekon örgüt üyesi diye tutuklanan kişileri bile kullanmışlar. Meğer çocukluğumda Mılla Mustafa Amca, işin farkındaymış. Ta gün ‘’Gizli Komiteciler bu memleketi karıştırıyor’’ derken biz çocuklar anlayamamış büyükler de onu ve onun gibilerini dinlememişlerdi. Şifreler yavaş yavaş çözülürken her gün yeni şeyler de öğreniyordum. Darbeye karışmış bir yetkili, ‘’12 Eylül’den önce darbe yapmadan önce darbe şartlarının olgunlaşmasını bekledik’’ diyordu. Yani darbe şartlarını olgunlaştırmaya çalıştırıyorduk, diyordu. Başka bir darbeci Paşa; ‘’12 Mart öncesi ben Deniz Gezmiş’e İstanbul sokaklarında mısır patlatır gibi bomba patlatıyordum.’’ diyordu. Sonra da onu asıyorlardı. Bir Fransız diplomat; ‘’Menderes Cezayir direnişinde silah yardımı yaptı biz de idamına göz yumduk!’’ diyor. Bu itiraf, bizi bize kırdırmaya çalışan güruhun kökünün dışarıda olduğunun da bir göstergesi değil midir? İçte ve dıştaki bu açılım süreci devletin kendi kendisiyle yüzleşmesinin ya da devletin içinde çöreklenmiş birtakım odaklardan devletin kendini arındırma açılımıdır. Çocukluğumda çözemediğim ve bende bir düğüm gibi kalan soruların birçoğuna bu Özal döneminde başlayıp günümüze kadar devam eden süreçte hele hele Asrın Davası denilen süreçte iyiden iyiye cevap bulabilmiştim. Öyle anlaşılıyor ki bunlar bizi çok fena oyuna getirmişler. Sağ da sol da kocaman bir aldatmacadan ibaretmiş. Herkesin herkese düşmanlığı, sadece gizli iktidar sahiplerine yaramış. Millet sağ-sol, alevi-sünni, Türk-Kürt diye birbirini yerken onlar hep gemilerini yürüten kaptan olmuşlar. Keşke gün Mustafa Amca gibi herkes bu oyunu görecek kadar basiretli olsaydı da milletimiz bu acıları yaşamasaydı. Evet, çocukluğumda bize nasihat eden Mılla (Molla) Mustafa Tanık Amca’nın söylediği gibi; ‘’Allah’ın izniyle, milletimizin başındaki belalar yok olacaktır.’’ Evet, Özal döneminden sonraki açılımlar bize çok şey öğretti. Bu topraklarda bin yıldır yaşayan insanların birbiriyle hiçbir alıp veremediğinin olmadığını, sadece birbirine karşı kışkırtıldığını öğretti. Bütün bunları onlar mı yaptı bilemem ama öğrendiğim bir şey varsa da insanımızın birbirine kırdırılıp birilerinin gemisini yürütmeye çalıştığıdır. Şimdi ülkemizin sınırları dışına taşan bu açılım süreci bundan sonra bize kimbilir neler öğretecek? Belki de bu açılım sürecinden sonra 1915 Ermeni tehcirinin altında Alman parmağının, ülkemizdeki diğer azınlıklarının rant kavgasından doğan bir parmağın olduğunu öğreneceğiz. Ermenilere kucak açtığı zannedilen Fransızların, içimizde yüzlerce yıldır Millet-i Sadıka olarak yaşayan Ermenileri nasıl kullandıklarını anlayacağız. Ermenilerin bize çok benzediklerini, duygusal olduklarını, bizim gibi oyuna gelmeye müsait olduklarını anlayacağız. Bizi birbirimize düşüren gücün onları da oyuna getirdiğini anlayıp belki de duygusal yönleriyle bize benzedikleri için yakınlık hissedeceğiz. Devam eden Türk-Ermeni düşmanlığından birilerinin rantı olduğunu öğreneceğiz. Kimbilir belki de etrafındaki bütün düşman bellediği ülkelerle problemlerini halletmiş bit Türkiye, kendine güvenmeyi öğrenecek ve kendi içindeki sunî düşmanlıklara da bir son verecek. Böylece ülkemizde irtica paranoyasından, bölünme paranoyasından kurtulup devlet-millet dayanışması gerçekleşecek ve kendi içinde barışı ve huzuru halletmiş özgüvenli bir ülke olarak dünya sahnesinde yeniden hak ettiği konuma gelecektir. Bundandır ki herkes herkese önce bir elini uzatmalı, meseleleri ortaya dökmeli. Meseleler ortaya dökülünce aslında ortada ciddi bir mesele olmadığı görülecektir. Demokratik açılım, bir sürecin devamıdır. Onlarca yıldır derin acılar yaşamış bu toprakların insanının barış ve huzur içinde yaşama zamanı neden gelmiş olmasın? BU açılımlar, bunun için bir fırsat. Evet; ‘’Açın sinelerinizi birbirinize ummanlar kadar''
607568
Şampiyonlar Ligi 3. hafta sonuçları
'nde grup mücadelesi 3. hafta maçlarıyla devam etti. Sonuçlar ve puan durumları şöyle: 20 Ekim Salı Grubu Debrecen 3-4 Fiorentina Liverpool 1-2 Olympique Lyon Puan durumu: Lyon 9, Fiorentina 6, Liverpool 3, Debrecen F Grubu Barcelona 1-2 Rubin Kazan Inter Milan 2-2 Dinamo Kiev Puan durumu: Barcelona 4, Dinamo Kiev 4, Rubin Kazan 4, Inter Milan G Grubu Rangers 1-4 Unirea Urziceni Stuttgart 1-3 Sevilla Puan durumu: Sevilla 9, Unirea Urziceni 4, Stuttgart 2, Rangers H Grubu AZ Alkmaar 1-1 Arsenal Olympiakos 2-1 Standard Liege Puan durumu: Arsenal 7, Olympiakos 6, AZ Alkmaar 2, Standard 21 Ekim Çarşamba Grubu Bordeaux 2-1 Bayern Münih Juventus 1-0 Maccabi Hayfa Puan durumu: Bordeaux 7, Juventus 5, Bayern 4, Maccabi Hayfa Grubu CSKA Moskova 0-1 Manchester United Wolfsburg 0-0 Puan durumu: Manchester United 9, Wolfsburg 4, CSKA Moskova 3, Grubu Real Madrid 2-3 AC Milan Zürih 0-1 Olympique Marsilya Puan durumu: Real Madrid 6, Milan 6, Zürih 3, Marsilya Grubu Porto 2-1 APOEL Chelsea 4-0 Atletico Madrid Puan durumu: Chelsea 9, Porto 6, APOEL 1, Atletico Madrid
606740
Türkiye'den Pakistan'a başsağlığı
Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Dost ve kardeş Pakistan'ın başkenti İslamabad'da kain Pakistan Uluslararası İslam Üniversitesi'nde peş peşe gerçekleştirilen iki farklı terör saldırısının derin üzüntü ve kaygıyla öğrenildiği" belirtildi. Saldırıların bir eğitim kurumunda yaşanmış olmasının, üzüntüyü daha da artırdığı ifade edilen açıklamada, "Terörün çirkin yüzünü ortaya koyan bu saldırılar nedeniyle Pakistan hükümeti ve halkına en samimi duygularımızla başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz" denildi. Açıklamada, "İnsanlığın ortak düşmanı olarak gördüğümüz terörizme karşı, kardeş Pakistan halkının barış, refah ve güvenliğinin temini için elimizden gelen her türlü yardımı yapmaya devam edeceğimizi bu üzücü vesileyle bir kez daha vurgulamaktayız" ifadesi kullanıldı.
606886
Genç nüfus edebiyatı tehlikede...
Nüfus sonuçlarına göre 15 yaşın altındaki nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 27'ye düşerken 65 yaş ve üzeri nüfusun payı ise yüzde 7'ye yükseldi. Türkiye nüfusunun ortanca yaşı da 26.5'e çıktı. Sağlık Bakanlığı Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ve TC Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile işbirliği içinde ve TÜBİTAK'ın mali katkısıyla yapılan araştırmaya göre, son 15 yılda Türkiye'deki ortalama hanehalkı büyüklüğü 4.5 kişiden 3.9 kişiye düştü. Kentsel alanlarda 3.8 kişi olan ortalama hane halkı büyüklüğü, kırsal alanlarda ise 4.2 kişi. 2008 sonuçları Türkiye'deki hane halklarının yüzde 70'inde veya daha az kişi bulunduğunu ortaya koydu. Nüfusun yüzde altısı ise tek kişilik hanelerde yaşamını sürdürüyor. Nüfusa kayıtlı olmayan çocukların oranı azalmaya devam ediyor. Türkiye'de son 15 yıl içinde nüfusa kayıtlı olmayan çocukların yüzdesi 26'dan 6'ya geriledi. 2008 sonuçları kadınların yüzde 33'ünün ya hiç okula gitmediğini ya da ilkokulu bile bitirmediğini gösteriyor. Bu değer erkekler için yüzde 20'lerde seyrediyor. Kadınların beşte biri, erkeklerin ise dörtte biri lise ve üzeri eğitime sahip. Kadınlar ve erkekler arasındaki eğitim düzeyi farklılıkları halen devam etmesine rağmen bu farklılık genç kuşaklarda azalıyor. EVLENME YAŞI YÜKSELİYOR, DOĞUM ORANLARI DÜŞÜYOR Türkiye'de 25-49 yaş grubundaki kadınlar için ortanca evlenme yaşı 21. Son yirmi yıl içinde ortanca ilk evlenme yaşında yaklaşık olarak yıllık bir artış oldu. Türkiye'de çok genç yaşlardaki evlenme davranışında önemli bir değişim görüldü. Araştırmaya göre doğurganlık düzeyi azalmaya devam ediyor. Türkiye'de doğurganlık düzeyi kadın başına ortalama 2.2 doğuma düştü. Doğurganlık seviyesinde son 20 yılda yaklaşık olarak üçte bir oranında azalma yaşandı. Kadın başına ortalama çocuk sayısı Batı Anadolu'da 1.7 çocuk, Doğu Anadolu'da 3.3 çocuk. Araştırma Türkiye'de son on yılda özellikle gebeliği önleyici modern yöntemlerin kullanımında önemli bir artış görüldüğünü ortaya koydu. Ülke genelinde evli ve doğurgan çağdaki kadınların yüzde 73'ü gebeliği önleyici herhangi bir yöntem kullanıyor. Doğum öncesi ve sonrası bakım hizmetlerindeki iyileşme de artarak devam ediyor. Türkiye'de son beş yıl içinde anne-çocuk sağlığı göstergelerinde de önemli iyileşmeler olduğunun belirtildiği araştırma sonuçlarında "Sağlık personelinden doğum öncesi bakım alan kadınların oranı son beş yılda yüzde 14 artarak yüzde 92'ye yükselmiştir. Doğum öncesi bakımın yüzde 90'ı doktorlardan alınmaktadır. İlk kez elde edilen doğum sonrası bakım verileri, annelerin yüzde 82'sinin bebeklerin ise yüzde 88'inin bir sağlık personelinden doğum sonrası bakım hizmeti aldıklarını göstermektedir." denildi. BEBEK ÖLÜMÜ AZALIYOR AŞIMA ARTIYOR 2008 sonuçları son beş yılda bebek ölüm hızının önceki beş yıllık döneme göre yüzde 40 azalarak, binde 17 seviyesine gerilediğini gösterdi. Her bin bebekten sadece 17'sinin bir yaşına gelmeden öldüğünü gösteren bu sonuç, Türkiye'nin bebek ölümlerini Avrupa Birliği ülkelerindeki düzeye indirme hedefinde önemli mesafeler aldığını ortaya koydu. Bebek ölümlülüğünde ülke genelinde ve tüm bölgelerde önemli bir iyileşme sağlanmış olmasına rağmen bölgesel farklılıkların devam ettiği ifade edildi. Yine son yılda 15-26 aylık çocuklar arasında tam aşılı olan çocukların yüzde 30 artarak yüzde 81'e yükseldiğini gösterdi. Türkiye'de beş yaşından küçük her 10 çocuktan 1'inin boyunun yaşına göre kısa olduğu ortaya çıktı. ANNELER ŞİŞMANLIYOR Araştırmaya göre annelerin yüzde 58'i fazla kilolu yüzde 24'ü ise obez. Bir başka ifade ile Türkiye'de her dört anneden biri şişman. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2008 Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından, Sağlık Bakanlığı Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ve TC Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile işbirliği içinde ve TÜBİTAK'ın mali katkısı ile gerçekleştirildi. Araştırma 1968'den bu yana beş yıllık aralıklarla düzenli olarak gerçekleştirilen ulusal nüfus ve sağlık araştırmaları dizisinin dokuzuncusu konumunda. TNSA-2008, Türkiye'yi temsil eden bir örneklemde, 10 bin 525 hanehalkı ve 15-49 yaşları arasındaki bin 405 evlenmiş kadını kapsayan bir alan araştırması.
607162
Depo doldurmanın maliyeti 200 liraya gidiyor
Depo doldurmanın maliyeti 200 liraya gidiyor Akaryakıtta yapılan son düzenlemeyle kurşunsuz benzinin litresi 3,36 liraya çıkarken 55 litrelik bir depoyu doldurmanın maliyeti 185 liraya yaklaştı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, tavan fiyat uygulamasının yapıldığı dönemlere denk gelen Temmuz ayında 2,92 liraya kadar düşen kurşunsuz benzinin litresi, son yapılan düzenlemeyle 3,36 liraya kadar çıktı. Temmuz ayında 160,6 lira olan 55 litrelik bir otomobil deposunu doldurmanın maliyeti, bugün 184,8 liraya ulaştı. Bu, yazın ortalarından bu yana benzinde yaklaşık yüzde 15’lik artış anlamına geliyor. Genel Başkanı bir depoyu doldurmanın maliyetinin 200 liraya doğru gittiğini söyledi. Kaya, şunları kaydetti: “Birkaç ay önce ’Benzinin litresini liraya sabitlesinler de rahatlayalım’ demiştik. En azından her artışta tüketicinin psikolojisi bozulmamış olur. Dünya piyasalarında fiyatlarının yükseldiğini kabul ediyoruz ancak perakendeye bu kadar yansımaması gerekiyor. Firmalar, petrol fiyatlarındaki düşüşlere çok dikkat etmezken, piyasalardaki artışa yönelik en küçük kıpırdanmayı hemen pompaya yansıtıyorlar. Şu anda oluşan rakamları kabul etmek mümkün değil. Bu rakamların oluşmasında yüksek vergilerin de etkisi var. Benzinin litresinde liranın üzerinde vergi var.” Kaya, fiyatlarının düzenlenmesinde yine tüketicinin mağdur olduğunu ifade ederek, “Bu artışlar diğer ürünlere yansıyacak. Fiyatların normal seviyelere gelmesi için son yapılan artışının iptal edilmesi gerekiyor” dedi.
607049
AP, sabırsızca Çeklerin imzasını bekliyor
AP'nin Yeşiller Grubu lideri Alman milletvekili Rebecca Harms, Mayıs 2004'ten beri 27 devletli olan AB'ye üye olmasına rağmen birliğe milli menfaat kaygılarıyla şüpheli bakan Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus'un oy birliği şart olan AB reform anlaşması için ikna edilmesi gerektiğini bildirdi. AB reform anlaşmasını 27 ülke içinde sadece Çek Cumhuriyeti imzalamadı. AP milletvekilleri Strasbourg kentinde, AB'nin geleceğini en üst düzey yetkililerle müzakere ediyor.
607012
İnternet yetişkinlerin beynini geliştiriyor
Araştırma sonuçları, internet kullanmayı öğrenmenin, sinirsel etkinlik kalıplarını harekete geçirdiğini ve özellikle ileri yaşlardaki yetişkinlerde beyin faaliyetlerini ve idraki geliştirebildiğini ve bir çeşit beyin egzersizi olduğunu ortaya koyuyor. Yaş ilerledikçe, beyinde hücre faaliyetlerinin azalması ve Alzheimer hastalığına yol açan amiloid plakları birikiminin yükselmesi gibi bazı yapısal ve fonksiyonel değişimler meydana geldiği ve bunların idrak fonksiyonunu etkileyebileceği belirtiliyor. Çalışmayı kaleme alan Dr. Gary Small, ''İnternet kullanımı konusunda tecrübesi az olan ileri yaşlardaki kişilerin kısa bir süre bile olsa internetle meşgul olmalarının beyin faaliyetlerini geliştirdiğini keşfettik'' diye konuştu. Nörolojik olarak normal, yaş, eğitim seviyesi ve cinsiyetleri benzerlik gösteren 55-78 yaşları arasındaki 24 gönüllü üzerinde yapılan araştırmada, deneklerin yarısı her gün, diğer yarısı çok az bir süre internet kullandı ve bu sırada fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme tekniği ile beyin faaliyetleri gözlendi. Beyin taramasının ardından denekler evlerine gönderildi ve gün aşırı, bir saat internette araştırma yaptılar. Yapılan araştırmalar, çeşitli konuların öğrenilmesine yönelik ve okuma gerektiren konularla ilgiliydi. Ardından deneklere, internette ilkinden farklı bir konuyu araştırdıkları sırada tekrar beyin taraması yapıldı. İlk taramada, az internet kullanan deneklerin beyinlerinin dil, okuma, hafıza ve görsel yetenekleri kontrol eden bölgelerinin faaliyete geçtiği, ikinci taramada ise aynı deneklerin beyinlerinde, bu bölgelerin yanı sıra ''çalışan hafıza'' ve karar vermeyi etkileyen bölgelerin de faaliyete geçtiği görüldü. Üstelik, uzun süre internet kullananlarla kısa süre kullananların beyin faaliyetlerinin birbirine yakın olduğu gözlemlendi. İnternet kullanımının gençler üzerindeki etkileri için ilave çalışmalar gerektiği belirtildi. Araştırma sonuçları, Chicago kentinde düzenlenen bir toplantıda açıklandı.
605896
Gizemlerle dolu bir Kasaba
Gizemlerle dolu bir Kasaba Talat Bulut, Lale Yavaş, Murat Ünalmış'ın rol aldığı Kasaba başlıyor. Dizide farklı kültürlerden gelen üç kişinin kader ortaklığı anlatılacak Talat Bulut, Lale Yavaş, Murat Ünalmış ve Nur Sürer'in başrollerini üstleneceği Kasaba adlı dizi bu akşam başlıyor. Farklı kültürlerden gelen üç hayatın kader ortaklığını ekrana taşıyacak olan dizinin konusu kısaca şöyle; Derin bir kültüre sahip muhafazakar ve yalnız adamı Mümtaz, İstanbullu güzeller güzeli genç mimar Yağmur ve mevsimlik işçilerin genç lideri Haydar'ın yolları, gizemli bir kasabada kesişir. İstanbullu genç mimar Yağmur, yeğeni Ekin'le birlikte, ailesine ait eski bir konak ve geniş araziyi satışa çıkarmak için küçük bir Anadolu kasabası olan Taşkesen'e gelir. Tam kasaba girişinde büyük bir kazadan kıl payı kurtulurlar. Kasabalıların yolculuk ettiği bir minibüs ile mevsimlik işçileri taşıyan bir kamyon çarpışmıştır. Yağmur da, bir süre kasabada kalmak zorunda kalan işçiler de, kasabalılar tarafından hoş karşılanmaz. Onlara anlayışlı davranan tek kişi, Yağmur'un konağına komşu konakta yaşayan Mümtaz'dır. Yağmur, kendisine mesafeli ve soğuk davranan bu adamı merak eder ama Mümtaz gizemli tavrını korur. ATV 20.00
608716
Şimşek: "IMF desteği güzel olur"
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Uluslararası Para Fonu'ndan () destek gelirse güzel olacağını gelmezse zaten Türkiye'nin kendi programıyla yoluna devam edeceğini söyledi. Şimşek, 'nin başkenti Londra'da düzenlenen "Türkiye Yatırım Zirvesi"ne katıldı. Zirvede yaptığı konuşmanın ardından Türk gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şimşek, "Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın ile anlaşmanın bir sonu olmalı' görüşlerinin" hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti: konusu, Türkiye'de çok tartışılan bir konu. Türkiye inşallah, önümüzdeki yıllarda hiçbir şekilde 'ye ihtiyaç duymayacak kadar ayakları üzerinde durabilecek. Dünyanın en büyük krizini, en kötü dönemini 'siz atlattık. Ama şu da var, 'ye siz bir sigorta poliçesi olarak bakarsanız, onun da çok fazla tartışılmasına gerek yok. O, Türkiye'nin faydasına dahi olabilir." Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda güçlü yapısıyla, uluslararası finans kuruluşlarından kaynağa ihtiyaç duymayacak bir noktaya geleceğine inandığını vurgulayan Şimşek, "Şu anda da bu zor dönemi onlardan kaynak almadan kapattık. Ama eğer 'den bir destek gelirse ve biz içerden daha az borçlanıp, özel sektöre daha fazla kaynak bırakırsak, bu Türkiye'nin lehine olan bir şeydir. Biz kendi programımızı ortaya koyduk, destek gelirse güzel olur, gelmezse zaten Türkiye kendi programıyla yoluna devam edecek" diye konuştu. "Türkiye'ye yatırımcıların inandığını görüyorum" Bu tür zirvelerin Türkiye için önemini vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin cazibesinin ortada olduğunu söyledi. Şimşek, "2009'daki nedeniyle biraz bir sendeleme söz konusu ama bu geçici bir şok. Bunu herkes biliyor" dedi. Türkiye'deki nüfus dinamiklerinde, Türkiye'nin girişimcilik ruhunda ve coğrafi konumunda bir değişiklik olmadığını kaydeden Şimşek, "Türkiye'nin hala geleceği parlak. Türkiye'ye yatırımcıların inandığını görüyorum. Zaten inanmalarında da büyük fayda var çünkü Türkiye geleceğin hikayesi, giderek Avrupa'yla arayı kapatan bir ülke ve dolayısıyla hızla gelişen bir ülke" diye konuştu. Zirvede yaptığı konuşmada nasıl bir mesaj verdiğinin sorulması üzerine Şimşek, "Türkiye'ye yatırım yaptığınızda gelişmekte olan bir ekonomiye yatırım yapıyorsunuz ama aynı zamanda Türkiye'nin risk profili sürekli iyileşiyor. Yani siz gelişmekte olan bir ekonomiye yatırım yapıyorsunuz ama risk profili artık gelişmiş ülke düzeyine doğru giden bir ülkedesiniz" mesajını verdiğini söyledi. Bakan Şimşek, sürecinde, ekonomik, sosyal, siyasi anlamdaki değişimin getirdiği bir takım faydaların ortada olduğunu" belirtti. Zirvedeki konuşmasında Şimşek, 2010 yılının bütçesinden bahsettiğini, büyümeye ilişkin öngörüleri ortaya koyduğunu bildirdi. Yeni bir yatırım teşvik sistemi getirdiklerini anımsatan Şimşek, "2010 yılının sonunda teşvikler muhtemelen daha az bir cömertlik seviyesinde devam edecek. nedenle, bu fırsatı değerlendirin dedim" diye konuştu. Şimşek, kurumlar vergisinin yüzde ila 10 arasında değişiyor olması, sosyal güvenlik primlerinde işveren katkısının yıl ila yıl arasında Hazine tarafından karşılanacak olmasının gibi konuları da konuşmasında gündeme getirdiğini ve yatırımcılar için bunların cazip olduğunu ifade ettiğini kaydetti. "Risk, işsizliğin yeterince düşmeme ihtimalidir" Küresel ekonomik krizin Türkiye'ye yansımasıyla ilgili zirvedeki konuşmasına ilişkin bir soru üzerine de Şimşek, "Ben şöyle dedim; dünya ile birlikte Türkiye de bu krizden çıkış sinyallerini gösteriyor. Türkiye'nin güçlü bir yanı var, Türkiye'deki bankacılık sistemi sağlam ve sermaye yapısı güçlü" dedi. Şimşek, dünyadaki iyileşmeyle birlikte bankaların artık büyük, küçük ve orta ölçekli işletmeleri destekleyeceğine inandığını ifade etti. Vatandaşların ekonomik iyileşmeyi nasıl hissedeceğinin sorulması üzerine de Şimşek, "Krize rağmen, aslında bizim vatandaşın servetinde çok büyük bir erime yaşanmadı. Vatandaş açısından önemli olan sorunudur. Şu anda dünya için en büyük risk bu krizden çıkışla birlikte, işsizliğin yeterince düşmeme ihtimalidir" diye konuştu. Mehmet Şimşek, Türkiye olarak bu konuda da tedbirler alındığını, bundan sonra da almaya kararlı olduklarını vurguladı. "Türkiye yatırım zirvesi" Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından, Londra'daki Renaissance Chancery Court Oteli'nde düzenlenen "Türkiye Yatırım Zirvesi"ne çok sayıda yatırımcı ve şirket yetkilisi ile üst düzey yönetici katılıyor. Dün başlayan ve yarın sona erecek olan zirvede, Türkiye'nin mevcut küresel ekonomik durumla nasıl mücadele ettiği, Türkiye'nin ve altyapı gibi alanlardaki son yatırımları ile Türkiye'ye yatırım imkanları ele alınıyor.
606048
Çiller'in eski avukatı Ergenekon partisi kuruyor
Eski başbakanlardan Tansu Çiller'in bir dönem avukatlığını da yapmış olan Ülük, basın toplantısı düzenleyerek kurulacak partinin hedefleri hakkında bilgi verdi. "Ergenekon, ne mutlu Türk'üm diyen herkesin övünç duyduğu değerler manzumesinin simge adıdır." diyen Ülük, partinin kuruluş işlemlerini 29 Ekim'e yetiştirmeyi hedeflediklerini kaydetti. Ülük, "Ergenekon, Türk milletinin dirilişini müjdeleyen önemli destanlarımızdan biridir. Bunun gözaltılarda, terör örgütünde kullanılması ve utanç duyulacak hale getirilmesi çok yanlış. Bu yüzden kurduğumuz partinin adını 'Ergenekon' koyduk." diye konuştu. Lidere dayanan bir parti olmayacaklarını, manevi liderin izinden gidecek kadrolara ihtiyaç duyduklarını belirtti. Yeni partinin logosu, nesli tükenmiş olduğu sanılan "Anadolu Parsı" olarak belirlendi.
606792
İsrail Kouchner'in Gazze talebini reddetti
Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner'in ziyareti sırasında Gazze Şeridi'ne de geçme talebini reddetti. Haaretz gazetesinin haberine göre, önümüzdeki günlerde ile Batı Şeria'ya ziyarette bulunması öngörülen Kouchner'in Gazze Şeridi'ne geçme talebi, bizzat Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından geri çevrildi. Netanyahu'nun Kouchner'e gönderdiği mesajda, böyle bir ziyaretin Hamas'ın yararına olacağını öne sürdü. Kouchner, 'nın da işbirliğiyle yeniden yapılacak, yıl başında operasyonunda vurulan El Kuds hastanesindeki inşaat çalışmalarını yerinde görmek amacıyla Gazze'ye geçmek istiyordu. Haberde, Netanyahu'nun geçen hafta BM İnsan Hakları Konseyinde, Goldstone raporuna karşı oy kullanmayan 'nın tavrından dolayı da ziyarete izin vermemiş olabileceği belirtildi. daha önce de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana'nın da aralarında bulunduğu bazı yabancı ülke temsilcilerinin Gazze'yi ziyaret taleplerini reddetmişti. Davutoğlu, Gazze ile ilgili talebin reddedilmesi üzerine ve Batı Şeria'yı yapacağı ziyaretinden vazgeçmişti.
607050
Es Es'de 1.5 milyon dolar prim müjdesi
Zeydan, Eskişehirspor tesislerinde düzenlediği basın toplantısında, hafta sonu Beşiktaş ile yapacakları maça puan almak için çıkacaklarını belirterek, oyuncularına ve teknik heyete güvendiklerini kaydetti. Eskişehirspor'da önemli bazı oyuncuların sakatlıklarının devam ettiğini ifade eden Zeydan, şöyle konuştu: ''Takımda bazı önemli oyuncularımız sakat, ancak onların yerine görev yapacak olan arkadaşlarımız sahaya çıkıp iyi bir mücadele sergileyecekler. Bizim için önemli olan Beşiktaş karşılaşmasında hakem hatalarının yaşanmaması. Biz adaletli bir yönetim istiyoruz. Bu yarışta hak eden kazansın. Eskişehirspor taraftarının bizleri yalnız bırakmamasını, karşılaşma sırasında kurallara dikkat edilmesini önemle rica ediyoruz.'' Hedeflerinin bu yılı ilk 4'de tamamlamak olduğunu söyleyen Zeydan, ''Yönetim kurulu olarak dün yapılan toplantıda, takımın bu yıl ligi ilk 4'de tamamlaması halinde 1,5 milyon dolar pirim verilmesi kararlaştırıldı. Lige iyi bir başlangıç yapan Eskişehirspor'un bu başarısını sezon sonuna kadar devam ettireceğine inanıyoruz. Ankaraspor'dan Tita ile görüşmemizde son teklifi verdik ve kendilerinden bu konuda cevap bekliyoruz'' dedi.
606652
Domuz gribi
dalga dalga yayılıyor. İstanbul'da 10 ayrı okuldaki 16 öğrencide virüs tespit edildi. Ankara'da da 11 okulda domuz gribi vakasına rastlandı; ancak bu okullarda sadece 1-2 vakaya rastlandığı için ilan edilmedi. öğretim ise haftalık aranın ardından yeniden başladı. Milli Eğitim Bakanlığı edilen okulların bulunduğu illerde televizyondan verilebilmesi için harekete geçti; TRT üzerinden ders yayını uygulaması Diyarbakır'da başladı. Tatil ilan edilen okul sayısının artması durumunda eğitimin televizyon aracılığı ile devam edebilmesi için Bakanlık, TRT ve ile de temasta. Derslerin Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü stüdyolarından verilmesi gündemde. Dersler Ankara merkezli olacak, ancak okulların kapatıldığı illere TRT frekansından verilecek. Milli Eğitim Bakanlığı canlı yayınlarda ders vermek üzere 155 öğretmen belirledi. Dersler saat 08.00-13.00 arasında ekrana gelecek. Yurtlarda da alarm var. Yurtkur Genel Müdürlüğü yazı göndererek konusunda önlem alınmasını istedi.
606765
İşte kumanda edilen böcek
İşte kumanda edilen böcekCanlı böcekler artık ordusuna casusluk hizmeti verecek. Bilimadamları beyni kanatları çalıştırması yönünde uyararak böceği kontrol etmeyi başardı. İleri Savunma Projeleri Araştırma Kurumu’ndan Michel Maharbiz ve Hirotaka Sato liderliğindeki ekip, bilgisayarla uzaktan kumandalı olarak yönetilebilecek cyborg böcekler yarattı. Araştırmacı ekip, beyni kanatları çalıştırması yönünde uyararak böceğin dönüşlerini kontrol etmeyi başardılar. Böceğe yerleştirilen ve sinir ve kas uyarıcılarını kullanan bu sistem bir mikropil ve telsizli bir mikrokontrolörden oluşuyor. Bunlar pupa yani başkalaşan böceklerde lavradan sonraki evrede organizmanın içine yerleştiriliyor. Ekibin nihai hedefi ise hedefe 100 metreden fazla uçan ve hedefe ulaştıklarında kumanda edilene kadar yerinden kıpırdamayan cyborg böcekler yaratmak.
606984
Demirel'den "Demokratik Açılım"
Demirel'den "Demokratik Açılım" "Huzura hizmet edecek her şey, herkes tarafından iyi karşılanmalı" 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, demokratik açılım konusundaki gelişmelerle ilgili olarak, "Türkiye'nin barışına, ülkenin huzuruna yardım edecek her şeyin, herkes tarafından iyi karşılanması gerekir. İnşallah sonu iyi olur." dedi. İzmir'de düzenlenen Türkiye 11'inci Enerji Kongresi'ne katılan Süleyman Demirel, Azerbaycan ile ilgili yaşananlara da değinerek, Türkiye'nin Azerbaycan'a zarar verecek birşey yapmayacağını söyledi. Demirel, "Ne Türkiye Azerbaycan'a, ne de Azerbaycan Türkiye'ye küser" diye konuştu.
607001
Erdoğan: Akan kana seyirci kalmak mümkün mü?
Başbakan Erdoğan, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi 2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı ve Fen-Edebiyat Fakültesi ile rektörlük binalarının açılış törenine katıldı. Yaptığı konuşmada dış politikada baş döndürücü bir trafik yaşandığını belirten Erdoğan, bu konudaki gelişmelere değindi. Erdoğan, ''Geçmişte gündemi belirlenen bir Türkiye vardı. Artık gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir Türkiye var. Böyle bir noktaya geldik'' dedi. Türkiye'nin artık çok farklı bir konumda bulunduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Türkiye; ekonomisiyle, dış politikasıyla, demokratik yapısıyla, reformlarıyla bugün artık dünyada taktirle, ilgiyle izlenen, yıldızı parlayan bir ülke konumuna yükseldi. Tabi biz bunu kendimize güvenerek, inanarak, öz güvenle gerçekleştirdik. Tarihte nasıl yapıldıysa, nasıl başardıysak, işte bugün de aynı şekilde yapıyoruz. Aynı şekilde başarıyoruz. Türkiye'nin statükoyla, durağanlıkla, bekle gör politikalarıyla varacağı hiçbir yer yoktur, hiçbir hedef yoktur. Nitekim olmamıştır, olmayacaktır. Bugüne fayda sağlamayan eski söylemleri terk etmek zorundayız ve biz bunları terk ettik, terk ediyoruz. Yeni şeyler söylemek zorundayız. Dünya hızla değişirken biz buna seyirci kalamayız. Dünya hızla dönüşürken biz eski tartışmalara, sanal gerilimlere, yapay gündemlere takılıp kalamayız. Biz yeni şeyler söyleyerek dünyadaki bu değişim ve dönüşüme katkı sağlamak durumundayız. Bunun için de özellikle dikkatinizi çekmek istediğim bir konu, yıl boyunca Türkiye'nin hangi meselesine elimizi uzattıysak bir dirençle karşılaştık. Engeller, engeller, engeller... Alıştıkları durum bu. 'Avrupa Birliği' dedik, 'yaklaşma' dediler. 'Komşularla sıfır problem' dedik, 'yapamazsın' dediler. 'Çetelerle, mafyayla, hukuk dışı örgütlenmelerle mücadele edeceğiz' dedik, 'sakın ha yanaşma, götürürler' dediler. Hiçbirine kulak asmadık. Cesaretle, kararlılıkla, azimle bu sorunların üzerine gittik. Ülkemiz adına, milletimiz adına son derece sevindirici sonuçlar elde ettik ve bu şekilde bu yola devam edeceğiz. Açık söylüyorum, milletimiz için, ülkemiz için ne gerekiyorsa, ne yararlıysa biz onun peşinden kararlılıkla koşacağız. Kim ne derse desin, kim hangi engeli çıkarırsa çıkarsın tarih onları affetmeyecektir. Bize kaybettirdikleri zaman sebebiyle bazı uygulayamadığımız projeler vardır ki bu engeli koyanları tarih affetmeyecektir.'' -''AYNI FATİHA'YI OKUYORSA, AYNI YASİN' OKUYORSA...''- Türkiye'nin tüm bölgelerinde yaşayan insanların geçmişte çok acılar çektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, AK Parti hükümetinin bölgelerdeki gelişmeyi sağlamak için yılda önemli adımlar attığını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Nice anneler telefonlarının başında oğullarının ölüm haberini aldı ve adeta Ağrı Dağı gibi oldukları yere yığılıp kaldılar. Nice babalar acılarını içlerine akıtmak durumunda kaldılar. Nice masum yavrular babasız kaldılar, yetim kaldılar, geleceksiz kaldılar. Bu tabloya biz daha ne kadar bakacağız? Bu tabloyla daha ne kadar yaşayacağız? Bu acılara daha ne kadar tahammül edilebilir? Allah aşkına; kan, gözyaşı, acı, feryat siyasetin malzemesi olabilir mi? Siyasi çıkarların aracı olabilir mi? Siyasi ikbal için bir vesile kılınabilir mi? 'Üç, beş tane oy toplayacağım' diyerek annelerin canım yüreklerinin yanmasına nasıl bu vicdanlar rıza gösterebilir? Siyasetçi koltuğunu koruyacak diye gencecik delikanlıların kanının akmasına seyirci kalmak nasıl bir ruh halinin, nasıl bir şizofreninin, nasıl bir paranoyanın tezahürüdür? Burada Ağrı'da tekrar ediyorum. Çankırı'daki anneyle, Ağrı'daki anne evladının cenazesi önünde aynı Fatiha'yı okuyorsa, aynı Yasin' okuyorsa, aynı duaları okuyorsa cemaat aynı kıbleye dönüyorsa burada bu yapılanlar sebebiyle fevkalade bir yanlışlık vardır. Soruyorum size, Yunus Emre'nin gönlünden geçen tablo bu tablo mudur, Mevlana'nın gönlünden geçen tablo bu tablo mudur?, Ahmed-i Hani'nin gönlünden geçen tablo bu tablo mudur? ulu insanların göz nuru dökerek nakış nakış işledikleri kültür, medeniyet, ruh iklimi bu olabilir mi? Hayır. 'Kesinlikle olamaz' dedik ve bu gidişi durdurmak için kollarımızı sıvadık.'' -''TÜRKİYE YENİ DÖNEME HAZIRLANIYOR''- Türk halkının; yaklaşık aydır Milli Birlik Sürecini takip ettiğini, ''Demokratik Açılım'' sürecini konuştuğunu anlatan Erdoğan, sanatçılardan, düşünürlerden, yazarlardan, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden son derece olumlu yankılar aldıklarını ifade etti. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Türkiye yeni döneme hazırlanıyor. Yeni ve aydınlık yarınlara hazırlanıyor. Bu; milli birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşlik ruhumuzun inanıyorum ki yarınlarımızı aydınlattığı bir süreç olacaktır. Biz inanıyoruz ki her türlü sorunun çözüm yeri şüphesiz ki siyasettir, TBMM'dir, demokrasidir. Eğer bu ülkede insanımızın yaşadığı bir sıkıntı varsa, muzdarip olduğu bir sorun varsa, elbette bu meseleleri demokrasi içinde konuşacağız, tartışacağız ve çözmeye çalışacağız. Ancak bu diyalog ve tartışma ortamından rahatsız olanlar, kapılarını, gönüllerini, kulaklarını kapatanlar da var. Diyalog ve tartışma olmadan demokrasi olabilir mi? Çok sesliliği kabullenmeden, farklılığa tahammül etmeden demokrasi olabilir mi veya demokrat olunabilir mi? Demokrasinin kurum ve kurullarının işletilmediği yerde demokratik diyalog kanallarının çalıştırılmadığı bir yerde nasıl olacak da bizler muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacağız? Demokrasinin tahammül, uzlaşı ve hoşgörü iklimini üretemezsek hangi sorunu nasıl çözeceğiz? Hangi meselemizi nasıl tartışacağız? Kimse kimsenin fikrini kabul etmek durumunda değildir. Ancak herkes birbirini dinlemek, birbirine saygı duymak durumundadır. Bu demokrasinin de gereğidir, hukukun da gereğidir, insan olmanın da gereğidir. Türkiye 30 yıl boyunca enerjisini acaba bu meselelere harcamasaydı acaba bugün nerede olurdu? Terör ocakları söndürmeseydi, Türkiye'nin kaynakları terörle mücadelede kullanılmasaydı Türkiye bugün nerelerde olurdu? Ağrı bugün nerelerde olurdu? Bakın şunu unutmayın bugün Güneydoğu ve Doğu eğer bu bölgelere yatırımcı gelmiyorsa terörden dolayı gelmiyor. Yerli yatırımcı da küresel sermaye de bunun için gelmiyor. Kimse bunun için bahane aramasın.''
607438
'At ve eşek etine hayır' broşürü
Esnaflar bastırdıkları "At ve eşek etine hayır" yazılı broşürleri vatandaşlara dağıttı. Esnaflar bastırdıkları "At ve eşek etine hayır" yazılı broşürleri vatandaşlara dağıttı. Geçen hafta merkez Selçuklu Belediyesi zabıta ekipleri Yusuf A.'ya ait evde at kesildiği ihbarı aldı. Polis ve zabıtaların yaptığı operasyonda, daha önce kesilmiş bir ata ait iç organlar ile at ve şüphelinin lokantasında da bir büyükbaş hayvana ait 93 kilogram et ele geçirilmişti. At keserken yakalanan Yusuf A.'nın sanayi sitesinde ve şehrin değişik yerlerindeki üç et lokantasında etleri değerlendirdiği tespit edilmişti. Zabıta at eti satılan lokantaları mühürlerken esnafların tepkisi ise sürüyor. Denetimlerin artırılmasını isteyen vatandaşlar bastırdıkları broşürleri şehrin değişik yerlerinde dağıttırıyor. "At ve eşek etine hayır" başlığı yer alan broşürlerde, "Özellikle Kunduracılar, Eski Sanayi, Perşembe Pazarı, at ve eşek eti etleri almayalım. Herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz. İhbarlarınızı 155 nolu polis imdat telefonlarına bildirin." ifadeleri yer alıyor.
606335
İstanbul'da elektrik kesintisi
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş'den (BEDAŞ) yapılan yazılı açıklamaya göre, 23 Ekim Cuma günü 09.00-16.00 saatleri arasında Esenyurt'ta Mehterçeşme ve Güzelyurt mahallelerinin tamamı ve civarında elektrik kesintisi uygulanacak. Eyüp'te ise 25 Ekim Pazar günü 08.00-17.00 saatleri arasında Akşemsettin Mahallesi Bereket, İhlas ve Cihat sokaklar ile Turizmciler Sitesi ve civarı, 09.00-14.00 saatleri arasında da Merkez Mahallesi İdris Köşkü Caddesi Balipaşa sokağı elektrik alamayacak.
607117
Baykal: "AKP büyük bedel ödeyecek"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Halkın duyarlılıklarını dikkate almayan tavırlar, tutarsızlıklar AKP'ye büyük bir bedel ödetecektir" dedi. CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Deniz Baykal, başkanlığında toplandı. Toplantıda, gündemdeki konuların yanı sıra, terör örgütü üyelerinin teslim olması konusu değerlendirildi. CHP lideri Baykal, terör örgütünün çözülmesini ve silah bırakmasını memnuniyetle karşılayacaklarını, ancak bunun hukuk düzenini tahrip edecek şekilde yapılmaması gerektiğini belirtti. "İktidarın terör örgütüne taviz verdiği" değerlendirmesini yapan Baykal, terör örgütü 'nın Kürt vatandaşların temsilcisi olamayacağını vurguladı. İzlenen yanlış politikalar sonucunda "terör örgütü üyeleri törenle karşılanır hale gelindiğini" ileri süren Baykal, bu kişiler hakkında hiçbir yasal işlemin yapılmamasını da eleştirdi. Baykal, bu durumun kamu vicdanını yaraladığını belirtti. Türkiye'deki hassasiyetleri, gözetmeden şehit yakınlarının duyarlılıklarını dikkate almadan büyük mitingler yapmanın, sloganlar atarak karşılama gerçekleştirmenin de kamu vicdanını yaralayan bir diğer durum olduğunu ifade eden Baykal, "Silah bırakılmasını memnuniyetle karşılarız ama bu bir pazarlık sonucu olmamalı, hukuk düzenini bozmamalı, insanları rencide etmemelidir" dedi. Teslim olan teröristlerin örgüt üyesi olduklarını, pişmanlığa ilişkin yasal düzenlemelerden de faydalanmak istemediklerini beyan ettiklerinin bilindiğini kaydeden Baykal, bütün bunlara karşın serbest kalmalarının açıklanamaz olduğunu belirtti. Baykal, "Halkın duyarlılıklarını dikkate almayan tavırlar, tutarsızlıklar AKP'ye büyük bir bedel ödetecektir" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Demokratik Açılım" kapsamında kendisiyle kameralı bir ortamda görüşme yapmak istemediğini de belirten Baykal, "Kapalı kapılar ardından bir görüşme yapsaydık 'CHP de bu olayları tasvip' ediyor diye bir propagandanın önüne geçemezdik" değerlendirmesini yaptı.
606375
Diyarbakır'da 'dağdan inme şenliği' var!
Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yapan ve sevk edildikleri mahkemece serbest bırakılan PKK'lıların, sabah saatlerinde Diyarbakır'da olması bekleniyor. Dün Silopi'den yola çıkan grubun, güzergah boyunca gördüğü yoğun ilgi nedeniyle gecikmeli olarak Diyarbakır'a varmaları beklenirken, şehirde karşılama için geniş çaplı bir miting organize edildiği öğrenildi. NUSAYBİN'DE GECE YARISI MİTİNGİ Irak'ın kuzeyindeki Mahmur kampı ve Kandil dağından Türkiye'ye dönerek teslim olan ve serbest bırakıldıktan sonra Diyarbakır'a doğru yola çıkan 34 kişilik grup, Mardin'in Nusaybin ilçesinden geçişi sırasında binlerce kişi tarafından karşılandı. Teslim olan 34 kişilik grubun daha erken saatlerinde geçmesini bekleyen kalabalık, İpek yolu güzergâhı otogar mevkiinde gece saat 04.00 sıralarına kadar halaylar çekip konvoylarla tur atarak, gurubun gelmesini bekledi. İpek yolunda ateş yaktı. Teröristbaşı Abdullah Öcalan posterlerini ve bölücü terör örgütü PKK bayraklarını taşıyan binlerce kişi, DTP otobüsünün ilçeye girmesi ile grup lehinde sloganlar attı. 'Barış gurubu' olarak isimlendirilen grupta yer alanların isimlerinin okunmasından sonra gurubun içinde yer alan Mehmet Şerif Gençdağ, otobüsün üzerine çıkarak bir konuşma yaptı. Konuşmasında "barış için bir adım atarak" dağdan indiklerini ifade eden Gençdağ, barıştan yana olduklarını söyledi. Nusaybin'de konaklayacağı açıklanan grup, beklenenin aksine Nusaybin'de kalmayarak Kızıltepe'ye doğru hareket etti. Otobüsün hareket etmesi ile grubu karşılayan kalabalık da olaysız dağıldı.
607347
''i30CW'' Türkiye'de
''i30CW'' Türkiye'de Hyundai'nin Avrupalılar için Avrupa'da geliştirdiği i30'un yeni modeli i30CW'nin Türkiye'de 32 bin 946 TL'den başlayan fiyatlarla satışa sunulduğu bildirildi. Hyundai'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Hyundai'nin son iki yıldır tüm dünya çapında ödül kazanan modeli i30'un, geniş hacim arayan ailelere üstün konfor ve fonksiyonelliği sunduğu model olan i30 crossoverin, çok yönlü kullanımı sayesinde aileler için vazgeçilmez otomobillerden biri olacağı bildirildi. Tasarımı ve boyutları itibariyle uzatılmış bir i30 olarak kabul edilebilecek i30CW'nin ön tasarımının i30 ile aynı çizgileri taşıdığı, boyutları sayesinde 415 litrelik bagaj hacmiyle 75 litre daha fazla yükleme alanı sunduğu, arka koltukların tam olarak yatırıldığında hacim 1395 litreye kadar çıktığı ifade edildi. Açıklamada şu bilgiler verildi: ''Hyundai i30CW Türkiye'ye, 1,6 litre hacmindeki benzinli ve dizel motor seçenekleriyle ithal ediliyor. İki motor seçeneği de isteğe bağlı olarak ileri manuel ya da dört kademeli tam otomatik şanzıman seçeneğiyle alınabiliyor. Hyundai i30CW, Team ve Mode olmak üzere iki donanım seçeneğiyle satılıyor. Team paketinde EBD destekli ABS frenler, aktif gergili ve yükseklik ayarlı ön emniyet kemerleri, sürücü, ön yolcu ve yan havayastıkları, ön ve arkada perde hava yastıkları, park mesafe kontrol sistemi, manuel klima, dijital bilgi ekranı, direksiyondan kumandalı radyo/CD/MP3 çalar sunuluyor. Mode paketindeyse tüm bu donanımlara ek olarak boyun yaralanmalarını önleyen aktif ön koltuk başlıkları, elektronik kontrollü klima, bagaj içi sabitleme filesi, sürücü koltuğu bel destek ayarı, bagaj bölümünde güvenlik ağı ve 12 Voltluk elektrik soketi, ışığa duyarlı otomatik yanan farlar, elektrik kumandalı arka kapı camları, ön cam buz çözücü, yağmur sensörü, elektrikli katlanabilir sinyal lambalı dış dikiz aynaları yer alıyor. Hyundai i30CW'nin fiyatları motor ve donanım seçeneğine göre 32,946 TL ile 44,056 TL arasında değişiyor.''
606842
Cardinale, Türkiye’de çekilecek bir filmde oynayacak
Cardinale, ’de çekilecek bir filmde oynayacak İtalyan aktris Claudia Cardinale, İtalyan yönetmen Federico Fellini’nin filmlerinde senaryo olmadığını, doğaçlama yapıldığını söyledi. Fransız Haber Ajansına (AFP) konuşan Cardinale, “Fellini ile senaryo yoktu, doğaçlama vardı, bize istediğimiz gibi hareket etmemizi söylerdi” dedi. Claudia Cardinale, “Üstelik ben Fellini’nin ilham perisiydim” diye ekledi. ’te Jeu de Paume adlı müzede 17 Ocak 2010’a kadar sürecek 1993’te 73 yaşında hayata veda eden Fellini’yi konu alan sergi dolayısıyla ’nin sorularını yanıtlayan Cardinale, özellikle Fellini’nin kült filmlerinden “Sekiz Buçuk”’ta en fazla yönetmene esin kaynağı olduğunu belirtti. Bir filme başlarken hala heyecanlandığını söyleyen Cardinale, “Yakında ’de çekilecek bir filmde oynayacağım ve hala ilk defa sahneye çıkıyormuşum gibi korkuyorum” dedi. Cardinale, 1976 yılında 70 yaşında eden ünlü İtalyan yönetmen Luchino Visconti ile de çalıştığını belirtti. “Visconti Fellini’nin tam tersiydi”, diyen Cardinale, “Sanki yapıyorduk, her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, kotarılmıştı, hareketlerimiz hesaplıydı” şeklinde konuştu. Cardinale, Spagetti Western türü filmleriyle ünlenen İtalyan yönetmen Sergio Leone’nin 1968 yılında çektiği “C’era una volta il West” (“Bir Zamanlar Batıda”) filminde de oynadığını söyledi. “Leone çok dikkatliydi ve oyuncularla ilişkisi sevgi doluydu” diyen Cardinale, “Ama ben hep korkuyordum” dedi. Cardinale, çok şanslı olduğunu, büyük yönetmenlerle çalışma fırsatını bulduğunu ve en fazla film çeken aktrisler arasında olduğunu ifade etti. “Oyuncu olmak demek, kamera önünde canlandıracağınız karaktere dönüşmek demek” şeklinde konuşan Cardinal, rolünde Hintli bir kadın karakteri canlandırabilmem için, gözlerim arkaya çekilmişti ve çekim sonunda gözlerim kanlandı” dedi. Cardinale, Visconti’nin 1963 yılında çektiği “İl Gattopardo” (Leopar) filminde de rol icabı korse taktığını ve çekim bitince belinin etrafına kan oturduğunu, ama sesini çıkarmadığını belirtti. Ünlü aktris, “Visconti öfkeleniyordu, bende ona “Acı çeken ben değilim, canlandırdığım karakter acı çekiyor dedim” diye konuştu. Bir filmin başarılı olabilmesi için en önemli unsurlardan birinin senaryonun iyi olması gerektiğini belirten Claudia Cardinale, “Senaryo iyi değilse, film de iyi olmaz” dedi. Ünlü oyuncu, sözlerini noktalarken, “Genellikle, bir hayat yaşarız, ama ben canlandırdığım karakterler sayesinde 150 hayat yaşadım, fahişeyi de oynadım, prensesi de, halk kadınını da, bu muhteşem bir olay” dedi.
607131
Cem Uzan Paris'te tekrar görüntülendi
'dan siyasi sığınma isteyen Genç Parti Genel Başkanı ve işadamı bugün Paris'te bir kez daha görüntülendi. Paris'te kaldığı rezidanstan ayrılırken yine kameralara yakalandı. Uzan'ın kaldığı yer açığa çıkmasına rağmen rezidanstan ayrılmadığı dikkat çekti. Sıkı önlemler ve korumalarının eşliğinde arcına binen Uzan, herhangi bir açıklama yapmadan bölgeden uzaklaştı.
606004
Yıldırım sahaya iniyor!
Yıldırım sahaya iniyor! Bu sezon takım üzerindeki tüm yetkilerini Sportif Direktör ve Teknik Direktör Daum’a devreden Başkan derbisi öncesinde yeniden kollarını sıvıyor. Başkan Yıldırım, bugünkü Bükreş yolculuğu sırasında futbolculara ’nin önemini belirten bir konuşma yapıp, dikkatlerini lige çeviren oyuncuları ve teknik direktör Daum’u uyaracak. Yönetim, hafta sonundaki maçtan önce de Can Bartu Tesisleri’nde derbi motivasyonu için teknik heyetle ortak bir çalışma yapacak. bugün ’ya gidip, maçın oynanacağı Bükreş’in Ghencea Stadı’nda son bir çalışma gerçekleştirecek.
606480
Ağ ören dev örümcek türü bulundu
Araştırmacılar, bunun bilinen en büyük ağ ören örümcek olduğunu, bu türün dişilerinin, çapı metreyi bulan ağ örme yeteneğine sahip olduğunu bildirdiler. Bu türün sadece dişilerinin çok büyük olduğu, gövdelerinin santimetre genişliğine, bacak açıklıklarının 12 santimetreye vardığı belirtildi. Yeni örümcek türü Slovenya Bilimler ve Sanatlar Akademisinde biyolog Matjaz Kuntner ile Washington'daki Smithsonian Enstitüsüne bağlı Milli Doğal Tarih Müzesi'nden Jonathan Coddington tarafından keşfedildi. Dev dişi örümceğin, Güney Afrika'daki Pretoria Bitki Koruma Araştırma Enstitüsüne ait bir koleksiyonda bulunduğu belirtildi. Bunun hiçbir tanımlanan türe uymadığını gören Dr. Kuntner, 37 müzedeki 2500 türü daha inceledi ve bu türe rastlamayınca dev örümceğin soyunun tükendiği sonucuna vardı. Ancak Güney Afrika'daki bir meslektaşı bu örümcekten adet daha keşfedince, bunların aynı türe ait olduğu anlaşıldı. Örümceğin yaşam alanının Maputaland ile Madagaskar arasındaki bölge olduğu belirtildi.
607323
Arıtmadan çıkan çamur gübreye dönüştürülüyor
Arıtmadan çıkan çamur gübreye dönüştürülüyor Çamur gübresi, çiftçilere ücretsiz olarak dağıtılacak. Sivas Belediyesi, Kızılırmak'a arıtılmış su vermek için kurduğu arıtma tesisiyle çiftçilerin de yüzünü güldürecek. SİVAS (CİHAN) Tarımla uğraşanların en büyük giderlerinden olan gübre ihtiyacını, Sivas Belediyesi atık sudan çıkan çamurdan elde ediyor. Deneme sonunda pozitif sonuç alınan çamur gübresinin, tarım alanlarında verimi artıracağı düşünülüyor. Sivas-Ankara karayolundaki Çimento Fabrikası ile Kızılırmak Nehri arasında uzun havalandırmalı aktif çamur sistemi olarak tanımlanan ileri biyolojik arıtma sistemi, yaklaşık aydır faaliyette. Tesiste sızdırma yöntemiyle elde edilen çamurun, gübre olarak tarım alanlarında kullanmaya uygun olduğu anlaşıldı. Tesisten çıkan atık su önce dekantörden geçirilerek çamurdaki su oranı azaltıldıktan sonra, çamur kurutma yataklarına seriliyor. Çamur burada belli bir kuruluğa eriştikten sonra, tarımda gübre olarak kullanılmaya hazır hale geliyor. Çamurdan elde edilen gübrenin, azot ve fosfor yönünden zengin ve hayvan gübresine göre yüzde 50 daha organik madde içerdiği belirtildi. Özellikle hububat ekim alanları ile meyve ağaçlarında verimi artırması beklenen çamur gübresi, çiftçileri de gübre derdinden kurtaracak. Sivas Belediyesi, arıtma tesisinden elde edilen çamuru, çiftçilere ücretsiz olarak dağıtmaya hazırlanıyor. Hatta 200 kamyon çamur gübresi, üreticilere, deneme amaçlı olarak verildi. Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp, çamur gübresinin yapılan denemelerle tarımda kullanılmaya elverişli olduğunu belgelettiklerini söyledi. Çamur gübresinin çiftçileri büyük bir dertten kurtaracağını anlatan Ürgüp, "Deneme aşamasında pozitif sonuçlar aldığımız çamur gübresini, çiftçilerimize ücretsiz olarak vereceğiz" dedi.
607554
YÖK Başkanı Özcan'dan üniversitelere tepki
Atatürk Üniversitesi'nin 2009-2010 akademik yılı açılış törenine katılan YÖK Başkanı Özcan, Türkiye'de son günlerde 'domuz gribi aşısı'nın tartışıldığına dikkat çekti. Prof. Dr. Özcan, "Aşı konusu tartışılıyor ama üniversitelerimizden ses çıkmıyor. Üniversitelerimiz ne aşı üretimine, ne ilaç üretimine, ne de tıbbi cihaz üretimini yardımcı olmuyorlar. Bunlar yardımcı olmadığı için çok büyük paralar dışarıya gidiyor. Bu arada ülkede sağlık hizmetleri ülkenin her kesimine yayılmış durumda ama üniversiteler anlamında katkı olmamıştır. Bu nedenle üretimin yolu aranmalıdır. Üniversiteler buna önderlik etmelidir. Üniversitelerin ekonomiye katkı anlamında yapacağı çok şeyler vardır. İngiliz üniversitelerine bakarsanız İngiltere'de iş tabanlı eğitim devam etmektedir. Bizim üniversitelerimizde bu işi yapmalıdır" diye konuştu.
605803
‘Ham pırlantanın ÖTV’si sıfırlansın’
‘Ham pırlantanın ’si sıfırlansın’ Ham pırlanta ithalatında yüzde 20 alındığını söyleyen Türk Mücevherciler Birliği (JTR) Yönetim Kurulu Başkanı “Devlet aldığı yüzde 20 ÖTV ile 2-4 milyon arasında vergi topluyor. Halbuki ÖTV sıfırlansa sektör kayıt altına girecek ve toplanan vergi 200-300 milyon doları bulacak” dedi Sadece çıplak taş üzerindeki ’nin kalkmasını istediklerini belirten Altınbaş, “, ve kalksın demiyoruz. Mücevher işlendikten sonraki vergimizi zaten öderiz. Bizim sorunumuz ham pırlantanın ÖTV’si” diye konuştu. 2004’te ÖTV’nin sıfırlandığını ama kamuoyunda yaratılan baskı sonucunda ÖTV oranının önce yüzde 6’ya daha sonra da yüzde 20’ye yükseltildiğini belirten “400 bin kişi bu sektörden ekmek yiyor. Altın ve değerli taş pazarının büyüklüğü 10 milyar dolara ulaşıyor. Sesimizin duyulmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
606131
Bütçeye ve de MB Başkanı’nın konuşmasına bakan 2010’un falını okur
Güngör Uras Olayların içindenBütçeye ve de MB Başkanı’nın konuşmasına bakan 2010’un falını okur Ekonominin bugünkü durumunu “yaşayarak değerlendiriyoruz”. Önemli olan “yarını bilebilmek”. Geçen hafta sonu 2010 Bütçe Taslağı açıklandı. Dün (MB) Başkanı konuştu. Bütçe açıklamalarına ve MB Başkanı’nın açıklamalarına bakanlar, 2010 hakkında az çok bilgi sahibi olabilirler. Buna göre ne yapabileceklerini düşünmeye başlayabilirler. Bütçe taslağında yer alan rakamlara ve taslakla ilgili açıklamalara göre, 2010 yılında halkın gelirinde ve refahında iyileşme beklemek yanlış olur. maaşları, emekli maaşları ancak kadar artacak. Hükümet vergi toparlayabilmek için ve gibi vergilerin oranlarına yapacak. Bunun sonucu alt gelir gruplarının yaşam şartları biraz zorlanacak. Krizden sarsılan, üretimleri yavaşlayan, yatırımları duran işletmelere bütçeden herhangi bir destek sağlanamayacak. Olanlara bak, olacakları anla Bunları bir yana yazalım. Gelelim MB Başkanı’nın konuşmalarından öğrenilenlere... Krizden çıkışın işareti önce talebin artması sonra talebe bağlı olarak kapasite kullanımının ve üretimin artması, insanların iş bulmaya başlaması gerekiyor. Krizde iç ve dış talep daraldı. (1) İç talebin daralmasında önceleri halkın korkuyla harcamalarda frene basmasının etkisi oldu ama, uzun sürede halkın parası bitti. Sadece cebindeki para değil, zuladaki altınları da bitti. (2) Dış talep /, küresel daralmadan kaynaklandı. Vergi indirimlerinin uyarıcı etkisinde talebi 2009 yılının ikinci aylık döneminde biraz hareketlendi ama vergi indirimlerinden sonra yılın kalan döneminde gene zayıfladı. Küresel ekonomideki büyüme beklentilerine paralel olarak ihracattaki toparlanma da yavaş ve kademeli olacak. Üreticiler tüketim talebindeki artışın geçici olduğunu düşündüklerinden üretime başlamak yerine stok eritmeyi tercih ediyor. Sanayideki kapasite kullanım oranında biraz iyileşmeler varsa da firmalar iç ve dış talep yetersizliği nedeniyle üretimlerini kısmaya devam ediyor. Kullanılmayan kapasitenin fazlalığı nedeniyle özel yatırımlarda hareket yok. Bu ise artışını engelliyor. Bu anlatımdan anlaşılan şudur: Vergi indirimleri ekonomide biraz canlanma yarattı. İndirimler bitince iç talep gene daraldı. Dış talebin (ihracatın) kısa sürede artması beklenemez. Bu durumda kapasite kullanımı, yatırım artamaz. İstihdamda iyileşme olamaz. Bunlar olmayınca da ekonomi büyüyemez. Büyüyemeyen ekonomide (gelir dağılımındaki bozulmadan yararlananlar dışında) kimsenin reel geliri, refahı artamaz. Ucuz faiz, ucuz döviz MB Başkanı, enflasyon, faizler ve krediler konusunda da olan biteni ve olacak bitecekleri de anlattı: Enflasyonda ufak tefek iniş çıkışlar olacak ama enflasyon düşük çizgisini sürdürecek. Faiz olanlarındaki devem edecek. Bunun sonucu, mevduat faizleri yerlerde sürünecek. Kredi faizleri ucuzlayacak. Bankalar kredi vermek istiyor ama, kredilerin batmasından korkuyor. Son zamanlarda kredilerinde ve sektörüne verilen kredilerde karşılaşılan sorunlar bankaları üzmeye başladı. Ferdi (bireysel) kredilerde de riskten korkan bankalar, taşıt kredilerini, ferdi kredileri kısarak, ipotek teminatına güvenerek kredilerine yükleniyor. İthalatın daralmasının etkisiyle, cari açık (döviz açığı) küçüldü. Döviz açığı küçülünce açığı kapatmak daha kolay oluyor. Bu nedenle döviz sorun olmayacak. Döviz fiyatı bu çizgilerde kalacak. Doların ucuzlamasının nedeni euro karşısında değer kaybetmesinden kaynaklanıyor. Bunları bilmek iyidir. Bunlar bilinecek ki herkes önünü görebilsin, 2010 yılında ne yapacağına karar verebilsin.
606524
Hattat traktörler okyanusu geçti
Hattat Tarım Makinaları A.Ş. yüzde yüz Türk malı olarak üretimi gerçekleştirdikleri “Hattat” marka traktörlerini, aralarında Irak ve Polonya’nın da bulunduğu büyük pazarlara ihracat yapmasının ardından şimdi de listeye Şili’yi ekledi. Şili’de Truckway Ltd. ile anlaşma gerçekleştiren Hattat Tarım Makinaları A.Ş. bu ihracat anlaşmalarının kendileri için sadece küçük başlangıçlar olduğunu ve ilerleyen zamanlarda tamamı Türk üretimi olan traktörlerin ihracatının tüm dünya ya yayılacağını belirttiler. Çiftciler istedi Hattat üretti Kilitli 4x4 Geniş Ön Aks son seride kulanımda “Hattat” marka traktörlerin çiftçilerin ihtiyaçları ve istekleri göz önünde bulundurularak üretime hazırlandığını belirten Hattat Tarım Makinaları A.Ş. Ticari Genel Müdür Yardımcısı Uygar Uşar, son olarak HEMA nın projesini yaparak yaşama geçirdiği 4x4 otomatik kilit sistemine sahip, üç parçalı geniş ön aksı da bu serimizde kullanmaya başladık, dedi. Sözlerine devam eden Uşar, “Bir Türk firması olarak yapmış olduğumuz ihracatlar büyük önem taşımaktadır. Yüzde yüz Türk üretimi olan “Hattat” traktörlerin Polonya ve Şili’ye olan ihracatları şirketimizin hedeflerine büyük bir hızla ulaştığını göstermenin yanı sıra aynı zamanda da global alanda ülkemizin tanıtımına ve gücünü göstermesine katkı sağlamaktadır. Şili’ye yapılan ihracatın devam edeceğini belirten Hattat Tarım Makinaları A.Ş. Ticari Genel Müdür Yardımcısı Uygar Uşar, Hattat Tarım Makinaları A.Ş. olarak dünya çapında da iddialı olduklarını belirterek, 2010 yılında satışların üçte birinin yurt dışına yapılacağını belirtti.
606985
HIV aşısı hayal kırıklığı yarattı
Geçen bulunduğu açıklanan, hastalığına neden olan virüsün (HIV) bulaşmasını önlemeye yardımcı aşının sanıldığı kadar etkili olmadığının anlaşıldığı açıklandı. Amerikan ordusu ve Taylandlı yetkililer geçen Bangkok'ta düzenledikleri basın toplantısında, Tayland'da 16 bin gönüllünün katılımıyla yapılan deney sonucu, aşının, HIV'in bulaşma riskini yüzde 31 oranında azalttığını açıklamıştı. Ancak New England Tıp Dergisi'nde yayımlanan yeni bir araştırma sonucuna göre, aşı sanıldığı kadar etkili değil. Bununla birlikte bilim adamları, yine de aşının tam etkili bir aşıya yönelik çalışmalarda önemli bir adım olduğunu kaydetti. Daha önce denenen iki aşının birleşiminden oluştuğu belirtilen aşı, Amerikan ordusunun sponsorluğunda, Amerikan Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü ve Tayland Kamu Sağlığı Bakanlığı tarafından yürütülen çalışma sonucunda elde edilmişti.
606756
Münevver cinayetinde yeni gelişme
Münevver cinayetinde yeni gelişme Etiler'de kafası kesilmiş halde cesedi bulunan 'un günlüğünde Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun sevgilisi olduğu ileri sürülen Gülşah K'nin şüpheli sıfatıyla ifadesi alındı. Garipoğlu şirketine ait Burgaz Rakı Şirketi'nde müfettiş olarak çalışan Gülşah K. sabah saatlerinde Silivri'deki evinden Büro Ekipleri tarafından 'te bulunan Adliyesi'ne getirildi. Gülşah K. soruşturmayı başından beri yürüten Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz ve Çocuk Mahkemeleri Savcısı Mustafa Öztürk'e yaklaşık bir saat ifade verdi. Gülşah K. savcılıktaki ifadesinde, olay tarihinde geçirdiği bir ameliyat nedeniyle 10 günlük rapor aldığını, olay tarihinde kendi evinde olduğunu söylediği öğrenildi. Gülşah K., cinayetin işlendiği gün Nida Garipoğlu'nun kendisini aradığını ne zaman işe geleceğini sorduğunu söylediği öne sürüldü. Gülşah K., Levent ve Cem Garipoğlu'nu daha önce şirkette gördüğünü ve olayın işlendiği Garipoğlu ailesinin evine hiç gitmedini söylediği öğrenildi. Gülşah K.'nin cinayetin ardından cinayetin işlendiği evi temizlediği ve Cem Garipoğlu'nun kaçmasına yardım ettiği yönündeki iddiaları reddettiği ifade edildi. Gülşah K., ifadesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlamadan adliyeden ayrıldı. Münevver Karabulut'un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir'in bir dizi talep içeren dilekçesini Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'a sunmuştu. Bu taleplerde Gülşah K.'nin cinayetle ilgili bilgisi olduğu öne sürülmüştü.
607294
Doğum oranı arttı mı azaldı mı? İşte cevabı!
Doğum oranı arttı mı azaldı mı? İşte cevabı! Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından yapılan '2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması' sonuçlarına göre, Türkiye'de doğurganlık düzeyi kadın başına ortalama 2.2 doğuma düştü. Hacettepe Üniversitesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, araştırma Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından, Sağlık Bakanlığı Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı işbirliğinde, TÜBİTAK'ın mali katkısı ile gerçekleştirildi. Türkiye'yi temsil eden bir örneklemle, 10 bin 525 hane halkı ve 15-49 yaşları arasındaki bin 405 evlenmiş kadını kapsayan araştırma sonuçlarına göre, 15 yaşın altındaki nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 27'ye düşerken 65 yaş ve üzeri nüfusun payı ise yüzde 7'ye yükseldi. Araştırmaya göre, son 15 yılda Türkiye'deki ortalama hane halkı büyüklüğü 4,5 kişiden 3,9 kişiye düştü. Bu sayı kentsel alanlarda 3.8 kişi, kırsal alanlarda ise 4.2 kişi olarak tespit edildi. Araştırmaya göre, Türkiye'deki hanelerin yüzde 70'inde veya daha az kişi bulunuyor ve nüfusun yüzde altısı ise tek kişilik hanelerde yaşıyor. NÜFUSA KAYITLI OLMAYAN ÇOCUKLAR Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de son 15 yıl içinde nüfusa kayıtlı olmayan çocukların yüzdesi 26'dan 6'ya geriledi. Kadınların yüzde 33'ünün, erkeklerin ise yüzde 20'sinin ya hiç okula gitmediğini ya da ilkokulu bile bitirmediğini ortaya koyan araştırmaya göre, kadınların 5'te biri, erkeklerin ise 4'te biri lise ve üzeri eğitime sahip. Kadınlar ile erkekler arasındaki eğitim düzeyi farklılıklarının halen devam etmesine karşın bu farklılık genç kuşaklarda azalma eğiliminde. EVLENME YAŞI YÜKSELİYOR, DOĞURGANLIK AZALIYOR Araştırmaya göre, Türkiye'de 25-49 yaş grubundaki kadınlar için ortanca evlenme yaşı 21. Son 20 yıl içinde ortanca ilk evlenme yaşında yaklaşık olarak yıllık bir artış gerçekleştiği saptandı. Türkiye'de doğurganlık seviyesinde son 20 yılda yaklaşık 3'te bir oranında azalma meydana geldiğini ortaya koyan araştırmaya göre, doğurganlık düzeyi kadın başına ortalama 2.2 doğuma düştü. Doğurganlıkta bölgesel farklılıklar devam ederken, araştırmada kadın başına ortalama çocuk sayısının Batı Anadolu'da 1.7, Doğu Anadolu'da ise 3.3 olarak tespit edildi. Türkiye'de son 10 yılda özellikle gebeliği önleyici modern yöntemlerin kullanımında önemli bir artış görüldüğüne işaret edilen açıklamada, ülke genelinde evli ve doğurgan çağdaki kadınların yüzde 73'ünün gebeliği önleyici bir yöntem kullandığı belirtildi. DOĞUM ÖNCESİ VE SONRASI BAKIM HİZMETLERİNDE İYİLEŞME Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de son yıl içinde anne-çocuk sağlığı göstergelerinde de önemli iyileşmeler oldu. Sağlık personelinden doğum öncesi bakım alan kadınların oranı son yılda yüzde 14 artarak yüzde 92'ye yükseldi. Doğum öncesi bakımın yüzde 90'ı da doktorlardan alınır oldu. Ayrıca, araştırma kapsamında ilk kez elde edilen doğum sonrası bakım verilerine göre, annelerin yüzde 82'si, bebeklerin ise yüzde 88'i doktor, hemşire ya da ebe gibi bir sağlık personelinden doğum sonrası bakım hizmeti aldı. Bebek ölümlerinin de azalmaya devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, son yılda bebek ölüm hızının önceki yıllık döneme göre yüzde 40 azalarak, binde 17 seviyesine gerilediği belirtildi. Her bin bebekten sadece 17'sinin bir yaşına gelmeden öldüğünü gösteren bu sonucun, Türkiye'nin bebek ölümlerini Avrupa Birliği ülkelerindeki düzeye indirme hedefinde önemli mesafeler aldığını gösterdiği vurgulanan açıklamada, ancak bebek ölümlülüğünde ülke genelinde bölgesel farklılıkların devam ettiği kaydedildi. Araştırma sonuçlarının son yılda 15-26 aylık çocuklar arasında tam aşılı olan çocukların yüzde 30 artarak yüzde 81'e yükseldiğini gösterdiği ifade edilen açıklamada, bu alanda da bölgeler arası farklılıkların sürdüğü belirtildi. 'TÜRKİYE'DE HER DÖRT ANNEDEN BİRİ ŞİŞMAN' Türkiye'de son beş yılda doğum yapmış annelerin ortalama boyunun 157 santimetre, ortalama ağırlığının ise 66 kilogram olduğuna işaret edilen açıklamada, annelerin yüzde 10'unun 150 santimetreden daha kısa olduğu ifade edildi. Açıklamada, Beden Kitle Endeksi'ne göre annelerin yüzde 58'inin fazla kilolu; yüzde 24'ünün ise obez, bir başka ifade ile 'Türkiye'de her dört anneden birinin şişman' olduğu vurgulandı. Türkiye'de yaşından küçük her 10 çocuktan 1'inin boyunun yaşına göre kısa olduğunun belirtildiği açıklamada, ülkedeki kronik beslenme sorunları sonucu oluşan bu durumun önceki döneme göre azalma göstermekle birlikte kırsal alanlarda yaygın olduğuna dikkat çekildi.
606088
Mustafa Kutlu: Uçurum
Mustafa Kutlu Uçurum Geçenlerde Sayın Cemil Çiçek bir televizyon kanalında hükumetin (memleketin) içine düştüğü açmazı bütün çıplaklığı ile ortaya koydu. Efendim AB süreci diye bir şey var, biliyorsunuz. Bu yolda bazı kanunların değişmesi, bazılarının çıkması lazım. Cemil Bey diyor ki: “Kanunu çıkarırken Kopenhag Kriterlerini göz önüne alıyoruz. Ancak Anayasa Mahkemesi'nden dönüyor. Bu defa Anayasa Mahkemesi'nin ölçülerini dikkate alıp yeniden sunuyoruz, zaman da AB bu kanun ile olmaz diyor. Anayasa'yı değiştirelim diyoruz, muhalefet yanaşmıyor. Yeni bir Anayasa yapalım diye bir taslak hazırlıyoruz, kıyamet kopuyor. Şimdi biz AB sürecinde nasıl yol alacağız?” Bu konuda çok yazıldı, çizildi. Sayın muhalefet cephesi, milletin vekilleri olarak mecliste iktidara sırtınızı dönmeyin, küs kalmayın, kapıları kapatmayın, en azından bir araya gelip tartışın, konuşun. Tartışmaya dahi yanaşmayıp, konuşmayı, lüzumsuz görüyorsanız işler nasıl yürüyecek; millet sizi oraya ne için seçip gönderdi. İncir çekirdeğini doldurmayan meseleler üzerinde sürekli tartışmak, atışmak için mi? Bu AB meselesi uzun bir iş. AB ülkeleri ile bazı konularda aramızda “uçurum” var. Mesafenin kısa sürede kapanması için elimiz çabuk tutmalıyız. Mesela şu “eğitim” meselesi. Avrupa Komisyonu bünyesinde faaliyet gösteren “Eğitim, Görsel-İşitsel ve Kültür İcra Ajansı” (EACEA) yaz aylarında bir rapor yayımladı. Rapor Türkiye dahil otuz bir Avrupa ülkesinin eğitim sistemlerine dair değerlendirmeler ihtiva ediyor. Rapora göre Avrupa'da genç nüfus sürekli azalıyor. Türkiye'de tam tersi. Avrupa'da eğitim genel olarak yaşında başlıyor. Zorunlu eğitimin Türkiye'deki gibi yıl olduğu tek ülke İtalya. Ötekilerde ila 13 yıl arasında değişiyor. Zorunlu eğitimden sonra bir süre yarı-zamanlı eğitim gören AB ülkelerine de rastlanıyor. Lise sonrası, üniversite öncesinde bir veya iki yıl süreyle eğitim verenler de var. Bu dönemde uygulanan programlar öğrencileri doğrudan iş hayatına hazırlıyor. AB'de öğrencilerin büyük çoğunluğu devlet okullarına gidiyor. Türkiye'de ilköğretim ve lise öğrencilerinin yalnızca %1.9'u özel okullara devam ediyor. Üniversiteye giriş konusunda bir esneklik var. Her üniversite kendi seçim usulünü belirliyor. AB ülkelerinde 3-19 yaş grubunun %92'si okula gidiyor. Türkiye'de bu oran %63.4. Türkiye'de 15-24 yaş erkeklerin %34.8'i kızların ise yalnızca %27.2'si okula gidiyor. Daha önce kaydettik AB ülkelerinde eğitim yaşında başlıyor. Bu yaştaki çocukların %86.8'i okula (anaokulu veya ilkokul) gidiyor. Türkiye'de ise dört yaşındaki çocukların sadece %7'si okula gidiyor. Öğrenci başına yapılan yıllık kamu harcamalarına bakıldığında Türkiye liste sonunda. Lafı uzatıp, yazıyı rakamlara boğmayalım. AB sürecinde “eğitim” konusu açıldığında Türkiye ile Avrupa arasında bir “uçurum” olduğu ortada. Meselenin bir başka yüzünü bir başka araştırmadan takip edebiliriz. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü 2008-2009 eğitim yılında “Şiddeti Önleme ve Azaltma Eylem Planı” isimli bir rapor hazırladı. Bu araştırma verilerine göre İstanbul'da öğrencilerin sadece yüzde dördü müzikle “gerçekten” ilgileniyor. Yüzde yirmi sekiz gibi bir oran resim, tiyatro, şiir, çevre, fotoğraf konularına dağılıyor. Açıkçası İstanbul'daki çocukların sanat ile ilişkileri yok gibi. Bu çocuklar yaşadıkları şehri tanımadıkları gibi “tarih şuuru”ndan da yoksun. Semtleri, âbideleri, tarihî eserleri, kişileri bilmiyor. Bilimsel bir aktiviteye katılan çocuk sayısı %4. Özel okullarda okuyan çocuklar da bu oranlara dahil. Olumsuz davranışların azaltılmasına yönelik oluşturulan grup çalışmalarına katılanların oranı %5. Velilerin de çocukları ile ilgileri oldukça zayıf. Aile içi şiddet, zararlı alışkanlık, çocuk hakları konularını ele alan toplantılara katılan veli sayısı yok denecek kadar az. “Eğitim şart” sözü artık mizahî bir mâna kazandı. Niçin? Cem Yılmaz bu cümleyi kullandı? Şu sebeple: Çare budur, çare “eğitimdir” lafını kadar tekrarladık kadar çok tekrarladık ki tesirini kaybetti. Oysa AB sürecinde eğitim hemen her alanda gerçekten “şart”. Yukarıdaki rakamlar uçurumun derinliğini gösteriyor.
607219
Nedim Seven'le ilgili duruşma yine ertelendi
Paris istinaf mahkemesi, terör örgütü 'nın Avrupa'daki "gizli kasası" olanak bilinen Nedim Seven'in Türkiye'ye iadesiyle ilgili başvuru için yapacağı duruşmayı bugün yine erteledi. Türkiye'den mahkemeye ulaşan ek bilgileri daha detaylı incelemek isteyen mahkeme, yeni duruşmayı, Aralık tarihine erteledi. Paris mahkemesinde daha önce düzenlenen duruşmalarda, Türkiye'den iade talebine ilişkin ek bilgiler istenmişti. Türkiye'nin iade talebi dışında Seven ve diğer teröristin 'da işlediği suçlarla ilgili duruşmalarının ise ileri bir tarihte başlaması bekleniyor. 'da daha önce hakkında terör örgütüne mali destek sağlamak suçundan dava açılan ve adli denetim altında tutulmak kaydıyla serbest bırakılan Seven, 'ya kaçmış, geçen yıl yakalanarak 'ya iade edilmişti. Seven, Roma'dan Ermenistan'a gitme hazırlığı içindeyken havaalanında sahte pasaportla yakalanmıştı. Aralarında Rıza Altun ve Nedim Seven gibi terör örgütünün Avrupa'daki elebaşılarının da bulunduğu kişinin, 23 Şubat 2007 tarihinde Paris'te çıkarıldıkları istinaf mahkemesi tarafından tutuksuz yargılanmaları kararlaştırılmıştı. Paris'te Şubat 2007 tarihinde düzenlenen operasyonlar çerçevesinde terör örgütünün kullandığı bir "kültür merkezine" baskın düzenlenmiş, çeşitli evraka ve bilgisayarlara el konmuştu. Baskının, terör örgütüne maddi destek sağlayan ve örgütün Avrupa'daki üst düzey sorumluları olduğu tahmin edilen kişilere karşı Paris'in çeşitli banliyölerinde düzenlenen operasyonlar çerçevesinde yapıldığı bildirilmişti. Tutuksuz yargılanmalarına karar verilenler hakkında, teröre mali kaynak sağlamak dışında, "organize suç" ve "kara para aklamak" suçlarından dava açılmıştı. Paris'teki operasyon, 'lı teröristin döviz bürosunda, kaynağını açıklayamadıkları 200 bin avroyu dolara çevirmek isterken gözaltına alınması sonucu başlatılan soruşturma çerçevesinde düzenlenmişti. tarafından hakkında adli denetim kararı çıkarılan Rıza Altun'un daha sonra Avusturya üzerinden 'ın kuzeyine gittiği belirlenmişti.
606302
10:08 Kadir: Uygur idam edildi
Kadir: Uygur edildi Uygurların sürgündeki lideri Rabiya Kadir, ’in bölgesindeki olaylardan sonra Uygur’un edildiğini bildirerek, ’le görüşme çağrısını yineledi. Çin’deki etnik azınlıkların ve kadınların yaşam koşulları konusunda ’da 10 gün sürecek bir dizi konferansa katılan Kadir ’ye verdiği röportajda, “idama mahkum edilen 11 Uygur’dan 9’u (cezası) infaz edildi” dedi. Kendilerine ulaşan bilgilere göre, Temmuz ve Ekim arasında 10 binden fazla Uygur’un gözaltına alındığını ve hapsedildiğini söyleyen Rabiya Kadir, ancak kaç kişinin öldüğünü ya da öldürüldüğünü, kaç kişinin hala cezaevinde olduğunu kimsenin bilmediğini kaydetti. Kadir, “Çin hükümetiyle konuşmak istiyoruz” diyerek, bu yönde Çin hükümetine bir mektup yazdığını belirtti. Kadir, “Çin hükümeti bize bir otonomi vermeli, ama ulusumuzu, eğitimimizi, dinimizi, ifade özgürlüğümüzü yok ediyor” dedi. Çin hükümeti dün Kadir’in Japonya’ya ziyaretini etmişti. Sincan makamları, bir süre önce yaptıkları açıklamada, özerk bölgenin başkenti ’yi sarsan Temmuzdaki olaylardan sonra 12 kişinin idam cezasına çarptırıldığını belirtmişti. Resmi bilançoya göre, olaylarda ve konuşan Uygurların yaşadığı bölgede başlıca azınlık olan Hanların çoğunluğunu oluşturduğu 197 kişi öldü. “43 KİŞİ KAYIP” Öte yandan, merkezi ’ta bulunan (Human Rights Watch-HRW), Sincan bölgesinde bu yaz çıkan olaylarda, aralarında çocukların da bulunduğu 43 kişinin ortadan kaybolduğunu açıkladı. Bölgede yaşayanların tanıklıklarına göre, başkent Urumçi yakınındaki tüm semtleri kuşatan Çin makamlarının, olaylar sırasında evlerinde bulunmayan ve yara izi taşıyan tüm erkekleri tutukladığını belirten HRW’nin açıklamasında bir bölge sakini, “herkese evlerinden çıkmalarını söylediler. Tüm kadın ve yaşlıların bir duvara, 12 ila 45 yaşındaki erkeklerin de bir başka duvara dizilmelerini istediler. Bazı erkekler elleri sırtlarında tahta sopalarla bağlı halde diz çökmeye, bazıları da elleri başlarında yere yatmaya zorlandılar” dedi. HRW Bölde Direktörü Brad Adams, bu kayıpların dünyayı yöneten ülkeler arasında yer almak isteyen bir ülkeye yakışmadığını ifade ederek, AB ve uluslararası toplumu, Sincan’da kaybolan bu kişilerin başına ne geldiği konusunda açık yanıt vermesi için Çin’e baskı yapmaya çağırdı.
606805
Azerbaycan lehine casusluğa tutuklama
Ermenistan'da, lehine casusluk yaptığı gerekçesiyle bir emekli subayın tutuklandığı bildirildi. Merkezi Erivan'da bulunan Mediamax ajansının haberine göre, Ermenistan Ulusal Güvenlik Hizmetlerinden yapılan açıklamada, Gevorg Ayrapetyan isimli Ermenistan vatandaşının istihbaratıyla işbirliği içinde bulunduğunun tespit edildiği belirtildi. Açıklamada, bu emekli subay ile birlikte bir yabancı ülke vatandaşının daha tutuklandığı kaydedildi, ancak ayrıntı verilmedi. Bu kişinin Azeri istihbaratı ile Ayrapetyan arasında bağlantı kurduğu açıklamada kaydedildi. Ayrapetyan'ın yarbay rütbesi taşırken 2007 yılında emekliye ayrıldığı belirtildi.
607017
Zavendikli Mustafa Yıldız Hocaefendi
Rize'nin manevi şahsiyetlerinden Zavendikli Mustafa Yıldız Hocaefendi (77) vefat etti. Türkiye çapında "Zavendikli Mustafa Hoca" olarak tanınıyordu. Yaşayan büyük İslam âlimlerinden biriydi. Akciğer yetmezliği ve nefes darlığı şikâyetiyle kaldırıldığı Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Servisi Yoğun Bakım Ünitesi'nde vefat eden Zavendikli Mustafa Hoca, 1965 yılında Diyanet teşkilatında vaiz olarak resmi göreve başlamıştı. Rize merkezde, çevre il ve ilçelerde vaazlarıyla tanınıp sevildi. Zavendikli Mustafa Hoca, çocuk yaşta hafızlık eğitimi almış, Arapça ve İslami ilimler tahsilinden sonra kendini tamamen ilme ve eğitime adamıştı. Ömrünü, Kur'an-ı Kerim öğretimi ve insan yetiştirmeye vakfetmişti; emekliliğinin ardından da çalışmalarına ara vermeden devam etti. Fedakâr ve gayretli Rizeli halkıyla yürüttüğü hizmetleri 1990 yılından itibaren kuruluşuna öncülük ettiği İrşad Vakfı çatısı altında yürüttü. İrşad Vakfı'nın bünyesinde kız ve erkek öğrenciler için iki Kur'an Kursu bulunuyor. Gençler, bu kurslarda, Kur’an-ı Kerim hafızlığı, Arapça ve İslami ilimler eğitimi alıp ilim kervanına katılıyor ve ülkenin dört bir köşesinde milletimizi irşat ediyorlardı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rize ziyaretlerinde sürekli Zavendikli Mustafa Hoca’ya uğrar, duasını alırdı. Vefat haberinin duyulmasının ardından başta yakınları olmak üzere sevenleri ve yetiştirdiği talebeleri, Türkiye’nin ilim ve irfan çevreleri cenaze namazına akın etti.. Cenaze namazının kılınacağı Cumhuriyet Meydanı ve bu meydandaki Şeyh Camii’ne çıkan tüm ara sokaklar, Zavendikli Mustafa Hoca’ya son görevini yapmak üzere toplanan onbinlerce insan tarafından tıklım tıklım dolduruldu. Şeyh Camii’nde yaklaşık 30 bin kişi tarafından kılınan cenaze namazına Belediye Başkanı Halil Bakırcı, Milletvekili Lütfü Çırakoğlu, Eski Milletvekili Abdulkadir Kart ve Şevki Yılmaz, İsmailağa cematinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ile birlikte Türkiye’nin dört bir yanından gelen din adamları ve hocalar katıldı. Emekli Vaiz Mehmet Köseoğlu’nun kıldırdığı cenaze namazı sonrası Cübbeli Ahmet Hoca dua etti. Zavendikli Mustafa Hoca’nın cenazesi daha sonra defnedilmek üzere Güneysu İlçesi Zavendik Köyü’ne götürüldü. Türkiye onu "Zavendikli Mustafa Hoca" olarak tanıdı, bugüne kadar binlerce hafız ve alim yetiştirdi. Yetiştirdiği talebeleri, Türkiye'nin dört bir yanında hizmet etti. Öğrencileriyle milletimizin dini hayatına önemli katkılarda bulundu. Bu büyük İslam alimini, iman ve hizmet kahramanını hiç şüphesiz eserleri ve hatıraları sonsuza dek yaşatacak. Hoca’ya Allah’tan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsın; korktuklarından emin, umduklarına nail olsun inşallah. Ailesine, yakınlarına, talebelerine ve sevenlerine sabr-ı cemil diliyorum. Başımız sağolsun.
606318
Zico da açıkladı!
Zico da açıkladı! Forma şansı bulamadığı için morali bozulan Brezilyalı futbolcuya eski teknik direktörü Zico talip olmuş durumda. Uzun süredir Yunanistan basınında yer alan haberlerin ardından Zico da verdiği bir demeçte Deivid de Souza’yı takımda görmek istediğini dile getirdi. Brezilyalı teknik adam, “Yönetimden transfer istedim. Eğer şartlar uygun olursa Deivid’i takımımda görmek isterim
607384
Karaloğlu, alışveriş merkezi projesini inceledi
Karaloğlu, alışveriş merkezi projesini inceledi Van Valisi Münir Karaloğlu, şehir merkezinde bulunan İl Özel İdaresi'ne ait binaya yapılacak olan alışveriş merkezinin projesini inceledi. ADNAN GÜL VAN Van'ın Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan katlı İl Özel İdaresi eski hizmet binası ile arka tarafında bulunan Atatürk İlköğretim Okulu'nun da yer aldığı toplam bin 660 metre kare taşınmaz mal için, daha önce İl Genel Meclisi tarafından satış kararı alınmıştı. 24 milyon 60 TL üzerinde muhammen bedelle satışa çıkarılan binanın satışının gerçekleşmemesi üzerine bu kez İl Genel Meclisi tarafından yap-işlet-devret modeliyle arazinin değerlendirilmesine karar verildi. İl Genel Meclisi'nde alınan karar gereği Van İl Özel İdaresi teknik personeli tarafından, alışveriş merkezi, cafe, restoran ve sinema salonlarının yer alacağı katlı bir proje hazırlatıldı. İl Özel İdaresi yetkilileri de İl Özel İdaresi Encümen Toplantı Salonu'nda Vali Karaloğlu'na mini bir brifing verdi. Projeyi inceleyen Karaloğlu, vatandaşların daha rahat alışveriş yaparak, dinlenebilecekleri rahat ortam bir sağlanması için İl Özel İdaresi yetkililerine değişiklerle ilgili tavsiyelerini iletti.
607336
Başkentte elektrik kesintisi
Başkentte elektrik kesintisi Yıllık periyodik işletme, bakım, onarım ve tesis çalışmaları nedeniyle 24 Ekim Cumartesi günü Ankara'nın bazı yerlerinde elektrik kesintisi uygulanacak. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan açıklamaya göre, Kazan ilçesine bağlı Kayı Mahallesinin bir bölümüne saat 10.00-12.00 arasında, Fatih Mahallesinin bir bölümüne de 13.00-15.00 saatleri arasında elektrik verilemeyecek.
605837
Bucaspor'dan İzmir teklifi
Bucaspor'dan İzmir teklifi Bucaspor Profesyonel Şube Başkanı Mehmet Bektur, G.Saray Yönetim Kurulu Başkanlığı'na kupa maçının İzmir'de oynanması önerilerini içeren bir faks gönderdiklerini bildirdi. İzmir'in Süper Lig'de 2002-2003 sezonundan bu yana temsilcisinin bulunmadığını vurgulayan Bektur, “G.Saray'ın da uzun süredir İzmir'deki taraftarıyla buluşamaması gerçeğinden hareketle maçın İzmir'de oynanmasının uygun olduğuna inanıyoruz” dedi.
606810
Derbinin hakemi Bünyamin Gezer
'de 10. hafta oynanacak derbisini Bünyamin Gezer yönetecek. Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, ile arasında 25 Ekim Pazar günü oynanacak derbi maçını Bünyamin Gezer yönetecek. 10. hafta maçlarında görevli hakemler şunlar: 23 Ekim Cuma 20.00 -Kayserispor: Cüneyt Çakır 24 Ekim Cumartesi 16.00 -İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Koray Gençerler 20.00 Eskişehirspor-: Tolga Özkalfa 25 Ekim Pazar 15.00 Kasımpaşa-Denizlispor: Yunus Yıldırım 15.00 Manisaspor-Antalyaspor: Bülent Yıldırım 15.00 Sivasspor-Gaziantepspor: Hüseyin Göçek 15.00 Diyarbakırspor-Gençlerbirliği: Fırat Aydınus 20.00 -: Bünyamin Gezer
607211
Market soygununda rehin alınan kişi serbest
'nın başkenti Paris'in kuzeyindeki bir markette düzenlenen silahlı soygunda rehin alınan çalışan serbest bırakıldı. Polis, Servan bölgesindeki Almanlara ait LIDL marketler zincirinin şubesinde yaşanan rehine krizinin yapılan pazarlık sonucu sona erdiğini ve rehinelerin sağlık durumlarının iyi olduğunu kaydetti. Polis, olayla ilgili kişinin gözaltına alındığını belirtti. Paris'in kuzeyindeki Servan Belediye Başkanı Stephane Gatignon, sabah erken saatlerde, Almanlara ait Lidl marketler zincirinin bir şubesinde soygun ihbarı yapıldığını belirtmişti.
607034
Başörtülü İHL'li Çanakkale'ye gidemedi
Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğünce yürütülmekte olan ve Muğla Milli Eğitim Müdürlüğü’nün organize ettiği Cumhuriyet Eğitim Gezileri kapsamında Çanakkale’ye götürülen öğrencilerden biri başörtülü olduğu gerekçesiyle gezi otobüsünden indirildi. Konuyla ilgili İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, öğrencinin yönetmeliğe aykırı kıyafetle geldiğinin rehber tarafından tespit edildiği ve kendisine yönetmeliğin hatırlatıldığı belirtildi. Muğla Fethiye İmam Hatip Lisesi 3. Sınıf öğrencisi Cemile Büşra Pirci, gezi otobüsüne bindikten 15 dakika sonra geziye başörtülü olarak katılamayacağı gerekçesiyle otobüsten indirildi. Öğrenci Milli Eğitim Müdürlüğü’nün aracıyla indirildiği yerden alınarak okuluna gönderildi. FOTOĞRAFLAR ÇEKİLDİ Her şey güzel başlamıştı Büşra için. Babası arabaya bindirmiş Muğla’ya göndermişti. Çanakkale’ye hareket Muğla merkezden yapılacaktı. Öğrenciler sayılmış ve son bilgilendirmenin ardından Muğla Milli Eğitim Müdürlüğü’nün web sitesi için fotoğraflar çekilmişti. BAŞÖRTÜSÜYLE KATILAMAZSIN Yolculuk başlayalı 15 dakika olmuştu ki bir görevli gelerek Büşra Pirci’yi uyarır: ‘Oraya gittiğimizde başını açmalısın, sorun çıkabilir’ Büşra Pirci uyarıyı yapan görevlinin kendisine; “Otobüsün içinde böyle kalabilirsin ama gideceğimiz yerlerde ve kaldığımız yerlerde başını açmak zorundasın’ dediğini belirtiyor. Kıyafet için talimat olduğunu söyleyen görevli, Büşra’nın bu şekilde geziye katılamayacağını, isterse otobüsten inebileceği kendisine bildirilir. OTOBÜSTEN İNDİ Otobüse bindikten sonra uyarılan Büşra Pirci, 15 dakika sonra Muğla’nın çıkışında otobüsten inmek zorunda kalır. Öğrenciyi Milli Eğitim’den bir araba bırakıldığı yerden alır. KİMSE UYARMAMIŞ Büşra Pirci ne gezi öncesi, ne de okulda başörtüsü konusunda bir bilgilendirme yapılmadığını, bilgisi olsa zaten geziye katılmayacağını söyledi. Muğla Milli Eğitim Müdürlüğü’ne telefon ve mail yoluyla ulaşarak konu hakkında bilgi istedik. Bir açıklama gönderildiği takdirde haberimizde açıklamaya da yer verilecektir. Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü'den saat 16.18 itibariyle yapılan açıklama şöyle: BİLGİ NOTU Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğünce yürütülmekte olan “Cumhuriyet Eğitim Gezileri Projesi” kapsamında 21 24 Ekim 2009 tarihleri arasında İlimizden Çanakkale İli’ne düzenlenen gezide; Bakanlığımız Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğünün Eylül/2009 tarihli emirlerinin 20. maddesinde; “Geziye katılan öğrencilerin Milli Eğitim Bakanlığı Kılık–Kıyafet Yönetmeliğinin okul forması hariç diğer hükümlerine uymaları gerekmektedir” denilmektedir. Fethiye İmam Hatip Lisesi Öğrencisi Cemile Büşra PİRCİ’nin geziye katılmak üzere yukarıda bahsedilen yönetmeliğe aykırı kıyafetle geldiği Bakanlıkça görevlendirilen rehber tarafından tespit edilmiş ve kendisine yolculuk boyunca bu kıyafetle gidilebileceği ancak; programın resmi bölümlerinde Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uygun olunacağı hatırlatılmış, bunun üzerine öğrenci geziye katılmak istemediğini belirterek araçtan ailesini arayarak ve ailesinin de onayını alarak inmek istemiştir. Bu nedenle de araçtan inen öğrenci ailesine gönderilmek üzere Milli Eğitim Müdürlüğüne ait araçla alınmıştır. Geziye katılacak öğrencinin seçimi ve uyacağı kurallar Bakanlık emri gereğince İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Okul Yönetiminin sorumluluğunda olup, bu yönde öğrencinin bilgilendirilmediğinin tespiti halinde Okul Yöneticileri hakkında gerekli yasal işlem yapılacaktır.
607480
Fenerbahçe'de Semih şoku
Fenerbahçe'de Semih şoku Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi (H) Grubu'nda yarın deplasmanda Romanya'nın Steaua Bükreş takımıyla yapacağı maçın hazırlıklarını tamamladı. Steaua Stadı'nda teknik direktör Christoph Daum yönetiminde yapılan antrenmanda, futbolcular ısınmanın ardından çift kale maç yaptı. Dünkü antrenmanda sağ ayak bileğinde ağrı hisseden Semih, bu akşamki antrenmanda da aynı bölgedeki ağrı nedeniyle antrenmanı tamamlayamadı. Kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık, Semih'in dünkü idmanda yaşadığı sorunun tekrarladığını, milli futbolcunun durumunun yarın netlik kazanacağını söyledi. LUGANO VE BİLİCA TAKIMLA ÇALIŞTI Sarı-lacivertlilerde sakatlıkları bulunan Lugano ve Bilica, bu akşam takımla birlikte çalıştı. İdmanın başında Bilica takımla birlikte çalışırken, Lugano ise bir süre kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık tarafından denendi. Daha sonra Uruguaylı futbolcu, çift kale maçta yer aldı. Daum, as takımda savunmada Lugano ve Bilica'yı oynatırken, Önder'e yedek takımda görev verdi. Dünkü idmanda sağ ayak bileğinden sakatlanan Özer ise takımla birlikte çalıştı. Bu arada, antrenör Roland Koch'un antrenmana başlarken, yaptığı motivasyon konuşmasında ''Yarın bize ne lazım?'' sorusuna, futbolcuların ''Power (Güç)'' diye yanıt verdiği bildirildi. Öte yandan, antrenman öncesi sahada takım doktoru Ertuğrul Karanlık'ın 38. yaş günü kutlandı. Karanlık'a da herkese olduğu gibi bir kupa hediye edildi.
606139
“Karşıyaka’da Cumhuriyet günleri...”
Nihat Demirkol Benim Gözlüğümden“Karşıyaka’da Cumhuriyet günleri...” BUGÜNKÜ yazımız bir okuyucu mektubundan alevlendi. Duyarlı hemşehrilerimizi zaman zaman bu köşede konuk etmek, gündemden uzaklaşmamak adına da önemli; aynen paylaşıyorum: “...Nihat Bey merhaba, Size bir Cumhuriyet etkinliğinden bahsetmek daha doğrusu gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Yer ... Caddelerde birden fazla afiş: Karşıyaka Cumhuriyet Günleri/Zafer Müzesi/9-29 Ekim 2009/ söyleşi, imza günleri, halk dansları, alışveriş standları... Stand kiralamak için telefon no... KARSAV ve Karşıyaka Belediyesi’nin amblemleri... Yer Bostanlı Demokrasi Meydanı. Bu afişi görünce Cumhuriyet’in 86. yılında, afişte amblemi olan kuruluşların, 20 gün boyunca anılan yerde çeşitli etkinlikler gerçekleştireceklerini ve halkı Cumhuriyet değerleri ve kazanımları konusunda aydınlatacaklarını düşünür ve orada Cumhuriyetle ilgili bazı etkinlikler beklersiniz değil mi? Ben de öyle düşündüm ve gittim; gördüğüm manzara şu: Atatürk anıtının önündeki meydanda, ‘Cumhuriyet Günleri’ olarak düzenlenen alanda; çantacı, terlikçi, gümüşçü, bijüteri, bardakçı, gülsuyu, çay ocağı, gözlemeci, kitapçı, çocuk oyun parkı, langırt masası ve en ilginçleri ise Osmanlı macuncusu ile Padişah sabuncusu... Ayrıca sahnede bağıra çağıra şarkı söyleyen bir şarkıcı! Tüketime ve yeme içmeye yönelik satış yerleri. Cumhuriyet Müzesi olarak hazırlanan bölüm ise tam bir rezalet, derme çatma çuval ve tahtalarla otlardan oluşturulmuş iki stand ve bu standlar da maket asker, maket kadın, kağnı, tüfek ve cephaneler... Bir de televizyon... Söyleşi, panel ve imza günleri için bir duyuru yok. Cumhuriyet değerleri ve kazanımları ile hiçbir belge, bilgi, afiş yok. Cumhuriyet’in 86. yılında; sosyal demokratlığı ve Atatürkçü’lüğüyle övünen ve her zaman Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan Karşıyaka’da, Karşıyaka’yı idare edenlerin Cumhuriyet etkinliklerinden anladıkları bu! Belki plânlamadıkları ama amblemleri ile destek verdikleri ve bugüne kadar da devam ettiğine göre uygun gördükleri Cumhuriyet Günleri’nden anladıkları bu... Üç kuruş para kazanmak için Cumhuriyet değerleri ve kazanımlarını organizatörlere peşkeş çeken KARSAV ve Karşıyaka Belediyesi’nin, Atatürk anıtının önündeki bu kepazeliğe son vermeleri için sizin de konuyu gündeme getirerek...” dışında olduğum için, anılan yere gidip anlatılanları kendi gözlerimle (çok şükür) göremedim; ama kısmetse etkinlikler (?!) bitmeden gideceğim. Değerli okuyucuyla dün bir kez de telefonla konuştum. Kendileri “durumdan vazife çıkartmışlar”; her akşam şöyle bir uğrayıp, “gördüklerimde bir değişiklik var mı acaba?” diye bakıyorlarmış; “aynen devam” diyorlar. KARSAV’a da ulaşamamaktan yakınıyorlar. Semboller, görüntüden çok fazlasını anlattığı için “sembol” olarak kabul edilirler. Onların içini boşaltırsak, geriye bir şey kalmaz elimizde. söylenmelere ihtiyaç yok, bizi yönetmeye talip olan seçilmişlerden, sadece “hassas ve özenli” olmaları istiyoruz; bekliyoruz... Bu konunun peşini bırakmayı düşünmüyorum.
607010
'Dış Türkler Başkanlığı' kuruluyor
Erdal Şen ve Dursun Çelik'in haberi Bundan sonra söz konusu vatandaşlarla ilgili işlemler, kurulacak 'Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı' çatısı altında yürütülecek. Her ülke için ayrı bir masa oluşturulacak. Çalışma ilk etapta Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya, Amerika, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'yı kapsayacak. Düzenleme çerçevesinde, Türklerin bulundukları ülkelerdeki sorunların çözümüne yardımcı olunacak, sivil toplum çalışmaları desteklenecek. Konuyla ilgili tasarının, önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'na gelmesi bekleniyor. Düzenlemenin amacı ise, 'gelecek nesillerin Türkiye ile bağlarının muhafaza edilmesi' olarak özetleniyor. Yurtdışındaki Türklerden sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik'in öncülüğünde hazırlanan yasa taslağı önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'na gelecek. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızla soydaş-akraba topluluklarını planlama ve koordinasyonu sağlamak için kurulacak olan başkanlık, kurumsal hafızanın oluşması için de gerekli görülüyor. Düzenlemeyle, Yurtdışı Vatandaşlar Daire Başkanlığı, Soydaş ve Akraba Topluluklar Daire Başkanlığı, Kurumsal İlişkiler ve İletişim Daire Başkanlığı, Uluslararası Öğrenciler Daire Başkanlığı, Strateji Geliştirme ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı adı altında ayrı daire başkanlığı oluşturulacak Bakan Çelik'in verdiği bilgilere göre tasarı, Türk göçmenlerin haklarını korumak, yaşadıkları yerlerde organize olmalarını sağlamak, anavatanlarıyla bağlarını muhafaza etmek ve geliştirmek amacıyla hazırlandı. 20'den fazla kamu kurumunun sorumlu olmasına karşın vatandaşların muhatap olacağı ve tek telefonla ulaşabilecekleri bir birim bulunmuyor. Gurbetçiler artık birim bünyesindeki 'ülke masaları'na tek telefonla ulaşabilecek ve sorunlarına çözüm arayacak. Yeni birimlerde yapılacak çalışmalarla, gelecek nesillerin Türkiye'yle bağlarını muhafaza etmesi, kültürel kodlarını unutmaması sağlanacak. 'Ülke masaları', yurtdışındaki Türkler tarafından oluşturulan sivil toplum kuruluşlarınca yapılacak çalışmaları da destekleyecek. Bu yolla, sivil inisiyatiflerin güçlenmesi, kabiliyetlerinin artırılması, temsil ettikleri kitlenin ülkede dikkate alınması ve yerel manada sorunların çözülmesine katkısı amaçlanıyor. Yeni Başkanlığın, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı'ndan (TİKA) farklı olarak bölge esasına göre yapılanan ve uzmanlaşan bir kurum olacağı belirtiliyor. Aynı bakanlığa bağlı başkanlığın bölge uzmanları ve TİKA'nın alan uzmanları ile koordineli olarak çalışmalar yürüteceği kaydediliyor. Şimdiye kadar farklı kurumlar kanalıyla yurdışından gelen ve halen eğitim görenlerin sayısı bin 100 olarak tespit edilen öğrencilere ilişkin çalışmaların da Başbakanlık bünyesinde koordine edilmesi planlanıyor. Almanya'daki Türklerin sorunlarını dinlemek üzere haziran ayı sonunda Almanya'nın Köln şehrinde sivil toplum temsilcileri ile bir araya gelen Devlet Bakanı Faruk Çelik, yurtdışındaki Türklerin tüm meseleleri konusunda tek elden çalışma yürütecek olan yapılanmanın müjdesini vermişti. Bakanlar Kurulu'na sunulacak düzenlemenin, yıl sonundan önce TBMM Genel Kurulu'ndan geçerek yasalaşması hedefleniyor.
605810
Tuncay'ın dönüşü Roberto Carlos'a bağlı
Sezon başında İngiltere'de kalma konusunda direten yıldız futbolcunun, son olayların ardından Sarı-Lacivertli ekibe yeşil ışık yaktığı öğrenildi. Tuncay'a her zaman kapısını açık tutan F.Bahçe'nin ise Roberto Carlos'un ayrılması halinde bu transferi bitireceği iddia edildi. Carlos giderse Andre Santos'un Brezilya Milli Takımı'nda olduğu gibi sol beke çekileceği, Tuncay'ın da orta sahada görev alacağı öne sürüldü.
606814
"Şöhretin bedelini taşıyamadım"
"Şöhretin bedelini taşıyamadım" Bir dönem Çarkıfelek programıyla fenomen olan oyuncu Tarık Tarcan, 20 yıldır yaşadığı Antalya'da konuştu. Ayakligazete.com'un haberine göre, İstanbul'da yaşamaktan yorulduğunu söyleyen Tarık Tarcan, "İstanbul'da yaşam çok zor, hayattan yorulan insanlar kaçıyor zaten, ben de kaçtım" diye konuştu. Gece hayatını sevmediği, içki ve sigara kullanmadığı için "İstanbul'da ne yapıyorum?" dediğini ve 20 yıl önce Antalya'ya yerleştiğini belirten Tarcan, zaman içinde pişman olduğunu da itiraf etti. "Benim kaçışım biraz erken oldu, 32 yaşında kaçtım ama yaşlı bir ruhum vardı. Ayrıca şöhretin gömleğini taşıyamadım" diyen Tarcan, zaman içinde "Keşke gelmeseydim" demekten kendini alamadığını belirtti ve zamanında daha fazla çalışmış olmamaktan yakındı. Yeni kararlar alan Tarcan, Antalya'dan da kaçarak Datça'ya yerleştiğini söyledi ve yapımcılara seslenerek, "Dizilerde rol almak istiyorum, teklif alırsam kışları İstanbul'da yazları Datça'da geçiririm" dedi.
607459
Taraflar Sendika Kanununu Görüştü
Taraflar Sendika Kanununu Görüştü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanun teklifleri üzerine görüşleri sendika temsilcileriyle konuşuldu. Yayına Giriş: 21.10.2009 21:09:24 Güncelleme: 21.10.2009 21:09:24 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sendika temsilcileriyle biraraya geldi. Toplantıda, Meclis'te bekleyen Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi kanun teklifleri üzerine Bakanlığın görüşleri gözden geçirildi. Taraflar, 25 Kasımda yeniden biraraya gelecekler. Ömer Dinçer, "Bursa mutabakatı olarak kanun tasarısı Meclis'te bekliyordu. Bu tasarı zemin oluşturacak. Bu zemin üzerine daha çok anlaşabileceğimiz, sendikal özgürlükleri, şeffaflaşmayı sağlayan, toplu iş sözleşmelerinin önündeki engelleri kaldıran fırsatlar yakalayabilirsek onları gündeme getireceğiz. Aksi taktirde Meclis gündemindeki kanunu desteklemeye devam edeceğiz. 25 Kasımda yeniden biraraya geleceğiz." dedi.
606117
Ayrılık dizisinde rota ‘aşk’a çevrildi
Ayrılık dizisinde rota ‘aşk’a çevrildi ve arasında krize neden olan ‘Ayrılık’ adlı dizinin yeni bölümü dün akşam ’de saat 20.10’da yayımlandı Dizi, çocukların İsrailli askerlere sapanla taş atmaları ve askerlerin de onlara yönelik şiddet görüntüleriyle başlıyor. Onur Tan’ın yönettiği dizi, ‘Aşkta ve savaşta alt başlığını taşıyor. Başlangıçta ayrıca “Bu dizide anlatılan olayların gerçekle ilgisi yoktur. Tamamen hayal mahsulüdür” yazısı dikkat çekiyor. “’in düşmanlığını körüklüyor” dediği dizinin bu bölümünde, İsrail-Filistin çatışmasının yanı sıra çocukları ölmüş olan dizinin ana karakteri Meryem ve Rıdvan’ın başından geçenler anlatıldı. Ancak bu bölümde Filistin ve İsrailliler arasındaki olaylardan çok aşk ve drama yer verildiği görüldü. Dizide ayrıca siyah elbiseler için başlarına ‘’ yazıların bulunduğu bandanalar taşıyan bir grubun eğitimlerinden de görüntüler yer aldı. Eğitimlerin ardından çarşaf giyen kişilik bir direnişçi grup, bir İsrail kontrol noktasına yaklaşıyor. Askerlerin ‘Yüzünüzü açın’ sözleri üzerine direnişçiler, çarşafın altından çıkardıkları otomatik silahlarla kontrol noktasındaki İsrail askerlerine ateş ediyor ve 8’ini öldürüyor. Bu sırada çarşaflı direnişçiler kaçarken, sokaktaki Filistinliler de onları alkışlıyor.
606520
Türkiye’nin Tel Aviv yeni Büyükelçisi Çelikkol İsrail’de
’nin yeni Büyükelçisi Çelikkol ’de ’nin yeni Büyükelçisi Ahmet Oğuz Çelikkol (59) ’e geldi. Tel Aviv’e dün öğle saatlerinde gelen Büyükelçi Çelikkkol, mensupları tarafından karşılandı. Büyükelçi Çelikkol, Büyükelçiliğe giderek personelle tanıştı ve Türkiye-İsrail ilişkilerinde son gelişmeler hakkında bilgi aldı. Büyükelçi Çelikkol, bugün ’te İsrail Dışişleri Bakanlığına bir nezaket ziyaretinde bulunacak. Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Namık Tan, yıllık görev süresinin ardından, Müsteşar Yardımcılığına atanması dolayısıyla Eylül ayı sonunda Tel Aviv’den ayrılmıştı. Tan’ın yerine atanan ve daha önce ’da görev yapan Büyükelçi Oğuz Çelikkol, konusunda deneyimli bir Dışişleri Bakanlığının çeşitli birimlerinde 33 yıldır görev yapan Çelikkol, yurt dışında Türkiye’nin ’taki Daimi Temsilciliğinde İkinci Katip, Beyrut’ta Birinci Katip ve ’da Müsteşar olarak görev aldı. ’te Başkonsolos olarak bir süre görev yapan Büyükelçi, bir süre de merkezde Orta Doğu Dairesinde genel müdür yardımcılığı görevini yürüttü. 2000 Haziran ayı ile 2004 Kasımı arasında ’de Büyükelçilık yapan Çelikkol, ardından Bakanlığın Orta Doğu ve Güney Dairesi Genel Müdürlüğü görevinde bulundu; Aralık 2005 ve Şubat 2008 tarihleri arasında Türk hükümetinin Özel temsilcisi olarak çalıştı.
605776
Euro güçleniyor, AB istemiyor
Euro güçleniyor, AB istemiyor Euro, karşısında son 14 ayın en yüksek seviyesi 1.4994’e çıktı ’nin düşük faiz politikasına devam edeceği yönündeki beklentiler, doların değer kaybına neden oluyor. Doların euro karşısında güçsüz seyrini sürdürmesi emtia fiyatlarına yaradı. 80 doları aşarken, altının ons fiyatı 1.064 dolara çıktı. Avrupa ve euro kullanan 16 ülkenin yetkilileri, güçlü doları desteklediklerini ifade etti. Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’de doların zayıflaması, özellikle ticari partnerlerinde endişeleri artırıyor. Güçlü euro, Avrupa ve özellikle dünyanın en büyük ihracatçısı için sorun olmaya devam ediyor. ’den yeni zirve Euro’nun güçlenmesi, Almanya’nın otomobillerini, ’nın şaraplarını çok daha pahalı hale getiriyor. Avrupa borsaları, özellikle ve ’ın bilançolarıyla yükselirken, ABD’de beklentilerin altında açıklanan ve üretici fiyat endeksi verilerinin ardından kazanımlarının büyük kısmını geri verdi. İMKB ise yurtdışı piyasalardan ayrışarak yüzde 1.52 yükselişle 51 bin 50 puandan kapandı. İMKB 21 ayın zirvesinden günü tamamladı. ABD’de yeni konut inşaatları eylülde yüzde 0.5 arttı. İnşaat izinleri için başvurular ise yüzde 1.2 geriledi. Böylece, son ayın en büyük düşüşü kaydedilmiş oldu. Bu arada ABD’de üçüncü çeyrek şirket kârları piyasaya moral verdi. Apple’ın kârı 1.67 milyar çıkarken, 1.896 milyon dolar açıkladı. kârı da yüzde 26 yukarıda.
606780
Kendini değil hayvanlarını sigortalattı
Kendini değil hayvanlarını sigortalattı ’un ilçesinde geçimini iki ineğinden elde ettiği sütü satarak sağlayan bir kişi, ahırında bulunan ineklerine “” yaptırdı. Edinilen bilgiye göre, 19 Mayıs ilçesine bağlı Dereköy Beldesinde yaşayan Recep Öztürk (36), ahırında bulunan ve sütlerini satarak geçimini sağladığı iki ineğini yaşam risklerine karşı güvence altına almak istedi. Bunun üzerine bir şirketine ineklerin ay sonraki değeri üzerinden “hayvan hayat sigortası” yaptırdı. Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ahırdaki ineklerini her türlü yaşam riskine karşı güvence altına almak istediğini söyledi. Düzenli bir işi olmadığı için kendi sosyal güvencesinin de düzenli olmadığını belirten Öztürk, “Ekonomik durumum çok iyi değil. sigortam vardı onu da düzenli ödeyemedim. Tek varlığım ve sermayem olan ineklerimin başına bir hal gelirse başka inek alacak durumum yok. Bu nedenle inekleri sigortalattım”dedi. Ahırında bulunan iki ineğini ilk etapta ay sonraki değeri üzerinden sigortalattığını anlatan Öztürk, bir ineğinin bugünkü değerinin bin 200 lira olduğunu, ay sonraki değerinin ise bin 500 lira olarak hesaplanarak sigortaladığını kaydetti. Yaşadığı ilçede ilk kez ineklerini sigortalatan kişi olduğunu da ifade eden Öztürk, “İneklerime yaptırdığım hayvan hayat sigortası kapsamında ineklerim ahırda veteriner tarafından muayene edildi. Aşıları kontrol edildi. Değeri belirlenerek bunun üzerinden sigortalandırıldı” diye konuştu. İnekleri sigorta kapsamına alan sorumlusu Ali Şükrü Karataş ise hayvan hayat sigortasının ’nca da desteklendiğini, belirlenen statüler kapsamında sigorta işlemini gerçekleştirdiklerini söyledi. Karataş, ineklerin çeşitli hastalık ve ölüm riskine karşı sigortaladıklarını, sahiplerinin istediği kriterlere göre de risk faktörleri dikkate alınarak bir prim belirlendiğini ifade etti.
606628
Fenerbahçe, Romanya'ya gitti
Fenerbahçe, Romanya'ya gitti Sarı-lacivertliler, Steau Bükreş ile oynayacakları UEFA Avrupa Ligi maçı için Bükreş'e hareket etti. İSTANBUL (A.A) Fenerbahçe, Steau Bükreş ile yarın oynayacağı UEFA Avrupa Ligi (H) Grubu 3. maçı için Romanya'ya gitti. Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı'ndan özel bir uçakla Bükreş'e hareket eden sarı-lacivertlilerde sakatlıkları bulunan Alex, Güiza ve Deivid ile Bekir kadroya alınmadı. Hafif sakatlıkları bulunan Bilica ile Lugano ise kadroda yer aldılar. Fenerbahçe'nin Bükreş'e giden kafilesinde yer alan 20 futbolcu şöyle: Volkan Demirel, Volkan Babacan, Mert Günok, Lugano, Bilica, Önder Turacı, Roberto Carlos, Gökçek Vederson ,Gökhan Gönül, Baroni, Emre Belözoğlu, Selçuk Şahin, Deniz Barış, Ali Bilgin, Andre Santos, Kazım, Mehmet Topuz, Uğur Boral, Özer Hurmacı, Semih Şentürk.
606847
"Attığım gol anlatılmaz, yaşanır"
Gökdeniz, 'nde 2-1 kazandıkları Barcelona maçıyla ilgili değerlendirmesinde, "galibiyet beklemiyorduk ancak iyi hazırlanmıştık. Teknik direktörümüzün maç öncesi bize verdiği taktiği uygulamaya çalıştık ve kazandık" dedi. "Benim golümle kazanmış olmamız ayrıca mutluluk verici" diyen Gökdeniz, "gol anındaki hislerimi anlatamam. an anlatılmaz ancak yaşanır" ifadelerini kullandı. Gökdeniz, "buradaki iyi performansımın görülmesi için Barcelona'ya gol atmam mı lazımdı? Türk futbolcusunun ilgi görmesi için ya da 'da mı oynaması gerekiyor? Nedense Türk futbolcusunun 'da yaptıklarıyla ilgilenilmiyor" dedi. "Rubin Kazan 50 yıl sonra yani 50. yılında şampiyon oldu. Şu anda da lideriz. Şampiyonluktan sonra cumhurbaşkanı tarafından kabul edildik ve bize plaket verildi" diyen Gökdeniz, ilgisizlikten şikayet etti: "Kimse gelip hatırımı sormuyor" "'ın 'nde CSKA Moskova ile karşılaşıyor. Bulunduğum yer ile Moskova arası yaklaşık bir saatlik bir mesafe ve biz bir gün önce Inter ile oynadık. Kimse gelip, hiç kimse hatırımı dahi sormadı. Nedense Türkiye'den yeterli ilgiyi göremiyoruz." Türk futbolcuların yurt dışındaki başarılarından futbolcunun isminin değil, "Türk futbolcusu" teriminin gündeme geldiğinin altını çizen Gökdeniz, şunları söyledi: "Bizim yurt dışındaki başarılarımızdan sonra kimse ismimizi anmıyor, 'Türk futbolcusu' diyor. 'Trabzonsporlu Gökdeniz' demiyor. Türk futbolcular büyük, küçük takımı ayrımı yapmaksızın yurt dışına çıkmalı ve mümkün olduğunca da futbol hayatına yurt dışında devam etmeli. "Son dönemde yurt dışına çıkan Türk futbolcusu sayısının düşüşü düşündürücü. Türk futbolcusu olarak Barcelona'ya gol atarak Türk halkını bir nebze sevindirdiysem ne mutlu bana." "Milli formayı taşımak onurdur" Gökdeniz Karadeniz son dönemde milli takım aday kadrosuna çağrılmamasına ilişkin bir soruyu, "ben kendi mesleğime nasıl saygı duyulmasını bekliyorsam, milli takım teknik direktörünün de kadro tercihine de saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Milli takım formasını taşımak bir onurdur ve ben kutsal formayı taşımaya her zaman hazırım" şeklinde yanıtladı.
606445
Cep telefonu ile konuşan yaya dikkatsiz
ABD'nin kuzeybatısındaki Washington eyaletinde bulunan Western Washington Üniversitesi'nde yapılan ve üniversite kampüsünde yürüyen 317 kişinin gözlendiği araştırmada, yayalar, telefonla konuşan, kulaklıkla müzik dinleyen ve yanındakilerle konuşarak yürüyenler olarak gruba ayrıldı. Telefonla konuşanların zig-zaglar çizerek, yön değiştirerek ve yanlış yerlere basarak yürüdüklerini gören araştırmacılar, test olarak yayaların yoluna tek tekerlekli bisiklete binen bir palyaço koydu. Applied Cognitive Psychology dergisinde aralık ayında yayımlanacak araştırmayı yapanlar, üniversitede tek tekerlekli bisiklete binen bir palyaçoyu görmenin gerçekten çok ender rastlanabilecek olaylardan birisi olduğunun altını çizerek, telefonla konuşarak yürüyenlerden sadece dörtte birinin, telefonla konuşmayanların ise yüzde 51'inin palyaçoyu fark ettiğini belirtti. Araştırmalarına göre, müzik dinleyenlerin yüzde 61'inin, yanındakiyle konuşarak yürüyenlerin de yüzde 71'inin palyaçoyu fark ettiğine işaret eden bilim adamları, araştırmanın, cep telefonu kullanıcılarının, "istem dışı körlük" olarak adlandırılan bir fenomene göre, çevrelerinde olup biteni fark etmediklerini ortaya koyduğunu kaydetti.
605725
Banka şubesinde intihar
Banka şubesinde intihar Tabancayla intihar girişiminde bulunduğu bildirilen banka çalışanı, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi MALATYA (A.A) Malatya'da, bir bankanın şubesinde çalışan kişinin intihar ettiği bildirildi. Alınan bilgiye göre, kent merkezinde bulunan bir bankanın merkez şubesi çalışanının intihar girişiminde bulunduğu bilgisi üzerine olay yerine giden polis ekipleri, Fikret Menekşe'yi göğsünden ağır yaralanmış durumda buldular. Olay yerine gelen ambulans ekibinin banka içinde kalp masajı yaparak müdahale ettiği Menekşe, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'ne sevkedildi. Menekşe, hastanede yapılan tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
605887
Töre cinayetine karşı risk grubu oluşturulacak
Töre cinayetine karşı risk grubu oluşturulacak Bakanlık'tan karakollara “Aile İçi Şiddet Olayları Kayıt Formu” gönderilecek ve formdaki cevaplara göre töre ve namus tehlikesi taşıyanlar her zaman “Yüksek Risk Grubu”ndan işlem görecek. BEHÇET GÜNGÖR/ANKARA Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı, aile içi şiddete karşı yeni bir dönemi hayata geçirmeye hazırlanıyor. İki bakanlığın yarın imzalayacakları protokolle, karakollara “Aile İçi Şiddet Olayları Kayıt Formu” geliyor. Formda yer alan ayrıntılı sorularla, mağdur için risk değerlendirmesi yapılacak.Töre/namus tehlikesi taşıyanlar her zaman “Yüksek Risk Grubu”ndan işlem görecek. Yüksek risk grubundaki mağdur, karakoldan gitmek isterse, formu 'kendi isteğiyle ayrıldığına' ilişkin imzalayacak. Forma yalnızca mağdur değil, işlem yapan polis memuru da rütbesi ve sicilini yazarak imza koyacak. Böylece polis de sorumluluk altına girmiş olacak. BİLGİ AĞI KURULUYOR Perşembe günü iki bakanlık tarafından imzalanacak olan “Aile İçi Şiddet Mağdurlarına ve Mağdur Çocuklara Yönelik Verilen Hizmetlerin Kurumsal Kapasitesinin Artırılması Ve İşbirliğinin Geliştirilmesi Protokolü” sayesinde aile içi şiddet mağduru ve mağdur çocuklara 24 saat hizmet veren SHÇEK'in “Alo 183” çağrı merkezine gelen telefonlar da polise bildirilecek. Mevcut tüm kadın konukevi ve sığınma evleri arasında oluşturulacak bilgi ağı sayesinde ise, gün 24 saat koordineli hizmet verilebilecek. Protokolle ayrıca, her ilde SHÇEK'e bağlı hizmet verecek ilk kabul istasyonları, kadın konukevleri ve irtibat kurulacak kişilerin iletişim bilgileri de gerektiğinde kullanılmak üzere polisin elinde olacak.
607392
Sivasspor hücum ve savunmada terse döndü
Önceki sezonda güçlü takımlarla şampiyonluk mücadelesi veren, aldığı başarılı sonuçlarla taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan Sivasspor, bu sezon ise 9. hafta sonunda topladığı puanla adeta ligin dibine demir attı. Önceki sezonda ligin en iyi hücum ve savunma yapan takımlarından biri olan Sivasspor, bu sezon ise şu ana dek ligde yaptığı maçta hem ofansif anlamda, hem de defansif anlamda başarısız bir performans ortaya koydu. Bu sezon önceki sezondaki başarılı günlerini aratan kırmızı-beyazlı ekip, önceki sezonun ilk haftasıyla kıyaslandığında başarısız bir grafik sergiledi. Ligi 4. sırada tamamladığı 2007-2008 sezonunda ilk maçta galibiyet, beraberlik, mağlubiyetle topladığı 22 puanla liderlik koltuğunda bulunan Sivasspor, ligi 2. sırada tamamladığı 2008-2009 sezonunda ise ilk karşılaşmada galibiyet, beraberlik, mağlubiyetle topladığı 18 puanla 3. sırada yer almıştı. Kırmızı-beyazlı ekip bu sezon ise maçlık periyotta galibiyet, beraberlik, mağlubiyetle puan toplayarak 17. sırada kaldı. Bu sezon maçta rakip filelere sadece gol atıp, kalesinde 17 gol gören Sivasspor, böylelikle küme düşürülen Ankaraspor haricindeki 17 takım arasında ligin en az gol atan ekibi olurken, Diyarbakırspor ve Kasımpaşa ile birlikte ligin en fazla gol yiyen takımından biri olarak göze çarptı. Önceki sezonun maçlık periyodunda 16 gol atıp kalesinde gol gören Sivasspor, ligi ikinci sırada tamamladığı geçen sezonun aynı periyodunda ise rakip fileleri 16 kez havalandırıp, kalesindeki gole engel olamamıştı.
606551
Bir numaralı aksesuar: kemer
Bir numaralı aksesuar: kemer Kemer her mevsimde kullanabileceğimiz, abiye veya spor her kıyafete uyan bir aksesuar. Basit bir kıyafete kemerle farklı bir hava vermek, kendi tarzımızı ve karakterimizi yansıtmak çok kolay. Özellikle bu sezon kemer olmazsa olmazlar arasında. İyi bir kemer bulmak özellikle de kalsik kalıpların dışına çıkan, farklı tasarımıyla sizi yansıtan bir kemer almak pek de kolay olmuyor. Size güzel bir önerimiz var. İster ince, ister kalın, ister kumaş, ister deri kemer sevin hemen her renk ve tarzda kemerleri Once Upon Belt'te bulabilirsiniz. Kaliteli malzemeden olanları elbette pek de ucuz olmasa da eminiz herkes kendisine yakışan bir kemer mutlaka bu web sitesinde bulacaktır: onceuponabelt.com
606601
Pakistan'da Operasyon Hız Kesmiyor
Pakistan'da Operasyon Hız Kesmiyor Pakistan'da ordunun, Güney Veziristan'da Taliban militanlarına karşı yürüttüğü geniş çaplı operasyon sürüyor. Operasyonlarda 6'sı yabancı uyruklu, militanın öldüğü açıklandı. Askeri kaynaklar, uçak ve topçu birliklerinin yoğun ateş altında tuttuğu Ladha ve Makeen bölgelerinde son 24 saatte militanın öldüğünü bildirdi. Gece boyu süren operasyonlarda militanların yer yer güçlü direniş gösterdiği belirtiliyor. Operasyonlarda, Taliban'ın Pakistan'daki lider kadrosunun karargahının tamamen tahrip edildiği kaydedildi.
607411
Talat ile Hristofyas, bugün yeniden biraraya geldi
Talat ile Hristofyas, bugün yeniden biraraya geldi Cumhurbaşkanı ile Başkanı müzakereleri kapsamında bugün yeniden biraraya gelerek, ‘Yönetim ve Güç Paylaşımı’ başlığı altındaki ‘Dış İlişkiler’ konusunu ele aldı. Liderler, yarın saat 10.00'da yeniden bir araya gelerek ‘Mülkiyet’ konusunu görüşmeye başlayacak. Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı 'in ev sahipliğinde, ara bölgede müzakereler için tahsis edilen binada, saat 15.00'te başlayan bugünkü görüşme, yaklaşık saat sürdü. Görüşme sonrasında liderler görüşme yerinden her zamanki gibi açıklama yapmadan ayrılırken Downer kısa bir açıklama yaptı. Liderlerin, heyetler arası görüşmeye geçmeden önce yaklaşık bir saat süren baş başa bir görüşme gerçekleştirdiğini ifade eden Downer, bugün ‘Dış İlişkiler’ konusunu görüşen liderlerin yarın ‘Mülkiyet’ konusunu ele alacağını söyledi. Basının sorularını da yanıtlayan Downer, liderlerin geçen hafta gerçekleştirdikleri son görüşmede ‘Yürütme’ konusunu ele aldıklarını, tarafların bu konuda ortaya konulan önerileri düşünmek için bir düşünme süresi olduğunu ve bu konunun ilerleyen zamanda tekrar ele alınacağını kaydetti. Liderlerin ‘Yürütme’ konusunda bir ilerleme kaydedip kaydetmediğinin sorulması üzerine ise Downer, “Buna verilecek en iyi yanıt, istikrarlı bir ilerleme kaydettikleri ve farklı fikirleri değerlendiriyor olduklarıdır” dedi.
606570
Tüm zamanların en unutulmaz 35 güzeli
'un ilk yıllarından bugüne değin saç modellerinden giyimlerine, yeteneklerinden yaşam tarzlarına değin çığır açan 35 ünlü aktris belirlendi. Yayın hayatındaki 35. yılı onuruna beyazperdede çığır açan 35 güzele yer veren People dergisinin listesi şöyle: -1930'lar -Jean Harlow: 1911 yılında dünyaya gelen Harlow, platin sarısı saçlarıyla döneminin en gözde ismiydi. Yaşama henüz 26 yaşındayken veda eden Harlow, kısacık ömründe gelecek nesillerin de idolü olacak kadar etkili bir isim oldu. Marilyn Monroe'nun stilini örnek aldığı Harlow, tam 60 yıl sonra 1990'da 'nın "Vogue" adlı şarkısında anılarak ölümsüzleşti. -1940'lar -Lauren Bacall: 19 yaşındayken keşfedilen Bacall, buğulu sesi ve bakışlarıyla ünlü oldu. Kendini hiç güzel bulmayan Bacall, "Çarpık kaşlarım ve dişlerim var. Niye insanlar beni güzel buluyor anlamıyorum" demişti. -1950'ler -Sophia Loren: Napoli'de küçük bir gecekondu mahallesinde doğan İtalyan oyuncu, halen dünyanın en güzel kadınları arasında. Loren, 1960'da "Two Women" filmiyle kazandı. -Marilyn Monroe: O, ölümünden 47 yıl sonra, 1999'da People okurları tarafından "Yüzyılın En Çekici Kadını" seçildi. Bu bile beyazperdenin tanınmış güzelini anlatmaya yetiyor. Platin saçları ve kendine özgü yorumuyla tanınan sarışın oyuncu, genç yaşta hayata veda ederken ardında bir efsane bıraktı. -Elizabeth Taylor: Menekşe gözleriyle tanınan başarılı oyuncu, güzel yüzünü ise, "aynaya bakınca makyaj yapmaya hazır olduğum birşey" sözleriyle anlatıyordu. -Grace Kelly: Sinema dünyasından Monaco Sarayı'na uzanan bir peri masalına imza atan Kelly de genç yaşta hayata veda eden bir oyuncuydu. -Dorothy Dandridge: Dandridge, sinema tarihine ödülüne aday olan ilk siyah kadın oyuncu olarak geçti. Dandridge'in alamadığı ödülü tam 35 yıl sonra bir başka siyah oyuncu, Halle Berry alacaktı. Zarafet simgesi -1960'lar -Audrey Hepburn: "Sade güzeldir" sözü onunla hayat buldu. "Tiffany'de Kahvaltı" filminin unutulmaz yıldızı, dünyasına da saç bantlarını, geniş gözlüklerini, babet ayakkabıları, kapri pantalonları ve siyah kısa elbiseleri armağan etti. -Jane Fonda: "Barbarella" filmiyle tanınan Fonda, beyazperdenin en başarılı kadın oyuncularındandı. İki ödüllü oyuncu, ayrıca tüm dünyaya "aerobic" sporunu tanıtan isimdi. -Raquel Welch: Marilyn Monroe, sarışınların sinemadaki ikonu iken Welch de kumralların temsilcisiydi. -1970'ler -Farrah Fawcett: Teksas doğumlu sarışın, "Charlie'nin Melekleri" dizisiyle sevildi. Saç stili de taklit edilen Fawcett, 12 milyon adetle dünyada en çok posteri satılan oyuncu unvanına da sahip. -Faye Dunaway: "Bonnie ve Clyde" filminin unutulmaz yıldızı, sinema dünyasında "tehlikeli güzel" imajının ilk temsilcisiydi. -Pam Grier: Sinema dünyasının eskimeyen siyah güzeli, 1997'de 'nun "Jackie Brown" filminde kamera karşısına geçti. -Ali MacGraw: "Aşk Hikayesi-Love Story" filmiyle izleyiciyi hıçkırıklara boğan oyuncu, ortadan ayrılmış siyah düz saçları, baklava desenli kazakları ve sade giyimiyle modaya yön verdi. -Cybill Shepherd: "Sarı Gül" ve "Mavi dizilerinin unutulmaz sarışını da hem 70'ler, hem de 80'lerde gözdeydi. -Lauren Hutton: "Amerikan Jigolo" filmiyle tanınan Hutton, 24 kez "Vogue" dergisine kapak olarak rekor kırdı. Brooke Shields rüzgarı -1980'ler -Michelle Pfeiffer: Al Pacino'nun "Yaralı Yüz" filmindeki rol arkadaşı, kendini güzel bulmayarak görüntüsünü ördeğe benzettiğini itiraf etti. -Brooke Shields: Çocuk yaşta kamera karşısına geçen Shields, "Mavi Göl" filmiyle ölümsüzleşti. yıllarda ünlü oyuncuyla ilgili magazin basınında haberin çıkmadığı gün yok gibiydi. -Kim Basinger: Ünlü oyuncu, "9.5 Hafta" filmindeki performansıyla zihinlere kazındı. -1990'lar -Meg Ryan: Romantik komedi türünün ünlü yıldızı, "When Harry Met Sally", "Sleepless in Seattle", "French Kiss" gibi filmlerle sinemaya damgasını vurdu. -Julia Roberts: "Pretty Woman" filmiyle şöhrete kavuşan Roberts, kızıl saçları ve kocaman gülüşüyle yarattığı sempatiye bir de ekledi. -Demi Moore: Sinema dünyasının 46 yaşındaki gözde yıldızı, "Hayalet" filmindeki performansından güzelliğine, "Vanity Fair" dergisine hamileyken çıplak poz vermesinden aile yaşamına kadar her adımı takip edilen bir oyuncu. -Nicole Kidman: Beyazperdenin en çok kazanan aktrisleri arasında yer alan Kidman, güzelliğini ödülü kazandığı yeteneğiyle taçlandırdı. -Winona Ryder: Klasik güzellik anlayışının dışına taşan güzellerden Ryder, kısa saçları ve buğulu bakışlarıyla tanınıyor. -Cameron Diaz: 'da 15. yılını dolduran Diaz da 90'ların en tanınmış oyuncularından. -Michelle Yeoh: Güzellik ve gücü buluşturan Yeoh, yönetmen Ang Lee'nin favori oyuncusu. -Gwyneth Paltrow: Oscarlı Paltrow, "günümüzün Grace Kelly'si" olarak tanımlanıyor. -Halle Berry: Ona henüz dünyaya bile gelmemişken siyah oyuncu Dandridge tarafından yüklenen misyon, 2001 yılında tamamlandı. kazanan ilk siyah kadın oyuncu olan Berry'nin törende giydiği kıyafet de "Son 75 Yılın En Gözde Giysisi" seçildi. -2000'ler -Jennifer Lopez: Magazin basınını peşinden koşturan Latin güzel, sinema ve müzik dünyasında esen bir fırtına. -Drew Barrymore: "E.T" ile sinemaya adım atan Barrymore da tarzı en çok taklit edilen ünlülerden. -Penelope Cruz: 'nın beyazperdeye armağanı olan Cruz, "Vicky Cristina Barcelona" filmiyle kazandı. -Charlize Theron: Güney Afrikalı Oscarlı sarışın güzel, "Ben yarı yarıya çiftçi kızıyım. Yeri gelince süt sağar, yeri gelince saçımı yapıp topuklu ayakkabılarımı giyerim" diyor. -: Bir başka Oscarlı oyuncu olan Jolie, aynı zamanda Birleşmiş Milletler iyi niyet elçisi. Afrikalı açlardan 'taki çocuklara kadar yardım elini uzatan oyuncu, 3'ünü evlat edindiği çocuk sahibi. -Natalie Portman: Ona da, "Audrey Hepburn'ün 2000'lerdeki temsilcisi" deniliyor.
606173
Horizon-1 mürettebatı Türkiye'de
Aden Körfezi'nde Somalili korsanlarca kaçırılan "Horizon 1" isimli kuru yük gemisinin mürettebatı yaklaşık ayı aşkın tutsaklığın ardından sevdiklerine kavuştu. Sabahın erken saatlerinde Atatürk Havalimanı'na koşan mürettebat yakınları ise kavuşma anında gözyaşlarına boğuldu. Temmuzda Aden Körfezi'nde Somalili korsanlarca kaçırılan Horizon isimli kuru yük gemisi Temmuz'da korsanlarla sağlanan anlaşma sonucu serbest bırakıldı. Yaklaşık ay süren esaretin ardından "Horizon 1", Ürdün'ün Akabe Limanı'na ulaştı. Horizon Denizcilik İç ve Dış Tücaret A.Ş yetkilileri tarafından Akabe Limanı'na götürülen mürettebat gemiyi devraldıktan sonra, Horizon gemisinin mürettebatının ülkeye dönmesi için işlemler tamamlandı. Bu sürecin ardından mürettebattan 17 kişi bu sabah 05.30'da TK 1213 sefer sayılı uçakla Atatürk Havalimanı'na indi. kişinin ise yarın memleketlerine döneceği belirtilirken kişinin kendi isteğiyle gemide kaldığı öğrenildi. Sabahın erken saatlerinde Atatürk Havalimanı'na akın eden mürettebat yakınları ay süren endişeli bekleyişin ardından mutlu sona ulaştı. Mürettabat ve yakınlarının kavuşma anlarına sevinç gözyaşları hakim oldu. Gökmen Meydan'ın ablası Hatice Meydan, kardeşine uzun bir aranın ardından telefonla ulaştığını, ay boyunca endişe içinde beklediklerini anlattı. Geminin 4. kaptanı Aysun Akbay'ın annesi ve babası da kızlarının tutsaklık sürecinde yaşadıkları sıkıntıyı anlatarak, kızlarına kavuşacak olmalarından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Aysun Kaptan: "Bir daha Aden'e gitmem" Kaçırıldıktan sonra sık sık gündeme gelen geminin 4. Kaptanı Aysun Akbay, ay boyunca büyük sıkıntılar çektiklerini ancak korsanların kendilerine kötü davranmadığını söyledi. Anne ve babasına kavuşmuş olmasından dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Aysun Kaptan, "Çok sıksıntılı günler geçirdik. Bize kötü davranmadılar ancak yine de özgür olmamak kötü bir şey. Denizciliğe devam etmeyi düşünüyorum fakat bir daha asla Aden'e gitmeyeceğim." dedi. Aysun Kaptan, tutsaklığı esnasında özlediği en önemli şeyin ise özgürlük olduğunu söyledi. Hiç Görmediği Yeğenine Sarıldı Geminin makinacısı Gökmen Meydan'ın yakınları da sabah erkenden havalimanına koştu. Meydan'ı bekleyenler arasında bir de aylık Ecrin bebek vardı. Gökmen Meydan, havalimanındaki rutin işlemlerin ardından dışarda kendisini bekleyen yakınlarına koştu. Meydan'ın ilk sarıldığı ise kız kardeşinin çocuğu olan Ecrin bebek oldu. Yeğeninin, kendisi Somalili korsanlara tutsakken doğduğunu belirten Meydan, sıkıntılı bir süreçten geçtiklerini ancak sevdiklerine kavuşmanın bu sıkıntıları unutturduğunu söyledi.
606583
Türkiye-İsrail: Düşünmesi gereken kim?
TÜRKİYE-İSRAİL: DÜŞÜNMESİ GEREKEN KİM? Türkiye ile İsrail arasında ilişkiler giderek kötüleşiyor. Dar görüşlü bazı Amerikalılar için bu kabul edilemez bir durum, zira ABD'nin Ortadoğu'da iki 'demokratik müttefiki' var, biri İsrail diğeri Türkiye. Türkiye'nin 'demokratik olmayan' bölge ülkelerine yaklaşırken, 'demokratik' İsrail'den uzaklaşması kabul edilebilir bir şey mi? Bu yaklaşımın altında üstü kapalı bir tehdit de sezilmiyor değil. Türkiye'nin -açıkçası Başbakan Tayyip Erdoğan'ın- İsrail'e böyle olumsuz bir tavırla davranmasının Türkiye'ye 'maliyeti' fena halde çıkar, Türkiye bundan zarar görür. Yani, iyisi mi yol yakınken Türkiye ayağını denk alsın. Bunlar bitpazarına gönderilmesi gereken 'eski'ye ait kafa yapılarının bakış açıları ve değerlendirmeleri. 2009 yılının dünyasında Amerika'nın küresel çıkarları açısından Türkiye mi, yoksa İsrail mi daha önemli; tartışmaya değer. Türkiye, ABD'nin Orta Asya'dan Kafkasya'ya, Balkanlar'dan Ortadoğu'ya kadar uzanan 'hayati çıkar alanları' bakımından son derece büyük öneme sahip. Amerika'ya bu 'kilit ve geniş jeopolitik havza'da İsrail'den edinebileceği bir fayda yok, hatta İsrail, Beyaz Saray'ın baş ağrısı. Geçen gün Strobe Talbott söyledi, Başkan Barack Obama'nın dünyada popülarite reytinginin en düşük olduğu ülke şu ara İsrail. Yüzde 10'un altındaymış. Amerika'nın İsrail'i kollamak uğruna yaptığı her girişim, buna katılanın başına bela oluyor. Gazze'deki İsrail savaş suçlarını belirleyen ve üstelik bir Güney Afrikalı Yahudi'nin damgasını taşıyan Goldstone Raporu'nun BM İnsan Hakları Konseyi'nde oylanmasını Filistin lideri Mahmut Abbas'a baskı yaparak erteletti Amerika. Sonuçta, hem Rapor oylandı ve kabul edildi ve hem de Mahmut Abbas (Abu Mazen) Filistin halkı nezdinde iflah olmaz şekilde zora düştü ve bu iş siyasi rakibi Hamas'a yaradı. Tecrübeli İsrailli gazeteci Nahum Barnea, İsrail hükümetinin Amerika'nın Türkiye'yi İsrail'e karşı zapturapt almasını beklediğini belirtiyor. İsrail hükümetinin beklentisi demek ki bu. Türkiye'de 10 yıldır Amerika'yı etkilemek için İsrail ile iyi ilişkilerin şart olduğu düşünülüyordu. Yani, Washington yolu Tel Aviv'den geçer gibi bir anlayış yaygınlaştırılmıştı. Şimdi, Tel Aviv, Ankara'ya Washington üzerinden ulaşmaya çalışıyor. Amerika'nın İsrail'e müzahir olmaya kalkışmasına uyum gösteren kendini yakıyor, Mahmut Abbas örneğinde olduğu gibi. *** Şu değerlendirmeye ne diyorsunuz: "Yıllarca İsrail ABD'nin kayıtsız şartsız desteğinin davranışlarının sonuçlarından kendisini korumak için yeterli olduğunu düşünerek hareket etti. Bu yüzden geçen hafta (Türkiye'den gelen tepki) onun için görülmemiş ölçüde travmatik oldu. Hiçbir intihar eylemcisi kendisini havaya uçurmadı ve hiçbir roket ya da havan mermisi düşmedi, ama Türkiye'nin burnunu sürtmesi ve BM İnsan Hakları Konseyi'nden çıkan oy İsraillileri amaçsız bir bombardımandan daha fazla sarstı. Bu iki olay İsrail'in geçen kış 1400 Filistinliyi öldürdükleri ve Gazze'yi harabeye çevirdikleri saldırı için artan bir siyasi bedel ödemekte olduklarına işaret ediyor." 'The National' adlı gazetenin Tony Karon imzalı yazısından. Türkiye-İsrail ilişkilerinin geldiği dayandığı nokta kimse için sürpriz olmamalı. Bundan 10 yıl önce askeri işbirliği akıl almaz boyutlara çıkarılarak iki devlet arasında 'balayı' başladığı vakit, bunun hararetli destekçilerini, özellikle İsraillileri sinirlendirecek şekilde İsrail televizyonuna da konuşmuştum, İsrail yanlısı Amerikan düşünce kuruluşlarında da. İsraillileri, bu 'balayı' ilişkisinin sahici bir ilişki olmadığı, hastalıklı olduğu ve Türkiye halkının iradesine değil, 28 Şubatçı 'asker-sivil' ekibin siyasetine dayandığını söylemiştim. Bunun Türkiye'de 'demokratik bir iktidar yapısı' oluştuğu vakit böyle süremeyeceği uyarısını yapmıştım. İsrailliler, Türkiye halkının duygularını ve seçilmiş temsilcilerini pek nazar-ı itibara almadılar. Türkiye 'devleti' ve 'askeri kurum'la kurdukları ilişkiyi yeterli ve ebedi sandılar. Türkiye 'demokratikleştikçe', İsrail ile ilişkinin böyle sürmesi imkânsızdı. Gazze, Türkiye'de yüzde 47'lik seçmen desteğiyle hükümet kurmuş, Ortadoğu'da etkili olmayı hedef alan bir iktidar dönemine denk geldi. 'Balayı' bitti. Halktan halka kurulan bir ilişki değildi zaten. Derinliği yoktu. *** Türkiye-İsrail ilişkilerindeki bozulmanın 'faturası'nın Türkiye tarafından ödeneceğini düşünenler yanılıyorlar. İsrail'in saygın Haaretz gazetesi önceki günkü 'Gereksiz Düello' başlıklı başyazısında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Türkiye'nin Suriye ile başlayabilecek müzakerelerde güvenilir arabulucu artık olamayacağını bildirmesini sert bir şekilde eleştiriyordu. Haaretz, başyazısını şöyle bitirmişti: "Eğer güvenilir arabulucular listesinden çıkarılırsa bundan zarar görecek olan Türkiye değildir. Daha ziyade, gelecekteki görüşmeleri kolaylaştıracak önemli bir iletişim kanalını kapatmış olacak olan İsrail'dir." Sağcı Jerusalem Post ise dünkü sayısında İsrailli bakanların 29 Ekim resepsiyonuna katılıp katılmamak konusunda ikiye bölündüklerini haber veriyordu. Enformasyon ve Diaspora Bakanı Yuli Edelstein katılmayacakmış; "Yüzümüze tükürecekler ve yağmur yağdı diyeceğiz. Gitmeye niyetim yok ve bakan arkadaşlarımın da öyle davranmalarını umut ediyorum" demiş. Bilim ve Teknoloji Bakanı Daniel Hershkowitz de gitmeyecekmiş. Buna karşılık Ticaret ve Çalışma Bakanı -tecrübeli bir politikacı ve askerdir- Binyamin Ben-Eliezer, Türkiye ile ilişkileri 'stratejik' olarak nitelemiş ve 'her ne pahasına olursa olsun korunması gerektiğini' belirtmiş. katılacakmış. Görüldüğü gibi, İsrail, Türkiye ile ilişkilerini tartışıyor ve hükümeti eleştiriliyor. Türkiye'de komplekslenmeye ve bozgunculuğa gerek yok. İsrail'in 'dokunulmazlığı' olmamalıydı ve Türkiye bunu kaldırdı. Az iş değildi. Ama yapıldı ve 'faturası' Türkiye'den ziyade, buna yol açan İsrail'e çıkabilir. Bu konuda da 'ezber bozma' zamanıdır...
607448
"Dağdan iniş" gövde gösterisine dönüştü
Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine Kuzey 'tan gelen çocuk ve 30 'lı Diyarbakır'a ulaştı. Grup kentte binlerce kişinin katıldığı mitingle karşılandı. gündür gövde gösterisine dönüşen karşılama törenleri devletin zirvesinden tepki çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açılım sürecini kimsenin şovlarla engelleyemeyeceğini söyledi. Törenlerle ilgili Diyarbakır, Silopi, Cizre ve Nusaybin savcılıkları inceleme başlattı. Diyarbakır Batıkent Meydanı'nda platforma çıkan Kandil'den gelen 'lıların dağlarda giydikleri kıyafetleri çıkarıp sivil kıyafetler giydikleri görüldü. Genel Başkanı Ahmet Türk, 'li milletvekilleri, kapatılan DEP eski Milletvekili Leyla Zana, Kuzey 'tan gelenlerle birlikte platform üzerinde beyaz güvercinler uçurdu. Mitingde ilk konuşmayı yapan Diyarbakır İl Başkanı Fırat Anlı, "Değerli halkımız sizin bu direncinizi, kahramanlığınızı, başarınızı selamlıyorum. İki gündür barış güvercinlerinin, barış kervanının yolunu bekliyoruz. Hepimize kutlu olsun. Barış güvercinleri, bize Mahmur'un Kandil'in selamını getirdi. Diyarbakır adına, barış başkenti adına, özgürlük başkenti adına onlara hoş geldiniz diyorum. Barış kervanı bize sadece selam değil, barış müjdesini de getirdi. Biz sonuna kadar beraberiz diyoruz. Yolunuz açık olsun. Barışın yolu açık olsun, size başarılar diliyorum" dedi. Türkiye Barış Meclisi adına konuşan Ayla Yıldırım, kapının 34 insana değil, barışa açıldığını ve artık kapanmayacağını söyledi. Kandil'den gelen 'lı: "Liderimiz Öcalan" Kandil Dağı'ndan gelen 'lılar adına konuşmayı Mehmet Şerif Gençdağ yaptı. Gençdağ, şunları söyledi: "Sizler de biliyorsunuz liderimiz Abdullah Öcalan, bize bir çağrıda bulundu. Başkanımızın çağrısı şuydu: Kürt sorununun çözülmesi için, onurlu bir barış için demokratik bir siyaseti yürütebilmek için ve bu siyasetin önündeki engelleri kaldırmak için biz de bu çağrıya uyduk ve barış elimizi bütün halklara ulaştırmak istedik. Bizler bütün halklarla barışı onlara ulaştırmak istedik. Sizler de biliyorsunuz, 13 Nisan'da ateşkes ilan etti. Bu eylemsizlik kararı Kürt sorununun çözümüne yönelikti. Aylardır bizler tarafından çok adımlar atıldı. Ancak Türkiye devleti şimdiye kadar pratik bir adım atmadı. Bu nedenle durum tıkandı. Bu tıkanıklığın önünü açmak için Kürt halkının lideri duyuruda bulundu. Biz de yola çıktık. Türk ve Kürt halkının arasında bir barış oluşturmak istedik. Bizim de isteklerimiz var. Biz Abdullah Öcalan'ın yol haritasının açıklanmasını istiyoruz. Kürt sorununun çözülmesi için operasyonların bırakılması lazım, diyalog yolunun açılması lazım. Biz bu yönüyle siyasetin önünü açabilelim. İsteklerimiz oldukça mütevazidir. Bizler kimliğimizle, irademizle özgür irademizle, halkımızın yaşamasını istiyoruz. Tarihimizle, kültürümüzle, edebiyatımızla, sanatımızla, dilimizle yaşamak istiyoruz. Bunun içinde sivil bir Anayasa'nın oluşturmasını istiyoruz. Bizim fikrimiz 1924 yılındaki Anayasa artık Türkiye'de yürümez. Artık bir sivil Anayasa yapılmalı. Burada toplanan veya toplanmayan bütün halkız. Erbil'den Habur'a kadar, Habur'dan Silopi, Cizre, Nusaybin'e, Kızıltepe, Mardin ve buraya kadar şunu gördük. Bizler demokratik çözümden yana olanlarız. Bizler Kürt sorunun çözümünden yanayız. Bu nedenle elimizi uzattık ve elimiz havada kalmamalı. Bu kez barış elimiz tutulmalı. Bizim gelişimizi herkes iyi düşünmeli. Kürt halkı, Türk halkı, bilimadamlarımız, düşünürlerimiz siyasetçilerimiz, bizim bu gelişimizi iyi analiz etmeli. Bu halk şimdiye kadar çok çekti. Şimdi onurlu bir barış gerçekleşmeli. Taleplerimiz, isteklerimiz çoktur. Biz hiçbir zaman Kürt tarihinde Kürt halkı savaş istemedi, hep barış istedik. Yeter biz diyoruz ki savaş yolu çözüm yolu değildir. Herkes bu mesajı iyi okumalı. Diyalog ve müzakare yolu açılmalı. Onurlu bir barışla devam etmek istiyoruz." "Pişmanlıktan yararlanmak için gelmedik" Mahmur Kampı'ndan gelenlerin sorumlusu olan Nurettin Turgut ise Kürtçe yaptığı konuşmada, TCK'nın 221'inci maddesinden (etkin pişmanlık) yararlanmak için gelmediklerini söyledi. lideri Türk: "Bugün barış günüdür" Genel Başkanı Ahmet Türk, konuşmasına Kürtçe, "Yiğit halkımız selamlar. Ben kendi adıma ve partim adına ve arkadaşlarım adına selamlıyorum sizi. Önünüzde eğiliyorum. Bugün barış günüdür. Bugün direniş günüdür. Bugün çok önemli bir gündür. Kürt halkı müdacelesinde özgür günlerle her zaman ayaktadır. Sizleri kutluyorum" diyerek başladı. lideri Türk, daha sonra Türkçe devam ettiği konuşmasında şunları söyledi: "Uzun yıllardan beri Kürt halkının barış demokratik ve özgürlük mücadelesini bugünlere taşımak için yoldayız. Halkımızla birlikte büyük çaba gösteriyoruz. Bugün sizler kadar coşku doluyum. Sizler kadar heyecanlıyım. Heyecanınızı anlıyorum. Bu çoşku, barış coşkusudur. Bu coşku özgürlük çoşkusudur. Bu coşku özgür yarınların coşkusudur. Aynı duyguları taşıyorum. Aynı duygularla karşınızdayım. Ama, şunu da görmemiz gerekiyor. Biz artık bu süreçte duygularımızla hareket edemeyiz. Ortak aklın ortaya çıkması için çaba göstereceğiz. Bugün barışı kalıcı hale getirmek için mücadele ediyoruz. Çünkü bundan sonra da çıktığımız günden beri, mücadeleye başladığımız günden beri, dilimiz barış dilidir, barış için çabalıyoruz. Bugün barışçıl bir sürecin gelişmesi konusunda belki de bu ilk adımdır." 'li Ayna: "Hangi koşullarda geldiler çok iyi bakmak lazım" Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, mitingde yaptığı konuşmada, Mahmur ve Kandil'den gelen grupların birleştiğini ve Habur'dan geçtiğini söyledi. Ayna, "Biz dediler barış elimizi uzatıyoruz. Bugün Cizre'de çok anlamlı bir pankart açılmıştı. Diyordu ki 'Biz barışa hazırız ya siz?' İşte bu barış grupları da şunu söylüyor 'biz barışa, çözüme katkı sunmaya geldik' diyorlar ya siz diyorlar. Hangi koşullarda geldiler çok iyi bakmak lazım" dedi. Bu zamanın TBMM'de askeri operasyonun çıktığı zamana geldiğini anlatan Ayna, şunları söyledi: "Çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Böyle bir zamanda, bir yandan hükümetin demokratik açılım, Kürt açılımı dediği ama diğer yandan da bir türlü çözüm tartışmalarını hükümet açısından nelerin yapalabileceğini söyleyemediği, diğer taraftan ırkçı kesimlerin de kışkırttığı bir dönemde içinden çıkılamaz bir duruma doğru gidildiği bir dönemde, herkesin eyvah operasyonlar oluyor, 'nin bile demokratik siyaset yapmasına izin verilmiyor, yöneticileri tutuklanıyor, acaba savaş devam mı edecek dediğimiz bir dönemde sayın Öcalan yine tıkanıklığı aşmak için bir öneri geliştirdi. Barış grupları gelebilir diye. İşte böyle bir zamanda geldi barış grupları. Peki ne oldu? Umutlarımızı oldukça arttıran bir gelişme oldu. Barış grupları sınırdan geçti ve serbest bırakıldı. Bu durumun yaşanmasına neden olan, bu durumun yaşanmasını sağlayan, bu konuda çaba harcayan herkese teşekkür ediyoruz. Çok önemliydi. Kritik bir eşikti. Çünkü bu barış gruplarına yaklaşım, hem devletin Kürt sorunun yaklaşımı belirleyici olacaktı, hem de önümüzdeki dönemde nasıl gelişmeler yaşanacağının göstergesi olacaktı. Bu nedenle çok önemliydi. Umudumuz arttı. Bugün her zamankinden daha çok çok çok daha Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözüm yollarının Türkiye'de Kürtlerle, Türklerle birlikte çözüleceğine dair umudumuz arttı. Barışın geleceğine dair umudumuz arttı. Çok ciddi bu kiritik eşiği aştık." Miting 2. saat sürdü Diyarbakır'da Kandil ve Mahmur Kampı'ndan gelen 34 kişi için Batıkent Meydanı'nda saat 18.00 sıralarında başlayan miting 2.5 saat sürdü. Mitingte milletvekilleri ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kandil'den gelen gruptakilerle platformun üzerinde kucaklaştılar. Mitingte konuşmaların ardından Kürt marşı 'Ey Rakip' marşıyla olaysız sona erdi.
605831
Teşekkürler Galatasaray
Teşekkürler Galatasaray Basketbolda Bayanlar Avrupa Süper Kupası maçında Galatasaray, deplasmanda Rusya'nın Spartak Moskova Region takımına 92-59 mağlup oldu ve ilk kez Süper Kupa'yı kazanan takım olma ünvanını kaçırdı. Cimbom, ilk periyodu 23-9, devreyi de 50-23 geride tamamladı. Kötü oyununu 2. yarıda da sürdüren sarı kırmızılılar, 3. periyotu 67-38 geride tamamlarken, maçı da 92-59 yitirdi ve kupanın ilk şampiyonluğuna Spartak Moskova Region ulaştı. ERKEKLER AVRUPA KUPASI Raifferisen-Beşiktaş: 74-69
606472
Hayrünisa Gül Van'da
Hayrünisa Gül 'da Cumhurbaşkanı ’ün eşi Hayrünnisa, Gül bazı açılış ve ziyaretlerde bulunmak üzere ’a geldi. Ferit Melen Havalimanı’nda Van Valisi Münir Karaloğlu ve milletvekili tarafından karşılanan salonunda bir süre dinlendikten sonra şehre hareket etti. Hayrünnisa Gül, Van merkezde bazı okullardaki açılışlara katıldıktan sonra, Okuyor" projesi kapsamında ilçesine bağlı Yuva Köyünü ziyaret edecek.
607179
Fiat'ın 3. çeyrek karı yüzde 95 düştü
İtalyan otomobil üreticisi 'ın 3. çeyrekte karı yüzde 95 düştü. Geçen yıl 3. çeyrekte 468 milyon euro kar eden şirket, bu yıl söz konusu dönemde 25 milyon euro kar elde etti. Hükümetin hurda karşılığı satış programı çerçevesinde, şirketin küçük otomobilleri ve yakıt tasarruflu modellerine olan taleple, satışın yüzde 10 artış göstermesine karşın 'ın otomobil satışlarından toplam elde ettiği gelir 3. çeyrekte yüzde 1,4 düşerek 6,4 milyar euro'ya geriledi. Grubun toplam satışları tarım ekipmanları ve kamyonet satışlarındaki gerileme nedeniyle sert düşüş gösterdi. Net satışlar geçen yıla kıyasla bu yıl 3. çeyrekte yüzde 15 düşüşle 14,3 milyar euro'dan 12 milyar euro'ya düştü. 'dan yapılan açıklamada, küresel ekonomik yavaşlamanın talep üzerinde gözle görülür etkisinin devam ettiği, ancak bazı piyasalarda düşüşün ilk yarıya göre daha sınırlı olduğu belirtildi. Yılın ayında ise grubun gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,4 düşerek 36,5 milyar euro oldu. Geçen yıl ayda 1,541 milyon euro kar elde eden şirket, bu yıl söz konusu dönemde 565 milyon euro net zarar etti. peşpeşe 15 çeyrek boyunca kar ettikten sonra küresel ekonomik krizin etkisiyle çeyrektir üst üste zarar açıklamış oldu.
606402
10 Yıl Önce Bugün...
Sonbahar hüzündür... Sonbahar İspanyol şair Rafael Alberti’nin başkaldıran yılmaz rüzgârıdır... Sonbahar, tramvayın balkonundan koparılmış bir çiçek, üstünde yer adları yazılı bir yaprak. Ay tutulması aklını karıştırır çiçeklerin... Kuşların uçmasını hızlandırır... Alberti şöyle seslenir, bir sonbahar sabahında: “Ne gül yanar gövdende, ne ölü karanfiller çağdaş bir menekşedir içindeki, birinin cebinde yolculuk eden kitaptan çıkagelmiştir.” Bugün Ahmet Taner Kışlalı’nın ölüm yıldönümü... Serin bir Ankara sabahında aracına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirmişti on yıl önce. Ben yazımı yazdığım saatlerde Silivri’de Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan’ın çapraz sorgusu sürüyordu. Arslan, önceki gün verdiği ifadede, Cumhuriyet’i bombalama nedenini şöyle anlatmıştı: “Emir Allah’tan geldi... Turhan Selçuk’un başörtülü domuz karikatürüne kızdığım için bombaladım!” Malum dinci ve tetikçi gazete Ahmet Taner Kışlalı’yı hedef göstermişti, tıpkı Danıştay üyelerinin fotoğraflarına çarpı işareti koyduğu gibi. Kışlalı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine inanmış, Atatürk ilkelerini özümsemiş bir bilim insanı, siyasetçi ve yazardı. Yazılarında, konferanslarında terörle savaşımın salt silahla olmayacağını, ekenomik, sosyal, kültürel alanlarda eşzamanlı adımlar atılmasını öngören bir insandı Kışlalı. Bir yazısında aynen şöyle diyordu: “Sadece silahlı mücadele, baskı ve yasaklarla gidilirse, sorun daha da derinleşir, şiddet taban bulur ve böylece geçerlilik kazanmaya başlar.” Kışlalı 1995 yılında Kürt sorununa böyle yaklaşıyordu. *** Ahmet Taner Kışları suikastı, adı duyulan duyulmayan dinci terör örgütleriyle bağlantılı bulundu, tıpkı Uğur Mumcu cinayetinde olduğu gibi tetikçiler yakalanıp yargılandı. Suikastın hemen ardından, bombalanan aracının jandarma tarafından yıkanması, kanıt oluşturabilecek olay yerinin süpürülmesi kafamdaki kuşkuları arttırdı benim. Uğur Mumcu suikastında da aynı durum yaşanmış, kanıtlar ortadan kaldırılmıştı. Kışlalı da Uğur gibi gardırop Atatürkçüsü değildi... Yazılarında, konferanslarında ve derslerinde felsefenin ortaya çıkışından, siyaset bilimine, toplumların sınıfsal bölünmelerinin tek başına olmayacağını anlatırdı. Salt Atatürkçülüğü değil, sosyalizmi de bilir, askeri darbelere, yasaklara karşı tavır alırdı. Demokratik siyaset alanının genişletilmesinden, farklı ideolojilerin tartışılmasından yanaydı. Dinsel ve etnik siyasete karşı çıkardı... Ahmet Taner Kışlalı için, demokrasi bir yaşam biçimiydi ve özgürlükleri savunurdu. YÖK’ü eleştirirdi! Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı suikastı kanımca derinliğine araştırılmadı ve ihale adı sanı belli olmayan dinci örgütlere kaldı. Yani büyük patron, devlet içindeki derin ilişkiler göz ardı edildi. Kışlalı’nın, demokratik cumhuriyet anlayışı tüm yurttaşların hangi etnik, dinsel, mezhepsel kökenden gelirlerse gelsinler anayasa karşısında eşit oldukları yolundaydı. *** 10 yıl önce bugün yitirdik Ahmet Taner Kışlalı’yı... Atatürk’ün ulus modelinin ırk ya da etnik temele dayanmadığını anlatan yazıları, kitapları ve konferansları... Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrencilerle olan ilişkileri, farklı ideolojilere olan yaklaşımı, bunu tartışması. Demokrasiyi özümseyen, özgürlüklerin genişletilmesini isteyen yaklaşımı. Peki neden öldürüldü Ahmet Taner Kışlalı? Olay yerindeki kanıtlar niçin aceleyle süpürüldü, aracı yıkandı? Aradan 10 yıl geçti ama hâlâ bu suikast aydınlanmadı bana göre! Rafael Alberti’nin dizelerinde bir sonbahar hüznü yaşıyorum. Yitip gitmiş evrenin içinde onurlu bir yaşam. Denizlerin iç çekişleri gibi ölüm durakları. Ve geçen yıllar!.. Bir yiğit insandı Kışlalı! Hikmet Çetinkaya Cumhuriyet
607077
Atatürk Stadı'nın çimleri bakıma alındı
Antalya Büyükşehir Belediyesi stadyuma kış şartlarına dayanıklı çimler ekmeye başladı. Stadyumun zemini Kasım'da oynanacak Bursaspor maçına kadar hazır olacak. Önceki gün başlayan kışlık bakım çalışmaları kapsamında önce stat zemininde makineyle çim yüzey bakımı yapıldı. Ardından ara çim ekimi ve kumlama çalışmalarına geçildi. Çalışmalar kapsamında Atatürk Stadyumu zeminine ton kışlık çim ile 80 ton kum döküldüğü bildirildi. Çalışmalarda kullanılan tohum atma makinesi ile kumlama makinesinin Gloria Golf Otel tarafından ücretsiz olarak sağlandığı bildirildi.
605959
Akyürek ‘yenilik’ için görevden alınmış
Akyürek ‘yenilik’ için görevden alınmışANKARA Milliyet güncellenme zamanı 21.10.2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda İÇİŞLERİ Bakanı ’in İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden alınmasının, cinayeti ile bir ilgisinin olmadığını söyledi Gazete, televizyon ve ajansların temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelen Atalay, Akyürek’in, emniyetteki kadrolarda yenilik yapılması çalışmaları kapsamında görevden alındığını söyledi. Akyürek, ’nun hazırladığı Dink cinayeti raporunda “görevi ihmal” ile suçlanmış, BaşbakanErdoğan’ın onay verdiği rapor ’na gönderilmişti. İçişleri Bakanlığı da raporla ilgili soruşturma başlatmıştı. Atalay, ’ın ’ya kaçması için de, “Hakkında yakalama kararı çıktı. Gerekli işlemler yapılıyor” dedi.
606331
Kürtler Türkiye ile yakın çalışıyor
Kürtler Türkiye ile yakın çalışıyor Irak'ın kuzeyindeki çok uluslu tümenin Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Robert Brown; Peşmerge ve Kürt yönetiminin PKK'nın kabiliyetlerini azaltmak için Bağdat ve Ankara ile çok yakın çalıştığını söyledi. Robert Brown, terör örgütünün bölgedeki faaliyetlerin birkaç sene öncesine oranla şimdilerde büyük ölçüde azaldığına dikkat çekti. Brown, yabancı kökenli 'savaşçıların' Irak'a sızması ile ilgili olarak ise, bunun büyük bir sorun olduğunu, ancak Türkiye sınırının oldukça iyi korunduğunu ve hiçbir problem yaşanmadığını dile getirdi. Tuğgeneral Brown, Irak'tan telekonferans yöntemi ile Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon'da düzenlenen bir brifinge katıldı. Brown, yabancı kökenli savaşçıların Irak'a sızması ile ilgili bir soru üzerine, "Bu büyük bir sorun. Suriye sınırı yüzlerce mil uzunluğunda. Kuzeyde de sınır var. Türkiye ve İran ile de bir sınır var. Türk tarafındaki sınır gayet iyi kontrol ediliyor, hiçbir sorun yok. Kürt güvenlik güçleri İran sınırında çok çalışıyorlar." dedi. Irak'a giren yabancı kökenli savaşçıların sayısında bir düşüş yaşandığını ifade eden Brown, "Bölgenizde, hiç PKK faaliyeti olup olmadığını biliyor musunuz?" yönündeki bir soru üzerine ise şu cevabı verdi: "PKK'nın faaliyetlerinde büyük bir düşüş var. Bu oldukça dikkat çekici. Sadece bir yıl öncesine kadar daha fazla faaliyet vardı. Fakat şimdi büyük bir düşüş var. Kürt güvenlik güçleri ve bölgesel Kürt yönetiminin; merkezi Irak hükümeti ve Türkiye ile PKK'nın kabiliyetlerini azaltmak için çok yakın çalıştıklarını biliyorum. Çok büyük bir düşüş var. Kuzey'de bir kaç sene öncesinde olduğu kadar bir sorun olarak görmüyoruz."
607348
Makaslama iddialarına yanıt
Makaslama iddialarına yanıt Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde krize neden olduğu iddia edilen ve yayınlanan 2. bölümünde bazı sahnelerin makaslandığı ileri sürülen Ayrılık Dizisi'nin Genel Koordinatörü Bülent Erdinç, "Biz dizimizi senaryoya göre çekeriz, denetimden geçirir ve TRT'ye teslim ederiz. Gerisi TRT yetkililerinin tasarrufundadır" dedi. Dizi çekimlerine gün ara verdiklerini ve verilen aranın ardından çekimlerin Gaziantep ve Gazze'de devam edeceğini kaydeden Erdinç, "İnternette yayınlanan fotoğraflar olsun, görüntüler olsun bunları reel biçimde dramatik bir ortama taşıdık ve dizi yaptık. Birinci bölüm ses getirdi. Dün akşam da 2. bölüm yayınlandı. Yayınlanan 2. bölümle ilgili çeşitli sorular var. Örneğin, ikinci bölüm birinci bölüme göre neden zayıf diye. Ben zayıf olduğunu düşünmüyorum" dedi. Erdinç, izleyicilerden dizinin takip eden bölümlerini izledikten sonra yorumda bulunmalarını isteyerek, "Bu kadar tepki yersizdir. Biz bir aşkı işliyoruz, dramayı işliyoruz. İki bayan arasındaki kuma ilişkilerini işliyoruz. Dizide oynama yapıldı mı? Bunu biz şöyle açıklarız. Biz dizimizi senaryoya göre çekeriz, denetimden geçiririz ve TRT'ye teslim ederiz. Gerisi TRT yetkililerinin tasarrufundadır. Buna biz müdahale edemeyiz. Yapacak bir şey yok. Biz kendi senaryomuzu çekmeye devam ediyoruz. Hiç bir sıkıntımız yok. Gelen tepkiler bize göre olumlu, yolumuza devam ediyoruz" diye konuştu. Türkiye-İsrail ilişkilerini zedeleyici hiç bir şey yapmadıklarını ifade eden Erdinç, "Dizide gösterilenler İsrail askerleri değil, belli bir gruptur. İsrail'in içindeki Ergenekon oluşumudur. Her ülkede olduğu gibi orda da vardır, biz de bunu işlemişizdir. Hiç kimseyi zan altında bırakmadık, bırakmayız da. Bizim böyle bir amacımız da yoktur. Devletleri birbirine düşürmek bizi aşar. Zaten büyüklerimiz gerekli açıklamaları yaptı. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da, gerekli açıklamaları yapmıştır. Doğrudur, Türkiye ile İsrail ilişkileri zayıflamaktadır. Bana göre bu bir tesadüftür. Bu ilişkilerin diziyle hiç bir ilgisi yoktur" şeklinde konuştu.
606017
Burçak'ın son sözü: Anne düğünü balkondan izleyebilir miyim?
Evlerinin karşısındaki davullu zurnalı eğlenceye bakmak için annesinden, "Düğünü izleyebilir miyim?" diye izin alan Burçak, nereden geldiği belli olmayan kör bir kurşunla balkona yığıldı. Ankara Pursaklar'da yaşanan acı olayda hastaneye kaldırılan küçük kız, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Küçük Burçak'tan geriye ailesine sadece evde kalan oyuncakları ile amcasının düğününde çekilmiş görüntüleri kaldı. Pursaklar Fatih Mahallesi'ndeki Lale Apartmanı'nın 5'inci katında meydana gelen acı olayda demirleri çuval ile kapatılmış balkondan düğüne bakmak isteyen Burçak, bir anda yere düştü. Gürültü ile balkona fırlayan anne Üngör, kızının kanlar içinde yerde yattığını gördü. Küçük kızı kucaklayan anne, feryatlar arasında kızını aşağı indirdi. Bu esnada sokaktan geçmekte olan bir polis, Burçak'ı en yakın hastaneye götürdü. Ancak, küçük Burçak yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Kızının cenazesini Adli Tıp Kurumu'ndan almaya gelen baba Hasan Üngör, gözyaşları içinde kızının resmini öperken olaya, "Birilerinin düğünü başkalarının acısı oluyor." diyerek tepki gösterdi. Üngör ailesinin, olayın ardından evi boşaltarak yakınlarının yanına gittiği öğrenildi. Polis, evde yaptığı incelemede, balkon tavanında kurşun izlerine rastladı, olay yerinden de çok sayıda kovan topladı. Burçak Üngör'ün cenazesi toprağa verilmek üzere memleketi Kastamonu'ya götürüldü.
606610
Tartışma yaratan protokoller Meclis'te
Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokoller, ''Türkiye ile Ermenistan Arasında Diplomatik İlişki Kurulmasına Dair Protokol ile Türkiye ile Ermenistan Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokol'ün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı'' adıyla TBMM Başkanlığı'na geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da bugün öğleden sonra TBMM Genel Kurulu'nda, protokollere ilişkin bilgi verecek. Kanun tasarısı, TBMM Başkanlığı'nca Dışişleri Komisyonu'na sevk edilecek. Tasarı, Komisyon'da kabul edilmesi halinde Genel Kurul'da ele alınacak. Protokoller İsviçre'nin Zürih kentinde imzalanan protokol, özetle, iki ülke arasındaki mevcut sınırın karşılıklı olarak tanınmasını öngörüyor. Protokol çerçevesinde Türkiye ile Ermenistan, gerek ikili, gerekse uluslararası ilişkilerinde, ''eşitlik, egemenlik, diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmeme, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı'' ilkelerine saygılı olacak. İki ülke protokolle ayrıca, aradaki mevcut sınırı uluslararası hukukun ilgili antlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanıyarak, ortak sınırın açılmasını kararlaştırıyor. Protokole göre iki ülke, terörizmin tüm biçimlerini, şiddeti ve aşırıcılığı kınayarak, bu tür eylemlerin teşvikinden veya müsamaha görmesinden kaçınmayı ve teröre karşı mücadelede işbirliğine gitmeyi taahhüt ediyor.
606409
Şehir tiyatrolarında yeni oyun
Şehir Tiyatrolarından yapılan açıklamaya göre, Jean Paul Sartre'nin ''Gizli Oturum'' adlı eserini, Oktay Akbal Türkçeye çevirdi. Ergün Işıldar'ın yönettiği oyunun sahne tasarımı Ergün Işıldar, kostüm tasarımı Gamze Kuş, ışık tasarımı Özcan Çelik'in imzasını taşıyor. Ece Okay (Ines), Özge Özder (Etselle), Emre Narcı (Garcin), Osman Gidişoğlu'nun (Garson) rol aldığı oyun, insanın özgür iradesiyle seçtiği varoluşun başkası karşısında değiştirilemeyeceğini konu alıyor. Oyunda, Garcin, Etselle ve Ines ölümün döngüsü içinde, hayatlarında olan biten her şeyi önce eksik bir biçimde, sonrasında ise içtenlikle birbirleriyle paylaşırken; aslında geçmişteki hatalarını ve gerçek kişiliklerini ortaya koyuyor. ''Gizli Oturum'' Kasıma kadar Kadıköy Haldun Taner Sahnesinde sunulacak.
605842
Kimse kendini şampiyon ilan etmesin
Kimse kendini şampiyon ilan etmesin Ligi değerlendiren Galatasaray Başkanı, "Bursa iyi bir çıkış yakaladı. Trabzonspor iyi bir takım. Beşiktaş'a ise haksızlık yapılıyor. Bu takım ay önce şampiyon oldu” dedi. Polat, derbiyi Dinamo Bükreş maçı sonrası düşüneceklerini söyledi, Frank Rijkaard hakkında “Türkiye ile ilgili öğrenmesi ve bilmesi gereken çok şey var” yorumunu yaptı. G.Saray Başkanı Adnan Polat, şu an için hiçbir takımın kendisini şampiyon ilan etmemesi gerektiğini, daha önlerinde zorlu bir 25 hafta bulunduğunu söyledi. Polat, ligin geçen sezonlara göre kalite bakımından daha yukarılarda olduğunu ifade ederek, “Bursaspor iyi bir performans çiziyor. Gaziantepspor'dan daha büyük bir çıkış bekliyordum ama biraz ligin başında bocaladılar. Sivasspor'dan düşüş bekliyordum ama böylesini beklemiyordum. Trabzonspor'u iyi bir takım olarak görüyorum. Onlar da biraz şanssızlık yaşıyorlar. Sadri başkan üstüne düşeni fazlasıyla yaptı. Beşiktaş'a biraz haksızlık ediliyor. Üç ay önce şampiyon oldu bu takım. Hemen hemen her takım bu durumları yaşayabiliyor” diye konuştu. ÖNCE D. BÜKREŞ MAÇI G.Saray Başkanı Polat, F.Bahçe ile hafta sonunda oynayacakları derbi maçla ilgili bir soruya da şöyle yanıt verdi: “Bizim için en önemli maç oynayacağımız maç. Biz şu anda Dinamo Bükreş maçını düşünüyoruz, başka da bir şey düşünmek istemiyoruz. maç bitsin F.Bahçe maçını düşünecek çok zamanımız olacak. Dinamo Bükreş maçı bizim için çok önemli. maçı kazanıp gruptan lider olarak çıkmak istiyoruz. Hem Galatasaray'ın puanları, hem kazanacağımız ekonomik imkanlar, hem taraftarın, takımın, teknik heyetin morali önemli. Dinamo Bükreş'e konsantre olmaya çalışıyoruz, Fenerbahçe maçını konuşmak istemiyorum.” Polat, Elano'dan memnun olduklarını, Brezilyalı oyuncunun zamanla daha iyi olacağını belirtti. FRANK RİJKAARD KONUSU Alınan kötü sonuçların ardından teknik direktör Rijkaard'ın eleştirildiğinin hatırlatılması ve Hollandalı çalıştırıcının bu durumdan etkilenip etkilenmediğinin sorulması üzerine başkan Polat, şunları söyledi: “Rijkaard'ın gazete okuduğunu ve televizyon seyrettiğini düşünmüyorum. Biri saçıyla, biri kıyafetiyle uğraşıyor. Bunları bırakalım. Rijkaard, 9. lig haftasını oynadı. Bir yabancının Türkiye'ye gelip adapte olması çok kolay değil. Uyum sağladı ama daha Türkiye ile ilgili öğrenmesi gereken, bilmesi gereken çok şey var. En azından Türkiye Ligi'ni tam olarak tanıyabilmesi için yarım sezon herkesle maç yapması lazım. Seyirciyi, hakemleri, medyayı tanıması lazım. Bizleri bile daha yeni tanıyor, yani biraz insaf.” BUNDAN SONRA TRİBÜN Polat, Elano ile ilgili bir soruyu da “Elano takımla çok fazla çalışma imkanı bulamadı. Elano'dan çalışması, disiplini, arkadaşlarıyla ilişkisi bakımından çok memnunum, son derece iyi bir profesyonel. Sahaya bunu üst düzeyde yansıtacağına inanıyorum. Onun da zamana ihtiyacı var” diye yanıtladı. Bir soru üzerine, tribünde maç izlerken oturduğu yerden nefret ettiğini dile getiren Polat, şunları kaydetti: “Çünkü karşınızda bir kamera var. Sevincinizi, üzüntünüzü gösteremiyorsunuz. Gol atıyorsunuz, yanınızda rakip takımın başkanı oluyor, sevincinizi gösteremiyorsunuz. Bundan sonra yukarı tribüne çıkıp maçı izlemeyi ciddi olarak düşünüyorum.”
606311
Obama'nın ilk kongre zaferi
Obama'nın ilk kongre zaferi ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama, Guantanamo hapishanesinin kapatılması sürecinde ilk kez Amerikan Kongresi'nde bir zafer kazandı. ABD'nin imajına darbe vuran hapishaneyi kapatmak isteyen Obama, bu amaçla hazırladığı kapatma teklifini başka bir yasa tasarısının içinde gizleyerek Kongreden geçmesini sağladı. Küba'daki Guantanamo'nun kapatılmasının ilk adımı olarak görülen ve şu ana kadar ABD'li politikacıların karşı çıktığı "Guantanamo'daki tutukluların ABD'deki eyaletlere nakledilmesi ve ülke içinde yargılanması" yönündeki tasarı teklifi Kongrede onaylandı. İç Güvenlik Bakanlığı'nın bütçe teklifinin içine yerleştirilerek Kongre'ye sunulan tasarı teklifi, kabul edildikten sonra imzalaması için Başkan Obama'ya gönderildi. Geçtiğimiz Ocak ayında Guantanamo'nun kapatılması emrini veren Obama, amacına ulaşmakta oldukça zorlanırken, Demokrat Parti mensubu kongre üyelerini bile ikna edemiyordu. Sözkonusu tasarının onaylanması, Obama'nın ilk aşamada Guantanamo tutuklularını ABD'ye naklettireceği, daha sonra da ünlü hapishanenin kapısına kilit vuracağı şeklinde yorumlanıyor.
607541
PKK'lıları karşılama ile ilgili inceleme başlatıldı
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Diyarbakır, Silopi, Cizre ve Nusaybin cumhuriyet başsavcılıkları, Irak'taki Kandil ve Mahmur bölgelerinden gelen ve serbest bırakılan 34 kişinin yerleşim birimlerinde karşılanmasıyla ilgili inceleme başlattı. İncelemenin ardından suç unsuru tespit edilmesi halinde dava açılacağı bildirildi. Serbest bırakılan kişilerle ilgili soruşturmanın özel yetkili savcılarca sürdürüldüğü öğrenildi.
606913
Akaryakıta Büyük Zam
Akaryakıta Büyük Zam Akaryakıt dağıtım şirketleri petroldeki artışı fırsat bildi, benzinin fiyatı 10 kuruş arttı. Vatandaşın yeni korkusu ise ÖTV... Yayına Giriş: 21.10.2009 14:18:37 Güncelleme: 21.10.2009 14:27:18 Petrol fiyatları yükselişe geçti, akaryakıt zamları gelmeye başladı. İndirimleri pompa fiyatlarına yansıtmakta ağırdan alan akaryakıt dağıtım şirketlerinin, petrol fiyatları yükselince fiyatları tabelalara yansıtmakta vakit kaybetmedikleri bir kez daha görüldü. Ham petrolün varil fiyatı dün 80 dolara çıkar çıkmaz akaryakıt fiyatları 10 kuruş arttı. Akaryakıt ürün fiyatlarının, petrolün 140 doların üzerinde zirve yaptığı 2008 Temmuz ayındakiyle yaklaşık değerlerde olması da tüketicileri bundan sonrası için endişelendiriyor. Kurşunsuz 95 oktan benzinin pompa fiyatı aylar sonra 3,38 liraya, motorin 2,75 liraya, kırsal motorin ise 2,60 liraya yükseldi. Benzin üzerindeki yüzde 70'e varan vergi yükü, artan petrol fiyatları derken, gelen son zamlar sonrasında Türkiye, dünyanın en pahalı benzinini kullanan ülke unvanını pekiştirdi. Zamlara vatandaş tepkili. Kimi "Alıştık artık" derken, kimi araba kullanmamayı tercih ediyor, kimi de "hergün zam geldiği için fark etmiyoruz" diyor. Bütçedeki Vergi Hedefleri Korkutuyor Hükümet, "vergi artışı yok" dedi ancak uzmanlara göre artış olmadan hedeflenen gelirlere ulaşılması mümkün değil. En önemli kalemi akaryakıt fiyatları olan ÖTV'de hükümetin 2010 artış beklentisi yüzde 31. Eğer artan akaryakıt tüketimi ile bu karşılanmayacaksa zam kaçınılmaz olacak. İşte bu tablo kafaları karıştırdı. Şimdi gözler Maliye'de. Yeni yılda vergi güncellemeleri içerisinde akaryakıt ve doğalgazın olup olmayacağı artık daha merakla bekleniyor.
605979
Dokuz ayda 1,7 milyar TL'lik yatırım yaptı
Satış gelirindeki büyümenin ana unsurları, yüzde 16 artışla 1.589 milyon liradan 1.850 milyon liraya ulaşan mobil faaliyetler ve yüzde 28 artışla 1.223 milyon liradan 1.565 milyon liraya ulaşan ADSL faaliyetleri olarak sıralandı. 2008 yılı aynı döneminde 970 milyon lira olan yatırım harcamaları ise yüzde 80,4'lük artışla 1.750 milyon liraya ulaştı. Şirketten yapılan açıklamada, faaliyet giderlerindeki artışın 'tamamen' mobil faaliyetlerle ilgili olduğuna dikkat çekilerek, şirketin mobil gelirlerindeki yüzde 16'lık büyümenin, ara bağlantı maliyetlerinde daha fazla artış meydana getirdiği kaydedildi. Şirketin, faiz amortisman vergi öncesi kârı milyar 257 milyon lira, konsolide vergi öncesi kâr marjı yüzde 42 olarak gerçekleşti. Faaliyet kârının, yüzde 26'lık faaliyet kârı marjı ile milyar 57 milyon lira olduğuna değinilen açıklamada, "Faaliyet kârının düşmesi, tamamen pazardaki fiyat savaşlarından etkilenen mobil faaliyetlerimizden kaynaklanmaktadır." denildi. Şirketin 348 milyon liralık net finansal gider pozisyonunun ana sebebini, 224 milyon liralık net türev ve kur zararının oluşturduğu, Kurumlar Vergisi tahakkukunun 474 milyon lira olduğu belirtildi. Açıklamada, yılın ilk ayında net kârın, 1.369 milyon lira veya lot (100 hisse) başına 0,391 kuruş olduğu, 2008 yılının ilk ayında net kârın 1.680 milyon lira veya lot başına 0,480 kuruş olarak gerçekleştiği bildirilerek, "Daha düşük düzeyde gerçekleşen net kârın ana nedenleri mobilde zayıf faaliyet performansı ve Avea'nın borçlarına ilişkin net türev zararıdır." bilgisine yer verildi. Şirketin 30 Eylül itibarıyla 3,6 milyar lira net borç olmak üzere 4,4 milyar lira toplam borcu ve 0,9 milyar lira nakit ve nakit benzerleri kıymeti bulunuyor. Türk Telekom Grubu'nda çalışan toplam personel sayısı ise 35 bin 667. Sonuçları değerlendiren Türk Telekom Genel Müdürü Paul Doany, yenilikçi yakınsama teknolojilerine yaptıkları yatırımların sonuçlarını görmekten heyecan duyduklarını kaydetti. Mobil telefon cihazları ve bilgisayarlar üzerinden sabit hat görüşmesi yapılmasına imkân veren yenilikçi yakınsama ürünü Wirofon'un teknolojik inovasyonlarla destekleneceğini ifade eden Doany, "Türk Telekom Grubu içinde geliştirilmesi ve iyileştirmesi sayesinde, Wirofon'un tamamlayıcı ürün ve hizmetlerle yakınsama ürünleri sunmamız için yeni platform olma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz." dedi.
605787
İki ülke arasındaki ticaret hacmini milyar dolara çıkarmak için geliyor
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin ve Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşecek olan Nazarbayev, Meclis'te de milletvekillerine hitap edecek. Kazak lider, beraberindeki işadamlarıyla organize sanayi bölgelerinde incelemelerde bulunacak. Cuma günü de İstanbul'da Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) tarafından organize edilen Türk-Kazak İşadamları Forumu'nda konuşacak. Kazakistan Büyükelçiliği Ticaret Ataşesi Askhat Kessikbayev, Nazarbayev'in gelişindeki asıl amacı, "İki ülke arasındaki ticaret hacmini milyar dolardan milyara çıkarmak." diye özetledi. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, 21-24 Ekim tarihleri arasında resmî bir ziyaret için Türkiye'ye geliyor. Ankara'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başta olmak üzere devletin zirvesiyle görüşmeler yapacak olan Nazarbayev, TBMM'de milletvekillerine hitaben bir de konuşma yapacak. Ayrıca siyasî parti liderleriyle görüşmelerde bulunacak. Nazarbayev, daha sonra beraberindeki işadamlarıyla Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi'ni gezecek. Daha sonra iki ülke arasında turizm ve tarım alanında ortak mutabakatların altına imza atılacak. Konuk lider, daha sonra beraberindeki 300 işadamıyla birlikte cuma günü İstanbul'a geçerek, TUSKON tarafından organize edilen Türk-Kazak İşadamları Forumu'nda işadamlarına bir konuşma yapacak. Nazarbayev, iki ülke arasındaki milyar dolar olan ticaret hacminin milyar dolara çıkarılması için işadamlarına çağrıda bulunacak. Kazakistan Cumhurbaşkanı'na Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de eşlik edecek. Konuk Cumhurbaşkanı, ayrıca silahlı saldırıya uğrayan Kazakistan Türk İşadamları Derneği Başkanı (KATİAD) ve Turkuaz Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Pilge'ye taziye ziyaretinde bulunacak. Nursultan Nazarbayev'in Türkiye ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkiler açısından büyük bir önem taşıdığını belirten Kazakistan Büyükelçiliği Ticaret Ataşesi Askhat Kessikbayev, üç günlük resmî ziyarette çok önemli ticari ve siyasî görüşmeler yapılacağını söyledi. Nazarbayev'in 300 işadamıyla Türkiye'ye geleceğini ifade eden Kessikbayev, öncelikli hedefin iki ülke arasındaki ticaret hacmini birkaç yılda milyar dolardan milyara çıkarmak olduğunu kaydetti. 2008 yılında yaşanan mali krize rağmen iki ülke arasında 3,2 milyar dolarlık bir işlemin gerçekleştiğine işaret eden Kessikbayev, iki ülke potansiyelinin bunu milyar dolara çıkarmaya yeterli olduğunu ifade etti. Ticari Ataşe Kessikbayev, Nazarbayev'in Koç, Sabancı, Doğuş ve Çalık Holding başta olmak üzere Türkiye'nin ilk 10 büyük şirketinin yöneticileriyle özel görüşmeler yapacağını kaydetti. Ayrıca Kazakistan savunma bakanının da Cumhurbaşkanı'na eşlik edeceğini belirten Askhat Kessikbayev, bakanın Ankara'da askerî yetkililerle, askerî ve savunma konularında görüş alışverişinde bulunacağını söyledi. Savunma bakanı ayrıca ASELSAN'da bir dizi incelemelerde bulunacak. Kazak işadamları ise turizm, enerji, bankacılık ve tarım alanlarında yatırım yapmak için çalışmalar yapacak. Kessikbayev, bu noktada ülkenin en önemli fon kaynakları arasında yer alan Gelişim ve İstikrar Fon yöneticilerinin işadamı grubu içinde yer alacağını vurguladı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi de ziyaretin iki ülkenin ticari ilişkilerine olumlu yansıyacağını söyledi. Türk müteahhitlik sektörünün Kazakistan'da hızla yükseldiğine işaret eden TİM Başkanı, iki ülke arasında yaşanan üst düzey ilişkilerin ihracata da yansıyacağına dikkat çekti. Başkan, ayrıca Kazakistan ile Türkiye arasındaki ticari hacmi de birkaç yıla kadar milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı. Kazakistanlı işadamları Türkiye'de milyar dolarlık doğrudan yatırım yaptı. Buna karşılık Türk işadamlarının ise milyar dolarlık doğrudan yatırımlarının yanı sıra yaklaşık 5,5 milyar dolarlık inşaat yatırımları bulunuyor. Kazakistan'a yapılan ihracatta başlıca kalemler, makine ve cihazlar, plastikten mamul eşya, elektrik makine ve cihazlar oluştururken, ithalatın temel maddelerini ise bakır, demir-çelik ve mineral yakıtlar oluşturuyor. Bu kapsamda Kazakistan ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2008 yılında 2007 yılına göre yüzde 36,3 artarak 3,2 milyar dolara ulaştı. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde ülkede bulunan 28 Türk-Kazak Lisesi de büyük bir önem arz ediyor. Türk şirketlerinin Kazakistan'da 7,5 milyar dolarlık yatırımı var TPAO: Kazakoil ile ortaklaşa oluşturulan Kazakturkmunay (KTM) şirketinin çoğunluk hissesine sahip. 1994-1999 yılları arasında 272,9 milyon dolar tutarında yatırım yaptı. Şirket, günde bin varil ham petrol üretiyor. Okan Holding: Kazakistan'da otel işletmeciliği, gıda üretimi, pazarlama, inşaat ve finans alanlarında faaliyet gösteriyor. Şirket, 1996'dan bu yana Sultan Makarna fabrikasında ayda bin 400 tonluk kapasiteyle, ülke paketli makarna ihtiyacının yüzde 85'ini karşılıyor. Turkcell: K'cell ile ortaklığı bulunuyor. Kazakistan'ın önemli GSM operatörleri arasında yer alıyor. Ahsel İnşaat: Almatı Ankara Oteli ve Astana'da iş ve alışveriş kompleksinin hem yapımını hem de işletmesini yürütüyor. Koç Grubu: Ortağı Butya ile dördü Almatı'da olmak üzere Astana, Karaganda, Cimkent'te alışveriş merkezi faaliyette. Turkuaz Şirketler Grubu: Kazakistan'ın 10 bölgesinde ofis, depo ve bayilikleriyle Kazakistan'ın en büyük dağıtım zincirini oluşturuyor. Türk şirketi, 25 bin 500 kişiye istihdam sağlıyor. Bünyesinde 11 şirketle gıda, temizlik, inşaat malzemeleri ve kozmetik alanlarında da faaliyet gösteriyor. Ticarî ilişkiler sadece petrolle sınırlı kalmasın Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in ziyareti kendi ülkesinde de büyük bir ilgiyle karşılanıyor. İş forumunda Türkiye'den birçok konuda talepleri olacağını belirten Kazakistan Endüstri ve Sanayi Bakanlığı Yatırım Başkanı Timur Nurashev, "Uluslararası ekonomide sadece petrole bağımlı kalmak istemiyoruz. Tekstil, turizm, tarım ve hayvancılıkta Türkiye'nin tecrübesinden faydalanacağız." diyor. Bu alanlarla ilgili taleplerini Türkiye ziyaretinde gündeme getireceklerini belirten Nurashev, Türk işadamlarını Kazakistan'a yatırım yapmaya çağırıyor. Yeni kabul edilen yıllık kalkınma programında Türkiye'nin önemli bir yer tuttuğunu belirten Nurashev, devlet yapısında olduğu gibi ekonomik büyümede de Türkiye'yi örnek aldıklarını ifade ediyor. "Çiftçilik, tarım, hayvancılık, tekstil, inşaat, metalürji, kimya gibi birçok alanda Türkiye çok önde." diyen Nurashev, bu alanlarda yatırım yapmak isteyen Türk yatırımcılara Kazakistan'ın kapılarını açtıklarını belirtiyor. Yatırım için gelecek işadamlarına vergi indirimi, gümrüklerden kolay geçiş, yatırım sigortası (garanti) Kazakistan Kalkınma Bankası'ndan yatırımlar için teşvik ve kredi vaat ediyor. Yıllık 100 milyon tona yakın petrol üreten Kazakistan'ın büyümek istediği alanların başında tarım ve hayvancılık geliyor. Halen 30 milyon evcil küçük ve büyükbaş hayvanın bulunduğu ülkede bu sayının ticari değere dönüştürülmesi hedefleniyor. Et ve türevlerini daha verimli değerlendirmek isteyen ülke, Türkiye'den gelecek yatırımla Türk ve İslam coğrafyasının et ihtiyacını karşılamayı amaçlıyor. Türkiye'deki şirketlerle yapılacak yatırım anlaşmaları sonucu et entegre sisteminin ülkede yaygınlaştırılması gündemde. milyon 700 bin metrekare yüzölçümüne sahip ülkenin dışa bağımlı olduğu diğer alan tarım. Tarım konusunda verimli arazilere sahip olan Kazakistan, bu özelliğini kullanarak dışa bağımlı olmaktan kurtulmak istiyor. Türk-Kazak İş Forumu'nda gündeme gelecek işbirliği konularından biri de Antalya bölgesindeki seracılık teknikleri olacak. Yine yaş meyve ve sebze üretim ve paketleme konusunda da Türk şirketleriyle anlaşmalar yapılması hedefleniyor. BURAK KILIÇ ASTANA Madenlerimizi Türkiye üzerinden satalım Uranyumda dünyadaki en büyük ikinci rezervine sahip Kazakistan, maden ve mineraller bakımından çok zengin. Kazak hükümetinin Türkiye ile imzalaması planlanan protokollerden biri de bunların Türkiye üzerinden dünyaya ulaştırılmasını kapsıyor. "Kazakistan'ın yeraltı zenginliklerini Türkiye üzerinden dünyaya ulaştırmak istiyoruz." diyen ülkenin Endüstri ve Sanayi Bakanlığı Yatırım Başkanı Timur Nurashev, yeni projelendirdikleri serbest ticaret bölgesinin yönetimini Türk şirketlerinin yapmasını istiyor. Özellikle Türkiye'deki teknoparkların yönetimleriyle görüşeceklerini vurguluyor. Türk işadamları, iade-i ziyarette bulunacak Kazakistan'da kurulan Kazakistan Türkiye İşadamları Derneği (KATİAD), Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in ziyaretinden memnun. İçerisinde 150 Türk şirketini barındıran derneğin genel sekreteri Özer Oral, ziyaretin Türkiye ile Kazakistan arasında yeni bir dönemi başlatacağını belirtiyor. Kazakistan'ın ticari ilişkilerinde 15. sırada yer alan Türkiye, zirve sonrası Türk işadamlarını bölgeye göndermeye hazırlanıyor. Kazakistan pazarına girmek isteyen Türk işadamlarına da yatırımlar noktasında yol gösteren dernek, Türkiye-Kazakistan İş Forumu sonrasında Kazakistan'a gelecek Kocaeli Sanayi Odası'na bağlı 20 işadamını ağırlayacak.
606422
yeni domuz gribi laboratuvarı
Selma Bıyıklı'nın haberi Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halen A(H1N1) virüsünün analizlerinin yapılabildiği, biri RSHM bünyesinde diğeri de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde iki viroloji laboratuvarı bulunduğunu söyledi. RSHM'nin kapasitesinin yılda 3-4 bin örneğe bakmak için yeterli olduğunu, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin de yılda bin örneğe bakabilecek kapasiteye sahip bulunduğunu anlatan Ertek, hem ulaşım kolaylığının sağlanması hem de kapasitenin artırılması açısından üç ilde daha RSHM müdürlüklerine bağlı laboratuvarların hizmete gireceğini bildirdi. İstanbul, İzmir ve Adana'daki yeni laboratuvarların Kasım'da faaliyete başlamasının planlandığını belirten Ertek, ''Bu laboratuvarlarda yedi ya da sekiz yakın çevre ilden gelen örnekler incelenebilecek. Ancak ulaşım imkanı açısından bu illere uzak olan yerlerden alınan örnekler yine hava yoluyla bize gönderilecek. Yeni laboratuvarlar merkezimizle bağlantılı olarak çalışacak'' diye konuştu.
606439
15 gündür kayıp kadının cesedi su kuyusunda çıktı
15 gündür kayıp kadının cesedi su kuyusunda çıktı ’da 15 gün önce ailesinin kayıp müracaatında bulunduğu kadının cesedi su kuyusunda bulundu. vinç yardımıyla çıkartıldı. Edinilen bilgiye göre, ailesi, Kadınhanı ilçesi Kayabaşı Mahallesi’nde yaşayan Şükran Özbakan (39) için yaklaşık 15 gün önce kayıp müracaatında bulundu. Özbakan’ın cesedi ihbar üzerine Kadınhanı Jandarma Komutanlığı ekiplerince Kamışlıöz köyü civarında bir su deposu yanındaki kuyuda bulundu. Jandarma cesedi kuyudan olay yerine çağrılan bir vinç yardımıyla çıkardı. Ceset olay yerindeki ilk incelemenin ardından için Kadınhanı Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Özbakan’ın kesin ölüm sebebinin yapılacak otopsiden sonra kesinleşeceği, soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.
606306
Avustralya Afganistan'dan çekiliyor
Avustralya Afganistan'dan çekiliyor Avustralya Savunma Bakanı John Faulkner, ABD ve NATO'nun takviye kuvvet gönderilmesini talep etmesine karşın ülkesinin Afganistan'daki askerlerini mümkün olan en kısa sürede çekmeyi istediğini bildirdi. Savunma Bakanı Faulkner, Avustralya'nın ABC radyosuna yaptığı açıklamada, "Avustralya Savunma Kuvvetleri'nden bu göreve ve bu önemli sorumluluğa en kısa sürede son vermemizi güvence etme biçimi konusundaki görüşlerini sordum" dedi. Faulkner, bu kararın, güçlenen Taliban militanları ile savaşmak için asker sayısının büyük ölçüde artırılmasını isteyen Afganistan'daki Amerikan ve NATO kuvvetlerinin komutanı Amerikalı General Stanley McChrystal'in çabalarına darbe vuracağını da kabul etti. Bu konuyu Avustralya Genelkurmay Başkanı General Angus Houston ile ele aldığını ve bunun kendisi için çok mühim bir konu olduğunu söyleyen Faulkner, bu konuda ileride atacakları adımları özel olarak anlatmayacağını, ancak, bu kararın, General McChrystal'in raporunun ardından NATO ve Afganistan'daki uluslararası kuvvet ISAF'taki ortaklarının önem verdiği yaklaşıma bir etkisi olacağını da kabul ettiğini belirtti. Afganistan'da 1500 civarında askeri bulunan Avustralya'nın henüz askerlerini çekmek için belirlediği bir tarih bulunmuyor.
607470
Kazakistan Cumhurbaşkanı Ankara'ya geldi
Kazakistan Cumhurbaşkanı Ankara'ya geldi ANKARA (A.A) Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev çeşitli temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya geldi. Nazarbayev, Esenboğa Havaalanında, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve diğer yetkililer tarafından karşılandı. Ankara ve İstanbul'da görüşmeler yapacak olan Nazarbayev'in, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelecek. TBMM'de konuşma yapması beklenen Nazarbayev, İstanbul'da düzenlenecek Türk-Kazak İş Adamları Forumuna da katılacak. Nazarbayev'e Türkiye seyahatinde çok sayıda bakan ile iş adamları eşlik ediyor.
606548
TESLİM OLAN PKK'LILAR
TESLİM OLAN PKK'LILAR Adalet Bakanı Sadullah Ergin, terör örgütü PKK üyelerinin nasıl serbest bırakıldığı sorularına karşılık, ''Bir bakan olarak benim bu süreçte yapılan yargılamaya şu ya da bu şekilde etki etmem mümkün değil'' dedi. Ergin, TBMM'de gazetecilerin, ''PKK'lıların nasıl serbest kaldığı merak ediliyor. Etkin pişmanlıktan yararlanmadıkları söyleniyor'' demesi üzerine, şunları söyledi: ''Mahkemelerin aldığı kararların ya da savcılıkların vermiş olduğu kararların nasıl olduğunu bana soruyorsanız, bugüne kadar gene sorun. Bunlar, soruşturmalar tamamen savcılıklar tarafından yapılıyor, kararlar mahkemeler ve hakimler tarafından alınıyor. Dolayısıyla bir bakan olarak benim bu süreçte yapılan yargılamaya şu ya da bu şekilde etki etmem mümkün değil. Müdahale etmem, değerlendirme yapmam doğru olmaz'' Bir gazetecinin İmralı'ya yeni mahkumların ne zaman gideceği sorusuna, ''Çalışılıyor'' karşılığını veren Ergin, ''Belli olduğunda sizinle paylaşılır zaten'' dedi. Ergin, bir başka soru üzerine de, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''Etkin pişmanlık'' maddesinde değişiklik yapılıp yapılmayacağı sorusuna ise ''Şu anda elimizde öyle bir şey yok'' diye konuştu.
606528
LG, 684 milyon dolar kar etti
Dünyanın ikinci büyük düz ekran televizyon üreticisi LG, 30 Eylül'de sona eren 3. çeyrekte karının 807,2 milyar Kore vonu (684 milyon olduğunu açıkladı. Şirket, bir yıl önce söz konusu çeyrekte 24,9 milyar von kar etmişti. Şirketin bir önceki yıl 3. çeyrekte 6,89 trilyon von olan satışları bu yıl aynı çeyrekte yüzde 14 artarak 7,87 trilyon von oldu. Ancak şirket 4. çeyrekte satışlarda çok ılımlı bir büyüme beklediğini bildirdi. Şirket, piyasa maliyetlerinin artmasının ve araştırma-geliştirmeye yapılan yatırımın bir sonraki çeyrekte karlılığa zarar verebileceği ifade etti. LG, 3. çeyrekte 401 bin LCD televizyon satarak rekor kırdığını da açıkladı. Finlandiyalı ve Güney Kore'li 'un ardından dünyanın 3. büyük telefon üreticisi olan LG'nin telefon satışları da yüzde 37 arttı.
606582
Hem Yargıtay üyesi, hem Cumhuriyet yazarı
Gazetede 19 Ekim günü çıkan yazısında Aktan, Avrupa Birliği'nin yayınladığı 2009 yılı ilerleme raporunda, "Atatürk'ü koruma kanunu" hakkındaki "ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı" ibaresini eleştirdi. "Kim etti bu teklifi sana?" başlıklı yazıda, AB'nin koyduğu bu ibarenin Türkiye'den bazı kişi ya da kurumlar tarafından önerildiği iması yer alıyor. Aktan, Atatürk'ü koruma kanununun 1951 senesinde demokratik yapıya geçildikten sonra karşı devrim taraftarlarını önlemek amacıyla düzenlendiğini savunurken, yazısı şu sözlerle devam ediyor: "Önceleri 'laiklikte çok ileri gittiniz', ardından 'Atatürk resimlerini indiriniz' dediler. Şimdi ve önemlisi Atatürk'ün anısına saygının, bağlılık duygusunun korunması şöyle kalsın hakaretin önünün açılması önerilebilmektedir." Hamdi Yaver Aktan, 23 Kasım 2008 tarihinden beridir Cumhuriyet gazetesinde yazılarını yayımlıyor. İlk yazısında "Neden Cumhuriyet'te yazılır?" başlığı ile gerekçelerini sıralayan Aktan, Ulusalcı akımın sıkça dillendirdiği ifadeleri kullanıyor. Türkiye'de son zamanlarda laikliğe büyük bir saldırı olduğunu iddia eden Aktan, Cumhuriyet değerlerinin de yıpratılmaya çalışıldığı görüşünde. Ergenekon davasının temyizine bakacak olan 8. Ceza üyesi olan Aktan, Ergenekon soruşturmasında kullanılan delillerin hukukiliğinin de üstü örtülü bir biçimde olmadığını ileri sürüyor. Cumhuriyet gazetesinde şimdiye kadar makalesi yayınlanan Aktan'ın geçmişte, ifade özgürlüğü konusunda Yargıtay'ın attığı adıma muhalefet şerhi koyduğu biliniyor. Öte yandan, Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağını onaylayan imzayı atan Hamdi Yaver Aktan, başörtüsüyle ilgili düzenlemenin de Abdullah Gül tarafından veto edilmesi gerektiğini söyleyerek, Cumhurbaşkanına talimat vermişti.
606466
Taliban operasyonunda can kaybı 100'ü aştı
'ın Güney Veziristan eyaletinde güçlerine karşı başlattığı operasyonda can kaybının çoğu militan olmak üzere 100'ü geçtiği belirtildi. ordusu, Cumartesi günü başlatılan operasyonda bugüne kadar toplamda yaklaşık 90 militan ile 13 askerin öldüğünü açıkladı. Bu arada, helikopterlerin bugün sınırı yakınında üslerini vurduğu ve ordunun güçlerinden militanların sınırdan geçişinin önlenmesi için cepheyi kontrol altına almasını istediği bildirildi. Askeri kaynaklar, uçaklar ve topçu birlikleri tarafından yoğun ateş altında tutulan Ladha ve Makin bölgelerinde son 24 saatte teröristin öldürüldüğünü aktarmıştı. Hükümet üyeleri operasyonu görüşüyor Bu arada, Başbakanı Yusuf Rıza Gilani, Güney Veziristan'da 'a karşı devam eden savaşı görüşmek amacıyla federal hükümet üyelerini başbakanlık konutunda topladı. Başbakanlıktan basına yapılan duyuruda, "'a karşı Güney Veziristan'da devam eden savaş ve son günlerde kent merkezlerinde düzenlenen bombalı saldırıları görüşmek amacıyla federal kabine üyelerinin toplandığı" ifade edildi. Açıklamada, İçişleri Bakanı Rahman Malik'in terörizmle savaşta son durumla ilgili hükümet üyelerine bilgi vereceği kaydedildi. Toplantıda, bölgede devam eden operasyonlar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan göçmenlerle ilgili alınacak ek önlemler de görüşülecek. Hükümet kaynakları, şimdiye kadar 120 bin insanın evlerini terk ettiğini, bu sayının bir hafta içinde 200 bine çıkacağını tahmin ettiklerini söylemişti. ordusu, Güney Veziristan'da sürdürdüğü operasyonu bölgeye kar yağmadan önce bitirmeyi planlıyor.
607174
"Aida" operası başkente dönüyor
Opera tarihinin en ihtişamlı baş yapıtlarından "Aida", 250 kişilik dev kadrosuyla uzun yıllar uzak kaldığı Başkent sahnelerine dönüyor. Guiseppe Verdi'nin 1871 tarihli eseri, 24 Ekimde "perde" diyecek. Librettosu (eser metni) Antonio Ghislanzoni'nin imzasını taşıyan 138 yıllık eseri Vincenzo Grisostomi Travaglini sahneye koydu. Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) Orkestrayı Şef Rengim Gökmen ile Alessandro Cedrone'nin dönüşümlü olarak yöneteceği eserin kostüm ve dekorları Savaş Camgöz'e ait. Koroyu da Cedrone'nin yöneteceği yapıtın koreografisini Sergei Trechenko, ışık düzenini Fuat Gök ile Stefano Prendello yaptı. Konusu Mısır'da geçen ve Prenses Aida'nın hüzünlü öyküsünün işlendiği eserde, Komutan Radames'i Ignacio Encinas ile Efe Kışlalı, Aida'yı dönüşümlü olarak Nilgün Akkerman ile Şebnem Oksal, Amneris'i Anna Chubuchenco ve Sim Tokyürek, Amonasro'yu Eralp Kıyıcı, Çetin Kıranbay ve Tuncer Tercan, Ramfis'i Tuncay Doğu, Mithat Karakelle ile Sabri Karabudak, Il Re'yi Özgür Savaş Gençtürk ile Mithat Karakelle, Un Messagero'yu Cem Akyüz, Okan Başel ve Emrah Sözer, Sacerdotessa'yı Seda Aracı, Begüm Mengü ve Bilge Yılmaz canlandırıyor. Eserin prömiyerinde İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından Evren Ekşi, "Aida" rolünde izleyiciyle buluşacak. Etiyopyalı bir prenses olan Aida'nın kendi ülkesinde yakalanarak köle olarak Mısır'a getirilmesiyle başlayan eser, Komutan Radames'in, Aida'ya olan aşkı ile Firavun'a olan sadakatı arasında seçim yapamamasını dönemin önemli olayları eşliğinde anlatıyor. İkinci perdesindeki görkemli "Zafer" sahnesiyle hafızalara kazınan yapıt, dünyanın pek çok önemli opera evinde defalarca sahnelendi. Erken saatte başlayacak Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, yönetmen Travaglini, orkestra şefi Cedrone, konuk sanatçı Ignacio Encinas, Ankara Devlet Opera ve Balesi Başrejisörü ve eserin başrol oyuncularından Nilgün Akkerman, İtalyan Kültür Merkezi yetkilileri ve sanatçılarla birlikte basın toplantısı düzenledi. Yapıtta orkestra şefliğini üstlendiğini dile getiren Gökmen, sözlerine, "Şimdi burada da Aida operasının orkestra şefi olarak bulunuyorum" diyerek başladı. Eserin daha önce de Ankara sahnesine geldiğini, yıllardır da Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivalinde sahne aldığını ifade eden Gökmen, "2009 yılında yeni bir 'Aida' izleyeceksiniz ve bu eserde çok yeni bir kadro söylüyor. Ankaralı seyircimizin de beğenerek izleyeceğini düşünüyoruz" dedi. "Aida" adlı operanın "Grand Opera" ismi verilen çok büyük ve görkemli prodüksiyonların en önemli örneklerinden olduğunu vurgulayan Gökmen, eserin 1871 yılında Kahire'de sahnelenmesinden önce meydana gelen ilginç bir olayı da basın mensuplarıyla paylaştı. Gökmen, "Eserin 1871'de Kahire'deki prömiyeri öncesinde İzmir'de bir genel provasının yapıldığı yönünde çok ciddi bir iddia var. Bu önemlidir. Bu konuda bir bilet ya da belgeye ulaşamadım ama sadece söylenti olmadığını biliyoruz" diye konuştu. Eserin dört perdelik geniş bir opera olduğunu anımsatan Gökmen, "Bu nedenle ilk defa bir uygulama gerçekleştirerek saat 20.00 yerine saat 19.00'da eserimiz perdelerini açacak. İzleyicimizin buna dikkat etmesini istiyoruz" bilgisini verdi. Eserin başrol oyuncularından ADOB Başrejisörü Akkerman da 1992 yılında eserin sahneye geldiğini ve son olarak da 1995-96 sezonunda seyirci karşısına çıktığını anımsattı. Yapıtın yeniden sahneye gelmesinin kendilerine de heyecan verdiğini dile getiren Akkerman, "Bu eserin sahneye gelmesini farklı kılan da yönetmenimiz Travaglini'dir. Verdi'nin mezarına kadar inmiş, sabahlara kadar eser üzerinde çalışmış olan nadir insanlardandır" sözleri ile Travaglini'ye teşekkür etti. Eserin yönetmeni Travaglini de Türkiye'de çalışmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Böyle büyük prodüksiyonların hiçbir zaman için tek bir kişinin çabasıyla ortaya çıkmadığını, sanatçılar, sahne arkası ve atölye çalışanlarının büyük emeği olduğunu vurgulayan Travaglini, "Türkiye'de çok iyi bir çalışma sergiledik. Ama asıl önemlisi de insani açıdan önemli deneyimler kazandım. Daha önce başta olmak üzere pek çok ülkede çalıştım. Ancak, sanatçı olmanın heyecanını yeniden Türkiye'de keşfettim"' dedi. Eseri daha önce de defalarca sahneye getirdiğini, Ankara'da ise izleyicinin yepyeni bir "Aida" izleyeceğini belirten konuk yönetmen, "Bu, öyle herhangi bir 'Aida' değildir. Ama Ankara'da yapılan, bir 2009 yılı 'Aida'sıdır" sözleriyle esere getirdiği yorumu özetledi.
606915
Araç Sayısı Artıyor
Araç Sayısı Artıyor Yollardaki araç sayısı hızla artıyor. Ağustos ayında trafiğe 64 bin 235 yeni araç daha katıldı. Bu araçların yaklaşık yüzde 44'ünü otomobiller oluştururken bunu yüzde 25 ile motosiklet takip etti. Trafiğe çıkan motorlu taşıt sayısı Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 28 artış gösterdi. 2009 yılı Ocak-Ağustos ayı döneminde trafiğe katılan toplam araç sayısı ise 378 bin 596 oldu.
606600
ABD'den İmama Tazminat
ABD'den İmama Tazminat 2006'da Minneapolis-Saint Paul seferini yapan uçaktan "hareketleri şüpheli görüldüğü" gerekçesiyle indirilen imam US Airways'tan tazminat alacak. Yayına Giriş: 21.10.2009 11:02:11 Güncelleme: 21.10.2009 11:17:43 Amerikan hava yolu şirketi US Airways, şüpheli görüldükleri gerekçesiyle uçaktan indirilen imama tazminat ödemeyi kabul etti. imam, Kasım 2006'da Minneapolis-Saint Paul seferini yapan uçaktan "hareketleri şüpheli görüldüğü" gerekçesiyle indirildi. İmamlar, polis tarafından saat sorgulandı ve serbest bırakıldıklarında da Saint Paul şehrine US Airways'a ait bir uçakla gitmelerine müsaade edilmedi. İmamlar, bu olayların ardından havayolu şirketine ayrımcılık davası açtı. Dava sonuçlandı ve havayolu şirketi tazminat ödemeye mahkum edildi. US Airways, imamlara tazminat ödemeyi kabul ettiğini doğruladı ancak tazminat miktarını açıklamadı.
607475
Fenerbahçe, Barça'dan fark yedi!
Fenerbahçe, Barça'dan fark yedi! Rakibine göre maça daha iyi başlayan Fenerbahçe Ülker, Solomon'un sayısıyla 2. dakikada 5-2 üstünlük yakaladı. Hücumlardan boş dönmeye başlayan ve pota altını da kapatamayan sarı-lacivertli takım, skor üstünlüğünü rakibine kaptırdı. Pota altında Vazquez ve Mickael ile basketler bulan Regal Barcelona, 4. dakikada 8-5 öne geçti. Ev sahibi ekip, dakika boyunca sayı bulamayınca fark açılmaya başladı. Son dakikaya 19-8 geride giren Fenerbahçe Ülker, Solomon'un bulduğu basketlerle az da olsa rakibine yaklaştı ve 1. periyot 19-11 İspanyol ekibinin üstünlüğüyle geçildi. İkinci periyodun başında acele şutlar kullanan ev sahibi takım, rakibinin alan savunması karşısında da hücumda sorun yaşadı. Savunmada da rakibini durduramayan Fenerbahçe Ülker, dakikalar ilerledikçe oyundan koptu. Morris ve Rubio ile basketler bulan Regal Barcelona, Lorbek'in basketiyle 18. dakikada farkı 16 sayıya (36-20) çıkarırken, ilk yarıyı da 38-21 önde kapadı. Fenerbahçe Ülker'de sayı üreten Solomon'un yanı sıra sayı kaydeden Ömer Aşık dışında diğer oyuncular ilk yarıda skora fazla katkıda bulunamazken, sarı-lacivertli ekip bu devrede 12 üçlükten sadece 1'ini sayıya çevirerek yüzde 8'lik bir oran buldu. İkinci yarıda, 21. dakikada 40-21 geriye düşen Fenerbahçe Ülker, Solomon'un basketleriyle farkı kapamaya başladı. Sarı-lacivertli takım, üst üste bulduğu sayılarla 25. dakikada farkı 11 sayıya (46-35) indirdi. Hızı kesilen ve kalan sürede sadece sayı bulabilen Fenerbahçe Ülker karşısında Regal Barcelona, sayılar üretmeye devam etti ve 3. periyodu 24 sayı farkla 62-38 önde geçti. Fenerbahçe Ülker, son çeyreği antrenman maçı havasında geçen karşılaşmayı 23 sayı farkla 82-59 kaybederek, grup maçlarına mağlubiyetle başladı. Regal Barcelona, ribauntlarda rakibine 41-25 üstünlük sağlarken, konuk ekipte Mickael attığı 26 sayıyla maçın en skorer ismi oldu. Fenerbahçe Ülker'de ise Solomon 16 sayıyla takımının en skorer oyuncusu oldu. Sarı-lacivertliler, takım olarak sadece asist yaparken, İspanyol ekibi ise 21 asistle oynadı. Bu arada, Fenerbahçe Kulübü'nde basketbol şubesinde görev yapması için kendisine teklifte bulunulan Doğan Hakyemez, karşılaşmayı bir süre sarı-lacivertli kulübün başkanı Aziz Yıldırım ve yönetici Murat Özaydınlı ile birlikte izledi. -FENERBAHÇE ÜLKER: 59 REGAL BARCELONA: 82- Salon: Abdi İpekçi Hakemler: Luigi Lamonica (İtalya), Milivoje Jovcic (Sırbistan), Sergiy Zashchuck (Ukrayna) Fenerbahçe Ülker: Solomon 16, Ömer Onan 2, Giricek 3, Semih 3, Oğuz 11, Ömer Aşık 6, Preldzic 1, Rasim 3, Kinsey 4, Greer 10, Mrsiç, Serhat Regal Barcelona: Rubio 9, Navarro 5, Mickael 26, Vazquez 8, Lorbek 6, Ndong 6, Sada 3, Basile 4, Morris 8, Roger 3, Trias 1. Periyot: 11-19 İlk yarı: 21-38 (Regal Barcelona lehine) 3. Periyot: 38-62 Faulle Çıkan: Dk. 39.32 Ndong (Regal Barcelona)
606939
bin civciv telef oldu
bin civciv telef oldu Sakarya'nın Geyve ilçesinde bir tavuk çiftliğinde çıkan yangında bin 300 civciv telef oldu. Şerbetpınarı köyünde M.Ç'ye ait tavuk yetiştirme çiftliğinde sobadan sıçrayan kıvılcımla yangın çıktı. Bir anda büyüyen ve çiftliğin çatısına kadar ulaşan yangın, itfaiye ekiplerince söndürüldü. Yangın sonucu çiftlikteki bin 300 civciv telef oldu.
606802
Windows yarın piyasada
yarın piyasada Kişisel bilgisayarlar yarın ’un yeni işletim sistemi ile tanışacak. Microsoft, kullanıcıların yeni işletim sistemini öncülü Vista’dan daha çok tercih etmelerini beklerken, Windows yeni çoklu uygulamaları ve internette veri depolama özellikleriyle dikkat çekiyor. Vista’nın piyasaya çıkmasından yıl sonra çıkarılan ve beta versiyonları Blackcomb ve Vienna olarak bilinen Windows 7, altı ayrı versiyonuyla satışa sunulacak. PC kullanıcılarının daha çok Home Premium ve Professional versiyonlarını tercih etmeleri beklenirken, diğer versiyonların gelişmekte olan ülkelerdeki kullanıcılar ile şirket ve kurumsal çalışanları hedeflediği belirtiliyor. Tüm ve en basit versiyonların yazılımı 32 ve 64 bit kullanıma uygun olacak. Aile paketini satın alanlar üç PC’ye kadar bu yazılımı yükleyebilecek. Yazılımın Home Premium paketinin ’deki satış fiyatı 79,99 (yaklaşık 200 TL), Ocak 2010’dan itibaren de 99,99 sterlin (yaklaşık 250 TL) olacak. Daha hızlı ve gibi ucuz taşınabilir cihazlarda da çalışacak şekilde tasarlanan yeni işletim sistemi, dokunmatik ara yüzü, el yazısı tanıma özelliği ve çok çekirdekli işlemcilerle çalışabilmeyi destekleyecek. Görev çubuğunda da bazı değişiklikler yapılan yeni işletim sistemindeki bazı yeni özelliklerin ’ın Mac bilgisayarlarındaki işletim sistemindekilere benzemesi dikkat çekiyor.
606862
İran'ın nükleer yakıt ihtiyacında uzlaşma
'ın zenginleştirilmiş uranyum ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak Viyana'da yürütülen görüşmelerde uzlaşma sağlandı. Taslak uzlaşma metni, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından, ve 'ye iletildi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (IAEA) evsahipliğinde önceki gün Viyana'da başlayan 'ın nükleer yakıt ihtiyacını karşılamaya yönelik görüşmeler, bugünkü üçüncü toplantının ardından sona erdi. IAEA Başkanı Muhammed El Baradey, toplantının ardından basına yaptığı açıklamada, "Görüşmelerin yapıcı ve olumlu geçtiğini" belirterek, "'ın nükleer programı konusunda geçmişe değil geleceğe bakmak gerektiğini" söyledi. El Baradey, bir soru üzerine, toplantının bugünkü son oturumunda taraflara bir anlaşma taslağı sunduğunu ve katılımcı ülkelerin yanıtlarını 23 Ekim Cuma gününe kadar kendisine iletmesini beklediğini bildirdi. El Baradey, taraflardan gelecek yanıtları kurumun yönetim kuruluna sunarak onaylatacağını söyledi. El Baradey, ısrarlı sorulara rağmen görüşme sürecinde ile arasında ortaya çıkan "güven bunalımına" değinmek istemedi. Sultaniye: "Nükleer yakıtı nasıl temin edeceğimizi görüştük" Görüşmelerdeki heyetinin başkanı büyükelçi Ali Asker Sultaniye de toplantının ardından basına yaptığı açıklamada, "Görüşmelerin olumlu geçtiğini" ifade ederek, "Toplantılarda uranyum zenginleştirme sürecini değil, ihtiyaç duydukları nükleer yakıtı nasıl temin edeceklerini görüştüklerini" bildirdi. Ülkesinin nükleer programının "barışçıl amaçlı" olduğunu yineleyen Sultaniye, katılımcı ülkelerden 'nin kendilerine, "nükleer güvenlik ve konularında yardımcı olacağı vaadinde bulunduğunu" söyledi. Sultaniye, bir soru üzerine sağlık sektöründe ihtiyaç duydukları izotop üretimi için gerekli nükleer yakıtı IAEA denetiminde batılı ülkelerden temin edeceklerini bildirdi. heyeti başkanı Sultaniye, IAEA Başkanı El Baradey'nin sunduğu anlaşma taslağını inceledikten sonra gerekli yanıtı ileteceklerini kaydetti. Sultaniye, gazetecilerin ısrarlı sorularına rağmen El Baradey'in sunduğu anlaşma taslağının içeriği konusunda bilgi vermedi. Görüşmelere 'ın yanı sıra ve 'dan diplomatlar ve nükleer uzmanları katıldı.
607315
Aydın'da kestane hasadı
Aydın'da kestane hasadı Kestane üretiminin merkezi olan Aydın'da 15-20 gün gibi kısa bir zaman süren hasat sezonunun sonuna yaklaşıldı. AYDIN (İHA) Kestane üretiminde Türkiye'de söz sahibi olan Aydın'da üreticiler kestane toplama işlemelerine sürdürüyor. Ülkemizdeki toplam kestane üretiminin yüzde 27'sini karşılayan Aydın ve ilçelerinde, 15-20 gün gibi kısa bir süre süren hasat sezonun sonuna yaklaşıldı. Aydın'ın Nazilli ilçesine bağlı Kavacık Köyü'nde 45 yıllık kestanecilik yapan Hüseyin Barlas, bu meyvenin ayrı bir özelliğe sahip olmasından dolayı toplama işlemlerin geciktirilemeyeceğine işaret ediyor. Dalında olgunlaşan kestane kozaklarının yavaş yavaş açılmaya başladığı bilgisini veren Barlas, toplama işlemlerinin gecikmesi durumunda kestanelerin kozakların açılan kısımlarından yere düşmeye başlayacağını söyledi. Yere düşen kestanelerin hemen toplanmaması durumunda güneş ışıklarına maruz kalarak kurtlanmaya başlayacağını belirten Barlas, “Bölgemizde birkaç gün önce başlayan toplama işlemleri yaklaşık 20 gün devam eder. Kestane üretiminde ülkede birinci sırada bulunan ilimizde üretilen yaklaşık 16 bin ton kestanenin tamamının bu kadar kısa bir sürede toplanması gerekiyor” dedi. Kestaneleri, ağaçlardan sırıklar yardımı ile çırparak yere düşürdüklerini açıklayan Hüseyin Barlas, toplanan meyvelerin bahçe içerisine daha önceden kazılan yaklaşık metre deriliğindeki kuyulara doldurulduğunu belirtti. Kuyulara konulan kestanelerin üzerlerin eğrelti otlarıyla örtüldüğünden söz eden Barlas, “Kestaneler bu kuyularda yaklaşık ay süresince bekletiliyor. Yağan kar ve yağmurlar ağaçta tam olarak olgunluğa gelmemiş kestanelerin biraz daha gelişmesini ve kozakların çürüyerek kaybolmasını sağlıyorlar. Kestanelerin tam olgunluğa ulaşmasının ardından, Aralık ayı sonlarından itibaren kuyulardaki kestaneleri çıkarmaya başlayacağız. Kozak ve ot artıklarından ayrıştırılan kestaneler çuvallara konularak tüccarlara teslim ediyoruz” diye konuştu. KESTANEDEN 35 MİLYON TL Kestane üretiminde Türkiye rekoltesinin yüzde 27'sini karşılayan Aydın, bu sektörden yılda ortalama 35 milyon TL gelir elde ediyor. Türkiye'nin en fazla kestane ağacı varlığına sahip ili olan Aydın'ın dağlarında yaklaşık 55 bin dekar alanda, 545 bin ağaçtan yılda 16 bin ton kestane alınıyor. Bunun ortalama bin 200 tonu İsrail, İtalya, Almanya, Rusya ve İngiltere'ye ihraç ediliyor. Aydın'da yetiştirilen kestanenin büyük bir kısmı da Bursa iline kestane şekeri yapılması için gönderiliyor. Üretimin çok olmasının yanı sıra çok sayıda işleme ve paketleme tesisi bulunduğu için Aydın, ülkenin kestane ve incir ihracatının büyük bir bölümünü karşılıyor. Bu yıl kestanede kaliteli ve bereketli bir sezon geçirilmesini beklediklerini belirten işletme sahipleri, yurt genelinde üretilen kestanenin yüzde 90'ı bu bölgede yetiştiğine işaret ediyorlar. Halen ihracatın yapıldığı ülkelerin dışında bir çok ülkeden kestane talebi almaya başladıklarını kaydeden firma sahipleri, bu yüzden Aydın'da daha çok kestane işleyecek tesise ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyorlar.
607360
"Casus Kızlar" Bu Hafta Vizyonda
"Casus Kızlar" Bu Hafta Vizyonda Avrupa'nın en uzun yayımlanan dizisi beyaz perdede... Filmde seslendirme Cansu Dere, Melisa Sözen, Bergüzal Korel, Ziya Kürküt tarafından yapıldı. Yayına Giriş: 21.10.2009 17:23:10 Güncelleme: 21.10.2009 17:33:39 Yönetmenliğini Pascal Jardin'in yaptığı "Casus Kızlar/Totally Spies", televizyondaki başarısının ardından beyazperde de izleyiciyle buluşacak. Filmde "Alex" Cansu Dere, "Clover" Melisa Sözen, "Sam" Bergüzar Korel, "Fabu" Ziya Kürküt tarafından seslendirildi. Yapımcılığını Maraton Media'nın üstlendiği, senaryosunu ise Michelle Lamoreaux ve Robert Lamoreaux'un kaleme aldığı filmin basın gösterimi yapıldı. Fransız yapımı olan "Casus Kızlar", 120'den fazla ülkeye satılarak, TFI, Cartoon Network, Jetix, Mediaset, Teletoon, Disney Chanel, GM TV gibi kanallarda yayımlandı. Başta Fransa olmak üzere Avrupa, Kanada ve Latin Amerika'da yüksek ratingler elde eden dizi, Avrupa'nın en uzun yayımlanan animasyon dizisi olarak yıldır yayın hayatına devam ediyor. Genç kızları kendisine hayran bırakan dizinin sinema versiyonunun konusu ise şöyle: "Sam, Clover ve Alex, Beverly Hillsli sıradan genç kızdır. Dünya İnsan Koruma Örgütüne uluslararası ajan olarak seçilen kızlar tamamen şoke olur. Ciddi eğitimlerden geçen kızlar, Beverly Hills'te yaşayan ünlü veteriner Peppy Wolfman'ın yerini belirlemek için danışmanları Jerry tarafından ilk görevlerine yollanır. Kızlar, Peppy'nin diğerleri gibi kaçırıldığını çabucak anlar. Ancak, kaçırılanların hepsinin bakışları 'Mükemmelleştirici' adlı tuhaf bir makine aracılığıyla değiştirilmiştir." Çocuklar kadar büyükleri de beyazperdeye çekecek olan "Casus Kızlar", 23 Ekim Cuma günü vizyona girecek.
606270
Ve mutlu son...
Ürdün'ün başkenti Amman'dan kalkan uçakla, sabah saatlerinde Atatürk Havalimanı'na inen mürettebat yakınları tarafından sevinçle karşılandı. Geminin 4. Kaptanı Aysun Akbay, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ''İlk başta çok korktuk. Aklımızın ucundan bile geçmezdi, böyle bir şey yaşayacağımız. Kumanya, su gibi şeylerde sıkıntı oldu. Onun dışında çok şükür bir sıkıntı yaşamadık'' dedi. Aden Körfezi'nde çok zor günler geçirdiklerini belirten Akbay, ''Çok yorgunum, dinlenmeye ihtiyacım var. Aileme 'çok iyiyim, iyiyim' dedim ama anlatamadım. Çok korktular, inanmadılar. Ama iyiydim çok şükür sağ salim geldik. Kısaca anlatmam gerekirse sadece çok zor diyebilirim'' diye konuştu. Bir gazetecinin geminin tek bayan mürettebatı olarak ''korsanların size yaklaşımı nasıldı?'' şeklindeki sorusu üzerine Akbay, çok farklı bir yaklaşımın söz konusu olmadığını, sıkıntı yaşamadığını söyledi. ''Çalışmaya devam edip etmeyeceği'' sorusu üzerine Akbay, ''Aden Körfezi'ne kesinlikle tekrar gitmeyi düşünmüyorum. Fakat tekrar gemide çalışacağım'' dedi. Akbay, ''En çok neyi özlediniz?'' sorusuna, ''Özgürlük'' yanıtını verdi. ''Korsanlarla nasıl anlaşmaya varıldığı, ne kadar fidye verildiğine'' yönelik sorular üzerine Akbay, fidye hakkında yorum yapamayacağını söyledi. Aysun Akbay'ın babası Özcan Akbay da ilk defa böyle bir olay yaşadıklarını, bu nedenle sonucunu bilemediklerini belirterek, ''İyiyim, dese de korkuyorduk. Kelimelerle anlatmak zor ama kavuştuk. Çok sevinçliyiz, sağ salim döndükleri için mutluyuz'' diye konuştu. ''Horizon 1'' gemisindeki 23 mürettebattan 17'si bugün İstanbul'a gelirken, kişinin gümrük işlemlerindeki sıkıntılar nedeniyle Ürdün'de kaldığı, kişinin ise gemiyle daha sonra geleceği bildirildi.
606523
Sun Microsystems bin çalışanını işten çıkaracak
Sun Microsystems bin çalışanını işten çıkaracak Sun Microsystems, bin çalışanını işten çıkaracağını bildirdi. Kurumsal yazılımlar konusunda dünya liderlerinden Oracle’ın, 7,4 milyar karşılığında satın almak için anlaştığı şirketi Sun Microsystems, küresel çalışma gücünün yüzde 10’unu (3 bin kişi) gelecek yıl işten çıkaracağını, bundan Kuzey ve gelişmekte olan ülkelerin etkileneceğini açıkladı. Geçen üç yılda 7,600 çalışanın işine son veren şirket, 30 Haziran’da sona eren geçen mali yılda 2,2 milyar dolar zarar etmişti. Oracle ve Sun Microsystems arasındaki 7,4 milyar dolarlık anlaşma ’den onay alırken, birleşmenin tamamlanması için şirketler Avrupa rekabet ve antitröst kurullarından çıkacak kararı bekliyor. Anlaşmanın onaylanması ya da reddedilmesi için 19 Ocak’a kadar süresi bulunuyor.
606586
Ermenistan protokolü TBMM'ye geldi
Protokoller, ''Türkiye ile Ermenistan Arasında Diplomatik İlişki Kurulmasına Dair Protokol ile Türkiye ile Ermenistan Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı'' adıyla TBMM Başkanlığına geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da bugün öğleden sonra TBMM Genel Kurulunda, protokollere ilişkin bilgi verecek. Kanun tasarısı, TBMM Başkanlığınca Dışişleri Komisyonuna sevk edilecek. Tasarı, Komisyonda kabul edilmesi halinde Genel Kurulda ele alınacak. -PROTOKOLLER- İsviçre'nin Zürih kentinde imzalanan protokol, özetle, iki ülke arasındaki mevcut sınırın karşılıklı olarak tanınmasını öngörüyor. Protokol çerçevesinde Türkiye ile Ermenistan, gerek ikili, gerekse uluslararası ilişkilerinde, ''eşitlik, egemenlik, diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmeme, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı'' ilkelerine saygılı olacak. İki ülke protokolle ayrıca, aradaki mevcut sınırı uluslararası hukukun ilgili antlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanıyarak, ortak sınırın açılmasını kararlaştırıyor. Protokole göre iki ülke, terörizmin tüm biçimlerini, şiddeti ve aşırıcılığı kınayarak, bu tür eylemlerin teşvikinden veya müsamaha görmesinden kaçınmayı ve teröre karşı mücadelede işbirliğine gitmeyi taahhüt ediyor.
606880
15:58 Polonya ABD’nin yeni füze kalkanı anlaşmasını kabul etmeye hazır
’nin yeni anlaşmasını kabul etmeye hazır Başbakanı Donald Tusk, ’nin yeniden şekillendirilen kalkanına ilişkin anlaşmayı kabul etmeye hazır olduklarını söyledi. Ülkesini ziyaret eden Joe ile görüşmesinin ardından açıklama yapan Tusk, Amerikan hükümetinin sistemi için yeni önerisini “çok dikkate değer ve gerekli” bulduğunu belirterek, “Uygun ölçüde katılmaya hazırız” dedi. Amerikan hükümetinin yeniden şekillendirilmiş sistemine göre, ABD Deniz Kuvvetlerine ait “Standart Füze-3” adlı füze kalkanı Polonya’da konuşlandırılacak. ABD Savunma Bakanlığı bunun, ’ın tesislerine karşılık vermenin teknik olarak en gelişmiş ve en uygun maliyetli yol olduğunu savunuyor. ’un başkanlığı döneminde önerilen plan, uzun menzilli füzeleri durdurmak için Polonya’da 10 füze kalkanı sistemi, ’nde de bir radar üssü olmasını öngörüyordu. ABD’nin alternatif planını ABD Başkanı geçen ay açıklamıştı.
606385
Ziyaret ettiği eski işyerinde yanarak can verdi
Yanan fırının yatakhanesinden işçiler son anda çıkmayı başardı. Askere gideceği öğrenilen Abdurrahman Turan uyuduğu için kaçamadı. Soğanlı Mahallesi Çavuşpaşa Caddesi Serkan Sokak üzerinde bulunan fırından sabaha karşı alevler yükseldi. Fırının imalathane bölümünde başlayan yangın üst kattaki yatakhaneye de kısa sürede sıçradı. Fırında çalışan ve ekmek hamuru hazırlayan işçiler, son anda kendilerini dışarı attı. Fırında akrabası olan işçileri ziyarete gelen ve bir süre önce kendisinin de aynı fırında çalıştığı öğrenilen Abdurrahman Turan(19) ise dışarı çıkamadı. Yangın sırasında yatakhanede uyuyan Turan, fırın içerisinde yanarak feci şekilde hayatını kaybetti. Turan'ın askere gideceği ve son kez akrabalarıyla eski arkadaşlarını ziyaret için gün önce memleketi Adıyaman'dan geldiği öğrenildi. Yangın itfaiye tarafından tamamen söndürüldükten sonra Abdurrahman Turan'ın cesedine ulaşıldı. Yangının çıkış nedeni henüz belirlenemezken, apartman sakinlerinden biri yangının hemen ardından bir kişinin "Yanıyor kaçın" diyerek bağırarak kaçtığını söyledi. Polis görgü tanığının ifadeleri doğrultusunda yangının kundaklama sonucu çıkmış olma ihtimalini de değerlendirmeye aldı. Yangın sonucu fırın tamamen kullanılamaz hale geldi. Sabah işyerine gelen bazı fırın çalışanları ise olayı duyunca gözyaşlarına hakim olamadı. Olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmasının ardından Abdurrahman Turan'ın cesedi Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
605880
Arabistan'da karma eğitime geçiliyor
Arabistan'da karma eğitime geçiliyor Suudi Arabistan'da sosyal reformlar dahilinde deneme amaçlı kız ve erkeklerin beraber eğitim görmesine müsaade edileceği bildirildi. Arab News'te çıkan habere göre, eğitim bakanlığı özel ve yabancı eğitim komitesi başkanı Muhammed Hasan Yusuf, 15 özel kız ilköğretim okuluna birinci, ikinci ve üçüncü sınıflara erkek öğrenci almaları için izin verildiğini söyledi. Habere göre erkek öğrenciler kız öğrencilerle farklı sınıflarda ders çalışacak fakat okulun diğer bölümlerinde öğrencilere görüşmeleri için kısıtlama koyulmayacak. Yusuf, kampus içerisinde okula ait bahçe, kafeterya gibi tüm tesislerde kız ve erkek öğrencilerin karışabileceğini ve sabah törenlerinin de beraber yapılacağını belirtti.
606598
Benzine rekor zam!..
Akaryakıt ürünlerinden 95 oktan kurşunsuz benzinin satış fiyatı litrede 8-10 kuruş artırıldı. Kurşunsuz fiyatları 3,36 lirayla rekor kırdı. Akaryakıt dağıtım şirketleri 95 oktan kurşunsuz benzinin satış fiyatını Ankara ve İstanbul'da litrede 3,25-3,27 liradan 3,33-3,36 liraya, İzmir'de ise 3,24-3,26 liradan 3,34-3,35 liraya yükseltti. Dağıtım firmalarının belirlediği tavam fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük çaplı değişiklikler gösteriyor. 95 oktan fiyatı Ağustos 2009 tarihinde 3,34 liraya kadar yükselmişti.
606786
Kurt kadın Shakira'yı Londra'da yakaladık!
Bir dönem kıvrak dans hareketleri ile dünya müzik piyasasının altını üstüne getiren Shakira, uzun aradan sonra “She Wolf” albümüyle karşımıza çıktı. Dream TV kameraları da onu Londra’da yakaladı. CNN Türk Londra muhabiri Metin ’in sorularını yanıtlayan şarkıcı, albüme adını veren “kurt kadın”ın günümüz kadınlarının tamamını temsil ettiğini söyledi. (Metin Güneş CNN TÜRK Londra) -- “She Wolf”… Ne güzel bir başlık… Kim bu “Kurt Kadın” peki? Bu kurt kadın yalnızca ben değilim. Günümüzün kadını… Hatta bireysel özgürlükleri için savaşmak isteyen herkes… Bilinçaltındaki istekleriyle bağlantı halinde olan, onları özgürlüğe kavuşturan, önyargılardan ve peşin hükümlerden sıyrılan, mümkün olduğunca özgür herkes… Bu albümde, Latin kökeninizle pek alakası olmayan elektronik öğeler mevcut… Bu değişimi nasıl açıklıyorsunuz? Müziğe olan tutkumu ifade etmek için sürekli yeni olanaklar ve yeni yollar arıyorum. Aynı formülü sürekli tekrar etseydim gerçekten sıkılırdım. Bütün bir yılı stüdyoda şarkı yazarak, onları düzenleyerek ve prodüksiyonunu yaparak geçirdim. Sonuçta çok elektronik, dans odaklı ve yüksek tempolu bir albüm ortaya çıktı. Sanırım başından beri böyle bir albüm yapmayı, insanların bu müzikle eğlenmelerini istiyordum. İmza attığınız hayır işlerinden dolayı UNICEF tarafından ödüllendirildiğinizi duydum. Bir süper starsınız, güzelsiniz, yeteneklisiniz, çocukların koruyucususunuz. Aynı zamanda öğrencisisiniz. Bize yaptığınız yardım işlerinden ve akademik çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz? Okulu bıraktıktan sonra tarihe ilgi duymaya başladım. Üniversiteye gitme fırsatım olmadı, çünkü çok küçük yaşta kariyer yaptım. 13 yaşında Music ile ilk albümüm üzerinde çalışıyordum, düşünün! Bu yüzden ilgilendiğim konuda öğrenim görme şansı bulamadım. Ancak bir önceki turne sonrasında ufak bir ara verip üniversiteye gitmeye karar verdim. Batı Uygarlığı Tarihi okudum. Bu çok sevdiğim bir konu… Öğrenci hayatı yaşamam gerekiyordu. Öğrenci hayatı derken? Şapka takıyor, bol pantolonlar giyiyor, koca bir sırt çantası taşıyordum. Yani diğer öğrencilerden hiçbir farkım yoktu. Sanırım daha çok erkek çocuğu gibi görünüyordum. Fark edilmemek ve öğrenci hayatının tadını çıkarmaktı niyetim. Öyle de yaptım. Peki, imza attığınız yardım projelerinden de söz eder misiniz? 18 yaşındayken, Kolombiya’da “Pies Descalzos” (Çıplak Ayaklar) adlı bir vakıf kurmaya karar verdim. günlerden beri yokluk, çatışma, iç göç gibi sorunlarla boğuşan bölgelerde üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Okullar yaptık. Ayrıca kaliteli psikolojik destek imkanı sunuyor, ebeveynlere mesleki şansı tanıyoruz. Bu benim kalpten yürüttüğüm bir dava… Gelişmekte olan dünyalarda büyüdüm. Kaç çocuğun eğitime hasret kaldığını, kaç ailenin bunu sağlamaya gücü olmadığını görerek büyüdüm. Hep az da olsa bunun değişmesine yardım etmek ya da en azından ilgiyi bu konulara çekmek istedim. Dünya üzerinde milyonlarca çocuğun herhangi bir eğitime erişme imkanı yok. Türkiye’de pek çok hayranınız var ve sizin müziğinizle sizin gibi dans etmeye bayılıyorlar. Ama son videolarınızda tarzınızın değiştiğini görüyoruz. Bu, kalça hareketi ağırlıklı danstan modern dansa keskin bir dönüş yaptığınız anlamına mı geliyor? Yoksa eski figürleri gelecekte yine görecek miyiz? Sadece bir vücudum var, ama bana onu farklı şekillerde hareket ettirme olanağı tanıyor. Dansın harika yanı da bu… Bir insana sundukları… Bence dans, insanı özgürleştiren araç… Fantezilerinizi, düşlerinizi, fikir ve görüşlerinizi ortaya çıkarıyor. nedenle dans yeteneğimin farklı bir yüzünü göstermek istedim. Doğru, göbek dansı gibi figürleri gayet iyi yapabiliyorum ama başka şeyler de var. Sürekli yeni yanıtlar arıyor, yeni olanaklar araştırıyorum. “She Wolf” videosunda yapmak istediğim, göstermek istediğim şey de buydu… Birkaç içinde yayınlayacağım yeni video “Did It Again” klibinde de aynı durum söz konusu…
606209
Türkiye Finans'a araç alım satım izni
BDDK'nın bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş, Bankacılık Kanunu uyarınca, ''ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı, vadeli işlem sözleşmelerinin, opsiyon sözleşmelerinin, birden fazla türev aracı içeren basit ya da karmaşık yapıdaki finansal araçların alımı, satımı ve aracılık işlemlerini''ni yapabilecek. Söz konusu banka, ''daha önce ihraç edilmiş olan sermaye piyasası araçlarının aracılık maksadıyla alım satımının yürütülmesi işlemleri'' konularında da, sermaye piyasası mevzuatı uyarınca gerekli izinleri almak koşuluyla faaliyet gösterebilecek. )
606293
10:06 Yahoo karını 3’e katladı
karını 3’e katladı İnternet devi üçüncü çeyrekte karını 3’e katlayarak, 186 milyon dolara çıkardı. Yahoo, maliyetlerini azalttığı için geçen yıl üçüncü çeyrekte 54 milyon (hisse başına sent) olan karını, bu yıl aynı çeyrekte 186 milyon dolara (hisse başına 13 sent) çıkardığını açıkladı. Aynı çeyrekte gelirleri ise yüzde 12 gerileyerek, 1,58 milyar dolar olan şirket, geçen yıl binden fazla çalışanın işine son vermişti. Küresel ekonomideki nedeniyle bütçelerini kısan ve yeni internet şirketlerine para harcayan şirketleri tekrar kazanmak için mücadele veren Yahoo, rakibi ’a rağmen, karlılık açısından dünyanın en popüler internet sitelerinden biri olmak için çaba gösteriyor. Yahoo Üst Yöneticisi (CEO) Carol Bartz’ın, Ocak ayında şirketin kurucularından Jerry Yang’ın yerini almasından sonra yönünü değiştirmek için çabalayan Yahoo, geçen ay 100 milyon dolara mal olan küresel kampanyası desteğiyle internet anasayfasını yenilemişti. Kullanıcılarına, rakipleri ve gibi internet sitelerine Yahoo sayfasından erişim izni veren şirket, Temmuz ayında dünya devi ile ve internet üzerinden reklam alanlarında işbirliği konusunda anlaşmaya varmıştı.
606914
"En Büyük Krizi IMF'siz Atlattık"
"En Büyük Krizi IMF'siz Atlattık" Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) destek gelmese de Türkiye'nin kendi programıyla yoluna devam edeceğini söyledi. Şimşek, İngiltere'nin başkenti Londra'da düzenlenen Türkiye Yatırım Zirvesi'ne katıldı. Zirvede yaptığı konuşmanın ardından Türk gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şimşek'e, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın 'IMF ile anlaşmanın bir sonu olmalı' sözleri hatırlatıldı. Şimşek, dünyanın en büyük krizinin IMF'siz atlatıldığını belirterek "Türkiye inşallah, önümüzdeki yıllarda hiçbir şekilde IMF'ye ihtiyaç duymayacak kadar ayakları üzerinde durabilecek" dedi.
606142
En nefret ettiğim soru
Melis Alphan Dikiz aynasıEn nefret ettiğim soru Halkla ilişkiler zor iş. Sıksanız beni, içimden bir halkla ilişkilerci çıkaramazsınız. Hayatta beceremem, halkla ilişkilercilerin yüz karası olurum, gününde kovulurum. Şirketlerin basınla ilişkilerini yürüten departmanlarında çalışanlardan söz ediyorum... Bir kere sürekli gazetecilere haber satmayı becereceksiniz. Bakın, sanırım bunu becerebilirdim. Neyin haber olacağını kestirip onu pazarlamak benim için işin kolay yanı olurdu. Ama bu işte tutunmak için bu yeterli olmazdı diye tahmin ediyorum. Müşteriyle ilişkide çuvallardım. Kimsenin nazını çekemediğimden, kimsenin pek suyuna gidemediğimden ve insanları hoş tutmayı bilmediğimden müşteriler beni antipatik bulurdu. İlişkinin ilerleyen dönemlerinde de üzerime gelirlerse kavga çıkarırdım. Kesin çıkarırdım. Bu sayede siniri de sistemimden atardım. Gazetecilerle de benzer şeyler yaşardım, bunu tahmin etmek zor değil. Sanırım bir noktada yüzyüze geldiğimizde boğazına sarıldığım gazeteciler olurdu. Uzun lafın kısası, benden halkla ilişkilerci olmaz. Yaptıkları işin çok zor olduğunu kabul ediyor ve bu işi kotarabildikleri için onlara saygı duyuyorum. Aralarında çok iyileri var, güzel fikirlerle, haberlerle gazetecinin karşısına çıkanlar, sevdiklerim, arkadaşlarım var. Ama birçokları tarafından da her gün intiharın eşiğine iteleniyorum. Beni intiharın eşiğine iteleyen şu soru: “Mail’imi aldınız mı?” Her gün posta kutuma birkaç yüz mail düşüyor. Ve tek işim mail’leri kontrol etmek olmadığı için hepsine gününde hakim olamıyorum. Ve üç dakikada bir aynı nedenle çalan telefonun diğer ucundaki halkla ilişkilerciden bu soruyu duyduğum an betim benzim atıyor, tüylerim diken diken oluyor, kan beynime sıçrıyor. Mail’inizi almasam “iletilemedi” ibaresiyle size geri döner. Mail’inizi almışsam bile haberim olmayabilir, bir sekreterim yok ve mail’leri kontrol etmek dışında hayli vaktimi alan bir işim var. Üç dakikada bir gelen telefondaki seslerin ikinci sorusu da şu oluyor: “Değerlendirecek misiniz?” İşte bu noktada bileklerimi kesmem yetmiyor, kendimi damarlarımdan tavana asmak istiyorum. Bir kaza çıkmaması için halkla ilişkilercilerden ricam beni “Mail’imi aldınız mı?” diye aramamaları. Bu soru sorulmayacağına göre laf değerlendirip değerlendirmeyeceğime de gelmeyecek. Ve sanırım huzura ereceğim. Boğaz’a moda adası Haftaya hafta sonu planım belli. Üç gün ’nın önüne kurulup ya izleyeceğim ya da Boğaz’ı... 23-25 Ekim arasında ’a ve İstanbul’da modaya dünyanın gözlerini çekecek Fashionable İstanbul gerçekleştirilecek. İlk başta niyet bu etkinliği Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirmekti. Fakat Alem’in “meşhur” partisinden sonra burada bu tarz etkinlikler yapılması yasaklandı. Bahçede çadır kuracaklardı, organizasyonun assolistlerinden Roberto Cavalli “Ben çadırda gösteri yapmam” dedi. Bu bir sanatçı kaprisi değildi, profesyonelce bir tepkiydi. Çünkü çadır 6.5 metre yüksekliğinde olacaktı ve bu tür defileler için en az metre yükseklik gerekliydi. Sonra “Madem Dolmabahçe olamıyor, zaman önü olsun” dediler ve organizasyonu denizin üstüne taşımaya karar verdiler. Yok, Adası değil. Yok, bir de değil. Fashionable İstanbul için bin ton ağırlığında yapay bir ada yapıldı ve şimdi bu ada Dolmabahçe Sarayı’nın önüne getirilecek; denizden 30 metre açıklıkta demir atacak ve davetliler küçük bir köprünün üzerinden yürüyerek adaya ulaşabilecek. Cavalli dışında Missoni, Vivienne Westwood, Ferre ve Salvatore Ferragamo gibi isimlerin koleksiyonlarını sergileyeceği Fashionable İstanbul’da bu yıl Türk markalar, tasarımcılar ve modeller yok. Bu yıl ilk olduğu için önce organizasyonun temellerini çakmak, önümüzdeki yıl ise Türk moda dünyasını da işin içine katmak istiyorlar.
605684
İsrail'in elindeki koz böyle alındı
Ülke TV’de, son bir hafta içerisinde yaşanan olaylar her hafta bu programda tartışılıyor. Haber7.com’un Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık ve Ülke TV’nin Genel Yayın Müdürü Hasan Öztürk, olayların medya ve kamuoyunda çok konuşulmayan ayrıntılarına parmak basıyor ve üzerinde hiç düşünülmeyen yönlerini göstermeye çalışıyor. Bu gece, teslim olan PKK'lılar, Ermenistan'la normale dönen ve İsrail'le gerilen ilişkiler ekrana geliyor.. KANDİLDEN İNİŞ KAHRAMANLIK Mİ TESLİMİYET Mİ Kuzey Irak'tan gelenlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Hasan Öztürk, PKK'nın Kuzey Irak'ta kalmasının zorlaştığını gördüğünü Avrupa'dan da destek göremediklerini anladıklarını ve sonunda kendilerine göre onurlu bir şekilde 'barış elçisi olarak' geldiklerini belirtiyorlar. Ancak bu düpedüz bir teslim olmadır dedi. Öztürk, bir gerçek var Kandil ve dağ kadrosu teslim oluyor., sonuç budur. Ünal Tanık, "Biz sadece kandilden gelenlere bakarsak büyük resmi kaçırmış oluruz. Türkiye bugün için bakındığında bin dolayında güvenlik kuvvetlerinin şehit verdiği, 45 bin dolayında insanın canını kaybettiği bir süreç sona eriyorsa bu çok önemlidir. DTP'nin eski genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dağdan inenlerle ilgili yapılan merasimlerle ilgili kışkırtmıyormu şeklindeki soruya "Bu yapılanlar iyiki geldiniz gösterisidir. Ne iyi yaptınız da döndünüz gösterisidir" demişti. Ben bu sözü önemsiyorum. Hasan Öztürk, dağdan inenlerin bir takım talepler açıkladıklarını bu taleplerden birçoğunun kendi dillerini konuşma ve yaşama gibi gerçekleştiğini sadece yeni bir anayasa talebinin şu an için yerine getirilmediğini söyledi. Öztürk, bugün Batmanlı bir baba çocuğuna "Berfin ismini koymak isterse rahatlıkla ismi koyabiliyor." dedi. Ünal Tanık, Türkiye'de isimkonusunda çok gariplikler yaşandığını ancak birçok sorunun geride kaldığını dile getirdi ve saat süren MGK zirvesinde Ermenistan Irak gibi konulara değinirlirken toplumun gündeminde olmayan Afganistan konusunun ele alındığını dile getirdi. ÖCALAN GERÇEKTEN KİM? Tanık, MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal'ın geçmişte verdği bir ropörtajda terörün sona ermesi için öncelikle teröre bulaşmamış olanların getirtilerek serbest bırakılması gerektiğini açıklamıştı. Bugün bu sözler bire bir uygulanıyor. Hasan Öztürk konunun bu yönü ile ele alınması halinde Öcalan'ın kendi başına bir kişi olmadığını ortaya koyduğunu Öcalan'ın gerçek kimliğinin sorgulanması gerektiğini belirtti. Tanık, Kandil'den inenlerle ilgili bugün AK Parti içinden hiçbir söz çıkmamasının arkası bunun bir parti politakası değli devlet politakasının olduğundan kaynaklandığını gördüler. Bugün ciddi anlamda tepki yok. Öztürk ise, bugün herkes çözümden yana değil, bu çözülme bir devlet politikası bunu Cumhurbaşkanı Gül açıkladı. Ancak Türkiye'de çok hızlı gelişmeler yaşanıyor ben bir provakasyon endişesi içindeyim. Türkiye, bir taraftan Ermenistan Azerbaycan İsrail ile uğraşıyor diğer taraftan Erdoğan İran ve Pakistan'a sonra ABD'ye gidiyor. Erdoğan geçtiğimiz günlerde Irak'a yaptığı çıkarma ve orda yapılan görüşmeler, Suriye ile Türkiye arasındaki sınırlar kaldırılmasaydı bugün bu gelişmeler yaşanmazdı. Türkiye olarak biz bugün birşeylerin meyvesini alıyorsak Dağlıca ve Aktütün saldırıları sonrasında Türkiye bir cinnet geçirip Kuzey Irak ve biryerleri vuran Türkiye değil de akılın kullanan bir Türkiye ortaya çıktı. Ünal Tanık, Zihni Çakır'ın bir sözünü hatırlatarak Türkiye bir sorunu çözdükçe o sorundan nemalanan kişilerin menafaatini bozuyor. Özal sadece bir konuda adım atmaya kalktı başına ne geldi biliyoruz. Bugün Özal'ın kardeşi hala ağabeyinin başına geleni açıklamaktan endişe duyuyor. Oysa bugün Türkiye Ermenistan'la Irak'la Suriye ile tüm sorunlarını çözme yolunda. TÜRKİYE, AZERBAYCAN, ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ Tanık, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler sonrasında Azerbaycan'ın şehitlikteki bayrakları indirdiği haberleri ve daha sonra bayrakların yerine asıldığı şeklindeki açıklamaların gerçekleri yansıtmadığını savundu. Tanık, Azerbaycan'da indirilen Türk bayraklarının yerine konmadığını asılan bayrakların Türk elçiliğinin kendi alanı içindeki bayrakları olduğunu savundu. Hasan Öztürk, Türkiye Ermenistan ilişkileri yüzünden Azerbaycan'ın böyle bir tavır almasının çok acı olduğunu belirterek Azerbaycan Ermenistan arasındaki savaş sırasında Türkiye'den birçok ismin Azerbaycan adına savaşa katıldığını bunun unutulmasının acı olduğunu dile getirdi. Ünal Tanık, Azerbaycan'da en etkili iki büyük gazetesi olan Azadlık ve Musavaat'ta bugün yer alan haberlere dikkat çekti. Tanık, gazetelerin haberinde Azerbaycan'daki Türk işadamlarına ya ülkeyi terketmeleri ya da Erdoğan'a karşı tavır koymaya zorlandıklarını anlattı. Tanık, Türkiye'nin Irak, Suriye İran ile ilişkilerini nasıl yürütüyorsa Azerbaycan ile de ilişkilerinin aynı şekilde yürümesinden yana olduğunu savundu. Hasan Öztürk, Türkiye'nin yeni açılımında belirli güçlerin Türkiye'yi Hazar'ın ötesine geçirmemek için çabalar olduğunu bunun için de Azerbaycan'la Türkiye'nin arasını açmaya çalıştıklarını dile getirdi. TÜRKİYE İSRAİL ARASINDAKİ SORUNUN ÇIKIŞ NOKTASI Hasan Öztürk, İsrail'in BM tarafından resmen savaş suçlusu olarak kabul edildiğini belirterek "İsrail dünyanın değişimi kaçırdı. Büyük Ortadoğu Projesi bitmiştir. İsrail artık ABD'nin şımarık çocuğu olarak istediğini yapma dönemi bitmiştir bunu görmesi gerekir ancak bunu göremiyor. Dünyada çok şey değişiyor. Bu yeni sürece İsrail de uymak zorundadır. Dünyanın dört bir tarfından Türkiye yetim çocukları bir etkinlik dolayısı ile getirdi ancak İsrail Gazze'li çocuklar Türkiye'ye gelemedi. İsrail bu çocukların Türkiye'ye gelmesine müsade etmedi. Ünal Tanık, İsrail'in Türkiye üzerine kurduğu sistem bozuldu. İsrail, ABD'de Yahudi lobisi kanalıyla Türkiye'yi her dönemde Ermenilerin soykırım iddiasından kurtardık gerekçesiyle bir ihale alıyordu. Türkiye Ermenistan'la ilişikliri kurunca bu oyunu bozdu ve İsrail bir anda Türkiye'ye cephe almaya başladı. Türkiye'nin İsrail'e yönelik eleştirilere karşılık hemen Marmara depreminde sizleri bizim askerler kurtardı diye sözler söylenmeye başladı. Türkiye, ırakla suriye ile İranla Azerbaycan'la herkesle kötü olmalı ama asla İsrail ile kötü olmaması gerekir. Doğan'ın Alman medya ortaklığı bunu gerektiriyor.
607103
BTK’dan Turkcell’e şok!
’dan ’e şok! Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu, İletişim Hizmetleri A.Ş’nin, abonelerine kurum tarafından belirlenen azami fiyat sınırlarının üzerinde uygulaması nedeniyle, imtiyaz sözleşmesinin 13. maddesini, 5809 sayılı kanunun ilgili hükümlerini, azami fiyat çizelgelerinin belirlenmesine ilişkin Kurul kararları hükümlerini ihlal ettiğinin tespit edildiğine” karar verdi. Kurul, söz konusu uygulamadan dolayı abonelerden fazladan alınan konuşma tutarlarının, iade edilmesine ve şirkete soruşturma açılmasına karar verdi. ’nun (BTK) internet sitesinde yer alan Kurul kararı şöyle: “15 Ekim 2009 tarih ve 2009/İK-07/515 sayılı Kurul kararı ile “Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş’nin, abonelerine Kurum tarafından belirlenen azami fiyat sınırlarının üzerinde tarife uygulaması nedeniyle, Kurumumuzla imzalamış olduğu imtiyaz sözleşmesinin 13’üncü maddesini, 5809 sayılı kanunun ilgili hükümlerini, GSM azami fiyat çizelgelerinin belirlenmesine ilişkin 25 Mart 2009 tarih ve 2009/DK-07/151 sayılı kurul kararı ile 25 Mart 2009 tarih ve 2009/DK-07/149 sayılı kurul kararı hükümlerini ihlal ettiği tespit edilmiştir. Bu çerçevede; -Söz konusu uygulamadan dolayı abonelerden fazladan alınan konuşma tutarlarının iş bu kurul kararının ilgili işletmeciye tebliğinden itibaren en geç ay içerisinde abonelere iade edilmesi, -Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş’ye Kurumunun Çalışmalarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13’üncü maddesi çerçevesinde soruşturma açılması, söz konusu soruşturmayı yürütmek üzere ilgili birim olarak Tarifeler Dairesi Başkanlığı’nın görevlendirilmesi, -Soruşturma sonucunun, Kurul kararına dönüşmesi süresi boyunca söz konusu ihlale ilişkin olarak ihlalin boyutu, süresi, abonelik türleri, elde edilen haksız kazanç, etkilenen abone sayısı gibi hususlar dahil soruşturma sürecinde değerlendirilecek her türlü bilgi ve belgenin Turkcell İletişim A.Ş tarafından saklanması, -İş bu Kurul kararının kurum internet sitesinde yayımlanması ve ilgili işletmeciye bildirilmesi hususlarına karar verilmiştir.”
606062
Fehmi Koru: MHP'nin kolay muhalefeti
Fehmi Koru MHP'nin kolay muhalefeti MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Gelenler hacılar değil, dağdan inen teröristler; Mekke'den değil Kandil'den geliyorlar” demiş, boyun damarları yumruk yumruk... Dünkü yazımın ilk cümlesi “Günlerdir, hacı yolu bekler gibi, sınırın karşı tarafından gelecekleri bekliyoruz” olduğu için kendimi MHP liderinin 'esin kaynağı' sayabilirim. Kandil'den yola çıkanları Mekke'den gelenleri karşılar kadar heyecanla bekler hale geldiysek, bunda Devlet Bahçeli gibi politikacıların az payı yok. Türkiye'nin kanını emen, kaynaklarını tüketen soruna müdahale edip terörü bitirecek cesarette bir iktidar çıkmasaydı, hacca gönderdiği insan sayısına eşit şehit sayısı olan bir ülkeye dönüşebilirdik. Bugüne kadar teröre kurban verilen insanlarımızın sayısının 40 bini bulduğunu yetkili ağızlar söylüyor. Terörün maddi faturası için 100 ilâ 400 milyar dolar arasında tahminler yapılıyor. Terörün bulunduğu yerden 'istikrar' kaçtığı ve istikrarsız bilinen ülkeler ayrı bir kategoriye konulduğu için maddi kaybın gerçek boyutunu hesap etmek çok zor. Yalnız bu kadar da değil. 'Terör' meydana geldiği ülkenin sistemini de kirletiyor; onun açık bıraktığı fırsat kapısını tepe tepe kullanan karanlık tipler yüzünden nelere maruz bırakıldığımızı bilmiyoruz bile. Tek bildiğimiz, terör yüzünden, demokrasimizin eksikli ve ayıplı olma zorunluluğu; ne zaman 'daha fazla hak ve özgürlük' talebi yükselse, öne sürülen mazeretti 'terör' çünkü... Oturduğunuz koltuğa biraz daha yaslanarak ülkemizin son 25 yılını gözünüzün önünden geçiriniz lütfen: Dünyanın en çalışkan toplumlarından biri olduğumuz halde siyasette meydana gelen sıradışı dalgalanmalar yüzünden nasıl geri kaldık? Bölük-pörçük ve yamalı hükümet formülleri neden ülke siyasetinin kaderi haline geldi? kadar uzun yıllar şiddeti eksilmeyen yüksek enflasyonlarla paramız nasıl pul oldu? Neden 'dört tarafımız düşmanlarla çevrili' kabulünü hiç tartışmadan benimsedik? Bir takım gizli örgütler ülkenin en değerli insanlarını nasıl oldu da hedef tahtası yaptı; suikastlar, siyasi cinayetler hangi moral iklimde gerçekleşebildi? Yukarıda sıraladığım soruları teker teker değerlendirin, bu değerlendirmeyi yaparken “Terör yüzünden olmasın?” sorusunu sormayı unutmayarak... Kanserli bir hücre gibi ülkenin bünyesini zayıflattı terör, mukavemetini azalttı... Geçmiş hükümetler kendilerine dayatılan her türlü dış projeyi fazla yüksünmeden yerine getirme zorunluluğu duymuşsa, bunun en önemli sebebi, ülkenin terörle yaşamaya mahkum sanılmasıdır. Keşke hükümetlerden biri geçmişte bugün yapılanlara benzer bir cesaret sergileyebilseydi... 1999 yılında Abdullah Öcalan'ın ABD tarafından Türkiye'ye teslim edildiği günden başlayan zaman dilimi bunun için ideal bir dönemdi. dönemin MHP'yi de içinde barındıran koalisyon (57.) hükümeti ABD'nin “Öcalan'ı asmayacaksınız” şartının gereğine uygun davranmış, çıkardığı 'eve dönüş yasası' ile dağdakileri ovaya indirmeye de çalışmıştı. zaman başarılabilseydi keşke. Şimdilerde '40 bin' civarında olduğu söylenen 'teröre verilen kurbanlar' için 1999 yılında '25 bin' rakamı veriliyordu. dönemin hükümeti eline geçen fırsatı iyi değerlendirebilse ve terörün çanına ot tıkayacak beceriyi gösterebilseydi, '15 bin' fidan hayatını kaybetmeyebilecekti. MHP lideri Devlet Bahçeli “Bizim yaptığımız yanlışlığı siz tekrarlamayın” diye öğüt verecek yerde, müthiş bir gayretle terör belâsını ülkenin başından defetmeye çalışan bugünkü iktidarı korkutarak sonuç almaya kalkışıyor. Bizlere hacı yolu bekler gibi dağdan inenleri bekleten kendileri...
606703
Emzik Kullanımına Dikkat!
Emzik Kullanımına Dikkat! Uzun süre emzik emen bebeklerin büyürken konuşma güçlüğü çekme riskinin üç kat daha fazla olduğu bildirildi. Annelerin "bebeklerinin seslerini keserek kafalarını dinlemek" için sık sık ağızlarına emzik vererek, aslında onların dillerinin gelişimini geciktirdikleri belirtildi. Daily Mail'in haberine göre, Amerikalı ve Şilili bilimcilerin araştırmasında, ila yaşındaki çocukların emzik, parmak ve meme emme alışkanlıklarına bakıldı. Çocuklara ayrıca, konuşmalarının yaşlarına göre normal olup olmadığını anlamak için dil testi uygulandı. Washington Üniversitesi'nden Dr. Clarita Barbosa başkanlığındaki ekip, parmaklarını emen veya en az yıl emzik kullanan çocukların konuşma gecikmesi ve problemiyle karşılaşma olasılığının üç kat fazla olduğunu saptadı. En az aylık olana kadar sadece anne sütü alan, biberon almayan çocuklarda ise konuşma güçlüğü riskinin daha az olduğu belirlendi. Bu sonuçlar, anne sütü almanın dışında uzun süre emmenin küçük çocuklarda konuşma gelişimi açısından zararlı etkisi olabileceğini gösteriyor. Ancak kesin sonuçlara varabilmek için daha büyük bir grupla kapsamlı bir araştırmanın gerekli olduğu hatırlatıldı. Uyku Dışında Emzik Kullanımı Çocuğu Sohbet Dışında Bırakıyor Uyanık olunan saatlerde emzik emmenin, çocukları günlük sohbete katılmaktan uzak tuttuğu belirtiliyor. Emziğin ayrıca dişleri deforme ettiğine de işaret ediliyor.
606541
Cenaze marşıyla uçtu, gençlik marşıyla kondu
Farklı giyim tarzı ile dikkat çeken Fethiyeli müzisyen Ali Noyin (41), yamaç paraşütü ile Ölüdeniz'den atlayış yaptı. Elinde Trumpet'i kovboy kıyafetleri ile bin 900 metre rakımlı Babadağı'na çıkan Noyin, yanında götürdüğü müzik enstrümanı ile gökyüzünde konser verdi. Yamaç paraşütü ile ilk defa atlayan Ali Noyin, bunun için ilk şarkısına cenaze marşı ile başladı. Kısa süre sonra uçmaya alışan Noyin, konserine mehter marşı ile devam etti. Yerden binlerce metre yukarıda konserini sürdüren Noyin, Ölüdeniz manzarası eşliğinde yere ininceye kadar çok sayıda şarkı söyledi. Noyin, sahile inip ayakları yere basınca Gençlik Marşı'na başladı. Paraşüt pilotlarının da eşlik ettiği konser sonunda Noyin, ilk defa olmasına rağmen yamaç paraşütü ile atlayış yapmaktan büyük zevk aldığını söyledi. İlk başta heyecanını yenmek için Trumpet'ini yanına aldığını belirten Noyin, "Havalandıktan sonra Ölüdeniz manzarasını da karşımda görünce heyecanım tamamen bitti. Bir anda müzisyen yönüm ağır bastı. Bende gökyüzünde pilot arkadaşımla birlikte kuşlara böceklere konser verdim." dedi.
606095
Karanlık İşler
Bu karanlık ilişkilerin arkasındakileri gün ışığına çıkarmak için, gazeteci Ashford ve hırslı araştırmacı Wallace ile zorlu bir ortaklığa girmesi gerekmektedir. Bu üçlünün en önemli tanığı kendisi de eskiden söz konusu karmaşık çarkın içinde yer almış olan itirafçı polis Deed'dir. Ancak bir sorun vardır: Joshua peşinde olduğu insanların acımasızlıklarını fazlasıyla küçümsemektedir ve onların neler yapabileceğinden henüz haberi yoktur.
606076
İnzaghi, Müller'in tahtına göz dikti
İnzaghi, Gerd Müller'in Avrupa kupalarındaki gol rekorunu tarihe gömmek için çok uygun bir fırsat olduğunu ancak kaybederlerse de dünyanın sonunun gelmeyeceğini söyledi. İnzaghi ekibinin İtalya'ya puansız dönmesi durumunda taraftarlarının panik yapmaması gerektiğini de belirtirken, "O statta birçok takım kaybediyor, ama bizim için orası son şans değil. Çünkü Milano'ya da gelecekler." şeklinde konuştu. Santiago Bernabeu'daki mücadele öncesinde temkinli konuşan golcü futbolcu, "O statta hiçbir resmi maçta oynamadım ve Raul'un karşısına hiç çıkmadım." ifadelerini kullandı.
605851
ABD kargo uçağı İstanbul'a zorunlu indi
ABD kargo uçağı İstanbul'a zorunlu indi YASİN YILMAZ İspanya'dan Irak'a giden C-17 Globemaster tipi ABD'ye ait dev askeri kargo uçağının havada kokpit camı çatladığı için gece İstanbul Atatürk Havalimanı'na zorunlu iniş yaptığı öğrenildi. Amerikalılara ait içinde asker ve mühimmat olan İspanya Irak seferini yapan C-17 Globemaster tipi askeri kargo uçağının kokpit camlarından biri gece havada çatladı. Uçuş güvenliğini tehlikeye atmamak için dev kargo uçağının Amerikalı kaptan pilotu, Atatürk Havalimanı'na zorunlu iniş yapma kararı aldı. Saat 02:00'de izin alınmasının üzerine İstanbul'a iniş yapan kargo uçağı çatlayan camı değiştirildikten sonra Irak'a devam ettiği belirtildi. Bu arada Türk Hava Yolları'nın 476 sefer sayılı saat 23:30'da İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Adana'ya gidecek Airbus 321 tipi “Aksaray” adlı uçağı da yolcu alımından sonra meydana gelen motor arızası nedeniyle pist başından geri döndü. Arıza yapan uçak bakıma alınırken yolcularda THY'nin başka bir uçağı ile Adana'ya gitti.
606043
Elif Şafak, 'Uluslararası Yükselen Yetenek'
Üç seneden beri düzenlenen Kadın Forumu'na dünyanın her yerinden kadınlar katılıyor. Bu sene 80'i aşkın ülkeden 500 sivil toplum kuruluşunu temsilen 1.000'e yakın kadın ekonomi, kültür ve toplum alanında uluslararası çapta yetenekli 17 kişiyi 'Uluslararası Yükselen Yetenek' seçti.
606110
HİLMİ YAVUZ Nazım Hikmet ve Şiirin 'Romanlaşma'sı
Bakhtin, bu görüşlerini, Dostoyevski Poetikasının Sorunları'nın 'Sonuç' bölümünde de tekrar eder. Romanlaşma, özellikle şiirde, serbest vezin ve serbest veznin bir sonucu olarak, 'çok seslilik'tir. Öykü Terzioğlu, 'Nazım Hikmet ve Sömürgecilik Karşıtlığının Poetikası' (Phoenix Yayınları, 2009) adlı çok değerli çalışmasında Bakhtin'in bu teorik tespitlerinden yola çıkarak Nazım Hikmet'in Benerci Kendini Niçin Öldürdü? ve Jokond ile Si-Ya-U adlı 'şiir' kitaplarında, farklı toplumsal sınıfların çok seslilikle dilegetirilişini romanlaşmaya örnek gösteriyor. Nazım da, Jokond ile Si-Ya-U ve Benerci Kendini Niçin Öldürdü?'den 'roman' olarak söz etmekte ve 'şiirle roman arasındaki sınırları silikleştir[mektedir] ki, bu Öykü Terzioğlu'nun çok doğru olarak tespit ettiği gibi, 'Nazım'ın 'okurlarına şiire dair yepyeni bir okuma kontratı sun[duğunu]' gösterir. Öykü Terzioğlu'nun bugüne kadar Nazım Hikmet üzerine yapılan akademik çalışmalardan çok farklı ve kışkırtıcı bu çalışması, bana göre, edebiyat sosyolojisi bağlamında da büyük değer taşıyan yargıları da içeriyor. XIX. yüzyıla gelinceye kadar şiirin düz yazı için ideal bir model oluşunun, bu yüzyıldan itibaren, deyiş yerindeyse, tersine dönüşü, romanın başat (dominant) bir anlatı türü olarak öne çıkmasının zihinsel arkaplanını oluşturur. Bugün ülkemizde de, şiirin geriye itilmesi ve romanın öne çıkmasının nedenlerini, Avrupa edebiyatında görülen bu tepetaklak oluş'la ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır. Öykü Terzioğlu'nun da, Mark Jeffreys'in 'Ideologies of the Lyric' adlı çalışmasından yola çıkarak tespit ettiği gibi, "düz yazı kurmaca türlerinin, özellikle de romanın anlatıyı tekeline almasıyla da anlatı, şiirin alanından dışlanmaya başlanmış ve şiir, daha önceleri ancak bir türü olan 'liriğin gettosuna itilmiş'tir." Bu durumda şiir, ya (i) öykülemeyi (narration) öteleyen saf şiir veya öznel duyguları dile getiren lirik şiir olarak kalacak, ya da (ii) düzyazılaşacak ya da, 'romanlaşacak'tır. Düzyazısallaşma, şiir bağlamında okura sunulan (Nazım Hikmet'in deyişiyle) yeni bir 'okuma kontratı' demektir. Nitekim Öykü Terzioğlu, şiirde düzyazısallaşmaya ilişkin bu 'okuma kontratı'nın Avrupa şiirinde T.S. Eliot ve özellikle de 'Cantos'larıyla Ezra Pound tarafından yürürlüğe konulduğunu bildiriyor. Avrupa'nın entelektüel tarihinde Nietzsche'nin bu 'okuma kontratı'na son kertede radikal bir örnek teşkil ettiği söylenebilir. Felsefe metinlerinin Aristoteles'ten itibaren verili kabul edilen okunma tarzlarının inşa ettiği 'okuma kontratı'nın, şiirin 'okuma kontratı'yla yer değiştirmesi, şüphesiz, büyük bir 'söylem devrimi'dir. 'Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü nasıl okumalıyız: Şiir olarak mı, felsefî bir düzyazı metni olarak mı? Yukarıda da belirttim: Öykü Terzioğlu, 'Jokond ile Si-Ya-U' ve 'Benerci Kendini Niçin Öldürdü?'de Nazım'ın bu şiirleri nasıl düzyazısallaştırdığı (romanlaştırdığı) sorusuna, Bakhtin'den yola çıkarak 'çok seslileşme' ve elbette 'mizah' yanıtının verilebileceğini gösteriyor. Sonuç? Sonuç şu: 'Nazım Hikmet'in romanlaştığı ortaya koyulan şiirlerinde çok seslileşme Marksist öğreti doğrultusunda, sömürgeci üst sınıflarla ve doğal işçi sınıfı olarak gösterilen sömürge halkları sınıfsal çatışmanın temsilini, mizah da bu çatışmanın sembolik düzlemde bir devrimle sonuçlanmasını sağlamıştır.' Öykü Terzioğlu, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü'ne verdiği yüksek lisans tezinin geliştirilmiş biçimi olan bu kitabıyla, 'üstün başarı'yı, Nazım gibi söylersem, 'ferade ferade' hak ediyor.
605849
Hicaz ve Bağdat Demiryolları sergisi
Hicaz ve Bağdat Demiryolları sergisi Adana'da "Hicaz ve Bağdat Demiryollarının 100. yılı" fotoğraf sergisi açıldı. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), Almanya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) tarafından ortaklaşa düzenlenen "Hicaz ve Bağdat Demiryolları 100. Yılı" fotoğraf sergisi, Seyhan Kültür Merkezi'nde açıldı. Açılış konuşmasını yapan BYEGM Genel Müdür Vekili Salih Melek, "Bazı tarihi olaylar, toplumlar ve ülkeler üzerinde unutulmaz etki bırakırken, geleceğin şekillenmesinde de büyük rol oynamaktadır. Aradan geçen bir asırlık süreye rağmen Hicaz ve Bağdat Demiryolları bugün hala önemini koruyor ise, bıraktığı etkinin büyük olmasından dolayıdır" dedi. Melek, şöyle devam etti: "Hicaz Bağdat Demiryollarının yapım aşaması, Türk Alman dostluğunun çok önemli dönüm noktalarından birisidir." Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Cuntz ise, Hicaz-Bağdat Demiryollarının Türkiye ile Almanya arasındaki dostluğun göstergesi olduğunu söyledi.
606599
Hz. İsa'nın yüzü tuvalet kapısında görüldü!
İsveçli mobilya devinin Glasgow şubesindeki bir erkekler tuvaletinin ahşap kapısındaki uzun dalgalı saçlı ve sakallı bir yüz şekli açıkça görülebiliyor. Bazıları bu yüzün gerçekten kime benzediği konusunda farklı fikirler öne sürdü. Kimi bu yüzün aslında Yüzüklerin Efendisi filmindeki Gandalf karakterine ait olduğunu savunurken bir kısmı da ABBA grubunun üyelerinden birine ait olduğunu söyledi. Mağzada alışveriş yapan bir müşteri: “Ansızın şaşırtıyor insanı. Ahşap üzerinde gerçekten açık bir şekilde görülebiliyor. Tuvalate giderken tanrıyı buldum. Eşim bunun Yüzüklerin Efendisi’ndeki Gandalf’a benzediğini düşünüyor, bir Ikea mağzasında böyle bir şeyle karşılaşmayı hiç beklemiyordum. Ama bazen buradan çıkabilmek için ilahi bir gücün müdahalesine ihtyaç duyabiliyorsunuz” diye konuştu. Ikea’nın patronları ise bunun aslında 1970’li yılların popüler İsveçli grubu ABBA grubundan Benny Anderson’a ait olduğunu iddia ederek işlerin daha da karışmasına yolaçtı. Bir sözcü, “İsveçlilik mağazamızın her bölümüne tam olarak yerleşmiştir” dedi. Eğer bu şeklin bir romandaki büyücü karaketeri ya da orta yaşlı bir pop şarkıcı değil de Hz. İsa olduğu yönünde görüşbirliği sağlanırsa, Ikea’daki tuvalet kapısı Hz. İsa’nın görüntüsünün görüldüğü en garip yerlerden biri olarak tarihe geçecek.
606903
İstanbul'daki 16 okulda domuz gribi
Valilikte basın mensuplarına açıklama yapan İstanbul Valisi Muammer Güler, dün domuz gribine yakalanan öğrenci sayısının olarak açıklandığını hatırlatarak, bugün rakamın 16'ya çıkmasının bir günde meydana gelen artış olmadığını vurguladı. Güler, ''Bu öğrenciler, son günden beri, yani cuma gününden beri evlerinde tedavileri sürmekte olan öğrencilerden tahlil sonuçları alınanlarla ilgidir'' diye konuştu. Bir okulda dört, üç okulda ikişer, altı okulda birer kişi olmak üzere 10 okulda 16 öğrencide virüs tespit edildiğini vurgulayan Güler, '''H1N1 virüsü tespit edilen okullar arasında özel okullar da var, devlet okulları da'' dedi. Vali Güler, H1N1 virüsü tespit edilen öğrencilerin farklı sınıflarda bulunduğuna dikkati çekerken, ''Son beş günde bu okullardan başka vakanın gelmemiş olmaması temas öyküsünün bulunmadığını, bir yayılma riskinin bulunmadığını göstermektedir'' diye konuştu. Virüs tespit edilen çocukların tedavilerinin evlerinde sürdürüldüğünü, yakın temas içinde olanların tedavilerine de başlandığını anlatan Vali Güler, ''Grip emaresi olan çocukların okullara gönderilmemesi velilere tavsiye edilmektedir'' dedi. Bu çocukların, farklı sınırlarda olduğunu kaydeden Güler, ''Şu anda okulların tatil edilmesini gerektiren bir durum yoktur'' ifadesini kullandı. Domuz gribi vakasıyla ilgili İstanbul'da 30 Nisan'dan beri takibinin sürdürüldüğünü, 14 Mayıs'ta ilk vakanın görüldüğünü anımsatan Güler, zamandan bu yana 1300'e yakın tahlilin gerçekleştirildiğini ve bunlardan 258'inde virüs tespit edildiğini ve bunlardan çoğunun yurtdışından gelen kişiler olduğunu belirtti. İstanbul Valisi Güler, İstanbul'daki referans kabul edilen Çapa Hastanesi laboratuvarında şu anda 40 kişinin tahlilinin sürdüğünü, bunlardan 22'sinin 18 yaş altı olduğunu söyledi.
606674
'Ermeni açılımı' Meclis'te
'Ermeni açılımı' Meclis'te Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokoller, TBMM Başkanlığına sunuldu. Protokoller, ''Türkiye ile Ermenistan Arasında Diplomatik İlişki Kurulmasına Dair Protokol ile Türkiye ile Ermenistan Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı'' adıyla TBMM Başkanlığına geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da bugün öğleden sonra TBMM Genel Kurulunda, protokollere ilişkin bilgi verecek. Kanun tasarısı, TBMM Başkanlığınca Dışişleri Komisyonuna sevk edilecek. Tasarı, Komisyonda kabul edilmesi halinde Genel Kurulda ele alınacak. PROTOKOLLER İsviçre'nin Zürih kentinde imzalanan protokol, özetle, iki ülke arasındaki mevcut sınırın karşılıklı olarak tanınmasını öngörüyor. Protokol çerçevesinde Türkiye ile Ermenistan, gerek ikili, gerekse uluslararası ilişkilerinde, ''eşitlik, egemenlik, diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmeme, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı'' ilkelerine saygılı olacak. İki ülke protokolle ayrıca, aradaki mevcut sınırı uluslararası hukukun ilgili antlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanıyarak, ortak sınırın açılmasını kararlaştırıyor. Protokole göre iki ülke, terörizmin tüm biçimlerini, şiddeti ve aşırıcılığı kınayarak, bu tür eylemlerin teşvikinden veya müsamaha görmesinden kaçınmayı ve teröre karşı mücadelede işbirliğine gitmeyi taahhüt ediyor.
607435
MediaCat Felis ödülleri salı günü veriliyor
En iyi medya fikirlerini ve stratejilerini belirlemeyi amaçlayan 4. MediaCat Felis Ödülleri’nin final gecesi, 27 Ekim Salı günü Four Seasons Bosphorus Oteli’nde gerçekleştiriliyor. Sunuculuğunu Osmantan Erkır ve Seray Sever’in yapacağı ödül töreninde, 326 proje arasından seçilerek barajı geçen 47 proje final mücadelesi veriyor. Ana sponsorluğunu Fox, Ströer Kentvizyon ve Zaman Gazetesi’nin üstlendiği, diğer sponsorlarını ise MedyaNet (internet kategorisi sponsoru), Radyo Evi (radyo kategorisi sponsoru) ve Tempo Medya’nın (yerel medya kategorisi sponsoru) oluşturduğu 4. MediaCat Felis Ödülleri, toplam 22 kategoride düzenleniyor. Vodafone İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray’ın başkanlığındaki 24 kişilik Felis Jürisi’nin yaptığı değerlendirme sonucu 19 projenin kategori birincisi olarak ödül almaya hak kazandığı, kategoride ise ödüle layık eser bulunamayan Felis Ödülleri, Türkiye’deki 14 büyük medya planlama ve satın alma ajansı tarafından destekleniyor. 2006 yılından bu yana yapılan ve alanında tek olma özelliğine sahip MediaCat Felis Ödülleri’ne destek veren platform üyesi medya ajansları şöyle: • Allmedia Mediavest Carat Cereyan Maxus Global MediaCom Mediaedge:cia Media teamwork Mindshare OMD Speed Medya Starcom Universal McCann Veritas Media Vizeum Felis Ödülleri kapsamında Felis 2009 Jürisi ayrıca, ödül töreninden yalnızca birkaç saat önce son bir değerlendirme yaparak kategori birincileri arasından büyük ödülü almaya hak kazanacak projeyi de belirliyor. Değerlendirme sonunda en yüksek puanı alan medya ajansı Yılın Medya Ajansı Büyük Ödülü’nü alırken, en yüksek ikinci puanı alan ajansa Yılın Medya Ajansı Birincilik Ödülü, üçüncü sırada yer alan ajansa ise Yılın Medya Ajansı Başarı Belgesi veriliyor. Etkinlik hakkında daha detaylı bilgi almak için www.mci.com.tr adresi ziyaret edilebilir.
607144
7. Kayseri Mobilya Fuarı açıldı
7. Kayseri Mobilya Fuarı, ziyaretçilerine kapılarını açtı. Resmi açılışı yarın yapılacak olan fuara, yabancı ülkelerden de katılım oldu. Ürdün, Suriye, Irak, Özbekistan, Kazakistan, Afganistan, İran ve Lübnan'dan katılımcıların geldiği fuara ayrıca, Fas, Tunus, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Azerbaycan, Kazakistan, Rusya, Amerika, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, Bulgaristan, Ukrayna, Polonya, İsviçre, Yunanistan, Bahreyn, Cezayir ve Avusturya'dan mobilya firmalarının katılımının beklendiği belirtildi. Tureks Uluslararası Fuarcılık tarafından düzenlenen fuar 25 Ekim'e kadar 11.00-20.00 saatleri arasında ziyarete açık olacak.
607426
Bakan Ergin: Savcılar insiyatif kullandı
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, terör örgütü üyesi bir grubun tesliminde ifadelerinin alınmasıyla ilgili eleştirilere, ''Yetkili cumhuriyet savcıları, yasanın kendilerine verdiği yetkiyi kullanarak ve Diyarbakır Valiliğinin güvenlik gerekçesiyle verdiği mütalaya dayanarak Diyarbakır'dan Silopi'ye gitmişlerdir. Bunun dışında hakim, Silopi hakimidir'' diye karşılık verdi. Ergin, TBMM Genel Kurulunda Türk Borçlar Kanunu Tasarısının görüşmelerinde, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, terör örgütü üyelerinin ifadelerinin alınmasına ilişkin açıklamalarına yanıt verdi. Öztürk'ün, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının sorumluluk bölgesindeki bir soruşturmaya ilişkin bilgiler sunduğunu belirten Ergin, soruşturmanın içeriğinin gizli olduğuna işaret etti. Anayasanın 138. maddesi gereğince, içeriğe ilişkin bilgileri teyit etmeden değerlendirme yapmayacağını kaydeden Ergin, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 251. maddesinde yer alan ''soruşturmanın gerekli kıldığı hallerde, suç mahalli ile delillerin bulunduğu yerlere gidilerek soruşturma yapılabilir. Suç, ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yer dışında işlenmişse, suçun işlendiği yer, Cumhuriyet savcısından soruşturma yapılmasını ayrıca isteyebilir'' hükmünü hatırlattı. Ergin, ''Diyarbakır'dan 250. madde gereğince yetkili Cumhuriyet savcıları, ceza usul yasamızın 251. maddesinin 3. fıkrasının kendilerine verdiği yetkiyi kullanarak, ayrıca, Diyarbakır Valiliğinin güvenlik gerekçesiyle verdiği mütalaya dayanarak Silopi'ye gitmişlerdir. Onun ötesinde hakim, Silopi hakimidir'' diye konuştu. Bakan Ergin, gelecek süreçte, bu konuya ilişkin rahatsızlığı, şikayeti olanların, bu müracaatları yapabileceğini ifade etti. Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, bazı hakimlerin yerlerinin değiştirilmesinde siyasi etkilerin söz konusu olduğu yönündeki iddialarına yanıt veren Ergin, şunları söyledi. ''(Ankara 15. İdare Mahkemesi Başkanı'nı niye gönderdiniz?) diye ifade kullanıyor. Adalet Bakanı'nın, hakim ve savcı gönderme imkanı yok. Bakanlık bu işin sekretaryasını yapar, kararname taslağını hazırlar ve kurula gönderir. Adalet Bakanlığının kurula gönderdiği yaz dönemi kararnamesinde, bahsedilen hakimin yer değişikliği teklif edilmemiştir.'' Ergin ayrıca, yanlış bilgilerle milletin kürsüsünün işgal edilmesini de doğru bulmadığını ifade etti. Tasarının 23. maddesinin kabul edilmesinin ardından çalışma süresinin sona ermesi nedeniyle TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, birleşimi, yarın saat 14.00'de toplanmak üzere kapattı.
607027
Dinamo Bükreş İstanbul'a geldi
Öğle saatlerinde Sabiha Gökçen Havaalanı'na gelen Dinamo Bükreş kafilesi, buradan kamp yapacağı otele geçti. Dinamo Bükreş, yarınki maçın hazırlıklarını bu akşam 19.00'da karşılaşmanın oynanacağı Ali Sami Yen Stadı'nda yapacağı antrenmanla tamamlayacak. Antrenman öncesi Romanya ekibinin teknik direktörü stadın basın odasında bir basın toplantısı düzenleyecek.
607487
'FB ile GS'nin atıklarını alıyorlar!'
Demirören'e son dönemlerin en ağır eleştirilerini yönelten Ahmet Dursun "Gemi batıyor. Artık kimse kanmıyor. F.Bahçe ve G.Saray'ın atıklarını alıyorlar. Yararsız transferler yapıp övünüyorlar, bıraksın bunları artık, gerçekleri görsün" diye konuştu. Beşiktaş’ın bir dönemine golleri ile damgasını vurmuş bir isim olan Ahmet Dursun, Radyospor’da çarşamba günleri yayınlanan ve Beşiktaş’ın nabzını tutan "Alper Üstündağ İle Kazan Kaynıyor" programına konuk oldu. İşte Ahmet Dursun’un çarpıcı açıklamaları: -"GEMİ BATIŞA GEÇTİ"- "Beşiktaş takımının yıllardır oynadığı futbol ve yönetim şekli ortada. Bu mantıkla gidildi ve şimdi geminin suda ilerlemesini kimse beklemesin çünkü batışa geçti. Bizler bu takımın başarısı için savaşırken Fransız teknik madam Jean Tigana’nın kaprisleri yüzünden gönderildik ve Başkan Yıldırım Demirören buna göz yumdu." -"DEMİRÖREN, DEĞERLERE SAHİP ÇIKMAYI ÖĞRENSİN"- Şimdi yaşananlarda Başkan niye böyle oluyor diye düşünmesin, geçmişte yapılan hataları hatırlasın, değerlere sahip çıkılması gerektiğini öğrensin ve çabuk kaybetmeyi değil nasıl kazanırızın yollarını araştırsın." -"ARTIK KİMSEYİ KANDIRAMAZLAR"- "Demirören yönetimi sadece bu sene değil yıllardır yanlış transfer politikası izliyor. Geride kalan 5.5 senede bu kulübe kimler geldi kimler gitti sayısı belli değil, başarının nelerle ölçüldüğü ortada; kimsenin kanacak gücü kalmadı. Bu yüzden de taraftar artık susmuyor, bence bundan sonra da susmayacaktır." -"F.BAHÇE VE G.SARAY'IN ATIKLARIYLA İLERLİYORLAR"- "Büyük olan Beşiktaş Kulübü, Fenerbahçe'den ve Galatasaray’dan atık futbolcular alınarak küçültüldü." -"DEMİRÖREN KENDİ BİTİŞİNİ KENDİ HAZIRLADI"- "Yetmiyormuş gibi hala anlamsız yere paralar harcayarak takıma yararsız isimleri alıyor ve bunu kazandırdım onu kazandırdım diyerek övünülüyor. Artık bıraksın bunları da gerçekler görülsün. İşi çok zor, Başkan Demirören bitişini kendi hazırlamıştır." -"ŞANSA ŞAMPİYON OLDULAR"- "Kimse kendini kandırmasın, neyin ne olduğu ortada. Beşiktaş geçen sene şansa şampiyon olmuştur. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kötü olduğu dönemde Beşiktaş, zirveye Sivasspor ile birlikte ortak oldu ve mucizevi şanslarla şampiyonluk kupasına uzandı. Ama bunu görmeyenler, göremeyenler kupayı başarıdan saydılar. Tabii ki Mustafa Denizli’nin hocalığına lafım yok tartışılmaz bile ama onda da bu sezon kansantrasyon eksikliği görüyorum. Eldeki malzemenin yetersiz oluşuda başarıyı kaçınılmaz kılıyor." -"FORVET HATTI PATLADI"- "Beşiktaş’ta son senelerde forvet krizi var ama bunu görmek istemeyenler iyiyiz diyerek kendilerini kandırıyorlar. yetersizliğin farkında değiller. 20 maçta 12 golle oynadığımda memnuniyetsiz olanlar şimdi 30 maçta 10 gol atanları göklere çıkarıyorlar. Benim suçum yabancı olmamak sanırım çünkü onlar yabancıları ön planda tutup yerlilere 2. sınıf muamele yapıyorlar. İşte Türk futbolununun kaybı burada başlıyor. Şu anda formumu koruyorum, 31 yaşındayım hala daha Beşiktaş forvetinden daha iyi oynarım. İddia ediyorum ki 0.5 gol ortalamamın altına düşmem ama onlar bunu görene kadar biz yaşlanırız bari gençlerin önünü kesmesinler"
606094
Ç.Rizespor, Konya maçına kilitlendi
Cevahir, Konyaspor'un Süper Lig yarışındaki en büyük rakipleri olduğunu belirterek, "Son iki haftada aldığımız galibiyetlerle kendimize olan güvenimiz arttı. haftadır yenilmeyen Konyaspor'a ilk mağlubiyetini yaşatmak istiyoruz.'' dedi.
606827
C. Cardinale: "Fellini ile doğaçlama yapıyorduk"
Fransız Haber Ajansına (AFP) konuşan Cardinale, "Fellini ile senaryo yoktu, doğaçlama vardı, bize istediğimiz gibi hareket etmemizi söylerdi" dedi. Claudia Cardinale, "Üstelik ben Fellini'nin ilham perisiydim" diye ekledi. Paris'te Jeu de Paume adlı müzede 17 Ocak 2010'a kadar sürecek 1993'te 73 yaşında hayata veda eden Fellini'yi konu alan dolayısıyla AFP'nin sorularını yanıtlayan Cardinale, özellikle Fellini'nin kült filmlerinden "Sekiz Buçuk"'ta en fazla yönetmene esin kaynağı olduğunu belirtti. Bir filme başlarken hala heyecanlandığını söyleyen Cardinale, "Yakında Türkiye'de çekilecek bir filmde oynayacağım ve hala ilk defa sahneye çıkıyormuşum gibi korkuyorum" dedi. Cardinale, 1976 yılında 70 yaşında vefat eden ünlü İtalyan yönetmen Luchino Visconti ile de çalıştığını belirtti. "Visconti Fellini'nin tam tersiydi", diyen Cardinale, "Sanki yapıyorduk, her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, kotarılmıştı, hareketlerimiz hesaplıydı" şeklinde konuştu. Cardinale, Spagetti Western türü filmleriyle ünlenen İtalyan yönetmen Sergio Leone'nin 1968 yılında çektiği "C'era una volta il West" ("Bir Zamanlar Batıda") filminde de oynadığını söyledi. "Leone çok dikkatliydi ve oyuncularla ilişkisi sevgi doluydu" diyen Cardinale, "Ama ben hep korkuyordum" dedi. Cardinale, çok şanslı olduğunu, büyük yönetmenlerle çalışma fırsatını bulduğunu ve en fazla film çeken aktrisler arasında olduğunu ifade etti. "Oyuncu olmak demek, kamera önünde canlandıracağınız karaktere dönüşmek demek" şeklinde konuşan Cardinal, "Pembe Panter rolünde Hintli bir kadın karakteri canlandırabilmem için, gözlerim arkaya çekilmişti ve çekim sonunda gözlerim kanlandı" dedi. Cardinale, Visconti'nin 1963 yılında çektiği "İl Gattopardo" (Leopar) filminde de rol icabı korse taktığını ve çekim bitince belinin etrafına kan oturduğunu, ama sesini çıkarmadığını belirtti. Ünlü aktris, "Visconti öfkeleniyordu, bende ona "Acı çeken ben değilim, canlandırdığım karakter acı çekiyor dedim" diye konuştu. Bir filmin başarılı olabilmesi için en önemli unsurlardan birinin senaryonun iyi olması gerektiğini belirten Claudia Cardinale, "Senaryo iyi değilse, film de iyi olmaz" dedi. Ünlü oyuncu, sözlerini noktalarken, "Genellikle, bir hayat yaşarız, ama ben canlandırdığım karakterler sayesinde 150 hayat yaşadım, fahişeyi de oynadım, prensesi de, halk kadınını da, bu muhteşem bir olay" dedi.
607147
Öldüren ihmale 19 bin TL ceza
Öldüren ihmale 19 bin TL cezaErgün AYAZ/İZMİT(Kocaeli), (DHA)Mahkeme doktorun ihmali sonucu hastanın öldüğünü açıkladı Devlet Hastanesi'de uzun süre teşhis konulamayan, daha sonra aynı hastanede apandist ameliyatı olduktan sonra durumu ağırlaşınca, kaldırıldığı Hastanesi'nde ay önce ölen 29 yaşındaki Özlem Tamer'in ölümünde ihmali olduğu öne sürülen doktor, yıl ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza daha sonra ‘taksirli suç' kapsamına girdiğinden 19 bin TL paraya çevrildi. Cezayı az bulan Özlem'in babası ve ağabeyi temyize başvuracaklarını, oradan sonuç alamadıkları takdirde 'ne gideceklerini söyledi. İzmit’te oturan ve evlilik hazırlığı yapan Özlem Tamer, Kasım 2005 tarihinde şiddetli şikayetiyle Devlet Hastanesi'ne getirildi. Burada hafta yattığı halde teşhis koyulamayan Özlem Tamer, daha sonra Dr. Süleyman Balcı tarafından apandist amaliyatına aldı. Ancak Tamer'in durumu daha da kötüye gitti. Bunun üzerine hasta Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Özlem Tamer, burada yapılan müdaheleye rağmen kurtarılamadı. Özlem Tamer'in babası Talip Tamer kızının doktor ihmali yüzünden öldüğünü belirterek Cumhuriyet savcığına suç duyurusunda bulunarak dava açtı. yıldan bu yana süren dava ile ilgili görüşü alınan Yüksek Sağlık Şurası doktor hatası olduğu bildirdi. Bugün Kocaeli 1'inci Asliye Ceza Mahkemesi, Dr. Süleyman Balcı'nın ‘genel cerrah' olarak hastaya mesleki dikkat, özen ve yükümlülüğünü yerine getirmeyerek ölümüne sebebiyet verdiğini, bunun Adli tıp, sağlık şurası kararıyla sabit olduğu görüşüyle yıl ay verdi. Mahkeme bu cezanın ‘taksirli suç' kapsamına girdiğini göz önüne alarak günlük 25 TL üzerinden hesaplanarak 24 ay eşit taksitle ödenmek kaydıyla 19 bin TL para cezasına çevrildi. Mahkeme heyeti ayrıca aynı hastanede Üroloji Uzmanı olarak görev yapan Dr. Kazım Çimen'in de Özlem'in ölümünde kusurlu olduğu ve taksirle ölüme sebebiyet verdiği görüşüyle Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. CEZAYI AZ BULDU Verilen cezayı az bulduğunu söyleyen ve duruşma bittikten sonra konuşan Özlem Tamer'in babası Talip Tamer, “Dava yıllarca sürdü. Kızımın doktor hatası sonucu öldüğü tespit edildi. Fakat hem az ceza verildi hem de para cezasına çevrildi. Adaletin verdiği cezayı az buluyorum. Başı kesilen 'un babası sistemin kokuşmuş olduğunu söyledi. Haklı buluyorum. Kimden arayacağız hakkımızı” dedi. Kardeşi Özlem Tamer'in doktor hatası sonucu öldüğünü söyleyen ağabeyi Hakan Tamer, “Yıllarca bu duruşma sürdü. Doktorların hatası olduğu artaya çıktı. Fakat hiç ummadığımız karar çıktı. Bu da para cezasına çevrildi. Temyize başvuracağız. Oradan da sonuç alamazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz” diye konuştu.
606986
'Hatırlanmak için Barcelona'ya gol atmam mı gerekiyordu?'
'Hatırlanmak için Barcelona'ya gol atmam mı gerekiyordu?' ANKARA (A.A) Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'ya attığı golle takımı Rubin Kazan'a galibiyeti getiren Gökdeniz Karadeniz, attığı golün anlatılamayacağını ancak yaşanılabileceğini söyledi. Gökdeniz Karadeniz, Barcelona'nın stadı Nou Camp'taki ortamın çok güzel ve etkileyici olduğunu belirterek, 'Galibiyet beklemiyorduk ancak karşılaşmaya iyi hazırlanmıştık. Teknik direktörümüzün maç öncesi bize verdiği taktiği uygulamaya çalıştık ve kazandık. Benim golümle kazanmış olmamız ayrıca mutluluk verici. Gol anındaki hislerimi anlatamam. an anlatılmaz ancak yaşanır' dedi. İLGİSİZLİKTEN ŞİKAYETÇİ Barcelona'ya gol atmanın önemli olduğunu ancak kendisinin geçen yıl Rusya'da şampiyonluk yaşadığını, takımı Rubin Kazan'ın şu anda da kendi liginde lider durumda olduğunu belirterek, 'Buradaki iyi performansımın görülmesi için Barcelona'ya gol atmam mı lazımdı? Türk futbolcusunun ilgi görmesi için İngiltere ya da Almanya'da mı oynaması gerekiyor? Nedense Türk futbolcusunun Rusya'da yaptıklarıyla ilgilenilmiyor. Rubin Kazan 50 yıl sonra yani 50. yılında şampiyon oldu. Şu anda da lideriz. Şampiyonluktan sonra cumhurbaşkanı tarafından kabul edildik ve bize plaket verildi. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde CSKA Moskova ile karşılaşıyor. Bulunduğum yer ile Moskova arası yaklaşık saatlik bir mesafe ve biz gün önce Inter ile oynadık. Kimse gelip, hiç kimse hatırımı dahi sormadı. Nedense Türkiye'den yeterli ilgiyi göremiyoruz' diye konuştu. Türk futbolcuların yurt dışındaki başarılarından futbolcunun isminin değil, 'Türk futbolcusu' teriminin gündeme geldiğinin altını çizen Gökdeniz, şunları söyledi: 'Bizim yurt dışındaki başarılarımızdan sonra kimse ismimizi anmıyor, 'Türk futbolcusu' diyor. 'Trabzonsporlu Gökdeniz' demiyor. Türk futbolcular büyük, küçük takımı ayrımı yapmaksızın yurt dışına çıkmalı ve mümkün olduğunca da futbol hayatına yurt dışında devam etmeli. Son dönemde yurt dışına çıkan Türk futbolcusu sayısının düşüşü düşündürücü. Türk futbolcusu olarak Barcelona'ya gol atarak Türk halkını bir nebze sevindirdiysem ne mutlu bana.' 'MİLLİ TAKIM FORMASINI TAŞIMAK BİR ONURDUR' Gökdeniz Karadeniz son dönemde Milli Takım aday kadrosuna çağrılmamasına ilişkin bir soruyu da 'Ben kendi mesleğime nasıl saygı duyulmasını bekliyorsam, milli takım teknik direktörünün de kadro tercihine de saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Milli takım formasını taşımak bir onurdur ve ben kutsal formayı taşımaya her zaman hazırım' şeklinde yanıtlayarak sözlerini tamamladı.
606463
Cimbom'un konuğu D. Bükreş
Ali Sami Yen Stadı'nda saat 22.05'te başlayacak karşılaşmayı İsveç Futbol Federasyonu'ndan Martin Ingvarsson yönetecek. Ingvarsson'un yardımcılıklarını ise Magnus Sjöblom ile Peter Martinsson yapacak. (F) Grubu'nda oynadığı maçta galibiyet, de beraberlik elde eden Galatasaray, puanla lider duruma bulunuyor. Bir galibiyeti, mağlubiyeti bulunan Dinamo Bükreş ise puan ve averajla Panathinaikos'un ardından 3. sırada yer alıyor. Grubun tek yenilgisiz takımı olan sarı-kırmızılılar, ilk maçta deplasmanda Yunanistan'ın Panathinaikos takımını 3-1 mağlup ederken, ikinci maçında İstanbul'da Avusturya'nın Sturm Graz ekibiyle 1-1 berabere kaldı. Dinamo Bükreş ise deplasmanda Sturm Graz'ı 1-0 mağlup ederken, evinde oynadığı maçta Panathinaikos'a 1-0 yenildi. -GRUBUN PUAN DURUMU- Galatasaray'ın yer aldığı (F) Grubu'nda son puan durumu şöyle: Takım O G B M A Y 1.Galatasaray 2 1 1 - 4 2 2.Panathinaikos 2 1 - 1 2 3 3.D.Bükreş 2 1 - 1 1 1 4.Sturm Graz 2 - 1 1 1 2 -INGVARSSON İLE YENİLGİ YOK- Galatasaray-Dinamo Bükreş maçını yönetecek İsveçli hakem Martin Ingvarsson, bugüne kadar Türk takımlarının oynadığı karşılaşmayı yönetti. Bu maçta da Türk takımları yenilmezken, galibiyet, de beraberlik aldı. İlk olarak 16 Eylül 1999'da Macaristan'da MTK Budapeşte ile Fenerbahçe arasında oynanan ve golsüz berabere sonuçlanan maçı yöneten İsveçli hakem, son olarak da 18 Eylül 2008'de Beşiktaş ile Metalist Kharhkiv takımları arasında İstanbul'da yapılan ve siyah-beyazlıların 1-0 kazandığı karşılaşmada düdük çaldı. SARI KIRMIZILILAR, GERİDE KALAN AVRUPA KUPASI MAÇLARINDA 86 GALİBİYET, 83 YENİLGİ ALDI, 58 KEZ RAKİPLERİYLE YENİŞEMEDİ UEFA Avrupa Ligi (F) Grubu üçüncü maçında yarın Romanya'nın Dinamo Bükreş takımını konuk edecek Galatasaray, Avrupa kupalarındaki 228. maçına çıkacak. Sarı-kırmızılılar, bugüne kadar Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası ile Şampiyonlar Ligi'nde 133, adı UEFA Kupası'ndan UEFA Avrupa Ligi'ne çevrilen bu organizasyonda 61, Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nda 32 ve Avrupa Süper Kupa'da da kez olmak üzere, toplam 227 maç oynadı. Avrupa kupaları tarihindeki en başarılı Türk ekibi olan ve UEFA Kupası ile UEFA Süper Kupası'nı müzesinde bulunduran Galatasaray, 227 maçta 86 galibiyet ve 83 yenilgi alırken, 58 karşılaşmada ise eşitliği bozamadı. Bu karşılaşmalarda rakip filelere toplam 314 gol göndermeyi başaran ''Cim Bom'', kalesinde ise 326 gol gördü. RIJKAARDLI GALATASARAY'IN AVRUPA'DA YENİLGİSİ YOK Galatasaray, bu sezon Frank Rijkaard yönetiminde Avrupa Kupası'nda çıktığı karşılaşmada yenilgi yüzü görmedi. Sarı-kırmızılıların başında Avrupa Kupası'nda karşılaşmayı geride bırakan Hollandalı çalıştırıcı, bunların 5'ini kazanıp, maçta da berabere kaldı. Rijkaard yönetimindeki Galatasaray, resmi maçta rakip filelere 23 gol göndermeyi başardı, kalesinde ise gole engel olamadı. Öte yandan, Galatasaray'ın Avrupa ve ligde son maçta kalesinde gol görmesi de dikkat çekiyor. -AVRUPA PERFORMANSI- Galatasaray'ın UEFA Avrupa Ligi'ndeki maçta aldığı sonuçlar şöyle: Tobol-Galatasaray...........: 1-1 Galatasaray-Tobol...........: 2-0 Maccabi Netanya-Galatasaray.: 1-4 Galatasaray-Maccabi Netanya.: 6-0 Galatasaray-Levadia.........: 5-0 Levadia-Galatasaray.........: 1-1 Panathinaikos-Galatasaray...: 1-3 Galatasaray-Sturm Graz......: 1-1 GALATASARAY, AVRUPA KUPALARINDA RUMEN TAKIMLARIYLA OYNADIĞI 10 MAÇTA GALİBİYET, MAĞLUBİYET ALIRKEN, MAÇ DA BERABERLİKLE SONUÇLANDI Galatasaray, Avrupa kupalarında bugüne dek Rumen takımlarıyla oynadığı 10 maçta, galibiyet, 4 yenilgi, de beraberlik aldı. ''Cim Bom'', Rumen takımlarına karşı fileleri 12 kez havalandırırken, kalesinde ise 16 gol gördü. Galatasaray, yarınki rakibi Dinamo Bükreş ile daha önce kez eşleşirken, 1956-57 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası'ndaki eşleşmede rakibine deplasmanda 3-1 yenilirken, evinde aldığı 2-1'lik galibiyete rağmen elenmişti. Rakibiyle 1962-63 sezonunda bir kez daha eşleşen Galatasaray, deplasmanda 1-1 berabere kalıp, İstanbul'da aldığı 3-0'lık galibiyetle turu geçen taraf oldu. Avrupa kupalarında Galatasaray ile Rumen takımlarının maçlarında alınan sonuçlar şöyle:
606816
Yeni Maserati Ankara'da
İtalyan lüks Maserati'nin yeni modeli "GranTurismo Automatic" Ankara Rixos Otel'de tanıtıldı. Maserati'nin Türkiye'deki distribütörlüğünü yürüten Fer-Mas Oto tarafından yapılan tanıtımda otomatik GranTurismo modelin yanı sıra kapılı sportif Coupe Sedan Quattroporte'nin test sürüşü yapıldı. ileri vitesli yeni otomatik şansızamanlı 4,7 litrelik 440 HP güç ile 490 Nm tork üreten ve V8 motora sahip GranTurismo Automatic'ler 240 bin euro'dan başlayan fiyatlarla satılıyor. Manuel modda kullanımda gaza basılarak vites küçültme gibi işletim operasyonlarından arındırılarak daha hızlı ve sarsıntısız vites değişimleri sağlayan yeni şanzımanlı sportif tasarımlı Maseratti GranTurismo Automatic'te birçok özelliğin yanı sıra Bluetooth ve isteğe bağlı olarak sunulan arayüzü gibi unsurlar da yer alıyor. Maserati'nin yeni modeli çeşitli etkinliklerle ve test sürüşleriyle Ankara'da gün süreyle tanıtılacak.
606629
Öcalan'ın avukatları İmralı'ya gitti
Öcalan'ın avukatları İmralı'ya gitti Bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın avukatı, müvekkilleriyle görüşmek üzere Bursa'nın Gemlik ilçesinden İmralı Adası'na gitti. Sabah saatlerinde Gemlik İlçe Jandarma Komutanlığı'na gelen avukatlar Ömer Güneş, Serkan Akbaş ve Bekir Denek, kimlik kontrol ve üst aramasının ardından içeri alındı. Yanlarında içinde kitap, dergi ve gazetelerin bulunduğu poşet taşıyan avukatlar, işlemlerinin ardından İmralı'ya hareket etmek amacıyla özel bir minibüsle Gemport Limanı'ndan hareket etti.
605799
Arslan, Danıştay'ın başörtüsü kararından bile habersiz
Danıştay 2. Dairesi'ne saldırı düzenleyen Alparslan Arslan'ın, Danıştay'ın başörtüsüne ilişkin kararını bilmediği ortaya çıktı. Ergenekon davasının dünkü duruşmasında Hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun, "Danıştay'ın kararını hatırlıyor musunuz?" sorusuna Arslan, "Başörtülü biri, anaokuluna başörtülü giremedi zannediyorum." dedi. Hakim, "Zan üzerine mi eyleme girdiniz?" diye sorunca Alparslan Arslan kaçamak cevap verdi. Anaokulu öğretmeni Aytaç Kılınç'ın okul bahçesinde başörtüsü takmasını laikliğe aykırı bulan Danıştay İkinci Ceza Mahkemesi'ne saldırı düzenlediği ve üye hakim Mustafa Özbilgin'i öldürdüğü iddiasıyla yargılanan Alparslan Arslan'ın Danıştay 2. Dairesi'nin başörtüsüne ilişkin kararını bilmediği Ergenekon duruşmasındaki çapraz sorguda ortaya çıktı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun, "Danıştay kararı bir anaokulu öğretmeni ile ilgiliydi. Bu kararı hatırlıyor musun?" sorusuna Alparslan Arslan, "Başörtülü biri, anaokuluna başörtülü giremedi diye zannediyorum." diye cevap verdi. Arslan'ın bu cevabı üzerine üye hakim Haşıloğlu da, "Zan üzerine mi eyleme girdiniz?" diye sordu. Alparslan Arslan da yine kaçamak cevap vererek, "Bu bayan kendisi çözemez miydi? 'Açsın' demiyorum; ama gitsin müdürüyle konuşsun. Açıyor, kapatıyor saygı duyarım. Gücü bu kadar. Televizyonlara çıktı, millet birbirine girdi, kötülükler başladı." diye konuştu. Bu sırada Arslan'ın avukatı söz alarak, "Müvekkilimin beynini bulandırıyorsunuz." diye tepki gösterdi. Haşıloğlu'nun sorduğu bazı sorulara, gülerek cevap veren Alparslan Arslan, "Kusura bakmayın, hastayım yani. Cezaevinde varlık problemleri, gel-gitler yaşadım. Şu an kontrollüyüm." dedi. Danıştay saldırısında türban kararına muhalif kalan kadın üyenin de yaralandığının hatırlatılması üzerine Alparslan Arslan, "Kendisinden daha sonra kalben özür diledim." dedi. Daha önce Glock kullanmadığını belirten Alparslan Arslan, "Silahı neden olay yerinde bırakmadın?" sorusunu ise, "Aklıma gelmedi." diye cevapladı. Saldırı esnasında Danıştay binasında kendisine yardım eden kimsenin olmadığını ifade eden Alparslan Arslan'a, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun, "Silahları bin liraya aldığınızı söylüyorsunuz. Aylık gelirinizin ise 500 TL. Bu parayı nereden temin ettiniz?" diye sordu. Arslan, "Para konuşmayı sevmiyorum. Para vardı. Şükürler olsun para gelirdi. Elimin altında bin lira vardı." diye konuştu. Haşıloğlu'nun, annesi Porsor Arslan'ın ifadesinde yer alan kendisi ile ilgili beyanlarını okumasına tepki gösteren Alparslan Arslan şunları söyledi: "Bu bayan ve diğer şahıslarla ilgili bir şey duymak istemiyorum. İnancı için kendisini feda etmeyen insanlardan uzağım. Evladı 'kavga etmesin' diye her türlü şeye başvuran ailelerden uzağım. Eve kilitlemenin anlamı yok. Benim annemin fakirlere karşı gözü yaşarmadı. Böyle bir ailede yokum. İslam inancı için gönülden fedakarlık yapmayan insanlarla yaşayamam." Haşıloğlu'nun, "İnançlı bir kişi olduğunuzu söylüyorsunuz, inançlı insanları nasıl öldürdünüz?" sorusuna ise Arslan, "Sadece öldürürüm, zulüm etmem. Elimde imkan olsa Allah rızası için buradaki insanları yaşatmam." diyerek bağırdı, hakime de küfür etti. İstihbarat örgütleri adına çalışmadığını belirten Alparslan Arslan, Türkiye'de bomba temin etmenin çok kolay olduğunu söyledi. HAKİMDEN ARSLAN'A UYARI: YERYÜZÜNE İNELİM Arslan'ın sıkıştığı her soruda Allah'tan bahsetmesi ve sorulara kaçamak cevap vermesi üye hakim Haşıloğlu'nun tepkisini çekti. Haşıloğlu, "Takdir Allah'ın diyorsun, Allah'ın emri var diyorsun. Allah'ın emri kısmını bir tarafa bırakıyoruz. Kul olarak, sizinle ilgili olan kısmı soruyorum." şeklinde konuşunca, Arslan,"Allah'tan ayrılalım, yeryüzüne inelim diyorsunuz" diye konuştu. Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu da, "Evet yeryüzüne inelim." dedi.
605818
Yeni kabinenin yarısı kadın
Yeni kabinenin yarısı kadın ’TE geçen ay yapılan genel seçimleri yeniden kazanan merkez solun kurduğu yeni kabinenin yarısı kadınlardan oluşuyor Kalkınma Programı’nın “2009 İnsani Gelişme Endeksi”nde “dünyanın yaşamak için en iyi ülkesi” kategorisini koruyan ve ülkede sağlanan eşitliğiyle gururlanan ’te, liderliğindeki çoğunluk koalisyonu, seçimden bir ay sonra yeni kabineyi belirledi. Başbakan Jens Stoltenberg, 20 sandalyeli kabinede 10 kadın bakanın yer alacağını açıkladı. Önceki hükümette 19 bakanın 8’ini kadınlar oluşturmuştu. Yeni kabinede başbakan, dışişleri ve maliye bakanlarının üçünün de erkek olduğu, önceki hükümette ise maliye bakanının kadın olduğu belirtildi. Stoltenberg hükümeti, geçen yıl, bütün özel şirketlerin yönetim kurulları üyelerinin en az yüzde 40’ının kadın olması zorunluğunu getiren bir yasa çıkarmıştı.
606683
13:17 Gül ve Aliyev'den barış telefonu
Gül ve Aliyev'den barış telefonu Cumhurbaşkanı ’ün, Cumhurbaşkanı ile bir telefon görüşmesi yaptığı ve iki lider arasında, "zorlu bir süreçten geçerken ortaya çıkan bazı duygusal tepkilerin yol açtığı yanlış anlama ve algıların giderildiği" bildirildi. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile bugün bir telefon görüşmesi yaptı. Gül, uzun ve kapsamlı gerçekleştirilen görüşmede, sırasıyla Başkanı ve Devlet Başkanı ile ’da barış ve istikrarın sağlanması konusunda yaptığı görüşmeler hakkında Aliyev’i bilgilendirdi. Gül ve Aliyev arasında, "-Azerbaycan ilişkilerinde zafiyet varmış gibi bir görüntünün yanlışlığı konusunda görüş birliğinin teyit edildiği" ve "zorlu bir süreçten geçerken ortaya çıkan bazı duygusal tepkilerin yol açtığı yanlış anlama ve algıların giderildiği" kaydedildi.
606459
Efes Euroleague'e Litvanya'da başlıyor
Euroleague Ligi ilk turunda Grubu'nda yer alan lacivert-beyazlılar, ilk maçında Litvanya temsilcisi Lietuvos Rytas ile karşılaşacak. Başkent Vilnius'taki Arena'da oynanacak karşılaşma (22 Ekim Perşembe) saat 19.45'te başlayacak. Efes Pilsen genel menajeri Engin Özerhun, Euroleague'de geçen sezonki kötü performanslarını bu sezonki başarılarıyla unutturmayı, Litvanya'da kazanıp, gruba galibiyetle başlamayı amaçladıklarını söyledi. Özerhun, "Kazanmaya gidiyoruz ama herkesin tahmin ettiği kadar kolay bir maç olmayacağının bilincindeyiz" dedi. Gruplarda takım sayısının azaltılmasının daha dikkatli olmalarını gerektirdiğini belirten Özerhun, "Lietuvos Rytas bir basketbol ülkesi olan Litvanya'nın en önemli temsilcilerinden. Basketbolu çok iyi bilen seyircilerin tamamen dolduracağı salonda çok zor bir maç olacağının bilincindeyiz" diye konuştu.
605756
İngiltere'de de Aşı Başlıyor
İngiltere'de de Aşı Başlıyor Domuz gribi aşısını uygulamaya başlatan ülkeler arasına İngiltere de katılıyor. Tüm dünyada olduğu gibi, İngiltere'de de öncelikli olarak hamile kadınlar ve sağlık çalışanları aşılanacak. İngiltere Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, aşılamanın bugün başlayacağı bildirildi. İngiltere, önümüzdeki bir kaç hafta içinde aralarında AIDS, kanser ve kalp hastaları başta olmak üzere 11 milyon kişiyi aşılamayı hedefliyor. H1N1 virüsünün son haftalarda hızla yayılması ve hastalığa yakalananların sayısında iki kat artış meydana gelmesi İngiltere'nin de Avustralya, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri gibi aşılama çalışmalarına başlamasına yol açtı. Geçen hafta İngiltere'de 27 bin yeni vakaya daha rastlanmıştı.
606607
Küresel Kriz Göçmeni Vuruyor
Küresel Kriz Göçmeni Vuruyor Küresel mali kriz gurbetçileri ve ailelerini daha da güç duruma sürüklüyor. Krizin yolaçtığı işsizlik yüzünden, göçmenlerin ve yabancı işçilerin ülkelerindeki ailelerine gönderdiği para miktarı azaldı. Küresel mali kriz ailelerine "değerli para" göndermeyi hayal eden gurbetçileri, hiç hesaba katmadıkları bir durumla karşı karşıya bıraktı. Gelişmiş ekonomilerdeki durgunluk, göçmenlerin ve yabancı işçilerin ülkelerine, ailelerine gönderdikleri paralarının miktarının azalmasına yol açtı. Ancak aileler için hayati önem taşıyan gönderilen bu yardım paralarının miktarı giderek azalıyor. Göçmenlerin aileleri için gönderdiği havale miktarı, dünya genelinde yılda 300 milyara ulaşıyor. Afrika kıtasında 40 milyarı bulan havalelerin azalmasıyla gurbetçi ailelerin yaşamı daha da zorlaştı. Finansal krize ek olarak sarsılan uluslararası bankacılık sistemi de gurbetçilerin kabusu oldu. Gurbetçi ailelerinin önemli bir gelir kaynağından mahrum kalması gelişmekte olan ülkelere küresel mali krizin ikinci bir darbesi olarak nitelendiriliyor. Krizde işini ilk kaybedenler göçmen kökenliler oluyor. Gelişmiş ülkelerde göçmen karşıtı söylemlerin ilgi görmeye başladığına dikkat çekiliyor.
607203
Hyundai'nin Avrupalısı Türkiye'de satışta
'nin Avrupalılar için Avrupa'da geliştirdiği i30'un yeni modeli i30CW'nin Türkiye'de 32 bin 946 TL'den başlayan fiyatlarla satışa sunulduğu bildirildi. 'den yapılan yazılı açıklamaya göre, 'nin son iki yıldır tüm dünya çapında ödül kazanan modeli i30'un, geniş hacim arayan ailelere üstün konfor ve fonksiyonelliği sunduğu model olan i30 crossoverin, çok yönlü kullanımı sayesinde aileler için vazgeçilmez otomobillerden biri olacağı bildirildi. Tasarımı ve boyutları itibariyle uzatılmış bir i30 olarak kabul edilebilecek i30CW'nin ön tasarımının i30 ile aynı çizgileri taşıdığı, boyutları sayesinde 415 litrelik bagaj hacmiyle 75 litre daha fazla yükleme alanı sunduğu, arka koltukların tam olarak yatırıldığında hacim 1395 litreye kadar çıktığı ifade edildi. Açıklamada şu bilgiler verildi: i30CW Türkiye'ye, 1,6 litre hacmindeki benzinli ve dizel motor seçenekleriyle ithal ediliyor. İki motor seçeneği de isteğe bağlı olarak ileri manuel ya da dört kademeli tam otomatik şanzıman seçeneğiyle alınabiliyor. i30CW, Team ve Mode olmak üzere iki donanım seçeneğiyle satılıyor. Team paketinde EBD destekli ABS frenler, aktif gergili ve yükseklik ayarlı ön emniyet kemerleri, sürücü, ön yolcu ve yan havayastıkları, ön ve arkada perde hava yastıkları, park mesafe kontrol sistemi, manuel klima, dijital bilgi ekranı, direksiyondan kumandalı radyo/CD/MP3 çalar sunuluyor. Mode paketindeyse tüm bu donanımlara ek olarak boyun yaralanmalarını önleyen aktif ön koltuk başlıkları, elektronik kontrollü klima, bagaj içi sabitleme filesi, sürücü koltuğu bel destek ayarı, bagaj bölümünde güvenlik ağı ve 12 Voltluk elektrik soketi, ışığa duyarlı otomatik yanan farlar, elektrik kumandalı arka kapı camları, ön cam buz çözücü, yağmur sensörü, elektrikli katlanabilir sinyal lambalı dış dikiz aynaları yer alıyor. i30CW'nin fiyatları motor ve donanım seçeneğine göre 32,946 TL ile 44,056 TL arasında değişiyor."
606676
İnşaat sektörünün desteğe ihtiyacı var
İnşaat sektörünün desteğe ihtiyacı var İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) tarafından yayınlanan ''Aylık Ekonomi Raporu''nda, son açıklanan GSYH rakamlarında daralmanın yavaşladığına yönelik işaretlere karşın, inşaat sektöründe yüzde 21 küçülmenin, sektörün ''özel ilgiye'' ihtiyacı olduğunu gösterdiği kaydedildi. Dernekten yapılan yazılı açıklamada yer verilen raporda, yapı izinleri verisinde KDV ve harç indirimleriyle Mart ayında yaşanan ''iyimserlik'' sonrasında, görünümün olumsuz yönde değiştiği belirtildi. Yüzölçümü bazında yapı ruhsatları alımlarının tüm bina türleri için mart ayındaki yüzde 49,91'lik artış sonrasında, nisanda yüzde 32,13, mayısta eksi yüzde 41,29, haziranda eksi yüzde 28,78 düzeyinde değiştiği ve inşaat yapma isteğinin hızlı gerileme kaydedildiği vurgulandı. Son açıklanan GSYH rakamlarında daralmanın yavaşladığına yönelik işaretlere karşın, inşaat sektörünün yüzde 21 küçülmesinin, sektörün ''özel ilgiye'' ihtiyacı olduğunu gösterdiğine işaret edildi. İnşaat sektörünü bütün yönleriyle ele alan ve 10-20 yıllık perspektif çizme amacı güden geniş katılımlı ''inşaat şurası'' toplanmasının, ''sektördeki istikrarsızlığın ortadan kaldırılması'' için yerinde bir adım olacağı belirtildi. Konut sektörünün yanı sıra, diğer yapı türlerine odaklanmasının da yerinde olacağına dikkat çekilen raporda, yapı kullanım izinlerinde sektörlerin oransal dağılımına bakıldığında konut sektörünün yüzde 76,31'le üretimde liderlik ettiğinin görüldüğüne, ancak inşaat sektörünü konutla sınırlamanın ''doğru olmadığına'' yer verildi. Sektöre katma değer yaratan alışveriş merkezlerinin yanı sıra ofis, hastane ve sanayi binalarının inşaat sektörü açısından önem arz ettiği ifade edilerek, raporda, inşaat sektörü açısından dış kaynağın gerekliliği ortaya kondu.
606336
Galatasaray, Avrupa kupalarındaki 228. maçına çıkacak
Sarı-kırmızılılar, bugüne kadar Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası ile Şampiyonlar Ligi'nde 133, adı UEFA Kupası'ndan UEFA Avrupa Ligi'ne çevrilen bu organizasyonda 61, Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nda 32 ve Avrupa Süper Kupa'da da kez olmak üzere, toplam 227 maç oynadı. Avrupa kupaları tarihindeki en başarılı Türk ekibi olan ve UEFA Kupası ile UEFA Süper Kupası'nı müzesinde bulunduran Galatasaray, 227 maçta 86 galibiyet ve 83 yenilgi alırken, 58 karşılaşmada ise eşitliği bozamadı. Bu karşılaşmalarda rakip filelere toplam 314 gol göndermeyi başaran ''Cim Bom'', kalesinde ise 326 gol gördü.
607277
İlginç bir soygun girişimi
Gregory Smith soygunculuk yapmak üzere bir ofise giriyor ve kasada duran kadına yaklaşarak "Bu yaptığımdan nefret ediyorum ama zor zamanlardan geçiyoruz ve başka çarem yok" diyor. Soyguncunun pişmanlık duygusunun ağır bastığını fark eden kadın, ona Allah'tan bahsediyor ve suç işlemekten vazgeçmek için hala şansı olduğunu vurguluyor. Kadının çağrısından etkilenen soyguncu dizlerinin üzerine çökerek on dakika boyunca dua ediyor ve kadın da ona sarılıyor. Bunun üzerine soyguncu, silahındaki mermiyi çıkararak ona zarar vermeyeceğini söylüyor. Bu duygusal ana rağmen planından caymayan soyguncu, kadına lavaboya gitmesini ve yirmi dakika boyunca polisi aramamasını söylüyor. Ancak çıkarken kadının cep telefonunu alan soyguncu, güvenlik kamerasındaki görüntüyü farketmesi üzerine polise teslim oluyor.
606180
Gölete düşen iki genç kız boğuldu
Gölete düşen iki genç kız boğuldu 'ın Güzelyurt İlçesi'nde, özel bir dershanede coğrafya öğretmeni 23 yaşındaki Gülten Ceylan ile Fakültesi İşletme Bölümü öğrencisi 21 yaşındaki Ayşe Çal, ayaklarını soktukları sırada arda düştükleri Devlet Su İşleri'ne ait gölette boğularak can verdi. Aksaray kent merkezinde oturan Ayşe Çal, dün Güzelyurt İlçesi'ndeki arkadaşı Gülten Ceylan'ı ziyarete geldi. İki arkadaş, saat 16.00 sıralarında 'ye ait gölete giderek, göletin kenarına oturup ayaklarını suya soktu. Bu sırada kayan Ayşe Çal, suya düştü ve yüzme bilmediği için çırpınmaya başladı. Gülten Ceylan da kenardan arkadaşını kurtarmak isterken suya düştü. İki genç da çevrede kimsenin bulunmadığı bir sırada boğularak can verdi. Gülten Ceylan'ın akşam eve gelmemesi üzerine ailesi durumu polise bildirdi. Polis, Ceylan'ın yakınları ile iki genç kızın arkadaşları, bugün sabah saatlerinden her yeri aramaya başladı. kenarında arama yapıldığı sırada, Gülten Ceylan ile Ayşe Çal'ın çantası, ayakkabıları ve çorapları bulundu. Bunun üzerine Aksaray Sivil Savunma Müdürlüğü'ne haber verildi. Sivil Savunma Müdürlüğü'ne bağlı dalgıçlar, önce Gülten Ceylan'ın cesedine, ardından yaklaşık metre uzakta da Ayşe Çal'ın cesedine ulaştı. İki genç kızın cesedi yapılmak üzere Aksaray Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırıldı. Genç kızların yakınları ve arkadaşları, cesetler çıkarılırken sinir krizi geçirdi. Olay ile ilgili soruşturma sürüyor.
606008
‘Gel bizi kurtar’
‘Gel bizi kurtar’’in adı bile taraftarını heyecanlandırdı. Marca ve Diario As gazeteleri, Fatih hoca için bir forum oluşturdu Milli Takımlar Teknik Direktörlüğünden ayrılan ’in önceki gün yaptığı basın toplantısı, ’da da yankı uyandırdı. Bir süreden beri Terim’in ’in başına geçeceğini ileri süren Türk hocanın açıklamalarından dolayı taraftarlar arasında bir forum düzenledi. Ülkenin önde gelen iki spor gazetesi Marca ve Diario As, “Terim’i Atletico Madrid’in başında görmek istiyor musunuz?” sorusuna taraftarların yüzde 60’ından fazlası “Evet” yanıtını verdi. Marca gazetesi, “Imparatore Turco (Türklerin İmparatoru)” ifadesini kullanırken, Terim’in önemli teknik başarıları olduğunu belirterek, hocanın Madrid’den teklif gelmediğini söylediği ancak kapıyı açık bıraktığını ifade edildi. Taraftarın yaptığı yorumların bazıları ise şu şekilde: * ile ’nı alan Terim, Atletico Madrid’in kurtarıcısı olabilir. * Terim’in tek dezavantajı dil olabilir. Futbol bilgisini kimse tartışamaz. * ’ye iki teknik adam gönderdik, şimdi sıra onlarda! * El Turco, Madrid’in başına gelsin diyorum. * Atletico Madrid’in kurtarıcısı Türk mü olacaktır? * Türkiye’nin en deneyimli teknik direktörü, gel bizi kurtar.
606312
Sağanak yağış uyarısı HARİTALI
Sağanak yağış uyarısı HARİTALI Meteoroloji'den yapılan son değerlendirmelere göre günlük haritalı hava tahminleri... Yapılan son değerlendirmelere göre; Marmara'nın doğusu (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Yalova, Bilecik), Batı ve Orta Karadeniz ile Adana, Osmaniye, Giresun, Yozgat, Sivas, Çankırı ve Eskişehir çevrelerinde yağış geçişlerinin görüleceği tahmin ediliyor. HAVA SICAKLIĞI: Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı, kuzey ve iç bölgeler ile Akdeniz'de ila derece azalarak, ülke genelinde mevsim normalleri civarında seyredecek. RÜZGAR: Ülkemizin batı bölgelerinde kuzey ve batı, iç ve doğusunda güney ve batı yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette, yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek. BÖLGELERİMİZDE HAVA MARMARA: Az bulutlu ve açık, doğusu ile zamanla bölge geneli parçalı ve çok bulutlu ve akşam saatlerine kadar bölgenin doğusu (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Yalova, Bilecik) aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. EGE: Az bulutlu ve açık, zamanla iç kesimleri parçalı ve çok bulutlu geçecek. AKDENİZ: Parçalı az bulutlu, akşam saatlerine kadar iç kesimleri ile gece saatlerine kadar doğusu çok bulutlu, akşam saatlerinden itibaren Adana ve Osmaniye çevreleri gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. İÇ ANADOLU: Kuzeyi parçalı ve çok bulutlu, öğleden sonra Eskişehir ve Çankırı ile akşam saatlerinden sonra Yozgat ve Sivas çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. BATI KARADENİZ: Parçalı çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. ORTA ve DOĞU KARADENİZ: Az bulutlu ve açık, Orta karadeniz ile zamanla bölge geneli parçalı ve çok bulutlu, akşam ve gece saatlerinde Orta Karadeniz kesimi sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. DOĞU ANADOLU: Az bulutlu ve açık, öğleden sonra kuzey ve batısı parçalı bulutlu geçecek. GÜNEYDOĞU ANADOLU: Az bulutlu ve açık, akşam saatlerinde batısı parçalı çok bulutlu geçecek.
606044
Cevdet Kudret Ödülü İrfan Yalçın'ın
Yalçın, Milliyet Yayınları 1974 Roman Yarışması'nda Pansiyon Huzur'la ikincilik ödülünü, 1980'de ise Ölümün Ağzı adlı romanı ile TDK Roman Ödülü'nü kazanmıştı. Yazarın ayrıca Fareyi Öldürmek, Büyük Soytarı, Uzun Bir Yalnızlığın Tarihçesi ve Annem, Babam ve Ben adlı romanları bulunuyor.
606244
Altın almalı mı, satmalı mı?
yatırımcısını yine üzmedi. Tarihi zirveyi gören altın fiyatlarında yüksek seyir devam ediyor. Bu yükseliş nereye kadar sürecek? alma zamanı mı, satma zamanı mı? Türk Mücevhercileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İmam Altınbaş halkı uyardı, "Fiyatlar düşecek, altını olan satsın" dedi. (CNN TÜRK) -- Türk halkının gözdesi tahtını kimselere bırakmıyor. Halkın gözü kulağı tarihi rekorunu kıran fiyatlarında. Türk Mücevhercileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İmam Altınbaş'a göre, halk bundan sonra altından çok gümüş ve çelik gibi alternatif takılara yönelecek. Bu da altına olan talebi azaltacak. Altınbaş, şu sıralar bin 65 bin 70 bandında hareket eden altının ons fiyatının 900 dolara kadar gerileyebileceği görüşünde. Dünyayı sarsan küresel krizin mücevher sektörünü de ciddi şekilde etkilediğini belirten İmam Altınbaş, özellikle böyle bir dönemde yüzde 20'lere varan 'nin sektörün belini büktüğünü söyledi. Altınbaş, "Sektörün hammaddesi üzerindeki sorununun sektörün gelişmesindeki en büyük sorun olduğunu söyleyelim. Biz bunu kaldırttık daha önce. Devlet bu işe açık" diye konuştu.
606112
SAMİ USLU Tekleyen kapitalizme Bediüzzaman reçetesi
Böylece, piyasa kavramı artık tüm dünya pazarlarını ifade eder hale geldi. Küreselleşmenin sağladığı muazzam imkânlarla zengin üretmekte son derecede başarılı olan kapitalizm, fakirliği ortadan kaldırmak ve sosyal adaleti sağlamak babında son derece başarısız oldu. Dolar milyarderlerinin sayısı ve dolarların miktarı artarken, dünyanın her yerinde fakirlerin sayısı da paralel bir yükseliş sergiledi. Halbuki, piyasaya tapınanlar böyle söylememişti. Onlara göre, pazarlar her şeyi kendiliğinden halleden mekanizmalardı, kaynakların hangi alanlara ne oranda dağıtılacağını en iyi piyasa bilebilirdi. Kapitalizmin bütün çarpıklıklarını inkâr edilemez biçimde ortaya çıkaran global krizde umulmadık olaylardan birisi de, dolar milyarderlerinin menbaı olan uluslar-ötesi şirketlerin zayıf performansıydı. Dünya toplam gayrisafi hasılasını kısa dönemde sabit bir havuz olarak tasavvur edersek, havuzdan aslan payını alanların krize karşı herkesten çok dayanıklı olmaları beklenirdi. Ama, tam tersi oldu, dev denilenlerin cüce olduğu ortaya çıktı. Bu durum karşısında, kamu tarafından her türlü imtiyazla teçhiz edilen uluslararası firmaların ve onların dolar milyarderi konumundaki yönetici ve sahiplerinin bu ayrıcalıklara layık olmadığı fikri ister istemez zihinlerde yer etmeye başladı. Tartışılan sorulardan birisi şu: Kapitalizmde zenginliğin bir sınırı olmalı mı, olmamalı mı? Evet, kapitalist piyasa ekonomisinin doğası gereği, kâr etmek, servet edinmek serbesttir, hatta bu teşvik edilir. Bu serbestinin altında yatan varsayım, zenginlerin ve ultra zenginlerin topluma sağladıkları yarar sayesinde bu kadar varsıl olduğu, yani zenginliklerini hak ettikleridir. Ama kriz süreci böyle bir varsayımın gerçeklerle örtüşmediği ve ultra zenginlerin kendilerini inanılmaz derecede varlıklı yapan topluma karşı hiçbir sorumluluk hissetmedikleri ortaya çıktı. Öyleyse, hâlâ kapitalist sistemde isteyen istediği kadar zengin olabilir ve zengin kalabilir diyebilir miyiz? Kapitalist piyasa sistemi bu noktada çaresizlik ve açmaz içinde. Çünkü, zenginliği sınırlamak sistemin ruhuna aykırı. Zaten, böyle bir sınırlamanın uluslararası şirketler ve onların yönetici ve sahipleri tarafından kabul edilmesi tamamen imkânsız. Ama, bu haliyle de kapitalizm yeryüzünde yaşayan yüz milyonlarca insanın açlığa varan fakirliğinden sorumludur. İşte, büyük müceddit Bediüzzaman, bu sorunun cevabını İslam'ın üç kuralıyla insanlara veriyor. Birincisi, her türlüsü haram olan, insanları birbirine düşman eden faizin yasaklanmasıdır. Faiz, kapitalist rejimde haksız kazancın ve aşırı zenginliğin kaynağıdır. Üstad'a göre, faizin yerini fakirle zengini dost eden, sınıf çatışmasını önleyen zekat ve sadaka almalıdır. Üstat'ın anlayışında, zekat ve sadaka faizin alternatifidir. Müslümanların birbirlerine yardımı, ancak zekat köprüsü üzerinden geçerek yapılır, zira yardım vasıtası zekattır. Zekatın en büyük neticelerinden birisi toplumda servet aleyhtarlığının önlenmesi olarak kendini gösterecektir. Öte yandan, iktisadın hem öznesi hem de hedefi konumundaki insan, asla israf etmemeli, kanaatkâr olmalıdır; helal kazanç için çalışır, fakat hırsa kapılmaz. Böylece aşırı hırsın doğuracağı kötü sonuçlardan korunmuş olur.
606049
[HABER ANALİZ] DTP, biraz daha sağduyulu olmalı
Bunun akamete uğramasının faturası ağır olur. Hiç kimse bu sorumluluğu üstlenemez. Habur'da yaşananlar aslında gerçek niyetleri de ortaya koyuyor. Kuzey Irak'tan gelen 34 kişilik grup sıcak bir şekilde karşılandı. Sadece Mahmur kampı sakinleri değil, Kandil Dağı'ndan inen PKK'lı da şefkatle muamele gördü. Ülkeyi yönetenler, üstlerine düşeni yaptı. Özel yetkili savcı, polis helikopteriyle Diyarbakır'dan Habur Sınır Kapısı'na giderek hukuki prosedürün daha hızlı işlemesini sağladı. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş, Silopi'ye giderek teslim olan 34 kişinin avukatlarıyla neredeyse tek tek görüştü. Hâkim ve savcılar, grup üyelerinden hiçbirini tutuklamadı. Aslında bir yönüyle PKK da suça bulaşmamış kişileri göndererek olumlu bir adım attı. Şimdi sıra DTP'de. Ahmet Türk ve arkadaşları artık daha fazla sorumluluk üstlenmeli. Bu işi şova dönüştürüp Türkiye kamuoyunu tahrik ederek, barış sürecinin sekteye uğramasını isteyen kişilere fırsat verilmemeli. Bu tarihî görev DTP'ye düşüyor. Diyarbakır'da düzenlenmesi planlanan mitingin iptal edilmesi olumlu bir adım. Ancak K.Irak'tan gelen grup üyelerini Ankara'ya taşımaya çalışmak son derece yanlış. Bu adımın kime ne faydası var? Günlük siyasî çıkarlar için ülkenin geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yok. Bu ülkenin sağduyulu insanları, seçimlerde halkın desteğini alarak Meclis'e girdiği için bugüne kadar DTP'nin var olma ve muhatap alınma hakkını savundu. Ancak DTP'liler ısrarla 'Muhatap biz değiliz, PKK' diyerek işi yokuşa sürdü. Bugün artık topa basma zamanı. DTP bütün cesaretini toplayarak demokratik açılıma maksimum katkı sağlamalı. Aksi bir davranış bazı marjinal grupları memnun etse de halkın kahir ekseriyeti tarafından affedilmez bulunacaktır. DTP barıştan korkmamalı. Şairin dediği gibi: Sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
607538
Santral inşaatında çalışırken düşen Çinli işçi öldü
Alınan bilgiye göre, Çatalağzı beldesinde özel firma tarafından yürütülen termik santral inşaatının demir platformunda montaj yapan Çinli X.Y, yaklaşık 20 metre yüksekten düştü. Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesine kaldırılan X.Y, hayatını kaybetti. Aynı inşaatın başka bölümünde çalışırken yaklaşık metre yüksekten düşerek yaralanan Çinli X.H. de aynı hastanede tedavi altına alındı.
607311
Rusya domuz gribi vakalarını gizlemiş
Rusya domuz gribi vakalarını gizlemiş Rusya'da domuz gribi vakası açıklanandan 10 kat daha fazla olduğu bildirildi. Domuz gribi virüsü ile ilgili aşı üretimine başlayan Rusya'da hastalık da giderek yayılıyor. Başkent Moskova'da bazı okullar karantina altına alınarak eğitime ara verilirdi. Çita kentinde ise tüm okullar iki hafta süreyle kapatıldı. Ancak endişelendiren haber, Rusya Enfeksiyon Hastalıkları ile Mücadele Direktörü Oleg Kisilev'den geldi. Kisilev resmi makamların hasta sayısını gizlediğini, hastalığa yakalananların sayısının açıklanandan en az 10 kat daha fazla olduğunu iddia etti. Rusya Federal Sağlık Merkezi son yaptığı değerlendirmede hasta sayısını 927 olarak açıklamıştı. "Bu verilerin güvenilir olduğunu düşünmüyorum." iddiasında bulunan Kiselev, kendi edindikleri verilere göre mevcut rakamın en az onla çarpılması gerektiğini söyledi. Domuz gribi vakalarının ölümle sonuçlanma riskinin, mevsimsel grip vakalarına göre 2-4 kat daha fazla olduğu uyarısında bulunan uzman, yetkililerden tedbirlerin artırılmasını istedi. AŞI İÇİN 136 MİLYON DOLAR Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Sağlık Bakanlığı bünyesinde domuz gribi aşısı alımı için 136 milyon dolarlık bütçe ayrılmasını istedi. Dünya Sağlık Örgütü'nün son verilerine göre, tüm dünyada hasta sayısı 400 bine ulaşırken, domuz gribi nedeni ile ölenlerin sayısı da bin 700 oldu.
605839
Futbolcular zorlu maçlara bileniyor
Futbolcular zorlu maçlara bileniyor UEFA Avrupa Ligi ve ligde üst üste zorlu maçlar oynayacak sarı-lacivertli takım, yarın karşılaşacağı Steaua Bükreş maçının son antrenmanını dün Can Bartu Tesisleri'nde yaptı. Futbolcular, idmanda hırslı çalışmalarıyla dikkat çekti. Bu arada UEFA Avrupa Ligi Grubu'ndaki 3. maçında yarın deplasmanda Steaua Bükreş ile karşılaşacak Fenerbahçe, bugün Romanya'ya gidecek. Sarı-lacivertliler, saat 11.00'de Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan kalkacak özel uçakla Bükreş'e hareket edecek. F.Bahçe hazırlıklarını, bugün saat 18.30'da Steaua Stadı'nda yapacağı, ilk 15 dakikası basın mensuplarına açık tutulacak antrenmanla tamamlayacak.
606129
Dünya inovasyon haritasında nal topluyoruz
Meral Tamer Dünya inovasyon haritasında nal topluyoruz Pazar günü de yazmıştım. “Modern Rekabet Stratejileri’ oluşturma konusunda dünyanın en önemli otoritesi olarak kabul edilen Harvard Business School profesörlerinden Michael E. Porter’ı cumartesi günü ’in ev sahipliğinde ’da dinleme imkânı bulduk. Prof. Porter, Harvard’daki ekibiyle Turkcell sponsorluğunda, ’nin dünya ekonomisinde rekabet gücü konusunda yaptığı kapsamlı çalışmayı 2.5 saatlik bir konferansta bizlerle paylaştı. Hani unun da, şekerin de, yağın da, suyun da en âlâsı olduğu halde lezzetli helva yapmayı bir türlü başaramayan beceriksiz aşçılar vardır ya... Porter’ın peşpeşe sıraladığı rakamlar, grafikler ve analizleri görünce, Türkiye’nin benzeri bir durumda olmasına içim sızladı. Onlarca slayt arasından seçtiğim yukarıdaki tek grafik bile ne demek istediğimi gayet iyi anlatıyor. Porter da vurguluyor; bizler de biliyoruz ki dünya standartlarında mühendislerimiz, üst düzey teknik adamlarımız, uzmanlarımız, yöneticilerimiz var. Komşularımıza ve başta olmak üzere çevremizdeki ülkelere karşı konumumuza baktığımızda, Porter’a göre Türkiye, Ar-’nin Ge’sinde (geliştirme) açık ara bölgenin merkezi olmaya aday. Evet, aynen öyle. Ama tam göğsümüz kabaracakken, ekranda yukarıdaki slayt beliriyor ve hepimizin içi kararıyor. Allah aşkına şu hale bakın! ’da kayıtlı patentler itibariyle, milyon nüfusa düşen patent sayısında grafiğin en dibindeyiz. Bizden daha beter durumda olan sadece ülke var: ve ... Hepsi bizden ileri. (Çok sayıda patenti olan gelişmiş ülkelerin zaten bu grafikte yer almadıklarını hatırlatmama herhalde gerek yok.) Kırmızı dairelerin büyüklüğü, nüfustan bağımsız patent sayısını gösteriyor -ki klasmanda da durumumuz içler acısı. Sadece patent sayısındaki kümülatif yıllık artış oranında, son yılda bizden daha atıl durumda olan ülkeler var neyse ki... Grafikte Türkiye’nin hizasındaki düşey kesik çizginin solunda kalan Güney ve gibi bol patentli ülkeler, anlaşılan son yılı pek parlak geçirmemişler. ve Kuveyt’in, patent sayılarını hızla artırma konusunda 2004-2008 arasında rakip tanımadıkları dikkati çekiyor.
607084
Benzin hiç bu kadar pahalı olmamıştı
Türkiye yeni güne yine akaryakıt zammı haberi ile uyandı. Benzine 21 Eylül’de kuruş daha zam geldi. Gelen zamla birlikte benzinin litre fiyatı 3,36’dan satılmaya başlandı. Petrol fiyatları kriz öncesi dönemde uluslararası piyasalarda varil başı 148 dolar tarihi seviyeyle kıyaslandığında bile 21 Ekim’de olduğu kadar pahalı olmamıştı. Kurşunsuz benzin en son Ağustos 2009 tarihinde 3,34 TL seviyesini görmüş, bu dönemde geçici olarak tavan fiyatı uygulayan EPDK eleştirilerin hedefi olmuştu. Yine aynı tavan fiyat uygulaması döneminde kurşunsuz benzinin litre fiyatı 2,92’ye kadar da gerilemişti. 2008'in ilk yarısında yaşanan emtia fiyatları enflasyonu mali krizin habercisi gibiydi. Petrol fiyatları 148 dolara kadar dayanmıştı. Türkiye, 2008 yılının Temmuz ayında ham petrolün varilini 148 dolar civarlarından alırken, kurşunsuz benzinin litre fiyatı 3,52 TL civarında idi. Petrol fiyatları, 147,27 doları gördüğü 11 Temmuz'dan bu yana yaklaşık varil fiyatı olarak 70 dolar indi ama kırsal motorine yapılan kuruşluk zam ve kurşunsuz benzine yapılan 8-10 zam ile tarihi seviyeyi gördü. 55 litrelik araç deposunun maliyeti, yeni gelen zamla birlikte yüzde 15 arttı. Zam öncesinde 160 TL’ye dolan depolar zam sonrasında 185 TL’ye dolmaya başladı. Petrol fiyatlarının oluşmasında serbest piyasa koşulları geçerli olduğundan dolayı, fiyatı dağıtım bayileri belirliyor. Serbest piyasa koşullarının uygulandığı piyasada bir dönem EPDK tarafından 'Tavan fiyat' uygulamasına geçilmiş, fiyatlar EPDK tarafından belirlenmişti. Tavan fiyatın uygulandığı dönemde akaryakıt bayileri zamlarda sessiz kalmış indirimlerde büyük tepkiler göstermişti. Akaryakıttaki vergi yükünün de fazla olduğu Türkiye; dünyanın en pahalı benzinini kullanan ülkeler arasında… Ham petrol fiyatlarının 78 dolarda seyrettiği bir dönemde 8-10 kuruş zamla tarihi zirveyi gören benzin fiyatları; petrolün 148 dolara satıldığı dönemden yalnızca 15 kuruş ucuz… OPEC ülkeleri tarafından kısa vadede petrolün varil fiyatının 100 dolar civarına çıkacağı tahmin ediliyor. 79 doların altında 3,36 liraya satılan benzinin 100 dolar seviyelerinde, tarihi zirveyi gördüğü, 2008 Temmuz'unu aratacağa benziyor...
605958
Sorguda ‘sayın’ ve ‘önderlik’ pazarlığı
Sorguda ‘sayın’ ve ‘önderlik’ pazarlığı Savcılar ve hâkim, 34 kişinin tutuklanmaması için her türlü hukuki yardımı yaptı. Gözaltı olmaması için Habur ’nda mahkeme kuruldu. Yargı, gelenlere “Sayın Öcalan” ve “önderlik” ifadelerini kullanmaları halinde çıkacak sıkıntıyı anlattı. Hâkim, “Sayın Öcalan” ifadesini de tutanağa geçirmedi Yargı, ’ın çağrısıyla, Mahmur Kampı’ndan gelen 26 ve ’deki örgüt kamplarından gelen sekiz kişinin tutuklanmaması için seferber oldu. Grubun gözaltına alınmaması için Habur’da mahkeme kuruldu. Savcılar, sorguladıkları isimleri, “Sayın Öcalan” ve “önderlik” ifadelerini kullanmamaları konusunda ikna etmeye çalıştı. Sorgularında bu ifadeleri özellikle kullanan beş kişi, “örgüt üyeliği” suçundan tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Savcılık, mahkemeye “talepte bulunmamalarına rağmen bu kişilerin etkin pişmanlıktan yararlanabileceklerini” anımsattı. Hâkimin, avukatlara yönelik, “Suça konu kelimeler kullanılmasın. Üsluplara dikkat edilsin. Bu kritik süreçte, kimse zor durumda kalmasın” uyarısının ardından, beş kişi, hâ ifadelerinde “önderlik” ifadesini kullanmadı. Beş kişiden bazıları, “Sayın Öcalan” ifadesini sorgusunda da kullanmakta ısrar etti. Ancak, hâkim bu ifadeleri tutanağa geçmedi. Yüzlerce kişiyi çok daha hafif eylemlerden tutuklayan yargı beş kişiyi serbest bıraktı. Sivil karşılama Habur ’ndan ’ye giren 34 kişi, 1999’da Türkiye’ye gelen ve tuğgeneral komutanlığındaki askeri birlik tarafından karşılanan grubun aksine, Vali Yardımcısı Abdullah Akdaş başkanlığındaki bir grup sivil yetkili tarafından karşılandı. Akdaş, “Hoşgeldiniz” dedi. Olağan şartlarda, örgütle bağlantılı olanların gözaltına alınarak ’a götürülmesi ve sorgulanması gerekiyordu. Bu kez özel yetkili savcı Diyarbakır’dan Habur’a geldi. Grup, sınır kapısının 200 metre ilerisindeki İl Müdürlüğü binasına götürüldü. Ortak ifade Önceden hazırlanan odalarda tutulan ve sağlık kontrolünden geçirilen grup, özel yetkili savcılarca akşam saat 21.00’den gece saat 02.00’ye kadar sorgulandı. Sorgu sürerken, polis bariyerleriyle çevrilen binanın önünde sürekli olarak bir ambulans bekletildi. Binanın, güvenlik şartları uygun olduğu için önceden hazırlandığı bildirildi. Sorgulanan beşi Kandil, 24’ü Mahmur’dan gelen 29 kişi, “Örgüte ne zaman katıldın?”, “Nerelerde bulundun?”, “Neden geldin?” sorularına karşılık, ortak bir ifade kullandı ve “Tıkanan barış sürecini açmak için Öcalan’ın çağrısıyla Türkiye’ye geldik” dedi. bilmeyenlerin sorgusu sırasında yardımı alındığı bildirildi. Sorgulananlara, “Pişmanlıktan yararlanmak isteyip istemediği” sorulmadı. Üçü Kandil, ikisi Mahmur’dan gelen beş kişi ise, sorgularında bu 29 kişiden farklı olarak, “Kürt halkının önderi sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine, barışa katkı sağlamak üzere Türkiye’ye geldim” şeklinde ifade verdi. Savcılar sıkıntıda “Önderlik” ve “sayın” kavramlarının kullanıldığı bu ifade, savcıları sıkıntıya soktu. Sabaha karşı, “beş kişinin tutuklanması istemiyle hâkimliğe sevk edildiği” haberleri kamuoyuna yansıdı. Ancak, beş kişinin tutuklanmadan önce “ifadelerini değiştirmeleri” konusunda ikna edilmeye çalışıldığı, ikna edilemeyince hâkimliğe sevk edildikleri ileri sürüldü. Savcılığın müzekkeresinde, beş kişinin verdiği ifadeler sıralanarak, ’nın “örgüt üyeliği” başlıklı 314. maddesi uyarınca tutuklanmaları talep edildi. Müzekkereye, beş kişinin herhangi bir talepte bulunmamasına rağmen, “TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabilecekleri” notu düşüldü. Savcılar, müzekkereyi ’den gelen sulh ceza hâkimine sundu. Kandil’den gelen ’lı Hüseyin İpek, Vilayet Yakut ve Elif ile Mahmur’dan gelen Musa Tomak ve Nurettin Turgut’un avukatları, tutuklama talebini değerlendirecek olan hâkim ve savcılarla görüştü. Hâkim ve savcılar kendi aralarında da görüştü. Hâkimin ‘ifade’ telkini Hâkimin, savcılarla yaptığı görüşmede, “Bu ifadeleri mahkeme huzurunda tekrarlarlarsa, tutuklamak zorunda kalırım. Hâkim huzurunda böyle söylememeleri gerekir” dediği belirtildi. Hâkimin, avukatlarla yaptığı sohbette de “Suça konu kelimeler kullanılmasın. Üsluplara dikkat edilsin. Kimse zor durumda bırakılmasın. Biz de sürece katkı sağlamak istiyoruz” şeklinde konuştuğu ifade edildi. Hâkimin örtülü uyarısı üzerine beş kişiyle görüşen avukatlar, “önderlik” ve “sayın” kelimelerinin kullanılması halinde tutuklanabileceklerini, diğer 29 kişi gibi ifade vermeleri halinde serbest kalacaklarını müvekkillerine söyledi. Ancak, İpek, bu kavramları kullandı. ‘Önderlik’ gitti Hâkim önüne çıkan beş kişi, “önderlik” ifadesini kullanmadan, “Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine barışa katkı sağlamak üzere Türkiye’ye geldim” dedi. Hâkim, sadece “suçluyu övme” suçunu oluşturan “Sayın Öcalan” ifadesini tutanağa geçmeyeceğini belirtti. Tartışma sonunda, tutanağa “Sayın Öcalan” ifadesi yazılmadı. Tutanakta, beş kişinin, “Öcalan’ın çağrısı üzerine Türkiye’ye geldiklerini” söyledikleri açıkça belirtildi. Aynı sözlerden tutuklandılar BUGÜNE kadar, yüzlerce kişi, düzenlenen yasal basın açıklamalarına katıldığı gerekçesiyle tutuklandı. Buna, bu eylemlere katılım konusunda PKK’nın da çağrı yapması ve eylemde PKK sloganları atılması gerekçe gösterildi. Açıkça, “Öcalan’ın talimatıyla Türkiye’ye geldiğini” söyleyen ‘’ üyesi PKK’lılar ise, demokratik sürecinin etkisiyle serbest bırakıldı.
606257
09:53 İMKB güne düşüşle başladı
güne düşüşle başladı Bileşik Endeksi birinci seansta, dün ikinci seans kapanışına göre 35,17 puan düşerek 51.015,70 puan seviyesinde açıldı. Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 0,07 oranında değer yitirdi.
607239
Çin ve ABD liderleri telefonda iklim değişikliğini görüştü
ve liderleri telefonda değişikliğini görüştü Devlet Başkanı Hu Cintao ve Başkanı yaptıkları telefon görüşmesinde, ikili ilişkileri ve değişikliğini ele aldı. Çin Uluslararası Radyosunun bildirdiğine göre, Amerikan tarafından gelen talep üzerine yapılan görüşmede, Aralık ayındaki Kopenhag Konferansının iklim değişikliğiyle mücadele için taşıdığı öneme işaret eden Hu Cintao, bütün tarafların el ele işbirliği yapması durumunda mevcut sorunlara rağmen konferansta olumlu sonuç alınabileceğini belirtti. ABD ile aynı sorunlarla karşılaştıklarını ve ortak çıkarlara sahip olduklarını ifade eden Hu, başta ABD olmak üzere bütün taraflarla iletişimi, eşgüdümü ve işbirliğini yoğunlaştırarak ve yapıcı tutum izleyerek Kopenhag Konferansında olumlu sonuç elde edilmesine ve iklim değişikliğine karşı küresel düzeyde sürdürülebilir gelişme sağlanmasına katkı yapmaya hazır olduklarını söyledi. İklim değişikliğine karşı her iki ülkenin önemli adımlar attığı değerlendirmesinde bulunan Obama, iki tarafın iklim değişikliğiyle mücadele alanında somut adımlar atılmasını sağlamak için Kopenhag Konferansında ortaklaşa hareket etmesini istedi.
606035
Prof. Halman'dan başörtüsüne hakaret
Halman'ın, "Yobazlar kadını tesettüre sokmak için uğraşıyor." sözleri başta belgeselin yönetmeninin başörtülü annesi olmak üzere salonda bulunanları şaşkına çevirdi. Mevlânâ'yı anlatan "Aşkın Zamanı" isimli belgeselin Ankara'da yapılan gala gecesi skandala sahne oldu. AK Parti milletvekilleri Sami Güçlü (Konya), Hüsnü Tuna (Konya) ve Mehmet Tekelioğlu'nun (İzmir) da katıldığı geceye belgeselin danışmanlığını yapan Prof. Dr. Sait Halman'ın sözleri damgasını vurdu. "Kadın ve Mevlânâ" konulu bir konuşma yapan Halman, Mevlânâ'nın kadına verdiği öneme değinirken sözü günümüze getirdi ve, "Bugün yobazlar kadını tesettüre sokmak için uğraşıyorlar." dedi. Halman'ın sözleri, salonda bulunan başta belgeselin yönetmeni Nuri Aksu'nun annesi olmak üzere diğer başörtülü kadınlar da dahil çok sayıda misafiri şaşırttı.
605988
Cim-Bom’un gücü yetmedi
Cim-Bom’un gücü yetmedi Basketbolda Bayanlar Süper Kupası maçında ’nın Spartak Region takımına farklı yenildi: 92-59 FIBA tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Süper Kupası mücadelesinde ’nda geçen sezonun şampiyonu olan temsilcimiz, Şampiyonu Rus Spartak karşısında varlık gösteremedi. ’nın Vidnoje kentinde yapılan maçta sayı üretmekte zorlanan Cim-Bom ilk periyodu 23-9, devreyi de 50-23 geride tamamladı. Kötü oyununu ikinci yarıda da sürdüren sarı-kırmızılılar, 3. periyodu 67-38 geride tamamlarken, güçlü rakibi önünde maçı da 92-59 yitirdi ve kupanın ilk şampiyonluğuna Spartak Moskova Region ulaştı. MAÇIN KARNESİ SALON: Vidnoje SPARTAK MOSKOVA REGION: McCarville (7) 12, Karpunina (4), Petrovic (7) 13, Jekabsone-Zogota (7) 16, Korstin (7) 14, Lawson-Wade (6) 7, Anderson (4), Pavlova (7) 8, Miller (5) 5, Cherepanova (6) 9, Fowles (7) Vecerova (7) 12, Yasemen (4), Nilay (5) 5, Bahar (4) 3, Leuchanka (7) 9, Yasamin (5) 4, Perkins (6)) 11, Young (7) 15, Esra (4) 1. PERİYOT: 23-9, DEVRE: 50-23, 3. PERİYOT: 67-38 Bayanlarda büyük gün Basketbolda, 17. Bayanlar Cumhurbaşkanlığı Kupası bugün ’da oynanacak maçıyla sahibini bulacak. Mücadele, saat 19.00’da başlayacak ve ’dan canlı olarak yayınlanacak. Her iki takımın coachları da düzenledikleri basın toplantısında kupayı almak için iddialı olduklarını dile getirdiler.
606436
Markette rehine paniği
Paris'in kuzeyindeki Servan Belediye Başkanı Stephane Gatignon, sabah erken saatlerde, Almanlara ait Lidl marketler zincirinin bir şubesinde soygun ihbarı yapıldığını belirtti. Gatignon, soyguncuların hala markette bulunduğunu, polisin marketi kuşattığını belirtti ve soyguncuların kaç kişi olduğunun henüz bilinmediğini söyledi.
606967
Milletvekiliği süresi yıla indi
Milletvekiliği süresi yıla indi Beş yıl olan TBMM seçimleri bundan böyle yılda bir yapılacak. Meclis Anayasa Komisyonu'nda kabul edilen yasa teklifi ile 2007'de anayasada yapılan değişikliğe paralel olarak Milletvekili Seçim Kanunu'nda değişiklik yapılmasını içeriyor. ANKARA (CİHAN) Beş yıl olan TBMM seçimleri bundan böyle yılda bir yapılacak. Meclis Anayasa Komisyonu'nda kabul edilen yasa teklifi ile 2007'de anayasada yapılan değişikliğe paralel olarak Milletvekili Seçim Kanunu'nda değişiklik yapılmasını içeriyor. TBMM'nin seçimleri yılda bir yapılacak. Bir önceki seçimin yapıldığı tarihten itibaren dört yılın dolmasından önceki son pazar günü, oy verilecek. TBMM Anayasa Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplandı. Sert tartışmaların yaşandığı komisyon, AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve AK Parti Bayburt Milletvekili Ülkü Gökalp Güney'in, "Seçim Kanunu'nda Değişiklik" öngören teklifleri birleştirilerek görüşüldü. Teklifle, 2007 yılında anayasada yapılan değişikliğe paralel olarak Milletvekili Seçim Kanunu'nda değişiklik yapılmasını içeriyor. Buna göre, TBMM'nin seçimleri yılda bir yapılacak. Bir önceki seçimin yapıldığı tarihten itibaren dört yılın dolmasından önceki son pazar günü, oy verilecek. Oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak 90 günlük sürenin ilk günü, seçimin başlangıç tarihi olacak. Teklifle, nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerle ilgili de düzenleme yapılıyor. Nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen iller, artık nüfus sıralamasında da milletvekili sayısını ikiye çıkaramazsa, önce iki milletvekili çıkaramayan illere ikinci milletvekilliği verilecek. Daha sonra artık nüfus bırakan illerin nüfusları büyüklüklerine göre sıraya konulacak ve bölüştürülmemiş bulunan milletvekilleri bu sıraya göre dağıtılacak.
605873
Türkiye'nin AB üyeliği için destek vereceğiz
Türkiye'nin AB üyeliği için destek vereceğiz LEFKOŞA (İHA) Türkiye ziyaretinden sonra ilk resmi ziyaretini Kıbrıs Rum Kesimine yapan Yunanistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu dün Rum meclisinde konuştu. "Kıbrıs Hellenizmi için müzakereler sonuç vermelidir. Türk- Yunan işbirliği de Kıbrıs'ı da içine alacak bir işbirliğidir. Kıbrıs cumhuriyeti iki toplumu gözeten ve BM çerçevesinde tek egemenlik ve tek vatandaşlığı içeren bir federasyona dönüşmelidir. Rumlar ve Türkler yeniden birleşmelidir. Biz Yunanistan olarak sürekli Rum yönetimi ile işbirliği içinde olacağız ve hangi yardımı isterseniz yapacağız" diyen Papandreu, Türkiye'nin imtiyazlı ortak değil tam üyeliği için destek vereceklerini ancak Türkiye'nin AB ile ilgili yükümlülüklerini de yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
606222
İspanyol basını Gökdeniz'i göklere çıkardı...
Gökdeniz'i göklere çıkardı.. şampiyonu Rubin Kazan'ın Grubu maçında 'yı deplasmanda 2-1 yenmesi 'yı şaşkınlığa uğratırken, maçın sonucunu belirleyen golü atan milli Gökdeniz Karedeniz'i övgülere boğdu. "Rus ordusu imkansız gibi görüneni başardı" başlığını kullanan Marca Gazetesi, "Ryazantsev attığı muhteşem golle maçı çıkmaza sokarken, baldırı çıplak Barçalıları öldürdü" ifadesine yer verdi. artık şampiyon değil diyen As, ekibin zor günler geçirdiğini, Messi'nin fiziksel ve psikolojik olarak pilinin bittiğini, beraberlik golüyle biraz umutlandılarsa da Gökdeniz'in görünmesiyle Valdes'in çıkışının kapandığını yazdı. Gökdeniz, Dominguez, Ryazantsev ve Salukvadze'nin kendi özel ışıklarıyla parladıklarını belirten El Mundo Gazetesi de, "Özellikle ikinci golü atan Karadeniz, Chori Dominguez'in tasarladığı ve öldürdüğü pozisyonu büyük bir hızla kontratağa çevirerek doruğa ulaştı" sözlerine yer verdi. El Mundo da "Barcelona zaferin en yakın göründüğü anda Karadeniz'e direnemedi" sözleriyle Gökdeniz'i övdü.
607112
ABD'li Morgan Stanley, ilk kez kar etti
New York merkezli banka, Temmuz-Eylül döneminde 498 milyon dolar (hisse başına 38 sent) kar ettiğini bildirdi. Karının hisse başına 27 sent olması beklenen banka, son üç çeyrekte toplam 13,18 milyar dolar zarar etmişti. Aynı dönemde gelirleri ise 8,7 milyar dolar olan Morgan Stanley'in, gelirlerinin milyar dolar olması bekleniyordu.
606978
Rusya, ikinci kriz dalgası beklemiyor
Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev'in Ekonomiden Sorumlu Yardımcısı Arkadiy Dvorkoviç, 'da ikinci bir ekonomik kriz dalgası beklemediklerini ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin 2010'da başlayabileceğini söyledi. Dvorkoviç, Moskova'daki bir konferansta yaptığı konuşmada, 'daki ekonomik faaliyetlerin bir kaç daha düşük seviyede kalacağını ve ardından sürdürülebilir ekonomik büyümenin başlayabileceğini kaydetti. ve diğer ülke hükümetlerinin krize karşı aldıkları önlemlerin küresel ekonomideki değişime katkı sunduğunu ve Rus mallarına talebi artırdığını ifade eden Dvorkoviç, "2008'in ikinci çeyreğinden beri ilk defa Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'da (GSYİH) olumlu seyir kaydetti. GSYİH bu yılın ikinci çeyreğine kıyasla üçüncü çeyrekte yüzde 0.68 oranında büyüme kaydetti" diye konuştu. 'daki ekonomi ve maliye yetkilileri, bu yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan artışın ülke ekonomisinin resesyondan çıkışının belirtisi olarak algılanabileceğini belirtirken, küresel ekonomik krizin sona erdiği değerlendirmesi yapılması için henüz çok erken olduğunu kaydetmişlerdi.
606000
Gökdeniz, Barça’yı yıktı
Gökdeniz, ’yı yıktı Türk futbolunun ’daki başarılı temsilcilerinden Gökdeniz ’in golü, ’yı evinde yıktı: 2-1 Grubu mücadelesinde , Nou Camp’ta ağırladığı Rubin Kazan karşısında henüz 2. dakikada Ryazantsev’in golüyle 1-0 geriye düştü. , 48’de İbrahimoviç ile eşitliği sağladı. 73’de sahneye çıkan Gökdeniz nefis bir vuruşla Barça filelerini havalandırarak, Rus takımına Devler Ligi’ndeki ilk galibiyetini hediye etti.
607374
Kuzu: PKK'lıların yargılanması yasalara göre yapıldı
TBMM'de gazetecilere konuşan Kuzu, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kuzu, herkesin bu süreci desteklemesi gerektiğinin altını çizerek, "Açılım dediğimiz sürecin içinde bu da var, belki de ana maddesi bu. Gördüğüm kadar, 2011 yılında ABD'nin oradan çekilmesi sonucu bölgede yeni bir tablo peşindeler. Böyle olunca Türkiye'nin burada konumunun güçlenmesi gerekiyor. Çünkü Irak'tan çekilmiş bir Amerika'dan sonra Irak'ta çok ciddi savaş çıkacağı noktasında elde belge ve bilgiler var. Böyle olunca haliyle Türkiye'nin güçlü olması bakımından PKK sorununun bitmesi gerekiyor. Şimdi tabii henüz demokratik açılımla ilgili hükümetin hazırladığı metin henüz tam netleşmiş değil, zannediyorum konuyla ilgili çalışmalar sürüyor. Bugünlerde bilgi verileceği konusunda duyumlarımız var, basına yansıyan bilgiler var. Bu bağlamda bu bir posta geldi. Tabii etkin pişmanlık yasası dediğimiz yasa 6- kez değişmiş ve çıkmış Türkiye'de. İstenen sonuç alınamamış, yani rakam olarak. Mutlaka her dönemde gelen olmuş ama çok büyük oranda gelen olmamış. Şimdi daha etkin olarak uygulandığını görüyoruz." şeklinde konuştu. Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, "PKK'lıların etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istemedikleri" yönündeki soruya, bu yasanın kişilerin isteyip istememesinin şart olmadığını, hakimin re'sen uygulayabildiğini söyledi. Kuzu, "Burada, 'biz pişman olmadık, bundan sonra şunları yapacağız' gibi bir şey yok. Neticede buna gerek bile yok. 'Biz' diyor, yani oradaki açıklamaya baktığınız zaman; 'Biz tamamen uysal bir vatandaş olarak artık aranıza katılıyoruz' diyor." şeklinde konuştu. Kuzu, DTP'nin olayı şova dönüştürmesine tepki gösterdi. Kuzu, şunları söyledi: "Şimdi olayın bu boyutu beni rahatsız etmiyor, ama DTP'nin yaptığı töreni izah etmek ve anlamak mümkün değil. Olayı bir miting alanına çevirmek, bu memlekette kırgınlığı küskünlüğü gerilimi artırır. Dolayısıyla nerden bakarsan bak bir suç örgütü elemanının şu sebep ya da bu sebeple karışmış bile olsa kendine göre izah edecek bir noktası olsa bile onlar açısından yapılan töreni kabul etmiyorum. Bir taraftan bakıyorsunuz, DTP açılım sürecinde katkıda bulunamıyor. Çünkü bir taraftan Öcalan ile görüşmeye çalışıyor, ona sormaya çalışıyor, işin içinde olmazsa olmaz falan gibi laflar ediyor. Bir taraftan da bu süreç içinde aşağı inen ovaya inen PKK'lıları da karşılarken gerilime sebep olabilecek hareketlerde bulunuyor. Gerçi sayın Türk, 'Biz yatıştırmaya çalıştık' falan diyor, ama tabloya baktığınız zaman süslenmiş seçim otobüsleri gibi bir tablo, onu doğru bulmuyorum. Yani onun dışında elbette bu süreç çalışmalı. Çünkü bu 30 yıldır süren 40 bin insanın ölümüne sebep olan ve 10 bin şehidin bulunduğu bir tablo bu. Nerde bitecek bunun cevabını vermek lazım." HUKUKİ ANLAMDA BİR YANLIŞLIK VAR MI? Kuzu, hukuki anlamda bir yanlışlık bulunmadığını iddia etti. Yargılamaların hukuka uygun yapıldığını ifade eden Kuzu, "Şimdi şöyle tabi yani uygulama noktasında mutlaka onu yasa çerçevesinde yapmıştır. Anayasada bu yazmaz zaten. Anayasada nasıl çalışacağı yönünde bir hüküm zaten olmaz, yasalarda vardır, ama bence işin teferruat bölümüdür bana sorarsanız. İşin özü benim dediğim çerçevede. Yani ordaki 221'inci maddeden istifade edip etmemesi meselesi hakimin kendi takdiridir, re'sen, görevinden dolayı uygulamak durumundadır. da onu yapmıştır, onun dışındaki teferruat bana sorarsanız, DTP'nin yanlışlarını bir kenara bırakırsak, süreçte ben bir hata görmüyorum." dedi. Kuzu, kararın belgelerdeki bilgilere göre verildiğini söyledi. Kuzu, "Çünkü 34 kişi elde ciddi anlamda suç işledikleri noktasında birtakım belge bilgiler olsaydı dosyalarında zaten bırakması mümkün olamazdı. Nitekim savcı tutuklansın diye bildiğim kadarıyla talepte bulunuyor, hakim inceleme sonucu buna gerek duymuyor. Ama örgüt içinde elebaşlarından ya da bizzat katılanlar varsa bunların bilgileri devlette mutlaka vardır, onların bırakılması söz konusu olsaydı dediğiniz fiili af anlamında olurdu. Ondan sonraki gelişmelere bakmak lazım. Bunu hakim uygulayamaz, evde dosya olduğu müddetçe, onu serbest bırakayım kendime göre böyle bir şey olmaz. Yani bu 34 kişi kapsamda değildir de ondan olmuştur tahmin ediyorum, başka türlü olmaması lazım." diye konuştu. "PKK'LI OLMAK SUÇ MU?" Kuzu, PKK'lı olmanın suç olup olmadığı yönündeki soruya şu karşılığı verdi: "Elbette suç. örgüt suçu her zaman var, konu PKK meselesi değil, örgüt kurmak, üyesi olmak suç. 221'inci madde neyi getiriyor? Örgüt üyesi olmuşsa bir şekilde bunların tuzağa düşürüldüğü düşünülerek, genç yaşta düşmüşlerdir, etkin pişmanlık yasası çıkararak bunlara hiç olmazsa bir kez imkan verelim diye çıkmış. Dolayısıyla yasanın kendisi, ruhu doğru. Ama PKK'lı olmak ya da başka bir örgütte bulunmak suç örgütlerinde her zaman suçtur. Yasada hüküm duruyor zaten bunda bir engel yok."
606537
Tarlada çalışan kadına yıldırım çarptı
Alınan bilgiye göre, Banaz ilçesine bağlı Gedikler köyünde yaşayan Macide Kutlu (65) tarlada çalışırken yağmurdan korunmak amacıyla bir ağacın altına sığındı. Bu sırada düşen düşen yıldırımın isabet ettiği Kutlu, olay yerinde yaşamını yitirdi. Macide Kutlu'nun cesedi, savcının incelemesinin ardından köyde toprağa verildi.
606977
"Nette Çocuk Var" evlere geliyor
Okullarda kullanılan güvenli sistemi ile aynı özelliklere sahip "Nette Çocuk Var" hizmeti, TTNET ile evlerde de kullanılabilecek. Konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamaya göre, okullardaki güvenli ile aynı özellikte olan "Nette Çocuk Var" hizmeti ile çocukların kişisel gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek sakıncalı içerikler, merkezi bir sistem tarafından filtreleniyor. TTNET müşterileri, ayda TL karşılığında çocukların internetten güvenli bir şekilde faydalanmalarına olanak sağlayan "Nette Çocuk Var" hizmetine sahip olabiliyor. Okullarda kullanılan kriterler baz alınarak geliştirilen "Nette Çocuk Var" hizmeti hakkında bilgi veren TTNET Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Onuk, "TTNET olarak internette güvenlik konusuna büyük önem veriyoruz. Aile Koruma Şifresi hizmetimiz, sakıncalı görünen içeriği, ebeveynlerin filtrelemesine olanak tanırken "Nette Çocuk Var" hizmeti, merkezi sistem aracılığı ile sakıncalı içeriğin filtrelendiği internetle buluşturuyor" diyerek bu hizmetten yararlanmak için herhangi bir program yüklemeye gerek olmadığını ifade etti. Açıklamada, "Nette Çocuk Var" hizmetinin, 444 375 TTNET Müşteri Hizmetleri ve TTNET satış noktalarından temin edilebileceği belirtildi.
606906
Tek şarjla 400 km yol yapan otomobil
Merkezi Hong Kong'da bulunan üreticisi BYD (Build Your Dreams), dünyasında devrim yaratabilecek, bir kere şarj edildiğinde 400 km yol alabilen bir elektrikli otomobili piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor. BYD tarafından geliştirilen E6 isimli yeni elektrikli kişinin rahatça yolculuk edebileceği iç mekana ve büyük bir bagaja sahip bulunuyor. Aracın bataryası ise arka koltuğun altına yerleştirildi. Evdeki prizden 7-8 saat sürede bataryaları dolan özel olarak geliştirilen bir yangın hortumu genişliğindeki bir fişle sadece bir saatte tam olarak şarj edilebiliyor. Aracın sahipleri 10 dakikalık dolumla ise bataryalarını yarım şarj edebiliyorlar. Eğer şirketinin açıklamaları doğru çıkar ve BYD şirketi hükümetini veya bir şehrini hızlı şarj istasyon ağı kurmaya inandırabilirse, bu yeni otomobilin elektrikli araçlar alanında devrim yaratması bekleniyor. Yaklaşık 75 bin TL'ye satılması beklenen ve çevreye öncelik veren 'nin California eyaleti hedeflenerek üretilen E6'nın fiyatı, üretim sayısı arttıkça düşecek. Yeni otomobille ilgili açıklama çevreci kuruluşlar tarafından da memnuniyetle karşılandı.
605835
Rijkaard: Arda gibisi kolay gelmez
Rijkaard: Arda gibisi kolay gelmez 1905 Galatasaraylı Yönetici ve İşadamları Derneği (GSYİAD) tarafından Florya Metin Oktay Tesisleri içinde yaptırılan G.Saray Futbol Akademisi Hizmet Binası, törenle açıldı. Törene, kulüp başkanı Adnan Polat, futbol şubesi sorumlularından Haldun Üstünel, teknik direktör Frank Rijkaard, takım kaptanı Arda Turan ve 1905 GSYİAD Başkanı M.İsmail Sarıkaya'nın yanı sıra altyapı oyuncuları ile antrenörleri katıldı. Başkan Polat, Barcelona örneğini vererek bütün oyuncuları altyapıdan yetiştirmeyi hedeflediklerini söyledi. Rijkaard ise "Arda çok büyük bir futbolcu. Dileğim burada Arda gibi oyuncuların yetişmesi. Bu biraz zor ama umarım yetişir" dedi.
607361
İş verenler çalışanlarını da düşünmeli
İş verenler çalışanlarını da düşünmeli Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, kredi kartıyla bedavaymış gibi alış veriş yapılmaması gerektiğini söyledi. Çiçek, "İş kazalarının azalması için iş verenler karlarını düşündüğü kadar çalışanları da düşünmeli" diye konuştu TBMM (A.A) Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, kredi kartı mağdurları için bazı düzenlemelerin yapıldığını, ancak vatandaşların da kartla, bedavaymış gibi alış veriş yapma alışkanlığı kazanmaması gerektiğini söyledi. TBMM Genel Kurulunda, milletvekillerinin sözlü soru önergelerini yanıtlayan Çiçek, kredi kartı borcunu ödeyemeyen ve borçları icra takibine düşenler için yapılan düzenlemeleri anımsattı. Bunun dışında borçların yeniden yapılandırılması gibi bir imkan da sunulduğunu ifade eden Çiçek, ancak bunların, kart kullanıcıları için bir alışkanlık haline gelmemesi gerektiğini vurguladı. 'Nasıl olsa bir yasa daha çıkar' diyerek rahatlığa kapılmanın yanlış olacağını kaydeden Çiçek, kredi kartıyla, bedavaymış gibi alış veriş yapılmaması gerektiğini söyledi. İş kazaları ile ilgili bir soruyu yanıtlayan Cemil Çiçek, bu kazaları en az seviyeye çekebilmek için sürekli devam eden çalışmaların olduğunu anlattı. Son yıllık istatistikler göz önüne alındığında, işçi sayısına göre, kaza sayısında yüzde 27 oranında azalma olduğunu belirten Çiçek, 'Sorunları kanunla çözmeye çalışıyoruz. Ancak, zihniyetin değişmezse, bu kanunlar da üzücü sonuçların ortadan kalkmasına yetmiyor. İş verenler, karlarını düşündüğü kadar çalışanları da düşünmesi gerekiyor' diye konuştu. Kırmızı et tüketimine değinen Bakan Çiçek, kişi başına Türkiye'de 10, AB ülkelerinde 20, ABD'de 45 kilogram kırmızı et tüketildiğini belirtti. Kırmızı et tüketiminin ekonomik, sosyal nedenler ve beslenme alışkanlığına göre değiştiğini kaydeden Çiçek, özellikle sağlık açısından kırmızı et aleyhine yapılan propagandaların, beyaz et tüketiminde artışa neden olduğunu söyledi. Çek mağduriyetini önlemek için yapılan çalışmalardan bahseden Çiçek, bu konunun,düzenlemesi en zor yasalardan biri olduğunu ifade etti. Çiçek, çekle ilgili 'alan, veren ve banka' üçlüsünü dengeleyecek düzenleme yapılması gerektiğini belirterek, ilgili yasanın Meclise geldiğini, Genel Kurulda da yapılacak görüşmelerle bu konuda iyi bir çözüm bulmaya çalışacaklarını bildirdi. Cemil Çiçek, şehit aileleri yardımlaşma derneklerine 2005'te 27 bin 412, 2006'da 177 bin 957, 2007'de 106 bin 268 lira yardım yapıldığını sözlerine ekledi.
606493
Davutoğlu yarın Bakü'ye gidiyor
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yarın 'ın başkenti Bakü'deki Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) dışişleri bakanları toplantısına katılacak. İki ülke ilişkileri, Türkiye'nin Ermenistan açılımı nedeniyle hayli gergin... Davutoğlu'nun bu çerçevede Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ile de görüşmesi öngörülüyor. Bursa'daki maça Azeri bayraklarının alınmamasının ardından, yönetimi Bakü Şehitliği'ndeki Türk bayraklarını indirmiş ve iki ülke arasında bayrak krizi başlamıştı. Ankara'nın tepkisine neden olan gelişmelerin ardından Dışişleri Bakanı Bakü'ye gitme kararı aldı. Davutoğlu'nun özellikle şehitlikteki bayrakların indirilmesiyle ilgili rahatsızlığı iletmesi bekleniyor. Bu sabah 'ın başkenti Bakü'den bir Türk bayrağı indirme haberi daha geldi. Türk Büyükelçiliği'ne ait Din Müşavirliği binasının önündeki Türk bayrağı, bu sabah bazı sivil giyimli Azeri yetkililerce kaldırıldı. Davutoğlu'nun KEİ toplantısına katılacak olan Ermenistan ve dışişleri bakanlarıyla da ikili görüşmeler yapması gündemde.
605795
ALİ BULAÇ Liberallere soru
1) Serbest piyasa fetişizminin hüküm sürdüğü bugünün dünyasında devletler ekonomiye ne kadar müdahil? Zenginleri zengin kılan piyasa mı, başka şeyler mi? Mesela liberal ekonominin uygulandığı Amerika ve İngiltere'nin zenginliğinin arkasında liberal sınıfın başarıları, zekâsı, dahiyane fikirleri, ahlaki çabası mı var, yoksa bu devletlerin dünyada çıkarttıkları savaşlar mı? Son 200 senede patlak veren 500 savaşın yüzde 95'i ya Batı'da veya Batılıların kışkırtması ve organizasyonudur. Hepimizin gözü önünde Irak'ın petrollerine el koydular. İngiltere sömürgecilikten sonra tarihinin en iyi dönemini Tony Blair zamanında yaşadı. Dindar, sol tandanslı ve tabii ki serbest piyasa yanlısı Blair, diğer işgalcilerle Iraklıların trilyon dolarlık petrollerine el koymasaydı, İngiliz ekonomisi düzelir miydi? 2) Amerikan ekonomisinin omurgasını teşkil eden silah şirketlerinin ürettiği silahlar serbest piyasanın arz-talep yasasına göre mi alınıp satılıyor? 3) Amerika ve diğer zenginler, madem serbest piyasaya inanıyorlar, neden mesela başka ülkelere kota uyguluyorlar? 4) Altyapı (köprü, yol vs.) için halktan vergi toplanıyor. Pekiyi, köprüden benim sağladığım fayda ile büyük bir holdingin sağladığı fayda aynı mı? Türkiye 700 bin kişilik bir ordu besliyor. Ordu bizi ve tabii kişi olarak canımı ve malımı bir dış saldırıya karşı koruyor. Benim mal varlığımla büyük bir holding sahibinin mal varlığı aynı mı? Büyük sermaye ile halkın kamu bütçesine katkıları kıstas alındığında, sıradan insanların altyapı tesisleri ve savunmayı finanse ederlerken, onlardan aynı oranlarda yararlanmadıkları görülür. Türkiye'de vergilerin 70'inin dolaylı vergilerle halktan toplanması yeterince açıklayıcı. Bütçenin teşekkülünde ve harcanmasında külfet ile nimet arasında eşitlik ve adalet var mı? Külfet ortak ve toplumsal, nimet şahsi ve bireysel diyen liberalizm bu konuda bize ne diyor? 5) "Demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi" arasındaki ilişkiler olumlu mu, sorunlu mu? Pratikte ikisi el ele yürümüyor, çoğu zaman çatışıyorlar. Demokraside bireyin ifade özgürlüğü temel şart; ancak firmalarda bireyin özgürlüğünden bahsetmek mümkün mü? Aksine olağanüstü bir disiplin ve hiyerarşi esastır. Örneğin Japonlar ve şimdi Çinliler firmalarda askerî bir sistem uyguluyorlar. 6) Hangi ulus devlet; adalette, ulusal savunmada, eğitimde, iletişimde bireysel özgürlükleri referans alıyor? Amerika ve İngiltere'de milyonlar yürüdü, hükümetlerini Irak işgalinden vazgeçirebildiler mi? 7) Demokratik söylem bireyi hedefler; liberal ekonomide ise birey eşyaya dönüşmüş durumdadır. Demokrasinin idealize ettiği birey ile serbest piyasa ortamında bireyin içinde bulunduğu durum aynı mı? İnsan, standartlara uygun başarı, maharet, mesleki formasyon, eğitim ve fiziksel özelliklere sahip değilse, piyasanın nazarında hiçbir şeydir. Liberal bir ülkede işini kaybetmek bir insanın başına gelebilecek en büyük felakettir. Çünkü sadece işini kaybetmekle kalmıyor, aynı zamanda çevresini, statüsünü, üye olduğu kulübü de kaybediyor. 8) Demokrasi eşitliği, eşit oy hakkını savunurken liberalizm tabiatı gereği eşitsizlik üzerinde yürür. Piyasanın telaffuz edilmeyen yasaları sosyal Darwinizm'e dayanır, güçlü olanlar güçsüzleri tasfiye etmiyor mu, bu ne kadar ahlaki? Aslolan rekabetse, çoğu zaman rekabet öldürücü değil mi? 9) Muhammed İkbal'in dediği gibi: "Bir ördek dedi ki: Hızır divanından bir ferman çıktı, bundan sonra bütün sular serbesttir. Timsah ona cevap verdi: Unutma ki benim için de serbesttir." Mantıki sonuçlarına göre liberalleştirilmiş piyasa timsahlarla kazların serbest yüzdüğü sular, kurtlarla kuzuların serbest gezdiği çayır, tilkilerle tavukların serbest tutulduğu kümes demektir. Her defasında timsahların kazları, kurtların kuzuları, tilkilerin tavukları yuttuğu denetimsiz liberal bir demokraside eşit oy hakkının ne anlamı olabilir?
607053
Şimdi de Avrupa'dan PKK'lılar geliyor
Demokratik Toplum Partisi (DTP) İstanbul teşkilatı, Avrupa'dan gelecek PKK'lı teröristlerle ilgili karşılama töreni hazırlıklarına başladı. DTP İstanbul Eş Başkanı Mustafa Avcı, Avrupa'dan gelecekleri İstanbul'da coşkulu bir şekilde karşılayacaklarını söyledi. Avcı, "Bunu kimse yanlış okumasın, anlamasın. Bunun hiç kimseye faydası yok." dedi. Avrupa'dan Türkiye'ye gelecek olan PKK'lılarla ilgili aralarında DTP'nin de bulunduğu Barış ve Demokratik Çözüm Platformu üyesi sivil toplum örgütleri Makina Mühendisleri Odası'nda basın toplantısı düzenledi. "Barışın elçilerini selamlıyoruz" yazılı büyük bir pankart önünde hazırlanan ortak metni okuyan Havali Mengi, Mahmur ve Kandil'den sonra şimdi de Avrupa'dan gelecek olan PKK'lıları Türkiye'ye girişlerinde Barış ve Demokratik Çözüm Platformu olarak karşılayacaklarını söyledi. Kürt halkının barış gruplarını göndererek barış isteklerindeki samimiyeti ve kararlılığı bir kez daha gösterdiğini söyleyen Mengi, "Bunun karşısında devletin Kürt örgütlülüğünü tasfiye politikasından vazgeçerek, olumlu ve çözüme katkı sunan bir tutum geliştirmesini bekliyoruz. diye konuştu. Daha sonra söz alan DTP İstanbul İl Eş Başkanı Mustafa Avcı da, Silopi'deki karşılamayla ilgili eleştirileri cevapladı. "DTP şov yapmıyor Kürt halkı şov yapmıyor." diyen Avcı, "Kürt halkı barışa karşı özlemlerini barış elçileri şahsında açığa çıkarmaya çalışıyor. Burada da aynı şekilde aynı özlemle bir karşılama olacak. Ama sadece Kürt halkının değil Türkiye de barışa özlem duyan tüm kesimlerin katılımıyla bir karşılama olacak." şeklinde konuştu. Avrupa'dan gelecek PKK'lı grubu coşkulu bir şekilde karşılayacaklarını kaydeden Avcı, "Bunu kimse yanlış okumasın, anlamasın. Bunun hiç kimseye faydası yok. Türkiye toplumunun geleceği ve selameti için gelen barış elçileri şahsında biz bir şeyler vermeye çalışıyoruz, katkı sunmaya çalışıyoruz. Silaha artık dur demeye silahlı çözüm yöntemine dur demeye, kanın akmasına dur demek için bu halk, bu coşkuyu açığa çıkarıyorsa bunun doğru okunması gerekir. Küçük hesaplarla olmaz." dedi. "Barış elçileri" olarak tanımladığı Avrupa grubunun gelişiyle ilgili hazırlıklara başladıklarını ifade eden Avcı sözlerini şöyle sürdürdü: "Arkadaşlarımızı görkemli bir konvoyla havalimanından almaya çalışacağız. Bir barış şöleniyle halkımızla buluşturmak için hazırlıklarımız vardır. Gelecekleri tarih belli olmadığından, şu an için yerini ve saatini bildirme durumunda değiliz. Eğer bir aksilik gelişirse tıpkı Silopi halkı nasıl orada gecelediyse, sabaha kadar gelen barış elçilerini halk teslim almadığı sürece, halkla buluşmadığı takdirde biz de İstanbul'da aynı şekilde bekleyeceğiz. Yer, saat, tarih ve konvoy güzergahıyla ilgili ileriki tarihte bilgi vereceğiz. Avrupa'dan gelecek olanlarla ilgili gün öncesinden bilgilerinin olacağını da hatırlatan Avcı, "Gelecek grubun içinde yasal problemi olmayan arkadaşlarımız olacak. Alıkonulmaları halinde biz de demokratik tepkilerimizi ortaya koyacağız. Çünkü halkımız bunu istiyor. Biz de bunu karşılamak zorundayız. Havalimanından gelecekleri için biz de en yakın yerde konumlanmayı düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
606119
Terim “boş iş” yapmaz
Ercan Güven Ters KöşeTerim “boş iş” yapmaz “boş iş” yapmaz. Tarih vererek, bekleterek, merak uyandırarak bir basın toplantısı düzenliyor ve “manifesto” diye, yıllardır yaza yaza kalemimizdeki mürekkebi tüketen, artık top toplayıcılar tarafından bile ezbere bilinen “malum” sorunları ana maddede toplayıp önümüze koyuyorsa, vardır bir bildiği... Aksini düşünemem. Zekasına hakaret edemem Terim’in. Evet. Söyledikleri sonuna kadar doğrudur. Alt yapısız koca kafalı ince bacaklı uzaylı fiziğindedir ve yaşadığımız Dünya’ya, çağa pek uygun değildir. ihracatımız sıfır, ithalatımız şeyhleri gibidir. Petrolümüz de olmadığına göre... Okuldan, sahaya değil tribüne adam yetişmektedir. Gurbetçi genç yetenekler TC pasaportunu saklamaktadır. Sakat futbolcu popülasyonu bayram günü Yeni Cami avlusu kalabalığındadır. Çekemezlik çekilmez hale gelmiştir. Ki, bunların sportif nedenleri kadar sosyoekonomik sebepleri vardır ve “neremiz doğru” şeklinde özetlenebilir. İşin aslı... Ya Milli Takım’dan beklentilerimiz saçmadır, ya da beklentilerimizdeki Milli Takım bu ülke için saçma. Sigara makinesini para atmadan boşaltmayı “icat edebilirsiniz” ama yatırımsız futbol başarısını asla. Olursa... Her koşulu zorlayan Terim gibi sıra dışı teknik adamlar ve çıldırmanın eşiğindeki futbolcular sayesinde... Tekrarlayamadıklarında başlarına geleni gördükten sonra onlar da yapmazlar ya... Hep yazdık, yine yazarız: 13,5 milyonu günde iki dolarla geçinen insanların futbola yatırımı bundan çok olamaz. Bizde “bol” olan genç insan enerjisidir ki, onu da verimli kullanmak için zeka ve birliktelik lazımdır. Piyasadaki en nadir şeylerdir ikisi de. İşte size “fasit daire”... Biz sittin senedir şikayet ederiz haklı olarak... Ama Fatih Terim “şikayet” makamında değildir ki... Tam dört yıldır icraatın başıdır. Üstelik biz sayısı azaltılsın diye “Milli Takım için Don Kişot’luk ederken”, Milli Takım sorumlusu olarak “Yabancı futbolcu serbest bırakılsın” demiştir. olarak olaylara pek yapıcı yaklaşmadığımızı “itiraf edebiliriz”, ama alt yapıya el attılar da biz mi engel olduk?.. Futbol içeri girmesin diye okulların kapısını biz mi tuttuk.? Biz mi yurtdışına gitmesini engelledik futbolcularımızın, biz mi sakatlanmalarına sebep olduk? Fatih Terim “şikayetçi” olduğuna göre onun da günahı yokmuş bu işte! Kişisel sorumluluklarla uğraşamayacağımıza ve hatayı sistemde arayacağımıza göre geriye kim kalıyor?.. Futbol Federasyonu. Terim’in planlarına, projelerine atılımlarına ayak uyduramamış federasyonumuz ve dört yılda bir arpa boyu gidilmemiş. Hatta geriye inilmiş... 39. sıraya kadar gerilemiş futbolumuzun besili, bakımlı, masraflı “koca kafası” Milli Takım. Göbek şişmiş, bacaklar daha incelmiş. Sorumlu kim? Federasyon değilse, tane ok hangi hedefe? Fatih Terim “boş iş” yapmaz. Malumu ilan etmesinden ben bu sonucu çıkardım.
606894
İstanbul'da PKK operasyonu: kişi gözaltında
Alınan bilgiye göre, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan çalışmalarda, bazı bombalı ve molotofkokteylli saldırılar ile araç kundaklama olaylarına karıştıkları iddia edilen kişiler tespit edildi. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından Küçükçekmece'deki birçok adrese düzenlenen operasyonda, terör örgütü PKK üyesi oldukları belirtilen kişi yakalandı. Bu kişilerin evlerinde yapılan aramada, çok sayıda örgütsel doküman ele geçirildi. Bu arada, yakalanan kişilerden birinin Irak'ın kuzeyindeki terör örgütü kamplarında eğitim aldığı, bazı şüphelilerin de terör örgütünün propagandasını yaparak örgüte eleman kazandırmak için çalıştığı öğrenildi. Halen şubedeki işlemleri süren kişi, Fatih Adliyesine götürülerek buradaki adli tabiplikte sağlık kontrolünden geçirildi.
606517
Yüzücüye benzemeyen sporcuya tedbir
Japonya Yüzme Federasyonu (JSF), müsabakalar sırasında ''yüzücüden çok rock yıldızlarına benzeyen'' sporcularına sert tedbirler getirdi. JSF Yönetim Kurulu Üyesi Masafumi Izumi, ulusal medyaya yaptığı açıklamada, erkek ve bayan sporcuların daha disiplinli olmaları için birtakım önlemler almaya karar verdiklerini belirtti. Yüzücülerin saçlarını boyamalarına, küpe takmalarına veya tırnaklarına parlak renkli oje sürmelerine bundan böyle izin verilmeyeceğini ifade eden Izumi, milli takım kamplarında, erkek ve bayan yüzücülerin birbirlerinin odalarında kalmalarına da müsaade edilmeyeceğini kaydetti. ABD ve Avustralya Yüzme Federasyonlarının da bu tip uygulamaları olduğuna dikkati çeken JSF yetkilisi, ''Japonya'da son zamanlarda spor camiasında ve üniversitelerde marihuana vakalarına da rastlıyoruz. Yüzme federasyonu olarak biz de böyle bir girişimde bulunduk'' dedi. Federasyonun bu yeni planının, bundan böyle hukuki düzenlemeler içerisinde de yer alacağını ifade eden Izumi, sporculara da bununla ilgili bir sözleşme imzalattırılacağını, buna uymayanların ise ömür boyu men cezasına çarptırılacağını ifade etti.
606889
BBP'den Vali Bilici'ye jet cevap
Yalçın Topçu, Meclis Araştırma Komisyonu'na bilgi veren Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'nin, "Yazıcıoğlu ile ilgili bilgiyi dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'den aldım. Bilgiyi de sadece Yalçın Topçu'ya aktardım. Basına bir beyanatım olmadı. Sayın Topçu bana 'Allah aşkına bir bilgi yok mu?' diye sordu. Ben de elimizdekileri aktardım. Sanırım anda yanında basın mensupları varmış ve canlı yayında benim aktardıklarımı açıklamış." şeklinde basına yansıyan ifadelerine şu cevabı verdi: "Ben, Kayseri Valisi Sayın Mevlüt Bilici ile ebedi siyasi liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadet sürecinde, ne telefonla ne de yüz yüze görüştüm. Anadolu Ajansı'nın haberi internet sitelerine düştüğünde yazılı olarak önüme geldi. Ben ondan sonra haberleri teyit için Sayın Vali'yi telefonla aradım. Ama telefonda Genel Sekreter olduğunu söyleyen şahıs, Vali Bey'in toplantıda olduğunu söyleyince kendisi ile görüşme imkânım olmadı. Genel Sekreter olduğunu söyleyen şahsın da bana aktardığı bilgiler, Vali Bey'in basına yansıttıklarını doğrular nitelikteydi. Ben bugüne kadar da Sayın Kayseri Valisi Mevlüt Bilici ile ne yüz yüze ne de telefonla hiç görüşmedim." (CİHAN) BBP'Yİ KIZDIRAN HABER BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun da hayatını kaybettiği helikopter kazasında istihbarat skandalı yaşandığı ortaya çıktı. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve kişinin öldüğü helikopter kazasını araştıran Meclis komisyonu, Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici ve kazanın meydana geldiği dönemde Kayseri Emniyet Müdürü olan Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'i dinledi. Vatan'ın haberine göre vali ve müdürün açıklamaları 'istihbarat' skandalını göz önüne serdi. Kazanın hemen ardından gelen istihbarat bilgilerinin paylaşılmadığı ve enkaza çok yaklaşılmışken valiler ve arama ekiplerine verilmediği ortaya çıktı. Kazanın hemen ardından "Enkaz bulundu, Yazıcıoğlu yaşıyor, ayağa kırık, hastaneye götürülüyor" açıklamasını yapan Kayseri Valisi Bilici, komisyon üyelerinin, "Bu bilgiyi nereden aldınız?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Emniyet Müdürümden. Bu bilgiyi BBP Genel Sekreteri basına sızdırdı. Ham bilgi olduğunu anlayınca da bir açıklama yaparak, olayı düzelttim." Dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Özdemir de şu bilgiyleri verdi: "İstihbaratı Maraş istihbaratından aldım ve valiye teyit edilmemiş bilgi olarak ilettim. Ancak sonra enkazın bulunduğu yalanlanınca yazılı olarak istedim. Maraş'tan yazılı olarak gönderildi." Özdemir "enkazın Temurağa köyü, Kazmadere mevkiinde olduğu" bilgisinin de yer aldığı belgeyi komisyona sundu. Komisyon üyeleri, bu kez Maraş Valisi Tanılır'a enkazın daha sonra bulunduğu yere çok yakın olan bu mevki bilgisinin neden arama birimlerine ulaştırılmadığını sordular. Tanılır "Bu istihbarattan haberim olmadı. Olmayan istihbaratla arama da yapılmaz" dedi. Tanılır daha sonra bu bilgiyi veren kişinin İstihbarat Şube Müdürü Dursun Özmen olduğunu öğrendiğini ve görev yerini değiştirdiğini anlattı.
606884
Şehit aileleri: Açılıma destek vermeyiz
Başkan Hamit Köse, düzenlediği basın açıklamasında, kendilerini, ''Vatanın birlik ve bütünlüğü için devletin emirleri gereği Güneydoğu'da terörle mücadele ederken hayatını kaybeden şehit yakınları'' şeklinde tanımlayarak şöyle konuştu: ''Kürt açılımı, demokratik açılım, milli mutabakat gibi boş laflarla kapı kapı dolaşıp sözde barış çanları çalıyorlar. Konunun muhatabı olmayan, ilgisiz kişilerle görüşüp destek aldıklarını, kamuoyunun ve şehit ailelerinin bile kendilerini desteklediklerini söylüyorlar. Bu tamamen uydurmadır. Son terörist adalete ve güvenlik güçlerimize teslim olmadan bir destek söz konusu olamaz. Aradaki kan kalkmadan, yerle gök birleşmeden bir destek verilemez.'' PKK terör örgütünden bir grubun Pazartesi günü Habur sınır kapısından giriş yaptığını hatırlatan Köse, teröristlerin ''adeta devlet töreni ile karşılandığını'' öne sürdü. Karşılama sırasında bir siyasi parti milletvekillerinin devlete meydan okurcasına basın açıklaması yaptığını dile getiren Köse, söz konusu karşılamanın şehitlerin kemiklerini sızlattığını kaydetti. Köse, teslim olan teröristlerin ''teslim olmak'' sözünü kullanmadıklarını da belirterek, ''Yani yaptıkları işten, terörden, adam öldürmeden, polise, askere silah atmaktan dolayı pişman değillerdir. Teslim olmayı kabul etmeyen ve buraya anlaşmak için geldiğini söyleyen teröriste kucak açılmıştır'' diye konuştu. Söz konusu karşılama hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını da belirten Köse, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ''Pişman olmadığını söyleyen ve pişmanlık yasasından yararlanmak istemeyen teröriste zoraki pişmanlık hükümleri uygulanarak cezasının azaltılmasını veya hiç ceza verilmemesini istemek utanılacak bir durumdur. Teslim olmaya gelen kişilerin PKK terör örgütüne bağlı olduklarını herkes bilmektedir. Buna rağmen günler öncesinden bazı kişilerin, belediye başkanlarının ve siyasi partilerin sınır kapısında çadır kurmaları, karşılama merasimi yapmalarına izin verilmiştir. Buraya katılan kişiler suçu ve suçluyu övme fiilini işlemişlerdir. Suç işlemişlerdir. Buna izin verenler de görevlerini ihmal ve suistimal etme suçunu işlemişlerdir. Basit bir yürüyüşte bile Valilik izni arayan, gaz kullanarak göstericileri dağıtanlar burada görevlerini yapmamıştır.'' Açıklamanın ardından bir gazetecinin İçişleri Bakanı ile şehit ailelerinin görüşmesi sırasında siz de oradaydınız. Orada size söylenenler ile yaşananlar örtüşüyor mu?'' şeklindeki sorusu üzerine Köse, ''Bu açılımda boğulmadır. İçişleri Bakanı, ilgisiz, alakasız kişilerin kapısını çalmaktadır. Asıl muhatap burada bulunan şehit yakınlarıdır'' yanıtını verdi. -ŞEHİT YAKINLARI TEPKİLİ- Açıklamanın ardından söz alan ve şehit anne, baba ve akrabaları söz konusu süreç içerisinde yaşananlara karşı tepkilerini dile getirdiler. Adının Ayşe Çelik olduğu öğrenilen bir şehit annesi, çocuğunu geri istediğini ifade ederek, ''Onları (PKK'lıları) getirdiğiniz gibi bizim çocuklarımızı da getirin. Bizim geride kalan çocuklarımız, torunlarımız mezar taşına sarılıyorlar'' dedi. Konuşurken bir ara fenalaştığı görülen Çelik, yanındaki diğer şehit yakınları tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı. Şehit kardeşi olduğu öğrenilen Müzeyyen Taşyürek ise, yaşananların bir oyun olduğunu öne sürdü. Teröristin mezar taşına şehit yazıldığı için dava açıldığını ve sonrasında berat kararı çıktığını belirten Taşyürek, ''Eğer ordu bizsek, bu devlet, millet için ölene şehit deniyorsa, niye teröristin mezar taşına şehit yazılmasına bu devlet izin veriyor. Biz niye savaşıyoruz?'' diye konuştu.
607095
Terim: Bana uzatılan her eli sıkarım
Fatih Terim, yaptığı yazılı açıklamada, maçın üzerinden hafta geçmesine rağmen, gerçek olmayan iddiaların gündeme getirilmesini manidar bulduğunu ifade ederek, ''Uzun yıllara dayanan bir hukukum olan İbrahim Yazıcı ile son antrenman öncesinde aramda geçtiği iddia edilen ve (Bize uzatacak el mi bıraktın aga) başlığı ile gündeme getirilen haberin hiçbir kısmı gerçeği yansıtmamaktadır. Beni tanıyanların yakından bildiği gibi, haberin içinde yer alan üslup ve kullandığım kelimeler benim tarzım değildir. Üstelik federasyon başkanı, yönetim kurulu üyeleri ve bir kulüp başkanının yanında bu tip konuşmalar kesinlikle olmaz'' dedi. ''35 yılı aşkın bir süredir futbolun içinde yer alan biri olarak gerek bu camia içinden, gerekse de dışından bana uzatan her eli sıkar, herkesle de saygı ve sevgi çerçevesinde diyalog kurarım'' diyen Terim, ''Üstelik adı geçen kişi İbrahim Yazıcı gibi belli bir samimiyetim olan bir kişi olunca, yapılan haberlerin asılsızlığı kendini hemen belli ediyor'' diye devam etti.
606294
ABD'den PKK'lıların teslim olmasıyla ilgili ilk yorum geldi
ABD'den PKK'lıların teslim olmasıyla ilgili ilk yorum geldi ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'yi terör örgütü PKK ile mücadelede desteklediklerini bildirdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ian Kelly, bir grup PKK'lı teröristin teslim olması ile ilgili olarak, "Türk müttefiklerimizin PKK problemini çözme konusundaki çabalarını destekliyoruz." dedi. Kelly, günlük basın toplantısında bir soru üzerine PKK'lıların teslimini değerlendirdi. Amerika'nın PKK'yı terörist bir grup olarak gördüğünü vurgulayan Kelly, "Biz Türk müttefiklerimizin PKK sorununu çözmek için gösterdiği çabayı destekliyoruz. Türkiye'nin toprak bütünlüğü konusunda da oldukça destekleyiciyiz." ifadelerini kullandı. ABD'nin, ülkedeki Kürt nüfusa daha fazla kültürel haklar ve dil hakları verilmesini konusunda bir diyalog başlatması için çağrıda bulunduğunu hatırlatan Kelly, hükümetin de bunu yapmakta olduğunu belirtti. Kelly, "Biz, Türkiye ile Kürtçe konuşan nüfus arasındaki bazı farklılıklarda uzlaşılmasına doğru atılmış her adımdan memnuniyet duyarız. Söylediğim gibi, Türkiye'nin PKK ile mücadele gösterdiği çabayı destekliyoruz." diye konuştu.
605807
Gökdeniz attı, Rubin Barcelona'da 'Kazan'dı
Nou Camp'taki karşılaşmaya 2. dakikada Ryazantsev'in golüyle 1-0 öne geçerek başlayan Rubin Kazan, ilk 45 dakika içinde bu skoru korumayı başardı. Barça mücadelenin ikinci yarısına ise Zlatan İbrahimovic'in golüyle başladı. 48'te İbrahimovic ceza sahası içinde sağ çaprazdan müthiş vurdu. Kaleci Ryzhikov'un yapacağı hiçbir şey yoktu. Bu golden sonra Rubin Kazan'lı futbolcuların direnci kırılır gibi olsa da Rus temsilcisi soğukkanlı futboluna devam etti. 73. dakikada ise temsilcimiz Gökdeniz Karadeniz sahnedeydi. Ceza sahasına doğru atılan derinlemesine pasta iyi bir koşu yapan Gökdeniz, kaleci Valdes ile karşı karşıya kaldı. Milli futbolcu, köşeye sert bir vuruş yaptı: 1-2. Nou Camp, bu golle derin bir sessizliğe gömüldü. Temsilcimiz Gökdeniz 90+2'de yerini Popov'a bırakırken, 90+3'te Yaya Toure'nin kafası direkten döndü ve maç bu tarihî skorla tamamlandı. Rubin Kazan bu sonuçla grupta puanını 4'e yükseltti, Barça puanda kaldı.
607562
"Üniversitelerden ses çıkmıyor"
"Üniversitelerden ses çıkmıyor" YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, domuz gribi aşısının tartışıldığına dikkat çekerek, "Aşı konusu tartışılıyor ama üniversitelerimizden ses çıkmıyor" dedi. Atatürk Üniversitesi'nin 2009-2010 akademik yılı açılış törenine katılan YÖK Başkanı Özcan, Türkiye'de son günlerde 'domuz gribi aşısı'nın tartışıldığına dikkat çekti. Prof. Dr. Özcan, "Aşı konusu tartışılıyor ama üniversitelerimizden ses çıkmıyor. Üniversitelerimiz ne aşı üretimine, ne ilaç üretimine, ne de tıbbi cihaz üretimini yardımcı olmuyorlar. Bunlar yardımcı olmadığı için çok büyük paralar dışarıya gidiyor. Bu arada ülkede sağlık hizmetleri ülkenin her kesimine yayılmış durumda ama üniversiteler anlamında katkı olmamıştır. Bu nedenle üretimin yolu aranmalıdır. Üniversiteler buna önderlik etmelidir. Üniversitelerin ekonomiye katkı anlamında yapacağı çok şeyler vardır. İngiliz üniversitelerine bakarsanız İngiltere'de iş tabanlı eğitim devam etmektedir. Bizim üniversitelerimizde bu işi yapmalıdır" diye konuştu. ANKARA'DA DOMUZ GRİBİ TATİLİ Ankara Valiliği, öğrencide domuz gribi virüsü tespit edilen Ali Naili Erdem Anadolu Lisesi'nde alınan karar doğrultusunda bir hafta süreyle öğretime ara verildiğini açıkladı. Vali Kemal Önal yaptığı yazılı açıklamada, Ankara'nın Mamak ilçesinde bulunan Ali Naili Erdem Anadolu Lisesi'nde öğrencilerden alınan tetkiklerde öğrencide domuz gribi virüsünün belirlenmesi üzerine okulda yarından itibaren öğretime bir hafta süreyle ara verildiğini açıkladı. Vali Önal, kararın alınmasında okulda öğrenci devamsızlık oranın yüzde 20 civarında olması ve bu konuda da Sağlık Bakanlığı Ulusal Pandemi İzleme Kurulu'nun önerisi doğrultusunda okulun tatil edildiğini belirtti. Vali Önal, okulun tatil edilmesine bağlı olarak öğrencilerin dershane, kurs ve benzeri programlara da katılmamalarının yerinde bir tedbir olacağını ve hastalığın yayılmasının engellemek olduğunu belirtti.
607350
Şöhretlerin ilk medyatik aşkları
Yaşam Haberi Dinle Şöhretlerin ilk medyatik aşkları Onlar şöhret kapılarını söyledikleri bir şarkı, katıldıkları bir yarışma ya da oynadıkları bir dizi ile araladılar... İşte her yaptığı olay olan ünlü isimlerin hafızalara kazınan ilk medyatik aşkları...
607328
'Hizmeti engelleyenler bedelini öder'
'Hizmeti engelleyenler bedelini öder' AK Parti İl Başkanı Mustafa Kebude, CHP ve MHP il genel meclis üyeleri ve yöneticilerinin Ceyhan'a kurulması planlanan milyar dolarlık rafineri yatırımını engellemeye devam ettiklerini söyledi. Kabudede, "Adana kamuoyu, böyle bir ekonomik gücün adana'dan gitmesine sebep olacak kişileri iyi değerlendirmelidir" dedi. KÜBRA TÜRKAN ADANA AK Parti Adana İl Başkanı Mustafa Kebude, CHP ve MHP il genel meclis üyeleri ve yöneticilerinin geçen yıl Ceyhan'a kurulması planlanan milyar dolarlık rafineri yatırımını engellediğini bu yılda engellemeye devam ettiklerini söyledi. Kebude, partisinin il binasında düzenlediği basın toplantısında, AK Parti'nin; Adana'nın birçok sorununu çözme noktasında gayret gösterdiğini belirtti. CHP ve MHP il genel meclis üyelerinin ve yöneticilerinin Ceyhan ilçesine kurulması planan rafineri yatırımını geçen yıl engellediğini, bu yılda engellemeye devam ettiğini ileri süren Kebude, Adana Valisi İlhan Atış'ın girişimleri neticesinde hızlandığını düşündükleri bu sürecin bazı oyalama taktikleri ile uzatıldığı için yatırımcı firmanın neredeyse söz konusu yatırım kararından vazgeçme noktasına geldiğini ifade etti. Kebude, “Bakıyorsun sorun çıkaranlara CHP ve MHP il genel meclis üyeleri ve yöneticileri. Bunların amacı Adana ya hizmet gelmesi değil, hizmet nasıl gelmez bunun çabası ve gayreti içindeler. Adana'ya 10 bin kişilik istihdam sağlayacak olan ve milyar dolarlık yatırım bütçesiyle dünyada bu konuda ilk 50'ye giren proje Adana için önemlidir. Adana kamuoyu, böyle bir ekonomik gücün Adana'dan gitmesine sebep olacak kişileri iyi değerlendirmelidir. Bu konudaki takdirleri Adana kamuoyunun sağduyusuna bırakıyorum. Bu hizmeti engelleyenlerin Adana siyasetinde ve yönetiminde ağır bedeller ödeyerek biteceklerini unutmasınlar. Adana kamuoyu bunu en iyi değerlendirecek bilinçtedir” dedi. 'SİYASET AKADEMESİ HERKESE AÇIKTIR' AK Parti'nin Türkiye siyasetine iyi bir vizyon ve kalite getirmek için var gücüyle çalıştığını kaydeden Kebude, şunları belirtti: "Bilindiği üzere AK Parti AR-GE Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Siyaset Akademisi, "SİYASET YERELDE BAŞLAR" vurgusu ile 2008 yılı Ocak ayından itibaren ülke içinde siyasal bilincin artırılması ve daha nitelikli siyasetçi kadrolarının yetişmesi amacıyla eğitim faaliyetlerini 2009 Ocak ayına kadar sürdürmüştür. Geçmiş dönemde Siyaset Akademisi eğitim programına katılanların yüzde 35'inin farklı siyasi partilerden olduğu bilinmektedir. Bu dönemde de eğitim programımız her görüşten vatandaşımıza açıktır. Gelecekte siyasette yer edinmek isteyenleri Siyaset Akademisi'ne davet ediyoruz. Adana il teşkilatımız bünyesinde kayıtları süren Siyaset Akademisi, 'Demokratik Açılım, Uluslararası İlişkilerde Stratejik Derinlik ve Ekonomi' başlığı altında 30 Ekim 2009 tarihinde eğitim faaliyetlerine başlayacaktır. Siyaset Akademisi'ne giderek artan ilgi bizleri memnun etmektedir. Başbakanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset Akademisi'ni, Siyaset Akademisi ise Adana'yı toplumsal yapısı bakımından çok önemsemektedir"
607123
Gazi övünç madalyasını iade etmek istedi
TÜRKİYE İLE ERMENİSTAN ARASINDA İMZALANAN PROTOKOLLERE PROTESTOLARI Türkiye Gençlik Birliği, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokolleri protesto etti. Birlik üyesi bir grup, TBMM Dikmen Kapısı önünde toplandı. 'Atatürk gençliği görev başında'', ''soykırım yapmadık vatan savunduk'' diye bağıran grup üyeleri, ''Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır'', ''Karabağ'ın işgalini unutmadık'' ve ''Kamer Genç, yırtarsın bu protokolü'' pankartları taşıdı. Hazırlanan basın açıklamasını grup adına okuyan Türkiye Gençlik Birliği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, bugün Mecliste, ''Türkiye halkına tiyatro oynandığını'' iddia etti. Bu tiyatronun Hükümet tarafından ''Kürt, Ermeni, Kıbrıs açılımı'' diye adlandırıldığını, ancak kendilerinin buna, ''ihanet açılımları'' dediğini ifade eden Kaya, ''Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Ermenistan ile imzalanan protokollerin hesabını vermeye çalışmaktadır'' dedi. Mustafa Kaya, Atatürk gençliği olarak AK Parti'nin ''açılım'' adı altında yürüttüğü örtülü gündemlerin peşini bırakmayacaklarını kaydetti. Türkiye Gençlik Birliği üyeleri, protestonun ardından olaysız bir şekilde dağıldı. KAYSERİ Kayseri, Antalya ve Kütahya'da, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olmasıyla yaşanan gelişmelere tepki gösterildi. Kayseri'de kendilerine ''Türk Milli Güçler Birliği'' adı veren bir grup sivil toplum örgütü temsilcisi ve bazı gaziler ile şehit aileleri, Valiliğe geldi. Tekerlekli sandalyesiyle grupta bulunan gazi Mete Kurt, kendisine verilen devlet övünç madalyasını Cumhurbaşkanlığına gönderilmek üzere Vali Mevlüt Bilici'ye iade etmek istediğini söyledi. Bu sırada polis ekipleri, valilik makamı önünde toplananları uzaklaşmaları konusunda uyardı. Polis yetkililerinin içeriye temsilci alacaklarını söylemeleri üzerine Türk Eğitim-Sen Kayseri Şube Başkanı Ali İhsan Öztürk ile güvenlik güçleri arasında kısa süreli tartışma yaşandı. Daha sonra, Öztürk ile bir dönem Türkiye Harp Malulü Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube Başkanlığı yapan gazi Mete Kurt Valiliğe alındı. Bazı gazi ve şehit aileleri ise son gelişmeler karşısında ''bu yükü taşıyamadıklarını'' belirterek, devlet övünç madalyalarını iade edeceklerini bildirdi. Gazi Kurt, valilik çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, Vali Bilici'nin yerinde olmadığını, madalyayı iade etmek için randevu talebinde bulunduklarını belirtti. Kurt, yıl öğretmenlik yaptıktan sonra vatani görevini yaparken mayın patlaması sonucu bacaklarını kaybettiğini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Birkaç gündür büyük bir tiyatro oyunuyla ve kahramanca karşılanan, ne yazık ki hiçbir ceza almadan serbest bırakılan hainlerle mücadele sırasında, alçakça tuzakladıkları mayına temas sonrası iki bacağımı kaybettim. Yaptığım hizmet, feda ettiğim gençliğim ve sağlığım devletime helaldir. Ancak son gelişmeler karşısında madalyamı taşımamın bir anlamı kalmamıştır.'' Grup üyeleri, daha sonra dağıldı. -ANTALYA- Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Antalya Şube Başkanı Ali Kuş da düzenlediği basın toplantısında, DTP'lilerin ''barış grubu'' olarak nitelendirdiği terör örgütü üyelerinin törenle karşılanmasını kınadıklarını söyledi. Ali Kuş, şöyle konuştu: ''Teröristlerin, zafer kazanmış milli kahraman edasıyla basın açıklaması yaparak ülkemize girmelerini ve yandaşları tarafından davul zurna eşliğinde törenlerle karşılanmalarını şiddetle ve nefretle kınıyor, lanetliyoruz. Bu gelenler askerimize, polisimize, çoluk çocuk demeden bebeklere bile kurşun sıkan, gözü dönmüş, vatan haini teröristlerdir. Bu olay şehitlerimizin kemiklerini sızlaşmıştır.'' -KÜTAHYA- Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kütahya Şube Başkanı Asım Okat, düzenlediği basın toplantısında, ''demokratik açılım'' sürecinde son günlerde şehit ailelerini ve gazileri derinden üzen gelişmeler yaşandığını söyledi. Terör örgütü üyelerinin ''dağdan inme'' ve ''eve dönüş'' gibi ifadelerle masum vatandaş gibi algılatılmaya çalışıldığını savunan Okat, şunları kaydetti: ''Bizlerin öteden beri söylediği gibi suça bulaşmamış, askerimize silah kullanmamış olanların topluma kazandırılması doğrudur, ancak askerimize karşı acımasızca kurşun sıkanlar, vatanı bölmeye çalışanlar ve bunların yöneticileri hukuk çerçevesinde en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. PKK, DTP ve yandaşlarının hal ve hareketleri tamamen tahrik amaçlıdır. Bu davranışları hiçbir şekilde ülke bütünlüğümüze yarar sağlamayacaktır. Devletini karşısına alarak suç işleyenler, cezalarını çekip önce milletin vicdanında aklansın.''
606431
Hafta sonu saatler saat geri alınıyor
Yaz saati uygulamasına 29 Mart 2009 tarihinde geçilirken, saatler 03.00'de bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da Mart tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle 'ileri saat' uygulaması, 29 Mart Pazar günü saat 03.00'de saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, 25 Ekim Pazar günü saat 04.00'de saatlerin saat geri alınmasıyla sona erecek. Yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. Geçmiş yıllara bakıldığında yaz saati uygulaması, Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle birlikte Mart ayının son pazar günü başlayıp, Ekim ayının son pazar günü bitiyor. Yaz saati uygulamasıyla, her yıl, ''orta ölçekli'' bir hidroelektrik santralinin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor. İleri saat uygulamasıyla işe erken başlamak ve çıkmak, aydınlatma, ısıtma, soğutma açısından önem taşıyor. Türkiye Elektrik İletim A.Ş'nin (TEİAŞ) hesaplarına göre, yaz saati uygulamasıyla yıllık 500-600 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf sağlanıyor.
607552
Gazze'ye çay ve kahve yasağı kalkıyor
Gazze'deki Ekonomi Bakanlığı yetkilisi Nasır Es Sarrac, İsrail'in bu yolda bir uygulama değişikliğine gidip, kahve ve çayın, bölgeye girmesi yasaklı maddeler listesinden çıkarılacağının söylendiğini bildirdi. Es-Sarrac'ın verdiği bilgiye göre, uygulama yarından itibaren başlıyor. İsrail, Hamas'ın 2007 Haziranında Gazze Şeridi'nde yönetime el koymasından sonra, bölgeye tam bir abluka uygulamasına geçmiş ve yüzlerce çeşit malın girişine yasak uygulamaya başlamıştı. İsrail, uluslararası yardım programlarınca Gazze'ye iletilen yardım malzemelerinde de ancak yiyecek maddeleri, ilaçlar, sağlık gereçleri, deterjanlar gibi mal ve ürünlerin girişine izin veriyor. Filistinli tüccarlar ve insan hakları eylemcilerine göre, İsrailli asker Gilad Şalit'in kaçırıldığı 2006 yılı haziran ayından önce, Gazze'ye 4000 bin dolayında mal ve ürün çeşidi girebiliyordu. Konserve yiyecekler, oyuncaklar, kitapların, BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı ve diğer uluslararası örgütlerin kendi ihtiyaçları için bölgeye girmesine izin verilirken, Gazzeli tüccarların bunları getirmesi yasak kapsamında bulunuyor. Yasaklı maddeler arasında inşaat malzemeleri başta geliyor. Ancak İsrail, geçtiğimiz ay, Gazze'de belirli bir kaç proje için çimento ve bazı inşaat malzemelerinin girişine onay vermişti. İsrail, inşaat malzemelerinin Hamas tarafından, patlayıcı madde ve silahların yapımında kullanıldığını öne sürüyor. Ayrıca, elektrikli aletler, ev aletleri, elektronik ekipmanlar, araçlar ve bunların yedek parçaları da Gazze'ye girişi de yasaklar listesinde yer alıyor. Gazze'nin tek elektrik santralında kullanılan fuel Oil'in bir bölümü ile araçlarda kullanılan benzin ve evlerinde kullanılan mutfak tüpleri de İsrail'den geliyor. Ancak, Hamas'ın Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki tünelleri, kentteki eksik mal ve ürünlerin karşılanması amacıyla tümüyle yasal bir konuma kavuşturması, Gazze'de eksikliği çekilen bir çok maddenin yer altı tünel sektöründen Gazze'ye girişine imkan sağlıyor. Tünellerden en son Gazze'ye araba girişi bile parçalar halinde yapılmıştı. Gazze Şeridi'nden İsrail tarafına mal satımı ise tümüyle yasak kapsamında bulunuyor.
606237
Axel Springer- Doğan ortaklığı bitti mi?
Oğuz Karamuk'un analizi RTÜK’ün 13 Ekim’de alıp Doğan Grubu’na tebliğ ettiği, ancak Doğan tarafından bir türlü kamuoyuna duyurulmadığı için RTÜK'ün sonunda sitesine koyarak ilan ettiği karar, sonuçları açısından tarihi nitelik taşıyor işte nedeni? Karar, Alman Axel Springer’le Doğan TV Holding ortaklığını fiilen bitiriyor. Ancak ortaklığın bitiş prosedürünün gerçekleştirilmesi için Doğan ve Axel’in ay daha süresi var. Söz konusu karar Alman Axel Springer’in Türkiye’deki radyo-TV yatırımcılığı serüvenini en azından şimdilik sona erdiriyor. Bu durum aynı zamanda 2006 yılında yapılan anlaşma gereği Doğan Grubu’nun Alman devine 350 milyon Euro’yu geri vermesini gündeme getirecek. 2006’daki anlaşma gereği, Doğan Grubu söz konusu parayı şimdi vermese bile 2014 yılında kesin olarak ödemek zorunda. Neden böyle yazdık. Özetle açıklayalım: Dün RTÜK’ün internet sitesine konulan açıklamada “Doğan Medya Grubu içinde yer alan yayıncı kuruluşların sahiplik yapılarında 3984 Sayılı Kanun’un 29’uncu maddesinin (h) ve (ı) bentlerindeki düzenlemelere aykırı durumun oluştuğu görülmüştür” deniliyor. Açıklamada ayrıca “Doğan Medya Grubu içindeki yayın kuruluşlarının durumlarını 29’uncu maddenin (h) ve (ı) bentlerine uydurması için ay süre verilmesi kararlaştırılmıştır” sözleri de yer aldı. ŞİMDİ NE OLACAK? RTÜK’ün belirttiği 3984 sayılı Yasa’nın 29. maddesinin (h) fıkrasında bir özel radyo ve televizyon kanalında yabancı payının yüzde 25’i aşamayacağına hükmediliyor. Oysa, önce Maliye, daha sonra RTÜK uzmanlarının tespit ettiği bilgilere göre, Doğan TV Holding’de yabancı payı, borsadaki ‘dolaylı’ hisseler de eklenince, yüzde 32.48’i buluyor. (Borsadaki dolaylı hisseler, Doğan TV Holding’in ana ortağı olan Doğan Yayın Holding hisselerinden kaynaklanıyor). Doğan’ın bu maddeye uymak, yani 28 adet radyo ve TV kanalındaki yabancı payını yasal limit olan yüzde 25’e çekmek için belirleyeceği yol haritasında iki seçeneği var. Ya Axel Springer’in elindeki hisselerden bir bölümünü geri alacak... Ya da... Borsadaki Doğan Yayın Holding hisselerinden (Yabancı yatırımcının elinde bulunan bölüm) tek tek toplayacak. Borsadaki Doğan Yayın Holding hisseleri geniş bir yabancı yatırımcı kitlesinin elinde bulunduğu için Doğan Grubu açısından ikinci seçenek daha zor. Alman ortağının doğrudan sahip olduğu yüzde 25’lik hissesinin yüzde 7.48’ini geri alarak yasaya uyum göstermesi ise daha olanaklı. Bu durumda Doğan Grubu bu işlemi yaparsa 3984 sayılı Yasa’nın (h) maddesi hükmü nedeniyle herhangi bir cezaya çarptırılmayacak. ORTAKLIK NEDEN BİTTİ? Ancak... Doğan’ın söz konusu işlemle durumu (h) maddesine uydurması pratikte hiçbir şeyi değiştirmiyor. Çünkü RTÜK, Doğan’ın yasadaki (ı) bendine de uymasını istiyor. Bu madde ise kadar kritik ki Doğan Grubu’nun çıkış yolunu kapatıyor. Söz konusu madde ‘Bir televizyon ya da radyo kanalına ortak olan bir yabancının başka bir televizyon ve radyo kanalına ortak olamayacağını düzenliyor (Burada hisse oranının önemi yok). RTÜK, Doğan Grubu’nun 2006 yılında yapılan anlaşmayla Axel Springer’i 28 adet TV ve radyo kanalına ortak ettiği tespiti yaparak işlemin düzeltilmesini istiyor. Bu hüküm uyarınca da Doğan Grubu’nun önümüzdeki ay içerisinde iki seçeneği var. İlki Axel Springer’le ortaklığını bitirmek ve ortaklık anlaşması karşılığında aldığı 375 milyon Euro’yu ‘bir şekilde’ ödemek. Diğer bir seçenek ise Doğan ile Axel arasındaki TV ortaklığının tek bir kanal üzerinden devam etmesi (Bunun için de ayrıca RTÜK’e başvurulacak). Aslında akla getirilmek istenmeyen bir yol daha var: RTÜK’ün TV’lerin fişini çekmesini beklemek...
606531
Peugeot Citroen'in satışları düştü
Fransız otomobil üreticisi 'in satışları ise 3. çeyrekte yüzde 7,7 düştü. Geçen yıl Temmuz-Eylül çeyreğinde 12,8 milyar euro satış yapan Paris merkezli şirket, bu yıl söz konusu çeyrekte 11,8 milyar euro satış gerçekleştirdi. 'da hükümetin otomobil üreticilerine yönelik teşvik planları satışları yukarıya çekse de özellikle 'da otomobil piyasasının çökmesi ve Latin Amerika'daki gerileme, satışlardaki kazanımları gölgeledi. Orta ve Doğu Avrupa piyasalarında satışlar neredeyse yüzde 36, 'da yüzde 55,8 geriledi. Şirket, Avrupa'da hurda karşılığı satış programı sayesinde temmuz, ağustos aylarında iyi bir performans gösterdi. Ekonomik krizin otomobil satışlarını etkilemeye devam ettiği bir ortamda yılın ilk yarısında 962 milyon euro kaybetti. Yılın ayı dikkate alındığında ise şirketin satışları yüzde 11,9 düştü.
606271
Gazetelerde Bugün
CUMHURİYET Yeni gruplar yolda Irak’ın kuzeyinden önceki gün başlayan “eve dönüş” sürecinin ilk uygulama olduğu için anlamlı bulduklarını vurgulayan Beşir Atalay, bunun devamını beklediklerini söyledi. Atalay, “K. Irak terör örgütünün rahat edeceği yer olmaktan çıkıyor, onlar da onu biliyor. İlk planda küçük gruplar halinde 100 kişinin veya 150 kişinin dönüşünü bekliyoruz” diye konuştu. HÜRRİYET Umut verici ve sevindirici Başbakan Erdoğan, "Habur Sınır Kapısı'ndaki manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Çok güzel şeyler, umut verici, sevindirici gelişmeler oluyor" dedi. MİLLİYET Hâkimin zor anları Türkiye'ye gelen PKK'lı mahkemede "Sayın Öcalan" dedikçe, hâkim "Böyle söylemeyin" diye uyardı. Yasaya göre suç olan bu ifade, tutanağa da girmedi. RADİKAL Hepsi serbest Gelenlerin 29'unu savcılar sorgulayıp serbest bıraktı, beş kişiyi de hâkimler salıverdi. Bırakılanlar DTP'lilerle birlikte Diyarbakır'a gitti. AKŞAM İşte PKK'yı çözen rapor ABD'nin 'eve dönüş'ten gün önce Karayılan'ı zehir baronu ilan ettiği raporun ayrıntılarına AKŞAM ulaştı. Raporda PKK, "Suç faaliyeti siyasi söylemlerle örtülemez" diye uyarılıyor. POSTA Çıkarın beni bu evden Sevgilisi liseli Münevver'i başını testereyle keserek öldüren Cem Garipoğlu cinayetten 230 gün sonra korkunç olayın yaşandığı Bahçeşehir'deki villaya getirildi. VATAN Kurşun sıkmayan serbest Kandil ve Mahmur'dan gelen 34 kişi, herhangi bir silahlı terör eylemine katılmadıkları için 23 saat sonra serbest bırakıldı. HABERTÜRK Dağdan indiler bağdakini gerdiler Kandil ve Mahmur'dan gelen 34 PKK'lının tamamı serbest kaldı. DTP, PKK'lılarla 'otobüslü şov' yapınca tepki gördü. BİRGÜN AKP'den Çalık'a boru hattı kıyağı Başbakan Erdoğan'ın Çalık Holding'e ihalesiz verdiği Adana Ceyhan'da rafineri kurma izni, Bakan Taner Yıldız'ın katıldığı uluslararası bir protokolle dün resmileşmiş oldu. SABAH 'Sayın'ı çektiler serbest kaldılar 'Sayın Öcalan istediği için geldik' diye ifade vermekte ısrar eden PKK'lı 'Sayın'dan vazgeçince tutuklanmadı. TERCÜMAN Hepsinin eli kanlı PKK'lıların teslim olmasını değerlendiren Bahçeli, "PKK Türkiye'ye değil, AKP, PKK'ya teslim olmuştur. Bunlar, elinde şehitlerin, bebeklerin, binlerce masum vatandaşımızın kanı olan hain teröristlerdir" dedi. YENİ ŞAFAK Kandil sönüyor Habur'da 34 kişinin salıverilmesiyle ilk adımı gerçekleşen 'Açılım'ın asıl hedefi Kandil. bin PKK'lıdan suça bulaşmamış olanlar hemen serbest bırakılacak. ZAMAN Dağdan inen PKK'lılar serbest kaldı, eve dönüşün yolu açıldı Kandil ve Mahmur'dan teslim olmak için Türkiye'ye gelen PKK'lıların tamamı dün serbest bırakıldı.
606994
Nazarbayev, TBMM Genel Kuruluna hitap edecek
Nazarbayev ve beraberindeki heyet, yarın TBMM'yi ziyaret edecek. Nazarbayev, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ile görüştükten sonra Genel Kurulda milletvekillerine hitaben bir konuşma yapacak.
606708
Fenerbahçe'nin 159. Avrupa Sınavı
Fenerbahçe'nin 159. Avrupa Sınavı UEFA Avrupa Ligi (H) Grubu'ndaki üçüncü maçında yarın (22.10.2009) deplasmanda Romanya'nın Steaua Bükreş takımıyla karşılaşacak Fenerbahçe, Avrupa kupalarında 159. maçına çıkacak. Sarı-lacivertliler, kupalarda bugüne dek yaptığı 158 maçın 53'ünü kazanırken, 27 beraberlik, 78 yenilgi aldı. Rakip filelere 197 gol atan Fenerbahçe, kalesinde 261 gol gördü. Avrupa arenasında rakip sahalarda ise 81. maçına çıkacak sarı-lacivertliler, bundan önceki 80 maçında 15 galibiyet, 14 beraberlik ve 51 yenilgi aldı. Avrupa kupalarında deplasman maçlarında genelde zorlanan Fenerbahçe, bu sezon son iki deplasman mücadelesini kazanarak, başarılı bir performans ortaya koydu. Steaua Bükreş-Fenerbahçe mücadelesi, Türk-Rumen takımlarının Avrupa kupalarındaki 35. randevusu olacak. Avrupa arenasında bugüne dek 34 kez karşı karşıya gelen iki ülke takımlarından Romanya temsilcileri 17 kez kazanırken, Türk ekipleri 11 galibiyet aldı, maç da beraberlikle sonuçlandı. Fenerbahçe ise kupalarda Rumen ekiplerle yaptığı maçta 2'şer galibiyet, beraberlik ve yenilgi aldı. Sarı-lacivertli ekip deplasmandaki maçta beraberlik ve yenilgi aldı.
607408
Konya'da kişi domuz gribi tedavisi görüyor
'da kişi tedavisi görüyor 'da, geçtiğimiz hafta biri Meram öğrencisi olan iki kişinin tedavisi gördüğü ortaya çıktı. İki kişinin tedavileri tamamlandıktan sonra taburcu olduğu belirtildi. 13 Ekim Salı günü Selçuk Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi'ne yüksek ateş şikayeti üzerine iki kişi müracaat etti. Biri aynı fakültenin öğrencisi olan iki kişinin, de iki gün boyunca domuz gribi tedavisi gördüğü belirtildi. İsimleri açıklanmayan iki kişinin, tedavisinin ardından taburcu edildiği öğrenildi.