623667
Otomobiliyle polisten kaçarken kamyonun altında kaldı
Otomobiliyle polisten kaçarken kamyonun altında kaldıHasan KAYA/DÜZCE, () 'dan babasına ait otomobille yola çıkıp, 'a giden bir yolcu otobüsünü takip ettiği iddia edilen 17 yaşındaki Can Baysal, otobüs şoförünün şikayeti üzerine durdurulmak istendi. ‘Dur’ ihtarına uymayarak polisin eline çarpıp kaçmaya çalışan Can Baysal, önünde seyreden kamyona çarptı. Kazada, hurdaya dönen araçtan çıkarılan Can Baysal hastaneye kaldırılırken öldü. Kaza, bugün saat 23.00 sıralarında, D-100 Karayolu Kaynaşlı Mevkii'nde meydana geldi. İstanbul Yenibosna’da oturan Can Baysal, babası Durmuş Baysal’a ait 34 BL 8982 plakalı otomobille Tokat'a giden Arslan Hamza yönetimindeki Niksar Kale firmasına ait yolcu otobüsünün peşine takıldı. OTOBÜSÜ TAKİP ETTİĞİ İDDİASI Otobüs sürücüsü Arslan Hamza, iddiaya göre uzun süreden beri kendisini takip ettiğini fark ettiği Can Baysal'ın yolda şeritler değiştirerek araç kullandığını görünce emniyet şeridinde durdu. Otobüs şoförü Arslan Hamza, aracının arkasına yanaşan Can Baysal’ın yanına giderek, “Neden bu şekilde araç kullanıyorsun, bir sorunun mu var? Otobüste takip ettiğin biri mi var?” diye sordu. Can Baysal ise, “Turhal’a gidiyorum, sizi takip etmek zorundayım” cevabını verdi. Bunun üzerine önde otobüs, peşinde otomobil, her iki araç yoluna devam etti. POLİSE ÇARPIP KAÇTI Bir süre sonra otobüs şoförü, telefonla polisi arayıp, tehlikeli araç kullanmaya devam ettiğini öne sürdüğü Can Baysal’ı şikayet etti. Bunun üzerine polis, Kaynaşlı gişeleri çıkışında Can Baysal yönetimindeki aracı durdurmak istedi. Ancak, Can Baysal, ‘dur’ ikazına uymayarak polisin eline çarpıp el fenerinin düşmesine neden oldu, yoluna devam etmek istedi. Hızını arttıran Can Baysal, polisin kontrol için sağa yönlendirdiği 37 yaşındaki İbrahim Kırcı yönetimindeki 51 KF 566 plakalı kamyona arkadan çarptı. Kazada, hurdaya dönen otomobilin sürücüsü Can Baysal ağır yaralandı. Araçtan çıkarılan Can Baysal, çağrılan ambulansla Atatürk Devlet Hastanesi’ne götürülürken yolda hayatını kaybetti. Can Baysal’ın cesedi hastanenin morguna kaldırıldı. Kazayla ilgili soruşturma başlatan polis, araç içinde, yarıdan fazlası içilmiş votka şişesi, biri boş olmak üzere toplam içeceği buldu. Anneler yanından ayıramayacak. ...
624365
Bakan Davutoğlu Irak'tan döndü
Bu arada, Davutoğlu, Irak ziyaretinin son durağı Musul'da çeşitli grupların temsilcileriyle bir araya geldi. Davutoğlu, ilk olarak Hristiyan, Asuri, Keldani, Yezidi ve Şahbet liderleriyle yemek yedi. Arap, Türkmen ve Hristiyan mülki erkan ile de buluşan Davutoğlu, vilayetten gelen Türkmen cephesi ve Türkmen liderlerle görüştü. Davutoğlu ayrıca, 2004 yılından bu yana Telafer'de Sünni ile Şiiler arasındaki mezhep kavgalarının yol açtığı toplu yıkım ve kan davasına son vermek için bu kişilerden oluşan bir grubu kabul ederek, barış inisiyatifi başlattı. AA
624309
Düelloda puanlar paylaşıldı!
Düelloda puanlar paylaşıldı! 31/10/09 19:08 Bundesliga'nın 11. haftasında Wolfsburg, sahasında ağırladığı Mainz 05 ile 3-3'lük berabere kaldı. Wolkswagen Arena'da oynanan karşılaşmada Wolfsburg'un gollerini 7. ve 20 dakikada Obafemi Martins, 64. dakikada Zvjezdan Misimovic attı.. Mainz'in golleri ise 35. dakikada Chadli Amri, 41. dakikada Andreas Ivanschitz ve 85. dakikada Tim Hoogland'dan geldi. Bu sonuçla iki takım da 18 puana yükseldi.
624032
Kırsal motorin satışında kısıtlama yarın başlıyor
Kırsal motorin satışı yarından itibaren kısıtlanıyor. Buna göre kırsal motorin sadece "yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörlerin kullanımı" için satılacak. (CNN TÜRK) -- Piyasası Düzenleme Kurumu, müktesebatına uyum amacıyla Ağustos'ta yayımladığı "motorin türlerine ilişkin teknik düzenleme tebliği" ile kırsal motorini yeniden tanımladı. Gelir İdaresi Başkanlığı da yeni tanıma uygun satış yapılmasını aksi halde usulsüzlük cezası kesileceğini bildirdi. İşte bu kararlar üzerine "kırsal motorin" yani kükürt oranı yüksek fiyatı düşük motorinin artık kamyon, otobüs, minibüs ve diğer araçlar asatışı yapılamayacak. Kırsal motorin, sadece "yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörlerinin kullanımı" için satılabilecek.
624011
Davutoğlu Musul konsolosluğunu açtı
Bakan Çağlayan açılışta yaptığı konuşmada, uzun zamandır Musul'u ziyaret eden ilk yabancı bakanlar olduklarına dikkati çekerek, Musul'un Arapça "iki bahar arası" anlamına geldiğini, kendilerinin ziyaretiyle birlikte bundan sonra şehrin "üç bahar arası" olarak adlandırılabileceğini kaydetti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte geçen haftalarda Bağdat'ı ziyaret ettiğini hatırlatan Çağlayan, Davutoğlu ile birlikte yaptıkları bu son ziyaretlerle 15 günde şehri ziyaret etmiş olacaklarını belirtti. Çağlayan, en zor günlerinde Irak'ın yanında olan Türkiye'nin bundan sonra da siyasetçileri ve iş adamlarıyla birlikte desteğini sürdüreceğini söyleyerek, "Ben tarihten çok anlamam, ancak derler ki tarih tekerrürden ibarettir. Bugün burada buna bir kez daha şahit oluyoruz. Yüzyıllar önce Osmanlıların Musul'un kalkınmasına gösterdiği alakayı bugün biz onların torunları olarak yeniden göstermek için buradayız" dedi. Konsolosluğun arsasının Irak yasaları gereğince sadece 25 yıllığına kiraya verildiğini hatırlatan Çağlayan, "Ancak her zaman Irak'ın yanında olan Türkiye olarak biz buraya sadece 25 yıllığına gelmedik. Biz öncesinde de vardık, inşallah kıyamete kadar da sizinleyiz. Dolayısıyla bu yasada değişiklik yapmanız ve oraya 'kıyamete kadar' yazmanız gerekecek" diye konuştu. Bakan Çağlayan, Musul'un çok zengin kükürt rezervlerine sahip olduğunu da hatırlatarak, Türkiye'nin Musul'un yeniden inşasında önemli rol oynayacağını bildirdi. MUSUL VALİSİ Musul Valisi Ethil El Nuceyfi de yaptığı konuşmada, uzun zamandır ilk kez yabancı bakanları kabul ettiklerini söyleyerek, "Biz beraberce şanlı bir tarih yazdık. Ve şimdi de daha iyi bir gelecek inşa etmek için buradayız" diye konuştu. Türkiye'nin sadece Irak için değil, bölge için de çok önemli olduğunu söyleyen El Nuceyfi, Türkiye'nin şu anda çok şeye ihtiyacı olan Musul'a elinden gelen yardımı yapmaya istekli olduğunu bildiklerini kaydetti. Irak'taki kaos sırasında Türkiye'nin gerçek bir kardeş gibi davrandığını, saldırılarda yaralananlar için uçaklarını gönderen ilk ülkenin Türkiye olduğunu anlatan El Nuceyfi, Türkiye'nin Irak'ın kendi içindeki çekişmeler sırasında bütün gruplara aynı mesafede durmaya özen gösterdiğini ve bunu çok taktirle karşıladıklarını söyledi. El Nuceyfi, Türkiye'nin 2003'te başlayan savaşa katkıda bulunmayarak Iraklı kardeşlerine eziyetten uzak durduğunu belirterek, bu ziyaretin son olmamasını diledi. DAVUTOĞLU'NA FAHRİ PROFESÖRLÜK UNVANI Açılış sırasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu'na, Musul Üniversitesi tarafından fahri profesörlük unvanı verildi. Davutoğlu bu unvan için çok teşekkür ederek, ilk kez fahri profesörlük unvanı aldığını ve şartları elverirse, bir gün Musul Üniversitesine gelip ders vermek istediğini kaydetti. 2006 yılında faaliyete geçen, ancak resmi açılışı bugün yapılan başkonsolosluk için düzenlenen törende, ayrıca iki ülkenin milli marşları okunarak, şehitler için saygı duruşunda bulunuldu. Başkonsolosluk binasının karadan ve havadan çok sıkı korunduğu gözlemlenirken, Musul'daki çeşitli etnik grupların temsilcileri de bakanlar için geldi. Törende ayrıca çeşitli folklor gösterileri düzenlendi. Musul Valisi tören sırasında her iki bakana da birer at hediye etti. Davutoğlu bu hediye üzerine çok teşekkür ederek, "Benim atalarım buraya zaten ata binerek gelmişler, ben de bu ata binerek giderim" esprisi yaptı. Davutoğlu'na ayrıca Türkmenler tarafından bir Osmanlı subayından kalmış antika plak hediye edildi.
623240
Eksen kaymıyor vizyon genişliyor
ÖZLEM ALBAYRAK Eksen kaymıyor vizyon genişliyor Türkiye sadece son dönemde politikadaki stratejik adımlar ile sadece Batı'nın değil Doğu'nun da geçiş noktası olmayı hedefliyor. Ancak bu politikanın başarısı bir tercih ile değil Batı'dan kopmadan denge siyaseti ile gerçekleşebilir. MURAT AKSOY Türkiye gerçekten son dönemde tarihi yeniden yazmaya aday bir ülke. Sadece kendi tarihini değil, çevre ülkelerinkinide. Komşularla sıfır sorun konsepti, Ermenistan, Irak, Suriye, İran ile bir bir hayata geçerken, Kafkaslar'da da etkili bir aktör olmaya aday. Bir süre önce Bursa'da Türkiye ile Ermenistan arasında oynana futbol maçı için Türkiye'ye gelen Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile görüşen Cumhurbaşkanı Abadullah Gül, Zürih'te atılan imzalardan sonra yaşanan sürece ilişkin olarak Sarkisyan'ın ziyaretinin önemine de değinerek şu açıklamayı yapıyor; “Tarih yazmıyoruz, tarihi yapıyoruz. Böylesine tarih yapmak bir günden ertesi güne mümkün olmuyor”. Cumhurbaşkanı Gül'ün yaptığı bu tespit gerçekten önemli. Çünkü Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde “geçmiş”in ağır yükünü dikkate aldığımızda; “bugün” ve “gelecek” daha önemli hale geliyor. Bugünden bakarak geçmişi inşa etmek her şeyden önce bir tarih okumasıdır. Ve her okuma okuyanın zihninden bağımsız değil. Bu yüzden bugünden geçmişe bakmak ve geçmişte ne olduğunu anlamak tarihsel bir inşadır. Türkiye-Ermenistan arasındaki ilişkilerde “1915” ile her türlü okuma ve tartışma bir tarih inşasıdır. Ve geçmişin bu ağır yükü, iki ülke arasındaki ilişkilerin bugününe ve geleceğine gölge düşürmemelidir. Gül'ün Sarkisyan ile yaptığı görüşmede söylediği “Tarih yazmıyoruz, tarih yapıyoruz” sözü gerçekten doğru ve doğru ölçüde de önemli bir tespittir. Ve daha da önemlisi Cumhurbaşkanı Gül, bunu Ermenistan ile ilişkiler için söyledi ama bu sözü daha genel çerçeveye uyarlamak da mümkün. ERMENİ GAZETİCELERİN ANGAJMANI Burada bir parantez açarak 13-14 Ekim'de Bursa'da Türkiye ve Ermenistan'dan bir grup gazetecinin bir araya geldiği toplantıdan küçük bir izlenimi paylaşmak istiyorum. Global Politik Eğilimler Merkezi (GPOT) tarafından düzenlenen toplantıda iki ülke ilişkilerinin bugününü, ilişkilerin nasıl algıladığını ve ilişkilerin gelişmesinde medyanın nasıl bir rol üstlenebileceğini ve bunun için yapılabilecek projeleri konuştuk. Ancak tahmin edileceği gibi bu toplantıya da büyük ölçüde damgasını vuran Zürih'te atılan imzalarla hayatımıza giren protokoller oldu. Protokollerin her iki ülke meclisinde onaylanma sürecinde yaşanacak olası tartışmalar gündeme geldi. Ve bu tartışmanın kaçınılmaz olarak kilitlendiği konu protokollerde olmadığı halde adede gizli gündem gibi kendini dayatan “önkoşul(lar)” oldu. Protokolleri okuduğunuzda “önkoşul” yok. Ama farkediyoruz ki, zihinlerin arkasında karşılıklı olarak önkoşullar var. Ancak burada Türkiye'nin elinin daha güçlü olduğu açık. Çünkü Ermenistan'ın gizli önkoşul olarak öne sürdüğü “soykırım” konusunda bir “komisyon” kurulmasını kabul etmiş olmakla bu tartışmayı ucu açık biçimde gündeme getirmeyi göze almıştır. Komisyonun nasıl bir karar alacağı elbetteki süreç içinde ortaya çıkacaktır ama Türkiye'nin bu konuda adım atmış olması önemlidir. Burada kritik nokta Türkiye için gizli önkoşul olarak gündeme gelen “Dağlık Karabağ” meselesidir. Çünkü “soykırım”ı komisyonlarda tartışmayı protokole bağlayan bir Türkiye'ye karşı “Dağlık Karabağ”ı hiç tartışmaya yanaşmayan bir Ermenistan var karşımızda. Bu elbette işin bir boyutu. Elbette Dağlık Karbağ konusu iki ülke yani Ermenistan ve Azerbeycan arasında bir sorun ve iki ülke lideri bu yıl boyunca altı kez bir araya geldiler. Ve bu sorununda diplomatik olarak çözülecektir. Ancak bu şu gerçeği değiştirmiyor ki; şu anda Ermenistan Dağlık Karabağ dışında Azerbeycan'ın topraklarını da işgal etmiş durumdadır. Bu topraklardan çekilmesi siyaseten bir zorunluluktur, en azından iyi komşuluk ilişkileri açısından. İşte Türkiye ile Ermenistanlı gazeteciler arasında en temel fark bu noktada çıktı. Türkiyeli gazetecilerin “soykırım” konusuna yaklaşımlarındaki eleştişrel yaklaşım ne yazık ki Ermenistanlı gazetecilerin “Dağlık Karabağ” konusunda yok. Toplantıya katılan Ermenistanlı gazeteciler kendilerini bir tür “resmi söyleme” bu kadar bağlı hissetmeleri açıkçası rahatsız edici idi ve bunu da toplantıda dile getirdim. Belki daha ironik olan ise kendilerinin “biz” söylemi ile neden işgal topraklarından çekilmeyeceklerini açıklamaları idi. Mealen şunu söyledi Ermenistanlı gazeteciler; “Filli işgal durumu bizim geleceğimizin garantisi. Buradan çekilirsek, silahlanmış olan Azerbeycan'ın bize saldırmasının yolu açabilir.” Uluslararası ilişkilerde diplomasinin, diyaloğun bu kadar öne çıktığı bir dönemde; işgal toplarından çekilmenin saldırı bedeini olmasının anlamak mümkün değil. Tam tersine; eğer saldırı olacaksa bizatihi bu fiili durum buna yol açmaz mı? Ermeni gazetecilerin “biz” söylemi ile kendilerini devletle özdeşleştirmeleri kadar tehlikeli olan şey de; kendilerini “devletçi” dile mahkûm etmeleridir. Bilmiyorum belki de ben durumu abartıyor olabilirim ama Türkiye'de “soykırım” tartışmalarına eleştirel bakan ve bu yüzden ölüm tehditleri alan birçok gazeteci ve akademisyen varken; “Dağlık Karabağ” ekseninde benzer bir eleşetirel bakışı Ermeni gazetecilerden beklemek çok mu fazla? TÜRKİYE AB'DEN KOPMUYOR Türkiye sadece Doğu'daki ülkelerle ilişkilerini geliştirmekle kalmıyor. Aynı hedef ve vizyonu AB içinde ortaya koyuyor. Devlet Bakanı ve Başmüzareci Egemen Bağış, göreve geldiği günden bu yana bu süreci en iyi şekilde yönetiyor. Geçtiğimiz hafta Eskişehir'de 16 Ekim'de açıklanan AB ilerleme raporunu değerlendirme toplantısında 2009 yılının başından bu yana AB yolunda atılan adımları tek tek sıraladı. Belki bu yapılanların bir sonucudur ki, son ilerleme raporu şimde kadar olan raporların için en olumlu olanı. Çünkü Türkiye gerçekten AB yolunda elinden geleni yapıyor. Ve bu hedefe ulaşmasında Bakan Bağış'ın enerjisi, çabası ve sürece hakimyetinin önemli payını teslim etmek gerek. Belki bu bağlamda şu tespiti yenilemekte fayda var. Türkiye'nin başta komşularıyla olan ilişkisinde iyileştirmesinde sadece Ortadoğu'da değil, Kafkaslarda da güçlü bir aktör yapacaktır. Bu yüzden önümüzdeki dönemde Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı azalmayacaktır ama AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı daha fazla olacaktır. 31.10.2009 YORUM MURAT AKSOY
623640
Rıfat Ilgaz'ın Sınıf'ının doğuşu VİDEO
“” Türk edebiyatının “Koca Çınar”ı Rıfat Ilgaz’ın “Yarenlik”ten sonra yayımlanan ikinci şiir kitabıdır… Kapağını Faris Erkmen’in çizdiği Sınıf adlı şiir kitabı1944 yılının ocak ayında yayımlanır. Devrim Kitabevi tarafından yayımlanan kırmızı kapaklı Sınıf 25 gün kadar kalır kitapçı raflarında. Rıfat Ilgaz 24 Mayıs 1944’te tutuklanır. Bu, ilk tutuklanmasıdır. ay hapse mahkûm edilir, “Sınıf’ın mimli ozanı” Rıfat Ilgaz… Rıfat Ilgaz “Sınıf” adlı şiir kitabında tanığı olduğu olayları, kişileri yazmıştır. “Çocuklarım” adlı şiiri de buna en iyi örneklerden biridir: ÇOCUKLARIM Yoklama defterinden öğrenmedim sizi, benim haylaz çocuklarım! Sınıfın en devamsızını bir sinema dönüşü tanıdım, koltuğunda satılmamış gazeteler… Dumanlı bir salonda kendime göre karşılarken akşamı, nane şekeri uzattı en tembeliniz… Götürmek istedi küfesinde elimdeki ıspanak demetini en dalgını sınıfın! İsterken adam olmanızı çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun palto, ayakkabı yüzünden. Kimimiz limon satar Balıkpazarı’nda kiminiz Tahtakale'de çaycılık eder; biz inceleyeduralım aç tavuk hesabı, tereyağındaki vitamini ve kalorisini taze yumurtanın! (…) SINIF'IN HİKAYESİ Rıfat Ilgaz, Tophane Askeri Cezaevine konur. Ani hava baskınlarına karşı önlem olarak karartma uygulandığı bir akşam verilen alarm üzerine, bütün mahkumlar zincire vurularak avluya çıkarılır. Bir zincire sağlı sollu kelepçelenirler. Rıfat Ilgaz’ın yanına da bir lise öğrencisi düşer. Nâzım’ın şiirlerini tape etmektir (daktilo ile yazmak) suçu… günleri “Bu da Bir Özgürlük Şiiri”nde anlatır: “Bir liseli talebeyle vurulu bileklerin Kırk mahkumun sürüklediği zincire. Tek suçunuz hür insanlar gibi konuşmak, Kitaplar suç ortağınız!” Rıfat Ilgaz, yaşamının bu çok çok özel günlerini Karartma Geceleri’nde anlatır. Yusuf Kurçenli tarafından sinemaya da aktarılan ve başrollerini Tarık Akan ile Nurseli İdiz’in oynadığı film yurtiçi ve yurtdışından 13 ödül almıştır. Rıfat Ilgaz’ın Karartma Geceleri ve Halime Kaptan adlı romanları, bugün MEB tarafından hazırlanan 100 Temel Eser listesinde de bulunmaktadır. Rıfat Ilgaz, emekli olduktan sonra Cide’ye yerleşir 1980’li yılların başında… güne kadar gerek şiirleri, gerekse yazıları yetkililer tarafından çok sıkı takip edilmiş, hakkında defalarca davalar açılmış, toplamda da 5,5 yıl hapse mahkûm edilmiştir. Cide’ye yerleşerek, emeklilik günlerinde romanlarını yazmayı planlamaktadır. Nerden bilecektir ki, 1940’lırda “Sınıf” adlı şiir kitabı nedeniyle başına gelecekleri tekrar yaşayacağını… Hem de “Cide, doğduğum eşsiz, benzersiz memleket. Ne iyi etmiş de anam beni bu cana yakım memleket de doğurmuş!..” dediği Cide’inde… 12 Eylül sonrası, mavi bereli komandolar kapısında kilit bile olmayan evini bastıklarında, Orhan Kemal ve Madaralı Roman Armağanını alacak olan Yıldız Karayel adlı romanını yazmaktadır. Gözaltına alınan Rıfat Ilgaz, gözleri bağlı, elleri kelepçeli olarak Cide sokaklarında gezdirilir. Hapishanelerde yer olmadığı için Kastamonu Et ve Balık Kurumu mezbahasında bekletilir günlerce… Sonrasında, rahatsızlığının artması üzerine Ballıdağ Sanatoryumuna sevk edilir. Rıfat Ilgaz günleri de “Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra” adlı kitabında anlatır. Her şey “Sınıf”la başlamıştır 1940’lı yıllarda… Rıfat Ilgaz ile 1983 yılında Çınar yayınlanları kuran Aydın Ilgaz ise bu konuda şunları söylüyor: “Rıfat Ilgaz’ın, günlerde suç olan söylediklerini, bugün siyasiler “Benim köylüm, benim işçim, benim memurum” diyerek sesleniyor seçim meydanlarında… İlginçtir, kimse de dönüp bakmıyor… Düşünceleri ve yazdıkları nedeniyle sadece şairi değil, aile bireyleri de yıllarca suçlanmıştır. Babamın dizelerini de sizinle paylaşmak istiyorum: Çağına yakışır yaşamayı Sevmeyi, düşünmeyi, çalışmayı Kısıtlayan tüm yasaklar Yasalardan değil yalnız, Sözlüklerden bile atılmalı” “”ın 65. yılı nedeniyle, Tüyap İstanbul Kitap Fuarı kapsamında bir de panel düzenlenecek. Kasım Cumartesi Kınalıada salonunda, 15:45 ile 16:45 saatleri arasında yapılacak olan panelde Aydın Ilgaz, Erol Şadi Erdinç ve Müslim Çelik, Rıfat Ilgaz ve şiiri üzerinde duracaklar… Video Galeri kısmımızda, Tarık Akan’ın başrolünü oynadığı Karartma Geceleri filmindeSınıf adlı şiir kitabı nedeniyle yapılan sorgulamayı seyredebilirsiniz.
623551
İstanbul Rum mimarlarını unutmayacak
Bugün adları unutulmuş Rum mimarların İstanbul'a kazandırmış oldukları eserleri bir sergi ortamında bir araya geliyor. İstanbul'un mimari, tarihi, sanatsal ve kültürel hazinesini geliştirmeyi hedefleyen ve Zoğrafyon Lisesi Mezunları Derneği İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'na başvurusu yaparak 'İstanbul'un Rum Mimarları' projesinin hayata geçiriyor. 19. ve 20. yüzyılda İstanbul mimarisine katkıda bulunmuş, ama bugün adları unutulmuş İstanbul'lu Rum mimarlarının eserlerini ve yaşam öykülerini sergi ve katalog amaçlı derleyerek, İstanbul'un mimari, tarihi, sanatsal ve kültürel hazinesini yeniden hatırlatmayı; kentin kültürel mirasını kamuoyunda sergileyerek, İstanbul'un kültürel turizmine katkıda bulunmayı hedefleyen 'İstanbul'un Rum Mimarları' projesi, Ekim 2009 Aralık 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. RUM APARTMANLARI İSTANBUL'U MODERNLEŞTİRDİ Zoğrafyon Lisesi Mezunları Derneği adına Laki Vingas ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekreteri Yılmaz Kurt'un Ajans merkezinde imzaladıkları sözleşme kapsamında, özellikle Beyoğlu ve Kadıköy'de Rum mimarlarca inşa edilmiş olan eserler hakkında bilgi, belge, fotoğraf, plan vb. dokümanlar derlenecek. Tespit edilecek yapıların mimari plan çizimleri, fotoğraflanması, maketlerinin yapılması ve bunların katalogunun hazırlanması süreçleri, 2010 yılının Eylül ayına kadar tamamlanacak. Yapılacak çalışmaların sonuçları, 2010'un yıl sonuna kadar vakıflara ait mekanlarda izlenebilecek. İstanbul'un kentsel yapılaşma sürecinde, 20. yüzyıl başına kadar büyük devlet binalarından iş hanı ve apartmanlara kadar İstanbul'un belirli bölgelerindeki bina stokunun büyük bir bölümü, yabancı mimarlar ile Levanten mimarların yanısıra gayrimüslim Osmanlı mimarları inşa edildi. Ancak bu mimarların çoğunun (bazı büyük ve ünlü binaları yapanlar dışında) adları zamanla unutuldu. Bugün hâlâ Sultanhamam Eminönü Karaköy Beyoğlu Tarlabaşı Sıraserviler Pangaltı çevresinde bütün görkemiyle ayakta duran ve bu bölgelerin günümüzde de geçerliliğini sürdüren mimari karakterinin oluşmasını sağlayan iş hanlarının, apartmanların mimarları çokça bilinmiyor. Özellikle Rum mimarlar, inşa ettikleri binalarla İstanbul mimarlığına büyük katkılarda bulundular. 'İstanbul'un Rum Mimarları' sergisinde, bu mimarların yaşam öyküleri ve eserleri birlikte ele alınacak. Yaptıkları binalar, fotoğraflar ve bulunabilen özgün çizimleri ile tanıtılacak. Bu mimarlar arasında, örneğin “mimar-ı saray-ı humayun” (saray mimarı) unvanını taşıyan ve Taksim'deki Aya Triada Kilisesi'ni yapan (1880) Vasilaki Bey İoannidis ve oğlu “sermimar-ı hazret-i şehriyari” (padişahın başmimarı) unvanlı Yanko Bey İoannidis gibi önemli ve çok üst mevkilere kadar yükselmiş olanlar; Heybeliada Ruhban Okulu'nun (1895) mimarı Perikles Fotiadis, Özel Fener Rum Lisesi'nin (1881) mimarı Kostantinos Dimadis, Bristol Oteli'nin (şimdi Pera Müzesi) mimarı A. Manoussos'un adları sıralanabilir. (Yeni Şafak)
624215
Sercan Yıldırım: Şöhreti ve ilgiyi kaldıracak olgunluktayım...
Şöhreti ve ilgiyi kaldıracak olgunluktayım... Bursasporlu şöhreti kaldıracak olgunlukta olduğunu söyledi. Sercan, Futbol Federasyonu’nun aylık resmi yayın organı TamSaha Dergisi’nin Kasım ayı sayısında yer alan röportajında 19 yaşında olmasına rağmen, kendisini sorumluluk sahibi bir insan olarak gördüğünü belirterek, "Şöhreti ve ilgiyi kaldıracak olgunluktayım" dedi. Hem saha içinde, hem saha dışında bu şekilde davrandığını kaydeden genç oyuncu, "Transfer dönemi süresince ciddi psikolojik sorunlar atlattım. Her gün gazetelerde başka bir takımla isminizin anılması kolay bir durum değil. Bunlar beni insan olarak çok etkiledi, ama Allah’tan performansıma negatif bir yansıması olmadı. Profesyonelce davrandım, yazılanları fazla kafama takmadım" diye konuştu. ’daki takımlara transfer olup da kaybolan çok oyuncunun bulunduğunu vurgulayan Sercan, kendisinin de onlardan biri olmak istemediğini dile getirdi. Teknik direktörleri ’a övgüler düzen Sercan, şunları söyledi: "Ertuğrul Sağlam çok karakterli bir teknik adam. Takıma ilk geldiğinde taktik ve oyun stratejisinden önce arkadaşlığı ön plana aldı. Öncelikli olarak oyuncular arasındaki arkadaşlığın pekişmesini sağladı. Çok güzel bağlar oluştu ve gerek saha içinde, gerekse saha dışında gerçek bir takım gibi hareket etmeye başladık. Bunun yararını çok gördük. Arkadaşlık bağlarını bir kez sağladınız mı, bu oynadığınız futbola da yansıyor ve başarı geliyor. Geçen sezon bunun bir örneğini izlediniz." Bu sezon takım olarak elde edecekleri başarılarla ’un geçtiğimiz sezonlarda elde ettiği başarıları geçeceklerini savunan yeşil-beyazlı oyuncu, "Sivasspor geçen sezon çok iyi bir ekipti, ama bu sezon takım adeta dağıldı. Ben başarılarımızla Sivasspor’u geçebileceğimizi düşünüyorum. İkincisi, Sivasspor’dan farkımız, geldiği noktayı kaldırabilecek olgunluğa sahip olmamız. Yukarılarda olmayı kaldırabilecek bir olgunluktayız. halkı ve kulübümüz başarıya aç. Sivasspor geçen yılki başarıyı kaldıramadı ve şimdi çöküşe girdi" diye konuştu. Sercan Yıldırım, hangi oyun kurucuyla oynamak isteyeceği yönündeki soruyu ise "Alex ile oynamayı çok isterdim. Oyun zekâsı tartışılmaz" diye yanıt verdi. Genç oyuncu, ligde tüm defans oyuncularına karşı oynadığını hatırlatarak, "Ama aralarından beni en çok zorlayan ’den Diego ve İkisi de sert savunma yapan futbolcular" diye konuştu. .. ...
624249
Bardakoğlu: Allah fetret dönemi yaşatması
Edirne Müftülüğünün, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu'nda düzenlediği din görevlilerini bilgilendirme toplantısı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Ardından Selimiye Camisi İmamı Süleyman Demiray, Kur'an-ı Kerim okudu. Prof. Dr. Bardakoğlu, açılış konuşmasında, din görevlileriyle yapılan bilgilendirme toplantılarının amacının, hizmet kalitesinin daha da artırılması olduğunu söyledi. İslam dünyasının, kendisinin farkında olmadığı için haksız ithamlara uğradığını ifade eden Bardakoğlu, ''Dinimiz son din, mükemmel din, Efendimiz son peygamber, Kur'an-ı Kerim gönderilmiş son kitap. Ne var ki İslam dünyasının bu hitabı, bu dini anlamada yaşamada ciddi eksiklikleri var. Bu eksiklikler olduğu müddetçe İslam ve Müslümanlar haksız ithama maruz kalıyor'' dedi. -''DİN GÖREVLİLERİ MANEVİ ÖNDER OLMALI''- Din görevlilerinin toplum önünde önder olması gerektiğini vurgulayan, Bardakoğlu, şöyle devam etti: ''Ülkeler ve insanlar, çıkar için birbirini boğazlamaya başladı. Birbirini sevmeyi unuttu. Bencillik, hoşgörüsüzlük, çıkar, ilişkileri belirleyen, dünyayı yaşanmaz hale getiren davranışlardan oldu. Artık bugün çok büyük bir üzüntü ile dünyanın kirliliğinden bahsetmeye başladık. Yüce Rabbimizin, cennet gibi yarattığı dünyayı, içinde yaşanmaz hale getirdik. Hem fiziki hem de manevi olarak dünyayı sıkıcı hale getirdik. İnsanoğlunun gönlü geniş olabilseydi, yaradılışını kavrayabilseydi, dünyayı cennet kılabilirdi. Böyle bir ortamda din görevlilerimizin insanlığın önünde manevi rehber olarak yürümesi gerekiyor.'' Diyanet İşleri Başkanlığının, Cumhuriyeti ve Atatürk ilkelerini önemseyen bir kurum olduğunun altını çizen Bardakoğlu, şunları kaydetti: ''Dini, yalan yanlış bilgi verenlerden korumamız lazım. Bu, din kurumlarının değil, din adamlarının değil, hepimizin görevidir. Diyanet İşleri Başkanlığı sebebiyle din var değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı var diye insanlarımız dindar değildir. Aksine milletimiz dindardır, toplumun ortak değerlerine bağlıdır. Böyle olduğu içinde Cumhuriyetimiz, Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuş, dinin ehil ellerde doğru şekilde anlaşılmasını önemsemiştir. Böyle olduğu içinde biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Cumhuriyetin ortak değerlerini, Atatürk ilke ve inkılaplarını, çağdaş dünyanın geldiği noktayı önemsiyoruz. Bu önemsemede Kur'an ve Peygamber'imizin sünnetini sarih bir şekilde insanımıza anlatıyoruz. İnsanımızın gönlünde bütün bunlar bulunsun istiyoruz.'' -''SOSYAL AMAÇLI DİN HİZMETİ KAVRAMI GELİŞTİ''- Kurumun, hiçbir zaman toplumun ortak mutabakatlarıyla, 21. yüzyıl gerekleriyle çatışmadığını, her zaman en sağlıklı din hizmetlerini vermeyi kendine görev saydığını bildiren Ali Bardakoğlu, şöyle devam etti: ''Biz sadece camiye gelenlerin Diyanet İşleri Başkanlığı değiliz. 74 milyonun Diyanetiyiz. Herkesin dini hayatından sorumluyuz. Her insanın kapısını çalmak, her insanın derdine koşmak bizim görevimizdir. Bu yüzden son yıllarda 'sosyal amaçlı din hizmeti' kavramını geliştirdik. Suların daha temiz akması, sokakların daha temiz olması, ağaçlandırma konusunda öncü olma, kimsesizin yanında olma, çocuklarını okutamayan aile varsa yardımcı olabilme, cinsiyet ayrımını önleme, kadın haklarını gerçekleştirme din görevlilerimiz elbette ki en önde olmalıdır.'' -İSLAM VE KADIN HAKLARI- İslam dininin kadın haklarına büyük önem veren bir din olduğuna vurgu yapan Bardakoğlu, göreve başladıklarında bin olan kadın çalışan sayısını 12 binlere çıkardıklarını vurgulayarak, ''Onların hizmetine toplumun ihtiyacı var. Onlar sosyal doktorlarımız, hepsine çok teşekkür ediyorum'' şeklinde konuştu. -DİN HİZMETİNİN ÖNEMİ- ''Türkiye, gerek İslam dünyası, gerek Balkanlar, gerek Avrasya coğrafyası için önemli bir ülkedir'' diyen Bardakoğlu, şöyle devam etti: ''Türkiye'nin güçlü olması, birlik ve beraberlik içinde olmasının sadece bizim için değil, bizden umut bekleyen tüm insanlar için de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Din hizmetinin önemi, boşluklar meydana geldiğinde hissediliyor. Allah bu millete bir fetret dönemi yaşatmasın, Allah bu millete din hizmetlerinde boşluk dönemi yaşatmasın. Çünkü, boşluk dönemleri insanların savrulduğu zamanlarıdır. Din üzerinden istismarların öne çıktığı zamanlarıdır.'' Kurumun, toplumun her kesimini kucaklayan bir yapısı olduğunu bildiren Bardakoğlu, ''Hiçbir siyasi görüşü, rakip, yandaş veya paralel görmüyoruz. Hepsinin dışında kalıyoruz, görevimizi özenle yerine getiriyoruz. Ülkemizin birlik ve beraberliği temel bir misyon, yine bizim ortak paydamız...'' ifadelerini kullandı. Vali Mustafa Büyük ise Edirne'nin Osmanlı Devleti'ne 92 yıl başkentlik yaptığını, tarih ve kültür kenti olduğunu dile getirerek, ''Edirne'ye dışardan gelen, kentimizi ziyaret eden insanların ilk gördüğü anıt eser Selimiye Camimizdir. Edirne'de ayrıca Osmanlı'dan miras 50'den fazla tarihi camimiz vardır. Edirne, kültür ve müze kentidir. Her gelen ziyaretçiyi din görevlilerimiz karşılar ve onları misafir eder. Bu nedenle kentimiz ile ilgili oluşan kanaatlerde din görevlilerimizin büyük katkıları oluyor'' dedi. Edirne Müftüsü Ömer Taşcıoğlu da bilgi ve araştırmanın öneminin her geçen gün arttığını vurguladı. Toplantı, daha sonra basına kapalı olarak devam etti. AA
624333
Bursa'nın serisi Antalya'da sona erdi!
Süper Lig'de maçtır galip gelen 11. hafta karşılaşmasında, Antalyaspor ile 1-1 berabere kaldı. Antalyaspor'un golünü Sergey Djiehoua, 'un golünü ise İvan Ergiç attı. 54. dakikada 'un kullandığı köşe atışında ceza sahasına sekerek gelen topu 'lu Ömer topuğuyla aşırttı, meşin yuvarlak üstten az farkla auta gitti. 60. dakikada, Antalyaspor'da Hakan Özmert, ceza sahası dışında buluştuğu topa çok sert vurdu, top az farkla yandan auta gitti. 64. dakikada Ali Tandoğan'ın kullandığı köşe atışında Turgay topu kaleye gönderdi. Kaleci Ömer uzanarak topu kornere attı. 70. dakikada beraberliği yakaladı. Sol kanattan kullanılan köşe atışında 'lu İvan Ergiç, topu kafayla ağlara gönderdi, 1-1. 88. dakikada Tita'nın arka direğe ortaladığı topu Yalçın kafayla kaleye gönderdi, top az farkla auta gitti. 92. dakikada Antalyaspor'da Şenol, ikinci sarı karttan kırmızı kart görerek oyun dışı kaldı. Maç karşılıklı atılan gollerle 1-1 sona erdi. Stat: Antalya Hakemler: Fırat Aydınus x, Adil Sinem xx, Cemal Bingül xx Antalyaspor: Ömer x, Yalçın xx, Şenol xx, Kerim xx, Musa x, Hakan Özmert xx (Dk. 66 Sedat x), Jedinak xx, Tita xx, Necati xx (Dk. 90 Korhan x), Ali Zitouni x, Sergey Djiehoua xx (Dk. 79 Veysel x) İvankov xx, Ömer Erdoğan xx, Hüseyin xx, Martin xx (Dk. 88 Bekir x), İvan Ergiç xx (Dk. 90 Tadeu x), Ali Tandoğan xx, Mustafa xx, Turgay xxx, Ozan x, Zapatocny x, Volkan xx (Dk. 79 Veli x) Goller: Dk. 24. Sergey Djiehoua (Antalyaspor), Dk. 70 İvan Ergiç Sarı Kartlar: Dk. 29 Kerim, Dk. 44 Şenol, Dk. 70 Ömer (Antalyaspor) Kırmızı Kart: Dk. 90 Şenol (Antalyaspor)
623265
Türkiye dünyanın cazibe merkezi
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ Türkiye dünyanın cazibe merkezi Türkiye'nin cazibe merkezi haline geldiğini belirten Başbakan Erdoğan, “Ancak demokrasi ve hukuk tartışmaları ekonomiyi olumsuz etkiliyor” dedi ANKARA (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Danışma Kurulu toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, ülkenin istikrarı, güven ortamı, huzuru ve gelecek vizyonunun, hedeflerinin ekonomiden bağımsız olmadığını söyledi. Türkiye'nin demokrasinin standartlarını geliştirerek ekonomisini de büyüteceğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: 'Türkiye, küresel ölçekte ağırlığını arttırarak ekonomisini de büyütecektir. Türkiye, istikrarını, güven zeminini, kardeşliğini, huzurunu pekiştirerek ekonomisini büyütecektir. Türkiye, en önemlisi de hukuku güçlendirerek ekonomide yeni başarılara koşacak. Hiçbir yatırımcı, geleceği belirsiz, demokrasi standartları düşük, istikrarsız, güvensiz bir ülkeye gelip orada yatırım yapmak istemez." PARA CIVA GİBİDİR Paranın 'cıva' gibi olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, 'Uygun zemini bulur oraya akar. Bunu böyle yakalamak durumundayız. Sadece uluslararası yatırımcılar değil, yerli yatırımcılar da böyle bir ortamda kendisi için güven olmayan bir ortamda işte yaşıyoruz Güneydoğu, Doğu, bu bölgelerde yatırımcımız gidip yatırım yapıyor mu, yapmıyor' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, ajansın Türkiye'nin yatırım ortamı ve yatırım fırsatlarının dünyaya tanıtımı konusunda önemli başarılara imza attığını da belirtti. ULUSLARARASI PAYIMIZ ARTTI Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası yatırım payına dikkat çekerek dünyada 1975 yılında sadece 27 milyar dolarlık bir uluslararası yatırımının bulunduğunu ve Türkiye'nin bu konjonktürde önemli mesafe aldığını söyledi. Yatırımlar için güven önemli Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası yatırımları çekmede son dönemde gösterdiği başarının Türkiye'nin standartlarından bağımsız olmadığını vurgulayarak, 'Her alanda köklü reformlar yapan, güven ve istikrar zeminini pekiştiren, ekonomisini güçlendiren Türkiye, yatırımlar için adeta bir cazibe merkezine dönüşmüştür' diye konuştu. Türkiye'nin başta komşuları olmak üzere bölgesiyle kurduğu iyi ilişkilerde yatırımları çekme noktasında olumlu etki yaptığını vurgulayan Erdoğan, şu anda Türkiye'de 22 bin 821 uluslararası sermayeli şirketin bulunduğunu kaydetti. 31.10.2009 EKONOMİ
624020
Eczacıbaşı'na Altın Dünya ödülü
Eczacıbaşı'ndan yapılan yazılı açıklamada, ödüllerin, dün akşam Londra'da düzenlenen törenle verildiği kaydedildi. Açıklamada, 42 ülkeden 342 başvurunun yapıldığı ve 126 projenin finale kaldığı yarışmada ödül kazanan Eczacıbaşı Hijyen Projesinin, Birleşmiş Milletler Özel Ödülüne de layık görüldüğü vurgulandı. ''Sosyal Sorumluluk'' dalında ödül alan Eczacıbaşı Hijyen Projesinin, İpek Kağıt markalarından Solo tarafından Türkiye genelinde 5.5 milyon ilköğretim öğrencisine temizlik eğitimi verilmesinin yanı sıra Yatılı İlköğretim Bölge Okullarında (YİBO) tuvalet ve ıslak zeminlerin VitrA ve Artema markalı ürünlerle yenilenmesini ve Topluluk çalışanlarından oluşan Eczacıbaşı Gönüllülerinin YİBO'larda okuyan öğrencilere yönelik çeşitli sosyal projelerini kapsadığı kaydedildi. ''MİSYON DOĞRULTUSUNDA HAREKET EDİYORUZ'' Londra'daki törende ödülü alan Eczacıbaşı Topluluğu Üst Yöneticisi (CEO) Dr. Erdal Karamercan, yaptığı değerlendirmede, eğitim alanındaki sosyal sorumluluk çalışmalarını ''hijyen'' konusuna odaklayarak, ''öğrencilere çağdaş, kaliteli ve sağlıklı yaşam koşulları sunma'' misyonu doğrultusunda hareket ettiklerini söyledi. Karamercan, ''Tüm iş alanlarımıza yenilikler getirmeye odaklanırken, eğitimden kültür-sanata, spordan bilim ve teknolojiye kadar çeşitli alanlardaki sosyal sorumluluk çalışmalarımızda da aynı özenle inovasyona odaklanıyoruz'' dedi. Erdal Karamercan, yeni nesillere sağlıklı bir gelecek hazırlamak hedefiyle yürütülen Eczacıbaşı Hijyen Projesi'nin, sürdürülebilir kalkınma açısından da önemli katkılar sağlayacağını belirtti. Karamercan, proje kapsamında hijyenik alanlar yaratma ve hijyen alışkanlığı kazandırma amacıyla VitrA, Artema ve Solo gibi Eczacıbaşı markalarının da bir araya gelerek yarattığı sinerjinin önemine dikkati çekti. Eczacıbaşı Hijyen Projesi, daha önce de, ABD'nin Stevies 2009 Uluslararası İş Dünyası Ödülleri'nin ''Avrupa’nın En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi'' dalında ve PR News Platin Ödülleri'nin ''Toplumla İlişkiler'' dalında finalist olarak ödül kazanmıştı. ECZACIBAŞI HİJYEN PROJESİ Eczacıbaşı Topluluğu, Topluluk kuruluşlarından İpek Kağıt'ın ilköğretim okullarında 2002 yılından itibaren MPR Halkla İlişkiler ile birlikte sürdürdüğü ''Solo İlköğretim Kişisel Hijyen Eğitimi'' ile edindiği bilgi ve birikimi, 2007 yılından itibaren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) işbirliği ile farklı bir platforma taşıdı ve YİBO'ların tuvalet ve ıslak zeminlerinin VitrA ve Artema markalı ürünlerle yenilenmesi projesini hayata geçirdi. VitrA’nın A&B İletişim ile birlikte yürüttüğü proje kapsamında, Anadolu’daki yatılı ilköğretim bölge okullarının banyo ve tuvaletleri, Eczacıbaşı Topluluğu mimarları tarafından projelendiriliyor, tesisat altyapısı yenilenerek topluluk markalarından VitrA ve Artema ürünleriyle yepyeni mekanlar yaratılıyor. AA
624236
Eski sevgilisinin kardeşiyle geziyor
Eski sevgilisinin kardeşiyle geziyor 31.10.2009 17:28 Şu sıralar yalnız olan sosyetik güzel Süreyya Yalçın, İstanbul gecelerinde ayrıldığı Barış Demirok'un kardeşiyle birlikte geziyor. Sosyetik güzel Süreyya Yalçın, şu sıralar İstanbul gecelerini kardeşi ile birlikte turluyor. Mega Magazin'in haberine göre geçtiğimiz akşam Al-Jamal adlı gece kulübünde arkadaşlarıyla birlikte eğlenen Süreyya Yalçın, mekandan, ayrıldığı sevgilisi Barış Demirok’un kardeşiyle kol kola ayrıldı. Her zaman olduğu gibi pırıltılı kıyafetiyle ilgi odağı olan Süreyya Yalçın, hayli neşesiz görünüyordu. Süreyya Yalçın'ın ayrıldığı söyleyen sevgilisinin kardeşiyle geziyor olması ise soru işaretleri yarattı.
624387
Ukrayna'da gripten ölenlerin sayısı 48'e çıktı
'da gripten ölenlerin sayısı 48'e çıktıMOSKOVA (A.A) Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko, ülkedeki salgınında ölenlerin sayısının 48’e yükseldiğini, binlerce kişinin de hastalığa yakalandığını söyledi Gribin tipi hakkında bilgi vermeyen Yuşçenko, hastalık nedeniyle yaklaşık bin kişinin hastanelerde tedavi gördüğünü, 154 bin 200 kişinin de hastası olduğunu ifade etti. Yuşçenko dün yaptığı açıklamada, 11 Ukraynalının domuz gribinden (A-H1N1) öldüğünü, hastalığın yayılmasını önlemek için ülkedeki okullar ve sinemaların kapatıldığını söylemişti. Vasili Kıyazeviç ise RIA Novosti haber ajansına bugün yaptığı açıklamada, domuz gribinden bir kişinin daha öldüğünü, 13 kişinin de hastalığa yakalandığını bildirdi. ’da grip salgının batıdaki Ternopol bölgesinde başladığı belirtilirken, Ukrayna medyası griple mücadelede ilaç ve maske sıkıntısı çekildiğini yazdı. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
624343
"Cumhurbaşkanı, Başbakan keyfe keder mi dünyayı dolaşıyor"
Bazı siyasetçilerin, "Devletin uçağıyla dünyayı geziyorsunuz" şeklinde sözlerini eleştiren Bakan Ergün, "Dünyayı dolaşırsanız, dünyada ekmek, iş ve aş var. Siyasetçisi, işadamı dolaşacak. Ama bazıları anlamıyor. Diyorlar ki, 'atlıyorsunuz devletin uçağına ülke ülke geziyorsunuz' Başbakanı, Cumhurbaşkanını böyle eleştiren siyasetçiler var. Bunun ne manaya bile geldiğini kavramaktan, Türkiye'ye neler kazandırdığını anlamaktan uzak bir siyaset anlayışı olabilir mi? Cumhurbaşkanı, Başbakan keyfe keder mi dünyayı dolaşıyor. 'Gezelim, bir turistik seyahat yapalım, çay kahve içip gelelim...' Öyle değil ki, her gidilen yerde bir iz bırakıyorsunuz. Gitmediğiniz yerde size ekmek yok. Şimdi ekmek size gelmiyor, siz ekmeğe, aşa, işe yönelmek mecburiyetindesiniz." dedi. Bu konuda başta ESİDEF olmak üzere on binlerce işadamının dünyayı karış karış gezdiğini ve sonuç aldığını anlatan Bakan Nihat Ergün, "Gittiğimiz yerde bunun sonucunu buluyoruz, çok şükür. Çünkü müteşebbisimiz, dünya kalitesinde mal üretiyor. Kaliteli ve rekabet fiyatı iyi olan malları ürettiğimiz zaman dünyanın her yerinde bize, aş ve ekmek var. Bütün bunlar Türkiye'de daha fazla istihdam, daha çok ihracat demek. Bunu Türkiye'nin zenginliği olarak görüyorum." şeklinde konuştu. Ülkenin zenginleşmesi için en önemli potansiyelin müteşebbis ruhlu işadamlarından geçtiğini anlatan Ergün, "Bu zenginliğini, müteşebbisler, işadamları oluşturacak. Biz de size bu mücadelenizde hukuki, siyasi, ekonomik, diplomatik ve altyapı desteği vereceğiz. Devletin görevi Türkiye'nin zenginleşmesi için müteşebbisin önünü açmak, ülkeyi daha güzel günlere ulaştırmaktır." diye konuştu. Türkiye'nin dünyanın en büyük 17. büyük ekonomisini oluşturduğunu, önümüzdeki yıl bunun 16.'lığa ters orantılı yükseleceğini aktaran Bakan Ergün, Türkiye'nin çevresinde sürekli büyüyen, komşularıyla iyi ilişkiler kuran bir ülke konumuna yükseldiğini söyledi. İyi ilişkiler kurulamaması halinde iş ve aş olmayacağının altını çizen Ergün, Yunanistan, Suriye ve diğer ülkelerle geliştirdikleri ilişkiler sayesinde iş potansiyellerinin her geçen gün büyüdüğüne dikkat çekti. Bakan Ergün, daha sonra stand sahiplerine katılım belgesi verdi.
624317
Şaşkın hırsızlar! VİDEO
Şaşkın hırsızlar! VİDEO Giriş Saati 31.10.2009 15:57 Güncelleme 31.10.2009 16:16 Bursa'da bir kuyumcuyu soyan acemi hırsızlar, alarm çalıp güvenlik kamerasına yakalanınca altınların bir kısmını yola dökerek kayıplara karıştı. İşyerinin camını kıran hırsızların güvenlik kamerasına yakalandığı ve alarmın çalmasıyla paniklediği ortaya çıktı. Alınan bilgiye göre, olay, merkez Osmangazi ilçesi Alemdar Mahallesi Cengiz Topel Cadesi'ndeki Erhan Burhan'a Burhan Kardeşler Kuyumcusu'nda dün gece meydana geldi. 10 dakika önce kilidini kestikleri işyerine tekrar gelen kişi camı kırarak içeriye girdiler. Ancak zanlılar alarmın ötmesiyle paniklediler. Zanlılardan birisi 15 saniyede hırsızlık yaparken, diğeri ise gözcülük yaptı. Polise yakalanacaklarını düşünen acemi hırsızlar kutudaki bin liralık altınla kaçtı. Ancak kaçarken ise bir kutu altını yola saçtılar. Altınlar yola döküldü. Yakalanacakları korkusuyla geri dönüp altınları almaya vakit bulamayan zanlılar kayıplara karıştılar. bin liralık altının çalındığını iddia eden firma sahibi Erhan Burhan(27), "Daha bir gün önce 26 bin liralık altın almıştım. Allahtan kasayı açamadılar, verilmiş sadakamız varmış" dedi.
623666
TOKİ, PTT için kargo üssü kuruyor
için kargo üssü kuruyor Toplu İdaresi (TOKİ), Genel Müdürlüğü için Hadımköy;de dev bir Posta ve Kargo İşleme Merkezi kuruyor. 2011’de hizmete girecek merkez sayesinde, posta koduna gerek duyulmadan, adresleri elle yazılan mektuplar da otomatik olarak el değmeden ayrıştırılabilecek. ’den verilen bilgiye göre, PTT Genel müdürlüğü için kurulacak Posta ve Kargo İşleme Merkezi’ne ilişkin Eylül ayında yapıldı. leyi, hariç, 54 milyon 770 lira bedel ile Siyah Kalem mühendislik kazandı. ilçesi (Hadımköy) Yassıören-Akpınar Sanayi Bölgesi’nde bulunan toplam 213 bin 555,41 metrekare alanda kurulacak merkezin, yaklaşık 60 milyon liraya mal olması, 400 günde tamamlanması öngörülüyor. Yapımına bu yıl başlanan merkezin 2011’de hizmeti girmesi planlandı. Verilen bilgiye göre, Japonya;dan getirilen ve TOKİ;nin yapımına başladığı binaya monte edilecek olan ’Otomatik Mektup Ayırma Sistemi’ sayesinde, posta hizmetlerinde "maksimum hız, minimum hata dönemi" başlayacak. Böylece, 1986 yılında başlatılan posta kodu ile mektupların otomatik olarak ayrılması işlemi, posta koduna gerek duymayan ’Otomatik Mektup Ayırma Sistemi; sayesinde, 23 yıl sonra hayata geçirilmiş olacak. Yeni sistemde, bütün adresler, cadde, sokak, kapı numaralarına kadar işlenecek. Sistemin sahip olduğu adres veri tabanı sayesinde, el yazısıyla yazılan adresler bile anında okunarak otomatik olarak ayrıma tabi tutulacak. Yeni sistem sayesinde, toplu gönderilerin yüzde 80;lik kısmının yapıldığı İstanbul;da ayrımdan kaynaklanan zaman kaybı ortadan kalkacak. Şimdilik İstanbul;un yakasına dönük olarak mektup ayrım işlemi yapacak olan sistem, programlanması durumunda 81 ili kapsayacak şekilde ayrım yapabilecek. ...
623961
Kot taşlama işçileri yasal güvence istedi
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümünden Dr. Tekin Yıldız, Diyarbakır Tabip Odasında, kot taşlama atölyelerinde çalışan işçilerin bir araya gelmesiyle düzenlenen basın toplantısına katıldı. Dr. Yıldız, kot taşlama atölyelerinde çalışan gencecik insanların silikozis hastalığına (çöl akciğeri) yakalandığını söyledi. İşçilerin bir kısmının hastalık nedeniyle öldüğünü, ay önce de atölyelerde çalışan 29 yaşındaki bir gencin Tıp Fakültesinde tedavi gördüğü sırada hayatını kaybettiğini kaydeden Yıldız, Diyarbakır'da yaklaşık 70 silikozis hastasının bulunduğunu aktardı. Diyarbakır'da durumu ağır olanların bulunduğunu vurgulayan Yıldız, şunları kaydetti: ''Dışardan çok sağlıklı görünüyor olabilirler, ama akciğerleri çok hasta. Bunların çoğu kaçak yollardan çalıştırılmış. Sağlık güvenceleri yok. Geriye dönük bir yasal mücadele içerisindedirler. Sağlık Bakanlığı bu işi yasaklıyor, ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yasal düzenleme yapması gerekir. Ama bir şey yok. Bunların bir kısmının malulen emekli edilmesi gerekiyor.'' Doktor ve silikozis hastalarının içerisinde yer aldığı Kot Taşlama İşçileri Komite Üyesi Engin Bodur da bu silikozisin tedavisi olmayan ölümcül bir hastalık olduğunu, sigortasız ve gayri resmi koşullarda çalıştırılmış insanların yasal haklarının verilmesini talep ettiklerini belirtti. Yasal değişiklikle iş yerlerinin ispatının kaldırılmasını ve hasta olanlara emeklilik hakkının tanınmasını istediklerini kaydeden Bodur, bu şekilde tedavilerin sağlıklı bir şekilde yapılmasını sağlamayı amaçladıklarını aktardı. Bodur, silikozis hastalarının emekli olmasını sağlayacak yasanın çıkarılmasını talep ettiklerini kaydetti. Silikozis hastası Mehmet Tektaş ise köydeki diğer akraba gençlerin kendisine haber vermesiyle İstanbul'a giderek 2002'de başladığı kot taşlama işini yaklaşık yıl boyunca sürdürdüğünü, zararlı olduğunu bilmedikleri bodrum katında havasız atölyelerde çalıştıklarını söyledi. Hastalık nedeniyle ölenlerin bulunduğunu ifade eden Tektaş, ''İlla ki birilerinin daha ölmesi mi gerekiyor? Artık çalışamaz duruma geldik. Bizi dilenci gibi gören kurumlar var. Biz kimseden bir şey dilenmiyoruz. Hakkımız olan şeyi istiyoruz'' dedi. SİLİKOZİS HASTALIĞI Uzmanlar, son yıllarda kotlara eskimiş, ağarmış görünümü vermek için uygulanan kumlama (kuvars tozu püskürtme) yönteminde çalışanların, tedavisi mümkün olmayan ve ölümle sonuçlanan ''silikozis'' hastalığına yakalanmalarının ''kaçınılmaz'' olduğunu bildiriyor. Kotlara kumlama yapılırken yüksek oranda ''silika'' içeren ''kuvars kristallerinin'' kullanılması sonucu, solunum yoluyla işçilerin akciğerlerini kaplayan kum tanecikleri bir süre sonra solunum yetmezliğine neden oluyor. Hastalık, öksürük, nefes darlığı, gözlerde kızartı-kaşıntı, göğüs ağrısı şeklinde belirtilerle kendini gösteriyor. Bilim adamları, bu hastalığın tedavisinin bulunmadığını dile getiriyor. AA
624104
Pastanın içinden Atatürk maketi çıkmadı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Pastanın içinden Atatürk maketi çıkmadı İSTANBUL (A.A) İstanbul Valisi Muammer Güler, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Dolmabahçe Sarayı'nda verdikleri resepsiyonda, 'pastanın içinden Atatürk maketinin çıktığı' iddialarının kesinlikle doğru olmadığını belirterek, 'Bunu, görkemli kutlamayı, verilen emeği gölgeleme çabası olarak değerlendiriyorum' dedi. Muammer Güler, Sabiha Gökçen Havalimanı yeni terminal binasının açılışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Vali Güler, Dolmabahçe'deki resepsiyon sırasında pastadan Atatürk maketi çıktığı yolundaki iddiaları değerlendirirken, öncelikle İstanbul'da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinin çok görkemli geçtiğini, muhteşem gösteriler yapıldığını söyledi. Dolmabahçe Sarayı'ndaki kutlamalar sırasında yapılan bir gösterinin, pasta kesimiyle karıştırıldığını ifade eden Güler, şunları kaydetti: 'Hepiniz oradaydınız. gösteri yapıldığı zaman hiçbir tepki gelmediği gibi birçok kişi de takdirlerini ifade etti. Orada iki gösteri yapıldı. Bir tanesi özel bir mekanizmayla hazırlanmış pastanın hemen gerisindeki platforma Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Önder Atatürk'ün orijinal maketi, orijinal elbiseleriyle bir mekanizma içinden çıkıp halkı selamlayıp 10. Yıl Nutku'nun bir bölümünü 10. Yıl Marşı'nın eşliğinde söyledi. Sonrasında da bu platformun önündeki pastayı kestik. Geçen sene de benzer bir gösteri yapmıştık. Hiçbir yorum olmamıştı ama bu sene maalesef magazinleştirilen zorlama bir mizahi yorumun getirilmesi üzüntü vericidir. Anlaşılan bu konuyla ilgili Meclise soru önergesi vereceğini ifade eden arkadaşımız orada bulunmayan bir kişiydi. Orada bulunan bin kişi, bu manzarayı izledi. Tekrar ifade ediyorum. Pastanın içinden Atatürk çıkması asla söz konusu olmamıştır. Bunu, görkemli kutlamayı, verilen emeği gölgeleme çabası olarak değerlendiriyorum.' DOMUZ GRİBİ SALGINI İstanbul Valisi Muammer Güler, grip salgını nedeniyle özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olanların dikkatli olmalarını istedi. Güler, domuz gribiyle ilgili son durum hakkında da şu bilgileri verdi: 'Çapa'da dün kişide daha H1N1 virüsü tespit edildi. Böylece sayı 417'ye ulaştı. Bu sayı tahlil yapılanlarla ilgilidir. Bunun içinde öğrencilerin payı yüzde 6'dır. Tahlili yapılamayan ama evde istirahatte bulunanların olduğunu da biliyoruz. Koruma tedbirlerinin alınmasına devam edilecek. Şu anda, biri 18 aylık diğeri yaşında iki kişinin yoğun bakımda tedavisine devam ediliyor.' Vali Güler, okullardaki temizlik çalışmalarının tamamlandığını belirterek, 'Pazartesi gününden itibaren devamsızlıkları tekrar izleyeceğiz. Bu iş, uzun soluklu bir koruma tedbirini gerektiriyor. Aşı yapılana kadar bu hastalıktan mümkün olduğunca az sayIda kişinin etkilenmesini umut ediyoruz' dedi. Muammer Güler, aşılamanın ne zaman başlayacağı sorusu üzerine, Pazartesi gününden itibaren sağlık çalışanlarının aşılanacağını, bu ayın sonun doğru da Sağlık Bakanlığının vereceği talimata göre risk grupları içinde önemli yeri teşkil eden çocuklardan başlamak üzere aşılamaya devam edileceğini bildirdi. Güler, kesin tarihi ise şimdilik veremediğini söyledi. İstanbul Valisi Güler, Anadolu yakasındaki referans laboratuvar olacak Zeytinburnu'ndaki Hıfzıssıhha Laboratuvarında da pazartesi gününden itibaren tahlillerin yapılabileceğini bildirdi. 'DEZENFEKTE DİYE BİR ŞEY YOK' Okulların ne sıklıkta dezenfekte edileceğine ilişkin bir soru üzerine de Vali Güler, 'Dezenfekte lafını kullanmıyoruz. Dezenfekte diye bir şey yok. Genel temizlik ve koruma tedbirlerinin sürdürülmesi var. Çocuklar okuldayken de bu koruma tedbirleri sürdürülmeli. Sıraların, masaların, elektrik düğmelerinin, muslukların temiz tutulması, okulların sık sık havalandırılması, temizlenmesi, bunlar önemli tedbirler. Çocukların ellerinin sıvı sabunla yıkanması... Öğretmenlerimiz bu konuda özel eğitimden geçirildi, çocuklarımıza gerekli uyarıları yapıyorlar.' Vali Güler son 16 günde 158 vakada H1N1 tespit edildiğini, son günde de 46 olan öğrenci sayısının 106'ya çıktığını belirterek, 'Bu da hastalığın artış hızını gösteriyor' dedi. Ankara'da okullar tatil edilirken İstanbul'da neden edilmediği yolundaki bir soru üzerine de Güler, 'Sağlık Bakanlığı ve pandemi kurullarının tavsiyesine göre kümelenme olmayan yerlerde tatilin anlamı yok. Koruma tedbirlerinin sürdürülmesi yeterli. Pazartesi gününden itibaren tekrar bakacağız. Devamsızlık durumlarını kontrol edeceğiz. Kümelenme olan okullarda elbette ki lokal tatil tedbirlerini uygulayabiliriz ama hayatı devam ettirerek bunu sürdürmek lazım.' İSTANBUL'DAKİ YAĞIŞLAR İstanbul Valisi Muammer Güler, dünden itibaren başlayan kuvvetli sağanak yağışın yarın da devam edeceğini belirterek, yağışın poyrazla birlikte fırtınaya dönüşeceğini söyledi. Güler, dün Çatalca'ya metrekareye 75 kilogram yağış düştüğünü, bugün de Kartal, Pendik ve Maltepe'de metrekarede 85 kilogram yağış görüldüğünü belirterek, 'Bu bölgeye ortalama 65 kilogram yağış düştüğünü hesaba katarsak 85 kilogram yağış, kuvvetli bir yağışa işaret ediyor' dedi. Yağışların yarın da aynı kuvvette olmak üzere Pazartesi gününe kadar devam edeceğini, ondan sonra biraz hafifleyeceğini anlatan Güler, Kartal Devlet Hastanesi önünde su birikmesi nedeniyle E-5 kara yolunu TEM Otoyolu'na aktardıklarını bildirdi. Sultanbeyli Maltepe ve Kartal ağırlıklı olmak üzere 60'a yakın evin bodrumunu su bastığını ifade eden Güler, çalışmaların 24 saat esasına göre sürdürüldüğünü kaydetti. Su baskınına maruz kalacak bölgelerdeki vatandaşların uyarılara dikkat etmelerini isteyen Güler, hava sıcaklıklarında hissedilir derecede meydana gelen düşüşün grip salgınını tetikleyeceğini söyledi. 31.10.2009 GÜNDEM
623452
Ayşe Böhürler: Kürt açılımında gözden kaçanlar...
Ayşe Böhürler 31 Ekim 2009 CumartesiKürt açılımında gözden kaçanlar... Bugünlerde biraz soğutulsa da Kürt açılımı en önemli gündem maddemiz. Bu konuda birçok yazı ve öneri içinde avukat Rojbin Tugan'ın öneri listesi içinden en dikkatimi çekenlerden birisini sizinle paylaşmak istedim. Şimdiye kadar hep bölge halkını konuştuk. Peki ya bölgede görev yapanlar? Rojbin'in bu konudaki önerisi şöyle: “Bölgede görev yapacak özellikle polis ve jandarma birimlerinin, bölge insanı ve 1984 yılından beri yaşadıkları konusunda bilgilendirilerek, bölge halkının yıllardır yaşadığı ayrımcılık nedeniyle geliştirdiği hassasiyeti anlayabilecekleri özel bir psikolojik eğitimden geçirilmesi, bölgenin bir sürgün ve cezalandırma merkezi olmaktan çıkarılması için, hem ücret, hem çalışma, hem de konaklama koşullarında cazip imkanlar sunulması” ... Bu konunun önemini “iki dil bir bavul” belgeselini seyrederken çok daha iyi anladım. ... KERBELA... Bu hafta yayınlanan iki rapordan birisi olan Uluslararası Af Örgütü'nün raporu önemli bir noktaya dikkat çekiyor. Bu rapora göre; Filistinlilere ait su kaynaklarının %80'i İsrail tarafından tüketiliyor. Ayrıca İsrail, Filistin'deki su sarnıçlarını tahrip ediyor. Havuzlu yerleşim yerlerinin hemen yanı başındaki Filistin köylülerinin içecek ve tarlalarını sulayacak su temin etmelerinin engellenmesi; yok etmenin en acımasızını Kerbela'yı hatırlatıyor. El Halil'de fanatik Yahudilerin komşuları Filistinlilerin damdaki su depolarını çalma vakaları, uluslararası gözlem gücü Tıph'ın raporlarına göre vaka-ı adiyeden. İTİRAZIM VAR! TSK sitesindeki 29 Ekim kutlama resmindeki coşkulu vatandaş resimleri arasında bir başörtülü görülmüş. Bu da bende uzaylı haberi çağrışımı yaptı. Nasa'ya haber versek mi? Haberin veriliş şekline itirazım var. ... Yapay bebek üretim denemelerine başlanmış. Yoksa Aldoux Huxley'in Cesur Yeni Dünya kitabındaki gibi bebekler ihtiyaca binaen görevlerine uygun suni rahimlerde üretilecek. Alfa bebek hizmetçi olacak, delta bebek yönetici. Yapay kimliklere itirazım olduğu gibi yapay insana da itirazım var. Denemeler dursun istiyorum. ... Son günlerde popüler bir genç yazarımız oldu: Serdar Özkan. Kayıp Gül'ü yayınlandığı ilk yıllarda okuyanlardan birisiyim. Doğrusu Paul Coelho tarzı sevmediğim için kitap da pek ilgimi çekmemişti. Ancak taa zaman konuk ettiğimiz televizyon programında da yazarlık konusundaki azminden etkilenmiştim. O'nun için bir hobi değildi roman yazmak. Nitekim öyle de yaptı. Adından söz edilen yazarlar arasına girdi. Bu meseledeki itirazım; kitabın 40'dan fazla ülkede 29 yabancı dilde basılmasında sunuşadır. Çünkü bildiğim kadarı ile Kültür Bakanlığı, her yazara açık olan Teda projesi kapsamında; yurt dışında kitabını çevirecek yayınevini bulan yazarların çeviri giderlerini karşılıyor. 29 dilde çeviri başarısında bu projenin de desteği olsa gerek. Yani ortada lanse edildiği gibi “aman muhteşem bir Türk yazarı bulduk” durumu yok. Böyle bir imaj ile kitabın pazarlanması Paul Coelho'nun İslami versiyonunu deneyen bir yazara pek yakışmıyor. Ayrıca roman okumadan roman yazması, romantizm ile roman yazmayı karıştırması doğrusu beni hayal kırıklığına uğrattı. Tavsiyem, yazıdaki çalışmasını, azmini, yatırımını kendini tanıtırken ortaya koyduğu performansa da harcamasıdır. ... BM'nin Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi verilerine göre yine Pakistan, Birleşik Arap Emirliklerinin gerisinde kalarak 101.olmuşuz. BM, ekonomik, politik, aktif hayata bakarak değerlendirme kriterlerini oluşturuyormuş. İyi de görünen köy kılavuz istemez. Pakistan'da hala kadınların eğitim orana %30, kadınların sokağa çıkamadığı bölgeler, oy kullanamadığı yerler var. Arap Emirlikleri'nde zaten nüfus yok, ayrıca gayri safi milli hasıla yüksekliğinin kadınların lehine pozitif bir durum çıkarmadığı ortada. “Elhamdülillah paramız var, haklarımız olmasa olur” duygusu, kadın-erkek herkesi sarmış vaziyette. Demokratik bir ortam, fırsat eşitliği, kadın hakları falan gibi bir durum ise hiç yok. Bu ülkelerdeki kadınların durumunu yakından bilen birisi olarak görünen ile rakamlara yansıyan arasındaki farkın sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Üstelik bir çok ülkede (Azerbaycan dahil) bu verilerin oluşturulma koşullarının hiç demokratik olmadığını düşünürsek... Bu arada şaşırtıcı olan ise bizim kadın derneklerimizin durumuna itiraz etmek yerine “evet biz söylemiştik” havasına girmeleri. Kadın lehine yasal düzenleme yapma ve yaptırabilme konusunda hükümete çok rahat ulaşabilen kadın derneklerinin haksız değerlendirmeye razı olmalarını anlamak zor. Kendilerine yeni bir rota çizmek yerine kendilerini tekrarı tercih etmişler. Oysa hepsinin “İnsaf! Pakistan veya Arap ülkeleri ile aynı mıyız” diye isyan etmesi gerekirdi.
623254
Kargo fareleri yakayı ele verdi
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Kargo fareleri yakayı ele verdi FATİH İNCİ ANKARA PTT'ye gelen ön ödemeli kargoları kayda geçirmeyerek, elde ettikleri paraları zimmetlerine geçiren bir çeteyi çökertildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri içlerinde PTT'de görevli bir memurun da olduğu 17 kişiyi gözaltına aldı. PTT Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişleri, ön ödemeli olarak gelen kargolardan elde edilen paraların kayda geçirilmeden bazı görevlilerce zimmete geçirildiğini tespit etti. Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na yapılan suç duyurusunun ardından, Gasp Büro Amirliği ekipleri operasyon başlattı. Operasyon kapsamında, Kargo İşletme Merkezi görevlilerinin de aralarında bulunduğu 17 kişi gözaltına alındı. Zanlıların bu şekilde bugüne kadar yaklaşık 10 bin TL haksız kazanç sağladıkları belirtildi. 31.10.2009 GÜNDEM
623298
Sanat acıyla beslenir
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Sanat acıyla beslenir Kendimi yaşadığım topraklara ait hissediyorum. Her zaman kültürümle gurur duydum. Bizden sonraki nesillere taşımak için bir sanatçı olarak elimden geleni yapıyorum MEZİN TANRISEVEN'LE RÖPORTAJ KAHVESİ Canan Leslie Anderson, Amerikalı bir baba ve Türk bir anneden dünyaya gelmiş. yıl Salzburg Üniversite Orkestrası'nda başkemancı olarak görev yaptı. Hindistan'da Bombay Senfoni Orkestrası'yla başkemancı olarak çalıştı. Bunlar Anderson'un başarılarından sadece birkaçı Kemanına gönülden bağlı olan Canan Anderson, “Bana keman çalarak bir yere gelemezsin, pop söyle dediler. Ancak ben bu konuda sabırlıyım” diyor. Canan Anderson kimdir. Sizi tanıyabilir miyiz? Amerikalı bir baba ve Türk bir anneden dünyaya gelmiş, İtalya doğumlu, biraz Avrupalı biraz Amerikalı, ama özünde Türk kimliğine sahip, kemanına aşık, yaşadığı topraklara gönülden bağlı bir keman sanatçısıyım. Belirli dönemler yurtdışında yaşadım. Şu anda Türkiye'de hayatıma devam ediyorum. Ve yaşadığım topraklara gönülden bağlıyım. Hangi ülkelerin orkestralarında çaldınız? Türkiye'de eğitimimi tamamladıktan sonra yurtiçi ve yurtdışı birçok orkestrada yer aldım. Türkiye, Macaristan, Avusturya, Almanya, Hindistan'da konser verdim. İlk konserinizi kaç yaşında verdiniz? İlk konserimi yaşında verdim. Vivaldi'nin La minor keman konçertosu çalmıştım. Albümünüze neden Nuh Tufanı ismini koydunuz? Dünyanın bu kadar çok bölgesinde yaşayıp, onlarla birlikte müzik icra ettiğinizde ister istemez içinizde bir kültür birikimi oluşuyor. Doğu müziği de, Batı müziği de bir etki bırakıyor, üzerinizde oluşan bu sentez farklı tarz ve müziği daha çok hissederek yorumlamanızı sağlıyor. Nuh'un Gemisi'nin dünyada ki tüm canlıların birlikte yaşadığı bir yer olduğunu düşünürsek, ruhumda yer etmiş, müziklerin kemanımla, müziğin engin denizinde, Nuh'un Gemisi'ni oluşturduklarını düşünüyorum. Yurtdışında kariyerinizi sürdürmek istiyor musunuz? Elbette istiyorum. Her şeyden önce ülkemde, kemanla çalınabilen farklı tarzları sevdirip, sonra hayalimdeki şovu tüm dünyaya duyurmak istiyorum. Tabii ki Türkiye'de bazı şeyler kadar kolay olmuyor. Kemanla bir yere gelemezsin diyenler, türkü söyle diyenler, pop söyle diyenler var. Benim arzum, işini iyi yaptığın zaman ve kendine inandığında nelerin olabileceğini göstermek. Şimdi sırada farklı tarzları duyurmak var ki şovumda dünyada şimdiye kadar yapılmamış bir tarz olacak. Anne Türk baba Amerikalı, daha çok hangi kültür ağırlıktaydı yaşamınızda? Kendimi yaşadığım topraklara ait hissediyorum. Her zaman kültürümle gurur duydum. Ve onu bizden sonraki nesillere taşımak için bir sanatçı olarak elimden geleni yapıyorum. Kimlerle çalıştınız? Dünyada çaldığım orkestraları saymazsak Sarah Brightman Barry White, Ferhat Göçer, Hüsnü Şenlendirici ve daha birçok tanınmış isimle çalıştım. Dünyaca ünlü keman virtüözü Vanessa Mae'ye kafa tutuyorsunuz. Neden? Ben kimseye kafa tuttuğumu düşünmüyorum açıkçası. Ben kendi müziğimi yapıyorum, her sanatçı müziğinde kendini ifade eder. Ben de kendimi çaldığım enstrümanla ifade ediyorum. Şarkı söylemek mi yoksa keman çalmak mı daha mutlu ediyor sizi? Keman benim ilk göz ağrım. Elbette ki keman çalmak. Ama ara sıra parçalarda sesimi de kullanmak beni mutlu ediyor. Şarkı söylemeyi kim sevmez. Roberto Cavalli de Türkiye'de giydirmek istediği sanatçı olarak sizi seçmiş öyle mi? Evet birlikte çalışıyoruz. Tarzını beğendiğim ve üzerimde taşımaktan hoşlandığım bir markanın benimle çalışıyor olması gerçekten gurur verici. Cavalli gibi bir markayı üzerinizde taşımak, duruşunuzla ve davranışınızla gerçekten büyük bir emek ve sorumluluk getiriyor. yaşında bir oğlunuz var, yetenekli mi müzik konusunda. Çünkü siz yaşlarda ilk konserinizi vermişsiniz Gerçekten çok yetenekli. Hem dans ediyor, hem keman çalıyor, hem de oyunculuğa karşı inanılmaz bir kabiliyeti var. Hatta teklifler bile gelmeye başladı. Anne olmanızın sanatınıza nasıl bir yansıması oldu? Bir anne olarak çocuğunuzu büyütürken zor zamanlarınız oluyor, bir de sanatçı kimliğinizi üzerinizdeyken. Hayatın her yerinde acı var ama sanatçılar biraz şanslı bu konuda çünkü sanatın tüm bu zorluklarla ve acı ile beslendiğini düşünüyorum. Pozitif tarafı ise çalıştığım müzikleri ilk ona dinletip yorumunu almam. Genelde de haklı çıkıyor. Keman sizin hayatınızın neresinde? Sevdiğim insanları saymazsak benim hayatım zaten kemanım. yüzden kemanım bana ben kemanıma aşığım diyorum. Hayatımın her döneminde kemanım benim yanımdaydı. Bazen dert ortağım oldu, bazen ondan nefret ettim, bazen mutluluğum oldu. Ama çalmaya başladığınız zaman, çaldığınız parçanın tarzına ve duygusuna göre ruh durumunuz farklılaşıyor, yani ben ne hissediyorsam da onu dışarı yansıtıyor, ya da ne çalarsa ruhum ona uyum sağlıyor. Egonuzla nasıl başa çıkıyorsunuz? Üreten kişi maalesef egoisttir ki üretebilsin. Zaten hep bu yüzden yalnız kaldığıma inanıyorum. Çalışmak için kendime zaman ayırman lazım, beste yapmak için kendime zaman ayırman lazım, konserlerde ben sahne alıyorum, sahnedeki her ayrıntının benim istediğim gibi olması lazım. Elimden geldiğince aile, arkadaş çevremi dengede tutmaya çalışıyorum. Zaten benim bu işe karşı olan sevgimi ve tutkumu bildikleri için anlayışlılar. Ben her şeyin konuşularak çözülebileceğine inanıyorum. yüzden de egomdan kaynaklanan bir sorun olduğunda konuşmayı tercih ediyorum. Türkiye'de kemancı yetişir Tanıdığınız en iyi kemancı kim? Itzhak Perlman. Benim için iyi keman çalmak tekniğin mükemmeliyetinden çok duyguyu insanlara verebilmektir. Daha mutlu olmak için nasıl bir bakış açısınız var? Mutlu olmak görecelidir. Bana göre mutluluk işinde başarılı olmak ve bu başarıyı devam ettirirken özel yaşantısını da unutmamaktır. Bu çok zor olmakla birlikte, insanın kendisini, nereden geldiğini unutmaması, sevdiklerini kaybetmemesi ve Tanrı katında yeri olabilmesi için şarttır. Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Müzik bana göre yaşamın kendisidir. Henüz bestelerimi dinleyicilerime sunmuş değilim. Zamanı geldiğinde içinde fırtınalar kopan Canan Anderson, ya da ağlayan bir Canan Anderson'ı sadece müziğinden tanıyabileceksiniz. Sahneye şu an farklı konseptle çıkıyorum. Elektronik alt yapılı şov parçalarım, clup müzik üzerine (ki dünyada artık yeni trend keman ve akustik orkestra ile yerli ve yabancı parçalar çalıp seslendiriyorum. Sizce Türkiye'de müzik konusunda üstün yetenekli çocukların iyi eğitim alacakları bir zemin var mı? Zemin elbette ki var.Konservatuarlarımız bu zemini gayet güzel veriyorlar.Ancak ilerisinde bana göre muhakkak yurtdışına çıkıp devam ettirmek şart. 31.10.2009 CUMARTESİ
623641
Kandil için Barzaniden yardım istendi
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani ile görüşmesinde, "terör örgütü PKK'nın tasfiye edilmesi durumunda, Türkiye ile Irak ilişkilerinde parlak bir döneme girileceğini" aktardığı öğrenildi. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, dün akşam Davutoğlu ile Barzani arasında yapılan görüşme "olumlu" bir atmosferde geçti; terör örgütü PKK'nın tasfiye edilmesi ve son dönemdeki "demokratik açılım" çalışmaları ele alındı. Davutoğlu, "terör örgütü PKK'nın tasfiye edilmesi durumunda iki ülke ilişkilerinde parlak bir dönem başlayacağına" işaret ederek, buna karşılık "kardeşin kardeşi kırmaya devam etmesi" durumunda böyle bir parlak dönemin olmayacağını vurguladı. Terör örgütü ile mücadelenin üç ayağının olduğunu söyleyen Davutoğlu, bunun ilkinin Türkiye içinde mücadele, ikincisinin de kuzey Irak'taki mücadele olduğunu aktardı. Davutoğlu'nun Kandil'i telaffuz ederek Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimden bu mücadelede yardım istediği öğrenildi. Davutoğlu, terörle mücadelenin üçüncü ayağının da Avrupa'da yürütülmesi gerektiğini söylediği belirtildi. Edinilen bilgiye göre, Barzani de zor günlerinde Türkiye'nin her zaman kendilerine destek olduğunu söyleyerek, kendilerine Türkiye'den hiçbir zaman zarar gelmediğine dikkat çekti. Barzani, iki ülke halklarının aynı bölgenin insanları olduğunu ve Türk gençleri öldüğünde üzüldüğünü ifade ederek, terör örgütü PKK'nın, yapılan bu son "demokratik açılım" çalışmalarının ardından, ya kendisinin değişeceğini ya da Kürt halkından gelen baskı sonucu bu yükü kaldıramayacağını aktardı. Davutoğlu, tarihin doğru ellerden yazılması durumunda doğru yön alacağını ifade ederek, Avrupa'nın yüzyıllarca savaştığını, ancak sonra birleştiğini, bunun neden bu bölgede de yapılamayacağını kaydetti. Barzani'nin ise terör örgütü PKK'nın çizgisini benimsemediklerini söylediği ve Davutoğlu'nun dış politika açılımlarını övdüğü belirtilirken, "Sizin bir senede yaptığınızı yüz senede kimse yapamadı" dediği öğrenildi. Davutoğlu'nun da gerek dış politika açılımlarını gerekse demokratikleşme çalışmalarını iyi niyetle sürdüreceklerini, hep birlikte "PKK belası"ndan kurtulunması gerektiğini aktardığı bildirildi. AA
623168
ANKA KUŞU
Can Dündar AdaERDAL İNÖNÜ İLE SON SÖYLEŞİ 1ANKA KUŞU 31 Ekim Cumartesi 2009 ölümünden önce Can Dündar ile yaptığı uzun söyleşide babasını, özel hayatını, siyaset deneyimini, unutamadığı anıları anlattı Bugün Erdal İnönü’nün ... 2.5 yıl önce 14 Şubat günü, kendisiyle en yakın arkadaşlarından Feza Gürsey’in adını taşıyan enstitüdeki odasında buluşmuştuk. Onunla uzun bir söyleşi kitabı çıkarma fikri yayınevinden gelmişti. Daha önce babasının belgeselini hazırlamıştık. 1983’ten beri de gazeteci olarak kendisini hayranlıkla izliyordum. yüzden gururla kabul etmiştim. Erdal Bey de böyle bir çalışmadan memnun olacağını söyledi. Her hafta çarşamba sabahları buluşmak üzere sözleştik. kez buluştuk. 30 saate yakın konuştuk. Anlattıkları salt kişisel öyküsü değildi; cumhuriyet tarihiydi. Tarihin yazıldığı bir evde doğmuş, politikanın içinde büyümüştü. Atatürk’ü, babasını, tarihin kilometre taşlarını büyük samimiyetle anlattı. “Söyle bana Anka kuşu...” Çocukken, öğrenciyken, askerdeyken, üniversitedeyken, siyasetteyken hep “Paşa’nın oğlu” diye anılmış, hayatı boyunca öyle muamele görmüştü. Bu onun hem talihi, hem talihsizliğiydi. Bizim söyleşimiz de kaçınılmaz olarak öyle başladı. Ama sonra, tarihi kostümden gönüllü olarak soyunmuş, kendi yolunu çizip orada kararlılıkla yürümüş bir insan portresi belirdi. Lise çağında fiziğe gönül vermiş, diplomatlıkla fizikçilik arasında kararsızlandığı çağda hayatının tek şiirini yazmıştı: “Söyle bana Anka kuşu/ bir ömrü adamaya değer misin?” Şiirdeki “Anka Kuşu” fizikti. Cevabı “Evet” diye vermiş ve bilime bir ömür adamıştı. Lakin onu, yapmak istediği işle baş başa bırakmadı. Siyasete çekti ve “fiziğe şiir yazan adam”dan bir lider çıkardı; bence cumhurbaşkanlığına yaraşacak bir lider... Söyleşimizde siyasetin gurur ve çamur dolu sayfalarından, ihanetlerinden, çelmelerinden de örnekler verdi Erdal Bey... Kürtler, hayat ve ölüm bahsinde konuşurken bir filozofa dönüştü. Göremedi Ancak söyleşinin sonlarına yaklaşırken rahatsızlandı. 10. buluşma öncesi tedavi için ’ya gitti. Ümitle, iyileşip dönmesini bekledik. Gelemedi. Tedavi uzayınca kız kardeşi Özden Toker, -biraz da ona meşgale ve moral olur ümidiyle- kitabı Amerika’ya götürdü. İki kardeş, birlikte geçirdikleri bir ömrün tutanaklarını diz dize okudular. Daha doğrusu Özden Hanım, abisinin kulağına okudu. Erdal Bey küçük düzeltmeler yaptı. Eksikleri dönüşte tamamlayacaktık, olmadı. Erdal Bey, kitabını göremeden veda etti. Bu emaneti bir süre sakladım. Kitabı vefatının hemen ardından çıkarmak istemedim. Bazı eksikleri, onun anılarından tamamladım. Eşi Sevinç İnönü ile birlikte çalıştık. Siyasetteki yoldaşı Yiğit Gülöksüz ve onu adım adım izlemiş gazeteci arkadaşım Vedat Çuhadar kitabı titizlikle okudular. Ve “Anka Kuşu” (İmge Kitabevi Yayınları, 2009) onun ölüm yıldönümünde okurlarla buluştu. Okudukça hem yakın tarihimizin sayfaları arasında gezinecek, hem de ’ün nasıl bir insanı veto ederek siyasetten uzak tuttuğunu, Türkiye’nin nasıl bir insanı kaybettiğini daha iyi anlayacaksınız. Saygıyla anıyorum. Çocukları, İnönü’ye ‘sen’ diyemezdi, kolayca onu öpemezdi ama çocuklarını öperdi. OĞUL İNÖNÜ “Babamı hiç sarılıp öpmedim” “Evde babama karşı saygılıydık. Babaannem dışında, annem dahil kimse ona ‘Sen’ demezdi, biz de ‘siz’ veya ‘babacığım’ derdik. Kulağı az duyduğu için babamla yüksek sesle konuşurduk. da samimiyeti azaltıyor, bir resmilik getiriyor sanıyorum. Tabii bizi asıl etkileyen, herkesin babama büyük saygı göstermesiydi. Evde de otoritesi vardı, öyle kolay yaklaşılmazdı. Hatıralarında ‘Çocuklarımla arkadaş gibi yaşadım’ diyor ama, yani işte kadar... bizimle arkadaşlık yapmak isterse tabii cevap verirdik, ama bizim onunla arkadaşlık yapmak aklımızdan geçmezdi. Eve geldiğinde koşup yanağından öptüğümüz hiç olmadı, ama onun bizi öptüğü oldu. Büyüdükçe giderek azaldı tabii... Küçükken babam ‘Annenizi mi daha çok seviyorsunuz, beni mi?’ diye sorarmış. Biz de -babamın tabiriyle ‘gerçeği söylediğimiz’ dönemlerde- ‘annemizi seviyoruz’ dermişiz. Hatta ‘Babamızı seviyoruz’ diyelim diye bize hediyeler getirirmiş. Ben onun kucağında hediye paketiyle geldiğini gördüğüm anda, ‘Yoook, annemi seviyorum’ diye tepinirmişim.” ÇOCUK İNÖNÜ “Çocukken aksi tabiatlıydım” “Küçükken iyi huylu değildim. İnatçıydım. Sık sık ağlardım. Akşamları babamla annem davetlere giderlerdi. Biz de gitmelerini hiç istemezdik. Onlar çıkarken abim bana ‘Hadi ağla’ dermiş. Ben de ‘gitmeyin’ diye ağlarmışım. Ama tabii giderlerdi. Hırçın mizacım hala biraz vardır, ama zamanla aklın yardımıyla, başkalarının tavırlarıyla değişti herhalde...” MEVHİBE HANIM’IN KISKANÇLIĞI “Gene mi sekreter geldi?”“Annemin görünür bir kıskançlığı yoktu, ama zaman zaman böyle bir şey hissederdik. Bir sekreter hanım babamla uzun boylu çalışırsa, ‘Gene mi geldi?’ diye söylenirdi. Normal olarak belki daha çok hassasiyet göstermesi gerekirdi, ama herhalde kendini kontrol ediyordu. Arada böyle bir şey oldu mu, bir dikkati, üzüntüsü oldu mu hissederdik.” ’IN EVİNDE “Hâlâ Cumhurbaşkanı eşi havasındaydı” “Annem ’a gittiğimizde Latife Hanım’ı ziyaret ederdi. 1940’larda bir sefer abimle beni de götürdü. Latife Hanım’ın evi Ayazpaşa’daydı. Güzel döşeli bir evdi. Latife Hanım da kibar, ince, zarif, hâlâ güzelliğini koruyan bir hanımefendiydi. modasını daha genç kızken takip etmiş, bu işleri gayet iyi bilen bir hanım havasındaydı. Annem bakımdan ona biraz gıptayla bakardı. Çünkü annem ’de yetişmiş; eski bir evden geliyor. Avrupa âdetlerini sonradan, babamın yanında öğrenmiş. bakımdan Latife Hanım’ın görünüşüne, giyimine dikkatle bakardı. Atatürk’ün odada ne kadar yaşatıldığı dikkatimi çekmişti. Resimleri, anıları her taraftaydı. Latife Hanım hâlâ Atatürk’le beraber yaşıyordu. Hâlâ Cumhurbaşkanı hanımı havasındaydı. yerden hiç aşağıya inmedi.” İSMET PAŞA’NIN ÖFKESİ “Ben öğretmenin yuvasını yaparım” “Babam eski yazıyı bilirdi, ama kullanmazdı. konuda çok hassastı. Cumhurbaşkanıyken gittiği yerlerde not tutanları sağdan sola yazarken görürse hemen fark eder, ‘N’apıyorsun, ne biçim yazıyorsun?’ diye hemen çıkışırdı. Bir gün başöğretmen bana eski harflerle yazılmış bir yazıyı birine okutup yazma ödevi vermişti. Akşam onu yazarken odama babaannem geldi. ‘N’apıyorsun bu saatte? Ödevini bitiremedin mi?’ dedi. ‘Bitirdim, ama bunu başöğretmen ayrıca verdi’ dedim. ‘Bunlar, her ödevi sana yaptırıyorlar. Bunu Paşa’ya söyleyeceğim’ dedi. Ertesi gün babama ‘Gereksiz ödev verip çocuğu istismar ediyorlar. Hocalarına bir şey söyle’ diye şikâyet etti. Babam ‘Getir bakayım, nedir verdikleri şey’ dedi. Gidip ödev dosyasını getirdim. Babam açar açmaz eski yazıyı gördü; görür görmez de patladı: ‘Bu nasıl şey? Benim evime eski yazı giriyor, siz buna engel olmuyorsunuz. Böyle mi öğrettim ben size? Hiçbiriniz adam olmazsınız’ dedi. ‘Hiçbiriniz’ dediği, büyükannem değil ama orada annem, Özel Kalem Müdürü, Yaver, hepimiz varız... Bayağı söylendi böyle... Tabii sesimizi çıkaramadık. Ondan sonra: ‘Kim verdi bunu sana?’ diye sordu. ‘Başöğretmen verdi’ dedim. ‘Yarın çağırır, başöğretmenin yuvasını yaparım’ dedi. Nitekim ertesi gün çağırdı kendisini; bayağı çıkıştı. Üzüldü da... Neyse sonra ‘O çok iyi öğretmendir, kusuruna bakmayın’ diye söyledik kendisine... Babam da öğretmeni yemeğe çağırdı, gönlünü aldı. Ama bu konuda son derece duyarlıydı. Atatürk dışında kim olsa haşlardı.” ÖĞRENCİ İNÖNÜ Ödev: İnönü Savaşları “Tarihçimiz Enver Behnan Şapolyo tanınmış bir insandı. Bir sefer derste konu ‘İnönü Savaşları’ydı. Bana ‘Bunu sen hazırla’ dedi. Ben de evde kütüphaneyi karıştırdım, Atatürk’ün Nutuk’undan yararlandım. Başka askeri kitapları okudum ve 20 sayfa kadar bir şey yazdım. Derste okudum. Ben zannettim ki çok hoşuna gidecek. ‘İyi olmuş, ama benim beklediğim bu değildi’ dedi: ‘Ben sandım ki, babana gideceksin, ona “Anlat bakalım baba, nasıl oldu bu savaşlar” diyeceksin, anlatacak, sen de gelip bize onları söyleyeceksin. Ben bu senin yazdıklarının hepsini biliyorum, kütüphanede var’ dedi. Oysa ben babamı rahatsız etmeyeyim diye kendim hazırlamıştım. O, makbule geçmedi; ama ben kendim öğrendim, ayrı mesele...” ATATÜRK-İNÖNÜ ANLAŞMAZLIĞI Babam Atatürk’le neden küstü? “Küslük konusunda babamın bize anlattığı şuydu: ‘Biz Atatürk’le tartışırdık. Örneğin aklına bir fikir gelirdi, onu ya sofrada ortaya söylerdi veya daha evvel bana söylerdi. Ben olabilir mi diye düşünürdüm, akşam yemekten sonra giderdim kendisine; oturup konuşur, sabaha kadar tartışırdık. Sonunda ya beni ikna ederdi ya ben onu ikna ederdim ve anlaşarak ayrılırdık. Ama son zamanlarında rahatsızlandığı için sinirleri zayıflamıştı. Pek böyle uzun tartışmalara giremiyorduk, ayrılığa sebep oldu’ derdi. Hoşuna gitmeyen başka bir olay, sofrada bakanlarının kendisine söylenmeden eleştirilmesi, talimatlar verilmesi... Gene böyle bir şeyler olmuş, babam da sinirlenmiş, ‘Sofradaki talimatlarla yürümez bu işler’ anlamında bir şeyler söylemiş. Atatürk de kızmış, ayrılmaları böyle başlamış. ‘Niye kavga ettiler’ diye sık sık sorarlar bana... Ben de derim ki; ‘Asıl nasıl bu kadar uzun zaman beraber çalıştıklarını sormak daha iyi bir soru olur. Çünkü bunun örneği çok az dünyada... Böyle devrim yapan, yeni devlet kuran bir başbuğ, bir başkan, yanındaki insanları sürekli değiştirir. Böyle bir liderin, yıllarca değişmeyen birisi ile çalışması çok az görülen bir şey, ama Türkiye’de bu olmuş. İkisinin karakterinin birbirini tamamlamasıyla ve karşılıklı saygıyla bu dostluğu korumuşlar.” YARIN AMERİKALI BİR KIZLA EVLENDİĞİ DEDİKODUSU NEREDEN ÇIKTI? SEÇİMİ KAYBEDİNCE BABASINI NASIL TESELLİ ETTİ? 6-7 EYLÜL’DE İSTİKLAL CADDESİ’NDE NELER GÖRDÜ? ASKERDE HANGİ SAVAŞ BÖLGESİNE GİTMEK İSTEDİ? ECEVİT’LE HANGİ DERNEKTE TANIŞTI? HİÇ ÂŞIK OLDU MU? NEDEN ÇOCUKLARI OLMADI? (396 yazı)
624344
Yıldırım: Hava yolunu, halkın yolu yapmak için tüm engelleri kaldırdık
Yıldırım, Sabiha Gökçen Havalimanı'nın yeni terminal binası ve eklerinin hizmete açılması nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Türk sivil havacılık hayatı için çok önemli bir gün yaşandığını söyledi. Sabiha Gökçen Havalimanı'nın 2001'de tamamlandığında çok konuşulduğunu hatırlatan Yıldırım, 700 milyon dolarlık yatırım yapılmasına rağmen tesisin ıssız konumundan kurtulamadığını belirtti. Hava yolunu, halkın yolu haline getirmek için tüm engelleri kaldırdıklarını kaydeden Yıldırım, bu amaçla uçak biletleri üzerindeki bazı vergileri kaldırdıklarını, THY dışında diğer özel şirketleri de iç hat taşımacılılığına yönlendirdiklerini kaydetti. Yıldırım, 2003 yılında iç hatlarda milyon yolcunun uçtuğunu, bugün ise bu rakamın 36 milyona ulaştığını vurguladı, atıl duran 20 hava alanının da faaliyete geçirilerek bugün 45 hava alanının çalışır konuma getirildiğini bildirdi. Bakan Yıldırım, önceden sadece Ankara ve İstanbul'a yapılan iç hat seferlerinin bugün Anadolu'nun hemen tüm şehirlerine yapılır hale getirildiğini anlattı. Sabiha Gökçen Havalimanı'nın aktif hale getirilmesi için önce kargo, daha sonra da tarifeli uçuşların Atatürk Havalimanı'ndan buraya kaydırıldığını belirten Bakan Yıldırım, 2004 yılında 250 bin olan yolcu sayısının 2005'te milyona, 2006'ta milyona ve 2007'de milyona ulaştığını kaydetti. Yıldırım, Sabiha Gökçen Havalimanı yolcu sayısının artması üzerine yap-işlet-devret modeliyle bugün açılan yeni terminal binasının yapımının gerçekleştirildiğini söyledi. Yeni terminal binasının yaklaşık 500 bin metre karelik kapalı alanı bulunduğunu ve bin araçlık otopark kapasitesi olduğunu anlatan Yıldırım, ''Atatürk Havalimanı'ndan daha da güzel diyebileceğim bu hava alanı 10 milyon insana hizmet edecek hale getirildi. Bu sene burada yolcu sayısı milyonu aşacak'' diye konuştu. Yıldırım, yeni terminal binasının küresel işbirliğinin en güzel örneği olarak inşa edildiğini, Türkiye, Hindistan ve Malezya işletmelerinin, küresel krizin en amansız olduğu zamanda bu yatırımı gerçekleştirdiklerini kaydetti. Malezya ve Hindistan yatırımcılarını Türkiye'de daha fazla yatırım yapmaya davet eden Yıldırım, sırada iki adet yap-işlet devret projesi olduğunu söyledi. Yıldırım, Kütahya, Afyon ve Uşak'a hizmet verecek Zafer Havaalanı'nın, yap-işlet-devret modeliyle ihale edileceğini, sırada Çukurova Havaalanı'nın da bulunduğunu dile getirerek, yabancı yatırımcıları buraya yatırım yapmaya çağırdı. -MİLLİ SAVUNMA BAKANI GÖNÜL- Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül de Sabiha Gökçen Havalimanı'nın açıldığı ilk yıllarda atıl kaldığını, 2004'te işletme zararı olduğunu ifade ederek, yapılan yatırımlarla artık hava limanının gerçek anlamda hayata geçirildiğini söyledi. Gönül, 500 bin metre kare kapalı kullanım alanına sahip hava limanı yatırımının kamudan herhangi bir harcama olmadan gerçekleştirildiğini belirterek, hava limanının 20 yıllık işletme hakkını alan ortak girişim grubunun milyar 932 milyon avroluk kullanım bedelini 20 yıl boyunca taksitler halinde Savunma Sanayini Destekleme Fonu'na ödeyeceğini kaydetti. Bu paranın, savunma sanayinin gelişiminde kullanılacağını dile getiren Gönül, hava limanına ikinci pistin yapımı için de çalışmalara başlandığını söyledi. Gönül, hava limanının İstanbul'un ulaşım altyapısına yönelik gerçekleştirilecek projelerle uyumlu planlandığını ifade ederek, önümüzdeki dönemdeki yatırımlarla buranın Türkiye'nin en önemli hava limanlarından biri olacağını vurguladı.
623634
Kar maskesililer kuyumcu soydu
Alınan bilgiye göre, Alemdar Mahallesi Cengiz Toper Caddesi üzerinde bulunan Erkan Burhan'a (27) ait Burhan Kardeşler Kuyumculuk'un kepenklerindeki kilitleri demir makasla kesen zanlılar, camları kırarak içeriye girdi. Kasayı açmaya çalışırken alarmın çalması üzerine, paniğe kapılan zanlılar 25 takım altın küpe ve bir adet altın kolye ucunu alarak alarak kaçtı. Kaçarken adet altın küpeyi düşürdükleri belirlenen zanlıların görüntüleri, iş yerinin güvenlik kamerası tarafından saniye saniye görüntülendi. Polis, kamera görüntülerinden yola çıkarak zanlıların yakalanması için soruşturma başlattı. İş yeri sahibi 10 bin liralık zararının olduğunu bildirildi. AA
623389
İstanbul'daki okullar gribe karşı ilaçlanıyor
Koridorlar ve yönetici odaları da titizlikle ilaçlandı. Okul panolarında öğrenciler için hazırlanmış uyarıcı broşür ve yazıların da bulunduğu gözlendi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın okul yöneticilerine gönderdiği talimat gereği temizlik çalışmalarına bizzat katılan yetkililer, gerekli bütün önlemlerin alındığını belirtti. Nuri Akın Lisesi'ndeki çalışmaların okul aile birliği görevlileriyle ortak bir çalışma yapılarak gerçekleştiğini belirten yöneticiler, masrafların da kendi imkânlarıyla karşılandığı anlattı. Yaklaşık bin metrekare alana sahip olan okul için normal şartlarda bin liraya kadar ulaşan dezenfeksiyon çalışması yapılması gerektiğini belirten görevliler, işbirliği sayesinde bu rakamın yarı yarıya azaltıldığını kaydetti. Okul öğrencileri, ayrıca şu ana kadar okullarında herhangi bir domuz gribi vakasına rastlanmadığını da dile getirdi. Bu arada, belediye ekiplerinin yanı sıra okulların kendi imkanlarıyla da ilaçlama yaptığı öğrenildi. Dezenfeksiyon çalışmalarının ciddi maliyet oluşturduğu belirtildi. Tüm dünya ile birlikte Türkiye'de de hızla yayılan domuz gribine karşı özel halk otobüsleri ek önlemler alıyor. Bu önlemler çerçevesinde İstanbul'daki Özel Halk Otobüsleri dezenfekte ediliyor. Dezenfeksiyon işlemleri dünden itibaren başladı. İşlem belirli periyotlarla tekrarlanacak. Araçların ilaçlanarak dezenfekte edilmelerinin yanı sıra ,önümüzdeki günlerde özel olarak üretilen ve mikroplara karşı etkili olan ıslak mendillerin araçlarda ücretsiz dağıtımı da düşünülüyor. Yolcu otobüsleri de dezenfekte ediliyor Domuz gribine karşı yetkililer vatandaşlara çeşitli uyarılarda bulunurken özel kurumlar da uyarılar doğrultusunda tedbirler alıyor. Daha çok insanların toplu olarak bulunduğu ortamlarda yayılma imkanı bulan H1N1 virüsüne karşı şehirler ve uluslararası yolcu taşıyan otobüsler de ilaçlandı. Türkiye geneline ve yurtdışına seyahat hizmeti veren bir firma da, filosunda bulunan otobüsleri dezenfekte etti. Yenibosna'da bulunan otobüs garajına park edilen otobüsler, uzman bir firma tarafından ilaçlandı. Görevliler, otobüslerin eşya taşınan bagaj bölümünü, yolcuların taşındığı koltukları ve iç bagaj kabinlerini ilaçladı. Firma yetkilisi Bertan Söğüt, zaman zaman yaptıkları ilaçlama işlemlerini domuz gribi nedeniyle sıklaştırdıklarını ve özel bir yöntemle ilaçlama yaptıklarını söyledi. Avrupa ve ABD'de kullanılan ve etkisi ispatlanan özel bir ilaç kullandıklarını aktaran Söğüt, dezenfeksiyon işlemi için konunun uzmanı birkaç firmadan bilgi aldıklarını ifade etti.
624366
Barda 'hesap ödeme kavgası' yaralı
Edinilen bilgiye göre, Hoşnudiye Mahallesi Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi'ndeki bir bara eğlenmeye giden Y.M. (24), Ş.Y.Y. (30), S.S. (26) ile işyeri çalışanları N.Ö. (38), H.Y. (33), S.S. (47), M.D. (34) ve E.K. (29) arasında "hesap ödeme" meselesi yüzünden tartışma çıktı. Münakaşanın kavgaya dönüşmesiyle Y.M., Ş.Y.Y., H.Y., M.D., E.K. ile S.S. darp edildi. Yaralanan kişi, Yunusemre Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Polis, kavgaya karıştığı belirlenen Y.M.'nin üzerinde 20 santimetre uzunluğunda bir bıçak ele geçirdi. Olayla alakalı soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.
624135
İsrail ve İran'a ciddi uyarı
İsrail ve İran'a ciddi uyarı ANKA Giriş Saati 31.10.2009 13:16 Güncelleme 31.10.2009 13:27 BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, ABD'deki Musevlere hitaben yaptığı konuşmada, hem İsrail hem de İran'a ciddi eleştiriler yöneltti. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, ABD'deki Musevlere hitaben yaptığı konuşmada, hem İsrail hem de İran'a ciddi eleştiriler yöneltti. İran'a, nükleer programını şeffaf yürütmesi için daha fazla baskı uygulanması gerektiğini belirten Ban, İsrail'e de "Bir tarafın hakları olmadan diğer tarafın hakları da olamaz' uyarısında bulundu. ,Musevi lobisinin en güçlü örgütlerinden biri olarak bilinen Anti Defamation League (İnkarla Mücadele Birliği)'in yıllık toplantısında küresel sorunların çözümünde Birleşmiş Milletler'in rolü konusunda bir konuşma yapan Genel Sekreter Ban Ki Moon, dünyanın çok zor bir süreçten geçtiğini ve ekonomik kriz, kitle imha silahlarının yayılması, domuz gribi, küresel ısınma gibi sorunların acil çözüm beklediğini hatırlattı. Genel Sekreter seçildiğinin ilk aylarında İsrail'i ziyaret ettiğini hatırlatan Ban, İsrail-Filistin sorunun çözümü konusundaki görüşlerini de toplantıya katılan ABD'li Musevilerle paylaştı. İsrail'in güvenlik konusundaki endişelerini ve İsrail halkının barış içinde yaşama umudunu anlayışla karşıladığını belirten Ban, "Ancak Filistinliler işgali sona ermeyecekmiş gibi görüyor. Yeni yerleşim yerleri, duvarlar, kontrol noktaları, kapalı sınırlar ve aşağılanmayla tanımlanmış bir yaşam, özgür bir Filistin'in önünde engel oluşturuyor' ifadesini kullanan Ban Ki Moon, iki tarafın da sonsuz bir ümitsizlik içinde olmaması gerektiğini vurguladı. FİLİSTİNLİ LİDERLER SAMİMİ OLARAK BARIŞ İSTİYOR Genel Sekreterliği sırasında Arap dünyası ve İsrail arasında kalıcı bir barışın gerçekleşmesi için tüm gücüyle çalışacağını belirten Ban, İsrail'in barış için karşısında güvenilir bir ortak bulamamaktan yakındığını, ancak Filistin yönetiminin son aylarda Ortadoğu'daki hiçbir hükümetin yapamadığı kadar reformlara imza attığını dile getirdi. "Filistinli liderler samimi olarak barış istiyor.' diyen Genel Sekreter, ancak Gazze'yi izole etmenin ya da sınırları kapalı tutmanın barışa giden yol olmadığını ifade etti ve bunun İsrail'in iki devletli çözüm amacına aykırılık teşkil ettiğini belirtti. Normal Filistinli vatandaşların evlerini, sağlık ocaklarını ve okullarını yeniden inşa edemediğini hatırlatan Ban, "Emin olunuz ki bu, barışa giden yol değildir. Müzakerelere alternatif yoktur. Bir tarafın hakları olmadan diğer tarafın da hakları olamaz.' dedi. Görülebilir bir politik ufkun gerekliliğine vurgu yapan Ban, her iki tarafa da çözüm için gerekli fedakarlığı göstermesi çağrısında bulundu.ABD'deki Musevilerin Goldstone raporu hakkındaki endişelerine de işaret eden Ban Ki Moon, Ortadoğu dahil, dünyanın neresinde insan hakları ve uluslararası insani hukuk kuralları ihlal edilirse edilsin, bunun bir sorumluluğunun olması gerektiğini kaydetti. BM SİLAHSIZLANMA KONUSUNDA ÇALIŞIYOR Birleşmiş Milletlerin nükleer silahsızlanma konusunda çalışmalara başladığını anlatan Ban, Güvenlik Konseyi'nin Eylül ayında ABD Başkanı Barack Obama başkanlığında nükleer silahsızlanmayı ve sivil amaçlı üretilen nükleer teknolojinin kötü amaçlı kullanımını ilk kez tartışmaya açtığını kaydetti. İran'ı kastederek, nükleer silahsızlanma prensibine saygı göstermeyen ülkelere daha fazla baskı uygulanmasını isteyen Genel Sekreter, dünyanın nükleer silahsızlanma konusunda bir an önce ortak bir karara varması gerektiğini açıkladı. Birleşmiş Milletlerin nükleer programını şeffaf hale getirmesi için İran'a baskı uygulamaya devam ettiğini belirten Ban Ki Moon, Eylül ayında BM'nin uyarılarını New York'a gelen İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinecad'a ilettiğini hatırlattı. İran'ın nükleer programı hakkında şu ana kadar uluslararası camiaya verdiği bilgilerin yeterli olmadığını savunan Genel Sekreter, Tahran'a bu amaçla baskı uygulamaya devam edeceğini söyledi.İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinecad'ın Yahudi soykırımını inkar etmesini de eleştiren Ban, bu tür bakış açılarına hoşgörüyle yaklaşamayacağını, çünkü Yahudi soykırımının bir gerçek olduğunu ve bunu da İran liderine anlattığını kaydetti. Birleşmiş Milletler'de her konuşanın Birleşmiş Milletler'in görüşlerini yansıtmadığını dile getiren Genel Sekreter, Ahmedinecad'ın konuşma yaptığı Genel Kurul'un Yahudi soykırımını kınayan bir tasarıyı kabul ettiğine dikkat çekti. Dünyada aç ve yoksul sayısının gittikçe arttığına da dikkat çeken Ban Ki Moon, milyar olan yoksul nüfusa bu yıl yüz milyon insanın daha ekleneceğini belirterek, çok sayıda ülkede açlık ve yoksulluğun sosyal yapıyı olumsuz etkileyerek kesimler arasında hoşgörüsüzlüğe neden olduğunu kaydetti. Bu sorunların sınırları aşan bir nitelik kazandığını ifade eden Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban, dünya nüfusunun bu ve buna benzer sorunların çözümünde BM'den medet umduğunu anlattı. Ban, çözüm için ortak küresel girişimlerin ve küresel çözüm politikalarının önemine işaret etti.
623806
Arılar sarhoş ve ahlaksız ilan edildi
Arılar sarhoş ve ahlaksız ilan edildi TRT 1’de yayımlanan bir programda, arıların çiçek özlerini içerek alkol aldıkları, fazla çiçek özü içerek'sarhoş olan' arıların kovan girişindeki nöbetçi arılar tarafından 'ahlaksız oldukları için dışarı atıldıkları' ifade edildi. Program konuğu, 'Arılar içki içeni ahlaksız buluyorsa biz burada neyiz... İnsanlık, bizdeki hakikatin gerçek anlamda Allah'a ait olduğunu hissetmektir” dedi. Hafta içi her gün saat 10.00’da TRT 1’de yayımlanan “Sabiha Akdemir’le Günbegün” programının geçen günlerde yayımlanan bir bölümüne katılan İslamcı yazar Cemalnur Sargut katıldı. Programdaki diyalogların bir bölümü şöyle: Cemalnur Sargut: Efendim arılar, çiçek özlerini içerler, alkol alırlar belli ölçüde, vücutlarının ihtiyacı olduğu kadar. Fazlasını alıp sarhoş olan arıyı, iki tane bekçi arı vardır, asla bal yapmak için içeri sokmaz. Onu ahlaksız bulup dışarı atar. Şimdi arılar içki içeni ahlaksız buluyorsa biz burada neyiz? C.S: Şimdi insanlık nedir? İnsanlık, gerçek anlamda bizdeki hakikatin Allah’a ait olduğunu hissetmektir. Bu eğer tecelli ederse, hümanist olmaktan kurtuluruz. Çünkü hümanistlik insana değer verirken ondaki Allah’ı görmeden değer verir, zaman da beklentisi olur, da bana değer versin... 31 Ekim 2009 ARILAR SARHOŞ KAFAYLA BİLE ÜRETİMDELER... Bunu da söylese ya. Hazır lokmaya konmuyorlar ve diğer arıların binbir zahmetle çiçekten çiçeğe uçarak topladıkları milyonda bir sayılan bir damla çiçek özünü de kovana getiriyorlar,hazırlarnmış bal peteklerini boşaltmıyorlar ve kendi cinslerine yardımcı olmak için sözün tabiriyle "vızır vızır çalışıyorlarçKovandaki gelecek nesillere hazırlık yapıyorlar, arıların hepsi çalışarak hepsi bir paylaşıyor !!! ------ Bu TRT'de konuşanı bilemem kimdir neyin necisidir ama benim bildiğim dışarıya atılan arılar ya kovana bağlı olmayanlar ya da kraliçe arıya zarar verebilcek arılar, ki gelecekleri tehlikeye girmesin diye veya getirdikleri çiçek özü kovandaki peteklere zararlı ise kapıda bekleyen nöbetçi arıların aldıkları kimya kokusundan dolayı geçişlerine yasak koyuyorlar,içeriye almıyorlar... Sarhoş oldukları için değil ------ Dolayısıyla haberdeki suçlamalara karşın ben de sorarım, içeriye zarar veren ve içeriye zararlı madde getirenleri bizim nöbetçiler de bu kendisini ayık kafa sayanların yurdumuza geçişlerine yasak koysa, nasıl olurdu !!! Cumhuriyet okurlarını tenzih ederek, okurlara örnek sunayım. Emperyalist uşaklarını mesela !!!... (Pınar Karsayan)
624124
Eşcinsel evliliğe destek yürüyüşü
Eşcinsel evliliğe destek yürüyüşü AA Giriş Saati 31.10.2009 13:56 Güncelleme 31.10.2009 14:02 Tayvan'ın başkenti Taipei'de binlerce kişi eşcinsel evliliklerin tanınması ve bu çiftlere heteroseksüel çiftlerle aynı hakların verilmesi için gösteri yaptı. Organizatörler, ülkedeki yedinci Gay Pride yürüyüşüne katılımın 25 bin kişiyi bulduğunu belirterek, Hong Kong, Japonya ve başka Güneydoğu Asya ülkelerinden katılımcıların da gösteride yer aldığını kaydettiler. Gösteriyi düzenleyenler, hükümetten eşcinsellerin haklarının daha iyi korunmasını, özellikle aynı cinsiyetten olanların birlikteliklerinin tanınmasını ve heteroseksüel çiftlerle aynı hakların verilmesini talep ettiklerini bildirdiler. Tayvan hükümeti, 2003'te sunduğu yasa tasarısıyla eşcinsel evliliğin meşrulaşması ve eşcinsel çiftlerin haklarının tanınması yönünde adım atan ilk Asya hükümeti olmuştu. Ancak yasa tasarısı hala mecliste oylanmadı.
623713
Obama'ya bağlanan ümit azalıyor
Gallup Enstitüsü tarafından 1963 yılından bu yana düzenli olarak yapılan ve geçen yıl en yüksek oranın görüldüğü araştırmada, Kasım 2008 seçimlerinin hemen ardından, siyahlar ve beyazlar arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi için çözüm bulunabileceğini düşünen Amerikalıların oranı yüzde 67'ye çıkarken, bu ay sonu yapılan kamuoyu yoklamasında bu oran yüzde 56'ya düştü. Gallup sonucu, "onlarca yıldır olup biten her şeye rağmen, ABD'de ırklar arası ilişkilerin düzelmesi için çözüm bulunması yönünde bugün hala ümit var" diye yorumladı. ABD'de siyahların haklarını elde etmek için 1963'te başlattıkları mücadele sırasında bu oran yüzde 55 idi. Son kamuoyu yoklamasına göre, bu yönde ümidi en çok azalanlar siyahlar. Haziran-Temmuz 2008'de Barack Obama Demokrat Parti'den başkan adayı gösterildiğinde, siyahlar arasında yüzde 50 olan bu oran son yoklamada yüzde 42'ye düştü. AA
623689
Kabil komutası yeniden Türkiye'de
NATO'nun bugüne kadarki en önemli operasyonlarından biri olarak değerlendirilen ISAF Harekatı'na, 42 ülkeden yaklaşık 64 bin 500 personel katılıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri; Birleşmiş Milletler, NATO kararları ve TBMM tarafından onaylanan yetki çerçevesinde Afganistan'daki barışı koruma faaliyetlerine 2002 yılından itibaren iştirak ediyor. ISAF'ın komutasını 2003 ve 2005 yıllarında iki defa üstlenen Türkiye, Güneydoğu Avrupa Tugayı (SEEBRIG) bünyesinde aktif olarak kuvvet bulundurarak 2006 yılında, Kabil Çok Uluslu Tugay Komutanlığına katıldı. Türkiye, Afganistan'daki beş bölge komutanlığından biri olan, Kabil Bölge Komutanlığı görevini, 2007 yılında, sekiz ay süreyle yerine getirdi. Türk personel, halen ISAF Karargahında, Kabil Bölge Komutanlığında, Vardak'taki bölgesel imar ekibinde, kuzey bölgede Mezar-ı Şerif şehrindeki seçim destek birliğinde ve çeşitli Afgan eğitim-öğretim kurumlarında görev yapıyor. Türkiye, Kabil Bölge Komutanlığını, sıra Türkiye'ye tekrar geldiği için yarından itibaren ikinci defa ve bir yıl süre ile üstlenecek. Kabil Bölge Komutanlığı görevinin devralınmasıyla Afganistan'daki personel mevcudu, yaklaşık 2007 yılındaki seviyesine çıkacak. Artan personel, bölgeye ilave olarak giden güvenlik ve çeşitli destek unsurları ile helikopter bakım ve yeni oluşturulan bölge imar timinin güvenliğini sağlayacak personelden oluşacak. Kabil'de yarın yapılacak devir teslim töreni ile Kabil Bölge Komutanlığı görevini devralacak Türkiye, Afganistan'da yaklaşık bin 700 personelle görev yapacak. Afganistan'da üç Türk helikopteri de bulunacak. Kabil Bölge Komutanlığı görevi süresince; Türk Komutanlığının emir ve komutasında, Türkiye'ye ait kuvvetlerin yanı sıra, Arnavutluk, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Azerbaycan ve Gürcistan'a ait kuvvetler bulunacak. Ayrıca, Bosna-Hersek, Portekiz ve Makedonya birliklerinin katılımı ile ilgili çalışmalar devam ediyor. KENDİ SORUMLULUK BÖLGESİNDE GÖREV YAPACAK Kabil Bölge Komutanlığında görevli Türk birlikleri, daha önce olduğu gibi görev tanımlarına uygun bir şekilde, kendi sorumluluk bölgesi içerisinde görev yaparak Afganistan halkına güvenlik ve istikrar konularında yardım edecek ve Afganistan Milli Ordusunu eğitecek. Afganistan'da görevli birliklerin, terörle mücadele, uyuşturucu ile mücadele ve mayın temizleme görevleri olmayacak. TÜRKİYE'NİN AFGANİSTAN'A KATKILARI Türkiye, 2001 yılından bugüne kadar, askeri eğitim alanında, Türkiye'de 465, Afganistan'da ise yaklaşık bin Afgan personele eğitim verdi. Türkiye ayrıca, Afganistan Askeri Lisesinin sponsorluğunu üstlendi. Yaklaşık bir yıldır inşaat çalışmaları devam eden okulun, önümüzdeki aylarda eğitim ve öğretime başlaması bekleniyor. Türkiye'den, Afganistan Askeri Lisesinde 11, Kara Harp Okulunda da 17 danışman veya eğitmen görev yapıyor. Önümüzdeki dönemde, personel daha çeşitli eğitim kurumlarında görevlendirilecek. Buna ilave olarak, 450 Afgan personeline, bölükler şeklinde, Ekim 2009 tarihinden başlayarak Mayıs 2010 tarihine kadar eğitim verilmesi ve bu birliklerin TSK tarafından donatılması planlanıyor. Verilen bu askeri destekten ayrı olarak, Türkiye tarafından, Afgan halkının her yönüyle desteklenmesi ve Afganistan'ın yeniden inşası amacıyla, ülke genelinde, dört hastane, altı sağlık kliniği, iki seyyar klinik onarıldı veya yeniden inşa edildi. Halihazırda iki hastane ve iki klinik Türkiye tarafından işletiliyor. Türkiye tarafından toplam 27 ilk ve ortaokul inşa edildi veya onarıldı, gerekli eğitim ve malzeme desteği sağlandı. Bu kapsamda, 38 bin öğrenciye öğrenim imkanı sunuldu. Kız çocukları için bir lise, kadın gelişim merkezi inşası gibi çalışmalar ile eğitim, güvenlik, tarım ve sağlık alanlarındaki diğer proje çalışmaları devam ediyor.
624332
Abu Dabi'de İlk Cep Hamilton'ın
: Abu Dabi'de İlk Cep Hamilton'ın Formula 1'de sezonun son yarışı için düzenlenen sıralama turlarında Hamilton 1:20.948'lik derecesiyle ilk cebi kaptı. Yayına Giriş: 31.10.2009 17:21:58 Güncelleme: 31.10.2009 17:25:50 Formula 1'de sezonun 17. ve son yarışı olan Abu-Dhabi Grand Prix'sine McLaren Mercedes'in İngiliz pilotu Lewis Hamilton, dakika 40.948'lik zamanıyla ilk cepten (Pole position) başlayacak. Birleşik Arap Emirlikleri'nin Başkenti Abu-Dhabi'deki 5.554 metre uzunluğundaki Etihad Airways pistinde koşulan sıralama turlarında, dakika 40.948'lik derecesiyle en iy tur zamanını yapan geçen yılın dünya şampiyonu McLaren Mercedes'in İngiliz pilotu Lewis Hamilton, yarınki yarışa ilk cepten başlayacak. Hamilton'ın ardından en iyi ikinci zamanı 1:41.615 ile elde eden Red Bull'un Alman pilotu Sebastian Vettel ikinci cepte yer alırken, bir başka Red Bull pilotu Avustralyalı Mark Webber 1:41.726'lık zamanıyla üçüncü cebin sahibi oldu. Sıralama turlarında en iyi dördüncü zamanı, 1:41.786 derecesiyle yapan Brawn GP'nin Brezilyalı pilotu Rubens Barrichello yarışa 4. cepten, şampiyonluğunu bir önceki yarış olan Brezilya Grand Prix'sinde ilan eden İngiliz Jenson Button ise 1:41.892 zamanıyla 5. sıradan başlayacak. Formula 1'de iki dünya şampiyonluğu bulunan Renault'un İspanyol pilotu Fernando Alonso da ilk eleme turunda başarılı olamadı ve kendine 16. cepte yer bulabildi. İkinci eleme turunda istediği sonucu alamayan Ferrari pilotu Kimi Raikonenn yarınki yarışa 11. sırada, ilk eleme turunda yeterli zamana ulaşamayan İtalyan Giancarlo Fisichella da son sırada başlayacak. Sıralama turlarında alınan dereceler şöyle: ..1. Lewis Hamilton (İngiltere) McLaren-Mercedes 1:40.948 ..2. Sebastian Vettel (Almanya) Red Bull............... 1:41.615 ..3. Mark Webber (Avustralyalı) Red Bull............. 1:41.726 ..4. Rubens Barrichello (Brezilya) Brawn GP......... 1:41.786 ..5. Jenson Button (İngiltere) Brawn GP................ 1:41.892 ..6. Jarno Trulli (İtalya) Toyota.............................. 1:41.897 ..7. Robert Kubica (Polonya) BMW-Sauber......... 1:41.992 ..8. Nick Heidfeld (Almanya) BMW-Sauber......... 1:42.343 ..9. Nico Rosberg (Almanya) Williams.................. 1:42.583 10. Sebastien Buemi (İsviçre) Toro Rosso............ 1:42.713 11. Kimi Raikkönen (Finlandiya) Ferrari 12. Kamui Kobayashi (Japonya) Toyota 13. Heikki Kovalainen (Finlandiya) McLaren-Mercedes 14. Kazuki Nakajima (Japonya) Williams 15. Jaime Alguersuari (İspanya) Toro Rosso 16. Fernando Alonso (İspanya) Renault 17. Vitantonio Liuzzi (İtalya) Force India 18. Adrian Sutil (Almanya) Force India 19. Romain Grosjean (Fransa) Renault 20. Giancarlo Fisichella (İtalya) Ferrari
624056
PÜİS: Akaryakıttaki vergiler düşürülmeli
PÜİS'in 18. Olağan Genel Kurul toplantısı, Ankara Crowne Plaza'da yapıldı. PÜİS Genel Başkanı Alkan, açılışta yaptığı konuşmada, sendikanın, akaryakıt sektörünün en güçlü ve öncü sivil toplum kuruluşlarından biri olduğunu söyledi. Türkiye'de tüm sektörleri etkileyen global krizin akaryakıt sektörünü de önemli ölçekte ve olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Alkan, krize bağlı olarak pazarın yüzde oranında daraldığını kaydetti. Alkan, bu dönemde dağıtıcıların çek opsiyonlarını düşürmelerinin, bayileri mağdur eden önemli konulardan biri olduğunu söyledi. Özellikle bazı sektörlerde Özel Tüketim Vergilerinde (ÖTV) yapılan indirimlerin olumlu etkileri üzerine, kendilerinin de akaryakıt piyasasında çok yüksek olan ÖTV'de bir indirime gidilmesinin sektöre ve ülke ekonomisine çok ciddi olumlu katkılar yapacağını dile getirdiklerini anlatan Alkan, şöyle konuştu: ''Ne yazık ki, Hazinemizin en güvendiği ve en çok faydalandığı vergi dilimi olan akaryakıttan alınan ÖTV ve KDV'de herhangi bir indirime gitmeyi Maliye Bakanlığımız göze alamadı. Hatta, bayilerin kar marjlarının tırpanlandığı, nakliye ücretlerinin ise tamamen budandığı 27 Haziran 2009 tarihli tavan fiyat uygulaması esnasında bu vergiler üzerine yüzde 16'yı aşan oranda zamlar yapılarak sektör biraz daha darboğaza itildi. Akaryakıtta vergi indirimine gidilmesi çok önemlidir. Çünkü bu vergilerin bu denli yüksekliği, akaryakıttaki kaçağı teşvik etmekte, artırmakta, ayrıca özellikle ihracatçının yurt dışı piyasalarda rekabet şansını ciddi oranda düşürmektedir. Bu vergilerin yüksekliği nedeniyle ihracatçı ürettiği ve ihraç ettiği mallarda maliyetleri düşürememekte, bu da gayet doğal olarak ihracatçımızın dış piyasalarda rekabet şansını büyük ölçüde engellemektedir. Dolayısıyla akaryakıtın üzerindeki vergiler mutlaka düşürülmelidir.'' ''TAVAN FİYAT UYGULAMASI SONRASI ŞİMDİ DE KIRSAL MOTORİN KONUSU'' Sektörel sorunların had safhaya ulaştığı ve bunların birçoğunun çözülemez hale geldiği bir dönem yaşadıklarını savunan Muhsin Alkan, ''serbest piyasaya geçişin ardından, EPDK tarafından ikincil mevzuatın hazırlanması, lisanslandırma süreci, bu sürecin sonunda EPDK'nın süresinde vermediği lisanslar nedeniyle bayilere verdiği ağır idari para cezaları, ulusal marker uygulamasının getirdiği sorunlar, akaryakıttaki kaçağın durdurulamaması, bu kaçağa bağlı olarak piyasada sürdürülen haksız ve yıkıcı rekabet, tavan fiyat uygulamasının özellikle bayilere getirdiği büyük maddi sıkıntı'' gibi birçok sorunun çözümü için önemli çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Alkan, önümüzdeki dönemde sektörün, özellikle bayi ile dağıtıcı kesiminin bir masa etrafında toplanarak tüm sorunları mutlak bir çözüme kavuşturacak çareleri üretmesi gerektiğini vurguladı. En son akaryakıttaki tavan fiyat uygulamasının ardından şimdi de kırsal motorin konusundaki yeni düzenleme ile karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Alkan, EPDK'nın Ağustos'taki tebliği ile kırsal motorinin yeniden tanımlandığını, buna göre Kasım'dan itibaren kırsal motorinin otobüs, minibüs, kamyon gibi araçlara satılması durumunda cezai yaptırım ile karşı karşıya kalınacağını belirtti. Bu uygulama ile tüketici ile bayinin karşı karşıya geleceğini iddia eden Alkan, böyle bir durumda tek tip motorin uygulamasına geçilmesinin daha doğru olduğunu kaydetti. AA
623789
Türk çocuğuna tecavüz eden Fransız'a 30 yıl hapis
Türk çocuğuna tecavüz eden Fransız'a 30 yıl hapis Fransız mahkemesi, ülkenin kuzeyindeki Roubaix kasabasında, 2007 yılının Ağustos ayında evinin önünden kaçırdığı yaşındaki Türk çocuğu Enis’e tecavüz eden Fransıza 30 yıl verdi. Douai kasabasında devam eden duruşmalarda 63 yaşındaki Francis Evrard, suçunu itiraf etmişti. Evrard, duruşmalardan önce avukatı aracılığıyla Cumhurbaşkanı ’ye yazdığı mektupta, tıbbi bir operasyonla testislerinin alınarak, hadım edilmesi için izin istemişti. Francis Evrard, daha önce iki çocuğu daha tecavüz ettiği için 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Michele Alliot Marie, geçen hafta yaptığı açıklamada, sürekli yaşı küçüklere karşı tecavüz suçu işleyenlerin hadım edilmesini destekler yönde görüş bildirmişti. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
623129
Meryem Topçu'nun yakınları hastane görevlileri ve doktorları suçladı
Yaklaşık 1,5 yıldır yakalandığı kan kanseri ile mücadele eden 22 yaşındaki çocuk annesi Meryem Topçu'nun durumu kötüleşince hafta önce Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Genç kadının yakınlarının iddiasına göre, bir süre önce yaşam destek ünitesine bağlanan kadının doktorları bugün öğle saatlerinde "Hastanız öldü" haberini verdi. Bu haberden 20 dakika sonra ise ölmediği bilgisini alan yakınları hastaneye koştu. Koridorda yaşanan arbede üzerine Topçu'nun bütün yakınları dışarı çıkarıldı. Kısa bir süre sonra da hastaneye Cumhuriyet savcısı ve polis ekipleri geldi. Polis Meryem Topçu'nun eşi İzzet Topçu'yu, annesi Şükran İsi ve babası Emin İsi ile akrabaları Gülçin İsi, Hatice İsi, Necla İsi, Zehra İsi, Sıdıka İsi ve Zübeyde Topçu'yu gözaltına aldı. Neden gözaltına alındıklarını öğrenmek isteyen Meryem Topçu'nun yakınları, genç kadının yaşam destek ünitesine bağlı bulunduğu solunum borusunun çekildiği bilgisine ulaştı. Gözaltına alınanlar ifadeleri alınmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Ayrıca hastanede çalışan doktor da akşam saatlerinde Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Konuyla ilgili hastanenin, "Yakınları hastanın solunum borusunu çekti." iddialarını yalanlayan Meryem Topçu'nun amcası Halit İsi, "Biz uzun süredir onun tedavi olması için uğraşıyoruz. Bize daha önce doktorlar, Meryem'in yaşama şansının olmadığını, fişinin çekilip çekilmemesini sordu. Biz doktorların bu isteğini reddettik. Babası 'Kızımız son nefesine kadar burada kalacak' dedi. Neden şimdi onun ölümünü isteyelim." diye konuştu. Öğle saatlerinde doktorların Meryem'in öldüğü haberini verdiklerini, 20 dakika sonra ise bu bilginin yanlış olduğunu öğrendiklerini anlatan Halit İsi, "Biz kalabalık bir aileyiz. Koridorda kısa bir arbede yaşandı. Sonra bizi dışarı çıkardılar. Daha sonra ise polisler gelip kişiyi gözaltına aldı. Belki de daha fazla uğraşmak istemedikleri için hastane görevlileri solunum borusunu çekti." dedi. İsi ayrıca hastane yetkilileri hakkında hukuki mücadele başlatacaklarını da belirtti. Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirilen Meryem Topçu'nun yakınları ile doktorların sorgusu sürüyor.
623467
Erkan Bayazıtlı: Adana'da tenis
Erkan Bayazıtlı 31 Ekim 2009 CumartesiAdana'da tenis Türkiye genelinde tenis sporu birçok yerde yapılmakla birlikte, esas kalbi ise büyükşehirlerde atar. Spor Müdürüm Erhan Köknar bir gün beni odasına çağırdı, “Anadolu'da tenis adına neler oluyor. Git, gör ve araştır” dedi. Bu konuda araştırmalarımı yaparken, geçtiğimiz günlerde gazetem Yeni Şafak ve bir televizyon programı için Adana'ya gittim. İlk Anadolu tenisi haberimi yapmak Adana'ya kısmet oldu. Adana çok güzel bir şehir, insanlar örf ve adetlerine bağlı olarak yaşıyorlar. İlk ziyaretim, Adana Tenis, Dağ ve Su Sporları Kulübüne, sonra Adana Atlıspor (Tenis) Kulübü Derneği ve Tenis Kaptanı Namık Güngören'i, ardından Aqualand tesislerinde yer alan Adana Azmi Akkoyun Tenis Akademisi'ni ziyaret ettim. Araştırmalarıma pilot kulüp olarak, 1969 yılında kurulan 12 korta sahip olan Adana Tenis, Dağ ve Su Sporları Kulübü'nden başladım. Kulüp, sanki İstanbul Büyükada'dan iskeleye (Ceyhan Barajına) doğru inen muhteşem bir manzara içinde bulunuyor. Öncelikle çok avantajlı olduklarını söyleyebilirim. Yılın 12 ayı yaz mevsimini yaşıyorlar ve antrenman programlarını buna göre yapıyorlar. Sadece adet kapalı kortla kışı çıkarabiliyorlar. Kulüp Başkanlığını şehrin sevilen İş Adamlarından Hilal Aksöz yapıyor. Hilal Bey kulübe kısa sürede büyük yatırımlar yaparak kulübü Büyükşehir kulüplerinin seviyesine getirmiş. İstanbul'dan tenisin büyük ustalarından Baş Antrenör Alirıza Toptaş'ı transfer ederek kadrolarını çok güçlendirmişler. Alt yapılarını, 18 antrenör ve 400 oyuncu ile güçlendirerek adeta üretim merkezi haline getirdiklerini gördüm. Milli sporculara ve şampiyonlara sahipler. ITF Future Uluslararası (Sinan Südaş) Tenis Turnuvasını düzenliyorlar. Antrenmanlar haftada gün, günde saat olarak ve günaşırı saatlik kondisyon çalışmaları yapılıyor. Alt yapıdan şampiyon tenisçi İpek Soylu'yu Türk tenisine kazandırdılar. Kulübün amacı, Anadolu'da tenis sporunu yaymak, eğitimini vermek, sporcuların ahlakını geliştirerek sevgi ve dayanışmayı arttırarak Türk sporuna katkıda bulunmaktır. Ayrıca, Adana'da göreve başladığında devlet dairelerinde tebdili kıyafetlerle yaptığı denetimlerle şehir efsanesi haline gelen Vali İlhan Atış, Adana'da tenisin gelişmesi için kulüplerin en büyük destekçileri arasında yer alıyor. Adanalıları tenis sporuna verdikleri destek ve değerlerden dolayı tebrik ediyoruz.
624320
Gönül'ün önemli faktörü
Gönül'ün önemli faktörü AA Giriş Saati 31.10.2009 17:08 Güncelleme 31.10.2009 17:11 Fenerbahçe'nin başarılı savunma oyuncusu Gökhan Gönül, sarı-lacivertli ekibe transferinin ve ilk kez milli formayı giydiği Norveç maçının, hayatının önemli iki dönüm noktası olduğunu ifade etti. Futbol Federasyonu'nun Tam Saha Dergisi'nde röportajı yer alan sarı-lacivertli futbolcu, yaşamını değiştiren iki önemli noktayı, ''Birincisi, Fenerbahçe'ye imza atmam, ikincisi de ilk kez milli olduğum Norveç maçı. karşılaşmada iyi bir oyun sergilemem, herkesin bana olan bakışını değiştirdi. Herkesi iyi bir futbolcu olduğuma inandırdım, beğenilen bir oyuncu haline geldim'' şeklinde özetledi. Galatasaray ve milli takımda elde ettiği başarılar nedeniyle Fatih Terim'i hep kendisine yakın gördüğünü kaydeden Gökhan, ''Onu babam gibi görüyorum. Onunla bir kez olsun konuşabilmek, en azından 'merhaba' diyebilmek istiyordum. Ben onunla konuşmak için fırsat ararken, beni Milli Takım kadrosuna çağırdı'' dedi. 2008 Avrupa Şampiyonası kadrosundan sakatlık nedeniyle ayrılmak zorunda kalmasıyla ilgili soruya Gökhan, ''Benim için çok acı bir tecrübe oldu. Sakatlığım nedeniyle kimseyi suçlamak istemiyorum. Bunun sorumlusu benim. Birkaç maç sakat olduğum halde oynadım. Bunu yapmamalıydım. zaman bütün ağabeylerim bana akıl verdiler. 'Maça ve antrenmana çıkma' diye uyardılar, önümdeki Avrupa Şampiyonası'nı hatırlattılar. Ben de onları dinlemedim ve kendi kendime zarar vermiş oldum'' şeklinde yanıt verdi. ''DÜNYAYA İKİNCİ BİR ROBERTO CARLOS GELMEDİ, ALEX FUTBOLUN PROFESÖRÜ'' Takım arkadaşları Roberto Carlos ve Alex'e övgüde bulunan Gökhan, ''Dünyaya ikinci bir Roberto Carlos gelmedi. Alex bana göre futbolun profesörü'' dedi. Sarı-lacivertli futbolcunun, Brezilyalılar hakkındaki görüşleri şöyle: ''Şu an Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo'nun bile yeri doldurulabilir, ama Roberto Carlos'un yeri doldurulamaz. Dünyaya ikinci bir Roberto Carlos gelmedi. Onun oyun içindeki hareket ve tavırlarından çok şeyler öğrendim, hala da öğreniyorum. Futbolda tecrübe çok önemli. Böyle yıldızlar kolay kolay Türkiye'ye gelmiyor. Sonra bir Alex var. Bana göre futbolun profesörü.'' ''BAŞKAN, TEKNİK DİREKTÖR VE TARAFTARLAR...'' Kendisi için bir takımda kalmanın üç önemli faktörü olduğunu ifade eden Gökhan, ''Başkan, teknik direktör ve taraftarlar... Bunlardan bir tanesi bile beni istemezse benim takımda kalmamın bir anlamı olmayacaktır'' dedi. Kısa ve uzun vadeli hedefleri sorulan Gökhan, şunları kaydetti: ''Kısa vadede takımımdan sakatlık ya da diğer nedenlerden ötürü ayrı kalmadan düzenli olarak ilk 11'de forma giymek istiyorum. Uzun vadede bakarsak, Fenerbahçe ile yıllık yeni bir sözleşme imzaladım. Bu epeyce uzun bir süre. Bonservisim önemli bir bedel tutuyor. Bu parayı ancak üst düzey bir kulüp verebilir. Yine de arada gelir bakımından uçurumlar olmadığı sürece, ben her zaman Türkiye'de hatta Fenerbahçe'de kalmaktan yanayım. Sonuçta futbolu ailemize bakmak için oynuyoruz ve ekonomik anlamda bizi rahat ettirecek koşulları arıyoruz. Her koşul gerçekleşirse, beni üst noktaya taşıyacak, kendimi geliştirebileceğim bir kulübe gitmek isterim. Benim için bir takımda kalmak için üç tane önemli faktör var. Başkan, teknik direktör ve taraftarlar... Bunlardan bir tanesi bile beni istemezse, benim takımda kalmamın bir anlamı olmayacaktır.''
624298
Bozok Üniversitesi hızla gelişiyor
Bozok Üniversitesi hızla gelişiyor Rektör Prof. Dr. İnci Varinli, Kasım Perşembe günü Bozok Üniversitesi'nin 2009-2010 Akademik Yılı'nın açılışı yapılacağını ve eğitim fakültesinin temelini de aynı gün atacaklarını söyledi. YOZGAT ()- Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İnci Varinli, üniversitenin gelişimini hızla sürdürdüğünü belirterek, Kasım'da eğitim fakültesinin temelini atacaklarını söyledi.Açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. İnci Varinli, Kasım Perşembe günü Bozok Üniversitesi'nin 2009-2010 Akademik Yılı'nın açılışı yapılacağını belirtti. Rektör Prof. Dr. İnci Varinli, "Akademik yılın açılışından sonra iktisadi ve idari bilimler fakültesi ek binası ile eğitim fakültemizin temel atma töreni yapılacak. Yine bu yıl içerisinde ziraat fakültesinin de temelini atacağız" dedi. Eğitim ve ziraat fakülteleri için 2010-2011 öğretim yılında öğrenci alınmasının planlandığını ifade eden Rektör Varinli, "Tıp fakültesi için de daha önce Gülaylar ile protokol imzalamıştık. Ancak yaşanan ekonomik krizden dolayı Gülaylar, bu bina yapımını bir yıl ertelemişlerdi. Tekrar Gülaylar ile bir görüşmemiz olacak. Gülayların tıp fakültesini yapacağından oldukça umutluyum" diye konuştu. İLÇELERDE DE YENİ OKULLAR AÇILACAK Üniversitenin gelişmesini sürdürürken, ilçelerde de yüksekokul konusunda çalışmaların bulunduğunu ifade eden Varinli, "Bizim üniversite olarak şu an ilçelere yüksekokul yapma imkanımız yok. Ancak, anahtar teslimi binalar yapılırsa gerekli desteği sağlıyoruz. Bu şekilde şu an Boğazlıyan ilçemizde yüksekokul inşaatı sürüyor. Sarıkaya ve Sorgun ilçemizde yüksekokul için arsa tahsisleri yapıldı. Sarıkaya'ya fizik tedavi merkezi ve ilgili bölümleri açılacak. Bu konuda binanın proje çalışmaları sürüyor. Diğer ilçelerimize de binalar yapılırsa uygun bölümler açılacaktır" dedi. TIP FAKÜLTESİNDE TADİLAT SÜRÜYOR Öğrencilerin büyük ihtiyaçlarından olan merkezi yemekhane, kütüphane ve çarşı inşaatının tamamlanarak hizmete başladığına da değinen Rektör Varinli, "Yine Yozgat için çok önemli olan tıp fakültesi hastanemizde tadilat çalışmaları hızla devam ediyor. Malzeme alım ihaleleri yapılıyor. Daha önce çıkılan bir ihalede malzemeler temin edilememişti, tekrar ihaleye çıkıldı. Hedefimiz ocak ayı içinde hastanemizi hizmete açmaktır. Biz hastanemizi kasım ayında hizmete açmayı planlamıştık, ancak tıbbi malzeme temini ve montajında aksamalar meydana geldiği için mecburen açılış ertelenmiştir" ifadelerini kullandı. 31.10.2009
623193
Muhafazakâr sermaye kültür ve sanata neden mesafeli?
Asya Bank Genel Müdürü Ünal Kabaca, 'Kriterlerimize uyan çok projenin olmadığını belirtmem gerekir." derken, Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak, "Bugüne kadar hem eğitim alanına ve sosyal projelere eğitim yaptık, bundan sonra kültür-sanata daha fazla yatırım yapmamız kaçınılmaz oldu." diyerek özeleştiri yapıyor. Lezzo Gıda Genel Müdürü Erol Yarar'ın konuyu bakış açısı daha farklı. İmaj için sanata yatırım yapan şirketleri, Batılı bir tavır benimsedikleri için samimi bulmuyor. MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Varol ise, uluslararası fuarlarda açtıkları sanat sergilerini gelenek haline getirmekten bahsediyor. Neden bugüne kadar kültür-sanata ilgi gösterilmediğine ya da yatırım yapılmadığına dair en güzel örneği aslında Türk müziği sanatçısı Ruhi Ayangil'in Ülker'le yaşadığı sponsorluk meselesi en iyi şekilde özetliyor. Salı günü başlayacak olan "Tanpınar Edebiyat Festivali"nin de konuyla yakın bir ilişkisi var. Festival aslında martta yapılacaktı ancak sponsor bulunamadığı için ertelendi. Festival sahibi Nermin Mollaoğlu diyor ki, "Açıkçası muhafazakar sermaye sahiplerini aramak aklımıza gelmedi, çünkü onları bu yönleriyle hiç meydanlarda görmüyoruz." Böyle bir festivale sponsor olan şirketin kazanacağı prestij ve sanatçıya yapacağı destek ötelenmeye değer mi? Osmanlı'nın son hattatı Hamit Aytaç'ın son yıllarını geçirdiği Sirkeci'deki 40 metrekarelik atölyesini 'Hattat Hamit Aytaç Hat Atölyesi'ne dönüştürmek muhafazakar sermaye sahibine yakışmaz mıydı? Emin Barın'ın geçen yıl satışa çıkan tüm hat koleksiyonundan hangi muhafazakar iş adamının haber var? Sanatçıların da, iş adamlarının da bu konuda söyleyecekleri çok fazlaydı. Ancak buraya hepsini almamız mümkün olmadı. Görüşlerin tam metnini zaman.com.tr'den okuyabilirsiniz. s.ozarslan@zaman.com.tr Zeynel Abidin Erdem/Gen-Pa Holding Yönetim Kurulu Başkanı: Kültüre, sanata ve edebiyata olan ilgiyi muhafazakar kesimle sınırlamak mümkün değildir "Türk kültür ve sanatına da katkılarımız her zaman olmuştur. Erdem Ailesi Sultan II. Abdülhamit'in kullandığı Osmanlı İmparatorluğu'nun resmi damgası "Mühr -ü Humayun"u Nisan 1998'de Paris'te düzenlenen bir açık arttırmada satın alarak Türkiye'ye kazandırmıştı. Böyle bir hatıranın Paris'te bir yabancının edinmesi bizim için hoş karşılanmıyordu. Abdülhamit Han'ın bildiğiniz gibi 38 yıl ay 11 gün hizmetleri sırasında kullandığı mühürleri satılıyordu ailesi tarafından. mühürlerin bir 3. veya 4. şahıslara ulaşmaması için kültür bakanlığı ciddi bir atak yaptı ve satın almak istedi. Fakat anda imkanlar yetmedi. Yunan asıllı Fransız bir şahsın adına katılan bir hanımefendi bu Han'ımızın mühürlerini ve geçmişimizi içeren tarihe damga vurmuş bu mühürleri almak istedi. Değerli Tarih yazarımız Murat Bardakçı'nın bizleri haberdar etmesi ve yönlendirmesi ile Kardeşim Nezih Erdem bir girişim yaparak açık arttırmaya daha evvel soktuğu Abdulhamit Han'ın yeğeni ve akrabalarıyla müzayedeyi sürdürmeye devam etti ve sonuçta Allah bu ülkeye hizmet etmiş yüce sultanların sonuncusu olan Abdulhamit han hazretlerinin tarihe bası yapmış mühürlerini nasip etti. Onları da getirdik Türk halkına ait olan bu eserleri Türk halkına Topkapı sarayında göstermek ve sergilenmek üzere ebedi bir hatıra olsun diye hediye ettik. "Ebristanbul" sergisi de aynı şekilde 2003 yılında Washington DC'de sergilenirken tarafımdan satın alınarak İstanbul'a getirildi. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden bir gün önce gördüğü rüyadan ilham alınarak yaratılan bu eserler İstanbul'un farklı dinlere ve kültürlere sahip mozaiğini çok güzel yansıtmaktadır. 118 parçadan oluşan bu sergi Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde hafta süreyle sergilendi. Anadolu'dan gruplar halinde sadece bu sergi için gelenler oldu. Özellikle yabancı ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. 2004 Haziran ayında Kültür Bakanı Sayın Atilla Koç makamında ziyaret edilerek, Erdem Ailesi tarafından yine Topkapı Sarayı'na hediye edildi. Daha sonra TBMM Başkanı Köksal Toptan'a gelen bir talep üzerine Amman Sanat Müzesi'nde hafta süreyle sergilendi. Geçmişten günümüze yol alırken kaybolmaya yüz tutan özgün Türk Sanatlarını güçlendirip teşvik etmek ve dünyanın her yerinde tanınmasını sağlamanın Türk sanat ve kültürüne büyük bir hizmet olacağına inancım sonsuzdur.
623382
Osmanlıca öğrenmek hoşuma gidiyor
"Osmanlıca öğrenmek hoşuma gidiyor." diyen başkonsolosun en büyük isteği ise muhataplarıyla Türkçe konuşabilmek. Türkiye'ye ilk gelişi olmasına rağmen yabancılık yaşamamasını Almanya'da tanıştığı Türklere bağlıyor. Zira, Berlin'de uzun yıllardır alışveriş yaptığı manavı, kuaförü ve iki çocuğunun en yakın arkadaşları Türk'müş. Gidebileceği pek çok Alman olmasına rağmen Türk kuaförü tercih etmesinin nedenini, "Orada aile sıcaklığı buluyorum." diye açıklıyor. Hukuk fakültesi mezunu olan 55 yaşındaki Brita Wagener, 1983 yılından bu yana Dışişleri Bakanlığı'nın diplomatik görevlisi olarak çalışıyor. Kahire'de, Yeni Delhi'de ve Tel Aviv'de görev yapan Wagener, ay önce İstanbul Başkonsolosluğu'na atandığı haberini ilk duyduğunda çok heyecanlandığını söylüyor. İstanbul'la ilgili ilk izlenimlerini, "Güzel ve yaşam dolu bir şehir." olarak özetliyor. Vaktinin çoğunu Alman okulları, ticarî kuruluşlar, belediye başkanlarını ziyaretle geçiren Başkonsolos, Cihangir'in kahvelerini çoktan keşfetmiş bile; zaman zaman kahvaltılarını burada yapıyor. Gezme fırsatı bulduğu Heybeliada ve Büyükada için ise "İstanbul'da kalacağım süre içinde en çok gideceğim yerler olacak." yorumunu yapıyor. Eşi Dışişleri Bakanlığı'nda görev yapan Wagener'ın çocuğu eğitimleri nedeniyle Berlin'de kalmış. Hepsi de İstanbul hayranı. İki haftada bir eşi ve çocuklarının kendisini ziyarete geldiklerini anlatan Wagener, yeni yıla ailesiyle birlikte İstanbul'da gireceklerini ifade ediyor. 10 yıldır manav ve kuaförünü değiştirmeyen başkonsolos, Türk mutfağını çok beğeniyor. Favorisi ise turşu ve lokum. Wagener, Türk kökenli politikacı, sanatçı ve futbolcuları da yakından takip ediyor. Tanıştığı ünlüler arasında Cem Özdemir, Lale Akgün gibi politikacıların yanı sıra yönetmen Fatih Akın ve Almanya Milli Takım'ında top koşturan Mesut Özil var. Gaziantep ile kardeş şehir olduk Bugün Almanya'da milyon Türk yaşıyor. Her iki ülke arasındaki köklü ilişkilere rağmen zaman zaman etnik ayrımcılığın önüne geçilemiyor. Geçtiğimiz yıl Ludwigshafen kentinde bir apartmanda çıkan yangında kişi hayatını kaybetmişti. Brita Wagener, yangının yabancı düşmanlığından dolayı çıkarılmış olduğuna dair kesin bir rapor olmadığını belirtiyor. Yangından dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirerek, son gelişmeleri şöyle anlatıyor: "Entegrasyon bakanımız birkaç ay önce yangında ölenlerin memleketi olan Gaziantep'i ziyaret etti. İki şehir arasında kardeş şehir protokolü imzalandı." Wagener, Türkiye'de açılacak Alman üniversitesi ile ilgili de müjde veriyor. Üniversitenin inşaatı için arazi aradıklarını duyururken, üniversitenin 2010 yılında eğitim ve öğretime başlayacağını aktarıyor. Konsolosluk bahçesinde Türk mezarlığı İki ülke arasındaki ilişkilerin tarihî kökleri çok eski yıllara dayanıyor. Bunun en güzel örneği Gümüşsuyu'ndaki tarihî konsolosluk binasının hikâyesinde gizli. Almanlar için çok büyük simgesel izler taşıyan bina, Alman hükümetinin dünya üzerindeki ilk ve hâlâ hizmet veren tek diplomatik yapısı. Sefaret Köşkü'nün bir başka özelliği ise bahçesinde bir Türk mezarlığı olması. Alman hükümeti sefaret binası yapmak üzere mezarlık arazisini satın alırken dönemin padişahı, buranın bir bölümünün korunması şartını koşmuş. bin 23 metrelik arazide yer alan ve dönemin Berber sınıfı başının eşi ve çocuklarına ait mezarlıklar büyük bir titizlikle korunuyor. Almanya Büyükelçiliği'nin Tarabya'daki yazlık rezidansının ise oldukça ilginç bir hikâyesi var. 1880'de Sultan 2. Abdülhamid tarafından diplomatik amaçlarla Almanya İmparatorluğu'na hediye edilen araziye kurulan elçilik binasının bahçesinde Çanakkale Savaşı'nda hayatını kaybeden Alman askerlerinin mezarları bulunuyor. Askerler için yapılan bir anıtın da yer aldığı bahçede her yıl Alman Milli Matem Günü'nde anma töreni düzenleniyor.
623561
Çin'in uzay teknolojisini babası öldü
Şinhua haber ajansı, ünlü bilim adamının sabah saatlerinde hayatını kaybettiğini duyurdu. Çin'in doğusundaki Cıciang eyaletinin merkezi Hangcou'da doğan Çien, Çin'in füze ve uzay çalışmalarının önemli bir ismiydi. Çin Bilimler Akademisi ve Çin Mühendislik Akademisinde görev yapan Çien, 1934'te Şanghay'daki Jiao Tong Üniversitesinden mezun oldu. Çien, daha sonra Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ile California Teknoloji Enstitüsünde eğitim gördü ve havacılık ile matematik dallarında doktora yaptı. Çien, 1955'te Çin'e döndü. AA
624430
Denizli'de şiddetli yağış
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Denizli'de şiddetli yağış DENİZLİ (A.A) Denizli'de şiddetli yağış, su baskınlarına neden oldu. Kentte öğleden sonra başlayan ve etkili olan sağanak nedeniyle Mehmetçik Mahallesi 2275 Sokak ile Karşıyaka Mahallesi 2439 sokakta bazı evleri su bastı. Evlerinin içindeki eşyaları kurtarmaya çalışan vatandaşlar, yetkililerden yardım istedi. Evini su basan Mehmet Çakır, yağmurun aniden bastırdığını ve taşan kanalizasyondan dolayı mağdur olduklarını söyledi. Yağış nedeniyle kentte bazı yollarda çökmeler yaşanması trafikte aksamalara neden oldu. 31.10.2009 GÜNDEM
623783
Türk çocuğuna tecavüz eden Fransıza 30 yıl hapis
Türk çocuğuna tecavüz eden Fransıza 30 yıl hapis Fransız mahkemesi, ülkenin kuzeyindeki Roubaix kasabasında, 2007 yılının Ağustos ayında evinin önünden kaçırdığı yaşındaki Türk çocuğu Enis’e tecavüz eden Fransıza 30 yıl verdi. Douai kasabasında devam eden duruşmalarda 63 yaşındaki Francis Evrard, suçunu itiraf etmişti. Evrard, duruşmalardan önce avukatı aracılığıyla Cumhurbaşkanı ’ye yazdığı mektupta, tıbbi bir operasyonla testislerinin alınarak, hadım edilmesi için izin istemişti. Francis Evrard, daha önce iki çocuğu daha tecavüz ettiği için 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Michele Alliot Marie, geçen hafta yaptığı açıklamada, sürekli yaşı küçüklere karşı tecavüz suçu işleyenlerin hadım edilmesini destekler yönde görüş bildirmişti. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
624029
Bakan Yıldız'dan zam yalanlaması
2009-10-31 15:28:50 Milleti peyderpey zama alıştırıyorsunuz. Yılbaşına kadar yok ama yılbaşından sonra kimbilir yüzde kaçzamolcak.Daha yıl olmadı kadar zam geldi.İnsaf yani.Hükümetin siyasi icraatlerini beğeniyoruz ama halka dönük ekonomi politikları fakir fukara milletin canını yakmaya devam ediyor. ahmet seyidoğlu
624252
Pakistan birlikleri Taliban üslerinde
Yetkililer, ordunun Güney Veziristan'da Taliban'ın ana üssü Sararogha'yı üç koldan kuşattığını, Pakistan Taliban'ının "komuta merkezi" olarak anılan Maken'e de çok yaklaştığını söyledi. Pakistan savaş uçaklarının militan hedeflerini bombalamaya devam ettiğini söyleyen yetkililer, son 24 saatte 33 militanın öldüğünü, yollara döşenen bombaların yapıldığı bir imalathanenin bulunduğunu, çok sayıda el bombası ele geçirildiğini kaydetti. Yetkililer, askerlerin Kaniguram köyünde sert direnişle karşılaştıklarını, şiddetli çatışmaların yaşandığı köyde evleri arayan askerlere, militanların havan saldırısı ve keskin nişancı ateşiyle karşılık verdiğini ifade etti. Bu arada, Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani, militanları yenmekten başka seçenekleri olmadığını açıkladı. Birkaç gün önce 115 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırıya maruz kalan Peşaver kentinde basın toplantısı düzenleyen Gilani, savaşta olduklarını, sivil, askeri ve siyasi liderlerin, militanlara karşı savaşmak zorunda oldukları konusunda fikir birliği içinde bulunduklarını ifade etti. AA
623814
Doğan, şirketlerinin satış görüşmelerine başladı
EKLER BÖLGESEL Edinilen bilgiye göre, Doğan Grubu medya varlıklarını iki ayrı paket halinde satacak. İlk pakette; Milliyet Gazetesi, Vatan Gazetesi, Radikal Gazetesi ve Star Televizyonu var. İkinci pakette ise Hürriyet Gazetesi ile Kanal yer alıyor. (Habertürk)
623371
KOBİ'lere ayakta kalma dersi
KOBİ sahiplerinin yıl süreyle iş geliştirme koçluğu hizmeti alacağı bu kampta, her katılımcının özel bir koçu olacağı ve kamp süresince, KOBİ patronlarının işletmelerini büyütmeye doğru sağlam bir yönetimin temellerini atacakları ifade edildi.
623322
Şimdi moda Rubberduck giymek
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Şimdi moda Rubberduck giymek N2N Tekstil Hollywood yıldızlarının tercihi Havaianas'tan sonra bir dünya tercihini daha Türk tüketicisiyle buluşturuyor. Rubberduck snowjoggers botlar bu sezon ayaktan ayağa dolaşacak. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de her geçen yıl daha da yaygınlaşan Havaianas konforundan sonra bu kez kış sezonu için kolları sıvadı. Rubberduck çılgınlığını Türkiye'ye getirerek iddialı bir çıkış yapmaya hazırlanıyor. 31.10.2009 CUMARTESİ
624213
Madendeki cesetlerin kimliği belirlendi
Madendeki cesetlerin kimliği belirlendiOnur ÖZKAN/BURDUR, () 'un Çavdır İlçesi Küçükalan Köyü yakınlarındaki boş ocağında çürümüş halde bulunan cesetlerin 50 yaşındaki Ahmet Ceylan ile 55 yaşındaki Yadigar Üzümcü'ye ait olduğu tespit edildi. Çavdır İlçesi'ne bağlı Küçükalan Köyü'nde oturan bir köylünün ihbarı üzerine kapatılan maden ocağına giden jandarma ekipleri kullanılmayan madende dün kadın ve erkek cesedi ile karşılaşmıştı. Olayla ilgili soruşturma başlatan jandarma cesetlerin kimliğini tespit etti. Boş maden ocağındaki 10 metrelik çürümüş halde bulunan cesetlerin 2006 yılında kayboldukları belirtilen birlikte yaşayan Ahmet Ceylan ile Yadigar Üzümcü'ye ait olduğu belirlendi. Yadigar Üzümcü'nün cesedinde saçma izi ve boş kovan bulundu. Cesetlerin kimlik tespitinin ardından Tefenni'ye gelen Ahmet Ceylan'ın oğlu Mehmet Ceylan, babasının yoksul birisi olduğunu ve düşmanı bulunmadığını belirterek, babasını öldürenlerin tespit edilmesini istedi. Tefenni cesetleri kesinleşmiş kimlik tespiti yapılmak üzere 'na gönderdi. Ahmet Ceylan ile Yadigar Üzümcü'nün nikahsız olarak birlikte yaşadıkları ve 2006 yılında kayboldukları belirtildi. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623220
Özer: Kupaya da talibiz
İSMET BADEM ERKAN BAYAZITLI Özer: Kupaya da talibiz F.Bahçeli futbolcu Özer Hurmacı, sarı-lacivertli ekibin bu sezon takım olarak formda olduğunu ifade ederek, “3 kupaya da talibiz” dedi. Sezona iyi başladıklarını belirten ve ligde Gaziantepspor'a karşı deplasmanda şanssız bir mağlubiyet aldıklarını anlatan Özer, “UEFA Avrupa Ligi'nde de Süper Lig'de de lideriz. Ziraat Türkiye Kupası'nı da inşallah uzun aradan sonra müzemize getiririz” şeklinde konuştu. Çok çalışarak forma giyme şansı bulmaya çalıştığını dile getiren Özer, F.Bahçe'nin uzun yıllar değişmez oyuncularından biri olmak istediğini belirtti. 31.10.2009 SPOR
624148
NBA Ligi Sürüyor
: NBA Ligi Sürüyor Yayına Giriş: 31.10.2009 15:59:08 Güncelleme: 31.10.2009 15:59:08 Amerikan Profesyonel Basketbol Ligi'ne (NBA) dün akşam yapılan 13 maçla devam edildi. NBA'de dün akşam 13 karşılaşama oynanırken, milli basketbolculardan Hidayet Türkoğlu'nun takımı Toronto Raptors ile Ersan İlyasova'nın takımı Milwaukee Bucks gecenin mağlup takımları arasında yer aldı. Mehmet Okur'un sakatlığı sebebiyle forma giymediği maçta takımı Utah Jazz sahasında, Los Angeles Clippers'ı 111-98 yendi. Hidayet Türkoğlu'nun formasını giydiği Kanada takımı Toronto Raptors ise sezonun ikinci mücadelesinde deplasmanda karşılaştığı Memphis Grizzlies'a 115-107'lik skorla, Ersan İlyasova'nın takımı sezonun ilk maçında deplasmanda karşılaştıkları Philadelphia 76ers'a 99-86 mağlup oldu mağlup oldu. Lige bugün yapılacak maçla devam edilecekken, dün akşamki karşılaşmalarda alınan sonuçlar şöyle: Charlotte Bobcats-New York Knicks...: 102-100 (2 uzatma sonucunda) Philadelphia 76ers-Milwaukee Bucks.....: 99-86 Atlanta Hawks-Washington Wizards.....: 100-89 Boston Celtics-Chicago Bulls................: 118-90 Detroit Pistons-Oklahoma City Thunder.: 83-91 Indiana Pacers-Miami Heat....................: 83-96 Memphis Grizzlies-Toronto Raptors.....: 115-107 Minnesota Timberwol.-Clev. Cavaliers..: 87-104 New Jersey Nets-Orlando Magic............: 85-95 New Orleans Hornets-Sacramento Kings: 97-92 Utah Jazz-Los Angeles Clippers.............: 111-98 Phoenix Suns-Golden State Warriors.....: 123-101 Los Angeles Lakers-Dallas Mavericks.....: 80-94
623580
Bülent Uygun: Milli takım her hocanın hayalidir
İSMET BADEM ERKAN BAYAZITLI Bülent Uygun: Milli takım her hocanın hayalidir BURSA Sivasspor'un eski teknik direktörü Bülent Uygun, ligde Fenerbahçe'nin ardından 2. sırada bulunan Bursaspor'un, taraftarı, medyası, yönetim anlayışı, kadrosu ve hocasıyla birlikte mükemmel bir ekip olduğunu söyledi. Uygun, Trabzonspor'dan sonra Anadolu'dan bir takımın şampiyon çıkacağını belirterek, "İnşallah bu Bursaspor olur" dedi. TFF 3. Lig 1. Grup'ta mücadele eden Bursa temsilcisi Nilüferspor'a 'fahri danışman' olarak hizmet vermeye başlayan Uygun, Cihan Haber Ajansı'nın sorularını yanıtladı. Sivasspor'dan ayrıldıktan sonra yurt içinden ve yurt dışından birçok kulüpten teklif aldığını belirten Uygun, kendisinin 'ideallerini, hayallerini ve başarılarını gerçekleştirecek bir takıma inandığında' takımla anlaşacağını ifade etti. "AVRUPA VE DÜNYA KUPASI ALACAKSAM MİLLİ TAKIMA GELMEK İSTERİM" (A) Milli Takım için adı geçen teknik direktörlerden olan Bülent Uygun, Milli Takım'ın sokakta yürüyen vatandaş dahil her teknik adamın hayali olduğunu dile getirdi. Uygun, şöyle konuştu: "Milli Takım tabii ki her hocanın hayalidir. Bizim de hayalimiz. Sokaktaki herkesin hayalidir. Hayal ediyoruz. Eğer orada Allah bize Avrupa ve dünya şampiyonluğu nasip edecekse biz de göreve gelmek isteriz. Bunun için var gücümle çalışıyorum. İnşallah hayırlısı olur." "ERTUĞRUL HOCA'NIN BAŞARILARI ORTADA" Bursaspor'un çok önemli başarılar elde ettiğini dile getiren genç teknik direktör, yeşil-beyazlı takıma ve Ertuğrul Sağlam'a övgüler yağdırdı. Uygun, şunları ifade etti: "Bursaspor gerçek anlamda, taraftarı, medyası, yönetim anlayışı, kadrosu ve hocasıyla birlikte mükemmel bir ekip oldu. Çok güzel başarılar elde ediyor. Ertuğrul Sağlam Kayseri'de olsun, Beşiktaş'ta olsun ve bugün Bursaspor'da yaptıkları zaten ortada. Destek en güzel şekilde zaten devam ediyor. İnşallah Trabzonspor'dan sonra Anadolu'dan bir takım şampiyon olacaktır. İnşallah bu Bursaspor olur. Destekliyoruz. Sonuçta Bursa'da yaşayan birisi olarak da onların başarılı olmasını istiyorum." Bursaspor'un Ertuğrul Sağlam'la birlikte bu işi başaracağına inandığını vurgulayan Uygun, yeşil-beyazlı takımı 'inanılmaz derecede şanslı' bulduğunu da sözlerine ekledi. Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki olaylı derbiyi de değerlendiren Uygun, "Derbiler hep keyiflidir. Her zaman mücadeledir. Her zaman sorunlar olmuştur. Tabii yaşananlar tasvip edebileceğimiz şeyler değildi. Olumsuz ortamlar olmuştur. Ancak futbol adına sahada iki takım mücadele etti, Fenerbahçe kazandı. Tebrik ediyorum." diye konuştu 31.10.2009 SPOR
623971
Kazım: Şımarık değil, öz güven sahibiyim
Fenerbahçe Dergisi'nin Kasım ayı sayısında röportajı yer alan Kazım, ''şımarık değil öz güven sahibi'' olduğunu belirterek, maç öncesi ve maç içerisinde, insanların abartılı ve şımarıkça gördüğü hareketleri, rakibe bu öz güven duygusunu hissettirmek adına yaptığını kaydederek, şu ifadeleri kullandı: ''Bu kendine güven ile şımarıklık, bazen karıştırılabiliyor ve anlaşılamıyor maalesef. Ama maçın ve sahanın içinde de rakibimize, kendinizdeki güveni, atmosferin gereği olan şımarıklığı, gözdağını vermek zorundayız. Belki seyirciler bunu şımarıklık olarak algılıyor, ama bizim sonuçta rakibimize vermemiz gereken bir duygu. Ben hareketleri seyirciye karşı değil, rakibe karşı yapıyorum.'' ''TÜRKİYE'Yİ TERCİH ETTİĞİM İÇİN ASLA PİŞMAN DEĞİLİM'' Futbol Federasyonu'ndan Ümit Milli Takım için ilk teklif geldiğinde hiç düşünmeden kabul ettiğini anlatan Kazım, Türkiye'nin teklifinden gün sonra İngiltere Futbol Federasyonu'ndan teklif aldığını bildirerek, ''Türkiye ile imzaladığımı belirterek 'Hayır' dedim. Türkiye'yi tercih ettiğim için asla pişman değilim'' diye konuştu. Babasının Atlas Okyanusu'nun ortasındaki bir adadan, annesinin de Akdeniz'in ortasındaki bir adadan gelip Londra'da buluştuğunu ifade eden Fenerbahçeli futbolcu, ''İki taraf da çok güzel yanları olan ülkeler. Oralardan gelen bir birliktelik. Hem kendim, hem de kardeşlerim için söylüyorum: Bu çok güzel, çok enteresan, sık olmayan ve az rastlanan bir şey. Bu konuda kendi adıma, eşsiz bir karışımım diyebilirim'' şeklinde ifadeler kullandı. ''TÜRKİYE'DE FUTBOL DİN GİBİ YAŞANIYOR'' Fenerbahçeli futbolcu, Türk insanının futbolla yaşadığına vurgu yaparak, şunları kaydetti: ''Türkiye'de futbol bir din gibi yaşanıyor. Burada hiçbir şey unutulmuyor. Maçlardaki tansiyonlar çok yüksek. Mesela İngiltere'de maçı kaybederseniz, kapınızı kapatırsınız, sizin bir alanınızdır. özelinizin içinde kalırsınız. Ama burada kapınızı kapatsanız bile, bahçenizdeki çimlerinizi kesen adam, bir anda sizin teknik direktörünüz Christoph Daum haline dönüşüyor ve 'Niye böyle oluyor? Neden böyle bu işler? Ne olacak bu takımın hali?' gibi sorular soruyor. Yani Türkiye'de herkes teknik direktör.'' Fenerbahçe'nin sezon önceki şampiyonluğunu anımsatan Kazım, ''Tıpkı sene önce şampiyonluğu yaşatan kadro gibi bu sene de ben şampiyon olmak istiyorum. Tabii takımda ben yoktum ama, onlar gibi Bağdat Caddesi'ndeki otobüsün üzerinde bulunmak ben de kupayla birlikte tur atmak, orada bulunmak istiyorum'' diye konuştu.
624405
Kayseri yakınlarında otobüs devrildi: 36 yaralı
yakınlarında otobüs devrildi: 36 yaralıDemet ÖZTÜRK-Recep İSTEK- İsmet KÖZELO/KAYSERİ, ()'dan 'a giden bir yolcu otobüsü, Karayolu'nun 42'nci kilometresinde yoldan çıkarak tarlaya indi. Kazada, otobüs şoförü de olmak üzere 6'sı ağır 36 yolcu yaralandı Bugün saat 13.00 sıralarında, 'dan yola çıkan Mehmet Erkuş yönetimindeki 34 VSV 13 plakalı Best Firmasına ait yolcu otobüsü, Karayolu'nun 42'nci kilometresinde Tomarza ilçesi yol kavşağında, havanın yağışlı yolun da kaygan oluşu nedeniyle yoldan çıkarak tarlaya indi. Çoğunluğu izinden dönen askerlerin de bulunduğu 36 yolcu, kısa süreli bir panik ve şoku atlattıktan sonra trafik polisini arayarak olayı haber verdi. Kayseri 112 Servisinden çok sayıda ambulans, kısa sürede kaza yerine gelerek yaralıları Üniversitesi Gevher Nesibe, Kayseri Eğitim ve Araştırma ve özel hastanelere getirdi. Kazazede otobüs yolcusu 36 yaralıdan 6'sının durumlarının hayati tehlikesinin bulunduğu belirtilirken, diğerlerinin ayakta ve yatarak tedavisi yapıldı. Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, kazayla ilğili olarak polis ve jandarmadan bilgi alırken, Emniyet Müdürü Arif Akkale'de olay yerine gelerek, kurtarma çalışmalarını izleyip, trafik polislerinden kazayla ilgili gelişmeleri öğrendi. Anneler yanından ayıramayacak. ...
624126
Arkas kazanmayı bildi!
Arkas kazanmayı bildi! 31/10/09 15:28 -DİLTAŞ EĞİTİM KURUMU: ARKAS SPOR: 3- Salon: Atatürk Hakemler: Ozan Sarıkaya, Meral Taşpınar Diltaş Eğitim Kurumu: Tolga, Levent, Niyazi, Sinisa, Mladen, Alper (Mehmet, Koray, Veli) Arkas Spor: Hüseyin, Ahmet, Kadir, Emin, Burutey, Erdinç (Mustafa, Bülent, Hakan) Setler: 23-25, 25-18, 17-25, 26-28 Süre: 101 dakika (28, 22, 22, 29)
623526
İşsizlik düşmedikçe kriz bitmez
İşsizlik düşmedikçe kriz bitmez ABD ekonomisinin büyümeye geçmesini “iyi haber” olarak niteleyen IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, işsizlik oranlarına dikkat çekti. 31 Ekim 2009 Cumartesi, 09:24 İtalya’nın başkenti Roma’da gerçekleştirilen Uluslararası İşçi Festivali’nde konuşan Strauss-Kahn, “Büyüme geri geliyor ancak büyümenin yeniden başlaması ve işsizliğin düşüşe geçmesi arasındaki gecikme ülkelere bağlı olarak 10-12 ayı bulabilir” dedi. “Bu haberlerden tabi ki mutlu olmalıyız” diyen Strauss-Kahn, “Ancak bundan artık eski düzene geri dönebiliriz sonucunu çıkarmamalıyız. İşsizlik azalmadan zafer ilan edebileceğimize inanmıyorum” diyo konuştu. Strauss-Kahn, işsizlik oranlarının bir yıl kadar daha artacağı yorumunda bulunurken, desteklerin devamını da savundu. Strauss-Kahn, ekonomide ‘çift dip’ yaşanmaması için devletlerin ekonomik destek programlarına işsizlik düşene kadar, muhtemelen 10-12 ay daha devam etmesi gerektiğini belirtti.
624105
Yılbaşına kadar doğalgaza zam yok
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ Yılbaşına kadar doğalgaza zam yok DENİZLİ () Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, yılbaşına kadar doğalgazda zam beklenmediğini söyledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, bir dizi inceleme ve ziyaretlerde bulunmak üzere bugün Denizli'ye geldi. İlk olarak Denizli Valisi Yavuz Erkmen'i ziyaret eden Bakan Yıldız, valilik girişinde kalabalık bir grup tarafından karşılandı. Denizli Valiliği Şeref Defteri'ni imzalayan Yıldız, daha sonra Vali Erkmen, AK Parti Denizli milletvekilleri Mehmet Yüksel ve Mithat Ekici, Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci ile bir süre görüştü. Görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yıldız, doğalgazda zamların otomatik fiyatlandırmalarla yapıldığını belirterek, "Zamlar 2008 Şubat ayında alınan bir kararla EPK kararlarına tabidir. Önceden bu fiyatları belirlemek söz konusu değil. formüle göre uygun fiyat neyse çıkacak. Ancak bizim elimizdeki veriler, yılbaşına kadar bir zam görünmediğini gösteriyor" dedi. Dünyadaki gaz ve petrol fiyatlarının yükselme eğiliminde olmasının bu tür yorumlar yapılmasına itebileceğini ifade eden Yıldız, "Ama şu anki geldiğimiz noktada yılbaşına kadar böyle bir zam görünmüyor. Eğer yapılacak olursa biz formülü kamuoyu ile paylaşacağız" diye konuştu. Bu yıl doğalgazda bir kesinti olup olmayacağı yönündeki soru üzerine Bakan Yıldız, "Şu andaki verilerle bir kesinti beklenmiyor. En fazla gazın geldiği hatlardan birisi Ukrayna üzerinden gelen hat. Ukrayna ile Rusya'nın yaşadığı bazı problemler oluyor. Biz bunların yaşanmamasını temenni ediyoruz. Çünkü direkt bizimle alakalı olmayan problemlerden dolayı sıkıntı yaşamış olmak iyi bir durum değil. Bu yıl içerisinde Ukrayna hattından gelecek gazdan bir sıkıntı çıkmasını temenni ve tahmin etmiyorum. AB'nin bu konuda hassasiyeti olduğunu biliyoruz" şeklinde konuştu. Enerji sektöründe özelleştirmelerin devam edeceğini belirten Yıldız, "2010 yılının sonuna kadar hem dağıtım işlerinde hem de üretimde önemli bir mesafe katetmemiz gerekiyor. Daha çok serbestleşen, rekabet piyasasının olduğu, hem hizmet kalitesinin arttığı hem de fiyatta daha çok düşme eğiliminin olduğu bir noktaya gelmemiz lazım. Gerçek hizmetin ortaya çıkmasını sağlamamız gerekiyor. yüzden bizim hem strateji belgesi gereği aldığımız kararlarla, hem de 2010 yılında yapacağımız icraatlarla önemli ölçüde bu özelleştirmeyi tamamlamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. Yaşanan ekonomik kriz sebebiyle özellikle sanayi kesimi için enerji fiyatlarında bir indirim yapılması yönünde bir çalışma olmadığını ifade eden Yıldız, "Şu anda indirimi gerektirecek bir rakam ortada yok. Biz enerji ithalatı yapan ve yaklaşık 40'ta birini doğalgazla üreten, 40'ta 39'unu ithal eden bir ülkeyiz. Bu istemediğimiz bir durum da olsa gerçek bu. Bu yüzden doğalgaz fiyatlarını veya temel noktadaki girdileri biz belirlemiyoruz. Bundan ay önce petrolün varil fiyatı 50 dolarken, şimdi 80 dolar seviyesinde. Biz bunu kamu kaynaklarından finanse edemeyiz. Sanayicimize daha ucuz elektrik vermek isteriz ama şu anki elimizdeki donelerle böyle bir belirti olduğunu söyleyemeyiz" dedi. Ziyarette Vali Erkmen, Bakan Yıldız'a bir vazo hediye etti. 31.10.2009 EKONOMİ
623021
Beşiktaş 'Yola devam' diyecek mi?
Sezon başından bu yana ideal onbiri kurmakta zorlanan Beşiktaş'ta artık taşlar yerine oturmaya başladı. 13 haftadır maçlara farklı kadrolarla çıkan teknik direktör Mustafa Denizli'nin son oynanan Eskişehirspor maçında cezalı olan üç oyuncu Sivok, Ferrari ve Ernst Ankaragücü maçında ilk onbirde görevlendireceği, takımın diger isimlerini bozmayacağı ileri sürüldü. Denizli'nin kalede Rüştü'ye görev vermeyi, defansta Ekrem, Sivok, Ferrari ve İbrahim Üzülmez'i oynatmayı, çift ön libero olarak da Ernst ve İbrahim Toraman'a forma vermeyi planladığı ifade edildi. Tecrübeli teknik adamın forvetin arkasında Nihat, Tabata ve Tello'yu oynatmayı planladığın, ileride ise tek forvet olarak Bobo'yu görevlendireceği öğrenildi. 16.00'DA TEK MAÇ VAR Son haftalarda aldığı başarılı sonuçlarla ligin 2. sırasına kadar tırmanan Ertuğrul Sağlam'ın Bursa'sı, Antalyaspor'a konuk olacak. 16.00'da başlayacak maçın hakemi Fırat Aydınus...
623195
M. NEDİM HAZAR Saflar netleşirken
Ergenekon yandaşı ve yoldaşı medyanın 'seyreltmeden' sorumlu kalemleri ise bin teknolojiden su getirerek durumu kurtarma peşinde: 'Bakın işte ıslak imza makinesi bile varmış, ya gördünüz mü?' Diyorsunuz ki: "Bey amca sen vazifen gereği bunları söyleyip, bol bol atıp tutuyorsan ama bak Genelkurmay da soruşturma yapıyor, 'belgeyi kim sızdırdı?' diye... Olmayan belge nasıl sızdırılır gözüm?" Bir anda kulaklarını etkiliyor bu itiraz ve duymazdan geliyor yandaş yazar. Hani az buçuk utanılmasa, belgenin içeriğinden hiç söz etmeyecekler, 'A canım bu kadar da olur mu, ne diye sızıyor ki bu belgeler?' şeklinde yayın yapacaklar. Aynı gün birbiriyle kanlı bıçaklı olan iki yayın organının nasıl aynı manşeti attığını merak ediyorsunuz, cevap yine enteresan oluyor: 'İyi de, niye şimdi ortaya çıktı? Daha önce çıksaydı ya?' 'Tamam da, salt sizin bu perişan halinizi görmek için bile şimdi ortaya çıkması enteresan değil mi?' diye soracak oluyorsunuz, 'iliştirilmiş' olan bir diğer kalemleri ise; 'TSK yasalardan aldığı yetkiyle bu tür belgeler hazırlar. Mühim olan yürürlüğe sokup sokmadığıdır' deyiveriyor. Oysa bizzat yazı bile, bir şeylerin yürürlüğe girdiğinin kanıtı! Siz yine kalkıp 28 Şubat'ı hatırlatıyorsunuz; darbe planlarını, Lahika'ları, bilmem neleri söylüyorsunuz, yine duymazdan gelip, 'TSK yıpratılıyor' diye bağırıveriyor yandaş medyacılar. Zekâsı vasat, vicdanı rahat üç tane Afrika vatandaşı bile getirip sorsanız tabloyu, şunu diyecektir oysa: 'TSK'yı kimin yıprattığı ortada!' Vatandaşın evine silah koyup silahlı terörist diye göstermeye kalkışanlar, 'rahat etmesinler, bomba filan atın' diye karanlık salonlarda karar alanlar, 'bunlar bizi dinlemiyor, başka türlü entrika yaparak sindirelim' diyerek aba altından sopa gösterenler mi TSK düşmanlığı yapıyor, yoksa ordusunun kışlasında vatanını, milletini savunup, siyasete bulaşmamasını isteyenler mi? Söyler misiniz kimdir yıpratan güzel ordumuzu? Günlükleri okuyanlar bilecektir. Allah aşkına günlüğü kim tutmuş ya da yazmışsa, siyasetten ve darbeden başka bir şey düşünmüşler mi görevleri boyunca? Hani ne bileyim, bu orduyu nasıl modernize ederiz, etkin silah gücünü minimum asker ile nasıl birleştiririz diye kafa yormuş mu günlükleri yazanlar ve günlüğün kahramanları? Okudukça görüyorsunuz ki, işi gücü bırakmış, gece gündüz 'iktidarı nasıl yıkarız'ın hesabını kitabını yapmakla geçirmişler. Elbette mümtaz Ergenekon medyasının bunları görmesi bir yana, bugün olduğu gibi kendilerini maskara durumuna düşürmeyi göze alarak durumu sulandırma yoluna gittiler hep. Bir dostumun vaktiyle dediği gibi; "Bu medyayı gören insan darbe yapmak istemese bile gaza gelir" sanırım. Zekâ vasat olunca, savunulan şey uğruna gülünç duruma düşmek de göze alınıyor. Hani biri çıkıp 'İmza gerçek olabilir de, ya üstünde yazılanlar sahteyse!' de demiyor. İşin bir de CHP boyutu var. Başından beri 'avukat' kadrosundan bu davaya taraf olduğunu açıklayan CHP Genel Başkanı, önceki gün Maltepe Belediyesi'nde bol bol ödül dağıttı. Bir önceki başkanın yaptırdığı tesisi partilerinin malıymış gibi sunan CHP kimlere ödül verdi biliyor musunuz? Söyleyeyim; Mehmet Haberal, İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, Sabih Kanadoğlu vs... Ki liste eksikti bence. Veli Paşa'nın, Tolon Paşa'nın, Tekin komutanın ne gibi kabahati var ki, onları dışladılar? İmza sahte mi değil mi, artık belli oldu; lakin saflar da netleşiyor bence... n.hazar@zaman.com.tr
623296
Otistik ressamın gözüyle New York
Otistik ressamın gözüyle New York Otistik sanatçı Stephen Wiltshire çizdiği resimlerle büyülüyor. 20 dakikada gezdiği New York'un panoramasını beş buçuk saatte çizdi. Daha önce de Tokyo'yu çizmiş ve büyük takdir toplamıştı. Erken safhada otizm teşhisi konan Wiltshire, çizimi bir ifade biçimi olarak kullanıyor. 26 resim çizan genç ressam çizimlerinde ortalama 12 kalem kullanıyor. Wiltshire'ın eserlerini bitirmesi bazen bir haftayı bulabiliyor. NEW YORK Otistik sanatçı Stephen Wiltshire, New York'un tepesinde 20 dakika gezdikten sonra şehrin beş buçuk metre uzunluğunda panoramasını çizdi. Wiltshire'ın hafızadan çizdiği resim Brooklyn'de bulunan Pratt Enstitüsü'nde sergileniyor. Wiltshire'ın üç günde çizdiği resimde Empire State Binası ya da Chrysler Binası gibi şehrin belli başlı yapılarını görmek mümkün. Çalışırken sürekli müzik dinleyen Wiltshire, bunun kendisine yardımcı olduğunu söylüyor. Wiltshire ve ailesiyle çalışan Iliana Taliotis, “Stephen ilk önce taslağını kurşun kalemle oluşturuyor sonra onu küçültüyor ve detaylara geçmeden önce belli başlı büyük şeyleri çiziyor” dedi. MÜZİK EŞLİĞİNDE RESİM Wiltshire'ın hafızadan çizdiği resim Brooklyn'de bulunan Pratt Enstitüsü'nde sergileniyor. iltshire'ın üç günde çizdiği resimde Empire State Binası ya da Chrysler Binası gibi şehrin belli başlı yapılarını görmek mümkün. Çalışırken sürekli müzik dinleyen Wiltshire, bunun kendisine yardımcı olduğunu söylüyor. Wiltshire ve ailesiyle çalışan Iliana Taliotis, “Stephen ilk önce taslağını kurşun kalemle oluşturuyor sonra onu küçültüyor ve detaylara geçmeden önce belli başlı büyük şeyleri çiziyor” dedi. 31.10.2009
623281
TÜSİAD başkanlığını hiç düşünmedim!
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ TÜSİAD başkanlığını hiç düşünmedim! YİK Başkanlığı yaptıktan sonra TÜSİAD başkanlığını hiç bir şekilde düşünmediğini belirten Koç Holding Başkanı Mustafa Koç, 'Üstelik hiç de vaktim yok. Kafamda bir aday ismi belirledim. Ancak şu anda ifade etmem mümkün değil' açıklamasında bulundu İSTANBUL (A.A) Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, Fortune Türkiye Dergisi'nin, Kasım 2009 sayısında yer aldı. Mustafa V. Koç, TÜSİAD başkanlığı için bir adayı olduğunu, ama onun şu anda kim olduğunu söyleyemeyeceğini belirterek, 'Rahmetli Sakıp Bey, kendi başkanlık döneminde hakikaten çok iyi bir kariyer planlaması yapmıştı ve 15 sene hiçbir problem yaşanmadı. zamanki genç adaylar arasından bir seçim yapılmıştı. Cem Boyner 35, Ömer Dinçkök 40 yaşındaydı. Eskiden daha kolaydı" dedi. BAŞKANI GÖRMEK İSTİYORLAR "Şimdi şöyle bir durum var, muhabir kuruluşlarımız var, Confindustria, CBR gibi. Buralarda başkan semboliktir ve genel sekreterlik işi götürür" diyen Koç şunları kaydetti: "Ama şark kültüründe böyle değil. Ankara'da herkes başkanı görmek istiyor haklı olarak. Bu neredeyse tam gün çalışmayı gerektiren bir görev haline geliyor. İşinizi gücünüzü bırakıp orada ciddi bir özveriyle çalışmanız gerekiyor. Ama TÜSİAD tabii ki başkanını bulacak sonunda. YİK Başkanlığı yaptıktan sonra TÜSİAD Başkanlığı yapmayı hiç düşünmedim. Üstelik gerçekten hiç vaktim yok.' 2010 ORTASINDA RAHATLARIZ Mustafa Koç, hükümetin başta krizin Türkiye'yi etkilemeyeceği algılamasına sahip olduğunu, ancak dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi olarak Türkiye'nin etkilenmemesinin söz konusu olamayacağını belirterek, 'Ama gerekli önlemler alınıyor ve ne gerekiyorsa onu da yapıyorlar' dedi. Koç, Türkiye'de işlerin, 2010 senesinin ortasıyla birlikte normal seviyesine döneceğini tahmin ettiğini belirtti. Türkiye'nin bugün normalde yüzde 5-6'lık bir büyüme ivmesi kazanmasının gerek işsizliği önleme açısından gerekse ekonomiyi belirli bir düzeyde tutabilme açısından çok önemli olduğuna değinen Koç, sürdürülebilir bir büyümenin şart olduğunu vurguladı. IMF İÇİN BİLDİKLERİ VARDIR Koç, şunları kaydetti: 'Orta Vadeli Planı da açıkladılar. Dolayısıyla, (hadise kontrol altında) diyebilirim. IMF anlaşması şimdiye kadar yapılmadı, bir şey olmadı. Ama şimdi herhalde bildikleri bir şey var, devamlı görüşme halindeler çünkü. Türk ekonomisi bu saatten sonra sıkıntı falan da yaşamaz.” Dernek olarak Doğan'a gerekli desteği veriyoruz Mustafa V. Koç, 'Gündemden düşmeyen bir konu, Doğan Grubu'na kesilen vergi cezası. TÜSİAD'ın Doğan Grubu'na gerekli desteği verdiğini düşünüyor musunuz? Koç Holding olarak üzerinizde siyasi bir baskı hissettiğiniz hiç oldu mu?' sorusuna karşılık da şunları ifade etti: 'TÜSİAD gerekli desteği veriyor Doğan Grubu'na. Bununla birlikte, siyasi bir baskı hiç hissetmedik üzerimizde. Şartlar çok değişti. 200 üyeyle başladı, gittikçe büyüyen bir kurum oldu TÜSİAD. Tabii ki tekrar kendini sorgulamalı, birtakım paradigmalara dikkat etmeliBugün milli ekonomide yarattığı katma değer, dışarıdaki itibarı, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne entegre olmasında sağladığı katkılar düşünüldüğünde hakikaten de Türkiye'nin en önemli sivil toplum örgütüdür TÜSİAD. Bunu kimse tartışamaz. Birtakım şeyleri değiştirebilir miyiz? Kesinlikle yapabiliriz. Bunların üzerinde de çalışıyoruz. Üyelerle daha fazla ilişki içindeyiz. Türkiye'de en kolay şey TÜSİAD'ın üzerinden siyaset yapmak. Söylenenlere kulak asmamamız ve işimize bakmamız lazım.” Vergi cezası subjektif ve keyfi Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, Doğan Grubu'na verilen cezayı keyfi buldu. Koç, “Bu tip keyfi uygulamalar olmamalı, çünkü çok subjektif bir karar bu. Bundan iş dünyası gayet rahatsız. 'Bağımsız bir gelir idaresi' dedik durduk. Bunu tabii ki siyasi irade seçecek ama ondan sonraki uygulamaların gerçekten de bağımsız olması lazım” dedi ve ekledi: Bunun ne kadar bağımsız olduğu sorgulanıyor bugün. Bizim bütün derdimiz bu. İşin içinde olan bir insan olarak, buna kesinlikle katılmıyorum.” 31.10.2009 EKONOMİ
623507
İsmet İnönü Atatürk'le niçin küstü?
Can Dündar'ın röportajı Bugün Erdal İnönü’nün ölüm yıldönümü... 2.5 yıl önce 14 Şubat günü, kendisiyle en yakın arkadaşlarından Feza Gürsey’in adını taşıyan enstitüdeki odasında buluşmuştuk. Onunla uzun bir söyleşi kitabı çıkarma fikri yayınevinden gelmişti. Daha önce babasının belgeselini hazırlamıştık. 1983’ten beri de gazeteci olarak kendisini hayranlıkla izliyordum. yüzden gururla kabul etmiştim. Erdal Bey de böyle bir çalışmadan memnun olacağını söyledi. Her hafta çarşamba sabahları buluşmak üzere sözleştik. kez buluştuk. 30 saate yakın konuştuk. Anlattıkları salt kişisel öyküsü değildi; cumhuriyet tarihiydi. Tarihin yazıldığı bir evde doğmuş, politikanın içinde büyümüştü. Atatürk’ü, babasını, tarihin kilometre taşlarını büyük samimiyetle anlattı. Söyle bana Anka kuşu...” Çocukken, öğrenciyken, askerdeyken, üniversitedeyken, siyasetteyken hep “Paşa’nın oğlu” diye anılmış, hayatı boyunca öyle muamele görmüştü. Bu onun hem talihi, hem talihsizliğiydi. Bizim söyleşimiz de kaçınılmaz olarak öyle başladı. Ama sonra, tarihi kostümden gönüllü olarak soyunmuş, kendi yolunu çizip orada kararlılıkla yürümüş bir insan portresi belirdi. Lise çağında fiziğe gönül vermiş, diplomatlıkla fizikçilik arasında kararsızlandığı çağda hayatının tek şiirini yazmıştı: “Söyle bana Anka kuşu/ bir ömrü adamaya değer misin?” Şiirdeki “Anka Kuşu” fizikti. Cevabı “Evet” diye vermiş ve bilime bir ömür adamıştı. Lakin Türkiye onu, yapmak istediği işle baş başa bırakmadı. Siyasete çekti ve “fiziğe şiir yazan adam”dan bir lider çıkardı; bence cumhurbaşkanlığına yaraşacak bir lider... Söyleşimizde siyasetin gurur ve çamur dolu sayfalarından, ihanetlerinden, çelmelerinden de örnekler verdi Erdal Bey... Kürtler, İslam, hayat ve ölüm bahsinde konuşurken bir filozofa dönüştü. Göremedi Ancak söyleşinin sonlarına yaklaşırken rahatsızlandı. 10. buluşma öncesi tedavi için Amerika’ya gitti. Ümitle, iyileşip dönmesini bekledik. Gelemedi. Tedavi uzayınca kız kardeşi Özden Toker, -biraz da ona meşgale ve moral olur ümidiyle- kitabı Amerika’ya götürdü. İki kardeş, birlikte geçirdikleri bir ömrün tutanaklarını diz dize okudular. Daha doğrusu Özden Hanım, abisinin kulağına okudu. Erdal Bey küçük düzeltmeler yaptı. Eksikleri dönüşte tamamlayacaktık, olmadı. Erdal Bey, kitabını göremeden veda etti. Bu emaneti bir süre sakladım. Kitabı vefatının hemen ardından çıkarmak istemedim. Bazı eksikleri, onun anılarından tamamladım. Eşi Sevinç İnönü ile birlikte çalıştık. Siyasetteki yoldaşı Yiğit Gülöksüz ve onu adım adım izlemiş gazeteci arkadaşım Vedat Çuhadar kitabı titizlikle okudular. Ve “” (İmge Kitabevi Yayınları, 2009) onun ölüm yıldönümünde okurlarla buluştu. Okudukça hem yakın tarihimizin sayfaları arasında gezinecek, hem de 12 Eylül’ün nasıl bir insanı veto ederek siyasetten uzak tuttuğunu, Türkiye’nin nasıl bir insanı kaybettiğini daha iyi anlayacaksınız. Saygıyla anıyorum. OĞUL İNÖNÜ: “Babamı hiç sarılıp öpmedim” “Evde babama karşı saygılıydık. Babaannem dışında, annem dahil kimse ona ‘Sen’ demezdi, biz de ‘siz’ veya ‘babacığım’ derdik. Kulağı az duyduğu için babamla yüksek sesle konuşurduk. da samimiyeti azaltıyor, bir resmilik getiriyor sanıyorum. Tabii bizi asıl etkileyen, herkesin babama büyük saygı göstermesiydi. Evde de otoritesi vardı, öyle kolay yaklaşılmazdı. Hatıralarında ‘Çocuklarımla arkadaş gibi yaşadım’ diyor ama, yani işte kadar... bizimle arkadaşlık yapmak isterse tabii cevap verirdik, ama bizim onunla arkadaşlık yapmak aklımızdan geçmezdi. Eve geldiğinde koşup yanağından öptüğümüz hiç olmadı, ama onun bizi öptüğü oldu. Büyüdükçe giderek azaldı tabii... Küçükken babam ‘Annenizi mi daha çok seviyorsunuz, beni mi?’ diye sorarmış. Biz de -babamın tabiriyle ‘gerçeği söylediğimiz’ dönemlerde- ‘annemizi seviyoruz’ dermişiz. Hatta ‘Babamızı seviyoruz’ diyelim diye bize hediyeler getirirmiş. Ben onun kucağında hediye paketiyle geldiğini gördüğüm anda, ‘Yoook, annemi seviyorum’ diye tepinirmişim.” ÇOCUK İNÖNÜ: “Çocukken aksi tabiatlıydım” “Küçükken iyi huylu değildim. İnatçıydım. Sık sık ağlardım. Akşamları babamla annem davetlere giderlerdi. Biz de gitmelerini hiç istemezdik. Onlar çıkarken abim bana ‘Hadi ağla’ dermiş. Ben de ‘gitmeyin’ diye ağlarmışım. Ama tabii giderlerdi. Hırçın mizacım hala biraz vardır, ama zamanla aklın yardımıyla, başkalarının tavırlarıyla değişti herhalde...” ATATÜRK-İNÖNÜ ANLAŞMAZLIĞI; Babam Atatürk’le neden küstü? Küslük konusunda babamın bize anlattığı şuydu: ‘Biz Atatürk’le tartışırdık. Örneğin aklına bir fikir gelirdi, onu ya sofrada ortaya söylerdi veya daha evvel bana söylerdi. Ben olabilir mi diye düşünürdüm, akşam yemekten sonra giderdim kendisine; oturup konuşur, sabaha kadar tartışırdık. Sonunda ya beni ikna ederdi ya ben onu ikna ederdim ve anlaşarak ayrılırdık. Ama son zamanlarında rahatsızlandığı için sinirleri zayıflamıştı. Pek böyle uzun tartışmalara giremiyorduk, ayrılığa sebep oldu’ derdi. Hoşuna gitmeyen başka bir olay, sofrada bakanlarının kendisine söylenmeden eleştirilmesi, talimatlar verilmesi... Gene böyle bir şeyler olmuş, babam da sinirlenmiş, ‘Sofradaki talimatlarla yürümez bu işler’ anlamında bir şeyler söylemiş. Atatürk de kızmış, ayrılmaları böyle başlamış. ‘Niye kavga ettiler’ diye sık sık sorarlar bana... Ben de derim ki; ‘Asıl nasıl bu kadar uzun zaman beraber çalıştıklarını sormak daha iyi bir soru olur. Çünkü bunun örneği çok az dünyada... Böyle devrim yapan, yeni devlet kuran bir başbuğ, bir başkan, yanındaki insanları sürekli değiştirir. Böyle bir liderin, yıllarca değişmeyen birisi ile çalışması çok az görülen bir şey, ama Türkiye’de bu olmuş. İkisinin karakterinin birbirini tamamlamasıyla ve karşılıklı saygıyla bu dostluğu korumuşlar.” (Milliyet) 2009-10-31 09:25:44 BU DEVLETİ KURANLARDAN,Bu cumhuriyeti bize emanet edenlerden ALLAH razı olsun. halk,İnönünün vatan kurtarmadaki maharetini iyi bildiği kadar inadını da iyi bilir.demek bu genlerden gelen bir durum.Kim ne derse desin,bugün ATATÜRKÇÜ geçinenlerde gayrisi,atatürk'le inönünün, anlaştıkları tek yer vatanın kurtarılması olduğu.Onun haricinde inönünün ATATRK'ü sevdiğini ben sanmıyorum.İnönünün resminin ATATÜRK resimlerinin yerini aldığını gözleriile gören biriyim.Parada bile.BU NE SEVGİ İMİŞ BÖYLE!!!.HELAL OLSUN.. Ahmet AYDIN 2009-10-31 09:10:37 Yanlışl hatırlamıyorsam 1988 yılında milliyet gazetesinde inönünün anıları yayınlanmıştı.orada ismet paşanın kendi el yazısı ile atatürke yazdığı bir mektup vardı.Atatürk ün hastalığı tarihlerde yoğunlaşmış.bu arada inönü atatürk ün huzuruna çıkmaya çekiniyormuş ve Atatürk mektup yazmaya kara vermiş.Mektubunda şöyle diyordu.Paşam dargınlığımıza sebeiyet olan komünislikten istifa ediyorum.umarım bu durum aramızdaki dargınlığı bitirir. İşte herkesin gözünden kaçan(!) ayrıntı kemal erdag
623780
Cami avlusuna bebek terk edildi
Karaman'da cami avlusuna terk edilmiş günlük bebek bulundu. Edinilen bilgiye göre, Alaca Suluk Mahallesi 555. Sokak'taki Numune Hatun Camisi avlusunda battaniyeye sarılı bir bebek olduğunu fark eden vatandaşlar, durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen polis, yağmur altında ıslanan ve üşüdüğü gözlenen bebeği Karamanoğlu Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine götürdü. Yapılan muayenesinde günlük olduğu belirlenen bebeğin, sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Bebeğin muayenesini gerçekleştiren Doktor Ali Eruyar, yaptıkları kontrolde yağmur altında kaldığı için ıslanan bebeğin üşüdüğünü söyledi. Eruyar, bebeğin uzun süre aç kaldığını ifade ederek, ''Biz bebeğin bir hastanede doğduğunu düşünüyoruz. Çünkü göbek bağı düzenli kesilmiş. Ayağında da mürekkep izleri var. Şu anda sağlık durumu iyi. Çok sıvı kaybettiği için serum bağladık'' dedi. Bebeğin, birkaç gün sürecek tedavisinin ardından ailesi ortaya çıkmazsa çocuk yuvasına teslim edileceği öğrenildi. Bebeğin ailesinin bulunması için çalışma başlatıldığı bildirildi. AA
623801
Hoşgeldin kış...
Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Balkanlar üzerinden gelen soğuk ve yağışlı hava sisteminin etkisi altında olan Erzurum ve çevresinde kar yağışı etkili oldu. Gece başlayan kar yağışı sonrasında sabah kent merkezi beyaza bürünürken, kar kalınlığı da santimetreye ulaştı. Bu arada, belediye ve Karayolları Bölge Müdürlüğü ekipleri de yol temizlik çalışmalarına başladılar. Belediye yetkilileri, vatandaşların araçlarına kışlık lastik takmadan trafiğe çıkmamaları uyarısında bulunurken, çocuklar da sabahın erken saatlerinde karda oynamanın keyfini çıkardılar. Kars, Erzincan ve Ardahan'ın yüksek kesimlerinde kar, şehir merkezinde ise yağmurun etkili olduğunu ifade eden yetkililer bölgede gece en düşük hava sıcaklığının ise sıfırın altında dereceyle Erzurum'da ölçüldüğünü kaydettiler. Bölgedeki diğer illerde gece ölçülen en düşük hava sıcaklıkları ise Erzincan ve Ardahan'da 4, Kars'ta ve Iğdır'da 10 derece oldu. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri, bölge genelindeki soğuk ve yağışlı havanın önümüzdeki salı gönüne kadar etkili olacağını ifade ettiler. -SOĞUK VE YAĞIŞLI HAVA SALI GÜNÜNE KADAR ETKİLİ OLACAK- Marmara Bölgesi'nde bugün ve yarın poyraz fırtınası var. Fırtınanın hızı saatte 60 km'ye kadar çıkacak. Bölgede yağmur da kuvvetli yağacak. İstanbul iki gün kışı yaşayacak. Fırtına ve kuvvetli yağmurla birlikte, sıcaklık 9-10 derece hissedilecek. Çanakkale ve Tekirdağ'da metrekareye 50 cm'in üzerinde düşebilir. Bölgede hissedilen sıcaklık 8-10 dereceye kadar inecek. İÇ ANADOLU ÜÇ GÜN YAĞIŞLI İç Anadolu Bölgesi'nin tamamında üç gün sağanak yağmur var. Sıcaklık yarın 15 dereceye yakın; yarın 2-3 derece, Pazartesi ise 3-4 derece daha azalacak. EGE'DE FIRTINA Ege Bölgesi de soğuk havadan etkilenecek. Bugün İzmir'de, yarın ise tüm kıyılarda etkili olacak fırtına sıcaklığı 15 derecenin altında hissettirecek. Yağmur daha çok iç kesimlerde yağacak. Pazartesi günü Afyonkarahisar'a karla karışık yağmur yağabilir. AKDENİZ'DE KUVVETLİ YAĞMUR Akdeniz ve Güneydoğu bölgelerinde sağanak yağmur gün daha sürecek. Yarın ve Pazartesi günü Adana, Antakya ve Güneydoğu boyunca yağış çok daha şiddetli olacak, tedbirli olunmalı. Antalya'da ise yağmurlar kısa süreli olacak. Pazartesi ise hava oldukça serinleyecek. DOĞUNUN ZİRVESİ BEYAZLARA BÜRÜNDÜ Doğu Anadolu Bölgesi'nde kuvvetli sağanak yağış gün sürecek. Bölgenin dağlarında kar yağışları başladı. KARADENİZ'DE YAĞMUR VE KAR Karadeniz Bölgesi'nde ise sağanak yağış, gün sürecek. Yağmur Giresun, Trabzon-Artin ile batıda Düzce-Bartın boyunca diğer kentlere göre daha kuvvetli olacak. Batı Karadeniz bugün fırtına ile birlikte çok soğuyor. Pazartesi günü Bolu Dağı'na karla karışık yağmur, Ilgaz Dağları'na ise kar yağacak.
623935
İstanbul'da yağış Pazartesi bitecek
Meteoroloji İstanbul Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, İstanbul'da etkili olan kuvvetli yağışın Pazartesi gününden itibaren etkisini kaybedeceğini ve hafta ortasından itibaren poyrazla birlikte sıcaklıkların mevsim normallerine döneceğini bildirdi. Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dün öğle saatlerinde etkili olmaya başlayan ve bugün etkisini artırarak devam eden kuvvetli yağış ve fırtına uyarısının devam ettiğini belirterek, vatandaşların su baskını, fırtına ve toprak kaymasına karşı duyarlı olmalarını istedi. Bugün yağışların öğle saatlerinden sonra il genelindeki etkisini biraz daha arttıracağını bildiren Yıldırım, öğle saatlerine kadar İstanbul genelinde ortalama metrekareye 75-80 kilogram yağış düştüğünü söyledi. Mustafa Yıldırım, sabah saatlerine doğru yoğunlaşan yağışın Çatalca'da metrekareye 77, Terkoz'da 54, Şile'de 50 ve Kilyos'ta 28 kilogram olarak düştüğünü kaydetti. Pazartesi günüden itibaren yağışların etkisini kaybedeceğini dile getiren Yıldırım, şu bilgileri verdi: ''Yağışlar, yarın Anadolu Yakası'nda etkili olacak, Pazartesi günü etkisini yavaş yavaş kaybederek aralıklarla devam edecek. Hafta ortasından itibaren etkili olan poyrazla birlikte hava sıcaklıkları mevsim normallerine dönecek. Bugün poyraz ve kuvvetli yağış uyarılarımız devam ediyor. Vatandaşların su baskını, fırtına ve toprak kayması konusunda dikkatli davranmaları gerekiyor. Önümüzdeki günlerde İstanbul için kar yağışı beklentimiz yok.'' Bu arada, kent genelinde dün öğleden sonra başlayan ve gece etkisini artıran yağışlar nedeniyle Sultanbeyli ilçesinde, çok sayıda ev ve iş yerini su bastı, oluşan su birikintileri nedeniyle bazı araçlar yollarda kaldı. E-5 kara yolu Kartal-Cevizli köprü altındaki su birikintisi nedeniyle araçlar güçlükle ilerlerken, trafiğin akışına kontrollü izin veriliyor. Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, baskınların yaşandığı yerlerde, su tahliyesi çalışmalarını sürdürüyor. AA
624415
Altılı Ganyan 2.383.39 TL ikramiye verdi
2.383.39 TL verdiİSTANBUL (A.A) ’de bugün koşulan at yarışlarında 2.383,39 TL verdi ’nden yapılan açıklamaya göre, 4, 10, 2, 3, 10/1, 2/18 şeklinde sonuçlandı. Bu arada, 10, 2, 3, 10/1, 2/18 şeklindeki beşli ganyan 402,06 TL, 2, 3, 10/1, 2/18 şeklindeki dörtlü ganyan 60,78 TL, 3, 10/1, 2/18 şeklindeki üçlü ganyan ise 7,77 TL kazandırdı. .. ...
624157
Gösteri yapan şehit ailelerine saldırı iddiası
Çevre illerden gelerek, Ankara Abdi İpekçi Parkı'nda toplanan Türkiye Şehit Aileleri Derneği üyesi bir grup, 34 PKK üyesinin serbest bırakılmasını protesto etti. Şehit ailelerinden bir kısmının parka gelişleri sırasında bir grup pazarcı tarafından saldırıya uğradığı öne sürüldü. Olay yerine gelen polis ekipleri kısa süre yaşanan arbedenin ardından konuyla ilgili kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan zanlılar polis aracına bindirilirken, neden suçlandıklarını bilmediklerini ve kimseyi tanımadıklarını, bir grup pazarcının ise kendilerine laf atıldığı için böyle bir olayın yaşandığını söyledikleri öğrenildi.
623314
BNG artık Teşvikiye'de
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ BNG artık Teşvikiye'de Doğal renkler ve çok özel kumaşlarla hazırlanmış BNG 2009-2010 koleksiyonu Galeyan ile kapılarını açan Teşvikiye mağazası, markanın tasarım çizgisiyle paralel bir dekorasyon anlayışına sahip. BNG zeminde, sergileme ünitelerinde, giyinme kabinlerinde, mobilya ve objelerde kullandığı siyahın yanında dengeleyici renk olarak ise beyazı kullanmış. 31.10.2009 CUMARTESİ
624101
Domuz gribinde obezler de risk grubunda
Domuz gribinde obezler de risk grubunda ANKARA (A.A) Domuz gribi şüphesi taşıyan vakaların risk grubunda bulunup bulunmadığına göre alınacak önlemlere ilişkin bir yönetim şeması belirleyen Sağlık Bakanlığı, morbid obezleri, gebeleri, iki yaşın altındakileri, kronik kalp ve akciğer hastalığı bulunanları, 18 yaş altında olup sürekli aspirin kullanması gerekenleri ve 65 yaş üstündekileri risk grubuna aldı. Sağlık Bakanlığı'nın oluşturduğu Pandemik A(H1N1) Gribi Vaka Yönetim Şeması'na göre, başka bir nedenle açıklanamayan 38 dereceyi (koltuk altı) geçen ateş ile birlikte yaygın vücut ağrısı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı, öksürük, solunum güçlüğü, kusma ve ishal şikayetlerinden en az birisi bulunanlar 'olası vaka' olarak değerlendirilecek. Bu durumda olmayanlara ise diğer hastalıklar açısından yaklaşılacak. 'Olası vakalar' arasından, gebeler, iki yaşın altındakiler, kronik akciğer, kardiyovasküler, hepatik, böbrek, hematolojik, kas ve sinir, metabolik ve AIDS gibi bağışıklık sistemini etkileyen hastalığı bulunanlar, morbid obezler (hastalıklı şişmanlık), 18 yaşın altında olup sürekli aspirin kullanması gereken hastalar ve 65 yaşın üstündekiler 'Ağır Hastalık İçin Risk Grubu' sayıldı. 'Olası vaka' ve 'Ağır Hastalık İçin Risk Grubu'nda sayılan bu kişiler arasında solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, ciddi kusma, genel durumda kötüleşme, beş günden fazla süren ateş gibi ciddi hastalık bulguları görülürse, hasta hemen hastaneye yatırılacak veya 112 Acil Servis yoluyla bir üst basamağa sevk edilecek. Antiviral tedaviye de hemen başlanıp laboratuvar teyidi için numune alınacak. Eğer bu kişilerde belirlenen ciddi hastalık belirtileri bulunmazsa ayaktan antiviral tedaviye başlanacak, taşıdığı hastalıklar bakımından gerektiğinde uzman görüşü istenecek, 'Ciddi hastalık belirtileri geliştiğinde acil servise başvurmaları' önerilecek. RİSK GRUBUNDA OLMAYAN 'OLASI VAKALAR' Yönetim şemasında 'olası vaka' olup ağır hastalık için risk grubunda bulunmayanlarla ilgili de önlemler yer aldı. Buna göre, ağır hastalık için risk grubunda olmayıp yine solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, ciddi kusma, genel durumda kötüleşme, beş günden fazla süren ateş ortaya çıkan 'olası vakalar' da hastaneye yatırılacak veya 112 Acil Servis yoluyla bir üst basamağa sevk edilecek. Bu kişilerde de hemen antiviral tedaviye başlanıp laboratuvar bulgusu için numune alınacak. 'Olası vaka' nitelendirmesine uyan, ancak ağır hastalık için risk grubunda bulunmayan ve ciddi hastalık belirtileri de görülmeyenler hastaneye yatırılmayacak, antiviral tedavi almayacak. Bu kişiler için semptomatik (rahatlatıcı) tedavi önerilirken, çocuklara kesinlikle aspirin verilmeyecek. Bu kişilere ayrıca bulaştırmayı engellemek üzere gereken kişisel temas izolasyon önlemleri konusunda bilgi verilecek, ciddi hastalık belirtileri öğretilecek ve 'Bu belirtilerin ortaya çıkması halinde acilen bir sağlık kuruluşuna başvurmaları.' önerilecek. Bu kişilere kişisel temas izolasyon önlemleri olarak şunlar tavsiye edilecek: -Ateş düştükten 24 saat sonrasına kadar hasta olmayanlardan uzak durulması, -Kişisel malzemelerin ortaklaşa kullanılmaması, -Aksırırken, öksürürken ağzın kağıt mendille kapatılması ve mendilin çöpe atılması, -Tıbbi maske kullanılması. 31.10.2009 SAĞLIK
623663
Anavatan Partisi kongresi başladı
Anavatan Partisi 10. Olağan Büyük Kongresi, çalışmalarına başladı. Atatürk Spor Salonu'ndaki kongrede, divan başkanlığına Anavatan Genel Başkan Yardımcısı Vekili Mustafa Uğur Ener seçildi. Anavatan Genel Başkan Yardımcısı Cenk Tunçsiper, açılış konuşmasında, kongreyle birlikte tarihi bir an yaşandığını söyledi. Kongrede, iki kardeş partinin birleşmesine şahit olunacağını ifade eden Tunçsiper, ''Değerli emekçiler, sizin için bütünleşiyor, sizin için geliyoruz'' dedi. Kongrede ilk olarak Demokrat Partinin Adnan Menderes ile başlayan ve bugüne kadar devam eden çalışmalarıyla ilgili sinevizyon gösterimi yapıldı. Anavatan Partisi'nin, Demokrat Parti ile birleşme kararı alması beklenen ve ''Türkiye Birleşiyor'' sloganıyla yapılan kongre salonda, eski cumhurbaşkanları Turgut Özal ve Süleyman Demirel'in yan yana fotoğraflarının bulunduğu dev poster asıldı. Konuşmaların yapılacağı platformun arkasında ise ANAVATAN Genel Başkanı Salih Uzun ile DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un fotoğrafları yer aldı. Salonda, sık sık ''Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı'' ile ''Memleketim'' adlı şarkı seslendirildi. Salonda, ''Lafa gelince çok, işe gelince yok'', ''İşsizlik yakıyor, hükümet bakıyor'', ''Kutuplaşan Türkiye'nin kucaklaşan partisi'', ''Çaresizliğin çaresi millettir'', ''Onlar ayrıştırır, biz birleştiririz'', ''Merkezde birlik, ülkede dirlik'', ''At gibi koşup, arı gibi sokacağız'' yazılı pankartlar dikkati çekti. Kongrede, partinin DP ile birleşmesi amacıyla tüzel kişiliğinin sona ermesi delegelerin oyuna sunulacak. ANAVATAN 10. Olağan Kongresi'nin ardından toplanacak DP'nin 6. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde delegeler, iki partinin DP adı altında birleşmesi için oy kullanacak. AA
623570
Çin'in uzay teknolojisinin babası öldü
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Çin'in uzay teknolojisinin babası öldü PEKİN (A.A) Çin'in "uzay teknolojisinin babası" olarak adlandırılan Çien Şiesen 98 yaşında öldü. Şinhua haber ajansı, ünlü bilim adamının sabah saatlerinde hayatını kaybettiğini duyurdu. Çin'in doğusundaki Cıciang eyaletinin merkezi Hangcou'da doğan Çien, Çin'in füze ve uzay çalışmalarının önemli bir ismiydi. Çin Bilimler Akademisi ve Çin Mühendislik Akademisinde görev yapan Çien, 1934'te Şanghay'daki Jiao Tong Üniversitesinden mezun oldu. Çien, daha sonra Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ile California Teknoloji Enstitüsünde eğitim gördü ve havacılık ile matematik dallarında doktora yaptı. Çien, 1955'te Çin'e döndü. 31.10.2009 DÜNYA
623802
3G, ultrason çekip, tansiyon ölçüyor, hatta şekerinizi bile ölçüyor
Gençlerin ödemelerini telefonla gerçekleştirmesi, uzman doktora ulaşamayan hastaların ultrason, şeker ölçümü, tansiyon ölçümünde elde edilen değerler anında uzakta olan uzman doktorla paylaşılabiliyor. Adıyaman'da deneme amaçlı yapılan sağlık taramasında durumu acil olan bir hasta tespit edilerek kalbine stent bile takıldı. Turkcell, Pera'daki merkez binasının giriş katında Yaşam Alanı adını verdiği mekanda 3G ile ilgili uygulamaları tanıtıyor. Bu mekanı fuar dönemleri haricinde yıl içerisinde yeni teknolojileri daha iyi anlatabilmek kullanmaya başladıklarını söyleyen Turkcell kurumsal İletişim ve İlişkilerden sorumlu Genel müdür Yardımcısı Koray Öztürkler, sergiledikleri teknolojilerin tamamının dataya yönelik olduğunu belirtiyor. Uygulamalarıyla müşterilerin hayatını kolaylaştırmak istediklerini anlatan Koray Öztürkler, "Yaklaşık 36 milyon abonemizin konuşma sürelerine baktığımızda aylık 128 dakika civarında çıkıyor. Bu süre çok düşük. Çünkü Avrupa ortalamaları 300 dakikayı buluyor. Uzakdoğu'da daha da yüksek. Bunların artmamasının sebeplerinin başında ülkemizdeki yüksek vergiler geliyor. Çünkü yüz liralık bir faturanın 55 TL'si vergi. Eğer vergide bir değişim olursa konuşma oranı yükselecek. Biz sesli görüşmelerin oranını yükselmesi için çalışırken, 3G ile birlikte yeni iş ve hizmet alanları da oluşturuyoruz. Bunların başında da eğitim, finans, araç takip sistemleri, sağlık ve güvenlik sistemleri gibi sektörler geliyor. Bu alanlara yönelik yeni çözümler üretiyoruz."dedi. 3Gnin gelmesiyle de mobil genişbant kullanım oranın artmaya başladığına dikkat çeken Öztürkler, "Mobil internet hizmetimizde büyük şehirlerde ortalama 3-4 mb megabit hızlara büyük ulaşmaya başladık. Sabit ücreti olmadığı ve vergilerin düşüklüğünden dolayı 3G sesten daha hızlı yayılıyor. Şebekemizin yüzde 85'i hâlâ EDGE. Şimdilerde 3G olarak nüfusa göre kapsama alanımız yüzde 63'ü buldu. Sesli görüşmede, yanı 2G'de kapsama alanımız yüzde 99.8. EDGE ise yüzde 88. 3G, EDGE kullanımını da artırdı çünkü internet erişimini cihazınızda başlattığınızda 3G'de kullanılmaya başlıyorsunuz, hareket halinde olunduğu için gezerken EDGE santraline geçiyor. Kullanıcı bunu fark edemeyebilir." şeklinde konuştu. Turkcell Yaşam Alanı, kurumsal, ve bireysel müşterilere, STK'lara, basın mensuplarına, kısaca merkez binaya gelen herkese açık. Bu alanda gördüğümüz bazı teknolojiler şöyle: Cepten ödeme dönemi başladı Gençlerde kredi kartı kullanımı yaygın olmadığı için 20 TL gibi miktarlarda alım limitleri oluyor. Bunun gibi küçük meblağlarda alışveriş yapan kişi cep telefonu numarasını kasiyere söylüyor. Kasiyer, kasaya tutarı ve cep telefon numarasını giriyor. Telefona hemen bir SMS geliyor. Müşteri, yaptığı alışveriş karşılığında hesabından kaç kontör düşeceğini görüyor. ONAY yazım cevapladığında ödemeyi yapmış oluyor. Bu sistem bir fast food zincirinin 110 kadar şubesinde şu an kullanılıyor. Bu hizmetten yararlanmak için abonelik gibi bir işlem gerekmiyor. Dikkat! Bu ilan konuşuyor Bir poster, dergi veya gazete üzerinde yer alan ilanlarda barkod da yayımlanıyor. Resim şeklinde olan bu barkodun görüntüsünü 3G'li telefon ile fotoğrafını çektiğinizde cep telefonuna TV reklamlarında olduğu gibi kısa bir video reklam geliyor. Bu bir emlak ise, evin içinden ve dışından görüntüler olabiliyor. Veya gazetede gördüğünüz araba reklamındaki renkli resim şeklindeki barkodun fotoğrafını çektiğinizde arabanın reklamı, özelliklerini anlatan bir video cep telefonuna yükleniyor ve izliyorsunuz. Satın aldığınız bilgisayarın kutusunun üzerindeki resmin fotoğrafını çektiğinizde de ürünün kurulumu videolu olarak görüyor ve yardımcıya ihtiyaç hissetmiyorsunuz. Bu gibi hizmetler 3G ile birlikte bant genişliğinin artmasıyla mümkün olmaya başladı.
623765
Batum'da Türk gemisine para cezası
Türk bandıralı "Bilgili Biraderler" gemisi, Batum'da çevre kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle para cezasına çarptırıldı. Gürcistan medyasında yer alan haberlere göre, "Bilgili Biraderler" yük gemisine denizi kirlettiği için iki gün önce yaklaşık 10 bin GEL, kaptan Mustafa Erdoğan'a ise 65 bin GEL (toplam yaklaşık 65 bin TL) ceza kesildi. Geminin, para cezası ödenene kadar Batum limanında tutulacağı bildirildi. Gürcistan'ın Acara Özerk Cumhuriyeti'nde, deniz yasalarının ihlal edilmesi nedeniyle bu yıl kesilen para cezalarının miktarının 900 bin GEL'e ulaştığı kaydediliyor.
623926
Litvanya vatandaşlarına vize muafiyeti
2009-10-31 13:54:17 ohhh elin koyluleri bile gelsinler vizesiz, biz okadar sorgu sualden gecelim.hani vizesiz avrupaydi? elalem bize kisitlama getiriyo da getiriyo. bizde izinleri verdikce veriyoruz.yeter artik. istemiyorm hicbiri gelmesin vizesiz, ben onlarin ulkelerine ayni sekilde giremedikce!!! Icinizdeki Irlandali 2009-10-31 13:36:08 nel aldık osman kartal
623203
Heyet raporu: Haberal sağlam, taburcu edilsin
Aynı gün rahatsızlanarak İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'ne kaldırıldı. günden bu yana da burada 'tedavi' görüyor. Bu zamana kadar 'kalp ritmi her an düzensiz hale gelebilir, ciddi bir rahatsızlıkla karşı karşıya kalabilir' şeklindeki gerekçelerle taburcu edilmedi. Haberal'ın bir türlü 'iyileşememesi' üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, hastaneye yazı yazarak bilgi istedi. Sanığın hastalığının ne olduğu, onun durumunda olan başka hastaların olup olmadığı soruldu. Mahkemeden gelen cevap, üçüncü iddianamenin ek klasörlerinde yer aldı. Buna göre, Haberal'ın hastalığı 'şahsına münhasır'dı. Hastaneden gelen yazıda 'Haberal gibi bir başka hasta bulmanın mümkün olmadığı' aktarılıyordu. Bunun üzerine sanık ağustos ayında Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. Kurum, teşhis ve tedavi için birtakım işlemler talep etti. HASTANEDE KALMAKTA KARARLI! Kesin karar için Haberal'ın 24 saat bağımsız bir hastanede kalp ritmini ölçmek için EKG Holter'in çekilmesine karar verildi. Ayrıca Haberal'a tedaviye yönelik elektrofizyoloji yapılması talep edildi. İddialara göre, Haberal, bunların hiçbirini kabul etmedi. Edinilen bilgilere göre Haberal, "İşlemin bütün detayları ve yan etkileri bana anlatılmıştır, ancak ben bu bütün açıklamalara rağmen işlemin yapılmamasının getireceği her türlü sorumluluğu üstlenerek elektrofizyolojik inceleme yapılmasını kabul etmediğimi beyan ederim." şeklinde yazı yazarak, imzaladı. Sanığın 'olumsuz' cevap vermesi üzerine oluşturulan sağlık kurulu, mevcut duruma göre bir rapor hazırladı. Emsali hastaların bir haftada taburcu olabileceği ve ilaçla tedavisinin dışarıda da devam edeceği yönünde karar verdi. Kurul'un yazısı ilgili yerlere ulaştırıldı. AYAKTA TEDAVİ EDİLEBİLİR, TABURCU OLSUN Daha sonra Enstitü Başkanlığı'nın talimatıyla Mehmet Haberal'ın sağlık durumuyla ilgili kişilik bir heyetin daha rapor hazırladığı ortaya çıktı. 16 Ekim tarihli raporda, Haberal'ın sağlık durumunun 'ayakta tedavi edilebilecek' seviyede olduğu aktarılıyor. Prof. Dr. Zerrin Yiğit başkanlığındaki kişilik heyetin hazırladığı raporda, "5 kişilik kurul tarafından enstitümüzün 3. servisinde 304 numaralı odada yatmakta olan Mehmet Haberal'ın durumu değerlendirilmiş ve tıbbi tedavisine ayakta devam edilerek bir ay sonra kontrole gelmek üzere taburcu edilmesine karar verilmiştir." ifadeleri yer alıyor. Mehmet Haberal, 'taburcu edilebilir' kararına rağmen hastaneden ayrılmıyor.
624103
'Demirel bana vekalet verdi'
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ 'Demirel bana vekalet verdi' Gazetecilerin, 'Sayın Demirel kongreye neden katılmadı?' sorusuna Yılmaz gülerek, "Bana vekâlet verdi." diye cevap verdi. ANKARA Anavatan Partisi-Demokrat Parti birleşme kongresine katılan eski Anap Genel Başkanı ve Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz çıkışta gazetecilerin sorularını cevapladı. Gazetecilerin, 'Sayın Demirel kongreye neden katılmadı?' sorusuna Yılmaz gülerek, "Bana vekâlet verdi." diye cevap verdi. Yılmaz, beraberindekilerle kongrenin yapıldığı spor salonundan ayrıldı. 31.10.2009 POLİTİKA
623770
Ötenazici ailenin sorgusu sürüyor
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kan kanseri tedavisi görürken vefat eden Meryem Topçu'nun, bağlı bulunduğu ''solunum cihazının fişinin çekildiği'' iddiası üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, genç kadının anne ve babası ile iki teyzesinin Emniyetteki sorguları devam ediyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde sorgulanan Meryem Topçu'nun anne ve babası ile iki teyzesinin öğlen saatlerinde mahkemeye sevk edilmesi bekleniyor. Şüphelilerin sorgularında, müşahede odasında tutulan Meryem Topçu'nun yanında Kur'an-ı Kerim okuduklarını belirterek, hasta ziyaretine gelen yakınlarının Topçu'ya sarıldığı sırada solonum cihazının fişinin çıkmış olabileceğini söyledikleri öğrenildi. Bu arada, olayla ilgili hastanede çalışan doktorların da arasında bulunduğu bazı görevlilerin ifadelerine başvurulduğu kaydedildi. Adli Tıp Kurumu morguna kaldırılan Meryem Topçu'nun bugün toprağa verilmesi bekleniyor. AA
623953
Mayına basan asker yaralandı
Doubayazıt 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı Çetenli Karakol Komutanlığı ekiplerince, sınırındaki Kızılkaya köyü kırsalında sürdürülen arazi arama-tarama faaliyeti sırasında, piyade er Ali Akbaş (21) mayına bastı. Patlama sonucunda ayağından yaralanan Akbaş, Doğubayazıt Devlet Hastanesine kaldırıldı. Akbaş'ın, buradaki ilk müdahalenin ardından ambulansla Van Asker Hastanesine sevk edildiği bildirildi.
623599
Kadın hakları Hz. Muhammed'den sonra kısıtlandı
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Kadın hakları Hz. Muhammed'den sonra kısıtlandı Prof. Dr. İlhan Yıldız, "Peygamberimiz, kadına bir takım haklar vermiş, kadın ve erkeği eşit hale getirmiştir. Ancak, Efendimizin ölümünden sonra kadınların haklarında bazı kısıtlamalara gidilmiştir" diye konuştu. HELSİNKİ Finlandiya'nın Jyväskylä Üniversitesi'nde "Niçin kadın-erkek eşitliği?" konulu konferans düzenlendi. Konferansa ABD, Çin, Japonya, İngiltere, Almanya, Malezya, Endonezya ve Türkiye başta olmak üzere toplam 22 ayrı ülkeden akademisyenler katıldı. Katılımcılar arasında Prof. Dr Wendy Cealey Harrison ve Prof. Jeff Hearn gibi aile ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığı konularında dünyaca kabul edilen isimlerin yanısıra Türkiye'den Prof. Dr. İlhan Yıldız vardı. Yıldız "Kadına Yönelik Şiddet: İnançlar ve Gelenekler" konulu bir sunum yaptı. Prof. Yıldız "Başbakanlık Aile Araştırma Merkezinin yapmış olduğu araştırma sonucuna göre Türkiye'de kadına yönelik fiziksel şiddet oranı 34, sözlü şiddet ise 54 olarak gerçekleşmiştir. Bir devlet kurumunun yapmış olduğu bu araştırma sonuçları kadına yönelik şiddetin ülkemizde ne denli yaygın olduğunu göstermektedir."dedi. "MAALESEF GÜNDELİK YAŞAMDA KADIN İLE KUR'AN VE HADİSLERDEKİ KADIN BİRBİRİNDEN AYRI" Yıldız, inanç ve geleneklerin kadına yönelik şiddet konusunda nasıl çarpıtıldığını ve suistimal edildiğine işaret etti: "Ne yazık ki, gündelik yaşamda kadın ile Kur'an ve hadislerdeki kadın birbirinden ayrıdır. Peygamberimiz, kadına bir takım haklar vermiş, kadın ve erkeği eşit hale getirmiştir. Ancak, Efendimizin ölümünden sonra kadınların haklarında bazı kısıtlamalara gidilmiştir." Cahiliye döneminde Araplar, İranlılar, Hintliler ve diğer milletlerin ataerkil toplumlar olduğuna dikkat çeken Yıldız, "İslam'ın hızlı bir şekilde yayılması yeni Müslümanların dinlerini iyice öğrenmeleri için vakit bırakmamıştı. Bu durum, yeni Müslüman olanlarla İslami bilinçlenme süreci arasında uyumsuzluk meydana getirmiş, İslam kültürünün içselleştirilmesini geciktirmiştir."dedi. Yıldız, "Bütün bu faktörler, Müslüman kadının üzerindeki baskıları arttırmış ve onların bir takım sosyal, ekonomik ve siyasal haklardan mahrum kalmasına neden olmuştur. Bu nedenle 21. yüzyılda İslam dünyasında görülen kadınlarla ilgili olumsuz kalıp yargıları ve tutumları İslamiyet değil, ataerkil ve feodal zihniyet üretmektedir."diyerek sunumunu sonlandırdı. 31.10.2009 DÜNYA
623865
Dizar'dan centilmenlik çağrısı!
Dizar'dan centilmenlik çağrısı! 31/10/09 12:31 Ligde geride kalan hafta Denizlispor'u yenerek, hükmen kazanılan Ankaraspor maçı dışındaki tek galibiyetini hanesine yazdıran Kasımpaşa, Eskişehirspor karşısında da kendisine güveniyor. Kasımpaşa Kulübü Futbol Şube Sorumlusu Kamil Dizar, centilmence geçecek ve hak edenin kazanacağı bir müsabaka oynamak istediklerini belirtirken, ''Güzel bir oyun ortaya koyacağımıza inanıyorum. Eskişehirspor güçlü bir rakip, ancak kendi sahamızda oynayacak olmamız bizim için avantaj. Galip gelmek istiyoruz'' dedi. Dizar, Eskişehirspor maçı öncesi kadrolarında sakatlığı bulunan Sancak dışında eksik oyuncuları bulunmadığını ifade etti. Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda saat 14.00'de başlayacak olan Kasımpaşa-Eskişehirspor karşılaşmasını, hakem Kuddusi Müftüoğlu yönetecek. A.A.
623390
TIR zulasında 65 kilo saf eroin yakalandı
Aramada, kamyonun kasasına yapılan gizli bölmede, 65 kilogram eroin bulundu. Kamyonun yasal yükünün tekstil ürünleri olduğu öğrenildi. kişi adliyeye sevk edildi. Öte yandan İstanbul'da sunta içerisinde kargoyla Saraybosna'ya 12 kilogram eroin sevk etmek isteyen kişi yakalandı. Uyuşturucuyu Van'dan gönderdiği öğrenilen İzzet T. ve Hacimet B. adliyeye sevk edildi. İSTANBUL ZAMAN
623633
Vatandaş le eczacıyı karşı karşıya getiren sorun
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, Ekim'de uygulamaya başlanan, geriye dönük muayene katılım ücretlerinin eczaneler tarafından tahsil edilmesi uygulaması, eczacı ve vatandaştan tepki almaya devam ediyor. İlaç almak için eczaneye gittiğinde, liralık reçete için 150 liraya varabilen tutarlar ödemek zorunda olduğunu öğrenen vatandaş, yaptığı bu ödeme karşılğında makbuz istiyor. Vatandaş, ödediği yüksek ücretlerin sıkıntısı bir yana, “Sistemde bir arıza çıkarsa, yaptığımız ödemeyi nasıl kanıtlayacağız?” endişesi taşıyor. TL'LİK İLACA 30 TL KATILIM PAYI İlaç bedeli 2-3 lira iken vatandaştan 30 ile 100 liraya kadar katılım payı istenebildiğine dikkat çeken Altun Eczanesi sahibi Satı Sultan Altun, vatandaşın 'haklı olarak' verdiği parayı belgelemek istediğini ifade etti. Tahsil ettikleri geriye dönük muayene katılım payları için fiş ya da makbuz verme yetkileri bulunmadığı, bu durumdan dolayı da tartışma çıkabildiğini aktaran Altun, “Uygulama ile hastanın eczacıya güveni sarsılıyor. Türk Eczacıları Birliği Genel Başkanı Erdoğan Çolak, geriye dönük katılım paylarının tahsilatı için görevlendirilen eczanelerin vatandaş ile karşı karşıya bırakıldığını belirtti. Hastalara bir senelik borcun çıkartılabildiğine dikkat çeken Çolak, “Hastalar eczacılara patlıyorlar” diye ifade etti. CİDDİ TEPKİLER GELEBİLİYOR Ezcacıların zorla tahsildar hale getirildiğini söyleyen Çolak, “Vatandaş yaptığı ödemeye karşılık fiş istiyor ancak bunu veremiyoruz. İlaca fiş verebiliyoruz ama katılım ücretlerinde böye bir uygulama yok. Vatandaş da bu durumda ödeme yapmak istemiyor” şeklinde konuştu. Farklı reflekslerle karşılaştıklarını aktaran Çolak, “Bazıları kızıp, bağırıp çağırıyor. Bazıları, kızgınlıkla eczaneden almıyor, başka eczaneye gidiyor ve oradan ilacı alıyor. Ya da ilacı hiç almıyor. Bazıları da ilaç ucuz ise geçmişe dönük katılım paylarını ödememek için, reçetesiz olarak ilacı alıyor” diye konuştu. Ücretler SGK'ya aittir Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan ise, “Muayene ücretleri eczane kasalarına değil, SGK kasalarına aittir” sözlerinin altını çizdi. Muayene ücretleri nedeniyle çoğu hastanın vatandaşın sağlık ocaklarına ve aile hekimlerine gidemediğini kaydeden Saydan, şunları söyledi: “Muayene olsalar bile ilaçlarını alamıyorlar. Anadolu'da ve taşrada vatandaşlar, eczanelerimize muayene ücretlerini ödeyemedikleri için veresiye yazdırmaya çalışıyorlar. Gerek biz eczacıları gerekse vatandaşımızı mağdur eden muayene katkı paylarının acilen kaldırılması gerekir.” Cihan 2009-10-31 12:54:03 Eskişehir TIP fakültesinde ÖZEL muayene 120 TL verip muayene olmazsan ÖLSEN hastalara bakılmıyor. Zaten bu hastaneye sağ girip, sağ çıkmakta zor...Türkiyenin en büyük sorunu İYİ YETİŞMİŞ ve HERAN ÖĞRENEN ve kalbinde ALLAH korkusu olan DOKTOR sorunudur.Hattaki derlerse çok hasta bakıyoruz.Gerekirse doktorlara daha az maaaş verin doktor sayısını arttırın Hastalar dertlerini daha iyi anlatıp hastalıklarını çare bulabilsin.öyle 30 saniye muayene ve dinlemeyle karman çorman dinleme ve muayene ile tedavi olunmaz. MÜSLÜMAN Yazar Aydın Düşünür HASAN BEYAN 2009-10-31 12:40:31 Türkiyenin 90 hasta...Bu hastaların çoğu BİLGİSİZ ve PARAGÖZ doktorlar yüzünden yıllarca iyileşemiyorlar...Tedaviedilemeyen hastaların ilaç masrafları kişi başı aylık 1000 TL leri buluyor...Bir aileden bazen aylık 4000 TL ilaç masrafı çıkıyor...Oysaki hastalar doğru dürüst tedaviedilse hem vatandaşın cebinden para çıkmayacak hem devletin...Akıllı olun akılsız insanları baştan alın..Yoksa bu millet daha çok sürünür... MÜSLÜMAN Yazar Aydın Düşünür HASAN BEYAN 2009-10-31 11:18:09 akılsız bir ülkenin ve yöneticilerin akıl dışı yöntemleri utanmak gereklı aslında ama ne demeli hasan ucar
624350
İstanbul'da fırtına ağaçları devirdi
Sabah saatlerinde şiddetini iyice artıran sağanak yağmur ve fırtına nedeniyle Kartal Orhantepe Mahallesi Zeytinlik Caddesi Çiğdem Sokak'ta bulunan bir ağaç, gecekondunun üzerine devrildi. Ölen ya da yaralananın olmadığı olayda çatıda hasara neden olan ağaç, itfaiye ekipleri tarafından kesilerek gecekondu üzerinden kaldırıldı. Bu arada, yoğun yağış nedeniyle E-5 Karayolu da tamamen trafiğe kapandı. Karayolunun Maltepe mevkiinde birçok araç suda mahsur kaldı. E-5'te uzun araç kuyruğu oluştu.
624021
Obezler risk altında
Obezler risk altında 31.10.2009 15:06 Domuz gribi şüphesi taşıyan vakaların risk grubunda bulunup bulunmadığına göre alınacak önlemlere ilişkin bir yönetim şeması belirleyen Sağlık Bakanlığı, morbid obezleri, gebeleri, iki yaşın altındakileri, kronik kalp ve akciğer hastalığı bulunanları, 18 yaş altında olup sürekli aspirin kullanması gerekenleri ve 65 yaş üstündekileri risk grubuna aldı. Sağlık Bakanlığı'nın oluşturduğu Pandemik A(H1N1) Gribi Vaka Yönetim Şeması'na göre, başka bir nedenle açıklanamayan 38 dereceyi (koltuk altı) geçen ateş ile birlikte yaygın vücut ağrısı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı, öksürük, solunum güçlüğü, kusma ve ishal şikayetlerinden en az birisi bulunanlar ''olası vaka'' olarak değerlendirilecek. Bu durumda olmayanlara ise diğer hastalıklar açısından yaklaşılacak. ''Olası vakalar'' arasından, gebeler, iki yaşın altındakiler, kronik akciğer, kardiyovasküler, hepatik, böbrek, hematolojik, kas ve sinir, metabolik ve AIDS gibi bağışıklık sistemini etkileyen hastalığı bulunanlar, morbid obezler (hastalıklı şişmanlık), 18 yaşın altında olup sürekli aspirin kullanması gereken hastalar ve 65 yaşın üstündekiler ''Ağır Hastalık İçin Risk Grubu'' sayıldı. ''Olası vaka'' ve ''Ağır Hastalık İçin Risk Grubu''nda sayılan bu kişiler arasında solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, ciddi kusma, genel durumda kötüleşme, beş günden fazla süren ateş gibi ciddi hastalık bulguları görülürse, hasta hemen hastaneye yatırılacak veya 112 Acil Servis yoluyla bir üst basamağa sevk edilecek. Antiviral tedaviye de hemen başlanıp laboratuvar teyidi için numune alınacak. Eğer bu kişilerde belirlenen ciddi hastalık belirtileri bulunmazsa ayaktan antiviral tedaviye başlanacak, taşıdığı hastalıklar bakımından gerektiğinde uzman görüşü istenecek, ''Ciddi hastalık belirtileri geliştiğinde acil servise başvurmaları'' önerilecek. -RİSK GRUBUNDA OLMAYAN ''OLASI VAKALAR''- Yönetim şemasında ''olası vaka'' olup ağır hastalık için risk grubunda bulunmayanlarla ilgili de önlemler yer aldı. Buna göre, ağır hastalık için risk grubunda olmayıp yine solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, ciddi kusma, genel durumda kötüleşme, beş günden fazla süren ateş ortaya çıkan ''olası vakalar'' da hastaneye yatırılacak veya 112 Acil Servis yoluyla bir üst basamağa sevk edilecek. Bu kişilerde de hemen antiviral tedaviye başlanıp laboratuvar bulgusu için numune alınacak. ''Olası vaka'' nitelendirmesine uyan, ancak ağır hastalık için risk grubunda bulunmayan ve ciddi hastalık belirtileri de görülmeyenler hastaneye yatırılmayacak, antiviral tedavi almayacak. Bu kişiler için semptomatik (rahatlatıcı) tedavi önerilirken, çocuklara kesinlikle aspirin verilmeyecek. Bu kişilere ayrıca bulaştırmayı engellemek üzere gereken kişisel temas izolasyon önlemleri konusunda bilgi verilecek, ciddi hastalık belirtileri öğretilecek ve ''Bu belirtilerin ortaya çıkması halinde acilen bir sağlık kuruluşuna başvurmaları.'' önerilecek. Bu kişilere kişisel temas izolasyon önlemleri olarak şunlar tavsiye edilecek: -Ateş düştükten 24 saat sonrasına kadar hasta olmayanlardan uzak durulması, -Kişisel malzemelerin ortaklaşa kullanılmaması, -Aksırırken, öksürürken ağzın kağıt mendille kapatılması ve mendilin çöpe atılması, -Tıbbi maske kullanılması. AA
624250
Hafta sonu ağır bilanço: 15 ölü, 44 yaralı
Bolu'da, Gerede'den Karabük istikametine gitmekte olan Serkan Köse yönetimindeki 34 EU 5971 plakalı otomobil, Bahçedere Köyü yakınlarında karşı yönden gelen Mehmet Karagöz idaresindeki 78 AY 937 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada Serkan Köse ile Mehmet ve Ayşe Karagöz hayatını kaybetti. Şanlıurfa'dan Mardin'e giden Emin Açar idaresindeki 27 PY 350 plakalı kamyonet, karayolunun 35. kilometresinde Perihan Yılmaz'ın kullandığı 01 GK 561 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada otomobil sürücüsü Yılmaz ile yanında bulunan Taci Aşkın öldü. Kamyonet sürücüsü Emin Açar ise yaralandı. İzmir'in Bergama ilçesinde, Çanakkale'den İzmir yönüne gitmekte olan Serdar Eranıl'ın kullandığı 35 HHV 18 plakalı otomobil, Kaynarca mevkisinde refüje çarpıp devrildi. Kazada, sürücü Serdar Eranıl (54) ve eşi Esma Eranıl (57) öldü, torunları Kaan Yeter (5) ise yaralandı. Gaziantep'in Nizip ilçesi yakınlarında Mehmet Karacan'ın (45) kullandığı 46 DL 548 plakalı kamyonet, yol kenarında dolmuş bekledikleri öğrenilen Mehmet Kaya (31) ile Hasan Hüseyin Kendirci'ye ((38) çarptı. Kaya ve Kendirci, olay yerinde öldü. Kamyonet sürücüsü yaralandı. Tekirdağ'da, Ufuk Kikiler (39) idaresindeki 22 DH 930 plakalı otomobil, Topağaç mevkisinde yağışın etkisiyle kayganlaşan yolda karşı yönden gelen Gülay Deveci'nin kullandığı 59 PN 212 plakalı otomobille çarpıştı. Sürücü Kikiler olay yerinde öldü. Kikiler'in aracındaki Bahar Koyuncu (26) ile diğer aracın sürücüsü Gülay Deveci, oğlu Akın Deveci ve Tomris Orhan yaralandı. Çorum'da, Rıdvan Güher (36) yönetimindeki 19 SL 809 plakalı otomobil, Çorum-Ankara kara yolunun 25. kilometresinde, Necati Aydoğan'ın (41) kullandığı 06 AB 5273 plakalı su tankeriyle çarpıştı. Kazada, sürücüler ile otomobildeki Metin Güher (43) ve Nazım Girgin (54) yaralandı. Çorum Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılardan Girgin, müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Şanlıurfa-Mardin karayolunun 42. kilometresinde meydana gelen kazada ise İsmail Koyunlu yönetimindeki 23 AP 537 plakalı minibüs devrildi. Kazada, yolculardan Mehmet Sağlam öldü, Süleyman Altın da yaralandı. Adana'nın Kozan ilçesinde İsmail Karaköse (56) yönetimindeki 01 RT 182 plakalı otomobil, Kozan'a kilometre uzaklıktaki Sıralif mevkisinde uçuruma yuvarlandı. Jandarma ekipleri, Karaköse'nin, otomobilin içinden kayalıklara düşerek öldüğünü tespit etti. Balıkesir'de, Cevdet Keskin (47) yönetimindeki 10 EU 194 plakalı otomobil, Balıkesir-Edremit kara yolu Ekilmiş Restoran yakınlarında refüjdeki beton direğe çarptıktan sonra devrildi. Sürücü Keskin, olay yerinde hayatını kaybetti. TEM Otoyolu Fatih Sultan Mehmet Köprüsü çıkışı Levent sapağında, Mithat Demirtürk'ün (57) kullandığı 34 FM 1991 plakalı tır, yolun kenarında durakladığı belirtilen 34 BP 0481 plakalı kamyonete arkadan çarptı. Demirtürk, olay yerinde öldü. Samsun'un Çarşamba ilçesinde, Bayram Sarıoğlu yönetimindeki 55 RK 800 plakalı otomobil, ilçe merkezinde Nurettin Geçgel'in kullandığı 28 8321 plakalı kamyona arkadan çarptı. Yaralanan sürücüler ile araçlardaki kişi Çarşamba Devlet Hastanesine kaldırıldı. Eskişehir'de, Mustafa Altın idaresindeki 43 FS 506 plakalı otomobil, Kurtuluş Mahallesi Çifteler Caddesi'nde Ayhan Koç yönetimindeki 26 AK 638 plakalı otomobille çarpıştı. Bu sırada Hasan Halkalı'nın kullandığı 34 HH 251 plakalı otomobil de kaza yapan otomobillere çarptı. Kazada kişi yaralandı. Karaman'da, Ali Osman Türkben (36) yönetimindeki 70 EU 801 plakalı kamyonet, Çakırbağı köyü yakınlarında yoldan çıkarak devrildi. Kazada sürücü ile kamyonette bulunan kişi yaralandı. Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde, Emrullah B'nin kullandığı 16 KB 073 plakalı otomobil, Yeni Yalova Yolu BUTTİM Kavşağı'nda önce Uğur O. yönetimindeki 16 KPC 70 plakalı motosiklete, sonra da Halit M. idaresindeki 16 HM 571 plakalı otomobile çarptı. Kazada sürücü yaralandı. Eruh ilçesinden Siirt istikametine giden Yasin Culdu (29) yönetimindeki 56 AH 272 plakalı kamyon, şarampole devrildi. Kazada yaralanan şoför ile Mehmet Çınar (36) Siirt Devlet Hastanesine kaldırıldı. Eyyüp Yıldırım'ın kullandığı 63 HS 927 plakalı otomobil, Şanlıurfa-Mardin kara yolunun 40. kilometresinde Çobanboğazı mevkisinde önüne çıkan koyuna çarptıktan sonra devrildi. Kazada sürücü Eyüp Yıldırım ile araçta bulunan bir kişi yaralandı. Hakkari'de Mansur Tokçu yönetimindeki 30 YD 303 plakalı otomobil, Hakkari-Çukurca kara yolunun 40. kilometresindeki Köprülü mevkisinde şarampole yuvarlandı. Kazada, sürücü Tokçu ile araçta bulunan Abdullah Özkan yaralandı. Ankara'dan Elmadağ istikametine giden Ayhan Akgöz idaresindeki 06 VRT 70 plakalı otomobil, ilçe girişindeki refüjde bulunan aydınlatma direğine çarptı. Kazada yaralanan sürücü ile araçta bulunan bir kişi yaralandı. Bursa'nın Harmancık ilçesinde Recai Sel'in kullandığı 34 SEL 15 plakalı otomobil, Harmancık-Simav kara yolundaki Kepekdere Mahallesi kavşağında tarlaya devrildi. Sürücü ve eşi Şermin Sel yaralandı. Aynı bölgede bir süre sonra Alaattin Usta yönetimindeki 16 BFT 68 plakalı otomobil de aynı tarlaya devrildi. Kazada sürücü ile bir yolcu yaralandı. Kocaeli'nin Derince ilçesinde, Deniz Mahallesi Işıklar mevkisinde sürücüsü belirlenemeyen 41 PC 946 plakalı otomobil, önünde seyreden Mecit Şahin'in kullandığı 41 FA 022 plakalı kamyonete çarptı. Yaralanan Şahin, 112 Acil ambulansıyla Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Şirvan ilçesinden Siirt istikametine giden Mahmut Kalkan (46) yönetimindeki 56 AT 403 plakalı otomobil şarampole devrildi. Kazada sürücü yaralandı. Sivas'ın Şarkışla ilçesinde Sivas'tan Kayseri'ye gitmekte olan Uğur Kalkan (43) yönetimindeki 31 TC 277 plakalı otomobil, Kızılcakışla beldesi yakınlarında, yol ortasındaki bordürlere çarptı. Kazada sürücü yaralandı. Sarkışla'da meydana gelen başka bir kazada da hayvan pazarına plastik eşya satmak için giden İsmail Gök'ün (50) kullandığı at arabası, Vedat Gürgenli (34) idaresindeki 58 FD 565 plakalı otomobille çarpıştı. At arabasının devrilmesiyle yere düşen Gök, yaralandı. Bilecik'te, Hasan İpek idaresindeki 34 ET 1334 plakalı otomobil, İnegöl-Bilecik kara yolunun Sütlük köyü yakınlarında şarampole devrildi. Yaralanan sürücü İpek, Bilecik Devlet Hastanesine kaldırıldı. Bilecik'te, Bilal Bindal'ın kullandığı 15 AD 126 plakalı otomobil, Bilecik-Bozüyük kara yolu Aşağı köyü mevkisinde, Musa Çetin yönetimindeki 43 UP 716 plakalı kamyonla çarpıştı. Yaralanan Zeynep Bindal, Bilecik Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. AA 2009-10-31 18:59:00 Bence bu ülkeye birde "Trafik acilimi" gerekli. Baksaniza teröre kurban verdigimiz asker sayisindan cok trafige kurban verdigimiz insan sayisi. Her gün ortalama kisi trafik kazasindan ölüyor 20 kisi yaralaniyor. Bu rakamlar bence normal degil. Millet ehliyetini pazardan mi satin aliyor, yada ehliyet almadan mi trafige cikiyor? Yazik verilen canlara! Ibrahim
624070
'Açılım'da hükümete destek olunmalı'
Siirt Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Toplantı Salonu'nda, Siirt İş Adamları Derneği, Ziraat Odası, Eczacılar Odası ve Siirt Eğitim Kültür Bilim ve Dayanışma Derneğinin aralarında bulunduğu toplam 11 sivil toplum örgütü ortak açıklama yaptı. Açıklamayı okuyan Siirt Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ali İlbaş, ''Demokratik Açılım''a toplumdaki her kesimin ihtiyaç duyduğu inancında olduklarını söyledi. Süreci başlatan hükümete destek olunması gerektiğini kaydeden İlbaş, şöyle dedi: ''25 yıldan beri devam etmekte olan bu kirli olaylar Türkiye'de yaşanan her kesimden insanı mağdur etmiştir. Ekonomik, sosyal, siyasal bakımından da geri bırakmıştır. Bu süre içerisinde her kesimden anaların yüreği yanmıştır. Anaların yüreğinin bir daha yanmaması için bu süreci başlatanlara destek olunması gerektiği kanaatindeyiz. Ancak bu açılımın son günlerde kesintiye uğratılmakta olduğunu büyük bir üzüntüyle izliyoruz. İnanıyoruz ki bu demokratik süreci tıkayan kim olursa olsun tarih karşısında hesap verecektir. Bu sürecin devam etmesi için başta siyasi partilerimiz, asker, sivil toplum örgütleri, kamu sektörü, yerel yönetimler, üniversiteler ve toplumun tüm kesimlerine büyük görevler düşmektedir.'' İlbaş, bir süre önce Irak'ın Kandil ve Mahmur bölgelerinden gelerek teslim olan terör örgütü üyelerini ''şölen havasında'' karşılayan DTP'nin, açılım sürecine zarar verdiğini sözlerine ekledi. AA
623424
Rijkaard, Sivas'a karşı oyun sistemini değiştirmeyecek
Fenerbahçe ile yapılan derbide ayak tarak kemiği kırılan Çek golcü Baros, kırmızı kart gören Keita ile Bucaspor maçında kırmızı kart gören Brezilyalı Elano, Sivasspor karşısında takımdaki yerlerini alamayacak. Teknik Direktör Frank Rijkaard, bu üç oyuncunun yokluğunda Sarı-Kırmızılı takımı yine aynı oyun sistemiyle sahaya sürecek. Baros'un yokluğunda forvette Nonda'yı oynatacak Hollandalı teknik adam, sağ kanatta Keita'nın yerine Aydın Yılmaz'a görev verecek. Orta sahada oyun kurucu olarak Arda Turan'ın forma giymesi beklenirken sol kanatta ise Avustralyalı yıldız Harry Kewell mücadele edecek. Rijkaard'ın son taktik antrenmanda futbolcuları 4-3-3 oyun sistemiyle oynattığı ifade edildi. F.Bahçe maçında Christian ile tartıştığı için takımı olumsuz etkilediği iddia edilen Arda Turan'ın tesislerde ve antrenmanlarda moralsiz olması dikkat çekiyor. Futbol Şube Sorumlusu Haldun Üstünel ile Rijkaard'ın, genç isimle özel bir toplantı yaparak Sivasspor karşılaşması öncesi kendisini toparlaması istendi. Bu arada Galatasaray'ın başarılı savunma oyuncusu Servet Çetin, İngiliz ekipleri Arsenal ve Tottenham'ın transfer listesine girdi. İngiltere'de yayın yapan Daily Mail Gazetesi, bu yıl başında Chelsea'nin de takibinde olan Servet için şimdi de Arsenal ve Tottenham'ın transfer girişimlerinde bulunduğunu iddia etti. Gazete, Frank Rijkaard'ın ara transfer döneminde takımın defans hattında değişiklik yapacağını ve bu nedenle Servet Çetin'in gidişine onay vereceğini savundu.
624027
Uluslararası piyasalarda geçen hafta
Ticaret Bakanlığının açıkladığı verilere göre, ABD'de gayri safi yurtiçi hasıla temmuz-eylül aylarını kapsayan çeyrekte yıllık bazda yüzde 3,5 büyüdü. Ekonomi, çeyrektir üst üste daralma yaşıyordu. ABD'de toparlanma yavaş bir seyir izlerken, işsizlik oranı, rekor olan yüzde 9,8 seviyelerinde kalmayı sürdürüyor. ABD Başkanı Barack Obama, ABD ekonomisinin tam olarak toparlanması için hala uzun bir yol olduğunu söyledi. Obama, ''Veriler, resesyonun hafiflediğini ve aldığımız önlemlerinin bir faydası olduğunu teyit ediyor, ancak ekonomimizi tamamen düzeltmek için uzun bir yolumuz olduğunu biliyorum'' dedi. Hazine Bakanı Timothy Geithner de, milyonlarca kişi için hala zor günlerin devam ettiğini, işsizliğin hala kabul edilemez derecede yüksek seyrettiğini söyledi. Geithner, ''Her aile ipotekle, her küçük işletme kredi sıkışıklığıyla karşı karşıya. Resesyon hala canlı ve güçlü'' diye konuştu. Beyaz Saray, ABD Başkanı Barack Obama'nın ekonomik teşvik planıyla 650 binden fazla işin kurtarıldığını ya da yaratıldığını bildirdi. ABD'de temmuz ayında 144,5 puan olan ''The Standard & Poor's/Case-Shiller'' 20 Şehir Konut Fiyatları Endeksi, yüzde artış gösterdi. Böylece endeks ay üst üste yükselmiş oldu. Ancak 2008 yılı ağustos ayına göre fiyatlar yüzde 11,4 düştü. Ticaret Bakanlığı, ekonomistlerin beklentileri doğrultusunda dayanıklı mal siparişlerinin geçen ay yüzde artış gösterdiğini açıkladı. Bakanlık, Ağustos ayında 417 bin olan mevsimsel olarak uyarlanmış yeni konut satışlarının geçen ay yüzde 3,6 düşerek 402 bine gerilediğini bildirdi. ABD'de Eylül ayında tüketici harcamaları yüzde 0,5 düşerek, son ayın en büyük düşüşünü kaydetti. AVRUPA VE DİĞER AB'de ortak para kullanan 16 ülkenin dahil olduğu Avro Bölgesi tarihinde ilk kez, Haziran ayında eksiye inen enflasyon, yüzde -0,1'le Ekim ayında da artıya çıkamadı. AB istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre, Haziran'da eksiye indikten sonra Temmuz ayında -0,7'ye kadar gerileyen enflasyon, Ağustos'ta yüzde -0,2 ve Eylül'de yüzde -0,3 düzeyinde kalmıştı. Japonya Merkez Bankası, yüzde 0,1 olan faiz oranında değişiklik yapmadı. Japonya'da Eylül ayında işsizlik oranı yüzde 5,3'e düşerken, tüketici fiyatları endeksi de yüzde 2,3 geriledi. Güney Kore, yılın üçüncü çeyreğinde sürpriz bir şekilde yüksek büyüme yakaladı. Güney Kore'nin, üçüncü çeyrekte yüzde 2,2 olması beklenen büyümesi yüzde 2,9 olarak kayıtlara geçti. Çin'in yılın son çeyreğinde ekonomik büyümesinin muhtemelen hızlanacağı ancak, hükümetin mali teşvikleri ve gevşek para politikasını sürdüreceği bildirildi. Başbakan Yardımcısı Li Keqiang, ekonominin beklenenden iyi performans gösterdiğini ve düzelmenin sağlam bir temeli olduğunu söyledi. Li, ''Büyümenin hızı her çeyrekte artıyor. Çin, ekonomik hedeflerine ulaşacağından emin ve bunu yapabilir'' dedi. ABD dolarının, uluslararası döviz borsalarında önemli para birimleri karşısında, Pazartesi günü kapanış ve Cuma günü değerleri şöyle oldu: PARA BİRİMİ PAZARTESİ CUMA ----------- --------- --------- Japon Yeni 92,17 91,57 İsviçre Frangı 1,0182 1,0262 Kanada Doları 1,0686 1,0838 Londra döviz piyasasında pazartesi günü 1,4868 dolardan kapanan avro, cuma kapanışta 1,4716 dolara indi. Aynı borsada haftaya 1,6324 dolarda giren İngiliz sterlini ise cuma kapanışta 1,6439 dolara yükseldi. Londra borsasında, altının ons fiyatı pazartesi günü 1.042,10 dolar iken, cuma günü 1.039,70 dolara geriledi. ABD, AVRUPA VE ASYA BORSALARI ABD'de New York Menkul Kıymetler Borsası'nda endeksler haftayı düşüşle tamamladı. Dow Jones Endeksi yüzde 2,51 (249,85 puan) düşerek, 9.712,73 puana, Nasdaq Bileşik Endeksi yüzde 2,50 (52,44 puan) azalışla, 2.045,11 puana, Standard and Poor's 500 Endeksi de yüzde 2,81 (29,92 puan) gerileyerek, 1.036,19 puana indi. Haftalık kayıp Dow Jones Endeksi'nde yüzde 2,6, Standard and Poor's 500 Endeksi'nde yüzde ve Nasdaq Bileşik Endeksi'nde yüzde 5,1 oldu. Aylık bazda ise Dow Jones Endeksi değişmezken, Standard and Poor's 500 Endeksi yüzde ve Nasdaq Bileşik Endeksi yüzde 3,6 değer kaybetti. Avrupa borsaları haftayı düşüşle tamamladı. İngiltere'de FTSE 100 Endeksi yüzde 1,81, Almanya'da DAX yüzde 3,09, Fransa'da CAC yüzde 2,86 geriledi. Ayrıca Zürih Borsası yüzde 1,03 ve Milano Borsası yüzde 3,06 düştü. Asya'da, Tokyo Borsası'nda Nikkei Endeksi haftanın son işlem gününde yüzde 1,45 (143,64 puan) artarak, 10.034,74 puana çıktı. Avustralya'da borsa yüzde 1,5 ve Hong Kong'da yüzde 2,99 yükseldi. PETROL FİYATLARI Uluslararası piyasalarda ABD ham petrolünün varil fiyatı dün yüzde 3'ten fazla değer kaybederek 77 dolara indi. Hafta boyunca 80 dolar civarında işlem gören ve Perşembe günü ABD ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 3,5 büyümesiyle birlikte 2,41 dolar artarak, 79,87 dolara çıkan ABD ham petrolünün varil fiyatı Aralık ayı teslimi Cuma günü 2,87 dolar gerileyerek 77 dolar oldu. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 2,84 dolarlık düşüşle 75,20 dolara geriledi. Ham petrol fiyatlarının gerilemesinde, ABD dolarının değer kazanması ve ABD'de Eylül ayında tüketici harcamalarının son ayın en büyük düşüşünü kaydetmesinin, ABD ekonomisinin toparlanmasının sürdürülemez olacağı endişelerini artırması etkili oldu. Bu yıl yüzde 79 artan petrol fiyatları 21 Ekim'de 82 dolara çıkarak yılın en yüksek seviyesini görmüştü. AA
624315
Kırsal motorin yasaklanıyor
Kırsal motorin yasaklanıyor AA Giriş Saati 31.10.2009 18:30 Güncelleme 31.10.2009 18:33 Kamuoyunda ''kırsal motorin'' olarak bilinen ve kükürt oranı yüksek, fiyatı düşük motorinin satışına yarından itibaren kısıtlama geliyor. Buna göre, yarından itibaren kırsal motorinin, kamyon, otobüs, minibüs ve diğer araçlara satışı yapılamayacak. Kırsal motorin, sadece ''yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörlerin kullanımı'' için satılabilecek. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), AB müktesebatına uyum amacıyla Ağustos'ta yayımladığı ''Motorin Türlerine İlişkin Teknik Düzenleme Tebliği'' ile kırsal motorini yeniden tanımladı. EPDK'nın teknik anlamda yaptığı söz konusu düzenleme, akaryakıt sektöründe cezai anlamda soru işaretleri yaratırken, Kurumun sektöre, bunun bir uyum tanımı olduğunu, mevcut şekilde satışların devam etmesinde bir problem olmadığını ifade ettiği belirtildi. Akaryakıt sektör temsilcilerinden alınan bilgiye göre, EPDK'nın bu konuda Gelir İdaresi Başkanlığından da görüş istemesi üzerine, başkanlığın yazısı kuruma 28 Ekim tarihinde ulaştı. Gelir İdaresi Başkanlığından gelen yazıda, kırsal motorinin tebliğle düzenlenen tanımına göre satışının yapılması gerektiği, aksi takdirde bir vergi ziyaı oluşacağı ve usulsüzlük cezası kesileceği bildirildi. Söz konusu Gelir İdaresi Başkanlığı yazısına göre yapılacak uygulama gereği, yarından itibaren yürürlüğe girecek tebliğe göre, akaryakıt bayilerinin kırsal motorini, yeni tanımda yer alan ''yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörleri'' dışındaki araçlara satması durumunda cezai işlemle karşılaşmaları riski bulunuyor. EPDK, KIRSAL MOTORİNİ NASIL TANIMLAMIŞTI? EPDK, Ağustos tarihli ''Motorin Türlerine İlişkin Teknik Düzenleme Tebliği''nde kırsal motorini AB müktesabatına uyumlu şekilde şöyle tanımlamıştı: ''Kırsal motorin (Yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörlerinde kullanıma yönelik motorin): Karayolu Dışında Kullanılan Hareketli Makinalara Takılan İçten Yanmalı Motorlardan Çıkan Gaz ve Parçacık Halindeki Kirletici Emisyonlara Karşı Alınacak Tedbirlerle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği ve Tarım veya Orman Traktörlerini Tahrik Etmek Üzere Tasarlanan Motorlardan Çıkan Gaz Emisyonları ve Parçacık Kirleticilere Karşı Alınacak Tedbirlerle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği ve değişikliklerinde sayılan motorlarda kullanıma yönelik, 2710 19 41 ile 2710 19 45 kombine nomenklatür kodu içerisinde yer alan petrol esaslı akaryakıtı ifade eder.'' Tebliğe göre, piyasaya akaryakıt olarak arz edilen veya dolaşımda bulunan motorin türlerinin, Türk Standardları Enstitüsü tarafından hazırlanan, ''TS 3082 EN 590 Otomotiv Yakıtları-Dizel (Motorin)-Gerekler ve Deney Yöntemleri'' standardına uygun olması zorunlu olacak. Beher kilogramında bulunabilecek en çok kükürt değeri ise motorin için 10, kırsal motorin için 1000 miligramı aşamayacak. Kurumun söz konusu tebliği yarından itibaren yürürlüğe girecek. PÜİS BAŞKANI ALKAN Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Başkanı Muhsin Alkan, konuya ilişkin A.A muhabirine yaptığı değerlendirmede, söz konusu uygulamaya bir anlam veremediklerini, bunun kırsal motorin almak isteyen tüketici ile bayiyi karşı karşıya getireceğini söyledi. EPDK'nın tebliğini uygulamayan bayilerin ceza ile karşı karşıya geleceğini ve kırsal motorin satışı yapan bayilerin mağdur olacağını savunan Alkan, şöyle devam etti: ''Yani yarından itibaren bir kamyon, otobüs geldiğinde biz (size kırsal motorin yok) demek zorunda kalacağız. zaman tamamiyle kaldırın kırsal motorini. Burada yapılan aslında, bayiden ziyade vatandaşa yapılan eziyet. Vatandaş, kamyonunda, minibüsünde, otobüsünde kırsal motorin kullanıyor. Şimdi bunu birden bire kullanamayacak. Bizi üzen taraf, bayi bunu satamayacak noktası değil. Bayi için, kırsal motorin satmış, eurodisel satmış farketmez. Ancak, burada tüketicilerin menfaatlerini de düşünmek durumundayız. Bizim önerimiz ya uygulama mevcut haliyle devam etsin ya da tek tip motorin uygulamasına dönüşsün.'' PETDER GENEL SEKRETERİ Petrol Sanayi Derneği (PETDER) Genel Sekreteri Erol Metin de, konunun EPDK tarafında bir sıkıntı olmadığını, sektör olarak EPDK'ya sorduklarında bunun sadece bir tanım uyumlaştırılması olduğunu, kırsal motorinin mevcut satışının devam edebileceğini kendilerine ifade ettiklerini söyledi. Buna ilişkin EPDK ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında yazışmalar olduğunu, en son 28 Ekim tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığının görüş yazısı ile durumun değiştiğini anlatan Metin, GİB'nin farklı bir yorumda bulunarak tanıma uygun satış yapılmaması durumunda bunun cezai yükümlülüklerinin olduğunu belirttiğini kaydetti. Gelir İdaresi Başkanlığı ile EPDK'nın bir toplantı yaparak ortak bir çizgide buluşması ve bunu da sektöre bildirmesi gerektiğini vurgulayan Metin, ''iki kurumun farklı bir yaklaşım içinde olduğu bir ortamda sektör bir şey yapamıyor. Kasım'dan itibaren tebliğ yürürlüğe giriyor. Böyle bir durumda bu konuda büyük bir sıkıntı kaçınılmaz. Gelir İdaresi Başkanlığı cezai işlemden, vergi kaybından bahsediyor. EPDK bu konuda farklı düşünüyor. Sektör bir an önce bu konuda bir açıklık bekliyor'' diye konuştu. Türkiye'de 12 milyon tonluk bir motorin tüketimi olduğuna dikkati çeken Metin, bunun yüzde 75'lik bölümünün kırsal motorin olduğunu, böyle bir tüketimin mevcut bulunduğu bir ortamda sektöre en az ay-1 yıllık bir geçiş süreci tanınması gerektiğini ifade etti. KIRSAL MOTORİNİN TERCİH SEBEBİ, UCUZ FİYATI Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), AB'ye uyum çerçevesinde 01 Temmuz 2008 itibarıyla, motorin 1000'i ''kırsal motorin'' olarak isimlendirdi. Türkiye'de yaklaşık 8-9 milyon ton tüketilen kükürt oranı yüksek kırsal motorin, motorine göre ucuz fiyattan satılması nedeniyle de geniş bir kitleye hitap ediyor. Daha çok kamyon, minibüs ve otobüs ile bazı araç sahipleri tarafından tercih edilen kırsal motorinin litresi bugün itibariyle ortalama 2,70 liradan, eurodisel olarak bilinen motorin ise 2,82 liradan satılıyor.
623647
Çarşaflı, maskeli kuyumcu soygunu
Edinilen bilgiye göre, Kapaklı beldesi Pınar Bulvarı'ndaki Mehmet Nuri Eroğlu'na ait kuyumcuya gelen biri kar maskeli ve çarşaflı kişi, iş yerinde çalışan Soner Dengiz'i silahla tehdit etti. Tezgah üzerindeki kilogram altın ile alışveriş kayıtlarının tutulduğu bilgisayarı alan zanlılar, plakası belirlenemeyen otomobille kaçtı. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, iş yerinde yaptıkları incelemenin ardından zanlıların yakalanması için çalışma başlattı. Bu arada, kuyumcu dükkanı olduğu belirtilen Mehmet Nuri Eroğlu'nun, mayısta aynı mevkide bulunan diğer kuyumcu dükkanının da soyulduğu öğrenildi. AA
623556
Beşiktaş'ı bu hale düşürdüler
'ı bu hale düşürdüler'ta paralarını alamayan futbolcuların sabrı taştı. Futbolcular önce idmana, sonra da maça çıkmama kararı aldı. 'ta para krizi büyüyor. Futbolcular perşembe günü 3. kez aralarında toplanırken "İyi niyet yeter" diyen yabancılar, "Sözler yine tutulmazsa A.Gücü maçı sonrası idmanlara çıkmayız" tehdidini savurdu. Beşiktaş'ta paralarını alamayan futbolcuların sabrı taştı. Teknik direktör 'nin aracılığıyla yönetime mesaj göndererek alacaklarının bir an önce ödenmesini isteyen siyahbeyazlılarda sonuç yine değişmeyince perşembe akşamı yabancılardan tehdit gibi bir görüş çıktı: "İyi niyet yeter. Sözler yine tutulmazsa maçı sonrası idmanlara çıkmayalım. Beşiktaş'ı krize taşıyan süreç şöyle gelişti: maçından önce ilk kez toplanan futbolcular, paraların ödenmesi konusunda ısrarcı olunmasını istedi. Özellikle yabancılar, "Sözler tutulmuyor. Farklı bir yaptırım uygulayalım" dedi. Ancak tecrübeli Türk oyuncuların, "Şu anda tepki koymak doğru değil. En azından Kasımpaşa ve Wolfsburg maçlarını oynayalım" şeklindeki sözleri kapıdaki krizi erteledi. Bu toplantıdan haberdar olan yönetim, yabancıların hesabına 20'şer bin Euro Türkler'e ise 40 bin TL yatırdı ve dönüşte sağlam bir ödeme yapılacağı sözünü verdi. TEPKİLER TAVAN YAPTI Ancak Wolfsburg maçı sonrası ödeme yapılmaması isyanı tetikledi. Perşembe akşamı 'de üçüncü kez toplanan futbolculardan takımın omurgasını oluşturan yabancılar, "Bu iş çığrından çıktı, daha sert bir tavır sergileyelim. İdmana çıkmayalım" derken, bir kısmının da "İnceldiği yerden kopsun. Olayı 'ya taşırız" tavrı takındıkları öğrenildi. Bu konuşmalardan başkan 'in de haberdar olduğu kaydedildi. Gelinen noktada futbolcular paralarının hesaplarına yatmasını bekliyorlar. Aksi bir durumda ise Ankaragücü maçı sonrası ne olacağı merakla bekleniyor. Senetler de ödenmiyor Beşiktaş'ta yabancılar arasında en çok alacağı bulunan kişinin olduğu öğrenildi. Delgado dahil yabancının 500 bin Euro'yla 1.5 milyon Euro arasında değişen alacaklarının olduğu kaydedildi. Ayrıca Beşiktaş yönetiminin verdiği senetlerin de karşılıksız çıktığı, özellikle Türk futbolculara son yılda verilen 20 senedin ödenmediği kaydedildi. .. ...
624119
Sünnet edilen bebek öldü
Sünnet edilen bebek öldü CN Giriş Saati 31.10.2009 14:36 Güncelleme 31.10.2009 14:37 Adana'da hastanede sünnet edilmesi için uyutulan bir aylık bebek hayatını kaybetti. Cumhuriyet Savcılığı'nca ölümü "şüpheli' bulunan çocuk, otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Alınan bilgiye göre, Kuruköprü Mahallesi'nde anne Hürü Otuk (27) bir ay önce doğan Kaan adlı erkek bebeğini, kontrol için Sucizade Sağlık Ocağı'ndaki aile hekimine götürdü. Genel durumu iyi olan bebeğin iltihap riskine karşı "sünnet edilmesi" önerisi üzerine Çukurova Devlet Hastanesi Üroloji Servisi'nde sünnet için ameliyathaneye alınan Kaan bebek, narkozla uyutuldu. İddiaya göre, sünnet işlemi sonrası bir daha uyandırılamayan bebeğin, hayatını kaybettiği belirtildi. Çocuğun ölümünü 'şüpheli bulan" Cumhuriyet Savcısı, olayın kesin nedeni için otopsi yaptırdı. Adli Tıp Kurumu önünde cenaze için bekleyen baba Murat Otuk (32) çocuğunun her hangi bir sağlık sorunun bulanmadığını söyledi. Eşinin rutin kontroller için oğlunu aile doktoruna götürdüğünü ifade eden Otuk, tavsiye üzerine bebeği Çukurova Devlet Hastanesi'nde sünnete götürdüklerini anlattı. Baba Otuk, "Aile doktorumuz ilerde 'iltihap veya kireçleme' olmaması için bebeğin sünnet edilmesini isteyince, biz de hastaneye götürdük. Ama çocuk narkozdan çıkmadı. Ne olduğunu bilmiyoruz. Şimdi kimsenin günahını alamayız. Fakat 30 günlük çocuğa narkoz verilip, verilmeyeceği tartışılıyor. Otopsi sonuçlarına göre hukuki işlem başlatıp, başlatmayacağımıza karar vereceğiz." diye konuştu. Acılı baba Murat Otuk, savcılığa verdiği ifade de oğlunun ölümüne sebebiyet veren doktor ve anestezi uzmanından şikâyetçi olduğunu dile getirdi. Otopsiyi yapan Adli Tıp uzmanları ise ilk bakışta çocuğun ölüm nedenini açıklayacak bir bulguya rastlamadıklarını belirterek, "Aşırı narkoz, ölüm sebebinden biri olabilir. Kesin sonuç mikroskobik incelemeler sonucunda ortaya çıkar." ifadelerini kullandı. Baba Murat Otuk ve diğer yakınları tarafından otopsi işlemleri sonrası Adli Tıp'ta cenazesi alınan Kaan bebek, toprağa verilmek üzere Kozan'ın Hamam köyüne götürüldü.
624139
New York yalnızların şehri oldu
New York yalnızların şehri oldu ANKA Giriş Saati 31.10.2009 12:59 Güncelleme 31.10.2009 14:01 ABD'nin New York kentinde yapılan bir araştırma, Manhattan'da yaşayan, New Yorkluların yarıdan fazlasının tek başına yaşadığını ortaya çıkardı. Amerikan Nüfus Bürosu (Census tarafından açıklanan rakamlara göre, New York şehrinin kalbi olarak adlandırılan ünlü Manhattan'da yaşayanların, yüzde 50,3'ünün tek başlarına yaşadıkları belirtildi. Manhattan'ın çoğunluğunu oluşturan yalnızların, evlerinde aile bireyleri, çocuk veya oda arkadaşlarının bulunmadığı saptandı. ABD genelinde ise tek başına yaşayan kişilerin oranı yüzde 27,5 ile sınırlanırken, Manhattan'da giderek yükselen yalnız yaşayanların nüfusu uzmanlar tarafından da şaşkınlıkla karşılandı. İlk kez 2007 yılında, Manhattan'da tek başına yaşayanlar ile bir veya bir kaç kişi ile birlikte aynı evi paylaşan kişilerin sayısı 50 50 oranıyla eşitlenmişti. 2009 yılına gelindiğinde ise Manhattan'da yanlız yaşayanların sayısı yükseldi. Konuyla ilgili görüşlerini başvurulan, New York City Üniversitesi Sosyoloji bölüm yardımcısı William Helmreich, Manhattan'da tek başına yaşama eğiliminin artmasıyla ilgili faktörleri, yüksek gelir elde edilen yeni işlerin artması, aile ve çocuk bakımı için masrafların artması ve giderek artan dul nüfusa bağladı. Helmreich, ""Tabi en önemli faktör tek başına yaşamanın krallığını ilan eden bir kültür" dedi. MANHATTAN'DA 212 BİN KADIN TEK BAŞINA YAŞIYOR Manhattan'da, erkeklere göre çok daha fazla sayıda kadının tek başına yaşadığı tespit edildi. Manhattan'da, tek başına yaşanan toplam hane sayısı 376,916 olarak açıklandı. Manhattan'da, tek başına yaşayan kadınların sayısı 212 bin kişi, yalnız erkeklerin sayısı da 165 bin kişi olarak açıklandı.
623150
Yol kenarına dökülen mıcır: kaza, ölü, yaralı
Yol kenarına dökülen mıcır: kaza, ölü, yaralıİZMİR, ()'in İlçesi'nde, yol kenarındaki mıcır, aynı otomobilde bulunan Genel Cerrah Serdar Eranıl ile eşi Esma Eranıl'ın trafik kazası yaparak hayatlarını kaybetmesine sebep oldu Kaza, dün saat 20.00 sıralarında, Kaynarca Mevkii'nde meydana geldi. Yönetimindeki 35 HHV 18 plakalı otomobil ile 'den yönüne gitmekte olan 54 yaşındaki Genel Cerrah Serdar Eranıl, Kaynarca Mevkii'nden geçerken, otomobilinin sağ arka tekerleğini banketteki mıcıra kaptırdı. Direksiyon hakimiyetini kaybeden Eranıl, otomobili ile orta refuje çarparak takla attı. Bu sırada aynı istikamette arkasından gelen Neslihan Deveci, yönetimindeki 09 KZ 611 otomobil ile Serdar Eranıl'ın yönetimindeki takla atan otomobile çarpamamak için, hızla direksiyonu kırdı. Direksiyon hakimiyetini kaybeden Deveci, karşı şeride geçerek, İzmir'den Çanakkale istikametine doğru gitmekte olan Tümer Urkal yönetimideki 35 BVH 95 plakalı otomobilin sol arka çamurluğuna, daha sonra da yol kenarında park halinde bulunan 35 VFF 63 plakalı kamyonetin sol arka kasa ve lastik kısmına çarptı. Kaza sonrası 49 yaşındaki Esma Eranıl, olay yerinde hayatını kaybederken, aynı otomobildeki yaşındaki Kaan Yeter ve sürücü Serdar Eranıl, Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Genel Cerrah Serdar Eranıl yapılan müdahalelere karşın hayatını kaybetti. Diğer yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu belirtilirken, güvenlik güçleri, kazayla ilgili soruşturma başlattı. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623468
Ahmet Ünlü: TSE de çalışan personelin statüsü nedir? Bunlar memur mudur?
Ahmet Ünlü 31 Ekim 2009 CumartesiTSE de çalışan personelin statüsü nedir? Bunlar memur mudur? 30 Nisan 2004 Yılında Özürlü personel statüsünde 657'ye tabii memur olarak göreve başladım.2009 yılında kurumumdan ayrılarak Türk Standartları Enstitüsünde göreve başlayacağım. Bu noktadan olmak üzere aşağıdaki sorularımı cevaplandırabilirmisiniz? 1- T.S.E 217 sayılı k.h.k hükümlerine tabii bir kamu kurumu mudur? 2- 657'ye tabi olan bir personel'in bu kuruma geçişiyle beraber sosyal güvenlik olarak statüsü ne olacaktır.? 3- Emekli Sandığına tabi olarak geçen hizmet süresi dikkate alınacak mıdır.? Hizmet birleştirmesi nasıl olacaktır.? Sorunuzla ilgili olarak şu cevapları verebiliriz: 1- Türk Standartları Enstitüsü 217 sayılı KHK hükümleri kapsamında olan bir kuruluştur. 2- Türk Standardları Enstitüsü Personel Yönetmeliğinde TSE'de çalışan personelin, emeklilik açısından 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile ilişkilendirileceği ifade edilmiştir. Yani burada çalışan personel memur statüsünde değildir. Son düzenleme kapsamında 5510 sayılı Kanuna göre TSE de çalışan personel 4-a lıdır.( İşçi statüsündedir.) 3- Hizmet birleştirilmesi yapılırsa emeklilik açısından 5434 sayılı Kanun kapsamında geçen süreler dikkate alınır. Hizmet birleştirme 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun çerçevesinde yapılmaktadır. 2004-2005 tarihinde Asteğmen Olarak Askerlik Yapan İlave Dereceden Yaralanır mı? 2004 Ağustos-2005 Ağustos yılları arasında askerlik görevimi asteğmen olarak yerine getirdim. 2005 Eylül ayında memuriyete başladım. Bildiğiniz üzere 2005 yılında çıkan 5289 sayılı Knun gereği memurlara derece verilmişti. Ancak bu Kanun çıktığında asteğmen olarak görevli olduğum için yararlanamadım. Asteğmen olarak görev aldığım süre içerisinde maaşımı 9/1'den almaktaydım. Emekli Sandığına da kesinti yapılmaktaydı. Asteğmenlikte geçen süre için kademe ilerlemem yapıldı. Ancak tüm bu bilgiler ışığında; bu kanun çıktığında yararlanamadığım bu derece ilerlemesinden kurumuma başvurup yararlanabilir miyim? Buna ek olarak; Asteğmen olarak isteğe bağlı emekli sandığına borçlanma yapılır denilmekte bunun kapsamı ve tam olarak açılımı nedir. 5289 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerine Bir Derece Verilmesi Hakkında Kanunun 1'inci maddesinde; “457 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek geçici madde, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenen ek geçici madde ve 459 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa eklenen ek geçici madde hükümleri; anılan ek geçici maddeler kapsamında belirtilen (sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar dahil) ve bu ek geçici maddelerin hükümlerinden yararlanmamış olanlardan 15.1.2005 tarihinde görevde bulunanlar (aylıksız izinde bulunanlar dahil) ile bunlardan anılan tarihten önce emekli, adî malûllük, vazife malullüğü aylığı bağlananlar ile dul ve yetim aylığı alanlar hakkında da uygulanır.”hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm gereğince ilave bir dereceden yararlanmanız mümkün değildir. Bu Kanuna göre dereceden yararlanacak personelleri şu şekilde sıralayabiliriz: 1- 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli II sayılı cetvelde yer alan pozisyonlarda halen çalıştırılan sözleşmeli personel. 2- 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununa tabi olan personel. 3- 657 sayılı Kanun ve ek geçici maddelerine göre aylık almakta olan personel. 4- 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi personel (sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar dahil) Ayrıca, Emekli Sandığına kesinti yapılması bu durumu değiştirmemektedir. İkinci sorunuzla ilgili olarak ise askerliğin aylık okul devresinde geçen(emekli kesintisi yapılmayan süre) sürelerin borçlanılması mümkündür.
623497
80 metre kalınlığında buzul eridi...
Deniz üzerinde kalan buz tabakaları, küresel ısınma nedeniyle buzul özelliğini kaybettiği için, bilimciler, "Kuzey Buz Denizi üzerindeki buzul tabakasının artık fiilen ortadan kalkmış sayılabileceğini" belirtiyor. Kanada'daki Manitoba Üniversitesi Arktik Sistem Bilimleri araştırma kürsüsü başkanı David Barber, buzullardaki erimenin daha önceki tahminleri aştığını ve "olağanüstü bir hıza ulaştığını" söyledi. Barber, Kanada Parlamentosu'ndaki sunumunda, "Kuzey yarıkürede uzun yıllar boyunca oluşmuş deniz buzullarının artık hemen hemen ortadan kalktığını söyleyebiliriz" dedi. Barber, kalanların sadece, Kanada'nın kuzeyindeki adalar topluluğu arasındaki küçük buzul kütleleri olduğunu söyledi. Barber, denizdeki uzun araştırmaları sonucunda 16 kilometre genişliğinde ve kalınlığı 6-8 metre arasında bulunan bir buzul kütlesi belirlediklerini ancak bu kütlenin de orada bulundukları sırada kısa bir süre içerisinde dalgalar tarafından parçalandığını belirtti. Hesaplamalara göre Kuzey Kutbu'nda 2030 yılında hiç buz kalmayacak. Yapılan araştırmalarda, denizde açıklarda var olması gereken buzul kütlelerinin yerinde artık ancak yarım metre kalınlığında olan buz kütlelerinin olduğu belirtiliyor. Barber, Kuzey Buz Denizi'nde 30 yıldır araştırmalar yaptığını ve ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kaldığını belirtti. Deniz üzerinde kalan buz tabakaları, küresel ısınma nedeniyle buzul özelliğini kaybettiği için, bilimciler, "Kuzey Buz Denizi üzerindeki buzul tabakasının artık fiilen ortadan kalkmış sayılabileceğini" belirtiyor. Kanada'daki Manitoba Üniversitesi Arktik Sistem Bilimleri araştırma kürsüsü başkanı David Barber, buzullardaki erimenin daha önceki tahminleri aştığını ve "olağanüstü bir hıza ulaştığını" söyledi. Barber, Kanada Parlamentosu'ndaki sunumunda, "Kuzey yarıkürede uzun yıllar boyunca oluşmuş deniz buzullarının artık hemen hemen ortadan kalktığını söyleyebiliriz" dedi. Barber, kalanların sadece, Kanada'nın kuzeyindeki adalar topluluğu arasındaki küçük buzul kütleleri olduğunu söyledi. Barber, denizdeki uzun araştırmaları sonucunda 16 kilometre genişliğinde ve kalınlığı 6-8 metre arasında bulunan bir buzul kütlesi belirlediklerini ancak bu kütlenin de orada bulundukları sırada kısa bir süre içerisinde dalgalar tarafından parçalandığını belirtti. Hesaplamalara göre Kuzey Kutbu'nda 2030 yılında hiç buz kalmayacak. Yapılan araştırmalarda, denizde açıklarda var olması gereken buzul kütlelerinin yerinde artık ancak yarım metre kalınlığında olan buz kütlelerinin olduğu belirtiliyor. Barber, Kuzey Buz Denizi'nde 30 yıldır araştırmalar yaptığını ve ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kaldığını belirtti. (aa)
623933
Domuz gribi ile bilinmesi gerekenler
Domuz Gribi, dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu. Bu hastalığa yol açan virüs, kolayca bulaşabiliyor. Domuz gribinden korunmak ve bulaşma riskini azaltmak için öncelikle hastalıkla ilgili bilgilenmek ve bazı önlemler almak gerekiyor. İşte merak edilen tüm yönleriyle 15 soruda domuz gribi... 1- Domuz gribi nedir? Domuz gribi, insanlarda mevsimsel gribe benzer şikâyetlere yol açan viral bir hastalıktır. Kaynağı, (H1N1) tipi virüstür. Bu yeni virüs; insan, domuz ve kuş virüslerinin karışımıdır. Domuz gribi denmesinin nedeni ise, domuzlar arasında görülen grip virüsüne benzemesidir. 2- VİRÜS nasıl bulaşır? Domuz gribi, mevsimsel grip gibi, solunum (hava) yoluyla bulaşır. Hastalanan kişi; öksürürken ve hapşırırken havaya virüslü tükürük zerrecikleri yayılır. Hasta olmayan kişiler bu zerreciklerle temas ederse virüs onlara da bulaşır. Şöyle ki; kişi, grip virüsünün bulaşma oranının yüksek olduğu masa, sandalye gibi yüzeylere dokunduktan sonra ellerini, ağız, göz ya da burnuna götürürse hastalık etkenini kendi vücuduna bulaştırmış olur. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör etkiler. Ancak her ihtimale karşı, hasta kişinin temas ettiği yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller mutlaka yıkanmalıdır. 3- Kuluçka süresi ne kadardır? Kuluçka süresi (yani virüsün vücüda girmesi ve belirtilerin ortaya çıkana kadar geçen süre) 1-7 gün arasında değişir. Zaman 2009-10-31 15:13:13 Grip Aşısı bizleri dünyadaki gripten korurken, bundan ibret alıp namaz aşısıyla kendimizi cehennem ateşinden koruyalım İnşallah. Nasılki bir doktorun aşı olmalısın lafına karşılık doktora senin ne ihtiyacın var bana ilaç veya aşı yaptırıyorsun diyemeyeceğimiz gibi, bizlerin en iyi durumunu bilen Allah bizleri Namaz aşısıyla ahiretimizi koruma altına almış. Hem de gunde beş vakit abdest alarak temizlik ve nezafeti de bizlere sağlamış. Allah Büyüktür. ASIMIN NESLİ 2009-10-31 13:45:59 Domuz Gribine karşı alınacak önlemere baktığım zaman, ellerin sürekli yıkanması, temizliğe dikkat edilmesi gibi önemli bazı hususların aslında Abdest alınırken zaten yerine getirildiği ortaya çıkıyor. Günde en 3-4 defa abdest alıp, elini-yüzünü, ağzını-burnunu, ayaklarını yıkayıp temzileyen, tuvalete girip-çıkarken temizliğini özenle yapan örnek bir müslümanda Allah'ın izniyle bu hastalığın ortaya çıkmayacağına inanıyorum. Ama yine de tedbiri elden bırakmayıp aşı olmakta da fayda var. ARİF UÇAR 2009-10-31 13:34:29 Cenab-ı Allah bu salgından ümmetti muhammedi korusun, bu hastalıkdan vefat edenleri rabbim şehitlik makâmına ulaştırsın. Bu tür hastalılara karşı sabırlı olmalıyız çünki Allah cc biz müslümanları hastalıklarla musibetlerle bir şekilde imtihan ediyor. İnşallah bu salgından hayırlısı ile bütün insanlık kurtulur ve kendimize çeki düzen veririz. gürkan çörekçi
624379
Ötenazi davasında anne baba serbest
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören Meryem Topçu'nun, ''bağlı olduğu solunum cihazının fişinin çekilmesi sonucu öldüğü'' iddiasına ilişkin adliyeye sevk edilen anne-babası ile iki teyzesi mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Topçu'nun babası Mehmet Emin İsi, annesi Şükriye İsi, teyzeleri Gülen İsi ve Zübeyde Taylan, Şişli Adliyesi'nde Cumhuriyet savcısı tarafından sorgulandı. kişi, savcılık sorgularının ardından tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Nöbetçi mahkemede hakim karşısına çıkan şahıslar serbest bırakıldı. AA
623651
Fenerbahçe ile Kayserispor ligde yarın 29. randevuda
ile ligde yarın 29. randevuda ile lig tarihinde yarın 29. kez karşı karşıya gelecek. Geride kalan 28 maçta Fenerbahçe 18, Kayserispor ise galibiyet alırken, maç da berabere sonuçlandı. Sarı-lacivertli takımın toplam 67 golüne, sarı-kırmızılı ekip 28 golle karşılık verdi. İki takım arasında geçen sezon yapılan maçlarda Kayserispor ’da 4-1, Fenerbahçe’de ’nın açılış maçında ’de 2-0 galip geldi. Bu arada, iki ekip arasında ligde yapılan son maçtan 3’ünü Kayserispor, 3’ünü Fenerbahçe kazanırken, maç da berabere sonuçlandı. Diğer yandan, Mart 1994 tarihinde İstanbul’da yapılan maçın ardından iki takım arasında oynanan son 16 lig karşılaşması da golsüz sonuçlanmadı. KAYSERİ’DEKİ MAÇLAR Fenerbahçe ile Kayserispor, yarınki maçla birlikte Kayseri’de 15. kez karşılaşacak. Kayseri’deki 14 maçta Fenerbahçe galibiyet alırken, maç berabere sonuçlandı. Ev sahibi ekip sadece kez taraftarlarına Fenerbahçe galibiyeti sevinci yaşattı. Kayseri’de Fenerbahçe 25, Kayserispor ise 11 gol attı. TARİHİ SKORLAR Fenerbahçe, lig tarihindeki en farklı skorlu galibiyetlerinden 2’sini Kayserispor karşısında elde etti. Sarı-lacivertli takım, 1994-95 sezonunda, 20 Kasım 1994 tarihinde, cezası nedeniyle ’de yaptığı maçta Kayserispor’u 8-1 yendi. Fenerbahçe ayrıca, 2004-05 sezonunda, 20 Şubat 2005’te ’de rakibini 7-0 mağlup ederken, 52. sezonunu yaşayan lig tarihindeki en farklı skorlu galibiyetlerinden 2’sine Kayserispor maçlarında imza attı. .. ...
623874
1075 kiloluk tiramisu
1075 kiloluk tiramisu AA Giriş Saati 31.10.2009 11:00 Güncelleme 31.10.2009 11:12 Fransa'da, 1075 kilogram ağırlığındaki dünyanın en büyük tiramisusu yapıldı. Bu dev pasta, Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi. Ülkenin merkezindeki Villeurbanne kentindeki bir çikolata sergisinde sergilenen dev tiramisunun yapımında 10 kadar pastacı çalıştı. 1075,92 kilogram ağırlığındaki pasta yapılırken 300 kilogram krem peynir, 60 kilogram krema, 72 kilogram yumurta sarısı, 108 kilogram yumurta akı, 192 kilogram şeker, 180 kilogram kedi dili, 4,8 kilogram kakao, 12 kilogram çikolata, 120 litre su, 9,12 litre kahve ve 18 litre şarap kullanıldığı belirtildi. Büyüklüğüyle Guinness Rekorlar Kitabına giren tiramisunun bir hayır kurumu için parça parça satılacağı kaydedildi. Daha önceki rekor, 782,4 kilogramlık pastayı yapan İsviçre'ye aitti.
623489
Annelerin acısını provoke etmek...
Diyarbakır'ın DTP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerindeki fotoğrafları dün gazetelere yansıdı. Baydemir, Cumhuriyet Bayramı törenlerinde İstiklal Marşı'nı okuyup bir şehit yakınının verdiği Türk bayrağını özenle katlayıp korumasına veriyor. 31 Ekim 2009 06:39 yorum 81 okunma
624424
Erdoğan: Terörü meşru bir yol olarak görenlerle bizim bir işimiz olamaz
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında vatandaşlara seslendi. Cumhuriyet'in 86. kuruluş yıl dönümünü ve Cumhuriyet Bayramını en içten duygularla kutladığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Adım adım 100. kuruluş yılına yaklaşmakta olduğumuz Cumhuriyetimiz, geleceğimiz adına en büyük güvencemizdir. Canları pahasına vatanlarını savunarak bu Cumhuriyeti bize armağan eden başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahraman ecdadımızı ve aziz şehitlerimizi bir kere daha rahmetle anıyoruz. Bundan 86 yıl önce çok ağır bedeller ödenerek kazanılmış bir istiklal mücadelesinin ardından millet olma iradesiyle göz bebeğimiz olan Cumhuriyetimizi kurduk. Bizi asırlar boyunca aynı değerlere bağlı kalarak ve aynı ideallere inanarak birlik ve dirlik içinde yaşatan da aynı millet olma iradesiydi. Aynı şuur ve kararlılıkla geleceğe uzanan yolda birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek, ülkemizi daha güzel yarınlara taşımak için el ele, omuz omuza yürümeye devam edeceğiz.'' Başbakan Erdoğan, Son çeyrek asırda insanların birbirine bağlılığını zayıflatmak, aralarına mesafeler sokmak için çalışanların olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: ''Bu ülkenin insanlarının siyasi, dini ya da etnik farklılıklarını istismar ederek bizi birbirimizden uzak düşürmek isteyenler olmuştur. Ama bu ülkenin insanları en karanlık, en zorlu, en acılı zamanlarda bile birbirinden asla vazgeçmedi. Bu milletin evladı olma, bu ülkenin vatandaşı olma iradesinden asla uzaklaşmadı. 'Gün gelecek, bu ülke bu badireleri de atlatacak, kardeşler hasretle yeniden birbiriyle kucaklaşacak', bu umudu hep canlı tuttuk.'' -''MİLLET OLMA ATEŞİNİ ASLA SÖNDÜRMEDİK.'' Millet olma ateşini asla söndürmediklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: ''Şimdi hepimiz yavaş yavaş aynı kavilde toplanıyoruz. Öfkeler dinsin, kırgınlıklar unutulsun, kucaklaşma günü gelsin diyoruz. Eksik olan tamamlansın, yanlış olan düzeltilsin, aramızda hakkaniyet tesis edilsin diyoruz. Terörü meşru bir yol olarak görenlerle, bu uğurda masum insanlarımızın canlarına kastedenlerle bizim bir işimiz olamaz. Terörü ilk gün nasıl bir hissiyatla lanetlemişsek, bugün de aynı hissiyatla telin ediyoruz. Ancak çeyrek asırdan fazla bir zamandır kanayan bu yaranın kangrene dönüşmesine, Türkiye'yi esir almasına da asla izin veremeyiz. Düşmanca duyguların, asabi ön yargıların yerini, diyaloğun, muhabbetin ve kaynaşmanın alacağı yeni bir tarih sayfası açmak zorundayız. Büyük acılar yaşadık, bu ülkenin gencecik fidanlarını böyle vahim bir yanlışa kurban verdik.'' ''Herkesin başını iki elinin arasına alıp bu ağır bedeli iyice düşünmesi lazım'' diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bunu, bu ülkeyi seven herkesin istisnasız olarak yapması gerekmez mi? Artık tek bir evladımızı bile bu büyük yanlışın ellerine bırakmamak; analara, çocuklara bu acıları bir kere daha yaşatmamak için bir yol, bir yordam bulmamız gerekmez mi? Kim aksini söylüyorsa gerçeğe sırtını dönüyor. Türkiye bu ağırlığı daha fazla sırtında taşıyamaz. Türkiye bu kan kaybıyla geleceğe yolculuğunu sürdüremez.'' -''BU BİR SEVGİ, BARIŞ, KARDEŞLİK AÇILIMIDIR''- Başbakan Erdoğan, 'Demokratik açılım' adıyla başlattıkları bu sürecin aslında çok yönlü bir 'Milli Birlik' süreci olduğuna işaret ederek, ''Çünkü bu mesele bir millet meselesidir, bir devlet meselesidir. Bu açılımın konusu sadece terör de değildir; ülkemizin esenliğinin, insanlarımızın kardeşliğinin önündeki her engel bu açılımın konusudur. Bu açılım bir sevgi açılımıdır, bir barış açılımıdır, bir kardeşlik açılımıdır. Bu toplumsal bir tazelenme açılımıdır, bilinçlenme açılımıdır'' diye konuştu.
623738
Davutoğlu: Türkiye ile Irak arasında artık insan ve mal akışı olacak
Davutoğlu: ile arasında artık insan ve mal akışı olacak Dışişleri Bakanı ile arasında artık insan ve mal akışı olacağını, ancak güvenliği tehdit eden bir adımı olmayacağını" belirtti. Irak ziyareti çerçevesinde Erbil’deki temaslarını tamamlayarak Musul’a geçmek üzere Erbil Havaalanına gelen Davutoğlu ve Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin yetkililerinden ortak basın açıklaması yaptı. Davutoğlu burada yaptığı konuşmada, kendisine gösterilen misafirperverlikten dolayı teşekkür ederek, dün ve bugün yaptıkları görüşmelerde ortak geleceğe yönelik vizyonu beraberce şekillendirdiklerini belirtti. Davutoğlu, "Bu vizyonda barış, güvenlik, gelişme var, istikrar var, terör yok. Ekonomik geri kalmışlık, ön yargı yok. Türkiye ile Irak arasında artık insan ve mal akışı olacak, ama güvenliği tehdit eden bir terör adımı olmayacak" diye konuştu. Irak’a dönük tehditleri Türkiye’ye yönelik tehdit olarak gördüklerini vurgulayan Davutoğlu, "Sizler de Türkiye’ye yönelik tehditleri kendinize yönelik tehdit gibi algılıyorsunuz. Bu ortak anlayışla her şeyi yeniden inşa edeceğiz" dedi. Davutoğlu, yaptıkları ziyaretin tarihi bir ziyaret olduğunu ifade ederek, ilişkilerin tarihi bir kökeni olduğunu ve geleceğin de çok parlak olacağını kaydederek, "Türkiye ile Irak çok güçlü bir eksen oluşturacak" diye konuştu. BARZANİ Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Devlet Bakanı ’ı uğurlamak için Erbil Havaalanına gelen Neçirvan Barzani de yaptığı açıklamada, Türkiye’nin güvenliğine yönelik bir tehdidi kendilerine yönelik bir tehdit olarak gördüklerini ifade etti. Bu ziyareti tarihi bir ziyaret olarak değerlendirdiklerini kaydeden Barzani, her zaman zor günlerde Türk halkı ve devleti tarafından kendilerine destek verildiğini ve yardım edildiğini belirterek, bunu takdirle karşıladıklarını söyledi. "Sizin Erbil’e gelmeniz bizi çok sevindirdi" diyen Barzani, özellikle de ’ta yapılan anlaşmalardan sonra Erbil’e yapılan ziyaretin ilişkilerde önemli bir başlangıç olduğunu, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın da Erbil’e gelmesinin ilişkilere Türkiye’nin ne kadar önem verdiğinin bir göstergesi olduğunun altını çizdi. Erbil’de gerek bölgesel yönetimin başkanı, gerekse diğer yetkililerle yapılan görüşmelerin "çok olumlu" geçtiğini ifade eden Barzani, şunları kaydetti: "Biz bu çerçevede Türkiye’nin son adımlarını, sorunların çözülmesi ve ufka yönelik bu adımları, önemli görüyoruz. Bu adımlar, kutsal ve takdire şayan adımlardır. Bölgede yaşayan bütün halklar bu adımları desteklemeli. Türkiye ile eskiye dayalı ilişkilerimiz var, bu da çok ilerlememize yol açtı. Her zaman gördük ’a gelen bir tehdidi Türkiye kendine gelen bir tehdit olarak hissetti. Biz de aynı şekilde Türkiye’nin güvenliğine yönelik bir tehdidi kendimize yönelik bir tehdit olarak görüyoruz. Sorunların çözümünde işbirliği içinde olmamız lazım. Gerek yerel hükümet gerekse Bağdat hükümeti ile ilişkilerin iyi olması önemli. Bu ziyaret ilişkilerimizde önemli bir başlangıçtır." Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Devlet Bakanı Çağlayan’ı uğurlamaya gelenler arasında Irak Dışişleri Bakanı de yer aldı. ERBİL KALESİNİ GEZDİLER Öte yandan Davutoğlu Erbil’deki temasları çerçevesinde sabah saatlerinde Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin yetkilisi Neçirvan Barzani ile kahvaltıda bir araya geldi. Davutoğlu, kahvaltıdan sonra Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile birlikte Işık Üniversitesini ziyaret ederek öğrencilerin hazırladığı gösteriyi izledi. Davutoğlu ve Çağlayan daha sonra Erbil kalesini ve çarşısını ziyaret ederek bazı Iraklı vatandaşlarla sohbet ettiler. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
623794
Manisaspor'da Reinaldo'nun sözleşmesi feshedildi
'da Reinaldo'nun sözleşmesi feshedildi ’da, Brezilyalı oyuncu Reinaldo De Souza’nın sözleşmesi karşılıklı feshedildi. Kulüp basın sözcüsü Zeki Ayaydın, ile oynadıkları hazırlık karşılaşmasında Reinaldo’nun dizinden sakatlandığını, uzun süre sahalardan uzak kalacak ile yaptıkları görüşme sonucunda sözleşmesini karşılıklı feshettiklerini bildirdi. 29 yaşındaki futbolcu, Manisaspor forması ile 16’sı lig 3’ü de maçı olmak üzere mücadele ettiği 19 maçta gol kaydetti. Bu arada, Ziraat Türkiye Kupası’nda ile yapılan maçta, sol ayak tarak kemiği kırılan orta saha oyuncusu Dilaver Güçlü edildiği belirtildi. Dilaver’in yaklaşık hafta sahalardan uzak kalacağı ifade edildi. .. ...
624222
Abu-Dhabi Grand Prix'sinde ilk cep Hamilton'un
Abu-Dhabi 'sinde ilk cep Hamilton'un ’de sezonun 17. ve son yarışı olan Abu-Dhabi ’sine Mercedes’in İngiliz pilotu dakika 40.948’lik zamanıyla ilk cepten (Pole position) başlayacak. Birleşik Emirlikleri’nin Başkenti Abu-Dhabi’deki bin 554 metre uzunluğundaki Airways pistinde koşulan sıralama turlarında, dakika 40.948’lik derecesiyle en iy tur zamanını yapan geçen yılın dünya şampiyonu McLaren Mercedes’in İngiliz pilotu Lewis Hamilton, yarınki yarışa ilk cepten başlayacak. Hamilton’ın ardından en iyi ikinci zamanı 1:41.615 ile elde eden Red Bull’un Alman pilotu Sebastian ikinci cepte yer alırken, bir başka Red Bull pilotu Avustralyalı Mark Webber 1:41.726’lık zamanıyla üçüncü cebin sahibi oldu. Sıralama turlarında en iyi dördüncü zamanı, 1:41.786 derecesiyle yapan ’nin Brezilyalı pilotu Rubens Barrichello yarışa 4. cepten, şampiyonluğunu bir önceki yarış olan Grand Prix’sinde ilan eden İngiliz ise 1:41.892 zamanıyla 5. sıradan başlayacak. Formula 1’de iki dünya şampiyonluğu bulunan ’un İspanyol pilotu da ilk eleme turunda başarılı olamadı ve kendine 16. cepte yer bulabildi. İkinci eleme turunda istediği sonucu alamayan pilotu Kimi Raikonenn yarınki yarışa 11. sırada, ilk eleme turunda yeterli zamana ulaşamayan İtalyan Giancarlo Fisichella da son sırada başlayacak. Yarınki yarış öncesi sıralama turlarında alınan dereceler şöyle: 1. Lewis Hamilton (İngiltere) McLaren-Mercedes dakika 40.948 2. Sebastian Vettel (Almanya) Red Bull 1:41.615 3. Mark Webber (Avustralyalı) Red Bull 1:41.726 4. Rubens Barrichello (Brezilya) Brawn GP 1:41.786 5. Jenson Button (İngiltere) Brawn GP 1:41.892 6. Jarno Trulli (İtalya) 1:41.897 7. Robert Kubica (Polonya) -Sauber 1:41.992 8. Nick Heidfeld (Almanya) BMW-Sauber 1:42.343 9. Nico Rosberg (Almanya) Williams 1:42.583 10. Sebastien Buemi (İsviçre) Toro Rosso 1:42.713 11. Kimi Raikkönen (Finlandiya) Ferrari 12. Kamui Kobayashi (Japonya) Toyota 13. Heikki Kovalainen (Finlandiya) McLaren-Mercedes 14. Kazuki Nakajima (Japonya) Williams 15. Jaime Alguersuari (İspanya) Toro Rosso 16. Fernando Alonso (İspanya) Renault 17. Vitantonio Liuzzi (İtalya) Force India 18. Adrian Sutil (Almanya) Force India 19. Romain Grosjean (Fransa) Renault 20. Giancarlo Fisichella (İtalya) Ferrari .. ...
623962
Kaos plancıları protesto edildi
Cumhuriyet Caddesi'ndeki Küçük Park önünde toplanan grup, çeşitli sloganlar attı. Grup adına MAZLUMDER Kütahya Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Esra Efe tarafından okunan basın açıklamasında, ''Bir gazete haberinin ardından askeri savcı tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla unutulmaya bırakılan 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgesinin orijinalinin ortaya çıktığı'' iddia edildi. Açıklamada, şöyle denildi: ''Milletin adına iş görme alışkanlığı, milletimize bir asır kaybettirdi, daha fazlasını kaybettirmemeli. Yaşadıklarımızın hazin bir miras gibi evlatlarımıza kalmasını istemiyorsak, orduda da kapsamlı bir hukuki açılım yapılması gerekiyor. Genelkurmay Başkanlığı, 'Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiç kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz' dedi. Oysa biz bugüne kadar gerçekleştirilen tüm darbelerin zaten demokrasiyi korumak bahanesiyle yapıldığını iyi biliyoruz. Ordu, fiilen suç işleyen, içindeki cuntacı ve darbecileri tasfiye edecek her türlü önlemi derhal almalıdır.'' Grup, basın açıklamasının ardından dağıldı. AA
623835
Türkiye'ye yönelik tehdidi kendimize yönelik sayarız
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Türkiye'ye yönelik tehdidi kendimize yönelik sayarız Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ı uğurlamak için Erbil Havaalanına gelen Neçirvan Barzani yaptığı açıklamada, Türkiye'nin güvenliğine yönelik bir tehdidi kendilerine yönelik bir tehdit olarak gördüklerini ifade etti. ERBİL (A.A) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Türkiye ile Irak arasında artık insan ve mal akışı olacağını, ancak güvenliği tehdit eden bir terör adımı olmayacağını" belirtti. Irak ziyareti çerçevesinde Erbil'deki temaslarını tamamlayarak Musul'a geçmek üzere Erbil Havaalanına gelen Davutoğlu ve Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin yetkililerinden Neçirvan Barzani ortak basın açıklaması yaptı. Davutoğlu burada yaptığı konuşmada, kendisine gösterilen misafirperverlikten dolayı teşekkür ederek, dün ve bugün yaptıkları görüşmelerde ortak geleceğe yönelik vizyonu beraberce şekillendirdiklerini belirtti. Davutoğlu, "Bu vizyonda barış, güvenlik, gelişme var, istikrar var, terör yok. Ekonomik geri kalmışlık, ön yargı yok. Türkiye ile Irak arasında artık insan ve mal akışı olacak, ama güvenliği tehdit eden bir terör adımı olmayacak" diye konuştu. Irak'a dönük tehditleri Türkiye'ye yönelik tehdit olarak gördüklerini vurgulayan Davutoğlu, "Sizler de Türkiye'ye yönelik tehditleri kendinize yönelik tehdit gibi algılıyorsunuz. Bu ortak anlayışla her şeyi yeniden inşa edeceğiz" dedi. Davutoğlu, yaptıkları ziyaretin tarihi bir ziyaret olduğunu ifade ederek, ilişkilerin tarihi bir kökeni olduğunu ve geleceğin de çok parlak olacağını kaydederek, "Türkiye ile Irak çok güçlü bir eksen oluşturacak" diye konuştu. BARZANİ Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ı uğurlamak için Erbil Havaalanına gelen Neçirvan Barzani de yaptığı açıklamada, Türkiye'nin güvenliğine yönelik bir tehdidi kendilerine yönelik bir tehdit olarak gördüklerini ifade etti. Bu ziyareti tarihi bir ziyaret olarak değerlendirdiklerini kaydeden Barzani, her zaman zor günlerde Türk halkı ve devleti tarafından kendilerine destek verildiğini ve yardım edildiğini belirterek, bunu takdirle karşıladıklarını söyledi. "Sizin Erbil'e gelmeniz bizi çok sevindirdi" diyen Barzani, özellikle de Bağdat'ta yapılan anlaşmalardan sonra Erbil'e yapılan ziyaretin ilişkilerde önemli bir başlangıç olduğunu, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın da Erbil'e gelmesinin ilişkilere Türkiye'nin ne kadar önem verdiğinin bir göstergesi olduğunun altını çizdi. Erbil'de gerek bölgesel yönetimin başkanı, gerekse diğer yetkililerle yapılan görüşmelerin "çok olumlu" geçtiğini ifade eden Barzani, şunları kaydetti: "Biz bu çerçevede Türkiye'nin son adımlarını, sorunların çözülmesi ve ufka yönelik bu adımları, önemli görüyoruz. Bu adımlar, kutsal ve takdire şayan adımlardır. Bölgede yaşayan bütün halklar bu adımları desteklemeli. Türkiye ile eskiye dayalı ilişkilerimiz var, bu da çok ilerlememize yol açtı. Her zaman gördük ki Irak'a gelen bir tehdidi Türkiye kendine gelen bir tehdit olarak hissetti. Biz de aynı şekilde Türkiye'nin güvenliğine yönelik bir tehdidi kendimize yönelik bir tehdit olarak görüyoruz. Sorunların çözümünde işbirliği içinde olmamız lazım. Gerek yerel hükümet gerekse Bağdat hükümeti ile ilişkilerin iyi olması önemli. Bu ziyaret ilişkilerimizde önemli bir başlangıçtır." Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Devlet Bakanı Çağlayan'ı uğurlamaya gelenler arasında Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari de yer aldı. ERBİL KALESİNİ GEZDİLER Öte yandan Davutoğlu Erbil'deki temasları çerçevesinde sabah saatlerinde Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin yetkilisi Neçirvan Barzani ile kahvaltıda bir araya geldi. Davutoğlu, kahvaltıdan sonra Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile birlikte Işık Üniversitesini ziyaret ederek öğrencilerin hazırladığı gösteriyi izledi. Davutoğlu ve Çağlayan daha sonra Erbil kalesini ve çarşısını ziyaret ederek bazı Iraklı vatandaşlarla sohbet ettiler. 31.10.2009 DÜNYA
624393
Musul'a 25 yıl sonra ilk üst düzey ziyaret
Türk bakanların Irak ziyaretlerinin üçüncü durağı olan Musul'da Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'nun resmi açılışı yapıldı. Musul'a 25 yıl aradan sonra ilk giden üst düzey bir heyet olması nedeniyle Türk Bakanlara Arap atı hediye edildi. Musul Başkonsolosluğu'nun açılışında konuşan Bakan Çağlayan, uzun zamandır Musul'u ziyaret eden ilk yabancı bakanlar olduklarına dikkat çekti. Çağlayan, Musul'un Arapça "iki bahar arası" anlamına geldiğini, kendilerinin ziyaretiyle birlikte bundan sonra şehrin "üç bahar arası" olarak adlandırılabileceğini kaydetti. Çağlayan, en zor günlerinde Irak'ın yanında olan Türkiye'nin bundan sonra da siyasetçileri ve iş adamlarıyla birlikte desteğini sürdüreceğini söyleyerek, "Ben tarihten çok anlamam; ancak derler ki tarih tekerrürden ibarettir. Bugün burada buna bir kez daha şahit oluyoruz. Yüzyıllar önce Osmanlıların Musul'un kalkınmasına gösterdiği alakayı bugün biz onların torunları olarak yeniden göstermek için buradayız." dedi. Konsolosluğun arsasının Irak yasaları gereğince sadece 25 yıllığına kiraya verildiğini hatırlatan Çağlayan, "Ancak her zaman Irak'ın yanında olan Türkiye olarak biz buraya sadece 25 yıllığına gelmedik. Biz öncesinde de vardık, inşallah kıyamete kadar da sizinleyiz. Dolayısıyla bu yasada değişiklik yapmanız ve oraya 'kıyamete kadar' yazmanız gerekecek." diye konuştu. Bakan Çağlayan, Musul'un çok zengin kükürt rezervlerine sahip olduğunu da hatırlatarak, Türkiye'nin Musul'un yeniden inşasında önemli rol oynayacağını bildirdi. "BİZ BERABERCE ŞANLI BİR TARİH YAZDIK" Musul Valisi Esil El Nuceyfi de, uzun zamandır ilk kez yabancı bakanları kabul ettiklerini söyleyerek, "Biz beraberce şanlı bir tarih yazdık ve şimdi de daha iyi bir gelecek inşa etmek için buradayız." diye konuştu. Türkiye'nin sadece Irak için değil, bölge için de çok önemli olduğunu söyleyen Nuceyfi, Türkiye'nin şu anda çok şeye ihtiyacı olan Musul'a elinden gelen yardımı yapmaya istekli olduğunu bildiklerini kaydetti. Irak'taki kaos sırasında Türkiye'nin gerçek bir kardeş gibi davrandığını, saldırılarda yaralananlar için uçaklarını gönderen ilk ülkenin Türkiye olduğunu anlatan Nuceyfi, Türkiye'nin Irak'ın kendi içindeki çekişmeler sırasında bütün gruplara aynı mesafede durmaya özen gösterdiğini ve bunu çok taktirle karşıladıklarını söyledi. Vali Nuceyfi, Türkiye'nin 2003'te başlayan savaşa katkıda bulunmayarak Iraklı kardeşlerine eziyetten uzak durduğunu belirterek, bu ziyaretin son olmamasını diledi. DAVUTOĞLU'NA 'FAHRİ PROFESÖRLÜK' UNVANI Açılış sırasında Musul Üniversitesi tarafından Dışişleri Bakanı Davutoğlu'na 'fahri profesörlük' unvanı verildi. Davutoğlu, bu unvan için çok teşekkür ederek, ilk kez fahri profesörlük unvanı aldığını ve şartları elverirse, bir gün Musul Üniversitesi'ne gelip ders vermek istediğini kaydetti. 2006 yılında faaliyete geçen ancak resmi açılışı bugün yapılan başkonsolosluk için düzenlenen törende, ayrıca iki ülkenin milli marşları okunarak, şehitler için saygı duruşunda bulunuldu. Türk Özel Harekât ve Irak güvenlik güçleri tarafından başkonsolosluk binasının karadan ve havadan çok sıkı korunarak olası bir duruma mahal vermediler. Tören sonrası Musul Valisi tören sırasında her iki bakana da birer Arap atı hediye etti. Davutoğlu bu hediye üzerine çok teşekkür ederek, "Benim atalarım buraya zaten ata binerek gelmişler, ben de bu ata binerek giderim" esprisi yaptı. Ayrıca, Türkmenler tarafından Davutoğlu'na, bir Osmanlı subayından kalmış antika plak hediye edildi.
623894
Ahırda Tarihi Kitabe
: Ahırda Tarihi Kitabe Adana'nın bir köyündeki ahırın duvarında bulunan yüzlerce yıllık kitabe, korunması için ahır sahibine zimmetlendi. Yayına Giriş: 31.10.2009 11:50:11 Güncelleme: 31.10.2009 11:50:11 Adana'nın Yumurtalık ilçesine bağlı Yeniköy'de, bir ahırın duvarında bulunan ve üzerinde eski yazıların yer aldığı kitabe görenleri şaşırtıyor. Tarihi kitabe korunması için ahır sahibine zimmetledi. Ahır sahibi Yalçın Kahya, ahırı yirmi yıl önce yaptırdıklarını, duvarına yerleştirdikleri kitabenin tarihi değerinin de farkında olduklarını söyledi. Kahya, ''Bu yazıt taşı köy yolunun kenarında bulunan bir duvarda yer alıyordu. Ancak, duvar yıkılınca taş ortada kaldı. Biz de ahırı yaptırırken taş kaybolmasın diye alarak ahırın duvarına yerleştirdik. Yüzlerce yıllık bir taş olduğu söyleniyor. Üzerinde eski Yunanca yazılar var. Ama ne anlama geldiğini bilmiyoruz'' dedi. Kahya, inek ahırının yanına yakın zamanlarda koyun ağılı yaptırdıklarını ve eskiden dışarıdan bakılınca görülen taşın şimdi iç kısımda kaldığından görünmediğini vurguladı. Kitabede Ne Yazıyor? Adana İl Kültür ve Turizm Müdürü Osman Arık, bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için çoğunlukla taş üzerine kazılan yazıların yer aldığı kitabelere açık hava müzesini andıran Türkiye'de sıkça rastlandığını bildirdi. Bazen bir vatandaşın evinin içinde, bazen ahırda ya da bir başka yerde bulunan bu tür kitabeleri yerinden sökmelerinin mümkün olmadığını ifade eden Arık, ''Vatandaşın mülküne müdahale edemeyiz. Bu örnekte olduğu gibi de ahırı yıkıp kitabeyi alamayız ancak, korunmasını sağlarız'' dedi. Söz konusu köye Müze Müdürlüğünden eleman göndererek incelenmesini sağlayan Arık, ahırdaki kitabenin ahır sahibine zimmetlendiğini, eski Yunanca yazının okunması için de fotoğraflarının çekilip Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar'a ulaştırılacağını bildirdi. Prof. Dr. Sayar'ın, bölgeyi çok iyi tanıyan arkeologlardan olduğunu belirten Arık, ''Yapılacak incelemenin ardından kayıt altına aldığımız bu tarihi eser hakkında da bilgi sahibi olabileceğiz'' dedi.
623342
gribinden ölümde ateş belirtisi yoktu!
gribinden ölümde ateş belirtisi yoktu! gribinden ölümde ateş belirtisi yoktu! 31.10.2009 Diyarbakır ve Konya'da iki kadının arka arkaya ateşi çıkmadan gribinden ölmesi üzerine uzmanlar uyarı yaptı gribi virüsünün herkeste ayrı etki yaptığını belirten doktorlar, "Ateş olmasa bile gribi geçiştirmeyin" diyor Diyarbakır'da ikiz bebeklere hamile olan Beşire Bozkurt'un ardından, Konya'da Ümmü Sezgin'in ateş belirtisi olmamasına rağmen gribinden hayatını kaybetmesi, akıllara, "Öğretilenler yanlış mı?" sorularını getirdi. Beşire Bozkurt'un can verdiği hastanenin başhekimi 'zatürree' ısrarını sürdürürken, Ümmü Sezgin'in ağabeyi de kardeşine önce 'zatürree teşhisi' konulduğunu belirtti. HERKESTE AYRI ETKİ YAPAR gribinden öldüğü iddia edilen kurbanlarda 38 derece üstü ateş görülmemesi üzerine görüşlerine başvurduğumuz uzmanlar, bilinenin yanlış olduğunu vurguladı. Enfeksiyon hastalıkları uzmanları, virüsün herkeste aynı etki yapmayacağı, her vakada ateşe rastlanmayacağı konusunda uyarıyor. Prof. Dr. Şadi Yener, "Her grip hastasında ateş olmaz, bu anormal değil. Son iki vakada ateşin görülmemesi, gribi virüsünün mutasyona uğradığı anlamına gelmiyor. Bazı kişiler virüsü almasına rağmen başlangıçta herhangi bir belirti göstermez. Bir süre sonra akciğer hadisesi olarak çıkar. nedenle, ateşi olmasa da kişiler 'nasılsa gribi değilimdir' deyip doktora gitmeyi ihmal etmemeli" dedi. Doç. Dr. Önder Ergönül de şöyle konuştu: Ateşsiz seyreden vakalar olabilir. Hastalık seyrinde 'ateş olacak' diye bir şey yok. Kiminde ateş yapar, kimin de ise yapmaz. Bunun neden öyle olduğunu kimse tam olarak bilemez. Mesela; hastada bağışıklık yetersizliği varsa ateş çıkmayabilir. Bu normal, mutasyona uğrayıp uğramadığıyla alakalı değil. BEŞİRE'NİN AİLESİ TEPKİLİ Eğil'in Balım Köyü'nde toprağa verilen Beşire Bozkurt'un ağabeyi Abdurrahman Çakır, kız kardeşinin virüsü hastanede kaptığını öne sürdü. Beşire'nin eşi Mehmet Salih Bozkurt ise, "Eşim bana haber vererek hastaneye gideceğini söyledi. Hastaneye sapasağlam girdi ve cesedi çıktı. Hastane yönetimi ve doktorlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacağız" dedi. DÜ Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç.Dr.Sait Alan, Beşire Bozkurt'un Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı gibi gribi değil, zatürree sonucu öldüğünü öne sürdü. Hastanın ölüm raporunda ölüm nedeni olarak 'Yetişkinlerde solunum ve dolaşım yetmezliği' anlamına gelen ARDS (Akut Respiratuar Distress Sendromu) yazıldı. Konya'da hayatını kaybeden Ümmü Sezgin'in ağabeyi Ahmet Sezgin, ölüme uzanan sürecin 'sırtta ağrıyla' başladığını söyledi. Ümmü Sezgin'in geçen hafta çarşamba günü nezle olduğunu belirten ağabeyi, şöyle konuştu: "Pazar günü Doğanhisar Devlet Hastanesi'ne gittik. Doktor, 'Akciğer rahatsızlığı var' diyerek bizi Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. Burada zatürree olduğunu, enfeksiyon kaptığını ve durumunun tehlikeli olduğunu söylediler. Hastanede yoğun bakıma yatırdılar ve ertesi gün sabah hayatını kaybetti." Sezgin, H1N1 virüsünün nereden bulaştığını bilmediklerini, kendilerinde virüse rastlanmadığını da söyledi. ORTAK NOKTA, ÇİLELİ YAŞAM Konya ve Diyarbakır'da hayatlarını kaybeden iki kadının diğer bir ortak noktası ise çileli yaşamları. Genç yaşta annesini kaybeden, önce babası ve üvey annesiyle sonra ağabeyiyle yaşamaya başlayan Diyarbakırlı Beşire Bozkurt, geçen yıl evlendi. gribi teşhisi konulan genç kadın, ikiz bebeklerinin ardından hayatını kaybetti. Konya'da yaşayan 46 yaşındaki bedensel engelli Ümmü Sezgin, yaşında felç geçirdi. Yürüyemeyen genç kadına ağabeyi ve kız kardeşi bakıyordu. Hüseyin KAÇAR Özgür CEBE Serkan CANBAZ Pervin METİN -Yalçın BEL Zafer SAMANCI /SABAH gribinden ölümde ateş belirtisi yoktu!
623984
Kazım: Şımarık değil, öz güven sahibiyim...
Kazım: Şımarık değil, öz güven sahibiyim... Fenerbahçeli Kazım Kazım, kimilerine abartılı ve şımarıkça gelen hareketleri, rakibe öz güven duygusunu hissettirmek adına yaptığını bildirdi. Dergisi’nin Kasım ayı sayısında röportajı yer alan Kazım, "şımarık değil öz güven sahibi" olduğunu belirterek, maç öncesi ve maç içerisinde, insanların abartılı ve şımarıkça gördüğü hareketleri, rakibe bu öz güven duygusunu hissettirmek adına yaptığını kaydederek, şu ifadeleri kullandı: "Bu kendine güven ile şımarıklık, bazen karıştırılabiliyor ve anlaşılamıyor maalesef. Ama maçın ve sahanın içinde de rakibimize, kendinizdeki güveni, atmosferin gereği olan şımarıklığı, gözdağını vermek zorundayız. Belki seyirciler bunu şımarıklık olarak algılıyor, ama bizim sonuçta rakibimize vermemiz gereken bir duygu. Ben hareketleri seyirciye karşı değil, rakibe karşı yapıyorum." "’Yİ TERCİH ETTİĞİM İÇİN ASLA PİŞMAN DEĞİLİM" Futbol Federasyonu’ndan Ümit için ilk teklif geldiğinde hiç düşünmeden kabul ettiğini anlatan Kazım, Türkiye’nin teklifinden gün sonra Futbol Federasyonu’ndan teklif aldığını bildirerek, "Türkiye ile imzaladığımı belirterek ’Hayır’ dedim. Türkiye’yi tercih ettiğim için asla pişman değilim" diye konuştu. Babasının ’nun ortasındaki bir adadan, annesinin de ’in ortasındaki bir adadan gelip ’da buluştuğunu ifade eden Fenerbahçeli futbolcu, "İki taraf da çok güzel yanları olan ülkeler. Oralardan gelen bir birliktelik. Hem kendim, hem de kardeşlerim için söylüyorum: Bu çok güzel, çok enteresan, sık olmayan ve az rastlanan bir şey. Bu konuda kendi adıma, eşsiz bir karışımım diyebilirim" şeklinde ifadeler kullandı. "TÜRKİYE’DE FUTBOL GİBİ YAŞANIYOR" Fenerbahçeli futbolcu, Türk insanının futbolla yaşadığına vurgu yaparak, şunları kaydetti: "Türkiye’de futbol bir din gibi yaşanıyor. Burada hiçbir şey unutulmuyor. Maçlardaki tansiyonlar çok yüksek. Mesela İngiltere’de maçı kaybederseniz, kapınızı kapatırsınız, sizin bir alanınızdır. özelinizin içinde kalırsınız. Ama burada kapınızı kapatsanız bile, bahçenizdeki çimlerinizi kesen adam, bir anda sizin teknik direktörünüz haline dönüşüyor ve ’Niye böyle oluyor? Neden böyle bu işler? Ne olacak bu takımın hali?’ gibi sorular soruyor. Yani Türkiye’de herkes teknik direktör." Fenerbahçe’nin sezon önceki şampiyonluğunu anımsatan Kazım, "Tıpkı sene önce şampiyonluğu yaşatan kadro gibi bu sene de ben şampiyon olmak istiyorum. Tabii takımda ben yoktum ama, onlar gibi ’ndeki otobüsün üzerinde bulunmak ben de kupayla birlikte tur atmak, orada bulunmak istiyorum" diye konuştu. .. ...
624370
12 yıllık kızı için babalık davası açtı
12 yıllık kızı için babalık davası açtı12 yaşındaki kızı için, "Babası olmayabilirim" dedi 31.10.2009 19:50BANDIRMA (AHT) Balıkesir'in Bandırma ilçesinde özel bir şirkette memur olan ve eşinden boşanan M.E.İ, (44), 12 yaşındaki kızı ödemesine karar verilen 80 TL nafakaya karşı çıktı. Sağlık raporuyla spermlerinin yüzde 95 oranında ölü olduğunu ispatlayan baba, "Bu şartlarda çocuğumun olması mümkün değil. ocuğun babası ben değilim" dedi ve Aile Mahkemesi'ne dava açtı. Davayla ilgili duruşmaya Kasım ayında başlanacak. M.E.İ. ile eşinden boşanan bir çocuk annesi F.İ. ile 13 yıl önce evlendi. iftin yıl sonra kız çocukları dünyaya geldi. Son zamanlarda eşinin, fuhuş yaptığını düşündüğü bazı arkadaşlarıyla görüşmesini istemeyen M.E.İ., "Senden vazgeçerim, arkadaşlarımdan geçmem" cevabını aldı. Tartışmalar üzerine F.İ.'nin açtığı dava sonucu çift, geçen Ocak ayında boşandı. Mahkeme M.E.İ.'in kızı için ayda 80 TL nafaka ödemesine karar verdi. Nafaka ödemek istemeyen M.E.İ., özel bir klinikten aldığı raporla spermlerinin yüzde 95 oranında ölü olduğunu ve kızının babasının kendisi olmayacağını öne sürerek, Bandırma Aile Mahkemesi'ne babalığın tespiti için dava açtı. Aldığı raporu mahkemeye kanıt olarak veren M.E.İ., "Eşimden şüpheleniyordum. Gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorum. ocuğun babasıysam sahip çıkarım. Aksi halde olmayan 12 yaşındaki kızım için nafaka ödemek istemiyorum" dedi. M.E.İ.'nin kızının gerçek babası olmadığını öne sürdüğü davayla ilgili duruşmaya Kasım ayında başlanacak.
624123
İki günlük bebeği camiye bıraktılar
İki günlük bebeği camiye bıraktılar AA Giriş Saati 31.10.2009 13:49 Güncelleme 31.10.2009 14:05 Karaman'da cami avlusuna terk edilmiş günlük bebek bulundu. Alaca Suluk Mahallesi 555. Sokak'taki Numune Hatun Camisi avlusunda battaniyeye sarılı bir bebek olduğunu fark eden vatandaşlar, durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen polis, yağmur altında ıslanan ve üşüdüğü gözlenen bebeği Karamanoğlu Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine götürdü. Yapılan muayenesinde günlük olduğu belirlenen bebeğin, sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Bebeğin muayenesini gerçekleştiren Doktor Ali Eruyar, yaptıkları kontrolde yağmur altında kaldığı için ıslanan bebeğin üşüdüğünü söyledi. Eruyar, bebeğin uzun süre aç kaldığını ifade ederek, ''Biz bebeğin bir hastanede doğduğunu düşünüyoruz. Çünkü göbek bağı düzenli kesilmiş. Ayağında da mürekkep izleri var. Şu anda sağlık durumu iyi. Çok sıvı kaybettiği için serum bağladık'' dedi. Bebeğin, birkaç gün sürecek tedavisinin ardından ailesi ortaya çıkmazsa çocuk yuvasına teslim edileceği öğrenildi. Bebeğin ailesinin bulunması için çalışma başlatıldığı bildirildi.
623176
Michael neyle yaşar?
Mehmet Tez Hafif müzik hafif başka şeylerMichael neyle yaşar? 31 Ekim Cumartesi 2009 Bugüne kadar Michael Jackson’ın “nasıl” yaşadığını, neler yaptığını gördünüz. Şarkılarını dinlediniz. Şimdi “neden” yaptığını göreceksiniz Bir kere şunu söyleyelim. Bu hafta vizyona giren “This is It”, şu ana kadar Michael Jackson’a dair çekilmiş en iyi şey. Bulup bulabileceğiniz en iyi görüntülü arşiv. Ve izledikçe insan doktorun yedi sülalesine sövüyor. Çünkü adam turp gibi. En ufak bir yaşlanma belirtisi yok. Hareketlerinde bir alameti yok. Dans etmiyor, yaşıyor; hareket değil, şiir bunun adı. Sanki çok kolaymış gibi geliyor bütün danslar, derece rahat ve tereddütsüz. Sahnede görmüş olabilirsiniz, el sıkışıp tanışmış bile olabilirsiniz. Yine de bu filmi izlemeniz lazım. Çünkü Michael Jackson burada rol yapmıyor. Her şey olabildiğince gerçek. Vücut nasıl kullanılır, vücut dili ne demektir? Mimikler ve jestler ne işe yarar? Sahnede nasıl durulur? Sahne nasıl kullanılır? Şarkı nasıl söylenir? Bir orkestra nasıl yönetilir? Bir defa bu soruların yanıtlarını merak ediyorsanız bu filmi izlemeniz şart. Michael Jackson sevip sevmemek sonraki hikaye... “Müzik dinleyen biriyim” diyorsanız, bu filmi izleyin. “Müzik yapan biriyim” diyorsanız, bu filmi izleyin. “Sahne sanatlarıyla ilgiliyim...” İzle kardeşim. Öğrenciyseniz bu filmi izleyin. Öğretmenseniz bu filmi izleyin. “Benim neme gerek bu adam. Bana ne?” diyenleriniz vardır. Biliyorum. Bu filmi izleyin, sonra konuşalım. “Kültürümüze yabancı” diyenler, sizi de duyuyorum. İzleyin, siz de izleyin. Bütün aile çoluk çocuk gidin ve izleyin. Çünkü bu filmde şu ana kadar görüp görebileceğiniz en iyi şovun hazırlanma süreci var. Çünkü bu filmde dünyanın gelmiş geçmiş en büyük pop yıldızı var. İddia ediyorum, konu “entertainment” ise, böylesi bir kişilik yok. Eğer bu şovsa, bugüne kadar izlediklerimiz ne? Eğer bugüne kadar izlediklerimiz şov ise bu ne? Burada şov dediğim, prodüksiyon, muhteşem dançılar, şahane müzisyenler falan değil ama. Michael Jackson’da bitiyor. Bugüne kadar Michael Jackson’ın “nasıl” yaşadığını, neler yaptığını gördünüz. Şarkılarını dinlediniz. Şimdi “neyle” yaptığını göreceksiniz. Bir insan ne için yaşar? Yanıtlar muhtelif. Ama ben bu filmi izledikten sonra Michael Jackson’ın neyle, ne için yaşadığını biliyorum. Yanıtı çok basit ve bu filmde var. İzleyin tartışalım. İki radyo programı Efendim Dinamo 103.8 bir süredir yeniden yapılanıyor. Önce Balmumcu’daki şahane mekanlarından (ve herhalde güzelim kedilerinden) ayrıldılar. Bir süredir yeni karargahlarına geçme telaşı içindeydiler. Sonunda haberi aldım. Maçka G-Mall’da dükkanı açmışlar. Sezyum bey Kaan Sezgin, “Sevginin Gücü” isimli programıyla pazartesi, salı, çarşamba günleri 18.00-20.00 arası prime ’ı işgal etmiş. Pazartesi akşamı konuk oluyorum. Öyle çanak soru manak soru yok. Albüm tanıt falan da yok. Her şey ortada. Şarkılar, listeler, kafamıza göre takılacağız. Size bahsedeceğim ikinci program ise sevgili dostum, indie alemlerin prensesi Heval Okçuoğlu’nun Post Dial’dan Sinan Tınar ile brilikte hazırladığı “The Patchwork”. İlk programı dinledim. İndie alemlerde sınırsız eğlence takılmaca pazar akşamları 22.00-23.00 arası. Dinamo.fm adresini de şöyle bir inceleyin derim. Bu kıza dikkat! Filmdeki gitariste önce pek dikkat etmedim. Ama izledikçe dilim tutuldu. Michael Jackson’dan rol çalmayı becerdi hatun. Adı Orianthi Panagaris. Avustralyalı. Altı yaşında gitar çalmaya başlamış. Şu an 23 yaşında. 16 yaşında Steve Vai, 18’inde Santana ile çalmış. Santana kızı görünce “Akşam gel benimle, sahneye çık, karşılıklı takılalım” demiş. Eric Clapton’la çaldıktan sonra isim yapmaya başlamış. Michael Jackson şovuyla muhtemelen bütün dünya onu tanıyacaktı. Belki bu filmle büyük bir şöhret yakalayacak. Bu kız şahane gitar çalıyor. “Beat It”te Eddie Halen’ın attığı solonun daha iyisini attı. Takibe alınız. Filmden notlar -Michael Jackson’ın dansçıları inanılmaz iyi dans ediyor. Ama Michael’ın yanında “dans eden insanlar” olarak kalıyorlar. Çünkü Michael Jackson dans etmiyor. Yaşıyor. -Michael Jackson’ın egosu, yaptığı işe ve bulunduğu konuma göre çok aşağılarda. ’yı izleyin, bir de bunu izleyin ne demek istediğimi anlarsınız. -Pop ve entertainment camiasında hemen herkes seks pompalar. Seks pazarlar, seks gösterir. Michael Jackson sizi başka türlü büyülüyor. Filmde kırılganlığı, iki dansçının alkışıyla çocuk gibi sevinmesi, müzisyenlerle ve dansçılarla konuşurkenki kesin ama kompleksten uzak kibar hali şahane. Şovun içinde, şovu anlatan ama “şov yapmayan” bir film bu. -Michael Jackson şovu kafasında bitirmiş. Her notayı, ışığı ve hareketi kafasında görüyor. Biliyor. Bu çok acayipti. -Michael Jackson müzisyenden öte bir “entertainer.” İşi eğlendirmek yani. “Seyircileri gitmedikleri yerlere götüreceğiz” diyor. Orada her şey seyirciyi uçurmak için. Ve adam bu işi biliyor. Filmdeki çevre mesajları gereksiz. Gösterilen klibi “konuyu dağıtan bir unsur” olarak değerlendirdim. (37 yazı)
623490
Ersan iyi, Milwaukee kötü
() -- Bucks, ilk yarısını altı sayı farkla önde kapattığı maçta Philadephia'ya deplasmanda 13 farkla yenilerek sezona kötü bir başlangıç yaptı. Sixers ikinci maçında ilk galibiyetini 99-86'lık skorla alırken, altı oyuncusu skorda çift haneye ulaştı. Andre Iguodala 19 sayı, dokuz ribaunt, yedi asist, Elton Brand 17 sayı, Lou Williams 16 sayı, Samuel Dalembert 10 sayı ve 12 ribaundluk performans sergiledi. Üçüncü çeyrekte 35 sayı yiyerek geriye düşen ve bir daha rakibini yakalayamayan Bucks'ta heyecan vericis çaylak Brandon Jennings 17 sayı, dokuz ribaunt, dokuz asistle oynadı ama yenilgiye engel olamadı. Michael Redd de 17 sayı kaydetti. Karşılaşmaya yedekler arasında başlayan Ersan İlyasova 11 sayı atarak takımın üçüncü skoreri oldu. 18 dakika süre alan Ersan 3/5 ikilik, 1/5 üçlük ve 2/3 faul isabeti yakaladı, dört de ribaunt aldı.
623431
F.Bahçe Ülker ve Efes bu kez güldü
Fenerbahçe Ülker, dış sahada Fransız rakibi Asvel Basket Villeurbanne önünde çekişmeli bir mücadele sonunda uzatmada galip geldi: 78-76. Efes ise İstanbul'da Sırp rakibi BC Partizan Belgrad'a şans tanımadı: 77-67. maçı ev sahibi, maçı da deplasman takımlarının kazandığı 2. hafta karşılaşmaları sonunda 4'er puanla Grubu'nda İtalya'nın Montepaschi Siena, Grubu'nda İspanya'nın Unicaja Malaga, Grubu'nda İtalya'nın Lottomatica Roma ve Grubu'nda da Yunanistan'ın Panathinaikos takımları lider durumda. Ligde 2. haftanın 'en değerli oyuncusu' (MVP) unvanını, sporcu paylaştı. İspanya'nın Caja Laboral Vitoria takımının 24 yaşında ve 2,12 metre boyundaki pivotu Tiago Splitter ile Slovenya'nın Union Olimpija Ljubljana ekibinin 27 yaşında ve 1,99 metre boyundaki ABD'li forveti Matt Walsh, 36'şar puan toplayarak, haftanın MVP'si olmaya hak kazandı. Tiago Splitter, bu hafta 31,5 dakika sahada kaldı ve bu sürede 26 sayı, ribaunt (4 hücum-3 savunma), asist, top çalma ve blokla aynadı. Matt Walsh da 36 dakikada 32 sayı, ribaunt (1 hücum, savunma), asist ve top çalma performansı gösterdi. Ligin genel MVP klasmanında ise ilk sırada, geçen hafta olduğu gibi Litvanyalı ikiz kardeşler Real Madrid'den Darius Lavrinoviç (toplam 80, ortalama 40 puan) ve Montepaschi Siena'dan Ksistof Lavrinoviç (toplam ve ortalama 34 puan) yer alıyor. Bu ikili, aynı zamanda 26 ve 25,5 ortalamayla 2. haftada sayı krallığında ilk sıradaki yerlerini korudu. SPOR SERVİSİ
623443
Eurocup'ta rakipler belli oldu
Grubu'ndaki GS Cafe Crown, Alman Alba Berlin, Ukrayna'dan Azovmash ve İtalyan Teramo ile eşleşti. BJK Cola Turka ise İspanya'nın DKV Joventut, Rusya'nın Unics Kazan ve Almanya'nın Telekom Baskets Bonn ile Grubu'nda karşılaşacak.
624422
Wolfsburg'a selam, seriye devam!
İnönü'de maç sona erdi. Beşiktaş: 1Ankaragücü: 90+4. dakika: Zaman çalan Ferrari, sarı kart gördü. 90+3. dakika: Beşiktaş kaleyi cepheden gören yerden uzak mesafeden serbest vuruş kazandı. Ferrari sol kanata uzun oynadı, araya giren Ediz, topu karşıladı. 90+2. dakika: İsmail Köybaşı tedavisinin ardından yeniden oyuna döndü ama sekerek yürüyor. İnönü'de dakika uzatma! 90. dakika: Beşiktaş'ta İsmail sedyeyle kenara alındı. Beşiktaş2ın değişiklik hakkı bitti. 88. dakika: Ankaragücü gole çok yaklaştı. Aydın'ın pasıyla topla buluşan Meye, kaleciyle karşı karşıya vuruşunu yaptı ama kaleci Rüştü mutlak bir golü önledi. 88. dakika: Beşiktaş atağında, Yusuf'un sol kanattan kavisli ortasını ankaragücü defansında Ediz kafayla topu karşıladı. 85. dakika: Beşiktaş, yine Tabatay'la gole yaklaştı. Ceza sahası sağ çaprazında topla buluşan Tabata, topa çok sert vurdu, kaleci :Serkan direk dibinden topu çelmeyi başardı. 82. dakika: Ankaragücü'nde Ceyhun Eriş çıktı, yerine Barbaros girdi. 81. dakika: İnanılmaz gol kaçtı. Bobo'nun pasıyla penaltı noktası önünde topla buluşan Tabata, bomboş pozisyonda topu dışarı attı. 80. dakika: Beşiktaş'ta Nobre oyundan alındı, yerine Bobo girdi. 79. dakika: Aydın'ın ceza sahasına gönderdiği pasa Ceyhun hareketlendi, Rüştü çıkarak rakibinden önce topu kontrol etti. 77. dakika: Aydın Karabulut, rakiplerini geçtikten sonra vuruşunu yaptı, top savunmadan döndü. 74. dakika: Ankaragücü atağında Broggi sol kanatta topla buluştu, bekletmeden ceza sahası içine ortasını yaptı ama top kimseye değmeden taca çıktı. 72. dakika: Topu rakibinden kapan Tabata, yaklaşık 35 metreden kaleye vurdu, top az farkla yandan auta gitti. 71. dakika: Ankaragücü atağında Emre ceza sahası içine yerden pasını verdi, Meye ve kaleci Rüştü beraber topa hareketlendi, Meye son anda kayarak topa dokundu ama kaleci Rüştü topu kornere çeldi. 69. dakika: Ankaragücü atağında, Ceyhun'un arka direğe ortası doğrudan auta gitti. 67. dakika: Ankaragücü'nde Meye yaptığı faul sonrası sarı kart gördü. 66. dakika: Yusuf çalımlarla ceza sahasına girmek istedi, topa uyatarak müdahele eden Ediz, topu kornere attı. Tabata'yla kullanılan kornerden sonuç alamadı Beşiktaş. 64. dakika: Ankaragücü'nde iki değişiklik birden. Murat Duruer ve Elyasa çıktı, Aydın Karabulut ve Emre oyuna girdi. 62. dakika: Sağ kanattan topla hareketlenen İbrahim Toraman ortasını yaptı, kaleci Serkan için kolay bir top oldu. 60. dakika: Beşiktaş, 2. gole çok yaklaştı. Sağ çaprazdan kaleciyle karşı karşıya kalan Ekrem'in yerden vuruşu az farkla auıta gitti. 57. dakika: Beşiktaş'ta Tello oyundan alındı, yerine Tabata girdi. 56. dakika: Hızlı gelişen Beşiktaş atağında, İsmail Köybaşı direk dibine ortasını yaptı, kaleci Serkan iki hamlede topu kontrol etti. 52. dakika: Beşiktaş'ta Ferrari sağ kanattan serbest vuruş kullandı ama top doğrudan auta çıktı. 51. dakika: Ceza sahası içinde hakemi aldatmaya yönelik hareket yapan İbrahim Toraman, sarı kart gördü. 48. dakika: Meye'nin pasıyla ceza sahası dışından topla buluşan Hürriyet'in sert şutu az farkla üstten auta gitti. 47. dakika: Murat Duruer, sol kanattan ortasını yaptı, ters kademeye giren Sivok, topu uzaklaştırdı. Beşiktaş 2. yarıya değişiklikle başladı. Nihat oyundan alındı, yerine Ekrem girdi. İnönü'de 2. yarıya Beşiktaş başladı. İnönü'de ilk yarı sona erdi. Beşiktaş: Ankaragücü: İnönü'de dakika ilave! 45. dakika: Sağ kanattan kazanılan korneri, Adem Koçak penaltı noktası üzerine ortaladı, Sivok kafayla topu uzaklaştırdı. 42. dakika: Ankaragücü atağında, Broggi sol kanattan kavisli bir orta yaptı, Ceyhun'dan önce araya giren Ferrari, topu uzaklaştırdı. 41. dakika: Beşiktaş'ta Nihat sol kanattan serbest vuruş kullandı, ceza sahası içine ortaladı, Sivok yükseldi kafayı vurdu ama top yandan kaleci Serkan'ın kontrolünde auta çıktı. 39. dakika: İkili mücadele sonrası yeden kalan İbrahim Toraman, sakatlık geçirince oyun kısa bir süre durdu. 37. dakika: Bir sarı kart da Ediz'e! Ediz, Nihat'a yaptığı sert müdahele sonrası sarı kartla cezalandırıldı. 37. dakika: Ankaragücü atağında, Ceyhun penaltı nopktası üzerine topu doldurdu, İbrahim Toraman kafayla topu uzaklaştırdı. 35. dakika: Ankaragücü'nde Broggi yaptığı faul sonrası sarı kart gördü. Bu aynı zamanda maçın ilk kartı! 34. dakika: Ceza sahası içinde topla buluşan Murat Duruer'in yerden vuruşunu kaleci Rüştü rahatlıkla kontrol etti. 32. dakika: Hızlı gelişen Ankaragücü atağında, Meye'nin çok uzaklardan şutu üstten auta gitti. 31. dakika: İnönü'de topla oynama oranları. Beşiktaş: 52 Ankaragücü: 48 29. dakika: Ankaragücü sağ kanattan Hürriyet'in düşürülmesi sonucu serbest vuruş kazandı. Ceyhun, arka direğe ortasını yaptı, top doğrudan auta gitti. 27. dakika: Ankaragücü etkili geldi. Derinlemesine Meye'ye atılan pasta kademeye giren Sivok, büyük tehlikeyi önledi. 26. dakika: Golden sonra maçta tempo biraz düştü ama her iki takımda her an gol atabilir. 24. dakika: Ankaragücü atağında Ceyhun ceza sahası içine arapas attı ama top hızlı olunca doğrudan auta çıktı. 22. dakika: Sağ kanattan kazaılan korneri, Adem Koçak ön direğe ortaladı, Sivok kafayla topu uzaklaştırdı. 18. dakika: Beşiktaş atağında İbrahim Toraman topla beraber ceza sahası içine yöneldi ama savunma ayak koyarak topu kazandı. 16. dakika: Beşiktaş evinde öne geçti. Ernst'in pasıyla ceza sahası dışında topla buluşan İsmail Köybaşı, yerden çok sert vurdu ve kaleci Serkan'ın solundan top ağlarla buluştu. 1-0 15. dakika: Fabian Ernst, ceza sahası dışından kaleye mükemmel vurdu, kaleci Serkan son anda kornere çeldi. 12. dakika: Sol kanattan kullanılan köşe vuruşunda, Murat Duruer ortasını yaptı, Beşiktaş savunması kafayla topu karşıladı. 10. dakika: Beşiktaş yine etkili geldi. Sağ kanattan yapılan orta sonrasıuygun pozisyondaki Erns ve Nobre topa vuramadı. Beşiktaş önemli bir ataktan yararlanamadı. 6. dakika: Beşiktaş gole çok yaklaştı. Sol kanattan kazanılan korneri, Nihat Kahveci kale sahası içine ortaladı, Nobre yakın mesafeden vuruşunu yaptı ama savunmaya çarpan top kornere gitti. 5. dakika: Savunmanın arkasına atılan uzun top sonrası kademeye giren Ediz, topu kornere attı. 3. dakika: Sağ kanattan kullanılan köşe vuruşunda, paslaşılarak kullanılan korner sonrası Fink ortasını yaptı, Nobre kafayı vurdu ama top üstten auta gitti. 1. dakika: Ankaragücü atağında, Meye çalımlarla ceza sahasına girmek istedi ama savunma topu kornere attı. Kullanılan kornerden Ankaragücü sonuç alamadı. Maça konuk takım Ankaragücü başladı. STAT İnönü SAAT: 20.00 YAYIN: Lig TV HAKEMLER: Halis Özkahya, Ekrem Kan, Orkun Aktaş BEŞİKTAŞ: Rüştü, İ.Toraman, Sivok, Ferrari, İsmail, Fink, Ernst, Nihat, Tello, Yusuf, Nobre TEKNİK DİREKTÖR: Mustafa Denizli MKE ANKARAGÜCÜ: Serkan, El Yasa, Ediz, Koray, Broggi, Weeks, Hürriyet, Murat, Adem, Ceyhun, Meye TEKNİK DİREKTÖR: Hikmet Karaman Mehmet Küçükkahveci Tümspor
623719
Yıldırım: Bir iki firma memleketi haraca bağlamış
Bakan Yıldırım, Ümraniye'de General Mobil Üretim Tesisi'nin açılışına katıldı. Açılış töreninde konuşan Bakan Yıldırım, küreselleşmede ülkelerin kendi kendine yeter halde olmadığını belirterek, herkesin birbirine ihtiyacı olduğunu söyledi. Binali Yıldırım, piyasaya her geçen gün yeni yeni ürünler sürüldüğünü ifade ederek, "Piyasaya bakıyorsunuz, bir iki firma memleketi haraca bağlamış vaziyette. Biz Türk milleti fiyakayı severiz. Ne getirecekler ve bir farklılık oluşturacaklar diye merak ediyoruz. Ürünler teknoloji ile birlikte gelişir. Teknoloji ürünlere de zenginlik katar ama ürünler biraz da teknoloji yanı sıra üretilen ülkenin kültürünü de yansıtmalıdır. Dilini de konuşabilmelidir. Niye benim telefonumda Türkçedeki harfler orada burada sığıntı durumunda olsun. Bu ülke bunu hak etmiyor. İnsanımız bunu hak etmiyor. Ç'nin de, ş'nin de olması lazım. Böylece Türk kültürünü de teknolojimize yansıtmamız lazım" dedi. Türkiye'de her 100 kişinin 95'inde cep telefonu olduğuna dikkat çeken Yıldırım, "Cep telefonu ilk çıktığında, 20'ye 20 tuğla büyüklüğündeydi, bugün ağırlığı 60 grama kadar düştü. Türkiye konumu itibariyle, etrafındaki nüfusa göz atarsanız başka bir şey aramaya lüzum yok. Burada sizin ürününüzü almaya hazır 400 milyon insan var. Yeter ki onların beklentilerine cevap verecek bir ürünü ortaya koyun. Türkiye inşallah kısa sürede bilişimin de merkezi olacak" diye konuştu. 2009-10-31 12:20:01 bu kadar sayisal bilgi vereceginize diger ab ülkeleri gibi cep telefonlarinda ve notebooklarda ki türkce alfabeye uygun tus sistemlerini zorunlu kilsaydiniz,Türkiyenin kullandigi klavye türke icin uygun bir dizilis degildir.Q klavye ingilizce icindir. cok degerli profösörlerimiz bizim icin klavyeyi gelistirdi.Ama ucuz milliyetci ve kapasitesiz politikacilar bunu koruyamadi... musa baksi
624131
"Bakalım var mı, yok mu?"
"Bakalım var mı, yok mu?" 31/10/09 15:03 Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak'ın Özel Kalem Müdürü Ahmet Rasim Yavaş'ın daveti üzerine Kırklareli'ne gelen Tanju Çolak, Kırklareli Vali Yardımcısı Abdurrahman İnan ve bazı işadamları ile birlikte bir kafe de kahvaltı yaptıktan sonra esnafları ziyaret etti. Çolak, girdiği bir nalbur dükkanında klozet üzerine oturarak gazetecilere poz verdi. Galatasaray ve Fenerbahçe hakkında soru sorulmamasını isteyen Çolak, ''Özel kalem müdürümüz Kırklarelili'dir. Beni davet etti. Kendisi benim çok sevdiğim bir kardeşim. Ben de onu kırmamak adına geldim. Şimdi Kırklareli'de amatör sporcular için güzel bir saha yapılacak. Sentetik çimden, büyük bir saha yapılıyor. Onun açılışında da inşallah burada oluruz. Buradaki yetenekleri, kaliteyi, kumaşı görelim. Bakalım var mı, yok mu?'' diye konuştu. Kırklarelili iş adamlarından Ertan Özbek ve Ali Taşkın ile gittiği bir kahvehanede okey oynayan Tanju Çolak, rakiplerini yendikten sonra neşeli tavırlarıyla dikkati çekti. Çolak, ''Biz her zaman okey oynamayız, az ama öz oynarız. Biz sahada konuşuruz, deplasmanda da galip gelmeyi beceririz'' diyerek espri yaptı. Çolak, daha sonra Atatürk Kapalı Spor Salonu'nu ve bir alışveriş merkezini de gezdi.
624259
Özyürek'ten "külliyen yalan" tepkisi
CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek, Başbakan Erdoğan'ın, Anıtkabir'de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'la arasında geçen "erken seçim" diyaloguna ilişkin "külliyen yalan" ifadelerini değerlendirdi. Anıtkabir'deki diyalogun "külliyen doğru" olduğunu söyleyen Özyürek şunları söyledi: "Herhangi bir eksiği yanlışı yoktur. Ama sayın Başbakan bu konuşmayı bir erken seçim vaadi gibi değerlendirmek istemiyorsa kendi takdiridir. Zaten AKP'nin bir erken seçime gidecek mecali kalmamıştır, yoktur. Biz bir erken seçim zorlaması için bu konuyu gündeme getirmedik. Sayın başbakanın imasından erken seçim talep ettiği şeklinde bir değerlendirmemiz oldu. çerçevede ayaküstü sohbet yapılmıştır. Yapılan konuşmayı yalanlamak, 'külliyen yalandır" demek bir başbakana yakışmıyor. Bu konuşma yapılmıştır, basında yer alan şekli tümüyle doğrudur. Başbakan caymak istiyorsa kendi takdiridir." "CHP'nin erken seçim talebi yoktur" CHP'nin erken seçim diye bir talebi olmadığını da söyleyen Özyürek, sadece ayaküstü, 29 Ekim töreninde yapılan bir sohbetin basına yansıyan şeklinin tamamen doğru olduğunu ifade ettiklerini kaydetti. Özyürek "Bu da gösteriyor ki "Sayın başbakanla görüşmeler mutlaka kamera önünde yapılmalıdır. Kamera önünde yapılmayan konuşmaları sayın başbakan kolaylıkla inkar edebilmektedir." dedi. 31 Ekim 2009
624247
Baca zehirlenmesine karşı önlemler
Türkiye'de bilgisizlik, yanlış kullanım ve ihmal yüzünden soba, şofben ve baca zehirlenmelerinin hemen hemen her yıl kış aylarında, özellikle alçak basınçlı havalarda tehlikeli boyutlara ulaştığı, onlarca kişinin karbonmonoksit gazından zehirlendiğini unutmayın. Karbonmonoksitin renksiz, tatsız, kokusuz, yanıcı, zehirli bir gaz olduğu, vücuda solunum yoluyla girdiği, doğrudan kana geçerek oksijen alımını engellediği ve ölüme yol açtığı bilinen bir gerçektir. ''Isıtma amacıyla kullanılan her tür soba ve ocakta yanma sırasında meydana gelen karbonmonoksit zehirlenmeleri, sıklıkla kapalı ortamlarda açık ocaklar, bacası çekmeyen soba, şofben, bacasız gaz sobalarında yakıtın iyi yanmaması nedeniyle meydana gelir. Bu yüzden karbonmonoksit kaynaklı zehirlenmelerde, kısa sürede tıbbi müdahale yapılmazsa, zehirlenmeler ölümle sonuçlanabilir. Gaz zehirlenmelerine karşı vatandaşların dikkatli olması ve gerekli önlemlerin alınması üzücü sonuçların önüne geçip hayat kurtaracaktır. İşte size kış aylarının kendini iyiden iyiye gösterdiği şu günlerde sıkça karşılaşılan karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı alınabilecek hayat kurtaracak tedbirler: EKOTRENT
623866
Kabil'in komutası yeniden Türkiye'de
Kabil'in komutası yeniden Türkiye'de AA Giriş Saati 31.10.2009 11:20 Güncelleme 31.10.2009 11:27 Türkiye, NATO'nun Afganistan'daki Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) Harekatı kapsamında, Kabil Bölge Komutanlığı görevini yarın devralacak. NATO'nun bugüne kadarki en önemli operasyonlarından biri olarak değerlendirilen ISAF Harekatı'na, 42 ülkeden yaklaşık 64 bin 500 personel katılıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri; Birleşmiş Milletler, NATO kararları ve TBMM tarafından onaylanan yetki çerçevesinde Afganistan'daki barışı koruma faaliyetlerine 2002 yılından itibaren iştirak ediyor. ISAF'ın komutasını 2003 ve 2005 yıllarında iki defa üstlenen Türkiye, Güneydoğu Avrupa Tugayı (SEEBRIG) bünyesinde aktif olarak kuvvet bulundurarak 2006 yılında, Kabil Çok Uluslu Tugay Komutanlığına katıldı. Türkiye, Afganistan'daki beş bölge komutanlığından biri olan, Kabil Bölge Komutanlığı görevini, 2007 yılında, sekiz ay süreyle yerine getirdi. Türk personel, halen ISAF Karargahında, Kabil Bölge Komutanlığında, Vardak'taki bölgesel imar ekibinde, kuzey bölgede Mezar-ı Şerif şehrindeki seçim destek birliğinde ve çeşitli Afgan eğitim-öğretim kurumlarında görev yapıyor. Türkiye, Kabil Bölge Komutanlığını, sıra Türkiye'ye tekrar geldiği için yarından itibaren ikinci defa ve bir yıl süre ile üstlenecek. Kabil Bölge Komutanlığı görevinin devralınmasıyla Afganistan'daki personel mevcudu, yaklaşık 2007 yılındaki seviyesine çıkacak. Artan personel, bölgeye ilave olarak giden güvenlik ve çeşitli destek unsurları ile helikopter bakım ve yeni oluşturulan bölge imar timinin güvenliğini sağlayacak personelden oluşacak. Kabil'de yarın yapılacak devir teslim töreni ile Kabil Bölge Komutanlığı görevini devralacak Türkiye, Afganistan'da yaklaşık bin 700 personelle görev yapacak. Afganistan'da üç Türk helikopteri de bulunacak. Kabil Bölge Komutanlığı görevi süresince; Türk Komutanlığının emir ve komutasında, Türkiye'ye ait kuvvetlerin yanı sıra, Arnavutluk, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Azerbaycan ve Gürcistan'a ait kuvvetler bulunacak. Ayrıca, Bosna-Hersek, Portekiz ve Makedonya birliklerinin katılımı ile ilgili çalışmalar devam ediyor. KENDİ SORUMLULUK BÖLGESİNDE GÖREV YAPACAK Kabil Bölge Komutanlığında görevli Türk birlikleri, daha önce olduğu gibi görev tanımlarına uygun bir şekilde, kendi sorumluluk bölgesi içerisinde görev yaparak Afganistan halkına güvenlik ve istikrar konularında yardım edecek ve Afganistan Milli Ordusunu eğitecek. Afganistan'da görevli birliklerin, terörle mücadele, uyuşturucu ile mücadele ve mayın temizleme görevleri olmayacak. TÜRKİYE'NİN AFGANİSTAN'A KATKILARI Türkiye, 2001 yılından bugüne kadar, askeri eğitim alanında, Türkiye'de 465, Afganistan'da ise yaklaşık bin Afgan personele eğitim verdi. Türkiye ayrıca, Afganistan Askeri Lisesinin sponsorluğunu üstlendi. Yaklaşık bir yıldır inşaat çalışmaları devam eden okulun, önümüzdeki aylarda eğitim ve öğretime başlaması bekleniyor. Türkiye'den, Afganistan Askeri Lisesinde 11, Kara Harp Okulunda da 17 danışman veya eğitmen görev yapıyor. Önümüzdeki dönemde, personel daha çeşitli eğitim kurumlarında görevlendirilecek. Buna ilave olarak, 450 Afgan personeline, bölükler şeklinde, Ekim 2009 tarihinden başlayarak Mayıs 2010 tarihine kadar eğitim verilmesi ve bu birliklerin TSK tarafından donatılması planlanıyor. Verilen bu askeri destekten ayrı olarak, Türkiye tarafından, Afgan halkının her yönüyle desteklenmesi ve Afganistan'ın yeniden inşası amacıyla, ülke genelinde, dört hastane, altı sağlık kliniği, iki seyyar klinik onarıldı veya yeniden inşa edildi. Halihazırda iki hastane ve iki klinik Türkiye tarafından işletiliyor. Türkiye tarafından toplam 27 ilk ve ortaokul inşa edildi veya onarıldı, gerekli eğitim ve malzeme desteği sağlandı. Bu kapsamda, 38 bin öğrenciye öğrenim imkanı sunuldu. Kız çocukları için bir lise, kadın gelişim merkezi inşası gibi çalışmalar ile eğitim, güvenlik, tarım ve sağlık alanlarındaki diğer proje çalışmaları devam ediyor.
623900
Sel sularının bastığı işlerinde elektriğe kapıldı
Şehirde iki gündür aralıklar etkili olan sağanak yağışın ardından Kuzgundere, rögar kapaklarının bazı noktalarda patlaması sonucu taştı. Pazarkapı Mahallesi Dereboyu Sokak boyunca akan sel suları, Kadınlar Pazarı ve Piyasa Meydanı çevresindeki iş yerlerini bastı. Sel sularıyla dolan çok sayıdaki iş yerinde maddi hasar meydana geldi. Suların bastığı iş yerinde elektrik akımına kapılan Uğur Ustaoğlu (18) ağır yaralı olarak kaldırıldığı Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
624100
Kırsal motorin satışına kısıtlama geliyor
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ Kırsal motorin satışına kısıtlama geliyor ANKARA (A.A) Kamuoyunda 'kırsal motorin' olarak bilinen ve kükürt oranı yüksek, fiyatı düşük motorinin satışına yarından itibaren kısıtlama geliyor. Buna göre, yarından itibaren kırsal motorinin, kamyon, otobüs, minibüs ve diğer araçlara satışı yapılamayacak. Kırsal motorin, sadece 'yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörlerin kullanımı' için satılabilecek. A.A muhabirinin edindiği bilgiye göre, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), AB müktesebatına uyum amacıyla Ağustos'ta yayımladığı 'Motorin Türlerine İlişkin Teknik Düzenleme Tebliği' ile kırsal motorini yeniden tanımladı. EPDK'nın teknik anlamda yaptığı söz konusu düzenleme, akaryakıt sektöründe cezai anlamda soru işaretleri yaratırken, Kurumun sektöre, bunun bir uyum tanımı olduğunu, mevcut şekilde satışların devam etmesinde bir problem olmadığını ifade ettiği belirtildi. Akaryakıt sektör temsilcilerinden alınan bilgiye göre, EPDK'nın bu konuda Gelir İdaresi Başkanlığından da görüş istemesi üzerine, başkanlığın yazısı kuruma 28 Ekim tarihinde ulaştı. Gelir İdaresi Başkanlığından gelen yazıda, kırsal motorinin tebliğle düzenlenen tanımına göre satışının yapılması gerektiği, aksi takdirde bir vergi ziyaı oluşacağı ve usulsüzlük cezası kesileceği bildirildi. Söz konusu Gelir İdaresi Başkanlığı yazısına göre yapılacak uygulama gereği, yarından itibaren yürürlüğe girecek tebliğe göre, akaryakıt bayilerinin kırsal motorini, yeni tanımda yer alan 'yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörleri' dışındaki araçlara satması durumunda cezai işlemle karşılaşmaları riski bulunuyor. EPDK, KIRSAL MOTORİNİ NASIL TANIMLAMIŞTI? EPDK, Ağustos tarihli 'Motorin Türlerine İlişkin Teknik Düzenleme Tebliği'nde kırsal motorini AB müktesabatına uyumlu şekilde şöyle tanımlamıştı: 'Kırsal motorin (Yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörlerinde kullanıma yönelik motorin): Karayolu Dışında Kullanılan Hareketli Makinalara Takılan İçten Yanmalı Motorlardan Çıkan Gaz ve Parçacık Halindeki Kirletici Emisyonlara Karşı Alınacak Tedbirlerle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği ve Tarım veya Orman Traktörlerini Tahrik Etmek Üzere Tasarlanan Motorlardan Çıkan Gaz Emisyonları ve Parçacık Kirleticilere Karşı Alınacak Tedbirlerle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği ve değişikliklerinde sayılan motorlarda kullanıma yönelik, 2710 19 41 ile 2710 19 45 kombine nomenklatür kodu içerisinde yer alan petrol esaslı akaryakıtı ifade eder.' Tebliğe göre, piyasaya akaryakıt olarak arz edilen veya dolaşımda bulunan motorin türlerinin, Türk Standardları Enstitüsü tarafından hazırlanan, 'TS 3082 EN 590 Otomotiv Yakıtları-Dizel (Motorin)-Gerekler ve Deney Yöntemleri' standardına uygun olması zorunlu olacak. Beher kilogramında bulunabilecek en çok kükürt değeri ise motorin için 10, kırsal motorin için 1000 miligramı aşamayacak. Kurumun söz konusu tebliği yarından itibaren yürürlüğe girecek. PÜİS BAŞKANI ALKAN Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Başkanı Muhsin Alkan, konuya ilişkin A.A muhabirine yaptığı değerlendirmede, söz konusu uygulamaya bir anlam veremediklerini, bunun kırsal motorin almak isteyen tüketici ile bayiyi karşı karşıya getireceğini söyledi. EPDK'nın tebliğini uygulamayan bayilerin ceza ile karşı karşıya geleceğini ve kırsal motorin satışı yapan bayilerin mağdur olacağını savunan Alkan, şöyle devam etti: 'Yani yarından itibaren bir kamyon, otobüs geldiğinde biz (size kırsal motorin yok) demek zorunda kalacağız. zaman tamamiyle kaldırın kırsal motorini. Burada yapılan aslında, bayiden ziyade vatandaşa yapılan eziyet. Vatandaş, kamyonunda, minibüsünde, otobüsünde kırsal motorin kullanıyor. Şimdi bunu birden bire kullanamayacak. Bizi üzen taraf, bayi bunu satamayacak noktası değil. Bayi için, kırsal motorin satmış, eurodisel satmış farketmez. Ancak, burada tüketicilerin menfaatlerini de düşünmek durumundayız. Bizim önerimiz ya uygulama mevcut haliyle devam etsin ya da tek tip motorin uygulamasına dönüşsün.' PETDER GENEL SEKRETERİ Petrol Sanayi Derneği (PETDER) Genel Sekreteri Erol Metin de, konunun EPDK tarafında bir sıkıntı olmadığını, sektör olarak EPDK'ya sorduklarında bunun sadece bir tanım uyumlaştırılması olduğunu, kırsal motorinin mevcut satışının devam edebileceğini kendilerine ifade ettiklerini söyledi. Buna ilişkin EPDK ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında yazışmalar olduğunu, en son 28 Ekim tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığının görüş yazısı ile durumun değiştiğini anlatan Metin, GİB'nin farklı bir yorumda bulunarak tanıma uygun satış yapılmaması durumunda bunun cezai yükümlülüklerinin olduğunu belirttiğini kaydetti. Gelir İdaresi Başkanlığı ile EPDK'nın bir toplantı yaparak ortak bir çizgide buluşması ve bunu da sektöre bildirmesi gerektiğini vurgulayan Metin, 'iki kurumun farklı bir yaklaşım içinde olduğu bir ortamda sektör bir şey yapamıyor. Kasım'dan itibaren tebliğ yürürlüğe giriyor. Böyle bir durumda bu konuda büyük bir sıkıntı kaçınılmaz. Gelir İdaresi Başkanlığı cezai işlemden, vergi kaybından bahsediyor. EPDK bu konuda farklı düşünüyor. Sektör bir an önce bu konuda bir açıklık bekliyor' diye konuştu. Türkiye'de 12 milyon tonluk bir motorin tüketimi olduğuna dikkati çeken Metin, bunun yüzde 75'lik bölümünün kırsal motorin olduğunu, böyle bir tüketimin mevcut bulunduğu bir ortamda sektöre en az ay-1 yıllık bir geçiş süreci tanınması gerektiğini ifade etti. KIRSAL MOTORİNİN TERCİH SEBEBİ, UCUZ FİYATI Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), AB'ye uyum çerçevesinde 01 Temmuz 2008 itibarıyla, motorin 1000'i 'kırsal motorin' olarak isimlendirdi. Türkiye'de yaklaşık 8-9 milyon ton tüketilen kükürt oranı yüksek kırsal motorin, motorine göre ucuz fiyattan satılması nedeniyle de geniş bir kitleye hitap ediyor. Daha çok kamyon, minibüs ve otobüs ile bazı araç sahipleri tarafından tercih edilen kırsal motorinin litresi bugün itibariyle ortalama 2,70 liradan, eurodisel olarak bilinen motorin ise 2,82 liradan satılıyor. 31.10.2009 EKONOMİ
624111
15 soruda domuz gribi
15 soruda domuz gribi Domuz gribi nedir? Domuz gribi, insanlarda mevsimsel gribe benzer şikâyetlere yol açan viral bir hastalıktır. Kaynağı, (H1N1) tipi virüstür. Bu yeni virüs; insan, domuz ve kuş virüslerinin karışımıdır. Domuz gribi denmesinin nedeni ise, domuzlar arasında görülen grip virüsüne benzemesidir. VİRÜS nasıl bulaşır? Zaman Gazetesi'nin haberine göre, domuz gribi, mevsimsel grip gibi, solunum (hava) yoluyla bulaşır. Hastalanan kişi; öksürürken ve hapşırırken havaya virüslü tükürük zerrecikleri yayılır. Hasta olmayan kişiler bu zerreciklerle temas ederse virüs onlara da bulaşır. Şöyle ki; kişi, grip virüsünün bulaşma oranının yüksek olduğu masa, sandalye gibi yüzeylere dokunduktan sonra ellerini, ağız, göz ya da burnuna götürürse hastalık etkenini kendi vücuduna bulaştırmış olur. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör etkiler. Ancak her ihtimale karşı, hasta kişinin temas ettiği yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller mutlaka yıkanmalıdır. Kuluçka süresi ne kadardır? Kuluçka süresi (yani virüsün vücüda girmesi ve belirtilerin ortaya çıkana kadar geçen süre) 1-7 gün arasında değişir. HASTALIK, NE kadar süreyle bulaştırabilir? Erişkinler yaklaşık gün, çocuklar ise 12 gün süreyle virüsü bulaştırabilirler. Belirtileri nelerdir? Domuz gribinin belirtileri, mevsimsel grip belirtilerinden farklı değildir. Ateş, burun akıntısı ya da öksürük gibi solunum yolları bulguları, boğaz ağrısı, vücut ağrısı, baş ağrısı, halsizlik ve yorgunluk en sık görülen yakınmalardır. Seyrek olarak ishal ve kusma da görülebilir. Altta kronik hastalıklar gibi başka hastalıkları olan kişiler, mevsimsel gripte olduğu gibi domuz gribi için de risk grubu oluşturmakta ve hastalık bu kişilerde daha ağır seyretmektedir. Çocuklarda ve yetişkinlerde hastalığın belirtilerinde fark var mıdır? Genelde yoktur; ancak küçük çocuklarda dikkat edilmesi gereken ek belirti huzursuzluk, iştahsızlık ve uyku hali olarak görülebilir. Erişkinlerde acil müdahale gerektiren belirtiler nelerdir? Zor nefes almak veya nefes darlığı. Bilinç bulanıklığı. Sık ve uzun süreli kusma. Çocuklarda ise vücutta solgunluk ya da morarma, beslenememe, uyarılara cevapta azalma, uykuya meyil, huzursuzluk ve ateşle beraber döküntü belirtileri görülebilir. Domuz gribi ile mevsimsel grip arasındaki en belirgin fark nedir? Aralarında belirgin bir fark yoktur. İkisi de benzer virüsler ile gelişmektedir. Domuz gribi nasıl teşhis edilir? Bu hastalığın tanısı, burundan veya boğazdan alınan sürüntü örneğinden çalışılan testler ile konlur. Risk grubunda kimler VAR? Risk grubunda olanlar; gebeler, yaş altı bebekler, 65 yaş üstü yaşlılar ile, kronik bronko-pulmoner hastalık, kronik kardiyovasküler hastalık, kronik nörolojik hastalık, diyabet, kronik akciğer hastalığı (astımlılar dahil), karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği olanlar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler. Korunmak için nelere dikkat etmeli? Hasta görünen, ateşli ve öksürüğü olan kişiler ile yakın temas etmek zorundaysanız (1 metre kadar yakınına gelinecekse) maske takın ve temastan sonra ellerinizi sabunlu su ile yıkayın. Özellikle öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda mutlaka yıkayın. Yıkama imkanı yok ise alkol bazlı el dezenfektanları kullanın. Öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda ağzınızı kâğıt mendil ile kapatın. Mendili çöp kutusuna atın. Ellerinizi gözünüze, burnunuza ve ağzınıza sürmeyin. Virüsün bu yolla yayıldığını unutmayın. Soğuk algınlığına ne tür önlemler almalı? Kendinizde soğuk algınlığı belirtileri hissettiğinizde hastalığınız ile ilgili ailenizi ve işyerinizi mutlaka bilgilendirin. Mümkün ise bulaştırma riskini en aza indirmek için evde kalın ve kalabalıktan, okuldan, işten uzak durun. İstirahat edin ve bol sıvı alıp, var olan yakınmalarınıza yönelik tedavi uygulayın. Boğaz ağrısı için pastil, yüksek ateş, baş ve genel vücut ağrısı için ateş düşürücü, ağrı kesici alabilirsiniz. Yakınmalarınız artar ve soluk alırken zorlanma da başlar ise en yakın sağlık merkezinin acil servisine başvurun. Mümkün ise önceden, hekiminiz ile temasa geçin ve bilgilendirin. Yolculuk sırasında ağzınızı ve burnunuzu maske ile kapatarak etrafa bulaştırma riskini azaltın. 31.10.2009 SAĞLIK
623520
Kamuya akademik personel alınacak
Kamuya akademik personel alınacak 31 Ekim 2009 Cumartesi, 09:14 Ufuk (Ankara) ve Ahi Evran Üniversitesi (Kırşehir), çeşitli birimlerde istihdam edilmek üzere profesör, doçent ve 16 yardımcı doçent alacak. Alımlara ilişkin duyurular, Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlandı. Duyurulara göre, Ufuk Üniversitesi, Tıp, İktisadi ve İdari Bilimler, Fen Edebiyat Fakülteleri ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu için profesör ve yardımcı doçent alacak. Kırşehir'de bulunan Ahi Evran Üniversitesi Rektörlüğü ise Eğitim, Fen Edebiyat, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Sağlık, Beden Eğitimi ve Kaman Meslek Yüksek Okulu için profesör, doçent ve 12 yardımcı doçent alımında bulunacak. Ahi Evran Üniversitesi Rektörlüğünün yardımcı doçent kadrolarına başvuran tüm adaylar, yabancı dil sınavına tabi tutulacak. Adaylara sınav tarihi daha sonra duyurulacak. Başvurular, 15 gün içinde ilgili üniversitelere yapılacak.
624313
Kartal seriyi bozmak istemiyor
Kartal seriyi bozmak istemiyor Giriş Saati 31.10.2009 18:58 Güncelleme 31.10.2009 18:59 Beşiktaş, kritik Ankaragücü sınavına çıkıyor. Yaptığı transferlerle dikkatleri üzerine toplayan Ankaragücü, G.Saray'dan sonra Beşiktaş'ı da devirmek istiyor. İnönü Stadı'nda oynanacak ve saat 20:00'da başlayacak olan mücadeleyi, hakem Halis Özkahya yönetecek. Özkahya'nın yardımcılıklarını Ekrem Kan ve Orkun Aktaş yönetecek. Karşılaşmanın dördüncü hakemi ise Mesut Çarık. Turkcell Süper Lig'de Ankaragücü'nü konuk edecek Beşiktaş, rakibini yenerek son haftalarda yakaladığı galibiyet serisini sürdürmeyi hedefliyor. Sezona kötü başlayan, ancak son dönemde toparlanan siyah-beyazlı takım, Denizlispor maçında yakaladığı ivmeyi Ankaragücü'nü mağlup ederek sürdürmeye çalışacak. BEŞİKTAŞ: Rüştü, İbrahim Kaş, Sivok, Ferrari, İsmail Köybaşı, İbrahim Toraman, Fabian Ernst, Tello, Tabata, Nihat, Bobo ANKARAGÜCÜ: Senecky, El Yasa, Ediz, Koray, Broggi, Weeks, Hürriyet, Barbaros, Aydın, Ceyhun, Meye
624510
DP-ANAP BİRLEŞTİ
DP-ANAP BİRLEŞTİ 31.10.2009 15:36Atatürk Spor Salonu'nda yapılan Anavatan 10. Olağan Büyük Kongresi'nde yapılan gizli oylamada, partinin tüzel kişiliğinin feshedilerek DP çatısı altında birleşme kararı çıktı. Karar aynı salonda DP'nin 6. Olağanüstü Kongresini yapan delegelerin oyuna sunuldu. Oylamada Anavatan'ın DP ile Demokrat Parti adı altında birleşmesi kabul edildi. Anavatan'ın bütün mal varlığı DP'nin oldu.
623402
İstanbul Kitap Fuarı yeniliklerle başlıyor
Yurtiçi ve yurtdışından 550 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleşen fuarda uluslararası programların yanı sıra söyleşi, panel, şiir dinletisi, atölye ve çocuk aktiviteleriyle birlikte 297 etkinlik yer alıyor. Fuarda bu sene okurları karşılayacak iki yenilik var: Uluslararası Salon ve Doğan Hızlan Kitaplığı Okuma Grupları. Fuarın uluslararası salonuna İspanya, Hollanda, İsveç, İtalya, Yunanistan, Almanya, ABD, Küba, Romanya ve Fransa gibi ülkelerden yayıncılar ve editörler yer alacak. Uluslararası salon içindeki Forum Alanı'nda ise dört gün boyunca çok sayıda yazar ağırlanacak ve etkinlikler düzenlenecek. Uluslararası salon, Kasım'a kadar 11.00-18.00 saatleri arasında açık kalacak. Kitap Fuarı'nın bir başka yeniliği ise okuma grupları. Fuar bünyesinde farklı yazarları takip eden okuma grupları, TÜYAP bünyesinde kurulan Doğan Hızlan Kitaplığı'nda fuar süresince kitapları okuyup tartışabilecekler. Fuara yurtdışından söyleşi ve imza günlerine katılmak üzere 47 yazar katılacak. Türkiye'de uzun zaman 'çok satanlar' listesinde yer alan kitapların yazarı Adam Fawer bugün söyleşi ve imza gerçekleştirecek. Amerikalı yazar Anne Chamberlin ve yazar-senarist Richard Price, Kasım'da bir panele katılacak. Mısır'da kadın hareketiyle ilgili önemli çalışmalar yapan ve muhalif kişiliğiyle tanınan Naw-al El Saadawi de yarın fuarda olacak. Fuara Fransa'dan katılan yazarlar arasında, Türkiye üzerine yaptığı araştırmalar ve haberleriyle tanınan gazeteci-yazar Marc Semo, yazar Olivier Rolin ile şair Michel Cassir ve Gérard Augustin var. Türkiye'den şairlerle bir araya gelecek olan Fransız şairler kendi şiirlerini okuyacakları bir dinletiye katılacak. Richard Gott, Geert Mark, Nancy Morejon, Gabriella Chifu, Dan Cristea fuarın yabancı konukları arasında. Zaman'ın ve Zaman Kitap'ın yazarları da bu yıl kitap fuarında okurlarıyla buluşacak. Öğrenci, öğretmen ve emeklilere girişin ücretsiz olduğu fuar giriş ücreti TL. 28. İstanbul Kitap Fuarı, ARTİST 2009-19. İstanbul Sanat Fuarı ile eşzamanlı gerçekleştiriliyor. KÜLTÜR SANAT
623408
TÜYAP'ta kitap sanatları sergisi
Fuar boyunca açık kalacak sergi ile "geleneksel sanatlarımız arasında önemli bir yer tutan Türk kitap sanatları, hat, tezhip, ebru, minyatür, cilt ve kat'ı alanlarında bugünün ustalarının eserlerini sergileyerek, bu sanatların sürekliliğine nitelikli bir katkıda bulunmak" amaçlanıyor. Sergi, Beşir Ayvazoğlu, Prof. M. Uğur Derman ve Prof. Dr. Çiçek Derman danışmanlığında hazırlanan 50 sanatçının 72 eserinden oluşuyor. KÜLTÜR SANAT
624323
"Futbolcu düşünmek zorunda"
"Futbolcu düşünmek zorunda" 31/10/09 17:41 Ankaragücü'nde forma giyen milli futbolcu Ceyhun Eriş, genç futbolcuların kendi çabalarıyla bir yerlere gelebileceğini belirtti. Futbol Federasyonu tarafından yayımlanan TamSaha Dergisi'ne açıklamalarda bulunan Ceyhun Eriş, ''Gençlerin önünü ben açmayacağım ki, kendi çabalarıyla bir yerlere gelecekler'' dedi. İnsanların, belli bir yaşa gelmiş futbolcuların oynadığını görünce ''Hala paraya doymadın mı?'' sorusunu sorduklarını belirten Eriş, şu görüşleri dile getirdi: ''Ortaya koydukları performansla, bize (artık yeter) mesajı verecekler. İnsanlar belli bir yaşa gelmiş futbolcuların oynadığını görünce (Hala paraya doymadın mı?) sorusunu soruyor. İşin sadece maddi yanından bakıyorlar. Bizim futbol dışında bir becerimiz yok ki. Zanaatkar değiliz. Çocuk yaştan beri yaptığımız mesleğin ömrü ise kısa. Futbolcu, futbolu bıraktıktan sonrasını da düşünmek zorunda. Futbolu bıraktıktan sonra bir futbolcu kadar gelir elde edemeyeceksiniz. Bunları hesap edince, yaşları ileri olup da futbola devam edenleri anlamak zor değil.'' Tugay Kerimoğlu, Bülent Korkmaz ve Hakan Şükür'ün yanı sıra şimdi de Rüştü Reçber ve Yusuf Şimşek'in futbolda emeklilik süresini yukarılara doğru çıkardıklarını anlatan Eriş, ''Tugay ağabey eğer yurt dışına transfer yapmasaydı, Türkiye'de kaldığı sezonun ertesinde futbolu bırakmış olurdu. Türkiye'de de bakış açısı değişmeye başladı. Futbolda yaşınız değil, ne kadar verimli olduğunuz önemli. Eğer 40 yaşındaysam ve bekleneni verebiliyorsam neden oynamayayım ki?'' diye konuştu. (A) Milli Takım'da oynamayı yıllardır istediğini ve şimdi bunu başardığını dile getiren milli futbolcu, ''Hedeflerinizi ne kadar yüksek tutarsanız, kariyeriniz denli uzun olur. Hedefleriniz biterse, kariyeriniz de biter'' yorumunda bulundu. -''ANKARAGÜCÜ 5. BÜYÜK KULÜP OLMALI''- Hedeflerinin ''Ankaragücü'nü daha iyi bir yere getirmek'' olduğunu belirten Ceyhun, Eriş, şunları kaydetti: ''Ankaragücü'nün Türkiye'deki 5. büyük kulüp olması gerekiyor. Camia olarak diğer takımlardan köklü olduğunu biliyoruz. Yüzüncü yılını kutlayan dördüncü takım. Müthiş bir taraftar kitlesine sahibiz. Onlar, takımın arkasında durduğunda gerçek anlamda itici bir güç. Ankaragücü, futbolcuların oynamak için can attığı bir cazibe merkezi haline gelmeli. 100. Yılda Şampiyonluk parolası, aslında takımın daha ileriye gitmesi için bir sembol. Bu kadar yıl şampiyon olmayıp da 'Şimdi şampiyon olacağız' demek zaten çok iddialı bir cümle. Öncelikli olarak mümkün olduğu kadar üst sıralara tutunmaya çalışacağız. Bunun dışında maddi ve manevi bazı sıkıntıları çözmemiz gerekiyor. Bunlar da atlatıldığında, kulüp beklenen noktaya gelecektir. 100. yıl, umarım takımın yükselişe geçmesi için bir başlangıç olur."
623126
İstanbul'da Şüpheli Ölüm
: İstanbul'da Şüpheli Ölüm Solunum cihazına bağlı kanser hastasının ölümü üzerine yakınları hastaneyi birbirine kattı. Olaylı ilgili 12 kişi gözaltına alındı. Yayına Giriş: 31.10.2009 00:45:24 Güncelleme: 31.10.2009 00:45:24 İstanbul'da solunum cihazlarına bağlı yaşatılan kanser hastasının ölümü üzerine yakınları, hastaneyi birbirine kattı. Olayda hastanenin iki güvenlik görevlisi ile hayatını kaybeden genç kızın ailesinden 10 kişi gözaltına alındı. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kan kanseri tedavisi gören ve solunum cihazına bağlı yaşatılan Meryem Topçu'nun akrabalarından oluşan kalabalık bir grup, Meryem Topçu'yu alıp evlerine götürmek istedi. Buna izin verilmemesi üzerine, iddiaya göre, aile, hastaya bağlı cihazları kopartarak, Meryem'in ölümüne sebep oldu. Hastane yetkilileri durumu emniyet güçlerine bildirdi. Polis, hayatını kaybeden Topçu'nun annesi ile birlikte 10 kişi ve iki güvenlik görevlisini gözaltına aldı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
623375
SELİM İLERİ Yasadıgım Evler...
Sonra birdenbire Frankfurt'a geçer. Frankfurt'ta Goethe'nin evindeyiz. Mihmandarımız Ahmed Hâşim. Haşim, ölümünden yüz yıl sonra bile Goethe'nin evindeki yaşarlığa şaşıp kalmıştır. Frankfurt Seyahatnâmesi'nin sayfalarını ben de çok severim. Hâşim'in Goethe'ye duyulmuş saygı karşısında hüzünlenişi okura çarçabuk geçer. Hele 'mürekkep lekeleri'. Bu korunmuşluk, bu koruyuş "O Belde" şairinin ruh dünyasını allak bullak eder. Birsel'e gelince, ince istihzasını gizleyerek, Rumelihisarı'na, Âşiyan'a yol alır. Gidenler "orada kadife yeleği, kadife gömleği, kadife takkesi, geniş göğsü, parlak siyah saçları ve açık alnıyla Fikret'in (Tevfik Fikret) her an, bir yerlerden karşılarına çıkacağı duygusuna kapılmış" olabilirlermiş. Derken Âşiyan Müzesi'nin içyüzüne geçilir: Eşya savrulup gitmiş. Müze zaten Fikret'in ölümünden otuz yıl sonra ancak var olabilmiştir. Şairin kitaplığı ortalarda yok. Karyola Fikret'in değil ama, onunmuş gibi sergileniyor. Asıl orijinal möble savrulup gitmiş. Neyse ki yazı masasıyla koltuğu Fikret'in; sahte değil. "Gerçi bunlar da bir vakitler Edebiyat Fakültesi'ne armağan edilmiştir ama Müze kurulurken, Fikret'in arkadaşlarından birinin anımsamasıyla, Fakülte ambarına atılmış olan kanepe ve koltuklar oradan çıkartılarak Müze'ye alınmıştır." Salâh Birsel bütün bunlara rağmen umutlarını söndürmez; şairlerin, yazarların bizde de 'evcek' korunacağı günlere inanmak ister. Böylesi müzelerimizin âkıbetini bildiğimden, kendime hiç hayaller biçmedim. Ama -zaten çapta olmadığımı çoktan sezinleyerek- yaşadığım evleri anlatmak istiyorum. Hiç değilse hatıralarla avunurum... Doğduğum ev, Kadıköyü'nde, Bahariye Caddesi'nde bir 'apartıman' katı, Geren Apartımanı'nın giriş katı. Bugün de yerli yerinde duruyor. Yarın da durursa, dış cephe duvarına tabii "Selim İleri burada doğdu" falan yazılmayacak. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Böyle heveslerim yok. Gelgelelim doğduğum evden kırpıntı anılar beni hep Ziya Osman Saba'nın eşsiz şiirine götürür: "Çocukluğum, çocukluğum... Uzakta kalan bahçeler. sabahlar, geceler, Gelmez günler çocukluğum." Hatırladıklarım arasında, mutfağımızın balkonundaki mangal, külbastı, köfte... Mutfağımızın 'havagazı' ocağında tütsülenen çiroz; çirozla birlikte dereotu, sirke, azıcık zeytinyağı... Yeşil gözlü, körüklü radyomuz; dinlediğim, daha doğrusu hatırlayabildiğim ilk radyo tiyatrosu aygıttan... Moda'ya gidişlerimiz de silinmemiş. Safiye Erol'un Kadıköyü'nün Romanı'ndaki gibi bir Moda'ydı; Kadıköyü'nün Romanı 1939 tarihlidir, demek süreçte İstanbul çılgıncasına değişmiyormuş. Moda'dan dönüşte tramvaylar... Geren Apartımanı'ndan hangi yıl ayrıldık? Arada Almanya, ama ben İstanbul'daki evlerim(iz)den söz açmak istiyorum. Almanya dönüşü Cihangir'e taşındık: Kumrulu Yokuş Sokağı, Ümit Nüvit Apartmanı, No 32, Cihangir. 49 25 61 nolu telefonumuz evde. Telefon, İstanbul evlerinde öyle azdı ki: 49 25 61 nolu telefonumuzu görmek için komşularımız günlerce bize gelmişlerdi. Öyleyken, tuhaf bir 'üstünlük' elde etmiştik. -7 Eylül kepazeliğiyle Rum yurttaşlarımızın İstanbul'u terk etmedikleri zaman dilimiydi. Komşumuz Madam -Ah adı neydi?!- ellilerine merdiven dayamışken, eski kocaman pikaplarda bütün günler Elvis Presley ve Adriano Celentano dinlerdi, kömür plakları Atina'daki akrabaları göndermiş. Celentano'nun "Kiss me good-bye"ı bugün de kulaklarımda yankır. Cihangir'deki kira evimiz benim için fevkalâde zengin bir kaynak oldu. Geçmiş, Bir Daha Geri Gelmeyecek Zamanlar roman dizisinde dile getirmeye çalıştım. İlk aşklarımı Cihangir'deki evimizde otururken yaşadım. Şimdi yine burnumun direğini sızlatan. evde ergenlik çağına eriştim. 6-7 Eylül'den sonra Rum yurttaşlarımız Cihangir'den, İstanbul'dan parti parti gittiler. Gözyaşlarıyla örülü ayrılık, veda ediş sahnelerini unutmadım. 27 Mayıs'ı Cihangir'deki -yine- giriş katında yaşadık. Yeşil gözlü radyomuzun yerine Phillips radyo, bitmez tükenmez, mide bulandırıcı Yassıada Duruşmaları. Bir şeyler çöküyor, göçüyor; bizi bugünlere getirecek 'medeniyet kaybı' başlıyordu. evdeyken 'tiyatro'yla tanışmam. (Aachen kentinde seyrettiğim çocuk müzikalini saymıyorum.) Beyoğlu Yeni Komedi'ye bir cumartesi, öğleden sonra. Bedia Muvahhit, Reşit Baran, Alev Gürzap gözümün önünde. Galatasaray Lisesi hazırlık sınıfı; yatılı öğrenciyim. Cihangir'deki evimizi her gece gözyaşlarıyla... Nasıl anmadan geçeyim, Beyoğlu sinemalarını! Yeni Melek'in fuayesinde siyah-beyaz Elizabeth Taylor, Ava Gardner, buz bakışlı Kim Novak ve serseri gülümseyişli Gary Cooper. Artık romanlar okuyordum. Meselâ Hürriyet gazetesinde tefrika edilen, Muazzez Tahsin Berkand imzalı Yılların Ardından: Büyüklere yazılmış ve gizli gizli okuduğum ilk 'aşk' romanı. Mesela Yakup Kadri'den Hep şarkı; meğer Yakup Kadri'nin son romanıymış. Hayat mecmuasında tefrika edilen Karlı Dağdaki Ateş... okuma coşkularına yalnız Necip Fazıl seslenir: "Kim bilir nerdesiniz, Geçen dakikalarım, Kim bilir nerdesiniz?" Yıldızların düştüğünü söylüyor Necip Fazıl; nereye-nereye? Yıldızların düştüğü yerde bütün evlerim. Cihangir'den Teşvikiye'ye. Bu kez, Ocak Apartmanı 44 numara, daire 11. Alt katımızda Ayşecik (Zeynep Değirmencioğlu) ve ailesi oturuyorlar. Aka Gündüz'ün Bir Şoförün Gizli Defteri'ni -tarih kitabımızın zırhında- bu evde okuyorum. Romanlar yazmak istiyorum. Git git yaşlanan, göçen belleğimde izi en çok kalmış Teşvikiye'deki evdir. Cumartesi Yalnızlığı'ndaki tüm hikâyeleri orada yazdım, orada 'yazar' oldum, benim için çok önemliydi. Oradayken öldü babam. Orada hastalandı annem. 12 Mart'ı orada yaşadım. 12 Eylül'ün çirkin anıları hepsi orada. Hılımı pırtımı, eskimi püskümü toplayarak, kaçarcasına Şişli'ye, Eksercioğlu Sokağı'ndaki Köşe Palas'a bir nisan başlangıcında taşındım. Benim, aziz, iki alt kat komşum, Nur Hanım!, sizi Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak'ta yazmaya çalıştım. Salâh Birsel Felsefe'den sınıf arkadaşınızmış. Sigaraya hangi evde başladım? Galiba Teşvikiye'de, yirmi sekizimdeyken. Şimdi bu fotoğraf sigarasız mı olacak? Oysa fosur fosur içiyorum. Bu fotoğraf sigarasız olacak: Sıracevizler'deki evde; şimdilik son evde. İrkilerek yaşamaya, bugünün dünyasına. Yaşadığım evler: İçimde Charles Baudelaire sıkıntısı. "Akşam olsa diyordun. İşte oldu akşam."
624495
"Yüzünü Doğu'ya Çevirdi"ye Yanıt
: "Yüzünü Doğu'ya Çevirdi"ye Yanıt Pakistan ve İran gezilerinin ardından yapılan, "Türkiye yüzünü Doğu'ya çevirdi" yorumlarını yanıtlayan Erdoğan, "Bu büyük ülke tablosudur" dedi. Yayına Giriş: 31.10.2009 21:08:03 Güncelleme: 31.10.2009 21:08:03 Başbakan Erdoğan, Pakistan ve İran ziyaretlerinin ardından yapılan," Türkiye'nin yüzünü Batı'dan Doğu'ya çevirdiği" yönündeki yorumlara, bu kez ulusa sesleniş konuşmasında cevap verdi. Ekim ayı içerisinde Finlandiya, Slovakya ve Yunanistan Başbakanları ile yaptığı görüşmeleri hatırlatan Erdoğan, dış politikadaki yoğun takvimin, Türkiye'nin hem bölgesel ve küresel meselelerdeki açılımlarının ve gayretlerinin açık göstergesi olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, "Bu tablo, Türkiye gibi büyük ve güçlü bir ülke için olması gereken tablodur" dedi. "Kardeşlik İlişkilerini Yeniden Canlandırmak Arayışındayız" Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasının dış politika başlığında ilk olarak Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinde yaşanan gelişmelere yer verdi. Başbakan, "Geçmişten gelen anlaşmazlıkları tatlıya bağlamanın, tarihte asırlar boyunca ahenk içinde yürüyen dostluk ve kardeşlik ilişkilerini yeniden canlandırmanın arayışı içindeyiz" dedi "Meseleyi İstismar Edenler Var" Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Karabağ sorununun diyalog yoluyla çözülmesini istediklerini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: "Sürecin başından beri Azerbaycan'ın menfaatlerini kendi menfaatlerimiz gibi gördük, her zeminde aynı hassasiyetle savunduk. Maalesef hem bizim ülkemizde hem de Azerbaycan içinde, bu meseleyi hakkaniyetten uzak bir tavırla istismar edenler, yalan yanlış bilgilerle iki ülkeyi birbirine karşı kışkırtmak isteyenler var." Suriye ve Irak'la Yaşanan Süreç Suriye ile Irak ile başlayan yeni sürece değinen Erdoğan, benzer bir stratejik iş birliği sürecinin Rusya ile de başlatmak için karşılıklı olarak hazırlıkların sürdüğünü açıkladı. Pakistan ve İran Ziyaretlerinin Değerlendirmesi Erdoğan, Pakistan ziyareti sırasında, bölge barışı, küresel kriz ve diğer dünya meseleleri hakkında görüş alışverişinde bulunulduğunu ve ülkeler arasındaki ilişkileri çok yönlü olarak daha da geliştirmek konusunda fikir birliğine vardıklarını ifade etti. Başbakan, İran temaslarına ilişkin olarak da "Ortadoğu'da barışın tesisi, enerji politikaları, terörle mücadele, nükleer silahlanma gibi konuları bütün boyutlarıyla ele aldık. İran'ın nükleer programıyla ilgili tartışmalarda üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu bir kere daha ifade ettik" sözlerini kullandı. "Türkiye Yüzünü Batı'dan Doğu'ya Çevirdi" Yorumlarına Yanıt Başbakan Erdoğan, konuşmasının son bölümü ise Pakistan ve İran ziyaretlerinin ardından yapılan, "Türkiye'nin yüzünü Batı'dan Doğu'ya çevirdiği" yönündeki yorumlarına cevap niteliğindeydi. Erdoğan, Ekim ayı boyunca Makedonya Cumhurbaşkanını, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Boşnak Üyesi Slajdziç'i, Finlandiya Başbakanı Vanhanen'i, Gürcistan Başbakanı Gilauri'yi, Yunanistan Başbakanı Papandreou'yu ve Slovakya Başbakanı Fitzo'yu misafir ettiklerini hatırlattı. Başbakan, şöyle devam etti: "Dış politikadaki bu yoğun takvim, Türkiye'nin hem bölgesel ve küresel meselelerdeki açılımlarının, gayretlerinin, dinamizminin açık göstergesidir. Bu tablo Türkiye gibi büyük ve güçlü bir ülke için olması gereken tablodur. Türkiye huzur ve istikrarıyla, büyük ekonomik potansiyeliyle, tarihi ve kültürüyle bölge için de bir şanstır. Bunu bütün dünya da bugün kabul etme noktasına gelmiştir."
623334
Grip olan Çubukçu çocukları öpmedi
Grip olan Çubukçu çocukları öpmedi 31.10.2009 Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, açılış için gittiği Gümüşhane'de kendisine çiçek veren öğrencileri grip olduğu için öpmedi. Gümüşhane Üniversitesi'nin (GÜ), 2009-2010 akademik yılı açılış törenine katılmak üzere kente gelen Çubukçu, Vali Enver Salihoğlu'nu ziyaret etti. Ziyarette, Valiliğin başlattığı ''Haydi Kızlar Liseye'' kampanyası kapsamında, Kız Teknik ve Meslek Lisesi'si öğrencileri, Bakan Çubukçu'ya çiçek verdiler. Çiçekleri alan Çubukçu, grip olduğu için öğrencileri öpmeyeceğini belirterek, "Grip enfeksiyonu geçiriyorum. Hiçbirinize bu enfeksiyonu bulaştırmak istemem. İnşallah bir gün sizleri işlerinizin başında görürüm'' dedi. Bu arada, Bakan Çubukçu'nun, programında yer alan Sağlık Meslek Lisesi öğrenci pansiyonu ziyaretini, grip olması nedeniyle iptal ettiği öğrenildi. Çubukçu, Gümüşhane Üniversitesi'nin akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Bilgili, donanımlı, düşünen, üreten, dünyaya ve yeniliklere açık, değerlerine bağlı, teknolojiyi en üst seviyede kullanabilen gençler yeni yüzyılda en büyük zenginliğimiz ve gücümüz olacaktır'' dedi. GÜ'nün 2008'de kurulan üniversiteden biri olduğunu hatırlatan Çubukçu, üniversitenin Gümüşhane'yi gelecek yıllarda ileri noktaya taşıyacağını söyledi.
624282
Öcalan: Dağdan kimse inmeyecek
Öcalan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı demokratik açılım konusundaki son tutumu nedeniyle eleştirdi, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açılıma yaklaşımını ise övdü. Öcalan, Kandilli ve Mahmur kampından gelen 34 kişi karşılamaya gidenler arasında AKP'lilerin de bulunduğunu iddia etti. Öcalan, "Bu grupların gelişi Hükümetin gerçek yüzünü, niyetini ortaya çıkarmıştır. Hükümetin planı suya düştü. Oraya gidenler sadece DTP ya da PKK sempatizanı değildir. AKP'liler de gitti" dedi. PKK'nın lideri Abdullah Öcalan, demokratik açılımın "hikaye" olduğunu iddia etti ve "Asıl amaçları PKK'nin tasfiyesidir" dedi. Öcalan, bundan sonra hiçbir grubun Türkiye'ye gelmeyeceğini açıkladı. Fransa'nın Korsika'ya verdiği hakların güneydoğu sorunu için de uygulanmasını öneren Öcalan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı demokratik açılım konusundaki son tutumu nedeniyle eleştirdi, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın da açılıma yaklaşımını ise övdü. KORSİKA ÇÖZÜMÜ ÖNERDİ ANF'nin haberine göre, Öcalan, İmralı'da avukatlarıyla yaptığı haftalık görüşmede, "demokratik açılım"a ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Öcalan, bundan sonra hiçbir grubun Türkiye'ye gelmeyeceğini ifade ederek, Başbakan Erdoğan'ın birkaç rolü birden oynağını iddia etti ve "Ama Kürtler bu golü yemez" dedi. Bu açılım sürecinin geldiği son noktanın yine "Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete" olduğu görüşünü savunan Öcalan, Hükümete "Fransa'nın Korsika'ya tanıdığı hakların Kürtlere tanınması" önerisinde bulundu. "KARŞILAMAYA AKP'LİLER DE GİTTİ" İDDİASI Öcalan, Kandilli ve Mahmur kampından gelen 34 kişiyi karşılamaya gidenler arasında AKP'lilerin de bulunduğunu iddia etti. Öcalan, "Bu grupların gelişi Hükümetin gerçek yüzünü, niyetini ortaya çıkarmıştır. Hükümetin planı suya düştü. Oraya gidenler sadece DTP ya da PKK sempatizanı değildir. AKP'liler de gitti. Hükümeti korkutan da budur. Kendi oy kaybından korktu. Ama bu durum öyle oy hesabıyla yürütülecek bir durum değil. Barış ciddiyet ister. Ben, çağrıma uyup gelen bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Böylece bana bağlılıklarını göstermişlerdir. Kürt halkı barış iradesini açıkça ortaya koymuştur. Ama buna karşılık Hükümet ciddi yaklaşmamıştır. Bu böyle olmaz. Bir yandan İçişleri Bakanı bir şey diyor, diğer yandan bu şehit aileleri istismar amaçlı Meclis'e giriyorlar, Meclis Başkanı'yla görüşüyorlar, saygısızca konuşuluyor, hakaret ediliyor, terör merör diyorlar. Bu saygısızlıktır" diye konuştu. AKP SAMİMİ DEĞİL, BARIŞ İSTEMİYOR AKP'nin açılım sürecinde ciddi olmadığını iddia eden Öcalan, AKP'nin "barış" konusunda samimi olmadığını öne sürdü. Öcalan şöyle konuştu: "AKP, bu işte ciddi değil. Kasım ayı içinde birşeyler olabilir diyorlar ama göreceğiz. Bunlar bir tek halkı aldatmıyorlar devleti de aldatıyorlar. Günübirlik çıkarlarını düşünen politikacılar devlete de zarar veriyor, devletin itibarı ve saygınlığına gölge düşürüyorlar. Devlet adamlığı ciddiyet ister. Osmanlı'da devlet adamlığı vardı, devlet ciddiyeti vardı, bunlarda da yok. Barış ciddi iştir, AKP samimi değil, bunların barış istedikleri yok. Bu açılım sürecinin geldiği son nokta yine "Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete"dir. Yine her şeyin günahını Kürtlerin üzerine atmaya çalışıyorlar. Bunların yaklaşımı on beş yaşındaki kızı kandırmaya çalışmaktır. Burada bana bu muameleyi yapmaya çalışıyorlar. Ama sonuç alamazlar. Süreci yeniden değerlendireceğiz falan diyorlar, olmaz böyle. Erdoğan'ı ciddiyete davet ediyorum. Bundan sonra grup da gelmeyecek. Gelmelerine gerek kalmadı."
623834
Başkentte su kesintisi
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Başkentte su kesintisi ANKARA () Ankara'nın Keçiören ilçesi Subayevleri Mahallesi'nde yapılacak içme suyu bağlantı çalışması nedeniyle Kasım'da bazı bölgelere 10 saat su verilemeyeceği bildirildi. Büyükşehir Belediyesi'nde yapılan açıklamaya göre, içme suyu bağlantı çalışmaları nedeniyle Kasım Salı günü sabah saat 08.00'den akşam 18.00'e kadar 10 saat süreyle Subayevleri Mahallesi üst kodları ile Hasköy Mahallesi Üçpınar Caddesi civarında su kesintisi uygulanacak. 31.10.2009 GÜNDEM
623862
Kadına böyle çarptı!
Kadına böyle çarptı! Giriş Saati 31.10.2009 11:38 Güncelleme 31.10.2009 11:43 Van'da kırmızı ışık ihlali yapan bir jeepin, yolun karşısına geçmeye çalışan kadına çarpması kameralara saniye saniye yansıdı. Van Emniyet Müdürlüğü tarafından geçen yıl hizmete sokulan ve şehrin 63 noktasına yerleştirilen 205 Van Görüntülü İzleme Sistemi (VAGİS) kameraları, ilginç kazaları görüntüledi. Kent trafiğinin yoğun olduğu tüm bölgelerde mevcut olan kameralar, başta trafik kazaları olmak üzere çeşitli olayları 24 saat kesintisiz kaydediyor. Bu görüntüler içerisinde yer alan yaya ve sürücü hatalarının neden olduğu trafik kazaları, bir anlık dikkatsizliğin ne denli kötü sonuçlara yol açabileceğini gözler önüne seriyor. Van'da son hafta içerisinde meydana gelen ayrı trafik kazası kameralar tarafından saniye saniye kaydedildi. Van Emniyet Müdürlüğü'nün yeni hizmete soktuğu kırmızı ışık ihlallerini görüntüleyen kamera, ışık ihlali yayan araçların hem görüntülerini hem de meydana gelen kazaları saniye saniye çekiyor. Önceki gün saat 14:30 sıralarında yeşil ışığın yanmasına saniye kala yoldan karşıya geçmeye çalışan Y.G. (33) isimli kadın, ışık ihlali yapan jeep sürücüsünün çarpmasıyla kendini asfaltın üzerinde buldu. Çevredeki vatandaşların ihbarı ile bölgeye gelen 112 Acil Servis ekibi, yaralı bayanı hastaneye kaldırırken, kazadan sonra aracını park eden sürücü de hastaneye giderek bayanın tedavisinin yapılmasına yardımcı oldu. Sürücülerin dikkatsizliğinden kaynaklandığı diğer kazalar ise maddi hasarlarla atlatıldı. Bu kazalarda VAGİS kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi.
624133
Ve Beckham Milan'da
Ve Beckham Milan'da Giriş Saati 31.10.2009 13:17 Güncelleme 31.10.2009 13:17 Los Angeles Galaxy forması giyen İngiliz yıldız David Beckham'ın İtalyan ekibi AC Milan'a transferinin tamamlandığı bildirildi. İtalya Birinci Futbol Ligi (Serie A) takımlarından AC Milan'ın Başkan Yardımcısı Adriano Galliani, MLS ligi takımlarından LA Galaxy ile David Beckham'ın kiralık olarak AC Milan'a transferi konusunda anlaşmaya vardıklarını belirtti. AC Milan Teknik Direktörü Leonardo da transferden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beckham geçtiğimiz sezon da form tutmak için Milan'a kiralık olarak gelmiş ve 18 maçta forma giyip gol atmıştı. 34 yaşındaki tecrübeli futbolcu, İngiltere Milli Takımı Teknik Direktörü Fabio Capello'nun formsuz oyuncuları 2010 Dünya Kupası Finalleri kadrosuna almayacağını açıklamasının ardından Milan'la görüşmelerini hızlandırmış ve LA Galaxy Kulübü'nde kendisine yardımcı olmasını talep etmişti.
623204
Anayasa Mahkemesi'nin CMK kararı sonucu değiştirmez; belge sivil yargının görev alanında
Hukukçuların net tavrına rağmen soruşturmanın sivil savcılıktan alınıp askerî savcılığa verilmesi için asker kanadından bazı girişimlerde bulunulduğu iddiası gündemde. Buna göre, Anayasa Mahkemesi askere sivil yargı yolunu açan yasayı iptal ederse soruşturmanın askerî savcılığa alınması sağlanacak. Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu'nun Anayasa Mahkemesi'nde yasanın iptali için görüşmelerde bulunduğu ileri sürülüyor. Ancak hukukçular bu çabanın sonucu etkilemeyeceği görüşünde. Askere sivil yargı yolunu açan Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) değişikliği olmadan önce de 'devlet güvenliği ve anayasal düzene karşı suçlar' sivil savcıların yetki alanındaydı. "Darbe yapmak askerin göreviyle ilgili değil, devletin güvenliği ve anayasal düzenle ilgili olduğundan sivil yargının işi" şeklinde özetlenen durum CMK değişikliğiyle yoruma imkan vermeyecek şekilde kanunlaştırıldı. CMK değişikliğinden önce yürürlükte bulunan Askerî Ceza Kanunu ve Askerî Mahkemelerin Kuruluş Kanunu'na göre de darbe teşebbüsü askerî suç sayılmıyor. Yani Anayasa Mahkemesi iptal kararı verse bile soruşturma sivil yargının olacak. Ceza Hukuku Profesörü Bahri Öztürk, bu duruma şu sözlerle dikkat çekiyor: "Islak imzalı belge darbe teşebbüsü kapsamında soruşturulur. Darbe teşebbüsünün askerî mahalde işlenmesi askeri suça sokmaz. CMK değişikliği, bazı hukukçuların askerî mahal kavramını dar, lafzi yorumlamaları nedeniyle çıkarılmıştır. Darbe yapmak askerin görevi midir? Kesinlikle görev suçu içerisinde mütalaa edilemez. Sivil mahkemeler yetkilidir." Albay Dursun Çiçek'in imzalı belgenin orijinalinin ortaya çıkması 'fotokopi belgeden delil olmaz' iddiasını çürüttü. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 'kâğıt parçası' diyerek görmezden geldiği belgenin hazırlanmasında görev alanlar ile olayı kapatmak için yapılanlar ihbar mektubunda detaylarıyla anlatılıyor. Orijinal belge ve ihbar mektubu sivil savcılığın elini güçlendirdi. Başta Dursun Çiçek olmak üzere asker şüphelileri ise yargılanma korkusu sardı. Askerî savcılığın olumsuz sicilini görmezden gelenler, şimdi darbe teşebbüsünün belgesi sayılan planla ilgili soruşturmada askerî yargının görevli olduğunu savunuyor. Tarafsızlığı ve bağımsızlığı tartışmalı askerî yargıdan, sicil amiri konumundaki komutanlarını yargılamasını bekliyorlar. İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın fotokopi belgesi üzerine başlatılan soruşturmada gündeme getirilen tartışma yeniden canlandırılıyor. Taraf Gazetesi, Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu'nun Anayasa Mahkemesi'ndeki askerî sivil yargı yolunu düzenleyen CMK değişikliğinin iptali için görüşmelerde bulunduğunu öne sürdü. İddiaya göre, Anayasa Mahkemesi yasayı iptal ederse, plan soruşturması sivil savcılıktan alınıp askerî savcılara verilecek. 11 Temmuz'da yürürlüğe giren CMK değişikliğiyle askerlerin işlediği 'devletin güvenliğine karşı suçlar, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, TC hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini engellemeye teşebbüs, silahlı örgüt ve suç için anlaşma' gibi suçlarda özel yetkili sivil savcılıklar tarafından yürütüleceği hüküm altına alındı. CMK değişikliği, sivil-askerî yargı tartışmasına son noktayı koydu. Ancak darbe teşebbüs suçlarının soruşturması CMK değişikliğinden önce de sivil yargının görev alanına giriyordu. Nitekim Ergenekon terör örgütüyle bağlantılı olarak, aralarında muvazzaf askerlerin bulunduğu kişilere Sarıkız, Ayışığı, Eldiven ve Yakamoz isimli darbe planlarından dolayı dava açıldı. Bu konuda Genelkurmay'ın 'asker kişilerin askerî mahalde işledikleri suçları soruşturmak bizim yetkimizde' gerekçesine sığındığı belirtiliyor. Bu iddia gerçeği yansıtmıyor. Yalnızca askerî mahal kavramı bir suçun askerî mi sivil mi olup olmadığını belirlemeye yetmiyor. 353 sayılı Askerî Mahkemelerin Kuruluş Kanunu, 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu (ACK) ile Türk Ceza Kanunu (TCK) bir suçun askerî suç olup olmadığını belirliyor. İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın aslı Ergenekon sanığı avukat Serdar Öztürk'ün bürosunda ele geçirilmişti. Savcılar da Albay Dursun Çiçek'in 'Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla savunması' için hazır edilmesi doğrultusunda Genelkurmay'a yazı göndermişti. Savcılık, kaos planını Ergenekon sanıkları (sivillerle) müşterek işlenen suçlar arasında kabul ediyor. Yani planın uygulamaya konulması aşamasında örgüt üyesi sivil şahıslarla birlikte hareket ediliyor. Bu durum, sadece askerî mahal ile suçun askerî yargıya taşınmasının hukuka aykırı olduğunu ortaya koyuyor.
624428
Çarşı iznine çıkan asker bıçaklandı
Çarşı iznine çıkan asker bıçaklandı 31.10.2009 22:04Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nde çarşı iznine çıkan bir asker, henüz belirlenemeyen bir nedenle bıçaklanarak yaralandı. evredeki vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, yaralı askeri kendi araçlarıyla hastaneye kaldırdı. Selahattin KAURU DOĞUBAYAZIT (AHT) Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda vatani görevini yapan Kadir Tufan adındaki asker, sabah çıktığı çarşı izninde İsmail Beşikçi Caddesi üzerinde aniden yere yığıldı. Yere düşen mehmetçiğe çevrede bulunan vatandaşlar yardım etti. Önce bayıldığı sanılan askere kolonya koklatıldı, askerin elindeki kanı gören vatandaşlar, kazağı sıyırdıklarında bıçak yarasını fark etti. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, ambulans istedi. Ancak ambulans gelmeyince yaralı asker, polis aracıyla Doğubayazıt Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Olayla ilgili çelişkili bilgiler verdiği öğrenilen askerin kim ya da kimler tarafından yaralandığı araştırılıyor.
623516
Trabzon'da etkili yağış hasar verdi
Akşam saatlerinde etkisini artıran sağanak, no'lu Erdoğdu mahallesi Kisana caddesindeki Başkent sitesinin bahçesinin istinat duvarının yıkılmasına neden oldu. Duvarın altında kalan bir midibüs ve kullanılamaz hale geldi. Belediye ekipleri, araçları çıkarmak için çalışma başlattı. Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu da olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Öte yandan, Kalkınma Mahallesi 107. Sokak'taki bir binanın istinat duvarı da aşırı yağış nedeniyle yıkıldı. Belediye ekipleri, yıkılan bölümdeki hafriyatı kaldırmak için çalışma başlattı.
624069
15:56 İran'da feribot battı: ölü, kayıp
'da battı: ölü, kayıp ’da bir feribotun batması sonucu bir kişi hayatını kaybetti, üç kişi kayboldu. Devlet televizyonu, ’ndeki kıyı kenti Buşehr’de limana yanaşmak isteyen feribotun yüksek dalgalar sonucu dün akşamüstü battığını duyurdu. Hark adasından yolcu getiren feribottaki diğer 21 kişinin ise kurtarıldığı, yaralı olanların hastanelerde tedavi altına alındığı belirtildi. Arama kurtarma ekibinin, kaybolan üç kişiyi bulmak için çalışmalarını sürdürdüğü kaydedildi. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
623309
Ülker çocukları sevindiriyor
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Ülker çocukları sevindiriyor Ülker Kellogg's Coco Pops, çocukları sevindirecek yeni bir kampanya hazırladı. Süte katılıp yenen çikolatalı mısır gevreği paketlerinden 'sihirli pipet kaşıklar' çıkıyor. 375 gramlık kampanya paketlerinde yer alan kaşıklar, özel pipetiyle süt içerken renk değiştiriyor. Coco Pops'ların içinde kan yapımına yardımcı olan demir, kemik gelişimini destekleyen kalsiyum ve bağışıklık sistemi gelişimine, alyuvar oluşumuna yardımcı grubu vitaminleri bulunuyor. 31.10.2009 CUMARTESİ
624230
Erdal İnönü kabri başında anıldı
Eski başbakan yardımcılarından Erdal İnönü, ölümünün 2. yıl dönümünde Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında anıldı. Sağanak yağış altında gerçekleştirilen anma töreninde Kur'an-ı Kerim okundu, dualar edildi. Törende konuşan İnönü'nün eşi Sevinç İnönü, Erdal İnönü'nün yokluğunu hissettiklerini belirterek, ''Çok yönlü, pozitif bir insandı. Türk toplumuna da ileride çok iyi bir örnek olarak kalacaktır. Gençler yaptığı çalışmalardan istifade edecektir'' dedi CHP Sözcüsü ve Genel Sayman Mustafa Özyürek de Erdal İnönü'nün Türkiye'de demokrasinin gelişmesinde büyük katkıları olduğunu ifade etti. Özyürek, ''Erdal İnönü'nün darbe sonrasında çok partili düzenin yerleşmesinde ve sosyal demokratların siyasette var olmasında büyük rolü oldu. Kendisini tekrar rahmetle anıyoruz'' diye konuştu. Törene, Erdal İnönü'nün yakınları ve sevenleri ile Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi de katıldı. AA
623824
'İki parti DP çatısı altında bütünleşmektedir'
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ 'İki parti DP çatısı altında bütünleşmektedir' ANKARA (A.A) ANAVATAN Genel Başkanı Salih Uzun, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin iki güzide partisi, milletimizin varlığı, refah, mutluluğu için iki eşit, kurucu unsur olarak DP çatısı altında birleşmekte ve bütünleşmektedir' dedi. ANAVATAN Genel Başkanı Salih Uzun ve DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, bütünleşme kongresinin yapıldığı Atatürk Spor Salonu'na beraber geldi. İki lider salonda, 'hoş geldiniz demokrasi kahramanları' sloganı ile karşılandı. Salih Uzun, kongrede yaptığı konuşmasına, 'Türk demokrasi tarihinin gördüğü en büyük buluşmaya hoş geldiniz' diyerek başladı. Salondakilere, 'Atatürk'ün, Özal'ın, Menderes'in evlatları' diye seslenen Uzun, ay önce DP Genel Başkanı Cindoruk ile iki partinin bütünleşmesi için görüşmeler yaptıklarını kamuoyuna beyan ettiklerini anımsattı. Parti tabanlarına ve ülkeye, Türkiye'nin alternatif bir siyaset ve iktidar aradığını söylediklerini dile getiren Uzun, iki partinin bütünleşmesi için teknik ve hukuki gereklerin yerine getirildiğini belirtti. Birleşme sürecinin hiçbir aşamasının kapalı kapılar ardında yapılmadığını vurgulayan Uzun, çalışmaların teşkilatların bilgisine sunulduğunu anlattı. Merkez siyasetin artık kendisine yeni bir yön çizme noktasına geldiğini belirten Uzun, 'Artık hepimiz biliyoruz ki Türk sağı ve Türk siyasetinin merkezi son yıllarda tüm provokasyonlarla karşı karşıyadır' dedi. Bu süreçle birlikte ülkenin kamplara ayrıldığını, insanların yaşam biçimleri ve inançları üzerinden siyaset geliştirildiğini savunan Uzun, bu sürece ANAVATAN ve DYP'nin hazırlıksız yakalandığını söyledi. Yıkıcı sürecin millete olan maliyetinin üzücü olduğunu anlatan Uzun, şöyle devam etti: 'Anadolu coğrafyasında ayakta kalmak zordur. 600 yıl önce bu topraklar bir Moğol istilası yaşadı. Şu anki siyasi manzarayı Moğol istilasının yaşandığı döneme benzetiyorum. Türk siyaseti şu anda adete bir Moğol istilası ile karşı karşıyadır. Her yeri işgal etmek, her kurumu işgal etmek... Kendinden olmayanı sindirmek, yok etmek istila değil de nedir? Sadece talan ediyorlar, yağmalıyorlar. Bugünkü iktidar kadroları siyasetin Moğollarıdır. Bütün yerleşik ayarlarla, hassas dengelerle oynadılar. Tüm değerleri, milli hassasiyetleri tahrip ettiler. Büyük bir açgözlülükle, doymak bilmeyen iştahla devleti paçavraya çevirdiler. Bu istilanın sonu gelecektir. Bunlar da Moğollar gibi tutunamayacaklar, sönüp gidecekler. Çünkü bunların her yeri ele geçirme, işgal etme dışında bir niyetleri, ufukları, vizyonları yok. Onlara sesleniyorum: Ey siyasetin Moğolları, sanmayın ki devri iktidarınız sonsuza dek devam edecek. Sanmayın ki kibirden şişmiş kadrolarınızdan bu memleket kurtulamayacak. Bu salondan haber veriyorum. Merkez sağ siyasetin yaşadığı bu fetret devri bugün sona erecek. Bu istilaya son verecek irade, bu salonda ortaya çıkacak irade olacaktır. Bizim yokluğumuzda birileri geldi ve 'Türkiye'nin merkezi biziz' dediler. Bizim onlarca yılda tecrübelerle, acılarla ve fedakarlıklarla damıttığımız değerlerimize sahip çıkmaya kalktılar. Bize ait olan Menderes'in, bize ait olan Özal'ın resimlerinin yanına kendi resimlerini koydular ve sokaklara, caddelere, meydanlara astılar. Resimlerin altına da 'demokrasi yıldızları' yazdılar. Soruyorum size, bu salondaki, herkese soruyorum: Bu resimleri ve altındaki yazıyı görüp de içi sızlamayan, yüreği burkulmayan var mı aranızda? Evet... fotoğraflarda demokrasinin iki yıldızı, Menderes ve Özal var ama bizim fotoğraftaki üçüncü yıldıza, sözüm ona yıldıza, sahte yıldıza, korsan yıldıza itirazımız var. İtirazımız olduğu için bugün buradayız. İtirazımız olduğu için bugün bu salondayız.' 'TÜRKİYE GERÇEĞİ...' Uzun, 'Türkiye'nin, son yıldır AK Parti iktidarında derin ayrışmaların, derin kamplaşmaların ve sonu belli olmayan yüzeysel tartışmaların, kısır tartışmaların, sonuçsuz tartışmaların girdabında dönüp durmaya devam ettiğini öne sürdü. Salih Uzun, 'İnsanlarının birbirlerine kuşkuyla baktığı, komşusunun, arkadaşının, bakkalının, manavının soyunu sopunu merak eder hale geldiği bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız' görüşünü ifade etti. 'Bu gerçek sadece canımızı sıkan değil, canımızı yakan bir gerçektir' diyen Uzun, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Hassasiyetleri ve değerleri sömürerek iktidar olan, siyaset yapan ve milletin değerlerini yine millete karşı kullananların Türkiye'yi getirdikleri yer bellidir. Bizi biz yapan, bizi bir arada tutan değerlerdeki, özlemlerdeki ve hedeflerdeki aşınmanın sorumlusu elbette ki AKP iktidarıdır, elbette ki AKP zihniyetidir. Ama bu durumdan beslenen, kamplaşmalardan beslenen sadece AKP midir, AK Parti midir? Hayır... CHP'si de, MHP'si de, DTP'si de bu tiyatrodan, bu kör dövüşünden nemalanıyor. Milleti birbirine düşürerek yapılan bu siyaseti tamamıyla ve kökünden reddediyoruz. Milletin dini-imanı, kökü-kökeni üzerinden palazlanan zihniyeti temelinden reddediyoruz. Özgürlük adına ihanet ve bozgunculuk senaryolarında figüran olanları, ocağımızda çıkarılan yangında çıra ve paçavra olanları da tümüyle reddediyoruz. Millet ekonomik sıkıntılar içerisinde inim inim inlerken, kayıkçı kavgasını siyaset diye yutturmaya çalışan anlayışı da tavrı da zihniyeti de reddediyoruz. Türkiye bu kimlik tartışmalarıyla, laiklik–dindarlık tartışmalarıyla çok zaman kaybetti, kaybetmeye de devam ediyor. Biz diyoruz ki Türkiye yeterince laiktir, Türkiye yeterince de dindardır ama Türkiye yeterince zengin değildir. Türkiye'nin ıskaladığı gerçek de işte budur. Hep beraber ıskaladığımız gerçek işte budur. Türkiye bu kamplaşma, bu kutuplaşma, bu gerilim atmosferinde zengin olamaz. Çocuklarımız böylesine karanlık bir gidişatta geleceğe güvenle hazırlanamaz. Esnafımız, KOBİ'lerimiz, üreticilerimiz, girişimcilerimiz, sadece yandaş kollayan bu ekonomi zihniyetinde ilerleyemez, üretemez, gelişemez. Bizim derdimiz budur.' BİRLEŞME ÇALIŞMALARI Türk siyaset tarihi ve ülkenin geleceği açısından tarihi bir gün olduğunu vurgulayan Uzun, 'Bugün burada, Türk siyaset tarihinin en önemli hadiselerinden birinin arifesindeyiz. Bu kararı vermeden önce şapkalarımızı çıkarıp önümüze koymamız lazımdı, biz de öyle yaptık. Merkez sağın iki ana partisi olarak öz eleştirimizi yapmamız lazımdı, biz de onu yaptık' dedi. Merkez sağdaki partilerin ülkenin ilerlemesinde büyük rolü olduğunu anlatan Uzun, 'Ama biz hiç hata yapmadık mı? Millet bizden neden koptu. Evet biz hata yaptık. SÜrekli birbirimizle didiştik. Birimizin başına gelenden diğerimiz medet umduk ama bu arada milletin başına geleni fark etmedik. Biz birbirimize tuzak kurmaya çalışırken, millete kurulan tuzakları fark edemedik. Suç milletin değil, bizim. İşte bunun için yepyeni ve büyük bir adım atıyoruz' diye konuştu. Partililerine, 'Sevgili ANAVATAN'lılar' diye hitap eden Uzun, şimdilik DP'lilerden 'ANAVATAN'lılar hitabı için izin istedi. Uzun, kendisinin ANAVATAN fidanlığında yetiştiğini, ömrünün sonuna kadar ANAVATAN partisi madalyasını göğsünde taşıyacağını söyledi. Milletin kendilerinden yepyeni bir siyasi proje, hareket, icraat beklediğini anlatan Uzun, bu güçlü ve haklı beklentiye kulakların tıkanamayacağını ifade etti. ANAVATAN Partisinin bu birleşmeyle tarih olmaya değil, tarih yapmaya geldiğini ifade eden Uzun, 'ANAVATAN buraya tarih yazmaya gelmiştir. Bu birleşmeyle, bu vuslatla Türkiye'nin geleceğinin tarihini yine hep birlikte biz yazacağız' dedi. DP tüzüğünde birleşmeye ilişkin yapılacak değişikliği okuyan Uzun, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin iki güzide partisinin milletimizin varlığı, refah, mutluluğu için iki eşit, kurucu unsur olarak DP çatısı altında birleşmekte ve bütünleşmektedir. Yapmaya çalıştığımız şey, Türkiye'yi birleştirmek, toparlamaktır' diye konuştu. Yeni bir anayasa yapılması gerektiğini belirten Uzun, iktidara geldiklerinde ülkenin yeni bir anayasa için yıl beklemeyeceğini söyledi. 31.10.2009 POLİTİKA
623844
Filipinler'i yine kasırga vurdu
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Filipinler'i yine kasırga vurdu MANİLA (A.A) Filipinler'i bir ay içinde 4. kez vuran kasırgada kişi yaşamını yitirdi. Yetkililer, başkent Manila ve çevresindeki eyaletleri vuran, saatteki rüzgar hızı 150 kilometreyi bulan Mirinae kasırgasıyla birlikte gelen şiddetli yağışın sellere yol açtığını söyledi. Sellerde, Laguna eyaletinde aralarında 12 yaşındaki bir kız çocuğunun da bulunduğunu kişinin boğulduğu, kişinin de kaybolduğu belirtilirken, Rizal eyaletinde de bir kişinin öldüğü bildirildi. Filipinli yetkililerin, başkentin, kasırganın güzergahında bulunan doğu ve güneyindeki eyalette 115 binden fazla kişiyi tahliye ettiği kaydedildi. Mirinae'nin Vietnam'a yöneleceği sanılıyor. Filipinler'de geçen ayın sonuyla bu ayın başlarında art arda gelen kasırga felaketlerinde 900'den fazla kişi hayatını kaybetmişti. 31.10.2009 DÜNYA
624500
Kayseri'de yolcu otobüsü yoldan çıktı: 36 yaralı
Alınan bilgiye göre, Ankara'dan Van'a giden Mehmet Erkuş yönetimindeki 34 VSM 13 plakalı otobüs, Kayseri-Pınarbaşı kara yolunun 43. kilometresinde yoldan çıkarak çakıllı bölgeye girdi. Kazada yaralanan 36 yolcu, Kayseri'deki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. Kazayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
623189
Provokasyonlara rağmen açılımdan vazgeçilmemeli
Sivaslı şehit babası Halit Koçyiğit "Akan kanın durması için dağdan inenleri kucaklamaya hazırım." diyor. Açılımı iki aşiretin kavgasına benzeten bir diğer şehit babası Yavuz Alphan ise "Senelerce birbirini öldüren aşiretleri bile bir kaymakam, bir vali araya girip barıştırıyor. Bundan daha güzel bir şey olur mu? Demokratik açılım da aynı." ifadesini kullanıyor. DTP'nin kötü bir şov yaptığını ve halkı kızdırdığını vurgulayan Alphan, görünen tablodan sonra da milletin kızgınlıkla, "Biz niye öldük ki?" dediğine dikkat çekti. Senelerdir insanların birbirini öldürdüğünü hatırlatan Alphan, "Bataklığa bir parmak su akıyor. Biz elimize almışız tüfeği, bataklıktaki sinekleri vurmaya çalışıyoruz. Bitmez ki. Oraya giden suyu kesersen ancak bataklık kurur ve sivrisinek biter. Bu da ona benziyor, çünkü büyük rantlar var. Bu paralar gittiği müddetçe insanlar da oraya gider." diye konuştu. Şehit babası eski hâkim Hasan Aslantürk ise bugün gelinen noktadan herkesin ders çıkardığını ifade etti. DTP'nin özellikle şehit ailelerini çok kızdırdığına dikkat çeken Aslantürk, "DTP, sanki galip kendileriymiş gibi davrandı. Bu hataydı. DTP'ye rağmen demokratik açılımdan vazgeçmemek lazım." şeklinde konuştu. "Ateş bizim evimize düştü, bundan sonra artık analar ağlamasın." diyen şehit annesi Fatma Ağmil de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'nin geri adım atmamasını istedi. Tek çocuğunu teröre kurban verdiğini söyleyen şehit anası, "Ben yıllardır gözyaşı döküyorum ama artık ana kuzuları ölmesin, analar ağlamasın. Akan kan durdurulsun. Bunun için de herkes elinden gelen çabayı göstersin." ifadelerini kullandı. Oğlu Halil İbrahim Koçyiğit'i 2001 yılında Bitlis'te şehit veren Sivaslı baba Halit Koçyiğit, akan kanın durması için açılımın önemli bir adım olduğunu savundu. Koçyiğit, şehit yakınları ve gazilerin açılıma tepki göstererek madalyalarını geri vermek istemelerini 'yanlış bir davranış' olarak niteledi.
624007
Pompalı dehşeti: ölü, yaralı
Pompalı dehşeti: ölü, yaralı 31.10.2009 14:47 Mersin'in Tarsus ilçesinde aralarında husumet olduğu öne sürülen iki taraf arasında çıkan kavgada pompalı tabir edilen av tüfeğiyle ateş açılması sonucu kişi öldü, kişi yaralandı. Hakan BULUT/ TARSUS (AHT) Olay, Tarsus'un Kavaklı Mahallesi Mavi Bulvar üzerinde meydana geldi. Yaz döneminde Antalya'ya giderek inşaatlarda çalışan işçiler Tarsus'taki evlerine döndüler. Tarsus'un Kavaklı Mahallesi Mavi Bulvar üzerinde bulunan kahvehanede buluşan işçilerden Cengiz Karadaş (24), babası Ekrem Karadaş (40) ve Serhat Karabay (23) ile Ekrem Y. ve Mehmet Y. arasında, iddiaya göre alacak-verecek yüzünden tartışma çıktı. Kahvehanedekilerin araya girmesiyle Ekrem Y. ve Mehmet Y. olay yerinden uzaklaştı. Ekrem Y. ve Mehmet Y. evlerine giderek otomatik av tüfeği olarak bilenen pompalı silahları yanlarına alarak araçlarının içinde kahvehanenin bulunduğu caddenin her iki yanında beklemeye başladı. Kahvehaneden çıkan grubu çapraz ateşe alan Ekrem Y. ve Mehmet Y., baba Ekrem Karadaş (40), oğlu Cengiz Karadaş (24) ve Serhat Karabay'ı çeşitli yerlerinden yaraladılar. Pompalı tüfeğin saçmaları yoldan geçen Hakim Özbay (22), Bedir Polat (33), Kazım Aslan (41) ve Hatice Uzun'un da (64) yaralanmasına neden oldu. Olay sonrası cadde de 'can telaşı' yaşanırken, yerler kan gölüne döndü. Tarsus Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alınan yaralılardan Cengiz Karadaş, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Tedavisi devam eden diğer Ekrem Karadaş'ın durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. Diğer yaralıların hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi. Olay yerinden kaçan Ekrem Y. ve Mehmet Y. emniyet güçlerince kısa süre içerisinde yakalandılar. Olaya karıştığı tespit edilen Orhan E. ise gözaltına alındı. Soruşturma devam ediliyor.
623594
"Gruptan çıkacağız"
"Gruptan çıkacağız" 31/10/09 09:26 Burak Bıyıktay, Avrupa Kupası'nda bugün çekilen kuralar sonucunda İspanya'nın DKV Joventut, Rusya'nın Unics Kazan ve Almanya'nın Telekom Baskets Bonn takımlarıyla (D) Grubu'nda eşleştiklerini ifade ederek, ''Grupta DKV Joventut ve Unics Kazan gibi iddialı ekipler bulunuyor. Alman ekip Telekom Baskets Bonn'un da son senede Almanya Ligi'nde finalist olduğunu belirtmeliyim. Zor bir grupta yer alıyoruz, ancak bu gruptan çıkacağımıza inanıyorum. İyi bir kadromuz var. Evimizdeki maçlarımızın tamamını kazanıp, deplasmanda da iyi sonuçlar almak istiyoruz. Ben takım olarak gruptan çıkabilecek kapasitede olduğumuzu düşünüyorum'' diye konuştu.
624526
Başbakan Erdoğan ulusa seslendi!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye kayıp yıllarına yenilerini eklemesin, daha fazla can, daha fazla kan kaybetmesin diye çaba gösterdiklerini belirterek, "İşte onun için milli birlik projesiyle demokratik açılım sürecini sürdürüyoruz. Buna perde çekenler, perde koyanlar var. Onu da gidermek için olayı milletin vekillerinin olduğu yere taşıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne" dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan "Ulusa Sesleniş" konuşmasında vatandaşlara seslendi. Erdoğan, Cumhuriyet'in 86. kuruluş yıldönümünü ve Cumhuriyet Bayramını en içten duygularla kutladığını ifade etti. Son çeyrek asırda insanların birbirine bağlılığını zayıflatmak, aralarına mesafeler sokmak için çalışanların olduğunu belirten Erdoğan, millet olma ateşini asla söndürmediklerini vurguladı. Erdoğan, şunları söyledi: "Şimdi hepimiz yavaş yavaş aynı kavilde toplanıyoruz. Öfkeler dinsin, kırgınlıklar unutulsun, kucaklaşma günü gelsin diyoruz. Eksik olan tamamlansın, yanlış olan düzeltilsin, aramızda hakkaniyet tesis edilsin diyoruz. Terörü meşru bir yol olarak görenlerle, bu uğurda masum insanlarımızın canlarına kastedenlerle bizim bir işimiz olamaz. Terörü ilk gün nasıl bir hissiyatla lanetlemişsek, bugün de aynı hissiyatla telin ediyoruz. Ancak çeyrek asırdan fazla bir zamandır kanayan bu yaranın kangrene dönüşmesine, Türkiye'yi esir almasına da asla izin veremeyiz. Düşmanca duyguların, asabi ön yargıların yerini, diyaloğun, muhabbetin ve kaynaşmanın alacağı yeni bir tarih sayfası açmak zorundayız. Büyük acılar yaşadık, bu ülkenin gencecik fidanlarını böyle vahim bir yanlışa kurban verdik." "Herkesin başını iki elinin arasına alıp bu ağır bedeli iyice düşünmesi lazım" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunu, bu ülkeyi seven herkesin istisnasız olarak yapması gerekmez mi? Artık tek bir evladımızı bile bu büyük yanlışın ellerine bırakmamak; analara, çocuklara bu acıları bir kere daha yaşatmamak için bir yol, bir yordam bulmamız gerekmez mi? Kim aksini söylüyorsa gerçeğe sırtını dönüyor. Türkiye bu ağırlığı daha fazla sırtında taşıyamaz. Türkiye bu kan kaybıyla geleceğe yolculuğunu sürdüremez." Erdoğan, ülkede yaşayan herkesin, temel hak ve özgürlüklerine tartışmasız biçimde sahip olmasını istediklerini de vurgulayarak, şöyle devam etti: "Sorun alanları minimize olsun istiyoruz. Bu ülkede yaşayan herkes, devletine inansın ve güvensin, demokrasi içinde kendini güvende hissetsin istiyoruz. Bu ülkede millet iradesini perdeleyen, milli iradeye ipotek koyan hiçbir karanlık güç olmasın istiyoruz. Bu ülkede yaşayanlar, kazananlar ve kaybedenler diye ikiye ayrılmasın, bu ülkenin kaynakları adaletle paylaşılsın istiyoruz. Her insanımız kendini özgürce ifade edebilsin, diline, düşüncesine, inancına, hissiyatına prangalar vurulmasın istiyoruz. Bu ülkede tek bir insanımız bile kendini ikinci sınıf vatandaş hissetmesin, mahrum olmasın, mahzun olmasın, mazlum olmasın istiyoruz. Bu ülkenin mahrumiyet bölgeleri olmasın, yatırımlar her köşeye ulaşsın, işsizler işe kavuşsun, evine ekmek götürsün, ocaklar şenlensin istiyoruz." "Hükümet adımını attı" Ülke kaynaklarının mutlu ve müreffeh bir geleceğin inşası için kullanılmasını istediklerini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: "Eksik olan neyse birlikte bulalım, tamamlayalım istiyoruz. Yanlış olan neyse irademizi koyalım, düzeltelim diyoruz. Bu ağır tecrübenin muhasebesini hep birlikte yapalım, Türkiye'nin önünü açalım diyoruz. Türkiye, kayıp yıllarına yenilerini eklemesin, daha fazla can, daha fazla kan kaybetmesin diyoruz. İşte onun için Milli Birlik projesiyle demokratik açılım sürecini sürdürüyoruz. İnsanlarımız arasında yıkılan gönül köprüleri varsa, bunları yeniden inşa edeceğiz. Bu ülke hepimizin, bu ülkeyi huzura kavuşturmak, bu ülkeyi barışa kavuşturmak hepimizin boynunun borcudur. Hükümet olarak biz bir adım attık, bedeli ne olursa olsun kararlılıkla sonuna kadar gideceğiz. Ama bir de buna perde çekenler, perde koyanlar var. İşte onu da gidermek için olayı milletin vekillerinin olduğu yere taşıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne. Ne olursa olsun orada da adımımızı atacağız, söyleyecek sözü olanlar varsa onlarda orada söylesinler, çünkü ondan sonra süreci 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarında sürdüreceğiz, halkımızla bütünleşerek sürdüreceğiz." Türkiye, Ermenistan ve Erdoğan, bu boyunca, başta yakın komşular olmak üzere, "pek çok dost ülke" ile çok yararlı diplomatik temaslarda bulunduklarını hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu ülkelerle önümüzdeki döneme ilişkin inşallah çok hayırlı kararlara imza attık. Biz bütün komşularımızla dostane ilişkiler geliştirmenin, ortak menfaatler doğrultusunda güçlü iş birliği imkanları geliştirmenin gayreti içindeyiz. Geçmişten gelen anlaşmazlıkları da tatlıya bağlamanın, tarihte asırlar boyunca ahenk içinde yürüyen dostluk ve kardeşlik ilişkilerini yeniden canlandırmanın arayışı içindeyiz. Hiçbir komplekse kapılmadan barışçı adımlarımızı atıyoruz. Bildiğiniz gibi uzun süredir devam eden temasların ardından 10 Ekim'de Ermenistan ile ilişkilerimizin normalleşmesine yönelik olarak resmi protokoller imzalandı. Hemen ardından 14 Ekim'de Ermenistan Cumhurbaşkanı Sayın Sarkisyan Bursa'ya gelerek Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte iki ülke arasındaki milli futbol müsabakasını izlediler. Bizim temennimiz iki ülke arasındaki geçmişten gelen anlaşmazlıkların tarihçilere, bilim adamlarına bırakılması ve iki ülkenin komşuluk çerçevesinde ilişkilerini iyileştirmeye yönelmeleridir." "Kışkırtmak isteyeneler var" Böyle bir gelişmenin, hem bu iki ülke için, hem de bölgedeki diğer ülkeler için hayırlı olacağı kanaatini taşıdıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz Ermenistan ile arasındaki Karabağ sorununun da diyalog yoluyla aşılmasını istiyoruz. Sürecin başından beri 'ın menfaatlerini kendi menfaatlerimiz gibi gördük, her zeminde aynı hassasiyetle savunduk. Maalesef hem bizim ülkemizde hem de içinde, bu meseleyi hakkaniyetten uzak bir tavırla istismar edenler, yalan yanlış bilgilerle iki ülkeyi birbirine karşı kışkırtmak isteyenler var. Bizim ile ayrımız gayrımız yok, olamaz da. Her vesileyle söylüyorum, biz Azeri kardeşlerimizin meselelerini kendi meselemiz gibi görüyoruz." Erdoğan, 14 Ekim'de heyet olarak kendisini ziyarete gelen Azeri milletvekillerine de mayıs ayında Meclisi'nde söylediği her şeyin bugün de arkasında olduğunu bir kere daha ifade ettiğini söyledi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da bu içinde 'ı ziyaret ederek gelişmeleri birinci elden Azeri yönetimiyle ve halkıyla paylaştığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi Dış İlişkiler Komisyonumuz da Bakü'ye gitti ve Bakü'de bir dizi görüşmelerde bulundular. Bizim 'ın menfaatlerine halel getirecek bir girişim içinde olmamız, böyle bir şeye izin vermemiz mümkün değildir. Dünyanın bugünkü gidişatı içinde bölgemizde anlaşmazlıkları çözmek, ilişkileri geliştirmek, her alanda iş birliği içinde olmak bütün ülkelerin menfaatinedir. Geçen yüzyıldan kalan meseleleri bugünden sonra da sürdürmek imkanı yoktur, bugünün dünyası buna müsaade etmiyor. Bu gerçeği herkesin anlaması, bilmesi lazım. Bu barışçı süreci, bu çözümden yana süreci herkesin desteklemesi, istismar etmemesi lazım." "Hiç kimse ikircikli davranmamalıdır" Erdoğan, 'daki temaslarında, dünya gündeminin en önemli tartışma konularından Ortadoğu'da barışın tesisi, politikaları, terörle mücadele, nükleer silahlanma gibi konuları bütün boyutlarıyla ele aldıklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, 'ın nükleer programıyla ilgili tartışmalarda üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını bir kere daha ifade ettiklerini anımsatarak, şunları söyledi: "Bizim bu konudaki tavrımız açık ve nettir. Biz nükleer silahlardan tamamen arındırılmış bir bölgede yaşamak istiyoruz. Nükleer silahların tamamen ortadan kaldırıldığı bir dünyada yaşamak istiyoruz. Burada bizim anlam veremediğimiz nokta; 'ın nükleer programına yönelik eleştirileri yapanların aynı silahları kendi ellerinde bulundurmaya devam ediyor olmalarıdır. Yapılması gereken bu arındırma adımlarını topyekun atmak, nükleer silahlardan tümüyle vazgeçmektir. Dünyaya barış getirecek olan tavır budur, çözüm budur. Bu tavsiyede bulunanlar, bu emredici bu yaptırımları isteyenler önce kendileri bundan vazgeçmeleri gerekir diye düşünüyorum. Bu fikrimizi İranlı dostlarımızla, kardeşlerimizle de paylaştık. İnsanlığın rahata, huzura, esenliğe kavuşması için, dünyaya barışın egemen olması için herkes üstüne düşeni samimiyetle yapmalıdır. Bu konuda hiç kimse de ikircikli davranmamalıdır. Bugün dünyada kanayan bütün yaraların temelinde bu samimiyetsizlik vardır. Bir tarafta aklın ve insafın kabul edemeyeceği saldırganlıklara imza atıp, diğer tarafta barıştan yana görünmek inandırıcı değildir." "Silah sanayine harcanan para nedir?" "Acaba bugün dünyada silah sanayine harcadığımız para nedir" diye soran Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "Bunun hesabını yapmamız lazım. Öbür tarafta fakir, garip insanlara karşı sağlık vesaire, bu alanlarda yaptığımız harcamaların acaba miktarı nedir. İnsanlığın geleceği için her ülke, her yönetim, her toplum kendisi gibi olmayana tahammül etmeyi de öğrenmek, bu kararlılığa sahip olmak mecburiyetindedir. Türkiye olarak barıştan ve çözümden yana tutumumuzu bundan sonra da samimiyetle, kararlılıkla, cesaretle sürdüreceğiz." "Türkiye bölge için de bir şanstır" Dış politikadaki bu yoğun takvimin, Türkiye'nin hem bölgesel ve küresel meselelerdeki açılımlarının, gayretlerinin, dinamizminin açık göstergesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu tablo, Türkiye gibi büyük ve güçlü bir ülke için olması gereken tablodur. Türkiye huzur ve istikrarıyla, büyük ekonomik potansiyeliyle, tarihi ve kültürüyle bölge için de bir şanstır. Bunu bütün dünya da bugün kabul etme noktasına gelmiştir. Yarınların Türkiye için bugünlerden çok daha büyük güzellikler vaat ettiğine bütün samimiyetimizle inanıyoruz. Bugün yaşadığımız zorlukları da elbet aşacak, birbirimize inanıp güvenerek bize yakışan medeniyet seviyelerine adım adım yeniden yükseleceğiz. Bu umut ve heyecanla sözlerime son veriyor, sizlere sevgi ve saygılarımı sunuyorum."
623941
Aziz Yıldırım: Galatasaray galibiyeti gölgelenmek isteniyor
galibiyeti gölgelenmek isteniyor Başkanı ’de karşısında aldıkları galibiyeti gölgelemek isteyenlerin bulunduğunu savunarak, "Rakibimiz karşısında elde ettiğimiz zaferimizi gölgelemek için sürekli olarak konuşanları, yan yollara saparak 10 yıldır değişmeyen gerçeği hafızalardan çıkarma gayretinde olanları tebessümle izliyorum" dedi. Yıldırım, Fenerbahçe Dergisi’nin Kasım ayı sayısında yer alan "Fenerbahçe farkını ortaya koyuyor" başlıklı yazısında, ezeli rakip ve aynı zamanda ebedi dost olarak ifade ettiği Galatasaray karşısında alınan galibiyet nedeniyle, idari ve teknik ekip ile futbolcuları tebrik etti. "Zaferde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" diyen Yıldırım, şöyle devam etti: "Ancak sportif ve ekonomik anlamda kulübümüzü zor durumda bırakan münferit eylemler karşısında birlik olma zorunluluğuna da dikkat çekmeden geçemiyorum. Rakibimiz karşısında elde ettiğimiz zaferimizi gölgelemek için sürekli olarak konuşanları, yan yollara saparak 10 yıldır değişmeyen gerçeği hafızalardan çıkarma gayretinde olanları tebessümle izliyorum." "TARAFTARIMIZI GÖREVE DAVET EDİYORUM..." Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın, geçen sezon Finali’ne ev sahipliği yaparak örnek bir stat olduğunun ortaya konulduğunu anlatan Yıldırım, "12. Adam’ın arasına karışarak, hiçbir koşulda onaylanmayacak hareketlerde bulunan kişilere karşı tüm taraftarlarımızı sağduyu çerçevesinde göreve davet ediyorum" dedi. Haklı galibiyetin ardından münferit de olsa meydana gelen bir olay sebebiyle aldıkları maç seyircisiz oynama cezasının sadece rakiplere avantaj sağlayacağının bilinmesini istediğini vurgulayan Yıldırım, derbiyle ilgili taraftara ve kamuoyuna verdiği mesajda, şu ifadeleri kullandı: "Bizi durdurmak isteyenlerin fırsat kolladığına, ortaya çıkan her türlü olumsuz durumun bu çevreler tarafından anında kulübümüz aleyhine kullanıldığına dikkatinizi çekiyor ve asla bunlara fırsat verilmemesini taraftarlarımızdan istiyorum. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün, yarıştığı tüm branşlarda tek hedefi vardır; şampiyonluk. Şampiyonluklar dışında elde edilen hiçbir başarı camiamızı mutlu etmemektedir. Bu nedenle ailemizin her bir ferdinden, sporcularımıza inanmalarını, ilgilerini ve desteklerini şampiyonluk yolunda sadece sporcularımıza yönlendirmelerini önemle rica ediyorum." Futbol takımının, hedefleri doğrultusunda emin adımlarla ilerlediğini, hem UEFA hem de Turkcell Süper Lig’deki puan cetvellerinde "lider" unvanını taşıyarak gösterdiğini kaydeden Aziz Yıldırım, "Takımımız, deneyimli idari ve teknik ekibiyle, kadrosunda barındırdığı her biri yüksek kaliteli oyuncular sayesinde rakiplerle aramızdaki farkı her geçen gün daha da artıracaktır" dedi. Yıldırım, geçen hafta sonu yapılan Fenerbahçe Yüksek Toplantısı’nda ifade ettiği gibi sadece futbolda değil, yarıştıkları diğer branşlarda da şampiyonluk hedeflerinin olduğunu hatırlatarak, "Bu hedeflere inanmakta ve her yerde şampiyon olacağımızı ısrarla söylemekteyiz" ifadesini kullandı. KAPISI NİTELENDİRMESİ YAKIŞIKSIZ BİR İFADEDİR" Divan Kurulu toplantısında, Kulübü Başkanı ’ın açıklamalarına verdiği cevapları da hatırlatan Fenerbahçe Kulübü Başkanı, bir takımın topluca yapması olayı ile dünyada bugüne kadar sadece iki kez karşılaşıldığını ifade ederek, "Bunlardan birisi ’da futbol takımı ile ilgili olandır. Diğeri ise Efes Pilsen’in karşı karşıya olduğu olaydır. Beklentimiz, bu toplu doping eylemine sebebiyet verenlerin spor ailesinden ayıklanarak çıkarılması ve kamu vicdanının bu şekilde rahatlatılmasıdır" dedi. ’de yapılan spor salonuyla ilgili de Yıldırım, şunları kaydetti: "Bu salon Türk basketbolu adına son derece önemli bir tesis olacaktır. 2010 Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak mekanlardan biri olması planlanan bu salon, Türk sporuna hizmet edecek, kalıcı bir eser haline gelecektir. Bu proje, ülkemiz sporuna tesis kazandırma sevdamızın bir tezahürüdür. Bu gerçeği, ’Rant kapısı’ olarak nitelendirmek oldukça yakışıksız bir ifadedir. Sayın Özilhan’ın istemesi halinde, güçlerimizi birleştirerek Türk sporuna yeni tesisler kazandırma teklifimiz de halen geçerlidir." AMATÖR SPORLARA KAYNAK Yıldırım, medyada yeterince yer bulmadığını gözlemlediğini ifade ettiği amatör sporlar konusundaki açıklamalarına bir kez daha değinmek istediğini belirterek, şöyle devam etti: "Fenerbahçe Spor Kulübü, bünyesindeki amatör sporlara, son yılda 60 milyon liralık bir kaynak aktarmıştır. Yetiştirdiğimiz ve imkan tanıdığımız amatör sporcular da milli formalar altında Türk sporu için mücadele etmektedir. ’nda, ’nin sporcu kafilesinin 3’te 1’ini Fenerbahçeli amatör sporcuların oluşturduğunu da hatırlatarak, bu durumun bizim adımıza büyük bir gurur kaynağı olduğunu da belirtmeliyim. Ancak Fenerbahçe Spor Kulübü, bir yerde profesyonel futboldan kazandığı paraları, amatör branşlara aktarmaktadır. Bütçesi geniş bir kulüp olmamıza rağmen, bu durum gerçeğini ortadan kaldıramamaktadır. Daha da önemlisi, imkanlar zorlanarak ayrılan bu kaynak maalesef daha da artırılamamakta ve başta olimpiyatlar olmak üzere her türlü uluslararası platformda daha üst seviyede sporcular yetiştirilmemektedir. Bu sadece Fenerbahçe için değil, tüm kulüpler için geçerlidir. Fakat Fenerbahçe, gücü itibariyle bu durumu en şiddetli şekilde yaşayan kulüptür. Bu nedenle, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Bey’e sunacağımız önerilerin ciddiyetle değerlendirilmesini ve bir an önce hayata geçirilmesini diliyoruz." Aziz Yıldırım, ’yı yenip Süper Kupa’yı alarak camialarına sezonun ilk kupalarından birini kazandıran Fenerbahçe Acıbadem Bayan Takımı’na da teşekkür etti. .. ...
623457
Açık Kitap başlıyor
Murat Gülsoy "Beyaz Perdeden Beyaz Sayfaya" adlı bölümde sinemaya uyarlanan edebiyat eserleri üzerinde duracak. Semih Gümüş ise "Bir Kitaptan Bir Konudan" adlı bölümünde, bir kitaptan yola çıkarak edebiyatın sorunlarını ele alacak. "Ve Şiir" adlı son bölümünde ise tiyatro sanatçısı Cüneyt Türel, yeni çıkan kitaplardan ve ustalardan seçtiği şiirleri okuyacak. TRT 19.30
624159
Beşiktaş'tan 'ödeme' açıklaması
Siyah-beyazlı kulüpten yapılan açıklamada, futbol takımının şanssız neticelerden sonra başarılı bir döneme girdiği, üst üste puanlar kazandığı, hedeflerine adım adım ilerlediği bu günlerde belli kişiler ve belli gazeteler tarafından sürekli olarak yalan, maksatlı ve kulübü karıştırmaya yönelik haberler yapıldığı belirtildi. ''Özellikle, kritik ve önemli maçlarımızın olduğu günlerde özel gayret sarf edilerek yapılan bu haberlerin amacı, Beşiktaş'ın başarısını engellemek ve nifak sokma çabasıdır'' denilen açıklamada, bugün futbol takımı kaptanlarının da açıkladıkları gibi gazetedeki haberde yer alan iddiaların gerçekleri yansıtmadığı ifade edildi. Açıklama şöyle devam etti: ''Beşiktaş forması giyen bizim futbolcularımızın idmana çıkmamak gibi bir tehditte bulunmaları söz konusu bile değildir, olamaz da. Ayrıca futbol takımına düzenli şekilde ödeme yapan kulüplerden biri olduğumuz, son olarak cuma günü ödeme yaptığımız halde Beşiktaş'ın bu tarz haberlerle manşetlere taşınması iyi niyetten çok uzak bir tutumdur. Diğer kulüplerin basın görevlilerinin asla yapmadıkları bu tavrın ve maksatlı haberlerin geçmişten beri, sürekli ve sadece kulübümüze yönelik olarak yapılmasının takdirini de camiamız ve kamuoyu en iyi şekilde değerlendirecektir.''
623278
ABD'yi örnek gösterip rahatlattı
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ ABD'yi örnek gösterip rahatlattı ADANA (A.A) AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Kürşad Tüzmen, ABD'de kriz döneminin sona ermeye başladığını, Türkiye'nin de bundan olumlu etkileneceğini söyledi. Tüzmen, şöyle devam etti: 'ABD'den pozitif sinyaller alıyoruz. ABD kendini yeniledi. Çok büyük firmalar sistemden çekildiler. Ancak, finansmanı açısından çok daha sağlıklı bir ABD görüyoruz. ABD'de üçüncü çeyrekten sonra ve dördüncü çeyrekte yaklaşık 3,5 oranında büyümenin yakalanmasıyla, biz 2010'un birinci çeyreğinde pozitif, ikinci çeyreğinde çok daha pozitif etkilerini göreceğiz.' 31.10.2009 EKONOMİ
624178
Aileden savunma: Fişini çekmedik
Aileden savunma: Fişini çekmedikAli AKSOYER/İSTANBUL, () OKMEYDANI Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kan kanseri tedavisi gören ve solunum cihazına bağlı olarak yaşatılan 22 yaşındaki Meryem Topçu'nun ölümüne neden oldukları için eşi ve iki kız kardeşi ile birlikte gözaltına alınan Şükriye İ. “Kızımın başından hiç ayrılmadım. Elini ayağını binlerce kez öptüm. Başını okşadım. Yastığını düzelttim. Rahat etsin diye boğazına giren hortumu tutan bağı gevşettim. Onu rahat ettirmeye çalışıyordum” dedi. Doktorlar ise “İçeri girdiğimizde annesi Kuran-ı Kerim okuyordu. Teyzesi ayakta duruyordu. Hastanın morardığını görünce kontrol ettik. Öldüğünü anladık. Solunum sağlayan ventilatör cihazının hortumunu tutan kurdelenin çözüldüğünü görünce durumu polise bildirdik” dedi. Soruşturmayı yürüten Asayiş Şube Müdürlüğü, Cinayet Büro Amirliği polislerinin belirlemesine göre Meryem Topçu (22) 2005 yılında tekstil işçisi olan eşi ile evlendi. Bu evlilikten kız dünyaya getirdi. Ancak eklem ağrıları ve cildinde morarmalar yüzünden 2007 yılında hastaneye başvurdu. Meryem Topçu’ya uzun süre teşhis konulamadı. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen Meryem Topçu’ya kan kanseri teşhisi kondu. Hastanede bir süre tedavi gören Meryem Topçu daha sonra evine gönderildi. Meryem Topçu, aylık rutin kontrollere çağırıldı. Bir süre sonra tekrar fenalaşan Meryem Topçu hastanede ay daha tedavi gördü. Tedavinin ardından tekrar evine gönderildi. Ancak Meryem Topçu'nun sağlığı git gide kötüleşti. Bir hafta önce iyicene ağırlaşınca yeniden hastaneye kaldırıldı. Geçen Perşembe saat 01.00 sıralarında fenalaşan Meryem Topçu’ya doktorların müdahale etti. Ancak Meryem Topçu'nun saat 08.00’de kalbinin durduğunu belirlendi. Doktorların yoğun çabası sonucu tekrar hayata döndürülen Meryem Topçu, Acil Dahili'de müşahedeye alındı. Kalp ritimi ölçen cihaz ile solunum sağlayan ventilatör cihazına bağlandı. Solunum cihazı hortumunun 25-30 cm uzunluğunda bölümü Meryem Topçu'nun ciğerlerine kadar sokuldu. Hortum, çıkmaması için bir sargı bezi ile kafasına arkasına bağlandı. Bu arada doktorların yoğun müdahalesi sürerken aile üyelerinin kızlarının öldüğünü sanarak yakınlarını “Cenazemiz var” diyerek hastaneye çağırdı. Aile üyeleri hastaneye koştu. Toplanan kalabalık öldü sandıkları Meryem Topçu'nun cenazesini almak için güvenlik görevlileri ile tartıştı. Meryem Topçu'nun ölmediğini anlaşılınca gerginlikte bitti. Doktorların yarım saat arayla kontrol ettiği Meryem Topçu’nun saat 15.45'te morardığı tespit edildi. Bu gelişme üzerine doktorlar tekrar müdahale etti. Ancak Meryem Topçu bu sefer hayata döndürülemedi. Doktorlar solunum sağlayan vantilatörün hortumunu tutan bezin çözüldüğünü görünce durumdan şüphelendi. Sabah saatlerinde personelle yaşanan gerginliğin ardından hastanede ailenin genç kadını götürmek için öldürdüğü dedikodusu yayıldı. Bunun üzerine hastane yetkilileri durumu şüpheli ölüm olarak polise bildirerek yardım istedi. Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından olaydan sonra başlatılan soruşturmada savcılık talimatıyla 13 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden 9’u serbest bırakıldı. Meryem Topçu'nun babası Mehmet Emin İ.(45), annesi Şükriye İ.(45), teyzeleri Gülen İ. (37) ile Zübeyde T. (43) gözaltına alındı. Şüpheliler, kasten adam öldürmek iddiasıyla Şişli Adliyesi'ne gönderildi. İl Sağlık Müdürlüğü de ötenazi iddiaları ile ilgili olarak soruşturma başlatıldığı yazılı açıklaması yaptı. Meryem Topçu, Gaziosmanpaşa'daki Esentepe Merkez Camii'nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Habibler'deki Yayla Mezarlığı'nda toprağa verildi. Meryem Topçu'nun yakınları öfkeli oldukları gazetecilerin cenaze törenini izlemesine izin vermedi. AKRABALARI KONUŞTU Meryem Topçu’nun arabası Halit İsi, "Olay bizim içeride olmadığımız esnada olmuş. Madem fişi çekildi orada kamera yok muydu. Kimse kafasına göre bunu yapmaz, ne yapılacaksa doktorlar yapar. Hastanın beyin ölümü gerçekleşmiş, solunum ünitesine bağlı yaşıyordu. Güvenlikçilerle bir tartışma oldu dışarıda ondan sonra bu olaydan haberimiz oldu. Hastane mi bunu yaptı, bize mi yüklemeye çalışıyorlar bilmiyoruz. Biz fişin yerini de bilmiyoruz ki. Tartışma da güvenlikçiler bizimkileri hastaneden dışarı çıkarmak isteyince çıkmış, sözlü tartışma" dedi. Cemil İsi, "öğleden sonra ile buçuk arasında kargaşa oldu. Bizim bir şeyden haberimiz yok. Bize bilgi verilmedi. Bizi hastaneden kalabalık olduğumuz için dışarı çıkardılar. Hastamız senedir bununla uğraşıyordu. Doktorlar bize tıbben yapılacak bir şey yok, isterseniz fişini çekebilir dediler biz kabul etmedik. Bunu nasıl kabul edelim ki bizden bir candı" diye konuştu. Anneler yanından ayıramayacak. ...
624409
Mersin Büyükşehir Belediyesi:74 Beşiktaş Cola Turka: 85
:74 85Mustafa İNSAN/MERSİN, ()BEKO Ligi'nde, Edip Buran Spor Salonu'nda oynanan maçta 'ya 85-74 yenildi Karşılaşmaya hızlı başlayan ev sabihi takım ilk çeyreği 22-21 önde geçerken, ikinci periyotta oyunda dengeyi sağlayan Cola Turkabu çeyreği 45-37 önde tamamladı. Karşılaşmanın üçüncü periyotunda da rakibine üstünlük sağlayan konuk takım son periyota 10 sayı farkla 63-53 önde girdi. Maç periyotunda da pota altında etkili olan salondan 85-74 galip ayrıldı. SALON: Edip Buran. HAKEMLER: Aytuğ Ekti (xx), Fatih Arslanoğlu (xx), Sencer Yılmaz (xx) Asım (xx) 4, Nedim (xx) 5, James (xxx) 20, Domonic (xx) 9, Frahm (xx) 5, Altan (xxx) 20, İnanç (xx) 11, Onur (x) BEŞİKTAŞ COLA TURKA: Muratcan (xx) 5, Newley (xxx) 19, Baxter (xxx) 22, Chatman (xxx) 14, Cevher (xx) 5, Haluk (xx) 7, Adem (xx) 7, Flecer (xx) FAUL: 36.30 Frahm, 38.28 İnanç (Mersin Büyükşehir Belediyesi) 1. PERİYOT: 22-21 (Mersin Büyükşehir Belediyesi) DEVRE: 37-45 (Beşiktaş Cola Turka) 3. PERİYOT: 53-63 (Beşiktaş Cola Turka) SONUÇ: 74-85 (Beşiktaş Cola Turka) .. ...
624523
Tecavüzcünün evinden ceset çıktı!
Tecavüzcünün evinden ceset çıktı! 31.10.2009 23:13ABD'de tecavüzden hüküm giymiş Anthony Sowell'in evinde kişinin cesedinin bulunduğu bildirildi. Polis yetkilisi Thomas Stacho, polisin yeni tecavüz suçlamaları nedeniyle Sowell'ı Ohio eyaletindeki evinde tutuklamaya gittiğini, ancak sanığın kaçtığını belirterek, evde yapılan aramada kişinin cesedinin bulunduğunu söyledi. Stacho, 15 yıl hapis yattıktan sonra tahliye edilen Sowell'in Ohio'nun Cleveland kentinin doğu yakasında gezerken polisler tarafından yakalandıktan sonra sorguya alındığını ifade etti. Stacho, Sowell'ın başlangıçta yetkililere aranan kişi olmadığını söylediğini, ancak görevlilerin parmak izi kontrolüne başlaması üzerine kimliğini itiraf ettiğini kaydetti. Cuyahoga bölgesi yetkilisi Frank Miller, önceki gün bulunan ilk cesetten ikisinin siyah kadınlara ait olduğunu, üçüncü cesedin cinsiyetinin belirlenemediğini kaydetti. Polis, Sowell'ın 1989 yılında tecavüz suçu nedeniyle girdiği cezaevinde 15 yıl yattığını bildirdi. AA
624330
Hamilton ilk sırada!
Hamilton ilk sırada! 31/10/09 16:47 F1'de sezonun son yarışı ancak ilk kez yapılacak Abu Dabi GP'si öncesi bin 554 kilometrelik Yas Marina Pisti'nde sıralama turları gerçekleştirildi. 1:40.948 dakikalık tur zamanıyla günün en hızlı ismi olan İngiliz pilot Lewis Hamilton pazar günki büyük yarışa ilk sırada başlama hakkını elde etti. Red Bull'un Alman pilotu Sebastian Vettel'in ikinci sırayı aldığı sıralama turlarında Vettel'in takım arkadaşı Avustralyalı pilot Mark Webber ise üçüncü oldu. Bir önceki yarış olan Brezilya GP'sinde dünya şampiyonluğunu ilan eden Brawn GP'nin İngiliz pilotu Jenson Button ise Abu Dabi GP'sine 5. sırada başlayacak. Abu Dabi GP'si öncesi gerçekleştirilen sıralama turlarında pilotlar, ülkeleri, takımları ve elde edilen zamanlar ise şöyle: 1. Lewis Hamilton (İngiltere) McLaren-Mercedes dakika 40.948 saniye 2. Sebastian Vettel (Almanya) RedBull Renault 1:41.615 3. Mark Webber (Avustralya) RedBull Renault 1:41.726 4. Rubens Barrichello (Brezilya) Brawn Mercedes 1:41.786 5. Jenson Button (İngiltere) Brawn Mercedes 1:41.892 6. Jarno Trulli (İtalya) Toyota 1:41.897 7. Robert Kubica (Polonya) BMW Sauber 1:41.992 8. Nick Heidfeld (Almanya) BMW Sauber 1:42.343 9. Nico Rosberg (Almanya) Williams Toyota 1:42.583 10. Sebastien Buemi (İsviçre) Toro Rosso-Ferrari 1:42.713 11. Kimi Raikkonen (Finlandiya) Ferrari 1:40.726 12. Kamui Kobayashi (Japonya) Toyota 1:40.777 13. Heikki Kovalainen (Finlandiya) McLaren-Mercedes 1:40.983 14. Kazuki Nakajima (Japonya) Williams Toyota 1:41.148 15. Jaime Alguersuari (İspanya) Toro Rosso-Ferrari 1:41.689 16. Fernando Alonso (İspanya) Renault 1:41.667 17. Vitantonio Liuzzi (İtalya) Force India-Mercedes 1:41.701 18. Adrian Sutil (Almanya) Force India-Mercedes 1:41.863 19. Romain Grosjean (Fransa) Renault 1:41.950 20. Giancarlo Fisichella (İtalya) Ferrari 1:42.184
624337
Şehit Ailelerinden Protesto
: Şehit Ailelerinden Protesto Ankara'da yüzlerce kişi, demokratik açılımın bölücü unsurlarca şov haline dönüştürülmesini protesto etti. Yayına Giriş: 31.10.2009 18:03:02 Güncelleme: 31.10.2009 18:03:02 Bugün (31.10.2009) yurdun farklı köşlerinde şehit ailelerinin protesto eylemleri vardı. Eylemlerde özellikle dağdan indirilen örgüt mensuplarının karşılanması sürecinde yaşanan manzaralara tepki gösterildi. Bir eline bayrağı, bir eline de evladının, eşinin ya da babasının resmini alan şehit yakınları Ankara'daki Abdi İpekçi Parkındaydı. Gözlerde yaş, yüreklerde ise burukluk vardı. Ortak düşünce ülkenin başına 30 yıldır musallat olan terörün bir an evvel sona erdirilmesiydi. Terörü bitirmek üzere başlatılan demokratik açılımın bölücü unsurlarca şov ve provokasyon malzemesi haline getirilmesi ise şehit yakınlarının tepkisine neden oldu. Vatandaşların en büyük tepkisi ise terörist başınaydı. Prokovasyon Önlendi Eylem boyunca polis muhtemel bir provokasyonu önlemek için görev başında bekledi. Nitekim eylemi sabote etmek isteyen küçük bir grup amaçlarına ulaşamadan etkisiz hale getirildi. Bu arada eylemci grup içinden bazı kişilerin, polise yönelik saldırgan hareketler sergilemesi tepki çekti. Manisa'da da Protesto Öte yandan Şehit aileleri ve gaziler Manisa'da da sokaklardaydı. Sivil toplum kuruluşlarının da desteklediği "Manisa Şehidine ve Gazine Sahip Çık" yürüyüşüne yaklaşık bin kişi katıldı. 34 PKK'lının sınırdan geçişi ve sonrasında yaşananlar bu gösteride de protesto edildi.
624106
Erdoğan'dan 'erken seçim' açıklaması
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Erdoğan'dan 'erken seçim' açıklaması Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal ile aralarında geçtiği iddia edilen erken seçim diyaloğu için "Külliyen yalan, ben böyle birşey demedim" dedi. Başbakan Erdoğan, İstanbul'da yaptığı konuşmada seçimlerin zamanında yapılacağını söyledi. YENİ ŞAFAK İNTERNET-AJANSLAR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile erken seçimle ilgili konuştukları iddialarını yalanlayarak, "Bu ifade, bu açıklamalar külliyen yalandır, benim söylediğim sadece demokratik açılımın parlamentoya gelmesiyle alakalı süreci yakındır, hepsi bu" dedi. Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nın yeni terminal binasının açılış töreninde konuşan Erdoğan, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile erken seçimle ilgili konuştukları yolunda çıkan haberlere tepki gösterdi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 16 ayda bir seçim yapma dönemini AK Parti ile kapattığını belirterek, "Yok böyle bişey. Benim temel ilkelerime ters. Biz geldik artık seçimler ilan edilen tarihlerde yapılır. ay, ay öne alırsın ayrı mesele. Seçimin tarihi ne zamansa, seçim zaman yapılacak. Erken seçim ifadesini ortaya koyanlar bu ülkeyi düşünmüyorlar, bu ülkeye zarar veriyorlar. Sadece şunu iki gündür konuşmanın borsana meydana getirdiği etkiyi araştırdınız mı, bunların derdi yok" dedi. Deniz Baykal ile seçim konusunda konuşmadıklarının altını çizen Erdoğan, "Ayrıca ben böyle bir şeyi milletimle paylaşırım, ana muhalefetin lideriyle niye paylaşayım. Bu ifade, bu açıklamalar külliyen yalandır, benim söylediğim sadece demokratik açılımın parlamentoya gelmesiyle alakalı sürecin yakın olduğudur, hepsi bu. Demokrasiden asla taviz vermeyeceğiz. Biz eserleri inşa etmeye çalışırken, onlar bırakın dedikodularla uğraşsınlar. Biz bir taraftan yolların açılışını yapacağız, köprüler inşa edeceğiz onlar da yalanı, dolanı inşa etmeye devam etsinler. Bizler halkımızı seviyoruz, ülkemizi seviyoruz ve muasır medeniyetler seviyesinin üstüne ülkemizi çıkarma mücadelemizi gece gündüz demeden sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. 31.10.2009 POLİTİKA
624496
Kredi Kartı Çetesi Çökertildi
: Kredi Kartı Çetesi Çökertildi Antalya'da internet üzerinden elde ettikleri bilgilerle kredi kartı dolandırıcılığı yapan 11 kişi tutuklandı. Yayına Giriş: 31.10.2009 20:04:58 Güncelleme: 31.10.2009 20:04:58 Antalya polisinin düzenlediği operasyonda, yaklaşık milyon kişinin kredi kartı bilgilerine ulaşan çete çökertildi. Çetenin, kredi kartı bilgileri ile milyon avroluk işlem yaptıkları öne sürülüyor Adliyeye sevk edilen 12 sanıktan 11'i tutuklandı.
623584
Kalorifer dairesinde patlama:1 ölü
Kalorifer dairesinde patlama: ölü AA Giriş Saati 31.10.2009 09:09 Güncelleme 31.10.2009 10:02 Kütahya'da bir giyim firmasına ait depodaki kalorifer dairesinde meydana gelen patlamada, kişi öldü. Kütahya-Afyonkarahisar kara yolunun 2. kilometresinde bir giyim şirketine ait depoda, sabah saatlerinde görevli Ali Sarıkaya'nın (46), kömürlü kalorifer kazanını yakmak istediği sırada patlama meydana geldi. Henüz nedeni belirlenemeyen patlamada, görevli Sarıkaya yaşamını yitirdi.Sarıkaya'nın cesedi, itfaiye ve polis ekipleri tarafından güçlükle kazan dairesinden çıkarıldı. Kütahya Belediyesi itfaiye ekipleri, patlama sonrası çıkan yangını söndürmek için çalışmalarını sürdürüyor.
623711
CHP "ıslak imzalı belge"yi sordu
CHP İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız, ile Mücadele Eylem Planı"ndaki imza örneğine ilişkin Adli Tıp Kurumu kararına yönelik tartışmaları, TBMM gündemine getirdi. Yıldız, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, savcılarına postayla gönderilen ıslak imzalı belgenin, Genel Kurulun incelemesinden geçmediği iddiasının doğru olup olmadığını sordu. İmzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu kararını veren raporda imzası bulunan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi uzmanlarının, belgeden bir hafta önce atandığı iddialarını gündeme getiren Yıldız, "Belge; kurayla belirlenmeyip doğrudan görevlendirilen bir heyet tarafından mı değerlendirildi? Yargıtayın, bu tür önemli belgelerle ilgili kararının olduğu göz önüne bulundurulursa, inceleme konusu imza ile örnek imzanın hangi açıdan benzeyip benzemediği, rapor üzerinde yan yana gösterildi mi?" sorularını yöneltti.
624515
Türker: AK Parti siyasi hırs kursanı
DSP Genel Başkanı Masum Türker, 15 Kasımda Yusufça Beldesi'nde yapılacak mahalli idareler seçiminde DSP’den aday olan Hüseyin Canyürek'in düğününe katılmak üzere Burdur’a geldi. Türker, burada ‘Demokratik açılım’ sürecinde yaşananlar hakkında açıklamalarda bulunarak, “Türkiye'de toplumsal bir sorun var ve bu sorunun çözülmesi gerekli” dedi. -“AKP'NİN DEMOKRATİK AÇILIMLA İLGİLİ ELİNDE BİR PROJE YOK”- Türker, Hükümet’in halktan gelen eleştiriler üzerine ‘Demokratik açılım’ konusunu ‘Terörle mücadele’ye dönüştürdüğünü belirterek, ''AKP, siyasi hırsının kurbanı olarak toplumumuzun önemli bir kesiminin rencide olmasına neden olmuştur. Biz demokratik açılımdan yanayız. Ama bu demokratik açılımın şehit ailelerinin, gazilerin, çocuklarını askere gönderen ailelerin hassasiyetleri dikkate alınarak ve toplumun diğer kesimlerini incitmeden ele alınması gerekiyor. Demokratik açılım ve terörle mücadeleyi birbirinden ayrı görüyoruz'' ifadesinde bulundu. Türker, bu konudaki düşüncelerini İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a da görüşmesi sırasında anlattığını söyleyerek, “AKP’nin demokratik açılımla ilgili olarak elinde bir proje yok. Siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini ziyaret ettikten sonra bir proje oluşturacaklarını, oluşturulan projenin bir ‘devlet projesi’ olacağını söylemişlerdi. Şu anda anlıyoruz ki AKP’nin yaptığı demokratik açılımla ilgili tüm gayretler göstermelikmiş'' şeklinde konuştu. Türker, AKP’nin ‘Demokratik açılım’ sürecini kendi hanesine bir kazanım olarak kaydetmek istediğini vurgulayarak, şunları dile getirdi: “Süreçle ilgili Parlamento’da görüşme yapılmaksızın, çözüm üzerinde görüş alışverişinde bulunmaksızın, 34 terör örgütü mensubu Habur Sınır kapısından giriş yaptı. Teslim olan 34 kişiyi DTP şölenle karşıladı. Bu şölen toplumumuzu gerçekten incitti. Peki Hükümet buna neden sessiz kaldı? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 34 kişinin gelişinin ertesinde 'Biz başa döneriz' dedi. Bu 'Başa döneriz' sözü siyasette 'filmi yeniden sararız' anlamına gelir. Başbakan'ın bu 'Yeniden başa döneriz' sözlerinin ne anlama geldiğini, kendini seçen halkla paylaşması gerekir. AKP’nin bu yaptıkları hırsa kapıldığının göstergesidir. Teröristler Mahmur kampından çıkıp sınıra ulaşana kadar televizyon kanalları naklen yayın yaptı. AKP bunlara tavır koyup, üniformalarını çıkarmamaları halinde kapıları kapatabilirdi. Bu da gösteriyor ki siyasetin hırsı ulusal çıkarların ve toplum hassasiyetlerinin önüne geçmiş. Biz teröristlerin evine dönmesinden yanayız. Barışın tesisinden yanayız. Barış için gelecek olanların üniformalarıyla değil, Türk bayraklarıyla gelmelerinden yanayız. En azından DTP'nin bunu dikkate alması gerekirdi.'' -"ARAP İŞ ADAMLARININ ŞEKER FABRİKALARINI ALACAĞI SÖYLENİYOR"- Türker, Özelleştirmeler konusunda da değerlendirmelerde bulunarak, “Özelleştirilecek fabrikalar arasında Burdur Şeker Fabrikası da var” diyerek, Burdur Şeker Fabrikası'nın özelleştirilmemesini diledi. Türker, kulağına gelen bir söylentiyi de paylaşmak istediğini dile getirerek şunları kaydetti: “Sayın Tayyip Erdoğan'ın çevresine yakın bir Arap iş adamının bu şeker fabrikalarını düşük fiyatla alacağı söyleniyor. leye girildiğinde böyle Arap sermayesine sahip bir kısım, düşük fiyatla ihaleyi aldığı zaman Türkiye'de sanayinin el değiştirmesi, değerli olanaklarının çarçur edilmesi söz konusu olacaktır.” ANKA 2009-10-31 23:56:16 lafla peynir gemisi yürümez... orhan uzağ 2009-10-31 23:15:18 Evvel zaman içinde; iktidardaki DSP-MHP-ANAP mebusları içinde ve TBMM dışında ekonomiden sorumlu bakan olacak kapasitede birisi olmadığından ABD'den Kemal Derviş ithal edilir. bakanlık yapadursun, "Ayıp bize be!" diyerek kendisini bu sahada ilk yetiştiren zat Masum Türker olmuş olmalı ki, Derviş istifayı basınca yerine kendisi atanır. Remzi TURHAN 2009-10-31 22:37:12 Bu beyefendi kim acaba? Tanışıyor muyuz ki? engin temiz
623751
Davutoğlu ve Barzani ne konuştu?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani ile ortak bir vizyonu paylaştıklarını belirtti. Görüşmede Davutoğlu'nun, "terör örgütü 'nın tasfiye edilmesi durumunda, Türkiye ile ilişkilerinde parlak bir döneme girileceğini" aktardığı öğrenildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile 'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani, Erbil'de bir araya geldi. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, dün akşam Davutoğlu ile Barzani arasında yapılan görüşme "olumlu" bir atmosferde geçti; terör örgütü 'nın tasfiye edilmesi ve son dönemdeki "demokratik açılım" çalışmaları ele alındı. Davutoğlu, "terör örgütü 'nın tasfiye edilmesi durumunda iki ülke ilişkilerinde parlak bir dönem başlayacağına" işaret ederek, buna karşılık "kardeşin kardeşi kırmaya devam etmesi" durumunda böyle bir parlak dönemin olmayacağını vurguladı. Terör örgütü ile mücadelenin üç ayağının olduğunu söyleyen Davutoğlu, bunun ilkinin Türkiye içinde mücadele, ikincisinin de kuzey 'taki mücadele olduğunu aktardı. Davutoğlu'nun Kandil'i telaffuz ederek 'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimden bu mücadelede yardım istediği öğrenildi. Davutoğlu, terörle mücadelenin üçüncü ayağının da Avrupa'da yürütülmesi gerektiğini söylediği belirtildi. Barzani: "Türkiye'den zarar görmedik" Barzani de zor günlerinde Türkiye'nin her zaman kendilerine destek olduğunu söyleyerek, kendilerine Türkiye'den hiçbir zaman zarar gelmediğine dikkat çekti. Barzani, iki ülke halklarının aynı bölgenin insanları olduğunu ve Türk gençleri öldüğünde üzüldüğünü ifade ederek, terör örgütü 'nın, yapılan bu son "demokratik açılım" çalışmalarının ardından, ya kendisinin değişeceğini ya da Kürt halkından gelen baskı sonucu bu yükü kaldıramayacağını aktardı. Davutoğlu, tarihin doğru ellerden yazılması durumunda doğru yön alacağını ifade ederek, Avrupa'nın yüzyıllarca savaştığını, ancak sonra birleştiğini, bunun neden bu bölgede de yapılamayacağını kaydetti. Barzani'nin ise terör örgütü 'nın çizgisini benimsemediklerini söylediği ve Davutoğlu'nun dış politika açılımlarını övdüğü belirtilirken, "Sizin bir senede yaptığınızı yüz senede kimse yapamadı" dediği öğrenildi. Davutoğlu'nun da gerek dış politika açılımlarını gerekse demokratikleşme çalışmalarını iyi niyetle sürdüreceklerini, hep birlikte belası"ndan kurtulunması gerektiğini aktardığı bildirildi. Erbil'e konsolosluk Görüşmenin ardından ikili basın toplantısı düzenledi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ahmet Davutoğlu, konsolosluğun ne zaman açılacağının sorulması üzerine "Bununla ilgili görüşmelerin başlatıldığını, en kısa zamanda konsolosluğu açmak istediklerini söyleyerek, bundan sonrasının Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'nin vereceği izne ve sağlanacak imkanlara bağlı olduğunu belirtti. Ziyareti çerçevesinde hafta önce imzalanan 48 anlaşmanın uygulamasına ilişkin imkanları araştırdıklarını belirten Davutoğlu, bu çerçevede 'a işadamları ve gazetecilerle birlikte geldiklerini kaydetti. Bakan Davutoğlu bir başka soru üzerine de Türk ve halkları birlikte el ele verdiklerinde terörün kalmayacağını, aksine tarihte kurulmuş eski güçlü medeniyetin tekrar ayağa kaldırılabileceğini belirterek, "Dağlar bizi ayırmayacak, birleştirecek. zaman bu Orta Doğu bölgesi dünyanın en cazip çekim alanların birisi olacak" dedi. Barzani konsolosluk kararına sevindi 'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani, bölgenin geleceği ve ekonomik ilişkilerin gelişmesi için Türkiye'nin rolünün çok önemli olduğunu söyledi. Barzani, 'ta bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'yla yaptığı ortak basın toplantısında, bu ziyaretin önemli bir adım olduğunu, konsolosluk açma kararının bölge için çok olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. Bugünlerde Orta Doğu olarak hassas bir dönemden geçildiğini belirten Barzani, "Bölgenin geleceği için ve ekonomik ilişkilerin gelişmesi için Türkiye'nin rolü çok önemli. halkı ve bölge halkı olarak Türkiye ile olan ilişkilere çok önem veriyoruz. Kürdistan bölgesi, için bir köprü rolü oynuyor çünkü istikrarlı bir bölge olarak görülüyor" dedi. Türkiye'de son dönemde demokratik açılım çerçevesinde atılan adımları desteklediklerini belirten Barzani, bu adımlar dolayısıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı kutladı. Barzani, "İnşallah en yakın zamanda sona erer, ne Kürt ne de Türk gençlerinin kanı akmasın. Başbakan Erdoğan'ın bu politikasının iyi bir sonuca ulaşacağına inanıyorum. Sayın Davutoğlu'nu da kutluyorum oynadığı rol dolayısıyla. Türkiye için ve bölge için önemli bir rol oynamakta" diye konuştu. Mesud Barzani, Türkiye ve 'ın kuzeyindeki yönetim arasındaki ilişkilere ilişkin bir soruya karşılık, şunları söyledi: "Ben ilişkilerimizde sorunlar olmasını doğal görmüyordum. İlişkilerin şimdiki hali doğal. Bunu da önemli bir adım olarak görüyorum ve ilişkilerin daha da gelişeceğine inanıyorum. Bu ziyaret vesilesiyle de ilişkiler pek çok alanda daha da gelişecek. Türkiye'nin son zamanlarda izlediği politika çok doğru ve tam destek vermeye hazırız. Görüşmelerimiz de kardeşçe ve olumlu bir atmosferde geçti." Barzani terörle ilgili bir başka soruya karşılık da, hiçbir şekilde şiddeti onaylamadıklarını belirterek, "Türk ve Kürt gençlerinin kanlarının dökülmesi bizi üzüyor. Erdoğan'ın politikası sebepleri çözmeyi amaçlıyor. Türkiye'nin bu cesaretli adımını destekliyoruz ve Türkiye ile işbirliği içindeyiz" dedi. Barzani, ortak basın toplantısının ardından Davutoğlu ve beraberindeki heyete akşam yemeği verdi. Zafer Çağlayan yatırıma karşılık isteyecek Türkiye ile arasındaki ekonomik ilişkiler de ziyaretin ana günndem maddelerinden biri... Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türk iş adamlarının 'a yapacağı yatırımın finansmanı karışılığında 'ın Türkiye'ye vermesi yönündeki önerisini tekrarladı. Çağlayan "Amacımız 'a daha fazla yatırım getirmek" dedi. Bakan Çağlayan, ziyaretinin ilk durağı olan Basra'da iş forumunun açılışında konuştu, işbirliği çağrısı yaptı. Devlet Bakanı Çağlayan 'a giderken de iki ülke arasında iki yeni sınır kapısı açılacağının haberini verdi. Çağlayan, Şino'da ve sınırına yakın bir yerde olacak sınır kapılarının 2010 yılı sonuna kadar açılacağını açıkladı. Çağlayan ayrıca, iki ülke arasında ortak lojistik merkezi ile serbest bölge kurulmasının gündeme gelebileceğini belirtti. Türk işadamlarının 'ın kuzeyinde ve Bağdat'ta yaptıkları işlerle öne çıktıklarını vurgulayan Çağlayan, iş alanlarını çeşitlendirmek istediklerini açıkladı. Temaslar Bu temaslar, savaşı sonrası Türkiye'den Erbil'e yapılan en üst düzeyde resmi ziyaret özelliğini taşıyor. Bakanlar, iki günlük ziyaretleri çerçevesinde Basra ve Erbil kentlerinin yanı sıra Musul'da da temaslarda bulundu. Davutoğlu ve Çağlayan'ın bugün Türkiye'ye dönmeleri bekleniyor. Davutoğlu'nun ziyareti Kuzey 'ta seçimlerin ardından yeni dönemin başladığı bir zamana denk geliyor. 16 Ocak'ta genel seçime gitmesi planlanan 'ta Kürt ve Araplar arasındaki ilişkiler de meselesi yüzünden gergin.
624391
Somalili korsanlar: Batı gemileri Somali balıklarını yağmalıyor
Somalili korsanlar: Batı gemileri balıklarını yağmalıyorMOGADİŞU (A.A) açıklarında ve Okyanusu’nda son iki yıldır eylemlerini yoğunlaştıran Somalili korsanlar, Batılı ülkelere ait balıkçı gemilerinin Somali’nin balık zengini sularını yağmaladığını söylüyor Kendisini korsanların sözcüsü olarak tanıtan Ahmed Kaddaf, Batılı balıkçı gemilerinin yerel balıkçıları taciz ettiğini, onların ağlarına zarar verdiğini ifade etti. Kaddaf, yatlarından kaçırdıkları Britanyalı çift Paul ve Rachel Chandler’in güvende olduklarını ve rehinelere zarar vermeyeceklerini ifade etti. Korsanlar, çifti serbest bırakmak için milyon talep ediyor. Başbakanı Ömer Abdiraşid Ali Şarmarke de çarşamba günü ’da düşünce kuruluşu Chatham House’da yaptığı konuşmada, bazı ülkelerin Somali kıyılarında yaşa dışı olarak balık avladıklarını, bunun da Somalili eski balıkçıları korsanlık yapmaya ittiğini söylemişti. Somali kıyılarında yabancıların yaptığı balık avının kapsamından haberdar olduklarını söyleyen Şarmarke, adını açıklamayacağı bazı ülkelerin Somali sularında yasa dışı olarak balık avladıklarını belirterek, Somali kıyılarından kaçak olarak alınan balıkların değerinin yüz milyonlarca doları bulduğunu tahmin ettiklerini vurguladı. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
624413
Türker: AK Parti siyasi hırsının kurbanı
Türker: siyasi hırsının kurbanıBURDUR (ANKA) Genel Başkanı Türker, Hükümet’in halktan gelen eleştiriler üzerine ‘Demokratik konusunu ‘’ye dönüştürdüğünü belirterek, "AKP, siyasi hırsının kurbanı olarak toplumumuzun önemli bir kesiminin rencide olmasına neden olmuştur" dedi Genel Başkanı Hükümet’in halktan gelen eleştiriler üzerine ‘Demokratik konusunu ‘’ye dönüştürdüğünü belirterek, "AKP, siyasi hırsının kurbanı olarak toplumumuzun önemli bir kesiminin rencide olmasına neden olmuştur" dedi. DSP Genel Başkanı Masum Türker, 15 Kasımda Yusufça Beldesi’nde yapılacak seçiminde DSP’den aday olan Hüseyin Canyürek’in düğününe katılmak üzere ’a geldi. Türker, burada ‘Demokratik açılım’ sürecinde yaşananlar hakkında açıklamalarda bulunarak, "’de toplumsal bir sorun var ve bu sorunun çözülmesi gerekli" dedi. "AKP’NİN DEMOKRATİK AÇILIMLA İLGİLİ ELİNDE BİR PROJE YOK" Türker, Hükümet’in halktan gelen eleştiriler üzerine ‘Demokratik açılım’ konusunu ‘Terörle mücadele’ye dönüştürdüğünü belirterek, "AKP, siyasi hırsının kurbanı olarak toplumumuzun önemli bir kesiminin rencide olmasına neden olmuştur. Biz demokratik açılımdan yanayız. Ama bu demokratik açılımın şehit ailelerinin, gazilerin, çocuklarını askere gönderen ailelerin hassasiyetleri dikkate alınarak ve toplumun diğer kesimlerini incitmeden ele alınması gerekiyor. Demokratik açılım ve terörle mücadeleyi birbirinden ayrı görüyoruz" ifadesinde bulundu. Türker, bu konudaki düşüncelerini İçişleri Bakanı ’a da görüşmesi sırasında anlattığını söyleyerek, "AKP’nin demokratik açılımla ilgili olarak elinde bir proje yok. Siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini ziyaret ettikten sonra bir proje oluşturacaklarını, oluşturulan projenin bir ‘devlet projesi’ olacağını söylemişlerdi. Şu anda anlıyoruz ki AKP’nin yaptığı demokratik açılımla ilgili tüm gayretler göstermelikmiş" şeklinde konuştu. Türker, AKP’nin ‘Demokratik açılım’ sürecini kendi hanesine bir kazanım olarak kaydetmek istediğini vurgulayarak, şunları dile getirdi: "Süreçle ilgili ’da görüşme yapılmaksızın, çözüm üzerinde görüş alışverişinde bulunmaksızın, 34 mensubu Habur Sınır kapısından giriş yaptı. Teslim olan 34 kişiyi şölenle karşıladı. Bu şölen toplumumuzu gerçekten incitti. Peki Hükümet buna neden sessiz kaldı? Başbakan 34 kişinin gelişinin ertesinde ’Biz başa döneriz’ dedi. Bu ’Başa döneriz’ sözü siyasette ’filmi yeniden sararız’ anlamına gelir. Başbakan’ın bu ’Yeniden başa döneriz’ sözlerinin ne anlama geldiğini, kendini seçen halkla paylaşması gerekir. AKP’nin bu yaptıkları hırsa kapıldığının göstergesidir. Teröristler Mahmur kampından çıkıp sınıra ulaşana kadar televizyon kanalları naklen yayın yaptı. AKP bunlara tavır koyup, üniformalarını çıkarmamaları halinde kapıları kapatabilirdi. Bu da gösteriyor ki siyasetin hırsı ulusal çıkarların ve toplum hassasiyetlerinin önüne geçmiş. Biz teröristlerin evine dönmesinden yanayız. Barışın tesisinden yanayız. Barış için gelecek olanların üniformalarıyla değil, Türk bayraklarıyla gelmelerinden yanayız. En azından DTP’nin bunu dikkate alması gerekirdi." İŞ ADAMLARININ ŞEKER FABRİKALARINI ALACAĞI SÖYLENİYOR"Türker, Özelleştirmeler konusunda da değerlendirmelerde bulunarak, "Özelleştirilecek fabrikalar arasında Burdur Şeker Fabrikası da var" diyerek, Burdur Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmemesini diledi. Türker, kulağına gelen bir söylentiyi de paylaşmak istediğini dile getirerek şunları kaydetti: "Sayın Tayyip Erdoğan’ın çevresine yakın bir Arap iş adamının bu şeker fabrikalarını düşük fiyatla alacağı söyleniyor. leye girildiğinde böyle Arap sermayesine sahip bir kısım, düşük fiyatla ihaleyi aldığı zaman Türkiye’de sanayinin el değiştirmesi, değerli olanaklarının çarçur edilmesi söz konusu olacaktır."
623946
AK Partili Tatlıbal: DTP’den özür dilemem
AK Partili Tatlıbal: ’den özür dilememM.Nuri ŞİRİN- Lütfi YIKAN/KAHRAMANMARAŞ, () Milletvekili Dr. Cafer Tatlıbal, ’tan gelen 34 ’lının karşılanmasını değerlendirirken, şerefsizlik etti” sözleri nedeniyle özür bekleyen DTP’ye, “Başbakan talimat vermedikçe özür dilemem” dedi. Ak Parti Kahramanmaraş İl Başkanlığı’nda yaptığı toplantıda Kürt açılımıyla ilgili değerlendirmeler yapan Milletvekili Cafer Tatlıbal, PKK’lıların serbest bırakılması ve karşılanmasıyla ilgili, “Bildiğiniz gibi DTP şerefsizlik etti” diye çıkışmıştı. Bu açıklamaya sert tepki gösteren DTP yazılı açıklama yaparak Tatlıbal’ın özür dilemesini istedi. DTP’nin özür dilemesini beklediği Tatlıbal, Kahramanmaraş’taki yerel bir televizyonda katıldığı programda, şunları söyledi: KİMSEDEN ÜRKEREK SÖYLEMEDİM “Ben şunu anlatmak istiyorum. Kelime maksadını aşmış olabilir. Ama gün otobüsün üzerine çıkıp zafer kazanmış bir Romalı asker gibi etrafa böyle bir selamlama yaparak, bu ülkedeki Türkleri rencide edici hareket yapmak, bu açılıma mani olmaktır. Ak Parti bu açılımı çok risk alarak yaptı. Bu ülkenin iç barışını temin için. Bu kadar güzelliklerin karşısında şekilde hareket resmen bir provokasyondu. Ama da inşallah hedefine ulaşmayacaktır. Şimdi Ak Parti hükümeti niye onlardan özür dileyecekmiş. Ak Parti hükümetinde ben, karar verici ve sözcüsü noktalarında ve konumunda değilim. Ben bir Ak Parti milletvekili olarak, kendi bölgemdeki halkımın hissiyatını dile getirdim. Diyorum ki, bu sözüm maksadını aşmış olabilir. Eğer Başbakanım ‘Özür dilemen lazım derse’ dilerim, yoksa, çok da şey bir kelime değil bu. Kendi irademe göre özür dilemem. Kimseden ürkerek bu sözü sarf etmiş değilim.”
624096
Cinayetin nedeni başka cinayet
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Cinayetin nedeni başka cinayet KONYA () Konya'da yalnız yaşayan 23 yaşındaki gencin katili, yıllar önce birlikte Danimarka'da cinayet işlediği amcasının oğlu çıktı. Yakalanan zanlı, Danimarka'da işledikleri cinayet yüzünden aralarının bozuk olduğunu ve bu yüzden çıkan tartışmada kuzenini öldürdüğünü itiraf etti. Olay, dün akşam 20.00 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Dumlupınar Mahallesi Geniş Sokak Kılıç Apartmanı No 1'de meydana gelmişti. Ailesi Danimarka'da yaşayan ve kendisi de Antalya'da internet kafe işleten 23 yaşındaki Ferhat K., evinin koridorunda dış kapıya yakın bir yerde başından tabancayla tek el ateş edilerek öldürülmüştü. Olayın ardından evde inceleme yapan cinayet bürosu ekipleri, bir başkasına ait ayakkabı ve parmak izi buldu. Cinayet bürosu dedektifleri inceleme yaparken, öldürülen Ferhat K.'nin amcasının oğlu Hızır K. (24) de olay yerine geldi. Dedektiflere çelişkili bilgiler veren şahıs, olay yerinde gözyaşlarına hakim olamadı. Polis, kıyafetindeki küçük kan lekelerini görünce Hızır K.'yi gözaltına aldı. 16 SAAT SONRA İTİRAF ETTİ Gözaltına alınarak Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Bürosu'na götürülen şüpheli Hızır K., ilk başta cinayeti işlemediğini söyledi. Bugün öğle saatlerinde cinayeti işlediğini itiraf eden zanlı, birlikte Danimarka'da yaşadıklarını, küçükken bir cinayet olayına karışmaları nedeniyle kendisinin 10 yıl, Ferhat'ın ise yıl hapis cezası aldığını ve aralarında husumet oluştuğunu belirtti. Zanlı, dün akşam da barışmak için gittiğini, kapıda konuştukları kuzenini bu konu yüzünden tekrar tartışmaları sonucu tabanca ile tek el ateş ederek vurduktan sonra olay yerinden kaçtığını itiraf etti. Polis, ifadesi doğrultusunda zanlının olayda kullandığı silahı da bir apartmanın bahçesinde buldu. KUZENLER BİR İTALYAN'I ÖLDÜRMÜŞ Danimarka'da yaşayan iki amca oğlunun Türkiye'ye dönmelerinin sebebinin cinayet olduğu ortaya çıktı. Danimarka'da aileleri ile yaşayan kuzenlerin, 17 yaşlarındayken karıştıkları bir olayda bir İtalyan'ı öldürdükten sonra yakalandığı, Ferhat'ın yıl, Hızır'ın ise 10 yıl hapis cezası aldığı, kuzenlerin cezalarını tamamladıktan sonra sınır dışı edildiği öğrenildi. Danimarka'da yaşanan cinayet olayından sonra her iki aile bireylerinin de birbirlerini suçladığı ve bu nedenle aralarının açık olduğu iddia edildi. 31.10.2009 GÜNDEM
624186
Sivasspor, Ali Sami Yen'de siftah peşinde...
Ali Sami Yen'de siftah peşinde... ’de yarın ile deplasmanda karşılaşacak olan dış sahada bugüne dek hiç yenemediği rakibini bu kez mağlup etmeyi planlıyor. Ligde geçen hafta iç sahada Gaziantespor’u 3-0 yenerek moral bulan Sivasspor, derbisinden 3-1 yenik ayrıldığı için moralsiz olan Galatasaray ile yarın saat 16.00’da ’nda karşılaşacak. Galatasaray ile bugüne dek 8’i ligde, 2’si ise ’nda olmak üzere 10 kez karşılaşan Sivasspor, yarınki maçtan galibiyetle ayrılarak rakibine karşı toplamdaki 2., deplasmandaki ise ilk galibiyetine imza atmayı hedefliyor. Galatasaray’a karşı elde ettiği tek galibiyetini iç sahada alan Sivasspor, sarı-kırmızılı ekibi yenerek rakibine karşı dış sahadaki ilk galibiyetine imza atmak istiyor. Sivasspor Galatasaray’ı 2008-2009 sezonunun ilk yarısında ’ta 2-0 yenmeyi başarmıştı. Geçen sezon ayrıca Türkiye Kupası çeyrek finalinde eşleşen Sivasspor ile Galatasaray her iki karşılaşmada da 1-1 berabere kalmış, Sivas’taki maçın ardından penal atışları sonunda Sivasspor rakibini elemeyi başarmıştı. Galatasaray’a ligde ve kupada 4’ü dış sahada, 1’i ise iç sahada olmak üzere kez mağlup olan Sivasspor, sahasında kez mağlup ettiği rakibi ile 3’ü Sivas’ta, 1’i ise İstanbul’da olmak üzere defa berabere kaldı. MEHMET VE HAYRETTİN YOK Karşılaşma için İstanbul’a giden Sivasspor’da sakatlığı nedeniyle tedavisi devam eden ve cezalısı Hayrettin Yerlikaya, Galatasaray karşısında forma giyemeyecek. Hayrettin’in yokluğunda sol kanatta ’un küme düşürülmesinin ardından yeniden Sivasspor’a dönen Faruk Bayar’ın görev yapması bekleniyor. Sakatlık döneminin ardından geçen hafta takımla birlikte çalışmalara katılan Abdurrahman Dereli ile geçen haftaki maçında omzundan sakatlanarak oyundan çıkan Uğur Kavuk’un durumu ise yarın netlik kazanacak. Ligde 11. haftaya puanla 16. sırada giren Sivasspor ile haftaya 22 puanla 3. sırada giren Galatasaray arasındaki mücadeleyi, hakem yönetecek. Yıldırım’ın yardımcılıklarını Cem Satman ve Muhittin Gürses’in yapacağı maçta, Hakan Özkan dördüncü hakem olarak görev alacak. .. ...
623877
Seferlere fırtına engeli
Seferlere fırtına engeli Giriş Saati 31.10.2009 10:42 Güncelleme 31.10.2009 10:44 Gece Marmara'da kuvvetli esen fırtına ve yağmur hayatı olumsuz etkilerken İstanbul-Bandırma seferlerini iptal etti. Marmada Denizi'nde etkisini sürdüren fırtına sebebiyle İDO İstanbul-Yenikapı-Bandırma deniz otobüsü seferlerinin iptal olmasına yol açtı. Bandırma Körfezi'ni etkisi altına alan fırtına gece boyu sürdü. Fırtınadan kent merkezindeki onlarca ağacın dallarıyla cadde ve sokaklardaki reklam tabelaları kırıldı. Denizdeki balıkçı tekneleri liman içindeki belediye iskelesine sığınmak zorunda kaldı. Poyraz fırtınasıyla gelen yağmurda ana alterlerde yollar kaygan zemine dönüşünce zaman zaman trafik aksadı. Fırtına ve yağmura yakalanan yayalar otobüs duraklarına, alışveriş merkezlerine sığındı.
624045
E-5 karayolu trafiğe kapatıldı
E-5 karayolu trafiğe kapatıldı 31.10.2009 15:30İstanbul'da etkili olan sağanak yağış sonucu, Kartal Cevizli mevkisinde oluşan su birikintisi nedeniyle E-5 kara yolu ulaşıma kapandı. İstanbul genelinde dün başlayarak aralıklarla devam eden sağanak yağış, sabah saatlerinden itibaren özellikle Anadolu yakasında etkisini artırdı. Sultanbeyli ilçesindeki Uzundere mevkisi ve Ahmet Yesevi Mahallesi'nde su baskını yaşanan ev ve iş yerlerinde itfaiye ekiplerince başlatılan su tahliye çalışmaları sürüyor. Sancaktepe ilçesi Samandıra beldesi, Pendik ve Kartal'da da su baskını meydana geldiği, evlerinde mahsur kalan bazı vatandaşların itfaiye ekiplerince kurtarıldığı bildirildi. Sağanak yağış sonucu bazı yollarda oluşan su birikintileri ulaşımda aksamalara neden oldu. E-5 kara yolu, Kartal Cevizli mevkisindeki köprü altında oluşan su birikintisi nedeniyle ulaşıma kapandı. Cevizli mevkisinde ulaşım yan yollardan sağlanırken, köprü altındaki su birikintisinde araçlarıyla mahsur kalan vatandaşlar itfaiye ekiplerince kurtarılıyor. Bazı vatandaşlar ise arızalanan araçlarını iterek su birikintisinden çıkarmaya çalışıyor. AA
623260
Aleviliği gazeteciler tartışacak
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Aleviliği gazeteciler tartışacak Alevi Çalıştayı'nın beşincisi İstanbul'da gazetecilerle birlikte yapılacak. Çalıştay Koordinatörü Subaşı, gazetecilerin alevilik konusuna nasıl baktıklarını öğrenmek istediklerini belirtti. ALİ SALİ ANKARA İstanbul, Kasım ayının ilk günlerinde Alevilikle ilgili iki önemli organizasyona ev sahipliği yapacak. İlki geçen yıl Ankara'da yapılan Alevi mitinginin ikincisi Kasım'da Kadıköy'de, Alevi Çalıştayı'nın beşincisi ise 11 Kasım'da İstanbul'da gerçekleştirilecek. 11 Kasım'daki çalıştaya 35 civarında medya mensubu davet edildi. Çalıştay Koordinatörü Necdet Subaşı'nın yöneteceği toplantıya Hükümet adına Devlet Bakanı Faruk Çelik de katılıyor. YAZARLAR ÇÖZÜM ÜRETECEK Subaşı, toplam yedi çalıştaydan oluşacak toplantılar serisinin en önemlilerinden birinin medya mensuplarıyla yapacakları toplantı olduğunu belirtti. Subaşı şöyle devam etti: “Medyanın önde gelen isimlerinin bu soruna nasıl baktığını anlamak istiyoruz öncelikle. Arkasından da onlardan katkı bekleyeceğiz. Kendi görüşlerimizi ve yapacaklarımızı anlatıp, sonra da 'bu sorunun çözülmesi için ne önerirsiniz' diyeceğiz. Bizim için en önemli toplantılardan biri. Bunu özellikle sona bıraktık”. Beşinci Alevi Çalıştayı'na katılacak medya mensuplarından bazıları şunlar: Ekrem Dumanlı, Ali Bulaç, Fehmi Koru, Ali Kırca, Mehmet Ali Birand, Mehmet Barlas, Taha Akyol, Uğur Dündar, Ali Bayramoğlu, Can Dündar, Erdal Şafak, Ergun Babahan, Ertuğrul Özkök, Etyen Mahcupyan, Hakan Albayrak, İsmail Küçükkaya, Mustafa Karaalioğlu, Neşe Düzel, Oral Çalışlar, Ahmet Hakan Coşkun, Murat Aksoy, Yiğit Bulut. 31.10.2009 GÜNDEM
624072
Pastadan Atatürk çıkmamış
Muammer Güler, Sabiha Gökçen Havalimanı yeni terminal binasının açılışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Vali Güler, Dolmabahçe'deki resepsiyon sırasında pastadan Atatürk maketi çıktığı yolundaki iddiaları değerlendirirken, öncelikle İstanbul'da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinin çok görkemli geçtiğini, muhteşem gösteriler yapıldığını söyledi. Dolmabahçe Sarayı'ndaki kutlamalar sırasında yapılan bir gösterinin, pasta kesimiyle karıştırıldığını ifade eden Güler, şunları kaydetti: ''Hepiniz oradaydınız. gösteri yapıldığı zaman hiçbir tepki gelmediği gibi birçok kişi de takdirlerini ifade etti. Orada iki gösteri yapıldı. Bir tanesi özel bir mekanizmayla hazırlanmış pastanın hemen gerisindeki platforma Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Önder Atatürk'ün orijinal maketi, orijinal elbiseleriyle bir mekanizma içinden çıkıp halkı selamlayıp 10. Yıl Nutku'nun bir bölümünü 10. Yıl Marşı'nın eşliğinde söyledi. Sonrasında da bu platformun önündeki pastayı kestik. Geçen sene de benzer bir gösteri yapmıştık. Hiçbir yorum olmamıştı ama bu sene maalesef magazinleştirilen zorlama bir mizahi yorumun getirilmesi üzüntü vericidir. Anlaşılan bu konuyla ilgili Meclise soru önergesi vereceğini ifade eden arkadaşımız orada bulunmayan bir kişiydi. Orada bulunan bin kişi, bu manzarayı izledi. Tekrar ifade ediyorum. Pastanın içinden Atatürk çıkması asla söz konusu olmamıştır. Bunu, görkemli kutlamayı, verilen emeği gölgeleme çabası olarak değerlendiriyorum.'' -DOMUZ GRİBİ SALGINI- İstanbul Valisi Muammer Güler, grip salgını nedeniyle özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olanların dikkatli olmalarını istedi. Güler, domuz gribiyle ilgili son durum hakkında da şu bilgileri verdi: ''Çapa'da dün kişide daha H1N1 virüsü tespit edildi. Böylece sayı 417'ye ulaştı. Bu sayı tahlil yapılanlarla ilgilidir. Bunun içinde öğrencilerin payı yüzde 6'dır. Tahlili yapılamayan ama evde istirahatte bulunanların olduğunu da biliyoruz. Koruma tedbirlerinin alınmasına devam edilecek. Şu anda, biri 18 aylık diğeri yaşında iki kişinin yoğun bakımda tedavisine devam ediliyor.'' Vali Güler, okullardaki temizlik çalışmalarının tamamlandığını belirterek, ''Pazartesi gününden itibaren devamsızlıkları tekrar izleyeceğiz. Bu iş, uzun soluklu bir koruma tedbirini gerektiriyor. Aşı yapılana kadar bu hastalıktan mümkün olduğunca az sayIda kişinin etkilenmesini umut ediyoruz'' dedi. Muammer Güler, aşılamanın ne zaman başlayacağı sorusu üzerine, Pazartesi gününden itibaren sağlık çalışanlarının aşılanacağını, bu ayın sonun doğru da Sağlık Bakanlığının vereceği talimata göre risk grupları içinde önemli yeri teşkil eden çocuklardan başlamak üzere aşılamaya devam edileceğini bildirdi. Güler, kesin tarihi ise şimdilik veremediğini söyledi. İstanbul Valisi Güler, Anadolu yakasındaki referans laboratuvar olacak Zeytinburnu'ndaki Hıfzıssıhha Laboratuvarında da pazartesi gününden itibaren tahlillerin yapılabileceğini bildirdi. -''DEZENFEKTE DİYE BİR ŞEY YOK''- Okulların ne sıklıkta dezenfekte edileceğine ilişkin bir soru üzerine de Vali Güler, ''Dezenfekte lafını kullanmıyoruz. Dezenfekte diye bir şey yok. Genel temizlik ve koruma tedbirlerinin sürdürülmesi var. Çocuklar okuldayken de bu koruma tedbirleri sürdürülmeli. Sıraların, masaların, elektrik düğmelerinin, muslukların temiz tutulması, okulların sık sık havalandırılması, temizlenmesi, bunlar önemli tedbirler. Çocukların ellerinin sıvı sabunla yıkanması... Öğretmenlerimiz bu konuda özel eğitimden geçirildi, çocuklarımıza gerekli uyarıları yapıyorlar.''
623410
'Erken seçim' lafı tüpten çıkan diş macunu gibidir
Erken seçimin iktidar tarafından ifade edilmesi tüpten çıkan diş macunu gibidir, artık geri dönüşü olmaz.'' dedi. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Okay, 22 Ekim'de TBMM'de kabul edilen ve her ile iki milletvekili çıkarma hakkı tanıyan yasaya işaret ederek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de yasayı imzaladığını hatırlattı. Okay, ''2010 Kasım'ından önce bir erken seçim yapılabilir, bu yasaya göre.'' dedi. Meclis'in her an böyle bir karar alabileceğine işaret eden CHP Grup Başkan Vekili, "Son yasa ile birlikte değerlendirdiğimizde erken seçimin ayak izleridir, erken seçim için tedbirler alınmaktadır.'' diye konuştu. ANKARA AA
623567
Bartholomeos Obama ile görüşecek
Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, günlük basın toplantısında, "ekümenik" olarak tanımladığı Patrik Bartholomeos'un, gelecek hafta Salı günü Başkanı Obama ile görüşeceğini bildirdi. Patrik Bartholomeos'un, Washington'da ayrıca, Başkan Yardımcısı Joe Biden, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ile görüşmesi öngörülüyor. Bazı düşünce kuruluşlarının toplantılarında konuşmalar yapacak olan Patrik Bartholomeos'un, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy ile de bir araya gelmesi planlanıyor.
623889
13:17 Uluslararası piyasalarda geçen hafta
Uluslararası piyasalarda geçen hafta ABD ekonomisi 3. çeyrekte yüzde 3,5 büyüdü. Böylece ekonomi, son bir yıldan uzun süredir ilk kez büyüme kaydetmiş oldu. Ticaret Bakanlığının açıkladığı verilere göre, ABD’de gayri safi yurtiçi hasıla temmuz-eylül aylarını kapsayan çeyrekte yıllık bazda yüzde 3,5 büyüdü. Ekonomi, çeyrektir üst üste daralma yaşıyordu. ABD’de toparlanma yavaş bir seyir izlerken, işsizlik oranı, rekor olan yüzde 9,8 seviyelerinde kalmayı sürdürüyor. ABD Başkanı Barack Obama, ABD ekonomisinin tam olarak toparlanması için hala uzun bir yol olduğunu söyledi. Obama, "Veriler, resesyonun hafiflediğini ve aldığımız önlemlerinin bir faydası olduğunu teyit ediyor, ancak ekonomimizi tamamen düzeltmek için uzun bir yolumuz olduğunu biliyorum" dedi. Hazine Bakanı Timothy Geithner de, milyonlarca kişi için hala zor günlerin devam ettiğini, işsizliğin hala kabul edilemez derecede yüksek seyrettiğini söyledi. Geithner, "Her aile ipotekle, her küçük işletme kredi sıkışıklığıyla karşı karşıya. Resesyon hala canlı ve güçlü" diye konuştu. Beyaz Saray, ABD Başkanı Barack Obama’nın ekonomik teşvik planıyla 650 binden fazla işin kurtarıldığını ya da yaratıldığını bildirdi. ABD’de temmuz ayında 144,5 puan olan "The Standard Poor’s/Case-Shiller" 20 Şehir Konut Fiyatları Endeksi, yüzde artış gösterdi. Böylece endeks ay üst üste yükselmiş oldu. Ancak 2008 yılı ağustos ayına göre fiyatlar yüzde 11,4 düştü. Ticaret Bakanlığı, ekonomistlerin beklentileri doğrultusunda dayanıklı mal siparişlerinin geçen ay yüzde artış gösterdiğini açıkladı. Bakanlık, Ağustos ayında 417 bin olan mevsimsel olarak uyarlanmış yeni konut satışlarının geçen ay yüzde 3,6 düşerek 402 bine gerilediğini bildirdi. ABD’de Eylül ayında tüketici harcamaları yüzde 0,5 düşerek, son ayın en büyük düşüşünü kaydetti. AVRUPA VE DİĞER AB’de ortak para kullanan 16 ülkenin dahil olduğu Avro Bölgesi tarihinde ilk kez, Haziran ayında eksiye inen enflasyon, yüzde -0,1’le Ekim ayında da artıya çıkamadı. AB istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre, Haziran’da eksiye indikten sonra Temmuz ayında -0,7’ye kadar gerileyen enflasyon, Ağustos’ta yüzde -0,2 ve Eylül’de yüzde -0,3 düzeyinde kalmıştı. Japonya Merkez Bankası, yüzde 0,1 olan faiz oranında değişiklik yapmadı. Japonya’da Eylül ayında işsizlik oranı yüzde 5,3’e düşerken, tüketici fiyatları endeksi de yüzde 2,3 geriledi. Güney Kore, yılın üçüncü çeyreğinde sürpriz bir şekilde yüksek büyüme yakaladı. Güney Kore’nin, üçüncü çeyrekte yüzde 2,2 olması beklenen büyümesi yüzde 2,9 olarak kayıtlara geçti. Çin’in yılın son çeyreğinde ekonomik büyümesinin muhtemelen hızlanacağı ancak, hükümetin mali teşvikleri ve gevşek para politikasını sürdüreceği bildirildi. Başbakan Yardımcısı Li Keqiang, ekonominin beklenenden iyi performans gösterdiğini ve düzelmenin sağlam bir temeli olduğunu söyledi. Li, "Büyümenin hızı her çeyrekte artıyor. Çin, ekonomik hedeflerine ulaşacağından emin ve bunu yapabilir" dedi. Aynı borsada haftaya 1,6324 dolarda giren İngiliz sterlini ise cuma kapanışta 1,6439 dolara yükseldi. Londra borsasında, altının ons fiyatı pazartesi günü 1.042,10 dolar iken, cuma günü 1.039,70 dolara geriledi. ABD, AVRUPA VE ASYA BORSALARI ABD’de New York Menkul Kıymetler Borsası’nda endeksler haftayı düşüşle tamamladı. Dow Jones Endeksi yüzde 2,51 (249,85 puan) düşerek, 9.712,73 puana, Nasdaq Bileşik Endeksi yüzde 2,50 (52,44 puan) azalışla, 2.045,11 puana, Standard and Poor’s 500 Endeksi de yüzde 2,81 (29,92 puan) gerileyerek, 1.036,19 puana indi. Haftalık kayıp Dow Jones Endeksi’nde yüzde 2,6, Standard and Poor’s 500 Endeksi’nde yüzde ve Nasdaq Bileşik Endeksi’nde yüzde 5,1 oldu. Aylık bazda ise Dow Jones Endeksi değişmezken, Standard and Poor’s 500 Endeksi yüzde ve Nasdaq Bileşik Endeksi yüzde 3,6 değer kaybetti. Avrupa borsaları haftayı düşüşle tamamladı. İngiltere’de FTSE 100 Endeksi yüzde 1,81, Almanya’da DAX yüzde 3,09, Fransa’da CAC yüzde 2,86 geriledi. Ayrıca Zürih Borsası yüzde 1,03 ve Milano Borsası yüzde 3,06 düştü. Asya’da, Tokyo Borsası’nda Nikkei Endeksi haftanın son işlem gününde yüzde 1,45 (143,64 puan) artarak, 10.034,74 puana çıktı. Avustralya’da borsa yüzde 1,5 ve Hong Kong’da yüzde 2,99 yükseldi. PETROL FİYATLARI Uluslararası piyasalarda ABD ham petrolünün varil fiyatı dün yüzde 3’ten fazla değer kaybederek 77 dolara indi. Hafta boyunca 80 dolar civarında işlem gören ve Perşembe günü ABD ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 3,5 büyümesiyle birlikte 2,41 dolar artarak, 79,87 dolara çıkan ABD ham petrolünün varil fiyatı Aralık ayı teslimi Cuma günü 2,87 dolar gerileyerek 77 dolar oldu. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 2,84 dolarlık düşüşle 75,20 dolara geriledi. Ham petrol fiyatlarının gerilemesinde, ABD dolarının değer kazanması ve ABD’de Eylül ayında tüketici harcamalarının son ayın en büyük düşüşünü kaydetmesinin, ABD ekonomisinin toparlanmasının sürdürülemez olacağı endişelerini artırması etkili oldu. Bu yıl yüzde 79 artan petrol fiyatları 21 Ekim’de 82 dolara çıkarak yılın en yüksek seviyesini görmüştü. ...
623533
Ülke geneli yağışlı
Yağışların; Marmara, Doğu Karadeniz kıyıları (Giresun, Trabzon, Rize, Artvin), Doğu Anadolu'nun doğusu Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Muş, Bitlis, Bingöl, Muş, Hakkari ve Şırnak), Güneydoğu Anadolu'nun doğusu (Diyarbakır, Batman, Siirt, Mardin, Şanlıurfa), Ordu, Elazığ ve Adıyaman çevreleri ile akşam ve gece saatlerinden sonra Akdeniz kıyıları (Antalya, Mersin, Adana ve Hatay), Isparta, Kütahya, Afyonkarahisar ve Eskişehir çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Rüzgarın; Marmara ve Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden kuvvetli ve fırtına şeklinde (60-80 km/saat) eseceği tahmin ediliyor. HAVA SICAKLIĞI: İç ve batı bölgelerimizde ila derece azalarak, ülke genelinde mevsim normalleri altında seyredecek. RÜZGAR: Genellikle kuzey ve kuzeydoğu (poyraz), güney ve doğu kesimlerde güney ve güneybatı yönlerden hafif arasıra orta, Marmara ve Kuzey Ege kıyılarında kuvvetli ve fırtına şeklinde esecek. UYARILAR: Yağışların; Marmara, Doğu Karadeniz kıyıları (Giresun, Trabzon, Rize, Artvin), Doğu Anadolu'nun doğusu (Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Muş, Bitlis, Bingöl, Muş, Hakkari ve Şırnak), Güneydoğu Anadolu'nun doğusu (Diyarbakır, Batman, Siirt, Mardin, Şanlıurfa), Ordu, Elazığ ve Adıyaman çevreleri ile akşam ve gece saatlerinden sonra Akdeniz kıyıları (Antalya, Mersin, Adana ve Hatay), Isparta, Kütahya, Afyonkarahisar ve Eskişehir çevrelerinde kuvvetli olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı (Ani sel, lokal su baskını, taşkın, yıldırım düşmesi vb) tedbirli olunması gerekmektedir.
623863
Belediye'de eksikler can sıkıyor!
Belediye'de eksikler can sıkıyor! 31/10/09 12:33 İstanbul Büyükşehir Belediyespor Futbol Şube Sorumlusu Kamil Dizar, sakat ve cezalı futbolcu çokluğu nedeniyle sıkıntılı bir süreç yaşadıklarını belirterek, ''Sakatlarımızın yanına bir de cezalılar eklendi. Takımda Hasagiç, Taner, Ali ve Zeki sakat. Bunların yanında İbrahim Akın, Metin, Efe ve Okan da kart cezalısı. Can, Nsumbu, İskender ve Barbosa da yeni sakatlıktan çıktı. Onların oynayıp oynamayacağı hocanın takdirine bağlı. Dolayısıyla böylesine önemli oyuncularımızdan yararlanamamak bizi ciddi anlamda sıkıntıya sokuyor'' diye konuştu. Denizlispor karşılaşmasının zorlu geçeceğini anlatan Dizar, ''Denizlispor çok iyi forvet oyuncularına sahip. Biz de genç ve mücadeleyi seven bir takımla sahaya çıkacağız. Umarım istediğimiz sonuçla ayrılırız'' değerlendirmesini yaptı. İki takım arasında Denizli Atatürk Stadı'nda saat 14.00'te başlayacak karşılaşmayı, hakem Selçuk Dereli yönetecek.
623852
Kışlık yakacak telaşı başladı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Kışlık yakacak telaşı başladı KONYA () Kış mevsiminin kendini iyice hissettirmeye başlaması ile birlikte vatandaşlar yakacak derdine düştü. Konya'nın Beyşehir ilçesine bağlı köy ve beldelerde yaklaşan kış mevsimi öncesinde dargelirli vatandaşların yakacak temini için yürüttüğü faaliyetler sürüyor. Kış mevsiminde yakmak üzere dağdan topladıkları kuru ağaç dallarını keserek soğuk günler için hazırlayan vatandaşlar, maddi imkanlarının olmaması nedeniyle odun ya da kömür alamadıklarını, doğadan temin ettikleri dal parçaları ile çalı çırpıyı ise kış mevsiminde yakacak olarak değerlendirdiklerini belirtti. 31.10.2009 GÜNDEM
623702
İran'ın hava sahası dumanaltı oldu!
'da içenlerin sayısında yüzde 1,2'lik artış olduğu bildirildi. Tütün Mamulleri Şirketinin verilerine göre, ülkede içenlerin sayısı son bir yılda yüzde 1,2 artarak 12 milyona çıktı. Yılda 61,2 milyar adet sigaranın tüketildiği 'da sigaraya harcanan paranın ise milyar olduğu belirtildi. Sigara tüketimini kontrol altına almak ve azaltmak için ilgili birimlerin, yasal çalışmaların yanı sıra çeşitli programları uygulamaya koyduğu kaydedildi.
623902
Şanlıurfa'da inşaat iskelesi çöktü: işçi yaralı
Karaköprü'nün Esentepe Mahallesi Sakarya Caddesi üzerinde bulunan katlı Öncel Apartmanı'nın dış yüzeyinde kaplama yapmak için kurulan iskele çöktü. Çökme sonrasında iskele üzerinde bulunan işçi 9. kattan düşerek ağır yaralandı. Yaralan işçiler İsmail Ay, İsmail Ay, İbrahim Ay ve Ümit Kırıcı Şanlıurfa Eğitim Ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.
624433
Saray'da yazlık su altında kaldı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Saray'da yazlık su altında kaldı Tekirdağ'ın Saray ilçesinde yazlık ev sular altında kaldı. Gece il merkezi ve ilçelerde kuvvetli sağanak bekleniyor. TEKİRDAĞ (A.A) Tekirdağ'ın Saray ilçesi Safaalan köyünde, sağanak yağış nedeniyle yazlık ev sular altında kaldı. Edinilen bilgiye göre, gece saatlerinden bu yana etkili olan sağanak nedeniyle Safaalan köyü mücavir alanındaki yazlık evi su bastı. İçinde kimsenin bulunmadığı yazlıklardaki eşyaların sular altında kaldığını ifade eden yetkililer, olayın kanalizasyon sisteminin yetersizliğinden kaynaklandığını bildirdi. Bu arada gece saatlerinde il merkezi ve ilçelerde kuvvetli sağanağın etkili olacağı kaydedildi. 31.10.2009 GÜNDEM
623022
TGRT'de domuz gribi paniği
Medyaradar'ın haberine göre TGRT Haber TV'nin bulunduğu İhlas Holding binasında 'Domuz Gribi' paniği yaşanıyor.. Holding binasının Yenibosna'daki binasının 2. katında yaşanan panikte bir kişide domuz gribina rastlandı... Türkiye'yi kasıp kavuran Domuz Gribi paniği, İhlas Holding'e sıçradı... Binanın katında görev yapan ve pazarlama bölümünde çalışan bir kişide domuz gribi virüsüne rastlandı. Hal böyle olunca da 2. kat tamamen kapatılıp, ilaçlandı.. Çalışanlara da izin verildi. Şimdi diğer bölümdekiler hastalığın paniğini yaşıyor. Çalışanlar "Ya, havalandırmadan geçerse" diye birbirine soruyor..
623664
Yalnız yaşayan gence evde tek kurşunla infaz
Yalnız yaşayan gence evde tek kurşunla infaz ’da bir genç, yalnız yaşadığı evde başına sıkılan tek kurşunla öldürüldü. Edinilen bilgiye göre, merkez ilçesi Dumlupınar Mahallesi’nde bir apartman dairesinde yalnız yaşayan Ferhat Kılıç’ın (23) evinin kapısının açık olduğunu fark eden komşuları içeriye girmek istedi. Kapının yanında Kılıç’ın, hareketsiz yattığını fark eden komşuları olay yerine ambulans çağırdı. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin incelemeleri sonrasında Ferhat Kılıç’ın başına isabet eden tek kurşunla öldürüldüğü anlaşıldı. ve polis ekiplerinin araştırmaları sonrasında evin kapısının zorlandığı belirlendi. Kılıç’ın ailesinin ’da yaşadığı, kendisinin ise kısa süre önce geldiği Konya’da bir internet kafe çalıştırdığı öğrenildi. Evde yapılan incelemelerin ardından Kılıç’ın cesedi, için Konya Numune Hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623172
Kıskandım!..
Hamdi Türkmen Perde ArkasıKıskandım!.. 31 Ekim Cumartesi 2009 İstanbul Boğazı’ndaki kutlamalar böyleydi. ULUSAL televizyon kanallarının ana haber bültenlerinde İstanbul’daki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarındaki havaifişek ve ışık gösterilerini izledim. Ağzım bir karış açıkta kaldı. Ekran başından dakikalarca gözlerimi ayıramadım. Ve sonra akşam ’da bir arkadaşımla buluştum. güzelim sahil bomboş, kapkaranlıktı. İnanın bana, normal bir cumartesi gecesi sahiller daha kalabalık daha şen, daha hareketli oluyor. Ve ... Ve Birinci Kordon... Görüp göreceğimiz 29 Ekim Cumhuriyet kutlamaları, buradaydı. Fener alayı coşkuluydu. ’ın konseri kalabalıktı. Havaifişek gösterileri de, ancak bir yıl öncesine göre daha iyiydi.. Hepsi bu kadar... Üzüldüm... Kendi kendime kızdım... * * İstanbul’un Boğaz’ı varsa, İzmirimizin de Körfez’i var. İstanbul’un Boğaz Köprüsü varsa; bizim de Kadifekalemiz var. Körfez’in ortasına demirlersiniz bir gemiyi ya da mavnayı, beş-on, on beş-yirmi dakika havaifişeklerle gökyüzünü de, denizi de ışıl ışıl aydınlatırsınız. Körfez’in her yerinden insanlarımız balkonlarından, pencerelerinden seyir zevkini tadarlar, eğlenirler, coşarlar... İstanbul bunu yaptı... Ama biz yapamadık, yine yaya kaldık!... * * Neden? diye sordum... siyaseten cumhuriyetin, cumhuriyetçilerin kalesi. Ilımlı ya da benzer kavramların yeşeremediği, filizlenemediği tek büyük şehirlerimizden biri. Cumhuriyet Bayramı’nı, her yerden daha görkemli, daha coşkulu, daha gösterişli kutlamak, törenleri bir “şölen” havasında kutlamak gerekmez mi? Bu İzmirliler’in hakkı değil mi? Üstelik de içinden geçtiğimiz süreçte, dosta düşmana bunu göstermememiz iyi olmaz mı? Ne yapalım olmadı... Yapılamadı... Kadifekale’den, tüm kenti sarmalayacak bir “ışık gösterisi” bile bizlere çok görüldü. İnşallah, 2010’da ömrümüz vefa ederse(!), 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı seneye en az İstanbul kadar görkemli kutlarız... (224 yazı)
624456
Sağlam: Umutlandım
: Sağlam: Umutlandım Bursaspor Teknik Direktörü 2. yarıda oynanan futboldan çok memnun. Antalyaspor Teknik Direktörü Özdilek gol öncesi topun aut olduğunu söyledi. Yayına Giriş: 31.10.2009 20:19:14 Güncelleme: 31.10.2009 20:19:36 Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdilek, yedikleri golün başlangıcında topun auta çıktığını, ama hakemin korner kararı verdiğini söyledi. Özdilek, maçın ardından düzenlediği basın toplantısında, karşılaşmanın özellikle ilk 45 dakikasında, bir takımın ofansif ve defansif anlamda yapması gereken her şeyi yaptıklarını belirtti. İlk yarı iki ya da üç farkı yakalama fırsatı bulduklarını dile getiren Özdilek, bu pozisyonlardan yararlanamadıklarını ifade etti. Özdilek şunları söyledi: "Bursa, maçın ikinci yarısında zaman zaman topa daha çok sahip oldu, ama ürettikleri pozisyon yoktu. Yediğimiz golün başlangıcı aut. Auttan korner veriliyor. Korner atışı sırasında (18 içinde kaleciye dokunmak fauldür) Ömer'e dokunuyorlar, ama oyun devam ediyor. Hiç beklemediğimiz bir gol yedik. Hafta içinde 120 dakika oynadık ve maçın yorgunluğu maçın ikinci yarısında oyuncularıma yansıdı. Ama buna rağmen rakibe pozisyon vermedik. Kazanamıyorsan kaybetmemek de önemli. Son beş maçını içeride ve dışarıda kazanan bir takımla oynadık." Özdilek, gelecek haftalarda hem oyun anlayışını üst seviyelere taşıyacaklarını, hem de puan olarak daha üst sıralara tırmanacaklarını anlattı. Antalyaspor kalecisi Ömer de yaptığı açıklamada, köşe atışı sırasında topa çıktığını, bu sırada Bursaspor'lu Hüseyin'in kendisinin dengesini bozduğunu söyledi. Ömer, "18 içinde kaleciye dokunulmaz diye bir kural vardır. Hüseyin elleri havada topa yükseldi ve kendine avantaj sağladı. Benim de dengem bozuldu" diye konuştu. Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam ise sahada zirve yarışı için almaları gereken üç puan olduğunu, ama puan alabildiklerini dile getirdi. Maça iyi başlamadıklarını ve duran toptan gol yediklerini anlatan Sağlam, "İkinci yarıda oyunun hakimi, istediğini sahaya yansıtan ve golü bulan bir Bursaspor vardı. İkinci yarıdaki Bursaspor gelecek adına beni umutlandırdı. puan kaybettiğimiz için üzüntülüyüz" dedi. Türkiye Fair Play liginde ikinci sırada olduklarını ve bu hafta birinci sıraya yükselme ihtimalleri bulunduğunu dile getiren Sağlam, hem zirve yarışında, hem de fair play yarışında mücadele ettiklerini belirtti. İki haftadır sarı ya da kırmızı kart görmediklerini vurgulayan Sağlam, "Ligin ilk beş sırasındaki takımlar, Fair Play liginde alt sıradalar. Biz bu işin şiddetten uzak, doğru ve dürüstçe de yapılarak zirve mücadelesi yapılabileceğini gösteriyoruz. Bu durum, beni mutlu ediyor" diye konuştu. Sağlam, maç sırasında zaman zaman kendisinin de hakem kararlarına tepki gösterdiğini, ancak hakem kararlarını maçın ardından eleştirmeyeceğini sözlerine ekledi.
624316
Piyango mağlup oldu!
Piyango mağlup oldu! 31/10/09 18:45 -MALİYE MİLLİ PİYANGO: 23 HAVRE HAC: 29- Salon: Prof. Dr. Yaşar Sevim Hakemler: Ivan Bashev, Georgi Dobrev (Bulgaristan) Maliye Milli Piyango: Öznur (Manic), Nergiz 3, Esra 2, Leyiz Özel 5, Ceren 6, Eda 2, Duygu 3, Jale 1, Buket, Gülsüm, Chikayeva 1, İlke Havre HAC: Pradel (Zoqbi), Mendy 2, Vandparsy 8, Guillerme 5, Siodmiak 7, Tounkara 3, Fachinello 1, Gega, Simerska 3, Ntsama, Marzouk İlk yarı: 16-12 (Havre HAC lehine) İki dakika cezası alanlar: Duygu (2), Buket, Chikayeva, Gülsüm, Esra (Maliye Milli Piyango), Ntsama, Guillerme, Fachinello, Mendy, Simerska (3), Vandparsy (Havre HAC) Diskalifiye: Simerska (Havre (HAC) Bu karşılaşmanın rövanşı, Kasım Cumartesi günü Le Havre kentinde, TSİ 21.30'da yapılacak.
623777
Kayseri'de açlık sınırı rakamları düştü
KTO Başkanı Hasan Ali Kilci, yaptığı yazılı açıklamada, fakirlik sınırındaki kişilik bir ailenin asgari gıda harcamalarının, Ekim ayında yüzde 3,37 oranında gerileyerek 497,58 liraya düştüğünü belirtti. Kilci, ''Fakirlik sınırındaki kişilik bir ailenin gıda harcamalarında, geçen yılın Aralık ayına göre yüzde 1,84 oranında düşüş gerçekleşirken, bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı yüzde 0,89 olmuştur. 12 aylık ortalamalara göre ise yüzde 6,02 oranında artmıştır'' dedi. 2009 yılı Ekim ayında Tüketici Fiyatları Endeksi'nde (TÜFE) bir önceki aya göre yüzde 0,31 oranında artış kaydedildiğini, bir önceki yılın Aralık ayına göre değişim oranının yüzde 3,01, bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranının ise yüzde 3.41 artış olarak tespit edildiğini belirten Kilci, 12 aylık ortalamalara göre TÜFE'deki değişim oranının yüzde 4,38 olarak hesaplandığını bildirdi. Ana harcama grupları itibariyle en yüksek aylık artışın yüzde 1,44 ile eğitim, eğlence ve lokanta grubunda gerçekleştiğini de kaydeden Kilci, şöyle devam etti: ''Çeşitli harcamalar grubu yüzde 0,72, ev eşyaları grubu yüzde 0,67, aydınlatma-ısıtma ve enerji grubu yüzde 0,05 oranında artış gösterirken, sağlık ve bakım grubu ile konut ve kira grubunda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Yaş meyve ve sebzeler grubunda ise yüzde 2,38, gıda maddeleri grubu yüzde 0,84 ve giyim ve ayakkabı grubunda ise yüzde 0,28 oranında gerileme kaydedilmiştir. Bir önceki yılın Aralık ayına göre TÜFE'nin en çok arttığı harcama grubu yüzde 11,61 ile eğitim eğlence ve lokanta grubu olmuştur. Endekste kapsanan 215 maddeden 52 ürünün fiyatında artış gerçekleşmiştir. 2009 yılı Ekim ayında endekste kapsanan 215 maddeden, 106 maddenin ortalama fiyatında değişim olmazken, 52 maddenin ortalama fiyatında artış, 57 maddenin ortalama fiyatında ise düşüş gerçekleşmiştir.'' AA
623537
Sırbistan'da sanayi üretimi yüzde 15 düştü
Kurumun sayfasında verilen bilgilere göre, bu yıl eylül ayındaki sanayi üretiminin, geçen yılın eş dönemine oranla yüzde 6,3 oranında azaldığına işaret edildi. Bunun dışında, 2008'deki eş döneme kıyasla bu yıl sanayi üretiminin haziranda yüzde 14,4, temmuzda yüzde 15,4 ve Ağustosta yüzde 10 düştüğü belirtildi.
623860
Aslanlar moral peşinde
Aslanlar moral peşinde AA Giriş Saati 31.10.2009 11:54 Güncelleme 31.10.2009 11:54 Turkcell Süper Lig'de geride kalan hafta ezeli rakibi Fenerbahçe'ye derbi maçta yenilen Galatasaray, yarın evinde yapacağı Sivasspor mücadelesinde moral arayacak. Lider Fenerbahçe'nin puan gerisine düşen ve zirve yarışından uzaklaşmak istemeyen Galatasaray, Sivasspor maçını kazanarak hem yeniden bir hava yakalamak, hem de taraftarına kendisini affettirmek istiyor. Sezona kötü bir başlangıç yapan ve teknik direktör Bülent Uygun'un ardından göreve Muhsin Ertuğral getirilen Sivasspor ise Gaziantepspor karşısında aldığı galibiyetin moraliyle İstanbul'dan puanla dönebilmenin hesaplarını yapıyor. Galatasaray takımında, Sivasspor maçı öncesi sakatlıkları devam eden Emre Aşık ve Baros'un yanı sıra Fenerbahçe maçında kırmızı kart gören Keita ile Ziraat Türkiye Kupası'ndaki Bucaspor karşılaşmasında kırmızı kart gören Brezilyalı futbolcu Elano takımdaki yerlerini alamayacaklar. Diğer yandan, Bucaspor maçında sağ bacak üst dış adalesine aldığı darbe nedeniyle ödem ile ağrısı bulunan Arda'nın ise Sivasspor maçına yetiştirilmesi planlanıyor. Ali Sami Yen Stadı'nda saat 16.00'da başlayacak Galatasaray-Sivasspor maçını, hakem Bülent Yıldırım yönetecek.
623222
Servet'i Arsenal ve Tottenham istiyor iddiası
İSMET BADEM ERKAN BAYAZITLI Servet'i Arsenal ve Tottenham istiyor iddiası Rijkaard'ın ara transferde, İngiliz kulüplerinin talip olduğu milli oyuncunun gidişine onay vereceği ileri sürüldü. Galatasaray ve milli takımın başarılı savunma oyuncusu Servet Çetin için İngiliz ekipleri Tottenham ve Arsenal'in devrede olduğu iddia edildi. İngiltere'de yayın yapan Daily Mail Gazetesi, bu sezon başında Chelsea'nin de takibinde olan Galatasaray'ın milli savunma oyuncusu Servet Çetin için şimdi de Premier Lig ekiplerinden Tottenham ve Arsenal'in transfer girişimlerinde bulunduğunu iddia etti. Gazete, Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard'ın Ocak ayı ara transfer döneminde takımın defans hattında değişiklik yapacağını ve bu nedenle Servet'in gidişine onay vereceğini de savundu. Bu arada, Avrupa futbolunun transfer nabzını tutan tribalfootball.com adlı haber portalı ise Servet ile Tottenham ve Arsenal'in yanı sıra Milan, Borussia Dortmund, Wolfsburg ve Köln takımlarının da ilgilendiğini iddia etti. 31.10.2009 SPOR
623249
Cobra'lar geliyor
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Cobra'lar geliyor Türkiye'nin Cobra helikopteri talebine 'envanterimizde yok' cevabı veren ABD, geri adım attı. Washington'dan helikopterin 2011'de verilebileceğine dair resmi yazı geldiğini söyleyen Milli Savunma Bakanı Gönül, “2010'da almak için bastırıyoruz” dedi. ABDULKADİR SELVİ ANKARA ABD, Türkiye'nin terörle mücadele için istediği 12 Cobra helikopter talebine olumlu cevap verdi. Milli Savunma Bakanı Gönül, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün önceki gün akşam verdiği resepsiyonda gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevapladı. ABD'nin, Türkiye'nin Cobra saldırı helikopter talebine yazıyla olumlu cevap verdiğini söyledi. Gönül, birkaç hafta önce görüştüğü ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in de helikopterleri 2011'de verebileceğini ilettiğini söyledi. 2011'DE VERMEK İSTİYORLAR Gönül, Türkiye'nin İtalyan Agusta Westland firması ile gelecek yıl ortak üretimini başlatacakları saldırı helikopterlerinin, 2013'te Türkiye'nin envanterine girmeye başlayacağını anımsatarak, “Dolayısıyla biz ABD'den, acil ihtiyacımızı karşılaması için Cobra helikopterlerinin teslimatının 2010'a çekilmesini istedik. ABD ise Irak'tan çekileceği 2011 yılında bu helikopterleri verebileceğini söylüyor” dedi. 1,5 MİLYAR DOLARLIK ALIM Türkiye, bu yıl başında, PKK ile mücadele kapsamında ABD'nin yaklaşık 12 adet Cobra saldırı helikopteri vermesi talebine, kendi ihtiyaçlarını ancak karşılayabildiği gerekçesiyle olumlu cevap alamamıştı. 12 adet Cobra'nın piyasada satış fiyatının 1.5 milyar doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor ABD'nin Cobra talebine ilk başlarda olumsuz cevap vermesinin arkasında, Ankara'nın, yaklaşık milyar dolarlık saldırı helikopteri üretimi ihalesini geçen yıl İtalyan Agusta Westland firmasına vermesi de yatıyordu. Rusya kartı ikna etti Türkiye'nin acil saldırı helikopteri ihtiyacını karşılamak üzere Rusya'dan 32 adet Mİ-28 tipi saldırı helikopteri almak üzere Moskova ile görüşmelere başlaması, Cobra helikopterlerini satmaya yanaşmayan ABD'nin yumuşamasında etkili oldu. Pentagon, 2009 başlarında Ankara'nın Rusya'dan alım için harekete geçmesi üzerine yeni bir plan hazırlayarak Ankara'ya göndermişti. 31.10.2009 GÜNDEM
623950
Ağrı'da bayına basan asker yaralandı
Ağrı'da bayına basan asker yaralandı Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesi kırsalında mayına basan asker yaralandı. Alınan bilgiye göre, Doubayazıt 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı Çetenli Karakol Komutanlığı ekiplerince, sınırındaki Kızılkaya köyü kırsalında sürdürülen arazi arama-tarama faaliyeti sırasında, piyade er Ali Akbaş (21) mayına bastı. Patlama sonucunda ayağından yaralanan Akbaş, Doğubayazıt Devlet Hastanesine kaldırıldı. Akbaş’ın, buradaki ilk müdahalenin ardından ambulansla Asker Hastanesine sevk edildiği bildirildi. Anneler yanından ayıramayacak. ...
624261
Erdal İnönü anıldı
Sağanak yağış altında gerçekleştirilen anma töreninde Kuranı Kerim okundu, dualar edildi. Törende konuşan İnönü'nün eşi Sevinç İnönü, Erdal İnönü'nün yokluğunu hissettiklerini belirterek, ''Çok yönlü, pozitif bir insandı. Türk toplumuna da ileride çok iyi bir örnek olarak kalacaktır. Gençler yaptığı çalışmalardan istifade edecektir'' dedi CHP Sözcüsü ve Genel Sayman Mustafa Özyürek de Erdal İnönü'nün Türkiye'de demokrasinin gelişmesinde büyük katkıları olduğunu ifade etti. Özyürek, ''Erdal İnönü'nün darbe sonrasında çok partili düzenin yerleşmesinde ve sosyal demokratların siyasette var olmasında büyük rolü oldu. Kendisini tekrar rahmetle anıyoruz'' diye konuştu. Törene, Erdal İnönü'nün yakınları ve sevenleri ile Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi de katıldı. 31 Ekim 2009
624163
Fenerbahçe, Kayserispor'a hazır
Sarı lacivertli takım, Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri'nde bugün öğle saatlerinde, yoğun yağmur altında yaptığı antrenmanla hazırlıklarını tamamladı. Kayseri yolculuğu öncesi, teknik direktör Christoph Daum yönetiminde yapılan antrenman 45 dakika sürdü. Oyuncular, Daum, Tumani hoca ve Roland Koch gözetiminde üst sahada, koordinasyon ve çabukluğa dayalı bir çalışmanın ardından, yaptıkları çift kale maçla antrenmanı tamamladı. Antrenmana sağ ayak bileğinde ağrı bulunan Semih ve sağ arka adalesinde sertleşme bulunan Alex katılmadı.
624519
Beşiktaş-A.Gücü maçının ayrıntısı
Soğuk ve yağışlı bir havada oynanan karşılaşmada başkent temsilcisini İsmail Köybaşı'nın golüyle mağlup eden siyah-beyazlılar, puanını 21'e çıkardı ve maç fazlasıyla lider Fenerbahçe ile arasındaki puan farkını 6'ya indirdi. Beşiktaş bu galibiyetle, gelecek hafta içinde Alman temsilcisi Wolfsburg ile yapacağı UEFA Şampiyonlar Ligi maçı öncesinde de moral depoladı. İstanbul'dan puansız ayrılan Ankaragücü ise 12 puanda kaldı. -GALİBİYET SERİSİ MAÇA ÇIKTI- Ankaragücü'nü 1-0 yenen Beşiktaş, Turkcell Süper Lig'deki galibiyet serisini maça çıkardı. Denizlispor'u 1-0, Kasımpaşa'yı 2-1, Eskişehirspor'u 1-0 yenen siyah-beyazlılar, Ankaragücü karşısındaki 1-0'lık galibiyetle üst üste maçtan da galibiyetle ayrıldı. Sezona kötü başlayan geçen sezonun çifte kupalı şampiyonu Beşiktaş, böylece zirve yarışındaki iddiasını ortaya koydu. Ligden düşürülen Ankaraspor karşısında aldığı hükmen galibiyetle, son lig maçından 3'er puanla ayrılan Beşiktaş, gelecek hafta deplasmanda Trabzonspor ile karşılaşacak. Diğer yandan Beşiktaş, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Wolfsburg ve ligdeki Eskişehirspor maçlarının ardından Ankaragücü karşılaşmasını da gol yemeden tamamladı. -YUSUF İLE TARAFTAR ARASINDAKİ GERGİNLİK TATLIYA BAĞLANDI- Beşiktaş'ın son dakikalarda kalesinde gördüğü bir tehlikenin başlangıcında topu kaptıran Yusuf Şimşek'e, numaralı tribünden birkaç taraftar tepki gösterdi. Yusuf, eliyle bu bölüme doğru ''sus'' işareti yaptı. Maç bitiminde bu bölüme giden Yusuf ile taraftarlar arasındaki gerginlik tatlıya bağlanırken, taraftarlar Yusuf'a Beşiktaş atkısı verdi. Beşiktaşlı taraftarlar ayrıca, son haftalardaki yönetim aleyhine tezahüratlarına Ankaragücü maçında fazla yer vermedi. Maç boyunca takımlarını destekleyen taraftarlar, sadece Beşiktaş'ın 16. dakikada attığı gol sonrası ''Yeter Yıldırım Demirören'' diye bağırmakla yetindi. Bu arada, kulüp başkanı Demirören'in protokol tribününde olmadığı görüldü. -İSMAİL ''SİFTAH'' YAPTI- Beşiktaş'ın sezon başında Gaziantepspor'dan renklerine kattığı İsmail Köybaşı, siyah-beyazlı forma altında ilk golünü Ankaragücü'ne attı. Maçın 16. dakikasında İsmail'in ceza alanı dışından sert vuruşunda top savunmaya çarparak ağlara giderken, milli sol bek, Beşiktaş formasıyla ilk kez gol sevinci yaşadı. -BEŞİKTAŞ, ANKARAGÜCÜ'NÜ ÜST ÜSTE 11. MAÇTA DA YENDİ- Ankaragücü'nü 1-0 yenen Beşiktaş, başkent temsilcisi karşısında ligde yaptığı üst üste 11. maçı da kazandı. 2003-2004 sezonunun ikinci yarısında Ankara'daki maçta 1-1 berabere kalan Beşiktaş, daha sonraki 11 maçtan da galibiyetle ayrıldı. Ankaragücü ayrıca, Beşiktaş'ı ligde son sezonu kapsayan 15 maçtır yenemiyor. Siyah-beyazlı ekip karşısında ligdeki son galibiyetini 2001-2002 sezonunun ikinci yarısında İstanbul'da 2-1'lik skorla alan başkent ekibi, daha sonraki 15 maçta galip gelemedi. İki takım arasındaki son 15 lig maçından 14'ünü Beşiktaş kazanırken, 1'i berabere sonuçlandı. -ANKARAGÜCÜ'NE TARAFTAR DESTEĞİ- Ankaragücü taraftarı, İstanbul'da takımlarını yalnız bırakmadı. Maçın hemen başında yaklaşık 200 olan başkent takımının seyirci sayısı, karşılaşmanın başlamasının ardından gelenlerle birlikte arttı. BJK İnönü Stadı'nda kendilerine ayrılan eski açık tribündeki bölümün büyük bölümünü dolduran sarı-lacivertliler, maç boyunca takımlarına destek verdi. -MAÇ BİTİMİ HAKARET- Maç bitiminde güvenlik nedeniyle statta bekletilen Ankaragücü taraftarlarıyla, stadı bir süre terk etmeyen kapalı tribündeki Beşiktaşlılar arasında karşılıklı küfür içerikli tezahürat yapıldı. Bu sırada dahili anonsla, Beşiktaş'ın BJK İnönü Stadı'ndaki bir sonraki lig maçının Fenerbahçe ile olduğu hatırlatılarak, ceza alınmaması için küfüre son verilmesi istenildi. AA
624400
"Açılım sadece terör değil"
Başbakan Erdoğan Ekim ayı "Ulusa Sesleniş" konuşmasında, insanlar arasında yıkılan gönül köprüleri varsa bunları yeniden inşa edeceklerini belirtti. Başbakan Erdoğan, "Hükümet olarak biz bir adım attık, bedeli ne olursa olsun kararlılıkla sonuna kadar gideceğiz. Ancak bu sürecin başarısı için herkesin üzerine düşeni yapması lazım. Bu ülkenin siyasetçileri de, aydınları da, bilim insanları da, sanatçıları da, kanaat önderleri de, sivil toplum öncüleri de üstlerine düşeni yapacaklar" diye konuştu. Sorun varsa sadece hükümetin çalışamayacağını, herkesin katkı vermesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Ne olursa olsun, TBMM'de de adımımızı atacağız, söyleyecek sözü olanlar varsa onlar da orada söylesinler, çünkü ondan sonra süreci 780 kilometrelik vatan topraklarında sürdüreceğiz, halkımızla bütünleşerek sürdüreceğiz" dedi. Başbakan Erdoğan, son çeyrek asırda sıkıntılarla karşılaşılmasına rağmen "Gün gelecek, bu ülke bu badireleri de atlatacak, kardeşler hasretle yeniden birbiriyle kucaklaşacak" umudunun hep canlı tutulduğunu bildirdi. Millet olma ateşinin asla söndürülmediğini belirten Başbakan Erdoğan, "Şimdi hepimiz yavaş yavaş aynı kavilde (anlaşma) toplanıyoruz. Öfkeler dinsin, kırgınlıklar unutulsun, kucaklaşma günü gelsin diyoruz. Eksik olan tamamlansın, yanlış olan düzeltilsin, aramızda hakkaniyet tesis edilsin diyoruz" şeklinde konuştu. Düşmanca duyguların, asabi önyargıların yerini, diyalogun, muhabbetin ve kaynaşmanın alacağı yeni bir tarih sayfası açmak zorunda olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, "Türkiye bu kan kaybıyla geleceğe yolculuğunu sürdüremez" dedi. Erdoğan şöyle devam etti: Açılımın konusu sadece terör değil. Demokrasi için de güven istiyoruz "Demokratik açılım adıyla başlattığımız bu süreç aslında çok yönlü bir Milli Birlik sürecidir. Çünkü bu mesele bir millet meselesidir, bir devlet meselesidir. Bu açılımın konusu sadece terör de değildir; ülkemizin esenliğinin, insanlarımızın kardeşliğinin önündeki her engel bu açılımın konusudur. Bu açılım bir sevgi açılımıdır, bir barış açılımdır, bir kardeşlik açılımıdır. Bu toplumsal bir tazelenme açılımıdır, bilinçlenme açılımıdır. Bu ülkede yaşayan herkes, temel hak ve özgürlüklerine tartışmasız biçimde sahip olsun istiyoruz. Sorun alanları minimize olsun istiyoruz. Bu ülkede yaşayan herkes devletine inansın ve güvensin, demokrasi içinde kendini güvende hissetsin istiyoruz. Bu ülkede yaşayanlar, kazananlar ve kaybedenler diye ikiye ayrılmasın, bu ülkenin kaynakları adaletle paylaşılsın istiyoruz. Her insanımız kendini özgürce ifade edebilsin, diline, düşüncesine, inancına hissiyatına prangalar vurulmasın istiyoruz. Bu ülkede tek bir insanımız bile kendini ikinci sınıf vatandaş hissetmesin, mahrum olmasın, mahzun olmasın, mazlum olmasın istiyoruz. Bu ülkenin mahrumiyet bölgeleri olmasın, yatırımlar her köşeye ulaşsın, işsizler işe kavuşsun, evine ekmek götürsün, ocaklar şenlensin istiyoruz." Bedeli ne olursa olsun kararlılıkla sonuna kadar gideceğiz Yaşanılan ağır tecrübenin muhasebesini birlikte yapma çağrısında bulunan Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin önünü açalım diyoruz. Türkiye kayıp yıllarlına yenilerini eklemesin, daha fazla can, daha fazla kan kaybetmesin diyoruz. İşte onun için Milli Birlik projesiyle demokratik açılım sürecini sürdürüyoruz" şeklinde konuştu. İnsanlar arasında yıkılan gönül köprüleri varsa bunları yeniden inşa edeceklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Hükümet olarak biz bir adım attık, bedeli ne olursa olsun kararlılıkla sonuna kadar gideceğiz. Ancak bu sürecin başarısı için herkesin üzerine düşeni yapması lazım. Bu ülkenin siyasetçileri de, aydınları da, bilim insanları da, sanatçıları da, kanaat önderleri de, sivil toplum öncüleri de üstlerine düşeni yapacaklar" dedi. Erdoğan şunları söyledi: Sorun var mı kardeşim, var, öyleyse sadece hükümet mi çalışacak? "Ama yapmayanlar da var maalesef. Bu ülke meselesine layıkıyla sahip çıkmayanlar da var. Ortada bir sorun var mı kardeşim, var, öyle ise bu sorun için, bunun ortadan kaldırılması için sadece hükümet mi çalışacak? Hükümetin dışında buna katkıda bulunması gerekenler olmayacak mı? Hükümet adımını attı, koordinatör bakanını tayin etti, siyasi partilerle, sivil toplum örgütleriyle, akademisyenlerle, medya temsilcileriyle, bu alanda söyleyecek sözü olan her kesimle görüşmenin gayreti içerisinde. Ama bir de buna perde çekenler, perde koyanlar var, işte onu da gidermek için olayı milletin vekillerinin olduğu yere taşıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne. Ne olursa olsun, orda da adımımızı atacağız, söyleyecek sözü olanlar varsa onlar da orada söylesinler, çünkü ondan sonra süreci 780 kilometrelik vatan topraklarında sürdüreceğiz, halkımızla bütünleşerek sürdüreceğiz." Beraberlik açılımını kösteklemeye yeltenenler var Başbakan Erdoğan, bu birlik beraberlik açılımını kösteklemeye, aklıselimi ortadan kaldırmaya, hatta süreci provoke etmeye, tahrik etmeye yeltenenler bulunmasının daha da üzücü olduğunu belirterek, "Maalesef yaptıklarıyla, hal ve tavırlarıyla, söyledikleriyle bu süreci baltalayanlar da var. İşi şova dökenler, bu ülkenin yıllar yılı yaşadığı acıları istismar edenler, öfkeleri, nefretleri, önyargıları kışkırtanlar da var. Herkesi aklıselim çerçevesinde hareket etmeye, sağduyulu davranmaya, bilinçli olmaya davet ediyorum" dedi. İran'ın nükleer programını eleştirenler aynı silahları ellerinde bulunduruyor Başbakan Erdoğan, İran'ın nükleer programıyla ilgili tartışmalar konusunda tavırlarının açık ve net olduğunu, nükleer silahlardan tamamen arındırılmış bir dünyada yaşamak istediklerini belirtti. İran'ın nükleer programını eleştirenlerin aynı silahları kendi ellerinde bulundurduklarına dikkat çeken Erdoğan, "Bugün dünyada kanayan bütün yaraların temelinde bu samimiyetsizlik vardır. Bir tarafta aklın ve insafın kabul edemeyeceği saldırganlıklara imza atıp, diğer tarafta barıştan yana görünmek inandırıcı değildir" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin nice nesillerini, çözülemeyen kronik meselelerine kurban ettiğini ifade ederek "Onları dünya gerçekleriyle ve Türkiye'nin ihtiyaçlarıyla uyumlu biçimde yetiştirip ülke hizmetine kazandırabilseydik bugün ülke olarak çok başka yerlerde olabilirdik. Artık boşa harcanacak tek bir günümüzün, feda edilecek tek bir insanımızın olmadığını kavramak durumundayız. Çocuklarımızı en iyi şartlarda yetiştirerek, ülkemizin yarınlarına hazırlamalıyız. Bunu başarabilirsek, Türkiye'nin geleceğine en büyük yatırımı yapmış oluruz" dedi. "Azerbaycan ile ayrımız gayrımız yok" Uzun süredir devam eden temasların ardından 10 Ekim'de Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesine yönelik olarak resmi protokollerin imzalandığını, ardından 14 Ekim'de Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan Bursa'ya gelerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte iki ülke arasındaki futbol maçını izlediklerini anımsatarak "Bizim temennimiz iki ülke arasındaki geçmişten gelen anlaşmazlıkların tarihçilere, bilim adamlarına bırakılması ve iki ülkenin komşuluk çerçevesinde ilişkilerini iyileştirmeye yönelmeleridir. Böyle bir gelişmenin, hem bu iki ülke için, hem de bölgedeki diğer ülkeler için hayırlı olacağı kanaatini taşıyoruz" dedi. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Karabağ sorununun da diyalog yoluyla aşılmasını istediklerini belirten Başbakan Erdoğan, sürecin başından beri Azerbaycan'ın menfaatlerini kendi menfaatleri gibi gördüklerini, her zeminde aynı hassasiyetle savunduklarını belirterek şöyle konuştu: "Maalesef hem bizim ülkemizde, hem de Azerbaycan içinde, bu meseleyi hakkaniyetten uzak bir tavırla istismar edenler, yalan yanlış bilgilerle iki ülkeyi birbirine karşı kışkırtmak isteyenler var. Bizim Azerbaycan ile ayrımız gayrımız yok, olamaz da... Her vesileyle söylüyorum, biz Azeri kardeşlerim izin maskelerini kendi meselemiz gibi görüyoruz. 14 Ekim'de bir heyet olarak ziyaretimize gelen Azeri milletvekillerine de, Mayıs ayında Azerbaycan Meclisi'nde söylediğim her şeyin bugün de arkasında olduğumu bir kere daha ifade ettim. Dışişleri Bakanımız da bu ay içinde Azerbaycan'a bir ziyarette bulunarak gelişmeleri birinci elden Azeri yönetimiyle ve halkıyla paylaştı. Ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi Dış İlişkiler Komisyonumuz da Bakü'ye gitti ve Bakü'de bir dizi görüşmelerde bulundular. Bizim Azerbaycan'ın menfaatlerine halel getirecek bir girişim içinde olmamız, böyle bir şeye izin vermemiz mümkün değildir. Dünyanın bugünkü gidişatı içinde bölgemizde anlaşmazlıkları çözmek, ilişkileri geliştirmek, her alanda işbirliği içinde olmak bütün ülkelerin menfaatinedir. Geçen yüzyıldan kalan meseleleri bugünden sonra da sürdürmek imkânı yoktur, bugünün dünyası buna müsaade etmiyor. Bu gerçeği herkesin anlaması, bilmesi lazım... Bu barışçı süreci, bu çözümden yana süreci herkesin desteklemesi, istismar etmemesi lazım." "Rusya ile de stratejik işbirliği sürecini başlatacağız" Başbakan Erdoğan, Suriye ile ilişkilerin bu ay içinde iki ülke arasında karşılıklı olarak vizelerin kalkması ve sınırların açılmasıyla farklı bir boyut kazandığına dikkat çekerek iki ülke arasındaki temasların da süreklilik kazandığını ifade etti. Benzer bir sürecin Irak ile de başladığını kaydeden Erdoğan, 13 Ekimde bakan milletvekilleri, iş adamları ve bürokratlarla birlikte Irak'a 'tarihi' bir ziyarette bulunduklarını, Suriye ile olduğu gibi enerjiden güvenliğe, sağlıktan eğitime, tarımdan ulaşıma, sanayiden ticarete kadar hemen her alanda işbirliği imkanlarını geliştirecek 48 mutabakat muhtırasını imzaladıklarını anlattı. Benzer bir stratejik işbirliği sürecini Rusya ile de başlatmak için karşılıklı olarak hazırlıkların sürdürüldüğünü bildiren Erdoğan, bu gelişmelerin sadece ülkelere kazanımlar sağlamakla kalmayacağını, bölgede barışın zeminini de güçlendireceğini vurguladı. Pakistan ve İran ziyaretlerinin de bu çerçeve içinde değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, Pakistan ziyaretinin iki ülke arasındaki iyi ilişkileri daha da ileriye taşıyacak hayırlı sonuçlar doğurduğunu, Pakistanlı yetkililerin bir jest yaparak Türk işadamlarından bundan böyle vize istenmeyeceği kararını bu ziyaret sırasında açıkladıklarını belirtti. Erdoğan, İran ziyaretinde de Pakistan'da olduğu gibi sıcak, dostane temaslarda bulunduklarını ifade ederek İran ile her geçen gün gelişen ekonomik ve ticari ilişkileri daha iyi seviyeye taşımak için yeni açılımlar geliştirdiklerini belirtti. 31 Ekim 2009 SAYIN BAŞBAKAN BENCE AÇILIMI EMEKLİLERİN MAAŞLARINDA ÖĞRETMENİN.POLİSİN.İŞÇİNİN ASKERİ ÜCRETLİNİN.HAKİMİN.SAVCININ.GAZİLERİN.ŞEHİT AİLELERİNİN KISACASI BÜTÜN HALKIN MAAŞLARINDA BİR AÇILIM YAPSANIZ DAHA İYİ OLUR.İNSANLAR BU ZAMLARLA HAYAT PAHALILIĞIYLA UĞRAŞMASA BU ÜLKEDE YAŞAYAN İNSALAR AÇILIM FALAN İSTEMİYOR.ŞEH EDİBALİNİN DEDİĞİ ÇOK DOĞRU MİLLETİ YAŞATKİ DEVLET YAŞASIN.BOŞVER SEN KÜRTÜ TÜRKÜ LAZI ÇERKEZİ HİÇKİMSENİN KİMSEYLE PPOPLEMİ YOK SADECE YAŞAM ŞARTLARINI İYİLEŞTİR.BAK GÖRECEKSİN BU ÜLKEDE SİZLER BAŞ ÜSTÜNDE TUTULURSUNUZ.BENCE BU ŞEKİLDE OLURSA BEDELİ SİZE GÜZEL DÖNER.AMA HAZMETTİRE HAZMETTİRE YOLUNUZDA DEVAM EDERSENİZ TÜRK HALKI BUNLARI HAZMETMEZ.BEDELİ GÜZEL SANDIKLAR ORTAYA ÇIKTIMI SANDIKLARDA GÖMÜLÜR GİDERSİNİZ. (ALİ AYVA)
623680
Yılın ilk karı yağdı
Yılın ilk karı yağdı’da, gece başlayan sonrası şehir merkezinde kar kalınlığı santimetreye ulaştı. Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, üzerinden gelen soğuk ve yağışlı hava sisteminin etkisi altında olan ve çevresinde etkili oldu. Gece başlayan kar yağışı sonrasında sabah kent merkezi beyaza bürünürken, kar kalınlığı da santimetreye ulaştı. Bu arada, belediye ve Karayolları Bölge Müdürlüğü ekipleri de yol temizlik çalışmalarına başladılar. Belediye yetkilileri, vatandaşların araçlarına kışlık lastik takmadan trafiğe çıkmamaları uyarısında bulunurken, çocuklar da sabahın erken saatlerinde karda oynamanın keyfini çıkardılar. -SOĞUK VE YAĞIŞLI HAVA SALI GÜNÜNE KADAR ETKİLİ OLACAK- Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri, bölge genelindeki soğuk ve yağışlı havanın önümüzdeki salı gönüne kadar etkili olacağını ifade ettiler. ve ’ın yüksek kesimlerinde kar, şehir merkezinde ise yağmurun etkili olduğunu ifade eden yetkililer bölgede gece en düşük hava sıcaklığının ise sıfırın altında dereceyle Erzurum’da ölçüldüğünü kaydettiler. Bölgedeki diğer illerde gece ölçülen en düşük hava sıcaklıkları ise Erzincan ve Ardahan’da 4, Kars’ta ve ’da 10 derece oldu. ARDAHAN DA BEYAZA BÜRÜNDÜ Ardahan'ın 2540 rakımlı Posof Ilgar Dağı ile Ardahan- Şavşat karayolunun 2640 rakımlı Sahara Dağı geçidinde etkili olan kar yağışı, bugün sabah saatlerinde kent merkezine yağdı. Şehir merkezine mevsimin ilk karının yağdığı Ardahan'da vatandaşlar, ev ve işyerlerinin önünü, araçlarını temizlemeye çalıştı. Hafta sonunu fırsat bilen çocuklar ise kartopu oynadılar. VAN'IN YÜKSEK KESİMLERİ KARLAR ALTINDA VAN'da hava sıcaklıklarının düşmesiyle Bahçesaray yolu ve yüksek kesimlere kar yağdı. Karayolları yetkilileri, Van-Başkale karayolu üzerinde bulunan Güzeldere mevkiisinde ve Bahçesaray yolunda yer yer kar olduğunu söyledi. İki gündür aralıklarla devam eden yağış, yüksek kesimlerde yerini kar yağışına bıraktı. Van merkezde bulunan Erek ve Artos Dağı'nın zirveleri beyaza bürünürken, Van-Başkale karayolu üzerinde bulunan bin 225 rakımlı Güzeldere mevki ile bin 990 rakımlı Karabet geçidinin bulunduğu Bahçesaray yolunda yer yer kar yağışı görüldü. Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü yetkilileri yol durumu ile ilgili ise her hangi bir olumsuzluğun olmadığını söyledi. YAĞIŞLAR ÜLKE GENELİNDE 3-5 DERECE AZALACAK Yağışlar ülke genelinde etkili olmayı sürdürüyor. Hava sıcaklığı ise özellikle batı ve iç kesimlerde ila derece düşecek. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nce yapılan son değerlendirmelere göre: ’nin genelinde görülecek olan yağışların; Marmara, Doğu kıyıları (Giresun, Artvin), ’nun doğusu Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Muş, Muş, ve Şırnak), ’nun doğusu (Diyarbakır, Şanlıurfa), Ordu, ve çevreleri ile akşam ve gece saatlerinden sonra kıyıları (Antalya, ve Hatay), ve çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Rüzgarın; Marmara ve kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden kuvvetli ve şeklinde (60-80 km/saat) eseceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığı iç ve batı bölgelerimizde ila derece azalarak, ülke genelinde mevsim normalleri altında seyredecek. Rüzgar ise genellikle kuzey ve kuzeydoğu (poyraz), güney ve doğu kesimlerde güney ve güneybatı yönlerden hafif arasıra orta, Marmara ve Kuzey Ege kıyılarında kuvvetli ve fırtına şeklinde esecek. -UYARILAR- Yağışların; Marmara, Doğu Karadeniz kıyıları (Giresun, Trabzon, Rize, Artvin), Doğu Anadolu’nun doğusu (Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Muş, Bitlis, Bingöl, Muş, Hakkari ve Şırnak), Güneydoğu Anadolu’nun doğusu (Diyarbakır, Batman, Siirt, Mardin, Şanlıurfa), Ordu, Elazığ ve Adıyaman çevreleri ile akşam ve gece saatlerinden sonra Akdeniz kıyıları (Antalya, Mersin, Adana ve Hatay), Isparta, Kütahya, Afyonkarahisar ve Eskişehir çevrelerinde kuvvetli olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı (Ani lokal taşkın, yıldırım düşmesi vb) tedbirli olunması gerekiyor.. Rüzgarın: Marmara ve Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden kuvvetli ve fırtına şeklinde (60-80 km/saat) olarak esmesi ve ani sıcaklık düşüşü beklendiğinden yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı (çatı uçması, deniz ve kara ulaşımında aksamalar, sıcaklık düşüşüne bağlı gribal riski vb) tedbirli olunması gerekiyor. -BÖLGELERE GÖRE Bölgelere göre hava durumu da şöyle tahmin ediliyor: MARMARA: Çok bulutlu, aralıklı sağanak yağışlı geçecek. Yağışların; dışında bölge genelinde kuvvetli olması bekleniyor. Rüzgarın kuzey ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden kuvvetli ve fırtına şeklinde (60-80 km/saat) esmesi bekleniyor.. EGE: Parçalı ve çok bulutlu, İç Ege ile çevreleri aralıklı sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar gece saatlerinden itibaren Afyonkarahisar ve Kütahya çevrelerinde kuvvetli olacak. Rüzgarın; Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden kuvvetli ve fırtına şeklinde (60-80 km/saat) eseceği tahmin ediliyor. AKDENİZ: Parçalı çok bulutlu, bölge geneli aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar; akşam saatlerinden sonra bölgenin kıyı kesimleri (Antalya, Mersin, Adana, Hatay) ile Isparta çevrelerinde kuvvetli olacak. İÇ ANADOLU: Parçalı ve çok bulutlu, bölge geneli aralıklı sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar, gece saatlerinden itibaren Eskişehir çevrelerinde kuvvetli olacak. BATI KARADENİZ: Parçalı çok bulutlu, bölge geneli aralıklı sağanak yağışlı geçecek. ORTA ve DOĞU KARADENİZ: Çok bulutlu ve yağışlı geçecek. Yağışlar; ve sağanak, sabah saatlerinde Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin yükseklerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Yağışların; Doğu Karadeniz kıyıları (Giresun, Trabzon, Rize, Artvin) ile Ordu çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. DOĞU ANADOLU: Çok bulutlu ve yağışlı geçecek. Yağışlar; yağmur ve sağanak, sabah saatlerinde bölgenin kuzeyinin yükseklerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Yağışların; bölgenin doğu kesimleri (Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Muş, Bitlis, Bingöl, Muş, Hakkari ve Şırnak) ile Elazığ çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. GÜNEYDOĞU ANADOLU: Çok bulutlu ve aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar; doğusu (Diyarbakır, Batman, Siirt, Mardin, Şanlıurfa) ile Adıyaman çevrelerinde kuvvetli olacak. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623582
Edirne'de 21 kaçak yakalandı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Edirne'de 21 kaçak yakalandı EDİRNE (A.A) Edirne'de yasa dışı yollardan yurt dışına gitmek isteyen 21 kaçak yakalandı. Alınan bilgiye göre, jandarma ve sınır devriye ekiplerince Edirne Merkez ve Meriç ilçelerinde yapılan kontrollerde, yasa dışı yollardan yurt dışına gitmek isteyen Gürcistan, Filistin, Irak ve Myanmar uyruklu 21 kaçak yakalandı. Kaçaklar, sınır dışı edilmek üzere Edirne Emniyet Müdürlüğü Pasaport ve Yabancılar Şubesine gönderildi. 31.10.2009 GÜNDEM
623854
Reinaldo gönderildi!
Reinaldo gönderildi! 31/10/09 13:02 Kulüp basın sözcüsü Zeki Ayaydın, Denizlispor ile oynadıkları hazırlık karşılaşmasında Reinaldo'nun dizinden sakatlandığını, uzun süre sahalardan uzak kalacak futbolcu ile yaptıkları görüşme sonucunda sözleşmesini karşılıklı feshettiklerini bildirdi. 29 yaşındaki futbolcu, Manisaspor forması ile 16'sı lig 3'ü de Türkiye Kupası maçı olmak üzere mücadele ettiği 19 maçta gol kaydetti. Bu arada, Ziraat Türkiye Kupası'nda Kayserispor ile yapılan maçta, sol ayak tarak kemiği kırılan orta saha oyuncusu Dilaver Güçlü ameliyat edildiği belirtildi. Dilaver'in yaklaşık hafta sahalardan uzak kalacağı ifade edildi. A.A.
623267
Hacı adaylarına özel tarife
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ Hacı adaylarına özel tarife Vodafone, kutsal topraklara gidecek abonelerine özel bir tarifeile avantajlı fiyatlara konuşma imkanı sunuyor ŞAMİL KUCUR/ İSTANBUL Vodafone, Hac vazifesini gerçekleştirmek üzere kutsal topraklara gitmeye hazırlanan abonelerine "Dünyayı Gezen Tarife" ile çok avantajlı fiyatlara konuşma imkanı sunuyor, İstanbul Dünyayı Gezen Tarife sayesinde Vodafone faturalı hat sahibi Hacı adayları, Suudi Arabistan'da bulunan GSM operatörün (Suudi Telecom, Zain Telecom ve Eti salat) şebekesinde roaming (uluslar arası dolaşım) yaparken Türkiye ve dünyadaki yakınlarıyla çok avantajlı fiyatlara konuşacaklar. Hacı adaylarının Vodafone ile Kutsal Topraklarda konuşarak dakikası 91 Kuruş olacak. Aboneler yaptıkları aramalarda olduğu gibi gelen aramalarda da dakikası 91 kuruşluk tarifenin avantajından faydalanabilecekler. 31.10.2009 EKONOMİ
623198
Bardakoğlu: Dinî içerikli sinema alanında ciddi eksiklerimiz var
4. Dini Yayınlar Kongresi'nin açılışında bir konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, televizyon ve sinema filmi konusunda, "Bu etkili alanı bugüne kadar keşfetmekte ve kullanmakta geciktik." dedi. Dini yayıncılık konusunda hayli mesafe alındığına; ancak ülke olarak yeterli olunmadığına dikkat çeken Bardakoğlu, "Sadece ağır ve hacimli kitaplar yaparak değil, kolay anlaşılabilen el kitapları ve CD'ler hazırlamamız, internetle daha çok insanımıza ulaşmamız gerekiyor. İslam toplumunun, uluslararası alanda ses getirecek eserlere büyük ihtiyacı var." diye konuştu. 4. Dini Yayınlar Kongresi'nde dini klasiklerin yeniden keşfinin yapılacağını dile getiren Bardakoğlu, Batı'nın, Rönesansı İslam klasiklerine borçlu olduğunu ifade etti. Diyanet İşleri Başkanı, "Aynı klasiklerin bizim hayatımıza da yansıması gerekiyor, onları yok sayarak sadece Kur'an ve sünnetle bu dini anlatmamız mümkün değil. Ancak klasiklere takılıp kalmadan, onları kutsallaştırmadan değerlendirmek zorundayız.'' diye konuştu. PINAR KAMAN
623231
Görünmeyenler
BEKİR HAZAR Görünmeyenler Orijinal Adı: Invisibles Yönetmen: Mariano Barroso, Isabel Coixet, Javier Corcuera Fernondo Leon de Aranoa 24 13.30 Belgeselin birinci hikâyede Güney ve Orta Amerika'da milyonlarca fakir insanın maruz kaldığı vinchuca böceğinin neden olduğu Chagas hastalığına yakalanan bir ailenin dramı var. İkinci hikâyede ise Kongo Cumhuriyeti'nde savaşta tecavüze uğrayan, eşlerini, çocuklarını kaybeden kadınlar acı tecrübelerini anlatıyor. 31.10.2009 TELEVİZYON
623065
'Spam kralı'na rekor tazminat
'Spam kralı'na rekor tazminat AA Giriş Saati 30.10.2009 23:49 Güncelleme 30.10.2009 23:50 ABD'de görülen davada, "spam kralı" lakaplı Amerikalı bilgisayar korsanı Sanford Wallace, Facebook internet sitesine 711 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi. California'da görülen davada, Facebook'un Wallace'ın gönderdiği spamlar (reklam amaçlı istenmeyen e-posta) ve mesajlar sayesinde Facebook kullanıcılarının hesaplarına izinsiz olarak sızdığına yönelik şikayeti haklı bulundu. Facebook yetkililerinden Sam O'Rourke, sitenin resmi blogundaki açıklamasında, "bu tazminatın büyük kısmını alabileceklerini sanmadıklarını, ancak bunun bu tür suçları işleyenler için caydırıcı olacağını düşündüğünü" ifade etti. Wallace hakkında California'daki federal savcının da karara itaatsizlikten dava açabileceği ve Wallace'ın hapis cezasına da çarptırılabileceği belirtiliyor. Wallace, başkanlığını yaptığı şirketin 1990'lı yılların sonuna doğru günde 30 milyon "spam" göndermesi nedeniyle "Spam Kralı" ve "Spamford" lakaplarıyla anılıyor. "Spam Kralı", geçen yıl da benzer bir davada MySpace sitesine 230 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edilmişti.
623241
Kalbinizin kış ayarını yaptırın
Kalbinizin kış ayarını yaptırın Kalp ve damar sisteminin kış iklimine, soğuğa reaksiyonu çok daha farklıdır. Kalp, soğuk havada daha fazla sirkülasyon sağlayarak etrafını ısıtır ve vücudu rahatlatır. Ama hastalıklı olan ve yetmezliği olan bir kalp, yeteri kadar devir daim yapamayacağı için sorunlar ortaya çıkacaktır SAĞLIK SERVİSİ Özellikle kalp hastasıysanız, soğuk havalara hazırlık için kalbinizin kış ayarını yaptırın. Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, kalp hastalarının kalp sağlıkları için kışa nasıl hazırlık yapmaları gerektiğini anlattı. Yaz aylarında nasıl su kaybını önlemek için ilaçlarının dozlarını doktor kontrolünde ayarlamaları gerekiyorsa; kışın da kalp krizi riskini tetikleyen soğuk havalar için de önlemler almalıdır. YÜN ÇORAPLARINIZ HAZIR MI? Bacak damarlarında problemi olan hastaların genellikle ayaklarında his bozukluğu da vardır. Hasta bir de diyabetikse his kaybı ciddi orandadır ve ayaklarının üşüdüğünü, donduğunu fark edemezler. Özellikle bacak damarı problemi olan insanlar kışın dışarı çıkarken mutlaka yün çorap giymeliler. Kalp hastalarının dolaplarındaki kışlık yün çoraplarını çıkarıp soğuk havalara hazırlık yapmalarını öneriyorum. Hasta diyabetik ise ayaklarında his kaybı olduğu için sıcağı da hissetmeyeceği için sıcak uygulaması, ayağının yanmasına ve yaralar oluşmasına yol açabilir. CEBİNİZDE TABLETİNİZ OLSUN Kalp hastaları kışın gerekli egzersizleri yapamıyorlar, sokağa çıkamıyorlar. Besin düzenlerini iyi ayarlayamıyorlar. Kışın soğukta özellikle rüzgarı göğüs bölgelerine alacak şekilde sokağa çıkmamaları çok önemlidir. Havayı burunlarından almalılar mümkünse bir atkı ile ısıtarak içine almalılar. Kalp hastası olan kişilerin sokağa çıkarken mutlaka dil altı tableti bulunmaları çok önemlidir. Gözünüze bir alışveriş merkezi kestirin Kalp hastaları 'soğukta yürüyüş yapamıyorum' diye kesinlikle kendilerini eve kapatmamalı. Bunun için iki seçenekleri var. Öncelikle, evlerine bir yürüme bandı alarak ev ortamında günlük yürüyüşlerini yapmalarıdır. İkinci seçenek de yeni bir konsept olan büyük alış veriş merkezlerinde yapılmasını tavsiye ettiğimiz uzun yürüyüşlerdir. Kalp hastalarına yumurta artık yasak değil Biz yıllarca kesinlikle hastalarımıza yumurtayı yasak ettik. Öyle ki pastanın üzerindeki yumurtanın bile çok sakıncalı olduğunu söyledik. Ancak yapılan son yayınlarda Omega Omega dengesini bozduğunu ortaya koyduğu için yeni çalışmaların sonuçları hastalarımızın yumurta yemelerini mümkün kılmıştır. Bazı kardiyologlar her gün bir tane öneriyorlar ama ben hastalarıma gün aşırı bir rafadan ya da pişmiş olarak sabah kahvaltısında haşlama yumurta yemelerini öneriyorum. Sebze, bal, pekmez yiyin Kalp hastalarının kış beslenmeleri de yaz programlarında olduğu gibi özel olmalıdır. Yazın hastalarımıza bol su içmelerini söylediğimiz gibi kışın da gerektiği kadar kalori almalarını öneriyoruz. Çünkü hastaların vücudun soğuğa ve enfeksiyona karşı duyarlı olması için yeteri kadar kalori almaları şarttır. Sabah kahvaltısında diyabetik olmayan hastaların bir kaşık bal ve bir kaşık pekmez yemelerini öneriyorum. Yemekler ağır, kırmızı et, hayvansal yağ ağırlıklı olmamalı, bunların yerine bol sebze ve bol meyve tüketmelerini öneriyorum. 31.10.2009 SAĞLIK
623511
İlerle Cumhuriyet kadını, arkada boş yer var
Madem iki gün önce Cumhuriyet Bayramı'nı idrak ettik, madem 29 Ekim'i “karanlığa gömülüyoruz” diye çırpınanlarla geçirdik (Bknz; Siyaset Meydanı'nda konuşan, ismini izlediğim uzun süre boyunca ekrana yazılmadığı için bilemediğim “amca” ve benzeri programlardaki benzer “amca”lar ve dahi “teyze”ler) bendeniz de ileri gitmek-geri kalmak kaosuna mütevazı bir katkı yapmak isterim. Elbette, tüm kalemleri Mart'ın sırtına yıkmamak, Cumhuriyet'e bir de bedenine misyon yüklenen kadın cihetinden bakmak gerek… Ki, bakalım. Kuruluş dönemindeki muteber Cumhuriyet kadını tanımındaki bileşenleri az çok biliyorsunuz; her birisi birer Çalıkuşu'dur, pilili, dizaltı etekle, karpuz kol beyaz bluz içerisindedir, çalışır ama iyi de dikiş diker, iyi yemek yapan bir ev hanımı, Cumhuriyet'e sadık bireyler yetiştirme görevini icra edecek anadır aynı zamanda. Bu stereotipin belli bir ihtiyaçtan çıktığı doğru, genç rejimin meşruiyetini sağlamak, tabana yaymak adına “gerekli”ydi belki. Fakat bu söylem, hem kadını proje olarak görüp nesneleştirdiği için, hem de bu nesneleştirme işinden 86 yıldır vazgeçmediği, dolayısıyla kaskatı kesildiği için, aşırıya gitti. Hala, 1923 hassasiyetleriyle dünyaya bakıp, hala pilili etek, beyaz bluz giyip, sokakta başöğretmen edasıyla dolaşmak, sosyal ortamlara aynı edayla binmek değildir bugün mesele. 31 Ekim 2009 09:03 yorum 547 okunma
624211
Meclis'e yürümek isteyen şehit aileleriyle polis arasında arbede
Meclis'e yürümek isteyen şehit aileleriyle polis arasında arbedeFevzi KIZILKOYUN/ANKARA, () ’da Büyük Millet Meclisi'ne yürümek isteyen şehit aileleri ve yakınlarına polis müdahale etti. Meclis'e yürümelerine izin verilmeyen grup, Atatürk Bulvarı’nı kısa süreli trafiğe kapattı. Şehit Aileleri Federasyonu’nun Parkı’nda düzenlediği ‘Vatana Sevgi, Şehit ve Gaziye Saygı’ eylemine Türkiye’nin farklı illerinden gelen yaklaşık 600 şehit ailesi katıldı. Ellerinde Türk bayrakları, şehitlerin fotoğraflarını taşıyan grup, aleyhine çeşitli pankartlar açtı. Burada yapılan basın açıklamasının ardından grup, Atatürk Bulvarı üzerinden Meclise yürümek istedi. Ancak polis ekipleri gruba müdahale ederek meclise yürümelerine izin vermeyince kısa süreli arbede yaşandı. Grupta bulunanlar oluşturulan polis barikatını aşarak Atatürk Bulvarı üzerinde ilerledi. Terör örgütü ve hükümet aleyhine sloganlar atan grup, Atatürk Bulvarı’nı bir süre trafiğe kapattı. Takviye polis kuvvetinin gelmesiyle oluşturulan barikatlardan sonra grup, Necatibey Caddesi’ne yönlendirildi. Necatibey Caddesi’nde, ‘Türkiye uyuma, şehidine sahip çık’, ‘Kahrolsun PKK’ sloganları atan gruba, çevredekiler de alkışlarla destek verdi. Necatibey Caddesi üzerinde büyük bir Türk bayrağı açan grup İstiklal Marşı okudu. Polisin uyarısı ve anonsları üzerine grup dağılırken, bazı şehit anneleri ise meclise yürümelerine izin vermeyen polis ekiplerine tepki gösterdi. Anneler yanından ayıramayacak. ...
624371
Beşiktaş:1 Ankaragücü:0 (Maç sonucu)
:1 :0 (Maç sonucu)'de 11. hafta mücadelesinde ile karşı karşıya geldi. Siyah-beyazlı ekip Ankaragücü'nü 1-0 mağlup etti. Karşılaşmadaki tek gol 16.dakikada İsmail Köybaşı'ndan geldi. İLK DEVRE 1.dakika Ve zorlu mücadelede ilk düdük çaldı... Her iki takıma da başarılar dileriz. 2.dakika İlk atak 'nden... Meye ceza sahasına girmek isterken top defansının müdahalesi ile kornere çıktı... Murat'ın kullandığı köşe vuruşunda topu uzaklaştırdı 3.dakika Nihat'ın paslaşarak kullandığı köşe vuruşunda Fink'in ortasına çok iyi yükseldi... Nobre'nin kafa vuruşu yandan dışarı çıktı. 6.dakika Beşiktaş Nobre ile gole çok yaklaştı... Nihat'ın sol köşeden kullandığı korner vuruşunda, Nobre'nin kafa vuruşunu Ankaragücü kalecisi Serkan çizgiden çıkardı... Beşiktaş üst üste köşe vuruşu kullanıyor... 10.dakika Hızlı gelişen Beşiktaş atağında, Nihat'ın sert ortasına Ernst ceza sahasında dokunamadı... 14.dakika Ernst ceza sahası dışından çok sert vurdu kaleci Serkan topu zorlukla kornere gönderdi... Kullanılan köşe vuruşunu Ankaragücü savunması uzaklaştırdı GOLLL İSMAİL 16.dakika Beşiktaş İsmail Köybaşı'nın golü ile 1-0 öne geçti...Ernst'in pasında İsmail ceza sahası dışından çok sert vurdu El Yasa'ya çarpan top ağlara gitti. Şimdi skor: Beşiktaş:1 Ankaragücü:0 18.dakika Ernst'in arapasında Nobre'den önce Serkan çıktı ve tehlikeyi önledi. 20.dakika ve Rüştü arasında yaşanan anlaşmazlık sonrası top kornere çıktı... Ankaragücü'nün kullandığı köşe vuruşunda Beşiktaş savunması topu uzaklaştırdı 28.dakika Ceyhun'un kullandığı serbest vuruşta herkesi aşan top doğrudan dışarı çıktı 31.dakika 'in ortasında Murat'ın vuruşu Rüştü'de kaldı. 34.dakika Ariel, Fink'i formasından çektiği için sarı kart gördü. 36.dakika Ceyhun'un kullandığı serbest vuruşta Sivok topu penaltı noktası üzerinde uzaklaştırdı 37.dakika Bir kartta Ediz'e... Ediz Nihat'a yaptığı sert müdahale sonrası sarı kart gördü 40.dakika Teheo Weeks sağ kanattan ceza sahasına girmek istedi araya giren Ferrari topu Teheo Weeks'e çarptırarak taca gönderdi... 42.dakika İsmail'in sol kanattan ortasında Nobre'den önce Koray araya girdi ve topu kornere gönderdi 45.dakika İsmail'in ortasında Nihat'ın kafasından seken topa Nobre dokunamadı. 45+1.dakika Karşılaşmanın hakemi ilk yarının son düdüğünü çaldı İKİNCİ DEVRE 46.dakika Beşiktaş ikinci yarıya oyuncu değişikliği ile başladı... Nihat oyundan alınırken Ekrem oyuna giriyor 48.dakika Murat'ın ortasında Teheo Weeks'ten önce İsmail ters kademeye girdi ve topu uzaklaştırdı 49.dakika ceza sahası dışından çok sert vurdu top farklı şekilde üstten dışarı çıktı 51.dakika çalımlarla ceza sahasına girdi yerde kaldı hakemin kararı devam... İbrahim Toraman hakemi aldatmaya yönelik hareketten sarı kart gördü 55.dakika İsmail'in sol kanattan etkili ortasında kaleci Serkan topu yatarak kontrol etti 57.dakika Beşiktaş'ta oyuncu değişikliği... Tello oyundan alınırken Tabata oyuna giriyor 59.dakika Tabata'nın pasında Ekrem ceza sahasına girdi... Ekrem'in vuruşu etkisiz.... 60.dakika İsmail Köybaşı Ankaragücülü oyuncuların uzaklaştırdığı topa çok sert vurdu top az farkla üstten dışarı çıktı 63.dakika Ankaragücü'nde oyuncu değişiklikleri... Murat Duruer oyundan alınırken Aydın Karabulut. El Yasa oyundan alınırken Emre Aygün oyuna giriyor 67.dakika Ankaragücü'nde Meye sarı kart gördü 68.dakika Tabata'nın kullandığı serbest vuruşta kaleye doğru giden topu Serkan kontrol etti. 70.dakika Emre'nin arapasında Meye, Rüştü ile karşı karşıya kaldı. Rüştü yatarak topu kornere gönderdi Kullanılan köşe vuruşunu Rüştü uzaklaştırdı. Dönen topa Adem çok sert vurdu Ferrari topu çizgiden çıkardı 75.dakika Aydın'ın ceza sahasına gönderdiği pasa Ceyhun hareketlendi, Rüştü rakibinden önce çıkarak topu kontrol etti.. 80.dakika Beşiktaş'ta oyuncu değişikliği Nobre oyundan alınırken Bobo oyuna giriyor. 81.dakika Beşiktaş Tabata ile mutlak gol pozisyonundan yararlanamadı... Bobo'nun pasında Tabata ceza sahasında müsait pozisyonda istediği vuruşu yapamadı 82.dakika Ankaragücü'nde oyuncu değişikliği... Ceyhun oyundan alınırken Barbaros oyuna girdi. 84.dakika Ekrem'in bıraktığı topta Tabata topa çok sert vurdu Serkan topu zorlukla uzaklaştırdı 88.dakika Ankaragücü beraberlik golüne çok yaklaştı.. Meye sert vurdu Rüştü'den dönen topu Hürriyet tamamlamak istedi ancak Rüştü yattı ve topu kontrol etti 90.dakika Karşılaşmada dakikalık uzatma süresi oynanacak Karşılaşmada son düdük çaldı BEŞİKTAŞ Rüştü-Ferrari-Sivok-İbrahim Toraman-İsmail-Ernst-Fink-Nihat-Tello-Yusuf-Nobre ANKARAGÜCÜ Serkan-El Yasa-Koray-Ediz-Ariel-Adem-Ceyhun-Teheo Weeks-Hürriyet-Murat-Meye MAÇTAN NOTLAR Beşiktaş’ta kart cezaları biten Fabian Ernst, Tomas Sivok ve Matteo Ferrari, Ankaragücü karşısında ilk 11’de sahaya çıktı. Eskişehirspor ile geçen hafta deplasmanda oynanan maçında cezaları nedeniyle oynayamayan futbolcu, Ankaragücü karşısında formalarına kavuştu. Ferrari ve Sivok savunmanın göbeğinde, Ernst ise ön liberoda görev aldı. İBRAHİM ÜZÜLMEZ KADRODA YOK Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, kaptan İbrahim Üzülmez’i Ankaragücü karşısında 18 kişilik maç kadrosuna almadı. İbrahim Üzülmez’in yanı sıra Serdar Özkan, Erhan, Erkan ile sakatlıkları bulunan Rıdvan ve Batuhan da kadroya alınmadı. BOBO’NUN YERİNE NOBRE Denizli, Eskişehirspor karşısında ilk 11’de oynattığı Bobo’yu Ankaragücü maçında yedek soyundurup, yerine Nobre’yi görevlendirdi. Siyah-beyazlılarda hastalığı geçen Yusuf, ilk 11’de sahaya çıkarken, yedek kulübesinde Bobo’nun yanı sıra geçen haftaki Eskişehirspor maçında ilk 11’de sahaya çıkan İbrahim Kaş, Tabata, Ekrem ve Uğur ile Necip yer aldı. RÜŞTÜ, TARAFTARLARLA BARIŞTI Denizlispor ile oynanan Turkcell Süper Lig maçında siyah-beyazlı taraftarlarca protesto edilen, daha sonraki maçların öncesinde de taraftarların çağrısına rağmen tribünlere gitmeyen Rüştü, Ankaragücü karşılaşması öncesi siyah-beyazlı tribünlerle barıştı. Taraftarlar, Rüştü ve yedek kaleci Hakan’ı birlikte tribünlere çağırdı. Rüştü de Hakan’ın elinden tutarak taraftarları selamladı. Taraftarlar, daha sonra Rüştü’den Fenerbahçe derbisini kazanmaları yönünde istekte bulundu. Siyah-beyazlı taraftarlar Rüştü ve Hakan’ın ardından diğer futbolcuları tek tek tribünlere çağırıp sevgi gösterilerinde bulundu. "CUMHURİYET’İN BEKÇİLERİYİZ" Beşiktaşlı futbolcular sahaya "Cumhuriyet’in Bekçileriyiz" yazılı pankartla çıktı ve bu sırada statta 10. Yıl Marşı çaldı. Futbolcular seremoniye de üzerlerinde Türk bayraklı tişörtler olan çocuklarla birlikte çıktı. YAĞMUR VE SOĞUK HAVA ETKİLEDİ Beşiktaşlı taraftarlar, Ankaragücü maçında BJK İnönü Stadı tribünlerini dolduramadı. Soğuk hava ve yağmur nedeniyle tribünlerde yer yer boşluklar gözlenirken, 200 kadar Ankaragücü taraftarı da kendilerine ayrılan eski açık tribündeki yerlerinden takımlarını destekledi. Öte yandan, Beşiktaşlı taraftarlar, Ankaragücü’nde forma giyen eski futbolcuları Baki Mercimek’e sevgi gösterilerinde bulunup tribünlere çağırdı. .. ...
623509
Bayrağı düzeltirken 3. kattan düştü
Bayrağı düzeltirken 3. kattan düştüTaylan YILDIRIM/İZMİR, () 'in İlçesi'nde oturan 23 yaşındaki Zeynep Kurtuluş, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları nedeniyle evinin balkonuna astığı ve tele dolanan bayrağı açmaya çalışırken 3'üncü kattan düşürek ağır yaralandı. Olay, çarşamba günü saat 19.00 sıralarında 292/21 Sokak 38 numaradaki evde meydana geldi. şirketinde çalışan ve ailesiyle birlikte 'dan göç eden iki çocuk annesi Zeynep Kurtuluş iş dönüşü, gün evinin balkonuna Cumhuriyet Bayramı nedeniyle evinin balkonuna astığı bayrağın tellere dolandığını gördü. Eve girince hemen bayrağı düzeltmek isteyen Zeynep Kurtulmuş balkona çıktı. Balkon seviyesinden aşağıda bulunan tellere uzanıp bayrağı açmaya çalışan Kurtuluş, dengesini kaybederek 3'üncü kattan beton zemine düştü. Zeynep Kurtuluş, gürültüyü duyup, dışarı çıkan komşularının ve yakınlarının ihbarı üzerine eve gelen sağlık ekipleri tarafından olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Sağlık durumu ciddi olan Zeynep Kurtuluş, Acil Servis'teki tedavi sonrasında 'ne sevk edildi. Anestezi Yoğun Bakım Ünitesi'ne yatırılan Kurtuluş'un hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi. Olayla ilgili konuşan yakınları, Zeynep Kurtuluş'un eve girmesinden kısa süre sonra ses duyduklarını ve dışarıya çıktıklarında onu kanlar içerisinde yerde yatarken bulduklarını dile getirdi. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623725
Gerede'de hatalı sollama can aldı
'de hatalı sollama can aldıKoray YILMAZDEMİR Bolu 'nun İlçesi'nde hatalı sollama yapan otomobilin karşıdan gelen otomobille çarpışması sonucu kişi öldü. Kazada yaşamını kaybeden Karagöz çiftinin olay yerine gelen bir yakını, otomobilde çiftin bir çocuğunun da bulunabileceğini söyleyince, arama çalışması yapıldı. Olay yerine gelen çiftin diğer yakınları, yaşındaki Faruk Karagöz'ün evde olduğunu söyleyince arama çalışması son buldu. Kaza saat 09.30 sıralarında, Gerede ile arasındaki karayolunun Ulaşlar mevkiinde meydana geldi. Gerede'den Karabük istikametine gitmekte olan 32 yaşındaki Serkan Köse idaresindeki 34 EU 5971 plakalı otomobil hatalı sollama yapması sonucu karşı yönden gelen 37 yaşındaki Mehmet Karagöz idaresindeki 78 AY 937 plakalı otomobil ile kafa kafaya çarpıştı. Kazada, Serkan Köse, Mehmet Karagöz ve Ayşe Karagöz hurdaya dönen araçlarda sıkışarak yaşamlarını kaybettiler. Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'ne bağlı kaza ekibi, araçlarda sıkışan cesetleri çıkardı. Kazayı duyarak olay yerine gelen Karagöz çiftinin bir yakını, otomobilde çiftin bir çocuğunun da bulunabileceğini söyleyince otomobilde ve çocuğun otomobilden fırlayacağı düşünülerek çevrede arama çalışması yapıldı. Bu sırada, çiftin olay yerine gelen diğer yakınları, yaşındaki Faruk Karagöz'ün, Karabük'te bulunan evlerinde olduğunu söylemeleri üzerine arama çalışması son buldu. Karabük'te oturan Karagöz çiftinin memleketleri Gerede'ye geldiğini söyleyen yakınları olay yerinde ağladılar. Kazayla ilgili soruşturma başlatılırken, cesetler Gerede Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623192
Belediye otobüsünü yakıp kaçtılar!
Edinilen bilgiye göre, Mustafa Kemal Mahallesi 3001 Caddesi üzerinde toplanan terör örgütü yandaşı yaklaşık 50 kişilik grup, slogan atıp yolu trafiğe kapattı. Yüzleri maskeli grup, daha sonra Altunizade-Mustafa Kemal Mahallesi arasında sefer yapan belediye otobüsünü durdurdu. Otobüs şoförü İbrahim Sünnetçi ve yolcuları zorla indiren grup, daha sonra otobüse molotofkokteyli fırlattı. Bir anda alev alan belediye otobüsü Ümraniye İtfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. Büyük çapta maddi hasarın meydana geldiği otobüs kullanılamaz hale geldi. Olayların ardından bölgeye sevk edilen çevik kuvvet ekipleri gruba müdahale etti. Polisin biber gazıyla yaptığı müdahalenin ardından grup, ara sokaklara dağıldı. Eylem nedeniyle bir süre kapanan cadde, olayların bastırılması üzerine yeniden trafiğe açıldı. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı. iha 2009-10-31 03:07:39 sana kisaca soyle diyeyim tarihe bak sozumun dogrulugunu goreceksin.KURTLER tarihler boyunca yasadiklari ulkelere hep ihanet etmislerdir ve bunun icinde DEVLET olamamislardir, o-la-maz-da..tarihteki ihanetlerinize bakin goreceksiniz nasil bir toplum oldugunuzu,bak toplum diyoum cunku millet olabilmek icin devlete sahip olmaniz lazim,eh oda sizde yok olmayacakta. NOT:Bu yazim vatanini gercekten seven kurtler icin gecerli degildir hurri-med gibilere soylenmis bir sozdur.son ihanetiniz iraka oldu.. Mehmet AKCARA 2009-10-31 02:56:28 Ortada bir açılım süreci varken, bu tür insanlık dışı eylemler sadece süreci baltalar, hiçbir faydası olmaz. Bazı Kürtçüler de "Kürtlere zulümler yapıldı, tepkiler anlaşılabilir!" diyor; hayır bunlar tepki değil vahşiliktir, eşkıyalıktır. Aynı mantıkla Kürtçülerin Türklere yaptığı bu tür zulümler sebebiyle Türkçüler de doğuda otobüs yaksa onaylar mısınız? Meydanlarda bomba patlatsa, oraya buraya mayın döşese, yani terör yapsa? Dürüst olun artık, bu eşkiyalıkla toprak da hak da alamazsınız. Yazık, insan olun Mümin Müminoğlu 2009-10-31 01:56:18 kamu malına zarar verenler onun bunun cocugudur.. satılmış köpeklerdir desdekcileridir aynıdır.. cok sinirlendim....... idris akpinar 2009-10-31 01:35:40 ya kardesler ne yaziyorsunuz Allah askina biri orduyu iraka yolluyor diyeri icerde savas aciyor bir diyeri baskabir arkadasini elestiriyor lutfen biraz guzel yorumler yapin hele su iraka ordu gonderen kardesimiz sen kendin yanliz gitsene orduyu gondermeye ne gerek var.bakin kardesler.AKLIN GÜZELLiYi DiL iLE-DiLiN GÜZELLiYi SÖZ iLE-KiSiNiN GÜZELLiYi YÜZ iLE-YÜZÜN GÜZELLiYi GÖZ iLE BELLi OLUR.bu yaziyi okursaniz nasil yorum yapilmasi gerektiyini oyrenirsiniz saygilarimla ALLAHA Emanet olun KARDESLER N.Ates 2009-10-31 01:29:55 pkk ve yandaslariyla kardes asla olunmaz fakat baris icinde yasanilabilir AY BAYRAGA saygi duyacaksiniz masa örtüsü pacavra deyil doguda heryerde TÜRK BAYRAGI görmek isteriz TEK ANA DIL TÜRKCE her kurum ve kurulusta baska dil falan yok3 pkk terör örgütüdür diyeceksiniz yoksa ne güvencesi tv si egitimi onlar irakta mevcut yok biz bu ülkedeyiz diyorsaniz aklinizi basiniza alin zaten Türklerden cok hakka sahipsiniz yesil kart sizde vergi kacakciligi sizde bölücülük sizde yeter artik pislik yapmayin Remzi Altunkaya 2009-10-31 01:22:57 suanda devletimize güvendigimiz ici sabrediyoz,ama sabir biterse,o molotoflari onlarin biryerlerine sokmayan serefsizdir. Alp Arslan 2009-10-31 01:18:42 sen hangi hakla kürt´ler adina konusuyorsun,kac kürt´ü temsil ediyorsun,bu isteklerinin,kürtlerin azinlik bir kisminin istekleridir,yüzde 80´ni bunlari istemez,kendini kandirma. Alp Arslan 2009-10-31 01:15:20 hurrian hurriler demektir. hurriler kürtlerin eski atalarindan biridir. med medlerden gelir medlerde kürtlerin eski atalarindan biridir. hurrian med imperator demek hurri ve medlerin imparatoru demek sayin hakan can umarim takma adimi yeterince acikliga kavusturmusumdur hurrian-med imperator 2009-10-31 01:11:50 sakin olun nurcan hanim. türkiyede kürtlere yapilan zulüm ve haksizliklar ortadadir. devlet kürtleri inkar etti asimile etmek istedi yok saydi ama allahin emriyle kürtler üredikce üredi ve her tarafa dagildilar ayrica kürtler göcebe bir halk degildir kürtler zorla zulümle devletin fasist politikalari yüzünden batiya göc etmis ve ettirilimistir. kürtlerin su anda halk statüsünde dogru dürüst bir hakki yok. kürt basbakan bakan oluyor laflarina karnimiz tok.birey degil bir halkin haklarindan sözediyoruz. hurrian-med imperator 2009-10-31 01:11:40 sizden de bir özür bekliyorum haberiniz olsun hakan can 2009-10-31 01:10:16 traş yapma takma aadının anlamını açıkla dedim az evvel. hani tek bayrak tek devlettik açıklasana şu takma adının anlamını. medlerin adınıda kirletiyosun hakan can 2009-10-31 01:05:31 kardeş senle biz aynı taraftayız ne yaptın sen bana söylemediğini biliyorum ve aynen katılıyorum hakan can 2009-10-31 00:57:03 1. yeni demokratik sivil bir anayasa 2. anadilde egitim 3. yerel yönetimlerin güclenmesi kürtlerin icislerini kendileri yapmalari 4. kürtce yer isimlerin talep olmadanda geri iadesi 5. kürtce özel tv. radyo ve gazeteler 6.üniversitelerde kürdoloji enstitüsünün kurulmasi ve kürtcenin gelistirilmesi 7. PKKyle af pismanlik veya teslimiyet seklinde degil iki taraf icinde onurlu bir baris ve bu dogrultuda PKKnin silah birakip dagdan inmesi. 8. kürtlere verilen bütün haklarin anayasal güvence altina alinmasi hurrian-med imperator 2009-10-31 00:55:52 doguda kim elektirik,su parasi oduyor,soylesene bana,turkiyenin en guzel yerlerini parsellemissin,mantar gibi heryerdesiniz,sizin oldugunuz yerlerde her turlu pislik,sorun var,1 taneniz adam etmezsiniz ama it surusu gibi bir araya gelince delikanli olursunuz,basiniz sikistimi,esit haklar dersiniz,devlet bize bahkmiyir dersiniz,siz haddinizi cokdan astiniz,size bu firsati verenlerden ve sizlerden tum bu yaptiklarinizin hesabi sorulacak,benim ulkemde saddam gibi bir lider yok,olsa kokunuze kibrit cakardi... nurcan deniz 2009-10-31 00:52:31 sen ilk önce kullandığın takma adın anlamını yaz buraya sonra tek bayraktan tek devletten bahset. ayrıca alacağınız bir karış toprak yok burada bu biiir. ikincisi ise ayrılsanız dahi en fazla iki sene içerisinde tekrar birleşmek için yalvarırsınız. neden mi aşiretlerinizden dolayı oluşacak iktidar kavgaları sebebiyle. hakan can 2009-10-31 00:51:53 sen hangi haklardan bahsediyorsun?benim odedigim vergi ile sen ve senin gibi dusunen kurtler benim kamu mallarimi yakip-yikacak,sen ondan sonra esit haklar isteyeceksin,sen benim askerimi kahpece arkadan vur,sen benim kamu otobusumu yak,sen benim sirtimda asalak gibi yasa,sen bu ulkede mafyalas,sen vur,kir,dok,ondan sonra esit hak iste,kurt diye bir milletmi var?korfez savasinda size kucak acanlarin allah belasini versin,sana verilen hak bu ulkede kimseye verilmiyor... nurcan deniz 2009-10-31 00:43:55 Hainler idam edilmediği sürece bunları sıkça yaşıyacağız orası kesin. Amaçları ülkeyi iç savaşa sürüklemek merak ediyorum Ordumuz kuzey ırağa nezaman girecek yoksa barzani yakında nükleer silahı olursa hiçde şaşırmayalım abd sürekli besliyor adamları israil isteklerine yavaş yavaş ulaşıyor Sayın Başbakanım açılımdan önce bu adamların sesini soluğunu kesmelisin idamı tekrar geri getir ülkemizin ab ye ihtiyacı yok biz kendi kendimize yeteriz serkan demirel 2009-10-31 00:34:10 devlet bir halk statüsünde kürtlere bütün haklari verecek ve asimile etmekten vazgececek türk halkinin hangi haklari varsa kürt halkida ayni haklara sahip olacakki adalet saglansin kürtlerin devlete aidiyeti kuvvetlensin aynen sizin devlete aidiyet kuvvetiniz gibi. aman devlete baglanmayin demissin ne yapalim peki topraklarimizi alip ayrilalimmi bunumu istiyorsun. tek devlet tek bayrak ve türkcenin resmi dil kalmasina asla karsi degiliz. ama bunlarin disinda hersey konusulur ve yapilabilir seylerdir hurrian-med imperator 2009-10-31 00:33:49 Kardeşler siz PKK içinde bu işe çomak sokmak isteyenlerin olmadıgınımı sanıyorsunuz ve ayrıca ERGENEKON üye olanlarda var yani işlerine gelmediğinden bu süreci baltalamaya çalısıyorlar egemen 2009-10-31 00:32:36 haberleri iyi takip et olayi iyi analiz et anlarsin eyerki hic bisey bilmiyorsan sana su örnegi verebilirim onlar ergenekoncu olsaydi buna inanki birtanesini kacirmadan Polis hepsini yakalardi ve en az üc ay mahkeme olmak icin cezaevinde ergenekon savcilarinin ifade almasini beklerdi ve buna inan acilima Türklerin ihtiyaci var Türklerin haklari pkk dan daha kisitli Polis verilen emri uygular Polise tutuklayin dedikleri zaman yine birtanesini kacirmaz ama görüyoruz Polisi yapilani bursada bir Polis aciga ali Remzi Altunkaya
623885
Geçen yılın en hayırsever ünlüleri
Geçen yılın en hayırsever ünlüleri ABD’de geçen yıl en çok bağış yapan 30 ünlü açıklandı. Geçen yıl hayatını kaybeden Paul Newman’ın başı çektiği liste, "ünlüler dünyasında başarılı bir hayırsever olmanın da spor, iş ve eğlence dünyası gibi alanlardaki başarılar gibi değer verilen ve ulaşılması gereken bir amaç olarak görülmesi" hedefinden yola çıkarak kurulan ’Giving Back Fund’ tarafından her yıl belirleniyor. Vakfın internet sitesinde, 2008 yılının Eylül ayında hayatını kaybeden oyuncu Paul Newman’ın, aylık süre içinde, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarındaki çalışmalarda kullanılmak üzere 21 milyon dolar bağışladığı açıklandı. Listenin ikinci sırasında yer alan Angelina Jolie-Brad Pitt çiftinin yaptığı 13,4 milyon dolarlık yardımın kullanıldığı yerler aralarında, Etiyopya’da bir sağlık kliniği, kasırgazede New Orleans kentinin yeniden yapılandırılması çalışmaları ve Katolik genç kilise örgütünün de bulunduğu belirtildi. California’daki bir kiliseye yaptığı 6,5 milyon dolarlık yardımla oyuncu Mel Gibson listenin üçüncüsü olurken, talk şovcu Oprah Winfrey de eğitim alanında kullanılmak üzere yaptığı 2,4 milyon dolarlık bağışla bir önceki sene birinci olduğu listeye yeniden girmeyi başardı. Barbra Streisand’ın sağlık ve eğitim programları için 1,7, Leonardo DiCaprio’nun toplum destekli çalışmalar için 1,5, Will Smith ve eşi Jada Pinkett Smith’in sanat eğitimi ve sıtmayla mücadele için 1,5, Nicolas Cage’in Uluslararası Af Örgütü’ne 1,1, Drew Barrymore’un BM Dünya Gıda Programı’na milyon dolar bağış yaptığı kaydedildi. Listede sporcular da yer alıyor. Eski NASCAR yarışçısı Richard Childress’in bir sağlık merkezi için 5, boksör Oscar De La Hoya’nın bir hastane ve okul için 3,5, Çinli basketbolcu Yao Ming’in depreme dayanıklı bina yapımı için milyon, eski tenis oyuncusu Andre Agassi’nin de eğitim için 540 bin dolar bağışladığı bildirildi. Yazar Patricia Cornwell’in de Harvard ve New York Şehir Üniversitelerine milyon dolarlık bağış yaptığı belirtildi. Evinizin havasını değiştirecek.
623434
Bursaspor'da hedef seriye devam etmek
Rakip fileleri 24 kez havalandırarak Galatasaray'ın ardından en fazla gol atan 2. takım olan Timsahlar, kalesinde sadece gol görerek, en az gol yiyen takım sıralamasında da G.Birliği ile birlikte 4. sırada yer aldı. Bu arada Bursaspor, son maçta rakip fileleri adeta gol yağmuruna tuttu. Diyarbakırspor'u 4-0, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u da 6-0 yenmeyi başaran Bursaspor, maçta 18 gol atmayı başardı. Yeşil-Beyazlı ekip, maçta kalesinde sadece gol gördü. Ligde ve kupada yoluna emin adımlarla devam eden Bursaspor'da Basın Sözcüsü Ferruh Nayman, taraftarları takımlarına her zamankinden daha fazla sahip çıkmaya çağırdı. Gereken desteği görmeleri halinde hedeflerine emin adımlarla yürüyeceklerini belirten Nayman, Bursaspor'un Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edebilmesi için çaba sarf ettiklerini sözlerine ekledi.
624092
Beşiktaş Kulübü'nden yalanlama
İSMET BADEM ERKAN BAYAZITLI Beşiktaş Kulübü'nden yalanlama İSTANBUL Beşiktaş Kulubü, bugün bir gazetede yer alan "Paralar yatmazsa idmana çıkmayalım" şeklinde çıkan haberlerin gerçek dışı olduğunu açıkladı. Kulubün resmi sitesinden yapılan açıklamada şöyle denildi: "Futbol Takımımız'ın şanssız neticelerden sonra başarılı bir döneme girdiği, üst üste puanlar kazandığı, hedeflerine adım adım ilerlediği bu günlerde belli kişiler ve belli gazeteler tarafından sürekli olarak yalan, maksatlı ve Kulübümüz'ü karıştırmaya yönelik haberler yapılmaktadır. Özellikle, kritik ve önemli maçlarımızın olduğu günlerde özel gayret sarfedilerek yapılan bu haberlerin amacı, Beşiktaş'ın başarısını engellemek ve nifak sokma çabasıdır. Bugün Futbol Takımımız'ın kaptanlarının da açıkladıkları gibi Sabah gazetesindeki haberde yer alan iddialar gerçekleri yansıtmamaktadır. Beşiktaş forması giyen bizim futbolcularımızın idmana çıkmamak gibi bir tehditte bulunmaları söz konusu bile değildir, olamaz da Ayrıca Futbol Takımı'na düzenli şekilde ödeme yapan kulüplerden biri olduğumuz, son olarak Cuma günü ödeme yaptığımız halde Beşiktaş'ın bu tarz haberlerle manşetlere taşınması iyi niyetten çok uzak bir tutumdur. Diğer kulüplerin basın görevlilerinin asla yapmadıkları bu tavrın ve maksatlı haberlerin geçmişten beri, sürekli ve sadece Kulübümüz'e yönelik olarak yapılmasının takdirini de Camiamız ve kamuoyu en iyi şekilde değerlendirecektir." 31.10.2009 SPOR
623315
Batik'ten 1trençkotla farklı tarz
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Batik'ten 1trençkotla farklı tarz Havaların serinlemesiyle kadınların içini ısıtacak, tarzına tarz katacak trençkot seçenekleri Batik'in sonbahar-kış koleksiyonunda. Mevsimin vazgeçilmezi naturel renklerin ağırlıkta olduğu trençkotları şık bir kıyafetle ya da jeanle kullanmak mümkün. İster üst parçasını çıkarıp bolero olarak giyin, isterseniz de kollarını çıkarın ve kolsuz bir trençkotunuz olsun. 31.10.2009 CUMARTESİ
623024
'ABD istedi Türk askeri darbe yaptı'
Türkiye'nin demokrasi platformu Erhan Çelik'le İskele Sancak her hafta gündeme damgasını vuran tüm gelişmeleri ekrana getirdi. DEMOKRASİYE KOMPLO PLANI İSKELE SANCAK’TA İrticayla mücadele eylem planının orijinalinin ortaya çıkması Türkiye'yi yeni bir sınavın eşiğine getirdi. Erhan Çelik’le İskele Sancak’ta bu hafta, Türkiye’nin verdiği demokrasi sınavı masaya yatırdı. Programa gündemi değerlendirmek üzere Prof. Doğu ErgilEmekli Tuğgeneral Nejat Eslen, Emekli Askeri Hakim Ahmet Cengiz Tangören ve Milliyet Gazetesi Yazarı Derya Sazak konuk olacak. Türkiye bu kez demokrasi sınavından geçebilecek mi? Bu sorunun cevabı uzman konukların katıldığı Erhan Çelik'le İskele Sancak'ta arandı. Ordu içinde cuntacı bir grup var mı? PKK'nın Dağlıca ve Aktütün baskınları bu cuntacı grubun bilgisi dahilinde mi gerçekleşti? Belgenin fotokopisini "Kağıt parçası" olarak nitelendiren Genelkurmay Başkanı şimdi ne yapacak? Orijinal belge için ne diyecek? Erhan Çeliksordu. Prof. Doğu Ergil, Islak imza ile gündeme gelen belgenin dilinin çok kötü olduğunu 27 Nisan'da gündeme gelen belgenin de aynı kötü dille yazıldığını yazıyı Büyükanıt paşanın üstlendiğini yazı kötü diye Büyükanıt paşayı bu yazıdan dolayı sevmeme hakları olmadığını söyledi. ASKERİN ASLİ GÖREVİ NELERİ KAPSAR Program konuklarından emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin iç hizmet kanununun kendisine verdiği hakkı yerine getirdiğini beğenilsin beğenilmesin Türkiye'nin tek bir askeri gücü olduğunu söyledi. Emekli Askeri Hakim Cengiz Tanören, Askerin sadece kendisine verilen görevleri yerine getirmesi getirdiğini, kendisine verilmeyen görevleri yapmaması gerektiğini dile getirdi. İrtica ile mücadele konusunda yapılan çalışmaların AİHM'nden Türkiye aleyhine kararlar alınmasına yol açtığını söyledi. Gazeteci Derya Sazak, askerin Türkiye'ye yön vermekten bırakması gerektiğini iç hizmet kanunun askere darbe yapma yetkisi verdiğini söyledi. Sazak, askeri yetkililerin devletin en üst kademeleri ile heran görüşebilme imkanı olduğunu ve gördükleri eksiklikleri istedikleri birime iletebilme imkanı bulduğunu dile getirerek Asker sivil alanla ilgili tüm konuları siyasetçilere bırakmalıdır. Eksen kayması ile ilgili bir kuşku varsa bunun nedeni de 12 Eylül yönetiminin eseridir. 28 Şubat müdahelesi Refah partisini götürdü ama devamında Ak Parti'yi getirdi. Hata yapan iktidarlar seçimle gelip seçimle gitmelidir. Kendi alanı dışında işgal edenler ve çalışmalar yürütmek bana göre suçtur. Bununla hesaplaşılmadığı sürece de bu devam edecektir. Nejat Eslen, 'Islak Belge' ile neden Ergenekon savcısının ilgilendiğini anlayamadığını, bu görevi Ankara savcılarının özellikle de yasa gereğiaskeri savcıların yürütmesi gerektiğini savundu. Eslen, belgenin doğru olsa bile orada darbe hazırlığı gibi bir çalışmanın bulunmadığını belirtti. Ergenekon savcılarının buna bakma yetkisi olmadığını öncelikle Ankara savcılarının bakması gerektiğini dile getirdi. Derya Sazak, belgenin Ergenekon davasında avukat olarak görev yapan emekli bir subayınofisinde elde edildiğini bu nedenle de Ergenekon'la irtibatlandırıldığını söyledi. GENELKURMAY BAŞKANI NE YAPMALI Doğu Ergil, Güvenlik Belgesi ile ilgili bakanların bürokratların hatta birçok siyasetçinin bilgi sahibi olmadığını, bunun büyük trajedi olduğunu dile getirdi. Ergil, halkın kendisine yönelik tehlikeyi kendisi koruyabileceğini bunun illa silahlı kuvvetler tarafından korunması gerekmediğini dile getirdi. Cumhuriyet öncesi hilafet vardı, sonradan demokrasi geldi. Kuruluş dönemi ile bugünü aynı gözle görülmemesi gerekir. Siyaset Belgesi ile iç düşman yaratılıyor ve sonra da şu ideoloji benimsenmeli deniyor ve şiddet kullanımını içeren bir yapılanmaya gidiliyorsa bu suçtur. Bu suçu örtmek için anayasalar yapılmıştır. Türkiye bu anayasalarla da deli gömleği giymiştir. Bugün gelinen noktada Genelkurmay Başkanı belge ile ilgili kendini sorumlu hissediyorsa istifasını değerlendirmelidir. Bu ben Genelkurmay Başkanı'nın bu belgeden haberi olduğuna inanmıyorum. Bugün bu belge bir şeyi ortaya çıkarıyor. Türkiye içinde böyle bir plan yapan ekibin tasfiye etmesi gerekir. Bunun için de Genelkurmay Başkanı'nın öncülük etmesi gerekir. Emekli Askeri Hakim Cengiz Tanören Belge önceki hali ile sadece bir kağıt parçası idi. Aslı olmayan sadece fotokopiden ibaret bir kağıttı. Ancak aslının ortaya çıkması ve imzanın gerçek olduğunun anlaşılmasından sonra bu kağıt bir belge haline gelmiştir. Bununla ilgili yargı makamları kararı verilene kadar beklenmelidir. Genelkurmay Başkanı da odan sonra gereğini yapmalıdır. Org. Başbuğ'un bu konuda gerekli yetkileri de vardır. Genelkurmay Başkanı bu konuda söz vermiştir bana göre de sözünü yerine getirecektir. MEKTUBU GÖNDEREN SANAL KİŞİ İDDİASI Eslen, belgeyi gönderdiği ifade edilen ihbarcı subayın sanal olduğunu ileri sürerek mektupta ifade edilen şeylerin tek bir subayın bunları bilmesinin imkansız olduğunu dile getirerek Mektup içinde çelişkiler de var. Mektup'ta gazetede çıkan haberlerden sonra askerin evrak temizlemeye gittiği anda ihbarcı subayın anda belgeyi aldığını söylemesi gariptir. Farzedelim ki Albay Çiçek'in belgesi gerçek. Bu belge çok önemli olduğunu bilen akıllı organize olan bir subay bu belgeyi posta ile yollayabilir mi postada bu belge kaybolabilirdi. Cuntaları engellemek hedefindeki subay belgeyi götürür kendisi teslim edirdi. ASKERE KARŞI BİR KOMPLO MU VAR Eslen, sanal komploları askere karşı kullanan çok organize bir güç bulunduğunu, bu gücün elektromanyetik alanda her yere sızma özelliği bulunduğunu, Türkiye'nin tane sorun yaşadığını bunlardan birinin Kürt milliyetçiliği diğerinin de Türkiye'nin kimliğini yeniden tanımlaması sorunu. Kürt milliyetçiliğini Türkiye içinde eritme çabası yürütülürken, aydınların Türkiye'yi batıya, islamcıların Türkiye'yi ortadoğuya, ülkücülerin de Türkiye'yi ortaasyaya yönlendirmeye çalıştığını savundu. Eslen, dışardaki bir gücün Türkiye'yi kendi bölgesinde lider ülke olarak görmek istemiş olabileceğini, bunun karşısında duracak gücün Türk Silahlı Kuvvetleri olacağı düşüncesiyle böyle bir komploya gitmiş olabileceğini savundu. Sibel istihbarat sayesinde bu belge çıkarılmış olabilir. Bu belgenin subay tarafından alınması sözkonusu değildir. Gazeteci Derya Sazak, yargı ve usulsüzlükle ilgili konulara katıldığını ancak Dursun Çiçek'e ait belgede ifade edilenlere ne diyeceksiniz sözüne ise Eslen "darbe hazırlığı yapıldı ise yanlış yapıldı. dedi. Eslen, 21. Yüzyıla girmiş bir Türkiye bugün askeri müdahaleleri kaldıramaz" dedi. Emekli Askeri Hakim Cengiz Tanören, böyle bir belge hazırlanmış ise bu belgeye tarih ve numara konulamayacağını bunun yapılması halinde belgenin resmiyet kazanılacağını belgenin resmiyet kazanması halinde askeri mutlak suçlu yapacağını dile getirdi. Tanören, bu tür belgelerin tarih ve numaralandırmadan yapılabileceğini söyledi. Tanören, belgenin geç ortaya çıkması nedeninde delillerin karartılmasına yönelik tavır ve davranış içinde oldukları belgede bilgisayarların nasıl silindiğinden evrakların nasıl imha edildiğine kadar olayın detayları ile ortaya konduğunu anlattı. Tanören, belgenin askeri savcılık tarafından istenmesi ve gönderilmesinin anormal bir durum olmadığını söyledi. ABD DARBE İSTİYORDU BİZ DE OYUNU OYNUYORDUK Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, En kötü demokrasi en iyi askeri yönetimden iyidir. ABD eskiden Türkiye'deki darbeleri desteklerken şimdi darbelere karşı Türkiye'yi mi destekliyor sorusuna ise bugün konjöktör değişti. 12 Eylül sonrasında yapılan hatalar yüzünden büyük sıkıntılar yaşadık. Bugün ABD, Afganistan ve Pakistan'a kadar Türkiye'nin gücüne ihtiyacı var. Türkiye'nin hem askeri gücüne hem de siyasi yumuşak yüzüne ihtiyacı var. ABD artık istediğini askerler kanalı ile sağlayamayacağını anladı. Geçmişte askerle istediği zaman darbe yaptırıyordu biz de saf saf oyunu oynuyorduk. Haber7.com 2009-10-31 01:05:36 Bu hareketler yeni birşey değil. Yıllar önce 28 Şubat sürecini akabinde G.E. isimli bir general bir TV programında aynen şöyle demişti: biz batı çalışma gurubu olarak hükümete 24 saat süre verdik ama baktık ki 24 saat sonunda çekilmediler. sonra 24 saat dahaa süre verdik ve nasılsa halk bunlara gereken dersi verecektir dedik. ancak baktık ki halk ta bunlarla aynı kafadan... zaman biz de kendimize pay çıkardık ve hükümete müdahale ettik... demişti. kendilerini halkın iradesi üzerinde görenlere ne demeli... Semra 2009-10-31 01:02:27 Pimi çekilmiş el bombası nasıl zavallı askerin eline veriliyorda askerin şehit edilmesine neden olunuyorsa BU BELGEDE DOSYADAN ÇEKİLİP YURTTA BOMBA GİBİ PATLATILMIŞTIR.Bizim Ordumuz erinden Genaraline kadar çoğunluğu Müslüman olan bir yapıya sahiptir.Bu nedenle Milletine yapılacak yalnışlar bir şekilde yapanları ÇARPACAĞINI asla unutmamalıdırlar.Tek yapacağı şey Ülkeyi korumak ve T.B.M.M'ne tabii olması idarede hükümete ortak olmamalıdır.Dış güçleri üzerimizden bertaraf etmeleri için operasyonlar yapsınla zeki alperen 2009-10-31 00:59:35 mehmet sağlam sen nerden biliyosun söylediklerini rüyandamı gördün şizofrenmisin birilerimi söylüyor yalanlara kendini nasıl inandırabiliyosun hayret ediyorum..ak parti ergenekonun kökünü kazayacak BeKLeYiN ve GöRüN!! EsRaReNGiZ 2009-10-31 00:56:28 sn eslene sesleniyorum söyledikleriniz bizlere hiç inandırıcı gelmiyor Türkiye artık eski Türkiye değildir bizler her şeyin farkındayız dünya değişiyor artık bizim göz bebeğimiz peygamber ocağı olan ordumuzunda değişme zamanı geldi selahattin sel 2009-10-31 00:54:40 haklıyor.Yapılanlar veya olanlar sadece ve sadece Aziz Türk Milletinin gözbebeği olan peygamber ocağını kendi konrolüne almak ve gerek sanal ve gerekse dış güçlerin HAMLELERİNDEN koruma ve kollama hareketidir.Bundan daha doğal ne olabilir ki?Ordu Milletini hiristiyan devletlerde oldğu gibi Ülkeyi dış güçlerden koruma-caydırma ve T.B.M.M'den çıkacak SAVAŞ EMRİNE İTAATTIR.Bıraksın artık iç ihraklara ve tehlikelere devletin diğer ilgili kurumları baksın.Bu iç emniyet işlerine bakmasında hangi TÜRK gocunur ki? zeki alperen 2009-10-31 00:52:57 Doğu hocam ağzına,yüreğine sağlık, bu ülkeye senin gibi demokratlar lazım,sayın paşam lütfen sizde susun,konuştukça batıyorsunuz,artık kışlaya geri dönün,geri dönün ki bu millet yine şahlansın. dursun hoca 2009-10-31 00:47:19 Dış güçlerin yani hiristiyan devletlerin iligli servisleri Türkiye'yi mütemadiyen aynı güçte (askeri-ekonomik ve politik) tutmak için yaptıkları olaylardır.Şimdi ki durumu ise çok farkılıdır.AK partiden evvel olayların failleri yakalanamıyorken şimdi AK parti iktidarında 24-48 saatte hemen yakalanıyorlar.Hiç bir olay meçhulde kalmıyor.Bunun için vatandaş olarak Hükümete,MİT'e ve Emniyete müteşekiriz.Öyle ki daha ileriye gidelim ki yapılacak darbeleri daha mutfakta ele geçiriyor.Medya yolu ile ifşa edip zeki alperen 2009-10-31 00:35:38 asıl amaç orduyu kıstırıp Bopu gönül rahatlıyla uygulamak.büyük israilin hizmetkarları olduğunun farkında değil sahte demokrat ve ılımlı islamcılar....israilin tek engeli kaldı tsk...iranıda abd yola getirme çabası içinde...vatana ihanet değil insanlığa ihanet içinde olanlar var...Ergenekonda sahte imzada israilin icraatı...yandaşlarda hala uyuyor. mehmet sağlam 2009-10-31 00:22:12 Gerçek orduyu yıpratmak köşeye sıkıştırmak. Sen orduya irtica ile mücadele yetkisi vermişsin, adamda bu yetkisini kullanarak irtica ile mücadele planı hazırlamışsa biz neyi tartışacağız. Olan Namusuyla Şerefi ile bu ülkeye hizmet eden masum askerlere oluyor. HALUK DEMİREZEN 2009-10-31 00:12:22 adam türk milletini nasıl aşagılıyor.cıkarmayın şu adamları ya ila küfür mü edelim. belge postayla mı gönderilir diyor adam size mi danışacak. ÖRÜMCEK KAFALAR degişecek.degişmezse daha cok madara olacaksınızz.TÜRK MİLLETİ UYANDI.Eslen beyyy. Kadir Akca 2009-10-30 23:26:57 acaba dünyanın neresinde orduyu kendisi gibi düşünmeyenleri yok etmek için birileri kullanıyor.. kudo doğan
623818
ABD ve Asya'da Fırtına
: ABD ve Asya'da Fırtına Filipinler'de etkili olan Mirinae tayfunu 100 binden fazla insanı evinden etti. Yağış ABD'de can aldı,Louisiana'da olağanüstü hal ilan edildi. Yayına Giriş: 31.10.2009 12:57:25 Güncelleme: 31.10.2009 12:57:25 Dünyanın birçok ülkesi olumsuz hava şartlarının etkisini altında. Filipinler'de etkili olan Mirinae tayfunu, binlerce insanı evlerinden etti. 100 binden fazla insanın barınacak yer bulmak için yerlerinden olduğu bildirildi. Saatteki hızı zaman zaman 180 kilometreye hıza ulaşan tayfun, enerji hatlarının kesilmesine neden oldu. Fırtına hava, kara ve deniz trafiğini felç etti. Tayfun yüzünden tren seferleri ve uçuşların iptal edildiği, binlerce kişinin feribotlarda mahsur kaldığı gelen haberler arasında. Afet Dairesi, insanlardan 72 saatlik bir süre için acil ihtiyaç duyucakları malzemeleri hazırlamalarını istedi. Şu anda, Filipinler'de, 122 bin kişi afet konutlarında kalıyor ve özellikle başkent Manila'nın birçok dış mahallesi sular altında bulunuyor. Aşırı Yağış ve Fırtına ABD'de de Etkili Aşırı yağış ve fırtına özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin güneyinde etkili oluyor. Arkansas eyaletinde birçok ev sular altında kaldı. Yetkililer, şu ana kadar üç kişinin öldüğünü bildirdi. Kuvvetli esen fırtına yüzünden evlerin çatıları uçtu, araçlar zarar gördü. Louisiana valisi, kentte olağanüstü hal ilan edildiğini açıkladı. Teksas eyaletinde ise insanlar evlerini tahliye etmeleri konusunda uyarıldı.
623269
Kilosu bin misli daha ucuza dezenfektan
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ Kilosu bin misli daha ucuza dezenfektan Domuz gribi nedeniyle satışı artan kimyasal dezenfektanların kilosu 60 TL'ye kadar çıkarken, su, tuz ve elektrikten, bin misli daha ucuza doğal dezenfektan elde edilebiliyor ŞÜKRULLAH DOLU Domuz gribinin oluşturduğu panik, dezenfektan satışlarını patlatmış durumda. İnternet üzerinden de birlerce türü pazarlanan kimyasal dezenfektanların kilosu, TL'den başlayıp 60 TL'ye kadar çıkabiliyor. İnsanların panikle önüne gelen dezenfektanı almasının kötü niyetli kişilerin ekmeğine yağ sürdüğünü vurgulayan uzmanlar, aşırı kimyasal dezenfektan kullanımının başka sağlık problemlerine neden olabileceğini belirterek yetkilileri uyarıyor. Kimyasalların zararlarıyla ilgili olarak, 'Nasıl zehirleniyoruz, nasıl korunuruz?' adıyla bir de kitap yazan Kimya Mühendisi Mennan Aysan Kuzanlı, gripten korunalım derken daha tehlikeli hastalıklara yakalanma riski bulunduğunu söyledi. TONU TL'YE ÜRETİM Metabolizmanın bozulmasına neden olan mikroptan kurtulmak için kullanılan kimyasalların da aynı etkiye neden olduğunu ifade eden Menan Aysan Kuzanlı, şöyle devam etti: “Aşırı kimyasal kullanımı da tehlikeli. Kısacası yağmurdan kaçarken doluya da tutulabiliriz. Çünkü insanın elinin endazesi olmuyor, bazen ölçü kaçabiliyor. Ölçünün kaçtığı zamanlar, kaçmadıklarından daha fazla olabilir.” Kuzanlı, fiyatı modeline göre bin TL'den başlayan cihazın ay ile yılda kendini amörti ettiğini kaydetti. Klimalarda havayı temizlemeye yarıyor Kimyasallardan korunma konusunda da kitap yazan Kimya Mühendisi Mennan Aysan Kuzanlı, su, tuz ve elektrik kullanan Envirolyte isimli cihazla kurumların kendi bünyelerinde doğal dezenfektan üretilebileceğini söyledi. Almanya, ABD, Japonya ve Rusya'da şehir sularının dezenfektanında da aynı cihazın kullanıldığını belirten Kuzanlı, Japonların elde edilen sıvıyı klimalara uyarlayarak havayı dezenfekte ettiğini sözlerine ekledi. 31.10.2009 EKONOMİ
623328
10 soruda İstanbul
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ 10 soruda İstanbul İstanbul'da en sevdiğiniz semt ve mekân hangisi? Beyoğlu-Ara Cafe İstanbul'u hangi şarkı en iyi anlatır? Sana Dün Bir Tepeden Baktım Ey Aziz İstanbul Siz İstanbul'un neresindensiniz? Beşiktaş İstanbul'da en çok neyi seviyorsunuz? Kokuyu, kargaşayı, geceyi, gündüzü İstanbul'da en çok neyi sevmiyorsunuz? İstanbul benim aşkım her şeyini seviyorum ve her şeyi ile kabul ediyorum onu. İstanbul'u anlatan en iyi roman sizce hangisi? Ahmet Ümit'in Beyoğlu kitabı İstanbul'da manzara en güzel nereden seyredilir? Pierre Loti Sizce İstanbul hangi renk? Erguvan rengi İstanbul sizce ne kokuyor? Yasemin İstanbul'un başına gelen en kötü şey nedir? İstanbullu olmayanlar 31.10.2009 CUMARTESİ
624438
Ukrayna'da grip 48 can aldı
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Ukrayna'da grip 48 can aldı Ukrayna'da grip salgınında ölenlerin sayısı 48'e çıktı, binlerce kişi de hastalığa yakalandı MOSKOVA (A.A) Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko, ülkedeki grip salgınında ölenlerin sayısının 48'e yükseldiğini, binlerce kişinin de hastalığa yakalandığını söyledi. Gribin tipi hakkında bilgi vermeyen Yuşçenko, hastalık nedeniyle yaklaşık bin kişinin hastanelerde tedavi gördüğünü, 154 bin 200 kişinin de grip hastası olduğunu ifade etti. Yuşçenko dün yaptığı açıklamada, 11 Ukraynalının domuz gribinden (A-H1N1) öldüğünü, hastalığın yayılmasını önlemek için ülkedeki okullar ve sinemaların kapatıldığını söylemişti. Sağlık Bakanı Vasili Kıyazeviç ise RIA Novosti haber ajansına bugün yaptığı açıklamada, domuz gribinden bir kişinin daha öldüğünü, 13 kişinin de hastalığa yakalandığını bildirdi. Ukrayna'da grip salgının batıdaki Ternopol bölgesinde başladığı belirtilirken, Ukrayna medyası griple mücadelede ilaç ve maske sıkıntısı çekildiğini yazdı. 31.10.2009 DÜNYA
624098
ABD'de BP'ye rekor ceza
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ ABD'de BP'ye rekor ceza ABD'de, İngiliz petrol şirketi BP'ye, Texas City'deki rafinerisinde güvenlik sorunlarını halletmediği gerekçesiyle 87,4 milyon dolar rekor para cezası verildi. HOUSTON (A.A) ABD'de, İngiliz petrol şirketi BP'ye, Texas City'deki rafinerisinde güvenlik sorunlarını halletmediği gerekçesiyle 87,4 milyon dolar rekor para cezası verildi. Rafineride, 2005 yılında meydana gelen patlamada 15 işçi ölmüş ve 180 kişi yaralanmıştı. Çalışma Bakanı Hilda Solis, yaptığı açıklamada, İş Güvenliği ve Sağlık İdaresi'nin (OSHA), ülkenin en büyük üçüncü rafinerisinde eski ve yeni sorunlar tespit ettiğini, BP'nin çalışanların güvenliğini koruma taahhüdünü yerine getirmediğini söyledi. Solis, 'Sorunlar halledilmezse, bu başka bir felakete yol açabilir. 87 milyon dolarlık bir para cezası bu yaşamları geri getirmez ancak, bunun bir daha olmasına izin veremeyiz. İşyeri güvenliği bir slogandan çok daha fazla bir şeydir, bu bir yasadır' dedi. OSHA'nın ay süren denetiminden sonra verilen 87,4 milyon dolarlık para cezası, idarenin tarihindeki en büyük para cezası olarak değerlendiriliyor. OSHA'nın BP'ye verdiği para cezasının 56,7 milyon doları, 2005 yılındaki patlamadan sonra BP ile varılan anlaşmanın gereklerini yerine getirme konusunda belirlenen 270 ihlal karşılığında ve 30,7 milyon dolarlık bölümü ise basınç düşürme sistemlerinde sanayi standartlarına uymama ve diğer güvenlik aksaklıklarıyla ilgili 439 yeni ihlal karşılığında kesildi. Dallas'ta OSHA'nın bölge yöneticisi Dean McDaniel, BP'nin, Texas City'deki rafineride 2005 yılında meydana gelen patlamadan sonra ilk üç yılda tespit edilen sorunları çözmede çok fazla adım attığını, ancak daha sonra vaatlerinden vazgeçmeye başladığını belirtti. BP sözcüsü Robert Wine ise şirketin, rafineride güvenlik önlemlerini düzeltmek için çalışma pratiklerini değiştirmesi gereklerini kapsayan anlaşmaya tam olarak uyduğuna inandığını kaydetti. BP'den yapılan açıklamada da, şirketin OSHA'nın kararından hayal kırıklığına uğradığı ifade edilerek, '(OSHA'nın) vardığı sonuç konusunda aynı fikirde olmasak bile, farklılıklarımızı gidermek için idareyle çalışmaya devam edeceğiz' denildi. Çalışma Bakanlığında OSHA'dan sorumlu yetkili Jordan Barab, şirket içinde ve özellikle Texas'daki rafineride bazı ciddi sistematik güvenlik sorunları olduğunu söyledi. Barab, 'Aslında, halen kadar çok yaşamı tehdit eden sorunların olmasının, bu rafineride sistematik güvenlik sorunu bulunduğunu gösterdiğine inanıyorum' diye konuştu. BP'nin para cezasını ödemek ve sorunları gidermek ya da cezaya itiraz etmek için 15 gün süresi bulunuyor. BP, 2005 yılında, İş Güvenliği ve Sağlık İdaresine (OSHA) dönem, rekor seviyede 21,3 milyon dolar para cezası ödemiş ve idareyle yıllık anlaşma sürecine girmişti. Anlaşmanın süresi Eylül ayında sona yaklaşırken, OSHA şirketi çok sayıda sorunun kaldığı konusunda uyarmıştı. Rafinerideki patlamanın ardından açılan kamu davasının çözümünde milyar dolardan fazla para cezası ödeyen BP, rafinerideki güvenlik sorunlarını gidermek için milyar dolardan fazla yatırım yapmıştı. Bu yıl başında BP, patlamayla ilgili cezai kovuşturmada suçunu kabul ederek, Adalet Bakanlığı'na 50 milyon dolar para cezası ödemişti. OSHA yetkilileri, 2005'deki patlamaya, bozuk basınç azaltma sistemlerinin sebep olduğunu tespit etmişlerdi. 31.10.2009 EKONOMİ
623826
E-5 Cevizli mevkii trafiğe kapandı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY E-5 Cevizli mevkii trafiğe kapandı İstanbul'da sağanak yağış nedeniyle E-5 Karayolu Kartal Cevizli mevkii trafiğe kapandı. İSTANBUL () İstanbul'da sağanak yağış nedeniyle E-5 Karayolu Kartal Cevizli mevkii trafiğe kapandı. Yağışla birlikte E-5 Karayolu Kartal Cevizli Köprüsü'nün altı tamamen suyla doldu. Çok sayıda araç mahsur kalırken, otoyol çift yönlü trafiğe kapandı. 31.10.2009 GÜNDEM
623650
Kütahya'da patlama ve yangın
'da patlama ve yangın ’da bir giyim firmasına ait depodaki kalorifer dairesinde meydana gelen patlamada, kişi öldü. Edinilen bilgiye göre, Kütahya- kara yolunun 2. kilometresinde bir giyim şirketine ait depoda, sabah saatlerinde görevli Ali Sarıkaya’nın (46), kömürlü kalorifer kazanını yakmak istediği sırada patlama meydana geldi. Henüz nedeni belirlenemeyen patlamada, görevli Sarıkaya yaşamını yitirdi. Sarıkaya’nın cesedi, itfaiye ve polis ekipleri tarafından güçlükle kazan dairesinden çıkarıldı. Kütahya Belediyesi itfaiye ekipleri, patlama sonrası çıkan yangını söndürmek için çalışmalarını sürdürüyor. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623397
Karakolda evrakçılık bitiyor; bin 500 polis sokağa çıkacak
Evrakçı polisler, emniyet ile resmî daireler arasındaki belge iletişimini sağlıyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü bu personeli asayiş hizmetlerine dahil etmek için önemli bir proje hazırladı. Projeyle birlikte ilçe emniyet müdürlüklerinde 'evrak toplanma merkezleri' kurulacak. Resmî kurumlardan karakollara gelen belgeler artık bu merkezlerde toplanacak. Bu belgeler az sayıda personelle ulaştırılması gereken yerlere götürülecek. Ayrıca ilçe emniyet müdürlüklerinde evrak kayıt defteri uygulaması kaldırılacak. Belgeler özel programla bilgisayar ortamında kayda alınacak. Evrak bürokrasisinin bitirilmesi hedeflenen projeyle sisteme evrak kayıt numarası yazılarak zamandan ve kâğıttan tasarruf sağlanacak. Bin 500 personel, asayiş hizmetlerinde devreye sokulacak. Bu personel karakolların himayesindeki sokaklarda yaya devriye olarak çalıştırılacak. Özellikle hırsızlık ve yankesicilik olaylarının önlenmesinde etkinlik sağlanacak. Ayrıca yaya devriyelerin sayısının artmasıyla diğer asayiş suçlarına daha hızlı müdahale edilmesi planlanıyor. ALPER SANCAR ANKARA
624264
"Fişi çekmedim, bandı gevşettim"
"Fişi çekmedim, bandı gevşettim" 31.10.2009 18:43Şükran ÖZAKMAK Mustafa ŞEKEROĞLU AHT Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kan kanseri tedavisi gören ve solunum cihazına bağlı olarak yaşatılan 22 yaşındaki Meryem Topçu'nun ölümüne neden oldukları iddiasıyla gözaltına alınan anne ve babası ile iki teyzesinin sorguları tamamlandı. Kızlarının soluk alıp vermesini sağlayan hortumu çekerek ölümüne neden oldukları suçlamalarını reddeden annesi Şükriye İ, "Kızımın başından hiç ayrılmadım. Elini ayağını binlerce kez öptüm. Başını okşadım. Yastığını düzelttim. Rahat etsin diye boğazına giren hortumu tutan kurdeleyi gevşettim" dedi.
624528
Denizli: "Bizim için zorlu bir geceydi"
Teknik Direktörü Mustafa Denizli, Ankaragücü maçı sonrası yaptığı açıklamada, kendileri için zorlu bir geceyi geride bıraktıklarını söyledi. Denizli, düzenlediği basın toplantısında, seri maç programı içinde zorluk derecesi gittikçe yükselen günler yaşadıklarını belirterek, "Kazanmak tabii ki çok güzel. Şartlar ne olursa olsun, daha rahat sağlıklı bir ortam sağlayacak pozisyonlardan yararlanamadık. İki gün sonra başka bir maçın olması, bu karşılaşmalardaki konsantrasyon eksikliğini ortadan kaldıramıyor. Zorlu bir geceydi. Önemli olan bu zorluklarda kazanmayı başarmak. Yavaş yavaş geliyoruz" dedi. Mustafa Denizli, önlerinde 'nde Wolfsburg ile yapacakları daha zorlu geçecek bir maç olduğunu belirterek, "Bize kalan bir günlük süre içinde bu hazırlığı tamamlamaya çalışacağız" dedi. Federasyona tepki Denizli, basın toplantısının büyük bir bölümünü, 'nde Wolfsburg ile oynayacakları maç öncesi Ankaragücü karşılaşmasının günü veya saatinin değiştirilmemesi konusuna ayırdı. Denizli, bu konudaki bir soru üzerine, şunları söyledi: "Bu maçı cuma günü oynamak istedik. Çünkü, önümüzde gruptaki en ciddi rakibimizle oynayacağımız maç var. Federasyonumuzun ilgili birimlerinden bize yardımcı olmalarını istedik. Bu program yapılırken, Türkiye Kupası'nda oynanacak maçların sıralamasını bizi de düşünerek yapmaları gerekirdi. Ankaragücü ile oynanacak maçın, bizi ne denli zaman açısından enterese ettiğini herkes biliyor. Bu durum için değil, Türkiye için mücadele eden herhangi bir takıma olabilirdi." "'ın rakipleri ne zaman oynuyor baksınlar" ile oynadıkları Süper Kupa maçından önce kendisinin 'dan telefonla arandığını hatırlatan Denizli, "(Bu maçı bir gün öne alabilir miyiz?) diye sordular. (Niçin?) dedim ('nin ön eleme maçı için) dediler. (1 gün değil, gün de öne alabilirsiniz) dedim. Ankaragücü maçı dün niye oynanmadı? Bugün gündüz niye oynanmadı? 'ın rakipleri ne zaman oynuyor baksınlar" şeklinde konuştu. "'a farklı bir şey yapın demedik" "Biz 'a farklı bir şey yapın demedik" diyen Denizli, şöyle devam etti: "En azından şu an itibariyle çok büyük önem taşımayan Türkiye Kupası maçının ilk ayağı önümüzdeki çarşamba oynanabilirdi. Milli maçlar için verilecek arada oynanabilirdi. Türkiye Kupası play-off maçlarının hepsi oynandı mı? Demek ki oynanmayabiliyor. En azından niye gündüz oynanmadı? Şu anki zaman, hasarı sarmak için yeterli değil. Bugün benim futbolcularım kaçta uyuyabilir. 3-4'ten önce uyumaları mümkün değil. Bu imkan vardı ve kullanılmadı." Sıvok: "İlk yarıda iyi oynadık" 'ın Çek futbolcusu Tomas Sivok ise Ankaragücü karşısında özellikle ilk yarıda çok iyi oynadıklarını söyledi. Sivok, farkı açacak pozisyonları yakaladıklarını, ancak bunları değerlendiremediklerini belirterek, "İlk yarı veya ikinci yarıdaki fırsatlardan birini değerlendirsek rahatlayacaktık. Son anda birkaç pozisyon verip seyircimizi korkuttuk, ama galip geldiğimiz için mutluyuz" dedi. Wolfsburg maçının kendileri için çok zor geçeceğini anlatan Sivok, Ankaragücü maçının öne alınmaması ile ilgili tepki gösteren teknik direktörü Mustafa Denizli'ye katıldığını ifade ederek, "Hocamız haklı. Bir gün daha erken oynasak iyi olurdu. Bir önceki maçın etkisinden kurtulmak için zaman önemli etken. Rakibimiz de bugün oynadı, ama bizden erken oynadı. Bugün en azından daha erken oynayabilirdik" ifadesini kullandı.
623252
Darbeciler yargılansın
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Darbeciler yargılansın Albay Çiçek imzalı 'Darbe Andıcı' ve cunta faaliyetlerine tepkiler büyüyor. Ankara ve İstanbul'da bir araya gelen çok sayıda sivil toplum kuruluşu darbe teşebbüsünde bulunanların yargılanmasını istedi. İlgili haberler ANKARA, İSTANBUL OKTAY MEHMET İSTANBUL İnsan Hakları Derneği, Mazlum-Der, Memur-Sen ve Hizmet-İş Sendikası yöneticileri dün Ankara Butik Ant Otel'de ortak basın toplantısı düzenleyerek 'Darbe Andıcı'nı hazırlayan subayların sivil mahkemede yargılanmasını istedi. DARBE GİRİŞİMİ HALK İRADESİNE Toplantıda yapılan ortak açıklamada orijinali ortaya çıkan 'Darbe Andıcı'nın bir siyasi parti ve bir topluluğu hedef almadığı, temelde halk iradesine yönelik bir saldırı olduğu belirtildi. Açıklamada, "Geçmişte bu tip belgelerle yürütülen faaliyetler sonucunda çok sayıda kişi ve grubun ciddi saldırılarla karşılaştığı bilinmektedir. Bizler; şeffaf, hesap verilebilir ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir rejimin inşa edilebilmesi için özgürlüklere yönelmiş tüm tehditlerin tasfiye edilmesi gerektiğine inanıyoruz" denildi. 35. MADDE DEĞİŞTİRİLSİN İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesindeki, “Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumak” ibaresinin çıkarılmasının da istendiği açıklamada belgenin hazırlandığı TSK bünyesinde, darbe planında adı geçen tüm muvazzafların görevden el çektirilmesi ve sağlıklı bir yargılamanın önü açılarak derhal yargı önüne çıkarılmaları gerektiği belirtildi. TAKSİM'DE EYLEM BUGÜN Bazı sivil toplum kuruluşları da bugün Taksim Meydanı'nda 'Darbe Andıcı'nı protesto edecek. Aralarında Muzlumder, Aksa Dayanışma Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği, Adaleti Savunanlar Derneği, Mimar ve Mühendisler Grubu, Özgür-Der, Uluslararası Hukukçular Birliği gibi sivil toplum örgütlerinin destek verdiği eylemde, 'Darbe Andıcı'nı hazırlayanların yargılanması istenecek. Karargah'taki cunta iddiasına suç duyurusu Mazlumder, Anadolu Gençlik Derneği, Özgür-Der ve emekli askerlerin kurduğu Adaleti Savunanlar Derneği'nin de aralarında bulunduğu sivil toplum kuruluşu temsilcileri, 'Darbe Andıcı'nı hazırlayan subaylar hakkında suç duyurusunda bulundu. Sultanahmet Adliyesi önünde basın açıklaması yapmak isteyen yaklaşık 20 kişilik gruba polis engel olmak istedi. Kısa süre yaşanan gerginliğin ardından açıklama yapan Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cihat Gökdemir, "Belgenin gerçek olduğu ortaya çıktı. Darbe teşebbüsünde bulunanlar yargılanmalı" dedi. 31.10.2009 GÜNDEM
624112
Trabzonspor tesislerini su bastı
İSMET BADEM ERKAN BAYAZITLI Trabzonspor tesislerini su bastı TRABZON Trabzon'da etkili olan sağanak yağış Trabzonspor Tesisleri'ni de etkiledi. Yağmur suları nedeniyle Karadeniz Teknik Üniversitesi yanında bulunan bir derenin taşması üzerine, Trabzonspor Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'ni su bastı. Su baskını nedeniyle bordo-mavili takımın, ve nolu antrenman sahalarıyla birlikte yemekhane, mutfak ve bazı depolar ciddi zarar gördü. Sabahın erken saatlerinden itibaren su baskınını önlemek için gereken tüm çalışmalar başlatılırken, faaliyetler yoğun şekilde devam ediyor. Öte yandan, eski başkan, asbaşkan, kurucu üyeler ve kurul üyelerinin katılımıyla yapılacağı bildirilen, bilgilendirme toplantısının da tesislerde meydana gelen su baskını sebebiyle ileri bir tarihe ertelendiği açıklandı. 31.10.2009 SPOR
623506
Açılım sürüyor, Ankara Kürdistan'ı tanıyor...
Bizler istediğimiz kadar¸ Kürt Açılımı’nın sekteye uğradığını, bir süre için ertelendiğini yazıp çizelim, tam aksine, açılımın diğer uzantıları hızla ilerliyor. Dün Türkiye’nin iki bakanı, Kuzey Irak Kürdistanı bölgesindeydi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Sanayi Ve Ticaret Bakanı Çağlayan, Erbil’e bir ziyarette bulundular. Kuzey Irak Kürdistanı Başkanı Mesut Barzani ile görüştüler. Ardından da, bölgenin başkenti sayılan Erbil’de bir Türk Başkonsolosluğu açtılar. Irak Kürdistanı bağımsız bir devlet değil. Ancak Irak’ın içinde farklı bir statüye sahip. Kendi kendini yönetiyor. Kendi parlamentosu, kendi polisi ve askeri var. Irak’ın toprak bütünlüğünü kabul ediyor, ancak otonom hareket ediyor. Türkiye bugüne kadar, Kürdistan yönetimini, PKK’ya karşı mücadele etmediklerinden dolayı, görmezden gelirdi. Resmi hiçbir temas yapılmazdı. Kürt Açılımıyla birlikte, hem Kuzey Irak Kürdistanının Türkiye’ye karşı tutumu, hem de Ankara’nın yaklaşımı değişti. Düne kadar görmezden gelinen Irak Kürdistanı, bugün el sıkıştığımız, sembolik dahi olsa resmen tanıdığımız bir bölge oluyor. Bu gelişmeyi çok önemsemeliyiz. 31 Ekim 2009 08:15 yorum 1,184 okunma
623404
Pekineller'den genç yeteneklere destek konseri
TEVİTÖL Güher&Süher Pekinel müzik departmanını kurmak üzere bir süre konser programlarına ara veren ve bundan sonra da daha sınırlı sayıda konser vermeyi hedefleyen Pekineller, konserin gelirlerinin bir kısmını Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi'ne bağışladı. Pekinel kardeşler, konser gelirlerinin diğer bölümünü de konservatuardan seçilecek yetenekli gençlerin dünya standartlarında eğitim almaları için kullanacak. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile Onduline sponsorluğunda gerçekleştirilen konserde ikili, Francis Poulenc'in re minör iki piyano konçertosunu çaldı. KÜLTÜR SANAT
624044
Giresun'da sel suyu yolları bastı
Giresun Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Karabıçak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kent merkezinde temmuz ayında üst üste yaşanan sel felaketinde Tabaklar Deresi'nin üzerinin açılarak taşan dere sularının çevreye zarar vermesinin önlenmeye çalışıldığını söyledi. Önceki gün başlayan etkili sağanak yağış nedeniyle Tabaklar Deresi'nin taştığını ifade eden Karabıçak, ''Derenin üzerini açmamız nedeniyle taşan suların çevreye zarar vermesi önlenmiş oldu. Tedbir olarak ekiplerimiz, Alpaslan Caddesi ve Bulancak Durağı Kavşağı yönündeki yolu araç trafiğine kapattı'' dedi. Dere yatağının üzerinin, taşkına neden olmayacak şekilde daha geniş ve daha yüksek olarak kapatılması için bir çalışma başlattıklarını anımsatan Karabıçak, ''Bu çalışmanın tamamlanmasıyla burada artık bir daha taşkın olayının yaşanmamasını bekliyoruz'' diye konuştu. Karabıçak, temmuz ayında yaşanan sel felaketinin ardından kanalların temizlenmesi ve hasar gören alt yapının onarılmasından dolayı etkili olan bu son yağışta kent genelinde bir olumsuzluk yaşanmadığını da sözlerine ekledi. AA
623414
'Vatandaşın bize olan güvenini hiç boşa çıkarmadık'
Bakan Kavaf, Burdur'da 15 Kasım 2009 tarihinde yerel seçimlerin yeniden yapılacağı Gölhisar'ın Yusufça beldesinde vatandaşlara hitap etti. yıl önce iktidara gelirken Türkiye'de dibe vurmuş bir yönetim olduğunu dile getiren Kavaf, "Yolumuz uzun, zor ve çetin, bunun farkındaydık. Ama biliyorduk ki arkamızda vatandaşın desteği ve güveni vardı. yıllık iktidarlığımız süresince vatandaşın bize olan güvenini hiç boşa çıkarmadık." diye konuştu. Selma Aliye Kavaf, 1986'da Gölhisar'a öğretmen olarak tayininin çıktığını ve Gölhisar Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak ay görev yaptığını anlattı. Bu süreç içerisinde bölgeyi tanıma fırsatı olduğunu aktaran Bakan, "23 yıl önce öğretmen olarak görev yaptığım yere şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanı olarak sizlerle beraberim. Bu benim için çok büyük bir mutluluk ve onur." ifadelerini kullandı. MUSTAFA YILDIZ BURDUR CN
623145
Tuvaletini yapmak istedi, canından oldu
Tuvaletini yapmak istedi, canından olduSalih ÜÇTEPE/ADANA, ()'da Seyhan Gölü kıyısında alkol alan bir kişi, tuvaletini yapmak isterken kayalıklardan göle düştü. Hareket kabiliyetini kaybeden kişi gölde boğularak yaşamını yitirdi Olay, bugün saat 20.00 sıralarında, Seyhan Gölü, Menderes Adası'nda meydana geldi. Arkadaşlarıyla beraber alkol alan 50 yaşındaki Cavit Aydoğan, tuvaletinin geldiğini söyleyerek kayalıklara doğru gitti. Kayalıklardan gölün kıyısına inmek isteyen Aydoğan, alkolün de etkisiyle dengesini kaybederek kayalıklardan yuvarlanarak göle düştü. Çarpmanın etkisiyle hareket kabiliyetini kaybeden Aydoğan, suda boğularak hayatını kaybetti. Arkadaşlarının durumunu fark etmesi üzerine Aydoğan çıkarıldı. Olay yerine çağırılan sağlık ekipleri, yaptıkları müdahalelere karşın Aydoğan'ı kurtaramadı. Cavit Aydoğan'ın Su ve Kanalizasyon İdaresi'nde (ASKİ) vezne görevlisi olarak çalıştığı öğrenildi. Aydoğan'ın cesedi 'nın incelemesinin ardından, yapılması için Adana 'na kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623517
Metro'nun patronu, Yılmaz'ın tahtına ortak çıktı
Yener Yalçın'ın haberi İMKB’de Van Et, Atlas ve Avrasya Yatırım Ortaklığı’nda yaptığı take over (borsadan hisse alarak şirket yönetimini ele geçirme) işlemleriyle tanınan Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk, sürpriz bir çıkışla Turgut Yılmaz’ın ana ortağı olduğu GSD Holding’in en büyük hissedarı oldu. Öztürk’ün şirketi Avrasya Factoring, son bir haftada yaptığı alımlarla çok ortaklı GSD Holding’in yüzde 12’sini satın alarak, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz’ın sahibi olduğu yüzde 10.74’lük hisseden daha büyük bir payı elde etti. Sürpriz hisse alımı Avrasya Factoring’den İMKB’ye yapılan açıklamayla bildirilirken 23 Ekim’den bu yana iki parti halinde GSD Holding’in hisselerinin yüzde 12’sinin 28 milyon 474 bin lira karşılığında borsadan satın alındığı kaydedildi. GSD Holding Tekstilbank hisselerinin yüzde 75.5’inin de sahip olduğu için, bu şirketin yönetiminde söz sahibi olmak bankanın kontrolü açısından da önem taşıyor. İKİ PARTİ HALİNDE ALDI Metro Grup’un patronu Galip Öztürk, GSD hisselerinde ilk büyük alımını 23 Ekim tarihinde yaptı. Öztürk’ün sahibi olduğu Avrasya Factoring’den borsaya yapılan açıklamada 23 Ekim tarihinde 0.83-0.92 fiyat aralığında 19.7 milyon adet GSD hissesi alındığı belirtildi. 17.3 milyon liralık toplam işlem miktarıyla şirkette daha önce yüzde 0.8 olan pay da yüzde 8.71’e yükseldi. Avrasya Factoring bu işlemden gün sonra 27 Ekim tarihinde 1.01-1.06 fiyat aralığından 10.7 milyon adet GSD Holding hissesini toplam 11.1 milyon dolara aldığını açıkladı. Öztürk’ün şirketi Avrusya Holding gün arayla yaptığı iki parti alımlarla çok ortaklı GSD Holding’in yüzde 12 ile en büyük ortağı haline geldi. GSD Holding hisselerinde de mart ayından bu yana ralli yaşanıyor. GSD Holding hisseleri 11 Mart-27 Ekim arasında yüzde 271 yükseldi. Hisseler dün yüzde 6.93 düşerek 0.94’e geriledi. VAKIF GYO’DA DA PAYI ARTTI Galip Öztürk, son dönemde sadece GSD Holding hisseleri değil, Vakıf GYO hisselerinde de alım yaptı. 15 Ekim tarihinde Avrasya Factoring, borsadan 11.3 milyon adet hissesini toplam 6.6 milyon liraya aldığı Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nda da payını yüzde 11.19’a çıkardı. Yüzde 45’i halka açık olan Vakıf GYO’da Vakıflar Bankası yüzde 27.63 ve TOKİ yüzde 14’le en büyük ortak konumunda. Öztürk’ün şirketi Avrasya da son aldığı hisselerde Vakıf GYO’da da en büyük üçüncü ortak oldu. Öztürk, Van Et’i borsada ele geçirdi Galip Öztürk, 1965 yılında Samsun’un Çarşamba ilçesinde doğdu. Çalışma hayatına erken yaşta atılan Öztürk, 1992 yılında Metro Turizm’i kurdu. Türkiye Otobüsçüler Federasyonu’nun (TOFED) kurucu başkanı da olan Öztürk, İstanbul Otogar’ını halka açmak için SPK’ya başvurmuş ancak izin çıkmamıştı. Öztürk, borsada hisse toplayarak Avrasya ve Atlas Yatırım Ortaklığı’nı aldı. Yine borsada topladığı hisselerle 2005 yılında Van Et’i Metro Grubu bünyesine kattı. Star
623761
NewYork yanlızların şehri oldu
NewYork yanlızların şehri olduANKA ’nin kentinde yapılan bir araştırma, Manhattan’da yaşayan, New Yorkluların yarıdan fazlasının tek başına yaşadığını ortaya çıkardı. Amerikan Nüfus Bürosu (Census tarafından açıklanan rakamlara göre, New York şehrinin kalbi olarak adlandırılan ünlü Manhattan’da yaşayanların, yüzde 50,3’ünün tek başlarına yaşadıkları belirtildi. Manhattan’ın çoğunluğunu oluşturan yalnızların, evlerinde aile bireyleri, çocuk veya oda arkadaşlarının bulunmadığı saptandı. ABD genelinde ise tek başına yaşayan kişilerin oranı yüzde 27,5 ile sınırlanırken, Manhattan’da giderek yükselen yalnız yaşayanların nüfusu uzmanlar tarafından da şaşkınlıkla karşılandı. İlk kez 2007 yılında, Manhattan’da tek başına yaşayanlar ile bir veya bir kaç kişi ile birlikte aynı evi paylaşan kişilerin sayısı 50 50 oranıyla eşitlenmişti. 2009 yılına gelindiğinde ise Manhattan’da yanlız yaşayanların sayısı yükseldi. Konuyla ilgili görüşlerini başvurulan, New York City Üniversitesi Sosyoloji bölüm yardımcısı William Helmreich, Manhattan’da tek başına yaşama eğiliminin artmasıyla ilgili faktörleri, yüksek gelir elde edilen yeni işlerin artması, aile ve çocuk bakımı için masrafların artması ve giderek artan dul nüfusa bağladı. Helmreich, ‘"Tabi en önemli faktör tek başına yaşamanın krallığını ilan eden bir kültür" dedi. MANHATTAN’DA 212 BİN KADIN TEK BAŞINA YAŞIYOR Manhattan’da, erkeklere göre çok daha fazla sayıda kadının tek başına yaşadığı tespit edildi. Manhattan’da, tek başına yaşanan toplam hane sayısı 376,916 olarak açıklandı. Manhattan’da, tek başına yaşayan kadınların sayısı 212 bin kişi, yalnız erkeklerin sayısı da 165 bin kişi olarak açıklandı. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
623723
Barda hesap ödeme kavgası: yaralı
Hoşnudiye mahallesi Kızılcıklı Mahmut Pehlivan caddesindeki bir bara eğlenmeye giden Y.M. (24), Ş.Y.Y. (30), S.S. (26) ile iş yeri çalışanları N.Ö. (38), H.Y. (33), S.S. (47), M.D. (34) ve E.K. (29) arasında "hesap ödeme" meselesi yüzünden tartışma çıktı. Tartışmanın büyüyüp kavgaya dönüşmesi sonucu Y.M, Ş.Y.Y, H.Y, M.D, E.K. ile S.S. darp edildi. Yaralanan kişi Yunusemre Devlet Hastanesindeki tedavilerinin ardından ifadeleri alınmak üzere polis merkezine götürüldü. Polis, kavgaya karıştığı belirlenen Y.M'nin üzerinde 20 santim uzunluğunda bıçak ele geçirdi. Soruşturma sürüyor.
624234
Depolar artık daha pahalıya dolacak
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) Ağustos'ta yayımladığı tebliğ yarın yürürlüğe girecek. Kükürt oranı yüksek 'kırsal motorini' akaryakıt istasyonları sadece, yol dışı araç olarak adlandırılan traktör ve tarım makinelerine satabilecek. Uygulamaya akaryakıtçılar sert tepki gösterdi. Satışların yüzde 75'ini kırsal motorinin oluşturduğuna işaret eden akaryakıtçılar, "Kırsal motorin satamazsak pompalar kapanır. Zaten kriz var, binlerce insan işsiz kalır." uyarısı yaptı. Sektör, enerji üst kurulundan öncelikle uygulamanın ertelenmesini, sonrasında ise iptalini istiyor. Halen İstanbul'da litre kırsal motorin 2,66 liraya, düşük kükürtlü motorin ise 2,80 liraya satılıyor. Bayiler satışa devam etmeleri halinde mevzuata göre üst kurulun kararını ihlal etmiş sayılacak ve 56 bin lira ceza verilecek. Avrupa Birliği üyelik sürecinde gündeme gelen çevreye en az zararlı akaryakıt satışı, Türkiye'de de başlıyor. Bu kapsamda Ağustos tarihli Resmî Gazete'de EPDK'nın, 'Motorin Türlerine İlişkin Teknik Düzenleme Tebliği' yayımlandı. Tebliğe göre kırsal motorin, "Yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörlerinde kullanıma yönelik motorin" olarak tanımlandı. Aynı tebliğle satışa sunulan motorine "Beher kilogramında bulunabilecek en çok kükürt değeri; motorin için 10, kırsal motorin için 1.000 miligramı aşamaz." kısıtlaması getirildi. Tebliğin uygulama tarihi olarak da Kasım belirlendi. 'NAKLİYE VE SATIŞLAR DURUR' Türkiye'de halen akaryakıt istasyonlarında en çok kırsal motorin satılıyor. Petrol Sanayi Derneği verilerine göre geçen yıl istasyonlarda toplam 12,1 milyon metreküp kırsal motorin satılırken, düşük kükürtlü motorin satışı 3,3 milyon metreküpte kaldı. Aynı dönemde 2,9 milyon metreküp benzin satışı gerçekleşti. Sektör çevreleri, yaklaşık 15 bin istasyonun en önemli gelir kaleminin kırsal motorin satışları olduğuna işaret ederek, "Kırsal motorin satamazsak pompalar kapanır." uyarısı yaptı. Kırsal motorin satışlarının yarından itibaren durması halinde, istasyonların düşük kükürtlü motorin ihtiyacını karşılayamayacağı belirtiliyor. Ana dağıtıcıların verdiği bilgiye göre, tebliğin uygulamasının ertelenmemesi halinde yarından itibaren düşük kükürtlü motorin sıkıntısı yaşanacak. Bunun sebebiyse satışların yüzde 75'inin kırsal motorinden oluşuyor olması. Bu kadar kısa süre içerisinde kırsal motorin yerine düşük kükürtlü motorinin konulması mümkün değil. Bu yılın ocak-ağustos döneminde toplam 7,3 milyon metreküp kırsal motorin satılırken; düşük kükürtlü motorin satışı 3,6 milyon metreküpte kaldı. EPDK'nın uygulamaya koyacağı düşük kükürtlü motorin satışı vergi tartışmasına da sebep oldu. Konuyu Maliye'ye soran akaryakıtçılar, "Kırsal motorin satışlarına devam edilmesi halinde vergi farkı alırız." karşılığını aldı. Buna göre Maliye, yarından itibaren kırsal motorin satılmayacağı öngörüsüyle hareket ederek istasyonlarda satılan motorine düşük kükürtlü motorin vergisi uygulayacak. Maliye, verginin yanında ceza da kesebilecek. EPDK çevrelerinden edinilen bilgilere göre yarından itibaren otobüs, minibüs, otomobil gibi araçlara kırsal motorin satışı yapan istasyonlar, üst kurul kararını ihlal etmiş sayılacak. Bu suçu işleyenlere de mevzuata göre 56 bin lira para cezası uygulanacak. Zaman 2009-10-31 19:00:34 bu hükümetede bu yakışır sen vatan hainlerini vatan evladı gibi askere almak isterken birde vatandaşını düşün vatan hainleri senin vatandaşına silah tutack ama sen vadandaşıyın elindeki mazotu bile çok gör tüm türkiyeden helalllik istiyorum bu hükümete oy verdiğim için ahmet 2009-10-31 18:46:14 Durmak Yok Yola Devam. Ellerinize sağlık. EPDK Seni kuranın elleri dert görmesin. Ama daha yapacak çok iş var. Kırsal motorini kaldırmak yetmez. Şu İstanbul trafiğini çekilmez hale getiren kamyonları da kaldır şu piyasadan. Biliyorum kamyonlar olmadan çaldıklarınızı taşımak zor olacak ama biz el arabalarıyla da taşırız sizin vergilerinizi. Bize gelince zaten taşıyacak bişeyimiz kalmadı sayenizde. Türk milletinin varlığı AKP'ye armağan olsun. Seyyah 2009-10-31 18:04:20 petrol istasyonları bu tür olaylarda hemen kamuoyu baskısı oluşturuyorlar, yok efendim kırsal akaryakıt satışı biterse pompalar durumuş, bu güne kadar kaç kez pompalar dururdu size kalsa.. ama hiç bu işi bırakan da yok, hatta her gün yeniler açılıyor, doğan bile bu işi yapıyorsa vardır bir bildiği! iktidar, medya ile petrol istasyonlarının hortumlarını kesebilirse daha çok önü açılır programlayan 2009-10-31 17:55:26 Yapılan bir çok şey bizim iyiliğimiz çevrenin korunması için belki. Ancak yakıtın %70 lik kısmı vergi iken ve bu akaryakıt gibi hayati öneme sahip bir üründen alınıyorken kimse bu gibi şeylere ses çıkarmamazlık yapamaz. Bu bir isyan çağrısı değil tabii ancak bu karardan sadece akaryakıt istasyonları değil bütün sektörler etkilenecektir. Biz nakliye ücretlerine aylık ortalama 25.000 tl veriyoruz. Bu rakam 40.000 tl ye çıktığında siz ürünlerinizi zamsız alacağınızımı sanıyorsunuz? Ey seçilmişler YANLIŞ!!! Kerim Kesmen 2009-10-31 17:54:26 zaten dünyanin en ucuz benzinini biz kullaniyoruz.bi depo benzin en az 500 liraya dolmali.bi memur türkiyede 10.000 lira maas aldigi icin? sorun olmaz???benzine zam yapilsin.zam yapildiktan sonra hemen bi zam daha yapilsin.hatta dakka basi zam yapilsin.onunlada kalmasin zam yapmayanlara ömür boyu mapus cezasi verilsin.... Erdem Demir 2009-10-31 17:45:54 ya bu epk iyice şaşırdı .köylünün vazyet zaten harap bir vaziyetteyken şimdi bide buradanmı darbe vuruyorlar.başbakanın adamları resmen başbakanı satıyorlar köylü zaten kızgın bu adamlar la ve bu politikasıyla köylüden zor oyalır mjoraşi bere 2009-10-31 17:33:43 Doldur doldur ye tabağı... Tam bir Temel fıkrası ....Uygulamaya akaryakıtçılar sert tepki gösterdi. Satışların yüzde 75'ini kırsal motorinin oluşturduğuna işaret eden akaryakıtçılar, "Kırsal motorin satamazsak pompalar kapanır. Zaten kriz var, binlerce insan işsiz kalır." uyarısı yaptı. Aklı Selim Vatandaş
623157
Hakkınız var mı?
Derya Sazak Siyaset GünlüğüHakkınız var mı? 31 Ekim Cumartesi 2009 Başlığı rahmetli ’nun 24 Haziran 1974’te Yeniortam’da yayımlanan makalesinden aldım. (Suçlular ve Güçlüler-Tekin Yayınevi) Demirel hükümetine karşı 12 Mart muhtırası verildiğinde ‘sol’ çevreler ordu müdahalesini ‘ilerici’ bir hareket sayıp desteklemişlerdi! Oysa muhtıracı generallerin niyeti, “Toplumsal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı” diyen Orgeneral Mehduh Tağmaç’ın sözlerinde gizliydi. 1961 Anayasası ile getirilen özgürlüklerden iktidarı da şikâyetçiydi; 1971 muhtırası verildikten sonra Erim hükümetini kurduran askerler ‘balyoz harekâtı’nı başlatarak üniversite gençliğini, sendikacıları, aydınları cezaevlerine atıp, işkenceden geçirdiler. Uğur Mumcu, 12 Mart’a karşı çıkan yazılarında, “Hakkınız var mı?” diye sorarken, 1960 darbesi ardından Milli Birlik Komitesi’nin ülke yönetimini seçimle gelecek iktidara devretmeye hazırlandığı sırada, Harp Akademileri’nde toplanan 10 ve 28 albayın imzaladıkları bir ‘protokol’den söz ediyordu. toplantıdaki generallerden Faruk Gürler ve Celal Eyicioğlu 12 Mart 1971 muhtırasında imzası olan komutanlardı. Rahmetli Mumcu, demokrat kişiliyle muhtıracılara-cuntacılara karşı çıkıyor, “Suç değil midir, ihtilal protokolü imzalamak?” diye tepki gösteriyordu: “Askeri müdahale sonunda, ihtilali, milletin hakiki ve ehliyetli temsilcilerine tevdi edeceğiz... demişler. Ne demektir bu? Milletin temsilcileri genel oyla seçildiğine ve seçimler ’nin gözetimi altında gerçekleştirildiğine göre, ne istiyor bu cuntacı subaylar?” Kamuoyu, Mumcu’yu 12 Mart’a karşı çıkan cesur yazılarıyla tanıdı. provokatörlere, muhbir vatandaşlara, cuntacılara karşı hukuku ve demokrasiyi savundu. Komünizm propagandası yaptıkları gerekçesiyle üniversite kürsülerinden askeri tutukevlerine gönderilen, karda kışta buz kırdırılan hocalarına arka çıktı genç bir hukuk fakültesi asistanı olarak. 12 Mart müdahalesinin ‘karakterini’ doğru tahlil eden siyasi lider, ’ye sosyal demokrat kimlik kazandırmak için uğraş veren ’ti: “’da olduğu gibi (Albaylar Cuntası) ’de de diktatörlük tehlikesi var. Bu ancak ordu yoluyla gelebilir, sözde solcu entelektüeller solcu askeri rejimden ne beklerlerse beklesinler. Bu demokratik rejim içinde zaten çok güçlü olan ekonomik çevreler bu askeri diktatörlükle daha da güçlenecekler.” Ecevit haklı çıktı; 12 Mart muhtırasıyla yetinmeyen ordu 1980 darbesiyle yönetime el koydu. Dramatik olan, Ecevit’in tersine bugünkü CHP yönetiminin, ‘Dursun Çiçek belgesi’ etrafındaki tartışmalarda ‘sol’a yakışmayan bir tutum sergilemeleridir. Rahmetli Mumcu cuntacılara “Hakkınız var mı?” diye soruyordu. Biz de CHP’ye soruyoruz: “Hakkınız var mı?” (434 yazı)
623067
Seriyi bozmak istemiyor!
Seriyi bozmak istemiyor! 31/10/09 0:11 Ankaraspor karşısında elde edilen hükmen galibiyetle birlikte son lig maçını kazanan Beşiktaş, 11. hafta mücadelesinde Ankaragücü'ne konuk olacak. Ligde son haftalarda çıkışa geçen Kartal'da hedef, seri galibiyetlere devam etmek. Ankaraspor'un ligden düşürülmesi nedeniyle geçen hafta maç yapmayan Ankaragücü ise 12 günlük dinlenmenin de etkisiyle hanesine puan yazdırmak istiyor. Siyah-beyazlılar, geride kalan 10 maçta topladığı 18 puanla 5. sırada yer alıyor. Başkent temsilcisi ise 12 puanla 11. sırada bulunuyor. Ankara 19 Mayıs Stadı'nda saat 20:00 başlayacak mücadeleyi hakem Halis Özkahya yönetecek. -ERNST, FERRARI VE SIVOK CEZALARINI TAMAMLADI- Beşiktaş'ın Ankaragücü ile yapacağı maçta cezalarını tamamlayan Ernst, Ferrari ve Sivok da forma giyebilecek. Teknik Direktör Mustafa Denizli'nin savunmanın göbeğini Sivok ve Ferrari ikilisine emanet etmesi ve Fink'i yedeğe çekerek orta sahada çok güvendiği Ernst'i oynatması bekleniyor. Siyah-beyazlı takımda, sakatlıkları süren Delgado, Holosko ve Rıdvan yarınki mücadelede forma giyemeyecek. -TARAFTAR TEPKİSİ- CSKA Moskova karşısındaki yenilginin ardından taraftar tepkisine maruz kalan Beşiktaş'ta, iyi sonuçların ardından Ankaragücü maçında taraftarların tepkisinin ne yönde olacağı merakla bekleniyor. Siyah-beyazlı taraftarlar, son maçlardaki olumlu sonuçların ardından futbolculara yönelik tepkilerine son verirken, Yıldırım Demirören'i ise protesto etmeye devam etti.
623928
Sünnet edilen bebeğin ölümü şüpheli
Adana'da, hastanede sünnet edildikten sonra ölen aylık bebeğin ölümü şüpheli bulundu Alınan bilgiye göre, Murat (32) ve Hürü Otuk (30) çifti, aylık çocukları Kaan Otuk'un rutin kontrolünü gerçekleştiren sağlık ocağındaki doktorun tavsiyesi üzerine, bebeklerini sünnet edilmesi için Çukurova Devlet Hastanesine götürdü. Burada sünnet edilen bebek, operasyonun ardından hayatını kaybetti. Cumhuriyet Savcısının, ''Kaan bebeğin'' ölümünü şüpheli bulması üzerine, ceset, kesin ölüm nedeninin tespiti için Adana Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı. Baba Murat Otuk, bebeğin cesedini Adli Tıp Kurmu'ndan alırken, gazetecilerin soruları üzerine yaptığı açıklamada, bebeklerinin herhangi bir sağlık sorunu bulunmadığını ifade ederek, ''Sağlık ocağındaki doktorun, sünnet olursa idrar yollarında iltihaplanma ve kireçlenmenin olmayacağını söylemesi üzerine, eşim bebeğimizi Çukurova Devlet Hastanesine götürdü. Operasyonun ardından bebeğimizin öldüğü bildirildi'' dedi. Murat Otuk, sünneti yapan doktorun otopsi önerdiğini belirterek, ''şu anda hiç kimseyi bu olaydan sorumlu tutmak istemiyoruz. Otopsi sonucunu bekleyeceğiz'' diye konuştu. AA
623364
Doğan'a 3,7 milyarlık uzlaşma daveti
Açıklamada, "Uzlaşmanın vaki olmaması durumunda, şirketimiz ve bağlı ortaklıklarımızın, kendilerine tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamelerinin terkini amacıyla açmış oldukları davalarda, dava süreci kaldığı yerden devam edecektir." diyen DYH, mahkemeye başvurmakla birlikte Maliye'nin uzlaşma teklifine açık kapı bırakan bir ifade kullandı. DYH'nin, açıklamasına göre 2005, 2006, 2007 ve 2008 hesap dönemi vergi ve ceza ihbarnameleri (kurum geçici vergi aslı ve özel usulsüzlük cezaları hariç milyar 545 milyon 303 bin lira vergi aslı, milyar 101 milyon 244 bin lira tutarında vergi ziyaı cezası) ile ilgili olarak uzlaşma davetiyesi aldı. EKONOMİ SERVİSİ
623270
Kurbanlık fiyatları fena el yakacak
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ Kurbanlık fiyatları fena el yakacak İZMİR (A.A) Et fiyatlarında son dönemde yaşanan artışın ardından gözler kurbanlık fiyatlarına çevrildi. Türkiye'deki küçükbaş hayvan varlığının gerilemesi, komşu ülkelere yapılan ihracattaki artış gibi nedenlerle kurbanlık fiyatlarının geçen seneye oranla iki kat yükseleceği tahmin ediliyor. İzmir Besiciler Derneği Başkanı Aydın Mestanlı, Türkiye'den bazı komşu ülkelere büyük miktarda küçük baş hayvan ihracatı yapıldığını, iç piyasadaki hayvan sayısının azalmasıyla fiyatların yükselişe geçtiğini dile getirdi. Mestanlı, geçen yıl 250-300 lira arasında olan kurbanlık koyun fiyatlarının, bu yıl 500-600 lira arasında olmasının beklendiğini belirtti. 31.10.2009 EKONOMİ
624303
AK Parti Trabzon Gençlik Kolları toplandı
AK Parti Trabzon Gençlik Kolları toplandı AK Parti Trabzon Gençlik Kolları Başkanı Murat Alkan'ın askere gitmesiyle boşalan Gençlik Kolları Başkanlığı'na atanan Mehmet Karaoğlu ile yönetim kurulu parti il binasında yapılan toplantı ile tanıtıldı. METİN KURT TRABZON Toplantıya İl Başkanı Ahmet Metin Genç, İl Başkan Yardımcısı aynı zamanda Tanıtım ve Medya Başkanı Selahaddin Çebi, Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Karaoğlu, gençlik kolları yönetim kurulu, eski gençlik kollarında görev yapmış Belediye Meclis Üyesi Halil İbrahim Demirtaş ve eski gençlik kolları üyeleri katıldı. Toplantıda öncelikle yeni Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Karaoğlu bir konuşma yaptı. Karaoğlu, “AK Parti Gençlik Kolları bugüne kadar çok iyi bir şekilde çalışmıştır, bundan sonra da görevi layık olduğu gibi yapacağım” dedi. Ardından İl Başkanı Ahmet Metin Genç bir parti için gençlik kollarının çok önemli olduğunu ifade ederek, “AK Parti tüm teşkilatları ile Trabzon'u layık olduğu yere taşıyacaktır. dedi. Daha sonra eski gençlik kolları üyesi olup şimdi Trabzon Belediye Meclis Üyesi ve AK Parti Genel Başkanlığında görev yapan kişiye de gençlik kollarına yapmış oldukları hizmetten dolayı plaket verildi. Mehmet Karaoğlu'nun başkanlığındaki yönetim kurulu şu isimlerden oluştu; “Abdullah Küçük, Abdurrahim Balcı, Adem Çolak, Ahmet Ali Koç, Ahmet Emin Akaya, Ahmet Safa Saran, Akif Emir Sözen, Ali Serkan Savaş, Aykut Mert, Ayşegül Keleş, Bülent Aygün, Dursun Reis, Emre Aydın, Emre Kakışım, Fatih Altunbaş, Fatih Göktaş, Gülin Vahidoğlu, Hakan Akyüzlü, Hakan Güloğlu, Halil İbrahim Sağlam, Hamza Uzunlar, Hasan Şener, Kadir Dikkan, Kubilay Yıldız, Merve Yılmaz, Muammar Kasap, Muammer Tosun, Muhammet Zahid Demirtaş, Murat Aydın, Murat Dikdere, Mustafa Şahin, Nihat Akyüz, Ömer Muhçu, Önder Korkmaz, Raif Yazıcı, Serap Ayvaz, Serkan Kağıt, Serkan Kağıt, Sinem Gençosmanoğlu, Yakup Karadeniz 31.10.2009
624000
Blair'ın AB başkanlığı mücadelesi İngiliz gazetelerinde...
Blair'ın AB başkanlığı mücadelesi İngiliz gazetelerinde... Birleşik Krallık’ın eski Başbakanı ’in, "’deki AB zirvesinde birliğin ilk başkanı olmak için destek arayışları" bugünkü İngiliz gazetelerinde geniş yer aldı. Independent gazetesi, "Blair’in AB’nin ilk başkanı olma umudunun, ve ’nın küçük bir AB ülkesinden başkan seçilmesinin daha iyi olacağını düşünmesiyle azaldığını" yazdı. Daily Mail gazetesi de, daha önce Blair’in AB başkanlığını destekleyen Fransa Cumhurbaşkanı ’nin gazetecilere yaptığı, "Şapkadan önce çekilen isimler, genelde sonunda seçilen kişiler olmayabilirler" açıklamasını hatırlattı. da, "Blair, AB başkanlığı görevinden vazgeçmiyor" başlığını atarak, Kasım ayında yapılacak AB zirvesiyle Blair’in başkanlığa getirilip getirilmeyeceğinin belli olacağını kaydetti. "CAMERON’IN MEKTUBU AB LİDERLERİNİ KIZDIRDI" Bu arada Guardian gazetesi, Birleşik Krallık’ta ana muhalefetteki Muhafazakar Partisi lideri David Cameron’ın Cumhurbaşkanı ’a "Lizbon anlaşmasını onaylamaması için" gönderdiği mektubun, dünkü AB zirvesindeki liderleri sinirlendirdiğini yazdı. Gazete, Cameron’ın mektubunun özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Almanya Başbakanı ve Başbakanı Jose Luiz Rodriguez tarafından eleştirildiğini kaydetti. Cameron bu hafta yaptığı basın toplantısında, Lizbon anlaşmasının Büyük ’da referanduma sunulmamış olmasını eleştirmiş ve "İngiliz halkının kandırıldığını" savunmuştu. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
623348
Başbakanlıktan sonra AB başkanlığı fırsatını da Irak yüzünden kaybediyor
AB'nin ilk başkanı üzerinde anlaşmak için dün zirvede bir araya gelen birliğin devlet ve hükümet başkanlarının bir kısmı diplomatik nezaket sınırlarını aşarak Blair'e karşı tavır aldı. İngiliz basını Blair'in AB'nin ilk başkanı olma ihtimalinin yüzde 0'a hızla yaklaştığını duyurdu. Sağcı liderler Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in solcu Blair'i desteklemeyi reddetmesinin ardından, eski İngiliz başbakana kendi siyasî ailesi Sosyalistler de destek vermedi. Irak Savaşı'na kadar dünya siyasetinin yıldızlarından olan Blair'e yapılan itirazların ortak noktasını savaşta eski ABD Başkanı George W. Bush'a kayıtsız şartsız destek vermesi oluşturuyor. Blair'e en net tepkilerden biri Lüksemburg Başbakan Yardımcısı Jean Asselborn'dan geldi. Gelecek nesillerin Irak Savaşı ile Blair arasında bir bağ kuracağını söyleyen Asselborn, "Ayrıca siyasette bazen insanları bölmek yerine bir araya getirebileceğinizi göstermeniz gerekir. Blair'den daha iyi adaylar olduğunu düşünüyorum." dedi. Blair'i desteklemesi beklenen İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ise fikrini değiştirerek Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkanende'yi tercih edeceklerini açıkladı. İngiliz tarihinde arka arkaya seçim kazanan tek İşçi Partisi lideri olan Tony Blair, Irak Savaşı yüzünden partisinde çıkan isyan üzerine Haziran 2007'de başbakanlığı Gordon Brown'a devretmek zorunda kalmıştı. Avrupa Solu'nu tekrar tanımlayan lider olarak tanınan Blair önceki gün kendi grubu Sosyalistlerden bile beklediği desteği göremedi. LİZBON İÇİN SON ENGEL DE AŞILDI Bu arada, AB devlet ve hü-kümet başkanları, yeni AB anayasası Lizbon Anlaşması'nı imzalaması için Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus'u ikna etmeyi başardı. AB Dönem Başkanı İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, "Çek Cumhurbaşkanı ve hükümetinin talep ettiği konularda uzlaşma sağladıklarını'' belirterek, İngiltere ve Polonya örneğinde olduğu gibi Çek Cumhuriyeti'ni AB Temel Haklar Sözleşmesi'nden muaf tutmak için Lizbon Anlaşması'na yeni bir cümle ekleyeceklerini söyledi.
623158
Boş kontenjanlar okul kapattırıyor
Abbas Güçlü DiyalogBoş kontenjanlar okul kapattırıyor 31 Ekim Cumartesi 2009 Üniversitelerdeki kontenjan açığı 110 bini buldu. Yeni açılan bazı fakülte ve yüksekokullar yeterince kayıt yaptırılmadığı için kapatılıyor. Peki boş kontenjanlar için üniversitelerde üçüncü bir kayıt dönemi açılacak mı? ve bu konuda sessizliğini koruyor. üniversiteleri yaşadıkları şoku atlatabilmek için siyasetçilerden yardım istediler. Bundan sonra ne olur sorusunun cevabının ise olumlu ya da olumsuz, önümüzdeki hafta içerisinde verilmesi bekleniyor. Tek kayıt var Ordu Ulubey Meslek Yüksekokulu’nun 180 kontenjanından 179’u boş kalmış. Kayıtlı tek öğrenciyle öğretime devam etmek mümkün olmadığı için, öğrencinin farklı bir bölümü kaydırılması düşünülüyormuş. Benzer bir uygulama da üniversitelerinde gerçekleşti. Yeni açılan eğitim fakültesine yeterince tercih yapılmayınca açılışı ertelenmiş. Yurt genelinde daha pek çok örnek olduğu söyleniyor. YÖK ve ÖSYM bakalım bu konuda ne diyecek? Yanlış yanlış üstüne Son yıllarda fabrika yerine üniversite isteyen illerin sayısı kadar çok arttı ki, siyaset de buna duyarsız kalmadı ve her ile bir üniversite açıldı. Ayrıca neredeyse her ilçeye de bir yüksekokul kuruldu. Kontenjanlar da şişirildikçe şişirildi. Amaç akademik değil, ekonomikti. Binlerce öğrenci il ve ilçelere gidecek, ekonomiye can verecekti. Bu uygulama, yıllardır böyle devam ediyordu. Başta KKTC ve pek çok ilimiz bu sayede, tek kuruşluk yatırım yapılmamasına karşın en büyük krizlere bile dayandı. Model iyi işlediği için de hiçbir plan program yapılmadan üniversite üstüne üniversite açıldı. Hoca varmış yokmuş, öğrenci açılan bu üniversiteleri ve bölümleri tercih edermiş etmezmiş diye diye hiç düşünülmeden, bakkal dükkânı açar gibi üniversite tabelası asıldı. Gelinen nokta vahimin de ötesinde. 110 bin boş kontenjan ve öğrenci gelmediği için kapanan yükseköğretim kurumları. bunu da görecek miydi? Gördü işte. Ama dahası da var! Yakın bir gelecekte 8-10 fakülte ve 15-20 üniversite dışında diğerlerine girmek için sınava girmeye bile gerek kalmayacak. Liseden mezun olan gidip direkt kayıt yaptırabilecek. Tabii eğer hâlâ üniversitede okumak isteyen kalırsa! ’de nakiller? YÖK ve ÖSYM gibi, bu konuda inat eden kurumlardan biri de Fen ve anadolu liselerinde binlerce kontenjan açığı olmasına karşın, bırakın yeni bir kayıt dönemini, yasal bir süreç olan nakiller konusuna da bir açıklık getirmedi. Ne olduğu açıklanmayan hukuki gerekçeler nedeniyle 5. kayıt dönemi açılmadı. Ama hiç olmazsa nakiller konusunda kaliteyi düşürmeyecek bir şekilde esneklik sağlanabilirdi. da yapılmadı. Milyonlarca öğrencinin girmek için yarıştığı Türkiye’nin en iyi fen ve anadolu liselerinde boş kontenjanlara seyirci kalınması kime, ne yarar sağlar? Biri, bu sorunun cevabını mutlaka vermelidir. Kulağımıza gelen söylentiler, bu konuda özel okulların baskı yaptığı yönünde. Eğer yeni bir kayıt dönemi açılırsa, öğrenciler kolejlerden kayıtlarını alıp, fen ve anadolu liselerine gidermiş. Bakanlık bu yüzden sessizliğini koruyormuş. Dedik ya, söylenti. Ama eğer böyle ise koskoca bir “Yuh!” çekeriz. Kaldı ki böyle bir durum da söz konusu değil. Eğer ille de onlar korunmak isteniyorsa, nakiller sadece eşdeğer okullar arasında yapılır. Zaten yasa da bu yönde. Ama bir açılımın getirilmesi gerekir. Örneğin, bir puanlık bir ya da söz konusu okula giren en yüksek puanlı öğrenci ile en düşük puanlı öğrencinin ortalamasına yakın bir açılım. Kararı da artık MEB versin. En kötü karar bile, bir şey yapmamaktan daha iyidir... Özetin özeti: Türk halkının eğitime olan ilgisini hiç kimse engelleyemez diyorduk. Yanılmışız. Bilinçli mi yoksa değil mi bilmiyoruz ama öylesine ustaca köreltiliyor ki şaşıp kalıyoruz. (438 yazı)
623658
Org. Başbuğ ve İran "büyük resmin" neresinde duruyor
Başbakan Erdoğan'ın İran ziyareti hemen çok bildik, 'yorum kılıklı klişe laflara' yol açtı: Türkiye eksen mi değiştiriyormuş? Batı'dan Doğu'ya mı kayıyormuş? Olayın özü şudur: Günümüzde yeni bir dünya düzeni kurulmaya çalışılıyor. Bu planın lideri ABD Başkanı Obama... İkinci büyük figürü ise Tayyip Erdoğan. Yeni düzenin zinciri ABD'den başlıyor. İngiltere, İspanya, İtalya üzerinden Türkiye'ye ulaşıyor. Bizden sonra da Kazakistan'a kadar gidecek. Türkiye ile Ermenistan, işte bu büyük planın bir parçası olarak el sıkıştı. Aynı şekilde PKK da silah bırakacak ve Kürtlerin hakları tanınacak. Suriye zaten tamam... Ama İran sorun çıkarıyor. 31 Ekim 2009 10:53 yorum 840 okunma
624268
"Atatürk pastadan çıkmadı"
"Atatürk pastadan çıkmadı" 31.10.2009 18:52İstanbul Valisi Muammer Güler, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında "pastadan Atatürk çıkarıldı" şeklindeki eleştirilere tepki gösterdi. Atatürk'ün pastadan çıkmadığını ifade eden Güler, Ulu Önder'in ayrı bir mekanizma ile platforma çıkarak davetlileri selamladığını söyledi. Vali Güler, kutlamaya katılan davetlilerin bu gösteriyi takdirle karşıladığını kaydetti. İstanbul'daki Cumhuriyet resepsiyonunda Atatürk maketinin özel bir mekanizma ile halkı selamlaması görüntüsü tartışmalara neden olmuştu. Bazı basın yayın organlarında "Pastadan Atatürk çıkarıldı" şeklinde eleştirilen yer almıştı. İstanbul Valisi Muammer Güler, basın mensuplarının bu konuyla ilgili sorularını yanıtlayarak, eleştirilere tepki gösterdi. 29 Ekim'in görkemli bir şekilde kutlandığını belirten Vali Güler, eleştirileri "verilen emeği gölgeleme çalışması" olarak değerlendirdi. Resepsiyona katılanların gösteri dolayısıyla takdirlerini ifade ettiklerini kaydeden Güler, "29 Ekim, İstanbul'da çok görkemli törenlerle kutlandı. Muhteşem gösteriler yapıldı. Aynı zamanda gün bir gösteri yapıldı. Bunu pasta kesimiyle karıştıranlar oldu. Hepiniz ordaydınız. Hiçbir tepki gelmediği gibi birçok kişinin de bu konuyla ilgili özel takdirleri ifade edildi." dedi. Vali Güler, şöyle devam etti; "Orada iki gösteri yapıldı. Bir tanesi, özel bir mekanizmayla hazırlanmış, pastanın hemen gerisindeki platformda Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk'ün birebir orijinal maketi ve orijinal elbiseleriyle bir mekanizma içerinde çıkıp halkı selamlayıp 10. Yıl Nutku'nun bir bölümünü 10. Yıl Marşı eşliğinde söyledi. Hepimiz onu izledik. Daha sonra platformun önündeki pastayı kestik. Geçen sene de hepinizin bulunduğu yerde bu kez Gazi Mustafa Kemal'in vals yaparken bir gösterisini yapmıştık. Hiçbir yorum olmamıştı. Ama bu sene maalesef magazinleştirilen zorlama bir mizahi yorumun getirilmesi üzüntü vericidir." dedi. Konuyla ilgili Meclis'e soru önergesi verilecek olmasını da eleştiren Güler, "Anlaşılan bu önergeyi vereceğini ifade eden değerli arkadaşımız orada bulunmayan bir kişiydi. Orada bulunan binden fazla kişi bu manzarayı izledi. Tekrar ediyorum pastanın içinden Atatürk çıkması asla söz konusu olmamıştır. Hepiniz izlediniz. Oradaki düzenek farklı bir düzenek. Önce hazırlanan özel bir mekanizma ve platformda Atatürk çıktı ve 10. Yıl Nutku'nun bir kısmı 1-1,5 dakika dinlendi. Daha sonra biz ön taraftaki küçük pastayı kesmiş olduk. Bunu birbirine karıştırıyorlar. Özellikle görkemli şekilde kutlanan bu kadar emek verilen bir hazırlığın gölgelenmeye çalışılması olarak değerlendiriyorum. Gerçeği de yansıtmadığını açıkça ifade ediyorum." diye konuştu.
623774
Ahmedinejad'dan batıya dost eli
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Meşhed'de bir toplantıda yaptığı konuşmada ülkesinin Batıyla ilişkilerini değerlendirdi. Ahmedinejad, İran'a yönelik baskı ve tehditleri bertaraf etmenin direniş ve fedakarlıkla mümkün olacağını bildirdi. Batılı ülkeleri kasteden Ahmedinejad, ''Onlar, İran bilim, teknoloji ve sanayide ilerlememeli, kalkınmamalı ve güçlü olmamalı diyorlardı'' ifadesini kullandı. İran'ın azim ve kararlılıkla birçok güçlüğü aşarak bugün bulunmak istediği konuma geldiğini anlatan Ahmedinejad, ''İran, dünyanın en bağımsız ülkesidir'' dedi. Bütün ülkelerle iyi ilişkilerden yana olduklarını yineleyen Ahmedinejad, ''Halkımız, kendisine uzatılan dostluk eline yapıcı, cömertçe ve olumlu cevap verecek'' diye konuştu. Ahmedinejad, Batılı ülkelere hitaben, ''Sizler için en iyi yol, İran halkıyla dost olmak, samimice işbirliği yapmak, hak ve hukukumuza saygılı olmaktır'' ifadesini kullandı. İran Cumhurbaşkanı, ''halk arasında nifak tohumu ekmek isteyen düşmanların, pişman edici cevapla karşı karşıya kalacağını'' söyledi. İran'a yönelik tehditleri ortadan kaldırmak için içteki bazı kesimler ile onların destekçisi yabancıların, ''zorba güçlerle uzlaşmayı'' tavsiye ettiklerini hatırlatan Ahmedinejad, ''Bu, yanlış bir yöntemdir, şehitler ve fedakarlar bu düşüncenin yanlış olduğunu her zaman ortaya koydu'' diye konuştu. AA
623086
Türkiye'den Irak'a Tarihi Ziyaret
: Türkiye'den Irak'a Tarihi Ziyaret Erbil'i ziyaret eden Davutoğlu, Barzani ile görüştü. Barzani, hiç bir şekilde şiddeti onaylamadıklarını söyledi. Yayına Giriş: 30.10.2009 22:13:05 Güncelleme: 31.10.2009 00:55:00 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Erbil'i ziyaret eden ilk Türk Bakanlar oldu. Irak'ın kuzeyindeki Bölgesel Yönetimin Başkanı Mesut Barzani ile görüşen Davutoğlu, ortak bir vizyonda, aynı yaklaşımı sergilediklerini gördüğünü belirtirken, Barzani de, Türkiye'nin demokratik açılımını desteklediklerini belirterek, Başbakan Erdoğan ve Davutoğlu'nu kutladı. Barzani ortak basın toplantısında, Türkiye ile ilişkilerin, Davutoğlu'nun ziyareti ile doğallığını bulduğunu ve daha da gelişeceğine inandığını vurguladı. Barzani: Şiddeti Onaylamıyoruz Terör örgütünün Irak'ın kuzeyindeki varlığının sona erdirilmesine yönelik hangi adımların atılacağının sorulması üzerine de Barzani; "Hiç bir şekilde şiddeti onaylamıyoruz. Kan dökülmesi bizi çok üzer" diyerek, Türkiye'nin şu anda terörün sebeplerini ortadan kaldırmak için adımlar attığını ifade etti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu da, "İçeride sorunlardan çok vizyonu konuştuk. Ufkumuz açık, gönlümüz geniş, hiç bir fitnenin buraya girmesine izin vermeyiz" diye konuştu. Türk heyetinin 80 işadamı, 20 gazeteci ile birlikte geldiğini belirten Davutoğlu, "Bu gezide bir taşla iki değil beş-altı kuş birden vurduk." dedi. "Et ve tırnak gibi bu kardeşlik ilişkisini kimsenin bozmasına izin vermeyelim" diyen Davutoğlu, ortak güvenlik ve istikrar için tek engelin terör olduğunu ifade etti. Davutoğlu, terörün, bazen Bağdat'ta, bazen Türkiye'de tehdit haline geldiğini, tüm bu acıları paylaştıklarını belirtti. Türkiye'nin Erbil Başkonsolosluğu'nun en kısa zamanda açılması için çalışmaların başlatıldığını belirten Davutoğlu, bundan sonrasının Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'ye bağlı olduğuna işaret etti.
623812
ANAVATAN için sahneye veda vakti
DP ile Anavatan Partisi'nin bütünleşme kongresi çalışmalarına Atatürk Spor Salonu'nda başladı. Bütünleşme gündemine göre ilk olarak, Anavatan Partisi 10. Olağan Büyük Kongresini topladı. Yoklama ve Açılışın ardından Anavatan Partisi 10. Olağan Büyük Kongresi'nde Divan Başkanlığa Anavatan Partisi Genel Başkan Vekili Mustafa Uğur Öner seçildi. Divan Başkanı Yardımcısı Mahmut Ekşi olurken, katip üyeleri olarak Murat Keskin, Meliha Bağcıoğulları ve Muharrem Yardımcı seçildi. -BİRLEŞME BELGESELİ- Başkanlık Divanının seçilmesinin ardından ise, Demokrat Parti'nin merhum Genel Başkanı Adnan Menderes, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve ardından Anavatan Partisi'nin kurucu Genel Başkanı, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın görüntülerinin yer aldığı, söz konusu partilerin tarihten bugüne yaşanan siyasi değişimlerini içeren mini bir sinevizyon gösterisi yayınlandı. Sinevizyon gösterisi sırasında salon alkışlarla yankılanırken, en çok alkışı alan siyasilerden biri de Eski Başbakanlardan Tansu Çiller'in görüntüsü oldu. DP, AP, DYP, ANAP ve yeniden DP'nin logolarının yansıtıldığı sinevizyon, "Türkiye Birleşiyor" sloganı ile sona erdi. -DP'DE DİVAN BAŞKANLIĞI'NA BÜLENT ŞİMŞEK SEÇİLDİ Belgeselin ardından ise, kongrelerin eş zamanlı yürütebilmesi için DP kongresini topladı. DP 6. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde, Divan Başkanı Ankara İl Başkanı Bülent Şimşek Özçelik seçildi. Divan Başkanı Yardımcıları, Fatih Dalan ve Feraye Kefeli oldu. MESUT YILMAZ VE GENEL BAŞKANLAR SALONA GİRDİ Eski Başbakanlardan, Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz, DP ile Anavatan Partisinin bütünleşme kongresinin yapıldığı Atatürk Spor Salonu'na geldi. Bütünleşmenin ardından, DP'de GİK üyesi olarak yer alacak olan Mesut Yılmaz, salonda büyük bir coşkuyla karşılandı. Delegeler Yılmaz'ı alkışlar ve bayraklarla karşılarken, solanda da "Kaç yıl geçti aranda ayrı ayrı.." şarkısı çalındı. Mesut Yılmaz'ın yanında eski milletvekillerinden Celal Doğan ve İsmet Sezgin'in de yer aldığı görüldü. Mesut Yılmaz'ın ardından, DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Anavatan Partisi Genel Başkanı Salih Uzun'la birlikte salona girdi. Delgeler Cindoruk ve Uzun'a coşkulu ilgi gösterdi. Daha sonra Yılmaz, Cindoruk ve Uzun protokolde yan yana yerlerini aldılar. Kongrede, Anavatan Partisi'nin, Demokrat Parti ile birleşme kararı alması bekleniyor. ANAVATAN 10. Olağan Kongresi'nin ardından toplanan, DP'nin 6. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde delegeler, iki partinin DP adı altında birleşmesi için oy kullanacak.
623244
Kitap Fuarı bugün açılıyor
Kitap Fuarı bugün açılıyor İlgili haberler İSTANBUL (AA) Yurt içi ve dışından 550 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunu buluşturacak '28. İstanbul Kitap Fuarı' bugün açılıyor. Fuarda, uluslararası etkinliklerin yanı sıra, söyleşi, panel, şiir dinletisi, atölye ve çocuk aktiviteleriyle birlikte 297 etkinlik yer alacak. Ana teması 'Kültürler Arası Diyalogda Çeviri' olarak belirlenen Fuarın 'onur yazarı', şair, tiyatro eleştirmeni ve çevirmen Cevat Çapan olacak. Fuar süresince Cevat Çapan'ın şiirleri, çevirileri ve yaşamı üzerine söyleşi ve panellerin yer aldığı etkinlikler yapılacak. Öğrenci, öğretmen ve emeklilere girişin ücretsiz olduğu fuara giriş ücreti lira olarak belirlendi. Fuar, Kasıma kadar açık kalacak. 31.10.2009
623367
Maliye'nin çağrı merkezine ödül
IMI Conferences tarafından 11 farklı kategoride düzenlenen ve 27 Ekim 2009'da dağıtılan ödüllerde Vergi İletişim Merkezi, 'Jüri Özel Ödülü', 'En Övgüye Değer Çağrı Merkezi Yöneticisi' ve 'En İyi Çağrı Merkezi Müşteri Temsilcisi' kategorilerinde birinci oldu. Ödülleri, Gelir İdaresi Daire Başkanı İlhan Karayılan aldı. VİMER'e 444 189 No'lu telefondan ulaşılabiliyor. 53 kişinin çalıştığı çağrı merkezinde geçen yıl 200 bin mükellefin başvurusu cevaplandırıldı. ANKARA ZAMAN
623705
lira olan kırmızı et 26 liraya yükseldi
Adana Kasaplar Odası Başkanı Murat Yağmur, kilogram etin fiyatının ayda TL'den 26 TL'ye kadar yükseldiğini, küçükbaş hayvan ihracatının devam etmesi halinde fiyatların Kurban Bayramı'nda 35 TL'yi, yılbaşında ise 50 TL'yi bulacağını söyledi. Murat Yağmur, muhabirine yaptığı açıklamada, son ayda et fiyatlarının yüzde 100'ün üzerinde zamlandığına dikkat çekti. Türkiye'deki küçükbaş hayvan varlığının yüzde 30'lara gerilediğini kaydeden Oda Başkanı Yağmur, özellikle damızlık koyun sayısında büyük azalma yaşandığını ifade etti. Bilinçsiz hayvancılık politikası ve İran, Irak, Suriye, Suudi Arabistan'a yapılan küçükbaş hayvan ihracatının da etkisiyle etin kilo fiyatının füze gibi yükseldiğini vurgulayan Yağmur, "Türkiye'de halen 600 bin küçükbaş hayvan bulunuyor. Her yıl Kurban Bayramı'nda milyon küçükbaş hayvan kesiliyor. Kurban Bayramı'nın yaklaşması nedeniyle kasaplar kesmek için küçükbaş hayvan bulamıyor. Bulduklarını da astronomik rakamlara alıyor. Geçen yıl kilosu 4-5 TL'den aldığı hayvanı bu yıl 10 TL'den alabiliyor. Geçen yıl TL olan kilogram etin fiyatı bu yıl 26 TL'ye kadar çıktı" dedi. Etin fiyatının artmasında ikinci bir sebebin ise Irak, İran, Suriye ve Suudi Arabistan'a yapılan yıllık milyon küçükbaş hayvan ihracatı olduğuna dikkat çeken Yağmur şunları kaydetti: "Bu ülkelere yapılan küçükbaş hayvan ihracatı hükümet tarafından hemen durdurulmalıdır çünkü Türkiye'de kesecek küçükaş hayvan kalmamıştır. Türkiye her yıl Kurban Bayramı'nda milyon küçükbaş hayvan keserken, şu an elinde 600 bin küçükbaş hayvan kalmıştır. Acilen ihracatlar durdurulmalıdır." Vatandaşın alım gücünün zayıflamasının hayvancılıktan kaçışı tetiklediğini, bunun da et fiyatlarındaki artış sebepleri arasında bulunduğunu kaydeden Yağmur, "Yemin kilosu TL'ye yaklaşmış. Kimse yem alıp hayvanına vermiyor. Hayvancılık hiçbir şekilde desteklenmiyor. Bu nedenlerden dolayı vatandaş uygun ortam olmasına rağmen özellikle küçükbaş hayvancılıktan kaçıyor. Türkiye fiziki ortamıyla hayvancılık yapmaya çok uygun bir ülke. Şartlar oluşturulmalı ve vatandaş hayvancılığa yönlendirilmeli" diye konuştu. Yağmur, "Koşullar böyle devam ederse yılbaşında etin kilosu altın ile aynı olacak. Yani kilogram et 50 TL'yi bulacak. Şu an altının gramı da 50 TL'de seyrediyor. Yani et altın olacak. İnsanlar artık evlerinde altın yerine et saklar duruma gelir" ifadelerini kaydetti. Yağmur Kurban Bayramı'nda vatandaşların küçükbaş hayvan kesmesi durumunda et fiyatlarının daha da tırmanacağını belirterek, "Kurban Bayramı'nda vatandaşlar 4-5 kişi bir araya gelerek büyükbaş hayvan kessin. Özellikle dişi küçükbaş hayvanların kesimi yasaklansın" tavsiyesinde bulundu.
623015
"Anka Kuşu" tanıtıldı
Pembe Köşk'teki tanıtıma Erdal İnönü'nün eşi Sevinç İnönü, kız kardeşi Özden Toker, diğer aile üyeleri, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, eski bakanlar, siyasetçi ve bürokratlar katıldı. Sevinç İnönü, tanıtımın başında yaptığı kısa konuşmada, kitabı tanıtmak için Erdal İnönü'nün ölümünün 2. yıl dönümünü tercih ettiklerini söyledi. Sevinç İnönü, kitabı hazırlamada emeği geçen herkese ve tanıtıma katılanlara teşekkür etti. 9. Cumhurbaşkanı Demirel de yaptığı konuşmada, Erdal İnönü ile TÜBİTAK'a ilişkin kanunun yazılması sırasında 1962 yılında tanıştığını belirterek, zaman Erdal İnönü'nün çok geniş bir bilgi birikimi ve kültürüne sahip olduğunu anladığını söyledi. Daha sonra Türkiye'nin çok sıkıntılı bir döneminde hükümeti beraber kurduklarını anlatan Demirel, bunun da dönem için çok önemli bir olay olduğunu ifade etti. Demirel, İnönü'nün hükümetin kurulması sırasında cesaret de gösterdiğini kaydetti. Kurdukları hükümetin Türk siyasi hayatı açısından çok güzel bir örnek olduğunu dile getiren Demirel, bu hükümetin oluşumuyla, ''hükümetseniz böyle yapın, muhalefetseniz böyle yapın'' mesajı verdiklerini ifade etti. Erdal İnönü'nün sadece bir siyaset adamı değil aynı zamanda bir büyük bilim adamı ve yönetici olduğunu vurgulayan Demirel, İnönü'nün mizahi yönünü de çeşitli örneklerle anlattı. Kitabın yazarı Can Dündar konuşmasında, Erdal İnönü ile her çarşamba sabahı buluştuklarını ve siyasi sohbetle röportaja başladıklarını söyledi. İnönü ile teyp ve kameranın da kayıt yaptığı 30 saate yakın röportaj yaptıklarını anlatan Dündar, kitabın yarısının Erdal İnönü'nün Atatürk ve İsmet İnönü anılarıyla, yarısının da Erdal İnönü'nün bilim adamı ve siyaset adamı kişiliğiyle dolu olduğunu kaydetti. İnönü hastalandığında kitabın taslağını İnönü'ye ulaştırdığını ve bazı düzeltmelerle kendisine geri iletildiğini ifade eden Dündar, Erdal İnönü'nün ölümünün ardından kitabın Sevinç İnönü, Özden Toker ve Yiğit Gülöksüz tarafından düzeltildiğini belirtti. Dündar, ''Sıcak kişiliği, tevazu ve bilgeliğinden çok fazla etkilendim'' dedi. Konuşmaların ardından, İnönü ile yapılan röportajların bir kısmından oluşan video gösterimi yapıldı. 30 Ekim 2009
623499
Trabzon'da yağmur duvar çökertti
Alınan bilgiye göre, akşam saatlerinde etkisini artıran sağanak, no'lu Erdoğdu Mahallesi Kisana Caddesi'ndeki Başkent Sitesinin bahçesinin istinat duvarının yıkılmasına neden oldu. Duvarın altında kalan bir midibüs ve otomobil kullanılamaz hale geldi. Belediye ekipleri, araçları çıkarmak için çalışma başlattı. Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu da olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Öte yandan, Kalkınma Mahallesi 107. Sokak'taki bir binanın istinat duvarı da aşırı yağış nedeniyle yıkıldı. Belediye ekipleri, yıkılan bölümdeki hafriyatı kaldırmak için çalışma başlattı (aa)
623733
2020'de toprakları terk edilecek ülkeler
2009-10-31 12:36:08 Haberi merak Ettim işyerindeyim İnternet yasak sadece izinli site haber7.com Neden sitede olmayan bi haberi yayınlıyosunuz yada siteye taşımak çokmu zor..? VaTanDaS 2009-10-31 12:33:32 bekleyin bakalım 2020 ye kalırmı furkan demir 2009-10-31 12:07:13 Şu anda teknoloji ve büyük yatırımlarla okyanusa set çekmiş görünüyorlar ama setlerin de gücü bir yere kadar. bir bilen
623872
"Tebessümle izliyorum"
"Tebessümle izliyorum" 31/10/09 12:21 Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Dergisi'nin Kasım ayı sayısında 'Fenerbahçe farkını ortaya koyuyor' başlığıyla yayınlanan başyazısına, Cumhuriyet'in 86. yaşını kutlayarak başladı. Yıldırım, Fenerbahçe Futbol Takımı'nın belirtilen hedefler doğrultusunda 'emin' adımlarla ilerlediğini vurgulayarak, "Profesyonel Futbol Takımımız, daha önce pek çok kez dile getirdiğimiz hedeflerimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerlediğini, hem Avrupa'daki hem de ligdeki sıralamada 'lider' unvanını taşımak suretiyle, göstermektedir. Takımımız, deneyimli idari ve teknik ekibiyle, kadrosunda barındırdığı her biri yüksek kaliteli oyuncular sayesinde rakiplerle aramızdaki farkı her geçen gün daha da artıracaktır" dedi. "10 YILDIR DEĞİŞMEYEN GERÇEĞİ HAFIZALARDAN ÇIKARMA GAYRETİNDE OLANLARI TEBESSÜMLE İZLİYORUM" Galatasaray derbisinde alınan galibiyete değinen Yıldırım, zaferlerinin gölgelenmeye çalışıldığını savunarak, "Ezeli rakibimiz, ebedi dostumuz Galatasaray karşısında alınan galibiyet nedeniyle idari ve teknik ekibe, futbolcularımıza ve zaferde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ancak sportif ve ekonomik anlamda kulübümüzü zor durumda bırakan 'münferit eylemler' karşısında birlik olma zorunluluğuna da dikkat çekmeden geçemiyorum. Rakibimiz karşısında elde ettiğimiz zaferimizi gölgelemek için sürekli olarak konuşanları, yan yollara saparak 10 yıldır değişmeyen gerçeği hafızalardan çıkarma gayretinde olanları tebessümle izliyorum. Geçen sezon UEFA Finali'ne ev sahipliği yaparak örnek bir stadyum olduğunu bir kez daha gösteren Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda, 12. Adam'ın arasına karışarak, hiçbir koşulda onaylanmayacak hareketlerde bulunan kişilere karşı tüm taraftarlarımızı sağduyu çerçevesinde göreve davet ediyorum. Takımımızın haklı galibiyetinin ardından münferit de olsa meydana gelen bir olay sebebiyle, kulübümüzün aldığı seyircisiz oynama cezasının sadece rakiplerimize avantaj sağlayacağının bilinmesini istiyorum. Bizi durdurmak isteyenlerin fırsat kolladığına, ortaya çıkan her türlü olumsuz durumun bu çevreler tarafından anından kulübümüz aleyhine kullanıldığına dikkatinizi çekiyor ve asla bunlara fırsat verilmemesini taraftarlarımızdan istiyorum" diye konuştu. "BEKLENTİMİZ TOPLU DOPİNG EYLEMİNE SEBEBİYET VERENLERİN SPOR AİLESİNDEN AYIKLANMASI" Fenerbahçe Spor Kulübü'nün, yarıştığı tüm branşlarda tek hedefi olduğunu vurgulayan Aziz Yıldırım, "Tek hedef vardır: Şampiyonluk. Şampiyonluklar dışında elde edilen hiç bir başarı camiamızı mutlu etmemektedir. Bu nedenle ailemizin her bir ferdinden, sporcularımıza inanmalarını, ilgilerini ve desteklerini şampiyonluk yolunda sadece sporcularımıza yönlendirmelerini önemle rica ediyorum. Benzer şekilde Yüksek Divan Kurulu'nda da belirttiğim gibi, sadece futbolda değil, basketboldan voleybola, masa tenisinden boksa, yüzmeden atletizme, yelkenden küreğe yarıştığımız her branştaki takımlarımızın hedefi şampiyonluktur. Biz de bu hedeflere inanmakta ve her yerde şampiyon olacağımızı ısrarla söylemekteyiz. Bu bağlamda, camiamıza sezonun ilk kupalarından birini, finalde Eczacıbaşı Zentiva'yı yenerek Süper Kupa'yı getiren Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımı'na teşekkür ediyor, sezona daha nice zaferler sığdıracaklarına ilişkin inancımı bu vesileyle tekrar etmek istiyorum" ifadelerini kullandı. Efes Pilsen Kulübü Başkanı Tuncay Özilhan'la yaşadığı polemiklere de değinen Yıldırım, daha önce yaptığı açıklamaları yineleyerek, "Yüksek Divan Kurulu'nda, Efes Pilsen Spor Kulübü Başkanı Sayın Tuncay Özilhan'ın açıklamalarına cevap vermiş, medya yoluyla çarpıtılan haberlerin doğrusunu kamuoyuyla paylaşmıştım. Bir kere daha bilinmesini istiyorum ki bir takımın topluca doping yapması olayı ile Dünya'da bu güne kadar sadece iki kez karşılaşılmıştır. Bunlardan birisi Fransa'da Marsilya futbol takımı ile ilgili olandır. Diğeri ise Efes Pilsen'in karşı karşıya olduğu olaydır. Beklentimiz, bu toplu doping eylemine sebebiyet verenlerin spor ailesinden ayıklanarak çıkarılması ve kamu vicdanının bu şekilde rahatlatılmasıdır. Ataşehir'de yapılmakta olan salon, Türk basketbolu adına son derece önemli bir tesis olacaktır. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak mekanlardan biri olması planlanan bu salon, Türk sporuna hizmet edecek kalıcı bir eser haline gelecektir. Bu proje, ülkemiz sporuna tesis kazandırma sevdamızın bir tezahürüdür. Bu gerçeği, 'Rant kapısı' olarak nitelendirmek oldukça yakışıksız bir ifadedir. Sayın Özilhan'ın istemesi halinde, güçlerimizi birleştirerek Türk sporuna yeni tesisler kazandırma teklifimiz de halen geçerlidir" diye konuştu. "BAKAN ÖZAK'A SUNACAĞIMIZ ÖNERİLERİN BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇİRİLMESİNİ DİLİYORUZ" Amatör sporlara verilen destek konusuna da değinen Yıldırım, "Yine Yüksek Divan Kurulu'nda da altını çizdiğim fakat medyada yeterince yer bulmadığını gözlemlediğim amatör sporlar konusunda buradan bir kez daha değinmek istiyorum. Fenerbahçe Spor Kulübü, bünyesindeki amatör sporlara, son yılda 60 milyon liralık bir kaynak aktarmıştır. Yetiştirdiğimiz ve imkan tanıdığımız amatör sporcular da milli formalar altında Türk sporu için mücadele etmektedir. Pekin Olimpiyatları'nda, Türkiye'nin sporcu kafilesinin 3'te 1'ini Fenerbahçeli amatör sporcuların oluşturduğunu da hatırlatarak, bu durumun bizim adımıza büyük bir gurur kaynağı olduğunu da belirtmeliyim. Ancak Fenerbahçe Spor Kulübü, bir yerde profesyonel futboldan kazandığı paraları, amatör branşlara aktarmaktadır. Bütçesi geniş bir kulüp olmamıza rağmen, bu durum haksız rekabet gerçeğini ortadan kaldıramamaktadır. Daha da önemlisi, imkanlar zorlanarak ayrılan bu kaynak maalesef daha da artırılamamakta ve başta olimpiyatlar olmak üzere her türlü uluslararası platformda daha üst seviyede sporcular yetiştirilmemektedir. Bu sadece Fenerbahçe için değil, tüm kulüpler için geçerlidir fakat Fenerbahçe, gücü itibariyle bu durumu en şiddetli şekilde yaşayan kulüptür. Bu nedenle, Spor Bakanı Sayın Faruk Özak Bey'e sunacağımız önerilerin ciddiyetle değerlendirilmesini ve bir an önce hayata geçirilmesini diliyoruz" dedi. Aziz Yıldırım yazısını şöyle bitirdi: "Son olarak, kulübümüzün bayan üyeleri için düzenlenen toplantılarının ikincisinin, Kasım'da Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri'nde yapılacağını hatırlatmak istiyorum. Fikirlerine ve düşüncelerine çok önem verdiğimiz bayan üyelerimizin istekleri doğrultusunda oluşturulacak çalışma gruplarının, Fenerbahçe'mize önemli katkılar sağlayacağına yürekten inanıyor ve tüm bayan üyelerimizi bu toplantılara beklediğimizi bir kez daha yinelemek istiyorum."
624001
Şemdinli'de yoldaki mayın imha edildi
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde yola döşenen mayın, vatandaşların ihbarı sonucu imha edildi. Alınan bilgiye göre, Şemdinli ile Dağlıca köyü arasındaki yola döşenen mayını fark eden vatandaşlar, durumu İlçe Jandarma Komutanlığına bildirdi. Olay yerine giden bomba imha uzmanları, yolu trafiğe kapatarak, bölgede inceleme yaptı. Terör örgütü PKK üyelerince yola döşendiği belirlenen mayın, bomba imha uzmanları tarafından fünyeyle patlatılarak etkisiz hale getirildi. AA
624331
Arınç: Muhalefeti Dehşetle İzliyorum
: Arınç: Muhalefeti Dehşetle İzliyorum Demokrasiye Müdahale Planı ve ihbar mektubuna değinen Arınç, CHP'yi sert sözlerle eleştirdi. Arınç, "Başbuğ'dan da açıklama bekliyoruz" dedi. Yayına Giriş: 31.10.2009 17:55:37 Güncelleme: 31.10.2009 17:55:37 Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Demokrasiye Müdahale Planı"nda yazılı olanlar ve ihbar mektubunda iddia edilen konuların üzerinde durulmaya değer olduğunu söyledi. Planın içeriği yerine sadece zamanlamasını konuşan muhalefete sert tepki gösteren Arınç, "Bu belgeyi kim hazırladı, niçin hazırladı, kimlerin emir ve talimatıyla bunu yerine getirdi" diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstanbul'da yaptığı açıklamada, "Demokrasiye Müdahale Planı"yla ilgili sorumluların bir an önce ortaya çıkartılmasını istedi. "Başbuğ'un Kamuoyuna Açıklama Yapmasını Bekliyoruz" Genelkurmay Başkanı'ndan kamuoyuna bir açıklama yapmasını beklediğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu: "Böyle bir iddia karşısında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başındaki sayın komutanın da kurum olarak gereken ciddiyeti, kararlılığı ve silahlı kuvvetlerimizin demokrasiye olan bağlılığını vurgulayacak sözlerine ve davranışlarına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra hiç kimse bu tür belgeler hazırlamayı aklına bile getirmemeli." "İddialar Üzerinde Durulumaya Değer" Bülent Arınç, söz konusu plan ve ihbar mektubundaki iddiaların "üzerinde durulmaya değer, önemli konular'' olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: "Bunu kim hazırlamış olursa olsun, sivil veya asker farketmez, bu çok zararlı tehlikeli ve yanlış, konusu suç teşkil eden bir olaydır. Ne şekilde ortaya çıkarsa çıksın, tarzını, zamanlamasını, bundan arzu edilen amacı ayrıca tartışabiliriz. bunun üzerinde çalışabiliriz, durabiliriz. Ama önemli olan gerçekten böyle bir belge var mı, bu belgeyi kim hazırladı, hazırlayış amacı nedir, bu içinde bulunduğu kuruma zarar vermekte mi dir, değil mi dir? Bunların üzerinde durmamız gerekir." "Muhalefeti İbretle, Dehşetle ve Üzüntüyle İzliyorum" Belgenin içeriği yerine sadece zamanlama konusunun gündeme getirilmesine tepki gösteren Arınç, muhalefete yüklendi. Bülent Arınç, şunları söyledi: "Maalesef anamuhalefet partisi liderinin yaptığı açıklamaları ibretle, dehşetle ve üzüntüyle izliyorum. Koskoca anamuhalefet partisinin lideri çok uzun konuşmakta, ama bu uzun konuşmalarının içerisinde sadece neden bu belge buçuk ay sonra ortaya çıkarıldı, konusuna cevap aramaktadır. Oysa bizim aradığımız cevap bundan farklıdır?"
624017
Fenerbahçe'de Semih ve Alex antrenmana katılmadı
'de Semih ve Alex antrenmana katılmadı ’de yarın deplasmanda ile yapacağı maçın hazırlıklarını tamamladı. Sarı-lacivertliler, Can Bartu Tesisleri’nde, teknik direktör yönetiminde gerçekleştirilen basına kapalı antrenmanda altında 45 dakika sürdü. Sağ ayak bileğinde ağrı olan Semih’in ve arka adalesinde sertleşme bulunan kaptan Alex’in antrenmana katılmadıkları bildirildi. Fenerbahçe kafilesi bugün ’ndan kalkacak özel bir uçakla ’ye gidecek. .. ...
624262
Jackson'ın filmi büyük hasılat yaptı
Columbia Pictures film şirketinden yapılan açıklamada, Amerikalı pop yıldızı Michael Jackson filminin dünya genelindeki ilk gösterim gününde ABD ve Kanada'da 7,4, diğer ülkelerde ise toplam 12,7 milyon dolar hasılat getirdiği kaydedildi. Uzun yıllar Jackson ile birlikte çalışan Kenny Ortega'nın yönettiği film, Michael Jackson'ın ölmeden önce hazırlandığı Londra konseri provalarından çekilmiş yaklaşık 100 saatlik canlı kayıtları ve kamera arkası görüntülerini saatte anlatıyor. Michael Jackson, 25 Temmuzda 50 yaşındayken hayatını kaybetmişti. 31 Ekim 2009
623895
Obama'dan Cumhuriyet Bayramı mesajı
Başkanı Barack Obama, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 86. yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Obama mesajında, Amerikan halkının, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun yıl dönümü kutlamalarında Türk halkının yanında olduğunu belirterek, "Uluslarımız arasındaki dostluk güçlü, müttefikliğimiz ebedi" ifadesini kullandı. ve Türkiye'nin 50 yıldan fazla süre önce, ortak değerler ve karşılıklı saygıyı temel alan bir ortaklığa başladığını kaydeden Obama, bu ortaklık ve dostluğun yıllar geçtikçe derinleştiğini, birçok ortak zorluğun üstesinden gelindiğini belirtti. Obama, Amerikalı Türklerin iki ulus arasındaki bağların güçlendirilmesine yardımcı olduğunu ve sanat, iş dünyası, tıp ve bilim gibi geniş yelpazeye sahip alanlarda Amerikan toplumuna katkıda bulunmaya devam ettiğini ekledi.
623503
Mutluluğun kitabını yeniden yazmak
Sabri Gültekin'in köşe yazısı Hergün birçok olumsuzlukla çalkalanan dünyanın en çok özlemini çektiği şey mutluluk olsa gerek. Bunun yolu ise; iyi şeyler duymak doymak, okumak, ve de empati yapmakla mümkün galiba. Şu sıralar fikir işçilerinin ürettiği körpe ürünler; hayal dükkânlarındaki vitrinleri süslemeye başladı bile. Nerede? Beylikdüzü TÜYAP Kitap Fuarı'nda. Kaybettiğimiz mutluluğu aramaya çıkmıştık satırlarımızın başında. Oysa mutluluk; aramakla bulunan somut bir nesne olsaydı, sonsuz miktarda olmasına rağmen hiç kimseye yetmezdi. Velev ki yanılıp sorarsanız; Irak'ta, Filistin'de, Afganistan'da yaşananlar cevap olarak yetişir size. Çünkü sömürüye alışanlar doymazlar, haklarına düşene asla razı olmazlar. Bu tatminsizliğin ve mutsuzluğun temel kaynağı; bilgisizlikten türemektedir. Bilgisiz insan hep hastalıklı olur; hastalık tedavi edilmezse insan ölür. Bilginin sonsuz ikliminde hayat sürenler; "ateş, düşman ve hastalık"ı asla küçümsemezler. "Kut"a ulaşmak için yol haritasının birkaç durağında birlikte nefeslenmeye ne dersiniz? Dünyaya aldanma!.. "Bu kocakarı dünya vefasız ve dönektir. Bir bakarsın süslenmiş peşinden geliyor gibidir, bir de bakarsın görmezlikten gelir, yüz çevirir, nâz tegafül eyler. Bu dünya malının dine karşı kini vardır; dünya malı elde edilince din ihmal edilir, iyi bak!.. Sakın unutma!.. "Bilginin kıymetini bilgeler bilir. Her işin uygun bir zamanı vardır, vakti geldi mi, kapalı kapılar açılır. Bir işte başarılı olmak istiyorsan sabır ve soğukkanlılıkla hareket et; acele ile yapılan işler pişmanlık doğurur. Dürüstlükle hizmet edenlerin ikbâli yükselir." Güneş gibi ol!.. "Güneş hiç küçülmez, hep aynıdır; parlaklığı hep aynıdır. Çünkü güneş doğup dünyayı aydınlatır ama kendisinden bir şey eksilmez." Doğruluktan ayrılma!.. "İnsanlık, doğruluğun adıdır. Doğuştan kötü olanın iyileşmesine çare yoktur; o, dünya için bela, halk için felakettir. Kötü insan serbest kaldı mı, iyi ortadan kaybolur; iyiler hâkim olursa her yerde, kötü ortadan kalkar." Diline dikkat et!.. "Sana sorulmazsa söz söyleme! İki tür insan konuşamaz: Biri dilsizdir, diğeri bilgisiz! Bilgilinin sözü toprağa verilen su gibidir; sulanan topraktan türlü nimetler biter. Bilgisiz kimsenin gönlü ise çöl gibidir; ne ırmaklar doldurabilir, ne de ot biter. Vücudun nasibi ağızdan, ruhun nasibi kulaktan girer. Çok dinle, az konuş; akıl ile söyle, bilgiyle süsle!.." Aciz olduğunu unutma!.. "Her doğan ölmeye, her yükselen düşmeye mahkûmdur. Dünya malı acı su gibidir; ne kadar içersen iç, susuzluğun geçmez. İbadette kusur etme. Şu beş şeyden uzak dur: Haram yeme, zulmetme, insan kanı dökme, düşmanlık besleme, kin gütme." Üç şeyde direnme!.. "Sana bir kimsenin iyiliği dokunmuşsa bu emeği unutma. Şu üç şey insanlara faydalıdır: İyilik, hayâ ve doğruluk. Şu üç şey de insana zararlıdır: İnatçılık, yalancılık ve cimrilik; bunların da kaynağı bilgisizliktir. Kut, adeta göç atı gibidir, tevazuyla onu bağlamazsan göçer gider." Ey halkına bey olanlar; "Hükümdarı ayakta tutan vezir ve kumandandır. Birisi kalem tutar, diğeri kılıç. Bir memleketi kılıçla ele geçirmek mümkündür, fakat kalem olmayınca kimse onu elinde tutamaz. Kılıç kan damlatırsa ülkeler alır, kalem mürekkep damlatırsa altın gelir. Beyin zenginliğine lüzum yok, halk tok olmalıdır. Halk bozulursa beyler düzeltir; bey bozulursa kim düzeltsin!.." Daima veren el ol!.. "Ziyafet verenler dört zümre olduğu gibi, ziyafete icabet edenler de dört sınıftır. Bir kısmı ziyafetlere gider, kendisi de başkalarına ziyafet verir. Bir kısım insan ise her ziyafete gider, yer içer; ama kendisi kimseyi çağırmaz. Bir kısım insan da ne ziyafete gider, ne başkasını çağırır; böyleleri ölü gibidir, onlarla oturup kalkma. Nihayet kimi insanlar ise davetlere gitmez, fakat kendisi hayvanlar keserek ziyafet verir. En iyisi bu sonuncusu gibi olmaktır." Ölüme hazırlıklı ol!.. "Bu dünya tarladır; iyilik ekersen iyilik, kötülük ekersen kötülük biçersin. Heva ve nefis sana düşmandır; imkân bulursa senden intikamını alır. Heva ve nefis canlanırsa gönül ölür, gönül ölürse ibadetler terk edilir. Baht ve mutluluğun sarhoş ettiği kimse bir daha ayılamaz; ölüm yakalayıncaya kadar uyanmaz. Elini uzatıp gökteki yıldızları tutsan ve başın göğe değse, yine de sonunda yere gireceksin. Muhakkak ki, yatacağın asıl yer mezardır; orayı iyiliklerle süsle." Dinle ey gönlü gönlüme uyan!.. "Ey bilgin! Dikkat et, günümüzde işler büsbütün değişti. Bilgili hor görüldü, bir tarafa sinip kaldı. Hani harama haram diyenler, haramı terk edip helal yiyenler! İnsanlar paranın kulu oldu, para kimdeyse onun önünde eğildi. Gönüller katılaştı, diller yumuşadı; doğruluğun kendisi gitti, ancak kokusu kaldı. Hayat zorlaştı, endişe çoğaldı; hırs ve tamah arttı, huzur azaldı..." Yukarıdaki ışık saçan "tırnaklı" muhteşem ifadeler bana değil, tam dokuz asır önce yaşayan ve bugüne dair tespitler yapan İslâm edebiyatının ilk münevverlerinden Yusuf Has Hacib'e ait. Şair, bu düşüncelerini 18 ayda tamamladığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi) isimli eserinde serdetmiş. Balasagunlu edip ve şâir Yusuf tarafından (1068-1070) tarihleri arasında kaleme alınan Kutadgu Bilig, Karahanlı Devleti Hükümdarı Süleyman Arslan Han oğlu Hakan Tavgaç Buğra Kara Han Ebu Ali Hasan'a takdim edilir. Hükümdar, eseri çok beğenerek kendisine "has hâcib" (Karahanlı Devleti'nde hâcib; hükümdarların halkla ve diğer kesimlerle ilişkilerini düzenleyen görevlidir) unvanı verir. Eserde, bilginin yüceliği ön plana çıkartılmış, dört kişinin münazara tarzındaki diyaloglarına yer verilmiş. Bu dört kişiye de, dört kavram yüklenmiş. Hükümdar Gündoğdu; doğru yasayı adaleti, vezir Aydoldu; kut'u (baht ve mutluluğu), vezir Öğdülmüş; akıl ve zekayı, zahit Odgurmuş ise; akıbeti, yani dünyanın sonu ve ahireti temsil ediyor. Kutadgu Bilig'in yapılan araştırmalar sonucu üç nüshasının olduğu tespit edilmiş. Bunlar Arap harfleriyle yazılı olan Fergana, yine Arap harflerinden müteşekkül Kahire ve Uygur harfleriyle yazılı olan Viyana nüshası. Bu nüshaların üçünün de tıpkıbasımı Türk Dil Kurumu tarafından 1942-1943 tarihleri arasında yayımlanmış. Türk dili araştırmaları için referans niteliği taşıyan Kutadgu Bilig, çok sâde ve anlaşılır bir dille Alkım Yayınevi tarafından okuyucularıyla buluşmak üzere piyasaya sunulmuş. Yayınevi, orijinal kaynağa ulaşmak isteyenler için Reşit Rahmeti Arat tercümesini de hatırlatmayı ihmal etmemiş. Bu muhteşem eseri sizlerle paylaşmamın birinci nedeni; mutlaka ama mutlaka Cumhurbaşkanı'ndan dağdaki çobanına kadar herkes tarafından tekrar tekrar okunmasına dikkat çekmek. İkincisi ise; Millet Kütüphanesi'nin kapısına asılı bulunan A3 boyutundaki "sessiz" çağrıyla ilgili. Çağrı, Yusuf Has Hacib'in 990. doğum yıldönümü münasebetiyle 26-27 Ekim tarihleri arasında Türk Dil Kurumu ve İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nce yapılacak bilgi şölenine davet ediyordu. Davete icabet edememenin ezikliğini bu şekilde telafi etmeyi uygun buldum. Gün "laf değil, iş yapma" zamanı... "Dil ve İmkân"a dair... Ve iş yapanlara el verme zamanı... "Türkçe'nin Batı dilleri karşısındaki en önemli üstünlük taraflarından birisi de şudur; Türkçe, Batı dilleri gibi, kendinden önce var olan başka bir dilden türememiştir, dünyanın en eski dillerinden birisidir" vurgusuyla okuyucunun karşısına çıkan Osman Toprak, Öztürkçe'yi ayağa kaldırmak için elini taşın altına koymuş. Dilin, bireyi millet olmanın, ve kimlik ve kişilik sahibi yapmanın imkânlarına ulaştıran en önemli faktör olduğu tesbitinin yapıldığı eserde; Türkiye'nin yüzyıllardır sürüklendiği kimlik ve dil badiresinden kurtulmasına dair çarelere yer veriliyor. "Dilimiz, kendine yeni bir macera değil, mecra arıyor ve bu yol; dilin kendi bünyesinde ve kültürel zemininde beslenerek açılacaktır" müjdesi dikkat çekiyor. Mesela konu başlıklarından "Bir'den bir'e"de dilimizin farklı zenginliklerini örnekleyerek "bir" hatırlatmada bulunuyor yazar Toprak. Mehmet Doğan'ın sözlüğünden derlenen bilgiye göre "bir"de tam 14 fark var; biricik, birinci, birey, biri, birer, birebir, birden, birden bire, birikim, birikinti, birisi, birikmek, birikinti, biraz, birim vs. Dilimizin zenginliğine vâkıf olmak için sadece bu başlığa bakmak bile kâfi. Osman Toprak'ın ilk sancılı doğumu olan ""(Profil Yayıncılık); dilde melezleşme hovardalığına "hiddet"in "kripto"larını içeriyor. Dede Korkut'un, Yunus'un, Şeyh Galib'in, Mevlâna Celâleddin-i Rûmî'nin, Mehmet Âkif'in, Cenap Şehâbettin'in, Yahya Kemal'in, Nihad Sâmi Banarlı'nın, Süleyman Nazif'in, İsmet Özel'in, Mehmet Kaplan'ın, Mustafa Kutlu'nun... ortaya koyduğu tesbitlerle "dil"imizin geldiği nokta çapraz sorguya tâbi tutuluyor. Bu perspektiften bakıldığında eser, "dil davası"nın duruşma salonu niteliğini taşıyor... Açın perdeli ufkunuzu, sonra yürüyün bir ayağı Fizan'da bir ayağı semâda olan dil coğrafyasındaki mânâ denizine... (Milli Gazete)
624128
Yağmur Trabzon'uda vurdu!
Yağmur Trabzon'uda vurdu! 31/10/09 15:14 Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nin üst bölümünde yer alan Trabzon Havalimanı'nın pist kısmının su akarlarının altında kalan iki antrenman sahası, su basması sonucu kullanılamaz hale geldi. Suların dolduğu yemekhane, mutfak ve depo kısmında da maddi hasar oluştu. Tesislerdeki su baskını nedeniyle yapılması planlanan eski başkan, asbaşkan, kurucu üyeler ve kurul üyelerinin katılacağı bilgilendirme toplantısının ertelendiği bildirildi. Belediye ekiplerinin su tahliye çalışmalarını sürdürdüğü tesislerde, hasar tespit çalışmaları yapıldığı öğrenildi. Bu arada Ankaraspor'un ligden düşmesi nedeniyle haftayı maç yapmadan geçirecek olan bordo-mavili takım, dün günlük izne çıkmıştı. Pazartesi günü Beşiktaş maçı hazırlıklarına yeniden başlayacak bordo-mavililerde antrenman programında herhangi bir aksama yaşanmadı.
624042
ABD'de BP'ye rekor ceza
'de 'ye rekor ceza ’de, İngiliz şirketi ’ye, City’deki rafinerisinde güvenlik sorunlarını halletmediği gerekçesiyle 87,4 milyon rekor para cezası verildi. Rafineride, 2005 yılında meydana gelen patlamada 15 işçi ölmüş ve 180 kişi yaralanmıştı. Çalışma Bakanı Hilda Solis, yaptığı açıklamada, İş Güvenliği ve Sağlık İdaresi’nin (OSHA), ülkenin en büyük üçüncü rafinerisinde eski ve yeni sorunlar tespit ettiğini, BP’nin çalışanların güvenliğini koruma taahhüdünü yerine getirmediğini söyledi. Solis, "Sorunlar halledilmezse, bu başka bir felakete yol açabilir. 87 milyon dolarlık bir para cezası bu yaşamları geri getirmez ancak, bunun bir daha olmasına izin veremeyiz. İşyeri güvenliği bir slogandan çok daha fazla bir şeydir, bu bir yasadır" dedi. OSHA’nın ay süren denetiminden sonra verilen 87,4 milyon dolarlık para cezası, idarenin tarihindeki en büyük para cezası olarak değerlendiriliyor. OSHA’nın BP’ye verdiği para cezasının 56,7 milyon doları, 2005 yılındaki patlamadan sonra BP ile varılan anlaşmanın gereklerini yerine getirme konusunda belirlenen 270 ihlal karşılığında ve 30,7 milyon dolarlık bölümü ise basınç düşürme sistemlerinde sanayi standartlarına uymama ve diğer güvenlik aksaklıklarıyla ilgili 439 yeni ihlal karşılığında kesildi. Dallas’ta OSHA’nın bölge yöneticisi Dean McDaniel, BP’nin, Texas City’deki rafineride 2005 yılında meydana gelen patlamadan sonra ilk üç yılda tespit edilen sorunları çözmede çok fazla adım attığını, ancak daha sonra vaatlerinden vazgeçmeye başladığını belirtti. BP sözcüsü Robert Wine ise şirketin, rafineride güvenlik önlemlerini düzeltmek için çalışma pratiklerini değiştirmesi gereklerini kapsayan anlaşmaya tam olarak uyduğuna inandığını kaydetti. BP’den yapılan açıklamada da, şirketin OSHA’nın kararından hayal kırıklığına uğradığı ifade edilerek, "(OSHA’nın) vardığı sonuç konusunda aynı fikirde olmasak bile, farklılıklarımızı gidermek için idareyle çalışmaya devam edeceğiz" denildi. Çalışma Bakanlığında OSHA’dan sorumlu yetkili Jordan Barab, şirket içinde ve özellikle Texas’daki rafineride bazı ciddi sistematik güvenlik sorunları olduğunu söyledi. Barab, "Aslında, halen kadar çok yaşamı tehdit eden sorunların olmasının, bu rafineride sistematik güvenlik sorunu bulunduğunu gösterdiğine inanıyorum" diye konuştu. BP’nin para cezasını ödemek ve sorunları gidermek ya da cezaya itiraz etmek için 15 gün süresi bulunuyor. BP, 2005 yılında, İş Güvenliği ve Sağlık İdaresine (OSHA) dönem, rekor seviyede 21,3 milyon dolar para cezası ödemiş ve idareyle yıllık anlaşma sürecine girmişti. Anlaşmanın süresi Eylül ayında sona yaklaşırken, OSHA şirketi çok sayıda sorunun kaldığı konusunda uyarmıştı. Rafinerideki patlamanın ardından açılan kamu davasının çözümünde milyar dolardan fazla para cezası ödeyen BP, rafinerideki güvenlik sorunlarını gidermek için milyar dolardan fazla yatırım yapmıştı. Bu yıl başında BP, patlamayla ilgili cezai kovuşturmada suçunu kabul ederek, ’na 50 milyon dolar para cezası ödemişti. OSHA yetkilileri, 2005’deki patlamaya, bozuk basınç azaltma sistemlerinin sebep olduğunu tespit etmişlerdi. ...
623899
İşte en hayırsever ünlüler
Geçen yıl hayatını kaybeden Paul Newman'ın başı çektiği liste, ''ünlüler dünyasında başarılı bir hayırsever olmanın da spor, iş ve eğlence dünyası gibi alanlardaki başarılar gibi değer verilen ve ulaşılması gereken bir amaç olarak görülmesi'' hedefinden yola çıkarak kurulan 'Giving Back Fund' tarafından her yıl belirleniyor. Vakfın internet sitesinde, 2008 yılının Eylül ayında hayatını kaybeden oyuncu Paul Newman'ın, aylık süre içinde, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarındaki çalışmalarda kullanılmak üzere 21 milyon dolar bağışladığı açıklandı. Listenin ikinci sırasında yer alan Angelina Jolie-Brad Pitt çiftinin yaptığı 13,4 milyon dolarlık yardımın kullanıldığı yerler aralarında, Etiyopya'da bir sağlık kliniği, kasırgazede New Orleans kentinin yeniden yapılandırılması çalışmaları ve Katolik genç kilise örgütünün de bulunduğu belirtildi. California'daki bir kiliseye yaptığı 6,5 milyon dolarlık yardımla oyuncu Mel Gibson listenin üçüncüsü olurken, talk şovcu Oprah Winfrey de eğitim alanında kullanılmak üzere yaptığı 2,4 milyon dolarlık bağışla bir önceki sene birinci olduğu listeye yeniden girmeyi başardı. Barbra Streisand'ın sağlık ve eğitim programları için 1,7, Leonardo DiCaprio'nun toplum destekli çalışmalar için 1,5, Will Smith ve eşi Jada Pinkett Smith'in sanat eğitimi ve sıtmayla mücadele için 1,5, Nicolas Cage'in Uluslararası Af Örgütü'ne 1,1, Drew Barrymore'un BM Dünya Gıda Programı'na milyon dolar bağış yaptığı kaydedildi. Listede sporcular da yer alıyor. Eski NASCAR yarışçısı Richard Childress'in bir sağlık merkezi için 5, boksör Oscar De La Hoya'nın bir hastane ve okul için 3,5, Çinli basketbolcu Yao Ming'in depreme dayanıklı bina yapımı için milyon, eski tenis oyuncusu Andre Agassi'nin de eğitim için 540 bin dolar bağışladığı bildirildi. Yazar Patricia Cornwell'in de Harvard ve New York Şehir Üniversitelerine milyon dolarlık bağış yaptığı belirtildi.
623321
Kış sezonunun vazgeçilmezleri Kyo'dan
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Kış sezonunun vazgeçilmezleri Kyo'dan Genç, rahat ve dinamik bir moda anlayışını temsil eden Kyo My Friend her yaş ve beden tipine uygun, farklı kesimli taytlar ve boyfriend gömleklerle gündelik yaşamda çekici ve şık olmak isteyen genç kızların bir numaralı tercihi olacak. Sezonun en vazgeçilmez renk ve desenlerinin tercih edildiği Kyo Loungwear koleksiyonunda seçilen kumaşlar ve detaylarıyla feminen görünüm destekleniyor. 31.10.2009 CUMARTESİ
623301
Kültür mirasımız Osmanlıca'da gizli
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Kültür mirasımız Osmanlıca'da gizli Osmanlıca bilmediğimiz için ne büyük dedelerimizden bize hatıra olarak kalan belgeleri anlayabiliyoruz ne de çeşme kitabelerinde bulunan önemli yazıları. Bu gerçekle yola çıkan Divan Araştırmaları Derneği eğitmeni Yrd.Doç.Dr. Ömer İşbilir, Osmanlıca'nın liselerde en azından seçmeli olarak mutlaka okutulması gerektiğini söylüyor. SEVİL KUZU Batı dillerine ilgi her geçen gün artıyor. kadar ki iş verenler en azından İngilizce'yi ana dilimiz gibi bilmemizi istiyorlar. İngilizce, Almanca, Fransızca derken liste böyle uzayıp gidiyor. Biz bunları öğrenmek için çabalarken, Osmanlı Devleti gibi köklü bir imparatorluktan bize kalan bilgi ve belgeleri anlayabilecek altyapıya sahip değiliz. Bu yüzden öğrenmemiz gereken başlıca diller arasında Osmanlıca geliyor. Birçok dernek ve vakfın açtığı kurslarda Osmanlıca okumalar yapılıyor, bu şekilde kültürel mirasımız tanıtılıyor ama Osmanlıca'ya ilgi tarihçilerin de desteğiyle artsa da söylenenlere göre bu pek yeterli değil. Divan Araştırma ve Eğitim Derneği de bu ilgiyi arttırmak ve insanları sahip oldukları kültürel mirasla buluşturmak için bir proje uyguluyor. 2010 Avrupa Kültür Başkentinde Kültür ve Tarih Mirasımızla Buluşmak adı altında yürütülen projede Osmanlı Türkçesi Eğitim Programı uygulanarak, toplumun bilinçlenmesi amaçlanıyor. Eğitim programı çerçevesinde Osmanlıca dersi veren eğitmen Yrd.Doç.Dr. Ömer İşbilir, İstanbul'un 2010 Kültür Başkenti olmaya hızla yaklaştığı bu zamanlarda İstanbulluları kültürel miraslarından haberdar olmaya çağırıyor. “En büyük amacımız yeni nesilleri geçmişiyle bir araya getirmek. Kültürümüzü, tarihimizi onlara tanıtabilmek” diyen Ömer İşbilir'e göre, liselerde Osmanlı dersinin en azından seçmeli olarak mutlaka okutulması gerekiyor. Birçok öğrenci dedelerinin imam tayinini bildiren imametleri, dedelerinden kalma belgeleri merak edip, okutmak için Ömer İşbilir hocaya danışıyormuş. Her sene mutlaka öğrencilerinin bu gibi ricalarla kendisine geldiğini anlatan İşbilir, 100 yıl öncesinin lisanını anlamanın bu yüzden çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Kurslardaki eğitimini tamamlayanların her türlü kitabeyi, yazma eseri okuyacak seviyeye geldiğini vurgulayan İşbilir, “Bünyesinde birçok kütüphaneyi barındıran Süleymaniye Kütüphanesi'nde yazma koleksiyonu var. Dünyanın en zengin yazma koleksiyonu bizde bulunuyor. Avrupa'da 300-500 yazma eseri bulunan krallar övünürken, biz sahip olduğumuz binlerce yazma eserden haberdar değiliz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde birçok önemli belge var. Mesela sosyologlar Osmanlı dönemindeki boşanma davaları, şeriye sicilleri, komşular arasındaki arazi itilafları gibi birçok olayı sosyolojik yönüyle inceleyebilmeli. Bunun için de mutlaka Osmanlıca'ya ilgi gösterilmelidir” diyor. KİTABELERİ TURİSTLER OKUYOR, YA BİZ İşbilir'in bir öğrencisi cami ziyaretinde, kitabeleri okuyup anlayabilen bir turistle karşılaşmış ve ardından Osmanlıca öğrenmeye karar verip, kurslara katılmış. Turistler bile Osmanlıca'ya ilgi gösterirken, Türkiye'de kitabelere yabancı bir lisanmış gibi bakıldığını söyleyen İşbilir, Topkapı Sarayı'nın önünde bulunan 3. Ahmed Çeşmesi'ni örnek veriyor: ”Kitabelerde çeşmenin ne zaman ve niçin, kim tarafından yapıldığı yer alıyor. Hatları da 3.Ahmed'e ait. Burada 'Aç besmeleyle iç suyu, Han Ahmed'e eyle dua' yazıyor. Bu kitabe Ebced hesabına göre Hicri 1141 tarihini yani çeşmenin yapıldığı tarihi göstermektedir. Her harfin farklı rakam değeri var. Bu rakamların toplamı çeşmenin yapım tarihini veriyor. Bu şekilde tarihe not düşülmüş.” Genel Koordinatörlüğünü Ercan Köksal'ın yürüttüğü Osmanlıca Eğitim Programı hakkında ayrıntılı bilgiye www.divander.org adresinden ulaşılabilir. PROJENİN AMACI BİLİNÇLENDİRMEK -2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul'da altı yüz yıldır üretilen zengin kültür hazinesi ile iletişim kurulmasını temin etmek, -Osmanlı Türkçesi ile yazılmış matbu ve tarihi eserlere karşı merak duyan İstanbullulara cevap verebilmek, -İstanbul başta olmak üzere ülkemizin tarihi ve kültürel mirasına dikkat çekmek, -Her seviyeden Osmanlı Türkçesi kursları düzenleyerek Osmanlı Türkçesi okuyabilen ve bu konuda çalışmalar yapabilecek bireyler yetiştirmek, -İstanbul'daki tarihi eserler üzerindeki Osmanlı Türkçesi kitabe ve yazıların envanterini çıkartıp kursiyerler ve katılımcılarla okumak ve değerlendirmek 31.10.2009 CUMARTESİ
624037
Geçen hafta hisse senetleri ortalama yüzde 8,17 değer yitirdi
Geçen hafta hisse senetleri ortalama yüzde 8,17 değer yitirdi Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem gören hisse senetleri, geçen hafta ortalama yüzde 8,17 oranında değer yitirdi. Haftaya hafif düşüşle başlayan endeks, hafta ortasından itibaren üçüncü çeyrek büyüme verisi ve tüketici güven endeksindeki gerilemeye bağlı hareket etti. Tüketici güven endeksinin beklentilerin üzerinde gerilemesi ve önümüzdeki dönemde ABD’de oranının yüzde 10 seviyesine tırmanabileceği endişeleri, yurt dışı piyasalara olumsuz yansırken, içerde de endeksin 48.906 puan seviyelerine kadar geri çekilmesine neden oldu. -100 endeksi, 1.5 günlük tatilin ardından, ABD’nin üçüncü çeyrek büyüme rakamının yüzde 3.5 ile beklentilerin çok üzerinde gelmesinin etkisiyle haftanın son gününe hızlı yükseliş ve 50.231 seviyesini görerek başladı. Daha sonra, ABD’de eylül ayında tüketici harcamalarının son ayın en büyük düşüşünü kaydetmesiyle gelen satışlarla endeks 47.184,71 puandan haftayı tamamladı. İMKB ortalama yüzde 0,29’luk düşüşle haftaya başladı. Endeks, salı günü ortalama yüzde 1,62, çarşamba günü yapılan tek seansta da ortalama yüzde 2,96 ile gerilemeye devam etti. Perşembe günü Cumhuriyet Bayramı tatili nedeniyle kapalı olan İMKB, cuma günü ikinci seansta yoğunlaşan satışlarla yüzde 3,52 oranında gerileyerek haftayı tamamladı. GELECEK HAFTA Uzmanlar, yükselen bir trend içerisindeki İMKB’de dış piyasalardaki gelişmeler etkili olurken 48.500 aşağı yönde kırılmadıkça satışların hepsinin kısa vadeli düzeltme olarak algılanabileceğini, 48.500 desteğini test eden endekste tepki çıkışının gelmesi halinde 49.500 ve 50.000 seviyesine doğru bir hareket gerçekleşebileceğini savunuyor. Önümüzdeki hafta veri akışı açısından yoğun bir hafta olacağına işaret eden uzmanlar, yurt içinde, Ekim ayı rakamlarının, Ekim ayı ve oranlarının takip edilecek en önemli veriler olacağını belirtiyor. Uzmanlar, beklentilerin üzerinde gelen ABD üçüncü çeyrek büyüme rakamının ardından, beklentilerden iyi gelecek olan verilerin, global krizde risklerin azalmaya başladığı şeklinde algılanabileceğine de işaret ediyor. ÖZETLE PİYASALAR İMKB ve Piyasasındaki oranlarda artış yönünde bir seyir gözlendi. karşısında değer kazanırken avro geriledi. Altın fiyatları da geçen haftayı beklemede geçirdi. Mevduat faizlerinin ortalamalarında önemli bir değişim olmadı. Hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 8,17 oranında değer yitirdi. 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 0,60 gerilerken, Cumhuriyet altınının satış fiyatı değişmedi. Yatırım fonlarının seyrini izleyen A.A Fon Endeksi geçen hafta yüzde 0,41 oranında düşüş gösterdi. Önceki hafta sonundaki oranlara göre, aylık mevduat faizinin net getirisi yüzde 0,14, haftalık reponun net getirisi yüzde 0,12 olarak gerçekleşti. ENDEKSLERİ xİMKB Ulusal-100 Endeksi, hafta boyunca 4.195,94 puan düşerek 51.380,65puandan 47.184,71 puana indi. Hisse senetlerindeki haftalık ortalama düşüş yüzde 8,17 oldu. İMKB Ulusal-Mali Endeksi 7.458,49 puan düşüşle 78.534,68 puandan 71.076,19 puana, İMKB Ulusal-Sanayi Endeksi 2.567,73 puan düşüşle 37.469,44 puandan 34.901,71 puana ve İMKB Ulusal-Hizmetler Endeksi 1.747,48 puan düşüşle 34.190,35 puandan 32.442,87 puana indi. Böylece, mali grup hisseleri ortalama yüzde 9,50 oranında, sanayi grubu hisseleri ortalama yüzde 6,85 oranında ve hizmetler grubu hisseleri ortalama yüzde 5,11 oranında değer yitirdi. KAZANANLAR VE KAYBEDENLER Borsada geçen hafta işlem gören 322 hisse senedinden 40’ı değer kazanırken, 281 değer yitirdi, hissenin değeri değişmedi. Geçen hafta en yüksek oranlı artış, yüzde 64,25 ile hisselerinde gerçekleşti. Yüzde 44,83 oranındaki artışlarla ve ÇBS Boya Sanayi hisseleri ikinci ve üçüncü olarak sıralandı. En yüksek oranlı gerileme ise yüzde 20,72’lik düşüşle Metro Ticaret hisselerinde oldu. hisseleri yüzde 18,21’lik düşüşle ikinci ve Deniz Yatırım Ortaklığı hisseleri yüzde 17,50’lik düşüşle üçüncü sırada yer aldı. DÖVİZ Geçen hafta Türk Lirası karşısında dolar artarken avro geriledi. İstanbul serbest piyasada önceki hafta sonuna göre ABD Doları’nın Türk Lirası satış fiyatı 0,0240 lira ve yüzde 1,63 artarak 1,4920 liraya çıkarken, avronun satış fiyatı 0,0030 lira ve yüzde 0,14 düşerek 2,2020 liraya indi. İngiliz Sterlinin satış fiyatı 0,0540 lira ve yüzde 2,23 artışla 2,4740 liraya çıkarken, Frangının satış fiyatı 0,0030 lira ve yüzde 0,21 düşüşle 1,4570 liraya geriledi. İstanbul serbest piyasada bugün öğle saatlerinde ise ABD Doları 1,5030 liradan, avro 2,2110 liradan, İngiliz Sterlini 2,4900 liradan ve İsviçre Frangı da 1,4650 liradan satılıyor. ALTIN Haftalık bazda, ’da alınıp satılan 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 0,60 düşerken, Cumhuriyet altınının satış fiyatı değişmedi. Dünkü kapanış itibariyle külçe altının gram satış fiyatı 50,00 lira olurken, Cumhuriyet altınının satış fiyatı 336,00 lirada kaldı. İstanbul Altın Borsası’nda (İAB) 24 ayar altının gram fiyatı da yüzde 0,26 düşerek 50,03 liraya indi. YATIRIM FONLARI Yatırım fonlarına katılma belgeleri önceki hafta sonuna göre ortalama yüzde 0,20 oranında değer yitirdi. Yatırım fonlarının fiyat seyrini izleyen A.A Bileşik Fon Endeksi geçen hafta boyunca 3.988 puan düşerek 982.925 puandan 978.937 puana geriledi. Geçen haftanın en çok değer kazanan katılma belgeleri, yüzde 1,77’lik artışla Kalkınma Menkul Tipi Hisse Fon, yüzde 1,14’lük artışla Tipi Yabancı Menkul Kıymet Fon ve yüzde 1,10’luk artışla Garanti Tipi Yabancı Fon olarak sıralandılar. Haftanın en çok değer yitiren katılma belgeleri ise yüzde 4,58’lik düşüşle İş Tipi Mali Endeks Fon, yüzde 4,52’lik düşüşle İş Tipi Endeks Fon ve yüzde 4,51’lik düşüşle İş Bankası Tipi İştirak Fon oldular. TAHVİL-BONO-FAİZ- Hazine geçen hafta düzenlemedi. İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında oluşan ağırlıklı ortalamalar üzerinden yapılan hesaplamalara göre, çeşitli vadelerdeki kağıtların haftalık net getirileri yüzde 0,12 ile yüzde 0,14 arasında gerçekleşti. Geçen hafta, mevduat faizlerinin ortalamalarında önemli bir değişim olmadı. Önde gelen ve değerlendirmeye alınan 10 kamu ve özel bankanın faiz oranlarının ortalamaları üzerinden yapılan hesaplamalara göre, bir önceki hafta sonu geçerli olan oranlar itibariyle ay vadeli mevduat faizinin haftalık net getirisi yüzde 0,14’ü buldu. Önceki hafta sonunda İMKB Repo Ters Repo Pazarı’nda ortalama faizi yüzde 6,9 dolayında bulunan haftalık reponun net getirisi de yüzde 0,12 olarak gerçekleşti. ...
624231
Everst'ten roman ödülü Barlas ve Şahan'a
Everest Yayınlarının, gizli romancılara şans tanımak ve Türk edebiyatına yeni isimler kazandırmak amacıyla düzenlediği ''İlk Roman Yarışması''nda birinci olan Lanetli Oda romanının yazarı Tarkan Barlas, Beylikdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'ndeki ödül töreninde yaptığı konuşmada, aldığı ödülün kendisi için çok anlamlı olduğunu, bundan sonra meslek hayatında daha büyük başarılara imza atmasında teşvik edici olacağına inandığını söyledi. Güldem Şahan ise yeni yazarları teşvik etmek ve Türk edebiyatına kazandırmak amacıyla böyle anlamlı bir yarışma düzenlediği için Everest Yayınlarına teşekkür ederek, ''Hayatımda aldığım en güzel ödül. Eminin bu ödül daha güzel romanlar yazmamda bana çok şey kazandırdı'' dedi.
623534
Gökdeniz Rubin Kazan'ı uçurmaya devam ediyor
Gökdeniz Rubin Kazan'ı uçurmaya devam ediyorSİYAMEND KAÇMAZ MOSKOVA Premier Ligi 27. hafta karşılaşmasında evinde Krylya Sovietov'u konuk eden Rubin Kazan, rakibini 1'lik skorla geçerek şampiyonluğa bir adım daha yaklaştı. Temsilcimiz Gökdeniz golün asistini yaparken, birini de kendisi attı. 'nde son üç haftaya girilirken şampiyonluk yarışı da nefes kesmeye devam ediyor. Temsilcimiz Gökdeniz ve Hasan Kabze'nin de formasını giydiği geçen yılın şampiyonu, bu yılda aylardır liderlik koltuğunu kimseye bırakmayan Kazan ekibi Rubin, bu hafta da çok önemli bir galibiyet alarak liderliğini sürdürdü. Gökdeniz Karadeniz yıldızlaştığı karşılaşmada golün asistini yaparken birini de filelere kendisi bıraktı. Karşılaşmanın ilk yarısı golsüz sona ererken, ikinci yarının hemen başında Gökdeniz'in ortasında Ryzansev'in kafa vuruşunda üst direkten dönen topu Noboa tamamlayarak takımını 1-0 öne geçirdi. Bu golden sadece dakika sonra 56'da yine Gökdeniz'in akıl dolu ara pasında kaleci ile karşı karşıya kalan Bukharov topu ağlara göndermekte zorlanmadı ve durumu 2-0'a getirdi. Konuk ekip 61'de Koller ile farkı bire indirse de temsilcimiz 63'te sahneye çıkarak kafa ile filelere bıraktığı golle farkı tekrar 2'ye çıkardı. Bu golden sonra iyice rahatlayan Rubin hız kesmedi ve 76'da Gökdeniz'in mükemmel pasında tekrar Bukharov topa ön direkte dokundu ve karşılaşmanın sonucunu 4-1 olarak ilan etti. Rubin Kazan bu galibiyet ile puanını 56'ya yükseltirken liderliği de kaptırmamış oldu. Rubin'in en yakın takipçisi Spartak pazar günü Rostov'u konuk edecek. .. ...
623993
Kiğılı: Bütün idealimiz Feneriumları büyütmek ve halka açmak
Kiğılı: Bütün idealimiz Feneriumları büyütmek ve halka açmak ’nün ’dan sorumlu asbaşkanı Abdullah Kiğılı, 2012 yılında Fenerium’u halka açmayı planladıklarını bildirdi. Fenerbahçe Dergisi’nin kasım ayı sayısında röportajı yer alan Kiğılı, önlerinde öncelikli bir yıllık planları bulunduğunu belirterek "Bu çerçevede Feneriumlarda sıkı çalışmalar yürütüyoruz. Bütün idealimiz Feneriumları büyütmek ve halka açmak. Ve Fenerium’dan sonra, 2. bir marka daha çıkarmak istiyoruz" dedi. Artık bayilik kanalıyla büyümeyeceklerini kaydeden Fenerbahçeli yönetici, röportajında şu ifadelere yer verdi: "Bayilikleri yavaş yavaş kaldırıyoruz. Çünkü tecrübelerimden şunu çok iyi biliyorum; bayilik kanalıyla hiçbir markası büyüyemiyor. Mümkün değil. Kendi sistemini kendin kuracaksın. Kendi malını kendin çeşitli yerlerde üreteceksin. Çünkü bayii günün durumuna göre, havanın durumuna göre, futbol takımının durumuna göre hareket ettiği için, bir de kendi cebindeki paraya göre malı alıp verdiği için sistemi büyütmüyor. Dolayısıyla kendi mağazamızı kendimiz açacağız. ’nin her yerine girmeye çalışacağız." .. ...
623317
T-box'la kat karıştır, seç yakıştır
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ T-box'la kat karıştır, seç yakıştır Neşe kaynağınız T-box bu sezon sizi sonbaharın hüznünden alıp bilinmeyenlerle dolu geleceğin coşkusuna sürükleyecek. “Beni ilhamımla yalnız bırakın, hüznüme de dokunmayın, şimdi döktüreceğim” diyorsanız siz bilirsiniz. Soğuk ve ıslak günlerin karamsarlığını enerjiye dönüştürmek istiyorsanız sizin halinizden ancak T-box anlar. Alır götürür sizi sisli sabahlara, yağmurlu sokaklara ya da evde mısır patlatıp film seyretmelere. 31.10.2009 CUMARTESİ
623406
Saatlerinizi Tanpınar'a ayarlayın
D&R Kitabevleri'nde yapılacak edebiyat okumalarının yanı sıra TÜYAP'ta da çeşitli etkinlikler düzenlenecek. 32 ülkeden 90 yazarın katılacağı festival etkinlikleri 'huzur'lu bir Tanpınar okumasına katılmak mümkün. Bu akşam saat 20.00'deki açılış sadece davetlilere açık olsa da Tanpınar severler, edebiyat kahveleri, okumalar, paneller ve söyleşiler için saatlerini şimdiden ayarlayabilir. KÜLTÜR SANAT
624522
Tecavüzcünün evinden ceset çıktı!
'de tecavüzden hüküm giymiş Anthony Sowell'in evinde kişinin cesedinin bulunduğu bildirildi. Polis yetkilisi Thomas Stacho, polisin yeni tecavüz suçlamaları nedeniyle Sowell'ı Ohio eyaletindeki evinde tutuklamaya gittiğini, ancak sanığın kaçtığını belirterek, evde yapılan aramada kişinin cesedinin bulunduğunu söyledi. Stacho, 15 yıl hapis yattıktan sonra tahliye edilen Sowell'in Ohio'nun Cleveland kentinin doğu yakasında gezerken polisler tarafından yakalandıktan sonra sorguya alındığını ifade etti. Stacho, Sowell'ın başlangıçta yetkililere aranan kişi olmadığını söylediğini, ancak görevlilerin parmak izi kontrolüne başlaması üzerine kimliğini itiraf ettiğini kaydetti. Cuyahoga bölgesi yetkilisi Frank Miller, önceki gün bulunan ilk cesetten ikisinin siyah kadınlara ait olduğunu, üçüncü cesedin cinsiyetinin belirlenemediğini kaydetti. Polis, Sowell'ın 1989 yılında tecavüz suçu nedeniyle girdiği cezaevinde 15 yıl yattığını bildirdi.
623458
Resul Tosun: Bahçeli'nin eylem yasağı
Resul Tosun 31 Ekim 2009 CumartesiBahçeli'nin eylem yasağı MHP'liler, öfke ağırlıklı muhalefetleriyle partiyi büyütmemek için adeta çırpınıyorlar. Başta genel başkan olmak üzere, parti adına konuşanlar sürekli asık suratlı ve sürekli birilerine ateş püsküren bir siyaset takip ediyorlar. Hafızalarımızda MHP denince hep asık surat ve işaret parmağı havada yüksek sesle birilerini azarlayan öfkeli bir kadro canlanıyor. Bu izlenimin seçmen üzerindeki psikolojik etkisini neden düşünmüyorlar merak ediyorum. Oysa MHP içinde son derece makul değerli insanlar da var. Öfkeyle değil de oturup teenni ile karar aldıklarında aslında herkesin takdir edeceği politikalara imza atabiliyorlar. Bu bağlamda ben şahsen Sayın Bahçeli'nin gerektiğinde makul kararlar alabilen, devlet adamı evsafına sahip bir şahsiyet olduğunu düşünüyorum. Sırf AK Parti'ye muhalefet olsun diye hareket etmediği, makul kararlarla Türk siyasetine önemli katkılarda bulunduğunu hepimiz biliyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan örnek karar bunlardan biridir. Anayasa değişikliğinde ki kararı da bana göre aceleye getirilmişti ve eksikti ama örnek bir karardı. Bir sorunun çözümünde iktidar partisine destek vermekten çekinmedi. Ancak sistemin dinamiklerini hesaba katmadığı için hem kendisini hem hükümeti tuzağa düşürmüş oldu. Ayrıca sorunun katmerleşmesine katkıda bulundu. Bununla birlikte makul bir adımdı. Makul olmayan, karara karşı çıkanların ve iptal kararı verenlerin tavrıydı. Yeri gelince eleştiriyoruz ama makul yanını da görmek durumundayız. Yoksa objektif gazeteciliğe gölge düşürmüş oluruz. Demokratik açılım sürecinde MHP'nin ne kadar önemli olduğunu bu sütunda altını çizerek yazdım. Bu açılım meselesinde MHP'nin DTP kadar hatta daha önemli olduğunu vurguladım. Biri Kürt milliyetçiliğinin temsilciliğine oynuyorsa diğer Türk milliyetçiliğini bayrağını sürekli elinde tutuyor. DTP ne kadar makul olursa olsun MHP makul olmadığı sürece bu açılımın meyve vermesi mümkün değildir. Sayın Bahçeli başlangıçta dağa çıkmak gibi bir siyasetçiye asla yakışmayacak absürd bir muhalefet sergilediyse de sonradan devlet adamı damarının ağır bastığına şahit olduk. Eğer Sayın Bahçeli isteseydi açılım dosyasını ilk haftasında kapattırabilirdi. Milliyetçileri frenlemeseydi şu anda tam bir kaos ortamında bulurduk kendimizi. Doğrusu dağa çıkmaktan bahsetmesi bile ürkütücüydü. Ama Sayın Bahçeli aklı selime rücu etmeyi bildi. İnsanlar öfkelenebilir. Asıl yiğitlik öfkeye hakim olabilmektir. Lider de insandır, öfkelenebilir. Öfkesini yenip sağduyuya dönebilen lider hem mensuplarını hem de ülkesini belalardan kurtaran liderdir. Bence Sayın Bahçeli özellikle son yayınladığı genelge ile hem sorumlu bir liderlik hem de ciddi bir devlet adamlığı sergilemiştir. Sayın Bahçeli yayınladığı genelgede MHP'lileri izinsiz gösteri yapmamaya ve yapılan gösterilere katılmamaya çağırmıştır. “Partimizin düzenlediği toplantı ve kararlaştırılmış kampanyalarının haricinde münferiden hareket ve tepki gösterilmeyecektir.” “Genel Merkez'den izinsiz olarak teşkilatlarımızın içinde olduğu gösteri yapılmayacak. Yapılan izinsiz gösterilere, açık hava toplantılarına katılım olmayacak. Yanlış anlaşılacak hiçbir olayın içine partinin teşkilatları ve üyeleri dahil olmayacak ve ülkenin birliğine bütünlüğüne yönelik tehditlere karşı meşru yollarla mücadelemiz sürecek.” çağrısında bulunmuştur. Sayın Bahçeli'nin bu talimatı alkışlanacak bir tavırdır. Hangi gerekçeyle yapmış olursa olsun bu ortamda milliyetçi damarı ağır basan MHP gençlerini teskin etmesi bir devlet adamı tavrıdır. Maalesef DTP bu liderlikten yoksun olduğu için açılıma büyük zarar vermiştir. İlginçtir açılıma destek vermesi gereken DTP süreci tahrip etmiş, açılıma açıkça muhalefet eden MHP ise sürece dolaylı olarak katkıda bulunmuş ve bulunmaktadır. Sayın Bahçeli'nin ıslak imza tartışmasındaki tavrı da alkışlanacak bir tavırdır. Sayın Bahçeli bu konuda da net konuşmuştur: “Kendinde güç ve akıl vehmedenlerin demokrasi dışı arayışları, kirli oyunları ve dayatmaları acilen soruşturulmalı ve sonuçlandırılmalıdır. Adaletin tecellisine ve kararlarına herkes katlanmalı, hangi seviyede ve kim olursa olsun sorumlularına hadleri bildirilerek, bütün gerçeklerin bir an önce ortaya çıkması sağlanmalıdır.” Ne diyelim, darısı CHP'nin başına.
623263
Meryem'in fişini çektiler
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Meryem'in fişini çektiler İSTANBUL Kan kanseri tedavisi gören Meryem Topçu'nun yaşam destek ünitesine bağlı olan fişinin, kendisini eve götürmek isteyen yakınları tarafından çekildiği iddia edildi. Topçu hayatını kaybederken, olayla ilgili soruşturma sürüyor. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kan kanseri tedavisi gören 22 yaşında ve bir çocuk annesi Meryem Topçu, yaşam destek ünitesinin fişinin çekilmesiyle hayata veda etti. İddiaya göre, gece saatlerinde rahatsızlanan ve acil servise kaldırılarak yaşam destek ünitesine bağlanan Topçu'nun yakınları, kendisini eve götürmek istedi. Bu isteğe doktorlar izin vermeyince arbede yaşandı. Doktorlar bu tartışmadan yaklaşık yarım saat sonra, Topçu'nun yaşam destek ünitesine bağlı fişinin çekildiğini ve genç kadının hayatını kaybettiğini anladı. Görevli doktorlar, polise verdikleri ifadede, bir kadın yakının Meryem'in solunum cihazının fişini çektiğini belirtirken, polis, bir hastane çalışanı, bir güvenlik görevlisi ile genç kadının yakınlarından 11 kişiyi gözaltına aldı. Olayın bilinçli mi yoksa kaza mı olduğuyla iglili araştırma devam ediyor. 31.10.2009 GÜNDEM
624137
10 yılını masada bıraktı!
10 yılını masada bıraktı! DİDEM SEYMEN Giriş Saati 31.10.2009 13:13 Güncelleme 31.10.2009 13:27 Müjde Ar'ın ısrarıyla kendini estetik doktorunda bulup dört ayrı operasyon geçiren ve 10 yaş gençleşen Mehtap Ar ilk kez konuştu: Burnum yapılacaktı, ben göz kapaklarımı da istedim! Geçen şubat ayında estetik operasyonlar geçiren Mehtap Ar, göz kapağını kaldırtıp, göz altı torbalarını aldırdı. Ar'ın yıllar önce geçirdiği kötü burun estetiği, göğsünden alınan beş parça kıkırdak ile yenilendi. Küçük dolgular da eklenince Mehtap Ar, 53 yaşında zamanı geri sardı. Ar, 10 yaş birden gençleşmesini anlatırken; kısa süre önce bir dizi estetik operasyon geçiren ablası Müjde Ar'ın, kendisine estetik koçluğu yaptığını da açıkladı... Estetik ameliyat olmaya nasıl karar verdiniz? Geçen şubat ayında ablam bir sabah bana geldi ve "Burnunu yaptıracağız, rahat nefes almanı istiyorum" dedi. 25 yıl önce yaptırdığım burun estetiği yüzünden son 10 yıldır rahat nefes alamıyordum... "Ablacığım burnum yapılırken göz kapağımın üstünü de yaptırır mısın?" dedim. "Yaptırırım kardeşim" dedi. Ablamla el ele gittik doktora. Ameliyattan çıktıktan sonra baktım, göz kapağımın altı da ameliyat edilmiş. Ablam sponsor oldu, 10 yaş gençleştim yani! Ablanız Müjde Ar kendi doktorunun ismini açıklamadı. Size de mi aynı doktor estetik yaptı? Doktorum Erhan Eryılmaz'ı ablam seçti ama ablamı ameliyat eden doktor değil. GÖĞSÜMDEN KIKIRDAK ALINDI Ameliyatlar zor muydu? Acı çektiniz mi? Burnumun içindeki kıkırdaklar yıllar içinde çökmüş. Bu nedenle göğsümün altını kestiler, oradan beş tane kıkırdak alıp burnumu sıfırdan yaptılar. Çok acı çektim, 10 gün yattım. Geçirdiğiniz bu operasyonlardan sonra hayatınızda neler değişti? 32 yıl boyunca günde üç paket sigara içen ben, bir günde sigarayı bıraktım. Sigarayı bıraktığınız zaman metabolizma daha yavaş çalışıyor. Yedi kilo aldım ama diyorum ki, "Kilolarımı seviyorum çünkü sigaradan kurtuldum." Kilo çok büyük bir problem değil. Sigarayı 32 yıl içen bir insan, bir günde sigaradan kurtulursa, kilolardan da kurtulur. Hiç derdim değil. Kilolarımı vereceğim. Bir de ameliyattan önce nefes alamadığım için horlama sorunum vardı, artık kalmadı. Buna en çok oğlum sevindi. DAHA DA OLMAM! Bir daha estetik ameliyatı olur musunuz? Onu bilmiyorum. Çünkü ameliyattan sonra çok ağrım oldu. İlk iki gün bayağı zorlandım. Doktoruma, "Ben bir daha estetik olmam" dedim. da bana, "Estetik ameliyatlar doğum gibidir, her kadın doğumdan sonra 'bir daha doğurmayacağım' der ama sonra unutur. Estetik de böyle bir şey. İleride 'şuram buram' deyip, yine yaptırabilirsin" dedi. Ben estetiğe kesinlikle karşı biri değilim. İnsan ne istiyorsa yapmalı. Ne kadara mal oldu size bu ameliyatlar? İnanın ki kaç lira bilmiyorum, ablam karşıladı. Ama zannediyorum, doktor bizden para almadı, sadece hastaneye para ödendi. HER YERİNİ GERDİR, İÇİN YAŞLIYSA İŞE YARAMAZ Çevrenizden nasıl tepkiler aldınız? Bayıldılar! Sokakta bile kadınlar beni çevirip, "Mehtap Hanım, doktorunuzun adı ne?" diyorlar. Benimki daha çok yeni; burundan sonra yüzün ödemi atması ve oturması bir yıl alıyor. Ajda Pekkan, Müjde Ar ve Nebahat Çehre'nin estetiğini nasıl buluyorsunuz? Estetik için elde malzeme olması gerekir. Hepsini çok beğeniyorum. Hepsi çok güzel... Güzel olmayan biri estetik yaptırırsa çok da başarılı olmaz. Demek, elde iyi malzeme var ki, onlar daha güzel oldu. Güzel ve sağlam bir temel olması önemli. Sizce bir kadın estetiğe neden ihtiyaç duyar? Kocası ilgisiz davranıyordur, ilgisini çekmek için olabilir... Kendisini beğenmiyordur, daha da beğenmek için yaptırabilir. Ben 25 yıl önce, ihtiyaçtan yaptırmadım. Burnumu beğenmiyordum, onun için yaptırdım. Anneniz Aysel Gürel hiç estetik ameliyat olmuş muydu? Annem, 74 yaşındayken, Halaskargazi Caddesi'nde bir estetik doktorunun kapısını çalıyor. "Benim göz kapağımı keser misin?" diyor. "Keserim" diyor doktor. Göz kapağının ameliyatını orada, muayenehanede lokal olarak yaptırıyor. Sonra çıkıyorlar, doktoruyla kebapçıya gidip, kebap yiyorlar. Bir tanecik annem sadece üst göz kapağını yaptırmıştı. "İhtiyacım yok. Gerekirse 85-90 yaşından sonra estetik olacağım" diyordu. 79 yaşında yolcu ettik annemi... Bu insanın içinde olan bir şey. Her yerinizi gerdirin ama eğer içiniz yaşlıysa, hiç bir şeye yaramaz estetikler.
624152
KKTC'de bazı okullarda eğitime ara verildi
KKTC Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Yakın Doğu Üniversitesine (YDÜ) bağlı kreş, ilkokul ve kolej kısımları ile Girne'deki 23 Nisan İlkokulu, Lefkoşa'daki Şht. Ertuğrul İlkokulu ve Girne Çatalköy İlkokulunda eğitime Kasım Çarşamba günü sonuna kadar ara verildi. -''24 NUMUNEDEN 20'Sİ POZİTİF''- Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Müdürü Mustafa Akçaba, geçen hafta Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri Türkiye'ye A/H1N1 virüsünün tespiti amacıyla yollanan toplam 24 numuneden 20'sinin pozitif çıktığını açıkladı. Domuz gribi vakalarının görüldüğü okullardaki öğrencilerin dün akşamdan itibaren hastanelere yaptığı başvuru sayısında artış gözlemlendiğine işaret eden Akçaba, kontrol sonuçlarına bağlı olarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptıkları istişare sonucunda adı geçen okullarda eğitime bir süre ara verdiklerini belirtti. Akçaba, Dünya Sağlık Örgütü'nün yüzde 10'un üzerinde vaka görülmesi halinde okulların kapatılmasını önerdiğini anımsattı.
624294
10 bin işadamı İzmir'e buluştu
10 bin işadamı İzmir'e buluştu Ege ve Batı Akdeniz bölgelerindeki 12 ilden 23 sanayici ve işadamı derneğini çatısı altında toplayan ESİDEF, ticareti teşvik etmek ve bölgesel pazarı geliştirmek için 10 bin işadamını yine İzmir'de buluşturdu. KENAN TOKGÖZ İZMİR Ege ve Batı Akdeniz Sanayici ve İşadamları Federasyonu (ESİDEF), dev bir organizasyona daha imza attı. Üyeleri arasında ticareti teşvik etmek ve bölgesel pazarı geliştirmek için 10 bin işadamını yine İzmir'de buluşturdu. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen ESİDEF İş Geliştirme Platformu-09, model olma yolunda ilerliyor. Organizasyona katılan firmalar, bir fuardaymış gibi yeni ürünlerini de sergiliyor. İki gün sürecek organizasyonun açılışına katılan Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, bunun işadamlarına yeni ufuklar açacağını söyledi. Ege ve Batı Akdeniz bölgelerindeki 12 ilden 23 sanayici ve işadamı derneğini çatısı altında toplayan ESİDEF'in İş Geliştirme Platformu, İzmir Uluslararası Fuar Alanı'nda başladı. Açılış törenine Bakan Kavaf, İzmir Valisi Cahit Kıraç, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bölge milletvekilleri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Açılış törenine, işadamları da yoğun ilgi gösterdi. Bünyesindeki bini aşkın işadamıyla Ege ve Batı Akdeniz'in önemli sivil toplum kuruluşları arasında yer alan ESİDEF, üç yıldır İş Geliştirme Platformu adı altında işadamlarını bir araya getiriyor. Bu yılki organizasyona 30 sektörden 220 firma, 300'ü aşkın stantla katılıyor. .Farklı sektörlerden firmaların ortak işlere imza atması beklenen platforma, Demokratik Kongo, Irak, Kazakistan ve KKTC'den de işadamları ve bürokratlar katılıyor. DEMOKRATİK TOPLUM ÖRGÜTLÜ TOPLUMDUR Açılış töreninde konuşan aileden sorumlu Devlet Bakanı Kavaf, bu tür organizasyonların küçük işletmeleri daha güçlü kılacağı mesajını verdi.ESİDEF'in sanayici ve işadamlarının dünyayla entegrasyonunda büyük görev üstlendiğini belirten Kavaf, "Bu organizasyonlar, küçük işletmelere yeni ufuklar açıyor. Firmaları daha üretken kılıyor." dedi.Türkiye genelindeki sanayi işletmelerinin yüzde 15'inin Ege'de yer aldığına dikkat çeken Bakan Kavaf, sektörel durumlarına bakıldığında ise ilk sıralarda yüzde 21 ile gıda, yüzde 18 ile tekstil, yüzde 10 ile makine ve teçhizatı imalatının bulunduğunu dile getirdi. Kavaf, Ege Bölgesi'nde ortalama her dört kişiden birinin sanayide çalıştığını kaydetti. FİRMALAR HEM KENDİLERİNİ HEM ÜRÜNLERİNİ TANITACAK Vali Kıraç ise organizasyonu "büyük buluşma" olarak değerlendirdi. Kıraç, "Burada bulunan firmalar, hem kendilerini hem de ürünlerini tanıtma fırsatı bulacaktır. Organizasyon, hem bölgenin hem de ülkenin üretimine büyük katkı sağlayacaktır." şeklinde konuştu. Başkan Kocaoğlu da böyle bir organizasyona ev sahipliği yapmaktan mutlu olduklarını vurguladı. Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, ESİDEF"in ana sponsoru Orkide Yağları'nın Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay'aplaket verdi. 31.10.2009
623339
Gül: Kıbrıs müzakereleri 2010 içinde bitirilmeli
Gül: Kıbrıs müzakereleri 2010 içinde bitirilmeli 31.10.2009 Çankaya'da biraraya gelen Gül ve Talat "Müzakere takviminin açık uçlu olamayacağı" vurgusu yaparak süreçte "BM'nin daha aktif rol oynaması gerektiği" mesajı verdiler Avrupa Birliği'nin Aralık ayında Kıbrıs ile ilgili yapacağı açıklama ve müzakerelerin ilk turunun tamamlanmasının ardından KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat Ankara'ya geldi. Talat'ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Çankaya Köşkü'ndeki görüşmesinin ardından yapılan basın toplantısında ortak mesaj verildi: "Müzakerelerin sonu bir takvime bağlansın ve BM daha aktif rol alsın." Talat dün Ankara'da önce Başbakan Tayyip Erdoğan ile ardından da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir araya geldi. Çankaya'da yapılan ortak basın toplantısında Talat, devam eden müzakere sürecinde bir takvime ihtiyaç olduğunu vurgularken, Gül de bu takvim için "2010 içinde makul bir zaman olmalı" dedi. Gül şöyle konuştu: "Bu konu açık uçlu olamaz. Onun için bizim arzumuz, bu yılın sonunda müzakerelerin neticelenmesi ve her iki tarafın halkının onayına sunulmasıdır. Müzakerelerin bu yıl sona ermesi mümkün görünmüyor ama 2010 yılı içinde makul bir sürede bunun bitmesini arzu ediyoruz ki müzakerelerin ciddi olduğuna bütün dünya kamuoyu inansın." 'EVRİM YAKLAŞIMI REALİST DEĞİL' Gül, toplantıda AB'ye de mesaj yolladı: "Kıbrıs Türkü'ne biri ambargo uygulayacak sizse kaldıracaksınız. Bunlar ekonomik açıdan önemli değil. Siyasi açıdan önemli. Kimin ekonomisi Türkiye'nin mi Rum kesiminin mi? Rakamlar ortada." Özellikle Rum kesiminden geldiğini belirttiği söylentilere dikkat çeken Gül, "Kıbrıs Federasyonu'nun bir evrime tabi tutulması şeklinde düşünceler realist olmayan şeylerdir. Bütün dünya kamuoyu tarafından bilinmelidir ki Kıbrıs Türkleri hiçbir zaman Ada'da azınlık statüsünde asla olamaz" diye konuştu. Gül, Türkiye'nin karşılıklı olarak Kıbrıslı Türklere ve Rumlara yönelik kısıtlamaların kaldırılması çağrısının da masada olduğunu söyledi. 'ALTERNATİFİMİZ VAR' Ankara'da 29 Ekim resepsiyonuna katılan Talat ise Ankara'daki temaslarının hedefini şöyle anlattı: "Önerilemizi sürdüreceğiz ama yeni bir takvime ihtiyacımız var. Müzakereler sonsuza kadar da, uzunca da süremez. Hem bir takvim hem de BM'nin etkin katılımı olmalı. Parametrelerin dışına çıkılırsa zaman ilerleme olmaz, olduğu yerde çakılır kalır. Eğer müzakerelerde sonuç alınmazsa elbette alternatifimiz vardır." KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Türkiye ile KKTC'nın, Kıbrıs'ta yeni bir "açılım" yapmayı değerlendirdiğini belirterek siyasi eşitlik ilkesinden vazgeçilmeden bazı noktalarda "esneklik" olabileceğini söyledi. Özgürgün, örnek olarak yönetimdeki güç paylaşımı ve meclisteki oranlarda açılım yapılabileceğini anlattı.
623954
"Bu filmin sonu yok" yazılı tişörtler Fenerium'da satışta
"Bu filmin sonu yok" yazılı tişörtler 'da satışta Futbol Takımı’nın, Turkcel Süper Lig’de ezeli rakibi karşısında elde ettiği 3-1’lik galibiyetin ardından, ’un ürettiği "Bu filmin sonu yok" yazılı tişörtler satışa çıktı. Kulübün internet sitesinde yapılan açıklamada, sınırlı sayıda özel olarak üretilen tişörtlerin, öncelikli olarak stattaki Fenerium mağazaları ile "www.fenerium.com.tr" adresli internet sitesinden olmak üzere satışa çıkarıldığı bildirildi. "Bu filmin sonu yok" yazılı tişörtün üzerinde, Fenerbahçe’nin Galatasaray karşısında ’de son 10 yılda elde ettiği galibiyetlerin skorları yer alıyor. "Sonu" kelimesinde ise ve harfleri büyük yazılaraka ’10" rakamına vurgu yapıldı. Bu arada, iki ekip arasında yapılan maçın ardından Fenerbahçe ’nın kale arkası tribününde aynı cümlenin yer aldığı pankart açılmıştı. .. ...
623878
Tevez olay konusu!
Tevez olay konusu! 31/10/09 12:08 Manchester City'de forma giyen Arjantinli yıldız futbolcu Carlos Tevez'in yıldır İngiltere'de top koşturmasına karşın henüz derdini anlatacak kadar İngilizce öğrenememesi İngiliz basınında alay konusu oldu. The Sun Gazetesi, Tevez'in kendisine İngilizce yöneltilen sorulara İspanyolca cevap verdiğini anlatan bir karikatürle olaya dikkat çekti. Gazete, Tevez'in yıldan fazla bir süredir İngiltere'de top koşturmasına karşın halen antrenmanlarda ve takım arkadaşlarıyla konuşurken tercüman kullandığına vurgu yaptı. Tevez'in basit anlatımları bile yapamadığını savunan gazete konuyla ilgili olarak Manchester City'nin bir diğer Arjantinlisi Pablo Zabaleta'nın açıklamalarına yer verdi. Tevez'in İngilizce konuşamadığını itiraf eden Zabaleta ise kendisinin yıldır İngiltere'de bulunmasına karşın haftada özel ders aldığını ve İngilizcesini epey geliştirdiğini söyledi. Zabaleta, Tevez'in de İngilizce öğrenmek için zaman zaman çaba gösterdiğini ancak takım arkadaşlarıyla pratik yapmadığı için bir türlü öğrenemediğini belirtti.
623987
Domuz gribi hastası bebek tedavi altında
İstanbul Valisi Muammer Güler, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Dolmabahçe Sarayı'nda verdikleri resepsiyonda, ''pastanın içinden Atatürk maketinin çıktığı'' iddialarının kesinlikle doğru olmadığını belirterek, ''Bunu, görkemli kutlamayı, verilen emeği gölgeleme çabası olarak değerlendiriyorum'' dedi. Muammer Güler, Sabiha Gökçen Havalimanı yeni terminal binasının açılışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Vali Güler, Dolmabahçe'deki resepsiyon sırasında pastadan Atatürk maketi çıktığı yolundaki iddiaları değerlendirirken, öncelikle İstanbul'da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinin çok görkemli geçtiğini, muhteşem gösteriler yapıldığını söyledi. Dolmabahçe Sarayı'ndaki kutlamalar sırasında yapılan bir gösterinin, pasta kesimiyle karıştırıldığını ifade eden Güler, şunları kaydetti: ''Hepiniz oradaydınız. gösteri yapıldığı zaman hiçbir tepki gelmediği gibi birçok kişi de takdirlerini ifade etti. Orada iki gösteri yapıldı. Bir tanesi özel bir mekanizmayla hazırlanmış pastanın hemen gerisindeki platforma Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Önder Atatürk'ün orijinal maketi, orijinal elbiseleriyle bir mekanizma içinden çıkıp halkı selamlayıp 10. Yıl Nutku'nun bir bölümünü 10. Yıl Marşı'nın eşliğinde söyledi. Sonrasında da bu platformun önündeki pastayı kestik. Geçen sene de benzer bir gösteri yapmıştık. Hiçbir yorum olmamıştı ama bu sene maalesef magazinleştirilen zorlama bir mizahi yorumun getirilmesi üzüntü vericidir. Anlaşılan bu konuyla ilgili Meclise soru önergesi vereceğini ifade eden arkadaşımız orada bulunmayan bir kişiydi. Orada bulunan bin kişi, bu manzarayı izledi. Tekrar ifade ediyorum. Pastanın içinden Atatürk çıkması asla söz konusu olmamıştır. Bunu, görkemli kutlamayı, verilen emeği gölgeleme çabası olarak değerlendiriyorum.'' DOMUZ GRİBİ SALGINI İstanbul Valisi Muammer Güler, grip salgını nedeniyle özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olanların dikkatli olmalarını istedi. Güler, domuz gribiyle ilgili son durum hakkında da şu bilgileri verdi: ''Çapa'da dün kişide daha H1N1 virüsü tespit edildi. Böylece sayı 417'ye ulaştı. Bu sayı tahlil yapılanlarla ilgilidir. Bunun içinde öğrencilerin payı yüzde 6'dır. Tahlili yapılamayan ama evde istirahatte bulunanların olduğunu da biliyoruz. Koruma tedbirlerinin alınmasına devam edilecek. Şu anda, biri 18 aylık diğeri yaşında iki kişinin yoğun bakımda tedavisine devam ediliyor.'' Vali Güler, okullardaki temizlik çalışmalarının tamamlandığını belirterek, ''Pazartesi gününden itibaren devamsızlıkları tekrar izleyeceğiz. Bu iş, uzun soluklu bir koruma tedbirini gerektiriyor. Aşı yapılana kadar bu hastalıktan mümkün olduğunca az sayIda kişinin etkilenmesini umut ediyoruz'' dedi. Muammer Güler, aşılamanın ne zaman başlayacağı sorusu üzerine, Pazartesi gününden itibaren sağlık çalışanlarının aşılanacağını, bu ayın sonun doğru da Sağlık Bakanlığının vereceği talimata göre risk grupları içinde önemli yeri teşkil eden çocuklardan başlamak üzere aşılamaya devam edileceğini bildirdi. Güler, kesin tarihi ise şimdilik veremediğini söyledi. İstanbul Valisi Güler, Anadolu yakasındaki referans laboratuvar olacak Zeytinburnu'ndaki Hıfzıssıhha Laboratuvarında da pazartesi gününden itibaren tahlillerin yapılabileceğini bildirdi. ''DEZENFEKTE DİYE BİR ŞEY YOK'' Okulların ne sıklıkta dezenfekte edileceğine ilişkin bir soru üzerine de Vali Güler, ''Dezenfekte lafını kullanmıyoruz. Dezenfekte diye bir şey yok. Genel temizlik ve koruma tedbirlerinin sürdürülmesi var. Çocuklar okuldayken de bu koruma tedbirleri sürdürülmeli. Sıraların, masaların, elektrik düğmelerinin, muslukların temiz tutulması, okulların sık sık havalandırılması, temizlenmesi, bunlar önemli tedbirler. Çocukların ellerinin sıvı sabunla yıkanması... Öğretmenlerimiz bu konuda özel eğitimden geçirildi, çocuklarımıza gerekli uyarıları yapıyorlar.'' Vali Güler son 16 günde 158 vakada H1N1 tespit edildiğini, son günde de 46 olan öğrenci sayısının 106'ya çıktığını belirterek, ''Bu da hastalığın artış hızını gösteriyor'' dedi. Ankara'da okullar tatil edilirken İstanbul'da neden edilmediği yolundaki bir soru üzerine de Güler, ''Sağlık Bakanlığı ve pandemi kurullarının tavsiyesine göre kümelenme olmayan yerlerde tatilin anlamı yok. Koruma tedbirlerinin sürdürülmesi yeterli. Pazartesi gününden itibaren tekrar bakacağız. Devamsızlık durumlarını kontrol edeceğiz. Kümelenme olan okullarda elbette ki lokal tatil tedbirlerini uygulayabiliriz ama hayatı devam ettirerek bunu sürdürmek lazım.'' İSTANBUL'DAKİ YAĞIŞLAR İstanbul Valisi Muammer Güler, dünden itibaren başlayan kuvvetli sağanak yağışın yarın da devam edeceğini belirterek, yağışın poyrazla birlikte fırtınaya dönüşeceğini söyledi. Güler, dün Çatalca'ya metrekareye 75 kilogram yağış düştüğünü, bugün de Kartal, Pendik ve Maltepe'de metrekarede 85 kilogram yağış görüldüğünü belirterek, ''Bu bölgeye ortalama 65 kilogram yağış düştüğünü hesaba katarsak 85 kilogram yağış, kuvvetli bir yağışa işaret ediyor'' dedi. Yağışların yarın da aynı kuvvette olmak üzere Pazartesi gününe kadar devam edeceğini, ondan sonra biraz hafifleyeceğini anlatan Güler, Kartal Devlet Hastanesi önünde su birikmesi nedeniyle E-5 kara yolunu TEM Otoyolu'na aktardıklarını bildirdi. Sultanbeyli Maltepe ve Kartal ağırlıklı olmak üzere 60'a yakın evin bodrumunu su bastığını ifade eden Güler, çalışmaların 24 saat esasına göre sürdürüldüğünü kaydetti. Su baskınına maruz kalacak bölgelerdeki vatandaşların uyarılara dikkat etmelerini isteyen Güler, hava sıcaklıklarında hissedilir derecede meydana gelen düşüşün grip salgınını tetikleyeceğini söyledi.
623061
Facebook'a 711 milyon dolar ödeyecek
California'da görülen davada, Facebook'un Wallace'ın gönderdiği spamlar (reklam amaçlı istenmeyen e-posta) ve mesajlar sayesinde Facebook kullanıcılarının hesaplarına izinsiz olarak sızdığına yönelik şikayeti haklı bulundu. Facebook yetkililerinden Sam O'Rourke, sitenin resmi blogundaki açıklamasında, "bu tazminatın büyük kısmını alabileceklerini sanmadıklarını, ancak bunun bu tür suçları işleyenler için caydırıcı olacağını düşündüğünü" ifade etti. Wallace hakkında California'daki federal savcının da karara itaatsizlikten dava açabileceği ve Wallace'ın hapis cezasına da çarptırılabileceği belirtiliyor. Wallace, başkanlığını yaptığı şirketin 1990'lı yılların sonuna doğru günde 30 milyon "spam" göndermesi nedeniyle "Spam Kralı" ve "Spamford" lakaplarıyla anılıyor. "Spam Kralı", geçen yıl da benzer bir davada MySpace sitesine 230 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edilmişti. AA
623329
Yerli telefonla 15 milyon dolar Türkiye'de kalacak
Yerli telefonla 15 milyon dolar Türkiye'de kalacak General Mobile'ın 20 milyon dolarlık yatırımla kurduğu cep telefonu üretim tesislerinde, yılda milyon cep telefonu üretilecek. Gençcell Yönetim Kurulu Başkanı Necati Genç, “Üretimin Çin yerine Türkiye'de gerçekleşecek olmasıyla, yurtdışına, 15 milyon dolarlık daha az döviz çıkışı gerçekleşecek” dedi. MELİH BAYRAM DEDE General Mobile ve Anel Grup'un Ümraniye'de kurduğu cep telefonu üretim tesisi bugün Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından açılacak. Açılıştan önce basın mensuplarına açılan üretim tesisinde, yılda milyon cep telefonu üretilmesi hedefleniyor. 20 milyon dolarlık yatırımla kurulan 7500 metrekarelik tesislerde üretilecek cep telefonları, Türkiye'nin yanı sıra, Avrupa, Rusya, Güney Afrika ve Türkiye'ye komşu ülkelere ihraç edilecek. “15 MİLYON DOLAR TÜRKİYE'DE KALACAK” Gençcell Yönetim Kurulu Başkanı Necati Genç, cep telefonu üretimini General Mobile ile birlikte gerçekleştirecek olan Anel Grup'un, 1891 çalışanı olan ve 2008 cirosunu 205 milyon dolarla kapatan bir şirket olduğunu söyledi. Anel Grup'un Ümraniye'deki tesislerinde halen Alcatel, Nortel, Ericsson, Aselsan, Mikes, Havelsan, Arçelik, Airties ve Fujitsu için üretim yapılıyor. Anel Grup'un General Mobile ile birlikte kurduğu cep telefonu üretim tesislerinde, 145 kişiye iş imkanı sağlanacağını belirten Gençcell Yönetim Kurulu Başkanı Necati Genç, “Üretimin Çin yerine Türkiye'de gerçekleşecek olmasıyla, yurtdışına, 15 milyon dolarlık daha az döviz çıkışı gerçekleşecek. Bu işbirliğiyle, SGK, Kurumlar Vergisi gibi kalemlerden devlete 19 milyon dolarlık ilave gelir sağlanmış olacak. Tesisler, günde 1000 telefon üretim kapsitesine sahip. Kapasite daha sonra artırılacak.” dedi. DEVLETTEN TAM DESTEK Genç, “Tasarım dahil A'dan Z'ye ürünün sahibi General Mobile şirketi. Bu işbirliğiyle, daha hızlı ve esnek ürün sunma imkanı elde edilecek. Türkiye'de cep telefonu üretimi konusunda teknolojik birikim oluşacak. Daha hızlı ve komple servis olanağı sağlanacak. Uzakdoğu yerine Türkiye'de üretim yapılarak maliyetlerde yüzde 10 avantaj sağlanacak.” şeklinde konuştu. Türkiye'de üretime geçme konusunda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer'den büyük destek gördüklerini belirten Genç, “Onların geliştirdiği sistemler sayesinde bu gerçekleşti” dedi. İLK PARTİ MAL SIRBİSTAN'A Bu iş modelinin Türkiye'de emsal teşkil edeceğini söyleyen, Gençcell Yönetim Kurulu Başkanı Necati Genç, “Lojistik merkezimiz Dubai üzerinden çevre ülkelere satış yapıyoruz. Hedefimiz, ürettiğimizin yüzde 50'sini ihraç etmek. Bir ay sonra ihracatımız başlıyor. İlk parti ürün Sırbistan, Azerbaycan, Rusya ve Ukrayna'ya gidecek.” şeklinde konuştu. LOJİSTİK MERKEZ DUBAİ YERİNE İSTANBUL Gençcell Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Gölcü, General Mobile'ın bugün New York'ta AR-GE merkezi bulunduğunu ve yakında zaman önce de Türkiye'de AR-GE merkezi kurulduğunu hatırlatarak, Türkiye'de üretim yapma kararını nasıl aldıklarını anlattı. Gölcü, “Dubai'de lojistik merkezimiz var. Bu merkezi buraya kaydırıp, Türkiye'de üretim yaparak, buradan bölge ülkelerine ürünleri dağıtma kararı aldık. Şu anda Avrupa'da bir distribütör vasıtasıyla tüm ürünlerimiz dağıtılıyor. Öte yandan Çin'de de üretim devam ediyor.” dedi. EN ÇOK ÇİFT HATLI TELEFON TÜRKİYE'DE General Mobile'ın 2006 yılında Gençcell distribütörlüğünde Türkiye pazarında yer aldığını ve çift hat cep telefonu pazarına ilk giren oyuncu olduğunu belirten Gölcü, “Şu an dünyada en çok çift SIM kartlı cihaz satılan ülke Türkiye. Bu trend dünyada da yayılıyor. Amerika pazarına ilk çift SIM kartı sokan şirket biz olduk” şeklinde konuştu. Microsoft ile işbirliği yaparak, dünyanın ilk Windows işletim sistemli çift kartlı ürününü hayata geçirdiklerini hatırlatan Gölcü, ilk çift hatlı ve 3G'li cep telefonunun da General Mobile tarafından üretildiğini söyledi. General Mobile ürünleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yapılan testlerden başarıyla geçtiği ve sağlık standartlarına uygunluğu kanıtlandı. Q1 modeliyle de çevre ödülü aldık.” dedi. YERLİ ÜRETİM YÜZDE 10 DAHA AVANTAJLI General Mobile'ın üretim üssü olarak Çin yerine Türkiye'yi geçmesinin maliyet avantajı sağladığını belirten Gençcell Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Gölcü, “Yaptığımız araştırmalarda, Türkiye'de cep telefonu üretmenin, yurtdışında üretip yaptırıp ithal etmekten yüzde 10 daha avantajlı olduğunu gördük. Ürünlerimizi Türkiye'de imal edebileceğimizi gördük ve çalışmalarımıza hız verdik. Burada üretebileceğimiz modelleri geliştirdik. Teknolojide bazı ilkleri de burada gerçekleştirebileceğimizi gördük.” dedi. 13 MİLYAR DOLAR DIŞARI GİTTİ Gençcell Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Gölcü'nün verdiği bilgiye göre, Türkiye'de 700 bin adet çift SIM'lı telefon satıldı. Gölcü, “Şu ana kadar 130 milyon adet telefon ithalatı yapıldı ve 13 milyar dolar yurtdışına gitti. Bu dövizin Türkiye'de kalması ve istihdam sağlanması ve genç vizyonu açık olan mühendislerin yapacağı çalışmalarla gözleri Türkiye'nin üzerine çekmeyi planlıyoruz.” dedi. 279 YERİNE 249 TL'YE ALINABİLECEK Türkiye'de ilk etapta General Mobile'ın piyasa değeri 279 TL olan DST500 modeli üretilecek. Bu ürün Türkiye'de üretildiği için, 279 TL yerine 249 TL'ye tüketiciye sunulabilecek. Arkasında Made In Türkiye yazacak. Tesiste DST800 modeli ise ilk etapta 50 bin adet üretilecek. Alüminyum kasaya sahip olan DST800, tasarım ve özellik olarak üst seviyede bir ürün. FENERCELL ÇIKINCA FENERBAHÇE ÇİFT SIM'E DÖNDÜ Fenerbahçe Spor Kulübü'nün taraftarları için özel tasarımla piyasaya sunduğu Fenerbahçe telefonlarını 2010'a kadar yapılan anlaşma gereğince General Mobile üretiyor. Gençcell Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Gölcü, “Fenerbahçe telefonları da artık Türkiye'de üretilecek. Fenerbahçe'nin yanı sıra, Galatasaray ve diğer takımlara da bu tesislerde üretim yapmak istiyoruz” konuştu. Fenerbahçe'nin ilk anlaşmada özellikle tel hatlı telefon istediğini ifade eden Gölcü, “Geçen sene özellikle tek SIM'li telefon isteyen Fenerbahçe, FenerCell çıkınca çift SIM'li telefon istedi.” dedi. MÜŞTERİ ÇAYINI İÇERKEN TELEFONU ONARILACAK Gençcell Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Gölcü, satış sonrası destek ve servis hizmetlerinin geliştirilmesi için de çalıştıklarını söyledi. Gölcü, “Erzincan'da çağrı merkezi ve servis noktaları açacağız. Sattığımız ürünlere en iyi hizmeti vermeyi hedefliyoruz. Türkiye'nin her yerinde müşteri çayını kahvesini içerken internet kullanırken ürününün onarımının yapıldığı konsept servis noktaları açıyoruz.” dedi. CEP TELEFONU ÜRETİMİ NASIL BİR SÜREÇ? General Mobile cep telefonlarının tüm tasarım ve yazılımları Türkiye'de yapılıyor. Bu süreçte, şirketin ABD'deki AR-GE merkeziyle, İstanbul'daki AR-GE merkezi koordineli çalışıyor. Cep telefonlarından en önemli değeri tasarım, yazılım ve satış sonrası hizmet oluşturuyor. Üretimde kullanılan parçaların pek çoğunun dünya genelinde birkaç üreticisi olduğu için pek çok üretici, aynı şirketlerden alım yapıyor. Cep telefonunun kutu tasarımı, baskını ve kutu içindeki malzemeler Türkiye'den tedarik ediliyor. Cep telefonunun ana kartı üzerinden tüm parçalar ve kalıplar dışarıdan geliyor. Daha sonra ana kartlar üzerine son teknoloji makinalarla bu parçaların montajı yapılıyor. Pek çok üründe olduğu gibi, ekranlarda da dünya genelinde belli başlı üreticiler olduğu için, ürünün ekranı da dışarıdan alınıyor. Ürünün mühendislik kontrolleri, montajı ve testleri Türkiye'de yapılıyor. Cep telefonunda asıl gelir sağlayan değer, ürünün tasarımın ve yazılımında. “TÜRKİYE'DE ÜRETİM TORTU BIRAKIR” “Neden Türkiye'de üretiyorsunuz Çin'den alsanız daha uygun olmaz mıydı?” şeklindeki bir soru üzerine, Anel Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Çelikel, şöyle cevap verdi: “Burada her üretilen bir şey bize tortu bırakıyor. Burada yapılan her şey, bize değer katıyor ve özgüveni artırıyor. Türkiye'de aşağılık kompleksi var. Ford fabrikası kurduk alay ettiler bizimle. Sonra bunun yan sanayisi gelişti. Ufak ufak yan sanayi ile başladık derken şu an Ford Türkiye'de tamamen üretime geçti. En kolayı yurtdışında yapmak, çok da kâr edersiniz. Müşteri yabancı bir marka almanın mutluluğunu yaşar. Ama asıl amaç bu değil.” “ÇİN EFSANESİNE HİÇ İNANMADIM” Şu an dünyanın üretim üssü durumunda olan Çin'e farklı bir açıdan yaklaşan Çelikel, “Çin efsanesi yaratıldı, ben buna baştan beri inanmadım. Şu an Çin'de devletin desteği azalmaya başladı ve tepetaklak gitmeye başladı.” şeklinde konuştu. “BİZDE YABANCI HAYRANLIĞI VAR” General Mobile'ın Türkiye'de üretim kararından çok memnum olduklarını ifade eden Çelikel, “Burada General Mobile'ın alkışlanması gerekiyor. Bu süreçte, sorun çıkar mı, tabii ki çıkar. Buna hoşgörülü olacağız. Bizde yabancı hayranlığı var. Birbirimizde karşı neden bu kadar hoşgörüsüzüz. Biz yurtdışında üstlendiğimiz farklı projeler yapıyoruz, gelen bir malzeme Türk Malı mı diye bakıyorum. Türk Malı bir malzemeyse gurur duyuyorum. Ben General Mobile'ı gördüm. Yürekli insanlar. Böyle bir grupla birlikte olduğum için çok mutluyum.” dedi. CEP TELEFONUNDA İLK SERİ ÜRETİM Anel Grup şirketlerinden AnelTech'in Yönetim Kurulu Üyesi Suat Baysan da, Türkiye'de daha önce Aselsan, Raks ve Netaş'ın cep telefonu ürettiğini hatırlatarak, “İlk seri üretime geçen cep telefonu General Mobile olacak. 20 milyon dolarlık bir yatırımlar üretim tesisleri kuruldu. Dizüstü bilgisayardan cep telefonuna kadar farklı ürünleri bu tesislerde üretebiliyoruz. Bu süreçte, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer'den çok ciddi destek gördük.” dedi. ANDROID'Lİ ÜRÜNLER ARTACAK General Mobile, Türkiye'de Google'ın işletim sistemi Android'li ilk ürünü piyasasa sunmuştu. General Mobile, Türkçe, İngiliili ve Almanca Android Uygulama Mağazası'nın da yakında açılacağını söyledi. Şirket, Google'la Android için 1.5 yıl önce anlaşma yapmıştı. Şirket yetkilileri, Android'in açık kaynak kodlu bir işletim sistemi olduğu için, Türk insanının kullanım alışkanlıklarına göre özelleştirilmeye çok uygun olduğunu belirtiyor. Türk kullanıcıları, cep telefonunda daha büyük fontlar istiyor. Örneğin ABD'de kullanıcılar sert tuşu severken, Türkiye'deki cep telefonu kullanıcıları yumuşak tuşlu ürünleri seviyor. ENGELLİLER İÇİN TELEFON SIRADA Ulaştırma Bakanlığı'nın bir çalışması olan ve engellilere uygun cep telefonu Gören Göz Projesi'ndeki telefonların üretimi için de General Mobile'ın adı geçiyor. Bu arada, Türkiye'de üretime geçileceğinin duyulmasının ardından General Mobile'a teklifler gelmeye başlamış. Çin'den çift hatlı ürünler getiren bir şirket, burada üretilen ürünlerle ilgileniyor. 31.10.2009 BİLİŞİM
623545
Piyasaları yıkan 10 neden
Piyasaları yıkan 10 neden 31 Ekim 2009 Cumartesi, 09:46 HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ ABD ekonomisin yüzde 3.5 oranında büyümesi krizden çıkışın sinyali olarak görülmedi, dünya borsalarında satış baskısı İMKB’de yüzde 3.5’lik düşüşe neden oldu. Sadece İMKB değil, Bovespa ve Rusya borsası da yüzde 3’e yakın değer kaybetti. Dow Jones yüzde 2.5 oranında düştü. Avrupa borsaları yüzde 2’nin üzeride kayıplarla kapattı haftayı. İMKB’deki şok düşüşün en büyük nedeni dış borsalardaki bozulma. ünkü önceki gün ABD’den gelen büyüme rakamlarını etkisiyle güne yükselerek başlayan İMKB, öğleden sonra vadeli piyasalarda ABD endekslerinin düşüşe geçmesiyle rekor oranda düşüş kaydetti. Bu arada, güne gevşeme eğilimiyle başlayan dolar, kapanış saatlerinde 1.51 seviyesine ulaştı. ABD borsaları ise kişisel harcamalar ve tüketici güvenindeki düşüşün ekonominin büyümeye dönmesiyle oluşan iyimserliğe zarar vereceği beklentisiyle Perşembe günkü yükselişinin tamamını haftanı son günü geri verdi. CIT Group'un giderek iflasa yaklaştığına dair artan endişeler de piyasada baskıya neden oldu. İŞTE BORSALARI SARSAN 10 NEDEN 1- ABD’de kişisel harcamalar ve tüketici güvenindeki sert düşüş 2- Artmaya devam eden işsizlikle ilgili kaygıların artması 3- CIT Grubu’un giderek iflasın eşiğine gelmesi 4- Uzun süredir hiç düşmeden yükselen piyasalarda kar satışlarının artması 5- Üçüncü çeyrek bilançolarla ilgili beklentilerin sona ermesi 6- Erken seçim söylentilerinin gündeme gelmesi 7- IMF ile beklenen anlaşmanın kısa vadede hayata geçirilmeyeceği görüşünün ağırlık kazanması 8- Bono piyasasında faizlerin dip seviyeye geldiği beklentisiyle yabancıların tahvil satması 9- Yabancılara yönelik stopaj kesintisiyle ilgili gelişmelerin belirsizliğin koruması 10- Dövize olan talebin artması ve fiyatlardaki yukarı hareket sinyali
624107
Cindoruk, Ergenekon'u savundu
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Cindoruk, Ergenekon'u savundu Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, 'Bugün Başbakan Silivri'de savcı, vergi hukukunda yargıç haline gelmiştir. Var mı böyle bir şey? Bu Türkiye'ye yakışıyor mu? Silivri kampında tutuklu bulanan sanıklar için üzülüyorum. Bir avukat olarak üzülüyorum. Onlara yapılan haksızlık, devletimizin ayıbıdır. kampın çabucak boşaltılmasını diliyor ve bekliyorum.' dedi. ANKARA (A.A) Atatürk Spor Salonu'nda yapılan DP 6. Olağanüstü Büyük Kongresinde konuşan Cindoruk, Anavatan Partisi Genel Başkanı Salih Uzun ile iftihar ettiğini belirterek, yeni bir siyaset adamı ortaya çıktığını ifade etti. Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'a da teşekkür eden Cindoruk, 'Olmaz diyorlardı. Oldu İşte. Partiler anlaşmaz diyorlardı, işte DP' diye konuştu. Türkiye'nin yeni bir seçeneğe ihtiyacı olduğunu dile getiren Cindoruk, iktidar olunca ilk olarak 20 bin kişilik bir kapalı spor salonu yapacaklarını söyledi. ANAVATAN'ın kapatılmadığını, demokrasi kervanına katıldığını anlatan Cindoruk, Hükümetin'in 'açılım çalışmalarını' eleştirdi. Cindoruk, şöyle konuştu: 'Bu açılımla uğraşmasınlar. Açılım dediler, dağdan gelen bir gerilla müfrezesine yenik düştüler. Şehit anaların, babaların, gazilerin acıları üstüne acı koydular. Ama bütün meseleleri kapsayan, demokratik hakları olgunlaştıran devletin hakkını üstün tutan hukukun devletini kursaydık bu açılıma gerek yoktu.' Hükümetin 'Komşularımız ile sıfır ihtilaf' politikasına işaret eden Cindoruk, 'Vatandaş arasındaki ihtilafın ayyuka çıktığını' savundu. Siyasi hukukun gereği olan bütün meselelerin çözülebileceğini vurgulayan Cindoruk, şunları söyledi: 'İş ki niyet olsun, art niyet olmasın. İş ki devleti yönetenler, verecekleri kararlarda önceliği kendi yararları kendi seçim çıkarları için kullanmasın. Bu partinin dikkat etmesi gerekiyor. Bugün bu ülkeyi kim idare ediyor. Bugün ülkeyi bir Başbakan idare ediyor. Türkiye'de başbakanlık rejimi var. Gün geliyor, 130 milletvekilini aday göstermeyip kapının önüne koyuyor, bakanları kapının önüne koyuyor. Ve ne derse oluyor. Bu açıkça söylüyorum, bir derebeylik idaresidir, monarşidir, krallıktır. Bu partinin görevi başbakanlık sistemine son vermektir. Dünyada başbakanlık sistemi yok ama bizim ülkemizde, bu Başbakan kendi kendine başbakanlık sistemi ortaya koydu. Tam demokrat olacağız. Ne çeyrek demokrat, ne yarım demokrat; tam demokrat olacağız.' 'DEVLETİN VERGİ DAİRELERİNE BASKI KURDUĞU BİR DÖNEM' ANAVATAN ve DP arasındaki birleşmeyi tarihin yazacağını vurgulayan Cindoruk, 'Yazarken de diyecek ki, Türkiye'nin birleşmesi, buluşması, barışması için iki parti bir araya geldiler ve her türlü duyguları bir kenara bırakarak devlet millet için bu büyük işbirliğini kurdular.' dedi. 'Bizim cumhuriyetimiz gelişmeci bir cumhuriyet olmalıdır' diyen Cindoruk, şöyle konuştu: 'Yargıyla kavga, yargıdan sonra askerle kavga, askerden sonra öğretim üyeleriyle, basınla kavga... Böyle bir sıkıntılı dönemde Türkiye, elbette iç boşluğunu aşmak zorundadır. Devletin vergi dairelerine baskı kurduğu bir dönemi siyasi hayatımda görmedim. En azından mali, iktisadi tedbirlerle devlet haksız rekabeti önleyici tedbir almalıydı. Devlet, ağırlığını, baskısını vergi dairesine, ticari alana taşırsa, kayıt dışına kayan bir büyük ticari alanla karşılaşırsınız. Bunların hepsinin faili bellidir. Bütün sıkıntıların kaynağında fail Başbakandır. Başbakan, kendi partisini, basını, muhalefetini hiçe sayarak Türkiye Cumhuriyetini hatalı bir şekilde, kişisel bir şekilde idare ediyor. Bir kral, bir monark gelecekse cumhuriyete, demokrasiye ne ihtiyaç var. Başbakan, Pakistan ziyaretinde bir özlemini diye getirdi. Pakistan parlamentosu yasaları ittifakla çıkarıyormuş. Bir demokrasinin karşıtı ittifaktır. Siz ittifak özentisi içindeyseniz, demokratik değilsiniz. Eğer Pakistan'a özeniyorsanız, gidin Pakistan'da başbakanlık yapın.' ERGENEKON DAVASI 'Hükümetin insan haklarına saygısız olduğunu' da savunan Cindoruk, şunları kaydetti: 'Bugün Başbakan Silivri'de savcı, vergi hukukunda yargıç haline gelmiştir. Var mı böyle bir şey? Bu Türkiye'ye yakışıyor mu? Silivri kampında tutuklu bulanan sanıklar için üzülüyorum. Bir avukat olarak üzülüyorum. Onlara yapılan haksızlık, devletimizin ayıbıdır. kampın çabucak boşaltılmasını diliyor ve bekliyorum. Mehmet Haberal'dan terörist yaratanlar, gerilla müfrezesini karşıladıkları zaman ızdırap duymadılar mı? Mehmet Haberal'dan terörist olur mu? Mustafa Özbek'ten terörist olur mu? Onlar bu vatanın şanı şerefi. Onlar daima demokrasi için çaba sarfetmişlerdir. Mustafa Balbay'dan, Tuncay Özkan'dan terörist olur mu? Olursa bir hukukçu, parti başkanı olarak bunların delillerini istiyorum. Bu kampın en önemli sıkıntısı şu: Beşiktaş'taki bir ağır ceza mahkemesi ikiye bölünüyor. Bir bölümü otomobiline biniyor, Silivri'ye gidiyor. Mahkeme binadan ayrılmaz. Mahkeme binası mahkemelerin kabesidir, onu bölemezsiniz. Eğer onu yaparsanız, işte Diyarbakır'daki hakimi gerillanın ayağına götürürsünüz.' DP Genel Başkanı Cindoruk, geçmişte yarış içinde olan iki partiyi birleştirdiklerini vurgulayarak, 'Ey Türk vatandaşları, ey sevgili cumhuriyet çocukları! Gelin, laik demokrat Türkiye için barışan Türkiye ortaya koyun. Bu büyük bir hadisedir. Bu coşkulu kongremizle, ruhumuzla, aklımızla duygularımızı bir yana bırakarak her türlü uzlaşmayı sağlayan tavrımızla, demokrasi için birlik olalım. Onun altına 'ıslak imzamızı' atıyoruz. Ve imzanın üzerine de kıratın mührünü basıyoruz. Gelin merkezde buluşalım. Bu merkez, şehir merkezi gibidir. Solculara da sağcılara da açıktır. Bulvarlar, caddeler... Hepsi şehir merkezine çıkar.' diye konuştu. NOTLAR ANAVATAN 10. Olağan Büyük Kongresi'nin başlamasının ardından gösterilen belgeselde, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Hüsamettin Cindoruk ve Salih Uzun'un görüntülerine yer verildi. Belgesel sırasında kongre salonunu dolduran partililer, en çok ilgiyi eski Başbakanlardan Tansu Çiller'e gösterdiler. İki partinin bütünleşme kongresine, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, eski Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan, DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Erçelebi, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcıları Ertan Yülek ve Şeref Malkoç da katıldı. DP 6. Olaganüstü Büyük Kongresinde, ANAVATAN ile birleşme çalışmaları nedeniyle parti tüzüğünde yapılacak değişiklikler için Tüzük Komisyonu oluşturuldu. Kongrede ayrıca, yeni oluşumun parti programı da Program Komisyonu tarafından ele alındı. Tüzük Komisyonun çalışmasını tamamlamasının ardından değişiklikler delegelerin oy birliğiyle kabul edildi. Bu arada, konuşmaların yapıldığı platforma KKTC ve Azerbaycan bayrakları asıldı. 31.10.2009 POLİTİKA
623565
Güzellik yetersiz bir şey
Güzellik yetersiz bir şey Ebru Şallı, güzellikle ilgili söylediği sözlerle bu haftanın en çok konuşulanları arasına girdi. Ders verdiği pilates salonunda gelen bir soru üzerine “Şişman olan ‘ben güzelim’ dememeli!”, “Hiçbir erkeğin kilolu kadından hoşlanacağını sanmıyorum” dediği yazılıp çizilmeye başlanınca büyük tepki topladı. Çok katılımlı bir tartışma çıktı ortaya. Gerek televizyon programları ya da yazarların köşelerinde gerekse sokakta çokça konuşuldu. “Sözlerim yanlış anlaşıldı” diyen Ebru Şallı’yla hem tartışmaya sebep olan güzellik kavramını, hem de yaşamını konuştuk. Sorduğumuz pek çok soruyu “Ben öyle demedim” sözleriyle yanıtlamaya başladı. Bu kez yeni bir soru çıktı ortaya: “Yanlış mı ifade ediyordu kendisini, yoksa yanlış mı anlaşılıyordu?” Bu konuya da isyan ediyor Şallı: “Çomak sokup dibe çekmek istiyorlar. Bazı insanlar bununla besleniyor. Bu tarz şeyleri hak etmiyorum.” Kilolu kadın ben güzelim dememeli mi? Siz bu sözlerinizin arkasında duruyor musunuz? Ben söz konusu cümleleri kurmadım. Konu pilatesti. Birdenbire konu nasıl güzellik ve çirkinliğe geldi açıkçası anlamadım. Pilates merkezinde “Şişmanlar da pilates yapabiliyor mu?” diye soruldu. Sonra biri “Şişman kadın mı güzeldir, zayıf kadın mı?” diye sordu. “Eğer sağlıklıysa tabii ki zayıf kadın daha estetik görünür” dedim, “Çünkü kilolu olmak sağlık açısından da iyi değil, giydiğini de yakıştıramaz.” Bu kadar büyüyüp negatif hale nasıl getirildi, nasıl böyle dallanıp budaklandı anlayamıyorum. İnsanlar ne kadar da meraklıymış bir olayı skandal haline getirmeye. Peki ya güzellik kriteriniz nedir? Bir insanın güzel olması için illaki zayıf olması mı gerekir? Bende zayıflık takıntısı yok. Keza zayıf kadın çirkin de olabilir. Kilolu kadın daha güzel, daha çekici olabilir. Bana göre öyle bir kriter yok. Önce sağlık önemli. 50 kiloysam, sağlıklıysam, spor yapabilecek, düşünecek, üretebilecek gücü bulabiliyorsam, işime iyi konsantre olabiliyorsam sağlıklıyım demektir. Zayıf ya da kilolu olup enerjini yitiriyorsan orada bir sorun vardır asıl. Son zamanlarda en çok bu güzellik tanımı konuşuluyor. Sağlık dense kabul edilebilir belki ama güzellik farklı bir konu. Bir de “Erkekler kilolu kadınlardan hoşlanmaz” demişsiniz. Bir kadın kendini erkeğe beğendirmek için mi uğraşmalı? Öyle bir ifade kullanmadım. Lastik gibi herkes farklı yere çekti. Söylemek istediğim bu değildi. Sonuçta insanların uzun ya da kısa olması, yüzünün çirkin ya da vücudunun kilolu olması kişiseldir. Beni ilgilendirmez. Ama benim işim bu. İnsanları zayıflatıyorum. Kendi programımda özellikle doktorları konuşturarak sağlıklı, dengeli beslenmeyi ve pilates yaptırmayı misyon edindim, bu şekilde ilerliyorum. Çok farklı bir şeyden bahsediyordum. Kilolu olmak, çoğu zaman ciddi sağlık sorunları da çıkarıyor. Peki kilolu olmanın tanımı, sınırı nedir? Bana göre de siz çok zayıfsınız. Herkesin sağlıklı olduğu, kendisini iyi hissettiği kilo önemlidir. Doktor kontrolünde sorun yoksa ve gücün yerindeyse 50 kilo sağlıklıdır. Bir başkası için de bir başka rakam geçerlidir. Kadınlar belli bir kilonun altına düştüğünde regl bile olamıyor. Kadınlıklarını kaybediyorlar, hormonları değişiyor. Kendini iyi hissettiği belli bir sınırın üzeri sağlıklıdır. Aksi halde güzel de görünmezsiniz zaten. Ben harcadığım efora göre, hissettiklerime göre iyi bir kilodayım. İstesem çalışmayabilirdim Güzel, bakımlı, zayıf olmak gibi konularla gündeme geliyorsunuz. Nasıl bir yaşantınız var, merak ediyorum. Bir şekilde üretmek ve bunları insanlarla paylaşmak mutlu ediyor. İstesem çalışmayabilirdim. Güzel bir evliliğim var, çocuğum oldu, bir aile yaşantısı içine girdim. Aile hayatını da, çalışmayı ve üretmeyi de çok seviyorum. Açıkçası kendi halimde, sakin bir insanım. Hayata pozitif bakmayı ve gülmeyi severim. Fedakar mısınız? Aile olunca fedakar da olmak gerekiyor. Öncelikler değişiyor zaten. Hayatınızda büyük fedakarlıklar yapmak durumunda kaldınız mı? Eskisi gibi uçağa atlayıp defileden defileye gidemiyorsunuz. Yıllarca bu şekilde yaşadık. 15 yıldır bu işin içindeyim. Hep böyle bir tempoda çalışmıştım modellik yaparken. Evlilik olunca bir düşünüyorsun, çocuk olunca üç düşünüyorsun. Çünkü programı ve hayatı sana bağlı olan bir insan var ve bu çok büyük bir sorumluluk. Çocuk sahibi olmak insanı büyüten ve olgunlaştıran bir şey. Dünyanın en güzel şeyi ama çok da zor. Elimden geldiğince ona göre planlıyorum. Güzellik gelip geçici Sunuculuk, oyunculuk, modellik, pilates programı Peki mesleğiniz olarak hangisine tutunuyorsunuz? Türkiye güzeli oldum. Modellik ve sunuculuk yaptım. Şimdi pilates eğitmeniyim. Yemekle de ilgiliyim. Oyunculuk pek olmadı hayatımda. Çok zor bir iş. Zaman mefhumu yok. Yapanlara çok büyük saygı duyuyorum. Güzellik bir meslek gibi mi sizin için? Güzellik çok yetersiz bir şey aslında, biliyor musunuz? Gelip geçici. Belki bir yıl sonra ya da yaşlanınca güzel olmayacağım. zaman da kendime eklediğim donanımlar kalacak geriye. Televizyonda iki yıldır günde üç saat program yapıyorum. Kolay değil, dolu dolu bir program hazırlamak. Bunu sadece güzel olduğum için yapmıyorum. Güzel olduğum için de izlemiyor insanlar. Bir araç mı güzellik? Güzellikle bir yere kadar bir şey yaparsın. Eğer ağzından çıkanlar kimsenin ilgisini çekmiyorsa, kimseye dinletemiyorsan başarılı değilsen, hatta açık konuşmak gerekirse zeki değilsen orada bitiyor, kalıcı olmuyorsun. 31 Ekim 2009
623991
Sakarya'da başörtüsü için 216. buluşma
Açıklama, “fikir, inanç ve ifade özgürlüğü”nün tanınması ve “temel hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engellerin kaldırılması yolunda, hedefe ulaşıncaya kadar onurlu bir şekilde mücadeleye devam edileceği vurgulanarak başladı. Hak ihlalleriyle ilgili örnekler verilerek devam edilen açıklamada "Yıllardır, platform olarak, “Başörtüsüne Özgürlük” için basın açıklamalarında bulunuyoruz. Adı “Demokratik Açılım” diye ilan edilen bir yapılanma içinde, özgürlüklerin en başında gelen “düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü”ne yer verilmiyor ve hala başörtüsü sebebiyle inançlı insanlar eğitimden, çalışma hayatından çıkartılmaya çalışıyorsa, orada bir samimiyetsizlik var demektir." ifadelerine yer verildi. Açıklamayı Vahdet Vakfı adına Yunus Arslan'ın okuduğu eylemde "Örtüne, inancına ,kimliğine sahip çık", "Direniş 5. yılında, zillet bizden uzaktır" pankartları taşınarak, "Direne direne kazanacağız "sloganı atıldı.
623589
Fişi çekip kızlarını öldürdüler
Fişi çekip kızlarını öldürdülerLösemili kızlarından umudu kesip, "O bizim için artık öldü" diyerek solunum cihazını devre dışı bıraktılar 31.10.2009 09:56Serhat ALAATTİNOĞLU Mustafa ŞEKEROĞLU/AHT İSTANBUL’da yıldır lösemi tedavisi gören Bitlisli Meryem Topçu (22), bir hafta önce Okmeydanı Hastanesi’ne yatırıldı. Solunumcihazına bağlanan evli ve bir çocuk annesi genç kadının tedavisi sürerken aile “Nasıl olsa ölecek, son günlerini evde geçirsin” diyerek hastaneden çıkarmak istedi. 100’e yakın aşiret üyesi hastane önünde toplanıp doktorlara baskı uyguladı. Ancak doktorlar bu isteğe karşı çıktı. Genç kadın, dün sabah durumu ağırlaşınca Acil Dahiliye Servisi’ne nakledildi. Saat 15.30 sıralarında servise giren kadın doktor N.D., “Odasına girdiğimde solunum cihazının bağlantı hortumunun yerinden çıkarılmış olduğunu gördüm” diyerek ölümün şüpheli olduğunu ve araştırılmasını istedi. Hastaneye gelen Olay Yeri İnceleme ekipleri, cihazlarda parmak izi incelemesi yaptı. Cinayet Masası ekipleri de hastaneye geldi. Solunumcihazının bazı parçaları incelenmek üzere laboratuvara götürüldü. Genç kadının annesi ve 10 yakını gözaltında Meryem Topçu’nun tedavi gördüğü odaya giren doktor, “Solunum cihazının bağlantı hortumu yerinden çıkarılmıştı ve genç kadının yakınları başında Kuran okuyordu” diye ifade verince, savcılık talimatıyla Topçu’nun annesi ile biri erkek 10 yakını gözaltına alındı. 2006 yılında evlenen ve 1.5 yaşında Yaren isimli kızı olan Meryem Topçu’nun kocasının da olayla ilgili ifadesinin alınacağı belirtildi.
624452
"Ulusa Sesleniş"te Açılım Vurgusu
: "Ulusa Sesleniş"te Açılım Vurgusu Demokratik açılım için, "Bu toplumsal tazelenme, bilinçleme açılımıdır" diyen Başbakan, "İşi şova dökenler, öfkeleri kışkırtanlar var" dedi. Yayına Giriş: 31.10.2009 20:32:45 Güncelleme: 31.10.2009 20:32:45 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılım sürecinin toplumsal bir tazelenme ve bilinçlenmenin açılımı olduğunu söyledi. Başbakan "eve dönüş"le ilgili, "İşi şova dökenler, bu ülkenin yıllar yılı yaşadığı acıları istismar edenler; öfkeleri, nefretleri, ön yargıları kışkırtanlar da var" dedi. "Bu Bir Sevgi ve Barış Açılımıdır" "Ulusa Sesleniş" konuşmasının iç politika başlığında demokratik açılım sürecine değinen Başbakan Erdoğan, "Bu açılım bir sevgi açılımıdır, bir barış açılımıdır. Bu toplumsal bir tazelenme açılımıdır, bilinçlenme açılımıdır" diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti: "Şimdi hepimiz yavaş yavaş aynı kavilde toplanıyoruz. Eksik olan neyse 'birlikte bulalım, tamamlayalım' istiyoruz. Yanlış olan neyse 'irademizi koyalım, düzeltelim' diyoruz. 'Türkiye, kayıp yıllarına yenilerini eklemesin, daha fazla can, daha fazla kan kaybetmesin' diyoruz" "Sorunu Görmeyenler Var" Sürecin başarısı için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğine vurgu yapan Başbakan Erdoğan, sürece katkı vermeyenleri de eleştirdi. Başbakan şöyle konuştu: "Bu ülke meselesine layıkıyla sahip çıkmayanlar da var. Ortada bir sorun var mı kardeşim, var. Öyle ise bu sorun için, bunun ortadan kaldırılması için sadece hükümet mi çalışacak. Hükümetin dışında buna katkıda bulunması gerekenler olmayacak mı? Ama bir de buna perde çekenler, perde koyanlar var. İşte onu da gidermek için olayı milletin vekillerinin olduğu yere taşıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne. Ne olursa olsun orada da adımımızı atacağız. Söyleyecek sözü olanlar varsa onlarda orada söylesinler. Çünkü ondan sonra süreci 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarında sürdüreceğiz, halkımızla bütünleşerek sürdüreceğiz." "Süreci Kösteklemeye Çalışanlar Var" Süreçte önemli bir dönüm noktası olan bazı PKK'lıların Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye girişleri sırasındaki görüntüleri bir kez daha eleştiren Erdoğan, "Tabii ki daha da üzücü olan bu birlik beraberlik açılımını kösteklemeye, aklıselimi ortadan kaldırmaya, hatta süreci provoke etmeye, tahrik etmeye yeltenenler de var. Maalesef yaptıklarıyla, hal ve tavırlarıyla, söyledikleriyle bu süreci baltalayanlar da var" dedi. "Herkesi Sağduyulu Davranmaya Davet Ediyorum" Başbakan, süreçle ilgili olarak bir kez daha sağduyu çağrısı yaparak, şunları söyledi: "Herkesi aklıselim çerçevesinde hareket etmeye, sağduyulu davranmaya, bilinçli olmaya davet ediyorum. Türkiye meselelerinin üstüne cesaretle gidemediği için hem çok vakit kaybetti, hem de çok ağır bedeller ödedi. Türkiye, nice nesillerini, çözülmeyen, çözülemeyen bu kronik meselelerine kurban etti. Artık boşa harcanacak tek bir günümüzün, feda edilecek tek bir insanımızın olmadığını kavramak durumundayız."
624156
DTP, yeni strateji belirleyecek
DTP Eş Genel Başkanı Emine Ayna başkanlığında Bağlar Belediyesi Konferans Salonu'nda yapılan toplantıya DTP il başkanları, belediye başkanları ve il genel meclis başkanları katıldı. Toplantıda demokratik açılımla Kürt sorununun çözümü konusunda yaşanan gelişmeler ve önümüzdeki dönem yapılacak çalışmalara ilişkin yol haritasının belirlenmesi bekleniyor. Toplantıda Türkiye'ye gelen PKK'lılarla ilgili DTP'nin bundan sonra sergileyeceği tavrın ne olacağı belirlenecek. Ayrıca önümüzdeki günlerde Avrupa'dan gelecek gruplarla ilgili DTP'nin İstanbul'da nasıl bir karşılama yapacağı, miting yapılıp yapılmayacağı karara bağlanacak. Basına kapalı gün sürmesi beklenen toplantının ardından açıklama yapılması bekleniyor.
623747
Sel suları E-5'i kapattı
Sel suları E-5'i kapattıİstanbul Anadolu Yakası'nda şiddetli yağış etkili oluyor. Kartal, Sultanbeyli ve Pendik tarafında çok sayıda ev ve işyeri sular altında kaldı. Kartal Cevizli mevkii'ndeki su baskını nedeniyle E-5 ulaşıma kapandı. Meteorolojinin, öğle saatlerinde yoğun yağış beklentisi konusunda uyarıda bulunduğu İstanbul'da, özellikle anadolu yakası şiddetli yağışın etkisi altında. Kartal, Sultanbeyli ve Pendik'te 60 kadar ev ve işyerini su bastı.Kartal Cevizli köprü altındaki su birikintisi nedeniyle çok sayıda araç mahsur kaldı. Buradaki su baskını nedeniyle E-5 ulaşıma kapandı. İSTANBUL'DA AŞIRI YAĞIŞ İstanbul Valisimuhammer Güler istanbul'da metrakareye 85 kg. yağış düştüğünü bildirdi. METEOROLOJİ'DEN İSTANBUL İÇİN UYARI İstanbul’da öğle saatlerinden itibaren çok kuvvetli yağış beklendiği bildirildi.Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan meteorolojik uyarıda, İstanbul il genelinde etkili olması beklenen çok kuvvetli yağışın, yarın sabah saatlerine kadar etkili olacağı kaydedildi.Vatandaşlardan ve ilgililerden ani sel, su baskını, sel ve yıldırım gibi olaylara karşı dikkatli ve tedbirli olmaları istendi. PAZARTESİ ETKİSİNİ KAYBEDECEK Meteoroloji İstanbul Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, İstanbul’da etkili olan kuvvetli yağışın Pazartesi gününden itibaren etkisini kaybedeceğini ve hafta ortasından itibaren poyrazla birlikte sıcaklıkların mevsim normallerine döneceğini bildirdi. Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dün öğle saatlerinde etkili olmaya başlayan ve bugün etkisini artırarak devam eden kuvvetli yağış ve fırtına uyarısının devam ettiğini belirterek, vatandaşların su baskını, fırtına ve toprak kaymasına karşı duyarlı olmalarını istedi. Bugün yağışların öğle saatlerinden sonra il genelindeki etkisini biraz daha arttıracağını bildiren Yıldırım, öğle saatlerine kadar İstanbul genelinde ortalama metrekareye 75-80 kilogram yağış düştüğünü söyledi. Mustafa Yıldırım, sabah saatlerine doğru yoğunlaşan yağışın Çatalca’da metrekareye 77, Terkoz’da 54, Şile’de 50 ve Kilyos’ta 28 kilogram olarak düştüğünü kaydetti. Pazartesi günüden itibaren yağışların etkisini kaybedeceğini dile getiren Yıldırım, şu bilgileri verdi: "Yağışlar, yarın Anadolu Yakası’nda etkili olacak, Pazartesi günü etkisini yavaş yavaş kaybederek aralıklarla devam edecek. Hafta ortasından itibaren etkili olan poyrazla birlikte hava sıcaklıkları mevsim normallerine dönecek. Bugün poyraz ve kuvvetli yağış uyarılarımız devam ediyor. Vatandaşların su baskını, fırtına ve toprak kayması konusunda dikkatli davranmaları gerekiyor. Önümüzdeki günlerde İstanbul için kar yağışı beklentimiz yok." Bu arada, kent genelinde dün öğleden sonra başlayan ve gece etkisini artıran yağışlar nedeniyle Sultanbeyli ilçesinde, çok sayıda ev ve iş yerini su bastı, oluşan su birikintileri nedeniyle bazı araçlar yollarda kaldı. E-5 kara yolu Kartal-Cevizli köprü altındaki su birikintisi nedeniyle araçlar güçlükle ilerlerken, trafiğin akışına kontrollü izin veriliyor. Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, baskınların yaşandığı yerlerde, su tahliyesi çalışmalarını sürdürüyor. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623845
Etkili yağış nedeniyle kanalizasyonlar patladı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Etkili yağış nedeniyle kanalizasyonlar patladı TRABZON Trabzon'da iki gündür aralıklarla etkili olan sağanak yağış sonrası kanalizasyonlar patladı. Mazgallardaki taşkınlardan dolayı, Pazarkapı Mahallesi'nde Piyasa Meydanı ve Kadınlar Pazarı civarındaki çok sayıda işyerini su bastı. Bölgede itfaiye ekiplerinin yanı sıra vatandaşlar da kendi imkânlarıyla suları tahliye etmeye çalışıyor. Öte yandan suların bastığı bir işyerinde bir şahsın elektrik akımına kapılması sonucu hastaneye kaldırıldığı öğrenildi. 31.10.2009 GÜNDEM
623644
TOKİ, PTT'ye kargo üssü kuruyor
2011'de hizmete girecek merkez sayesinde, posta koduna gerek duyulmadan, adresleri elle yazılan mektuplar da otomatik olarak el değmeden ayrıştırılabilecek. TOKİ'den verilen bilgiye göre, PTT Genel müdürlüğü için kurulacak Posta ve Kargo İşleme Merkezi'ne ilişkin ihale, Eylül ayında yapıldı. leyi, KDV hariç, 54 milyon 770 lira bedel ile Siyah Kalem mühendislik kazandı. Çatalca ilçesi (Hadımköy) Yassıören-Akpınar Sanayi Bölgesi'nde bulunan toplam 213 bin 555,41 metrekare alanda kurulacak merkezin, yaklaşık 60 milyon liraya mal olması, 400 günde tamamlanması öngörülüyor. Yapımına bu yıl başlanan merkezin 2011'de hizmeti girmesi planlandı. Verilen bilgiye göre, Japonya;dan getirilen ve TOKİ;nin yapımına başladığı binaya monte edilecek olan 'Otomatik Mektup Ayırma Sistemi' sayesinde, posta hizmetlerinde ''maksimum hız, minimum hata dönemi'' başlayacak. Böylece, 1986 yılında başlatılan posta kodu ile mektupların otomatik olarak ayrılması işlemi, posta koduna gerek duymayan 'Otomatik Mektup Ayırma Sistemi; sayesinde, 23 yıl sonra hayata geçirilmiş olacak. Yeni sistemde, bütün adresler, cadde, sokak, kapı numaralarına kadar işlenecek. Sistemin sahip olduğu adres veri tabanı sayesinde, el yazısıyla yazılan adresler bile anında okunarak otomatik olarak ayrıma tabi tutulacak. Yeni sistem sayesinde, toplu gönderilerin yüzde 80;lik kısmının yapıldığı İstanbul;da ayrımdan kaynaklanan zaman kaybı ortadan kalkacak. Şimdilik İstanbul;un Avrupa yakasına dönük olarak mektup ayrım işlemi yapacak olan sistem, programlanması durumunda 81 ili kapsayacak şekilde ayrım yapabilecek. AA
624140
16:14 KKTC'de domuz gribi vakaları nedeniyle bazı okullarda eğitime ara...
'de vakaları nedeniyle bazı okullarda eğitime ara... ’de görülmeye başlanan vakaları ile gribal vakalarının artması nedeniyle, bazı okullarda eğitime ara verildi. KKTC Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Yakın Doğu Üniversitesine (YDÜ) bağlı ilkokul ve kolej kısımları ile Girne’deki 23 Nisan İlkokulu, Lefkoşa’daki Şht. Ertuğrul İlkokulu ve Girne Çatalköy İlkokulunda eğitime Kasım Çarşamba günü sonuna kadar ara verildi. "24 NUMUNEDEN 20’Sİ POZİTİF" xSağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Müdürü Mustafa Akçaba, geçen hafta Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri ’ye A/ virüsünün tespiti amacıyla yollanan toplam 24 numuneden 20’sinin pozitif çıktığını açıkladı. Domuz gribi vakalarının görüldüğü okullardaki öğrencilerin dün akşamdan itibaren hastanelere yaptığı başvuru sayısında artış gözlemlendiğine işaret eden Akçaba, kontrol sonuçlarına bağlı olarak, ile yaptıkları istişare sonucunda adı geçen okullarda eğitime bir süre ara verdiklerini belirtti. Akçaba, ’nün yüzde 10’un üzerinde vaka görülmesi halinde okulların kapatılmasını önerdiğini anımsattı. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
623426
Trabzon'la Broos arasındaki ipler kopma noktasına geldi
Yönetici İhsan Alioğlu, Teknik Direktör Hugo Broos'u sorumlu davranmamakla suçladı. Alioğlu, "Her teknik adamın bir takımı yönetmede kendine göre kriterleri vardır. Biz ise yönetici olarak olaya bazen çok farklı kriterlerde yaklaşırız. Çünkü kulübün menfaatleri topyekün yönetimde. Mesela Alanzinho çok büyük paralar verilerek transfer edilmiş bir futbolcu. Teknik sorumluların da bu tür futbolcular hakkında açıklama yaparken kulübün menfaatlerine azami dikkat göstermesi lazım. Biz oyuncumuza değer veriyoruz. Hocamızın tercihlerine de saygı duyuyoruz. Ama bu hiçbir zaman oyuncularımızı değersiz kılmak anlamına gelmez." diye konuştu. Broos geçtiğimiz günlerde Alanzinho'dan istenen performansı gösterememesi nedeniyle faydalanamadığını belirterek, "Eğer ilerleme kaydederse, her oyuncumuz gibi elbette onu da kullanırız." açıklamasında bulunmuştu. Bu arada Ankaraspor'un ligden düşürülmesi sebebiyle bu haftayı maç yapmadan geçirecek olan Trabzonspor, 12. haftada kendi sahasında oynayacağı Beşiktaş karşılaşmasının hazırlıklarına devam etti. Bordo-Mavililer, dün sabah yaptıkları idmanda kondisyon çalışması gerçekleştirdi. Teknik Direktör Hugo Broos yönetiminde Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde yapılan antrenmana ameliyat olan Zafer katılmadı. Futbolcular iki grup halinde kondisyon salonunda kuvvet çalışması yaptı. Bu arada Trabzonspor Olağan Genel Kurulu'nun, 27 Kasım'da Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde yapılacağı kaydedildi. Öte yandan Trabzon Valiliği'nden yapılan açıklamada, Trabzon İl Spor Güvenlik Kurulu'nca yapılan toplantıda Avni Aker Stadı'nda oynan maçlarda, 5149 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun ilgili maddesi uyarınca kişiye toplam bin 680 TL para cezası ve bu kişilerden 2'sine de ay spor müsabakalarından men cezası verildiği bildirildi.
623250
Raportör'den 'askere sivil yargı'ya olumlu görüş
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Raportör'den 'askere sivil yargı'ya olumlu görüş Anayasa Mahkemesi raportörü, askerlerin sivil yargıda yargılanmasına imkan tanıyan düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olmadığı, dolayısıyla iptal isteminin reddi yönünde olduğu yönünde görüş bildirdi. CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne askere sivil yargı yolunu açan yasal düzenlemenin iptali için açılan davada, mahkeme raportörü raporunu tamamladı. Hafta başında üyelere dağıtıldığı belirtilen raporda, askeri mahkemelerin kuruluş ve işleyişini düzenleyen Anayasa'nın 145. maddesinin, bu mahkemelerin yargılama yetkisinin sınırlarını tam olarak belirtmediği kaydedildi. ANAYASA'YA AYKIRI DEĞİL Raporda, asker kişilerin barış zamanında Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250'inci maddesi kapsamına giren, ağır ceza mahkemesinin yargı yetkisindeki suçları işlemeleri durumunda, bu mahkemeler tarafından yargılanmalarına ilişkin düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olmadığı yönünde görüş yeraldığı öğrenildi. CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak iptalini istediği “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, asker kişilerin, barış zamanında Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesi uyarınca kurulan ağır ceza mahkemelerinin yargı yetkisine giren bir suçu işlemeleri halinde bu mahkemeler tarafından yargılanmasını öngörüyor. 31.10.2009 GÜNDEM
623836
Çanakkale'de ada seferleri iptal
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Çanakkale'de ada seferleri iptal ÇANAKKALE Kuzey Ege Denizi'ndeki şiddetli fırtına sebebiyle Çanakkale'den, Bozcaada'ya deniz otobüsü, Kabatepe'den de Gökçeada'ya arabalı vapur seferleri geçici olarak iptal edildi. Çanakkale ile adalar arasında deniz ulaşımını sağlayan GESTAŞ AŞ yetkilileri, zaman zaman hızını arttıran rüzgâr sebebiyle saat 07.15'te Kabatepe-Gökçeada arasındaki araba vapuru seferleriyle Çanakkale'den Bozcaada'ya saat 09.00'da yapılması gereken deniz otobüsü seferlerinin geçici olarak iptal edildiğini bildirdi. Çanakkale-Eceabat, Kepez-Eceabat ve Gelibolu-Lâpseki araba vapuru seferleri ise devam ediyor. 31.10.2009 GÜNDEM
623165
Sarvan ‘Cin Ali’ millet ‘aptal’ mı?
Cemal Ersen GözlemSarvan ‘Cin Ali’ millet ‘aptal’ mı? 31 Ekim Cumartesi 2009 Bu bir rastlantı olabilir mi? Sanmıyorum. Geçen haftaki olaylı derbi maçında görev yapan isimlere ve bölgelerine bir bakalım; Gözlemci Yavuz Karaozan... ’li... İzmirli Başkanı ’ın has adamı. ve Güvenlik temsilcisi Kemal Özbek... İzmirli... Sarvan’ın iyi dostu. kıdemli yardımcı hakem Serkan Gençerler... İzmirli... Sarvan’ın en güvendiği öğrencilerinden biri! Ve gelelim Keita’nın meşhur pet su bardağını görevli olduğunu (!) sanıp teslim ettiği Fatih Tanfer’e. Tanfer, Temsilciler Kurulu Başkan vekili... İzmirli... Sarvan’ın yakın arkadaşlarından biri. Üstelik kurulun maç için atadığı iki temsilciden biri değil. Saha içinde, kendine tahsis edilen masada oturuyor, ancak resmi bir görevi yok! Gayri resmi görevi ise tıpkı maçın gözlemcisi Karaozan gibi, müsabaka öncesi çıkan olaylardan sonra MHK Başkanı Sarvan’ı durumdan haberdar etmek, hakem ile arasındaki iletişimi sağlamak. İşte en kritik ve önemli nokta bu! Ne diyor MHK Başkanı? “Maç öncesi ve içinde beni telefonla arayan hakem yanar.” Ya dolaylı yoldan size ulaşan hakeme ne olur sayın Sarvan? Üstelik bu bağlantıyı sağlayanlardan bir kaçı sizin bu maçta görevlendirdiğiniz kişilerse ne olur sayın Sarvan? Rastlantı gibi görünen söz konusu atamaların gerçek amacı bu mudur acaba? Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın. Şu tabloyu basit bir “İzmirli dayanışması” olarak geçiştiremeyiz. Tıpkı sezon öncesinde “Efendim böyle istiyor” safsatasının ardına sığınıp, gözlemcilerin MHK’ye bağlanması gibi. Geçmiş dönemlerde şahit olduk, bugün de değişen bir şey yok. Futbolda keyfi bir karar alacaksanız klişeleşmiş gerekçeniz hazır; “FIFA böyle emrediyor”, “UEFA’nın talebi öyle” “Yoksa bizi hakem konvansiyonuna almazlar.” Almazlarsa almasınlar. UEFA üyesi kaç federasyon hakem konvansiyonunda yer alıyor söyler misiniz? Konvansiyona dahil olmayanların hakemleri dünyanın her yerinde maç yönetmiyor mu? Klasman yükselemiyor mu? Ya da biz niçin ısrarla gözlemcileri, Temsilciler Kurulu’ndan ayırıyoruz? Fazla kafa yormaya gerek yok. MHK, “davul bende ise tokmak da elimde olmalı” dedi. Sırtını Ahmet Güvener’e dayayıp, gözlemcileri kendi kuruluna bağladı. Bunun tek gerekçesi vardı. MHK istediği hakemi istediği maça gönderirken, onu değerlendirecek gözlemciyi de elinde tutmalıydı ki, bazı şeyler kontrolden çıkmasın! Raporlar istemleri dışında yazılmasın, notlar istemedikleri gibi verilmesin. Çünkü sayın Sarvan, geçen sene rahatsızdı gözlemci notlarından. Düşük not alan hakem için “Esas olan kurulumuzun değerlendirmesidir. Haftaya maç veririz” diyebilen MHK Başkanı, tersi durumlarda “Gözlemcinin yüksek not vermesi önemli değil. Nasıl yönettiğine biz karar verir, gerekirse hakemi dinlendiririz” şeklinde konuşabiliyordu. Şimdi gözlemciler de MHK’nin emrinde! İstedikleri maçlarda temsilciler de öyle! Ama sayın Sarvan görüyoruz ki, siz de zaman zaman çaresizce, “emre itaat etmek” zorunda kalıyorsunuz. Örneğin, sezon başında “hakemler kesinlikle medyaya demeç vermeyecek” diye buyurduktan sonra, “yüksek yerlerden” gelen talimatla hakeminizin gazete manşetlerine taşınmasını içinize sindirebiliyorsunuz. “Hayır. Benim hakemim konuşmayacak. Gerekirse MHK başkanı olarak çıkıp onu savunurum” deme cesaretini gösteremiyorsunuz! Sahi sayın Sarvan! Kendinizi “”, milleti “aptal” mı sanıyorsunuz? Bombanın pimini çekip camianın içine bıraktınız. Siz koltukta otururken mi patlar, yoksa siz gittikten sonra mı bilemem. Bildiğim tek şey; yetersizliğiniz, adam kayırmacılığınız, korkularınız ve makamı kaybetme endişenizin, Türk hakemliğine hesap edemeyeceğiniz kadar zarar verdiğidir. Unutmadan. bomba patladığında iyi siper alın ki, şarapnel parçaları mazallah bir yerinize isabet edip sizi incitmesin! “Bir ülkede küçük insanların gölgeleri büyüyorsa, ülkede güneş batıyordur” (Çin atasözü) İlahi Gezer! Derbi maçının hakemi demiş ki; “50 bin kişi stada gelmiş. maçı tatil etsem binlerce insan yürüyüş yapacak, camlar çerçeveler inecekti.” İlahi Bünyamin hocam. Olaylara bu mantıkla yaklaşıyorsan, bırak Saracoğlu’nu, İnönü’yü veya, Ali Sami Yen’i... “’de” bile ev sahibi takımın aleyhine çalamazsın sen! Öyle ya, binlerce insan yürüyüş yapsa, verdiğin bir karar yüzünden camları çerçeveleri indirse, kenti birbirine katsa!.. Değer mi yani? Ne İsa’ya ne Musa’ya Bugüne kadar disiplin kurullarının verdiği kararlardan memnun olan tek bir kulüp oldu mu? Tabii ki hayır. Ne İsa ne Musa meselesi. Hiç birine yaranamazsınız. Derbi maçı sonrası açıklanan cezalarda olduğu gibi. cephesi kararların forma rengine göre verildiğini ileri sürüp şikayet ediyor. tarafı iki maç seyircisizi abartılı, Bilica’ya verilen maç cezayı haksız buluyor. Daha vahimi iki taraf da kararların kamuoyu baskısıyla alındığını savunuyor. Oysa kulüplerin yüzde doksanının mutabakatı ile seçilmiş bir federasyon, federasyonun atadığı yargı kurulları görev başında. Ben, Profesyonel Futbol ’nun federasyonun en tarafsız çalışan organlarından biri olduğuna inanıyorum. Hata yapmıyorlar mı? Elbette eleştirilecek kararları olabiliyor. Ancak yıllar boyu yaratılan güvensizlik ortamını dikkate aldığınız vakit, kasıt, kötü niyet, birilerine yaranma gibi kaygıları olmadığını düşünüyorum. Bugüne kadarki gözlemlerim ve yakın geçmişte tanık olduklarım, kurula olan inancımı artırıyor. Umarım yanılmam. Umarım bu federasyonun en güvenilir kurulu olarak, zor koşullarda çizgisinden sapmadan yoluna devam eder. (155 yazı)
623635
Kilosu bin misli daha ucuza dezenfektan
Şükrullah Dolu'nun haberi Domuz gribinin oluşturduğu panik, dezenfektan satışlarını patlatmış durumda. İnternet üzerinden de birlerce türü pazarlanan kimyasal dezenfektanların kilosu, TL'den başlayıp 60 TL'ye kadar çıkabiliyor. İnsanların panikle önüne gelen dezenfektanı almasının kötü niyetli kişilerin ekmeğine yağ sürdüğünü vurgulayan uzmanlar, aşırı kimyasal dezenfektan kullanımının başka sağlık problemlerine neden olabileceğini belirterek yetkilileri uyarıyor. Kimyasalların zararlarıyla ilgili olarak, 'Nasıl zehirleniyoruz, nasıl korunuruz?' adıyla bir de kitap yazan Kimya Mühendisi Mennan Aysan Kuzanlı, gripten korunalım derken daha tehlikeli hastalıklara yakalanma riski bulunduğunu söyledi. TONU TL'YE ÜRETİM Metabolizmanın bozulmasına neden olan mikroptan kurtulmak için kullanılan kimyasalların da aynı etkiye neden olduğunu ifade eden Menan Aysan Kuzanlı, şöyle devam etti: “Aşırı kimyasal kullanımı da tehlikeli. Kısacası yağmurdan kaçarken doluya da tutulabiliriz. Çünkü insanın elinin endazesi olmuyor, bazen ölçü kaçabiliyor. Ölçünün kaçtığı zamanlar, kaçmadıklarından daha fazla olabilir.” Kuzanlı, fiyatı modeline göre bin TL'den başlayan cihazın ay ile yılda kendini amörti ettiğini kaydetti. Klimalarda havayı temizlemeye yarıyor Kimyasallardan korunma konusunda da kitap yazan Kimya Mühendisi Mennan Aysan Kuzanlı, su, tuz ve elektrik kullanan Envirolyte isimli cihazla kurumların kendi bünyelerinde doğal dezenfektan üretilebileceğini söyledi. Almanya, ABD, Japonya ve Rusya'da şehir sularının dezenfektanında da aynı cihazın kullanıldığını belirten Kuzanlı, Japonların elde edilen sıvıyı klimalara uyarlayarak havayı dezenfekte ettiğini sözlerine ekledi. Yeni Şafak
623416
DTP: Kararsızlık bizimle kamufle edilmeye çalışılıyor
DTP Genel Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, Kürt sorununun barışçıl çözümü konusunda cesur ve kararlı olması gereken hükümetin milliyetçi odakların tehditlerine boyun eğerek ciddi bir geri adım sürecine girdiği ileri sürüldü. İçişleri Bakanı Atalay'ın "DTP açılım sürecini tahrip etti" sözleriyle partilerinin hedef alınıp suçlandığı savunuldu. Açıklamada, "Bu durum hükümetin, açılım konusunda yaşadığı kararsızlığını, iradesizliğini ve şaşkınlığını DTP'yi hedef alarak kamufle etmeye çalıştığını göstermektedir. Her şeyden önce biz, DTP olarak sürecin bittiğini veya tahrip olduğunu düşünmüyoruz. Bütün engellemelere ve sabote girişimlerine rağmen hükümetin kararlı ve iradeli durması halinde bu sürecin kesintiye uğramadan sürdürüleceğine inanıyoruz." denildi. Bu noktada en kararlı duran partinin de DTP olduğu öne sürüldü. AK Parti'nin, 'açılım'ı engellemeye çalışan CHP ve MHP'nin dümen suyuna gittiği iddia edildi.
623707
Galatasaray, Sivasspor maçında moral arayacak
maçında moral arayacak ’de geride kalan hafta ezeli rakibi ’ye derbi maçta yenilen yarın evinde yapacağı mücadelesinde moral arayacak. Lider Fenerbahçe’nin puan gerisine düşen ve zirve yarışından uzaklaşmak istemeyen Galatasaray, Sivasspor maçını kazanarak hem yeniden bir hava yakalamak, hem de taraftarına kendisini affettirmek istiyor. Sezona kötü bir başlangıç yapan ve teknik direktör ’un ardından göreve Muhsin Ertuğral getirilen Sivasspor ise karşısında aldığı galibiyetin moraliyle ’dan puanla dönebilmenin hesaplarını yapıyor. Galatasaray takımında, Sivasspor maçı öncesi sakatlıkları devam eden ve Baros’un yanı sıra Fenerbahçe maçında gören Keita ile Ziraat ’ndaki karşılaşmasında kırmızı kart gören Brezilyalı Elano takımdaki yerlerini alamayacaklar. Diğer yandan, Bucaspor maçında sağ bacak üst dış adalesine aldığı darbe nedeniyle ödem ile ağrısı bulunan Arda’nın ise Sivasspor maçına yetiştirilmesi planlanıyor. ’nda saat 16.00’da başlayacak Galatasaray-Sivasspor maçını, hakem yönetecek. .. ...
623356
Cep telefonunu Türkiye'de ucuza üretecek
Aneltech Genel Müdürü Suat Baysan, İstanbul'un Anadolu yakasında üretilecek cep telefonları ile Türkiye'de yeni bir dönemin başlayacağını söyledi. Baysan, Aneltech olarak Alcatel, Nortel, Ericsson, Aselsan, Mikes, Havelsan, Arçelik, Airties ve Fujitsu gibi markalara bilgisayar, modem gibi cihazların parçalarını ürettiklerini, buradan edindikleri deneyim ile cep telefonu üretmeye hazır hale geldikten sonra bu işe giriştiklerini açıkladı. Suat Baysan'ın verdiği bilgiye göre Anel Grup'un bin 891 çalışanı var. 2008 cirosu 205 milyon dolar. Yüzde 100 yerli sermayeli ve İMKB'de halka açık bir şirket. 10 farklı uluslararası pazara yönelik çalışmalar yapan şirket, General Mobile (GM) ile birlikte gerçekleştireceği cep telefonu üretiminde 145 kişiye iş imkanı sağlayacak. Telefonların Türkiye'de üretiminden dolayı 15 milyon dolarlık döviz yurtiçinde kalacak. SGK, Kurumlar Vergisi gibi kalemlerden dolayı da devlete 19 milyon dolarlık ilave gelir sağlanacak. Tasarım dahil A'dan Z'ye ürünün sahibi General Mobile şirketi. GM, ürünlerin burada üretiminden dolayı pazara daha hızlı ve esnek ürün sunma imkanı elde edecek. Zamanla Türkiye'de cep telefonu üretimi konusunda teknolojik bilgi birikimi de oluşacak. Uzakdoğu yerine Türkiye'de üretim yapılarak maliyetlerde yaklaşık yüzde avantaj sağlanacak. General Mobile Genel Müdürü Muzaffer Gölcü de Ar-Ge merkezlerinin New York'ta olduğunu belirterek, "Telefonları Türkiye'de üretince ithalattan dolayı yüzde daha uygun bir şekilde mal edebileceğimizi görünce kendi ülkemizde üretim için çalışmalarımıza hız verdik. Burada üretebileceğimiz modelleri de gelişirdik. Şu ana kadar 700 bin adet çift sim kartlı telefon satıldı. Anel tesisleri günde 1.000 telefon üretim kapasitesine sahip. Bu kapasite daha sonra artırılacak." dedi.
623568
Çin'de Kaza: 13 Ölü
: Çin'de Kaza: 13 Ölü Yayına Giriş: 31.10.2009 08:49:20 Güncelleme: 31.10.2009 08:49:20 Çin'de meydana gelen bir trafik kazasında 13 kişi öldü, 41 kişi yaralandı. Çin'in kuzeyinde bir otobüsün dağlık bölgede şarampole yuvarlanması sonucu 13 kişinin öldüğü 41 kişinin yaralandığı bildirildi. Güvenlik güçlerinin kazanın nedeni ile soruşturma başlattığı kaydedildi.
623275
Vatandaş belge istiyor eczacı 'yok' diyor
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ Vatandaş belge istiyor eczacı 'yok' diyor Geriye dönük muayene katılım ücretlerini tahsil etmekle görevlendirilen eczaneler, 150 liraya varan tutarlarda ödeme yapmak zorunda kalan vatandaşa makbuz veremiyor. ANKARA Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, Ekim'de uygulamaya başlanan, geriye dönük muayene katılım ücretlerinin eczaneler tarafından tahsil edilmesi uygulaması, eczacı ve vatandaştan tepki almaya devam ediyor. İlaç almak için eczaneye gittiğinde, liralık reçete için 150 liraya varabilen tutarlar ödemek zorunda olduğunu öğrenen vatandaş, yaptığı bu ödeme karşılğında makbuz istiyor. Vatandaş, ödediği yüksek ücretlerin sıkıntısı bir yana, “Sistemde bir arıza çıkarsa, yaptığımız ödemeyi nasıl kanıtlayacağız?” endişesi taşıyor. TL'LİK İLACA 30 TL KATILIM PAYI İlaç bedeli 2-3 lira iken vatandaştan 30 ile 100 liraya kadar katılım payı istenebildiğine dikkat çeken Altun Eczanesi sahibi Satı Sultan Altun, vatandaşın 'haklı olarak' verdiği parayı belgelemek istediğini ifade etti. Tahsil ettikleri geriye dönük muayene katılım payları için fiş ya da makbuz verme yetkileri bulunmadığı, bu durumdan dolayı da tartışma çıkabildiğini aktaran Altun, “Uygulama ile hastanın eczacıya güveni sarsılıyor. Türk Eczacıları Birliği Genel Başkanı Erdoğan Çolak, geriye dönük katılım paylarının tahsilatı için görevlendirilen eczanelerin vatandaş ile karşı karşıya bırakıldığını belirtti. Hastalara bir senelik borcun çıkartılabildiğine dikkat çeken Çolak, “Hastalar eczacılara patlıyorlar” diye ifade etti. CİDDİ TEPKİLER GELEBİLİYOR Ezcacıların zorla tahsildar hale getirildiğini söyleyen Çolak, “Vatandaş yaptığı ödemeye karşılık fiş istiyor ancak bunu veremiyoruz. İlaca fiş verebiliyoruz ama katılım ücretlerinde böye bir uygulama yok. Vatandaş da bu durumda ödeme yapmak istemiyor” şeklinde konuştu. Farklı reflekslerle karşılaştıklarını aktaran Çolak, “Bazıları kızıp, bağırıp çağırıyor. Bazıları, kızgınlıkla eczaneden almıyor, başka eczaneye gidiyor ve oradan ilacı alıyor. Ya da ilacı hiç almıyor. Bazıları da ilaç ucuz ise geçmişe dönük katılım paylarını ödememek için, reçetesiz olarak ilacı alıyor” diye konuştu. Ücretler SGK'ya aittir Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan ise, “Muayene ücretleri eczane kasalarına değil, SGK kasalarına aittir” sözlerinin altını çizdi. Muayene ücretleri nedeniyle çoğu hastanın vatandaşın sağlık ocaklarına ve aile hekimlerine gidemediğini kaydeden Saydan, şunları söyledi: “Muayene olsalar bile ilaçlarını alamıyorlar. Anadolu'da ve taşrada vatandaşlar, eczanelerimize muayene ücretlerini ödeyemedikleri için veresiye yazdırmaya çalışıyorlar. Gerek biz eczacıları gerekse vatandaşımızı mağdur eden muayene katkı paylarının acilen kaldırılması gerekir.” 31.10.2009 EKONOMİ
623622
Marmara'da etkili poyraz deniz ulaşımını etkiliyor
Marmara'da etkili poyraz deniz ulaşımını etkiliyor ’ndeki etkili poyraz, deniz ulaşımını olumsuz etkiliyor. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, saatteki hızı yer yer 60 kilometreye ulaşan nedeniyle -, Marmara Adası ve arasındaki seferler gece saatlerinde iptal edildi. Sabah fırtınanın saatteki hızı 35 kilometreye düşmesiyle Tekirdağ-Erdek ve Marmara Adası arasındaki seferlere yeniden başlandı. Tekirdağ-Bandırma seferleri ise poyraz nedeniyle halen yapılamıyor. Boğazlardan geçmek üzere Marmara Denizi’nde seyreden 63 yerli ve yabancı bandıralı şilep ve tanker akşam saatlerinde saatteki hızı 70 kilometreye ulaşan şiddetli poyraz ve nedeniyle yollarına devam edemeyerek rotalarını Şarköy sahillerine çevirdi. Tüm ışıklarını yakarak Şarköy sahillerine demirleyen gemilerde bulunan personel, fırtına ve metreye ulaşan dalgalar nedeniyle karaya çıkamayarak geceyi gemilerde geçirmek zorunda kaldı. Sabah saatlerinde fırtınanın etkisini azaltmasının ardından yerli ve yabancı bandıralı 51 şilep ve tanker Şarköy’den demir alarak boğazlardan geçmek üzere rotalarına göre hareket etti. 12 ise hava koşullarının daha da iyileşmesi için Şarköy’de demirli bekliyor. Şiddetli poyraz ve Şarköylü balıkçıları da olumsuz etkiledi. Meteorolojinin uyarılarını dikkate alan bazı balıkçılar balığa çıkmadı. Marmara Denizi’nde balıkta olan tekneler de geriye dönerek Şarköy, Mürefte ve Hoşköy Balıkçı barınaklarına demirlemek zorunda kaldı. -HAVA SICAKLIĞI DÜŞECEK Tekirdağ Müdürlüğü, kentte etkili olan Poyrazın saatteki hızının zaman zaman 60 kilometreye ulaştığını belirterek, fırtınanın devam edeceğini bildirdi. Gece saatlerinden bu yana etkili olan sağanakta metrekareye kilogram düştüğünü ifade eden yetkililer, bu akşam yer yer etkili yağış beklendiğini belirtti. Yağış ve fırtına ile birlikte hava sıcaklığının 6-8 derece düştüğünü anlatan yetkililer, kentte en yüksek sıcaklığın 10 derece olacağını, gece saatlerinde ise sıcaklığın dereceye kadar düşeceğini kaydetti. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623793
Kalorifer dairesinde patlama
Kalorifer dairesinde patlama 31.10.2009 12:50 Kütahya'da bir gıda firmasına ait depodaki kalorifer dairesinde meydana gelen patlamada kişi hayatını kaybederken, çıkan yangın dört saat sonra güçlükle kontrol altına alındı. Mehmet YAYLIOĞLU KÜTAHYA (AHT) Kütahya-Afyonkarahisar karayolunun 2. kilometresinde bulunan bir şirkete ait gıda ürünleri deposunda, sabah saatlerinde patlama oldu. Patlamada, kalorifer dairesinde görevli Ali Sarıkaya hayatını kaybetti. Patlama sonrasında başlayan yangın hızla büyüyüp yayılırken, olaydan haberdar edilen Kütahya Belediyesi, Orman Bölge Müdürlüğü ve Kütahya Şeker Fabrikasına ait 12 itfaiye ekibi söndürme çalışmalarına katıldı. Söndürme çalışmaları sırasında patlama ihtimaline karşı polis ekiplerince geniş güvenlik önlemi alındı. Yaklaşık saatte kontrol altına alınan yangında depo kullanılmaz hale gelirken, yaklaşık milyon lira değerinde gıda ürünün kullanılamaz hale geldiği öğrenildi. Patlamada kazan dairesinde hayatını kaybeden Ali Sarıkaya'nın (46) cesedi, Kütahya Devlet Hastanesi morguna gönderildi. Kütahya Valisi Şükrü Kocatepe, Belediye Başkan Yardımcıları Nejat Özturan ve Halil Toklu ile İl Emniyet Müdürü İbrahim elik, olay yerinde incelemelerde bulunarak yetkililerden bilgi aldı. Yangınla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
623922
Kırmızı ışık magandası Video
Van Emniyet Müdürlüğü tarafından geçen yıl hizmete sokulan ve şehrin 63 noktasına yerleştirilen 205 Van Görüntülü İzleme Sistemi (VAGİS) kameraları, ilginç kazaları görüntüledi. Kent trafiğinin yoğun olduğu tüm bölgelerde mevcut olan kameralar, başta trafik kazaları olmak üzere çeşitli olayları 24 saat kesintisiz kaydediyor. Bu görüntüler içerisinde yer alan yaya ve sürücü hatalarının neden olduğu trafik kazaları, bir anlık dikkatsizliğin ne denli kötü sonuçlara yol açabileceğini gözler önüne seriyor. Van'da son hafta içerisinde meydana gelen ayrı trafik kazası kameralar tarafından saniye saniye kaydedildi. Van Emniyet Müdürlüğü'nün yeni hizmete soktuğu kırmızı ışık ihlallerini görüntüleyen kamera, ışık ihlali yayan araçların hem görüntülerini hem de meydana gelen kazaları saniye saniye çekiyor. Önceki gün saat 14:30 sıralarında yeşil ışığın yanmasına saniye kala yoldan karşıya geçmeye çalışan Y.G. (33) isimli kadın, ışık ihlali yapan jeep sürücüsünün çarpmasıyla kendini asfaltın üzerinde buldu. Çevredeki vatandaşların ihbarı ile bölgeye gelen 112 Acil Servis ekibi, yaralı bayanı hastaneye kaldırırken, kazadan sonra aracını park eden sürücü de hastaneye giderek bayanın tedavisinin yapılmasına yardımcı oldu. Sürücülerin dikkatsizliğinden kaynaklandığı diğer kazalar ise maddi hasarlarla atlatıldı. Bu kazalarda VAGİS kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi. CN 2009-10-31 15:34:21 kandını ezen saten kasten ettğı belligibi yada saniyeleri bekliyemedi ama ordakiler sankı normalgibi davranarak yollarına devam etmeleri cok utanç verici bir durum. yarın birgün benimde başima gelir diye düşünen yok malesef!!! insanın orda vicdani sızlar yahu!!!!! Cellad 2009-10-31 15:21:49 Geçen hafta ABD'den geldim,oradaki düzen ve intizamı görünce burada heran şoka giriyorum,adamlar 20-30 metreden yayayı görünce anında duruyorlar sıkıysa geçsinler,kırmızıda geçmek kimin haddine adamı bitirirler,daha çok fırın ekmek yememiz lazım. dursun hoca 2009-10-31 14:51:41 adam sanki kasıtlı çarpmış bu nasıl insanlık böyle insanlara yazıklar olsun ... kadın ayaga kalkıyor sürünerek kaldırıma geliyor kimse aldırış bile etmiyor...Türkiye de insan olmak mal araba eşya olmaktan ucuz olmuş... mustafa koç 2009-10-31 14:44:08 Evet kimsede insanlik kalmamis Allah korkusu hele hic yok hadi carpan carpti .yaninda dikilen adam ayrica yanina yaklasan bay ve bayan hic umursama yok .ya kadin beyin kanamasi gecirdi ise peki arabanin icinde oturanlar sayin basbakanin arasira ifade ettigi gibi yüksek medeniyetler ittifaki kalmamis memleketimizde kisacasi insanlik ölmüs.bir düstünmü vay haline .sanki dört dörtlük müslüman gibi camileri dolduruyoruz bayramlarda yazik cok yazik Hüdaverdi Hicgülmez 2009-10-31 14:42:43 Van Emniyet Müd. yakalaması gerekir.Kendi mobeseleri açıklama yapmasını istemek gerek.Belki kollanan bir kişidir.Şikayet olmayınca kapatmışlardır. Mehmet Sur 2009-10-31 14:41:19 Bu saniye göstergesi kesinlikle kalkmalı.kavşaklarda çok tehlikeli hal almaya başladı.adamlar biliyoki sn sonra karşıya yeşil yanacak zıet geçiyo öbürüde biliyo onlara kırmızı daha acayip bu işler devamlı şehir içinde araba kullananlar kurdu oluyo bunların bilmeyenlerin kazaya karışma risjki çok sn.ler kaldırılmalı.. hasan ÖZTÜRKOĞLU 2009-10-31 14:36:52 Zaten adam öldürmeye tam teşebbüsten yargılanacaktır.Çünkü yeni kanunlar öyle kırmızı yanıpta bile bile yayayı eziyosan bu tam bir adam öldürmeye teşebbüs hemde tam teşebbüs.Ggerkeni yaparlar inşaallah. hasan ÖZTÜRKOĞLU 2009-10-31 14:34:04 bunun kazayla alaksı yok kasti carpma ve adam arkasına bile bakmadan gidiyor vanlı ya ne yapsa yeridir. dogahan 2009-10-31 14:32:34 şimdi onu yakalayıp bi güzel üzerinden geçsek kimse bişey dermi ,ya bide bırakıp gidiyo insan çıldırmasında ne yapsın karaktersiz kişiliksiz fatih kaya 2009-10-31 14:29:00 bu trafik işaretlerini yönetenlere sesleniyorum. şu ışıkların önüne kapan konulsun. ışık yandıktan kısa bir süre sonra devreye girsin yeşil yanmadan da asla kapanmasın. yoksa bu ışık canavarları bu olayları daha çok yapar. kırmızı yanmış kimsenin umrunda değil basıp geçiyor. bir iki tanesi kapan yüzünden ölür ama başka herkes akıllanır. yahu yeşilin yanmasına daha saniye var ve arkadan korna sesi geliyor. kornayı alır egzosuna takarım... şoför olmak terbiyesiz olmayı gerektirir miki??? Kemal ERGEÇ 2009-10-31 14:24:31 arabayı kullanan ök.z neyse de kadının çarpıldığını gören kenarda bekleyen adam kadıncağıza yardım edememiş. hadi onu da anlayışla karşılarım kadın için yabancı erkek sakıncalı olabilir diye düşünmüştür. ama olayı gören ve yangından kaçar gibi kaçan bir bey ve bir hanım geliyorlar olay yerine. sanki bişi olmamış gibi çekip gidiyorlar. en azından hanımın kazayı geçirene bişeyin varmı demeye gücü mü yok. bu kadar hayvan olmak zorundamıyız. gerçi bir hayvan başka bir hayvana zarar gelse üzülür biz ise ...??? Kemal ERGEÇ 2009-10-31 13:54:08 nasılsa zengindir cibe binen alkollü olsada kırmızı ışıkta geçsede cezası yok. musa gürkan 2009-10-31 13:53:49 İstanbulda bunlardan çok var adam belkide yayaya vurduğunun bile farkında deyil büyük ihtimalle gözü ışığın saniyesinde kulakta cıstak cıstak sonuna kadar açılmış müzikte kadını ezdi haberiyok.trafikte motorsiklet,bisiklet araç yerine bırakın insan yerine koymuyorlar yayaları üzerine basılacak paspas gibi görüyorlar yağmurlu havalarda daldıkları su birikintilerini denizdeki kaptan edasıyla geçerken yanlarındaki ıslattıkları motorlu,bisikletli ,yaya akıllarının ucuna bile gelmiyor.zaten insanlık öleliçokoldu yakup kahya 2009-10-31 13:51:27 Şimdi insanlık ve vicdanlar komşu hakları vesaire derken Türkler yani bizler insanlıkta önder bir milletiz. Ama insanlığımızı ön plana çıkarmamız gereken en önemli yer trafik. Çunku savaşlarda bile bir millet bu kadar kayıp vermemiştir. işte videoda açık açık gözükmekte. belki yaya geçmekte geç kalsada araca halen kırmızı yanmaktadır. Şimdi haber bir habercilik örneği göstererek bu aracı teşhir etmeli bu vatandaşa ulaşmalı ve gerekli soruşturmaya yardımcı olmalı ve bu şöför gibilerinin cezasını ... Ahmet Kilic 2009-10-31 13:36:30 dikkat ederseniz son saniyelerde adam yurumeye basladi adam yola bile bakmadi gozu saniyelerde eger saniyeler olmasa bu adam isigin ne zaman yanacagini bilemez beklemek zorunda.Turkıyede ısıklardan sanıyeler bıran once kaldırılması lazım. eyup keles 2009-10-31 13:36:10 vuran denyo durmuyor.dikilen hıyar yardım etmiyor.acaba kadın kapalı diye bilerek mi çarpıyor.hiç bi şey anlamadım. keremcan karaca 2009-10-31 13:35:27 bu ve bunun gibi kırmızıda geçen öküzleri adam öldürmeye tam teşebbüsten yargılayacaksın. sn erken çıktında tabakaneye mi yetiştin Allah ın hanzosu seni. co dalton 2009-10-31 13:35:12 bu tip durumlarda genelde zengine bişey olmaz bizim ülkemizde...valiyle,kaymakamla,savcıyla,emniyet müdürüyle ahbap çavuş ilişkisine girmiştir bizim ülkemizde zenginler...ve kuralları önce devlet görevlileri,onların yakınları ve ahbapları çiğner...işin kötüsü bu düzeni değiştirmeye kimsenin niyetide yoktur...rüşvetin,kayırmacılığın alenen yapıldığı ülkemizde düzgün yaşamak isteyen,hak,hukuk arayan insanlar çok yıpranır...!!! mehmet ertekin 2009-10-31 13:19:29 jeep ya da mercedes gibi yüksek sınıf araba alan vatandaşlar trafik kurallarına uymama özellikle de kırmızıda geçme haklarının olduğunu sanıyorlar ya da nede olsa vereceği 130 tl ceza onlar için caydırıcı olmuyor. haydar tarhan 2009-10-31 13:05:39 Türkiyede söförlük bu maalesef, isteyen üzerine alinsin. Kirmizi yaninca cizgide duracaklarina cizginin metre ilerisinde duruyorlar. Yaya gecitlrtinde hic bekleyen yok. Insan hayati hice sayiliyor, Gavur bile bunu yapmiyor. Nevsehirli50FB
623611
Rodos'ta '2. Türk İhraç Ürünleri Fuarı' açıldı
Muğla Ticaret Odası Başkanı Bülent Karakuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gün sürecek fuarın Türk mallarının 12 adalarda, özellikle Rodos'ta tanıtımı amacıyla düzenlendiğini söyledi. Karakuş, ''Bu tür fuarların ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin yanı sıra sosyal ve kültürel ilişkilerin gelişmesine de önemli katkı sağlayacağına inanıyorum. Daha önce birincisini yaptığımız fuar bugün ilk meyvelerini vermeye başladı. tarihte neredeyse sıfır olan Muğla kıyıları ile adalar arasındaki ticaret hacmimiz bugün 10 milyon avroya ulaşmıştır'' dedi. İletişim alanında yaşanan gelişmelerin sonucunda ''küreselleşme'' denilen olgu ile karşı karşıya kalındığını belirten Karakuş, şöyle konuştu: ''Artık dünyanın herhangi bir yerinde bir malı veya hizmeti üreten firmalar tüm dünya ile rekabet etmek zorunda kalmaktadır. Bu zor koşullar altında iki komşu ülkenin iş adamları olarak bizlere düşen ilk görev, vatandaşlarımıza en kaliteli ürünleri en uygun şartlarda en kısa sürede temin etmek ve onların yaşam kalitesini yükseltmektir. Bizim yaptığımız tespitlere göre ticaret hacmimizi kısa sürede artırabilmemiz için öncelikle AB'ye akredite bir gıda laboratuvarının Muğla'ya kurulması ve çok yüksek olan navlun ücretlerinin düşürülmesi için gerekli çalışmaların yapılmasıdır. '' Muğla Nazar Unlu Mamulleri tarafından hazırlanan, üzerinde Türk ve Yunan bayraklarının bulunduğu baklava davetlilere ikram edildi.
623758
Sadaka hırsızını kürekle kovaladı VİDEO
Hırsızlık anı güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi. Esnafların, fakir öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için dükkanlarına koyduğu sadaka kutuları, hırsızın hedefi oldu. Bağcılar bir hırsızın gün önce bir giyim mağazasındaki sadaka kutusunu güvenlik kamerası önünde ceketinin altına saklayarak çalmasının ardından dün de bir kuruyemiş dükkanındaki sadaka kutusu çalındı. Kuruyemiş dükkanına gelen hırsız, dükkan sahibi Fadime Güneş'ten kabuklu fıstık istedi. Güneş'in fıstık çıkartmak için arkasını döndüğünü fark eden şahıs, tezgahın üstünde duran sadaka kutusuna hızla hücum etti. Ancak hırsız kötü bir sürprizle karşılaştı. Daha önce başka bir hırsız tarafından çalınan sadaka kutusu, dükkan sahibi tarafından önlem amacıyla tezgaha yapıştırılmıştı. Sadaka kutusunu yerinden sökmek için çabalayan şahsı fark eden Fadime Güneş, elindeki kuruyemiş küreği ile hırsıza saldırdı. Korku içinde sadaka kutusunu parçalayan hırsız paraların bir bölümünü alarak dükkandan hızla kaçtı. Bu sırada hırsızın alamadığı bozuk paraların bir bölümü dükkana saçıldı. Şahsın sadaka kutusunu çalmaya çalışması ve dükkan sahibi Fadime Güneş'in hırsızı kuruyemiş küreği ile kovalaması, dükkanda bulunan ayrı güvenlik kamerası tarafından an be an görüntülendi. Olay anını anlatan Fadime Güneş, "O anda yanımda çocuklarım vardı. Bir şey olacak diye çok korktum. Arkamı döndüğümde sadaka kutusunu yerinden sökmeye çalıştığını gördüm. Elimdeki kürekle engel olmaya çalıştım ancak sadaka kutusunu parçalayıp kaçtı. Bu paralar öğrencilerin ihtiyaçları için kullanılacaktı. Dükkana gelen müşterilerin sadaka kutusuna attığı bozuk paralar vardı içinde." diye konuştu. Güneş, hırsızın sadaka kutusunu çalmasının her açıdan çok acı olduğunu belirtti. CN
623326
Ajanda
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Ajanda 31 EKİM SHAKESPEARE'İN YENİLMEZ ASKERİ William Shakespeare'in yazdığı Şükrü Türen yönettiği Coriolanus adlı oyun, İ.B.B. Şehir Tiyatroları Kağıthane Sadabad Sahnesi'nde tiyartoseverlerle buluşuyor. Coriolanus, yenilmez bir asker olan Casius Marcius'un Roma'nın düşmanları Volsyalıları yenilgiye uğrattıktan sonra onurlandırılışını, Volsyalılar ile birleşerek Roma'ya yürüdüğü esnada, annesinin ricasıyla bundan vazgeçerek düşmanları tarafından nasıl öldürüldüğünü anlatıyor. Oyun, İ.B.B. Şehir Tiyatroları Kağıthane Sadabad Sahnesi'nde seyredilebilir. Bilgi için: 212 246 06 28 NEY MEŞKLERİNE DAVETLİSİZİNİZ Neyhane'de her hafta düzenlenen ney meşklerinin bu haftaki konukları Türkiye'nin en önemli neyzenlerinden M. Sadreddin Özçimi ile Tanbur sanatçısı Özer Özel. Yaşayan en büyük neyzenlerden olan ve Niyazi Sayın ekolünden etkilenmiş olan Neyzen Sadrettin Özçimi ve Tamburi Özer Özel'in konuk olacağı dinleti, Neyhane'nin mistik havasını geleneksel sazlarımızın sesiyle birleştirip dinleyenlere eşsiz bir müzik ziyafeti sunacak. Bilgi için: 0212 415 58 58 KASIM HEPİMİZ KAFESLERİMİZE HAPSOLDUK İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, yeni bir oyunla izleyicilerin karşısına çıkacak. Kafes adlı oyun, Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde seyredilebilir. Mario Fratti'nin yazdığı Ali Gökmen Altuğ'un yönettiği oyunda Turak, Tolga Coşkun, Hikmet Körmükçü, Esra Ede, Murat Taşkent, Caner Çandarlı, Senan Kara rol alıyor. Bilgi için: 212 246 06 28 DEFNE JOY'DAN ALIŞVERİŞ SIRLARI İnanılmaz enerjisiyle Defne Joy Pendikliler'le Neomarin'de tekrar buluşuyor. Genç anne Defne Joy'la, eğlence ve alışveriş sürprizleri de olacak. Bilgi için: 212 230 2055 KASIM İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü, Cumhuriyetin 86. yılını Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi'nde düzenlediği “86/86 Cumhuriyet” sergisi ile kutluyor. Cumhuriyetin 86.yılında 86 sanatçının eserlerinin bir araya geldiği “86/86 Cumhuriyet' sergisi 28 Kasım tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Bilgi için: 212 351 91 81 FERHAN ŞENSOY ROLIN'İN METİNLERİ SESLENDİRİYOR Fransa'da son on yıldan bu yana düzenlenmekte olan ve tiyatro, sinema ve edebiyat dünyasını bir araya getiren Metinler ve Sesler etkinliği, İstanbul Fransız Kültür Merkezi öncülüğünde İstanbullu edebiyatseverlerle buluşuyor. Yazarların katılımıyla, tiyatro ve sinema aktörlerinin edebi metinleri okuduğu bu etkinlik dizisinin ilk konukları Türk ve Fransız aktörler Ferhan Şensoy ve François Marthouret ile birlikte yazar Olivier Rolin. 0212 393 81 11 KASIM JULİA MİGENES'İN SCHUBERT YORUMU Agatha ile İstanbul'da'nın yazarı Cristina Fernández Cubas okurlarıyla buluşuyor. İspanyol yazar Cristina Fernández Cubas, Agatha ile İstanbul'da'yı Yapı Kredi Yayınları Galatasaray Kitabevi'nde imzalayacak. Bilgi için: 212 252 47 00 Dünyaca ünlü opera sanatçısı, unutulmaz Carmen filminin Grammy ödüllü oyuncusu Julia Migenes, tiyatro oyuncusu Sinan Tuzcu, piyanoda Edouard Ferlet ile Schubert'in dünyasına bir yolculuk yapıyor. İlham verici ve talihsiz Schubert'in hikayesini Cemal Reşit Rey konser salonuında dinleyebilirsiniz. Bilgi için: 212 231 54 97 KASIM FİLMİ FOTOĞRAF KARESİNDEN OKUMAK Filmlerdeki akan görüntülerden kopartılmış durağan kareler, dondurulmuş anlar. Bu anların konuklarla tekrar okuma girişimleri, fotografik görüntülerin belleğimizdeki izleri... Ak Sanat'ta gerçekleşecek olan etkinlikte Jim Jarmusch filmlerinin fotoğraf kareleri üzerinden okumaların yapılacağı etkinlikte fotoğrafçı Yalçın Savuran ve senarist-yönetmen Cem Başeskioğlu fotoğraf-sinema ilişkisi üzerine bir söylem oluşturmak üzere bir araya geliyor. Bilgi için: 212 252 35 00 KASIM 'YA DA' SÖZÜ TUVALE YANSIRSA Pi Artworks ekibine geçen yıl katılan Erdoğan Zümrütoğlu'nun ilk kişisel sergisi olan “YA DA” resimleri, büyük boyutlu yeni tuval işlerinden oluşan, içinde bulunduğumuz dönemin duygusunu işliyor.Ya da sergisi Aralık, Ya da II sergisi ise 31 Aralık tarihine kadar Pi Artworks Tophane,Galeri 1, Galeri 2'de sergilenecek. Bilgi için: 0212) 293 71 03 BULUTSUZLUK ÖZLEMİ SÖYLÜYOR 1990'lardaki müzik çalışmaları ile Türkiye'de birçok ilke imza atan Bulutsuzluk Özlemi Hayal Kahvesi Beyoğlu olacak. Bilgi için: 212 244 25 58 KASIM ÇOCUK FİLMLERİ FESTİVALİ BAŞLIYOR İstanbullu minik sinemaseverler ile 7. kez buluşacak olan Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali bu yıl 6-19 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek. Sponsor olarak festivale destek veren Beykent Üniversitesi'nin Beylikdüzü'nde bulunan “Beykent Üniversitesi Sanat Merkezi” de festival mekanlarından biri olarak 13 gün boyunca çocuklara ev sahipliği yapacak.Bilgi için: 0212 275 0145 Yurtdışında ki sergileri ve projeleri başta olmak üzere, Türkiye'de de eserlerini sergileyen ve bienallerde görmeye alışkın olduğumuz sanatçı Serhat Kiraz, bu yıl Mine Sanat Galerisi'nin; Asya yakasında hareketliliğini sürdüren Caddebostan mekânının sezon açılışında, kişisel sergisiyle yer alıyor. Bilgi için:0216 385 12 03 31.10.2009 CUMARTESİ
623271
milyon memura müjde tek tuşla emekli aylığı
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ milyon memura müjde tek tuşla emekli aylığı Memurların emekli olmak için Ankara'ya gitme zorunluluğu ortadan kalkıyor ANKARA Hizmet Takip Projesi'yle memurların bütün işlemleri görev yaptığı kurum ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında bilgisayar üzerinden yapılacak. Proje pilot olarak Diyanet İşleri Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü personeli için başlıyor. İlk etapta polisler ve Diyanet bünyesinde çalışanların hizmet dökümleri elektronik ortama atılacak. Kamu çalışanları hizmet döküm belgesiyle kapı kapı dolaşmaktan kurtulacak. Elektronik imzanın kullanılacağı sistem 2010 yılında yaygınlaşacak. Memurlar oturdukları yerden tek tuşla emekli olabilecek. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun verdiği bilgiye göre bütün kamu kurumları sisteme dahil edilerek, sigortalıların bilgileri elektronik ortamla alınacak. 31 Aralık 2010'da ise söz konusu sigortalıların hizmet kayıtlarının on-line olarak alınmasını sağlanacak. 31.10.2009 EKONOMİ
623261
Yabancı gazetecilerin gözüyle Kürt sorunu
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Yabancı gazetecilerin gözüyle Kürt sorunu Türkiye'de görev yapan yabancı gazeteciler bir grup PKK'lının Türkiye'ye gelmesi ile bir kez daha ortaya çıkan 'Kürt sorunu'nu tartışacak İSTİHBARAT SERVİSİ Türkiye demokratik açılımı tartışılmaya devam ediyor. Aralarında PKK'lıların da bulunduğu bir grubun Türkiye'ye gelişinde ortaya çıkan görüntüler gündemdeki yerini korurken, Türkiye'de görev yapan yabancı gazeteciler 'Kürt sorunu'nu tartışacak. Güncel Yayıncılık'tan M. Serdar Korucu'nun editörlüğünde çıkan “Yabancı Gazetecilerin Gözüyle Kürt Sorunu” kitabı da Kasım Cumartesi günü saat 18:15 ile 19:15 TÜYAP Kitap Fuarı'nda düzelenecek tartışmada tanıtılacak. Kürt sorunu tartışmasına “Yabancı Gazetecilerin Gözüyle Kürt Sorunu” kitabının edütörü M. Serdar Korucu, Azerbaycan'dan Mayıs Alizade, Belçika'dan Dirk Vermeiren ve Bulgaristan'dan Nihal Özergan katılacak. “Yabancı Gazetecilerin Gözüyle Kürt Sorunu” kitabı, uluslararası platformda Kürt sorununa bakışın şekillenmesinde önemli bir görev üstleniyor. Yabancı gazetecilerin, kendi ülkelerinde benzeri sorunları nasıl çözdükleri veya tıkandıkları noktaları öğrenmek, Kürt sorunu üzerine düşünen herkes için büyük öneme sahip. 31.10.2009 GÜNDEM
623025
Sağolasın domuz gribi!
Sağolasın domuz gribi! 31.10.2009 00:53Kimse kusura bakmasın, Grip A/ H1 N1 ya da klasik adıyla “domuz gribi”, Türk insanın hijyen tutkusunun, sağlık bilincinin inanılandan çok daha güçlü olduğunu düşündürmeye başladı. TV’lerde alınan önlemleri, konuşan uzmanları gördükçe, gazetelerde, sitelerde yazılanları okudukça, Türkiye’nin, bırakın Avrupa’yı dünyanın “en hijyen meraklısı sağlık fetişisti ülkesi” olduğunu iddia edebilecek bir hale geldim. Basından yansıyan manzara şu; Her yer ilaçlanıyor, millet maskelere hücum ediyor, okullar kapatılıyor, camilerde cemaat maskeyle namaz kılıyor, protokol ellerini jel-liyor. İyi de; Trafikte her yıl binlerce kişinin öldüğü, AIDS’li olduğunu söyleyen insanlara, “Gel yavrum bize birşey olmaz!” diyen vatandaşların TV programlarına konu edildiği, doktora ancak ölmeden önce gitmeyi düşünebilecek çok sayıda insanın varlığının bilindiği bir ülke değil mi burası? Banyodan, sudan hoşlanmayanların oranın hiç de az olmadığı yolundaki şakalarla bilinen, otobüslerde ciddi koku sorunu yaşanan bir memleket değil mi? Doğumda çocuk ölümleri sıralamasında, ne yazık ki, hala başa güreşen ülkelerden birinde yaşanmıyor mu bütün bu “sürreel domuz gribi önlemleri”. Şaşırmamak elde değil. Ama tabii bu kötü birşey de değil. Biraz histerik görünse de, bilinçlenme adına önemli bir gelişme bile sayılabilir. noktaya döneceğim ama önce şunu söyleyeyim; Yaklaşık 10 milyonluk Belçika’da Nisan ayından bu güne kadarki vaka sayısı 35.000 (evet otuz beş bin.) Virüsü kapanların sayısı her hafta neredeyse ikiye katlanıyor. Küçücük Belçika’da domuz gribinden şu ana kadar kişi öldü. Yani İstanbul’dan daha az nüfusu bulunan bir ülkede, vaka ve ölüm sayısı Türkiye’nin kat be kat üzerinde. Ama Belçika’da ne Türkiye’deki “histeriye yaklaşan” bakış açısı ve medya takibi var, ne de ülkenin her bir köşesini ilaçlamaya çalışan insanlar. Elbette, burada da aşı konusu tartışılıyor ama aklı selim hakim diyebiliriz. Dedik ya, her konuda çok hassas, insan sağlığına son derece değer veren bir ülke oluruz da bu domuz gribi histerisini anlarım. Yahu burası, “trafikte solladı” diye gündüz vakti sokak ortasında insanların birbirini gözünü kırpmadan öldürebildiği bir ülke değil mi? Diş fırçalamada Avrupa’nın en gerideki memleketlerinden birisi değil miyiz? Bize bir şey olmazcılara ne oldu? Nedir bu hassasiyet? Önlem alınmasın demiyorum elbette. Tabii ki devlet ve halk dikkatli ve bilinçli olmaya gayret edecek. Kişisel bakım, sağlık bilincinin gelişmesi vs. çok önemli. Ve yine dedik ya; Domuz gribi bilinçlenmeye vesile olacaksa da bir gelişme. Neredeyse insanın “Sağolasın domuz gribi!” diyesi geliyor. Böylece ne kadar sağlık düşkünü bir millet olduğumuz ortaya çıkmış oldu. Keşke başka başka alanlarda da domuz gribindeki kadar hassas ve düşünceli olabilsek! Keşke çok daha sağlam, iyi beslenmiş, sağlıklı nesiller yetiştirebilsek. Keşke kendi sağlığımıza ve başkalarının sağlık ve afiyetine gerçekten çok dikkat edebilsek. Hepinize sağlıklı günler…
623648
Sel suları mezarlıktan ceset çıkardı
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, bölgede önceki gece etkili olan sağanak yağmurun ardından derelerden taşan sel suları, Bozova ilçesine bağlı Atgüden köyünde ekili alanları ve mezarlığı olumsuz etkiledi. Sel suları, mezarlıklarda bulunan biri kadına ait cesedi, birkaç kilometre uzaktaki zeytinliklere kadar sürükledi. Arama çalışması yapan köylüler, cesetleri yaklaşık kilometre mesafedeki bir zeytinlikte buldu. Cesetler, daha sonra yeniden toprağa verildi. ŞEHİDİN MEZARI DA TAHRİP OLDU Terör örgütü PKK üyelerince 1994'te Ardahan'da çıkan çatışmada şehit olan er Kemal Demir'in mezarı da selden olumsuz etkilendi. Mezar taşları ve çevrede bulunan korkuluklar yerinden çıkarken, bayrak direği ise birkaç metre ileriye sürüklendi. Sadık Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kardeşinin mezarının tahrip olmasından büyük üzüntü duyduklarını belirtti. Mezarlığı kendi imkanlarıyla en kısa sürede yeniden düzenlemeye çalışacaklarını ifade eden Demir, ''Sel çok şiddetliydi, burada bulunan bütün mezarlar ve ekili alanlar zarar gördü'' dedi. Köylülerden Kadir Çakmak ise sel sularının 12 gün önce vefat eden annesi Altun Çakmak'ın mezarına zarar verdiğini belirterek, sel sularıyla annesinin cesedini kilometrelerce uzağa sürüklediğini kaydetti. Köylülerin desteğiyle yapılan arama çalışmaları sonucunda cesede ulaştıklarını anlatan Çakmak, ''Defin işlemini yeniden gerçekleştirdik. Köyümüzden geçen ve şiddetli bir yağmurda taşan dere yatağının yeniden düzenlenmesini istiyoruz'' diye konuştu.
624511
"Fişi çekmedim, bandı gevşettim"
"Fişi çekmedim, bandı gevşettim" 31.10.2009 18:43Şükran ÖZAKMAK Mustafa ŞEKEROĞLU AHT Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kan kanseri tedavisi gören ve solunum cihazına bağlı olarak yaşatılan 22 yaşındaki Meryem Topçu'nun ölümüne neden oldukları iddiasıyla gözaltına alınan anne ve babası ile iki teyzesinin sorguları tamamlandı. Kızlarının soluk alıp vermesini sağlayan hortumu çekerek ölümüne neden oldukları suçlamalarını reddeden annesi Şükriye İ, "Kızımın başından hiç ayrılmadım. Elini ayağını binlerce kez öptüm. Başını okşadım. Yastığını düzelttim. Rahat etsin diye boğazına giren hortumu tutan kurdeleyi gevşettim" dedi. Öte yandan adliyeye sevk edilen anne-babası ile iki teyzesi mahkeme tarafından serbest bırakıldı.
624245
Timsah'ın serisi Antalya'da sona erdi!
Ligin flaş ekibi Bursaspor'a Antalya freni !.. Ertuğrul Sağlam yönetiminde önemli bir takım haline gelen Bursaspor'un son haftaların formda ekibi Antalyaspor'a konuk olduğu müsabaka karşılıklı atılan gollerle 1-1 sona erdi. Stat: Antalya Atatürk Hakemler: Fırat Aydınus x, Adil Sinem xx, Cemal Bingül xx Antalyaspor: Ömer x, Yalçın xx, Şenol xx, Kerim xx, Musa x, Hakan Özmert xx (Dk. 66 Sedat x), Jedinak xx, Tita xx, Necati xx (Dk. 90 Korhan x), Ali Zitouni x, Sergey Djiehoua xx (Dk. 79 Veysel x) Bursaspor: İvankov xx, Ömer Erdoğan xx, Hüseyin xx, Martin xx (Dk. 88 Bekir x), İvan Ergiç xx (Dk. 90 Tadeu x), Ali Tandoğan xx, Mustafa xx, Turgay xxx, Ozan x, Zapatocny x, Volkan xx (Dk. 79 Veli x) Goller: Dk. 24. Sergey Djiehoua (Antalyaspor), Dk. 70 İvan Ergiç Sarı Kartlar: Dk. 29 Kerim, Dk. 44 Şenol, Dk. 70 Ömer (Antalyaspor) Kırmızı Kart: Dk. 90 Şenol (Antalyaspor) 2009-10-31 17:39:06 türkiyede kışlar uzun yazlar kısa olur fuat 2009-10-31 16:54:50 şimdi benim anlamadığım şey ..saatlerin bir saat geri alınması...mesai saati olsaydı şu an bütün resmi daireler okullar iş yerleri her yerde elektrikler yanıyor olacaktı ve yanıyorda ..saat 16.50...oysa geri alınmasaydı gün ışığından istifade edilmiş olacak ve ışıklar yanmayacaktı..üstelik sabah vaktinin en az iki üç saatlik aydınlığı göz göre göre harcanıyor ..bunlar nasıl ve neyden tasarruf yapıyorlar sinan yusuf
623461
Mehmet Şeker: Gâvur yapmış, her şeyin makinesi var
Mehmet Şeker 31 Ekim 2009 CumartesiGâvur yapmış, her şeyin makinesi var Ne yazdıysa, tersi doğru çıkan yazarlarımız var... Her ne söylediyse, tam aksi belgeleriyle ispatlanan konuşma ustalarımız. Sabahtan akşama, geceden horozlar ötene kadar konuşurlar da her şeyi çarpıtmadan duramaz, zıddını söylemekten vaz geçemezler. Onlara bakarak, yazıp söylediklerinin tersine kanaat getirebilirsiniz. Yanlış saat gibi adamlar ve kadınlar bunlar. Hani yaz saati uygulaması biter de, saatleri geri almanız gerekirken, siz ihmalkâr davranır ve saatinizi düzeltmezsiniz... Bilirsiniz ki zamanı bir saat ileride gösteriyor. Bakarsınız saatiniz üçü gösterirken, aslında ikidir. Onun gibi bir şey işte bu aydın müsveddelerinin durumu. Orijinal belgedeki imzaya rağmen sulandırma gayreti içine girenlerden bahsediyoruz. Belgeyi biz gözlerimizle görmedik, elimizle tutmadık. Ama resmî açıklamaları yok mu sayalım? Önlerine gelen belgeyi inceleyip rapor veren kurulları, Adlî Tıbbın verdiği sonuçlara inanmayalım mı? “Olabilir de olmayabilir de” yaklaşımıyla Kenal Sunal'ın oynadığı karakterler gibi... “Varsa vardır, yoksa yoktur” açıklamasıyla 70'li dönemlerin Demirel'i gibi mi karşılayalım? sulandırma uzmanları şimdi çıkmış “Islak imza makinesi var Amerika'da. Bin dolar verip alıyorsun, istediğin imzayı ıslak basıyorsun kâğıt üzerine” diyerek savunma refleksi gösteriyor. Islak imza makinesi varsa... Öte yanda da sperm bankaları var. Islak imza makinesiyle sperm bankasının ne alakası olabilir itirazında bulunacaklara da peşin cevap verip kafalarını rahatlatalım. Şart mı bir alaka kurmak? Hiç değil... Anlamayan kurmasın. Lakin kurana da karşı çıkmayız. Islak imza makinesinden başka, ne tür makineler olabileceğini de şimdiden düşünsek yeridir. Her şeyi tersinden anlayıp tersinden yazan arkadaş, özellikle son dönemde her konuda ters köşeye yattı. Bu yüzden yediği gollerin haddi hesabı yok. İşte Star'daki bir haberden, çatık kaşlı elemanla ilgili satırlar: Ayışığı, Sarıkız gibi darbe iddiaları, Danıştay davası ve Ergenekon davasının kritik dönemlerinde, dikkat çekici yazılar kaleme aldı. Danıştay saldırısı davası için Yargıtay “Ergenekon'la birleştirilsin” kararı verirken, sulandırma uzmanı aylarca, “Danıştay saldırısı ulusalcılara yıkılmaya çalışılıyor. Katilin ulusalcılarla bağlantısı bulunamadı” diye yazdı. HSYK üyesi Ali Suat Ertosun'un Ergenekon sanığı Engin Aydın ile yaptığı görüşmenin fotoğrafları basına yansıyınca, Engin Aydın'ın Ergenekon sanığı olmadığını ve görüşmenin normal olduğunu iddia etti muhterem. Ertesi gün 3. iddianame kabul edildi ve Aydın'nın sanık olduğunu cümle âlem öğrendi. Sulandırıcı yazarımız, Oramiral Özden Örnek'in günlükleri Nokta Dergisi'nde yayınlanınca, dergiyi ve Alper Görmüş'ü 'tetikçi' ilan etmişti. Ama günlükler de doğrulandı. Dergi kapandı. Dergi kapandı, konu kapanmadı... “Kim bu?” diye sormayın sakın. Bunlar bir tane değil ki. Bu modellerden çok var. Ve bunlar böyle oluyor beyav.
623980
Hillary Clinton Adana'da mola verdi
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 'dan Birleşik Arap Emirlikleri'ne giderken Adana'daki 'nde 'mola' verdi. 'a yaptığı günlük ziyareti tamamlayan Hillary Clinton, bu ziyaretin ardından uçakla Adana'ya geçti. Uçağı İncirlik 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı'na inen Clinton, burada yaklaşık saat mola verdi. Clinton'un İncirlik molası, üst düzey komutanlar hariç, üs görevlilerinden gizlendi. Clinton, uçağa yakıt ikmalinin yapılması ve bakımın ardından Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'ye geçmek üzere İncirlik'ten ayrıldı.
624425
PFDK, Fenerbahçe'nin itirazını reddetti
Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, başkanın çağrısı üzerine bugün olağanüstü toplanan Tahkim Kurulu, Fenerbahçe Kulübü'nün, futbolcusu Bilica ile ilgili PFDK'nın kararına karşı yaptığı itirazı inceledi. Açıklamada, Fenerbahçe Kulübü'nün itirazının oy çokluğuyla reddedildiği belirtilerek, şunlar kaydedildi: ''Fenerbahçe Kulübü'nün, futbolcusu Bilica ile ilgili, PFDK'nın 29/10/2009 tarih ve 2009-2010/397-480 sayılı kararına karşı E.2009/617 numaraya kayıtlı dosyası incelendi. Talep doğrultusunda açılan murafaaya Fenerbahçe Kulübü adına Av.Sami Dinç, Futbol Federasyonu adına Av. Ergin Akçay ve Av. Cem Abanazır katıldığı görüldü. Tarafların iddia ve savunmaları ibraz ettikleri CD görüntüleri eşliğinde dinlendi. Dosya incelendi. Yapılan müzakere sonucunda ve ayrıntısı gerekçeli kararda yazılmak üzere; Futbol Disiplin Talimatı'nın (FDT) 'Temel İlkeler' başlıklı 4/3 maddesine göre 'sportmenliğe ve disiplin hükümlerine aykırı davranışlarda, hakemin durumu görmemiş ve dolayısıyla bir karar vermemiş olması disiplin cezalarının verilmesine engel teşkil etmez. Müsabaka görevlilerinin raporları, alınan ek raporlar ve izlenen CD görüntüleri çerçevesinde sporcuların karıştığı olayda yaşanan kargaşa ortamında ilgili sporcuya isnat edilen eylemin oluş şekli, ağırlığı ve eylemin sadece CD görüntülerinin dikkatlice ve ayrıntılı olarak izlenmesi halinde görülebileceği dikkate alınarak, PFDK tarafından Bilica'ya rakip takım oyuncusuna yönelik şiddetli hareketi nedeniyle FDT'nin 42/2.maddesi uyarınca verilen resmi müsabakadan men cezasına karşı yapılan itirazın (Tolga Aytöre ve Tanju Güvendiren'in, eylemin hakemin görüş alanı içinde olması nedeniyle cezanın kaldırılması yönündeki karşı oylarıyla) reddine, PFDK kararının oy çokluğuyla onanmasına, karar verilmiştir.''
623377
Hatay, Suriyelilerin alışveriş merkezi oldu
Suriyelilerin güney şehirlerine getirdiği canlılık da kendini hissettiriyor. Her mağazada Suriyeli bir aile ile alışveriş yapmak, lokantalarda birlikte yemek yemek, en sık karşılaşılan manzaralar arasında yer alıyor. Hatay'ın İskenderun ilçesi, Suriye'nin Halep ve Lazkiye kentinden gelenlerin yoğun ilgisini çekiyor. İskenderun'da otel işletmeciliği yapan Onur Aykut, geçtiğimiz yıla oranla turist sayısında önemli derecede artış olduğunu belirterek, her gün birkaç ailenin otele gelip konakladığını kaydediyor. Halep ya da Lazkiye'den yola çıkan bir Suriyeli 1,5 saatte Antakya'ya, saatte İskenderun'a ulaşıyor. Suriye'nin Halep şehrinden İskenderun'a gelen Sayer Nazif, 30 yıldır ayakkabı ticaretiyle uğraşıyor. "Hatay, ayakkabı imalatında oldukça ileri ve gelişmiş bir şehir. Buradan maliyetine alışveriş yapıyor ve Suriye'de Türk ayakkabılarını satıyoruz." diyen Nazif, vize uygulamasının kalkmasından sonra ticarî ve kültürel ilişkilerin çok daha canlılık kazandığını belirtiyor. Vizenin kalkmasıyla iki ülke arasında yaşanan hareketliliği meslek örgütleri de teyit ediyor. İskenderun'dan Kuzey Irak ve Suriye ile ticaret iş bağlantılarının geliştiğine dikkat çeken Körfez İskenderun Sanayici ve İşadamları Derneği (KİSİAD) Başkanı Tamer Eker, "Hataylı işadamlarımız ile Suriye ve Irak'a iş gezilerimiz oldu ve bağlantılar yaptık. Bu artarak devam edecek." diyerek iki ülke arasında gelinen noktayı da özetliyor.
624109
'Şımarık değil, öz güven sahibiyim'
İSMET BADEM ERKAN BAYAZITLI 'Şımarık değil, öz güven sahibiyim' Fenerbahçeli futbolcu Kazım Kazım, kimilerine abartılı ve şımarıkça gelen hareketleri, rakibe öz güven duygusunu hissettirmek adına yaptığını bildirdi. İSTANBUL (A.A) Fenerbahçe Dergisi'nin Kasım ayı sayısında röportajı yer alan Kazım, 'şımarık değil öz güven sahibi' olduğunu belirterek, maç öncesi ve maç içerisinde, insanların abartılı ve şımarıkça gördüğü hareketleri, rakibe bu öz güven duygusunu hissettirmek adına yaptığını kaydederek, şu ifadeleri kullandı: 'Bu kendine güven ile şımarıklık, bazen karıştırılabiliyor ve anlaşılamıyor maalesef. Ama maçın ve sahanın içinde de rakibimize, kendinizdeki güveni, atmosferin gereği olan şımarıklığı, gözdağını vermek zorundayız. Belki seyirciler bunu şımarıklık olarak algılıyor, ama bizim sonuçta rakibimize vermemiz gereken bir duygu. Ben hareketleri seyirciye karşı değil, rakibe karşı yapıyorum.' 'TÜRKİYE'Yİ TERCİH ETTİĞİM İÇİN ASLA PİŞMAN DEĞİLİM' Futbol Federasyonu'ndan Ümit Milli Takım için ilk teklif geldiğinde hiç düşünmeden kabul ettiğini anlatan Kazım, Türkiye'nin teklifinden gün sonra İngiltere Futbol Federasyonu'ndan teklif aldığını bildirerek, 'Türkiye ile imzaladığımı belirterek 'Hayır' dedim. Türkiye'yi tercih ettiğim için asla pişman değilim' diye konuştu. Babasının Atlas Okyanusu'nun ortasındaki bir adadan, annesinin de Akdeniz'in ortasındaki bir adadan gelip Londra'da buluştuğunu ifade eden Fenerbahçeli futbolcu, 'İki taraf da çok güzel yanları olan ülkeler. Oralardan gelen bir birliktelik. Hem kendim, hem de kardeşlerim için söylüyorum: Bu çok güzel, çok enteresan, sık olmayan ve az rastlanan bir şey. Bu konuda kendi adıma, eşsiz bir karışımım diyebilirim' şeklinde ifadeler kullandı. 'TÜRKİYE'DE FUTBOL DİN GİBİ YAŞANIYOR' Fenerbahçeli futbolcu, Türk insanının futbolla yaşadığına vurgu yaparak, şunları kaydetti: 'Türkiye'de futbol bir din gibi yaşanıyor. Burada hiçbir şey unutulmuyor. Maçlardaki tansiyonlar çok yüksek. Mesela İngiltere'de maçı kaybederseniz, kapınızı kapatırsınız, sizin bir alanınızdır. özelinizin içinde kalırsınız. Ama burada kapınızı kapatsanız bile, bahçenizdeki çimlerinizi kesen adam, bir anda sizin teknik direktörünüz Christoph Daum haline dönüşüyor ve 'Niye böyle oluyor? Neden böyle bu işler? Ne olacak bu takımın hali?' gibi sorular soruyor. Yani Türkiye'de herkes teknik direktör.' Fenerbahçe'nin sezon önceki şampiyonluğunu anımsatan Kazım, 'Tıpkı sene önce şampiyonluğu yaşatan kadro gibi bu sene de ben şampiyon olmak istiyorum. Tabii takımda ben yoktum ama, onlar gibi Bağdat Caddesi'ndeki otobüsün üzerinde bulunmak ben de kupayla birlikte tur atmak, orada bulunmak istiyorum' diye konuştu. 31.10.2009 SPOR
623988
Magath Halil'i gözden çıkardı
Magath Halil'i gözden çıkardı Birinci Futbol Ligi takımlarından FC 04’ün teknik direktörü ’ın, ’un da bulunduğu yıldız oyuncusunu gelecek sezon takımdan göndermek istediği belirtildi. gazetesinde yer alan haberde, mali sorunlar çeken FC SChalke 04’ün pahalı olan kadrosunu azaltacağı ifade edildi. Magath, oyuncu giderlerini düşürmek istediklerini ve kaleci Manuel Neuer’in dışında diğer oyuncuların satılabileceğini kaydetti. Gönderilecek oyuncuların başında, yıllık ücreti 3,8 milyon Avro olan Kevin Kuranyi’nin yer aldığı ifade edilen haberde, yıllık 2,5 milyon Avro kazanan ve değeri yaklaşık milyon Avro olan Halil’in de gönderilecek oyuncular listesinde olduğu belirtildi. Haberde, Gerald Levan Kobiashivili, İvan Rakitic, Vicente Albert Streit ve Rafinha’nın da bu listede yer aldıkları kaydedildi. .. ...
623469
Osman Tanburacı Cumartesi: Ruhun süruru bedenin ıstırabını hafifletir
Osman Tanburacı Cumartesi 31 Ekim 2009 CumartesiRuhun süruru bedenin ıstırabını hafifletir Fenerbahçe-Galatasaray maçı sonrası kafam karışık Niye böyleyize cevaplar arıyorum Bir arkadaşım tavsiye etti, sana uyar oku keyiflenirsin dedi Notlar da verdi Kişisel Gelişim Uzmanı Eğitim Bilimleri Uzmanı Yazar Uğur Ataseven' in kitabı Hatalıysam Ara'dan hoşuma giden bilgileri bu hafta sizlerle paylaşmak istedim. “İnsanların içinde iki ses vardır: biri hep yanlışları, olumsuzları, problemleri ve engelleri gösterirken diğeri de iyi, güzel ve olumlu olanlara projektör tutar. Aslında hepimiz kendi kendimize konuşan deliler gibiyiz. Bir insanın zihninden günde ortalama 60 bin düşünce geçer; peki siz bugün aklınızdan geçenlerden kaç tanesini hatırlıyorsunuz? Aklımızdan geçenlerden en çok olumsuz olanları bizi etkisinde bırakır. Çünkü en çok ve en kolaylar hatırlanır ve genelde iç diyaloglar olumsuzdur. Bir de tersinden bakın. Bu düşüncelerin sizi beslemeleri durumunda ne kadar güçlü olabileceğinizi düşünün. Sanki 100 bin kişilik bir stadyumdaki bütün taraftarların tek bir takımı desteklemesi gibi *** Yönettiğim toplantılarda bazen insanlara şöyle derim: “Bu güne kadar yaşadığınız hayatı ve içinde bulunduğunuz şimdiki durumu roman veya hikâye haline getirseniz adı ne olurdu?” cevaplar şöyle oluyor genelde: Âlem buysa, Yalan dünya Olmaz olsun (her şeyi reddetme) Ben nerde yanlış yaptım Allah'ım (pişmanlık) Tesadüfen geldik mecburen yaşıyoruz (amaçsızlık) Hayat ve ben. İşte hepsi bu kadar (her şeyi dışlama) Kalemimi kırmışlar (umutsuzluk) Üç günlük dünya ne sana kalır ne bana (isteksizlik) Farkımı fark ettin ya.. Artık fark etmesen de fark etmez. Bir Teselli ver (çaresizlik) Ağlatıp da gülene yazıklar olsun (vurgun yemişlik) Arabesk yaşıyoruz hayatı. İçinde bulunduğumuz durumu belirleyen ilk şey duruma gelinceye kadar başımıza gelenlere verdiğimiz tepkilerdir. *** Hz. Süleyman'ın (AS) şu sözü çok hoşuma gider “anlayış, sahibine yaşam kaynağıdır.” Bir akşam saat 22.00 sularında Konya'da çarşıdan eve gitmek için belediye otobüsüne bindim. Yolumuzun üzerinde bir otelle bir alışveriş merkezinin inşaatı var. Aynı yerde belediyenin de büyük bir kavşak inşaatı var. Yani yol kapalı. Küçük bir sokaktan, evlerin arasından servis yolu verilmiş. Yol, trafiği kaldırmıyor. Zaten sağı solu yolun park eden arabalarla dolu. Otobüs şoförünün hemen arkasındaki koltukta oturuyorum. Karanlıkta seçilmiyor ama sonradan fark ettim, karşıdan açılır tavanlı, geniş tekerlekli, çelik jantlı cillop gibi bir Murat 124 selektör yaparak geliyor. Bizim kaptan önemli bir durum var diye düşündü herhalde yavaşladı, 124'le yan yana gelince durdular. İkisi de camları indirdi. 124 şoförü bizim kaptana bakın ne dedi “bana neden öyle yan yan bakıyorsun?” Bizim kaptan da ne dese beğenirsiniz “biz baktık mı böyle bakarız.” Gözleriniz hep şikâyet edecek konuları ve problem aradığında inanın zorlanmadan bulacaktır. Kendinizle barışın. Etrafınızda kavga edecek kimseyi bulamayacaksınız. Bilinçaltı çok kuvvetli olmasına rağmen kolaylıkla da etki altına alınabilmektedir. Geçenlerde bir yerde okumuştum. Avustralya yerlileri kabilede ölecek olanları kendileri seçerlermiş. Yerlilerin kabile reisi veya bu işle görevli olanın elinde bulunan ve sadece bu iş için kullanılan bir kemiği kabilede herhangi birisine doğrulttuğunda adam ölüyormuş (aman bizimkilerin eline geçmesin). Son derece sağlıklı olsalar da (zaten adamın içine bir kere kurt düşüyor). Seçilen kişi kemik kendisine doğrultulduğunda kesinlikle öleceğine inanmaya başlıyor. Ben iyileşmeyeceğim deyip dünyanın en pahalı ilaçlarını kullansanız bile iyileşmezsiniz. *** Her 10 kişiden 9' çevresinde olumlu insanların olmasını istiyor ve bu tür insanlarla çalıştıklarında daha verimli olduklarını söylüyorlar. Bunu herkes istiyor ve kimse kişiden biri olmaya uğraşmıyor. Neden? Yetiştiğimiz kültür, neyin doğru olduğunu söylemek ve öğretmek yerine, neyin yanlış olduğunu göstermeyi önemli buluyor. Sonuç: Bize olumsuz düşünmek ve problemleri görmek daha kolay geliyor. (Dikkat ettiyseniz bu kitapta ama, ancak, fakat gibi kelimeler çok fazla yok. Bu kelimelerin özelliği kendinden önce gelen ifadeleri olumsuz hale getirmektir). Cornell Üniversitesi'nden Alice Isen' in 1999'daki araştırmasına göre neşeli bir ortam insanların bilgi akışını daha iyi almalarını, doğru karar vermelerini ve zihnin verimliliğini artırmaktadır. Yine aynı olayla ilgili olarak Pennsylvania Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada da bakış açısı olumlu olanların performansları müthiş bir şekilde artıyor. Güzel insanlar, baktığınız yere göre gördükleriniz de değişecektir. Mevlana “sen bakmasını bil de dikende gül gör! Dikensiz gülü herkes görür” der. Vücudumuzda duygusal değişiklikler en geç saniyede ortaya çıkar. Beyin, vücudumuzun bir organını veya bölümünü uyaracağında oraya sinirsel bir sinyal gönderir. Bu sinyal orada bir refleks etkisi oluşturur. Eğer beynin vücudun tamamını uyarması gerekirse beyin bu işi organlara tek tek bir sürü sinyal göndererek yapmaz. Vücuda hangi duygu veya refleks yüklenecekse duyguyu ortaya çıkartacak olan hormonları üreten salgı bezlerine bir sinyal gönderir. hormonlar hemen üretilip kana karıştırılır. Vücudumuz da en geç saniye içinde hormonun verdiği duyguya girer. Örneğin sinirliysek ve sinirlilik durumu devam ediyorsa bu hormon salgılama işlemi artarak devam edecektir. Onun için duygusal değişiklikler çok hızlı ve çok etkili gerçekleşir. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bir idam mahkûmunun başından geçen bir olay. Mahkuma sorulur; “elektrikli sandalye ile mi bileklerin kesilerek mi infaz edilmeyi tercih edersin?” adam da bileğinin kesilerek idam edilmesini ister. Gözleri bağlanır. Bir görevli, adamın bileğine bıçak yerine kuş tüyünü sürter ve mahkûm hemen ölür. *** Bir insanın kalbinde kendi yerinizi bilmek isterseniz insanın sizdeki yerine bakın. Bir ip gerginse bunda her iki tarafın da payı vardır. Dostlar, Önce iyi olun, Allah sizleri de iyi insanlarla karşılaştırsın'
624058
Bursa Antalya deplasmanında CANLI
Tarihin en iyi Bursaspor'u bugün Antalya'ya konuk oluyor. Son maçında rakiplerine kabus yaşatan Yeşil-Beyazlılar'da tek hedef; zirve yürüyüşünü bu hafta da sürdürmek. ANTALYASPOR: Ömer Batak Yalçın Musa Şenol Can Zitouni Jedinak Sedat Tita Veysel Necati BURSASPOR:Ivankov Ali Tandoğan Ömer Zapotocny Yenal Batalla Hüseyin İvan Volkan Tadeu Turgay Stat: Atatürk Saat: 16.00 Yayın: Lig TV Hakemler: Fırat Aydınus, Adil Sinem, Cemal Bingül
623344
Maliye uzlaşma için Doğan'ı davet etti
Maliye uzlaşma için Doğan'ı davet etti 31.10.2009 4.8 milyar TL'lik vergi borcu için tarhiyat sonrası uzlaşma talep eden Doğan Grubu'nun çağrısına Maliye'den olumlu yanıt geldi MALİYE, Doğan Yayın Holding ve bağlı ortaklığı şirketin 'tarhiyat sonrası uzlaşma' talebine olumlu yanıt verdi. Söz konusu şirketlere uzlaşma davetiyesi gönderildiği açıklandı. Açıklamayı Doğan Yayın Holding duyurdu. Açıklamaya göre, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, şirkete, doğrudan bağlı ortaklığı Doğan TV Holding ile dolaylı bağlı ortaklıkları Yapım Reklamcılık, Doğan Prodüksiyon Hizmetleri ve Alp Görsel İletişim Hizmetleri'ne uzlaşma davetiyesi gönderdi. Doğan Yayın Holding'in Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda yayımlanan açıklamasında "Uzlaşmanın vaki olmaması durumunda, şirketimiz ve bağlı ortaklıklarımızın, kendilerine tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamelerinin terkini amacıyla açmış oldukları davalarda, dava süreci kaldığı yerden devam edecektir'' denildi.
624517
Sayısal Loto çekildi
Sayısal Loto çekildi 31.10.2009 22:26Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişi yapıldı. ekilişte numaralar 2, 3, 9, 15, 31 ve 38 olarak belirlendi. Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişinde bilen kişi, milyon 809 bin 75 lira 95 kuruş ikramiye kazandı. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, bu hafta bilen 307 kişi bin 69 lira 90'ar kuruş, bilen 17 bin 95 kişi 20 lira 75'er kuruş ve bilen 326 bin 501 kişi lira 45'er kuruş ikramiye alacak. Büyük ikramiyeyi kazanan talihlinin kuponunu İstanbul-Sarıyer'deki bayiden yatırdığı bildirildi. Bu haftaki çekilişte, milyon 925 bin 684 lira 95 kuruş ikramiye dağıtıldı. Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, ocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na milyon 116 bin 617 lira 48 kuruş, KDV olarak milyon 400 bin 489 lira kuruş ve Şans Oyunları Vergisi olarak 783 bin 932 lira 40 kuruş aktarılacak. AA
624420
Bursa'nın golcüsünden dobra açıklamalar
Futbol Federasyonu'nun resmi yayın organı TamSaha dergisine konuşan Sercan Yıldırım, transfer döneminde içinde bulunduğu durumu anlattı. "19 yaşında olmama rağmen, kendimi sorumluluk sahibi bir insan olarak görüyorum." diyen Sercan, şöyle devam etti: "Bu hem saha içinde hem de saha dışında böyle. Transfer dönemi süresince ciddi psikolojik sorunlar atlattım. Her gün gazetelerde başka bir takımla isminizin anılması kolay bir durum değil. Bunlar beni insan olarak çok etkiledi ama Allah'tan performansıma negatif bir yansıması olmadı. Profesyonelce davrandım, yazılanları fazla kafama takmadım. Şöhreti ve ilgiyi kaldıracak olgunluktayım." ALEX'LE OYNAMAK İSTERDİM Fenerbahçe'nin Brezilyalı futbolcusu Alex de Souza'yla birlikte oynamak istediğini ifade eden Sercan, kendisini en fazla zorlayan defans oyuncularının ise yine sarı lacivertli takımdaki Bilica ve Lugano olduğunu dile getirdi. ERTUĞRUL SAĞLAM ÇOK KARAKTERLİ BİR TEKNİK ADAM Teknik direktörü Ertuğrul Sağlam'ın çok karakterli bir teknik adam olduğunu dile getiren Sercan, "Takıma ilk geldiğinde taktik ve oyun stratejisinden önce arkadaşlığı ön plana aldı. Çok güzel bağlar oluştu ve gerek saha içinde gerekse saha dışında gerçek bir takım gibi hareket etmeye başladık. Bunun yararını çok gördük." diye konuştu. Sercan Yıldırım'ın TamSaha Dergisi'ne verdiği röportajı ayrıntıları şöyle; -Sezon başında yoğun bir şekilde transfer haberleriyle gündeme geldin. Gerek yurtdışından gerekse Fenerbahçe'den gelen tekliflere rağmen kulübünde kaldın. Olayların içyüzünü bizlerle paylaşır mısın? Başkanımız İbrahim Yazıcı'nın ve menajerlerimin bana verdiği bilgiye göre Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş benimle ilgili oldukça ısrarcı davranmış. İngiltere'den gelen teklifler olduğunu da biliyordum ama hangi kulübün ne kadarlık bir transfer önerisinde bulunduğu tam açıklanmadı. Yurtdışından en son teklif ise Atletico Madrid'den geldi. Transferim gerçekleşmedi çünkü kulübüm beni bırakmak istemedi. 2012'ye kadar Bursaspor'un sözleşmeli futbolcuyum ve yönetim ne derse olacak. Başkanımız "Senin değerini bulmayan hiçbir teklifi kabul etmem" demişti. Demek ki teklifler başkanımızın kafasındakine yaklaşamamış. TRANSFER İÇİN ÇOK FIRSATIM OLACAK -Bursaspor senin yuvan ve orada olmaktan mutlu olduğunu tahmin ediyoruz. Peki, transferinin gerçekleşmemesi sende hiç hayal kırıklığı yarattı mı? Daha yaşım genç. Kendimi bozmadığım ve performansımı üst düzeyde tutmayı başarabildiğim sürece transferi yapmak için gelecekte çok fırsatım olacağını düşünüyorum. -Seninle daha önce yaptığımız bir röportajda, "Merdivenleri yavaş yavaş çıkmak gerekir" demiştin. Bu görüşünde bir değişiklik olmadığı belli. Senin için doğru zaman ne zaman gelecek? Bu konu hakkında başkanımızla çok konuştuk. Kendisi benim doğru zamanda takımdan ayrılmam gerektiğini çok vurguladı. En azından bir sezon daha takımda kalıp ondan sonra transfer yapmamın doğru olacağını söyledi. Şartlar gelecek sezon neyi gösterecek, şimdiden söylemek zor. Giderim veya gitmem; orasını seneye düşüneceğiz. Geçen sezon ligde 11 gol attım. Bu sezon hedefim bunu geliştirebilmek. -İstanbul'a giden genç yıldız adaylarının önemli bir bölümünün, olamadan kaybolduğunu görüyoruz. Bu durum senin için de endişe verici mi? Ben İstanbul takımlarından bir tanesine transfer olsaydım, her şeyi göz önünde bulundurup oraya gitmiş olacaktım. Önümüzde İstanbul'a gidip de kaybolmuş birçok örnek vardı. Ben de onlardan bir tanesi olmak istemedim. -Kariyer planlamanı önce İstanbul, sonra Avrupa sıralamasıyla mı yapıyorsun, yoksa direkt Avrupa'ya gitmek gibi bir düşüncen var mı? Şartlar neyi gerektirirse ona göre davranacağım. Bu konu hakkında şimdiden bir rota çizemem. Hedefim doğrultusunda ilerleyeceğim. -Geçen sayımızda Galatasaraylı Mustafa Sarp'la yaptığımız söyleşide, Bursaspor takımına ve taraftarına duyduğu saygı sebebiyle 16 numaralı formayı seçtiğini söylemişti. İçinden yetişmiş biri olarak, Bursaspor'u ve taraftarını bu kadar özel kılanın ne olduğunu söyleyebilir misin? Geçen yıl taraftarın verdiği destek muhteşemdi. İç sahada bir ara hiç maç kaybetmedik, güzel bir seri yakaladık. Onların 90 dakika boyunca yaptıkları tezahürat bizim için müthiş itici bir güç oldu. Bursaspor taraftarları bence Türkiye'nin en iyi taraftar kitlesi. Dünyadaki diğer örneklerle de kıyaslarsak sayılıların arasına girer. İKİNCİLİĞİ ZORLAMAK İSTİYORUZ -Bursaspor olarak bu sezonki hedefiniz ne? Geçen sezon Avrupa Ligi'ne kalabilmeyi sadece birkaç puanla kaçırmıştık. Bu nedenle öncelikli hedefimiz geçen sezon yapamadığımızı bu sezonda gerçekleştirebilmek. Daha sonra da Türkiye'deki başarıyı Avrupa'ya taşıyabilmek. Yine üst sıralardaki mücadelemiz devam ediyor. Umarım lig bittiğinde de yukarılardaki yerimizi koruyabiliriz. Şampiyonluk için daha çok çalışmamız gerektiğini biliyoruz ama ikinciliği zorlamak istiyoruz. -Sivasspor'un geçen sezon elde etmiş olduğu başarı, diğer takımlar için de itici bir güç olmuştu. Adeta çıtayı yükselttiler. Onların ulaştığı noktayı geçebileceğinize inanıyor musunuz? Bu noktada Bursa'nın diğer şehir takımlarına göre artıları neler? Sivasspor geçen sezon çok iyi bir ekipti ama bu sezon takım adeta dağıldı. Ben başarılarımızla Sivasspor'u geçebileceğimizi düşünüyorum. İkincisi, Sivasspor'dan farkımız geldiği noktayı kaldırabilecek olgunluğa sahip olmamız. Yukarılarda olmayı kaldırabilecek bir olgunluktayız. Bursa halkı ve kulübümüz başarıya aç. Dikkat ederseniz, Sivasspor geçen yılki başarıyı kaldıramadı ve şimdi çöküşe girdi. -Kendinde geliştirmen gereken yönler olduğunu düşünüyor musun? Eksiklerim tabii ki var. Daha 19 yaşındayım. Kafa topları konusunda kendimi geliştirebilirim. Biraz da kuvvet ağırlıklı çalışmalar yapmam gerekiyor. -Genç Milli Takımların bütün seviyelerinde oynadın. Yine Genç Milli Takım'a seçileceğini düşünürken, Bosna-Hersek'le Eylül 2008'de oynanan maç öncesinde ilk kez milli kadroya davet aldın. Bu daveti bekliyor muydun, yoksa seni şaşırttı mı? U19'dan Milli Takım'a gelmek tabii ki beni şaşırttı. Bosna-Hersek maçında oynadığımda içimde büyük mutluluk ve heyecan vardı. Onu sahaya yansıtmak amacındaydım. -Milli Takım'daki ortam diğerlerine göre farklı mıydı? Ne gibi farklılıklar gördün? Kamp ortamı anlamında fazlaca bir fark yok. Tabii millide en genç futbolcu benim. Onun getirmiş olduğu bir farklılık var. Genç Milli Takımlarda akran futbolcular yer alıyor, orası da kendine göre değişik. Buradaki ağabeylerimi de çok seviyorum. Hepsi buraya ilk geldiğimde bana çok yardımcı oldu. MİLLİ TAKIM'DA SEVİYE AYRIMI OLMAZ -Yaşın gereği U21 Takımında da oynuyorsun. Oyuncular milliye çıktıktan sonra oraya dönmek bir sıkıntı yaratır mı? Eğer yaşınız tutuyorsa, kategoride maçlar oynamanız doğal. Milli Takım'a seçilip de tekrar oraya dönerseniz, milliden getirmiş olduğunuz tecrübeyi ümit milliye aktarıyorsunuz. Bir nevi örnek oluyorsunuz ve bu da çok güzel bir şey. Ayrıca Milli Takımlarda ay-yıldızlı bayrağımızı başarıyla dalgalandırmak için mücadele ediyoruz. yüzden seviye ayrımı yapmamak lâzım. -A milli forma altındaki ilk golünü Estonya'ya attın. golle ilgili neler hatırlıyorsun? Nasıl bir duyguydu? Estonya maçı 2010 Dünya Kupası'na gidebilme yolunda çok önemliydi. maçta gol atmış olduğum için kendimle gurur duydum. Önemli de bir goldü. Umarım bu sadece bir başlangıç olur ve milli forma altında gollerimin devamı gelir. -Bursaspor altyapısı çıkışlı bir oyuncu olarak kulübün altyapısıyla ilgili neler söylersin? Senin gözlemlediğin keşfedilmemiş genç yetenekler var mı? Kardeşim Tezcan Yıldırım da Bursaspor'un altyapısında oynuyor. Sağ ayaklı bir defans oyuncusu olarak başladı, en son forvete geçmeyi tercih etti. da çok hırslı. Altyapıda onun gibi çok yetenekli, geleceği olan futbolcular var. Kendilerini bozmaz, iyi yetiştir ve ekstra çalışırlarsa parlayabileceklerini düşünüyorum. -Genç futbolcu kardeşlerine vereceğin tavsiyeler var mı? Her zaman normal çalışmalardan daha fazlasını yapmaları gerektiğini bilmeliler. takıma çıktıkları dönemde ağabeylerine yetişmek için bunu yapmalılar. Büyüklerin nasihatlerini dinlemeleri lâzım. Özgüvenlerini bulduktan sonra da yeteneklerini sergileyeceklerdir. -Hangi forvet oyuncularını beğeniyorsun? Türkiye'de kimsenin tartışamayacağı bir Hakan Şükür vardı. Her yönüyle örnek alınacak bir isim. Şimdilerde ise beğendiğim yerli bir forvet oyuncusu yok. Avrupa'da ise Thierry Henry, Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo'yu beğeniyorum.
623463
İbrahim Kahveci: Kıyamet koparken
İbrahim Kahveci 31 Ekim 2009 CumartesiKıyamet koparken Kriz bitti mi yoksa yeni mi başlıyor? Tartışmalara göre büyüme rakamlarına bakarak bir cenahta kriz bitti görüşü kabul ediliyor. Diğer tarafta ise krizin en şiddetli havasının devam ettiği işsizlik rakamları ile açıklanıyor. Bir tarafta kriz öncesine varan başta borsalar olmak üzere finansal fiyatlar yer alırken, diğer tarafta talebin ne kadar düşük kaldığını görüyoruz. Bir tarafta oransal çöküşler artık eskisi gibi büyük değil, hatta iyileşmelerin başladığını dahi görebiliyoruz. Ama diğer yandan reel ekonomide mutlak seviyeler hâlâ kriz düzeyinden kurtulabilmiş değil. Mesela kapasite kullanım oranında değişim artık 5-10 puan düşmüyor, ama kapasite kulanım oranı da kriz öncesi yüzde 80'lerin çok altında 70'lerde seyrediyor. Aslında ekonomilerde iki ana rahatlama olduğunu görüyoruz. Birinci rahatlama rakamlarda oldu. Artık bir önceki karşılaştırmalar krizin bir yılı doldurması ile kriz rakamlarıyla karşılaştırılıp artı değerler bile elde edilebiliyor. Mesela sanayi üretimi önceleri yüzde 20-25'ler oranında düşüşler yaşarken, artık bir önceki dönem de kriz sahasına girdiğinden şimdi sanayi üretiminde artışlar bile görebiliyoruz. Oysa maalesef seviye hala çok düşük ve bunu görmek istemiyoruz. İkinci rahatlama ise finansal piyasalarda yaşanmaya devam ediyor. Borsalar nerede ise yeni rekorlar kırmak üzere oldukça iştahlı hareketler sergiliyor. Ama borsaların reel ekonomiler için bir işaret veya kurtuluş olup olmadığını hala bilmiyoruz. Borsalarla beraber işsizlik oranlarının da yükseldiğini zaten unutmamak gerekiyor. Borsalarda yaşanan hareketlerin krizle bağlantılı görüşümü yeniden aktarmak istiyorum: Finansal fiyatlar, krize karşı verilen bol para ve sıfır faizden beslenerek coşuyor. Oysa bu coşku emtia fiyatları gibi reel sektörün temel girdi maliyetini de artırarak yeni bir kriz potansiyeli oluşturabilir. Hatta reel ekonomilerde yaşanan sevinçli rakamların dahi ana kaynağının çok düşük faiz ve bol para ile hormonlu olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD'nin yüzde 3,5 gibi bir büyüme oranını yakalaması borsaları düşüşten kurtaramadı. Borsalar bu krizin belki de en büyük yıldızı olarak adeta dört gözle izleniyorlar. Reel ekonomilerle paralel düşündüğümüzde İMKB'nin dahi 35-37 bin aralığında durmasını beklerken 50 binlere dayandığını görüyoruz. Gelişmiş ülkelerde bu kadar olmasa bile tüm dünyada borsa coşkusu hep sevinç oldu. Ama her şeyin bir sonu olduğu gibi borsalar açısından da önemli bir dönüm noktasına geldiğimizi görüyoruz. ABD'de DOW endeksi artık orta vadeli yükseliş trendi ile uzun vadeli düşüş trendi arasında sıkışıklığının son günlerini yaşıyor. İyimserliğin devamı açısından 10-15 iş günü içerisinde 10.500'lerin aşılması önemli bir kanaat oluşturacaktır. Aksi halde DOW endeksi için yeni bir kötümser dalga ihtimali artabilir. Dünya'da reel ekonomiler çökerken ayakta tutunmaya çalışan bazı kesimler sanal borsa rakamlarından moral buluyordu. Şimdi borsalar için yeni bir yön dönemindeyiz. Eğer benim şahsi beklentim olan kötü senaryo gerçekleşir ise, işte zaman ekonomiler için kıyamet senaryosu başlayabilir. İşte bu noktada trendlerin çakışacağı son 15 gün hayati önem taşıyor.
623883
İnegöl, Fenerbahçe'yi ağırlayacak
İnegöl, Fenerbahçe'yi ağırlayacak İnegöl Fenerbahçeliler Derneği tarafından Hamamlı’da yapılan, Hamamlı İnegöl Fenerbahçeliler Derneği İlköğretim Okulu’nun 11 Kasım’da yapılacak açılışına kulüp başkanı Aziz Yıldırım ile sarı-lacivertli futbolcuların da katılacağı bildirildi. Dernek Başkanı Refik Tabakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okulun yapılmasında üyelerinin yanı sıra İnegöl’deki Fenerbahçe dostlarının da önemli katkılarının bulunduğunu söyledi. Tabakoğlu, şunları kaydetti: "İnşallah yarının büyükleri, ülkenin çeşitli kademelerinde görev alacak isimler Fenerbahçe’nin adını taşıyan bu okulda eğitim alacaklar. Ülkeye faydalı insanlar olması bizi her şeyden çok mutlu edecektir. Bu Fenerbahçe’nin sadece bir spor kulübü olmadığının bir ispatı, delilidir. Biz bu başlangıcı yaptık. Bundan sonra da buna benzer çalışmalar içinde olmaya devam edeceğiz." Tabakoğlu, 11 Kasım Çarşamba günü gerçekleşecek okul açılışına Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, yöneticiler ve sarı-lacivertli futbolcuların da katılacağını bildirdi. .. ...
624232
Gönül, hayatının dönüm noktasını açıkladı
Futbol Federasyonu'nun Tam Saha Dergisi'nde röportajı yer alan sarı-lacivertli futbolcu, yaşamını değiştiren iki önemli noktayı, ''Birincisi, Fenerbahçe'ye imza atmam, ikincisi de ilk kez milli olduğum Norveç maçı. karşılaşmada iyi bir oyun sergilemem, herkesin bana olan bakışını değiştirdi. Herkesi iyi bir futbolcu olduğuma inandırdım, beğenilen bir oyuncu haline geldim'' şeklinde özetledi. Galatasaray ve milli takımda elde ettiği başarılar nedeniyle Fatih Terim'i hep kendisine yakın gördüğünü kaydeden Gökhan, ''Onu babam gibi görüyorum. Onunla bir kez olsun konuşabilmek, en azından 'merhaba' diyebilmek istiyordum. Ben onunla konuşmak için fırsat ararken, beni Milli Takım kadrosuna çağırdı'' dedi. 2008 Avrupa Şampiyonası kadrosundan sakatlık nedeniyle ayrılmak zorunda kalmasıyla ilgili soruya Gökhan, ''Benim için çok acı bir tecrübe oldu. Sakatlığım nedeniyle kimseyi suçlamak istemiyorum. Bunun sorumlusu benim. Birkaç maç sakat olduğum halde oynadım. Bunu yapmamalıydım. zaman bütün ağabeylerim bana akıl verdiler. 'Maça ve antrenmana çıkma' diye uyardılar, önümdeki Avrupa Şampiyonası'nı hatırlattılar. Ben de onları dinlemedim ve kendi kendime zarar vermiş oldum'' şeklinde yanıt verdi. ''DÜNYAYA İKİNCİ BİR ROBERTO CARLOS GELMEDİ, ALEX FUTBOLUN PROFESÖRÜ'' Takım arkadaşları Roberto Carlos ve Alex'e övgüde bulunan Gökhan, ''Dünyaya ikinci bir Roberto Carlos gelmedi. Alex bana göre futbolun profesörü'' dedi. Sarı-lacivertli futbolcunun, Brezilyalılar hakkındaki görüşleri şöyle: ''Şu an Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo'nun bile yeri doldurulabilir, ama Roberto Carlos'un yeri doldurulamaz. Dünyaya ikinci bir Roberto Carlos gelmedi. Onun oyun içindeki hareket ve tavırlarından çok şeyler öğrendim, hala da öğreniyorum. Futbolda tecrübe çok önemli. Böyle yıldızlar kolay kolay Türkiye'ye gelmiyor. Sonra bir Alex var. Bana göre futbolun profesörü.'' ''BAŞKAN, TEKNİK DİREKTÖR VE TARAFTARLAR...'' Kendisi için bir takımda kalmanın üç önemli faktörü olduğunu ifade eden Gökhan, ''Başkan, teknik direktör ve taraftarlar... Bunlardan bir tanesi bile beni istemezse benim takımda kalmamın bir anlamı olmayacaktır'' dedi. Kısa ve uzun vadeli hedefleri sorulan Gökhan, şunları kaydetti: ''Kısa vadede takımımdan sakatlık ya da diğer nedenlerden ötürü ayrı kalmadan düzenli olarak ilk 11'de forma giymek istiyorum. Uzun vadede bakarsak, Fenerbahçe ile yıllık yeni bir sözleşme imzaladım. Bu epeyce uzun bir süre. Bonservisim önemli bir bedel tutuyor. Bu parayı ancak üst düzey bir kulüp verebilir. Yine de arada gelir bakımından uçurumlar olmadığı sürece, ben her zaman Türkiye'de hatta Fenerbahçe'de kalmaktan yanayım. Sonuçta futbolu ailemize bakmak için oynuyoruz ve ekonomik anlamda bizi rahat ettirecek koşulları arıyoruz. Her koşul gerçekleşirse, beni üst noktaya taşıyacak, kendimi geliştirebileceğim bir kulübe gitmek isterim. Benim için bir takımda kalmak için üç tane önemli faktör var. Başkan, teknik direktör ve taraftarlar... Bunlardan bir tanesi bile beni istemezse, benim takımda kalmamın bir anlamı olmayacaktır.''
623125
Türk Dış Politikası Değişiyor mu?
: Türk Dış Politikası Değişiyor mu? Brüksel'de yapılan toplantıda Türkiye'nin yürüttüğü etkin politikanın Batı çizgisinden uzaklaştığı yorumlarının doğruyu yansıtmadığı belirtildi. Yayına Giriş: 30.10.2009 22:58:51 Güncelleme: 31.10.2009 00:55:27 Türk Dış Politikası Hangi Yöne ilerliyor? Avrupa Politika Merkezi ve TUSKON tarafından Brüksel'de düzenlenen toplantıda, Türkiye'nin son dönemde yürüttüğü etkin politika ile Batı çizgisinden uzaklaştığı yorumlarının doğruyu yansıtmadığı belirtildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, Türkiye'nin laik düzeni, yüzde 57'ye varan genç ve dinamik nüfusu, enerji nakil hatları ve boğazlardaki stratejik konumu ile mevcut eksenini değiştirmesinin beklenmeyeceğini söyledi. ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü üyesi Hüseyin Bağcı da Türkiye'nin Batı'yı reddetmediğini aksine dış politikada küresel ve bölgesel bir oyuncu olarak önemli sorumluluklar aldığına işaret etti. Türkiye'nin İsrail karşıtı politikası olmadığını belirten Bağcı, ancak kimi zaman eleştiride bulunduğunu ifade etti.
623605
Erzurum'a mevsimin ikinci karı yağdı
Erzurumlular güne karla uyandı. Bazı vatandaşlar karın şaşkınlığını yaşarken kimisi de karın yağmasını büyük bir özlemle beklediğini dile getirdi. Sabah uyandıklarında karla karşılaşan vatandaşlar şemsileriyle dışarı çıkarken, sürücüler de araçlarının üzerinde biriken karı fırça ile temizlemeye çalıştı. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri yağışlı havanın Balkanlar üzerinden geldiğini açıkladı. Yetkililer kar yağışlı havanın önümüzdeki salı gününe kadar etkisini sürdürmesini beklediklerini dile getirdi. Karın Doğu Anadolu Bölgesi'nde sadece Erzurum il merkezine düştüğünü kaydeden aynı yetkililer ilçelerde ise yağmurun etkili olduğunu belirtti. Öte yandan Erzurum'da gece en düşük hava sıcaklığı 0, Ardahan 4, Kars 6, Ağrı 5, Iğdır 10, Bayburt ve Erzincan'da derece olarak ölçüldü.
624521
Domuz gribi Gaziantep'te
Domuz gribi Gaziantep'te 31.10.2009 23:01Gaziantep'te 13 yaşındaki bir çocukta ve kimliği hakkında henüz bilgi verilmeyen başka bir kişide domuz gribi virüsü tespit edildi. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alınan hastaların sağlık durumlarının ciddiyetini koruduğu bildirildi. Yusuf KILI GAZİANTEP (AHT) Gaziantep'te 13 yaşındaki bir çocukta ve kimliği hakkında henüz açıklama yapılmayan başka bir kişide domuz gribi virüsü tespit edildi. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne kaldırılan hastalar, bir doktor, hemşire ve bir de sağlık görevlisi gözetiminde yoğun bakım ünitesinde tedavi altında tutuluyor. Hastaların sağlık durumlarının ciddiyetini koruduğu bildirilirken, İl Sağlık Müdürlüğü'nün, konuyla ilgili bir açıklama yapması bekleniyor.
623875
Sting hayranlarına müjde
Sting hayranlarına müjde AA Giriş Saati 31.10.2009 10:42 Güncelleme 31.10.2009 10:44 Ünlü İngiliz müzisyen Sting ''If On Winter's Night'' adlı yeni albümünü ABD'de çıkardı. Sting'in yeni albümü klasik müzikseverlerin daha çok ilgisini çekebilecek, pop tarzında yapılmamış bir albüm ve albümde Sting'in en sevdiği mevsim olan ''kış'' ile ''Noel, kar ve soğuk'' temalarına ağırlık verilmiş. İngiliz müzisyenin bestesinin bulunduğu albümde eski anonim İngiliz şarkıları, 17. yüzyıl Barok bestecisi Henry Purcell'in müzikleri ve Sting'in sözlerini yazdığı Johann Sebastian Bach'ın da bir bestesi yer alıyor. Sting'in yeni albümü, sanatçının 2006 yılında çıkardığı ''Songs From the Labyrinth'' isimli CD gibi müzisyenden çok beklenmeyen değişik tarzda yapılmış bir albüm olma özelliği taşıyor. Albümün Birleşik Krallık'ta Kasımda piyasaya çıkması bekleniyor.
623849
Türkiye kara teslim (Galeri)
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Türkiye kara teslim (Galeri) ERZURUM (A.A) Erzurum'da, gece başlayan kar yağışı sonrası şehir merkezinde kar kalınlığı santimetreye ulaştı. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Balkanlar üzerinden gelen soğuk ve yağışlı hava sisteminin etkisi altında olan Erzurum ve çevresinde kar yağışı etkili oldu. Gece başlayan kar yağışı sonrasında sabah kent merkezi beyaza bürünürken, kar kalınlığı da santimetreye ulaştı. Bu arada, belediye ve Karayolları Bölge Müdürlüğü ekipleri de yol temizlik çalışmalarına başladılar. Belediye yetkilileri, vatandaşların araçlarına kışlık lastik takmadan trafiğe çıkmamaları uyarısında bulunurken, çocuklar da sabahın erken saatlerinde karda oynamanın keyfini çıkardılar. SOĞUK VE YAĞIŞLI HAVA SALI GÜNÜNE KADAR ETKİLİ OLACAK Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri, bölge genelindeki soğuk ve yağışlı havanın önümüzdeki salı gönüne kadar etkili olacağını ifade ettiler. Kars, Erzincan ve Ardahan'ın yüksek kesimlerinde kar, şehir merkezinde ise yağmurun etkili olduğunu ifade eden yetkililer bölgede gece en düşük hava sıcaklığının ise sıfırın altında dereceyle Erzurum'da ölçüldüğünü kaydettiler. Bölgedeki diğer illerde gece ölçülen en düşük hava sıcaklıkları ise Erzincan ve Ardahan'da 4, Kars'ta ve Iğdır'da 10 derece oldu. 31.10.2009 GÜNDEM
623588
Eşi 'taş koyuyor!
Eşi 'taş koyuyor! 31/10/09 10:03 Cimbom’da sezon sonunda sözleşmesi sona erecek olan Kewell’a eşinden izin çıkmıyor. Yaklaşık yıldır çocuklarının İngiltere’deki eğitimi nedeniyle uzak kaldığı ailesini kısa aralıklarla görebilen Avustralyalı oyuncu, yönetimin sözleşme uzatma önerisini “Mayıs ayında görüşelim” diyerek bir kez daha geri çevirdi. İNGİLİZ SİCİMİ Kewell’ın geçtiğimiz hafta İstanbul’a gelen eşini ikna edemediği ve İngiltere’ye dönme hazırlıkları yaptığı iddia ediliyor. Sarı-kırmızılı yönetim, performansından ve karakterinden son derece memnun olduğu Harry Kewell’ı ikna edebilmek için tüm imkanlarını seferber ederken, Oz Büyücüsü lakaplı usta oyuncunun kesin kararını sezon sonunda vereceğini ilettiği dile getirildi. Özellikle Ada kulüplerinden aldığı teklifler nedeniyle Harry Kewell’ın kafasının karışık olduğu ifade edildi.
624053
Kırmızı etteki yükseliş sütten de kesecek
Adana'da, yem ve yumurta sektöründe faaliyet gösteren Tavaş Yem Sanayi ve Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erel, et ve süt fiyatlarındaki yükselişin, üreticileri olduğu kadar tüketicileri de etkilediğini bildirdi. Erel, yaptığı yazılı açıklamada, son ay içinde bir kilo kuzu etinin fiyatının 20 TL'den 27 TL'ye yükselmesinin ardından, süt fiyatlarının da yükselişe geçtiğini, market raflarında 1.35 TL olan bir litre sütün 1.80 TL seviyelerinde olduğunu belirtti. İki yıl önce et ve sütün bugünkü fiyatların yarısı seviyesinden satıldığına dikkati çeken Erel, ''hayvancılığın 15 yıldır sürekli gerilediğini, ufak tefek desteklemeler ve primlerin çiftçilerin sıkıntılarına çare olamadığını'' kaydetti. Erel, tarımın ve çiftçilerin ülke ekonomisindeki yerinin farkında olan gelişmiş ülkelerin, çiftçilere üretim, satış ve finansmanda önemli destekler verdiğini, Türkiye'de ise üreticilerin, borçlanmaktan, parasızlıktan kar edemediğini, üretimi bıraktıklarını savundu. Daha geçen hafta Fransa'da süt üreticilerinin zarar ettikleri için eylem yaptıklarını, hükümetten fiyatların makul seviyeye çıkartılmasını talep ettiklerini hatırlatan Erel, şöyle devam etti: ''Fransa'da Tarım Bakanlığı da süt üreticilerine, faizsiz ve 2011 yılından sonra ödenmek üzere 350 milyon avro tutarında kredi açılmasını kararlaştırdı. Bakanlık, çiftçilerin sorunlarının görüşülmesi için AB Konseyi'ni acil toplantıya çağırdı. Dünyada bunlar yaşanırken, bizim ülkemizde ilk özelleştirmeye 20 sene önce Et Balık Kurumu ve Süt Endüstrisi Kurumuyla başlandı.'' Erel, tarımsal desteklere Hollanda'dan da örnek vererek, şunları kaydetti: ''Hayvancılık bir ülkenin en az yatırım maliyetli ve en katma değerli sektörü olduğu için desteklenir. Köyden kente göç sorunlarının, istihdamın ve kırsal kalkınmanın çözümü olduğu için desteklenir. Çocuklar sadece ekmekle beslenmesin, ucuz hayvansal protein yesin, zekası gelişsin ve gelecek yıllarda global dünya ile rekabet edebilsin diye desteklenir. Hayvanın derisinden, yavrusundan, etinden, sütünden, gübresinden kemiğine kadar faydalanıldığı için desteklenir. Hollanda'da olduğu gibi tarımın geliştiği her ülkede sağlanan destekler boşa gitmemiştir.'' Erel, Türkiye'de de tarımsal desteklerin ülke ekonomisi için olmasa olmaz koşullardan biri haline geldiğini sözlerine ekledi. AA
623804
Islak imza artık zor değil
“İrticayla Mücadele Eylem Planı” belgesindeki Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu öne sürülen “ıslak imzanın” gerçek olup olmadığına ilişkin tartışmalar sürerken uzmanlar, günümüz teknolojisinin, orjinalinden ayırt edilemeyecek kadar aslına uygun ıslak imza atılabildiğine dikkat çekiyor. Sahte imza konusunda mahkemelerde bilirkişilik yapan uzman Zeki Uzun, “Coreldrawn”, “Freehand” gibi çizim programları kullanılarak sahte imzanın oluşturulabileceğini söyledi. Uzun, bu çizimlerin “line art” programıyla tarayıcıdan kopyasının alınarak bu kopyanın da imza makinelerinde kullanılarak aslına uygun ıslak imza atılabileceğini vurguladı. Kişinin kendi kaleminin dahi, imza makinelerinin aparatlarına konulabildiğini belirten Zeki Uzun, “Artık suçu belirlemekte yalnzca imzanın gerçekliği yeterli değil. Hukuk sadece imzaya dayanarak karar veremiyor. Çünkü teknoloji, aslının yüzde yüz aynısı, yetkili kurumlarca incelenmesi halinde dahi ortaya çıkaralamayacak kadar orjinal imzayı taklit etmeyi sağlıyor. Bu nedenle, yargı artık yan delillerle birlikte hareket etmek zorunda” dedi. Adli Tıp Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Alman Hastanesi Adli Tıp Merkezi Direktörü Prof. Dr. M. Fatih Yavuz ise ABD’de ve Avrupa’da üst düzey yetkililerin kullandığı kompleks makinelerle üretilen imzaların gerçeğinden ayırt edilemesinin daha zor olduğunu söyledi. Prof. Yavuz, özetle şu değerlendirmede bulundu: ABD ve Avrupa’da, üst düzey yetkililerin kullandığı büyük, çok kompleks makineler var. Bunlardan elde edilen imzaların sahte olduğunu tespit etmek güçtür. Burada önemli olan imzanın ne tür bir makine ile üretildiğidir. Eğer imza paraf gibi basit bir imza ise bunu bahsettiğim büyük, kompleks makinelerle üretmek kolaydır. Bu tür imzaların sahte olduğunu tespit etmek de güçtür. Fakat imza kompleks bir imza ise bu imzaları makinelerde üretmek güçleşir, bunu orijinalinden ayırmak daha kolay olur. imza kolay üretilebilir bir imzadır. Eğer imza bu tür kompleks makinelerde üretilirse onun tespiti de güç olabilir. 31 Ekim 2009
623858
Rusya, Gökdeniz'e hayran
Spor Rusya, Gökdeniz'e hayran Giriş Saati 31.10.2009 12:16 Güncelleme 31.10.2009 12:16 Rusya’nın Rubin Kazan takımında forma giyen Gökdeniz Karadeniz, takımının evinde Krylya Sovietov’u 4-1 mağlup ettiği maçta yaptığı asist ve attığı bir golle yine dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Rusya Premier Ligi ekiplerinden Rubin Kazan'da forma giyen Türk futbolcu Gökdeniz Karadeniz, Şampiyonlar Ligi'ndeki Barcelona maçından sonra şovuna ligde de devam etti. Takımının sahasında 27. hafta maçında Krylya Sovietov'u ağırladığı ve 4-1 galip geldikleri maçta Gökdeniz bir gol attı ve diğer golün de asistini yapmayı başardı. Geçtiğimiz sezon ligi şampiyon olarak tamamlayan Rubin Kazan, Rusya Ligi'nde son haftaya girilirken bu galibiyetle liderliğini de devam ettirdi. Maçın ilk yarısında her iki takım da gol atma başarısı gösteremeyince devre golsüz sona erdi. İkinci yarıda ise adeta Gökdeniz Karadeniz fırtınası yaşandı. 48. dakikada Gökdeniz topu ortaladı, Ryzansev'in kafa vuruşu direkten döndü, dönen topta Noboa topu ağlara göndererek takımını 1-0 öne geçirdi. 56. dakikada yine Gökdeniz'in pasında Boukharov skoru 2-0 yaptı. dakika sonra Krylya Sovietov ünlü Çek golcü Jan Koller ile farkı bire indirdi: 2-1 Bu golden iki dakika sonra 63. dakikada Gökdeniz attığı golle skoru 3-1 yaptı. 75. dakikada Gökdeniz'in pasında yine Boukharov kendisinin ikinci takımının 4. golünü atarak skoru 4-1'e taşıdı. Bu sonuçla Rubin Kazan puanını 56'ya çıkartıp liderliğini sürdürdü. Diğer Türk futbolcu Hasan Kabze ise bu maçta oynama şansı bulamadı. Yazarlar
624116
Altıntop, gönderilecek listesinde
Altıntop, gönderilecek listesinde AA Giriş Saati 31.10.2009 14:37 Güncelleme 31.10.2009 14:37 Almanya Birinci Futbol Ligi takımlarından FC Schalke 04'ün teknik direktörü Felix Magath'ın, Halil Altıntop'un da bulunduğu yıldız oyuncusunu gelecek sezon takımdan göndermek istediği belirtildi. Bild gazetesinde yer alan haberde, mali sorunlar çeken FC SChalke 04'ün pahalı olan kadrosunu azaltacağı ifade edildi. Magath, oyuncu giderlerini düşürmek istediklerini ve kaleci Manuel Neuer'in dışında diğer oyuncuların satılabileceğini kaydetti. Gönderilecek oyuncuların başında, yıllık ücreti 3,8 milyon Avro olan Kevin Kuranyi'nin yer aldığı ifade edilen haberde, yıllık 2,5 milyon Avro kazanan ve değeri yaklaşık milyon Avro olan Halil'in de gönderilecek oyuncular listesinde olduğu belirtildi. Haberde, Gerald Asamoah, Levan Kobiashivili, İvan Rakitic, Vicente Sanchez, Albert Streit ve Rafinha'nın da bu listede yer aldıkları kaydedildi.
623908
Çaykur: Çayda radyasyon yok
Yüce, yaptığı yazılı açıklamada, kozmik bilim, bio enerji, sağlıklı yaşam konularında uluslararası çalışmaları bulunan Prof. Dr. Ahmet Maranki'nin ulusal bir gazetede çay hakkında çay üreticilerini, ÇAYKUR'u ve genelde bölge ekonomisini zor durumlara düşürebilecek talihsiz açıklamalarda bulunduğunu belirtti. Açıklamasında, çay hakkında Maranki'nin yaptığı açıklamaların hiçbirinin gerçekle ilgisinin olmadığını öne süren Yüce, şöyle devam etti: ''Ahmet Maranki'nin açıklamalarından biri, 1986 yılında meydana gelen Çernobil olayının etkilerinin halen devam ettiğidir. 1986 yılındaki Çernobil olayından sonra ÇAYKUR'a ait bütün depolar, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nca (TAEK) taranmış ve yapılan ölçümler sonucunda, 58 bin 70 ton ÇAYKUR çayının imhasına karar verilmiştir. İmhasına karar verilen çaylar ÇAYKUR'a ait fabrikaların yeşil alanlarına TAEK gözetiminde gömülmüştür. Gömü alanları her yıl TAEK tarafından kontrol edilmiş, bu konuda radyoaktif sızıntı olduğu veya radyoaktif elementlere rastlandığı rapor edilmemiştir.'' Yüce, TAEK tarafından yapılan radyoaktif incelemeler dışındaki çalışmaların ve sözde ölçümlerin hiçbir bilimsel değeri olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Çernobil olayından bu yana 23 yıl geçmesine rağmen halen radyoaktif ölçme yapıldığı beyanının hiçbir bilimsel değerinin olmadığı aşikardır. Ayrıca gerek yurt içi gerekse yurt dışı satışlarımız öncesinde bütün çay nevilerimiz radyoaktif analizlere tabi tutulmaktadır. 1990 yılından 2009 yılına kadar satışa sunduğumuz çaylarımız radyoaktif analizlere tabi tutulmuş olup, herhangi bir olumsuz veri elde edilmemiştir. Bu konudaki analizlerin tamamı da özel laboratuvarlarda değil, radyoaktivite konusunda resmi kurum olan TAEK tarafından yapılmıştır. En son analizler Temmuz 2009 tarihinde ve yine TAEK'çe yapılmıştır.'' Yüce, bu açıklamaların göstereceği gibi Prof. Dr. Maranki tarafından verilen beyanatın gerçekleri yansıtmadığını, konunun hukuki açıdan da değerlendirileceğini bildirdi.
623771
Sokak ortasında mafya infazının videosu
'da herkesin ortasında gerçekleşen mafya infazının görüntüleri yayınlandı. Herkesin önünde gerçekleşen mafya hesaplaşması Mayıs ayında meydana gelmişti. Uzun süre zanlıyı arayan İtalyan polisi sonuca ulaşamayınca zanlının görüntülerini yayınladı. Olayda Napoli'de bir atari salonundan çıkan adam kapıda bekleyen kişiyi üç el ateş ederek öldürüyor ve sonra hiçbir şey olmamış gibi olay yerinden ayrılıyordu. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerdeki kurbanın 53 yaşındaki Mariano Bacio olduğu öğrenilmişti. Bacio'nun satan bir çeteyle ilişkisi olduğu tespit edilmişti.
624033
Demokrat Parti ve Anavatan birleşti
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yılmaz son dönemde basında yer alan doğal gaz ve elektriğe zam konularını netleştirdi. Bakan Yıldız zamlar konusunu yalanladı ama belli bir tarihe kadar. Hava Durumu
623881
Irkçılığa hapis cezası!
Irkçılığa hapis cezası! 31/10/09 12:05 10 Ocak 2009'da oynanan maçta Bada Bing adlı takımın futbolcuları, Güney Amerikalılar'dan oluşan Rosario Central takımının futbolcularına karşı yaptıkları sözlü ve fiziki ırkçı saldırıdan dolayı yargılandı. Mahkeme, futbolcuya yıl ile yıl ay hapis cezası verirken, sanık olan diğer futbolcuya da ila yıl arasında değişen hapis cezaları verdi. Mahkeme ayrıca, Bada Bing takımını, yaptığı ırkçı saldırıdan dolayı Rosario Central takımındaki her futbolcuya 300 ila 600 euro arasında değişen para cezası ödemeye mahkum ederken, çıkan kavga sırasında oluşan 1671 euroluk zararın da karşılanmasını istedi. Bada Bingli futbolcuların maç sırasında Güney Amerikalı futbolculara, ''Eğer Franco (diktatör general Francisco Franco) yaşasaydı şu anda ülkenizde olurdun. Seni bıçaklayacağım. Başını kesip, zarfla ülkene postalayacağım'' şeklinde ırkçı nitelikte hakarette bulunup tehdit ettiği bildirildi. Futbolcular arasında kavganın da çıktığı olaylar sonrasında mahkemenin verdiği karar, sahalarda ırkçılığa karşı mücadelede örnek oluşturacak bir ceza olarak yorumlandı. A.A.
624436
Etkili yağışa karşı tedbirliyiz
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Etkili yağışa karşı tedbirliyiz Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Trabzon'da etkili olan yağışla ilgili olarak, 'Yağışın devam edeceği yönünde bilgiler var. Buna karşı tedbirliyiz' dedi. TRABZON (A.A) Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Trabzon'da etkili olan yağışla ilgili olarak, 'Yağışın devam edeceği yönünde bilgiler var. Buna karşı tedbirliyiz' dedi. Özak, ziyaret ettiği Trabzon Belediyesi'nde AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentte etkili olan yağış sonrası iş yerleri ile evlerde maddi hasar meydana geldiğini belirterek, 'Tek üzüntümüz genç bir arkadaşın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesidir' diye konuştu. Türkiye'nin afet ülkesi olduğunu ifade eden Özak, şöyle devam etti: 'Özellikle Karadeniz'de bu mevsimlerde yoğun yağışlarla birlikte sel ve heyelanlar olabiliyor. 29 Ekim akşamı başlayan aşırı yağış, kentte aralıklarla devam ediyor. Bununla ilgili çok acil tedbirler alındı. İlgili kurumlar çok çabuk hareket ederek duruma müdahale ettiler. Yağışın devam edeceği yönünde bilgiler var. Buna karşı tedbirliyiz. Bu konuyla ilgili olarak ne yapılması gerekiyorsa, ilgili kurumlar arasında görüş alışverişinde bulunuluyor.' 'KRİZ MERKEZİ OLUŞTURULDU' Trabzon Valisi Recep Kızılcık ise devlet olarak gerekli tedbirleri aldıklarını vurgulayarak, vatandaşların yağışlar nedeniyle duyarlı olmasını istedi. Yoğun bir şekilde yağan yağmurla mücadele ettiklerini anlatan Kızılcık, şunları söyledi: 'Önemli birkaç noktada taşkınlarla karşılaştık. Bunun neticesinde bir gencimizi kaybettik. Devam eden çalışmalar sonucunda da dün bir kara yolu çalışanımızı kaybettik. Karadeniz ve Trabzonumuzda iklim değişikliği nedeniyle bundan sonra da doğal afetlerin olması ihtimali üzerine oluşturulan kriz merkeziyle, ilgili kurumlar çalışmalarını sürdürüyor.' Tabi Afet Koordinasyon Merkezi'nin etkin olarak çalışması için altyapı eksiklerinin tamamlanmasının önem arz ettiğini belirten Kızılcık, 'Hava durumu Pazartesi günü için de yağışın devam edeceğini gösteriyor. Biz devlet olarak gerekli tedbirleri aldık. Ancak vatandaşlarımızın da duyarlı olmasını istiyoruz' dedi. Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu ise Valilik başkanlığında oluşturulan ekiplerin belediye ile 24 saat esasına dayalı olarak çalıştığını, kurulan kriz masası kapsamında iş makinelerinin hazır beklediğini, tedbirlerin alındığını bildirdi. 31.10.2009 GÜNDEM
623816
Nalbandyan'dan Karabağ Vurgusu
: Nalbandyan'dan Karabağ Vurgusu Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbandyan, Ermeni açılımıyla Karabağ sorununun "iki ayrı süreç" olduğunu bildirdi. Yayına Giriş: 31.10.2009 12:43:24 Güncelleme: 31.10.2009 12:43:24 Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki açılımla, Karabağ meselesinin "iki ayrı süreç" olduğunu söyledi. Nalbandyan, Ermenistan'ın başkenti Erivan'da Reuters'a verdiği demeçte, sadece Ermenistan'ın değil, uluslararası toplumun da yaklaşımının bu yönde olduğunu iddia etti. Türkiye ile Ermenistan arasındaki müzakerelerin sona erdiğini hatırlatan Nalbandyan, tarafların bu ay imzalanan protokoller çerçevesinde sınırlarını açarak diplomatik ilişkileri kurmak için hızla harekete geçmekle yükümlü olduğunu ifade etti. Nalbandyan, taraflardan biri, onaylama ve uygulamayı geciktirir ya da bazı engeller çıkarırsa bunun olumsuz neticelerinin sorumluluğunu tamamen yükleneceğini kaydetti. Ermenistan Dışişleri Bakanı, Karabağ konusunda Azerbaycan'la devam eden süreçten kısa sürede sonuç alınmasını beklemenin makul olmadığını da öne sürdü.
623279
İran 'Dedeman' dedi
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ İran 'Dedeman' dedi İran, işletmesini uluslararası bir zincire vereceği Şiraz kentindeki 200 yataklı otel için Türk markasını tercih etti. Dedeman, 30 yıllık islam rejiminin otelcilik alanında ilk yabancı ve Türk markası oldu ANTALYA (A.A) İran'ın Şiraz kentinde işletmesini aldığı 200 yataklı oteli 2010 yılında hizmete açacak Dedeman, 30 yıllık İslam rejiminin otelcilik alanında ilk yabancı ve Türk markası oldu. Antalya, Muğla ve Gaziantep'in de aralarında yer aldığı güney bölgesinden sorumlu bölge müdürü Tayfun Döşkaya, 2010 yılında Azerbaycan'ın başkenti Bakü ve İran'ın Şiraz kentinde iki otelin işletmesini üstleneceklerini söyledi. KÜLTÜRLERİMİZ YAKIN Dedeman Otelcilik olarak İran'a girmenin büyük önem taşıdığını belirten Döşkaya, Şiraz'daki 200 yataklı otel için çok sayıda uluslararası markanın başvuruda bulunduğunu ve bir Türk markasının tercih edildiğini vurguladı. Döşkaya, şunları söyledi: '30 yıl sonra ilk kez yabancı bir marka İran'a giriyor. Bu Türk markasıdır. Dedeman olarak orada olmamız çok önemli. SURİYE'DE BAŞARDIK Suriye'deki otellerimizin başarısı, yöneticilerimizin son derece duyarlı, kurallara ve geleneklere saygılı olması ve hizmet standardımızın yüksek seviyesi, bu sonucu getirdi. İran'a, Dedeman markası giriyor. Bürokrasiyi, profesyonel yönetim anlaşmasıyla aştık. 1966 yılında ilk otelimizi açtığımızı söyledik. Yaygın zincir olmamızın rahatlığı bize bu olanağı getirdi. Bizi seçmelerindeki en büyük nedenlerden biri, kültürlerine en yakın ve bulunmuş olduğumuz platformda en iyi olmamızdır. 31.10.2009 EKONOMİ
624102
'Fenerbahçe dışarıdan başka, içeriden başka'
İSMET BADEM ERKAN BAYAZITLI 'Fenerbahçe dışarıdan başka, içeriden başka' İSTANBUL (A.A) Fenerbahçeli futbolcu Mehmet Topuz, sezon başında yedek kaldığı için kendi içinde sorun yaşadığını belirterek, 'Ama hiçbir futbolcu Fenerbahçe'de yedek kalıyor diye gocunmamalı. Bunu şimdi çok iyi anlıyorum' dedi. Fenerbahçe Dergisi'nin Kasım ayı sayısında açıklamaları yer alan Mehmet Topuz, ilk sezonunu geçirdiği sarı-lacivertli ekibe kısa sürede alıştığını bildirdi. Sezon başındaki maçlarda yedek kalmasıyla ilgili olarak sarı-lacivertli futbolcu, 'Başlarda yedek kaldığım için kendi içimde biraz sorun yaşadım, ama hiçbir futbolcu Fenerbahçe'de yedek kalıyor diye gocunmamalı. Bunu şimdi çok iyi anlıyorum. Fenerbahçe'deki tesisler, taraftarın her gittiğiniz yerde gösterdiği büyük alaka gerçekten süper. Şimdi Fenerbahçe'nin ayrıcalığını yaşıyorum diyebilirim. Fenerbahçe, gerçekten çok büyük bir takım ve kulüp' ifadelerini kullandı. 'DIŞARIDAN BAŞKA İÇERİDEN BAŞKA' Sarı-lacivertli kulübün büyüklüğünü bugünlerde daha iyi anladığını anlatan Mehmet Topuz, artık Fenerbahçe'yi tanıdığını kaydederek, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: 'Şunu anladım ki; Fenerbahçe dışarıdan başka, içeriden başka görünüyor. Dışarıdan bakınca, hiç bu kadar iyi bir arkadaşlık ortamının bulunduğunu anlayamıyor insan. Oysa takım içinde çok iyi bir arkadaşlık ve dostluk havası var. Bu kadar çok yıldız futbolcunun arasında, bu kadar iyi bir arkadaşlık ortamının olduğunu herkesin anlaması gerekiyor. Herkes birbirine yardımcı olmaya çalışıyor. Hepimizin kabul etmesi gereken bir şey var ki; bu takımda Roberto Carlos gibi dünyaca ünlü bir oyuncunun yer alması... Avrupa'da oynadığı maç sayısının fazlalığı ile hepimizden tecrübeli olması bile takım için uyumda herhangi bir ayrım yaratmıyor. Zaman zaman ben Portekizce, bazen de Carlos Türkçe konuşup anlamaya çalışarak, her türlü problemimizi kendi başımıza çözebiliyoruz. Bunun yanında takım içindeki herkes profesyonelce işini en iyi şekilde yapmaya da çalışıyor.' 31.10.2009 SPOR
623299
İstanbul güzelleri
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ İstanbul güzelleri DURSUN GÜRLEK KONUK YAZAR Bir toplantıda, benim İstanbul'da çok sayıda sevgilim var, zaten bu şehir öteden beri güzelliğin ve güzellerin merkezidir, deyince salondaki dinleyicilerden bazıları muzipçe gülümsemeye başladılar. Ben de hemen onların bu tebessümünü tefekküre dönüştürmek için teşebbüse geçtim. Güzelin ve güzelliğin, sevginin ve sevgilinin zamanı, mekanı ve tabii ki insanı sarıp sarmalayan geniş kapsamlı ve kucaklayıcı anlamını dilimin döndüğü kadarıyla anlattım. Dedim ki: İstanbul Kostantıniyye iken de muazzamdı, “Dersaadet” ve “Asitane” iken de muhteşemdi. Bu kadim şehir öyle göz kamaştırıcı bir manzara arz ediyor ki, hayran olmamak, cazibesine kapılmamak mümkün değil. Evet evet, İstanbul tam bir cazibe merkezidir ve yüz yıllardan beri aşıklarını, seyyahlarını ve sakinlerini cezbetmeyi, coşturmayı sürdürüyor. Ve siz böyle bir güzelin cazibesine kapılınca, İstanbul'un planı önce cennette çizildi, sonra yer yüzünde inşa edildi diyenlere hak veriyorsunuz. Gerçekten de bu şehir tabiat harikası bir mekanda kuruldu. İki kıtayı birleştiren ve içinden deniz geçen bu tarihi kenti tesis etmek için ilk kazmayı vuran Vizas, gördüğü manzara karşısında şaşırarak ve bugünkü Kadıköy'e bakarak, “Bunlar galiba kör. Böyle bir tabiat harikası varken gidip de oraya yerleşmişler!” demekten kendini alamadı. İstanbul'u gezmek, seyr temaşa etmek için bir ömür yetmediği gibi, güzellerini vasf etmek için de kalemler ve diller aciz kalır. Buna rağmen, İstanbul'daki sevgililerimden bazılarını kısaca tanıtmaya çalışayım. Allah'ın en sevgili kulu hiç şüphesiz ki peygamberimizdir. Cenab-ı Hakk, peygamberine “Habibim” yani “Sevgilim” diyor. Böyle ilahi bir iltifata mazhar olan şanı yüce Peygamber, bilindiği gibi, Medine'yi teşrif edince Yesrib, tam bir cazibe merkezi haline geldi. Efendiler Efendisi'ni hane-i saadetinde misafir etme şerefine nail olan Eyüp Sultan hazretleri, yıllar sonra Konstantıniyye'ye geldi ve surların önünde sırlandı. Fatih'in ve Akşemseddin himmetiyle ve fetihten hemen sonra kabri keşf edildi. İşte günden itibaren Hazret'in çevresinde yeni bir şehir kuruldu. Eyüp adını alan bu semte “Uhrevi belde” denildi. Sadece bizim Yahya Kemal'i değil, Piyer Loti'yi de kendinden geçiren Eyüp Sultan gün bugündür bütün İstanbulluların ilk sevgilisi oldu. İşte efendim, benim İstanbul'daki ilk sevgilim, ilk sultanım; himmetini ve şefaatini temenni ederken bile cennet kokularını hissettiğim mübarek sahabi, bu muazzez insandır. Başta da belirttiğim gibi İstanbul'un özelliklerini ve güzelliklerini dile getirmek için ne ömür yeter ne de söz biter. Aşina gözlere kendini sevdirmekte büyük bir maharet sahibi olan bu şehir hoyrat ellerin korkunç tahribatına rağmen, bugün de cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Zarif minareleriyle, muhteşem kubbesiyle gökleri selamlayan Sultanahmet Camii olanca ihtişamıyla, Süleymaniye Yahya Kemal'i ve Mehmet Akif'i bile coşturan ince zarafetiyle, inanmış gönüllerdeki ulviyetin madde planında tezahürü olan Topkapı Sarayı büyüleyici tesiriyle, kadim Ayasofya Jüstinyen'den Fatih'e, Fatih'ten Mimar Sinan'a kadar kendisine gönül veren himmet sahiplerinin halen devam eden himmetiyle, Fatih'in kerpeteniyle dişleri sökülen surlar olanca ulviyetiyle İstanbul'un diğer güzellerinden sadece bir kaçını teşkil ediyor. Dostum, gözlerini dinlendirmek mi istiyorsun, öyleyse kentine iyi bak! 31.10.2009 CUMARTESİ
623253
Islak imzada ilk parti
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Islak imzada ilk parti 'Darbe Andıcı'nın hazırlandığı Genelkurmay birimindeki dökümanları imha ettiği ileri sürülen asker ve sivil memur Ergenekon savcılarına ifade verdi. Savcıların verdiği sürenin dolmasına saatler kala adliyeye gelen subayların tanık sıfatıyla sorgulanması şaşırttı. Sivil polisler, kişi adliyeye alınırken, görüntü alınmaması için etten duvar ördü. İlgili haberler İSTANBUL Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek imzalı 'Darbe Andıcı'nın ortaya çıkmasından sonra Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda belgeleri imha etmekle suçlanan 1'i albay asker ile sivil memur Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara ifade verdi. kişi şüpheli, diğerleri ise tanık sıfatıyla sorgulandı. 'Darbe Andıcı'nın orijinaliyle birlikte Ergenekon savcılarına gönderilen ihbar mektubunda delil karartmakla suçlanan subayların tanık olması dikkat çekti. ÜSTEĞMENLERDEN 1'İ KADIN Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne saat 12.50'de sivil plakalı bir minibüsle getirilen Albay Şükrü Kısadere, üsteğmenler Fatih Karacaer, Erhan Sakallı, Kazım Bozkurt ve Berrin Şahin, Astsubay başçavuş Mustafa Urhan ve sivil memur Rıfat Sülük, hakim ve savcıların giriş yaptıkları kapıdan içeri alındı. İhbar mektubunda 'delil karartmak'la suçlanan askerlerin, adliyeye girerken yüzlerini kapatması dikkat çekti. İMHA EDİLEN 40 ÇUVAL SORULDU Savcıların, subaylara üst rütbeli bir muvazzaf subay tarafından 'Darbe Andıcı'nın orijinaliyle birlikte gönderilen ihbar mektubundaki iddiaları sorduğu öğrenildi. 12 Haziran'da Albay Dursun Çiçek imzalı 'Darbe Andıcı'nın ortaya çıkmasından sonra Genelkurmay Karargahı'nda 40 çuval belgeninin imha edildiği, bilgisayar hard disklerinin de 35 kez silindiği ileri sürülmüştü. 1'i şüpheli diğerleri tanık sıfatıyla ifade veren askeri personel sorgularının ardından serbest bırakıldı. ÇOLAKKADI: KİŞİ ÇAĞRILDI İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, Adliyede gazetecilere yaptığı açıklamada, kendisine kişinin ifade için çağrıldığının söylendiğini, ancak bunlardan birinin yurt dışında olduğu için gelemeyeceğinin bildirildiğini söyledi. 12 Haziran'da ortaya çıkan 'İrtica ile mücadele eylem' planındaki imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olup olmadığı uzun süre tartışılmıştı. Belgenin hazırlandığı Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda görevli üst rütbeli bir subay, 15 Ekim'de andıcın orijinaliyle birlikte cunta faaliyetlerini ihbar eden bir mektubu Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara gönderilmişti. İHBAR MEKTUBUNDA ADLARI VAR Ergenekon savcılarına üst rütbeli bir muvazzaf subay tarafından gönderilen ihbar mektubuna göre, Genelkurmay'da görevli bazı generaller, Albay Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu albaylara kamuoyunu yönlendirme faaliyetleri için emir verdi. Bu kapsamda 2007'den beri hazırlanan belgelerden 'Darbe Andıcı'nın 12 Haziran 2009'da ortaya çıkmasıyla, belgenin hazırlandığı birimdeki tüm belgeler ile bilgisayardaki dökümanlar imha edildi. İşlemleri Albay Şükrü Kısadere, üsteğmenler Erhan Sakallı, Kazım Bozkurt, başçavuş Mustafa Urhan ve sivil memur Rıfat Sülük görev aldı. Savcıların ihbar mektubundan hareketle belgeleri imha işleminde görev aldığı kişiyi 'şüpheli' yerine tanık olarak dinlemesi dikkat çekti. 31.10.2009 GÜNDEM
623787
Ahmedinejad: Sizler için en iyi yol, İran halkıyla dost olmaktır
Ahmedinejad: Sizler için en iyi yol, halkıyla dost olmaktır Cumhurbaşkanı İran halkıyla dost olmak isteyenlere cevaplarının "yapıcı ve olumlu" olacağını belirtti ve tüm ülkelerle iyi ilişkilerden yana olduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, ’de bir toplantıda yaptığı konuşmada ülkesinin Batıyla ilişkilerini değerlendirdi. Ahmedinejad, İran’a yönelik baskı ve tehditleri bertaraf etmenin direniş ve fedakarlıkla mümkün olacağını bildirdi. Batılı ülkeleri kasteden Ahmedinejad, "Onlar, İran bilim, ve sanayide ilerlememeli, kalkınmamalı ve güçlü olmamalı diyorlardı" ifadesini kullandı. İran’ın azim ve kararlılıkla birçok güçlüğü aşarak bugün bulunmak istediği konuma geldiğini anlatan Ahmedinejad, "İran, dünyanın en bağımsız ülkesidir" dedi. Bütün ülkelerle iyi ilişkilerden yana olduklarını yineleyen Ahmedinejad, "Halkımız, kendisine uzatılan dostluk eline yapıcı, cömertçe ve olumlu cevap verecek" diye konuştu. Ahmedinejad, Batılı ülkelere hitaben, "Sizler için en iyi yol, İran halkıyla dost olmak, samimice işbirliği yapmak, hak ve hukukumuza saygılı olmaktır" ifadesini kullandı. İran Cumhurbaşkanı, "halk arasında nifak tohumu ekmek isteyen düşmanların, pişman edici cevapla karşı karşıya kalacağını" söyledi. İran’a yönelik tehditleri ortadan kaldırmak için içteki bazı kesimler ile onların destekçisi yabancıların, "zorba güçlerle uzlaşmayı" tavsiye ettiklerini hatırlatan Ahmedinejad, "Bu, yanlış bir yöntemdir, şehitler ve fedakarlar bu düşüncenin yanlış olduğunu her zaman ortaya koydu" diye konuştu. Şıklık ve fonksiyonellik ona özgü.. ...
623340
İran'dan nükleer yakıt önerisine ret
İran'dan nükleer yakıt önerisine ret 31.10.2009 İran'ın nükleer yakıt için zenginleştirilmemiş uranyumunu Rusya'ya gönderme önerisini reddetmesi yeni bir krize yol açtı İran'ın merkezi Viyana'da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) zenginleştirilmiş uranyum önerisine Perşembe günü verdiği cevabın ret olduğu açıklandı. UAEK'nın önerisi, İran'ın yaklaşık yüzde kadar zenginleştirdiği uranyumu yüzde 20 seviyesine çıkarmak için Rusya'ya, yakıta dönüştürülmesi için de Fransa'ya gönderilmesini öngörüyor. UAEK'nın Mısırlı Başkanı Muhammed El Baradei, yaptığı açıklamada, ayrıntılı bilgi vermeyerek, İran'dan aldıkları yanıtla bir anlaşmaya varılabileceğini bildirmişti New York Times'ın ABD'li ve Avrupalı yetkililerden aldığı bilgiye göre İran'ın cevabının aslında önerinin ret edildiği yönündeydi. Haber İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın Batı'yla anlaşmaya hazır olduğunu söylemesinden birkaç saat sonra ortaya çıktı. Amerikalı ve Avrupalı yetkililere göre İran önerinin temelini oluşturan ve ülkenin elindeki zenginleştirmeye hazır uranyumunun yüzde 75'inin Rusya'ya gönderilmesine itiraz ediyor. Bu madde İran'ın elinde kalan uranyumun atom bombası yapmaya yetmeyecek kadar kalmasını öngörüyor. İRAN' IN İTİRAZLARI Anlaşmaya göre İran'ın elinde olan uranyumunun bin 200 kilogramı tek partide Rusya'ya göndermesi gerekiyordu. İran uranyumun Fransa'dan gelecek nükleer yakıtla beraber taksitle gönderilmesi taraftarı olduğunu söyledi. Ahmedinecad dünkü sözlü açıklamasında İran'ın haklı pozisyonundan bir adım geri çekilmeyeceğini ama Batı ülkelerinin yapıcı adımlarının bir anlaşma yolunu açtığını belirtti. ABD'li, Rus ve Fransız yetkililer İran'ın cevabının daha netlik kazanması gerektiğini belirtti. Brüksel'deki Avrupa Birliği zirvesi ortak bir açıklamayla dün İran'ın nükleer anlaşmaya cevabının endişe yarattığını kaydetti. Anlaşma Aralık'ta İran'la BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve Almanya'yla yapacağı ve ülkenin nükleer programıyla ilgili kaygıların masaya yatırılacağı zirve öncesi güven artırmaya yönelik bir adımdı.
624022
Kayseri'de,629 hektar arazi suya kavuştu
İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Mustafa Atsız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarımsal üretimde suyun vazgeçilemez önemi olduğunu hatırlattı. Sorumluluk sahalarındaki arazilerde sulu tarıma geçilebilmesi amacıyla imkanları ölçüsünde çeşitli projeler yürüttüklerini belirten Atsız, bu çerçevede 2009 yılında hayata geçirilen projeler sayesinde toplam 629 hektar arazinin daha suya kavuştuğunu kaydetti. Atsız, Develi-Saraycık, Özvatan-Merkez, Sarız-Fettahdere, Yahyalı-Derebağ yerüstü sulama tesisleri için 132 bin 748 lira harcama yapılarak 162 hektar, Felahiye-Karaşeyh, Melikgazi-Yeşilyurt, Yahyalı-Mustafabeyli yer altı sulama tesisleri için 344 bin 268 lira harcama yapılarak 367 hektar alanın sulamaya açıldığını anlattı. Pınarbaşı-Tersakan ve Yağlıpınar, Sarız-Altısöğüt sulama tesislerinin bakım ve onarım projeleri için de 255 bin 760 lira harcama yapıldığını ifade eden Atsız, bu bölgelerdeki toplam 100 hektar alanın da yeniden sulu tarıma kazandırıldığını sözlerine ekledi. AA
624235
Çocuğun kafası balkon korkuluğunda sıkıştı
Balıkesir'de, başı balkon korkuluklarına sıkışan yaşındaki çocuk, itfaiye ekiplerince kurtarıldı. Alınan bilgiye göre, Adnan Menderes Mahallesi 139. Cadde Burcu Sitesi'ndeki evlerinin balkonunda oynayan Kağan Bartu Toptaş (3), başını balkon korkuluklarını sıkıştırdı. Başını korkuluklardan çıkaramayan çocuk, ağlamaya başlayınca ailesi itfaiyeden yardım istedi. Balıkesir Belediye İtfaiyesi Arama Kurtarma Servisi (AKS) ekipleri, balkonun demir korkuluklarını keserek çocuğu kurtardı. AA
624099
Gül yarın Slovakya'ya gidecek
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Gül yarın Slovakya'ya gidecek ANKARA (A.A) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Slovakya Cumhurbaşkanı Ivan Gasparoviç'in davetlisi olarak yarın bu ülkeye gidecek. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, iki ülke Cumhurbaşkanları, Kasım 2009 günü Bratislava'da gerçekleştirecekleri görüşmelerde, Türkiye ile Slovakya arasında mevcut ikili siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel ilişkileri değerlendirecek, ikili iş birliği imkanlarının yanı sıra, bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunacaklar. Görüşmelerin sonunda, iki ülke arasında, Slovakya ile I. Dünya Savaşı'nda Galiçya cephesinde yaşamlarını yitiren ve Slovakya'da çeşitli mezarlıklarda gömülü olan şehitler için Bratislava'da bir şehitlik oluşturulmasına ilişkin Şehitlik Anlaşması, iki Cumhurbaşkanı'nın huzurunda imzalanacak. Cumhurbaşkanı Gül, 1-3 Kasımdaki ziyaretleri çerçevesinde, Slovakya Ulusal Meclis Başkanı Pavol Paska ve ana muhalefet partisi SDKU Lideri Mikulas Dzurinda ile temaslarda bulunacak, Kasımda düzenlenen İş Konseyi Toplantısı'na Slovakya Cumhurbaşkanı Gasparoviç ile birlikte katılacak. Gül, Kasımda Bratislava'da Comenius Üniversitesinde bir konuşma yapacak ve üniversitenin altın madalyası Cumhurbaşkanı Gül'e takdim edilecek. Açıklamada, şu bilgilere yer verildi: 'Türkiye-Slovakya ilişkileri sorunlardan uzak şekilde gelişmeye ve güçlenmeye devam etmektedir. Her iki ülke de ortak evrensel değerleri paylaşmakta, yer aldıkları bölgelerin istikrar ve refahına katkı sağlamaktadır. NATO'da müttefik olan Türkiye ile Slovakya, güçlü bir diyaloga dayanan dostane siyasi ilişkilerin yanı sıra, her geçen gün somut şekilde ilerleyen kapsamlı ekonomik, ticari ve kültürel ilişkilere sahiptir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretinin ikili ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve derinleştirilmesine hizmet edeceği değerlendirilmektedir.' TÜRKİYE-SLOVAKYA İLİŞKİLERİ Slovakya'yı ilk tanıyan devletler arasında yer alan Türkiye, Bratislava'da Büyükelçilik açan ilk ülkelerden biri oldu. Türkiye, Slovakya'nın NATO üyeliğine de destek verdi. Türkiye ile Slovakya arasındaki ilişkiler sorunsuz bir şekilde, siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda artan temaslarla giderek güçlenen bir seyir izliyor. Bu çerçevede, ilişkilerin her alanda geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için uygun bir zemin bulunuyor. Slovakya Başbakanı'nın 13 Ekim 2009 tarihinde Türkiye'yi ziyaretinin ardından Cumhurbaşkanı Gül'ün 1-3 Kasım 2009 tarihlerinde Slovakya'ya yapacağı ziyaret çerçevesinde gerçekleştirilecek üst düzey temasların çeşitli alanlarda ikili ilişkilere ivme kazandırması bekleniyor. Slovak hükümeti, Türkiye'nin AB katılım sürecine tam üyelik hedefi ile destek veriyor. İki ülke arasında uluslararası kuruluşlar bünyesinde etkin bir iş birliği sürdürülüyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi son on yıl içinde büyük artış kaydederek 2007 yılı sonunda milyar dolar düzeyini yakaladı. Bu rakam 2008 yılı sonunda milyar avroyu aştı. Bu yılın ilk yarısında ise küresel ekonomik krizin etkisiyle toplam ticaret hacminde bir önceki yıla kıyasla bir gerileme yaşansa da küresel toparlanmaya bağlı olarak önümüzdeki yıllarda ticaret hacminin artması bekleniyor. 31.10.2009 POLİTİKA
623357
Adnan Polat’tan Florya çıkarması
’tan çıkarması 31.10.2009 Her vatandaş gazeteci,her konuda bir görüş...Buluşma noktasına girin,izlemeyin, Başkanı maçı sonrasında dün ilk kez ’ne gelerek, teknik direktör Rijkaard ve futbolcularla özel bir toplantı yaptı. Rijkaard ile saate yakın görüşme yapan Polat, daha sonra akşam antrenmanı öncesinde de soyunma odasına giderek, futbolcularla 15 dakika süren kısa bir görüşme yaptı. ’ın bu görüşmede futbolcularla şöyle dediği öğrenildi: maçındaki futbol, beni de camiamızı da hayal kırıklığına uğrattı. Tamam, kabul ediyorum. Maçtan önce yapılan olaylar sizin sinirinizi bozdu. Ama yine de böyle oynamamanız gerekirdi. Taraftarlarımızı çok üzdük. Bu üzüntüyü temizlemenin tek yolu var. da lig şampiyonluğu. Sizden kupayı istiyorum.” Polat’ın ayrıca kaptan ile konuşarak futbolcuya moral verdiği, Fenerbahçe maçında yaşanan olayları unutup geleceğe bakmalarını istediği öğrenildi.
623201
Veli Küçük sağlık kontrolünden geçti
Hastane içinde kelepçesiz olduğu görülen Veli Küçük, işlemlerin tamamlanmasının ardından yeniden cezaevi aracına bindirilerek Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne götürüldü. Küçük'ün avukatı ve aynı zamanda kızı olan Zeynep Küçük, babasının sağlık durumunun hastane tarafından izlendiğini belirterek, bugün de rutin kontrolün yapıldığını kaydetti. İSTANBUL AA
623385
Eski mülkiye başmüfettişi: Kaos planları yıllardır var
Yüzlerce vali yardımcısı ve kaymakam hakkında karalama kampanyası yapıldı. Birçoğunun tek suçu imam-hatip lisesi mezunu olmaktı. 2001 yılında İstanbul'da yaptığım bir teftişte, İsmailağa Cemaati'nin demokrasi dışı faaliyetlerle bertaraf edilmesine yönelik planlara rastladım. Bunları JİTEM bünyesindeki subaylar hazırlıyordu." dedi. Uzun yıllar kaymakamlık, vali yardımcılığı ve mülkiye başmüfettişliği yapan Yaman, Anasol-M hükümeti döneminde birçok ilde Ermeni aleyhtarı faaliyetlerde bulunmak için dernekler kurulduğunu, bu derneklerin, tanıtma fonundan finanse edildiğini ileri sürdü. Yaman, şöyle devam etti: "Denetlediğimiz kaymakamlıkların, vilayetlerin irtica ile mücadele planlarında bunlarla nasıl mücadele edileceği anlatılıyordu. Bu çerçevede bilgi ve belge toplanıyordu. Mücadele yöntemlerinin bir bölümü demokrasi dışı faaliyetlerden oluşuyordu 'bölücülükle mücadele' çerçevesinde de birçok hukuk dışı plana rastladım. Çeşitli fraksiyonların çatışması için hareket planları vardı. Bu planlar çerçevesinde çeşitli andıçlar hazırlanıyordu. 28 Şubat sürecinde kamudaki üst düzey birçok kişi hakkında İçişleri Bakanlığı soruşturma açtı. Bu soruşturmalar JİTEM'deki astsubayların hazırladıkları belgelerle açılıyordu. Belgelerde 'eşi kapalıdır' veya 'imam-hatip mezunudur' deniliyor, bu durum soruşturma açılmasına yetiyordu. Birçok kaymakam bu nedenle görevden alındı. dönem denetlediğim Suat Dervişoğlu isimli bir kaymakam da irtica ile suçlanıyordu. Araştırdım, tek suçu imam-hatip mezunu olmaktı! Başka hiçbir suçu yoktu."
623200
12 dernekten suç duyurusu ve ortak bildiri: Cuntacılar yargılansın
Eylem planı hakkında 'hukuk düzenine, insan hak ve özgürlüklerine yönelik bir saldırı planı' nitelendirmesinde bulunulan bildiride şöyle denildi: "Girişimin hukuk düzenine yönelmiş açık bir tehdit niteliği taşıdığı bu kadar açık iken; belgenin içeriği ve hedeflerinin vahametini konuşmak yerine basına nasıl sızdığını konuşmak, darbe girişimini hafife almaya ya da örtmeye yönelik değilse nasıl izah edilmelidir?" Öte yandan Sultanahmet Adliyesi'nde bir araya gelen Akabe, AKDAV, Aksa Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği, Araştırma Kültür Vakfı, Hikmet Vakfı, İHH, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Mazlum-Der, Medeniyet Derneği, Özgür-Der ve Uluslararası Hukukçular Birliği, belgenin sorumluları hakkında suç duyurusunda bulundu. Millete karşı eylem planı hazırlayan cuntacılara yönelik tepki, çığ gibi büyüyor. 'Kâğıt parçası' denilerek üstü örtülmek istenen Albay Dursun Çiçek imzalı planın aslının ortaya çıkmasından sonra yurdun dört bir tarafından suç duyuruları yağmaya başladı. Sivil toplum örgütleri, eylemler konusunda gösterdikleri işbirliğini bu konuda da sürdürdü. İstanbul'da bir araya gelen Akaber Eğitim ve Kültür Vakfı, AKDAV, Aksa Dayanışma Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği, Araştırma Kültür Vakfı, Hikmet Vakfı, İHH, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Mazlumder, Medeniyet Derneği, Özgür-Der ve Uluslararası Hukukçular Birliği Sultanahmet Adliyesi'ne giderek belgenin mimarları hakkında suç duyurusunda bulundu. Başvuruda başta Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ olmak üzere, Albay Dursun Çiçek, 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız, Korgeneral Mehmet Eröz, Tümgeneral Mustafa Bakıcı, Albay Hicri Dinçerol, Albay Sedat Özüer, Albay İlker Ziya Göktaş ve Albay Fuat Selvi'nin yanı sıra planın icrasında görev alan tüm şüphelilerin cezalandırılması istendi. STK'ların mahkemeye sunduğu dilekçede, belgeyi hazırlayanların "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs; halkı kin ve düşmanlığa tahrik; suç için anlaşma" suçlarıyla yargılanması talep ediliyor. Kaos Planı'nın Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 312, 216, 220 ve 316. maddeleri kapsamına girdiğini belirten STK'lar; bu planı tezgâhlayanlara, özellikle 312. maddede yer alan "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya ve görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir." cezai hükmünün uygulanmasını talep etti. STÖ'lerin dikkate alınmasını istediği 216. maddede 'halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı bir kesimini, diğer bir kesimin aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik' suçu yer alıyor. Çok sayıda STÖ'nün bir araya gelerek yaptığı suç duyurusunda "Her ne kadar 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı" isimli belgenin altında yalnızca şüpheli Dursun Çiçek'in imzası olsa da, belge aslını gönderen subayın ihbar mektubunda, belge aslının imha edildiği bilgisi kendisine verilen Genelkurmay Başkanı'nın bu bilgiyi aldıktan sonra 'kâğıt parçası' açıklamasını yaptığı iddia edildiğine göre hazırlanan plandan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un bilgisi ve talimatı olduğu iddiası da mutlaka soruşturulmalıdır." ifadesi yer alıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan suç duyurusunda yapılan hukuki değerlendirmede, komplo planının Ergenekon Davası kapsamındaki Danıştay saldırısıyla aynı amacı taşıdığına da dikkat çekildi. Bu konuda şu görüş dile getirildi: "Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay saldırısı davasında da, irticai tehdit varlığını kanıtlamak için Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından tetikçi kullanılarak bir yüksek yargıcın katli düşünüldüğünde, inanç ve din özgürlüğü kapsamında yasal çerçevede faaliyette bulunan bazı insanların evlerinde silah ve mühimmat yakalatma planlarının da Danıştay saldırısından farklı bir amaç taşımadığı aşikârdır."
623197
Demokrasi ve hukuka müdahale ekmeğimizi etkiliyor
Erdoğan, Türkiye'nin, demokrasinin standartlarını yükselterek ekonomisini büyüteceğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Danışma Kurulu toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, ülkenin istikrarı, güven ortamı, huzuru ve gelecek vizyonunun, hedeflerinin ekonomiden bağımsız olmadığını vurguladı. Türkiye'nin, demokrasisinin standartlarını geliştirerek ekonomisini de büyüteceğini belirten Erdoğan, konuşmasında şöyle dedi: "Türkiye, küresel ölçekte ağırlığını artırarak ekonomisini de büyütecektir. Türkiye, istikrarını, güven zeminini, kardeşliğini, huzurunu pekiştirerek ekonomisini büyütecektir. Türkiye, en önemlisi de hukuku güçlendirerek ekonomide yeni başarılara koşacak. Demokrasi ve hukuka ilişkin her tartışma, her türlü müdahale, her türlü olumsuz yaklaşım, her şeyden önce ekonomiyi etkiliyor. İşimizi, aşımızı, soframızdaki ekmeği etkiliyor. Bunu artık görmek durumundayız. Hiçbir yatırımcı, geleceği belirsiz, demokrasi standartları düşük, istikrarsız, güvensiz bir ülkeye gelip orada yatırım yapmak istemez." Erdoğan, ulusal ve uluslararası yatırımcıların güven olmayan bir ortamda iş yapmadıklarını belirterek, "İşte yaşıyoruz Güneydoğu, Doğu, bu bölgelerde yatırımcımız gidip yatırım yapıyor mu, yapmıyor." diye konuştu. Erdoğan, şu anda Türkiye'de 22 bin 821 uluslararası sermayeli şirketin bulunduğunu, bunlardan 12 bin 463 tanesinin Avrupa ülkelerinden, bin 888 tanesinin yakın ve Ortadoğu ülkelerinden olduğunu kaydetti. MUSA TAŞPINAR ANKARA
623675
Maymunlara gripten korunmaları için kırmızı şarap
Maymunlara gripten korunmaları için kırmızı şarap ’nın Krasnoyarsk kenti hayvanat bahçesinde maymunlara gripten korunmaları amacıyla her gün bir bardak kırmızı şarap veriliyor. ’da yayımlanan Komsoloskaya Pravda gazetesinin haberine göre, hayvanat bahçesinin veterinerleri uygulamayla ilgili olarak, artık her yeri etkiliyor. Maymunlar da domuz gribine yakalanabilirler, çünkü organizmaları insanınkine çok benziyor. Gribe yakalanmamaları için her gün 50 gram şarap vermek yeterli" dediler. Maymunların şarabı keyifle içtiklerini, hatta alkışladıklarını yazan gazete, veterinerlerin günlük miktarın aşılmaması için dikkat ettiğini, çünkü maymunların dolu şişeleri çalmaya çalıştıklarını da haber veriyor. Rusya’da şimdiye dek 4’ü Doğu Sibirya’da olmak üzere A/ gribinden kişi hayatını kaybetti. Evinizin havasını değiştirecek.
623444
Hakan Albayrak: Bir kere de Hayreddin Hoca konuşsun, Mele Mahmud konuşsun
Hakan Albayrak 31 Ekim 2009 CumartesiBir kere de Hayreddin Hoca konuşsun, Mele Mahmud konuşsun Türk milliyetçilerinin önde gidenleri nasıl ki Konya, Kayseri yahut Çorum'un ortalama Türk'üne hiç benzemezlerse, Kürt milliyetçilerinin önde gidenleri de Diyarbakır, Mardin yahut Hakkari'nin ortalama Kürt'üne hiç benzemezler. Milliyetçilikte ne kadar önde giderlerse, kadar benzemezler. Milliyetçilikte ilerledikçe halklarından uzaklaşır, halklarından uzaklaştıkça milliyetçilikte ilerlerler. Milliyetçiliği “Din Arabın” deyip İslamiyet'le arasına mesafe koymaya ve elin Macar'ını kardeş kabul edip Kürt'e, Çerkez'e, Boşnak'a, Arnavut'a düşman nazarıyla bakmaya kadar vardıran Nihal Atsız ve takipçileri ne kadar “Türkçü” olurlarsa olsunlar, Türklerin arasında eğreti durular. Dini bağları hiçe sayıp Türklerle kardeşliği reddeden Kürt milliyetçileri de ne kadar “Kürtçü” olurlarsa olsunlar, Kürtlerin arasında eğreti durular. Ortalama Türk'le ortalama Kürt anlaşıp kaynaşabilir, ama ortalama Türk'le bile anlaşıp kaynaşamayan Türk şovenlerinin Kürtlere, ortalama Kürt'le bile anlaşıp kaynaşamayan Kürt şovenlerinin de Türklere hitap etmesi mümkün değil. “Kürt Açılımı” ile ilgili televizyon programlarında Türkleri temsilen Türk şovenlerinin ve Kürtleri temsilen Kürt şovenlerinin (yahut Frenkmeşrep liberallerin) konuşturulması Kürtleri Türklerden ve Türkleri Kürtlerden uzaklaştırıyor, Türkleri Türk şovenlerinin ve Kürtleri Kürt şovenlerinin yanına itiyor. Geçenlerde Ülke TV'de izledim, kanım dondu: PKK meselesi durduk yerde çıkmış, Kürtlere hiçbir fenalık yapılmamış gibi konuşan bir Türk milliyetçisi ile 'Türklerle kardeş değiliz' diyen bir Kürt milliyetçisinin tartışması bu ülkeyi nereye götürür? İslam olan öz yurdumuzda garip, öz vatanımızda parya mıyız ki, Türkleri de Kürtleri de kardeşlik hukukunu gözeten ve genel olarak da hakkaniyete riayet eden Müslüman âlimlerin, münevverlerin, mütefekkirlerin temsil ettiği bir program izleyemiyoruz televizyonlarımızda? Bir kere de Hayrettin Karaman Hoca konuşsun, Mustafa İslamoğlu Hoca konuşsun, Urfa/Suruçlu Mele Mahmud Yakut konuşsun, Bingöllü Mele Mücahid Beki konuşsun Bir kere değil her zaman konuşsun. Onlar konuşsun, kanaat önderleri onlar olsun ki, Türklerin ve Kürtlerin kanaatleri doğru dürüst önderliklere kavuşsun. Ve Kürtler Türklerde, Türkler Kürtlerde kendilerini görsün; Müslüman Müslüman'ın aynası olsun. Silahların susması konusu elbette PKK'ya yakın olan zevatla tartışılacaktır, bunda bir terslik yok; fakat genel olarak Kürt meselesi ve Türk-Kürt kardeşliğinin adalet zemini üzerinde ihyası konusunda, en çok, İslami kimliğiyle öne çıkan (ve bu kimliğini Kemalizm'e, milliyetçiliğe, etnik asabiyete ezdirmeyen) hakperest zevata söz verilmeli. Bilhassa “müsbet medya”nın böyle bir hassasiyet göstermesi lazım
623398
Havalimanlarında domuz gribi seferberliği
DHMİ, Genel Müdür Yardımcısı Funda Ocak başkanlığında domuz gribine özel toplantı düzenlendi. Toplantıda, H1N1 virüsüne karşı alınması gereken önlemlerin yanı sıra, şüpheli vakalar ile gerçekleşen vakalarda yapılması gerekenler, bilinçlendirme ve havalimanlarında görevli kurum ve kuruluş çalışanlarının eğitim kampanyası görüşüldü. Domuz gribine karşı Koordinasyon Grubu oluşturduklarını anlatan yetkililer, havaalanlarında özel sağlık hizmeti sunan Portclinic ile yapılan anlaşma ile Türkiye'deki 40 havalimanı ve havaalanında doktor, araç-gereç ve ambulans açısından eksiksiz hale getirileceğini bildirdi. Sağlık Bakanlığı'na müracaat ederek domuz gribi aşısında öncelik isteyeceklerini ve aşı kampanyası başlatacaklarını da vurguladılar. THY, çalışanları için milyon maske alacak Türk Hava Yolları (THY) ise, domuz gribi vakalarındaki artışı dikkate alarak, çalışanlarının takması için milyon maske almayı kararlaştırdı. Şirket, alım için bu ay içinde 'kapalı zarfla teklif alma usulü' ile ihale düzenleyecek. leye katılacak firmaların, başvurularını en geç 13 Aralık'a kadar İstanbul'daki genel yönetim binasına saat 10.00'a kadar yapması gerekiyor. THY yetkilileri, maskelerin yolculara dağıtılmayacağını ifade ederek, özellikle check-in (bilet-bagaj işlemi) ve boarding (uçağa binmeden yapılan son kontroller) işlemi, kayıp eşya, kargo, uçak içi veya uçak altı hizmetinde görev yapan çalışanlara dağıtılacağını bildirdi. MUSTAFA GÜN İSTANBUL
624292
Davutoğlu ve Çağlayan Irak'tan ayrıldı
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Davutoğlu ve Çağlayan Irak'tan ayrıldı MUSUL (A.A) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Irak'taki temaslarını tamamlayarak bu ülkeden ayrıldılar. Irak'ın Basra, Erbil ve Musul kentlerinde temas ve açılışlarda bulunan bakanlar, Musul'daki temaslarını tamamlamalarının ardından Türkiye'ye dönmek üzere bu kentten ayrıldı. Davutoğlu ve Çağlayan, Irak'taki temasları çerçevesinde Basra ve Musul kentlerinde bulunan Türkiye'nin başkonsolosluklarının resmi açılışını yaptılar. Bakanlar ayrıca, Erbil'de Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani, yetkililer Berham Salih ve Neçirvan Barzani ile Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile görüşmelerde bulundular. Yaklaşık 80 kişilik iş adamı ve geniş bir gazeteci grubuyla Irak'a giden Davutoğlu ve Çağlayan, iş formuna katılarak iki ülke arasındaki ticaretin gelişmesi için çalışmalarda bulundular. 31.10.2009 POLİTİKA
623273
Türkiye Körfez'e Basra'dan girecek
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ Türkiye Körfez'e Basra'dan girecek Bakan Çağlayan, Türkiye'nin, Irak'ın ekonomik başkenti olan Basra üzerinden Körfez pazarına açılacağını söyledi ve ekledi: Düğünlerde de denildiği gibi: iyi günde de kötü günde de yanınızdayız! İlgili haberler CAHİT SARAÇOĞLU BASRA Başbakan Tayyip Erdoğan'ın hafta önce Irak'ta düzenlediği ortak kabine toplantısı, meyvelerini verdi. Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dün beraberlerindeki 80 kişilik işadamı heyeti ile Irak'a çıkarma yaptı. Türk heyetinin ilk durağı Basra olurken, böylece Türkiye, Körfez ülkelerine yönelik açılımlarının da ilk adımını Basra üzerinden attı. Bakan Çağlayan, Türkiye'nin, Irak'ın ekonomik başkenti olan Basra üzerinden Körfez pazarına açılacağını söyledi. BASRA'YA İLK RESMİ ZİYARET Türk heyeti, Basra'nın ardından Erbil'de Iraklı işadamları ile bir araya gelirken, bugün de Musul'da temaslarda bulunacak. Basra'yı ziyaret eden ilk yabancı resmi heyet Türkiye'den olurken, Davutoğlu, ilk olarak Basra Valiliği'ni ziyaret etti. Ardından da Iraklı işadamlarının da katılımıyla Türk-Basra İş Konseyi gerçekleştirildi. İYİ GÜNDE DE KÖTÜ GÜNDE DE... Çağlayan, “Düğünlerde dendiği gibi iyi günde kötü günde Irak'ın yanındayız. Geleceğin yükselen yıldızı olan Irak'ın nasıl kötü gününde yanında olduysak, bundan sonra da yanındayız. Ben de Basra'ya ticaret ataşesi atıyorum. 24 saat Basralılar hizmetinde olacak. Yaşasın Türkiye ve Irak dostluğu” diye konuştu. İKİ YENİ SINIR KAPISI AÇILACAK Çağlayan, “Irak'a yapılacak yatırımları ardık Türk dış ticaret bakanlığı, Irak ticaret bakanlığı ve Irak'taki Ulusal Konseyi'nin koordinasyonunda belirlenecek. Irak'a yapılacak tüm yatırımlar ortak koordine edilecek” diye konuştu. Çağlayan, 2010 yılına kadar Irak'a iki yeni sınır kapısı daha açacaklarını belirterek, bunlardan birinin Şinova'da, diğerinin de Suriye sınırına yakın bir yerde yapılacağını aktardı. Çağlayan, sınırda ortak lojistik merkezi kuracaklarını belirtti. Doğu ihracatı Irak'la yapıyor Çağlayan, Irak'a geçen yıl 3,9 milyar dolarlık ihracat yaptıklarını belirterek, bu yılın ilk ayında bu rakamı geçtiklerini belirterek, yılsonunda milyar dolara ulaşmasını beklediklerini söyledi. Türkiye'de 70 ilin Irak'a ihracat yaptığını ve ilk 11 ilin doğu ve güneydoğudan olduğunu kaydeden Çağlayan, “Demir, çimento ve gıda gibi temel ürünler bizden gidiyor. Şırnak'ın ihracatının yüzde 94'ü, Mardin'in ihracatının yüzde 98'i, Siirt'in ihracatının yüzde 85'i Irak'a yapılıyor. Antep'in Irak'a ihracatı milyar doları geçti, Şırnak'ın 400 milyon dolar, Mardin'in 270 milyon doları buldu. Şırnak ve Mardin, Ankara'dan daha fazla Irak'a ihracat yapmış” diye konuştu. Petrolü Türkiye'ye verin! Devlet Bakanı Çağlayan, şimdiye kadar kuzey Irak ve Bağdat'ta iş yaptıklarını belirterek, şimdi bunu çeşitlendirerek güney Irak'a da indiklerini kaydetti. Çağlayan, bu çerçevede Basra, Necef ve Nasiriye'nin önemine dikkat çekerek, buradan Körfez ülkelerine açılabileceklerini söyledi. Çağlayan ayrıca, Irak'a off-set anlaşması önerisinde de bulunarak, “Siz bize petrol ve petrol ürünleri verin, biz de karşılığında sizin bina okul ve hastane inşaatlarınızı yapalım” dedi. 31.10.2009 EKONOMİ
624497
NYT: Karzai'nin rakibi seçimlerden çekilecek
İnternet sitesinde Kabil mahreçli haberi yayınlayan gazete, Batılı diplomatlar ve eski Dışişleri Bakanı Abdullah'a yakın kişilerden alınan bilgiye göre, Abdullah'ın yarıştan çekildiğini yarın açıklayacağı belirtildi. Abdullah'ın seçim kampanyası yöneticisi Satar Murad da Abdullah'ın gelecek cumartesi yapılacak seçimler için boykot çağrısında bulunmayı planladığını ifade etti. Murad, Abdullah'ın yarın düzenleyeceği basın toplantısında açıklayacağı boykot çağrısıyla seçimlerin bahara kadar ertelenmesini sağlamayı ümit ettiğini vurguladı. Murad, adil bir seçimi organize etmeleri konusunda yetkililere zaman kazandırması ve kışın sonunda seçimin yapılabilmesi için geçici bir hükümet kurulması çağrısında da bulunacağını söyledi. Afganistan'da 20 ağustosta yapılan devlet başkanlığı seçiminden sonra yapılan açıklamada, Karzai'nin yüzde 50'den fazla oy alarak ilk turda seçimi kazandığı bildirilmiş, rakiplerin itirazı üzerine yapılan soruşturmalarda seçimin sonuçlarını etkileyecek hilelerin yapıldığı, Karzai'nin oylarının yüzde 49,67'ye düştüğü belirtilerek, ikinci turun kasımda yapılması kararlaştırılmıştı.
623319
İKİLER'de bayram şıklığı
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ İKİLER'de bayram şıklığı İKİLER bu bayram sizi farklı kılacak. Sezonun tüm moda renklerini, şık ve özgün tasarımlarını içinde barındıran koleksiyonuyla İKİLER önceliğiniz olacak. Bayramda İKİLER ile yine moda her yerde. Artan satış noktasıyla daha çok İKİLER kadınına rastlayacağımız yeni sezona zerafet ve şıklık damgasını vuracak. Kendini şık ve zarif hissetmek isteyen hanımlar bu kış İKİLER'in koleksiyonuna tutulacak. Kalitesini ve şık tasarımlarını her sezon daha çarpıcı kılan İKİLER yine çok iddialı. 31.10.2009 CUMARTESİ
623300
Uzun diziler yaz yaz bitmiyor
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Uzun diziler yaz yaz bitmiyor İzleyicilere kanallar tarafından sunulan dizi yelpazesi her geçen gün büyüyor. Peki, beğenerek izlediğiniz yapımların ardındaki gizli kahramanlar kim? Senaristler dizi yazmayı çok seviyor. Ancak dizilerin sürelerinin uzaması hepsinin ortak sıkıntısı NURŞEN ŞENTÜRK Türk televizyon ekranlarında yeri gittikçe genişleyen ve sayıları gün geçtikçe artan yapımların başında diziler geliyor. Tek kanallı dönemlerde hayatımızda yer edinmeye başlayan diziler kanalların sayısının artışı ile çeşitlenerek çoğaldı. Mahalle dizileri ile başlayan serüven konaklı- ağalı dizilerden tutun da mafyalı, derin devletli nice dizeye kadar devam etti. “Yeni bölümde ne olacak” sorusu her dizi takipçisi için merak konusuyken bizleri ekrana kilitleyen dizilerin kimlerin kaleminden çıktığı ise çok az biliniyor. Öyküleri şekillendiren, günlerini, saatlerini kâğıda döken, dizilerin asıl kahramanları senaristler ile konuştuk. Bir bölümü yazmak ne kadar zamanlarını alıyor? Senaristler nelerden besleniyor. İşin görünmeyen kahramanları olarak onlar neler yaşıyor? SONU BİLENEN BİR ÖYKÜYÜ İZLETMEK BAŞARI Ece Yörenç (YAPRAK DÖKÜMÜ-AŞK-I MEMNU): Bizim koca bir ekibimiz olduğu sanılıyor. Oysaki üç diziyi bir haftada yazıyoruz. Melek Gençoğlu ile birlikte bir diziyi iki günde yetiştiriyoruz. Başlayan her diziyi mutlaka izliyoruz, aynı zamanda çok fazla kitap okuyoruz. Uyarlama senaryo dizilerimizden ilki Yaprak Dökümü'ydü. Bu diziye başlarken devamının geleceğin biliyorduk. Sonunun bilindiği bir öyküyü izlenir kılmak bizim için başarıydı. Reşat Nuri Güntekin'in Yaprak Dökümü eseri 138 sayfa. Biz ise her hafta 90 sayfa senaryo yazarak bu yıl dördüncü sezonumuza girdik. Yaprak Dökümü bittikten sonra yepyeni bir işe hazırlanıyoruz. Şimdiden çalışmalara başladık. Dizilerin gelecek bölümleri de çok merak ediliyor. Dizi biter bitmez önce aileden aranmaya başlıyoruz. TÜRKİYE'DE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRİYORUM Tayfun Güneyer (ADANALI) Yurtdışındaki dizileri sekiz on kişilik yazı gurupları yazıyor, sonra da üç dört kişilik ikinci bir grup düzeltiyor, sonra da başyazarlar ve yapımcılar onay verip, öyle çekime gönderiyorlar. Benim durumum çok ilginç. Ben yazıyorum, yazarken yapımcıma ve oyuncularıma ne yazdığımı anlatıyorum, sonra sete iniyorum, sette yazdıklarımın yarısını değiştirip, aklıma sette gelen yeni fikirleri ekliyorum ve çekiyorum. Bir yönetmen olarak, senaristin sahneden ne istediğini biliyor olmak benim için büyük bir lüks. Ben bir bölümü çekerken, diğer bölümü düşünüyorum. Aslında senaristlik tam bir fikir koleksiyonculuğu. Ben hayal gücümün büyük kısmını okuduğum çizgi romanlara borçluyum. Ayrıca çok film izler ve aklıma gelen her fikri not ederim. Senaryo yazımında işin en zor kısmı, dizilerin 90-100 dakika çekilmesi. Tüm dünyada bu süre 41 dakikada. Anlamadığım nedenden, ülkemizdeki tüm yapımcılar, kanallar daha çok reklam alsınlar, daha çok para kazansınlar diye, böyle bir eziyete göz yumuyorlar. Bence RTÜK dizi sürelerine bir kısıtlama getirmeli. OYUNCULARIN FİKRİNİ ÖNEMSİYORUM Murat Aras (PAPATYAM): Bir bölümü yazmak yaklaşık beş günümü alıyor. Bunun üç günü hikâyeyi olgunlaştırmakla geçiyor. Son iki gün ise tamamen yazmakla geçiyor. Yaklaşık 16 saatlik bir çalışmayla bir bölüm bitiyor. Öte yandan bizim dizilerimizde güncellik önemli. Mesela Medeni Kanun evlilik kurumunu yeniden düzenlediyse biz bunu dizide hikâye yaparız. Bu anlamda gazeteler ve internet medyası gündemi takip etmek için en büyük beslenme alanım. Ayrıca aile ve arkadaşlık ilişkileri de hayatı takip etmek için önemli bir gözlem alanı. Yabancı film ve dizileri izlemek de ufuk açıcı oluyor fakat dizilerin aynısını yapacak kadar fazla beslenmemek lazım. Bu tam tersi ufku açmak değil kapatmak oluyor. Kimi zaman oyuncularımızla gelecek bölümlerle ilgili sohbet ediyoruz. Oyuncu kendi rolüne daha fazla kafa yorduğu için yaratıcı öneriler gelebiliyor. Bunları mutlaka değerlendiriyorum. Dizilerin sürelerinin uzunluğu tüm sektörün ve senaristlerin en büyük sıkıntısı. Sürelerin uzun olması sektörde sürekli bir yayına yetişme telaşı yaratıyor. Bu da hem bazı teknik konularda hem de senaryolarda daha özenli bir çalışmayı engelliyor. GÜNDEME TERS DÜŞMÜYORUZ Ali Kara- Elif Yılmaz -Makbule Çam (TEK TÜRKİYE): Üç kişilik bir ekip olarak hazırlanıyoruz. Sezon başlamadan önce üç aylık genel bir çalışmamız oluyor. Yaptığımız okumalar, araştırmalar, röportajlar yani tüm malzeme masaya yatırılıyor. Bol tartışmalı, çekişmeli, maceralı bir sürecin ardından sezon boyunca gideceğimiz yolun haritasını belirliyoruz. Bir bölüm için hikâyesi, tretmanı ve nihayet senaryolaşmasıyla hazırlık bir haftayı buluyor. Gündem, zaten kurguladığımız hikâyenin yapısına ters düşmüyor. Hepimizin malumu yaşanan süreci biliyorsunuz, uzun bir süredir gayri resmi tarihin karanlığına gömülen birçok şey enkaz halinde açığa çıkartıldı ve hala da çıkartılmaya devam ediyor. Biz genel kurgumuzu yaparken zaten bu malzemeyi kullanıyoruz. Yeni bölümler çok merak ediliyor. Özellikle dizi fanatikleri merak ettikleri karakterlerin akıbeti hakkında bilgi almadan sizi bırakmayabiliyor. 31.10.2009 CUMARTESİ
623207
'Siz bir gün, biz her gün 11 Eylül yaşıyoruz'
Sizin savaşınız. Sizin bir tane 11 Eylül'ünüz var. Bizde bu saldırılar günlük oluyor." dedi. Ziyaretinin son gününde Clinton, insansız hava araçları 'Drone'ların operasyonlarıyla ilgili sorularla karşılaştı. Pakistanlı biri, Drone'larla yapılan saldırıların "yargısız infaz" olduğunu savunurken, başka bir kadın da Hillary Clinton'a terörü nasıl tanımladığını sordu ve "Terör, Drone saldırılarıyla insan öldürmek mi?" diye de ekledi. Clinton ise saldırıları savunarak kullanılan teknikleri tartışmayacağını belirtti. Bu görüşmeden önce aşiret bölgelerinde yaşayanlarla bir araya gelen Clinton benzer sorularla karşılaştı. 'Drone' saldırılarına tepki gösteren bir kişi, "Bölgedeki varlığınız, barış için iyi değil. İnsanların kızmasına ve rahatsız olmasına neden oluyor." diye konuştu. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise bölgedeki askerî varlıklarını "Biz, sizin için savaşıyoruz." şeklinde savundu.
623573
Çocuk hasreti yüzlerce evlat sahibi yaptı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Çocuk hasreti yüzlerce evlat sahibi yaptı KONYA (A.A) Konya'da 53 yaşındaki Akife Takan, 32 yıllık evliliğinden çocuk sahibi olamadığı için, evlat hasretini, yetim çocuklara yardım eli uzatarak dindirmeye çalışıyor. Akife Takan (53), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 32 yıl önce hayatını Ömer Takan ile birleştirdiğini, çok istemesine rağmen bu evlilikten bir çocuk sahibi olamadıklarını bildirdi. Yaklaşık 20 yıl önce anne ve babasını çok küçük yaşlarda kaybeden bir erkek çocuğunu evlendirdikten sonra yaşamının değiştiğini ifade eden Takan, 'daha sonra sürekli anne ya da babasını kaybetmiş çocuklara sahip çıkmaya başladım. Onların eğitimini, ev kiralarını, giyecek ve gıda ihtiyaçlarını karşıladım. Maddi gücümüz buna yetiyordu' dedi. YÜZLERCE KİŞİNİN MANEVİ ANNESİ İhtiyaç sahibi çok olunca, başka hayırseverlerin de desteğini almaya başladığını belirten Takan, şunları kaydetti: 'Yardımseverlerle birlikte bugüne kadar yüzlerce yetime yardım eli uzattık. Manevi çocuklarımla güldüm, onlarla ağladım. Bugüne kadar yardım ettiğim birçok çocuk, büyüdü yuva kurdu, meslek sahibi oldu. Onların mutluluklarına şahit oldum, başka ne isteyebilirim. Hiç çocuğum olmamasına rağmen, birçok kişinin manevi annesi oldum. Çocuklarımın bana bir 'anne' demesi en büyük mutluluğum oluyor. Hatta bir sürü torunum var. İnsanların desteğiyle büyük bir yardım seli oluşturdum.' Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli'nin büyük desteğini gördüğünü dile getiren Takan, ömrü boyunca yetimlere yardım etmeyi sürdüreceğini, herkesin bir yetime sahip çıkması gerektiğini sözlerine ekledi. Takan'ın yardım ettiği aileler ve çocuklar ise, 'En zor anımızda Akife Annemiz bizim yardımımıza koştu. Onun yaptığı iyilikleri hiçbir zaman unutamayız. Bizi kendi çocuğu gibi görüyor, koruyup kolluyor' diye konuştu. 31.10.2009 GÜNDEM
624389
"Bedava veriyoruz, alan yok!"
"Bedava veriyoruz, alan yok!" 31.10.2009 21:07evre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, ''Köy tüzel kişiliğine bedava yer ve fidan veriyoruz, neden talep yok anlayamadım'' dedi. Bakan Eroğlu, Dinar Kaymakamı Ahmet Yurtseven'i makamında ziyaret ederek, ilçenin sorunları hakkında bilgi aldı. Kaymakam Ahmet Yurtseven ziyarette, bölgede özel ağaçlandırma, özel orman teşviki konusunda bir gelişme olmadığından yakındı. Bölgede yapılacak tüm yatırımlara destek olacaklarını belirten Eroğlu, durumun yeniden gözden geçirilerek, konunun vatandaşa daha iyi anlatılması konusunda talimat verdi. Veysel Eroğlu, şunları kaydetti: ''Burada şöyle bir üzüntüm var. Köy tüzel kişiliğine bedava yer ve fidan veriyoruz, neden talep yok anlayamadım. Köy tüzel kişiliğine para da veriyoruz, hibe ediyoruz. iftçi ister badem, ister ceviz yetiştirsin karşılıksız 49 yıllığına arazi veriyoruz. Şahıs, şirket olursa uzun vadeli kredi veriyoruz. Her halde bu konuyu anlatamadık. Bunun için bir broşür hazırlıyoruz tüm köylerimize ileteceğiz.'' Kaymakamlıktan AK Parti Dinar İlçe Teşkilatına geçen Bakan Eroğlu, burada partililerle bir süre görüştü. Evciler ilçesini de ziyaret eden Eroğlu, ilçenin sorunları ve yapılan yatırımlar hakkında bilgi aldıktan sonra Kızılören ilçesine geçti. Kızılören Belediyesi önünde kalabalık bir vatandaş tarafından karşılanan Eroğlu, burada ilçenin sorunları konulu bir slayt gösterisi izledi. İlçenin en büyük sorunlarından birinin sulama göleti olduğunu belirten Kızılören Belediye Başkanı Ahmet Pekşen, gölet ve bazı bölgelere yol yapımı için destek istedi. Eroğlu, Kızılören göleti yapımı için araştırma yapılmasını, dağ yollarının açılması için keşif yapılması talimatı verdi. Kızılören Belediyesinin fidanlık kurarak para kazandığını ifade eden Eroğlu, şunları kaydetti: ''Kızılören belediyesi kurduğu fidanlık ile hem para kazanıyor, hem de yetiştirdiği fidanları tekrar Kızılören'e dikilmesini sağlıyor. Bu konuda kendilerini tebrik ediyor ve diğer belediyelere de örnek olmasını diliyorum. Kızılören'in göleti ve diğer sorunlarının yakından takipçisi olacağım.'' Bakan Eroğlu, daha sonra Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen yemeğe katıldı. AA
624342
kişinin yaralandığı kavgayla ilgili kişi tutuklandı
Alınan bilgiye göre, alacak hesabındaki anlaşmazlık nedeniyle arkadaşlarına pompalı tüfekle ateş açarak, inşaat işçisi ile olay yerinden geçen kişinin yaralanması neden oldukları gerekçesiyle gözaltına alınan Orhan Erol, Mehmet Yaman ve E.Y'nin Emniyet Müdürlüğündeki sorguları tamamlandı. Sorgularının ardından adliyeye sevk edilen zanlılardan Orhan Erol ile Mehmet Yaman çıkartıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanırken, E.Y. serbest bırakıldı. Antalya'da inşaatta çalıştıktan sonra Tarsus'a dönen işçiler, Kavaklı Mahallesi Mavi Bulvar'daki bir kahvehanede buluşarak aralarında alacak hesabı yapmış, hesaptaki anlaşmazlık nedeniyle tartışan işçilerden üçü bir süre sonra kahvehaneden ayrılmıştı. İşçilerin daha sonra olay yerine dönerek ellerindeki pompalı tüfekle rastgele ateş açmaları nedeniyle, inşaat işçisi ile olay yerinden geçen kişi yaralanmıştı.
623272
Gümrük Birliği varken AB'ye vize alınmamalı
İBRAHİM KAHVECİ AHMET ÜNLÜ Gümrük Birliği varken AB'ye vize alınmamalı AB ülkelerinden peyderpey Türk iş adamlarına vize uygulamasını kaldıran kararlar çıkmaya başladığını belirten Sanayi Bakanı Ergün, 'AB ülkelerinin normalde Gümrük Birliği anlaşmasının doğal bir sonucu olarak Türk iş adamlarına vize uygulamıyor olması lazım' dedi Rodos'ta 30 Ekim-2 Kasım 2009 arasında düzenlenen 2. Türk İhraç Ürünleri Fuarı'na Türkiye'den Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün başta olmak üzere kalabalık bir heyet katılıyor. RODOS (A.A) Yunanistan'ın Rodos adasında Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB) bağlı il genelindeki odaların katılımı ile düzenlenen “Türk İhraç Ürünleri Fuarı'na katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, iki ülke arasında tarihte sorunlar yaşandığını hatırlatarak, 'Bu sorunlara takılı kalmak toplumların geleceğini aydınlatmak yerine geleceğini ipotek altına almak demektir' diye konuştu. TÜRK İŞ ADAMLARININ VİZE SORUNU Türk iş adamlarının yaşadığı vize sorunu nedeniyle haksız rekabete uğradığını öne süren Bakan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilindiği gibi AB ülkelerinin normalde Gümrük Birliği Anlaşmasının doğal bir sonucu olarak Türk iş adamlarına vize uygulamıyor olması lazım. Gerçekten Gümrük Birliği Anlaşmasına göre nasıl Avrupalı iş adamları yatırım yapabilme, iş bağlantısı kurabilme, mallarını tanıtabilme fırsatına sahiplerse, Türk iş adamlarının da bu çerçevede aynı fırsatlara sahip olması lazım. Şimdi AB ülkelerinden peyderpey Türk iş adamlarına vize uygulamasını kaldıran kararlar çıkmaya başladı.” 31.10.2009 EKONOMİ
624498
Bilica'nın cezasını Tahkim de onandı
Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu Başkanı'nın çağrısı üzerine bugün olağanüstü toplanan Tahkim Kurulu gündemindeki tek maddeyi inceleyerek karara bağladı. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün yaptığı itirazı görüşen Tahkim Kurulu aşağıdaki kararı aldı; Fenerbahçe Spor Kulübü'nün, futbolcusu Fabio Bilica ile ilgili, P.F.D.K.'nun 29/10/2009 tarih ve 2009-2010/397-480 sayılı kararına karşı E.2009/617 numaraya kayıtlı dosyası incelendi. İtirazın süresinde yapıldığı ve gereken peşin maktu harcın yatırıldığı görüldü. Talep doğrultusunda açılan murafaaya Fenerbahçe Spor Kulübü adına Av.Sami Dinç, TFF adına Av. Ergin Akçay ve Av. Cem Abanazır katıldığı görüldü. Tarafların iddia ve savunmaları ibraz ettikleri CD görüntüleri eşliğinde dinlendi, dosya incelendi. Yapılan müzakere sonucunda ve ayrıntısı gerekçeli kararda yazılmak üzere; Futbol Disiplin Talimatı'nın "Temel İlkeler" başlıklı 4/3 maddesine göre "sportmenliğe ve disiplin hükümlerine aykırı davranışlarda, hakemin durumu görmemiş ve dolayısıyla bir karar vermemiş olması disiplin cezalarının verilmesine engel teşkil etmez." Müsabaka görevlilerinin raporları, alınan ek raporlar ve izlenen CD görüntüleri çerçevesinde sporcuların karıştığı olayda yaşanan kargaşa ortamında ilgili sporcuya isnat edilen eylemin oluş şekli, ağırlığı ve eylemin sadece CD görüntülerinin dikkatlice ve ayrıntılı olarak izlenmesi halinde görülebileceği dikkate alınarak, PFDK tarafından Fabio Bilica'ya rakip takım oyuncusuna yönelik şiddetli hareketi nedeniyle FDT'nin 42/2.maddesi uyarınca verilen resmi müsabakadan men cezasına karşı yapılan itirazın (Tolga Aytöre ve Tanju Güvendiren'in, eylemin hakemin görüş alanı içinde olması nedeniyle cezanın kaldırılması yönündeki karşı oylarıyla) reddine, PFDK kararının oyçokluğuyla onanmasına, karar verilmiştir.
623815
FEM'den yepyeni bir hizmet daha Puanmatik
Öğrenciler artık, deneme sınavlarından sonra adresinden, kendi netlerini girerek puanlarını anında hesaplayabilecekler. FEM'in sunduğu bu hizmet, yeni sınav sistemine dönük olarak hazırlanan en kapsamlı online puan hesaplama modülü olarak öne çıkıyor. Yayına verilen ilk versiyonda sadece ham puanları hesaplayan Puanmatik, çok yakın bir gelecekte Ağırlıklı orta öğretim puanı (AÖBP) girilerek yerleştirme puanlarını da hesaplayabilecek.
623347
Meydan okudu
Meydan okudu YAŞAR YALÇIN 31.10.2009 Derbinin yangını sönmüyor. G.Saray, Haldun Üstünel ile Federasyon, PFDK, hakem Gezer ve F.Bahçe'yi yaylım ateşine tuttu ve taraftarına '18. şampiyonluk bizim olacak' mesajını verdi Derbinin yangını sönmüyor. G.Saray, Haldun Üstünel ile Federasyon, PFDK, hakem Gezer ve F.Bahçe'yi yaylım ateşine tuttu ve taraftarına '18. şampiyonluk bizim olacak' mesajını verdi F.Bahçe-G.Saray derbisinin üzerinden altı gün geçti ancak iki ezeli rakip arasındaki demeç yarışı sürüyor. Dün bir basın toplantısı düzenleyen G.Saray Futbol Şubesi Sorumlusu Haldun Üstünel, derbinin faturasının belli olduğu ana kadar yönetim olarak sessizliklerini koruduklarını ve hukuku etkilemek istemediklerini ifade etti. İşte Üstünel'in açıklamaları: "Kamuoyu baskısı ve dış etkenlerin etkisi altındaki TFF ve kurulları bizi hayal kırıklığına uğratmıştır. TFF ile kurulların hukuk anlayışında ve ceza uygulamalarında forma rengine göre farklılıklar oluşmaktadır. Galatasaray olarak yenilgiye kılıf aramak gibi bir düşüncemiz yok. gece futbol performansımız bizim ve taraftarımızın beklentilerini karşılamaktan çok uzaktı. köy'de yaşananlar, maç öncesi kavgalar ve hakemin başının yarılmasına kadar giden ciddi ve hayati tehlike içeren futbol dışı eylemler tüm Türkiye'nin gözü önünde cereyan etmiştir. FENERBAHÇE AZ CEZA ALDI Genç yönetici Üstünel, F.Bahçe'nin aldığı maç seyircisiz oynama cezası için ise şu yorumu yaptı: "Eğer cezalardan memnun olsaydık, bu toplantıyı yapıyor olmazdık. Bizim aldığımız maç cezaya yakın olmalıydı. Bu yönden sıkıntı duyuyoruz. Alınan kararların daha inandırıcı, emsallerine uygun olması gerekiyor." G.Saraylı yönetici, medyanın da G.Saraylı futbolcular üzerinde baskı oluşturduğunu şu sözlerle ifade etti: "Spor sayfalarında Kadıköy'de yıldır kazanamadığımızı yazanlar neden Fenerbahçe'nin de bizim sahamızda son maçta sadece kez kazanabildiğini yazmıyor. Bu futbolcularımızı baskı altına almak için yapıldı." Yıldırım hayal kuruyor! Basın toplantısında F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a da üstü kapalı meydan okuyan Galatasaray Futbol Şubesi Sorumlusu Haldun Üstünel, Aziz Yıldırım'ın "3 yıl üstüste şampiyon olacağız" sözünü hayalperestlik olarak nitelendirdi. Üstünel şöyle konuştu: "Bugüne kadar olan başarılarımızın kanıtları müzemizde var. Bu sezon sonunda kupalar yine müzemizde olacak. Hayal kurmak, hayalperestlik ve vaat yok. Bizde gerçek var. 18. şampiyonluk kupası Mayıs ayında Galatasaray'ın müzesinde olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. kupa Ali Sami Yen'de havaya kalkacak. Galatasaray taraftarı iyi gün dostu değildir. Takımını her koşulda destekler. Takımımızın ne zaman desteğe ihtiyacı olsa Galatasaray taraftarı her zaman yanında olmuştur. Pazar günü de Sivasspor maçına Ali Sami Yen'e bekliyoruz." İKİNCİ YARI GÖRECEKLER Haldun Üstünel, üç yıldır ev sahibi oldukları derbiler öncesinde yaptıkları yemek daveti çağrısına F.Bahçe yönetiminin cevap vermediğinin altını çizdi ve ligin ikinci yarısında Ali Sami Yen'de misafirin nasıl ağırlanacağını göstereceklerini ifade etti. Galatasaray kaptanına kimse el kaldıramaz Derbi maçta Arda Turan'ı iterek gerginliğin başlamasına neden olan Fenerbahçeli futbolcu Cristian'a da değinen Üstünel, ''Arda G.Saray'ın kaptanı ve G.Saray kaptanına kimse el kaldıramaz. Böyle davranış sergileyenlerin de bu sahalarda yeri yok'' diyerek tepkisini dile getirdi. Üstünel, Arda'nın uzun süre Galatasaray'a hizmet edeceğini söyleyerek, ''Arda'ya 55 bin kişi toplu halde küfür etti. Fenerbahçeli hiçbir yönetici müdahale etmedi. Arda'yı bizden başka kimse yargılayamaz. Ona sahip çıkmamız gerekiyor. Kaybetmek için değil, kazanmak için çaba sarf edelim." Gezer korktu! Üstünel, derbinin hakemi Bünyamin Gezer'e ise şu sözlerle yüklendi: "Maçı iptal etseydim çok şey olurdu derken zaten maçı iptal etmesi gerektiğini ve korktuğunu açık açık itiraf etti. '50 bin kişi stada gelmiş, maçı tatil etsem, binlerce insan protesto yürüyüşü yapacak ve çamlar çerçeveler inecek" diyen Gezer'e soruyorum: "Acaba oyuna devam kararı verirken etkilendiğiniz 50 bin kişiden, maç içindeki kararlarınızı verirken de etkilendiniz mi?"
624258
"Yılbaşına kadar zam yok"
Denizli programı kapsamında Vali Yavuz Erkmen'i makamında ziyaret eden Bakan Yıldız, burada gazetecilere açıklamalarda bulundu. Denizli'nin jeotermal, güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi farklı enerji potansiyellerine sahip olduğunu, sulanabilir alanlarının ülke ortalamasının çok üzerinde bulunduğunu anlatan Bakan Yıldız, yaklaşık 28 bin hektarlık alanın sulanabilmesi için çalışmaların sürdüğünü söyledi. Bakan Yıldız, seçim bölgesi olan Kayseri ile Denizli'nin birçok benzerliklerinin bulunduğunu, ilde hizmet veren elektrik dağıtım şirketinin kamudan daha başarılı olması gerektiğini belirterek, ''Buradaki firmanın bu hassasiyeti fazlasıyla göstereceğine ve vatandaşlarımıza daha iyi hizmet sunacağına inanıyorum. Enerji Bakanlığı olarak Denizli'deki çalışmaların artan dozda devam etmesine özellikle dikkat ediyoruz. Bunları yerinde görmek ve yerinde bilgi almak için buradayım'' dedi. Bakan Yıldız, bir gazetecinin, doğalgaza zam geleceği yönünde iddialar bulunduğunu belirtmesi üzerine şunları söyledi: ''2008'in şubat ayında alınan bir kararla, otomatik fiyatlamayla bunlar yapılıyor. EPDK kararlarına tabidir. Önceden fiyatları belirlemek söz konusu değil. formüle göre uygun fiyat ne ise çıkacak. Ancak, bizim şu an elimizdeki veriler, yılbaşına kadar zammın görülmediğini gösteriyor. Dünyada gaz ve petrol fiyatlarının yükselme eğiliminde olması bizi bu tür duygulara, bu tür yorumlara itebilir. Ama şu anki geldiğimiz noktada yılbaşına kadar böyle bir zam görülmüyor. Eğer yapılacak olursa da formülle yapılacak, kamuoyu ile paylaşacağız.'' Doğalgaz kesintilerinin yaşanıp yaşanmayacağı konusundaki bir soru üzerine Yıldız, eldeki verilere göre herhangi bir kesintinin beklenmediğini söyledi. Bakan Yıldız, geçmişte Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle kesintilerin yaşandığını, bu yıl böyle bir sorun çıkacağını tahmin etmediğini, AB'nin de bu konuda çok hassas durumda olduğunu dile getirdi. Enerji sektöründeki özelleştirmelerin sorulması üzerine Taner Yıldız, Konya ve çevresine hizmet veren Meram Elektrik'e devrin yapıldığını, üç dağıtım bölgesi için açılan ihaleye 29 firmanın müracaat ettiğini belirterek, ''Bu ilgi bizi kamu olarak sevindirdi. 2010 yılı sonuna kadar hem dağıtım işleminde hem de üretimde önemli bir mesafe kat etmemiz gerekiyor. Daha çok serbestleşen, rekabet piyasasının olduğu, hem hizmette kalitenin arttığı hem de fiyatta daha çok düşme eğilimin olduğu noktaya gelmemiz lazım'' dedi. Bakan Yıldız, bir gazetecinin, sanayicilerin elektrik fiyatlarının yüksekliğinden şikayet ettiğini ve indirim istediğini söylemesi üzerine ise şunları kaydetti: ''Gönlümüz istiyor, temennimiz budur, fakat şu anda indirimi gerektirecek herhangi bir rakam yok ortada. Biz enerji ithalatı yapan, yaklaşık kırkta birini doğal gazla üreten ama kırkta 39'unu da ithal eden bir ülkeyiz. İstemediğimiz bir durum da olsa gerçek bu. yüzden doğal gaz fiyatlarını, girdileri biz belirlemiyoruz. En son takip ettiğiniz gibi bundan ay önce petrolün varil fiyatı 50 dolara düşmüştü şimdi 80 dolarda. Bunu kamu kaynaklarından finanse edemeyiz. Sanayicimize daha ucuz elektrik vermek isteriz ama şu an elimizdeki verilerle mümkün değil.'' Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız daha sonra, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ile birlikte MÜSİAD Denizli Şubesi'ni ziyaret ederek, MÜSİAD üyesi iş adamlarıyla basına kapalı bir toplantı yaptı. 31 Ekim 2009
623393
PTT'deki 'kargo çetesi' çökertildi
Kurum, müfettişlerin tespitleri üzerine Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Emniyet, olayla ilgili aylık takip yaptıktan sonra dün düğmeye bastı. İncelemelerde ödeme şartlı kargoların, Kargo İşleme Merkezi'ne gelişlerinde ve kamyondan indirilişleri sırasında bina içerisinde bulunan servislerde çalışan dağıtım firması elemanlarınca çalındığının belirlendiği ileri sürüldü. Zanlılar kargo ücretlerini PTT Genel Müdürlüğü'ne iade etmeyip, zimmetlerine geçirmekle de suçlanıyor. Operasyonla, olaya karıştıkları öne sürülen, biri PTT'de görevli yetkili memur ve 16 yüklenici dağıtım firma görevlisi gözaltına alındı. Emniyette sorguları tamamlanan 17 kişi savcılık ve mahkeme tarafından serbest bırakıldı.
624141
Davutoğlu Kuzey Irak'ta
Türkiye'den 'ın kuzeyine bakan düzeyinde ilk ziyaret gerçekleşti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dün Erbil'de bölgesel Kürt yönetimi başkanı Mesud Barzani ile bir araya geldi. İkilinin gündeminde terörle mücadele ve Türkiye'deki demokratik açılım vardı. Barzani, açılıma destek mesajı verdi, Davutoğlu da Erbil'den terörle mücadelede destek beklediklerini vurguladı. Ankara ve Erbil, iki taraf arasındaki yakınlaşma sürecinde önemli bir adım attı. 'ın işgalinden bu yana, ilk kez Türk bir Dışişleri Bakanı, beraberindeki kalabalık heyetle bölgesel Kürt yönetimince ağırlandı. Zamanlama açısından da önemli olan ziyaret, Ankara'nın Erbil ile ilişkileri ekonomik alanda da geliştirme arzusunun somut göstergesi... Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile 'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani Erbil'de bir araya geldi. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, dün akşam Davutoğlu ile Barzani arasında yapılan görüşme "olumlu" bir atmosferde geçti; terör örgütü 'nın tasfiye edilmesi ve son dönemdeki "demokratik açılım" çalışmaları ele alındı. Davutoğlu, "terör örgütü 'nın tasfiye edilmesi durumunda iki ülke ilişkilerinde parlak bir dönem başlayacağına" işaret ederek, buna karşılık "kardeşin kardeşi kırmaya devam etmesi" durumunda böyle bir parlak dönemin olmayacağını vurguladı. Terör örgütü ile mücadelenin üç ayağının olduğunu söyleyen Davutoğlu, bunun ilkinin Türkiye içinde mücadele, ikincisinin de kuzey 'taki mücadele olduğunu aktardı. Davutoğlu'nun Kandil'i telaffuz ederek 'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimden bu mücadelede yardım istediği öğrenildi. Davutoğlu, terörle mücadelenin üçüncü ayağının da Avrupa'da yürütülmesi gerektiğini söylediği belirtildi. Barzani'den açılıma destek Barzani de zor günlerinde Türkiye'nin her zaman kendilerine destek olduğunu söyleyerek, kendilerine Türkiye'den hiçbir zaman zarar gelmediğine dikkat çekti. Barzani, iki ülke halklarının aynı bölgenin insanları olduğunu ve Türk gençleri öldüğünde üzüldüğünü ifade ederek, terör örgütü 'nın, yapılan bu son "demokratik açılım" çalışmalarının ardından, ya kendisinin değişeceğini ya da Kürt halkından gelen baskı sonucu bu yükü kaldıramayacağını aktardı. Davutoğlu, tarihin doğru ellerden yazılması durumunda doğru yön alacağını ifade ederek, Avrupa'nın yüzyıllarca savaştığını, ancak sonra birleştiğini, bunun neden bu bölgede de yapılamayacağını kaydetti. Barzani'nin ise terör örgütü 'nın çizgisini benimsemediklerini söylediği ve Davutoğlu'nun dış politika açılımlarını övdüğü belirtilirken, "Sizin bir senede yaptığınızı yüz senede kimse yapamadı" dediği öğrenildi. Davutoğlu'nun da gerek dış politika açılımlarını gerekse demokratikleşme çalışmalarını iyi niyetle sürdüreceklerini, hep birlikte belası"ndan kurtulunması gerektiğini aktardığı bildirildi. Neçirvan Barzani ile de görüştü Dışişleri Bakanı'nın Erbil'deki bir başka görüşmesi bölgesel yönetimin eski başbakanı Neçirvan Barzani ile oldu. Bu görüşmede de gündem, demokratik açılım süreci ve Ankara-Erbil hattına gelişen ilişkilerdi. Davutoğlu Kuzey temaslarında ortak geleceğe ilişkin vizyonu şekillendirdiklerini vurguladı, "Bu vizyonda barış ve istikrar var, terör yok" ifadesini kullandı. Tarihi ziyareti yeni bir başlangıç olarak niteleyen Neçirvan Barzani de, Türkiye'nin güvenliğine yönelik bir tehdidi kendilerine yönelik bir tehdit olarak gördüklerini belirtti, "Demokratik açılım süreci için, atılan adımlar taktire şayan, herkes bu adımları desteklemeli" ifadesini kullandı. Zafer Çağlayan yatırıma karşılık isteyecek Türkiye ile arasındaki ekonomik ilişkiler de ziyaretin ana günndem maddelerinden biri... Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türk iş adamlarının 'a yapacağı yatırımın finansmanı karışılığında 'ın Türkiye'ye vermesi yönündeki önerisini tekrarladı. Çağlayan "Amacımız 'a daha fazla yatırım getirmek" dedi. Bakan Çağlayan, ziyaretinin ilk durağı olan Basra'da iş forumunun açılışında konuştu, işbirliği çağrısı yaptı. Devlet Bakanı Çağlayan 'a giderken de iki ülke arasında iki yeni sınır kapısı açılacağının haberini verdi. Çağlayan, Şino'da ve sınırına yakın bir yerde olacak sınır kapılarının 2010 yılı sonuna kadar açılacağını açıkladı. Çağlayan ayrıca, iki ülke arasında ortak lojistik merkezi ile serbest bölge kurulmasının gündeme gelebileceğini belirtti. Türk işadamlarının 'ın kuzeyinde ve Bağdat'ta yaptıkları işlerle öne çıktıklarını vurgulayan Çağlayan, iş alanlarını çeşitlendirmek istediklerini açıkladı.
623246
Aşk gemisinde virüs
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Aşk gemisinde virüs İZMİR Önceki gün İzmir Limanı'na yanaşan İtalyan bayraklı Costa Romantica gemisindeki mürettebatta domuz gribi hastalığı tespit edildi. İzmir Limanı Mülki İdare Amiri Vali Yardımcısı Şükrü Kara, hastaların gemide karantina altında tutulduğunu belirterek, “Kente girişleriyle ilgili herhangi bir talep olmadı. Hastalığı da zaten kendi sağlık tesislerinde saptamışlar” dedi. Gemi önceki akşam İzmir'den ayrılarak Santorini Adası'na hareket etti. 31.10.2009 GÜNDEM
623532
Kronik hastalıklarda domuz gribi öldürücü
Uzmanlar kronik rahatsızlığı olan kişilerde domuz gribinin ölümcül olacağına dikkat çekti...Domuz gribinden hayatını kaybedenlerden birinin zatürre diğerinin solunum yetmezliği hastalığı olduğunun açıklanmasının ardından gözler bu virüs için riskli hastalıklara çevrildi. Uzmanlar kronik rahatsızlığı olan kişilerde domuz gribinin ölümcül olacağına dikkat çekti... Domuz gribinden Ankara, Konya ve Diyarbakır'da art arda gelen ölüm haberleri Türkiye'yi sarstı. Ardından doktorlar Ankara'da ölen 29 yaşındaki gencin zatürre olduğunu, Diyarbakır'da hayatını kaybeden Beşire Bozkurt'un ise ölüm nedeninin ağır akciğer solum yetmezliği olduğunu açıkladı. RİSKLİ GRUPLAR Bunun üzerine riskli hastalıkların domuz gribini ne ölçüde etkilediği konusu gündeme geldi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı uzmanı Doç. Dr. Kemal Osman Memikoğlu, riskli grup diye tabir edilen hastalıkların domuz gribinden daha çok etkilendiğini söyledi. ASPİRİNE DİKKAT Memikoğlu "kronik akciğer hastalıkları veya karaciğer hastalığı gibi altta yatan hastalıkları olanlar domuz gribinde riskli gruplardandır" dedi. Memikoğlu, domuz gribinin daha çok etkilediği hastalıkları ise şöyle sıraladı: 19 yaş altında olup sürekli aspirin kullanması gereken kişiler... Bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar (ilaç, HIV infeksiyonu, doğumsal yetmezlik) Altta yatan kronik hastalıkları olanlar Kronik akciğer hastalıkları özellikle astımlılar. Kronik kardiyovasküler sistem hastalıkları (hipertansiyon hariç) Kronik karaciğer veya böbrek yetmezliği olan kişiler Hematolojik hastalıklar (orak hücreli anemi dahil) Metabolik hastalıklar (diyabet, mellitus dahil) Solunum fonksiyonlarını baskılayan veya solunum sekresyonlarının atılmasına engel olan veya aspirasyon riskini arttıran hastalıklar. SOLUNUMU DURMUŞTU Diyarbakır'da domuz gribinden hayatını kaybeden Beşire Bozkurt'un ölüm nedeni raporda ''Ağır akciğer solunum yetmezliğine bağlı kalbin ve akciğerin durması'' olarak belirtildi. 9vaka dahaDiyarbakır’da 4’ü hamile kişide domuz gribi vakası daha görüldüğü belirtildi. (Bugün)
623335
Genelkurmay ısrarlı: Orijinal belgeyi verin
Genelkurmay ısrarlı: Orijinal belgeyi verin Genelkurmay ısrarlı: Orijinal belgeyi verin Veli SARIBOGA SABAH 31.10.2009 Askeri Savcılık, ilk iki isteğinden sonuç alamayınca, 'darbe planı'nın orijinalini İstanbul'dan resmi belgeyle talep etti Türkiye'yi sarsan "İrticayla Mücadele Eylem Planı" nın ıslak imzalı orijinal nüshası, Genelkurmay Askeri Savcılığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı arasında krize yol açtı. Askeri savcılık orijinal nüshayı iki kez istedi. Ancak sivil savcılar Adli Tıp Kurumu raporu ile belgenin renkli fotokopisini gönderdi. Fizik İhtisas Dairesi uzmanlarınca yapılan inceleme sonrasında Adli Tıp Kurumu'ndan "belge orijinal ve imza albay Dursun Çiçek'e aittir" raporu çıktı. Bu rapor üzerine söz konusu belgenin orijinal nüshası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki çelik kasada korumaya alındı. Belge hakkında daha önce "kovuşturmaya gerek yoktur" kararı veren askeri savcılık, bu gelişme üzerine belgenin orijinal nüshasının gönderilmesini istedi. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, birinci talebe ilişkin olarak sadece Adli Tıp Kurumu'nun belgeye ilişkin raporunu gönderdi. Raporla yetinmeyen askeri savcılık belgeyi ikinci defa istedi. Bu kez sivil savcılar orijinal nüshanın renkli fotokopisini gönderdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çelik kasada tuttukları orijinal nüshayı göndermemekte direnirken, askeri savcılık, Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda incelemek üzere belgenin orijinalini 3'üncü kez ve resmi yazı ile istedi. Askeri savcılığın orijinal nüshayı Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda detaylı olarak incelemek istediği, orijinal olup olmadığını kendi imkanlarıyla da teyit etmeyi düşündüğü belirtildi. Belgenin üzerindeki yazı karakterleri, mürekkep ve kağıt örnekleri ile hangi bilgisayarda yazılarak, hangi printer cihazından çıkışının alındığı ve bu işlemleri kim ya da kimlerin yaptığının tespitini amaçlandığı kaydedildi. 'TCK 313 KAPSAMINDA' Eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, mahkemeler arasında belge paylaşımıyla ilgili olarak şu bilgiyi verdi: "Bu belgenin içeriği tamamen tereddüte yer vermeyecek şekilde TCK 313'üncü maddesi kapsamında. Hükümete karşı suç olarak cumhuriyet savcılığının Ergenekon soruşturması kapsamında. Bir mahkeme görevlisi elde ettiği her türlü delili kendi elinde muhafaza eder. Mahkemeler arasında yardımlaşma vardır. Ama böyle bir durumda belge aslı çok önemli olduğu için sanıyorum İstanbul Savcılığı suretini gönderir. Adli Tıp raporunu gönderir. Bunun dışında belgenin aslının Askeri Savcılığa gönderilmesini gerektiren bir durum yoktur." Genelkurmay ısrarlı: Orijinal belgeyi verin
624502
Düğün yemeğinden zehirlendiler
Alınan bilgiye göre, düğünde ikram edilen yemeği yedikten sonra rahatsızlanan 50 kişi, Şereflikoçhisar Devlet Hastanesine kaldırıldı. Zehirlenenlerden 15'inin çocuk olduğu bildirildi. Hastaneye başvuranların 46'sının ayakta tedavi edildiği, hastanın ise gözetim altında tutulduğu ifade edildi. Evren İlçe Jandarma Komutanlığı olayla ilgi soruşturma başlattı.
623235
Pablo Neruda'nın 'Postacı'sı ne tasıyordu
BEKİR HAZAR Pablo Neruda'nın 'Postacı'sı ne tasıyordu Mustafa Ulusoy'un sunduğu Film Şeridi'nde bu hafta 'Postacı' filminden kareler var Yazar-Psikiyatrist Mustafa Ulusoy'un sunduğu Film Şeridi, TVNET'in yeni yayın dönemindeki ilk programıyla izleyicisiyle buluşuyor. Kendisinde iz bırakan anları hiç unutmayan insana ayna tutan filmlerin en çarpıcı karelerinin yorumlandığı programda bu hafta, Postacı filmi değerlendiriliyor. Şilili efsanevi sosyalist şair Pablo Neruda'nın mektuplarını taşıyan görevliyle kurduğu farklı dostluk ilişkisinin beyaz perdeye aktarıldığı filmden yola çıkılarak, mecaz ve hakikat kavramlarının izdüşümleri konuşulacak. Şair- Yazar Bejan Matur'un katılacağı programda, Mecaz hakikatin kilidi midir yoksa anahtarı mı? Şiirin ve film dilinin ortak özellikleri neler? Soyut gerçeklikler, insan hayatını nasıl etkiler? gibi sorulara cevap aranacak, “metaforlar denizi olarak hayat ve şiir” üzerine sorgulamalar yapılacak. TVNET 21.45 31.10.2009 TELEVİZYON
623175
Açılım sürüyor, Ankara Kürdistan'ı tanıyor...
Mehmet Ali Birand Açılım sürüyor, Ankara Kürdistan'ı tanıyor... 31 Ekim Cumartesi 2009 Bizler istediğimiz kadar¸ ’nın sekteye uğradığını, bir süre için ertelendiğini yazıp çizelim, tam aksine, açılımın diğer uzantıları hızla ilerliyor. Dün ’nin iki bakanı, Kuzey Kürdistanı bölgesindeydi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Sanayi Ve Ticaret Bakanı Çağlayan, Erbil’e bir ziyarette bulundular. Kuzey Irak Kürdistanı Başkanı ile görüştüler. Ardından da, bölgenin başkenti sayılan Erbil’de bir Türk Başkonsolosluğu açtılar. Irak Kürdistanı bağımsız bir devlet değil. Ancak Irak’ın içinde farklı bir statüye sahip. Kendi kendini yönetiyor. Kendi parlamentosu, kendi polisi ve askeri var. Irak’ın toprak bütünlüğünü kabul ediyor, ancak otonom hareket ediyor. Türkiye bugüne kadar, yönetimini, ’ya karşı mücadele etmediklerinden dolayı, görmezden gelirdi. Resmi hiçbir temas yapılmazdı. Kürt Açılımıyla birlikte, hem Kuzey Irak Kürdistanının Türkiye’ye karşı tutumu, hem de ’nın yaklaşımı değişti. Düne kadar görmezden gelinen Irak Kürdistanı, bugün el sıkıştığımız, sembolik dahi olsa resmen tanıdığımız bir bölge oluyor. Bu gelişmeyi çok önemsemeliyiz. Barzani’yi kazanmış, onu yanına çekebilmiş bir Türkiye’nin eli çok daha güçlenecek, PKK terörüne karşı mücadelesi çok daha kolaylaşacaktır. Başta dediğim gibi, içinde taktik bir yavaşlama olsa dahi, Kürt Açılımı diğer boyutlarıyla sürüyor. Kabak bu defa zavallı polisin kafasında patladı... Galiba artık açıkça anladık ki, Azeri dostlarımızla bazı konularda şaka dahi yapmamak gerekiyor. Zira, ya hiç tahammül edemiyorlar veya “Türklere sıkı bir tepki gösterelim ki, bir daha sefere ile ilişkilerde yakınlaşmaya kalkıştıklarında başlarına ne geleceğini şimdiden görsünler” diye böyle hareket ettiler. Hele Ermenistan maçında, ’nın isteği üzerine stada Azeri bayraklarının sokulmaması kararına ’nün tepkisi, çoğumuzu şaşırttı. Sonunda da, bütün olay bir polis memurunun kafasında patladı. Eminin zavallı adam bayrakları kucağında toplanmış ve yanındaki kutuya koymuştur. Bundan dolayı kıyametlerin kopacağını nereden bilsin. Neyse ki, Azerilerle iş nihayet tatlıya bağlandı. Bari biz de polisi affedelim. Bu arada bir de iyi haber var. Azeri gazını artık indirimli almayacağız. Böylece ikide bir kafamıza vurulmayacak. “Biz size ucuz gaz satıyoruz, bakın sizler neler yapıyorsunuz” denmeyecek. Moda haftasında görgüsüzlük defilesi... Fashionable bir gibi geldi ve geçti. Birbirinden güzel mankenler, harika giysiler ve ünlüler seyrettik. Doğrusunu söylemek gerekirse, ilk adımların atıldığı günlerde, bu olayın böylesine yoğun bir ilgi göreceğini tahmin etmemiştim. Saklamamak gerekir ki, de çok güzel bir iş yaptı. Afiş programının üç sunucusu, Sinan Kunter ve inanılmaz derecede başarılıydılar. Hele Eda, nice yılların TV’cisini kıskandıran bir performans sergiledi. Kamera Eda’ya aşık oldu… Defileye gelen, nezih İstanbullu davetliler için aynı övgüyü düzmek imkansız. Hele ilk gece, aralarında öylesine yaklaşımlı tipler vardı ki, emin olun varlıklarından çoğu kişi rahatsız oldu. Başkalarının yerine oturup kalkmamakta ısrar edenlerden, aynadan yapılmış catwalk’da dolaşıp camları kıranlar, Ali Karacan’ın Fasion One TV’sinin ’daki özel davetini basıp kapıyı zorlayanlara kadar, garip bir kesim vardı ki, defilenin davetlileri arasında çok sırıttılar. Allahtan, ikinci gösteriden itibaren yok oldular da, hepimiz rahat ettik. Domuz gribinde Devlete kuşkulu bakış Eminim farkındasınızdır. Domuz Gribiyle ilgili çalışmaların başlamasından itibaren, toplumun Devlet yetkililerine bakışındaki kuşkular bir türlü giderilemedi. Aynı aşı, ve ’da kullanıldı. Dünya sağlık teşkilatının açıklaması yeterli görüldü. Halk hemen gidip kollarını açtı Ne bizdeki gibi büyük bir tartışma yaşandı, ne de ortaya olmadık iddialar atıldı. Biz de ise, sağlık bakanından başlayıp, resmi ve ilgili her yetkili yemin billah, aşının bir zararı olmadığını anlatmasına rağmen, insanlardaki soru işaretlerini tam anlamıyla giderilemedi. Biri çıkıp olmadık bir iddiada bulundu mu, insanlarımız hemen tarafa kayıyorlardı. Galiba bizim Devlet yetkililerimize bakışımızdan kaynaklanıyor. Resmi sözcülerin toplumu aldatabilecekleri kaygısı çok yaygın. Devletimiz nedense bir türlü güven verememiş. Bu planı hazırlayan açıkça suç işlemiş... Perşembe gecesi yayınlanan 32. GÜN programı, son günlerin en çok konuşulan, AKP ve Gülen Cemaatini bitirme planı ile belgesiyle ilgili son derece önemli değerlendirmelere tanıklık etti. En çok dikkatleri çeken de, Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu idi. Teknik açıdan belgeyi değerlendirdi. Bunun pratikte uygulanamayacağını anlattı. Çok açık şekilde ortaya koydu. Ayrıca, böyle bir belgenin ’da hazırlanamayacağını, hazırlanmış olsa dahi gereken onayları alamayacağını vurguladı. Bu belge, ’nın görevleri arasında bulunan, irtica ile mücadele çerçevesinde dahi kabul edilmez” dedi. Belgenin içeriğinin suç anlamına geldiğine dikkat çekti. Armağan paşanın bu belgeyle ilgili değerlendirmesi birçok açıdan, askerlerin genelde öne sürdükleri görüşlerle örtüşüyor. Belgeyi benimseyene pek rastlanmıyor. Genelde, sivil kamuoyundaki şaşkınlık, askeri çevrelerde de var. Dinledikçe, Kuloğlu’nun belgenin içeriğiyle ilgili söylediklerinin kolayca göz ardı edilemeyeceğini gördüm. Gerçekten de, böyle bir belgenin Genelkurmay Başkanlığı tarafından onaylanamasının ne kadar güç olacağı daha iyi anlaşılıyor. Ancak, olayın gerçek yüzünü henüz kesinlikle bilemiyoruz. Belgenin Genelkurmay’da mı, yoksa dışarıda mı hazırlandığı ancak mahkeme kararıyla belli olacak. Bu nedenle, incelemelerin en kısa sürede tamamlanması çok daha önem kazanıyor. KİTAP KÖŞESİ Hrant'ın yazıları ’in öldürülmesinin üzerinden 2.5 yıl geçti. Dava hala sürüyor. Hatta her geçen gün yeni iddialar ortaya atılıyor. Gerçekten de “sözün bittiği yer”deyiz. Ama bir deyiş vardır: Söz biter yazı kalır. Elimdeki kitabın adı “Bu Köşedeki Adam”. Hrant’ın Yeni BinYıl ve Agos gazetelerindeki yazılarından bir seçki sunuyor. Kitabı alın ve bir kez daha Hrant’ı okuyun. Tam da Protokolü’nün tartışıldığı ve barış rüzgarlarının estiği bugünlerde O’nun bu ülkeyi ne kadar çok sevdiğini bir kez daha anlayın…(Hrant Dink, Bu köşedeki Adam, Uluslararası Hrant Dink Vakfı, 0212 240 33 65) Kardeşlik tarihi Türkiye son derece zor ve hassas bir süreçten geçiyor. 25 yılını tamamlayan terörün sona ermesine hiç bu kadar yaklaşmamıştık. Türkiye Kürt açılımını konuşuyor, bir grup PKK’lı teslim oluyor, barış sözcüğü her yerde telaffuz ediliyor. “Kürtler ve Azınlık Tartışmaları” adlı kitap işte tam da bu süreçte piyasaya çıktı. Safiye Dündar, Kürtlerin tarihsel ve kimliksel geçmişlerini araştırmış. Sadece bununla da kalmamış Türklerin ve Kürtlerin birada yaşama tarihlerini de son derece titiz bir şekilde ortaya koymuş. Kız alıp veren, beraber şehit düşen iki halkın “öteki” değil “biz” olarak yaşadıkları geçmişlerini ortaya koymuş. (Doğan Kitap: (0212) 246 549 62 62) (377 yazı)
624228
7.kattan düşen kadın öldü
Kayseri'de 7. kattan düşen genç kadın hayatını kaybetti. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Mimarsinan Mahallesi Bozantı Caddesi Kartallar Sitesi'nde D.İ. (24), 7. kattaki evlerinin penceresinden düştü. Genç kadın, olay yerinde öldü. Bir çocuk annesi D.İ'nin, uzun süredir psikolojik tedavi gördüğü öğrenildi. Cumhuriyet savcısının olay yerinde yaptığı inceleme sonrasında cenaze, otopsi için Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Soruşturma sürüyor. AA
623965
Katılım payları nasıl tahsil edilecek?
Maliye Bakanlığı'nın konuya ilişkin tebliği, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Tebliğde, ayakta tedavi şeklinde sunulan hekim ve diş hekimi muayene hizmeti, vücut dışı protez ve ortez kullanımları ile yardımcı üreme yöntemi tedavi hizmeti alanlardan katılım payının tahsil edilmesine ve muhasebeleştirilmesine ilişkin olarak kamu idareleri, sağlık kurum ve kuruluşları ile muhasebe birimlerince yapılacak işlemler bulunuyor. Kamu görevlilerinin muayene katılım payının tahsili Kamu görevlilerinin muayene katılım payları, harcama birimleri tarafından, sağlık kurum ve kuruluşlarından gelen faturalardaki muayene bilgileri esas alınarak Tedavi Katılım Payının Uygulanması Hakkında Tebliğ ekinde yer alan muayene katılım payı kesinti listesi düzenlenerek, bu payın eczanelerden gelen reçeteler esas alınmak suretiyle hesaplanacak kısmı da gerekli tahakkuk işlemleri yapılarak, kamu görevlilerinin takip eden aydaki aylık veya ücretlerinden kesilmek üzere aylıklara ait ödeme belgesi üzerinde gösterilecek. Harcama birimlerinde aylıkların tahakkukunu yapmakla görevli birimlerce katılım payı tutarları, bordronun ''Kesintiler'' sütununda gösterilecek ve düzenlenen muayene katılım payı kesinti listesi, aylıklara ilişkin ödeme belgeleriyle birlikte muhasebe birimine gönderilecek. Kamu görevlisinin tayin olması halinde eski görev yerinde kesinti yapılamayacağından, sağlık kurum ve kuruluşlarınca düzenlenen fatura ile muayene katılım payı kesinti listesi ve varsa eczanelerden gelen reçetelerin birer örneği, kamu görevlisinin yeni görev yerine gönderilerek, kesintinin yapılması sağlanacak. Aylıksız izne ayrılıp ilgili mevzuatı gereğince tedavi yardımı hakkı devam eden kamu görevlisi ve kanunen bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerine ilişkin katılım payları, kamu görevlisinin tekrar göreve başlayacağı aydan itibaren aylık veya ücretinden kesilecek. Kendisi ya da kanunen bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin ayakta muayene hizmeti almasından sonra kamu görevlisinin, istifa etmesi halinde, katılım payı tutarı kişi adına borç kaydedilerek tahsili sağlanacak. Ancak kişiden tahsil edilmesi gereken toplam katılım payı tutarının, yılları merkezi yönetim bütçe kanunlarında muhasebe kayıtlarından çıkarılması uygun görülen miktardan az olması halinde, katılım payı kayıtlara alınmayacak ve takip edilmeyecek. Emekli olması halinde, fatura, muayene katılım payı kesinti listesi ve varsa eczanelerden gelen reçetelerin birer örneği SGK'ye gönderilecek, Kurumca emekli aylığından yapılan kesinti ilgili yere gönderilecek. Ölümü halinde, katılım payı kayıtlara alınmayacak ve takip edilmeyecek. Aylıklardan her ay için yapılacak kesinti miktarı, 16 yaşından büyükler için tespit edilen asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yüzde 20'sini geçmeyecek. Katılım payının bu miktardan fazla olması halinde, aşan tutar kamu görevlisinin sonraki aylıklarından kesilmeye devam edilecek. Katılım paylarına ilişkin yersiz bir kesintinin yapılıp yapılmadığının tespiti gerektiğinde talep üzerine maaş mutemetliklerince kamu görevlisine gerekli bilgi verilecek.Yersiz kesintinin tespiti halinde, iade ve düzeltmeye ilişkin gerekli işlemler idaresi tarafından yapılacak. Yeşil kartlılarla ilgili işlemler Yeşil kart sahiplerinin katılım payları, reçete ile eczaneye müracaat esnasında kurumla anlaşması bulunan eczanelerce, göz muayenelerine ilişkin katılım payları ise müracaat esnasında gözlükçü-optisyenler tarafından tahsil edilecek ve bunlar tarafından düzenlenecek ve faturaya eklenecek döküm listelerinde gösterilecek. Tahsil edilen muayene katılım payları için eczanelerce Tedavi Katılım Payının Uygulanması Hakkında Tebliğ ekinde yer alan yeşil kart muayene katılım payı tahsilat listesi düzenlenerek fatura ile birlikte harcama birimine gönderilecek. Bu belgeler harcama birimlerince düzenlenen ödeme belgelerine eklenecek, ödemeler muayene katılım payı tutarı düşülerek yapılacak. Vücut dışı protez ve ortezler için alınacak katılım payı tahsili Vücut dışı protez ve ortez bedelinin sağlık kurum ve kuruluşları veya hak sahiplerine ödenmesinde, kamu idaresince karşılanacak tutardan katılım payı düşüldükten sonra kalan tutar esas alınacak ve katılım payı ödeme belgesi üzerinde gösterilecek. Gözlük cam ve çerçeve bedeline ilişkin katılım payı gözlükçü-optisyenler tarafından tahsil edilecek ve düzenlenen faturada katılım payına yer verilmeyecek. Gözlükçü-optisyenler bu durumda, tahsil etmiş oldukları katılım paylarını gösteren döküm listesini kamu idareleri adına düzenleyecekleri faturalara ekleyecek. Bu ödemelerde, katılım payı tutarı ödeme belgesi üzerinde gösterilmeyecek ve söz konusu tutara muhasebeleştirme işleminde yer verilmeyecek. Yardımcı üreme yöntemi için alınacak katılım payı, bu tedavinin yapıldığı sağlık kurum veya kuruluşu tarafından ilgililerden tahsil edileceğinden bu kurum veya kuruluşa katılım payı kadar eksik ödeme yapılacak ve katılım payı ödeme belgesi üzerinde gösterilecek. Kamu görevlilerinin, yeşil kart verilenlerin, vücut dışı protez ve ortezler ile üreme yöntemi için alınacak katılım paylarının tahsiline ilişkin tebliğde, katılım paylarının nasıl muhasebeleştirileceğine ilişkin ayrıntılar da yer aldı. Ekim 2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bugünden itibaren yürürlüğe giren tebliğ ile 31 Aralık 2008 tarihli 7. mükerrer resmi gazetede yayımlanan tedavi katılım paylarının tahsiline ilişkin usul ve esaslar hakkında tebliğ de yürürlükten kaldırıldı. AA
624271
18:56 Topbaş'tan İstanbul'da yağış açıklaması
Topbaş'tan 'da açıklaması Büyükşehir Belediye Başkanı İstanbul’da etkili olan yağışta can kaybı ve olmadığını belirterek, gelen ihbarlara göre 190 ev ve iş yerinde yaşandığını bildirdi. Belediyeden yapılan yazılı açıklamaya göre, kenti etkisi altına alan sağanak Anadolu yakasında etkili oldu. Uzundere ve Kartal Bülbül Deresi taştı, E-5 bir süre trafiğe kapandı. Alarma geçen Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), İtfaiye, Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü ve ekipleri, su baskınlarına müdahale etti. Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş da bir süre AKOM’un çalışmalarını yönetti. Açıklamada görüşlerine yer verilen Topbaş, metre kareye 85 kilogram yağış düştüğünü belirtti. Kadir Topbaş, şunları kaydetti: "Dün başlayan, bugün de yoğunlaşan yağmurun etkisi altındayız. Yağış, daha çok Anadolu yakasında etkisini gösterdi. Kartal Cevizli’deki Bülbül Deresi ile Sultanbeyli Uzun Dere’de yağış etkili oldu. Bize gelen ihbarlara göre 190 ev ve iş yerinde su baskını yaşandı. Çok yoğun yağmasına rağmen ciddi bir problem yaşamadık. Ekipler çeşitli noktalarda tedbirlerini alıyor. Yarın öğleye kadar devam edeceği bilgisini aldık. Şu ana kadar can kaybı ve yaralanma olmadı, çok yoğun bir da olmadı. Sultanbeyli’de etüt yapılan bir okulda su baskını olduğu ihbarı geldi. Bahçe duvarı yıkılarak biriken su tahliye edildi." Belediye olarak her türlü tedbiri aldıklarını ifade eden Topbaş, "Ekipman olarak çok güçlüyüz. Gerektiğinde tüm İstanbul genelinde müdahale yapabiliriz. 100 araç ve 300 personel görev alıyor" dedi. Topbaş, meteorolojiden alınan bilgiler doğrultusunda hareketliliğinin takip edildiğini dile getirerek, yağmurun bastıracağı yerlerde ön çalışmalar yapıldığını aktardı. E-5’te yağmur sularının tahliyesi için yapılan menfezlerin yetersiz kaldığını belirten Topbaş, menfezlerin yerlerinin tespit edildiğini ve bu menfezlerin genişletileceğini bildirdi. -AYAMAMA’DAKİ YIKIMLAR- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, dere yataklarına yapılan binalarla ilgili çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ederek, şunları kaydetti: "Daha önce dere yataklarına yapılan yapılar var. Maalesef bu bir gerçek. Bunlar kendilerini biliyor. ’Yıllardır hiçbir şey olmadı’ demek de mümkün değil. Yüzyılda bir defa olması, geri dönülmeyen olumsuzluklara sebebiyet veriyor. Bu durumlara karşı tedbirli olunmalı. Yönetim olarak tedbirimizi alıyoruz. Dere taşkın alanlarına yapılacak yapılarda hangi seviyeden sonra yaşam alanı olabileceği konusunda çalışma yapıyoruz. Oradaki taşkın seviyesi 50 santimetre, bir ya da iki metre ise bunlar dikkate alınacak. Bunun altındakilere izin verilmeyecek." Ayamama Deresi’ndeki bina sahiplerinin çoğunun yıkımları ve düzenlemeleri kendileri yaptıklarını aktaran Topbaş, "Pazartesi günü yıkımlara devam edeceğiz. Bazı bina sahipleri toparlanmak ve kendileri yıkmak için süre istediler. Bu nedenle yıkımları Pazartesi gününe bıraktık" dedi. Anneler yanından ayıramayacak. ...
624229
28. İstanbul Kitap Fuarı açıldı
28. İstanbul Kitap Fuarı açıldı 31.10.2009 17:11 Beylikdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde yurt içi ve yurt dışında 550 yayınevinin katıldığı 28. İstanbul Kitap Fuarı açıldı. Sivil toplum kuruluşlarını da buluşturacak fuar, Kasım'a kadar açık kalacak. Açılış töreninde konuşan Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı etin Tüzüner, devletin ders kitaplarını ücretsiz dağıtmasının yüzlerce kitapevinin kapanmasına neden olduğunu savundu. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş ve Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından Beylikdüzü'ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen fuarın açılış törenine Uluslararası Yayıncılar Birliği Başkanı Herman Sprujit, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı etin Tüzüner, TÜYAP Kitap Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan ve Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan katıldı. Açılış konuşmasını yapan Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Tüzüner, devletin ders kitaplarını ücretsiz dağıtmasından ve korsandan yakındı. Gelecek nesillerin kaliteli eğitim alabilmesi için kitabın ve buna bağlı olarak yayıncılık mesleğinin önem kazandığını ifade eden Tüzüner, sektörün içinde bulunduğu durumun ümit vermediğini söyledi. Devletin ücretsiz ders kitabı uygulamasını sosyal devlet anlayışı içinde olumlu bulduğunu anlatan Tüzüner, "Bu uygulamada devletin kitapevlerini devre dışı bırakan politikası Anadolu'da okul çevrelerinde yüzlerce kitapevinin kapanmasına, sektöre bağlı yan kuruluşlarda işsizliğe neden olmuştur. Sektörün en önemli gelir kaynağı Bakanlığın belirlediği satış fiyatı üzerinden yaklaşık 600-700 milyon TL'lik bir değer sektör içinde dolaşamaz hale gelmiştir." dedi. Tanıtım amacıyla da olsa yardımcı ders ve eğitim araçlarının okullara sokulmaması, 100 temel eser uygulaması ve dağıtım sorunlarının da sektör için endişe verici olduğunu belirten Tüzüner, "Yayıncılığın gelişimini tehdit eden korsan yayınlardır. Yaptırım ve fiziki önlemlere rağmen korsanın önü alınamamıştır. Piyasada satılan kitapların yüzde 50'si korsan. 2009 Ocak ayından bu yana ele geçirilen milyonu aşkın bandrolsüz kitabın değeri 140 milyon 354 bin TL." diye konuştu. Okurlara korsan kitap almamaları konusunda çağrıda bulunan Tüzüner, bu konuda duyarlılık gösterdiği için İstanbul Valisi Muammer Güler ile Emniyet Müdürü Hüseyin apkın'a teşekkür etti. Yurt içi ve dışından 550 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunu buluşturacak olan fuarda, uluslararası etkinliklerin yanı sıra, söyleşi, panel, şiir dinletisi, atölye ve çocuk aktiviteleriyle birlikte 297 etkinlik yer alacak. Fuarda bu sene ilk kez açılan Uluslararası Salon'da 27 ülkeden 62 yayıncı ve editör yer alacak. Yurt dışından söyleşi ve imza günü için 51 yazar fuara konuk olacak. Fuarın bu yılki onur yazarı ise şair, çevirmen ve tiyatro eleştirmeni Cevat apan oldu. Öğrenci, öğretmen ve emeklilere girişin ücretsiz olduğu fuara giriş ücreti lira olarak belirlendi. Fuar, Kasıma kadar açık kalacak. Cihan İzleyici Hattı: (0212) 313 77 11 (22 veya 33)
624180
Şener: Bütün partilerin korkulu rüyasıyız
Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, ''Bu ülkede yaşayan herkes, her yurttaşımız açıkça görmektedir, Türkiye zor bir dönemde ve coğrafyada geleceğe doğru adım atma çabası içindedir'' dedi. Şener, partisinin Sincan ilçe teştilatının açılışında, parti otobüsünün üzerinden yaptığı konuşmada, Türkiye Parti'li olmanın Türkiye sevdasının bir göstergesi olduğunu ifade etti. Televizyonlarda ve gazetelerde Türkiye Partisi ile ilgili haberlere rastlayamadıklarını belirten Şener, şunları söyledi: ''Bunun bir sebebi var. Başta iktidar partisi olmak üzere bütün partilerin korkulu rüyasıyız. Türkiye'de sermaye, sivil toplum kuruluşları susturulmuş, medya bastırılmış, Türkiye Partisi gerçeğini gözlerden uzak tutmak için gece gündüz demeden çaba harcıyorlar. Şunu unutmamaları gerekir, iktidarın baskısıyla hiçbir zaman gerçekler örtülmeyecektir. Türkiye Partisi olarak yurdumuzu adım adım, ilçe ilçe, kapı kapı dolaşacağız'' Şener, 16 yıl milletvekilliği, yıl bakanlık yaptığını, ''dokunulmazlık gömleğini'' çıkararak halk için siyaset yapma amacıyla Türkiye Partisi'ni kurduklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bugün sizin aranızdayım. Bakanlığı, milletvekilliğini bıraktım aranıza geldim. Meclis'teki 550 milletvekilinin dokunulmazlıkları var. Polis karışamaz, hakimler savcılar dokunamaz. Kimse onlardan hesap soramaz. Bakanlar var, Başbakan var, onların da dokunulmazlığı var. Meclis'te 500 tane dokunulmazlık dosyası var. Raflarda tozlanıyor açan yok. Hepsi koruma altında. Benim bugün aranızdan biri olduğumu görmeniz lazım, dokunulmazlığım yok ve aranızdayım. Dokunulmazlığın arkasına sığınanlara sesleniyorum, buradayım, hesap sormak isteyen varsa gelsin buyursun, hodri meydan. Bizim arkamızda, holdingler, medya, dış güçler yok arkamızda halk var. Biz millet iradesine güvenerek partileştik. Bu ülkede yaşayan herkes, her yurttaşımız açıkça görmektedir Türkiye bir dönemde ve coğrafyada geleceğe doğru adım atma çabası içindedir.'' Türkiye'de birlik ve beraberliği sarsacak gelişmeler olduğunu öne süren Şener, ''İşte böylesine hassas bir dönemde Türkiye Partisi yeni siyaset anlayışını yerleştirmek için kurulmuştur. İktidar partisi mecliste bulunan tüm siyasi partiler eski siyaset tarzını temsil etmektedir. Eski siyaset tarzı, soğuk savaş dönemi ve kavganın, kinin hakim olduğu halkı ayrıştıran bir siyaset tarzıdır'' dedi. Şener, konuşmasının ardından partisinin Sincan İlçe Teşkilatının açılışını yaptı. AA 2009-10-31 18:53:44 Hic gülecegim yoktu walla, helal olsun hocama.... neydi bu partinin adi......himmmmm, yurtta sulh partisimiydi neydi.....% 60`la iktidarsin hocam...yalandan kim ölmüs? orhan yaman 2009-10-31 18:14:40 çok korktu diğer partiler senin rakip partin genç parti saadet dtp olur akp nin yanından değil geçmek rüzgarı olamazsın şener bey ihanet affedilemez başbakan ve akp üzerinden siyaset yapma kendin ol göksen gürbüz 2009-10-31 17:48:16 Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış.Bakanlık, millet vekilliği yaparken aklın nerdeydi???? OSMAN BAKİ MİNDER 2009-10-31 17:38:22 ne zaman kuruldu bu parti şener daha önce nerde çalışıyordu .. :) korkulu rüyaa...sevsinler seni.. Yitik Şehrin Figüranları 2009-10-31 17:18:57 Siz Türkiye'nin korkulu kabususunuz !şöyle cevap vereyim hahahaha hayytt!!! Ramazan YÜKSEL 2009-10-31 17:08:41 Gebzedeki yapılanmaya bakarsak, bütün vatandaşların imanını gevretecekler gibi... Ahmet Kır 2009-10-31 17:05:44 Sn Şener Evet korkuyoruz ama neden biliyormusun. Şu ana kadar kurulan siyasi partilerden daha Tayyip Erdoğan'ı ve AKP yi bitirecek bir parti lideri daha gelmedi, daha Gelmeyecek mi diye. kişinin siz olmadığınızı zaten biliyoruz. Ancak üzüntümüz kocaman makamlara yükselmiş biri olan siz bunu nasıl göremiyorsunuz. Size birini hatırlatayım tıpkı sizin gibi Cumhurbaşkanlık hayali ile geçmiş dönemden, onu bir araştırın sizde yakında onun yaptıklarını yapacaksınız. Çevik Bir size birşeyler hatırlatıyormu. Mehmet Yılmaz 2009-10-31 17:02:50 zuhahahahaha kerem erkan 2009-10-31 16:53:35 ...Çok şey var söylenecek,fakat değmez sizilere,ederiniz yok yani...Saygı ve sevgi ile kalınız efendim... Gaffar KARAKUZU 2009-10-31 16:44:42 ben sivaslıyım ve bu adam sıvasdan %2 alamaz. cumhurbaskanlıgı hayalıyle sıvas satmıs bı adamdır selim
623944
aylık çocuğu yanındayken annenin boğazı kesilerek öldürüldü
aylık çocuğu yanındayken annenin boğazı kesilerek öldürüldüHasan BÖLÜKBAŞ/AKSARAY,() ’da evinde boğazı kesilerek öldürülmüş olarak bulunan 22 yaşındaki Kübra Kocatürk’ün, kolundaki altın bileziğin de çalındığı tespit edildi. aylık kızı Melike yanındayken öldürülen Kübra Kocatürk’ün yapılan otopsisinde başına sert bir cisimle vurulduğu, boğazının ayrı yerinden kesildiği ve vücudunun 20 yerinden bıçaklandığı ortaya çıktı. Meydan Mahallesi 697’nci Sokak’ta bulunan Zehra Hanım Apartmanı’nda dün saat 16.00'da meydana gelen olayda, 48 yaşındaki Naciye Kocatürk, evinde börek yaparken akrabası olan bir çocukla gelini Kübra Kocatürk’e börek gönderdi. Kocatürk, çocuğun bir süre sonra gelip kapının zilini çaldığını ancak açan olmadığını ve içerdeki çocuğun da ağladığını söylemesi üzerine, hemen gelinin evine gitti. Kapıyı zorlamasına rağmen açamayan Kocatürk, bir yakınına haber vererek çilingir getirmesini istedi. Eve gelen çilingir kapıyı açınca, Naciye Kocatürk gelini Kübra Kocatürk’ü yerde kanlar içinde buldu. aylık torunu Melike Kocatürk’ün de annesinin yanında ağlayarak gören Naciye Kocatürk sinir krizleri geçirdi. Olayın yerine polis ekipleri ve 112 acil servis ekipleri çağırıldı. İlk belirlemelere göre, boğazı bıçakla kesilerek öldürülen Kübra Kocatürk’ün cesedi, yapılmak üzere Aksaray Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. aylık çocuğu Melike Kocatürk de yakınlarına teslim edildi. ÇOCUK ANNESİNİN YANINDAYDI Evin hemen yanında bulunan otoparkta yıkamacılık yapan 28 yaşındaki Ergün Yılmaz, “Otoparkta araç yıkadığım sırada hemen bitişikte bulunan apartmanda bağırma ve ağlama sesleri duydum. Olay yerine gittiğimde bir kadını yerde kanlar içinde yatarken gördüm. Küçük bir çocuk da baş ucunda duruyordu. Ağlayan bayanı sakinleştirmeye çalışarak dışarıya çıkardım. Daha sonra olay yerine polis ekipleri ve ambulans geldi” dedi. BİLEZİKLERİ ÇALINMIŞ 20 YERİNDEN BIÇAKLANMIŞ Yapılan araştırma ve inceleme sonrası Kürba Kocatürk’ün kolundaki altın bileziğin çalındığı tespit edildi. aylık kızı Melike evdeyken öldürülen Kübra Kocatürk’ün yapılan otopsisinde de başına sert bir cisimle vurulduğu, boğazının ayrı yerinden kesildiği ve vücudunun 20 yerinden bıçaklandığı ortaya çıktı. Kübra Kocatürk’ün, 1.5 yıl önce apartmanda kapıcılık yapan 23 yaşındaki Murat Kocatürk’le evlendiği, ay önce bir kız bebek dünyaya getirdiği öğrenildi. Aksaray Emniyet Müdürlü Ekipleri katili bulmak için geniş çaplı soruşturma başlattı. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623286
Pilot: Teknik sorun var dua edin
Pilot: Teknik sorun var dua edin TAHRAN İranlı Aseman Havayollarına ait Boeing yolcu uçağının pilotu, teknik bir sorunla karşılaşınca yolculardan dua etmeye başlamalarını istedi. Uçak Tahran havaalanından saat rötarla havalandı. Ancak bir süre sonra teknik bir arıza yaşandı. Pilotun yolculara, “Teknik sorun var, lütfen dua edin' anonsu yaptığı” öğrenildi. 31.10.2009
623784
Türk çocuğuna tecavüz eden Fransıza 30 yıl
Douai kasabasında devam eden duruşmalarda 63 yaşındaki Francis Evrard, suçunu itiraf etmişti. Evrard, duruşmalardan önce avukatı aracılığıyla Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye yazdığı mektupta, tıbbi bir operasyonla testislerinin alınarak, hadım edilmesi için izin istemişti. Francis Evrard, daha önce iki çocuğu daha tecavüz ettiği için 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Adalet Bakanı Michele Alliot Marie, geçen hafta yaptığı açıklamada, sürekli yaşı küçüklere karşı tecavüz suçu işleyenlerin hadım edilmesini destekler yönde görüş bildirmişti.
623685
DP ile Anavatan Partisi’nde birleşme heyecanı
ile ’nde birleşme heyecanıANKA ile ’nin bütünleşme kongresi ’nda gerçekleştiriliyor. 20 Mayıs 1983 tarihinde kurulan Anavatan Partis’si’nin tüzel kişiliğinin sona ererek DP’ye katılacağı kongrenin yapıldığı salonunu, iki partinin de delegeleri sabahın erken saatlerinden itibaren kongre salonuna akın etti. DP ile Anavatan delegeleri Atatürk Spor Salonu’nun tribünleri ve zemini olmak üzere tamamını doldurdu. Delegelerin fazlalığı nedeniyle yaşanan karışıklık, saat 10.00’da yapılması planlanan Anavatan Partisi’nin 10. Olağan Kongresi’nin de gecikmesine neden oldu. -TÜRK VE BAYRAKLARI YANYANA Salonun girişi ve bulunduğu sokak, DP ve Anavatan Partisi’nin bayrakları ile süslenirken, kongre salonunda da ise Azerbaycan Bayrakları dikkat çekti. Kırmızı beyaz Türk Bayraklarının yanına Azerbaycan Bayrakları da asıldı. Salona, birlik ve beraberlik mesajının ağırlık kazandığı "Demokrasimizin Orta Direği ", "Kutuplaşan ’nin Kucaklaşan Partisi", "Köklü Gelenekle Güçlü Gelecek" gibi sloganların yer aldığı pek çok pankart asıldı. -ÖZAL VE DEMİREL BİRARADA Kongre çalışmaları için kurulan platformda ise DP Genel Başkanı ve ’un posterleri yer aldı. Cindoruk ve Uzun’un posterlerinin tam karşısına ise, 8. Cumhurbaşkanı, Anavatan Partisi’nin Kurucusu ’ın ve 9. Cumhurbaşkanı ’in sohbet ederken resmedildiği dev bir fotoğraf asıldı. -"KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN AYRI AYRI?" Solanda Demokrat Parti’nin "Türkiye Birleşiyor" temalı marşının yanı sıra tekrar tekrar "Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı" şarkısı çalındı. "Eski Dostlar" ve "Memleketim" şarkılarının da çalındığı kongrede, delegeler kongre coşkusunu oyunuyla da çıkardılar. Kongre Salonunda protokol ise henüz yerini almadı.
624014
GAP'ta süt sığırcılığı hibe ile destekleniyor
Bakanlar Kurulunun, üreticilerin, kırsal alanlarda, bireysel veya bir arada yapacakları özsermayeye dayalı, en az 50 baş ve üzeri kapasiteye sahip projeli süt sığırcılığı işletmesi yatırımlarına, 2009-2012 yılları arasında hibe desteği uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Karar, GAP Eylem Planı (2008-2012) kapsamındaki Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerinde, süt sığırcılığının geliştirilmesi, modern işletmelerin kurulması, hayvansal üretimde verimliliğin ve kalitenin artırılması ile bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasına yönelik olarak, üreticilerin yapacakları süt sığırcılığı işletmesi yatırımlarının desteklenmesini amaçlıyor. DESTEKLERDEN KİMLER YARARLANACAK? Bu karar kapsamında 2009-2012 yılları arasında yeni yatırımda (inşaat) yüzde 30, hayvan (damızlık gebe düve) alımında yüzde 40, makine (süt sağım ünitesi veya soğutma tankı) alımında yüzde 40 hibe desteği uygulanacak. Kurulacak işletmeler, uygulanacak hibe desteğinden bir kez yararlandırılacak ve yatırım tutarının desteklemeye esas üst sınırı, her yıl uygulama esasları tebliğinde belirlenecek. Yatırım tutarının üst sınırı aşan kısmı ise, ayni katkı olarak yatırımcı tarafından karşılanacak, her bir proje sahibi sadece bir projesi için hibe desteğinden yararlanabilecek. Ayrılacak yıllık kaynağın yüzde 40'ı 50 baş ile 100 baş arası kapasiteli işletmeler, yüzde 60'ı 100 baş ve üzeri kapasiteli işletmeler için kullandırılacak. Bu hibe desteğinden, projesi onaylanan ve projesinde belirtilen süre içinde yatırımı tamamlanan işletmeler yararlanacak. Yatırımın tamamlanamaması halinde, ek süre verilmesinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı il müdürlükleri yetkili olacak, ek süre asıl sürenin yüzde 50'sinden fazla olamayacak. Karara göre, desteklemeden yararlanacak projelerde inşaat yapımı, hayvan ve makine alımı olarak belirlenen üç yatırım da yer alacak. Ancak işletmesinde gerekli şartları taşımak kaydıyla bir veya iki yatırımı bulunduran yatırımcı, eksik kalan bir veya iki yatırımı ihtiva eden proje ile başvurarak, gerçekleştirdiği yatırımın desteğinden yararlanabilecek. ÖDEMELER ZİRAAT BANKASI ARACILIĞIYLA YAPILACAK Ödemeler Ziraat Bankası aracılığıyla yapılacak. Bankaya, destekleme tutarının yüzde 0,2'si oranında hizmet komisyonu ödenecek. Bu karar kapsamındaki hibe desteklemelerinden, kamu kurum ve kuruluşları ile ortaklıkları yararlanamayacak. Destekleme ödemeleri ile ilgili hususlarda denetimi sağlayacak tedbirleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığı alacak. Haksız ödendiği tespit edilen destekleme ödemeleriyle ilgili alacaklar, ödemenin yapıldığı tarih itibarıyla, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgililerden tahsil edilmek üzere ilgili vergi dairelerine intikal ettirilecek. İdari hata sonucu düzenlenen belgelerle yapılan ödemeler hariç, desteklemelerden haksız yere yararlandığı tespit edilen yetiştiricilere, 5488 sayılı Tarım Kanununun, ''haksız ödemelerin geri alınması ve hak mahrumiyetini'' içeren 23. maddesi hükümleri uygulanacak. Bu kararın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca kararın yayımlandığı tarihten itibaren en geç 30 gün içerisinde çıkarılacak tebliğ ile belirlenecek. AA
624191
Kayseri'de dram içinde dram
'de dram içinde dramEvde kilitli tutulan çocuğun annesi 13 yaşında evlendirilmiş 'de önceki gün bir ev içerisinde kilitli kalan çocuk polisi alarma geçirmiş, olay yerine gelen ekipler mahsur kalan 8, ve 2,5 yaşlarındaki çocuğu evin camından çıkartarak Kayseri 'ne götürmüştü. Çocuklar aynı gün anneleri Nurgül A.'ya teslim edilmişti. Anne Nurgül A., 13 yaşında ailesi tarafından zorla evlendirildiği, çocuğunun babası olan nikahsız eşinin evi terk etmesinin ardından bir başkasıyla nikahsız yaşamaya başladığını söyledi. Bu kişiden de çocuk sahibi olan genç kadın, adamın evi terk etmesinin ardından çaresiz kaldığını, kendisi ve çocuklarına komşularının baktığını söyledi. N.A., olay günü bunalıma girerek cam parçalarıyla bileklerini kestiğini, kanamayı durduramayınca da çocuklarını eve kilitleyip hastaneye gittiğini söyledi. Talihsiz kadın, "Sonuna kadar direnecek ve çocuklarıma bakacağım. Bize uzanacak bir yardım elini bekliyorum" şeklinde konuştu. Kayseri'de) Hoca Ahmet Yesevi Mahallesi, 44. Sokak üzerinde bulunan numaralı müstakil evde çocuğun kilitli tutulduğu ihbarını alan polis ekipleri, hemen olay yerine ulaşmış ve çocukların ailesinin evde olmadığını tespit etmişti. yaşındaki B., yaşındaki S. ve 2,5 yaşındaki C. Atmaca polisler tarafından evin camından çıkartılarak Kayseri Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmüştü. "13 YAŞIMDA ZORLA EVLENDİRİLDİM" Çocuklarını evde kilitleyip hastaneye gittiği belirtilen Anne Nurgül A'nın (23), bunalıma girip bileklerine kırık cam parçaları ile zarar verdiği ve kanamayı durduramayınca hastaneye gittiği öğrenildi. Çocuklarını aynı gün polisten teslim alan anne Nurgül A.'nın 13 yaşında ailesi tarafından zorla evlendirildiği ortaya çıktı. "İKİ EŞİM DE BİZİ TERK EDİP GİTTİ" Çocuklarını gün evde yalnız bıraktığı için çok üzgün olduğunu belirten anne Nurgül A., "Başımdan iki evlilik geçti. İlk evliliğimi 10 sene önce 13 yaşındayken yaptım. Eşim bana resmi nikâh kıymadı çünkü yaşım küçüktü. Daha sonra da beni ve çocuklarını terk edip gitti. Ardından iyi olacağına inanarak ikinci bir evlilik yaptım. Ama da bana resmi nikâh yapmadı. Zaten ben gündüzleri çalışıyordum, kendisi ise evde kalıp çocuklara bakmaya çalışıyordu. Ve bir süre sonra da beni terk edip gitti" diye konuştu. "SONUNA KADAR DİRENECEĞİM" A., "Şu an yalnızım ve çocuklarımdan başka kimsem yok. kardeşim var, babam ise annemin vefatından sonra ablamın yanına yerleşti. Ne beni, ne de torunlarını arayıp sorar. Ben de çocuklarıma bakmak zorunda olduğum için bir işe girip çalışamıyorum. Sadece komşularımın yardımı ile yaşıyorum. İlk evliliğimden olan çocuğumun babası ve ikinci evliliğimden olan çocuğumun babası bizi ne arıyor, ne de soruyor. Ama ben sonuna kadar direnecek ve çocuklarıma bakacağım" ifadelerini kullandı. "YARDIM ELİ BEKLİYORUM" Acılı anne, "Olayın gerçekleştiği, yani çocuklarımı evde yalnız bıraktığım gün, psikolojik bunalıma girerek kolumu cam kırıkları ile kestim. Daha sonra kan durmayınca hastaneye gitmeye karar verdim. Ama adli vaka gözü ile bakıp beni hapse atarlar korkusuyla uzun süre hastaneye giremedim. Artık bayılmak üzereyken hastaneye girip tedavi oldum. Zaten daha sonra da polis beni aradı ve çocukları alıkoyduğunu söyledi. Her şey bundan ibaret. Bize uzanacak bir yardım elini bekliyorum. Kiramı ve faturalarımı ödeyemedim. Hayırseverlerin yardımlarını bekliyorum" şeklinde konuştu. Anneler yanından ayıramayacak. ...
623848
CHP'li Yıldız, 'ıslak imzalı belgeyi' sordu
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ CHP'li Yıldız, 'ıslak imzalı belgeyi' sordu TBMM (A.A) CHP İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız, 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'ndaki imza örneğine ilişkin Adli Tıp Kurumu kararına yönelik tartışmaları, TBMM gündemine getirdi. Yıldız, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, Ergenekon savcılarına postayla gönderilen ıslak imzalı belgenin, Genel Kurulun incelemesinden geçmediği iddiasının doğru olup olmadığını sordu. İmzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu kararını veren raporda imzası bulunan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi uzmanlarının, belgeden bir hafta önce atandığı iddialarını gündeme getiren Yıldız, 'Belge; kurayla belirlenmeyip doğrudan görevlendirilen bir heyet tarafından mı değerlendirildi? Yargıtayın, bu tür önemli belgelerle ilgili kararının olduğu göz önüne bulundurulursa, inceleme konusu imza ile örnek imzanın hangi açıdan benzeyip benzemediği, rapor üzerinde yan yana gösterildi mi?' sorularını yöneltti. 31.10.2009 POLİTİKA
623839
Maraş'ta terörist teslim oldu
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Maraş'ta terörist teslim oldu KAHRAMANMARAŞ (A.A) Kahramanmaraş'ın Nurhak ilçesinde PKK'lı 1 terörist jandarmaya teslim oldu. Alınan bilgiye göre, dün akşam saatlerinde Nurhak ilçesi Karayılan mevkisine gelen terör örgütü PKK'nın dağ kadrosundan Kuzey Iraklı M. H, bir vatandaşın yardımı ile jandarmayı arayarak teslim olacağını söyledi. Bunun üzerine bölgeye giden güvenlik güçleri, M. H'yı Nurhak İlçe Jandarma Komutanlığına getirdi. Halen karakolda bulunan teröristin sorgusunun devam ettiğini öğrenildi. Teröristin, jandarmadaki işlemlerinin ardından Elbistan Adliyesine götürüleceği öğrenildi. 31.10.2009 GÜNDEM
623974
Schalke'de gönderilecekler listesinde Halil Altıntop da var...
'de gönderilecekler listesinde da var... Birinci Futbol Ligi takımlarından FC 04’ün teknik direktörü ’ın, ’un da bulunduğu yıldız oyuncusunu gelecek sezon takımdan göndermek istediği belirtildi. gazetesinde yer alan haberde, mali sorunlar çeken FC SChalke 04’ün pahalı olan kadrosunu azaltacağı ifade edildi. Magath, oyuncu giderlerini düşürmek istediklerini ve kaleci Manuel Neuer’in dışında diğer oyuncuların satılabileceğini kaydetti. Gönderilecek oyuncuların başında, yıllık ücreti 3,8 milyon Avro olan Kevin Kuranyi’nin yer aldığı ifade edilen haberde, yıllık 2,5 milyon Avro kazanan ve değeri yaklaşık milyon Avro olan Halil’in de gönderilecek oyuncular listesinde olduğu belirtildi. Haberde, Gerald Levan Kobiashivili, İvan Rakitic, Vicente Albert Streit ve Rafinha’nın da bu listede yer aldıkları kaydedildi. .. ...
624304
Toçoğlu: Yaptığınız her doğru işin arkasındayız
Toçoğlu: Yaptığınız her doğru işin arkasındayız Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Zeki Toçoğlu, zabıta personeli ile bir araya geldi. 'Kentime Sahip Çıkıyorum Projesi'nde gösterdikleri başarılı uygulamalarından dolayı zabıtaları kutlayan Toçoğlu, “Biliyorum sizler de zor bir görevi yerine getiriyorsunuz. Fakat biz yaptığınız her doğru işin arkasındayız” dedi. İSMET YILDIZ SAKARYA Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Zabıta Personeli ile bir araya geldi. Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu'nda zabıta görevlilerine hitap eden Başkan Toçoğlu, yaptığınız her doğru işin arkasındayız mesajı verdi. Kentime Sahip Çıkıyorum Projesi'nde Zabıta görevlilerinin yaptığı başarılı uygulamaya teşekkür eden Başkan Zeki Toçoğlu, “Göreve geldiğimiz gün kentimizde yaşanan her sorunun bizi ilgilendirdiğini söylemiştik. Şehrimizde yaşanan en büyük sorunlardan birisi de işgaliye sorunuydu. Bugün yıllardan beri görmezlikten gelinen büyük bir sorunu çözmeye talip olduk. Sorumluluğumuz büyük ama hedefimiz de büyük. Başarılı olacağımıza yürekten inanıyorum. Şahsen sizlere güveniyorum. Yaptığınız her doğru işin arkasındayız” dedi. HERKES YASALARA UYACAK Herkes yasalara uyacak, biz de yasaları uygulayacağız diyen Başkan Toçoğlu, “Zabıta belediyenin nabzı konumundadır.Gerçekten zor bir görevi yerine getiriyorsunuz. Fakat çok önemli bir görev üstlendiğinizi de lütfen biliniz. Şunu herkes bilsin ki, biz yasaları uygulamakla görevliyiz. Herkeste yasalara uymak zorunda. Şehrimizin menfaatleri doğrultusunda aldığımız kararlardan geriye dönüş yok” diye konuştu. Başkan Zeki Toçoğlu'nun programın sonunda Kentime Sahip Çıkıyorum Projesi'nin eğitimlerine katılan Zabıta Personeli'ne sertifika da verdi. 31.10.2009
623327
İstanbul Rum mimarlarını unutmayacak
OSMAN TANBURACI CUMARTESİ İstanbul Rum mimarlarını unutmayacak Rum mimarlar, inşa ettikleri binalarla İstanbul mimarlığına büyük katkılarda bulundular. 'İstanbul'un Rum Mimarları' sergisinde, bu mimarların yaşam öyküleri ve eserleri birlikte ele alınacak. Yaptıkları binalar, fotoğraflar ve bulunabilen özgün çizimleri ile tanıtılacak Bugün adları unutulmuş Rum mimarların İstanbul'a kazandırmış oldukları eserleri bir sergi ortamında bir araya geliyor. İstanbul'un mimari, tarihi, sanatsal ve kültürel hazinesini geliştirmeyi hedefleyen ve Zoğrafyon Lisesi Mezunları Derneği İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'na başvurusu yaparak 'İstanbul'un Rum Mimarları' projesinin hayata geçiriyor. 19. ve 20. yüzyılda İstanbul mimarisine katkıda bulunmuş, ama bugün adları unutulmuş İstanbul'lu Rum mimarlarının eserlerini ve yaşam öykülerini sergi ve katalog amaçlı derleyerek, İstanbul'un mimari, tarihi, sanatsal ve kültürel hazinesini yeniden hatırlatmayı; kentin kültürel mirasını kamuoyunda sergileyerek, İstanbul'un kültürel turizmine katkıda bulunmayı hedefleyen 'İstanbul'un Rum Mimarları' projesi, Ekim 2009 Aralık 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. RUM APARTMANLARI İSTANBUL'U MODERNLEŞTİRDİ Zoğrafyon Lisesi Mezunları Derneği adına Laki Vingas ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekreteri Yılmaz Kurt'un Ajans merkezinde imzaladıkları sözleşme kapsamında, özellikle Beyoğlu ve Kadıköy'de Rum mimarlarca inşa edilmiş olan eserler hakkında bilgi, belge, fotoğraf, plan vb. dokümanlar derlenecek. Tespit edilecek yapıların mimari plan çizimleri, fotoğraflanması, maketlerinin yapılması ve bunların katalogunun hazırlanması süreçleri, 2010 yılının Eylül ayına kadar tamamlanacak. Yapılacak çalışmaların sonuçları, 2010'un yıl sonuna kadar vakıflara ait mekanlarda izlenebilecek. İstanbul'un kentsel yapılaşma sürecinde, 20. yüzyıl başına kadar büyük devlet binalarından iş hanı ve apartmanlara kadar İstanbul'un belirli bölgelerindeki bina stokunun büyük bir bölümü, yabancı mimarlar ile Levanten mimarların yanısıra gayrimüslim Osmanlı mimarları inşa edildi. Ancak bu mimarların çoğunun (bazı büyük ve ünlü binaları yapanlar dışında) adları zamanla unutuldu. Bugün hâlâ Sultanhamam Eminönü Karaköy Beyoğlu Tarlabaşı Sıraserviler Pangaltı çevresinde bütün görkemiyle ayakta duran ve bu bölgelerin günümüzde de geçerliliğini sürdüren mimari karakterinin oluşmasını sağlayan iş hanlarının, apartmanların mimarları çokça bilinmiyor. Özellikle Rum mimarlar, inşa ettikleri binalarla İstanbul mimarlığına büyük katkılarda bulundular. 'İstanbul'un Rum Mimarları' sergisinde, bu mimarların yaşam öyküleri ve eserleri birlikte ele alınacak. Yaptıkları binalar, fotoğraflar ve bulunabilen özgün çizimleri ile tanıtılacak. Bu mimarlar arasında, örneğin “mimar-ı saray-ı humayun” (saray mimarı) unvanını taşıyan ve Taksim'deki Aya Triada Kilisesi'ni yapan (1880) Vasilaki Bey İoannidis ve oğlu “sermimar-ı hazret-i şehriyari” (padişahın başmimarı) unvanlı Yanko Bey İoannidis gibi önemli ve çok üst mevkilere kadar yükselmiş olanlar; Heybeliada Ruhban Okulu'nun (1895) mimarı Perikles Fotiadis, Özel Fener Rum Lisesi'nin (1881) mimarı Kostantinos Dimadis, Bristol Oteli'nin (şimdi Pera Müzesi) mimarı A. Manoussos'un adları sıralanabilir. 31.10.2009 CUMARTESİ
624248
Topçu'nun anne, babası ve iki teyzesi adliyede
Okmeydanı ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören Meryem Topçu'nun, "bağlı olduğu solunum cihazının fişinin çekilmesi sonucu öldüğü" iddiasına ilişkin gözaltına alınan anne ve babası ile iki teyzesi adliyeye sevk edildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan Topçu'nun babası Mehmet Emin İsi (45), annesi Şükriye İsi (45), teyzeleri Gülen İsi (37) ve Zübeyde Taylan (43), Şişli Adliyesi'ne gönderildi. Soruşturma kapsamında ifadeleri alınan diğer kişinin emniyetten serbest kaldıkları öğrenildi. Öte yandan, anne Şükriye İsi'nin emniyetteki ifadesinde, "kızını öpüp, başını okşadığını ve rahatsız olmasın diye solunum cihazının bandajını gevşettiğini, cihazın fişini çekmesinin söz konusu olmadığını söylediği" öne sürüldü.
623355
Toparlanma için daha çok yolumuz var
"Veriler, resesyonun hafiflediğini ve aldığımız önlemlerin bir faydası olduğunu teyit ediyor, ancak ekonomimizi tamamen düzeltmek için uzun bir yolumuz olduğunu biliyorum.'' dedi. Barack Obama, iş oluşturup oluşturmadığı, ailelerin faturalarını ödeyip ödeyemediği ve iş yaşamında kredilerin akıp, işlerin doğru yapılıp yapılmadığı gibi ekonomik ilerlemenin ölçülmesi için başka göstergeler de olduğunu ifade etti. Bu arada Beyaz Saray, ABD Başkanı Barack Obama'nın ekonomik teşvik planıyla 650 binden fazla işin kurtarıldığını ya da oluşturulduğunu bildirdi. ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner de yaptığı açıklamada, milyonlarca kişi için hâlâ zor günlerin devam ettiğini belirterek, işsizliğin hâlâ kabul edilemez derecede yüksek seyrettiğini söyledi. Geithner, "Her aile ipotekle, her küçük işletme kredi sıkışıklığıyla karşı karşıya. Resesyon hâlâ canlı ve güçlü." dedi. ABD ekonomisi en son 2008 yılının 2. çeyreğinde yüzde 2,4 büyüme kaydetmişti. Ekonomistler, büyümede, teşvik planı ve hurda karşılığı otomobil satışı programının etkisi olduğunu, planın sona ermesiyle büyümenin sona erebileceği endişesini taşıyorlar. ABD'de toparlanma yavaş bir seyir izlerken, hâlâ işsizlik oranı rekor yüzde 9,8 seviyelerinde kalmayı sürdürüyor. WASHINGTON AA
623247
Vefatının 35. yılında Prof. Dr. Ziya Ülken
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Vefatının 35. yılında Prof. Dr. Ziya Ülken İSTİHBARAT SERVİSİ İSTANBUL Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken, vefatının 35. yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü'nün düzenlediği sempozyumla anılacak. Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde bugün 09:30-19:00 saatleri arasında olacak sempozyumun açılış konuşmalarını ise Devlet Bakanı Mehmet Aydın yapacak. 31.10.2009 GÜNDEM
623258
Ayamama'da temizlik başladı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Ayamama'da temizlik başladı İstanbul'daki sel felaketinin ardından Ayamama Dere yatağına yapılan binaların yıkımına dün başlandı. Bölgede bu hafta içinde 108 kaçak bina yıkılacak. Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, "Bütün derelerde bu çalışmaları başlattık" dedi. İlgili haberler MÜSLÜM BAYBURS İSTANBUL Eylül ayında İstanbul'da yaşanan sel felaketi sonrasında İmar, Harita ve Zabıta müdürlükleri derenin iki yakası boyunca duvar işgalleri dahil tespit ettiği 108 imara aykırı yapının yıkımına dün başladı. Belediye ekipleri, Ayamama Deresi kenarındaki Holiday Inn Oteli tarafından yapılan istinat duvarının yıkımı için dün sabah saatlerinde bölgeye geldi. Görevliler, otel yetkililerinin kaçak istinat duvarının kendileri tarafından yıkıldığını belirtmesi üzerine yan taraftaki Botel Bobin Tel Kablo Sanayi ve Ticaret A.Ş'ye ait işyerine geçti. Firma yetkilileri, bir hafta içerisinde dere yatağındaki yapıların yıkılacağını bildirdi. Daha sonra Yurt İçi Kargo'ya ait alana gelen belediye ekipleri, dere yatağındaki yapıları iş makineleriyle yıktı. Belediye ekipleri, dere yatağında daha önce tespit edilen kaçak yapıların yıkımı ile ilgili çalışmalarını bütün gün sürdürdü. 108 YAPI YIKILACAK İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı Mustafa Tahmaz, 108 yapının bu hafta yıkılacağını belirterek “Hazine arazisinde kaçak yapı kalmayacak. Daha sonra buralarla ilgili proje hazırlanarak, ıslah çalışmalarına başlanacak' dedi. YÜZDE 61'İ TEM E-5 ARASINDA Yapılaşmanın yüzde 61'inin TEM otoyolu ile E-5 karayolu arasında, yüzde 39'unun ise TEM'in kuzeyinde kaldığı, imara aykırı yapıların 44'ünün Küçükçekmece'de, 42'sinin Başakşehir'de, 13'ünün Bağcılar'da, 9'unun da Bahçelievler'de olduğu saptandı. Yapıların 54'ünün kısmen işgalli, 25'inin tamamen işgalli, 15'inin tamamen yeşil alana işgalli, 3'ünün kısmen yeşil alana işgalli ve 11'inin duvar işgalleri olduğu ortaya çıktı. Adım adım devam İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bölgedeki maliklere bu konuda ikazlar yapıldığını ve bu ikazların sonlandığını söyledi. Bazı vatandaşların bölgede yapılarını kendilerinin yıkmaya başladığını anlatan Topbaş, "Zannediyorum ki, hafta 10 gün bu çalışmalar devam eder. Bunun paralelinde Ayamama Deresi belki bu sel baskınlarında ön plana çıkan bir alan oldu ama biz bütün derelerde bu çalışmaları başlattık. Adım adım devam ediyoruz. Ayamama'nın içerisinde taşkın alanlarını da dikkate alacak bir proje çalışmamız var" dedi. 31.10.2009 GÜNDEM
623376
HEKİMOĞLU İSMAİL Bediüzzaman Hazretleri tarikata karşı değildi...
Bize göre bunun manası şudur: "Zikirde bir zevk vardır. Ehli tarik, bu zevkin keyfine dalar, belki ömür boyu zikirle meşgul olur. Biri çıksa, dese ki, "Allah nedir?" şahıs bu soruya ağlayarak cevap verir. "Allah'a inanıyoruz." der, orada kalır. Eğer ehli hakikat olsaydı, diyecekti ki: "Kardeşim, Allah'ı sıfatlarıyla öğrenebiliriz. Esma-ül Hüsna kitaplarında anlaşılmayan yerler varsa beraberce okuyalım, üzerinde düşünelim böylece hakikate dönmüş oluruz." Düşmanın söylemediğini nefis söylermiş. Yani nefis ve şeytan kalbe şüphe atar. Hem nefsimizi susturmak hem de şüphesi olanları ikna etmek için imanın esaslarını ispatlı şekilde anlar ve anlatırız. Bediüzzaman'ın hakikatten kastetmek istediği de budur. Esat Coşan hocamız profesördü. Avustralya'dayken, tarikat ayağıyla İslamiyet'i yaymaya başladı. Öyle hızla yayılıyordu ki; Avustralya hükümeti kıtanın bütünüyle Müslüman olacağından korktu. Almanya'da bir konferansımda "Her şeyi yaratan Allah'tır." dedim, bir şahıs "Gübreleri de mi yaratan Allah? Böyle pis işlere Allah'ı niye karıştırıyorsunuz?" diye itiraz etti. Ona cevaben dedim ki: "Peki Allah yaratmadı da kim yarattı? Evet, gübre pistir amma, tarlaya çekilen gübre mahsulâtı artırır. Gübrenin pisliğini gördüğünüz gibi, buğdayın, elmanın, gülün temizliğini de görün." Bunları duyan bir arkadaş, ağlamaya başladı. İşte, "Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır." sözünün manası da budur. Yani zikir yaparak ağlıyorsunuz, Allah'ın verdiklerine bakarak da ağlayın... Tarikatlar, İslam üniversitesinin fakülteleridir. Nasıl ki tıp fakültesi, teknik üniversite, güzel sanatlar gibi çeşitli fakülteler var; bunlar eğitimin kolaylığı içindir. Aynı şekilde cemaatler de böyledir. Her cemaat, azizdir, muhteremdir. Hiçbir cemaate karşı çıkamayız. Üstad, "Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur." buyurmuştur. "Cadde-i Kur'aniye'deki kardeşlerinizi tenkit etmeyiniz." buyurmuştur. Ben, Süleyman Hilmi Tunahan'ın da talebesiyim, Mahmud Efendi'nin de talebesiyim, Esat Coşan'ın da talebesiyim, Bediüzzaman'ın da talebesiyim. Hiçbirine muhalefetim yoktur. 29. Mektup'ta 'Telvihat-ı Tis'a' bahsi vardır. Tarikatlarla ilgilidir. Bu bölümü okuyan görür ki, tarikatlara hiçbir itiraz yoktur. devri iyi anlamak lazım. zamanlar tarikatlar yasaklandı, tekkelerin kapısına kilit vurulu. Şeyhler asıldı. Kur'an yasaklandı. sıra Bediüzzaman meydana çıktı. "Sen şeyh misin?" diye üzerinde çok durdular. Şeyhse suçtu bu... Tarikata girmek suçtu. Uzun don giyenlerin, yemeği sağ eliyle yiyenlerin, duvarlara çıplak kadın resmi asmayanların 'gerici' diye itham edildiği, sürgüne gönderildiği bir dönemdi. "Bu hali kabul etmezsek ilerleyemeyiz." diyorlardı. Bediüzzaman Hazretleri, tarikata karşı değildi. Gece gündüz devamlı zikrederdi. Zikirleri sesliydi. Barla'da, Emirdağ'da ona yakın oturanlar derlerdi ki; "Hocaefendi gece gündüz zikrediyor, biz sesini duyuyoruz." Tesbihat'la, Cevşen'le, Risale-i Nur'a bir nevi zikir de ekledi. Böylece pek çok kardeşimiz bunları okuyarak, zikir yönlerini de tatmin etti. Tarikatın bütün özelliklerini, güzelliklerini hayatında yaşayan biri, "Ben çocukken Kâdiri'ydim." diyen biri, Nakşi tarikatının tüm gereklerini yerine getiren biri, tarikata nasıl karşı olabilir?..
623202
Orijinal belge çıkınca Ankara Başsavcılığı yetkisizlik kararı verdi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı ihbar mektubuyla belgenin gerçeğine ulaşan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Böylece orijinal belgeye göre verilen ilk hukuki karara Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı imza atmış oldu. Eylem Planı, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün ofisinde Haziran'da yapılan arama da ele geçirildi. Genelkurmay Askerî Savcılığı, Albay Dursun Çiçek'in imzasının bulunduğu planın sahte olduğu iddiasıyla 'kovuşturmaya gerek yok' kararı verdi. Ardından, 'Kaos Planı'nın gerçeğe aykırı düzenlendiği iddiasıyla yetkisizlik kararı vererek dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Konuyla ilgili talebi inceleyen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gerçeğe aykırı düzenlendiği iddia edilen belgenin Ankara'da avukat Serdar Öztürk'ün bürosunda ele geçirilmesi nedeniyle yetkisizlik kararı vererek dosyayı Ankara'ya havale etti. Dosyanın Ankara'ya gelmesinin ardından Öztürk, önce polisi suçlamış, ancak aramaya ilişkin görüntülerin kendisini yalanlaması üzerine bu iddiasından vazgeçmişti. Yetkinin sivil savcıda olduğu kesinleşti Askerî yargı ile sivil yargının artık hangi suçlara bakacakları netleşmiştir. 5918 sayılı kanun ile yasada yapılan değişiklik neticesinde darbeye teşebbüs diyebileceğimiz bu tür suçlardaki soruşturma yetkisi özel yetkili cumhuriyet savcılarına verildi. Bundan sonra ancak Askerî Ceza Yasası'ndan kaynaklanan suçlar söz konusuysa askerî yargının görevi söz konusu olabilir. Askerî yargı da kendi içinde bir disiplin soruşturması başlatmıştır ki haklıdır. Böylece her kesimin görev alanına giren suçlar netleşmiş oldu. En son Ankara'dan gelen yetkisizlik kararından sonra da görevsizlik ve yetkisizlik kararları söz konusu olmayacaktır. Hukukçular arasında da şüphe yok CMK 250. maddede yapılan değişiklik ile rütbesi ne olursa olsun -savaş ve seferberlik hali dışında- özellikle Anayasa ihlali halleri sivil yargının görev alanına girer. Genelkurmay'ın yaptığı açıklama dikkatle incelendiğinde kendilerinin de işin askerî yargının görev alanına girmediğini ifade ettikleri anlaşılacaktır. Sivil yargı konusunda en başından beri işi bilen hukukçular arasında tereddüt yoktu zaten. Askerî savcılık da bundan sonra emre itaatsizlik var mı yok mu benzeri disiplin suçlarını inceleyebilir. TCK md. 312 (hükümete karşı suçlar) ve md. 309 (anayasayı ihlal) suçlarında yetkinin sivil savcıda olduğuna kuşku yoktur.