615045 Üniversite öğrencileri için aşı talebi Üniversite öğrencileri için aşı talebi AA Giriş Saati 26.10.2009 11:29 Güncelleme 26.10.2009 12:28 YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ''domuz gribi'' ile ilgili alınan önlemler kapsamında üniversiteli öğrencilerin aşılanması için Sağlık Bakanlığına bir yazı yazarak ''Eğer bir şey olursa öğrencileri aşılamaya hazır olun'' diyeceklerini bildirdi. Yusuf Ziya Özcan, Gazi Üniversitesi Konser Salonunda düzenlenen ''Türkiye Bilinçli Gençler Projesi''nin tanıtımına katıldı. Toplantıda yaptığı konuşmada, ''çok hasta olduğunu, şu anda evinde dinlenmesi gerektiğini, ancak toplantıya verdiği önem nedeniyle katıldığını'' vurgulayan Özcan, toplantının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Prof. Dr. Özcan, ''Ankara'da okulların hafta tatil edildiğinin anımsatılarak, üniversitelerin de tatil olup olmayacağının sorulması'' üzerine, şunları kaydetti: ''Bugün Sağlık Bakanlığına bir yazı yazacağız, 'eğer bir şey olursa öğrencileri aşılamaya hazır olun' diye. Üniversite öğrencileri kendilerini küçük öğrencilerden daha iyi korudukları için çok panik halinde olmamamız lazım. Birazcık sakin olalım. Çünkü bizim paniğimiz diğer insanları da etkiliyor, halkı da etkiliyoruz böyle yaparak. Bu işi fazla da büyütmeyelim. Ama görüldüğü zaman da tedbirimiz olsun. Biz bugün internet sayfamıza da bir şeyler koyacağız. Arkadaşlarımızın alacakları tedbirlerle ilgili, Sağlık Bakanlığına da bir yazı yazacağız.'' Yusuf Ziya Özcan, ''okulların dezenfekte edileceği hatırlatılarak üniversitelerde ne gibi tedbirler alınacağının sorulmasına'' karşılık, ''Öyle olmuyor biliyorsunuz, temizlenmesi diye bir şey söz konusu değil. Bir başkasından size tekrar geçiyor'' dedi. Sağlık Bakanlığına yazacakları yazının içeriğine ilişkin soruya Özcan, ''(Aşılamaya hazır olun) diyeceğiz. Bizim böyle bir talebimiz olduğunu ben zaten 2-3 defa Sağlık Bakanımıza söyledim. (Ne zaman isterseniz) dedi. Şimdi de resmi yazı yazacağız'' yanıtını verdi. Özcan, ''Aşı mı talep edeceksiniz?'' sorusu üzerine, ''Tabi, tabi. milyon üniversite öğrencisi var...'' diye konuştu. ''Üniversiteler tatil olmayacak mı?'' sorusu üzerine Özcan, ''Hayır. Öyle bir şey yok'' dedi. Bir gazetecinin, rahatsızlığıyla ilgili ''Sizinki de gribal bir enfeksiyon galiba'' sözleri üzerine Özcan, ''O gripten değil, ama son günlerde çok yoruldum yüzden metabolizma zayıf düştü'' dedi. Bilkent BUPS İlköğretim Okuluna devam eden küçük oğlunun durumunun sorulması üzerine de Özcan, ''Oğlumda da bir şey yok, ona geçmedi'' diye konuştu. OKULLARDA UYGULANACAK AŞININ TAKVİMİNİ SAĞLIK BAKANLIĞI BELİRLEYECEK Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda ''domuz gribi''ne yönelik aşılama takviminin Sağlık Bakanlığı tarafından belirleneceğini bildirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, bugün bazı basın yayın organlarında Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sadettin Sabaz'a atfen ''okullarda haftaya aşılama çalışmalarına başlanacağı'' haberlerine yer verildiği hatırlatıldı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Oysa, MEB Müsteşar yardımcısının aşılamanın haftaya başlayacağı yönünde bir açıklaması olmadığı gibi dün katıldığı ve canlı yayımlanan bir televizyon programında da aşılama takviminin Sağlık Bakanlığı tarafından belirleneceği ve yine Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanacağını kamuoyuna aktarmıştır.'' HAMİLELER İÇİN ÖZEL DOMUZ GRİBİ AŞISI Sağlık Bakanlığı, hamilelere, bağışıklık yapma gücünü artıran, ancak kamuoyunda tartışmalara yol açan ''Adjuvan'' maddesi içermeyen domuz gribi aşısından uygulayacak. Sağlık Bakanlığı Türkiye'ye aşı temin edecek firmalardan biriyle yaklaşık milyon doz ''Adjuvansız aşı'' alınması konusunda sözleşme imzaladı. Anlaşmaya göre, söz konusu aşıların Aralık ayında Türkiye'de olması bekleniyor. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi (RSHM) Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, gebeliğinin özellikle son ayındakilerde domuz gribinin risk yarattığını belirtti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile Avrupa Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi'nin gebelere de adjuvan içeren aşı uygulanabileceğini bildirdiğini kaydeden Ertek, ''Bu tür konularda karar hekime bırakılıyor, ancak gebelere mümkün olduğunca hiçbir kimyasal ve biyolojik madde verilmemesi gerekiyor. Bu nedenle gebelere adjuvansız aşı uygulanmasına karar verildi'' diye konuştu. ADJUVAN NEDİR? Aşının bağışıklık yapma gücünü artıran madde ''Adjuvan'' olarak adlandırılıyor. Türkiye'de uygulanacak aşılar adjuvan olarak ''skualen'' maddesi içeriyor. Aşı adjuvanla birlikte yapılınca bağışıklık kazanma potansiyeli daha çok artıyor. Bazı ülkelerde söz konusu maddenin özellikle hamilelerde yan etkilere neden olduğu iddiaları gündeme getiriliyor. ABD'deki aşılarda adjuvan maddesi bulunmazken, Avrupa'daki aşılar bu maddeyi içeriyor. Uzmanlar, ''Adjuvana bağlı yan etki görülebilir mi'' sorusuna kesin yanıt veremezken, ''Gerçekleşme olasılığı düşük ihtimaller nedeniyle insanların aşıdan mahrum kalmasının doğru olmadığını, böyle bir yan etkinin olup olmayacağı şimdiden bilinmeden spekülasyon yaratılmasının doğru olmadığını'' belirtiyor. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614881 Okkır'ın ölümü davasında karar! ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılar ile Kuddusi Okkır hakkında tutuklama kararı veren hakimlere ilişkin soruşturma talebini reddeden Adalet Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılan davada, savcı ve hakimlerin, Adalet Bakanlığı yanında davaya katılıp katılmayacaklarının sorulmasına karar verildi. ''Ergenekon'' davası sırasında cezaevinde rahatsızlanan, sağlık nedeniyle tahliye edildikten sonra hayatını kaybeden Kuddusi Okkır'ın avukatı Devrim Taş'ın, ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılar ve Okkır hakkında tutuklama kararı veren hakimlere ilişkin soruşturma açılması talebini reddeden Adalet Bakanlığı işleminin iptali istemiyle dava açmıştı. Ankara 8. İdare Mahkemesinin ara kararında, ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılar ile Okkır hakkında tutuklama kararı veren hakimlerin, bu dava sonucundan etkilenecekleri belirtilerek, bu nedenle davanın kendilerine ihbar edilmesine karar verildi. Ara kararda, bu kişilerin, serbest olmak üzere davalı Adalet Bakanlığı yanında davaya katılıp katılmayacakları konusundaki beyanlarını sunmaları için 10 gün süre verilmesi kararlaştırıldı.... aa 615554 Uğurböceği Yalçın Özden'e devlet yardımı Kültür ve Turizm Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan açıklamada, bazı basın yayın organlarında bugün Uğurböceği Yalçın Özden Tiyatrosu'nun yardım başvurusuyla ilgili haberlerin yer aldığı hatırlatılarak, şunlar kaydedildi: ''Bugüne kadar olduğu gibi özel tiyatroların projelerini değerlendirmek üzere ilgili normlar çerçevesinde oluşturulan Değerlendirme Komisyonu, 2009-2010 sanat sezonu için sunulan toplam 298 özel tiyatronun 343 projesini ayrı ayrı ele almış, ilgili yönetmelikte belirtilen değerlendirme ölçütlerini, bütçe durumunu ve öteden beri uygulanmakta olan prensip kararlarını göz önünde bulundurarak karar vermiştir.'' AA 614204 Muğla'da sevgi seli! Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı 3-1 yendiği maçın ardından Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan sarı-lacivertli taraftarlar, şehir turu attı. Ellerindeki bayrak ve meşalelerle Muğla Galatasaraylılar Derneği binası önüne gelerek, burada bir süre slogan atan grupta taşkınlık yapıp, pankart açmaya çalışanlara Çevik Kuvvet ekibi müdahale etti. Daha sonra Muğla Fenerbahçeliler Derneği'nin önüne gelen grup, burada Fenerbahçe marşını söyledi. Gruptakiler, daha sonra meydandaki Atatürk Anıtı'na giderek, şehitler için saygı duruşunda bulundu ve İstiklal Marşı okudu. Yaklaşık bir saat süren sevinç gösterisinin ardından, gruptakiler olaysız dağıldı. 615886 Galatasaray, Kepez'e mağlup oldu! Galatasaray, Kepez'e mağlup oldu! 26/10/09 20:31 -KEPEZ BELEDİYESPOR: 74 GALATASARAY CAFE CROWN: 63- Salon: Kepez Arena Hakemler: Recep Ankaralı, Altuğ Köselerli, Tekin Özübir Kepez Belediyespor: Stanojevic 7, Gordon 11, Cüneyt 17, Ersin 16, Buckman 8, Erdem 4, Bora, Barış 2, Foster 3, Fatih Galatasaray Cafe Crown: Washington 15, Wilkinson 4, Cemal 4, Evren 2, Jasaitis 18, Mehmet 2, Rıfat, Rancik 13, Can 1. Periyot: 24-15 Devre: 38-28 (Kepez Belediyespor lehine) 3. Periyot: 56-40 Karşılaşmaya iyi başlayan Kepez Belediyespor, organize hücumlar sonucunda Cüneyt, Stanojevic ve Gordon'un sayılarıyla Galatasaray Cafe Crown'a karşı oyunda üstünlük kurdu. Sarı-kırmızılı takım rakibine Washington ve Cemal ile karşılık vermesine karşın, 1. periyotu Kepez Belediyespor sayı farkla 24-15 önde tamamladı. 2. periyotta da etkili oyununu sürdüren Kepez Belediyespor, Stanojevic ve Fatih'in pota altı savunması, Gordon ve Foster'ın da sayılarıyla bir ara farkı 17 sayıya (34-17) kadar çıkarmayı başardı. Daha sonra toparlanan Galatasaray Cafe Crown, Washington, Rancik ve Jasaitis'in sayılarıyla farkı indirdi ve ilk yarı Antalya ekibinin 38-28 üstünlüğüyle tamamlandı. Karşılaşmanın ikinci yarısına da üstün başlayan Kepez Belediyespor, hücumda çok fazla top kaybı yapan rakibi karşısında rahat basketler kaydederek, 27. dakikada farkı 20 sayıya (56-36) çıkardı. Sarı-kırmızılılar Cemal ve Washington ile farkı azaltma çabalarına rağmen son çeyreğe de Kepez Belediyespor, 56-40 üstün girdi. Son periyotta etkili bir mücadele sergileyen Galatasaray Cafe Crown, Can ve Jasaitis'in sayılarıyla farkı kapatmaya çalıştı. Ancak oyunun kontrolünü bırakmayan Kepez Belediyespor, karşılaşmadan 74-63 galip ayrıldı. Maç sonunda Kepez Belediyesporlu bazı taraftarlarla polis arasında gerginlik yaşandı. 614398 Her yıl 1.000 kişiye iş sağlıyoruz Ülke açısından bakıldığında da 500-600 net istihdam oluşturuyoruz." diye konuştu. Teknosa, yeni çalışanlarına Teknosa Akademi'de Milli Eğitim Bakanlığı sertifikalı eğitim veriyor. Çalışanlara sürekli ödevler gönderiliyor, sene sonunda da sınava tabi tutuluyor. Çalışanlarının konusunda uzman olduğunu kaydeden Genel Müdür, Teknosa'ya satış temsilcisi olarak başlayan herkesin genel müdürlüğe kadar giden yolda hangi pozisyon için ne yapması gerektiğini bildiğini söyledi. 614718 Nihat'a da 'yeter' Nihat'a da 'yeter' 26/10/09 10:15 Eskişehir karşılaşmasının son bölümünde kaleciyle karşı karşıya kalan Nihat Kahveci’nin yanındaki arkadaşına pas vermemesini eleştiren taraftarlar, “Artık yeter Nihat. Bencellik yapma” görüşünde birleşti. 615858 Erdoğan: Türkiye Cumhuriyeti böyle ağır bedeli kaldıramaz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı''na ilişkin yeni gelişmelerle ilgili olarak ''Temennim odur ki şu andaki yazılanlar, çizilenler veya söylenenler doğru çıkmasın, yanlış çıksın. Böyle bir bedeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldıramaz. Özellikle de Silahlı Kuvvetlerimizin böyle bir zan altında kalmasını da tabii hazmetmek kabul edilebilir gibi değil'' dedi. Erdoğan, ''Ben tabii medya üzerinden Genelkurmay Başkanı ile konuşmak istemem, ama döndükten sonra zaten haftalık rutin görüşmemiz oluyor. Belki bu görüşme vesilesiyle bir araya geldiğimizde bu konuyu muhakkak görüşeceğiz. Önemli bir konu ve aramızda bu konuyu görüşerek süreci değerlendiririz'' diye konuştu. 615733 "O tokadı bir ağabey olarak attım" "O tokadı bir ağabey olarak attım" 26.10.2009 18:47 Can Tanrıyar konuyla ilgili Medyafaresi'nin sorularını yanıtladı... Can Bey, bu olayla ilgili yorumunuz nedir?.. Ortada bir olay yok, "ağbi" olarak attığım bir tokat var, abartmayın... Peki, bu konuyla ilgili nasıl tepkiler aldınız?.. Herkes beni, "buna" iyi yapmışsın diye arıyor ama, bu tabi ki övünülecek bir şey değil... Ama bu kadar düşman edindiğine göre, bu şahsa gereken yapılmış, uykudan uyanır inşallah diye düşünüyorum. Gay'lere karşı bir düşmanlığınız var mı?.. da nerden çıktı?.. Bir insan gay olabilir, bu yüzden düşman olmak ne demek?.. Benim tanıdığım bir çok gay arkadaşım var. Son derece hoş sohbet ve iyi insanlar... Ama erkek de, kadın da, gay de olsa haddini bilecek. Yanlış adama tosladı. Onur Baştürk'ü daha önce tanıyor muydunuz?.. Bu kişiyi hayatımda ilk defa gördüm, tanımam bile... Ama ben asıl, böyle insanları(oralarda ben Hürriyetim, ben Doğan grubuyum diye bağıran) barındıran zihniyete kızıyorum. İşte bir gün böyle birine çatarlar... Eşiniz Petek Dinçöz'le ilgili de bir zamanlar "hakaret" dolu yazılar yazdığı söylendi. Buna kızmışsınız?.. Haydaaa... Bakın şimdi tepemi attıracaklar!.. Böyle dedikodular var diye sorduk sadece... Yahu karım evde hasta yatıyor. Ben de gezip tozuyorum diye her gün kavga ediyoruz zaten... Beni şimdi O'nunla da papaz ettirmeyin... Kız zaten zatürre'den yeni kurtuldu. Doktorlar dışarıya, kalabalık insanların bulunduğu yerlere gitmesini istemiyorlar.... Bak... Bak... Yine susturamadım kendimi, yine bu alakasız konuda Petek hakkında konuşturmaya başlattın beni!.. Benimle ilgili ne olursa hemen yanına Petek konusunun yapıştırılmasından bıktım ve artık sabrım taştı!.. Can Bey, ünlü eşi olmak zor mudur?.. Haaaa.... Haaaaa... Bak şimdi!.. Eşim ünlü diye, konuları buraya taşımak isteyenlere tek bir lafım var. Olay belli, ifademde de yazıyor. Bunu saptıranların, eşim ünlü diye konuyu oraya saptıranların, ben de karılarını-kızlarını ünlü(!) yaparım, haberleri olsun!.. Ve, "kendi adıyla ayrı bir yerde yazmış, yok köşesinde yazmış" tanımam!!! Ona ya da onlara bu imkanları verenleri muhatap alırım!!! Yok, "bunlar bir çeteymiş v.s v.s" hiç anlamam... Olay belli, şahitleri belli, neyi neden yaptığım da karakol ifademde belli!.. Ve siz, beni, olayı mı sormak, Peteği mi sormak için aradınız?.. Biz bu işlere bulaşanların zihniyetini bildiğimiz için şimdiden bu konuyu açtık... Ayrıca "zihniyet" dediğiniz şeye de bir cevabım var!.. Ben öyle bir kişinin oyuncağı olacak ne siyasetçiyim, ne oyuncuyum, ne şarkıcıyım. Bunların yaptıkları yüzünden gece-gündüz ter döken ve düzgün olan muhabirlerin de adı çıkıyor. Ortalığı karıştıran bunlar saklanıyor, muhabirler ünlülerin hedef tahtası oluyor. Ünlü bir sürü insan da beni aradı, "Helal olsun, bizim yapamadığımızı yaptın" diye... "Olur mu" öyle şey dedim. Ben kimsenin tetikçisi değilim, zaten siz yanlış kişilere savaş açıyorsunuz cevabını verdim... Kimseye de, yanlışa karşı fiziki kuvvetle karşılık vermesini önermiyorum. Ama bizimki farklıydı!.. (İfademde yazıyor. bir tacizdi!..) Dün beni arayanlardan öğrendim, mekan sahiplerine de neler neler yapmışlar bunlar... Ama benimle oynamaya kalkarlarsa "iyi dans ederim" haberleri olsun!.. Tekrar ediyorum, ben ünlü biri değilim(ne sanatçı, ne siyasetçi), benimle oynayamazlar. Ha kötü yazarlarsa mı; bana ne olur ki!!! Ayrıca, eee bu kalem sadece onlarda değil ki!.. Bizim elimiz armut mu topluyor?.. Ayrıca gece-gündüz gezmeyi severim, nasıl olsa karşılaşır "Elbet bir gün" şarkısını söyleyip, birlikte dans eder, konuyu masaya da yatırırız!.. Tabi bize yakışacak şekilde, efendice ve tabi ki taciz olmamak şartıyla!!! MEDYAFARESİ 614992 yılda 980 bin Müze Kart yılda 980 bin Müze Kart 26.10.2009 13:02 Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye'nin müze ve ören yerlerinin gezilmesi için hazırlanan ve 20 TL karşılığında edinilen ''Müze Kart''a bir yılda 980 bin kişi sahip oldu. AA muhabirinin, Kültür ve Turizm Bakanlığının Döner Sermaye ve İşletmesi Merkez Müdürlüğünden aldığı bilgiye göre, halkın müze ve ören yerlerine olan ilgisini artırmak, tarih ve arkeoloji bilincini yükseltmek amacıyla uygulan projeden, 2010 yılında yabancı turistler de yararlanarak Müzekart alabilecek. Bakanlığa bağlı, müze ve ören yerlerine yıl süre ile sınırsız giriş imkanı sunan ve 18 Haziran 2008'de uygulamaya konulan ''Müzekart''a bu güne kadar 980 bin kişi başvurdu. Fiyatı 20 TL olan, öğrenci ve öğretmenlerin 10 TL karşılığında sahip olduğu ve 300'ü aşkın müze ve ören yerinin kapılarını açan Müzekart, Topkapı Sarayı içerisinde bulunan Harem Dairesi'nde, Efes Ören yeri içerisinde bulunan Yamaçevler'de, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde bulunan Kayralı Prenses Cam Batığı Salonu'nda ve Göreme Açık Hava Müzesi'nde bulunan Karanlık Kilise gibi yerlerde geçmiyor. -MÜZEKART NASIL ALINIR?- Müzekart, tüm müze ve ören yerlerindeki gişelerden ve kart basım istasyonlarından, ''Fotoğraflı TC kimlik kartı, pasaport ya da sürücü belgesi'' gösterilerek 40 saniye içinde alınabiliyor. Ayrıca ''www.muzekart.com'' adresine istenen bilgileri girerek kredi kartıyla da Müzekart başvurusu yapılabiliyor. Sistem onay aldıktan sonra kart, üç gün içinde kurye ile belirtilen adrese gönderiliyor. Turnike sistemi olan tüm müze ve ören yerlerinde kullanılabilen kartın geçerlilik süresi devam ettiği müddetçe turnike sistemi çalışıyor. Hangi kartın hangi tarihte, hangi müzeyi ziyaret ettiği, ne kadar süre kaldığı, kaç kez ziyaret ettiği gibi bilgiler ise sistemde depolanıyor. Sahibi dışında kişiler tarafından kullanılamayan Müzekart, çalınması ya da kaybolması durumunda yeniden 20 TL ödenerek temin edilebiliyor. Müzekart, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Kariye Müzesi, Efes Ören Yeri, Bergama Akropol Ören Yeri, Efes Müzesi, İzmir St. Jean Anıtı, Antalya Arkeoloji Müzesi, Antalya Aspendos Ören Yeri, Antalya Perge Ören Yeri, Antalya Myra Ören Yeri, Antalya St. Nicholas Ören Yeri, Antalya Alanya Kalesi, Konya Mevlana Müzesi, anakkale Truva Ören Yeri, Nevşehir Göreme Açık Hava Müzesi, Muğla Bodrum Su Altı Arkeoloji Müzesi, Aydın Afrodisias Ören Yeri, Ankara ve İstanbul Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüklerinden alınabiliyor. -GEİCİ KART- Asıl kart basım istasyonu olmayan müze ve ören yerlerinde geçici müze kart satışı da yapılıyor. Resimsiz olarak düzenlenen ve kişinin adı ve soyadının yazılı olduğu geçici kartlar aylık süre içinde kimlik kartı ile kullanılabiliyor. Ancak kartın ay içerisinde, bir Müzekart basım istasyonundan ücretsiz olarak, fotoğraflı asıl karta dönüştürülmesi gerekiyor. 614764 Hatay'da minibüs devrildi: yaralı Alınan bilgiye göre, Belen'den Antakya istikametine gelen Bayram Batu idaresindeki 31 YK 946 plakalı minibüs, Serinyol beldesi yakınlarında karşı şeride geçerek devrildi. Kazada, Zeynep Çerdik, Cemile Adak, Songül Ulaş, Meryem Baran, Mahmut Çerdik ve Ali İhsan Yıldırım yaralandı. Antakya Devlet Hastanesinde tedavi altına alınan yaralıların durumunun iyi olduğu, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. 614382 Baykal: İktidar artık frene bastı Baykal: İktidar artık frene bastıSALİM UZUN Antalya DHA 26.10.2009 Genel Başkanı hükümetin planlarının uygulamaya konulamayacağının toplumun tepkisiyle ortaya çıktığını ve tıkandığını, iktidarın artık frene bastığını söyledi. Baykal, “Peki ne olacak şimdi? Hükümet gözünü ’ya, ’ya, ’e dikmeyecek. Hükümet gözünü ’ya, orada yaşayan Kürt kökenli milyonlarca vatandaşımıza dikecek. Halka sahip çıktığınız zaman PKK’yı tecrit edersiniz” dedi. Baykal, özetle şunları söyledi:  “Bu uzun süreden beri büyük bir iddiayla büyütülmekte olan bir politikanın tıkandığının ortaya çıkmasıdır. Halkın tepkisi üzerine iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamış ve frene basmıştır. Sürpriz midir? Kesinlikle değildir.”  İşin özü yanlıştır Baykal, şöyle devam etti: “‘İşte şov yaptılar, şark kurnazlığı yaptılar’ gibi laflar boş laflardır. İşin özü yanlıştır. Bu kurgu yanlıştır. Yapılan yanlış milletten dönmüştür.” 614919 Obama'nın kızlarına basın yasağı New York'taki PDN Photo Fuarı'nda düzenlenen Beyaz Saray Foto Muhabirleri seminerine katılan Souza, "Çocuklar henüz çok küçükler. Aile ve yönetim çocuklar büyüyene kadar fotoğraflarının dışarıya servis edilmemesini istedi. Çok çok sınırlı sayıda fotoğrafı zaman zaman vereceğiz, ancak yayına vermede kural olarak aileden birisinin fotoğrafta yer alması şartı olacak" dedi. Souza, konuşmasında, Obama yönetimiyle ilgili merak edilen pek çok perde arkası detaya değindi. Beyaz Saray'da ilk olarak Başkan Ronald Reagan ile 1980'li yıllarda çalışan, Reagan dönemi sonrası Washington'dan ayrılan ve uzun bir aradan sonra Obama ile Beyaz Saray'a bu kez baş foto muhabiri unvanı ile dönen Souza, ABD yönetiminin merkez binasında içeride istediği gibi dolaşma hakkına sahip 2-3 kişiden biri olduğunu söyledi. Başkan Obama'nın, kızları için Beyaz Saray'a köpek alacağını açıklamasından sonra, tüm fotoğrafçılar gibi bunun "siyah" renkli bir köpek olmamasını dilediklerini vurgulayan Souza, "Ancak umduğumuz olmadı. Altı aylık Portekiz cinsi olan Bo (köpeğin adı) koyu siyah renkte. Çok siyah olduğu için iyi fotoğraf çekmekte ciddi zorluk çekiyoruz. Işık ortamı nedeniyle zorlanıyoruz" dedi. Obama'nın sırtı dönükken de çok kolay seçilebilen bir kişi olduğunu, bu yüzden sırtı dönük olduğunda da fotoğrafını çekmeyi sıklıkla tercih ettiklerini ifade eden Beyaz Saray Baş Foto Muhabiri, önceki Başkan George Bush ile Obama'nın fotoğraflarının birbirinden birçok farklılıklar içerdiğini, Bush'un fotoğraflarına bakıldığında Cumhuriyetçi Parti'nin "temiz ve ciddi" imajının görüldüğünü, Obama'nın ise "daha rahat ve her ortamda fotoğrafının çekilmesine ve kullanılmasına izin veren'' bir lider olduğunu vurguladı. Souza, "Bir gün ayakları masanın üzerinde, bir başka gün şınav çeken, eşini öpen veya uyuyan bir ABD Başkanı'nın fotoğraflarını gazetelerde görebiliyorsunuz. Bush'un foto muhabirliğini yapan Eric Draper da çok iyi bir foto muhabiri, ancak fotoğraflara bakın, hep kravatlı, ceketli, ciddi ve şık başkan ve çevresindeki insanlar topluluğu" diye konuştu. SOUZA, TÜRKİYE'DE DE ÇOK KEZ GÖREVLİ OLARAK BULUNMUŞ Seminerde, Obama'nın, Mısır, Türkiye, Prag, Londra, Paris, ABD ve başkanlığı öncesindeki Kenya ve Rusya'ya yaptığı ziyaretlerle ilgili fotoğraflar sunuldu. Türkiye'de İstanbul'da yağmur altında yürürken çekilen bir kare ile, Obama ekibinin Irak'ın başkenti Bağdat'a yapacağı ve güvenlik nedeniyle gizli tutulan gezinin ayrıntılarını tartışırken Türkiye'de çekilmiş bir başka fotoğrafı sunuldu. Türkiye'ye birçok kez gittiğini söyleyen Souza, şunları anlıttı: "Reagan sonrası Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sonra uzun süre freelance fotoğrafçı olarak çalıştım. 1996'larda Chicago Tribune gazetesi beni sözleşmeli olarak işe aldı. Tribune'deki ilk görevim İstanbul oldu. Bana Türkiye ile ilgili bir haber hazırladıklarını muhabir ile birlikte İstanbul'a gideceğimi söylediler. zaman ve daha sonrasında da çok kez Türkiye'ye görevli olarak gittim. En son Başkan Bush'un ziyaretinde yine Türkiye'deydim." dedi. Konferansta, Souza'nın yanı sıra, 1970'li yıllarda Nixon ve Ford döneminde Beyaz Saray Baş Foto Muhabirliğini yapan David Kennerly ile Bill Clinton ile Oval Ofis'te Baş Foto Muhabiri olarak görev alan Robert Mc Neeely de yer aldı. Her iki foto muhabiri de bu döneme ilişkin merak edilenleri ve detayları anlattı. ABD'de Beyaz Saray Baş Foto Muhabirliği olarak bilinen "Resmi Fotoğrafçılık", ilk olarak suikasta kurban giden eski Başkan John F. Kennedy döneminde başladı. Beyaz Saray'da "Başkanı en çok gören kişi" olarak da adlandırılan Baş Foto Muhabirinın görevi, Başkanı görev yaptığı süre içerisinde "belgesel" olarak fotoğraflamak olarak tanımlanıyor. Beyaz Saray Baş Foto Muhabiri ve diğer görevli foto muhabirlerinin çektiği fotoğraflar düşük çözünürlüklü olarak zaman zaman uluslararası ajanslar aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılıyor. 614900 Yardım isteyen öğretmene tecavüz etti Yardım isteyen öğretmene tecavüz etti ’da yaşayan Fas uyruklu İngilizce öğretmeni N.E. (41) geçtiğimiz cuma arkadaşlarıyla gittiği barda alkol aldı. Sabaha kadar eğlenen daha sonra otobüsle evine gitmek istedi. N.E. Terakki Caddesi’nde otobüsten inerek caddede yürümeye başladı. Bu sırada alkollü öğretmenin yanına bir simit fırınında çalışan 22 yaşındaki M.Y. geldi.M.Y. öğretmene “Size yardım edebilirim. Benimle gelin” dedi. Daha sonra öğretmeni kendi evine götüren M.Y., N.E.’ye tecavüz etti. Bunun üzerine öğretmen polise başvurdu. M.Y. ise verdiği ifadede öğretmenle kendi isteği doğrultusunda birlikte olduklarını söyledi.M.Y. tutuklanarak ’ne gönderildi. 614917 Kamyon şoförüydü kadın oldu 12.10 26.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın Kamyon şoförüydü kadın oldu 45 yaşındaki iki çocuk babası kamyon şoförü Nigel Weston “Küçüklüğümden beri kız kardeşim gibi olmak istiyordum” dedi ve değiştirdi. Lancashire’da yaşayan Nigel, cinsiyet değiştirmesinin arkadaşlarını şaşkına çevirdiğini, ama yine de kendisini desteklediklerini söyledi. Nigel, göğüsleri olsun diye hormon ilacı kullanıyor ve yüzündeki kıllar için epilasyona gidiyor. Saçına da kızıl bir peruk takıyor. Nigel, “Küçüklüğümden beri kız kardeşim gibi olmak isterdim ve onun kıyafetlerini giyerdim. Ama zaman 70’lerdi ve insanlar bu tür şeyler yapmıyordu. Şimdi hiç olmadığım kadar mutluyum” şeklinde konuştu. 27 yıllık evlilik sonrası Nigel’ı boşayan eşi Michell, “Gözlerimin önünde bir kadına dönüşüyordu” diye konuştu. Ve . 614205 Kadıköy'de "Klasiko!" Turkcell Süper Lig'in 10. haftası muhteşem bir mücadeleye ve olaylarla dolu bir derbiye sahne oldu. Fenerbahçe ezeli rakibi Galatasaray'ı 3-1 yenerek haftayı çok önemli bir galibiyetle kapattı. İlk yarısında bir futbol maçından çok uzak kalan ancak ikinci yarıda bir derbi olduğunu hatırlayan mücadelede, Alex'in ve Guiza'nın da son dakikada Galatasaray ağlarını havalandırdığı gecede, Sarı Kırmızılı ekibin tek sayısı Hakan Balta'dan geldi. Fenerbahçe bu sonuçla Galatasaray ile arasındaki puan farkını yaparken liderliğini sürdürdü. Galatasaray ise Bursaspor'un ardından 3. sırada yer aldı. Bir kırmızı kartın çıktığı gecede Keita, Galatasaray'ı 10 kişi bırakan isim olurken Baros'un maçın hemen başında sakatlanması, tribünlerden atılanlar ve futbolcuların kendi aralarındaki tartışmaları zaman zaman derbinin önüne geçen olaylardı. Fenerbahçe, bu galibiyetle puanını 27 yaparken, Bursaspor 22 puanla haftayı ikinci sırada tamamladı. Averajla 3. sırada kalan Galatasaray'ın da 22 puanı bulunuyor. -FENERBAHÇE: GALATASARAY: 1- Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Hakemler: Bünyamin Gezer, Serkan Gençerler, Tarık Ongun Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan, Bilica, Lugano, Roberto Carlos, Mehmet Topuz, Cristian, Emre, Vederson (Dk. 90 artı Selçuk), Alex (Dk. 76 Dos Santos), Kazım (Dk. 72 Güiza) Galatasaray: Franco, Sabri, Servet, Gökhan, Hakan, Ayhan, Mustafa, Keita, Elano (Dk. 82 Aydın), Arda (Dk. 57 Kewell), Baros (Dk. Nonda) Goller: Dk. 12 ve Dk. 53 (penaltıdan) Alex, Dk. 90 Güiza (Fenerbahçe), Dk. 56 Hakan (Galatasaray) Kırmızı Kart: Dk. 74 Keita (Galatasaray) Sarı Kartlar: Dk. 27 Keita, Dk. 52 Franco, Dk. 61 Nonda, Dk. 86 Ayhan (Galatasaray), Dk. 75 Roberto Carlos (Fenerbahçe) Heyecanla beklenen 100 yılın derbisinde gülen taraf Fenerbahçe oldu. Sarı Lavicertliler, Kadıköy'de Galatasaray'ı 3-1 yendi. Fenerbahçe bu galibiyetle ezeli rekabette Kadıköy'de yenilmeme serisini 10 maça çıkartmış oldu. Dev derbide kaptan Alex, Fenerbahçe'yi sırtlarken yine uzun zaman konuşulacak bir derbi gecesi yaşandı. Fenerbahçe, Süper Lig'de 27 puanla liderlik koltuğunu bırakmazken Galatasaray ile olan puan farkını yaptı. Sarı Kırmızılı ekip ise 22 puanla Bursaspor'un ardından averaj farkı ile haftayı 3. sırada kapattı. Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda maça saha içi ve dışı olaylar yine damgasını vurdu. Nefeslerin tutulduğu maç, Fenerbahçe'nin üstünlüğü ile başladı. Henüz maçın 1. dakikasında Milan Baros sakatlandı ve yerini Nonda'ya bıraktı. 12. dakikada Alex sahneye çıktı. Ceza sahası içerisine gelen topu Roberto Carlos üzerinden atlayarak, Alex'e bıraktı. Kaptan, bu fırsatı kaçırmadı ve skoru 1-0'a taşıdı. Galatasaray'ın tutuk bir futbol sergilediği ilk yarıda Kazım Kazım, girdiği birçok pozisyondan faydalanamadı ve ilk yarı bu sonuçla sona erdi. İkinci yarının başlamasıyla derbide gollerde gelmeye başladı. Alex ceza sahası içinde Leo Franco'yu çalımlamak isterken yerde kaldı. Maçın hakemi Bünyamin Gezer kendinden emin bir şekilde düdüğünü çaldı ve penaltı noktasını işaret etti. 53. dakikada Alex kullandığı penaltıyı gole çevirdi ve skor 2-0'a geldi. Bu golden hemen dakika sonra Sarı Kırmızılı ekipte Hakan Balta, pozisyonu çok iyi takip etti ve köşe vuruşunda yaşanan karambolde topu ağlara yolladı ve skor 2-1'e geldi. Bu golden sonra az da olsun toparlanan Galatasaray, beraberlik golünü aradı ama isteğine ulaşamadı. 74. dakikada Roberto Carlos ile Keita arasındaki mücadelede Keita, Carlos'un yüzüne vurunca Brezilyalı yerde kaldı. Bünyamin Gezer bu pozisyon sonrasında kırmızı kartını Fildişili futbolcuya gösterdi. Bu dakikadan sonra 10 kişi kalan rakibi karşısında ataklarını sürdüren Fenerbahçe, 90+3 dakikada oyuna sonradan Kazım'ın giren Güiza'nın bulduğu golle durumu 3-1'a taşıdı. Maçın bitiş düdüğü ile beraber ezeli rekabetin 363. randevusunda galip gelen taraf Fenerbahçe oldu. 614737 Duşta samba! ULAŞ GÜRŞAT Fenerbahçe’de her şey Samandıra Tesisleri’nde başladı. Son idmanın ardından teknik direktör Daum’un İspanyolca, Türkçe, İngilizce ve Portekizce CD’ler futbolculara dağıtıldı. Bu CD’lerde futbolcuların aileleriyle birlikteki görüntülerinin yanı sıra takımın hem maçlarda, hem de idmanlarda yaşadığı sevinç gösterileri vardı. Oyuncular bu görüntüleri dün de gün boyu kampta izlediler. Şükrü Saracoğlu Stadı’na gelirken de otobüste Fenerbahçe’nin Galatasaray galibiyetlerini gösteren klipler izletildi. İşte böylesine üst düzey motivasyonla Sarı-Lacivertlier havaya girip derbiye çıktılar. Şükrü Saracoğlu Stadı’nda da coşku üst düzeydeydi. Maraton alt tribün koltuklarına bırakılan sarı renkteki kartonlarla İngilizce olarak ‘’No way out’’ (Çıkış yok) yazısı yazılırken, Türk Telekom kale arkası üst tribünde isemavi ve sarı renkteki kartonlarla kareografik görüntüler oluşturuldu. Lazer ışığıyla ‘’Burası Kadıköy, buradan çıkış yok’’, ‘’Şampiyon Fenerbahçe’’ ve ‘’En büyük Fenerbahçe‘’ yazıları kale arkası tribünleri ile çatı arasındaki bölüme yansıtıldı. -BÜYÜK COŞKU- Hayli çekişmeli geçen maçın sonunda da aynı görüntüler yaşandı. Futbolcular orta sahada toplanıp tribünlere tezahüratlar yaptırırken, Kayahan’ın bestesi olan, “Bir mahsun mor menekşe ağlıyor mu ne?” şarkısını tüm taraftarlar birlikte söyledi. Soyunma odaları da farksız değildi. Vederson, “Galibiyetten kadar emindimki, küçük müzik setimi getirdim” dedi. Ve müzik setinden çalan müzikle Sarı-Lacivertli oyuncular soyunma odasında samba yapıp galibiyeti kutladılar. 90 dakikanın bitimiyle internet siteleri ve ajanslar da Fenerbahçe’nin galibiyetini çeşitli esprilerle gösterdi. Bağdat Caddesi’nde ise Fenerbahçeliler’in sabaha kadar süren derbi galibiyeti sevinci vardı. 614576 Darbecilikle Mücadele Eylem Planı AK Parti Hükümeti'nin türlü çeşit manipülasyon, provokasyon ve sabotajlarla yıkılmasına, Gülen Cemaati'nin de aynı şekilde bitirilmesine ilişkin terörist eylem planı belgesinin ıslak imzalı orijinali nihayet ortaya çıkmış... Adli Tıp, Genelkurmay Harekat Başkanlığı 3. Destek Şube Müdürlüğü antetli “İrticayla Mücadele Eylem Planı” belgesinin altındaki imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğunu teyit etmiş... Çiçek'e ısrarla sahip çıka gelen Genelkurmay Başkanlığı, bu iddialar üzerine, “Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz” demekle beraber, haberi 'patlatan' basına yüklenmekten de geri durmadı tabii. 26 Ekim 2009 06:21 yorum 145 okunma 614642 Dünyada milyar insan aç! Dünya Gıda Programı, dünyada bir milyar insanın aç olduğunu bildirdi. Programın İcra Müdürü Josetta Sheeran, son iki yılda aç insanların saflarına 200 milyon kişinin daha katıldığını belirterek, "acilen doyurulması gereken" insanların sayısının şimdiye kadarki en yüksek seviyesine çıkarak 1,02 milyara ulaştığını söyledi. Sheeran, gazetecilere yaptığı açıklamada, "İnsanlığın altıda biri, midelerine bir tas yemek girip girmeyeceğini bilmeden yeni güne gözlerini açacak" dedi. İklim değişikliği, yakıt fiyatlarının artması ve gelirin düşmesinin açlığın artmasında rolü bulunduğunu belirten Sheeran, küresel mali kriz yüzünden fiyatların düşmesine rağmen, gelişmekte olan ülkelerde temel gıdaların fiyatlarının arttığına dikkati çekti. Sheeran, "Gıda krizi bitmedi. Bir acayiplik söz konusu, küresel büyük pazarlarda fiyatlar düştü, ama gelişmekte olan dünyada metaların yüzde 80'inde fiyatlar bugün bir yıl öncesine kıyasla daha yüksek" dedi. Josette Sheeran, bunun gelişmekte olan dünyanın yüzde 80'inde insanların iki veya üç yıl önceki gıda tüketimlerinin sadece üçte birine ulaşabilecekleri anlamına geldiğini belirtti. AA 615817 Duvar saati içinde eroin nakli Alınan bilgiye göre, Van Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince yapılan çalışmalar sonucunda, İran'dan Hakkari'nin Yüksekova ilçesine duvar saatleri içerisinde getirilen uyuşturucu maddenin, F.H. ve B.C. tarafından Van'dan kargo ile İsveç, Yunanistan ve İsviçre'ye sevk edileceği bilgisine ulaşıldı. Bunun üzerine harekete geçen ekipler, F.H. ve B.C'yi kargo şirketine girdikleri sırada suç üstü yakaladı. Söz konusu kişilerin yanlarındaki bavullarda yapılan aramada, 12 adet duvar saatinin içerisine gizlenmiş 11 kilo 205 gram saf eroin ile kilo gram Afyon sakızı ele geçirildi. Olayla ilgili F.H. ve B.C. gözaltına alınırken, uyuşturucuyla bağlantısı olduğu belirlenen E.C. de Yüksekova'da yakalandı. Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgularının ardından savcılığa sevk edilen kişinin tutuklandığı bildirildi. Emniyet yetkilileri, vatandaşların huzuru ve güvenliği için yasadışı faaliyetlerde bulunan ve halkı zehirlemeye çalışan uyuşturucu tacirlerine yönelik sürdürülen mücadelenin aralıksız devam ettiğini belirtti. AA 615720 Deniz otobüsü seferleri iptal edildi Deniz otobüsü seferleri iptal edildi İstanbul’daki kuvvetli poyraz nedeniyle bazı deniz otobüsü seferleri iptal edildi. İşte iptal edilen seferler... 615792 İsrail, 'büyük işgale hazırlanıyor' iddası Protokol töreninde konuşan APLA Yönetici Müdürü Isam Akel, kendisinin dün Kudüs'ten geldiğini belirterek, dün itibariyle İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa'yı işgal etme girişiminde bulunduğunu kaydetti. Bu olayların duyulmasının hemen ardından Türk milletinin hemen protesto gösterileri başlattığını vurgulayan Akel, teşekkür etti. Geleceğin kendileri için 'çok da ümit verici' olmadığını ifade eden Akel, şunları dile getirdi: "Önümüzdeki aylar içerisinde İsrail büyük işgal faaliyetlerine başlamak üzere planlar kuruyor. İsrail, devamlı olarak barışı baltalama girişimlerinde bulunuyor. Çünkü, İsrailliler barıştan yana değiller ve barış istemiyorlar. Bölgede devamlı bir kaos ortamı oluşturmak istiyorlar. Barış olsun istemiyorlar. Bu sebeple ben yeryüzündeki bütün halklara, bütün özgür milletlere seslenmek istiyorum. Bizimle birlikte olun, bize elinizi uzatın. İsrail'in bu sınır tanımaz hareketlerine dur demek için bizlerle birlikte olun ve bölgeye barış gelsin." Herşeye rağmen yerlerini ve yurtlarını terk etmeyeceklerini belirten Akel, "Ben Filistin'in Eriha Belediye Başkanıyım. Eriha yeryüzündeki en eski kentlerden birtanesi. Gelecek sene Eriha'nın 10 bin'inci kuruluş yıldönümümüzü kutlayacağız. Biz Erihalılar, Filistinliler olarak tarihten önce vardık, şu anda da varız ve bundan sonra da var olmaya devam edeceğiz." diye konuştu. Belediyeler Birliği Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ise her zaman Ortadoğu halklarının yanında olmaya çalıştıklarını, bu bölgeye huzurun gelmesi için mücadele verdiklerini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da bölge halkının yanında olunduğunu en güzel şekilde gösterdiğini hatırlatan Altepe, bu tutumlarının bundan sonra da devam edeceğini ifade etti. 614808 Bir annenin feryadı Muhammet Taşçılar'ın haberi Kuzey Irak’ın Erbil kentinde inşaat işçiliği yapan Şanlıurfalı Bozan Arıcı (27), isim benzerliğinden ay önce yakalanarak göz altına alındı. Bir süre cezaevinde kalan Arıcı’nın pasaportu ve kimliği elinden alınarak Erbil dışına çıkması yasaklandı. Gözü yaşlı annesi de her sabah oğlunu merdiven başında bekliyor. Anne Emine Arıcı, Baba Mehmet Emin Arıcı, küçük kardeş Mehmet Arıcı ve diğer kardeş İbrahim Arıcı, Kuzey Irak’ta mahsur kalan Bozan Arıcı’nın resmini ellerinden düşürmüyor ve dönmesi için dua ediyor. Oğlunun aydan beri Kuzey Irak’ta mahsur kaldığını belirten baba Mehmet Emin Arıcı, “Oğlum ay önce Kuzey Irak’a inşaat işçisi olarak gitti. Ancak daha önce Şanlıurfalı Bozan isminde biri sahte pasaportla giriş yapmış. Oğlum da isim benzerliğinden ay önce Erbil’de göz altına alındı. Her ne kadar isim benzerliği varsa da anne ve baba adları tutmadığı halde halen oğlumun Türkiye’ye dönmesine müsade edilmiyor. Bir süre Ceza Evinde yatan oğlumun daha sonra serbest bırakıldığı halde elinden pasaport ve kimliğinin alındığını öğrendik. Onun için ordan biryere gidemiyor. Şu anda mahkemelik olduğundan Türkiye’ye gelemiyor. Bizden kimliklerimizi istediler. Bizde Kuzey Irak’a gönderdik” dedi. Baba Mehmet Emin Arıcı, kendisinin şeker hastası olduğunu, kimliğini de Kuzey Irak’a göndermiş olduklarından tedavi olmakta zorlandığını söyledi. Gözü yaşlı anne Emine Arıcı ise, “7 aydır gözüme uyku girmiyor. Her sabah merdiven başında kapıda oğlumun gelmesini bekliyorum. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan ile Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan rica ediyorum. Kuzey Irak yetkilileriyle görüşüp oğlumun bir an önce Türkiye’ye gönderilmesini sağlasınlar. Çünkü oğlumun hiçbir suçu yok” diye konuştu. 2009-10-26 10:01:57 burda yazilana göre sürec isliyor kimlik istemisler gönderilmis demekki yasiyor ve bazi ülkelerde yasalar bazen cok hizli bazen cok yavas isliyor Türkiye gibi bazi dosyalar yillarca rafta duruyor incelenmeden bazi olaylarda savcilar jet hiziyla dakikalik sorguyla isi bitiriyor dilegimiz sag selamet cocugunuza en kisa zamanda kavusursunuz herseye insanca ve adaletli bakmak lazim Remzi Altunkaya 615506 ABD'de gazete tirajları geriliyor Enson tiraj verilerine göre, Nisan-Eylül döneminde, gazete tirajları, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 10,6 oranında düşüş gösterdi. Gazetelerin pazar tirajları da yüzde 7,5 oranında geriledi. The Wall Street Journal gazetesi, USA Today gazetesini geçerek, ABD'nin en çok satan gazetesi oldu. ABD'de, okuyucuların internete yönelmesi nedeniyle, 1990'lı yıllardan buyana gazete tirajları gerilemeye başladı. 615437 Efeler 'dağdan indi' Efeler 'dağdan indi' 26.10.2009 16:24Hacı SELAMOĞLU DENİZLİ (AHT) Denizli'de Hak ve Eşitlik Partililer, Ege yöresine özgü efe kıyafetleriyle dağdan indi, temsili tören yapılarak, dağdan inen PKK'lı teröristlerin karşılanması ilginç bir şekilde protesto edildi. Terör örgütü PKK üyelerinin teslim olması sırasında yaşananlara yönelik protestolar devam ederken, Denizli'de ilginç bir eylem yapıldı. Genel başkanlığını Osman Pamukoğlu'nun yaptığı Hak ve Eşitlik Partisi'nin (HEPAR) Denizli İl Yönetimi, Başkarcı Dağı eteklerinde eylem yaptı. Eylemde, bir grup partili efe kıyafetlerini giyip, hançer ve tabancalarını bellerine takarak atlarına bindi ve Başkarcı Dağı'na çıktı. Burada daha önceden kurulmuş bir çadırın önünde toplanan ve objektiflere poz veren grup, daha sonra atlara binerek dağdan inmeye başladı. Ellerinde bayraklarla bir süre at üzerinde yol alıp Başkarcı Beldesi'ne kadar inen grup, burada HEPAR Denizli İl Başkanı İlker Kiriş ve diğer partililer tarafından karşılandı. "DAĞLARI MEKAN TUTMASINI BİLİRİZ" At üzerindeki efelerin görünmesiyle birlikte karşılamaya gelenler alkış tutarken, atlarından inen efeleri de tek tek öpüp 'Hoşgeldiniz' dediler. Eylemi gerçekleştiren efelerin başı olan HEPAR İl Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Yumuk, kızanlarını arkasında toplayarak basın açıklamasını okudu. Terör örgütüne üye olmanın suç olup olmadığını soran Yumuk, "Bu görüntülere tanık olmak zorunda kalan şehit anaları ve şehit yakınlarından, bu görüntülere engel olamadığımız için özür diliyoruz. Sağduyulu Türk halkının sabrı test ediliyor. Vatan toprağını ve vatan evladının bir damla kanını dünyaya değişmeyiz. Zamanı geldiğinde üzerimizdeki takım elbiseleri çıkarıp, ünvanlarımızı bir kenara bırakıp Akçalı Kel Mehmet Efe, Demirci Mehmet Efe, Köroğlu gibi dağları mekan tutmasını da biliriz. Vatan savunmasında gözümüzü kırpmadan şehadet şerbetini içmeye hazırız. Bu millet zor zamanlarında Mustafa Kemalleri içinden çıkarmıştır, günü gelince yine çıkaracaktır. Dağdan inen teröristlerin karşılanma biçimini kabul edemiyoruz" dedi. Yumuk'un konuşmasının ardından söz alan HEPAR Denizli İl Başkanı İlker Kiriş, "Bakalım bu arkadaşlara da barış elçisi muamelesi yapılacak mı? Bakalım bizim ailelerimize de devlet maddi yardımda bulunacak mı?" diyerek efelere "Hayırlarla geldiniz, hoşgeldiniz, efeler, hoşgeldiniz kızanlar" dedi. Basın açıklamasının ardından efeler ve onları karşılayan partililer, "Yaşasın vatan, yaşasın Türk milleti", "Ne mutlu Türk'üm diyebilene, ne mutlu Türk'üm diyene" sloganları attılar. 614706 10:09 İran, AB’de insan hakları ihlallerinden kaygılı AB’de ihlallerinden kaygılı “AB ülkelerindeki ihlallerinden endişe duyduğunu” bildirdi. ülkelerindeki yaygın ve sistematik insan hakları ihlalleri, azınlık ve hakları ihlalleri ve özellikle de topluma yönelik çifte standart uygulamalardan duyulan rahatsızlığın AB Dönem Başkanı ’in Tahran Büyükelçisi Magnus Werndstedt’e iletildiğini” bildirdi. Bakanlık, Büyükelçi Werndstedt’in ise İran’ın endişe ve itirazlarını en kısa sürede kendi ülkesi ile AB yetkililerine ileteceği sözü verdiğini açıkladı. Tahran yönetimi, daha önce de benzer gerekçelerle AB ülkelerini etmiş, insan hakları ihlallerine son verilmesini talep etmişti.  Ve . 615677 Ustaların gözüyle ilk kez konuştular İşte Ustaların Gözüyle Oyunculuk Sunuculuk Spikerlik ve Seslendirme mesleği ve meslektekiler ile ilgili yorumlar... Gazi Üniversitesi, Fakültesi mezunu olan Başkent İletişim Bilimleri Akademi yöneticisi Selin İnce, 1991 yılında kurdukları Akademinin kuruculuğunu Dilbilimci Levent İnce’nin yaptığını belirterek, ‘’Diksiyon, Spikerlik-Sunuculuk, Seslendirme ve Oyunculuk alanlarında eğitim veren okulumuzda Türkiye’nin en önemli isimleri hocalık yapıyor. Ayrıca Milli Bakanlığı’na bağlı bir okuluz’ ’dedi. Selin İnce: "Subay, doktor oyuncularımız var" Akademi Başkent öğrencilerinin çoğunun ciddi kurumlarda işe başladığını da belirten Selin İnce, ‘’Şu anda, NTV, CNN Türk, TRT, Kanal D, Show TV, Star TV, Fox TV gibi ulusal birçok televizyon kanalında, eğitim programlarımızı başarıyla tamamlamış, yüzlerce öğrencimiz spiker –sunucu ya da oyuncu olarak çalışmaktalar. Hatta şu anda oyunculuk eğitimimizi tamamlamış öğrencimiz, Devlet Tiyatrolarında oyuncu olarak çalışmakta. Yine izlediğiniz birçok yabancı film, öğrencilerimiz tarafından seslendirilmekte. Her yaş grubundan öğrencilerimiz olmakla beraber, ağırlıklı olarak 18-30 yaş arası bu işi meslek olarak yapmak istiyor. Bu yaşlar bence de çok uygun yaş aralığı. İş yaşamına adım atmak isteyen gençler, eğlenceli ve kendilerinin de zevk alacağı meslek olarak görüyorlar bu meslekleri. Hatta bir yerde çalışırken, part-time olarak bile yapabilecekleri meslek grupları bunlar. Oyunculuk grubumuzda subay ve doktor öğrencilerimiz var. Bu öğrencilerimiz, bunu meslek olarak yapmak için değil, bireysel gelişimlerine katkıda bulunabilmek için programlara katılıyorlar. Şu anda birçok kesimden okulumuza gelenlerin ilgisi ağırlıklı olarak Diksiyon Bölümüne olmakla birlikte Spikerlik-Sunuculuk, Seslendirme ve Oyunculuk bölümlerine. Okulumuza üst düzey bürokrattan, genel müdürlere, doktorlardan, avukatlara, öğretmenlerden, öğrencilere bugüne kadar binlerce öğrencimiz oldu. Hatta, şu anda televizyon kanallarında Spiker Sunucu ya da oyuncu olan öğrencilerimiz, telaffuzundan emin olamadıkları sözcüklerle ilgili hocalarımızı arayıp, görüş alıyorlar. Ayrıca yayın imajında değişiklik yapacak olan televizyon kanalları 10-15 yıllık spikerleri için bizden, istedikleri imaja uygun özel eğitimler almaktalar.’’dedi Rüştü Asyalı: "İyi oyuncu kendini seslendirmeli" Sektörün duayenlerinden, Akademi Başkent’in hocalarından olan Rüştü Asyalı ilk kez sektör ile ilgili düşüncelerini belirtti. Asyalı, “Bizim mesleğin okullarından yetişmiş, usta-çırak disiplininden geçmiş genç ve yetenekli oyuncularımız var, ama yoldan geçerken, ahbap-çavuş ilişkisi sonucu türeyen “taslak oyuncular” da var. Her meslekte olması gerektiği gibi, bizim oyunculuk mesleğinde de yoluna baş koymak, emek ve zaman harcamak gibi olmazsa olmaz çabalar gereklidir. Emeksiz, çabasız hiçbir konuda mesleki donanıma kavuşulamaz; elbette, oyunculuğunda da bu kural geçerli! Türkiye’de çalışmalarının ilk yıllarında, şimdiki İstanbul Şehir Tiyatroları’nın oyuncuları filmlerde de oynamışlar, dolayısıyla sesli çekilen filmlerde konuştukları gibi, sessiz çekilen filmlerin seslendirmelerinde de kendilerini konuşturmuşlar. Ayrıca,  ilk yılların tiyatrocu ekipleri,  yurt dışından gelen yabancı filmlerin oyuncularını da Türkçe konuşturmuşlar. Gelgelelim, daha sonraki yıllarda gelişi güzel oluşan özensiz ve disiplinden uzak sinemacı ekipleri, kendi kafalarına ve keyiflerine göre oyuncular yaratmış; bu oyuncuları, seslendirmeci tiyatroculara konuşturtarak; filmi kurtarma yoluna gitmişler. Nedeni de şu!  Sinema filminde sözüm ona oynattıkları kişiler, kendilerini ya da başkasını konuşacak bilgi ve beceriye sahip değillermiş! Durum böyle olunca, yıllarca şu çelişkiyi yaşattılar bize! Perdede gördüğüm oyuncudan mı etkileneceğim, yoksa sesini dinlediğim oyuncudan mı? Bu çelişki, seyirci olarak beni yapılan işe yabancılaştırmış, bu yarım yamalak yapımlardan soğutmuştur. Sonuç olarak, oyuncu dediğin, elbette kendi sesiyle oynamalı. Tersi, akla da mantığa da, işin kurallarına da terstir!” dedi. "Türkçemiz elden gitmektedir" Devlet Tiyatroları Başrejisörü ve Seslendirme Sanatçısı Rüştü Asyalı, “Seslendirmesi yapılmış bir filmi dinlerken kulağıma gelen, bu işle uzaktan,yakından ilgisi,ilişkisi olmayan kişi ya da kişilerin ağzından çıkan itici ve acınası konuşmalar, beni, izlediğim filmden koparır. Sanmayın ki, seslendirme denemeyecek konuşmaları yapan kişilere kızarım. Hayır!… Benim kızdığım ve kızacağım; seyircilerine her zaman şikayet edeceğim kişiler, bu kendini ve haddini bilmez konuşmacılar değil, onlara filmlerde konuşma olanağı sağlayan seslendirme yönetmenleri ve film yapımcılarıdır. Bu gibi kişiler, sanatına saygısı olmayan, ucuzcu, kolaycı, fırsatçılardır! Zaten, seyirci de bunlara göz yummakta ve “dur” dememektedir. Yani alan razı, satan razıdır; en önemli çelişki de budur! En korkuncu da böyle-böyle, güzelim Türkçemiz elden gitmektedir. Bu yüzden son yıllarda karamsarlığa düştüğüm oldu, oluyor; ama hiç umutsuzluğa düşmedim!’’şeklinde konuştu. Altan Erkekli: "İyi oyuncu iyi insan olmalıdır" Akademi Başkent hocalarından olan usta oyuncu Altan Erkekli de oyuncu meslektaşları ile ilgili şunları söyledi: ‘’İyi bir oyuncu olmak için öncelikle iyi insan olmak gerekiyor. Kendisiyle barışık olması gerekiyor insanın. Hayata karşı dört elle sarılmış bir insan olması gerekiyor. Gözlem yapması gerekiyor. Okuması, izlemesi gerekiyor. Yaşadığı ana tanıklık etmesi gerekiyor. Eğer, siz Afrika’da ağlayan bir annenin acısını, Rus steplerindeki bir zavallı hayvanın, yaralanmış bir hayvanın gözündeki yaşı, bir Kızılderilinin acısını hissedemezseniz, Türkiye’nin şu anda, 2009 yılında, aynı dünyanın her tarafındaki insanın duygusunu yüreğinizde hissedemezseniz; iyi bir insan, iyi bir oyuncu olma şansınız yok. İyi oyunculuk iyi insan olmaktan, evrensel duygu ve düşünceleri kendi içinizde bir demet haline getirmekten ibarettir. Birbirimizi görmeden iletişim kurmaya başlıyoruz. Chetleşme dedikleri olay, işte sanal alışverişler! Ama gidip bir domatesi pazarda, elleyip, domatesin kırmızılığını görüp, seçip, kokusunu hissedip öyle domatesi almak başka bir keyif verir. Hayatın devamlılığını verir. Burada arkadaşlarımız, 2,5-3 aylık süreç içince tiyatronun nasıl engin bir sanat dalı olduğunu öğreniyorlar. Yani, deneyimlerimizi aktarıyoruz biz arkadaşlarımıza. Yaşadıklarımızı aktarıyoruz.  yaşamdan onlar da süzgeçlerinden bir şey çekiyorlar. Altan abi’nin şu anlattıklarıyla, ben hayatın başka bir yolundan girebilirim. Oyuncu ve oyuncu adaylarının bunları göz önüne almaları gerekiyor. Yoksa çok kolay ya da çok hafife alınacak bir meslek değildir oyunculuk” dedi. Nuran Kutlubay: "Birçok spiker de diksiyon hatası var" Yıllardır TRT spikerliği yapan şu anda Akademi Başkent hocalarından  Nuran Kutlubay, spikerlerin canlı yayınlarda ne yapacaklarını şaşırdıklarını belirterek, Birçoğunda aslında diksiyon hataları görüyorum. Ayrıca, aktarım ve ifade bozuklukları görüyorum. Özellikle, canlı yayınlarda yapılan röportajlarda, konuklu söyleşilerde doğru soruların sorulamadığını görüyorum. “Türkiye’de Allah habercileri sever” gibi, bir söz kullanacağım. Çünkü çok haber var ve biz bunları gün geçmeden unutuyoruz adeta. “Hangi haber başa çıkacak? Hangi haber manşete gelecek?” Uzmanı getirecek, konuğu getirecek, onunla konuşacak. Spikerlerin okuduğu haberi en iyi şekilde aktarması gerekiyor ve konuya ilişkin en iyi röportajı yapabilme yeteneğine sahip olması gerekiyor.” dedi. Ustalardan Bülent Özveren ise meslektaşları ve meslektaş adayları ile ilgili şunları söyledi ‘‘Şöyle demekte yarar var sanıyorum, yeni meslektaşlarımızın amacı ne olursa olsun bir şeyi garantiye alıyor buradan, mezun olduğu anda artık Türkçeyi doğru ve düzgün konuşmaya başlıyor. Medyaya girebilir, bir radyo televizyona girebilir ya da girmeyebilir, ama yarın çocuklarına doğru ve düzgün Türkçe öğretecek. En büyük avantaj bu bence. Bu işi yapacak olanların eğitim alıp mesleklerini icra etmeleri... almadan yapanların sayısı her geçen gün artsa da mutlaka bu gibi eğitim okullarından yapacakları işin eğitimini almaları gerekiyor... Tabii, kim spiker olabilecek, ben derslerimde bunu anlatıyorum. En iyi, en farklı olan kazanacak. Yani, bir dönem diyelim 15 arkadaş eğitim alıyor. Bunun 15’i de başarılı oluyorlar. Sonra bir TV kanalı spiker istiyor. 15’i birden başvuruyor. İçlerinden muhtemelen biri alınacak. kim olacak? En başarılı olan… En iyi olan, en farklı olan… Onu anlatıyorum ben gençlere. Fark yaratmaları gerekiyor. Burada aldıkları eğitim, doğru bir eğitim. Benden de, diğer hocalardan da. Ama kendi kendilerine üzerine katmaları gerekiyor. Kültürlerini alıştırıp, geliştirmeliler. Ben bir habere gitsem bu haberi nasıl verirdim, diye düşünmeleri gerekiyor. Hayali şeyler de yapmalılar ki, yarın böyle şans ortaya çıktığı zaman, ben hazırım, ben bunu yaparım demeliler.’’dedi. Oyunculukta usta isimler arasında yer alan Ali İpin ise mesleği ile ilgili şunları söyledi: “Oyunculuk yapmak isteyenler ve yapanlar sadece ve sadece söz söylemekle oyunculuk yapılmayacağını bilmeliler. Tabii ki bütün bedeniyle, gözüyle, kaşıyla, kulaklarıyla, burnuyla, ağzıyla, parmaklarıyla, göbeğiyle. Bilmiyorum daha öncesinde dikkatini çekti mi? Gülmek ve ağlamakta insanın yüzünün aldığı şekil aynı. Oyuncu olarak düşündüğünüzde, gülmek de zordur, ağlamak da. Ama çalışa çalışa, senelerini vere vere, öğrene öğrene bu işlerin üstesinden gelebiliyorsunuz. Oyunculuk bir veya iki kare rol alarak olmaz. Her zaman meslektaşlarımızın kendisini geliştirmesi ve en iyi sonuca nasıl ulaşabilirim diye çabalamaları gerekiyor.’’dedi Dünyanın önde gelen oyuncuları seslendiren Sungun Babacan ise meslektaşları ve sektör ile ilgili ilk kez açıklamalar da bulundu,’’ İyi bir seslendirme kendini vererek olur. Yani, zaten belli bir donanımın olması gerekir. Ondan sonra filmin içine gideceksin. Konuştuğun adam olacaksın, kendini sanıp olacaksın. Bence yapılan en büyük hata, teklememeye çalışmak. Aman teklemedim demek. Halbuki istediğiniz kadar tekleme özgürlüğüne sahipsiniz. Önemli olan ekrana çıkan iştir. Aman şu repliği bir atlatayım kazasız belasız. Benden gitsin de nereye giderse gitsin, dediğiniz zaman olmaz. Replik bana geldi, şimdi göstereyim demek gerekir. Öncelikle düzgün Türkçe konuşmayı, daha sonra seslendirmede dikkat etmeleri gereken şeyler. Seslendirmenin incelikleri… Ayrıca, stüdyo uygulamalarıyla pratik yapmaları gerekiyor bu işi yapanların ve yapacakların. Ben 4.mızrakçıyla başlamıştım. Uzun yıllar 4.mızrakçıyı, ondan sonra 3,2,1, sonra prensleri konuşmaya başladım. Seslendirme ile iyi-kötü geçiniyoruz. (Gülerek) Mesela, ben sadece seslendirme yapıyorum. Eskiden seslendirme yönetmenliği yaptım, deneyimim var. Uzun yıllar çevirmenlik yaptım. Ama, şimdi sadece kendimi, seslendirmeye kanalize ettim. Bu işe yeni girecek olanlar, kendilerini farklı alanlarda da geliştirmeliler. Seslendirme dediğin zaman, sadece film seslendirmesi yok. Yerli seslendirmesi olabilir, yabancı film seslendirmesi olabilir, olabilir, reklam seslendirmesi olabilir, tanıtımlar olabilir. Çizgi film olabilir" 615967 Başbakan Erdoğan Tahran'da İran Cumhurbaşkanı'nın Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi'nin resmi davetlisi olarak Tahran'a gelen Erdoğan, Mehrabad havaalanında İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Selim Karaosmanoğlu, İran'ın Ankara Büyükelçisi Behmen Hüseyinpur ve diğer yetkililerce karşılandı. Kalabalık bir heyetin eşlik ettiği Başbakan Erdoğan, yarın başlayacağı Tahran ziyareti çerçevesinde Rahimi'nin yanısıra sırasıyla Dışişleri Bakanı Mutteki, Meclis Başkanı Ali Laricani, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney ile görüşecek. Görüşmelerde iki ülke arasındaki işbirliğinin daha da geliştirilmesine yönelik olasılıkların ve bölgesel ve uluslararası konuların ele alınması bekleniyor. AA 614834 Ağrı'da kişi domuz gribi şüphesi ile karantinada Ağrı'da kişi şüphesi ile karantinada Ağrı’da kişi şüphesi ile karantinaya alındı. Edinilen bilgiye göre, domuz gribi şüphesi ile Ağrı Devlet Hastanesi’ne kaldırılan bir’i toplam kişi domuz gribi şuphesi ile gözlemde tutuluyor. Olayla ilgili yetkilileri resmi açıklama yapmazken, hastanede yatan hastaların tedirgin oldukları bildirildi. . 615626 Lüks kol saati en gözde aksesuar Lüks kol saati en gözde aksesuar 26 Ekim 2009 Pazartesi, 17:09 Rus Vedomosti gazetesinin yaptığı araştırmaya göre, değeri yüzbinlerce dolara ulaşan lüks kol saatleri, Rusya'da üst düzey yöneticilerin en gözde aksesuarı. Arşivlerinde pahalı kol saatleriyle çok sayıda üst düzey memurun fotoğraflarının yığıldığını ve artık bu konuda bir makale yazmanın zamanının geldiğini belirten gazete, ilk sayfadan verdiği araştırmasında, Rus üst düzey yöneticilerinin kol saati konusunda hiçbir zaman cimrilik yapmadığını yazdı. eçenistan Devlet Başkanı Ramazan Kadirov'un 300 bin dolar değerindeki Bovet Fleurier marka kol saatinin bulunduğu belirtilen haberde, Kadirov'un yıllık sadece 100 bin dolarlık gelirine, eski bir Lada marka otomobil ve Grozni'de 36 metre karelik apartman dairesi sahibi olmasına dikkat çekildi. Bu konuda en çok parayı harcayanın da Moskova Belediye Başkan Yardımcısı Vladimir Ressine olduğu kaydedilen haberde, Ressine'in, 1,03 milyon dolar değerindeki DeWitt LaPressy Grande Complication marka saati gururla taşıdığı belirtildi. En büyük devlet işletmelerinin başkanlarının da aynı zevke sahip olduklarını ifade eden gazete, Gazprom'un patronu Aleksey Miller'ın 112 bin 100 dolarlık Breguet ve kamu bankası VTB'nin Başkanı Andrey Kostine'in de 240 bin 800 dolarlık Patek Philippe marka saatleri bulunduğunu yazdı. Haberde, yolsuzlukla mücadele eden Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev'in değeri 32 bin 200 dolar olan Breguet Classique Moon Phase marka bir kol saatine, Başbakan Vladimir Putin'in de 3400 dolar değerinde IWC Pilot's Watch Mark XV ve 10 bin 500 dolar değerinde Blancpain Leman Aqualung Grande Date marka iki değerli kol saatine sahip olduğu belirtildi. AA 614461 Büyüklerin oyuncağı küçükleri kıskandırdı Aileleriyle birlikte etkinlik alanına gelen yaklaşık 50 uçak sever, gökyüzünde uçurdukları maketlerle keyifli bir hafta sonu geçirdi. Çocukları da onları izlemekle yetindi. Hobilerinin kendilerini stresten uzaklaştırdığını belirten THK şube saymanı Cemal İncedal, model uçak uçurmanın bir tutku olduğunu söyledi: "Bunu yaşamak gerekiyor. Bir kere tattıktan sonra insanın bırakması mümkün değil." 615460 Alex padişah oldu Alex padişah oldu Giriş Saati 26.10.2009 14:04 Güncelleme 26.10.2009 14:12 Lig lideri Fenerbahçe, 11. haftada Kayserispor ile yapacağı maçın hazırlıklarına ara vermeden başladı. Ligin derbi maçında dün akşam Galatasaray'ı 3-1 yenen sarı-lacivertli ekip, Can Bartu Tesisleri'nde neşeli geçen 1,5 saat süren bir çalışma yaptı. Derbide forma giyen futbolculara dinlenmeye yönelik program uygulanırken, diğer futbolcular antrenör Ayhan Tumani yönetiminde el topu, çift kale maç ve şut çalışmaları gerçekleştirdi. Antrenman sırasında basın mensuplarının odasını ziyaret eden teknik direktör Christoph Daum, uzun bir süre gazetecilerle sohbet etti. Antrenmana hafif sakatlığı bulunan Lugano, tedavisi süren Deivid ve sakatlığı bulunan Önder katılmadı. Yarın izin yapacak sarı-lacivertliler, Kayserispor maçının hazırlıklarını 28 Ekim Çarşamba günü sabah antrenmanıyla sürdürecek. ALEX TAHTA OTURDU, PADİŞAH KAVUĞU GİYDİ Fenerbahçe'de maçın adamı seçilen futbolculara yapılan kutlama, Alex için daha önce görülmemiş bir organizasyonla gerçekleştirildi. Saha içinde antrenman malzemeleriyle sembolik olarak tahtı andıran ve madalya kürsüsünün yer aldığı bir platform oluşturuldu. Teknik heyetin maçın adamı seçtiği Alex, birincilik kürsüsüne otururken, antrenör Roland Koch, Brezilyalı futbolcuya padişah kavuğu giydirdi. Daha sonra Alex'in bir yanına önce Güiza, sonra da Roberto Carlos oturdu. Koch bu futbolculara da birer kaval verdi. Üç futbolcu bir kase içindeki şekerleri önlerinden sırayla geçen futbolculara dağıttı. Güiza ve Roberto Carlos'un futbolcuların geçişinden önce ellerindeki kavalı çalması neşeli görüntüler oluşturdu. Bu sırada antrenör Tumani'in elindeki zurna da dikkat çekti. Kutlama aynı zamanda esprilere de sahne oldu. Vederson üç futbolcunun önünde eğilerek yere kapanırken, Semih dilenci taklidi yaparak şeker istedi. Selçuk ise Alex'in elini öptü. CEZA ŞINAVI Futbolcular antrenmana başlamadan önce, Galatasaray karşısında yenilen bir gol için ceza şınavı çekti. Teknik heyetin futbolcularla yaptığı toplantıda teknik direktör Daum'un, Galatasaray karşısındaki mücadelenin iyi olduğunu, ancak sergilenen futboldan memnun olmadığını ifade ettiği bildirildi. Alman teknik adamın, ''Mücadele tamam, ancak oyundan memnun değilim, çünkü istediğimiz gibi pas yapamadık. Derbi maçların kaderi böyle olabiliyor. En beğendiğim şeylerden birisi Güiza'ın attığı golden sonra kenara gelerek Semih'e sarılmasıydı. Bu hepinize örnek olmalı'' şeklinde ifadeler kullandığı öğrenildi. Öte yandan, saha içindeki toplantıya birkaç dakika geç katılan Kazım'a takım arkadaşları takılarak alkışladı. Bunun üzerine Kazım, dün akşam doping kontrolü nedeniyle stattan geç ayrıldığını, bu nedenle gecikmesinden hocanın haberi olduğunu ifade etti. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614346 Mehmed Âkif Ersoy'un ölümsüz şaheseri Mehmed Âkif Ersoy'un ölümsüz şaheseri 'İstiklâl Marşı' nedeniyle kazandığı para ödülünü geri çeviren ve 'Allah, bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın' diyen onur abidesi bir şair; Mehmed Âkif Ersoy'un ölümsüz şaheseri: “SAFAHAT” Seçkin okurlara seçkin kültür armağanları 15 yıldan bu yana! 'İstiklâl Marşı' nedeniyle kazandığı para ödülünü geri çeviren ve 'Allah, bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın' diyen onur abidesi bir şair; Mehmed Âkif Ersoy'un ölümsüz şaheseri: “SAFAHAT” 1085 Sayfa kalite bir kapak ve iç kâğıt ana başlığı ve bir de “ek şiirler” bölümüyle, eksiksiz bir edisyon Edebiyatçı A. Vahap Akbaş'ın özenli Türkçe güncellemesiyle Sol sayfalarda Âkif'in orijinal satırları, sağ sayfalarda aynı şiirlerin günümüz Türkçesine uyarlanmış hâlleri Her yaştan öğrenciler, Türkçe ve edebiyat dersi öğretmenleri, Türkoloji akademisyenleri, edebiyat tarihi araştırmacıları ve Mehmed Âkif şiirinin dostları için eşsiz bir kaynak eser Yalnızca 59 kupona, Yeni Şafak'la birlikte herkese ücretsiz Türk basınında kültür armağanlarının rakipsiz adresi Yeni Şafak, yayın hayatına atıldığı 1995 yılından beri kesintisiz biçimde sürdüregeldiği “kaliteli okura kaliteli kitap” geleneğine, bugün ilk kuponunu yayımladığı müstesna bir eserle çok önemli bir halka daha eklemenin kıvancını yaşıyor. Bu topraklara bıraktığı en muhteşem sanatsal miras olarak kabul ettiğimiz “İstiklâl Marşı” başta olmak üzere, bin bir türlü sıkıntılarla bezeli 63 yıllık hayatında Türk milletine birbirinden çarpıcı dizeler armağan eden büyük vatan şairi Mehmed Âkif Ersoy'un (1973-1936) eserleri, ilk kez 1933 yılında “Safahat” adı altında bir araya getirilmişti. Bu ilk baskı, “Safahat”, “Süleymaniye Kürsüsünde”, “Hakkın Sesleri”, “Fatih Kürsüsünde”, “Hatıralar”, “Âsım” ve “Gölgeler” adını taşıyan kitabın bileşkesinden oluşmaktaydı. Daha sonra, şairinin vefâtının ardından, 1943'de damadı Ömer Rıza Doğrul'un da katkılarıyla hazırlanan ikinci baskıda ise eserin sonuna, Âkif'in hayattayken basılmamış şiirlerini içeren 16 manzumeden ibaret “Son Safahat” başlıklı yeni bir bölüm daha eklenmiştir. Edebiyatçı A. Vahap Akbaş'ın yıllarca süren yoğun emeklerinin ürünü olan elinizdeki nüsha, Âkif'in ilk “Safahat”a -“Ben onu milletimin kalbine gömdüm” diyerek- bilinçli olarak koymadığı “İstiklâl Marşı” da dahil olmak üzere bütün önemli eserlerini içeren eksiksiz bir külliyattır. Öte yandan, okurlarımıza armağan olarak sunduğumuz bu kitabın en heyecan verici özelliği ise Âkif'in eserlerine ilişkin olarak genç kuşakların sıklıkla dile getirdiği “Osmanlıca tamlama ve sözcüklerin anlaşılma sorunu”nu bütünüyle ortadan kaldıran özgün bir muhtevada hazırlanmış oluşudur. Gazetemiz, gençliğin bu haklı şikayetini çözüme kavuşturmak üzere, müellifin de saygıya değer çabaları eşliğinde, “iki kitap mâliyetine tek bir eser” ortaya koyarak “Safahat”ı sayfa sayısı olarak tam iki katına çıkarmış, buna karşılık her sol sayfaya Âkif'in kaleminden çıkan özgün dizeleri, sağ sayfaya ise bunların günümüz Türkçesine uyarlanmış daha yalın hâllerini yerleştirmiştir. Böylelikle, ilköğretim öğrencilerinden akademik araştırmalar yapan edebiyat uzmanlarına kadar istisnasız her kesimden insanın güvenle yararlanabileceği, benzersiz bir kaynakça ortaya konulmuştur. Yeni Şafak'ın Türk toplumunu bilinçlendirme ve kendi zengin kültür kaynaklarından haberdar etme yönündeki bu ayrıcalıklı misyonu, edebiyat, tarih, sosyoloji ve ilâhiyat alanından her biri özenle seçilmiş yepyeni klasik eserlerle bundan böyle de kesintisiz biçimde sürecek. Unutmayın! Kampanyanın ilk günü içinde kupon biriktirmeye başlar ya da Yeni Şafak abonesi olursanız, kampanya sonunda verilecek ekstra kuponla eksiklerinizi sorunsuzca telafi edebilirsiniz. ABONELİK KAYDI YAPTIRMAK İÇİN EN KOLAY YOLLAR: YÖNETİM MERKEZİMİZE TELEFON AÇARAK: Gazetemizin İstanbul'daki abone servisini arayarak abonelik kaydınızı hemen yaptırabilirsiniz. (0212 612 29 30) Merkezdeki arkadaşlarımız, verdiğiniz bilgileri yaşadığınız il ve ilçedeki Yeni Şafak temsilcisine aktararak, gazetenizin ertesi sabahtan itibaren adresinize düzenli olarak ulaştırılmasını sağlayacaklardır. Kampanya dönemini içerecek şekilde abone olan okurlarımızın her gün tek tek kupon kesip biriktirmelerine gerek yoktur. Ayrıca, yerel temsilcilerimiz, armağan dağıtımı başladığında, okurlarımızın kitap dağıtım noktalarına gitmelerine gerek kalmayacak şekilde, armağanlarını onların adreslerine elden teslim etmektedirler. YEREL TEMSİLCİLİKLERİMİZİ ARAYARAK: Bulunduğunuz ilçedeki Yeni Şafak temsilcisini arayarak abonelik kaydınızı hemen yaptırabilirsiniz. Size en yakın yerel temsilciliklerimizin telefon listesi, gazetemizle birlikte dağıtılan el broşürlerinde yer almaktadır. CEP TELEFONUNDAN KISA MESAJ GÖNDEREREK: Bu hizmet, şimdilik yalnızca Turkcell faturalı ve kontörlü hat aboneleri için geçerlidir. Cep telefonunuzdan “Yeni Safak” yazıp 79 79'a kısa mesaj gönderdiğinizde merkezdeki abone kayıt görevlilerimiz sizi kısa süre içinde arayacak ve adres bilgilerinizi sisteme kaydedeceklerdir. Bu yöntemle İstanbul'a uzak noktalardan yapacağınız aramaların yüksek masrafını üstlenmek zorunda olmayacağınız gibi, yerel temsilcilerimize elden nakit ödeme yapmanıza da gerek kalmamaktadır. Gazetemize SMS yoluyla abone olduğunuzda, bu hizmetin ücret tahsilatı faturalı hatlarda telefon faturanıza her ay 15 TL eklenerek, kontörlü hatlarda ise 94 kontör kesilerek yapılacaktır. Abonelik kaydı için 79 79'a kısa mesaj başvurusunun bedeli ise yalnızca kontördür. Abonelik ile ilgili her türlü soru ve sorununuzu abone@yenisafak.com.tr adresine bildirebilirsiniz. OKUR DANIŞMA HATTI: (0 212) 612 33 30 26.10.2009 614279 Erenler nasıl yaşadı BEKİR HAZAR Erenler nasıl yaşadı Maveraya Yolculuk adlı sohbet programı yeni bölümüyle ekrana getiriliyor. Yunus Emre'den Mevlana'ya manevi hayatımıza yön vermiş erenler bize doğruluğu sembollerle nasıl anlatmak istediler? Erenler nasıl yaşadılar? Nasıl inandılar? Tasavvufu en sade şekilde nasıl anlatabiliriz? Savaş Ş. Barkçin'ın sunumuyla gerçekleşen sohbetinde Rasim Özdenören, geçmiş zamandan günümüze aktarılan menkıbelere yer veriyor. Tasavvuf hakkında merak edilen en temel konular edebiyat ve düşünce dünyamızın duayeni Özdenören'in keyifli sohbetinde yer alıyor. TRT 23.30 26.10.2009 TELEVİZYON 614974 Televizyondan eğitim yarın başlıyor nedeniyle okulları olan öğrencilere yarından itibaren TRT 3'ten verilecek. Kararı Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı ve TRT Genel Müdürü ortak basın toplantısında açıkladı. TRT ile protokol imzalandı. Tören TRT dışındaki basın yayın kuruluşlarına duyrulmadı. Sağlık ve Milli Bakanları da, TRT'nin canlı yayınından ile ilgili alınacak yeni önlemleri açıkladı. Nimet Çubukçu'nun yaptığı açıklamaya göre, televizyondan eğitim hafta içi sabah saat 07.00 ile 14.00 arasında yapılacak. TRT üzerinden canlı yayınlanacak dersler, salı günleri siyasi partilerin meclisteki grup toplantıları nedeniyle sabah 10.00'da sona erecek. Milli Bakanı Çubukçu, televizyondan eğitimin okuldaki eğitime alternatif olmadığını vurguladı; salgın dolayısıyla zorunluluk gereği bu yola başvurulduğu mesajını verdi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise, panik yapılmamasını istedi; alınması gereken kişisel önlemleri hatırlattı. Bakan Akdağ, "Kasım ayı sonunda yoğun aşılama yapılabilir" dedi. 615329 Daum: "Ceza sadece günü kurtarır" teknik direktörü Christoph Daum, derbide çıkan olaylar yüzünden alabilecekleri cezanın sadece günü kurtaracağını, bu konuda köklü çözümler üretilmesi gerektiğini söyledi. Daum, sabah antrenmanı sırasında gazeteciler ile bir sohbet toplantısı gerçekleştirdi. Derbi hakkında görüşleri sorulan Daum maçın son bölümlerinde 'ın bir gol bulup karşılaşmanın berabere de bitebileceğini belirtip "o zaman bana 'taktik uzmanı Daum', 'dahi Daum' diyenler bugün beni eleştiriyor olacaktı" şeklinde konuştu. Türkiye'de her şeyin günlük yaşandığını belirten Alman çalıştırıcı, bunu Türk futbolunun en büyük eksiği olarak nitelendirdi. Derbide yaşanan kötü olaylara da değinen teknik direktörü ülkenin her yerinde bunların yaşandığını ve buna çok üzüldüğünü söyledi. Avrupa'da insanların eşleriyle ve çocuklarıyla maça bir eğlence gözüyle bakıp gittiklerini anlatan Christoph Daum, bunun en kısa zamanda Türkiye'de de gerçekleşmesi gerektiğini belirtti. Olaylardan sonra bir ceza  bekleyip beklemediği sorulduğun da ise Alman teknik adam, "ceza her şeyi halletmez. Sorunun köküne inip oradan çözmemiz gerekir. Verilecek cezalar sadece günü kurtarır" dedi. Kazım'a nasihat Zaman zaman taraftarlar ve basın ile sorunlar yaşayan Kazım Kazım ile de açıklamalarda bulunan Daum, Kazım'ın değişmesinin biraz zaman alabileceğini söyledi. Yaşadığı sorunlardan sonra sık sık sohbet ettiklerini belirten Alman çalıştırıcı Kazım'a en büyük nasihatının "arkadaş edinmek istiyorsan ilk önce sen arkadaş olmalısın" olduğunu söyledi. Değişimin ilk olarak Kazım'da başlaması gerektiğini de söyleyen Daum bunun da biraz zaman alabileceğini belirtti. Guiza'nın yaşadığı sakatlık sonrası doktorların hafta içinde oynayabilir raporu doğrultusunda hazır ol talimatı verdiğini belirten Daum, İspanyol futbolcunun bu talimata çok şaşırdığını belirtti: "Ona 'hazır ol maçın gidişatı içinde sana ihtiyacım olacak. Önümüzdeki üç gün içinde kendini iyi hazırla ve takımına katkıda bulun' dedim. da gerçekten çok iyi çalışıp beni mahcup etmedi önemli bir katkıda bulundu takımına." "Semih gibi futbolcu şanstır" Semih'in gerçekten çok iyi bir profesyonel olduğunu söyleyen Christoph Daum "yedek kalmayı hiç bir zaman sorun etmedi. Her zaman çok iyi çalıştı ve takımın önemli bir parçası haline geldi" dedi. Daum,"Semih burada doğdu burda büyüdü ve futbolu Fenerbahçeli Semih olarak bırakacak. Ondan ve performansından çok memnunum. Onun gibi bir futbolcum olduğu için de kendimi şanslı hissediyorum" şeklinde konuştu. "'da olamam" Christoph Daum, 'a sonsuz bir saygısının bulunduğunu belirtirken, sarı-kırmızılı camiada başta Haldun Üstünel ve Adnan Sezgin olmak üzere çok önemli dostlarının olduğunu da sözlerine ekledi. Gelecekte 'da görev alıp almayacağı sorulduğunda ise Daum, "bu hemen hemen imkansız bir olay. Çünkü ben artık camiasında hissediyorum kendimi. da büyük kulüp ama sanırım bu asla olmayacak" dedi. "Almanlar küçümser" Futbol dışında da konularda da sohbet edilen toplantıda Daum, Almanların Türklere bakış açısını eleştirdi. Bir Alman olmasına rağmen Alman insanının her zaman kendini üstün gördüğünü, başka milliyetlerden olan insanları her zaman küçümsediklerini belirtti. Daum Almanların hala Türklere Arap veya Osmanlı gözüyle baktıklarını ve bunun değişmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. 614894 Galatasaray formasıyla stada girilmeyecek Güney Londra takımlarından Millwall, Cumartesi günü Leeds United ile yapılan maçta, 2000 yılında Leeds United taraftarının Galatasaray maçından sonra Türkiye'de bıçaklanarak öldürülmesine atfen, bıçaklama hareketleri yapan ve Galatasaray forması giyen bir taraftarının, bundan sonraki maçlarda stada alınmayacağını bildirdi. The Sun gazetesinde ''Hasta holigan, Aslanlar tarafından yasaklanacak'' başlığıyla yer alan haberde, ''Aslanlar'' takma adıyla tanınan Millwall'da yönetici Andy Ambler, bu taraftarın güvenlik kameraları ve fotoğraflar yoluyla kimliğinin tespiti halinde, stada girmesine izin verilmeyeceğini belirtti. Ambler, Türk bayrağı sallayan bir başka taraftarın da stadın dışına çıkarılıp, gözaltına alındığını ifade etti. Bu arada söz konusu maç nedeniyle İngiliz polisi, Bermondsey bölgesindeki birahanelerin önünde yoğun güvenlik önlemleri aldı. Maçtan sonra da kişi gözaltına alındı. AA 614529 GÜNSELİ ÖZEN OCAKOĞLU Çok iddialı iki söylem, iki reklam Sonunda anlıyoruz ki Varlıbaş Holding'in gayrimenkul geliştirme, inşaat ve müteahhitlik kuruluşu olan Varyap'ın Ataşehir'de yaptığı Meridian projesinin reklamı. Açıkçası, "Çok iddialı ama çok diyeceğim hatta eleştireceğim derken, hemen tüm mecralarda başarılı bir medya iletişimiyle, 'International Property Awards'da iki ayrı kategoride en yüksek not olan yıldız ile ödüllendirildi." haberlerinin bombardımanına tutuluyorum. Bu ödüllerle Varyap farklı olma iddiasını bir ölçüde kanıtladıysa da proje tamamlanıp bitene kadar söylemlerinin sorumluluğu altında. Bekleyip göreceğiz! Ah şu memleket havaları olmasa! Sonbahardayız, izin verin biraz duygusallaşayım. Bu mevsimde anlık bir görüntü, bir ezgi, bazen de dokunduran bir söz alır götürür beni, karmakarışık olurum. Öyle ki insan bir reklamdan yola çıkarak içi kabarır, duygusallaşır mı? Adı üstünde reklam! Al beni, bak beni, gör beni diyor. Uzun lafın kısası, 'Turkcell'linin gücü, Turkcell'in çekim gücü' deyip tüm Anadolu'yu gezen reklam filminden söz ediyorum. Turkcell'in 'gücümüz gücünüzdür' mesajı bir yana ne kadar zengin bir kültüre sahip olduğumuzu, aslında aynı şeyi söylerken kendimizden ne kadar çok şey katabildiğimizi ve bu mozaiğin Türkiye'nin zenginliği olduğunu görüyorum. Pek çok 'açılımın ardı ardına açıklandığı' şu günlerde fikir de iyi, çekim de! Ancak bu arada Turkcell yetkililerine benden bir haber: Aboneleriniz nedense çok huzursuz. Bir de öneri; size çağrı merkezlerinizden ulaşmaya çalışanlara biraz daha ilgi gösterin. Unutmayalım, müşterinin, daha doğrusu abonenin 'kral' olduğu çağdayız! Yarışı şimdi başlatan Turkuaz Petrol Kurumun yetkilileri beni affetsin ama nedense bu dağıtıcı markayı yeni duyuyorum. Ancak bundan sonra da sanırım unutmam. Henüz ekranlarda dönmeye başlayan 'Zamanı geldi yarış şimdi başlıyor' söylemiyle dikkat çeken Turkuaz Petrol, 'yolların yeni gücü' olarak köklü dağıtım markalarına meydan okuyor. Benzeti sanatı yaparak otomobilleri markalar gibi yarıştıran Turkuaz Petrol, abartı sanatını da kullanmış. Reklam hem iddiası hem de çekimiyle başarılı ama bakalım, marka bu iddialı söylemlerini ne kadar hayata geçirecek? Hedefini reklamlarında belirtmemiş olan Turkuaz Petrol sıralamada nereye konumlanacak? Şimdilik muamma! Ankara'ya milimiz kalmadı diyen OPET Bülent Olcay sürekli okurlarımızdan. da benim gibi THY ile Opet'in mil kazandıran projesini çok beğenmiş. Buraya kadar güzel ama bir gün LPG tüketerek kazandığını düşündüğü millerle uçmak istemiş. Ankara'da ikamet eden okurumuza Opet'ten bir cevap gelmiş, "Ankara'daki LPG satışlarında promosyon verilememekte, puan kazandırılmamaktadır. Aksi takdirde bayilerimiz LPG satışlarında zarar etmekteler." Okurumuz soruyor: "Bu kampanyanın reklamlarında 'Ankara hariç' ibaresini gördünüz mü?" Hayır, ben görmedim, gören varsa bize yazsın da kuruma haksızlık etmeyelim. Bank Asya'ya bir şikayet Döne Ohsak, "Yaşasın artık Bank Asya'nın bulunduğu bir ilçeye taşındım." deyip bankanın şubesine gider. Evlenmiştir, bebeği olmuştur ve bilgilerini güncelleyip Bank Asya kredi kartını kullanmak istemektedir. Birkaç kez bankaya bebeğiyle gider ama ya bir önceki görüşmede evrak eksik söylenmiştir, tamamlaması istenir ya da işi çözüme götürmek yerine git gel denir. Ancak Döne Ohsak kredi kartını mutlaka ama mutlaka kullanmak istemektedir. Israrlı gidişlerini bebeğini de yanına alarak sürdürür. Nihayet bir gün kısa bir telefon görüşmesiyle nüfus cüzdanında kızlık soyadının yazılı olmasının yeterli olduğu söylenir. Döne kardeşimiz soruyor: "Aylarca süren kâbus bu kadar çabuk bitebiliyorsa neden çözüm bulunmadı?" Aslında okurumuz kendisine gösterilen tavrı bankasına yakıştırmıyor ve gönül koyuyor. Bank Asya yetkilileri Döne Ohsak'a tez elden bir 'özür' dese hiç fena olmaz! İki başarılı kurumsal sosyal sorumluluk projesi: Kaplumbağa büyüdü, mektup yazmaya bile başladı "İnternet çıkalı mektup yazmanın sihri de bozuldu. Sesli harflerin kullanılmadığı SMS'lerle e-postalar her alanda romantizmi öldürdü. 'Oysaki bir zamanlar inci gibi döktürürdük kelimeleri kâğıt üstüne' dersem geçmişe öykünmüş olur muyum? "Kim tutuyor, mektup yaz." diyebilirsiniz. Ben de öyle yapmaya karar verdim. Bakın nasıl? Koç Bilgi Grubu'nun çevreyi koruma adına başlattığı Yeşil Bilgi Platformu etkinliklerine burada birkaç kez yer vermiştim, çünkü benim adıma bir kaplumbağayı korumaya almışlardı. İşte ne olduysa bundan sonra oldu, bir anda kendimi aktivist bir çevreci olarak buldum. Şimdilerse ise benim de seçici jürisinde yer aldığım 'Doğaya Mektup' projesi başlatıldı. Projenin amacı, doğal kaynakların sürdürülebilir kılınması için çevre bilincinin artırılması. Platformun www.yesilbilgi.org adresli web sitesindeki 'Doğaya Mektup' linki üzerinden 25 Kasım 2009'a kadar iletilen mektuplar toplanacak. Sonra Capital ve Ekonomist Dergileri Yayın Direktörü Rauf Ateş, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA Genel Müdürü Levent Ballar, Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, Sabah Gazetesi köşe yazarı Meliha Okur ve bendeniz doğaya yazılan en dokunaklı mektubu seçeceğiz. Bu sürece katılmak için önce www.yesilbilgi.org adresini ziyaret edip doğa için duyulan kaygıya ortak olun, sonra mektup yazmak için katılım şartlarını öğrenin ve 'doğa anaya' bir sevda mektubu yazın. Kim bilir belki de en dokunaklı mektuplar Zaman okurları arasından çıkar. En uzun yol, ilk adımla başlar Coca-Cola 45 yıldan bu yana ülkemizde ve ilk kez bir kurumsal reklam kampanyası yapıyor. Çevreye duyarlılık temasının işlendiği kampanyada tamamı 46 adet olan çevre duyarlılığı projesinin üçüne yer verilmiş. Kampanyanın anlatmak istediği ise Coca-Cola Hayata Artı Vakfı'nın 2005'ten bu yana başlattığı ve gençlere yönelik projelerin hayata geçirildiği çalışmalar. Bugüne değin vakıf 250 düşünceyi hayata geçirmiş. Bu projelerden Bafa'ya Su, Ege'ye Bereket Projesi reklam kampanyasında gösterilirken bizzat projenin sahipleri reklamda rol almış. Biz Türkler gözümüze inandığımızdan Coca-Cola reklam kampanyasında, kanıt yaklaşımını kullanmış. Gençleri yüreklendiren kampanyalarda "Aman boş ver, böyle gelmiş böyle gider" diyenlere verilen mesaj çok net: "Birlikten kuvvet doğar, bir zahmet bir ucundan da siz tutun!" 615296 Economist Türkiye’ye ilişkin küçülme tahmini yükseltti ’ye ilişkin küçülme tahmini yükseltti Türk ekonomisinin bu yıldaki daralmanın kısa bir süre önce beklenenden daha büyük olacağı düşünülüyor. The dergisi, Türk ekonomisinin 2009 küçülme tahmini 5.7’ye çıkartırken 2010 yılına ilişkin büyüme tahmini ise değiştirmedi. ’de yayımlanan The Economist dergisi, son sayısında Türk ekonomisine ilişkin küçülme tahmini gözden geçirerek yüzde 5.4’ten yüzde 5.7’ye çıkarttı. Buna karşın, derginin 2010 ile ilgili büyüme tahmini, değişmeyerek yüzde 3’de kaldı. (ANKA) S 614285 Scolari'den teklif açıklaması SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Scolari'den teklif açıklaması Bunyodkor Teknik Direktörü Brezilyalı Luiz Felipe Scolari, Türk Milli Takımı için bazı kişilerin kendisiyle temasa geçtiğini belirterek, “Henüz kimseye teklif yapmadık” diyen federasyonu da tekzip etmiş oldu. Scolari, CBN radyosuna yaptığı açıklamada, “Detaylar için onlara menajerim Jorge Mendes'i aramalarını söyledim' dedi. 26.10.2009 SPOR 614954 CSKA Moskova Ramos'u kovdu CSKA Moskova, geçtiğimiz göreve getirdiği İspanyol teknik adam Juande Ramos'un işine son verdi. -- 'ın grubundaki rakiplerinden CSKA Moskova, ligindeki 3-1'lik FK Moskova yenilgisinin ardından Ramos ile yollarını ayırdı. Kulüpten yapılan açıklamada, 54 yaşındaki İspanyol teknik adamın sözleşmesinin karşılıklı olarak feshedildiği belirtildi. Real Madrid ve Tottenham Hotspur'un eski teknik direktörü Ramos, CSKA'da altı hafta önce Arthur Zico'nun yerine göreve getirilmişti. CSKA, sezon sonuna kadar FK Moskova ve Krylya Sovietov Samara'nın eski teknik direktörü  Leonid Slutsky'nin takımın başında olacağını açıkladı. 614308 Ankara'da okullara dezenfekte tatili KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Ankara'da okullara dezenfekte tatili Ankara'da domuz gribinden bir kişinin ölmesi üzerine valilik bütün okulları gün süreyle tatil etti. Vali Önal, tatil sürecinde “Virüsün yayılmaması ve bulaşmaması için okulların tamamında dezenfekte işlemi yapılacağını” söyledi Türkiye'de ilk olarak Ankara'da Özel Bilkent İlköğretim Okulu'nda bir öğrencide domuz gribi tespit edilmişti. (H1N1) virüsü daha sonra okuldaki diğer öğrencilere de sıçramış ve okulda öğretime tedbiren bir hafta ara verilmişti. ANKARA (AA) Ankara Valisi Kemal Önal, domuz gribi virüsü nedeniyle eğitim ve öğretime ara verilen haftalık sürede, okulların tamamında dezenfekte işlemi yapılacağını bildirdi. Vali Önal, domuz gribi virüsünün yayılmasını kontrol altında tutmak amacıyla, Ankara'daki ilk ve orta dereceli okulların yarından itibaren, gün tatil edildiğini söyledi. VİRÜSÜN HIZINI KESECEĞİZ 'Virüsün yayılmaması ve bulaşmaması için okulların tamamında dezenfekte işlemi yapılacağını' vurgulayan Önal, 'Domuz gribi virüsünün yaygınlaşma eğilimini saptamamız üzerine, olayın önüne geçmek için hafta süreyle eğitim ve öğretime tatil kararı alındı. Tatil dönemiyle virüsün hızını kesmek istiyoruz' dedi. Kemal Önal, rahatsızlanan öğrencilerin hastalığı okuldaki diğer öğrencilere de bulaştırma riskini engellemek istediklerini ifade ederek, 'Özellikle şunu da vurgulamak istiyor ve önemsiyoruz. Virüsün yaygın olduğu dönemde veliler titiz davransın ve çocuklarını kurs, dershane ve diğer programlara da mümkünse göndermesinler. Tedbir açısından bunun önemli olacağını düşünüyoruz' diye konuştu. Önal, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine öğrencilerin katılmasına yönelik yeni bir karar alınmadığını ve programa ve kutlama etkinliklerine okuldaki öğrencilerin önceden olduğu gibi katılacaklarını sözlerine ekledi. OKULA GİDİŞTE DÜŞÜŞ Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan “Domuz girbinin yaygınlaşmasını önlemek için bu kararı aldık. Bazı okullarda öğrencilerin gelişlerinde ciddi düşüşler de var” dedi. Okullarda aşılama bu hafta başlıyor Domuz gribine karşı okullarda aşılama bu hafta başlıyor. Aşı sadece velisinin izin verdiği öğrenciye yapılacak. Milli Eğitim Bakanlığı, domuz gribi için okullarda aşılamanın bu hafta başlayacağını açıkladı. Ancak sadece velisinin izin verdiği öğrenci aşılanacak. Bakanlık, yeterli miktarda aşının olduğun da belirtti. DERSHANELER DE KAPALI Özel Dershaneler Birliği Derneği (ÖZ-DE-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Köprülü, derneklerine bağlı Ankara'daki dershanelerde öğrenime gün ara verildiğini bildirdi. Köprülü, Ankara'da okulların gün tatil edildiğini hatırlatarak, bu karar uyarınca kendilerine üye dershanelerde de öğretime gün süreyle ara verildiği kaydetti. Faruk Köprülü, 'Valilikçe önümüzdeki hafta sonu durumun tekrar değerlendirileceği ve alınacak kararın kamuoyuyla paylaşılacağı bildirilmiştir. ÖZ-DE-BİR üyesi dershaneler de valiliğin bu çerçevede yapacağı açıklamaya uygun hareket edeceklerdir' ifadesini kullandı. 26.10.2009 GÜNDEM 615167 ay öpüşmeyin, tokalaşmayın, sarılmayın TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin domuz gribi konusunda çocuklarda bilinçlendirme amacıyla bazı eğitim yayınlarının yapılacağını ifade etti. Şahin, eğitim programlarının saat 07:00 ile 10:00 arasında TRT 3'te yayınlanacağını belirtti. Bakan Akdağ da az sayıda da olsa ağır vakaların hastaneye yatışlara ve ölümlere yol açabileceğini söylerken, "Bu işin aileler arasında panik yaratmasının gereği yok. Kurumsal tedbirler alınırken, bireysel tedbirlere dikkat edilmeli. El sıkışma ve öpüşme adetinden ay kadar vazgeçilmelidir. Uzaktanda sevgimizi gösterebiliriz. Sarılmayı erteleyebilirsek hastalığın yayılmasını engelleyebiliriz" dedi. Milli Eğitim Bakanı Çubukçu ise, "Sağlık Bakanlığımızı virüs ve yayılması konusunda koordinasyonu yürütüyor. Okulları kapatma kararımız Bakanımızın önerileri ve bilim adamı heyetlerinin önerileri ile verildi. Bu süreç içinde aldığımız bu kararı toplumumuz ve velilerimiz anlayışla karşılayacaktır. Eğitim açısından TRT 3'teki eğitim programlarının izlenmesini rica ediyoruz. Çocuklar ve tüm bireylerimizdeki sağlık sorunlarını engellemek için bunu yaptık" şeklinde konuştu. 614563 Savaşı Saba kazandı Sina KOLOĞLU Savaşı Saba kazandı 26 Ekim Pazartesi 2009 Beklediğimden çok önce oldu. Savaşı kazandı... ’çüler, ?Türk’e transfer olan Saba Tümer’i yemek için İclal Aydın ve Sevim Gözay anlaşma yaptı. Bir yere kadar dayanabildiler. Benim duyduğum sadece Hülya Avşar kaldı. Dört gün program yapacakmış. Ben program sunanların sayısı ikiye iner diye bekliyordum bir kaldı. Peki bu televizyonculuk mu? Patron olsam hesabını sorarım ama yok, bizde deneme yanılma gibi bir metod olduğu için normal karşılanıyor. Dört gün Hülya Avşar da tutmaz, söyleyeyim. Sanırım İclal Aydın ve Özge Uzun’la yeni bir şeyler yapacaklar. Göreceğiz. ‘Tesadüfen Bu akşam 24’te anlamlı bir belgesel var: “Tesadüfen Terörist”... Yapım, şu günlerde yaşadığımız “demokratik ”la benzer ipuçları veriyor. yapımı bir belgesel. Bosna’da eylem planladığı gerekçesiyle altı yıla mahkum olan Abdülkadir ve aynı aile yapısından gelmesine ve aynı dini paylaşmasına karşın bunu sorgulayan Cem. Neden böyle bir eyleme kalkıştığını sormak için kendisiyle cezaevinde görüşmek ister. Abdülkadir bu isteği kabul eder ve görüşme gerçekleşir. Sanırım “Neden ?” sorusunun da geneli içinde ipuçları verecek anlamlı bir belgesel. Seyretmekte fayda var. Saat 20.00’de. reklamı bıraksın! Daha önce de yazdığım yazının başlığıydı. Ve zaman gündeme getirdiğim konu bugün farklı bir şekilde tekrar ortaya çıktı. ’da Sarkozy, kamu televizyonlarının gelirlerini kaldırmış, aradaki gelir farkını örtmek için aynen bugün TRT’nin yapmak istediği vergilerdeki payı ve çeşidi artırmıştı. Benzer bir olay İspanyol TVE kanalı için de gündeme gelmiş ve aynı şekilde kamu televizyonundan reklamlar kaldırılıp vergi sübvansiyonlarının artırılması yoluna gidildi. TRT daha geçenlerde reklam gelirlerini artırmak için 150 milyon TL’nin üzerine çıkarmak istediğini bunun için özel bir şirketle anlaştığını duyurdu. Bir üst kurumdan gelirlerinin vergi yelpazesini genişleten bir kararname çıktı. AB’ye üye ülke kamu televizyonlarının bu şekilde elde ettikleri vergi gelirinin toplamı tam 22 milyar euro. Ve AB, Fransa ve örneklerinden sonra rahatsız olduğunu bildirdi. Gerekçe; “Aynı sektörde bulunan kuruluşların birbirlerini sübvanse etmeleri mantıksız”! Bizde değil reklamı bırakmak, TRT gelirini artırmak için ayrıca bizim cebimizden daha fazla pay almayı hedeflemiş oldu. Ve nasıl maç yayını ihalesine girip vatandaşa “bedava maç” izlettireceği TRT’nin böylece anlaşılmış oldu sayın seyirciler! (163 yazı) 614943 DTP'li Türk: Kutlamalar şov değil barış talebidir 'li Türk: Kutlamalar şov değil barış talebidirANKARA/DHA Genel Başkanı parti genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi ve Habur’da giriş yapan grupların karşılanması sırasında yaşanan kutlamaların eleştirilmesine yanıt verdi. Türk, söz konusu kutlamaların, iddia edildiği gibi ‘şov’ değil ama barış talebi olduğunu savundu ve karşılama etkinliğini eleştirenlere de “Mütevazi bir barış adımını bile kahramanlık, teslim alma, teslim olma, yenme, yenilme gibi kışkırtıcı bir savaş diliyle tanımlamak ancak ve ancak toplumu, barış ve huzur taleplerine karşı sorumluluk duymayan siyasetçilerin işi olabilir,” diyerek yanıt verdi. Türk, Habur’dan giriş yapan grubu “Barış ve Demokratik Çözüm Grubu” olarak isimlendirdiği açıklamasında, grubun girişinden sonra yaşanan süreçle ilgili olarak yorumlarda bulundu. “KUTLAMALAR ŞOV DEĞİL BARIŞ TALEBİDİR” Grubun gelişini, barışçıl bir ortamın sağlanması açısından çok önemsedikleri söylemini yineleyen DTP lideri, gelişmeyi, ‘ön açıcı ve önemli bir başlangıç adımı’ olarak niteledi. Türk, gelen grupları karşılamak için yüz binlerce insanın kendiliğinden hareket ettiğini söyledi ve söz konusu sevinç gösterilerinin, ‘barış talebini’ yansıttığını kaydetti. Bu yüzden, ‘bayram havasında’ yaşanan sürecin doğru okunması gerektiğini söyleyen Türk, yaşananların, ‘şov’ olarak nitelendirilmesini ise büyük bir olarak değerlendirdiklerini dile getirdi ve şunları ekledi: “SÜRECİ SAVAŞ DİLİYLE TANIMLAMAK SORUMSUZLUKTUR” “Mütevazi bir barış adımını bile kahramanlık, teslim alma, teslim olma, yenme, yenilme gibi kışkırtıcı bir savaş diliyle tanımlamak ancak ve ancak toplumu, barış ve huzur taleplerine karşı sorumluluk duymayan siyasetçilerin işi olabilir. Maalesef ülkemiz ve halklarımız, ayrıcalıklı konumlarını ve iktidarlarını, halen savaş söylemiyle sürdürmeye çalışan siyasetçiler tarafından sürekli olarak kutuplaştırmaya ve kışkırtılmaya devam edilmektedir.” Samimi olunması ve cesur adımlar atılması halinde milyonlarca yurttaşın, demokrasi açılımı sürecini destekleyeceğini söyleyen Türk şunları kaydetti: “Türk ve Kürt gençlerinin ölmeyecek olmasına, Türk ve Kürt annelerinin artık ağlamayacak olmasına duyulan sevinç ve coşkudan daha doğal, daha barışçıl ve daha güzel ne olabilir?!” . 615325 Sabri'nin Fenerlileri güldüren sözleri 2009-10-26 15:41:02 kupa maçında da aynı soruyu bekliyoruz muhabir beyden.fenerli futbolculara sorsun bakayım en son ne zaman görmüşler.bırak onlara rıdvana sorsunlar görmüş mü diye:) inş kupa da karşılaşırız. tabiki size pendik çıkmazsa :):):):) KAYAHAN 2009-10-26 15:39:24 yanlı bir soru osman nurol heralda sabrinin konşmalarını izlemöedin iyi izle ondan sonra konus mehmet başaran 2009-10-26 15:31:19 daha hayatında fener galibiyeti görmedin kadıköy de,ama geçen uefa maçı esnasında oyundan çıkarken taraftarının küfürlü tezahüratına ortak oluyordun sabri efendi,buda sana küpe olsun... osman nurol 2009-10-26 15:28:27 Sorunun cevabını vermiş gülecek bişi bulamadım. Haber7 yi kınıyorum. Aman ne haber yapmışınız çok komik. YAKUP SÜMER 2009-10-26 15:12:14 Sabricim alisamiyende taraftarın seni bekliyor :) yalçın aydın 615588 Köpek park halindeki araca çarptı Elazığ'ın Keban ilçesinde park halindeki bir otomobile sokak köpeği çarptı. Alınan bilgiye göre, Baraj Mahallesi'nde oturan Hıdır Aydoğan, kendisine ait 23 FE 018 plakalı özel otomobilin sağ arka kaportasının alt kısmında kanlar içinde ölü bir sokak köpeği, kaportada ise kan izleri ile çökme olduğunu gördü. Aydoğan'ın Jandarmaya haber vermesi üzerine yapılan incelemede jandarma, köpeğin daha önce bir ateşli silahla bacağından vurulduğunu, köpeğin can havliyle kaçarken araca çarparak öldüğünü belirledi. Aydoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, böyle bir olayın binde bir olabileceğini onun da kendisinin başına geldiğini söyledi. AA 614507 D.Bakır, Gençler'i Tazemeta ile yıktı Maç, iki takımın orta alanı ele geçirme mücadelesiyle başladı. 15'te Hurşit'le tehlikeli gelen konuk takımın topu üst direğe takılınca Başkent temsilcisi mutlak bir golden oldu. Üst üste yakaladığı ataklardan boş dönen Gençlerbirliği, 34. dakikada kalesine gelen Tazemeta'yı durduramayınca ilk yarıyı 1-0 yenik kapattı. İkinci yarıda beraberlik için rakip kaleye Mustafa ve Kahe ile gelen G.Birliği, girişimlerinden sonuç alamadı ve karşılaşma Diyarbakır'ın attığı tek golle sonuçlandı. Bu sonuçla Diyarbakır puanını 12'ye yükseltirken, G.Birliği bu sezon ligdeki 2. yenilgisini alarak 16 puanda kaldı. İSMAİL AVCI DİYARBAKIR 614646 Maserati almaya ömür yetmez Maserati almaya ömür yetmez 26 Ekim 2009 Pazartesi, 09:45 Kimilerinin rüyalarını süsleyen, kimileri için hayal etmesi bile zor olan süper lüks arabalardan Ferrari ve Maserati''nin satışları kriz dinlemedi. Ferrari ve Maserati'nin Türkiye Distribütörlüğünü yapan Fer Mas Oto Genel Müdürü Orhan Ülgür, geçen yıl Türkiye'de 17'si Ferrari, 17'si de Maserati olmak üzere 34 süper lüks araç sattıklarını bildirdi. Bu yıl krize rağmen daha Ekim ayında bu rakama ulaştıklarını kaydeden Ülgür, ''Küresel kriz, bütün sektörleri etkiledi. Ancak biz, krizin bitmesini beklemek ve kabuğumuza çekilmek yerine hızlı bir şekilde hareket ederek stokları erittik'' dedi. 2009'da, bir önceki yılın satış rakamını aşmayı beklediklerini belirten Ülgür, 2010 yılından ise oldukça ümitli olduklarını söyledi. YENİ STRATEJİ İLE ROTALAR DEĞİŞTİ Türkiye'de zor bir sektörde iddialı bir iş yaptıklarını anlatan Ülger, kendilerinin hiçbir şekilde rehavete kapılmadıklarını ve müşteriyi beklemek yerine, müşterinin ayağına gitme yolunu seçtiklerini de ifade etti. Bu kapsamda, çeşitli illere giderek tanıtım faaliyetleri, organizasyonlar ve kokteyller düzenlediklerini, test sürüşlerinde müşteriler ve araçları bir araya getirdiklerini kaydeden Ülgür, şöyle devam etti: ''Lüks spor otomobil pazarı İstanbul'dadır diye beklemedik. Rotamızı değiştirdik. Bu kapsamda, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Hatay, Gaziantep gibi şehirlerde organizasyonlar düzenleyerek, araçlarımızı tanıttık. Potansiyel olduğuna inandığımız şehirlerde aktiviteler yapıyoruz. Sonuçta durup dururken bu şehirlerde kimsenin aklına bir Maserati almak gelmez.Ancak bu markaları potansiyel müşterilerin ayağına götüreceksiniz ki onlarda baksın, araçlarımızı sürsün ve beğensin. Örneğin Gaziantep'te çok önemli bir potansiyel gördük. Bu araçları tabi ki hemen satamazsınız. Fakat potansiyel alıcıları yani doğru isimleri bulmak, onlarla temas kurabilmek ve araçları tanıtabilmek çok önemli.'' BİR FERRARİ İİN KA YIL ALIŞMAK GEREKİYOR? Tam anlamıyla zengin kesime hitap eden ve düşük ücretliler ile orta gelirliler için hayal olan bir Maserati'nin fiyatı 220 bin avrodan başlıyor ve 280 bin avroya kadar çıkıyor. Tamamen el işçiliğiyle yapılan ve kişiye özgü özellikleri olan ve ortalama satış fiyatı 240 bin avro, yani 528 bin lira düzeyinde bulunan bu arabayı almak için bir asgari ücretlinin yemeden içmeden, başka da hiç bir harcama yapmadan 89 yıl çalışması gerekiyor. Bin lira ortalama maaş alan bir ücretlinin bu tür bir arabaya sahip olabilmek için 44 yıl, 1.683 lira aylık geliri olan 25 yıllık bir öğretmenin 26 yıl, 1.932 liralık aylık geliri olan bir polis memurunun da 23 yıl hiç bir harcama yapmadan, sadece para biriktirmesi gerekiyor. 4.153 lira maaşlı bir genel müdür ise böyle bir arabayı yine başka yere tek bir kuruş harcamamak kaydıyla ancak 11 yıllık maaşı ile alabiliyor. 615069 Erdoğan: Benim kendimden şüphem yok TAHA KIVANÇ Erdoğan: Benim kendimden şüphem yok Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Ermenistan protokolünden sonra Azerbaycan ile yaşananlar hakkında, "Bizim aramızda bu güvenin tesis edildiğini zannediyorum. Eğer aramızda bu güven yoksa, tesis edilmediyse, benim kendimden şüphem yok. Başkalarının şüphesi varsa onu da bilemem" diye konuştu. ANKARA (A.A) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'de kitle imha silahı kullanılmasına sessiz kalmanın adil bir yönetim anlayışına yakışmayacağını ve bu bölgenin insanları olarak buna evet diyemeyeceklerini söyledi. Erdoğan, Katar'ın El Cezire televizyonuna verdiği demeçte, Türkiye-İsrail ilişkileri ve Türkiye'nin bölgedeki durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu. "Bölgedeki gelişmeleri hassasiyetle, bölgenin önemli bir ülkesi olarak değerlendirdiklerini" kaydeden Erdoğan, bunun bir dini ya da etnik yaklaşımla yapılmadığını vurguladı. "Sadece insani amaçlı olarak bu değerlendirmeleri yaptık" diyen Erdoğan, söyle konuştu: "Biz bir insan olarak bu gelişmelere, bu olaylara nasıl bakıyoruz, böyle düşündük. Eğer zaten bir insan olarak olaylara böyle bakmamış olsak, kimse bize adil yaklaşım gösteriyor diye bir değerlendirme yapmaz. Bugün Türkiye'ye bakış olumlu ve pozitifse bunun altında yatan gerçek de budur." Erdoğan, olaylara her zaman vicdani olarak baktıklarını ve olayları kamu vicdanını dinleyerek izlediklerini belirterek, "Bugüne kadar da burada hep orta yolu tuttuk ve hiçbir zaman taraf olmanın gayreti içerisine girmedik" dedi. Gazze'de yaşanan olaylara değinen Erdoğan, Gazze olayında ortada bir gerçeğin olduğunu ve Gazze'de kitle imha silahlarının kullanıldığını söyledi.  Bölgede fosfor bombalarını kullanıldığını kaydeden Erdoğan, "Fosfor bombaları dediğimiz şey kitle imha silahıydı ve bunları görüp de bunlara karşı sessiz kalmak adil bir yönetim anlayışına yakışmazdı. Biz de bu bölgenin insanları olarak buna evet diyemezdik" diye konuştu. Buna benzer bir çıkışı Rusya ve Gürcistan savaşında da yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, Gürcistan'da buna benzer olayların yaşanmadığını belirterek, "Gürcistan'daki olaylarda da biz barışçıl çıkışlarımızı yaptık. Sürecin orada bir an önce bitmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik. Rusya Federasyonu yönetimi ile hemen, anında gidip görüşmelerimiz oldu." dedi.  Rusya-Gürcistan savaşında Batının da büyük gayretleri olduğunu ifade eden Erdoğan, Gazze olaylarında, ancak Batının seyirci kaldığını söyleyerek, "Batı, Gazze'de niçin olaya bir hafta, on gün seyirci kaldı da, 15 gün sonra oraya girdi. Burası anlaşılır gibi değil." dedi. Bu gelişmelerin kendisini üzdüğünü ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bu gelişmeler bizi üzdüğü gibi bu olaylar olalı dokuz ay oldu. Şarm El Şeyh toplantısından bu yana da yedi ay geçti. Peki Şarm El Şeyh toplantısından bu yana hala niçin bütün Gazze'de alt yapı çökmüş vaziyette? Buranın imarına yönelik orada verilen sözler var, ama hala inşaat malzemesi Gazze'ye sokulmuyor, niçin? Neden? Ben şimdi yine soruyorum. Batı niçin bu olaya hala böyle eli bağlı ve duyarsız bir şekilde davranıyor?" GOLDSTONE RAPORU Erdoğan, geçen hafta yayımlanan Gazze'deki olaylarla ilgili Goldstone raporuna da değinerek bu raporda bazı gerçeklerin olduğunu ve bu gerçeklerin BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından kabul edildiğini kaydetti. Bu hususta gereken adımların atılması gereğine işaret eden Erdoğan, BM'nin geçmişte İsrail ile alakalı 100'ün üzerinde karar aldığını, ancak bu kararların uygulama alanının olmayışının düşündürücü olduğunu ifade etti. "1500'ü aşkın insan Gazze'de hayatını kaybetti. bini aşkın insan yaralandı. Bu yaralılardan bir kısmı bizim ülkemize geldi. Az sayıda da olsa biz ülkemize gelen yaralıları gördük. Bizzat kendim ziyaret ettim. Onların halini gördüm. Onların halini görüp de duyarsız kalalım, sessiz kalalım, olmaz" diyen Erdoğan, Gazze'de BM'ye ait okulların ve hastanelerin de vurulduğunu hatırlattı. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin İsrail ile birçok anlaşması olduğunu vurgulayarak, "Bizim İsrail'e bu noktadaki bakışımız, bir düşman nazarıyla bakış değildir" dedi.  Türkiye'nin aracılığıyla İsrail ile Suriye arasında başlatılan görüşmelere değinen Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer bu bölgede dostsak, dostluğumuzun gereğini dostça yerine getirelim. Kalkıyorsun bir hafta önce İsrail ve Suriye arasındaki sıkıntılar nedeniyle Türkiye'yi arabulucu kabul ediyorsun, ama bir hafta sonra Türkiye bir anda farklı bir konuma düşürülüyor. Neymiş, Türkiye'ye güvenilmezmiş. ana kadar güveniyordun. Peki zaman olay nereden kaynaklanıyor? Demek ki İsrail'in yönetimindeki anlayışta bir değişim var. Sıkıntı burada. Temenni ederim ki bu yanlışları düzeltiriz ve böylece Orta Doğu'da beklenen, arzulanan ve geciken barışı bir an önce getiririz."  El Cezire muhabirinin, "bir ay içerisinde Türkiye ile İsrail arasındaki tansiyonun yükselmesinden dolayı" ABD'nin arabuluculuk yapıp yapmadığı sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı: "Şu anda Türkiye ile İsrail arasında resmen ve hukuken ilişkilerin kopması anlamında herhangi bir şey söz konusu değil. Bizim şu anda İsrail ile yürüyen işlerimiz var ve bu işlerin kesilmesi, vesaire gibi bir şey söz konusu değil. Burada Anadolu Tatbikatı diye ifade ettiğimiz Konya'daki bir tatbikat söz konusuydu. Tabii bu tatbikatın şekli ortada. Bir tarafta Gazze'de yaşanan olaylar var. Bu yaşanan olaylara karşı kamunun ortaya koyduğu bir infial var. Ben Türkiye'de kamu vicdanının bir yerde temsilcisiyim. Kamu vicdanına kulak vermek durumundayım." Başbakan Erdoğan, halkın sesine kulak vermesi gerektiğini ve Anadolu Hava Tatbikatının milli bir tatbikat olduğunu vurgulayarak, "Anadolu Hava Tatbikatı dediğimiz milli bir tatbikattır. Böyle bir milli tatbikatın içerisinde kimlerin olacağını, olması gerektiğinin kararını da Türkiye kendisi verecektir. Yani bunu Türkiye'nin dışında birileri organize etmiyor. Biz bir NATO üyesi olarak bunu NATO ile beraber, Amerika, İtalya ve İsrail ile karar verdik. Daha önce İsrail'in de buna katıldığı tatbikatlar olmuş. Ama bu defa hassasiyetler bunu gerektirdiği için, bunu farklı bir şekilde yapma kararını verdik." dedi. Erdoğan, İsrail'in tatbikata alınmamasının İsrail'den alınacak uçaklarla bir ilgisi olup olmadığının sorulması üzerine, "Hayır, bu durumun insansız hava araçları ile hiçbir ilgisi yok" dedi. Erdoğan, konunun bununla hiçbir alakasının olmadığını ve Milli Savunma Bakanlığının bu süreci takip etmekte olduğunu dile getirdi. YAHUDİ CEMAATİ Türkiye ile İsrail arasında yaşananlara rağmen New York'ta Yahudi cemaatleriyle görüştüğünün hatırlatılarak, "Gazze'den dolayı tavrınız Amerika'daki Yahudi cemaatlerinin tepkisini çekmedi mi?" diye sorulması üzerine Erdoğan şunları kaydetti: "Orada 50'yi aşkın temsilci vardı. Onlarla yaptığımız görüşmede, ben kendilerine her şeyi çok açık ve net söyledim. Eğer bizi dost olarak kabul ediyorsanız, zaman ben size bir şey söyleyeceğim. Dost acı söyler, ama gerçeği söyler. Ben size gerçeği söylemek zorundayım. Siz çocuk, kadın, 1500 kişinin kitle imha silahlarıyla öldürülmesini bana neyle izah edeceksiniz? Beni neyle ikna edeceksiniz. bini aşkın yaralının olduğu bir Gazze saldırısını bana neyle izah edeceksiniz. Alt yapısı çöken bir Gazze'yi bana neyle anlatacaksınız. İsrail'in BM'nin okul ve hastanelerini vuruşunu bana neyle anlatacaksınız? Bunların izahı yok. Yani sınırsız bir silah imkanına sahipsiniz ve orantısız bir güç kullanımı yapıyorsunuz. Bunun gerekçesi bugüne kadar bize ikna edici şekilde yapılamamıştır, yapılamaz da. Dünya buna inanmıyor ve söyleyecekleri bir şey yok zaten burada. Ama ben bunu her yerde söylerim. Çünkü haksızlık karşısında susmam mümkün değil. Anlatmak durumundayım. Yarın aynı şeyle biz de karşı karşıya kalabiliriz. Ben isterdim ki dünya bütün bu olaylar karşısında çok daha adil bir şekilde bu sürece yaklaşsa ve olayı farklı yerlere saptırmasa. Bir an önce burada adım atılması gerekir. Yani her devletin her güçlünün yaptığı yanına kar kalmamalıdır." "Bunu Londra'da, Madrid'de ve gittiği her yerde çok açık, net söylediğini, kitlesel imha silahlarına karşı tavrımı çok açık ve net ortaya koyduğunu" ifade eden Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyinde gündem buydu. Orada da açıkladım ve şunu da söyledim: Nükleer silahı olanlar, önce nükleer silahlar konusunda ilk beş adımı atmalıdır dedim. Hepsinin huzurunda söyledim bunu. Çünkü benim öyle nükleer silah bir derdim yok, onun için rahatız" dedi.  Başbakan Erdoğan, ABD'deki Yahudi lobisinin Gazze olaylarından sonra Türkiye'nin tepkisine karşı tepkisinin ne olduğunun sorulması üzerine, lobinin Gazze'de yaşananları çok fazla savunamadığını ve kendisine çok fazla yüklenemediklerini belirtti. İRAN YOK FARZEDİLEMEZ Erdoğan, "İran'ın yok farz edilemeyeceğini" ve bu ülke üzerindeki olumsuz yaklaşımları teşvik etmenin bölgenin barışına zarar vereceğini belirtti. El Cezire televizyonunun "Özel Görüş" programında Yusuf Şerif'in sorularını yanıtlayan Erdoğan, İran-Batı ilişkileri, İran'ın yeni nükleer tesisleri ve İran'a yapacağı ziyaretle ilgili değerlendirmelerde bulundu. İran-Batı ilişkilerinin kopmasından yana olmadığını belirten Erdoğan, İran'da yeni keşfedilen nükleer tesisler hakkında, bu tesisleri denetlemekle görevli olan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun Başkanı Muhammed El Baradei'nin ekibinin İran'da bulunduğunu hatırlattı. Ekibin tesisleri gezdikten sonra bir rapor vereceğini kaydeden Erdoğan, "Biliyorsunuz bazı sahte raporlar açıklandı ve Baradei, bu raporların kendileriyle uzaktan yakından bir alakasının olmadığını ve bunların doğru raporlar olmadığını açıkladı" dedi.  "BÖLGEDE NÜKLEER SİLAH İSTEMİYORUZ" "İran'da ve bölgemizde kitle imha silahı olmasından yana değiliz" diyen Erdoğan, bir başkasında varken İran'a yüklenilmesini "haksızlık ve adaletsizlik" olarak niteledi. Erdoğan, bölgede hiçbir nükleer silah istemediklerini tekrarlayarak, "Dünya buna karşı tavrını adil bir şekilde koymalı. Aynı şekilde UAEK sadece üyelerine yönelik bu adımı atarsa burada da bir adaletsizlik var. Üye olmayanlara karşı ne yapılacak? Bunun üzerinde de dünyanın ve BM'nin çalışması lazım. Eğer bu konuda çalışmalar yapılırsa, üye olmayan ülkelere karşı da bir tavır belirlenirse, inanıyorum ki çok daha farklı bir güven ortamı oluşmaya başlar." diye konuştu. Ülkelerin birbiriyle rahatlıkla görüşmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, görüşmemenin olumsuzlukları meydana getireceğini ve İran'ın diğer ülkelerle ilişkilerini devam ettirmesine bir mani olmaması gerektiğini vurguladı. İran'a karşı bir yaptırım ya da ambargo olması durumunda Türkiye'nin tavrının ne olacağının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, böyle bir ambargonun şu anda gözükmediğini belirterek, "Bu ambargo kararını alanlarda nükleer silah var mı, yok mu?.. Şimdi sende nükleer silah olacak, sen de bir başkasında nükleer silah varsa ben ambargo uyguluyorum diyeceksin. Bu olmaz. Adil bir yaklaşım tarzı değil." dedi. Başbakan Erdoğan, İran'da Haziran ayında yapılan seçimden sonra Tahran ile Batı arasındaki ilişkileri değerlendirirken de, ilişkilerin iyi olmasını temenni ettiğini ve yapacağı ziyarette birçok konuyu daha yakından görüşeceğini kaydetti. İran'ın ciddi devlet geleneği olan bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu ülkeyi siz yok farz edemezsiniz ve bu ülke üzerinde bu kadar olumsuz yaklaşımları devamlı teşvik etmek bölgenin barışına da zarar verir" dedi. TÜRKİYE, SURİYE VE IRAK PROTOKOLLERİ El Cezire muhabirinin Suriye ve Irak ile anlaşmalar imzalandığını ve Suriye ile karşılıklı vize uygulamasının kaldırıldığını hatırlatarak "İnsanlarımızın kafası biraz karışık. Osmanlı Devleti'ni yeniden canlandırmak mı istiyorsunuz? Çünkü epeydir böyle projeler görmedik. Türkiye bölgede ne yapmaya çalışıyor?" sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı: "Ben bunları çok anlamlı ve güzel gelişmeler olarak görüyorum. Hele ekonomik alanda atılan bu adımlar, içinde bazı stratejik başlıkları da içeriyorsa, bu ülkeler arasında çok önemli bir gelişmenin alameti farikasıdır. Bakın şimdi bir taraftan Suriye ile yüksek düzeyli stratejik ilişkiler konseyini kurduk, anlaşma yaptık. Bir taraftan Irak'la yaptık. Irak ile yaptığımız anlaşma gibi, Cumhuriyet tarihimizde bir günde 48 mutabakat muhtırasının olduğu başka bir anlaşma yok. Bunun içinde eğitim, sağlık, ticaret, güvenlik, savunma sanayi, tarım, enerji ve ulaşım var. Burada ülkenin de faydası var, zararı yok. Üç ülke de kazanıyor. Burada adeta ülkenin faydasına olan bir fayda üçgeni oluşturduk. Şimdi bu devreye gerecek. Bütün iş adamlarımız karşılıklı olarak yatırımlara girebileceği gibi, ikili yatırımlar, üçüncü ülkelerde yatırımlar, dayanışmayı getirecek. Çünkü 21. asır, aslında bir paylaşım asrıdır. Kaldı ki, bizim ülkelerimiz ve özellikle Irak'ın bu dayanışma noktasına çok büyük ihtiyacı var. Bir medeniyet ülkesi olan Irak'ta, bir medeniyet adeta çökertildi." Erdoğan, yapılan üçlü anlaşmaların sadece bu ülkeler arasında kalıp kalmayacağının sorulması üzerine, şu anda önlerinde Rusya Federasyonu olduğunu ve tekliflerini Başbakan Vladimir Putin'e sunduklarını ifade ederek, "İnşallah en kısa zamanda büyük ihtimalle Moskova'da yüksek düzeyli stratejik ilişkiler konseyi kurup, anlaşmamızı inşallah tahakkuk ettireceğiz." dedi. "Biz Kafkasları da zaten bu çalışmanın içinde görüyoruz. Bunu mesela ben Yunanistan'a da teklif ettim. Önce bütün komşularla, ondan sonra da halkayı açma yoluna gideceğiz." diyen Erdoğan, çalışmaların sadece bölgesel olmadığını kaydetti. "TÜRKİYE, AB ALTERNATİFİ Mİ OLUŞTURUYOR?" Bu çalışmaların AB alternatifi olup olmadığı sorulan Erdoğan, bunun "uzaktan yakından" AB ile alakası olmadığını ve AB'nin bir siyaset birliği olarak, siyasi birlik sürecine devam ettiğini kaydetti. Romanya ve Bulgaristan'a da benzer teklifler sunacaklarını ifade eden Erdoğan, ardından Balkan ülkelerinde çalışmalarını devam ettireceklerini söyledi. Bu birlikteliklerin AB gibi olmayacağını ve ikili münasebetlerle geliştireceğini kaydeden Erdoğan, bunların Türkiye'ye ağırlıklı olarak ekonomik alanda katkı sağlayacağını vurgulayarak, "Türkiye, AB'ye girdiği zamanda da global açılım için çok önemli bir alt yapıyı oluşturmuş olacak" diye konuştu. Bölgede Türkiye'nin dış politikası ve ekonomisinin AB'den daha güçlü ve etkin olduğunu belirten muhabirin "Uluslararası ekonomi ve politikada tek bir Türkiye AB'ye bedel" ifadesini kullanarak, Türkiye'nin AB'ye neden tam üye olmak istediğini sorması üzerine Erdoğan, böyle bir birliğin içerisinde olmanın Türkiye'nin vizyonunu güçlü kılacağını kaydetti. "Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir." diyen Erdoğan, AB ile 1996 yılında bir adım atıldığını ve gümrük birliğinin imzalanarak zaten bu işe girildiğini, oradaki hedefin ticari olduğunu belirtti. AB üyesi ülkelerin birçoğuyla NATO ve OECD'de beraber olduklarını vurgulayan Erdoğan, bunların AB sürecini hızlandırması gereken atılmış adımlar olduğunu ve AB'nin bunu görmeyişinin kendilerini üzdüğünü belirtti. Erdoğan, AB'nin Türkiye'yi oyalamaması gerektiğinin altını çizerek, "Türkiye yük olmaya gelmiyor, Türkiye yük almaya geliyor. Türkiye her yönden şu andaki mevcut üyelerin bazılarından çok daha ileri konumda" dedi. DEMOKRATİK AÇILIM MİLLİ BİRLİK PROJESİNİN GEREĞİ Erdoğan, demokratik açılımı "milli birlik projesinin gereği" olarak niteleyerek, terör örgütü üyelerinin dönüşünün de "beklentilerinin verdiği bir meyve" olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, El Cezire televizyonunun dün akşam yayımlanan "Özel Görüş" programında Yusuf Şerif'in sorularını yanıtlarken, Türkiye-Irak-Suriye üçlü anlaşmasının ABD güçleri çekilirken Irak'a olası faydasıyla ilgili olarak, bu konuda Irak'a en güçlü desteği verecek ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı.  "Irak'a en güçlü desteği verecek ve en uyumlu çalışmayı yapabilecek bu bölgede tek devlet vardır, da Türkiye'dir." diyen Erdoğan, sağlık, eğitim, güvenlik, ulaşım ve enerjiyle alakalı birçok anlaşma imzalandığını hatırlattı ve Irak'ın dünyaya açılımında en önemli kaynağı ve ağının Türkiye olacağını söyledi. DEMOKRATİK AÇILIM Türkiye'nin demokratik açılım konusunda Suriye, İran ve Irak'tan bir beklentisi olup olmadığı ve açılımın uluslararası ayağının yanı sıra bu sürecin Türkiye'yi bir referandum ya da erken seçime götürüp götürmeyeceği sorusu üzerine Erdoğan, erken seçimin politikalarında yer almadığını belirterek, "Her şeyden önce demokratik açılım milli birlik projemizin bir gereğidir" dedi ve sözlerine şöyle devam etti: "Bizi bu noktaya getiren ve bu sıkıntıları yaşatan, içeride ve dışarıda sorunlar vardır. İçerideki sorunlarımızın legal olanı vardır, illegal olanı vardır. Biz legal olanlara zaten takılmıyoruz. Diyoruz ki, demokratik bir hakkıdır, bunu kullanır, ama illegaliteye karşıyız. Yani eli silahlı olarak bu işi yürüten bölücü terör örgütüne karşıyız ve bununla mücadelede kararlıyız. Bu, zaten bir devletin yönetiminin en doğal, en tabii görevidir. Yani bundan geri kalması mümkün değil. Ama legal olan herhangi bir örgüt, demokratik bir örgüttür. Onun yapacağı çalışmalara saygı duymamız da, demokrasiye inanmış insanlar olarak bizim görevimizdir. Bu işin içerideki boyutu." Türkiye'nin bu alanda dışarıdaki sorunlarına da değinen Erdoğan, Türkiye'nin içindeki bu terörü besleyen örgütlerin yurt dışında olduğunun altını çizerek, "Dışardaki boyutuna gelince, yurt dışında Türkiye'nin içindeki bu terörü besleyen ve destekleyen, aynı şekilde legal ve illegal örgütler var. Geçmişte bu illegal örgütlerin dışarıdan içeriye zaman zaman sızma hareketleri oldu. Bu sızma hareketleri karşısında tabii ki güvenlik güçlerimiz ellerinden gelen her türlü tedbiri aldı. Ama şunu düşünelim ki, hiçbir egemen devlet topraklarında illegal örgütlenmelere karşı duyarsız kalabilir mi? Mümkün değil, ne gerekiyorsa tedbir bazında bu tedbirleri alacaktır." dedi. Erdoğan, Türkiye'nin komşularından da böyle bir tehdit varsa, buna karşı her türlü tedbiri bugüne kadar aldıklarını ve bundan sonra da alacaklarını ifade ederek, "Buradan taviz veremeyiz, bu Irak'ta oldu, aynı şekilde Suriye'de oldu. Mesela şu anda Kandil'de takribi olarak 1500 civarında Suriye kökenli terörist olduğu söyleniyor. Nitekim bunu zaten Suriye kaynakları da tasdik ediyor" diye konuştu. Irak'tan bir grubun teslim olmaya gelmesinin açılım sürecini nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun milli birlik ve beraberlik projesi ve demokratik açılım süreci içindeki beklentilerinin bir tanesi olduğunu vurguladı. "Bu durum, beklentilerin verdiği meyvedir" diyen Erdoğan söyle konuştu: "Burada görüyorum ki bazı spekülasyonlar yapılma yoluna gidiliyor ve bunu doğru bulmuyoruz. Yani hedef saptırmaya gerek yok. Bütün dert üzüm yemektir. Milli birliği ve beraberliği kardeşliği pekiştirmektir. Anasından, babasından, dayısından, amcasından, kardeşlerinden, ailesinden, akrabasından uzak kalmış olanlara diyoruz ki, eğer suça bulaşmamış olanlar varsa buyursun gelsinler, silahı olanlar silahını bıraksın gelsinler. 221. madde bu işe müsaittir. Bu madde ile biz önlerini açtık, zaten açıyoruz. Bu samimiyetle biz bu adımları atıyoruz. Bizim bu samimiyetle attığımız adımlara olumsuz bir yaklaşım, farklı zemine kaydırma gayretleri bizi üzer. Buna fırsat verilmemesi lazım. Türkiye'deki siyasilerin, medyanın, akademisyenlerin ve bu alanlarda hizmet verenlerin bu işlere daha pozitif yaklaşması, objektif bakması ve bu tür şovlara fırsat verilmemesi lazım."  ERMENİSTAN PROTOKOLÜ VE AZERBAYCAN Türkiye'nin, Ermenistan ile imzaladığı protokolün mecliste ne zaman ele alınacağının sorulması üzerine Erdoğan, Meclisin takvimini kendilerinin değil, Meclisteki grupların belirlediğini anımsatarak şunları söyledi: "Meclisin takvimini biz belirlemiyoruz. Meclisin takvimini oradaki gruplar belirliyor ve biz bu Meclise gönderdiğimiz hükümet tasarısını Meclis Başkanlığına gönderiyoruz. Meclis Başkanlığına gönderdikten sonra, artık Meclis Başkanlığının riyasetinde. Orada süreç işlemeye başlar. Bizler şu anda bu çalışmayı öyle bir noktaya getirdik ki, bir taraftan Meclise gönderelim, öbür taraftan da istiyoruz ki Mecliste bununla ilgili bir bilgilendirme çalışması da yapalım." Erdoğan, "Gizli kapaklı yürütülen bir şey yok. Ne varsa bunları orada Dışişleri Bakanımız açıklayacak, anlatacak. Tabii burada da yine hedef saptırmalar var." dedi Ermenistan ile bu adımı atarken Minsk üçlüsünden de destek istediklerini söyleyen Erdoğan, "Bunu ben Sayın (ABD Başkanı Barack) Obama ile de görüştüm, Sayın (Rusya Devlet Başkanı Dimitriy) Medvedev ile de görüştüm. Aynı şekilde Dışişleri Bakanım, Fransa Dışişleri Bakanı ile bu konuları görüştü. Bu sürece sıcak girmelerini, bu ivmeyi hızlandırmalarını kendilerinden rica ettik. Çünkü Minsk üçlüsü eğer Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bu sıkıntıyı belli bir olumlu noktaya taşıyamazsa, bizim tabii ki işimizi zorlaştırır." İmzalar atılmadan önceki süreçte Azerbaycan ile görüştüklerini ve bilgilendirmeyi ilk elden yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, "Bu kadar hassasiyetle bu işi sürdürürken, bazı gelişmeler oluyor ki, bunlar bizi de doğrusu üzüyor. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Azerbaycan Parlamentosunda bir konuşma yapmış ve bu konuşmada bir şey söylemişse, mesele orada bitmiştir ve konuşmanın arkasında durur. Bizim aramızda bu güvenin tesis edildiğini zannediyorum. Eğer aramızda bu güven yoksa, tesis edilmediyse, benim kendimden şüphem yok. Başkalarının şüphesi varsa onu da bilemem." dedi.  ERDOĞAN'IN ABD ZİYARETİ ABD Başkanı Obama'nın Orta Doğu'yu çok umutlandırdığını, ancak Filistin konusunda gerekli baskıyı uygulamadığını söyleyen muhabirin, Obama'nın "Türkiye'yi hayal kırıklığına uğratıp uğratmadığını" sorması üzerine Erdoğan, Obama'nın on ay önce seçildiğini ve on yılların sorununu bir anda çözmenin kolay bir iş olmadığını söyledi. Erdoğan, yakında bir ABD ziyareti olacağını belirterek, bu seyahatte kendilerine bu mevzuları açacağını belirtti ve şöyle konuştu: "Bakıyorsunuz Nobel Barış Ödülünü de bu arada kendisine verdiler. Tabii bu kadar erken, Nobel Barış Ödülünün bir lidere verilmesi de anlamlıdır. Basın mensupları olarak Nobel Barış Ödüllerinin nasıl verildiğini sizler de bilirsiniz. Bu konu, seyahatimizde, benim gündemimde ki önemli maddelerden bir tanesi. Çünkü Orta Doğu'da önemli bir konumu olan Türkiye'nin de Amerika'nın da burada aktif bir rol alacağını düşünerek, bu konuyu kendileri ile tekrar görüşeceğim. Biz umudumuzu yitirmedik. Dolayısıyla, Amerikanın burada aktif bir rol oynaması ve aldığı avansın gereğini de, inanıyorum ki yerine getirecektir. Başından beri söylediğim gibi, kimsesizlerin kimi olmasını da inşallah yerine getirir diye düşünüyorum. Gerek Türkiye konuşmaları, gerek Kahire konuşmasını da ben bu noktada önemli sözler olarak düşünüyorum." 26.10.2009 POLİTİKA 614842 Güney Kore'den sürpriz yüksek büyüme Güney Kore, yılın üçüncü çeyreğinde, beklentilerin üstünde yüzde 2,9 oranında büyüme sağladı. Büyüme oranının yüzde 2,2 olacağı tahmin ediliyordu. Güney Kore'nin yüzde 2,9 oranındaki büyümesi, 2002 yılı birinci çeyreğinden bu yana en yüksek üç aylık büyüme olarak gösteriliyor. 615515 Büyükşehir'den görüntü kirliliği ile mücadele Büyükşehir'den görüntü kirliliği ile mücadele Belediye Başkanı Recep Altepe, doğa, tarih ve kültür şehri Bursa'nın, özellikle kent merkezinde görüntü kirliliğine neden olan ve şehrin doğal güzelliklerini örten her çirkinliğin ortadan kaldırıldığını söyledi. İSMAİL HAKKI YOĞURTÇU BURSA Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Büyükşehir Belediyesi'nin kenti, vizyon katan projeleriyle geleceğe taşımak için çabaladıklarını söyledi. “Yapılan çalışmalar, şehri daha da güzelleştirmek, gerçek kimliğine kavuşturmak için harcanan emekler düzensiz ve kaba görseller ile gölgeleniyor. Bu, kentin tarihi geçmişine ve bugünkü güzelliklerine karşı işlenen bir suçtur. Büyükşehir Belediyesi olarak bu kent suçunu engellemek bizim görevimiz” diyen Başkan Altepe, özellikle kent merkezinde görüntü kirliliğine neden olan ve şehrin doğal güzelliklerini örten her çirkinliğin ortadan kaldırıldığını vurguladı. Kent genelinde sürdürülecek çalışmaların başlama noktasının şehir merkezi ve şehir girişleri olduğunu ifade eden Başkan Altepe, öncelikle Atatürk Caddesi'nde görüntü kirliliğine neden olan reklam panolarının ve binaların üzerine gelişigüzel yerleştirilmiş dijital ekranların kaldırıldığını söyledi. BURSA BİR AVRUPA ŞEHRİ Bursa'nın tarihsel ve kültürel özelliğinin yanı sıra aynı zamanda bir Avrupa şehri olduğuna dikkati çeken Başkan Altepe, “Avrupa'daki şehirlerin merkezlerinde, özellikle tarihi geçmişe sahip olan alanlarında bu kimliği gölgeleyecek hiçbir görsel barındırılmamaktadır. İş alanlarının bulunduğu bölgelerde ise tüm reklam alanları ve şekilleri belirlenmiştir. Bunun dışında bir alana reklam ekipmanı konulması mümkün değildir. Biz Bursa'da da bu kültürü ve kuralları oturtmak için denetimlerimizi artırıyoruz. Uygun olmayan, kuralsız, düzensiz ya da görsel kirliliğe sebep olan tüm reklam ekipmanlarını kaldırıyoruz” diye konuştu. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı'na bağlı ekipler, görüntü kirliliği ile mücadele çalışmaları kapsamında, özellikle şehir girişlerine yakın bölgelerde ve anayol güzergahlarında yaptıkları denetimlerde; başta Heykel'deki Sönmez İş Sarayı üzerinde bulunan dijital reklam panosu ile İzmir Yolu'nda 193, İstanbul Yolu'nda 159 ve Mudanya Yolu'nda ise 81 olmak üzere toplam 433 izinsiz tabela ve reklam ekipmanını bulundukları noktalardan kaldırdı. 26.10.2009 614665 G. Koreli sahte kloncu bilimadamı mahkum oldu Güney Koreli sahte kloncu bilimadamı Hwang Woo-suk, araştırmasıyla bağlantılı olarak mahkum oldu. Seul Merkez Bölge Mahkemesi, bugün yapılan duruşmada 56 yaşındaki bilimadamının suçlu olduğuna hükmetti. Hwang'ın ne ceza alacağı bir sonraki duruşmada açıklanacak. Savcılar Hwang için yıl hapis cezası istiyor. Hwang, uydurma bahanelerle fon sağlamak, zimmetine para geçirmek ve araştırması için yasa dışı yollardan insan yumurtası satın almakla suçlanıyordu. Kopyalama yoluyla insana ait elde ettiğini öne sürdüğü çalışmasında verileri çarpıttığının belirlenmesi üzerine Hwang Woo-suk'un profesörlük unvanı elinden alınmıştı. 615454 "Dağdan dönüşler sürecek" "Dağdan dönüşler sürecek" Giriş Saati 26.10.2009 14:26 Güncelleme 26.10.2009 15:48 Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, demokratik açılımla ilgili açıklamalarda bulundur. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı. Bülent Arınç, şöyle konuştu: "Sürecin askıya alındığı veya sil baştan yapılacağı konusundaki düşünceye katılmıyorum. Sayın Başbakan'ın bu sözlerinin bir tepkiden geliştiğini düşünüyorum. Bu süreç devam etmeye mecbur ve devam edecek. Sonucu riski ne olursa olsun bunu Türkiye için yaptığımız bu konuda ısrarlıyız. 30-35 kişilik bir grubun Habur'dan giriş yapıldığı sırada karışlaşılan birtakım davranışlar ve bir örgüt propagandasına, Öcalan propagandasına dönüşen bir karşılama yapılaması hepimizi üzmüştür. Bu devam ederse işin sonu ne olur bunları düşünmemiz gerekiyor. Sayın Başbakan da bizde yapılanlardan rahatsız olduğumuzu yaptığımız konuşmalarda ifade ettik. Bu olmamalıydı. Gelişler çok iyi, arkasının gelmesini ümit ediyoruz. Psikolojik ve toplumsal olarak bir karşılığı var ama bu bir propagandaya dönüşmemeliydi. Acılı insanların ülkesinde böyle bir kahraman karşılaması hiçbir zaman olmamalıydı. Bu tür olayların tekrarlanmaması lazım. Bu konuda halkımıza da siyasi partilere de gelenlere de onları gönderenlere de büyük bir sorumluluk düşüyor. PKK'lıların gelişinin kasım ayında da devam edeceğini biliyorum." Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 615016 Hindistan'da saldırı: 10 ölü HAKAN ALBAYRAK Hindistan'da saldırı: 10 ölü RAİPUR (A.A) Hindistan'ın orta kesiminde Maocu militanlar tarafından düzenlenen iki saldırıda ve çıkan çatışmada, 4'ü polis, 6'sı Maocu militan olmak üzere 10 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Ambriş Mişra adlı polis müfettişi, bugün AFP'ye yaptığı açıklamada, dün meydana gelen ilk saldırıda polisin, Şhattisgarh eyaletinin başkenti Raipur'a 250 kilometre mesafede bir anti-personel mayının patlaması sonucu öldüğünü belirtti. Mişra, ikinci saldırıda da militanlarla polis arasında çatışma çıktığını, Maocu militanın öldüğünü ve bir sığınakta silah ve patlayıcı ele geçirildiğini kaydetti. Hintli makamlar, güvenlik güçlerinin aşırı solcu militanların kalesi olarak bilinen, ülkenin orta kesiminde, Maocu militanları etkisiz hale getirmek için geniş çaplı bir operasyon başlatacağını duyurdu. Hindistan'da, Maocu militanların saldırıları artıyor. Yetkililer, Ekim günü, Maocu militanların ülkenin batısındaki Maharaştra eyaletinde düzenledikleri saldırıda 17 polisin hayatını kaybettiğini kaydetti. Maocu militanların, 1967 yılından bu yana Hindistan'ın 29 eyaletinden 20'sinde faaliyet gösterdikleri ve 600 bölgeden 165'inde, sayıları 10 bin ile 20 bin arasında değişen militanların etkili olduğu belirtiliyor. Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, Maocu hareketi, "ülkenin iç güvenliği açısından en büyük tehlike" olarak nitelendirmişti. 26.10.2009 DÜNYA 614856 Erdoğan: "İsrail'e düşman nazarıyla bakmıyoruz" El Cezire'ye konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 'e düşman nazarıyla bakmadığını belirterek, "Şu anda Türkiye ile arasında resmen ve hukuken ilişkilerin kopması anlamında herhangi bir şey söz konusu değil" dedi. Erdoğan, Katar'ın El Cezire televizyonunda yayınlanan "Özel Görüş" programında Yusuf Şerif'in sorularını yanıtladı. ile gerilen ilişkileri değerlendiren Erdoğan, bunun bir dini ya da etnik yaklaşımla yapılmadığını vurgulayarak, "Sadece insani amaçlı olarak bu değerlendirmeleri yaptık" dedi. Erdoğan, "Fosfor bombaları dediğimiz şey kitle imha silahıydı ve bunları görüp de bunlara karşı sessiz kalmak adil bir yönetim anlayışına yakışmazdı. Biz de bu bölgenin insanları olarak buna evet diyemezdik" diye konuştu. Gürcistan savaşında Türkiye'nin tavrı Buna benzer bir çıkışı ve Gürcistan savaşında da yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, Gürcistan'da buna benzer olayların yaşanmadığını belirterek, "Gürcistan'daki olaylarda da biz barışçıl çıkışlarımızı yaptık. Sürecin orada bir an önce bitmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik. Federasyonu yönetimi ile hemen, anında gidip görüşmelerimiz oldu" dedi. Batı'ya sitem -Gürcistan savaşında Batının da büyük gayretleri olduğunu ifade eden Erdoğan, Gazze olaylarında, ancak Batının seyirci kaldığını söyleyerek, "Batı, Gazze'de niçin olaya bir hafta, on gün seyirci kaldı da, 15 gün sonra oraya girdi. Burası anlaşılır gibi değil" dedi. Erdoğan, "Bu gelişmeler bizi üzdüğü gibi bu olaylar olalı dokuz oldu. Şarm El Şeyh toplantısından bu yana da yedi geçti. Peki Şarm El Şeyh toplantısından bu yana hala niçin bütün Gazze'de alt yapı çökmüş vaziyette? Buranın imarına yönelik orada verilen sözler var, ama hala inşaat malzemesi Gazze'ye sokulmuyor, niçin? Neden? Ben şimdi yine soruyorum. Batı niçin bu olaya hala böyle eli bağlı ve duyarsız bir şekilde davranıyor?" dedi. "'e düşman nazarıyla bakmayız^" Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin ile birçok anlaşması olduğunu vurgulayarak, "Bizim 'e bu noktadaki bakışımız, bir düşman nazarıyla bakış değildir" dedi.  Türkiye'nin aracılığıyla ile arasında başlatılan görüşmelere değinen Başbakan, "Eğer bu bölgede dostsak, dostluğumuzun gereğini dostça yerine getirelim. Kalkıyorsun bir hafta önce ve arasındaki sıkıntılar nedeniyle Türkiye'yi arabulucu kabul ediyorsun, ama bir hafta sonra Türkiye bir anda farklı bir konuma düşürülüyor. Neymiş, Türkiye'ye güvenilmezmiş. ana kadar güveniyordun. Peki zaman olay nereden kaynaklanıyor? Demek ki 'in yönetimindeki anlayışta bir değişim var. Sıkıntı burada. Temenni ederim ki bu yanlışları düzeltiriz ve böylece Ortadoğu'da beklenen, arzulanan ve geciken barışı bir an önce getiririz" diye konuştu. "İlişkilerin kopması söz konusu değil" El Cezire muhabirinin, "bir içerisinde Türkiye ile arasındaki tansiyonun yükselmesinden dolayı" 'nin arabuluculuk yapıp yapmadığı sorusuna Erdoğan, "Şu anda Türkiye ile arasında resmen ve hukuken ilişkilerin kopması anlamında herhangi bir şey söz konusu değil. Bizim şu anda ile yürüyen işlerimiz var ve bu işlerin kesilmesi, vesaire gibi bir şey söz konusu değil. Burada Anadolu Tatbikatı diye ifade ettiğimiz Konya'daki bir tatbikat söz konusuydu. Tabii bu tatbikatın şekli ortada. Bir tarafta Gazze'de yaşanan olaylar var. Bu yaşanan olaylara karşı kamunun ortaya koyduğu bir infial var. Ben Türkiye'de kamu vicdanının bir yerde temsilcisiyim. Kamu vicdanına kulak vermek durumundayım" yanıtını verdi. 'den Heron alımı Erdoğan, 'in tatbikata alınmamasının 'den alınacak uçaklarla bir ilgisi olup olmadığının sorulması üzerine, "Hayır, bu durumun insansız hava araçları ile hiçbir ilgisi yok" dedi. Erdoğan, konunun bununla hiçbir alakasının olmadığını ve Milli Savunma Bakanlığının bu süreci takip etmekte olduğunu dile getirdi. Yahudi cemaati Türkiye ile arasında yaşananlara rağmen New York'ta Yahudi cemaatleriyle görüştüğünün hatırlatılarak, "Gazze'den dolayı tavrınız Amerika'daki Yahudi cemaatlerinin tepkisini çekmedi mi?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Orada 50'yi aşkın temsilci vardı. Onlarla yaptığımız görüşmede, ben kendilerine her şeyi çok açık ve net söyledim. Eğer bizi dost olarak kabul ediyorsanız, zaman ben size bir şey söyleyeceğim. Dost acı söyler, ama gerçeği söyler. Ben size gerçeği söylemek zorundayım. Siz çocuk, kadın, 1500 kişinin kitle imha silahlarıyla öldürülmesini bana neyle izah edeceksiniz? Beni neyle ikna edeceksiniz. bini aşkın yaralının olduğu bir Gazze saldırısını bana neyle izah edeceksiniz. Alt yapısı çöken bir Gazze'yi bana neyle anlatacaksınız. 'in BM'nin okul ve hastanelerini vuruşunu bana neyle anlatacaksınız? Bunların izahı yok. Yani sınırsız bir silah imkanına sahipsiniz ve orantısız bir güç kullanımı yapıyorsunuz. Bunun gerekçesi bugüne kadar bize ikna edici şekilde yapılamamıştır, yapılamaz da. Dünya buna inanmıyor ve söyleyecekleri bir şey yok zaten burada." Başbakan Erdoğan, 'deki Yahudi lobisinin Gazze olaylarından sonra Türkiye'nin tepkisine karşı tepkisinin ne olduğunun sorulması üzerine, lobinin Gazze'de yaşananları çok fazla savunamadığını ve kendisine çok fazla yüklenemediklerini belirtti. 'a haksızlık "'da ve bölgemizde kitle imha silahı olmasından yana değiliz" diyen Erdoğan, bir başkasında varken 'a yüklenilmesini "haksızlık ve adaletsizlik" olarak niteledi. 'a karşı bir yaptırım ya da ambargo olması durumunda Türkiye'nin tavrının ne olacağının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, böyle bir ambargonun şu anda gözükmediğini belirterek, "Bu ambargo kararını alanlarda nükleer silah var mı, yok mu?.. Şimdi sende nükleer silah olacak, sen de bir başkasında nükleer silah varsa ben ambargo uyguluyorum diyeceksin. Bu olmaz. Adil bir yaklaşım tarzı değil" dedi. 'ın ciddi devlet geleneği olan bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu ülkeyi siz yok farz edemezsiniz ve bu ülke üzerinde bu kadar olumsuz yaklaşımları devamlı teşvik etmek bölgenin barışına da zarar verir" dedi. "Osmanlı'yı yeniden canlandırmak mı istiyorsunuz?" El Cezire muhabirinin ve ile anlaşmalar imzalandığını ve ile karşılıklı vize uygulamasının kaldırıldığını hatırlatarak "İnsanlarımızın kafası biraz karışık. Osmanlı Devleti'ni yeniden canlandırmak mı istiyorsunuz? Çünkü epeydir böyle projeler görmedik. Türkiye bölgede ne yapmaya çalışıyor?" sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı: "Ben bunları çok anlamlı ve güzel gelişmeler olarak görüyorum. Hele ekonomik alanda atılan bu adımlar, içinde bazı stratejik başlıkları da içeriyorsa, bu ülkeler arasında çok önemli bir gelişmenin alameti farikasıdır. Bakın şimdi bir taraftan ile yüksek düzeyli stratejik ilişkiler konseyini kurduk, anlaşma yaptık. Bir taraftan 'la yaptık. ile yaptığımız anlaşma gibi, Cumhuriyet tarihimizde bir günde 48 mutabakat muhtırasının olduğu başka bir anlaşma yok. Bunun içinde sağlık, ticaret, güvenlik, savunma sanayi, tarım, ve ulaşım var. Burada ülkenin de faydası var, zararı yok. Üç ülke de kazanıyor. Burada adeta ülkenin faydasına olan bir fayda üçgeni oluşturduk. Şimdi bu devreye gerecek. Bütün iş adamlarımız karşılıklı olarak yatırımlara girebileceği gibi, ikili yatırımlar, üçüncü ülkelerde yatırımlar, dayanışmayı getirecek. Çünkü 21. asır, aslında bir paylaşım asrıdır. Kaldı ki, bizim ülkelerimiz ve özellikle 'ın bu dayanışma noktasına çok büyük ihtiyacı var. Bir medeniyet ülkesi olan 'ta, bir medeniyet adeta çökertildi." Erdoğan, yapılan üçlü anlaşmaların sadece bu ülkeler arasında kalıp kalmayacağının sorulması üzerine, şu anda önlerinde Federasyonu olduğunu ve tekliflerini Başbakan Vladimir 'e sunduklarını ifade ederek, "İnşallah en kısa zamanda büyük ihtimalle Moskova'da yüksek düzeyli stratejik ilişkiler konseyi kurup, anlaşmamızı inşallah tahakkuk ettireceğiz." dedi. "Biz Kafkasları da zaten bu çalışmanın içinde görüyoruz. Bunu mesela ben 'a da teklif ettim. Önce bütün komşularla, ondan sonra da halkayı açma yoluna gideceğiz." diyen Erdoğan, çalışmaların sadece bölgesel olmadığını kaydetti. Romanya ve Bulgaristan'a da benzer teklifler sunacaklarını ifade eden Erdoğan, ardından Balkan ülkelerinde çalışmalarını devam ettireceklerini söyledi. Kürt açılımı Erdoğan, Kürt açılımını "milli birlik projesinin gereği" olarak niteleyerek, terör örgütü üyelerinin dönüşünün de "beklentilerinin verdiği bir meyve" olduğunu söyledi. Sürecin Türkiye'yi bir referandum ya da erken seçime götürüp götürmeyeceği sorusu üzerine Erdoğan, erken seçimin politikalarında yer almadığını belirterek, "Her şeyden önce demokratik açılım milli birlik projemizin bir gereğidir" dedi. Ermenistan açılımı ve Erdoğan, Ermenistan açılımı ile ilgili olarak, "Gizli kapaklı yürütülen bir şey yok. Ne varsa bunları orada Dışişleri Bakanımız açıklayacak, anlatacak. Tabii burada da yine hedef saptırmalar var" dedi. Ermenistan ile bu adımı atarken Minsk üçlüsünden de destek istediklerini söyleyen Erdoğan, "Bunu ben Sayın Başkanı Barack) Obama ile de görüştüm, Sayın Devlet Başkanı Dimitriy) Medvedev ile de görüştüm. Aynı şekilde Dışişleri Bakanım, Dışişleri Bakanı ile bu konuları görüştü. Bu sürece sıcak girmelerini, bu ivmeyi hızlandırmalarını kendilerinden rica ettik. Çünkü Minsk üçlüsü eğer ve Ermenistan arasındaki bu sıkıntıyı belli bir olumlu noktaya taşıyamazsa, bizim tabii ki işimizi zorlaştırır" ifadesini kullandı. İmzalar atılmadan önceki süreçte ile görüştüklerini ve bilgilendirmeyi ilk elden yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, "Bu kadar hassasiyetle bu işi sürdürürken, bazı gelişmeler oluyor ki, bunlar bizi de doğrusu üzüyor. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Parlamentosunda bir konuşma yapmış ve bu konuşmada bir şey söylemişse, mesele orada bitmiştir ve konuşmanın arkasında durur. Bizim aramızda bu güvenin tesis edildiğini zannediyorum. Eğer aramızda bu güven yoksa, tesis edilmediyse, benim kendimden şüphem yok. Başkalarının şüphesi varsa onu da bilemem" dedi. Obama'ya Erdoğan, Başkanı Barack Obama'ya Barış Ödülü verilmesi için de, "Bakıyorsunuz Barış Ödülünü de bu arada kendisine verdiler. Tabii bu kadar erken, Barış Ödülünün bir lidere verilmesi de anlamlıdır. Basın mensupları olarak Barış Ödüllerinin nasıl verildiğini sizler de bilirsiniz. Bu konu, seyahatimizde, benim gündemimde ki önemli maddelerden bir tanesi. Çünkü Ortadoğu'da önemli bir konumu olan Türkiye'nin de Amerika'nın da burada aktif bir rol alacağını düşünerek, bu konuyu kendileri ile tekrar görüşeceğim. Biz umudumuzu yitirmedik. Dolayısıyla, Amerikanın burada aktif bir rol oynaması ve aldığı avansın gereğini de, inanıyorum ki yerine getirecektir" dedi. 614697 Derbiye kan bulaştı KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Derbiye kan bulaştı BURSA () Bursa'da derbi maçının ardından Fenerbahçe'nin aldığı galibiyete sevinen 17 yaşındaki genç, tanımadığı kişiler tarafından bıçakla yaralandı. Edinilen bilgiye göre olay, dün saat 22.30 sıralarında merkez Yıldırım ilçesi Yeşilyayla Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre derbiyi izleyen B.Ç. (17), Fenerbahçe'nin aldığı galibiyet sonrası sevinerek evine doğru gitmeye başladı. Bu sırada yanına gelen 5-6 kişi, B.Ç.'yi, "Sana zaten gıcık kapıyoruz" diyerek darp etmeye başladı. Zanlıların birisi yanında taşıdığı çakı ile B.Ç.'yi bacağından yaraladı. Yüksek İhtisas Hastanesi'ne kaldırılan genç, tedavisinin ardından taburcu edildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. 26.10.2009 GÜNDEM 615882 Denizlispor'da uyarı! Denizlispor'da uyarı! 26/10/09 20:50 Turkcell Süper Lig'de Ankaraspor'a karşı alınan hükmen galibiyet dışında puanı bulunmayan ve 10 maç sonunda puanla son sırada yer alan Denizlispor'da, yönetimden futbolculara uyarı geldi. Bursaspor mağlubiyetinin ardından teknik direktör Nurullah Sağlam'ın istifasıyla hocasız kalan ve antrenör Tuncay Özbek'le çıktığı Kasımpaşa deplasmanından da puansız dönen Yeşil-siyahlı ekipte büyük üzüntü ve moralsizlik yaşanıyor. Ligde 10. hafta sonunda en fazla gol yiyen ve en az gol atan takımlardan biri olan Denizlispor'da, Yeşil-siyahlı yönetim bugün öğle saatlerinde olağanüstü toplanarak durum değerlendirmesi yaptı. Kötü gidişin yanı sıra yeni hoca arayışlarının da görüşüldüğü toplantıdan futbolculara uyarı çıktı. Denizlispor Genel Menajeri Özhan Çetin, yönetim olarak tüm fedakarlığı yapmaya çalıştıklarını ancak herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirterek, "Herkes taşın altına elini koyacak. Koymayanlarla ayrı ayrı görüşür, gereğini yaparız" dedi. Herkesin üzerine düşen sorumluluğu alarak yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Çetin, "Kötü gidişe son verecek olan futbolcular. Bu kötü durumu onlar düzeltecek. Artık kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız" dedi. Yeni teknik direktör arayışlarının da sürdüğünü belirten Özhan Çetin, bazı isimlerle görüştüklerini ancak net bir şey olmadığını sözlerine ekledi. Yeşil-siyahlı yönetim Türkiye Kupası'nda Çarşamba günü oynanacak Gaziantepspor maçı bilet fiyatlarını da kale arkası TL, maraton tribün TL, kapalı tribünü ise 10 TL olarak belirledi. Denizlispor'da Gaziantepspor maçı hazırlıkları bugün başlarken, sakatlığı süren Bajic'in forma giyemeyeceği belirtildi. 614376 04:11 İmajımızı bu hıyarlar belirliyor! İmajımızı bu hıyarlar belirliyor!Hande'den magazinci-sanatçı tartışmasını alevlendirecek açıklamalar 'deki "Haber Merkezi Hafta Sonu" programının canlı yayınına telefonla katılıp magazinci-sanatçı tartışmasını alevlendirecek açıklamalar yaptı. "Hepimizin tepki göstermesi gerek" diyerek 55 sanatçının magazincileri için verdiği ilana destek veren Hande Ataizi, "Sokakta çalışan kişilerin çoğunun eğitim seviyesi düşük. Geceyarıları onun bunun peşinde koşturmak ve ucuz olsun diye eğitimsizleri seçiyorlar. Mal bu, sen bunları sokağa salarsan, olacak olan malzeme bu. Sanatçı deyip de görsel dünyanın malzemesi olarak yayın organlarında gözüküyoruz ve maalesef bu insanların belirlediği bir imajla var olabiliyoruz. Yani bu hıyarlar yüzünden, çok afedersiniz maalesef hepimiz bambaşka kişilikler, hergün olaylar yaşayan, kavga eden, kendiyle barışık olmayan ekstra ordinary insanlar olarak gösteriliyoruz. Ayrıca öyle de değiliz. Bu arada sözüm meclisten dışarı, bu işi iyi yapanları ayrı tutuyoruz" dedi.  Hande Ataizi estetikli burnunu göstermemek için tuvalet penceresinden kaçmaya çalışması, reyting uğruna 'i tahrik edip canlı yayında tokaty yemesi, bir günlük bir evlilik ve gazetecilere şemsiyeyle saldırmasıyla da magazin konusu olmuştu.. . 614759 Putin: Türkiye izin verdi, Güney Akım hızla tamamlanacak Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Tükiye hükümetinin Güney Akım doğalgaz boru hattı ile ilgili gerekli izinleri verdiğini, Rus enerji şirketi Gazprom ve İtalyan enerji şirketi Eni'nin bu hattı hızlı bir şekilde tamamlayacaklarını söyledi. Finlandiya Başbakanı Matti Vanhanen ile St. Petersburg'da ortak bir basın toplantısı düzenleyen Putin, "Eni ve Gazprom Karadeniz'in altından Mavi Akım-1 doğalgaz boru hattını inşa etti. Şimdi benzer şekilde Güney Akım'ı inşa etmek onlara zor olmayacak." dedi. Basının sorularını cevaplayan Putin, Ukrayna'nın by-pass edilerek Avrupa pazarına ulaşmayı planlayan Kuzey Akım doğalgaz boru hattının da zamanında tamamlanacağını ümit ettiklerini söyledi. Putin, İtalya Cumhurbaşkanı Silvio Berlusconi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın birlikte katıldıkları tele-zirvede Güney Akım'ın Kuzey Akım'dan daha önce bitebileceği yönünde açıklamalarda bulunmuştu. Kuzey Akım için gerekli tüm donanım ve boru hatlarının satın alındığını, çevre ile ilgili de analizlerin tamamlandığını kaydeden Putin, "Bu çok özel bir proje. Doğalgaz üreticileri, alıcıları ve Avrupalı şirketler buna dahil oluyor. Sadece bir İtalyan şirketi 2,5 milyar dolarlık malzeme tedarik etti." bilgisini verdi. Putin, Kuzey Akım'da çevre ve ekonomik alanla ilgili izinlerin de hazır olmasının projenin vaktinde ilerlemesi için önemli olduğuna işaret etti. PUTİN FİNLANDİYA'YA TÜRKİYE'Yİ ÖRNEK GÖSTERDİ Hangi hattın daha önce tamamlanacağı konusunda değerlendirmede bulunurken zorlandığını kaydeden Rusya başbakanı, "Güney Akım'ın hızlı bir şekilde tamamlanacağından endişem yok. Jeolojik ve sismik çalışmalarının ardından, inşa süreci de başlıyor. Kuzey Akım'ın da öngörülen zamanda tamamlanacağını ümit ediyorum. İzinlerin bir an önce tamamlanması gerekiyor." hatırlatmasında bulundu. Putin, Finlandiya'ya Türk hükümetinin hızlı karar alma sürecini örnek gösterdi. Rus Gazprom, Alman E.ON Ruhrgas, Alman BASF-Wintershall ve Hollandalı Gasunie enerji şirketi 12 milyar dolara mal olacak Kuzey Akım doğalgaz boru hattını birlikte inşa ediyor. Ekonomi sahası kullanılan Danimarka gerekli izinleri 20 Ekim'de verirken, Finlandiya ve diğer ülkeler çevre konusunda yaşanan endişelerden dolayı beklemedeler. Hattın 2012 yılında tamamlanabilmesi için tüm izinlerin yıl sonuna kadar tamamlanması gerekiyor. Finlandiya başbakanı St. Petersburg temaslarında gerekli izinleri verecekleri konusunda taahhütte bulundu. 614320 Tiyatrocu Özden Taksim'de dilendi KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Tiyatrocu Özden Taksim'de dilendi Özel tiyatrolara devlet desteği olmadığını söyleyen Yalçın Özden, durumu protesto için Taksim'de dilendi. İSTANBUL Beyoğlu'nda eylem yapan ünlü tiyatrocu Yalçın Özden, oyun sergiledikten sonra dilendi.Beyoğlu'nda eylem yapan ünlü tiyatrocu Yalçın Özden, devlet yardımı alamadığını gerekçe göstererek boynuna astığı "Devlet es geçti, siz boş geçmeyin" yazıyla eylem yaptı. Cadde girişinde oyun sahneleyen Yalçın Özden, "Devlet yardımı alamadığım için bu yola başvurdum. Devlet bu sene dağa taşa, herkese yardım etti ama 44 yıllık sanatçıyı yok saydı" diye sitem etti. Oyun sonunda rol arkadaşı Salih Ünal'la birlikte izleyiciden para toplayan Yalçın Özden, halkın daha duyarlı olduğunu söyledi. Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi girişine tiyatrocu arkadaşı Salih Ünal'la birlikte gelen Yalçın Özden, boynuna '44 yıl sanat yaşamı, 21 yıl tiyatro, devlet es geçti, siz boş geçmeyin!' yazısı astı. Sürekli başvurmasına rağmen Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan ve Özel Tiyatroları Destekleme Komisyonu'ndan destek alamadığını dile getiren Özden, tiyatroya önem verilmediğini vurguladı. 26.10.2009 GÜNDEM 615114 Takside çocuk gaspçı dehşeti Takside çocuk gaspçı dehşetiHAKAN GÜNGÖRDÜ, KADİR ÖZEN İzmir DHA 24.10.2009Üç çocuk, İzmir’de bir taksi sürücüsünü gasp etmeye çalıştı. ’de suç kaydı bulunan çocuk bindikleri taksinin şoförüne bıçakla saldırıp parasını istedi. Yaralanan sürücüyü polisler kurtardı ’in semtinde Osman Ederoğlu’nun (35) parasını bıçak zoruyla gasp etmeye çalıştıkları öne sürülen üç çocuk gözaltına alındı. Haklarında hırsızlıkla ilgili 10’u aşkın suç kaydı bulunan A.İ. (12), N.K. (12) ve E.Ö. (11), dün gece Montrö Meydanı’nda durdurdukları, Ederoğlu yönetimindeki taksiye bindi. Ederoğlu, çocukların isteği üzerine Yenişehir yönüne doğru hareket etti. Tepecik Alt Geçidi’ni geçerken şüphelenen Ederoğlu, daha fazla gidemeyeceğini söyleyerek durdu. Bu sırada çocuklar, iddiaya göre, Ederoğlu’na bıçakla saldırıp, parasını almak istedi. Ekmek bıçağıyla Çocuklardan ücreti isteyince N.K. ve E.Ö.’nün kendisine vurduğunu ve “Sen bize para vereceksin” dediğini anlatan Osman Ederoğlu, A.İ.’nin belinden ekmek bıçağı çıkardığını görünce taksiden indiğini söyledi. Ederoğlu, “Çocuklarla boğuştuk. Yüzümden hafif yaralandım. Fırsatı bulunca taksiye binip kapıyı kilitledim. A.İ., açık kalan camdan içeri soktuğu bıçakla beni yaralamaya çalıştı. Devriye gezen Yunus ekipleri olaya müdahale etti” dedi. Çocuklar, Çocuk Şube Müdürlüğü’ne teslim edilirken, Ederoğlu “Suç dosyaları bir hayli kabarık. Davacıyım, adalet yerini bulsun” diye konuştu. 615781 Hülya Avşar ifade verdi Hülya Avşar ifade verdi AA Giriş Saati 26.10.2009 16:26 Güncelleme 26.10.2009 16:53 Şarkıcı, oyuncu Hülya Avşar, hakkındaki bir soruşturma kapsamında savcılıkta ifade verdi. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu avukatlarının şikayeti üzerine hakkında başlatılan bir soruşturma kapsamında ifade vermek için avukatı ile Şişli Adliyesine gelen Avşar, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısına ifade verdikten sonra ayrıldı. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614827 'Namaz fişlemecisi' Dündar'a tepkiler Sorumlu ve ilkeli habercilik sloganını kullanan Uğur Dündar’ın yönettiği Star TV Ana Haber Bülteni’nde yayınlanan “Okuldan Cuma’ya” başlıklı haber “sorumsuz haberciliğin zirvesi“ olarak yorumlandı. Haberde sanki suç işliyormuş gibi gösterilen öğrencilerin ders saatinde mi yoksa ders dışında mı camiye gittiği belirtilmedi. Öğrencilerin cuma namazı kılması üzerine işlenen haberin veriliş biçiminin insan haklarına ibadet özgürlüğüne, çocuk haklarına ve özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı olduğu bildirildi. İBADET EN DOĞAL HAK İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım: Avrupa’da nasıl çocuklar her yaşta kiliseye gidiyorsa, Türkiye’de çocuklar camilere gidebilir, bu en doğal en temel insani haktır. Bu haberi yanlış buluyoruz. KİŞİLİK HAKLARINA AYKIRI Prof. Dr. Hüseyin Hatemi: Cuma namazına giden öğrencilerin gizli ve izinsiz görüntülenmesi ve haber yapılması özel hayatın gizliliği, ibadet özgürlüğü ve çocuk haklarına aykırı. Aileler, bu görüntülerden dolayı manevi tazminat davası açabilir. ÖĞLE TATİLİNDE DİN YAŞANABİLİR Genç Siviller üyesi Bedriye Altınyol: Din ile devletin birbirinden ayrılması ayrı, insanların inancına müdahale ayrı bir şey. İnsan inancını öğrenciyse de, kamu personeliyse de yaşamalı. Öğrenci öğle tatilinde gidiyorsa sorun yok. ALKOL KULLANIM ORANINI DA ARAŞTIRSINLAR ÖZGÜRDER Yönetim Kurulu Üyesi Hülya Şekerci: öğrencileri namaz kılıyor diye ihbar edenler, Türkiye’deki eğitim sistemini uyuşturucu oranını şiddet ve alkol kullanımı konusunda araştırsınlar. Dersler bile ibadet saatine göre ayarlanmalı. (Star) 2009-10-26 12:54:40 ulusalcılar kendileri dışında yayın yapan medyayı ne izler, ne alır. hatta irticacı dedikleri kurumların markette ürünlerini bile almaz... boykot eder ve bu boykotta dik durur ama mütedeyyin kesim her şeye rağmen, neredeyse kendisine ekranda küfür edenleri izler, gazetesini alır, köşe yazısını(bakalım bugün ne kusmuş der gibi) okur.VS VS. boykot edemez, dik duramaz... hatta susmaya alışmıştır SUSAR DA SUSAR!!!! tepki vermeyi öğrenemez, veremez... tamer dağlar 2009-10-26 12:45:19 seni klavuzun yılmaz özdil ise karıştıracağın şeyde bellli.inançlı insanlar üzerinden rating yapmak haram olsun.... Fırat Kartal 2009-10-26 12:43:33 dun dar namaz kılan öğrencilerile rating kazanıyor ama öğrenciler eroin,şarap partisi yapsaydı bunuda çağdaşlık olarak kullanıp rating yapacaktı.bugüne kadar göz boyama dışında bu ülkeye ne faydası olmuş bu adamın.aldığı yusek maaş ile sefasını sürsün ama yaptığı kul hakkı ihlalini nasıl ödeyecek öğrencileri sanki suş işlemiş gibi gösterip afişte yaptığına ne demeli...ayıp günah dündar...çok ayıp çok..seni yeni yeni anlıyoruz. yuh bize... Fırat Kartal 2009-10-26 12:43:25 Dündar gibi adamlara sinirlenmeyin. Bize ne güzel haberler veriyor. Öğretmen öğrencileriyle namaz kılıyor. İstesen bu güzel haberi kimse bize getirmez. Keşke sürekli böyle haberleri veren programcılar olsa. Allah sevgisinin ve korkusunun yayıldığını duymak mutluluk verici. Bizde Allah'ı hamd ile tesbih ederiz. Haydar Kolcu 2009-10-26 12:40:27 telekom faturasından bıktım diyenler. ucuz konuşmak isteyenler google arama çubuğuna ekisim yazınca ilk gelen sitede ayrıntılar yer almaktadır. mustafa 2009-10-26 12:36:27 birileri brezilyada kliseye gider birileri lailaya camiye gidince haber bu adamı kaile almayın dengesini yitirmiş teoman gemiler 2009-10-26 12:18:14 Uguuurcuuum acaba sen hangi dine mensupsun açıkla bilelim sakın müslümanım deme inanmayız UTANMA AÇIKLA FERAHLA nihat sakiroğlu 2009-10-26 12:07:28 hayatında hiç namaz kıldınmı sen ugur dündar namaz kılınca insanın nasıl huzur buldugunu bilirmisin sen ancak bu tür saçma sapan haberlerle gündemde kalmaya çalış peynamaz ugur dündar ziya şahin 2009-10-26 12:06:56 adamın 40 yıldır işi buuuuuuuuuuuuu hakanasil 2009-10-26 11:54:36 Bu gençlerimizin aileleri ne bekliyor daha? Böyle namuslu insanları savunacak avukatlar ne diye sessiz kalıyor? İlk hedef Avrupa İnsan Hakları mahkemesi...Bu özgürlük karşıtları, Avrupa İnsan Hakları mahkemesine şikayet edilmeli. Bir ülkede birileri masum bir ibadet özgürlüğüne dil uzatabilecek kadar özgürlük karşıtı olmuşsa, onları paklayacak olan yer dünyanın adil mahkemeleridir. Zaman gelecek bu adamlar Türkiye mahkemelerinde de yargılanacaklar. Ellerindeki medya gücü gittiğinde..Çok uzak bir zaman değil İsa Meshi 2009-10-26 11:52:22 bakın nasıl güzel yetişiyor yeni nesil, internet çağındayız çocuklar herşeyi tek tıkla öğreniyorlar, okulada hocaları, malum gazeteler evrimi anlattıkça çocuklar sırtlarıyla gülüyorlar artık, Allah'ın varlığına nasıl yürekten inanıyorlar işte kanıtı bu haber, Uğur dedeleri istedii kadar fenalaşsın, Allah bu ülkeyi daha da daha da dindar yapacak. modern müslüman 2009-10-26 11:50:10 ALLAH(c.c) namaz kılan çocuklarımızın sayılarını artırsın. uğur dündar gibi insanlara hidayet eylesin. alp salman 2009-10-26 11:49:51 ''Her nefis ölümü tadacaktır!'' Bakalım ozaman ne yapacaksınız. Yunus Emre Özçelik 2009-10-26 11:49:22 Dine ve dinin ictimai hayattaki tezahürlerine savaş açan bu zihniyetteki bütün TV kanallarını televizyonlarımızın hafızasından silelim. Unutmayalım ki böyle bir haberi yapan zihniyetteki tv kanalında yapılan diğer program ve diziler de milletimizi ifsad etmeye yöneliktir. Bunları hepten silmemiz lazım. Bu malum kanalları herkes biliyor, öfkelenmekten başka yapılabilecek müşahhas şeyler var. Mehmet Tirpan 2009-10-26 11:45:14 Hem 1982 İHTİLALİ ANAYASAYINI asla değiştirilemez diye DİREN hemde İHLAL et! TC.ANAYASASI Madde 24-Herkes, VİCDAN DİNİ İNANÇ ve KANAAT HÜRRİYETİNE sahiptir.14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla İBADET,DİNİ AYİN ve törenler serbesttir. Kimse İBADETE,DİNİ AYİN ve törenlere katılmaya,DİNİ İNANÇ ve KANAATLARlNI açıklamaya ZORLANAMAZ; DİNİ İNANÇ ve KANAATLERİNDEN dolayı KINANAMAZ ve SUÇLANAMAZ. Dündar sen FAŞİST ATEİST hatta ŞAMANİST olabilirsin ama kimsenin ANAYASAL hakkına ASLA MÜDAHALE edemezsin! süleyman kadirler 2009-10-26 11:34:52 ne zaman güzel bişeyler olsa ,ülkeyi karıştırmak isteyen güçler uğur dündar gibi kuklaları başlıyorlar konuşturmaya. biraz kuyruğuna basılsa nasıl feryat ettiğini bütün türkiye biliyor. ibrahim Gönen 2009-10-26 11:34:10 ali kırcanın görüntülerini cıkarın oteldeki görüntülerini sayın dündar. arka fonada civciv cıkacak kaz cıkacak müziği koy. efek iyi olsun. seni gidi hipnozcu seni.ama gücün kayboldu kimse uyumuyor. çotanak 2009-10-26 11:33:07 en az Saldırgan Basın Kadar Halk Özgürlüğü istiyor, Özgür Basın yandaşlarını silip geçecek Ali Eren 2009-10-26 11:32:07 İçki, kumar, fuhuş, uyuşturucu, toplu rezalet yapanları niye yazmıyorsun. Plajlardaki üstsüz gezenleri niye görmüyorsun. Park, bahçe, yol kenarı, otomobil içinde hayvanlar gibi sözüm ona flört edenleri niye yazmıyorsun. NİYAZİ KARACA 2009-10-26 11:30:15 dündar gibilerin yüzünden bu memleket bir adım ileri gitmiyor.cünkü bu zihniyet tamamen para para para diyen bir zihniyet. yıllarca sol partiler bunun gibi 2-3 tane daha var solu destekler gibi yapıp aslın da patronlarını zengin etme peşinde. bunlar ne sağcı ne solcu tamamen puta tapar gibi paraya tapan sadece VARLIKLARDIR!!! çotanak 615754 Taksim metrosu uzayacak KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Taksim metrosu uzayacak İSTANBUL İstanbul'da metro hatlarına bir yenisi daha ekleniyor. 30 Ocak 2009'da açılışı yapılan 4. Levent-Hacıosman metro hattının Darüşşafaka'ya kadar olan kısmında 1,5 ay sonra test sürüşüne başlanacak. İlk kaynak çalışmasına katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, "Oksijen bitti" diyen kaynak ustasına 200 lira bahşiş verdi. İnce işlerin yapımına başlanan Darüşşafaka İstasyonu'nda ilk ray kaynağı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın katılımıyla yapıldı. Atatürk Oto Sanayi-Darüşşafaka metro hattında elektromekanik ve ince işlerin tamamlanmasıyla Aralık ayında ilk test sürüşü yapacaklarını kaydeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş "2010 yılının ilk günlerinde 4. Levent metromuzun Darüşşafaka kısmında seferlere başlayacağız. Şişhane'den Darüşşafaka'ya kadar 18 kilometrelik hatta kesintisiz taşımacılık yapacağız. 2010 yılı sonuna kadar da 4. Levent metrosu Hacıosman'a kadar uzayacak." Diye konuştu. 2012 yılında Taksim metrosunun Yenikapı'ya ulaşacağı bilgisini veren Topbaş "Tamamı 22 kilometre olan ve yolculuk süresi 30 dakika olan Yenikapı-Taksim-4.Levent-Hacıosman hattında 30 saatte 70 bin yolcu taşınacak." dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Kadir Topbaş kazı çalışmaları tamamlanan Atatürk Oto Sanayi-Darüşşafaka Metro Hattı'nda ilk rayların döşenmesi ve kaynaklanması törenine katıldı. Metro hattının ilk raylarını birleştiren Topbaş "Ray birleştirme çalışmalarında yeni bir yöntem kullanıyoruz. 18 metrelik parçalar halindeki rayları bin 500 derece ısıyla kaynak yapıyoruz. Bu sayede metroların ray üzerinden geçişinde meydana gelen sallantı yaşanmayacak." Dedi. 4. Levent metrosunun Seyrantepe'ye uzayan kısmında Kasım ayından itibaren test sürüşüne başlayacaklarını kaydeden Topbaş "Galatasaray stadından önce metroyu bu bölgeye getiriyoruz." dedi. 4. Levent-Hacıosman metro hattı ile birlikte İstanbul'un kuzey-güney aksındaki yolculuk talebinin karşılanacağını belirten Topbaş "4. Levent metrosuna yolcu getirmek için Hisarüstü-Boğaziçi Üniversitesi-Levent-Sanayi Mahallesi bölgesinden yolcuları bu metroya çekmek için bu bölgeleri kapsayan bir havaray çalışması yürütüyoruz. Hisarüstü bölgesinden havarayla yolcu taşıyarak bu hattı besleyeceğiz.Bu sayede 4.Levent-Hacıosman metro hattı önemli bir yolcu yoğunluğuna ulaşacak. İstanbullular toplu taşıma kullanımının keyfine erişecek." Dedi. 4. Levent-Hacıosman metro hattının Darüşşafaka'ya kadar olan bölümünün maliyetinin 487 milyon Euro olduğunu kaydeden Topbaş "İstanbul'da eksik kalan çalışmaları birlikte sürdürüyoruz. İstanbul'da işler durdu diyenler gelip görsün ne çalışmalar yaptığımızı. Darüşşafaka metro çalışmalarında bin 350 ve Kadıköy-Kartal metrosunda bin 500 olmak üzere yer altında bine yakın insanımız çalışmakta." şeklinde konuştu. Bu arada topbaş, ilk kaynak çalışması sırasında "Oksijen bitti" diyen kaynak ustasına 200 lira bahşiş verdi. 26.10.2009 GÜNDEM 614298 Yaşananları kimse tasvip edemez TAHA KIVANÇ Yaşananları kimse tasvip edemez ANKARA Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 34 PKK'lının teslim olması sonrasında yaşananları kimsenin tasvip edemeyeceğini söyledi. Başbuğ, Panora Alışveriş Merkezi'ndeki sinemada, terörle mücadele eden 40 askerin hikayesini anlattığı 'Nefes: Vatan Sağolsun' adlı filmi izledi. Filmin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Başbuğ, şöyle konuştu: “Elbette son yaşanan olayları kimse tasvip edemez. Şehitlerimizin, gazilerimizin bu olaylardan duyduğu üzüntüyü paylaşıyorum. Ama şehitler, gaziler verilmeseydi bugün acaba Türkiye terörle mücadele noktasında nerede olurdu? Unutmayalım. Bunları unutursak, her şeyden evvel şehitlerimize karşı, gazilerimize karşı büyük haksızlık olur.' 26.10.2009 POLİTİKA 614645 72 akaryakıt kaçakçısı adliyede Alınan bilgiye göre, Ankara Jandarma Alay Komutanlığı ekipleri, geçen hafta ''hileli kaçak akaryakıt sattığı tespit edilen'' 100'den fazla akaryakıt istasyonuna eş zamanlı baskın düzenlemişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla 30 ayrı ilde gerçekleştirilen ve ''By Pass'' adı verilen operasyon kapsamında gözaltına alınan 86 kişinin, Ankara Jandarma Alay Komutanlığındaki işlemleri tamamlandı. Zanlılardan 14'ü ifadelerinin alınmasının ardından Cumhuriyet Savcısı'nın talimatıyla serbest bırakılırken, 72 zanlı sabah erken saatlerde Ankara Adliyesi'ne sevk edildi. Söz konusu zanlıların yer altına kurdukları depolarda sakladıkları kaçak akaryakıtı, geliştirdikleri uzaktan kumandalı elektronik düzenek aracılığıyla içerisinde ulusal marker bulunan yasal yakıtla sattıkları ifade edilmişti. Operasyon kapsamında jandarmanın söz konusu akaryakıt istasyonlarında yaptığı aramalarda, 14 adet düzenek ele geçirilmiş, yer altına gizlenmiş depolar ise yapılan kazıların ardından ortaya çıkarılmıştı. Zanlıların aynı zamanda yazar kasalarında yedek mali hafıza kullanarak vergi kaçakçılığı yaptıkları da ileri sürülmüştü. AA 614288 Trabzonspor'da Engin sıkıntısı SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Trabzonspor'da Engin sıkıntısı KAMİL ANAHAR Trabzonspor'un büyük umutlarla transfer ettiği Engin Baytar, bir türlü istenileni veremiyor. Kayseri maçındaki kötü performansı nedeniyle ilk yarım saatte oyundan alınması sonrası taraftarlarla da tartışması yönetimi ayrıca sıkıntıya soktu. Yönetimin, Engin'in dikkatini çekeceği ve Hugo Broos'un raporu doğrultusunda da bu futbolcuya ceza verilebileceği öğrenildi. 26.10.2009 SPOR 615349 14 piton ve 10 kertenkeleyle yakalandı Gümrük yetkilileri, zehirsiz yılanların, adı açıklanmayan kişinin gövdesine bantla sarılmış olduğunu, kertenkelelerin ise bacaklarına bantlı kutucuklarda bulunduğunu söylediler. Yetkili Helge Breilid, Danimarka'dan gelen kişinin, kendilerine sadece "sürüngenlere deli olduğunu söylediğini" kaydetti. Yılan ve kertenkelelerin, bavullarında bir tarantula bulunan bu kişinin üzerinin ayrıntılı aranması sırasında fark edildiği bildirildi. 616116 Aşk acısını unutup işe geri döndü Aşk acısını unutup işe geri döndüEski mankenlerden Funda Barın, "Artık piyasada ben de varım" diyor. 26.10.2009 11:02 Bir dönem podyumlarda fırtına gibi esen, bir yandan da oyunculuk yapan Funda Barın, sevgilisi Murat Polat’tan ayrıldıktan sonra aşk acısıyla gittiği Macaristan’dan geri döndü. Türkiye’ye adım atar atmaz kariyerine devam etmek için çalışmalara başlayan Barın, “Herkes oyuncu, manken olmuş. Bu işler bu kadar ucuz değil. Bu piyasada ben de varım” diye konuştu. -HT MAGAZİN-Ateş ELİK 615546 Fransız bakan burka giymeye karşı LCI televizyon kanalının sorularını yanıtlayan Besson, burka giyilmesinin yasayla yasaklanması konusunda açık bir tavır almayarak, bu konuda kararı yasa yapıcılarının vereceğini söyledi. ''Burkanın ulusal değerlere aykırı olduğunu'' savunan Fransız Bakan, burkanın kadın hakları ve Fransızların kadın-erkek eşitliğiyle ilgili taahhütlerine aykırı olduğunu söyledi. Ulusal kimlik konusunda Fransa'da bir tartışma başlatılması görüşünü dile getiren Besson, bu tartışmanın ''Fransız olmak ne demek? ve Ulusal kimlik değerleri nelerdir?'' gibi sorulara açıklık getirmesini istediğini söyledi. Fransız ulusunun ve cumhuriyetin aşırı eğilimlere karşı olduğunu kaydeden Besson, Fransa'nın ''farklılıkların ve birlikteliğin sembolü'' olduğu görüşünü dile getirdi. Besson, Fransa'da yabancıların daha iyi Fransızca konuşması ve okul çağındaki çocukların daha çok milli marşı söylemesi için fırsat yaratılmasından yana olduğunu sözlerine ekledi. Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de daha önce yaptığı açıklamalarda, ''burkanın kadınları hapsettiğini ve Fransız toplumunda hoş görülmediğini'' söylemişti. Fransa'da konuyla ilgili kurulan parlamento inceleme komisyonu, ülkede ilgili tarafların görüşlerini dinleyerek bir rapor hazırlayacak. AA 614700 İzmir'de trafik kazası: ölü KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY İzmir'de trafik kazası: ölü İZMİR () İzmir'in Çınarlı semtinde, belediye otobüsü ile bir otomobil çarpıştı. Otobüsün altında kalan otomobilde dört kişi hayatını kaybetti. Kaza, gece saat 00.30 sıralarında Çınarlı hemzemin geçitte meydana geldi. Teyfik R. (30) yönetimindeki 35 KN 504 plakalı ESHOT'a ait 165 numaralı Evka-4 Gümrük hattında çalışan belediye otobüsü ile sürücüsü henüz belirlenemeyen 35 HSR 90 plakalı otomobil çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle otobüsün altında kalan otomobildeki dört kişi bulundukları yerde sıkıştı. Kazayı görenler durumu polis, sağlık, AKS 110 ekiplerine bildirdi. AKS 110 ekiplerinin çalışmasıyla Mehmet Karademir (18), Görkem Düzey (19), Namık Kemal Şimşek (20) ile Cemre Kaya (17) sıkıştıkları yerden kurtarıldı. Sağlık ekipleri, Düzey ve Karademir'in kaza yerinde öldüğünü belirledi. Ağır yaralanan Kemal Şimşek ambulansla Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne Cemre Kaya da Ege Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Kemal Şimşek ve Cemre Kaya da yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazanın ardından otobüs şoförü Teyfik R. gözaltına alınıp Çınarlı Polis Merkezi'ne götürüldü. Dört kişinin öldüğü, üç kişinin de yaralandığı kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. 26.10.2009 GÜNDEM 614192 Lazerle taciz ettiler SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Lazerle taciz ettiler İSTANBUL (A.A) Galatasaray, Fenerbahçe ile oynadığı derbi maça şansızlıkla başlarken, golcü futbolcu Milan Baros sakatlanarak, oyundan çıkmak zorunda kaldı. Karşılaşmanın henüz 1. dakikasında Emre'nin yaptığı faul sonucunda sakatlanan Baros oyuna devam edemedi. Acıbadem Bakırköy Hastanesi'ne götürülen Çek futbolcunun MR'ının çekileceği öğrenildi. Şanssız futbolcu sahayı sedyeyle terk ederken, bu oyuncunun  yerine Nonda oyuna dahil oldu. KEİTA'NIN BAŞINA YABANCI MADDE GELDİ Karşılaşmanın 26. dakikasında kullandığı korner atışının ardından başına içi su dolu plastik bardak atılan Keita, bir süre yerde acı içinde kıvrandı. Bardağın kenarı Keita'nın gözünü sıyırırken, oyuncu yapılan tedavinin ardından bardağı, topu da eline alıp saha kenarındaki görevlilere kadar götürdü. Keita, bu hareketi nedeniyle hakem Bünyamin Gezer'den sarı kart gördü. KEİTA SİVASSPOR MAÇINDA YOK Derbi maçta sarı kart gören Keita, ligde cezalı duruma düşerken, bu futbolcu 74. dakikada da direkt kırmızı kart görerek cezasını katladı. Keita, Galatasaray'ın gelecek hafta Sivasspor ile oynayacağı karşılaşmada forma giyemeyecek. GALATASARAYLI OYUNCULARA LAZER IŞIĞI TACİZİ Fenerbahçeli taraftarlar, Galatasaray kalecisi Franco ve diğer futbolcuları maçta lazer point ile taciz ettiler. Taraftarlar, renkli lazerle özellikle serbest atışlarda Franco'nun  yüzüne ışık tuttu. MAÇTAN SONRA GALATASARAY TRİBÜNÜNE MÜDAHALE Maçtan sonra güvenlik görevlileri, Galatasaray tribününe müdahale etti, tribüne girerek taraftarlara müdahalede bulundu. Taraftarlar kırdıkları koltukları güvenlik görevlilerinin üzerine attı. Bu sırada, bazı koltukların ateşe verildiği görüldü. SERVET'TEN GÖKHAN'A TEPKİ Karşılaşmanın başlamasıyla birlikte Fenerbahçe ataklarında savunmada yalnız yakalanan Servet, Gökhan'a sert tepki gösterdi. Servet, takım arkadaşına bağırarak yerini kaybetmemesini istedi. 25.10.2009 SPOR 615856 Honduras'ta yine kan aktı, bu kez de... 'taki geçici yönetimin lideri Roberto Micheletti'nin yeğeni Enzo Micheletti'nin vurularak öldürüldüğü açıklandı. Polis sözcüsü, 24 yaşındaki Enzo Micheletti'nin cesedinin Choloma kentindeki ormanlık alanda bulunduğunu, cinayetin, Roberto Micheletti'nin yönetime gelmesiyle ilgisi olup olmadığının henüz bilinmediğini söyledi. Sözcü, aynı bölgede bir başka kişinin cesedinin de bulunduğunu kaydetti. Roberto Micheletti, haziran ayındaki darbeden sonra devlet başkanlığı görevini üstlenmişti. 614319 Bacağından kurşunlandı paraları çalındı, rüşvet verip ülkesine dönebildi KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Bacağından kurşunlandı paraları çalındı, rüşvet verip ülkesine dönebildi Bulgaristan'nın Swelingrat kenti yakınlarından geçerken durdurularak ayağından vurulan Türk TIR sürücüsü, gasp edildi. gün sonra Bulgar polisine rüşvet verilerek Türkiye'ye getirilen sürücü, tedavi altına alındı.18 yıllık TIR sürücüsü Hasan Pehlivan 20 Ekim tarihinde Kapıkule sınır kapısından Bulgaristan'a geçti. Pehlivan, Bulgaristan'a girdikten sonra Swelingrat-Harmanlı kenti arasında seyir halindeyken aracının ön lastiği patladı. Lastiği değiştirmek için duran sürücü, kriko vurmak için aracın altına yattığında bacağından vuruldu. kişi oldukları belirtilen soyguncular, Pehlivan'ı bozuk olan Türkçeleri ile "paraları ver" diyerek TIR kabinine soktu. Pehlivan'ın cüzdanını ve değerli eşyalarını alan zanlılar daha sonra kayıplara karıştı. 250 EURO RÜŞVET VERDİM Pehlivan, bir Bulgar TIR sürücüsü yardımıyla polis çağırdı. Bir sağlık ocağına götürülüp tedavi edilen Pehlivan, Harmanlı kentinde birkaç gün kalıp mahkemeye çıkarıldı. Pehlivan'ın kullandığı TIR ise firma tarafından gönderilen bir başka sürücü tarafından ülkeden çıkarıldı. Ardından Türkiye'ye dönmek için Bulgar gümrüğüne gelen Pehlivan'a, TIR'ı başka birisi tarafından ülkeden çıkarıldığı gerekçesiyle, yetkililer tarafından geçiş izin verilmedi. Olayı anlatan Pehlivan'ın arkadaşı TIR sürücüsü Ahmet Özcan "Burada görevliler arkadaşı salmıyordu, 250 Euro rüşvet vererek Türkiye'ye getirdim” dedi. 26.10.2009 GÜNDEM 614977 Süper Bursaspor seriye bağladı Tarihinin en başarılı sezonlarından birini geçiren İstanbul Büyükşehir Belediyespor galibiyetiyle üst üste beşinci maçından üç puanla ayrıldı. Ligde geride kalan 10 haftada yedi galibiyet, bir beraberlik, iki de yenilgi alan yeşil-beyazlı takım, 22 puan ve averajla 'ı geçerek ikinci sıraya yerleşti. Rakip fileleri 24 kez havalandırarak 'ın ardından en fazla gol atan takım olan yeşil-beyazlılar, kalesinde sadece dokuz gol görerek, en az gol yiyen takım sıralamasında Gençlerbirliği ile birlikte dördüncü sırada yer alıyor. Süper Lig'de 'ye sahasında 1-0 yenildiği maçtan sonra büyük bir çıkışa geçti. Sivasspor'u deplasmanda 3-1 yenen ardından konuk ettiği Diyarbakırspor'u 4-0 yenerek çıkışını sürdürdü. Manisaspor ve Denizlispor ile art arda oynadığı iki deplasman maçını 2-0 ve 3-2'lik skorlarla kazandı. Yeşil-beyazlı takım son olarak geçen cumartesi günü İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 6-0 yenerek galibiyet serisini beş maça çıkardı. beş maçlık galibiyet serisinde 18 gol atarken, kalesinde sadece üç gol gördü. 615986 Fas'ta İspanyol gazetesine yasak Madrid'de açıklama yapan gazete yetkilileri, geçen hafta Fransız Le Monde gazetesinin başına gelenin dün de kendilerinin başına geldiğini bildirdi. Açıklamaya göre, Faslı makamlar Le Monde'da yayınlanan karikatürleri basan El Pais'i "monarşi kurumuna hakaretle" suçladı ve gazetenin dağıtımını durdurdu. Madrid'de yazılı açıklama yapan Gazeteciler Dernekleri Federasyonu, Fas yetkililerinin yasağını kınadı. 615121 ANNEYLE KIZI BÖYLE KURTARILDI ANNEYLE KIZI BÖYLE KURTARILDIANKARA AA 23.10.2009 ’DA Necatibey Caddesi’nden İnönü Bulvarı istikametine gitmekte olan Hakan Y.’nin kullandığı 35 CPU 03 plakalı otomobil, Elgün Sokağı kavşağında, yolun karşısına geçmek isteyen Nilay Parlak (25) ve kızı Esmanur’a (5) çarptı. Otomobilin altında kalan anneyi çevredekiler aracı kaldırarak kurtardı. Daha sonra Hastanesi’ne kaldırılan anne ve kızının hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi. 615607 Ankaraspor kupa maçına kadro arıyor Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu tarafından bir alt lige düşürülen Ankaraspor'da Türkiye Kupası için kadro oluşturmakta güçlük çekiliyor. Türkiye Kupası play-off turunda çarşamba günü deplasmanda TFF 2. Lig ekiplerinden Tokatspor ile karşılaşacak olan Ankaraspor, hazırlıklarını antrenör Fikret Yılmaz yönetiminde sürdürüyor. Teknik direktör Jürger Röber'in il dışında olması nedeniyle yardımcısı Yılmaz, takımı kupa maçına hazırlamaya çalışıyor. Ligden düşürülmesinin ardından futbolcuları başka takımlara transfer olan ''başkent leoparları'', bugün Batıkent Tesisleri'nde yaklaşık 50 dakika süren bir çalışma yaptı. 10 kişilik bir ekiple hazırlanan Ankaraspor, altyapıdan gelecek futbolcularla kupa maçı için kadro oluşturmaya çalışıyor. Kupada mücadele edebilecek bir kadro oluşturmaya çalışan teknik ekip, yarın Tokat'a gidip gidilmeyeceği yönünde bir karar alacak. AA 614488 Yiğido farkını ortaya koydu Kötü gidişin ardından Bülent Uygun'un istifasıyla boşalan teknik direktörlük koltuğuna oturan Muhsin Ertuğral da ilk galibiyetini elde etti. Yiğidolar, geçtiğimiz hafta Fenerbahçe'yi mağlup eden rakibi karşısında maçın ikinci yarısında bulduğu gollerle sahadan 3-0'lık üstünlükle ayrıldı. Maç orta alan mücadelesi şeklinde başladı. Sivassporlu Uğur Kavuk, 8. dakikada rakibiyle girdiği bir pozisyon sonrası omzundan sakatlanarak oyuna devam edemedi. Uğur'un oyundan çıkması üzerine yaklaşık dakika 10 kişi oynayan Sivasspor, Murat Sözgelmez'in ısınarak oyuna girmesinin ardından tekrar 11 kişi mücadele etti. Muhsin Ertuğral'ın ilk kez Sivasspor taraftarının önüne çıktığı maçın ilk yarısı golsüz sona erdi. İkinci devrenin başlangıç düdüğüyle birlikte etkisini hissettiren Sivasspor, 48. dakikada Musa Aydın ile öne geçti. dakika sonra bu kez Cihan Yılmaz fileleri havalandırdı ve farkı ikiye çıkardı. Mücadelenin kalan kısmında kontrollü bir futbol ortaya koyan Yiğidolar, son dakikada Cihan ile bir gol daha buldu ve maçı 3-0 kazanıp puanını 7'ye yükseltti. Sivassporlu futbolculardan Bülent Uygun'a selam fTeknik Direktör Muhsin Ertuğral ile ilk galibiyetini alan Sivassporlu futbolcular, karşılaşmanın ardından sevinçlerini seyircileriyle ilginç şekilde paylaştı. Kırmızılı-Beyazlı futbolcular, eski hocaları Bülent Uygun'a mesaj gönderircesine asker selamı verdi. Teknik Direktör Bülent Uygun, Fenerbahçe'de futbol oynarken gol attıktan sonra sevincini asker selamı vererek gösteriyordu. Yiğidolar'ın yeni hocası Muhsin Ertuğral, maçtan sonra yaptığı açıklamada, daha yapacak çok işlerinin olduğunu söyledi. Maçta Uğur'un sakatlandığını belirten Ertuğral, Mehmet Yıldız'ın ise bugün tedavi için Almanya'ya gideceğini söyledi. SİVASSPOR: GAZİANTEPSPOR: SİVASSPOR: Petkoviç 8, Uğur (Dk. 11 Murat Sözgelmez 7), Sedat 7, Yasin 7, Hayrettin 7, Kadir (Dk. 46 Cihan 6), Sezer 6, Musa 8, Erman 8, Bruno Zita 7, İbrahim Şahin (Dk. 72 Kamanan 5). GAZİANTEPSPOR: Mahmut 4, Tolga 5, Cenk 5, Murat Ceylan 5, Erkan (Dk. 56 Beto 3), Zurita 5, Hakan Bayraktar (Dk. 68 İbrahim 3), Ivan De Souza 5, Jorginho 5, Olcan (Dk. 68 Erman 4), Julio Cesar De Souza 5. GOLLER: Dk. 48 Musa, Dk. 51 ve Dk. 90 Cihan SARI KARTLAR: Erman, Hayrettin Murat Ceylan, Zurita HAKEMLER: Hüseyin Göçek 6, Orkun Aktaş 6, Mustafa İspiroğlu STAT: Eylül 614736 İki helikopter havada çarpıştı İki helikopter havada çarpıştı AA Giriş Saati 26.10.2009 07:53 Güncelleme 26.10.2009 07:53 Afganistan'da ABD ordusuna ait iki helikopterin havada çarpışması sonucu amerikan askeri öldü, 2'si yaralandı. Amerikan askeri yetkililerince, ''ülkenin güneyinde bu sabah meydana gelen olayın düşman ateşinden kaynaklandığının düşünülmediği'' belirtildi. Konuya ilişkin detaylı bilgi verilmezken, kazayla birlikte, ülkede Ekim ayında ölen Amerikan askerlerinin sayısı da 30'u aştı. Yetkililer, ayrıca uluslararası barış gücünün ülkenin batısında sürdürdükleri bir operasyon sırasında da bir helikopterin düştüğünü kaydettiler. Söz konusu operasyonda yaklaşık 10 militanın öldürüldüğünü belirten yetkililer, düşen helikopterdeki personele yardım çalışmalarının başlatıldığını söylediler. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614440 Başkanlar tribünde 26 Ekim 2009, Pazartesi Başkanlar tribünde 26.10.2009 Başkanı ile Başkanı derbiyi birlikte izledi. Futbol Federasyonu Başkanı ise protokol tribününde iki başkanın arasında yer aldı. ’na gelen Galatasaraylı yöneticileri Başkanvekili ve Asbaşkan kapıda karşıladı. Sarı-kırmızılıları otobüsün kapısında karşılayan Özdemir ve Koç, “Hoşgeldiniz” dedi. 615572 Evlilik vaadiyle gaspta hapis istemi Alınan bilgiye göre, 13 Ağustosta, Güzelyalı Mahallesi Çobandede mevkisinde, evlenmek için Çanakkale'den Adana'ya gelen işçi emeklisi Hamit Efe'nin düğün için aldığı bin 500 TL değerindeki ziynet eşyası, bin TL ve cep telefonunu gasbettiği gerekçesiyle tutuklanan Bostan Karabıyık ve Ayşe Çetin ile tutuklanma kararıyla aranan sanık Gülgün Topal hakkında cumhuriyet savcılığınca iddianame hazırlandı. Haklarında ''nitelikli yağma ve resmi belgede sahtecilik'' suçlarından 15'er yıl hapis istemiyle dava açılan sanıklarla ilgili iddianamede şunlar kaydedildi: ''Müşteki Hamit Efe, başka isme düzenlenmiş sahte kimlikle dolaşan Bostan Karabıyık ve Ayşe Çetin'in aracılığıyla Gülgün Topal ile evlenmek amacıyla Adana'ya geldi. Müşteki Hamit Efe, evlilik için aldığı bin 500 TL değerindeki ziynet eşyasıyla birlikte sanıklarla çay içmek amacıyla Çobandede mevkisine gitti. Sanıklar, Hamit Efe'yi çayına attıkları ilaçla uyutup cebindeki ziynet eşyası, bin TL ve cep telefonunu alarak kaçtı. Müşteki Efe'nin ilacın etkisinin geçmesinin ardından polise yaptığı ihbar üzerine sanıkların aranmasına başlandı. Polis, Hamit Efe'nin kredi kartıyla otomobiline benzin aldığı sanık Bostan Karabıyık'ın adresini tespit edip Ayşe Çetin'le yakaladı. Bostan Karabıyık'ın Mehmet Evli adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanıyla girdiği cezaevinde, yetkililerin fotoğrafından tanıması üzerine, sahtecilik suçu işlediği de tespit edildi.'' Sanıkların yargılanmasına 3. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanacağı bildirildi. AA 615338 Çorlu'da borç katliamı: ölü, yaralı 'da borç katliamı: ölü, yaralıMehmet YİRUN/ ÇORLU(Tekirdağ), 'ın İlçesi'nde kefil olduğu banka borcunun ödenmemesi yüzünden evine gelen 57 yaşındaki Rahim Yılmaz, akrabası olan 1'i bebek kişiyi öldürdü, kişiyi pompalı tüfekle yaraladı. Çorlu'ya bağlı Şahbaz Köyü'nde oturan çiftçi Rahim Yılmaz, nakliyecilik yapan amcasının oğlu 39 yaşındaki Bekir Yılmaz'ın çektiği banka kredisi için kefil oldu. Yılmaz'ın bankaya olan borcu ödememesi üzerine evine haciz gelen Rahim Yılmaz, Bekir Yılmaz'dan borcunu ödemesini istedi. Bekir Yılmaz'ın borcunu ödememekte ısrar etmesine tepki gösteren Rahim Yılmaz, evinden aldığı pompalı tüfekle Bekir Yılmaz’ın evine gitti. Rahim Yılmaz, Bekir Yılmaz'ı evin girişinde öldürdükten sonra eve yöneldi. Rahim Yıldız'ın silahla eve geldiğini gören Bekir'in annesi 65 yaşındaki Yılmaz kapıyı kilitlemeye çalıştı. Rahim Yıldız, bu sırada kapının dışından ateş ederek, kapının arkasında bulunan Muradiye Yılmaz'ın ölümüne neden oldu. Ardından eve giren Rahim Yılmaz bu kez de silahını Bekir Yılmaz'ın eşi İlknur Yılmaz'a doğrultarak ateş etti. Saçmalar İlknur Yılmaz'ın kucağında bulunan yaşındaki oğlu Arda'ya isabet etti. Minik çocuk olay yerinde öldü, İlknur Yılmaz ağır yaralandı. Evden çıkarak kaçmaya çalışan Rahim Yılmaz silah sesleri üzerine eve gelen Bekir'in kardeşi 27 yaşındaki Ersin Yılmaz'a da ateş ederek yaraladı. Jandarma katliamın meydana geldiği evde incelemelerde bulunurken, Rahim Yılmaz'ı bulmak için kapsamlı operasyon başlattı. Rahim Yılmaz saat sonra 50 metre uzaklıktaki komşusunun ambarında gizlenirken yakalandı. Rahim Yılmaz'ın yakalandıktan sonra “Ben ne yaptım?” dediği belirtildi. Çorlu Devlet Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirilen Rahim Yılmaz, sorgulanmak üzere Çorlu Jandarma Komutanlığı'na getirildi. Burada sorgusu tamalanan Yılmaz Adliye’ye sevk edildi. Soruşturma sürüyor. . 614536 SEMİH YUVAKURAN Gelenek bozulmadı Saracoğlu'nda atmosfer kadar yüksekti ki; istenmeyen olaylar daha karşılaşma başlamadan önce başladı. İşte yüzden benim için derbinin keyfi daha 90 dakika oynanmadan kaçtı bile. 3-5 kendini bilmez yüzünden aynı olaylar tekrarlanıyor. Bu tür maçlarda sinirlerine hakim olan ekibin şansının daha yüksek olduğunu hep dile getirmiştik. Dünkü mücadelenin öncesinde de G.Saray'ın pek rahat olduğu söylenemezdi. Isınırken stresleri gözlerinden okunuyordu. Maçın hemen başlarında Fenerbahçe, G.Saray kalesine yüklendi. Bu da golün erken atılmasını beraberinde getirdi. G.Saray ise ayağında top bile tutamadı. Futbolcularının ayaklarının titrediği her hallerinden belliydi. Nitekim, Vederson'la başlayan atakta Alex yine sahneye çıktı. Ve takımını 1-0'lık üstünlüğe taşıdı. Burası Saracoğlu. Bambaşka bir stat. Taraftarı gördünüz mü? Futbolcuları nasıl havaya sokuyorlar. Maça dönecek olursak, G.Saray defansının baskıyı yediğinde topu oyuna sokma hastalığına dün gece de şahitlik ettik. Presi yiyince ne yapacaklarını şaşırdılar. Böyle olunca orta saha ve forvette istenilen topları alamadılar. F.Bahçe her yönüyle ilk yarı müthiş oynadı. Kazım çok istekliydi. Emre, Mehmet Topuz, Gökhan, Cristian ve Roberto Carlos birbirinin açıklarını çok iyi kapattı. Sahadaki mücadele görülmeye değerdi. F.Bahçe'nin temposu G.Saray'ı şaşkına uğrattı. "Tempo maç sonuna kadar devam edecek mi?" diye düşündük. Çünkü, bu ritme 90 dakika dayanmak çok zor. İkinci yarı yine F.Bahçe'nin baskısıyla oynandı. Alex'in penaltısıyla durum 2-0 olunca herkes herhalde benim gibi 'fark geliyor' dedi. Hakan Balta skoru 2-1'e taşıyınca F.Bahçe ister istemez oyunu rölantiye aldı. G.Saray biraz toparlansa da tecrübe hep ön plana çıktı. Eleştirilen Roberto Carlos'un bu tür maçların adamı olduğunu gördük. Keita'ya adım attırmadı. F.Bahçe'nin Steaua Bükreş karşısında aldığı puan ve verdiği mücadeleden sonra G.Saray maçında da sergilediği oyun ve performans alkışlanmaya değerdi. Güiza durumu 3-1'e getirdiğinde artık G.Saray için her şey bitmişti. Daha çok çalışan ve isteyen kazandı. F.Bahçe'nin gösterdiği bu performansı alkışlıyorum.. s.yuvakuran@zaman.com.tr 615420 Çinli Chery'nin yeni modeli daha geliyor Chery'in Türkiye Distribütörü Mermerler Bayi Satış Müdürü Gökhan Altmışdört, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Chery'in 1.5 yıl önce Türkiye'de satışına başlandığını bildirdi. Ülke genelinde 1.5 yılda bin adetlik satış gerçekleştirdiklerini, bu durumun kendilerini olduğu kadar Chery merkezini de oldukça mutlu ettiğini ifade eden Altmışdört, "Chery, Türkiye'yi Avrupa'ya açılma konusunda ilk durak görüyor" dedi. Ticari araçlar Bursa'da görücüye çıktı Altmışdört, yaşanan bu gelişmelerin ardından Chery'in ticari araç modelleri olan "H13", "Q22" ve "Q22B"nin ilk kez Bursa Oto Show Fuarı'nda görücüye çıktığını belirterek, bu araçların da ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gördüğüne dikkat çekti. Daha önce tanıtımı yapılan binek otomobil modelleri "Chance" ve "Niche"nin de Bursa'da sergilendiğine işaret eden Altmışdört, "3'ü ticari yeni aracımız da 2010 yılının ikinci yarısından itibaren Türkiye'de olacak. Şu an olan model sayımızı 2010 yılında 9'a yükseltiyoruz. Ticari araçlarımızdan "H13" 1.9 dizel motorlu. Bu aracımız bizim ilk dizel modelimiz olacağı için önemli. Diğer modellerimiz de 'de satılan araçlar" dedi. Altmışdört, Türkiye'de satışa sunmayı planladıkları yeni araçların fiyatlarıyla ilgili açıklamayı daha sonra yapacaklarını kaydetti. 614426 AHMET ÇAKIR Saracoğlu bildiğiniz gibi! Keita'nın başına su şişesi atılması (Onun da bunu önemli birşey sanıp kayıt için kenara götürmesi nedeniyle kart görmesi)... C.Baroni'nin Arda'ya vurduğunu hakemlerin görmek istemeyişi... Kaleci Leo Franco'nun gözüne laser ışığı tutulması... Milyonların gözü önünde yaşanmış olsa da bunlardan pek sözeden olmayacaktır çünkü önemli olan hangi koşullarda gerçekleşirse gerçekleşsin Fenerbahçe'nin kazanmasıdır. Böylesi memleket çıkarlarına daha uygundur! Zaten bunlar normaldir ve çok sıkışırsanız, 'her yerde oluyor' diyerek işin içinden çıkarsınız. Yetmiyormuş gibi Baros'un daha topa ayağı değmeden sakatlanması, ardından G.Saray kalesine gelen ilk topun gol olması türünden Saracoğlu klasikleri de bu maçta aynen yaşandı. Sonrası da son 10 yılda defalarca tekrarlandığı gibiydi... Maça damgasını vuran duygusal etkenler bir kez daha ve çok erken kendini gösterdi. Ligin en formda adamlarından Sabri'nin dizlerinin titrediğinin tribünden bile görülmesi, Servet'in gole yol açan ıskası, Hakan Balta'nın Alex'e sadece göz markajı uygulaması bunun çeşitlemeleriydi. Haksızlık etmeyelim, ilk yarıda futbol oynanabilen birkaç dakikada Fenerbahçe üstünlüğü açıktı. Özellikle Cim Bom'un çok güçlü göründüğü sağ kanat, Carlos'un önüne Vederson'un konulması gibi basit bir düzenlemeyle işlemez hale getirilmişti. Sarı Kırmızılı takımın üretmeye çalıştığı çözüm, hayalet gibi gezinen Arda'nın Keita ile yer değiştirme anlamsızlığı oldu. Bütün olumsuzluklara karşın bulduğu gol ile oyunda dengeyi kurmuş gibi görünen Cim Bom 10 kişi kalınca ayakta durmakta zorlandı. Bu da maçın kaderini belirledi. Sarı Kırmızılı takımın bütün emeği heba oldu. Daum elbette ki Rijkaard'dan daha büyük hoca değil ama neyi nasıl yapması gerektiğini Hollandalıdan çok daha iyi biliyor. Maça damgasını vuran bir etken de buydu. Rijkaard'a, sıradan maçlarda bile ciddi savunma sorunlarına yol açan forvetli düzenin bu maçta felakete yol açabileceğini biri söylemeli ya da bu kadar açık bir gerçeği görebilmeliydi. Hele bu dörtlünün en sıkı iki adamından kaptan Arda'nın belki de futbol hayatının en kötü maçını oynaması, Keita'nın da gol yerine yumruk atması maçın kaybedilmesine yol açan önemli etkenlerdi. Tabii Leo Franco'yu da atlamamak gerek. Kale alanı içindeki toplara bile çıkmayışının yanında böyle bir maçta asla yapılmaması gereken hataların ikincisiyle penaltıya yol açıp takımını çökerten üçüncü kahraman oldu. a.cakir@zaman.com.tr 615557 Scolari, Türk Milli Takımı'na gelecek mi? Bahtiyar Abdukerimov'un haberi Scolari, kendisiyle temasa geçen bazı kişiler olsa da onları Avrupa'daki menajerine yönlendirdiğini söyledi. Özbekistan Süper Ligi'nin bitimine hafta kala, takımıyla şampiyonluklarını ilan edip, kariyerindeki 17. kupasına ulaşan Scolari, kupa töreninin ardından düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin, ''Türkiye (A) Milli Futbol Takımı'nı çalıştırması için herhangi bir teklif alıp almadığına'' ilişkin sorusunu yanıtladı. İki menajerden teklif aldığını, ancak onları Avrupa'daki menajerine yönlendirdiğini ifade eden Scolari, basında yer alan iddiaların asılsız olduğunu kaydetti. Ortada henüz resmi bir teklifin olmadığını vurgulayan Brezilyalı çalıştırıcı, ''Görüyorsunuz, şu an Bunyodkar'da çalışıyorum'' dedi. Bu tür bir teklifin, bir teknik adam için çok sevindirici olacağına dikkati çeken Scolari, Türkiye'nin de Brezilya gibi bir futbol ülkesi olduğunu, futbolun, Türkiye'de çok önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Bu arada, ligin bitimine hafta kala kupayı garantileyen Bunyodkor'ın çalıştırıcısı Scolari, hafta sonunda JAR Stadında Lokomotif'e karşı 2-1 kazanılan maçın ardından, kupayı Özbekistan Futbol Federasyonu Başkanı Mirebrar Usmanov'un elinden aldı. 74 puanla lider olan Bunyodkor, lig tarihinde ilk kez sezon bitimine hafta kala şampiyonluğunu ilan ederek, 59 puanla 2. sırada bulunan Pakhtakor ile arasındaki puan farkını 13'e çıkardı. Özbekistan Süper Ligi'nde kez şampiyon olan Pakhtakor ise şampiyonluk umudunu matematiksel olarak yitirdi. Bunyodkor, geçen yıl da ligin bitimine hafta kala Brezilyalı Arthur Zico ile ilk lig şampiyonluğunu tatmıştı. Bu yıl başında kupa hedefleyen Bunyodkor kulübü, Özbekistan Kupası finalinde ezeli rakibi Pakhtakor'a yenilmiş, ay başında Asya Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçında Güney Kore'den Pohang Steelers'a elenmiş, kupa için tek umudunu Özbekistan Süper Ligi'ne bağlamıştı. 2005 yılında kurulan ve sponsorları arasında Neftgazmontaj, Uzgazoil, Hisarneftgaz, Kokdumalakgaz, Şurtangaz Mahsulat, Neftgaz Sanaat Layiha gibi ülkedeki büyük petrol-gaz şirketlerinin yer aldığı Bunyodkor kulübü, 2007 yılında yükseldiği Özbekistan Süper Ligi'ni 2. sırada tamamlamıştı, Geçen yıl elde ettiği lig şampiyonluğunun yanı sıra, Özbekistan Kupası'nı da müzesine götüre Bunyodkor, Asya Şampiyonlar Ligi'nde de yarı finale kadar yükselmeyi başarmıştı. AA 614657 Vederson: "Defansif olarak mükemmeldik" Fenerbahçeli Gökçek Vederson, karşısında öncelikle başarılı savunma yaparak sonuca ulaştıklarını söyledi. Vederson, kulübün resmi sitesine yaptığı açıklamada, karşılaşmada gösterdikleri mücadeleden dolayı takım arkadaşlarını kutladı: "Hep beraber mücadele ettik. Daha ilk dakikadan bu zaferi kazanmak isteyen bir takım vardı ve hepimiz bunu gerçekten istedik. Böylece harika bir zafer kazanmış bir takım olduk." Maça çok iyi konsantre olduklarını ifade eden Vederson şunları kaydetti: "Böyle bir derbi maçta hiçbir zaman avantajı kaybetmemeniz gerekiyor. Biz de bugün bunu konuştuk ve takım olarak bunları gerçekleştirdiğimiz için muvaffak olduk. "Öncelikle bugün defansif anlamda 11 kişiyle çok iyi mücadele ettik. Karşı takıma neredeyse rbhiç gol pozisyonu vermedik. Bence bize zaferi getiren en önemli etken buydu." 615366 Matthaus, Arjantin yolunda Bu sezon başı Macaristan Birinci Ligi ekiplerinden Videoton ile ön anlaşma imzalayan ancak son anda bu anlaşmadan vazgeçen Racing Club Başkanı Rodolfo Molina, Matthaus ile görüştüklerini doğrulayarak, Alman çalıştırıcıyı takımın başında görmek istediklerini, Matthaus'un bir kaç gün içinde Arjantin'e gelerek anlaşma yapacaklarını açıkladı. Matthaus, spor medyasına yaptığı açıklamada, Arjantin yolculuğuna çıkmaya hazır olduğunu bavullarını toparladığını, sadece Arjantin'den değil, birçok ülkeden ciddi teklifler aldığını söyledi. AA 615413 Bodrum'da sağanak yağış KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Bodrum'da sağanak yağış MUĞLA () Bodrum ilçesinde etkili olan yağmur günlük hayatı felç etti. Gökyüzünün kara bulutlarla kaplandığı ilçede, kısa süreliğine rüzgarla birlikte etkili olan yağmur vatandaşlara zor anlar yaşattı. Sahil kesiminde bazı işletmelerin şemsiyeleri olumsuz hava şartları nedeniyle zarar gördü. Barlar sokağı olarak bilinen Cumhuriyet Caddesinde esnaf, işyerlerinin önünde biriken suları ve ağaçlardan dökülen yaprakları fırçalarla temizledi. Kimi vatandaşlar yağmura hazırlıksız yakalanırken bazıları hafif şekilde bir süre devam yağmur altında gezinti yaptı. Turistlerin şortla yürüyüşü dikkat çekti. Öte yandan turizm kenti Bodrum'da öğle saatlerinde parçalı bulutlu bir hava hakim oldu. Meteoroloji müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, metrekareye sekiz kilogram yağış düştüğü ve gece yarısına kadar etkili yağış görülebileceği belirtildi. 26.10.2009 GÜNDEM 614476 Şehit ailelerinden suç duyurusu Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehitler, Dul ve Yetimler Derneği Afyonkarahisar Şubesi, 80 şehit, gazi ve ailesinin dilekçesini bugün adliyeye verecek. Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan şehit aileleri ve gaziler, Habur'daki karşılamaya tepki gösterdi. İstanbul, Ankara, Bursa, Edirne, Çanakkale ve Konya'da da protestolar vardı. Çanakkale'deki protesto gösterisini Ulusal Güç Birliği Platformu ve Atatürkçü Düşünce Derneği organize etti. Gösteriye, CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük de katıldı. Alperen Ocakları'nın Ankara'da düzenlediği yürüyüşte ise istenmeyen görüntüler yaşandı. Yürüyüşe şehit yakınları da katılırken grup ile polis arasında kısa süreli tartışma çıktı. Cebeci Şehitliği'ne yürümek isteyen grup, Abdi İpekçi Parkı'nda polisin oluşturduğu güvenlik barikatıyla karşılaşınca arbede yaşandı. Diğer şehit yakınlarının karışmasıyla da olaylar büyüdü. Polis daha sonra grubu sakinleştirerek yürüyüşe izin verdi. İstanbul Edirnekapı Şehitliği'nde de ilginç bir eylem yapıldı. Bir internet sitesinin öncülüğünde toplanan 200 kişilik grup, modifiye edilmiş araçlarla şehitlik önünde protesto gösterisi yaptı. Gösteriye motosikletli eylemciler de destek verdi. Konya'da Alperen Ocakları DTP il binasına afiş asmak istedi. Emniyet güçlerinin engellemesiyle arbede yaşandı. AFYONKARAHİSAR, ANKARA, BURSA, EDİRNE, ÇANAKKALE, İSTANBUL, KONYA CN 614679 İşte ihbar mektubunun tam metni Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda çalışan subay, ihbar mektubunda Türkiye'yi sarsacak iddialarda bulunuyor. Mektupta "İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın emir komuta zinciri içerisinde nasıl hazırlandığından, belgenin varlığının ortaya çıkmasının ardından tüm bilgi ve belgelerin imha edilmesi sürecine, ordu içerisindeki cuntanın halen devam eden faaliyetlerine kadar birçok konuda önemli bilgilere yer veriliyor. Gerekirse savcılara ifade verebileceğini belirten subay mektubunda, darbe eylem planını emir komuta zincirinde hazırlayan askerlerin nasıl himaye gördüğünü de Albay Dursun Çiçek'in evinde arama yapan askeri savcının sözleriyle şöyle açıklıyor: Biz personelimizi böyle koruruz... İşte Ergenekon savcılarının elinde bulunan ihbar mektubu... CUNTACI SUBAYLAR HALEN iŞBAŞINDA Sayın Savcım, Kuşaklar boyu TSK'ya hizmet etmiş bir aileye sahip olmaktan onur duyan bir subayım. Son dönemde TSK'nın tarihinde hiç olmadığı kadar itibar kaydına uğraması, beni ve benim gibi vatanını ve milletini seven bir çok silah arkadaşımı son derece rahatsız etmiştir. Dosta güven, düşmana korku vermiş ordumuzun kendi milleti nazarında güven kaybediyor olması çok acı bir durumdur. Kendi milletine karşı psikolojik harekat yapan, toplumu bölen ve toplumun değerlerini karşısına alan bir TSK'nın hayal edilmesi mümkün olmadığı nasıl bir gerçekse, TSK'nın tamamının böyle olmadığı da bir gerçektir. Halka psikolojik harekât Maalesef, önceleri doğru ve gerekli olduğuna inandığım ancak şu an içinde bulunmaktan büyük pişmanlık duyduğum, sadece 3'üncü dünya ülkelerine özgü bir şekilde kendi vatandaşına "psikolojik harekat" uygulayan ve bunun adına da "bilgilendirme faaliyeti" şeklinde masum ve haklı görünen bir maske uyduran bir cunta oluşumunda birçok arkadaşımla birlikte görev aldım. Bu oluşum ilk başta gayet haklı gerekçelerle kurulan ve gerçek görevi düşmana karşı psikolojik harekat uygulamak olan Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı'nı kendine maşa olarak kullanıyordu. Bu güzide kurumun imkan ve kabiliyetlerinden yararlanılarak devletin vali, kaymakam, savcı, hakim gibi önemli kadrolarında görevli personeli de dahil olmak üzere insanlarımız haklarında oluşturulan 'Bilgi Fişi' adı verilen belgelerle tek tek fişlendi. Cunta yapılanmasının organize ettiği yasal dayanağı bulunmayan faaliyetlerin kamuoyuna yansıması sonucu kurumumuz yıprandı, adı "Bilgi Destek Daire Başkanlığı" olarak değiştirilmek zorunda kalındı ve görev alanı daraltıldı. bilge3 614904 Afganistan'da görevden alma talebi Abdullah Abdullah, komisyon başkanı Azizullah Lodin'in "güvenilirliği"nin olmadığını ve derhal yerine başka birinin getirilmesi gerektiğini belirtti. Abdullah, düzenlediği basın toplantısında, adil bir ikinci tur yapılabilmesi için gereken "asgari koşulları" sıralarken, komisyon başkanının görevden alınması talebinde bulundu. Afganistan'da 20 Ağustosta yapılan devlet başkanı seçiminin sonunda Karzai'nin, ikinci turu gerektirmeyecek şekilde, oyların yüzde 50'sinden fazlasını aldığı açıklanmış, ancak şikayet komisyonunun incelemeleri sonunda seçimin ikinci turunun yapılmasına karar verilmişti. Seçimin ikinci turu Kasımda yapılacak. AA 615126 Gerçekten duygusal! Gerçekten duygusal! 23.10.2009 ’NİN Indianapolis kentindeki bir banka, trajikomik bir soyguna sahne oldu. Bankaya giren soyguncu, kadın memurenin telkinleriyle iki gözü iki çeşme ağlamakla kalmadı bir de yere diz çöküp dua etti. Başına silahını dayadığı kadın memurdan paraları isteyen soyguncu Gregory Smith, kadın görevlinin söyledikleri karşısında kendisini çok kötü hissederek ağlamaya başladı. Kadın görevlinin ile kasadan 20 alan Smith, bankadan çıktıktan sonra polise giderek teslim oldu. 614550 Faiz iniyor Kim mutlu? Kim mutsuz? Güngör Uras Olayların içindenFaiz iniyor Kim mutlu? Kim mutsuz? 26 Ekim Pazartesi 2009 Yazının başında belirteyim. “Faizler iniyor” diye Ayşe Hanım Teyzem mutsuz... Siz istediğiniz kadar Ayşe Hanım Teyzem’e “Teyzeciğim, daha önce bankalar sizin 10 bin TL mevduatınıza yüzde 22-23 faiz öderken, yılda elinize net bin TL dolayında faiz geçiyordu ama, zaman da yüzde 15’lerde dolaşıyordu. Bugün 10 bin TL’ye bankalar yüzde 9-10 faiz ödüyor, elinize yılda net 800 TL faiz geçiyor ama enflasyon da yüzde 5’lere indi” deyiniz. Ayşe Hanım Teyzem diyor ki, “Enflasyon indi ama benim harcamam değişmedi. Ben faizden gelen bin TL ile kızımın yıllık ev kirasını ödüyordum. Yıllık kira değişmedi. Ama faiz gelirim bin TL’den 800 TL’ye düştü. Faiz geliri yıllık kirayı karşılamıyor” diyor. gecelik borç alma ve verme faizini düşürdükçe düşürdü. Bankalar da buna paralel olarak mevduat faizlerini indiriyor. Faiz hesabı alt-üst olan Ayşe Hanım Teyzem de üzüldükçe üzülüyor. Ucuz faiz kime yarıyor? İyi de... Merkez Bankası faizi neden indiriyor? Merkez Bankası istiyor ki, faiz ucuzladığı için insanlar kullansın. Talep artsın. Merkez Bankası bekliyor ki, faiz ucuzladı diyerek girişimciler bankalardan borçlansın üretimi başlatsın. Yatırım yapsın... Merkez Bankası son 12 ayda faizi 10 puan ucuzlattı. Gene de piyasada tık yok. Banka kredileri artmıyor. Üretimde ve yatırımda artış yok. Acaba girişimciler faizi hâlâ yüksek gördükleri için mi üretimi ve yatırımı artırmıyor? Banka kredisi kullanmıyor? Tersten gidelim: Bankalar da kredi vermek istiyor. Ama sağlam müşteriler talep olmadığı için, iç piyasa canlanmadığı, zorlaştığı için kredi talep etmiyor. Bankalardan kredi isteyenler krizden önce sarsıntısı başlayan, kriz ile güç duruma düşen firmalar. Bankalar da onlara kredi vermekten korkuyor. İç ve dış talep canlanmadı Açık anlatımıyla faiz ne kadar ucuzlar ise ucuzlasın, görülüyor ki, iç talep canlanmadan, ihracatta artış başlamadan, sadece faizin ucuzluğu nedeniyle ekonomide canlanma başlayamayacak. Kredi faizlerinin ucuzlaması en fazla Hazine’yi mutlu ediyor. Çünkü faiz ucuzladıkça, Hazine, Hazine bonolarını daha düşük faiz ile satabiliyor. nedeniyle Hazine’nin en az 50 milyar TL ek borç bulmak zorunda olduğu 2009 yılında bu çok önemli bir gelişmedir. Normal şartlarda faiz ucuzladıkça hazinenin satmakta güçlük çekmesi beklenir. Halbuki 2009 yılında bankalar kredi veremedikleri için, kasalarındaki para ile faizi ne kadar düşük olur ise olsun bono satın almaya çalışıyor. Hazine bonosu faizi düştükçe bankaların ellerinde bulunan eskiden yüzde 20 dolayında faiz ile çıkarılmış bonoların değeri artıyor. Fakat unutmamak gerekir. Bu bonoların vadeleri geldikçe, onların yerini ucuz faizli bonolar alıyor. Eski yüksek faizli bonolar faiz gerilerken bankaları nasıl kazandırıyor ise, bunların yerini alan ucuz faizli bonolar da yarın faiz yükselmeye başladığında bankaları üzebilir. (562 yazı) 614929 Kayseri'de sezonun gol rekoru: 16-0 'de sezonun gol rekoru: 16-0KAYSERİ, Süper 'de, lider Kayseri Fevziçakmakspor'u 16-0 yenerek sezonun en farklı skorunu elde etti. Şekerspor, bu galibiyetle puanını 13'e çıkarttı. Ligde galibiyet beraberlik alan yeşil beyazlılar, rakip filelere 23 gol attı. Takımın golcüsü Ali Hayret, bu karşılaşmada biri penaltıdan olmak üzere gol atarak dikkat çekti . . 614423 Milan Baros ilk yarıyı kapadı ilk yarıyı kapadı 26.10.2009 derbide en önemli gol silahı ’u da kaybetti.  Maçın henüz 2. dakikasında taç çizgisi kenarında topu ileriye doğru taşımaya çalışırken, ’nun müdahalesiyle acı içinde yere yığılan Çek yıldız oyuna devam edemedi. Soyunma odasında yapılan kontrolün ardından ’ne götürülen ’un, Emre’nin dizi altında kalan sol ayak tarak kemiğinde kırık belirlendi. Şanssız yıldızın, sol ayak ikinci ve üçüncü tarak kemiklerinde kırıklar bulunduğu açıklandı. Hastanede ayağı alçıya alınarak taburcu edilen Baros’un en az ay sahalardan uzak kalacağı öğrenildi. Büyük olasılıkla ligin ilk devresini kapatan sarı-kırmızılı futbolcunun en erken ay sonra koşulara başlayabileceği ifade edildi. 615139 Babası kaçmasın diye ayaklarını ve ellerini bağlamış Babası kaçmasın diye ayaklarını ve ellerini bağlamışLONDRA AA 22.10.2009 ’de 10 yıl önce kaybolan, “namus cinayeti” kurbanı olduğu ve babası ile amcaları tarafından öldürüldüğü iddia edilen Türk kızı Tülay Gören ile ilgili davaya, önceki gün devam edildi. İngiliz “Old Bailey” Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Gören’in annesi H. Gören’in ifadesi alındı. İngiliz gazeteleri, annenin ifadesinin içeriğine yer vererek, duruşmada anne gören’in “kızını kaybolmadan bir gün önce evde elleri ve ayakları bağlı şekilde bulduğunu, ağlayarak anlattığını” yazdı. Gazetelerde yer alan, anne Gören’in duruşmadaki ifadesine göre, “kızını bu şekilde bulan anne, ellerini ve kollarını çözmeye çalıştı, ancak kızı  ‘Anne çözme, ölmek istiyorum’” dedi. Anne  ifadesinde ayrıca, “kızını neden bağladığını sorduğu kocası M.Gören’den, ‘kaçmasın diye’ yanıtını aldığını” söyledi. Ailesinin onaylamadığı bir ilişki yaşadığı gerekçesiyle öldürüldüğü öne sürülen Gören’in cesedi hâlâ bulunamazken, olduğu belirtilen baba M.G’nin, kızını, olduğu ve kızından yaşça büyük olduğu bildirilen H.Ü adlı kişiyle ilişki yaşadığı gerekçesiyle öldürdüğü iddia ediliyor. Gören, 15 yaşındayken 1999’da kaybolmuştu. 615650 İpek: 1-2 gün içinde yeni hoca gelebilir İpek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, teknik direktör sorununu en kısa sürede çözmeyi hedeflediklerini, ciddi olarak görüştükleri teknik adamların bulunduğunu kaydetti. Denizlispor'un Turkcell Süper Lig'in en kaliteli ekiplerinden biri olduğunu ifade eden İpek, şöyle konuştu: ''1-2 gün içinde yeni bir teknik direktörle anlaşabiliriz. Zaten takımımız Süper Lig'in en kaliteli takımlarından biri. Bu takımı iyi bir şekilde yönlendirecek teknik direktörle en kısa zamanda sözleşme imzalarız. İsmini şu anda açıklamayı doğru bulmuyorum.'' Denizlispor'un hem kupa hem de ligde zorlu müsabakalar oynayacağını belirten İpek, önceliklerinin lig maçları olduğunu dile getirdi. Türkiye Kupası'nda Çarşamba günü Denizli'de Gaziantepspor ile karşılaşacaklarına işaret eden İpek, bu maçı kazanarak, hem moral bulmayı hem de gruplara katılmayı hedeflediklerini aktardı. İpek, ''Kupada gruplara kalabilirsek, ekonomik anlamda bize büyük katkı sağlayacak. Bunun bilincindeyiz. Bu nedenle, Gaziantepspor'u Denizli'de yenerek, hem moral bulmayı hem de gruplara kalmayı istiyoruz. Bizim için öncelikli olan lig maçları çok önemli. Kupa ikinci planda'' diye konuştu. Kasımpaşa'ya 3-1 yenilen Denizlispor. 2007-2008 sezonunda da rakibine hem Denizli'de, hem İstanbul'da 1-0'lık skorlarla mağlup olmuştu. AA 614427 ALİ BULAÇ Açılım'dan Ayrışma'ya Bugün sanki sorun "siyasî" olmaktan çıkıyor, "toplumsal" alana yayılma istidadı gösteriyor. Ve sanki ihtilaf, devletin Kürtlerin tabii haklarını tanımasından çıkıp "Türklerle Kürtler arasında bir ayrışma"ya dönüşüyor. Bunun çok vahim bir eğilim olduğunu belirtmek lazım. Hükümetin başlattığı "açılım"ın bu noktalara gelmesi üzücüdür. Başörtüsünde olduğu gibi Kürt sorununda da ısrarla şunu söyledik: Kürt sorunu, din-devlet ilişkisi, başörtüsü, ifade özgürlüğü, Alevi meselesi, azınlıkların durumu vb. konular bir bütün olarak ele alınmalı, kapsamlı bir paket içinde ve yeni bir anayasa değişikliğiyle birlikte çözülmelidir. Öyle olmadı, sorunlar münferit alındı ve işe sondan başlandı. Bugünkü durumda AK Parti'nin yeni bir anayasa yapma şansı yok, ama yine de seçime bu vaatle gidebilir, ekonomi dahil demokratikleşme paketiyle oy isteyebilirdi. Açıkça Kürt açılımında niçin bu kadar acele edildiğini, "aralık ayına kadar bu iş bitmeli"den ne anlaşılması gerektiğini bilmiyorum. PKK'lılara af "en son adım" olmalıydı. Sanki dışarıdan yapılan empozeler ve içeride açılım projesine akıl verenler hükümeti yanılttılar gibime geliyor. 1999 yılından beri, Abdullah Öcalan'ı teslim eden iradenin zamanı gelince "PKK'lılara af, 270-300 kişiyi Kuzey Avrupa ülkelerine gönderme ve Öcalan'ı ya serbest bırakma veya onu da Avrupa'ya gönderme" gibi taleplerde bulunduklarını biliyoruz. Ben bunları 10 senedir bir iki kere yazdığımı hatırlıyorum. Vakit mi geldi ki, alelacele Kandil, Mahmur ve Avrupa'dan PKK'lı getirtilip serbest bırakılıyor? Kürtlerin devletten talepleri vardır; bunlar karşılanabilir taleplerdir. İş öyle bir noktaya getirtildi ki, sanki sorun "Kürtlerin tamamı ile devlet" ve "Kürtlerle Türkler arasında bir ihtilaf"a dönüşmeye başladı. Bu süreçte hükümet bazı yanlışlıklar yaptı, doğru. Ama CHP ve MHP siyasî muhalefetlerine toplumsal destek bulmak ve önümüzdeki seçimlere yatırım yapmak üzere işi öylesine sertleştirdiler ki, bunun maliyeti toplumun geneline çıkacak hale geldi. Burada CHP ve MHP büyük vebal altına giriyorlar. DTP'nin de bu iki partiden aşağı kalır tarafı yok. da inisiyatifi elinden kaçırmamak ve seçimlerde daha çok oy almak için gerilimi tırmandırdıkça tırmandırıyor, Türkiye'de milyonlarca insanının hissiyatını ve hassasiyetlerini dikkate almıyor. DTP de büyük vebal altındadır. Gelinen bu noktada, haklı ve masum taleplerini dile getirmek isterlerken, Kürt halkının yegane temsilcisi PKK ve DTP'dir şeklinde bir resim ortaya çıkmış bulunmaktadır. PKK ve DTP dışında kalan yüzde 80'lik devasa bir kitle suskun vaziyette gelişmeleri kaygıyla izliyor. Özellikle geniş halk kitleleri üzerinde saygın etkileri olan dindar grup ve şahıslar hiçbir şekilde açılım sürecine dahil edilmiyor. Sayın İçişleri Bakanı, Diyarbakır'da Rotary ve Lions Kulüpleri, Perakendeciler Derneği, Mermerciler Derneği ve Kızılay Derneği gibi 39 dernek temsilcisiyle görüşüyor, dinî şahsiyeti, itibarı, saygınlığı ve teennisiyle tanınan zatlardan, yazarlardan, kanaat önderlerinden ve yüzlerce İslami dernekten kimseyle görüşme lüzumunu hissetmiyor. Açılımın ilk gününden bu yana da aynı dışlama sürüyor. Hâlâ en kuvvetli bağ Müslümanlık iken ve herkesi derinden kaygılandıran muhtemel trajik bir ayrışmanın sadece din önüne geçebilecekken, bu meselede İslami gruplara ve şahıslara konan katı rezervleri kimse anlayamıyor. Her şeye rağmen, siyasî rant veya oy mülahazasıyla hükümeti sıkıştıralım derken, daha vahim gelişmelere sebebiyet vermemek lazım. Bu, ateşle oynamak olur. Özellikle CHP, MHP ve DTP'ye daha çok sorumluluk düşer. Basiretimiz bağlanmasın. a.bulac@zaman.com.tr 614448 Rijkaard da fos çıktı! Rijkaard da fos çıktı! 26.10.2009 derbisinin ardından iki takım taraftarı da www.milliyet.com.tr’yi yorum yağmuruna tuttu.  Sarı-lacivertliler, ezeli rakipleriyle dalga geçerken, Cim-Bom taraftarı ise kaderlerine razı olduklarını gösteren mesajlar ilettiler. İşte yorumlardan seçmeler: - - maçları derbi sayılmasın artık. Neticesi belli maçlar nasıl derbi olur ki?  -  Bu nasıl Bir şey değil, dünya çapında üçüncü sırada kabul edilen ezeli rekabet küme düşecek. -  Rijkaard’ın gözdesi Mustafa yine süperdi! Maçta ya da kez topla buluştu, hiç top kapmadı. Zaten 10 kişi başlamıştık, kişi bitirdik. - Rijkaard da fos çıktı, makus talihi değiştiremedi. - Her Galatasaraylı gibi boynu büküküm. İlk önce sarı-kırmızılı formayı giymeyeceksin. Fener’in alerjisi var bu formaya. Ne zaman formayı giyseler yeniliyorlar. - Oh bee! Bu sefer yenildik ama ezilmedik. -  Tek sorumlu sensin Rijkaard... Kondisyon, hırs, konsantrasyon yok. -  Bu Sezar’da kim oluyor? Her seferinde “Sezar’ın hakkı” yüzünden boynu bükük ayrılıyoruz. -  Bir Galatasaraylı olarak tebrik ediyorum. Keşke Güiza ilk 11’de başlasa idi. -  Özür dileriz 6-0’ı geçemedik. Aslında pozisyon vardı ama atamadık. - Bir sene daha konuşamayacaklar. Ne sesleri kaldı, ne solukları... 614601 07:44 Onur tamiri için 100 bin TL 07.44 26.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın Onur tamiri için 100 bin TL  , "Mıhlıçay Aşıkları" filmindeki sevişme sahnesi için “Çekimde bizi dışarı çıkarıp cinsel ilişkiye girdiler” diyen yönetmeni 'ye açtı.  Şeref ve onura hakaret davası "Mıhlıçay Aşıkları" filminde kriz bitmiyor... Filmdeki sevişme sahnelerinin basına sızması üzerine birbirlerine giren başrol oyuncusu Selen Görgüzel ile yönetmen Zafer Ünlü, davalık oldu. Görgüzel, "Çekimler sırasında bizi dışarı çıkarıp cinsel ilişkiye girdiler" diyen yönetmen hakkında 100 bin liralık tazminat davası açtı. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verilen dava dilekçesinde Görgüzel'in şeref ve onuruna hakaret edildiğini öne sürdü. Resmen ilişkiyle girmişler! Dilekçe şu iddialara yer verildi: "Ünlü, 'Çekim sırasında Görgüzel ile Devrim, konsantre olamıyoruz diyerek beni ve ışıkçıları dışarı çıkardı. Sonra görüntülere baktık, resmen cinsel ilişkiye girmişler' demek suretiyle onur ve saygınlığımı rencide edecek şekilde ve basın yoluyla hakaret suçu işlemiştir. Ünlü'nün haksız ve hukuka aykırı sözleri nedeniyle, şiddetli elem ve üzüntü duyuyorum. Bu elem ve üzüntümün bir nebze de olsa azaltılmasını teminen iş bu davasının açılması zarureti hasıl olmuştur.” . 614983 15 yaşındaki torunundan, Hakkı Bulut'a çağrı: ‘Dede bizi evden çıkarma’ 15 yaşındaki torunundan, Hakkı Bulut'a çağrı: ‘Dede bizi evden çıkarma’Tahsin ÜLKER/ADANA, ARABESK müzik şarkıcısı Hakkı Bulut'un 'da yaşayan ve omurilik eğilmesi hastalığına yakalanan torunu 15 yaşındaki Beste Bulut, televizyon ekranlarında “Torunlarıma ben bakıyorum” diyen dedesini yalanladı. Hakkı Bulut'un anlaşamadığı oğlu Özay Bulut'un kızı olan Adana Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi 1'inci sınıf öğrencisi Beste Bulut, “Tedavi gördüğüm yetkilileri, olmam gerektiğini söyledi. Annem, dedeme bunu söyleyince, bize ‘Gidin çıkartın, para yok’ dedi. Ayrıca kaldığımız ona ait evden de çıkmamızı istiyor” diye konuştu. Birçok kez televizyon programlarında müzisyen oğlu Özbey Bulut'la tartışan Hakkı Bulut, bu kez torunu tarafından suçlandı. Özbey Bulut'un iki kızından biri olan Adana Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Beste Bulut, kendisinin omurilik eğilmesi rahatsızlığı olduğunu, dedesi Hakkı Bulut'un, bu hastalığı yüzünden annesi Mine Şahbaz'la tartıştıktan sonra kendilerine sırt çevirdiğini öne sürdü. Sağlığına kavuşacağı günü hayal eden Beste Bulut, tedavisi yapılmazsa kalma ihtimalinin olduğunu söyledi. Müzisyen babasının da fazla bir kazancı olmadığını, kendisinin ameliyat olması için de yaklaşık bin TL gerektiğini kaydeden Bulut, şunları söyledi: “Geçen yıla kadar dedemle problemimiz yoktu. Bize ev aldı. Dedem ilk önce, yardımcı olacağını, gerekirse evini arabasını satıp ameliyat ettireceğini söyledi. Ancak hastalığımın annem yüzünden çıktığını söyleyip, onunla bazı sorunlar yaşadı. Annem çalıştığı sürede beni özel bir hastanede tedaviye götürüyordu. Şimdi işsiz. Tedavi gördüğüm hastane yetkilileri, ameliyat olmamı gerektiğini söyledi. Annem, dedeme bunu söyleyince, bize ‘Gidin yeşil kart çıkartın, devlet hastanesinde tedavi olun, para yok’ dedi. Bu ameliyatı sadece doktor yapabiliyormuş. da özel hastanede çalışıyor. Şimdi annem işsiz, babamın durumu iyi değil. Ben ne yapacağım? Sürekli bizimle ilgilendiğini söyleyen dedem, şimdi felç kalma riskine rağmen neden bir şey yapmıyor? Üstelik şimdi de geçen yıl aldığı evi satacağını söyleyip, çıkmamazı istiyor. Kanallara çıkıp ‘Ben torunlarıma, gelinime bakıyorum’ demesin. Dede bizi evden çıkarma. Benim sağlığıma kavuşmamı sağla.” Özbey Bulut da babası Hakkı Bulut'un, borçları yüzünden evlerini sattığını öne sürerek, “Babam, Türk halkına televizyonlarda beni hain evlat ilan etti. Çocuklarıma bakmamakla suçladı, ‘Torunuma, gelinime ben bakıyorum’ dedi. Bir torunu hasta, onun tedavisini karşılamaktan kaçıp, ‘yeşil kart çıkarın’ diyor. Beni, servetini batırmakla suçluyor. Kendisi bütün parasını kumarda, borsada, hovardalıkta yiyor. Şimdi kumar borcu yüzünden 'da ev ile Adana'daki ameliyat olması gereken torununun yaşadığı evi satmak istiyor” diye babasına suçlamalar yöneltti. . 615565 Geceyarısı Ekspresi'yle 30 yıl sonra gelen özür Türkiye'nin imajına büyük darbe indiren ve büyük tartışma yaratan 1978 yapımı 'Geceyarısı Ekspresi' filminin yönetmeni Alan Parker, “İstenmeyen adam ilan edilmiştim ama şimdi çocuklarım tatillerini Türkiye’de geçiriyor. Türkiye gibisi yok” dedi. Dünyada Türkiye’nin imajına büyük darbe indiren Midnight Express (Geceyarısı Ekspresi) filminin yönetmeni Alan Parker, Türkiye’ye övgüler düzdü. 65 yaşındaki Alan Parker, ABD’nin Hartford Courant gazetesine verdiği röportajda, “Buenos Aires, Şangay, Venedik, Dublin, Marakeş, Berlin, Leningrad gibi yerleri çok seviyorum ama Türkiye bir başka... Modern dünya ile tarihin bir araya geldiği yer” ifadesini kullandı. 'HER YERİ GEZDİM, TÜRKİYE GİBİSİ YOK' Vatan'da yer alan habere göre, filminin büyük tartışmalara yol açtığını kabul eden Parker, “Geceyarısı Ekspresi ilk gösterime girdiği zaman Türkiye’den pek de iyi tepkiler gelmemişti. dönemde istenmeyen adam ilan edilmiştim. Ama şimdi çocuklarım tatillerini hep Türkiye’de geçiriyor. Çok harika tatiller yapıyorlar” diye konuştu. İstanbul için “Doğu ile Batı’nın buluştuğu yer. Bu kültürel çeşitliliğin getirdiği enerji, kent sokaklarını gezerken sizi sarmalıyor” diyen Parker, şöyle konuştu: “Dünyanın dört bir yanını gördüm ama Türkiye gibisi yok... Tarihle biraz olsun ilgileniyorsanız Truva’yı, Efes’i, Gelibolu’yu görmemek hiç olur mu? Türk yemekleri harika ama rakıya biraz dikkat edin. Türkiye’de insanların yüzüne gülmeniz yeterli. Sesinizi yükseltmeyin ve ”teşekkür ederim“ sözünü sık sık kullanın yeter.” İKİ OSCAR ALMIŞTI The Midnight Express (Geceyarısı Ekspresi) filmi, 1970 yılında Türk polisi tarafından İstanbul’da esrar kaçakçılığından tutuklandığında 22 yaşında olan Amerikalı Billy Hayes’ın beş yıl sonra İmralı Cezaevi’nden firar ettikten sonra yazdığı aynı adlı otobiyografik kitabından uyarlandı. Film, en iyi özgün müzik ve en iyi uyarlama senaryo Oscar’larını kazandı. Filmde, Hayes hapishanede birçok işkenceden geçiyor ve tecavüze uğruyordu. 614464 Oyuncak ayıların içinden 14 kilo esrar çıktı Yapılan sorgulamada Turgut Y.'nin oyuncak kolisini sahte kimlikle kargo şirketine verdiği, alıcı olarak da kendi adını yazdığı belirlendi. İstanbul'a gelerek Beyoğlu'nda kargo şirketinden koliyi teslim alan Turgut Y., suçüstü yakalandı. Esrarı sipariş eden Habip Ç., Veysi U. ve Subut Y. de gözaltına alındı. Bu kişilerin Tarlabaşı'ndaki evlerinde yapılan aramada kilogram esrar daha ele geçirildi. Zanlılar, adliyeye sevk edildi. SALİH SARIKAYA İSTANBUL 614373 Zorlu Kasım Zorlu Kasım 26.10.2009 Kasım'da Wolsfburg ile başlayıp, Trabzon (D), F.Bahçe, M.United (D) ile devam edip, 29 Kasım'da Sivas'ta bitecek zorlu seri Beşiktaş'ın lig ve Avrupa'daki kaderini belirleyecek Turkcell Süper Ligi'ne kötü başlayıp, Eskişehir deplasmanıyla birlikte maçta 12 puan toplayıp taraftarlarının yüzünü güldüren Beşiktaş için kasım ayı zorlu geçecek. Siyah-beyazlı takım, kasım ayında lig ve Şampiyonlar Ligi'nde birbirinden zorlu maçlara çıkacak. Ekim ayını Ankaragücü maçıyla tamamlayacak Beşiktaş, kasımda ligde Trabzonspor, Fenerbahçe ve Sivasspor ile karşı karşıya gelecek. Ligde kasımın ilk maçını Trabzonspor ile deplasmanda oynayacak olan Kartal, lige verilecek aranın ardından Fenerbahçe'yi, İnönü Stadı'nda konuk edecek. Beşiktaş, kasımı Sivasspor deplasmanında tamamlayacak. KADER MAÇI WOLSFBURG İLE Beşiktaş'ın, Şampiyonlar Ligi'ndeki durumu yine aynı süreçte ortaya çıkacak. Grubu'nda ilk iki karşılaşmasında Manchester United ile CSKA Moskova'ya yenilen, ancak Wolfsburg karşısında aldığı beraberlikle umudunu sürdüren siyah- beyazlı takım, kasım ayında önce sahasında Kasım Salı günü yine Alman ekibini konuk edecek. Bu mücadeleden mutlaka galibiyet hedefleyen Beşiktaş, daha sonra 25 Kasım Çarşamba günü güçlü rakibi Manchester United deplasmanına gidecek. Beşiktaş'ın kasım ayında maçları şöyle: Kasım: Beşiktaş-Wolfsburg, Kasım: Trabzonspor-Beşiktaş, 22 Kasım: Beşiktaş-Fenerbahçe, 25 Kasım: Manchester United-Beşiktaş, 29 Kasım: Sivasspor-Beşiktaş. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 615125 Kahve karaciğer dostu çıktı Kahve dostu çıktıAA 23.10.2009 GÜNDE birkaç fincan kahvenin, gibi hastalıklarının ilerlemesini yavaşlattığı anlaşıldı. ’li araştırmacılara göre, günde en az fincan kahve içen  hastaların ileri safhadaki müzmin ve diğer rahatsızlıklarının ilerleme ihtimali, kahve içmeyenlere nazaran yüzde 53 azalıyor. ABD Ulusal Enstitüsü uzmanlarının araştırması, 766 karaciğer  hastası arasında aylık kontrollerle yaklaşık yıl boyunca yürütüldü. 614261 Erdoğan: Din adına bir Müslümanın öldürülmesini anlayamıyorum Kimse, din adına insan öldürme yoluna girmesin. Din adına bir Müslüman kardeşini öldüren, savunmasız insanları öldürenlerin, bunu nasıl izah edeceğini ben anlamakta zorlanıyorum ve anlamıyorum." diye konuştu. Pakistan gibi Türkiye'nin de sıkıntılı bir süreç yaşadığını ifade eden Erdoğan, "Dayanışma içinde bölgede bu süreci aşacağımıza da inanıyorum.'' dedi. Gilani de teröre karşı ortak mücadele için Erdoğan'la mutabakata vardıklarını dile getirdi. Bu arada Başbakan Erdoğan'ın İslamabad'a gelişinden hemen sonra başkentte bir intihar saldırısı gerçekleşti. Olayda, saldırganla birlikte bir polis de hayatını kaybetti. Ülkenin kuzeybatısındaki Bajaur bölgesinde ise askerî helikopterin düşmesi sonucu kişi öldü. 615989 Terim ve Özgener 'Helallik' istedi İstinye Park'taki Borsa Lokantası'ndaki yemeğe TFF Başkanı Mahmut Özgener ve tüm yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra Fatih Terim ile yardımcıları Oğuz Çetin, Metin Tekin, Müfit Erkasap ve Eser Özaltındere katıldı. Yemek öncesinde basın mensuplarına kısa bir süre görüntü için izin verilirken, bu sırada başkan Özgener, Fatih Terim'e yönelik duygu dolu bir konuşma gerçekleştirdi. Özgener, Terim ile iki dönem birlikte çalıştıklarını dile getirerek, "Bu şansı bulduğumuz için çok büyük keyif aldık. Hocamızın inanılmaz derecede başarılı kariyeri, inanılmaz derecede keyif aldığımız müthiş çalışma arzusu, çok başarılı teknik adamlığı ve bunlardan daha da önemlisi insanlığıyla, beraber çalıştığımız her dakikadan, her günden büyük keyif aldık.'' diye konuştu. Terim'in kendilerine büyük mutluluklar yaşattığını da aktaran Özgener, ''Milli takımlar teknik direktörlüğünden önce kulüp düzeyinde çalışırken, ülkemize en büyük başarıyı getirdi. UEFA Kupası'nı kazandı. Yurt dışında ülkemizi başarıyla temsil eden, dünyanın en büyük kulüplerinde çalışıp bize büyük gurur yaşatan, ülkemizin tanıtımına inanılmaz katkıda bulunan biriydi hocamız. Bugün teknik direktörlüğe kısa bir süre ara verdiğine inanıyorum, çünkü çalışma arzusu, hırsı, futbol sevgisi hocamızı çok fazla süre futboldan ayrı tutamaz. Hocamıza ve yardımcılarına çok teşekkür ediyorum. Bize çok başarılı bir Avrupa şampiyonası yaşattılar. Avrupa üçüncülüğünün keyfini yaşattılar. İnşallah bundan sonraki kariyerlerinde daha da başarılar elde ederler, bizleri ve ülkemizi çok daha mutlu edecek günleri beraber yaşarız.'' diye konuştu. Özgener konuşmasının ardından Fatih Terim'den helallik isterken, tecrübeli teknik adam, "Helal olsun" karşılığını vererek kucaklaştılar. Öte yandan Fatih Terim de Özgener'e teşekkür ederek başladığı konuşmasında, ''Eğer bu dört yıl içinde bir şeyler olduysa, bunda tüm yöneticilerin, çalışanların, herkesin emeği var. Bu güzel atıfta bulunduğu ve güzel kelimelerle tarif ettiği için başkana teşekkür ediyorum. Ben ve arkadaşlarım, bu dönemde gerek başkanımızdan, gerek yönetim kurulu üyelerimizden, gerekse tüm Futbol Federasyonu çalışanlarından çok yakın ilgi ve sevgi gördük. Sevgi ortamında zaman zaman bu tip kazalar olmasına rağmen çok önemli başarılar elde edilebiliyor. nedenle gönlümüz, hepimizin arzu ettiği Dünya Kupası'nda olalım isterdi.'' değerlendirmesinde bulundu. Düzenlenen yemekle kendilerini ve arkadaşlarını onurlandırdıkları için başkan ve yönetim kuruluna teşekkür eden Terim, "Başka yerde olsak da her zaman Türk futbolunun emrinde olacağımıza, dostluğumuzun ilelebet kalacağına inanıyorum.'' ifadelerini kullandı. Bu arada Mahmut Özgener, Fatih Terim ve yardımcılarına birer gümüş kase armağan etti. 615350 Kerem Gönlüm'e yıl ceza... 'e yıl ceza... ile yapılan final serisinde yaptığı tespit edilen Pilsenli basketbolcu 'e yıl verildi. Federasyonu 'nde geçen sezon ile Fenerbahçe arasında yapılan 5. maçı bitiminde yapılan kontrolü neticesinde test sonucu pozitif tespit edilen Efes Pilsenli basketbolcu 'e yıl hak mahrumiyeti ve 10 bin lira para cezası verdi. Disiplin Kurulu, 14.06.2009 tarihinde 'da oynanan Efes Pilsen Fenerbahçe Ülker Beko Basketbol Ligi Play-Off Final Serisi 5. müsabakası bitiminde yapılan doping kontrolü neticesinde; test sonucu pozitif tespit edilen Efes Pilsen sporcusu Kerem Gönlüm'e yıl hak mahrumiyeti ve 10.000 TL para cezası, Efes Pilsen Kulübü'nün anılan şekilde "ihmali" nedeniyle 30.000 TL para cezası verdi. Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu, Beko Basketbol Ligi'nde geçen sezon Efes Pilsen ile Fenerbahçe Ülker arasında yapılan play-off final serisi 5. maçı bitiminde yapılan doping kontrolü neticesinde test sonucu pozitif tespit edilen Efes Pilsenli basketbolcu Kerem Gönlüm'e yıl hak mahrumiyeti ve 10 bin lira para cezası verdi. EFES PİLSEN TAHKİM'E GİDİYOR Efes Pilsen Genel Menajeri Engin Özerhun, Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu’nun, basketbolcuları Kerem Gönlüm ve kulübe verdiği cezalar için Tahkim Kurulu’na başvuracaklarını bildirdi.          Özerhun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Disiplin Kurulu kararına üzüldüklerini belirterek, "Kararı gördük ve üzüldük. Üzücü bir durum. 10 gün içinde Tahkim Kurulu’na gitme hakkımız var. Tahkim Kurulu’na başvuracağız, konu orada da değerlendirilecek. Hukuki süreci devam ettireceğiz" diye konuştu.          Disiplin Kurulu’nun bugün açıklanan kararında, idrar tahlilinde yasaklı "Cathine" maddesi bulunan basketbolcu Kerem Gönlüm’e yıl hak mahrumiyeti ve 10 bin lira, Efes Pilsen Kulübü’ne de yeterli önlemleri almada ihmali bulunduğu gerekçesiyle 30 bin lira para cezası verildiği duyurulmuştu.          Lacivert-beyazlılar, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu’na başvuracak. . . 614547 Orhan Pamuk ve düşünce özgürlüğü Rıza Türmen Orhan Pamuk ve düşünce özgürlüğü 26 Ekim Pazartesi 2009 2005 yılında bir dergisiyle yaptığı söyleşide “30 bin Kürt öldürüldü. milyon da Kimse bundan söz etmeye cesaret edemiyor” demişti. Bu cümle, ’de Aktüel dergisinde yayımlandı. Altı Orhan Pamuk’un Türk ulusuna hakaret ettiğini, kendilerinin de Türk ulusunun bir bireyi olarak hakarete uğradıklarını ileri sürerek açtılar. Asliye Hukuk Mahkemesi davayı, davacıların aktif dava ehliyetleri bulunmadığı gerekçesiyle reddetti. Davacılar kararı temyiz etti. kararı bozdu. Asliye Hukuk Mahkemesi direnince, dava Yargıtay Hukuk Daireleri Genel Kurulu’na geldi. Hukuk Genel Kurulu bir ulusa aidiyet duygularının kişilik hakları kapsamına girdiği, dolayısıyla davacıların dava açma ehliyetlerinin bulunduğuna karar verdi. Bundan sonra Asliye Hukuk Mahkemesi, Hukuk Genel Kurulu kararına uymak zorunda.  Her Türke dava hakkı Kararın önemi şurada: Bundan böyle, Türk ulusuna yönelik yazılı ya da sözlü ifadeler nedeniyle, her Türk vatandaşı hakaret davası açabilecek. Böylesine geniş bir dava açma hakkının tanınmasının açısından doğuracağı sakıncalar yanında dava açma ehliyetine ilişkin hukukun genel ilkeleriyle ne denli bağdaştığı kuşkulu. kararlarına göre, AİHM’de dava açabilmek için “mağdur” statüsüne sahip olmak gerekir. Başka bir deyişle, davacı şikâyet konusu olaydan doğrudan doğruya etkilendiğini göstermezse, AİHM “actio popularis” denen soyut bir davayı kabul etmez, davayı reddeder. Davacının bu amaçla, etkilendiğini gösteren somut kanıtlar ortaya koymak yükümlülüğü altında. Örneğin, Rus Muhafazakâr Partisi/ (2007) davasında, partiyi destekleyen seçmenler, AİHM’ye açtıkları davada, partilerinin seçime girmesinin yasaklanmasıyla, oylarını değiştirmek zorunda kaldıklarını bu nedenle seçme hakkından yoksun bırakıldıklarını ileri sürdü. AİHM bu iddiayı kabul etmedi. Niyete dayalı böyle bir iddianın seçme hakkının ihlali için yeterli olmadığı, ayrıca bu iddia kabul edilirse, sınırsız sayıda bireyin aynı şikâyeti ile sürmesine yol açabileceği gerekçesi ile AİHM şikâyeti reddetti. ‘Doğrudanlık’ şartı Tanrıkulu, Çetin, Kaya ve diğerleri/ Türkiye (2001) davasında da, AİHM Sezgin Tanrıkulu’nun Ülke’de Gündem gazetesinin kapatılmasıyla bilgi edinme hakkından yoksun bırakıldığı, bu nedenle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasını şu gerekçe ile reddetti: Davacının mağdur statüsü kazanabilmesi için devletin bir fiili ya da ihmali sonucunda doğrudan etkilendiğini inandırıcı bir biçimde göstermesi gerekir. Gazetenin kapatılması nedeniyle gazeteyi, bütün diğer okuyucular gibi okuyamaması bunun için yeterli değildir. Başka yollardan bilgi edinmek olanağı vardır. Dolayısıyla, başvurucu doğrudan etkilenmemiştir. Orhan Pamuk davasında Yargıtay Genel Kurulu, davacılarının, Orhan Pamuk’un sözlerinden doğrudan etkilendiklerini, bunun için Türk vatandaşı olmanın yeterli olduğunu söylemekle, çok tehlikeli bir kapı açtı. Denge gözetilmedi Bunu yaparken, Orhan Pamuk’un ifade özgürlüğü ile kamu çıkarı arasındaki dengeyi gözetmedi. Yargıtay Genel Kurulu’nun kararının yukarıda değinilen AİHM içtihadı ile uyum içinde olmadığı açık. Türkiye’nin AİHM’deki sorunlarının başında düşünce özgürlüğüne ilişkin davalar geliyor. Bu davaların pek çoğundan ihlal kararı çıkıyor ve tazminat ödüyor. Bu kararların kaynaklandığı neden Türkiye’de yargının düşünce özgürlüğüne yaklaşımı. Yargı düşünce özgürlüğünü genişletici değil, daraltıcı bir rol oynuyor. Orhan Pamuk kararı bunun en son örneği. Yargıtay’ın, Orhan Pamuk kararının düşünce özgürlüğü açısından doğuracağı ciddi sakıncaları göz önünde tutarak düzeltmek yoluna gideceğini düşünmek istiyoruz. (111 yazı) 614684 Bar Rafaeli Malatya Pazarı'nda Bar Rafaeli Malatya Pazarı'nda 26.10.2009 10:03 ‘Fashionable İstanbul’ moda günleri kapsamında İstanbul’a gelen ünlü top model, önceki gün arkadaşı Clara Amram’ la şehir turuna çıktı. -HT MAGAZİN-BARIŞ ENGİN Amram, sabah erken saatlerde Rafaeli’yi kaldığı otelden aldı. Herkesin Kapalıçarşı ya gideceğini düşündüğü Rafaeli, gazetecileri ters köşeye yatırıp İstinye Park’a gitti. CEZERYENİN TADINA BAYILDI Alışveriş merkezinde önceden belirlediği bir iki mağazaya uğrayan Bar Rafaeli daha sonra soluğu Malatya Pazarı’nda aldı. Burada Mersin’ in ünlü tatlısı cezeryenin tadına bakan ve çok seven Rafaeli, kendisi ve arkadaşları için cezerye aldı. Güzel manken manavdan bol bol taze meyve aldıktan sonra oteline döndü. 614694 İki helikopter havada çarpıştı: ölü HAKAN ALBAYRAK İki helikopter havada çarpıştı: ölü KABİL (A.A) Afganistan'da ABD ordusuna ait iki helikopterin havada çarpışması sonucu amerikan askeri öldü, 2'si yaralandı. Amerikan askeri yetkililerince, 'ülkenin güneyinde bu sabah meydana gelen olayın düşman ateşinden kaynaklandığının düşünülmediği' belirtildi. Konuya ilişkin detaylı bilgi verilmezken, kazayla birlikte, ülkede Ekim ayında ölen Amerikan askerlerinin sayısı da 30'u aştı.  Yetkililer, ayrıca uluslararası barış gücünün ülkenin batısında sürdürdükleri bir operasyon sırasında da bir helikopterin düştüğünü kaydettiler. Söz konusu operasyonda yaklaşık 10 militanın öldürüldüğünü belirten yetkililer, düşen helikopterdeki personele yardım çalışmalarının başlatıldığını söylediler. 26.10.2009 DÜNYA 614722 Ünlü müzisyen evlendi Karakter boyutu Ünlü müzisyen evlendi 26.10.2009 10:14 İskender Paydaş ile sevgilisi Ilgın Bayazıt, 16 Ekim'de Roma Büyükelçiliği'nde evlendi. Bayazıt'ın Hakan Yıldırım imzalı beyaz bir kıyafet giydiği nikâh törenine çiftin yakın arkadaşları ve aileleri katıldı. İmzaların atılmasından sonra 25 kişilik davetli grubuna yemek veren ikili, evliliklerini önümüzdeki ay İstanbul'da verecekleri bir parti ile kutlayacakları söyledi. Uçankuş 615055 Gülben’i sırtında taşıdı Gülben’i sırtında taşıdı GÜNAYDIN Giriş Saati 26.10.2009 10:55 Güncelleme 26.10.2009 11:47 Popstar Alaturka'da düzenlenen 'Eğlendir Beni' gecesine jüri üyesi Armağan Çağlayan damga vurdu. Gülben Ergen'in sahneye çıktığı sırada yerinden kalkan Çağlayan, Ergen'i sırtında koltuğuna kadar taşıdı. Kısa bir an için şaşkınlık yaratan bu görüntü, salonda büyük kahkahalara neden oldu. 'Eğlendir Beni' gecesinin tek üzücü anı ise Armağan'ın, konuk şarkıcı Mehtap sahneye çıkınca söylediği "Bu yarışma Popstar jürisi olduğum son yarışma olabilir" sözleri üzerine yaşandı. Mehtap'a "Senin yüzünden bırakıyorum" diyen Çağlayan'ı, Bülent Ersoy da onaylayınca canlı yayında gerilim yaşandı. 614908 Karadziç'in yargılanmasına bugün başlandı Bosna-Hersek'teki iç savaş sırasında soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekle itham edilen Bosnalı Sırpların eski siyasi lideri Radovan Karadziç'in yakalanmasından 15 sonra savaş suçları mahkemesindeki yargılanmasına bugün başladı. Duruşmaya Karadziç gelmedi. Bosna-Hersek'te iç savaş sırasında soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekle itham edilen eski Bosnalı Sırp lider Radovan Karadziç'in duruşmaları başladı. Hollanda'nın Lahey kentinde eski Yugoslavya için kurulan savaş suçları mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına 64 yaşındaki Karadziç gelmedi. Karadziç, savunmasını hazırlamasının çok uzun zaman gerektirdiği, iddianameyi okumanın dahi iki yıl zaman alabileceği gerekçesiyle ilk duruşmaya çıkmadı. Belgrad'da tutuklandıktan 13 sonra mahkemesi başlayan Karadziç hakkında 11 ayrı savaş suçu davası açılmış bulunuyor. Yargıçlar, ilk duruşmada, en az bir yıl sürmesi beklenen davanın nasıl işleyeceğine ilişkin değerlendirmede bulundu. Bir sonraki duruşma yarın yapılacak. Bosna Sırp Cumhuriyeti'nin eski devlet başkanı Karadziç, halen yakalamayan General Ratko Mladiç ile birlikte, 1992-1995 arasındaki iç savaşta Saraybosna'nın aralıksız kuşatmasında 14 bin insanın ölümü ve Srebreniça kentinde bazıları 20 yaşın altında bin Boşnak erkeğinin katledilmesinden, toplam 11 ayrı savaş suçu ve insanlığa karşı suçla itham ediliyor. Lahey'de mahkeme, halen Ratko Mladiç ile Hırvat savaş suçu sanığı askeri lider Goran Haciç'in yakalanıp yargı önüne çıkarılmasını sağlayamadı. Karadziç kimdir? Bosna katliamının baş sorumlusu olarak gösterilen dönemin Yugoslavya ve Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç, Lahey'de yargılandığı sırada, Mart 2006'da cezaevindeki hücresinde ölü bulunmuştu. Şimdi Karadağ'da kalan eski Yugoslavya'nın Savnik kentinde 1945'de doğan Karadziç, 1990'da Bosna-Hersek'deki Sırp Demokratik Partisi'nin kurucu üyesi, 1992'de de Sırbistan Ulusal Güvenlik Konseyi başkanı olmuştu. Bosna'nın Nisan 1992'de BM tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmasının ardından Karadziç, 1992-1996 arasında Bosna Sırp Cumhuriyeti'nde önce üçlü başkanlık konseyi başkanı, ardından tek devlet başkanı ve silahlı kuvvetler başkomutanı oldu. BM mahkemesi, Karadziç'in Temmuz 1991 ile 30 Kasım 1995 arasında Bosna-Hersek'in çeşitli kesimlerinde denetimini genişletmek üzere terör ve etnik temizlik taktikleri kullandığını belirtiyor. Bosnalı Sırp güçleri Nisan 1992'den 30 Kasım 1995'e kadar 44 Saraybosna'yı kuşatmış, 11-18 Temmuz 1995'de de Srebrenitsa'da binlerce yetişkin ve genç erkeği katlederek soykırım yapmıştı. 1996'da kamuoyunun gözü önünden uzaklaşan Karaciç'in, 2003'de akrabalarınınkiler dahil mal varlıkları, hesapları dondurulmuştu. Yıllarca savaş suçlusu olarak aranan Karadziç, "Dragan Dabiç" takma adıyla yaşarken 21 Temmuz 2008'de Belgrad'da bir otobüste yakalanarak, savaş suçları mahkemesinde yargılanmak üzere Lahey'e götürülmüştü. 615394 Scolari: Herhangi bir resmi teklif almadım Özbekistan Süper Ligi'nin bitimine hafta kala, takımıyla şampiyonluklarını ilan edip, kariyerindeki 17. kupasına ulaşan Scolari, kupa töreninin ardından düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin, ''Türkiye (A) Milli Futbol Takımı'nı çalıştırması için herhangi bir teklif alıp almadığına'' ilişkin sorusunu yanıtladı. İki menajerden teklif aldığını, ancak onları Avrupa'daki menajerine yönlendirdiğini ifade eden Scolari, basında yer alan iddiaların asılsız olduğunu kaydetti. Ortada henüz resmi bir teklifin olmadığını vurgulayan Brezilyalı çalıştırıcı, ''Görüyorsunuz, şu an Bunyodkar'da çalışıyorum'' dedi. Bu tür bir teklifin, bir teknik adam için çok sevindirici olacağına dikkati çeken Scolari, Türkiye'nin de Brezilya gibi bir futbol ülkesi olduğunu, futbolun, Türkiye'de çok önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Bu arada, ligin bitimine hafta kala kupayı garantileyen Bunyodkor'ın çalıştırıcısı Scolari, hafta sonunda JAR Stadında Lokomotif'e karşı 2-1 kazanılan maçın ardından, kupayı Özbekistan Futbol Federasyonu Başkanı Mirebrar Usmanov'un elinden aldı. 74 puanla lider olan Bunyodkor, lig tarihinde ilk kez sezon bitimine hafta kala şampiyonluğunu ilan ederek, 59 puanla 2. sırada bulunan Pakhtakor ile arasındaki puan farkını 13'e çıkardı. Özbekistan Süper Ligi'nde kez şampiyon olan Pakhtakor ise şampiyonluk umudunu matematiksel olarak yitirdi. Bunyodkor, geçen yıl da ligin bitimine hafta kala Brezilyalı Arthur Zico ile ilk lig şampiyonluğunu tatmıştı. Bu yıl başında kupa hedefleyen Bunyodkor kulübü, Özbekistan Kupası finalinde ezeli rakibi Pakhtakor'a yenilmiş, ay başında Asya Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçında Güney Kore'den Pohang Steelers'a elenmiş, kupa için tek umudunu Özbekistan Süper Ligi'ne bağlamıştı. 2005 yılında kurulan ve sponsorları arasında Neftgazmontaj, Uzgazoil, Hisarneftgaz, Kokdumalakgaz, Şurtangaz Mahsulat, Neftgaz Sanaat Layiha gibi ülkedeki büyük petrol-gaz şirketlerinin yer aldığı Bunyodkor kulübü, 2007 yılında yükseldiği Özbekistan Süper Ligi'ni 2. sırada tamamlamıştı, Geçen yıl elde ettiği lig şampiyonluğunun yanı sıra, Özbekistan Kupası'nı da müzesine götüre Bunyodkor, Asya Şampiyonlar Ligi'nde de yarı finale kadar yükselmeyi başarmıştı. 614318 Ehliyetsiz anne kendi kızını ezdi KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Ehliyetsiz anne kendi kızını ezdi Kütahya'da büyük dram... Ehliyetsiz olduğu halde sürücü koltuğuna oturan Nevin Topçu, araca binmek isteyen yaşındaki kızı Zeynep'e çarparak ölümüne neden oldu. KÜTAHYA (A.A) Kütahya'da sürücü belgesi olmadığı öne sürülen bir kadının, otomobille çarptığı yaşındaki kızı öldü. Aracın ağaca çarparak durabilmesi sonucu kişi de yaralandı. Alınan bilgiye göre, Kütahya'nın Hamidiye Mahallesi'nde bir yakınlarının düğününe gitmek için hazırlanan Nevin Topçu (29), kayınbabasına ait 43 NS 115 plakalı otomobile, kayınvalidesi Emine Topçu (80) ve kızı Seher Topçu (4) ile bindi. 50 METRE SÜRÜKLENDİ Ehliyetsiz olduğu bildirilen Nevin Topçu'nun kullandığı otomobil yolda bekleyen ve araca binmek isteyen kızı Zeynep Topçu'ya (5) çarptı. Daha sonra 50 metre sürüklenen otomobil ağaca çarparak durabildi. Korkunç kazada arabanın büyük hızla çarptığı Zeynep Topçu olay yerinde yaşamını yitirdi. SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ Yaralanan Nevin, Emine ve Seher Topçu, 112 Acil Servis ekiplerince Kütahya Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan Nevin Topçu'nun kızının ölüm haberini aldıktan sonra sinir krizleri geçirdiği öğrenildi. Emniyet yetkilileri ise olayla ilgili olarak soruşturma başlattı. 26.10.2009 GÜNDEM 614463 Sinemada Nefes filmini izledi Başbuğ, şehit yakınlarının ve gazilerin duyduğu üzüntüyü paylaştığını belirterek, "Elbette son yaşanan olayları kimse tasvip edemez." dedi. Filmin 1993 yılında geçtiğini, kendisinin 1993-1995 yılları arasında bu bölgede görev yaptığını ifade eden Başbuğ, şunları kaydetti: "Bugün 2009'a geldiğimizde elbette terör bugün de devam ediyor ama hiçbir zaman 1990'lı yıllarda yaşadığımız boyutta, şiddette değil, olmaz da. zaman soralım; bunu kime borçluyuz? Bu filmde gördüğünüz gibi, görev, vatan ve ülkesi uğruna canlarını feda eden şehitlere borçluyuz. 90'lı yılları bir hatırlayınız, terör örgütü ne istiyordu? Terör örgütü zaman Türkiye'nin belirli bölgesini kontrol altına almak, ondan sonra olayları geliştirmek, bağımsız devlet hedefi güdüyorlardı. Bugün neredeler?" 615704 Kuzey Kutbu’nda 53,5 milyon yıl önce palmiyeler varmış 18.11 26.10.2009 Her vatandaş gazeteci,her konuda bir görüş...Buluşma noktasına girin,izlemeyin, ’nda 53,5 milyon yıl önce palmiyeler varmış Hollandalı bilim adamları, ’nda 53,5 milyon yıl önce palmiyelerin olduğunu tespit etti.  Utrecht Üniversitesinde görevli Appy Sluijs yönetimindeki bir grup bilim adamı, Arktik Okyanusunun dibinde yaptıkları araştırmalarda palmiye polenleri izlerine rastladı. Araştırmalarını Geoscience” adlı bilim dergisinde yayımlayan bilim adamları, 53,5 milyon yıl önce Kuzey Kutbu’nda tropikal iklimin hüküm sürdüğünü, sıcaklığın yaz aylarında 27 dereceye ulaştığını, bu nedenle bölgede palmiyelerin çok yaygın olduğunu, kış aylarında bile hava sıcaklığının ortalama derecenin üzerinde olduğunu tespit etti. Bilim adamları, yaklaşık 50 milyon yıl önce dünyada bir küresel ısınmanın yaşandığını ve ısının azami derece arttığını tahmin ediyor.  ’nın Bremerhaven kentindeki Alman bilim adamları da, Amerikan Plymouth Üniversitesi bilim adamlarıyla birlikte yaptıkları araştırmalar sonucunda, Kuzey Kutbu’nun kısa süreli değişiklikleri karşısında bile büyük değişime uğradığını ortaya çıkarttı. Bölgenin geçen 30 bin yıldaki gelişimini araştıran bilim adamları, belirli bir kesimde yaklaşık 20 bin yıl önce sürekli bir şekilde kalın bir buz tabakasıyla kaplı olan tabanının, yaklaşık bin yıl önce yaz aylarında buz tabakasından arınmaya başladığını tespit etti. Ve . 615316 Çinli Chery yeni modelle geliyor Chery'in Türkiye Distribütörü Mermerler Otomobil Bayi Satış Müdürü Gökhan Altmışdört, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Chery'in 1.5 yıl önce Türkiye'de satışına başlandığını bildirdi. Ülke genelinde 1.5 yılda bin adetlik satış gerçekleştirdiklerini, bu durumun kendilerini olduğu kadar Chery merkezini de oldukça mutlu ettiğini ifade eden Altmışdört, ''Chery, Türkiye'yi Avrupa'ya açılma konusunda ilk durak görüyor'' dedi. TİCARİ ARAÇLAR BURSA'DA GÖRÜCÜYE ÇIKTI Altmışdört, yaşanan bu gelişmelerin ardından Chery'in ticari araç modelleri olan ''H13'', ''Q22'' ve ''Q22B''nin ilk kez Bursa Oto Show Fuarı'nda görücüye çıktığını belirterek, bu araçların da ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gördüğüne dikkati çekti. Daha önce tanıtımı yapılan binek otomobil modelleri ''Chance'' ve ''Niche''nin de Bursa'da sergilendiğine işaret eden Altmışdört, şu bilgileri verdi: ''3'ü ticari yeni aracımız da 2010 yılının ikinci yarısından itibaren Türkiye'de olacak. Şu an olan model sayımızı 2010 yılında 9'a yükseltiyoruz. Ticari araçlarımızdan ''H13'' 1.9 dizel motorlu. Bu aracımız bizim ilk dizel modelimiz olacağı için önemli. Diğer modellerimiz de Çin'de satılan araçlar.'' Altmışdört, Türkiye'de satışa sunmayı planladıkları yeni araçların fiyatlarıyla ilgili açıklamayı daha sonra yapacaklarını kaydetti. AA 614727 Emre, bu yumruk kime? HTSPOR Kadıköy’de Fenerbahçe’nin Galatasaray’a üst üste 10. kez galibiyeti büyük coşku yaratırken, maç sonunda Emre Belözoğlu’nun Galatasaray tribünü önünde yaptığı yumruk sarı-kırmızılılarda büyük infial yarattı. Karşılaşma öncesinde Sarı-Kırmızılı taraftarların kendisi için parayı tercih ettiği yönündeki tezahüratlarına ayağındaki topu tribüne doğru dikerek tepki veren deneyimli oyuncu, maç bitiminde de rahat durmadı. Galibiyetin verdiği sevinçle Galatasaraylılar’ın bulunduğu Migros tribünü önüne yönelen Emre Belözoğlu, yumruğunu havaya kaldırdı ve taraftarların büyük tepkisini çekti. Sarı-Kırmızılı tribünler bu hareketin ardından çılgına dönerken, Emre’ye de küfürler savurdu. Emre’ye bu hareketi nedeniyle, gözlemcinin yazacağı rapora göre ceza gelebileceği öğrenildi. Ayrıca Galatasaray’ın karşılaşmada tek golünü kaydeden Hakan Balta’nın da bu golden sonra Fenerbahçe tribünlerine yönelik yumruğunun da rapora yansıyacağı öğrenildi. -MACARİSTAN MAÇINDA DA...- Maçta Alex’in oyundan alınmasının ardından kaptanlık pazubandını koluna takan Emre Belözoğlu, daha önce milli takımın 2008 Avrupa Şampiyonası grup elemelerinde Macaristan’la BJK İnönü Stadı’nda oynadığı karşılaşmada da kaydettiğimiz golün ardından basın tribününe doğru dönmüş ve yumruğunu havaya kaldırarak hareket çekmişti. 615415 El sıkışmayı ay erteleyin! KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY El sıkışmayı ay erteleyin! ANKARA (A.A) Sağlık Bakanı Recep Akdağ, okullarda Kasım ayının son haftası aşılamanın başlayacağını ve Ocak ayına kadar devam edeceğini söyledi. Aşının bir takvime bağlı olarak Türkiye'ye getirileceğini belirten Akdağ, aşının diğer ülkelerce de Kasım ayından itibaren yaklaşık aylık süre içinde temin edileceğini bildirdi.  Bakan Akdağ, 'Dolayısıyla aşıyı bir anda getirmek, tüm çocuklara yapmak veya bütün ihtiyaç sahiplerine yapmak mümkün değil. Zamandan kazanmış olmak maksadıyla bu uygulamaları sürdürüyoruz' dedi. Salgını yönetme konusunda Türkiye'de saygın bilim adamlarından oluşan Pandemi Yürütme Kurulu oluşturulduğu hatırlatan Akdağ, kurulun şartları değerlendirerek kararı verdiğini bildirdi.  Sağlık Bakanı Akdağ, 'Bu bazen bir okulun kapanması olabilir. Birkaç okulun kapanması olabilir. Bir şekildeki belli bir süreyle tamamen kapanması olabilir. Nitekim bildiğiniz gibi Diyarbakır'da geçen hafta ve içinde bulunduğumuz hafta başından itibaren de Ankara'da okul kapandı' diye konuştu. EĞİTİM EVDE DEVAM EDECEK Eğitimin sürmesi açısından TRT ile bir eğitim programı sürdürüleceğini anlatan Recep Akdağ, Milli Eğitim Bakanlığının da 'başından bu yana mükemmel çalışma sergilediğini' kaydetti. Akdağ, 'Tüm okullarda eğitim müfredatının ortak biçimde yürütülmesine gayret edilmesi, böyle bir salgın beklediğimiz için, bunun ön hazırlıklarının yapılması ve şimdi de TRT vasıtasıyla yavrularımızın eğitimlerini evde devam ettirmesi çok büyük bir başarıdır' ifadesini kullandı. Sağlık Bakanı Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:  ÇOK HIZLI YAYILAN BİR HASTALIK 'Velilerimiz şunu çok iyi bilmeliler. Türkiye tedbirlerin üst seviyede alındığı bir ülke, biz bu işe hazırlıklıyız. Tabi bu tedbirler gündeme getirilirken bir taraftan da farklı yayınlarla vatandaşın kafası karıştırıldı. Ama çok net olarak şunu ifade etmeliyim. Bir defa paniğe kapılacak bir durum yok. Hastalık geçiren kişilerin çok büyük kısmının basit bir hastalık geçirdiğini, iyileştiğini biliyoruz, bunu şu anda yaşıyoruz. Peki zaman niçin bu kadar önem veriyoruz meseleye? Çünkü çok hızlı yayılabilen bir hastalık.  Hastaneye yatışlar gibi az sayıdaki vakalara karşı özellikle bütün tedbirleri alıyoruz. Az sayıda da olsa hayatını kaybeden bir kişi olduğu zaman, son derece önemli bir durum haline gelmiş oluyor. Yani bu işin çocuklar, aileler arasında panik havasına çıkarmanın gerçekten gereği yok.' Alınması gereken tedbirlere de dikkati çeken Bakan Akdağ, şunları kaydetti:  HASTALIK ELLERLE BULUŞUYOR 'Kurumsal tedbirler alınırken, okul kapanmalarından bahsediyoruz. Şimdi aşılamayla ilgili tedbirleri Sağlık Bakanlığımız aldı, aşıyı temin ettik ve gerekli aşıları yapacağız. Bireysel tedbirlere çok ciddi biçimde dikkat etmemiz lazım. Bunların yanında el yıkama geliyor. Bir de şu el sıkışma ve öpüşme adetinden ay vazgeçmeyi ben bütün toplumumuza öneriyorum. Çünkü ellerle hastalığın bulaştığını biliyoruz. Uzaktan da birbirimize sevgimizi gösterebiliriz. Sıcakkanlı bir halkız, biliyorum bunun zorluğunu, ama ay birbirimize sarılmayı, öpüşmeyi, el sıkışmayı erteleyebilirsek hastalığın yayılma hızının azalmasında yararlı olacağına inanıyorum.' 'HAZIRLIKLARI ÇOK ÖNCEDEN TAMAMLADIK' Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da uyarma amacı güttükleri ancak korkutma içinde olmadıklarını söyledi.  Toplumun bir paniğe sürüklenmesi, panik içinde hareket etmesi, özellikle ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili kaygılarını daha yüksek düzeyde taşıyor olmalarının bu türlü tedbirleri almalarını gerekli kıldığını ifade eden Çubukçu, bu konuyla ilgili hazırlıkları 2,5-3 ay öncesinden başladıklarını bildirdi. Bakan Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:  'Sağlık Bakanlığı virüsün yayılmasında hem önleyici hem de tedavi sürecinde koordinasyonu yürüten bakanlık. Bizim okulları kapatma kararımız tamamen sayın bakanın önerileri doğrultusunda kurulan ve bilim adamlarından oluşan heyetlerin önerileri doğrultusundadır. Eğitime ara verdiğimiz dönemde bir zorunluluk gereğidir, zorunluluk gereği okulların kapatılması kararı veriyoruz ve televizyon yoluyla eğitimi de bu zorunluluğun neticesinde ortaya çıkacak bir takım sorunları önlemek amacıyla öngörüyoruz.  Dolayısıyla, uyguladığımız eğitim alternatifi televizyon yoluyla eğitim-öğretim değil, ama bu zorunluluk gereği alınmış bir karar. Bu süreç içinde aldığımız bu kararı umarım toplumumuz ve velilerimiz de anlayışla karşılayacaktır. Televizyon yayınları ve yayın eğitimi konusunda da okula göndermekteki hassasiyetin, en azından çocuklarımızın eğitiminin aksamaması açısından gösterilmesi, saatler içinde çocukların ekran başında olmasını, ailelerin dikkat etmesini biz de istirham ediyoruz.' Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, bir soru üzerine, '155 civarında öğretmen daha önceden hazırlandı. Hem eğitim verilecek dersler hem de dersleri verecek öğretmenler konusunda biz hazırlıklarımızı çok önceden tamamladık. Bir taraftan da eğitim ve müfredatın tüm Türkiye'de genel bir kapatma söz konusu olması durumunda, derslerin yayın yoluyla sürdürülmesi konusunda bütün okulların aynı müfredatı ve aynı dönem içinde takip etmelerini sağladık. Bütün bunların hazırlıkları çok önceden tamamlandı. Öğretmenlerimiz, eğitim konusunda başlıklarımız hazır' dedi. 26.10.2009 GÜNDEM 615631 Yılmaz: Türkiye Güneydoğu'dan ibaret değil Yılmaz, "Burada herkesin sorumlu olması lazım. Türkiye kamuoyu sadece bu bölgede yaşayan insanlardan ibaret değil'' dedi. Bakan Yılmaz Siirt'in Aydınlar ilçesi Kaymakamı Mehmet Şirin Yazan'ı makamında ziyaret etti. Yılmaz burada yaptığı konuşmada, kentin son yıllarda alt yapı başta olmak üzere tüm alanlarda önemli destek aldığını ifade ederek, Siirt'e KÖYDES Projesi kapsamında son yılda 65 milyon TL gönderildiğini bildirdi. Siirt Üniversitesine ise 2010 yılında 15 milyon TL aktarılacağını belirten Bakan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: ''Bu bölgenin insanı olarak devlet kamu hizmetleri açısından üzerine düşeni yapıyor. Bundan sonrası özel sektörün işi. Bizim mutlaka girişimcilik kültürünü daha fazla geliştirmemiz gerekiyor. Bu anlamda GAP İdaresi ile Kalkınma Ajansının yapacağı çalışmalar son derece önemlidir. Bu bölgedeki yatırım fırsatlarını iyi çıkarıp özel sektörü özellikle yeni teşviklerle çekmek gerekir. KOBİ'lere ve küçük girişimcilere destek sağlayacağız. Sorunları hep kendi dışımızda gören, çözümü hep dışarıdan bekleyen zihniyeti değiştirmemiz lazım. Daha fazla proje üreten bir döneme girmemiz lazım. Özellikle gençlerin bu yöne kanalize edilmesi lazım. Türkiye gerçekten çok güçlü potansiyelleri olan bir ülke. Doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle bir bütünlük içinde yapamayacağımız bir şey yoktur. Bu ülke gerçekten herkese yetecek bir zenginliğe sahip. Yeter ki bu zenginliği anlamlı bir şekilde değerlendirelim.'' -SİİRT ÜNİVERSİTESİNİ ZİYARET Daha sonra Siirt Üniversitesine geçen Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Rektör Prof. Dr. Recep Ziyadanoğullar'ı ziyaret etti. Bakan Yılmaz, üniversitelerin bulundukları bölgenin sosyal ve ekonomik meselelerinin çözümüne katkı sunduğuna işaret ederek, ''Üniversitelerin toplumdan uzaklaşmasını istemiyoruz. Hem toplumla, hem de iş dünyası ile sıkı bağlar kurmasını istiyoruz'' dedi. Basın mensuplarının ''Demokratik Açılım'' süreci ile teslim olan terör örgütü üyelerinin karşılanması sırasında yaşananlara ilişkin sorularını cevaplandıran Yılmaz, şunları kaydetti: ''Uluslararası ilişkilerdeki bazı adımlardan, Türkiye'nin yıllardır birikmiş meselelerine kadar demokrasimizi daha ileriye götürmek istiyoruz. Gerçekten son hadiselere baktığınız zaman, riski alan hükümetimiz, süreci götüren hükümetimiz, her türlü kendi iradesiyle bu memleketin geleceği için gerekli adımları atan hükümetimiz. Fakat bir hadise oldu. Siyasi durum üzerinden rant elde etmeye çalışıyorlar. Bu doğru bir yaklaşım değil. Burada herkesin sorumlu olması lazım. Türkiye kamuoyu sadece bu bölgede yaşayan insanlardan ibaret değil. Türkiye'nin doğusu var, batısı var, kuzeyi var, güneyi var. Biz Türkiye'nin tamamına seslenen bir partiyiz. Bu halkı rahatsız edecek görüntülerden, bu Halkın hassasiyetlerine dikkat edilmeyen davranışlardan dolayı elbette bizler de rahatsızlık duyarız. Elbette bu Türkiye'nin gittiği yönünü de değiştirmez. Türkiye'nin gittiği yön daha fazla demokrasidir, daha fazla kardeşliktir ve daha fazla gelişmedir. Ancak bu tekil bir takım hadiseler de, elbette bir takım şeyleri etkileyebilir, zamanlamasını etkileyebilir. Bu hoş olmayan hadiselerdir. İnşallah herkes sorumlulukla hareket eder. Başbakanımız halkın tepkisine, hissiyatına bir anlamda tercüman olmuştur. Milletin duyarlılığı ne ise, hissiyatı neyse bizde aynı hissiyatı taşırız. Elbette suça karışmış da olsa insanlarımızı tekrar topluma entegre etmek, toplumun sağlıklı birer ferdi haline getirmek, son derece güzel ve anlamlı bir şeydir. Bu yönde bütün kurumlarımızın çaba sarf etmesi lazımdır.'' Bakan Yılmaz daha sonra helikopterle Mardin'e hareket etti. AA 615502 Uçağa yetişebilmek için 'bomba ihbarı' yapan kişi tutuklandı Fıkralara konu olacak olay başkent Yeni Delhi'de yaşandı. Abhishkek Gupta isimli elektrik teknisyeni Delhi'den Bangalore'a giden G8201 sefer sayılı 20:45 kalkış saatli GoAir uçağını trafik yüzünden kaçıracağını anlayınca akıllara zarar bir fikri uyguladı. Polisi arayan Gupta uçakta bomba olduğunu söyleyerek uçağın kalkmasını engelledi. Kısa süre sonra ihbarın bir yalan ihbar olduğunu anlayan polis telefon numarasının peşine düşerek Abishkek Gupta'yı buldu. Polis Lucknow kentinden trenle Delhi'ye gelen Gupta'nın 20:30'da ancak trenden inebildiğini söyledi. Polis şefi Satyendra Garg 15 dakikada hava alanına yetişemeyeceğini anlayan Gupta'nın polisi arayarak yalan ihbarda bulunduğunu söyledi. Garg bu sırada GoAir uçağına 163 yolcunun 157'sinin binmiş olduğunu açıkladı. Özel güvenlik görevlilerinin acilen uçağı boşalttığını ve arama yaptığını belirten Garg, bütün yolcuların bagajlarını da almasından ve kontrol edilmesinden sonra ihbarın yalan olduğunu anlaşıldığını söyledi. Bu sırada 21:20 sularında hava alanına yetişen sahte ihbarcı yolcu Gupta, telefon numarasının tespit edildiğinden dolayı özel güvenlik tarafından gözaltına alındı. Daha sonra Delhi polisine teslim edilen Abishkek Gupta, işlerinin çok önemli olduğunu ve uçağı yakalamanın en kolay yolunun bu olduğundan dolayı böyle bir şey yaptığını söyledi. Delhi polisi tarafından tutuklanan Gupta cezaevine gönderilirken GoAir uçağı gecikmeli olarak Gupta hariç 162 yolcusu ile ancak gece 12:57'de kalkış yapabildi. 614985 Uruguay'da eski gerilla başkan olma yolunda Uruguay'da sandık başında oyunu kullanan siyasetçi,  eski bir gerilla. Şimdi başkanlık koltuğunun en güçlü adayı. 74 yaşındaki Jose Mujica, 2. turda Uruguay devlet başkanlığına seçilmesine kesin gözüyle bakılan solcu siyasetçi. Jose Mujica'nın halk arasındaki lakabı 'Pepe'... Tupak Amaru, yani 'Çöreklenmiş Yılan' adlı örgütün Uruguay'daki kurucularından biri. 1960'ların sonunda ve 1970'lerin başında bombalama ve adam kaçırma eylemlerinden sorumlu tutuldu. kez vuruldu Polisle girdiği çatışmalarda kez vuruldu. Bu dönemde hapse atıldı. İki kez kaçtı. Ancak askeri cuntanın iş başına geldiği 1973 yılında yakalandı. Mujica genel af çıkarılan 1985'e yılına kadar kadar 12 yıl  hapiste yattı. Gerillalıktan siyasete uzanan süreç 1995'te netleşti. Mujica milletvekili oldu. Meclise kot pantolon ve gömlekle gidince, "Sadece milletvekilleri girebilir" sözüyle içeri alınmadı. Şimdilerde biraz klasik giyiniyor ama hala kravat takmıyor. İşte bu 14 yıllık yasal siyaset yolculuğu, Mujica'yı en sonunda başkanlık koltuğuna doğru taşıdı. Uruguay'da Mujica'yı destekleyenler şimdi heyecanlı. "Eski gerilladan devlet başkanı olmaz" diyenler mesafeli duruyor ama solun desteği Mujica'da. İlk turda Mujica'nın partisi Tupamaros yüzde 50'nin biraz altında kaldı. İkinci tur 29 Kasım'da. Bir süpriz olmazsa Mujica'nın en büyük rakibi muhafazakar aday Luıs Lacalle'i sandıkta altetmesine kesin gözüyle bakılıyor. Eski gerillanın Mart 2010 günü başkanlık koltuğuna oturması bekleniyor. 614397 Bodrum’da zafer Daima’nın ’da zafer Daima’nın 26.10.2009 ’nın ilçesinde düzenlenen 21. Bodrum Kupası Uluslararası Yelkenli Ahşap Yat Yarışları’nda, “Daima” isimli gulet birinci oldu. Era Yelken Kulübü’nce düzenlenen organizasyona, 12’si yabancı 54’ü Türk ve 34’ü organizasyon komitesi ve aileler olmak üzere 100 katıldı. 21 Ekim’de Bodrum-Gündoğan etabında, Akyarlar Kargı Adası önünden verilen startla başlayan Gündoğan- D-Marin, 23 Ekim’de Didim-Gümüşlük ve dün yapılan Gümüşlük-Bodrum etabıyla sona erdi. Yarışmada, “Daima” adlı gulet birinci, Bodrum” ikinci ve “Jasmin 1” ise üçüncü oldu. Dereceye girenlere ödülleri düzenlenen törenle, Valisi Ahmet Altıparmak, Bodrum Kaymakamı Feridun Cemal Özdemir, Bodrum Belediye Başkanı Bodrum Emniyet Müdürü Niyazi Turgay ve Başkanı tarafından verildi. 615005 Fidel Castro buna çok kızacak Miami'de yaşayan ve yaklaşık 40 yıldır kardeşleri hakkında açıklama yapmayan 76 yaşındaki Juanita Castro, Meksikalı gazeteci Maria Antonieta Collins tarafından kaleme alınan anılarının yayımlanmasından önce İspanyolca yayın yapan ''Univision-Noticias 23'' televizyon kanalına konuştu. Küba'da 1950 yılında diktatör Fulgencio Batista'yı deviren Fidel Castro'ya başta destek verdiğini belirten Juanita Castro, ancak abisinin adaya komünizmin getirilmesi ve muhaliflerin idamı gibi izlediği yolun kendisini hayal kırıklığına uğrattığını söyledi. Gördüğü adaletsizlikler karşısında inancını yitirmeye başladığını ve Fidel Castro yönetiminin kovuşturduğu kişilere yardım ettiğini anlatan Juanita Castro, rejim karşıtı faaliyetleri nedeniyle Küba'daki durumunun hassaslaştığını kaydetti. Juanita Castro, bir gün hem kendisine, hem de Fidel Castro'ya yakın bir kişinin kendisine CIA ile işbirliği yapması davetini getirdiğini, ''önce şok olduğunu, ama yine de evet dediğini'' anlattı. Collins de böylece Juanita Castro'nun ''Fidel Castro'nun baş düşmanı CIA ile uzun süreli bir ilişkisinin başladığını" ifade etti. Collins, ''Miami'ye sürgüne gitmeden önce Juanita'nın yıl boyunca, 1961'den 1964'e kadar hayatını riske atarak yaptığı çalışmaların vatandaşlarının hayatlarını kurtardığını'' belirtti, ancak ayrıntıya girmedi. Juanita Castro, ayrıca abisi Fidel Castro ile son kez annelerinin ölümü sırasında 1963'de Havana'da, Raul ile de sürgüne gitmeden birkaç gün önce 1964'de bir araya gelip konuştuğunu söyledi. 26 Ekim 2009 615451 Çirkinler bu siteye giremiyor! Çirkinler bu siteye giremiyor! SABAH İNTERNET Giriş Saati 26.10.2009 15:07 Güncelleme 26.10.2009 15:09 Çirkin üyeleri kabul etmeyen arkadaşlık sitesi büyük tepki alacak gibi görünüyor. Beautifulpeople.com adlı internet sitesine üye olabilmek için site üyelerine gönderdiğiniz fotoğrafınızın yeterince oy alması gerekiyor. Site üyelerinin oylama sürecinde göz önüne aldıkları tek kriter güzellik... Birkaç yıl önce Danimarka'da kurulan internet sitesinin 180.000 üyesi var. Sitenin kurucularından biri olan 34 yaşındaki Greg Hodge "sizi çeken biriyle birlikte olmak istemek yüzeysellik mi? Bir bar ya da gece kulübüne gittiğinizde de sizi çeken birileriyle tanışıyorsunuz. Bunda yüzeysel bir şey yok." diyor. "Ayrıca birçok kişi internette tanıştıkları çirkin insanlar için hem boşa vakit hem de para harcıyor." Daily Telegraph'ın haberine göre, site, üyelerine harika partiler, elit bir global ağ ve manken ajansları ile bağlantı vaat ediyor. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614482 Derbi sonrası Samandıra'da olaylı karşılama Fenerbahçe Futbol Takımı'nı taşıyan otobüs, kamp merkezine ulaştığında Sarı-Lacivertli taraftarlar meşaleler yakarak galibiyeti kutlarken, polisin müdahalesiyle karşılaştı. Polisin dağılmasını istediği grup, "Takımımızı da mı karşılayamayacağız?" diye tepkilerini dile getirirken, polisle taraftarlar arasında kısa süreli arbede yaşandı. Takım otobüsünün içeri girmesiyle başlayan olaylar, kısa sıra sonra taraftarların sakinleşmesiyle sona erdi. Öte yandan, bir grup Fenerbahçe taraftarı da 3-1'lik Galatasaray galibiyetini horon teperek kutladı. 614554 Emeklilik Rehberi Necati Çetiner Emeklilik RehberiEmeklilik Rehberi 26 Ekim Pazartesi 2009 TÜRKER DEMİR: Babanızın ’dan aylığından yararlanabilmesi için SSK’dan zorunlu sigortalı olarak bin  260 gün daha prim ödemesi gerekmektedir. Ancak ’dan kısmi yaşlılık aylığından emekli olmak istiyorsa, askerlikte geçen süresini Bağ-Kur’a borçlanarak 58 yaşını doldurmayı beklemek zorundadır.  RECEP AKTAŞ: Mevcut durumunuza  göre Bağ-Kur’dan kısmi yaşlılık aylığından yararlanabilmeniz için 57 yaşınızı dolduracağınız Mart 2010 tarihinde   talepte bulunabilirsiniz.  (583 yazı) 614967 Habur'da mahkeme kurulduğunu neden sakladınız? Habur'da mahkeme kurulduğunu neden sakladınız?ANKA Milletvekili ’e "Habur Sınır Kapısında mahkeme kurulduğunu, Hakimi’nin Habur’a gittiğini neden saklama gereği duydunuz?" diye sordu. Öztürk Meclis Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ilk önce ve Mahmur’dan gelen 34 ’lının Habur’dan girişi sırasında Habur’da seyyar mahkeme kurulmadığı ve hakim gönderilmediğini açıkladığını belirtti. Ergin’in daha sonra da Habur’da mahkeme kurulduğu, Silopi Sulh Ceza Hakimi’nin, güvenlik birimlerinin talebi üzerine Habur’a gittiğini açıkladığını kaydeden Öztürk yetkisiz Silopi hakiminin hangi hukuksal gerekçeyle sınır kapısına götürüldüğü sorusunu yöneltti. Öztürk Bakan Ergin’e ayrıca şu soruları sordu: "Habur Sınır Kapısında mahkeme kurulduğunu, Silopi Hakimi’nin Habur’a gittiğini neden saklama gereği duydunuz? Yürürlükteki mevzuata göre, şüphelinin hakim huzuruna sevk edilmesi gerekirken, tarihinde ilk kez hakim, hangi hukuksal gerekçeyle şüpheli huzuruna çıkarıldı? Hakimin, güvenlik birimlerinin talebi üzerine şüphelilerin bulunduğu yere gitmesini öngören bir yasa hükmü var mı? Türkiye’de hakimler ne zamandan beri güvenlik birimlerinin talebiyle şüphelilerin ayağına gidiyor? Türkiye’de bugüne kadar hangi olayın ilk soruşturması için şüphelilerin yakalandığı yerde seyyar mahkeme kurulmuştur? Yasaya göre, ceza mahkemelerinin Hakim Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulacağı öngörüldüğüne göre, Habur’da kurulan geçici mahkeme için ’nın olumlu görüşü alındı mı?" 615259 Tatil olan öğrenciler derlerini TV'den görecek Tatil olan öğrenciler derlerini TV'den görecek nedeniyle tatil olan öğrencilerin derslerinden geri kalmaması için ve Genel Müdürlüğü ortak bir proje başlatıyor. Bu amaçla TRT-3’den her gün ders yayınları canlı olarak yapılacak. Milli Eğitim Bakanı ve TRT Genel Müdürü bu amaçla ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, domuz gribi nedeniyle tatil olan öğrencilerin eğitimleri konusunda açıklamalarda bulundular. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in verdiği bilgiye göre, ders yayınları TRT-3’den canlı verilecek. Yarından itibaren TRT-3’ten canlı olarak verilecek eğitimin yayın saati, Salı günü 07:00-10:00 diğer günler ise 07:00 14:00 arası olarak belirlendi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, basın toplantısında yaptığı açıklamada, yayılan domuz gribiyle ilgili bireysel tedbirlere de önem verilmesi gerektiğini belirterek, "Bireysel tedbirler el yıkamadır. El sıkışma ve öpüşmeden ay uzak durursak hastalığın yayılmasını azaltabiliriz" değerlendirmesinde bulundu. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da, Sağlık Bakanlığı’nın, domuz gribi virüsünün yayılması konusunda önleyici tedbirlerin alınması ve tedavi sürecine yönelik koordinasyonu yürüten Bakanlık olduğunu hatırlattı. Çubukçu, "Sağlık Bakanlığı’nın önerileri doğrultusunda, kurulan Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda zorunluluk gereği okulları kapatma kararı veriyoruz. Televizyonla eğitimi de bu bağlamda veriyoruz. Eğitimin alternatifi TV eğitimi değil ama zorunluluk gereği alınmış bir karar. Umarım toplumumuz anlayışla karşılayacaktır" dedi. Çubukçu, TV’den eğitim verilecek dersler ve öğretmenler konusunda ise önceden hazırlıkların yapıldığını söyledi. . 614475 'Bunlar birleştiklerinde ne bir armut ne bir elma ederler' Bunu zorlamakla bu iş olmaz. 8'de elma, 10'da armut var. Bunlar birleştiğinde ne bir armut, ne de bir elma eder. Siyasî Partiler Kanunu'nda hiçbir madde yok ki iki partinin birleşmesini kolaylaştırsın. Birleşme katılımla olur. Doğru Yol Partisi'nin önünü kesmek istiyorlar, kesemezler. Bizim kapılarımız açık. Daha önce görev aldılar. Biraz da gençlere, yenilere yer versinler. Eğer Türkiye'nin bu iktidardan kurtulmasını istiyorlarsa kapımız açık." İZMİR AA 615301 Karadziç'in boykot ettiği dava yarın yapılacak Hollanda'nın Lahey kentinde eski Yugoslavya için kurulan savaş suçları mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına 64 yaşındaki Karadziç gelmedi. Karadziç, savunmasını hazırlamasının çok uzun zaman gerektirdiği, iddianameyi okumanın dahi iki yıl zaman alabileceği gerekçesiyle ilk duruşmaya çıkmadı. Hakim, Karadziç'in yarın da duruşmaya katılmaması durumunda mahkemenin Sırp lideri temsil etmek için bir avukat atayabileceğini söyledi. Belgrad'da tutuklandıktan 13 sonra mahkemesi başlayan Karadziç hakkında 11 ayrı savaş suçu davası açılmış bulunuyor. Yargıçlar, ilk duruşmada, en az bir yıl sürmesi beklenen davanın nasıl işleyeceğine ilişkin değerlendirmede bulundu. Bir sonraki duruşma yarın yapılacak. Bosna Sırp Cumhuriyeti'nin eski devlet başkanı Karadziç, halen yakalamayan General Ratko Mladiç ile birlikte, 1992-1995 arasındaki iç savaşta Saraybosna'nın aralıksız kuşatmasında 14 bin insanın ölümü ve Srebreniça kentinde bazıları 20 yaşın altında bin Boşnak erkeğinin katledilmesinden, toplam 11 ayrı savaş suçu ve insanlığa karşı suçla itham ediliyor. Lahey'de mahkeme, halen Ratko Mladiç ile Hırvat savaş suçu sanığı askeri lider Goran Haciç'in yakalanıp yargı önüne çıkarılmasını sağlayamadı. Karadziç kimdir? Bosna katliamının baş sorumlusu olarak gösterilen dönemin Yugoslavya ve Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç, Lahey'de yargılandığı sırada, Mart 2006'da cezaevindeki hücresinde ölü bulunmuştu. Şimdi Karadağ'da kalan eski Yugoslavya'nın Savnik kentinde 1945'de doğan Karadziç, 1990'da Bosna-Hersek'deki Sırp Demokratik Partisi'nin kurucu üyesi, 1992'de de Sırbistan Ulusal Güvenlik Konseyi başkanı olmuştu. Bosna'nın Nisan 1992'de BM tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmasının ardından Karadziç, 1992-1996 arasında Bosna Sırp Cumhuriyeti'nde önce üçlü başkanlık konseyi başkanı, ardından tek devlet başkanı ve silahlı kuvvetler başkomutanı oldu. BM mahkemesi, Karadziç'in Temmuz 1991 ile 30 Kasım 1995 arasında Bosna-Hersek'in çeşitli kesimlerinde denetimini genişletmek üzere terör ve etnik temizlik taktikleri kullandığını belirtiyor. Bosnalı Sırp güçleri Nisan 1992'den 30 Kasım 1995'e kadar 44 Saraybosna'yı kuşatmış, 11-18 Temmuz 1995'de de Srebrenitsa'da binlerce yetişkin ve genç erkeği katlederek soykırım yapmıştı. 1996'da kamuoyunun gözü önünden uzaklaşan Karaciç'in, 2003'de akrabalarınınkiler dahil mal varlıkları, hesapları dondurulmuştu. Yıllarca savaş suçlusu olarak aranan Karadziç, "Dragan Dabiç" takma adıyla yaşarken 21 Temmuz 2008'de Belgrad'da bir otobüste yakalanarak, savaş suçları mahkemesinde yargılanmak üzere Lahey'e götürülmüştü. 614696 Minibüs devrildi: yaralı KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Minibüs devrildi: yaralı HATAY (A.A) Hatay'da, devrilen minibüsteki kişi yaralandı. Belen'den Antakya istikametine gelen Bayram Batu idaresindeki 31 YK 946 plakalı minibüs, Serinyol beldesi yakınlarında karşı şeride geçerek devrildi. Kazada, Zeynep Çerdik, Cemile Adak, Songül Ulaş, Meryem Baran, Mahmut Çerdik ve Ali İhsan Yıldırım yaralandı. Antakya Devlet Hastanesinde tedavi altına alınan yaralıların durumunun iyi olduğu, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. 26.10.2009 GÜNDEM 614289 Rize, Konya'nın unvanını bitirdi! SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Rize, Konya'nın unvanını bitirdi! Bank Asya Birinci Ligi'nde Çaykur Rizespor, sahasında lider Konyaspor'u 2-1 yenerek ilk mağlubiyetini tattırdı. 3. dakikada Eyüp Kadri'nin kendi kalesine attığı golle yenik duruma düşen Çaykur Rize, 29'da Mithat ve 42'de Ulaş ile galibiyete ulaştüı. 26.10.2009 SPOR 614539 NTV’nin santralı Cumhuriyet’in santralı Can Dündar AdaNTV’nin santralı Cumhuriyet’in santralı 26 Ekim Pazartesi 2009 Günlerdir koridorlarında ile düşürme” geyiği dönüyor. “’nun helikopteri havadayken içindeki kişi NTV santralından toplam 295 kez arandı” diye yazdıktan ve arayan numaraları verdikten sonra haber merkezindeki telefonlar, “bombanın uzaktan kumandaları” muamelesi görüyor. Her çevirdiğimizde, uzaktaki bir çipi devreye sokup yeni bir helikopteri düşürecek beceriye sahip suç aletleri... Tabii Mirgün (Cabas) de, kanalda bu esrarengiz operasyonu yöneten “007...” Mirgün’le odalarımız yan yana... Arada çaktırmadan içeri bakıp yeni hedeflerini öğrenmeye çalışıyorum. İşin geyiği bir yana, tamamen gazetecilik refleksiyle ve “kazadan sonra” yapılmış aramaların “bir yanlış anlama” nedeniyle “kazadan önce” yapılmış gibi gösterilip ciddi ciddi planı” diye sunulabilmiş olması, iddiadakinden de korkunç bir suikast planı değil mi? Hem bu saçmalığı ciddiye alıp kaza raporuna yazanların, hem hiçbir ihtiyat payı koymadan günlerce manşetten haber yapanların nasıl “adamı savunmasız idama götürebileceklerini” kanıtlamıyor mu? Bir “Pardon”la geçiştirilecek hata mı? Şöyle daha iyi ifade edilebilir: Mesela Başkanı bugün çıkıp “Ben ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ için ‘bir kâğıt parçası’ demiştim; değilmiş. Pardon” dese orada kalır mı? Ruşen Çakır’ın “Yazı İşleri”nde söylediği doğru: “Bizim bu tür iddialara karşı kendimizi savunacak zeminimiz var. Ya olmayanlar?” Ya bu tür saçma sapan iddialarla içeride yatanlar...? Madem laf, telefon santrallarından açıldı, bir başka örnek vereyim: iddianamesinin 70 no’lu delil klasöründe kayıtlarıyla ilgili bir bölüm var. Orada şöyle diyor: “Hedef şahıs: ... Telefon no: 90 312 442 30 50...” Bu, Balbay’ın temsilcisi olduğu Cumhuriyet gazetesinin bürosunun santral numarası... Klasörde bu telefondan yapılan bazı görüşmelerin kayıtları yer alıyor. Kim görüşüyor? Gazetenin muhabiri İlhan Taşçı ile ’li ... Anlaşılan ki Cumhuriyet’in santral telefonunu Balbay’a ait telefon diye dinleyip kaydetmişler. Balbay, Ergenekon’un 3. iddianamesinde adı geçen pek çok kişiyle defalarca konuşmuş görünüyor. Kendisi de ilk bakışta şaşırmış. Diyor ki: “O kişilerle ya hiç görüşmedim ya da birkaç kez konuştum. Sonra anladım ki kişilerin bizim santral telefonundan gazetedeki öteki arkadaşlarla yaptıkları telefon görüşmeleri benimle yapılmış gibi gösterilmiş. Gazetenin santral telefonuyla bağlantılı kullanılan cep telefonu numaraları da bana ait gibi gösterilmiş. Oysa bu telefonların tümünün Cumhuriyet’in tüzel kişiliğine ait olduğu, basit bir fatura incelemesi ile anlaşılabilir.” Mirgün, telefon kayıtlarını ve arama saatlerini gösterip “uzaktan kumanda ettiği çiple helikopter düşüren bir 007” olmadığını birkaç dakikada kanıtlayabildi. Balbay’ınsa bu şansı yok; çünkü 234 gündür tutuklu... (393 yazı) 614266 Milyonerler Moskova'da kriz dinlemedi Milyonerler Moskova'da kriz dinlemedi MOSKOVA Moskova şu günlerde Milyonerler Fuarı'na ev sahipliği yapıyor. Fuarda on binlerce euroluk yat ve otomobillerin yanı sıra pahalı parfümler, cep telefonları ve antika eşyalar görücüye çıktı. Fuar ekonomik krize rağmen bu yıl da pahalı ikramlarla ziyaretçileri ağırlıyor. Ancak yetkililer bu yıl bazı lüks markaların ekonomik kriz nedeniyle fuara katılmadığına dikkat çekiyor. 26.10.2009 614613 Fashionable İstanbul kapanışını Bruce Willis'le yaptı Haber Özeti İstanbul'da, "Fashionable İstanbul" rüzgarı esti. Dolmabahçe, organizasyonun son gününde yine dünyaca ünlü isimleri ağırladı. İngiliz moda dünyasının efsane ismi Vivienne Westwood ve Angela Missoni'nin tasarımları göz kamaştırdı. Ancak, izleyiciler arasında öyle bir isim vardı ki herkesi geride bıraktı. İstanbul'a ilk kez gelen dünyaca ünlü aktör Bruce Willis CNN TÜRK'ün canlı yayınına katıldı. 614467 Diyanet'ten hacı adaylarına 'idmanlı olun' çağrısı Tavaf, sa'y gibi ibadetler için idmanlı olmak gerektiğine işaret eden Diyanet İşleri, hacı adaylarına, 'en az saat süresince ya da kilometre mesafeyi dinlenmeden sürekli yürüyebilir' hale gelme tavsiyesinde bulundu. PINAR KAMAN ANKARA 615402 "9 yılda 900 erkekle yattım" "9 yılda 900 erkekle yattım"Seks bağımlısı 28 yaşındaki kadın: "Haftada en az erkekle yatıyordum. Üniversite hayatım böyle geçti" 26.10.2009 16:03İngiltere'de aşırı dindar ailesinin erkeklerle görüşmesini yasakladığı Victoria Betteridge 19'unda ilk cinsel deneyimini yaşadıktan sonra seks bağımlısı oldu. SARHOŞ OLUP YATTI İngiliz Victoria Betteridge (28), aşırı dindar Katolik bir ailede büyüdü. Ailesi erkeklerle görüşmesini yasakladığı Victoria’yı yatılı bir kız okuluna gönderdi. Victoria 18 yaşına geldiğinde bir erkekle öpüşmemişti bile. Fakat 18’indeyken dünyanın sayılı üniversitelerinden biri kabul edilen Oxford’u kazanınca hayatı değişti. Üniversitedeki ilk gününde sarhoş olup Tom ile öpüştü. HIZINA YETİŞEMEDİ Fakat cinsel ilişkiye girmeye cesareti yoktu. Altıncı ayda 19 yaşındayken cesaretini topladı ve bekaretini Tom’a verdi. günden itibaren de seks bağımlısı oldu. Victoria, Tom ile günde en az kez birlikte oluyordu. Fakat zamanla Tom, Victoria’nın ‘hızına’ yetişememeye başladı ve ayrıldılar. hafta geçmeden Victoria yeni bir sevgili buldu. Ardından da tek gecelik ilişkiler yaşamaya başladı. BARLARDA AVLANDI! “Haftada en az erkekle yatıyordum. Üniversite hayatım böyle geçti” diyen Victoria, mezun olunca başkent Londra’ya yerleşti. Hürriyet Max'ın haberine göre Victoria, “Her gece bara gidiyor, beğendiğim erkeğin önünde erotik bir şekilde dans ediyor, sonra da yanına gidip bana içki ısmarlamasını istiyordum. Her şey bu kadar basitti. yılda en az 900 erkekle yattım. Erkekler bunu hep yapıyor. Kadınlar neden yapmasın?” diye konuştu. İYİLEŞMEK İSTİYOR Yine de seks bağımlılığından kurtulmak istediğini söyleyen Victoria ‘enerjisini boşaltmak için’ spor salonlarına gitmeye başladı. Victoria “Artık evlenmek ve çocuk sahibi olmak istediğimi anladım. Cinselliğe benim kadar yoğun istek duyan birini bulursam evlenebilirim” dedi. Ünlü oyuncular Michael Douglas ve Charlie Sheen de Victoria gibi seks hastasıydı. İki oyuncu da yıllarca tedavi görerek bu bağımlılıktan kurtulmuştu. 614648 09:45 Isınırken kapıştılar 09.45 26.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın Isınırken kapıştılarGEÇEN sezon kırmızı kart çıkan derbideki çirkin manzara henüz hafızalarda tazeliğini korurken, dünkü maç öncesinde de sahada arbede çıktı. Karşılaşmanın stresinden oldukça gergin olan oyuncular, henüz sahaya ısınmak için çıkmıştı ki olanlar oldu. F.Bahçeli Cristian ile G.Saray’ın Kaptanı arasında başlayan itişme, saha içindeki bütün oyuncuların katılmasıyla büyüdü. Hakem Gezer, Arda ve Cristian ile olaya karışan Bilica’yı ihraç edebilirdi. Ancak Gezer yetkisi olduğu halde bu olayda da inisiyatifini kullanmadı İki takım oyuncuları maç öncesi ısınırken, saha bir anda karıştı. Fenerbahçeli Cristian, tribünlerini selamlamak için önünden geçen Arda’yı eliyle hafif bir şekilde iterken, sarı-kırmızılı milli oyuncunun bu harekete tepkisi sert oldu. Arda’nın, ““Adam ol, an... s.....m” diye bağırarak Cristian’ın üzerine gitmesiyle ortalık karıştı. Cristian ile Bilica rakiplerini tokatlarken, tüm oyuncular itişmeye başladı. Bu sırada ısınmak için sahada bulunan hakem üçlüsü de gelişmeleri yakından takip etti. Olaylara tanık olan ’in üç futbolcuyu da cezalandırma yetkisi bulunduğu, ancak bu inisiyatifini kullanmadığı ifade edildi. Kurallara göre hakem oyun alanına girdiği andan itibaren ceza yetkisine sahip bulunuyor. Ancak oyun başlamadığı için kartını kullanamıyor. Eğer Bünyamin Gezer tartışma anında ihraç edilecek oyuncu tespit etmiş olsaydı, takım yetkililerine söyleyerek oyuncuları kadrodan çıkarabilirdi. Bu oyuncuların yerleri de yedek listeden bir oyuncu ile tamamlanacaktı. Ama takımlar oyuncu değişikliği yapmış sayılmayacaktı. Arda Cristian'a ne dedi? Cristian, G.Saray tribünlerini alkışlayan Arda’yı itince saha karıştı. Arda, “Adam ol, an... s.....m” deyip Cristian’ın üstüne yürüdü, arada Bilica’dan yumruk yedi... İŞTE karşılaşmanın önüne geçen büyük kavgada yaşananlar: G.SARAY’LI futbolcular ısınırken, arkalarından geçmek isteyen Cristian, Arda’yı itti. G.Saraylı yıldızı eliyle iten Sambacı’nın bu müdahalesini ilk başta kaale almayan genç yıldız, kendi taraftarlarının bulunduğu tribüne gitti. Ardından soluğu Cristian’ın yanında alan Arda, Brezilyalı’nın üzerine yürüdü ve ’Adam ol adam. An.. s...m’ diyerek küfür etmeye başladı. BUNU gören F.Bahçeli futbolcular iki yıldızın arasına girdi ve ufak çaplı bir kavga yaşandı. Bu karambolde Kazım’ın G.Saraylı Aydın’ı ittiği göze çarparken, sinirleri yay gibi gerilen Arda’yı sakinleştirmek ise Ayhan ve Milan Baros’a kaldı. SEREMONİDE KRİZ MAÇA çıkmak için soyunma odasına giden iki takım oyuncuları bu kez seremoni sırasında karşı karşıya geldi. İstiklal Marşı’nın ardından G.Saraylı futbolcular sarı-lacivertlilerin elini sıkarken kaptan Arda, Cristian’ı es geçti. Tepkisini bu yolla ortaya koyan milli yıldızın bu hareketini görenler ’Maç içinde kim bilir neler olur’demekten kendilerini alamadılar. BÜNYAMİN Gezer’in başlama düdüğüyle birlikte Cristian-Arda ikilisi defalarca karşılaştılar. Bir pozisyonda Brezilyalı’nın müdahalesiyle yerde kalan G.Saray’ın yıldızı, hakem Bünyamin Gezer’den kart beklerken, Cristian’ın bakışı hâlâ öfkesini alamadığının göstergesiydi. OLAYLARIN fitilini ateşleyen Cristian Baroni’nin bu ilk vukuatı da değil. Hırçın Brezilyalı, Corinthians’ta forma giyerken, şampiyonluk maçında Sao Paolo’ya 30 metreden attığı gol sonrası rakip tribünlere gidip el hareketi yapmıştı. ‘Ayağıma bastı, ittim’ ile maçtan önce saha içinde kavga eden Fenerbahçeli Cristian Baroni kendini savundu. Basın toplantısına yaşındaki oğlu Cristian Junior ile gelen Brezilyalı “Gereksiz bir olay oldu. Çok fazla konuşmaya gerek yok. Taraftarının Arda’yı çağırdığı sırada bilerek veya bilmeyerek ayağıma bastı. Ben de bir reaksiyon olarak Arda’yı ittirdim. Sonra geldi bana anlamadığım bir şeyler söyledi. Sonra da olaylar oldu. Yani olayın başlangıcı Arda’nın ayağıma basması ve benim onu itmem oldu” diye konuştu. Cristian, mükemmel bir derbi oynayarak galibiyeti hak ettiklerini sözlerine ekledi. . . 614492 Fener'i bu statta yenebiliriz Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, 3-1 mağlup oldukları Fenerbahçe maçına iyi hazırlandıklarını, ancak derbiyi kaybettiklerini söyledi. Daha çok çalışmaları gerektiğinin altını çizen Hollandalı çalıştırıcı, "Fenerbahçe'yi mutlaka bu statta yeneceğiz. Bugün 10 kişi kalmasaydık, Keita anlamsız yere atılmasaydı, belki 11 kişi olsaydık çok daha farklı olabilirdi." diye konuştu. Maçları takım olarak kaybedip takım olarak kazandıklarını ifade eden deneyimli hoca, "Puan kaybedilmişse bunda benim de hatam vardır.'' dedi. Bir basın mensubunun, "B planınız nedir?'' sorusu üzerine Frank Rijkaard, "Dışarıdan plan A, B, diye konuşmak çok kolay. Taktik konuşmak istiyorsanız teknik direktör kursuna gidip, teknik adamlık yapabilirsiniz.'' cevabını verdi. Stattaki atmosferi öven Rijkaard, "Burada inanılmaz bir atmosfer var. Herkes burada oynamak ister.'' derken, sahaya atılan yabancı maddeler için de, "Bence utanç verici bir durum.'' yorumunda bulundu. CHRİSTOPH Daum: Güiza'nın golü G.Saray'a cevap oldu Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, derbide futbolcularının taktiksel anlamda iyi oynayıp iyi organize olduğunu söyledi. Daum, "Amacımız taktiksel anlamda disiplinli oynayıp iyi organize olmaktı. Bunu iyi yaptık. Takım içinde yardımlaşma çok iyiydi." şeklinde konuştu. Derbilerde kontrolü kaybetmemek gerektiğini anlatan Alman çalıştırıcı, şöyle devam etti: "Kırmızı karttan sonra bir kişi fazla olmamıza rağmen Galatasaray pozisyon buldu. Maç 2-2 de olabilirdi. Daha iyi olmamız lazımdı. Galatasaray'ın yakaladığı pozisyondan sonra en iyi cevabı Güiza'nın attığı golle verdik. Golden sonra Semih'in yanına koşan Güiza'nın davranışı beni çok mutlu etti.'' 615418 Galatasay'da gözler kupada SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Galatasay'da gözler kupada İSTANBUL (A.A) Fenerbahçe'ye 3-1 yenilerek ligde 3. sıraya gerileyen Galatasaray'da gözler 28 Ekim Çarşamba günü Bucaspor ile oynayacağı Türkiye Kupası play-off maçına çevrildi.  Teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde, Florya Metin Oktay Tesisleri'nde basına ve taraftarlara kapalı olarak yaptığı antrenmanla maçın hazırlıklarına başlayan sarı-kırmızılı ekipte, derbi karşılaşmada ilk 11'de görev alan oyuncuların maç ertesi programlarını sahada yenileme çalışmaları ve sağlık merkezinde terapi seanslarıyla tamamladığı, antrenmanın ana bölümünde diğer oyuncularla teknik çalışmalar yapıldığı kaydedildi. Galatasaray, çalışmalarını yarın saat 18.00'de yapacağı basına ve taraftara kapalı antrenmanla tamamlayacak.  Fenerbahçe maçının ilk dakikasında sakatlanan ve sol ayak 2. ve 3. tarak kemiklerinde kırık tespit edildikten sonra ayağı alçıya alınan Milan Baros'un tedavisine sağlık ekibi tarafından devam edildiği açıklandı. Baros'un sakatlığının en az ayda geçebileceği öğrenilirken, futbolcunun durumunun, kırıklardaki iyileşme süresine bağlı olarak belli olacağı bildirildi.  Öte yandan, sakatlığı süren Emre Aşık'ın ise idmanda takımdan ayrı olarak çalıştığı ifade edildi.    26.10.2009 SPOR 615695 Şimşek: E-haciz projesinde pilot uygulamaya başlandı 18.04 26.10.2009 Her vatandaş gazeteci,her konuda bir görüş...Buluşma noktasına girin,izlemeyin, Şimşek: E- projesinde pilot uygulamaya başlandı yeni Kanunu çalışmalarında son aşamaya gelindiğini bildirdi. Şimşek, ’de toparlanmanın küresel ekonomiye göre daha erken başlayacağını söyledi. Maliye Bakanı Şimşek, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısını Plan ve Bütçe Komisyonuna sunuş konuşması sırasında, vergi politikası ve uygulamaları hakkında da bilgi verdi. “Büyüme ve politikalarını destekleyici, makroekonomik politikalarla uyumlu, ekonomik krizlere karşı kırılganlıkları azaltıcı etkin ve basit bir vergilendirme sistemi oluşturmanın”, vergi politikasının temel amacı olduğunu kaydeden Şimşek, bu amaca ulaşabilmek için bir taraftan yatırım ortamının iyileştirilmesi, diğer taraftan da kayıtlı ekonomiye geçiş sürecinin hızlandırılması gerektiğini vurguladı. Bunun da ancak anlaşılabilir ve saydam bir vergi mevzuatı, öngörülebilir bir vergi yükü, düşük oranlı-geniş tabanlı bir vergi sistemi ve etkin bir vergi idaresi ile sağlanabileceğini ifade eden Şimşek, kendilerinin de vergi politikalarını ülkenin ihtiyaçlarına göre sürekli geliştirdiğini anlattı. Bu çerçevede küresel krizin etkilerini en aza indirmek amacıyla geçici süreyle bazı vergi indirimlerinin yürürlüğe konulduğunu, uygulamasında da süre uzatımına gidildiğini hatırlatan Şimşek, teşvik sisteminin de değiştirildiğini dile getirdi. GELİR VE Yeni ile vergi oranının yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirildiğine işaret eden Şimşek, kurum kazançları üzerindeki vergi yükünün yüzde 44’ten yüzde 34’e düşürülmesiyle, daha önce 30 ülkesi arasında kurumlar vergisi yükü açısından 2. sırada bulunan Türkiye’nin bu düzenleme ile 25. sıraya kadar gerilediğini söyledi. Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklikle de tarifedeki dilim sayısının önce 6’dan 5’e, sonra da 4’e indirildiğini, en yüksek vergi oranının ise yüzde 45’ten yüzde 35’e çekildiğini vurgulayan Şimşek, “Türkiye OECD ülkeleri içinde gelir vergisi oranı bakımından en üst dilime göre 2002 yılında en yüksek 9’uncu ülke iken, bugün yüzde 35 oran ile 19. sıraya geriledi. Gelir vergisi oranının en üst dilimi ’da yüzde 40, ’da yüzde 45 ve ’da yüzde 50’dir” diye konuştu. DOLAYLI VERGİLERBakan Şimşek, 2008 yılında toplam vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payının yüzde 47,8 olarak gerçekleştiğini de belirtti ve Türkiye’deki dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının diğer ülkelerin çok üzerinde olmadığını ifade etti. Şimşek, bu oranın ’da yüzde 56,3, ’da yüzde 42,3, ’de ise yüzde 40,6 düzeyinde bulunduğunu söyledi. primleri hariç tutulduğunda ise dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payının yüzde 65’e çıktığını kaydeden Şimşek, bu hesaplamaya göre de sözkonusu oranın Meksika’da yüzde 66, ’da yüzde 65, ve Portekiz’de de yüzde 60 olduğunu anlattı. YENİ GELİR VERGİSİ KANUNU Sosyal mutabakat ve ortak akla uygun katılımcı yaklaşım ilkelerine dayalı adil bir gelir vergisi sistemi oluşturmak, ekonomide sürdürülebilir bir büyümeyi ve verimlilik artışını desteklemek amacıyla yeni bir Gelir Vergisi Kanunu hazırlığı yapıldığını da vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti: “Hazırlık çalışmaları son aşamaya gelmiş olup, yeni Gelir Vergisi Kanunu, gelişmiş ülke örnekleriyle paralel müesseseler içeren, ekonomisiyle uyumlu, yatırımları ve istihdamı teşvik ederek sürdürülebilir ekonomik büyümeyi destekleyen, vergiye gönüllü uyumu artırarak kayıtlı ekonomiye geçiş sürecini hızlandıran, geniş tabanlı, etkin ve verimli bir vergi sistemini oluşturmaya yönelik olarak yalın, kolay anlaşılır ve kolay uygulanabilir bir olacaktır. Gelir Vergisi Kanunu Tasarısını kısa süre içinde TBMM’ye sunmayı hedefliyoruz. Yeni gelir vergisi reformuyla birlikte veraset vergisi kaldırılarak, ivazsız intikallerin gelir vergisi kapsamına dahil edilmesi öngörülmektedir.” KAYIT DIŞI EKONOMİYLE MÜCADELE Maliye Bakanı Şimşek, sunuş konuşmasında, ekonomiyle mücadele çalışmaları hakkında da açıklamalarda bulundu. Kayıtdışı ekonomiyle etkin şekilde mücadele etmek ve mükellef odaklı bir yaklaşımla artan mükellef beklentilerine en iyi şekilde cevap verebilmek amacıyla çeşitli tedbirler alındığını ifade eden Şimşek, 2008–2010 Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nın da uygulanmaya başlandığını hatırlattı. kredileri ve bilgilerinden hareketle, satılan konutların gerçek değerinin beyan edilmesine dönük çalışma ile incelenecek kurumlar vergisi mükelleflerinin seçiminde kullanılmak üzere başlatılan “Merkezi Risk Analizi ve Katmanlaştırma  Projesi” çalışmasına devam edildiğini belirten Şimşek, vergiye yönelik diğer uygulamaları da şöyle sıraladı: “- İadesi Risk Analizi Projesi kapsamında bütün KDV mükellefleri, yazılımı tamamlanan programı aracılığıyla hem vergisel uyum hem de sahte fatura düzenleme risklerini tespit anlamında puanlamaya tabi tutuldu.          -Kamu alacaklarının süratle tahsili, takip masraflarının ve idare ile ilgili kurumların iş yükünün azaltılması, zaman tasarrufu sağlanması ve uygulamalarının elektronik ortamda yapılması amacıyla elektronik haciz (e-haciz) projesi geliştirildi. Çalışmaları tamamlanan 36 banka ve tüm vergi dairelerinde pilot olarak projenin uygulanmasına başlandı.          -Kredi Kartı ile Vergi Tahsilatı Projesi kapsamında, protokol yapılan bankalar aracılığıyla Ocak ayı içerisinde kredi kartı ile tahsilat uygulaması başlatıldı. Projenin kapsamının genişletilmesi konusunda çalışmalar devam etmektedir.          -Ülke çapında uygulamasına imkan verecek e-Fatura Genel Tebliği ve ilgili teknik dokümanların 2009 yılı içinde yayınlanarak uygulamaya başlanması ve 2010 yılı içinde de uygulamanın geliştirilmesi planlanmaktadır.          -Veri Ambarının inceleme ve çalışmalarına kaynak teşkil edecek yeni veriler ile güçlendirilmesi amacıyla çeşitli kurum ve kuruluşlardan alınacak bilgilerin altyapısı ile ilgili çalışmalar sürdürülmektedir.          -2010 yılında ülkemiz genelinde “Özelge Sistemi”ne geçilmesi planlanmaktadır.” REFORMLARA DEVAM Maliye Bakanı Şimşek, konuşmasının son bölümünde de önümüzdeki dönemde ülkemizin küresel ekonomide rekabet gücünü artıracak ve daha büyük bir küresel haline gelmesini sağlayacak ekonomik ve mali politikaları izlemeye devam edeceklerini bildirdi. Reformlara kararlılıkla devam edeceklerini belirten Şimşek, bu suretle Türkiye’nin yatırımlar için cazibe merkezi olma niteliğini sürdüreceğini kaydetti. Küresel ekonomilerde krizlerin ve dalgalanmaların her zaman olabileceğine işaret eden Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı: “Önemli olan önümüze çıkan her zorluğu kolayca bertaraf edebilecek şekilde hazırlıklı olmaktır. 2002 yılından beri uygulamakta olduğumuz reformlar sayesinde, bu krize sağlam temeller üzerinde girdik. İktidarımız döneminde gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar ve krize karşı aldığımız önlemler neticesinde, Türkiye’de toparlanmanın küresel ekonomiye göre daha erken başlayacağını düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte gelişmeleri yakından takip ederek mali disiplinden ve yapısal reformlardan taviz vermeden gerekli her türlü önlemi almaya devam edeceğiz. Bu koşullar altında bir yandan krize karşı önlemler alırken, diğer yandan geçtiğimiz yıllarda elde ettiğimiz kazanımları korumak gibi zorlu bir görevimiz var. 2010 yılı bütçesi, küresel krizin yarattığı tahribatı azaltacak, sürdürülebilir büyüme ve kalkınmayı sağlayacak, istikrarın ve refahın artırılmasını dikkate alan ve orta vadeli perspektifle hazırlanmış bir bütçedir.” Toplantıda, milletvekillerine mesir macunu ile kuru üzüm ikram edildi. S 615440 'Amcanın karısıyla birlikte olmak çok günah' 'Amcanın karısıyla birlikte olmak çok günah' 26.10.2009 16:29 Tahire Demircan'ın sunduğu 'Işıltılar' programına konuk olan Kıvanç Tatlıtuğ, sokakta kendisini gören insanların ilginç tepkileriyle karşılaştıklarının söyledi. "Amcanın karısıyla birlikte olmak ne kadar günah. Böyle yapılır mı hiç? Bu diziyi yayından kaldırmaları gerek" şeklinde sözlerle karşılaştığını söyleyen Kıvanç Tatlıtuğ, insanların gerçek ile diziyi birbirlerine çok fazla karıştırdıklarını ifade etti. Televizyon gazetesinde yer alan habere göre, yine bir başka eleştirinin de dizideki kıyafetlerine geldiğini söyleyen Kıvanç Tatlıtuğ, sokakta kendisini çeviren bir gencin "Öyle giyinmemen lazım senin. Bol pantolonlar, takım elbiseler giymen gerek" dediğini, kendisinin de onun kendi kıyafetleri olmadığını, dizideki Behlül'ün giyim tarzı olduğunu anlatmaya çalıştığını söyledi. AMERİKA'YA GİTMEYE HAZIRLANIRKEN TEKLİF GELMİŞ Kıvanç Tatlıtuğ, Aşk-ı Memnu'yu kabul etmeden önce, 'Menekşe ve Halil' dizisinden sonra Amerika'ya giderek oyunculuk konusunda kendisini geliştirmek istediğini anlattı. "Karşıma böyle bir eser çıkınca, hiç de oynamadığım bir şey" diyen Tatlıtuğ, Aşk-ı Memnu'yu kabul etmesiyle gitmekten vazgeçtiğini belirterek şöyle konuştu: "Gümüş ve Menekşe ve Halil'de aşkının peşinden koşan, duygusal, yaprak kımıldasa gözleri dolan, onun dışında artık başka bir şey yapmak istediğime karar verdim ben. Kötü bir adam olabilir, çok pis bir adam da olabilir, çok ters köşe bir şey olsun da hem kendi adıma ben tatmin olayım, hem farklı bir karakteri oynamanın heyecanını yaşayayım. Kabul ettim. Zor olacağını biliyordum. ünkü Behlül çok inişleri çıkışları olan bir adam." 615880 Gül ve Erdoğan'a suç duyurusu Gül ve Erdoğan'a suç duyurusu AA Giriş Saati 26.10.2009 19:24 Güncelleme 26.10.2009 19:24 Kahramanmaraş'ta bir öğretmen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında, terör örgütü PKK üyelerinin teslim oluşu sırasında yaşananlarla ilgili olarak suç duyurusunda bulundu. Beden eğitimi öğretmeni olduğunu belirten Nusret Güloğlu, Kahramanmaraş Adliyesi'ne gelerek Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. Adliye çıkışında gazetecilerin sorularını cevaplandıran Güloğlu, kendisinin hiç bir siyasi bağlantısının olmadığını ve öğretmen olduğunu söyledi. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 615586 Gayrımenkul için doğru zaman mı? Kenan Biter'in Haberi Gayrimenkul alırken öncelikli verilecek karar bunun bir yatırım mı olacağı yoksa oturma amaçlı mı alınacağıdır. Eğer ki, yatırım amacı öncelikli ise; akılda bulundurulması gereken taşınmazın orta vadede getirisinin tatminkâr düzeyde olmasıdır. Bunun için projenin vaat ettiklerinin yanı sıra bölge de çok önemlidir. Gelişmiş veya gelişmekte olan bir bölgede yapılacak konut yatırımı; yatırımcıya, kira ve olası satış durumunda yüksek bir getiri sağlayacaktır. Satın alma sürecinde, konutu inşa eden firmanın güvenilirliği, inşaat kalitesi ve kullanılan malzeme de dikkatten kaçmamalıdır. Yatırım ya da yaşamak amaçlı olsun, projenin içinde veya yakınlarında aile fertlerinin ihtiyaçlarını karşılayacak, market, anaokulu,spor tesisi ve yeşil alan gibi unsurlar bulunmalıdır. EKOTRENT 614434 Beşiktaş’a kafa tuttu! ’a kafa tuttu! 26.10.2009 galibiyetiyle kendine gelen ’da futbolcular da özgüven sağladı. Bordo-mavililerin yıldız ismi “Lig, bizim için henüz yeni başladı. Bizi şimdi izleyin” dedi. ’un son haftalardaki performansıyla dikkati çeken futbolcusu çok ihtiyaç duydukları bir galibiyet aldıklarını belirterek, “Ligde gerçekten de çok kötü bir durumda bulunuyorduk. Bu da gerek bizde, gerekse taraftarlarda bir strese sebep oluyordu. Ancak galibiyeti bize yeni bir can verdi. Herkes maçında gerçek Trabzonspor’u sahada görecek” diye konuştu. Bu arada sakatlığı bir türlü geçmeyen ve hakkında birçok iddia ortaya atılan Yattara’nın, oyundan alındıktan sonra tribünlerin protestosuna tepki gösterdiği, “Ben bunları hak etmedim. Bu protestolar gerçekten beni çok üzdü“ diyerek sitem ettiği öğrenildi. Broos’un teselli etmeye çalıştığı Gineli futbolcuya en büyük desteği ise vermeye çalıştı. Kayserispor maçının ardından iki gün izin yapan Trabzonspor çalışmalarına bugün başlıyor. 614574 Sivasspor galibiyetle tanıştı Turkcell Süper Lig'de kötü günler geçiren Sivasspor, sahasında Gaziantepspor'u 3-0 yenerek, yeni teknik direktörü Muhsin Ertuğral ile ilk galibiyetini aldı. İlk yarısı golsüz biten maçın ikinci yarısına atak başlayan Sivasspor, 48. dakikada Erman'ın korner atışında topu önünde bulan Musa'nın düzgün bir vuruşuyla öne geçti: 1-0. 52. dakikada Erman'ın kornerinde Cihan'ın etkili vuruşunda top filelerle buluştu: 2-0. 90+4. dakikada Kamanan'ın pasında kendi yarı alanından topa hareketlenen Cihan, maçın skorunu ilan etti: 3-0. (aa) 614243 Respiratör daha iyi koruyor Respiratör daha iyi koruyor 26.10.2009 ’de de çoğu kişinin domuz gribinden korunmak için tercih ettiği maskeleri, zerrelerin kişinin ağzından çevreye yayılmasını önlüyor. Ancak respirator adı verilen maskeler daha küçük zerrecikleri filtre edebilme özelliği sayesinde doğru kullanıldığında virüsüne karşı daha iyi bir koruma sağlıyor. Gevşek maskeleri kişiyi küçük partiküllerden korumak için tasarlanmadığından domuz gribine karşı etkili bir önlem değil. Ancak N95 adı verilen respiratör tipi maskeler yüzü sıkıca sarması sayesinde daha küçük partikülleri, zerreleri engelleyebiliyor. Hasta olduğundan şüphelenilen biriyle yakın temas kurulacaksa bu maskelerin mutlaka kullanılması gerekiyor. metreden az mesafe yakın temas diye tanımlanıyor. Ameliyat maskesi takın! * Gripseniz ve başka insanlarla temasınız olacağını düşünüyorsanız, * Gripli biriyle yaşıyor ve kalabalık bir yerde bulunacaksanız, * İyisiniz ve gripli biriyle yaşamıyorsunuz ama kalabalık bir yerde bulunmanız gerekiyorsa, * Her şekilde, kalabalık yerlerde bulunma sürenizi kısa tutun Respiratör takın! * İyisiniz, ancak hasta insanlarla bir arada bulunma olasılığınız var. * Kalp ya da bir akciğer hastalığınız varsa solunum güçlüğüne neden olabilecek bir maske tipi olan respiratör kullanmayın! * Kullandığınız maske veya respiratöre dokunmayın ve kullandıktan sonra atın. Maske ve respiratörler yalnızca tek kullanımlıktır. 614456 le iptal edildi çipli pasaportlar başka bahara kaldı aşamalı ihalenin ikinci aşaması kapsamında gerçekleşen testlerde sorun çıktı. le kapsamında satın alınan cihazların dijital fotoğrafları pasaportlara standart şekilde yerleştiremediği ve çipleri okumada yetersiz kaldığı gerekçesiyle Emniyet'in ihaleyi iptal ettiği öne sürülüyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, AB normlarında yeni pasaportlar için 2007'de uluslararası ihale açtı. Pazarlıkta 10 milyon 500 bin lira teklif veren Türk-Malezya ortaklığındaki Kunt Elektronik-IRIS Technologies firması ihaleyi kazandı. Firma ile 11 Temmuz 2007'de sözleşme imzalandı. Teknik şartnameye göre istenilen tüm donanımların 2007 yılı Ocak ayında Emniyet Genel Müdürlüğü'ne teslim edilmesi gerekiyordu. Ancak firma, donanımları üç ay gecikmeli olarak teslim etti. Emniyet'in ihaleyi alan firmayla yaptığı sözleşme dört aşamadan oluşuyordu. İlk aşama, bilgisayar altyapısını oluşturan donanımların teslimi ve kurulmasından oluştu. İkinci aşamada cihazların test edilmesi yer aldı. Emniyet'in oluşturduğu komisyon pasaport şubelerine dağıtılan cihazları tek tek test etti. İddiaya göre testlerde cihazlarda ciddi sorunlar yaşandığı belirlendi. Cihazların çekilen dijital fotoğrafları pasaport üzerinde standart bir şekilde yerleştiremediği öne sürüldü. Optik cihazların çipli pasaportları sözleşmede yer alan hükümlere göre okuyamadığı yine Emniyet'in iddiaları arasında yer aldı. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün firmaya ihalenin birinci aşaması için yaklaşık 2,5 trilyon lira ödeme yaptığı belirtiliyor. Pasaport komisyonunun teklifi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü, çipli pasaport ihalesini 11 Eylül 2009'da sözleşmenin 42. maddesine dayandırarak iptal etti. Şimdi yeniden pasaport ihalesi açılması düşünülüyor. Yeni ihalenin en kısa zamanda tamamlanıp çipli pasaportların verilmeye başlanması gerekiyor. Türkiye'nin bu konuda uluslararası alanda verdiği taahhütler de bulunuyor. Türkiye, AB'ye 2010 yılında çipli pasaport uygulamasına geçileceğini bildirmişti. PASAPORTLARA AB STANDARDI GELECEK Çipli pasaportlar AB standartlarında olacak. Pasaportu alacak kişiyle ilgili tüm bilgiler çipe yerleştirilecek. Yeni pasaportlar, barkod sistemine uygun hale getirilecek. Görevliler giriş ya da çıkış yapan kişilerin pasaport bilgilerini bilgisayara işlemek yerine, optik cihazlardan geçirecekler. Pasaportların defter kısmında güvenlik katmanları olacak. Birçok aşamalı planlanan güvenlik katmanlarında yer alan figür ve resimler, morötesi ya da kızılötesi ışınlarla görülebilecek. Böylelikle pasaportların sahtesini yapmak mümkün olamayacak. 615742 Pakistan-İran Sınırında Gerginlik Pakistan-İran Sınırında Gerginlik Yayına Giriş: 26.10.2009 18:25:39 Güncelleme: 26.10.2009 18:25:39 Pakistan güvenlik güçleri, 11 İran Devrim Muhafızını, sınırı ihlal ettikleri iddiasıyla gözaltına aldı. Pakistan yetkilileri, konunun ciddi olduğunu, muhafızların Pakistan tarafına neden geçtiklerini araştırdıklarını söyledi. İran'ın Sistan-Belucistan eyaletinde, geçen hafta düzenlenen saldırıda, aralarında devrim muhafızı komutanının da yer aldığı 42 kişi ölmüştü. Saldırının sorumluluğunu, Cundullah adlı örgüt üstlenmişti. 615608 Borsayı coşturan halka arz 17.02 26.10.2009 Her vatandaş gazeteci,her konuda bir görüş...Buluşma noktasına girin,izlemeyin, Borsayı coşturan halka arz ’da 18 aydan sonra ilk halka arzı gerçekleştiren Ran Lojistik Hizmetleri A.Ş.’nin, bugün saat 11:00 itibariyle Birincil Piyasada başlayan borsadan satışında yoğun ilgi yaşandı. Borsa birincil piyasa hisse kodu RANLOBE olan Ran Lojistik Hizmetleri A.Ş., 2.86 TL olan baz hisse fiyatı 3.16 liraya yükseldi. Sermaye artırımına giden ve sermayesinin yüzde 25.2’sini halka arz eden Ran Lojistik Hizmetleri A.Ş.’nin, bugün saat 11:00 itibariyle İMKB Birincil Piyasada başlayan satışına yoğun ilgi oldu. Tavan Fiyat olan 3,16 TL’den 6,6 milyon lot alım talebi geldi. 9,2 Milyon TL’lik Halka Arza 21 milyonluk Talep Baz fiyattan büyüklüğü 9.152.000 TL olan Halka Arza, ilk gün halka arz tutarının yaklaşık 2,3 katı olan 20.000.0000TL’lik talep geldi. 49 Saniyede Halka Arz tutarı kadar talep geldi Tavan fiyattan gelen 6,6 milyon lot alım emrinin, Halka Arza konu 3.200.000 lot hisselik kısmı 49 saniye gibi rekor bir sürede de gerçekleşti. Gelen alım emrinin ilk gün 2.800.000 lotluk kısmı gerçekleşmiş olup halka arza yarın devam edilecektir. İlk günün sonunda yapılan satışı takiben tavanda milyon 800 bin lot daha alıcı beklemekteydi. Borsa yatırımcısı halka arzı özlemiş! Halka arz gösterilen ilgiyle ilgili olarak Ran Lojistk Yönetim Kurulu Başkanı Ramiz Benli şunları söyledi: “Uzun süredir halka arz yok ve borsa yatırımcısı halka arzı özlemişti. Borsa yatırımcısı, Ran Lojistik hisselerine beklediğimizin üstünde ilgi gösterdiler. Çok mutluyuz. 18 ay sonra borsa yatırımcısını İMKB’yle yeniden buluşturan, Ran Lojistik’e gösterilen ilgi için tüm yatırımcılara teşekkür ediyoruz. Onların bu ilgisi, ne kadar doğru bir karar verdiğimizi de gösterdi. Bizde, yatırımcılarımızı mutlu etmek için elimizden geleni yapacağız.” S 615141 YAĞMACI DEĞİLİZ YAĞMACI DEĞİLİZYASEMİN BAY 22.10.2009 Ajansı’ndan projeleri için destek alan isimler kendilerine yöneltilen eleştirilere öfkeli. Deniz Türkali, “Kültüre yatırım yağmaysa, yaşasın yağma!” dedi gazetesinde dün Yağma Başkenti’ başlıklı haberde ‘yağmacı’ olarak suçlanan Beral Madra, Ayşe Böhürler, Yazarlar Birliği, Kenan Işık ve ’ndan sert açıklamalar geldi. Orhan Pamuk’un, son romanının adını taşıyan ‘Masumiyet Müzesi’ projesi için başvurduğu İstanbul 2010 Ajansı’ndan 754 bin 500 TL’lik bütçe çıktığının belirtildiği haberde, Beral Madra, ajansın Görsel Sanatlar Yönetmeni olarak tanıdığı isimlerin projelerine onay vermekle suçlandı. Kenan Işık’ın sunduğu söylenen ‘Hüsnü Aşk’ın Şehir Tiyatroları’nda oynandığı için reddedildiği belirtildi. ‘Yağmacı’ başlığıyla verilen isimler, haberde bilgi hataları ve eksikler olduğuna dikkat çekerek dava açmaya hazırlandıklarını vurguladılar. Beral Madra: yalan  ve yanlış! 500 bin kişinin gezdiği Bienali’nde tanıtım için en az 100 bin euro gerekirken ben bunu bin euro gibi komik bir harcama kalemiyle gerçekleştirdim. Söz konusu haberi yaptığım hizmetin karalanmaya çalışılması olarak görüyorum. Ajanstaki görevim görsel sanatlar alanındaki projeleri bulup çıkarmak, geliştirmek, projeleri değerlendirmek ve bütçelerine karar verecek olan yürütme kuruluna sunmak.  ‘İstanbul’da Yaşıyor ve Çalışıyor’ ile ‘Taşınabilir 2010’ ajansın kendi projeleridir. Beral Madra’dan kendi projesine onay denilmiş ki, bu bir kere iftira, yalan ve yanlış. Üstelik bir jüri sistemi yok. Deniz Türkali: Atılan başlıkla içerik farklı Başlıkla içerik arasında fark var. İçeriği yazılmış, başka biri başlık atmış gibi. Stüdyosu Projesi için İstanbul 2010’la anlaştık, 490 bin TL katkıda bulunacaklarına dair sözleşmeyi dün imzaladık. Bunun gizli saklı yönü yok. Bu projeyle, genç, yetenekli, merakı tükenmeyen sinemacılar yetiştirmeyi hedefliyoruz. Kültür sanata yatırım yapmak yağmaysa, yaşasın yağma! Av. Nazan Şenol (Masumiyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi): Teklif Pamuk’tan değil! Orhan Pamuk’un kurucusu olduğu Masumiyet Vakfı’nın yürüttüğü ‘Masumiyet Müzesi Projesi’ne destek için başvuran taraf İstanbul 2010 Ajansı’dır. Orhan Pamuk herhangi bir talepte bulunmamıştır.Vakfımızın projesi tamamlandığında 1950’den 2000’e kadarki İstanbul kültürünün, günlük hayat eşyaları, fotoğraflar, filmler üzerinden şiirsel ve dokümanter bir temsili gerçekleştirilecektir. Ajans projeye 754 bin 500 TL meblağ ile katılımı kararlaştırmıştır. Bugüne kadar ajanstan bir ödeme alınmamıştır. Bu meblağ maksimum miktar olup protokoldeki harcamalar karşılığında ajanstan talep edilecektir. Tayfun Talipoğlu: Buzdolabı teklifi mi sundum? Bu projeyi Aile Planlaması Vakfı ile birlikte sunduk. Tek başıma yaptığım bir proje değil. Belgeselci ben olduğum için benim üzerimden gidiyor proje.  Projeyi onlar hazırladılar. Ben buzdolabı teklifi sunsam tamam, altında bir şey var desinler ama Türkiye’deki 3-5 belgeselciden biriyim. Böyle bir proje sunmamdan doğal bir şey yok. Gazeteye dava da açacağım. Projenin kabul edildiğini, 295 bin 970 TL ödenek çıktığını bile bilmiyordum ayrıca. Kenan Işık: İkisi farklı  projelerdi! Şeyh Galip’in ‘Hüsn-ü Aşk’ adlı dünya çapındaki mesnevisinden İstanbul’un çeşitli yerlerinde oynanacak geniş kapsamlı bir müzikli oyun düşüncem vardı. Dünyayı dolaşmak ve Şeyh Galip’i tanıtmak maksadıyla hareket etmiştim. Şehir Tiyatrosu’nda yaptığım ise ‘Hüsn-ü Aşk’tan esinlenerek kendi yazdığım bir oyundu. İkisi farklı projeler yani. Ayşe Böhürler: Ben projeyi ortaklara devrettim Tekzip yazısı yazdım. Hukuki yola başvuruyorum, gazeteyi dava edeceğim. ‘İstanbul’un Sırları’nı yıl önce daha danışma kurulu üyesi değilken sunmuştum. İstanbul’un sır ve efsanelerini Batılı bir insanın gözüyle anlatan bir film projesiydi. Ondan sonraki sürecin içinde projenin ortakları vardı, ben danışma kurulu üyesi olduktan sonra bizimle toplantı yapıldı ben projenin yürütmesini yapmayacağım, devrediyorum dedim. Bütçesi 210 bin TL olarak belirtilen, sözleşmesi dahi yapılmamış, bir kuruş parası bile alınmamış bir projede ismim yağmacı olarak geçiyor. 2010 Ajansı: Bütçe milyar lira değil “Bütçemiz, iddia edildiği gibi milyar TL değildir. Bugüne kadar gerçekleşen bütçemiz 151 milyon TL’dir, bunun da 93 milyon TL’sini kullandık. Başta olmak üzere kullanımımız için ayrıldığı iddia edilen paylar hiçbir zaman bize aktarılmadı. Bütçemiz ilgili bakanlıkların, İstanbul Ticaret ve Sanayi odalarının, İstanbul İl Özel İdaresi’nin ve ’nin paylarından oluşuyor. Toplam bütçe talepleri milyar TL’ye ulaşan 2090 projeyi değerlendirdik. Kabul ettiğimiz 421 adedinin toplam bütçesi ise yaklaşık 300 milyon TL.” 615773 150 polis Leyla'yı arıyor 150 polis Leyla'yı arıyor Giriş Saati 26.10.2009 17:10 Güncelleme 26.10.2009 17:12 Diyarbakır'da 52 gündür kendisinden haber alınamayan Leyla Baykuşak'ı bulmak için 150 kişilik özel tim oluşturuldu. Mahalle bakkalından şampuan almak için Eylül günü Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesi Şehitli Mahallesindeki evinden çıkan 100. Yıl İlköğretim Okulu 2. sınıf öğrencisi Leyla Baykuşak (8)'tan hâla haber alınamadı. Diyarbakır Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü, Leyla için adeta seferber oldu. 150 kişilik polis timi bir hafta boyunca kentin her tarafında Leyla'yı arıyor. Çevik kuvvet ekiplerinden oluşan özel tim Leyla'yı bulmak için mezarlıklarda ipucu aradı. Mahalle sakinleri ise, polise yardım ederek arama çalışmalarına katıldı. Derman Baba lakabıyla tanınan Yılmaz Acu ise motosikletiyle Leyla'yı aramaya devam etti. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614592 İzmir'de trafik kazası: kişi öldü Tevfik Yeşil'in kullandığı ''Evka-4-Gümrük-Montrö'' hattındaki 35 KN 504 plakalı belediye otobüsü, Ozan Abay Caddesi Çınarlı Hemzemin Geçidinde 35 HSR 90 plakalı otomobille çarpıştı. Belediye otobüsünün altına giren otomobil, eski SSK dispanserinin duvarına çarparak durabildi. Kazada Mehmet Karademir (18) ile Görkem Güzey (19) olay yerinde öldü.Kazada, Namık Kemal Şentürk (20) de hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. Ağır yaralanan Cemre Kaya (17) ise tedavi gördüğü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde kurtarılamadı Kaza nedeniyle kapanan yol, belediye otobüsünün kaldırılmasının ardından açıldı. AA 615777 Kuşlar ötme yarışmasında buluştu Kuşlar ötme yarışmasında buluştu Giriş Saati 26.10.2009 16:56 Güncelleme 26.10.2009 17:01 Rusya'nın başkenti Moskova'da açılan öten kuşlar sergi ve müsabakası renkli görüntülere sahne oldu. Moskova'daki Peschanniy Galerisi'nde açılan sergide yaklaşık 70 farklı türe ait kuş, kendi aralarında birincilik ünvanını kazanmak için öttü. Aralarında Moskovalıların görmeye alışık olduğu sağan, iskete (baştankara), sığırcık (çekirge kuşu) gibi kuşların yanı sıra egzotik kuşların da bulunduğu yarışmada en iyi öten kuşun belirlenmesi için jüri heyeti ter döktü. Önümüzdeki iki hafta boyunca devam edecek olan sergi bitiminde en güzel görünümlü ve en iyi öten kuşun birincilik madalyasıyla ödüllendirileceği belirtildi. Kuşların yemlerini özenle hazırlayan Moskova Öten ve Egzotik Kuşlar Kulübü Başkanı Viktor Korobtsov, "Özellikle iskete kuşu yem konusunda çok hassastır. Tabii ki bu kuşları da buğday ile besleyebiliriz. Bu çok kolay ve basit bir yöntemdir. Ama isketenin havuç, tavuk yumurtası ve karınca yumurtasıyla beslenmesi daha iyi olur" diye konuştu. Öte yandan, ziyaretçilerden büyük ilgi gören sergide kuşların çoğu satışa sunulurken, sergi çerçevesinde düzenlenen konferanslarda ise kuş tutkunlarına kuşların doğru beslenimiyle ilgili detaylı bilgi verildi. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 615124 Rahim nakli iki yıl içinde yapılabilir Rahim nakli iki yıl içinde yapılabilirAA 23.10.2009 BRITANYALI bilim adamları, iki sene içinde rahim naklinin yapılabileceğini bildirdi. Daily Mail’in haberine göre bilim adamları, fareler üzerinde yaptıkları çalışmada, bebek taşımaya imkân verecek şekilde rahim naklinin yapılabileceğini kanıtladılar. Böylece, doğuştan rahmi bulunmayan ve veya başka hastalıklar  yüzünden rahmi alınmış kadınlar bebek sahibi olma imkânına kavuşabilecek. Hammersmith Hastanesi’nden Dr. Richard Smith, sorunlara rağmen, başarılı bir naklin nasıl yapılabileceğini gördüklerini söyledi. 615432 Yağmur ve fırtına Antalya'yı vurdu ve 'yı vurduSüleyman EKİN- Erol AKKIR/ANTALYA, 'da öğle saatlerinde başlayan yaşamı olumsuz etkiliyor. yağışla birlikte zaman zaman fırtınanın da etkili olduğu kentte çok sayıda trafik kazası meydana geldi, çatılar uçtu, iskeleler yıkıldı, ağaçlar devrildi. 'ne bağlı itfaiye ekipleri, sağanak yağmur nedeniyle yaşanabilecek su baskınlarına karşı alarma geçti. Antalya'da ani esen rüzgar öğle saatlerinde Konyaaltı Caddesi üzerinde yıkımı süren katlı bir apartmanın iskelesini uçurdu. İşçilerin sırada yemekte olması olası bir faciayı önledi. Bulvarı üzerinde yolunkarşısına geçmeye çalışan 11 yaşındaki Ufuk Balcıoğlu'na, 37 yaşındaki Recep Kel'in kullandığı 07 RS 007 plakalı otomobil çarptı. Sürücü Kel, sağanak nedeniyle görüş mesafesinin düştüğü sırada kazanın meydana geldiğini söyledi. Kazazede çocuk annesi tarafından yakındaki Özel Medicalpark Hastanesi'ne götürüldü. EMEKLİ POLİS VE EŞİ ÖLÜMDEN DÖNDÜ Bulvarı üzerindeki kazada ise emekli polis memuru ve eşi ölümden döndü. 07 EB 404 plakalı otomobille Kemer'den Antalya kent merkezine gelen 62 yaşındaki Hüseyin İlhan Ünser, Liman Kavşağı'na 100 metre kala yolun kaygan olması nedeniyle direksiyon kontrolünü yitirdi. İki takla atan otomobil yol kenarına savrularak ters döndü. Sürücü Ünser araç içinde sıkışırken, eşi Gülser Ünser hafif yaralandı. Hüseyin İlhan Ünser itfaiyenin kısa süren çalışması sonucu çıkarılarak, Hastanesi'ne kaldırıldı. Eşi Gülser Ünser ise Atatürk Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Aynı yolda sağanak yağış nedeniyle kayganlaşan zeminde Mehmet Özmen yönetimindeki 07 SAE 87 plakalı kamyonet kayarak şarampole düştü. Kazada sürücü yara almadan kurtuldu. Kentin bazı bölgelerinde nedeniyle ağaçlar da devrildi. Meydan Müdürlüğü yetkilileri, fırtınanın hızının saatte 60 kilometre olduğunu, yağmur ve fırtınanın iki gün daha bölgede etkisini sürdüreceğini kaydetti. . 615732 Domuz giribi önlemi Günay'ı şaşırttı! Kültür ve Bakanı Ertuğrul Günay, domuz gribiyle ilgili olarak son zamanlarda alınan önlemleri takdirle karşıladığını belirterek, "Ama haberlerin her gün birinci sırasında yer alması, Türkiye sanki bir büyük felaketle karşı karşıyaymış görüntüsü verilmesi doğrusu beni kaygılandırıyor" dedi. Günay, 'ya hareketinden önce Havalimanı'nda açıklamalarda bulundu. Türkiye'de son zamanlarda çerçevesinde alınmış önlemlerle ilgili düşüncelerini de paylaşmak istediğini kaydeden belirten Bakan Günay, "Önlem alan arkadaşlarımıza, kamu çalışanlarına, Sağlık ve Milli bakanlarımıza minnettarım. Dünya çapında yaşadığımız bu sıkıntının yaygınlaşmaması için herkes özen gösteriyor. Ama bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu zannetmiyorum. Biz geçen yıl mevsiminin başında çeşitli kamu kurumlarıyla işbirliğine giderek tüm sektöründe hijyen açısından tedbirler alınmasını sağladık ve böylece bu girişimle neredeyse başımız ağrımadan yılı tamamladık" dedi. Günay, "Akdeniz çanağı içerisinde ekonomisi geriye gitmeyen, gelen ziyaretçi sayısı artan ender ülkelerden birisi olduk. Şimdi bu son zamanlarda alınan önlemleri takdirle karşılıyorum. Ama haberlerin her gün birinci sırasında yer alması, Türkiye sanki bir büyük felaketle karşı karşıyaymış görüntüsü verilmesi doğrusu beni kaygılandırıyor. Bu konuda herkesi biraz daha sorun çözücü olmaya, herkesi önlemleri abartmadan suhuletle gerçekleştirmeye davet etmek ihtiyacı içinde hissediyorum. Türkiye televizyonlarında ve basınında bu tartışmanın birinci sırada yer aldığı görüntü, tam erken, yeni rezervasyonların, 2010 yılı rezervasyonları içindeyiz, bizi bir sıkıntıyla karşı karşıya bırakabilir. yüzden daha dikkatli, daha özenli, daha sorun çözücü tavır almakta yarar var" diye konuştu. Bir konudaki kaygısını daha ifade etmek istediğini vurgulayan Bakan Günay, "Okullar 24 Eylül'de açıldı. Şimdi 26 Ekim'deyiz okulların her türlü, her alandaki temizlik faaliyetlerinin, bu dezenfekte çalışmalarının, bu hijyen tedbirlerinin okullar açılmadan yapılması gerekirdi. yüzden okulları kapatıp önlem alan arkadaşlarımızı şimdi hayretle karşılıyorum" ifadesini kullandı. "Domuz gribi turizmi etkileyecek mi?" şeklindeki bir soru üzerine Bakan Günay, "Biz önlemlerimizi aldık. Etkilemesin diye uğraşıyoruz" cevabını verdi. 614731 Sean Penn'in Castro röportajı Karakter boyutu Sean Penn'in Castro röportajı 26.10.2009 09:55Oscar ödüllü ABD'li sinema yıldızı Sean Penn, eski Küba lideri Fidel Castro ile röportaj yapmak üzere Küba'ya geldi. Penn, Vanity Fair dergisi için hazırladığı röportajda Castro ile Barack Obama yönetiminin Küba'yı etkisi üzerine konuşmak istiyor. Obama'nın ABD liderliğine seçilmesi ABD-Küba ilişkilerinin yıllar sonra normalleşmesi olasılığını gündeme getirmişti. AFP 614458 İzmirspor’da ‘Devrim’ bitti ’da ‘Devrim’ bittiOĞUZHAN BOYSAN DHA 26.10.2009 Üçüncü Lig 2. Grup’ta evinde ’a 1-0 mağlup oldu. Müsabakanın 85. dakikasında, İzmirsporlu taraftarları ile Teknik Direktör Levent Devrim arasında gerginlik yaşandı. Taraftarların küfürlü tepkisine karşılık veren Devrim, maç bitiminde görevinden istifa ettiğini açıkladı. Bitiş düdüğününü ardından, evsahibi taraftarlar ile geçmişte ’da forma giyen Ispartasporlu Veysi arasında da atışma yaşandı. 21. dakikada savunmasından uzatılan pasta topu önünde bulan Yavuz İzmirspor ceza sahasına girer girmez sert vurdu: 0-1. OĞUZHAN BOYSAN DHA HAKEMLER: Bayram Başkan, Yusuf Bozdoğan, Mehmet Vargün İZMİRSPOR: Cüneyt (4) (Dk. 15 Onur 5) Mert (5), Olcay (4), Erşan (4), Efe (5), Nazmi (5), Hakan (5), Yılmaz (4) (Dk.73 Furkan 4), Halit (4) (Dk. 46 Abdullah 5), Emre (6), Volkan (4) ISPARTASPOR: Onur (6) Muharrem (5), Ergün (7), Osman (4), Dede (6), Ender (6) (Dk.64 Recep 6), Halit (7), Yavuz (6) (Dk.52 Barış 5), Muzaffer (6), Bünyamin (7) (Dk.80 Alihan 5), Veysi (7) GOL: Dk. 21 Yavuz (Ispartaspor) SARI KARTLAR: Halit, Bünyamin, Onur, Muzaffer (Ispartaspor) Hakan (İzmirspor) 615009 "Sırp Kasabı" Duruşmaya Çıkmadı "Sırp Kasabı" Duruşmaya Çıkmadı Soykırım suçuyla itham edilen Radovan Karadziç'in Savaş Suçları Mahkemesi'ndeki yargılanması başladı. Karadziç ilk duruşmaya çıkmadı. Yayına Giriş: 26.10.2009 11:11:50 Güncelleme: 26.10.2009 11:14:11 Bosna savaşı sırasında soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekle itham edilen Sırp kasabı Radovan Karadziç'in Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde yargılanmasına başlandı. Karadziç, ilk duruşmaya gelmeyince, mahkeme, duruşmayı yarına (27.10.2009) erteledi. Hollanda'nın Lahey kentindeki eski Yugoslavya için kurulan uluslararası savaş suçları mahkemesinde görülen davada, Karadziç, savunma için yeterli süre tanınmadığı gerekçesiyle, ilk duruşmaya çıkmadı. Mahkeme heyeti, bu gelişme üzerine duruşmayı yarına (27.10.2009) erteledi. Karadziç, 1992-1995 yılları arasındaki Bosna savaşı sırasında işlediği, ikisi soykırım suçu olmak üzere, 11 savaş suçu ve insanlığa karşı suçlardan yargılanacak. Bosna'nın Srebrenitsa kentinde bin Müslümanın katledilmesi de Karadziç'in kabarık suç dosyası içinde yer alıyor. Hakkındaki suçlamaları reddeden Karadziç, savunmasını kendisi yapacak. 1992 yılından 1995'e kadar Saraybosna'yı kuşatan Sırp güçleri, Temmuz 1995'de, Srebrenitsa'da binlerce yetişkin ve genç erkeği katlederek soykırım yapmıştı. Yıllarca savaş suçlusu olarak aranan Karadziç, geçen yıl Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da bir otobüste yakalanmıştı. 615518 Kültür Park bitiyor Kültür Park bitiyor Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, yeşil alanı ikiye katlanan, yeni yaya yolları eklenen Kültür Park'ın şehrin çekim merkezi olacağını söyledi. Akyürek, Kültür Park'a mevcut yeşil doku korunarak bin 350 adet yeni ağaç ve çalı ilave edildiğini, çim miktarının 25 bin metrekareden 38 bin metrekareye yükseltildiğini kaydetti. İSMAİL POÇAN KONYA Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenleme çalışmaları yapılan Kültür Park inşaatında sona yaklaşıldı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Kültür Park'ın yeni haliyle şehrin merkezinde insanların soluk alabilecekleri güzel ve güvenli bir park haline geldiğini söyledi. 80 bin metrekarelik bir alanı kaplayan Kültür Park'ta yapılan çalışmada mevcut yeşil dokunun korunarak ikiye katlandığını, tarihi Dede Bahçesi'nin aslına uygun olarak yeniden inşa edildiğini hatırlatan Başkan Akyürek, "Park içindeki Dede Bahçesi, tarihi yapısı korunarak yeni ilavelerle geçmişteki anlamlı günlerine kavuşturulması için yeniden inşa edildi. bin 370 metrekarelik yeni bir havuz yapılırken; eski amfi tiyatronun yerine başka bir noktaya bin kişilik yenisi inşa edildi. Daha önce bin adet ağaç bulunan parka, bin 350 adet yeni ağaç ve çalı ilave edildi. Çim miktarı 25 bin metrekareden 38 bin metrekareye çıkarıldı. Park; ışıklı su oyunları, lunaparkı, çay bahçeleri, sosyal alanları ile daha güzel ve güvenli bir hale geldi" dedi. Yapılan çalışmanın en önemli noktalarından birinin Alaaddin Tepesi ile iş merkezleri arasında oluşturulan güvenli yaya aksı olduğunu kaydeden Başkan Akyürek, çalışma kapsamında ayrıca; Abdülezel Paşa Caddesi girişinin Fuar Kız Yurdu'na kadar genişletilmesi çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Yeni düzenleme ile, Fuar Alaaddin girişi yanındaki otobüs duraklarının yerinin değiştirildiğini kaydeden Başkan Akyürek, böylece bölgedeki yaya ve araç trafiğinin rahatlayacağına dikkat çekti. Yaklaşık milyon TL'ye mal olan ve önümüzdeki günlerde tamamlanacak olan Kültür Park projesi kapsamında, içinde 112 Acil Servis, Polis ve Zabıta noktası bulunan bir hizmet binası da yapılacak. 26.10.2009 614231 Trafikte online ceza dönemi Trafikte online ceza dönemi 26 Ekim 2009 Pazartesi, 03:14 AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, trafik kuralı ihlallerinin azaltılması amacıyla sıklaştırılan denetimlere paralel trafik cezalarındaki büyük artış, takip ve tahsilat sorununu da beraberinde getirdi. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde vergi dairelerine ''çuvallar dolusu'' trafik ceza tutanağı geldiği, bunların da sisteme işlenmesinin zaman aldığı belirlendi. Emniyetin ceza tebligatlarındaki gecikmeler, adres değişikliği gibi nedenlerle ceza tutanaklarının vatandaşa ulaştırılamaması, trafik cezası kesilen sürücülerin bazen aylar sonra cezadan haberdar olmasına neden olurken, vergi dairelerinde sisteme işleme sorunu ve tahsilat tebligatlarının hemen yapılamaması da mevcut sistemin sorgulanmasına yol açtı. Trafikte düzenin sağlanması çalışmaları kapsamında, ''elektronik denetim sistemi'' de kentlerde devreye girmeye başladı. Kırmızı ışık ihlallerinin yanı sıra elektronik ortamda hız limitini aşan sürücülerin tespitini de sağlayan yeni sistem, özellikle İstanbul'da başarıyla uygulandı. KAMERALAR GELDİ, CEZALAR 4'E KATLANDI İstanbul'un ardından kentteki araç sayısının milyonu aştığı Ankara'da da trafik kurallarını ihlal eden sürücülere karşı ''kameralı takip'' sistemi uygulamaya girdi. Yeni sistemin pilot uygulaması da Eskişehir Yolu üzerinde başlatıldı. Kent merkezinde yaygınlaştırılacak proje ile sürücülerin 90 merkezde 850 kamera ile izlenebileceği bu sistem oluşturulurken, sistemin kırmızı ışık, hız sınırı ihlali ve hatalı sollama yapanlar ile diğer trafik kuralı ihlallerini tespit etmesi öngörüldü. Kurulan sistemde kuralları ihlal edenler, kamerayla belirleniyor ve merkezde bilgisayar ortamında bu sürücülerin plakalarına ceza işleniyor. İstanbul ve Ankara'da devreye sokulan kameralı takip sistemi, trafik cezalarında genelde kata ulaşan bir artışa yol açtı. Başkentte sadece noktada gün içinde 42 bin kişinin kırmızı ışıkta geçtiği belirlendi. Bu durum cezaların sisteme işlenmesi ve tahsilatı sürecini daha da uzattı. Emniyet tebligat yapsa bile, vergi dairelerinin binlerce cezayı sisteme zamanında girememesi, cezasını ödemek isteyen sürücüleri de sıkıntıya soktu. ONLİNE TAKİP Cezalara paralel artan tebligat ve tahsilat sorunu, yetkilileri de harekete geçirdi. İlk olarak Gelir İdaresi Başkanlığı ile İstanbul Emniyeti arasında toplantılar yapıldı. Daha sonra Ankara'da da trafik cezalarının işlenmesi ve tahsilatı için yeni bir sistem kurulması gündeme geldi. Bu amaçla İçişleri Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Ankara Valiliği ve Emniyet yetkililerinin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda Emniyet Genel Müdürlüğü ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında trafik cezalarının online takibine ilişkin yeni bir sistem kurulması önerisi masaya getirildi. Bir komisyonun söz konusu proje üzerinde çalışması kararlaştırıldı. Buna göre, Gelir İdaresi Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında elektronik hat oluşturulacak. Kameralı takip sistemiyle, kural ihlalinde bulunan sürücülere ceza yazıldığında, bu ceza Gelir İdaresi Başkanlığında da anında görülecek. Bu çerçevede vergi daireleri de hemen tahsilat için harekete geçecek ve tebligat yapacak. Gelir İdaresi Başkanlığı, internet sitesi ve GSM ortamında da bu bilgileri vatandaşa sunacak. Böylece Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesine girerek, motorlu taşıt vergisi ve trafik cezası sorgulaması yapanlar, haklarında trafik cezası varsa bunu hemen görebilecek. Aynı şekilde GSM operatörlerine atılacak bir mesajla da aynı bilgiye ulaşılabilecek. Maliye Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre, on line sistemin oluşturulmasıyla, sadece kameralı takip sistemiyle yazılanlar değil, diğer trafik cezaları da anında sisteme aktarılacak. ÖDENEK YETERSİZLİĞİNDEN CEZALAR TEBLİĞ EDİLEMEMİŞTİ Bu arada, trafik cezalarının tebliğ edilmesi işlemi geçmişte de tartışma konusu olmuştu. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün posta ödeneklerinin yetersiz olmasından dolayı bir dönem sürücülere cezalar tebliğ edilememişti. Bu şekilde sadece bir ilde 2006 yılında yazılan milyon 703 bin adet trafik para cezasının tebliği için uzun süre beklenmişti. Bu durum ''Trafik Kazalarını Önlenme Faaliyetleri Raporu''nda da yer almış ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün geçen yıl trafik birimleri için 15 milyon 437 bin YTL ödeneğe ihtiyaç duyduğu, ancak sadece milyon 700 bin YTL ödenek alabildiği vurgulanmıştı. Trafik cezaları, Sayıştay Raporlarına da konu edilmişti. Sayıştay'ın bir süre önce yayımlanan bir raporunda, trafik cezası tutanaklarının vergi dairelerine elektronik ortamda gönderilmemesi nedeniyle tutanakların vergi memurları aracılığıyla tek tek bilgisayara kayıt edilerek tahakkuka bağlandığı belirtilmiş ve ''Vergi dairelerinin iş yoğunluğu ve mevcut personel sayısı, bu tür işlemlerin zamanında ve tam olarak gerçekleştirilmesine imkan vermemektedir'' denilmişti. Trafik para cezası tutanaklarının tahakkuka bağlama işleminin İstanbul'da yirmiye yakın memur tarafından yapılmakta olduğuna da dikkatİ çekilen raporda, daha sonra şu tespitte bulunulmuştu: ''Ancak haftada 30-35 bin adet trafik para cezası tutanağının vergi dairesine gelmesi nedeniyle tamamının tahakkuku mümkün olamamaktadır. Yalnız bu ilimizde Nisan 2007 itibarıyla tahakkuka bağlanmayı bekleyen yaklaşık milyon adet trafik para cezası tutanağı bulunmaktadır. Benzer durum diğer büyük şehirler için de geçerlidir.'' AYDA 722 MİLYON LİRA CEZA KESİLDİ Bu arada Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu yılın aylık döneminde trafik kurallarını ihlal eden sürücülere kesilen ceza, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,5 oranında arttı. 2008 yılının Ocak-Eylül döneminde 594 milyon 273 bin lira olan trafik cezası miktarı, bu yıl aynı dönemde 722 milyon 264 bin lira olarak gerçekleşti. AA 614477 Topçu: Başbakan'ın geldiği son noktadan memnunum Bu arada MHP ve BBP üyeleri, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı önünde ayrı ayrı eylem yaptı. Her iki grup da demokratik açılım sürecine ve teslim olan PKK'lıların karşılanma görüntülerine tepki göstermek üzere AK Parti önünde bir araya gelince, ilk açıklamayı MHP, ikinci açıklamayı ise BBP yaptı. BBP'li grup, açıklamalarının ardından AK Parti İl Başkanlığı önüne siyah çelenk bıraktı. EREĞLİ AA, İSTANBUL cN 614283 Güneş Sigorta evinde çarpıldı SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Güneş Sigorta evinde çarpıldı Aroma Bayanlar Birinci Ligi'nde Galatasaray, deplasmanda şampiyonluğun iddialı ekiplerinden Vakıfbank Güneş Sigorta TürkTelekom'u 3-1 yenerek büyük bir sürprize imza attı. İlk seti 25-19 kaybeten sarı-kırmızılı takım, diğer setleri 25-23, 25-15 ve 25-22 alarak maçtan 3-1 galip ayrıldı. DİĞER SONUÇLAR Beylikdüzü-Beşiktaş 0-3 Yeşilyurt-Karşıyaka DYO 3-0 Ereğli Bld.-İller Bankası 1-3 26.10.2009 SPOR 615423 Ankaraspor kupa maçına kadro arıyor kupa maçına kadro arıyor (TFF) Tahkim Kurulu tarafından bir alt lige düşürülen ’da için kadro oluşturmakta güçlük çekiliyor. Türkiye Kupası turunda çarşamba günü deplasmanda TFF 2. Lig ekiplerinden ile karşılaşacak olan Ankaraspor, hazırlıklarını Fikret Yılmaz yönetiminde sürdürüyor. Teknik direktör Jürger Röber’in il dışında olması nedeniyle yardımcısı Yılmaz, takımı kupa maçına hazırlamaya çalışıyor. Ligden düşürülmesinin ardından futbolcuları başka takımlara transfer olan "başkent leoparları", bugün Batıkent Tesisleri’nde yaklaşık 50 dakika süren bir çalışma yaptı. 10 kişilik bir ekiple hazırlanan Ankaraspor, altyapıdan gelecek futbolcularla için kadro oluşturmaya çalışıyor. Kupada mücadele edebilecek bir kadro oluşturmaya çalışan teknik ekip, yarın ’a gidip gidilmeyeceği yönünde bir karar alacak. . . 614210 Fenerbahçe 10'da 10 Yaptı Fenerbahçe 10'da 10 Yaptı Yayına Giriş: 25.10.2009 23:00:10 Güncelleme: 25.10.2009 23:00:10 Turkcell Süper Lig'deki derbi maçta Galatasaray'ı 3-1 yenen Fenerbahçe, ezeli rakibine karşı Kadıköy'de yaptığı üst üste 10. lig maçını da kazandı. Galatasaray, derbi maçın yapıldığı Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda ezeli rakibi karşısında son galibiyetini 1999 yılında aldı. 22 Aralık 1999 tarihinde yapılan lig maçını 2-1 kazanan Galatasaray, ezeli rakibiyle daha sonra Kadıköy'de oynadığı 3'ü Türkiye Kupası, 10'u da lig olmak üzere 13 resmi maçta galibiyete ulaşamadı. Galatasaray, bu süre içinde Kadıköy'deki beraberliklerini Türkiye Kupası maçlarında alırken, deplasmandaki son 10 lig maçından ise boynu bükük ayrıldı. Ezeli rakipler arasında Kadıköy'deki son 13 maçtan 11'ini Fenerbahçe kazanırken, 2'si berabere sonuçlandı. Fenerbahçe'nin son 13 maçtaki 33 golüne, Galatasaray sadece 10 golle yanıt verebildi. Galatasaray'ın Kadıköy'de galip gelemediği son 13 resmi maç şöyle: Tarih Organizasyon Sonuç (FB-GS) 07.02.2001 T. Kupası 06.05.2001 Lig 16.02.2002 Lig 06.11.2002 Lig 29.02.2004 Lig 22.05.2005 Lig 08.03.2006 T. Kupası 22.04.2006 Lig 03.12.2006 Lig 08.12.2007 Lig 03.02.2008 T. Kupası 09.11.2008 Lig 25.10.2009 Lig Fenerbahçe Sadece Maçta Gol Atamadı Fenerbahçe, Galatasaray ile Kadıköy'de yaptığı maçların sadece birinde gol atamamdı. Sarı-lacivertliler, ezeli rakiplerine geride kalan 46 maçın 45'inde Kadıköy'de en az gol atarken, kez 5'er, kez de gol kaydetti. Galatasaray ise Fenerbahçe ile rakip sahada yaptığı 46 maçın 35'inde gol attı, 11'inde suskun kaldı. Sarı-kırmızılı ekip, deplasmanda kez 4'er gol atma başarısını gösterdi. 615243 Işığı ilk kez gördü Işığı ilk kez gördü Gen tedavisi, körlüğe yol açan kalıtsal Leber retina hastalığının tedavisinde bir kez daha başarılı oldu.  ’nin Pensilvanya Üniversitesinden Joan Bennett ve ekibinin araştırmasında, 8-44 yaşındaki 12 hastanın (4’ü çocuk) tümü, görme yeteneği büyük ölçüde kazandı. ABD, ve ’da Ekim 2007’de başlayan tedavinin sonunda çocukların başkasından yardım almadan yürüyebildiği belirtildi.  Doğumundan bu yana sadece ışığı ve karanlığı ayırt edebilen bir çocuk, babasının gözlerinin rengini “gördü” ve ilk kez babasıyla futbol oynadı.  12 hastanın tümünde retinada iyileşme tespit edilirken, en iyi sonuçların çocuklarda alındığını, bunun da retinadaki bozulmanın büyüklüğüne, dolayısıyla hastanın yaşına bağlı olduğu vurgulandı. The Lancet dergisinde yayımlanan araştırmanın, yaşa bağlı retina bozulması gibi daha sık rastlanan hastalıklar için tedavi geliştirilmesinin yolunu açtığı kaydedildi. Aynı üniversiteden Albert Maguire’ın, geçen sene bu hastalıktan mustarip gence yaptığı gen tedavisi sonucunda hastalar görme yeteneğinin bir bölümünü kazanmıştı. Tedaviden önce sadece el hareketlerini fark edebilen ikisi 26 biri 19 yaşındaki İtalyan gençler, tedaviden sonra görmeyi test etmekte kullanılan harf-sayı tablosunu okuyabilmişti. Maguire ve Bennett, ilk kez 2001’de bu hastalık için gen tedavisi uygulayarak, hastalığa yakalanan farelerin geçici olarak görmesini sağlamış, 2006’da köpekten 7’sine görme yetisini yeniden kazandırmışlardı. Ve . 615376 e-kitapta rekabet kızışıyor Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki elektronik kitap rekabeti tırmanıyor. Bu alandaki ilk ürünlerden olan Amazon’un Kindle modeli, artık aralarında Sony, Samsung, Barnes&Noble, Hanvon gibi firmaların e-kitap okuyucularıyla yarış halinde. E-kitap okuyucusu Kindle ile bu alanda lider konumda bulunan Amazon, yıl sonuna kadar milyon adetlik satışa ulaşmayı hedefliyor. Amazon, Kindle'ın yeni modelinde ülkenin en büyük cep telefonu markası AT&T ile ortaklığa girdiğini açıkladı. Buna göre, kullanıcılar, AT&T aracılığıyla kablosuz ağ ya da 3G sistemi üzerinden daha hızlı şekilde elektronik kitap satın alıp okuyucu cihazlarına yükleyebilecek. Merkezi ABD'de bulunan kitap satış mağazası Barnes & Noble da ilk elektronik kitap okuyucusunun tanıtımını bu ay içinde yaptı. Mağazalarındaki elektronik kitap sayısının 700 bine ulaştığını belirten Barnes & Noble Başkanı William Lynch, Plastic Logic firmasıyla işbirliği yaparak e-kitap sektörüne girmelerinin ana nedeni olarak kitap tutkunlarının internet bağlantısı sayesinde herhangi bir yerden cihazlarına kitap indirebiliyor olmasını gösterdi. Barnes & Noble'dan elektronik kitap alan müşteriler, ayrıca iPhone ve Blackburry marka telefonlara e-kitap indirerek cep telefonu üzerinden okuyabiliyor. Uzmanlar, Barnes & Noble'ın kendi e-kitap okuyucularıyla sektöre girmesinin gelecekte bu alanın ne kadar büyüyeceğinin işaretlerinden biri olduğunu belirtti. E-kitap okuyucusu sektörüne ilk adım atan firmalardan olan Sony de gelecek günlerde yeni modellerini piyasaya sürmeye hazırlandığını duyurdu. Uzun zamandır teknoloji basınında dedikodusu dolaşan Apple’a ait bir ‘tablet’ bilgisayar konseptinin de e-kitap okuyucu işlevlerine sahip olacağı, bunun elektronik kitap satışlarında rekabeti daha da artıracağı belirtiliyor. ABD'nin önde gelen teknoloji yazarlarından Adam Pennenberg'in kendi blogunda yer verdiği iddiaya göre, donanım firması Apple da 2010 yılında e-kitap sektörüne girmeye hazırlanıyor. Dokunmatik ekran telefonları Iphone ile cep telefonu pazarına hızlı giriş yapan Apple'ın tasarladığı yeni cihazın tamamen renkli ekrana sahip olacağı, kitap okuma dışında video izleme, internet ve e-posta okuma gibi özelliklerinin de bulunacağı iddia edildi. Kablosuz bağlantı veya 3G sistemi üzerinden yüklenen ya da mağazalardan satın alınan elektronik kitapların büyük çoğunluğu, kağıt baskılarının altında fiyatlarla okuyucuya sunuluyor. Bu kitapların okunmasını sağlayan e-kitap okuyucusu cihazların fiyatları ise 150 ile 400 ABD Doları arasında değişiyor. iha 615297 Galatasaray'ın mazereti var... 'ın mazereti var...KADİR ÇETİNÇALI İSTANBUL DHA camiasında, ezeli rakip 'ye bir kez daha Şükrü Saraçoğlu'nda kaybetmenin üzüntüsünü yaşanıyor. 10 yıl üst üste 'de galibiyet alamayan sarı kırmızılıların ise bu kez mazereti var. Sarı kırmızılı yöneticiler takımlarının oynadığı kötü futbolu kabul ettiklerini vurgularken, yine de sonucun ve olumsuz futbolun maç öncesi olaylara dayandığı tezini savundular. Galatasaraylı yöneticilere göre maçtan önce çıkan olaylar planlı bir şekilde başlatıldı ve özellikle Arda demoralize etmek için seçildi. İsminin açıklanmasını istemeyen bir yönetici bu durumu şöyle açıkladı: "Fenarbahçe Cristian şimdiye kadan en ufak bir olaya karışmamış sakin bir idi. Arda ile dışarda bugüne kadar hiç karşılaşmadılar. Ne oluyor da Christian olayların başlangıcına neden olan hareketi yapıp Arda'yı itiyor. Sonra bir anda bütün Fenerbahçeli futbolcular Arda'yı ortaya alıp, itip kakıyorlar. Bu arada hakemin başı yarılıyor. Dünyanın neresinde başı yarılan hakem çıkıp maç yönetmiştir. Maç öncesi oluşan şiddet olayları sonrasında hakem ve futbolcularımız baskı altına girdi. Bu gidişle Kadıköy'de normal şartlarda derbi oynanacağını göremeyeceğiz." Sarı kırmızılı yönetici diğer yandan maçın hakemi 'in verdiği kritik karlarla ile sonuca etki ettiğini kaydederek, "Bizim gergin ortamda kötü oynadığımız doğru. Ama ilk golde açık ofsayt var. İkinci golde Alex kendini yere atıyor. değil, Alex görmeliydi. Bunlar konuşulmuyor, maçtan önce çıkan olaylar tartışılmıyor. Yenilgi için mazeret aramıyoruz ama Futbol Federasyonu'nun hakemin kafasının yarılmasına rağmen maçın oynanmasına nasıl izin verdiğini merak ediyoruz" ifadelerini kullandı. . . 615001 Vural'dan AKP'ye suçlama MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, düzenlediği basın toplantısında, Bursa Valiliği ve AKP hükümetinin, önce Azerbaycan bayrağının Türkiye-Ermenistan Milli Maçına sokulmayacağını açıkladığını, daha sonra kamuoyunun tepkisi üzerine, böyle bir yasağın olmadığının söylediğini söyledi. Hükümet'in daha sonra FIFA'yı kullanarak Azerbaycan bayrağının maça sokulmasını engellediğini iddia eden Vural, ''FIFA'nın, söz konusu bayrakların maça sokulmasını yasaklaması için planlı politik bir eylem olması gerekiyordu. Hükümet de bu bunu, planlı olarak oluşturdu'' dedi. Gazetecilere FIFA'nın, konuyla ilgili yazısını dağıtan Vural, yazıda, ''Ermenistan'a karşı oynayacağınız maç için, Türkiye Hükümeti'nin, TFF ve Bursa'daki yerel organizasyon komitesine, Azerbaycan bayrağının dağıtılması için talimat verdiği anlaşılmıştır'' ifadesinin bulunduğunu ifade etti. Vural, Hükümetin böyle bir ''oyun oynayarak'', özellikle politik eylem varmış gibi gösterip provake ederek, Azerbaycan bayraklarının maça sokulmasını FIFA tarafından yasaklanmasını sağladığını kaydetti. MHP'li Vural, ''Azerbaycan bayraklarının milli maça alınmaması, Hükümetin kurduğu kumpastır, planlı bir eylemidir'' diye konuştu. Vural, ''irtica ile mücadele eylem planı'' belgesine ilişkin soru üzerine, bu işin arkasında ne varsa açığa çıkarılması gerektiğini söyledi. Oktay Vural, ''Bu belgeyi kim, hangi amaçla hazırladı, kime yarıyor? Bu belge dün niye yoktu, bugün niye çıktı?'' sorularının en kısa sürede yanıtlanması gerektiğini söyledi. Oktay Vural, ''evlilerden daha az vergi alınacağına'' ilişkin haberlerle ilgili soruya da ''Bunlarla uğraşacaklarına ekonomiyi düzeltsinler. Gençlere iş ve ev kurması için uygun krediler versinler'' karşılığını verdi. "Terör örgütü muhatap alınıyor demek ki..." ''Başbakan Erdoğan'ın, Avrupa'dan terör örgütü üyelerinin gelişini durdurma kararı verdiği'' yönündeki haberle ilgili soru üzerine Vural, ''Bunu kimler organize etti? Organizatörler kimlerdi? Terörist başı, 'elçi göndereceğim' diyor Başbakan da 'engelledim' diyor. Demek ki iki eş başkan var burada. PKK terör örgütü muhatap alınıyor demek ki'' diye konuştu. Vural ayrıca, terör örgütü PKK mensubu olmanın suç olmaktan çıktığını, hatta, övgüye mazhar olarak gösterildiğini savundu. "Sevr'i tekrar yutturma planı" Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, ''acı ilaç içersek bu iş biter'' şeklinde bir ifade kullandığını belirten Vural, şunları söyledi: ''Bu, sözde demokratik açılımda Lozan ile çöpe attığımız Sevr'i tekrar yutturma planıdır. 'Acı ilaç' diye yutturulmak isteniyor. Milleti tehdit ediyorlar, 'bu ilacı al yoksa bitiremezsin' diye. Bu acı ilacı Sevr'de getirmişlerdi. Miadı geçmiş ilaçları tekrar yutturmak istiyorsunuz. Bu millet acı ilaçlara mahkum değildir.'' 26 Ekim 2009 615584 Doğu Akdeniz için yağış uyarısı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan ''Meteorolojik uyarı''da, Doğu Akdeniz'de; Mersin, Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay ve İskenderun, Doğu Anadolu Bölgesinde; Malatya, Elazığ ve Bingöl, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa, Kilis ve Diyarbakır'da yağışların yarın kuvvetli olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması istendi. Uyarıda, su baskını, ani sel, yıldırım gibi risklerin oluşabileceği bildirildi. AA 614627 Atatürk'ü anlattığı korsanlar, geri aradı! Özlem YILMAZ'ın haberi Aden Körfezi’nde kaçırıldıktan 3.5 ay sonra serbest bırakılan “Horizon 1” Gemisi’nin 4. kaptanı Aysun Akbay, kolundaki Atatürk dövmesinin Somalili korsanların ilgisini çektiğini, onlara Atatürk’ün nasıl bir lider olduğunu anlattığını söyledi. Somilili korsanların Temmuz’da kaçırıp uzun süren pazarlıklar sonunda Ekim’de serbest bıraktığı ‘Horizon 1’ gemisinin dördüncü kaptanı Aysun Akbay, geçen yıl koluna yaptırdığı ‘Atatürk imzası’ şeklindeki dövmenin korsanların da ilgisini çektiğini söyledi. Atatürkçü bir ailenin kızı olduğunu, Atatürk’ü çok sevdiğini söyleyen Aysun Kaptan, “Bana bu dövmenin anlamını sordular. Ben de onlara Atatürk’ün imzası olduğunu, Atatürk’ün kim olduğunu anlattım, çok şaşırdılar. Arabuluculuk yapan korsan kültürlüydü, Atatürk’ü biliyordu” dedi. ‘ADEN’E ADIM ATMAM’ Aylar süren esaretin ve korkuların ardından şu an özgürlüğün tadını çıkartan Aysun Akbay, sevenleriyle hasret gideriyor.Mesleğine âşık olduğunu söyleyen Aysun Kaptan, birkaç ay dinlendikten sonra yine gemilere döneceğini söylüyor, ama ekliyor: “Rotasında Aden Körfezi olan gemilere artık adım atmam.” Aysun Akbay, esaret günlerinişöyle anlattı: “Bizi kaçıranlar arasında daha önce Yasa adlı Türk gemisini kaçıran ‘kadrolu korsanlar’ da, ‘Annem korsan olduğumu bilmiyor’ diyenler de vardı. İlk gün çok korktum. Güverteye çıkar çıkmaz ateş etmeye başladıklarından, hepimizi öldürecekler sandım, çok ağladım, ‘Seninle bir işimiz yok, biz para için buradayız’ dediler.” KAHVALTIDA BALIK Çoğu zaman güverteye çıkmalarının yasaklandığını, tuvalete giderken bile izin istediklerini söyleyen Akbay, “Rehin alındığımız süre uzayınca yemek sıkıntısı baş gösterdi. Üç öğün tek öğüne düşürüldü. Nohut,mercimek ve pilavdan nefret ettim. Hatta mürettebatın bir kısmı sıkıntıdan balık tutuyordu, kahvaltıda bile balık yiyorduk” dedi. ‘SANA İKİ DAKİKADAN FAZLA BAKANOLURSA HABER VER’ Korsanlarla mürettebat arasında hiçbir olay yaşanmadığını ifade eden Akbay, “Ancak korsanların kendi içlerinde bir cezalandırma sistemi vardı. Aralarında taşkınlık yapanları domuz bağı ile bağlayıp cezalandırıyorlardı. Korsanların lideri gemide bana hep ‘sister’ (kız kardeş) diye sesleniyor, ‘Sana iki dakikadan fazla bakan olursa bana haber ver’ diyordu. Korsanlar da bana ‘Aysun Kaptan’ diyorlardı” dedi. KORSANDAN TELEFON Geçen hafta korsanlardan birisinin kendisini arayarak “Sister, everything is okey?” (Her şey yolunda mı?) diye sorduğunu belirten Akbay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok şaşırdım, ‘Evinde misin, iyi misin,mutlu musun?’ sorularına cevap verdim.” Aysun Kaptan, nişanlı olduğu iddialarının doğru olmadığını da belirterek, “Bir erkek arkadaşım yok, aşk da yok. Son sözüm: Özgürlük harika...” dedi. 615820 'Atatürk'ün gece fotoğrafı yok çünkü Atatürk fotoğraflarından oluşan ciddi arşivini Anadolu Ajansının (AA) kullanımına açan yazar Hanri Benazus, ''Gülen ve Gülümseyen Türkiye'' sergisiyle, ulu önderin çoğu hiç görülmemiş, neşeli fotoğraflarını Başkentlilerle buluşturdu. Benazus ile AA arasında yapılan protokol kapsamında Anadolu Ajansı Sanat Galerisi'nde açılan sergi, konuklarını Atatürk'ün yaşadığı yıllara doğru yolculuğa çıkartıyor, ulu önderin halkla ve çocuklarla ilişkilerini, çalışmalarını, neşeli dakikalarını film şeridi gibi sunuyor. Yıllarını Atatürk'ün bilinmeyen ve farklı yönlerini gösteren fotoğrafları toplamaya adayan Benazus, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, koleksiyonunda bin 800 civarında fotoğraf bulunduğunu söyledi. Benazus, ''80 yaşımdayım, yıllardır onun fotoğraflarını topluyorum. Atatürk'e tutkumdan dolayı başladı bu. Tutkum küçükken Atatürk'ü görmüş olmamdan kaynaklanıyor. Onun masasında bulundum, oturdum, leblebilerini yürüttüm çocuk aklımla. Atatürk'ün çok özel bir yeri var benim yaşamımda. Onun için kendimi bunlara verdim. Elimden gelse, dahası da olsa, yapmak isterim'' dedi. Hiç ummadığı yerlerde bile Atatürk'ün görülmemiş fotoğraflarına ulaştığını belirten Benazus, ''Atatürk'ün fotoğrafını almak için günü birlik Amerika'ya bile gittim. 1921'de Atatürk'le röportaj yapan gazeteci vardı. 1984 yılında haber geldi, 'fotoğraflar oğlunda' diye, hemen gittim aldım'' diye konuştu. -''ATATÜRK'ÜN HİÇ GECE FOTOĞRAFI YOKTUR''- Yazar Benazus, sergiyi neden açtığıyla ilgili olarak da şunları kaydetti: ''Bunu geçen sene ilk Eskişehir'de 'Mustafa' filmine karşıt olarak, Atatürk'ün öyle kendi içine kapanık, insanlardan uzak bir insan olmadığını anlatayım diye açtım. Çünkü Atatürk'ün gülümseyen fotoğrafları görülmez pek. Ben de yanılmıyorsam 340 tane böyle fotoğraf var. Onun için ona tepki olarak yaptım, burada, Ankara'da sergilemek benim için çok ayrı, onur verici bir olay.'' Atatürk'ün fotoğraflarına dair ilginç bir ayrıntıya da dikkati çeken Benazus, ''Kimse bilmez, Atatürk'ün kapalı yerde, gece fotoğrafı yoktur. Çünkü hem gözlerinin mavi olmasından hem de Trablusgarp'ta savaşırken gözüne şarapnel parçasının gelmiş olmasından dolayı gözleri çok hassastır. yıllarda şimdiki gibi flaşlar yok, magnezyum çubukları yanardı, harlardı, öyle fotoğraf çekilirdi. Atatürk'ün de gözleri rahatsız olduğu için kapalı alan fotoğrafı çok çok azdır ve gece fotoğrafı hiç yoktur'' diye konuştu. Sergiyi gezenlerin Atatürk'ün daha önce hiç görmedikleri fotoğraflarıyla karşılaşacaklarını vurgulayan Benazus, ''Bu fotoğrafların çok büyük miktarının negatifleri bile bende. İçlerinde gördükleri olacaksa da bunları ben vermişimdir'' dedi. Benazus, ikinci sergisinin de 10 Kasımda Dolmabahçe Sarayı'nda ''Ağlayan Türkiye'' başlığıyla açılacağını ifade etti. ''Ağlayan Türkiye Atatürk'ün ölümüyle başlayan bir süreç'' diyen Benazus, 10 Kasım 1938'den naaşının Anıtkabir'e taşındığı 10 Kasım 1953'e kadar geçen süre içindeki bin 200 fotoğrafın 400-500 civarını sergileyeceklerini bildirdi. Sergide, Atatürk hakkında çocuklara yönelik ilk hikaye kitapları yazan Benazus'un eşi Sevgi Tanrısever'in de kitapları tanıtılacak. Benazus'un sergisi Kasıma kadar izlenimde kalacak. AA 615109 Süt ürünleri zayıflatıyor zayıflatıyor 24.10.2009 Avustralyalı araştırmacılar, ağırlıklı diyetin etkili şekilde kilo verdirdiğini saptadı. 40 gönüllüye 12 hafta süreyle düşük kalorili diyet uygulayan araştırmacılar bazılarından yalnızca peynir, yoğurt ve yağı alınmış süt tüketmelerini istedi. Günde öğün süt ürünü tüketenler hızla kilo verirken, tansiyonları normale indi, göbek yağları eridi. Uzmanlar yağı alınmış süt ürünü tüketenlerde ve riskinin de azaldığını kaydetti. Kıvırcık saçı düzleştiren yeni formül  ’deki Massachubetts Enstitüsü’nden Nobel ödüllü kimya profesörü Robert Langer, saçları düzleştiren yeni bir sprey ve krem geliştirdi. “No Frizz” adlı ürün daha önceki benzerlerinde kullanılan silikon yerine su geçirmez polimer içeriyor. Saç diplerine kadar nüfuz eden polimer, su geçirmediği için saçın düz olarak kalmasını sağlıyor.  Kilo verdiren şeker ilacı Yeni bir ilacının obezlerin kilo vermesine yardımcı olabileceği bildirildi. Tip şeker hastaları için önerilen, etken maddesi liraglutid olan ilacın, bir araştırmada yer alan obezlerin kilo vermesine yardımcı olduğu ortaya çıktı. Araştırma, Kopenhag Üniversitesi’nden Arne Astrup ve ekibi tarafından yapıldı ve The Lancet dergisinde yayımlandı. 614332 Yabancı ortaklıklarla rüzgar olup uçacak İBRAHİM KAHVECİ TAHSİN SINAV Yabancı ortaklıklarla rüzgar olup uçacak Yırcalı Grubu rüzgar enerjisinde yabancı ortaklarla büyüyecek. Yırcalı Şirketler Grubu Başkanı Rona Yırcalı, 'Bunun akabinde güneş enerjisine de yatırım yapacağız' dedi EKONOMİ SERVİSİ Yırcalı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, rüzgar ölçümlemelerini yaptıklarını, 2010 yılı içinde yatırıma başlayacaklarını söyledi. Rüzgar santrallerinde yabancı ortaklık düşündüklerini belirten Yırcalı, “Makine üretimi yapan birkaç grupla görüşüyoruz” dedi. Yırcalı, yenilenebilir enerji kanunu çıktıktan sonra güneş enerjisine yatırım yapacakları sinyalini de verdi. TEŞVİKLER BATI'DAKİ GİBİ OLSUN Meclis'te bekleyen yenilenebilir enerji kanununu hatırlatan Yırcalı, yatırımlara verilecek teşviklerin Batı'daki gibi olmasını istedi. Hükümetin alım garantisinden çekindiğini söyleyen Rona Yırcalı, “Bazı teşvikler bütçeyle ilgili bakanlara yüksek geliyor. BÜTÇEYE YÜK OLACAK MI? Ama birisinin finanse etmesi gerekir. Şirketler bir yere kadar finanse ediyor. Maliyetler yükseldikçe 'Yatırım yok' diyor. Bu alana girmek isteyenleri geciktiriyorsunuz” uyarısında bulundu. TASARRUF İÇİN... Yenilenebilir enerji kaynaklarına ilk yatırım maliyetinin çok yüksek olduğunu hatırlatan Yırcalı, “Biz tasarruf etmek için teşvik yüzdesini düşük tutarsak yatırımların gerçekleşme yüzdesi de düşüyor” açıklamasında bulundu. Güneş'e yürüyeceğiz Balıkesir'de 200 milyon liralık yatırımla yeni transformatör üretim tesisi açan Yırcalı Grubu yenilenebilir enerji yatırımlarına hız verdi. Rona Yırcalı, Balıkesir'in Gönen ve Sındırgı ilçeleri ile Adana ve Gümüşhane'de hidroelektrik santrali lisansı aldıklarını, yatırımların inşaatlarının sürdüğünü söyledi. Güneş enerjisine yatırım yapmayı düşündüklerini açıklayan Yırcalı, “Şu anda pratik hale gelmedi. Biraz daha vakte ihtiyaç var” dedi. 26.10.2009 EKONOMİ 614465 Göztepe yükseliyor yükseliyorERGİN?KARATAŞ İzmir DHA 26.10.2009 Teknik Direktör Erol Azgın göreve geldikten sonra çıkışa geçen Tepecikspor’u 90. dakikada Hüseyin’in attığı golle 1-0 mağlup ederek üst üste ikinci galibiyetini elde etti görevinden ayrıldıktan sonra ikinci maçına çıkan Tepecikspor’u 1-0 mağlup etti. Sarı-kırmızılı ekip, suskun santrforu Hüseyin’in 90 artı 1. dakikada kaydettiği golle altın değerinde üç puan kazandı. ’nı Türk bayrakları ve sarı-kırmızı bayraklarla donatan Göztepeli taraftarlar, Güney Doğu’da yaşanan gelişmeleri etti. Hüseyin zafere taşıdı 10. dakikada Mehmet Akif Ferhat’la verkaç yaptıktan sonra sol çaprazdan ceza sahasına girdi, topu ortaya çıkardı, Şadi’den hızlı hareket eden kaleci Emin tehlikenin büyümesine izin vermedi. 13. dakikada Mehmet Akif soldan korner attı, Burak’ın kafa şutunda kaleci Emin’i geçen meşin yuvarlağı Türker yeniden kornere yolladı. 63. dakikada Şadi sol kanattan arka direk dibine doldurdu, Hüseyin bomboş pozisyonda topu kafayla auta yolladı. 90 artı 1. dakikada Ferdi sağdan ceza sahasına kesti, Recep’in kafa şutunda top üst direkte patladı, dönen topu Hüseyin ağlarla buluşturdu: 1-0. HAKEMLER: Kerim Deveci, Levent Görün, İbrahim Çorbacı GÖZTEPE: Sinan (6) İbrahim (5) (Dk. 59 Ferdi 6), Emrah (5), Burak (5), Bulut (6), Mert (5) (Dk. 80 Hasan 5), Ferhat (6), Tayfun (5), Mehmet Akif (6), Şadi (5) (Dk. 87 Recep 5), Hüseyin (7) TEPECİK: Emin (4) Türker (5), Ferhat (6), Mehmet Ali (5), İlker (4), Yasin (5) (Dk. 86 Bahadır 4), Adem (6), Remzi (4) (Dk. 64 Cihan 4), Serim (5), Murat (4), Okan (4) (Dk. 64 Sadettin 4) GOL: Dk. 90 artı Hüseyin (Göztepe) SARI KARTLAR: Ferhat, Mehmet Akif, Hüseyin (Göztepe), Türker, İlker, M.Ali (Tepecik) 614519 Ezel, annesiyle karşılaşıyor gece, Eyşan'ı derinden sarsar. Görüntüde Ezel hedefine ulaşmıştır ama işler her zaman istediği gibi gitmez. Sabrı tükenen Ali, sırrını bulmak üzere tek başına Ezel'in peşine düşer. Bu arada Ezel, kendi sebep olduğu bir tesadüfle herkesin içinde annesiyle burun buruna gelir. SHOW TV 20.00 614394 Boydak: 2010'da bütün hesaplarımız büyüme yönünde Türkiye ekonomisinin 2009 yılında yüzde 5-6 oranında küçülme yaşadığını belirten Boydak, "Son çeyrek rakamları küçülme rakamlarını biraz daha aşağı çekecek gibi görünüyor. Bu süreçten en çok etkilenen, sanayi kesimi ve KOBİ'ler oldu." dedi. 2010 yılında ekonominin iyiye gideceğini belirten Boydak, "2010 yılına ilişkin tüm hesaplarımızı büyüme yönünde yaptık. Gelecek yıl 2008 yılındaki rakamlara yeniden ulaşmayı hedefliyoruz. 2010 yılı için iyimser durumdayız. 2010 yılından sonra tam olarak rahatlayacağız diye düşünüyorum." dedi. 614810 İşte pankartlar İşte pankartlar Tribünlerde büyük dev pankartlar ile yapılan kareografi çalışmalarının yanı sıra açılan bazı pankartlarla taraftarlar ezeli rakipleri 'a göndermelerde bulundu. Derbi sahada gerilimliydi fakat tribünlerdeki bu neşeli hava bu maçın önemini bir kez daha herkese gösterdi. İşte Saracoğlu'nda sarı-lacivertli taraftarların derbi için hazırladıkları ve açtıkları bazı pankartlar ile görüntüler. 'Bir masım mor menekşe' Stat hoparlörlerinden maç öncesi de çalınan Nilüfer'in seslendirdiği ''Mor Menekşe'' şarkısı yeniden çalındı. 'ta ''Gerçekleri tarih yazar, bunu yazar'' yazısı yer aldı. Kale arkası tribünde ise ''Bu filmin sonu yok'' yazılı pankart açıldı. Cümledeki ''sonu'' kelimesinde ve harfleri sarı-kırmızılı renklerde yazıldı. Fenerbahçe'nin attığı 3. golden sonra tribünlerden sarı ve lacivert renklerde konfetiler havaya uçuruldu. . . 615592 Motorsikletli polisi kaskı kurtardı Alınan bilgiye göre, Abdülbaki Ağırman'ın kullandığı 48 UH 688 plakalı otomobil, Nafiz Özsoy Caddesi'ndeki otogar çıkışında, trafik polisi Tahir Güme'nin kullandığı 48 8058 plakalı motosikletle çarpıştı. Kazada yaralanan polis memuru, sağlık ekipleri ve meslektaşlarınca yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Özel Bodrum Hastanesi'ne kaldırıldı. Polis memurunun kaza sırasında başında kask olduğu ve bu nedenle hayatının kurtulduğu belirtildi. Bodrum Emniyet Müdürü Niyazi Turgay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşanan kazanın üzüntü verici olduğunu ifade ederek, ''Polis memurumuzun şu anda ciddi bir problemi yok. Hastanede filmleri çekiliyor. Belki bacağında çatlak olabilir'' diye konuştu. AA 614543 Derbinin çocukları Uğur Meleke GLOKALDerbinin çocukları 26 Ekim Pazartesi 2009 Derbide Daum da Rijkaard da genel anlayışlarını bozmadılar, yine geriden pasla çıkmaya, uzun vurmamaya çalıştılar. Ama G.Saray’ın yerlili arka tarafı ortamdan daha fazla etkilendi, bolca hata yapıp skora doğrudan tesir etti. Sarı-kırmızılılarda arkalar kötüydü de önler de süper değildi hani. Nonda’nın (8’i takımı zaten galipken, 3’ü de -Levadia’ya karşı) 12 gol atmış olmasına saygı duyuyorum. Ama fizik kalite/güç/kondisyon itibariyle zor maçları 90 dakika oynayıp duvar vazifesi yapma, takımını ileri taşıma becerisi Baros’un çok altında. Özellikle Kazım’la ikisini bir arada aynı sahada/aynı pozisyonda izleyince arada müthiş bir kuvvet farkı olduğu açıkça gözüküyor. Kazım, Servet-Gökhan’ı yoruyor bunaltıyor, top tutuyor, takımını ileriye taşıyor, Alex’e alan boşaltıyor. Maçın da en temel farkını Kazım’la Nonda belirliyor zaten. Kazım’ın hücuma 70 dakikalık direkt katkısı dışında bir de sağ tarafa dolaylı etkisi var: Topuz, Gökhan’a daha yakın oynuyor, daha az macera arıyor, dolayısıyla Antep’in solunun Fener’e yaşattığı travmayı Arda-Kewell yaşatamıyor. Zaten kanatlardaki Arda ve Keita gergin atmosferden etkilenmiş, ama Rijkaard’ın elinde onların yerine sokacak tek bir soğukkanlı Kewell’ı var.       Bu derbi, hem hakkında yazılacak kadar çok şey varken, hem de aslında yazılacak hiçbir şeyin olmadığı tek spor müsabakası herhalde dünyada... Ağbi’yle Baba Gündüz bugün sağ olsalardı yine bu takımları tutarlar mıydı bilmiyorum. Suçu Cristian’da, Arda’da veya diğer çocuklarda da aramıyorum, çünkü onlar bu düzenin kahramanları değil kurbanları... Siz, takım elbiseli zengin fanatikler; hiçbir şeyi düzeltmiyorsunuz, gerilimden medet umuyorsunuz, göz göre göre felakete davetiye çıkartıyorsunuz, bari tek bir şeyden vazgeçin: Bir sonraki GS-FB maçının başında topçular, ufak çocukları ellerinden tutup bu sahaya getirmesin. Çünkü kimsenin masum kalpleri/zihinleri böyle çirkin/sevimsiz hatıralarla kirletmeye hakkı yok. (252 yazı) 614845 İşte pankartlar 10.52 26.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın İşte pankartlar Tribünlerde büyük dev pankartlar ile yapılan kareografi çalışmalarının yanı sıra açılan bazı pankartlarla taraftarlar ezeli rakipleri 'a göndermelerde bulundu. Derbi sahada gerilimliydi fakat tribünlerdeki bu neşeli hava bu maçın önemini bir kez daha herkese gösterdi. İşte Saracoğlu'nda sarı-lacivertli taraftarların derbi için hazırladıkları ve açtıkları bazı pankartlar ile görüntüler. 'Bir masım mor menekşe' Stat hoparlörlerinden maç öncesi de çalınan Nilüfer'in seslendirdiği ''Mor Menekşe'' şarkısı yeniden çalındı. 'ta ''Gerçekleri tarih yazar, bunu yazar'' yazısı yer aldı. Kale arkası tribünde ise ''Bu filmin sonu yok'' yazılı pankart açıldı. Cümledeki ''sonu'' kelimesinde ve harfleri sarı-kırmızılı renklerde yazıldı. Fenerbahçe'nin attığı 3. golden sonra tribünlerden sarı ve lacivert renklerde konfetiler havaya uçuruldu. . . 615727 Başkent'te elektrik kesintisi Başkent'te elektrik kesintisi 26.10.2009 18:31Atatürk Kültür Merkezi tören alanındaki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama törenleri provaları nedeniyle aynı gün Ankara'nın bazı yerlerinde elektrik kesintisi uygulanacak. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan açıklamaya göre, 29 Ekim Perşembe günü İstanbul Caddesinde Yeni Sanayi, Parliament Otel, evik Kuvvet Müdürlüğü ve civarı ile Hipodrom Caddesi, Damla Petrol, Sağlık Bakanlığı Sosyal Tesisleri ve civarına saat 11.00-12.30 arasında elektrik verilemeyecek. AA 615207 Emlakçının korsanı orjinalini 2'ye katladı İzmir Emlakçılar ve Emlak Müşavirleri Derneği Genel Başkanı Recep Akgün, emlak piyasasında ciddi kargaşa yaşandığını iddia ederek, ''Türkiye genelinde kayıtlı olan emlakçı sayısından misli daha fazla korsan emlakçı var'' dedi. Akgün, Kaya Prestige Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında, emlak sektörünün henüz yasal bir statüye kavuşamadığını, sıkıntılar yaşandığını belirtti. ''Emlak Müşavirliği yasasının 1960'lı yıllardan bu yana çıkamadığını, çeşitli sebeplerle rafa kaldırıldığını'' ifade eden Akgün, şunları kaydetti: ''Emlakçılar kendi kanunlarını kendileri koymaya ve yasal boşlukları doldurmaya başlamışlardır. Yaşanan sıkıntılar, bankalar gibi bazı kurumların ve tüketicilerin dikkatinden kaçmamış ve fırsata dönüştürülmüştür. Hiç emek sarf etmeden emlakçılık yapmaya çalışan bir çok insan da emlakçılığı bırakıp, ofisi kapatıp cep telefonu ve internet siteleri üzerinden korsan emlakçılığa başladı. Bu işi yapan korsan emlakçı sayısı ciddi boyutlara ulaştı. Türkiye genelinde kayıtlı olan emlakçı sayısından misli daha fazla korsan emlakçı var. Kayıtsız ekonomi oluşturulmaktadır. Korsan emlakçıların en büyük destekçileri kapıcılar, apartman yöneticileri, muhtarlar, avukatlar, bakkallar, manavlar ve mesleği emlak komisyonculuğu olmayan başka meslekle iştigal edenlerdir.'' Korsan emlakçılık yapanların suç işlediğini söyleyen Akgün, yakalanmaları halinde büyük rakamlarda vergi cezalarıyla karşı karşıya kalacaklarına dikkati çekti. AA 614941 Sahte içki şebekesine darbe şebekesine darbeTaylan YILDIRIM/İZMİR, 'deki imalathanelerinde ürettikleri sahte içkileri, piyasadan topladıkları, tanınmış markaların şişelerine doldurup, bağlantı kurdukları dağıtıcılar aracılığıyla piyasaya süren şebeke, polisin operasyonuyla çökertildi. Aralarında çete lideri M.A.'nın da bulunduğu 16 kişi, Adliye'ye sevk edildi. Operasyonlarda, 10 bin 730 şişe sahke içki, plastik tanklar içerisinde bin litre votka, 200 kilo saf alkol, binlerce etiket ve boş içki şişesi, kapakları ele geçerildi. Bornova İlçesindeki imalathanede üretimi yapıldığı bilgisini alan ve Organize Suçlarla Mücadale Şube Müdürlüğü ekipleri çalışma başlattı. Ekiplerin araştırmalarında kimlikleri belirlenen çete elemanları takibe alındı. Liderliğini 45 yaşındaki M.A.'nın yaptığı şebekenin, sahte içkileri çeşitli illerde piyasaya süreceğini belirleyen polis çalışma başlattı. Normal yapıyor gibi davranan polis ekipleri, şebeke üyelerinin piyasaya sürülmek üzere, anlaşmalı oldukları dağıtıcılara verdikleri bin 230 şişe sahte içkiyi satılmadan topladı. İMALATHANELER BASILDI Elde edilen bilgiler doğrultusunda başlatılan operasyonda, şebekenin, Bornova İlçesi'ndeki imalathane ve depo olarak kullandığı işyerinin de aralarında yer aldığı toplam 23 ayrı noktaya baskın düzenlendi. Baskınlarda şebeke lideri M.A.'nın da aralarında bulunduğu 16 kişi gözaltına alındı. Arama yapılan işyerlerinde, plastik tanklar içerisinde bin litre votka, 200 kilogram saf alkol, çeşitli markalarda bin 500 şişe 30 bin farklı içki etiketi, bin boş içki şişesi, şişe kapakları, kapak sıkıştırma makinesi, barkod aleti, renklendirici, tatlandırıcı maddeler, çok sayıda sahte fatura ele geçirildi. bin 100 adet, sahte Piyasası (TPDK) bandrolüne de el konuldu. Şüphelilerin, denemeler sonrası alkol oranları ve tatlarını tutturdukları içkileri, piyasadan topladıkları tanınmış markaların orijinal şişelerine doldurarak sahte yapıştırdıkları, anlaşmalı oldukları alkollü içki dağıtımı yapan kişiler aracılığıyla pazarladıkları, ucuza ürettikleri ürünleri, dikkat çekmemek amacıyla, orijinallerinin satış fiyatından en fazla yüzde 10 indirimle sattıkları, satışları sahte şirket faturaları üzerinden gerçekleştirdikleri ileri sürüldü. İzmir'in yanı sıra özellikle sahil bölgelerindeki eğlence merkezlerine satıldığı bildirilen sahte içkilerin, hijyenik olmayan, sağlıksız ortamlarda ve gıda yönetmeliğine aykırı şekilde imal edildiği bildirilirken, insan sağlığı üzerine etkisini araştırmak üzere içki örneklerinin İzmir İl Hıfzısıhha Enstitüsü'ne gönderildiği belirtildi. Şüpheliler, sorgularının ardından Adliye'ye sevk edildi. . 615783 Askere İhtarlı Davet Mektubu Askere İhtarlı Davet Mektubu "Demokrasiye müdahale planı" çerçevesinde savcı, Genelkurmay'daki askere ihtarlı davet mektubu gönderdi. Yayına Giriş: 26.10.2009 17:08:23 Güncelleme: 26.10.2009 18:36:54 Demokrasiye Müdahale planı ile ilgili olarak savcı, askere ihtarlı davet mektubu gönderdi. Öte yandan Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız bugün İstanbul Emniyet Müdürünü ziyaret etti. Planın altında imzası bulunduğu iddia edilen Albay Dursun Çiçek'le ilgili yasal sürecin yeni bir seyir alması bekleniyor. Demokrasiye Müdahale Planı ile ilgili ilginç gelişmelerin adresi yine İstanbul'du. Belgenin orijinalini elinde bulunduran Ergenekon savcıları askere ihtarlı davet mektubu gönderdi. Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, "Tebligat yapıldıktan sonra gelmeyen kişinin zorla getirilebileceği yani hakkında yakalama çıkarılarak zorla getirilerek ifadesinin alınacağı anlamını taşıyor. Muvazzaf asker kişilerin adli makamlarda bir ifadesi alınacağı zaman bunların kıtası komutanlığına savcılık yazı yazarak bunları davet eder." dedi. Söz konusu mektup Genelkurmay'a ulaştırılmak üzere savcılıktan yola çıktı. Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek'e göre, demokrasiye müdahale planı belgesi altında imzası olduğu belirtilen Albay Dursun Çiçek'le ilgili yeni bir hukuki süreç de başlayabilir. Reşat, "Bu delil çerçevesinde yeniden soruşturma kaldığı yerden başlar. Tamamlanmış olsa yeniden açılır. Ve öngörülen ceza delilleri karartma, delillere tesir imkanları CMUK'a göre yeniden değerlendirilerek gerekli görülürse şüpheliler yeniden tutuklama talebiyle hakim önüne gönderilebilir." diye konuştu. Bu haber medyaya sızdığı sırada İstanbul Emniyet'inde de bir ziyaret gerçekleşti. Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde yaklaşık 30 dakika kaldıktan sonra bir açıklama yapmadan ayrıldı. 615233 MHP'li Vural'dan Azerbaycan bayraklarının maça sokulmamasıyla ilgili yeni iddia 'li Vural'dan bayraklarının maça sokulmamasıyla ilgili yeni iddia Grup Başkanvekili bayraklarının milli maçına alınmamasının, Hükümetin planlı eylemi olduğunu iddia etti. Vural, düzenlediği basın toplantısında, Valiliği ve Hükümetinin, önce Azerbaycan bayrağının Türkiye-Ermenistan Milli Maçına sokulmayacağını açıkladığını, daha sonra kamuoyunun tepkisi üzerine, böyle bir yasağın olmadığının söylediğini savundu. Hükümet’in daha sonra ’yı kullanarak Azerbaycan bayrağının maça sokulmasını engellediğini iddia eden Vural, "FIFA’nın, söz konusu bayrakların maça sokulmasını yasaklaması için planlı politik bir eylem olması gerekiyordu. Hükümet de bu bunu, planlı olarak oluşturdu" dedi. Gazetecilere FIFA’nın, konuyla ilgili yazısını dağıtan Vural, yazıda, "Ermenistan’a karşı oynayacağınız maç için, Türkiye Hükümeti’nin, TFF ve Bursa’daki yerel organizasyon komitesine, Azerbaycan bayrağının dağıtılması için talimat verdiği anlaşılmıştır" ifadesinin bulunduğunu iddia etti. Vural, Hükümetin böyle bir "oyun oynayarak", özellikle politik eylem varmış gibi gösterip provake ederek, Azerbaycan bayraklarının maça sokulmasını FIFA tarafından yasaklanmasını sağladığını öne sürdü. MHP’li Vural, "Azerbaycan bayraklarının milli maça alınmaması, Hükümetin kurduğu kumpastır, planlı bir eylemidir" diye konuştu. Vural, "irtica ile mücadele eylem planı" belgesine ilişkin soru üzerine, bu işin arkasında ne varsa açığa çıkarılması gerektiğini söyledi. Oktay Vural, "Bu belgeyi kim, hangi amaçla hazırladı, kime yarıyor? Bu belge dün niye yoktu, bugün niye çıktı?" sorularının en kısa sürede yanıtlanması gerektiğini söyledi. Oktay Vural, "evlilerden daha az vergi alınacağına" ilişkin haberlerle ilgili soruya da "Bunlarla uğraşacaklarına ekonomiyi düzeltsinler. Gençlere iş ve ev kurması için uygun krediler versinler" karşılığını verdi. -" MUHATAP ALINIYOR DEMEK Kİ..."- "Başbakan Erdoğan’ın, ’dan terör örgütü üyelerinin gelişini durdurma kararı verdiği" yönündeki haberle ilgili soru üzerine Vural, "Bunu kimler organize etti? Organizatörler kimlerdi? başı, ’elçi göndereceğim’ diyor Başbakan da ’engelledim’ diyor. Demek ki iki eş başkan var burada. terör örgütü muhatap alınıyor demek ki" diye konuştu. Vural ayrıca, terör örgütü PKK mensubu olmanın suç olmaktan çıktığını, hatta, övgüye mazhar olarak gösterildiğini savundu. -"SEVR’İ TEKRAR YUTTURMA PLANI"- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ’ın, "acı ilaç içersek bu iş biter" şeklinde bir ifade kullandığını belirten Vural, şunları söyledi: "Bu, sözde demokratik açılımda Lozan ile çöpe attığımız Sevr’i tekrar yutturma planıdır. ’Acı ilaç’ diye yutturulmak isteniyor. Milleti tehdit ediyorlar, ’bu ilacı al yoksa bitiremezsin’ diye. Bu acı ilacı Sevr’de getirmişlerdi. Miadı geçmiş ilaçları tekrar yutturmak istiyorsunuz. Bu millet acı ilaçlara mahkum değildir." 614176 Fenerliler saha ortasında galibiyeti kutladı Ligde geçen hafta deplasmanda Gaziantepspor'a yenilerek olan puan farkının 2'ye düşmesine engel olamayan sarı-lacivertli ekip, sarı-kırmızılı ekip karşısında kazanarak, liderliğini devam ettirip (27 puan), 3. sıraya gerileyen sarı-kırmızılı ekiple arayı puan açtı. -SAHA ORTASINDA GALİBİYETİ KUTLADILAR- Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda, Fenerbahçe'nin 3-1 kazandığı derbi mücadelesinin ardından büyük bir sevinç yaşandı. Maçın bitiş düdüğüyle orta alana toplanan sarı-lacivertliler hep birlikte tribünlere işaret etti. Tribünlerin 1,2,3 şeklinde saymasının ardından başlayan yoğun tezahüratla futbolcular adeta çocuklar gibi sevinerek galibiyeti kutladı. Stat hoparlörlerinden maç öncesi de çalınan Nilüfer'in seslendirdiği ''Mor Menekşe'' şarkısı yeniden çalındı. Skorboard'ta ''Gerçekleri tarih yazar, Fenerbahçe bunu yazar'' yazısı yer aldı. Kale arkası tribünde ise ''Bu filmin sonu yok'' yazılı pankart açıldı. Cümledeki ''sonu'' kelimesinde ve harfleri sarı-kırmızılı renklerde yazıldı. Fenerbahçe'nin attığı 3. golden sonra tribünlerden sarı ve lacivert renklerde konfetiler havaya uçuruldu. Stat hoparlörlerinden çalınan şarkılara eşlik eden taraftarlar bir süre tribünlerden ayrılmayıp eğlenerek galibiyeti kutladı. 615970 Emre Belözoğlu, Baros'u aradı Fenerbahçe'nin milli futbolcusu Emre Belözoğlu, Galatasaray ile dün yaptıkları derbi maçın hemen başında sakatlanan ve ayak tarak kemiğinde kırık tespit edilen sarı-kırmızılı takımın Çek futbolcusu Milan Baros'un sakatlığından dolayı üzgün olduğunu söyledi. Sakatlık pozisyonunda yer alan Emre, Fenerbahçe Kulübü'nün internet sitesi aracılığıyla yaptığı açıklamada, maçtan sonra Baros'u aradığını ifade ederek, şu ifadeleri kullandı: ''Top Baros'un ayağındayken ben de onun önünü kesmek için hareket etmiştim. Bu arada sakatlık oldu. Aslında benim herhangi bir darbem ya da müdahalem söz konusu değil ama neticede sahalardan uzak kalacak ve sakatlanmış olması çok üzücü. Bizler yaşamını futbolla kazanan insanlarız. Bu gibi sakatlıklar hepimizin başına geliyor. Ben de sakatlıklar yaşamış bir oyuncu olarak, bu sıkıntıları çok iyi biliyorum. Maçtan sonra eşimle birlikte çok üzüldük. Kendisini aradım, bir an evvel eski sağlığına ve sahalara dönmesini temenni ettim. Umarım kısa sürede sahalara döner.'' 2009-10-27 00:38:40 dizle tarak kemiğinin ezildiği nerde görülmüş. pozisyonda denk getirmeye çalışsan gelmez. biraz akıl izan lazım. ahmet şentürk 2009-10-26 23:38:39 emre sol ayağıyla tek dalarken sağ diziylede barosun ayak tarak kemiğini ezdi.ama bence bu sertlikler planlıydı.önce cristian durup dururken koca sahada gelip ardayı itiyor.sonra hakemin kafası yarılıyor ve kanlar içinde dikiş atılan hakemle hayretki maç başlıyor.daha sonra sertikler ve keitanın gözüne gelen madde.tabiki bukadar sertlik karşısında baskı altına giren hakemler çok açık ofsayt gol.bakalım galatasaraya sahaya atılan maddeler ve kötü tezahüratdan maç ceza verenler bu kanlı maça kaç maç verecek vedat serin 2009-10-26 23:24:11 belki gercekten kasti birsey degildi(ben oyle umuyorum) ama bu ne kin ve nefret emre? yasin yaklasmis 30'a sen hala akillanmadin. daha henuz 45. saniyede yapilacak sey mi? 45. saniyede oyle girilir mi? aziz baban mi doldurdu seni oyle? cristian midir nedir hadi onu doldurmus parayla.. seni? ama dogru sende para icin fenere gitmistin nede olsa annen baban tek odali evde yasiyordu sobaya yakmak icin odun/komur yoktu dimi. ibrahim ganidagli 2009-10-26 23:21:50 sen neyden bahsediyosun 1905 emre orda barosa dokunmadı bile baros ters bastı ayağını sen önce izle sonra kararını yap saçma sapan yorumlar yapma buraya ateş 2009-10-26 22:40:23 el insaf karşıdaki senin gibi bir futbolcu bir insan oda parayı ayaklarıyla kazanan biri.. bu ne biçim bir futbol tarzıdır .. isviçre deki numaraya da bole giriyodun dimi zamanında .. sen hiç akıllanman daha çok üzülürsün bindokuzyüzbeş 614825 Nergis üretimiyle, gelir düzeylerini artırdılar Nergis üretimiyle, gelir düzeylerini artırdılar ’in Torosların eteklerinde oturan ve çoğu geçim sıkıntısı çeken köylüler, son yıllarda başladıkları nergis üretimiyle, gelir düzeylerini artırmayı başardılar. Dağ köylerinde yaşayan ve refah düzeyi düşük olan vatandaşlar, daha önceleri buğday, ve arpa gibi hububat üretimi yaptıkları teraslı arazilerdeki nergis yetiştiriciliği sayesinde, ekonomik gelirlerini artırmanın sevincini yaşıyor. Mersin’in ilçesine yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Kaklıktaşı, Tepetaşpınar, Dorak, Belen, Sayköy ve Piriömerli köylerinde yaşam süren 100’ün üzerindeki aile, nergisin dönümünden yaklaşık bin TL kazanıyor. maliyeti çok düşük olan doğa harikası nergisleri toplama aşamasına kadar sadece bir kez ilaçladıklarını belirten köylüler, nergislerin hasadını da gönderilecek olan yerlerin şartlarına göre yapıyor. Her yıl şubatın ilk haftasında hasadı başlayan nergis, soğuk iklime sahip yerlere olgunlaşmış, ılıman iklime sahip yerlere de tomurcuk halinde gönderiliyor. Kaklıtaş köyü Muhtarı Mehmet Ali Çöküş, yöredeki nergis üretim alanının 200 dönümü geçtiğini söyledi. Nergisin geçim kapısı olduğunu ve her ailenin 2-3 bin TL para kazandığını belirten Çöküş, köylülerin, üretim aşamasında çiçeklerin don ve kardan etkilenmemesi halinde daha çok para kazandığını kaydetti. Çöküş, nergisin demetinin bu yıl ortalama TL’den alıcı bulacağına inandığını ifade ederek, "Bu çiçeğin üretimini yapan köylerin birleşerek büyük bir kurması halinde ülkelerine ihracatı bile mümkün hale getirilebilir. Bu konuda girişimler var" dedi. . 614996 Üniversiteler de tatil olacak mı? Özcan, Gazi Üniversitesi Konser Salonunda düzenlenen ''Türkiye Bilinçli Gençler Projesi''nin tanıtımına katıldı. Toplantıda yaptığı konuşmada, ''çok hasta olduğunu, şu anda evinde dinlenmesi gerektiğini, ancak toplantıya verdiği önem nedeniyle katıldığını'' vurgulayan Özcan, toplantının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Prof. Dr. Özcan, ''Ankara'da okulların hafta tatil edildiğinin anımsatılarak, üniversitelerin de tatil olup olmayacağının sorulması'' üzerine, şunları kaydetti: ''Bugün Sağlık Bakanlığına bir yazı yazacağız, 'eğer bir şey olursa öğrencileri aşılamaya hazır olun' diye. Üniversite öğrencileri kendilerini küçük öğrencilerden daha iyi korudukları için çok panik halinde olmamamız lazım. Birazcık sakin olalım. Çünkü bizim paniğimiz diğer insanları da etkiliyor, halkı da etkiliyoruz böyle yaparak. Bu işi fazla da büyütmeyelim. Ama görüldüğü zaman da tedbirimiz olsun. Biz bugün internet sayfamıza da bir şeyler koyacağız. Arkadaşlarımızın alacakları tedbirlerle ilgili, Sağlık Bakanlığına da bir yazı yazacağız.'' Yusuf Ziya Özcan, ''okulların dezenfekte edileceği hatırlatılarak üniversitelerde ne gibi tedbirler alınacağının sorulmasına'' karşılık, ''Öyle olmuyor biliyorsunuz, temizlenmesi diye bir şey söz konusu değil. Bir başkasından size tekrar geçiyor'' dedi. Sağlık Bakanlığına yazacakları yazının içeriğine ilişkin soruya Özcan, ''(Aşılamaya hazır olun) diyeceğiz. Bizim böyle bir talebimiz olduğunu ben zaten 2-3 defa Sağlık Bakanımıza söyledim. (Ne zaman isterseniz) dedi. Şimdi de resmi yazı yazacağız'' yanıtını verdi. Özcan, ''Aşı mı talep edeceksiniz?'' sorusu üzerine, ''Tabi, tabi. milyon üniversite öğrencisi var...'' diye konuştu. ''Üniversiteler tatil olmayacak mı?'' sorusu üzerine Özcan, ''Hayır. Öyle bir şey yok'' dedi. Bir gazetecinin, rahatsızlığıyla ilgili ''Sizinki de gribal bir enfeksiyon galiba'' sözleri üzerine Özcan, ''O gripten değil, ama son günlerde çok yoruldum yüzden metabolizma zayıf düştü'' dedi. Bilkent BUPS İlköğretim Okuluna devam eden küçük oğlunun durumunun sorulması üzerine de Özcan, ''Oğlumda da bir şey yok, ona geçmedi'' diye konuştu. 615324 Çin'de büyüme son çeyrekte hızlanacak 'in yılın son çeyreğinde ekonomik büyümesinin muhtemelen hızlanacağı ancak, hükümetin mali teşvikleri ve gevşek para politikasını sürdüreceği bildirildi. Başbakan Yardımcısı Li Keqiang, uluslararası vergi konferansında yaptığı konuşmada, ekonominin beklenenden iyi performans gösterdiğini ve ekonomideki düzelmenin sağlam bir temeli olduğunu söyledi. Li, "Büyümenin hızı her çeyrekte artıyor. ekonomik hedeflerine ulaşacağından emin ve bunu yapabilir" dedi. Ekonominin önünde halen çeşitli engeller bulunduğuna işaret eden Li, hükümetin, küresel ekonomik kriz döneminde alınan "aktif mali ve uygun gevşek mali politika" önlemlerini sürdüreceğini ifade etti. Maliye Bakanı Yardımcısı Wang Jun da büyümenin yönünü yukarı çevirmesinin 'i zorlu bir yılın başlamasından sonra hedeflerini karşılamasına yardımcı olduğunu, ekonomiyi desteklemeyi sürdürmesi için mali güç sağladığını belirtti. Son aylarda gelirin büyümesinde açık bir düzelme olduğunu, bunun dördüncü çeyrekte büyümeyi daha güçlü kılacağını bildiren Wang, "Göstereceğimiz çabalarla yılın tamamında hedeflerini başaracağımızdan eminin. Geliri artırmak ve harcamaları kısmak için farklı önlemler geliştireceğiz ancak, aktif mali desteklerin değişmemesini sağlayacağız" diye konuştu. Nisan-Haziran döneminde yüzde 7,9 büyüyen ekonomisi, Temmuz-Eylül döneminde yüzde 8,9 büyümüştü. bu yılın tamamında yüzde büyümeyi amaçlıyor. geçen yıl küresel ekonomik kriz sırasında ekonomisini canlı tutmak için 585 milyar dolarlık teşvik paketini uygulamaya koymuştu. 614370 04:09 Ekranda seksi ve türbanlı atışması Ekranda seksi ve türbanlı atışmasıFadime Şahin'den sonra adı bol bol aşk haberleriyle gündeme gelen Rabia, dün oldukca erotik bir yayının konuğuydu! Oray Eğin'in programına katılan Rabia, Eğin'in "Türbanlı ve seksi" yakıştırmasının ardından bakın neler söyledi: İşte canlı yayından diyaloglar... Oray Eğin: Çok güzel bir türbanlısın ve çok çok seksi bir türbanlısın! Seksi kötü bişey mi Rabia! Rabia: Ya aslında ben seni çok seviyorum. Buraya da gitmeden önce son kez, senin için buradayım. Bunu yapmamalıydın Oray! Bir 'ya sataştın iki bunu yaptın savaş rüzgarları başlıyacak aramızda. (Rabia gülümsüyor ve izleyicilerden alkış geliyor) Oray: Bunu niye sataşma olarak görüyorsun. Rabia: zaman ben de sana şişko diyeceğim. Oray: Ben şişkoyum kabul ediyorum. Rabia: "R"leri söyleyemiyorsun! Oray: Sen seksisin... Rabia: Ben seksiysem sen de şişko ve "r" leri söyleyemiyorsun. Oray: Bu arada bu şarkıyı söyleyen ilk türbanlı sensin! Rabia: Öyle mi? Oray: Ve şimdi de uzun süre aramızda olmayacaksın. Nereye gidiyorsun? Rabia: 'a gidiyorum. Oray: Ne yapacaksın orada? Rabia: Hala sana kızgınlığımı atamadım. Niye böyle yaptın? Oray: En seksi türbanlı olarak mı? Rabia: Çünkü yarın insanlar yazıyor. Burası değil burası Rabia: Sen önce bana güzel bişey söyle! Saldırdın bana Oray, saldırdın... Oray: Bana birisi sen en seksi şişmansın dese ben bundan çok mutlu olurum. Rabia: Ama sen çok şişkosun! Oray:Sen de türbanlı ve seksisin ama bunda ne var. Rabia: Öyle mi? Öyle mi düşünüyorsun. Senin düşüncen mi bu. Bende gözün mü var? Oray: Hayatım boyunca evli kadınlara göz koymadım. Rabia: Bunda sorun yok ama burada da türbanlı kızlar var. Türbanlı bir kadına seksi dendiğinde üstlerine alınıyorlar. Ben onları istemeden temsil ettiğim için ona üzüldüm. Ben kendim adına bunu anlayabilirim ama... Rabia: Bende zaten seni seksi buluyorum. Oray: Biz bu seks meselesinden çıkalım iyi bir yere gitmiyor bu. Rabia: Şimdi aslında herkes türbanlıları uzaylı sanıyor. Öyle değil! Oray: Nereden çıkardın şimdi bunu sen. Rabia: Burada da türbanlılar var. Beni sevmediklerine eminim. Oray: Bence herkes seni çok ama çok seviyor. Rabia: Şimdi seni sevdiğimi hissettim. Yani balık olduğun için. Oray: Bir öpüşüp barışalım mı? Rabia: Şöyle bir şey var. Seni bir kaç kez "Şarkı söylemez" yarışmasında izledim. Ama tam bir kızıyordun sonra tekrar yumuşuyordun. zaman anladım yumuşak ve temiz bir kalp olduğunu. Oray: Şimdi bir türbanlıyla kucaklaştık öpüştük bu proplem olmasın. Rabia: Benim sende gözüm yok. Oray:Benim de sende gözüm yok. Rabia: Ama güzel bir yüzün var... . 614848 Erdoğan’a çok ilginç soru Erdoğan’a çok ilginç soruA.A. muhabirinin ve ile anlaşmalar imzalandığını ve Suriye ile karşılıklı vize uygulamasının kaldırıldığını hatırlatarak “İnsanlarımızın kafası biraz karışık. Osmanlı Devleti’ni yeniden canlandırmak mı istiyorsunuz? Çünkü epeydir böyle projeler görmedik. bölgede ne yapmaya çalışıyor?” sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı... Başbakan “’ın yok farz edilemeyeceğini” ve bu ülke üzerindeki olumsuz yaklaşımları teşvik etmenin bölgenin barışına zarar vereceğini belirtti. televizyonunun “Özel Görüş” programında Yusuf Şerif’in sorularını yanıtlayan Erdoğan, İran-Batı ilişkileri, İran’ın yeni tesisleri ve İran’a yapacağı ziyaretle ilgili değerlendirmelerde bulundu.  İran-Batı ilişkilerinin kopmasından yana olmadığını belirten Erdoğan, İran’da yeni keşfedilen nükleer tesisler hakkında, bu tesisleri denetlemekle görevli olan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun Başkanı Muhammed El Baradei’nin ekibinin İran’da bulunduğunu hatırlattı. Ekibin tesisleri gezdikten sonra bir rapor vereceğini kaydeden Erdoğan, “Biliyorsunuz bazı sahte raporlar açıklandı ve Baradei, bu raporların kendileriyle uzaktan yakından bir alakasının olmadığını ve bunların doğru raporlar olmadığını açıkladı” dedi. “BÖLGEDE İSTEMİYORUZ”“İran’da ve bölgemizde olmasından yana değiliz” diyen Erdoğan, bir başkasında varken İran’a yüklenilmesini “haksızlık ve adaletsizlik” olarak niteledi. Erdoğan, bölgede hiçbir nükleer silah istemediklerini tekrarlayarak, “Dünya buna karşı tavrını adil bir şekilde koymalı. Aynı şekilde sadece üyelerine yönelik bu adımı atarsa burada da bir adaletsizlik var. Üye olmayanlara karşı ne yapılacak? Bunun üzerinde de dünyanın ve ’nin çalışması lazım. Eğer bu konuda çalışmalar yapılırsa, üye olmayan ülkelere karşı da bir tavır belirlenirse, inanıyorum ki çok daha farklı bir güven ortamı oluşmaya başlar.” diye konuştu. Ülkelerin birbiriyle rahatlıkla görüşmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, görüşmemenin olumsuzlukları meydana getireceğini ve İran’ın diğer ülkelerle ilişkilerini devam ettirmesine bir mani olmaması gerektiğini vurguladı.  İran’a karşı bir yaptırım ya da olması durumunda ’nin tavrının ne olacağının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, böyle bir ambargonun şu anda gözükmediğini belirterek, “Bu ambargo kararını alanlarda nükleer silah var mı, yok mu?.. Şimdi sende nükleer silah olacak, sen de bir başkasında nükleer silah varsa ben ambargo uyguluyorum diyeceksin. Bu olmaz. Adil bir yaklaşım tarzı değil.” dedi. Başbakan Erdoğan, İran’da Haziran ayında yapılan seçimden sonra Tahran ile Batı arasındaki ilişkileri değerlendirirken de, ilişkilerin iyi olmasını temenni ettiğini ve yapacağı ziyarette birçok konuyu daha yakından görüşeceğini kaydetti. İran’ın ciddi devlet geleneği olan bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bu ülkeyi siz yok farz edemezsiniz ve bu ülke üzerinde bu kadar olumsuz yaklaşımları devamlı teşvik etmek bölgenin barışına da zarar verir” dedi. TÜRKİYE, VE PROTOKOLLERİEl Cezire muhabirinin Suriye ve Irak ile anlaşmalar imzalandığını ve Suriye ile karşılıklı vize uygulamasının kaldırıldığını hatırlatarak “İnsanlarımızın kafası biraz karışık. Osmanlı Devleti’ni yeniden canlandırmak mı istiyorsunuz? Çünkü epeydir böyle projeler görmedik. Türkiye bölgede ne yapmaya çalışıyor?” sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı: “Ben bunları çok anlamlı ve güzel gelişmeler olarak görüyorum. Hele ekonomik alanda atılan bu adımlar, içinde bazı stratejik başlıkları da içeriyorsa, bu ülkeler arasında çok önemli bir gelişmenin alameti farikasıdır.  Bakın şimdi bir taraftan Suriye ile yüksek düzeyli stratejik ilişkiler konseyini kurduk, anlaşma yaptık. Bir taraftan Irak’la yaptık. Irak ile yaptığımız anlaşma gibi, Cumhuriyet tarihimizde bir günde 48 mutabakat muhtırasının olduğu başka bir anlaşma yok. Bunun içinde eğitim, sağlık, ticaret, güvenlik, savunma sanayi, ve var. Burada ülkenin de faydası var, zararı yok. Üç ülke de kazanıyor. Burada adeta ülkenin faydasına olan bir fayda üçgeni oluşturduk.  Şimdi bu devreye gerecek. Bütün iş adamlarımız karşılıklı olarak yatırımlara girebileceği gibi, ikili yatırımlar, üçüncü ülkelerde yatırımlar, dayanışmayı getirecek. Çünkü 21. asır, aslında bir paylaşım asrıdır. Kaldı ki, bizim ülkelerimiz ve özellikle Irak’ın bu dayanışma noktasına çok büyük ihtiyacı var.  Bir medeniyet ülkesi olan Irak’ta, bir medeniyet adeta çökertildi.” Erdoğan, yapılan üçlü anlaşmaların sadece bu ülkeler arasında kalıp kalmayacağının sorulması üzerine, şu anda önlerinde olduğunu ve tekliflerini Başbakan ’e sunduklarını ifade ederek, “İnşallah en kısa zamanda büyük ihtimalle ’da yüksek düzeyli stratejik ilişkiler konseyi kurup, anlaşmamızı inşallah tahakkuk ettireceğiz.” dedi.  “Biz Kafkasları da zaten bu çalışmanın içinde görüyoruz. Bunu mesela ben ’a da teklif ettim. Önce bütün komşularla, ondan sonra da halkayı açma yoluna gideceğiz.” diyen Erdoğan, çalışmaların sadece bölgesel olmadığını kaydetti. “TÜRKİYE, AB ALTERNATİFİ Mİ OLUŞTURUYOR?” Bu çalışmaların AB alternatifi olup olmadığı sorulan Erdoğan, bunun “uzaktan yakından” AB ile alakası olmadığını ve AB’nin bir siyaset birliği olarak, siyasi birlik sürecine devam ettiğini kaydetti. ve ’a da benzer teklifler sunacaklarını ifade eden Erdoğan, ardından Balkan ülkelerinde çalışmalarını devam ettireceklerini söyledi. Bu birlikteliklerin AB gibi olmayacağını ve ikili münasebetlerle geliştireceğini kaydeden Erdoğan, bunların Türkiye’ye ağırlıklı olarak ekonomik alanda katkı sağlayacağını vurgulayarak, “Türkiye, AB’ye girdiği zamanda da global için çok önemli bir alt yapıyı oluşturmuş olacak” diye konuştu.  Bölgede Türkiye’nin dış politikası ve ekonomisinin AB’den daha güçlü ve etkin olduğunu belirten muhabirin “Uluslararası ekonomi ve politikada tek bir Türkiye AB’ye bedel” ifadesini kullanarak, Türkiye’nin AB’ye neden tam üye olmak istediğini sorması üzerine Erdoğan, böyle bir birliğin içerisinde olmanın Türkiye’nin vizyonunu güçlü kılacağını kaydetti. “Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” diyen Erdoğan, AB ile 1996 yılında bir adım atıldığını ve gümrük birliğinin imzalanarak zaten bu işe girildiğini, oradaki hedefin ticari olduğunu belirtti. AB üyesi ülkelerin birçoğuyla ve ’de beraber olduklarını vurgulayan Erdoğan, bunların AB sürecini hızlandırması gereken atılmış adımlar olduğunu ve AB’nin bunu görmeyişinin kendilerini üzdüğünü belirtti.  Erdoğan, AB’nin Türkiye’yi oyalamaması gerektiğinin altını çizerek, “Türkiye yük olmaya gelmiyor, Türkiye yük almaya geliyor. Türkiye her yönden şu andaki mevcut üyelerin bazılarından çok daha ileri konumda” dedi. TÜRKİYE'YE ARASINDA DA VİZE KALKIYOR Ve . 615131 Ocak ve şubat çok tehlikeli Ocak ve şubat çok tehlikeliMİTHAT YURDAKUL Ankara 22.10.2009 Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom, domuz gribinin ocak ve şubat aylarında ’de zirve yapacağını, sonra aşının da etkisiyle düşüşe geçeceğini açıkladı. Aşı onaylandı Çom, ’ye gelen aşıların Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’nden kullanım için onay aldığını da açıkladı. Çom, aşılamanın ekim ayı sonunda başlayabileceğini dile getirdi.  ‘Özel’de tespit edilemez Çom, “Özel sağlık kuruluşları ya da laboratuvarlarda yapılan testlerle bulunup bulunmadığı tespit edilemez” dedi. Erganiş: Öldürme riski yüzde 1.2 Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Erganiş, domuz gribini, Türkiye için toplumda endişeye ve paniğe neden olacak bir hastalık olarak görmediğini söyledi. Erganiş, “Domuz gribine neden olan virüs, her geçen gün güç kaybediyor. Mutlaka tedbirler alınmalı, ancak korkunç senaryolarına gerek yok. Domuz gribinin öldürme riski, dünyadaki tüm domuz gribi vakalarının ortalamasına bakıldığında sadece yüzde 1.2. Türkiye’deki vakalarda şu ana kadar kimse ölmedi. Virüsün bulaştığı kişiler, tıpkı normal gripte olduğu gibi bir süre hasta oluyor. Çoğu vakada kişinin bünyesini kuvvetlendirici ilaç takviyeleri yapılıyor, kişi bir süre sonra sağlığına kavuşuyor. Ancak sistemi zayıf olan kişilerde bu virüs öldürücü etki yapabiliyor” dedi. Üç laboratuvar daha açılacak ve ’da Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’ne (RSHM) bağlı, domuz gribi virüsünün analizini yapacak üç yeni laboratuvar kurulacak. RSHM Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, halen analizlerinin yapılabildiği, biri RSHM bünyesinde, diğeri de (İÜ) ’nde iki viroloji laboratuvarı bulunduğunu söyledi. Ertek, İstanbul, İzmir ve Adana’da yeni laboratuvarların Kasım’da faaliyete başlayacağını belirtti. çocukları ve gençleri öldürüyor ’li sağlık yetkililerine göre domuz gribi daha çok çocuklar ve genç yetişkinler üzerinde etkili ve mevsimsel gribe göre çok daha tehlikeli.  ABD Hastalık Kontrol Merkezi (CDC), virüsü nedeniyle hastaneye yatanların yarısından fazlasının 25 yaşın altındakiler olduğunu bildirdi. CDC’den Dr. Anne Schuchat, 27 eyaletten alınan verilere göre, domuz gribi yüzünden hastaneye yatanların yüzde 53’ünün 25 yaşın altındakiler olduğunu, bunların sadece yüzde 7’sini 65 yaş ve üstündekilerin oluşturduğunu belirtti. Bu verilerin domuz gribinin “genç hastalığı” olduğunu düşündürttüğünü söyleyen Schuchat, domuz gribinden ölüm vakalarının dörtte birine yakınının 25 yaşın altındakiler olduğunu kaydetti. Ölüm vakalarının sadece yüzde 12’sini 65 yaşın üstündekilerin oluşturduğunu belirten Schuchat, normalde gripten ölümlerin yüzde 90’ının bu kesimden olduğuna işaret etti. ’da hindilerde görüldü Kanada’nın Ontario eyaletinde bir çiflikte bulunan hindilerin domuz gribine yakalandığı ve virüsün yüksek ihtimalle insandan bulaştığı bildirildi. Kanadalı hindilerde çıkan bu salgın, insan ve domuz dışında bir başka canlıda virüsün görülmesi açısından bugüne kadar bildirilen ikinci vaka. İlk vaka ise ağustos ayında ’de görülmüştü. Yetkililer virüse yakalanan hindilerin ve yumurtalarının karantinaya alındığını ve besin zincirine dahil edilmediğini, dolayısıyla halkın panik yapmasına gerek olmadığını duyurdu. 614472 Geyre köyünde bir dünya müzesi Geyre köylüleri, 1960'ların başına kadar koca çınarın altındaki mermer sedirlerde oturup sigara tüttürüyor, çalıların içinden başını çıkarmış sütunların, heykellerin arasında tarım yapıyor, koyunlarını otlatıyordu. Çocuklar da pişmiş topraktan, bronzdan yapılmış kalıntılarla, binlerce yıllık sütun başlıklarıyla oynuyorlardı. İşte köylüler, şimdi benzersiz mermer işçiliğine sahip heykelleri ve kabartmaları saklayan dünya standartlarında bir müzeye sahip olmanın gururunu yaşıyor. Antik kentin üzerindeki köy, 1961 yılında biraz ötedeki yeni yerine taşınmış; fakat onlar, beldelerini dünyaya açan Afrodisias Müzesi'ni evleri biliyor ve gelen her ziyaretçiyi kendi misafirleri gibi ağırlıyorlar. Karacasu'nun Geyre beldesinde bulunan Afrodisias antik kenti, cumartesi günü önemli konuklarını ağırladı. Harika güz serinliğinde müze bir masal bahçesini andırıyordu. Bir zamanlar sanatçıların ve bilginlerin uğrak yeri olan Afrodisias'ın tarihin izlerini taşıyan müzesi, Geyre Vakfı tarafından yenilendi. Afrodisias Antik Kenti'nin ortaya çıkarılması için 1987'den beri çalışan Geyre Vakfı, geçen yıl müzeye eklediği ve benzersiz rölyeflerin sergilendiği Sevgi Gönül Salonu'nun ardından, 20 yıl önce inşa edilen Afrodisias Müzesi'ni de günün şartlarına göre düzenlemek için kolları sıvamış. Müzenin mimarı Cengiz Bektaş, müzeyi elden geçirerek zemin ve ışıklandırma sistemini yenilemiş. Yenileme çalışmalarının sonunda müze çağdaş bir çehreye kavuşurken sergilenen eserlerin görünürlüğü ve güvenliği de sağlanmış. Daha önce eksik kalmış çevre düzenlemesi de tamamlanarak müze modern bir görünüme kavuşturulmuş. Antik kentin yolu genişletilecek Yenilenen müzenin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, milletvekilleri, Geyre Vakfı Başkanı Ömer Koç, vakfın yönetim kurulu üyeleri, sponsorları, mimar Cengiz Bektaş ve Geyre sakinleri katıldı. "İnsanlığın ayak izleri bizim topraklarımızda." diyen Bakan Günay, Afrodisias'ın mutlaka kültür turları içerisine alınarak hak ettiği yeri kazanması gerektiğini söyledi. Günay, "Kendi topraklarımızdan çıkan eserlerle, dünyanın en zengin müzesini kurma potansiyelimiz var. Dün ve bugün ayrımı gözetmeksizin, tarihi gün ışığına çıkarmamız gerekiyor.Türkiye'yi, yabancıların görmediklerinde eksiklik duyacakları bir ülke haline getirmeliyiz." diyerek, İzmir'e bir Ege uygarlıkları müzesi kurmayı planladıklarının müjdesini verdi. Aydın Valisi H. Avni Coş ise bakanlığın ödenek çıkardığını ve Geyre yolunun genişletilerek antik kente daha fazla turist gelmesinin sağlanacağını söyledi. Afrodisias, Prof. 615706 CDU koalisyon protokolünü kabul etti 18.12 26.10.2009 Her vatandaş gazeteci,her konuda bir görüş...Buluşma noktasına girin,izlemeyin, koalisyon protokolünü kabul etti Alman Hristiyan Demokrat Birlik partisi (CDU), başkent ’de düzenlediği parti kurultayında, Hristiyan Sosyal Birlik partisi (CSU) ve Hür (FDP) ile hazırlanan koalisyon protokolünü kabul etti. Parti kurultayında yapılan oylamada, 91 delegeden hiçbiri protokole “hayır” oyu vermezken, iki delege çekimser oy kullandı.  Merkel yaptığı konuşmada, seçimlerde hedeflerinin FDP ile bir koalisyon hükümeti kurmak olduğunu ve bunu başardıklarını kaydederek, gelecek döneminin olağanüstü ciddiyet gerektirecek bir dönem olacağını belirtti.  FDP, koalisyon sözleşmesini dün kabul ederken, CSU’nun da bugün yapacağı kurultayda protokolü kabul etmesi bekleniyor.  Koalisyon protokolü akşam saatlerinde üç partinin genel başkanları tarafından imzalanacak. Ve . 615360 Vali Güler: 22 okulda domuz gribi virüsüne rastlandı Vali Güler: 22 okulda virüsüne rastlandı Valisi kent genelinde 22 ayrı okulda 48 öğrencide virüsüne rastlandığını, toplam vakanın ise 40’ı erişkin olmak üzere 88 olduğunu bildirdi. İstanbul Pandemi (salgın) Bilimsel Kurulu, Vali Muammer Güler’in başkanlığında "" konusundaki mevcut durumu ve son gelişmeleri değerlendirmek üzere toplandı. İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğündeki toplantı yaklaşık saat 45 dakika sürdü. İl Sağlık Müdürü Ali İhsan Dokucu, İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız ve konunun uzmanlarının da katılımıyla gerçekleşen toplantının ardından konuşan Güler, öncelikle panik havası yaratılmaması gerektiğini vurguladı. Muammer Güler, "22 ayrı okulda 48 öğrencide H1N1 virüsüne rastlandı. Toplam vaka ise 40’ı erişkin olmak üzere 88’dir" dedi. . 615831 Baltalı cinayeti gizli tanık çözecek Samsun'da karısıyla birlikte olduğunu iddia ettiği arkadaşını baltayla öldürdükten sonra 10 parçaya bölüp ayrı poşet içinde ırmağa attığı ileri sürülen şahıs ile eşinin yargılanmasına devam edildi. Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, karısıyla birlikte yakaladığını iddia ettiği arkadaşını evinde baltayla 10 parçaya bölerek ayrı poşet içinde ırmağa attığı iddiasıyla tutuklanan Engin P. (37) ile cinayet delillerini sakladığı için hakkında dava açılan çocuk annesi Reyha P.'nin (30) yargılanmasına devam edildi. Öldürülen evli çocuk babası Sebahattin Yener'in ırmağa atılan cesedinin parçasına ulaşılırken, geçen zaman içinde parçasının kayıp olduğu ve bulunamadığı öğrenildi. Reyha P.'nin avukatı Harun Uyanıkoğlu, müvekkilinin cinayet olayına karışmadığını belirterek, tahliye talebini tekrarladı. Duruşmada tanık olarak dinlenen öldürülen şahsın amcası Mehmet Yener, "Öldürülen Sebahattin her yıl 4-5 ton fındık yapar. Olay tarihinde tahminen 40-50 bin TL parası vardı. Kendisinin bazı çapkınlıklarını bilirim. Kendisini aradığımızda ulaşamayınca 'Sebahattin Yener'e bir şey oldu' diye düşündük. Araştırdık ve Samsun'da bir bayan arkadaşı olduğunu öğrendik. İlişkisi olduğu Reyha P.'nin evine gittik. Reyha P., eşine çocukları alıp başka odaya geçmesini söyledi. Kendisine Sebahattin'i sorduğumda 'Zalimler suçu işler, biz garibanlar cezayı çeker' diye konuştu. Ne demek istediğini sorduğumuzda cevap vermedi. Bir gün sonra gittiğimizde ve yine Sebahattin'i kendisine sorduğumda titriyordu ve yine aynı sözleri sarf etti. Yaptığımız araştırma sonucu Hacı Ali diye biri ile Sebahattin'in kadın yüzünden birkaç kez kavga ettiğini öğrendim. Söz konusu şahsa ulaştım ve Sebahattin'e ne olduğunu sorup yardım istedim. Kendisi benimle buluştu ve bu sırada telefon geldi. Arayan Reyha P. de 'Çabuk yetişin, acele edin' dedi ve kapattı. Evine gittiğimizde her şeyi öğrendik. Durumu polise bildirdik. Polisler gelip Reyha'yı aldı. Bundan sonra da gerçeği anlatmadılar. Maktul ile sanık Ankara'da inşaatta çalışmışlardı. Sanık Engin'e borç para verdiğini ve ondan borç para aldığını söylemiş ve senedi de bana göstermişti. Sanık Engin'in maktule borçlu olduğunu olaydan ay kadar önce öğrendim. Maktul Sebahattin, bana Reyha P. ile olan ilişkisini anlattı. Eşinin de bu ilişkiden haberdar olduğunu söylemişti. Hatta birkaç kez 'Hacı Ali beni öldürecek' demişti. Gizli bir bayan tanık olduğunu ve bunun her şeyi bildiğini biliyorum. Kimliği gizli tutulursa bildiklerini gizli celsede anlatmak istiyor. Bunu araştırıp mahkemeye getireceğim" dedi. Sanık Reyha P., "Tanık Mehmet Yener doğru söylüyor. Eşim cinayeti işlemiş ve bana baskı yapıyordu. Tehdit ediyordu. Onun için kendisine 'Zalimler suçu işler, garibanın başı yanar' diye söylemiştim. Eşimle aynı evde yaşıyordum. Bu durumda eşimi söylemem ve olayın anlatmam mümkün değildi" diye konuştu. Katilin vekili avukat Ata Giritli ise, "Gizli tanık konusunu biz de araştırıcağız. Sanık Reyha P.'nin bu olayın içinde olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda savcılıkta tahkikat devam etmektedir. Reyha P.'nin olay öncesi ve sonrası bir çok kez Hacı Ali ile telefonla görüşmeler yaptığı tespit edilmiştir. Cep telefonu baz istasyonu kayıtlarında Reyha P.'nin cesedi çuvala koymak ve taşımak için çuval aradığını ortaya koymuştur. Bu sebeple her iki sanığında tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istiyoruz" şeklinde konuştu. Engin P. İse, aleyhte olan ifadeleri kabul etmediğini belirterek, "Maktul ile Ankara'da çalıştığımız doğrudur. Maktulden 700 TL borç aldım. Senedim vardı, ancak ödemiştim. Senedi ben atarım demişti. Benim kendisine borcum kalmamıştı. Eşimin Hacı Ali ile olan ilişkisini bilmiyorum" dedi. Savcı, Reyha P.'nin cinayet öncesi ve sonrası birçok kez cep telefonu ile mesaj çektiğinin tespit edilmesi üzerine söz konusu mesaj içeriklerinin GSM şirketinden istenmesini talep etti. Mahkeme heyeti ise gizli tanık konusunda mahkemeye bilgi ulaştığında Tanık Koruma Kanunu'nun uygulanıp uygulanmayacağı konusunda gelecek duruşma karar verilmesi için duruşmayı erteledi. AA 614585 Venezuela'da Futbolcular Katledildi Venezuela'da Futbolcular Katledildi Amatör futbol kulübü Los Maniceros oyuncusu 10 futbolcunun başlarına ateş edilerek öldürüldüğü bildiriliyor. Yayına Giriş: 26.10.2009 06:26:50 Güncelleme: 26.10.2009 06:26:50 Venezuela'da iki hafta önce kaçırılan Kolombiyalı 10 futbolcunun cesetleri bulundu. Venezuela'da kaçırılan Kolombiya amatör futbol kulübü Los Maniceros'un oyuncularından 11 Ekim'den bu yana haber alınamıyordu. Futbolcuların cesetleri, Venezuela'nın batısındaki Taçira Eyaleti'nde bulundu. 10 futbolcunun da başlarına ateş edilerek öldürüldüğü haber veriliyor. Ağır yaralı bir futbolcunun hastaneye kaldırıldığı, bir futbolcunun da kayıp olduğu bildiriliyor. 614460 KSK cepten yedi cepten yediULAŞ?SAĞ?İzmir DHA 26.10.2009 cezası nedeniyle seyircisiz oynadığı son maçında ile golsüz berabere kalarak ilk altı yarışında darbe aldı Geçtiğimiz hafta ’da Kartal’a yenilen ’nda ’la golsüz berabere kaldı: 0-0. Yeşil-kırmızılı ekip seyircisiz oynadığı son karşılaşmada özellikle ilk yarıda kaçırdığı pozisyonların faturasını pahalı ödedi. 2. dakikada Okan’ın indirdiği topu ceza sahasında önünde bulan Mutlu yakın mesafeden sert vurdu, kaleci Fevzi meşin yuvarlağı kornere çeldi. 90’da Günay soldan sıfıra kadar inip yerden ceza sahasına kesti, Müslüm’ün şutunda top yan ağlarda kaldı. HAKEMLER: Özgür Yankaya, Gökhan Memişoğlu, Ömer Faruk Yeşil KARŞIYAKA: Necati (6) Volkan (6), Gurur (5), Fuat (5), Ayhan (4), Mutlu (6) (Dk. 68 Serdar 5), Aykut (5), Taha (6) (Dk. 85 Timuçin), Erçağ (5), Emrah (4) (Dk. 60 Tisdell 5), Okan (6) ORDUSPOR: Fevzi (7) Akaminko (6), Erol (5), Hakan (5), (5), Rıza (6) (Dk. 62 Müslüm 5), Fatih (5), Alaattin (6), Mehmet Ayaz (6) (Dk. 90 artı Muhammed), İrfan (5), Yunus (4) (Dk. 46 Günay 6) SARI KARTLAR: Fuat (Karşıyaka), Günay, İrfan, Fatih (Orduspor) 615377 1.5 aylık bebek domuz gribi çıktı 1.5 aylık bebek çıktıHalife YALÇINKAYA- Gökhan CEYLAN/SİVAS, ’da domuz gribine yakalanan ve henüz adı konulmayan 1.5 aylık bebek, ambulans ile Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi’ne getirildi. Van Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’ne dünyaya gelen ve henüz adı konulmayan ‘Özgen’ soyadlı bebekte domuz gribine rastlandı. Van’dan ’na bağlı ambulans helikopter ile ’daki ’ne gönderilen bebek hasta burada hasta kabulü yapılmayınca, aynı yolla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi’ne getirildi. Ambulans görevlilerinin, zatürree olduğunu söylediği bebeğin, virisünü kaptığı öğrenildi. Kuvöz ile helikopterden indirildikten sonra hastanenin yenidoğan servisine yatırılan bebeğin tedavisine başlandı. . 614357 Bağdat yine kan gölü 136 ölü Bağdat yine kan gölü 136 ölü 26.10.2009 Bağdat'ın merkezinde bomba yüklü iki arabanın hükümet binaları yakınında patlaması 136 kişinin ölümüne ve 700'den fazla kişinin yaralanmasına yol açtı. Türk hükümeti yardım teklifinde bulundu Bomba yüklü iki aracın Irak'ın başkenti Bağdat'ta patlamasında ölenlerin sayısı 136 olarak belirtildi. Dün sabah saatlerinde şehrin merkezinde Adalet Bakanlığı ve Bağdat Valiliği binalarının ortak park yerinde patlayan bombalar 700'den fazla kişinin de yaralanmasına yol açtı. Bu yılın en kanlı saldırısı olarak belirtilen saldırı, hükümetin Ocak ayında genel seçimleri gerçekleştirmeye çalışırken olması bazı Iraklı yetkililerce seçim öncesi güvenliğin sağlanacağı sözü veren Başbakan Nuri el-Maliki'nin eski Baas Partisi militanları veya el Kaide üyeleri tarafından itibarını düşürmek için yapıldığı yorumunu getirdi. ENKAZDAN KURTARMA Patlamayla bazı binalar çöktü ve enkaz altından çok sayıda ceset ve yaralı çıkarıldı. 19 Ağustos'ta Dış İşleri Bakanlığı binasındaki patlamada da 95 kişi ölmüştü. Başbakan Maliki olay yerini ziyaretinde saldırıların kargaşa yaratmak için yapıldığını söyledi. Maliki, "19 Ağustos'taki patlamalarla aynı kara eller bu saldırıdan sorumlu. Meclis seçimlerini önlemeye çalışıyorlar" dedi. Patlama yeri Bağdat'ın büyük güvenlik önlemleriyle korunan ve ABD Büyükelçiliği'nin olduğu Yeşil Bölge'ye birkaç yüz metre uzaklıkta. Başbakan Tayyip Erdoğan Pakistan ziyareti sırasında, Bağdat'taki saldırı sonrası Iraklı yetkililere yardım teklifi iletildiğini belirtti. Erdoğan, "Bu eylemleri, bu terör anlayışını kesinlikle hiçbir yere sığdıramıyoruz. Bunun din ile diyanetle yakından uzaktan alakası yoktur. Bu insanlık dışı bir olaydır" dedi. Erdoğan Irak Başbakanı Nuri El Maliki'yi de telefonla arayarak saldırıdan duyduğu üzüntüyü belirtti. ABD Başkanı Obama da yaptığı açıklamada saldırıyı "Ülkedeki ilerlemeyi durdurmaya yönelik bir girişim" olarak değerlendirdi. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614670 milyar insan aç Dünya Gıda Programı'nın İcra Müdürü Josetta Sheeran, son iki yılda aç insanların saflarına 200 milyon kişinin daha katıldığını belirterek, "acilen doyurulması gereken" insanların sayısının şimdiye kadarki en yüksek seviyesine çıkarak 1,02 milyara ulaştığını söyledi. Sheeran, gazetecilere yaptığı açıklamada, "İnsanlığın altıda biri, midelerine bir tas yemek girip girmeyeceğini bilmeden yeni güne gözlerini açacak" dedi. İklim değişikliği, yakıt fiyatlarının artması ve gelirin düşmesinin açlığın artmasında rolü bulunduğunu belirten Sheeran, küresel mali kriz yüzünden fiyatların düşmesine rağmen, gelişmekte olan ülkelerde temel gıdaların fiyatlarının arttığına dikkati çekti. Sheeran, "Gıda krizi bitmedi. Bir acayiplik söz konusu, küresel büyük pazarlarda fiyatlar düştü, ama gelişmekte olan dünyada metaların yüzde 80'inde fiyatlar bugün bir yıl öncesine kıyasla daha yüksek" dedi. Josette Sheeran, bunun gelişmekte olan dünyanın yüzde 80'inde insanların iki veya üç yıl önceki gıda tüketimlerinin sadece üçte birine ulaşabilecekleri anlamına geldiğini belirtti. 26 Ekim 2009 614824 Mutteki: İsrail saldırmaya cesaret edemez Bakan Mutteki, Tahran'daki Uluslararası Basın Fuarını ziyarette, İsrail'in Lübnan ve İran'a saldırı ihtimaliyle ilgili soruya, "Siyonist rejim bugün siyasi, bölgesel ve uluslararası konularda en zayıf şartlarda bulunuyor" cevabını verdi. "İşgalci rejimin, komşulara yönelik yeniden eylemde bulunma ihtimali söz konusu değil" diyen Mutteki, "Bu tür rejimlerin boynuzu var ama aklı yok. Onların deliliklerine karşı her zaman dikkatli ve hazır olmalı" ifadesini kullandı. İsrail'in Filistin halkına yönelik saldırılarıyla ilgili Goldstone raporunun kabul edilmesini de hatırlatan Mutteki, bazı ülkelerin İsrail'i mantıklı gerekçeden yoksun olarak desteklemesini "stratejik hata" olarak değerlendirdi. İranlı Bakan, ABD ve AB'ye atfen bu ülkelerin Orta Doğu politikalarını değiştirmeleri gerektiğini ifade etti. Tel Aviv yönetimi, çeşitli vesilelerle İran'a saldırı seçeneğinin masada olduğunu, gerekli görüldüğünde bu seçeneğe başvurulacağını açıklamıştı. AA 615959 CNN Türk'te skandal yayın! CNN Türk'te skandal yayın! 26.10.2009 16:27Dünyanın hiçbir yerinde bir terör örgütü liderine, hedef aldığı ülkenin televizyon kanalında canlı yayında söz hakkı tanınmaz. CNN Türk hariç! Az önce CNN Türk’ün canlı yayınına Brüksel’den bağlantı ile konuk ettiği isim yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada terör örgütü lideri ilan edilmiş Kongra-Gel Başkanı Zübeyir Aydar’dı. Büyük bir yayıncılık skandalına imza atan CNN Türk, eski DEP milletvekili olarak anons ettiği Aydar’dan canlı yayında, demokratik açılım sürecine mola verilmesiyle ilgili yorumunu aldı! Tüm dünya ülkelerinin terör örgütü listesinde yer alan Aydar, İnterpol tarafından da kırmızı bültenle aranıyor. İşte skandal yayının tarihe geçen fotoğrafı: 614191 ABD Başkanı Irak'a Dikkat Çekti ABD Başkanı Irak'a Dikkat Çekti ABD Başkanı Barack Obama Bağdat'taki patlama için, "Saldırılar, ilerlemeyi durdurmak için bir girişim" dedi. Yayına Giriş: 25.10.2009 22:21:17 Güncelleme: 25.10.2009 22:21:17 Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, Irak'ın başkenti Bağdat'ta bugün düzenlenen intihar saldırılarının, bu ülkedeki ilerlemeyi durdurmaya yönelik bir girişim olduğunu söyledi. Obama yaptığı açıklamada, saldırıların, Irak'taki ilerlemeyi yavaşlatmak isteyenlerin "nefret ve yıkım dolu gündemlerini" gösterdiğini ifade etti. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, Irak'ın barış, güvenlik ve adalet elde etmesine yardımcı olacaklarını yineledi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada da, Obama'nın Irak Başbakanı Nuri El Maliki ve Devlet Başkanı Celal Talabani'yi telefonla arayarak, başsağlığı dilediği ve Iraklıların yanında olduklarını söylediği bildirildi. 614888 Domuz gribi maç iptal ettirdi maç iptal ettirdiDHA Dünyada ve 'de de hızlı yayılan domuz gribine, Fransız temsilcisi 'nin önemli oyuncusu yakalandı. ile ligde karşılaşacak olan başkent ekibinin bu mücadelesi,federasyon tarafından iptal edildi. Alınan bilgiye göre Giuly, Sakho ve Clement'in bu hastalığa yakalandıkları ve tüm takımın önümüzdeki 72 saat boyunca gözlem altında tutulacağı öğrenildi. takım arkadaşı domuz gribine yakalanan de sağlık kontrolünden geçecek. Futbol Federasyonu 'hastalığa yakalananların 72 saat altında tutulması' ve 'virüsün rakip takım oyuncularıyla tribünlere yayılmaması' gerekçeleriyle maçı ileri bir tarihe ertelediğini açıkladı. 'TE TÜRK FUTBOLCUDA Norveç 2. ligi takımlarından Ham Kam'da forma giyen Türk Adem Güven'de de virüse rastlandığı bildirildi. TARAFTARLAR ARASINDA ÇIKTI Bu gelişmeler üzerine, Marsilya'da Gare Saint Charles çevresinde PSG ve Marsilya taraftarları arasında çatışmalar çıktı. Birbirlerine saldıran taraftarları ayırmak pek de kolay oyladı. Birçok mağaza tahrip edilerek, yağmalandı PSG taraftarlarından biri otomobil altında kalarak ölürken çok sayıda tutuklandı. DOMUZ GRİBİ YEŞİL SAHALARDA Ekim ayı başında TFF 2. kademe ekibi Keçiörenspor'da 11 futbolcu domuz gribi teşhisiyle gözetim altına alınıp futbolcu ise şüpheli durumları nedeniyle ilaç tedavisi görmeye başlamıştı. Keçiörenspor'un maçları haftalığına ertelenmişti. Milli takımımız da ve 'la oynayacağı eleme grubundaki son karşılaşmalar öncesi domuz gribi tehdidi yaşamıştı. Maçın oynanacağı Belçika'da 45 kişinin domuz gribi nedeniyle sağlık kontrolüne alındığı ve kişinin de ağır hasta olduğu haberi sonrası 'da kamp yapan milliler büyük önlem almıştı. Ay-yıldızlı takımın kaldığı otele Türk taraftarlar da dahil kimsenin alınmaması talimatı verilip antrenmaların da taraftarlara kapatılması gündeme alınmıştı. kafilesine kimseyle tokalaşmayıp öpüşmemesi konusunda da gerekli uyarılar yapılmıştı. . . 615160 30 Ekim'de Tüm Okullar Tatil 30 Ekim'de Tüm Okullar Tatil Yayına Giriş: 26.10.2009 13:36:46 Güncelleme: 26.10.2009 13:37:54 Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye genelinde 30 Ekim Cuma günü, okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarıyla yaygın eğitim kurumları, özel okullar, dershaneler ve etüt eğitim merkezlerini gün süreyle tatil etti. 615840 "Olağanüstü bir durum değil" "Olağanüstü bir durum değil"Cumhurbaşkanı Gül, "siyasete komplo belgesi" ile ilgili olarak subayların ifadeye çağrılmasını değerlendirdi 26.10.2009 20:32Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Kamuoyunda irtica belgesi olarak bilinen belgeye ilişkin subayların ifadeye çağrılması yönünde savcılığın bir girişimi olduğu iddiaları'' ile ilgili ''olağanüstü bir durum değil. hukuk devletinde hukukun gereği neyse yapılır'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, resmi ziyaret gerçekleştirdiği Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da basın mensuplarıyla yaptığı sohbet toplantısında ''kamuoyunda irtica belgesi olarak bilinen belgeye ilişkin subayların ifadeye çağrılması yönünde savcılığın bir girişimi olduğu iddialarının bulunduğunun'' söylenmesi üzerine, ''olağanüstü bir durum değil. hukuk devletinde hukukun gereği neyse yapılır. başka bir şey yapılmaz'' diye konuştu. AA 614945 Otobüs otomobili biçti Otobüs otomobili biçti 26.10.2009 12:30 İzmir'in Konak ilçesinde belediye otobüsü, Fenerbahçe-Galatasaray maçını izlemekten dönen gencin bulunduğu otomobili biçti. Otomobilde sıkışan genç yaşamını yitirirken, otobüs şoförü Tevfik Reşit (30) gözaltına alındı. Ceyhan TORLAK İZMİR (AHT) MA İZLEYİP YEMEK YEDİLER Kaza, önceki gece saat 00.30 sıralarında ınarlı hemzemin geçit yakınında meydana geldi. Mehmet Kandemir (18), Görkem Düzey (19), Namık Kemal Şimşek (20) ile Cemre Kaya (17) isimli dört arkadaş Galatasaray-Fenerbahçe maçını izlemek için evlerinden ayrıldı. Yenişehir Gıda arşısı'nda maç izleyen gençler, maç bittikten sonra 35 HSR 90 plakalı otomobilleriyle Bayraklı'da yemek yedi. Yemekten sonra henüz kimin kullandığı belli olmayan otomobil ile dünüşe geçen gençler, Bayraklı'dan Altındağ yönüne giderken Ozan Abay Caddesi'nde iddiaya göre kırmızı ışıkta karşıya geçti. Bu sırada, Tevfik Reşit idaresindeki 35 KN 504 plakalı Evka-4 Gümrük seferini yapan 165 nolu belediye otobüsü de ınarlı'daki hemzemin geçitten karşı yola geçmek istedi. Kavşakta aniden önüne çıkan otomobile çarpmamak için frene basan sürücü Reşit tüm çabalarına rağmen belediye otobüsünü durduramadı. İçerisinde gencin bulunduğu otomobili altına alan belediye otobüsü, aracı eski SSK Dispanserinin duvarına kadar sürükledi. OTOMOBİLDE SIKIŞTILAR Her iki araçtan da dumanlar yükselirken, olayı gören ınarlı Polis Merkezi'ndeki polisler yangın tüpleri ile kaza yerine gelerek müdahalede bulundu. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda AKS 110 ve sağlık ekibi sevk edilirken, otomobilin üzerine çıkan belediye otobüsünde bulunan 10 yolcu yol kenarına geçerek, kazanın şokunu atmaya çalıştı. AKS 110 ekipleri belediye otobüsünün altında kalanları çıkarmak için yoğun çaba harcadı. Ekipler tarafından yapılan müdahalede otomobilden işsiz olduğu öğrenilen Görkem Düzey ve oto tamircisi olan Mehmet Kandemir'in cansız bedenleri çıkarıldı. Ağır yaralanan ve 15 gün sonra askere gideceği öğrenilen gençlerden Namık Kemal Şimşek olay yerindeki ambulans ile Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürülürken yolda yaşamını yitirdi. Boksör olduğu belirtilen Cemre Kaya, kaldırıldığı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Kazanın ardından gence mezar olan otomobilden geriye sadece hurda yığınları kalırken, belediye otobüs şoförü ınarlı Polis Merkezi'ne götürülerek gözaltına alındı. "ŞOFÖR HIZ YAPMIYORDU" Otobüste bulunan yolculardan Hacı Zaman (55) şoförün hızlı gitmediğini öne sürerken, otomobilin ölen gençlerden Mehmet Kandemir'in babasına ait olduğu öğrenildi. Talihsiz gençlerin cansız bedeni morga kaldırılırken, kaza nedeni ile kapanan yol belediye otobüsünün kaldırılması ile tekrar trafiğe açıldı. Kazayı haberini alarak olay yerine gelen gençlerin yakınları sinir krizleri geçirirken, polis ekipleri kaza ile ilgili soruşturmanın sürdüğünü ifade etti. "OTOMOBİLİ BEN VERDİM" Oğlunun ölümüyle büyük şok yaşayan Emin Kandemir, otomobili gençlere kendisinin verdiğini belirterek, "Oğlum arkadaşlarıyla birlikte maç izlemek için otomobili benden istedi. Ben de otomobili verdim. Otomobili, ehliyeti olan Görkem Düzey'in kullanmasını istedim" dedi. 614542 Beyaz bayrak Erdoğan Şenay GözlemBeyaz bayrak 26 Ekim Pazartesi 2009 ’la 100 yılın derbisini oynarken, sahadaki sakin ve kontrollü futboluyla sonuca gitmesini bilen tarafıydı tarihi yarışmanın. Sarı-lacivertli 11’de önce Daum’un doğru tertip başarısını maçın vitrinine koymalıyız... Son haftaların en silik ismi Santos’un yerine Vederson’la başlaması çok yerindeydi önce. Sonrası Kazım’ı uç adamlığa almak ve Güiza’nın ne yapacağı bilinmezliğinden kaçınmak ikinci bir doğru Daum teşhisiydi sarı-lacivertli ekipte... ’a geleceğin yollarını açmak adına forma vermek de yine Daum ustanın adil kararıydı doğrusu. Bir iş başından gerçekçi olarak ele alınırsa sonuç ne kadar doğru çıkıyor, bu hakikati de dün net olarak hepimiz gördük işte... Fenerbahçe’nin sahada tartışmasız bir tertiple yer alması, sarı-lacivertli kadronun gerçek futbolunu sergilemesi imkanını doğuruyordu ki, işte takımın dün sahada kurduğu hakimiyet ve oyun alanının her bölgesine yaydığı pres-paslaşma-yardımlaşma dengeleri gibi olumlu gösterilerin yaratıcılığını doğru 11 teşhisinden kaynaklanıyordu. Fenerbahçe’de, Alex faktörünün neler ifade ettiğini cümle alem biliyor artık. Adam gerçek bir sihirbaz. Riske girmeden pozisyonun gereğini yapıyor. Can alıcı paslar da onun ayağında hayat bulup canlanıyor. Goller de Alex’in beyninden doğuyor, şekilleniyor. Eh böyle bir oyuncunuz varsa sırtınız sağlam anlamı çıkmaz mı ortaya? Cim-Bom’a gelirsek... Başta Rijkaard’ın, Fenerbahçe’yi inceleme işlemlerinde hata yaptığı açıkça ortadaydı... Defansif özürlerini bile bile Galatasaraylı savunmacıları ve orta alandaki isimleri hep öne oynatmayı düşünüp, Fenerbahçe gibi bir takımın hücuma gelişlerini hafife almaları kocaman bir kenar yönetim kabahati değil miydi? Gökhan’la, Servet’in, defansın göbeğinde uyumsuz ikili olarak haftalardır görüntü verdiğini Rijkaard göremiyor mu? Bu iki sıkışık anlarda yapılması gerekenleri kesinlikle aynı tespitle yorumlayamıyor. Öne çıkışlar ve dönüşlerde doğru noktalara kapanmak konusunda da düşünce anlayışları uyumsuz. Eh böyle bir zaaf devam ettikçe Galatasaray savunmasında işler iyi gidebilir mi? Ayrıca geçmiş maçların kolay haftalarında Arda Baros Kewell Nonda Elano Keita gibi star isimler ortalığı gol furyası ile renklendiriyorlardı. Peki bu ünlü jokerler dün neredeydiler? Söyleyelim... Hepsi orta alan ve kanatlardan gelecek toplarla armut piş ağzıma düş kolaycılığının hayalleriyle geçiriyorlardı değerli zamanlarını... Dün zor ve dişli bir rakibi görünce hepsi beyaz bayrak çekmeyi yeğlediler derbide. Neyse ki Kazım çalışkanlığına rağmen inanılmaz pozisyonları fileler yerine dışarıya postaladı. Neyse ki son anlarda oyuna giren Güiza beleş golüne karşın birçok bomboş pozisyonda mazideki beceriksizliğini devam ettirdi de sarı-kırmızılılar farklı yenilgiden kurtuldu... Ancak 100 yıllık iki arkadaşın sonucu ne olursa olsun saygın yarışları ufak tefek tatsızlıklar dışında olaysız ve saygınlıklarla sona erdi de işin bu yanına hep birlikte çok sevindik doğrusu. (106 yazı) 614767 Tokyo Borsası yükselişle kapandı Nikkei Endeksi, yüzde 0,77 oranında değer kazanarak, 10.362,62 puandan kapandı. Borsanın yükselmesinde, Asya ekonomilerindeki büyüme ile Japon ekonomisine ilişkin olumlu haberler etkili oldu. 614937 Denizli: "Dönüyoruz, döndük diyebiliriz" teknik direktörü Mustafa Denizli, takımın gün geçtikçe düşündükleri seviyeye geldiğini söyledi. Denizli, Nevzat Demir tesislerinde gerçekleştirilen antrenman sırasında basın mensuplarıyla sohbet etti. Takımın son durumuyla ilgili bir soruyu Denizli, ", hem taraftarına hem de kendisine, hem İnönü'de hem de dışarıda 'düşünülen geliyor' imajını verdi" diye yanıtladı. Denizli, takımın son hafta ligde üst üste aldığı galibiyetler ve UEFA 'nde Wolfsburg karşısında elde ettiği beraberlikle, geçen sezonki havasını yakalayıp yakalamadığı sorusu üzerine de, "sıkıntılar bir nebze geçti. Dönüyoruz, döndük diyebiliriz" dedi. Mustafa Denizli, ile arasında oynanan derbi maçla ilgili sorulara yanıt vermekten kaçındı. Derbiyi izlediğini anlatan deneyimli teknik adam, "bizim işimiz kendimizin ne yapacağı" diyerek derbiyle ilgili yorum yapmadı. Nihat'ın performansı Nihat Kahveci'nin Eskişehirspor karşısında girdiği gol pozisyonlarından yararlanamadığının hatırlatılması üzerine Mustafa Denizli, milli futbolcuyla ilgili şu yorumu yaptı: "Nihat'ın ortaya koyduğu mücadele, isteği ve pozisyonlara girmesinden memnunum. Tercihler konusunda belki daha dikkatli olabilir. Ama bu da bir an evvel golle tanışma isteğinden kaynaklanıyor. Nihat, grafiğini sürekli yukarıya çıkarıyor. Taraftarlarımız, düşündükleri Nihat ile bu hafta buluşabilirler." "70'ten sonra ağırlık koyuyoruz" Wolfsburg karşısında rakip 10 kişi kaldıktan sonra oyuncu değişikliklerinde geç kaldığı yönünde eleştiriler yapıldığının hatırlatılması üzerine Denizli şunları söyledi: "Orada önemli olan benim yorumum. Oyunu takip eden, planlayan benim. İki önemli faktör vardı; devam eden maçta atmosferi yaşayanlar ve kısa sürede oyuna girecekler. artık 70. dakikadan sonra ister Avrupa'da isterse de Türkiye'de olsun oyuna ağırlığını koymaya başladı. Eskişehirspor maçında da son bölümlerde 3-4 gol pozisyonumuz oldu ama bunları değerlendiremedik." 1-0 kazandıkları Eskişehirspor maçına da değinen Denizli, "oyunun kritik anları vardı. Bana göre oyunun başında Ekrem'in yakaladığı ve kalecinin çıkardığı pozisyon çok önemliydi. Bu tip maçlarda öne geçerseniz rahatlarsınız" dedi. "Ankaragücü'nü cuma istiyoruz" Denizli, 'de 31 Ekim Cumartesi günü oynanacak olan Ankaragücü maçının 30 Ekim Cuma günü oynanmasını istediklerini ve bu konuda Futbol Federasyonu'na başvuruda bulunduklarını söyledi. Federasyondan bu konuda yardım istediklerini anlatan Denizli, "Ankaragücü maçı sonrası Wolfsburg ile karşılaşacağız. Eğer maç cumartesi günü oynanırsa sadece pazartesi günü çalışıp maça çıkacağız. Federasyon bu konuda alacağı kararla hem bize hem de Türk futboluna yardımcı olur" dedi. "Rakiplerin dinlenmesi avantaj" Denizli, Ankaraspor'un küme düşürülmesi nedeniyle rakiplerinin bir hafta dinlenerek karşılarına çıkmasının kendileri için bir dezavantaj olduğunu ifade etti. Rakip takımların bu sürede 'a karşı düşündükleri taktiği daha geniş bir zamanda çalışma imkanı bulduğunu anlatan Denizli, "ayrıca kart sınırındaki futbolcuların cezalı olma durumları ortadan kalkıyor. Olumsuzluklarla başladığımız sezonda, bir olumsuzluk da böyle oluştu. Ama bundan kimse bahsetmiyor" dedi. Denizli, geçen sezon iki kupa kaldırmış bir teknik direktör olarak bu sezon çok eleştirilmesiyle ilgili bir soruyu da, "herkes eleştiriliyor. Ben eleştirilerin hepsi yanlış demiyorum. Sadece haddini aşan eleştirilere yanıt veriyorum" ifadelerini kullandı. 614302 PKK şovuna her yerde tepki var TAHA KIVANÇ PKK şovuna her yerde tepki var 34 PKK'lının teslim olması sırasında yaşanan görüntüler Türkiye'nin çeşitli şehrlerinde dün de protesto edildi. Şehit yakınları ve çeşitli çeşitli sivil toplum örgütlerine üye yaklaşık bin kişi, İstanbul Beyoğlu'nda protesto göseterisi yaptı. MHP ve BBP üyeleri AK Parti İstanbul İl Başkanlığı önünde ayrı ayrı eylem yaptı. Eylemlerinin çoğunluğunun Alperen Ocakları'nca düzenlenmesi dikkat çekti. Konya'da Alperen Ocakları, AK Parti Konya İl Teşkilatı'nın önüne siyah çelent bıraktı. Alperenlerle polis arasında yaşanan arbedede bazı işyerlerinin camları kırıldı. Alperenler Ankara'daki gösteride de Abdi İpekçi Parkı'nde oturma eylemi yapan DİSK'li bir grupla kavga etti. Alperenler Yalova, Muş, Denizli, Aydın ve Edirne'de de çeşitli gösteriler yaptı. Çanakkale'de Atatürkçü Düşünce Derneği'nin öncülüğünde yapılan gösteriye CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük de katıldı. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Afyonkarahisar Şubesi, Erdoğan ve İçişleri Bakanı Atalay hakkında suç duyurusunda bulundu. 26.10.2009 POLİTİKA 615888 MARDİN'DE DOMUZ GRİBİ TATİLİ Karakter boyutu MARDİN'DE DOMUZ GRİBİ TATİLİ 26.10.2009 19:42Mardin'de öğrencide domuz gribi virüsüne rastlanması üzerine okullarda hafta sonuna kadar eğitim ve öğretime ara verildi. Alınan bilgiye göre, Mardin'de öğrencide domuz gribi virüsü tespit edildi. Bunun üzerine, merkez ve ilçelerdeki bütün okullar hafta sonuna kadar tatil edildi. AA 614951 Gıdalarımızın genetiğiyle oynanacak! (CNN TÜRK) -- Yönetmeliğe göre, herhangi bir ürün toplamda en az yüzde 0.9 oranında GDO'lardan bir ya da birkaçını içeriyorsa GDO'lu ürün olarak kabul edilecek. GDO'lu ürünler, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleriyle bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılamayacak. İnsan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünleri ithal edilemeyecek, piyasaya sunulamayacak. Gıda veya yemin yüzde 0.5'ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmeyecek. Yönetmelik hükümlerine aykırı olan GDO'lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ihracatı ve transit geçişleri yasak olacak. Bir ürün ancak izin verilen sınır olan yüzde 0.9'un üzerinde GDO içermesi halinde bu durum etikette ayrıca belirtilecek. Yüzde 0.9'un altında GDO içeren ürünlerde ise bu zorunluluk yok. GDO'suz ürünlerin etiketinde ise ürünün GDO'suz olduğuna dair ifadeler bulunmayacak. Her bir GDO için bir defaya mahsus olmak üzere komiteler tarafından risk değerlendirmesi yapılacak. İzin karar belgesinde belirtilen koşulların ihlali veya olası zarar ve risklerle ilgili yeni bilimsel bilgilerin edinilmesi, kullanım sonucunda olumsuz sonuçların ortaya çıkması durumunda iptal edilecek. Haberdeki fotoğraf http://tr.wikipedia.org/ adresinden alınmıştır. 614899 Sasha ve Malia'nın fotoğrafları yayımlanmayacak Beyaz Saray'ın Baş Foto Muhabiri Pete Souza, yönetimin, Başkanı Barack Obama'nın küçük kızları Sasha ve Malia'nın fotoğraflarının uluslararası ajanslar ile diğer basında yayımlanmaması kararı aldığını söyledi. New York'taki PDN Photo Fuarı'nda düzenlenen Beyaz Saray Foto Muhabirleri seminerine katılan Souza, "Çocuklar henüz çok küçükler. Aile ve yönetim çocuklar büyüyene kadar fotoğraflarının dışarıya servis edilmemesini istedi. Çok çok sınırlı sayıda fotoğrafı zaman zaman vereceğiz, ancak yayına vermede kural olarak aileden birisinin fotoğrafta yer alması şartı olacak" dedi. Souza, konuşmasında, Obama yönetimiyle ilgili merak edilen pek çok perde arkası detaya değindi. Beyaz Saray'da ilk olarak Başkan Ronald Reagan ile 1980'li yıllarda çalışan, Reagan dönemi sonrası Washington'dan ayrılan ve uzun bir aradan sonra Obama ile Beyaz Saray'a bu kez baş foto muhabiri unvanı ile dönen Souza, yönetiminin merkez binasında içeride istediği gibi dolaşma hakkına sahip 2-3 kişiden biri olduğunu söyledi. Başkan Obama'nın, kızları için Beyaz Saray'a köpek alacağını açıklamasından sonra, tüm fotoğrafçılar gibi bunun "siyah" renkli bir köpek olmamasını dilediklerini vurgulayan Souza, "Ancak umduğumuz olmadı. Altı aylık Portekiz cinsi olan Bo (köpeğin adı) koyu siyah renkte. Çok siyah olduğu için iyi fotoğraf çekmekte ciddi zorluk çekiyoruz. Işık ortamı nedeniyle zorlanıyoruz" dedi. Obama'nın sırtı dönükken de çok kolay seçilebilen bir kişi olduğunu, bu yüzden sırtı dönük olduğunda da fotoğrafını çekmeyi sıklıkla tercih ettiklerini ifade eden Beyaz Saray Baş Foto Muhabiri, önceki Başkan George Bush ile Obama'nın fotoğraflarının birbirinden birçok farklılıklar içerdiğini, Bush'un fotoğraflarına bakıldığında Cumhuriyetçi Parti'nin "temiz ve ciddi" imajının görüldüğünü, Obama'nın ise "daha rahat ve her ortamda fotoğrafının çekilmesine ve kullanılmasına izin veren" bir lider olduğunu vurguladı. Souza, "Bir gün ayakları masanın üzerinde, bir başka gün şınav çeken, eşini öpen veya uyuyan bir Başkanı'nın fotoğraflarını gazetelerde görebiliyorsunuz. Bush'un foto muhabirliğini yapan Eric Draper da çok iyi bir foto muhabiri, ancak fotoğraflara bakın, hep kravatlı, ceketli, ciddi ve şık başkan ve çevresindeki insanlar topluluğu" diye konuştu. Souza Türkiye'de de çok kez görevli olarak bulunmuş Seminerde, Obama'nın, Mısır, Türkiye, Prag, Londra, Paris, ve başkanlığı öncesindeki Kenya ve 'ya yaptığı ziyaretlerle ilgili fotoğraflar sunuldu. Türkiye'de İstanbul'da yağmur altında yürürken çekilen bir kare ile, Obama ekibinin 'ın başkenti Bağdat'a yapacağı ve güvenlik nedeniyle gizli tutulan gezinin ayrıntılarını tartışırken Türkiye'de çekilmiş bir başka fotoğrafı sunuldu. Türkiye'ye birçok kez gittiğini söyleyen Souza, "Reagan sonrası Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sonra uzun süre freelance fotoğrafçı olarak çalıştım. 1996'larda Chicago Tribune gazetesi beni sözleşmeli olarak işe aldı. Tribune'deki ilk görevim İstanbul oldu. Bana Türkiye ile ilgili bir haber hazırladıklarını muhabir ile birlikte İstanbul'a gideceğimi söylediler. zaman ve daha sonrasında da çok kez Türkiye'ye görevli olarak gittim. En son Başkan Bush'un ziyaretinde yine Türkiye'deydim" dedi. Konferansta, Souza'nın yanı sıra, 1970'li yıllarda Nixon ve döneminde Beyaz Saray Baş Foto Muhabirliğini yapan David Kennerly ile Bill Clinton ile Oval Ofis'te Baş Foto Muhabiri olarak görev alan Robert Mc Neeely de yer aldı. Her iki foto muhabiri de bu döneme ilişkin merak edilenleri ve detayları anlattı. 'de Beyaz Saray Baş Foto Muhabirliği olarak bilinen "Resmi Fotoğrafçılık", ilk olarak suikasta kurban giden eski Başkan John F. Kennedy döneminde başladı. Beyaz Saray'da "Başkanı en çok gören kişi" olarak da adlandırılan Baş Foto Muhabirinın görevi, Başkanı görev yaptığı süre içerisinde "" olarak fotoğraflamak olarak tanımlanıyor. Beyaz Saray Baş Foto Muhabiri ve diğer görevli foto muhabirlerinin çektiği fotoğraflar düşük çözünürlüklü olarak zaman zaman uluslararası ajanslar aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılıyor. 615200 İslamcı(!) görünen faşist kadınları Hz.Hatice'ye şikâyet ediyorum! Üç dakika içinde insanlıktan ÇIKANLARA! Sizler gidin erkeklerinize slogan atın, evinizde makarna mahallenizde racon kesin! Tırnaklarınızın arasında öfkeniz muhallebidir, siz gözyaşı dökmez biber gazı gibi sömürdüklerinize püskürtürsünüz. Davanız yok olsa bile davaya Allah girmeyecektir! Aldığınız mazlum ahının üzerine yatarsınız ki beyninizin kemikleri sızlamaz! Sizler düşürdüğünüz taşları takip eden İslamcı Hanselleri görmek adına masalları katleden büyük SENARİSTLERSİNİZ. Sizler Helalinden ASLAN kesilir vebaliyle bir TAVŞANIN hakkından gelemezsiniz. Cahilliğinizin trendini takip etmek mümkün değil hızınıza da yetişecek boş vaktim yok. Dostluğunuzun dumanından tilkiler saçıp kardeşlerinizin ensesinde OT gibi asil BİTMEYİ bile beceremezsiniz. Ateş olsanız bile cürümüme paha biçtirmem. Taktığınız örtüyse taktiğiniz çıplaklık! Ben içi çıplak olan örtüyü başıma yaftalayacak zihniyetin ruhunu bir cümleyle karışlayacak VURUCU cümleleri kurup, kenara çekilecek kadar korkak olmamayı Hz. Hatice’den öğrendim. Kimse Allah’la anlaşmalı olarak Dünyaya gelmemiştir. Kimse ayetlerin de rötarlı olarak indiğini savunamaz. İkonsunuz evet ılımlı tutumunuzu mukavva İslamcılığı diye yutturur suyun azametinizi boğulmadan anlayamazsınız. Tespihin gölgesiyle bile zikir çektiğini söyleyen dincilere inanır ilahileri kırpıp size din manisi haline getiren defli palyaçoların Huularıyla AŞK’a gelirsiniz rahatsız edilmedikçe bu rezaletin ortasına çöreklenir aslı ve astarı olanı gerçeğinizle yüzleştirmezsiniz Sizi her başarılı dinci hodkamın arkasında hamur açtığı kalemiyle kılıç bileyen bir İslamcı kadın vardır diyen tavrınızı, bir komutan bir lider, bir devlet adamı, bir İnsan, Bir baba olan Peygamberin arkasındaki Hz. Hatice’ye havale ediyorum. Şimdi keskinliği sadece kek biçmeye yaran zekânızla entrika, konum, makam avına çıkmaya devam edin! Esra Elönü Haber 26 Ekim 2009 10:28 yorum 1,752 okunma 2009-10-26 16:02:43 anlamiyorsan okuma kardesim diyebilirsiniz ama ben yazarin bir seyler anlatmaya calistigini dusundugum icin israrla anlamaya calisiyorum ne yazikki da yusuf mir 2009-10-26 12:10:21 İnsanların gerçek yaşantısını bilmeden birkaç cümle ile onları sınıflandırıp, laf geçirdim bozuk para gibi harcadım ben kazandım moduna girenler acizdir bunu unutmayın, siz evde yufka açan faşisçiklerle uğraşacağınıza bu ülkeyi ele geçirmeye çalışan kürtlüğü yada türklüğü ön plana çıkaran gerçek faşistlerle uğraşın. Bari donkişotluğunuz bir işe yarasın. Bedesten 2009-10-26 12:03:31 İnsanların gerçek yaşantısını bilmeden birkaç cümle ile onları sınıflandırıp, laf geçirdim bozuk para gibi harcadım ben kazandım moduna girenler acizdir bunu unutmayın, siz evde yufka açan faşisçiklerle uğraşacağınıza bu ülkeyi ele geçirmeye çalışan kürtlüğü yada türklüğü ön plana çıkaran gerçek faşistlerle uğraşın. Bari donkişotluğunuz bir işe yarasın. Bedesten 2009-10-26 11:23:07 Bu aralar hanımlara sarmış durumdasınız Feride hanım. Hele kek, makarna, muhallebi diyerek ev hanımlarını aşağılarmış gibi konuşmanız çok sinir bozucu. Siz miş gibi görünenlerle değil, ben buyum diyenler hakkında kelime oyunları yapmadan yorum yapın, zor bir dönemden geçiyoruz zaten, ondan, bundan, şundan diyip insanları saflara ayıracağınıza tek yolda birleşmek için çaba sarfedin. Bir kesimi kucaklamak adına diğer kesim hakkında islama uymayan cümleler kurmaktan da vazgeçin... Bedesten 614699 Doğan Yayın Holding'den açıklama İBRAHİM KAHVECİ TAHSİN SINAV Doğan Yayın Holding'den açıklama Doğan Yayın Holding A.Ş, Mahkeme'nin almış olduğu ara kararda, yürütmenin durdurulması talebinin kabul edilmediğinin dolaylı olarak öğrenildiğini bildirdi. İSTANBUL (A.A) Doğan Yayın Holding A.Ş, doğrudan bağlı ortaklığı Doğan TV Holding A.Ş. ile dolaylı bağlı ortaklığı Alp Görsel İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından İstanbul 1. Vergi Mahkemesi nezdinde yürütmenin durdurulması talebiyle açılan davada, Mahkeme'nin almış olduğu ara kararda, yürütmenin durdurulması talebinin kabul edilmediğinin dolaylı olarak öğrenildiğini bildirdi. Doğan Yayın Holding'in Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan yazısında, şirketin doğrudan bağlı ortaklığı Doğan TV Holding A.Ş. ile dolaylı bağlı ortaklığı Alp Görsel İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından İstanbul 1. Vergi Mahkemesi nezdinde yürütmenin durdurulması talebiyle açılan davada, Mahkeme'nin almış olduğu ara kararda, yürütmenin durdurulması talebinin kabul edilmediğinin dolaylı olarak öğrenildiği belirtildi. Bu kararın, ara karar niteliğinde olduğu, 1. Vergi Mahkemesi nezdindeki dava sürecinin halen devam ettiği ifade edilen açıklamada, mahkemenin almış olduğu bu karara karşı yasal itiraz hakkının süresi içerisinde kullanılacağı duyuruldu. 26.10.2009 EKONOMİ 615438 Beckham'ın dönüşü kesinleşti Milan, David Beckham'ı ara transferde kadrosuna katmak için Los Angeles Galaxy ile kesin anlaşma sağladığını açıkladı. -- Milan asbaşkanı Adriano Gallini, geçen sezonun bir bölümünde takımda kiralık olarak forma giyen David Beckham'ın dönüşü için Los Angeles Galaxy ile anlaştıklarını açıkladı. Beckham'ın ara transferde Milan'a katılacağını söyleyen Gallini, "bu iş yüzde 100 bitti. Sadece imzalar eksik ama her konuda anlaşma sağlandı" dedi. 34 yaşındaki Beckham, finallerinde mücadele edecek İngiliz milli takımında yer bulabilmek için Avrupa'ya dönmek istiyor. Deneyimli orta saha oyuncusunun, geçtiğimiz yıl olduğu gibi Milan'da Serie sezonunun sonuna kadar forma giymesi bekleniyor. İngiliz medyası, Manchester United'ın eski yıldızı Beckham'ın 'den teklifler aldığını ancak tercihini Milan'dan yana kullandığını belirtiyor. 614174 Süper Lig'de sonuçlar ve puan durumu Süper Lig'de 10. haftanın son maçında Fenerbahçe, sahasında Galatasaray'ı 3-1 yenerek, liderliğini sürdürdü. Fenerbahçe, Alex'in 12. ve penaltıdan olmak üzere 53. dakikada attığı golle 2-0 öne geçerken, Galatasaray 56. dakikada Hakan Balta'nın golüyle durumu 2-1'e getirdi. Sarı-lacivertliler, 90 2. dakikada Güiza'nın attığı golle skoru 3-1 yaparak, sahadan galip ayrılan taraf oldu. Ligde 27 puanla liderliğini sürdüren Fenerbahçe, Galatasaray ile puan farkını 5'e çıkardı. Diyarbakırspor, Gençlerbirliği'ni 1-0, Kasımpaşa, Denizlispor'u 3-1, Sivasspor da Gaziantepspor'u 3-0 yenerken, Manisaspor ise Antalyaspor'a 2-1 mağlup oldu. GOL KRALLIĞI Gol krallığında, 6'şar golle ilk sırada bulunan Galatasaraylı Nonda'yı, Gaziantepsporlu Souza'yı ve Kayserisporlu Makukula'yı, 5'er golle Fenerbahçeli Alex, Galatasaraylı Baros, Trabzonsporlu Colman ve Gençlerbirliği'nden Kahe izledi. TOPLU SONUÇLAR Ligde 10. haftada alınan sonuçlar, 11. haftanın programı ve puan durumu şöyle: Ankaragücü (Bay) Trabzonspor-Kayserispor...............................( Bursaspor-İstanbul B.Belediyespor............( Eskişehirspor-Beşiktaş................................( Kasımpaşa-Denizlispor.................................( Manisaspor-Antalyaspor................................( Sivasspor-Gaziantepspor...............................( Diyarbakırspor-Gençlerbirliği.........................( Fenerbahçe-Galatasaray................................( PUAN DURUMU SÜPER LİG 11. HAFTA 31 Ekim Cumartesi 16.00 Antalyaspor Bursaspor (Antalya Atatürk) 20.00 Beşiktaş-Ankaragücü (BJK İnönü) Kasım Pazar 14.00 Denizlispor İstanbul Büyükşehir Belediyespor (Denizli Atatürk) 14.00 Gaziantepspor Diyarbakırspor (Kamil Ocak) 14.00 Gençlerbirliği Manisaspor (Ankara 19 Mayıs) 14.00 Kasımpaşa Eskişehirspor (Recep Tayyip Erdoğan) 16.00 Galatasaray Sivasspor (Ali Sami Yen) 20.00 Kayserispor Fenerbahçe (Kayseri Kadir Has) 615466 Erdoğan Pakistan meclisine özendi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Senatosu ve Ulusal Meclisi'nin ortak oturumunda parlamenterlere hitap etti. Erdoğan, "Tabii bugün Sayın Başbakan ile içeride görüşürken, ve az öncede kürsüde dinlediğimiz gibi 'Bu parlamentodan tüm kararlar oybirliğiyle çıkıyor' demesi. Beni çok çok mutlu etti. Darısı başımıza diyorum" dedi. Erdoğan, dost ve kardeş 'da bir kez daha bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "İnsanlığın ortak düşmanı olan terörizme karşı 'ın fedakarca sürdürdüğü mücadelesini mutlaka başarıya götüreceğine inandığını" belirterek, "Terör ve aşırılıkla mücadelede yalnız değilsiniz" dedi. Yaklaşık iki yıl önce menfur bir terör saldırısında kaybedilen merhum Benazir Butto'yu rahmetle andığını ifade eden Erdoğan, "Benazir Butto'nun şehit edildiği 27 Aralık 2007 tarihinde TBMM'de yer alan siyasi partilerin temsilcileri ortak bir bildiri kabul ederek 'a başsağlığı dilemiştir. Halkımız, halkıyla tam bir dayanışma göstermiştir" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, başta Cumhurbaşkanı Zerdari olmak üzere burada görüştüğü herkesin Türkiye ile olan bağların kuvvetine vurgu yaptığını söyledi. Türkiye ile halkları arasındaki derin muhabbettin ve dayanışmanın emsalinin pek olmadığını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Halktan halka olan ve toplumun tüm kesitlerini kucaklayan ilişkilerimiz, gücünü tarihi ve kültürel bağlardan alıyor. İstiklal Marşımız'ın yazarı Şairi Mehmet Akif Ersoy'ın mısralarını okurken yüreklerimizde yanan heyecanı, milli marşının yazarı Muhammed İkbal'ın mısraları okunduğunda aynısını hissediyoruz" dedi. "Şimdi birlik ve beraberlik zamanı" 'ın, Güney Asya, Orta Asya ve Batı Asya'nın kavşak bölgesindeki istikrar ve hatta küresel istikrar açısından kilit bir ülke olduğunu vurgulayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İnsanlığın ortak düşmanı olan terörizme karşı 'ın fedakarca sürdürdüğü mücadelesini mutlaka başarıya götüreceğine inanıyorum. Terör ve aşırılıkla mücadelede yalnız değilsiniz. Bizim medeniyetimizin bu konuda ortaya koyduğu değer, ilke şudur... Her işin en hayırlı olanı orta olanıdır, aşırı uçlar değildir. Aşırılıklara asla prim veremeyiz" dedi. "Biz de terörden çok çektik, çok sayıda şehit verdik. Yani 'damdan düştük" diyen Erdoğan, "Bu konuda hükümetim ve Türk halkı her zaman olduğu gibi Pakistanlı kardeşlerinin yanında durmaktadır. Dolayısıyla bütün ihtiyaçlarınızı karşılamak ve elimizden geldiğince size yardım etmek üzere hazırız. Bir kardeşiniz olarak canı yürekten şunları söylüyorum. Şimdi birlik ve beraberlik zamanıdır, ayrılık zamanı değildir. Şuna inanıyorum ki şu anda yaşamış olduğu sıkıntıları, ulusal uzlaşma ve dayanışma temelinde geride bırakacaktır" diye konuştu. Başbakan, "'da seçimler yapıldı ve yapılan seçimlerle birilikte yeni bir döneme girdi. Ekonomik reform ve demokratikleşme bu anlamda çok önemli. Şunun farkındayız ki başlangıçtan itibaren her zaman için demokratik bir 'ın kurulmasının yanında olduk ve şu anda da bu parlamentonun 'ın acil ihtiyaçlarını karşılayacak ve somut sonuçlar oluşturacak platform olduğunu düşünüyoruz" dedi. "Darısı başımıza..." Türkiye ve 'ın yalnızca ikili değil, daha geniş çerçevede de etkin bir işbirliği sergilediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Aziz kardeşim Başbakan Gilani ile görüşmelerimizin sonunda dün yayımladığımız Ortak Siyasi Bildirge ile önümüzdeki dönemde her alanda ilişkilerimizi daha da mükemmel hale getireceğiz. Tabii bugün Sayın Başbakan ile içeride görüşürken, ve az öncede kürsüde dinlediğimiz gibi 'bu parlamentodan tüm kararlar oy biriliğiyle çıkıyor' demesi beni burada çok çok mutlu etti. Darısı benim ve bizim başımıza diyorum" dedi. Erdoğan, "Özellikle ekonomik ve ticari ilişkilerimizin ivme kazanması yönünde azami gayret sarf edecek, inşallah ticaret hacmimizi 2012 yılı sonuna dek milyar dolara yükselteceğiz. Heyetimde yer alan iş adamlarımızla Pakistanlı muadilleri temel sektörlerde iş birliğinin hangi somut projelerle güçlendirilebileceğini etraflı şekilde ele aldılar" diye konuştu. Erdoğan, Türkiye-- Üçlü Zirve Süreci çerçevesinde bugüne kadar gerçekleştirilen toplantının herkesin takdirini topladığını belirterek, "Örnek alınmaya başlanmış ve sağlam bir zemine oturmuş değerli bir süreçtir. Bu sürecin parlamento boyutu da hayata geçmiş, üç ülke parlamentolarının dış ilişkiler komitelerinin üyeleri Ankara'da geçtiğimiz aylarda bir araya gelmişlerdir. Bunu diğer parlamento komisyonlarına da genişletmek elbette Yüce Meclislerimizin takdirindedir. Türkiye ile bölgesel düzeyde Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, D-8 ve İKÖ Teşkilatı gibi zeminlerde birliktedir" dedi. ve Türkiye, bölgenin iki güçlü ülkesidir" diyen Erdoğan, ve Türkiye, bölgesel ve küresel barışa katkı sağlayan ülkelerdir. Dayanışma içinde olduğumuz sürece, tarihten bugüne kadar gelen kardeşliğimizi muhafaza ettiğimiz sürece, hiçbir bölgesel mesele huzur ve istikrarımız önünde engel teşkil etmeyecektir. Bu düşüncelerle Yüce Parlamentonuzun değerli üyelerini ve şahsınızda tüm halkını en derin saygı ve hürmet duygularımla selamlıyorum. zindabad. (yaşasın) Türkiye dostluğu zindabad" dedi. 615542 Savcı subay ve 35 bilgisayarı istedi "AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı" belgesinin altında Albay Dursun Çiçek'in imzasının olduğunun ortaya çıkmasının ardından, belgenin aslını savcıya veren subayın savcılığa gönderdiği ihbar mektubunda adı geçen asker ifade vermeye çağrıldı. Savcılık Genelkurmay'dan ihbarcı subayın bahsettiği 35 bilgisayarı da istedi. Ayrıntılar gelecek... 2009-10-26 17:24:48 Masum insanlara kendi halkına komplo kuran iğrenç tuzaklar kuran insanlarda istifa edecek haysiyet şeref, ve de vatan,millet sevgisi olabilir mi NEFEs filmini de Ordu bütçesi ile finanse ettiler. En acısı gerçek gazetecilik yapacağım diyen Habertürk de bu iğren komplo ile ilgili haber yok bir de Altaylı NEFES filmini övmüş Amiral gemisinin başına oturmuşbile. Hükümet acilen görev başına.Bunlardan kurtulmadıkça hiç bir açılımı tamamlayamazsınız. Teomete Hansarayli 2009-10-26 16:55:04 istifa, ilkosmanlı 2009-10-26 16:36:29 işte gerçek asker yüksel öztürk 2009-10-26 15:42:12 Şimdi akp bittimi Fethullahçılarmı biter.Fethullahçılar bittimi akp mi biter.İkisi biterse kim güçlenir.İkisi bitmezse kim zay%F Suat Güçlü 2009-10-26 15:17:39 herkese nasip olmayacak bu erdemli vaziveyi yerine getiren komutanımızın ellerinden öper, hak için vatan için bu bayrak ugruna daha nice komutanlarımıza cesaret gelmesi duasıyla, komutanım emir ve görüşleriniz bekler ARZ EDERİM vesselam kadir deveci 2009-10-26 14:29:05 Subay kardeşimizi alnından öpmek gerek. Ne büyük bir cesaret,ne büyük bir erdem. Elinde bilgi,belge olan herkes paylaşsın lütfen. Yıllarca bu ülkeyi sömüren insanların sonu geldi artık. Şükürler olsun rabbimize ki bize bu günleri gösterdi. Subay kardeşimize desteğimizi her platformda dilegetirmeli ve kendisine sahipçıkmalıyız. Eminim ki şimdi bulunduğu yerde ORTALIK fena karışmış ve herkesi tek tek sorguya almışlardır. HAKİKAT 615253 Sakaryaspor antrenörü Hoşbay istifa etti antrenörü Hoşbay istifa etti TFF 2. Lig 1. Grup takımlarından ’un antrenörü Sadun Hoşbay, Yalovaspor maçında alınan 4-3’lük mağlubiyetin ardından görevinden istifa ettiğini açıkladı. Hoşbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sakaryaspor’un başarısı için mücadele verdiğini belirterek, yaşanan başarısızlıkların ardından istifa ettiğini bildirdi. Sakaryaspor’un mağlubiyetiyle sona eren Yalovaspor maçına galip başladıklarını ve skoru koruyamadıklarını ifade eden Hoşbay, şöyle konuştu: "Cahilce goller yedik ve galibiyeti koruyamadık. Maçın ardından yönetime istifamı sundum. Hiç olmazsa takımın önünü açarım diye düşündüm. İnşallah takım açısından hayırlı olur. Taraftarlara, yönetime, oyuncu kardeşlerime ve tüm camiaya sonsuz teşekkürler ediyorum. Sakaryaspor’u iyi yerlerde görmek istiyorum. Takım iyi bir hava buldu, iyi goller atmaya başladı ama cahilce goller yiyoruz. Ben Sakaryasporluyum. Her zaman Sakaryaspor’un yanındayım." . . 614975 Kas adam kalp krizinden öldü Kas adam kalp krizinden öldü 26.10.2009 12:50 Soner ÖZCAN ANTALYA AHT VÜCUT geliştirme sporuna uzun yıllar hizmette bulunan ve Türkiye şampiyonlukları elde eden Recep Yaylagül (55), geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Aktif sporculuğu döneminde sayısız başarılara imza atan şampiyon vücutçu Recep Yaylagül, Antalya'da kurduğu 'Şampiyonlar Spor Salonu'nda genç yetenekleri bu spora kazandırmaya devam ediyordu. "Kas adam" lakabıyla tanınan evli ve çocuk sahibi Recep Yaylagül önceki gün geçirdiği kalp krizinin ardından kaldırıldığı hastanede kurtarılamadı. Yaylagül'ün Antalya Muratpaşa Camii'ndeki cenazesine çok sayıda yakını, öğrencileri ve spor camiası temsilcileri katıldı. Zamansız ölümü spor camiasında büyük üzüntü yaratan Yaylagül'ün naaşı öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Andızlı Mezarlığı'nda toprağa verildi. 615266 Havuzda dünya rekoru Havuzda dünya rekoru Alman Steffen Deibler, 50 metre kelebekte kısa kulvar dünya rekorunun yeni sahibi oldu. Deibler, ’nın Aachen kentinde dün düzenlenen Uluslararası Yüzme Festivali’nde, 50 metre kelebeği 22,06 saniyede yüzerek, yeni dünya rekorunu elde etti. Alman yüzücü, Fransız Amaury Leveaux’un rekorunu 12 saliseyle geliştirmiş oldu. Leveaux, bu rekora geçen yıl ’da düzenlenen Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’nda uzanmıştı. . . 615342 Küçük Leyla için mezarlıklar inceleniyor Küçük Leyla için mezarlıklar inceleniyorCanan ALTINTAŞ/DİYARBAKIR, 150 polis Leyla'yı mezarlıkta arıyor 'da Eylül'den kendisinden haber alınamayan yaşındaki Leyla Baykuşak'ı bulmak için polis ekipleri kenti arıyor. Kurulan özel ekipler, bugün mezarlıklarda da inceleme yaparak yeni gömülen tüm kişilerin ölüm belgelerini incelemeye aldı. Merkez İlçesi Şehitlik Mahallesi'nde geçen Eylül günü annesinin markete şampuan almaya gönderdiği Şehitlik 100'üncü Yıl İlköğretim Okulu 2'nci sınıf öğrencisi Leyla Baykuşak'tan bir daha hiçbir haber alınamadı. Diyarbakır bünyesinde, kayıp kızı bulmak için 150 kişiden oluşan ayrı ekip kuruldu. Kent bölgeye ayrılarak Leyla Baykuşak'ın bulunması için yoğun çalışmalar sürdürülüyor. Polisler, bugün önce tarihi sur dipleri, harebe evlerde aramalar yaptı. Ekipler, daha sonra Mardinkapı Mezarlığı'na giderek yeni mezarları belirledi. Daha sonra tespit edilen mezarlara gömülü çocukların ölüm belgeleri İşleri Müdürlüğü yetkililerinden istendi. Polis, belgeler üzerinde de araştırma yaparak, tüm mezarlıklara son 45 içinde gömülen ölüler üzerinde de araştırma yapacak. . 615940 Almanya'da koalisyon protokolü imzalandı Üç lider, imza töreninde yaptıkları konuşmada, koalisyon sözleşmesinin oluşumunda katkısı olan herkese teşekkür ettiler. Merkel, koalisyon çalışmalarının seçimlerden sonra hafta içinde sonuçlandırılmasının iyi bir sinyal olduğunu, çalışmaların, ciddi ve zor, ancak güven içinde bir atmosferde geçtiğini belirtti. Koalisyonun zor bir dönemde yapıldığını ifade eden Merkel, eğitim ve ekonomik büyüme ile bu ülkeyi birliktelikle ileriye götürmek istediklerini kaydetti. Westerwelle de, sorumlulukların bilincinde olduklarını, ülkeyi yönetmenin kendileri için bir onur olduğunu ifade ederek, ''Önümüzde ne kadar ağır bir iş olduğunu da biliyoruz'' dedi. Seehofer de, koalisyon sözleşmesiyle gelecek yıl için iyi temel oluşturduklarını belirtti. Konuşmalardan sonra koalisyon protokolü üç liderin yanı sıra Birlik Partiler Federal Meclis Grubu Başkanı Volker Kauder, CSU Meclis Grubu Başkanı Peter Ramsauer ile FDP Federal Meclis Grubu Başkanı Birgit Homburger de imzaladı. Federal Meclis, yarın en yaşlı milletvekili Heinz Riesenhuber'in başkanlığında ilk oturumunu yaparak, meclis başkanı ve başkan vekillerini seçecek. 615202 Yeni haftanın sonu yağışlı Haritalı rapor Türkiye'nin beş büyük kent merkezinin hava koşulları şöyle: İstanbul bulutlu, bugünlerde kısa süreli yağmur geçişleri de olacak. Poyraz sert esiyor, sıcaklık 17 derece hissedilecek. Ankara bulutlu ama ılık, sonrasında hafif yağmur olasılığı var. İzmir'de bugün yağmur, Selçuk- Ödemiş gibi güneydeki ilçelerde daha fazla görülecek. Bursa'da bu akşam da kısa süreli sağanaklar olacak. Adana da iki gün gökgürültülü sağanak yağmurlu. Marmara'da bu hafta hava hep bulutlu, bugün Çanakkale- Bursa boyunca, Salı ve Çarşamba günü ise bölge genelinde kısa süreli ama sağanak şeklinde yağmurlar görülecek, sıcaklık 2-3 derece düşüyor. Perşembeden itibaren ise daha belirğin bir soğuma ve sağanak yağmurlar bekleniyor. İç Anadolu'da Ankara-Konya arası bulutlanıyor, yarın Sivas-Niğde arasında yağmur var, Çarşamba günü ise sıcaklık düşüyor, tüm bölge yağmurlu. Ege Bölgesi’nde hava bulutlu olmaya devam edecek. Bugün en kuvvetli yağmur Muğla merkez ve Bodrum-Fethiye boyunca görülecek. Ancak yağmur Ege genelini de etkiliyor. Sonraki günlerde de hafif yağmurlar olacak. Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu: Güneyde bugün Isparta, Antalya, Alanya Mersin arasında sağanak yağmur var, yarın yağış Mersin, Adana ve Güneydoğu’ya kadar yayılacak. Sıcaklık fazla düşmüyor. Doğu Anadolu'ya yarından itibaren özellikle Malatya- Van arasına yağmur geliyor, sıcaklık da 3-4 derece düşecek. bu gece Erzurum -3 derece. Karadeniz'de yarın da yağmur yok ve hava fazla serin değil. Ancak Çarşamba günü Bolu-Karabük arasında yağmur başlayacak. Perşembeden sonra ise Karadeniz’de kuvvetli yağmurlar ve hızla bir soğuma olabilir. NTV 615862 TSK: Gelinen nokta vahim Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgi notunda, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”na ilişkin iddialarla ilgili olarak “Bugün gelinen süreçte, konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim 2009 günü saat 13.30'da soruşturmaya başlanılmasının sağlandığı” duyuruldu. İşte açıklama: 1. 23 Ekim 2009 tarihinden itibaren medyada, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”na ilişkin yeni bazı haberler yer almaya başlamıştır. 2. Söz konusu planın 12 Haziran 2009 tarihinde medyada gündeme getirilmesini müteakip, hemen aynı gün saat 10:50’de Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nca soruşturmaya başlanılmıştır. 3. Başlatılan soruşturma, 24 Haziran 2009 tarihinde, 12 gün sonra sonuçlanmış ve sonuçlar kamuoyuna açıklanmıştır. 4. Soruşturma, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülmüştür. Askeri Savcılık, yasalar çerçevesinde tüm hususları incelemiş ve bir karara ulaşmıştır. Askeri Savcılık tarafından verilen karara, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma neticesinde ulaşılmıştır. Hukuka saygılı olduğunu ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi yoktur. 5. Soruşturma devam ettiği sırada, Dz.P.Kur.Alb. Dursun Çiçek; bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargahı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu’nda geçici olarak görevlendirilmiş, Eylül 2009 tarihinde de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına atandırılmıştır. 6. Sayın Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran 2009 tarihindeki iletişim toplantısında aşağıdaki açıklamaları yapmıştır: a. "Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır." b. "Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz." c. "Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta (26 Haziran 2009) iddia edilenin bir belge olmadığını bize göstermektedir." ç. "Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı vermiştir. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir." 7. Bugün gelinen süreçte ise, konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim 2009 günü saat 13:30’da soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır. 8. Şayet, ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise, bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz. Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır. Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir. 9. Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. 26 Ekim 2009 ASIL OLAN DEMOKRASİ KILIFI İLE PARALARINI YABANCI VAKIFLARDAN ALAN TARAF GAZETESİ GİBİ YAYINLARIN EĞİTİMİ AZ OLAN HALK KİTLELERİNE YÖNELİK KAFA KARIŞTIRICI YAYINLARI ULU ORTA YAPMASI KÖTÜLÜĞÜDÜR.BUNLARA DEMOKRAT DEĞİL BÖLÜCÜLÜK PROPOGANDASI DENİR EN AZ PKK KADAR SUÇ İŞLEMEKTEDİRLER.BU HÜKÜMET BİR TARAFTAN FAKİR HALKA KÖMÜR FASULYE NOHUT GİBİ RÜŞVET DAĞITARAK DİĞER TARAFTAN DEMOKRASİ GELECEK DİYE SAFSATA YAPARAK OY ALIMIŞ OLMALARI NE KADAR HAZİNDİR. HALADA BUNLARI KENDİ ŞAHSİ ÇIKARLARI İÇİN SAVUNANLARIN DA OLMASI BİR KADAR HAZİNDİR. ARTIK HALKIMIZIN BUNU ANLAMIŞ OLMASI LAZIM VE ERKEN SECİM İSTEMESİ LAZIMDIR.BU DA EYLEMLERLE MİTİNGLERLE OLUR.NE MUTLU TÜRKÜM DİYEMEYENLER TARAFINDAN İDARE EDİLMİŞ GİBİ OLMAKTAN BÜYÜK ACI DUYUYORUM. (ali alper kaya) 614287 Kasımpaşa-Denizli SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Kasımpaşa-Denizli Süper Lig'de Kasımpaşa, Denizlispor'u 3-1 mağlup ederek Ankaraspor maçından sonra ikinci galibiyetin aldı. 15. dakikada Bangura'nın golüyle yenik duruma düşen Kasımpaşa, sonradan açıldı. 28 ve 50'de Cenk'in golleriyle öne geçen İstanbul ekibi, 54'te Moritz'in golüyle iyice rahatlada ve sahadan puanla ayrılmayı başardı. 26.10.2009 SPOR 614528 ABDÜLHAMİT BİLİCİ Teröre karşı imam hatip modeli İslamabad'a kadar uzanan terörden dolayı okullar günlerdir kapalıydı. Heyetler görüşürken Belucistan'da milli eğitim bakanının öldürüldüğü haberini aldık. Pakistan Talibanı denilen gruplara karşı, Pakistan ordusunun Veziristan'da 30 bin askerle başlattığı savaş tüm hızıyla sürüyordu. Televizyonlarda, ordunun manevralarını anlatan fragmanlar dönüyordu. İslam'ı kurucu ideoloji olarak benimsemiş Pakistan ordusu için teröre de bulaşsa dinî gruplara karşı savaş kolay değildi. Bir yanda Amerika ve Afganistan bastırıyordu Pakistan'a, diğer yanda İran ve Hindistan. Terörist gruplardan söz ederken, Başbakan Gilani'nin 'şeytan' demesi boşuna değildi. Pakistan'ın en zor zamanında burada olmak, herhalde kardeşliğin gereğiydi. Tıpkı Pakistanlıların Anadolu işgal edildiği günlerde varlarını yoklarını seferber ettikleri gibi. Türkiye, en güçlü şekilde Pakistan'ın yanında olduğu mesajını verdi. İki ülke Irak, Suriye ile yapılanlar gibi Yoğunlaştırılmış İşbirliği Anlaşması imzaladı. Başbakanlar, konusuna göre bakanlarla beraber her yıl bir kez buluşacak. TİKA, 72 saat içinde ofis açma sözü verdi. Türkiye, Pakistan'ı İsrail krizi yüzünden meşhur olan Anadolu Kartalı tatbikatına davet etti. Erdoğan, İran'la gerilimin giderilmesine yardımcı olma sözü verdi. Heyete eşlik eden 80 işadamı gün boyunca muhataplarıyla iş konuştu. Birçok yerde olduğu gibi burada da tercümanlığı Pakistan-Türk okulu öğrencileri yaptı. TOBB'u, İTO'su, TUSKON'u ve TİM'i ile iş örgütleri buradaydı. İki başbakanın katıldığı ilk CEO'lar Forumu, ilk toplantıda meyvesini verdi: İşadamlarına vizeler kalktı. Bugün Meclis'e de hitap edecek olan Erdoğan, canlı yayınlanan basın toplantısında hem eli silahlı radikal gruplara hem de demokrasi karşıtı girişimlere açık mesaj verdi. Terör gruplarına, "Din adına masumların öldürülmesine İslam izin vermez." dedi. Yönetimi ise halkın tercihine saygılı olmaya çağırdı. Dikkat çeken noktalardan biri de artık Türkiye'nin tecrübesinin örnek olarak görülmesiydi. Bu alanlardan biri, komşularla ilişkileri yoluna koymadan istikrarın sağlanamayacağı anlayışıydı. Pakistan tarafı, Türkiye'nin başlattığı Afganistan'ın Dostları girişimini her fırsatta alkışlarken, Başbakan Gilani son dönemde İran, Çin, Hindistan ve Afganistan'la ilişkileri geliştirmek için yaptıklarını sayıyordu. Örnek alınmak istenen ikinci konu İmam Hatip Lisesi (İHL) modeliydi. Kendisi gibi İslam ülkesi olmasına rağmen Türkiye'de dindarların şiddete neden kaymadığı sorusuna cevap ararken, Pakistan tarafı imam hatipleri görmüştü. Konu açılınca Erdoğan, İHL'lerde din ve bilimin birlikte verildiğine dikkat çekerek kendisinin de bu okul mezunu olduğunu eklemiş. Bu çok anlamlıydı: Çünkü aşırılık ürettiği için yerden yere vurulan, mağdur edilen İHL'ler, model olarak karşımıza çıkıyordu. 614248 MEHMET YILMAZ KCK, PKK'nın yerine mi geçiyor? -Kuzey Irak'tan gelen PKK mensuplarının Türkiye'ye dönüşlerini DTP'nin kitlesel bir şova dönüştürmesi. Başbakan Erdoğan, 34 kişinin gelişi sırasında yapılan gösterilerin ülke genelinde "halkı yaraladığı" kanaatinde. Gerekçesini de "Bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkmaya hakkımız yok." sözleriyle açıklıyor. Gelinen noktada... İyi niyetle başlayan sürecin önünü tıkayan nedir? -Güven bunalımı. Peki, bu bunalımı tetikleyen baş aktör kimdir? -Abdullah Öcalan. Öcalan, demokratik açılımı kendi lehine kullanmak istiyor her fırsatta. Dağdan inişi de inisiyatifine almak niyetinde. Nitekim... 21 Ekim'de avukatlarıyla yaptığı görüşmede şükranlarını sunuyor Kandil'deki teröristlere. Niye? Kendisine ne kadar bağlı olduklarını gösterdikleri için. Yani... Dağdan dönüş benim çağrımla gerçekleşti, diyor. Öcalan kendinden kadar emin ki... Çözüm için hazırladığı önerileri sıralıyor art arda: -Birinci aşamada, devlet Kürtlerin tüm haklarını güvence altına alacak. Biz de bölücü olmadığımızı devlete ispatlayacağız. Şiddeti yöntem olarak esas almadığımızı ilân edeceğiz. Bu aşamada çatışmasızlık ortamı oluşturulur. Devlet de Kürtlerin kendi kendini yönetmesine imkân tanır. -İkinci aşamada, sınır dışına çekilme olur. -Üçüncü aşamada, devlet verdiği güvenceyi hukukî mevzuata yansıtır. Ne anlama geliyor bütün bu açıklamalar? PKK'nın tasfiye edilmesini, yerine de KCK'nın almasını... Zaten Öcalan da gizlemiyor niyetini. Diyor ki... -Yol haritamda KCK'yı açıkladım. Ona göre nedir KCK? -Hudutları esas almayan toplumu demokratik bir şekilde örgütleyen özgürlükçü bir yaklaşım. Başka?.. -KCK, özgürlük temelinde toplumun demokratik örgütlenmesidir. -Toplumun kendi kendini demokratik yönetmesidir. Öcalan, mezkûr görüşme sırasında, KCK sisteminin ekonomik, sosyal, siyasi, hukukî ve diplomatik boyutları olduğunu da söylüyor. Kısacası... Kendi kurduğu yeni sistemin devlet tarafından muhatap alınmasını istiyor. Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturmada ise bakın KCK'dan nasıl bahsediliyor? -Terör örgütü PKK'nın illegal şehir yapılanmasıdır. -Yasama, yürütme ve yargı erklerine göre örgütlenmiştir. -Örgüte hiyerarşik bir düzen hakimdir. Özetle... -Özgürlük temelinde demokratik bir örgütlenme yoktur. Anlaşılıyor ki... Öcalan, birinci aşamadan bahsederken devletin illegal bir yapılanmayı, yani KCK'yı tanımasını istiyor. zaman şu soruyu sormak gerekiyor kendisine: -DTP, özgürlük temelinde toplumun demokratik örgütlenmesi değil midir? Bu sorunun cevabı "evet" ise... -O halde KCK yapılanmasına neden ihtiyaç duyuldu? Yok, sorunun cevabı "hayır" ise... -DTP'nin üstünde olduğu ayan beyan ortada olan KCK neyin nesidir? DTP, Türkiye'de faaliyet gösteren bir siyasi partidir. Siyasi partiler de demokrasilerde toplumun kendi düşüncelerini ifade etmek için örgütlendiği meşru bir zemindir. Haliyle DTP de onlardan biridir. Ama... DTP ismi hiç zikredilmeden sürekli KCK'dan bahsedilmesi zihinlerde istifhamlara yol açıyor doğal olarak. DTP'li yöneticilerin sürekli birbiriyle çelişen açıklamalar yapmaları da bu istifhamların sayısını artırıyor maalesef. Sahi... KCK, yeni PKK mıdır? mehmet.yilmaz@zaman.com.tr 615534 100 çekirdekli işlemci Tilera adlı bir yarı iletken şirketi 100 çekirdekli bir işlemci ürettiğini açıkladı. Bu işlemcinin Intel Nehalem-EX'lerden dört kat daha hızlı olduğu ve üçte bir oranında daha az güç harcadığı belirtildi. Tilera'nun yeni 100 çekirdekli işlemcisinin 2010 yılında satışa çıkacağı söyleniyor. Tilera kendini çok sayıda çekirdeğe adamış bir şikret 2007 yılında M.I.T.'den ayrılan kişilerce kurulan Tilera'nın ürettiği bu işlemci 40 nm mimarisini kullanıyor. Tilera'nın teknik bölümünün başındaki isim olan Anant Agarwal ürettikleri bu işlemcinin çok yönlü bir yapıya sahip olduğunu ve hiçbir özel ayar gerektirmeksizin her gün kullandığımız yazılımları çalıştırabileceğini söyledi. Nehalem-EX'ler sekiz çekirdeğe ve on altı işlem birimine sahip olacaklar Tilera'nın ürettiği işlemci Intel'in kullandığı x86 mimarisinden farklı bir mimariye sahip. Uzmanlar, günümüzde işlemcilerin hızını artırabilmek için saat hızını artırmaya çalışmanın artık geride kaldığını, üreticilerin işlemci hızını artırmak için çekirdek sayısını artırması gerektiği görüşünü paylaşıyorlar. Bu görüşü benimseyen Intel yakın zamanda çekirdekli Nehalem-EX, AMD ise 12 çekirdekli Magny Cours (Opteron) modellerini piyasaya sürecek. :: Yazan: SDN 615272 Galatasaray'da gözler Türkiye Kupası'na çevrildi... 'da gözler 'na çevrildi... ’ye 3-1 yenilerek ligde 3. sıraya gerileyen ’da gözler 28 Ekim Çarşamba günü ile oynayacağı maçına çevrildi. Teknik direktör yönetiminde, ’nde basına ve taraftarlara kapalı olarak yaptığı antrenmanla maçın hazırlıklarına başlayan sarı-kırmızılı ekipte, derbi karşılaşmada ilk 11’de görev alan oyuncuların maç ertesi programlarını sahada yenileme çalışmaları ve sağlık merkezinde terapi seanslarıyla tamamladığı, antrenmanın ana bölümünde diğer oyuncularla teknik çalışmalar yapıldığı kaydedildi. Galatasaray, çalışmalarını yarın saat 18.00’de yapacağı basına ve taraftara kapalı antrenmanla tamamlayacak. BAROS’UN DURUMU Fenerbahçe maçının ilk dakikasında sakatlanan ve sol ayak 2. ve 3. tarak kemiklerinde kırık tespit edildikten sonra ayağı alçıya alınan ’un tedavisine sağlık ekibi tarafından devam edildiği açıklandı. Baros’un sakatlığının en az ayda geçebileceği öğrenilirken, futbolcunun durumunun, kırıklardaki iyileşme süresine bağlı olarak belli olacağı bildirildi. Öte yandan, sakatlığı süren ’ın ise idmanda takımdan ayrı olarak çalıştığı ifade edildi. . . 615401 NASA'nın kritik füze denemesi yarın NASA'dan yapılan açıklamada, emektar uzay mekiği filosunun yerini almak üzere tasarlanan fırlatma aracı Ares 1-X'in dakika 30 saniye sürecek test uçuşu için tüm hazırlıkların tamamlandığı belirtilerek, yarınki denemenin Ares ile bağlantılı tüm teknik ve yer operasyonlarını görme imkanı tanıyacağı kaydedildi. 700'ün üzerinde sensörden gelecek verilerin aylar sürecek incelemeler ışığında değerlendirileceği deneme, yarın TSİ 14.00'te, hava koşulları izin vermezse ikinci girişim Çarşamba yapılacak. Deneme sırasında Florida Cape Canaveral'daki Kennedy Uzay Merkezi'nden fırlatılacak füzenin, mekik programındaki katı yakıtın modifiye edilmiş hali olan sadece birinci katı test edilecek, füzenin diğer katı ve kapsülü maket olacak. New York'taki Özgürlük Anıtı'ndan 10 metre uzun olan 99,6 metre uzunluğundaki füzenin ikinci katı 45 bin 720 metre irtifaya çıktıktan sonra Atlas Okyanusu'na düşecek. Ares 1-X, 2015'ten sonra "Constellation" adı verilen program çerçevesinde uzay mekiğinin yerini alacak "Orion" adlı uzay kapsülünü uzaya götürecek. "Constellation" programı çerçevesinde Amerikalılar, Ay seyahatlerine yeniden başlamayı, hatta Mars'a insanlı uçuşlar düzenlemeyi tasarlıyor. NASA, boyu yüz metreye yaklaşan yeni füze üzerinde üç senedir çalışıyor. Cap Canaveral'deki Kennedy Uzay Merkezi'nde uzay mekiklerini fırlatmak için kullanılan 39B fırlatma rampasında 30 yıl sonra ilk kez yeni bir füze bulunuyor. 39B'den iki km uzaktaki 39A rampasında ise Atlantis uzay mekiği 16 Kasımda fırlatılmayı bekliyor. Amerikan yönetimi tarafından görevlendirilen bağımsız bir komisyon, Ulusal Havacılık ve Uzay İdaresi'ne (NASA), Ay'a tekrar astronot gönderme planlarını gözden geçirmesi gerektiğini bildirmiş, Ares füzesinin yanlış seçim olduğunu açıklamıştı. NASA'dan i-phone uygulaması Bu arada, NASA, popüler akıllı telefon iPhone ve iPod Touch için uzay çalışmalarıyla ilgili bilgi, video, görüntü ve haberleri güncelleyen bir ücretsiz uygulama geliştirdi. Apple'ın "App Store" bölümünden bedava indirilebilecek uygulamayla kullanıcılar, Uluslararası Uzay İstasyonu, Dünya yörüngesindeki uzay araçları veya NASA'nın fırlatacağı uzay araçlarının geri sayımına erişim gibi özellikleri görebilecekler. 26 Ekim 2009 615553 Mısırlı Merve Şirbini davası başladı Davanın görüldüğü mahkeme binasının çevresindeki sokaklar trafiğe kapatıldı, davaya katılanlar ve davayı izlemek için akredite olan 44 yabancı ve yerli gazeteci mahkeme girişinde arandı, mahkeme binasında keskin nişancılar konuşlandırıldı. Yabancı düşmanlığıyla cinayet işlemek, cinayete teşebbüs etmek ve yaralama suçlarından yargılanan Alex W, mahkemeye elleri ve ayakları kelepçeli şekilde getirildi. Alex W, mahkemeye güneş gözlüğü ve kapüşonlu kazakla yüzünü kapatarak geldi. Mahkeme başkanı, duruşmanın başında Alex W'den ısrarla gözlüğünü ve kapüşonunu çıkarmasını istedi. Güneş gözlüğünü çıkarmayan ve mahkeme başkanına kimliği hakkında bilgi vermeyen Alex W, mahkeme başkanı tarafından para cezasına çarptırıldı. Olay sırasında ağır yaralanan ve koltuk değnekleriyle mahkemeye gelen Merve Şirbini'nin eşi de bugün ifade verecek. Davayı izlemek üzere mahkemeye gelen Mısır'ın Berlin Büyükelçisi Remzi Ezzeldin Remzi, Alman adaletine güvendiğini ve davanın adil şekilde yürütüleceğine emin olduğunu söyledi. Şirbini, yaşındaki oğluyla parkta gezindiği sırada kendisine "terörist" sözüyle hakaret eden Alex W. hakkında şikayetçi olmuş, para cezasına çarptırılan Alex W, Temmuzda Dresden kentindeki mahkeme salonunda yapılan temyiz duruşmasında aylık hamile Şirbini'yi 18 yerinden bıçaklayarak öldürmüştü. Mahkeme salonundaki saldırıda, Şirbini'nin eşi de bıçak darbeleriyle ağır yaralanmıştı. AA 615585 İstanbul'da domuz gribi vakası sayısı İstanbul Pandemi (salgın) Bilimsel Kurulu, Vali Muammer Güler'in başkanlığında ''domuz gribi'' konusundaki mevcut durumu ve son gelişmeleri değerlendirmek üzere toplandı. İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğündeki toplantı yaklaşık saat 45 dakika sürdü. İl Sağlık Müdürü Ali İhsan Dokucu, İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız ve konunun uzmanlarının da katılımıyla gerçekleşen toplantının ardından konuşan Güler, öncelikle panik havası yaratılmaması gerektiğini vurguladı. Muammer Güler, ''22 ayrı okulda 48 öğrencide H1N1 virüsüne rastlandı. Toplam vaka ise 40'ı erişkin olmak üzere 88'dir'' dedi. ''TATİL SÜRESİ İÇERİSİNDE OKULLARIMIZDA GENEL TEMİZLİK ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİLECEK. HİJYENİK ÖNLEMLERİN TAMAMLANMASINA İLİŞKİN FAALİYETLER YAPILACAK'' Muammer Güler, kentteki okulların 4.5 günlük tatil süresince, genel temizliğinin yapılacağını ve hijyenik önlemlerin tamamlanmasına ilişkin faaliyetlerin gerçekleştirileceğini bildirdi. Vali Güler, İstanbul Pandemi (salgın) Bilimsel Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, bir salgın durumunun söz konusu olduğunu, bunun daha da gelişme ihtimalinin bulunduğunu söyledi. Özellikle okullarda ortaya çıkan ve kesin tahlil sonuçlarıyla belgelenen konuları yakından takip ettiklerini ifade eden Güler, ''Olay sadece okullarla ilgili değildir, İstanbul'un tümüyle ilgilidir. Hem öğrenciler, hem erişkinler içindir'' dedi. Son 10 günden beri okullardaki durumu izlemeye devam ettiklerini belirten Güler, İstanbul'da H1N1 virüsü çıkan öğrencilerin evlerinde istirahat ettiklerini, hastanede tedavi altında olan bir vakanın olmadığını kaydetti. Muammer Güler, ''Bu tedbirlerin başlangıcı olan 30 Nisandan tarihinden, hatta ilk vakaya rastladığımız 14 Mayıs tarihinden bu yana da 329 vaka tespit edilmiştir. Bu İstanbul nüfusu için tolere edilebilir bir sayı olarak görülmektedir'' diye konuştu. Esasen tatilin de kesin çözüm olmadığı hususunu uzmanların ifade ettiğini de açıklayan Güler, ''Gerektiği ortamda kesinlikle tatile karar vereceğiz. Ancak İstanbul'da şu andaki rakamlar, Bilimsel Kurulumuz, bir kümelenmenin, tatile gerektirecek bir durumun olmadığını saptadı. Cumhuriyet Bayramı'nın Çarşamba günü öğleden sonraki yarım günlük ve perşembe günkü bir günlük tatili ve hemen ardındaki 30 Ekim cuma gününün okullarımızda ara verilmesi kararını tavsiye etti'' dedi. İstanbul Valisi Güler, 30 Ekimde ilk ve orta dereceli okulların tatil edildiğini de anımsatarak, şöyle devam etti: ''Tatil süresi içerisinde okullarımızda genel temizlik çalışmalarına devam edilecek. Hijyenik önlemlerin tamamlanmasına ilişkin faaliyetler yapılacak. Bu sürede hasta çocuklarımızın kesinlikle dışarıda olmamasını, dershaneye gidenlerin dershaneye dahi gitmemelerini, evlerinden çıkmamalarını, bu 4.5 günlük süreç içinde tedavilerine evde devam etmelerini, kalabalık ortamlarda bulunmaktan kaçınmalarını kendilerine tavsiye ediyoruz. Sağlık Bakanlığı da açıkladı. Aşılamaya Kasım ayı sonunda başlanacak.'' Okullara ekipler gönderip bir dezenfeksiyon yapılmayacağını ifade eden Güler, okulların kendi çaplarında temizlik çalışmalarını sürdüreceklerini kaydetti. Vatandaşların büyük çoğunluğunun hastalık olmasa bile bazı hastanelere başvuruda bulunduklarının görüldüğünü belirten Güler, herkese tahlil yapılmadığını da söyledi. İstanbul Valisi Güler, Kasım ayında Anadolu yakasında yeni bir laboratuvar daha kurulacağını sözlerine ekledi. AA 2009-10-26 18:34:35 aşı geldi dediler, şimdide kasım sonunda vurulacak deniliyor pek anlayamadım. daha geçenlerde ankarada 5-6 derken 20 nin üzerinde vaka çıktı, istanbulda daha bir şey yoktu ama bugün 22 okulda vaka tespit edilmiş? bir an evvel ıslanmadan şemsiye açmak lazım değilmi? daha kötüye gitmeden önlemini almak lazım. Bahattin DUMAN 2009-10-26 17:18:39 Domuz gribi vakalrından açıklamalr yapıyosunuz.Bu güzel.Ama 22 okulun adı neden gizli acaba.Biz veli olarak çok tedirgin bir durumdayız.Yani bu okulların ismi verilse biz de veli olarak tedbirimizi alsak daha iyi olmaz mı acaba?İllaki beş on öğrencinin ölmesini mi bekliyorsunuz?Lütfen ölümler olmadan bu işe bir çözüm bulun.Yarın çok geç olmasın. handan aksu 615363 Irak'ta "polis terörü" kameralara yansıdı 'ta polisin vatandaşlara yönelik şiddetinin en net görüntüsü, Türkmen Yengice köyündeki bir futbol sahasında kameraya yansıdı. -- Tuzhurmatu ilçesine bağlı Yengice köyünde düzenlenen futbol turnuvası kapsamındaki maç sırasında polis güçleri aniden sahaya indi, havaya ateş açtı ve bölgede adeta terör estirdi. gün kadar önce oynanan maçın ilk yarısı güzel geçti ancak olaylar maçın ikinci yarısında başladı. Hakkında tutuklama kararı olan bir kişinin gözaltına alınması gerekçesi ile harekete geçen polis bölgeyi aniden kuşattı. Futbol sahasına da giren polis korku saçtı. Genç futbolcular neye uğradıklarını henüz anlamazken polis güçleri sahanın hemen yanı başında bir kişi kişiyi köşeye sıkıştırıp tutuklamaya çalıştı. 'ın yeni demokrasisinde olaylar bunlarla yetinmedi, hakkında tutuklama kararı alınan kişinin polis tarafından tutuklama şeklide insanlık dışı eyleme dönüştü. Türkmen Tuzhurmatu ilçesine bağlı Yengice köyünde bu olayların yaşandığı futbol sahası adeta bir savaş alanına çevrildi, polisler mevzi aldı ve izin alınmadan evlere girildi. 615731 'Derbinin oynanması hakem insiyatifinde' Oğuz Sarvan, yaptığı yazılı açıklamada, maç öncesi yardımcı hakem Tarık Ongun'un başından yaralanmasının ardından, hakem Bünyamin Gezer'in, karşılaşmanın başlatılmasında ve oynanmasında, kişisel inisiyatifini kullandığını belirtti. Oyun kuralları kitabının ilgili maddesinin, maçın başlatılması ve devam etmesi yetkisini tamamen hakeme verdiğini vurgulayan MHK Başkanı Sarvan, Bünyamin Gezer'in de bu yetki çerçevesinde maçın başlatılması kararı verdiğini, kendisine hiçbir kuruldan, herhangi bir telkinde bulunulmadığını kaydetti. AA 615386 'Kosova'da çatışma çıkabilir' 'Kosova'da çatışma çıkabilir' 26.10.2009 15:59Sırbistan Devlet Bakanı Oliver İvanoviç, Kosova'da gerginliğin artabileceğini ve bunun çatışmaya dönüşebileceğini söyledi. Kosova'nın kuzeyindeki Mitroviça'nın Sırp kesimini dün ziyaret eden Sırbistan'ın Kosova'dan sorumlu Devlet Bakanı İvanoviç, Kosova Elektrik Kurumunun Sırpların yoğun yaşadıkları bölgelerde elektrik kesintisi uygulamasını sert dille eleştirdi. Borçlarını ödemedikleri gerekçesiyle Sıpların elektriklerinin kesilmesinin tamamen siyasi amaçlı olduğunu öne süren İvanoviç, "Toplumların temel basit ihtiyaçlarının siyasete malzeme yapılması gerginliği artırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu gerginlik yüzünden Kosova'da çatışma dahi çıkabilir" dedi. İvanoviç, elektrik konusuna BM Kosova Geçici Misyonu (UNMİK) aracılığıyla zaman kaybedilmeden bir çözüm bulunmasını istedi. AA 615549 Fenerbahçe'den Baros'a sakatlık mesajı Sarı-lacivertli kulübün internet sitesinde yapılan açıklamada, ''Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu talihsiz olayda ayak tarak kemiği kırılan Milan Baros'a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, en kısa zamanda iyileşip sahalara dönmesini temenni ediyoruz'' denildi. EMRE'DE BAROS'U ARADI Fenerbahçe'nin milli futbolcusu Emre Belözoğlu, Galatasaray ile dün yaptıkları derbi maçın hemen başında sakatlanan ve ayak tarak kemiğinde kırık tespit edilen sarı-kırmızılı takımın Çek futbolcusu Milan Baros'un sakatlığından dolayı üzgün olduğunu söyledi. Sakatlık pozisyonunda yer alan Emre, Fenerbahçe Kulübü'nün internet sitesi aracılığıyla yaptığı açıklamada, maçtan sonra Baros'u aradığını ifade ederek, şu ifadeleri kullandı: ''Top Baros'un ayağındayken ben de onun önünü kesmek için hareket etmiştim. Bu arada sakatlık oldu. Aslında benim herhangi bir darbem ya da müdahalem söz konusu değil ama neticede sahalardan uzak kalacak ve sakatlanmış olması çok üzücü. Bizler yaşamını futbolla kazanan insanlarız. Bu gibi sakatlıklar hepimizin başına geliyor. Ben de sakatlıklar yaşamış bir oyuncu olarak, bu sıkıntıları çok iyi biliyorum. Maçtan sonra eşimle birlikte çok üzüldük. Kendisini aradım, bir an evvel eski sağlığına ve sahalara dönmesini temenni ettim. Umarım kısa sürede sahalara döner.'' AA 614249 Ankara’da okullar hafta tatil ’da okullar hafta tatil 26.10.2009 ilk ve orta dereceli okulları bir hafta süreyle tatil etti. Bu sürede okullarda dezenfekte işlemi yapılacak. Başkent’teki dershanelerde de öğretime bir hafta ara verildi ’da domuz gribinden ilk ölen Mustafa Güneş’in cenazesinin yapıldığı gün ilk ve orta dereceli okulları bugünden itibaren bir hafta süreyle tatil ettiğini açıkladı. Özel Dershaneler Birliği Derneği’ne (ÖZ-DE-BİR) bağlı Ankara’daki dershanelerde de öğrenime bir hafta ara verilmesine karar verildi. Valilik cuma günü henüz genel bir okul tatilinin gündemde olmadığını belirtmişti. Ankara Valisi Kemal Önal dün virüsünün yayılmasını kontrol altında tutmak” amacıyla Ankara’daki ilk ve orta dereceli okullarda bugünden itibaren yedi gün süreyle eğitim ve öğretime ara verildiğini açıkladı. Önal, öğretime ara verilen sürede, okulların tamamında dezenfekte işlemi yapılacağını da bildirdi. Önal, “Virüsün yaygınlaşma eğilimini saptamamız üzerine, olayın önüne geçmek için bir hafta süreyle eğitim ve öğretime tatil kararı alındı. Tatil dönemiyle virüsün hızını kesmek istiyoruz” dedi. Önal, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine öğrencilerin katılmasına yönelik yeni bir karar alınmadığını ve programa ve kutlama etkinliklerine öğrencilerin önceden olduğu gibi katılacaklarını da sözlerine ekledi. ’da okulda eğitime tatil Hac zamanı dünyanın türlü ülkelerinden gelecek yüz binlerce hacı adayını karşılamaya hazırlanan Suudi Arabistan’da, domuz gribinden kaynaklanan ölümler nedeniyle okulda eğitime ara verildi. Suudi Arabistan ’ndan yapılan açıklamada, El Kasım bölgesinde 12 yaşındaki bir erkek öğrenci ile El Şarkiya bölgesinde 14 yaşındaki bir kız öğrencinin domuz gribi nedeniyle yaşamlarını yitirdikleri belirtilerek, bu öğrencilerin okullarında geçici olarak eğitime ara verildiği kaydedildi. 615199 Genelkurmay Karargâhı'ndaki 'gizli tanık' Ergenekon soruşturması sırasında verdikleri ifadelerle deprem etkisi yapan 'gizli tanık'lardan birisi de Genelkurmay Karargâhı'nda çıktı. Kendini 'vatansever' olarak tanımlayan bir subayın gönderdiği ihbar mektubu ve beraberindeki 'orijinal' İrtica ile Mücadele Eylem Belgesi adeta deprem etkisi yaptı. Savcılara ulaşan 'gerçek' belge Adli Tıp'ta incelendi ve hem imzanın Albay Çiçek'e ait olduğu belgelendi hem de çok çarpıcı yeni bulgulara ulaşıldı. Komplo belgesinde çok önemli bir aşamaya gelinmiş oldu. Ama önce bazı hatırlatmalar yapmak şart. Herkesin malumu olduğu üzere Taraf, 12 Haziran 2009'da "AKP ve Gülen Cemaati'ni bitirme planı" manşetiyle bombayı patlatmıştı. Belgeye göre karargâhta bir darbe planı hazırlandı. Hatta Gülen Cemaati'ni bitirmek için masum insanların evlerine silah bırakılacak, sonra da askeri mahkemede yargılanmalarının yolu açılacaktı. Alevi düşmanlığı körüklenecekti. Ergenekon'dan tutuklu askerlerin masum olduğu yönünde çalışmalar yapılacaktı. 2009-10-26 11:47:21 mhp genel başkanı devlet bahçeli son zamanlarda sık sık mhp sitesinden değişik konularla alakalı sayfalarca açıklamalar da bulunuyor. ülkemizin can güvenliğinden sorumlu tsk'nın siyasete müdahalesini yadırgamak, kınamak en başta siyasetçilerin görevidir. gücünü halktan alan siyasetçilerin mutlaka kirli plana dair söyleyecek bir kaç sözü olmalıdır. ama bilemediğimiz bir yerlere, karanlık odaklara hizmet ediyorsa, suskun kalmasına şaşırmam.. hasan esen 614154 Ezeli rekabette dostluk baki kaldı Fenerium Tribünü'nün protokol kapısına çevik kuvvetin minübüsü ile gelen Galatasaraylı yöneticiler ve başkan Adnan Polat stadyum girişinde maç başlamadan yarım saat önce Nihat Özdemir ve Asbaşkan Ali Koç tarafından karşılandı. Stadyuma giriş yapmakta olan taraftarların Galatasaray Başkanı'na yaptıkları kötü tezahüratları engelleyen Ali Koç misafir takım başkanı ve yöneticilerini protokol tribününe kadar götürdü. 615078 Polonezköy’de beton korkusu Polonezköy’de beton korkusuŞenol Demirci 26.10.2009Polonezköy 1830 Polonya Ayaklanması sırasında hükümet başkanı, daha sonra da Polonyalı sürgünlerin siyasi lideri olan Prens Adam Czartoryski tarafından 1842 yılında kuruldu. İlk başta ancak 12 kişinin oturduğu köyün nüfusu zamanla arttı. 1938 yılında Polonezkoy sakinleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabul edildi. 1968’de işledikleri toprakların tapusu verildi. Günümüzde Polonezköy’de bin kişi yaşıyor. Özellikle haftasonları bölgedeki turistik tesisler sebebiyle nüfus artıyor. ‘Tabiat Parkı’ statüsüyle koruma altındaki Polonezköy için ‘Koruma Amaçlı İmar Planı’ hazırlanıyor. Polonezköy Doğa Derneği yetkilileri bu planla bölgenin bir uydu kente dönüştürüleceğini öne sürüyor ’un doğayla iç içe olan yerleşim bölgesi Polonezköy için hazırlanan imar planıyla, yıllardır duran yapılaşma yeniden başlayacak. Belediye, 1994’te “Tabiat Parkı” statüsüyle korumaya alınan Polonezköy için “Koruma Amaçlı İmar Planı” hazırlıklarını tamamlamak üzere. Uygulama imar planı hazırlanmadığı için 15 yıldır Polonezköy’de yapılaşma yasağı bulunuyordu. Belediye imar durumunda bir artışın söz konusu olmadığını savunurken, Polonezköy Doğa Derneği yetkilileri ise Polonezköy’ün yok edileceğini, bir uydu kente dönüştürüleceğini öne sürüyor. ‘Bu planı yapacağız’ Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Polonezköy’le ilgili koruma planlarının olduğunu, uygulama imar planının ise bir türlü hazırlanmadığını söyledi. Belediyenin asli göre-vinin başta “imar” olduğunu kaydeden Çelikbilek, şunları söyledi: “15 yıldır uygulama imar planları hazırlanıp yürürlüğe girmemiş. 1/10 binlik planları var. Burası bir tabiat parkıdır. 1/1000 planları da olması gerekir. Biz bunu çıkaracağız. Yasal bir zorunluluğu yerine getireceğiz. Orman Bakanlığı yetki verdi. Bazı vatandaşlar buna karşı çıkıyor. Polonezköy’de kendilerinden başka kimsenin yaşamamasını, kimsenin buraya gelmemesini isteyen bir grup var. İtirazlar bu yüzden.” Tehlike çok büyük Beykoz Belediyesi’nin 16 Ekim’de düzenlediği “koruma planı” tanıtım toplantısında, mevcut köy yollarının genişletileceğinin, yeni yolların ve otoparkların yapılacağının, büfe, kafe, manej gibi yeni yapılara izin verileceğinin köylülere anlatıldığını belirten Çelikbilek “Yeni imar durumu yüzde 7.5 olacak. Bunun neti de yüzde 6’dır. Yani eski oranlar korunacak” dedi.  Polonezköy Doğa Derneği Başkanı Prof. Dr. Arif Esin ise Uygulama İmar Planı’nın gündeme gelmesinin  öncesinde Polonezköy’de büyük arsa satışları yaşandığını öne sürerek şöyle konuştu: “Tehlike Polonezköy’ün uydukent haline dönüştürülmek istenmesinde. Belediye burasını kent yapmak istiyor. Polonezköy tabiat parkı olarak korunmalı. Belediye, Çevre Bakanlığı ve Anıtlar Kurulu’na raporlarımızı, itirazlarımızı ilettik. Son çare olarak yargıya gideceğiz. Planlarda 14 metre genişliğinde yol düşünülüyor. Bunlar ağaçlar kesilmeden yapılamaz. Planlarda 150 dükkân yapabilecek bir ticaret merkezi ayırmanın anlamı nedir?” Polonezköy Muhtarı Antoni Dohoda ise bölgenin tabiat parkı ilan edilmesiyle birlikte genç neslin ev yapamadığı için köyü terk etmeye başladığını söyledi. 614532 ABDULLAH AYMAZ Çelikmakas Sonra Emre ve Orhan Beylere dönerek, "İşte cin bunlar! Ben bir sosyoloğum, bunlar bu çok kültürlü toplumu 50 sene ileri götürdüler; geliştiriyor ve değiştiriyorlar. Alıp buradan ta Türkiye'ye götürüyorlar; kendi toplumlarının insanlarını ve güzel kültürlerini tanıtıyor ve sevdiriyor; insanları kaynaştırıyorlar. Burada, Ramazan'da iftarlara davet ediyor. Kurban Bayramı'nda kesilen kurbanların etlerinden ikram ediyorlar. Aşure zamanı Hz. Nuh'un tatlısını takdim ediyorlar. Diğer Müslümanlara ve hatta diğer kültürlerden olan toplumlara çok güzel örnek oluyorlar. Ben bunları çok takdir ediyorum. Avustralya'da ayrımcılık yasaktır. Bu eyalette biz dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir kanun çıkarttık. Herhangi bir din veya kültürün giyim ve kuşam tarzına hakaret etmek suçtur, cezası altı aydan başlar. Yani bir Müslüman kadının baş örtüsüne hakaret edilemez!.." dedi. Emre'nin dedesi Hüseyin Hüsnü Bey, Denizlili. Çok iyi terzi olduğu için Çelikmakas soyadını almış. Amcası merhum Faruk Çelikmakas'ı tanırdım. Gönüllü eğitim hizmetlerinin ilk mütevellilerindendir. Bu yüzden bizimle beraber 1971 furyasında hapse girdi. Mühendis ve mimar olan Ömer Bey fedakâr bir insandı. Allah rahmet eylesin... Emre'nin babası Ali Fuat Bey, askerî pilot... Yüzbaşı rütbesinde ordudan ayrılmış. Ali Fuat Bey meşhur Denizli Lisesi'nde ortaokulu okumuş. Denizli Lisesi'nden, Einstein'ın alan teorisindeki yanlışını bulup ortaya koyan Boston'daki meşhur MIT Ünivesitesi'nden emekli Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz gibi öğrenciler yetişmiştir. Hatta İsmet Paşa'nın çocukları özel ders almalarına rağmen, imtihanlarda Denizli Lisesi öğrencileri kadar başarı gösteremeyince, Paşa'nın bu husus dikkatini çekmiş ve okulun matematik öğretmenini ödüllendirmiştir. Ali Fuat Bey, pilotluktan ayrıldıktan sonra Menderes'in idam edilmesiyle iyice meselelere içerleyerek "Bu ülkede yaşanmaz!.." deyip Almanya'ya gitmiş. Orasını da soğuk bulduğundan Avustralya'ya geçmiştir. Sidney'de fahri konsolos ve İttihad ve Terakki'nin ileri gelenlerinden genelkurmay başkanlığı ve başbakan vekilliği de yapmış olan meşhur Enver Paşa'nın oğlu Ali Enver ile beraber bir grup oluşturmuşlardır. Emre'nin annesi Kazan Tatarlarındandır. Komünizm gelince dedesini, ailesini alıp Çin'e gitmiştir. Annesi Feryal Hanım orada (Çin'de) doğmuş. Sonra Japonya ve Türkiye derken da Avustralya'ya gelmiştir. Kader ağlarını örmüş, Japonya'da çok itibarlı, imkânlı insanların evlilik tekliflerini reddeden Feryal Hanım Ali Fuat Bey'le evlenmiştir. 1970'te Türkiye'ye gitmişler ve Emre İzmir'de doğmuştur. Aile tekrar iki buçuk sene sonra Türkiye'den Avustralya'ya dönmüştür. Ali Fuat Bey emekli olduktan sonra Sidney'de, en uzun kabak diye gösterilen kabağın daha büyüğünü kendisi yetiştirmeye muvaffak olmuştur. Bitkilerle ilgili çalışmalar yapmış, bu yüzden de kendisine "Bitki doktoru" denilmiştir. Bitki tedavisinde hangi bitkinin hangi hastalığa iyi geleceğine dair araştırmaları vardır... Bu ailenin çocuğu Emre Bey, diyalog hizmetlerinde oldukça temayüz etmiş, pek çok Avustralyalının ülkemizi tanımasına vesile olmuştur. Bunların arasında, ülkenin itibarlı gazetelerinden The Age gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Paul Ramadge ve Monash Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rae Frances de var... Gerçekten Lekakis'in dediği gibi bu çok kültürlü toplumda arkadaşlarımızın gayretleri, ülkemizi, insanlarımızı ve kültürümüzü tanıtma açısından diğer milletlere örnek olacak bir güzellik sergilemiştir. Karşılığında da başta Viktorya Eyaleti Valisi Prof. Dr. David de Kretser, vilayet konağını iftara açtığı gibi, emniyet genel müdürlüğünde de benzeri güzellikler yaşanmıştır... Emre Bey'e Amerika'daki yeni vazifesinde başarılar dilerim... a.aymaz@zaman.com.tr 615965 "Türk Silahlı Kuvvetleri zan altında kalamaz" "Türk Silahlı Kuvvetleri zan altında kalamaz" 26.10.2009 21:48Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı''na ilişkin yeni gelişmelerle ilgili olarak ''Temennim odur ki şu andaki yazılanlar, çizilenler veya söylenenler doğru çıkmasın, yanlış çıksın. Böyle bir bedeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldıramaz. Özellikle de Silahlı Kuvvetlerimizin böyle bir zan altında kalmasını da tabii hazmetmek kabul edilebilir gibi değil'' dedi. Başbakan Erdoğan, Pakistan'dan İran'a giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, ''Cumhuriyet Savcılığı bazı askeri personelin ifadesinin alınması için başvuru yaptı. Bu konuyla ilgili bir değerlendirmezin olacak mı?'' sorusuna şu yanıtı verdi. ''Malum biz bu sürecin başında parti olarak suç duyurusunda bulunmuştuk. Suç duyurusunda bulunduktan sonra da bu süreci takip ediyoruz. Tabii şimdi bu süreçle ilgili olarak zaman erken tespitler yapılmıştı. Tabii bu erken tespitlerin de şu anda tartışılır hale geldiğini görüyoruz. ünkü bazı köşe yazarları da (yanılmışız) filan demeye başladılar. Bu şekilde bazı tespitler yapılıyor. Tabii yargı sürecinde olması sebebiyle de doğrusu burada daha bir detay değerlendirme içerisine girmeyi de ben doğru bulmuyorum. Temennim odur ki şu andaki yazılanlar, çizilenler veya söylenenler doğru çıkmasın, yanlış çıksın. Böyle bir bedeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldıramaz. Özellikle de Silahlı Kuvvetlerimizin böyle bir zan altında kalmasını da tabii hazmetmek kabul edilebilir gibi değil. Burada tabii son olarak özellikle adını vermeyen, bu iddianın sahibi kişi tanık olarak dinlenebileceğinden, ifade verebileceğinden falan bahsetti. Yani gerçekten bu kişi ortaya çıkacak mı? Gelip ifade verecek mi? Öyle zannediyorum ki böyle bir şey olur da ifade verirse zaman bir çok gerçek çok daha net ortaya çıkar. Tabii burada hiç kimsenin aslında üzülmemesi, hiç kimsenin bana göre (niçin böyle bir şey oluyor?) diye de bir sıkıntının içerisine girmemesi gerekir. Hepimiz doğru olanın, gerçeğin ortaya çıkmasının ülkemiz için hayırlı olacağı noktasında birleşmemiz lazım. Doğrusu ben şu anda işin başından bu yana izlediğim gibi yine izlemeye devam ediyorum. Konunun takibine aynı şekilde arkadaşlarımızla devam ediyoruz.'' -''GENELKURMAY BAŞKANI İLE KONUYU GÖRÜŞECEĞİM''- Başbakan Erdoğan, ''Bu gelişmelerden sonra Sayın Başbuğ ile görüştünüz mü? Veya Türkiye'ye dönünce (neler oluyor?) diye sormayı düşünüyor musunuz? ünkü az önce de söylediniz, erken tespitlerden kastettikleriniz arasında acaba Sayın Başbuğ'un (bir kağıt parçasıdır) demesi de var mı?'' sorusu üzerine şunları kaydetti: ''Sayın Başbuğ'un açıklamalarından önce yazılı ve görsel medyanın açıklamaları var, Ana Muhalefet Parti Lideri'nin yapmış olduğu açıklamalar var, diğer muhalefet partilerinin yapmış oldukları açıklamalar var. Biliyorsunuz açıklamalarda herkes adeta bu işi savunur haldeydi. Biz ise sadece partimizle ilgili bir konu olması hasebiyle suç duyurusunda bulunmuştuk ve yargı bunun üzerine gitsin istedik. ünkü partimiz burada zan altına konuluyor. Buna sessiz kaldığımız anda bütün bu iftiraları kabul etmiş oluruz. Böyle bir iftirayı bizim partimizin kabul etmesi mümkün değildi. Aynı zamanda iktidarımızın böyle bir şeyi kabul etmesi mümkün değildi. Temennimiz odur ki gerçek meydana çıksın Ben tabii medya üzerinden Genelkurmay Başkanı ile konuşmak istemem, ama döndükten sonra zaten haftalık rutin görüşmemiz oluyor. Belki bu görüşme vesilesiyle bir araya geldiğimizde bu konuyu muhakkak görüşeceğiz. Önemli bir konu ve aramızda bu konuyu görüşerek süreci değerlendiririz.'' Başbakan Erdoğan, ''Yurt dışından gelişlerin durdurulması kararını Sayın Genelkurmay Başkanı ile aldığınız yönünde haberler var...'' denilmesi üzerine de ''Tam aksine bu, Koordinatör Bakanımla beraber görüşerek aldığımız bir karar'' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, domuz gribi aşısıyla ilgili olarak, ''Kimse aşı olmaya mecbur değildir, ama bilimsel olarak, medyanın da gündeminde zaten, buradan takip ederek arzu eden bu aşıyı yaptırmalıdır, arzu etmeyen yaptırmamalıdır'' dedi Pakistan'dan İran'a giderken uçakta gazetecilerin soruların yanıtlayan Erdoğan, domuz gribiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Halkımızın bence bu konuda teenni ile süreci takip etmesinde fayda görüyorum. Burada özellikle isteğe bağlı istisnasının kaydının önemli olduğuna inanıyorum. Yani anneler ve babaların burada kendi kararlarını titizlikle almaları lazım. Yani ona göre bu kararı vermeleri lazım. Tabii sağlık Bakanlığı teknik olarak bilimsel araştırmaları, çalışmaları ve olması gerekenleri açıkladı, açıklıyor, ama ne diyorlar 'isteğe bağlı olarak' yani kimseyi buna mecbur etme hakları yok. Ben de aynı şeyi söylüyorum; kimse aşı olmaya mecbur değildir, ama bilimsel olarak, medyanın da gündeminde zaten, buradan takip ederek arzu eden bu aşıyı yaptırmalıdır, arzu etmeyen yaptırmamalıdır.'' Başbakan Erdoğan, Kudüs'te Haremüşşerif'te meydana gelen olaylarla ilgili bir soru üzerine ''Konuyu yakından takip ediyoruz. Sağ olsun Büyükelçimiz an be an takip etti. Bizi sürekli olarak bilgilendirdi. Şu anda tabii bir sükunet söz konusu, Haremüşşerif Vakfı yöneticileriyle ilgili sıkıntılar var. Onların bırakılması noktasında gerekli görüşmelerimiz devam etti'' dedi. Erdoğan, ''Halid Meşal'den size bir mesaj geldiği doğru mu?'' sorusu üzerine de ''Meşal'in böyle bir açıklaması oldu, ama Ankara'ya böyle bir mesaj gelip gelmediğini bilmiyorum. Sadece açıklamasını arkadaşlarım bana iletti. Yardım konusunda bana gelmiş böyle yazılı bir şey yok. Böyle bir şey söz konusu değil'' diye konuştu. ''Olursa tavrınız ne olur?'' denilmesi üzerine Erdoğan, ''Halid Meşal'den bir mesaj gelmesine gerek yok. bizim her zamanki görevimiz zaten. Onlar orada ne kadar sorumluysa ben de burada en az onlar kadar sorumluyum. Ve bunu sadece Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak değil, bir Müslüman olarak böyle düşünüyorum'' dedi. Erdoğan, Pakistan'daki temasları sırasında yetkililerin İran ile ilgili bir talebi olup olmadığına ilişkin soruya, ''Hayır. Onların isteği bölgesel anlamda. Bölgedeki terörle ilgili müşterek adım atabilecekleri noktasında talepleri var. Bu konuda İran'a da bu mesajı iletme konusu gündeme geldi. Teröre karşı ortak mücadele...'' karşılığını verdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Pakistan yönetiminin Türkiye'ye olan bağlılığı, sadakati bu noktada gönül huzuru içindeyim, ama şu an içinde bulundukları sıkıntılar içinden baktığımızda tabii üzüntülüyüm'' dedi. Pakistan'dan İran'a giderken uçakta gazetecilerin soruların yanıtlayan Erdoğan, ''Pakistan'dan gönül rahatlığı içerisinde mi dönüyorsunuz bölgesel istikrar açısından?'' sorusuna şu yanıtı verdi: ''Şimdi tabii Pakistan yönetiminin Türkiye'ye olan bağlılığı, sadakati bu noktada gönül huzuru içindeyim, ama şu an içinde bulundukları sıkıntılar içinden baktığımızda tabii üzüntülüyüm. Özellikle son bir hafta içerisindeki gelişmeler, tabii çok aşırı derecede bir güvenlik tedbiri içerisindeler. Mesela Muzafferabad'a gittik orası İslamabad'a göre daha rahat. İslamabad'da şu anda bizimle ilgili güvenlik sebebiyle çok kararlı bir güvenlik tedbiri almışlar.'' Erdoğan, ''Pakistan demokrasisi konusunda endişelerin olduğu'' yönündeki yorumların aktarılması üzerine, ''Ben Parlamentoyu öyle görmüyorum. Parlamento demokrat bir parlamento gibi geldi bana'' dedi. Basın mensuplarının ''oy birliğiyle karar veriyorlar'' hatırlatması üzerine ''Oy birliğiyle karar verilmez diye bir şey yok ki Parlamento Başkanı şu iddiayı söyledi; (benim bayan olmama bağlı bu iş) dedi'' karşılığını verdi. Gazetecilerin ''Mesaj veriyor yani'' demeleri üzerine Erdoğan, ''Mesaj veriyor'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, Pakistan'da meydana gelen saldırılarla ilgili bir soru üzerine de şunları söyledi: ''Pakistan'ın durumu aynen bizim Kuzey Irak'taki PKK'nın oradaki konuşlanmasına benziyor. Nasıl biz oradan rahatsızsak, oradan huzursuzsak Afganistan diyor ki (Pakistan'dan ben rahatsızım). Üçlü zirve yaptık ya bunu dinledik kendilerinden. Pakistan da diyor ki (Ben de Afganistan'dakilerden rahatsızım) çünkü geçişler çok rahat, aynen bize de benziyor. Dağlık bölgeler falan var. bölgede de bu tür coğrafi yerler var. Bir de onların kritik yanı onlar böyle mağaralarda filan değil. Daha çok halkın içine girmişler yani evin içinden çıkıyorlar. Şimdi Pakistan'daki mevcut yönetimlerde bugüne kadar bu demokratik süreci çok sağlıklı da getiremediler. Görüldüğü gibi siyasi liderlerin burada öldürülmesi olayı sıradan bir olay değil. Daha yeni yaşadık Benazir Butto olayını, ama tabii bu, inanıyorum ki Pakistan'da demokrasinin yerleşmesinin bir vesilesi olacaktır. Yani bu bedelleri ödeyen bir ülke er veya geç bunu yakalayacaktır böyle düşünüyorum. Ve ben şu anda bugünkü tabloya baktığım zaman yüzde 22-23 civarında bayan milletvekili var Parlamento'da üstelik de kotadan geliyorlar, seçimle falan değil. Bu noktada ben Parlamentoyu demokrat buldum.'' AA 615142 Plastik bıçakla uçak kaçırmaya çalıştı Plastik bıçakla uçak kaçırmaya çalıştıİSTANBUL DHA 22.10.2009 Havayolları’na ait seferini yapan yolcu uçağı, kalkışından yaklaşık bir saat sonra semalarında, Sudanlı tarafından metal yemek bıçağıyla kaçırılmak istendi. Korsanın etkisiz hale getirildiği ve uçağın ’na indiği bildirildi. İstanbul ’ndan, dün saat 20.35 sıralarında 87 yolcu, iki bebek ve mürettebatı ile havalanan 736 sefer sayılı Boing 736-800 tipi uçak, semalarında elinde metal yemek bıçağı bulunan Sudanlı tarafından kaçırılmak istendi. Hava Yolları’ndan alınan bilgiye göre, korsan uçaktaki güvenlik görevlisi tarafından etkisiz hale getirildi ve uçağın saat 22.52’de Kahire Havaalanı’na inmesi sağlandı. Hava korsanı, polise teslim edildi. Devlet Hava Meydanları (DHM) yetkilileri ise uçağın Türk hava sahası dışında kaçırılmak istendiğini belirterek, kaçırılma durumlarında gönderilen ‘hijakc’ sinyalinin kendilerine ulaşmadığını söylediler. Yetkililer uçakta yemek için plastik bıçak dağıtıldığını, metal bıçakların sadece buiness class yolcularına verildiğini belirttiler. 615445 İşte Kerem'in cezası İşte Kerem'in cezası AJANSLAR Giriş Saati 26.10.2009 15:25 Güncelleme 26.10.2009 16:24 Türkiye Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu, Efes Pilsen sporcusu Kerem Gönlüm'e doping kullandığı gerekçesiyle yıl hak mahrumiyeti ve 10 bin TL para cezası, verdi. Türkiye Basketbol Federasyonu internet sitesinden yapılan açıklamada Disiplin Kurulu'nun 14 Haziran 2009 tarihinde İstanbul'da oynanan Efes Pilsen Fenerbahçe Ülker Beko Basketbol Ligi Play-Off Final Serisi 5. müsabakası bitiminde yapılan doping kontrolü neticesinde; test sonucu pozitif tespit edilen Efes Pilsen sporcusu Kerem Gönlüm'e yıl hak mahrumiyeti ve 10 bin TL para cezası verdiği bildirildi. Efes Pilsen Kulübü'ne ise ihmal gerekçesiyle 30 bin TL para cezası verdiği ifade edildi. ''KARARI GÖRDÜK VE ÜZÜLDÜK" Efes Pilsen Genel Menajeri Engin Özerhun, Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu'nun, basketbolcuları Kerem Gönlüm ve kulübe verdiği cezalar için Tahkim Kurulu'na başvuracaklarını bildirdi. Özerhun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Disiplin Kurulu kararına üzüldüklerini belirterek, ''Kararı gördük ve üzüldük. Üzücü bir durum. 10 gün içinde Tahkim Kurulu'na gitme hakkımız var. Tahkim Kurulu'na başvuracağız, konu orada da değerlendirilecek. Hukuki süreci devam ettireceğiz'' diye konuştu. Disiplin Kurulu'nun bugün açıklanan kararında, idrar tahlilinde yasaklı ''Cathine'' maddesi bulunan basketbolcu Kerem Gönlüm'e yıl hak mahrumiyeti ve 10 bin lira, Efes Pilsen Kulübü'ne de yeterli önlemleri almada ihmali bulunduğu gerekçesiyle 30 bin lira para cezası verildiği duyurulmuştu. Lacivert-beyazlılar, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu'na başvuracak. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614275 Gecenin Sesi BEKİR HAZAR Gecenin Sesi Orijinal Adı: The Night Listener Yönetmen: Patrick Stettner Oyuncular: Robin Williams, Toni Collette TNT 21.15 Sevgilisi tarafından terkedilince ilham perisini de yitiren yazar ve radyocu Gabriel Noone okuduğu bir roman taslağı sayesinde kendini başka bir dünyada bulur. Bu taslak ailesi tarafından tacize uğramış ve AIDS'le boğuşan 13 yaşındaki Pete tarafından yazılmıştır. 26.10.2009 TELEVİZYON 615869 Askeri Savcı soruşturma başlattı KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Askeri Savcı soruşturma başlattı Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Bugün gelinen süreçte konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, Genelkurmay Askeri Savcılığınca soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır" denildi ANKARA (A.A) Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bilgi notunda, 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na ilişkin iddialarla ilgili olarak 'Bugün gelinen süreçte, konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim 2009 günü saat 13.30'da soruşturmaya başlanılmasının sağlandığı' duyuruldu. Genelkurmay Başkanlığı, medyada 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na ilişkin yeni bazı haberlerin yer almaya başlaması üzerine Genelkurmay Askeri Savcılığınca, bugün soruşturmaya başlanılmasının sağlandığını duyurdu. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan duyuruda, 'şayet ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğu' vurgulanarak, 'yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanmasının dahi mümkün olduğuna' dikkat çekildi. 'Bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz' denilen duyuruda, 'bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılması, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemlerinin önlenmesi ve faillerinin cezalandırılmalarının' gereği üzerinde duruldu. 'Belirtilen bu hususların, hukuk devletinin olmazsa olmazlarından' olduğu ifade edilen duyuruda, 'bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir' değerlendirmesine yer verildi. Genelkurmay Başkanlığının duyurusunda, 23 Ekimden itibaren medyada, 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na ilişkin yeni bazı haberler yer almaya başladığı belirtildi. Söz konusu planın 12 Haziranda medyada gündeme getirilmesinin ardından aynı gün Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca soruşturmaya başlanıldığı anımsatılan duyuruda soruşturmanın 24 Haziranda sonuçlandığı ve sonuçların kamuoyuna açıklandığı kaydedildi 'Soruşturmanın, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütüldüğünün' ifade edildiği duyuruda askeri savcılığın yasalar çerçevesinde tüm hususları incelediği ve karara bağladığı bu karara, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma neticesinde ulaşıldığı belirtildi. Duyuruda şunlar kaydedildi: 'Hukuka saygılı olduğunu ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi yoktur. Soruşturma devam ettiği sırada, Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek, bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargahı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu'nda geçici olarak görevlendirilmiş, Eylül 2009 tarihinde de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına atandırılmıştır. Sayın Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran 2009 tarihindeki iletişim toplantısında şu açıklamaları yapmıştır; 'Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır.' 'Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz.' 'Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta (26 Haziran 2009) iddia edilenin bir belge olmadığını bize göstermektedir.' 'Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı vermiştir. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir.' Duyuruda 'Bugün gelinen süreçte ise konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, bugün saat 13.30'da soruşturmaya başlanılmasının sağlandığı' belirtilerek şu hususlara yer verildi: 'Şayet ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığınca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz. Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır. Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir. Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir.' 26.10.2009 GÜNDEM 615857 İşte ekonominin yeni gururları! Yaratıcı fikirleriyle iş dünyasında çığır açan 50 düşünür belli oldu. İşte internet kullanıcıları, uzmanlar, akademisyenler ve işadamlarının katılımıyla hazırlanan http:// www. thinkers 50. com/ home listesi; Coimbatore Krishnarao Prahalad zirvede Zirvede bu yıl Michigan Üniversitesi İşletme Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapan Coimbatore Krishnarao Prahalad oturdu. Hindistan doğumlu, 67 yaşındaki öğretim üyesi birçok kişi tarafından kült eser olarak kabul edilen "Rekabetin Geleceği" ve "Piramitin Altındaki Hazine: Yoksulluğu Refaha Dönüştürmek" isimli kitaplarıyla dikkatleri çekmişti. İkinci sırada Malcolm Gladwell var Listenin ikinci sırasında ise bir gazeteci olan Malcolm Gladwell yer alıyor. 2005 yılında Time Dergisi tarafından Dünyanın En Etkili 100 insanından biri olarak seçilen Malcolm Gladwell,kitapları best seller bir pop sosyolog. "Outliers", "Blink" ve "The Tipping Point" adlı kitaplarıyla en çok okunan yazarlar arasına girdi. Son kitabı Outliers'da başarının sadece kişisel özellikler, kararlılık ve yetenekle ilgili olmadığı konusuna değinen Gladwell, tüm dünyada takip edilen yazıları ve etkili konuşmalarıyla karmaşık akademik açıklamaları, anlaşılır hale getirerek iş dünyasına değer katması ile tanınıyor. Paul Krugman listede üçüncü sırada Listenin üçüncü sırasında ise ünlü iktisatçı Paul Krugman yer alıyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde İktisat ve Uluslararası İlişkiler profesörü olan Krugman buna ek olarak New York Times gazetesinde köşe yazarlığı görevini sürdürüyor. 2008'de ticari modellerin analizi ve ekonomik aktivitenin lokasyonu ile iktisadi bilimler üzerine Nobel ödülünü kazanan Krugman, Uluslararası iktisat, ticaret teorisi, ekonomik coğrafya ve uluslararası finans alanındaki akademik bilgisi ile tanınmaktadır. 'Dahi çocuk' Steve Jobs dördüncü sırada Dördüncü sırada bilişim dünyasının dahi çocuğu' olarak tanımlanan Apple şirketinin kurucusu Steve Jobs var. Jobs,bilgisayar ile estetiği aynı ortamda birleştirerek yenilikçi ürünlere imza attı.2007 yılında Fortune Magazine dergisi Steve Jobs'u En Güçlü İşadamı olarak göstermişti. Jobs, işlevsel ve zarif olan ürünler geliştirmesi sayesinde sadık bir hayran kitlesi edinmiştir. Yeni rekabet stratejisi ile W. Chan Kim & Renée Mauborgne beşinci sırada Beşinci sıradaki W. Chan Kim & Renée Mauborgne ise "Mavi Okyanus Stratejisi" adı verilen yeni bir rekabet stratejisi ile zirveye yerleşti. Yüzyıldan daha uzun bir süreyi ve otuz endüstriyi kapsayan yüz elli stratejik hamleye ilişkin bir incelemeyi temel alan Kim ve Maugborne, geleceğin önde gelen şirketlerinin rakipleriyle mücadele vererek değil, büyüme vakti gelmiş çekişmesiz Pazar alanında “mavi okyanuslar” yaratarak başarılı olacaklarını savunmaktadırlar. Strateji hakkındaki geleneksel düşünce şeklini altüst eden çığır açıcı kitap “geleceği kazanmak için yeni ve cesur bir yol”un haritasını çizmektedir. CK Prahalad Malcolm Gladwell Paul Krugman Steve Jobs W. Chan Kim & Renee Mauborgne Muhammad Yunus Bill Gates Richard Branson Philip Kotler Gary Hamel Michael Porter Ratan Tata Ram Charan Marshall Goldsmith S. (Kris) Gopalakrishnan Howard Gardner Jim Collins Lynda Gratton Tom Peters Jack Welch Eric Schmidt Joseph Stiglitz Kjell Nordstrom & Jonas Ridderstrale Vijay Govindarajan Marcus Buckingham Richard D'Aveni Rosabeth Moss Kanter Clayton Christensen Stephen Covey Thomas Friedman David Ulrich Roger Martin Henry Mintzberg Daniel Goleman Chris Anderson Warren Bennis Robert Kaplan & David Norton Jeff Immelt Don Tapscott Nicholas Taleb John Kotter Niall Ferguson Charles Handy Rakesh Khurana Manfred Kets De Vries Tammy Erickson Costas Markides Barbara Kellerman Rob Goffee & Gareth Jones Jimmy Wales 615778 Denizlispor hocasını buluyor! Denizlispor hocasını buluyor! 26/10/09 18:10 İpek, yaptığı açıklamada, teknik direktör sorununu en kısa sürede çözmeyi hedeflediklerini, ciddi olarak görüştükleri teknik adamların bulunduğunu kaydetti. Denizlispor'un Turkcell Süper Lig'in en kaliteli ekiplerinden biri olduğunu ifade eden İpek, şöyle konuştu: ''1-2 gün içinde yeni bir teknik direktörle anlaşabiliriz. Zaten takımımız Süper Lig'in en kaliteli takımlarından biri. Bu takımı iyi bir şekilde yönlendirecek teknik direktörle en kısa zamanda sözleşme imzalarız. İsmini şu anda açıklamayı doğru bulmuyorum.'' Denizlispor'un hem kupa hem de ligde zorlu müsabakalar oynayacağını belirten İpek, önceliklerinin lig maçları olduğunu dile getirdi. Türkiye Kupası'nda Çarşamba günü Denizli'de Gaziantepspor ile karşılaşacaklarına işaret eden İpek, bu maçı kazanarak, hem moral bulmayı hem de gruplara katılmayı hedeflediklerini aktardı. İpek, ''Kupada gruplara kalabilirsek, ekonomik anlamda bize büyük katkı sağlayacak. Bunun bilincindeyiz. Bu nedenle, Gaziantepspor'u Denizli'de yenerek, hem moral bulmayı hem de gruplara kalmayı istiyoruz. Bizim için öncelikli olan lig maçları çok önemli. Kupa ikinci planda'' diye konuştu. Kasımpaşa'ya 3-1 yenilen Denizlispor. 2007-2008 sezonunda da rakibine hem Denizli'de, hem İstanbul'da 1-0'lık skorlarla mağlup olmuştu. 615464 Muğla'da şiddetli rüzgar Muğla'da şiddetli rüzgar AA Giriş Saati 26.10.2009 13:04 Güncelleme 26.10.2009 15:02 Muğla'da şiddetli rüzgar ve yağış, yaşamı olumsuz etkiledi. Bahama bandıralı 180 metre uzunluğundaki yolcu gemisi ''Azamara Ques'', İngiliz ve Almanlardan oluşan 640 yolcusuyla Fethiye açıklarına geldi. Şiddetli rüzgar nedeniyle limana yanaşamayan geminin yolcuları, feribotlarla karaya çıkartıldı. Yolcular iskelede bekleyen otobüslerle Ölüdeniz, Kayaköy ve Dalyan'a götürüldü. Gemide kalan mürettebat da daha sonra Fethiye İskelesi'ne taşındı. Geminin akşam saatlerinde Antalya'ya gideceği öğrenildi. BODRUM Bodrum Meteoroloji Müdürlüğü yetkililerinden aldığı bilgiye göre, ilçede etkili olan yağış ve rüzgar nedeniyle esnaf zor anlar yaşadı. Aniden bastıran yağmur ve etkili rüzgar nedeniyle bazı restoran ve mağazaların önlerindeki kamelyalar uçtu. Esnaf, dükkanların kapı önünde biriken suları kendi imkanlarıyla temizledi. Sahildeki bazı restoranların balkonları da su aldı. Bu arada, Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ndeki bir çöp konteyneri rüzgar nedeniyle kayarak yolun ortasına geldi. Sürücülere zor anlar yaşatan konteyner, yoldan çekildi. Öte yandan, ilçede rüzgar ve yağmurun etkisini hafifletmesinin ardından güneş yüzünü gösterdi. Muğla ve Marmariste ise kısa süreli yağış yaşandı. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 615155 Beşiktaş R.Wels'i Ağırlayacak Beşiktaş R.Wels'i Ağırlayacak Beşiktaş Kola Turka, Avrupa Kupası ön eleme turu rövanş maçında, Avusturya'nın WBC Raiffeisen Wels takımıyla rövanşa çıkacak. Yayına Giriş: 26.10.2009 12:29:21 Güncelleme: 26.10.2009 12:29:21 Beşiktaş Cola Turka Erkek Basketbol Takımı, Avrupa Kupası ön eleme turu rövanş maçında yarın (27.10.2009)İstanbul'da, Avusturya'nın WBC Raiffeisen Wels takımıyla karşılaşacak. Beşiktaş Cola Turka Arena'daki karşılaşma saat 19.00'da başlayacak. Deplasmanda yapılan ilk maçı 74-69'luk skorla yitiren siyah-beyazlılar, yarınki rövanşta rakibini sayıdan daha fazla farkla mağlup ederse, tur atlayacak. 615642 Erdoğoğan ve Atalay'a suç duyurusu Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehitler, Dul ve Yetimler Derneği Afyonkarahisar Şube Başkan Yardımcısı Gazi İsmail Kumartaşlı, ''demokratik açılım'' çerçevesinde Mahmur kampı ile Kandil'den Türkiye'ye gelen 34 PKK üyesinin miting havasında karşılanmasının kendilerini rahatsız ettiğini söyledi. Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanı Atalay hakkında kamu davası açılması yönündeki dilekçeyi cumhuriyet başsavcılığına sunan Kumartaşlı, şehit aileleri ve gazilerin isteği doğrultusunda suç duyurusunda bulunduklarını belirtti. AA 615185 Gazeteci, Eroğlu 'Asparagas'a imza attı Gazeteci, Eroğlu "Asparagas"a imza attı Çeşitli ulusal gazetelerin Anadolu'daki bürolarında çalışan sürekli basın kartı sahibi gazeteci Metin Eroğlu, asparagas haberlerin hikayelerini anlattığı, 'Asparagas' adlı kitabını imzaladı. KAMİL ANAHAR TRABZON Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'ndeki imza öncesi konuşan Eroğlu, Hürriyet, Milliyet ve Güneş gazetelerinde yıllarca çalıştığını ve Anadolu'nun karış karış gezdiğini, savaş muhabirliği de dahil, birçok habere imza attığını söyledi. Bir gazeteci kendisini eleştirebiliyorsa bunun olgunluğun doruk noktası olduğunu ifade eden Eroğlu, şunları söyledi: 'Habere takla attırmak asparagastır. Ancak iki çeşit asparagas vardır. Biri toplum yararına olan asparagastır ki, bu yararlıdır.Yanlış olan ise kurum, kişi yararına, çıkar uğruna yapılan asparagaslardır. Bu kitapta, bu tür bir asparagas yoktur" Eroğlu daha sonra, etkinliğe katılan Trabzon Valisi Recep Kızılcık'ın yanı sıra, çok sayıda basın mensubu için 'Asparagas' kitabını imzaladı. Metin Eroğlu, İskenderiye Yayınları'ndan çıkan 'Asparagas' kitabında, toplum hayatı için olumlu diye değerlendirdiği asparagas haberlerin hazırlanış hikayelerine yer veriyor. 26.10.2009 614199 Cimbom'a destek! Takımı taşıyan otobüsün tesislerin önüne gelmesiyle, yaklaşık 30 kadar sarı-kırmızılı taraftar, ''Yenilsen de yensen de taraftarın seninle'' diye tezahürat yaptı. Futbolcularını alkışlayan taraftarlar, ezeli rakipleri Fenerbahçe aleyhine de slogan attı. Öte yandan, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda maçı izlemeye gelen sarı-kırmızılı taraftarlar, güvenlik nedeniyle derbinin bitiminden yaklaşık 1.5 saat sonra stattan çıkarıldı. Taraftarlar, polis kordonuyla Söğütlüçeşme Metrobüs İstasyonu'na kadar getirildi. 615851 'Konu çok ciddi Başbuğ'la konuşacağım' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı''na ilişkin yeni gelişmelerle ilgili olarak ''Temennim odur ki şu andaki yazılanlar, çizilenler veya söylenenler doğru çıkmasın, yanlış çıksın. Böyle bir bedeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldıramaz. Özellikle de Silahlı Kuvvetlerimizin böyle bir zan altında kalmasını da tabii hazmetmek kabul edilebilir gibi deği. İhbarcı konuşursa herşey çözülür'' dedi. Erdoğan, ''Ben tabii medya üzerinden Genelkurmay Başkanı ile konuşmak istemem, ama döndükten sonra zaten haftalık rutin görüşmemiz oluyor. Belki bu görüşme vesilesiyle bir araya geldiğimizde bu konuyu muhakkak görüşeceğiz. Önemli bir konu ve aramızda bu konuyu görüşerek süreci değerlendiririz'' diye konuştu. AA 2009-10-26 21:46:20 eğer belge doğruysa ,bizzat genelkurmay başkanı pakistana gidip belgeyle ilgili gelişmeleri başbakana aktarması gerekir, cumhurbaşkanı ile görüşmediyse ha la geç bile kalmıştır. devlete meydan okuma yetkisi kimseye verilmemiştir. sorumlular kanuni yollardan cezalarını muhakkak çekmelidir. örtbas ve kovuşturmaya yer yoktur cümlelerini ezberlemeyelim bi faydası olmuyor memlekete. drsntsc 2009-10-26 21:40:30 evet arkadaşlar farkındamısınız bilmiyorum. halkımız bu günlerde açılıma tepki göstermeye başlamıştı ve akabinde hemen gündem değiştirilerek yine imzalı belge gündeme getirildi, uyumayalım arkadaşlar, bu sadece pkk açılımını millete hazmettirmek için oynanan küçük bir oyundur, sayın başbabakan sen pkk yı taaa "sayın öc alan" kelimesini kullandığında hazmetmiştin ama bizler asla hazmetmeyeceğiz, bizim midemiz her şeyi kaldıramaz. 2009-10-26 21:36:33 Taraf gazetesi haberi ilk yaptığı andan itibaren Erdoğan kendinden hep çok emin konuştu, net mesajlar verdi, geri adım atmadı. Demek bildiği şeyler vardı. Bu merhaleden sonra kendisinden somut adımlar atmasını bekliyoruz. empatik OSMANLI 614971 Niğde'de savunma tipli el bombası bulundu 'de savunma tipli bulundu ’de kıyısında patlamamış savunma tipi bulundu. Edinilen bilgiye göre, bir vatandaşın ihbarını değerlendiren jandarma ekipleri, Bor yolundaki kent ormanı yakınlarındaki Akkaya Barajı’nın kıyısında bir adet patlamamış savunma tipi el bombası buldu. Jandarma ekiplerince güvenli şekilde alınan bomba, kriminal laboratuvarına gönderildi. Bombanın nasıl ve kim tarafından bırakıldığının belirlenmesi için soruşturma başlatıldı. . 615112 Özal’ın villasını bilmeden soymuşlar! Özal’ın villasını bilmeden soymuşlar!ALİ AKSOYER İstanbul DHA 24.10.2009 8. Cumhurbaşkanı ’ın eşi Semra Özal’ın ’deki villasını soyan hırsızlar yakalandı. Ekipler gün önce ve Fatih’te tespit edilen yerlere baskın düzenledi. Gözaltına alınan 11 kişinin sorguları sonunda, dördünün Özal’ın villasına girdiği belirlendi. Villanın Özal’a ait olduğunu bilmediklerini söyleyen zanlılar, çaldıkları ziynet eşyalarını ’da toprağa gömdüklerini söyleyince özel ekip kuruldu. Ekip, Şanlıurfa’da ziynet eşyalarını ele geçirdi. ’a getirilecek eşyalar Semra Özal’a gösterilip kendisine ait olup olmadığı sorulacak. İddiaya göre, Ekim’de Semra Özal’ın villasının duvarından nöbetçi polis uyurken atlayan hırsızlar, birinci kattaki camın demirliklerinden tırmanarak, ikinci katın penceresinden içeri girmişti. Semra Özal ile hizmetçisinin uyuduğu sırada eve giren hırsızlar, pırlanta, altın yüzük ve bileklik gibi ziynet eşyalarını çalmıştı. 614508 Rizespor, lider Konya'yı devirdi Çaykur Rizespor'un cezası sebebiyle seyircisiz oynanan maçta Konyaspor'un golünü 3. dakikada Eyüp kendi kalesine atarken; Çaykur Rizespor'un sayıları 29. dakikada Mithat Yaşar ve 42. dakikada Mustafa Ulaş Ortakaya'dan geldi. Bu sonucun ardından Oktay Çevik'in çalıştırdığı Çaykur Rizespor, ligde 21 puana yükseldi. Çaykur, bu galibiyetle Teknik Direktör Hüsnü Özkara'nın çalıştırdığı 21 puanlı Konyaspor'u yakalamış oldu. 614399 Judoda buruk son Judoda buruk son 26.10.2009 ’nın başkenti ’te dün tamamlanan 15. Dünya Gençler Şampiyonası’nda milli takımımız, turnuvayı bronz ile kapattı. Şampiyonanın son gününde tatamiye çıkan 100 kiloda Feyyaz Yazıcı, ilk turda Ukraynalı Dmytro Luchyn’i, ikinci turda da Avustralyalı Joshua Dahl’ı yendi. Çeyrek finalde Cezayirli El Aziz Gacı’yı yenip, yarı finalde ise Hollandalı Tobias Moll’a mağlup olan Yazıcı, repesajda da İspanyol rakibi Alejandro San Martin’e mağlup olarak, şampiyonayı 7. sırada tamamladı. 81 kiloda mücadele eden Şahin Tursak ise ilk turda Özbek Sunnatulla Azimov’u yenerken, ikinci turda Fransız Loic Pietri’ye kaybederek, şampiyonaya veda etti. Bayanlar 63 kiloda ilk turu maç yapmadan geçen Büşra Katipoğlu da ikinci turda rakibi Sayuri Yamamoto’ya yenilerek, şampiyonaya üzgün veda eden bir başka sporcumuz oldu. 615071 2,5 trilyon dolar yeraltında İBRAHİM KAHVECİ TAHSİN SINAV 2,5 trilyon dolar yeraltında Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'sinin Türkiye'de bulunduğu, bunların bugünkü piyasa değerinin 2,5 trilyon doların üzerinde olduğu bildirildi. TBMM (A.A) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün (MTA) muhtemel rezerv araştırmalarına göre, Türkiye'de yer altında bulunan en yüksek maden rezervi 15,8 milyar ton ile dolomit. İçinde kalsiyum karbonat ve sodyum karbonat barındıran ve bu özellikleri yüzünden cam ve seramik endüstrisinin vazgeçilmezleri arasında yer alan dolomit, nadir ve çok değerli bir kireç taşı olarak biliniyor. Bunun yanı sıra, Türkiye'de 13,9 milyar ton mermer, 12,3 milyar ton linyit kömürü, 5,7 milyar ton kaya tuzu, 1,2 milyar ton yüksek kalorili taş kömürü, milyar ton bor, 1,5 milyar ton ponza, 1,9 milyar ton blister bakır cevheri bulunuyor.  Türkiye'nin toplam yer altı maden kaynaklarının bugünkü piyasa değerinin ise 2.5 trilyon doların üzerinde olduğu belirtiliyor. MTA'nın verilerine göre, yer altında bulunan diğer madenler arasında 29,6 milyon ton asbest, 82 milyon ton asfaltit, 35 milyon ton barit, 251 milyon ton bentonit, milyar 641 milyon ton bitümlü şist, 88 milyon ton boksit, 3,8 milyon ton cıva, 380 bin ton toryum, 233 milyon ton trona (tabii soda), bin 137 ton uranium ve 345 milyon ton zeolit bulunuyor. Araştırmalar, Türkiye de 700 ton görünür altın rezervi (6500 ton muhtemel rezerv) ve 1926 ton görünür gümüş rezervi bulunduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra 239 milyon ton feldspat, 70 milyon ton fosfat kayası, milyon ton manganez bulunduğu öngörülüyor. BOR REZERVİNİN YÜZDE 72'Sİ TÜRKİYE'DE Dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0,5'i; endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,5'u; kömür rezervlerinin yüzde 1'i ve jeotermal potansiyelinin yüzde 0,8'i Türkiye'de bulunuyor. Türkiye, 3,8 milyar metreküp işletilebilir mermer, 2,7 milyar metreküp işletilebilir traverten ve 995 milyon metreküp işletilebilir granit olmak üzere 7,495 milyar metreküp doğal taş rezervi ile dünya doğal taş potansiyelinin yüzde 40'ına sahip. Ülkemizde yapılan araştırmalarda 650'ye yakın renk ve dokuda mermer olduğu belirlendi. Dünya bor rezervlerinin yüzde 72'sine sahip olan Türkiye, bu oran ile dünyada ilk sırada yer alıyor ve dünya tüketimini en az 400 yıl karşılayabilecek durumda. Dünyada ikinci büyük soda külü rezervi olan Beypazarı Trona yatağını işletmek üzere kurulan tesis, yılda milyon ton soda külü, 100 bin ton sodyum karbonat üretimi ile dünya tüketiminin yüzde 2.5'unu karşılıyor. 'ALTIN REZERVİMİZ EKONOMİNİN EMRİNE VERİLMELİ' AK Parti Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ulusal ekonomileri oluşturan en önemli sektörlerden biri olan madenciliğin, başta sanayi olmak üzere, ekonominin tüm sektörlerinin ihtiyaç duyduğu temel girdileri sağladığını, kırsal bölgelerde yeni istihdam imkanları oluşturduğunu söyledi. Türkiye'de çok çeşitli ve zengin maden rezervleri olmasına rağmen, bu kaynakların çoğunun işletmeye alınamadığını belirten Demirkıran, 'Türkiye de toprak altında 50 milyar tondan fazla ticari değere haiz çeşitli cins ve özellikte maden bulunmaktadır' dedi. Demirkıran, MTA verilerine göre, Türkiye'nin maden kaynakları açısından, dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında üretim değeri itibarı ile 28'inci, maden çeşitliliği itibariyle de 10'uncu sırada yer aldığını ifade ederek, dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'sinin Türkiye'de bulunduğunu ve 60 çeşit madenin de üretiminin yapıldığını kaydetti. -'GÖRÜNÜR 650 TON ALTIN REZERVİ VAR'- 2002'den önce yılda 15 bin-20 bin metre olan MTA maden arama sondajının, bugün yılda 200 bin metreye, yılda 10-15 milyon TL olan yatırım bütçesinin de 102 milyon TL'ye yükseldiğine dikkati çeken Demirkıran, bunun sonucunda 70 yılda 8,3 milyar ton olan linyit rezervi yüzde 50 artarak 12,3 milyar tonu bulduğunu, yapılacak yeni aramalar sonunda bu rezervin 25 milyar tona kadar çıkabileceğinin varsayıldığını söyledi. Afif Demirkıran, Türkiye'nin yılda 250-300 ton altın ithalatı ile dünyada beşinci sırada yer aldığını belirterek, 'İthal edilen altının 150 tonu işlenerek tekrar ihraç edilmektedir. Ülkemizin yılda altın ithalatına 5-6 milyar dolar ödediği dikkate alındığında, 650 ton görünür ve bin 500 ton muhtemel altın rezervimizin bir an önce ekonominin emrine verilmesinin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Toplam altın rezervimiz ile ülkemiz, dünya ikincisi konumundadır' diye konuştu. Bir ülkenin refah seviyesi birçok göstergenin yanı sıra ülkede tüketilen maden miktarı ile de doğrudan ilgili olduğunu dile getiren Demirkıran, araştırmalara göre, bir insanın 70 yaşına kadar ABD'de 1600 ton, Almanya'da 1000 ton, Türkiye'de ise 300 ton maden tükettiğini kaydetti. Demirkıran, TBMM Genel Kurulunda görüşülmesine başlanan madencilik sektörünün sorunlarının tespiti ve eksikliklerinin giderilmesi için Meclis Araştırması açılmasını desteklediklerini bildirdi. 26.10.2009 EKONOMİ 614368 UNESCO kültürümüzü ölçtü, ayıbımız ortaya çıktı UNESCO kültürümüzü ölçtü, ayıbımız ortaya çıktı Hülya KARABAĞLI 26.10.2009 UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, 'Türkiye'nin Dünya Miras Alanları'yla ilgili çalıştayını kitap yaptı. Kitapta, UNESCO'yu kuran ilk 20 devlet arasında yer alan Türkiye'nin bu listeye giren miras yerleriyle ilgili eksiklikleri ve yapması gerekenler sıralandı. Truva Arkeolojik Yerleşmesi, Hititler'in Başkenti Hattuşaş, Nemrut Dağı, Pamukkale, Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, Divriği Ulu Cami ve Dar-üş Şifa'sı, Safranbolu ve İstanbul'un tarihi bölgelerinin 'Dünya Miras Alanı' olarak gösterildiği kitapta ilginç bir çalışma da yer aldı. Yabancı ve yerli turistlerden, her kesime bulundukları bölgenin dünya miras alanı olduğunu bilip bilmediği soruldu, yanıtları da kitapta yayımlandı. Kitapta yer alan bilgilere göre yabancı turistler 'Türkiye'nin Dünya Mirası Alanları'nı bizden daha iyi biliyor. Örneğin, özel şirket elemanı çalıştığı Ayasofya Müzesi'nin 'Dünya Miras Alanı' olduğunu bilmiyor. Kültür de ayıp manzarası; Truva, Topkapı, Hattuşaş, Nemrut Dağı, Göreme- Kapadokya, Safranbolu için de geçerli. Kitabın önsözünde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, özeleştiri yapabilmenin bir erdem olduğuna dikkat çekiyor. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614609 Nezarette grup seks yapan kadın yine gözaltında Nezarette grup seks yapan kadın yine gözaltında Soner KOCAER/ANTALYA, 'da fuhuştan gözaltına alındığı nezarethanede iki polis memuruyla grup seks yaparken görüntülenen G.T. adlı kadın, bu kez kişiyle birlikte uyuşturucudan gözaltına alındı. Operasyonda 44 kilo 185 gram ele geçirildi. Antalya Emniyeti ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Narkotik Suçlar Büro Amirliği ekipleri bir süredir izlediği çetesinin 'dan esrar getireceğini tespit etti. Önceki gün Diyarbakır'dan bir kamyon arkasında sebze kasaları arasına gizlenmiş 44 kilo 185 gram esrar maddesiyle birlikte yola çıktı. Narkotik ekipleri, esrar dolu kamyonu kent girişinde düzenlediği operasyonla durdurdu. Otomobil ve kamyon içerisinde bulunan biri kadın kişi gözaltına alındı. R.S., B.S. ve İ.U. ile birlikte gözaltına alınan G.T.'nin geçen yıl polisin tanıdığı bir isim çıktı. G.T., geçen yıl Kasım ayında Asayiş Şube Müdürlüğü nezarethanesinde polis memurları İ.T. ve M.A. ile grup seks yapan ve kameraları tarafından saniye saniye görüntülenen kadındı. satıcısıyla birlikte gözaltına alınan G.T. doktor kontrolünün ardından bu kez Narkotik Suçlar Büro Amirliği'nin nezarethanesine konuldu. Burada sorgusu süren G.T. ve diğer arkadaşı ifade vermezken, ele geçirilen 44 kilo 185 gram esrar maddesi kriminal incelemenin ardından imha edilecek. NEZARETTE GRUP SEKS NEYDİ? Olay geçen yıl Kasım ayında Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunan katlı Asayiş Şube Müdürlüğü binasının Nezarethane ve Gözaltı Büro Amirliği'nde meydana gelmişti. İnfaz Büro Amirliği ekipleri fuhuş yapmak ve yer temin etmek suçundan aranan G.T.'yi Konyaaltı'nda bulunan bir otele yapılan baskın sırasında yakalayarak gözaltına almış, ertesi gün adliyeye çıkarılmak için nezarethaneye konulan kadın burada polis memurları İ.T. ve M.A. ile grup seks yapmış ve bu olay Mobese kameraları tarafından saniye saniye görüntülenmişti. Nöbetçi müdürün bastığı polis açığa alınırken, kapsamında ifade veren G.T. polislerin kendisini taciz etmediğini söyleyerek, “Hallerine üzüldüm, onlarla beraber oldum” demişti. Müfettişlerin önerisi üzerine iki polis memuru, kararıyla meslekten ihraç edilmişti. . 615152 Fenerbahçe'den Taraftara Teşekkür Fenerbahçe'den Taraftara Teşekkür Yayına Giriş: 26.10.2009 12:34:38 Güncelleme: 26.10.2009 12:34:38 Fenerbahçe Kulübü, futbol takımlarının Galatasaray'ı 3-1 yendiği derbi maçta gösterdikleri destekten dolayı sarı-lacivertli taraftarlara teşekkür etti. Fenerbahçe Kulübü'nün internet sitesinin açılış sayfasında ''Teşekkürlerimizle...'' başlığıyla yer alan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Büyük Fenerbahçe taraftarı, ezeli rakibimiz Galatasaray ile sahamızda oynadığımız Turkcell Süper Lig maçında yine tribünleri doldurarak, takımımızı son dakikaya kadar coşkuyla desteklemiş ve galibiyet sevincimize ortak olmuştur. 12. Adam, ezeli rakibimizle sahamızda oynadığımız son 10 maçtaki galibiyet ile Fenerbahçemizin en önemli transferi, en değerli oyuncusu olduğunu en güzel şekilde ortaya koymuştur. Büyük Fenerbahçe taraftarına tüm kalbimizle teşekkür ederiz." 615779 İmkansız perilerle okullu oldular İmkansız perilerle okullu oldular Giriş Saati 26.10.2009 16:02 Güncelleme 26.10.2009 16:07 İmkansız Periler Muş’ta 80 kızı okullu yaptı. METRO Group burs verdiği 1.000 kız öğrenciden 39’unun hayat öykülerini topladığı “İmkansız Periler” kitabının geliriyle, Muş’ta 80 kız çocuğunun yüzünü güldürdü. Türkiye'nin en uç sınır illerinden Muş'ta 80 kız çocuğu daha okullu oldu. METRO Group Türkiye Temsilcilik Ofisi çalışanlarının kaleme aldığı "İmkansız Periler" kitabı 80 kızın okullu olmasını sağladı. Uzun süre "En Çok Satanlar" listesinde yer alan kitap, kız çocuklarının eğitimine çektiği dikkatle büyük bir toplumsal farkındalığa da öncülük etti. Haftalar boyu en çok satan kitaplar listesinde ilk sıralarda yer alan, sosyal sorumluluk bilincine sahip herkesin yakından tanıdığı "İmkansız! Periler..." kitabı nihai amacına ulaştı. Kitaptan elde edilen gelir, Aralık 2008 tarihinde kitabın satışa sunulmasından itibaren "İmkansız Periler" fonunda biriktirildi. Sonuç olarak, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı merhume Prof. Dr. Türkan Saylan'ın vasiyetiyle tek bir kitaptan elde edilen gelirle 80 kız çocuğu okullu oldu. Aralık 2008 tarihinde satışa sunulan kitap kısa sürede 20.000 adet satıldı ve satışından yaklaşık 90.000 TL gelir elde edildi. Projenin tanıtımı için Muş Alparslan Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'dan düzenlenen törene çok sayıda önemli isim katıldı. Proje ortakları Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, METRO Group Türkiye Temsilcisi Dr. Nurdan Tümbek Tekeoğlu, Metro Toptancı Market, Real Hipermarketleri ve METRO Group Asset Management'ın şirket temsilcileri ile Muş Valisi Erdoğan Bektaş katıldı. Törende konuşan METRO Group Türkiye Temsilcisi Dr. Nurdan Tümbek Tekeoğlu, Türkiye'de 650.000 kız çocuğunun okul çağına geldiği halde okula başlayamadığını söyledi. Tümbek, "Bu kız çocukları bebekleriyle oynamaya doyamadan 13-15 yaşlarında evlendiriliyor. Biz kızlarımızın topluma kazandırılması için seferber olduk. "Baba Beni Okula Gönder Projesi"ne katılıp 1.000 kız çocuğunun eğitimini üstlendik. Burs verdiğimiz 1.000 kız çocuğundan en başarılı 39 öğrencinin hayat öykülerini ve umutlarını "İmkansız Periler" kitabında topladık." dedi. Kitabın gelirinden elde edilen 90.000 TL ile Muş'ta okul çağına geldiği halde okutulmayan 80 kız çocuğuna yeni bir hayatın kapılarının açıldığını anlatan Tümbek, projede bize destek veren herkes bundan gurur duyuyor. Kızlarımız yıl kimseye muhtaç olmadan okuyabilecek." diye konuştu. METRO Saylan'ın Vasiyetini Yerine Getirdi Tümbek, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin kurucusu Prof. Dr. Türkan Saylan'ın "Türkiye'nin en fakir ikinci ili olan Muş'tan 80 çocuk seçtik. Bunları kitaptan elde edilen gelirle okutun." vasiyetini yerine getirmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel de "Bugün bizim gurur günümüz." diyerek kız çocuklarının okullu olma oranının yükseltilmesi için çabalarımız devam edecek mesajı verdi. İngilizcesi de Piyasada... Geliri ile Muş'taki 80 kızı okulla buluşturan "İmkansız Periler" kitabı, "Impossible Fairies" adıyla İngilizce olarak da basıldı. Tümbek, "Amacımız Türkiye'de ve farklı ülkelerde yaşayan yabancıların da başı yokluklarla bağlanan 39 kızın okuma azmine tanık olmalarını sağlamaktı. Böylece METRO Group şirketlerinin sosyal sorumluluk projelerinden birisi de uluslararası platforma taşınmış oldu." dedi. "Impossible Fairies" kitabı 20 TL'den tüm Real, Metro ve D&R mağazalarında satışa sunuldu. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 615694 CNN TÜRK'ten zorunlu açıklama Habertürk sitesinde CNN TÜRK’ün Zübeyir Aydar ile yaptığı röportaj “skandal yayın” olarak nitelendirildi. Son dönemde yaptığı haberlerden çok başkalarının yaptığı haberleri konuşan-yazan Habertürk, habercilik adına gösterilen bir refleksi skandal olarak nitelendirebiliyor. Aynı mantıkla hareket edildiğinde Silopi'deki görüntülerin, Kandil'den gelen 'lıların Mahmur kampından geliş sürecinin ele alındığı bütün haberlerin de "skandal" olarak nitelendirilmesi gerekiyordu. Kaldı ki; Habertürk editörlerinin unutmaması gereken bir gerçek var da, Abdullah Öcalan ile hem de Öcalan 'de yaşarken görüşen yöneticilerinin varlığı. dönemde gazetecilerin bu mülakatı bir "gazetecilik faaliyeti" olarak nitelendirdiğini unutmamak gerekir. Habertürk'teki arkadaşlarımıza iyi habercilik için bizi izlemeye devam etmelerini salık veririz. 615524 Atatürk Caddesi sahile bağlanıyor Atatürk Caddesi sahile bağlanıyor Rize şehir merkezini sahil şeridine bağlayacak olan üst geçitin kurulumu devam ediyor. Rize Ticaret Odası önünden kültür merkezi balkonu kullanılarak sahile ulaşacak üst geçidin Türkiye'nin en büyük üst geçidi olması bekleniyor. ÖMER KETENCİ RİZE Rize Belediyesi'nin yeni dönem projeleri içinde yer alan üst geçide "Tophane geçidi" adı verilmesi gündemde. Vatandaşların yaya ya da bisikletli olarak kullanabileceği geçit engelli vatandaşlarımızın sahile ulaşması içinde ayrı bir önem taşıyor. Çalışmaları yerinde takip eden Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, "Şehir merkezini Rize kordonuna bağlayacak olan üst geçidin sosyal yaşama büyük katkı sağlayacağını belirterek kapanılan sahilimizi tekrar şehrimize ve vatandaşlarımıza geri vermenin mutluluğu içerisindeyiz" dedi. Bakırcı ayrıca, "Diğer üst geçitle birlikte 160+90 250 metre civarında olacak olan yeni geçit'in yaklaşık maliyeti 800 bin TL' olarak hesaplandı. Tamamen Belediye bütçesi ile yapılan üst geçit'in genişliği metre olup, yaklaşık ay sonra hizmete açılması hedefleniyor" diye konuştu. 26.10.2009 615505 Şimşek: 2010 bütçesi, ekonomik krizden çıkış bütçesi Bakan Şimşek, Plan Bütçe Komisyonu'nda 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı ile 2008 Yılı Kesinhesap Kanun Tasarısı'nın görüşmelerini başlattı. 2010 bütçesinin Orta Vadeli Programla uyumlu küresel ekonomik krizden çıkış bütçesi olduğunu söyleyen Şimşek, AK Parti hükümetlerinin sekizinci bütçesi olduğunu dile getirdi. Bütçenin yeni kamu ve mali yönetim anlayışına uygun olduğunu dile getiren Bakan, "Ülkemizin ekonomik ve mali istikrarını sürdürmeyi esas alan bir bütçedir." dedi. BÜTÇEDE MESİR MACUNU DAĞITILDI Bütçe görüşmelerinde ilginç bir detay ortaya çıktı. Plan Bütçe Komisyonu'nda mesir macunu ve kuru üzüm dağıtıldı. Plan Bütçe Komisyonu Başkan Vekili Recai Berber tarafından bütçe sunumuna katılanlara mesir macunu ve kuru üzüm verildi. Bir tabakta dağıtılan mesir macunu ve kuru üzüm basın mensuplarına da sunuldu. 614662 09:52 İMKB güne artışla başladı güne artışla başladı Bileşik Endeksi birinci seansta, önceki ikinci seans kapanışına göre 51,17 puan artarak 51.431,82 puan seviyesinde açıldı.  Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 0,10 oranında değer kazandı. S 614832 Türkiye genelinde yağış var genelinde varANKA ve çevresinde kuvvetli olmak üzere ’nin büyük bir bölümünde hava yağışlı olacak. Devlet İşleri Genel Müdürlüğü’nden edinilen bilgeye göre, Güney (İzmir, Aydın, Muğla, Denizli), Batı (Antalya, ve Isparta) ve sabah ilk saatlerde çevreleri ile akşam saatlerinden sonra Doğu Akdeniz (Adana, K.Maraş, Hatay) ve ’nun batısında (Gaziantep, Adıyaman) ve gök gürültülü sağanak görülecek. Yağışların Muğla (Bodrum, Fethiye) ve Antalya’nın kıyı kesimlerinde (Kemer, Finike, Kumluca, Kaş, Kalkan, Gazipaşa) kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik beklenmezken Türkiye’nin güney, iç ve batı kesimlerinde mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Rüzgar, genellikle güney ve güneydoğu, Marmara’da kuzey ve kuzeydoğu yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette, Marmara’da kuvvetlice esecek. -UYARILAR- Meteoroloji, yağışların; Muğla (Bodrum, Marmaris, Dalaman, Köyceğiz, Fethiye) ve Antalya’nın kıyı kesimlerinde (Kemer, Finike, Kumluca, Kaş, Kalkan, Manavgat, Alanya, Gazipaşa) kuvvetli olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı (Ani lokal yıldırım düşmesi, ulaşımda aksamalar vb.) tedbirli olunması uyarısında bulundu. -BÖLGELERE GÖRE HAVA- Marmara: genellikle parçalı, batısı çok bulutlu, sabah ilk saatlerde Edirne çevreleri kısa süreli sağanak yağışlı, çevreleri sisli geçecek. Ege: parçalı ve çok bulutlu, Güney Ege (İzmir, Aydın, Muğla ve Denizli) aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Muğla çevrelerinde (Bodrum, Marmaris, Dalaman, Köyceğiz ve Fethiye) kuvvetli olacak. Akdeniz: batısı ile zamanla bölge geneli parçalı çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra Batı Akdeniz (Antalya, Burdur) ile akşam saatlerinden sonra Doğu Akdeniz (Adana, Mersin, K.Maraş, Osmaniye, Hatay) aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Antalya’nın kıyı kesimlerinde (Kemer, Finike, Kumluca, Kaş, Kalkan, Manavgat, Alanya, Gazipaşa) kuvvetli olması bekleniyor. İçanadolu: parçalı ve az bulutlu, öğle saatlerinden sonra güney kesimleri çok bulutlu. Batı az bulutlu ve açık, öğle saatlerinden sonra iç kesimleri (Bolu, Kastamonu) parçalı bulutlu geçecek. Sabah saatlerinde çevrelerinde sis görülecek. Orta ve Doğu Karadeniz: Doğusu ile zamanla bölge geneli parçalı ve çok bulutlu. az bulutlu, batısı ile zamanla bölge geneli parçalı ve çok bulutlu, akşam saatlerinden sonra G.Antep ve Kilis çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı. Güneydoğu Anadolu: az bulutlu, batısı ile zamanla bölge geneli parçalı ve çok bulutlu, akşam saatlerinden sonra Adıyaman, G.Antep ve Kilis çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı. . 614451 HATALAR FAZLAYDI HATALAR FAZLAYDIMETİN?TOKAT 26.10.2009 Maç öncesi yaşanan tartışma, tansiyonu yükseltti. maçı kontrolünde tutabilmek için çok uğraştı. Otoritesine rağmen tarzının dışına çıkarak faul ve kart uygulamalarında standart kararlar veremedi. Baros’un sakatlandığı pozisyonda Emre görmeliydi. Vederson’un çevirdiği topta ’nun attığı goldeki iptal kararı yardımcı hakem Serkan Gençerler’e ait. Bulunduğu yer kale çizgisi üstü olduğu için topun tamamının geçtiğini görerek hakemi uyardı. Vederson kale alanı önüne topu ortaladığı anda toptan ve rakip oyunculardan kale çizgisine daha yakındı. Topun üzerinden atlayarak rakibi aldatıcı hareket yaptığı için ve aktif alanda bulunarak rakibe müdahale ettiğinden Alex’in attığı gol ofsayt gerekçesi ile iptal edilmeliydi. Kazım’ın önce Servet, sonra ’dan seken toplarla gol pozisyonlarına girdiği atakları faulle değerlendirmesi Gezer’in oyun genelinde verdiği kararlarla uyuşmadı. Keita’ya kendisine atılan su şişesini kenara götürürken, seyirciyi tahrik ettiği gerekçesiyle sportmenliğe aykırı hareket olarak değerlendirdi ve doğru kart çıkardı. Kazım ilk devrede üst üste yaptığı fauller nedeniyle oyun kurallarını sürekli ihlal etmesinden dolayı sarı kartını kullanmalıydı. Uzatma dakikalarında Gökhan Zan’ın yaptığı hareket sarı kart olmalıydı. Ceza alanı içinde Franco’nun, Alex’e topa temas edemeyerek elleriyle düşürmesi sonrası verdiği doğru. Ancak Franco’ya bariz gol şansını engellediği için sarı değil göstermeliydi. Nonda’ya rakibinin teması olmadan kendisini yere attığı için hakemi aldatması nedeniyle gösterdiği sarı kart doğruydu. Sinirlenen Keita’ya rakibine yumruk atması nedeniyle kırmızı, Carlos’a ise faul nedeniyle sarı kart çıkarması doğruydu. Emre’nin. Ayhan’a arkadan yaptığı kontrolsüz harekete faul ve kart göstermedi. Bu pozisyonda avantaj uygulanmazdı. Kararını eden Ayhan’a çıkardığı kart doğruydu. Ancak Gezer burada yorum hatası yaptı. 615398 asker ifade için çağrıldı Bazı gazetelerde yer alan mektuba göre, eylem planının basına yansımasının ardından belgenin hazırlanmasında kullanılan tüm bilgisayarlar temizlendi, 40 torba evrak yakıldı. Mekubu savcılara ulaştıran subay, "TSK'ya bir hizmetim daha olsun istedim" dedi. Bugün bazı gazetelerde yer alan mektupta subay belgenin kamuoyuna yansımasının ardından, üst rütbeli askerler ve uzmanlar gözetiminde belge ve bilgilerin nasıl temizlendiğini anlattı. CNN Türk'ün haberine göre; mektuptaki iddialara göre, plandan Genelkurmay Başkanı da haberdardı ve sivil savcılığın olaya el koyması gündeme gelince, tüm bilgisayalar, özel programlarla 35 kez geri getirelemeyecek şekilde silindi, bilgisayar ve harddiskleri savcılığa, tüm temizleme işlemleri gerçekleştirildikten sonra gönderildi. Mektuba göre plan, Orgeneral Hasan Iğsız'ın emriyle hazırlandı. Mektubu yollayan subay istenirse tanıklık da edeceğini belirtti. 26 Ekim 2009 Göderilen belge doğru olabilir.Beni olumsuz düşünceye anlattıkları ile cevabını bulamadığım sorular sevk ediyor. Sillahlı kuvetlere bir hizmetim daha olsun derken;Şimdiye kadarki hizmetin kime?Yada şöyle okumakta mümkün;Silahlı kuvvetler hakkında yapılan tüm haberlerin kaynağı hep sizmi oldunuz? cevap evet ise kime çalışıyorsunuz? Belgeyi elde ettiğin zaman neden göndermedin? Şantaj içinmi kullandın? cevap alınmayıncamı göndermeye karar verdin? Suçladıkların senin siyasi görüşünü benimsemiyorlar? Siyasi duygularlamı hareket ediyorsun? Karargahta gönderildinmi? Bu hashas dönemde PKK ya Hizmet olsun diyemi planladın? Neden şimdi? Sizi bekleten neydi? Neden bu hashas günden? Yada birilerine hizmet ediyorsunda hemen şimdi diye emirmi aldın? SONUÇ BELGE DOĞRUDA OLSA DÜRST OLMADIĞINIZ VE BİRŞEYLERİ KOLLADIĞINI APAÇIK,BUNEDENLE AÇIĞA ÇIKIP AÇIKLAMALISIN? (ziya doğan) Türk ordusu, Afganistan için savaşacak asker göndermediği sürece,ABD açılımlarına sessiz kalsa bile, bu gibi saldırılarla karşılaşacak,anlaşılan.Bu saldırıları kazasız-belasız atlatması için Türk milletinin daha çok desteğine ve de NATO sürecini durdurmasına ihtiyaç var,bence.Türk milleti bu desteği sonuna kadar verir ama Türk ordusu NATO sürecini durdurma kararlılığını gösterebilir mi? (O.ÇETİN BAYRAMOĞLU) 614545 Gezer’e maçı polis olduğu için mi verdiler? Bilgin Gökberk Köyün DelisiGezer’e maçı polis olduğu için mi verdiler? 26 Ekim Pazartesi 2009 Scooterle GS tesislerine gidiyorum.  Birileri tanıdı, bağırdı; ”O... çocuğu ne işin var burada, bilmemne ol git evine?”. Burada doğmuşum, burada büyümüşüm, burada yaşıyorum. Ne işim var burada? Bilmemne olup evime gitmeliyim. *  *  Kalamış... Rumu, Yahudisi, Ermenisi, ülkücüsü, solcusu, cigaralıkçısı, rockçısı, cazcısı, FB’lisi, GS’lisi beraber büyüdüğümüz, beraber yaşadığımız, bölünmemesi için çok çabaladığımız entellektüel Kalamış yıllardır her derbide  ‘alt tarafı bir maç’ uğruna ikiye bölünüyor. da... da... Başka yerler de... Biz ve onlar olduk! Onlar biziz halbuki, biz onlarız, onlar ve biz ‘biziz’, farkında değiller, değiliz. Yazık! Maç öncesi Şeref’te ‘biz ve onlar’ın yöneticileri öpüşüyorlar, koklaşıyorlar. Sağın solun bile ikiye bölemediği bu ülkeyi ikiye, üçe böl, sonra hâlâ öpüş kokuş... Gülüş... İnsan utanır ya! *  *  Maç başladı. Ben de başladım... GS Tesisleri, Kalamış... İlk cümlem buydu. Devamını yazamadım. Arkamda biri var, beni kesiyor devamlı, kelli felli beyefendi, kuzu gibi biri, no problem gibi... FB’liymiş, fanatik değilmiş, çok kızarmış böylelerine, damadı kızı GS’liymiş, onların hatırına buraya  gelmişmiş... Filan,,, GS’li FB’li beraber seyretmeliymiş... Falan... Cak cak cak anlatıyor. Tam sırada cümleyi okudu, ilk cümlemi, ‘GS Tesisleri, Kalamış’... Suratı değişti aniden, kuzu kurt  oldu. “Hepimiz böyleymişiz, niye Kalamışmış, FB’deki GS Tesisleri niye demiyormuşuz, Allah belamızı versinmiş”... Bu fanatik olmayanı... *  *  GS Tesisleri’nde karada polis, denizde deniz polisi... Maç öncesi daha futbolcular ısınırken itiş kakış başlıyor, yardımcı hakeme dikiş atılıyor, maç geç başlıyor. Lig TV son 10 yılın FB-GS maçlarını yayınlıyor her derbi öncesi, her defasında boş bulunup  arıyorum, soruyorum; -GS’nin yendiklerini sonra mı vereceksiniz? -Yoo sırayla yayınlıyoruz. Zaten GS cephesinde durum vaziyeti bu her GS-FB maçı öncesi... Moraller sıfırın altı... *  *  GS’linin üzerine gitmemek lazım bu derbi sonrası, ortamı yazmak istemiyorum. Sadece polis... Saracoğlu localarında oturanlardan az kazanıyor polis... 1907‘dekiler den de, Şeref’dekilerden de... Protokoldekilerden de, kombinelilerden de, maratondakilerden de... İşsizler hariç, kalelerin arkasındakilerden de... TFF ‘cilerden de... Maçı yazacak, yorumlayacak olanlardan da, yönetmenlerden de, kameramanlardan da, fotoğrafçılardan da, ışıkçılardan da, gözlemciden de, temsilciden de az kazanıyor polis. Bir top toplayıcı belki... da belki. İyi hakem olduğu için değil, polis olduğu için vermişlerdir Gezer’e maçı. Nokta. (84 yazı) 614193 Gül, maçı Belgrad'da izledi FEHMİ KORU Gül, maçı Belgrad'da izledi BELGRAD () Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üst düzey heyet ve işadamlarıyla birlikte Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadic'in davetlisi olarak resmi bir ziyaret için Sırbistan'ın başkenti Belgrad'a geldi. Belgrad Hayat Oteli'ne gelmesinin ardından Cumhurbaşkanı Gül, beraberindeki bakanlar ve işadamlarıyla birlikte Fenerbahçe Galatasaray maçının ikinci yarısını televizyondan seyretti. Resmi temaslarına yarın başlayacak olan Cumhurbaşkanı Gül'e Cumhurbaşkanlığı sarayında resmi karşılama töreni düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Gül ardından Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadic ile bir araya gelecek. İki ülke arasındaki iliksilerin daha da geliştirilmesi imkanlarının ele alınacağı görüşmenin ardından, iki ülke arasında işbirliğin geliştirilmesini öngören anlaşmalar imzalanacak. Daha sonra iki cumhurbaşkanı tarafından ortak basın toplantısı düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Gül'ün ziyareti çerçevesinde Türkiye-Sırbistan İş Forumu düzenlenecek. Burada bir konuşma yapması beklenen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, iki ülke arasında ekonomik imkanlardan sonuna kadar yararlanılması gereğine işaret etmesi öngörülüyor. Cumhurbaşkanı Gül Sırbistan temasları çerçevesinde Sırbistan Başbakanı Mirko Cvetkovic ve Meclis Başkanı Slavica Cukic Dejanovic ile de ayrı ayrı görüşecek. 25.10.2009 POLİTİKA 615702 Ağrı'da kişide domuz gribi virüsü Ağrı Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, daha önceden değişik şikayetlerle Ağrı Devlet Hastanesi'ne başvuran 11 kişiye domuz testi yaptırıldı. Bu kişilerden 5'inde yapılan testlerin pozitif çıkması üzerine tedavi süreci başlatıldı. Hastalardan 2'sinin tedaviye olumlu yanıt vererek iyileştikleri belirtilirken, hastanın Ağrı Devlet Hastanesi'nde tedavilerine devam edildiği öğrenildi. Açıklamada, konu ile ilgili önlemlerin artarak devam edeceği vurgulandı. iha 615189 Anız yakmayan çiftçiler ödüllendirildi Anız yakmayan çiftçiler ödüllendirildi Anız yakmanın zararlarının anlatıldığı programda, Türkoğlu Kaymakamı Atilla Kantay anız yakmadan modern tarım tekniklerini kullanan çiftçiyi ödüllendirdi. HACI ARSLAN TÜRKOĞLU Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesi Kaymakamlığı ve İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından Anız Yakmanın Zararlarını Gösterim Programı düzenlendi. Toplantıya İlçe Kaymakamı Atilla Kantay, Yürkoğlu Belediye Başkanı Musatafa Taşhan, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mahmut Arıkan, TEMA Vakfı İl Temsilcisi Cafer Kalalı, kasaba belediye başkanları, kurum amirleri, sivil toplum kuruluşları başkanları, köy muhtarları ve çiftçiler katıldı. Programda, Temmuz 2009 tarihinde noter ve basın huzurunda anız yanmış toprak ve anız yanmamış toprağa ekim yapılan mısır ürünlerinin kök, sap, yaprak ve verim kıyaslaması gösterildi. İlçe Kaymakamı Atilla Kantay, TEMA Vakfı İl Temsilcisi Cafer Kalalı, işadamı Ahmet Duran Balsuyu ve Ticaret Odası Başkanı Mahmut Arıkan yaptıkları konuşmalarda, anız yakmanın tüm canlılara zarar verdiğini söylediler. Yapılan konuşmalarda, bu zararların toplumları kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya bırakabileceği belirtildi. Daha sonra köylerimizde modern tarım tekniklerini kullanarak anız yakmadan çiftçilik yapan çiftçi, İlçe Kaymakamı Atilla Kantay tarafından Takdirname ile ödüllendirildi. 26.10.2009 615517 Erciş her geçen gün büyüyor Erciş her geçen gün büyüyor Van İl Emniyet Müdürü Şükrü Rafet ve Erciş İlçe Emniyet Müdürü Salih Metin Mete, Erciş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Abdulkadir Arslan'ı makamında ziyaret etti. Ticaret Odası Başkanı Abdulkadir Arslan, Erciş'in her geçen gün büyüdüğünü söyledi. SADIK ÇAKIR ERCİŞ İlçe olarak birçok ilden büyük olduğunu belirten Arslan, İl Emniyet Müdürü Şükrü Rafet'ten Erciş'in il olması için destek istedi. Emniyet Müdürü Şükrü Rafet Mert de, güvenliğin olmadığı yer huzur, özgürlüğün olmadığı yer demektir" dedi. Görüşmelerden sonra Ticaret Odası Başkanı Arslan, İl Emniyet Müdürü'ne plaket verdi. 26.10.2009 615085 Ayının içinde uyuşturucu Ayının içinde uyuşturucuELVAN EZBER İstanbul DHA 26.10.2009 ’DAN ’a kargoyla gönderilen oyuncak ayıların içinde 14 kilo ele geçirildi. Uyuşturucuyu kargoya sahte isimle veren ve teslim alan Turgut Y. ile alıcı kişi gözaltına alındı. Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, kargoyla ’a madde gönderildiği bilgisine ulaştı. Ekipler, sahte isimle gönderilen kolilerin ’nda bir kargo şirketine geldiğini öğrendi. koliyi teslim alan Turgut Y. gözaltına alındı. Kolilerde beyaz oyuncak ayılara rastlandı. Araştırma sonunda ayıların altında bulunan paketlerde zulalandığı ortaya çıkarıldı. Bıçakla kesilen oyuncak ayıların bazılarının içine de esrar saklandığı görüldü. zanlı İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. 615673 Ruşen Çakır 'özrü' kabul etmedi "NTV ne yapar bilmem ama ben Ahmet Altan'ın özrünü kabul etmiyorum" diyen Ruşen Çakır, Taraf gazetesinin ordudan hesap sorması gibi kendisinin de Taraf'tan hesap sormaya devam edeceğini belirtti. Çakır daha sonra, Doğan Akın'ın bugün T24'te çıkan yazısında alıntıladığı, Milliyet gazetesinde "Fransız Ahmet" başlığıyla çıkan bir haber nedeniyle Ahmet Altan'ın Ekim 2002'de Sabah gazetesinde yazdığı yazısından şu bölümü okudu: "Eğer Türk medyasının bazı üyelerinin iftira atması bu kadar kolaysa, iftira böylesine doğal karşılanıyorsa, iftira atanlar kendi meslektaşları tarafından cezalandırılmıyorsa, bu ülkenin halkını bu ülkenin medyasından kim koruyacak? İsmet Paşa'nın sözünü değiştirerek sorarsak, Türk halkını Türk medyasından korumak için dışardan medya mı getirelim?" Taraf'ın haberinin kalleşçe olduğunu ve bu yüzden özrü kabul etmediğini tekrarlayan Çakır, Mirgün Cabas'a ne düşündüğünü sordu. Cabas'ın yanıtı ise oldukça ironik oldu: "Bugün de hem GMT ile hem Türkiye saati ile yayınımızın sonuna geldik." 615564 Ankara'da okullarda temizlik başladı Önal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, temizlikle ''dezenfekte''nin birbirine karıştırılmaması gerektiğini ifade ederek, ''Dezenfekte diye bir şeyin olmadığını bilim kurulu tarafından da belirtilmiştir. Yapılacak olan iş temizliktir'' dedi. Okulların tatil edilmesinin ardından gün geçtiğini anımsatan Önal, öğrenci ve öğretmenlerden okul içine geçmiş olan virüsün, bugün itibariyle ''aradan geçen süre nedeniyle gitmiş'' olduğunu söyledi. Domuz gribinin diğer bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi sonradan dezenfekteyi gerektirecek bir yapısının olmadığını bildiren Önal, şunları kaydetti: ''Ama bu tabii hiçbir şey yapılmayacak anlamına da gelmiyor. Okullar özellikle tuvaletlere, kapıların tutulan yerlerine her zamankinden daha fazla titizlik gösterilecek. Bu süre içinde okullarda genel temizlik çalışması yapılacağı gibi okul idareleri el yıkamalarında kullanılan eksik malzemeleri de okul açılmadan temin edecekler.'' Velilerin okulların hafta kapatılma gerekçelerini çok iyi anlamaları ve çocuklarını ona göre yönlendirmeleri gerektiğini belirten Önal, ''Okul kapatmadaki amacımız zorunlu olarak bir sınıfı dolduran öğrencilerin, bu yayılmada bir enstrüman olarak ortaya çıkmasıydı. Bu şartlar okul kapanmasına rağmen başka mekanlarda devam ettiriliyorsa zaman çok fazla amaca hizmet etmemiş bir davranış olur'' dedi. Velilerden çocuklarını özellikle toplu olarak bulunulan kapalı ortamlardan uzak tutmalarını istediklerini ifade eden Önal, yakın temasta bulunulan ortamların risk oluşturduğunu ve domuz gribi virüsünün metre 75 santimetreye kadar etkili olan bir özelliğe sahip olduğunu vurguladı. Ayrıca, Sağlık Bakanlığı'nın üzerinde fazlasıyla durduğu bir konu olduğunu anımsatan Önal, ''Bu kış boyunca sevgimizi öpüşme yoluyla değil bakışma yoluyla birbirime aktaralım'' dedi. Okul tatilinin Cumhuriyet Bayramı'na denk gelmesi nedeniyle okulda gün için resmi bir kutlama yapılamayacağın, ancak okulun açılacağı pazartesi günü aynı coşkuyla kutlanacağını ve hipodrom ve Anıtkabir'deki törenlere öğrencilerin katılacağını sözlerine ekledi. OKULLARDA GENEL TEMİZLİK Başkentteki okulların yöneticileri tatili fırsat bilerek, su, sabun ve diğer temizlik maddelerinin kullanılmasıyla okulu ''domuz gribi virüsünden arındırmak'' amacıyla temizlik çalışması başlattı. Muharrem Gülen Pakoğlu İlköğretim Okulu Müdürü Bahri Yıldızbaş, krize müdahale ekiplerinin yaygınlaşan enfeksiyon hastalıkları almış aldıkları kararla ''domuz gribi'' adını kullanmadıklarını, onun yerine ''grip ve enfeksiyon hastalığı'' olarak benimsediklerini söyledi. Genel anlamda okulda büyük bir temizlik başlatıldığını bildiren Yıldızbaş, ''Okulda özel bir çalışma daha yaptık. Bu da okul giriş kapısı ile tuvalet kapısına süngerimsi maddeden oluşan özel bir paspas kullandık, bunda deterjan ve su kullandık. Böylece çocuk taşıyıcı olmuyor. Mikrobu dışarı götürüp, getirmediği gibi kendini de korumuş oluyor'' diye konuştu. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Esra Gül Akıncı ise domuz gribi ellerle de bulaştığı için temelde el temizliğine çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Okullarda ellerin değdiği sıralar, kapı kolları, dolap, masa gibi yüzeylerin su ve sabun ile silinmesi gerektiğini bildiren Akıncı, özel dezenfektanlara gerek olmadığını kaydetti. Çocuklara sık sık el yıkamalarının hatırlatılması gerektiğini ifade eden Akıncı, tuvaletlerin temizliğinin çok önemli olduğuna dikkati çekti. Gün içinde sınıfların havlandırılmasının yapılması gerektiğini anlatan Akıncı, bu durumda virüsün bulaşmasının önüne geçilebileceğini bildirdi. AA 615793 Diyarbakır'da gözaltına alınan zanlının kendilerine verilmesini isteyen grup dağıtıldı Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, Sur İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gelerek burada zanlının kendilerine verilmesini için toplanan vatandaşlara hitaben bir konuşma yaptı. Vatandaşlara duyarlılıklarından dolayı teşekkür eden Sağlam, ''Konuyu biliyorum. Şahsı gözaltına aldık. Bundan sonrası hukukun işidir. En ağır cezaya çarptırılması için gerekeni yapacağım. Bu konuda bizim de duyarlılığımız çok yüksek. Evinize gidin'' dedi. Konuşmanın ardından çevik kuvvet ekiplerinin de yardımıyla grup dağıtıldı. Bu arada, Sur İlçe Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve bazı mahalle muhtarları da Sur İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne geldi. Emniyet Müdürlüğü önündeki güvenlik önlemleri devam ederken, zanlının daha önce cinsel istismar suçu işlendiğinin tespit edildiği kaydedildi. Sur İlçesindeki Gazi Caddesi'nde bir kişinin kendisini takip ettiğinden şüphelenen E.S. (10), durumu devriye görevi yapan polislere iletmiş, polis, söz konusu kişiyi yakalamak isterken, zanlı kaçmaya başlamış ve durumu fark eden bir grup vatandaş zanlıyı yakalayıp polise teslim etmişti. Bunun üzerine olayı duyan mahalle sakinleri, zanlının getirildiği Sur İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde toplanarak, zanlının kendilerine teslim edilmesini istemişti. 614594 Pakistan'da Taliban saldırısı: ölü yaralı Polis yetkilileri, Güney Veziristan'ın 95 kilometre kuzeyindeki Toraware köyüne ağır silahlarla saldıran militanlarla yapılan ve saat süren çatışmada güvenlik görevlilerinden 2'sinin öldüğünü, 4'ünün yaralandığını kaydetti. Çatışmada yaklaşık 17 militan da öldürüldü. Militanlar, Bajur bölgesindeki Matthak köyünde bulunan bir kontrol noktasına da saldırı düzenledi. Saldırıda güvenlik görevlisi ile militanın öldüğünü belirten yerel yetkililer, ayrıca aynı bölgedeki Khar köyündeki kontrol noktasına da saldırı düzenlendiğini, bu saldırıda da güvenlik görevlisinin yaralandığını kaydettiler. Ordu güçlerinin Afganistan sınırındaki militanlara yönelik ağır saldırıları sonucu Taliban liderleri, ''ordunun saldırıları durdurmaması durumunda ülke çapında saldırıya geçileceği'' uyarısında bulunmuştu. (aa) 614948 beşikltaşlı futbolcular için izin bitti Teknik direktör Mustafa Denizli yönetiminde, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde gerçekleştirilen antrenmana koşu çalışmalarıyla başlayan siyah-beyazlı futbolcular, pas çalışmasının ardından yarı sahada çift kale maç oynadı. Antrenmana, sakatlıkları süren Holosko, Delgado, Rıdvan, Batuhan ile sağ arka adalesinde çekme olan İbrahim Kaş ve sağ ayak bileğinde ağrıları bulunan Tabata katılmadı. Siyah-beyazlılar, yarın yapacakları antrenmanla Ankaragücü maçının hazırlıklarını sürdürecek. AA 614577 Ya istifa ya özür Son yılların en hararetli tartışması hiç şüphesiz 'AKP ve Gülen'i Bitirme Planı' diye manşet yapılan belgedir. 12 Haziran'dan bu yana Türkiye bu belgeyi tartışıyor. İlk defa Taraf Gazetesi'nin yayınladığı habere göre TSK bünyesinde çalışma yapan bir grup AK Parti ile ilgili 'kirli tezgâh' hazırlamıştı. Bu tezgâha göre bazı komplolar kurulacak ve iktidar partisi halkın gözünden düşürülecekti. AK Parti'nin bölünüyor görünmesi için parti içinden 'ajan' ayarlanacaktı mesela. Hedefin diğer ucunda ise 'Fethullah Gülen hareketi' bulunuyordu. Zayıf karakterli bazı kişilerin televizyonlara çıkarak Gülen hakkında karalama kampanyası yapması planlanmıştı. Dinî kisveli bazı kişilerin 'hazırda bekletildiği' ifade ediliyordu. Daha korkuncu, Ergenekon zanlısında yakalanan bu belgeye göre 'ışık evler' diye belirtilecek bazı öğrenci evlerinde 'silah ve mühimmat bulunması temin edilecek'ti. Korkunç bir şey! Devlet milyonlarca insanın oy verdiği bir partiye ve gönül verdiği bir sivil toplum hareketine tuzak kurabilir mi? Ele geçen belgeye göre evet! 26 Ekim 2009 06:26 yorum 257 okunma 614303 Din adına terörü anlayamıyorum TAHA KIVANÇ Din adına terörü anlayamıyorum Başbakan Erdoğan, patlamalar ve intihar saldırılarının eksik olmadığı Pakistan'da aklı selime çağrı yaptı: “Kimse, din adına insan öldürme yoluna girmesin, bu asıl yanlış olandır. Din adına bir Müslüman kardeşini öldüren, savunmasız insanları öldüren insanların, bunu ne ile izah edeceğini ben anlamakta zorlanıyorum ve anlamıyorum.” İSLAMABAD Pakistan'ndaki temasları çerçevesinde Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, terör saldırılarıyla sürekli sarsılan ülkede “Din adına bir Müslüman kardeşini öldüren, savunmasız insanları öldüren insanların, bunu ne ile izah edeceğini ben anlamakta zorlanıyorum ve anlamıyorum” dedi. Erdoğan ile Gilani'nin görüşmelerinde iki ülke arasında işbirliğini öngören birçok anlaşmaya imza atıldı. İmza töreninin ardından Erdoğan ve Gilani ortak basın toplantısı düzenledi. Gilani, Erdoğan ile yaptığı görüşmede terörle mücadeledeki kararlılığa dikkat çekildiğini belirterek, “Terörizm ve aşırıcılığı hangi şart altında olursa olsun lanetliyoruz. Sayın Erdoğan ve Ben, bu şeytanı yeneceğimiz konusunda mutabakata vardık. Bu alanda da işbirliği fırsatı yakalayıp, Pakistan topraklarında bugüne kadar verdiğimiz mücadelenin devam edeceği noktasında kendisine fikirlerimi sundum” dedi. TERÖRÜN DİNİ YOK Gilani, Türkiye'nin Afganistan'daki yeniden yapılanma sürecine katkısı için de Erdoğan'a teşekkür etti. “Terörün dini, milleti, ırkı ve vatanı yoktur” diyen Erdoğan ise şu mesajları verdi: “Kimse, din adına insan öldürme yoluna girmesin, bu asıl yanlış olandır. Din adına bir Müslüman kardeşini öldüren, savunmasız insanları öldüren insanların, bunu ne ile izah edeceğini ben anlamakta zorlanıyorum ve anlamıyorum. Aşırılıklardan uzak, tamamen orta yolu tutturabilen bir iradeye, zihniyete insanlığın ihtiyacı var. Demokratik sistemlerin de özelliği bu. Halkın iradesine saygı duymak, halkın sevgisini kazanabilmek, halkın tercinine saygı duymak, bunun sağlanabildiği bir ülkede birliğin beraberliğin dayanışmanın olacağına inanıyorum.” İŞADAMLARINA VİZE JESTİ Temaslar sırasında Pakistan yönetimi bir jest yaparak Türkiye'den gelecek işadamlarına vizeyi kaldırdığını açıkladı. Irak'a acil yardım teklifi Erdoğan, Bağdat'ta 150'ye yakın kişinin hayatını kaybettiği kanlı saldırıya da değinerek, şunları söyledi: “Bu konuda Türkiye olarak bizler, acil yardım teklifimizi kendilerine ilettik. Bu anlayışı, bu eylemleri, bu terör anlayışını kesinlikle hiçbir yere sığdırmıyoruz, sığdıramıyoruz. Ve bunun din ile diyanetle yakından uzaktan alakası yoktur. Bu insanlık dışı bir olaydır” dedi. Erdoğan, İran'da Devrim Muhafızları'na yönelik saldırılar ile Pakistan-İran arasındaki gerginliği hatırlatılması ve “Buradan İran'a herhangi bir mesaj götürecek misiniz?” sorusu üzerine “Bu sürecin ulusal boyutu var, bölgesel boyutu var, küresel boyutu var. Şu anda bölgesel boyutu da ulusal boyutunun yanında görüştük, görüşme fırsatımız oldu. Buradan İran'a geçeceğiz, İran Devlet Başkanı ile görüşme fırsatımız olacak. Bölgenin huzura kavuşması için ortak hareket etmemiz zaten şart” diye konuştu. Bu arada Başbakan Erdoğan'ın Bağdat'taki saldırı sonrası taziye ve acil yardım teklifini Dışişleri vasıtasıyla değil, bizzat Irak Başbakanı Maliki'yi telefonla arayarak bizzat ilettiği öğrenildi. 26.10.2009 POLİTİKA 615602 Coğrafya öğretmeni, mağarada ölü olarak bulundu 16.58 26.10.2009 Her vatandaş gazeteci,her konuda bir görüş...Buluşma noktasına girin,izlemeyin, Coğrafya öğretmeni, mağarada ölü olarak bulunduMithat ÜNAL/BOZYAZI (Mersin), ’in Bozyazı İlçesi'nde ’nde görev yapan coğrafya öğretmeni 33 yaşındaki Mustafa Saçma, araştırma yapmak üzere gittiği mağarada ölü bulundu. Bozyazı Anadolu Lisesi’nde yıldır görev yapan Mustafa Saçma, dün sabah daha önce de gittiği Çirkin mevkiindeki mağaraya girdi. Bir süredir bu mağarada araştırma yapan Saçma’nın eve dönmemesi üzerine ailesi durumu jandarmaya bildirdi. Söz konusu mağaraya giden jandarma ekibi ve yakınları, Mustafa Saçma’nın cesedini buldu. Ayağı kaydıktan sonra düşüp başını kayalara çarparak öldüğü tahmin edilen Saçma'nın cenazesi, yapılan otopsinin ardından ailesine teslim edildi. Mustafa Saçman’ın cenazesi bugün ilçe merkezindeki Ak Mezarlığı’nda öğrencileri ile yakınlarının gözyaşları arasında toprağa verildi. . 615722 Ekranda sahtekarlığa rekor ceza yolda RTÜK, Seda Sayan'ın 'Yalnız değilsiniz' adlı programına katılıp halkın duygularını sömüren oyuncu konuk için harekete geçti. Üst Kurul, bu sahtekarlığa milyon TL ceza kesmeye hazırlanıyor Sahtekarlığa rtük el koydu Seda Sayan'ın 'Yalnız değilsiniz" adlı programına katılan konuğun bir oyuncu olduğu ortaya çıkmasının ardından, RTÜK sahtekarlığın faturasını kesmek üzere kolları sıvadı. Söz konusu skandal 13 Ekim'de yaşanmıştı. Şarkıcı Sayan'ın ,"Kayıp sevdiklerinizi bulalım, gizli kalmış cinayetleri çözelim" sloganıyla sunduğu programa, "Hanife Ana" adlı bir kadın katılmış ve yıldır oğlunu göremediğini gözyaşları içinde anlatmıştı. İşte dürüst programcılık dersi Daha sonra bu kadının bir senaryoyu hayata geçirdiğini ve gerçek kimliğinin ise ajansa kayıtlı bir oyuncu olan Sevil Kalviç olduğu ortaya çıkmıştı. Bu rezaletin ardından devreye RTÜK girdi. "Turuncutime" ın haberine göre, Üst Kurul, programa milyon TL ceza kesecek. Esra Ceyhan da cezalık olmuştu Kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine seyirci kalmayan RTÜK'ün cezasından programcı ve sunucu Esra Ceyhan da nasibini almıştı. Ceyhan'ın sunduğu programa, RTÜK tarafından, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün danışmanı Şahane Müftüoğlu ile aşk yaşadığı iddiaları üzerine tam 500 bin TL'lik fatura kesilmişti. Skandalın patlak vermesinin ardından Sayan, "Konukları ayarlayan ekibi kovdum" diyerek savunma yapmıştı. (TAKVİM) 614168 Toroğlu: Fener hükmen yenilmeliydi Maraton yorumcusu eski hakemlerden Erman Toroğlu, maçtan önce yardımcı hakem Tarık Ongun'un kafasının atılan bir cisimle yaralanması nedeniyle hakemlerin maçı oynatmaması gerektiğini savundu.. Toroğlu şöyle konuştu: "Bir maçtan önce hakemin kafası yarılıyorsa ve hakem tekrar sahaya çıkıp maçı yönetiyorsa bu bir skandaldır.. Eğer birisi bu maçın kasedini alıp FIFA'ya UEFA'ya götürse adama sorarlar (Ey federasyon ey MHK siz bu maçı nasıl oynatırsınız).. Ey Bünyamin Gezer sen burada bu maçı tatil edemiyorsan yarın Anadolu'da benzeri bir şey olursa nasıl maçı iptal edeceksin.. Hakem maça çıkmamalıydı" SARVAN: "TAKDİR HAKKI HAKEMİN" Erman Toroğlu'nun açıklamaları üzerine Lig Tv'yi arayarak "Biz talimatları sezon başında hakemlere bildirdik. Bu durumda maçı oynatıp oynatmamak hakemin takdirinde olan bir durumdur" dedi.. 614354 Kavgayla ısındılar Kavgayla ısındılar Kavgayla ısındılar ERKAN KOYUNCU 26.10.2009 Tansiyonu yüksek Derbİstanbul'da kavga maçtan 45 dakika önce iki takım ısınırken çıktı. Arda Turan, kendisini iten Cristian'ın üzerine yürüyünce saha karıştı ve meydan kavgası çıktı Ali Sami Yen'de son derbiyi kavgayla kapatan iki ezeli rakip, dün akşam Kadıköy'de santra düdüğünü de beklemedi! Maçın başlamasına 45 dakika kala sahada ısınmaya başlayan iki takım futbolcuları bir anda birbirine girdi. Migros tribünündeki taraftarlarını selamlamak için Fenerbahçeli futbolcuların ısındığı yarı sahaya giden G.Saraylı futbolculardan Arda'yı, Cristian önünden geçerken itekledi. Taraftarı selamlayan Arda dönüşte, Brezilyalı oyuncuya sert bir dille uyarınca ortalık karıştı. Arda, Cristian'ın kendisini kasıtlı olarak ittiğini iddia ederken, başta Emre olmak üzerre Milli Takım'dan arkadaşlarına sambacıyı şikayet etti, Arda ve Cristin arasında patlak veren tartışmaya Olaya diğer futbolcular da müdahale edince saha daha maç başlamadan karıştı. Olaylarda Kazım Kazım'ı iten G.Saray'ın genç yıldızı Aydın bir anda 4-5 F.Bahçeli futbolcunun arasında kaldı. "ARDA AYAĞIMA BASTI" Rakip takım oyuncuların arasında kalan Aydın'ı savunmak isteyen takım arkadaşları da F.Bahçeli futbolcuların üzerine yürüyünce devreye Emre Belözoğlu, Servet ve Gökhan Gönül gibi milli oyuncular girdi ve onların yoğun çabasıyla olaylar sona erdi. Olayları başlatan Arda ve Cristian'ın seromonide el sıkışmadıkları gözlendi. Cristian maç sonrasında "Arda taraftarına giderken bilerek veya bilmeyerek ayağıma bastı. Ben de onu ittim. Sonra gelip bana birşeyler söyledi" dedi. BİRBİRLERİNİN YÜZÜNE BAKMADILAR Maçtan 45 dakika önce çıkan kavganın aktörleri Cristian ve Arda seremonide birbirlerinin suratına bakmadılar. Arda Turan tüm Fenerbahçeli futbolcuların elini tek tek sıkarken, Brezilyalı'ya sıra geldiğinde Cristian'ın elini uzatmadığı gözlendi. ARDA BUNU HEP YAPIYOR Ali Sami Yen'de oynanan son derbide Semih'le kavga eden Arda Turan, kaptanlık pazubandını takıp geldiği Kadıköy'de yine fitili ateşledi. Galatasaray alt yapısında beraber büyüdüğü Aydın da tansiyonu yükseltti. Fenerbahçe'de Kazım, Bilica ve Cristian olayları büyüten isimlerdi. Kavgayla ısındılar Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614806 Motosiklet metrobüs bariyerlerine çarptı: ölü Alınan bilgiye göre, E-5 karayolu Yenibosna Kuleli mevkisinde 35 SDE 30 plakalı motosikletiyle Topkapı istikametine giden Hakan Çelik (20), saat 04.30 sıralarında kontrolünü kaybederek metrobüs bariyerlerine çarptı. Kazada, motosikletin yaklaşık 200 metre sürüklendiği gözlenirken sağlık ekipleri, Çelik'in olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Gerekli incelemelerin ardından Çelik'in cesedi Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı. Üzerinden asker kimliği çıkan Çelik'in askerlik görevini yapmakta olup izine çıktığı belirtilirken, motosiklette bulunan açılmamış bira kutuları dikkat çekti. AA 614481 Düğün yemeğinden 400 kişi zehirlendi Muş merkeze bağlı Yücetepe köyünde Basri Seyhan ve Leyla Çelikel'in düğününe, Dilimli, Mercimekkale, Bahçe köyü gibi çevre köylerden ve Yeşilova beldesinden gelerek katılan çok sayıda davetli, ikram edilen tavuk dönerinden yedi. Davetlilerde akşam saatlerinde zehirlenme belirtileri görülmeye başladı. Bunun üzerine şehir merkezine 25 kilometre uzaklıktaki köye doktor istendi. Gönderilen sağlık ekipleri, köye takviye ambulans istedi. Rahatsızlanan köylüler, ambulanslar yetersiz kalınca köy minibüsleri ile hastaneye kaldırıldı. 55 yetişkin Muş Devlet Hastanesi acil servisinde, 80 çocuk ise Muş Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Gelen hastalardan 4'ünün durumunun ağır olduğu belirtildi. Çok sayıda hasta gelmesi hastanelerde yer sıkıntısına neden olurken, zehirlenen çocuklar ikişerli, üçerli yataklara yerleştirildi. Şu ana kadar durumu acil olan çoğu çocuk 135 kişi hastanelere sevk edildi. Serum takılarak tedavilerine başlanan hastaların tetkikleri devam ediyor. Sağlık İl Müdürü Kenan Akpolat hastaneye gelerek hastaların durumu ile ilgili bilgi aldı. Tavuk dönerden kaynaklanan bir besin zehirlenmesinin söz konusu olduğunu ifade eden Akpolat, hastaların genel durumunun iyi olduğunu, gerekli numunelerin alındığını ifade ederek, Tarım İl Müdürlüğü ve Sağlık Müdürlüğü tarafından gerekli tahlillerin yapılacağını söyledi. Dünyayı sarsan domuz gribinden dolayı vatandaşların biraz fazla panik yaptığını vurgulayan Akpolat, her şeyin kontrol altında olduğunu belirtti. Bu arada ildeki hastanelerin tüm ambulansları köye sevk edildiği için normal hastalara yetişecek ambulans kalmadı. Bundan dolayı hasta sevklerinde bazı aksaklıkların yaşandığı gözlendi. 615772 Timsah ara vermiyor! Timsah ara vermiyor! 26/10/09 18:12 Özlüce Tesisleri'nde, teknik direktör Ertuğrul Sağlam gözetimindeki antrenmana, ayak bileğindeki tedavisi devam eden Yenal Tuncer katılmadı. Ülkesinden dönen kaleci Ivankov ve Eren Albayrak da takımla çalışmalara başladı. İlk 20 dakikası basına açık olan antrenman, üçlü-dörtlü gruplar halinde serbest koşu ve 5'e çalışmayla sürdü. Basına kapalı bölümde ise taktik ve teknik ağırlıklı çalışma yapıldığı belirtildi. Yeşil-beyazlılar, yarın yapacağı çalışmanın ardından saat 18.00'de Güzelyalı'dan feribotla İstanbul'a gidecek. Bursaspor kafilesi, 28 Ekimdeki maçın ardından hafta sonunda Antalyaspor ile yapacağı karşılaşma için İstanbul'dan Antalya'ya geçecek. 614359 Yeni lider Barça! Yeni lider Barça! 26/10/09 01:55 Barcelona evinde konuk ettiği Zaragoza'yı 6-1 mağlup etti. Barça'yı liderliğe taşıyan golleri: Dk. 24, 41 ve 86 Keita, Dk. 29 ve 56 Ibrahimovic, Dk 80 Messi attı. 615839 Genelkurmay yazılı açıklama yaptı Genelkurmay yazılı açıklama yaptı"Askeri savcılık yeni soruşturma başlattı" 26.10.2009 20:26Genelkurmay Başkanlığı, medyada ''İrticayla Mücadele Eylem Planı''na ilişkin yeni bazı haberlerin yer almaya başlaması üzerine Genelkurmay Askeri Savcılığınca, bugün soruşturmaya başlanılmasının sağlandığını duyurdu. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan duyuruda, ''şayet ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğu'' vurgulanarak, ''yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanmasının dahi mümkün olduğuna'' dikkat çekildi. ''Bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz'' denilen duyuruda, ''bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılması, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemlerinin önlenmesi ve faillerinin cezalandırılmalarının'' gereği üzerinde duruldu. ''Belirtilen bu hususların, hukuk devletinin olmazsa olmazlarından'' olduğu ifade edilen duyuruda, ''bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir'' değerlendirmesine yer verildi. Genelkurmay Başkanlığının duyurusunda, 23 Ekimden itibaren medyada, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı''na ilişkin yeni bazı haberler yer almaya başladığı belirtildi. Söz konusu planın 12 Haziranda medyada gündeme getirilmesinin ardından aynı gün Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca soruşturmaya başlanıldığı anımsatılan duyuruda soruşturmanın 24 Haziranda sonuçlandığı ve sonuçların kamuoyuna açıklandığı kaydedildi ''Soruşturmanın, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütüldüğünün'' ifade edildiği duyuruda askeri savcılığın yasalar çerçevesinde tüm hususları incelediği ve karara bağladığı bu karara, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma neticesinde ulaşıldığı belirtildi. Duyuruda şunlar kaydedildi: ''Hukuka saygılı olduğunu ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi yoktur. Soruşturma devam ettiği sırada, Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun içek, bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargahı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu'nda geçici olarak görevlendirilmiş, Eylül 2009 tarihinde de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına atandırılmıştır. Sayın Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran 2009 tarihindeki iletişim toplantısında şu açıklamaları yapmıştır; 'Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır.' 'Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz.' 'Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta (26 Haziran 2009) iddia edilenin bir belge olmadığını bize göstermektedir.' 'Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı vermiştir. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir.'' Duyuruda ''Bugün gelinen süreçte ise konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, bugün saat 13.30'da soruşturmaya başlanılmasının sağlandığı'' belirtilerek şu hususlara yer verildi: ''Şayet ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığınca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz. Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır. Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir. Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir.'' AA 615560 Kurtulmuş: İsrail işgali son bulmalı Kurtulmuş, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ''saldırgan tutumunu her geçen gün pervasızca artırdığını'' ifade etti. İsrail'in ''devlet terörü'' yaptığını belirten Kurtulmuş, bu tutumun sadece Mescid-i Aksa'yı tahrip etmediğini, bütün İslam dünyasını tahrik ettiğini kaydetti. Kurtulmuş, açıklamasında, ''Mescid-i Aksa Müslümanların namusudur. İsrail Mescid-i Aksa'ya yönelik bu tahripkar ve tahrikkar tutumuna derhal son vermeli, Mescid-i Aksa çevresindeki kuşatmayı kaldırmalıdır. Aksi takdirde, bundan zarar gören sadece Filistin-İsrail barışı değil tüm bölge ve dünya barışı olacaktır'' ifadesini kullandı. Kamuoyunun olaya duyarsız ve sessiz kaldığını ifade eden Kurtulmuş, İslam dünyası, Birleşmiş Milletler ve diğer ülkelere seslenerek, şunları kaydetti: ''İsrail'in bütün dünyanın gözleri önünde sergilediği bu insanlık dışı saldırılara daha fazla suskun kalınamaz. Son raporda dahil olmak üzere BM kararlarını hiçe sayan, hiçbir ahlak, adalet, kural tanımayan, zulmü ile abad olmaya çalışan İsrail'e karşı acil ve etkili müeyyideler ortaya konmalıdır. İsrail'e haddi bildirilmelidir. Bu yapılmadığı takdirde başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm uluslararası kurum ve kuruluşlar sadece itibarını kaybetmekle kalmayacak, varlık nedenleri sorgulanır hale gelecektir. Buna ilaveten, barıştan, adaletten, özgürlükten yana olan tüm insanlığın vicdanında mahkum olacaktır.'' AA 615247 Fenerbahçe Galatasaray derbisi Macar basınında... derbisi Macar basınında... ’da dün oynanan derbi maçı Macar spor medyasının gündemin oturdu. ’ın tek günlük spor gazetesi olan Nemzetisport, "Galatasaray’ı yenen Fener puan öne geçti" başlığı attığı haberin devamında, "Pazar gecesi Türkiye Ligi’nin 10. haftasında İstanbul’da yapılan derbi maçında Fenerbahçe, Galatasaray’ı 3-1 yendi" diye yazdı. Macar spor gazetesi, ve Süper Kupa sahibi Galata, Fenerbahçe deplasmanında korkudan tir, tir titriyor, Fenerbahçe de Galatasaray maçlarını çok rahat kazanıyor" yorumunda bulundu. Macaristan’ın en önemli futbol internet sitelerinden biri sayılan Foci24 ise kendi sitelerinden canlı olarak verdikleri maçın ardından, "Galata 10 yıldır Saracoğlu Stadı’nda hüsrana uğruyor" başlığı attı. Haberde ise "Dünyanın en büyük üç derbisi arasında gösterilen Fenerbahçe-Galatasaray derbisini Fenerbahçe rahat kazandı" denildi. . . 615130 Ankara’da lisede eğitime ara verildi ’da lisede eğitime ara verildiFRANKFURT Milliyet 22.10.2009 öğrencide virüsü tespit edilen ’taki Ali Naili Erdem ’nde öğretime bir hafta ara verildiğini bildirdi. Önal, bu durumdaki çocukların dershane, kurs ve benzeri programlara gönderilmemesinin yerinde bir tedbir olacağını söyledi. ’nin Girne kentindeki Oğuz Veli Ortaokulu’nda bir öğrencide domuz gribine rastlandığı iddiaları üzerine, tedbir amaçlı olarak eğitime bir gün ara verildi. ’da ve Beşiri ilçesinde 11 kişide virüsü tespit edildi. ’dan aşı Celvapan’a sınırlama geldi Almanya’da Federal Celvapan isimli domuz gribi aşısının hamile ve çocuklar için kullanılması talebini reddetti. Alman askerlerinin de kullanacağı bu aşının yan etki güçlendirici unsurları barındırmayan tam virüslü aşı olduğu belirtildi. Ancak aşının aktif olmayan bütün virüsleri barındırdığı için bunların da yan etki güçlendirici etki gösterebildiği ifade edildi. Almanya’da halkın kullanacağı belirtilen Pandelmrix aşısını Glaxo SmithKline, Celvapan aşısını da Baxter üretiyor. Öte yandan (WHO) danışmanı ve bulaşıcı hastalık uzmanı Prof. Dr. Adolf Windorfer’in Almanya için ortaya koyduğu domuz gribi senaryosu korku yarattı. Almanların sadece yüzde 12’sinin domuz gribine karşı aşılanmak istediğine dikkat çeken Windorfer, bunun bir hata olduğunu belirterek, yayılması durumunda Almanya’da 30 milyona yakın kişinin hastalanmasının ve 25-30 bin kişinin ölmesinin beklendiğini açıkladı.  ’de Focetria devrede AB üye ülkelerine girecek ürünler için resmi pazarlama ruhsatları veren Avrupa İlaç Dairesi’ne (EMEA) bağlı İnsani Kullanım İçin Tıbbi Ürünler Komitesi’nin (CHMP) olumlu bilimsel raporu doğrultusunda, AB üye ülkelerinde domuz gribine karşı kullanılmak üzere Novartis firmasının Focetria, GlaxoSmithKlein firmasının Pandemrix ve Baxter International firmasının Celvepan marka aşılarına izin verdi. Türkiye’de ise Novartis firmasının Focetria adı verilen aşısının kullanılması bekleniyor. Başkan Obama sırasını bekliyor ’dan yapılan açıklamada, Başkanı ’nın mevsimsel aşısını salı akşamı olduğu bildirildi. Domuz gribi aşısı henüz vurulmayan Obama, daha önce, aşısı için sıra bekleyeceğini, önceliğin çocuklar, genç yetişkinler, hamile kadınlar ve sağlık görevlilerinde olduğunu söylemişti. ’de öncelikli olarak sağlık çalışanlarının, hamile kadınların ve 65 yaş üzeri yaşlıların ve risk grubundaki diğer insanların aşılanmasını öngören dev çaplı domuz gribi aşısı kampanyası dün başlatıldı. 614339 Hala Sultan'ın bahçesine meyhane iddiası HAKAN ALBAYRAK Hala Sultan'ın bahçesine meyhane iddiası LEFKOŞA Kıbrıs'ta, Peygamber Efendimiz'in halası Ümmü Haram'ın Güney Kıbrıs'ta bulunan türbesinin bahçesine Rumlar tarafından meyhane yapılacağı iddia edildi. Haber KKTC'deki Müslümanlar tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Güney Kıbrıs'taki Hala Sultan Camii'ne ait arazideki çalışmayı, KKTC Din İşleri Başkanlığı başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu sert dille eleştirdi. Cami imamı Şevket Alemdar, inşaatın durdurulması için Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'na müracaat etti. Kıbrıs Din Görevlileri Sendikası da meyhanenin caminin kendi arazisi üzerinde yapılmasını inançlara saygısızlık olarak değerlendirdi. 26.10.2009 DÜNYA 614649 helikopter havada çarpıştı: ABD askeri öldü 'da ordusuna ait iki helikopterin havada çarpışması sonucu amerikan askeri öldü, 2'si yaralandı. Amerikan askeri yetkililerince, "ülkenin güneyinde bu sabah meydana gelen olayın düşman ateşinden kaynaklandığının düşünülmediği" belirtildi. Konuya ilişkin detaylı bilgi verilmezken, kazayla birlikte, ülkede ekim ayında ölen Amerikan askerlerinin sayısı da 30'u aştı. Yetkililer, ayrıca uluslararası barış gücünün ülkenin batısında sürdürdükleri bir operasyon sırasında da bir helikopterin düştüğünü kaydettiler. Söz konusu operasyonda yaklaşık 10 militanın öldürüldüğünü belirten yetkililer, düşen helikopterdeki personele yardım çalışmalarının başlatıldığını söylediler. 615936 Şehit Ailelerinden Suç Duyurusu Şehit Ailelerinden Suç Duyurusu Kamu-Sen ve Şehit Aileleri, "Dönen veHabur'da kabul edilen PKK'lılar" için suç duyurusunda bulundu. Yayına Giriş: 26.10.2009 19:38:43 Güncelleme: 26.10.2009 19:38:43 Kamu-Sen ve Şehit Aileleri, "Habur kararı"na itiraz etti. Kamu Sen ve Şehit Aileleri Federasyonu, Habur'da teslim olduktan sonra bırakılan PKK'lıların tekrar yargılanması için Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe verdi. Dilekçede, terör örgütü üyelerinin serbest bırakılmasına ilişkin mahkeme kararının kaldırılması ve örgüt üyelerinin tekrar tutuklanması istendi. Kamu-sen Başkanı Akyıldız, Önce, Örgüt üyelerinin "etkin pişmanlık yasası gereğince serbest bırakıldıklarını" ileri sürdü. Ardından ekledi: "Oysa bu kimseler, örgütten ayrılmadıklarını, bölücü başının isteği ile barış elçisi olarak geldiklerini belirtmişlerdir." Akyıldız, Türkiye Kamu-Sen adına değil, kendi şahısları adına başvuruda bulunduklarını da sözlerine ekledi. 615174 Yuşçenko, seçimlere bağımsız aday olarak katılacak Ukrinform ajansının haberine göre, Ukrayna Devlet Başkanlığı Genel Sekreteri Vera Ulyançenko, Yuşçenko'nun Merkez Seçim Kuruluna 27-30 Ekim tarihleri arasında bağımsız aday olarak kendi başvurusunu yapacağını kaydetti. "Bizim Ukrayna" partisinin Kasımda yapacağı kurultayda mutlaka Yuşçenko'nun adaylığını destekleyeceğini ifade eden Ulyançenko, Yuşçenko'nun "ikinci kez aday olma kararını 2005 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimini kazandığında verdiğinden emin olduğunu" belirtti. Ulyançenko, "Devlet Başkanı seçimini kazanan ve önemli reformları gerçekleştirmeyi düşünen her bir politikacı başarı için bir görev süresinin yeterli olmayacağını bilir" diye konuştu. Devlet Başkanı görevinde bulanan Yuşçenko'nun devlet başkanlığı görevini ve seçim kampanyasını birlikte nasıl yürüteceğine ilişkin bir soru üzerine Ulyançenko, Yuşçenko'nun görevini devam ettireceğini, aday olarak seçim kampanyasını ise hafta sonları ve çalışma saatleri dışında yürüteceğini söyledi. Ukrayna'da cumhurbaşkanı seçimi 17 Ocak 2010 tarihinde yapılacak. 615475 16:45 Üzerinde 14 piton ve 10 kertenkeleyle yakalandı Üzerinde 14 ve 10 kertenkeleyle yakalandı Üzerine bantlanmış 14 ve 10 kertenkeleyi ’e sokmaya çalışan bir kişi yakalandı.  Gümrük yetkilileri, zehirsiz yılanların, adı açıklanmayan kişinin gövdesine bantla sarılmış olduğunu, kertenkelelerin ise bacaklarına bantlı kutucuklarda bulunduğunu söylediler. Yetkili Helge Breilid, ’dan gelen kişinin, kendilerine sadece “sürüngenlere deli olduğunu söylediğini” kaydetti.  Yılan ve kertenkelelerin, bavullarında bir tarantula bulunan bu kişinin üzerinin ayrıntılı aranması sırasında fark edildiği bildirildi. Ve . 614752 ÖSYM Başkanı: Eleman ihtiyacımız var ama alamıyoruz Yarımağan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ÖSYM'nin bir kuruluş yasası bulunmadığını belirterek, bu konudaki taleplerini YÖK'e ilettiklerini bildirdi. Kuruma belirli kadrolar ile personele özlük haklarının verilmesini talep ettiklerini ifade eden Yarımağan, ''Şu anda bizim personelin hem özlük hakları yetersiz hem ücretleri'' dedi. 2010'da uygulanmaya başlanacak yeni sınav sisteminin iki aşamalı ve ikinci aşamasının da toplam beş oturumdan oluşacağı anımsatılarak, bunun personel ihtiyacını artırıp artırmayacağı sorusu üzerine Yarımağan, şöyle konuştu: ''Bunun üstesinden gelebiliriz ama asıl sorun bu değil. Bizim en çok soru hazırlama biriminde ihtiyacımız var. Yeni eleman almamız lazım ama alamıyoruz. Doğru dürüst kadro verilmiyor. Verilen kadrolara da 'KPSS ile hiçbir görüşme yapmadan, başvuranların puan yüksekliğine göre alın' diyorlar. Biz de bunu pek içimize sindiremiyoruz çünkü bu güvenlik gerektiren bir konu. Kişilerle mülakat yapmadan, görmeden, konuşmadan gelmelerini pek istemiyoruz.'' Yarımağan, kurumun soru hazırlama biriminde şu anda yaklaşık 60 kişinin görev yaptığını, 20 kadar elemana daha ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. Yarımağan, ÖSYM'nin, aday sayısı fazla olan birçok sınav gerçekleştirdiğini, ayrıca kurumlar için de sınavlar düzenlediğini belirterek, ''Zaten durmadan bize yeni yeni sınavlar geliyor. Üniversiteye girişte uygulanacak yeni sisteminin iki aşamalı olması aslında dört yeni sınav demek. Dört yeni sınav olunca da tabii bizim iş yükümüz artıyor'' diye konuştu. -''BEN ÜNİVERSİTEDEN GÖREVLİYİM''- Kurumun yapılanmasını oluşturan bir mevzuatları bulunmadığından yakınan Yarımağan, şunları söyledi: ''Bizim doğru dürüst ne kanunumuz var ne kadrolarımız. Hiçbir şeyimiz yok. Herkes ÖSYM'den bir şeyler istiyor da hiç kimsenin aklına ÖSYM'ye bir şeyler vermek gelmiyor. Bir kanun çıkarılarak, birtakım imkanların verilmesi lazım. Bizim bir kanunumuz yok. Biz sadece Yükseköğretim Kanunu'na eklenen bir maddeyle kurulmuş bir kurumuz. Mesela Başkanın kadrosu yok. Ben üniversiteden görevliyim. Başkanın özlük hakları yetersiz. Başkan yardımcısı diye bir kadro yok. Hiç kimse alamıyorsunuz. Bizim bir kuruluş yasasıyla yeni kadrolar ve görevlerimize uygun haklar elde etmemiz lazım. Bunun da tabii girişimini biz yapamıyoruz, bağlı kuruluş olduğumuz için YÖK'ün yapması gerekiyor.'' -KURULUŞ- ÖSYM, 19 Kasım 1974'de Üniversitelerarası Kurul tarafından, 1750 sayılı Üniversiteler Kanununun 52. maddesine göre, ''Üniversitelerarası Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÜSYM)'' adıyla kuruldu. 614502 Efes, son çeyrekte kendine geldi Hafta içinde Avrupa'da aldığı Rytas yenilgisinin ardından moralsizliği her halinden gözlenen Efes, maça istediği başlangıcı yapamadı. Savunmada pota altını savunmakta zorlanan Efes'te hücumda Kaya ile sayılar bulsa da bu oyuncunun faulle kenara gelmesi Lacivert-Beyazlıları etkiledi. İlk çeyrek 15-13 Banvit lehine geçildi. İkinci 10 dakikada Rakocevic ile Nachbar'dan istediği verimi bir türlü alamayan Efes hücumda tıkandı. Banvit'in yaptığı iyi savunma semeresini verince Bandırma ekibi, soyunma odasına 29-22 önde gitti. İkinci yarıya iyi başlayan Efes, bu periyotta farkı azaltsa da öne geçemedi ve Banvit son bölüme 48-47 üstün girdi. Son çeyrekte Rakocevic, Thornton, Shumpert ve Kerem'le rakibini sayıya boğan Efes, 14-1'lik bir avantaj buldu ve 34. dakikada farkı 12 sayıya çıkardı. (61-49) Yakaladığı farkı koruyan Efes, kâbus gördüğü ilk üç çeyreği unutarak maçı 71-61 kazandı. Bu arada ligde oynanan diğer maçta Aliağa Petkim, Darüşşafaka Cooper Tires'ı 82-75 yendi. 615977 Bingöl'de çatışma: PKK'lı öldürüldü Bingöl'ün Yedisu, Adaklı ve Kiğı üçgeninde sürdürülen arazi arama ve tarama faaliyetleri sırasında bir grup teröristle karşılaşıldı. Güvenlik güçlerinin "teslim ol" çağrısına ateşle karşılık verilmesi üzerine çıkan çatışmada, terörist ölü ele geçirildi. Bölgede operasyonların sürdürüldüğü kaydedildi. 614858 Adanaspor kaçtı, Altay yakaladı Adanaspor, iki kez öne geçtiği maçta Altay ile 2-2 berabere kaldı. 5. dakikada Fevzi evsahibini öne geçirdi, ilk yarının uzatma dakikalarında Burak durumu eşitledi. Fevzi 74'te Adanaspor'u bir kez daha öne geçirdi ama Burak üç dakika sonra skoru tayin eden golü kaydetti. Adanaspor haftayı 17 puan ve averajla yedinci sırada kapattı, Altay ise 19 puanla üçüncü sırada yer alıyor. 10. hafta sonuçları Adanaspor 2-2 Altay Boluspor 0-0 Gaziantep BB Hacettepe 4-2 Erciyesspor Karabükspor 3-0 Bucaspor Karşıyaka 0-0 Orduspor Kocaelispor 0-2 Dardanelspor Çaykur Rizespor 2-1 Konyaspor Mersin İ.Y. 2-0 Kartalspor 614669 "Fener'e karşı 10 kişi oynamak çok zor" Galatasaraylı Sabri Sarıoğlu, derbisinde aldıkları 3-1'lik yenilgiden dolayı büyük üzüntü yaşadıklarını söyledi. Karşılaşmadan sonra basın mensuplarına açıklamada bulunan Sabri, takım olarak rakip kim olursa olsun sahaya galibiyet için çıktıklarını dile getirerek, "vuraya da galibiyet için geldik ama mağlup olduk" dedi. Maça iyi başlayamadıklarını vurgulayan Sabri, "ilk yarıyı yenik kapattık. İkinci yarıda da istemediğimiz bir hatayla ikinci golü yedik. Oyunu dengeleyerek, gol bulduk ama 10 kişi kaldık. Son bölümde Aydın'ın vuruşu gol olsaydı 2-2 bitirebilirdik. Sonuçta 10 kişisiniz ve de çok iyi bir takım. 'ye karşı 10 kişi oynamak çok zor" diye konuştu. Sabri Sarıoğlu, maç öncesi derbisini kazanacaklarına dair büyük inançları olduğunu kaydederek, "kazanacağımıza çok inanıyorduk. Olmadı, kısmet değilmiş. Artık futbolcular olarak yaptığımız hatalardan ders alıp, ilerleyen haftalarda bunları tekrarlamamak istiyoruz. Sonuçta lig uzun bir maraton. Bu maçı unutup önümüzdeki diğer maçlara bakmak zorundayız" değerlendirmesini yaptı. UEFA 'nde Dinamo Bükreş ile yaptıkları karşılaşmada taraftarların 'ye yönelik küfürlü tezahüratlarına destekler yönde karşılık verdiği şeklinde basına yansıyan haberlere tepki gösteren Sabri, bunların gerçekleri yansıtmadığını ifade ederek, şunları kaydetti: "Nasıl böyle şeyler yazabiliyorlar ve derbi maç öncesi ortamı geriyorlar? Artık böyle haberlerler bitsin. 2002 yılından itibaren her maçta bu şekilde taraftarlarımıza karşılık veriyorum. Bu saygıdandır. Bazı basın kuruluşları, maçı tahrik etmek için bu haberleri yaptı. Onlara diyebileceğim tek şey, yazıklar olsun Geçmişten ders almış bir Sabri olarak kendime oluşturduğum bir çizgim var. Bunu korumaya çalışacağım." "Cristian kendini 'da sanıyor" Maçın başlamasına kısa bir süre kala saha içinde Cristian ile Arda arasında yaşanan gerginliğin sorulması üzerine Sabri, "seyircimizi selamlamaya gidiyorduk. sırada Cristian, Arda'yı resmen itti. Herhalde Türkiye'de olduğunun farkında değil. Kendini 'da sanıyor. Maçın önüne geçmesine gerek yoktu" dedi. 'ın 10. sezonda da 'ye deplasmanda yenilmesinin hatırlatılması üzerine "biz hep kazanmak için sahaya çıkıyoruz. Dokuz yıldır kazanamıyor olmamız bizi etkilemedi. Ancak maalesef yine kaybettik" derken, Keita'nın kırmızı kartla oyun dışı kalmasıyla ilgili olarak da "ben pozisyonu görmedim. Ama Keita da çok üzgün. Bazen oyuncular maç içinde bir anlık konsantrasyon eksikliğinin kurbanı olabiliyor. Sanırım da hatasının farkında" diye konuştu. 615177 At eti satan lokantacı, bir yıl önce de aynı suçtan yakalanmış Konya'da ekim ayı başında emniyete yapılan bir ihbar üzerine, vatandaşa 2.5 liradan et kavurma satan lokantacı Y.A.'nın ev ve işyerlerine baskın yapıldı. Baskınlarda 93 kilo şüpheli et ele geçirildi. Şüpheli etler tahlil edilmek için Tarım İl Müdürlüğü'ne gönderildi. Tarım İl Müdürlüğü laboratuvarlarında yapılan analizlerde Y.A.'nın lokantasında bulunan etin at eti olduğu kesinleşti. Bunun üzerine Y.A.'nın lokantası ve şubesi belediyeler tarafından mühürlenirken, kendisine de bin 500 lira para cezası kesildi. Tarım İl Müdürlüğü olayın üzerinden 20 gün geçtikten sonra bir açıklama daha yaparak, lokantacı Y.A.'nın bir yıl önce de 'at kesiyor' iddiasıyla yakalandığını duyurdu. Tarım İl Müdürlüğü yetkililerinin yerel basına yansıyan açıklamalarına göre, lokantacı Y. A. geçen yıl yapılan denetimlerde evinin bahçesinde at keserken suçüstü yakalandı. Evinde de 700 kilogram civarında at eti ele geçirildi. Adli makamlara sevk edilen Y.A., çıkarıldığı mahkemede kendisini 'Atları kendim yemek için kesiyordum.' diyerek savundu. Bu savunma üzerine lokantacı Y.A. serbest bırakıldı. Tarım İl Müdürlüğü'nden yapılan açıklama, Y.A.'nın bu olaydan sonra at kesmeye devam ettiği ve lokantasında at etinden mamül gıdalar pazarladığı şüphesini doğurdu. Yetkililer, at eti yemek istemeyen vatandaşları ucuz et ürünleri satan lokanta ve büfelerden emin olmadıkça yemek yememeleri konusunda uyardı. 615552 İnternetteki en popüler derbi geyikleri İşte internetteki bazı 'derbi geyikleri' Bir mahsun mor menekşe Kadıköy'de ağlıyor mu ne? *** 10. Yıl Marşı Senin için Kadıköy bir hayaldi 10 senedir hayalin galibiyetti Mor-pembe hayaller vardı Pembesi gitti moru kaldı *** İç sen de 3'ü arada rezil olma her sene cümle alem cihana :) *** Bu filmin sonu yok *** Sevgili Galatasaraylılar bundan sonra Saracoğlu'na gelmeyin. Yazık size. Nilüfer'i dinleyin, açılırsınız... *** 10 yıl önce çocuk olan Galatasaraylılar bugün orta yaşa doğru yol alan gençlik çağındalar. günkü 40'lı yaşlar bugün 50'yi devirdi. İnsan ömründen 10 yıl gitti ve Fenerbahçe galibiyetine hasret bir nesil kaynadı gitti arada :) Nice 10 yıllara.. *** Sarı Kırmızı, Mor, Turuncu fark etmez FENERBAHÇE Cimbomu gördümü affetmez. *** Teşekkürler Galatasaray, ilaç gibi geldiniz ilaç :) *** Mor menekşeler Kanarya gribinden bir türlü kurtulamıyorlar, *** Hep terbiye tam terbiye *** 'mor'inho dahi gelse Galatasaray'ı kurtaramaz. *** RTÜK Şükrü Saraçoğlu Stadı'nı kapatıyormuş. Çünkü Fener-Galatasaray karşılaşmaları Cim-Bom'lu çocukların ruh sağlını bozuyormuş :) *** Galatasaray camiasına verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz. *** Galatasaray, Fenerbahçe'yi AİHM'ye verse milyonlarca Euro tazminat alır. Böyle işkence yapılır mı? Her sene her sene. *** Obama Cimbom'a yardım et. *** Bir varmış, bir yokmuş. Bir Galatasaray varmış, devamlı Fenerbahçe'ye yenilirmiş. *** Alışmışız artık 4'lere 5'lere yüzden kimseyi kesmedi:)) *** Fener- GS maçlarını izlemiyorum. GS, FB' yi yenemedikçe bu ülke düzelmez. *** Kadıköy'de galibiyet görenler parmak kaldırsın. *** Galatasaray Kadıköy'de FENERBAHÇE'yi en son yendiğinde Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı;) *** KOD ADI Aslan terbiyecisi GÖREVİ: Galatasaray'ı farklı yenmek *** Onlar da insan onlar da sevinmek FB'ye karşı Kadıköy'de istiyorlar. *** Aslan terbiyecileri için yine normal bir geceydi. Büyütülecek bir şey yok. *** Florya'da bazı G.Saray taraftarlarının tura çıktığını gördüm. Meğer yemedik diye kutlama yapıyorlarmış. *** Bir kere de G.Saray maçı üzüntüsü yaşasak. İyice tadı kaçtı.. *** Neden devlet bu 6saraya sahip çıkmıyor :))) aa 615002 Erdoğan'a İsrail'den tepki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, İsrail'e yönelik son eleştirileri, bu ülkede tepki gördü. Erdoğan'ın, The Guardian'a açıklamalarında özellikle İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın Gazze'ye karşı nükleer silahlar kullanmakla tehdit ettiği yolundaki sözleri, yankılandı. Lieberman'ın medya danışmanı "Her saçmalığı dikkate almak gerekmez" gibi sert bir ifade kullanırken Haaretz gazetesi de "Türk Başbakanı, Türkiye ile İsrail arasında devam eden gerginlikleri daha alevlendirdi" savını dile getirdi. İngiliz The Guardian gazetesiyle yaptığı söyleşide İsrail'e eleştirilerde bulunan Erdoğan'ın açıklamaları, bu ülkede hemen yankı buldu. Bu çerçevede Erdoğan'ın, özellikle İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın Gazze'ye karşı nükleer silahlar kullanmakla tehdit ettiği yolundaki sözleri tepki gördü. Yedioth Ahronoth, "Türk Başbakanı İran ziyareti arifesinde İsrail ile stratejik ilişkilere olan inancını dile getirdi, Guardian'a İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad için 'kuşkusuz dostumuz" dedi ve bir kez daha İsrail Dışişleri Bakanı'na saldırdı" dedi. Gazeteye göre, Erdoğan'ın değerlendirmeleri karşısında Lieberman'ın medya danışmanı, "Her saçmalığı dikkate almak gerekmez" gibi sert bir ifade kullandı. "Erdoğan'ın açıklamaları gerginlikleri daha da alevlendirdi" Bu arada, Haaretz, "Türk Babakanı, Lieberman'ın Gazze'ye karşı nükleer silahları kullanmakla tehdit ettiğini iddia ederek İsrail ile Türkiye arasında devam eden gerginlikleri daha da alevlendirdi" diye yazdı. Gazete şunları söyledi: Erdoğan'ın değerlendirmelerinin, "iki müttefik arasındaki bağlarda kriz yaşandığı bir dönemde yapıldığı"na dikkat çekerek krizin, Türkiye'nin "İsrail'in NATO hava tatbikatına katılmasını yasaklaması üzerine bu ayın başlarında patlak verdiği"ni savundu. Haberde "Kriz, iki hafta önce, Ankara'nın, İsrailli askerlerin Filistin çocukları öldürdüğünü gösteren bir tv dizisini yayından kaldırmaktan reddetmesi nedeniyle derinleşti" görüşünü dile getirdi. 26 Ekim 2009 615867 Hukukun gereği neyse yapılır TAHA KIVANÇ Hukukun gereği neyse yapılır Cumhurbaşkanı Gül, 'Kamuoyunda irtica belgesi olarak bilinen belgeye ilişkin subayların ifadeye çağrılması yönünde savcılığın bir girişimi olduğu iddiaları' ile ilgili "Olağanüstü bir durum değil. Hukuk devletinde hukukun gereği neyse yapılır' diye konuştu BELGRAD (A.A) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 'kamuoyunda irtica belgesi olarak bilinen belgeye ilişkin subayların ifadeye çağrılması yönünde savcılığın bir girişimi olduğu iddiaları' ile ilgili 'olağanüstü bir durum değil. hukuk devletinde hukukun gereği neyse yapılır' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, resmi ziyaret gerçekleştirdiği Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da basın mensuplarıyla yaptığı sohbet toplantısında 'kamuoyunda irtica belgesi olarak bilinen belgeye ilişkin subayların ifadeye çağrılması yönünde savcılığın bir girişimi olduğu iddialarının bulunduğunun' söylenmesi üzerine, 'olağanüstü bir durum değil. hukuk devletinde hukukun gereği neyse yapılır. başka bir şey yapılmaz' diye konuştu. 26.10.2009 POLİTİKA 615201 Yeraltında 2,5 trilyon dolar yatıyor Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'sinin Türkiye'de bulunduğu, bunların bugünkü piyasa değerinin 2,5 trilyon doların üzerinde olduğu bildirildi. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün (MTA) muhtemel rezerv araştırmalarına göre, Türkiye'de yer altında bulunan en yüksek maden rezervi 15,8 milyar ton ile dolomit. İçinde kalsiyum karbonat ve sodyum karbonat barındıran ve bu özellikleri yüzünden cam ve seramik endüstrisinin vazgeçilmezleri arasında yer alan dolomit, nadir ve çok değerli bir kireç taşı olarak biliniyor. Bunun yanı sıra, Türkiye'de 13,9 milyar ton mermer, 12,3 milyar ton linyit kömürü, 5,7 milyar ton kaya tuzu, 1,2 milyar ton yüksek kalorili taş kömürü, milyar ton bor, 1,5 milyar ton ponza, 1,9 milyar ton blister bakır cevheri bulunuyor. Türkiye'nin toplam yer altı maden kaynaklarının bugünkü piyasa değerinin ise 2.5 trilyon doların üzerinde olduğu belirtiliyor. MTA'nın verilerine göre, yer altında bulunan diğer madenler arasında 29,6 milyon ton asbest, 82 milyon ton asfaltit, 35 milyon ton barit, 251 milyon ton bentonit, milyar 641 milyon ton bitümlü şist, 88 milyon ton boksit, 3,8 milyon ton cıva, 380 bin ton toryum, 233 milyon ton trona (tabii soda), bin 137 ton uranium ve 345 milyon ton zeolit bulunuyor. Araştırmalar, Türkiye de 700 ton görünür altın rezervi (6500 ton muhtemel rezerv) ve 1926 ton görünür gümüş rezervi bulunduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra 239 milyon ton feldspat, 70 milyon ton fosfat kayası, milyon ton manganez bulunduğu öngörülüyor. BOR REZERVİNİN YÜZDE 72'Sİ TÜRKİYE'DE Dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0,5'i; endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,5'u; kömür rezervlerinin yüzde 1'i ve jeotermal potansiyelinin yüzde 0,8'i Türkiye'de bulunuyor. Türkiye, 3,8 milyar metreküp işletilebilir mermer, 2,7 milyar metreküp işletilebilir traverten ve 995 milyon metreküp işletilebilir granit olmak üzere 7,495 milyar metreküp doğal taş rezervi ile dünya doğal taş potansiyelinin yüzde 40'ına sahip. Ülkemizde yapılan araştırmalarda 650'ye yakın renk ve dokuda mermer olduğu belirlendi. Dünya bor rezervlerinin yüzde 72'sine sahip olan Türkiye, bu oran ile dünyada ilk sırada yer alıyor ve dünya tüketimini en az 400 yıl karşılayabilecek durumda. Dünyada ikinci büyük soda külü rezervi olan Beypazarı Trona yatağını işletmek üzere kurulan tesis, yılda milyon ton soda külü, 100 bin ton sodyum karbonat üretimi ile dünya tüketiminin yüzde 2.5'unu karşılıyor. ''ALTIN REZERVİMİZ EKONOMİNİN EMRİNE VERİLMELİ'' AK Parti Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ulusal ekonomileri oluşturan en önemli sektörlerden biri olan madenciliğin, başta sanayi olmak üzere, ekonominin tüm sektörlerinin ihtiyaç duyduğu temel girdileri sağladığını, kırsal bölgelerde yeni istihdam imkanları oluşturduğunu söyledi. Türkiye'de çok çeşitli ve zengin maden rezervleri olmasına rağmen, bu kaynakların çoğunun işletmeye alınamadığını belirten Demirkıran, ''Türkiye de toprak altında 50 milyar tondan fazla ticari değere haiz çeşitli cins ve özellikte maden bulunmaktadır'' dedi. Demirkıran, MTA verilerine göre, Türkiye'nin maden kaynakları açısından, dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında üretim değeri itibarı ile 28'inci, maden çeşitliliği itibariyle de 10'uncu sırada yer aldığını ifade ederek, dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'sinin Türkiye'de bulunduğunu ve 60 çeşit madenin de üretiminin yapıldığını kaydetti. ''GÖRÜNÜR 650 TON ALTIN REZERVİ VAR'' 2002'den önce yılda 15 bin-20 bin metre olan MTA maden arama sondajının, bugün yılda 200 bin metreye, yılda 10-15 milyon TL olan yatırım bütçesinin de 102 milyon TL'ye yükseldiğine dikkati çeken Demirkıran, bunun sonucunda 70 yılda 8,3 milyar ton olan linyit rezervi yüzde 50 artarak 12,3 milyar tonu bulduğunu, yapılacak yeni aramalar sonunda bu rezervin 25 milyar tona kadar çıkabileceğinin varsayıldığını söyledi. Afif Demirkıran, Türkiye'nin yılda 250-300 ton altın ithalatı ile dünyada beşinci sırada yer aldığını belirterek, ''İthal edilen altının 150 tonu işlenerek tekrar ihraç edilmektedir. Ülkemizin yılda altın ithalatına 5-6 milyar dolar ödediği dikkate alındığında, 650 ton görünür ve bin 500 ton muhtemel altın rezervimizin bir an önce ekonominin emrine verilmesinin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Toplam altın rezervimiz ile ülkemiz, dünya ikincisi konumundadır'' diye konuştu. Bir ülkenin refah seviyesi birçok göstergenin yanı sıra ülkede tüketilen maden miktarı ile de doğrudan ilgili olduğunu dile getiren Demirkıran, araştırmalara göre, bir insanın 70 yaşına kadar ABD'de 1600 ton, Almanya'da 1000 ton, Türkiye'de ise 300 ton maden tükettiğini kaydetti. Demirkıran, TBMM Genel Kurulunda görüşülmesine başlanan madencilik sektörünün sorunlarının tespiti ve eksikliklerinin giderilmesi için Meclis Araştırması açılmasını desteklediklerini bildirdi. AA 2009-10-26 11:24:36 Bu madenleri yazıyorsunuz çiziyorsunuz ama çıkaran varmı ?Turşusunumu kuracağız ki ülke ekonomisine kazandırılmıyor.Piyasa da paranın dönmediği bir zamanda böyle haberler duymak insanın sinirini bozmaktan başka bir işe yaramaz.Ülkenin borcu,milletin borcu bu madenlere mi bağlı.Kaç tane hükümet geldi geçti bir tek adım atılıyormu.Altınları çıkarında bari elimizdeki altına karşı para basalım borçlarımızı ödeyelim.Ben yazıyorum ama torunumun torunu görür heralde bu gelişmeleri. Osman YILDIZ 2009-10-26 11:20:56 hep aynı hikaye.bize ilkokuldan beri öğretiliyor.türkiyenin maden zengini olduğu.hangisi çıkartılıyorki 3-5 değersiz maden den başka...ne gerekiyorsA ÇIKARIN EKONOMİYE KAZANDIRIN.kazanacağımız milyardolarlarla bakın ne kürt sorunu kalır ne yoksulluk..çünkü para her şeyi çözer.o kadar işsiz gencimiz var.kurun tesisleri çalıştırın yüzbinlerce işsizi.hem yeni dev bir sektör oluşur.koca devlet bunları düşünemiyormu.bu kadarmı aciziz.bu kadar mı dışarıya bağlıyız... ReReRe RaRaRa 614946 İç kanamaları onaran antikor keşfedildi Kurşun yarası ve gibi durumlarda, kişide oluşan iç kanamayı en aza indirebilen bir antikor keşfedildi. 'deki Oklahoma Tıp Merkezi Vakfında (OMRF) görevli bilim adamlarının yaptığı araştırmada, iç kanamanın büyük bölümünden "histon" adında bir proteinin sorumlu olduğu ve söz konusu antikorun histonun bu kabiliyetini engellediği görüldü. Nature Medicine dergisinde yayımlanan araştırmada, antikorun, hastalıkların tedavisi ve ciddi yaralanmalarda yeni tedavi yöntemlerine ışık tutabileceği belirtildi. Araştırma çerçevesinde, farelerde sepsis (yaygın enfeksiyon) oluştuğunda, kanlarında histonun yüksek seviyelerde seyrettiği ve aynı durumun primatlarla insanlar da gözlendiği bildirildi. Histon, normalde dizilerinin etrafında toplanan bir hücrenin çekirdeğinde yer alıyor. Hücre, yaralanma ya da hastalık nedeniyle zarar gördüğünde, serbest kalan histon kan sistemine girerek, damarlara zarar vermeye başlıyor. Bilim adamları, bunun hayati tehlike arz eden, kontrol altına alınamayan iç kanama ve dokulardaki sıvı birikiminin nedeni olduğuna inanıyor. 614392 Ekonomik krizde sektör küçülürken biz yüzde 15 büyümeyi başardık Küresel krizin geçen yılın ikinci yarısında Türkiye'yi de etkisi altına almasının ardından teknoloji perakendeciliğinin yüzde 15 küçüldüğüne dikkat çeken Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane, "Geçen yılın bu döneminden bugüne yüzde 15 büyümeyi başardık. Seneyi yüzde 16 büyümeyle kapatacağımızı umuyoruz. Gelecek yıl da aynı oranda büyümeyi hedefliyoruz." dedi. Mehmet Nane, büyüme hedeflerini metrekare bazında hesap edeceklerini, 2010'da mağazalarına 15 bin metrekare daha ekleyeceklerini kaydetti. 65 il ve 29 ilçede 235 şubesi bulunan Teknosa, 80 bin metrekarede 55 milyon ziyaretçiye hizmet veriyor. Şirket bir önceki yıl 60 bin metrekare iken bu yıl açılan mağazalarla 80 bin metrekareyi geçti. Gelecek yılki hedef gerçekleştiğinde hizmet alanı 100 bin metrekareye ulaşacak. Doğudaki tüketici ile batıdaki tüketicinin ihtiyaçlarının aynı olduğunu, sadece fiyat skalasında değişikliğin olduğunu işaret eden Nane, "Hem güncel mağazalarımızda genişletme çalışması yapacağız hem de yeni şehirlerde mekân arayışlarına devam edeceğiz. 2010'da Türkiye'nin 81 ilinde mağazaya sahip olacağız." şeklinde konuştu. Oyun konsolu, DVD koleksiyonu ve ev elektroniği konusunda geniş ürün yelpazesi sunan Extra konseptini geliştiren şirket, bu çerçevedeki ilk mağazasını 28 Ekim'de İzmir Agora Alışveriş Merkezi'nde açacak. Bununla birlikte İzmir'de 17 şubesi olacak Teknosa, İstanbul'daki 69. mağazasını da 29 Ekim sabah 6'da Bayrampaşa'daki Forum İstanbul'da açacak. Açılışlarda indirim kampanyaları düzenleyeceklerini açıklayan Nane, 1,5 liradan USB flash disk, bin liranın çok altında 50 inch LCD televizyonlar satacaklarını söyledi. Ikea'nın sırrını herkesin bilmesine rağmen taklit edilememesini örnek vererek kendisinin de başarı sırrını vermekten çekinmeyeceğini dile getiren Nane, başarılarını şu şekilde formüle etti: 'Düşük fiyat, kaliteli hizmet.' Satıştaki sorunları çözmek için milyon dolara bir CD'lik program alarak dünyada bu programı kullanan ikinci perakendeci olduklarını belirten Nane, satış sonrası hizmeti eksiksiz verebilmek için de Teknosa Asist hizmetleri genişletilerek 30 mağazada teknik destek departmanı oluşturacaklarını kaydetti. Mehmet Nane, mağazaya teknisyeni yerleştirerek aydır denediklerini belirterek, bu hizmeti yaygınlaştıracaklarını, çünkü mağazaya sorunla gelenlerin yüzde 90'ının problemlerinin mağazada çözümlendiğini bildirdi. Türk toplumunun aşırılık ve sivrilikten hoşlanmadığını söyleyen Nane, bunun yerine sinerjiyi tercih ettiklerini dile getirdi. 615406 Zafere Eski Gerilla Lideri Yakın Zafere Eski Gerilla Lideri Yakın Uruguay'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu, eski gerilla lideri Jose Mujica kazandı. Mujica'nın 2. turu da kazanacağı ifade ediliyor. Yayına Giriş: 26.10.2009 14:27:55 Güncelleme: 26.10.2009 14:27:55 Uruguay'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu, eski gerilla lideri Jose Mujica kazandı. Ancak adayların oy oranı, yüzde 50'nin altında kaldığı için ikinci tur seçim yapılacak. Seçimde eski gerilla lideri sosyalist Jose Mujica oyların yüzde 48'ini aldı. Önceki Cumhurbaşkanı Louis Lacell'in oy oranı ise yüzde 30'un altında kaldı. Seçimin ikinci turu 29 Kasımda yapılacak. 1960'lı yıllarda sosyalizmi savunan Tipamuru gerillalarının lideri olan ve 15 yıl hapis yatan Mujica, serbest kaldıktan sonra siyasete atılarak parlamentoya girmişti. 74 yaşındaki Mujica, seçim kampanyası sırasında, radikal geçmişini geride bıraktığını söylemişti. Argo konuşan, yerli kültürüne vurgu yapan ve halktan biri gibi davranarak popüler olmayı başaran Mujica'nın, ikinci turda kazanmasına kesin gözüyle bakılıyor. 615043 'GS, Kadıköy'de tir, tir titriyor!' Macaristan'ın tek günlük spor gazetesi olan Nemzetisport, Türkiye: ''Galatasaray'ı yenen Fener puan öne geçti'' başlığı attığı haberin devamında, ''Pazar gecesi Türkiye Ligi'nin 10. haftasında İstanbul'da yapılan derbi maçında Fenerbahçe, Galatasaray'ı 3-1 yendi'' diye yazdı. Macar spor gazetesi, ''UEFA ve Süper Kupa sahibi Galata, Fenerbahçe deplasmanında korkudan tir, tir titriyor, Fenerbahçe de Galatasaray maçlarını çok rahat kazanıyor'' yorumunda bulundu. Macaristan'ın en önemli futbol internet sitelerinden biri sayılan Foci24 ise kendi sitelerinden canlı olarak verdikleri maçın ardından, ''Galata 10 yıldır Saracoğlu Stadı'nda hüsrana uğruyor'' başlığı attı. Haberde ise ''Dünyanın en büyük üç derbisi arasında gösterilen Fenerbahçe-Galatasaray derbisini Fenerbahçe rahat kazandı'' denildi. 615056 2.5 trilyon dolar yeraltında 2.5 trilyon dolar yeraltında AA Giriş Saati 26.10.2009 10:43 Güncelleme 26.10.2009 10:58 Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'sinin Türkiye'de bulunduğu, bunların bugünkü piyasa değerinin 2,5 trilyon doların üzerinde olduğu bildirildi. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün (MTA) muhtemel rezerv araştırmalarına göre, Türkiye'de yer altında bulunan en yüksek maden rezervi 15,8 milyar ton ile dolomit. İçinde kalsiyum karbonat ve sodyum karbonat barındıran ve bu özellikleri yüzünden cam ve seramik endüstrisinin vazgeçilmezleri arasında yer alan dolomit, nadir ve çok değerli bir kireç taşı olarak biliniyor. Bunun yanı sıra, Türkiye'de 13,9 milyar ton mermer, 12,3 milyar ton linyit kömürü, 5,7 milyar ton kaya tuzu, 1,2 milyar ton yüksek kalorili taş kömürü, milyar ton bor, 1,5 milyar ton ponza, 1,9 milyar ton blister bakır cevheri bulunuyor. Türkiye'nin toplam yer altı maden kaynaklarının bugünkü piyasa değerinin ise 2.5 trilyon doların üzerinde olduğu belirtiliyor. MTA'nın verilerine göre, yer altında bulunan diğer madenler arasında 29,6 milyon ton asbest, 82 milyon ton asfaltit, 35 milyon ton barit, 251 milyon ton bentonit, milyar 641 milyon ton bitümlü şist, 88 milyon ton boksit, 3,8 milyon ton cıva, 380 bin ton toryum, 233 milyon ton trona (tabii soda), bin 137 ton uranium ve 345 milyon ton zeolit bulunuyor. Araştırmalar, Türkiye de 700 ton görünür altın rezervi (6500 ton muhtemel rezerv) ve 1926 ton görünür gümüş rezervi bulunduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra 239 milyon ton feldspat, 70 milyon ton fosfat kayası, milyon ton manganez bulunduğu öngörülüyor. BOR REZERVİNİN YÜZDE 72'Sİ TÜRKİYE'DE Dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0,5'i; endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,5'u; kömür rezervlerinin yüzde 1'i ve jeotermal potansiyelinin yüzde 0,8'i Türkiye'de bulunuyor. Türkiye, 3,8 milyar metreküp işletilebilir mermer, 2,7 milyar metreküp işletilebilir traverten ve 995 milyon metreküp işletilebilir granit olmak üzere 7,495 milyar metreküp doğal taş rezervi ile dünya doğal taş potansiyelinin yüzde 40'ına sahip. Ülkemizde yapılan araştırmalarda 650'ye yakın renk ve dokuda mermer olduğu belirlendi. Dünya bor rezervlerinin yüzde 72'sine sahip olan Türkiye, bu oran ile dünyada ilk sırada yer alıyor ve dünya tüketimini en az 400 yıl karşılayabilecek durumda. Dünyada ikinci büyük soda külü rezervi olan Beypazarı Trona yatağını işletmek üzere kurulan tesis, yılda milyon ton soda külü, 100 bin ton sodyum karbonat üretimi ile dünya tüketiminin yüzde 2.5'unu karşılıyor. ''ALTIN REZERVİMİZ EKONOMİNİN EMRİNE VERİLMELİ'' AK Parti Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, ulusal ekonomileri oluşturan en önemli sektörlerden biri olan madenciliğin, başta sanayi olmak üzere, ekonominin tüm sektörlerinin ihtiyaç duyduğu temel girdileri sağladığını, kırsal bölgelerde yeni istihdam imkanları oluşturduğunu söyledi. Türkiye'de çok çeşitli ve zengin maden rezervleri olmasına rağmen, bu kaynakların çoğunun işletmeye alınamadığını belirten Demirkıran, ''Türkiye de toprak altında 50 milyar tondan fazla ticari değere haiz çeşitli cins ve özellikte maden bulunmaktadır'' dedi. Demirkıran, MTA verilerine göre, Türkiye'nin maden kaynakları açısından, dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında üretim değeri itibarı ile 28'inci, maden çeşitliliği itibariyle de 10'uncu sırada yer aldığını ifade ederek, dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'sinin Türkiye'de bulunduğunu ve 60 çeşit madenin de üretiminin yapıldığını kaydetti. ''GÖRÜNÜR 650 TON ALTIN REZERVİ VAR'' 2002'den önce yılda 15 bin-20 bin metre olan MTA maden arama sondajının, bugün yılda 200 bin metreye, yılda 10-15 milyon TL olan yatırım bütçesinin de 102 milyon TL'ye yükseldiğine dikkati çeken Demirkıran, bunun sonucunda 70 yılda 8,3 milyar ton olan linyit rezervi yüzde 50 artarak 12,3 milyar tonu bulduğunu, yapılacak yeni aramalar sonunda bu rezervin 25 milyar tona kadar çıkabileceğinin varsayıldığını söyledi. Afif Demirkıran, Türkiye'nin yılda 250-300 ton altın ithalatı ile dünyada beşinci sırada yer aldığını belirterek, ''İthal edilen altının 150 tonu işlenerek tekrar ihraç edilmektedir. Ülkemizin yılda altın ithalatına 5-6 milyar dolar ödediği dikkate alındığında, 650 ton görünür ve bin 500 ton muhtemel altın rezervimizin bir an önce ekonominin emrine verilmesinin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Toplam altın rezervimiz ile ülkemiz, dünya ikincisi konumundadır'' diye konuştu. Bir ülkenin refah seviyesi birçok göstergenin yanı sıra ülkede tüketilen maden miktarı ile de doğrudan ilgili olduğunu dile getiren Demirkıran, araştırmalara göre, bir insanın 70 yaşına kadar ABD'de 1600 ton, Almanya'da 1000 ton, Türkiye'de ise 300 ton maden tükettiğini kaydetti. Demirkıran, TBMM Genel Kurulunda görüşülmesine başlanan madencilik sektörünün sorunlarının tespiti ve eksikliklerinin giderilmesi için Meclis Araştırması açılmasını desteklediklerini bildirdi. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi AFRİKA KITASI EN ZENGİN YERALTI ZENGİNLİKLERİNE SAHİP Yer altı ve yer üstü zenginliklerine ,bitk ve hayvan çeşitliliğine baktığımızda en zengin kıta Afrika kıtasıdır. Ama ekonomik ve sosyal yönden de Dünyanın en fakir kıtası Afrika kıtasıdır. Bugün baktığımıza Almanya, Japonya, İngiltere gibi zengin ülkelerin yer altı zenginliklerinin yok denecek düzeyde olduğunu görürüz. Önemli olan yer üstü zenginliğidir, yani insanların zengin ve eğitimli olmasıdır. 615096 İlaç harcamaları 10 milyar lira arttı İlaç harcamaları 10 milyar lira arttıİSTANBUL Milliyet 25.10.2009 Hasta ve Hasta Yakınları Derneğince (HAYAD), “26 Ekim Hasta Hakları Günü” dolayısıyla ’nda panel düzenlendi. Panelde konuşan Müdür Yardımcısı Hasan Günaydın, 2002’de 5.2 milyar lira olan ilaç harcamasının bu yıl 15.6 milyar liraya, tedavi harcamalarının ise aynı dönemde 4.2 milyar liradan 20.2 milyar liraya yükseldiğine işaret ederek, gereksiz ilaç kullanımının vatandaşlara zarar verdiğini belirtti. Günaydın, devlet hastenelerine başvuruların azaldığına da dikkati çekti. 615097 Dünyanın en küçük treni Dünyanın en küçük treni 25.10.2009 Dünyanın en küçük, çalışan maket seti ’li David Smith tarafından yapıldı. setinin ebatı 0.3 cm-0.6 cm. vagonlu maket tren, gerçek bir trenin 35 bin 200’de biri boyutlarında. Plastikten bıçakla oyularak yapılan tren yaklaşık 15 TL’ye mal olmuş. Smith, treni 2.5 yılda tamamladığını söyledi. 614837 Parayla ne yapacak? Parayla ne yapacak?‘?’yarışmasında 500 bin TL’yi bularak Türk televizyon tarihinin en yüksek ödülünü kazanan Ülkühan Yılmaz parasıyla kardeşine ev almayı düşünüyor. Bir markette 560 TL maaşla çalışan Ülkühan Yılmaz, “Ben bu parayla kendime bir otomobil alacağım. Gerisini kardeşlerime harcayacağım” diyor. Beyninde tümör olan Ülkühan Yılmaz önümüzdeki günlerde ikinci kez masasına yatacak. ‘?’ yarışmasına bugüne kadar 130 kez başvuran ve ikinci kez yarışan Ülkühan Yılmaz (30) büyük ödül olan 500 bin TL’yi kazandı. Hamdi Bey’in 128 bin TL’lik teklifini reddedip “Hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum” diyerek kutusunu açan Ülkühan Yılmaz 10 çocuklu bir ailenin 9’uncu üyesi. Bir markette 560 TL’ye çalışıyor. Beynindeki tümör nedeniyle kez çok ciddi ameliyatlar geçirmiş. Sürekli doktor kontrolünde yaşıyor. “Şoktayım, hayal bile kuramıyorum” 500 bin TL’yi kazandığı için asla değişmeyeceğini söyleyen Ülkühan Yılmaz dün POSTA’ya şunları söyledi: Yaşadığım dakikalar, kazandığım bu para gerçek mi yoksa hayal mi hâlâ anlamış değilim. Öyle büyük bir şoktayım ki hayal bile kuramıyorum. Ben 10 çocuklu fakir bir aileden geliyorum. Maddi sıkıntılar, üzüntüler içinde büyüdük. Öncelikle parayı kardeş arasında bölüştüreceğim. Hepsine birer ev alacağım. Tek isteğim; evlenip aile kurmak. . 615027 13:09 Türkiye'den Paintball'da bir taşla iki kuş 13.09 26.10.2009büyük halleri için üzerine tıklayın 'den Paintball'da bir taşla iki kuş hem Paintball'da hem de de kazandı. ’da düzenlenen “Millennium European Paintball Series”in son ayağı “Millenium Sarsılmaz Cup”ta şampiyonlar belirlenirken, Türkiye iki şampiyonluk, birer de ikincilik ve üçüncülük kazandı. Dünyanın son yıllarda hızla gelişen spor dalı paintball’un 12. dünya şampiyonası Antalya’da sonuçlandı. Türk takımlarının başarılı sonuçlar aldığı organizasyonu gerçekleştiren Atıcılık ve Avcılık Federasyonu (TAF) Başkanı Latif Aral Aliş, çok başarılı bir düzenlediklerini ve gelecek yıl da aynı şekilde ev sahipliği yapmak için şimdiden girişimlere başladıklarını söyledi. Aliş, seneye bu yıl yarışan takımlarının iki katının organizasyona katılmasını beklediklerini kaydetti. Aliş, “Herkes çok memnun kaldı. Gelemeyen birçok takımın ‘keşke katılsaydık’ diyor. Seneye çok daha ses getiren bir organizasyona ev sahipliği yapmak istiyoruz” dedi. Ayrıca dünyada en çok izlenen spor kanallarından biri olan Eurosport'un turnuvayı canlı olarak vermesi nedeniyle de Türkiye için iyi bir tanıtım oldu” diye konuştu. Organizasyonda bin misafir ağırlandı Turnuvada 800 sporcunun yarıştığını söyleyen Aliş, bunların aileleri ve taraftarlarıyla birlikte bin kişinin Kemer’e geldiğini ve bölgedeki birçok otelin dolduğunu söyledi. “Böyle bir sezonda turizme de katkımız büyük. Dolayısıyla burada kazanan Türkiye oldu” diyen Aliş, Türkiye’yi dünyaya tanıttıklarını söyledi. TAF olarak yarışmalara 300 bin TL kaynak ayırdıklarına dikkat çeken Aliş, “Ülkemize yeni bir spor branşı kazandırıyoruz. Paintball büyüklerin atarisi gibi bir oyun. Bunda farkı yok bir takımda kadın ve erkek yer alabilir. Bu spor yakın gelecekte birçok sporun önüne geçecek. Çünkü bunda spor yaparken strateji, taktik geliştiriyorsunuz, vücudunuzun her yeri çalışıyor, takım ruhu taşıyorsunuz” dedi.   Dünya Antalya’da ’de askerlere antrenman olsun diye yaptırılan paintball, bugün en yaygın spor dalları arasına girmeye aday.  “Millennium European Paintball Series” kategoride gerçekleşirken, 5’er kişilik takımlar halinde yarışan takımlar başarıları çerçevesinde gruplara ayrılıyor. 12. dünya şampiyonası gerçekleştirilen yarışmalar tamamen profesyonel ülke liglerinden gelen takımlarla yapılıyor. En az hakemin takip ettiği mücadelelerde takım sporcuları kadın erkek karma olabiliyor. Bu yıl ikisi Malaga ve ’nın ardından son ayağı Antalya’da gerçekleştirilen organizasyonun çok başarılı olduğunu belirten otoriteler, gelecek yıl da yarışmanın bir ayağının burada yapılabileceğini ifade ettiler. Antalya’ya ABD, gibi 24 ülkeden takımlar katıldı. Türkiye’de yıl önce başlayan paintball liginde ise 22 takım mücadele ediyor. TAF’ın bünyesinde gerçekleştirilen organizasyonun daha da yaygın hale getirilebilmesi için ve ’de pilot okullarda çalışmalar yapılıyor. Türkiye’de halen 36 bin kişinin paintball oynadığı belirlenirken, bunun önümüzdeki yıllarda çok daha yüksek rakamlara ulaşması bekleniyor. Bir sporcunun paintbal oynayabilmesi için kıyafeti, kaskı, markeri (silahı), plastik boya mermilerinin ortalama toplam maliyeti ise bin TL’yi buluyor. Türkiye’den dünya şampiyonu çıktı Yarışmalarda başarılı sonuçlara imza atan Division M5 Lig A’da rakiplerine üstünlük sağlayan Türk takımı İstanbul Noname birinci olurken, ikinciliği 'dan Black Legion Nimes, üçüncülüğü ise Danimarka'nın Monstras DK takımı elde etti. Division liginde ise birinciliği ’ın Dogs Amour Thessaloniki, ikinciliği İran’dan Tehran Datis, üçüncülüğü ise  Rusya’dan Desperados Moscow takımları elde etti. Division liginde Rus All Russians Moscow birinciliği,  İsveçTten Sugar Daddys Uppsala ikinciliği, İspanya’dan ise Five Star Lleida takımları kazandı. SPL liginin şampiyonluğunu yine Rusya’dan Chaos Moscow, diğer dereceleri ise sırasıyla Fransa’dan Dagnir Dae ve ’den Consilium Dei Zurich takımları kazandı. En üst kategori olan CPL liginde ise şampiyon ABD’li DC Dynasty olurken, ikinciliği Rusya’dan SK Moscow ve üçüncülüğü de ’ten Joy Stockholm elde etti. LİG B’nin şampiyonu Rus B-52 olurken, Lig C’nin ilk üç derecesini Türk takımları sırasıyla Bullet Mania, PSX ve Slayers kazandı. . . 615158 13:43 Uzaydan meteor benzeri bir nesne düştü Uzaydan meteor benzeri bir nesne düştü ’da uzaydan meteor olduğu tahmin edilen kaya benzeri kızgın bir nesne düşerek toprakta büyük bir çukur açtı.  İtfaiye ve kurtarma servisi yetkilileri, sınırı yakınlarındaki bir kasabaya dün gece düşen nesnenin açtığı çukurun 15 metre genişlikte, metre derinlikte olduğunu bildirdi. Askeri kimya biriminin yaptığı testte nesnenin radyasyon seviyesinin normal olduğu saptandı. Polis bölgeyi kordon altına alırken, nesnenin meteor olup olmadığını saptamak için Letonya Üniversitesinden gelecek jeoloji ekibinin beklendiği bildirildi. Ve . 614494 Denizli, sırtını Dağ'a yasladı Kartal, bir haftalık kamp döneminin ardından kritik puanlar kazandı. Wolfsburg'dan alınan bir puanla Devler Ligi'ndeki şansını devam ettirdi. Rıza Çalımbay'ın talebelerine şans tanımayan Siyah-Beyazlı ekip, aldığı üç puanla da Turkcell Süper Lig'de zirve iddiasını sürdürdü. Çıkış trendine giren Beşiktaş'ta dikkat çeken isimlerin başında ise Ekrem Dağ geliyor. Geçen sezon Mustafa Denizli'nin sağ bekte oynattığı başarılı oyuncu, bu sezon tam bir joker durumunda. Son Eskişehir maçında rakip fileleri havalandıran Ekrem Dağ, Denizli'nin en stratejik oyuncuları arasında yer alıyor. Bu sezon sağ bek, sol bek, orta saha, ön libero hatta Ümit Milli Takım maçında forvet bile oynayan başarılı futbolcu, verilen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. Sürekli çıkan omuzundan ameliyat olan ve sezona geç başlayan Ekrem Dağ'ın eksikliği sezon başında çok hissedildi. Sağlığına tamamen kavuştuktan sonra ilk 11'in değişmezi olan Dağ, Eskişehir'e attığı golün biraz da şans olduğunu söyledi. Kasım ayı zorlu geçecek Beşiktaş'ı kasım ayı içinde zorlu bir fikstür bekliyor. Şampiyonlar Ligi'nde ve Süper Lig'de zor viraja girecek olan Kartal, A.Gücü maçıyla birlikte maratona başlayacak. Trabzon, F.Bahçe ve Sivas'la karşılaşacak Siyah-Beyazlılar, alacağı sonuçlarla ligdeki konumu daha da netleştirecek. Şampiyonlar Ligi'nde Kasım'da Wolfsburg'u konuk edecek Beşiktaş sonrasında Manchester United'la karşılaşacak. 614363 "Psikolojik bir kuvvet oldu'' Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı Ali Koç, Galatasaray derbisinde çok çalıştıklarını ve galibiyeti hak ettiklerini belirtti. Ali Koç, sarı-lacivertli kulübün internet sitesinde yer alan açıklamasında, ''Bu galibiyet camiamıza hayırlı uğurlu olsun. Çok çalıştık mücadele ettik ve bu galibiyeti hak ettik. Daha farklı olmalıydı bence. Buna rağmen herkesi kutluyorum. Camiamızın buna ihtiyacı vardı'' ifadesine yer verdi. Fenerbahçe'ye yakışan bir maç olduğunu kaydeden Koç, açıklamasını şöyle sürdürdü: ''Türkiye'nin markasına büyük katkı yapan bir derbi bu. Bu bağlamda 5-6 ülkede de canlı yayınlandı. Heyecanıyla, atmosferiyle Türkiye adına katkı sunan bir derbi. Saracoğlu'nda münferit olaylar dışında zaten her maç bu şekilde geçiyor. Taraftarımıza da bu nedenle teşekkür ediyor, bayramları kutlu olsun diyorum.'' ''Bence şampiyonluk inancı ve motivasyon, teknik heyetimizin liderliğinde her oyuncumuza aşılanmış psikolojik bir kuvvet oldu'' yorumunu yapan Ali Koç, ''Geçen sene de istediğimiz bu gücü şimdi görüyoruz. Geçen sene ile fark siyah ve beyaz kadar. Bence transferlerin katkısı da var. Ancak en büyük etken, Daum ve ekibinin sağladığı motivasyon, birlik beraberlik ve kazanma hırsıdır'' ifadesini kullandı. Ali Koç açıklamasını şöyle tamamladı: ''Bir maç sadece puandır, Gaziantep'te kaybettik ama birkaç maç sonunda bunun önemi azalacak. Önemli olan lig sonunda şampiyonluğa ulaşmak. Çok farklı kazandığımız Galatasaray derbileri sonrası sezonlardan mutlu sonla ayrılamadıklarımız da oldu. Bu sene birlik ve beraberlik ile başkanımızın verdiği söz ışığında, şampiyonluk hedefine kenetlenmiş halde yola devam ediyoruz.'' 615007 2,5 trilyon dolar yeraltında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün (MTA) muhtemel rezerv araştırmalarına göre, Türkiye'de yer altında bulunan en yüksek maden rezervi 15,8 milyar ton ile dolomit. İçinde kalsiyum karbonat ve sodyum karbonat barındıran ve bu özellikleri yüzünden cam ve seramik endüstrisinin vazgeçilmezleri arasında yer alan dolomit, nadir ve çok değerli bir kireç taşı olarak biliniyor. Bunun yanı sıra, Türkiye'de 13,9 milyar ton mermer, 12,3 milyar ton linyit kömürü, 5,7 milyar ton kaya tuzu, 1,2 milyar ton yüksek kalorili taş kömürü, milyar ton bor, 1,5 milyar ton ponza, 1,9 milyar ton blister bakır cevheri bulunuyor. Türkiye'nin toplam yer altı maden kaynaklarının bugünkü piyasa değerinin ise 2.5 trilyon doların üzerinde olduğu belirtiliyor. MTA'nın verilerine göre, yer altında bulunan diğer madenler arasında 29,6 milyon ton asbest, 82 milyon ton asfaltit, 35 milyon ton barit, 251 milyon ton bentonit, milyar 641 milyon ton bitümlü şist, 88 milyon ton boksit, 3,8 milyon ton cıva, 380 bin ton toryum, 233 milyon ton trona (tabii soda), bin 137 ton uranium ve 345 milyon ton zeolit bulunuyor. Araştırmalar, Türkiye de 700 ton görünür altın rezervi (6500 ton muhtemel rezerv) ve 1926 ton görünür gümüş rezervi bulunduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra 239 milyon ton feldspat, 70 milyon ton fosfat kayası, milyon ton manganez bulunduğu öngörülüyor. Bor zezervinin yüzde 72'si Türkiye'de Dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0,5'i; endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,5'u; kömür rezervlerinin yüzde 1'i ve jeotermal potansiyelinin yüzde 0,8'i Türkiye'de bulunuyor. Türkiye, 3,8 milyar metreküp işletilebilir mermer, 2,7 milyar metreküp işletilebilir traverten ve 995 milyon metreküp işletilebilir granit olmak üzere 7,495 milyar metreküp doğal taş rezervi ile dünya doğal taş potansiyelinin yüzde 40'ına sahip. Ülkemizde yapılan araştırmalarda 650'ye yakın renk ve dokuda mermer olduğu belirlendi. Dünya bor rezervlerinin yüzde 72'sine sahip olan Türkiye, bu oran ile dünyada ilk sırada yer alıyor ve dünya tüketimini en az 400 yıl karşılayabilecek durumda. Dünyada ikinci büyük soda külü rezervi olan Beypazarı Trona yatağını işletmek üzere kurulan tesis, yılda milyon ton soda külü, 100 bin ton sodyum karbonat üretimi ile dünya tüketiminin yüzde 2.5'unu karşılıyor. ''Altın rezervimiz ekonominin emrine verilmeli" AKP Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, ulusal ekonomileri oluşturan en önemli sektörlerden biri olan madenciliğin, başta sanayi olmak üzere, ekonominin tüm sektörlerinin ihtiyaç duyduğu temel girdileri sağladığını, kırsal bölgelerde yeni istihdam imkanları oluşturduğunu söyledi. Türkiye'de çok çeşitli ve zengin maden rezervleri olmasına rağmen, bu kaynakların çoğunun işletmeye alınamadığını belirten Demirkıran, ''Türkiye de toprak altında 50 milyar tondan fazla ticari değere haiz çeşitli cins ve özellikte maden bulunmaktadır'' dedi. Demirkıran, MTA verilerine göre, Türkiye'nin maden kaynakları açısından, dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında üretim değeri itibarı ile 28'inci, maden çeşitliliği itibariyle de 10'uncu sırada yer aldığını ifade ederek, dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'sinin Türkiye'de bulunduğunu ve 60 çeşit madenin de üretiminin yapıldığını kaydetti. ''Görünür 650 ton altın rezervi var" 2002'den önce yılda 15 bin-20 bin metre olan MTA maden arama sondajının, bugün yılda 200 bin metreye, yılda 10-15 milyon TL olan yatırım bütçesinin de 102 milyon TL'ye yükseldiğine dikkati çeken Demirkıran, bunun sonucunda 70 yılda 8,3 milyar ton olan linyit rezervi yüzde 50 artarak 12,3 milyar tonu bulduğunu, yapılacak yeni aramalar sonunda bu rezervin 25 milyar tona kadar çıkabileceğinin varsayıldığını söyledi. Afif Demirkıran, Türkiye'nin yılda 250-300 ton altın ithalatı ile dünyada beşinci sırada yer aldığını belirterek, ''İthal edilen altının 150 tonu işlenerek tekrar ihraç edilmektedir. Ülkemizin yılda altın ithalatına 5-6 milyar dolar ödediği dikkate alındığında, 650 ton görünür ve bin 500 ton muhtemel altın rezervimizin bir an önce ekonominin emrine verilmesinin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Toplam altın rezervimiz ile ülkemiz, dünya ikincisi konumundadır'' diye konuştu. Bir ülkenin refah seviyesi birçok göstergenin yanı sıra ülkede tüketilen maden miktarı ile de doğrudan ilgili olduğunu dile getiren Demirkıran, araştırmalara göre, bir insanın 70 yaşına kadar ABD'de 1600 ton, Almanya'da 1000 ton, Türkiye'de ise 300 ton maden tükettiğini kaydetti. Demirkıran, TBMM Genel Kurulunda görüşülmesine başlanan madencilik sektörünün sorunlarının tespiti ve eksikliklerinin giderilmesi için Meclis Araştırması açılmasını desteklediklerini bildirdi. 26 Ekim 2009 614688 Tunus'ta Bin Ali Yıl Daha Başkan Tunus'ta Bin Ali Yıl Daha Başkan Tunus'ta Devlet Başkanlığı ve Parlamento seçimlerinde Zeynel Abidin Bin Ali, oyların %89,62'sini alarak 5. kez yıllığına Devlet Başkanı seçildi. Yayına Giriş: 26.10.2009 09:10:45 Güncelleme: 26.10.2009 09:44:23 Tunus'ta Devlet Başkanlığı ve Parlamento seçimleri yapıldı. Seçimde Zeynel Abidin Bin Ali, oyların yüzde 89,62'sini alarak 5'inci kez yıllığına Devlet Başkanı seçildi. Genel seçimlerde de 22 yıldır iktidarda bulunan Bin Ali'nin Anayasal Demokratik Birlik Parti'si, oyların yüzde 75'ini toplayarak 214 sandalyeli Meclis'te 161 sandalye kazandı. Geriye kalan 53 milletvekilliği, diğer siyasi partinin 6'sı arasında bölüşüldü. 615292 Başbakan Erdoğan’ın Guardian gazetesine demeci Başbakan Erdoğan’ın Guardian gazetesine demeci gazetesi, Başbakan ’ın Cumhurbaşkanı hakkında, “Ahmedinejad’ın dostumuz olduğu şüphesizdir. Dostumuz olarak şimdiye kadar çok iyi ilişkilerimiz oldu ve hiçbir sıkıntı yaşamadık” dediğini yazdı. muhabiri Robert Tait’in Başbakan Erdoğan ile yaptığı röportaja birinci sayfasında yer veren gazete, Başbakanı ’İran dostumuzdur’ dedi” başlığını kullandı. Guardian gazetesinin dış haberler bölümünde de tam sayfa yer alan röportaj ve haberde, “Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Batıyı İran’a programıyla ilgili adil davranmamakla suçlayarak ’daki bölünmeleri gözler önüne serdi ve Mahmud Ahmedinejad’ı dost olarak tanımladı” yorumu yapıldı. Gazete, röportajda Erdoğan’ın İran’ın ürettiğine ilişkin iddialar konusunda, “İran, silah ürettiğini kabul etmiyor. Nükleer sadece enerji üretmek amaçlı kullanılıyor” dediğini yazdı. Başbakan Erdoğan’ın Batının İran’ın nükleer silah sahibi olmaya çalıştığına ilişkin kaygılarını “dedikodu” olarak tanımladığını yazan gazete, Erdoğan’ın İran’a karşı askeri bir operasyonun “delilik” olacağını söylediğini de belirtti. Erdoğan’ın konuya ilişkin ayrıca şunları söylediği kaydedildi: “Adil olmayan bir yaklaşım var, çünkü İran’ı nükleer silah üretmekle suçlayanların çok güçlü nükleer alt yapıları var ve bunu inkar etmiyorlar.” Başbakan Erdoğan’ın BM daimi üyelerinin de aralarında bulunduğu kimi ülkelerin nükleer silahları olduğunu söylediğini belirten gazete, “Dolayısıyla İran’ın nükleer silahı olmamasına rağmen, bu ülkenin nükleer silaha sahip olmaması gerektiğini söyleyenler, nükleer silah sahibi olan ülkelerdir” dediğini yazdı. Haberde, Erdoğan’ın İran’a yönelik özellikle ’den gelen tehditlerle ilgili endişelerini de dile getirdiği belirtilerek, Başbakan’ın şunları söylediği bildirildi: “İran’ı eleştirenler, bu görüşlerini iyi bir şekilde ortaya koymuyorlar.  Bazen tehditler oluyor. Eğer düşünce, İran’ı tahrip etmek ve ortadan kaldırmaksa, bunun doğru olacağını düşünmüyorum. Bir taraftan küresel barış istediğinizi söylüyorsunuz, diğer taraftan da 10 bin yıllık tarihe sahip olan bir ülkeyi ortadan kaldırmaya yönelik bir yaklaşım sergiliyorsunuz. Bu, doğru değil.” Gazete, Cumhurbaşkanı ve Başbakan Erdoğan’ın İran’da Haziran ayında yapılan seçimlerde Mahmud Ahmedinejad’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, kendisini kutlayan ilk liderlerden olduklarını yazdı. Gazete, Başbakan Erdoğan’ın bu konuyla ilgili şu görüşlerine yer verdi: “Resmi olmasa da Ahmedinejad’ın büyük bir farkla seçimi kazandığı ortaya çıkmıştı, daha önce tanıdığımız biri olduğundan, kendisini arayarak kutladık.  Daha sonra seçimi kazandığı resmileşti, güven oyu almıştı ve biz de böyle bir şeye özel önem veriyoruz. Kutlama, dış politikamızın temel prensibidir.” “AB KENDİ KURALLARINI İHLAL EDİYOR”Gazete muhabirinin Cumhurbaşkanı ’nin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıktığını hatırlatması üzerine Erdoğan’ın şunları söylediği belirtildi: “’daki liderler arasında Türkiye’ye karşı ön yargıları olanlar var, Fransa ve gibi. Daha önce (eski Cumhurbaşkanı Jacques) Chirac zamanında, Fransa ile mükemmel ilişkilerimiz vardı ve Chirac Türkiye’ye çok olumlu bakıyordu. Ancak Sarkozy döneminde durum böyle değil. Bu, adil olmayan bir tavır.  AB, kendi kurallarını ihlal ediyor.” Gazeteye göre, Türkiye’nin AB’de bulunmasıyla, dünyadaki 1,5 milyarlık toplumla, Müslüman olmayan toplumlar ve ülkeler arasında köprüler kurulacağını ifade eden Erdoğan, “Bunu görmeleri lazım. Bunu görmezden gelirlerse, bu, AB’yi zayıflatır” dedi. Ve . 615526 Konevi hak ettiği ilgiye kavuşacak Konevi hak ettiği ilgiye kavuşacak Meram Belediyesi Konevi Araştırma Merkezi'nde Sadreddin-i Konevi hazretleri anıldı. Meram Belediye Başkanı Serdar Kalaycı, MEBKAM'ın hayata geçireceği çalışmalarla kültürel anlamda eksikliği yıllarca hissedilen büyük bir boşluğun doldurulacağını belirtti. Kalaycı, "Konevi'nin sadece bir ziyaretgah olarak hatırlanmasını istemiyoruz" dedi. YENİ ŞAFAK KONYA Meram Belediyesi Konevi Araştırma Merkezi (MEBKAM) tarafından düzenlenen, “Sadreddin Konevi ve Tasavvuf” başlıklı bir konferans yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz'ın konuşmacı olarak katıldığı konferansa Konya Müftüsü Şükrü Özbuğday, Meram Belediye Başkanı Serdar Kalaycı, Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli ve çok sayıda kültür sanatsever katıldı. MEBKAM Başkanı Hasan Yaşar, Sadreddin-i Konevi hazretlerinin Konya'da yetişmiş dünya ölçeğinde bir şahsiyet olduğunu belirterek, “Mevlana, İbn-i Arabi ve Konevi hazretleri insan, yaratılış ve eşya hakkındaki görüşleriyle doğuda ve batıda büyük ilgi uyandırmıştır. Merkezimizin amacı Konevi ve diğer değerlerimizi en iyi şekilde tanıtmaktır” dedi. MEBKAM'ın hayata geçireceği çalışmalarla kültürel anlamda eksikliği yıllarca hissedilen büyük bir boşluğun doldurulacağını belirten Meram Belediye Başkanı Serdar Kalaycı ise şöyle konuştu: “Konevi'nin sadece bir ziyaretgah olarak hatırlanmasını istemiyoruz. Eserlerini kültürel hayatımıza kazandırarak daha iyi tanınmasını sağlayacağız. Konevi, bilgeliği ve derin ahlakıyla tüm İslam coğrafyasına yeni bir yön tayin etmiştir. Çağ açıp çağ kapatan büyük devlet adamı Fatih Sultan Mehmet'in Konevi'ye çok büyük ilgi duyduğu ve eserlerini şerh ettirdiği biliniyor. Büyük sultan, vefatından sonra da Konevi vakfına sahip çıkmıştır” ÖNEMLİ BİR DÖNEM Anadolu Selçuklu Devleti'nin ilim, fikir ve gönül adamlarına gösterdiği teveccühün tezahürü olarak Konevi hazretlerinin Malatya'dan Konya'ya geldiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, “Onun yetişmesinde İbn-i Arabi'nin çok önemli bir yeri vardır. 13. yüzyılda Konya'ya biri doğudan biri da batıdan olmak üzere iki güneş doğdu. Doğudan Mevlana, batıdan da Konevi'yi yetiştiren İbn-i Arabi doğmuştur" dedi. 12 ve 13. yüzyılın tasavvuf tarihi açısından da çok önemli bir dönem olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, tasavvufun din boyutuyla ilgili konularda da açıklamalarda bulundu. Programın sonunda Konya Müftüsü Şükrü Özbuğday, konuşmacı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz'a, Meram Belediye Başkanı Serdar Kalaycı da, MEBKAM'ın kuruluşunda çok büyük katkıları olan Hüsamettin Sönmez'e birer plaket verdi. 26.10.2009 615578 Asgari ücretli Masarati için kaç yıl çalışmalı Kimilerinin rüyalarını süsleyen, kimileri için hayal etmesi bile zor olan süper lüks arabalardan Ferrari ve Maserati''nin satışları kriz dinlemedi. Ferrari ve Maserati'nin Türkiye Distribütörlüğünü yapan Fer Mas Oto Genel Müdürü Orhan Ülgür, geçen yıl Türkiye'de 17'si Ferrari, 17'si de Maserati olmak üzere 34 süper lüks araç sattıklarını bildirdi. Bu yıl krize rağmen daha Ekim ayında bu rakama ulaştıklarını kaydeden Ülgür, ''Küresel kriz, bütün sektörleri etkiledi. Ancak biz, krizin bitmesini beklemek ve kabuğumuza çekilmek yerine hızlı bir şekilde hareket ederek stokları erittik'' dedi. 2009'da, bir önceki yılın satış rakamını aşmayı beklediklerini belirten Ülgür, 2010 yılından ise oldukça ümitli olduklarını söyledi. YENİ STRATEJİ İLE ROTALAR DEĞİŞTİ Türkiye'de zor bir sektörde iddialı bir iş yaptıklarını anlatan Ülger, kendilerinin hiçbir şekilde rehavete kapılmadıklarını ve müşteriyi beklemek yerine, müşterinin ayağına gitme yolunu seçtiklerini de ifade etti. Bu kapsamda, çeşitli illere giderek tanıtım faaliyetleri, organizasyonlar ve kokteyller düzenlediklerini, test sürüşlerinde müşteriler ve araçları bir araya getirdiklerini kaydeden Ülgür, şöyle devam etti: ''Lüks spor otomobil pazarı İstanbul'dadır diye beklemedik. Rotamızı değiştirdik. Bu kapsamda, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Hatay, Gaziantep gibi şehirlerde organizasyonlar düzenleyerek, araçlarımızı tanıttık. Potansiyel olduğuna inandığımız şehirlerde aktiviteler yapıyoruz. Sonuçta durup dururken bu şehirlerde kimsenin aklına bir Maserati almak gelmez.Ancak bu markaları potansiyel müşterilerin ayağına götüreceksiniz ki onlarda baksın, araçlarımızı sürsün ve beğensin. Örneğin Gaziantep'te çok önemli bir potansiyel gördük. Bu araçları tabi ki hemen satamazsınız. Fakat potansiyel alıcıları yani doğru isimleri bulmak, onlarla temas kurabilmek ve araçları tanıtabilmek çok önemli.'' BİR FERRARİ İÇİN KAÇ YIL ÇALIŞMAK GEREKİYOR? Tam anlamıyla zengin kesime hitap eden ve düşük ücretliler ile orta gelirliler için hayal olan bir Maserati'nin fiyatı 220 bin avrodan başlıyor ve 280 bin avroya kadar çıkıyor. Tamamen el işçiliğiyle yapılan ve kişiye özgü özellikleri olan ve ortalama satış fiyatı 240 bin avro, yani 528 bin lira düzeyinde bulunan bu arabayı almak için bir asgari ücretlinin yemeden içmeden, başka da hiç bir harcama yapmadan 89 yıl çalışması gerekiyor. Bin lira ortalama maaş alan bir ücretlinin bu tür bir arabaya sahip olabilmek için 44 yıl, 1.683 lira aylık geliri olan 25 yıllık bir öğretmenin 26 yıl, 1.932 liralık aylık geliri olan bir polis memurunun da 23 yıl hiç bir harcama yapmadan, sadece para biriktirmesi gerekiyor. 4.153 lira maaşlı bir genel müdür ise böyle bir arabayı yine başka yere tek bir kuruş harcamamak kaydıyla ancak 11 yıllık maaşı ile alabiliyor. AA 614710 10:13 Dünyanın en büyük salata tabağı Dünyanın en büyük salata tabağı Lübnanlı 250 öğrenci aşçının hazırladığı 3.557 kilogram tabbule (maydonoz salatası) en büyük salata tabağı olarak ’na girdi.  ’da bugün düzenlenen rekor girişimi için öğrenci aşçılar, ülkenin geleneksel salatası tabbuleyi yaklaşık saatte yaptı. Öğrenciler salatayı hazırlarken, Lübnanlı ünlü politikacılar ve vatandaşlar “Tabbule Lübnan’dır” diye tezahüratta bulundu. ’in 2.600 kiloyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmesini etmek ve tabbulenin Lübnan’a ait olduğunu göstermek için yapılan rekor denemesinde kullanılan tabak özel üretildi. bin demet maydanoz, 1,2 ton 1,5 ton soğan, ton 250 kilogram 25 kilogram tuz ve 300 litre saf kullanan aşçılar, ilk olarak hazırladıkları 2.600 kilogram tabbuleyle İsrail’in rekorunu elinden aldı. Daha sonra ikinci tur hazırlığa girişen aşçılar, günün sonunda 557 kilogram ağırlığında tabbuleyi bitirerek rekoru kırdı. Guinness rekorlar kitabının Lübnanlı temsilcisi Talal Ömer de rekoru resmen onaylayarak hazırlanan belgeyi Lübnanlı temsilcilere verdi.  Tabbule, daha sonra rekorun kırılmasını izleyen vatandaşlara dağıtıldı.  Lübnan’da dün de 250 aşçı ve yardımcısının hazırladığı, tonluk dünyanın en büyük humus tabağı, bu alanda yeni rekor kırarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmişti. Lübnan ile İsrail arasında humus ve tabbulenin kendilerinin milli yemekleri olduğu konusunda anlaşmazlık çıkmıştı ve İsrail’de bu yılın başlarında hazırlanan yaklaşık bin tonluk humus tabağı rekorlar kitabına girmişti.  Lübnanlılar ise humus ve tabbule gibi yemeklerinin kendilerine ait bir yemek olduğunu, İsrail’in kendi yemeklerine sahip çıkmasını uluslararası alanda dava edeceklerini bildirmişlerdi. Ve . 615660 Piyasalarda gün sonu rakamları İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) Bileşik Endeksi 51.230,09 puandan kapandı. Hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 0,29 oranında değer kaybetti. İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 40,65 puan azalarak 51.230,09 puandan kapandı. Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer kaybı yüzde 0,08 oldu. İlk seanstaki 109,91 puanlık düşüş dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 150,56 puan geriledi. Hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 0,29 değer kaybetti. DÖVİZ Ankara'da Cuma günü akşam saatlerinde 1,4710 liradan satılan ABD doları, bugün akşam saatlerinde 1,4850 liradan işlem gördü. Avro 2,2300 liradan satıldı. Avro, Cuma günü akşam saatlerinde 2,2100 liradan işlem görmüştü. Cuma günü akşam saatlerinde 1,5006 olan avro-dolar paritesi, bugün akşam saatlerinde 1,5008 oldu. Merkez Bankası da saat 15.30 itibariyle gösterge niteliğindeki doların efektif satışını 1,4768 lira, avronun efektif satış kurunu da 2,2196 lira olarak belirledi. İstanbul serbest piyasada, kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,4830 liraya, avronun satış fiyatı 2,2230 liraya yükseldi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, piyasanın kapanışı itibariyle Kapalıçarşı'da 1,4780 liradan alınan dolar 1,4830 liradan, 2,2200 liradan alınan avro 2,2230 liradan satılıyor.Serbest piyasada önceki kapanışta 1,4680 lira olan dolar güne 1,4700 liradan, 2,2050 lira olan avro da 2,2080 liradan başlamıştı. İstanbul ve Ankara serbest piyasalarında alınıp satılan döviz türlerinin, önceki ve bugün itibariyle alış, satış ve kapanış fiyatları şöyle: CUMA PAZARTESİ İSTANBUL Alış Satış Alış Satış ABD Doları 1,4640 1,4680 1,4780 1,4830 Avro 2,2000 2,2050 2,2200 2,2230 Sterlin 2,3900 2,4200 2,4240 2,4340 İsviçre Frangı 1,4500 1,4600 1,4650 1,4750 ANKARA ABD Doları 1,4610 1,4710 1,4730 1,4850 Avro 2,1940 2,2100 2,2110 2,2300 Sterlin 2,3800 2,4250 2,4000 2,4450 614666 Derbi Brezilya basınında Derbi basınındaCANAN KAYA BUENOS AİRES DHA derbisi İspanyol ve basınında geniş yankı buldu. 'nın attığı golü İspanyol oyuncunun dönüşü olarak yorumlarken, Brezilya basını Fenerbahçe kaptanı Alex'in performansını ön plana çıkarttı. "Güiza dönüşünün işaretini verdi ve Fenerbahçe liderliğini sağlamlaştırdı" başlığını kullanan Marca Gazetesi, "Fenerbahçe, Galatasaray karşısında çok rahat bir galibiyet aldı" değerlendirmesini yaptı. Gazete "Dani Güiza'nın üç haftalık sakatlık devresinin ardından Galatasaray karşısında Fenerbahçe'nin liderliğini sağlamlaştırarak çıktığı derbi maçıyla yeniden aktif oyunculuğa döndü" ifadelerine yer verdi. "Güiza döndü ve attı" başlığını kullanan As Gazetesi de Fenerbahçe'nin Galatasaray'ın 'daki derbi'de 3-1 yendiğini belirterek, Daniel Güiza'nın bu maçla birlikte yeniden eski günlerine döneceğinin işaretlerini verdiğini yazdı. "Cristian kavga etti, Alex Fenerbahçe'nin zaferinde parladı" başlığını kullanan Brezilyalı Globoesporte Gazetesi ise, maça Brezilyalı oyuncuların damgasını vurduğunu belirterek, "Brezilyalı oyuncular Galatasaray Fenerbahçe derbisine damgasını vurdular. Cristian oyun öncesi çıkan kavganın baş aktörü olurken, Alex attığı golle 3-1'lik galibiyetin parlayan oyuncusu oldu" ifadelerine yer verdi. . . 614680 Süt ve peynirle zayıflayın (Zaman Online) The Telegraph gazetesinde yer alan habere göre, Avustralyalı araştırmacılar, peynir gibi süt ürünleriyle beslenmenin aşırı kilolu insanların kilo vermesine yardımcı olduğunu söylüyorlar. Curtin Teknoloji Üniversitesi'nde yapılan deneye katılan 40 gönüllü 12 hafta boyunca yağı alınarak kalorisi azaltılmış peynir, yoğurt ve süt ile beslendi. Günde yerine öğün süt ürünü tüketenlerin hızla kilo verdiği görüldü. Bu kişilerin tansiyonları normale inerken, göbek yağları da eridi. Araştırmacılar, yağı alınmış süt ürünü tüketenlerin kan basıncının daha düşük olduğunu, bu kişilerde şeker ve kalp hastalıkları riskinin de azaldığını açıkladı. Peynir ve diğer süt ürünleri, vücudun metabolizmasını hızlandırırken, yüksek oranda protein içeriyor. Protein de çabucak doyma hissi oluşturuyor. Kilolu insanların yağ ve kalori alımlarını dikkatle izlemelerini öneren araştırmacılar, yüksek oranda protein, kalsiyum ve vitamini içeren beslenmenin ölçülü bir kilo vermenin veya kilonuzu korumanın önemli bir parçası olabileceğini de sözlerine eklediler. 614829 Antabakteriyel jel satışlarında artış Antabakteriyel jel satışlarında artışAA Suya ve sabuna kolay ulaşma imkanı olmayan durumlarda kullanılan antibakteriyel jellerin satışlarında, riski yüzünden ciddi oranda artış olduğu bildirildi. Odası Başkanı Eczacı Kıvanç Atmaca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, vatandaşların, dünyanın hassasiyetle üzerinde durduğu domuz gribine karşı üretilen aşıyla ilgili eczaneleri soru yağmuruna tuttuğunu söyledi. Özellikle el temizliğine yönelik kullanılan sabun ve jellerin bu dönemde büyük talep gördüğünü ifade eden Atmaca, şunları kaydetti: "Domuz gribine karşı şu anda en geçerli yöntem, el temizliği. Su ve sabunla bu temizlik sağlanabiliyor. Ancak suya ve sabuna kolay ulaşma imkanı olmayan durumlarda antibakteriyel jeller kullanılabiliyor. Domuz gribi riskine karşı korunma yöntemleri arasında gösterilen bu jellerin satışları son günlerde ciddi oranda arttı. Antibakteriyel jel üreten firmalar, talebi karşılamakta güçlük çekiyor. Bazı eczanelerde aşırı talep yüzünden jel kalmadı." Antibakteriyel jellerin susuz temizlik sağladığına dikkati çeken Atmaca, "Aileler, özellikle okul çağındaki çocukları için alıyor. Eller temiz olduğu sürece domuz gribine yakalanma riski azalıyor" dedi. Bursa yetkilileri ise reyonunda satışa sunulan jellere talebin arttığını belirterek, "Talebi karşılayabilmek için rafları sürekli dolu tutmaya çalışıyoruz. Ama, rafları dolu tutmak zorlaştı. Bunun için bir kişi görevlendirdik" diye konuştular. . 614245 Aşılanan kişi kalıcı bağışıklık kazanıyor Aşılanan kişi kalıcı kazanıyor 26.10.2009 İlaç araştırmaları aşısını daha hızlı üretmek için yollar arasa da ’de 1940’lardan bu yana FDA onaylı olan yöntem, virüsün çoğaltılabilmesi için tavuk yumurtalarına enjekte edilmesi. Koldan yapılan aşı için virüs yumurtalardan toplanıyor, öldürülüp segmentlerine ayrılıyor. Ölü virüs içeren aşı enjekte edildiğinde, vücudun sistemini canlı bir virüsü geldiğinde bu virüsü öldürecek antikorlar üretmesi için aktive ediyor. Sprey aşının farkı ne? Burundan yapılan sprey aşıysa yine canlı bir virüsün yumurtalarda ancak daha düşük bir ısıda ço-ğaltılması yoluyla elde ediliyor. Düşük ısıda çoğaltıldığı için yüksek vücut ısısında işe yaramıyor. Bu yüzden burundan sprey yoluyla yapılıyor. Burundan yapılan aşı bağışıklık sistemi tarafından sıkı bir şekilde denetlenen burundaki mukoza hücrelerini etkiliyor. Sistem aşıyı algıladığında domuz gribini hedefleyen kalıcı bir bağışıklık sağlıyor. AB aşıyı onayladı AB üye ülkelerinde domuz gribine karşı kullanılmak üzere Novartis firmasının Focetria, GlaxoSmithKlein firmasının Pandemrix ve Baxter International firmasının Celvepan marka aşılarına izin verdi. ’de ise Novartis firmasının Focetria adı verilen aşısının kullanılması bekleniyor. ‘Aşılama bu hafta değil’ Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom, ’nın (MEB) ilk ve ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilerin, bu haftadan itibaren domuz gribine karşı aşılanacağı yönündeki açıklamasına ilişkin olarak, “Bu hafta öğrencilerimize henüz aşı yapmak gibi bir ihtimal yok. ’den böyle bir açıklama yapılmadığı ve yanlış anlaşıldığı yönünde bilgiler aldık. Öğrenciler ve velilerimiz bizim açıklamalarımızı beklemeliler” dedi. ana haber bülteninde soruları yanıtlayan Çom, “Aşının güvenlik testleri sürüyor, ancak bitmek üzere. En son durumda olumsuz bir şeye rastlanmadığı yönünde bilgi almış durumdayız. Kuvvetle muhtemel, önümüzdeki haftanın içinde başlarında, ortalarına doğru aşının diğer gerekli testleri de bitmiş olacak. Ondan sonra da zaman kaybetmeden aşılamaya başlayacağız” diye konuştu. Çom, cenazeden bulaşmasının mümkün olmadığını da belirtti. Çom, domuz gribi salgınındaki son durum hakkında, şunları kaydetti: “Yavaş, yavaş ülkemizin başka illerinden, başka okullardan da bu tür vakaları duymamız çok mümkün. Artarak devam edecek. Daha ziyade, artık bundan sonra yoğun bir vaka sürecine girdiğimizi belirtelim.” 614322 Kocam dövüyorsa haklıdır KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Kocam dövüyorsa haklıdır Türkiye'deki dört kadından biri, kocaların dayak gerekçelerinden en az birini doğru buluyor. Kadınlar "kadınların parayı gereksiz yere harcamaları ve çocukların bakımını ihmal etmeleri" halinde dayak yemelerini haklı buluyor. ANKARA Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2008 (TNSA-2008) sonuçlarını açıkladı. Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün beş yıllık aralıklarla düzenli olarak gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türkiye'deki kadınların dörtte biri, eşlerinin fiziksel şiddete başvurma gerekçelerinden en az birinin doğru olduğunu düşünüyor. Kadınların parayı gereksiz yere harcaması ve çocukların bakımını ihmal etmesi fiziksel şiddet için en çok kabul edilen nedenlerin başında geliyor. Eğitim düzeyi daha yüksek olan kentlerde veya refah düzeyi daha yüksek hanelerde yaşayan kadınların, fiziksel şiddeti doğru bulma oranı ise daha düşük. 2003 yılında yapılan araştırmada 100 kadından 39'u şiddet nedeni olan gerek- çelerden en az birini doğru bulurken, 2008 yılında bu sayı 100 kadın içinde 25'e indi. 10 bin 527 hanehalkı ve 15-49 yaşları arasındaki bin 405 evlenmiş kadının katıldığı TNSA 2008 araştırmasında, kadınlara doğurganlık ile üreme sağlığına yönelik davranışlarını daha iyi anlamak için, çeşitli konulara ilişkin tutumları soruldu. DIŞARI ÇIKARKEN İZİN ALMAK Araştırma sonuçlarına göre, kadınların beşte dördü, kadınların evlendikleri zaman bakire olmaları gerektiği görüşüne katılıyor. Eşlerinin görüşlerine katılmasalar bile onlarla tartışmamaları gerektiğine katılan kadınların oranı yüzde 40. Kadınların yüzde 15'i “erkekler kadınlardan daha akıllıdır” ifadesini doğru buluyor. Yaklaşık 10 kadından 7'si ise kadınlar "Eşlerinden izin almadan dışarıya çıkabilir” ifadesine karşı çıkıyor. Doğurgan yaşlarda olan kadınların 10 yıl öncesine göre daha eğitimli olduğu vurgulanan raporda, kadınların yüzde 21 gibi önemli bir oranının en az lise mezunu olduğu belirtiliyor. Kadınların yaklaşık yüzde 52'sinin sadece ilköğretim birinci kademe eğitimi tamamladığının ifade edildiği araştırmaya göre, kentlerde yaşayan kadınların kırsal alanlarda yaşayan kadınlardan daha eğitimli olduğu görülüyor. Genç kadınlar çalışmamayı seviyor Genç kadınlar arasında çalışmama durumu, ileri yaşlardaki kadınlara oranla daha yaygın. Araştırmadaki bir başka so- nuca göre de bekar kadınlar arasında çalışanların oranı, evli olanlarla karşılaştırıldığında çok daha yüksek bulundu. 26.10.2009 GÜNDEM 614206 ''Dışarıdan plan A, B, diye konuşmak kolay" Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, 3-1 kaybettikleri Fenerbahçe maçına iyi hazırlandıklarını, ancak derbiyi yitirdiklerini söyledi. Rijkaard, maçtan sonra düzenlediği basın toplantısında, karşılaşmanın başında tansiyonun çok yüksek olduğunu kaydederek, ''Maçı kaybettik, istediğimiz gibi olmadı. Özellikle maçın başında tansiyon çok yüksekti, futbolcular çok gergindi. 1-0'dan sonra toparlandık ve maça geri döndük diyebilirim. Maç 2-1 olduğunda hala başaracağımıza inancımız en üst seviyedeydi. 10 kişi kalmamıza rağmen çok önemli pozisyon bulduk beraberlik için. Özellikle böyle önemli, böyle zor bir maçta uzun dakikalar boyunca 10 kişi oynamak çok zor oluyor'' diye konuştu. Fenerbahçe'nin puan gerisine düşmeleri hakkındaki bir soruyu yanıtlayan Hollandalı çalıştırıcı, ''Uzun bir yolumuz var ve şampiyonluk yoluna inanıyorum. Mutlaka kendimizi geliştiriyoruz. Her maçı izleyip, daha ileriye gitmeye çalışıyoruz'' dedi. -KEİTA'YA TEPKİ GÖSTERDİ- Maçta 10 kişi kalmalarının takımını olumsuz etkilediğini anlatan Rijkaard, ''11'e 11 devam etseydik farklı olabilirdi. Çünkü maçta üstünlüğü elimize geçirmeye başlamıştık'' dedi. Rijkaard, çok iyi çalışmasına rağmen, sol tarafta kanatta rakibi zorlayacak bir oyuncuya ihtiyaç duydukları için Arda'yı değiştirdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Çünkü Arda başka yerlere gelip top almaya başladı. Ondan sonra Kewell'ın girmesi takıma olumlu oldu, ancak bu uzun sürmedi Keita anlamsız bir harekette kendini attırdı. çok gergindi maçın tansiyonundan dolayı. Buradan kendisine bir ders çıkarması lazım. Halbuki maçtan önce uyarılarda bulunmuştuk. Geçtiğimiz sezon burada oynanan maçta yaşananları oyuncularımıza izlettirmiştik. Provokasyonlara kapılmamamız gerektiğini söylemiştik, ancak bunlar oldu.'' Kanatları çok boş bıraktıklarını dile getiren Rijkaard, ''Maçın başında Baros'un sakatlığı bizim için negatif bir durumdu. Ayrıca kanatları çok boş bıraktık. Kanatta oynayan oyuncularımız içeriden top almayı tercih etti. Kewell'ın oyuna girmesiyle biraz daha derli toplu oynadık. Açıkçası ben bu maçtan çok ümitliydim ama olmadı. Bugün takımımın her oynayan kişisi elinden geleninin en iyisini yaptı. Böyle bir atmosferin olacağını bu statta zorlanacağımızı biliyorduk'' şeklinde konuştu. Maçları takım olarak kaybedip, takım olarak kazandıklarını ifade eden Rijkaard, ''Puan kaybedilmişse bunda benim de hatam vardır'' derken, bir basın mensubunun ''B planınız nedir?'' sorusu üzerine de ''Dışarıdan plan A, B, diye konuşmak çok kolay. Taktik konuşmak istiyorsanız teknik direktör kursuna gidip, teknik adamlık yapabilirsiniz'' yanıtını verdi. Stattaki atmosferi öven Rijkaard, ''Burada inanılmaz bir atmosfer var. Herkes burada oynamak ister'' derken, sahaya atılan yabancı maddeler için de ''Bence utanç verici bir durum'' yorumunda bulundu. 614257 Haremüşşerif'te fanatik Yahudilerden ikinci tahrik Filistinli gençler ile İsrail polisi arasında cami içinde ve dışında çatışma çıktı. İsrail polisi, Filistin Yönetimi'nin eski Kudüs'ten sorumlu bakanı Hatim Abdülkadir dahil 25 kişiyi gözaltına aldı. Olayların büyümesi üzerine polis, sabah saat 08.00'den sonra camiyi girişlere tümüyle kapattı. Olaylar sabahın erken saatlerinde, günler öncesinden Haremüşşerif'e girme çağrıları yapan Tapınak Enstitüsü (Mahon Hamikdaş) adlı grubun, camiye girmesiyle başladı. Mahon Hamikdaş, Yahudilerin, altında iki yıkılan tapınağın bulunduğuna inandıkları Haremüşşerif'i daha sık ziyaret edip, Yahudiler arasında bu bilincin güçlendirilmesi amacıyla dün camide toplanmalarını içiren çağrılar yapmıştı. Grup üyeleri, televizyonlarda da İsrail'in bir Yahudi devleti olduğunu belirterek, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya, birkaç taş atan gencin kendilerini engellemesine izin vermemesi çağrısında bulunmuşlardı. Polis bu çağrılar nedeniyle camiye girişleri kapamamış, önceki akşamdan itibaren geniş güvenlik önlemleri almıştı. Bu çağrı doğrultusunda, cami içindeki kaynaklara göre 200 kadar grup üyesi, en az 500 İsrail polisi ve diğer güvenlik görevlileri eşliğinde cami yerleşkesine girdi. Grubun cami içine girme teşebbüslerine karşı, bu çağrılar nedeniyle önceki günden itibaren içeride toplanan veya sabah namazına gelen Filistinli gençler, taş, sopa ve su şişeleriyle gruba ve polislere saldırdı. İSRAİL'İ KINAYAN İKT ACİLEN TOPLANIYOR Yaralıların sayısının 25 kişi dolayında olduğu belirtilmesine karşın Filistinli sağlık görevlileri bu sayının çok daha fazla olduğunu, bazıları hâlâ caminin içinde olmak üzere 60-70 kişi civarında olduğunu ifade ediyor. İsrail polisi, cami mikrofonlarından "El Aksa'ya gelin, camiyi savunun" çağrıları yapılması üzerine caminin elektriklerini de kesti. Ayrıca, sabah namazından sonra caminin tüm kapıları da kapatıldı; polis camiye giden tüm sokaklara yığınaklar yaptı. İsrail parlamentosunun Arap milletvekillerinden Ahmed Tibi, olaylar nedeniyle İsrail'i Haremüşşerif'in kontrolünü ele geçirmeye çalışmakla suçladı, İslam ve Arap ülkelerini, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun saldırgan politikalarına karşı tavır almaya çağırdı. Kudüs Müftüsü Şeyh Muhammed Hüseyin de gerginliğin iyice tırmanabileceği uyarısında bulundu. Müftü, polisin, kadınlar ve cami korumaları dahil olmak üzere namaz kılmaya gelenlere saldırdığını belirtti. Kudüs müftüsünün polisin caminin içine girdiği yolundaki iddialarını İsrail polisi yalanladı. Bu arada, İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Kudüs'te "İsrail askerlerinin başlattıkları tecavüzleri" görüşmek üzere İcra Komitesi'ni acilen toplantıya çağırdığını açıkladı. 614234 Belge ortaya çıkınca karargâhtaki bilgisayarlar 35 defa silindi sayfalık mektupta, planın basına yansımasının ardından Genelkurmay Karargâhı'nda bilgisayarların 35 kez geriye döndürülemeyecek şekilde silindiği ve tüm evrakların yakıldığı ileri sürülüyor. Subayın, plan basına yansıdıktan sonra evrakın aslını klasörden aldığını söylediği iddia ediliyor. Belgenin yerinde olmadığının anlaşılması üzerine karargâhta kriz yaşandığı belirtiliyor. Ancak orijinal evrakın, bir cunta mensubu tarafından imha edildiği görüşü oluşunca krizin sona erdiği vurgulanıyor. Karargâh'taki cunta ekibinin yasa dışı faaliyetlerinden de bahseden subayın kendisinin de cuntacılar arasında yer aldığını ifade ettiği belirtiliyor. Mektubun en can alıcı bölümlerini, Taraf Gazetesi'ndeki haberden sonra Karargâh'ta yaşananlar oluşturuyor. Subayın iddialarına göre belgenin hazırlandığı tüm bilgisayarlar temizleniyor, evraklar imha ediliyor. İmha süreci bir orgeneralin özel sekreteri tarafından takip ediliyor. Ayrıca Eylem Planı'nın hazırlandığı bilgisayarın hard diskleri geri getirilemeyecek şekilde siliniyor. Kamuoyunu dehşete düşüren Eylem Planı'nın medyaya yansımasından sonra Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan gelişmeler bununla da sınırlı kalmamış. Subayın ihbar mektubunda bununla ilgili şu iddiaların yer aldığı öğrenildi: "Genelkurmay Başkanlığı olaydan, belgenin medyaya yansıdığı gün sabaha karşı Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığı vasıtasıyla haberdar oldu. Bir tümgeneral ve beraberindeki binbaşı olayı incelemek üzere Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na geldi. Bu sırada Albay Dursun Çiçek ve haricindeki iki şube müdürünün Çiçek'in şubesinde belge temizliği yaptığına şahit oldu. Tümgeneralin 'Bunu siz mi yaptınız?' sorusuna Çiçek, panik içinde 'Bunu biz yapmadık, bizim dairenin işi değil.' yanıtını verdi. Tümgeneral, bunun üzerine, 'Sen bunu bırak, ben sana bu şekilde hazırlanan yüzlerce belge gösteririm, sen bana bu belgenin nereden sızdığını söyle!' diyerek tepki gösterdi." Mektupta, sivil savcılığın olaya el koymasının ardından yaşanan gelişmelerin de yer aldığı vurgulanıyor. Buna göre Çiçek'in bilgisayarları ve ilgili şubedeki tüm bilgisayarlar özel programlarla 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silinmiş. Belgeleri inceleme ve temizleme işlemlerini ise iki üsteğmen gerçekleştirmiş. Bilgisayarlar ve hard diskler, savcılığa tüm temizleme işlemlerinden geçirildikten sonra gönderilmiş. Karargah'ın tüm kağıt imha makineleri bir araya toplanarak kağıtlar kırpılmış, akabinde yakılarak imha edilmiş. Bahse konu işlemlerde görev alan erbaş ve erler dahil olmak üzere tüm personel uygun bir dille uyarılmış. 615362 Davutoğlu: Bölgede sivil ölüme izin yok Başbakan Erdoğan'la beraber Pakistan'da bulunan Dışişleri Bakanı AhmetDavutoğlu, El Cezire televizyonunun sorularını yanıtladı. Davutoğlu, "Bölgede sivillerin ölmesine izin vermeyeceğiz" dedi. Davutoğlu, Türkiye'nin bölge için ne tür bir düzen oluşturmaya çalıştığı sorusuna, bunun sadece bir bölge, Orta Doğu için olmadığını, Balkanların ve Kafkasların da Türkiye'nin özel ilgi duyduğu bölgeler olduğunu belirterek, herkes için ortak güvenliğin olduğu bir anlayış temelinde bir düzenden yana olduklarını söyledi. Davutoğlu, sorunları çözmek için siyasi diyalog, karşılıklı ekonomik bağımlılık, barışın tesisi için daha fazla ekonomik ilişki, çok kültürlü harmoni ve bir arada yaşamanın gereğini vurguladı. Bunun Türkiye'ye daha fazla rol sağlamak için olup olmadığının sorulması üzerine de Davutoğlu, "Her ülke etkili olmak ve daha fazla uluslararası rol ister. Büyük güç, küçük güç meselesi değil, fakat katılımcı bir sistem kurmak istiyoruz" dedi. İsrail'le ilişkiler üzerine bir soruya da, İsrail'le ilişkilerin belli bir zamana sınırlanmaması gerektiği yanıtını veren Davutoğlu, "Türkiye, İsrail ile Suriye arasında dolaylı görüşmeler başlattı. Eğer pozitif bir ivme olursa herkesle iyi ilişkilerimiz olur. Eğer bir şeyler yanlış giderse, bölgede önder bir ülke olarak sessiz kalamayız, olanları seyredemeyiz" diye konuştu. Davutoğlu, İsrail ile Türkiye arasındaki gerilimlerle ilgili olarak, hükümetin tansiyonu düşürmeye çalışmayı düşünüp düşünmediği konusundaki bir soruya da şu karşılığı verdi: "Eğer yarın yine Gazze'de benzer bir şey olursa tepki gösteririz. Her nerede olursa, İsrail veya başka bir ülke. Bölgede sivillerin ölmesine izin vermeyeceğiz. Ne yapabiliyorsak yapacağız. Barış süreci devam ederse, İsrailli politikacılar tarafından İsrail ve Suriye ile dolaylı görüşmelerin başlaması konusunda, Filistinlilerle iki devletli çözüm temelinde güçlü bir siyasi istek ortaya konulursa, zaman durum farklı olacaktır." Türkiye'nin bu tutumunu daha ileri götürüp götürmeyeceği, örneğin Goldstone raporunu BM Güvenlik Konseyi'nde destekleyip desteklemeyeceği konusundaki soru üzerine de Davutoğlu, Goldstone raporunu incelediklerini belirterek, "Aynı şeylerin tekrar olmaması için gerçekleri görmek istiyoruz. Mümkün olan her şeyi yapacağız" dedi. Davutoğlu, "Buna Güvenlik Konseyi'nde etkinizi kullanmak dahil mi?" sorusuna da "Bu kapsamlı olarak ilgilenilmesi gereken uluslararası bir mesele. Yapılması gereken ilk şey Gazze'deki insani durumu düzeltmemiz" cevabını verdi. "Türkiye'nin rolünün Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk olduğunu düşünüyor musunuz" sorusuna da Davutoğlu, "Hayır, böyle düşünmüyorum. Dolaylı görüşmeleri başlattığımızda, hiç kimse bunun olmasını beklemiyordu. yıl önce durum bu görüşmeleri başlatmak açısından çok daha zordu. Başlatabildik ve şimdiki fark, deneyim birikimimiz olması" karşılığını verdi. Davutoğlu, "Eğer arabulucu olmak istiyorsanız her iki taraf da bu arabuluculuğu istemeli. Biz empoze etme arzusunda değiliz" dedi. "Aralarında Bülent Arınç'ın da bulunduğu AK Parti yetkililerinin İsrail büyükelçisiyle görüşmesi, Ayrılık dizisiyle ilgili olarak bazı sahnelerin kaldırılması, Türkiye'nin ilişkileri geliştirmek istemesinin örnekleri mi? Bu doğru bir analiz mi?" şeklindeki soruya da Bakan Davutoğlu "Türkiye-İsrail ilişkileri devam ediyor. Bölgedeki tüm ülkelerle ilişkilerimizi ilerletmek istiyoruz. Bu tek boyutlu ve tek taraflı bir irade değil. Uygun bağlam olmalı" şeklinde cevap verdi. "Hükümetin dizideki sahnelerin kaldırılması talimatı verip vermediğinin" sorulması üzerine de Davutoğlu, "Türkiye'de sansür yoktur ve eğer birtakım değişiklikler olduysa bu teknik nedenlerdendir. Bu TRT'nin kararıdır" dedi. İRAN'LA İLİŞKİLER "Bir yanda Suriye ve İran, diğer yanda İsrail, bir yanda Ermenistan ve diğer yanda Azerbaycan ile iyi ve güçlü ilişkiler kurulabilir mi?" sorusuna da Davutoğlu, "Çok güç, ama altını çizdiğimiz ilke; bölgemizde bölünme ve kutuplaşma istemiyoruz" cevabını verdi. İran'la ilişkiler ve bu ülkenin nükleer faaliyetleri konusundaki soruya karşılık da Davutoğlu, "Birincisi, nerede olursa olsun nükleer silahlara karşıyız. İkincisi barışçıl nükleer teknolojinin geliştirilmesinin yanındayız. Bu herkesin hakkı. Az sayıda ülkenin hakkı değil. Üçüncü olarak nükleerden arındırılmış bölge istiyoruz" dedi. Nükleerden arınmış bir Orta Doğu konusunda, bu açıdan İsrail'le İran arasında bir gelişmenin mümkün olup olamayacağı konusundaki düşüncesinin sorulması üzerine de Davutoğlu, Arap Birliği ile birlikte Orta Doğu'da bu açıdan yeni bir düzen konusunda ve ortak güvenlik yaklaşımına dayanan yeni bir düzen konusunda çalıştıklarını belirterek, "Ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı, siyasi haklarına saygı temeline dayalı bir mekanizma olmalı, nükleer silah ve saldırı riski olmayan bir düzen olmalı" dedi. "(PROTOKOLLERİN ONAYINDA) 'EVET' OYU ALABİLMEK İÇİN OLUMLU GELİŞME BEKLİYORUZ" Davutoğlu, Ermenistan ile imzalanan protokollerin onayı için TBMM'ye herhangi bir şey empoze edemeyeceklerini, ancak Azeri-Ermeni ihtilafında olumlu bir gelişmenin onay süreci üzerinde olumlu bir etkisi olacağını söyledi. Ermenistan ile imzalanan protokollerin ne zaman onaylanacağının sorulması üzerine Davutoğlu, her şeyin yasalara göre yapıldığını, TBMM'ye herhangi bir şey empoze edemeyeceklerini belirtti. Bu tür anlaşmaların onayı için psikolojik ve siyasal atmosferin önemine işaret eden Davutoğlu, protokollerin "en uygun siyasi atmosfer olduğunda" onaylanması gerektiğini kaydetti. El Cezire muhabirinin protokollerin onayı için bir tarih almakta ısrar etmesi ve onayın Karabağ sorununun çözümünde ilerlemeye bağlı olup olmadığını sorması üzerine de Davutoğlu, "Tabii ki evet, biz bu protokollerin Güney Kafkasya'nın istikrarı, özellikle de Azeri-Ermeni ihtilafının çözümü ve Azeri topraklarındaki işgalin sona ermesi üzerinde olumlu bir etki yapacağını söylemiştik. Bu alanlardaki bir ilerlemenin onay süreci için kesinlikle olumlu bir etkisi olacaktır. Ancak durum daha da kötüye giderse ya da olumlu bir gelişme için umut kalmazsa durumda parlamento üyelerimizin oylamada olumsuz bir eğilimi olacaktır. Bu nedenle şimdi olumlu senaryo için çalışmak zorundayız." diye konuştu. Davutoğlu, protokollerin imzalanması ile büyük bir başarıya imza attıklarını, şimdi başka başarılara da ihtiyaç olunduğunu ifade ederek, TBMM'den "Evet" oyu alabilmek için siyasi ve psikolojik zemine ihtiyaç olduğunu, bunun için de barış görüşmelerinde ilerleme olması gerektiğini belirtti. Azerbaycan'ın Türkiye için stratejik bir müttefik ve aynı zamanda bir iç politika unsuru olduğunu ifade eden Davutoğlu, uluslararası toplumun Azeri topraklarındaki işgalin bitmesi için bir şeyler yapması gerektiğini kaydetti. "Protokollerin onayı ve AK Parti milletvekillerinden 'Evet' oyu alabilmek için uygun zamanı mı bekliyorsunuz?" sorusunu Davutoğlu, "Evet, tabii ki. Çünkü bu onların kararı, ancak söylediğim gibi 'Evet' oyu almak istiyoruz. 'Evet' oyu alabilmek için de olumlu gelişme bekliyoruz" diye yanıtladı. Davutoğlu, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının araştırılmasına ilişkin oluşturulacak komisyonun çalışmaları sonucu Ermeni iddialarının teyit edilme ihtimali olup olmadığının sorulmasına karşılık, kendisinin bir akademisyen ve tarihçi olduğunu hatırlatarak, tarihi gerçeklerin tarihi belgelere dayanılarak araştırılması gerektiğini bildirdi. Şimdiye kadar gözlemlenen gelişmeleri "siyasi amaç uğruna yapılan propaganda savaşı" olarak niteleyen Davutoğlu, bu yeni komisyonun işleri doğru istikamete sokacağını, tarihi belgelere ve arşivlere dayalı olarak araştırma yapacağını kaydetti. "Biz kendimize güveniyoruz" diyen Davutoğlu, bu komisyonun "adil bir hafıza" oluşturacağını belirtti. "Ermeni iddialarının kabulünü bir ihtimal olarak bile görüp görmediği" sorulan Davutoğlu, "Dediğim gibi biz kendimize güveniyoruz, arşivleri biliyorum" dedi. Davutoğlu, Kıbrıs sorunu hakkında da, "2004 yılında eğer AB Rum kesimine Annan Planını kabul etmesi için yeterli baskı yapmış olsaydı, şimdi farklı bir Avrupa, farklı bir Doğu Akdeniz ve farklı Türk-Yunan ilişkileri olurdu" diye konuştu. 2004 yılından ders çıkarılması gerektiğini söyleyen Davutoğlu, adaletin önemli olduğunu, Türk tarafının Annan Planına "Evet" derken, Rum tarafının "Hayır" dediğini hatırlattı ve bunun Türklerin adayı birleştirmek, Rumların ise bölmek istediğini gösterdiğini kaydetti. Davutoğlu, aynı eğilimin şimdi de sürdüğünü, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın müzakereleri ileriye götürmeye, Rum tarafının ise kötüye kullanmaya çalıştığını ifade etti. AB'nin her iki tarafa da "Artık yeter" demesi gerektiğini belirten Davutoğlu, Adanın artık birleşmesi ve barış zamanının geldiğini söyledi. Bakan Davutoğlu, Bosna-Hersek ile ilgili bir soru üzerine de Bosna'da kalıcı siyasi bir yapının oluşturulmasının önemine işaret ederek, işler bir devlet yapısının olması, bu çerçevede merkezi bir yönetimin kurulması gerektiğini, bütün etnik kimliklerin temsilinin de önemli olduğunu kaydetti. AA 615670 Dolar günü yükselişle kapattı 17.49 26.10.2009 Her vatandaş gazeteci,her konuda bir görüş...Buluşma noktasına girin,izlemeyin, günü yükselişle kapattı serbest piyasada, kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,4830 liraya, avronun satış fiyatı 2,2230 liraya yükseldi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, piyasanın kapanışı itibariyle ’da 1,4780 liradan alınan 1,4830 liradan, 2,2200 liradan alınan avro 2,2230 liradan satılıyor. Serbest piyasada önceki kapanışta 1,4680 lira olan dolar güne 1,4700 liradan, 2,2050 lira olan avro da 2,2080 liradan başlamıştı. Ve . 614685 10:04 Faiz yüzde 8,54’e çıktı Faiz yüzde 8,54’e çıktı Menkul Kıymetler Borsası ve Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem gören gösterge kağıdı Ağustos 2011 vadeli tahvilin, bugün valörlü işlemlerinin saat 09.55 itibarıyla basit getirisi yüzde 8,82 bileşik getirisi de yüzde 8,54’e yükseldi.  Bu tahvilin, aynı gün valörlü işlemlerinin önceki kapanışında basit getirisi yüzde 8,44 bileşik getirisi yüzde 8,18 olmuştu. KOTASYONLARIBankalararası piyasada dolar kotasyonlarında alışta en düşük fiyat 1,4630 lira, en yüksek fiyat 1,4660 lira, satışta en düşük fiyat 1,4710 lira, en yüksek fiyat 1,4750 lira düzeyinde bulunuyor. Uluslararası piyasalarda avro-dolar paritesi 1,5031 -dolar paritesi 1,6290 yen-dolar paritesi ise 91,88 düzeyinde seyrediyor. S 615186 Urfalılılardan 'Demokratik açılım'a tam destek Urfalılılardan 'Demokratik açılım'a tam destek AK Parti İzmir İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Ege Şanlıurfa Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı İsmail Yurtseven ve dernek üyeleri 'Demokratik açılım'a tam destek verdiklerini açıkladı. YENİ ŞAFAK İZMİR Ege Şanlıurfa Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı İsmail Yurtseven ve dernek üyeleri AK Parti İzmir il Başkanı Ömür Kabak'la görüştü. Dernek adına konuşan Başkan İsmail Yurtseven görüşmede, demokratik açılıma destek verdiklerini söyledi. Yurtseven, “Başbakanımız, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yürekli adımına desteğimiz tamdır“ dedi. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Ömür Kabak, “Bugüne kadar partiler enerjisini birbirini tüketmek için kullanmış. Ancak biz bir çözüm çabası içine girdik. Bu çabaya vicdanı ve insan sevgisi olan herkes kayıtsız şartsız destek olmalıdır. AK Parti bu sorunu çözerse kendine fayda sağlar düşüncesi ile anlamsız, ne söylediği anlaşılmayan tutum içine giren partiler ve çözümsüzlükten nemalanan çevreler barış, huzur ve güven isteyen Türk Milletini karşısına almaktadır” dedi. “Ziyaretiniz ve desteğiniz bizlere güç verdi.” diyen Ömür Kabak, Demokratik açılım milli birlik ve dayanışma sürecidir. Biz hepimiz bu milletin şerefli birer üyesiyiz. Dini, etnik, kültürel farklılıklar bizim ayrışma noktamız değil ancak zenginliğimiz olabilir. Diyarbakır, Urfa, ,İzmir Tunceli, Mardin, Antalya olmadan, bu vatanı Türkiye yapan unsurlar olmadan Türkiye olur mu?” şeklinde konuştu.Dernek Başkanı İsmail Yurtseven Başbakan'a iletilmek üzere bir Türk bayrağı hediye ederek “Bu ziyaretimizin ve desteğimizin barış fitilini ateşlemek için İzmir'de sivil toplum kuruluşlarına bir kıvılcım olmasını diliyoruz" dedi. 26.10.2009 614446 Mora izin yok Mora izin yok 26.10.2009 ’ın bu karşılaşmada giymek istediği mor formaya, 4. hakem izin vermedi. Maç sabahı, takım temsilcileri, Futbol Federasyonu temsilcileri ve 4. hakemin katılımıyla yapılan eşgüdüm toplantısında Durmaz, hakem ’in uyarısıyla, Cim-Bom’un mor formasının hakemlerin formasıyla karışabileceğini belirtti. Bu nedenle de sarı-kırmızılıların başka bir formayla çıkmasını istedi. mor formanın altına beyaz şort giyip çıkmak isteği de, ’nin şortlarının beyaz olmasından dolayı kabul görmedi. 614428 Manisa’dan kötü seri ’dan kötü seri M. HAKKI ÖZBAYIR/DHA 26.10.2009 evinde ’ya 2-1 yenilerek üst üste üçüncü mağlubiyetini aldı, galibiyet hasretini dört haftaya çıkardı. 35. dakikada Hakan; Ferhat ve Dixon’ı çalımladıktan sonra kesti, Ali Zitouni şık bir kafayla ağlara yolladı: 0-1. 73’te Isaac, güzel bir kafa şutuyla Ömer’i avladı: 1-1. 81’de Ali Zitouni, Kemal’in müdahalesiyle yerde kalınca hakem Yıldırım noktasını gösterdi. Atışı gole çeviren Necati takımını yeniden öne geçirdi: 1-2. 88’de Simpson, Veysel’e sert bir faul yapınca oyundan atıldı. HAKEMLER: Baki Tuncay Akkın, İlker (4) Ferhat (4), Dixon (5), Burak (4), Eren (4) (Dk.54 Kemal 4)- Güven (4) (Dk.65 4), Mehmet Nas (5), Sezer (5) (Dk.74 Yaser 4), Nizamettin (5)- Simpson (4), Isaac (5) Ömer (6) Kerim (6), Yalçın (5), Orhan Ak (5), Şenol (6)- Sedat (5) (Dk.62 Korhan 5), Jedinak (5), Hakan (6), Ali Zitouni (8)- Necati (5) (Dk.90 Balili), Serge Djıehoua (5) (Dk.75 Veysel 4) GOLLER: Ali Zitouni (Dk.35), Isaac (Dk.73), Necati (Dk.81) Simpson (Dk.88-Manisa) SARI KARTLAR: Eren, Yaser, Nizamettin (Manisa), Serge Djiehoua (Antalya)  614838 Leo'ya lazerli hücum! Leo'ya lazerli hücum! Derbide hayal kırıklığı yaratan kalecisi maç boyunca rahat nefes alamadı. Bunun nedeni sadece ’nin geliştirdiği ataklar değil, tribünlerin organize saldırısıydı. Arjantinli kaleci, gözüne tutulan lazer nedeniyle zor anlar yaşadı. . . 614732 Otomobil otobüsün altına girdi: ölü Otomobil otobüsün altına girdi: ölü AA Giriş Saati 26.10.2009 09:10 Güncelleme 26.10.2009 09:43 İzmir'in Konak ilçesinde meydana gelen trafik kazasında kişi öldü. Tevfik Yeşil'in kullandığı ''Evka-4-Gümrük-Montrö'' hattındaki 35 KN 504 plakalı belediye otobüsü, Ozan Abay Caddesi Çınarlı Hemzemin Geçidi'nde sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen 35 HSR 90 plakalı otomobille çarpıştı. Belediye otobüsünün altına giren otomobil, eski SSK dispanserinin duvarına çarparak durabildi. Bu sırada otomobilde çıkan yangın, vatandaşlar tarafından söndürüldü. Otomobilde sıkışan kişi itfaiye ekipleri tarafından bulundukları yerden çıkarıldı. Kazada Mehmet Karademir (18) ile Görkem Güzey (19) olay yerinde öldü. Kazada, Namık Kemal Şentürk (20) de hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. Ağır yaralanan Cemre Kaya (17) ise tedavi gördüğü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde kurtarılamadı. Kaza nedeniyle kapanan yol, belediye otobüsünün kaldırılmasının ardından açıldı. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 615303 Açılım bütün kesimleri kapsayacak TEPAV'ın TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde düzenlediği "İlerleme Raporu'nun Ardından Türkiye-AB İlişkileri" konulu toplantıda konuşan Bağış, raporun geçmiştekilere kıyasla genel anlamda daha dengeli ve olumlu olduğunu belirterek, bunun farklı kesimler tarafından teyit edildiğini kaydetti. Bunun, raporun bütün eleştirilerine katılındığı anlamına gelmediğini söyleyen Bağış, rapordaki bazı eleştirilerin yersiz, bazılarında ise zamanlama sıkıntısı bulunduğunu bildirdi. Bakan Bağış, raporla ilgili bütün kamu kurumlarının görüşlerini alacaklarını belirterek, siyasi kriterler konusunda raporun, Ulusal Program'ın yayımlanmasını önemsediğini hatırlattı. Bağış, sivil toplum kuruluşlarının karar mekanizmalarında yer almasının önemine dikkati çekerek, Reform İzleme Grubu'nun bir sonraki toplantısının 11 Kasımda Konya'da olacağını açıkladı. Raporun demokratik açılım projesini çok önemsediğini belirten Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: "Demokratik açılım projesi Türkiye'de sadece tek bir kesimi ilgilendiren ya da tek bir kesimin demokratik hakları ile ilgili bir süreç değildir. Bu açılım Türkiye'deki bireyin demokratik haklarını artırmak için başlatılmış bir süreçtir. Türkiye'de demokratik hakları ile ilgili kendini sınırlandırılmış hisseden tek bir kesim yoktur. Evet, bu ülkenin Kürt vatandaşlarının demokratik hakları ile ilgili eleştiri, sıkıntı ve dile getirdikleri eksiklikleri vardır, ama aynı şekilde bu ülkenin Ermeni vatandaşlarının, kadınlarının, işçilerinin, bu ülkede yaşayan diğer azınlık mensuplarının da sıkıntıları vardır. Süryani vatandaşlarımızın İstanbul'da kilise ihtiyacı dile getirilmektedir. Musevi vatandaşlarımızın anti-Semitizm ile ilgili hassasiyetleri gündemdedir. Biz demokratik açılım sürecinde herhangi bir kesimi hedeflemiyoruz. Tabii ki kanayan bir yaranız varsa, terör nedeniyle ülke çapında çok ciddi acılar yaşıyorsak, buna son vermek, barışın egemen olduğu bir ülkede yaşamak hepimizin hakkı. Ama bu süreçte bir kesimin sorunlarına el atarken diğerlerini göz ardı edemeyiz." Bakan Bağış, Türkiye'de artık tabuların yavaş yavaş ortadan kalktığını söyleyerek, eskiden çekimser davranılan her konunun tartışılabilir hale geldiğini, sorunların halının altına süpürülmek yerine onlarla yüzleşildiğini bildirdi. Bağış, belki her sorunun çözülemediğini, ama en azından tartışılabilir hale geldiğini belirterek, sorunlar için teşhis koymaya başlanıldığını, teşhisin tedavinin yarısı olduğunu ifade etti. Raporun, "Ergenekon davasını da vurgulayarak, bu davayı Türkiye için bir fırsat olarak gördüğünü" belirten Bağış, bu dava sürecinin bir an önce tamamlanarak, "yaşla kurunun birbirinden ayrılmasını" umduğunu kaydetti. Bağış, Türkiye'de iktidardan memnun olmayanların iktidarla demokratik yollarla mücadele etmek gerektiğini anlaması gerektiğini söyleyerek, bu dava ile yakalanan fırsatın iyi değerlendirilmesini umduğunu kaydetti. Egemen Bağış, anayasa reformu konusuna da değinerek, bu konuda muhalefetle iktidarın el ele vermesi gerektiğini belirtti. Muhalefetin kamu denetçiliği konusundaki anayasa değişikliğine bile itiraz ettiğini söyleyen Bağış, "Ama ümit ediyorum bu yıl seçimsiz bir yıl geçireceğiz. Muhalefet partilerimiz de bu yılı, bu yıl derken 2010'u kastediyorum, Türkiye'nin AB yolunda ilerlemesi için bir fırsat olarak görürler, el ele veririz ve Türkiye'nin AB yolunu açacak yasaları birlikte gerçekleştirebiliriz" dedi. Bağış, İlerleme Raporu'nun ilk kez muhalefete çağrıda bulunan bir rapor olduğunu söyleyerek, bu nedenle muhalefet tarafından da ciddiye alınmasını umduğunu bildirdi. Bakan Bağış, raporda katılmadıkları hususlardan bir tanesinin Kıbrıs'la ilgili olduğunu söyleyerek, bugüne kadar gelinen süreci özetledi. Türk tarafının son görüşme sürecine çok ciddi bir katkısı olduğunu belirten Bağış, KKTC'de herkesin çözüme engel olmama konusunda ortak bir iradeye sahip olduğunu kaydetti. Bağış, "Bütün bu yaşanan süreçten sonra hala Türkiye'nin adım atmasını beklemek bana biraz haksızlık gibi geliyor. Sayın Başbakanın bir sözü vardı Annan'a; bir adım önde olma sözü. Ama inanın biz değil bir adım, binlerce adım önden gidiyoruz" diye konuştu. Raporun, Türkiye'nin dış politikasında batıdan doğuya doğru bir eksen kaymasının mı olduğu yönündeki tartışmalara çok güzel yanıt verdiğini söyleyen Bağış, Türkiye'nin dünyanın her yerindeki barışçı ve arabulucu çalışmalarının AB'nin dış politika perspektifine tezat oluşturmadığı, tam aksine destek verdiği hususunun da raporda belirtildiğini kaydetti. Türkiye'nin gerçekten "iyi bir köprü olabilmek için iki ayağının da sağlam olması gerektiğini" söyleyen Bağış, raporun bu açıdan Türkiye'nin attığı adımları olumlu gördüğünü bildirdi. Bakan Bağış, AB sürecinin en zor aşamasının müzakerelere başlanması olduğunu ve bunun 45 yıl aldığını söyleyerek, bu zaman zarfında iki tarafın da hataları olduğunu, ancak artık AB konusunda kararlı, halkın desteğini almış bir iktidar bulunduğunu kaydetti. AA 615801 Üniversite öğrencisine uyuşturucu satan zanlı tutuklandı Uyuşturucu satıcılarının özellikle üniversite öğrencilerini hedef seçmesi endişeleri artırıyor. Kadıköy'de aşırı dozda uyuşturucu nedeniyle hayatını kaybeden Begüm Veral isimli üniversite öğrencisinin yanı sıra Beşiktaş'ta da Emin Kalaycı (32) isimli öğrenci uyuşturucu nedeniyle hayatını kaybetmişti. Veral olayının ardından başlatılan soruşturmada olayın faillerine ulaşılmış ve Veral'e uyuşturucu temin eden kişiler yakalanmıştı. Kalaycı'nın ölümünün ardından başlatılan soruşturmada ise polis arkadaş çevresindeki isimlerden ilginç bilgilere ulaştı. 15 Ekim 2009 tarihinde Beşiktaş'taki evinde annesi tarafından ölü bulunan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde İletişim Fakültesinde okuyan Kalaycı'nın arkadaşlarına ulaşıldı. Bu kişilerin verdiği bilgiler doğrultusunda harekete geçen narkotik şube polisleri "Dixon" isimli bir kişinin ismine ulaştı. Ulaşılan ismin İstanbul'da uyuşturucu satıcısı olduğunun tespit edilmesinin ardından zanlının takibine başlandı. Zanlı ile polis alıcı kılığında irtibat kurarak uyuşturucu istedi. İstenen uyuşturucuyu temin edebileceğini söyleyen Dixon (40) ile Tarlabaşı'nda buluşan polis Brunei uyruklu Dixon Okumbor'u gözaltına aldı. İfadesi alınan Okumbor'un üniversite öğrencilerine uyuşturucu sattığı tespit edildi. Sevk edildiği adliyede tutuklanan Okumbor, cezaevine gönderildi. 615277 Amatör takıma Nijeryalı forvet Amatör takıma Nijeryalı forvet Süper takımlarından Kafkasspor, Nejaryalı golcü Samuel Oginni Kahinde’yi transfer etti. Külüp binasında düzenlenen imza töreninde, Kahinde, kendisini Ocak ayından itibaren İnegöl Kafkasspor’a bağlayacak sözleşmeyi imzaladı. Daha önce ’de Cardiff City ve Wrexham takımlarının formasını giyen, geçen sezon Muğlaspor’da oynayan Kahinde, İnegöl’e geldiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Kafkasspor’da başarılı olacağına inandığını dile getiren 22 yaşındaki forvet oyuncusu, "Ben de burada çok başarılı olacağıma inanıyorum. Tam hazır olduğumda bu takıma çok katkı sağlayacağım. İnegöl güzel bir şehir. Umuyorum her şey istediğimiz gibi olur" dedi. Kahinde, hedefinin ’de bir takıma transfer olmak olduğunu sözlerine ekledi. Kafkasspor Başkanı Nedim Sevim de ligde tecrübeli ve kaliteli oyuncularla iyi bir ekip kurduklarını ve tek hedeflerinin şampiyonluk olduğunu söyledi. Forvet bölgesindeki sıkıntılarını Nijeryalı Kahinde ile giderdiklerini anlatan Sevim, "Kahinde şu an idmanlara çıkıyor. Ama uzun süredir oynamadığı için kondisyon eksikliği bulunuyor. Ocak ayından itibaren takımla birlikte sahaya çıkacak. Biz ondan çok şey bekliyoruz" diye konuştu. . . 615597 Abdullah Gül'ün Sırbistan'dan beklentisi Eda Ünlü bildiriyor Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, '' Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkilerin stratejik ilişki noktasına gelmesi tarihi önemi, anlamı olan bir gelişmedir'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, yaklaşık bir saat süren baş başa görüşmelerinin ardından heyetler arası görüşmelere başkanlık ettiler. Görüşmelere, Devlet Bakanı Faruk Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu da katıldı. Görüşmelerin ardından cumhurbaşkanlarının huzurunda, iki ülke arasında Karma Ekonomik Konsey kurulmasına ilişkin Ekonomik İşbirliği Anlaşması, Ulaştırma Altyapısı Konusunda İşbirliği Anlaşması, Sosyal Güvenlik Anlaşması ve bunun uygulanmasına dair idari sözleşme, Teknik ve Mali Konularda İşbirliği Anlaşması imzalandı. Anlaşmalara Türkiye adına Devlet Bakanı Çelik ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer imza koydu. İmza törenin ardından Cumhurbaşkanı Gül ve Tadiç ortak basın açıklaması yaptılar. Sözlerine ''Kıymetli dostum Tadiç'e davetlerinden, bana ve heyetime gösterdikleri konukseverlikten dolayı teşekkür etmek istiyorum'' diye başlayan Gül, Tadiç ile uzun yıllara dayanan arkadaşlığının iki ülke arasındaki ilişkileri karşılıklı güven ve dostluk içinde geliştirmesine büyük katkı sağladığını söyledi. ''Türkiye ile Sırbistan arasında herhangi bir ortak sınır olmasa bile biz iki ülke olarak komşuluk hissiyatı içerisindeyiz. Birbirimizi komşu olarak görüyoruz'' diyen Gül, iki ülkenin ortak yanları ve kültürü olduğunu, her iki dilde de aynı anlama gelen ''ortak'' kelimesinin de bu yakınlığı gösterdiğini belirtti. Tadiç ile görüşmelerinde, birçok konuyu geniş ve samimi bir şekilde konuştuklarını anlatan Gül, Tadiç'in görüşmelerde ortaya koyduğu, ülkesi, Balkanlar ve bütün bölge için öngördüğü vizyonu ve stratejiyi takdir ettiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Barıştan, istikrardan, ekonomik kalkınmadan, refahtan yana olan bu tavrın hem Sırbistan'a hem bölgeye hem ikili ilişkilerimize çok büyük katkıları olacağına kesinlikle inanıyorum. Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkilerin stratejik ilişki noktasına gelmesi tarihi önemi, anlamı olan bir gelişmedir. Bundan büyük bir gurur duyuyorum. Türkiye ve Sırbistan yakın işbirliği ilişkisi olduğu süre içerisinde, aynı istikamette politikaları destekledikleri süre içerisinde her şeyden önce Balkanlarda büyük bir huzur, güvenlik söz konusu olacaktır ve bu bütün bölgeye, Avrupa'ya etki edecektir.'' -İŞ ADAMLARINA ''DAHA ÇOK İŞ YAPIN'' ÇAĞRISI- Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke ilişkileri açısından tarihteki en üst noktaya gelindiğini belirterek, bundan duyduğu mutluluğu ifade etti. İlişkilerin sadece siyasi değil ekonomik alanda da hızla geliştiğine işaret eden Gül, daha önce karşılıklı vergi indirimi anlaşması yapıldığını, Serbest Ticaret Anlaşması imzalandığını, bugünkü anlaşmalarla da ekonomik işbirliğinin gerekli altyapısının tamamlandığını vurguladı. İş adamlarının bundan en iyi şekilde faydalanacağına olan inancını dile getiren Gül, ''Bugün Sayın Tadiç ile katılacağımız Türk-Sırp İş Konseyi toplantısında her iki ülkenin iş adamlarına güçlü çağrıda bulunacağız, daha çok iş yapmaları için'' dedi. Belgrad'a beraberinde güçlü bir iş adamı heyetiyle geldiğini hatırlatan Gül, aralarında otoyol yapımında uzman olan şirketler olduğunu ifade etti. Sırbistan'ı ''Balkanların anahtar ülkesi'' olarak niteleyen Gül, bu ülkeden geçecek otoyolların Balkanların her tarafına ulaşmasının ilişkileri her yönden güçlendireceğini kaydetti. Türk firmalarının otoyol yapımıyla ilgili olduğunu kaydeden Gül, Tadiç'in de bu konuya çok önem verdiğine dikkati çekti. Sadece otoyollar değil, organize sanayi bölgeleri, hava alanlarının genişletilmesi, askeri hava alanlarının sivil amaçlı kullanılması konusunda da Türkiye'nin tecrübelerinin paylaşılabileceğini kaydeden Gül, bu alanlarda da somut gelişmelerin yaşanacağına inandığını söyledi. Bu ziyarete çok önem verdiğini, Sırbistan'dan da aynı önemin işaretlerini gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke arasındaki ilişkilerin çok daha ileri düzeye taşınacağından kuşku duymadığını kaydetti. Ziyareti çerçevesinde Sancak Bölgesi'ne de gitmeyi çok istediğini ancak bunun mümkün olamayacağını ifade eden Gül, en kısa sürede bu ziyareti gerçekleştireceğini, yarın da Sancak Bölgesi'nden gelen yetkililerle bir araya geleceğini söyledi. Bölgenin gelişmesinin her bakımdan çok önemli olduğuna işaret eden Gül, ''Dinler, kültürler arasındaki ilişkiler, diyaloglar... Bunu daima teşvik ediyoruz. Unutmayalım ki dinler hoşgörüyü, iyilikleri tavsiye ederler. Dolayısıyla bizler de siyasetçiler olarak, devlet adamları olarak hep onlara destek vereceğiz. Tarihten gelen ortak kültürümüzün bugünkü modern dünyaya en iyi şekilde uyarlanması için ne gerekirse bunları hep beraber yapacağımıza olan inancım tamdır'' dedi. -TADİÇ'İN KONUŞMASI- Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç de konuşmasında, Türkiye ile Sırbistan arasındaki tarihi ilişkilerin Balkanlardaki siyasi süreç ve Güneydoğu Avrupa açısından çok önemli olduğunu kaydetti. İki ülkenin ilişkilerde ortak bir görüşe sahip olunduğunu, stratejik ortaklığı geliştirmek istendiğini ifade eden Tadiç, şunları kaydetti: ''Tam olarak birbiriyle tıpa tıp aynı olmayan görüşmelerimiz de var. Mesela Kosova ile ilgili... Biz hiçbir zaman Kosova'nın bağımsızlığını kabul etmeyeceğiz. Toprak bütünlüğü yasal ve diplomatik açıdan muhafaza edilecek ama Sırbistan her zaman Kosovalı Arnavutlar ile müzakere masasına oturabilir. Ancak, Sırbistan, karşılıklı olarak kabul edilebilir, sürdürülebilir bir çözüm için açık olacaktır. Diğer yandan Kosova konusundaki açılımımız iki ilişkilerimizi zedelememeli ve etkilememeli.'' İkili ilişkilerin gelişmesi için çaba gösterilmesinin önemine değinen Tadiç, Güneydoğu Avrupa'daki bölgesel politikalarda işbirliği yapılması gerektiğini, AB ile bütünleşme çerçevesinde iki ülkenin de birbirini desteklemesinin önemini dile getirdi. ''Sırbistan'dan bakıldığında Türkiye küresel aktörlerinden en önemlilerinden biri'' diyen Tadiç, küresel bir sorun çözülmek istendiğinde Türkiye'nin kaçınılmaz olarak devreye girmesi gerektiğini ifade etti. -''BOSNA-HERSEK'TE DAYATILACAK ÇÖZÜM TERS TEPKİ YARATIR''- Sırbistan'ın samimi ve güçlü bir şekilde her ülkenin bütünlüğünü savunduğunu, özellikle Bosna-Hersek'teki Butmir Süreci olarak adlandırılan anayasa reform sürecinde bunun vurgulanması gerektiğini söyledi. Sırbistan'ın dikkatli ve yapıcı bir şekilde Bosna-Hersek'teki süreci desteklediğini söyleyen Tadiç, toprak bütünlüğünün garantör ülkelerinden biri olduklarını hatırlattı. Sırbistan'ın Bosna-Hersek'teki her tür demokratik çözüme destek vereceğini bildiren Tadiç, ''Eğer ortak bir zemin içinde bir çözüm öne sürülmüyorsa bunlar bir tarafa bırakılmalı ve karşılıklı anlayışa dayalı bir çözüm bulunmalı. Bosna-Hersek'te dayatılacak her tür çözüm ters tepki yaratır ve kalıcı bir çözüm olamaz'' dedi. Dinler ve kültür arası diyaloğun istikrarın temini için gerekli olduğunu vurgulayan Tadiç, Belgrad yakınlarında Türk-İslam eğitim merkezlerinin bulunmasına ilişkin fikirlerini Gül'e ilettiklerini anlattı. Tadiç, bunun Türkiye ile Sırbistan'ı birbirine bağlayacak bir koridor olacağını söyledi. Türkiye ile Sırbistan'ın Balkanlarda anahtar konumda olan ülkeler olduğunu belirten Tadiç, ''Balkanları ilgilendiren meseleleri çözmek istiyorsanız muhakkak Sırbistan ve Türkiye ile birlikte çalışmalısınız. Bir geleceğimizin diyalog ve dostluk üzerine kurulmasını istiyoruz'' dedi. AA 615481 Domuz Gribi Yine Can Aldı Domuz Gribi Yine Can Aldı Yayına Giriş: 26.10.2009 15:35:51 Güncelleme: 26.10.2009 15:35:51 Finlandiya sağlık yetkilileri, 25 yaşındaki kadının, H1N1 virüsü tespit edildikten gün sonra öldüğünü belirtti. Lübnan'da da 30 yaşındaki bir kadın domuz gribinden hayatını kaybetti. aylık hamile kadının domuz gribine bağlı solunum yetersizliğinden öldüğü belirtildi. Lübnan Sağlık Bakanı, günlerce yüksek ateşi olan kadının, uyarılara rağmen hastaneye başvurmadığını söyledi. Genç kadının karnındaki bebeği de kurtarılamadı. Bu arada, Lübnan'ın başkenti Beyrut'taki bir okulda, çok sayıda domuz gribi vakası tespit edilmesi üzerine, eğitime bir hafta ara verildi. 615018 Üniversite öğrencileri için aşı talebi KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Üniversite öğrencileri için aşı talebi YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, üniversiteli öğrencilerin aşılanması için Sağlık Bakanlığından talepte bulunacaklarını bildirdi. Özcan, üniversitelerde tatilin söz konusu olmadığını söyledi. AJANSLAR Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, domuz gribi için üniversitelerde eğitime ara verilmeyeceğini belirterek, "Üniversite öğrencileri küçük öğrenciler gibi değil, kendilerini daha iyi koruyabildikleri için çok panik halinde olmamamız lazım. Sağlık Bakanlığımıza da aşılamaya hazır olduğumuzla ilgili bir yazı yazacağım" dedi. YÖK Başkanı Özcan, Gazi Üniversitesi'nde düzenlenen 'Türkiye Bilinçli Gençlik Projesi' tanıtım toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Özcan, domuz gribi nedeniyle üniversitelerde de eğitime ara verilip verilmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine, "Bugün Sağlık Bakanlığı'na bir yazı yazacağım. Üniversite öğrencileri küçük öğrenciler gibi değil, onlar kendilerini daha iyi koruyorlar" dedi. Domuz gribi konusunda çok panik halinde olunmaması gerektiğinin altını çizen Özcan, "Birazcık sakin olalım. Çünkü bizim paniğimizden insanlar da etkileniyor. Halkı da etkiliyoruz, böyle yapmamak için bunu daha fazla büyütmeyelim" diye konuştu. YÖK olarak ne gibi tedbirler alacaklarının sorulması üzerine ise Özcan, internet sayfalarına tedbirler konusunda bir yazı koyacaklarını ve Sağlık Bakanlığı'na da yazı yazacağını söyledi. İlköğretim okullarında eğitime bir hafta ara verilerek, okullarda temizlik yapılacağının hatırlatılması üzerine ise Özcan, üniversitelerde eğitime ara verilmeyeceğini belirtti. Özcan, "Ben daha önce Sağlık Bakanımıza sözlü olarak talebimizi ilettim. 'Aşılamaya hazır olun' dedim. Sağlık Bakanımız da 'Ne zaman isterseniz' dedi. Kendisinin de grip olduğunun, bunun domuz gribi ile bir ilgisi olup olmadığının sorulması üzerine ise YÖK Başkanı Özcan, "Bu gripten değil. Son günlerde çok yoruldum. Metabolizmam zayıf düştü" şeklinde konuştu. Özcan, Bilkent İlköğretim Okulu'nda okuyan küçük oğlunda domuz gribi vakasının görülüp görülmediğinin sorulması üzerine ise, "Oğlumda bir şey yok. Ona geçmedi" dedi. 26.10.2009 GÜNDEM 615525 Ömür Kabak, İzmirli Çerkezlerle buluştu Ömür Kabak, İzmirli Çerkezlerle buluştu AK Parti İzmir il Başkanı Ömür Kabak İl Başkan yardımcıları ile birlikte Kafkas derneklerini ziyaret etti. YENİ ŞAFAK İZMİR İzmir Kuzey Kafkaslılar Kültür, Sanat ve Eğitim Derneği Başkanı Nesrin Karaca ve İzmir Kafkas Kültür Derneği Başkanı Metin Teber ile görüşen Ömür Kabak “AK Parti tüm İzmirlilerin partisi. İzmir halkını oluşturan bütün kesimlerle diyaloglarımızı güçlendirmek istiyoruz” dedi. Çerkezlerin İzmir'de önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Ömür Kabak, “İl başkanlığı olarak yönetimimizde İzmir'in her kesimini temsil edecek bir yapı oluşturmaya özen gösterdik. Bu yapı içinde yer alan üyelerimiz de bize zenginlik katıyor Çerkezler kültürleri, ahlak anlayışları, devletine bağlılıkları ile örnek bir toplum.” diye konuştu. Dernek hakkında bilgi veren İzmir Kuzey Kafkaslılar Kültür Sanat ve Eğitim Derneği Başkanı Nesrin Karaca ziyaretin kendilerini çok memnun ettiğini ifade ederken, İzmir Kafkas Kültür Derneği Başkanı Metin Teber de, “biz dernek olarak büyüklerimizden aldıklarımızı bizden sonraki nesillere aktarmaya, kültürümüzü yaşatmaya çalışıyoruz. Parti ayrımı yapmıyoruz" dedi. 26.10.2009 614689 10:05 Petrol fiyatı 80 doların altında fiyatı 80 doların altında Uluslararası piyasalarda ham petrolün fiyatı 80 doların altına geriledi. Geçen hafta 82 dolara kadar yaklaşarak bu yılın ün yüksek seviyesine yükselen ham petrolünün varil fiyatı küresel ekonominin düzelmesinin gücü ve doların değer kazanmasıyla birlikte 80 doların altına indi.  Cuma günü 80,50 dolardan satılan ABD ham petrolünün varil fiyatı Aralık ayı teslimi bugün 74 sent azalarak 79,76 dolara düştü.  Brent tipi ham petrolün varil fiyatı Aralık ayı teslimi 66 sent düşüşle 78,26 oldu. S 615854 Bingöl'de çatışma Bingöl'de çatışma 26.10.2009 21:47Bingöl'de güvenlik kuvvetleri ile bir grup PKK terör örgütü mensubu arasında çıkan çatışmada ilk belirlemelere göre terörist silahları ile birlikte ölü olarak ele geçirildi. Aydın ARIK BİNGÖL (AHT) Bingöl'ün Kıği, Adaklı ve Yedisu İlçeleri arasında dağlık bölgede bir grup terör örgütü PKK'lının barındığı duyumunu alan güvenlik güçleri operasyon başlattı. Bingöl 49. Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı'ndan kalkan helikopterler, teröristlerin barındığı bölgeye özel birlikleri indirdi. Bölgede arama tarama yapan Mehmetçik, Kiğı, Yedisu ve Adaklı üçgeninde bulunan Akımlı Bölgesi'nde henüz sayıları tespit edilemeyen bir grup terörist ile karşılaştı. Mehmetçiğin 'Teslim ol' çağrılarına ateş ile karşılık verilmesinin ardından bölgede çatışma başladı. Güvenlik güçleri tarafından ablukaya alınan teröristler ile Mehmetçik arasında çıkan çatışmada ilk belirlemelere göre terörist silahı ile birlikte ölü olarak ele geçirildi. Karanlık ve ormanlık alandan faydalanarak kaçan diğer teröristlerin yakalanması için bölgede hava destekli operasyonların devam ettiği öğrenildi. 615766 Şehit ailelerinden tepki Şehit ailelerinden tepki Giriş Saati 26.10.2009 17:54 Güncelleme 26.10.2009 17:55 Erzurum Şehit Aileleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Hatem Tetik, derneğin kapısına geçici süreyle kilit vurduklarını açıkladı. Dernek üyesi yaklaşık 20 şehit yakını ise Karskapı Şehitliği'ne gelerek kendilerine verilen madalyaları yere bıraktı. Terör örgütü mensuplarının Habur Sınır Kapısı'nda karşılanmalarına tepkiler artarak sürüyor. Erzurum'da Şehit Aileleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Hatem Tetik ve şehit yakınları basın açıklamasında bulundu. Bölücü terör örgütü militanlarının Habur Sınır Kapısı'ndan giriş yaptığı sırada devlet töreni gibi karşılandığını ileri süren Tetik, bazı milletvekillerinin yaptığı açıklamaların şehitlerin kemiklerini sızlattığını söyledi. Tetik, "Devleti yönetenler vatan görevi kutsaldır diyorlar, biz de evlatlarımızı gönderiyoruz. Evlatlarımız da şehit oluyor; sonra Kürt açılımı, demokratik açılım gibi boş laflarla kapı kapı dolaşıp sözde barış çanları çalıyorlar. Son terörist adalete ve güvenlik güçlerimize teslim olmadan böyle bir destek söz konusu dahi olamaz. Gelen teröristlere madalya vermeleri, kırmızı halılarla karşılanmaları, gül vermeleri ve kurban kesmeleri eksikti. Biz mevcut siyasi hükümetten böyle bir hareketi de bekliyorduk. Sınır kapısındaki manzarada hükümet teröristleri teslim almamış, teröristler hükümeti teslim almıştır. Teslim olmayı kabul etmeyen ve buraya anlaşmak için geldiğini söyleyen teröriste kucak açılmıştır." dedi. Şehit Aileleri Derneği Başkanı Hatem Tetik, daha sonra derneğin kapısına kilit vurdu. Tetik, dernek kapısının camına ise 'derneğin kapısına kilit vurulduğunu ve Karskapı Şehitliği'nde faaliyet göstereceklerini içeren afiş astı. Bazı şehit yakınları ise 'şehitler ölmez vatan bölünmez' diye bağırarak, terör örgütü üyelerinin karşılanma görüntülerine tepki gösterdi. Bayraklarla Kars Kapı Şehitliği'ne yürüyen aileler burada açıklamada bulundu. Bazı şehit yakınlarının ağladığı gözlenirken, Dernek Başkanı Hatem Tetik madalyasını yere atarak, "Derneğimizin kapısını kapattık. Yeni adresimiz Karskapı Şehitliği'dir. Şehit çocuklarımıza verilen devlet ödünç madalyalarını sayın başbakanımıza ve içişleri bakanımıza iade edeceğiz. Bunları alsınlar PKK terör örgütüne taksınlar. Vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna çocuklarımızı şehit verdik." diye konuştu. Ardından diğer şehit yakınları da madalyalarını yere bıraktı. Asker yakını olduğunu ve ismini açıklamayan bir şehit yakını kadın, "1985-1986 yıllarında Güneydoğu'da operasyon yapan bölük komutanı ağabeyimdi. Terörist yoktu, eşkıyalar vardı. Eroin kaçakçılığı vardı. Eroin geçerken ağabeyim yakalıyor teslim ediyordu. Üç kez suikasta uğradı. Vatan milliyetçisi olduğu için toprağa gömdüler. Bize şehitlerimiz şefaat edecek, onlara kim edecek?" diye konuştu. Şehit yakını Selma Yurdagül de Başbakan'a yazdığı şiiri okudu. Daha sonra şehir mezarlarını ziyaret eden ailelerin ağladığı gözlendi. Bu arada şehit ailelerinden bir bayan çocuğu ile beraber eşinin mezarı başında ağladı. Annesinin ağlamasını seyreden çocuğu başka biri kucağına alarak uzaklaştırdı. Fenalık geçiren şehit eşine başka bir şehit yakını yardım etti. 1993 yılında Ağrı'da oğlunu şehit veren Canip Topal ise "Bunun bir siyaseti yok. Toprak adam istiyor. Biri yaşayacak biri ölecek. Yolu yok. Ceddimiz şehit, olacağız yolu yok. Siyasetçiler için, hükümet için değil vatana, bayrağa, sancağa kurban olsun." şeklinde konuştu. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 615712 Otoyol mafyası yine sahnede 18.17 26.10.2009 Her vatandaş gazeteci,her konuda bir görüş...Buluşma noktasına girin,izlemeyin, mafyası yine sahnede ’dan transit geçiş yapan yabancıların korkulu rüyası olan mafyası, yine gurbetçi Türkleri hedef seçti. ’dan ’ye gelmek üzere Bulgaristan’dan transit geçiş yapmaya çalışan iki Türk, polis kıyafetli ve kar maskeli Bulgar otoyol mafyasının saldırısına uğradı. Türkiye’nin Büykelçiliği ve Ulusal Sağlık Koordinasyon Merkezi’nden edinilen bilgiye göre, iki Türkün içinde bulunduğu Alman plakalı Mercedes marka otomobil, polis kıyafetli ve kar maskeli soyguncular tarafından, başkent Sofya’dan 44 kilometre mesafedeki İhtiman bölgesinde durduruldu.  Soyguncular, iki Türkü, silah tehdidiyle Borika köyü yakınlarındaki dağlık alana götürdü. Araçta bulunan değerli eşyaları ve gurbetçilerin üzerindeki nakit paraları alan soyguncular, bununla da yetinmeyip gurbetçileri soyarak bir ağaca kelepçeledi. Soyguncuların kaçmadan önce de gurbetçilerin otomobilini yaktığı bildirildi. Sabaha kadar bir ağaca kelepçeli vaziyette dağ başında kalan iki gurbetçi, kendilerini gören bir köylünün durumu Ulusal Sağlık Koordinasyon Merkezi’ne bildirmesi üzerine, son anda donarak ölmekten kurtuldu.  Bulgaristan olayla ilgili herhangi bir açıklama yapmazken, iki gurbetçi İhtiman Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.  Otoyol mafyasının saldırısına uğrayan gurbetçi Türkün hem soğuktan hem de korkudan şok geçirdiği, ancak hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi. Ve . 615416 Vatan yazarı Taraf'tan özür diledi KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Vatan yazarı Taraf'tan özür diledi Vatan Gazetesi Yazarı Necati Doğru bugünkü köşe yazısında Taraf muhabirinden özür diledi İŞTE YAZI: Özür diliyorum! Saklayıp gizlemeyi kalemime yakıştıramam; hiç eğip bükmeyeceğim. Belge gerçek çıktı. Belgenin sahte olduğunu; “Orduyu darbeci gösterme ve iktidar partisi AKP'yi mağdur-mazlum sayma niyeti bulunduğunu, bazı gazetecilerle aydınların bu kötü niyetin aleti yapıldıklarını” yazdım. Ben bu kez yanıldım. Aralarında profesörlerin de bulunduğu Adli Tıp uzmanlarının açıklamasına göre, belgeyi Taraf Gazetesi'inde ilk kez yayınlayan genç muhabir Mehmet Baransu'nun haberi doğru çıktı. Belge sahte değil. Özür diliyorum. Bu durumda; orduda darbe ortamı yaratarak halkın seçimle getirdiklerini iktidardan silahla uzaklaştırma eğilimi taşıyanların var olduğunu benim de kabul etmem ve bu niyeti eleştirmem, kınamam gerekiyor. Siz okurlarım şahitsiniz. Yıllardır şunu savundum: Seçimle gelenler! Seçimle gitmeli! Hep böyle yazıp durdum. Değişmiş, dönmüş değilim. Şu gerekçeyle orduyu savundum: Ankara'da askeri savcılar 12 gün araştırmış, “Bu belge sahtedir” açıklaması yapmışlardı. İstanbul'da sivil savcılar da 46 gün uğraştıktan sonra; “Bu belge sahtedir” demişlerdi. Genelkurmay Başkanı da; “Şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kâğıt parçasıdır” diyerek belgeyi hazırladığı iddia edilen Albay Dursun Çiçek'i korumuştu. Ben bahane üretemem. Bahanelere sığınamam. Bahanelere sığınıp kendimi kurtarma ucuzluğuna giremem, “Beni yanıltan savcılar oldu” diyemem. Yanıltan savcılar olmadı. Beni yanıltan şu oldu: Ergenekon davasından şüpheli avukat Serdar Öztürk'ün bürosundaki masanın çekmecesinde bir belge, ihbar üzerine polis baskını ile bulunmuştu. Savcıya teslim edilmişti. gün geçmişti. Adalet yani savcılar; gün içinde bu belgenin doğru olup olmadığını soruşturacak, doğru ise hazırlayanı kulağından yakalayıp “seni darbeci seni...” diye adalete teslim edecek yerde gün sonra bu fotokopi gazeteye sızdırılmıştı. Pis medya infazı yapılıyordu. Bu hukuksuzluktu. Hukuksuzluğu yapanların “yalan söyleyebilecekleri ve sahte belgeyi gerçekmiş gibi sunabilecekleri” yargısına vardım. Devlet ve adalet belgenin gerçekten Albay Dursun Çiçek'in kaleminden çıktığını ispatlayamıyor fakat sahtekârlığı yapanı da bulamıyordu. Bu çelişkili durum da benim “Orduya yıpratama vuruşu yapıyorlar” yargısını güçlendiriyordu. Şimdi Adli Tıp, “Belge gerçek” diyor. Ve çok garip bir durum. Ordunun ismi açıklanmayan subaylarından biri, 2009 Nisan ayından bu yana ay bekledikten sonra orijinal belgeyi Ergenekon savcılarına gönderiyor. Bu subay, ay niçin bekledi? Bu subay, haklı olarak, “Beni ordudan atarlar” diye düşünüp yüzünü saklıyor olabilir fakat niçin zamanlamayı böyle yaptı? Bu soru da önemli fakat benim için ismin ve yüzün saklanıyor olması da “bahane” yapılamaz. Adli Tıp “Belge gerçek” diyor. Doğruysa, orduda darbe niyetleri olanlar var. Bunun hesabı sorulmalıdır. Hesabı verilmelidir. Benim kalemim de yine “Unutma! Unutturma!” köşesi açıp “Belge gerçek çıktı, hesap soruldu mu, kaç gün oldu?” diye yazmayı sürdürmeli. Sürdüreceğim. Darbeciliği savunamam. Seçimle gelenler! Seçimle gitmeli! Asker askerliğini yapmalı. Politikacı demokrat olmalı. 26.10.2009 GÜNDEM 614265 Davetlilere grip testi Davetlilere grip testi DUBAİ Körfez ülkelerinden Bahreyn'de düğüne gelen davetliler salona alınmadan önce domuz gribi testine tabi tutuluyor. Hemşireler gelen misafirleri içeri almadan önce ateşlerini ölçüyor. Musicana isimli düğün organizasyonu yetkilisi bu test sayesinde üç ayrı düğünde üç vakanın tespit edildiğini belirtti. 26.10.2009 614241 Sağlık Bakanı federal kuralları ‘es’ geçebilecek federal kuralları ‘es’ geçebilecek 26.10.2009 Başkanı cuma akşamı imzaladığı bildirgeyle ülkede domuz gribine karşı ilan etti. Bu uygulama, ülkedeki sağlık kuruluşlarının, salgınıyla başa çıkma kapasitelerini artırmak için, ihtiyaç duyuldukça bazı standart federal kurallardan muaf tutulmalarına olanak sağlıyor. bildirgesi, sağlık görevlilerinin salgına karşı daha hızlı harekete geçebilmesi amacıyla, Kathleen Sebelius’a, gerektiği takdirde federal kuralları “es geçme” yetkisi veriyor. Bildirge, bürokratik engellerin ortadan kaldırılmasını ve hastaların tedavi olanaklarına daha kolay ve hızlı ulaşabilmesini hedefliyor. Buna  göre; * Aşırı kalabalık hastanelerde özel bir kanat, domuz gribi hastalarına ayrılabilecek. Gerek duyulursa, hastalar dışındaki bir yere nakledilebilecek. * Sağlık sigortası kapsamında tedavi gören hastalarla ilgili bürokratik işlemler azaltılacak. * Hastaneler dışında çadır hastaneler kurulabilecek. 615380 Ilgaz Dağı'na Cumhuriyet Yürüyüşü Ilgaz Dağı'na Cumhuriyet YürüyüşüCengiz YALÇIN/ILGAZ (Çankırı),  'nın Ilgaz İlçesi sınırlarında bulunan bin 546 metre rakımlı Ilgaz Dağı'nın Küçük Hacettepe Mevkii'ne, Cumhuriyet Yürüyüşü ve Tırmanışı yapıldı. Cumhuriyet Bayramı Haftası kutlamaları kapsamında dün gerçekleştirilen saatlik tırmanışa, Ilgaz Kaymakamı Cahit Çelik, İl Kültür ve Müdürü M.Kemal Karatatar, Üsteğmen Hasan Farsak, Cemal Aytan, Ilgaz Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Engin Kaya, Şube Başkanı İsmail Alkış'ın yanı sıra ve Çankırı'dan toplam 48 kişi katıldı. Sabah 07.30'da Mülayim Yaylası'nda bir araya gelen katılımcılara Ilgaz Kaymakamı Cahit Çelik kendi elleriyle hazırladığı çayları ikram etti. Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürü M. Kemal Karatatar ise tırmanışın açılış konuşmasını yaparken, Ilgaz Kaymakamı Cahit Çelik ise böylesine anlamlı bir taırmanışa ev sahipliği yapmanın mutluluğuna değindi ve misafirlere ‘Hoş geldiniz’ dedi. Daha sonra yola koyulan tırmanış ekibi, zorlu bir parkuru saatlik bir sürede tamamlayarak Küçükhacet'in zirvesine ulaştı. Burada Türk bayrağını açarak hep birlikte İstiklal Marşı okuyan ekip, daha sonra çantalarında taşıdığı erzakları diğer katılımcılarla paylaşarak öğle yemeğini zirvede yedi. Toplu olarak fotoğraf çektiren ve bir süre dinlenen tırmanış ekibi, iniş için harekete geçti. Zorlu bir parkurda saatlik yürüyüşle mülayim yaylasına inen ekibe, yine Ilgaz Kaymakamı Cahit Çelik'in semaverde hazırladığı çay ikram edildi. Büyük bir coşkuyla gerçekleşen Cumhuriyet Yürüyüşü ve Tırmanışı'na katılanlar, başka bir etkinlikte birlikte olmak üzere ayrıldılar. . 614698 Petrol fiyatı 80 doların altında İBRAHİM KAHVECİ TAHSİN SINAV Petrol fiyatı 80 doların altında SİNGAPUR (A.A) Uluslararası piyasalarda ham petrolün varil fiyatı 80 doların altına geriledi. Geçen hafta 82 dolara kadar yaklaşarak bu yılın ün yüksek seviyesine yükselen ABD ham petrolünün varil fiyatı küresel ekonominin düzelmesinin gücü ve doların değer kazanmasıyla birlikte 80 doların altına indi.  Cuma günü 80,50 dolardan satılan ABD ham petrolünün varil fiyatı Aralık ayı teslimi bugün 74 sent azalarak 79,76 dolara düştü.  Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı Aralık ayı teslimi 66 sent düşüşle 78,26 dolar oldu. 26.10.2009 EKONOMİ 615448 Ankaraspor'un kadro sıkıntısı! Ankaraspor'un kadro sıkıntısı! 26/10/09 16:07 Türkiye Kupası play-off turunda çarşamba günü deplasmanda TFF 2. Lig ekiplerinden Tokatspor ile karşılaşacak olan Ankaraspor, hazırlıklarını antrenör Fikret Yılmaz yönetiminde sürdürüyor. Teknik direktör Jürger Röber'in il dışında olması nedeniyle yardımcısı Yılmaz, takımı kupa maçına hazırlamaya çalışıyor. Ligden düşürülmesinin ardından futbolcuları başka takımlara transfer olan ''başkent leoparları'', bugün Batıkent Tesisleri'nde yaklaşık 50 dakika süren bir çalışma yaptı. 10 kişilik bir ekiple hazırlanan Ankaraspor, altyapıdan gelecek futbolcularla kupa maçı için kadro oluşturmaya çalışıyor. Kupada mücadele edebilecek bir kadro oluşturmaya çalışan teknik ekip, Tokat'a gidip gidilmeyeceği yönünde bir karar alacak. 615102 Sakarya’da sağlıkçı trafik kazası kurbanı ’da sağlıkçı trafik kazası kurbanıİSMAİL ÇETİNTAŞ Sakarya DHA 25.10.2009 ’nın ilçesinde otomobil ile TIR’ın çarpıştığı kazada ’nde acil tıbbı teknikeri olarak çalışan sağlıkçı hayatını kaybetti. Duble yol çalışması nedeniyle ulaşımın tek şeritten sağlandığı -Osmaneli arasındaki yolda, 23 yaşındaki Serdar Bağcı yönetimindeki 34 TJ 7196 plakalı otomobil yönüne giderken, pancar taşıyan İbrahim Diner yönetimindeki 26 KV 098 plakalı TIR’la çarpıştı. Kazada otomobilde bulunan sürücü Serdar Bağcı, Aliye Keskin (28), Sercan Kılıç (23) ile Figen Medime Öner (23) hurdaya dönen otomobilde şıkışarak öldü. TIR şoförü Diner, otomobilin bir anda karşısına çıktığını öne sürdü. 614672 Gazetelerde Bugün CUMHURİYET Halk yanlışı önledi AKP hükümetinin “demokratik açılım” adı altında dışarıdan önlerine sunulan politikayı uyguladığını öne süren CHP lideri Deniz Baykal, “Daha ilk adımda bunun halkta nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır” diye konuştu. Baykal, “İktidarın artık açılım politikasını daha ileri taşıma imkânı yok” dedi. HÜRRİYET Ankara'da grip tatili Bir kişinin domuz gribinden öldüğü başkentte virüsün yayılmasını kontrol altında tutmak için ilköğretim okulları, lise ve dershanelerde eğitim ve öğretime bir hafta ara verildi. MİLLİYET Ortak karar Kuzey Irak'tan sonra Avrupa'dan beklenen PKK'lıların gelişini durdurma kararı Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ arasındaki kritik telefon konuşmasında alındı RADİKAL Türkiye darbeyi önleme derdinde Pakistan'da darbe an meselesi. Türkiye orduyu vazgeçirip bir 'ulusal hükümeti'ne destek vermesi için ikna çabasında AKŞAM ay sonra kritik soru Fotokopisi Haziran ayında bulunan 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın orjinali aylarca saklandı ve tam açılım sürecinde ortay açıktı. 'Islak imzanın' sırrı işte bu sorularda gizli POSTA Aşı başlıyor halk korkuyor Domuz gribi aşıları Hıfzısıha'dan onay aldı. Aşılama bu hafta okullarda başlıyor. Ancak aşının yan etkileri konusunda aydınlatılmayan halk korku içinde. Türk Tabipler Birliği Başkanı Gençay Gürsoy, "Aşının yan etkileri, ölümden kötü değildir" dedi. Göğüs hastalıkları uzmanı Pof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ise aşının yaptırılmamasından yana VATAN Genelkurmay'ın cevap aradığı soru Vatan'ın güvenilir kaynaklardan elde ettiği bilgilere göre komuta kadamesinin, albay Çiçek ve 'irtica belgesi' olayına bakışı özetle şöyle HABERTÜRK Vicdanım rahatsız AK Parti milletvekili Mustafa Cumur, 34 PKK'lının şovuna tepki gösterdi: Onlar da serbest bırakanlar da yargılanmalı BİRGÜN Kürt sorununu el ele veren anneler çözer Kandil ve Mahmur'dan gelen 34 kişilik barış grubunun sözcülerinden PKK gerillası Mehmet Şerif Gençdal, barışın teminatının Türk ve Kürt analarının elinde olduğunu söyledi SABAH Pakistan'a İmam hatip modeli Terörü yeşertip besleyen medreselerden yakınan Pakisyan yönetiminden Başbakan Erdoğan'a: "İmam hatip modelinden yararlanmak istiyoruz" TERCÜMAN Frene halk bastı Teröristlerin gelişinin ertelenmesini değerlendiren Baykal: Daha ilk adımda halak tarafından nasıl bir tepki yarattığını gören iktidar, bunu sürdüremeyeceğini anladı" YENİ ŞAFAK İşte mektup 'İrticayla Mücadele Planı'nın orjinalini Ergenekon savcılarına gönderen subayın mektubunu Yeni Şafak ele geçirdi. İki paşanın Albay Dursun Çiçek'e emir verdiği belirtilen mektupt abazı CHP'lilerin de destek olduğu ileri sürüldü ZAMAN Belge ortaya çıkınca karargâhtaki bilgisayarlar 35 defa silindi 'Millete ve hükümete kirli tezgâh belgesi'nin orijinalini Ergenekon davasını soruşturan savcılara gönderen subayın, ihbar mektubunda çarpıcı bilgilere yer verdiği öğrenildi. 26 Ekim 2009 614525 Ekip, ilaç mafyasının peşinde Dizide Murat Han, Hüseyin Avni Danyal ve Seda Akman rol alıyor. Uluslararası ilaç mafyasının peşine düşen ekip, milletvekili Hakkı Ataman'la mafyanın bağlantısını çözer. Ancak iş bununla bitmez, ilaçların yapım işini üstlenen firma denek olarak ülkeye soktukları kaçak mültecileri kullanmaktadır. TRT 21.30 615884 "Boluspor'u şampiyon yapacağım" "Boluspor'u şampiyon yapacağım" Boluspor Teknik Direktör Coşkun Demirbakan, "Ben bu yola baş koydum" dedi. 26/10/09 20:39 Gaziantep Büyükşehir Belediyespor maçını kazanarak çıkışa geçmek isteyen ancak ummadığı puan kaybı yaşayan Boluspor'da oynanan maçlarda kaçan goller teknik heyeti kara kara düşündürüyor. Boluspor Teknik Direktörü Coşkun Demirbakan, çok gol pozisyonuna girdiklerini ancak futbolda zaman zaman yaşanan şanssızlıkların peşlerini bırakmadığını söyledi. Demirbakan, "Gol pozisyonuna giriyoruz. Ancak bir türlü neticelendiremiyoruz. Buda oyuncularımda stres duruma geldi. Futbolcularımın gayretinden memnunum. Bu hep böyle gitmeyecek. Oyuncularım çok gollü karşılaşmaları da imza atacaktır" dedi. Boluspor'u şampiyon yapmak için teknik heyetle birlikte gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Coşkun Demirbakan, "Ben bu yola baş koydum. Bu camianın Başkanı da yönetimi de, taraftarı da şampiyonluğu hak ediyor. Bu günlerde geçecek. Boluspor yakın zamanda istenilen yerde olacaktır" diye konuştu. Öte yandan, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor maçında sarı kart gören Adem Büyük cezalı duruma düşerek Kayseri Erciyesspor maçında forma giyemeyecek. Çalışmalarına yarın saat 14.00'de başlayacak olan Boluspor'da Ömer Yalçın, İbrahim Yavuz, Fatih Gül'ün sakatlıkları devam ediyor. 615566 Kadıköy'de en son gülen Galatasaraylılar Tarih 22 Aralık 1999... Galatasaray'ın en başarılı dönemlerinden biri... yıl üst üste şampiyon olmuş kadro inanılmaz başarılara imza atıyor. Bir Fenerbahçe Galatasaray derbisi daha. Ve Galatasaray bu maçtan -1 galip ayrılıyor. Bu galibiyet aynı zamanda Galatasaray'ın Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda aldığı son galibiyet oluyor. Bu tarihten sonra bir daha Galatasaray Fenerbahçe'yi Kadıköy'de hiç yenemedi. Dün akşam da gelenek bozulmadı ve Christoph Daum'un başında olduğu Fenerbahçe, Frank Rijkaard'ın Galatasaray'ını 3-1 yendi. Ve 10 yıldır Kadıköy'de galibiyete hasret olan Galatasaray futbolcuları özlemlerini bir sonraki seneye bıraktılar. Peki Kadıköy'den en son gülerek ayrılan Galatasaraylı futbolcular kimler? İşte 22 Aralık 1999'da Galatasaray'ın 2-1 galip geldiği maçtaki takım kadroları: FENERBAHÇE: Rüştü Reçber, Mustafa Doğan, Alpay Özalan, Samuel Johnson, Abdullah Ercan, Tayfun Korkut, (Dk.81 Erkan Sözeri), Kemalettin Şentürk, Metin Diyadin, John Leshiba Mosheou, Yaw Preko (Dk.46 Elvir Boliç), Dinu Viorel Moldovan GALATASARAY: Mehmet Bölükbaşı, Fatih Akyel, Carlos Alberto De Oliveria Capone, Gheorghe Popescu, Ergün Penbe, Okan Buruk, Suat Kaya (Dk.46 Ahmet), Emre Belözoğlu, Hasan Şaş (Dk.67 Tugay Kerimoğlu), Hakan Şükür, Mandinga Dos Santos Marcio (Dk.85 Bülent Korkmaz) GOLLER: (Dk.20) Hasan Şaş, (Dk.30) Mandinga Dos Santos Marcio (Galatasaray) /(Dk.51) Dinu Viorel Moldovan (ntv) 615473 4. Dadaş Film Festivali'nde Ödül Töreni 4. Dadaş Film Festivali'nde Ödül Töreni Bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen Dadaş Film Festivali'nde en iyi film ödülünü "Kız Kardeşim Mommo" aldı. Yayına Giriş: 26.10.2009 13:23:50 Güncelleme: 26.10.2009 15:07:04 Dadaş Film Festivali'nde ödüller sahiplerini buldu. Halk Jürisi tarafından yapılan değerlendirmede, en iyi film ödülü yönetmenliğini Atalay Taşdiken'in yaptığı "Kız Kardeşim Mommo" isimli filme verildi. En iyi yönetmen ödülünü ise "ACI" filmiyle Cemal Şan kazandı. En iyi erkek oyuncu ödülü "Devrim Arabaları" filmindeki rolüyle Taner Birsel'e, En iyi kadın oyuncu ödülü ise "Acı" filmindeki rölüyle Nesrin Cevatzade'ye verildi. Festival'in Onur Ödüllerine ise Ediz Hun, Ayla Algan ve Kenan Ormanlar layık görüldü. Gecenin sonunda birbirinden ünlü isimler ödülleriyle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. Birbirinden ünlü isimlerin katıldığı ve Türk Film tarihinin önemli eserlerinden bazılarının afişlerle sergilendiği festivalin ilk gününden itibaren 60'a yakın film izleyicilerle buluştu. 615383 Teknosa'da büyük indirim Teknosa'da büyük indirim 26 Ekim 2009 Pazartesi, 15:58 Teknosa, bu hafta açılacak İstanbul Forum mağazası için çok iddialı bir kampanya hazırlıyor. Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane, 29 Ekim sabah saat 6.00'da gerçekleştirilecek Forum İstanbul mağazasının açılışına özel “büyük indirimler” yapılacağını belirterek, “Bugüne kadar, Türkiye'de hiç yaşanmamış bir indirim söz konusu olacak” dedi. Nane, yaptığı yazılı açıklamada, 65 ilde 230'un üzerinde mağaza sayısı ile toplam 80 bin metre karede hizmet sunduklarını belirterek, Teknosa mağazalarında yılda 55 milyon ziyaretçinin ağırlandığını kaydetti. Teknosa'nın yıldır perakende sektöründe faaliyet gösterdiğini hatırlatan Nane, her dönemin özel şartlarını göz önünde bulundurduklarını, bu dönemde fiyat kadar satış sonrası hizmetin de önemli olduğunu vurguladı. Mehmet Nane, dolayısıyla tüketicinin ürün satın alırken satış sonrası hizmetleri de dikkate alması gerektiğinin altını çizerek, “Bugün ücretsiz eve teslim, ücretsiz montaj gibi etiket fiyatına dahil satış sonrası ücretsiz hizmetler sadece Teknosa çatısı altında sunuluyor” dedi. Uzun süredir yürüttükleri “Teknosa Asist” hizmetini daha da genişleterek mağazalarda teknik destek departmanları oluşturacaklarını belirten Nane, Türkiye genelinde 30 mağazada hizmete girecek “help desk" hizmeti ile artık müşterilerin elektronik ürünlerinde yaşayacakları basit problemleri Teknosa mağazalarında giderebileceklerini ve her konuda teknik destek alabileceklerini ifade etti. “EXXTRA'YI EXTRA İLE DEVAM ETTİRECEĞİZ” Teknosa Genel Müdürü Nane, tüketicilerin kriz döneminde öne çıkan evde vakit geçirme alışkanlıkları paralelinde yeni mağaza konseptleri geliştirdiklerine dikkati çekerek, daha geniş hizmet alanı ve ürün çeşitliliği sunan “Exxtra” mağazalarını bu anlayışla hayata geçirdiklerini anımsattı. Bu konseptten başarılı sonuçlar aldıklarını dile getiren Nane, bunu “Extra” ile devam ettireceklerini, hizmet alanı 1.000 ve 2.000 metre kare arasında olan mağazaları yeniden yapılandırarak Extra konseptinde tekrar açacaklarını bildirdi. Nane, bu mağazalarda oyun konsolları ve donanımları alanlarında daha geniş bir yelpaze sunacaklarını belirterek, Extra konseptindeki ilk mağazalarını 28 Ekim'de hizmete açılacak İzmir Agora Alışveriş Merkezi'nde açacaklarını ifade etti. Güncel mağazalarını daha da genişletme çalışması içindeki Teknosa'nın, mağazası bulunmayan şehirlerde de mekan aramaya devam ettiğine değinen Nane, “2010 yılında ülkemizde 81 ilde mağazaya sahip olmayı planlıyoruz” dedi. Önümüzdeki hafta iki yeni mağaza açılışı gerçekleştireceklerini, İzmir Agora'daki mağaza açılışının ardından 29 Ekim'de Forum İstanbul bünyesindeki “Exxtra” mağazasını İstanbulluların hizmetine açacaklarını kaydeden Nane, her iki açılışta da müşterilere fiyat konusunda fırsatlar sunacaklarını bildirdi. Özellikle sabah saat 6.00'da gerçekleştirilecek Forum İstanbul mağazasının açılışına özel “büyük indirimler” yapılacağını belirten Nane, “Bugüne kadar, Türkiye'de hiç yaşanmamış bir indirim söz konusu olacak” dedi. 615467 Çin doların gerilemesine neden oldu yönetiminin, rezervlerindeki euro ile Japon yeni oranını artırma kararı, dolarının değer kaybetmesine neden oldu. 'in döviz rezervlerinde euro ve yen ağırlıklı bir kompozisyona yönelmesi, dolarının, euro ve yen karşısında son 14 ayın en düşük düzeyine gerilemesine sebep oldu. doların ana para olarak kalacağını ancak, euro ve yenin oranlarının artırılacağını kaydetti. doları, önemli para birimleri karşısında, yıl başından bu yana yüzde 7'den fazla değer kaybetti. 615601 Beyaz Saray'dan özel kareler... Başkanı Barack Obama'nın Beyaz Saray'daki özel anları, Beyaz Saray Baş Foto Muhabiri Pete Souza'nın objektifine yansıdı. Eski Başkan Ronald Reagan döneminde de Beyaz Saray'da çalışmış olan Souza, Obama tarafından baş foto muhabiri seçilerek tekrar Beyaz Saray'a döndü. 614535 AHMET YAVUZ Vergi cezası kesilen GSM operatörleri ya mahkemeye gidecek ya da uzlaşacak Roaming hizmeti, cep telefonu operatörlerinin kendi abonelerine yurtdışında haberleşme imkânı veren bir hizmet. Bu hizmeti operatör şirket her bir ülkeye şebekesini kurmak yerine, yurtdışı operatörlerle sözleşme yaparak sunar. Bu hizmet karşılığında yurtdışı GSM firmalarına yapılan ödemelerin hizmet ithali olarak kabul edilip, ödemeler üzerinden KDV hesaplanması gerekiyor. Çünkü Türk operatörlerin yabancı şirketlere verdikleri bu türdeki roaming hizmeti, hizmet ihracı kapsamında KDV'den istisna edilmiş. Bu yüzden yabancı firmalara yapılan bu ödemelerin önce sorumlu sıfatıyla KDV'ye tabi tutularak No'lu beyanname ile beyan edilmesi ve sonra No'lu KDV beyannamesinde indirilmesi gerekiyor. Bu noktada bir sıkıntı yok, çünkü ödenecek KDV çıkan firmalar No'lu beyanname ile ödedikleri vergiyi No'lu beyannamede ödenecek vergiden düşüyorlar. Şirketler genel olarak yaptıkları ödemeler üzerinden KDV hesaplayıp No'lu beyanname ile beyan etmiş. Problem bu ödemelerin abonelere yansıtılması aşamasında çıkıyor. Vergi denetmenleri aboneye yansıtılan tutarın ve GSM şirketleri tarafından alınan komisyonların vergi matrahına dahil edilmesi gerektiğini söylüyor. Oysa şirketler yabancı firmalara yaptıkları ödemeleri abonelerine yansıtırken bunu KDV matrahına dâhil etmemiş, sadece yansıtma için firma tarafından alınan komisyonları KDV ve Özel İletişim Vergisi matrahına dâhil ederek vergi beyan etmişler. Gecikme cezası da uygulanacak Firmalar bu uygulamayı bakanlığın verdiği muktezalar doğrultusunda yaptıklarını iddia ediyor. Kendilerinin daha önce roaming kapsamında alınan bedelin tümü üzerinden vergi hesapladıklarını, fakat aldıkları mukteza doğrultusunda bu uygulamadan vazgeçtiklerini açıklıyor. Vergi Usul Kanunu 413. maddesine göre mükellefler idareden vergi durumları veya vergi uygulanması bakımından müphem ve tereddütlu hususlar hakkında izahat isteyebiliyor. Yetkili makamlar yazıyla istenecek izahatı yazı ile veya sirkülerle cevaplamak zorunda. Alınan cevaplara göre hareket eden mükelleflerin bu işlemleri cezayı gerektirse bile ceza kesilmez. Son dönemde bu tür durumlarla sıkça karşılaşılıyor. İdare mükellefin sorularına cevap verirken uygulamanın nasıl olması gerektiğini belirtiyor. Bazen idarenin görüşü ile denetim elemanlarının görüşü örtüşmeyebiliyor. Bu durumlarda beyan dışı bırakılan vergi alınırken bu vergilere vergi ziyaı cezası hesaplanmaması gerekiyor. Bazı denetim elemanları 'idarenin görüşü bizi bağlamaz, biz vergiyi de cezayı da alırız' diyor. Oysa bu hüküm bir kanun maddesi hükmü. Buna herkesin uygun hareket etmesi gerekiyor. Aksi durumda mükelleflerin idareye güveni kalmaz. Bu incelemede de vergi denetmenleri alınan mukteza sebebiyle GSM operatörlerine vergi ziyaı cezası hesaplamadı. İncelemede en büyük rakam sektörün en büyük firması olan Turkcell'e kesildi. Turkcell'den istenen vergi 260 milyon lira. Avea'ya çıkan vergi ve ceza toplamı 30 milyon lira. Vodafone ise toplamda 25 milyon lira ödemek durumunda kalacak. Turkcell dışındaki firmalar bu şekilde görüş almadığı için vergi ziyaı cezası da ödeyecek. Bu rakamlar üzerinden ayrıca gecikme faizi de hesaplanacak. Şirketler normalde abonelerden alınan ve Maliye'ye aktarılan bu vergileri, idarenin görüşü doğrultusunda almaktan vazgeçtiklerini, şimdi ise haksız bir şekilde bu vergilerin kendilerine yüklendiğini iddia ediyor. Bilindiği gibi KDV, ÖTV, ÖİV gibi harcama vergileri nihai tüketicilerden alınan vergiler. İşletmeler bu vergilerde bir nevi aracılık işlemi yapıyor. Nihai tüketiciden vergileri alıp, vergi dairesine yatırıyor. Bu anlamda şirketlerin itirazı anlaşılabilir. 'Zamanında bizi bu şekilde yönlendirmeseydiniz biz abonelerimizden vergiyi alır, beyanlarımıza yansıtır, böyle bir vergi farkı ve ceza ile de muhatap olmazdık' demek istiyorlar. Şu anda eski yıllara ilişkin vergilerin abonelerden alınması tabii ki mümkün değil. Bu yüzden raporlara istinaden tarh edilen vergileri şirketler yüklenmek zorunda. Firmaların bu savunmasına hak vermekle beraber telefon görüşme ücretlerinin KDV ve ÖİV dahil şekilde belirlendiğini de unutmamak gerekiyor. Gelen faturalarda veya yapılan reklamlarda görüşme tarifelerine bu vergilerin dahil olduğu açıkça söyleniyor. Böyle olunca firmaların aslında bu vergileri mükelleflerden aldıkları, fakat verilen mukteza sebebiyle beyanlarına yansıtmadıkları yönündeki iddia da yabana atılır cinsten değil. Şimdi mükelleflerin önünde uzlaşmaya girmek veya olayı mahkemeye taşımak alternatifleri bulunuyor. Nispeten düşük rakamlarla muhatap kalan iki şirketin uzlaşmaya gitmesi bekleniyor. Yabancıya hisse senedinde sıfır vergiye devam Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi'nin Gelir Vergisi Kanunu geçici 67. maddesindeki hazine bonosu, devlet tahvili ve yatırım fonu gibi menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarından elde edilen gelire dar mükellefler için sıfır oranda vergi uygulanması hükmünü iptal ettiğini belirtmiş, şimdilik vergilemede herhangi bir değişiklik olmayacağını da ifade etmiştim. Çünkü henüz gerekçeli karar yayınlanmadı. Gerekçeli karar yayınlandıktan ay sonra iptal kararı yürürlüğe girecek. Bu yüzden yabancı yatırımcıların endişe etmemesini, ama idarenin elini çabuk tutmasını, bir an önce ne yapılacağına karar verilmesi gerektiğini ve piyasalara bunun duyurulması gerektiğini de anlatmıştım. Aldığım bilgilere göre yerli yatırımcıdan alınan 600 milyon lira civarındaki vergiden vazgeçemeyen, bu yüzden de yerli yatırımcıdan alınan vergileri tamamen sıfıra indiremeyen Maliye kararın yayınlanmasını ve verilen sürenin tamamen dolmasını bekleyecek. Bütçe çalışmaları, yapılacak seçim, ekonominin seyri krizin durumu şimdilik bu alanda adım atmayı zor kılıyor. Sonuç olarak yaklaşık bir buçuk yıllık sürede değişiklik olmayacak gibi. Tanınan sürenin bitimine doğru adım atılacak ve duruma göre hareket edilecek. 615488 Bağış: Açılım Tarihi Fırsat Bağış: Açılım Tarihi Fırsat Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, demokratik açılım sürecinde herhangi bir kesimi hedeflemediklerini de söyledi. Yayına Giriş: 26.10.2009 15:21:19 Güncelleme: 26.10.2009 15:23:39 Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, demokratik açılımın Türkiye için tarihi bir fırsat olduğunu söyledi. Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği'nin "Demokratik Açılım"ı desteklediğini hatırlattı. Egemen Bağış, "Biz demokratik açılım sürecinde herhangi bir kesimi hedeflemiyoruz. Kanayan bir yaramız varsa, terör nedeniyle ülke olarak açılımlar yapıyorsak, buna son vermek için yapıyoruz. Demokratik açılım Türkiye için tarihi bir fırsattır" dedi. Demokratikleşmenin önemini anlatan Bağış, Ergenekon davasına da gönderme yaptı. Bağış, "Türkiye'de iktidarda olmayanlar, iktidarla mücadele için demokratik yollara başvurması gerektiğini anlarlar. Demokratik ülkelerde olduğu gibi sürecin sağduyu ile algılanması gerekir" diye konuştu. Anayasal Reformun Avrupa Birliği sürecindeki önemine de değinen Bağış, Avrupa Birliği yolunda ilerlerken 1982 Anayasası'nın değişmesi gerektiğini vurguladı. 614862 Yıldız Tilbe'nin saçları kuaför kazası 'nin saçları kuaför kazasıİZMİR, 'in semtindeki gözde eğlence mekanlarından ‘Mischka Live'da sahneye çıkan şarkıcı kısacık saçlarının nedeninin kuaför kazası olduğunu açıkladı. İzmirli işletmeci Tibet Özer'e ait olan Mischka Live'da sahneye çıkan ve yeni imajının zorunlu olarak oluştuğunu belirten Yıldız Tilbe, “Saçlarım kuaförde yanınca kısaltmak zorunda kaldım. Yeni modelimi kimileri çok beğeniyor, kimileri ise pek beğenmiyor. İzmir'de olmaktan çok mutluyum. Burası benim memleketim” dedi. saate yakın sahnede kalan Tilbe'yi bine yakın hayranı izledi. Tilbe, mini kot eteği, tranparan dantelli badysi, jartiyerli çorabı, yüksek topuklu ayakkabıları ve ilginç aksesuvarlarıyla dikkat çekti. Tilbe, heyecandan ilk şarkısının sözlerini de unuttu. . 615098 Andy Warhol’un tablosu satılık Andy Warhol’un tablosu satılıkLOS ANGELES AA 25.10.2009 MIchael Jackson’un Andy Warhol tarafından yapılan bir portresi, 10 Kasım’da ’ta satılacak. Christie’s evi tarafından düzenlenecek satışta portrenin 500 bin ile 700 bin arasında bir fiyata alıcı bulucağı tahmin ediliyor.  76 santimetreye 66 santimetre boyutlarındaki portre, Warhol’un 1984’te yaptığı Jackson tabloları arasında yer alıyor. Christie’s yetkilileri, tabloyu satmak isteyen kişinin, Jackson’ın bu portresini 1990’lı yıllarda Andy Warhol Vakfı’ndan satın alan özel bir koleksiyoncu olduğunu kaydetti. ’taki bir galerisi, Jackson’un yine Warhol tarafından yapılmış bir portresini geçen ağustosta kimliğini açıklamadığını bir kişiye satmıştı. Galerinin açıklamadığı portrenin satış fiyatının milyon dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor. 614721 İzmir'de yangın paniği İzmir'de yangın paniği CN Giriş Saati 26.10.2009 09:28 Güncelleme 26.10.2009 09:28 İzmir'in Karşıyaka ilçesinde katlı apartmanın üçüncü katında yangın çıktı. Alevler apartman dairesini tamamen sararken üst katta oturanlar evlerinde mahsur kaldı. Apartman sakinleri itfaiye merdiveniyle tahliye edilirken binada büyük çaplı maddi hasar meydana geldi. Yangında kişi dumandan etkilenerek hastaneye kaldırıldı. Korku ve paniğe neden olan yangın, gece saat 03.30 sıralarında, Bahçelievler Semti 1706 sokakta bulanan 23 numaralı Özlü Apartmanı'nın üçüncü katında çıktı. Yangının çıktığı dairenin sahibi Necati Sertoğlu (65), evin salon kısmından dumanların yükseldiğini fark ederek eşi emekli öğretmen Emine Sertoğlu'nu (64) uyandırarak dışarı çıktı. Yangını gören vatandaşlar, AKS 110 ve polis ekiplerine haber verdi. İtfaiye ekipleri kısa sürede olay yerine gelirken sokakta sağlı sollu park eden otomobiller nedeniyle ekipler uzun süre yangına müdahale edemedi. Alevler bu sırada büyüyerek dairenin tamamını sardı. Herkesin uyuduğu sırada dumanların bütün apartmanı sarması nedeniyle üst katlarda oturanlar evlerinde mahsur kaldı. Vatandaşlar, balkonlarına çıkarak uzun süre kurtarılmayı bekledi. İtfaiye ekiplerin çalışması sonucu yangın kontrol altına alınarak söndürülürken üst katlara ve merdiven boşluğuna yayılan dumanlar nedeniyle evlerinde mahsur kalan bazı apartman sakinleri, itfaiye merdiveniyle binadan tahliye edildi. Annesinin ve kız kardeşinin apartmanın dördüncü katında bulunan dairelerinde kalıp dumandan zehirlendiğini düşünen kahvehane işletmecisi Güçlü Çelik ile Tunç Çelik, sinir krizi geçirdi. Anneleri Nurcan Çelik (49) ve kız kardeşleri Funda Çelik'in (17) itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldığını gören iki kardeş derin bir nefes aldı. Dumandan etkilenen ve sağlık ekipleri tarafından oksiyen tedavisi uygulanan Güçlü Çelik (18), Nurcan Çelik (49), Funda Çelik (17) ile Necati Sertoğlu (55) gözlem amacıyla ambulanslarla Karşıyaka Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yangının kesin çıkış nedeninin yapılacak bilirkişi incelemesinin ardından netlik kazanacağı belirtilirken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614969 İç kanamaları gideren bir antikor keşifedildi İç kanamaları gideren bir antikor keşifedildiAA Kurşun yarası ve trafik kazası gibi durumlarda, kişide oluşan iç kanamayı en aza indirebilen bir antikorun keşfedildiği bildirildi. ’deki Oklahoma Tıp Merkezi Vakfında (OMRF) görevli bilim adamlarının yaptığı araştırmada, iç kanamanın büyük bölümünden "histon" adında bir proteinin sorumlu olduğu ve söz konusu antikorun histonun bu kabiliyetini engellediği görüldü. Medicine dergisinde yayımlanan araştırmada, antikorun, hastalıkların tedavisi ve ciddi yaralanmalarda yeni tedavi yöntemlerine ışık tutabileceği belirtildi. Araştırma çerçevesinde, farelerde sepsis (yaygın enfeksiyon) oluştuğunda, kanlarında histonun yüksek seviyelerde seyrettiği ve aynı durumun primatlarla insanlar da gözlendiği bildirildi. Histon, normalde DNA dizilerinin etrafında toplanan bir hücrenin çekirdeğinde yer alıyor. ya da hastalık nedeniyle zarar gördüğünde, serbest kalan histon kan sistemine girerek, damarlara zarar vermeye başlıyor. Bilim adamları, bunun hayati tehlike arz eden, kontrol altına alınamayan iç kanama ve dokulardaki sıvı birikiminin nedeni olduğuna inanıyor. . 615527 Su ve temizlikte yeni adres Su ve temizlikte yeni adres Konya'nın bilinen en eski hırdavat şirketi Baranok Makine, şimdilerde dünyanın en önemli teknoloji markalarıyla temizlik ve su tüketim alışkanlıklarını değiştiriyor. İSMAİL POÇAN KONYA Dünyanın gittiği yönü çabuk görüp, hemen tarz değiştiren Baranok ailesi, kendi markası Bravouer'ı piyasaya çıkarırken, aynı zamanda dünyanın en gelişmiş temizlik markası Polti, Waterlogic ve Shopvac'ın Türkiye ana bayiliği ne de yapmaya başladı. Dünya'da su ile ilgi pek çok şeyin konuşulduğu bu günlerde, suyu en az ve en verimli kullanan teknolojik cihazları Türk insanına sunmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten, Bravouer Temizlik ekipmanları sahiplerinden, Mustafa Baranok, “Waterlogic bugün çarpıcı yeni ürünü "Waterlogic su soğutucusunu piyasaya sürdü ve şirketin bilinen ürün yelpazesini önemli oranda ileriye götürerek dünyada su soğutucularının algılanma biçimini değiştirdi.” dedi. Suyun, bir şişe yerine doğrudan şebekeden alınarak süzüldüğü ve arıtıldığı için, Waterlogic çevre konusunda duyarlı kişiler için de doğru seçim olduğunu belirten Baranok, bu cihazla, kullanıcıların plastik şişeler ve yol açtıkları çevresel etkileri tamamen ortadan kaldırarak, bunların karbon kalıntılarını azaltma imkanına sahip olduklarını, şebeke suyu süzülerek arıtıldığı için, şişe suyunun çevresel etkileri ortadan kalkmakta ve sınırsız bir temiz içme suyu kaynağı sağlandığını ifade etti. NARGİLE SİSTEMİ GİBİ ÇALIŞIYOR Buharla temizlik yapan elektrik süpürgesi Polti'nin ise temizlik hassasiyeti olan kadınların vazgeçilmezi olacağını söyleyen Mustafa Baranok 'Bu makine, dünyanın her yerinde ev kadınları tarafından beğenilerek kullanılmakta ve talep edilmektedir. Bu üründe toz torbası bulunmaz ve tozlar temizlik makinesinin haznesinde bulunan su içerisinde toplanır. Temizlenecek yüzeyler içinde temizlik malzemesi yerine sadece buhar kullanılır. Bu ürün tasarlanırken Türk nargilesinden yararlandı. Nargilede lüleye konulan tömbekiden çekilen duman nargile şişesinde bulunan sudan geçerek temizleniyor. Bu işlem sırasında, nargileden her nefes çekişte şişede bulunan sudan hava kabarcıkları çıkıyor Polti de nargile sistemiyle çalışıyor. Değişik yüzeylerden emdiği hava, makinenin su haznesinden geçerek buhar olarak dışarı çıkıyor. Makinede toz torbası yerine su haznesi kullanıldığından toz torbasının temizlenmesi sırasında yaşanan kirlilikten kurtulunuyor. Polti çalışırken tıpkı nargile gibi su haznesinde hava kabarcıkları oluşuyor. dedi. Mustafa Baranok teknolojik ürünlerle ilgili çok dinamik bir site hazırladıklarını, detaylı bilgileri http://www.bravouer.com.tr adresinde bulunabileceğini söyledi. 26.10.2009 615044 Baş aktörler Brezilyalılar Baş aktörler Brezilyalılar AA Giriş Saati 26.10.2009 11:45 Güncelleme 26.10.2009 11:46 Brezilya'nın spor gazetesi Globo Esporte, Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla ilgili verdiği haberde, ''Derbinin baş aktörleri Brezilyalılar oldu. Alex parıldadı'' ifadesini kullandı. Globo Esporte internet sitesinde yer alan yorumda, maç başlamadan önce ısınmalar sırasında Cristiano ile Arda arasındaki kavga anlatılarak, ''Cristian, Arda ile tartıştı ve ikisi arasında itişmeler oldu. Birçok futbolcu da saha içinde tartıştı'' denildi. Brezilya gazetesi Alex'in, Fenerbahçe'nin iki golünü atarak, sahanın en iyisi olduğunu belirtti. Globo Esporte, aldığı galibiyet sonrasında Fenerbahçe'nin Galatasaray ile arasındaki puan farkını 5'e çıkardığını da hatırlattı. Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi Yazarlar 614551 Tekstil neden çöküyor? Hurşit Güneş GöstergeTekstil neden çöküyor? 26 Ekim Pazartesi 2009 Cumartesi günü gazetemizde dünyasının önder ismi DEBA’nın iflası gündemdeydi. Son derece başarılı olan bu firma neden bu noktaya geldi? Satışlarında sorun yok. Fabrikanın teknolojisi yerinde. Patron işin başında. Gayet dürüst ve sevilen bir insan. Ama batmış. Çok üzücü. 1980’li yıllarda Özal döneminde tekstildeki hamlesiyle  ihracatını hızla artırmış, bir hayli de övünmüştü. Oysa şimdi tekstil can çekişiyor ve devletten yardım talep ediyor. İngiliz iktisatçı David Ricardo (1772-1823) şarap ve kumaşı ’le arasındaki dış ticareti açıklamada kullanmış ve karşılaştırmalı üstünlükler teorisini geliştirmişti.  Dış ticareti açıklayan  belki ilk teori de buydu.   Kalmayan karşılaştırmalı üstünlük Geçmişte Portekiz şarapta daha avantajlı olduğu için şarap üretir ve İngiltere’ye satardı. İngiltere de daha avantajlı olduğu kumaşı üretir ve Portekiz’e satardı. Girdilerdeki bu avantaj karşılaştırmalı üstünlükleri sağlıyordu. Özetle maliyetiniz daha düşük olmalı ki, fiyatınız rekabet edebilsin. Türkiye’nin tekstilde sıkıntısı da işte bu karşılaştırmalı üstünlüğünü kaybetmesi. Daha ucuz emekle başka ülkeler yapıyor.  Fakat asıl sorun sadece yeni rakiplerin emek maliyeti avantajı değil. maliyeti de, nakliye de daha pahalı. Kaldı ki, emekçinin çıplak geliri pek yüksek değil. Emek maliyetini yükselten, yüksek vergiler ve yükleri.  Bir başka nokta da; tekstil deyince neyi kastettiğimiz. Çünkü hazır-giyim ayrı, dokuma ayrı, iplik ayrı. Dokumada da, bir örgü var, bir de kumaş. Onlar da farklılık gösteriyor. Bunların kimi ithalata dayalı, kimi ihracata, kimisi ise her ikisine. Kimi emek yoğun, kimi Dolayısıyla herbirinin derdi aslında farklı. Bilindiği gibi, hazır-giyim emek yoğun bir sektör. Bu sektörün ağır ekonomik sorunları da ve benzer ülkelerdeki ucuz işçilikle rekabet edememesinden kaynaklanıyor. Örgüde de (yani tişört benzeri ürünlerde) benzer sıkıntılar yaşanıyor. Rakiplerin aynı piyasalara daha ucuz fiyatlarla girmesi elbette hem tekstilcileri, hem de hazır-giyimcileri sıkıntıya sokuyor.  Ucuz emek değil, değerli kur İhracatta fiyat tutturmakta zorlanan üreticiler, önce devletten yardım talep ediyor, karşılığını bulamayınca da, zamanla tasfiye oluyor. Aslında bu kaçınılmaz ve doğal bir süreç. Daha fakir ülkeler zamanla bu sektörlerde hep avantajlı olacak. Fakat bir başka etmen daha var ki, bu sektörün ne kendi sorunu, ne de hatası. da TL’nin değerli hale gelmesi. Son yıllarda TL’nin değer kazanması birçok ihracatçı sektörü sıkıntıya sokuyor. Bu gelişmeye karşın kimileri “kur değerlense de verimlilik artışlarıyla bunu kapat” diyor. Bu oldukça cahilce bir yaklaşım. Çünkü bazı sektörlerde verimlilik artışları teknolojik olarak sınırlı marjlara gelebilir. Üstelik ulusal para son derece hızlı değer kazanıyorsa üretici verimlilik artışlarıyla bunu yakalayamayabilir. Kısacası, Türkiye kalkındıkça ve emek değerli hale geldikçe tekstil elbette zamanla tasfiye olacaktır. Bu kaçınılmaz bir süreç. Ama kur nedeniyle bu çok hızlı gelişiyorsa, oturup düşünmek lazım. (288 yazı) 614468 Babasının tüfeğini temizlerken amcasının oğlunu öldürdü Göğsünden yaralanan Mehmet S. (18) kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Jandarmanın tüfekle birlikte gözaltına aldığı İsa S. ise nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. Alınan bilgiye göre Çayköy'de İsa S. evlerinde kimsenin olmadığı sırada amcasının oğlu Mehmet S. ile birlikte evlerinde babasına ait av tüfeğini temizlemeye başladı. İsa S, tüfeğin ateş alması sonucu yanında bulunan amcasının oğlu Mehmet S'yi göğsünden ağır yaraladı. Tüfek sesini duyarak eve gelen komşuları sağlık ekiplerine haber verdi. Mehmet S, olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından Mecitözü Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. Mehmet S'nin cesedi cumhuriyet savcısının incelemesinin ardından otopsi için An- kara'ya Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. ÇORUM AA 615212 Okkır ailesinin tazminat istemi 'Ergenekon'' soruşturması kapsamında tutuklandıktan sonra sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmesinin ardından hastanede ölen iş adamı Kuddusi Okkır'ın ailesinin Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı 250 bin TL'lik manevi tazminat davasının duruşması yapıldı. Ankara 9. İdare Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Kuddusi Okkır'ın eşi Sabriye Okkır, avukatları Devrim Taş ve Gamze Bağcı ile Adalet Bakanlığı temsilcisi katıldı. Avukat Gamze Bağcı, Kuddusi Okkır'ın tutuklu kaldığı süre içinde ağır bir hastalığa yakalandığını, tedavisi yaptırılmadığı için hayatını kaybettiğini savundu. Davalı Adalet Bakanlığının, ölüm olayında kusurlu olduğunu ileri süren Bağcı, ''Okkır, sağlıklı olarak cezaevine girdi ve ölmek üzereyken tahliye edildi'' dedi. İlgili mevzuat hükümleri gereği tutuklu ve hükümlülerin, yemek, barınma, sağlık gibi tüm ihtiyaçlarının Adalet Bakanlığının yükümlülüğü altında olduğunu kaydeden Bağcı, bir tutuklunun hastalanması durumunda Bakanlık izin vermedikçe tedavinin mümkün olamayacağını ifade etti. Kuddusi Okkır'ın rahatsızlanmasına karşın 6-8 ay hiçbir muayeneden geçmediğini, kanser son evresine gelene kadar hastalığın teşhis edilemediğini iddia eden Bağcı, ölüm olayında sorumluluğun Adalet Bakanlığında olduğunu ileri sürdü. Avukat Devrim Taş da Kuddusi Okkır'ın eşi Sabriye Okkır'ın, eşinin ölümüne ilişkin süreci anlattığı ''Cinayeti Gördüm'' adlı kitabı dosyaya sundu. Kudusi Okkır'ın cezaevinden hastaneye gitmek istediğini ilettiği zaman ile hastalığının teşhis edildiği zamanki fotoğraflarını karşılaştıran Taş, Okkır'ın hastalığının ilerlediği dönemlerde, yoğun bakımda tutulması gerekirken cezaevinde antibiyotik verilerek tutulduğunu öne sürdü. Duruşmada, davalı Adalet Bakanlığı vekili ise olayda Bakanlığın bir kusuru olmadığını savundu. Ankara 9. İdare Mahkemesi, davayı daha sonra karara bağlayacak. AA 614801 GDO'lu ürün ticareti resmen yasak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın ''Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliği'', Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik, tohumluklar dışındaki genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddelerini kapsıyor. Sağlık Bakanlığınca ruhsat veya izin verilen ürünler yönetmeliğin kapsamına girmiyor. Buna göre, Yönetmelik hükümlerine aykırı olan GDO'lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ihracatı ve transit geçişleri yasak olacak. GDO'lu ürünler, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleriyle bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılamayacak. İnsan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünleri ithal edilemeyecek, piyasaya sunulamayacak. Gıda veya yem, GDO'lardan biri ya da birkaçını toplamda en az yüzde 0,9 oranında içeriyorsa GDO'lu olarak kabul edilecek. Gıda veya yemin yüzde 0,5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmeyecek. GDO'suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO'suz olduğuna dair ifadeler bulunmayacak. -İZİN KOŞULLARI- Her bir GDO için bilimsel esaslara göre değiştirilmiş gen ya da genler esas alınarak bir defaya mahsus olmak üzere Komiteler tarafından risk değerlendirmesi yapılacak. Her bir risk değerlendirmesinin sonucuna göre GDO'lu gıda veya yemin çevre, insan veya hayvan sağlığı ile diğer inceleme konularında herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmediğine dair bir karar belgesi hazırlanacak. İzin verilen GDO ve ürünlerinin kayıt altına alınması ve ürünün her aşamada takibinin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerini ithal edenler, işleyenler ve piyasaya sunanlar Bakanlığa beyanda bulunacak, GDO ve ürünlerini GDO içerdiğine dair belgeler eşliğinde nakletmek, taşımak ve etiketleme kurallarını uygulayacak. İzin, karar belgesinde belirtilen koşulların ihlali veya olası zarar ve risklerle ilgili yeni bilimsel bilgilerin edinilmesi, kullanım sonucunda olumsuz sonuçların ortaya çıkması durumunda iptal edilecek. İzni iptal edilen GDO ve ürünleri toplatılarak imha edilecek. GDO ve ürünlerinin ithalatında GDO ve ürünlerinin üretildiği ülkenin yetkili otoritesinden parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranacak. Bakanlık, kontrol ve denetim amaçlı analizler yapabilecek. Yapılan analiz sonucunda GDO'lu olduğu tespit edilen ürünün ülkeye girişine izin verilmeyecek ve söz konusu ithalatçı, ihracatçı firma ve ülke risk listesine alınacak. GDO'suz gıda veya yem, GDO'lu gıda veya yemin işlendiği hattan farklı bir hatta üretilecek ve depolanacak. GDO'lu ürünlerin ihracatında alıcı ülkenin talebi doğrultusunda işlem yapılacak. Alıcı ülkenin GDO ile ilgili talebinin olmaması durumunda işlemler, genel ihracat mevzuatına göre gerçekleştirilecek. Bu Yönetmelik hükümlerine göre izin verilen GDO'lu gıdaların yüzde 0,9'un üzerinde GDO içermesi halinde, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde yer alan gerekliliklere ilave olarak etiketlenmeleri zorunlu olacak. Yem veya yemlik madde olarak kullanımına izin verilen GDO'lu yemler de yüzde 0,9'un üzerinde GDO içermesi halinde, yem mevzuatında yer alan etiket gerekliliklerine ilave olarak etiketlenecek. GDO ve ürünlerini ithal veya ihraç eden, işleyen, depolayan, dağıtan ve tüketime sunanlar, ürünlerle ilgili bilgi ve belgeleri 20 yıl süreyle saklayacak ve bu belgelerle ilgili bir kayıt sistemine sahip olacak. GDO ve ürünleri ile ilgili olarak karar belgesinde belirtilen koşullara uyulup uyulmadığı Bakanlık tarafından görevlendirilen birimler tarafından izlenecek. (aa) 614485 Derbi kaldığı yerden başladı! Bu sırada takımlar düz koşu yaparken Fenerbahçeli Cristian'ın G.Saraylı Arda'ya çarptığı ve milli futbolcuyu eliyle ittiği görüldü. Arda'ın ise gruptan ayrılarak 'adam ol' diyerek Cristian'a seslendiği öğrenildi. İkili arasında yaşanan tartışmaya bir anda diğer futbolcular müdahale etti. Olay ufak çaplı bir kavgaya dönüşürken, Kazım'ın Aydın'ı iteklediği görüldü. Daha sonra Servet ve Kazım arasında büyük gerginlik yaşanırken saha bir anda karıştı. Güvenlik görevlileri de sahaya girerek olayları yatıştırmaya çalışırken tribünler de sahaya yabancı maddeler yağdırmaya başladı. Sahaya atılan cisimlerden biri esnada saha zeminini incelemeye gelen hakem Bünyamin Gezer'in yardımcılarından Tarık Ongun'un kafasına isabet etti. Başının kanadığı gözlenen Ongun, soyunma odasına gitti. Burada kafasına dikiş Tarık Ongun'un karşılaşmada görev yapmasına herhangi bir engelin olmadığı anlaşıldı. Hakemler sahaya dakika geç adım atarken mücadele hakemlerin sahaya çıkmasının ardından yapılan seremoniden sonra 12 dakika geç başladı. Cristian ve Arda ise seremonide el sıkışmadı. Arda, diğer isimlerle tokalaşırken Cristian'ı atladı. Fenerbahçe Kulübü: Otobüsümüz taşlandı Fenerbahçe'nin internet sitesinde yapılan açıklamada, takım otobüsüne, Şükrü Saracoğlu Stadı'na giriş yaptığı sırada, sarı-kırmızılı taraftarlarca yumurta ve taş atıldığı belirtildi. Öte yandan maçtan sonra güvenlik görevlileri, G.Saray tribününe müdahale etti. Taraftarlar, kırdıkları koltukları güvenlik görevlilerinin üzerine attı. Bu sırada bazı koltukların ateşe verildiği görüldü. 615643 Kestanecilere kestane rengi kıyafet Kestanecilere kestane rengi kıyafet 26.10.2009 17:26Trabzon Belediyesi tarafından başlatılan uygulama kapsamında tek tip elbise giyme zorunluluğu getirilen kestaneciler, hazırlanan kestane renginde kıyafetlerle satış yapmaya başladı. Kentte düzenlenecek 2011 Gençlik Olimpiyatları'na hazırlanan Trabzon Belediyesi, seyyar satıcıları yönelik yeni düzenlemeler getiriyor. Bu kapsamda esnafın görüşlerine başvuran belediye, şehirdeki kestanecilerin tek tip elbise giymesi kararını aldı. Bu kararın kendilerine bildirildiği kestaneciler, hazırlattıkları kestane rengindeki elbiselerle, kendilerine tahsis edilen alanlarda satış yapmaya başladı. Maraş Caddesi'nde 30 yıldır kestane satışı yapan Fethi olak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uygulamanın kendilerinde bir heyecan yarattığını belirterek, yaptıkları çevre düzenlemesi ile işlerine daha da ciddiye aldıklarını söyledi. Uygulamanın kendilerinin de hoşuna gittiğini belirten olak, şunları söyledi: ''Gerek temizlik konusunda, gerekse insanların bize yaklaşımı açısından çok güzel oldu. Elbiseleri biz kendimiz diktirdik. Şapkamızın ve gömleğimizin üzerinde yer alan kestane resmi, bizlerin işini simgeliyor. Yenileşmeyi biz de istiyorduk ve oldu. evreyi temiz tutarak temiz ürün satmak istiyoruz.'' Bir terzi tarafından dikilen elbiselere 50 lira veren ve bundan memnun olduklarını dile getiren Mahmut Yazıcı ise ''Fikir belediyeden çıktı ve bizlere bir düzenleme getirildi. Belediyenin belirlemiş olduğu şekilde elbiseler dikil ve 50 lira verdik. Biz memnunuz ve insanların bakış açıları değişti diyebiliriz. Bizler de bir resmiyet kazanmış olduk'' diye konuştu. Yaklaşık 15 yıldır kestanecilik yapan Mustafa İhtiyar da şehir merkezinin kentin aynası olduğunu ifade ederek, seyyar satış yapan kişilere bu konuda önemli görevlerin düştüğünü dile getirdi. AA 615146 Görme Bozukluğunda Yeni Tedavi Yöntemi Görme Bozukluğunda Yeni Tedavi Yöntemi ABD'de, görme bozukluğunu gidermek için yeni bir tedavi yöntemi deneniyor. Gen tedavisi, bozukluğun giderilmesine önemli ölçüde yardımcı oluyor. Yayına Giriş: 26.10.2009 12:47:12 Güncelleme: 26.10.2009 12:47:12 Dünyada 10 milyondan fazla insan, görme bozukluğu çekiyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde şimdilerde, görme bozukluğunu gidermek için yeni bir tedavi yöntemi deneniyor. Gen tedavisi, görme bozukluğunun giderilmesine önemli ölçüde yardımcı oluyor. İngiliz Tıp Dergisi Lancet, Amerika Birleşik Devletleri'nde denenmekte olan gen tedavisine yer verdi. Denemeye 12 kişi katılıyor. Katılımcılardan biri, dokuz yaşındaki Corey Haas. Küçük çocuktaki görme bozukluğu, gen tedavisiyle önemli ölçüde giderildi. Uygulanan yönteme gelince... Bilim adamları, işler durumda bir gen elde etmek için DNA kullanıyor. Elde edilen yeni gen, ince bir iğneyle göze zerk ediliyor. Yeni gen, kusurlu durumda olan retinadaki eksik proteini tamamlıyor. Bu ise görme bozukluğunun giderilmesine önemli ölçüde yardımcı oluyor. Operasyonu sabırsızlıkla bekleyen dokuz yaşındaki Corey ile ailesi sonuçtan oldukça memnun. Ailesi, iki yıl önce, Corey'in görme yeteneğini zaman içinde kaybetmesinden endişe ediyordu. 614518 Özdenören'le tasavvuf yolculuğu Edebiyat ve düşünce dünyasında 50 yılı geride bırakan usta öykücü Rasim Özdenören'in izleyiciyle televizyon ekranlarında buluştuğu Mavera'ya Yolculuk'un bu haftaki konusu, tasavvuf. Sohbet esnasında, "Yunus Emre'den Mevlânâ'ya manevi hayatımıza yön vermiş erenler bize doğruluğu sembollerle nasıl anlatmak istediler? Erenler nasıl yaşadılar, nasıl inandılar? 614761 Asya ülkeleri, ortak insan hakları komisyonu kurdu Tayland'da düzenlenen 15. ASEAN toplantısı dün sona erdi. Zirvede 10 üye ülkenin liderleri eğitim, iklim değişimi ve iletişim kanallarının geliştirilmesi konularında işbirliği yapma kararı aldı. Zirvede ayrıca üye ülkeler arasındaki ulaşım sisteminin geliştirilmesi konusunda da mutabakat sağlandı. Zirvenin en önemli açıklaması ise uzun süredir kurulması beklenen fakat bazı üye ülkelerin muhalefeti sebebiyle hayata geçirilemeyen Asya Hükümetler Arası İnsan Hakları Komisyonu'nun (AICHR) kurulduğunun açıklanması oldu. Komisyon çalışmalarına hemen başlayacak ve ilk yıl için 200 bin dolarlık bir bütçeye sahip olacak. ASEAN'a Brunei, Kamboçya, Burma (Myanmar), Endonezya, Laos, Tayland, Malezya, Vietnam, Filipinler ve Singapur üye. ASEAN'a üye on ülkenin yanı sıra Çin, Japonya, Hindistan, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda da topluluğun diyalog ortağı olarak görüşmelere katılıyor. 16. ASEAN toplantısı ise 2010'da Vietnam'da yapılacak. 615403 Vali Güler: 48 öğrencide domuz gribi virüsü tespit edildi Valilikte düzenlenen Pandemi Bilimsel Kurul Değerlendirme Toplantısı'nın ardından basın açıklaması yapan Vali Muammer Güler, 'domuz gribi' olarak bilinen H1N1 virüsüyle ilgili panik havasının oluşturulmaması gerektiğini belirtti. Güler, "Elbette salgının içindeyiz. Zaman içinde daha ağır tablolarla karşılaşılması söz konusu olabilir. Bu salgın sadece okullarla ilgili değil, İstanbul'la ilgilidir. Başlangıçta virüs tespit edilen öğrencilerin tedavileri tamamlandı, hepsi evlerinde tedavi edildi. Hastanede takip edilen vaka yoktur. 22 farklı okulda 48 öğrenci ile birlikte 40 erişkinde virüs tespit edildi. 14 Mayıs'tan bugüne kadar da 329 vaka tespit edildi." diye konuştu. (Sürecek) 614584 06:59 İpsala'da tehlikeli gerginlik İpsala'da tehlikeli gerginlikİpsala İlçesi'ne bağlı Yenikarpuzlu Beldesi'ne, 'dan çeltik tarlasında işçi olarak çalışmak için gelen kişi, beldedeki kızlara laf atıp bir kişiyi de bıçakla yaralayınca halk bu olaya tepki gösterdi.  'nin İpsala ilçesine bağlı Yeni Karpuzlu beldesinde, kızlara laf attığı iddia edilen genç, vatandaşların tepkisi üzerine camiye sığındı. Caminin etrafında toplanan vatandaşları yetkililer güçlükle ikna ederek cami çevresinden ayrılmalarını sağladı. LAF ATMA KAVGASINDA KİŞİ BIÇAKLANDI Alınan bilgiye göre, çeltik tarlalarında çalışmak üzere Yeni Karpuzlu beldesine gelen ve beldede hamal olarak çalışan K.B, E.B, R.B ve Ü.B ile beldenin gençleri arasında, kızlara laf attıkları gerekçesiyle tartışma çıktı. Kavgaya dönüşen tartışmada, Enver Ökmen bıçakla yaralandı. CAMİYE SIĞINDILAR Bölgede çok sayıda vatandaşın toplanıp laf attığı ileri sürülen gençlerin üzerine yürümesi üzerine genç olay yerinden kaçarak Yeni Karpuzlu Camine sığındı ve caminin kapısını kitledi. Camiye girmek isteyen vatandaşları imam Fethullah Küçük engellerken, gençler de telefonla aradıkları jandarmadan yardım istedi. GÖZALTINA ALINDILAR Caminin önünde toplanan çok sayıda vatandaş gencin camiden çıkmasını beklerken, olay yerine gelen jandarma ekipleri, kalabalığı dağıtamayınca takviye ekip istedi. Beldeye gelen İpsala Kaymakamı Mehmet Ali Gürbüz, Yeni Karpuzlu Belediye Başkan Vekili Fehmi Yavuz ve İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Baki Deniz ile halkı yatıştırmaya çalıştı. saat süren bir ikna çabasından sonra vatandaşlar, bölgeden ayrılmaya başlarken, genç jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındı. GENÇ, SAVCILIKÇA SERBEST BIRAKILDI Alınan bilgiye göre, Yeni Karpuzlu beldesinde dün kurulan pazarda ''kızlara laf attıkları'' iddiasıyla beldenin gençleriyle aralarında tartışma çıkan ve kavgada bir kişinin yaralanmasına neden oldukları öne sürülen K.B, E.B, R.B. ve Ü.B'nin, jandarmadaki işlemleri tamamlandı. ''Kasten adam yaralamak'' ve ''kamu malına zarar vermek'' suçlarından İpsala Adliyesine sevk edilen genç, Savcılıkça ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. . 614326 Ucuz elektrik projesi keyfe kurban gidiyor! İBRAHİM KAHVECİ TAHSİN SINAV Ucuz elektrik projesi keyfe kurban gidiyor! Enerji Bakanlığı'nın elektrik enerjisinde maliyetleri düşürecek 'saatlik elektrik projesi'nin Ekim'deki test uygulaması, kamu ve özel sektör elektrik üretici, tüketici ve dağıtıcılarının keyfi tutumları yüzünden Aralık'a ertelendi. milyon avroya mal olan proje ile sanayicinin girdi maliyetlerinin düşürülmesi, sanayicinin rahatlatılması hedefleniyor CAHİT SARAÇOĞLU Türk sanayicisi, yüksek enerji maliyetleri yüzünden birçok ülke sanayicisi ile rekabet edemezken, Enerji Bakanlığı'nın elektrik enerjisinde maliyetleri ciddi oranlarda düşürecek, sanayiciyi rahatlatacak projesi ise üretici, tüketici ve dağıtıcı kuruluşların keyfi tutumları yüzün- den hayata geçirilemiyor. KÜRESEL REKABET İÇİN... Enerji Bakanlığı, Türk sanayisinin küresel ekonomide rekabet edebilmesinin önünü açacak, elektrik enerjisinde maliyetleri düşürecek 'saatlik elektrik üretim ve tüketim projesine', kamu ve özel sektör elektrik üretici, tüketici ve dağıtıcıların keyfi tutumları yüzünden bir türlü start veremedi. SANAL UYGULAMADAN ÇIKILAMADI Proje kapsamında şu anda saatlik uygulama sanal programı yapılıyor. 2006 Ağustos ayında başlatılan uygulama kapsamında, sayısı her ay artan 300'ün üzerinde üretici santral bulunuyor. BİREBİR HAZIR DEĞİLLER Geriye kalan 400 civarındaki üretici ve tüketici ise PKA'yı imzaladı ancak, yaptırımı bulunmadığı için üretim-tüketim verilerini zamanında girmiyorlar. Dolayısıyla şu anda test aşamasındaki sistemden elde edilen veriler sağlıklı değerlendirilemiyor. ENERJİ ALIMI YAPILMIYOR Yetersiz enerjisinin alımını ise Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi'ne (PMUM) bağlı piyasadan alıyor. PMUM ise Türkiye Elektrik İletim A.Ş'ye (TEİAŞ) bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Dağıtım şirketleri şu anda bir üreteci ile anlaşma yapamıyor. Ayrıca elektrik enerjisinin diğer enerji türlerine dönüştürülmesi kolaydır. Diğer enerji türlerine göre çok uzaklara taşınması ve kullanılması son derece rahattır. Verimi yüksektir. Bir enerji, istenen başka bir enerji türüne dönüştürülürken, ekseriya istenmeyen başka enerji türleri de ortaya çıkar. milyon avro harcandı milyon daha harcanacak Sistem için 2007 yılından bu yana milyon avro harcandı. Aralık'ta hayata geçmesiyle bir yıllık bir deneme süresi başlatılacak. Bilgisayar sistemi kurulacak. Yaklaşık milyon avro da bu teknik sistem için maliyet çıkarılıyor. Proje hayata geçtiğinde, üretici ve tüketiciler bir gün önceden piyasaya aktif katılıp, elektrik üretim ve tüketim fiyat tekliflerini verecekler. 2010 yılı Aralık ayında ise gerçek bir elektrik borsası piyasası oluşturulacak. Proje çerçevesinde milyon avroya mal olan uzaktan sayaç okuma sisteminin de tamamlanmak üzere olduğu belirlendi. Toplam 540 kadar elektrik üretici ve serbest tüketici var. Bunlardan 140'ı Piyasa Katılım Anlaşması (PKA) imzaladı. Ancak, geçtiğimiz Temmuz ayından bu yana sisteme girmeleri gereken üretim ve tüketim verilerini vermediler. Ekim'de başlayamadı Bakanlığın Ekim 2009 tarihinde başlatmayı planladığı proje, toplam milyon avroya mal olacak. Proje ile sanayicinin üretim girdi maliyetleri ciddi oranda düşecek. Uygulama kapsamında, bir elektrik borsası oluşturularak, üretimi fazla elektriğin tüketicilere anlık fiyatlarla satışı sağlanacak. Bu nedenle 14 Nisan'da alınan yönetmelik kararı ile Ekim 2009 tarihinde başlatılması planlanan saatlik elektrik üretim ve tüketim uygulaması, dağıtım şirketleri birebir hazır olmadıkları için Aralık 2009 tarihine ertelendi. REKABET daha da gelişecek Şu anda yüzde 15 civarında bir hacimle elektrik piyasası üzerinden işlemler yapılıyor. Piyasa üzerinden elektriğin kilovatsaat ortalaması 16 kuruş, EÜAŞ ve TETAŞ'ta 10-12 kuruşu buluyor. Her yıl EPDK serbest tüketicinin kullanacağı elektriğin miktarını düşürüyor. Yılda milyon kilovatsaatten başladı uygulama. Bu sene yıllık 480 bin kilovatsaat elektrik kullanan kesimlere serbest tüketici statüsü veriliyor. Bu miktarı kullanan kesim, istediği üretici santralden ikili anlaşma ile alabiliyor. Serbest tüketici için geçerli olan elektrik miktarını EPDK her yıl düşürdüğü için, sanayicilerin çoğu yakın zamanda serbest tüketici olabilecekler. Böylece dağıtıcı firmaları devreden çıkarıp, doğrudan üreticiden alabilecekler. Bu da rekabet ortamını daha da geliştirecek. Üç periyoda bölündü Şu anda bir gün periyotlu zaman dilimine bölünmüş durumda. Saat 06-17 arasında gündüz (burada tarife en pahalı), 17-22 saatleri arasında akşam (puant-tarifesi ortalama değerde) ve 22-06 saatleri arasında da gece (en düşük tarife dönemi) olarak uygulanıyor. Ancak, sistem tam aktif olduğu zaman periyotlu uygulamada sabah 06-08 arasındaki elektrikte fiyat en düşük, tüketim en yüksek olacak. Gece tarifesinde ise 22-24 arası elektrik tüketimi en yoğun saatler olduğu için fiyatı en yüksek, tüketimi en az olan tarife uygulanacak. Böylece, elektrik kullanımının en yoğun yapıldığı 22-24 saatleri arasında tüketimin az olması sağlanacak ve sistemdeki yük hafifletilecek. Bu şekilde ilave kapasite artışı da sağlanmış olacak. 26.10.2009 EKONOMİ 614934 2. Ergenekon'da 9. oturum gergin başladı 2. Davası'nın 9'uncu oturumu gergin başladı. CHP'li 13 milletvekilinin de gözlemci olarak katıldığı duruşmada Davaları'nın başlamasının ardından davaya bakan İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iki ayrı mehkeme oluşturulduğu öne sürüldü. Tutuklu sanıklardan İstanbul Organize Suçlar Şubesi eski Müdürü Adil Serdar Saçan  ve Yeni Parti Genel Başkanı Tuncay Özkan Silivri'de davası yargılmasını yapan İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahakemesi'nin mi yoksa 'taki davalara ilişkin yargılamayı yapmak için oluşturulan İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin mi görevli ve yetkili olduğunun karara bağlanmasını istedi. Duruşmanın başlamasının ardından mahkeme başkanı Köksal Şengün heyetin reddine ilişkin talebin İstanbul 13'üncü Ağır Mahkemesi'nin oluşturulan diğer heyeti tarafından reddedildiğini söyledi. Heyetin reddine ilişkin talebin reddine yönelik bir üst mahkeme olan İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne yapılan itiraz ile iftar yemeğine katıldığı öne sürülen 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Erkan Canak'ın reddine ilişkin talebin de reddedildiğini belirtti. Mahkeme başkanı Köksal Şengün avukatlara ayrılan bölümde cübbe giymeden oturan kişilerin kim olduğunu sorması üzerine bir avukat "CHP'li milletvekili arkadaşlarımız. Bizimle birlikte oturacaklar" diye yanıt verdi. Mahkeme Başkanı ve Özkan arasında tartışma Mahkeme başkanı Köksal Şengün'ün heyetin reddine ilişkin kararları okumasının ardından duruşmaya iddianamenin özetinin okunması ile devam edilecekken tutuklu sanıklardan Yeni Parti Genel Başkanı Tuncay Özkan konuşmak için söz istedi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün Tuncay Özkan'a söz vermeynince Başkan Şengün ile Özkan arasında sözlü tartışma yaşandı. Mahkeme başkanı Köksal Şengün'ün yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin tutanakları okuduğunu belirtmesi üzerine tutuklu sanıklardan Tuncay Özkan, "Tutanaklarda katılmadığınız bölüm var mı?" diye sordu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün de "Mahkemeyi sorgulmayın lütfen. Katılmadığım bir bölüm olursa bunu rahatlıkla söylerim. Şu anda katılmadığım bir bölüm yok" diye konuştu. Mahkeme başkanını Tuncay Özkan'a yerine oturmasını söylemesi üzerine, Özkan da, "Konuşmamızı engelliyorsunuz" diyerek tekrar söz istedi. Mahkeme başkanı Köksal Şengün de konuşmanın yerinde ve zamanında yapılması gerektiğini söyleyerek Tuncay Özkan'dan duruşmanın ahengini bozmamasını istedi. İddianamenin okunmasına geçileceğini hatırlattan Kökal Şengün'ün "Bu hepimizin menfaatine olacak özellikle de sizin. Lütfen yerinize oturun" demesi üzerine Tuncay Özkan, "Konuşmak istiyorum. Ağzımı açtığımda sus deyince susacak bir insan değilim" dedi. Serdar Saçan söz aldı Tuncay Özkan ile Mahkeme Başkanı Köksal Şengün arasında söz verip vermeme konusunda yaşanan tartışma devam ederken tutuklu sanıklardan İstanbul Organize Suçlarla Şubesi eski Müdürü Adil Serdar Saçan söz alarak usule ilişkin telepte bulunacağını söyledi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün söz vermesi ile konuşmasına devam eden Adil Serdar Saçan, "Sizin olmadığınız duruşmalarda burada olağanüstü bir yargılama yapılıp yapılmadığının karara bağlanmasını istemiştim. Bugün de bu talebimi tekrarlıyorum. Kanuna karşı hile yöntemini kullanmak yolu ile Adalet Bakanlığı ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK) yetkilerini kullanarak ikinci bir mahkeme kurdunuz. Hem yetkisizsiniz hem görevsizsiniz. Bu nedenle bu konuya ilişkin acele karar vermelisiniz.  İkinci bir mahkeme kurarak şuan da suç işliyorsunuz, Anayasa'yı ihlal ediyorsunuz. Biz hangi mahkemenin karşısındayız?" dedi. Adil Serdar Saçan'ın ardından usule ilişkin konuşacağını belirterek söz alan Tuncay Özkan ise olağanüstü yargılama usullerinin Anayasa'nın 15'inci maddesine göre savaş dönemlerinde bile uygulanamayacak usuller olduğunu belirterek, "Bu konuda bir karar vermek zorundasınız. 'ta oluşturulan diğer mahkemenin numarası nedir. Yanlış Bağdat'tan döner. Ya bu yanlışından dönün ya bu yanlış sizi de yutacak" diye konuştu. Adil Serdar Saçan'ın avukatı Celal Ülgen de HSYK'nın oluşturulan İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nden haberinin olup olmadığını sorarak, "Bir yetkilendirme varsa bu kararı görmek istiyoruz" dedi. Sanıkların ve vekillerinin taleplerine ilişkin görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, mahkeme heyetinin HSYK'nın kararı ile oluşturulduğundan telbin reddedilmesini istedi. 615373 Düğüne geldiler hastanelik oldular Düğüne geldiler hastanelik oldular 26.10.2009 15:50 Muş'ta düğün yemeğinden zehirlenen 169 kişi hastanelik oldu. Zehirlenen kişiler arasında gelinin annesi ve babaannesinin de bulunduğu öğrenildi. MUŞ AHT Merkeze 25 kilometre mesafedeki Yücetepe köyünde Basri Seyhan ve Leyla elikel çiftinin dün (pazar) gerçekleştirilen düğününe katılanlara tavuk döner ikram edildi. Ancak davetliler yemekten sonra rahatsızlanmaya başladı. Düğün yemeğinden yiyen aralarında gelinin annesi Vahide elikel ile babaannesi Kibar elikel'in de bulunduğu 169 kişi, baş dönmesi, kusma ve halsizlik şikayetleriyle ambulanslar ve özel araçlarlarla Muş Devlet Hastanesi, Kadın Doğum ve ocuk Hastalıkları Hastanesi ile Hasköy İlçe Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Zehirlenenlerden 160'ı taburcu edilirken, 9'unun da Muş Devlet Hastanesi Dahiliye Servisi'nde tedavilerinin sürdüğü bildirildi. Düğünde ikram edilen yemekten numunelerin inceleme için Van İl Tarım Müdürlüğü Kontrol Laboratuvarı'na gönderildiği belirtildi. Muş Devlet Hastanesi'nde tedavisi süren gelinin annesi Vahide elikel, düğünden yemek gönderildiğini belirterek, "Gönderilen yemekten ben, kayınvalidem ve çocuğum yedik. Kocam ise yemedi. Akşama doğru baş dönmesi, mide bulantısı ve halsizlik baş gösterince kocam bizi hastaneye getirdi. Kızımın mutlu gününde böyle bir olayın yaşanması bizleri çok üzdü" dedi. Olayla ilgili başlatılan incelemenin sürdüğü bildirildi. 615804 Erdoğan, Pakistan'dan ayrıldı Erdoğan, askeri Çaklala havaalanından, Pakistan Federal İletişim Bakanı Dr. Arbab Alemgirhan ve milletvekili eşi Esma Alemgirhan, Türkiye'nin İslamabad Büyükelçisi Babür Hızlan ile askeri yetkililer tarafından uğurlandı. 614450 Fatura Rijkaard’a Fatura Rijkaard’aMEHMET ÇİFTÇİ 26.10.2009 Derbiyi naklen yayınlayan Canal Plus’un yorumcusu Castillanos, Arda’yı serbest oynatmayan ve Kewell’ı ilk 11’de sahaya sürmeyen Hollandalı hocayı hatalı buldu derbisini naklen yayınlayan Televizyonu’nun yorumcusu Carlos Castillanos, “Dünyanın belki en zorlu, ancak Avrupalı seyirciler tarafından istediği değeri bulamamış tek derbisi. Bu derbi, sadece futboluyla değil, tartışmaları, lazer ışınları, kargaşası ve sahaya atılan cisimleriyle de diğer derbilerinden farklı bir özellik taşır” ifadesini kullandı. Kadroları yorumlayan Castillanos, “Daum, korkak bir kadroyla sahaya çıkmış. Bir gol atıp onun üzerine yatarım düşüncesinde... Sanki yedek oyuncular, sahadaki 11’den daha kaliteli görünüyor. Galatasaray’da ise ne yapacağı anki ruh haline bağlı olan Arda’nın göstereceği performans önemli” dedi. ‘Gol ofsayttı’ İlk yarıyı değerlendiren İspanyol yorumcu, “Fenerbahçe öylesine forvetten yoksun oynuyor ki, ileri çıkışlarda bir golcü gibi davranıyor. Nitekim gol de onun sayesinde geldi ama ofsayttı. Hakeme gelince... İnanılmaz bir gerginlikte maçı yönetiyor. Bu karşılaşmada mutlaka olay çıkacak düşüncesiyle öyle şartlanmış ki, avantaj kurallarının hepsine düdük çaldı” diye konuştu. İkinci yarıdaki oyunu satrança benzeten Carlos Castillanos, “Kim önce hamle yapacak diye bekliyorlar. Bu yüzden ağır bir futbol ortaya koyuyorlar. Fenerbahçe oyun boyunca farka gidip rahat edeceğine, tek farklı skoru koruma yönüne gitti” yorumunu yaptı. Arda’nın form düşüklüğünün nedeninin de Rijkaard olduğunu belirten yorumcu, şöyle devam etti: “Hollandalı anlaşılan onu sabit oynatmak istiyor. Oysa ’da ’da yaptığı gibi onu serbest oynatsa hem kazanır, hem de Galatasaray... Arda’yı taktik icabı sağ kulvara sabitledi, sonunda dayanamayıp oyundan aldı. Kewell’da ilk 11’de oynatmalıydı. Rijkaard hatalı davranıyor.” 615323 Finlandiya ve Lübnan'da domuz gribi ölümleri Finlandiya ve Lübnan'da ilk kez domuz gribi can aldı. Finlandiya sağlık yetkilileri, H1N1 virüsünün tespit edilmesinden gün sonra 25 yaşındaki kadının öldüğünü belirtti. Lübnan'da da 30 yaşındaki hamile kadın domuz gribinden öldü. aylık hamile kadının domuz gribine bağlı solunum yetersizliği nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtildi. Sağlık Bakanı Muhammed Cavid Halife, günlerce yüksek ateşi olan kadının, uyarılara rağmen hastaneye başvurmadığını, genç kadının bebeğinin de kurtarılmadığını söyledi. AA 614614 Eğlence gecesi tecavüzle bitti Eğlence gecesi tecavüzle bitti HASAN BAYRAK Aydın DHA  Aydın'ın İlçesi'ne tatil için gelen ikisi kardeş, İngiliz kıza, kişi tecavüz girişiminde bulundu. Yakalanan zanlılardan ikisinin polise verdikleri ilk ifadede suçlarını kabul ettikleri belirtildi. raporlarında da kızlardan ikisinin tecavüze maruz kaldığı ortaya çıktı. Ancak, tutuklanmaları talebiyle mahkemeye çıkarılan zanlılar yaşları küçük oldukları için serbest bırakıldı. Perşembe günü akşam saatlerinde, Didim'de tanışıp arkadaş oldukları 16 yaşındaki H.B., 16 yaşındaki E.K. ve 29 yaşındaki E.Ü. ile eğlenmek için bir bara giden 20 yaşındaki İngiliz N.M., 19 yaşındaki D.J. ve 18 yaşındaki D.M., gecenin ilerleyen saatlerine kadar alkol alıp eğlendi. İngiliz kızların, gece saat 02.00 sıralarında kaldıkları otele gitmek istemeleri üzerine zanlılar, arabalarıyla bırakabileceklerini söyledi. Kızlar, zanlıların otomobiline bindi. Issız bir yerde aracı durduran E.Ü., H.B. ve E.K. aracın kapılarını kilitleyip iddiaya göre kızlara tecavüz etti ve kızları kaldıkları otele yakın bir yerde bırakarak kaçtı. Cuma günü sabaha saatlerinde polise sığınan kızların hastane raporlarında ikisinin tecavüze uğradığı belirlendi. Polis, barda çekilen fotoğraflardan yola çıkarak zanlılardan H.B. ve E.K.'yi Didim'de yakaladı. Zanlıların ilk ifadesinde suçlarını kabul ettiği belirtildi. Dün tutuklanmaları talebiyle mahkemeye çıkarılan iki zanlı mahkemede ifade değiştirdi ve suçlamaları kabul etmedi. Sanıkların, firari arkadaşları 29 yaşındaki E.Ü.'nün suçu işlediğini iddia etmeleri ve yaşlarının küçük olması sebebiyle serbest bırakıldı. . 614469 BARAJLAR %100 DOLU BARAJLAR %100 DOLUMUĞLA AA 26.10.2009 DEVLET Su İşleri (DSİ) 21. Bölge Müdürü Halil İbrahim İndap, Aydın ve Denizli’deki barajların yüzde yüz dolu olduğunu açıkladı. İndap, “Bu nedenle 2009 yazında zorluk çekmedik. Gelecek yılın da suyunu garanti altına aldık. Artık barajlarımızın büyük bir kısmını taşkına karşı korumak amacıyla boşaltıyoruz, gelecek yıla hazırlık yapıyoruz” diye konuştu. 615019 Uzaya balık gönderecekler HAKAN ALBAYRAK Uzaya balık gönderecekler TOKYO () Japonya'nın Tokyo Üniversitesi, 2011 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu'na balık göndereceğini açıkladı. Japonya Uzay Keşif Ajansı dahil olmak üzere 20 araştırma kuruluşunun dahil olduğu projede balık türünün uzaydaki fiziksel ve genetik etkilerinin gözlemlenmesi hedefleniyor. Tokyo Üniversitesi'nden belirtilen açıklamada, sazan ve insan omurgalarının ortak özellikler taşıması nedeni ile incelenmek üzere bu balığın seçildiği belirtiliyor. 2011 yılında uzaya gönderilecek balıkların ay boyunca uzayda bekletilmesinin ardından balıkların kemik, kas ve genetik yapısının inceleneceği ifade edildi. Uzay seyahatleri sırasında yüksek radyasyona maruz kalan astronotların sağlıklarının korunması için bu projenin dünyada bir ilk olduğu belirtiliyor. 26.10.2009 DÜNYA 615805 Borsa, günü düşüşle kapattı Hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 0,29 oranında değer kaybetti. İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 40,65 puan azalarak 51.230,09 puandan kapandı. Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer kaybı yüzde 0,08 oldu. İlk seanstaki 109,91 puanlık düşüş dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 150,56 puan geriledi. Hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 0,29 değer kaybetti. 615137 TELEFONLA YÜRÜYENİN DİKKATİ DAĞILIYOR TELEFONLA YÜRÜYENİN DİKKATİ DAĞILIYORAA 22.10.2009 CEP telefonuyla konuşan yayaların, direksiyonda telefonla konuşan sürücüler kadar dikkatsiz oldukları ortaya çıktı. ’deki Western Üniversitesi’nde yapılan araştırmada yürüyen 317 kişi gözlendi. Araştırmada, yayalar, telefonla konuşan, kulaklıkla müzik dinleyen ve  konuşarak yürüyenler olarak gruba ayrıldı. ARAŞTIRMAYI yapanlar, üniversitede tek tekerlekli bisiklete binen bir palyaçoyu görmenin gerçekten çok ender rastlanabilecek olaylardan biri olduğunun altını çizerek, telefonla konuşarak yürüyenlerden sadece 4’te birinin, telefonla konuşmayanların ise yüzde 51’inin palyaçoyu fark ettiğini belirtti. Araştırmanın, kullanıcılarının, “istem dışı körlük” olarak adlandırılan  fenomene göre, çevrelerinde olup biteni fark etmediklerini ortaya koyduğunu kaydetti. 615841 Genelkurmay'dan açıklama 20.43 26.10.2009 Her vatandaş gazeteci,her konuda bir görüş...Buluşma noktasına girin,izlemeyin, 'dan açıklama başkanlığı "İrticayla Mücadele Eylem Planı" iddialarına ilişkin bir açıklama yaptı. İşte açıklama: 1.   23 Ekim 2009 tarihinden itibaren medyada, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”na ilişkin yeni bazı haberler yer almaya başlamıştır. 2.   Söz konusu planın 12 Haziran 2009 tarihinde medyada gündeme getirilmesini müteakip, hemen aynı gün saat 10:50’de Başkanlığı Askeri Savcılığınca soruşturmaya başlanılmıştır. 3.   Başlatılan soruşturma, 24 Haziran 2009 tarihinde, 12 gün sonra sonuçlanmış ve sonuçlar kamuoyuna açıklanmıştır. 4.   Soruşturma, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülmüştür.       Askeri Savcılık, yasalar çerçevesinde tüm hususları incelemiş ve bir karara ulaşmıştır.       Askeri Savcılık tarafından verilen karara, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma neticesinde ulaşılmıştır. Hukuka saygılı olduğunu ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi yoktur. 5.   Soruşturma devam ettiği sırada, Dz.P.Kur.Alb. Dursun ÇİÇEK; bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargahı binası dışında bulunan Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu’nda geçici olarak görevlendirilmiş, Eylül 2009 tarihinde de Karargahına atandırılmıştır. 6.   Sayın Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran 2009 tarihindeki iletişim toplantısında aşağıdaki açıklamaları yapmıştır:       a.  ", hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır."       b.  "Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz."       c.  "Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta (26 Haziran 2009) iddia edilenin bir belge olmadığını bize göstermektedir."       ç.  "Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı vermiştir. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir." 7.   Bugün gelinen süreçte ise, konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim 2009 günü saat 13:30’da soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır. 8.   Şayet, ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise, bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir.       Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz.       Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır.       Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir. 9.   Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir.        Kamuoyuna saygı ile duyurulur. . 614170 Baykal'a göre hükümet de artık anladı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, PKK'lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili, ''Kendi aralarında bir ihtilaf çıkmış değildir. Her iki taraf da ne istediğini, ne vereceğini bilmiştir. Tavizlerde bir sıkıntı yoktur. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır'' dedi. Baykal, merkez Döşemealtı ilçesindeki yağlı güreşlerini izlemek üzere geldiği Antalya'da, havalimanında basın mensuplarının PKK'lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili sorularını yanıtladı. ''Bu, uzun süreden beri büyük bir iddiayla yürütülmekte olan bir politikanın tıkandığının ortaya çıkmasıdır'' görüşünü savunan Baykal, gelinen noktada artık iktidarın açılım politikasını daha ileri taşıma imkanını bulamadığını ileri sürdü. Baykal, sözlerine şöyle devam etti: ''Burada sorulması gereken soru, 'Acaba ne olmuştur da, bir sıkıntı ortaya çıkmıştır? Taraflar kendi aralarında uzlaşamamışlar, anlaşamamışlar, bir mutabakat sağlanamamış ya da varılan mutabakat uygulanamamış ondan mı olmuştur?' Bunun anlaşılması büyük önem taşıyor. Şu çok açıktır ki, taraflar arasında bir uzlaşma sıkıntısı yoktur. Ne yapacaklarına birlikte karar vermişlerdir. Birlikte bir eylem planı hazırlamışlardır. Bunu uygulamaya gayret etmektedirler, ama bu eylem planının daha ilk adımında ortaya çıkan toplum tepkisi, halk tepkisi, millet tepkisi, sokak tepkisi anlaşılan programın uygulanamayacağını ortaya koymuştur. Kendi aralarında bir ihtilaf çıkmış değildir. Her iki taraf ne istediğini, ne vereceğini bilmiştir. Tavizlerde bir sıkıntı yoktur. 'Bu yeterli değil, biz bunu kabul etmiyoruz' tartışması değildir bu... Anlaşmışlardır. Anlaştıkları programı uygulamaya kalkmışlardır. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır. Şimdi bu bir sürpriz midir? Böyle bir noktaya gelinmiş olması şaşırtıcı mıdır? Kesinlikle değil.'' ''MİLLETİMİZ GÖZÜYLE DÜŞÜNÜR'' Deniz Baykal, yapılan yanlışlıkların temelinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, PKK terörünü reddetmeyen DTP ile müzakere kararı almasıyla atıldığını iddia ederek, ''Bugün gelinen nokta, bu yanlışın bizi taşıdığı noktadır. 'Efendim, işte şov yaptılar, şark kurnazlığı yaptılar', bunların hepsi boş laftır. İşin özü yanlıştır. İşin özünün yanlış olduğunu milletimiz anlamıştır. Biz zaten bunu anlatmaya çalışıyorduk, ama insanlar 'acaba' diye belki biraz daha iyi niyetle bakıyordu. Bizim milletimiz gözüyle düşünür. Manzarayı görmüştür ve kararını almıştır'' diye konuştu. Bir gazetecinin, ''Hükümet buna uymuş mudur?' sorusuna da Baykal, ''Hükümet de buna teslim olmak zorunda kalmıştır. Devam ederse kendisi bilir. Devam edemez. Artık bu sürdürülebilir bir iş değildir'' yanıtını verdi. ''AİLELER ÇÖKMÜŞ DURUMDA...'' CHP Lideri Deniz Baykal, ''Hükümet gözünü PKK'ya dikmeyecek. Hükümet gözünü İmralı'ya dikmeyecek. Hükümet gözünü Kandil'e dikmeyecek. Hükümet gözünü Güneydoğu Anadolu'ya, orada yaşayan Kürt kökenli milyonlarca vatandaşımıza dikecek. Bu vatandaşlarımız hiçbir zaman terörü destekleyen insanlar değil. PKK'ya destek veren insanlar değil. Onlar barış istiyorlar. Kanunların işlediğini görmek istiyorlar'' görüşlerini ifade etti. Baykal, vatandaşın ihtiyacının ortada olduğunu, halkın iş istediğini dile getirerek, şu iddialarda bulundu: ''Orada olağanüstü korkunç bir işsizlik yaşanıyor. Aileler çökmüş durumdadır. Kalabalık aileler 11 çocuk, işsiz bir baba... Böyle bir tablonun içerisinden elbette terör yetişir. Buna engel olmak, ailelere iş vermek lazımdır. Güneydoğu'ya iş vermek lazım. 'Güneydoğu'ya iş vermek için de özel sektöre teşvik vereceğiz. Onlar gelsinler, yatırım yapsınlar. Ben de onlara teşvik vereceğim' demek yetmez. Bu yaşandı, görüldü. Teşvik yolsuzlukları besliyor. Devlet girecek, orada yatırım yapacaktır. Türkiye'nin ilk dönemlerinde, bütün ülkede izlenen politika gibi Güneydoğu'da bir yatırım, kalkınma, istidam politikası izlenecektir.'' BÖLGENİN İHTİYAÇLARININ KARŞILANMASI Baykal, bölge halkına iş imkanı sağlamanın yanı sıra çocuk ve gençlerin eğitim olanaklarının da bir an önce geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, ''eğitim kalitesiyle bölgedeki çocukların gelecekte Türkiye'yi yönetebilir hale getirilmesi gerektiğini'' söyledi. Deniz Baykal, bölgenin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik önerilerini şöyle sıraladı: ''Türkiye'nin en iyi okullarını Güneydoğu'ya taşıyacaksınız. Güneydoğu'daki insanların dışlanmışlık duygusunu yeneceksiniz. Onların Türkiye'nin bir parçası olduklarını hissetmeleri için gerekli anlayışı, ilgiyi vereceksiniz. Bir büyük yeni program uygulanacak. Bu programın hedefi halk olacak. Halkın gerçek gündemi olacak. Gerçek ihtiyaçları olacak. Olması gereken halka yönelmek, halka sahip çıkmaktır. Halka sahip çıkarsanız, PKK'yı tecrit edersiniz.'' Hükümetin bunların yerine tam tersini yaptığını ifade eden Baykal, sözlerini şu görüşleri dile getirdi: ''Dışarıdan önlerine getirilen politikayı uyguladılar. Şimdi onun ne anlama geldiğini vatandaşımız gördü. Milletin evladını şehit edenler bir kahraman gibi gelip sınırda bütün devlet teşkilatı tarafından selamlanıyor, karşılanıyor, aklanıyor, elini kolunu sallayarak geçiyor. Bu yanlış. 25 yıl mücadele ediyorsun, şimdi Türkiye bütün müsteşarlarıyla, devlet yönetimiyle bunu karşılıyor. Mahkemeler, savcılar yarış yapıyor tahliye etmek için. Artık bu tıkanmıştır. Sürdürülmesinin yanlış olduğu görülmeye başlanmıştır. Umut ediyorum Hükümet de görecektir. CHP başından beri bunu söylüyor. Yazdığım mektupta da bunu anlattım. Bu konulardaki ısrarımızın ne kadar haklı olduğu, yaşadığımız olaylarla kanıtlanmıştır. Bizim de görüşmeyerek, daha doğrusu televizyonların kayda alması şartına bağlayarak ne kadar doğru davrandığımız açıkça ortadır. Hiç kimse bugün CHP'yi suçlama imkanına sahip değildir. Bizimle görüşmüş olsaydı, biz bunu anlatacaktık. Bunu göze alamadılar. Doğru bir politika götürdük. Kurgu yanlıştır. Yapılan yanlış milletten dönmüştür.'' CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, daha sonra partililerle birlikte geldiği restoranda, Konyaaltı İlçe Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in doğum gününü kutladı. Baykal, doğum günü pastası kesen 48 yaşındaki Böcek'e başarılarının devamını diledi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin yaşadığı sıkıntıları aşmanın yolunu bulacaklarını belirterek, ''Bir kez daha açıkça söylüyorum:Türkiye'de halkı artık ezdirmeyeceğiz. Türkiye'de artık ülkeye soydurtmayacağız. Türkiye'de artık devlet böldürtmeyeceğiz'' dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Döşemealtı İlçe Belediyesince, Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü yararına düzenlenen yağlı pehlivan güreşleri başladı. Döşemealtı Stadyumu'nda düzenlenen güreşlerde sıralama kuralarını çeken Baykal, burada yaptığı konuşmada, Antalya'nın Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi olmasının yanı sıra Ata sporu güreşlere de en çok sahip çıkan kent olduğunu söyledi. Döşemealtı ilçesine çok önem verdiklerini, her vesileyle ilçeye geldiklerini dile getiren Baykal, güreş organizasyonunu düzenledikleri için Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ile Döşemealtı Belediye Başkanı Nurettin Tursun'a teşekkür etti. Antalya'da ve Türkiye'de güreşin gelişmesinin memnuniyet verici olduğunu, Antalyalı Mehmet Yeşil Yeşil'in Kırkpınar'da başpehlivanlığı kazanmasının hemşehrilerinin göğsünü kabarttığını anlatan Baykal, her boyda yarışan Antalyalı diğer güreşçilerin başarılarıyla da yüzlerinin ağardığını ifade etti. Baykal, ''Güreş bizim Ata sporumuzdur. Antalya dünyaya en çok yaklaşmış kentimiz. Dünyaya bu iddiamızı söylerken, kökümüze, Atalarımıza, değerlerimize, milletimizin değerlerine de sahip çıkacağız. Bu anlayışı Antalya'da görmekten mutluluk duyuyorum'' dedi. ''YOLUNU BULACAĞIZ'' Güreşleri izleyen vatandaşlardan Türkiye'ye yönelik zihinlerindeki endişeleri çıkarmalarını isteyen Baykal, vatandaşlara şöyle seslendi: ''Türkiye ile ilgili sıkıntıları zihninizden çıkarın. Hiç merak etmeyin. Türkiye'de her şey iyi olacak. Bu sıkıntıları birlikte aşmanın yolunu bulacağız. Hiç tereddüt etmeyin. Türkiye'nin geleceği parlaktır. Bir kez daha açıkça söylüyorum: Türkiye'de halkı artık ezdirmeyeceğiz. Türkiye'de artık ülkeyi soydurtmayacağız. Türkiye'de artık devleti böldürtmeyeceğiz.'' Baykal'ın, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, belediye başkanları ve partililerle birlikte izlediği güreşlerin başlangıcında pehlivanlardan Hasan Yılmaz nefes alamaması nedeniyle rahatsızlandı. Yılmaz'a ilk müdahaleyi, stadyumdaki ambulans ekipleri ile cerrah olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın yaptı. Oksijen verilen pehlivan kısa süre sonra yeniden güreşlere katıldı. Öte yandan, Baykal, AK Parti'den ihraç edilen eski Kepez Belediye Başkanı Erdal Öner ile de selamlaştı. Bu arada, bir grup genç tarafından stadyumda taşınan büyük bir Türk bayrağı da katlanarak CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a hediye edildi. Döşemealtı Yağlı Pehlivan Güreşlerine, 42'si başpehlivan, 40'ı başaltı pehlivan olmak üzere 700 sporcu katılıyor. Güreşler 15 boyda yapılıyor. 2009-10-26 01:04:12 her yanlışta bir oy almayı bekleyin tabi. ne biçim bu demokrasi be. nerde sultanlarımız.... her kafadan bir ses... furkan demir 2009-10-25 15:16:07 erken genel seçimde millet frene sonuna kadar basacak. mehmet sağlam 2009-10-25 14:50:06 aci tarafi halkin her iki kesiminin sirtindan hancerle vurulmasi icin baka kalmak baska olay. keske hükümet duvara tostlamis olsaydi.. bunda her dört partinin katkisi olmusdur.. millet unutmaz insallah ilk secimde size cevabi verirr... Ismail Yildiz 2009-10-25 14:39:38 pkk terör konusunda hükümet yanlis yapar bizde cenk atariz hesabi ne chp nede mhp icin gecerli olmadigi gibi tutmadida.. cünkü yanlisin ortagisiniz... Ismail Yildiz 2009-10-25 14:37:17 kadar da chp, mhp ve dtp ninde vardir.. eger pkk konusunda milleti habersizce sirtindan vurmus olmasaydi, iste zaman chp ve mhp her yönü ile dogru yapiyor olacaklardir.. hükümek frenlemis olabilir. ancak hepiniz sebebi sirtim daki hem türk hem kürt kökenli vatandaslarin hancer yarasi iyilesmis degil.. bu acidan en uygun ve kisa zamanda biz diyarbakira gelecegiz ve simdik dört partiyi muhalefete gömecegiz... Ismail Yildiz 2009-10-25 14:04:42 Halkı galeyana getirme girişiminiz başarılı olmuştur sayın Baykal, sürecin önünü tıkayabilirsiniz ama AKP yi asla alt edemezsiniz. Fikri Sağlar "kürt raporu" nunda aslında sana ait olmadığnı ve karşısında durduğunu beyan etti.böylece MHP den bir farkının olmadğıda Kürtler tarafından bir kez daha anlaşıldı. Aldığın yüzde lik Kürt oyları ni da rüyanda görürsün artık. Barış süreci baltalandı diye eline de kınaları yakabilirsin.. Hakkı Bilir 615516 Irak'a yatırım çağrısı Irak'a yatırım çağrısı Mardin Valiliği'nin daveti üzerine Irak'ın Musul kentinden 46 işadamı Mardin'e geldi. İki ülke işadamları ticari ilişkilerin geliştirilmesi, yatırımlar ve ortak işbirliği imkanlarını konuştu. Iraklı işadamları, Türk işadamlarına bir çok alanda ihtiyaç duyduklarını belirterek, işbirliği çağrısında bulundu. MEHMET ATAY MARDİN Mardin, ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda bir çok etkinliğe ev sahipliği yapmayı sürdürüyor. Mardin Valiliği'nin daveti üzerine Irak'ın Musul kentinden 46 işadamı Mardin'e geldi. Iraklı işadamları, Mardinli işadamlarıyla bir araya gelerek ticari ilişkilerin geliştirilmesi, yatırımlar ve ortak işbirliği imkanlarını konuştu. Mardinli işadamlarıyla toplantıda bir araya gelen Iraklı işadamları, ülkelerinde önemli yer tutan Türk işadamlarına bir çok alanda ihtiyaç duyduklarını belirterek, işbirliği çağrısında bulundu. Mardin Vali Vekili Ferhat Özen toplantıda yaptığı konuşmada, Irak'ta iş sektöründe Türk işadamları ile birlikte görüşebilecekleri çok sayıda iş fırsatı bulunduğunu söyledi. Özen, 'Irak ile geçmişten gelen kardeşliğimizi geleceğe taşımaya kararlıyız' dedi. Vali Vekili Özen, Ticari işbirliğinin iki toplum insanlarının birbirini tanıması ve yakınlaşması yönünde çok ciddi fayda ve yararlar sağlayacağını ifade ederek, 'Irak'la geçmişten gelen bir bağımız var. Ticari bağımızı ileri götürmek için ilişkilerimizi daha da geliştirmeyi arzu ediyoruz. Irak'la çok eskiden var olan kardeşliğimizin devam etmesi hususunda atılması gereken adımlar neyse bu adımları atmalıyız. Hem ticari hem de insani görevlerimizi yerine getireceğiz. Ticaret alanında iş adamlarımızın bu konuda hassas davranmaları ve iş hacmini yükseltmelerini temenni ediyorum' diye konuştu. TİCARET SAHASI YARATMAYI AMAÇLIYORUZ Musul Sanayi ve Ticaret Odası Başkan Vekili Naif Hıdır Hassan da, Mardin'e geldikleri andan itibaren dostça ve çok samimi bir şekilde karşılandıklarını söyledi. Türkiye ile Irak'ın her zaman birbirine muhtaç iki ülke olduğunu anlatan Hassan, 'Türkiye ile kardeşliğimizi daha ileri götürmek ve bu açıdan iş hacmini yükseltmek için Türk iş adamlarının özellikle Irak'ta daha çok yatırım yapmasını bekliyoruz. İnşallah Türk iş adamları ile daha verimli çalışmalarda bulunuruz. Bunun için Türk iş adamlarını Irak'ta yatırım yapmaya davet ediyoruz' dedi. Mardin Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Mehmet Ali Tutaşı da, iki ülke ve iki oda arasında ticari ilişkilerin daha hızlı gelişeceğini, Irak ile geçmişe dayanan ortak bağların bulunduğuna dikkati çekti. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin daha iyi olacağını düşündüğünü ifade eden Tutaşı, 'Bu sebeple birkaç iş görüşmesi yapıyoruz. Irak'la ileriye dönük bir ticaret sahası yaratmayı amaçladık. Hem Türk hem de Iraklı iş adamlarını bir araya getirdik. Kentte tekstil, konfeksiyon, gıda, oto yan sanayi ve benzeri sektörlerde üretim yapan irili ufaklı girişimci bulunuyor. Her konuda ticari ilişkilerin gelişmesi için Musul ve Mardinli iş adamlarımızın tanışıp kaynaşmasını istiyoruz” dedi. 26.10.2009 614920 Kırkından sonra ressam oldu, bunları çizdi Yaklaşık 35 esere imza atan ve birçok sergide de yer bulan ressam, şimdi de Güzel Sanatlar Fakültesi'nde okumanın hayallerini kuruyor. Belkıs Ciğer'in resim sanatına ilgisi çocuk yaşlarında başladı. Ciğer, içerisinde bulunduğu koşullardan dolayı kendisi bu yönde geliştirmeye fırsat bulamadı. 2007 yılında Kahramanmaraş Belediyesi tarafından açılan resim kursuna katılan Ciğer, dönem boyunca bu yöndeki aktivitelere devam etti. Resim sanatına duyduğu aşırı ilgiden dolayı sergilerde iki dönemde konuk olarak yer aldı. Ortaokulu ve liseyi dışarıdan bitiren Ciğer, üniversite sınavına da girerek Güzel Sanatlar Fakültesi'nde okumayı amaçladı. Ancak, bu bölüm Kahramanmaraş'ta henüz açılmadığı için Açık Öğretim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü'ne kayıt yaptırdı. Aynı zamanda usta öğreticilik sınavına da giren Ciğer, modelistlik eğitimi de aldı. Ciğer, daha sonra halk eğitim merkezinde giyim konusundaki birikimini kursiyerlere aktarmaya başladı. Zamanının büyük kısmını resim sanatına ayıran Ciğer, aradan geçen yıllık sürede yaklaşık 35 eser ortaya koydu. Eserleri çeşitli sergilerde sanatseverlerin beğenisine sunulan Ciğer, genel olarak doğa, portre ve naturmord temalarını işledi. 40 yaşından sonra elde ettiği başarısını Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girerek taçlandırmak isteyen Ciğer, ekmeğini de bu işten kazanmayı düşünüyor. Daha fazla sergiye katılarak, eser sayısını da çoğaltmayı amaçlayan Ciğer, "Resim sanatına çocukluğumdan bu yana büyük ilgi duyuyorum. Benim için bir hobinin de ötesinde. Tahmin edilemeyecek derecede seviyorum. İlgilenmekten büyük keyif aldığım ve ekmeğimi kazanmak istediğim bu sanatla ilgili iyi bir kariyere sahip olmak için daha çok çalışacağım. Bu konuda yaşın hiç önemi yok. Büyük bir şevkle geçtiğim tuvalin başında daha nice eserlere imza atarak sanata kazandırmak istiyorum." dedi. 614453 Muş'ta 150 Kişi Yemekten Zehirlendi Muş'ta 150 Kişi Yemekten Zehirlendi Merkeze bağlı Yücetepe köyünde Düğün yemeğinden zehirlenen kişiler çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. Yayına Giriş: 26.10.2009 01:54:42 Güncelleme: 26.10.2009 01:54:42 Muş'ta düğün yemeğinden zehirlenen 150 kişi, hastanelerde tedavi altına alındı. Merkeze bağlı Yücetepe köyünde verilen düğün yemeğinden yiyen davetliler rahatsızlanınca, 25 kilometre uzaklıktaki şehir merkezinden doktor istendi. Baş ağrısı ve mide bulantısı şikayetleri bulunan vatandaşların düğün yemeğinden zehirlendikleri anlaşıldı. Durumu acil olan çoğu çocuk 150 kişi hastanelere sevk edildi. Yetkililer, zehirlenenlere gerekli müdahalenin yapıldığını, durumlarının iyi olduğunu belirtti. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. 614297 Yüksek tansiyon SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Yüksek tansiyon Dünyanın sayılı derbileri arasında yer alan karşılaşma öncesi iki takım futbolcuları arasında olaylar yaşandı. Arda ile Cristian arasındaki gerginliğe diğer futbolcuların da katılmasıyla olaylar büyüdü. Tribünlerden atılan bir madde ise yardımcı hakemlerden Tarık Ongun'un başını yardı. Derbi öncesi de taraftarlar arasında arbede yaşandı Tartışmalar sırasında Kazım, G.Saray'ın genç futbolcusu Aydın'ı itmesi objektiflere böyle yansıdı. Seramoni sonrası tokalaşma esnasında ise Arda'nın Cristian'ı es geçmesi göze çarptı. F.Bahçe-G.Saray derbisi öncesi iki takım futbolcuları birbirine girdi. Futbolcular ısınmak için sahaya çıktıktan bir süre sonra G.Saraylı futbolcular stada gelen taraftarlarını selamlamak için sarı-lacivertli oyuncuların bulunduğu kısma yöneldi. Bu sırada F.Bahçeli Cristian önüne gelen Arda'yı eliyle iterek koşusuna devam etti. Arda ise Brezilyalı futbolcunun üzerine yürüyerek, “Adam ol” dedi ve rakibini itti. Bu olaylar üzerine iki takım futbolcuları birbirine girdi. Olayları takip eden yardımcı hakemlerden Tarık Ongun ise tribünlerden atılan yabancı bir madde nedeniyle başından yaralandı. BİR POLİS YARALANDI Derbi öncesi Kadıköy'de ve Şükrü Saracoğlu Stadı çevresinde geniş güvenlik önlemleri uygulandı. Sarı-kırmızılı taraftarlarının gelişi sırasında yoğun güvenlik önlemleri alınmasına karşın, F.Bahçeli taraftarlarca atılan bir taş nedeniyle G.Saraylı bir taraftar başından yaralandı. G.Saray taraftarlarının geliş yönünde bekleyen bir grup F.Bahçe taraftarı, bir anda yola inerek, içinde sarı-kırmızılı taraftarların bulunduğu araçlara saldırmak istedi. Bir grup F.Bahçe taraftarı ile polis arasında da arbede yaşandı, bir polis yaralandı. Polis taraftarları cop ve biber gazı kullanarak dağıttı. STATTA BOMBA ARAMASI Meydana gelen olaylar sırasında Fenerbahçeli bazı taraftarların gözaltına alındığı ifade edilirken, Galatasaraylı taraftarların içinden de bazılarının polis tarafından alınarak, stada sokulmadığı görüldü. Karşılaşma öncesi emniyet güçlerinin Şükrü Saracoğlu tribünlerinde bomba araması yaptıkları öğrenildi. Henüz taraftarların tribünlerde olmadığı sırada yapılan aramada bir şey bulunamadığı öğrenildi. Öte yandan sarı-lacivertli taraftarlar bu önemli maçta Şükrü Saracoğlu'nu tıklım tıklım doldurarak takımlarını yalnız bırakmadı. Derbi için şehir dışından da çok sayıda taraftar geldi. Cristian: “Arda ayağıma bastı” Arda ile yaşadığı olayla ilgili soru üzerine Cristian, "Arda bilerek veya bilmeyerek ayağıma bastı. Ben de bir reaksiyon olarak Arda'yı ittirdim. Olaylar böyle başladı. Tribünlerde renkli görüntüler Derbi maçta F.Bahçeli taraftarlar Saracoğlu Stadı'nda önemli maçlara özgü tribün organizasyonları yaptı. Maraton alt tribün koltuklarına bırakılan sarı renkteki kartonlarla İngilizce olarak “No way out” (Çıkış yok) yazısı yazılırken, Türk Telekom kale arkası üst tribünde ise mavi ve sarı renkteki kartonlarla kareografik görüntüler oluşturuldu. Lazer ışığıyla “Burası Kadıköy, buradan çıkış yok”, “Şampiyon Fenerbahçe” ve “En büyük Fenerbahçe” yazıları kale arkası tribünleri ile çatı arasındaki bölüme yansıtıldı. Maç öncesi tribünde iki takım taraftarları arasında atışmalar olurken yapılan anonslarda “Tahriklere kapılmayalım” denildi. 26.10.2009 SPOR 614998 Çatlayan dudaklar için tavsiye İşte dudakların kurumasına yol açan nedenler ve dudakları kuruyan insanlar için genel tavsiyeler: 1. Dudak yalama sıkıntısı: Dudakları yalamak nedenden dolayı kötüdür. Öncelikle, dudaklarınızı yalayınca nemlendiğini düşünürken durum böyle değildir. Dudaklarınız son derece ince ya da koruyucu bir dış tabakadan yoksundur. Bu da dudaklarınızı sıvı kaybına karşı savunmasız hale getiriyor. Bu nedenle tükürük dudaklarınızdan çok hızlı buharlaşıyor ve dudaklarınız daha kuru ve şu anki halinden daha kötü olluyor. İkinci neden ise, daha dramatik. Tükürük, göründüğü kadar masum değildir. Yemekleri parçalayan enzimlerle doludur. Maalesef, dudaklarımız bu sindirim hareketine karşı hassastır ve tükürüğün bolluğu dudaklarınızın kurumasına yol açar. 2. Güçlü etki yaratan dudak balzamı: Tüm dudak balzamları aynı etkiye sahip olarak yapılmıyor. Eğer, dudaklarınız çok çatladıysa, dudak balzamı satın almadan önce içeriğini incelemeniz gerekiyor. En az 15 faktörlük korumadan başka balmumu, fenol ve saf vazelin bulunmasına dikkat edin. Eğer dudaklarınız acı veriyorsa, kamfor ve mentol içermesi ağrınızı hafifletmeye yardımcı olacaktır. Balzamı özellikle gece yatmadan önce sürün. 3. Demir adam, kansızlıkla savaşma: Yeterince demir almıyorsanız, dudaklarınız çatlayabilir, yorgunluk, bitkinlik, başağrısı, hassaslaşma ve konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Demir alımınızı beslenmeyle ya da ilaç takviyesiyle artırabilirsiniz. Kırmızı et, kuru fasulye ve kurutulmuş meyveler ile yumurta, bazı deniz ürünleri, ıspanak, brokoli, çekirdekler, kuşkonmaz ve tüm tahıllar demir içeren gıdalar arasında yer alıyor. 4. vitamini eksikliğine dikkat edin: Bağışıklığınızı desteklemek için vitamini bakımından zengin yiyecekler tüketebilir ya da kompleks vitamini takviyesi yapabilirsiniz. Demir gibi, B12 vitaminin eksikliği de dudaklarınızın çatlamasına neden oluyor. B12 vitamini eksikliği ayrıca, baş dönmesi, kalp çarpıntısı, ateş, önemli kilo kaybı, yorgunluk, depresyon, hazımsızlık gibi birçok probleme yol açıyor. 5. Enfeksiyon tedavisi: Eğer dudaklarınızın birleştiği yer çatlıyorsa, iltihaplanma, kızarıklık, ağrı veren yara oluşuyorsa, doktora gitmeniz gerekir. Uzmanlar, halen bu sürecin tam olarak nasıl olduğunu saptamaya çalışıyorlar. Bakteriyal ya da bir mantar enfeksiyonu da dudaklarınızın birleştiği yeri kabartabilir. Hatta bu belirtiler, daha ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir. Çatlamış dudaklar, reçetesiz ilaçlar, vitamin takviyeleri ve dudak tedavileri ile iyileşirken, bazı durumlarda profesyonel yardım gerekebilir. 614156 Rijkaard: Lig uzun ve şampiyon olacağız Rijkaard, maçtan sonra düzenlediği basın toplantısında, karşılaşmanın başında tansiyonun çok yüksek olduğunu kaydederek, ''Maçı kaybettik, istediğimiz gibi olmadı. Özellikle maçın başında tansiyon çok yüksekti, futbolcular çok gergindi. 1-0'dan sonra toparlandık ve maça geri döndük diyebilirim. Maç 2-1 olduğunda hala başaracağımıza inancımız en üst seviyedeydi. 10 kişi kalmamıza rağmen çok önemli pozisyon bulduk beraberlik için. Özellikle böyle önemli, böyle zor bir maçta uzun dakikalar boyunca 10 kişi oynamak çok zor oluyor'' diye konuştu. Fenerbahçe'nin puan gerisine düşmeleri hakkındaki bir soruyu yanıtlayan Hollandalı çalıştırıcı, ''Uzun bir yolumuz var ve şampiyonluk yoluna inanıyorum. Mutlaka kendimizi geliştiriyoruz. Her maçı izleyip, daha ileriye gitmeye çalışıyoruz'' dedi. KEİTA'YA TEPKİ GÖSTERDİ Maçta 10 kişi kalmalarının takımını olumsuz etkilediğini anlatan Rijkaard, ''11'e 11 devam etseydik farklı olabilirdi. Çünkü maçta üstünlüğü elimize geçirmeye başlamıştık'' dedi. Rijkaard, çok iyi çalışmasına rağmen, sol tarafta kanatta rakibi zorlayacak bir oyuncuya ihtiyaç duydukları için Arda'yı değiştirdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Çünkü Arda başka yerlere gelip top almaya başladı. Ondan sonra Kewell'ın girmesi takıma olumlu oldu, ancak bu uzun sürmedi Keita anlamsız bir harekette kendini attırdı. çok gergindi maçın tansiyonundan dolayı. Buradan kendisine bir ders çıkarması lazım. Halbuki maçtan önce uyarılarda bulunmuştuk. Geçtiğimiz sezon burada oynanan maçta yaşananları oyuncularımıza izlettirmiştik. Provokasyonlara kapılmamamız gerektiğini söylemiştik, ancak bunlar oldu.'' Kanatları çok boş bıraktıklarını dile getiren Rijkaard, ''Maçın başında Baros'un sakatlığı bizim için negatif bir durumdu. Ayrıca kanatları çok boş bıraktık. Kanatta oynayan oyuncularımız içeriden top almayı tercih etti. Kewell'ın oyuna girmesiyle biraz daha derli toplu oynadık. Açıkçası ben bu maçtan çok ümitliydim ama olmadı. Bugün takımımın her oynayan kişisi elinden geleninin en iyisini yaptı. Böyle bir atmosferin olacağını bu statta zorlanacağımızı biliyorduk'' şeklinde konuştu. Maçları takım olarak kaybedip, takım olarak kazandıklarını ifade eden Rijkaard, ''Puan kaybedilmişse bunda benim de hatam vardır'' derken, bir basın mensubunun ''B planınız nedir?'' sorusu üzerine de ''Dışarıdan plan A, B, diye konuşmak çok kolay. Taktik konuşmak istiyorsanız teknik direktör kursuna gidip, teknik adamlık yapabilirsiniz'' yanıtını verdi. Stattaki atmosferi öven Rijkaard, ''Burada inanılmaz bir atmosfer var. Herkes burada oynamak ister'' derken, sahaya atılan yabancı maddeler için de ''Bence utanç verici bir durum'' yorumunda bulundu. AA 615014 Dersler yarından itibaren TRT 3'te KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Dersler yarından itibaren TRT 3'te ANKARA Domuz gribi sebebiyle okulların tatil olduğu illerdeki öğrenciler için derslerin TV'den verilmesi uygulaması hayata geçiyor. Dersler yarından itibaren TRT 3'te saat 07:00 ila 14:00 arasında canlı yayın ile verilecek. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, velilerin öğrencileri okula göndermede gösterdikleri hassasiyeti, söz konusu saatlerde ekran başında olmalarını sağlama noktasında da göstermelerini istedi. Milli Eğitim Bakanlığı ile TRT arasında televizyondan verilecek dersler konusunda protokol imzalandı. Protokolde Sağlık Bakanı Recep Akdağ da hazır bulundu. Söz konusu protokole göre, televizyondan canlı yayın olarak verilecek dersler yarından itibaren TRT 3'te saat 07:00 ila 14:00 arasında yapılmaya başlanacak. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, televizyon yoluyla eğitimin bir zorunluluk neticesinde doğduğuna dikkat çekerek, "Umarım bu kararı toplum da anlayış ile karşılar. Yaygın eğitim konusunda çocuklarını okula göndermedeki hassasiyetini veliler burada da göstermeliler. saatlerde çocukların ekran başında olması gerekir." diye konuştu. Çubukçu, derslerin 155 öğretmen ile yapılacağını kaydetti. 26.10.2009 GÜNDEM 615855 "Türk Silahlı Kuvvetleri zan altında kalamaz" "Türk Silahlı Kuvvetleri zan altında kalamaz" 26.10.2009 21:48Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı''na ilişkin yeni gelişmelerle ilgili olarak ''Temennim odur ki şu andaki yazılanlar, çizilenler veya söylenenler doğru çıkmasın, yanlış çıksın. Böyle bir bedeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldıramaz. Özellikle de Silahlı Kuvvetlerimizin böyle bir zan altında kalmasını da tabii hazmetmek kabul edilebilir gibi değil'' dedi. Erdoğan, ''Ben tabii medya üzerinden Genelkurmay Başkanı ile konuşmak istemem, ama döndükten sonra zaten haftalık rutin görüşmemiz oluyor. Belki bu görüşme vesilesiyle bir araya geldiğimizde bu konuyu muhakkak görüşeceğiz. Önemli bir konu ve aramızda bu konuyu görüşerek süreci değerlendiririz'' diye konuştu. AA 615168 Polisten kaçarken kaza yaptılar Konya yolunda plakasız motosikletle gezmeye çıkan Mehmet S. (17) ve Nail M. (18), devriye gezen polis ekibini görünce kaçmaya başladı. Plakasız motosikletle polise yakalanmak istemeyen gençler, Apak Kaşı mevkisinde motosikletlerinin devrilmesi sonucu yaralandı. Mehmet S. ve Nail M, Karapınar Devlet Hastanesindeki ilk müdahalelerinin ardından Konya'ya sevk edildi. 614195 Kasımpaşa: Denizlispor: SANLI SARIALİOĞLU OGÜN ALTIPARMAK OSMAN TANBURACI Kasımpaşa: Denizlispor: İSTANBUL Turkcell Süper Lig'in 10. haftasında Kasımpaşa, kendi sahasında Denizlispor'u 3-1 mağlup ederek bu sezon ilk galibiyetini elde etti. 50. dakikada ev sahibi ekip öne geçti. Bu dakikada Yekta'nın cezaalanı içine kullandığı serbest atışta Azar'ın kafa vuruşu Cenk'in önünde kaldı. Tecrübeli futbolcu, yakın mesafeden düzgün bir vuruşla kaleci Cenk'i mağlup etti. 2-1. 53. dakikada Kasımpaşa farkı ikiye çıkardı. Ali Güneş rakibini çalımladıktan sonra ortasını yaptı. Cezaalanı içinde Moritz, gelişine şık bir vuruşla takımını rahatlatan golü kaydetti. 3-1. 62. dakikada Cenk'in pasında topla buluşan Moritz'in sert şutunu kaleci Cenk son anda kornere gönderdi. 75. dakikada Murat Erdoğan'ın soldan ortasında cezaalanı içinde topla buluşan Cenk'in vuruşu kaleci Cenk'te kaldı. 90. dakikada Murat Erdoğan'ın savunmanın arkasına attığı topa hareketlenen Cenk, kaleci ile karşı karşıya kaldığı anda vurdu. Ancak meşin yuvarlak direğin dibinden auta çıktı. Karşılaşmanın kalan dakikalarında başka gol olmayınca mücadele ev sahibi ekibin 3-1 üstünlüğü ile sona erdi. 25.10.2009 SPOR 615020 Borsa ilk yarıda geriledi İBRAHİM KAHVECİ TAHSİN SINAV Borsa ilk yarıda geriledi İSTANBUL (A.A) İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, birinci seansın ilk yarısında geriledi. Endeks, seansın saat 30 dakikalık bölümünü, önceki ikinci seans kapanışına göre 316,81 puan azalarak 51.063,84 puandan geçti. Hisse senetleri bu seviyede ortalama yüzde 0,62 değer kaybetti. İlk bölümde işlem hacmi ise 618 milyon lira olarak gerçekleşti. 26.10.2009 EKONOMİ 615446 Bündchen'in karnı büyüyor Karakter boyutu Bündchen'in karnı büyüyor 26.10.2009 16:07 Dünyanın en çok kazanan mankenleri arasında yer alan Gisele Bündchen, önceki gün arkadaşlarıyla görüntülendi. Altı aylık hamile olan 29 yaşındaki güzel model asistanı ve arkadaşıyla New York’un batısında bir restoranda yemek yedi. Bir kız çocuğu beklediğini daha önce açıklayan Bündchen’in hamile görüntüsü oldukça dikkat çekti. Güzel model, kızı için çok heyecanlı olduğunu söyledi. 615006 Fazıl Say ayakta alkışlandı Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, Festspielhaus'un büyük salonunda solo verdiği ilk konserinde ünlü besteci Ludwig von Beethoven'in "Sonate c-moıl op.111", Domenico Scarlatti'nin "drei sonate", Maurice Ravel'in "sonatine" ve kendi bestesi olan "inside Serail" adlı eserlerini büyük bir beceriyle icra ederek coşkuyla alkışlandı. Türk ve Avusturyalı müzik severlerin coşkulu alkışları üzerine defalarca sahneye geri dönen Say son olarak da halk ozanı merhum Aşık Veysel'in "Kara Toprak" adlı şiirinden bestelediği aynı isimli eserini seslendirdi. İkinci kez "Alla Turca" ile sahnede Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say Festspielhaus'un büyük salonunda dün gece de "Alla Turca" adlı konseriyle ikinci kez sahne aldı. Say'a ikinci konserinde Moldovalı ünlü keman virtiözü Patrica Kopatchinskaja ile uluslararası perküsyon sanatçısı Burhan Öçal eşlik ettiler. Say'ın solo olarak Wolfgfang Amadeus Mozart'ın "Klaviersonate A-dur, KV 331 alla turca ve kendi bestesi "Kara Toprak'ı" icra etmesinin ardından sahneye Patricia Kopatchinskaja ile birlikte çıkarak Ravel'in "Violinsonate Blues" ile kendi bestesi "Violinsonate" ve "Drei Balladen" eserlerini birlikte icra etti. "Haremde 1001 gece" Ünlü perküsyon sanatçısı Burhan Öçal'ın darbukayla yaptığı "solo improvisation"un ardından keman sanatçısı Patricia Kopatchiskaj'nın da eşlik ettiği bölümde, Say, kendi bestesi olan "Paganini Jazz" ve "Summertime" ile Dave Brubeck'in "10/8(take 5) ve "Blue rondo la Turc" adlı eserlerini icra ederek müzikseverlerin büyük beğenisini kazandı. Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say ardından keman virtiözü Patricia Kopatchiskaja ve perküsyon sanatçısı Burhan Öçal ile birlikte kendi bestesi olan "Haremde 1001 gece"'yi icra ettiler. Öçal'ın daire ile eşlik ettiği bölümde "Üsküdar'a giderken" türküsünü okuması da konsere ayrı bir renk kattı. Say, Kopatchiskaja ve Öçal son olarak da Say'ın Mozart'ın eserlerinden de esinlerek bestelediği "Alla turca Jazz" ile müzikseverlere veda ettiler. Say, Kopatchinskaja ve Öçal'ın verdiği konseri aralarında Türkiye'nin Viyana büyükelçisi Ecvet Tezcan'ın bulunduğu Türk ve Avusturyalı 600 kadar müziksever izledi. Konserin ardından sanatçıların onuruna verilen resepsiyona katılan büyükelçi Tezcan, sanatçıları kutladı ve ilk fırsatta başkent Viyana'da da konser vermeleri önerisinde bulundu. Sanatçılar resepsiyonda hayranlarına albümlerini imzaladılar ve hatıra fotoğrafı çektirdiler. 26 Ekim 2009 615309 Daum Kazım'a verdiği nasihati anlattı... Daum Kazım'a verdiği nasihati anlattı...HAKAN TARHAN İSTANBUL DHA Teknik Direktörü sabah gerçekleştirilen antrenman sırasında gazeteciler ile bir sohbet toplantısı gerçekleştirdi. Çalışma esnasında Basın odasına gelen Alman çalıştırıcı basın mensuplarıyla birlikte çay içip sohbet etti. İlk olarak dün oynanan derbi hakkında görüşleri sorulan Daum maçın son bölümlerinde 'ın bir gol bulup karşılaşmanın berabere de bitebileceğini belirtip "O zaman bana 'Taktik Uzmanı Daum', 'Dahi Daum' diyenler bugün beni eleştiriyor olacaktı" şeklinde konuştu. 'de herşeyin günlük yaşandığını belirten Alman çalıştırıcı bunun Türk Futbolunun en büyük eksiği olarak nitelendirdi. Derbide yaşanan kötü olaylara da değinen Fenerbahçe teknik direktörü ülkenin her yerinde bunların yaşandığını ve buna çok üzüldüğünü söyledi. 'da insanların eşleriyle ve çocuklarıyla maça bir eğlence gözüyle bakıp gittiklerini anlatan Christoph Daum, bunun en kısa zamanda Türkiye'de de gerçekleşmesi gerektiğini belirtti. Olaylardan sonra bir ceza bekleyip beklemediği sorulduğun da ise Alman teknik adam, "Ceza her şeyi halletmez. Sorunun köküne inip oradan çözmemiz gerekir. Verilecek cezalar sadece günü kurtarır" şeklinde konuştu. Ayrıca kuralların herkese eşit olarak uygulunmasını da beklediğini belirtti. Zaman zaman taraftarlar ve basın ile sorunlar yaşayan Kazım Kazım ile de açıklamalarda bulunan Daum Kazım'ın değişmesinin biraz zaman alabileceğini söyledi. Yaşadığı sorunlardan sonra sık sık sohbet ettiklerini belirten Alman çalıştırıcı Kazım'a en büyük nasihatının "Arkadaş edinmek istiyorsan ilk önce sen arkadaş olmalısın" olduğunu söyledi. Değişimin ilk olarak Kazım'da başlaması gerektiğini de söyleyen Daum bunun da biraz zaman alabileceğini belirtti. 'nın yaşadığı sakatlık sonrası doktorların hafta içinde oynayabilir raporu doğrultusunda hazır ol talimatı verdiğini belirten Daum İspanyol futbolcunun bu talimata çok şaşırdığını belirtti.O'na "Hazır ol maçın gidişatı içinde sana ihtiyacım olacak.Önümüzdeki üç gün içinde kendini iyi hazırla ve takımına katkıda bulun dedim.O'da gerçekten çok iyi çalışıp beni mahcup etmedi önemli bir katkıda bulundu takımına. Semih'in gerçekten çok iyi bir profesyonel olduğunu söyleyen Christoph Daum "Yedek kalmayı hiç bir zaman sorun etmedi.Her zaman çok iyi çalıştı ve takımın önemli bir parçası haline geldi" dedi.Daum,"Semih burda doğdu burda büyüdü ve futbolu Fenerbahçeli Semih olarak bırakacak.Ondan ve performansından çok memnunum.Onun gibi bir futbolcum olduğu için de kendimi şanslı hissediyorum" şeklinde konuştu.. Christoph Daum, Galatasaray'a sonsuz bir saygısının bulunduğunu belirtirken,Sarı-Kırmızı camia içinde başta ve olmak üzere çok önemli dostlarının olduğunu da sözlerine ekledi.Gelecekte Galatasaray'da görev alıp almayacağı sorulduğunda ise Daum, "Bu hemen hemen imkansız bir olay.Çünkü ben artık Fenerbahçe camiasında hissediyorum kendimi.Galatasaray'da büyük kulüp ama sanırım bu asla olmayacak" şeklinde konuştu. Futbol dışında da konularda da sohbet edilen toplantıda Daum, Almanlar'ın Türkler'e bakış açısını da eleştirdi. Bir Alman olmasına rağmen Alman insanının her zaman kendini üstün gördüğünü, başka milliyetlerden olan insanları her zaman küçümsediklerini belirtti. Daum Almanlar'ın hala Türkler'e veya Osmanlı gözüyle baktıklarını ve bunun değişmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. . . 615129 Emniyet’te firar şoku Emniyet’te firar şokuELVAN EZBER İstanbul DHA 23.10.2009 ’nin yüksek güvenlikli nezarethanesinden iki zanlının kaçması şok yarattı. ‘Torbacı’ denilen zanlıların kapı kilidinin açık unutulması sonucu firar ettiği öğrenildi İstanbul nezarethanesinde geçtiğimiz pazar günü ilginç bir firar olayı gerçekleşti. Adliyeye sevk edilmeyi bekleyen iki şüpheli tutulduğu nezarethaneden firar etti. Torbacı denilen iki şüphelinin, demir parmaklıkları bükerek değil, kapı kilidinin açık unutulmasını fırsat bilerek kaçtığı ortaya çıktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’ndeki yerleşkesinde geçtiğimiz pazar günü gerçekleşen firarla ilgili olarak geniş çaplı soruşturma devam ediyor. İsminin açıklanmasını istemeyen İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden bir yetkili, firarın demir parmaklıkların bükülmesiyle değil, tamamen nöbetçi polis memurlarının ihmalinden kaynaklandığını söyledi.  İkisi de sokak satıcısı İddiaya göre, Blok bodrumunda bulunan, Organize Suçlar, Narkotik ve Mali Şube polisinin müşterek kullandığı nezarethanede torbacı denilen ve adliyeye sevk edilmeyi bekleyen iki sokak satıcısı kalıyordu. Olay gecesi nöbetçi polisler, zanlılar nezarete girdikten sonra kapıyı üzerlerine kapattı. Bu sırada polis memurlarından biri lavaboya diğeri ise dışarı çıktı. İki memurun ortadan kaybolmasını fırsat bilen iki şüpheli kilitlenmemiş kapıyı açarak koridor boyunca yürüdü. Nezarethaneye girdikleri yolu takip eden şüpheliler, kapıya çıktı ve herhangi bir polisle karşılaşmadı. Şüphelilerden biri kaçmayı başarırken, diğeri ise emniyet çıkışında bekleyen nöbetçi polis tarafından farkedilerek yakalandı. Firar olayından sonra görevli olan iki polis memurunun ifadesine başvuruldu. İki polis de  açığa alındı. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da memurları için “Gereğini yaptık” demişti. STANDARDI Avrupa Birliği standartlarında üç yıl önce yapılan nezarethanelerde, koridordakilerle birlikte toplam 30 kamera bulunuyor. Polis 24 saat nöbet tutuyor. Emniyette yaşanan intihar olaylarının ardından değiştirilen kameralarla şüphelilerin kullandığı banyo tuvalet ve yatak kısmı dahi izlenebiliyor. polis açıkta İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’ndeki yerleşkesinde geçtiğimiz pazar günü gerçekleşen firarla ilgili olarak polis memuru açığa alındı. 615169 İnternet adresleri artık Çince, Arapça veya başka karakterlerde de yazılabilecek Icaan Yönetim Kurulu Başkanı Peter Dengate Thrush, Güney Kore'nin başkenti Seul'de altı gündür süren konferansın son gününde yaptığı açıklamada, cuma resmen yürürlüğe girecek bu kararın, 40 yıl önce icadından bu yana internetteki en köklü teknik değişiklik olduğunu söyledi. Icaan İcra Kurulu Başkanı Rod Beckstrom da 2010 ortalarında hayata geçecek bu değişikliğin sayıları giderek artan İngilizce konuşmayan kullanıcıların internetten yararlanmalarını kolaylaştıracağını belirtti. Beckstrom, bugün dünyadaki 1,6 milyar internet kullanıcısının yarıdan fazlasının yazısı Latin karakterinde olmayan diller kullandıklarını kaydetti. Kurulduğu 1998'den beri ABD Ticaret Bakanlığı'na bağlı Telekomünikasyon ve Bilişim İdaresi'nin gözetiminde faaliyet gösteren ve kar amacı gütmeyen Icaan, eylül sonunda ABD hükümetiyle vardığı anlaşmayla, başka ülkelerin hükümetlerinin temsilcilerinin de yer alacağı bir uluslararası denetim kurulu oluşturulmasını kabul etmişti. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun da memnuniyetle karşıladığını açıkladığı bu yeni anlaşma, Icann'in ABD güdümünden kurtularak, bir özerkliğe doğru ilk adımı olarak görülmüştü. Icann'in, internette tüm dünyayı kapsayan ve ülkelere kararlarını uygulatma yetkisi bulunuyor. Kuruluş örneğin, porno siteleri için ''.xxx'' alan uzantısıyla bunların yasaklanmasını kararlaştırmıştı. 615863 "Böyle bir bedeli TC kaldıramaz" Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan'dan İran'a giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, ''Cumhuriyet Savcılığı bazı askeri personelin ifadesinin alınması için başvuru yaptı. Bu konuyla ilgili bir değerlendirmezin olacak mı?'' sorusuna şu yanıtı verdi. ''Malum biz bu sürecin başında parti olarak suç duyurusunda bulunmuştuk. Suç duyurusunda bulunduktan sonra da bu süreci takip ediyoruz. Tabii şimdi bu süreçle ilgili olarak zaman erken tespitler yapılmıştı. Tabii bu erken tespitlerin de şu anda tartışılır hale geldiğini görüyoruz. Çünkü bazı köşe yazarları da (yanılmışız) filan demeye başladılar. Bu şekilde bazı tespitler yapılıyor. Tabii yargı sürecinde olması sebebiyle de doğrusu burada daha bir detay değerlendirme içerisine girmeyi de ben doğru bulmuyorum. Temennim odur ki şu andaki yazılanlar, çizilenler veya söylenenler doğru çıkmasın, yanlış çıksın. Böyle bir bedeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldıramaz. Özellikle de Silahlı Kuvvetlerimizin böyle bir zan altında kalmasını da tabii hazmetmek kabul edilebilir gibi değil. Burada tabii son olarak özellikle adını vermeyen, bu iddianın sahibi kişi tanık olarak dinlenebileceğinden, ifade verebileceğinden falan bahsetti. Yani gerçekten bu kişi ortaya çıkacak mı? Gelip ifade verecek mi? Öyle zannediyorum ki böyle bir şey olur da ifade verirse zaman bir çok gerçek çok daha net ortaya çıkar. Tabii burada hiç kimsenin aslında üzülmemesi, hiç kimsenin bana göre (niçin böyle bir şey oluyor?) diye de bir sıkıntının içerisine girmemesi gerekir. Hepimiz doğru olanın, gerçeğin ortaya çıkmasının ülkemiz için hayırlı olacağı noktasında birleşmemiz lazım. Doğrusu ben şu anda işin başından bu yana izlediğim gibi yine izlemeye devam ediyorum. Konunun takibine aynı şekilde arkadaşlarımızla devam ediyoruz.'' "Genelkurmay Başkanı ile konuyu görüşeceğim" Başbakan Erdoğan, 'sorusu üzerine şunl'Bu gelişmelerden sonra Sayın Başbuğ ile görüştünüz mü? Veya Türkiye'ye dönünce (neler oluyor?) diye sormayı düşünüyor musunuz? Çünkü az önce de söylediniz, erken tespitlerden kastettikleriniz arasında acaba Sayın Başbuğ'un (bir kağıt parçasıdır) demesi de var mı?'' arı kaydetti: ''Sayın Başbuğ'un açıklamalarından önce yazılı ve görsel medyanın açıklamaları var, Ana Muhalefet Parti Lideri'nin yapmış olduğu açıklamalar var, diğer muhalefet partilerinin yapmış oldukları açıklamalar var. Biliyorsunuz açıklamalarda herkes adeta bu işi savunur haldeydi. Biz ise sadece partimizle ilgili bir konu olması hasebiyle suç duyurusunda bulunmuştuk ve yargı bunun üzerine gitsin istedik. Çünkü partimiz burada zan altına konuluyor. Buna sessiz kaldığımız anda bütün bu iftiraları kabul etmiş oluruz. Böyle bir iftirayı bizim partimizin kabul etmesi mümkün değildi. Aynı zamanda iktidarımızın böyle bir şeyi kabul etmesi mümkün değildi. Temennimiz odur ki gerçek meydana çıksın Ben tabii medya üzerinden Genelkurmay Başkanı ile konuşmak istemem, ama döndükten sonra zaten haftalık rutin görüşmemiz oluyor. Belki bu görüşme vesilesiyle bir araya geldiğimizde bu konuyu muhakkak görüşeceğiz. Önemli bir konu ve aramızda bu konuyu görüşerek süreci değerlendiririz.'' Başbakan Erdoğan, ''Yurt dışından gelişlerin durdurulması kararını Sayın Genelkurmay Başkanı ile aldığınız yönünde haberler var...'' denilmesi üzerine de ''Tam aksine bu, Koordinatör Bakanımla beraber görüşerek aldığımız bir karar'' dedi. 26 Ekim 2009 614335 Rusya 45 ton altın satacak İBRAHİM KAHVECİ TAHSİN SINAV Rusya 45 ton altın satacak Altın fiyatlarındaki yükselişi fırsata çevirmek isteyen Rusya, altın satacak ve gelecek parayla bütçe açığını kapatacak Interfax'ın konuya yakın kaynaklara dayandırdığı habere göre, Rusya'nın değerli metaller emanetçisi Gokhran, yıl sonundan önce 45 ton (1,44 milyon ons) altın satışı yapmayı planlıyor. Haberde, satışın değerli metal ihracat birimi Almazyuvelirexport tarafından gerçekleştirilmesinin beklendiği belirtildi. Ajansa konuşan mücevher loncası başkanı Valery Radashevich, "Hükümet satışa onay verdi, kaynak bütçe açıklarının kapatılmasında kullanılacak" dedi. ABD ve Almanya'dan sonra resmi olarak üçüncü en büyük altın stokuna sahip olan Uluslararası Para Fonu (IMF) da; geçen ay elindeki 403,3 ton altının yaklaşık sekizde birine denk gelen miktarıını satmayı kararlaştırmıştı. 26.10.2009 EKONOMİ 614348 Baros devreyi kapattı Baros devreyi kapattı Baros devreyi kapattı 26.10.2009 Galatasaray derbiye Baros şokuyla girdi. Daha 1. dakikada Emre Belözoğlu tarafından düşürülen ve sol ayak tarak kemiği kırılan Çek futbolcu devreyi kapattı Fenerbahçe-Galatasaray derbisi sarı-kırmızılılar için büyük bir şanssızlıkla başladı. Sarı-kırmızılıların gol silahı Baros, daha 1. dakikada Emre Belözoğlu tarafından düşürüldüğü pozisyonda, yerde kaldı. Sahayı sedye ile sahayı terkeden Çek futbolcunun yerine Nonda oyuna girerken, röntgeni çekilen Baros'un sol ayak tarak kemiğinde kırık tespit edildi. Devreyi kapatan Baros'un en erken Şubat ayında sahalara döneceği belirtildi. Emre'nin de Baros'u telefonla arayarak, "Kasti bir hareket yapmadım. Özür dilerim ve en kısa zamanda ziyaretine geleceğim" dediği öğrenildi. Rijkaard sahaya Elano-Arda-Baros ve Keita'lı bir 11 sürerken, Kewell ve Nonda'yı yedek bıraktı. Dinamo Bükreş maçında kadroya alınmayan Arda, Elano ile birlikte 11'deydi. Rijkaard orta sahayı Mustafa Sarp-Ayhan ikilisine teslim ederken, sol kanatta Hakan Balta'yı oynattı. Baros devreyi kapattı Yayın tarihi: 26 Ekim 2009 Pazartesi 614650 İnternette derbi geyikleri İnternette derbi geyikleriF.Bahçeliler özellikle mor formaya atıf yapıyorlar... 'nin 'ı golle devirmesinin ardından Fenerbahçe taraftarı ezeli rekabeti internete taşıdı. Özellikle Galatasaray'ın mor formasına atıf yapan Fenerbahçeli taraftarlar 'de 10 yıldır devam eden yenilmemezliğin keyfini çıkartıyor. İşte internetteki derbi geyikleri: -Bir mor menekşe ağlıyor mu ne:))) -'mor'inho dahi gelse Galatasaray'ı kurtaramaz Şükrü Saraçoğlu Stadı'nı kapatıyormuş. Çünkü Fener Galatasaray karşılaşmaları Cim-Bom'lu çocukların ruh sağlını bozuyormuş:))) -Galatasaray camiasına verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz. -Galatasaray, Fenerbahçe'yi 'ye verse milyonlarca Euro tazminat alır. Böyle yapılır mı? Her sene her sene. -Obama Cimbom'a yardım et. Sarı-kırmızı-mor-turuncu farketmez Fener Galatasaray'ı gördümü affetmez Bir varmış,bir yokmuş.Bir GS varmış,devamlı FBye yenilirmiş. Alışmışız artık 4'lere 5'lere yüzden kimseyi kesmedi:)) Fener- GS maçlarını izlemiyorum. GS,FB' yi yenemedikçe bu ülke düzelmez. Kadıköy'de galibiyet görenler parmak kaldırsın. Galatasaray Kadıköy'de FENERBAHÇE'yi en son yendiğinde Cumhurbaşkanıydı;))))) KOD ADI Aslan terbiyecisi GÖREVİ: Galatasaray'ı farklı yenmek Onlar da insan onlar da sevinmek FB'ye karşı Kadıköy'de kazanmak istiyorlar. Aslan terbiyecileri için yine normal bir geceydi. Büyütülecek bir şey yok. ’da bazı G.Saray taraftarlarının tura çıktığını gördüm. Meğer yemedik diye kutlama yapıyorlarmış Bir kere de G.Saray maçı üzüntüsü yaşasak. İyice tadı kaçtı.. -Neden devlet bu 6saraya sahip cikmiyor:))) -Mormenekseler kanarya gribinden bir türlü kurtulamıyorlarrrr-)) . . 615197 Haftanın tarihine bir bakış atalım Mustafa Kemal Paşa, 28 Ekim 1923 gecesi, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarıyla bir araya geldiği yemekte, aydınlık sabaha işaret etti: ''Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.'' O'nun ''ilelebet payidar kalacaktır'' dediği ''Cumhuriyet'', 29 Ekimde Mecliste ''Yaşasın!'' sesleriyle kabul edildi. İlk toplantısını 23 Nisan 1920'de yapan TBMM'nin kabul ettiği 1921 Anayasa'sının ''Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'' denilen birinci maddesi, açıkça belirtilmese de ''cumhuriyet'' rejiminin habercisiydi. Ancak ''cumhuriyeti'' kabul etmek, 16 Nisan 1923'te görevini tamamlayan Birinci Meclise değil, 11 Ağustos 1923'te toplanan İkinci Meclise nasip olacaktı. İkinci Meclis, Başkanlığa Mustafa Kemal Paşa'yı, ikinci başkanlığa Ali Fuat (Cebesoy) Paşa'yı seçti; başbakanlığa Ali Fethi (Okyar) getirildi. Ancak, Atatürk'ün ''Nutuk''ta da işaret ettiği gibi, Mecliste oluşan muhalif grup, Bakanlar Kurulunun işlerini yürütmesine engeller çıkarıyordu. Bu ortamda 13 Ekim 1923'te Ankara'nın başkent olması kabul edildi. Eleştirilerin yoğunlaşması üzerine Mustafa Kemal başkanlığında 25 Ekimde toplanan Bakanlar Kurulu, istifa etmeyi ve yeni hükümette hiçbir görev almamayı benimsedi. Bakanların istifaları 27 Ekimde Mecliste okundu. Ancak Meclis, yeni bakanlar kurulu için oluşturulan listeler üzerinde anlaşma sağlayamadı. Uzun süredir ''cumhuriyet'' düşüncesini içinde barındıran Mustafa Kemal, bu siyasi bunalım üzerine, zamanın geldiğine karar verdi. Yakın çalışma arkadaşlarını, 28 Ekim akşamı Çankaya'da yemeğe çağıran Mustafa Kemal, onlara aydınlık geleceğin müjdesini verdi: ''Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.'' Mustafa Kemal ve yemekten sonra kalmasını istediği İsmet (İnönü) Paşa, cumhuriyetin ilanına ilişkin anayasa değişikliği üzerinde çalıştılar. Halk Fırkası, 29 Ekimde yaptığı toplantıda, Mustafa Kemal'i hükümet bunalımını çözmekle görevlendirdi. Mustafa Kemal de cumhuriyetin ilanına yönelik anayasa değişikliği önergesini açıkladı. Halk Fırkası Meclis Grubunda ve sonra TBMM Genel Kurulunda, Anayasa'nın 1'inci, 2'nci, 10'uncu, 11'inci ve 12'nci maddelerinin değiştirilmesinin kabul edilmesiyle ''Cumhuriyet'' resmen ilan edildi. ''Yaşasan Cumhuriyet!'' nidaları, TBMM Genel Kurulunun duvarlarında yankılandı. BELLİ BAŞLI ÖTEKİ OLAYLAR 26 EKİM 1461- Trabzon Rum İmparatorluğu, Fatih Sultan Mehmet komutasındaki Osmanlı güçlerine teslim oldu. 1730- Osmanlı'da ayaklanma başlatan Patrona Halil ve arkadaşları idam edildi. 1863- Uluslararası Kızıl Haç organizasyonu Cenova'da kuruldu. 1905- Kuzey Avrupa ülkeleri Norveç ve İsveç ayrıldı. 1922- İsmet İnönü, Lozan Konferansı öncesinde Dışişleri Bakanlığı görevine getirildi. 1923- Türk Milli Futbol Takımı, ilk maçında Romanya ile 2-2 berabere kaldı. 1924- Kazım Karabekir Paşa, Birinci Ordu Müfettişliğinden ayrıldı; artık milletvekili olarak çalışacağını bildirdi. 1932- ''Yo yo'' oyuncağı İstanbul'da büyük ilgi uyandırdı. 1933- Cumhuriyetin 10. yılı dolayısıyla Genel Af Kanunu çıkarıldı. 1936- 16 yaşındaki ressam Turgut Cansever, ilk resim sergisini açtı. 1938- Du Pont, ilk sentetik naylon fibere adını verdi. 1961- Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı seçildi. 1966- Kuzey Atlantik Konseyi, NATO karargahını Brüksel'e taşımayı kararlaştırdı. 1967- Şair, yazar Ali Cenap Yöntem 80 yaşında öldü. 1974- Kurtuluş Savaşı komutanlarından Orgeneral Fahrettin Altay 94 yaşında İstanbul'da öldü. 1975- Enver Sedat, ABD'ye resmi ziyarette bulunan ilk Mısır Devlet Başkanı oldu. 1984- Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir bakan azledildi. Maliye ve Gümrük Bakanı Vural Arıkan, istifa etmeyince, Başbakan'ın önerisi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından görevden alındı. 1991- Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak sınırından girerek operasyon başlattı. 1994- İsrail İle Ürdün arasındaki 46 yıllık savaşa son veren tarihi barış anlaşması; iki ülke arasındaki sınırda, bin kişinin katıldığı gösterişli bir törenle imzalandı. 2007- CHP ve DSP, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de öngören anayasa değişikliği paketinden 11. Cumhurbaşkanı seçimine yönelik geçici maddelerin çıkarılmasına ilişkin anayasa değişikliği kanununun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 2007- Küba devriminin önderlerinden Che Guevera'nın öldürüldüğü operasyona katılan ABD Merkezi Haberalma Teşkilatının (CIA) eski bir ajanı, Che'nin cesedinden kestiği bir tutam saçını ve iki fotoğrafını ABD'de açık artırmaya çıkararak, 119 bin 500 dolara sattı. Che'nin saçı ve iki fotoğrafı, Houston'da kitapevi bulunan Bill Butler tarafından satın alındı. 2008- Türk Hava Yolları, 1991 Körfez Savaşı'nda durdurduğu Bağdat seferlerine 17 yıl aradan sonra tekrar başladı ve THY uçağı, uluslararası Bağdat Havaalanı'na indi. 27 EKİM 1492- Kristof Kolomb Küba'yı keşfetti ve İspanya adına el koydu. 1913- Mustafa Kemal, Sofya Ataşemiliterliği görevine atandı. 1922- Müttefikler Ankara ve İstanbul hükümetlerine Lozan'da konferans toplanması çağrısı yaptı. 1960- Milli Birlik Komitesi, 147 profesör, doçent ve asistanı görevden aldı. 1978- Nobel Barış Ödülü'nü Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ve İsrail Başbakanı Menahem Begin paylaştı. 1982- Çin, nüfusunun milyarı aştığını açıkladı. 1992- Türk Silahlı Kuvvetlerinin teröristlere karşı Hantur Dağı'nda başlattığı harekatta 100 terörist öldürüldü. 1996- Yeni Trafik Kanunu yürürlüğe girdi. 1999- Parlamento oturumu sırasında otomatik silahlı kişilerce yapılan saldırıda Ermenistan Başbakanı Vazgen Sarkisyan ve üst düzey yetkili öldü. 2005- Tiyatro sanatçısı 48 yaşındaki Şefik Kıran, Bakırköy'de oturduğu apartmanın boşluğunda ölü bulundu. 2006- Cumhurbaşkanı Sezer, Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun'u onayladı. Milletvekili seçilme yaşı 30'dan 25'e indirildi. 2006- Ünlü karikatürist Semih Balcıoğlu 78 yaşında vefat etti. 28 EKİM 1886- Özgürlük Anıtı, Fransızların armağanı olarak New York'ta dikildi. 1923- Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde verdiği akşam yemeğinde, ''Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.'' dedi. 1927- Türkiye'de ilk nüfus sayımı yapıldı. Nüfusun 13 milyon 648 bin 270 kişi olduğu açıklandı. 1937- Başbakan İsmet İnönü, Ankara'da paraşüt kulesinin açılışını yaptı. 1938- Ankara Radyosu hizmete girdi. 1960- Milli Birlik Komitesinin 147 öğretim üyesini görevden alınmasını protesto eden İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar ve İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Fikret Narter görevlerinden istifa etti. 1962- Küba Füze Krizi: Sovyetler Birliği lideri Nikita Kruşçev, Küba'daki füze üslerini kaldıracaklarını açıkladı. 1977- Karikatürcü ve çizgi roman çizeri Ratip Tahir Burak 73 yaşında İstanbul'da öldü. 1993- Hakkari, Üzümlü Jandarma Sınır Bölüğü'ne saldıran teröristlerden 57'si öldürüldü. Çatışmada, 10 er şehit oldu. 1998- Esenboğa Havalimanı, tarihinde ilk kez aynı gün 13 cumhurbaşkanı ağırladı. Yabancı ülke cumhurbaşkanları, Cumhuriyetin 75. Yılı törenleri için başkente geldi. 2005- Eski Ankara Üniversitesi Rektörü ve eski Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tahsin Özgüç 89 yaşında vefat etti. 2006- At yarışlarında 68. Cumhurbaşkanlığı Kupası Koşusu'nu, Hamdi Çadırcıoğlu'nun ''Hücum'' adlı tayı, jokeyi Selim Kaya ile kazandı. 29 EKİM 1863- İsviçreli Henri Dumant Kızılhaç'ı kurdu. 1911- Ünlü Amerikalı gazeteci Joseph Pulitzer, Güney Carolina'da öldü. 1923- Cumhuriyet ilan edildi. Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı seçildi. 1924- Milletler Cemiyeti Konseyinde, Türk-Irak sınırı, Musul'u Irak'ta bırakacak biçimde saptandı. 1927- Irak'ta yapılan kazılarda, Ur kenti yakınlarında bin yıl öncesine ait olduğu belirlenen bir molekül takımı bulundu. 1930- Ankara'daki Cumhuriyet Bayramı törenlerine Yunanistan Başbakanı Venizelos da katıldı. 1933- Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, coşkuyla kutlanan Cumhuriyetin 10. Yılı'nda ünlü nutkunu okudu. 1954- Dr. Hikmet Kıvılcımlı Vatan Partisi'ni kurdu. 1961- İlk Türk yapımı otomobil ''Devrim'', Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e armağan edildi. ''Devrim''in deneme sürüşü, yetersiz benzin konulması yüzünden başarısızlıkla sonuçlandı. 1987- Cumhuriyetin 64. yılında yerli yapım F-16 uçağı uçtu. 1992- Türkiye ile Irak'ın kuzeyi arasında stratejik öneme sahip Sinhat Boğazı, TSK'nin eline geçti. Çatışmalarda 90 terörist öldürüldü. 1992- Kazakistan ve Türkmenistan, ilk büyükelçiliklerini Ankara'da açtı. 1998- Cumhuriyetin 75. yıl dönümü, bütün yurtta, dış temsilciliklerde ve KKTC'de coşkuyla kutlandı. 1998- THY'nin Adana Ankara seferini yapan Boeing 737 tipi uçağı, 33 yolcu ve altı kişilik mürettebatıyla kaçırıldı. Uçağı kaçıran Erdal Aksu, ölü ele geçirildi. Aksu'nun Diyarbakır'da öğretmeni katletmekten aranan bir terörist olduğu belirlendi. 1998- Amerikalı astronot John Gleen 36 yıl aradan sonra 77 yaşında, Discovery mekiğiyle yeniden uzaya gitti. 1998- Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkiye, Hazar ve Orta Asya petrollerinin batı pazarlarına Bakü Tiflis Ceyhan ana petrol boru hattıyla ulaştırılmasına ilişkin Ankara Deklarasyonu'nu imzaladı. 2006- Brezilya'da solcu Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, seçimlerin ikinci turunda yeniden başkan seçildi. 2007- Tunceli'deki operasyonda 15 terörist etkisiz hale getirildi. 2007- Dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus A-380, İstanbul Atatürk Havalimanı'na indi. 2008- ''Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri''ne bu yıl edebiyat dalında yazar Yaşar Kemal, mimari dalında Turgut Cansever ve müzik dalında ise Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça layık görüldü. 30 EKİM 1757- Sultan III. Mustafa tahta çıktı. 1873- Teodor Kasap tarafından çıkarılan mizah gazetesi ''Hayal'' yayımlanmaya başlandı. 1905- Aspirin ilk kez satışa sunuldu. 1918- I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti ile galip devletler arasında Mondros Mütarekesi imzalandı. 1918- Çekoslovakya'da cumhuriyet ilan edildi. 1923- Mustafa Kemal Paşa, Başbakanlığa İsmet (İnönü) Paşa'yı atadı. 1937- Ankara Gar binası törenle açıldı. 1956- İngiltere ve Fransa, İsrail ve Mısır'a Süveyş Kanalı'nı 12 saat içinde terk etmelerini bildirdi. 1973- Boğaziçi Köprüsü, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından açıldı. 1974- Boksör Muhammed Ali yeniden ağır sıklet şampiyonu oldu. 1980- Bülent Ecevit, CHP Genel Başkanlığından istifa etti. 1983- Erzurum ve Kars'ta meydana gelen depremde 1.330 kişi öldü, 534 kişi yaralandı. 1984- Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Mürted'de uçak fabrikasının (TAI) temelini attı. 1993- Eski Türk Dil Kurumu Genel Yazmanı Ömer Asım Aksoy 95 yaşında öldü. 31 EKİM 1517- Martin Luther, Protestanlığı ilan etti. 1661- Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa öldü. 1831- Takvimi Vekayi yayına başladı. 1919- Sütçü İmam, Kahramanmaraş'ta Fransız işgalcilere ilk kurşunu attı. 1922- Mussolini İtalya Başbakanı oldu. 1952- ABD, ilk hidrojen bombası denemesini Marshall adalarında yaptı. 1963- Askeri Yargıtay, Talat Aydemir, Fethi Gürcan, Osman Deniz ve Erol Dinçer'in idamını onayladı. 1963- 50. kez milli formayı giyen Fenerbahçeli futbolcu Lefter Küçükandonyadis'e şeref madalyası verildi. 1963- Besteci Mesut Cemil 62 yaşında öldü. 1967- Kıbrıs Türklerinin, Rum çetelerinin saldırılarına maruz kaldığı günlerde, Rauf Denktaş gizlice adaya girdi. 1984- Hindistan Başbakanı İndra Gandhi, Sih muhafız tarafından öldürüldü. 1989- Turgut Özal, 263 oyla Türkiye'nin Sekizinci Cumhurbaşkanı seçildi. 1992- Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak'ın kuzeyindeki terör üssü Haftanin kampını ele geçirdi. 1992- Vatikan, dünyanın güneşin çevresinde döndüğünü söyleyen Galileo'nun haklılığını teslim etti. 1993- İtalyan yönetmen Federico Fellini öldü. 1993- Yazar Berna Moran 72 yaşında öldü. 1997- Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, 18 Kasım 1992 tarihli belge yerine kaim olmak üzere, yeniden düzenlenen Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi uygun bulundu. 2003- Öykü ve oyun yazarı Fuat Örer 64 yaşında İstanbul'da öldü. 2004- At yarışlarında 66. Cumhurbaşkanlığı Koşusu'nu Fedai Kahraman'ın ''Altınordu'' adlı atı, jokeyi Fuat Çakar ile kazandı. 2007- Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, Cudi Dağı'nda teröristlerle çıkan çatışmada bir astsubay ve iki uzman çavuşun şehit düştüğü, on beş teröristin etkisiz hale getirildiği bildirildi. 2007- YSK, 21 Ekimdeki halk oylamasının resmi sonuçlarını açıkladı. Buna göre 28.819.319 kişi oy kullandı ve bu oylardan 28.167.661'i geçerli sayıldı. Halk oylamasında 19.422.714 seçmen ''evet'' oyu (yüzde 68,95), 8.744.947 seçmen ise ''hayır'' oyu (yüzde 31,05) kullandı. 2007- İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün oğlu, eski Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Erdal İnönü, ABD'de tedavi gördüğü hastanede vefat etti. KASIM 1604- William Shakespeare'in trajedisi ''Othello''nun ilk gösterimi Londra Whitehall Palace'da yapıldı. 1922- Saltanat ve Halifelik makamları birbirinden ayrıldı ve saltanat kaldırıldı. 1927- Mustafa Kemal Paşa ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildi. 1928- Yeni Türk harfleri kabul edildi. 1929- Ankara'da ''Anadolu Halk Bilgisi Derneği'' kuruldu. Derneğin 124 sayı çıkan ''Halk Bilgisi Haberleri'' adlı dergisi de yayımlanmaya başlandı. 1934- Ankara Kızılay'da Güven Anıtı açıldı. 1936- Ankara Devlet Konservatuvarı öğretime başladı. 1951- Cezayir Ulusal Özgürlük Cephesi, Fransa'ya karşı gerilla savaşı başlattı. 1954- Cezayir bağımsızlığını kazandı. 1958- Şair Yahya Kemal Beyatlı 74 yaşında İstanbul'da öldü. 1959- Tiyatro ve sinema sanatçısı Halide Pişkin 53 yaşında öldü. 1962- Sovyetler Birliği, Mars'a ilk roketi fırlattı. 1992- Cihan Haber Ajansı (CHA) kuruldu. 1993- Cumhuriyet tarihinin ilk din şurası toplandı. 1995- Eski Yugoslavya devletleri ile Bosna barış görüşmeleri başladı. 1996- NTV yayın hayatına başladı. 1998- İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesinin (İSEDAK) 14. Toplantısı İstanbul'da başladı. 2001- Çin'in Ukrayna'dan satın aldığı yüzer kütle Varyag, İstanbul Boğazı'ndan geçti. Varyag, Kasımda da Çanakkale Boğazı'ndan Ege'ye çıktı. 2006- Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, ''halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve aşağılamaktan'' yargılandığı davada beraat etti. 2007- Japonya'nın Hiroşima kentine atom bombası atan B-29 uçağının komutanı ve pilotu Paul Tibbets 92 yaşında öldü. 2007- ABD Merkez Bankası para piyasasındaki gerginliği yatıştırmak amacıyla kredi piyasasına 41 milyar dolar nakit verdi. 2008- At yarışlarında Ankara'daki 70. Cumhurbaşkanlığı Kupası Koşusu'nu, Nezih Tonguç'un ''Ateşin Kızı'' adlı atı, jokeyi Mehmet Kaya ve 2.31.10'luk derecesiyle kazandı. AA 615891 Genelkurmay: Gelinen Nokta Vahim Genelkurmay: Gelinen Nokta Vahim Yayına Giriş: 26.10.2009 20:43:07 Güncelleme: 26.10.2009 21:11:47 Genelkurmay Başkanlığı, İrticayla Mücadele Eylem Planı'yla ilgili iddialara ilişkin olarak, Genelkurmay Askeri Savcılığında soruşturmaya yeniden başlandığını bildirdi. Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinden yapılan açıklamada, konuyla ilgili olarak şu sözlere yer verildi: "Konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla, Genelkurmay Askeri Savcılığında 26 Ekim 2009 günü saat 13.30'da soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır." Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında, adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ihlal edilerek basına sızdırılmasının düşünülmesi gereken bir nokta olduğunun da altı çizilerek, "Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmeleri, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştıralamaz" denildi. Açıklamada, "Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir" sözlerine yer verildi. Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında ayrıca, "Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir." denildi. 614553 Silahsız gerillalara siyasetle cevap verin Kadri Gürsel Silahsız gerillalara siyasetle cevap verin 26 Ekim Pazartesi 2009 ’da birikmiş olan siyasi enerjiyi bir nebze olsun hissedebilenlerin, ve Mahmur’dan dönenler için Habur’da düzenlenen coşkulu karşılamaya bakarak şaşırması mümkün değildi. Başka türlüsü olamazdı... Habur’da tanık olduğumuz bir yönüyle boşalmasıdır... Diğer yönüyle de siyasi bir meydan okumadır. Habur’u göğüslemeye hazırlıklı olmadığımız için, işte böyle, bir hüsran yaşadığımızı sanıyoruz. Ancak üzülmeyin, yaşadığımız gerçek bir hüsran değildi. Nasıl baktığınıza bağlı... Sürece, “’nın tasfiyesi” olarak bakarsanız, Habur vakası karşısında hayal kırıklığı yaşamanız doğal... Kendi kendinize, “Bu ne biçim tasfiye?” diye sorarsınız. Zaten bu soruyu kendinize sormanız için Habur’a binlerce PKK sempatizanı toplandı. Sizin 34 PKK’lının dönmesini “PKK’nın tasfiyesi” olarak algılamanızı önlemek için... Bal gibi de siyaset yaptılar. Ve devam edeceklerdir siyaset yapmaya, çünkü her iki taraf da silah kullanarak alabileceği sonucu almış, alamayacağı sonuçların da ne olduğunu görmüştür. Silahın devri geçmiş, siyasetin zamanı gelmiştir.  Silahlı saçmalıklar Devlet silah kullanarak Kürt sorununu bitiremeyeceğini görmüş; PKK’ya da amacına silahla ulaşamayacağını göstermiştir. Bunu tersten de okuyabilirsiniz. Her iki taraf da silahını bir diğerine, silahla bir yere varılamayacağını göstermek için kullanıyor ve kan bu yüzden akıyorsa orada bir saçmalık vardır. Dolayısıyla, sinirleriniz bozulsa da siyaset yapılacaktır. Siyaset adam öldürmekten iyidir. Sinirleriniz bozuluyorsa, suçu sizi ikna etmeden, bilgilendirmeden yönlendirmeye çalışan hükümetinizde arayın. siyasallaşma Süreci “PKK’nın siyasallaşması” olarak görebilirsek, ki siyasi bir çözüm başka bir sonuç üretmez; Habur’da olanları içselleştirebiliriz. Bunu yapamazsak, binlerce gencecik evladımızı şehit verme pahasına on binlercesini, silahlarıyla birlikte ölü olarak ele geçirilmiş şekilde görmeye alıştığımız PKK’lı teröristlerden sekiz tanesi, üzerlerinde üniformalarıyla Kandil’den gelir ve silahsız oldukları halde bizi teslim alırlar... PKK’nın silahsızlanması, siyasallaşmasıdır; “tasfiye olması” değildir. PKK, siyasallaşabildiği oranda silahsızlaşacaktır; veya tersi... Dağda, silahlı teröristlerle baş etmenin yolu belli; ama ovada karşınıza silahsız gerillalar çıkınca şaşırmayıp, ne yapacağınızı bilmeniz lazım... İşte, silahsız gerillalarla karşılaştığınızda kapıldığınız duygular şaşkınlık ve infial halinde patlayarak hükümeti korkutmasaydı, onlar da PKK kafilelerini kabul etmeye devam edeceklerdi. Şimdi başımızda kafası karışık bir hükümet var. Son demeçleri aralarındaki tartışmaları yansıtıyor gibiydi. Başbakan geçen perşembe, “Bu yaklaşımı (Açılımı kastediyor) kalkıp da olumsuza dönüştürmek için ve bunu siyasallaştırmak için böyle bir havanın içine girmek, bundan adeta siyasi bir devşirme gayretine girmek... Arzu etmeyiz ama bu işi tamamen sil baştan yaparız” diyerek /PKK çevresini uyardı. AKP oy kaybetmekle kalmaz... Sayın Başbakan’ı anlamak güç... PKK siyaset yapıyorsa siz de yapın... Mesela, Türk kamuoyunun yüreğini ferahlatmak için sekiz teröristin Kandil’den inmesine paralel olarak PKK’nın bir miktar silahını Kürt bölgesinde oluşturulmuş özel bir komisyona teslim etmesi ve bunun duyurulması sağlanamaz mıydı? Her neyse... Bakın, Başbakan Yardımcısı ertesi gün (Cuma) nasıl da doğruları söyledi: “Görüntü çok kötü ama gelişlerin sağlayacağı yarar çok önemli. Dolayısıyla bir doğum sancısı gibi geldi bana. Bunun arkasından dönüşler devam edecektir. Devam etmezse süreç de devam etmez.” Sürecin koordinatörü İçişleri Bakanı da Arınç’la aynı gün “Pek çok sürprizler var. (...) Daha ne gelişmeler olacak göreceksiniz” dedi. Başbakan ise gazetelerin bu demeçlerle çıktığı cumartesi günü yolundayken, “’dan 15 kişilik PKK’lı grubunun gelişinin ertelendiğini” açıklayarak süreci paydos etti. AKP’nin oy kaybetmekten çekinmesi anlaşılır bir durum. Ancak, asıl AKP süreci yönetme anlayışına “sil baştan” yaparak, bir süre sonra kalınan yerden devam etmezse, kayıplar oydan öte, stratejik boyutta olabilir. Bölgesel dinamikler de sürecin devamını zorluyor. ’nin Büyükelçisi ’nin önceki gün Sabah’ta yayımlanan demecinden: “Biz (Irak’tan) çekilmeden önce bu konuyu (PKK’yı kastediyor) bitirecek. Askeri, siyasi, diplomatik çaba gösteriyoruz. Türkiye, ABD bu sorunu bitirmek için beraber çalışıyor.” (169 yazı) 615815 Vali'den 28 bin 500 kişiye davetiye Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına halkın katılımını sağlayabilmek için öğrenciler aracılığıyla 28 bin 500 veliye imzalı kutlama davetiyeleri gönderdi. Konuyla ilgili açıklama yapan Hacımüftüoğlu, ''Cumhuriyet cumhurundur. Cumhuriyet Bayramını cumhurun da kutlaması gerekir. Bu yıl Rize'de gerçekleştireceğimiz etkinliklere cumhurun yani halkında katılımını sağlamak için il merkezindeki 28 bin 500 öğrencimize yıldönümü kutlama programının yer aldığı davetiye verdik" dedi. Öğrencilerin bu davetiyeleri velilerine götüreceğini belirten Hacımüftüoğlu, şöyle konuştu: "Vatandaşlarımızı yıldönümü kutlamalarına davet ediyoruz. Gelirlerse bayram gerçek anlamda kutlanmış olur. Katılım ne kadar çok olursa bayram kutlamaları kadar güzel olur. Yaptığımız çalışmayla il merkezindeki herkese ulaştığımızı düşünüyorum. Katılımın yoğun olacağına inanıyorum.'' AA 614836 Borsada yabancı payı geriledi Yabancı yatırımcıların İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'ndaki () payı, önceki haftaya göre azalarak yüzde 66,70'e geriledi. Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, 23 Ekim 2009 tarihinde yabancıların hisse adedi bakımından borsadaki payı yüzde 53,07 olurken, piyasa değeri açısından payı ise yüzde 66,70 olarak gerçekleşti. Yabancılar, bu tarih itibarıyla 14 milyar 45 milyon 825 bin 668 adet hisse ile toplam 81 milyar 53 milyon 572 bin 59 lira tutarında piyasa değerini ellerinde bulundurdu. Yabancıların 16 Ekim 2009 tarihinde 'deki payı yüzde 66,83 seviyesindeydi. 614744 Bağdat'ta ölü sayısı 155'e yükseldi HAKAN ALBAYRAK Bağdat'ta ölü sayısı 155'e yükseldi Irak'ın başkenti Bağdat'ta dün meydana gelen iki intihar saldırısında can kaybı sayısı 155'e yükseldi. BAĞDAT (A.A) Irak polisi, Bağdat'ta Adalet Bakanlığı ile vilayet yönetim binaları yakınında düzenlenen bombalı saldırılarda 155 kişinin öldüğünü, 500 civarında da yaralı olduğunu açıkladı. 2007 yılından bu yana düzenlenen bu en kanlı saldırı uluslararası kamuoyu tarafından kınanmıştı. Iraklı yetkililer, saldırının sorumlusu olarak El Kaide ve Saddam Hüseyin dönemi unsurlarını işaret etmişti. Irak'ta, 14 Ağustos 2007 tarihinde bir Yezidi köyünde bomba yüklü kamyonla düzenlenen saldırıda 500'den fazla kişi hayatını kaybetmişti.  26.10.2009 DÜNYA 615228 Musul'dan Türk işadamlarına çağrı Musul Yatırım ve Kalkınma Bankası Genel Müdürü Abdulrahman M. Al. Obaidi, önümüzdeki dönemde Irak'ın büyük bir kalkınma hamlesi yaşayacağını, Türkiye'nin harekete geçmesini beklediklerini belirterek, ''Irak'daki insanlar belki Türk insanını Suriyeli insandan daha fazla seviyor. Türk halkını çok seviyoruz, sayıyoruz. Sizden bekliyoruz, harekete geçin, gelin iş yapın'' dedi. Toplantıda konuşan Musul Yatırım ve Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hussein Mohamed, gerek Musul bankası gerek Irak'taki bütün bankalar olarak Türk işadamlarına, müteşebbislere, bankacılık anlamında her türlü kolaylığı ve hizmeti vermeye hazır olduklarını söyledi. Dünyanın birçok yerinde muhabir bankaları bulunduğunu anlatan Mohamed, ''Ancak Türkiye Cumhuriyeti'ndeki kardeşlerimiz için hizmet vermek istediğimiz zaman bunun doğrudan olmasını isteriz, dolaylı olmasını istemeyiz'' dedi. Daha önce Yapı Kredi ve Garanti Bankası ile bu yönde teşebbüsleri olduğunu söyleyen Mohamed, ''Bize düşen tüm hazırlıkları yapıp sunmuştuk ama cevap alamadık. Şu ana kadar da bir sonuca varamadık'' diye konuştu. Toplantı öncesi Akbank'la görüşmeler yaptıklarını söyleyen Mohamed, yalnızca Akbank ile ilişki kurmak istemediklerini, bütün bankalarla çalışmak istediklerini belirtti. Mohamed, ''Bir atasözü vardır; 'Mekkeliler Mekke yollarını daha iyi bilirler. Siz Türkler size gereken hususlar nelerdir kendiniz daha iyi biliyorsunuz. Irak'ın her yerinde bizim şubelerimiz mevcuttur. Türk işadamlarına her türlü yardım, danışma, finans ve bankacılık hizmeti vermeye hazırız. Musul Bankası'nı kendi bankanız gibi bilin. Geldiğiniz zaman Musul bankası emrinize amade. Yalnız Musul'da değil tüm Irak'ta her türlü hizmeti vermeye hazırız'' şeklinde konuştu. ''HAREKETE GEÇİN GELİN İŞ YAPIN'' Musul Yatırım ve Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Abdulrahman M. AL. Obaidi de, önümüzdeki dönemde Irak'ın büyük bir kalkınma hamlesi yaşayacağını ifade ederek, ''Türkiye'den beklentimiz var; Artık Türkiye harekete geçsin. Irak'daki insanlar belki Türk insanını Suriyeli insandan daha fazla seviyor. Türk halkını çok seviyoruz, sayıyoruz. Sizden bekliyoruz, harekete geçin, gelin iş yapın'' dedi. Bazı Türk firmalarının Kuzey Irak'ta iş yaptığını ancak hak edişlerini alamadığını söyleyen Obaidi, bu konuda kendilerinin araya girdiğini ve Türk firmalarının paralarını ödediklerini anlattı. Türk işadamlarına, ''gelin bizden iş alın, harekete geçin. 'Armut piş ağzıma düş' misali olmasın. Gelmezseniz bu işler başkasına gider'' çağrısında bulunan Obaidi, bir iki sene öncesinde akşam saat 20.00, 21.00'de Musul'da hayat dururken şimdi hayatın devam ettiğini, huzur ve güvenin sağlandığını söyledi. Genel Müdür Obaidi, şöyle devam etti: ''Biz Türk yatırımcılarına her çeşit bankacılık, finans hizmetlerini vermeye hazırız. Yeter ki gelin, iş yapın, çalışın. Türkiye'deki bankaların bizimle direkt ilişki kurmasını dileriz. Niye aramıza muhabir bankalar, aracılar girsin. Türk bankaların bu hususta Irak bankaları ile ilişki kurması gerekiyor. Siz Irak'taki durumun iyileşmesini bekliyorsanız çok beklersiniz. Bombalar altında, savaş yıllarında biz kepenk indirmedik, çalışmaya devam ettik. Kalkınma planları yapıldı. Onun için gelin çalışın...'' ''TÜRK TARAFINDAN OLUMLU YAKLAŞIM GÖREMEDİK'' Warka Bank Yönetim Kurulu Üyesi Hathal Yonis Agha ise Irak'ta 120 şubeleri bulunduğunu, sadece Ürdün ve Lübnan ile milyar dolarlık işlem hacimleri olduğunu ifade ederek, ''Türkiye ile daha büyük hacimli işler yapmak istiyoruz. Ama şu ana kadar işbirliği yapma noktasında Türk tarafından olumlu bir yaklaşım görmedik, sonuca varamadık. Türk tarafı ile akreditif hesabı aldığımızda direkt olmasını isteriz. İstediğimiz, iki taraf arasındaki bankacılık ve finans ilişkilerini geliştirmek'' dedi. Geçmiş yıllarda Gaziantep'teki fuarlara katıldıklarını ve burada şube açma isteğinde bulunduklarını anımsatan Agha şunları kaydetti: ''Devlet eski Bakanı Kürşad Tüzmen'e konuyu ilettik ama bugüne kadar sonuç alamadık. Türkiye ve Irak ile ilişkilerin daha iyiye gitmesini isteriz. Özellikle ticari ilişkilerin... Biz kardeşlerimiz Türk işadamlarına türlü hizmeti vermeye hazırız. Bizim istediğimiz Türk-Irak ilişkilerinin Amerika ile olan ilişkilerimizden daha büyük olması.'' BANKACILIK FİNANS ZİRVESİ Türk-Irak İş Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah Değer, Irak'ta Türk işadamlarının yaşadığı sıkıntılar ve Irak'taki bankaların Türkiye'den beklentilerini değerlendirmek amacıyla bu toplantıyı organize ettiklerini söyledi. Değer, Türkiye'de şube açmak isteyen Iraklı bankalar bulunduğunu, aynı zamanda Türkiye'den de birçok bankanın Irak'ta şube açmak istediğini, hatta Ziraat Bankasının şube açtığını belirtti. İki ülke arasındaki ticaret hacminin 2008 yılında, 2002 yılına göre yüzde 410 artış göstererek 3,9 milyar dolardan 5,2 milyar dolara ulaştığını ifade eden Değer, ''İki ülke arasında güçlü siyasi irade var. İş dünyasının da desteği ile ülkelerimiz arasındaki ticareti geliştirmek amacındayız'' dedi. Türk-Irak İş Konseyi olarak Wara Bank'ın Türkiye'de şube açması için ellerinden gelen maksimum çabayı göstererek Türkiye Bankalar Birliği'ne başvurduklarını söyleyen Değer, ''Şube açılması için ancak 50 tane yabancı banka izni olduğu ve şu anda böyle bir şey düşünülmediği söylendi. Bu konuda çalışmalarımız devam edecek. Biz burada yatırım yapmak isteyen Irak bankasına elimizden geldiği kadar yardım etmek durumundayız. Devlet eski Bakanı Kürşad Tüzmen, zamanında ilgilendi ama şu ana kadar maalesef bunun iznini alabilmiş değiliz'' diye konuştu. Değer, bakanlık düzeyinde Irak ile Türkiye arasında bankacılık finans zirvesi yapılacağının da sözünü verdiğini kaydetti. ''TELEFONLARIMIZA CEVAP ALAMIYORUZ'' İş Bankası Uluslararası Bankacılık Bölüm Müdürü Yılmaz Ertürk, Irak'ta farklı banka ile muhabirlik ilişkileri bulunduğunu, bunların bir kısmı ile doğrudan iş yaptıklarını ifade ederek, ''Bazı Iraklı bankalarla iş yapmak istediğimizde zaman zaman telefonlarımıza, elektronik postalarımıza cevap alamıyoruz ya da çok geç cevap alıyoruz. Ayrıca, Irak bankalarının Türkiye limitleri yeterli değil. Irak bankalarının limitlerini artırmalarında fayda var'' dedi. Ziraat Bankası Dış İlişkiler Daire Başkanlığı Yönetmeni Tevfik Kerem Akyol da, Irak'ta çok sıkı kontrolü olan bir bankacılık sektörü bulunduğunu, bunun kimi zaman işlemlerin yürütülmesinde sorunlara yol açabildiğini söyledi. Akyol, bankacılık sektöründe EFT sisteminin olmaması gibi altyapı sorunları yaşandığını kaydetti. aa 615987 Burkay da Türkiye'ye gelmek istiyor Sürgündeki Kürt aydınlarından Kemal Burkay NTV'de yayınlanan Canlı Gaste programında Can Dündar'a verdiği demeçte, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısını saygıdeğer bulduğunu belirterek, Türkiye'ye dönmek istediğini, ancak dönmek için bu çağrının yeterli olmadığını, yasal güvence ve ortamın da yaratılması gerektiğini söyledi. KEMAL BURKAY KİMDİR? 1937 yılında Tunceli’nin Mazgirt İlçesi’nin Kızılkale Köyü’nde doğdu. Babası köy eğitmeniydi. İlkokulu babasının eğitmenlik yaptığı çevre köylerde ve kendi köyünde okudu. 1949 yılında Akçadağ Köy Enstitüsü’ne girdi. Orada ve Diyarbakır-Ergani’de köy enstitüsünü tamamladı, 1955 yılında öğretmen oldu. 1956 yılında Elazığ Lisesi’nde sınavlara girerek lise diploması da aldı. Aynı yıl Ankara Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. 1960 yılında bitirdi. Erzurum’da askerlik, Elazığ’da kaymakamlık stajı ve Osmaniye’de kısa bir süre kaymakamlık yaptı. Ancak merkeze alındı. Bunun üzerine resmi görevden ayrıldı. 1964 yılında Elazığ’da serbest avukatlığa başladı. Daha sonra Tunceli’ye geçti. Köy öğretmenliği yıllarında şiirler ve hikayeler yazdı. 1964 yılında ilk romanı “Yaşamanın Ötesinde”, Vatan gazetesinde tefrika edildi. İlk şiir kitabı “Prangalar” 1967 yılında basıldı. 1965 yılında Elazığ’da “Çıra” adlı edebiyat dergisini çıkarıp yönetti. Edebi ve siyasi çok sayıda kitabı var. Kemal Burkay, 1965 yılında Türkiye İşçi Partisi’ne üye oldu ve partinin Elazığ, Tunceli, Bingöl ve Erzincan illerinde örgütlenmesinde rol aldı. 1965 seçimlerinde yaşını büyüterek TİP’in Bingöl adayı oldu. 1968 yılında TİP Genel Yönetim Kurulu’na, bir yıl sonra ise Merkez Yürütme Kurulu’na seçildi. 1969 yılında TİP’in Tunceli adayı oldu. 12 Mart döneminde 1972 yılında yurt dışına çıktı. 1974 yılında çıkan af yasasının ardından Türkiye'ye döndü. Ankara’da yine serbest avukatlığa başladı. Aynı yılın sonunda bir grup arkadaşıyla birlikte illegal Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi’ni (PSK) kurdu ve genel sekreterliğe seçildi. Burkay ve arkadaşları 1975 yılında Özgürlük Yolu dergisini, 1977 yılında ise, 15 günlük Roja Welat gazetesini çıkardılar. PSK, bağımsız aday göstererek 1977 yılında (Mehdi Zana) Diyarbakır, 1979 yılında ise Ağrı belediye başkanlıklarını kazandı. Mart 1980’de yurt dışına çıktı. İsveç’ten politik iltica alan Burkay, çalışmalarını yurt dışında sürdürüyor. Siyasi Kürtçülüğün önemli isimlerinden olan Kemal Burkay, silahlı mücadeleyi reddeden yanıyla PKK’dan ayrılıyor. İki defa evlenen Kemal Burkay, dördü kız, biri erkek beş çocuk babası. Kemal Burkay, halk müziği sanatçısı Seher Dilovan’ın dayısı. ESERLERİ: Yaşamanın Ötesinde; roman, Türkçe, 1964 yılında, Vatan gazetesinde tefrika edildi. Prangalar; şiirler, Türkçe, 1967 yılında Ankara’da, Memleket Yayınları arasında basıldı. Helbestên Kurdî (Kürtçe Şiirler); şiir, marş ve manzum fabller. 1974 yılında Almanya’da, “Ronahi Yayınları” arasında basıldı. Dersim; şiirler, Türkçe, 1975 yılında Ankara’da Toplum Yayınları arasında basıldı. Dehak’ın Sonu (Dawiya Dehak); manzum piyes, iki dilde (Kürtçe ve Türkçe). Önce Özgürlük Yolu dergisinde (1978, sayı: 37-38) yayınlandı. Daha sonra 1991 yılında İstanbul’da, Deng Yayınları arasında, Kürtçe ve Türkçesi birarada basıldı. Alıko Baz; Kürtçe, çocuk kitabı, öykü; 1988 yılında Stokholm’de, Roja Nu Yayınları arasında basıldı. Daha sonra Almanya’da Komkar Yayınları arasında “Aliko und Bussard” adıyla Almanca çevirisi yayınlandı. Kürtçe Dil Dersleri (Dersên Zmanê Kurdî); “Baran” adıyla 1988 yılında Roja Nu Yayınları arasında basıldı. Daha sonra İstanbul’da Deng Yayınları arasında yeni baskıları yapıldı. Özgürlük ve Yaşam (Azadî Jîyan); Türkçe ve Kürtçe; Prangalar ve Dersim şiir kitaplarından yapılan bir seçme, Kürtçe çevirisiyle birlikte 1988 yılında Roja Nu Yayınları arasında basıldı. 1993 yılında İstanbul’da, Deng Yayınları arasında ikinci baskısı yapıldı. Çarin (Rubailer); Kürtçe; 1992 yılında, Roja Nu Yayınları arasında basıldı. Daha sonra yenileri eklenerek ve Türkçeye de çevrilerek 1996 yılında İstanbul’da, Deng Yayınları arasında iki dilde ve birarada yayınlandı. Geçmişten Bugüne Kürtler ve Kürdistan, Cilt-1; Kürdistan tarihi, coğrafyası ve Kürt edebiyatı ile ilgili araştırma, 544 sayfa, Türkçe, 1992 yılında İstanbul’da, Deng Yayınları arasında basıldı. Engellemelere rağmen şimdiye kadar dört baskı yaptı. Ayrıca Bulgarca ve Rumca’ya çevrilerek Bulgaristan’da ve Atina’da yayınlandı. Yakılan Şiirin Türküsü; şiirler, Türkçe, 1993 yılında İstanbul’da Deng Yayınları arasında basıldı. Berf Fedi Dıke (Kar Utanır); şiirler, Kürtçe, 1995 yılında İstanbul’da Deng Yayınları arasında basıldı. Can Taşır Dicle; şiirler, Türkçe, 1998 yılında İstanbul’da, Deng Yayınları arasında basıldı. (NTV Gazeteport) 614390 Yeni vergi hazırlığı yok Araçlardan alınan TRT bandrol ücretlerinin artırılmasının ardından "Yeni vergiler mi geliyor?" tartışmalarına son noktayı Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün koydu. Yeni bir vergi artışı öngörmediklerinin altını çizen Ergün, "2010 yılında ekonomideki büyümenin de etkisiyle vergi gelirlerinin de artacağını öngörüyoruz. Gelecek yıla ilişkin ilave vergi öngörümüz yok." dedi. 2010 yılı için yüzde 3,5 olarak belirlenen büyüme hedefinin üzerine çıkılabileceğini aktaran Ergün, Türkiye'nin yüzde 4'lük büyüme oranını yakalayabileceğini kaydetti. Ekonomi muhabirlerinin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Bakan Ergün, "Krizin tamamen bitmediğine yönelik yorumlar var. Buna ilişkin bir planınız var mı?" şeklindeki soruya, "Marttan beri Türkiye'de krizden çıkış süreci başladı ve devam ediyor. Bunu kapasite kullanım oranları ve ihracattaki artışın yanı sıra işsizlikteki azalma ile de görebilirsiniz. Ülke olarak krizin ağır etkilerini gördük. 2010 yılına ilişkin yeni bir dalga beklenmiyor. Ufak kırılmalar olsa da bunu tamir edebilecek tedbirler geliştirebiliriz." cevabını verdi. İran ile Türkiye arasında ortak sınır bölgesi kurulmasına yönelik çalışmaların devam ettiği bildiren Ergün, sürecin devam ettiğini söyledi. Bakan Ergün, sınır bölgesinin kurulmasının ardından Ermenistan'ın da bu bölgede yer alabileceğini kaydetti. Sanayi Bakanı Ergün, esnafı yakından ilgilendiren çek tasarısına ilişkin çalışmalara da değindi. Çek konusunun kritik olduğunu aktaran Ergün, "Şu an üzerinde anlaşılan konu borcunun bir miktarını ödeyenlerin adli para cezasından bir kısmının düşürülmesi. Şimdiki yapıda çekin ödenen miktarı adli para cezasından düşürülmüyor. İnsanlar da çekten dolayı değil de adli para cezasını ödemediği için hapis yatıyor. Ve çalışmalar sürüyor. Hemen acele karar verilebilecek bir konu değil." diye konuştu. 614190 Irak'ta Kanlı Gün: 147 Ölü Irak'ta Kanlı Gün: 147 Ölü Yayına Giriş: 26.10.2009 00:48:45 Güncelleme: 26.10.2009 00:49:20 Bağdat'ta dün düzenlenen bombalı iki saldırıda ölenlerin sayısı 147'e yükseldi. Son haftalarda şiddetin yeniden tırmandığı Irak, dün yine kanlı eylemlere sahne oldu. Saldırıların hedefinde, bu kez Adalet Bakanlığı binası ile bir kürt partisinin bürosu vardı. Bomba yüklü araçlarla düzenlenen iki saldırıda, 147 kişi öldü, 721 kişi yaralandı. Polis ve sağlık yetkilileri, saldırılarda ölenler arasında adalet bakanlığından 35, vilayet binasından da en az 25 kişinin bulunduğunu söyledi. 615719 Kerem Gönlüm'e yıl men Milli basketbolcu Kerem Gönlüm'ün doping kullandığı yolundaki iddiaların gerçek olduğu ortaya çıkınca Gönlüm'e ceza gecikmedi. Disiplin Kurulu'nun bugün açıklanan kararında, idrar tahlilinde yasaklı ''Cathine'' maddesi bulunan basketbolcuya yıl hak mahrumiyeti ve 10 bin lira, Efes Pilsen Kulübü'ne de yeterli önlemleri almada ihmali bulunduğu gerekçesiyle 30 bin lira para cezası verildiği duyuruldu. Efes Pilsen Genel Menajeri Engin Özerhun, Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu'nun, basketbolcuları Kerem Gönlüm ve kulübe verdiği cezalar için Tahkim Kurulu'na başvuracaklarını bildirdi. Özerhun, yaptığı açıklamada, Disiplin Kurulu kararına üzüldüklerini belirterek, ''Kararı gördük ve üzüldük. Üzücü bir durum. 10 gün içinde Tahkim Kurulu'na gitme hakkımız var. Tahkim Kurulu'na başvuracağız, konu orada da değerlendirilecek. Hukuki süreci devam ettireceğiz'' diye konuştu. Karar metni Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu'nun konuyla ilgili karar metninde, 14 Haziran 2009 tarihinde İstanbul'da oynanan Efes Pilsen–Fenerbahçe Ülker Beko Basketbol Ligi play off final serisi 5. müsabakası bitiminde yapılan doping kontrolü neticesinde; Efes Pilsen sporcusu Kerem Gönlüm'ün test sonucunun pozitif olarak tespit edildiği, mevzuata uygun olarak yapılan incelemeler neticesinde aşağıdaki bulgu ve sonuçlara ulaşıldığı bildirildi: ''Söz konusu play-off müsabakası bitiminde yapılan doping kontrolü sırasında her iki kulübün kura ile belirlenen ikişer sporcusundan alınan numuneler yetkili Köln Laboratuarı'na gönderilmiş ve yapılan testler neticesinde; Efes Pilsen sporcusu Kerem Gönlüm'ün test sonucu pozitif olarak tespit olmuştur. Doping testi neticesinde, yasaklı maddeler listesindeki belirlenmiş maddelerden 'cathine' maddesi, eşik olan mg'ın üstünde 10,7 mg olarak bulunması üzerine, doping kuralları içerisinde sporcu Kerem Gönlüm hakkında, müsabakalara katılmaması için 10.08.2009 tarihinde tedbir kararı verilmiş ve sonuç hakkında savunması ve (B) numunesini açtırıp, açtırmama iradesi sorulmuştur. Sporcu Kerem Gönlüm bu tespiti kabul etmemiş ve (B) numunesinin açılmasını istemiştir. Yine kurallara uygun olarak kulüp ve federasyon yetkililerinin hazır bulunduğu ortamda Köln Laboratuarı'nda yapılan incelemede aynı şekilde eşik üstünde 'cathine' maddesi tespit edilmiştir.'' ''Diğer sporcuda MG" Kamuoyuna yansıyan bir kısım söylenti, rakip kulübün resmi yazılı talebi ve şüpheler üzerine, aynı test sırasında numune alınan Efes Pilsenli diğer sporcunun test sonucunun da Köln Laboratuarı'ndan istendiği belirtilen karar metninde daha sonra şu ifadelere yer verildi: ''Bu sporcunun idrar numunesinde de; mg'lık eşiğin altında, mg civarında 'cathine' maddesinin bulunduğu belirtilmiş, bu nedenle sonucun negatif olarak verildiği bildirilmiştir. Bu sonuç üzerine gerek Köln Laboratuarı'nın tespitleri, gerekse TBF Sağlık ve Doping Kurulları'nın detaylı teknik mütalaaları alınmış, işlemlerin şeffaf olarak yürütülmesini teminen soruşturma ve işlemlerin seyri hakkında ilgili taraflara ve TBF Yönetim Kurulu'na özet halinde bilgi vermiştir.'' ''Vücut tarafından üretilen bir madde değil" Karar metninde, laboratuar ve Sağlık Kurulu tıbbi raporlarında; sporculara yönelik habersiz olarak yapılan doping kontrolü sırasında, eş anda numune alınan Efes Pilsenli her iki sporcuda da adli olarak yasaklı olan ve yine Doping Mevzuatı'nda da yasaklı maddeler içerisinde belirlenmiş maddeler sınıfında yer alan ''cathine'' maddesinin belli miktarlarda aynı anda bulunduğu, bu maddenin vücut tarafından üretilen bir madde olmadığı, dışarıdan alındığı kesin olan eksojen bir madde olduğu, ilaç olarak kullanılan bazı maddelerin vücutta metabolizma sırasında cathine oluşumuna yol açmadığı, bu maddenin tedavi amaçlı bir madde-ilaç olmadığı, sporcuların idrarlarında bulunan cathine maddesinin sporcular tarafından tek başına alındığı ve başka bir ilaç kullanımının cathine'nin tespitine yol açmadığının açıkça belirlendiği kaydedildi. ''Şüphe uyandırıcı bir durum" ''Kurulumuz hayatın doğal akışı içerisinde, aynı anda alınan numunelerde, aynı yasaklı maddeden numune alınan her iki sporcuda da az ya da çok bulunmasının gerek istatistiki, gerekse mantıksal açıdan şüphe uyandırıcı bir durum olduğu izlenimini edinmiştir'' ifadelerine yer verilen karar metni şöyle devam etti: ''Bu net bulgular çerçevesinde soruşturma derinleştirilerek, Efes Pilsen Kulübü'nün yardımcı teknik personeli olarak Doktor Erşan Ateş'in, Masör Bahattin Tapan'ın ve Kondisyoner Yüksel Tezel'in ayrı ayrı şifahi beyanları alınmış, ayrıca sporcu Kerem Gönlüm'ün yazılı savunması yanında şifahi savunması ve diğer Efes Pilsenli sporcunun şifahi beyanları alınmıştır. Söz konusu beyan ve savunmaların tümünde; müsabakalar sırasında takım, sporcu, yönetici ve diğer personelinin genel olarak birlikte davrandıkları, birlikte yiyip-içtikleri, ilaç olarak kulüp tarafından tavsiye edilen ve herkesçe bilinen firmanın vitamin ürünlerinin kullanıldığı, kulübün doktorunun tavsiye ve onayı dışında ilaç vb. alınmadığı, enerji içeceklerinin de yine kapalı kutular halinde Kulüp sponsoru şirketin ürettiklerinin kullanıldığı belirtilmiştir. Açık olarak ise kamp yaparken otelde yemek, çay, kahve vb. günlük yiyecek ve içeceklerin tüketildiği belirtilmiştir. Bu arada yetkili laboratuardan saç teli dahil başkaca benzer bir delilden sonuca ulaşma imkanı olmadığı resmen öğrenilmiştir.'' ''Suçlu bulunmuştur" Kerem'in dopingle mücadele kurallarının ihlali nedeniyle suçlu bulunduğu belirtilen karar metninde, ''Cathine maddesinin mg eşik üstü pozitif olarak tespiti yapılan sporcu Kerem Gönlüm'ün, savunmalarında belirttiği ve kendisinin kamuoyunda bilinen olumlu imajı çerçevesinde konu incelendiğinde dahi, FIBA Dopingle Mücadele Kuralları içerisinde sporcunun vücuduna giren ve vücudunda bulunan her türlü yasaklı maddeden ötürü sorumlu olacağı prensibi çerçevesinde, kendisi, Dopingle Mücadele Kurallarının ihlali nedeniyle suçlu bulunmuştur'' denildi. Karar metninde, FIBA'nın dopingle mücadele kurallarının 10. maddesi hatırlatılarak, ''10. madde uyarınca, bir turnuva sırasında veya kapsamında gerçekleşen bir dopingle mücadele kuralı ihlali halinde, I) sporcunun turnuvada elde ettiği tüm madalyalar ve ödüller geri alınır ve II) madde 10.4 ve madde 10.5'te öngörülen cezanın kaldırılması veya indirilmesine veya madde 10.6'da öngörülen cezanın artırılmasına ilişkin koşulların yerine getirilmiş olması halleri dışında, ilk ihlalde iki yıl hak mahrumiyeti cezası verilir'' ifadeleri kullanıldı. "Efes Pilsen'den net cevap alınamamıştır" Karar metninde konu Efes Pilsen Kulübü açısından da değerlendirilerek, şu görüşlere yer verildi: ''Efes Pilsen Kulübü açısından konu değerlendirildiğinde, önemli oyuncularından ikisinde az ya da çok miktarda ve eş anda adli ve doping anlamında yasaklı maddeye rastlanmıştır. Bu madde bilinen, satılan, piyasada rastlanan bir madde olmadığı gibi, 'cathine' dünyada belli yerlerde bulunmakta hatta ülkemizde bilinmemekte ve tanınmamaktadır. Yapılan teste idrarlarında bu madde bulunan sporcular, geçmişleri temiz kişilerdir. Her ikisi de hayret ve infial içindedirler. Milli sporcu Kerem Gönlüm'ün vücuduna giren maddeyi bilmesi gerektiği yanında uluslararası ve ulusal anlamda defalarca testlere tabi tutulduğu, geçmişinin tertemiz olduğu, kendisinin 32 yaşında ve halen yıllık kontrat imzaladığını, büyük bir ihtimalle son kontratı olabileceğini, bu süreçte böyle bir girişiminin mantıksal olarak dahi izah edilemeyeceği yönündeki savunmasının tutarlılığı açıktır. Diğer taraftan, rakip Kulübün iddiaları da incelendiğinde, cathine maddesinin kura ile belirlenen her iki oyuncuda da eşanda bulunması, diğer oyuncular içinde söz konusu olabileceğini akla getirmekte, hatta sporcuların 'farkında olmadıkları' yönündeki ısrarlı savunmaları dikkat çekmektedir. Bu hususta Efes Pilsen Kulübü'ne yazılı soru yöneltilmiş, ancak olayı izah edecek şekilde net ve tatmin edici bir cevap alınamamıştır.'' Efes Pilsen'e ceza Karar metninde Efes Pilsen Kulübü'ne verilen ceza ile ilgili olarak da şu ifadeler yer aldı: ''Efes Pilsen Kulübü'nün, yeterli önlemleri almada 'ihmali' bulunduğu, sonucunda şampiyonluğu etkileyen müsabakalarda bu tip tartışmalara yol açtığı, bir kısım sporcuların da şaibe altında kaldığı ve nihayet Türk Basketboluna dolaylıda olsa zarar verdiği kanaatine varıldığından, Disiplin Yönergesi'nin 32. Maddesi, TBF Dopingle Mücadele Yönergesi eki cezai yaptırımlar 4. Maddesi gereğince; Efes Pilsen Kulübü'nün anılan şekilde 'ihmali' nedeniyle 30.000 TL para cezası ile tecziyesine, Ceza kararının, ilgili yurt içi ve yurt dışı kurumlara bildirilmek üzere TBF Başkanlığı'na sunulmasına, iş bu kararın ilgililere tebliğine, Disiplin Yönergesinin 51. Maddesi çerçevesinde para cezasının 30 gün içerisinde ödenmesi gereğinin bildirilmesine oy birliği ile karar verildi.'' Olayın geçmişi Beko Basketbol Ligi'nde, Efes Pilsen-Fenerbahçe Ülker takımları arasındaki play-off final serisinin 5. maçından sonra yapılan idrar testinde, WADA'nın yasaklı maddelerinden ''cathene'' tespit edilen Kerem Gönlüm, Basketbol Federasyonu'na 20 Ağustos tarihinde verdiği dilekçe ile (B) numunesinin de açılmasını talep etmişti. Köln Laboratuvarı, Kerem Gönlüm'ün açılan (B) numunesinin de pozitif çıktığını bildirmişti. 26 Ekim 2009 615634 Org. Iğsız, Çapkın'ı ziyaret etti Orgeneral Iğsız, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesine gelişinde Hüseyin Çapkın tarafından törenle karşılandı. Tören mangasını selamlayan Orgeneral Iğsız, daha sonra Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın makamına geçti. Orgeneral Iğsız,İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde yaklaşık yarım saat kaldı. 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, çıkışta gazetecilerin sorusu üzerine, İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın'a nezaket ziyaretinde bulunduğunu söyledi. Orgeneral Iğsız, bir gazetecinin ''İrtica belgesiyle ilgili iddialar var. Bununla ilgili bir şey söyleyecek misiniz?'' sorusunu ise yanıtlamadı. AA 615934 "Böyle Bedeli Türkiye Kaldıramaz" "Böyle Bedeli Türkiye Kaldıramaz" Pakistan'dan İran'a geçerken açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan Türkiye'ye döndüğünde Genelkurmay Başkanı ile görüşeceğini söyledi. Yayına Giriş: 26.10.2009 21:40:16 Güncelleme: 26.10.2009 22:22:35 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokrasiye müdahale planı tartışmalarına, İran yolu üzerinde uçakta katıldı. "Temennim odur ki, şu anda yazılanlar, çizilenler veya söylenenler doğru çıkmasın, yanlış çıksın diyen Başbakan, "Böyle bir bedeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldıramaz dedi. Erdoğan, "Özellikle Silahlı kuvvetlerimizin böyle bir zan altında kalmasını da tabii hazmetmek kabul edilebilir gibi değil şeklinde konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan ziyaretinin ardından İran'a geçerken, uçakta sıcak gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, demokrasiye müdahale planına ilişkin gelişmeler konusunda, Temennim odur ki, şu andaki yazılanlar, çizilenler veya söylenenler doğru çıkmasın, yanlış çıksın" dedi. "Böyle bir bedeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldıramaz" diyen Başbakan, "Özellikle de Silahlı Kuvvetlerimizin böyle bir zan altında kalmasını da tabii hazmetmek kabul edilebilir gibi değil" şeklinde konuştu. "Medya üzerinden Genelkurmay Başkanı ile konuşmak istemem" diyen Erdoğan, haftalık rutin görüşmelerini hatırlatarak, "Belki bu görüşme vesilesiyle bir araya geldiğimizde bu konuyu muhakkak görüşeceğiz dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Önemli bir konu ve aramızda bu konuyu görüşerek süreci değerlendiririz diye konuştu. 614255 Türk halkı barışçıdır heyecanımızı anlar Türk halkı barışçıdır heyecanımızı anlarDevrim Sevimay 26.10.2009 Mahmur’dan 26 kişiyi yolcu eden kamp sorumlusu Polat, “Barış yolu açılıyor sevinciyle sevdalanmışçasına yollara düştük, aç susuz kaldığımızı sevincimizden anlamadık. niyetli bir şey yapmadık. İnanın insanlar sarhoş gibiydi. Türk halkı sağduyuludur, barıştan yanadır, bizi anlayacaktır” diyor Mahmur kampına gitmek bir mesele değil. 2003’ten beri zaten habercilerin girip çıktığı kamp, Erbil’den topu topu bir saat uzaklıkta. Dolayısıyla denetimindeki Mahmur’a gitmenin de içeri girmenin de enteresan bir tarafı yok. Ama tüm geçen pazartesi kamptan gelen grubun Habur’dan giriş şekli ve sonrasıyla hop oturup hop kalkarken, gidip kamptakileri dinlemek doğrusu önemliydi. Bir kere niye Türkiye’nin bu kadar kızdığını hiç anlamış değiller ve kelimenin tam anlamıyla şaşkınlar. Biz kendilerine, “Kürtler dahi karşılama şeklini eleştirdi” dedikçe, “Bizim neye sevindiğimizi niye anlamıyorlar?” diye tepki gösterdiler. Bırakın Türklerin endişelerini, 19 Ekim gecesi sınırda hem krizi aşmak hem insanları yatıştırmakla boğuşan Genel Başkanı ’ün neler çektiğinin dahi farkında değiller. Sınırın bu tarafını kesinlikle okuyamıyorlar. Sınırın bu tarafı da insanların 16 yıl önce neden göç etmek zorunda kaldığını hiç hatırlamıyor. 16 yıl önce orada ne yaşanmıştı, hiç bilmiyor. İşin bu yanına kadar uzak durulmuş ki, yüzden de şimdi herkes sınırdaki fotoğrafın şokuyla baş başa kalıyor. Şu anda Türkiye’yi sakinleştirecek tek şey, tarihi anlamaya çalışmak. Biz de zaten bölgenin nabzını en iyi tutan gazetecilerden Milliyet muhabiri Namık Durukan ve fotomuhabir Altan Burgucu’yla beraber sırf bunun için gittik Mahmur’a; tarihi anlamaya çalışanlara küçük bir not düşmek için: Öcalan’ı okur okumaz Mahmur’dan birilerinin de ’yla Türkiye’ye gideceği kararı size ne zaman ulaştı? Biz Öcalan’la avukatlarının yaptığı haftalık görüşme notlarını internetten düzenli bir şekilde takip ediyoruz. Ekim’deki görüşmenin notlarında, Öcalan’ın Mahmur’a da değindiğini okuduk. Okur okumaz hemen aynı gün çalışmalara başladık.  Ne yaptınız ilk iş? Burada bir sahnemiz var, hemen halkı oraya topladık. İnsanlar bir anda yığıldı. Meclis yürütmesinden bir arkadaş çıkıp, “Bize böyle bir çağrı yapıldı” diye durumu anlattı. “Önerisi olanlar yazılı ya da sözlü meclis yürütmesine gelip fikrini beyan etsin” dedi. Öneri dediğiniz “Ben gidebilirim” önerisi mi? Evet, gitme önerisi olan, bu sürece katkı vermek isteyen herkes sıraya girdi. Kısa sürede 403 kişi, “Tamam, ben giderim” dedi. Fakat, Öcalan “hukuki durumu uygun olanlar gidebilir” dediği için bunların içinden öyle bir değerlendirme yapıldı ve toplam iki gün içinde biz 26 kişiyi belirlemiş olduk. Seçilenlere piyango vurdu 26 kişi seçildikten sonraki hava nasıldı? Seçilenler piyango vurmuş gibiydi. Böyle tarihi bir görev kendisine verildiği için adeta sevinçten uçuyordu arkadaşlar. Hatta herkes kıskanıyordu onları. Son gün veda sahnesi nasıl yaşandı? Sabah saat 4’te bütün bu kampın halkı caddeye indi. Hatta gece yarısı 3’te bile caddeye gelenler vardı. akşam kimse yatmadı heyecanından. Gidenlerin heyecanı bir başka, onları gönderenlerin başkaydı. Sabah 8’e kadar sürdü vedalaşma. İnsanlar tekrar tekrar sarılıyordu birbirlerine. Kimi ağlıyordu, kimi gülüyordu, kimi sloganlar atıyordu, herkes büyük bir heyecan yaşıyordu.  Tek tip kıyafetin giyilmesini kim belirledi? kıyafeti da kullandığı için sembol haline geldi, ama aslında şalşepik bizim dedelerimizden kalma, geleneksel elbisemizdir. En iyi elbisemiz de odur. Peki, buradan büyük bir duygusallıkla yola çıkılmış, ama Türkiye’ye vardıklarında yaşananlar tam aksi sonuçlara sebep oldu. Sizce de karşılama töreni tahrik edici olmadı mı? Bir şey söyleyeyim mi; ben Türkiye’de yaşayan insanların bu halkı çok da iyi anladığını sanmıyorum. ’dakinin ’ta yaşayan bir insanı anladığını sanmıyorum. hangi psikolojiyi yaşıyor, bilmiyor. Şimdi 30 yıldır insanları öldürülüyor bu halkın. Ailesinden en az bir yakını öldürülmeyen insan yok burada. görmeyen insan yok. Faili meçhule gitmeyen yok. yüzden barışa susamış bu insanlar. Oraya yığılan insanlar da bu barış sevinciyle oraya yığıldı.  Bir gövde gösterisi değil miydi yani? Hayır, kesinlikle öyle bir şey değildi. büyük bir mutluluktu, bir halkın sevinciydi. Neyin sevinciydi? Yani barış elçileri geldi, barış olacak sevinci. Barış yolu tekrardan açılıyor sevinci. İnanın sabahın ilk saatlerinden itibaren böyle adeta sevdalanmışçasına yollara düştük. Sabahtan akşama kadar aç susuz kaldık, ama sevincimizden onu bile anlamadık. Bizim böyle bir barışa nasıl susadığımızı Türkiye’nin çok iyi okuması lazım. Yoksa, asla “Biz geldik, gövde gösterisi yapıyoruz, işte sizi dize getirdik”, kesinlikle böyle şeyler yoktu karşılamada.  Diyelim ki, Türkler Kürtlerin bu sevincini anlayamadı, doğru okuyamadı; peki siz Türklerin tepkisini anlayabiliyor musunuz? Şoven duygularla, “Bunlar da kim oluyor”, “Bunları asalım keselim” diyenleri anlamamıza imkan yok, ama bu sürece hâlâ bir anlam biçememiş, oradaki duygusallığı anlamadığı için, “Acaba, bu bir gövde gösterisi mi?” diye eleştirel bakanlara saygı duyarım. Olabilir. Sonuçta öyle olmadığı görüldükçe bunlar da yavaş yavaş aşılır. Anlık bir gelişmeydi Peki tüm bu gerginlikler oluşacağına 99’daki grup gibi daha sessiz sedasız gelinmesi iyi olmaz mıydı? Niye sessiz sedasız gelinsin ki, bu bir barış girişimi, bir barış elçiliği... Uzlaşma için oradalar. Türkiye niye korkuyor bundan? Korkulan şey nedir? Sizce ne olabilir? Bence kitlenin, yüz binlerce insanın, kısa sürede toplanabilmesi bir kaygı yarattı. Toplanıp boyutta kendi duygularını ifade edebilmesi bir korkuttu. Ama da geçicidir bence, anlık oluşan bir şey.  Unutulur mu yani sizce? Unutulur tabii, çünkü orada kitlenin yaptığı niyetli bir şey yoktu.  Bir dahaki gelişler kadar heyecanlı olmayabilir der misiniz? Olabilir tabii, sonuçta ilk adımlar daha heyecanlıdır hep.  Kaldı ki Öcalan’ın dahi gösterileri yapanlara “Süreci tıkadınız”, “Abarttınız” diye kızma olasılığı yok değil. Olabilir. Bu halkın barış sürecine öncülük eden kişi olarak zedelenmesini istemez tabii.  Mesela ’dan böyle bir açıklama yapıldıktan sonra sizinle konuşuyor olsaydık, acaba bize “Evet, bence de yanlış oldu” der miydiniz? Yok yine de demezdim, çünkü ben buradan kapıya kadar gittim, halkın duygularını gördüm. İnanın insanlar sarhoş gibiydi. Barış Grubu sınırdan geçtikten sonra onları geçirmeye gelen kamp halkı bir anda etrafa dağıldı, ama nereye gittiğini dahi bilmiyor. Böyle sevdalı gibi yani. Zaho’nun içine girdi, ama Zaho’yu da bilmiyor ha. Gruplar halinde kendini unutmuş vaziyette öyle gidiyor. Çünkü, “Bitti bu üzüntü” diyor kendine, “Galiba kan durdu artık” diyor, kendini ona inandırıyor. Bu çok derin bir sevinçtir bizim için. Bu sevincin nesinden korkuluyor, biz bunu anlayamıyoruz. Türk halkı sağduyuludur Bir kere en çok korkulan şey Türk-Kürt ihtimali. Siz sınırın bu tarafını görüyorsunuz, ama öbür tarafında hiç olmadığı kadar büyük bir gerginlik var, onu hiç hesaba katmıyorsunuz. Ben sanmıyorum, Türkiye’de halklar birbirine girer bir duruma gelsin... Bence işler asla safhaya varmaz. Türk halkı sağduyuludur. Türk halkının hepsi seslerini duyuranlar değil. Yani ben inanıyorum ki yüzde 70’i Türkiye halkının bu süreçten barış sürecinden yanadır. Ama tabii ben bunu söylerken, bir için zemin oluşturulması gerektiğini de görüyorum. Topluma her şeyden önce devlet tarafından şunun denmesi şart: Kürtler de insan. Onların da kültürleri var. Onların da dili, kimliği var. Onlar değiller. Eski PTT memuru Herkes ona “Polat”, hatta sadece “Pola” diyor. Mahmur kampındaki bütün giriş çıkışlar, bütün basınla ilişkiler, BM’yle, yerel hükümetle, dışarıdan gelen hükümetlerle yapılan bütün görüşmelerde yetkili isim o. Kendisinden, üzerinde taşıdığı kimliği görmeyi istedik, Polat söylenene göre ilk kez çıkarıp iki kimliğini de gösterdi. Kimliklerinden biri bölgesel hükümete, diğeri BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne ait (UNHCR). Her iki kimlikte de UNHCR’nin verdiği aynı yazılı. Baktık, 1966 doğumlu. “Daha yaşlı duruyorsunuz” dedik, “Kolay geçmedi ki seneler, çok yıprandık” diye yanıtladı. Aslında Polat’ın bu söylediği kamptaki hemen herkes için geçerli görünüyordu. Kime yaşını sorsak, söylediğinin en az 8-10 yaş fazlası gibiydi... Sonra döndük yine Polat’ın UNCHR kimliğini okumaya: Nüfustaki asıl adı Ramazan Bozan Muhammed. Ülkesi Türkiye. Etnik orijini Kürt. Doğum yeri Evli. Lise mezunu. Beş çocuğu var. Asıl merak ettiğimizi de kimlikte yazmadığı için biz sorduk: Gelmeden önceki mesleğiniz neydi? Ben devlet memuruydum, Çukurca’da PTT’de çalışıyordum. Dönünce ne yapmayı düşünürsünüz? Onu koşullar belirler, ama büyük bir ihtimalle bir dağın başında bir ev yapar, oturur, sakin sakin yaşarız. Bilmiyorum ki nasıl olur koşullar. Belki de siyaset yaparız.  Polat: Sıra hükümette Mahmur’dan yeni bir grubun daha gitme hazırlığı var mı? Şimdi biraz izlemek gerekiyor, devlet nasıl bir adım atacak. Sıra hükümet de şimdi. Daha ne adım atsın, 221’i bile uygulamadan sınırdan kabul etti. Doğru, çok olumlu bir yaklaşımdı. Onu yaparken risk de aldılar. Ama sadece gruba ilişkin değil, grupla beraber giden taleplere ilişkin de beklentimiz var. Bu aralar hiç Mahmur’a Türkiye’den yetkililer geldi mi? Hayır, resmi olarak gelmedi. Resmi olmayarak geldi mi? Bilmiyorum belki gelmiştir, görmedim, yani tanıtmadılar kendilerini, bilmiyorum. Yok gelmemişler.  Karıştı biraz, ne demek şimdi bu? Yok, bir ara bekliyorduk, yedi kişilik bir heyet gelecekti, biz de hazırlığımızı yaptık, ha bugün ha yarın gelecekler diyeÖ Ne zaman gelmişti haber? Bir hafta önceydi. Yok yok, bir buçuk ay önceydi. Hatta halka duyurduk, kamp adına bir heyet oluşturuldu, ama gelmediler. Siz BM’de, KDP ve KYB’de “Artık bu kamp kapatılsın” havasını görüyor musunuz? hava daha çok yönetimi ile Türkiye’de var. Ama diğerlerinden henüz öyle bir şey yansımadı bize. Çocuklarla akreplerin hayatta kalma mücadelesi Mahmur kampında yürürken karşımıza sürekli çocuklar çıkıyordu. Evlerin önünde, pencerelerin içinde, oyun sahalarında, oradan oraya koşturma halinde, camide, kursta, ama gittiğimiz her yerde etrafımızdaydılar ve üstelik Altan Burgucu’ya da birbirinden güzel pozlar veriyorlardı. Biz onların bu halini izlerken kampın ilkokul öğretmenlerinden Tahir Sidar çocuklara ilişkin bakın şu ilginç hikâyeyi anlattı: “Mahmur’a ilk 1998’in Haziran ayında geldiğimizde tepemizde bir çadır dahi yoktu. Sıcaklık ise yazları burada en az 50 derece. Sürüler halinde akrepler geziyor. Her yer akrep. Her gece en az 20 çocuğu uykusunda sokuyorlar. İlk 14 gün tam 73 çocuk akrep sokması, 12 yaşlı kadın da güneş çarpması yüzünden öldü. Ama çocukların canı kadar yandı ki, sonunda çocuklarla akrepler arasında bir savaş başladı. Geceleri akrepler çocukları ısırıyor, güneş doğar doğmaz da çocuklar akrep avına çıkıyordu. Biz büyükler bile onlar kadar iyi yapamıyorduk. Bu gördüğünüz yaşta çocuklar ellerine çubuk alıp akrep yuvalarını buluyorlar, sonra deliklere ibrikten su döküp 30, bazen 70 akrep çıkınca topluca hepsini öldürüyorlardı. Tam bir buçuk yıl bu çocuk-akrep savaşı sürdü. Sonunda çocuklar resmen akreplerin kökünü kazıdı. Eğer, hayatta kalma mücadelesini vermeselerdi, tüm bu çocuklar gerçekten ölebilirdi, kadar korkunç bir ortam vardı.” YARIN: MAHMUR’DA HAYAT 614372 Derbide kart damgası! Ezeli rakiplerin son randevusunda da hakem Bünyamin Gezer, kırmızı, sarı kart kullandı. İki takım arasında 19'u lig, 6'sı da Türkiye Kupası olmak üzere son 25 randevusunda hakemler toplam 22 kırmızı, 143 de sarı kart gösterdi. Öte yandan, ezeli rakipler arasında Turkcell Süper Lig ve Fortis Türkiye Kupası'nda yapılan son maçta hakemler toplam 11 kırmızı, 45 de sarı kart çıkardı. -SON 25 MAÇ- Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki son 25 maçta hakemlerin gösterdiği kartların sezonlara göre dağılımı şöyle: 2000-2001: Galatasaray Fenerbahçe: (10 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (5 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (Pen.7-6) (Türkiye Kupası) (8 sarı) 2001-2002: Galatasaray Fenerbahçe: (5 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (4 kırmızı, sarı) 2002-2003: Fenerbahçe Galatasaray: (2 kırmızı, sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (5 sarı) 2003-2004: Galatasaray Fenerbahçe: (1 kırmızı, sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (1 kırmızı, sarı) 2004-2005: Galatasaray Fenerbahçe: (1 kırmızı, sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (Türkiye Kupası) (4 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (5 sarı) 2005-2006: Galatasaray Fenerbahçe: (1 kırmızı, sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (Türkiye Kupası) (7 sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (Türkiye Kupası) (7 sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (1 kırmızı, sarı) 2006-2007: Fenerbahçe Galatasaray: (7 sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (7 sarı) 2007-2008: Fenerbahçe Galatasaray: (1 kırmızı, sarı) Fenerbahçe Galatasaray: (Türkiye Kupası) (1 kırmızı, sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (Türkiye Kupası) (4 kırmızı, 11 sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (2 sarı) 2008-2009: Fenerbahçe Galatasaray: (10 sarı) Galatasaray Fenerbahçe: (4 kırmızı, sarı) 2009-2010: Fenerbahçe Galatasaray: (1 kırmızı, sarı) 614933 Burs'nın en büyük uyuşturucu operasyonu! Bursa'dan doğu illerine kokain götürmek isteyen bir kişi, şehirler arası otobüs terminalinde kilo 960 gram kokain maddesiyle yakalandı. Yurtdışından temin edilen kokain maddesinin doğu illerine götürüleceği bilgisine ulaşan Bursa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Ekrem K. (47) isimli şahsı, Bursa Şehirlerarası Otobüs Terminali'nde otobüse binmek istediği sırada yakaladı. Şahsın valizinde yapılan aramada, bornozların altına yapılan özel bir bölüme gizlenmiş kilo 960 gram kokain maddesi bulundu. Ekrem K., emniyetteki sorgusunun ardından 'uyuşturucu ticareti' suçundan çıkartıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. Piyasa değeri 200 bin lira olduğu tahmin edilen kokain maddesinin, bin kişiyi zehirleyebileceği belirtildi. Uyuşturucunun, Bursa tarihinde şimdiye kadar ele geçirilen en fazla miktar olduğu ifade edildi. 615760 Ruble karşılığı şiir yazdı mı? Ruble karşılığı şiir yazdı mı? 26.10.2009 19:10Nazım Hikmet'in oğlu Memet Fuat'ın babasının para karşılığı şiir yazdığını söylediği ve son eşi Vera'nın da Nazım'ın mezarının Türkiye'ye getirilmesi için milyon dolar istediği iddia edildi. İddialarla ilgili olarak HABERTÜRK'e konuşan yazar Refik Erduran, iddiaların saçma olduğunu, Memet Nazım'ın babasına olan öfkeyle olumsuz laflar söylediğini ama Nazım Hikmet'in kesinlikle paraya önem veren biri olmadığını anlattı. Erduran, Vera'nın da paragöz biri olmadığını ve kimseden Nazım'ın mezarının taşınması için para istemediğini söylerek şunları söyledi: "Kendini terk edilmiş hisseden Münevver Hanım oğlu Memet Nazım'ı yönlendirdi. Memet Nazım'ın pek dengeli olduğu söylenemez. Nazım Hikmet için olumsuz şeyler söylenecek ise çok şey bulunabilir, söylenebilir, söylenmişti de. Vatan haini olduğu bile söylenmişti. Söylendiğinde gülünç olunabilecek bir şey varsa da, Nazım Hikmet'in paraya önem verdiğidir. Nazım isteseydi, gençliğinde itibaren öyle bir ailenin içine doğmuştu, öyle bağlantıları vardı ki; refah içerisinde yaşayabilirdi. Eski eşinin Nazım'ın mezarının taşınması iznini vermek için milyon dolar istediği iddiası da çok saçma, son derece gülünç. Vera'yı da çok iyi tanıdım, doğrusunu isterseniz çok onayladığım bir insan değil. Nazım'la ilişkilerinde eleştirilecek çok şey olmuştur ama bunlar parasal değil gönül açısındandır. ok kıskandırdı yaşlanan Nazım'ı, üzdü. Ancak Vera öyle paragöz bir insan değildi." 614634 2010 yılı bütçe maratonu başlıyor Meclis'in yaklaşık ayı bulacak 2010 yılı maratonu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in bugün tasarısını Plan ve Bütçe Komisyonu'na sunumuyla başlayacak. 2010 Yılı Merkezi Yönetim Kanunu Tasarısı'nın, komisyondaki tümü üzerindeki görüşmeler ise Kasım Pazartesi yapılacak. TBMM, Sayıştay, Cumhurbaşkanlığı, MİT, MGK Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA bütçeleri Kasım Salı; Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, TODAİE, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, Devlet Personel Başkanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi bütçeleri Kasım Çarşamba; Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, TÜBA, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, SHÇEK, Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bütçeleri Kasım Perşembe günü görüşülecek. Milli Bakanlığı, yüksek öğretim kurumları Kasım Cuma; İçişleri ile Tarım ve Köyişleri bakanlıkları bütçeleri Kasım Pazartesi; ve Tabii Kaynaklar ile Milli Savunma Bakanlıkları bütçeleri 10 Kasım Salı; Adalet, Bayındırlık ve İskan Bakanlıkları bütçeleri 11 Kasım Çarşamba; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bütçesi 12 Kasım Perşembe; Sağlık Bakanlığı bütçesi 13 Kasım Cuma; Kültür ve ile Çevre ve Orman Bakanlıkları bütçeleri 16 Kasım Pazartesi; Çalışma ve Sosyal Güvenlik ile Dışişleri Bakanlıkları bütçeleri 17 Kasım Salı; Ulaştırma Bakanlığı bütçesi 18 Kasım Çarşamba; DPT, TÜİK, Hazine, BDDK, SPK bütçeleri 19 Kasım Perşembe; Maliye Bakanlığı bütçesi ise 20 Kasım Cuma günü ele alınacak. Görüşmeler, saat 10.00'da başlayacak ve verilen öğle arasının ardından bitimine kadar sürecek. TBMM Plan ve Komisyonu'ndaki görüşmelerin ardından bakanlıkların bütçeleri TBMM Genel Kurulu'nda onaya sunulacak. 615087 ‘Dink cinayeti’nde ihmali yazdı hapsi istendi ‘Dink cinayeti’nde ihmali yazdı hapsi istendi 26.10.2009 muhabiri ’in ardından, cinayeti sürecindeki ihmalleri kitaplaştıran muhabiri Kemal Göktaş hakkında da dava açtı. (EGM) ve İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden kısa süre önce alınan Göktaş’ın kaleme aldığı, Cinayeti: Yargı, Devlet” adlı kitapla ilgili suç duyurusunda bulundu.  Akyürek’in dilekçesi Emniyet Genel Müdürlüğü’nün suç duyurusunda, kitapta yer alan “Akyürek’in, Dink cinayeti davasının azmettiricisi ’i polis muhbiri yaptığı, cinayetten önce muhbirlikten çıkartılmasının makul olmadığı, Akyürek’in cinayeti engellemek için çaba göstermediği” gibi ifadelerin suç oluşturduğu savunuldu. Akyürek’in dilekçesinde de kitapta hakaret suçunun işlendiği, adil yargılamanın etkilenmeye çalışıldığı, yargıyı etkileme suçunun işlendiği öne sürüldü. Savcılık, Göktaş hakkında emniyet kuvvetlerini aşağıladığı, adil yargılamayı etkilemeye çalıştığı ve suçlarından verdi. Kararda, kitaptaki bu suçlamalara konu ifadelerin, çerçevesinde ele alınması gerektiği kaydedildi.  Bir takipsizlik, bir dava Ancak savcılık, Göktaş hakkında “gizli belgeyi açıkladığı” gerekçesiyle yıldan yıla kadar istemiyle dava açtı. İddianamede Emniyeti’nden ’ne Dink cinayetinden önce gönderilen ve ’in Dink’i öldürmeyi tasarladığı uyarısında bulunulan raporun, gizli nitelikte olduğu öne sürüldü. Savcılık, raporu başta olmak üzere çok sayıda raporda söz konusu belgeye yer verilmesini ise dikkate almadı. yargılanıyor daha önce de muhabiri Nedim Şener aleyhinde, “İstihbarat Yalanları” kitabı nedeniyle 28 yıl hapis cezası istemiyle dava açmıştı. Devam eden dava Şener hakkında cinayeti işleyenlerden bile fazla hapis cezası talep edilmesi nedeniyle eleştirilmişti. 614164 İlker Başbuğ'un 'Nefes'ini kesen sahne Orgeneral Başbuğ, Panora Alışveriş Merkezi'ndeki sinemada, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atilla Işık, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Bekir Kalyoncu ile birlikte ''Nefes: Vatan Sağolsun'' adlı filmi izledi. Başbuğ, ''Belki de terörle mücadele kapsamında bugüne kadar çekilmiş en güzel filmlerden bir tanesi. Sinema teknik olarak güzel. Oyuncular gerçekten güzel oynamışlar'' dedi. Filmde olayların bir karakolda geçtiğini anlatan Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelenin sadece bir karakolla sınırlı olmadığını, operasyonel boyutu da bulunduğunu hatırlatarak, ''İleride aynı grubun operasyonel, kapsamlı bir film çevirebilmesini arzu ederim'' diye konuştu. ''ASKER DE ROBOT DEĞİL, BİR İNSAN'' Filmin, terörle mücadelenin kolay olmadığı konusunda iyi mesaj verdiğini vurgulayan Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Terörle mücadele zor. Görüyorsunuz. Bizim de daha önceden ifade ettiğimiz gibi insan odaklı, neticede bu terörle mücadeleyi yapanlar sizler, bizler gibi insan ve bunlar genç insanlar. Elbette bir kere şunu iyi anlamamız lazım; Asker de bir robot değil, bir insan. Bunların özel hayatları, değişik şartları var. En önemlisi de bu bir karakol etrafında senaryoya baktığımız zaman kahraman askerler, subay, astsubay, çavuş, onbaşı ve erler, bu mücadeleyi 365 gün 24 saat yürütüyor. Bunun iyi anlaşılması lazım. Mücadele zorluğu 365 gün 24 saat ve insan odaklı.'' ''ŞEHİTLERE BORÇLUYUZ'' Filmin 1993 yılında geçtiğini, kendisinin 1993-1995 yılları arasında bu bölgede görev yaptığını ifade eden Orgeneral Başbuğ, vatandaşlardan 1993-1994 yıllarının gazete arşivlerine tekrar göz atmalarını istedi. Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti: ''1993 hatta 1994 ortalarında belki de sonuna kadar gerçekten bu tip çok olaylarla karşı karşıya kaldık. Çok karakol baskınları yaşadık. Hatırlayın, zamanki teknolojik olanaklar da şimdi sahip olduğumuz oranda değildi. Bugün 2009'a geldiğimizde elbette terör bugün de devam ediyor ama hiç bir zaman 1990'lı yıllarda yaşadığımız boyutta, şiddette değil, olmaz da. Bunu da iddialı ifade ediyorum. yıllara Türkiye bir daha tekrar geri dönemez. zaman soralım; Bunu kime borçluyuz? Bu filmde gördüğünüz gibi, görev, vatan ve ülkesi uğruna canlarını feda eden şehitlere borçluyuz. binin üzerinde şehit verdik bu mücadelede. 90'lı yılları bir hatırlayınız, terör örgütü ne istiyordu? Terör örgütü zaman Türkiye'nin belirli bölgesini kontrol altına almak, ondan sonra olayları geliştirmek, bağımsız devlet hedefi güdüyorlardı. Bugün neredeler? Bugün aslında terörle artık bu hedeflerine ulaşamayacağını bölücü terör örgütü anladı, gördü. Nerede bugün bağımsız devlet hedefi söyleyenler, bugün niye bunları söyleyemiyor? 1990'lı yıllarda şehirlerimizde güvenlik boyutlarını hatırlayın. Terörle mücadele zor, acı, kanlı. Çünkü, bir noktada silahlı mücadele kolay değil. Bence bu filmin benim açımdan en önemli noktası, 90'lı yıllardaki durumu yansıtıyor. 90'lı yıllarda biz bu tabloları gerçekten çok yaşadık. Çok çabuk unutuyoruz. Ama geçtiğimiz yıllarda da bazı büyük terör olaylarını yaşadık, bu da bir gerçek. Ama hiç bir zaman Türkiye'deki yaşadığımız terör olayları 90'lı yılların boyutunda değildir ve noktaya tekrar geri dönemez. İşte bunlar, bu şehitlerimizin sayesinde oldu, bunları hiç unutmayalım.'' 1990'lı yıllarda imkanların daha kısıtlı olduğunu, bugün imkanların daha geliştiğini anlatan Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti: ''Unutmayın, terörle mücadeleyi insan yapıyor. İnsan bu. Etten, kemikten, kandan oluşan bir insan. Bu insan üşüyor, bu insan yaşıyor. Bu insanların kuvvetli tarafları var. Elbette bazen zayıf noktalar da bazen hatalar da oluyor. İnsansınız, bunu kabul etmek zorundayız. Zaten bütün amacımız da her zaman söylediğimiz gibi verdiğimiz eğitimle hata oranını, hata yüzdelerini asgariye çekmek.'' Filmi güzel bulduğunu, olayların güzel canlandırıldığını yineleyen Orgeneral Başbuğ, ''Ama elbette filmde gördüklerimizin hepsi gerçek yaşanan bir durum değil. Mümkün olduğu kadar gerçekleri yansıtmış'' dedi. ETKİLENDİĞİ SAHNE.. Filmde en fazla etkilendiği sahnenin sorulması üzerine Orgeneral Başbuğ, ''Çavuş'un, Atatürk büstüyle ilişkisi beni gerçekten çok etkiledi. Gerçek askerimiz bu'' diye konuştu. Filmdeki en güzel noktalardan birinin askerin insani boyutunu yansıtması olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, filmde bulutların da çok güzel kullanıldığını söyledi. Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu: ''Başta yüzbaşının karakola geldiği zaman erleri motive etmek için konuşmaları gerçekten etkileyiciydi. Çünkü doğrudur, yani orada neticede erleri motive etmeniz, hareketlendirmeniz, duygusal konuşmanız lazım. Etkileyici, çarpıcı konuşmanız lazım. Başlangıçtaki personelle yaptığı konuşmalar gerçekten etkileyiciydi. İnsani boyutu çok güçlü olan bir film. En basitinden bir terörist yaralıya karşı yapılan. İşte Türk askeri budur. Bu gerçek. Yani Türk askeri, Türk Silahlı Kuvvetleri budur.'' Film ekibini kutlayan Orgeneral Başbuğ, ''İyi hazırlanmışlar, çok uğraşmışlar. Bunun devamını isteriz. Çünkü kitaplarda film çevrilebilecek boyutta senaryolar var, operasyonlarla ilgili çok hikayeler var'' dedi. Bir gazetecinin, ''O günleri size hatırlattı mı?'' sorusu üzerine Başbuğ, ''Evet çok hatırlattı'' yanıtını verdi. AA 2009-10-26 01:06:21 hüsran ve gaflet sonucu devlet projesi olmakla hükümet tamami ile diger acilimlari birakin pkk baglamda gidisat ile siyaseti iflas etmisdir.. bunu takiben etkin diger üc partide seyirci kalmakla veya yanlis gercek disi söylemlerle takili kalarak tedbir almadigi icin olayi derinlestirmisdir.. tedbirsizlik onaylamak oldugunu bilememislerdir.. habersizce sirtindan vurulan halkin yarasini iyilestirmek icin yeni bir hükümet kacinilmaz olmusdur. dört partide muhalefete göndermek sarti ile... Ismail Yildiz 2009-10-26 01:05:01 bu kadar saçma bir film olamaz uyuttu bizi assaglam 2009-10-26 00:36:28 bence başbuğun beğendiği sahne filmin saçma sahnesi, nedenmi.. insan olan asker kalktığında gider yaralı bi arkadaşım varmı,kimler ölmüş kimler sağ kalmış bakayım der bunun gibi direk büsse yönelmez, zaten komutanın vurulmasındada askerin suçu var, arkada bekliyorda adam komutanı öldürmeden ateş etmiyor.... mücahit aşikar 2009-10-26 00:17:43 bu gibi filmlerin devamı gelir inşAllah.ama daha çok pkklı öldürülürse daha güzel olur gücümüzü görsün dünya ve pkk lılar ali 2009-10-26 00:17:34 Yorumumla ilgili boru bölümünü üstüne alınmışsın, hayırdır. muhittin yılmaz 2009-10-26 00:05:45 muhittin sen gitsende anlayamazsın zaten. sana en iyi shrek'e gitmek yakışır. gitte bizede anlat sonra. ilmittin sertkaya 2009-10-25 23:45:29 Torpil bulup askerliğini Orduevlerinde, kamplarda, batıda yapanlar.. Çürük alıp askerlikten sıyıranlar... Askerliğini henüz yapmayanlar.... Kısacası zamanlarda, terörün kucağında askerlik yapmayanlar.. Bu film hakkında ve Genelkurmay Başkanının açıkladığı sözler karşısında burada yorum yazarlarsa sadece saçmalarlar.... Öylede yapıyorlar.. Bilemezler oraların gerçeklerini.. Dağlarda yaşananların sadece bir kısımını anlatmış film.. ama gerçekten iyi anlatmış.. Yapımcılarını kutluyorum.. Murat HAM 2009-10-25 23:33:12 normalde sinemaya gidiyonmu merak ettim selçuk özer 2009-10-25 23:19:37 Filmi seyretmedim.Ama General daha işin edebiyat kısmını geveleyip duruyor. emreokan 2009-10-25 23:09:44 Bakar mısın kimler gitmiş filme, belgeyi kağıt parçası ve lavı boru yapan kişi filmi beğenmiş, ne malum bundan öncekiler gibi halkı yanıltmadığı? muhittin yılmaz 2009-10-25 22:54:11 iyiki varsınız sayın genelkurmay başkanım siz ve sizden önceki önceki komutanlarımız olmamış olsaydı ülke bugün afganistan olurdu selçuk özer