592645
İsrail ile Hamas arasında ilk takas
İsrail ile Hamas arasında ilk takas İsrail ile Hamas arasında uzun süredir yapılan dolaylı görüşmelerde ilk takas gerçekleşiyor. KUDÜS (A.A) İsrail, cezaevlerindeki 20 Filistinli kadın tutukluyu serbest bırakması karşılığında, kaçırıldığı 2006 yılı haziran ayından bu yana Gazze'de tutulan İsrailli asker Gilad Şalit'in görüntülerini alacak. Bu sabah toplanan İsrail güvenlik kabinesi, video görüntülerinin karşılığında İsrail cezaevlerinde bulunan 20 Filistinli kadın tutuklunun salıverilmesini onayladı. Filistinli kadın tutukluların serbest bırakılması ve karşılığında video görüntülerinin teslimi cuma günü olacak. Serbest bırakılacakların isimleri ise bugün açıklanacak ve İsrail Cezaevi İdaresi'nin internet sitesinde yayımlanacak. İsrail Kanal 10 televizyonunun haberine göre, bu konudaki değiş tokuş önerisi, bir süredir İsrail ile Hamas arasında Mısır'ın yanı sıra arabuluculuk çalışmalarına aktif olarak katılan Alman arabuluculardan geldi. Televizyon, Alman aracıların video görüntülerini gördüğünü de belirtti. Görüntülerin son haftalarda kaydedildiği ve İsrailli askerin iyi olduğunu gösterdiği belirtiliyor. Görüntüler, yılı aşkın süreden bu yana ailesine sadece bir mektubu ulaşan İsrailli askerin hayatta olduğunu gösteren önemli bir kanıt olarak değerlendiriliyor. İsrail Başbakanlığı da bir açıklama yayımlayarak ilk takası doğruladı ve güvenlik kabinesinin, söz konusu girişime olumlu karşılık verdiğini ifade etti. Açıklamada bunun Şalit'in serbest bırakılmasıyla ilgili dolaylı görüşmeler çerçevesinde güven inşa etmeye yönelik bir adım olduğu da kaydedildi. Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyda ise 20 Filistinli kadın tutuklunun gelecek günlerde evlerine döneceğini belirtti, ancak Şalit'le ilgili video görüntülerinden söz etmedi. Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebul Geyt, geçen hafta İsrail'i, Şalit karşılığında 1000 Filistinli tutukluyu serbest bırakması konusunda uyarmış ve esneklik göstermesi gerektiğini söylemişti.
592225
Sınır ötesi harekatı Meclis'e geliyor
Tezkerenin uzatılma meselesi dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında ele laınmış ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek hükümetin teklife sıcak baktığını, tezkerenin Meclis'te görüşüleceğini belirtmişti.
592756
Bakan Eker: "İfade krizi kararı bence yanlış"
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, "'lilerin zorla mahkemeye getirilmesi kararı ile ilgili olarak, kişisel olarak mahkeme kararını yanlış gördüğünü" söyledi. Bakan Eker, gazetecilerin bazı 'li milletvekillerinin talimatla ifadelerinin alınması için ne ilişkin karar konusundaki sorularını yanıtladı. Eker, "Benim kişisel kanaatim, bu benim benim Anayasa ile ilgili yorumum, dileğimdir. Eğer dokunulmazlık varsa herkes için her şartta uygulanması gerekiyor. Ama neticede bir mahkeme kararıdır" dedi. Bakan Eker sözlerine şöyle devam etti: "Mahkeme kararını bu manada değerlendirmek buna karşı çıkmak, benim söyleyeceğim bir şey değil. Ancak ben doğru görmüyorum. Ben kararı kişisel olarak yanlış görüyorum. Çünkü milletvekili dokunulmazlığı Anayasa'da tarif edilmiş, dolasıyla bunu dışındaki bir şey takdir. Tabii, mahkeme kararı, mahkeme kararı olduğu için onun hakkında da konuşmak doğru değildir." -Diyarbakırspor maçındaki olaylar Eker, -Diyarbakırspor maçında çıkan olayları "şiddetle kınadığını" ifade ederek, "nereden, ne zaman ve kim tarafından ne şekilde olursa olsun sportif faaliyetlerde yapılan siyasi içerikli protestoları, sloganları, gösterileri ve eylemleri" tasvip etmediğini söyledi. Bunu Diyarbakır'da da olsa aynı şekilde şiddetle kınadıklarını ifade eden Eker, şöyle konuştu: "Kesinlikle doğru bulmuyoruz. Kesinlikle Türkiye'nin birlik ve beraberliğine dönük bir saldırı olarak bunu görüyoruz. Dileğimiz tüm yöneticilerimizin, illerde emniyet müdürlerimizin ve valilerimizin bu konularla ilgili hassas olması, gerekli tedbirleri önceden almasıdır. Örneğin büyük pankartlar stadyuma nasıl giriyor. Böyle bir şey olabilir mi, denetimi yok mu, kontrolü yok mu? Bunları televizyonda gördük, gazetelerde okuduk. Diyarbakır'da da yaşanan olaylar bizi çok üzdü. maçındaki olaylar bizi çok üzdü. Bu ne kadar yanlışsa ona ne kadar üzüldüysek, Bursa'da Diyarbakırspor'a yapılan da bizi aynı şekilde üzdü. Dileğimiz bir daha bu işlerin bu şekilde olmaması. Sportif yarışların centilmence, uygar bir şekilde, medeni bir üslupla yapılması bizim dileğimiz"
592071
11:25 Gençlerbirliği'nin acı günü
Gençlerbirliği'nin acı günü Gençlerbirliği Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Üstündağ, tedavi gördüğü Kayseri Tıp Fakültesi beyin cerrahi bölümünde sabaha karşı hayatını kaybetti. Kayseri yakınlarında 11 Temmuz’da geçirdiği trafik kazası sonucu ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan, son üç gündür de durumu ağırlaşan Cüneyt Üstündağ, 82 gündür sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybederek sevenlerinden koptu.
591633
Uzan'a da merak etme patron demişlerdi
Uzan'a da merak etme patron demişlerdi İlgili haberler Bir dostum sabah arayıp, Aydın Bey'in istişarelerinden sonra 'öyleyse vuruşalım' noktasına geldiklerini söyledi.
592752
Uzaya giden 6'ncı insan hayatını kaybetti
kozmonot merkezinden Boris Yesin, Popoviç'in bugün Kırım yarımadasındaki sahil kenti Gurzuf'ta beyin kanaması sonucu öldüğünü söyledi. Sovyetler Birliği içinde yer aldığı dönemde Ukrayna'da doğan Popoviç, uzaya ilk olarak Vostok-4 kapsülü ile Ağustos 1962'de tek başına gitti. Popoviç, başka bir Sovyet kozmonottan bir gün sonra uzaya gitmiş ve böylece insanlık tarihinde ilk kez iki kişi aynı anda uzayda seyahat etmişti. Uzaya Ağustos 1963'te ikince kez giden Popoviç, 1974'te ise iki kişilik Soyuz-14'ün komutanı olarak uzaya çıktı. Salyut istasyonuna yapılan bu yolculuk 15 gün sürdü.
592874
'Keneden sıfır ölüm' projesi
'Keneden sıfır ölüm' projesi Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Acar, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığına neden olan kenenin insan vücudunda önce keşif yapıp, daha sonra uygun bölgeyi tuttuğunu belirterek, kenenin tuttuğu ilk gün çıkartılmasının ölüm riskini de sıfıra indirdiğini söyledi. Prof. Dr. Acar, Bozok Üniversitesinin Yozgat Valiliği ile ortaklaşa hazırlanan 'Keneden Sıfır Ölüm Projesi' kapsamında bu yılın ağustos ayının ilk haftasında başlatılan bilgilendirme konferanslarının sonuncusunu il merkezinde gerçekleştirdi. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü salonunda, mahalle ve köy muhtarları ile sağlık personelinin katıldığı konferansta konuşan Prof. Dr. Hasan Acar, kampanya döneminde Yozgat'a bağlı 13 ilçede toplantılar düzenleyip, röntgen filminden yapılan kene çıkartma aparatının tanıtımını gerçekleştirdiklerini belirtti. Prof. Dr. Acar, toplantılar sonrasında, özellikle kenenin yoğun olarak görüldüğü ve ölüm olaylarının yaşandığı Çekerek, Aydıncık, Kadışehri, Saraykent ve Akdağmadeni ilçelerinde kırsal bölgeleri de gezerek, vatandaşlara bire bir eğitim verip, hazırlattıkları uyarıcı broşür ve aparat dağıtımı gerçekleştirdiklerini kaydetti. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığının en önemli ilk belirtisinin halsizlik olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Acar, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Kene, 12 saatlik süre içinde insan vücudunda keşif yaparak, uygun bölgeyi belirleyip, tutuyor. Burada önemli olan kenenin tuttuğu gün çıkartılmasıdır. Aynı gün çıkartıldığı zaman virüsün bulaşma ve ölüm olayı sıfıra inmektedir. Bugüne kadar yaşanılan ölüm olaylarında kenenin ilk günden sonra belirlenip, çıkartıldığı görülmektedir. Onun için hergün kene kontrolü yapılıp, ilk gün kenenin vücuttan çıkartılması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla başlattığımız kampanya döneminde Yozgat'ta herhangi bir ölüm olayı yaşanmamıştır.' 'TAVUKLARLA DENEME YAPACAĞIZ' Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Acar, proje kapsamında Yozgat'ta kene ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığının yoğun olarak yaşanıldığı bölgelerden biri olan Kadışehri ilçesinde, gelecek ilkbahar döneminde uygulama ve bilimsel araştırma çalışması gerçekleştireceklerini ifade etti. Prof. Dr. Acar, yıl önce görülen 'kuş gribi' olayı nedeniyle tavukların itlaf edilmesi sonrasında kene varlığının artarak çoğaldığına dikkati çekerek, tavukların keneleri yediği, yemediği konusunda farklı görüşlerin bulunduğunu hatırlattı. Prof. Dr. Hasan Acar, şunları söyledi: 'Proje kapsamında bize göre keneleri yiyen ve bu nedenle de adına 'kenesavar' dediğimiz tavukları, Kadışehri ilçemizde kenenin yoğun olarak görüldüğü pilot köyümüze bırakarak, gözlem yapacağız. Burada kene sayısında azalma olup olmadığını kontrol edeceğiz. Ayrıca tavukların kursaklarında kaç tane kene bulunduğuna bakacağız. Bu konuya gözlem yaparak, bilimsel verileri ortaya koyarak açıklık getireceğiz.'
591939
Nvidia GT300 merakla bekleniyor
Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, NVIDIA'nın DirectX 11 destekli modeli hakkında hergün yeni bilgiler geliyor. GT300 adıyla bilinen kartın kod adının Fermi olduğu belirtildi. Fermi adının ilk nükleer reaktörü yapan kişi olan Enrico Fermi'den geldiği söyleniyor. NVIDIA'nın yeni kart için çok iddialı bir kod adı seçtiğini söylemek gerek. GT300 ya da Fermi kod adlı bu yeni kartın tasarımının bittiği ve çok üst düzey yetkililere tanıtıldığı söyleniyor. 2009'un sonlarına doğru piyasada olması beklenen kartın 40 nm'lik GPU'sunun özellikle paralel işlemler üzerinde yoğunlaştığı da söylenenler arasında. NVIDIA'nın GPU'ya sırf bu özellik için özel birimler yerleştirdiği belirtiliyor. En büyük mimari değişiklik NVIDIA'nın GT300 ile G80'den beri yaptığı en büyük mimari değişikliği yaptığı iddia ediliyor. Kartın göze çarpan özelliklerinden biri de GDDR5 belleklere sahip olacak olması. NVIDIA daha önce bu tip belleklere kartlarında yer vermemişti. ATI ise uzun süredir GDDR5'lere yer veriyordu. GT300'ün frekans değerleri hakkında kesin bir bilgi yok fakat bunların HD 5870 ile aynı olacağı da söylenenler arasında. Hem GPU hem de bellek frekansının HD 5870 ile aynı seviyede olması bekleniyor. DirectX 11'in yanı sıra Open GL 3.1'e de destek verecek olan GT300'de ne kadar shader bulunduğu ve iç yapısı henüz tam olarak bilinmediğinden ATI'nin kartına karşılık ne kadar performans göstereceği konusunda tahmin yapmak güç.
592314
DTP'li vekil Ağar'ın davasına katılmak istiyor
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Mehmet Ağar'ın, "" davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu" iddiasıyla yargılandığı davaya katılma talebinde bulundu. Buldan'a, katılma talebine dayanak oluşturan bilgi ve belgelerini sunması için süre veren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, katılma talebine ilişkin kararını bu bilgi ve belgelere göre verecek. Ağar hakkındaki davanın görülmesine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Vareste tutulan Ağar'ın katılmadığı duruşmada avukatları Abdulkadir Toluç ve Abdullah Egeli hazır bulundu. Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, tanık Yaşar Öz'ün talimat ifadesinin Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesi tarafından alınarak, gönderildiğini açıkladı. Öldürülen işadamı Savaş Buldan'ın eşi, Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ile güvenlik güçlerinin İstanbul Çiftehavuzlar'da 1992'de düzenlediği bir operasyon sırasında ölü ele geçirilen, Sebahat Karataş'ın yakını Reşat Karataş'ın avukatları duruşmada katılma talebinde bulundu. Buldan'ın dilekçesi Buldan, katılma talebine ilişkin mahkemeye verdiği dilekçede, "Ağar'ın Emniyet Genel Müdürü olduğu Haziran 1994'te, eşi Savaş Buldan ile arkadaşları Hacı Karay ve Adnan Yıldırım'ın İstanbul'un orta yerinde kaçırıldığını, Bolu-Yığılca'da Melen Çayı kenarında öldürüldüğüne" yer verdi. "Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ile Ağar'ın, kitle iletişim araçları vasıtasıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda 'Kürt iş adamları listesi elimizde. Tümü hakkında gereği yapılacaktır' dediği" öne sürülen dilekçede, "Bu hukuk dışı söylem üzerine Savaş Buldan ve arkadaşlarının, haklarında, yargılamadan geçmiş hiçbir suç yokken, söylemin gereği doğrudan yapılarak, katledildiği" iddia edildi. Bu konuda kamuoyu nezdinde ve medyada somut kanıtların bulunduğu savunulan dilekçede, "Ayrıca, Mehmet Ağar'ın, TBMM Komisyonuna verdiği ifadede, 'Devlet adına bin operasyon yaptım' dediği de kamuoyunun hafızasındadır. Tüm bunlar karşısında maddi ve manevi mağduriyetim tartışmasızdır" ifadesi kullanıldı. Buldan, katılma talebi kabul edildiği takdirde, mahkemeye elindeki bilgi ve belgeleri sunacağını söyledi. Reşat Karataş'ın avukatları da katılma talebine ilişkin dilekçelerini mahkemeye verdiler, ayrıca sözlü olarak taleplerinin gerekçelerini anlattı. Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, "suçtan doğrudan zarar görme şartı gerçekleşmediği" gerekçesiyle katılma taleplerinin reddini istedi. Katılma taleplerinin, Sebahat Karataş ve Savaş Buldan yönünden yürütülen yargılama ve soruşturma dosyaları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Taştan, yargılama konusuyla ilgili elinde bilgi ve belge olup açıklayacağını belirten Pervin Buldan'ın tanık sıfatıyla hareket edebileceğini kaydetti. Ağar'ın avukatları ise katılma taleplerinin reddini istedi. Tekrar söz alan Pervin Buldan, katılma talebiyle ilgili bilgi ve belgeleri süre verilmesi halinde mahkemeye sunacağını bildirdi. Bir süre baş başa değerlendirmede bulunan mahkeme heyeti, Buldan'a bilgi ve belgelerini sunması ve beyanda bulunması için gelecek celseye kadar süre verilmesine, katılma talebinin ise daha sonra değerlendirilmesine karar verdi. Ağar'ın avukatlarına süre verildi Ağar'ın avukatlarına, savunmalarını hazırlamaları ve tanık listesi sunmaları için süre veren mahkeme, daha önce ihbar ve bilgi mahiyetinde mahkemeye dilekçe veren Yılmaz Vural adlı kişinin adının ve adresinin gerçek olup olmadığının araştırılması için yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasını kararlaştırdı. Duruşma, 23 Aralık 2009'a ertelendi. Duruşmayı Hakkari Milletvekili Hamit Geylani de izledi. Buldan'ın açıklaması Buldan, duruşmanın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Ağar'ın mahkemeye mutlaka gelmesi gerektiğini" ifade ederek, "İşlediği cinayetlerin, yaşanan olayların mutlaka açığa çıkması için burada dinlenmesi ve olayları bire bir anlatması gerektiğini düşünüyorum. Bir sonraki celse, onu burada görmek istiyoruz" dedi. Davaya katılma talebinde bulunduğunu hatırlatan Buldan, gazetecilerin, "Elinizde ne gibi deliller var?" sorusu üzerine, sonraki celse elindeki bütün bilgi ve belgeleri mahkemeye sunacağını tekrarladı. Buldan, "Benim de elimde bilgi ve belgeler var. Çünkü Mehmet Ağar, bu konuda hiçbir zaman işlediği cinayetleri inkar etmedi. 'Ben, devlet adına bin operasyon yaptım' dedi. Biz de bu konunun mağduru olduğumuz için elimizdeki bilgi ve belgeleri, dönem söylenenleri, Komisyonuna verilen ifadeleri, mahkemeye sunacağım" diye konuştu. Bir soru üzerine, Buldan, eski Özel Harekat Daire Başkanı, "" davası sanığı İbrahim Şahin'in, Komisyonuna, "Savaş Buldan olayının devlet açısından çok faydalı bir olay olduğunu düşünüyorum" şeklinde ifade verdiğini savunarak, bununla ilgili basında çıkan yazıları mahkemeye duruşma günü sunacağını bildirdi. DAVANIN GEÇMİŞİ Mehmet Ağar'ın, davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak" suçundan yargılanıyor. Danıştay 1. Dairesi, Ağar'ın, "cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek" suçu yönünden lüzum-u muhakemesine, eylemine uyan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "suç işlemek için örgüt kurmak" başlıklı 220. maddesi gereğince yargılanmasına karar vermişti. Danıştay İdari İşler Kurulu da 1. Daire'nin kararını onayarak, dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermişti. Mehmet Ağar "vali" statüsünde olduğu gerekçesiyle dosyası Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nde görüşülmüştü. Ağar'ın, isnat suç tarihinde "Emniyet Genel Müdürü" olduğuna işaret eden daire, "görevsizlik" kararı vererek, dosyayı Ankara Ağır Ceza Mahkemesine iletilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermişti. Dosyanın tevzi edildiği Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise "görevsizlik" kararı vererek, dava dosyasını, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.
591613
Kas güçsüzlüğü ve kas ağrısı yapan hastalıklar
Dr.Eser Alptekin Sağlık OlsunKas güçsüzlüğü ve kas ağrısı yapan hastalıklar Fizik tedavi ve hekimine başvuran hastaların çoğunluğu kas ağrısından ve kas güçsüzlüğünden yakınır. Bir hastada ve güçsüzlük aynı anda bulunabileceği gibi ayrı ayrı da bulunabilir. Bir hastalığın farklı dönemlerinde bunu görmek mümkündür. Yine gözle görülür bir kas güçsüzlüğü veya ağrısı olmadan da hasta bu şikâyetlerle gelebilir. Bu hastaların bazılarında ağrının kaynağı kaslar olabildiği halde diğerlerinde ağrının kaynağı kaslar olmayabilir. Ağrı diğer dokulardan kaynaklanan sorun olarak gözlenebilir. Romatizmal bir hastalığı olan bir çok hasta yorgunluk, kas erimesi, güçsüzlük, ağrı, uyuşma ve duyu kusurlarından bahsedebilir. Bu bulgular sinirlerle ve kaslarla ilgili sorunları da yansıtabilir. Burada yapılması gereken ilk iş ağrının ve kas güçsüzlüğünün hangi dokudan kaynaklandığını tespit etmektir. Bu tespitten sonra da ileri incelemeleri yapmaktır. KAS AĞRILARI Kas ağrısını tarif eden hasta ağırlık, hassasiyet, sertlik, tutukluk, tükenme, yanma, spazm ve olarak da tarifi yapabilir. Kas ağrısı genellikle yeri tam tarif edilemeyen, yüzeysel ve şiddeti az olan ağrıdır. Hastayı uykudan uyandırmaz. kası kullanma ve istirahatte kendini gösterebilir. Kas ağrıları daha çok enfeksiyonlarda ve süresi uzun tutulan egzersizlerde görülebilir. KRAMPLAR Kramp ise ani, kısa, güçlü ve keskin bir ağrıdır. Genel olarak kramplar baldırda görülür. Bazen de ayak parmaklarında. Bunlar hasta diabetik ise şekerin düşüp çıktığını ayrıca kanda bazı minerallerin eksikliğini ya da uçlarda görülen bir damar tıkanma hastalığının belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Kramplar karın veya kollarda oluşup da egzersiz sonrasına rastlıyorsa daha ileri incelemeler yapmayı gerektirir. İleri derecede su kayıpları buna bağlı olarak elektrolit dengelerinin bozulması da kramp nedenidir. Diyaliz hastalarında üremide de kramplar oluşabilir. SPAZMLAR Spazmların en tipik örneği, bel fıtıklarında bel kaslarında görülen spazmlardır. Hastalar ağrının yerini göstermekte zorlanabilirler. Dolayısıyla diğer dokulardan kaynaklanan ağrıları da tespit edemeyebilirler. Örneğin, kalça ağrısı uyluk kemiği kaslarına yayılabilir. Eklem ve eklem kapsülünden kaynaklanan ağrılar kas ağrısına göre daha belirgindir. Eklem hareketiyle ağrılar artabilir. Eklem kapsülündeki ağrılar ise eklem belli bir pozisyondayken artabilir. Mesela hasta omuz hareketinde bir noktaya geldiği zaman ağrının arttığını söyler. Bu da bize sorunun eklem kapsülünde olduğunu düşündürür. KEMİK AĞRILARI Kemik ağrıları genel olarak daha derinde hissedilir ve rahatsız edicidir. Ayrıca kemik ağrıları daha ziyade geceleri olur. Etrafındaki kasların kasılmasından etkilenmezken kas ağrısı kasların kasılmasıyla artar. Uçlardaki sinirlerde olan sorunlarda sırttaki sinir kökü basılarında ortaya çıkar. Ağrı genellikle istirahatte de olur ve yanıcıdır. İlave olarak uyuşma ve karıncalanma gibi nörolojik belirtiler de görülebilir. KAS GÜÇSÜZLÜKLERİ Kas güçsüzlüğü, beklenen kas kuvvetine ulaşmadaki başarısızlıktır. Bacaklarında kas güçsüzlüğü olanlar sandalyeden kalkmakta ve merdiven çıkmakta zorlanabilirler. Kollarda güçsüzlüğü olanlar da elbiselerini giyip çıkarmada, saçlarını tarama ve yıkamada sorunlar yaşayabilirler. Kollarda kavrama kuvvetindeki zayıflık, bacaklarda ise engebeli yüzeylerde yürürken takılma şeklinde kendini gösterebilir. Gerçek kas güçsüzlüğü olan hastalar bu durumu ağırlık, tutukluk, yorgunluk, halsizlik, el ve ayakların tutmaması, yürürken dengesizlik, merdiven inip çıkmada zorluk olarak tarif edebilirler. Ayrıca bu hastalar akciğer ve kronik ve hareketsizlik nedeniyle oluşan kuvvet kayıpları sonucunda da hekime müracat edebilirler. Burada hastanın hikâyesi çok önem kazanır. İleri tetkikler için de bize fikir verir. “Ne şekilde başladı ve ne şekilde ilerliyor?” sorusu çok önemlidir. Ani bir kas güçsüzlüğü başlamışsa kandaki potasyum, magnezyum ve fosfor gibi elektrolitlerin kan düzeyindeki değişiklikleri, yani elektrolit dengesinin bozulmasına bakılmalıdır. Merkezi sinir sistemindeki ani oluşan sorunları da göz ardı etmemek gerekir. Pek çok kişide egzersiz sonrası veya travma sonrası kas ağrıları olabilir. Bunun için travma muhakkak sorulmalıdır. Özelikle spor yapanlarda küçük kas zorlanmalarından kas yırtığına kadar uzanabilen bir süreç vardır. Egzersiz boyunca veya hemen bitince olan ağrı için verilebilecek iki örnek ayak damarlarındaki sorun veya kalp damarlarındaki spazm olarak düşünülür. Gecikmiş kas yorgunluğu ise bu durumda egzersizden saatlerce sonra hissedilir ve günlerce kalabilir. Kas kramplarında ise terleme ile oluşan elektrolit dengesizliği sonrasında oluşan kramplardır. KAYNAK: KAS AĞRISI VE KAS GÜÇSÜZLÜĞÜ YAPAN HASTALIKLAR FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON
591447
Yorgo gün sayıyor
Yorgo gün sayıyorTaki Berberakis Papandreu’nun tek başına iktidara gelmesi mümkün görünmüyor. Karamanlis, “Doğruyu söylüyoruz ki önümüzdeki yıl zorlu geçecek” diyor.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’da pazar günü yapılacak seçimi PASOK ile kazanması beklenen Papandreu, pot kırmaktan çekindiği için canlı yayına çıkmıyor. Karamanlis, ‘Maaşlara yok’ diye kampanya yapıyor ’da pazar günü yapılacak erken genel seçimleri kazanacağına kesin gözüyle bakılan sol kanattaki PASOK’un lideri Yorgo Papandreu “siyasi riske girmeme amacıyla” etkinliklerini en azına indirdi. Papandreu, sağcı rakibi Yeni Demokrasi Partisi (YDP) Genel Başkanı ve Başbakan ’in “’de yeniden tartışalım” önerisini reddederek tüm parti liderlerinin aksine televizyonda canlı yayımlanan hiçbir programa katılmama, demeç vermeme kararı aldı. Papandreu, sadece meydanlardan halka seslenecek. Papandreu’nun kurmaylarının zafere gidişi engelleyecek bir “son dakika gafından” korktuğu yorumları yapılıyor. Kamikaze Kostas Rakibini “kaçak güreşmek” ve “halka doğruyu söylemeyerek, popülizm yapmakla” suçlayan Karamanlis’in uyguladığı, “Bize oy verin, önümüzdeki iki yıl acı çekelim, kemer sıkalım” şeklindeki benzeri görülmemiş seçim kampanyasının sonuçları da merakla bekleniyor. Ülkenin kötü ekonomik durumu nedeniyle kararı almak zorunda kalan Başbakan, kampanyasını, “Biz doğruyu söylüyoruz, durum çok kötü. İki zorlu yıl geliyor. Maaşlara yok, harcamalarda büyük kesinti yapacağız” söylemiyle yürütüyor. Yunan medyası ve siyasi gözlemciler, “Kostas bir kamikaze, komandosu gibi”, “Halkı toplu intihara davet ediyor” şeklinde yorumlar yapıyor. PASOK puan önde Yunanistan’da birinci gelen partinin tek başına iktidar olabilmesi için, 300 sandalyelik parlamentoda 151 milletvekiline sahip olması gerekiyor. Seçimden 15 gün önce başlayan kamuoyu araştırması yayın yasağından önce gelen son veriler PASOK’u YDP’nin yüzde 5-7 önünde gösteriyordu. Son günlerde bu oranlarda çok önemli bir değişiklik olması beklenmiyor. Seçimde PASOK’un yüzde 40-42 civarında oy alacağı hesaplanıyor. PASOK ve YDP’nin dışında Yunan Komünist Partisi (KKE) ve aşırı sağcı Halk Birliği’nin (LAOS) seçim barajı yüzde 3’ün üstünde oy alarak parlamentoya gireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Sol İttifak ile -Yeşiller’in de yüzde barajı aşması ve parlamentoya toplam partinin girmesi durumunda PASOK’un 151 sandalye kazanması imkânsız görülüyor. Karamanlis’in PASOK ile bir “ulusal birlik hükümeti” oluşturulması olasılığına karşı kapıyı aralık bıraktığı değerlendirmesi yapılan haberlerde, Yorgo Papandreu’nun da YDP ile bir koalisyona soğuk bakmayacağının sinyallerini verdiğine dikkat çekiliyor. 14 Türk aday var Ülkede 2000 yılı öncesi yapılan seçimlerin en önemli konusu olan ile ilişkiler iktidara oynayan her iki partinin de Türkiye’nin (AB) sürecini desteklemeye devam edeceklerini açıklamaları nedeniyle kampanyalarda büyük tartışma konusu haline gelmemişti. Diğer yandan 2007 seçimlerinde olduğu gibi parlamentoya milletvekili göndermesi beklenen Batı Türk azınlığından 14 aday seçimlere katılıyor.
591771
Moskova'da bahar olsun
Kartal'ın CSKA Moskova ile yapacağı karşılaşmada gözler golcülerin üzerinde olacak. Kartal'ın bir türlü ayağa kalkamamasında en büyük etken olan gol sıkıntısı sonrası forvetler Nobre, Bobo, Holosko ve Nihat'a büyük iş düşecek. Bu dört futbolcu da CSKA Moskova mücadelesi için Rusya'ya götürüldü. Teknik Direktör Mustafa Denizli'nin İnönü'de 1-0 kaybedilen Manchester United maçında kadroya dahil etmediği Brezilyalı Bobo da Rusya kafilesinde yer aldı. Bobo, Manchester United maçı öncesi kadrodan çıkarılmış ve Denizli'nin bu yöndeki kararı eleştirilmişti. Siyah-Beyazlıların rakibi CSKA ise grubundaki ilk maçında Almanya'nın Wolfsburg takımına 3-1 mağlup olmuştu. İki takımın da ilk haftayı puansız geçmesinin ardından Beşiktaş, bugün sahadan galibiyetle ayrılması durumunda ilk puanını alacak. Son günlerde yağmurlu havanın etkisinde olan Moskova'da ise soğuk ve parçalı bulutlu hava bekleniyor. Turkcell Süper Lig'de bu haftayı boş geçen Beşiktaş ile CSKA Moskova arasındaki mücadele, Luzhniki Stadı'nda TSİ 19.30'da yapılacak. Kritik 90 dakikada İspanyol Manuel Enrique Mejuto Gonzalez düdük çalacak. Rus basınına göre Beşiktaş kaybederse Denizli istifa edecek Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, Luzhniki Stadyumu'nda incelemelerde bulundu. Futbolcularına kısa bir antrenman yaptıran Denizli, Rus basınına ilginç açıklamalar yaptı. Zafere ihtiyaçlarının olduğunu belirten Denizli, "Kimsenin burada bize üç puan armağan etmeye hazırlanmadığını gayet iyi anlıyoruz. Gruptan çıkabilmemiz için önümüze hedef koyduk." şeklinde konuştu. 'Siyah çizgide olduğumuzu söyleyebilirim.' diyen Denizli'nin, "Şampiyonlar Ligi'nde bir maçı daha kaybedersek, ben istifa etmek zorunda kalacağım. CSKA'yı mağlup etmemiz çıkışa geçmemizi sağlayacak." dediği iddia edildi. 'İki maçla kariyerim tartışmaya açılamaz' Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, CSKA Moskova maçının kariyeriyle ilgili çok fazla önem taşımadığını söyledi. Tecrübeli teknik adam, "Kariyerimi iki maçla kazanmış değilim. Türk futboluna damga vurmuş bir isimim. Beşiktaş'taki görevimi, geldiğim günden beri aynı hırs ve ciddiyetle devam ettiriyorum. Önemli olan bu." şeklinde konuştu. Futbolcularının ve bütün camianın kendilerini psikolojik olarak iyiye götürecek bir sonuca ihtiyacı olduğunu dile getiren tecrübeli çalıştırıcı, "Galibiyete ihtiyacımız var, bunu alacak gücümüz de." dedi. Nihat Kahveci, Ramos'u korkutuyor Şampiyonlar Ligi Grubu'ndaki ikinci maçında bugün Beşiktaş'la karşılaşacak CSKA Moskova'da Teknik Direktör Juande Ramos, maçtan zaferle çıkmak için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. Nihat Kahveci'ye özel bir paragraf açan Ramos, milli futbolcunun çok tehlikeli ve ciddi oyuncu olduğunu itiraf etti. İspanyol teknik direktör, "Nihat'ın önceki maçta sakatlandığını duyduk. Nihat'ı İspanya'dan biliyorum." dedi. Ramos, Beşiktaş'ın son maçlarda iyi oynamadığına şahit olduklarını ifade etti. Ferrari'den Arda Turan'a büyük övgü Beşiktaş'ın İtalyan futbolcusu Matteo Ferrari, takım olarak sıkıntılarının gol atamamak olduğunu söyledi. Şampiyonluk ve başarılı olmak istediklerini belirten Ferrari, "Hem Şampiyonlar Ligi hem de Süper Lig çok önemli. Sadece G.Saray maçında kötü oynadık. Bazı maçları 0-0 bitirdik. Bu demektir ki bizim sorunumuz defansta değil. Gol atamıyoruz." dedi. Arda Turan'ı çok beğendiğini dile getiren Ferrari, İnönü'deki atmosfer ve taraftar için, "Taraftarımız 90 dakika destek veriyor. Onları mutlu etmek zorundayız.'' ifadesini kullandı.
591630
Ortak ATM dönemi bu gece başlıyor
Ortak ATM'e geçiş ile daha önceki sistemler olan Altın Nokta ve Ortak Nokta'lar tarihe karışıyor, tüm ATM'ler ortak oluyor. Tüm ATM'leri kapsayan uygulama ile banka kartı kullanıcıları, bankalarına ait ATM arama derdinden kurtuluyor. Ekim 2009 tarihinden itibaren uygulamaya geçecek olan yeni sistem ile banka kartı sahipleri, tüm bankaların ATM'lerinden para çekebilecek ve bakiye sorgulama yapabilecek. Yine BKM tarafından uygulamaya sokulacak hizmet ile kullanıcılar, kendilerine en yakın ATM'ye cep telefonları ya da internet üzerinden ulaşabilecekler. Teknolojik anlamda bir devrim niteliğinde olan Ortak ATM uygulaması ile banka kartı kullanıcıları zamandan tasarruf sağlarken, ülke ekonomisine de katkı sağlanması hedefleniyor.
592371
13:04 Çanakkale'ye şehitlik ziyaretine geldi, otel odasında öldü
'ye şehitlik ziyaretine geldi, otel odasında öldü 'dan şehitlikleri gezmek için 'ye gelen 44 yaşındaki Nuran Şaşmaz, kaldığı otel odasında kalp krizinden yaşamını yitirdi. Muğla'dan 40 kişilik bir grup, önceki gün tarihi ve turistik yerleri gezmek için Çanakkale'ye geldi. İlk gün Bozcaada'yı gezen grup, ertesi günde Tarihi Milli Parkındaki savaş alanlarını görmek için Çanakkale'ye dönerek geceyi Ece Otel'de geçirdi. Bu sabah Sema Demirci, geziye Muğla'nın İlçesi'nden katılan ve aynı odada kaldığı evli ve iki çocuk annesi Nuran Şaşmaz'ı kahvaltıya uyandırmak istedi. Ancak, Şaşmaz'ın tüm çabalarına rağmen tepki vermemesi üzerine paniğe kapılan Demirci, çığlık çığlığa bağırmaya başladı. Demirci'nin çığlığı üzerine odaya koşan otel müdürü durumu resepsiyona bildirip, ambulans çağırmalarını istedi. Kısa sürede olay yerine gelen 112 Acil Servisi ekipleri Şaşmaz'ın kalp krizinden öldüğünü belirledi. Polisin incelemesinin ardından Şaşmaz'ın cesedi, Çanakkale Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırıldı. Polis ve otel görevlilerinin haber vermesi üzerine Şaşmaz'ın yakınlarının cenazeyi almak için Dalaman'dan yola çıktıkları öğrenildi.
592070
11:22 Yolcu dolu metrobüste kalp krizinden öldü
Yolcu dolu metrobüste kalp krizinden öldüSüleyman KAYA/İSTANBUL, (DHA) AVCILAR-Mecidiyeköy arası seferi yapan içi tıkabasa yolcu dolu metrobüste kalp krizi geçiren 57 yaşındaki Şerif Seyrek, gelen sağlık ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Şerif Seyrek’in cesedi yaklaşık saat boyunca metrobüste savcının gelmesi için bekletildi. İşçi emeklisi Şerif Seyrek dün saat 21.00 sıralarında oğlu Engin Seyrek ile birlikte Avcılar’dan evlerine gitmek için metrobüse bindi. Duraklardan aldığı yolcularla metrobüs tıka-basa doldu. Metrobüs Yenibosna’ya geldiğinde, Şerif Seyrek nefes almakta güçlük çekince yere yığıldı. Kalp krizi geçiren Şerif Seyrek’e ilk müdahale metrobüste bulunan oğlu Engin Seyrek ve yolcular tarafından yaptı. Metrobüs şoförünün olayı fark etmesiyle metrobüs durduruldu ve olay yerine ambulans çağrıldı. Yolcular arkadan gelen diğer metrobüse bindirildi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yapmış olduğu kalp masajı ve rağmen Şerif Seyrek kurtarılamadı. Şerif Seyrek’in cesedi yaklaşık saat boyunca savcının inceleme yapması için metrobüste bekletildi. Gözleri önünde babası ölen Engin Seyrek ”Şoför babam kalp krizi geçirdiği sırada tüm bağrışmalarımıza rağmen metrobüs durmadı. Babama zamanında müdahale edebilirdik. Zaten metrobüs ağzına kadar doluydu. Hava bile alamıyorduk. Babam havasızlık nedeniyle kalp krizi geçirdi.3 saat savcının gelmesi beklendi" dedi. Olay yerine yaklaşık saat sonra gelen savcının yaptığı incelemenin ardından Şerif Seyrek in cesedi Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı.
592211
Kurtlar Vadisi Pusu'nun bilgisayar oyununa yoğun ilgi
Kurtlar Vadisi Pusu'nun oyununa yoğun ilgi Bir televizyon kanalında yeni bölümleri yayımlanmaya başlanan "Kurtlar Vadisi Pusu" dizisinin, bir internet sitesince hazırlanan oyunu, ilgi görüyor. Ulusal bir kanalda her hafta perşembe günleri gösterime giren ve konusu ve işleniş biçimi açısından ’nin gündeminden düşmeyen "Kurtlar Vadisi Pusu" dizisinin bilgisayar oyunu da ilgi çekiyor. Bir internet sitesinin "en çok oynananı" haline gelen bu oyun, savaş oyunları sıralamasında birinci sırada yer alıyor. Bugün itibariyle milyonu aşkın kişinin oynadığı oyunun rağbet görmeye devam etmesi halinde ikinci bölümü de hazırlanacak. İnternet sitesinin Yöneticisi Semih Kırgel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekip olarak, sitelerinde Türkiye’deki güncel ve tutulan konularla ilgili oyunları yayınlamayı amaçladıklarını bildirdi. Hem güncel olması hem de binlerce hayranı bulunması dolayısıyla Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin oyununu yapmaya karar verdiklerini belirten Kırgel, "Bu kadar hayranı olan bir dizinin internette oyununun olup olmadığını araştırdık ve olmadığını gördük. Bunun üzerine oyunun bize dönüşünün yüksek olacağını düşünerek bunu yapmaya karar verdik" diye konuştu. -OYUNCU, POLAT ALEMDAR KARAKTERİNE BÜRÜNÜYOR- Kırgel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kısa bir süre önce sitemizde yayınladığımız oyun, vatandaşlarımız tarafından en çok oynanan oyun haline geldi. Oyunumuz kendi sitemizde kısa sürede ’Top 10’ listesinde ikinci, Savaş Oyunları kategorisinde ise birinci oldu." İlk bölümde dizi karakterleri, Polat Alemdar, Güllü Erhan, Abdülhey ve Memati Baş’ın rol aldığını vurgulayan Kırgel, "Oyun, Polat Alemdar’ın ofisine yapılan ani bir baskınla başlıyor. Baskın sonucunda Güllü Erhan kaçırılıyor. Oyuncu olarak vatandaşlar Polat Alemdar karakterinde rol alıyor ve baskın yapanlarla zorlu bir içine giriyor. Hatta oyunun bir sahnesinde vatandaşlarımız Memati Baş rolünde de oynayarak Polat Alemdar’ı baskıncılara karşı koruyor." Kırgel, "Oyunun rağbet görmeye devam etmesi halinde ikincisi hazırlayacağız. İkinci bölümde de Güllü Erhan’ın kurtarılması konusu ele alınacak. Güllü Erhan’ı, İskender Büyük mü yoksa Cevat Akarsu mu kaçırdı? bunu hep birlikte göreceğiz" dedi. Oyunun, konusu ve kurgusuyla orijinal diziyi birebir yansıttığını, Kurtlar Vadisi Pusu oyununda da dizideki gibi ’7 Yaş ve Üzeri İçin’ uyarısının bulunduğunu belirten Kırgel, şunları söyledi: "Flash oyunlarda genelde en büyük zamanı grafikerlerin çizimleri almaktadır. Kurtlar Vadisi Pusu oyunundaki karakterleri vektörel olarak çizmek, asıllarına uygun bir görüntü çıkarmak bizi oldukça zorladı. Özellikle Polat Alemdar karakterini çizerken çok zorlandık. Karakterin yanında oyunun konusunun geçtiği Polat Alemdar’ın ofisini çizmek de zamanımızı aldı. Çünkü ofisteki detaylara önem verdik." Kırgel, oyunun ana bölümden ve toplam kısımdan oluştuğunu sözlerine ekledi. İnternet sitesindeki verilere göre oyunu, bugüne kadar milyonu aşkın kişinin oynadığı görülüyor.
591238
Stat yapılırsa ismi aynı kalmalı!
Stat yapılırsa ismi aynı kalmalı! Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti'ni (GGC) ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Doğan, bir soru üzerine, stadın yerinin değişmesi durumunda adının değişmemesi gerektiğini ifade ederek, ''Bu stat başka bir yere gidecekse, adı 'Kamil Ocak' olarak kalmalıdır'' dedi. Bu kentin insanlarının stat kent merkezindeyken dahi maçlara ilgisinin az olduğunu dile getiren Doğan, şöyle konuştu: ''Sen bu stadı Oğuzeli ilçesine götürdüğün zaman Sazgın Köyü'ndeki insanlar maça gider. Bu nedenle Sazgın köylülerinin maça geleceği bir stada gerek yok. Geleceği planlamak istiyorsanız şimdiden kenti planlayın, stadı planlayın, ama kaldırmayın. Seyirci açısından iyi değerlendirilmesi gerekir, kent merkezinde iyi bir stadın yapılmasına mani bir şey yoktur.'' Gaziantepspor Kulübü Başkanı İbrahim Kızıl'ın, iyi bir tüccar olduğunu savunan Doğan, kendisinin futbolcuların satış işine karşı olmadığını dile getirerek, şunları söyledi: ''Kulübü öğrenmek başka, ticaret başka. Zaten kendisi iyi bir tüccardır. Bizim ekibimiz vardı, aklımız vardı, araştırmamız vardı. Ben futbolcuların satış işine karşı değilim. Futbolcu satılabilir, ama bunu zora sokmayacak hale getirebilirsiniz. Ben Ayhan'ı milyon dolara aldım milyon dolara sattım. Futbolcu satılır, ama takımın ahengini bozmayacak şekilde kamuoyunun önünde tutabilmektir. Başarmışsa da çok iyi yapmıştır. Yıldırım Demirören Başkana bir karşılaşmada bağırıyorlardı, 'Gaziantepspor'a başkan ol' diyorlardı. Yani bu ne demektir, Gaziantepspor, Beşiktaş'ın alt yapısı gibi, ama çok pahalı bir altyapı olmuş demektir. Benim anladığım rakamlar doğrudur ki, inşallah öyledir, zaman Gaziantepspor'un bir tek kuruş borcu olmaması gerekir, yoktur inşallah.'' Doğan, kentin zenginlerinin de kulübe destek vermesi gerektiğini kaydetti.
591595
İnancın zaferi
Ragıp Tekin Kritikİnancın zaferi Wroclaw’da kaybedilen maçından sonra, ümitlerimizi grubu için Katowice’ye taşımıştık. Karşımıza Dünya devlerinden ve grubunda hiç yenilgi almadan birinci olan geldi. 2006 Dünya üçüncüsü, 2007 Şampiyonası’nın ikincisi, son olarak ta 2009 şampiyonu olarak, karşısında bir türlü şansımızın tutmadığı Sırpları bu kez elimizden kaçırmadık. ’da forma giyen Djersilo, Krsmanovic, ’ta Majstrovıc, ’ta ise Nikolic gibi yıldızları bile, Filenin Sultanları karşısında çaresiz kaldılar. 12 bin kişilik Spodek Salonu’nda Tarkan’ın parçaları ile coştuk. Bu Filenin Sultanları’nın bugüne kadar elde ettiği en büyük zaferlerden biridir. Çünkü; biz onlara başından beri inanmıştık. Bu inancımızı da hiç bir zaman yitirmedik. Bayanlarımız ortaya koydukları oyunla zaten herkesi de inandırmıştı. Stresi çok yüksek bu maçı kazanmakla, inandığımız bu yolda bir başarıya daha imza atmış olduk. Maça gelecek olursak; oyun genelinde istediğimiz ve düşündüğümüz oyunu sergiledik. Bu da bizi galibiyete taşıdı. Bayanlarımız ilk setten sonra kendilerini baskı altına alan stresi üzerlerinden atınca, önümüz açıldı. Pasör Naz bu kez Neslihan’ı köşelerden ve arka orta hücumlarında iyi kullandı. Eda ortadan yaptığı etkili smaçlar ile sayı üreterek galibiyetin baş mimarlarından oldu. Çok etkili servisler atarak rakibin oyun düzenini bozarak ağırlığımızı iyice hissettirdik. Rakibin silahı Vakıfbank’ta forma giyen Jelana Nikolıc’i aktif blokta tutunca, Sırbistan’ın hücum gücünü sıfırladık. Bayanlarımız mücadele etti, savaştı ve zor olan sonucu lehine çevirmeyi bildi. Bundan sonra artık grupta kalan iki maçımızı da kazanarak, zafer yolunu açmış olacağız. Haydi Filenin Sultanları inancınızı devam ettirin. Zafer yoluna çıkıyoruz.
592509
İrlanda'da Lizbon Anlaşması referandumu
Yeni Anayasası olarak tanımlanan Lizbon Anlaşması'nın onaylanması için halkoyuna başvuran İrlanda'nın kuzey batısındaki bazı adalarda oy verme işlemi başladı. Referandumun yapılacağı Ekim'de olası hava koşullarının, sandıkların sayım yapılacak merkezlere ulaştırılmasında sorun yaratabileceği dikkate alınarak, Güney Batı Donegal seçim bölgesine bağlı Arranmore, Tory, Gola, Inishboffin ve Inishfree adalarında oylama bugün yapılıyor. İrlanda'nın Mayo ve Batı Galway bölgelerine bağlı adalardaki seçmenlerinse oylarını yarın kullanacağı belirtiliyor.
591699
24. mağazasını Kayseri'de açtı
24. mağazasını Kayseri'de açtı KAYSERİ (A.A) Ev geliştirme perakendeciliği sektöründe faaliyet gösteren Koçtaş, 24. şubesini Kayseri'de hizmete açtı. Germir Mahallesi Sivas Caddesi'ndeki mağazanın açılış törenine Kayseri Vali Yardımcısı Fahri Oluk, Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Koç Holding Turizm, Gıda ve Perakende Grubu Başkanı Ömer Bozer, Koçtaş Genel Müdürü Alp Önder Özpamukçu, bazı oda başkanları, siyasi parti il başkanları ve iş adamları katıldı. Koç Holding Turizm, Gıda ve Perakende Grubu Başkanı Ömer Bozer, açılışta yaptığı konuşmada, küresel kriz dalgasının etkisiyle ekonomik durgunluk sürecini Türkiye'nin de hissettiğini anımsatarak, Koçtaş'ın buna rağmen eylül ayı itibariyle 2009 yılında yüzde 15 oranında büyüdüğünü söyledi. Bu yılın sonunda 140 bin metrekare toplam satış alanına ulaşacaklarını ifade eden Bozer, '2009 yılı sonunda büyüme oranımız yüzde 20'leri bulacak. Kriz demeden, büyümek gerekir' dedi.
592291
Türkiye’nin kırılgan olduğu bazı alanlar var
’nin kırılgan olduğu bazı alanlar var Para ve Piyasaları Bölümü Başkanı ve Danışmanı Jose Vinals, ’nin, diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha kırılgan olduğu bazı alanlar olduğunu söyledi. IMF- yıllık toplantıları çerçevesinde ’da düzenlenen hazırlık toplantılarında bugün, “Küresel Finansal İstikrar Raporu” açıklandı. Raporun açıklandığı basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Vinals, Türkiye’deki finans sektörüne ilişkin olarak, Türkiye’nin durumununun, mali ve finans sisteminin, diğer gelişmekte olan ülkelerle arşılaştırıldığında, daha kırılgan olduğu bazı alanların bulunduğunu, bunun da özellikle kurumsal sektörün refinansman alanı (şirketlerin borçlanmaları) olduğunu dile getirdi. Vinals, şunları söyledi: “Mali kriz biteli çok olmadı ancak, Türkiye’de de alınan gerekli tedibrler sayesinde mali sistem güçlendi. Özellikle bankacılık sisteminde oldukça güçlü bir fonlama var. Yurt dışından alınan kredilere daha az ihtiyaç duyuluyor. Toksik ürünlere hiçbir şekilde girilmemiş. ve kurumsal karlılıklar iyi. Bütün bunlar, ’nın kriz sırasında aldığı tedbirlerin başarılı olduğunu gösteriyor. ciddi şekilde düşürüldü. Hem hem döviz likiditesi artırılarak mali sistem güçlendirildi.”
592614
Cüneyt Zapsu'nun Cem Uzan'la Libananco pazarlığı iddiası
Cüneyt Zapsu'nun Cem Uzan'la Libananco pazarlığı iddiasıANKA AKP eski MKYK üyesi Cüneyd Zapsu ile Cem Uzan’ın Güney Kıbrıs menşeli Libananco firmasının Çukurova elektrik konusunda uluslararası tahkim mahkemesine açtığı dava konusunda pazarlık yaptığı iddia edildi. Söz konusu iddiayı "medyafaresi" adlı haber internet sitesi ortaya attı. Medyafaresi’nin iddiasına göre, geçtiğimiz günlerde Kanlıca’da çok özel bir yalıda iş dünyasının seçkin isimleri ile TÜSİAD üyelerinin de bulunduğu işadamları özel bir yemekte buluştu. Yemeğe ilerleyen saatlerde MEY İçki’yi satın alan Texas Pacific Şirketi’nin Türkiye kıdemli danışmanı, eski AKP’li Cüneyd Zapsu da katıldı. Zapsu yemeğin ilerleyen saatlerinde Cem Uzan ile yalının bahçesinde uzun bir süre baş başa görüştü. Medyafaresi’nin iddiasına göre, Zapsu-Uzan görüşmesinin konusu ise Libananco davası idi. Haber sitesi bu buluşmayı okurlarına aynen şu cümlelerle duyurdu: "Türkiye’nin 20 milyar dolar kaybetme riski karşısında Cüneyd Zapsu, Cem Uzan’a Libananco davası için milyar dolar ödemeyi teklif etmiş. Cem Uzan ise, yapılan teklifi kabul etmemiş. Uzan eski dostu olan Zapsu’nun tüm ısrarlarına rağmen bir rakam telafuz etmemiş. "Teklif ettiğiniz rakamı yükseltin, tekrar görüşelim" demiş. Uzan ve Zapsu’nun önümüzdeki günlerde yeniden bir araya geleceği ve Libananco davasının Kasım ayı duruşması öncesinde bir anlaşma ihtimalinin Türkiye tarafından özellikle istendiği kulislerde konuşuluyor." Bu arada Cem Uzan, Cüneyd Zapsu ile yaptığı söz konusu görüşmeyi doğruladı. Ancak içeriği hakkında bilgi vermedi. -LİBANANCO DAVASI SÜRECİ- Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’nun İmar Bankası’na ve Uzan Grubu’na el koymasının, Uzanlar’ın Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya yönelik attığı ilk adımlardan biri Dünya Bankası bünyesindeki "Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıkları Çözüm Merkezi"nde (ICSID)tahkim davası açmak oldu. Uzanlar, Libananco tahkim davasıyla Çukurova Elektrik ile Kepez Elektrik’e "haksız el konulduğu" gerekçesiyle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı aleyhindeki 10.1 milyar dolarlık dava başvurusunda bulunmuştu. Libananco Tahkim davası son dönemde kamuoyunun gündemine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve avukatının hatalarıyla gündeme geldi. İddialar arasında yapılan hatalar nedeniyle davanın ciddi şekilde zarar gördüğü ve Türkiye’nin faiziyle birlikte 15 milyar dolara yakın bir tazminatı ödemek zorunda kalabileceği ifadeleri yer aldı. Enerji Bakanı Taner Yıldız, Libananco davasıyla ilgili yaptığı son açıklamada hukuki sürecin devam ettiğini belirterek, "Hakem heyeti ve hukuki sürece inancımız tamdır" açıklaması yapmıştı.
593093
Emekli Albay'a evinde infaz
Emekli Albay'a evinde infaz Bursa'daki evinde boğazından tek kurşunla öldürülmüş halde bulunan emekli Piyade Albay Aytekin İçmez (64) ile ilgili soruşturma sürüyor. Terör örgütü Maoist Komünist Parti- Halk Kurtuluş Ordusu (MKP-HKO)'nun, bir internet sitesinde yapılan açıklamayla cinayeti üstlendiği ileri sürüldü. Eşi İsmet İçmez(60)'in, kahvaltıdan sonra babası emekli Albay Mehmet Kırmızıoğlu'nu ziyarete gittiği, öğleden sonra Merkez Yıldırım ilçesine bağlı Namazgah Mahallesi Meydan Sokak'taki apartman dairesine döndüğünde, evininin salonunda eşi Aytekin İçmez'in cesediyle karşılaştığını söylediği öğrenildi. Aytekin İçmez'in cesedi, savcının talimatıyla otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu Morgu'na götürüldü. Bursa Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ekipleri evde kapsamlı bir araştırma yaptı. Ekipler, delil sayılabilecek her türlü malzemeyi paketlere koyarak beraberinde götürdü. Öte yandan cinayeti terör örgütü MKP- HKO'nun üstlendiği belirtildi. Bir internet sitesinde yer alan MKP- HKO'nun açıklamasında, "1981 yılında Tunceli Ovacık- Hozat sınır bölgesinde yer alan Hülükuşağı Köyü'ne bağlı Kale Deresi'nde (Deru Garedesi) yoldaşımız Behzat Firik'i yakarak katleden, bölgede 'Kulaksız Yüzbaşı' olarak bilinen Yüzbaşı Aytekin İçmez, HKO milisleri tarafından 'ölüm cezasıyla' cezalandırılmıştır." denildi. Emekli Albay Aytekin İçmez'in Eğirdir Dağ Komando Okulu Komutanlığı'nda görevliyken Ankara'ya tayininin çıkması üzerine 1996 yılında emekli olduktan sonra Bursa'ya yerleşmişti. Aytekin İçmez'in kayınpederi emekli Albay Mehmet Kırmızıoğlu'nun damadının uzun süreden beri ölüm tehditleri aldığını belirttiği vurgulandı. İçmez'in cenazesi Hamitler Mezarlığı'nda toprağa verildi.
592873
Batman'da şüpheli paket
Batman'da şüpheli paket BATMAN (CİHAN) Batman'da bir otomobilin altına bırakılan şüpheli paket polisi alarma geçirdi. Diyarbakır Caddesi Turgut Özal Bulvarı Medical Park Hastanesi yanında ana caddede park halindeki otomobilin altındaki paket, çevre sakinlerini harekete geçirdi. Paketin sahibinin çıkmaması üzerine polisi arayan çevre sakinleri, pakette bomba olma ihtimaline karşı işyerlerini boşalttı. Olay yerine gelen polis ekipleri, çevrede geniş güvenlik önlemi aldı. Daha sonra bomba imha ekipleri, otomobilin altındaki paketi çıkarttı. Paket boş çıktı.
591512
Barça evinde güldü 2-0
evinde güldü 2-0 güncellenme zamanı Barcelona, aldığı bu galibiyetle rakibi Dinamo Kiev’in tüm kulvarlardaki 15 maçlık yenilmezlik serisini de sona erdirmiş oldu.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’nin son şampiyonu olan ve ’da oynadığı maçı da kazanan Nou Camp’ta konuk ettiği Dinamo ’e acımadı: 2-0 Oyunun başlarında her iki tarafta rakip kalede pozisyonlar üretirken, Dinamo daha çok pozisyon buldu. Bunların en ciddisi 20. dakikada gerçekleşirken Khacheridi’nin vuruşunu kalecisi Valdes, kornere çeldi. Köşe vuruşundan gelen topu önce Milevskiy, sonra Vukojevic ağlarına gönderemezken; Alves topu çizgiden çıkardı. Rakibin baskısından bunalan ’nın öğrencileri 26. dakika, ’nin golüyle 1-0 öne geçerek biraz olsun rahatladı. İbrahimovic ve Messi ile Dinamo Kiev kalesine gelen Barça skorbordu değiştirmeyince, ilk yarı bu skorla kapandı. İkinci yarıda da Dinamo Kiev’in direncini kıramayan ve oyunu kopartamayan Barça, ancak oyuna sonradan giren giren Pedro’nun 76. dakikadaki golüyle rahatlayabildi. ekibi, puanı cebine koyarken; Grubu’nun da zirvesine yerleşti. İlk yarıda görev yapan Iniesta’nın, ile oynanan geçen sezonki finalinden sonra ilk kez yeşil sahalara geri dönmesi gecenin önemli notlarından biri oldu. Inter, ’da dondu Şampiyonlar Ligi’nde evindeki Barcelona beraberliği ile başlayan Inter, Rusya deplasmanında da istediğini bulamadı: 1-1. 11. dakika Alejandro Dominguez, ev sahibi ekibi 1-0 öne geçirirken; Arjantinli oyuncu üst üste 10. maçta rakip fileleri havalandırmış oldu. 27’de sahneye çıkan Dejan Stankovic, İtalyan ekibinin eşitlik sayısını Rubin Kazan ağlarına gönderdi. 60’da Mario Balotelli’nin ikinci sarı karttan, görmesi ile Inter, 10 kişi kaldı. Rakibinin kişi eksik olmasını değerlendirmek isteyen Rus ekibi, karşı kalede bulduğu pozisyonları değerlendiremezken; Inter’de zaman zaman eline geçirdiği net fırsatlardan yararlanamadı ve karşılaşma 1-1’lik eşitlikle sonuçlandı. Rubin Kazan’da Gökdeniz maça ilk 11’de başlayıp 90 dakika görev yaparken, oynadığı futbolla göz doldurdu. Kazan’da Hasan Kabze ise forma giymedi.
592605
"Tango"ya büyük onur
BM Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Arjantin kökenli tango dansı ve müziğini dünya kültürünün bir parçası ilan etti. BM Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Arjantin kökenli tango dansı ve müziğini dünya kültürünün bir parçası ilan etti. UNESCO'nun 24 üyeli Hükümetler Arası Kültürel Miras Komitesi, tango dansı ve müziğini, insanlık için koruma altına alınmaya değer gelenekler arasına aldı. Arjantin'in özerk Buenos Aires kentinin Kültür Bakanı Hernan Lombardi, UNESCO'nun, 1800'lü yılların sonunda Buenos Aires'te bir dans türü olarak ortaya çıkan tangoyu listeye alma kararından çok gurur duyduklarını belirtti.
591704
Tayland'da Müslüman öldürüldü
Tayland'da Müslüman öldürüldü Tayland'ın güneyinde, sivil Müslüman öldürüldü. Polisten yapılan açıklamada, bir kişinin cesedinin Pattani eyaletindeki nehirde yüzdüğü, aynı eyalette silahlı kişilerin bir evi basarak iki kişiyi öldürdüğü belirtildi. Açıklamada, komşu Narathiwat eyaletinde de motosikletli saldırganların eski bir yerel yönetici ile yeğenini öldürdüğü ifade edildi. Polisin açıklamasında, Ocak 2004'ten beri bölgedeki şiddet olaylarında bin 900'den fazla Müslüman ya da Budist'in öldürüldüğüne dikkat çekildi.
592680
"Amaç Kafkaslar'da Kalıcı Barış"
"Amaç Kafkaslar'da Kalıcı Barış" Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Amerika ziyareti sonrası Ermenistan Protokolü'ne ilişkin açıklamalarda bulundu. Yayına Giriş: 30.09.2009 13:37:44 Güncelleme: 30.09.2009 14:08:57 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Amerika ziyareti sonrası gündemdeki konuları değerlendirdi. Öne çıkan başlık "Ermenistan Protokolü" oldu. Davutoğlu, amacın Kafkaslar'da kalıcı bir barışın temini olduğunu vurguladı. Ahmet Davutoğlu şöyle dedi: "Önümüzdeki ayın en önemli gündem maddelerinden biri de Kafkaflar'daki görüşmeler olacak. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi bağlamında Zürih'te önümüzdeki haftalarda üzerinde mutabık kaldığımız ve parafe edilmiş konuları anlaşma metni içerisinde imzalayacağız. Bu bağlamda Kafkaslar'daki gelişmeleri yakından takip edeceğiz." Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın 8-9 Ekim'de Kişniyef'de biraraya geleceğini söyledi. Davutoğlu, "Bütün bu gelişmelerle biz, gerek Türkiye-Ermenistan normalleşmesi, gerekse Kafkaslar'da kalıcı bir barışın sağlanması için temin etmeye gayret edeceğiz." dedi.
592853
Alonso resmen Ferrari'de
Formula takımı, İspanyol pilot Fernando Alonso ile üç yıllık sözleşme imzaladığını açıkladı. Aylardır süren spekülasyonlar gerçeğe dönüştü ve gelecek sezon Felipe Massa'nın partnerinin Fernando Alonso olacağını açıkladı. 'nun iki kez dünya şampiyonu pilotu Alonso, İtalyan takımında Kimi Raikkonen'in yerini alacak. Alonso'nun üç yıllık sözleşme imzaladığını duyurdu. 2007 dünya şampiyonu Raikkonen'in eski takımı McLaren 'e döneceği konuşuluyor.
592244
Japonya’da sanayi üretimi yüzde 1,8 arttı
’da sanayi üretimi yüzde 1,8 arttı Dünyanın 2. büyük ekonomisi ’da ağustos ayında bir önceki aya göre sanayi üretimi yüzde 1,8 arttı. Ekonomi, Ticaret ve geçen ay sanayi üretiminin yüzde 1,8 arttığını bildirdi. Böylece, sanayi üretimi ay üst üste artmış oldu. Bakanlık üretimin eylül ayında yüzde 1,1 ve Ekim ayında yüzde 2,2 artmasını bekliyor. Ağustos ayında bir önceki aya göre sanayi üretimi artsa da bir yıl önce aynı ayla karşılaştırıldığında yüzde 18,7 düşüş gösterdi. Sanayi üretimindeki artış, büyük oranda demir-çelik, ekipmanları ve elektronik parçalardan kaynaklandı. Küresel talepte eşi görülmemiş çöküş, üretimi bu yılın başında rekor düşük seviyeye çekmişti.
592711
Babacan hazırlıkları anlattı
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Böylesine stratejik bir organizasyona ev sahipliği yapmak üzere Türkiye'nin seçilmiş olması bizim için ayrı bir onur kaynağıdır'' dedi. IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları kapsamında bir basın toplantısı düzenleyen Babacan, burada yaptığı konuşmada, ABD dönüşünde, ''ayağının tozuyla'' İstanbul'da gerçekleştirilecek bu büyük organizasyonun son rötuşlarını yapmakta olduğunu belirtti. Her yıl ekim ayında IMF ve Dünya Bankasının guvernorlar kurulu üyelerinin bir araya geldiği bu yıllık toplantıların, küresel ölçekte katılımın olduğu ve tüm dünyanın ilgisinin yoğunlaştığı toplantılar haline geldiğine işaret eden Babacan, bu toplantılar vesilesiyle Dünya Bankası ve IMF'ye üye 186 ülkenin ekonomi ve maliye bakanları, dünya finans camiasının önemli isimleri, sivil toplum temsilcileri, iş adamları, akademisyenlerin bu toplantılar vesilesiyle bir araya gelerek, politikalar, çözümler ve öneriler ürettiklerini anlattı. Üç yılda bir Washington dışında gerçekleştirilen bu toplantıların bugüne kadar 21 farklı şehirde gerçekleştirildiğini kaydeden Babacan, Türkiye'nin 1955 yılında bu toplantılara ev sahipliği yaptığını ve dünyada ilk örnek olarak ikinci kez ev sahipliği yapacağını belirtti. Babacan, ''186 üye ülke olduğu ve sadece yılda bir Washington dışında yapıldığını düşündüğümüzde, Türkiye'nin bu toplantılara ev sahipliği yapmasının önemli ve özel bir durum olduğunu da vurgulamak istiyorum'' dedi. 2005 yılından itibaren 2009 yılı için ev sahibi olma niyetlerini açıkladıklarını ifade eden Babacan, 2006'da Singapur'da yapılan toplantılar sırasında bütün heyete beraber çaba gösterdiklerini, tek tek ülkelerden destek toplamak için çalıştıklarını, destek olarak üye ülkelerin toplam hissesinin en az yüzde 85'ini toplamak gerektiğini kaydetti. Singapur toplantılarına başlandığında bu yüzde 85'e yaklaşmış olduklarını, son günlerde yaptıkları tanıtım atağıyla beraber yaklaşık yüzde 90'lık bir oyla Türkiye'nin, 2009 yılında ev sahipliği yapma hakkını elde ettiğini belirten Bakan Babacan, konuya ilişkin sözleşmeyi de hemen imzalayarak, İstanbul'un ev sahipliğini garanti altına aldıklarını anlattı. Babacan, şöyle devam etti: ''Ben, 2006 Singapur toplantılarına yaklaşık 50 kişilik geniş bir heyetle gittim. Heyetimde zaman Hazine Müsteşarlığımızdan, Merkez Bankasından arkadaşlarımız vardı ama aynı zamanda İstanbul Valiliğinden, İstanbul Belediyesinden, İstanbul Emniyetinden de yetkililer götürdüm yanımda ki, orada operasyonu izlesinler diye... gün boyunca bizim 50 kişilik heyetimiz Singapur'daki operasyonu izledi. Orada organizasyonla alakalı seminerler aldılar. Aslında bu toplantıların hazırlığını günlerde başlatmış olduk. Böylesine stratejik bir organizasyona ev sahipliği yapmak üzere Türkiye'nin seçilmiş olması bizim için ayrı bir onur kaynağıdır.''
592995
Teknosa: Tüm zamanların en iyi satışını yaptık
Teknosa'dan konuyla ilgili yapılan açıklamada, krizin etkilerinin en yoğun şekilde görüldüğü günlerde yürürlüğe giren vergi indirimleri ile tüketicinin güveninin yeniden kazanıldığı ve satışların arttığı belirtildi. Vergi indirimlerinin hem tüketicinin hem de sektörün krizden minimum seviyede etkilenerek çıkmasını sağladığı aktarılan açıklamada, şöyle denildi: ''Krizle birlikte düşen satışlar, vergi indirimi paketleri ve Teknosa'nın müşterileri için özel olarak sunduğu kampanyalarla normal seyrin üstüne çıktı. Genel anlamda satışlarda yüzde 30 civarında artış görülürken bu oranın özellikle Anadolu'da daha fazla olması dikkati çekti. Özel kampanyalar ile vergi indiriminin ivme kazandırdığı satışlara ikinci bir ivme kazandıran Teknosa, bu dönemde pazar payını artırarak liderliğini pekiştirdi. Özellikle Ağustos-Eylül döneminde tüm zamanların en iyi satış rakamlarını elde eden Teknosa, tüketicinin Türkiye'nin lider teknoloji perakendecisine duyduğu güveni bir kez daha ortaya koymuş oldu.'' Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane ise konu ile ilgili olarak, bazı sektörlerde uygulamaya konulan ÖTV ve KDV indirimlerine yönelik analiz çalışmasında indirimlerin en fazla elektronik sektörü ve beyaz eşyada verimli olduğunun ortaya çıktığını ifade etti. Nane, şunları kaydetti: ''Vergi indirimi sonucunda müşterilerin güveninin yeniden kazanılması ile Teknosa mağazalarındaki doluluk oranı ciddi anlamda pozitif etkilendi. Bu doluluk ile Teknosa da satışlarında önemli bir artış yaşayarak pazardaki payını artırdı. Özellikle vergi indiriminin sona ereceği 30 Eylül tarihine yaklaştığımız son günlerde mağazalardaki doluluk oranımız ve satışlarımızda çok büyük artış kaydettik. Tüketicilerin uzun vadede gerçekleştirmeyi planladıkları satın almaları erkene alarak son fırsatı iyi değerlendirmek isteği sonucu ortaya çıkan bu tabloda Teknosa olarak tüm zamanların en iyi satışlarını elde ettik.''
592668
"Diyarbakır'ın çekilmesi doğru değil!"
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, ''Bir maçı, kalkıp siyasi bir gösteriye, siyasi bir ihtilafa veya başka bir şekilde ki duyguların öfke seline dönüştürmenin hiçbir sağlıklı tarafı yoktur'' dedi. Eker, AK Parti Milletvekilleri Dengir Mir Mehmet Fırat, Kutbettin Arzu ve Ali İhsan Merdanoğlu ile Vali Hüseyin Avni Mutlu'yu makamında ziyaret etti. Daha sonra Dağkapı Burcu Güzel Sanatlar Galerisi'nde Diyarbakırspor'un 40 yıllık tarihini yansıtan ''Yeşil Kırmızı Şarkın Yıldızı'' konulu fotoğraf sergisinin açılışını yapan Eker ve beraberindekiler, fotoğrafları derleyen NTV kameramanı İbrahim Ateşoğlu'dan fotoğraflar hakkında bilgi aldı. Eker, 1952'de çekilmiş ve stadyumdaki Diyarbakırspor taraftarlarını gösteren bir fotoğrafı incelerken, fotoğraftaki insanların giyim tarzlarının tarihteki sosyo-ekonomik düzeyi göstermesi açısından tarihi bir belge niteliğinde olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: ''Maalesef, geçen zaman içinde, Diyarbakır sosyo-ekonomik yönden 50 sene, 60 sene önce bulduğu düzeyi kaybetmiş. Şimdi biz tekrar Diyarbakır'ın kalkınması için barış ortamının, kardeşlik ortamının tesis edilip burada herkesin el birliğiyle buranın kalkınmasına katkı sağlamanın çabası içerisindeyiz. Bununda yolu huzur ve güven ortamının sağlanmasıdır. Kardeşlik duygularının canlanması pekişmesidir. Demokratikleşmedir, sivilleşmedir. Demokrasi ve sivil bir anlayışla kalkınmanın sağlanmasıdır.'' -BURSASPOR-DİYARBAKIRSPOR MAÇI- Eker, Bursaspor-Diyarbakırspor maçında çıkan olayları ''şiddetle kınadığını'' ifade ederek, ''nereden, ne zaman ve kim tarafından ne şekilde olursa olsun sportif faaliyetlerde yapılan siyasi içerikli protestoları, sloganları, gösterileri ve eylemleri'' tasvip etmediğini söyledi. Bunu Diyarbakır'da da olsa aynı şekilde şiddetle kınadıklarını ifade eden Eker, şöyle konuştu: ''Kesinlikle doğru bulmuyoruz. Kesinlikle Türkiye'nin birlik ve beraberliğine dönük bir saldırı olarak bunu görüyoruz. Dileğimiz tüm yöneticilerimizin, illerde emniyet müdürlerimizin ve valilerimizin bu konularla ilgili hassas olması, gerekli tedbirleri önceden almasıdır. Örneğin büyük pankartlar stadyuma nasıl giriyor. Böyle bir şey olabilir mi, denetimi yok mu, kontrolü yok mu? Bunları televizyonda gördük, gazetelerde okuduk. Diyarbakır'da da yaşanan olaylar bizi çok üzdü. Fenerbahçe maçındaki olaylar bizi çok üzdü. Bu ne kadar yanlışsa ona ne kadar üzüldüysek, Bursa'da Diyarbakırspor'a yapılan da bizi aynı şekilde üzdü. Dileğimiz bir daha bu işlerin bu şekilde olmaması. Sportif yarışların centilmence, uygar bir şekilde, medeni bir üslupla yapılması bizim dileğimiz. Çünkü spor barıştır, kardeşliktir, sağlıktır. Bir maçı, kalkıp siyasi bir gösteriye siyasi bir ihtilafa veya başka bir şekilde ki duyguların öfke seline dönüştürmenin hiç bir sağlıklı tarafı yoktur. Hiç bir şekilde bunu tasvip etmek mümkün değildir.'' -''GEREKLİ ÖNLEMLERİN ALINACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM''- Bazı bazı kötü niyetlilerin bu işi gerçekten sabote etmeye çalışabileceğini, bu nedenle dikkatli olunmasını gerektiğini ifade eden Eker, bunun Türkiye'nin her yerinde olabileceğini kaydetti. Türkiye Futbol Federasyonu'nun bu konuda ben gerekli kararları alacağını ümit ettiğini belirten Eker, şöyle konuştu: ''Bu şekilde düşünüyorum. Çünkü hiç kimseye hiçbir fayda sağlamayacak Türkiye'ye. Bundan sonraki süreçte de benzeri olayların olamaması için ben federasyonun gerekli tedbirleri alacağını düşünüyorum. Ama doğrusu ligden çekilmeyi de ben şahsen doğru görmüyorum. Doğru bir yaklaşım olarak bulmuyorum. Bu ülkede bir Futbol Federasyonu var mı? Var... Bir otorite mi, otorite; kararlar alıyor mu, alıyor... Onlar gerekli tedbirleri alır. Devlet gerekli tedbirleri alır. Dolayısıyla biri böyle bir yanlışı yaptı diye ligden çekilmek de çözüm değildir; doğru da değildir. Aksine Türkiye'de bu meseleleri başka amaçla kullanmaya kalkışan kötü niyetlilerin de ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Bu nedenle onu bir anda tepkiyle söylenmiş duygusal bir tepki olarak değerlendiriyorum. Benim şahsi kanaatim, tepki şekilde ortaya konmamalı. Aksine makul, rasyonel Türkiye'nin birlik ve beraberliğine hizmet edecek tarzda hangi tedbirler alınması gerekiyorsa, tedbirleri almaktır. Futbol Federasyonu eminim bunu değerlendirecektir. Nitekim, Federasyon kulüp başkanları ile değerlendirme yaptı. Temennimiz bir daha böyle şeylerin olmaması. Gerçekte sporun futbolun barışa kardeşliğe, toplum sağlığına, birey sağlına hizmet etmesidir. Birlik ve beraberliği pekiştirici, bir rol almasıdır. Temennimiz budur yoksa ayrıştırıcı bölücü, bir faaliyetin aracı haline getirilemez.'' Bakan Eker, daha sonra Diyarbakırsporlu futbolcu ve yöneticilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.
591683
Varlık Barışı'nda süre 31 Aralık tarihine ertelendi
Varlık Barışı'nda süre 31 Aralık tarihine ertelendi ERHAN SEVEN Hükümet, piyasaların merakla beklediği Varlık Barışı kararını verdi. Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Varlık Barışı'nın 31 Aralık 2009 tarihine kadar uzatıldığını açıkladı. Bakan Çiçek, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, yurt içi ve dışındaki varlıkların ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmeler dikkate alınarak 'Varlık Barışı'nın süresinin 31 Aralık 2009'a kadar uzatılmasına karar verildiğini bildirdi. Çiçek, memur maaş zamlarının ise 17 Ekim'de TBMM'ye sunulacak olan 2010 bütçesinde belli olacağını söyledi. ÖTV VE KDV GÜNDEME GELMEDİ Bakan Çiçek, bazı sektörlerde uygulanan KDV ve ÖTV indirimi uygulaması konusunu ise görüşmediklerini ifade etti. Bu arada KDV ve ÖTV indirimi konusundaki kararın yurtdışında olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Türkiye'ye dönmesinin ardından alınacağı ifade edildi.
592674
Efsane, 'Tanrı'nın eli'ni bekliyor!
Efsane, 'Tanrı'nın eli'ni bekliyor! 30/09/09 14:34 Arjantin Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü, eski efsanevi futbolcu Maradona, Arjantin'in 2010 Dünya Kupası elemelerinde gruptan çıkabilmesi için ''Tanrı'nın eli''ni beklediğini söyledi. Maradona, ulusal Cadena televizyonuna yaptığı açıklamada, 19. Dünya Kupası elemeleri Güney Amerika grubunda 5. sırada bulunan Arjantin'in, Peru ve Uruguay maçlarında Tanrı'nın yardımına ihtiyacı olduğunu belirtti. 1986 Dünya Kupası'nda İngiltere ile yapılan çeyrek final maçında, eliyle attığı golü ''Tanrı'nın eli (Hand of God)'' olarak tanımlayan Maradona, Arjantin'in grubundan çıkabilmesi için de bu yönde bir umudunun olduğunu söyledi. ''Tanrı, beni birçok kez kurtardı. Bu sefer de kurtaracağına inanıyorum'' diyen Arjantin çalıştırıcısı, gelecek ayki Peru ve Uruguay maçları sonrasında, en azından şimdiki yerlerini korumak istediklerini, bu iki maçın kendileri için çok önemli olduğunu kaydetti. Çıktığı 16 maçta galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet alıp, 22 puanla grubunda 5. sırada bulunan Arjantin, elemeleri geçemezse, 1970 yılından bu yana ilk kez final şansını kaybedecek. Bu arada ilk takım, otomatikman gruptan çıkacak.
592103
Ediz G.Saray yolunda
Ediz G.Saray yolunda Sarı-kırmızılıların, 23 yaşındaki futbolcu karşılığında A.Gücü'ne Emre Güngör artı para önereceği öğrenildi Ediz'den "Seve seve gelirim" yanıtı aldığı belirtilen G.Saray'ın ara transferde işi bitireceği ifade edildi. Prensipte 'evet' dedi Teknik direktör Rijkaard'ın raporu doğrultusunde stoper arayışlarına hız veren G.Saray, A.Gücü'nde başarıyla forma giyen Ediz Bahtiyaroğlu'nu gözüne kestirdi. Öncelikle genç futbolcuyla görüşen ve "Seve seve gelirim" yanıtını alan sarı-kırmızılı yönetimin ara transferde işi bitirmekte kararlı olduğu öğrenildi. Bu nedenle Cimbom'un, önümüzdeki günlerde başkent kulübünün kapısını çalacağı ve söz almaya çalışacağı belirtiliyor. Pazarlık zamanı Hafta sonu Ankaragücü ile deplasmanda oynanacak maç öncesinde G.Saray yönetiminin, başkent kulübünün yetkilileriyle Ediz pazarlığı yapacağı gelen haberler arasında. Stoperlerin sık sık sakatlık yaşamasıyla sıkıntı çeken sarı-kırmızılıların bu oyuncuyu transfer edebilmek için Ankaragücü'ne Emre Güngör artı para önerisinde bulunacağı ifade edildi. Pazarlıklar olumlu sonuçlanırsa Ediz, ara transferde Aslan olacak.
592267
Yazar Younes'in İstanbul'u
"Doğulu Yazarlar Gözüyle İstanbul" adlı kitabın yazarlarından Lübnanlı Imane Humaydan Younes, İstanbul'un çok dilli, çok kültürlü, sosyal farklılıkları ve zenginlikleri bünyesinde barındıran bir şehir olduğunu söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafından yayımlanan "Doğulu Yazarlar Gözüyle İstanbul" adlı kitabın yazarlarından Younes, bu kente ilk kez 2005 yılında kadınlarla ilgili düzenlenen bir toplantı için geldiğini söyledi. Şehirlerin kendisi için çok önemli ve ilgi çekici olduğunu, bunların başında da İstanbul'un geldiğini belirten Younes, "İstanbul'la ilgili sadece doğulu yazarların değil, dünyalı yazarların da yazması gerekiyor. Çünkü İstanbul, sadece doğulu yazarların gözüyle anlaşılamayacak kadar büyük ve zengin bir şehir" dedi. İstanbul'dan çok etkilendiğini dile getiren Younes, şöyle devam etti: "İstanbul'a ilk adımınızı attığınızdan itibaren sokaklar, kafeler, yürüdüğünüz yerlerdeki hiçbir şey size yabancı gözükmüyor. Örneğin New York'a gittiğinizde orada konuşulan dili biliyorsunuz. İstanbul'a geldiğinizde ise konuşulan dili bilmiyorsunuz. Buna rağmen bu şehirde bir yabancılık hissetmiyorsunuz. Bu şehir sizi etkiliyor. Dolayısıyla benim bundan sonra yayımlayacağım kitaplarımda da bu şehirden etkiler olacaktır." Beyrut ile benzerlikler Imane Humaydan Younes, İstanbul ile Beyrut arasında pek çok şeyin ortak olduğunu fark ettiğini belirterek, şunları kaydetti: "Beyrut'ta benim yaşadığım yerde çok sayıda Ermeni, Türk ve Kürt ile diğer yakın milliyetlerdeki insanlar vardı. Bundan dolayı İstanbul'a geldiğimde yabancılık çekmedim. İki şehir arasında pek fark edilmeyen benzerlikler var. İki şehrin ortak kültürleri, ortak karakterleri, ortak hikayeleri, ortak göçleri ve dünyanın bu bölgesinde ortak Batı sevdaları var. Burada 'nde yürüdüğünüz zaman modern restoranlar, kafeler görüyorsunuz. Buna karşılık Mısır Çarşı'na gittiğiniz de doğu havasını sonuna kadar hissedebiliyorsunuz. Bu Beyrut'ta da böyle. Bu iki unsuru bir arada içerdikleri için iki şehir birbirine çok benziyor." Younes, İstanbul'un hem doğuda, hem de batıda yer aldığını dile getirerek, "İstanbul doğu ve batının bir karışımı. İstanbul çok dilli, çok kültürlü, sosyal farklılıkları ve zenginlikleri bünyesinde barındıran bir şehir" diye konuştu. Türk basını İstanbul'da kaldığı sürece İngilizce yayımlanan bir Türk gazetesini okuduğunu anlatan Younes, "Haberlerde ve köşe yazılarında burada Kürt açılımı, Ermeni meselesi ve diğer politik problemler açıkça tartışılabiliyor. Aynı şekilde Lübnan'da da her konuyu sorunsuz tartışılabiliyor" dedi. Türk edebiyatıyla da ilgilendiğini anlatan Younes, Elif Şafak, Nazım Hikmet gibi yazarların kitaplarını okuduğunu söyledi. Younes, Türk yazarlarının sadece birkaç kitabının Arapça'ya çevrildiğini ve bu konudaki çalışmaların eksik olduğunu kaydetti. Bu eksikliğin giderilmesi gerektiğini vurgulayan Younes, buna yönelik olarak Lübnan'da bir kültür merkezi kurduğunu aktardı.
591472
‘Türkler Atlas’a açılmalı’
‘Türkler Atlas’a açılmalı’ Varol’un sorularını yanıtlayan işadamı Tio (solda), yarışın Türkiye’ye yeni ufuklar açacağını söyledi.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ‘-Brest Europe Race’in kapanış galasına katılan İspanyol işadamı Toni Tio, yelken yarışının ’nin tanıtımına büyük katkıda bulunduğuna dikkat çekerek, “Türkiye için ’na açılmanın zamanı geldi” dedi Başbakan tarafından 29 Ağustos’ta ’da atışıyla başlatılan ve 23 Eylül’de ’nın Brest limanında sona eren bin millik “İstanbul-Brest Europe Race” yelken yarışı geçen pazar günkü töreniyle noktalandı. Şimdi gözler 2011’de düzenlenecek ikinci “Europe Race”in hazırlıklarında. Fransa’da yayımlanan Ouest-France gazetesine demeç veren etkinliğin kurucusu Cumali Verer, bundan sonraki yarışı ’dan başlatıp, Brest, ve Nice’ten sonra İstanbul’da bitirmeyi plaladığını açıkladı. Sessiz ilerleyen Brest Belediyesi’ne ait bir yelkenli gemide en büyük finansörü “İstanbul-2010 Kültür Merkezi” olan bu uluslararası etkinliğin “sondan bir sonraki etabı” sayılabilecek gösteri yarışını Milliyet için izledik. Bu amaçla bindiğimiz “La Recouvrance” adlı teknenin atası 1817 yapımı, yani buhar makinesinin icadından öncesine ait bir askeri gemiymiş. Görünüşü çocukluğumuzda izlediğimiz korsan filmlerini akla getiren motoru dışında tarihi geminin replikası. Toplam alanı 430 metrekare olan adet yelkeniyle hafif esen rüzgârda sessiz yol alan askeri deyimiyle bir “avizo”. Gösteri yarışını aynı gemide izlediğimiz, yelken üreticisi Quantum şirketinin patronu olan İspanyol işadamı Toni Tio, yelken yarışının ’nin tanıtımına katkıda bulunduğuna dikkat çekerek, “Biz Akdenizliler birbirimizi zaten ezelden beri çok iyi tanıyoruz. Türkiye için ’na açılmanın zamanı geldi. Denizci kenti Brest gibi bir Fransa limanıyla kurduğunuz şu bağlantı Türkiye’ye sandığınızdan çok büyük ufuklar açar” dedi. Brest, ’nda Alman donanmasının barınak olarak seçtiği için -İngiliz uçakları tarafından kesintisiz havadan bombalanan ve neredeyse yerle bir edilen yaralı bir kent. Fransa’nın Deniz Harp Okulu bu kentte. “İstanbul- Brest Europe Race”in kapanış galası da Deniz Harp Okulu’nda verildi. ‘Brest’ten vazgeçmem’ Gecede kentin Belediye Başkanı François Cuillandre, yarışın kendilerini İstanbul’a ne kadar yaklaştırdığını anlattı. Daha sonra söz alan organizasyonun Karadenizli patronu Cumalı Verer de, “Yarışın etaplarını değiştirmeye karar versem de, bugüne kadar bana güvenen Brest kentinden vazgeçmeyeceğim” dedi. Galada yatlar arasında bir gösteri yarışı düzenlendi. Milliyet muhabiri Sabetay Varol yarışı “La Recouvrance” (solda) adlı yelkenli gemide izledi.
592385
Acı itiraflar
Haham Boteach, Jackson ile yaptığı 30 saatlik söyleşileri bir haline getirdi. Jackson’ın kendi sesinden işitilen itiraflar, şarkıcının derin acılar çektiğini ortaya koyuyor. Jackson'ın kendisini kertenkeleye benzettiği de kitaptaki detaylar arasında yer alıyor. Popun Kralı’nın ölümü üzerinde sis perdesi kalkmadı. Ancak Jackson’un sırlarını paylaştığı Haham Boteach, bildiği her şeyi yeni kitabında anlattı. 25 Haziran’da hayatını kaybeden ’ın yaşamına dair ayrıntılar bir bir ortaya çıkıyor. Jackson’ın yakın arkadaşı haham Shmuley Boteach, Amerikan NBC televizyonunda yayınlanan Today adlı programda Jackson’a ait bilinmeyenleri açıkladı. Pop müziğin kralı ile 1991-2001 yıllarında yaptığı uzun söyleşileri teybe kaydeden ve bunları haline getiren Haham Boteach'in açıklamalarına göre, Jackson duygusal anlamda büyük acılar çekiyordu. "Kertenkele gibi görünüyorum..." “Jackson, yaşama isteğini kaybetmişti” diyen Boteach, pek çok kez estetik operasyon geçiren Jackson’ın kendisine bir defasında, “İnsan içine çıkmak istemiyorum çünkü bir kertenkele gibi göründüğümü hissediyorum" dediğini anlattı. Yaşlanmak istemiyordu Boteach’in açıklamalarına göre, ’ın kendine pek fazla güveni yoktu, yaşlanmaktan çok korkuyor ve yalnızlık çekiyordu. Ayrıca Jackson’ın teypte yer alan kayıtlarda, “İnsanların artık beni bir daha göremeyeceği şekilde ortadan kaybolmak istiyorum. Yaşlanmak istemiyorum. Asla aynaya bakıp bunu görmek istemiyorum” dediği duyuluyor. Baba korkusu ’ın itiraflarında ilgi çeken bir nokta da şarkıcının babasına karşı duyduğu korku. Boteach, Jackson’ın bir yetişkinken dahi babasından bayılacak kadar çok korktuğunu ve bazen kusma noktasına geldiğini ifade etti. Jackson, kayıtlarda yer alan açıklamalarından birinde ise “Babam odaya girdi ve Tanrı şahidimdir ki doğruyu söylüyorum; babamın yanında birkaç kez baygınlık geçirdim" diyor. Jackson çocuklarla ilgili sorulara ise “Onları seviyorum. Onları seviyorum” diye yanıt veriyor. Jackson, çocuklara yardım edip onların çocukluğunu yaşamalarını sağlamanın kendisi için bir görev olduğunu da ifade ediyor. Boteach, ’ın kendisiyle yıl önce yapılan bu söyleşileri haline getirmesini istediğini de anlattı.
591678
FinanCell'e 258 milyon dolar kredi!
FinanCell'e 258 milyon dolar kredi! Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş'nin Hollanda'da kurulu olan iştiraki FinanCell B.V'nin, şirket garantisi ile yıl vadeli 258 milyon dolarlık kredi temin ettiği bildirildi. Turkcell'in Kamuyu Aydınlatma Platformundaki açıklamasında, 27 Ağustos 2009 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile Turkcell Grubu yurt içi ve yurt dışındaki şirketlerinin finansman ihtiyaçları için kullanılmak üzere 450 milyon ABD dolarına kadar kredi temin edileceğinin duyurulduğu hatırlatıldı. Açıklamada, 'Yaklaşık 258 milyon ABD Dolarlık kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Hollanda'da yıl vadeli kredinin toplam maliyeti Libor 375 BP'dir' denildi.
592168
Galatasaray'da birleşme çalışmaları sürecek
Galatasaray Sportif'in Kamuyu Aydınlatma Platformunda yayımlanan özel durum açıklamasında, şirketin 29 Eylül 2009 tarihli Yönetim Kurulu kararı gereği şirketle Galatasaray Spor ve Futbol İşletmeciliği A.Ş'nin birleşme çalışmalarına devam edilmesine, çağrı finansmanı için çalışmaların sürdürülmesine, gelişmelerden ortaklar ve kamuoyunun İMKB aracılığı ile haberdar edilmesine karar verildiği kaydedildi.
592354
"Fenerbahçe yargısız infaz yapıyor"
Efes Pilsen, Kerem Gönlüm'de yasaklı 'Cathine' maddesinin çıkmasıyla ilgili hukuki süreç devam ederken, 'nin karar mekanizmasını olumsuz etkilemeye çalıştığını ve yargısız infaz yaptığını ileri sürdü. Lacivert-beyazlı kulüp, 'nin "Kerem Gönlüm ve Kasun'un, play-off final serisi beşinci maçından sonra yapılan idrar testinde doping içeren 'cathine' maddesinin çıkması, bu maddenin organize bir şekilde kullanılmış olduğunu gösteriyor" şeklindeki iddiasına yanıt verdi. Açıklamada, Basketbol Federasyonu'nun yazısında, Mario Kasun'da "cathine" maddesinin izin verilen eşiğin altında rastlandığı ve bu durumun "doping" sayılamayacağı belirtildiği ifade edildi: "Öncelikle belirtmek gerekirse, WADA Kod'a bağlı olarak hazırlanan Basketbolda Dopingle Mücadele Yönergesi Eki Cezai Yaptırımlar'ın 'Belirtilmiş Maddeler' başlıklı 6. maddesinde 'yasak listesinde piyasada sık bulunan ilaçların içinde bulundukları için ve doping amacıyla kullanılmadığı, dolayısıyla doping ihlalinin kasıtsız olarak gerçekleşebileceği maddeleri özellikle belirtebilir' hükmü yer almaktadır. "Anılan yönergenin dayanak yapıldığı WADA Kod'un 'Yasaklı Maddeler Listesi'nde söz konusu 'cathine' maddesi 'Belirtilmiş Maddeler' (Specified Substances) olarak S.6.a'da sayılarak; ancak ve ancak izin verilen eşiğin üstünde olması halinde yasaklı madde olarak değerlendirileceği belirtilmiştir. "Özetle 'cathine' maddesi 'Belirtilmiş Maddeler'den olması nedeniyle izin verilen eşiğin üstünde rastlanması halinde doping olarak değerlendirilebilecek ve şartları mevcut olduğu takdirde müeyyide uygulanmasını gerektirecek bir maddedir. "Basketbol Federasyonu'nun 28.09.2009 tarihli yazısında da diğer oyuncumuz Mario Kasun'un test sonuçlarında WADA Kod'a göre izin verilen eşiğin altında 'cathine' maddesine rastlandığı ve bu durumun 'doping' sayılmayacağı açıkça yer almaktadır." Efes Pilsen kulübünün açıklamasında, Mario Kasun ve diğer sporcularının yargısız infaza tabi tutulduğu kaydedildi: "Tasvip edilmemesine rağmen, doping olayının zaman zaman her branştaki sporcuların başına gelebileceğini kulübü yöneticileri de bilmektedir. "Tüm bu gerçeklere rağmen, diğer oyuncumuz Mario Kasun'da da söz konusu maddeye rastlandığını ve bu durumun bütün Efes Pilsen'li sporcuların 'organize şekilde' doping yaptığına kani olduğunu iddia etmek ve doping yapmadıkları halde, 'masumiyet ilkesi'ni yok sayarak kamu vicdanında Mario Kasun ve diğer bütün sporcularımızı yargısız infaza tabi tutmak; camiasında görev ve sorumluluk taşıyan yöneticilerden beklenen davranış biçimine uygun düşmemektedir. kulübü hukuki süreç devam ederken bir kez daha bu süreci ve karar mekanizmasını olumsuz etkilemeye çalışmakta ve yargısız infaz yapmaktadır. Konuyla ilgili yetkili merciler bellidir. Fenerbahçeli yöneticiler kendilerini bu mercilerin üzerinde görmekte, durumdan vazife çıkararak bu mercileri baskı altına almaya çalışmakta ve hatta bazılarına talimatlar yağdırmaktadırlar. "Konuyla ilgili hukuki sürecin halen devam ettiğini ve Efes Pilsen gibi herkesin hukuki sürecin sonucunu beklemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak, kulübümüzün de dopinge karşı her platformda etkin tedbirlerin alınmasına katkıda bulunmaya hazır olduğunu belirtmek isteriz."
592118
Avusturya Takımları İle 14. Sınav
Avusturya Takımları İle 14. Sınav Avusturya takımlarıyla 13 kez karşı karşıya gelen Galatasaray, bu maçların 5'ini kazanırken, kez mağlup oldu. Yayına Giriş: 30.09.2009 10:57:43 Güncelleme: 30.09.2009 10:57:43 Galatasaray, Sturm Graz ile UEFA Avrupa Ligi'nde yapacağı maçla birlikte, Avrupa kupalarında Avusturya ekipleriyle 14. maçına çıkacak. Bugüne kadar Avusturya takımlarıyla 13 kez karşı karşıya gelen Galatasaray, bu maçların 5'ini kazanırken, kez mağlup oldu, maç da beraberlikle bitti. Avusturya takımlarına karşı oynanan 13 karşılaşmada 20 gol atan Galatasaray, 20 golü de kalesinde gördü. Galatasaray, daha önce Sturm Graz ile Şampiyonlar Ligi'nde 2000-01 sezonunda gruplarda karşılaşmış, deplasmanda 3-0 yenildiği rakibiyle İstanbul'da 2-2 berabere kalmıştı. Türk ve Avusturya takımları, Avrupa kupalarında bugüne kadar 24 kez karşı karşıya geldi. Avusturya ekipleri bu maçlarda daha çok üstünlük sağlarken, 12 galibiyet elde ettiler. Türk takımları maç kazanırken, karşılaşma da beraberlikle sonuçlandı. Türk takımları attıkları 27 gole karşı, 44 golü filelerinde gördüler.
593129
Hazine 18.1 milyar Lira borç alacak
Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan Ekim ayına ilişkin ''İç Borçlanma Stratejisine'' göre, aynı dönemde toplam 17,1 milyar liralık iç borç servisine karşılık 18,5 milyar lira toplam iç borçlanma gerçekleştirilmesi programlandı. Hazine, Ekim'de 17,1 milyar lirası iç borç servisi, milyar lirası da dış borç servisi olmak üzere toplam 18,1 milyar lira tutarında ödeme gerçekleştirecek. Ekim ayında Hazine'nin yapacağı 18,1 milyar lira tutarındaki iç borç servisinin 12,6 milyar lirasını ana para, 4,5 milyar lirasını da faiz, milyar lira tutarındaki dış borcun 700 milyon lirasını ana para, 300 milyon lirasını da faiz içeriyor. Aynı dönemde Hazine, 15 milyar 324 milyon lirası piyasalara, milyar 800 milyon lirası kamu kurumlarına yapılan satışların geri ödemesi olmak üzere toplam 17 milyar 124 milyon lira tutarında ödeme gerçekleştirecek. Söz konusu ödemenin 17 milyar 59 milyon lirası TL cinsinden, 65 milyon lirası da döviz cinsinden olacak. Hazine, Ekim'de en büyük ödemeyi Ekim Çarşamba günü gerçekleştirecek. Bu tarihte Hazine, 14 milyar 965 milyon lirası piyasaya, milyar 712 milyon lirası da kamu kurumlarına yapılan ihraçların geri ödemesi olmak üzere toplam 16 milyar 677 milyon lira tutarında ödeme yerine getirecek. Söz konusu ödemenin tamamı TL cinsinden olacak. Hazine, Ekim ayının ikinci büyük ödemesini 21 Ekim tarihinde 271 milyon lirası piyasaya,80 milyon lirası da kamu kurumlarına yapılan ihraçların geri ödemesi olmak üzere toplam 351 milyon lira ödeme yerine getirecek. -HAZİNE İHALELERİ- Hazine, Ekim'de tahvil ihalesi yapacak. Hazine, Ekim Pazartesi günü 14 ay (427 gün) vadeli Türk Lirası cinsinden iskontolu tahvil ihalesi yapacak. İhraç tarihi Ekim olarak belirlenen ihalede satılan kağıtların geri ödemesi Aralık 2010 olarak belirlendi. Hazine yine Ekim Pazartesi günü yıl (1820 gün) vadeli TÜFE'ye endeksli tahvil ihalesi yapacak. İhraç tarihi Ekim Çarşamba olarak belirlenen ihalede, satılan kağıtların geri ödemesi Ekim 2014 olarak belirlendi. Hazine Ekim Salı günü tahvil ihalesi gerçekleştirecek. Aynı gün 22 ay (665) gün vadeli TL cinsi iskontolu tahvil, yıl (1764 gün) vadeli TL cinsi sabit kuponlu tahvil (r-o) ve yıl (2548 gün) vadeli TL cinsi değişken kuponlu tahvil ihalesi yapacak. 22 ay vadeli TL cinsi iskontolu tahvil ihalesinin ihraç tarihi Ekim Çarşamba, geri ödeme tarihi ise Ağustos 2011, yıl vadeli TL cinsi sabit kuponlu tahvil (r-o) ihalesinin ihraç tarihi Ekim Çarşamba, geri ödeme tarihi Ağustos 2014, yıl vadeli TL cinsi değişken kuponlu tahvil ihalesinde ihraç tarihi Ekim Çarşamba, geri ödeme tarihi de 28 Eylül 2016 olacak.
591721
Sarkozy'ye yine mermili mektup!
Sarkozy'ye yine mermili mektup! Fransa'da, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye yeniden içinde mermi bulunan tehdit mektubu gönderildi. Fransız polisi, geçen hafta ülkenin güneyindeki Herepian kasabasında Sarkozy'ye tehdit mektupları gönderen bir kişiyi tutuklamıştı.
592750
Kendi böbreklerini de satmışlar
Kendi böbreklerini de satmışlar'daki ile ilgili operasyon kapsamında gözaltına alınan zanlıların ifadeleri şaşırttı polisinin ilde düzenlediği operasyonda, suç örgütü oluşturarak organ ticaretine aracılık yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan zanlının sorgularına başlandı. Antalya ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından Antalya, ve ’de düzenlenen operasyonla yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan M.G, H.Ö, M.Y, A.Ö, İ.G, A.Ö, H.İ.T, M.D. ve H.T, Şube Müdürlüğünde sağlık kontrolünden geçirildi. Zanlıların sağlık kontrolünden sonra ifadelerinin alınmasına başlanırken, polisin ihbarları değerlendirerek aydır sürdürdüğü teknik ve fiziki takip sonucu, soruşturmada önemli ayrıntılara ulaşıldı. -EMEKLİ MÜDÜRÜN BÖBREK NAKLİYLE BAŞLADI- AA muhabirinin soruşturmanın ayrıntılarına ilişkin edindiği bilgilere göre, Antalya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Mali Büro Amirliği ekipleri, son aydır Etik Kurulu onayı alınarak bir üniversite hastanesi ve özel bir hastanede yapılan bazı böbrek nakillerin, organ satışıyla gerçekleştiğini tespit etti. Suç örgütünün, Antalya Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nden emekli olan M.G. tarafından olmasından sonraki süreçte oluşturulduğu belirlendi. Suç örgütüne liderlik ettiği iddia edilen Halk Eğitim Merkezi Müdürü M.G’nin böbrek rahatsızlığı nedeniyle zanlılar arasında yer alan H.İ.T’den böbrek satın aldığı ve nakil olduğu, emekliliğin ardından bir süre sonra da özel bir diyaliz merkezinde çalıştığı anlaşıldı. Diyaliz merkezinde çalışırken, böbrek hastaları ve aileleriyle tanıştığı, organ bekleyen hastalarla, ekonomik sorunları nedeniyle böbreğini satmaya çalışan kişiler arasında bağlantı kurduğu öne sürülen M.G’nin, çoğunluğu Afyonkarahisar’da bulunan suç örgütünün diğer üyeleriyle birlikte hareket ettiği iddia edildi. -ZANLILARIN 8’İ BÖBREĞİ SATTI- Kışlacık köyünde 20 bin liradan başlayan 30-40 bin liraya kadar ulaşan rakamlarla böbrek satışı yapan bazı köylülerle, böbrek nakli bekleyen hastaları buluşturan zanlılardan M.G. haricindeki 8’inin ise böbrek satışı yaparak, örgüte dahil olduğu ortaya çıktı. Suç örgütü üyelerinin, nakil bekleyenlerle böbreğini satanları genellikle ameliyatların yapılacağı Antalya’da ev, pansiyon ve otel gibi yerlerde buluşturdukları, birbirlerini tanımaları ve haklarında bilgi edinmeleri için bir süre bir arada yaşattıkları belirlendi. Birbirleri hakkında bilgi edinen hasta ve böbrek satıcılarının, kendilerini komşu ve arkadaş gibi tanıtarak nakil işlemleri için hastanelere birlikte başvurdukları saptandı. Sağlık kontrolü ve incelemelerin ardından için Etik Kurulu tarafından onay alınırken, operasyon sonucu, suç örgütü üyeleri aracılığıyla para karşılığı yapılan 10 organ naklinin ortaya çıkarıldığı bildirildi. -OPERASYON OLMASAYDI NAKİL YAPILACAKTI- Operasyonda, suç örgütü üyelerinin aracılık ettiği böbrek nakli ameliyatının önümüzdeki günlerde yapılacağı da belirlendi. Soruşturmada suç örgütü aracılığıyla böbrek satan, alan, nakil olan ve önümüzdeki günlerde nakil olmaya hazırlanan 26 kişinin de ifadesine başvuruldu. Bu kişilere, ameliyatlı olmaları nedeniyle gözaltı işlemi uygulanmadığı kaydedildi. Polis, 26 şüphelinin ifadesini Antalya ve diğer şehirlerde, evlerinde, hastanedeki tedavileri sırasında aldı. Para anlaşmasıyla yapılacağı belirlenen organ organ nakli arasında ’dan gelen emekli A.G. ile eşi G.G’nin kızları G.D.G’nin böbrek ameliyatının da bulunduğu öğrenilirken, genç kadının hafta sonra nakli olmayı amaçladığı ortaya çıktı. Böbrek hastalığı nedeniyle yıldır diyalize giren ve nakil bekleyen G.D’G’nin babası emekli öğretmen A.G’nin, operasyonu yapan polislere, "Çaresizdik. Cezamıza razıyız. Operasyonu keşke bir hafta sonra yapsaydınız da, kızım nakil olup kurtulsaydı" dediği iddia edildi. Bu arada, operasyonla Afyonkarahisar’ın Kışlacık köyündeki çok sayıda vatandaşın böbreklerini sattığını da ortaya çıkardı. Gözaltındaki zanlıların bir kısmının yanı sıra bu köyde yaşadıkları belirlenen çok sayıda vatandaşın da böbreklerini, çocuklarını evlendirmek ya da borçlarını ödemek amacıyla sattıkları öne sürüldü. Polisin organ ticaretine yönelik soruşturması ve operasyonun genişletilerek sürdürüldüğü belirlenirken, zanlıların "Suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmak" ve Doku ve organ ticareti yapmak" suçlamalarıyla adliyeye sevk edilmeleri bekleniyor.
592768
Çankaya Belediyesi operasyonu: tutuklama
"Çankaya Belediyesi'nde çalışanların maaşlarından elde edilen promosyon üzerinden yapıldığı" iddiasıyla adliyeye sevkedilen kişiden 1'i tutuklandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Mali Suçlar Büro Amirliği ekiplerince sabah saatlerinde Ankara Adalet Sarayı'na getirilen kişi, Adli Tıp Kurumu'nda sağlık kontrolünden geçirildi. Cumhuriyet Savcısı Şadan Sakınan tarafından sorgulanan zanlılardan 7'si serbest bırakılırken, Çankaya Belediyesi eski Hesap İşleri Müdürü Nusret Ö. "zimmet" suçundan tutuklanması istemiyle mahkemeye sevkedildi. Nöbetçi Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkartılan Nusret Ö. tutuklandı.
592571
Sulama kanalına düşen çocuk öldü
Alınan bilgiye göre, merkeze bağlı Ambartepe köyünde Halil Alkan, dün akşam saatlerinde evinin önünde oynarken sulama kanalına düştü. Yakınlarının çabasına rağmen Alkan'ın cesedine ulaşılamayınca jandarmadan yardım istendi. Sivil Savunma Müdürlüğüne bağlı kurbağa adam ekibinin yaptığı çalışma sonrası Alkan'ın cesedi suya düştüğü yerin kilometre uzağında bulundu. Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan Alkan'ın cesedi yapılan otopsinin ardından ailesine teslim edildi.
592430
Antrenmanda kalçası çıktı!
Antrenmanda kalçası çıktı! İsviçre Kayak Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, Saas-Fee pistinde Dünya Kupası'na hazırlanan kayakçı Gut, dev slalom pistinde düştükten sonra helikopterle hastaneye kaldırıldı. Çıkan kalçası yerine oturtulan 18 yaşındaki kayakçı, daha sonra bir uzmana görünmesi için başkent Bern'e gönderildi. Pistlerden bir ay uzak kalacak Gut, 24 Ekim'de Avusturya'nın Soelden kentinde düzenlenecek Dünya Kupası'na katılamayacak. Gut, geçen yıl Fransa'daki dünya şampiyonasında bayanlar Alp disiplininde iniş yarışı ve süper-kombine yarışlarında gümüş madalya kazanmıştı.
591605
Türkiye’yi asıl bölecek olan her şeyden önce adaletsizliktir!
Hasan Cemal Türkiye’yi asıl bölecek olan her şeyden önce adaletsizliktir! ’li milletvekilleri polis zoru ile mahkemeye getirilmek isteniyor. Başka milletvekillerine yapılmayan bir uygulama söz konusu. Parti Genel Başkanı mahkemenin bu konudaki kararını haklı olarak bir hukuksuzluk örneği olarak niteliyor. Ahmet Türk’ü televizyonda izlerken, 1994 yılının Mart ayındaki bir gün bir film şeridi gibi gözümün önünden geçip gidiyor. DEP’li milletvekilleri ve Orhan Doğan’ın dokunulmazlıkları gün kaldırılıyor, hepsi birden Meclis kapısındaki polis otolarına ite kaka doldurulup tam on yıl yatacakları hapishaneye götürülüyor. Ertesi günü yazıyorum köşemde: Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan olaylar acıdır, üzüntü vericidir. Demokrasi adına kötü bir verdi Milletvekili dokunulmazlıklarının siyasal nedenlerle kaldırılması demokrasiye sığmaz! Meclis’te ve etrafında güvenlik barikatları kurmak ve dokunulmazlığı kaldırılan milletvekillerini apar topar gözaltına almak bir talihsizliktir. Bu durum, Türkiye’de siyasal istikrara fayda değil, zarar getirir. Rejim bu karardan dolayı güçlenmez. Türk-Kürt düşmanlığını körüklemek isteyenlerin eline de yeni bir koz geçiyor.” (Sabah, Mart 1994). Aradan 15 yıl geçmiş... Yine aynı sahneler mi yaşanacak? Geçmişten hiç mi ders almayacağız? Ve yine soracak mıyız: Adalet bunun neresinde diye... diyor ki: “Ben sonuna kadar Türk’üm ama bu, Kürtleri yok saymak, etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli. Yıllardan beri anayasayı değiştiriyorlar, bir kez de barış için değiştirsinler” Savcı açıyor. Barış çağrısı yapan bir sanatçıyı suçlayabiliyor, “Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik etmek”le... Söyler misiniz: Adalet bunun neresinde?.. ’te askeri araca taş atan bir kişi, uzman çavuşun otomatik silahından çıkan yedi kurşunla öldürülüyor. Cumhuriyet Başsavcılığı, “Havaya ateş edilmeliydi” diye görüş bildiriyor. Ama Yargıtay Ceza Genel Kurulu dinlemiyor, “Bölgenin özel şartları”nı öne sürerek beraat kararı veriyor. Hukuk böylesine ‘bölgesel kriterler’le, böylesine çifte standartlarla bağlanırsa, hukuk olmaktan çıkmaz mı? Böylesine bir anlayış, yeni yeni ‘yargısız infazlar’a kapıyı açmaz mı? Devleti hukuk dışılığa sürükleyici etki yapmaz mı? Cevap verin lütfen: Adalet bunun neresinde?.. “Devlet söz konusu olunca hukuk mukuk takmam” zihniyetiyle hukuk devleti hiç bağdaşabilir mi? “Devlet söz konusu olunca, gerisi teferruattır” zihniyetiyle hukuk devleti ve demokrasi hiç bağdaşabilir mi? “Devletin ağzı süt kokmaz!” zihniyetiyle demokratik hukuk devleti hiç bağdaşabilir mi? Başyazarı Ahmet Altan hakkında yargıyı eleştirdiği için dava üstüne dava açılıyor. da diyor ki: “İyi de, 367 kararını veren bu yargı, darbeleri öven başsavcılar bu yargının içinden çıkıyor, soruşturmasına karşı direnenler yargının zirvelerine yerleşmiş. Ne yapacağız? Eleştirmeyecek miyiz? ‘Devleti hukuktan daha önemli bulduğunu’ söyleyen yargıçların sayısının azımsanmayacak sayılara ulaştığı bir ülkede, ‘devlet’i savunan yargıçlara karşı ‘hukuk’u kim savunacak? Hele de devletin çeşitli suçlara bulaştığı bizzat ‘hukuk seven’ yargıçlar tarafından söyleniyorsa...”(Taraf, 29.09.09) Evet öyle. Söyler misiniz, adalet bunun neresinde? Başkanı muhtıra yazacak. Soruşturmayacaksın! Genelkurmay Başkanı parti lideri gibi yapacak. Soruşturmayacaksın! Genelkurmay, andıçlarla gazeteci milletinin, aydınların hayatını karartacak. Soruşturmayacaksın! Ama darbelere, muhtıralara, devletin içindeki çetelere karşı çıkıp hukukun üstünlüğünü savunan yazarları, aydınları ya da barış çağrısı yapan sanatçıları veya dokunulmazlığa sahip milletvekillerini soruşturacaksın! Elinde silah olana dokunmayacaksın. Kalem olana dokunacaksın! Söyler misin, adalet bunun neresinde?.. Mithat Sancar’ın pazartesi akşamı ’te Tecrübe Konuşuyor programındaki şu sözünü asın bir kenara: “Asıl adaletsizliktir Türkiye’yi bölecek olan...”
591351
Tsunami sonrası ölüm haberleri geliyor
Güney Pasifik Okyanusu'ndaki ada ülkesi Amerikan Samoası açıklarında meydana gelen şiddetli deprem ve yol açtığı tsunamide, bu ülkede ölenler olduğu bildirildi. ABD'nin California eyaletinde bulunan Ulusal Park Servisi'ne bağlı Pasifik Batı Bölgesi sözcüsü Holly Bundock, Amerikan Samoası'ndaki Ulusal Park yöneticisi Mike Reynolds'un kendisine, ülkede deprem ve tsunamide ölenler olduğunu söylediğini belirtti. Bundock, ölü sayısına ilişkin ise açıklama yapmadı. Pasifik Tsunami Merkezi, anlık büyüklüğü 8.3 olan deprem nedeniyle Yeni Zelanda, Amerikan Samoası, Hawaii, Papua Yeni Gine ve Pasifik'teki diğer adalar için tsunami uyarısı yapmıştı. Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi, depremin merkez üssünün, Amerikan Samoası'nın 190 kilometre güneybatısı olduğunu ve 33 kilometre derinlikte meydana geldiğini açıklamıştı.
592901
Kartal çıkış arıyor
Kartal çıkış arıyor Turkcell Süper Lig'de bu sezon henüz istediği sonuçları alamayan ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de ilk maçını yitiren Beşiktaş, (B) Grubu'nda bugün Rusya'nın CSKA Moskova takımıyla yapacağı karşılaşmayı kazanarak kötü gidişi durdurmayı hedefliyor. Turkcell Süper Lig'de bu haftayı boş geçen Beşiktaş ile CSKA Moskova arasındaki karşılaşma, Luzhniki Stadı'nda TSİ 19.30'da yapılacak. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde (B) Grubu'nda ilk maçında kendi sahasında İngiltere'nin Manchester United takımına 1-0 mağlup olan siyah-beyazlı ekip, grubundaki ikinci mücadelesini bugün CSKA Moskova takımıyla yapacak. Siyah-beyazlı takımın rakibi CSKA Moskova ise grubundaki ilk maçında Almanya'nın Wolfsburg takımına deplasmanda 3-1 mağlup olmuştu. İki takımın da ilk haftayı puansız geçmesinin ardından Beşiktaş, bugünkü maçı kazandığı takdirde grubundaki ilk galibiyetine de imza atacak. GÖZLER GOLCÜLERİN ÜZERİNDE Beşiktaş'ın CSKA Moskova takımıyla yapacağı karşılaşmada gözler golcü oyuncuların üzerinde olacak. Siyah-beyazlı takımın başarısız sonuçlar almasında en büyük etken olan gol sıkıntısı sonrası forvet oyuncuları Nobre, Bobo, Holosko ve Nihat'a büyük iş düşecek. Bu dört oyuncu da CSKA Moskova maçı için Rusya'ya götürüldü. BOBO DA KADRODA Teknik direktör Mustafa Denizli'nin Manchester United ile yapılan karşılaşmada kadroya dahil etmediği Brezilyalı oyuncu Bobo da CSKA Moskova karşılaşması için kafilede yer aldı. Bobo, Manchester United maçı öncesi kadrodan çıkarılmış ve Denizli'nin bu yöndeki kararı eleştirilmişti. -HAKEM İSPANYOL Beşiktaş ile CSKA Moskova arasındaki karşılaşmayı İspanyol hakem Manuel Enrique Mejuto Gonzalez yönetecek. Rusya'nın başkenti Moskova'daki Luzhniki Stadı'nda oynanacak mücadelede Gonzalez'in yardımcılıklarını Jesus Calvo Guadamuro ve Roberto Diaz Perez Del Palomar yapacak. Karşılaşmanın dördüncü hakemi olarak ise Bernardino Gonzalez Vazquez görev alacak. İLK 11 Siyah-beyazlı takımın bugünkü mücadeleye Hakan, Ekrem, Sivok, Ferrari, İbrahim Üzülmez, Serdar Özkan, Ernst, Fink, Tello, Tabata, Bobo 11'i ile çıkması bekleniyor.
592620
Beyoğlu Sahaf Festivali başladı
Taksim Gezi Parkı'nda düzenlenen festivalin açılışında konuşan Demircan, festivale olan ilginin her yıl giderek arttığını belirterek, "Festivalin son yıllarda insanların içinde azalan okuma ve öğrenme ateşini de canlandırmasını ümit ediyorum" dedi. Demircan, belediye olarak Beyoğlu'nun vizyonuna katkıda bulunduklarını ifade ederek, Beyoğlu'ndaki en eski esnafın sahaflar olduğunu, ilçenin kıymetini en iyi onların bildiğini vurguladı. Sahafların Beyoğlu'nun, Beyoğlu olmasını sağlayan önemli aktörler olduğunu, eskiyi bilip, anlatıp, öğrettiklerini dile getiren Demircan, sahafların Türkiye'ye ve tüm dünyaya kaynaklık ettiğini söyledi. Demircan, sahafların, aydınların uğradığı, buluştuğu, sohbet ettiği yerler olduğunu hatırlatarak, festival düzenlemekle hayatını, gönlünü, varlığını kültüre vakfetmiş sahafları bir araya getirmekten mutluluk duyduklarını kaydetti. Demircan kültürün devamının kitaptan, mektuptan, destandan ve masaldan geçtiğini, her sahafın bu kültür zincirinin devamında önemli bir halka meydana getirdiğini anlattı. Sahafların tarihi belgelerin, kitapların, kartpostalların dönemlerinden günümüze gelmesini sağlayan, onlara sahip çıkan kişiler olduğunu belirten Demircan, şöyle konuştu: "Sahaflar, geçmiş, bugün ve gelecek arasında köprü kuran kişilerdir. Festivalin son yıllarda insanların içinde azalan okuma ve öğrenme ateşini de canlandırmasını ümit ediyorum. Birçok seçkin sahafımız önemli ve değerli koleksiyonlarını burada sergileyecekler. Bütün sevdalılarını, koleksiyoncuları, öğrencileri ve tüm vatandaşlarımızı bu şölene bekliyoruz." Açılışta sahaflar adına konuşan Emin Nedret İşli, "Sahafları sizlerin sayesinde bir araya getirdik. Küçücük dükkanlardan İstanbul'un en gözde meydanına çıktık. Kitaba, eski değerli eserlere ilgisi olanlar sahafları üçüncü kez böylesine şenlikli bir havada, aynı mekanda bulacaklar. Bu sinerjiyi, birlikteliği ortaya çıkaran Başkan Demircan'a teşekkür ediyoruz" dedi. Festival, 11 Ekim Pazar gününe kadar devam edecek ve kartpostallar, sigaralıklar, siyah beyaz hatıra fotoğrafları, afişleri, Cumhuriyet öncesi ve ilk yıllarına ait hisse senetleri koleksiyonları, Osmanlı tapuları, noter evrakları, eski çizgi romanlar, Osmanlı hanedanının sünnet ve evlilik merasimlerinin en küçük ayrıntısına kadar anlatıldığı el yazması "surnameler", edebiyatçıların mektupları ile çeşitli damgalı evraklar sergilenecek.
592551
"Birçok eve ateş düştü"
"Birçok eve ateş düştü"Başbakan Erdoğan: "Nice annenin 30 yıldır gözyaşı döktüğünü biliyoruz." 30.09.2009 14:33Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi 2009-2010 eğitim öğretim yılı açılış törenine katıldı. Erdoğan burada bir konuşma yaptı: "Çetelere karşı, hukuk dışı örgütlenmelere karşı mücadele verdiki vermeye devam ediyoruz temel ilkeyi demokrasiyi, laikliği, sosyal ve hukuk devleti olmayı altını çizerek belirtirim. Bu ilkeleri yüceltmek için elimizden geleni yaptık. Bu ilkelerden geriye dönüş asla söz konusu olamaz. Bu ilkelerin zayıflatılmasına göz yummadık, yummayız. Ben mahalle sokak aralarında kapı çalan bir insanım. Bunu yaparken de sosyal devlet olmanın ilkesi gereği yapıyorum. Sadece evinde oturup, sadece Ankara'dan Türkiye'yi izleyen bir Başbakan değilim. Bakın bir 81 ili tek tek dolaşan, şantiyeleri gezen bir Başbakan'ı ne zaman gördünüz? Bana anlatılması yetmez, burası ne alemde kendi gözlerimle göreceğim. Önünüze yoksa bürokrat rapor koyar. Ama bir bakarsınız ki aynı yerde duruyor. Uygulamayı yerinde görmeniz gerek. Görmezseniz 20 yıl önce temeli atılan inşaatların aynı haldeki gibi olduğunu görürsünüz. Bu temel taş üzerinde Türkiye'yi yükselteceğiz demiştik. Adımları atarken hiç kimse hiç kimsenin yaşam tarzına karışamaz, özgürlüklerini kısıtlayamaz. Bunların karşısında ilk duracak olan da biz oluruz. Biz milli birlik projesinin adımını attık. Demokratik açılım sürecini başlattık. Terör artık son bulsun diyoruz. İçinde çok başlıklar var. Sorunların çözümüne yönelik adımlar atmamız lazım. Alevi vatandaşlarımızın, azınlıklarımızın, üniversitelilerimizin eğitiminde sorunlar var. Tüm bunları sıfırlayabilir misiniz? Hayır, ama asgariye indirirsiniz. Bunu milletle başarırsınız. Biz koordine ederiz. Bunu mutabakat zemininde çözmeliyiz. Büyük bir devlet açılımlardan birşey kaybetmez tam tersine kazanır. Türkiye son 30 yılını bu tartışmalarla geçirmeseydi bugün nerelerde olurdu? 30 yıl boyunca mesaimizi, kaynaklarımızı Doğu ve Güney Doğu'daki meselelere aktarmasaydın nasıl bir ülke olurduk? Dokuz Eylül Üniversitesi bu bölgenin çağdaş yaşam tarzını almasının en önemli etkeni olmuştur. Türkiye de Kürt meselesini çözmek durumdadır. Terörle mücadelede çözüme ulaşmamız gerekir. Mücadelede demokrasiden de taviz vermeyeceğiz. Nice annenin 30 yıldır gözyaşı döktüğünü biliyoruz. İzmir'de de birçok eve ateş düştü. Artık çok farklı bir kulvarda ilerliyoruz. Birçok sorunumuzu çözdük, çözüm yoluna koyduk. Sorunlarımızı çözmenin yoluna girdik. 2010 bunun ciddi bir başlangıcı olacaktır. Bu zamandan itibaren kamuoyuna açıklayacağız."
593282
CHP'li Tekin'e 'erken konuştu' tepkisi
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul'da yapılması planlanan 3. köprüyle ilgili şu anda belirlenmiş hiçbir güzergah bulunmadığını belirterek, ''Bir partinin il başkanı, bu nasıl ve ne şekilde elde ettiğini bilmediğimiz kurum içi yazışmalardan hareket ederek öyle bir güzergah beyanında bulunmuştur. Erken konuşmuştur, üzerine de vazife değildir'' dedi. Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığınca Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''10. Ulaştırma Şurası''nın ardından basın mensuplarının İstanbul'da yapılması planlanan 3. köprüye ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ''3. köprü ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Bugün Şura'da da konuşuldu. Güzergahın neresi olacağı tartışılıyor. Kesinleşmiş bir bilgi var mı güzergahla ilgili?'' sorusu üzerine, Yıldırım şunları kaydetti: ''Bugün köprünün ve bağlı otoyolun tartışılmasını biz istedik ve bunu şurada ayrı bir oturum olarak planladık. Bu da gerçekleşti. Bana verilen rapora göre, seviyeli, düzeyli bir tartışma oldu ve her türlü fikir tartışıldı. Özgür bir platform oluşturuldu. Güzergahla ilgili tartışmaları sonlandırıyorum. Şu anda belirlenmiş hiçbir güzergah yoktur. Güzergah çalışmaları mevcuttur. Ancak köprünün yapılacağı güzergah, üzerinde çalışılan güzergahtan bir tanesi olacaktır. Bu nasıl olacak? Bunun cevabı da çok açıktır. Bütün çalışmalar tamamlanmıştır. Gayet nettir ki, bu güzergahın planlara işlenmesiyle birlikte Sakarya, Kocaeli ve İstanbul belediyeleri tarafından imar planlarına meclis kararlarıyla işleninceye kadar kesinleşen bir güzergahtan söz etmek mümkün değildir. Bugüne kadar söylenen bütün hususlar bir spekülasyondur. Siyaseten söylenmiş laflardır. Gayet tabii ki güzergah belirleninceye kadar çeşitli güzergahlar üzerinde çalışacaksınız. Rüyaya yatarak güzergah belirlenmez. Bu bir bilimsel çalışma gerektirir.'' ''Köprüyü ben, bu hükümet geldi de gündeme getirdi değil. 1993'te DYP-SHP koalisyonu döneminde sayın Onur Kumbaracıbaşı'nın Bayındırlık ve İskan Bakanlığı döneminde gündeme gelmiş bir projedir'' diyen Yıldırım, köprünün 16 yıllık bir geçmişinin bulunduğunu ifade etti. ''Niye Beykoz ve Tarabya güzergahı gündeme geldi? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da bu güzergahı açıklamıştı'' denmezi üzerine, Yıldırım, şunları kaydetti: ''6 güzergahtan bir tanesi de budur. Ancak bu çalışma henüz tamamlanmadan yapılmış bir açıklamadır. Olay budur. Bir partinin il başkanı, bu nasıl ve ne şekilde elde ettiğini bilmediğimiz kurum içi yazışmalardan hareket ederek öyle bir güzergah beyanında bulunmuştur. Erken konuşmuştur, üzerine de vazife değildir. İşi yapacak, üzerine vazife olan da bellidir.''
591823
Sıcaklık artıyor
Yapılan son değerlendirmelere göre; öğle saatlerinden sonra Muğla'nın Fethiye, Dalaman ve Köyceğiz ilçeleri ile Antalya'nın Elmalı, Kaş, Kale, Finike ve Kumluca çevrelerinde kısa süreli sağanak yağış geçişlerinin görüleceği tahmin ediliyor. Rüzgar genellikle güney ve güneybatı, zamanla Karadeniz kıyı kesimleri ile batı bölgelerde kuzey ve kuzeybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek.
592891
'Gazeteciler paranın ve gücün esiri olmamalı'
'Gazeteciler paranın ve gücün esiri olmamalı' Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin eski başkanı Celal Doğan Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti ziyaretinde, gazetecilere önemli mesajlar verdi: "Geçmişe göre daha zor şartlarda görev yapan gazeteciler olarak değer yargılarınızı koruyun, paranın ve gücün esiri olmayın” YAŞAR YAVUZ GAZİANTEP Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin eski başkanı Celal Doğan, Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret ederek, Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Sabri Kocaman ve yönetim kurulu üyelerine başarılı bir çalışma dönemi diledi. Celal Doğan, yerine ikame edecek birisi yetişmediği için bir dönem daha başkanlık görevine seçilen Abdullah Sabri Kocaman ile yönetim kuruluna başarılar dileyerek, son derece anlamlı mesajlar verdi. Bir yerlere gelmek kadar temsiliyetin de önemli olduğuna işaret eden Doğan, Temsiliyet şöhret gibidir önemlidir. Bakın, bizim ülkemizde para kazanmak için kültüre gerek yoktur. Ama para harcamak ciddi bir kültür gerektirir. Eskiden para yoktu. İnsanlar ihtiyaçlarını ürettiklerini takas ederek kazanırdı. Bu nedenle ülkesi, milleti, bayrağı ve inançları için yaşamlarını feda edecek insanlar vardı. Ne zaman ki yozlaşma başladı paranın ve gücün egemenliğine biat başladı. Geçmişe göre daha zor şartlarda görev yapan gazeteciler olarak değer yargılarınızı koruyun, paranın ve gücün esiri olmayın” dedi. Bu arada hafif raylı sistemin yerine metro düşünülmesi gerektiğini belirten Doğan, Kamil Ocak Stadı'nın taşınmasının da nüfusun milyona yaklaştığı zaman gerçekleştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. “DEMOKRASİ HERKESE LAZIM” Son dönemin en sıcak tartışması olan “Demokratik Açılım” konusunda da görüşlerini açıklayan Doğan, AB ile müzakere süreci kapsamında açılan 36 başlık olduğunu Kopenhag ve Masstrich Kriterleri ile demokrasiye bir standart getirilmek istendiğini belirterek, açılının etnik tabana dayanmasının doğru olmayacağını savundu. Demokrasinin sadece Türkiye'de yaşayan Kürtlere değil her kesime lazım olduğunu belirterek, “Demokrasi Türklere, Kürtlere, Ermenilere, Yahudilere kısacası herkes için gerekli. Bunun ne şekilde olacağı da önemli. Cumhuriyet tarihi boyunda Dersim, Koçgiri, Ağrı gibi 28 büyük kürt isyanı oldu ve ciddi şiddet kullanılarak bastırıldı. Meseleye güvenlik sorunu olarak bakmak çözüm getirmedi. Burada konuşulması gereken paketin içinde neyin olduğu meselesidir. Bir kere insanın doğumuyla gelen hakları var. Kendi dilini konuşmak istemesi son derece normal. Tabi ki bunun yanında bir de resmi dili olacak. Siz bunu sağlayacaksınız. Siz insanlara bu ülkedeki 1. sınıf insan olduğunu hissettireceksiniz” dedi. Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Abdullah Sabri Kocaman, Celal Doğan'ın ziyaretini vefa duygusunun tecellisi olduğunu belirterek, “Basında, siyasette, ekonomide, sosyal yaşamda, her alanda insanın vefalı olması gerekir. Sayın Celal Doğan'ın bu ziyareti vefa duygusunun ne denli önemli olduğunun bir göstergesidir. Kendisi ile uzun yıllar birlikte çalıştık. Artık içimizden biri olarak görüyoruz ve kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.
592467
Şimşek: Kümesteki kazlar tek hedef değil
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önümüzdeki dönemde, makul düzeyde gelir elde eden herkesten makul vergi toplamaya çalışacaklarını bildirdi ve ''Sadece kümestekilere değil, kayıt dışı kesimlere de ulaşmaya çalışacağız. Denetimleri de bu çabanın bir parçası olarak değerlendirmek lazım'' dedi. Belçika'nın başkenti Brüksel'de ''Türkiye-Belçika: İş ve Yatırım İmkanları Toplantısı''na katılan Şimşek, doktor, avukat ve eczacıların Ekim'den itibaren geniş kapsamlı vergi denetimine alınmasıyla ilgili bir soru üzerine, OECD verilerine göre, Türkiye'de toplanan gelir ve kurumlar vergisinin milli gelire oranının yüzde 5,7 olduğunu söyledi. Bu oranın son derece düşük kaldığına dikkati çeken Şimşek, ''Yüzde 5,7'lik oranla ülke çapında toplanan gelir ve kurumlar vergisinin milli gelire oranında neredeyse OECD'de sonuncu sıradayız'' diye konuştu. Ekonomide harcamaların sağlıklı gelirlerle finanse edilmesi gerektiğini de vurgulayan Maliye Bakanı Şimşek, sağlıklı bir ekonomi için bunun çok önemli olduğunun altını çizdi. Vergi gelirlerinin artırılması için vergi denetimlerinin etkin hale getirilmesi zorunluluğu bulunduğunu da ifade eden Bakan Şimşek, şöyle devam etti: ''Önümüzdeki dönemde makul düzeyde kazancı olan herkesten makul vergi toplamaya çalışacağız. Vergi tabanını genişletmeye çalışacağız. Sadece kümestekilere değil, kayıt dışı kesimlere de ulaşmaya çalışacağız. Ekim'deki vergi denetimlerini de bu çabanın bir parçası olarak değerlendirmek lazım.'' TÜRKİYE FIRSATLAR ÜLKESİ Maliye Bakanı Şimşek, genel ekonomik durumla ilgili bir soru üzerine de, 2009'un sıkıntılı bir yıl olduğunu, global ekonomik krizden kaynaklanan sıkıntılar bulunduğunu ifade etti. Şimşek, ''Ama bunlar geçici. Türkiye'nin muazzam bir dinamizmi var. Bu dönemi çok hızlı şekilde geride bırakacağız'' açıklamasında bulundu. Bakan Şimşek, Avrupalı yatırımcılarla görüşmeleri konusunda yaptığı değerlendirmede de, Brüksel'de gerek hükümet yetkilileri, gerekse işadamları ile bire bir toplantılar yaptıklarını ve bu toplantılarda ticareti güçlendirme ve birlikte yatırım isteklerini Avrupalı işadamlarına ilettiklerini bildirdi. Türkiye'nin ''fırsatlar ülkesi'' olduğunu dile getiren Şimşek, şunları söyledi: ''Bunu da her yerde söylüyoruz. Ama burada gördüğümüz en önemli şey su. Dışarıdaki herkes Türkiye'nin potansiyeline inanıyor. Krize rağmen Türkiye, geleceği olan bir ülke. Dışarıda da buna olan inanç, çok güçlü bir şekilde devam ediyor. Küresel kriz, hiçbir şekilde Türkiye'ye yönelik görüşlerde değişiklik yaratmamış. Bunu dışarıda çok iyi görüyoruz. Türkiye'nin orta ve uzun vadeli görünümü oldukça olumlu. Bu sürecin bundan sonra da güçlü şekilde devam edeceğine inanıyoruz. Bunu her yerde yabancı yatırımcılar ve finans kurumu temsilcileri de bize söylüyor. Bunlar son derece sevindirici şeyler.''
592201
Domuz gribi aşısı Ekim sonuna doğru Türkiye'de
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 35-40 milyon doz aşısı almayı planladıklarını, aşısının ilk partisinin Ekim ayının 3'üncü haftasında Türkiye'ye getirileceğini söyledi. Sağlık Bakanlığınca düzenlenen "Aşı Sempozyumu"na gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Akdağ, şu anda aşı firmasıyla görüşme yaptıklarını, yaklaşık 35-40 milyon doz arası aşısı almayı planladıklarını bildirdi. Sağlık çalışanları başta olmak üzere bütün risk gruplarına, stratejik çalışma alanlarında görev yapanlara, çocuklar ve gençlere aşı yapılacağını söyleyen Akdağ, şöyle konuştu: "Hem Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) hem gelişmiş ülkelerin hastalık kontrol merkezlerinin öncelikli aşı grupları bunlar. Türkiye'deki bilim heyetimiz de bu gruplara aşı yapılmasının uygun olacağını ve salgını önemli ölçüde kontrol altına alacağımızı düşünüyor. Bu şekilde hazırlıklarımız devam ediyor. Biz aşıyı tahmin ediyorum ekim ayının 3'üncü haftasında aşının ilk partisini Türkiye'ye getirmiş olacağız. Ancak bu aşıların uluslararası anlamda ruhsat almasını bekliyoruz. Özellikle Avrupa Hastalık Kontrol Merkezinden ruhsat almaları gerekiyor. Ön yeterlilik diyebileceğimiz veya ön görüş olarak uygunluk belgelerini aldılar ama kesin ruhsatı da almaları gerekiyor. Bizim ülkemizde de ruhsatlandırma süreci bir taraftan gidiyor. Aşı açısından bu bir yarış yani. Domuz gribi aşısının mevsime yetiştirilmesi açısından bir yarışa benzetilebilir. Biz de Sağlık Bakanlığı olarak üstümüze düşeni yapıyoruz." "Doz değişebilir" Doz miktarının 35-40 milyon doza çıkarılmasının yeni bir karar olup olmadığı sorusu üzerine Akdağ, bunun yapılan görüşmeler sonucu kararlaştırıldığını, çünkü aşının belirli miktarlarda üretilebildiğini belirtti. Akdağ, firmaların verebileceği aşı miktarına ve Bilim Kurulu kararlarına bağlı olarak bu rakamların değişebildiğini söyledi. Bakan Akdağ, bir başka soru üzerine, aşının öncelikle uygulanacağı gruplar arasında sağlık çalışanları ve hamilelerin bulunduğunu, özellikle sağlık çalışanlarının bu hastalarla karşılaşabilecekleri için ayakta kalmalarının önemli olduğunu ifade etti. Akdağ, aşının hacı adaylarına da yetiştirilmesinin planlandığını belirterek, "Orada belirli bir plan üzerinde çalışıyoruz. Aşı yetişirse yaparak göndereceğiz, değilse risk gruplarını tutacağız, aşıyı orada götürdüğümüz zaman yapacağız. Çünkü şu anda bizim bulunduğumuz yarım küre itibariyle bir salgın mevcut değil ama salgın kapıda, öyle düşünüyoruz ona hazırlık yapıyoruz" dedi. Akdağ, aşının kaç doz uygulanacağı sorusu üzerine, belli risk gruplarına iki doz, belirli gruplara da bir doz şeklinde uygulanacağını, bunların hepsinin süreç içinde netleşeceğini bildirdi. "Mevsimsel grip aşısının domuz gribine yakalanma riskini artırdığı" iddialarının sorulması üzerine, Akdağ, bu ve buna benzer haberlerin hiç birinin kesinleşmiş bilimsel veriler olmadığını ifade ederek, kesinleşmemiş veriler üzerinde yorum yapılmamasını istedi. Okullarda kampanya yürütülecek Domuz gribine karşı okullarda önlem alınıp alınmayacağı sorusuna karşılık, Akdağ, Milli Bakanlığı ile çok kapsamlı bir çalışmayı belirli bir noktaya getirdiklerini belirtti. Salgın ayları olarak bilinen aralık ve ocak aylarına yakın bir zamanda, ekimin 2'nci yarısından sonra başlayarak eğitimi ve farkındalığı artırma çalışmalarını yaygınlaştıracaklarını ifade eden Akdağ, "Okullarda bu anlamda öğretmenlerimize eğitim veriyoruz, vereceğiz. Çocuklarımıza yönelik belli malzemeler hazırlıyoruz. CD'ler, broşürler, afişler... Bu şekilde geniş bir eğitim kampanyasını, farkındalık artırma kampanyasını okullarımızda yürüteceğiz" dedi. Salgın halinde okulların edilip edilmeyeceğinin sorulması üzerine de Akdağ, bunun belli şartlar dahilinde, belli bölgelerde yapılabileceğini kaydetti. Akdağ, "Aslında şu günlerde konuşacağımız en önemli şey, kapıdaki salgına karşı nasıl korunacağımız. Ellerimizi yıkamayı bu dönemde anlatacağız. Bütün iletişim çabalarımızı nasıl korunacağımız üzerine bina ediyoruz ama yarın bir salgın başladığı zaman, ikinci basamak iletişim kampanyasına geçeceğiz. Bu işin iletişim boyutu çok önemli" diye konuştu. Bakan Akdağ, "Kapıda olan, bütün Kuzey Yarım Küreyi bekleyen salgına karşı" toplum olarak korunmanın bilincine varılması gerektiğini belirterek, toplu yaşanan yerlerde ellerin sık yıkanmasının, öksüren, aksıran kişilerin bunu etrafa yaymamalarının büyük önem taşıdığını kaydetti.
591772
Kürşat Bumin: Giden Milliyet yönetimine teşekkür
Kürşat Bumin Giden Milliyet yönetimine teşekkür Deniz Baykal'ın "Meşhur Kalecik Konuşması"na ilişkin dünkü yazıma ilişkin aldığım bazı mesajlarda, Başbakan'ın "meşhur konuşmaları"na da niçin benzer bir dikkat ve ilgiyi göstermediğim soruluyordu. Cevabımı -her okura ayrı ayrı yazmaktansa- burada açıklayayım: Dikkatinizden kaçmış, bugüne kadar sözünü ettiğiniz "konuşmalar" karşısında da dikkat ve ilgimi esirgemedim! Hatta isterseniz, "Başbakan'ın meşhur konuşmaları" sınıfına dahil ettiğim iki taze örnek daha vereyim de yukarıdaki cevabım daha inandırıcı olsun. Mesela 1: Başbakan, yakınlarda, İstanbul Kongre Merkezi'nin açılışında, yenilenen Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nun eski haliyle kalmasını isteyenlerin geçen yıl düzenledikleri kampanyaları hatırlatarak şöyle diyordu: "Biz daha güzelini, daha iyisini burada yapacağız, 600 kişilik bir salon olacak, sahne çok daha farklı olacak dediğimiz zaman buna inanmadılar. Olumsuz kampanyalar yaptılar. Peki bu olumsuz kampanyaları yapanlar Muhsin Ertuğrul bitti- acaba hangi yüzle gelip diyecekler ki 'Nasıl olmuş?' Görüyorsunuz; Başbakan'ın bir yıl kadar önce tiyatronun eski haliyle kalması için kampanya düzenleyenler bir "dövmediği kalmış"! Oysa bunda sinirlenecek ne var? Onlar da öyle düşünmüş –ve hatta bir kısmı belki haklı olarak hâlâ böyle düşünüyor- olamaz mı? Onlar da tabii ki yeni tiyatro salonuna herkesle "aynı yüzle" gelecekler… Mesela 2: Başbakan 3. Köprü'nün erdemlerin sıralıyor. Seslendikleri yine "karşı çıkanlar". Sözleri şöyle: "Bugün karşı çıkanlar 1. Köprü'ye de karşı çıkmışlardı ama sonra utanmadan, sıkılmadan birinci köprünün üzerinden seyahat ettiler, 2. Köprü'ye de karşı çıktılar, sonra utanmadan, sıkılmadan köprünün üzerinden de geçtiler…" Yalan değil doğrusu; Sözü edilen köprüye zamanında karşı çıkanlar dün olduğu gibi bugün de karşı çıktıkları bu köprüler üzerinden seyahat ettiler ve etmekteler. (İşi inada bindirip arabalıdan vazgeçmeyen birkaç kişi olabilir.) Peki şimdi Başbakan, eskinin bu köprü karşıtlarının köprülerden her geçişlerinde "utanmalarını, sıkılmalarını" mı istiyor? Anlaşılır gibi değil gerçekten… Belki de en makul çözüm, iktidar ve muhalefet partilerinin başkanlarının "metinsiz" olarak kürsüye çıkmalarına bir yasak getirilmesi… Neyse, biz gelelim yazının başlığında anons ettiğimiz önemli konuya: Duymuşsunuzdur, Milliyet'te yönetim değişmiş. Sedat Ergin, bundan böyle Hürriyet'te köşe yazacakmış. (Ama 3. Sayfaya değil haliyle. Çünkü Özkök'ün dünkü yazısında gerekçeleriyle açıkladığı gibi sayfayı işgal etmek şerefi oybirliği ile bir başkasına bahşedilmiş. Seçimi ben de yerinde buldum. Meslektaşımız gerçekten bir "Üçüncü Sayfa" yazarı. Vatana, millete, üniter devlete, vs hayırlı olsun…) Milliyet nasıl bir gazete?" sorusuna cevabım –doğrusu- Ergun Babahan'ın dünkü yazısındaki (Star) tarifine uymuyor. Babahan, çıplak tirajını 70-80 bine kadar indirdiği Milliyet'in "ayağa kaldırılmasını" çok zor buluyor. Gazetenin "okur temeli"ni de şöyle özetlemiş: "Her gün Başbakan Erdoğan ve Ak Parti'ye yoğun eleştiriden başka hiçbir şeyin tatmin etmeyeceği bir okur temeli var gazetenin." İsterseniz, Babahan'ın Milliyet'e ilişkin şu tespitini de aktarıp öyle konuşalım: "Türkiye ve dünyadaki değişiklikleri takip etmeyen, bu nedenle her değişim karşısında dehşete düşen bir grup bu." Ve de şu son satırlar: "Devrini kapamış, okuyucusunun gerisinde kalmış yazarlar, gazeteciler tasfiye oluyor. Ekrem Dumanlı söylediği zaman…." Bana göre, Babahan'ın Milliyet'e ilişkin bu değerlendirmeleri epeyce "haksızlık" içeriyor. Bilmem, belki de ben göremiyor, fark edemiyorum. Çünkü benim gözümde Milliyet, onu diğerlerinden kalın çizgilerle ayıran özellikleri olan bir gazete değil. Sabah nasılsa, az biraz farkla Milliyet de öyle. Star nasılsa, biraz daha fazla farkla Milliyet de öyle… Babahan'ın Milliyet değerlendirmesinde işin içine yazarlar-gazeteciler de girdiğini hatırlayacak olursak, sözünü ettiğim "haksızlık"ın boyutu daha da artıyor. Milliyet'in gazeteci ve yazar kadrosunun nesi eksikmiş anlamadım doğrusu. Hatırlayın bir bölümünü: Taha Akyol, M. Ali Birand, Osman Ulagay, Güngör Uras, Semih İdiz, Kadri Gürsel ve de tabii ki mesela Hasan Cemal? Ne eksikleri var bu köşe yazarlarının anlamadım. Gazeteci-haberci deseniz, Belma Akçura gibi isimler sanki her yerde aramadığın kadar… Dolayısıyla, Babahan'ın çizdiği Milliyet portresi epeyce acımasız kaçmış. Ne gereği var özellikle Milliyet'e bu şekilde yüklenmeye. da diğerleri gibi bir gazete işte… Nihayet gelebildik asıl konumuza: Sedat Ergin ve ekibi gider ayak pek çok kişiyi memnun eden hayırlı bir işi gerçekleştirildi. Gazetenin 54 yıllık dönemini kapsayan 376 bin sayfadan oluşan arşivinin internette isteyen herkesin –bedava- kullanımına açılmasından söz ediyorum. Hanzade Doğan Boyner istemiş, Doğan Gazetecilik Teknoloji Direktörü Yücel Okan Şentürk (özel olarak Şentürk'e de teşekkür) projeyi yürütmüş ve Milliyet'in 54 yıllık arşivi önümüze gelmiş. Türkiye'de bir "ilk" bu. Dünyada uygulanışı da henüz çok yaygın değil. Ne güzel; artık 57 yıl içinde hangi olayın-gelişmenin nasıl gerçekleştiğini, nasıl haberleştirildiğini, hakkında ne türden köşe yazılarının yayımlandığını öğrenmek çok kolay… Artık hiç değilse Milliyet için Beyazıt Kütüphanesi'ne gitmeye gerek kalmadı. Ayrıca Şentürk'ün açıklamalarından öğreniyoruz ki, Türkiye gibi "çabuk unutan" ülkeler açısından daha da önem kazanan bu çalışmanın maliyeti öyle at ve deve de değil. Her gazetenin altından kolaylıkla kalkabileceği bir hizmet bu. Milliyet'in internet sayfasında yer alan "fririk" galerilerini konu edinen ve gazeteyi ayıplayan bir iki yazı yayımlamıştım bugüne kadar. Ama şimdi sunulan hizmet derece kıymetli ki, oldu olacak bu eleştirilerimi de geri alıyorum!
593277
İşte Ulaştırma Şurası kararları
Ulaştırma Bakanlığı'nca, "Hedef 2023" sloganıyla düzenlenen "10. Ulaştırma Şurası" sonunda, ulaştırma sektörüne ilişkin yaklaşık 100 karar alındı. Ulaştırma Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı ve 10. Ulaştırma Şurası Genel Sekreteri Kenan Bozgeyik, kapanış oturumunda alınan şura kararlarını açıkladı. Bozgeyik, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 10. Ulaştırma Şurası kapsamındaki panellerden çıkan öneriler ile çalıştay önerilerinin bütünleştirilerek, her sektörün en önemli 20 projesinin seçildiğini, önemli projelerin de tekrar değerlendirilerek, Cumhuriyet'in 100. Yılına armağan edilen 100 kritik projenin belirlendiğini dile getirdi. Buna göre, deniz yolları, kara yolları, hava yolları, demir yolları, kent içi, posta ve haberleşme sektörlerine ilişkin alınan kararlar şöyle: Kara yolu sektörü -Bölünmüş yolların 32 bin kilometreye çıkarılması. -Kuzey-güney kara yolu koridorlarının iyileştirilmesi. -Yerleşim merkezlerine çevre yolu yapılması. -Kuzey Marmara Otoyolu, Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu, Ankara-Delice Otoyolu, Ankara-İzmir Otoyolu, Sivrihisar-Bursa Otoyolu, Afyon-Antalya Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Şanlıurfa-Habur Otoyolu, Aydın-Denizli-Antalya Otoyolu, İstanbul-Ankara-Kafkasya ve Otoyolu, Şanlıurfa-Diyarbakır Otoyolunun yapılması. -Kar siperleri-çığ tünelleri ve ses panelleri, kara yolu boyunca acil yardım istasyonları, kara yolu ağının bitümlü sıcak karışım kaplama yapılması. -Karayolu Akademisi kurulması. -Tüm liman ve OSB'lerin bölünmüş yollarla bağlantılarının oluşturulması. -Rize-Mardin Otoyolunun inşa edilmesi. -Türk Kurumu"nun kurulması. Deniz yolu sektörü -Liman ve deniz tesislerinin ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre edilmesi. -Yeni liman projeleri ile transit ülke konumuna gelinmesi. -Elleçleme kapasitesinin 2023 yılına kadar 32 milyon TEU, 500 milyon ton kuru yük, 350 milyon ton sıvı yük ve 15 milyon yolcuya ulaştırılması. -Yurt içi taşımacılıkta deniz yolu payının yüzde 15'e (Ton/km) ve konteynerleşme oranının yüzde 15'e (TEU) yükseltilmesi. -Gemi inşa sanayinde 10 milyar inşa geliri ve yeni istihdam alanlarının oluşturulması. -Gemi teslim kapasitesinde 0.8 milyon DWT'dan milyon DWT'a veya yıllık 300 adet gemi teslim sayısına ulaşılması. -Katma değeri yüksek, ileri teknolojili gemiler inşa edilmesi. -Marmara Denizi'nde kuzey-güney, doğu-batı ulaşımları için modern, fonksiyonel ve intermodal taşımacılığa uygun veya katlı araç yükleme boşaltma imkanları olan Ro-Ro terminalleri inşa edilmesi. -Kısa mesafe deniz taşımacılığına yönelik, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına sefer yapan Ro-Ro, Ro-Pax filosu kapasitesinin artırılarak hatların çeşitlendirilmesi. Doğu Akdeniz'de VLCC ve ULCC kapasitesinde yeni gemi inşa ve bakım onarım hizmeti verecek tersanelerin kurulması. -Tersanelerin yoğunlaştığı yerlerde organize yan sanayi bölgelerinin oluşturulması. -200 adet balıkçı barınağının 55'inin kademeli olarak yat limanına dönüştürülmesi ya da ortak kullanım modeli oluşturulması. -Deniz ticaret filosunun modernize hale getirilmesi, dünyanın en büyük 10 limanından en az birinin inşa edilmesi. -Ulusal Test ve Akreditasyon Merkezi kurma. -Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge payını ulusal hedefe paralel yüzde seviyesine çıkarma. -Türkiye'nin kıyılarını dünyanın en temiz kıyıları arasına taşıyacak etkin bir çevre yönetim sisteminin kurulması. -Birbirine yakın iskelelerin ihtisas limanlarına dönüştürülmesi, evrensel hukuk ve normlarıyla tam uyumlu denizcilik mevzuatının sürdürülmesi. -Deniz ulaşımına ilaveten iç su yollarının etkin kılınması. -Gemi inşa sanayisinde yüzde 80 yerli katkı payını yakalamak. Kent içi sektörü -Ulaşım Kurumu'nun, Trafik Kontrol Merkezi'nin kurulması, ulaşım ana planlarının bütün kentler için zorunlu olması. -İmar planları ile paralelliğin ve özürlülere uygunluğunun onayı. -Kent içi ulaşım sistemlerinin standartlarına uyumlu hale getirilmesi. -Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanların ulaşımda planlama ve tasarım standardının oluşturulması. -Raylı sistemlerde yerli sanayinin teşviki. -Kent içi trafikte dostu, çevreye duyarlı doğal gaz-hibrit araç kullanımı, deniz-iç su yolu ulaşımının toplu taşıma ile entegresi ve iyileştirilmesi. -Kent içi lojistiğin Ulaşım Ana Planı'nın parçası olması. -Kentlere özgün otopark yönetim sisteminin kurulması, şehirler arası taşımacılık terminallerinin kentsel toplu taşıma sistemleri ile entegre edilmesi. -22 Eylül tarihinin "Otomobilsiz" gün ilan edilmesi. -"Sürdürülebilir Ulaşım Projesi"nin seçilip ödüllendirilmesi. -Avrupa Birliği ve dünya ile uyumlu Demir Yolu Kanunu'nun çıkarılması. Demir yolları sektörü -Mevcut hatların yenilenmesi, tüm hatların sinyalli, elektrifikasyonlu hale getirilmesi. -Yapımları devam eden bin 622 kilometre yüksek ağının 2012 yılına kadar tamamlanması. -2023 yılına kadar bin 792 kilometre yeni yüksek ağının inşa edilmesi. -2023 yılına kadar bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa edilmesi. -BAŞKENTRAY Projesi'nin inşa edilmesi. -EGERAY Projesi'nin tamamlanması, demir yolu araç filosunun yenilenmesi. -Teknolojinin geliştirilerek trenlerin tek makinistle çalıştırılması. -Tüm liman ve organize sanayi bölgelerine irtibat hatları ile entegre edilmesi. -Demir Yolu Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Demir yolu payının yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 artırılması. -Hatlardaki kurp ve eğimlerin ölçütlerine uyumlaştırılması. -Hemzemin geçitlerin iyileştirilmesi ve kademeli bir şekilde ortadan kaldırılması. -Hatlardaki dingil yükünün en az 22,5 tona çıkarılması. -2023-2035 arasında 2960 kilometre yüksek hattı, 956 kilometre konvansiyonel hat yapılması. -Batum-Trabzon-Erzincan hattının inşa edilmesi. -Kavak-Kırıkkale hattının inşa edilmesi. Posta sektörü -Posta pazarının kontrollü ve kademeli bir şekilde serbestleştirilerek tam rekabetçi ortamın sağlanması. -Posta Düzenleme Kurumu'nun kurulması. Kayıtlı elektronik posta hizmetinin verilmesi. -Gönderilerin tesliminde evrensel standartların üstüne çıkılması. Türkiye'nin uluslararası gönderi alıp vermede bir aktarım merkezi haline gelmesinin sağlanması. -Posta sektörüne ilişkin uluslararası karar süreçlerinde etkin rol alınması. -Posta Sektörü Konseyi'nin oluşturulması. -Sektörel vizyon ve stratejilerin belirlenmesi. -Posta hizmetlerinin sunumunda çevreye duyarlı politikaların izlenmesi. -Sektörel haberleşme, tanıtım ve bilgi paylaşımını sağlayacak bir iletişim ağının kurulması. -Gönderi izleme sistemi, RFID ve Barkod teknolojilerinin ve yeni nesil iletişim sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması. -Sektörde kullanılan teknolojilerin yurt içinde üretimi ve ihracı, sektörel Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesi. Haberleşme sektörü -Bilişim sektörünün 160 milyar dolara, geniş bant abone sayısının 2013'te 12 milyona, 2023'te 30 milyona ulaşması. -Ülke genelinde fiber optik ağının kurulması ve Türkiye'nin bölge ülkeler arasında fiber kesişim noktası (hub) olması. -Eve kadar fiber ve geniş bant kablosuz erişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması. -Uçtan uca IP ve IPv6 uygulamalarına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye'de kurulmasının sağlanması amacıyla bilişim vadisi OSB projesinin gerçekleştirilmesi. terminal cihazları üretimi ve söz konusu cihaz ihracatının ithalatı geçmesi. -Türkiye'nin Avrupa'nın çağrı merkezi üssü olması. Sertifikasyon verecek laboratuvarların faaliyete geçirilmesi. cihaz 2. el piyasasının geliştirilmesi. -Türkiye'nin 2023 yılında küresel BİT pazarında söz sahibi en az bir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standardıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olması. -Kamu kurumlarının yaptıkları alımlarda ve düzenlemelerde Ar-Ge'yi teşvik edecek önlemlerin uygulanması. -Ulaştırma Bakanlığı Ar-Ge fonunun burs vermesi. -Girişim sermayesi sağlanması ve proje yarışmaları düzenlenmesi gibi alanlarda etkin olunması. -Spektrum ticareti uygulamalarının başlatılmasına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Kişisel verilerin illegal ve kötü amaçlı kullanımını önleyecek düzenlemelerin geliştirilmesi. Havacılık sektörü -İstanbul'da 60 milyon yolcu kapasiteli bir havaalanı ile Türkiye'de 30 milyon kapasiteli 2, 15 milyon kapasiteli havaalanı yapılması. -Uçak-dolmuş-taksi işletmelerinin kurulması ve yaygınlaştırılması. -Deniz, göl gibi yerlere yakın olan yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz hava araçlarının kullanılarak, bu alanda gelişimin sağlanması. -Döner kanat hava aracı taşımacılığı sisteminin kurulup desteklenmesi. -Türkiye'nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapılması. -ILS kategori I, II ve III hassasiyetinde yerde tesis edilen pozisyon doğrulama sistemlerinin (GBAS) yaygınlaşması. -Hava kargo taşımacılığına uygun olan havaalanlarının "serbest bölge" ilan edilmesi. -Hava aracı veya parçasının sertifikasyonunun Türkiye tarafından sağlanabilir hale getirilmesi. -Milli ATM alt yapısının geliştirilmesi ve bu kapsamda dışa bağımlılığın azaltılması. -Yerli imalat olarak en az tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretiminin gerçekleştirmesi. -Türk sivil hava taşımacılığı filo yapısının 2023 yılında 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşması. -Türkiye'nin kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olması, yeni nesil motorların geliştirilmesi çalışmalarına katılınması. -Havacılık Endüstri İhtisas OSB'lerin kurulması, insansız hava araçlarının, hava sahasının kullanımının sivil havacılık sistemine entegre edilmesi. -EUROCONTROL'ün merkezinin Türkiye'de açılmasının sağlanması. -SHGM ve DHMİ Genel Müdürlüğü'nün yeniden yapılandırılması. -Hava Ulaştırma Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Yaylaların turbo-prob uçuşlarına imkan veren havaalanları ile entegre edilmesi.
591552
Eyfel Kulesi kırmızı beyaz olacak
Ekim ayında gerçekleştirilecek bir başka etkinlik ise Paris'in en prestijli sergi mekânlarından Grand Palais'de açılacak dev İstanbul sergisi. Grand Palais, "Bizans'tan İstanbul'a: İki Kıtanın Limanı" başlıklı sergiye üç ay boyunca ev sahipliği yapacak. İstanbul'un sekiz bin yıllık tarihine tanıklık edecek sergi, 25 Ocak 2010 tarihine kadar açık kalacak. Sergi, Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul Arkeoloji müzeleri, Türk ve İslam Eserleri ve Ayasofya müzelerinin yanı sıra, Louvre Müzesi, Fransa Ulusal Kütüphanesi gibi Avrupa müzelerinin koleksiyonlarından seçilen dikilitaş, el yazmaları, gravürler, elbiseler ve kitaplardan oluşan 500'den fazla eseri bir araya getiriyor.
592368
Aksu'dan Bahçeli'ye Eleştiri
AK Parti'den MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye eleştiri geldi. Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Türkiye'yi terör belasından kurtarmak için atılan adımlardan rahatsız olduğunu ileri sürdü. Abdülkadir Aksu, yaptığı yazılı açıklamada, Bahçeli için "Türkiye'yi on yıllardır yaşadığı terör belasından kurtarmak için atılan adımlardan rahatsız olmasını, iftirayı ve hakareti siyasi üslup olarak benimsemesini kınıyoruz" ifadelerini kullandı.
591759
Şeyh Said'in torunu Fırat dün vefat etti
Şeyh Said'in torunu Fırat dün vefat etti 30.09.2009 Hükümetin demokratik açılım adımlarına destek veren Hak ve Özgürlük Partisi (HAK-PAR) Onursal Başkanı, eski Demokrat Parti (DP) milletvekili ve Şeyh Said'in torunu Abdülmelik Fırat, hayatını kaybetti. Yıllardır "Multiple Myelom" adı verilen kan hastalığıyla mücadele eden Fırat, bir süre önce böbrek yetmezliği gelişince tedavi altına alınmıştı. Fırat, dün saat 13.55'te hayatını kaybetti. Fırat'ın vefatını Bakanlar Kurulu toplantısında öğrenen Başbakan Erdoğan, aileyi telefonla arayıp başsağlığı diledi. HAKPAR Genel Başkanı Bayram Bozyel ise "Şeyh Said ailesi ve tüm Kürt vatandaşların başı sağ olsun" dedi. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk de hastaneye geldi. Yeğen Abdülillah Fırat, Meclis'te yapılan törenleri "reklam" olarak gördüklerini, resmi törenlere karşı olduklarını bunun için TBMM önünde tören yapılmasını istemediklerini söyledi. Fırat, "Şeyh Said mensubuyuz, soydan geliyoruz. Şeyh Said döneminde cezalandırılan ve ölen tüm kardeşlerimiz Erzurum'un Hınıs'ın Kolhisar Köyü'ne defnedilmiştir. Biz de amcamızı buraya defnedeceğiz" dedi.
592299
Baca temizliğine dikkat!
Baca temizliğine dikkat! Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Faruk Kurutuz, havaların soğumaya başladığı şu günlerde, doğalgaz ve diğer yakıt atıklarının hava çıkış noktası olan baca temizliğinin ihmal edilmemesini istedi. Kurutuz yaptığı yazılı açıklamada, kış aylarında baca tıkanıklığı sonucu yaşanan çok sayıda yangının, mal ve can güvenliğini tehdit ettiğini, gerek gazın, gerekse katı yakıtlı dumanın dışarıya çıkamaması sonucu karbonmonoksit zehirlenmesiyle de birçok insan hayatını kaybettiğini hatırlattı. Vatandaşların bacalarını mutlaka temizletmesi gerektiğini belirten Kurutuz, şu önerilerde bulundu: ''Bugüne kadar bacanızı temizletmediyseniz, mutlaka bacalarınızı temizletmeyi ve kontrol ettirmeyi unutmayın. Karbonmonoksit zehirlenmeleri ve kış aylarında çıkan yangınların önemli bir bölümü bacaların tıkanması sonucu meydana geliyor. Baca yangınlarından korunmanın tek yolu, sanayi işletmelerinde 3-6 ayda, daire ve apartmanlarda ise yılda en az bir kere bacaların temizletilmesidir. Bacaların normal soba, doğalgaz ya da katı yakıtlı olması fark etmez. Vatandaşlar bacalarını mutlaka yılda bir defa temizletsinler.'' Faruk Kurutuz, baca yangınlarının yanı sıra kış aylarında karşılaştıkları bir diğer tehlikenin de baca tıkanıklıkları sonucu meydana gelen karbonmonoksit zehirlenmeleri olduğunu belirtti. Bazı durumlarda bacanın içerisinde tıkanıklığa neden olarak sadece kurum, yağ atığı ve zift olmayabileceğini ifade eden Kurutuz, baca üzerinde yuva yapan kuşlar veya kalan çeşitli parçaların baca tıkanıklığına neden olabileceğini kaydetti. Bacaların temizlenmesi için İtfaiye Daire Başkanlığından randevu alınması gerektiğini belirten Faruk Kurutuz, yoğun talep nedeniyle baca temizliği işleminin bir haftalık takvim çerçevesinde gerçekleştirilebildiğini belirtti.
592348
Ölü olduğunu doktordan öğrendi
Ölü olduğunu doktordan öğrendi ’da, muayene olmak için aile hekimine giden 67 yaşındaki kadın, nüfus kayıtlarına göre "Ölü" olduğunu öğrendi. AA Muhabirinin edindiği bilgiye göre, 42 yıl ’da işçi olarak çalışan Sultan Eke (67), emekliliğe hak kazanarak 2006 yılında memleketi Çorum’a döndü. Merkeze bağlı Sarımbey köyü nüfusuna kayıtlı Eke, bir rahatsızlığından dolayı muayene olmak için mahallesindeki aile hekimliğine başvurdu. Muayene olmak için işlem yaptıran Eke’nin, nüfusa kaydının çıkmadığı görüldü. Bunun üzerine Merkez İlçe Nüfus Müdürlüğüne giderek nüfus kayıt örneği alan Eke, aldığı belgede "ölü" olarak kayıtlı olduğunu görünce şaşırdı. Yaşlı kadın, yasal yollara başvurarak yanlışlığın düzeltilmesini isteyeceğini söyledi.
591244
Denizli: CSKA maçının kariyerimle ilgili çok fazla bir önemi yok
Denizli, uzun süren sakatlığı yüzünden sahalardan uzak kalan İbrahim Toraman ile Moskova'da Türk ve Rus basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, yarın akşam yapılacak CSKA Moskova maçının kariyerine yönelik etkisini sorması üzerine, Denizli şunları söyledi: ''Birilerinin ne düşündüğü önemli değil. Benim için önemli olan kulübümün verdiği görevleri takımımla birlikte yerine getirmek. Bütün bunları her zaman gerçekleştirmeniz mümkün olmuyor. Benim kariyerimle ilgili CSKA maçının çok fazla bir önemi yok. CSKA maçı kariyerime ne fazla bir artı, ne de eksi ekleyebilir. Ben kariyerimi maçla kazanmış bir insan değilim. 20 yıldır Türk futboluna damgasını vurmuş biriyim. Onun için CSKA maçı öyle ya da böyle benim kariyerimle ilgili yakından uzaktan bir şey değil." Denizli, Beşiktaş'taki görevini, geldiği günden beri aynı istek, hırs ve ciddiyetle devam ettirdiğini, kendisi için de bunun önemli olduğunu kaydetti. Moskova'daki ilk çalışmalarını dün yaptıklarını, yarınki maçta da Şampiyonlar Ligi'ne puanlarla girmeyi amaçladıklarını belirten Denizli, ''Neticede yarın akşam, ilk maçlarını kaybeden takım karşı karşıya gelecek. Şampiyonlar Ligi'nde hedefe ulaşmak için içeride ve dışarıda alınan her puanın çok önemi var. Bunun bilincindeyiz'' dedi. Basın toplantısına, geçirdiği sakatlık yüzünden uzun süredir yeşil sahalara uzak kalan İbrahim ile geldiklerini kaydeden Denizli, ''Kendisi bundan sonraki maçlarda yerini alacak. Zor günler geçirdi, ama her geçen gün eski gücüne yaklaşıyor. Bu da bizim için mutluluk veren bir olay'' diye konuştu. -''BÜTÜN CAMİAYI İYİYE GÖTÜRECEK BİR SONUCA İHTİYAÇ VAR''- Beşiktaş'ın uzun süredir iyi futbol oynadığı ancak bunu sonuca ulaştıramadığı, CSKA maçında bu şansızlığını aşıp aşamayacağı yolundaki soru üzerine Denizli, şu karşılığı verdi: ''Futbolcularımı ve bütün camiayı iyiye götürecek bir sonuca ihtiyaç var. İnşallah yarınki maçta bunu gerçekleştireceğiz. Herkes bu tip maçlarda kadroyu merak ediyor. Bunu açıklamak bizim açımızdan zor değil. Ancak bunu açıklayarak onların da istifade edebileceği bir takım bilgileri sunarsanız, maç öncesi strateji yanlış bir davranış olur. CSKA'nın bize karşı çıkarabileceği kadro üzerinde de çalışıyorum. Nasıl oynayacaklar, bütün zamanımızı bununla geçiriyoruz.'' Denizli, bir başka soru üzerine, CSKA'nın iyi bir takım ve iyi futbolculara sahip bir kulüp olduğunu bildiklerini belirterek, ''İbrahim Toraman, ameliyattan sonra ilk defa aramızda. İbrahim, yarınki karşılaşmada görev yapmayacak. Şu anki fiziki durumu yüzde 90'ının üstüne çıktı. Önümüzdeki haftalarda parça parça karşılaşmalarda yer alacak'' dedi. Beşiktaşlı futbolcular, basın toplantısının ardından, Denizli yönetiminde yarınki karşılaşmanın yapılacağı Lujniki Stadyumu'nda ikinci antrenmanını yaparken, basın mensuplarının sadece antrenmanın başında görüntü almasına izin verildi.
592710
Genişletilmiş Türkiye haritasına inceleme
Yıldız, Vodafone'un, selde hasar gören Küçükçekmece'deki okulların onarımı için yaptığı 500 bin TL'lik bağış protokolünün imzalanmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetede bugün yer alan ''Veli Eğitim Projesi'' CD'lerindeki haritada Türkiye'nin sınırlarına Kerkük, Musul, Erbil, Batum ve Nahcivan'ın da dahil edildiği yönündeki ''Skandal harita'' başlıklı habere ilişkin bir soru üzerine Yıldız, basına yansıyan olayla ilgili bir basın açıklaması yaptıklarını bildirdi. Yıldız, ''Şu anda inceleme başlattık. Detayları daha sonra açıklayacağım'' dedi. Basın mensuplarının detaylara ilişkin ısrarlı soruları üzerine Yıldız, yarın basın mensuplarıyla bir araya geleceğini, bu nedenle bugün bu konuyla ilgili kendisini sıkıştırmamalarını istedi. Bir gazetecinin, ''Gözden kaçan bir şey mi var?'' sorusuna da Yıldız, ''Kesinlikle'' yanıtını verdi. Yıldız, bugün Milli Eğitim Müdürlüğünde 39 ilçe milli eğitim müdürünü topladığını ve buradan toplantıya gideceğini belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Recep Işık da aynı konudaki soru üzerine, gazete başlığını gördüğünü belirterek, ''Üzüldüm. Böyle bir şey olmaması lazım'' dedi.
592128
PKK'da örgütten ayrılmalar sürüyor
Terör örgütü elebaşlarından Murat Karayılan tarafından Rıza Altun'un yerine Avrupa kadrolarının başına getirilen ''Asya Deniz'' kod adlı Canan Kurtyılmaz'ın, bir süre sonra bu görevden alınarak yerine Sabri Ok'un atanmasının ardından yaşanan tasfiyeler, terör örgütünün Avrupa kadrolarında çatlaklara yol açtı. ''Baskıcı'' bir yapıya sahip olan, örgüt içinde yaşanan ''yoz ilişkileri'' şiddet uygulayarak cezalandıran Canan Kurtyılmaz'ın görevden alınmasının ardından Sabri Ok'un, Kurtyılmaz'ın göreve getirdiği kadroları tasfiye ettiği bildirildi. Avrupa kadrolarında yaşanan örgüt içi yolsuzluk olayları, aşk ilişkileri ve Kandil'e Avrupa'dan kadro gönderememe olaylarını eleştiren Canan Kurtyılmaz'ın, uzun süredir Sabri Ok'a yönelik sert eleştirilerde bulunduğu kaydedildi. Canan Kurtyılmaz'ın görevden aldığı kişilere yeniden sorumluluk verilmesi üzerine Canan Kurtyılmaz örgütten ayrılma kararı verdi. Kurtyılmaz'ın 17 arkadaşıyla birlikte örgütten ayrıldığı, şu anda Paris'te gizlendiği ortaya çıktı. Canan Kurtyılmaz'ın bu çalışmalarından rahatsızlık duyan Sabri Ok'un ise Kurtyılmaz'ın bir an önce Kandil'e dönmesi ve özeleştirisini vermesini istediği, ancak bu talebi kabul etmeyen Kurtyılmaz'ın Kandil'e bir rapor yazarak, ''Kendisini tehdit eden ve üzerine tetikçiler gönderen Sabri Ok'un görevden alınmaması durumunda, örgütün Avrupa yapılanmasını ve illegal faaliyetlerini deşifre edeceğini'' bildirdiği öne sürüldü. Terör örgütüyle bağlantısını koparan ve şantaj ve tehdit içerikli rapor yazan Canan Kurtyılmaz'ın, Paris'te gizli servislerin yanı sıra PKK'dan ayrılan muhalif kadrolarla görüşmeler yapması, örgütün Avrupa'daki elebaşı Sabri Ok'u telaşa düşürdüğü kaydedildi. Terör örgütünün Canan Kurtyılmaz'ın bir an önce yakalanarak Kandil'e getirilmesi için çalışmalar yaptığı belirlendi.
591234
Gürsel Tekin'den 3. köprü açıklaması
Gürsel Tekin'den 3. köprü açıklaması CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''1. ve 2. köprüye de karşıydılar, şimdi üzerinden geçiyorlar'' sözleriyle ilgili olarak, ''Sayın Başbakanımız da 1996-1997 yıllarında şiddetle 3. köprüye karşıydı, ama da 1. ve 2. köprünün üzerinden geçiyordu. 1. ve 2. köprü tartışılırken ben daha ufacık çocuktum'' dedi. Tekin, emekli Albay Selçuk Kulen'in Levent Camisi'ndeki cenaze töreninin ardından basın mensuplarının 3. köprüyle ilgili sorularını yanıtladı. Açıkladıkları köprü güzergahının doğru olduğunu, planlı, tasdikli, mühürlü belgeyle ortaya koyduklarını dile getiren Tekin, ''Bu, Sayın Ulaştırma Bakanımızın daha önce 'Eylül ayında ihale yapacağız' demiş olduğu güzergaha ilişkin belgeydi. Eğer tartışma konusu olmasaydı, Eylül ayında ihalesi yapılacaktı. Şimdi yeni bir güzergah mı belirleyecekler, ya da mevcut hazırlanmış güzergahları mı değerlendirecekler doğrusu onu da bilmiyorum. Bekleyeceğiz, göreceğiz'' dedi. Tekin, Başbakan Erdoğan'ın ''1. ve 2. köprüye de karşıydılar, şimdi üzerinden geçiyorlar'' sözlerini hatırlatarak, şunları söyledi: ''Sayın Başbakanımızın üslubuna hiç yakıştıramadım. Sayın Başbakanımız da 1996-1997 yıllarında şiddetle 3. köprüye karşıydı, ama da 1. ve 2. köprünün üzerinden geçiyordu. 1. ve 2. köprü tartışılırken ben daha ufacık çocuktum. Sayın Başbakanımız dönem köprüyü çok iyi hatırlar. Hiçbir köprü tartışması bu kadar gizemli, bu kadar gizli saklı olmamıştı. Tam tersine kamuoyu tarafından tartışılırdı. Bilim adamları, üniversiteler ve odaların da katkısıyla 1. ve 2. köprü hayata geçti. Nedense 3. köprü gizemli hale geldi. Gizemli hale gelmesinin sebebini de anlayabilmiş değilim.'' ''BELEDİYE BAŞKANI 3. KÖPRÜYE KARŞI'' Ulaştırma Bakanı'nın Eylül ayında 3. köprünün ihalesini yapacağını açıkladığını belirten Tekin, ''Bu önemli bir ihale. Park ihalesi değil, 3. köprünün ihalesini yapıyorsunuz. Yapacağınız ihalenin planı, projesi hazır olmaz mı? Hazır olmayan bir plan, projenin hangi ihalesini yapacaksınız?'' diye sordu. Tekin, güzergahın değiştirilmesinin kendileri açısından fark etmeyeceğini de dile getirerek, şunları kaydetti: ''Güzergahlar değişir değişmez. İstanbulluların bilmesi gereken, ilgili bakanlık tarafından hazırlanan ve bizim açıklamış olduğumuz planın su havzaları ve orman bölgesinden geçmesiydi. Şimdi doğrusu bu uzun güzergah İstanbul'un can damarı, nefesi olan ormanı ve su bölgesini tahrip edecek. Bu konuda zaman zaman açıklamalar oldu. Çevre Bakanı da 'Ormana en az zararı olacak' dedi. En az zararın miktarını da bilmiyoruz. Bu konuda hangi bilimsel çalışma var, onu bilmiyorum, ama kurumlar arasında bir diyaloğun olmadığı da açık, net. Orman Bakanlığı farklı, Ulaştırma Bakanlığı farklı söylüyor. Karayolları farklı bir proje yapmış. Başbakanımızın gündeminde farklı şey var, ama Sayın Belediye Başkanımız hiç konuşmuyor. Çünkü Sayın Belediye Başkanımızın 3. köprüye karşı olduğunu da çok iyi biliyoruz.'' ULAŞTIRMA BAKANINA ÇAĞRI Tekin, ''3. köprü güzergahını niye gizli tutuyorsunuz'' dendiğinde, Ulaştırma Bakanı'nın ''bir rant yaratılmasın'' yanıtını verdiğini de hatırlatarak, ''3. köprünün biz ne karşısında, ne yanındayız. Sayın Bakanıma da bir çağrım var; Öyle bir tartışma olacaksa 3. köprü güzergahını SİT alanı ilan edersiniz, yapılaşmaya açmamış olursunuz, bu vesileyle bu rantı da ortadan kaldırmış olursunuz'' dedi.
592785
DTP'den kışladaki ölümler araştırılsın öneri
DTP, kışlalarda meydana gelen ''şüpheli ölüm'' olaylarının araştırılmasını istedi. Önergede, intihar ya da kaza kurşunu sonucu hayatını kaybettiği ileri sürülen askerlerin ailelerinin, çoğu zaman otopsi yapılmasına bile izin verilmediğini, otopsi yapılsa dahi otopsi raporunun askeri yetkililerce kendilerine verilmediğini iddia ettikleri ifade edildi. Bazı asker ailelerinin; kışlalarda, kaza kurşunu, intihar veya çeşitli sebeplerle meydana geldiği söylenen ölüm olaylarında, etkin bir soruşturma yapılmaması nedeniyle davalarını AİHM'e taşıdığı belirtilen önergede, AİHM'in davada, bu ölümler ile ilgili etkin bir soruşturma yapılmadığı yönünde karar verdiği kaydedildi. Araştırma önergesinde, kışlalarda meydana gelen ölüm olaylarının gündeme alınarak bu konuda alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerektiği bildirildi.
591690
Ortak ATM dönemi bu gece başlıyor
Ortak ATM dönemi bu gece başlıyor Bankalararası Kart Merkezi (BKM) koordinasyonunda çalışmaları yapılan ve Türkiye'de ATM hizmeti veren 26 bankanın da katıldığı Ortak ATM Paylaşımına geçiş, bu gece gerçekleşiyor. Ortak ATM'e geçiş ile daha önceki sistemler olan Altın Nokta ve Ortak Nokta'lar tarihe karışıyor, tüm ATM'ler ortak oluyor. Tüm ATM'leri kapsayan uygulama ile banka kartı kullanıcıları, bankalarına ait ATM arama derdinden kurtuluyor. Ekim 2009 tarihinden itibaren uygulamaya geçecek olan yeni sistem ile banka kartı sahipleri, tüm bankaların ATM'lerinden para çekebilecek ve bakiye sorgulama yapabilecek. Yine BKM tarafından uygulamaya sokulacak hizmet ile kullanıcılar, kendilerine en yakın ATM'ye cep telefonları ya da internet üzerinden ulaşabilecekler. Teknolojik anlamda bir devrim niteliğinde olan Ortak ATM uygulaması ile banka kartı kullanıcıları zamandan tasarruf sağlarken, ülke ekonomisine de katkı sağlanması hedefleniyor.
593048
Grip her yıl binlerce can alıyor
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, özellikle mevsim geçişlerinde grip, nezle, sinüzit, zatürre, orta kulak, bademcik ve ses teli iltihabı gibi çeşitli solunum yolu enfeksiyonlarının görüldüğüne işaret etti. Benzer belirtilerle kendini gösteren nezle ile gribin birbirinden farklı olduğunu vurgulayan Ünal, ''rhino'' virüsünün burun mukozasında çoğalarak nezleye yol açtığı ve hapşırık, burun akıntısı, ateş, halsizlik ile bitkinlikle kendini gösterdiğini, nezle olunduğunda ateşin fazla yükselmediğini ve kas ağrısının olmadığını bildirdi. Ünal, gribe yol açan ''influenza'' virüsünün ise hem boğaz ve burun mukozasında hem de akciğerde çoğaldığını ifade ederek, gripte hapşırık, öksürük, 40 dereceyi bulan ateş, halsizlik, bitkinlik ve çok şiddetli kas ağrısı görüldüğünü belirtti. Yüksek ateş, grip belirtisi Ünal, nezle ile gribin klinik olarak ayırt edilmesinin zor olduğunu, ancak influenza virüsünü gösteren özel testlerle ayrım yapılabildiğini söyledi. Nezlenin, kendiliğinden 2-3 gün içinde iyileşebildiğini belirten Ünal, istirahat, bol sıvı, dengeli beslenme ve ateş düşürücü ilaç kullanılmasının iyileşme sürecini hızlandırdığını söyledi. ''Grip, mutlaka ciddiye alınmalı ve tedavi edilmelidir. Tedavi edilmediğinde, ölümcül sonuçlar doğurabilir'' uyarısında bulunan Ünal, gribin özellikle yaşlılar ve çocuklar için tehlikeli olduğunu vurguladı. Ünal, ''Akciğerde çoğalıp zatürreye yol açması ve başka mikroplara zemin hazırlaması nedeniyle grip, özellikle 65 yaş üstündekilerle, akciğer, kalp, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlarda ve kanser tedavisi görenlerde ve bağışıklık sistemi tam gelişmediği için çocuklarda ölümcül seyredebilir'' diye konuştu. Ünal, mevsimsel gribin dünya genelinde her yıl 20-40 milyon kişinin hastalanmasına 250-300 bin kişinin yaşamını yitirmesine yol açtığınına dikkati çekti. Gripte yatak istirahati, ateş düşürücü ilaç, bol sıvı, doğru beslenme ve virüsün çoğalmasını önleyen ilaçların alınmasının faydalı olduğunu belirten Ünal, mevsim geçişlerinde toplu yerlerde az vakit geçirilmesi, el temizliğine dikkat edilmesi, aksıran ve hapşıranlarla öpüşülmemesi, iyi beslenilmesi ve hapşırmaya başlanıldığında maske takılmasını önerdi. ''Yumurta alerjisi olanlara grip aşısı yapılmamalı" Kişisel önlemlerin dışında, gribe karşı en iyi korunma yönteminin aşı olduğunu vurgulayan Ünal, her yıl mevsimsel grip aşısı olunması gerektiğini söyledi. Virüslerin yapısının sürekli değiştiği için, her yıl Dünya Sağlık Örgütü'nce takip edildiğini anlatan Ünal, aşı yapım sürecini şöyle anlattı: ''Nisan veya mayıs aylarından itibaren sık görülen virüsler tespit edilir. grubu virüslerden 2'si, grubu virüslerden de biri seçilerek aşı üreten bütün firmalara bildirilir. Aşı firmaları da bu yıl için DSÖ'nün bildirdiği veriler doğrultusunda yeni aşılar üretir. Bu yıl gribe karşı koruma sağlanmak isteniyorsa bu yeni aşıdan yaptırılması gerekir. Haziran-Temmuz aylarında binlerce insan üzerinde aşının koruyuculuğu olup olmadığına bakılır, yan etkileri incelenir ve tüm aşamalar tamamlandıktan sonra Ağustos ayında ruhsatlanarak, Eylül ayından itibaren aşılar yapılmaya başlanır. Virüsler, hazırlanış sürecinde yumurtada çoğaltılır ve fabrikalarda izole edilir, ancak ne kadar izole edilirse edilsin yanında tavuk proteini bulunduğu için, yumurta alerjisi olanlara aşı yapılması önerilmez, alerjiye neden olabilir.'' Ünal, aşıların koruyuculuğunun kişinin virüsle ya da ona yakın bir virüsle hasta olup olmadığına göre değiştiğine dikkati çekerek, ''Antijeni ile elde edilmiş virüsle enfekte olunduğunda, aşı yüzde 100, ona daha yakın bir virüsle enfekte olunduğunda yüzde 60 korurken, hiç tanınmayan bir virüsle karşılaşıldığında ise hiç korumaz'' dedi. Ünal, grip aşısının Ekim ayı sonuna kadar yaptırılabileceğini sözlerine ekledi.
593124
Endenozya'da ölü sayısı bini aşabilir..
Endonezya'nın Sumatra adası açıklarında 7,6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Endonezya Meteoroloji ve Jeofizik Kurumunun açıklamasına göre, deprem TSİ 13.16'da, Sumatra adasının batısında bulunan Padang kentinin 78 kilometre açıklarında Hint Okyanusu'nun 71 kilometre altında meydana geldi. Endonezya sağlık bakanlığı, göçük altında binlerce kişinin olduğunu açıkladı... ÖLÜ SAYISI 1000'İ AŞABİLİR Endonezya makamları, bugün Sumatra Adası'nı vuran şiddetli depremde ölenlerin sayısının 1000'i aşabileceğini bildirdiler. Endonezya Sağlık Bakanlığı Kriz Merkezi Başkanı Rüstem Pakaya, deprem felaketinin ardından ölü sayısının 1000'i aşabileceğini söyledi. Endonezyalı yetkililerin son açıklamasında, Sumatra Adası'nın 900 bin nüfusa sahip Padang kenti açıklarında meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremde 75 kişinin öldüğü bildirilmişti. Endonezyalı yetkililer, depremde kentte bir hastanenin çöktüğünü, yıkılan binaların enkazında binlerce kişinin olduğunu söylemişlerdi. Sumatra'nın batı kıyısında yer alan büyük bir liman kenti olan Padang, Singapur'a yaklaşık 400, Cakarta'ya da 850 kilometre uzaklıkta bulunuyor. İLK BELİRLEMELERE GÖRE 75 KİŞİ ÖLDÜ Endonezya'nın Sumatra adası açıklarındaki depremde ölenlerin sayısı 75'e yükselirken, binlerce kişinin enkaz altında olduğu bildirildi. News Web'de Devlet Başkanı Yardımcısının açıklamasına dayandırılan haberde, Sumatra adasının 900 bin nüfusa sahip Padang kenti açıklarında meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki depremde 75 kişinin öldüğü kaydedildi. Endonezyalı yetkililer, depremde kentte bir hastanenin çöktüğünü, yıkılan binaların enkazında binlerce kişinin olduğunu da belirtti. Ülke televizyonlarında enkaz yığınları ve yıkılan evlerin görüntülerine yer verilirken, Metro televizyonu, Padang havaalanının çöken çatısının görüntüsünü yayımladı. Diğer basın yayın kuruluşları, depremde otellerin de hasar gördüğünü duyurdu. Sumatra'nın batı kıyısında yer alan büyük bir liman kenti olan Padang, Singapur'a yaklaşık 400 km, Cakarta'ya 850 km uzaklıkta bulunuyor. YÜZLERCE EV YIKILDI, BÖLGESEL TSUNAMİ ALARMI VERİLDİ Endonezya'nın Sumatra adasındaki Padang kenti açıklarında meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki depremde binalar yıkılırken, tsunami alarmı verildi. Görgü tanıkları, depremde yüzlerce evin yıkıldığını, bazı binalarda yangınların çıktığını, köprülerin tahrip olduğunu, muhtemelen su borularının patlaması yüzünden caddelerin sular altında kaldığını söylediler. Kentte telefon hatlarının da kesildiği, kent sakinlerinin panik içinde evlerinden dışarıya kaçıştığı bildirildi. Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi ile Japonya Meteoroloji kurumu, Endonezya, Malezya, Hindistan ve Tayland için tsunami alarmı verdi. Depremin geniş bir alanda hissedildiği, komşu Singapur'da da yüksek binaların tahliye edildiği bildirildi. ABD Jeolojik Araştırmalar kurumu ise depremin büyüklüğünü 7,9 olarak verdi. Batı Sumatra vilayetinin başkenti olan Padang, dünyanın en aktif fay hatlarından biri üzerinde bulunuyor. Jeologlar öteden beri, 900 bin nüfusu bulunan Padang'ın günün birinde büyük bir depremle yıkılabileceğini söylüyor. Endonezya meteoroloji kurumu, Padang'ın 50 kilometre açığındaki depremin, 2004'teki büyük tsunamiye yol açan aynı fay hattı üzerinde olduğunu bildirdi.
592023
Kafkas: Kayserispor iyi bir yerde
Beşiktaş galibiyetinden sonra sahasında Kasımpaşa ile beraberliğe razı olan sarı-kırmızılı ekip, bu hafta deplasmanda oynayacağı Eskişehirspor maçının hazırlıklarını kulüp tesislerinde sürdürdü. Teknik Direktör Tolunay Kafkas, gazetecilere yaptığı açıklamada, Kasımpaşa maçında net pozisyonlar bulduklarını, takımın çok istekli olduğunu, ancak istedikleri oyunu ortaya koyamadıklarını söyledi. Saidou, Merter ve Abdullah gibi oyuncuların sakatlığı, Bilal ve Furkan'ın da gününde olmaması nedeniyle orta sahada sıkıntı yaşadıklarını, ayrıca saha zemininin de oyunu olumsuz etkilediğini ifade eden Kafkas, Kasımpaşa maçında puan kaybettiklerini, ancak alınan puanın da küçümsenmemesi gerektiğini kaydetti. Eskişehirspor maçının da zor olacağını, artık ligde kolay maç olmadığını vurgulayan Kafkas, şöyle konuştu: ''Ligde her maçın kendine göre ayrı bir durumu var. Ama biz iyi bir takımız. Üst üste gelen sakatlıklar bizi kritik dönemlerde kötü etkiliyor. Bunların acısını geçen sezon da yaşadık. Ancak, bu takımdan, bu şehirden en ufak bir kuşkum yok. Bu takımı iyi yerlere getireceğiz. Kasımpaşa'yı yenseydik lig 3.'sü durumuna gelecektik. Şu anda 5. sırada gibi gözüküyoruz. Herkesin gıpta ile baktığı bir takım haline geldik. Özellikle genç oyuncuların performansı takdir topluyor. Hedefleri, yöneticiler ve şehir koyuyor. Biz de bunu uyguluyoruz. Şu an hedefimiz ligi iyi yerde bitirip kupayı tekrar almak için çalışmak. Ama diğer taraftan makas açılıyor. Büyük takımlar büyük transferler yaptı. Beşiktaş'ta Ernst milyon dolara, bizde Furkan 100 bin dolara oynuyor. Ferrari'nin aldığı para ile bizde Ali Turan'ın aldığını kıyaslayın. Bu kıyaslama yapıldığında Kayserispor'un bulunduğu yer çok iyi bir yer. Bunu daha iyiye götüreceğiz.'' -REKABET YAŞANIYOR- Bu sezon transfer ettikleri Gökhan Emreciksin, Hakan Aslantaş, Ömer Şişmanoğlu ve Troisi gibi oyuncuların henüz istenilen performansı gösteremediklerini anlatan Kafkas, bazı oyuncuların takıma adapte olmalarının zaman aldığını ve takım içinde rekabet yaşandığını, ancak Troisi'yi takımda direk oynaması için aldıklarını kaydetti. Geçen sezon ligin en az gol yiyen takımı olmalarına rağmen gol atmakta sıkıntı çektiklerini anımsatan Kafkas, Olembe, Mehmet Eren, Furkan, Cangele ve Makukula gibi hücum ağırlıklı oyuncularının fazla olduğunu, ancak kenarlardan bu oyuncuları destekleyemedikleri için gol atmakta sıkıntı çektiklerini belirtti. Kadir Has Stadı'nın zeminindeki sorunların takımın performansını olumsuz etkilediğini de hatırlatan Kafkas, bunu daha önce de dile getirdiklerini, ancak zemini bahane göstermediklerini vurgulayarak, ''Biz oynayan bir takımız. Zemin daha iyi olursa daha iyi oynarız. Ama, zemin kötü olsa da yine oynarız. Bunun arkasına sığınmıyoruz'' dedi. Gazetecilerin soruları üzerine Kayserispor ile olan sözleşmesinin bu sezon biteceğini de hatırlatan Kafkas, sözleşmesini yenileyip yenilememe konusunda konuşmanın şu an için erken olacağını sözlerine ekledi.
592055
Hava sıcaklıkları artıyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nce yapılan son değerlendirmelere göre; bugün öğle saatlerinden sonra Muğla'nın Fethiye, Dalaman ve Köyceğiz ilçeleri ile Antalya'nın Elmalı, Kaş, Kale, Finike ve Kumluca çevrelerinde kısa süreli sağanak yağış geçişlerinin görüleceği tahmin ediliyor. Bölgelere göre hava durumu Yapılan tahminlere göre, bölgelerde hava durumu şöyle olacak: Marmara: Az bulutlu ve açık, zamanla bölge geneli parçalı bulutlu geçecek. Ege: Az bulutlu ve açık, zamanla bölge geneli parçalı bulutlu, öğle saatlerinden sonra Fethiye, Dalaman ve Köyceğiz çevreleri kısa süreli sağanak yağışlı geçecek. Akdeniz: Az bulutlu ve açık, zamanla Batı Akdeniz (Antalya, Isparta ve Burdur) parçalı bulutlu, öğle saatlerinden sonra Elmalı, Kaş, Kale, Finike ve Kumluca çevreleri kısa süreli sağanak yağışlı geçecek. İç Anadolu: Az bulutlu ve açık, zamanla bölge geneli parçalı bulutlu geçecek. Batı Karadeniz: Az bulutlu ve açık, zamanla bölge geneli parçalı bulutlu geçecek. Orta Doğu Karadeniz: Parçalı bulutlu geçecek. Doğu Anadolu: Parçalı ve az bulutlu geçecek. Güneydoğu Anadolu: Az bulutlu ve açık geçecek.
591655
Sayınlar karıştı Bahçeli tepki dozunu arttırdı
Sayınlar karıştı Bahçeli tepki dozunu arttırdı ANKARA MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Demokratik açılım sürecine tepki göstererek, bunun bölücülüğü siyasi alana çeken bir manevra olduğunu iddia etti. Bahçeli, milletvekilleri ile yapacağı toplantı öncesi basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında bir gazetecinin 'Sayın Öcalan' ifadesini kullandıktan hemen sonra sözlerini 'Öcalan' diye sürdürmesi üzerine Bahçeli, 'Üzme canını. Başbakan bile Sayın Öcalan diyor, sen desen ne olacak” dedi. DTP'li Selahattin Demirtaş ve Emine Ayna'nın ifadeleri için zorla mahkemeye getirilmesine ilişkin kararı nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Bahçeli, her konuda yargıya saygı duyulması gerektiğini söyledi. Bu arada basın toplantısında teröristbaşı için 'Sayın Öcalan' diyen gazeteci, toplantıdan ayrılırken parti yöneticilerine 'dil sürçmesi sonucu bu ifadeyi kullandığını' söyledi.
592857
Mahkeme, Garipoğlu'na yapılan itirazı reddetti
Alınan bilgiye göre, Garipoğlu'nun serbest bırakılmasına yönelik savcılığın yaptığı itirazı değerlendiren İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, suçun niteliği ve kaçma şüphesi olmaması gerekçeleriyle itirazı reddetti.
591444
Erdoğan Merkel’i kutladı
Erdoğan Merkel’i kutladı Başbakan ’da seçimleri kazanan Demokrat Birlik Partisi Genel Başkanı ve Almanya Başbakanı ’i arayarak kutladı Edinilen bilgiye göre, Erdoğan, dün Merkel’i telefonla arayarak, geçtiğimiz pazar günü ’da yapılan genel seçimlerde gösterdiği başarıdan dolayı tebrik etti. Merkel de Erdoğan’a teşekkür ederek, en kısa sürede ’yi ziyaret edeceğini söyledi. Merkel, Türkiye ile AB arasında tam üyelik ilişkisi yerine daha dar kapsamlı bir “imtiyazlı ortaklık” kurulması görüşünü dile getirmiş ve bu görüşü Cumhurbaşkanı tarafından da destek bulmuştu.
592433
Rijkaard 47 yaşına girdi!
Rijkaard 47 yaşına girdi! Sarı-kırmızılı kulüp, internet sitesinden ''Mutlu yıllar Frank Rijkaard'' başlığıyla yaptığı açıklamada, ''Galatasaray Profesyonel Futbol Takımı Teknik Direktörü Frank Rijkaard'ın 47. yaş gününü kutlar, sağlık ve mutluluk dolu yıllar dileriz'' ifadelerini kullandı.
591937
Gladio tıklanma rekoru kırıyor
Gladio kırıyor Kurtlar Vadisi Gladio’nun merakla beklenen fragmanı günde kırıyor. Filmden ilk görüntülerin yer aldığı fragman, günde 700.000 kişi tarafından izledi. 20 Kasım 2009’da vizyona girecek olan Kurtlar Vadisi Gladio’nun merakla beklenen ilk fragmanı geçtiğimiz hafta yayınlandı. İlk kez 24 Eylül Perşembe akşamı Kurtlar Vadisi Pusu'nun yeni sezonun ilk bölümünün arasında yayınlanan fragmanda filmden ilk görüntüler yer alıyor. Daha vizyona girmeden adından sıkça söz ettiren Kurtlar Vadisi Gladio sinema filmi, internette şimdiden fenomen haline geldi. Adına hayran siteleri açılan, paylaşım sitelerinde gruplar oluşturulan Kurtlar Vadisi Gladio, vizyona girmeden internette en çok konuşulan film olmayı başardı. Filmin büyük ilgi gören fragmanı da internette kırıyor. Beklenen fragmanı yayınlayan başta gibi paylaşım sitelerinde olmak üzere Yazete.com gibi haber sitelerinde ve filmin resmi web sitesi www.kurtlarvadisigladio.com ‘da günde yaklaşık 700.000 kişi izledi ve forumlarda yüzlerce yorum yapıldı. Kurtlar Vadisi Gladio için sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta daha vizyona girmeden 50’den fazla hayran sayfası, 200’e yakın grup oluşturuldu. Yüz bine yakın kişi, bu sayfalara üye olarak film hakkında haberleri paylaşıyor.
592235
Ablasını taciz edeni döverek öldürdü
Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Ablasını taciz edeni döverek öldürdü 'nın Gündoğmuş İlçesi'ne bağlı Ortakonuş Köyü Muhtarı 47 yaşındaki Mehmet Boz, ablası 48 yaşındaki Sevim Boz'u taciz ettiği iddiasıyla 37 yaşındaki Bülent Keleş'i döverek öldürdü. Mehmet Boz, eşinden ayrılan çocuk annesi Sevim Keleş'in evine girmeye çalıştığı ve sözle taciz ettiği iddia edilen Bülent Keleş'in dün akşam yolunu kesti. Mehmet Boz, arkadaşları 39 yaşındaki Nevzat Doğan ve 29 yaşındaki Eyüp Doğan ile birlikte dövdüğü Bülent Keleş'i ağır yaraladı. Bülent Keleş, olay yerine gelen sağlık ekiplerince Devlet Hastanesi'ne götürülürken yolda yaşamını yitirdi. Keleş'in yakınlarının şikayeti üzerine Gündoğmuş Jandarma Komutanlığı ekipleri Mehmet Boz, Nevzat Doğan ve Eyüp Doğan'ı gözaltına aldı. Sorgularından sonra adliyeye sevk edile kişi tutuklandı.
591680
'Yeni Avrupa ilk büyük sınavında yavaş kaldı'
'Yeni Avrupa ilk büyük sınavında yavaş kaldı' Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick AB ve Türkiye'nin, ortak gelecekleriyle ilgili ortak bir görüşü geliştirmeye çalıştıklarını bildirdi. Zoellick İstanbul'daki ortak toplantılar öncesi Johns Hopkins Üniversitesi Paul H.Nitze İleri Uluslar arası Etüdler Okulu'nda “Kriz Sonrası?” başlıklı bir konuşma yaptı. Zoellick, AB'nin “yaşanan ekonomik krizin Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra oluşan Yeni Avrupa'nın ilk büyük sınavı olduğunu kabul etmekte biraz yavaş kaldığını” bildirdi. Avrupa Merkez Bankası'nın, Başkanı Jean-Claude Trichet'in etkili liderliğinde krizde belirleyici bir rol oynadığını, Banka'nın bir yandan euronun güvenilirliğini korurken diğer yandan Avrupa finans sistemini destekleme ve hatta Euro bölgesi dışındaki Avrupalıları destekleme konusunda ince bir çizgi izlediğini kaydeden Zoellick, “Sonuç olarak, euro bölgesinin dışındaki yeni AB üyeleri güvence kazanmak için çok çaba harcayabilir. AB yine güvensizliklerle karşı karşıya kalabilir” dedi.
591944
Nejat Uygur'u sanatçılardan çok siyasiler aradı
Ciddi bir sağlık sorunuyla mücadele eden babası Nejat Uygur’u ziyarete gelmeyen sanatçılara sitem eden Behzat Uygur, “Babamı sanatçılardan çok siyasiler aradı” dedi. Uygur, ünlü sanatçının son durumunu anlattı. “Bak şu Duvara” adlı yeni yarışmasıyla milyonları ekran başına çeken Behzat Uygur, ulaştığı başarıya rağmen buruk... Ciddi bir sağlık sorunuyla mücadele eden babası Nejat Uygur’u ziyarete gelmeyen sanatçılara sitem eden Uygur, “Babamı sanatçılardan çok siyasiler aradı” dedi. Sinem Vural'ın röportajı ...................................................... NEJAT UYGUR’U GÜLEN YÜZÜYLE HATIRLAYIN Babanızın durumu nasıl? İyi değil tabi ki. Gerçekten repliklerini hatırlıyor, sizi tanımıyor durumu var mı? derece değil. Aileden hepimizi, çocuklarını ve torunlarını elbette tanıyor. Bu hastalıklarda yeni kayıt yoktur. Eski kayıtlar durur beyinde, yenilerde sorun çekerler. Babamla eski oyunları oynayabiliyoruz. Arada tuluatları da katıyor. Demans olmasına rağmen normal repliği yerine başka bir replik söylüyor ama yine komik oluyor. Tabi ki Nejat Uygur’a yakışmıyor bu durum. Babamı öyle görmek tüm aileyi üzüyor. Ama her zamanki gibi bunu da eğlenceli bir hale getirmeye çalışıyoruz. Babanızın fotoğrafını çektirmediğiniz söyleniyor... Babam hep güldüren Nejat Uygur’un gazetelerde olmasını ister. Babamın isteği doğrultusunda bu halini medyayla paylaşmıyoruz. Babamı seven insanlar onu hep gülen halini hatırlasın. Bize inanılmaz mesajlar geliyor. Bu da Türkiye’nin her yerinde tiyatroya emeği geçen bir insan için çok doğal bir durum. Nejat Uygur yıllarca hükümetleri eleştirdi ve birçok devlet yetkilisi de onu ziyarete geldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Başbakanından cumhurbaşkanına, muhalefet liderine herkes babamı hastanede ziyaret etti. Özellikle Sayın Başbakanımız babamla hastanedeyken çok ilgilendi. Ben babamın siyasi eleştiri yaparken kimseyi kırmadığına inanıyorum. Bir de Başbakanımız tiyatroyu ilk Nejat Uygur’un sahnesinde izlemiş. Babamın doğum gününde Süleyman Demirel aradı. Babam yıllarca Demirel’in taklidi yapmıştı. Sanatçılardan çok siyasiler aradı babamı.
591702
Krizden önce bazıları tellallık yaptı
Krizden önce bazıları tellallık yaptı Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 3. Dönem Genel Başkanı Ömer Bolat, krizden önce Türkiye'de bazı çevrelerin kriz tellalığı yaptığını söyledi. Küresel krizden Türkiye'nin ağır bir biçimde etkilenmesinde bazı çıkar odaklarının kriz tellallığının rolünün büyük olduğunu dile getirdi. MÜSİAD Gaziantep Şubesi'nin Dedeman Otel'de gerçekleştirdiği “Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler ve İşletmelere Öneriler” başlıklı konferansta konuşan Bolat, kriz öncesi ve sonrası hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Konuşmasını başlık altında toplayan Bolat, krizde dünya ekonomisi, Türkiye ekonomisi ve işletmeler konuları üzerinde yoğunlaştı. Bolat, dünyanın 1929 yılında baş gösteren büyük buhrandan sonra ikinci büyük krizi yaşadığını kaydetti.
592362
Vergi indiriminde son karar
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, vergi indirimlerinin ekonomide ilaç etkisi yapan unsurlar olduğunu kaydederek, aydır vergi indirimi konusunda alınan kararlarla piyasanın canlandığını söyledi. Son ay içinde bir değerlendirme yaptıklarını ifade eden Ergün, vergi indirimlerinin azaltılarak devam etmesi yönünde bir karar aldıklarını söyledi. Geçen ay boyunca da azaltılmış oranlarla devam edildiğini belirten Ergün, şöyle konuştu: ''Geldiğimiz noktada ekonominin kendi bünyesinde artık bir toparlanma süreci içine girdiğini ve vergi indirimleri dışında da başka unsurların kendi içinde oluşturulabileceği kanaatine vardık. Özellikle otomotiv, beyaz eşya, mobilya, elektronik gibi sektörlerde vergi indiriminin önemli bir katkısı olduğunu gördük. Vergi indirimleri eğer gereğinden fazla uzatılırsa bunun artık faydası olmaktan ziyade aynen etkisi olmayan bir ilaç gibi uyuşturucu etkisi meydana getiren ilaç gibi olması ihtimali de var. Vaktinden çok önce de kesersiniz vergi indirimini bu sefer de tedavinin gerçekleşmemesi gibi bir tablo ortaya çıkar.'' Ergün, bugün gelinen noktada artık ekonominin kendi bünyesinde bu sorunu aşabileceği, kendi iç mekanizmaları ile ekonominin normal seyrinde üretim tüketim dengesini koruyabileceğini düşündüklerini bildirdi. Nihat Ergün, ''Bu nedenle bugün itibariyle bir vergi indirimi uzatımı söz konusu değil. Otomotiv sektörüyle ilgili hurda indirimi çalışmamız devam ediyor'' dedi. İndirim oranları Uygulamanın 16 Mart-16 Haziran 2009 tarihleri arasındaki döneminde elektronik ve beyaz eşyalardan alınan yüzde 6,7'lik ÖTV, aylık süreyle sıfırlanmıştı. Ancak bu ürünlerde indirim oranı 16 Haziran-30 Eylül tarihlerini kapsayan uzatma döneminde yüzde olarak uygulandı. Yine 16 Mart-16 Haziran 2009 tarihleri arasında ÖTV oranı, ticari araçlarda (istiap hakkı 620 kg'den az) yüzde 10'dan yüzde 1'e, motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen otomobillerde yüzde 37'den 18'e, 250 cm3'ü geçmeyen motosikletlerde yüzde 22'den 11'e, otobüslerde ise yüzde 1'den sıfıra çekilmişti. Söz konusu oran minibüslerde yüzde 9'dan yüzde 2'ye, panelvan araçlarda (istiap haddi 850 kg'den az) yüzde 10'dan yüzde 1'e, panelvan araçlarda (istiap haddi 850 kg'den fazla) yüzde 10'dan yüzde 1'e düşürülmüştü. Bu dönemde mobilyada ise KDV oranı yüzde 18'den yüzde 8'e indirilmişti. 16 Haziran- 30 Eylül 16 Haziran-30 Eylül 2009 tarihleri arasında indirimin uzatılması döneminde ise bu oranlardan bazıları değiştirilirken, bazıları farklılaştırılarak uygulandı ve bazıların da da eski orana dönülmüştü. Buna göre, ticari araçlarda yüzde 10'dan 1'e düşürülen ÖTV yüzde 3'e, motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen otomobillerde yüzde 37'den 18'e düşürülen ÖTV yüzde 27'ye, 250 cm3'ü geçmeyen motosikletlerde yüzde 22'den 11'e düşürülen ÖTV yüzde 16'ya çıkarılmıştı. Bu dönemde otobüslerde ise ilk uygulamada yüzde 1'den sıfıra çekilen ÖTV oranı değişmemişti. Minibüslerde yüzde 9'dan yüzde 2'ye indirilen oran yüzde 4'e, panelvan araçlarda (istiap haddi 850 kg'den az) yüzde 10'dan yüzde 1'e indirilen oran yüzde 3'e, panelvan araçlarda (istiap haddi 850 kg'den fazla) yüzde 10'dan yüzde 1'e indirilen oran yüzde 10'a çıkarılmıştı. Hurda indirimi çalışmaları sürüyor Hurda indirimi konusunda bir teslimat sistemi oluşturduklarını kaydeden Ergün, bu çalışmanın biraz zaman alacağını söyledi. Şu anda Hurdasan'ın hurda indiriminde teslim sistemini kullandığını anlatan Bakan Ergün, teslim şartıyla hurda indirimi uygulamasının mümkün olduğunun altını çizdi. Teslimatların nerede yapılacağının, hurdanın ne şekilde ayrıştırılacağının önemine dikkat çeken Ergün, otomobil hurdasının ayrıştırılmasının çok ciddi bir ekonomi yaratacağını söyledi. ''Bunlarla ilgili çalışmalar devam ediyor'' diyen Ergün, otomotiv sektörü ile ilgili devreye sokmak istedikleri uygulamanın hurda indirimi olduğunu bildirdi. Bakan Ergün, çalışmaları beklemek gerektiğini de belirterek, Türkiye'de otomobil sektöründe doymamış bir piyasanın olduğunu da sözlerine ekledi. 30 Eylül 2009 1996 da uygulanmaya başlıyan "Gümrük Birliği" ile Türkiye iç pazarı otomotiv sektöründe dev AB otomotiv şirketlerinin (mersedes, bmw, vw renault, v.s.) tekeline geçmiştir. AB'nin güçlü hükümetleri 2008 krizini atlatmak için ilk yaptıkları iş "vergi" ve "hurda" indirimi v.s. önlemlerle otomotiv sektörlerinde talebi devlet desteği ile yükseltmek olmuştur. Bunu sadece kendi ülkelerinde (Almanya, Fransa v.s.) değil, bizim gibi AB emperyalistlerine bağımlı ülkelerin hükümetlerine de yaptırmaktadırlar. Bu konuda AKP hükümeti önde gelmektedir. Bağımlılık çok kötü bir şey. Kendi hükümetinle, kendi paranla başkalarının çıkarlarına hizmet etmek adeta bir hastalık! Biz bu bağımlılık hastalığından nasıl kurtulabiliriz acaba?
591764
Sonunda Semih
Sonunda Semih Daum dün idmanda bir süredir bekleneni veremeyen Güiza'nın yerinde Semih'e yer verdi. Semih'in yarınki Sheriff maçında ileride oynaması bekleniyor Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Güiza-Semih konusunda değişikliğe gitmeye karar verdi. Dün akşam yapılan taktik idmanda sakatlığı bulunan Güiza'nın yerinde ilk 11'de Semih'i deneyen Alman hocanın yarın oynanacak UEFA Avrupa Ligi maçına sahaya bu kez forvette Semih'le çıkması bekleniyor. Daum'un bir süredir yedek tuttuğu Carlos'a da yer verdiği dünkü idman 11'i şöyle: Volkan Önder, Bilica, Lugano,Carlos Cristian, Emre Kazım, Alex, Uğur Semih
592626
Küçük kız
KÜÇÜK KIZ Birkaç evlik ıssız bir köy. Dağların yamacına kurulmuş. Yukarılarda, köyü tepeden gören bir askerî birlik var. Köy daha önce boşaltılmış sonradan köylülerin geri dönmesine izin verilmiş. Hayatın ve ümidin uzağında yaşayan birkaç aile bulunuyor köyde. Bu köyde, başka ülkelerin başka şehirlerinde yaşayan kendi yaşıtlarına göre çok büyük zorluklar içinde bir ömür süren Ceylan, küçük bir kız. Bir keresinde götürüp fotoğrafını çektirmişler. Herhalde ilk çekilen resimlerinde gözleri kapalı çıkmış ki biri onu uyarmış, "gözlerini açık tut" diye. da gözlerini kocaman açmış. Resmi öyle çıkmış. Ceylan, on dört yaşlarında. Önceki gün hayvanlara yaprak toplamak için köyün biraz ilerisindeki koruluğa gitmiş. Bir patlama sesi duyulmuş. "Yukarıdan" gelen bir havan mermisi ya da roketle paramparça olmuş Ceylan. Elleri ve dizleri kalmış geriye. Bedeninin parçaları ağaçlara dağılmış. Köyün muhtarı herkese haber vermiş. Kimse gelmemiş, kimse ilgilenmemiş. Sonra bizim gazeteyi aramış. Olanları anlatmış. Birileri gelip de bir soruşturma yapsın diye beklemiş köylüler. Doktorun, savcının geleceğini sanıyorlarmış. "Can güvenliği" nedeniyle gelemeyeceğini bildirmiş savcı. Kendi yerine, eline bir kamera tutuşturduğu imamı göndermiş, imam kızın ve vurulduğu yerin resimlerini çekmiş. Ceylan'dan geriye ne kaldıysa toplayıp bir battaniyeye koymuşlar, dokuz kilometre ötedeki bir başka askerî karakola götürmüşler. Bir doktor, karakolun bahçesinde "otopsi" yapmış, kızın "bedeninde" şarapnel taneleri bulmuş. Resmî bir rapor tutmuşlar, Ceylan'ı gömmüşler. Bir daha kimse ilgilenmemiş. Ne askeriyeden bir açıklama, ne bir soruşturma, ne bir özür. "Başınız sağolsun" diye köye gelen biri bile çıkmamış. Ölen bir köylü kızı. İşi "büyütmeye" ne gerek var? Oradaki insanların ölmesi kimin umurunda? Bizim gazete yazmasa Ceylan'la kim ilgilenir? Bizim gazete yazsa Ceylan'la kim ilgilenir, onu da bilmiyorum ya. Küçük bir köylü kızını askerî birlikten atılan bir mermiyle vurup ortadan kayboluyor devlet. Bunun hesabını kim soracak? Bizim muhalefet partileri, "Kürt açılımı gerçekleşirse, demokrasi ve eşitlik gelirse Türkiye bölünür" diyorlar. Kürt açılımı olmadığında Kürt çocuklarını, kuş avlar gibi rahatça vurup öldürürsün ve "Türkiye yekpare kalır" öyle mi? Böyle mi sanıyorsunuz? Ceylan vurulalı 48 saat oldu, kimseden ses çıkmadı. Bu ülke çoktan bölünmüş. Siyasetçileri, gazetecileri, televizyoncuları çoktan bölmüşler ülkeyi. Ceylan, zengin bir şehrin, zengin bir semtinde yaşayan zengin bir Türk ailesinin kızı olsaydı ve "havan topu ya da roketle vurulsaydı" bu ülke bu kadar sessiz mi kalırdı? Vicdan dediğiniz tuhaf şey böyle durumlarda ortaya çıkıyor işte. Vicdanın varsa, öldürülenin kim olduğuna, ne olduğuna bakmıyorsun. vicdan, ölüm karşısında sızlıyor ve sen ayağa kalkıyorsun. Siz, siyasi kararlar ülkeyi bölecek diye korkmayın, ülke "vicdanından" bölünüyor önce. "Vatanım, vatanım" diye bağıran Baykallar, Bahçeliler, küçük bir kızın ölümü karşısında "benim insanım," diye bağırmadığında bu ülke bölünür. Başbakan, ıssız bir köydeki küçük kızın hesabını sormadığında bu ülke bölünür. Medya, bu kızın ölümünün peşine düşmediğinde bu ülke bölünür. Bu ülkeyi böyle bölüyorlar. Benim umurumda bile değil ülke bölünür mü bölünmez mi... Bu ülkenin vicdanı var mı yok mu, benim umurumda olan bu. Ceylan'ı öldürüp böyle sustuktan sonra ülke "bütün" kalsa ne olur, bölünse ne olur? Küçük bir kızın bu kadar rahatlıkla öldürüldüğü bir ülkenin "bütünlüğünden" ne yarar çıkar? Issız bir köyde yaprak toplayan küçük bir kızı vurup öldürdüler. Herkes sustu. Ceylan'ın ölümü, eğer içinizde bir yere değmiyor ve sizin canınızı acıtmıyorsa, sizin vicdanınız Ceylan'dan çok önce ölmüş demektir. "Birlik, bütünlük ve vicdansızlık" içinde yaşarız. Belki de "bütünlük" dedikleri bu ortak vicdansızlıktır.
591586
ABDÜLHAMİT BİLİCİ Sultanahmet'ten Neve Şalom'a
En zor döneminde tam 33 yıl Devlet-i Aliye'nin sorumluluğunu üstlenen Abdülhamid Han'ın torununun cenazesine katılan herkesin kendine göre bir gerekçesi vardı. Kimi Osmanlı'ya saygısından gelmişti; kimi merakından, kimi bu tarihî hadiseye şahit olma arzusundan, kimi de hanedana reva görülen muameleye tepkisinden. Cenazeye katılmak için benim ilave bir gerekçem daha vardı. Zira vefat eden zatın dedesinin adını taşıyordum. Bu isim, II. Abdülhamid'in, kuşpalazı hastalığı yüzünden aylıkken kaybettiği kızı Hadice Sultan hatırasına, kendi kesesinden yaptırdığı çocuk hastanesi Etfal'de doğduğum için verilmişti. Büyüyünce, bu ismi veren aile büyüklerimin, dardaki hanedan üyelerine el uzattığını öğrenecektim. Ali Koç ile Mahmut Efendi'yi, Ertuğrul Günay ile Nizam-ı Alemcileri bir araya getiren cenaze töreni, resmî tarihin Osmanlı aleyhine yaptığı karalamaların ne kadar abes olduğunun ispatı gibiydi. 'Hak ve hukuktan nasipsiz, medeniyetten habersiz, bağnaz, yobaz' Osmanlı imajı maya tutsaydı, hanedanın bir mensubu için bunca insan yollara dökülür müydü? Sanırım, cenazeye katılanlar içinde saltanatın diriltilmesini isteyen kimse yoktu. Cumhuriyeti benimsemiş ve demokrasiyi özümsemeye çalışan toplumda, saltanat yönünde bir talep olduğunu gösteren en küçük emare yok. Ancak böyle bir talebin olmaması, sadece ülkemizde değil, geniş bölgemizde Osmanlı'nın uzunca bir dönem temsil ettiği değerlere özlem duyulmadığı anlamına gelmiyor. Aksine, Sultanahmet bahçesini lebaleb dolduran en önemli nedenin, hoşgörü, barış, adalet gibi Osmanlı değerlerine duyulan özlem olduğunu düşünmek istiyorum. Çünkü Osmanlı, sadece Müslümanların değil, bütün din mensuplarının özgürlüğünü garanti ediyordu. Osmanlı, farklılıklara saygı demekti. O, sadece insan haklarının değil, kışın aç kalan kurtların bile düşünüldüğü bir anlayıştı. Bu açıdan bakınca, farklı kesimlerin cenazeye gösterdiği ilgi, toplumumuz adına sevindiriciydi. Ancak dün aynı toplumun Osmanlı'dan bize kalan emanetlerden biri olan Yahudi cemaati ve diğer azınlıklara bakışını ortaya koyan bir araştırmanın sonuçlarını dinlerken, "Hangi toplum, hangi Osmanlı?" diye sormadan edemedim. Bir yanda Osmanlı'yı yüceltirken, diğer yanda kendi dışındakilere hoşgörüsüzlük olabilir miydi? Osmanlı'yı alkışlayıp, bu toplumun parçası olan Yahudi, Ermeni, Rum kimliklerini dışlamak nasıl olurdu? Maalesef daha çok, hakkımızda olumlu şeyler duymak istiyor; aynaya bakmaktan korkuyoruz. Bu açıdan, Frekans araştırma şirketinin, toplumun "farklı kimliklere ve Yahudiliğe bakışını" ele alan anketinin sonuçları düşündürücü. Araştırmaya göre, toplumun yüzde 90'ı hayatında bir Yahudi, Ermeni veya Rum'la temas kurmamış. Toplumun yüzde 42'si Yahudi, yüzde 35'i Hıristiyan komşu istemiyor. Araştırmacılar, hoşgörüyü ölçmek için kullanılan bu sorudaki oranların, dünya ortalamasının çok üstünde olduğunu hatırlatıyor. Toplumun yüzde 19'u gayrimüslimlerin askerlik yapmadığını düşünüyor. Türkiye'de ne kadar Rum, Yahudi veya Ermeni olduğunu doğru bilen kimse yok. Bulgular, toplumda anti-semitizm olmadığını gösteriyor, ama ankete katılanların yarıdan çoğu, gayrimüslimlerin yargı, emniyet, ordu, belediye, hatta sağlık hizmetlerinde bile yer almasından rahatsız. 20 bin kişilik Yahudi cemaatinden konuştuğum isimler, bazı çevrelerin dışarıda yaydığı havanın aksine AK Parti hükümetinden memnun. "Hiçbir hükümetin yapamadığı açılımları yapıyor. İlişkilerimiz çok iyi" diyen bir cemaat üyesinin en ciddi eleştirisi, hükümetin nefreti körükleyen çevrelere sessiz kalması. Bir grup gazeteci ve akademisyenin bu sonuçları tartıştığı Neve Şalom Sinagogu'ndaki toplantıda, Prof. Hakan Yılmaz'ın paylaştığı bir bilgi manidar. Yaptığı bir araştırmada, toplumun yüzde 30'u "Gerektiğinde kendi haklarımdan vazgeçebilirim" derken, başkalarının hakları söz konusu olunca bu oran yüzde 70'e çıkıyor. Evet, bir yanda Osmanlı'ya ve temsil ettiği değerlere ilgisi artan toplum; diğer yanda bu ankete yansıyan toplum. Sahi, biz hangisiyiz?
592171
Messi atıyor Barcelona kazanıyor VİDEO
Şampiyonlar Ligi’nin son şampiyonu olan ve La Liga’da oynadığı maçı da kazanan Barcelona, Nou Camp’ta konuk ettiği Dinamo Kiev’e acımadı: 2-0 İZLEYİN... Oyunun başlarında her iki tarafta rakip kalede pozisyonlar üretirken, Dinamo Kiev daha çok pozisyon buldu. Bunların en ciddisi 20. dakikada gerçekleşirken Khacheridi’nin vuruşunu Barcelona kalecisi Valdes, kornere çeldi. Köşe vuruşundan gelen topu önce Milevskiy, sonra Vukojevic Barça ağlarına gönderemezken; Alves topu çizgiden çıkardı. Rakibin baskısından bunalan Guardiola’nın öğrencileri 26. dakika, Lionel Messi’nin golüyle 1-0 öne geçerek biraz olsun rahatladı. İbrahimovic ve Messi ile Dinamo Kiev kalesine gelen Barça skorbordu değiştirmeyince, ilk yarı bu skorla kapandı. İkinci yarıda da Dinamo Kiev’in direncini kıramayan ve oyunu kopartamayan Barça, ancak oyuna sonradan giren giren Pedro’nun 76. dakikadaki golüyle rahatlayabildi. Katalan ekibi, puanı cebine koyarken; Grubu’nun da zirvesine yerleşti. İlk yarıda görev yapan Iniesta’nın, Manchester United ile oynanan geçen sezonki Şampiyonlar Ligi finalinden sonra ilk kez yeşil sahalara geri dönmesi gecenin önemli notlarından biri oldu.
591847
AİHM, Türkiye'yi mahkum etti
AİHM, Türkiye'yi mahkum etti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türk Silahlı Kuvvetleri veya askeri okullardan ihraç edilen 21 kişinin yaptığı başvuruda, Türkiye'nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti. Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin 1. fıkrasını ihlal ettiği görüşüne varan AİHM, başvuru sahiplerine mahkeme masrafları dahil yaklaşık 120 bin avro ödenmesini kararlaştırdı. AİHM, Milli Savunma Bakanlığı tarafından Askeri Yüksek İdare Mahkemeye iletilen belgelerin davacılara açık tutulmaması nedeniyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Şikayet başvurusunda bulunanlar, haklarındaki suçlamaların dayanağını bilemedikleri için savunma haklarının ellerinden alındığını ileri sürmüşlerdi.
591639
Şampiyona daire
Şampiyona daire İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Dünya Güreş Şampiyonası'nda başarılı olan kulüp sporcularını ödüllendirirken altın madalya alan Selçuk Çebi'ye bir daire hediye etti. Türkiye'nin lokomotifi ve örnek belediyesi olduklarını kaydeden Topbaş, “Güreş milli takımına sporcu verdik. Dünya ve Avrupa şampiyonları çıkarmışız. Boşa kürek çekmemişiz. Selçuk'un maçını izlerken, heyecanlandım. Olimpiyatlarda da bayrağı göndere çektirmesi bizim için onur verici olur' dedi.
591489
Pasifik’teki 8.3’lük depremde 14 kişi öldü
Pasifik’teki 8.3’lük depremde 14 kişi öldü Okyanusu’ndaki ada ülkesi Samoası açıklarında dün Richter ölçeğine göre 8.3 büyüklüğünde meydana gelen depremin ve ardından ada ülkeleri vuran tsunamide 14 kişi hayatını kaybetti Depremin merkez üssünün, Samoası’nın 190 km güneybatısı ve 33 km derinlikte olduğu açıklandı. Bölgedeki tüm adaları şiddetli sarsan depremin, Amerikan Samoası ve Batı Samoa’da neden olduğu ve toprak kaymalarının bazı köyleri haritadan sildiği, bazılarında büyük tahribata neden olduğu bildirildi. İlk belirlemere göre 14 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin kaybolduğunu açıklanırken, yetkililer halktan yüksek yerlere çıkmalarını istedi. Yetkililer, Batı Sahili/ Tsunami Uyarı Merkezi, Batı Samoa’ya bağlı Apia’da ve Amerikan Samoası’na bağlı Pago Pago’da tsunami gözlendiğini, Pago Pago’da dalgaların, 1.5 metreyi bulduğu kaydedildi..
591780
Hakan Albayrak: SOP
Hakan Albayrak SOP Bizim stratejik araştırma ve “think-tank” kuruluşlarımız genellikle “Ne oldu? Nasıl oldu? Niye oldu? Bundan sonra ne olabilir?” diye sorarlar (zaten sormaları gerekir), ama “Ne olmalı? Olması gerekenin olması için ne yapmalı?” diye sormayı ihmal ederler. Amerika yahut Rusya'nın ne yapmak istediğini soruşturup dururlar, Türkiye'nin yeni gelişmeler karşısında alması gereken tedbirler üzerinde de kafa yorarlar, ama Türkiye merkezli bir stratejik yaklaşım geliştirmezler. 'Edilgen'dirler; mevcut dünya düzeninin 'veri'leriyle hareket ederler, bu düzenin çizdiği sınırların dışına taşmazlar. “Yeni bir dünya” hayali kurmayı yakıştıramazlar kendilerine, bunu hafiflik olarak görürler, akademik ciddiyetle bağdaştıramazlar. Amerika'daki stratejik araştırma ve “think-tank” kuruluşları dünyayı kâğıt üstünde her gün yeniden kurarken, kafalarına göre yeni yeni haritalar çizerken, kâh Orta Irak'ı Ürdün'e bağlayıp kâh Türkiye'yi seksen parçaya ayırırken, bizimkiler onların hayali haritaları üzerinde “beyin fırtınası” yapmakla yetinirler; çünkü kendilerine ait hayalleri, vizyonları, misyonları yoktur. Genellikle böyle, ama hep böyle değil. Dünkü Yeni Şafak'ta GASAM (Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı Ali Şahin'in “Büyük değil 'Sınırsız Ortadoğu Projesi'” başlıklı yazısını okurken, “Şükür ki artık idealizmi kendine yakıştıran ve başkalarının projeleri üzerinde zihin jimnastiği yapmanın ötesine geçip onların karşısına kendi projeleriyle çıkan, millete parlak bir ufuk gösteren stratejik araştırmacılarımız da var” dedim. Yazıdan birkaç kesit: “(İstanbul'daki iftar yemeğinde) Sayın Erdoğan'ın Suriye ile ilişkiler konusunda yaptığı tarihi açıklamalar ve Suriye ile yapılan Stratejik İşbirliği Anlaşması, Türk-Arap ilişkilerinde dünyadaki güç dengelerini yerinden oynatacak ve uluslar arası politikaları yeniden şekillendirecek bir sürecin yaşandığını gösteriyor. Suriye ile yapılan bu önemli anlaşma, bugünkü Avrupa Birliği'nin ilk adımı olan Avrupa Çelik ve Kömür Topluluğu'nu oluşturmak üzere 1951 yılında imzalanan Paris Anlaşması kadar önemli bir adım olmuştur…” “İlerleyen süreçte sınırların kalktığı ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal her türlü serbest dolaşım hakkının 'sınırsız' ve özgürce kullanıldığı ve atılan adımların bir 'Sınırsız Ortadoğu Projesi'ne (SOP) dönüştüğü Ortadoğu'da, şüphesiz İsrail kendini rahat hissetmeyecek ve adımlar İsrail'i barışa zorlayacak bir süreç doğuracaktır…” “SOP yolunda Suriye ile atılan tarihi adımlar, Ekim ayında Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun birlikte katılacakları Bağdat zirvesiyle Irak'ı da içine alacak şekilde yeni boyutlar kazanacaktır. Ürdün ve Mısırla devam edecek olan tarihi adımlardan sonra İslam Konferansı Örgütü'nün de SOP projesi'ne göre yeniden yapılandırılmasını gerektirecektir. Bir şey kesin, bu coğrafyada artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bölgedeki domino taşlarının tek tek yıkılarak Ortadoğu'nun ekonomik, kültürel, siyasi anlamda en parlak yıllarını yaşayacağı bir dönemle karşı karşıyayız...” Budur işte, budur! Allah utandırmasın.
593015
IMF ile İstanbul'da görüşme yok
İstanbul'daki zirvesi sırasında Türkiye- görüşmeleri yapılmayacak. Dışişleri Bakanı Ali Babacan, toplantıların önemine gölge düşürmek istenmediğini söyledi. Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Başkan Yardımcısı John Lipsky ile ikili görüşmesinin öngörülmediğini, kendisinin çok sayıda ikili görüşme yapacağını belirtti.
591648
Türkiye'nin renkleri AK Parti'de buluşacak
Türkiye'nin renkleri AK Parti'de buluşacak BEHÇET GÜNGÖR AK Parti'nin Ekim'de gerçekleştireceği 3. Olağan Büyük Kongresi'ne 'Demokratik açılım'ın damgasını vurması bekleniyor. Kongrede, her ilden getirilecek kız çocuğuna yörenin giysileri giydirilerek Türkiye Partisi imajı güçlendirilecek ve AK Parti'nin Türkiye'nin bütün renklerini taşıdığı vurgulanacak. AK Parti'nin hazırladığı sloganlarda da ağırlıklı olarak 'Demokratik açılım' fikrine uygun sloganlara yer vermişti. Kongre'deki en etkin slogan 'Biz birlikte Türkiye'yiz' sloganı olacak. Ekim'de ASKİ Spor Salonu'nda yapılacak 3. Olağan Büyük Kongre'sine 11 bin kişinin katılması bekleniyor. Kongreye katılacakların bini Türkiye'nin değişik illerinden gelen kadınlardan oluşacak. Ayrıca daha önce sayıları 12 olan kadın MKYK üyesi sayısının 16'ya çıkarılması planlanıyor. AK Parti'nin 8. Yıl Marşı olarak kamuoyunun karşısına çıkacak olan şarkıda da 'Biz birlikte Türkiye'yiz' sloganı işlenecek. 8. YIL MARŞI Işık burdan yükselir... Biz elele kuvvetliyiz Gücümüz burdan gelir Biz birlikte Türkiye'yiz Işık burdan yükselir... Burda birleşir eller Dostluk burda güçlenir Aşkla yanar gönüller Işık burdan yükselir.... Umut burda boy verir Emek burda güçlenir Kararsa da dört bir yan Işık burdan yükselir... Birleşelim kardeş gibi Coşsun kalpler ateş gibi Hiç sönmeyen güneş gibi Işık burdan yükselir...
592505
Fenerbahçe Moldova'da...
'da...2. maçında yarın 'nın Sheriff takımıyla karşılaşacak Kişinev'e geldi. Kişinev 'na 12.30'da inen Sarı-Lacivertli kafilede yöneticilerden ve Mahmut Uslu'nun yanı sıra Dış İlişkiler Müdürü Turgut Acar, Kulüp Müdürü Serkan Acar da yer aldı. Başkan 'ın ise akşam saatlerinde ayrı olarak Moldova'da olacağı belirtildi. Deniz ve Bekir'in olmadığı kafile yaklaşık 10 kadar tarafından karşılandı. Kafile hemen Kişinev Havaalanı'ndan otobüs ile şehir merkezine geçti. Leo Grand Oteli'nde konaklayacak olan Sarı-Lacivertliler akşamki son çalışma için Sheriff takımının bulunduğu Tiraspol bölgesine geçecekler. Saat 18.30'daki antrenman için yaklaşık saat 15 dakika sürecek olan yol nedeniyle kafile 16.30'da hareket edecek. Özerk bir bölge olan ve ayrı bir gümrük kapısı bulunan Tiraspol'da takımın rahatlıkla giriş-çıkış yapabilmesi için tüm yazışmalar ve gerekli evraklar hazırlandı. Antrenman öncesi Daum, saat 18.00'da basın toplantısı düzenleyecek. Kafile antrenman sonrasında tekrar Kişinev"e dönecek ve yarın maç saatine doğru yeniden Tiraspol'a geçecek. FENERBAHÇE'NİN KALDIĞI OTELDE SUNULAN PEYNİRLER TÜRK YAPIMI Öte yandan Fenerbahçe'nin konakladığı otelde müşterilere verilen peynirler arasında bir Türk işadamının imzası var. Balıkesirli Mehmet Şahinkaya'nın kurduğu fabrikanın üretilen peynirleri tüm Moldova'ya pazarlanırken, Sarı-Lacivertli kafile de bu peynirleri tadacak. "Mardenka" isimli kaşar ve beyaz peynir çeşitleri ile Türk peynirciliğini daha sonra ve 'ya da yaymayı düşenen Şahinkaya, kurduğu fabrikanın makinelerini 'den getirmiş. Bölgenin sütünü Moldova genelinden toplayan Şahinkaya 20 personeli ile üretimini sürdürüyor.
592189
Yattara'nın Avni Aker özlemi sona eriyor
'un Gineli oyuncusu İbrahima Yattara, beş sonra Avni Aker Stadı'nda bordo-mavili taraftarlarla buluşmaya hazırlanıyor. Geçen sezonun 32. haftasındaki maçında 20. dakikada sakatlanarak oyundan çıkan Yattara, cuma günü Gaziantepspor maçında görev alırsa, yaklaşık beş sonra sahasında taraftarı önüne çıkacak. Sezon öncesi kampında Belçika'nın Standard Liege ile yapılan hazırlık maçında sakatlanan Yattara, geçen hafta Gençlerbirliği maçında teknik direktör Hugo Broos tarafından son 15 dakika sahaya sürülmüştü. Broos'un antrenmanda denediği Yattara'nın Gaziantepspor maçında ilk 11'de görev alması bekleniyor. Bu sezon sahasında sadece Antalyaspor'u yenen yedi maçta topladığı 11 puanla beşinci sırada yer alıyor.
591659
2,5 saatlik rötara tepki Talat'ı uçaktan indirtti
2,5 saatlik rötara tepki Talat'ı uçaktan indirtti ABD'den dönen KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Ada'ya gitmek için İstanbul'da bindiği uçakta protestoya uğradı. Teknik bir arızadan kaynaklanan 2,5 saatlik rötara son anda Talat da binince yolcular, gecikmenin faturasını Cumhurbaşkanı'na çıkardı. YASİN YILMAZ İSTANBUL NewYork'ta çeşitli temaslarda bulunan KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve beraberindeki heyet, Türkiye üzerinden Kıbrıs'a giderken Kıbrıs Türk Hava Yolları(KTHY) uçağını beklettiği gerekçesiyle yolcular tarafından protesto edildi. Yolcuların alkış ve ıslıklarla protesto ettiği Talat ve eşi uçaktan inmek zorunda kaldı. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, eşi Oya Talat, Türk Hava Yolları'nın tarifeli uçağı ile dün New York'tan İstanbul'a bir buçuk saat gecikmeli geldi. Saat 09:55'de iniş yapması beklenen THY uçağı İstanbul Atatürk Havalimanı'na saat 11:22'de iniş yaptı. Talat ve beraberindeki heyet İstanbul'dan da Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın tarifeli uçağı ile Ada'ya gitmeyi planlıyordu. Ancak THY uçağı rötar yapınca saat 09:30'da Atatürk Havalimanı'nda kalkış yapması planlanan ve çinde 137 yolcusu bulunan Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın Ercan'a gidecek uçağı 2,5 saat alanda bekletildi. Teknik bir arıza oluştuğu belirtilen uçağa New York'tan dönen Talat ve heyeti binince gecikmenin bu nedenle yapıldığı iddiası ortaya atıldı. Bunun üzerine Talat ve beraberindeki heyet bir anda yolcuların protestosuyla karşılaştı. Saatlerdir uçağın içinde bekleyen yolcular tarafından alkış ve yuhalama protestosuyla karşılaşan Talat ve ekibi aşağı inmek zorunda kaldı ve Ada'ya gitmekten vazgeçtiği öğrenildi. Kıbrıs Türk Hava Yolları uçağı da saat 11:50'de kapı kapattıktan sonra saat 12:10'da havalandı. Talat'ın bu gece veya yarın sabah Kıbrıs'a gideceği öğrenildi. TALAT'IN TALEBİ YOK KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca, uçağın alanda iki saat beklemesinin nedeninin Cumhurbaşkanı Talat olmadığını belirtti. Erçakıca, Cumhurbaşkanının KTHY uçağını bekletme gibi bir direktif vermesinin söz konusu olmadığını belirtti.
591945
Doğan'ın vergi cezası SPK'ya gidiyor
Hüseyin Özay'ın haberi Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörleri tarafından Doğan Grubu’na kesilen 3.8 milyar liralık vergi cezasının dosyaları ‘işleme konulması’ için Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) gönderildi. SPK, Maliye Bakanlığı’nın tespitleri çerçevesinde konuyu Sermaye Piyasaları Kanunu açısından değerlendirecek. Araştırma sonunda hisse satışında bir usulsüzlük olduğu tespit edilirse, Doğan Grubu yöneticileri hakkında SPK hükümleri doğrultusunda suç duyurusunda bulunulması söz konusu olacak. REKOR CEZADA İKİNCİ PERDE Maliye Bakanlığı’nın, Doğan Grubu hisselerinin Alman Axel şirketine satışında vergi kaçırıldığı iddiasıyla gruba kestiği rekor cezada, ikinci perde açıldı. Maliye Bakanlığı ile SPK arasında, şirketlerle ilgili yapılan incelemelerde dosya paylaşımı gerçekleştiriliyor. Maliye Bakanlığı, halka açık şirketlerle ilgili yaptığı vergi inceleme dosyalarını da, SPK’ya gönderiyor. Bu çerçevede, Doğan Grubu’na kesilen 3.8 milyar liralık vergi cezası ile ilgili dosyalar da SPK’ya işleme konulması için gönderildi. Maliye Bakanlığı, grubun hisselerinin satışında usulsüzlük yapıldığına yönelik tespitlerde bulunmuştu. Bu tespitler şimdi SPK uzmanları tarafından da değerlendirilerek, hisse satışında usulsüzlük yapılıp yapılmadığı kesinleştirilecek. KÜÇÜK YATIRIMCININ HAKLARI SPK uzmanları, hisse satışını Sermaye Piyasası Kanunu’na uygun olup olmadığı açısından değerlendirecek. Ayrıca hisse satış sırasındaki işlemler nedeniyle, küçük yatırımcının zarara uğrayıp uğramadığına da bakılacak. Gruptan da konuyla ilgili savunma istenecek. Tüm bu işlemlerin ardından grubun hisse satışında, Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine aykırı hareket ettiği tespit edilirse, grup yöneticilerine ceza verilmesi gündeme gelecek. SPK, kağıt kaçakçılığı ile ilgili inceleme çerçevesinde Doğan Grubu yöneticileri hakkında geçtiğimiz hafta ikinci kez suç duyurusunda bulunmuştu. SPK’nın aynı konuda ikinci kez suç duyurusunda bulunmasında, suç duyurusunun yanlış maddeden yapılması etkili oldu. SPK daha önceki suç duyurusunu TCK hükümleri doğrultusunda yapmış savcılık da dosya hakkında takipsizlik kararı vermişti. İkinci suç duyurusu ise Sermaye Piyasası Kanunu’nda yer alan hükümlere göre yapıldı. Gazetesi yazdı hissesi yükseldi Doğan Grubu’nun borsadaki şirketlerinin hisselerinde yaşanan düşüş dün yerini yükselişe bıraktı. Doğan Yayın hisseleri yüzde 4.81, Doğan Holding yüzde 2.78, Hürriyet Gazetecilik hisseleri ise yüzde 7.38 yükseldi. Şirketlerin hisselerinin yükselişine neden olarak net bir cevap olmadığını söyleyen analistler, basında çıkan bazı haberlerin etkisinin olabileceğini kaydettiler. Analistlere göre, Doğan Grubu’na ait bir gazetede yer alan haber sonrası Maliye’nin istediği 4.8 milyarlık teminat için yürütmeyi durdurma kararı alınabileceği algısı yaratılmış olabilir.
592753
İzmir'de Erdoğan'a ikinci protesto girişimi
Dokuz Eylül Üniversitesinin 2009-2010 akademik yılı açılışına katıldıktan sonra İzmir Valiliğini ziyaret edecek olan Başbakan Erdoğan'ı protesto eden üniversite öğrencisi, vilayet binasının karşısındaki Saat Kulesinin direklerine kendilerini zincirle bağladı. Zincirli kişinin yanında bulunan üniversite öğrencisi de IMF ve Dünya Bankası karşıtı pankartlar açtı. Konak Meydanı'nda görevli polisler, Başbakan Erdoğan Vilayet binasına gelmeden, kendilerini zincirleyen ve pankart açan üniversite öğrencisini gözaltına aldı. Kimlikleri bildirilmeyen öğrenci, Emniyet Müdürlüğüne götürüldü.
591861
Bu sözlerin bir anlamı yok mu?
Bazen, gündemde çok önemli konular varken daha önce takip ettiğiniz ve çok önemsediğiniz olaylarla ilgili yeni gelişmeleri aktarmak öncelikli hale gelir. Bugün bunu yapacağım. Daha önce defalarca işlediğim, her gelişmesini aktardığım bir konuyu tartışacağım.
592793
Erdoğan'ı protesto ettiler, gözaltına alındılar
Başbakan Erdoğan'ı protesto eden öğrencisi, vilayet binasının karşısındaki Saat Kulesinin direklerine kendilerini zincirle bağladı. Zincirli kişinin yanında bulunan öğrencisi de ve karşıtı pankartlar açtı. Konak Meydanı'nda görevli polisler, Başbakan Erdoğan Vilayet binasına gelmeden, kendilerini zincirleyen ve pankart açan öğrencisini gözaltına aldı. Kimlikleri bildirilmeyen öğrenci, Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Açılış töreninde de protesto vardı Başbakan Erdoğan'ın katıldığı DEÜ'nün açılış töreninin düzenlendiği Sabancı Kültür Merkezi'nin yanında bulunan Kültür Merkezi önünde toplanan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyeleri, slogan attılar. Polisin Sabancı Kültür Merkezi'ne yaklaşmasını engellediği toplulukta bulunan bir kişi, basın açıklaması yaparak Başbakan Erdoğan'ın İzmir'e gelişini protesto etmek amacıyla toplandıklarını söyledi. Basın açıklaması yapılırken gruptan ayrılarak Kültür Merkezi'nin yanındaki viyadüğe çıkan kişi, "Cumhuriyet düşmanı Tayyip'i istemiyoruz" yazılı pankartı asmak istedi. Polisler, kişiyi pankartı asmadan yakalayarak ekip aracına götürdü. Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen Çağatay Yıldız ve Cem Durak'ın öğrencileri oldukları bildirildi.
591450
BM'ye cep telefonundan seslendi
Honduras'ta 28 Haziran'daki darbe ile iktidardan uzaklaştırılan devrik Devlet Başkanı Manuel Zelaya, BM Genel Kurulu'na cep telefonundan hitap etti. Başkent Tegucigalpa'daki Brezilya Büyükelçiliği'ne geçtiğimiz hafta sığınan Zelaya, "BM'yi, Honduras'ın layık olduğu hukuk ve hürriyet devletini yeniden tesis etmeye davet ediyorum." dedi. Geçici hükümetin, bazı hak ve özgürlükleri askıya alan kararnamesini eleştiren Zelaya, bunun "Honduras halkına baskı yapan faşist diktatörlüğün" bir kanıtı olduğunu savundu. Dışişleri Bakanı Patricia Rodas tarafından getirilen cep telefonu aracılığıyla seslenen devrik lider, Birleşmiş Milletler'in "barbar hükümete karşı kararlı bir tutum sergilemesini" istedi. Bu arada geçici hükümet lideri Roberto Micheletti, eleştirilerin ardından hürriyetleri tehdit eden kararnameden geri adım atmaya hazırlanıyor. 29 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerini, Honduras'ın uluslararası arenada tanınması için bir şans olarak gören bazı muhafazakarların, Micheletti'nin kararnamesinden rahatsız olduğu belirtiliyordu. Micheletti, kongre liderlerinden oluşan bir delegasyonun kendisinden kararı iptal etmesini istediğini kaydetti. Ültimatom verdiği Brezilya'nın Devlet Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva'yı da "candan kucakladığını" belirten Micheletti, ülkeye gelişinde sınır dışı ettiği Amerika Devletleri Örgütü heyetinin de ülkeye girişine izin verdi.
591753
Torbacılar, yeni müşteri için tedaviye gelir
Torbacılar, yeni müşteri için tedaviye gelir Torbacılar, yeni müşteri için tedaviye gelir AMATEM'in eski klinik şefi Prof. Beyazyürek, uyuşturucu satanların hasta gibi tedavi merkezine gelerek müşteri aradıklarını söyledi Aşırı dozdan ölen Begüm Veral'a uyuşturucuyu temin eden kişinin AMATEM'de aynı koğuşta kaldığı kimya öğretmeni çıkması, gözleri bu kuruma çevirdi. Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, bu tip tedavi merkezlerine kimi zaman müşteri portföyünü genişletmek isteyen torbacıların da yattığını anlattı. Bağımlıların hepsinin, ne kadar zamandır madde kullandığına bakılmaksızın merkeze kabul edildiğini belirten Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, "Hiçbir doktor tedavi olmak istediğini söyleyen bir hastayı geri çeviremez. Torbacıların (satıcıların) çoğu, aynı zamanda kullanıcıdır. nedenle kimin gerçekten tedavi için geldiğini anlamak zordur" dedi. Beyazyürek, AMATEM'de klinik şefliği yaparken, benzer bir olay yaşadığını da anlattı. Beyazyürek, "Tedavi olmak isteyen bir hastanın aslında satıcı olduğunu anladım. Hastanın kliniğe yatmasını reddettim. Beni bir gazeteciye 'Hasta kabul etmiyor' diye şikâyet etmiş. Haber olsa yer yerinden oynardı. Allahtan gazeteciyle tanışıyordum. Olayı anlamak için beni aradı. Ben de kişinin satıcı olduğunu söyledim ve haber olmadı" diye konuştu. AMATEM'i suçlamanın yanlış olduğunu söyleyen ve kurumun ödenek sıkıntısı çektiğini vurgulayan Beyazyürek, "Yurtdışında bu tip örnekleri önlemek için eski hastaları tedavinin içine yerleştiren bir yöntem benimseniyor" dedi. GARİP KARŞILANDI "Eskiden kullanmış ve kurtulmuş hastalar, hastanelerde para karşılığı danışman olarak çalıştırılıyor. Merkeze gelen hastayı önce bu eski kullanıcı karşılıyor" diyen Beyazyürek şöyle devam etti: "Bu eski kullanıcılar kimin tedavi için, kimin müşteri bulmak için geldiğini anlıyor ve doktorlara bildiriyor. Doktorlar da ona göre tedbir alıyorlar. Ben benzer bir sistem kurmak, eski kullanıcıları çalıştırmak istedim. Garip karşılandı" dedi.
592561
Cem Uzan'la Doğan'ın kaderi benzeşiyor mu
Taha Kıvanç'ın yazısı Uzakta tam tam sesleri Gazetenin yayın yönetmeni de olan yazarının Hürriyet'in üçüncü sayfasına iç sayfalardan yazar atandığına dair müjdesini okurken, "Bazı gazetecilerin meslektaşları için tasfiye çığlıkları attığı günlerde..." cümlesiyle karşılaştım. anda telefon çaldı. Sabah saatlerinin vazgeçilmez telefon konuğu dostumdu arayan. "Grubun tasfiye tarihini çok kısa geçmişsin" deyiverdi. Doğru. 2001 mart ayında Türkiye'de Hüsamettin Özkan ve yakın mesai arkadaşlarının bundan böyle siyasette daha etkili olacakları varsayımıyla yapılan tasfiyede, Doğan Grubu'ndan pek çok sayıda yazar ve yöneticiye kapı gösterilmişti. Ben onlardan pek azının isimlerine yer verdim dün: Milliyet'ten Umur Talu, Nilgün Cerrahoğlu ve Şahin Alpay'ın, Hürriyet'ten ise Seçkin Türesay, Zeynep Atikkan ve Oya Berberoğlu'nun... Dostumun hatırlatması yerinde; aynı günlerde Doğan Heper, Yalçın Doğan, Duygu Asena, Zeynep Oral, Yalım Eralp, Bedri Koraman ve Turhan Selçuk Milliyet'ten, Ege Cansen, Pınar Türenç ve Kurthan Fişek de Hürriyet'ten kovulmuştu. zaman bu meslektaşlarımızın gazeteleriyle ilişkilerinin kesilmesini Yeni Şafak ve ben bayağı dert edinmiştik. Hürriyet ve Milliyet, yanlış hatırlamıyorsam, yıllardır birlikte oldukları isimleri artık okuyamayacaklarını okurlarına küçük bir haberle bile duyurmamıştı. Yukarıda verdiğim isimlerden bazıları 'Hüsamettin Özkan'a endeksli siyaset projesi' suya düştükten sonra, ancak zaman, grupla yeniden irtibat kurabildiler. Hürriyet'in tasfiye ettiklerini hiçbir gazete kendi kadrosuna katamadı. Şimdi zeytinyağı gibi üste çıkmaya, "Tasfiye istiyor namussuzlar" diye etrafa saldırmalarına bakmayın, medyada her fırsatta 'tasfiye' kılıcını kullanan bir gruptan ve yöneticilerinden söz ediyoruz. Grup 'tasfiye' konusunda olağanüstü beceriklidir. Diğer isimleri hatırlatmak için arayan dostuma, içini iyi bildiği Doğan Grubu'ndaki son düzenlemeyi nasıl değerlendirdiğini de sormadan edemedim. Zafer Mutlu'nun ipleri eline alması, onun en güvendiği insanlardan birini Milliyet'in, diğerini Vatan'ın başına getirmesi... Yılmaz Özdil'in Hürriyet'in üçüncü sayfasına taşınması... "Hayli uzun bir istişare sonucunda grubun patronları (Aydın Doğan, kızları ve damadı) önceleri en aykırı görünen yöntemi seçmiş olmalı... Önlerinde iki seçenek vardı, bunlardan en zorunu..." Dostuma göre, en yakınlarının bile kendisine "Teslim oldu" diye serzenişte bulunacağı bir seçenek olarak sunuldu ilk tercih... 'Tasfiye' söylentilerini bizzat grubun yaygınlaştırmasıyla sağlandı bu algılama. “Patron çok satan gazetesinin yöneticisini görevden almanın başka maliyetleri olabileceğini de düşünmüştür” dedi dostum. İkinci seçenek ne? “Birinci seçenek ve türevleri devre dışı bırakılınca savaşmaktan başka bir yöntem kalmıyor ki... Herhalde birileri, 'Yargıda dostlarımız var, çözeriz' demiştir; bir başkası 'Zaten asker de bizlerin kalmamızı ister, onlardan da destek görürüz' diye lâfı daha öteye taşımıştır... Patron ve çevresi de, 'Öyleyse vuruşalım' noktasına gelmiştir...” Dostumun tahmini bu yolda... Özetini vereyim: Grup iktidarla savaş kararı almış, saflar da buna göre yeniden dizayn ediliyormuş... Güldüğümü telefonda bile fark edince durdu... Uzan Grubu'nun sonunu getiren olaylar başladığında yaşananlar aklıma geldiği için gülmüştüm. Malezya'yı da içeren bir gezinin ilk durağı olarak Pakistan'daydık. "Kepez ve Çukurova hisselerine el kondu" haberi geldiğinde, Uzanlar'ın gazetesini Ankara'da temsil eden meslektaş, gelişmeyi iktidarla irtibatlamış, "Yargıdan döner" demişti. Gezisini izlediğimiz Başbakan Tayyip Erdoğan'ın böyle bir gelişmeden haberi bile yoktu; ilk bizden duydu. Etraftakilere, "Bu bir devlet operasyonu" demiştim akşam, ardından tezimi yazdım da... Cem Uzan'a, yakınındakiler, “Merak etme patron, yanlışlık yargıdan döner; asker de müsaade etmez zaten” demişlerdi. Bıçak kemiğe dayandığında, Cem Uzan'ın “Hani asker müdahale edecekti?” çağrısına, kendisine sürekli “Merak etme” diyenlerin şu cevabı verdiği söylenir: “Takvimler uyuşmadı.” Dün gazeteler, “Babası ve kardeşinden sonra Cem Uzan da Türkiye'den kaçtı” haberini veriyordu. Eh, 'devlet operasyonu' denen işte böyle bir şey... Bizim devlet birilerinin güçlenip palazlanmasına uzun bir süre yol verir, ufak tefek hatalarına göz yumar. Hata yapmayanlar palazlanıp gürbüzleşemez zaten... Ancak, büyüklük sistemi 'tehdit' eder ve güç kullananlar 'harcanabilir' hale gelirse, ipi çekmekte tereddüt etmez aynı devlet... Yukarıdaki cümleyi yazarken bir yandan da parmaklarımla bildiğim örnekleri sayıyorum. Örnek çok... Bizde tarih bu yüzden sürekli tekerrür ediyor. İki hikâyede benzerlikler hayli fazla; eğer kurulan benzerlikler yanlış kabullere dayanmıyorsa, tek dileğim bu hikâyenin sonunun farklı bitmesi...
592307
Çorum'da alacak kavgası: ölü
Alınan bilgiye göre, merkez Karadona köyünde çobanlık yapan Haydar Y. (50), alacağını istemek için Rasim Çakır'ın (52) evine gitti. Haydar Y. ile Çakır bir süre konuştuktan sonra tartışmaya başladılar. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Çakır'ın yakınları araya girerek kavgayı sonlandırdı. Daha sonra evine giden çoban, av tüfeğini alıp tekrar Çakır'ın evine geldi. Haydar Y. iddiaya göre, tüfekle Rasim Çakır, eşi Ünzile Çakır (49) ve oğlu Cihan Çakır'a (33) ateş etti. Rasim Çakır, olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan Ünzile ve Cihan Çakır, Çorum Devlet Hastanesine kaldırıldı. Köyün çobanı, jandarma tarafından yakalandı ve gözaltına alındı.
591308
Amerikan Samoası'ndaki deprem ve tsunamiden ölenler var
ABD'nin California eyaletinde bulunan Ulusal Park Servisi'ne bağlı Pasifik Batı Bölgesi sözcüsü Holly Bundock, Amerikan Samoası'ndaki Ulusal Park yöneticisi Mike Reynolds'un kendisine, ülkede deprem ve tsunamide ölenler olduğunu söylediğini belirtti. Bundock, ölü sayısına ilişkin ise açıklama yapmadı. Pasifik Tsunami Merkezi, anlık büyüklüğü 8.3 olan deprem nedeniyle Yeni Zelanda, Amerikan Samoası, Hawaii, Papua Yeni Gine ve Pasifik'teki diğer adalar için tsunami uyarısı yapmıştı. Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi, depremin merkez üssünün, Amerikan Samoası'nın 190 kilometre güneybatısı olduğunu ve 33 kilometre derinlikte meydana geldiğini açıklamıştı.
591284
[Haber Portre Aziz İstegün] Teröre boyun eğmeyen adam
Ardından tahliye edildi ama evine gidecek halde değildi. Hastaneye yatırıldı. Kendisini ziyaret ettiğimde Doğu ve Güneydoğu'dan onlarca insanın da ziyarete geldiğine şahit oldum. Aradan yıllar geçti. Yalova'daki evinde de ziyaret ettim. Evin salonunda genişce bir koltuğu vardı. Koltuğun sağ üst tarafında ise takkesi duruyordu. Az ileride seccade serili, ucu kıvrıktı. Yanındaki sehpanın üstünde Kur'an-ı Kerim ve bazı Arapça kitaplar vardı. Ailesinin geneli gibi mütedeyyin bir insandı. 1925 yılında Diyarbakır'da idam edilen Şeyh Sait'in torunu olan Abdülmelik Fırat'ın Yalova'da ikamet etme gerekçesi de ilginçti. Anlattığına göre cezaevinden çıktıktan sonra Erzurum'a gitmek istemiş. Ancak kendisini ziyaret eden bir emniyet müdürü, "Ankara'nın doğusuna geçerseniz can güvenliğinizi sağlayamayız." demiş. Bu ikaz (!) üzerine Ankara'nın batısında kalmıştı. Bir akrabasının yardım ve tavsiyesi üzerine Yalova'ya gelmişti. Ne tesadüf ki, buradaki evi de neredeyse emniyetle karşı karşıya idi. Abdülmelik Fırat hayatı boyunca Kürt kimliğinin altını çizdi, bu yolda mücadele etti ve ağır bedeller ödedi. Yıllarca cezaevinde yattı, hapiste bir kaç defa zehirlendi. Bunlar vücudunda ağır tahribatlar yaptı. Ama bütün sıkıntılara rağmen teröre boyun eğmedi. PKK'yı en sert şekilde eleştirdi. Aksiyon dergisinden Emin Akdağ'a verdiği mülakatta, "PKK provokasyon örgütüdür." dedi. Derin devletle teması olan PKK'nın en büyük zararı Kürtlere verdiğini, binlerce eğitimli Kürt gencinin ölümüne sebep olduğunu savundu. Belki PKK'ya yeşil ışık yaksa, bazı kesimler tarafından el üstünde tutulabilirdi. Tehditlere rağmen bunu yapmadı. Yaklaşık 50 yıl legal, meşru zeminde siyaset yapmaktan vazgeçmedi. Fırat'ın siyasete giriş hikayesi de ilginçtir. 1957'de Adnan Menderes'in talebi üzerine daha 23 yaşındayken milletvekili seçilir. Mahkeme kararıyla yaşını 30'a çıkarıp Erzurum'dan Meclis'e girer. Bir gün kuliste otururken söz satrançtan açılır. Abdülmelik Fırat'ın bu konudaki merakını gören bir vekil, "İsmet Paşa da iyi satranç oynar. Bir gün maç yapın." teklifinde bulunur. Ve bir süre sonra İsmet Paşa ile satranç tahtasının başına karşı karşıya gelirler. Genç vekile mağlup olan İsmet Paşa sorar: Nerede öğrendiniz bunu? Sayenizde efendim Nasıl yani? Dedemin idamından sonraki yıllarda, bizi Trakya'da, orman içinde bir yere sürgüne gönderdiniz. Dışarı çıkmamız yasaktı. Biz de evde birbirimizle oynayarak satrancı geliştirdik. Senin deden kim ki? Şeyh Sait.
592925
8. Haftanın Hakemleri
8. Haftanın Hakemleri Turkcell Süper Lig'de 8. hafta maçlarını yönetecek hakemler belli oldu. Ekim Cuma: 20.00 Trabzonspor-Gaziantepspor: Tolga Özkalfa Ekim Cumartesi: 15.00 Diyarbakırspor-İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Bülent Yıldırım 17.00 Manisaspor-Bursaspor: Aytekin Durmaz 20.00 Beşiktaş-Denizlispor: Fırat Aydınus Ekim Pazar: 15.00 Eskişehirspor-Kayserispor: Selçuk Dereli 15.00 Sivasspor-Antalyaspor: Bünyamin Gezer 16.00 Ankaragücü-Galatasaray: Koray Gençerler 20.00 Fenerbahçe-Gençlerbirliği: Kuddusi Müftüoğlu
592844
Başkan Sedefçi hakim karşısında
Başkan Sedefçi hakim karşısındaAli Can ZERAY/EDİRNE, (DHA) EDİRNE’nin düşman işgalinden kurtuluş törenleri ve akşam verilecek resepsiyon için davetiyelerin önce bastırılması, ardından da üç değişik firmadan çakma teklif alınması ile ilgili yargılama başladı. Edirne 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘ihaleye fesat karıştırmak’ suçlamasıyla yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan Edirne Belediye Başkanı CHP’li Hamdi Sedefçi, Özel kalem Müdürü Necmi Toyran, Destek Hizmetleri Müdürü Kader Pajo, Satın Alma Görevlileri Cafer Kartal, Kadir Konak ve ihaleyi kazanan şirket yöneticileri Halil Bodur ve Serda Bodur bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkemede ifade veren sanık Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, 25 Kasım törenleri için davetiye basımına ilişkin kendisine gelen evrağı, gereği yapılmak üzere hava ettiğini ve sonraki prosedür ile ilgilenmediğini söyledi. İhaleyi kazanan şirketin sahibi Halil Bodur da savunmasında, kendisinin başka işleri olduğunu ve davetiye işi ile eşinin ilgilendiğini söyleyerek, “Spor kulübünde de yöneticilik yapıyorum. Belediyenin kulübe vereceği spor malzemesi yardımını almak için belediyeye gittiğimde davetiye hazırlık CD’sini aldım. Bunun ihaleden önce mi sonra mı olduğunu hatırlamıyorum. Bunda bir kastımız yoktu” dedi. Savunmaların tamamlanmasından sonra mahkeme heyeti dosyayı mütalaa hazırlanması için erteledi.
592852
17:14 Sel temizliği yakıt çetesini ortaya çıkardı
temizliği yakıt çetesini ortaya çıkardıSelahattin GÜNDAY/İSTANBUL, (DHA) ’da yaşanan felaketi sonrası temizlenen Ayamama Deresi’nden yakıt hırsızlığı çetesi ortaya çıkarıldı. Eylül’de yaşanan sel felaketinden sonra Ayamama Deresi ve çevresinde temizlik yapıldı. Çalışmalar sırasında belediye ekipleri Ayamama Deresi’nin içinden geçen yaklaşık 500 metre uzunluğundaki hortumu fark etti. Belediye ekipleri polise haber verdi. Polis ekipleri hortumu takip etti. Yapılan inceleme sonucu hortumun bir ucunun İnönü Mahallesi Çınaryolu Sokak’ta 'na giden uçak yakıt ikmal hattına, diğer ucunun ise Ayamama Deresi’nin karşısındaki bir TIR parkındaki bir TIR’a bağlı olduğunu tespit etti. Hortumun ulaştığı son noktası olan TIR’ı da konrol eden ekipler, yakıtın araca monte edilmiş tankta toplandığını tespit etti. Polis, operasyon sonunda kişiyi gözaltına aldı. Bu kaçak hattın selde temizlik yaparkan ortaya çıktığını ifade eden Murat Kınalı, "Bu kaçak mazot hortumu. Selde temizlik yaparken tesadüfen ortaya çıktı. TIR’ın içindeki tankere çıkıyor bu hortumun ucu" dedi. Havalimanına giden uçak ikmal hattında görevli bir kişi ise "Kanalın içinde kaçak hat var. Bizim hattın içine hortum takıp kaçak hat çekmişler. Perşembe akşamı tespit edildi. gün takip edildi ve operasyon yapıldı. Biz bu hattın kontrollerini yapıyoruz. Bu hat hava ikmale gidiyor" diye konuştu. Gayrettepe Asayiş Şube’de sorgulanan kişilerin hattan çaldığı yakıt miktarı tespit edilmeye çalışılıyor.
591799
Dev stat ve Ahırcılar
İlk randevularını kaybeden iki takımın mücadelesi hiç şüphesiz büyük bir taktik savaşı şeklinde geçecek. Beşiktaş taraftarı da bunun bilincine varmış ki Süper Lig'deki kötü gidişin Moskova'dan çıkarılacak puan ve puanlarla duracağına inanıyor. Siyah-Beyazlı taraftarlar neredeyse ayrılan biletlerin tümünü almış, bir anlamda umut hâlâ var. CSKA, Rusya'nın son dönemde yıldızı parlayan takımı. Eski Sovyetler Birliği'nin en köklü ekiplerinden birisi hiç kuşkusuz CSKA Moskova. Dağılan SSCB'nin eski görkemli Kızılordu'su tarafından 1911'de kurulmuş. CSKA'nın açılımı Merkez Ordu Spor Kulübü olarak geçiyor. Daha ilk kuruluşundan itibaren Kızılordu'nun etkisindeki kulüp başarı konusunda ise çok kısır. Son dönemde gösterdiği çıkışla ismi ön plana çıktı. 2005'te S.Lizbon'u 3-1 mağlup ederek UEFA Kupası'nı müzesine götürdüğünde bunu başaran ilk Rus takımı olma gururunu yaşadı. CSKA'nın amblemi üzerinde hâlâ eski Rusya'yı temsil eden yıldızı duruyor. Ancak kulübün bıraktığı bir şey var, da kuruluştan itibaren kendilerine verilen 'Ahırcılar' lakabı. Kulüp yöneticileri bunu benimsemedikleri için kullanılmasını istemiyor. Beşiktaş'ın kuruluş döneminden gelen 'Arabacılar' lakabı saraylı olmalarına vurgu yapılarak takılmıştı. Ancak CSKA'lıların 'Ahırcıları' kullanmayı bırakması, ilk kuruluş dönemindeki izlerin geride kaldığına işaret ediyordu. Karşılaşmanın oynanacağı Stad Luzhniki'ye değinmeden geçmemek gerekiyor. Hele sonbaharla yaprakların sarıya dönük renkleri 80 bin kişilik yenilenmiş olimpiyat stadını başka bir havaya sokuyor. Beşiktaş'ın Boğaz'a nazır İnönü Stadı gibi Moskova'nın göbeğinden geçen Volga nehri de Luzhniki'ye ayrı bir hava katıyor. 2008'deki Şampiyonlar Ligi finali için stadı baştan aşağı yenileyen Ruslar bu dev yapıya gözleri gibi bakıyor. 20 bin kişilik araç parkı dikkat çekici, ancak statta suni çim kullanılması ise tek dezavantaj. Zaten Şampiyonlar Ligi finali için bir ayda normal çim haline getirmişlerdi. Moskova'nın en büyük problemi trafik. Ancak bunun nedeni şehre yapılan kaçak girişler ve zenginleşen Moskovalının araç düşkünlüğü. Dünyanın en büyük metrosuna sahip olmalarına rağmen 5-6 şeritli yolların yetmemesinin tek izahı ise şehrin nüfusunun tam olarak tespit edilememesi. Normalde Moskova'ya giriş için mutlaka izin gerekiyor. Şayet burada kalma izniniz yoksa barınamıyorsunuz. Ancak bölgedeki fakir halk geçimini sağlamak amacıyla kaçak yollardan şehre giriyor. Sayımlarda 10 milyon gözüken nüfusun 15 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.
593267
Ulaştırma Şurası yeni projelere kapı araladı
Ulaştırma Şurası yeni projelere kapı araladı"Hedef 2023" sloganıyla gerçekleştirilen şurada 100'e yakın karar alındı Ulaştırma Bakanlığınca, ''Hedef 2023'' sloganıyla düzenlenen ''10. Ulaştırma Şurası'' sonunda, ulaştırma sektörüne ilişkin yaklaşık 100 karar alındı. Ulaştırma Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı ve 10. Ulaştırma Şurası Genel Sekreteri Kenan Bozgeyik, kapanış oturumunda alınan şura kararlarını açıkladı. Bozgeyik, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 10. Ulaştırma Şurası kapsamındaki panellerden çıkan öneriler ile çalıştay önerilerinin bütünleştirilerek, her sektörün en önemli 20 projesinin seçildiğini, önemli projelerin de tekrar değerlendirilerek, Cumhuriyet'in 100. Yılına armağan edilen 100 kritik projenin belirlendiğini dile getirdi. Buna göre, deniz yolları, kara yolları, hava yolları, demir yolları, kent içi, posta ve haberleşme sektörlerine ilişkin alınan kararlar şöyle: KARA YOLU SEKTÖRÜ -Bölünmüş yolların 32 bin kilometreye çıkarılması. -Kuzey-güney kara yolu koridorlarının iyileştirilmesi. -Yerleşim merkezlerine çevre yolu yapılması. -Kuzey Marmara Otoyolu, Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu, Ankara-Delice Otoyolu, Ankara-İzmir Otoyolu, Sivrihisar-Bursa Otoyolu, Afyon-Antalya Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Şanlıurfa-Habur Otoyolu, Aydın-Denizli-Antalya Otoyolu, İstanbul-Ankara-Kafkasya ve İran Otoyolu, Şanlıurfa-Diyarbakır Otoyolunun yapılması. -Kar siperleri-çığ tünelleri ve ses panelleri, kara yolu boyunca acil yardım istasyonları, kara yolu ağının bitümlü sıcak karışım kaplama yapılması. -Karayolu Akademisi kurulması. -Tüm liman ve OSB'lerin bölünmüş yollarla bağlantılarının oluşturulması. -Rize-Mardin Otoyolunun inşa edilmesi. -Türk Otomotiv Kurumu''nun kurulması. DENİZ YOLU SEKTÖRÜ -Liman ve deniz tesislerinin ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre edilmesi. -Yeni liman projeleri ile transit ülke konumuna gelinmesi. -Elleçleme kapasitesinin 2023 yılına kadar 32 milyon TEU, 500 milyon ton kuru yük, 350 milyon ton sıvı yük ve 15 milyon yolcuya ulaştırılması. -Yurt içi taşımacılıkta deniz yolu payının yüzde 15'e (Ton/km) ve konteynerleşme oranının yüzde 15'e (TEU) yükseltilmesi. -Gemi inşa sanayinde 10 milyar dolar inşa geliri ve yeni istihdam alanlarının oluşturulması. -Gemi teslim kapasitesinde 0.8 milyon DWT'dan milyon DWT'a veya yıllık 300 adet gemi teslim sayısına ulaşılması. -Katma değeri yüksek, ileri teknolojili gemiler inşa edilmesi. -Marmara Denizi'nde kuzey-güney, doğu-batı ulaşımları için modern, fonksiyonel ve intermodal taşımacılığa uygun veya katlı araç yükleme boşaltma imkanları olan Ro-Ro terminalleri inşa edilmesi. -Kısa mesafe deniz taşımacılığına yönelik, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına sefer yapan Ro-Ro, Ro-Pax filosu kapasitesinin artırılarak hatların çeşitlendirilmesi. Doğu Akdeniz'de VLCC ve ULCC kapasitesinde yeni gemi inşa ve bakım onarım hizmeti verecek tersanelerin kurulması. -Tersanelerin yoğunlaştığı yerlerde organize yan sanayi bölgelerinin oluşturulması. -200 adet balıkçı barınağının 55'inin kademeli olarak yat limanına dönüştürülmesi ya da ortak kullanım modeli oluşturulması. -Deniz ticaret filosunun modernize hale getirilmesi, dünyanın en büyük 10 limanından en az birinin inşa edilmesi. -Ulusal Test ve Akreditasyon Merkezi kurma. -Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge payını ulusal hedefe paralel yüzde seviyesine çıkarma. -Türkiye'nin kıyılarını dünyanın en temiz kıyıları arasına taşıyacak etkin bir çevre yönetim sisteminin kurulması. -Birbirine yakın iskelelerin ihtisas limanlarına dönüştürülmesi, evrensel hukuk ve AB normlarıyla tam uyumlu denizcilik mevzuatının sürdürülmesi. -Deniz ulaşımına ilaveten iç su yollarının etkin kılınması. -Gemi inşa sanayisinde yüzde 80 yerli katkı payını yakalamak. KENT İÇİ SEKTÖRÜ -Ulaşım Kurumu'nun, Trafik Kontrol Merkezi'nin kurulması, ulaşım ana planlarının bütün kentler için zorunlu olması. -İmar planları ile paralelliğin ve özürlülere uygunluğunun onayı. -Kent içi ulaşım sistemlerinin AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi. -Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanların ulaşımda planlama ve tasarım standardının oluşturulması. -Raylı sistemlerde yerli sanayinin teşviki. -Kent içi trafikte enerji dostu, çevreye duyarlı doğal gaz-hibrit araç kullanımı, deniz-iç su yolu ulaşımının toplu taşıma ile entegresi ve iyileştirilmesi. -Kent içi lojistiğin Ulaşım Ana Planı'nın parçası olması. -Kentlere özgün otopark yönetim sisteminin kurulması, şehirler arası taşımacılık terminallerinin kentsel toplu taşıma sistemleri ile entegre edilmesi. -22 Eylül tarihinin ''Otomobilsiz'' gün ilan edilmesi. -''Sürdürülebilir Ulaşım Projesi''nin seçilip ödüllendirilmesi. -Avrupa Birliği ve dünya ile uyumlu Demir Yolu Kanunu'nun çıkarılması. DEMİR YOLLARI SEKTÖRÜ -Mevcut hatların yenilenmesi, tüm hatların sinyalli, elektrifikasyonlu hale getirilmesi. -Yapımları devam eden bin 622 kilometre yüksek hızlı tren ağının 2012 yılına kadar tamamlanması. -2023 yılına kadar bin 792 kilometre yeni yüksek hızlı tren ağının inşa edilmesi. -2023 yılına kadar bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa edilmesi. -BAŞKENTRAY Projesi'nin inşa edilmesi. -EGERAY Projesi'nin tamamlanması, demir yolu araç filosunun yenilenmesi. -Teknolojinin geliştirilerek trenlerin tek makinistle çalıştırılması. -Tüm liman ve organize sanayi bölgelerine irtibat hatları ile entegre edilmesi. -Demir Yolu Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Demir yolu payının yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 artırılması. -Hatlardaki kurp ve eğimlerin AB ölçütlerine uyumlaştırılması. -Hemzemin geçitlerin iyileştirilmesi ve kademeli bir şekilde ortadan kaldırılması. -Hatlardaki dingil yükünün en az 22,5 tona çıkarılması. -2023-2035 arasında 2960 kilometre yüksek hızlı tren hattı, 956 kilometre konvansiyonel hat yapılması. -Batum-Trabzon-Erzincan hattının inşa edilmesi. -Kavak-Kırıkkale hattının inşa edilmesi. POSTA SEKTÖRÜ -Posta pazarının kontrollü ve kademeli bir şekilde serbestleştirilerek tam rekabetçi ortamın sağlanması. -Posta Düzenleme Kurumu'nun kurulması. Kayıtlı elektronik posta hizmetinin verilmesi. -Gönderilerin tesliminde evrensel standartların üstüne çıkılması. -Türkiye'nin uluslararası gönderi alıp vermede bir aktarım merkezi haline gelmesinin sağlanması. -Posta sektörüne ilişkin uluslararası karar süreçlerinde etkin rol alınması. -Posta Sektörü Konseyi'nin oluşturulması. -Sektörel vizyon ve stratejilerin belirlenmesi. -Posta hizmetlerinin sunumunda çevreye duyarlı politikaların izlenmesi. -Sektörel haberleşme, tanıtım ve bilgi paylaşımını sağlayacak bir iletişim ağının kurulması. -Gönderi izleme sistemi, RFID ve Barkod teknolojilerinin ve yeni nesil iletişim sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması. -Sektörde kullanılan teknolojilerin yurt içinde üretimi ve ihracı, sektörel Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesi. HABERLEŞME SEKTÖRÜ -Bilişim sektörünün 160 milyar dolara, geniş bant abone sayısının 2013'te 12 milyona, 2023'te 30 milyona ulaşması. -Ülke genelinde fiber optik ağının kurulması ve Türkiye'nin bölge ülkeler arasında fiber kesişim noktası (hub) olması. -Eve kadar fiber ve geniş bant kablosuz erişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması. -Uçtan uca IP ve IPv6 uygulamalarına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye'de kurulmasının sağlanması amacıyla bilişim vadisi OSB projesinin gerçekleştirilmesi. -Mobil terminal cihazları üretimi ve söz konusu cihaz ihracatının ithalatı geçmesi. -Türkiye'nin Avrupa'nın çağrı merkezi üssü olması. -Sertifikasyon verecek laboratuvarların faaliyete geçirilmesi. -Mobil cihaz 2. el piyasasının geliştirilmesi. -Türkiye'nin 2023 yılında küresel BİT pazarında söz sahibi en az bir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standardıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olması. -Kamu kurumlarının yaptıkları alımlarda ve düzenlemelerde Ar-Ge'yi teşvik edecek önlemlerin uygulanması. -Ulaştırma Bakanlığı Ar-Ge fonunun burs vermesi. -Girişim sermayesi sağlanması ve proje yarışmaları düzenlenmesi gibi alanlarda etkin olunması. -Spektrum ticareti uygulamalarının başlatılmasına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Kişisel verilerin illegal ve kötü amaçlı kullanımını önleyecek düzenlemelerin geliştirilmesi. HAVACILIK SEKTÖRÜ -İstanbul'da 60 milyon yolcu kapasiteli bir havaalanı ile Türkiye'de 30 milyon kapasiteli 2, 15 milyon kapasiteli havaalanı yapılması. -Uçak-dolmuş-taksi işletmelerinin kurulması ve yaygınlaştırılması. -Deniz, göl gibi yerlere yakın olan turizm yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz hava araçlarının kullanılarak, bu alanda gelişimin sağlanması. -Döner kanat hava aracı taşımacılığı sisteminin kurulup desteklenmesi. -Türkiye'nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapılması. -ILS kategori I, II ve III hassasiyetinde yerde tesis edilen pozisyon doğrulama sistemlerinin (GBAS) yaygınlaşması. -Hava kargo taşımacılığına uygun olan havaalanlarının ''serbest bölge'' ilan edilmesi. -Hava aracı veya parçasının sertifikasyonunun Türkiye tarafından sağlanabilir hale getirilmesi. -Milli ATM teknoloji alt yapısının geliştirilmesi ve bu kapsamda dışa bağımlılığın azaltılması. -Yerli imalat olarak en az tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretiminin gerçekleştirmesi. -Türk sivil hava taşımacılığı filo yapısının 2023 yılında 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşması. -Türkiye'nin kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olması, yeni nesil motorların geliştirilmesi çalışmalarına katılınması. -Havacılık Endüstri İhtisas OSB'lerin kurulması, insansız hava araçlarının, hava sahasının kullanımının sivil havacılık sistemine entegre edilmesi. -EUROCONTROL'ün eğitim merkezinin Türkiye'de açılmasının sağlanması. -SHGM ve DHMİ Genel Müdürlüğü'nün yeniden yapılandırılması. -Hava Ulaştırma Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Yaylaların turbo-prob uçuşlarına imkan veren havaalanları ile entegre edilmesi.
592086
Kredi borcu ödemesine ilgi az oldu
Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) Genel Müdürü Hasan Albayrak, yaptığı açıklamada, 10 Temmuz 2009'da Resmi Gazete'de yayımlanan 5917 sayılı Kanun ile öğrenim ve katkı kredisi borcu bulunan vatandaşlara borçlarını ödemede kolaylık sağlandığını anlattı. Bu çerçevede, öğrenim ve katkı kredisi borcu bulunanların 6183 sayılı Kanun gereğince ilave edilen gecikme zamlarında indirim uygulandığını ve 12, 24, 36 ay taksitlerle ödemelerine imkan sağlandığını ifade eden Albayrak, ayrıca Vakıfbank ile de anlaşma yapıldığını kaydetti. Albayrak, Vakıfbank'ın borcunu ödemek isteyenlere düşük faizli (yüzde 1.48) kredi verdiğini belirtti. Bu kolaylıklara rağmen, kanun kapsamına giren milyon 41 bin borçludan ancak 154 bininin başvurduğunu söyleyen Albayrak, 154 bin kişiden 82 bin 600'ünün peşin ödeme imkanından yararlandığını ifade etti. Bu çerçevede 232 milyon TL tahsilat yapıldığını bildiren Albayrak, borçlulardan alınması gereken para miktarının toplam milyar 628 milyon TL olduğunu kaydetti. Borcu bulunanların hepsinin TC kimlik numaralarıyla tespit edildiğini, hangi sosyal kurumla ilişkili olduklarının bilindiğini belirten Albayrak, ödeme yapmayanlara haciz işlemi başlatılacağı uyarısında bulundu. Öğrenim ve katkı kredilerini ''yeniden yapılandıran'' kanundan yararlanma süresinin 12 Ekim 2009'da sona ereceğini anımsatan YURTKUR Genel Müdürü Hasan Albayrak, borçluları, kendilerine tanınan kolaylıktan yararlanmaya çağırdı. -İNDİRİM VE TAKSİT- Söz konusu kanuna göre, borcun başvuru süresi içinde defaten (bir kerede) ödenmesi durumunda hesaplanan gecikme zammının yüzde 75'i, 12 ay içinde aylık eşit taksitler halinde ödenmesi yüzde 50'si, 24 ayda aylık eşit taksitler halinde ödenmesi durumunda yüzde 25'i, 36 ayda aylık eşit taksitler halinde ödenmesi durumunda gecikme zammının yüzde 10'u siliniyor. Taksitlerin aksatılması durumunda eski borç üzerinden tahsilat yapılıyor. Örneğin, 1996-1999 yılları arasında kredi alan ve 2001'den itibaren geri ödemeye başlaması gereken bir kişinin, normal zamanda ödemesi gereken miktar 907 TL iken, ödeme yapılmazsa bu paraya bin 454 TL gecikme cezası uygulanıyor ve miktar bin 361 TL'ye yükseliyor. Kanundan yararlanmak isteyen bu kişi peşin ödeme yapmak isterse borcu 1521 TL'ye, 12 ayda ödemek isterse bin 134 TL'ye, 24 ayda ödemek isterse bin 748, 36 ayda ödemek isterse bin 116 TL'ye düşüyor. Borcunu ödemek isteyenler, YURTKUR'un www.kyk.gov.tr internet adresinden elektronik ortamda başvuru yaparak ödeme planı belirleyebiliyor. Borçlular ayrıca dilekçeyle kurumun bölge müdürlüklerine veya ''Cemal Gürsel Caddesi No:61 Cebeci/Ankara'' adresine bizzat veya posta yoluyla da başvurabiliyor.
592883
Otomotiv vergileri kalıcı olarak inmeli
Otomotiv vergileri kalıcı olarak inmeli ÖTV indiriminin bitimine üç gün kala, hurda teşviki talepleri had safhada. Samsun 2. El Otomotivciler Derneği Başkanı Hasan Kahyaoğlu, vergi ve hurdada kalıcı önlemler beklediklerini ifade etti. ADNAN BAHADIR SAMSUN Hükümetin otomotivi teşvik amacıyla açıkladığı ve 30 Eylül'e kadar uzattığı ÖTV indirimi sona ermek üzere. Sektör temsilcileri tam bu dönemde, Avrupa ülkelerinde de uygulanan hurda teşviki taleplerini yükseltiyorlar. Mart ayında yürürlüğe giren ilk ÖTV indiriminin olumlu yansımaları, uygulamanın sona eriş tarihini uzatırken, firmalar da düzenledikleri kampanyalarla daralmanın önüne geçmeye çalıştılar. İndirim sayesinde, krize rağmen yılın sekiz aylık döneminde geçen yıla göre binek araç satışları yüzde 5.9 arttı. Samsun 2. El Otomotivciler Derneği ve Samsun 2. El Otomotivciler Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi Başkanı Hasan Kahyaoğlu, vergi ve hurdada kalıcı önlemler beklediklerini söyledi. SEKTÖRE HARAKETLİLİK GETİRDİ Bir ay sonra biteceği ve yerini daha önce 30 yaş üzeri araçlarda uygulanan ve önümüzdeki dönemde 16 yaş üzerinden uygulanması planlanan hurda indirimine bırakması gündemde olan Özel Tüketim Vergisi(ÖTV) indiriminin 2. El Otomotiv Sektörüne hareketlilik kazandırdığını ifade eden Kahyaoğlu, "Dışarıdan her ne kadar 2. el sektörünü etkilemediği söylense de doğrudan etkilemektedir. ÖTV indirimi sıfır kilometre araçlarda geçerli olurken 2.el araçlara da takas olarak intikal etmektedir.Yani sıfır araç satışları artarken 2.elde de takas ve dolayısıyla satışlarda bir hareketlenme yaşanmaktadır. ÖTV indirimi sadece sıfır araçlara değil otomotiv sektörünün tümüne olumlu açıda fayda sağlamaktadır" dedi. HURDA İNDİRİMİ SEKTÖRE CAN VERİR Hurda indiriminin 16 yaş üzerine uygulanmasını talep ettiklerinin altını çizen Kahyaoğlu, “16 olmasa bile en az 20 yaş üzeri için uygulanacak hurda indirimi ile Türkiye'de bulunan 20 yaş üstü 13 milyon 432 bin aracın toplanarak 2.el sektörünün altı boşalmış olacaktır. Bu sayede 2.el otomotiv piyasası canlanarak denge sağlanmış olacaktır. Yapılacak hurda indirimi sektöre can verecektir" diye konuştu. 2. EL OTOMOTİV SEKTÖRÜ İHRACATA AÇILMALI 2.el otomotiv sektöründeki eksikliklere de değinen Kahyaoğlu, yollarda tırlara yüklenmiş ve yabancı ülkelere satılmak için götürülen birçok 2.el araca rastlanıldığına dikkat çekti. Türkiye'deki 2. el araçların aynı şekilde yurt dışına satılması gerektiğini vurgulayan Kahyaoğlu, “Bizim ülkemizde bulunan 2.el araçların dış ülkelere satılmıyor olması büyük bir kayıptır. Dış ülkelere yapılacak satış sonrasında üretim mükemmel hale gelir ve otomotiv sektörü sürekli bir yenilenme içerisinde olur. Sektör statü kazanmış hale gelir" şeklinde konuştu. TÜKETİCİ DİKKAT ETMELİ Tüm bunların yanında 2.elde yaşanan olumsuzlukların sürekliliğine dikkat çeken Kahyaoğlu, şunları söyledi; "2. el araç almak isteyen ya da alan insanların çoğuna baktığımızda bazı sorunlarla karşılaşabiliyor. Çünkü 2. el otomotiv sektörüne kurumsal bir kimlik sağlanmamış ve belli bir isim verilerek, bir çatı altında toplanmamıştır. Sokaklarda rastladığımız 2.el araç satışları bunun göstergesi ve olumsuz sonuçların başlangıcıdır. Bugün baktığımızda otomobil satışı ile alakası olmayan kişilerin araç sattığını ve vergi ödemek gibi bir kaygılarının bulunmadığını görüyoruz. Bu büyük bir sorumsuzluktur."
592396
Kimse yargı karşısında ayrıcalığa sahip değil
Kimse yargı karşısında ayrıcalığa sahip değil YENİ ŞAFAK İNTERNET-AJANSLAR Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kimsenin yargı karşısında ayrıcalığa sahip olmadığını, yargının her şeyin üstünde tutulması gereken bir kurum olduğunu belirtti. BM Genel Kurulu toplantıları sırasında temasları ve Ekim ayı dış politika gündemi hakkında basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, AB ile yapacağı temaslarda DTP milletvekillerine ilişkin sorunun da gündeme geleceği belirtilerek, konuya yaklaşımının sorulması üzerine şunları söyledi: "Bugünkü uluslararası konjonktürde iç ve dış gelişmeleri ayırmak mümkün değil. Ancak şunu bilmemiz lazım Türkiye bir hukuk devletidir. Bu hukuk devletinin normları bellidir. Hiç kimse yargı karşısında ayrıcalığa sahip değil. Yargı her şeyin üstünde tutmamız gereken temel kurumdur. Bu anlamda hem adaletin sağlıklı işlemesi hem de sahip olduğumuz hakların evrensel denetime sahip olduğunu göz önünde tutmamız gerekir. Ben kriz olmadan çözüleceği umudunu taşıyorum." Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. Davutoğlu'nun konuşmasında öne çıkan satırbaşları şöyle: (Ermenistan ile ilişkiler ile alakalı) Biz bütün planlarımızı başırısızlık üzerine değil, başarı üzerine yaparız. (Kıbrıs konusu) Aslında referandumun yapıldığı gün dahi fiilen irade göstermişti. Başta AB olmak üzere uluslararası toplum bu sonuçları görmedi. Çözüm nihayet iki tarafın iradesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Hristofyas2ın BM'deki konuşmasına bakarsanız 42 toplantının neden yapıldığını sorgulamaya başlarsınız. Hristofyas konuşmasında iki taraflı otonom bölge diyor. Talat'ın iyi niyetli çabalarının karşılığı bu olmamalıydı. Konu artık sürüncemede kalmamalı. Kimse, bu statükonun kendisine menfaat sağladığı düşüncesiyle daimi olacağını düşünmememli. Ermenistan ile aramızda paraf edilen protokol bir bütündür, uygulamalar da bir bütündür. (Soru: Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev maça davet edilebilir mi?)Bu ikili bir maç. sınırlar içinde kalır. Ama misafir olarak gelmek isterse şeref verir. (Zülfi Livaneli) Son derece üzüldüğümüz bir olay. Bakanlığımız zan altında tutuldu. Konu Zülfi Livaneli açısından ele alındığında, bizim için önemli bir sanatçıdır. Ben kendisini arayıp arka plandaki gelişmeleri anlatmıştım. Herhangi bir yetkili Türk aydınına bir teklifle gelebilir. Ancak aydın Dışişleri Bakanlığı'na başvurmalıdır. Bize herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Taa ki ilk suçlamayı yapan basın toplantısına kadar. Bazı informel temaslar olmuştur. Kongrede danışmanlık yapan bir Amerikalıdır. da zemin yoklama şeklinde araştırmalar yapmıştır. Kaldı ki UNESCO Genel Sekreterliği kendi ülkelerinden aday göstermek zorunda değil. halde Zülfi Livaneli'yi aday gösterselermiş. Burada ciddi bir bilgi kirlenmesi var.
592661
Münevver cinayetinde yeni gözaltı
Münevver cinayetinde yeni gözaltı Münevver Karabulut cinayetinde arabulucusu olduğu iddiasıyla sıkça gündeme gelen Cemil Baran polis tarafından gözaltına alındı. Garipoğlu ailesine Cem'in teslim olmasıyla ilgili "Açıklayın, yoksa ben 30 Eylül'de açıklarım" diyen Cemil Baran 30 Eylül günü emniyet güçleri tarafından gözaltına alındı. Emniyet'ten ise henüz gözaltıyla ilgili bir açıklama yapılmadı. Baran, Karabulut cinayetiyle ilgili bir çok ilginç iddianın yanı sıra, Cem Garipoğlu'nun Ermenistan'da yakalanıp Türkiye'ye getirildiğini, Garipoğlu ailesinin bunu sakladığını ve bunu açıklamaları için aileye 30 Eylül'e kadar süre vermişti.
592395
Norşin'ne oy birliği kararı
Norşin'ne oy birliği kararı Bitlis'in Güroymak Belediye Meclisi, Güroymak isminin 'Norşin' olarak değiştirilmesine oy birliğiyle karar verdi. Güroymak Belediye Başkanı Mehmet Emin Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin eski ismine kavuşması için bir araya gelen belediye encümenlerinin, meclis kararı aldıklarını, alınan kararın ise Bitlis Valiliğine ile Güroymak Kaymakamlığına bildirildiğini söyledi. Belediye meclisi tarafından Güroymak isminin, ilçenin eski ismi olan 'Norşin' olarak değiştirilmesi kararını oy birliğiyle aldıklarını ifade eden Özkan, şöyle konuştu: 'Güroymak adının Norşin olarak değiştirilmesini istiyoruz. İlçemizin esas adı Norşin'dir. Türkiye Ekonomi Coğrafi haritasında ise ilçenin adı 'Çukur' olarak geçiyor. Biz bu isimleri benimsemiyoruz. Norşin, özellikle yöremizde, halk arasında daha kolay anımsanıp, söylenebiliyor. Bu isim dile ve kulağa daha sevimli geliyor. İlçenin tarihle bağlantısını gösteren Norşin adının kaldırılmak, yurdumuzda, bölgemizde ve dolayısıyla ilçemizde mevcut binlerce tarihsel kalıntıyı yok etmek anlamına geliyor. Tarihsel bir ilçe adının yok edilmesi, halk arasında tepkilere de yol açıyor.' İlçenin adının yakın geçmişe kadar 'Norşin' olduğunu ifade eden Özkan, ilçeyi kimsenin Güroymak olarak bilmediğini de söyledi. İlçe sakinleri ise belediye meclisi tarafından alınan kararı desteklediklerini kaydetti.
592533
Endonezya'da 7,6'lık deprem oldu
Endonezya'nın Sumatra adası açıklarında 7,6 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiği bildirildi. Tsunami alarmı vermeyen Endonezya Meteoroloji ve Jeofizik Kurumunun açıklamasına göre, deprem TSİ 13.16'da, Sumatra adasının batısında bulunan Padang kentinin 78 kilometre açıklarında Hint Okyanusu'nun 71 kilometre altında meydana geldi. Görgü tanıkları, depremde Padang kentindeki evlerin ve köprülerin hasar gördüğünü, yangınların çıktığını söylediler. YÜZLERCE EV YIKILDI, BÖLGESEL TSUNAMİ ALARMI VERİLDİ Endonezya'nın Sumatra adasındaki Padang kenti açıklarında meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki depremde binalar yıkılırken, tsunami alarmı verildi. Görgü tanıkları, depremde yüzlerce evin yıkıldığını, bazı binalarda yangınların çıktığını, köprülerin tahrip olduğunu, muhtemelen su borularının patlaması yüzünden caddelerin sular altında kaldığını söylediler. Kentte telefon hatlarının da kesildiği, kent sakinlerinin panik içinde evlerinden dışarıya kaçıştığı bildirildi. Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi ile Japonya Meteoroloji kurumu, Endonezya, Malezya, Hindistan ve Tayland için tsunami alarmı verdi. Depremin geniş bir alanda hissedildiği, komşu Singapur'da da yüksek binaların tahliye edildiği bildirildi. ABD Jeolojik Araştırmalar kurumu ise depremin büyüklüğünü 7,9 olarak verdi. Batı Sumatra vilayetinin başkenti olan Padang, dünyanın en aktif fay hatlarından biri üzerinde bulunuyor. Jeologlar öteden beri, 900 bin nüfusu bulunan Padang'ın günün birinde büyük bir depremle yıkılabileceğini söylüyor. Endonezya meteoroloji kurumu, Padang'ın 50 kilometre açığındaki depremin, 2004'teki büyük tsunamiye yol açan aynı fay hattı üzerinde olduğunu bildirdi.
592443
Abdülmelik Fırat'ın Cenaze Töreni Yarın
Abdülmelik Fırat'ın Cenaze Töreni Yarın Hak ve Özgürlükler Partisi Onursal Genel Başkanı Abdülmelik Fırat'ın cenazesi memleketi Erzurum'a gönderildi. Yayına Giriş: 30.09.2009 11:39:15 Güncelleme: 30.09.2009 12:34:20 Ankara'da hayatını kaybeden Abdülmelik Fırat'ın cenazesi memleketi Erzurum'a gönderildi. Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) Onursal Genel Başkanı ve eski milletvekili Abdülmelik Fırat'ın cenazesi, doğum yeri olan Erzurum'un Hınıs İlçesi Kolhisar Köyü'ne götürülüyor. Tedavi gördüğü Güven Hastanesi'nde dün hayatını kaybeden Fırat'ın cenazesi yakınları tarafından sabah saatlerinde hastaneden alındı. Abdülmelik Fırat için cenaze töreni yarın (01.10.2009) yapılacak.
593335
İran'ın önündeki tercih
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 'ın, nükleer programıyla ilgili önünde tercih hakkı olduğunu, ya uluslararası yükümlülüklerini yerine getireceğini ya da uluslararası toplum tarafından daha fazla izole edileceğini ve baskı göreceğini söyledi. Hillary Clinton, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) başkanlığını yaptığı ve kadınlar ile çocuklara karşı cinsel şiddeti yasaklayan kararın alınmasının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu ve sorularını yanıtladı. Clinton, BM Güvenlik Konseyi'nin bugünkü toplantısında başkanlığını yapmaktan büyük onur duyduğunu belirterek, konseyin aldığı kararın son derece önemli olduğunu ve BM'ye üye devletlerin kadınlara ve çocuklara karşı cinsel şiddetin önlenmesi üzerine gerekli önlemleri almalarını, ama tabii asıl önemli olanın bu çatışmaları da ortadan kaldırmak olduğunu bildirdi. Kadınların dünyada çatışmaları çıkaran taraf olmadıklarını, ancak çoğu zaman silahlı çatışmaların kurbanı olduklarını vurgulayan Clinton, kadınların barışı sağlama ve koruma konusunda son derece büyük potansiyele sahip olduklarını kaydetti. Clinton, Güney Afrikalı yargıç Richard Goldstone başkanlığındaki BM komisyonu tarafından hazırlanan ve Gazze Şeridi'nde ocak ayı başındaki operasyonda 'i savaş suçları işlemekle suçlayan raporla ilgili bir soru üzerine, raporun tek taraflı olduğuna inandıklarını, kurumlarının rapordaki tavsiyelerle zaten ilgilenmekte olduklarını ve bu açıdan bakıldığında uluslararası sistemde bu raporu ele alması gereken kurumun BM İnsan Hakları Konseyi olduğunu söyledi. Yarın İsviçre'nin Cenevre kentinde ile Batılı devletler arasında 'ın nükleer programıyla ilgili yapılacak toplantı öncesinde nasıl bir mesaj vermek istediğinin sorulması üzerine Clinton, Cenevre'de toplantının yapılmasını sabırsızlıkla beklediğini belirterek, 'ın önünde tercih hakkı olduğunu söyledi. 'ın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini belirten Clinton, bu yükümlülüklerin yalnızca nükleer tesislerini denetime açmak değil, aynı zamanda nükleer faaliyetlerini de durdurmak anlamına geldiğini dile getirdi. Clinton, 'ın bunu yapmaması durumunda uluslararası toplum tarafından iyice izole edileceğini ve daha çok baskıyla karşı karşıya kalacağını vurgularken, Cenevre'deki görüşmelerin sonucuyla ilgili şimdiden hüküm vermek istemediğini, 'nin uluslararası toplumun diğer üyeleriyle 'a önündeki tercihleri açıklıkla göstermek için elinden geleni yaptığını sözlerine ekledi.
592438
IMF'den Krizin Faturası
IMF'den Krizin Faturası IMF Küresel Finansal İstikrar raporuna göre, şu ana kadar krizin faturası yaklaşık 3,4 trilyon dolar... Rapora göre iyileşme de risk de hala var. Yayına Giriş: 30.09.2009 13:14:25 Güncelleme: 30.09.2009 13:14:25 İstanbul'da gelecek hafta yapılacak IMF-Dünya Bankası genel kurulu öncesi hazırlık toplantıları başladı. Bu çerçevede ilk olarak IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu açıklandı. Raporda, genel olarak iyileşme yolunda adımlar atıldığı belirtiliyor ancak riskler hala var. ayda bir yayınlanan Küresel Finansal İstikrar Raporu İstanbul'da açıklandı. IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Başkanı Hose Vinyals, şu anda krizin faturasının yaklaşık trilyon 400 milyar dolar olduğunu belirtti. Bu rakam, geçen yıla göre 600 milyar dolar daha düşük. Vinyals, genel olarak ekonomik durumda iyileşme yolunda adım atıldığını belirterek, "Ancak bu risklerin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor" dedi. Merkez Bankası'nın kriz sırasında aldığı önlemlerin başarılı olduğunu belirten Vinyals, hem lira, hem döviz piyasasındaki likidite sayesinde Türk finans sisteminin güçlü kaldığını vurguladı.
592087
ÖTV ve KDV İndiriminde Son Karar
ÖTV ve KDV İndiriminde Son Karar ÖTV ve KDV indirimlerinde bugün (30.09.2009) son gün. İndirim süresinin uzatılıp uzatılmayacağı merak ediliyordu. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün merakları giderdi ve sürenin uzatılmayacağını açıkladı. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı'na katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün girişte merak edilen sorulara cevap verdi. Ergün, uzun süredir devam eden ÖTV ve KDV indirimlerinin ekonomik toparlanma açısından çok faydalı olduğunu, ancak bu indirimleri uzatmanın artık faydası olmayacağını düşündükleri için süreyi uzatmayı düşünmediklerini dile getirdi. Bakan Ergün, hurda indirimi konusunda da çalışmaların sürdüğünü belirtti.
591856
Ketsana kasırgası Kamboçya ve Vietnam'ı vurdu
VİETNAM: Yetkililer, ilk belirlemelere göre kişinin öldüğünü bildirdi. Kasırganın, özellikle ülkenin orta kesiminde etkili olduğunu belirten Ulusal Afet Komitesi yetkililerinden Ly Thuch, Kampong Thom bölgesindeki onlarca evin yıkıldığını, en az 29 kişinin yaralandığını söyledi. Ly Thuch, başkent Phnom Penh'in 130 kilometre kuzeyindeki Kampong Thom'u vuran kasırganın satte 145 kilometre hızla ilerlediğini de kaydetti. KAMBOÇYA: Filipinler'den sonra Vietnam'ı da vuran Ketsana kasırgasında ölenlerin sayısı 41'e çıktı. Yetkililer, özellikle ülkenin orta kesimlerinde etkili olan kasırgada son olarak Quang Nam eyaletinde, evleri kayan toprağın kalan kişinin cesedine ulaşıldığını, bu eyalette ölenlerin sayısının 7'ye yükseldiğini söyledi. Quang Nam'da sel suları nedeniyle yardıma ihtiyacı olanlara ulaşılmakta güçlük çekildiği, bölgedeki kara yolunun kısmen sular altında olduğu belirtiliyor. Thua Thien Hue eyaletinde de kişinin cesedinin bulunmasıyla ölenlerin sayısının 4'e ulaştığı açıklanırken, ülkenin orta kesimlerinde, 13'ü Kon Tum da olmak üzere eyalette 30 ölü olduğu kaydedildi. Ketsana kasırgasında 10 kişinin de kaybolduğu bildirilirken, yaklaşık 170 bin evin yıkıldığı ya da hasar gördüğü, ekinler ve sulama sisteminin zarar gördüğü kaydedildi. Kasırgasından önce Vietnamlı yetkililer 350 bin kişiyi evlerinden tahliye etmişti. FİLİPİNLER: Ketsana kasırgasının hafta sonu vurduğu Filipinler'de halen sel ve toprak kaymalarının etkili olduğu, ölü sayısının da 246'ya yükseldiği bildirildi. Başkent Manila ve çevresinin 'ulusal afet bölgesi' ilan edildiği, yaklaşık milyon kişinin evsiz kaldığı Filipinler'de Devlet Başkanlığı Sarayı da afetzedelere yardım merkezlerinden biri olarak kullanılmaya başlandı.
592256
Sonbahar, Avrupa Film Akademisine aday
Nar Film'den yapılan açıklamaya göre, Özcan Alper'in ilk yönetmenlik tecrübesi olan ''Sonbahar'' adlı yapım, yönetmenlerin ilk sinema filmlerinin yarıştığı ''European Discovery'' ödülünün adayları arasında yer aldı. 5. Zürih Film Festivali'nde adaylığı açıklanan ''Sonbahar'', bu kategoride filmle yarışacak. Filmler, başkanlığını Wim Wenders'in yaptığı Avrupa Film Akademisi'nin bin üyesi tarafından izlendikten sonra 12 Aralıkta Almanya'nın Ruhr bölgesinde düzenlenecek 22. Avrupa Film Ödülleri töreninde oylanacak. Ingmar Bergman başkanlığında 1988 yılında kurulan Avrupa Film Akademisi, Avrupa film kültürünü geliştirmeyi amaçlıyor. ''Sonbahar'', 25-27 Eylül 2009 tarihlerinde Kanada'nın Toronto kentinde düzenlenen Pomegranate Film Festivalinde ''En İyi Film'' ödülüne layık görülmüştü.
591560
Başbakan Erdoğan bugün İzmir’de
Başbakan Erdoğan bugün ’deDHA güncellenme zamanı BAŞBAKAN bugün ’e gelecek. Erdoğan, ’nın Sabancı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek yeni akademik yıl açılış törenine katılacak. Müzesi Başkanı Prof. Dr. İber Ortaylı açılış dersini verecek. Başbakan, AKP İl Başkanlığı’nın Balçova Termal Tesisleri Kardelen Salonu’nda verdiği öğle yemeğine katılacak, saat 17.30’da da ’den ayrılacak.
591946
Ceylan parçalanmış, kimin umrunda!
Lice’de koyun otlatırken havan mermisiyle vurulan 14 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölüsüne de devlet sahip çıkmadı. Ceylan için köye bir savcı bile gitmedi. Olay yerini ise imam kameraya çekti. Abalı karakolundan, bir imam ve köylüye fotoğraf makinesi ile kamera verilip olay yeri kayda aldırıldı. Karakolun kapısında şipşak otopsi yapıldı. Devletin Ceylan suskunluğu vatandaşı da isyan ettirdi. Saliha Önkol, “Kızım paramparça oldu. Ben kime hesap soracağım” diye feryat etti. Ağabeyi Rıfat Önkol ise savcı ve doktorun “can güvenliğimiz yok” gerekçesiyle köye gelmediğini belirterek yetkililere seslendi: Bizim değerimiz yok mu? “Ceylan’ım paramparça oldu. Neden çocuğum durduk yere öldürülüyor? Ben kime hesap soracağım?” Bu feryatlar Diyarbakır’ın Lice ilçesinde önceki gün 14 yaşındaki kızını kaybeden anne Saliha Önkol’a ait. Küçük Ceylan, Lice’ye bağlı Şenlik köyü Hambaz mezrasında hayvanları otlatırken, karnına isabet eden patlayıcı nedeniyle hayatını kaybetti. Ceylan’ın ailesi, çevreden bir yerden mezraya doğru ağır silahla atış yapıldığını, kızlarını bu ateş sırasında meydana gelen patlamada kaybettiğini düşünüyor. Kime ne zararı vardı Ceylan’ın cesedi, olay yerinde saatlerce bekledikten sonra yetkililerin gelmemesi üzerine yakınları tarafından karakola götürüldü. Karakol kapısında bekleyen ve güçlükle ayakta duran anne Saliha Önkol’un ağıtları yürek yaktı: “Ceylan’ımın kime zararı vardı? Neden öldürüldü? Ben şimdi kızımın ölümüne neden olanı nasıl bulacağım? Kime hesap soracağım. Sadece hayvanları otlatıyordu. Başka bir suçu yoktu. Daha 14 yaşında ve onu paramparça olmuş bir şekilde gördüm. Ben buna nasıl dayanacağım? Kızımızın hesabını kim kimden soracak? Neden çocuğum durduk yere öldürüldü?” Parçaları ağacın tepesindeydi Ağabey Rıfat Önkol ise atılanın fosfor mermisi olduğunu ve bunun bilinçli bir şekilde yapıldığını ileri sürerek şunları söyledi: “Karın bölgesine isabet etmiş. Kız kardeşimin parçalarını ağaçların tepesinden topladık. Vücudundaki bazı parçaları kendi elimizle çıkardık. Ceset başında bekleyerek ağıt yaktık. Altı saat boyunca savcı ve doktorun gelmesini bekledik. Bazı milletvekillerini aradık. Sonunda savcı, can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle cesedin Abalı Karakolu’na getirilmesini istedi. Biz de başka köyden tabut bularak, ceset parçalarını battaniyeye sararak kendi imkânlarımızla Bingöl’e bağlı Abalı Karakolu’na götürdük. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Neden sahiplenen olmuyor?” Geri döndüklerine pişmanlar Patlamanın meydana geldiği Şenlik köyü ve bazı mezralar, 1993 yılında boşaltılmış, köylüler de çevre iller başta olmak üzere büyük şehirlere göç etmişlerdi. Olayda hayatını kaybeden Ceylan Önkol’un ailesi de göç eden ailelerden. Altıncı sınıfa geçecekti Patlamada hayatını kaybeden 14 yaşındaki Ceylan Önkol bu yıl altıncı sınıfa geçecekti. Okulda gösterdiği başarıyla bilinen Ceylan, hayvancılıkla geçimini sürdüren ailesine de yardım ediyordu. Yetkililer gelmedi, imam kaydetti 14 yaşındaki Ceylan Önkol’un hayatını kaybettiği patlama yerine hiçbir yetkili gelmemiş. Savcının can güvenliği nedeniyle olay yerine gelmediği öğrenilirken, otopsinin ise devlet hastanesinde çalışan bir temizlikçi ile Lice Adliyesi’nde görevli bir memur tarafından gerçekleştirildiği kaydedildi. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi yetkilisi Serdar Çelebi, yaptıkları incelemelerde olay yerinde herhangi bir çukur görmediklerini, dolayısıyla patlamanın mayından kaynaklanmadığını söyledi. Tanıkların önce havadan süzülen bir uğultu sesinin geldiğini ardından ise patlamayı duyduklarını anlattığını aktaran Çelebi şöyle dedi: “Dolayısıyla havan topu veya başka bir silah olabilir. Olay olduktan sonra köylüler, adlî mercilere haber veriyor. Ancak kimse gitmiyor. Abalı Karakolu’ndan bir imama ve bir köylüye fotoğraf makinesi ve kamera verilerek olay yeri kayda aldırıldı. Daha sonra hastane ve adliyeden bir yetkili karakola gelerek adlî rapor hazırladı. Raporda, patlayıcı madde sonucu ölümün gerçekleştiği ve parçalanmış cesetten patlayıcı maddeler bulunması nedeniyle otopsiye gerek duyulmadığına karar verildi.” Çelebi şöyle devam etti: “Bingöl-Diyarbakır sınırındaki Tapantepe Karakolu’ndan atıldığı ileri sürülüyor. Bu karakol hâkim bir noktada ve olay yerini görebiliyor. Gerek güvenlik görevlilerinin olay yerine gitmemesi, gerekse otopsinin yapılış şekli dolayısıyla faillerin bulunması konusunda etkin bir soruşturma yapılmadığı kaygısındayız.” Ceylan Önkul’un ölümü ile ilgili olarak Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı “terör” kapsamında soruşturma yürütecek. Bölgeye yakın Yayla köyü Eskiköy mezrasında 19 Temmuz 2008’de meydana gelen baskında dört kişi yaşamını yitirmişti. Olay hâlâ aydınlatılamadı.
591928
Bilgisayar tarihi Resimli
Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, bilgisayar müzesi 1979 yılında Gordon Bell ve Gwen Bell tarafından toplanmaya başlanan bilgisayarlar ile 1984 yılında Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde kuruldu. 1984 ila 1996 yılları arasında Boston da faaliyet gösteren müze 1996 yılından itibaren Silikon Vadisinde ziyaretçilerine kapı açmaya başladı. Müze içersinde nelerin olduğunu merak ediyor musunuz?
591839
Pasifik depreminde ölü sayısı 24 oldu
ABD toprağı Amerikan Samoası'nın Valisi Togiola Tulafono, bölge açıklarında denizin altında meydana gelen deprem nedeniyle 50 kişinin de yaralandığını söyledi. Okyanuslarla ilgili bir konferans için Hawaii'de bulunan Tulafono, Amerikan Samoası'nın en büyük adası olan Tutuila'nın güneyinin harabe haline geldiğini belirterek, yol ve köprülerin zarar görmesi nedeniyle ulaşılmakta güçlük çekilen adanın batısından bilgi alındığında ölü sayısının daha da artabileceğini ifade etti.
592303
Çin Halk Cumhuriyeti, kuruluşunun 60. yılını kutluyor
Halk Cumhuriyeti, kuruluşunun 60. yılını kutluyor Bu yıl kuruluşunun 60. yıl dönümünü büyük etkinliklerle kutlayan Halk Cumhuriyeti, son yıllarda uyguladığı atılım ve politikalarla dünyanın en önemli ekonomik, siyasi ve askeri güçlerinden biri haline gelerek bölgesinde ve dünyadaki ağırlığını uluslararası kamuoyunda hissettiriyor. Dünyanın yüz ölçümü olarak en büyük üçüncü ülkesi olan ve yaklaşık 1,3 milyar nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi unvanını taşıyan Çin, dünya nüfusunun yaklaşık altıda birine ev sahipliği yapıyor. Son dönemde yaptığı ekonomik ve siyasi atılımlarla sık sık gündeme gelen Çin’de 2500 yılı aşan dönemi, 1911’de Çing hanedanlığının yıkılmasının ardından 1912’de milliyetçilerin yönetimi ele geçirmesiyle son buldu. 1949’da milliyetçileri yenerek iktidarı ele geçiren Ze-dong önderliğindeki komünist Çinliler, kendi deyimleriyle Çin devriminin son aşamasını tamamladılar. Mao’nun sosyalist bir çizgide kurmak istediği devlet çalışmaları devam ederken, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği lideri Stalin’in ölümüyle birlikte Çin genelinde özgürlükçü bir hava hakim oldu. Geleneksel yapısından sıyrılmaya ve yeni atılım hamleleri yapmaya çalışan Çin’de, Mao’nun 1958 yılında başlattığı modernleşme hareketin de bir parçası olan ve sanayiyi birleştirme çabaları başarısızlığa uğradıktan kısa süre sonra Çin Komünist Partisi (ÇKP), Maocular ve Pragmatistler olarak ikiye ayrıldı. İktidarın tek sahibi olan Mao, devrim sürecinin istenildiği gibi gitmemesi üzerine bir süreliğine geri plana çekilse de daha sonra askerlerin desteğiyle yeniden iktidara gelerek çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. “Kültürel devrim” adıyla yeni çalışmalarla aktif hayatına geri dönen Mao, 1976’daki ölümüne kadar “kültürel devrimine” devam etti. Halk arasında halen bir kült olan Mao, milyar 300 milyon kişi tarafından “Çin’e zenginliği ve bolluğu getiren bilge kişi” olarak kabul ediliyor. MAO’DAN SONRA ÇİN Mao’nun 1976’da ölümünün ardından Başbakan olan Co Enlay kısa süren Başbakanlığı döneminde hastalanınca, dönemin Çin Komünist Partisi Merkez Konseyi Başkan Yardımcılığı ve Merkez Komitesi ve Devlet Konseyinin Başkanlığı görevlerini yürüten ve Çin modernleşmesinin atası olarak kabul edilen Dıng Şiaoping, fiilen hükümet işlerinin başına geçti. Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı 5. Ulusal Komite başkanlığına 1978’de seçilen Dıng, öteden beri savunduğu “Dört Modernleşme” programını uygulama olanağını buldu. Bu program kapsamında, Çin siyasal ve ekonomik yaşamında hemen her alanda önemli reformlara girişti ve tarım, sanayi, bilim, ve savunma alanlarında çağdaş şartlara kavuşmayı hedef olarak belirledi. Ancak programın maliyeti 600 milyar doları bulduğu için bu Çin’i teminine yöneltti. Bu kapsamda başbakan yardımcılığına getirilen Dıng, önce ile ilişki kurarak Şubat 1978’de 60 milyar dolarlık bir ticari anlaşma imzaladı. Bu anlaşma sayesinde 1937’den beri savaş halinde olan iki ülke arasındaki savaş süreci de bitmiş oldu. MODERN ÇİN’İN DOĞUŞU ve Sovyetler Birliği’nin çatıştığı ortamı,modern Çin’in doğmasındaki en büyük etkenlerden biri olarak göze çarpıyor. Çin Uluslararası Radyosunda yer alan bir haberde, Çin’in tarihlerde ABD başta olmak üzere birçok Batılı ülke tarafından tanınmadığı, gibi uluslararası örgütlerin dışında bırakılarak, ülkeye uygulandığı belirtiliyor. Çinlilere göre ambargolara rağmen “bağımsız ve barışçı bir izleyen Çin, uluslararası toplumla arasındaki temasları güçlendirerek 1978 yılında hayata geçirdiği reform ve dışa açılma politikasının ardından 30 yılda hızlı bir büyüme sağladı. Reform ve dışa açılma siyaseti sayesinde 30 yıllık süreç içerisinde ekonomisini şekillendiren ve büyüten Çin, Mao’nun kurduğu komünist sistemden, özellikle ekonomik alanda kontrollü bir liberalleşmeyi hayata geçirdi. Çin Devlet İstatistik bürosunun verilerine göre, Çin ekonomisi 56 yılda 77 kat büyüyerek, gayri safi milli hasılası (GSMH) 2008 yılında 30 trilyon yüene (yaklaşık trilyon 530 milyar TL) ulaştı. Çin, 2008 yılının bir gününde ürettiği GSMH ile 1952 yılının tamamında ürettiği GSMH’yi geçti. ÇİN, BİR RAKİP Mİ, YOKSA BİR ORTAK MIÇin’in ekonomik ve askeri alanda gücünün artması ve dünya ekonomisinde oynadığı rolün her geçen gün biraz daha etkinleşmesi bu ülkenin komşularında ve uluslararası kamuoyunda bazı tartışmaları da beraberinde getirdi. Çin Başbakanı hem komşu ülkeleri hem de uluslararası kamuoyunu rahatlatmak amacıyla 28 Eylül 2008’de BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Çin’in uluslararası birçok alanda aktif rol oynadığını ve uluslararası toplumun bir üyesi olarak kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini vurgulamıştı. Ven, Temmuz 1997’de büyük çaplı krizinin ’yı da etkisi altına aldığını ve bazı Asya ülkelerinin, krizden çıkabilmek için kendi paralarının değerini düşürdüğünü ve Çin’in para birimi olan yüeni devalüe etmeyeceği sözünü vererek, krizin etkisindeki ülkelerin paralarının daha da değer kaybetmesini önlediğini söyledi. ABD’de ’ten kaynaklanan finans krizi 11 yıldan sonra bu kez tüm dünyayı sarsarken, Çin dünyada bu krizden en az etkilenen ülkeler arasında yer alarak geçen yıl dünya ekonomisinin büyümesine yüzde 22 katkı sağladı. Dünyanın birçok ülkesiyle 1970’li yıllarda diplomatik ilişkileri başlatan Çin, 1971’de 1979 yılında ABD, 1985 yılında Sovyetler Birliği’yle ilişkileri normalleştirip, 1998 yılında AB ile yapıcı ortaklık ilişkileri kurdu. Çin, birçok ticari ve askeri örgütte yerini alarak dünya ile uluslararası işbirliğine girişti. Askeri açıdan da ciddi bir gelişme sergileyen Çin, kara kuvvetlerinde nüfusunun kalabalıklığı nedeniyle dünyada birinci sırada yer alıyor. Birleşmiş Milletler kararı gereği barış koruma harekatlarına katılan Çin, son olarak körfezine gönderdiği donanma filosuyla gündeme geldi. ÇİN DÜNYA İÇİN TEHDİT Mİ Çin’in askeri kalkınmasının dış dünyaya doğru şekilde aktaracak şeffaf bir mekanizması olmadığı için, Çin’de askeri alanda yaşanan gelişmelerin dış dünya tarafından tam olarak bilinmemesi başta ABD olmak üzere birçok ülkede büyük rahatsızlığa neden oluyor. Bu rahatsızlıklarını muhtelif açıklamalarla sık sık dile getiren ülkelere cevap veren Çin yönetimi, “Bir ülkenin askeri gücünün başka ülkelere tehdit oluşturup oluşturmaması, askeri gücüne göre değil, bu ülkenin izlediği askeri politikaya bağlıdır” diyerek, barışçı bir tutum izleyeceğini ve hiç kimse için tehdit oluşturmayacağını açıkladı. Çin her ne kadar tehdit olmadığını söylese de, üyesi ülkeler ve ile yaptığı askeri tatbikatlar ve son zamanda 50 bin askerle yaptığı seferberlik tatbikatı dünyanın dikkatini bir kez daha ’e çekti. Tüm gözler Ekimde 60. kuruluş yıl dönümü etkinliklerinde yeni geliştirdiği silah sistemlerini sergileyeceğini söyleyen Çin’e çevrilmiş durumda.
591631
İran'dan stratejik yere nükleer tesis
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, yeni uranyum zenginleştirme tesisinin, bir saldırı durumunda faaliyetini sürdürmesini garanti etmek için askeri bir alan yakınında kurulduğunu açıkladı. HAVA SALDIRISI İHTİMALİ Salihi yaptığı basın toplantısında, nükleer tesisin, hava savunma sistemiyle donatılmış bir Devrim Muhafızları karargahının yakınında bulunduğunu söyledi. Salihi nükleer tesisin bir dağın eteğinde bulunduğunu ve bir hava saldırısına karşı korunması için askeri tesisin yanına inşa edildiğini kaydetti. Ali Ekber Salihi, amaçlarının hem nükleer tesislerini korumak hem de savunma sisteminin maliyetini azaltmak olduğunu belirterek, "Başka bir yer seçmiş olsaydık buraya yeni bir hava savunma sistemi kurmak durumunda kalırdık" dedi. TESİSİN ADI MEŞKAT Salihi, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın bugün kendisine, tesise "Meşkat" ismini verdiğini söylediğini bildirdi. Yeni tesisin Natanz'dakinin küçük bir modeli olduğunu belirten Salihi, bunun İran'ın nükleer faaliyetinin bir an bile durmamasını garanti altına almak için inşa edildiğini söyledi. Natanz sanayi ölçeğindeki bir uranyum zenginleştirme tesisi. Salihi'ye göre yenisi ise bir yarı-sanayi tesisi. TAHRAN'IN 100 KM GÜNEYİNDE Salihi, tesisin yerinin Tahran'ın 100 kilometre güneyinde Kum yolunda olduğunu söyledi. Bunun, tesisin Kum'un 30 kilometre kuzeyinde olduğu anlamına geldiği belirtiliyor. Ali Ekber Salihi, Kum nükleer tesisi ile Devrim Muhafızlarının tek bağlantısının, muhafızların tesisi koruyacak olması olduğunu kaydetti.
591672
Geçinemeyen hocalar 'özel'e kaçıyor
Geçinemeyen hocalar 'özel'e kaçıyor Aldıkları maaşla öğretim üyelerinin geçinemediğini belirten Rektör Pur, 'Devletin maaşıyla geçinemeyen arkadaşlarımız gözyaşları içinde emekliliklerini isteyerek daha yüksek ücretlerle vakıf üniversitelerine geçiyorlar"dedi OKTAY MEHMET Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nejla Pur, aldıkları maaşla geçinemeyen öğretim üyelerinin en verimli yaşlarında emekliliklerini isteyerek yüksek ücretlerle vakıf üniversitelerine geçtiklerini söyledi. Devlet üniversitelerinde görevli bazı meslektaşlarının ek gelir sağlamak için vakıf üniversitelerinde de derse girdiğini belirten Prof. Pur, “Bazı arkadaşlarımız istememelerine rağmen yıllarca görev yaptığı üniversitelerinden gözyaşları arasında ayrılarak vakıf üniversitelerine geçiyorlar. Nedenini sorduğumuzda da artan kredi kartı borçlarını gösteriyorlar' dedi. Üniversitenin 2009- 2010 eğitim öğretim yılına başlaması nedeni ile Sultanahmet'teki rektörlük binasında bir tören düzenlendi. Prof. Dr. Pur, devlet ile vakıf üniversiteleri arasındaki öğretim üyesi transferinin bir an önce son bularak vakıf üniversitelerinin kendi öğretim görevlilerini yetiştirmesi gerektiğini kaydetti.
591589
SAMİ USLU Zenginliğin sınırı olmalı mı?
Sosyalizm, insan tabiatına aykırı düştüğü için yürümedi ve kendi kendini tasfiye etti. Çünkü testiyi kıranla suyu getirenin aynı kefeye konulduğu bu rejim, insanları umursamazlığa, atalete ve müthiş bir verimsizliğe itti. Sosyalizmin tasfiye olması, artık alternatifsiz kalan kapitalizme akademi çevreleri ve iş hayatı nezdinde hiç de hak etmediği ölçüde itibar kazandırdı, piyasa yobazlığı aldı yürüdü. Pazarlar her şeyi kendiliğinden halleden mekanizmalar olarak takdim edildi. Piyasa tapınmacılarına göre; kaynakların hangi alanlara ne oranda dağıtılacağını ancak piyasa bilebilirdi. Toplumun hangi ekonomik faaliyetlere ihtiyacı olduğunu, hangi işlere ise artık ihtiyaç kalmadığını da piyasa tayin ederdi. Devlet yönetiminin yapacağı tek şey, futbol veya basketbol hakemi gibi davranıp oyunun kurallarını adilane biçimde saptamak, yasaların uygulandığını izlemekti. Ama ekonomiye asla müdahale etmeyecek, ekonomik hayatın aktörlerinden birisi olmayacaktı. Gerçi ara sıra durgunluk yaşanabilirdi. Ama ne gam, her durgunluk yeni bir canlanmanın tohumlarını atar diye düşünüldü, zaten durgunluğun adı "düzeltme" olarak konulmuştu. Fakat bu Sinderella hikâyeleri gerçek hayata yansımadı. 1980'li yıllardan küresel krize gelene kadar üç ciddi resesyon yaşandı ve hepsi de ancak kamunun ekonomiye müdahalesi sayesinde atlatılabildi. Global krizde umulmadık olaylardan birisi de, uluslar-ötesi şirketlerin zayıf performansıydı. Dünya toplam gayrisafi hasılasını kısa dönemde sabit bir havuz olarak tasavvur edersek, havuzdan aslan payını alanların krize karşı herkesten çok dayanıklı olmaları, hatta sağlamlıklarıyla krizin hafif atlatılmasını sağlamaları beklenirdi. Fakat söz konusu kuruluşlar kartondan kaplan gibi sapır sapır döküldüler ve beklenenin aksine krizi körüklediler. Kapitalizmin kalesi denilen markalar, diğerlerinden önce iflas etti. Doğrusu kimse içlerinin bu kadar kof olduğunu tahmin edememişti. İflas etmeyip devlet yardımıyla zar zor ayakta kalabilenler ise krizin faturasını işçisine, memuruna ödetti. Bu durum karşısında, kamu tarafından her türlü imtiyazla teçhiz edilen uluslararası firmaların ve onların dolar milyarderi konumundaki yönetici ve sahiplerinin bu ayrıcalıklara layık olmadığı fikri ister istemez zihinlerde yer etmeye başladı. Evet, kapitalist piyasa ekonomisinin doğası gereği, kâr etmek, servet edinmek serbesttir, hatta teşvik edilir. Bu serbestinin altında yatan varsayım, zenginlerin ve ultra zenginlerin topluma sağladıkları yarar sayesinde bu kadar varsıl olduğudur. Ama kriz süreci böyle bir varsayımın gerçeklerle örtüşmediği ve ultra zenginlerin kendilerini inanılmaz derecede varlıklı yapan topluma karşı hiçbir sorumluluk hissetmedikleri ortaya çıktı. Öyleyse, hâlâ kapitalist sistemde isteyen istediği kadar zengin olabilir ve zengin kalabilir diyebilir miyiz? İslam, bu sorunun cevabını zekat ve sadaka kavramıyla ve gönüllü olarak hallediyor: Daha çok dünya varlığı, sahipleri tarafından daha çok sadaka verme imkanı olarak değerlendirildiğinden ve nicelik yerine nitel ağırlıklı bereket anlayışı ikame edildiğinden, aşırı zenginlik toplumla paylaşmak suretiyle ve kendiliğinden törpüleniyor. Kapitalizmi benimsemiş ülkelerin toplum vicdanında haklılık bulmayan aşırı zenginlikleri kabul edilir düzeye indirmek için kafa yormak yerine, zekat ve sadaka yöntemini layıkıyla uygulamaları uygun olmaz mı?
591583
Oğuz Atay belgeseli
Yazar Oğuz Atay'ın hayatını konu alan "Kurmaca Dünyanın İpliğinde Bir Koza" adlı belgesel, ikinci bölümüyle ekrana geliyor. Belgesel, Atay'ın hayat yolculuğundan kesitler sunarken bir yandan da Türkiye'nin hayat sahnesinde edebiyat, kültür ve sanata açılan perdeyi aralamayı hedefliyor.
593171
Uğur Boral: Buradan ayrılmayı düşünmüyorum
Buradan ayrılmayı düşünmüyorum Fenerbahçeli futbolcu iyi konsantre oldukları zaman yenemeyecekleri rakip göremediğini söyledi (H) Grubu’nda yarın ’nın FC Sheriff Tiraspol takımıyla yapacakları maç öncesi basın toplantısında soruları yanıtlayan sarı-lacivertli takımın futbolcusu, FC Twente maçındaki puan kaybını rehavete bağlayarak, "İyi konsantre olduğumuzda mağlup edemeyeceğimiz rakip görmüyorum. Hataları tekrarlamamak için elimizden geleni yapacağız. Bu maça iyi konsantre olduk. Kesinlikle taraftarlarımızı üzecek birşey yapmayacağız. Herkes ’den emin olmalı. Hatalardan ders almaya çalışan bir takımız. Bunları yavaş yavaş görüyoruz. İnşallah hataları yapmayacağız" dedi. Son maçlarda 18 kişilik kadrolara giremediğinin hatırlatılması üzerine Boral, "Moralim ve motivasyonum çok iyi. 18’e girememiş olmam çok normal. Çok iyi bir takımız. Özel oyunculardan kurulu bir takımız. Yeni transferler yapıldı, bize de bu transferlerden sonra çok fazla çalışmak düştü. Üst düzey bir takım olmak istiyorsak zaten kadromuz geniş olmalı" diye konuştu. "BURADAN AYRILMAYI DÜŞÜNMÜYORUM" Boral, 18’in dışında olsa da kendisini her zaman takımın içinde gördüğünü, teknik direktör ’un da bunu kendisine yansıttığını anlatarak, transfer olacağı yönünde medyada yer alan haberlerle ilgili olarak, "Yazılıp çizilen bir sürü şey var. Benim bunlarla ilgim yok. Takımımda olmaktan her zaman mutluyum. Fenerbahçe takımı içinde olmak büyük bir ayrıcalık. Bu ayrıcalığın keyfini yaşıyorum. Buradan da ayrılmayı düşünmüyorum" dedi.
591641
Çıkış kapısı
Çıkış kapısı Ligde zirvenin uzağında kalan Avrupa'ya yenilgi ile başlayan Kartal, Rusya'da en kritik sınava çıkıyor. Beşiktaş, 19.30'daki maçta puanı alırsa geçmişe sünger çekecek. Karşılaşmayı Star TV yayınlayacak. Turkcell Süper Lig'de bu sezon henüz istediği sonuçları alamayan ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de ilk maçını yitiren Beşiktaş, Grubu'nda bugün Rusya'nın CSKA Moskova takımıyla yapacağı maçı kazanarak kötü gidişi durdurmayı hedefliyor. Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk maçında sahasında İngiltere'nin Manchester United takımına 1-0 mağlup olan siyah-beyazlılar, grubundaki ikinci mücadelesini bugün CSKA Moskova takımıyla yapacak. Karşılaşma Luzhniki Stadı'nda saat 19.30'da yapılacak. Beşiktaş'ta gözler Tabata ve golcülerin üzerinde olacak. Siyah-beyazlı takımın başarısız sonuçlar almasında en büyük etken olan gol sıkıntısı sonrası forvet oyuncuları Nobre, Bobo, Holosko ve Nihat'a büyük iş düşecek. M.United-Wolfsburg Beşiktaş'ın da bulunduğu Grubu'nda diğer maçta İngiltere'nin Manchester United takımıyla Almanya'nın Wolfsburg ekibi karşılaşacak. Old Trafford'daki mücadele saat 21.45'te başlayacak. M.United ilk maçında İstanbul'da Beşiktaş'ı 1-0 yenerken, Alman ekibi ise CSKA Moskova'yı sahasında 3-1 yenmişti.
592410
Adliyeye silahla girerken yakalandı
Adliyeye silahla girerken yakalandı BURSA (CİHAN) Bursa'da, adliyeye silahla girmeye çalışan bir kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, İbrahim C.(55) isimli şahıs, adliyeye silahla girmek istediği sırada polislar tarafından fark edildi. Üzerinde ruhsatsız silah bulunan İbrahim C, gözaltına alındı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
591664
Baron'un sağ kolu Metris'te
Baron'un sağ kolu Metris'te Türkiye tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonun kapsamında gözaltına alınan CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay'ın kardeşi Mustafa Fehmi Okay tutuklandı. Geceyi İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde geçiren Mustafa Fehmi Okay dün sabah Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Burada cumhuriyet savcısı tarafından yaklaşık bir saat sorgulanan Okay, tutuklanması istemiyle Nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. SUÇU ÇETE ÜYELİĞİ Okay, burada yeniden yapılan sorgulamanın ardından 'Örgüt üyeliği ve uyuşturucu imalatı' suçlarından tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderildi. Okay'ın avukatı Arzu Acımaz tutuklama kararından sonra yaptığı açıklamada, basına yansıyan 'Kazanları kaynatın geliyorum' ifadesinin olayla ilgisinin olmadığını belirterek müvekkilinin Yüksek Kimya Mühendisi olduğunu söyledi. Tutuklanan yuşturucu baronu Habip Kanat'ın sağ kolu olduğu ileri sürülen Mustafa Fehmi Okay'ın çete üyeleri ve 'hassas burun' lakaplı kimya mühendisi Doç. Rıza Işık'la telefon konuşmaları polisin dinlemesine takılmıştı. Okay'ın kamuoyunda bilinen bir mankenle para karşılığı ilişkiye girdiğini de telefonda itiraf etitği ortaya çıkmıştı. Okay'ın tutuklkanmasıyla Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, emniyet müdürünün de aralarında bulunduğu tutuklu sayısı 12 oldu.
592914
İstikrarlı Sabri!
Sarı-kırmızılıların, bu sezon oynadığı yedi Avrupa kupası maçında, teknik direktör Frank Rijkaard, takımdan ayrılan Orkun, Yaser ve Erhan ile beraber 26 farklı oyuncuya yer verdi. Oynanan karşılaşmanın 6'sında 90 dakika sahada kalan Sabri, en fazla süre görev alan oyuncu oldu. Mustafa Sarp, Leo Franco ve Hakan Balta ise maçta görev alarak, 450 dakika sahada kaldılar. -EN GOLCÜLER BAROS VE NONDA- Galatasaray'ın Avrupa kupası maçlarında Nonda ve Baros, 4'er golle en çok gol atan oyuncular oldu. Bu iki futbolcuyu Keita, golle takip ediyor. Galatasaray bu maçlarda bulduğu 22 golün, 6'sını ilk yarıda atarken, 16 golü ise ikinci yarılarda buldu. Sarı-kırmızılılar yedikleri golün, 3'ünü ise ilk yarıda ağlarında gördü. Öte yandan, Galatasaraylı oyuncular Avrupa kupalarında bu sezon 10 kez sarı kart görürken, kez de kırmızı kartla cezalandırıldılar.
592740
Sami Hoştan Anafor'da ifade verdi
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada Hoştan, iddianamedeki iddiaları reddetti. Ergenekon davası nedeniyle 7-8 ay kadar cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildiğini, 12 saat sonra bu davayla ilgili gözaltına alındığını kaydeden Hoştan, ''Ben bu davada sanık olan yalnızca Ahmet Tekin Baykal'ı, Mustafa Kocaoğlu'nu ve Mehmet Top'u tanırım. Bunun dışındaki sanıkları tanımam. İddiaların hiç biri doğru değil. Sayın savcının odasında bu olaydan tutuklandığımı öğrendim. Bana 'İbrahim Çiftçi'nin ölmesinden Ahmet Tekin Baykal fayda sağlamış mıdır' diye sordu. 'Ben de onlar ağabey kardeştirler. Ne faydası olmuş olabilir' dedim. Beni tutuklattı'' dedi. Kendisinin 40 yıldır kumar oynadığını, geçmişte Avrupa'da da gazinolar işlettiğini söyleyen Hoştan, mahkeme başkanının sorusu üzerine, 2005 ve 2008 yılları arasında kumar oynadığını, ancak kumar oynatmadığını kaydetti. İbrahim Tatlıses'in kumar oynatıldığı öne sürülen Kuşadası'ndaki otelinin Ahmet Tekin Baykal'ın elebaşı olduğu öne sürülen suç örgütüne üye kişilerce basıldığı iddiasının da doğru olmadığını, böyle bir olayın hiç yaşanmadığını savunan Hoştan, şunları söyledi: ''İbrahim Tatlıses'in otelinde, her otelde olduğu gibi oyun salonu vardı, ama burada kumar oynatıldığına şahit olmadım. Tatlıses'in otelinde kalmıştım. İbrahim Tatlıses de gün kalmadı Antalya'ya gitti. Rahmetli Osman Yağmurdereli de oradaydı ve gün bana 'Ağabey birileri otele geldiler seni sorup gittiler' dedi. Ahmet Tekin Baykal sonra beni aradı ve bana 'Kuşadası'na kadar geliyorsun, neden beni aramıyorsun' diye sitemde bulundu. Otelin basılması gibi bir olay söz konusu değil. Benim Türkiye'de büyük bir mafya lideri olduğum iddia ediliyor. zaman Ahmet Tekin Baykal'ın benden trilyon haraç istemesi de racona ters.'' Ahmet Tekin Baykal ise söz alarak, ''Sami Hoştan, delikanlı, alem tarafından, herkes tarafından sevilip sayılan bir kişidir. Ben ona 'Ağabey' diye hitap ederim. İddianameye bizi ileride de sıkıntıya sokacak ifadeler yazılmış. İnisiyatifim dışında olan bu olay nedeniyle kendisinden özür diliyorum'' dedi. -''SEN KUMARBAZSIN, VELİ KÜÇÜK PAŞA'' Mahkeme başkanının, iki davada da yargılanması nedeniyle Ergenekon davasıyla bu davanın sanıkları arasında bağlantı bulunup bulunmadığına ilişkin sorusunu Hoştan, ''Veli Küçük'ü 28 yıldır tanırım. 7-8 ay birlikte Kandıra'da yattık. Bu iddialar gazetelerde yer alınca, Veli Küçük bana, 'Kim bu Ahmet Tekin Baykal' diye sordu. Veli Küçük tanımıyor'' dedi. Mahkeme başkanının ''Sen kumarbazsın, paşa. Nereden tanıyorsun'' şeklindeki sorusu üzerine ise Hoştan, ''Kumar benim hobim. Benim Avrupa'da 17 şirketim vardı. Ayrıca 35 bin üyeli Arnavut derneğinin de başkanıydım. Bu iddialara ilişkin Ergenekon davasında ifade verdim'' şeklinde konuştu. Hoştan, eski Göztepe Kulübü Başkanı Mustafa Kocaoğlu ile zaman zaman telefonla görüştüğünü belirterek, ''Mustafa Kocaoğlu, kendisinden yaş büyük birisi dahi olsa, 'Emret abi' diye konuşur. Birbiriyle daha önce çok iyi iki arkadaş olan iki arkadaşımın arasında tartışma çıkmıştı. Ben de 'Bak bu iş büyümesin. Mustafa sen araya gir. Bunlar iki arkadaştılar, yine sen bunları barıştır' demiştim. İddianameye bu görüşme yansımış. Mustafa Kocaoğlu benden emirle hareket eden biri değil.''
592275
Çoban, 600 lira için dehşet saçtı: ölü, yaralı
Çoban, 600 lira için dehşet saçtı: ölü, yaralıKemal KARADAĞ/ÇORUM, (DHA) ’da çobanlık yapan 50 yaşındaki Haydar Yalçınkaya, 600 lira alacağını vermediğini iddia ettiği 52 yaşındaki Rasim Çakır’ı ile vurarak öldürdü. Yalçınkaya, bu sırada kendisine engel olmak isteyen Çakır'ın eşi ile oğlunu da yaraladı. Olay dün gece merkeze bağlı Karadona Köyü'nde dün meydana geldi. Köyde çobanlık yapan Haydar Yalçınkaya, hayvanlarını otlattığı ve kendisine 600 lira borcu olduğunu belirttiği Rasim Çakır’ı tartışma sırasında av tüfeği ile vurdu. Yalçınkaya, bu sırada kendisine engel olmak isteyen Çakır’ın eşi 49 yaşındaki Ünzile ve oğlu 33 yaşındaki Cihan Çakır'ı da yaralayarak kaçtı. Köylüler tarafından çağrılan ambulansla Sungurlu Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Rasim Çakır yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bacaklarından yaralanan Ünzile Çakır ile Cihan Çakır ise Çorum Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Olay sonrası jandarma tarafından evinde yakalanan Haydar Yalçınkaya ifadesinde, Rasim Çakır’ın kendisine 600 lira borcu olduğunu öne sürerek, “Geçtiğimiz hafta verecekti vermedi. Tekrar istedim küfretti, ben de vurdum” dedi. Haydar Yalçınkaya, bugün çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
592956
Kredi kartı faiz oranları değişti
Türk lirası cinsinden işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi oranı, yarından itibaren yüzde 3,26 olarak uygulanacak. Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamaya göre, Ekim'den geçerli olmak üzere işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi oranı Türk lirası için yüzde 3,26, doları için yüzde 2,54 ve euro için yüzde 2,30, aylık azami gecikme faizi oranı ise Türk lirası için yüzde 4,01, doları için yüzde 3,11 ve euro için ise yüzde 2,82 olarak belirlendi. Söz konusu oranlar azami oranlar olup, bankalarca işlemlerinde Ekim'den itibaren bu oranların üzerinde bir oranı uygulanamıyor. Bankalar, bu oranları geçmemek üzere oranlarını serbestçe belirleyebilecek. Ocak 2010 tarihinden itibaren gelecek aylık dönem için geçerli olacak azami oranları bu tarihten önce yine banka tarafından açıklanacak. Merkez Bankası, Ekim itibarıyla, işlemlerinde uygulanacak oranlarını, 17 Eylül'de açıklamıştı. Bankaların, diğer ülkelerde olduğu gibi, oranlarını bireysel kredi faizlerine göre daha yüksek belirlediğine işaret edilen açıklamada, bu nedenle, kısa vadeli kredi gereksinimi olan sahiplerinin bu gereksinimlerini kredi kartları yerine tüketici kredileri yoluyla karşılamaları önerildi.
592311
Gökyüzünden sucuk pastırma yağacak!
Gökyüzünden sucuk pastırma yağacak! ’de düzenlenecek 1. Uluslararası Pastırma Sucuk ve Mantı (PASUMA) Festivali’nin açılışında gökyüzünden sucuk ve pastırma yağdırılacak. Festivalin organizasyonunu üstlenen firma temsilcisi Didar Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, PASUMA Festivali’nin sadece sucuk, pastırma ve mantıyı tanıtmayı amaçlayan bir yemek festivali olmadığını, Kayseri’nin tanıtımının da hedeflediğini söyledi. Festivalde sucuk, pastırma ve mantıyı ön plana çıkararak Kayseri’yi tanıtacak zengin bir program hazırladıklarını belirten Şahin, festivalin uzun süre akıllarda kalması ve katılımın fazla olması için birçok sürpriz de hazırladıklarını kaydetti. Bu sürprizlerden birinin de gökyüzünden sucuk ve pastırma yağdırılması olduğunu ifade eden Şahin, şu bilgileri verdi: etkinlikleri, cuma günü kortej yürüyüşü ile başlayacak. Büyükşehir Belediyesi önünden özel donanımlı 20 araç eşliğinde başlayacak kortej yürüyüşü, festival etkinliklerinin düzenleneceği Mimarsinan Parkı’nda sona erecek. Kortej, festival alanına ulaştıktan sonra bir sıcak hava balonu yükselecek. Bu balondan, orada toplanan kalabalığa sucuk ve pastırma hediye kuponları atılacak. Balondan hem boş, hem dolu kuponlar atılacak. Dolu kupon yakalayan vatandaşlar, 500’er gramlık sucuk veya pastırmalarını bu kupon karşılığında alabilecek. Bu şekilde 500 kilo sucuk ve 500 kilo pastırma dağıtacağız." Vatandaşların güvenliği için pastırmaları balondan atmayarak kupon karşılığında vereceklerini hatırlatan Şahin, 500’er gramlık 200 paket sucuğu ise balondan vatandaşlara atacaklarını, böylece "Gökyüzünden sucuk pastırma yağacağını" sözlerine ekledi.
591616
Modern bir şehrin kütüphanesi olmaz mı?
Melis Alphan Dikiz aynasıModern bir şehrin kütüphanesi olmaz mı? Geçtiğimiz günlerde gazetemizin kültür gönüllülerinden Miraç Zeynep Özkartal kolumdan çekiştire çekiştire Galeri Işık ’ye götürdü beni. Açılış, lansman, davet sözcüklerini duyduğum yerde kaçarım. Bu ekin birinci sayfasındaki “Ayna” adlı köşeye türlü açılış, lansman ve davetlere katılan “cemiyet” kadınlarını konuk ediyorum, biliyorsunuz. Bu tür etkinliklerde işte bu kadınları görme ihtimalim beni gerer. En son bir düğünde kıyafetini eleştirdiğim bir kadın eteğime yapışıp “Telafi edeceksin” diye bağırdığından beri düğünlere de gitmez oldum. Bu nedenle, sergi açılışı fikri başta beni gerdi, nazlandım. Sonra Zeynep bana korumalık yapacağına söz verdi; ayrıca babası da açılışta olacağı için gerekirse bana saldırmaya çalışanları dövecekti. Taahhütlerimi aldıktan sonra Galeri Işık Teşvikiye’ye gittik. İyi ki de gitmişim. Bir kere galeri şahane. Teşvikiye’nin göbeğinde kocaman bir alan. Arasanız bulamazsınız. Eskiden bayii falan vardı yerinde. İstiklal’de binasının altını ’ya kiralamaları ne kadar üzücüyse, buradaki Arçelik bayiini kışkışlayıp galeriye çevirmeleri de kadar sevindirici. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, çok iyi bir sergi var: Bilgelik Mabetleri: Kütüphaneler. Fotoğraf makinesi 25 kilo Önceden mimar sonradan fotoğrafçı Ahmet Ertuğ sergideki fotoğrafların her birini 25 kiloluk fotoğraf makinesiyle çekmiş. Sanırım ben sadece bu nedenle fotoğraf çekmekten vazgeçerdim. Düşünsenize her yere yanınızda dev bir kesmece taşıyor gibisiniz. metrelik fotoğraflar sanki fotoğraf değil, gerçek; üç boyutlu gibi. Kolunuzu uzatsanız fotoğraftaki kütüphanenin rafından bir kitap çekeceksiniz hissine kapılıyorsunuz. Ertuğ’un fotoğraflarında, ’da yaklaşık 30 ülkede birçoğu 16.-18. yüzyıllar arasında kurulmuş tarihi kütüphaneler görülüyor. Fotoğrafların güzelliği bir yana, benim içimi kaplayan his daha çok kıskançlık oldu. “Bizde neden bir tane bile böyle kütüphane yok?” kıskançlığı... sırada mimar Gökhan Avcıoğlu’yla karşılaştım. Ve sordum: “Bizde kütüphaneye çevrilebilecek böyle mekânlar yok mu?” Avcıoğlu başladı saymaya: “Tekfur Sarayı, Anemas Zindanları, Saint Michelle Koleji, Patrikhanesi, Aya İrini, Anadolu’nun manastırları, bedestenleri...” Saklama kültürümüz de yok Peki madem yerimiz var, neden kütüphane yapmıyoruz? Biz halk kütüphaneleri yapmayı sevmiyoruz çünkü. Biz daha ziyade alışveriş merkezleri inşa etmeyi seviyoruz. Bir takım işi gücü olmayan insanlar oralara gidip paparazzilere fotoğraflar çektirsin, biz de gazetelerin magazin sayfalarından izleyelim diye... Kitap kokusunu solumak yerine tüketime katkıda bulunulsun diye... Kütüphane mi? Gündemimizde yok. Her metropolün simgesi haline gelen opera binamızın olmaması gibi aynen. Kütüphaneye merakımız da yok. Aynen okumaya olmadığı gibi. Belge tutma alışkanlığımız, saklama kültürümüz yok. Belki de yüzyıllardır “Bu dünya fani. Gidiciyiz zaten” zihniyetiyle güdüldüğümüz için. N’olur gidip bu sergiyi gezin. Kıskançlığımı paylaşın.
591515
Daum: Bir puan iyi olur
Daum: Bir puan iyi olur güncellenme zamanı FB ’de yayınlanan “Teknik Analiz” programında soruları yanıtlayan Daum, Sheriff karşılaşması için “Zor bir maç olacak. Güçlü bir rakibimiz var. Bir puan alırsak güzel olur, puan alırsak çok güzel olur” dedi Alman hoca “Oynayacağımız takım Sheriff, yıl üst üste kendi liginde şampiyon olmuş, kaliteli yabancı oyuncuları var” diye konuştu. Süper Lige iyi bir başlangıç yaparak iyi bir avantaj elde ettiklerini de belirten Daum, gidecekse, şampiyon olarak bu takımdan ayrılır” ifadelerini kullandı. Bu arada Sheriff’i yenerse Daum sarı-lacivertli takımın başındaki 100. galibiyetini elde edecek.
593071
Sabancı, Toyota'dan tamamen çıktı
Sabancı Holding'den yapılan açıklamada, 2.161.729,88 TL nominal değerli Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş'ye ait hisse senetlerinin tamamının ALJ Lubnatsi Pazarlama ve Satış A.Ş'ye satış işleminin tamamladığı belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Sabancı Holding'in sahip olduğu yüzde 64,99'luk Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş hisse senetlerinin bedeli olan 84.986.923,27 ABD Doları tahsil edildi. Söz konusu hisselerin satışı sonrasında Sabancı Holding'in Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş.'nde payı kalmadı. Bu arada, Sabancı Holding'den Kamuyu Aydınlatma Platformuna aynı konuyla ilgili gönderilen yazıda da, söz konusu hisselerin satışı sonrasında Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş'de payları kalmadığı belirtilerek, ''Maliyet hesapları tamamlandıktan sonra belirlenecek olan satış sonucuna ilişkin alınmış bir kararımız bulunmamaktadır'' denildi.
591689
İşsizlik başvurularında genel artış gözlendi
İşsizlik başvurularında genel artış gözlendi Konya'da bu yıl ağustos ayına kadar İş-Kur'a yapılan başvurularda, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13'lük bir artış olduğu bildirildi. İŞ-KUR Konya İl Müdürü Tahsin Güven, 2008 yılında Eylül ayına kadar 16 bin 208 kişinin iş başvurusu yaptığını söyledi. Bu rakamın, bu yılın aynı döneminde yaklaşık yüzde 13'lük bir artışı gösterdiğini ifade eden Güven, 'Bu yıl Eylül ayına kadar müdürlüğümüze 18 bin 230 vatandaş başvuruda bulundu' dedi. Güven, başvurudaki bu artışlarda, küresel krizin yanı sıra 'Toplum Yararına Çalışma Programı' ve 'iş gücü yetiştirme' gibi projelerin etkisinin büyük olduğunu belirtti.
592331
Domuz gribi aşısı Ekim ortalarında geliyor
aşısı Ekim ortalarında geliyor Domuz gribine karşı risk grubundaki 10 milyon kişiyi aşılama kararı alan ilk partisi Ekim ortalarında gelmesi beklenen aşının daha çok sayıdaki kişiye yapılabileceğini açıkladı. S+ağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Turan Buzgan, Bilim kurulunun belirlediği öncelikli risk grubuna aşının yetişmesi halinde hacı adaylarının da dahil edileceğini bildirdi. firmanın aşısını Eylül sonundan itibaren üretecek duruma geleceğini söyleyen Buzgan, pandemisine ilişkin hazırlık ve çalışmaların Pandemi İzleme Bilim Kurulu ile birlikte şekillendirildiğini dile getirdi. Buzgan ayrıca, bu kurulun aldığı karara göre ülkede domuz gribi aşısı yapılması gereken 13 milyon kişi bulunduğunu kaydetti. Ülkelerin üretimi sınırlı olan aşıya ulaşabilmek için yarış içinde olduğuna dikkati çeken Buzgan, ’ın firmalarla bizzat görüşerek aşının temini konusunda gereken garantiyi aldığını vurguladı. -ÖNCELİKLİ RİSK GRUBUNA HACI ADAYLARI DA GİREBİLİR- doz halinde uygulanacak aşının ilk partisinin Ekim ortalarında ’ye ulaşmasının beklendiğini açıklayan Buzgan, uygulamanın en yüksek risk grubundan başlanarak yapılacağını söyledi. Bilim kurulunun, öncelikli risk grubu olarak gebeleri, 6-35 ay arasındaki çocukları, KOAH, kalp hastalığı ve sistemi yetmezliğine sahip kronik hastalığı olanları, sağlık personelini, elektrik, ve hizmeti gören kritik görevlerdeki kamu personelini, asayiş kuvvetlerini ve mensuplarını belirlediğini kaydeden Buzgan, aşının yetişmesi halinde hacı adaylarının da bu gruba dahil edileceğini söyledi. İlk etapta risk grubundaki asgari 10 milyon kişinin aşılanması kararı alındığını, ancak bu sayının artabileceğini bildiren Buzgan, "Sipariş verilen 20 milyon dozun 3’te 1’i yılsonuna kadar, geri kalanı da 2010 başında teslim alınacak. Belki ilk dozu hemen, 2. dozu daha sonra yapabiliriz. Türkiye aşı sıkıntısı yaşamayacak" diye konuştu. Üretimi sınırlı olduğu için H1N1 aşısının ilk etapta eczanelerde satılmasının beklenmediğini kaydeden Buzgan, "Belki 2010 yılının 2. yarısında piyasada satılabilir" dedi. Buzgan, mevsimsel aşısı ile H1N1 aşısının birlikte yapılmasında bir sakınca olmadığını da bildirdi.
592062
Sabahat Tuncel de zorla getirilecek
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, milletvekili Sebahat Tuncel hakkında "suçu ve suçluyu övme" gerekçesiyle yargılandığı davada, ifadesinin alınması için mahkemeye zorla getirilmesine karar verdi. Tuncel, ifade vermeyeceğini açıkladı ve "Karar demokrasiyi zora sokuyor" dedi. İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in de aralarında bulunduğu Kadın Meclisi üyesi 23 kişinin "suçu ve suçluyu övme" gerekçesiyle yargılanmalarına devam edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasına, sanıklar Tarık Yıldırım ile Meryem Demir katıldı. Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, TBMM Başkanlığı'na sanık Sebahat Tuncel ile ilgili yazılan yazının sekreterinin almaktan imtina etmesi nedeni ile tebliğ edilemediğini, buna ilişkin hazırlanan tutanağın mahkemeye gönderildiğini kaydetti. Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, sanık Tuncel'in ifadesinin alınmasını talep etti. Duruşmaya katılan sanıklar Yıldırım ve Demir ise avukatlarının davadan çekildiğini belirterek, barodan kendilerine avukat tayin edilmesini istedi. Mahkeme Başkanı Şatır, iddianame içeriği, isnat edilen suçun vasfı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin bu yöndeki içtihatları ve yapılan tebliğe rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi karşısında, CMK'nın 146. ve 199. maddeleri uyarınca duruşma günü savunmasının alınabilmesi amacıyla sanık Sebahat Tuncel hakkında zorla getirme müzekkeresi düzenlenmesine karar verildiğini açıkladı. Sanıklar Tarık Yıldırım ve Meryem Demir'e avukat tayin edilmesi hususunda Ankara Barosu Başkanlığı'na müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 30 Aralık 2009 tarihine erteledi. 'lilerin mahkemedeki ifade krizi sürecinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün yapılan duruşmada da Mardin Milletvekili Emine Ayna ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş'ın mahkemeye zorla getirilmesine, Genel Başkanı Ahmet Türk'e ise yeni bir tebligat yapılmasına
592647
Pasifik'te deprem: Ölü sayısı 113'e çıktı
Pasifik'te deprem: Ölü sayısı 113'e çıktı APIA (A.A) Pasifik'te dün meydana gelen 8,3 büyüklüğündeki deprem ve tsunami nedeniyle Samoa adaları ve Tonga'da ölenlerin sayısı 113'e çıktı. Samoa'daki Tupua Tamasese hastanesinden bir yetkili, hastaneye 84 kişinin cesedinin getirildiğini belirtti. Yetkililer, Amerikan Samoası'nda 22, depremin etkilediği komşu Tonga adasında kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Samoa polisi, son olarak, tsunamide 63 kişinin öldüğünü, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini bildirmişti.
592085
Atatürk'ün konuşması Köşk'ün internet sitesinde
Haberde, ''Gazi Mustafa Kemal'in ilk cumhurbaşkanı olarak gelenek haline getirdiği Türkiye Büyük Millet Meclisi açış konuşmaları, halefleri tarafından da bugüne kadar devam ettirildi'' ifadesi de yer aldı. -ATATÜRK'ÜN KONUŞMASI- Atatürk, Kasım 1932'de TBMM'nin 4. dönem 2. yasama yılının açılışında yaptığı konuşmaya, ''Yüce milletimizin değerli vekillerini, saygı ve sevgi ile selamlarım'' sözleriyle başlıyor. ''Beynelmilel siyasi ve iktisadi buhranlardan beşeriyetin duymakta olduğu sıkıntı ve acı devam etmektedir'' diyen Mustafa Kemal, siyasi sıkıntıların, silahları bırakma konferansında yaşanan zorluklara bakılarak görülebileceğine işaret ediyor. Açış konuşmasında, dünyadaki ekonomik duruma dikkati çeken Atatürk, ''İktisadi buhran ise milletler arasında mübadelenin azalması ve daralması şeklinde sahasını genişletmiş ve nüfuzunu artırmıştır'' ifadelerine yer veriyor. Atatürk, sözlerini şöyle sürdürüyor: ''Bizim kanaatimizce beynelmilel politik güvenliğin gelişmesi için ilk ve en mühim şart, milletlerin hiç olmazsa sulhu muhafaza fikrinde samimi olarak birleşmesidir. Biz, iktisadi güçlenmenin temelinin de ancak her milletin refahla yaşamaya, ilerlemeye hakkı olduğunu kabul eden bir zihniyette bütün milletlerin birlikte çalışma yolunun bulunmasında görüyoruz.'' Tüm milletlerin güçlükle göğüs germeye çalıştığı zorluklar içinde milletin büyük canlılık gösterdiğini söyleyen Atatürk, ''Komşularımızla ve bütün milletlerle münasebetlerimiz ciddi, samimi, sulh ve emniyet fikrine müstenit olarak inkişaf etmektedir. Dostlar arasında dürüst bir vaziyetin muhafazası bizim daima çok ehemmiyet verdiğimiz bir esastır'' sözleriyle Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikasını anlatıyor. Uluslararası ekonomik krize karşı koruma, dengeleme ve gelişim için önlemler alındığını anlatan Atatürk, ulusal ekonominin ve milli paranın gösterdiği kudret ve istikrarın altını çiziyor. ''Her zaman göz önünde bulundurduğumuz ana işlere, ara vermeden devam etmek mecburiyetindeyiz'' diyen Atatürk, demiryolu programının uygulanmasına devam edileceğini, ziraat alanındaki yenileme kuruluşlarını tamamlanacağını, ihracat mallarının dışarıda alıcı bulmak ve satışları genişletmek için her önlemin alınacağını anlatıyor.
592179
Bankamatikte kartını unuttu hesabını boşalttı
Edinilen bilgiye göre, Çubuk'ta bulunan bir bankanın bankamatiğinden önceki gün para çekmeye gelen T.Y. (35) isimli kadın, kartını bankamatikte unuttu. Bankamatik'e T.Y'nin ardından gelen S.G.(21) isimli kadın, unuttuğu banka kartını kullanarak T.Y'nin hesabından para çekti ve kartı ATM cihazında bırakarak olay yerinden ayrıldı. Daha sonra ATM cihazına gelen H.B (31) de aynı kart ile hesapta kalan parayı çekti ve kartı da alarak kayıplara karıştı. Eve gittiğinde kartını bankamatikte unuttuğunu fark eden ve hesabından para çekildiğini belirleyen T.Y'nin polise yaptığı şikayet üzerine, güvenlik kameralarını inceleyen Çubuk İlçe Emniyet Müdürlüğü Ekipleri, olayı gerçekleştiren S.G ve H.B'yi kısa sürede yakalayarak karakola getirdi. Zanlılar, karakolda yapılan sorgularının ardından adliyeye sevk edildi.
592686
Rus basınında Beşiktaş-CSKA yorumu: Kızıl Ordu Yeniçerilere karşı
Haberde, "İki hafta önce her iki takım da rakiplerine yenildi. Dolayısıyla CSKA-Beşiktaş maçı her iki tarafın da kader maçı. Eğer Rus ve Türk takımı ciddi şekilde diğer maçlara bilet kazanmak istiyorsa, bu durumda maçı ne pahasına olursa olsun kazanmak zorunda. Hatta bu şartlarda berabere kalmak bile başarı sayılmayacak. Grup maçında iki kere yenilmek prestijli takım için genellikle "ölüm fermanı" anlamına geliyor. Anlaşılan bu durumu göz önüne alan Beşiktaş yönetimi Moskova'da zafer kazanması durumunda takıma ödül vereceğini açıkladı. Bazı bilgilere göre ödülün toplam tutarı yaklaşık 300 bin Avro. Bu tür ödül, Türk futbolcularının Moskova'da Yeniçeri şiddetiyle oynamasına katkı sağlayacak." denildi. Rossiyskaya gazetesinden çarpıtma: Denizli basına konuşmadı Resmi Rossiyskaya Gazeta gazetesi ise Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli'yi "basına açık olmamakla" suçlarken, CSKA Teknik Direktörü Juande Ramos'u tam tersi basın toplantısı düzenlemekle övdü. Haberde, "Beşiktaş'ın ilk gün programında Kızıl Meydan gezisi varken, Denizli "hayır" diyerek takımını direkt Lujniki stadyumuna gönderdi. Antremanın ardından Türklerin hepsi herhangi bir yorum yapmayı reddettiler ve yarınki maçla ilgili planlarını sır olarak tuttu. Ramos tam tersi basına açık oldu. Ve düzenlediği basın toplantısında bilgiler verdi." yorumu yapıldı. Fakat Rossiyskaya Gazeta, Mustafa Denizli'nin tıpkı Ramos gibi akşam saatlerinde basın toplantısı düzenlediğinden hiç bahsetmedi. Dün sabah saatlerinde Ramos'un basın toplantısı yaklaşık 15 dakika sürerken, Denizli'nin akşam saatlerinde düzenlediği basın toplantısı ise 30 dakika sürdü. Denizli Türk ve Rus gazeteciler olmak üzerek çok sayıda sorulara yanıt verdi. Ayrıca, Rusya'dan en çok okunan Spor-Ekspress gazetesi ise Denizli'nin ilk gün yaptığı antreman sonrası Rus basınına küçük bir değerlendirme yaptığını da belirtmişti. Spor-Ekspress, Denizli'nin CSKA'ya yenilmesi durumunda istifa edebileceğini söylediğini iddia etmişti.
592101
Piyasalarda neler oluyor?
Piyasalarda neler oluyor? Yurtiçi ve yurtdışında yoğun veri akışının olduğu bugün bankacılar, piyasaların bu verileri izleyerek yön bulacağını söylüyor. Euro bölgesinde bugün, Eylül ayı enflasyonu, Almanya'da işsizlik rakamları, ABD'de ise Eylül ayı ADP özel istihdam verisi, ikinci çeyrek GSYH, çekirdek PCE ve PCE ile Chicago PMI endeksi açıklanacak. Bu sabah yayımladığı notta iç ve dış veri gündeminin yoğunluğuna dikkat çeken HSBC Bank Stratejisti Fatih Keresteci, "Hem ay sonu hem de üçüncü çeyrek sonu olması nedeniyle birçok makro ve mikro ekonomik verinin piyasalar üzerinde etkili olması beklenebilir" dedi ve şöyle devam etti: "Euro/dolar paritesi dolar/lira kuru üzerinde belirleyici olmaya devam edecek. Teknik olarak yön hala aşağı. Dün 1.4520'ye doğru bir hareket olduktan sonra bu sabah saatlerinde yeniden 1.46'lı seviyelerden işlem geçiyor. Kısa vadeli 1.4450 hedefimizi koruyoruz. Bu beklenti dolar/lira kuru üzerinde yukarı yönlü baskı yaratsa da bugün itibariyle çeyrek sonu olması bir miktar bilanço makyajlamasına yol açabilir. Bu bağlamda dolar/lira kurunun 1.4850-1.4950 civarındaki yatay seyrini bugün için koruyacağını öngörüyoruz." Bankalararası piyasanın spot kapanışında dün 1.4885/1.4910 lira olan en iyi dolar alış ve satış kotasyonu, bugün TSİ 0836 itibarıyla 1.4860/1.4910 seviyesindeydi. Aynı saat itibariyle euro/dolar paritesi 1.4620 seviyesinde işlem görüyordu. İçeride ise piyasalar Ekim ayı iç borçlanma programı, Ağustos ayı dış ticaret istatistikleri ile mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim verilerini izleyecek. Piyasada bir miktar daha döviz satışının bono faizinin biraz daha gerilemesini sağlayabileceğini söyleyen bir bankanın tahvil-bono masası işlemcisi, "Ama sonuçta gösterge faiz tarihi dip seviyelerini gördü, seviyelerin altına gitmekte biraz zorlanabilir. Bugün gösterge faizin yüzde 8.70-8.90 aralığında hareket etmesi muhtemel" dedi ve şöyle konuştu: "Ayın son gününde başta büyük bilanço hareketleri olmayacaktır ama verilere bağlı olarak faiz biraz daha aşağı yönlü haereket edebilir. Ancak ABD verileri ve iç borçlanma programına kadar çok büyük hareket olmayacaktır." Tahvil/bono piyasasında ise dün spot kapanışta yüzde 8.83, valörlü işlemlerde ise yüzde 8.78 olan 11 Mayıs 2011 itfalı gösterge kıymetin ortalama bileşik faizi bu sabah tezgahüstü piyasada ilk işlemlerde yüzde 8.82-8.77 seviyesindeydi. DIŞ PİYASALAR ABD borsaları, konut piyasasındaki istikrarı ve Walgreen Co'nun kuvvetli çeyrek dönem sonuçlarını gölgeleyen tüketici güvenindeki beklenmedik gerilemenin ardından dünü düşüşle kapattı. Borsalardaki işlem hacmi üçüncü çeyreğin sonuna yaklaşılması sebebiyle düşük, işlemler ise dalgalıydı. Seansa yükselişle başlayan borsalar, son 26 yılın en kötü istihdam piyasasının görüldüğü ABD'de tüketici güven endeksinin kişisel gelir ve giderler yönündeki endişelerle Eylül'de gerilemesinin ardından düşüşe geçti. S&P günü yüzde 0.22 düşüşle 1,060.61 puandan, Dow Jones ise yüzde 0.48 düşüşle 9,742.20 puandan kapattı. İMKB 48.252 PUANDAN AÇILDI İMKB Bileşik Endeksi birinci seansta, dün ikinci seans kapanışına göre 112,67 puan düşerek 48.252,16 puan seviyesinde açıldı. Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 0,23 oranında değer yitirdi.
593161
Tosya’da pepino umut verdi
Tosya’da pepino umut verdi ’da deneme amaçlı ekimi yapılan ve çeşitli hastalıklara iyi geldiği belirtilen pepino bitkisi, kısa sürede bol miktarda ürün vererek üreticinin yüzünü güldürdü Anavatanı Güney olan, kavuna benzeyen ve fidesi gibi büyüyen pepino bitkisinin dikimini yapan Recep Balcı ve Selami Atak, 200 bitkiden yaklaşık 1000 ürün aldıklarını belirtti. Pepinonun eklem romatizması, çocuklarda kemik gelişimi, solunum sistemindeki enfeksiyonlar, ve ile idrar yolları enfeksiyonları gibi rahatsızlıklara iyi geldiği ve vücut direncini artırdığı kaydedildi. Balcı ve Atak, deneme amaçlı getirttikleri pepino bitkisini yakın arkadaşlarına da dağıtarak bağ ve bahçelerine diktiklerini belirtirken, “Budama yaptığımız pepino bitkisinin dallarını da tekrar toprağa diktik, gördüğümüz manzara bizleri şaşırttı. Diktiğimiz her pepino dalı toprağa kök salarak mahsul verdi. Önümüzdeki yıllarda tüm bağ ve bahçeler ile tarlalarda pepino fidesi üretilerek, verimi yüksek olan bu ürünlerin ülkemize ve ilçemize büyük kazanç sağlayacağını umuyoruz” dedi. Tosya İlçe Müdürlüğü'nde görevli Ziraat Mühendisi Ceylan Çayır ve Mutafa ise ürünün Tosya iklimine uygun olduğunu belirtirlerken, "Tropikal egzotik bir meyve olan pepino, önümüzdeki yıllarda destek verilip, bakımı, yetişmesi gözetim altına alınarak daha da verimli hale getirilecektir” diye konuştu.
591309
Anafor'un ikinci gün duruşması tamamlandı
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen, 43'ü tutuklu 176 sanığın yargılandığı davanın ikinci gününde 51 kişinin savunması alındı. Sarmaşık oeparasyonu kapsamında tutuklu yargılanan eski Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran da, 'Çeşme Plaj İhalesi'ne fesat karıştırdığı iddialarına yönelik ifade verdi. Düğün salonu işletmecisi Eski Ülkü Ocakları Ege Bölge Başkanı Abidin Bilgin ile belediye başkanı olarak kıydığı nikahlar sırasında tanıştığını kaydeden Avkıran, bu kişinin kendisini makamında ziyaret ederek çay içmeye geldiğini söyledi. Bu ziyaret sırasında Bilgin'in kendisine bir konu için görüşmek istediği Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu'nu tanıyıp tanımadığını sorduğunu ve kendisinin tanıdığını söylediğini anlatan Avkıran ifadesinde şunları söyledi; "Bende belediye başkanının telefonunun olup olmadığını sordu. Ben de olmadığını söyledim. Sekreterime Tütüncüoğlu'nun makamını arayarak yerinde olup olmadığını öğrenmesini istedim. Sekreterim belediye başkanının makamında olduğunu söyledi. Daha sonra Encümen toplantısına katılmak üzere makamımdan ayrıldı. Ben oradan ayrıldıktan sonra Abidin Bilgin'in Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu ile görüşüp görüşmediğini bilmiyorum. İhale için arattırdığını bilsem zaten sekreterime arattırmazdım. Aracılık yaptığım suçlamalarını kabul etmiyorum.'' Neyle suçlandığını Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadesi alınırken öğrendiğini de kaydeden eski Güzelbahçe Belediye Başkanı Avkıran, mağdur ve suçsuz olduğunu dile getirdi. İfadesini tamamlayan Avkıran, sağlık sorunları nedeniyle duruşmalarda sıkıntı çektiğini, diğer oturumlara katılmak istemediğini söyledi. Mahkeme heyeti, Avkıran'ın talebini kabul etti. Sabah 09.00'da başlayan ve akşam 22.00'de tamamlanan oturumda aralarında tutuklu yargılanan eski İzmir Asayiş Şube Müdür Vekili Haluk Ercan'ın da aralarında bulunduğu toplam 51 kişinin savunması tamamlandı. İfade veren sanıklar, haklarındaki iddiaları reddetti.
591700
2001'den reel sektör de ders alsaydı!
2001'den reel sektör de ders alsaydı! Yapı Kredi Bankası İcra Kurulu Başkanı Açıkalın, bankacılık sektörünün şu anda yaşanan krizden 2001'de geçtiğini belirterek, 'Reel sektör de bu yapılandırmadan nasibini alsaydı, bugün böyle olmazdı” dedi Yapı Kredi Bankası Murahhas Üyesi ve Genel Müdürü, İcra Kurulu Başkanı Faik Açıkalın, bankacılık sektörünün şu anda yaşanan krizden 2001'de geçtiğini belirterek, 'Reel sektör de 2001'de bu yapılandırmadan nasibini alsaydı, bugün gördüğümüz hasar daha sınırlı kalabilirdi' dedi. DÜNYA KRİZİ TEŞHİSTE HATA YAPTI Açıkalın, küresel kriz sürecinde bütün dünyanın bir 'teşhis hatası' yaptığını, aynı boyut yanılsamalarını yaşadığını ve herkesin 'aynı kayığa' bindiğini ifade etti. Doğru teşhisi daha erken koyanların daha az etkilendiğini kaydeden Açıkalın, 'Kimin gen yapısı, DNA'sı bu hastalığın iyileşmesine daha müsaitse daha az hasar gördü' diye konuştu. SORUN KREDİ KARTLARINDA Şu andaki problemin ağırlıklı olarak kredi kartlarında ve küçük işletmelerde yaşandığını belirten Açıkalın, bunu şirketlerin kriz reflekslerinin çok gelişmiş olmasına bağladığını, büyük ve orta boy, ticari ve kurumsal firmaların büyük çoğunluğunun 2001 ve öncesinde kriz deneyimlerinin bulunduğunu söyledi. Açıkalın, 'Bunu yabancı bankalar da söylüyor; kriz yaşarsak Türkiye'de yaşamayı tercih ederiz diyen bankacılar var' dedi. ŞU ANKİ RAKAMLAR IMF DEMİYOR Açıkalın, IMF ile ilişkiler konusundaki görüşlerini ise 'Şu anda makrolar, ülkenin aritmetiği, rakamları bir IMF anlaşmasını mecbur eder nitelikte değildir. Hükümetin açıkladığı orta vadeli program ayakları yere basan, mantıklı bir program. Ama IMF gibi bir çıpanın olması yabancı yatırım açısından iyi olur gibi geliyor' şeklinde dile getirdi. Bankalar için 2010 zor bir yıl Şu anda problemli kredi miktarları ciddi biçimde artsa bile Türk bankacılığının sermaye yeterliliği açısından herhangi bir sıkıntısı olmayacağına dikkati çeken Açıkalın, ancak bunun önümüzdeki dönemde kurumsal ve ticari portföylerin probleme düşmemeleri için ekonomik büyümenin, canlanmanın gerektiği gerçeğini değiştirmediğini vurguladı. Önümüzdeki yılın kolay bir yıl olmayacağına işaret eden Açıkalın, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinin devam edecek gibi göründüğünü, bankaların komisyon gelirlerinin artacağını söyledi.
592856
Vatan Gazetesi'nde, okyanus ötesi asparagası
Önceki gün Vatan gazetesi internet sitesinde yayınlanan "Sakalı kısa diye Maldivler'e almadılar" başlıklı haberde, "Avustralya İslami Araştırmalar Merkezi'nde görev yapan Dr. Salih Yücel, eylül başında dünyaca ünlü adalara bir konferans için gitti. Ancak sakalını bir Müslüman için fazla kısa bulan Maldiv polisi Yücel'i ülkeye sokmadı." ifadeleri yer aldı. Haberin yayınlanması üzerine kendisiyle görüştüğümüz Dr. Salih Yücel, "The Guardian gazetesinde Meryem Omidi adıyla bir yorum yazılmış. Yorumda ret edildiğim yazılmış ama ne için, kim reddetmiş, neden reddetmiş gibi herhangi bir bilgi yok. Bu yorum üzerinde önce Vatan gazetesinden olduğunu yazan Damla Tanla haberle alakalı bana bir e-posta göndererek haber yapmak istedi. Ben de e-postayla verdiğim cevapta kesinlikle red edilme gibi bir durumun olmadığını ve diğer söylediklerinin de yanlış olduğunu yazdım. Sonra, Avustralya saati ile gece 02.00'ye doğru Vatan gazetesinde muhabir olduğunu ve adının Emre Öztürk olduğunu söyleyen bir kişi aradı ve ona da böyle bir şeyin kesinlikle olmadığını, Maldivler'de bir hafta kaldığımı ve çok iyi karşılandığımı söyledim. Buna açıklamalarıma rağmen haberi okuyunca içindeki yalanlardan dolayı şoke oldum. Vatan gazetesine dava açacağım." dedi. Dr. Salih Yücel, "Bu haberin neresini düzelteceğimi şaşırdım, çünkü doğru olan bir yeri yok. Birinci olarak Maldivler'e haberde yazıldığı gibi defalarca gitmedim, ilk defa bu Ramazan ayında gittim ve girişte herhangi bir engelle karşılaşmadığım gibi sağ olsunlar Cumhurbaşkanı Yardımcısı Salim Vahid beni evine iftara davet etti. Haberde sakalımın kısa, pantolonumun ise uzun olduğu için Maldivler'e polis tarafından alınmadığım yazılması tamamen yalan.' şeklinde konuştu. Havaalanında VIP salonunda karşıladığını belirten Yücel, Ülkede kaldığı süre içinde pek çok etkinliğe katıldığını, televizyon ve radyo programlarına konuk olduğunu, her katıldığı programda da yoğun ilgiyle karşılaştığını söyledi. Haberin yayınlandığı sitedeki fotoğrafın da kendisi ile uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığını söyleyen Yücel, 'Haberde İslami Araştırmalar Merkezi'nde çalıştığım yazılmış, tamamen yanlış. Halen, Monash Üniversitesi Din ve Teoloji Bölümü'nde çalışıyorum. Üniversite web sitesine girselerdi orada sakalsız fotoğrafımı ve diğer bilgileri çok kolay elde edebilirlerdi.' diyerek, şöyle devam etti: "Benden dolayı Maldivler'in karıştığını da yazmışlar ki böyle bir gazetecilik nasıl olur diye şaşkına döndüm. Şu anda yaşadığım Avustralya'da bir gazete veya televizyon böylesine yalanla dolu bir haberin onda birini yapamaz, bunu yapan gazeteci, gazeteci olarak kalamaz, böyle bir gazete ise yayın hayatını devam ettiremez. Ben neticede Türkiye'de hukuki tüm haklarımı arayacağım ama Türkiye'de hukuk yaptırımlarından önce gazetecilik meslek kuruluşlarının bu olayı görmemezlikten gelmemesi lazım, bir şey demezlerse Türkiye adına ve medya adına üzülürüm." Dr. Salih Yücel Kimdir? Avustralya'da Sydey'de Diyanet İşleri Başkanlığı görevlisi olarak çalışmasının dışında Hastanelerde ve hapishanelerde Müslümanlar için Din Görevlisi olarak çalıştı. Başta Sydney Türk toplumu olmak üzere Avustralya'da herkes tarafından sevgi ve saygıyla anılan Yücel, bir süre Amerika'da kaldıktan sonra geçtiğimiz yıl Monash Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. Türk toplumunda hemen herkes tarafından daha önce yapmış olduğu toplum faaliyetleri sebebiyle takdirle anılan Salih Yücel halen hem üniversite görevini ve hem de toplum yararına olan çalışmalarını devam ettiriyor.
591488
18 günde sadece 110 kişi sabit telefon numarasını taşıdı
17 milyon sabit telefon bulunan Türkiye'de, aboneler hizmet aldığı operatörü değiştirmeyi düşünmedi. Oysa, cep telefonunda numara taşıma başladığında ilk gün yaklaşık 50 bin abone numarası başka operatöre taşımıştı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yetkilileri, numara taşımanın sabitte beklenen ilgiyi görmemesini, "Vatandaş daha uygulamanın başladığının farkında değil" diye yorumladı. BTK, sabitte numara taşımanın kamuoyuna mal olmasıyla uygulamadan faydalanacakların yaygınlaşacağına inanıyor. Bir yetkili, "Sabit hat aboneleri önümüzdeki günlerde, alternatif operatörlerin tarife ve hizmet kalitesini duyurduğu mesajlara muhatap olacak. Bunun ardından tercihte bulunacak." diye konuştu.
591223
Erdoğan, güreşçileri kabul etti
Erdoğan, güreşçileri kabul etti Başbakan Erdoğan, Grekoromen Güreş Milli takımını kabul etti. ANKARA (A.A) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danimarka'nın Herning kentinde yapılan Dünya Güreş Şampiyonası'nda takım halinde şampiyon olan Grekoromen Güreş Milli takımını kabul etti. Başbakanlık yeni binada yapılan kabulde, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, AK Parti Milletvekili Hamza Yerlikaya, Gençlik Spor Genel Müdürü Yunus Akgül ve Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak da yer aldı. Kısa bir süre görüntü alınmasına izin verilen kabul, sporcuların tanıtımıyla sona erdi.
591812
Tüyler ürperten cinayet
Tüyler ürperten cinayet Ümraniye'de cinnet getiren koca, tartıştığı karısını kemerle boğarak öldürdü. Polis, cinayetin ardından kayıplara karışan kocayı yakalamak için çalışma başlattı. Edinilen bilgilere göre olay, Ümraniye Çakmak Mahallesi 23 Nisan Caddesi 59 numarada saat 01.00 sularında meydana geldi. İddiaya göre, aralarında uzun zamandır şiddetli geçimsizlik bulunan yıllık evli Mustafa Öztel (39) ile eşi Ayla Öztel (27) tartışmaya başladı. Tartışmanın ardından cinnet getiren koca Mustafa Öztel, pantolonundan çıkardığı kemerle eşi Ayla Öztel'i boğarak öldürdü. Mustafa Öztel, olay sırasında yan odada uyuyan 3.5 yaşındaki oğlu Emre'yi uyandırarak üst katta kalan ağabeyinin evine götürdü. Ağabeyine, "Karımı öldürdüm, oğlum size emanet" diyen Öztel, kaçarak evden uzaklaştı. Mustafa Öztel'in ağabeyi, zemin kattaki kardeşinin evine inerek Ayla Özel'in yaşayıp yaşamadığını kontrol etti. Ayla Öztel'i yerde yatarken bulan Mustafa Öztel'in ağabeyi, hemen ambulans çağırdı. Eve gelen 112 ekipleri, Ayla Özel'i tüm müdahalelere rağmen kurtaramadı. Ayla Öze'in cesedi, gerekli incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Polis, cinayetin ardından kaçan kocayı yakalamak için çalışma başlattı.
593156
Endonezya'dan korkutan açıklama
Endonezya'dan korkutan açıklama Endonezya makamları, bugün Sumatra Adası'nı vuran şiddetli depremde ölenlerin sayısının 1000'i aşabileceğini bildirdiler. Endonezya Sağlık Bakanlığı Kriz Merkezi Başkanı Rüstem Pakaya, deprem felaketinin ardından ölü sayısının 1000'i aşabileceğini söyledi. Endonezyalı yetkililerin son açıklamasında, Sumatra Adası'nın 900 bin nüfusa sahip Padang kenti açıklarında meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremde 75 kişinin öldüğü bildirilmişti. Endonezyalı yetkililer, depremde kentte bir hastanenin çöktüğünü, yıkılan binaların enkazında binlerce kişinin olduğunu söylemişlerdi. Sumatra'nın batı kıyısında yer alan büyük bir liman kenti olan Padang, Singapur'a yaklaşık 400, Cakarta'ya da 850 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
593074
19:00 İhracat yüzde 30.1, ithalat yüzde 39.9 azaldı
yüzde 30.1, ithalat yüzde 39.9 azaldı Ocak-Ağustos döneminde yüzde 30.1 azalarak 64 milyar 622 milyon dolara, ithalat ise yüzde 39.9 azalarak 87 milyar 574 milyon dolara geriledi. Aynı dönemde dış ise yüzde 56.9 azalışla 22 milyar 951 milyon dolar oldu. Ağustos ayında ise ihracat yüzde 29.1 azalışla milyar 833 milyon dolara, ithalat yüzde 34 azalışla 12 milyar 709 milyon dolara düştü. Dış ticaret açığı da yüzde 40.6 azalışla milyar 876 milyon dolar oldu. İstatistik Kurumu (TÜİK), Dış Ticaret İstatistikleri Ağustos verilerini açıkladı. Buna göre, ihracat Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30.1 azalarak 92 milyar 394 milyon dolardan 64 milyar 622 milyon dolara geriledi. Yılın sekiz aylık döneminde ithalat yüzde 39.9 azalarak 145 milyar 658 milyon dolardan 87 milyar 574 milyon dolara düştü. Bunun sonucunda yılın Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre dış ticaret açığı yüzde 56.9 gerileyerek 22 milyar 951 milyon dolara inerken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 63.4’ten yüzde 73.8’e çıktı. Ağustos ayında ise ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29.1 azalarak 11 milyar 47 milyon dolardan milyar 833 milyon dolara indi. Aynı dönemde ithalat yüzde 34 azalarak 19 milyar 251 milyon dolardan 12 milyar 709 milyon dolara geriledi. Bunun sonucunda Ağustos ayında dış ticaret açığı yüzde 40.6 azalarak milyar 205 milyon dolardan milyar 876 milyon dolara indi. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 57.4’ten yüzde 61.6’ya çıktı. İHRACATINDA 27.2 MİLYAR DOLARLIK DÜŞÜŞ İmalat sanayi ihracatı Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla 88 milyar 169 milyon dolardan 60 milyar 921 milyon dolara indi. Ağustos ayında 10 milyar 547 milyon dolardan milyar 320 milyon dolara gerileyen imalat sanayi ihracatının, sekiz aylık dönemde yıllık gerilemesi 27 milyar 248 milyon dolar oldu. Yılın sekiz aylık döneminde ihracatı milyar 179 milyon dolardan milyar 358 milyon dolara çıkarken, ihracatı milyar 508 milyon dolardan 932 milyon dolara indi. Ağustos döneminde tarım ihracatı 184 milyon dolardan 293 milyon dolara, madencilik ihracatı 269 milyon dolardan 161 milyon dolara geriledi. HAMMADDE İTHALATI YÜZDE 44 AZALDI Yatırım malları ithalatı Ocak-Ağustos döneminde 19 milyar 311 milyon dolardan 13 milyar 358 milyon dolara, Ağustos’ta da milyar 388 milyon dolardan milyar 944 milyon dolara indi. Hammadde ithalatı yılın sekiz aylık döneminde yüzde 44 azalışla 110 milyar 756 milyon dolardan 62 milyar 170 milyon dolara, Ağustos’ta da yüzde 39.2 azalışla 14 milyar 886 milyon dolardan milyar 45 milyon dolara geriledi. malları ithalatı 2009 yılının ilk sekiz aylık döneminde 15 milyar 129 milyondan 11 milyar 616 milyon dolara, Ağustos ayında ise milyar 943 milyon dolardan milyar 701 milyon dolara düştü. AB’YE İHRACAT YÜZDE 36.9 AZALDI 2008 Ocak-Ağustos döneminde yüzde 49.3 olan ’nin (AB) ihracattaki payı 2009 Ocak-Ağustos döneminde yüzde 44,4’e geriledi. AB’ye yapılan ihracat, 2008 yılının aynı dönemine göre yüzde 36.9 azalarak 28 milyar 723 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ağustos ayında ise AB’ye yapılan ihracat milyar 670 milyon dolardan milyar 534 milyon dolara düştü. Ağustos ayında en fazla ihracat yapılan ülke oldu. Bu ülkeye yapılan ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 19.5 azalarak 820 milyon dolar olurken, Almanya’yı 474 milyon dolar ile 434 milyon dolar ile 412 milyon dolar ile takip etti. İthalatta ise ilk sırada yer aldı. Rusya’dan yapılan ithalat yüzde 32.1 azalarak milyar 925 milyon dolar olarak gerçekleşti. Rusya’yı milyar 331 milyon dolar ile Almanya, milyar 148 milyon dolar ile 754 milyon dolar ile izledi. İHRACAT LİDERİ Ağustos ayında fasıllar düzeyinde en büyük ihracat kalemi 700 milyon dolar ile kara taşıtları ve bunların aksam ve parçalarında gerçekleşti. Bunu, 662 milyon dolar ile makinalar, mekanik cihazlar, kazanlar ve aksam-parçaları, 584 milyon dolar ile örme giyim eşyaları, 540 milyon dolar ile elektrikli makine ve cihazlar, 518 milyon dolar ile demir ve çelik takip etti. Aynı dönemde en yüksek ithalatı olan fasıl milyar 849 milyon dolar ile mineral yakıtlar, mineral yağlar oldu. Makinalar, mekanik cihazlar, kazanlar ve aksam-parçaları ithalatı milyar 356 milyon dolar, elektrikli makina ve cihazlar ithalatı milyar 45 milyon dolar, demir-çelik ithalatı ise 938 milyon dolar olduğu belirlendi.
591597
Costner’ın dramı
Feyzi Hepşenkal ArayışCostner’ın dramı Birleşik Devletleri’nin kaderi Bud Johnson’ın elindeydi. Kimin başkan seçileceği onun vereceği bir oya bağlıydı. zaman bile böylesine sıkıntılı durumda kalmamıştı. Earl Brooks, dışarıdan bakıldığında başarılı bir işadamı ve iyi bir babaydı ama akıllara ziyan cinayetler işleyen bir seri katildi aynı zamanda. zaman bile böylesine nefret edilmemişti kendisinden. İşi can kurtarmaktı. Soğuk ve derin sulara dalıp, ölümle yaşam arasında kalan insanlara yardım elini uzatırdı Ben Randall. zaman bile başı böylesine derde girmemişti. Başkanı Kennedy’in en yakınındaki adamlardan biriydi Kenny O’Donnell. ’yla savaşın eşiğine gelinmişti ve... zaman bile böylesine bir gerilim yaşamamıştı. Lieutenant Dunbar, tarihe geçen bir maceraya atılmıştı. Kızılderililerin arasına karışmıştı. İşi çok zordu bu eski askerin. zaman bile böylesine zorlanmamıştı. Bud Johnson... Earl Brooks... Ben Randall... Kenny O’Donnell... Lieutenant Dunbar... Aslında hepsi de aynı adam, açıyor ağzını, yumuyor gözünü. Yazanı vuruyor, çizeni vuruyor. Kevin Costner’ın yediği sopanın haddi hesabı yok ama... Allah bilir, bütün bunlardan haberi dahi yok! Neden mi? Kopan yaygaranın fitili, AKP Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen’in aslında şu kadarcık açıklamasıyla ateşlenmişti: “Costner, ve Başkanlığı ile temas kurarak, ‘’nin demokratikleşmesi ve insan haklarına verdiği değerin yeni bir ifadesi olan demokratik açılımı candan desteklediğini’ söyledi.” Bak sen. Kevin Costner’ın ’da işi gücü kalmadı, durduk yerde AKP Tanıtım ve Medya Başkanlığı ile temas kurdu ve iddia edilen şeyleri söyledi; öyle mi? Ben bu hikâyeye inanmadım. Yine de Edibe Hanım’ı kutlarım. Hanımefendi hem yetenekli bir senarist hem de becerikli bir yönetmen olduğunu kanıtladı ve Kevin Costner’e “üstelik gıyabında” hayatının rolünü oynatırken; Türkiye’yi de yerinden oynattı! Eminim, kıskançlıktan çatlamıştır. Çünkü bile bu kadarını başaramazdı! Yola devam... İNŞAAT sektörünün ’deki temsilcileri önceki gün bir araya geldi ve sorunlarının çözümü için ’ya çıkarma yapma kararı aldı. Dün ise açıklama yaptı: “Bina İnşaatı Sektörü Endeksi yüzde 33.7 azalarak 111.2’den 73.7’ye, Bina Dışı İnşaat Sektörü İstihdam Endeksi yüzde 11.2 azalarak 120.4’ten 106.9’a düşmüştür. Bina İnşaatı Sektörü Çalışılan Saat Endeksi yüzde 30.8 azalarak 109.1’den 75.5’e, Bina Dışı İnşaat Sektörü Çalışılan Saat Endeksi yüzde 7.9 azalarak 120.6’dan 111.1’e düşmüştür .” Velhasıl... İzmir ile Ankara arasındaki yol, hiç bu kadar uzun ve engebeli olmamıştı. Olsun. Sayın Başbakan’ın dediği gibi: Durmak yok, yola devam! Tek karelik dram
591438
İsviçre'deki hesaplar inceleniyor Varlık Barışı yıl sonuna uzatıldı
Yastıkaltı ve gurbetçinin birikimini ekonomiye kazandırma çalışmasının üçüncü ayağında belirlenen yeni tarih ise 31 Aralık 2009. İstenilen hedeflere henüz ulaşılmadığı için uzatma geldiğini ifade eden Maliye yetkilileri, bildirim döneminin yaz tatiline denk gelmesi sebebiyle hedeflendiği kadar başvuru alınamadığını söyledi. Rakamı artırmak için çalışmaların hızlanacağını aktaran yetkililer, hem yurtiçi hem de yurtdışı tanıtım atağı başlatacaklarını kaydetti. Önceki uygulamada 14 milyar 832 milyon liralık bildirimde bulunulmuştu. Maliye ikinci barışta ise çıtayı yükseltmişti. Hedef 20 milyar Türk Lirası'nın üzerindeki bir rakamı ülke ekonomisine kazandırabilmek. 30 Eylül'de süresi dolan Varlık Barışı'nın ikinci ayağı için bir aylık sürede yaklaşık milyar TL'lik bildirimde bulunuldu. Rakam, Gelir İdaresi Başkanlığı'nda yüzleri güldürürken, Maliye de tanıtım turlarını hızlandırma kararı aldı. Edinilen bilgilere göre 10 Temmuz'da başlayan barış için özellikle KDV muafiyeti sebebiyle yurtiçinden büyük ilgi geldi. Yastıkaltı için yüzde 5, gurbetçi için yüzde vergi kolaylığı sağlayan barışın ardından ortaya çıkan vergi tahakkuku da 70 milyon lirayı aştı. Varlık Barışı'nın ikinci ayağında Türkiye'deki incelemelerin yüzde 80'ini oluşturan KDV farklarına ilişkin düzenleme yapılmasının yastıkaltındaki birikimin ekonomiye kazandırılması açısından önem kazandığına dikkat çeken yetkililer, ilk gelen sonuçların bunun göstergesi olduğunu ifade ediyor. KDV kolaylığına göre beyan eden kişiye yönelik herhangi bir incelemede fark bulunması durumunda, bu miktar matrah farkından düşülebiliyor. Kişi bu sayede vergi cezasına düşmekten kurtuluyor. Varlık Barışı kapsamında bildirimde bulunanların kimliklerinin gizli kalacağını vurgulayan Maliye yetkilileri, herhangi bir endişeye mahal olmadığı uyarısında bulunuyor. Üst düzey bir yetkili "Yasa kapsamında güven ortamına dayanarak beyan ve başvurular kabul ediliyor. İlgili bankaya başvuruyor. Bankadan para takip eden ayın sonunda bize bildiriliyor. Banka Ahmet-Mehmet Bey başvurdu demiyor. Kümülatif ne kadar para almış onu biliyoruz." diyor. Öte yandan Türk işadamlarının yurtdışındaki 100 milyar dolarlık birikimi için de seferberlik devam ediyor. Türkiye'deki işletmesinden elde ettiği geliri yurtdışına farklı yöntemlerle götürenlerden paralarını getirmelerini isteyen Maliye, patronları hesaplarını iyi yapmaları konusunda uyarıyor. Bu kapsamda sadece İsviçre'de 60 milyar dolar bulunuyor.
592643
Kurtlar Vadisi Pusu 'oyun' oldu
Kurtlar Vadisi Pusu 'oyun' oldu Bir televizyon kanalında yeni bölümleri yayımlanmaya başlanan 'Kurtlar Vadisi Pusu' dizisinin, bir internet sitesince hazırlanan bilgisayar oyunu, ilgi görüyor. Ulusal bir kanalda her hafta perşembe günleri gösterime giren ve konusu ve işleniş biçimi açısından Türkiye'nin gündeminden düşmeyen 'Kurtlar Vadisi Pusu' dizisinin bilgisayar oyunu da ilgi çekiyor. Bir internet sitesinin 'en çok oynananı' haline gelen bu oyun, savaş oyunları sıralamasında birinci sırada yer alıyor. Bugün itibariyle milyonu aşkın kişinin oynadığı oyunun rağbet görmeye devam etmesi halinde ikinci bölümü de hazırlanacak. İnternet sitesinin Yöneticisi Semih Kırgel, yaptığı açıklamada, ekip olarak, sitelerinde Türkiye'deki güncel ve tutulan konularla ilgili oyunları yayınlamayı amaçladıklarını bildirdi. Hem güncel olması hem de binlerce hayranı bulunması dolayısıyla Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin oyununu yapmaya karar verdiklerini belirten Kırgel, 'Bu kadar hayranı olan bir dizinin internette oyununun olup olmadığını araştırdık ve olmadığını gördük. Bunun üzerine oyunun bize dönüşünün yüksek olacağını düşünerek bunu yapmaya karar verdik' diye konuştu. OYUNCU, POLAT ALEMDAR KARAKTERİNE BÜRÜNÜYOR Kırgel, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Kısa bir süre önce sitemizde yayınladığımız oyun, vatandaşlarımız tarafından en çok oynanan oyun haline geldi. Oyunumuz kendi sitemizde kısa sürede 'Top 10' listesinde ikinci, Savaş Oyunları kategorisinde ise birinci oldu.' İlk bölümde dizi karakterleri, Polat Alemdar, Güllü Erhan, Abdülhey ve Memati Baş'ın rol aldığını vurgulayan Kırgel, 'Oyun, Polat Alemdar'ın ofisine yapılan ani bir baskınla başlıyor. Baskın sonucunda Güllü Erhan kaçırılıyor. Oyuncu olarak vatandaşlar Polat Alemdar karakterinde rol alıyor ve baskın yapanlarla zorlu bir çatışma içine giriyor. Hatta oyunun bir sahnesinde vatandaşlarımız Memati Baş rolünde de oynayarak Polat Alemdar'ı baskıncılara karşı koruyor.' Kırgel, 'Oyunun rağbet görmeye devam etmesi halinde ikincisi hazırlayacağız. İkinci bölümde de Güllü Erhan'ın kurtarılması konusu ele alınacak. Güllü Erhan'ı, İskender Büyük mü yoksa Cevat Akarsu mu kaçırdı? bunu hep birlikte göreceğiz' dedi. Oyunun, konusu ve kurgusuyla orijinal diziyi birebir yansıttığını, Kurtlar Vadisi Pusu oyununda da dizideki gibi '7 Yaş ve Üzeri İçin' uyarısının bulunduğunu belirten Kırgel, şunları söyledi: 'Flash oyunlarda genelde en büyük zamanı grafikerlerin çizimleri almaktadır. Kurtlar Vadisi Pusu oyunundaki karakterleri vektörel olarak çizmek, asıllarına uygun bir görüntü çıkarmak bizi oldukça zorladı. Özellikle Polat Alemdar karakterini çizerken çok zorlandık. Karakterin yanında oyunun konusunun geçtiği Polat Alemdar'ın ofisini çizmek de zamanımızı aldı. Çünkü ofisteki detaylara önem verdik.' Kırgel, oyunun ana bölümden ve toplam kısımdan oluştuğunu sözlerine ekledi. İnternet sitesindeki verilere göre oyunu, bugüne kadar milyonu aşkın kişinin oynadığı görülüyor.
592471
Aslan avcılık tarihini yazdı: Yalıdakiler
Abud Efendi ve Kıbrıslı Yalısı ekseninde açılımlarla yalılar üzerinden Türkiye geneline açılarak Türk Oligarşisini kuş bakışı görme imkanı sunan yazar Tayfun Er, "oligarşi zar atmaz" diyor. Boğaziçi'nde bir yalı, diğer bütün yalılardan ayrı ve tek. Bu yalı sahiplerinin isimleri, ilişkileri, güçleri ve bağları da diğer yalı sahiplerinden farklı. Ancak bu tek yalı sahiplerinin bazı özellikleri, diğer yalı sahipleri ile de ortak özellikler taşıyor. Çünkü bir yalı sahibindeki özellikler genel olarak diğer yalı sahiplerinde de vardır. yalı Kandilli'de ise, yalı sahibinin oligarşi sahibi olması, diğer yalı sahiplerinin de oligarşi mensubu oılmasına geçiş sağlar. Erguvaniler kitabıyla büyük ilgi gören ve Efendi dahil bu konuda yazılmış pek çok kitabın öncüsü olan Tayfun Er, bu kez adlı araştırması ile çıkıyor karşımıza. Siyaset sahnesinden, medya dünyasına yaşamımızın bütün önemli aktörlerinin, oligarşinin bağları… Sedat Simavi’den, Aydın Doğan’a; Tercüman gazetesinden, Taraf gazetesine yalı kardeşliğinin iç yüzünü merak ediyorsanız, Erguvaniler gibi bu kitap da kitaplığınızda yer almalı. ASLANLAR AVCILARIN TARİHİ YAZARSA “Aslanların tarihini hep avcılar yazmıştı; bir de biz aslanlar avcıların tarihini yazalım”ın karşılığı bu kitapta İttihat Terakki’den Fenerbahçe’nin kurucularına; medyadan sanata; aileden aileye yine “bağlar” gözünüzün önüne getiriliyor. "Aslında, yalıdakilerin tarihi üzerinden “anlatılan senin hikayendir”… Sen, yani istisnasız her dinden/dilden/etnisitiden/mezhepten/cinsiyetten/ideolojiden/siyasi görüşten olup da yalıda ve köşkte, konakta olmayan, hakkını alamayan, ürettiği halde yönetemeyen olarak “sen”…" diyor yazar okura. "Kitapta ismi geçenlerin hiç birisini tanımıyorum, hiç birisi ile en ufak yakınlığım yok. Bu ülkede yaşamak dışında sınıfsal/kültürel/siyasi akla gelen gelmeyen hiç bir ortak noktamız yok. Dolayısı ile hiç bir kişisel husumetim de yok. Oligarşi mensubu dediğim insanların içinde 'sınıfına ihanet ederek' ezenlerin safından, ezilenlerin safına geçenler de hep olmuştur. Bu da son derece saygıdeğer bir şeydir. Bu sevdiğim insanların oligarşiye mensup olduğunu söylemek, onları 'kötülemek' değil sadece objektif olarak bir olguyu dile getirmektir. Öyle ise biribinin olgarşi sahibi olduğunu söylemek, iyi ya da kötü bir değer yargısı yüklemek değildir" diyor yazar. TÜRK OLİGARŞİSİNE YALILARDAN BAKIŞ Kitap Abud Efendi ve Kıbrıslı Yalısı ekseninde açılımlarla yalılar üzerinden Türkiye geneline açılarak Türk Oligarşisini kuş bakışı görme imkanı sunuyor bir açıdan. Bu iki yalının birbirine neden bu kadar benzediği konusunda yazar, "Bir bütünün parçaları oldukları için bu kadar benzerdirler" diyor. Tarih boyunca parça ve bütün ilişkisinin pek çok düşünürün ilişkisini çektiğini belirten yazar metforik olarak bir izahla şunları söylüyor ve kitapta bu söylemini şekillerle açıyor. "Bir eşkenar üçgen çizelim ve içini siyaha boyayalım. sonra bir kenarın orta noktalarını işaretleyerek bu noktaları birleştirelim. Ortaya dört tane eşkenar üçgen çıkar. Ortada kalanı kesip atalım. Kitaptaki şekilde görülen ikinci eşkenar üçgeni elde ederiz. Geriye kalan siyah renkli üç üçgeninin kenarlarının orta noktalarını birleştirsek, bu üç üçgenden dörer tane daha üçgen çıkar ve yine ortadakileri kesip atarsak 3. üçgeni elde ederiz. Yani yine ilk işlemi uygulamış olduk. Bu şekilde devam edersek 4. ve 5. üçgeni oluştururuz ve bu sonsuza kadar tekrarlanabilir. 5. üçgeni daha büyük görmek için şekli büyütürsek ona ikinci şekil diyebiliriz. Dikkatliçce bakarsak, 2. şeklin herhangi bir noktasını kesip ayırdığımızda büyük şeklin aynısını görürüz. Felsefi olarak sövylersek parçayı anlamadan bütünü, bütünü anlamadan parçayı bilmemiz mümkün değildir. Bu üçgenin adı Sierpiniski Üçgenidir. Sonsuza dek içiçe geçebilir ve birbirini tekrarlar...." Devam ediyor yazar ve Frankal Geometri ile basit bir şeklin kendisini tekrarlayarak nasıl karmaşık şekiller oluştarabileceğini örneklerle gösterdikten sonra kaos ve idealin farkını gözler önüne seriyor. Dinamik olarak hukuk, yasa ve dalet okullardaki bu geometri gibi görünse de gerçekten hayatta böyle bir idealizm var mı sorusuna yanıt veriyor. Kitabına "oligarşi zar atmaz "diye başlayan Er'e göre, başarılar ve alınan karşılıkları tesadüflerle elde edilmiyor. Er, başarının şans ya da çabayla değil, ilişkilerin gölgesinde elde edildiğini savunuyor ve ilişkileri, boğazın iki yalısından yola çıkarak kuruyor ve ilginç bir mühendislik çalışması gerçekleştiriyor. Bu da normal çünkü 1961 yılında Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğan Er,. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği üzerine lisans yapmış bir yazar. Yüksek lisans konusu ise Deniz Yapıları BİR İNSANIN SOYLULUĞU NEREDE BAŞLAR, NEREDE BİTER? "İnsan doğacağı ortamı, aileyi, sınıfı, milleti vb. doğuştan gelen özellikleri seçemez. Bütün bunlardan dolayı kimsenin bir artısı ya da eksisi olamaz, olmamalı. Doğuştan gelen ve insanın bir katkısı olmayan özelliklerinden dolayı övünmek de yerinmek de anlamsızdır. Kitapta bahsedilen pek çok kişinin soyluluk merakı da saçmadır. Bir insanın “soyluluğu” kendisiyle başlar, kendisiyle biter. Üstelik insan dinini, milletini, cinsiyetini bir gecede değiştirebilir, ama ailesini hiçbir zaman, sınıfını ise ancak zamanla değiştirebilir. Kişilerden bahsedilse bile, mesele kişiler, kişilerin iyiliği kötülüğü değil, bir sınıfın anlaşılmasıdır.” diyor yazar. Destek Yayınevi'nden yayınlanan Yalıdakiler'in içindekilerden bir kaç başlık sunarak bitirelim bu tanıtım yazımızı. Damat İsmail Hakkı Baltacıoğlu Yalıya ismini veren Muhammed Abud İttihar Terrakki'den 'Efe Rakısı'na Osmanbeyden Sürmene'ye ve Nazlı Ilıcak Cemile Sultan'dan Danişmend'e Deli Fuat Paşa ve Gazi Muhtar Paşa Karacehennemzade ve Rubens Yağ Fabrikatörü, Belediye Başkanı ve milletvekili Müneccimbaşları Halis Komili ve TÜSİAD Oktay Akbal, Lavinia ve İlhan Selçuk Ahmet Hamdi Tanpınar'ın büyük aşkı Kavel işçileri ve Üzümcü ailesi Oyun Teorisi (Haber 7) Anahtar Kelimeler 2009-09-30 14:09:35 Maalesef Sayın Er çok haklı, haklı olmamasını canıgönülden arzu ederdim ama gerçek Dünyada olduğu gibi Türkiyede de bir yere varmak illada belli bir çevreye sahip olmakla mümkün, bir çok çevre güç çatışmaları, çıkar dengeleri ve benzer oyunlar ile durumu lehlerine dönüştürmeye çalışıyorlar ama hiçbir zaman bir birilerinin kuyruklarına basmıyorlar, bunun neticesinde de bu zümre hep belli bir standardın üzerinde kalıp ayak oyunları ile kişisel egolarını doyururken halk hep ezilmektedir ve Allah gün ....
592871
'Hedefimiz 2020 olimpiyatları'
'Hedefimiz 2020 olimpiyatları' Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak, Türkiye'nin artık büyük organizasyonların üstesinden gelecek güce sahip olduğunu belirterek, hedeflerinin 2020 Olimpiyatları'nı düzenlemek olduğunu söyledi. Devlet Bakanı Faruk Çelik ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'nin Ankara'da ziyaret ettiği Bakan Özak, uluslararası organizasyonların lobi ile alınabildiğini ifade etti. Türkiye'nin artık dünya çapındaki etkinliklere ev sahipliği yapacak güce sahip olduğunu vurgulayan Özak, şöyle konuştu; "Avrupa'nın en iyi ekonomisi arasında yer almamız ve Türkiye'nin dünyadaki itibarının artması uluslar arası organizasyonları düzenlemekteki lobi gücümüzü artırdı. Geçen ay Avrupa Voleybol Şampiyonası'nı düzenledik. 2010'da Avrupa Basketbol Şampiyonası düzenleyeceğiz. 2011'de Trabzon'da Gençlik, Erzurum'da Kış Olimpiyatları düzenliyoruz. 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası için adaylık çalışmalarımız sürüyor. Bugün UEFA yetkilileriyle toplantı düzenleyeceğiz. Şubat ayına kadar adaylık müracaatımızı yapacağız. Bu konu mayıs ayına kadar netleşecek. Yeni stat ve tesislerimizle hedefimiz 2020 olimpiyatları. Olimpiyatlarla ilgili yoğun bir şekilde hazırlık çalışmalarımız sürüyor. 2020 Olimpiyatları'nın Türkiye'de düzenleneceğine yürekten inanıyorum."
593140
Eylül ayının en karlısı İMKB
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, Eylül ayında 1.359,11 puanlık artışla 46.551,19 puandan 47.910,30 puana çıktı. Mali endeksteki aylık ortalama artış yüzde 0,79, sanayi endeksindeki artış yüzde 4,52 ve hizmetler endeksindeki artış da yüzde 8,09 oldu. Böylece İMKB, üst üste 7. ayı da artışla tamamlamış oldu. Ocak ve şubat aylarını yaşanan değer kaybıyla şubat ayı sonunda 24.026,59 puana kadar gerileyen İMKB Bileşik Endeksi, ardından gelen yedi aylık süre boyunca aylık bazda sürekli artı kapanış yaptı. Bileşik Endeksin 2008 sonuna göre artışı ise yüzde 78,34 oldu. Eylül ayında serbest piyasada dolar ve İngiliz Sterlini gerilerken, avro ve İsviçre Frangı artış gösterdi. Dolar aylık bazda yüzde 1,06 düşüşle 1,4880 liraya inerken, avro yüzde 1,07 artışla eylül sonunda 2,1700 liraya çıktı. İsviçre Frangı yüzde 0,99 artışla 1,4300 liraya yükselirken, İngiliz Sterlini yüzde 2,45 düşüşle 2,3900 liraya geriledi. Eylül ayında 24 ayar külçe altının satış fiyatı yüzde 4,25 oranında artarak 45,90 liradan 47,85 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 4,89 oranında artarak 307,00 liradan 322,00 liraya çıktı. Yatırım fonlarına katılma belgeleri eylül ayında ortalama yüzde 1,13 oranında artış kaydetti. Eylül ayında, hazine bonosu ve devlet tahvilindeki aylık net kazançlar yüzde 0,54-0,73 arasında oldu. Repo yatırımcıları da net yüzde 0,59 kazanç elde ettiler. ay vadeli mevduat faizinin net getirisi ise yüzde 0,80 olarak gerçekleşti.
591508
Kader günü
Kader günü güncellenme zamanı Tahkim Kurulu, tarafından küme düşürülen ’un itirazını görüşecek, Süper Lig’in ve mavi-beyazlıların kaderini belirleyecek. Karar Tahkim tarafından onaylanırsa lig, 17 takımla yola devam edecek Futbol Federasyonu tarafından küme düşürülen ’un Tahkim Kurulu’na yaptığı itiraz bugün karara bağlanacak. başkanlığına seçilen Ahmet Gökçek ve 15 idarecinin Ankaraspor ile bağı olduğu gerekçesiyle disiplin kurulu tarafından verilen kararı duruşmalı oturumunda değerlendirecek olan Tahkim, itirazı reddederse mavi-beyazlı kulübün küme düşmesi kesinleşecek. Gökçek ve ekibinin, Ankaragücü Yönetimi’nden istifa etmesi durumunda Ankaraspor’un kümede kalacağı iddialarına karşın bu konuda dün bir girişim olmadı. Dikkatler Tahkim Kurulu’ndaki savunmaya çevrildi. Kurulun toplantı saatine kadar bir gelişme olmaması durumunda tarafından verilen küme düşürme kararını büyük bir olasılıkla onaylayacağı öğrenildi. Tutanaklar teslim edildi Bu arada Ankaragücü, ve kanadı arasında büyük güvensizlik yaratan 30 Ağustos’taki olağanüstü genel kurulun tutanaklarını dün akşam mesai saati bitiminde Dernekler Masası’na teslim etti. Gökçek’in kaynak aktarmaması, Cemal Aydın’ın da tutanakları yollamaması nedeniyle sarı lacivertli kulübün işleyişini tıkanma noktasına getiren güven bunalımı dün aşıldı. Gökçek kanadından yönetime giren üyelerin de şahitliğinde gerçekleşen evrak teslimiyle 400 yeni üyeliğin önü açıldı. Ankaragücü’ne maddi sorunları önündeki en büyük sıkıntı da aşıldı. Böylece Melih Gökçek, Ahmet Gökçek ve 398 yeni isim ile başkent ekibinin üye sayısı bini aştı.
592057
Biri bulundu, diğeri hala kayıp
Manisa'da gün önce kaybolan kız çocuklarından Melahat Coşkun (12) ile erkek arkadaşı M.M'nin (17), akşam saatlerinde İzmir-Ankara kara yolunda Uşak'a 17 kilometre mesafedeki bir benzin istasyonunun yakınlarında otostop yaparken jandarma ekiplerince bulundukları öğrenildi. İzmir'de ay önce tanıştıkları ve bir süredir arkadaşlık yaptıkları belirlenen Coşkun ve M.M'nin Ankara'ya gitmeyi planladıkları, ancak paraları bittiği için otostop yaparak yolculuklarına devam ettikleri anlaşıldı. Kayıp kızın ailesine bilgi verilirken, yakınlarının kızı teslim almak için Uşak'a hareket ettikleri belirtildi. Coşkun'un diğer kayıp kız Seda Çöpürkaya'nın nerede olduğunu bilmediği ifade edildi.
591516
Üç eksikle gidiyorlar
Üç eksikle gidiyorlar güncellenme zamanı Sheriff ile oynayacağı maçı için bugün saat 11’de ’ya gidecek, sakatlıkları süren Güiza ve götürülmeyecek Özel uçakla Kişinev’e hareket edecek olan sarı-lacivertli takım, karayoluyla 80 kilometre mesafedeki Tiraspol’a geçip kampa girecek. Teknik Direktör Daum basın toplantısını saat 18.00’de yapacak. 18.30’daki antrenmanın ise ilk 15 dakikası basına açık olarak gerçekleştirilecek. Bu arada dün akşam yaptığı tek antrenmanla hazırlıklarını sürdürdü.
592778
Başbakan'dan tartışma yaratacak açıklama
Başbakan'dan tartışma yaratacak açıklama"Her üniversite bitiren iş bulacak diye bir kaide yok" İzmir'de Dokuz Eylül Üniversitesi'nin 2009-2001 Eğitim- Öğretim Yılı açılışında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, genç işsizlerle ilgili tartışma yaratacak bir açıklamada bulundu. Erdoğan, Her üniversiteyi bitiren veya tüm halk iş sahibi olur diye bir kaide yok" dedi. Türkiye'nin artık çok farklı kulvarda ilerlediğini, güçlü lider ülke olma yolunda kararlılıkla yürüdüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan şunları söyledi: ''Birçok sorunumuzu çözdük. Çözüm yoluna da koyduk. Mevcut sorunlarımızı uzlaşı içinde, mutabakat içinde çözmenin gayretindeyiz. Küresel krizin aşılacağını biliyoruz. 2010 bunun ciddi başlangıcı olacak ve 2010'dan itibaren pozitif büyüme beklentilerimizi kamuoyuna orta vadeli programda açıkladık. Krizin sona ermesiyle birlikte üniversite gençliği başta olmak üzere tüm gençlerimizin işsizlik kaygısında biraz daha azalma olacak. Gençler, bakınız her üniversiteyi bitiren veya tüm halk iş sahibi olur diye bir kaide yok. Dünyanın hiçbir yerinde, ABD başta olmak üzere halkının tümüne iş sağlamıştır diye bir gerçek yok. Bakın şu anda onlar da yüzde 7-8 oranlarına varan işsizlikle uğraşıyor. İspanya, buyurun yüzde 18 işsizlikle başbaşa. Biz ise şu anda yüzde 13'deyiz. Tabii ki mücadelemizi vereceğiz. Bunu daha aşağıya çekmenin gayreti içinde olacağız. Göreve gediğimde 10.7 idi, şu anda krize rağmen yüzde 13'deyiz. Bunu hiçbir zaman iyi bir yerdeyiz demek için söylemiyorum. Bunu kesinlikle tek haneli orana düşürmek durumundayız. Onun için de gerek tarım endüstrisinde, gerek hizmet sektöründe yoğun çalışma yapmak suretiyle bunları düşürmenin gayreti içinde olacağız.''
592204
Rektörden ev sahiplerine 'insaf' çağrısı
Rektörden ev sahiplerine 'insaf' çağrısı İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Rektörü Prof. Dr. Atilla Kılıç, "Üniversite öğrencilerine yüksek fiyatla daire kiralayan ev sahiplerini insafa davet ediyorum" dedi. AA muhabirine yaptığı açıklamada üniversitenin resmi akademik yıl açılışının bugün yapılacağını bildiren Prof. Dr. Kılıç, Bolululara, öğrencilere sahip çıkmaları çağrısında bulundu. ’ya gelen öğrencilerin devlet ve özel yurtların yanı sıra kiraladıkları evlerde kaldıklarını belirten Prof. Dr. Kılıç, şunları söyledi: "Öğrencilerimiz, üniversitemizi bağlı, ’a ait ve özel yurtların yanı sıra kiralık evlerde kalıyor. Üniversitemize yeni kayıt yaptıran öğrencilerimizin aileleri tarafından en fazla talep, devlet yurtlarına oluyor. Birinci haftadan sonra her şey dengeye bulur. Bolu halkının öğrencimize sahip çıkması gerek. Yüksek fiyatlara öğrencilerimize ev kiralamayalım. Bu öğrenciler ülkemizin geleceği. Sahip çıkmamız lazım. Çok yüksek fiyata ev kiralamak, daire kiralamak doğru değil. Daha anlayışlı olmalarını bekliyoruz. Öğrencimiz velinimetimiz, her şeyimiz. Daire sahipleri, ev sahipleri öğrenciye yerlerini verirken insaflı olması gerek. Biz ev sahiplerini insaflı olmaya davet ediyoruz." Prof. Dr. Kılıç, bu yıl öğrenci sayılarının 21 bini aştığını ifade ederek, "Üniversitemiz öğrenciler tarafından yoğun ilgi gördü. Beklediğimiz kadar öğrenci bizi tercih etti" diye konuştu.
592749
Haftanın maçlarını yönetecek hakemler
Ekim Cuma: 20.00 Trabzonspor-Gaziantepspor: Tolga Özkalfa Ekim Cumartesi: 15.00 Diyarbakırspor-İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Bülent Yıldırım 17.00 Manisaspor-Bursaspor: Aytekin Durmaz 20.00 Beşiktaş-Denizlispor: Fırat Aydınus Ekim Pazar: 15.00 Eskişehirspor-Kayserispor: Selçuk Dereli 15.00 Sivasspor-Antalyaspor: Bünyamin Gezer 16.00 Ankaragücü-Galatasaray: Koray Gençerler 20.00 Fenerbahçe-Gençlerbirliği: Kuddusi Müftüoğlu
592281
Singapur Güzeli hırsız çıktı!
Strait Times gazetesi, Ris Low'un (19) yarışmadan çekildiğini ve Aralık ayında Güney Afrika'da yapılacak yarışmada Singapur'u temsil etmeyeceğini belirtti. Yerel gazetelerde geçen hafta çıkan haberlerde, Low'un bu yıl başında kredi kartları çalmak ve iç çamaşırı, cep telefonu ve lüks restoranlarda yemekler için bin Singapur doları (5 bin 642 Doları) harcamak suçundan yıl hapis cezasına çarptırıldığı ve cezasının ertelendiği kaydedilmişti. Low ise, Strait Times'e yaptığı açıklamada, çifte kişilik hastası olduğunu, bunun da kendisini alışveriş çılgınlığına sürüklediğini söyledi. Low'un yerine Singapur'u yarışmada kimin temsil edeceği henüz belirlenmedi.
591719
Çinlilere tatilde boşanma yasağı
Çinlilere tatilde boşanma yasağı PEKİN Çin'in en büyük eyaletinde Komünist Parti yönetiminin 60. yıl dönümünün kutlanacağı gün boyunca kimse boşanamayacak. Evlenmenin serbest olduğu gün için nikah başvurularında şimdiden artış var.
592073
En iyi 10
vb. video paylaşım sitelerinde en çok ilgiyi gören videolar arasında bebeklerin dansları yer alıyor. Binlerce kişi tarafından izlenen bu videoların en iyi on tanesi sizler için belirledik. (CNNTURK.COM) -- İşte güzel şarkılar eşliğinde en iyi dans eden 10 bebek... 10. Beyonce Single Ladies eşliğinde Ava 9. Ciddi bebek dansçı 8. Beatbox bebek 7. Göbek dansçısı bebek 6. Minik Shakira 5. En küçük sambacı 4. Geleneksel İrlanda dansçısı bebek 3. Hip hopçu 2. Billie Jean bebekleri... 1. Break dansçı bebek
593205
20:53 Afganistan'da 40 Taliban militanı öldürüldü
'da 40 öldürüldü ’ın kuzeyindeki Kunduz vilayetinde bölge sorumlusu Molla Selahattin ve 40 ölü ele geçirildi AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Kunduz vilayetinin güvenliğinin sorumlu komutanlardan Nadir Şeyh ve Nebi Kumandan yönetimindeki askerler ile militanları arasında dün çıkan çatışmada, Taliban’ın kuzey vilayetleri bölge temsilcilerinden Molla Selahattin ve 40 öldürüldü. Başkanı Bismillah Muhammedi, Kunduz’a gelerek Taliban örgütüne karşı göstermiş oldukları üstün cesaretten ve yapmış oldukları savunmadan dolayı Nadir Şeyh ve Nebi Kumandan’ı kutladı. Muhammedi, orduyla işbirliği içinde vatanına hizmet eden Nadir Şeyh ile Nebi Kumandan ve askerlerine üstün cesaret madalyası verdi. Afganistan’ın kuzeyinde yer alan Kunduz vilayetinde ağırlıklı olarak Türkmenler ve Özbekler yaşıyor.
593166
Antalya'da 169 kilo esrar ele geçirildi
'da 169 kilo ele geçirildi ekipleri, 'dan kente 169 kilo getiren 1'i Ukraynalı kadın, kişiyi yaşanan kovalamacanın ardından yakalayıp gözaltına aldı. Kovalamaca sırasında ekip aracı hasar gördü, polis memuru hafif yaralandı ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Narkotik Suçlar Büro Amirliği ekipleri, bir ihbarı değerlendirerek çalışma başlattı. Narkotik ekipleri 'dan okulların açılmasıyla birlikte kente yüklü miktarda getirileceği bilgisi üzerine yaptığı çalışmada Diyarbakır'dan iki gün önce bir aracın ve 1'i kadın kuryenin yola çıktığını belirledi. Kentin giriş ve çıkış noktalarını tutan polis, bugün öğle saatlerinde Aksu Köprüsü üzerinde içerisinde kuryenin ve esrar çuvallarının olduğu otomobili durdurmak istedi. Ancak polisin ‘Dur’ ihtarına uymayan tacirleri, kaçmaya başladı. Uzun süren kovalamacanın ardından Gebiz Yol Kavşağı'nda polisler, şüphelileri araca çarparak durdurdu. Bu sırada iki ekip aracı da kaza yaptı. Kazada bir polis memuru hafif yaralandı. kişi gözaltına alınırken otomobil içerisinde 169 kilo esrar bulundu. Gözaltına alınan uyruklu Anastasia Stanislvska, Sebahattin Er ve Serdar Eren, kelepçe takılarak önce doktor kontrolüne ardından da Narkotik Suçlar Büro Amirliği'ne götürüldü. Polislerin çarparak durdurabildiği 07 FD 646 plakalı otomobil içerisindeki esrarlar boşaltılarak çuvallarla taşındı. Polis olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü açıkladı.
592243
Enerjisa: Krizi fırsata çevireceğiz
Enerjisa: Krizi fırsata çevireceğiz 30 Eylül 2009 Çarşamba, 12:07 Enerjisa üst yöneticisi (CEO) Gerhard Wedam, dünyada yaşanılan ekonomik krizin Türkiye'yi de etkilediğine işaret ederek, ''krizin etkileri azaldı, ekonomide olumlu gelişmelerin arttığını da yavaş yavaş göreceğiz'' dedi. Kahramanmaraş'ta Ceyhan Nehri üzerinde devam eden hidroelektrik santrali yapımında incelemelerde bulunan Wedam, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Küresel krizin Türkiye'yi çok fazla etkileyeceğini bir yıl önce söylediğini kaydeden Wedam, ''Geldiğimiz noktada haklı olduğumu düşünüyorum. Krizin yavaşladığını ve ekonomide olumlu gelişmelerin de arttığını yavaş yavaş görüyoruz. Krizden dolayı ekonominin yavaşladığı da ortada bunu herkes biliyor ama ivme kazanarak bunun yükseleceğini göreceğiz. Yakın dönemde krizin etkileri tamamen ortadan kalkacak diye düşünüyorum.'' şeklinde konuştu. YENİ PROJELER KAPIDA Krizin enerji sektörüne etkisi büyük olduğunu ancak enerji sektörü olarak bakıldığında bunun büyük bir şans büyük bir avantaj olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Wedam, ''Firma olarak krizi bir anlamda fırsata çevirerek yatırımı artırarak çalışmaları daha da hızlandırdık. Yeni projelerimiz var, bir anlamda krizi fırsata çevirmeye çalışıyoruz'' şeklinde konuştu. Enerjisa'nın 2015 yılına kadar hedefinin bin megavat kurulu güce ulaşmak olduğunu hatırlatan Wedam, projelerin toplam tutarının da milyar Avro olduğunu ifade etti. Wedam şöyle konuştu: ''Şu anda zaten yürüyen projelerimiz var. Ceyhan Seyhan havzasında hidroelektrik projemiz beklediğimiz şekilde devam ediyor. Bunun dışında yeni projeler geliştiriyoruz. Doğal gaz ve rüzgar enerjisi ile ilgili de çalışmalarımız var. Ancak bizim için ve Türkiye için önemli olan doğuda hidroelektrik projelerimiz olacak. Türkiye'nin doğusundaki yatırımların ekonomiye ciddi katkıları olacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla yeni projeler kapıda.'' GÜNEŞ ENERJİSİ Wedam, güneş enerjisi ile ilgili planlama ve araştırma çalışmalarını ciddi şekilde devam ettiğini ifade ederek, şu bilgileri verdi: ''Hedefimiz, en geç yıl içerisinde portföyümüze güneş enerjisini de katmak. Türkiye'nin enerjide arz talep dengesini karşılamak için yatırıma çok ihtiyacı var. nedenle şu anda sadece Türkiye'ye konsantre olmuş durumdayız ancak bu demek değildir ki Türkiye dışında yatırım yapmayacağız. Bu konuda radarlarımız açık, eğer iyi bir fırsat yakalayabilirsek yurt dışında da yatırıma gidebiliriz.''
591607
Üçüncü köprü
Melih Aşık Açık PencereÜçüncü köprü Başbakan Boğaz’ın üzerine üçüncü köprünün yapılmasını savunurken diyor ki, ’da bir nehrin üzerinde 500 metre arayla yan yana üç köprü gördüm... ’te Seine nehrinin üzerinde öyle üç beş değil yan yana tam vardır. Bazılarının arası 500 metreden azdır. Ancak Paris’te bu kadar çok köprü bulunması Boğaz’a üçüncü köprünün yapılmasına gerekçe olmaz. Çünkü nehir köprüsüyle Boğaz köprüsünün ilgisi bulunmaz. Bir başka inci: Bunlar ikinci ve üçüncü köprüye de karşıydılar sonra sıkılmadan üzerinden geçtiler... Bunu söyleyen üçüncü köprüye zamanında karşı olup yarın köprüden ilk geçecek kişi, yani kendileri... Belediye Başkanlığı sırasında üçüncü köprüye karşı olan Tayyip Erdoğan bugün neden ateşli bir köprü savunucusu oldu... Konu ’de Oktay Ekinci’nin programında tartışılırken Prof. Haluk Gerçeker dedi ki: Üçüncü köprünün yap işlet yöntemiyle inşası öngörülüyor.. Dev firmalar dünyada böyle yatırımlarda çok cazip tekliflerle geliyorlar. Acaba üçüncü köprü fikrinin değişmesine bu firmaların getirdiği cazip teklifler mi yol açıyor! Bilemeyiz.. Ama üçüncü köprünün İstanbul için yeni bir yıkım olacağını herkes görüyor... Toplu taşımacılığı geliştirerek, mevcut köprülerin üzerindeki gişelerin yerini değiştirerek hatta gişeleri tamamen kaldırarak geçiş kapasitesinin büyük ölçüde arttırılabileceği yazılıp çiziliyor. Önce bunlar denense... ’ın devreye girmesi beklense... Nedir bu acele? ’de ampul üreten fabrika kalmamış... Ne gam.. Kendi kalmadı ama bayrağı dalgalanıyor... Haldun Ertem ’daki seçimleri kaybeden “Türkiye” olmuş. Türkiye’deki seçimleri bile kaybeden bir ülkenin Almanya’daki seçimleri kazanması garip olmaz mıydı? Fahrettin Fidan Başkan’a teşekkür maçında yapılan çirkin dışarı” tezahüratı aklı başında herkesi çok üzdü. Ama arada soğukkanlı, sağduyulu, yürekli bir insanı tanımamıza da vesile oldu... Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer, istese bu olayı rahatlıkla istismar edebilirdi... Başta olmak üzere bölgede kendisine hayli prim toplardı. Bunu yapmadı. Hatta tam tersini yaptı. Kimi zavallılara ders niteliğinde şu sözleri iletti: “Diyarbakır, Türkiye’nin bir ilidir. Biz de Türkiye’nin bir takımıyız. Statlarda dostluk ve kardeşlik duyguları ile hareket edilmelidir. Diyarbakırspor hiçbir örgüt ya da partiye bağlı bir kulüp değildir. yapmak isteyenlere ’ye gidip siyaset yapmalarını tavsiye ediyorum.” Ufuk’lu soru! Aralarında Baskın Oran, Aydın Engin, Oya Baydar’ın da bulunduğu bazı isimler, son gezisinde Kürt sorunuyla ilgili “siyasi nitelikte konuşmalar yaptığı” gerekçesiyle Başkanı hakkında suç duyurusunda bulundular. mensuplarının siyasetin alanına girmemesi konusunda hemfikiriz. Ancak yine de kendilerine iki basit soru sormadan geçmeyelim: 1- Valisi başta olmak üzere kimi bürokratlar da sık sık siyasi nitelikte konuşmalar yapıyorlar. Bunlara karşı şimdiye kadar herhangi bir suç duyurusunda bulundunuz mu? Bulunmadınızsa neden? 2- İlker Başbuğ, konuşmalarında ve ile aynı paralelde konuşsa... Özetle sizin de beklediğiniz laflar etseydi yine suç duyurusunda bulunur muydunuz? Şahab geliyor! dün manşetten verdiği haberde Atatürkçüleri en hassas yerinden yakaladı: “’i vurabilirler” Neymiş... Şahab füzelerini denemiş... 2250 kilometre menzilli bu füzeler Anıtkabir’i vurabilirmiş... Saf adam bu durumda ne düşünür? 1. Patriot füzelerini bir an önce satın alıp İran sınırına yerleştirelim... 2. İran’a karşı ’nin yanında yer alıp gerekirse birlikte saldıralım... Biraz kafası çalışan adam ne düşünür peki: Türkiye’nin patriot füzesi satın alması için beyin yıkıyorlar. Türkiye'nin ABD hatrına İran'la bozuşması için kamuoyu oluşturuluyor... Atatürkçüler bu basit numaraları yutmaz. Yorulmayın... “Sadece diploma işe yaramıyor” demiş. Doğrudur. İktidar mensubu ya da yandaşı değilseniz diploma hiçbir işe yaramıyor. gelirken ... IMF’nin İstanbul’da yapılacak yıllık toplantısı öncesinde muhalefet büyüyor. Her türlü tepki haklıdır... Ama neye yarar? IMF’ye alternatif ekonomik programınız yoksa? Bunu savunan siyasi partiniz yoksa? Ara sıra IMF’yi etmek neye yarar? Önemli olan ülkeyi IMF’ye mahkûm eden ekonomik siyasete alternatif oluşturmak değil midir? Onu kim kotaracak?
591606
Pabuçların düşmanlığı!
Ece Temelkuran KıyıdanPabuçların düşmanlığı! Daha bir hafta geçmedi üzerinden. 23 Eylül’de bu köşede ‘Fiili süreç’ diye bir yazı yazdım. Başbakan’ın, meselesini ‘fiili sürece’ bırakmasının tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söyledim. Ne oldu peki? Önceki gün ’da oynanan maçında kimi ‘timsahlar’ dişlerini gösterdi. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ pankartlarının altında saklanıp Kürtleri kovmak istediler şehirlerinden. Tribünler, neredeyse yekpare bir biçimde Diyarbakırlıları, giderek Kürtleri, önce sahadan, sonra ’den kovmak istedi. Başından beri aynı şeyi söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim: Kürt açılımının en önemli ayağı Türk açılımıdır! Solo Olay kesinlikle ne Bursa ile ne de Bursaspor taraftarlarıyla sınırlı. Nesiller boyunca ‘bölünme’ korkusu ezberletilerek büyütülmüş, yaşamış, yaşlanmış ve hatta bu korku yüzünden ölmüş, öldürülmüş bir ülke, kapsamı ve içeriği ne olduğu belli olmayan bir ‘açılım’ sözcüğüyle tedirgin olmuş durumda. Üstelik atılacak taşın ürkütülen kurbağa miktarına değip değmeyeceği bile değil! ‘Herkesin faşistliği kendine’ diyerek savuşturulacak bir mesele değil bu. Hükümet, bu meseleyi, iki dönemdir süren ‘Ben tek başıma yaparım’ siyasi üslubuyla, kitleleri bu işin dışında bırakarak çözemez. Bir tarafta dişlerini bileyen ‘Türkler’, bir tarafta umutsuzluğu öfkeye dönüşmek üzere olan Kürtlerle bir yere varılamaz. İktidar, açılımı, ‘ağyarını mani etrafını cami’ tarif etmek zorunda. Kürtlerin pabucu Mart, 2006, ... Çocuklar panzerlere taş atmış, hepsi hep birlikte dayaktan geçip 20’şer yılla yargılanmak üzere haklarında dava açılmış. Diyarbakır’da, Diyarbakırspor’un minikleriyle konuşuyor. Topların üzerine oturduk hepimiz, onların bahtsız ayakkabılarına baka baka konuşuyoruz. Tozlu ayakkabılarını, bu ülkede Kürt olarak doğmanın kadersizliğiyle birlikte kapıda çıkarıp kramponlu, gıcır gıcır bir dünyaya girmeye çalışıyorlar. Bazısının babası işsiz, ayakkabısı mokasen, bazısının babası yok, ayakkabısız. Hayallerini anlatmışlardı, hayallerinin gerçekleşmeyeceğini erken öğrenen çocukların toprağı burası, onu da biliyorlardı. Bazısı, evet, taş atmıştı polise. ‘Attıysam sebebi var’ kabilinden hayatlarını anlatmışlardı, kısacık ve korkunç hayatlarını. Türklerin pabucu Şimdi bakıyorum Bursa tribünlerine... gururlu ve ‘mutlu’ pankartları kaldırsak, altlarına baksak, daha altlara, ayakkabılarına... Çoğunun eskidir ayakkabısı, kramponlu bir dünyadan geri çevrilmiştir çoğu, gıcır gıcır hayallerinden. Kızgındırlar. Bazısının babası işsizdir, kim bilir, belki bazısında delik bir mokasen. Tıpkı gibi... Tıpkı Diyarbakırlı çocuklar gibi... Bu pabuçların işte, kader kardeşliğinin farkına varması için işte söz söylemek lazım. Pabucu deliklerin birbirini boğazlamaması için pabuçlardan, deliklerden ve pabuçları kimin delip sonra da delikleri unutturmak için pankartları pazarladığından bahsetmek lazım. Bursa’ya maça gelecek Ermenistanlılar gibi...
593026
Tsunami alarmı kaldırıldı
alarmı kaldırıldı ’nın Sumatra adası açıklarındaki depremden sonra verilen bölgesel alarmı kaldırıldı. Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi, Endonezya, ve için verilen tsunami alarmının kaldırıldığını açıkladı. Bu arada görgü tanıkları, depremde yaralananlar olduğunu söylediler. Sumatra adasındaki Padang kenti açıklarında meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki depremde yüzlerce evin yıkıldığı bildirilmişti.
592766
Song'un menajeri Trabzonspor'u FIFA şikayet etti...
Song'un menajeri 'u şikayet etti... ’un Kamerunlu oyuncusu ’un menajeri Bruno Heiderscheid’in, geçen sezon bu futbolcuya yapılan ödemelerde yaşanan gecikmelerin faizini almak için bordo-mavili kulübü ’ya şikayet ettiği öğrenildi. FIFA’nın bugün öğle saatlerinde bordo-mavili kulübe konuyla ilgili yazı göndererek, savunma istediği belirtildi. Song’un Trabzonspor’dan zamanı gelen bir alacağının olmadığı, gecikme faizinin ise 256 bin avroyu bulduğu ifade ediliyor.
591430
[Zaman Online] Genç kalmanın sırları
Dr. Mehmet Öz'den genç kalmak için önemli adımlar: Yürüyüş yapın. dakika içinde 400 metre yürüyemediğinizde, üç yıl içinde ölme ihtimaliniz önemli ölçüde artıyor. İkinci en önemli konu ise kendinizi hayattan soyutlamayın, arkadaş çevresi edinin. Çünkü, kalbinizin kazanmak için nedeni yoksa, savaşmayacaktır. Etten uzak durmaya çalışın: 545 bin Amerikalı üzerinde 10 yıllık sürede yapılan çalışmaya göre, günde 115 gram et (orta büyüklükte burger) yiyenlerin günde 30 gram ve daha az et tüketenlere oranla erken ölme olasılığının yüzde 30 daha fazla olduğu belirtiliyor. Önceki araştırmalar, aşırı kırmızı et tüketenlerde kalp hastalığı ve kolon kanseri riskinin yüksek olduğu göstermişti. Daha uzun yaşam için anahtar: Geçtiğimiz günlerde yapılan araştırma, şaşırtıcı ve bir kadar da mutluluk veren sonuçlara sahip. En iyisini umun: 100 bin kadın üzerinde yapılan çalışmada, çalışmanın ilk yılı boyunca iyimser olanların ölüm riskinin karamsar olanlara oranla yüzde 14 daha az olduğunu görüldü. Sevdiğiniz birine özen gösterin: Michigan Üniversitesi'nden araştırmacılar, eşinin uzun süre bakımını üstlenen kadın ya da erkeğin yıllık bir süreçte ölüm riskinin yüzde 36 azaldığını açıkladılar. Bir amaç edinin: Dünya üzerinde yerine getirmeniz gereken bazı amaçlar olduğuna inansanız da inanmasanız da daha az sayıda amacı olan insanlardah daha üstün durumdasınız. Rush Üniversitesi Medikal Merkezi'nde bin 200 yaşlı üzerinde yapılan çalışmada, sağlam ve güvenilir niyeti ve amacı olan yaşlıların yıllık bir süreçte ölüm riskinin hemen hemen yarı yarıya azaldığı belirtiliyor. DNA Yaşam değiştirici: Araştırmacılar, sağlıklı alışkanlıkların DNA'nızı gerçekten onarabileceğini belirtiyorlar. Çalışmaları, vejetaryen beslenmeyi, haftada gün yarım saat yürüyüş, stres azaltan teknikler ve haftalık destek grubuna gitmeyi içeriyor. Tüm bu alışkanlıklar, kötü kolesterol ve stres seviyesindeki azaltmanın yanında vücuttaki telomeraz isimli enzimde yüzde 29 yükselme sağlıyor. Bu enzim, telomerleri (bağışıklık ve uzun ömür için yaşamsal olan, kromozomların sonundaki küçük protein kompleksleri) onarıyor ve uzatıyor. Kısa telomerler ve düşük telomeraz seviyesi kalp hastalığı ve kanser riskini artırıyor. Yeterli miktarda vitamini alın: vitami seviyesinin az olması osteoporoz (kemik erimesi), şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kanserle ilişkilidir. Yeni bir araştırmaya göre, yeterince güneş ışığı vitamini almayan yetişkinlerin erken ölüme yüzde 26 daha yakın oldukları belirtiliyor. 13 bin kadın ve erkek üzerinde 12 yıl süreyle devam eden çalışma, sağlık üzerinde vitamini etkisinin çok yaygın olduğunu gösterdi. vitamini takviyesi yapılmış sütün yanında, haftada birkaç gün boyunca 11.00-15.00 saatleri arasında 15 dakika güneşlenmek gerektiğini ve vitamini takviyesi alınmasını öneriyorlar.
592369
Mevlana'nın doğumunun 802'nci yılı
Doğumu Allah'ın huzurundan ayrılma, ölümünü ise düğün gecesi (Şeb-i Arus) olarak gören ünlü düşünür ve mutasavvıf Mevlana, asırdan bu yana insanlığın önünü aydınlatmaya devam ediyor. Mevlana'nın düşünceleri ve eserleri, bugün sadece Türkiye'de değil başta olmak üzere dünyanın her yerinde büyük ilgi görüyor. Bugün sınırları içinde yer alan Belh şehrinde 30 Eylül 1207'de dünyaya gelen Mevlana'ya, Muhammed ismi konuldu. Dedesi'nin lakabı da Celaleddin olduğu için Mevlana Celaleddin denilmeye başlandı. Dönemin en büyük alimlerinden olan Bahaeddin (Sultan) Veled'in oğlu olan Mevlana ve ailesi, Belh şehrinde siyasi istikrarın ortadan kalkması ve Moğol istilası tehlikesi üzerine göç ederek, dönemin ilim ve sanat merkezi konumunda olan Bağdat'a geldi. Oradan Kutsal Topraklar'a geçip görevini yerine getiren aile, daha sonra Şam, Malatya ve Erzincan üzerinden eski adı Larende olan Karaman'a ulaştı. Baba Bahaeddin Veled, 1225 yılında, 17 yaşında olan oğlu Muhammed Celaleddin'i (Mevlana), kafilenin üyelerinden Semerkantlı Lala Şerafeddin'in kızı Gevher Hatun ile evlendirdi. Bahaeddin Veled, dönemde Selçuklu devletinin başkenti olan ve ilim irfan sahiplerine kucak açmasıyla bilinen Konya'ya, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından davet edildi. yıl Karaman'da kalan aile, Mayıs 1228'de Konya'ya gelerek ovanın ortasındaki bu başkente kalıcı olarak yerleşti. Çocuk yaşlarındayken babası Bahaeddin Veled'in derslerine devam eden Muhammed Celaleddin, babasının 1231 tarihinde vefatının ardından bir süre onun yerine babasının öğrencilerinin eğitimiyle görevlendirildi. güne kadar Farsça, Türkçe ve Arapça'yı iyi derecede öğrenmiş olan Muhammed Celaleddin, bir dönem Şam ve Halep'e giderek, Haleviye Medresi'nde dini eğitimini tamamladı. Ardından Konya'ya tekrar dönerek, Sultan Alaaddin Keykubad'ın kurduğu, bugün İplikçi Camii'nin bulduğu yerdeki Ebul'l-Fazl Medresesi'nde müderrislik görevine devam etti. Ancak aldığı dini eğitimlerle kafasında doğan bazı düşünceleri sorgulamaya başlayan Mevlana, kendisini boşlukta hissettiği bir dönemde, Tebriz'den çıkıp Anadolu'ya gelen gezgin bir derviş olan Şems ile 24 Kasım 1244'de Konya sokaklarında karşılaştı. İki deniz buluştu, Mevlana doğdu "İki denizin kavuşması" (Marece'l Bahreyn) olarak nitelendirilen bu buluşmanın ardından Mevlana, medresedeki görevini ve camide verdiği ve halktan büyük ilgi gören vaazlarını bırakarak, Şems ile birlikte, inzivaya çekildi, yıla yakın bir süre çok az halk içine çıktı. Dünyada şu an en az Mevlana'nın fikirleri kadar ilgi gören semayı, çokça yapmaya başladı. Bu yıllık manevi etkileşim sonucu Muhammed Celaleddin, Mevlana ismini aldı. Bu dönemde Farsça ve Arapça şiirlerinin sayısı artmaya başladı, bugün kendisiyle özdeşleşen Mesnevi'sini yazdı. Bu arada, sohbetlerinin sevenleri tarafından kaleme alınması ve dikte edilmesinden oluşan Fih-i Mafih (Onda olmayan bundadır), devlet büyüklerine yazdığı 147 adet mektubun toplandığı 'Mektubat' isimli oluştu. Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Şems'ten önce zahiri (genel, kitabi) ilimleri tahsil eden Mevlana'nın, Şems'ten sonra batıni (gönüle doğan) ilim aldığını, masa başında öğrendiği ilimleri gönül zenginliğiyle yorumlayarak içselleştirdiğini, bugün dünyanın ilgi gösterdiği evrensel fikirlerinin ortaya çıktığını vurguladı. Mevlana'nın felsefesinde ölüm ve doğum 17 Aralık 1273'te vefat eden Mevlana'nın ölüm gününü, sevgiliye kavuşma anlamına gelen "düğün gecesi' yani Şeb-i Arus ilan etiğini anlatan Şimşekler, şunları söyledi: "Bugün Mevlana'nın doğum günü. Ölüm gibi doğum günü de Mevlana için farklı anlamlar taşıyor. Mevlana, doğum gününü 'Allah'ın katından ayrılma' olarak gördüğünden, bir ölüm günü gibi değerlendirmektir. Mevlana'nın eserleri, sadece edebi açıdan değil içerdiği anlam bakımından da önemli ve evrensel olduğu için, tarih boyunca hangi dile çevrilirse çevrilsin, yoğun ilgi görmektedir. Bu onun sadece edebi dilinin değil, düşüncelerinin de çok değerli olduğunun göstergesidir. Belki daha da önemlisi, Mevlana'nın insanın şekline, diline, dinine ve inancına bakmadan, öncelikle onu Allah tarafından yaratılmış ve can olarak da Allah'tan bir parça taşıması düşüncesiyle değerli görmesidir. Bu çerçevede, farklı görünüş ve yaşayıştaki insanların, bir alfabenin harfleri gibi farklı farklı olduğunu ancak bir kelime yazabilmek için tüm harflere ihtiyaç duyulduğunu belirtir. Bütün insanları 'aynı ağacın dalları, aynı geminin yolcuları' olarak niteler." Eserlerine ilgi hep artıyor Nuri Şimşekler, Mevlana'nın düşünceleri ve eserlerinin yanı sıra onun hayatı ile eserlerine dair yazılmış kitapların da, bugün sadece Türkiye'de değil başta olmak üzere dünyanın her yerinde büyük ilgi gördüğünü söyledi. Şimşekler, Konya'dan bütün bir Osmanlı coğrafyasına Mevlevihaneler ve dervişler yoluyla yayılan Mevlevi kültürünün bir parçası olan semanın da UNESCO tarafından "Somut Olmayan Dünya Kültürel Miraslar Listesi'ne dahil edilmesi ve 2007'nin Mevlana Yılı ilan edilmesinin ardından, Mevlana'nın daha hızlı şekilde tanınmaya ve okunmaya başlandığını sözlerine ekledi. Şimşekler, Mevlana'nın doğum günü nedeniyle bugün Konya'da, devam etmekte olan Uluslararası Mistik Müzik Festivali etkinlikleriyle birlikte, sema töreni başta olmak üzere çeşitli etkinlikler düzenleneceğini sözlerine ekledi. Mevlana'nın Batı dünyasına etkileri Avrupa'da çok iyi tanınan bir isim olan Mevlana, batı dünyasından pek çok sanat ve edebiyat insanını etkiledi. 1818'de Avusturyalı ünlü diplomat Joseph Von Hammer yazdığı kitapta Mevlana'nın Mesnevi ve Divanı'ndan örnekler verdi. Ünlü şair Goethe de "Poems East and West" isimli eserinde, Mevlana'dan birkaç beyiti ile bahsetti. Frederick Hegel, sonradan geliştirdiği Dialectic of History adlı kitabında Mevlana'nın ne kadar çok etkisinde kaldığını yazdı. Mesnevi, 1881 yılında Sir William tarafından Redhouse'da geniş bir şekilde yayınlandı. 19'uncu yüzyılın başında Cambridge ve Oxford üniversitesindeki oryantalistler Mevlana ile ilgilenmeye başladı. Bunlardan Edward Granville Brown, R.A. Nicholson ve A.J. Arberry, Mevlana'dan bazı tercümeler yaptılar. 1922 yılında ise Mevlana hayranı düşünür Annemarie Schimmel, ünlü düşünür ile ilgili gerçek anlamda İngilizce ve Almanca yayınlar yaptı.
592908
Yalova penaltılarla güldü!
Yalova penaltılarla güldü! -ADIYAMANSPOR: YALOVASPOR: Stat: Atatürk Hakemler: Hasan Kılınçoğlu, Feridün Kara, Çağlar Özkay Adıyamanspor: Oğuzha, Ersin, Alper, Mahmut, Erdi, Yasin, Kenan (Dk. 68 Arda ), Süleyman, Mustafa (Dk. 60 Suat ), Yunus, Ferit (Dk. 83 Hüseyin Yalovaspor: Erşen, Mustafa, Ferit, Tevfik, Volkan, Osman, Haluk (Dk. 52 Ozan ), Gökhan, Bilal, Hasan (Dk. 106 Ramazan ), Tunahan (Dk. 72 Cemal Goller: Dk. 27 Ferit (penaltıdan)(Adıyamanspor), Dk. 18 Tunahan (Yalovaspor) Sarı kartlar: Dk. 32 Alper, Dk. 49 Kenan, Dk. 74 Suat, Dk. 98. Yasin (Adıyamanspor), Dk. 70 Volkan, Dk. 115 Cemal (Yalovaspor) Normal ve uzatma süresi 1-1 biten karşılaşmada tur atlayan takım penaltı atışları sonucunda belirlendi. Adıyamanspor'un penaltı atışından 4'ü Yasin, Süleyman, Arda ve Yunus tarafından gole çevrilirken, Ersin, Alper ve Suat penaltı atışından yararlanamayan futbolcular oldu. Yalovaspor'da ise Ferit, Osman, Bilal, Ramazan ve Ozan penaltı atışını gole çevirirken, Mustafa ve Volkan penaltı atışından yararlanamadı.
592397
Güiza, Moldova'da yok
Güiza, Moldova'da yok UEFA Avrupa Ligi Grubu'na kötü bir başlanğıç yapan ve Twente'ye kendi evinde yenilen Fenerbahçe'de Sheriff maçı öncesinde Güiza ve Dos Santos şoku yaşanıyor. Sarı lacivertli ekibin Alman Teknik Direktörü Christoph Daum, sakatlıkları bulunan Güiza ve Dos Santos'un Sheriff maçında oynamayacaklarını söyledi. 'Güiza ve Dos Santos'un sakatlıkları var, onlar oynayamayacaklar. Sağlam ve hazır olan futbolcularımızla gideceğiz ve başarılı bir şekilde döneceğimize inanıyorum.' diyen Daum, 15-18 futbolcularının hazır olduğunu belirterek, 'Onlar en iyi şekilde Fenerbahçe formasını orada temsil edecekler. Her toplantıda herkesin ne kadar önemli, değerli ve herkese ne kadar ihtiyacımız olduğunu söylüyoruz. Bu maçta bunu gerçekleştirmek istiyorum.' şeklinde konuştu. FB TV'de yayınlanan 'Teknik Analiz' programında soruları yanıtlayan Christoph Daum, tüm oyuncuların profesyonel futbolda neticenin önemli olduğunu öğrendiklerini ifade ederken, 'Futbolun sert ve ciddiye alınacak bir meslek olduğunu öğrendiler, ona göre neticeye oynuyorlar. Tabi bu her zaman hoş olmayabilir. Fenerbahçe için önemli olan sonuçlardır. Futbolda en çok göze batan ve en güzel olan puanlardır, galibiyetlerdir. Bunu her zaman söylerim.' dedi. Taraftarların karşılaşmalarda bol gol beklentilerini anlayabildiğini ifade eden Daum, şunları kaydetti: 'Bu beklentileri anlayabiliyorum, ama takımı kurmak istediğiniz zaman, bu ev yapmaya benzer, bir inşaata benzer. Bir ev yaparken en önemlisi tabii ki sağlam bir temel yapmak. Ondan sonra yavaş yavaş bazı şeyleri kuruyorsunuz. İlk önce sağlam bir temel, daha sonra duvarlar, en son göze batan şeyler gelir. Emin olun planlarımızdan ileride çok kişi faydalanacak ve ben eminim, Fenerbahçeliyim diyen herkes bu planlardan faydalanacak. Herkesi kastediyorum, hem yönetimi, hem taraftarı, hem de takımı.' GÜZEL OYNAMANIN ÖDÜLÜ YOKTUR Fenerbahçe yönetiminin yaklaşımını da değerlendiren Christoph Daum, 'Yönetim sabırlı ve gittiğimiz yolu paylaşıyor, bize destek veriyor. Bundan yüzde 100 eminim. Taraftara gelince, taraftarın çoğu bizi destekliyor, taraftarın çoğu bizim yolumuzda sabırlıdır ve bizim planlarımıza güveniyorlar. Tabii ki bazı taraftarlar ya da bazı kişiler çok hızlı bir yere varmak istiyorlar, çok hızlı hedefe ulaşmak istiyorlar, ama bu konuda şunu demeliyiz; bir yere çok hızlı ulaşırsınız belki sonunda boş ellerle kalabilirsiniz. Bizim hedefimiz ara döneme kadar şampiyonluğa oynamak, üst sıralarda yer almak, aynı zamanda UEFA Avrupa Ligi'nde başarılı olmak. Bu hedeflere ulaşmak için bize gereken nedir; puanlar, puanlar, yine puanlar... Güzel oynamanın ödülü yoktur, kimse öyle bir ödül almadı.' SHERİFF'TEN BİR PUAN ALIRSAK GÜZEL OLUR, PUAN ALIRSAK ÇOK GÜZEL OLUR Brezilyalı yıldız Roberto Carlos'un Fenerbahçe'de olmasının gurur verici olduğunu, Roberto Carlos'un tecrübesiyle, kalitesiyle sadece sahada değil, antrenmanlarda da kendileri için çok önemli olduğunu belirten Alman teknik adam, 'Onunla ilgili dileklerim şudur: Eğer bir gün Fenerbahçe'yi terk ederse, şampiyon olarak terk eder, bu ona yakışır ve hak etmiş olur. Roberto'yla aram çok iyi. Aramızdaki diyalog çok sağlam. Gidecekse şampiyon olarak bu kulüpten ayrılır. Rolü çok büyük, çok değerli bizim için.' diye konuştu. UEFA Avrupa Ligi Grubu'nda deplasmanda Moldova ekibi Sheriff ile yapacakları karşılaşma hakkında da görüşlerini aktaran Daum, 'Zor bir maç olacak. Güçlü bir rakip. Bir puan alırsak güzel olur, puan alırsak çok güzel olur. Her maçtan galibiyetle ayrılmak basit bir şey gibi gözüküyor burada, ancak her galibiyet özeldir. Hiçbir rakibi küçümsememek gerekir. Oynayacağımız takım Sheriff, yıl üst üste kendi liginde şampiyon olmuş, kaliteli yabancı oyuncuları var.' dedi. Alman teknik adam, hedeflerinin her maçta öncelikle dengeyi bulmak olduğunu, bunun çok önemli olduğunu belirterek, 'Bunu derken maçın sadece bir kısmı için değil, ilk düdükten son düdüğe kadar dengeli oynamamız lazım. Twente maçında da gördük, bir ara dengeyi bulamadık ve 5-6 dakika içinde gol yedik. Maçın bazı durumlarında tamamen ofansif oynamamız lazım, ama bazı durumlarda da defansa çekilmek gerekiyor.' ifadelerini kullandı. 45 YILLIK REKORU EGALE ETTİK Teknik direktör Christoph Daum son olarak, ligde 45 yıllık rekoru egale ederek 7'de yaptıklarını da hatırlatarak, 'Bu yapılan çalışmaların bir ödülüdür, ama rekorlar bir yana, önemli olan şey gerçekçi olmak ve bunu abartmamak. Hedeflerimiz büyük, bu hedeflere ulaşmak için disiplinle ve sabırla çalışmak gerekir. İyi bir başlangıç yaparak iyi bir avantaj elde ettik. Daha iyi olacağız. Bundan emin olun, futbolcularımız bu hedeflere ulaşmak için her gün disiplinli bir şekilde çalışıyorlar. Bize destek veren herkese teşekkür ediyoruz.' dedi.
591465
Yönetmen Polanski için İmza Kampanyası
Yönetmen Polanski için İmza Kampanyası İsviçre'de tutuklanan yönetmen Roman Polanski'nin serbest bırakılması için ünlü sinema yönetmenleri ve oyuncular seferber oldu. Yayına Giriş: 30.09.2009 01:51:04 Güncelleme: 30.09.2009 01:51:04 Küçük bir kız çocuğu ile cinsel ilişkiye girmek suçundan İsviçre'de tutuklanan yönetmen Roman Polanski'nin serbest bırakılması için ünlü sinema yönetmenleri ve oyuncular seferber oldu. Dünyaca ünlü yönetmenler Woody Allen, Martin Scorsese ve David Lynch, Amerikalı Darren Aronofsky, Belçikalı Luc et Jean-Pierre Dardenne, İngiliz Terry Gilliam imza kampanyasını başlatan isimler arasında yer alıyor. Yine sinema dünyasından Claude Lanzmann, Michael Mann, Jonathan Demme, Wim Wenders, Julian Schnabel, Pedro Almodovar, Alejandro Gonzalez Inarritu, Wong KarWai, Ettore Scola, Bertrand Tavernier, Claude Lelouch, Jeanne Moreau, Monica Bellucci, Tilda Swinton, Tonie Marshall, kampanyaya katılan isimler arasında yer alıyor. Polanski, 1977 yılında 13 yaşında bir kızla cinsel ilişkiye girdiği gerekçesiyle hakkında açılan dava nedeniyle ABD tarafından aranıyordu.
592428
Ortak ATM uygulaması başlıyor
Ortak ATM uygulaması başlıyor Bankalararası Kart Merkezi (BKM) koordinasyonunda çalışmaları yapılan ve Türkiye'de ATM hizmeti veren 26 bankanın da katıldığı Ortak ATM paylaşımına geçiş Ekim 2009 itibariyle başlıyor. BKM'den yapılan yazılı açıklamada, yeni sistem ile banka kartı sahiplerinin, tüm bankaların ATM'lerinden para çekebilecekleri ve bakiye sorgulama yapabilecekleri kaydedildi. Açıklamaya göre, yine BKM tarafından uygulamaya sokulacak hizmet ile kullanıcılar, kendilerine en yakın ATM'ye cep telefonları ya da internet üzerinden ulaşabilecek. Avrupa'da ilk kez bir ülkede, ATM hizmeti veren tüm bankaların, kart kullanıcılarının işlemlerini kolaylaştıracak ortak bir hizmet protokolüne imza attıkları vurgulanan açıklamada, proje için mevcut altyapısını geliştiren ve ciddi yatırımlar gerçekleştiren BKM'nin, proje için çalışmalarına iki yıl önce başladığı hatırlatıldı. Açıklamada görüşlerine yer verilen BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal, projenin asıl hedefinin kart kullanıcılarına daha yaygın bir ATM hizmeti sunmak olduğunu dile getirerek, projenin ekonomiye ciddi katkılar sağlayacağını vurguladı. Ortak ATM Sistemi ile şu an 22 bin adet olan ATM'den, 35 bin ATM'lik verim elde edileceğini belirten Özinal, para çekme işleminin kolaylaşması ile piyasada sirkülasyondaki para hacminin artacağını, nakit dolaşımının hızlanacağını, ekonominin kayıt altına alınmasına destek sağlanmış olacağını ve ülke ekonomisinin canlanacağını ifade etti. Özinal, ''Ekim sonrası artan işlem hacmi ile birlikte 2009 yılı sonunda yıllık toplam işlem adedinin artacağını öngörüyoruz, ayrıca 2010 yılındaki artışın da yüzde 30 oranına ulaşmasını bekliyoruz. Verimlilikteki bu farkın ekonomiye katkısı yaklaşık 300 milyon doları bulacak'' dedi.
591729
Kanserli hücreye çipli takip
Kanserli hücreye çipli takip Kanadalı bilim adamları, kanser hastalıklarının tedavisinde yeni boyut açacak bir mikro çip geliştirdi. Toronto Üniversitesi'nden Shana Kelly'nin başkanlığında Toronto ve Queens Üniversitesi ile Prenses Margaret Hastanesi bilim adamlarından oluşan bir ekibin nanoteknoloji ile geliştirdikleri mikroçip, daha önce bir dizi tetkikle günlerce süren, kanserli hücrelerin bulunması, kanserin türü ve hangi aşamada olduğunun saptanmasını 30 dakikada yapabiliyor. Mikroçip, kanser hastalarının tedavisi boyunca hastalığın seyri ve tedavinin etkileri konusunda da doktorlara kesine yakın veriler sunuyor. Yeni buluşla hastalara oldukça sıkıntı veren başta biyopsi olmak üzere birçok tetkik tarihe karışacak.
591740
Bu nişan asla 'Unutulmaz'
Bu nişan asla 'Unutulmaz' Unutulmaz adlı dizi yeni bölümüyle ekrana geliyor. Yapımda bu akşam Harun ile Melda'nın sürprizlere dolu nişan törenleri var Serhan Yavaş ve Sinem Öztufan'ın rol aldığı Unutulmaz'da, Harun hasta haliyle Eda'yı görmeye gelmiştir. Yarası tam iyileşmediği için fenalaşır ve hastanede acil müdahale yapılır. Eda Harun'u haliyle görür, perişan olur. Bütün bu olanların sorumlusu olarak kendini görmektedir. Annesinin ölümüyle sarsılan Tolga için hayat artık anlamını yitirmiştir. Onu hayata bağlayan tek şey, Eda'nın varlığıdır. Harun ile Melda'nın nişanı ise birbirinden enteresan sürprizlere sahne olacaktır. Harun Eda ile ilgili büyük bir sır öğrenir. Tolga ve Eda'yı bir tehlike beklemektedir. ATV 20.00
592664
Tezkere Meclis'e sunuldu
Tezkere Meclis'e sunuldu Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla Hükümete verilen sürenin, 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren yıl daha uzatılmasını öngören Başbakanlık Tezkeresi, TBMM Başkanlığına sunuldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla sunulan Başbakanlık tezkeresinde, Irak'ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin milli birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılar ve açık tehdidin devam ettiği bildirildi.Tezkerede, şöyle denildi: ''Dost ve kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak'ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve terörist saldırılarına son verilmesini sağlamak amacıyla askeri faaliyetlerini başarıyla yürütmekte, siyasi ve diplomatik girişimlerini ve uyarılarını sürdürmektedir. Türkiye'ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılara ve tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılanın bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere, Irak'ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Genel Kurulun 17 Ekim 2007 tarihli ve 903 sayılı Kararıyla Hükümete verilen ve Ekim 2008 tarihli ve 929 sayılı Kararı ile bir yıl uzatılan izin süresinin, 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasını Anayasanın 92. maddesi uyarınca arz ederim.''
592099
Mumyaya otopsi
Mumyaya otopsi Eski Mısır'da 19. yüzyılda bulunan bir kadına ait mumyaya yapılan son otopsi, kadının veremden öldüğünü gösterdi. İngiliz Proceedings of the Royal Society B. dergisinde yayımlanan Helen Donoghue ve ekibinin yaptığı araştırma, Teb kentindeki mezar tapınağında çok iyi korunmuş şekilde bulunan ve bin 600 yıl önce öldüğü belirlenen kadının, tahmin edilenin aksine kanserden değil veremden öldüğünü gösterdi. 1819'da bulunan mumya ilk kez Dr. Augustus Bozzi Granville tarafından 1825'de incelenmiş, sağ yumurtalıkta büyük bir ur gören Granville, birçok çocuk dünyaya getiren kadının 50-55 yaşında kanserden öldüğü sonucuna varmıştı. 1994'de bilim adamlarının yaptığı ikinci otopsi ise sağ yumurtalıktaki tümörün kanser yapıcı olmadığını, dolayısıyla firavun çevresinden gelen bu kadının kanserden ölmediğini göstermişti. Yapılan sıtma testi de negatif çıkmıştı. Donoghue ve ekibinin yaptığı araştırma kadının ölüm nedenini aydınlatmış oldu. Bilim adamları, mumyanın kemik ve yumuşak doku örneklerinden yararlandı ve vereme yol açan bakteri, akciğer ve uyluk kemiğinde bulundu. Böylece tapınak duvarındaki hiyerogliflerde "Irtyersenu" (evin hanımı) olduğu belirtilen kadının kanserden değil veremden öldüğü sonucuna varıldı.
592403
Topçu'dan İran'a destek
Topçu'dan İran'a destek BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, İran'ın nükleer enerji üretmesinin 'En tabii hakkı' olduğunu söyledi. Topçu, İran Büyükelçisi Bahran Hüseyin Pur'u büyükelçilikteki makamında ziyaret etti. Ziyaret için teşekkür eden Pur, Türkiye ile İran'ın tarih boyunca bağları bulunduğunu, dünyada şu anda sınırları '500 yıl barış sınırı' olabilmiş iki ülke bulunmadığını söyledi. Pur, 'Sınırlarımızın varlığı, kendini süper güç olarak addeden bazı ülkelerin doğumundan bile eskidir. Biz birbirimizden ayrılamayacak iki ülkeyiz, kanımız ve damarlarımız birbirine bağlanmış' dedi. İki ülkenin ilişkilerini temsil eden trenin harekete geçtiğini ve bu sürecin geriye döndürülemeyeceğini belirten Pur, 'İyi ilişkilerimiz bazılarını kıskandıracaktır ama ilişkilerimizin gelişmesi kimsenin zararına değildir, bölgede örnek teşkil edebilir' diye konuştu. Büyükelçi Pur, bölgenin iki büyük ülkesi olan Türkiye ile İran'ın birbirinin yardımıyla Orta Doğu ve dünyanın çeşitli yerlerindeki sorunları çözebileceğini ifade etti. Ancak mevcut ticaretin, iki ülkenin kapasitesinin yüzde 15'i düzeyinde olduğuna işaret eden Pur, iki ülkenin birbirini iyi tanıması halinde bu hacmin üçlü rakamlara çıkarılabileceğini bildirdi. 'Yaşasın Türkiye ve İran' diyen Pur, iki ülkenin halkının da birbirine ilgi duyduğunu belirterek, 'İki bağımsız ülkeyiz, kimseden talimat almayız, kendi çıkarlarımızın gereğini yaparız. Türkiye'nin refahı ve güvenliği İran'ın güvenliği ve refahıdır. Birbirimizden iki ayrı ülke değiliz ve hiçbir zaman da ayrılmayacağız' ifadesini kullandı. İRAN'IN NÜKLEER ENERJİ ÇALIŞMALARI BBP Genel Başkanı Topçu da İsrail'i 'Terörist Devlet' olarak nitelendirerek, 'Irak'ın, İsrail'in oluşturduğu kamuoyu nedeniyle kan gölü haline dönüştüğünü' savundu. 'Irak'a söylenen nükleer silah yalanı, dökülen çocuk kanıyla ortaya çıktı. İsrail, aynı yalanı kardeşimiz İran üzerine de sürdürmekte' diyen Topçu, ABD Başkanı Barack Obama'dan 'İsrail'in yalanlarıyla hareket etmemesini' istedi. Yalçın Topçu, bölgede nükleer silahların İsrail'de olduğunu öne sürerek, 'Kardeş İran'ın nükleer enerji üretmesi en tabii hakkıdır. İran uluslararası sorumluluğunun gereğini yapmıştır. Sınırlarını denetime açmıştır. ABD'nin de yapması gereken İsrail'den de aynı şeyi yapmasını istemektir' dedi. Türkiye ve İran'ın dostluğunun hem bölge hem de dünya için kazanç olduğunu ifade eden Topçu, 'Süper güç olduğunu iddia edenlerin de bu gerçeği bilerek hareket etmesi gerektiğini' kaydetti. BBP Genel Başkanı Topçu, yüzde 15 düzeyinde kalan ticaret hacminin 10 kat artırılabileceğine işaret ederek, 'Tren yola çıktı, Tahran-İstanbul kucaklaşmasını kimse engelleyemez' diye konuştu.
591475
Domuzdan sonra ‘at’ gribi
Domuzdan sonra ‘at’ gribi ’nın Nova Scotia eyaletinde bir atın, sivrisineklerce taşınıp bulaştırılan bir virüs nedeniyle öldüğü açıklandı eyalet biriminden Veteriner Rob Kerr, “Eastern equine encephalitis” olarak geçen at gribinin, atlarda beyin iltihabına ve sonrasında da ölüme neden olduğunu belirtti. At gribi virüsü, virüsü ile enfekte olan tavuk ve kuşlardan atlara, sivrisinekler tarafından taşındı. Atlar üzerinde kesin öldürücü olan bu virüs, nadiren de olsa insan ölümüne neden olabiliyor” dedi. Kerr, at gribine karşı hayvanlar için aşının mevcut olduğunu söyledi.
591291
Konukoğlu: Krizden çıkış başladı
Konukoğlu: Krizden çıkış başladı SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Konukoğlu, "Krizden çıkış başladı, krize 100 puan verirsek yıl sonuna kadar 15 puanını yiyeceğiz" dedi GAZİANTEP (A.A) SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Türkiye için küresel krizden çıkış sürecinin başladığını söyledi. Konukoğlu, İpek Medya Grubunun, Gaziantep Sanayi Odası ve Gaziantep Zirve Üniversitesi ile düzenlediği 'Anadolu Bulaşmaları' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, girişimcileri yatırım yapmaya, yatırım yaparken dikkatli olmaya çağırdı. Gaziantep'in ekonomik kriz atlatma konusunda tecrübeli bir kent olduğuna dikkati çeken Konukoğlu, Gaziantep'in kendini yenileyerek, kabuk değiştirerek, sektörel çeşitlilik sağlayarak krizden göreceli olarak daha az etkilenmeyi başardığına dikkati çekti. Başka illerdekilerin fikirlerini kendilerine sakladıklarını, Gazianteplilerin ise fikirlerini saklamak yerine tartıştıklarını, birlik, beraberlik ve güç birliği içerisinde hareket ettiklerini vurgulayan Konukoğlu, şöyle konuştu: 'Bazı siyasetçilerimiz bazen 'moral mi bulmak istiyorsun gelin Gaziantep'e' diyor. Yaşadığımız ekonomik krizler hep bizim hatalarımızdan oluyordu, son ekonomik kriz başkalarından oldu. Ama krizden çıkış başladı, krize 100 puan verirsek yıl sonuna kadar 15 puanını yiyeceğiz. 2010'da yüzde 50'sini bitirmiş, 2011'de de bu krizi tüketmiş olacağız. Ama dünyanın hali belli olmaz, herkes ayağını yorganına göre uzatarak yatırım yapsın. SANKO olarak biz hep kriz dönemlerinde yatırım yaptık. Çünkü maliyet düşük oluyor, usta, işçi bulmada bir sıkıntı yaşamıyorsunuz, yatırımını kısa sürede tamamlayabiliyorsunuz.' Konukoğlu, kriz dönemlerinde yatırım yapmanın daha karlı olduğunu ifade etti. Bankalardan yüklü miktarlarda kredi alınarak yatırım yapılmasından yana olmadığını ifade eden Konukoğlu, 'Yatırım yapmak için fazla kredi alırsanız kendinize değil bankanıza çalışırsınız' diye konuştu. Türkiye'nin çok genç ve dinamik bir ülke olduğunu, dünyanın neresine gidilirse gidilsin bir Türk girişimciyle karşılaşılabileceğini kaydeden Konukoğlu, 'Çünkü Türk'ün gözü kara' dedi. Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyeliğinin geciktirilmesini de eleştiren Konukoğlu, 'Onlar bizi istedikleri kadar sallasınlar, onlara bize muhtaç olacaklar' şeklinde konuştu. KRİZDEN SONRAKİ DÖNEM KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan da konuşmasında, küresel krizden çıkışın başladığına ilişkin görüşlere katıldığını ifade ederek, krizden sonraki dönemin, Türkiye'nin önünün açıldığı, Türkiye'nin liderliğe oynadığı bir dönem olacağına inandığını belirtti. Türkiye ekonomisini yaratan işletmelerin yüzde 99'unun KOBİ olduğunu, KOBİ'lerin Türkiye ekonomisine dinamizm kazandırdığını vurgulayan Kaplan, 'Küresel kriz nedeniyle sıkıntılar yaşıyoruz. Ancak iyileşmeler görülüyor, bu iyileşmeler kalıcı olsun diliyoruz' dedi. KOBİ'lerin küresel krizden çıkarması gereken önemli dersler olduğunu belirten Kaplan, şunları söyledi: 'Küresel kriz, KOBİ'lerin dünya ile yarışmak istiyorlarsa işbirliği ve güç birliği yapmaları gerektiğini acı bir biçimde gösterdi. Kriz sürecinde KOBİ'ler finansmana ulaşım konusunda en ciddi sıkıntıyı yaşadı. KOBİ'lerimizin sıkıntılarını atlatabilmelerine destek olmak için 'can suyu' başta olmak üzere çeşitli projeler gerçekleştirdik. Sıkıntılı günlerinde KOBİ'leri rahatlatmayı, zor günlerinde KOBİ'lere katkı sağlamaya çalıştık. Artık KOBİ'lerin kendilerini, ürünlerini sürekli yenilemeleri, ürünlerini çeşitlendirmeleri zorunlu hale geldi. Bu kaygıyla hareket eden KOBİ'lerin yanında olmaya devam edeceğiz. Biz yeni dönemde artık sadece imalatçı KOBİ'lerin değil hizmet sektöründe faaliyet gösteren KOBİ'lere de destek olacağız. Yasa değişikliği ile bu konuda KOSGEB'in önü açıldı.' Kaplan, yeni dönemde KOBİ'ler için proje bazlı destekler gerçekleştireceklerini, KOBİ'lerin finansmana erişimini kolaylaştıran planlamalar yapacaklarını ifade etti.
591629
Tarkan'ın müzik şirketinde intihar
Tarkan'ın müzik şirketinde intihar Ünlü sanatçı Tarkan'ın müzik şirketinde çaycı olarak çalışan Ayşegül Gürpınar (31) intihar etti. Gürpınar'ın intihar nedeni araştırılırken genç kadının bir süredir eşinden ayrı yaşadığı öğrenildi. Olay, Akatlar Mahallesi 5. Gazeteciler Sitesi Hare Sokak numara üzerinde yer alan Hitt Productıon Müzik Şirketi'nde saat 21.30 sularında meydana geldi. Ünlü sanatçı Tarkan'a ait olduğu öğrenilen müzik şirketinde meydana gelen üzücü olayda, 31 yaşındaki Ayşegül Gürpınar kalbinin üzerine aldığı tek kurşunla olay yerinde hayatını kaybetti. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri inceleme başlattı. Müzik şirketinde hizmetçi olarak görev yaptığı belirtilen Gürpınar'ın bir süredir eşinden ayrı yaşadığı öğrenildi. Olayı öğrenen Gürpınar'ın yakınları ise daha sonra olay yerine gelerek bilgi almaya çalıştı. Polis, genç kadının intihar nedenini araştırırken olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı. Gürpınar'ın cesedi olaydan saatler sonra tamamlanan incelemenin ardından olay yerine gelen cenaze aracı ile Adli Tıp Kurumu'na götürüldü.
591830
Karısını kemerle boğarak öldürdü
Karısını kemerle boğarak öldürdü Olay saat 01.00 sıralarında, Çakmak Mahallesi 23 Nisan Caddesi'ndeki evde meydana geldi. Mustafa ve Ayla Öztel çifti akşam saatlerinde tartıştı. İddiaya göre, tartışma uzayınca Mustafa Öztel, pantolondan çıkarttığı kemerle eşini boğarak öldürdü. Diğer odada uyuyan buçuk yaşındaki oğlu Emre'yi üst katta kalan ağabeyine götüren Öztel, "karımı öldürdüm, oğlum size emanet" diyerek ağabeyine bıraktı, ardından da kayıplara karıştı Ağabeyi Ali Öztel kardeşi kaçtıktan hemen sonra alt kata indi. Ayla Öztel'i yerde yatarken bulan Ali Öztel, polis'i ve 112 acil servisi aradı. Eve gelen sağlık ekipleri, Ayla Öztel'in yaşamını yitirdiğini belirledi. Ayla Öztel'in cesedi olay yerine gelen savcının yaptığı incelemelerin ardından Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Mustafa Öztel'in eşinin sağlık sorunları yüzünden maddi sorunlar yaşadığı ve son zamanlarda sinir hapları kullandığı iddia ediliyor. Polis şüpheli Öztel'i yakalamak için geniş çaplı araştırma başlattı.
591898
'Meclis'ten milletvekili vermem'
Çözümsüzlük halinde, Türkiye'nin demokratikleşme çabasını akamete uğratacağını ve yıllarca geriye götüreceğini düşünenler ise endişeliler. Adını koymak gerekir, bu bir krizdir. Eğer çözüm isteniyorsa, taraflar, birbirine jilet atmak yerine sağduyulu davranmak, kriz senaristlerinin oyununu bozmak durumundadır. Önce, sakin kafayla meselenin ne olduğunu anlamaya çalışalım. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, DTP milletvekillerinin yargılandığı davanın dünkü duruşmasında bir karar aldı. Dedi ki; Dava tebligatına uymayan DTP Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, 29 Aralık'taki duruşmaya polis zoruyla getirilecek. Ahmet Türk'e ise ifadesi için tebligat çıkarılacak. DTP Lideri Türk, bu kararı, "demokrasiye müdahale" olarak değerlendirirken, parlamentoyu, kendilerine sahip çıkmamakla suçladı. Aslında haksız sayılmaz. Mahkeme meclise gol attı Milletvekilliği dokunulmazlığını düzenleyen Anayasa'nın 83. maddesinde istisnai hüküm var: "Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır." Gönderme yapılan Anayasanın 14. maddesi ise şöyle: "Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz." Bu durumda, bir milletvekilinin yargılanabilmesi için iki şartın oluşması gerekiyor: 1-Soruşturmanın seçimden önce başlatılmış olması, 2-Suçun Anayasanın 14. madde kapsamında olması. Birinci şart uyuyor. Soruşturma seçimden önce başlatılmış. Suçun niteliğine ilişkin ikinci şart ise muallakta. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay kararlarına gönderme yaparak, DTP'liler hakkında açılan davaların Anayasanın 14. maddesi kapsamında olduğuna hükmediyor. Aksi karar verse, dava askıya alınacak, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması için fezleke hazırlanacak, nihai kararı meclis verecek. Oysa şu anda Meclis gündeminde 439 dosya var ve bunların 270'i DTP'li milletvekilleri hakkındadır. Parlamento, bu dosyaları işleme koymadı, dokunulmazlıkları kaldırmadı. yıl önce parlamentonun zaafını "pas" gibi değerlendiren mahkeme, golü attı, milletvekilleri hakkında davayı açtı. Anayasa da bir şekilde delinmiş oldu. Toptan defans yapamadı Nasıl mı? Anlatalım... Anayasanın 83. maddesine göre, mahkeme, durumu parlamentoya bildirmekle yükümlüdür. yıl önce bu görevini yerine getirdi. TBMM Başkanı Köksal Toptan da tebligatı Genel Kurul'da okuttu. tarihte Toptan, karşı içtihat oluşturup parlamentonun iradesini güçlü bir şekilde ortaya koyabilirdi. Diyebilirdi ki; Dava konusu ifadeler, bölücülük suçu değildir. Mahkeme, dava için karar verirken, Yargıtay kararlarının yanı sıra Meclis kara rını da birlikte değerlendirirdi. Yani meclis, mahkemeye yol gösteremedi. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin Nolu Protokolü'nün 3. maddesine göre, milletvekillerinin seçim hakkı kutsaldır, cezalar tehdit unsuru olarak kullanılamaz. Bu çerçevede, Türkiye'nin mahkumiyet kararı vardır. Anayasanın 90. maddesine göre, uluslar arası anlaşmalar, kanun hükmündedir. Ayrıca "demokrasi lehine" yorum söz konusudur. AK Parti ise günün konjonktürel Çankaya tartışmalarının yorgunluğundan olsa gerek, Toptan üzerinde baskı kuramadı. DTP üzerinden Anayasa delinirse, yarın kendileri için de aynı yola başvurulabileceğini hesaba katmadı. Böyle bir risk, hala mevcuttur. Yarın, bir milletvekilinin veya başbakanın bir sözü, Anayasa'nın 14. maddesinde yer alan "...laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan" nitelikte görülerek yargı önüne çıkarılabilir. Cumhurbaşkanı Gül'e yapmaya çalıştıkları gibi... Şimdi ne olacak? Anayasanın 83. maddesi değiştirilmezse, tehlike kapıda. DTP'li milletvekilleri mahkemenin ihzar tezkeresine uyma niyetinde gözükmüyor. 29 Aralık'taki duruşmaya bir gün kala emniyet milletvekillerinin kapısını çalabilir. DTP'liler ise kendilerini korumak için mecliste kamp kurabilir. Soru şu: Savcılık talimatıyla harekete geçecek olan polis, bu durumda 1994 yılında olduğu gibi milletvekillerini zorla alıp götürebilir mi? Dün, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'le görüştüm. Şöyle dedi: "Devam eden bir yargı süreci var. Mahkeme, milletvekillerinin gelmesi için ihzar tezkeresi çıkarmış. Yarın bize bu durumla ilgili bilgi verirlerse meclis başkanlığı olarak değerlendirme yapıp tavrımızı açıklarız." Polis, milletvekillerini götürmeye kalkarsa tavrınız ne olur? Şahin: "İçişleri Bakanlığı veya Emniyet Genel Müdürlüğü'nün nasıl hareket edeceğine karışamam. Ama Meclis Başkanı olarak bu mecliste hiç kimseye milletvekili vermem. Polise milletvekili teslim etmeyiz. Asla izin vermeyiz. Buradan milletvekili alamazlar." Gerçekten, takdire şayan bir durumdur. Her demokrata düşen görev budur. Ancak, bu da çözüm değildir. Polisle meclisi karşı karşıya getirmeden, kalıcı çözüm için taraflar kollarını sıvamalıdır. Anayasanın 83. maddesi değiştirilebilir. Dün TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu'yla da görüştüm. "Biz Anayasa değişikliğine hazırız" diyor. Anayasa değişikliği için asgari 367 oya ihtiyaç var, AK Parti'nin sayısı yeterli değildir. Çözüm? Kuzu: "AK Parti ve DTP oyları yetmez. MHP'nin tavrı bellidir. CHP uzlaşmaya yanaşırsa Anayasayı değiştirebiliriz." Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ise anayasa değişikliğinin yanı sıra hala meclisin sorunu çözme iradesinin olduğunu söylüyor: "Meclis başkanı yeni içtihat oluşturup mahkemeye gönderebilir." Bu pilav daha çok su kaldıracak gibi gözüküyor. Ancak meclis başkanının açıklaması gösterdi ki, Türkiye, her şeye rağmen, 1990'lı yılların Türkiyesi değildir.
592125
Su sayaçları radyo frekansı ile okunuyor
ADASU Genel Müdürü Rüstem Keleş, radyo frekansıyla sayaç okumaya Gölkent beldesinde başladıklarını söyledi. Keleş, yaptığı açıklamada bu sistemle sayaçları uzaktan okuyabildiklerini belirterek, "Bundan böyle sayaçları uzaktan radyo frekansları ile okuyacağız. Bu sistem hem zaman, hem de verimlilik açısından avantajlar sağlayacak. Uygulamaya Gölkent beldesinde başladık. Tüm Sakarya genelinde sistemden yararlanmayı hedefliyoruz." dedi. Daha önce faturaların ekipler tarafından evdeki sayaçlar tek tek gezilerek okunduğunu hatırlatan Keleş, yeni sistemle ilgili şu bilgileri verdi: "El terminaline kaydedilen sayaç numaraları radyo frekansıyla uzaktan okunabilecek. Sayaç okuyan elemanlarımız evin içine girmeden otomatik olarak bu cihazla sayaçtaki veriyi okuyabilecek. Bu sistem işlemlerin daha çabuk yapılabilmesi ve bir elemanla daha fazla sayaç okunması açısından avantajlar sağlayacak. Aynı zamanda ev sahibi rahatsız edilmeyecek. Uzaktan okuma sistemi yeni bir gelişme."
592164
Olimpiyat şampiyonu Henry yüzmeyi bıraktı
Atina 2004'te 100 metre serbest, 4x100 metre karışık ve 4x100 metre serbestte dünya rekorları kırarak madalya kazanan Henry, havuzlara veda ettiğini açıkladı. 25 yaşındaki Henry, Pekin 2008'e, pelvis bölgesindeki sakatlık nedeniyle katılamamıştı. 50 ve 100 metre serbest ve 100 metre kelebekte olimpiyat ve dünya şampiyonu 24 yaşındaki bir diğer Avustralyalı yüzücü Libby Trickett de profesyonel kariyerini sonlandırdığını açıklamıştı.
592735
Diyarbakırspor'da sakatların durumu
Deplasmanda oynadığı Bursaspor maçında aldığı 4-0'lık mağlubiyetten ziyade, maç boyunca Bursaspor taraftarının attığı siyasi sloganlardan rahatsız olan yeşil-kırmızılı ekip, cezası nedeniyle cumartesi günü Adana Ocak Stadı'da oynayacağı İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçı hazırlıklarını, Şilbe Tesisleri'nde yaptığı son antrenmanla sürdürdü. Takımdan ayrı çalışan Tazemeta ve Şener'in, yarın yapılacak kontrolün ardından İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında forma giyip giyemeyecekleri kesinleşecek. Basın sözcüsü Suat Önen, Fenerbahçe maçında yaşanan olayların ardından, aldıkları ceza nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçını Adana'da oynamak zorunda kaldıklarını belirterek, ''Rakip çok güçlü bir ekip. Bu nedenle zorlu bir maç olacak. Maçtan galibiyetle ayrılmayı hedefliyoruz'' dedi.
591701
'Güven veren ve duyulan ülkeyiz'
'Güven veren ve duyulan ülkeyiz' BELÇİKA (A.A) Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Belçika Başbakanı Von Rompoy'un 12 bakanla katılacağı bir toplantıya onur konuğu olarak davet edildi. Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen 'Türkiye-Belçika-İş ve Yatırım İmkanları Toplantısı'na katılan Maliye Bakanı Şimşek, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Belçika Ekonomi Bakanı Van Qickenborne'nin kendisini bu akşam Başbakanın katılacağı toplantıya onur konuğu olarak davet ettiğini söyledi. Şimşek, toplantıda Belçika kabinesinin önemli bir kısmıyla görüşme imkanı elde edeceğini ifade etti. Brüksel'deki temasları hakkında da değerlendirmelerde bulunan Şimşek, Türkiye'nin küresel krize rağmen güven duyulan, çok güçlü bir ülke olduğunu belirtti. Şimşek, Türkiye ile Belçikalı yatırımcıların yenilenebilir enerji, lojistik, ileri teknoloji alanlarında ortaklık yapabileceğini, aynı şekilde 3. ülkelerde birlikte yatırımda bulunabileceğini kaydetti.
593109
Altın Portakal İçin Geri Sayım Başladı
Altın Portakal İçin Geri Sayım Başladı 11 Ekim'de geleneksel kortej geçişiyle başlayacak olan Festival, 17 Ekim'de ödül töreniyle sona erecek. Yayına Giriş: 30.09.2009 17:37:29 Güncelleme: 30.09.2009 17:37:29 Türkiye'nin en uzun soluklu film festivali Altın Portakal'a sayılı günler kaldı. Bu yıl sinema ve müzik temasıyla yola çıkan festivalin Uluslararası yarışma bölümünde ünlü yönetmenler de jüri üyeliği yapacak. Polanya'lı yönetmen Zanussi, Macar Karoly Makk ve Amerika'lı Stephen Ashton bu isimlerden bazıları. Jürinin Türk üyeleri ise Yönetmen Canan Gerede ile oyuncu Pelin Batu... Festival boyunca Antalya'nın beş ilçesinde de açık hava film gösterimleri, konserler, sergiler, akademisyen ve sinemacıların katılacağı bir dizi panel düzenlenecek. Geleneksel kortej geçişi 11 Ekim'de yapılacak. Festival 17 Ekim'deki gala gecesi ve ödül töreniyle sona erecek.
591428
Ermeni meselesinde kendimizi keşfettikçe güvenimiz artacak
Sivas, Kayseri, Amasya, Tokat ve İstanbul'da yaşayan Ermeniler ve Türklerle yapılan konuşmalar, Türk-Ermeni dostluğunu anlatan edebi eserlerden alıntılar ve 19. yüzyılın ilk yarısında Sivas şeriye sicillerinden bazı parçalar var bu kitapta. Üç yıllık bir çalışmanın yüzlerce sayfa tutan malzemesini 300 sayfaya indirmişler. Ben, bunun kitaba giremeyenler de dahil iki katını okudum ve mest oldum. Bu projenin gerçekleşmesindeki maddi katkılarından dolayı TÜBİTAK'a ve kitaba emeği geçen yüce gönüllü bilim insanlarına öncelikle teşekkür ederim. Konuştukları herkesin görüntüleri de var ellerinde. Buradan şahane bir belgesel çıkar. Eğer bu söyleşi, belgeselin oluşumuna maddi katkı yapabilecek insanlara ulaşır da, onları harekete geçirirse çok mutlu olacağım. Bunun dışında, bütün sinemacılara, dizi yapımcılarına ve hatta edebiyatçılara bu değerli çalışmadan kendilerini mahrum bırakmamalarını öneririm. Kitabınızı okuyunca, Türklerle Ermenilerin gerçekten etle tırnak gibi birbirlerine karıştığını, aradaki tek fark olan din farkını da zihinlerinde eritme çabalarını gördüm. Örneğin bir Ermeni kadın, Müslüman komşusuna, "Sizin peygamberinizin annesi Ermeni'ydi." diyor. Şimdi bu, katı bir Müslüman'ı çileden çıkartacak bir laf. Ben bunu, içindeki çatışmayı, "onun annesi de bizden" diyerek çözme çabası olarak okudum... N.Ö.: Aynen öyle. Kendini yakın hissetmenin ürettiği bir çözüm bu hakikaten. Ermeni konuşmacılardan Kirkor amca, "Sizin iki bayramınız var, bizim dört bayramımız var. Biz sizin bayramlarınızda da bayram ediyoruz." diyor. Müslüman babalar oğullarına "Ermeni komşum ölünce bak onun kimsesi yok, git mezarına Fatiha oku." diye vasiyet ediyorlar... Z.B.: Din hiçbir zaman ayrıştırıcı bir unsur olmamış. Birbirlerinin dini pratiklerini yapmalarına yardımcı oluyorlar. Tokat'ta konuştuğumuz kadınlar diyor ki: "Biz Ermenilere güne giderdik, ezan okunduğu zaman bizim için yaptıkları seccadeleri sererlerdi, biz namazlarımızı kılardık, sonra yemeye içmeye devam ederdik." Bugüne kadar Ermeni meselesi hep olumsuz kelimelerle aktarıldı. Kan, ölüm, sürgün, saldırı, isyan, katliam... Onlar yok bu kitapta. Ama iki tarafın da çektiği çok derin ve saygı duyulması gereken acıları var. Bunlardan hiç söz etmeden paradigma değişir mi? Z.B.: Bu problemli dönem hakkında kadar çok yayın var ki; konunun uzmanı olmayanlar, hem Ermenilerin hem de Türklerin yeni nesilleri, bütün ilişkiyi bundan ibaret görüyorlar. Bizim yapmak istediğimiz şu: Evet acılar da konuşulsun ama dostlukları, kıvançları da, ortaklıkları da masaya koyabilelim. Ali Emir Efendi'nin söylediği müthiş bir laf var: "Ermenilerle biz din kardeşi değiliz ama vatan kardeşiyiz". Bin yıl beraber yaşamışız. Bunları da masaya koyabilirsek diğer konuları kırıp dökmeden konuşabiliriz diye biz özellikle acılara vurgu yapmadık. Evet, biz kavga da etmişiz belki ama bu, kısa bir tarihsel dönemde ve belli bölgelerde olmuş. Bunun yanında dünya kadar ortaklık da kurmuşuz, birlikte iş yapmışız. Mardin'de sarrafa giriyorsunuz, "Hakkul Kur'an vel İncil" "Kur'an ve İncil adına yemin ederim ki bu malın fiyatı bu" diyor. Yüz sene önce Yozgat'ta, Sivas'ta, Tokat'ta, Amasya'da Ermeniler vardı, Rumlar vardı. Bizim dedelerimiz, ninelerimiz onlarla çok rahat ilişki kurabiliyorlardı. Biz barışçı ilişkileri, dostluğu, ortaklığı gündeme getirelim ki diğer ilişkilere daha insani bir bakışla bakılabilsin dedik. Bu kitabı okuyanlar bir zamanlar Türk çocuklarının Ermeni komşularına Ohannik enişte, Mabel hala diye seslendiğini öğrenecek... Z.B.: Dedelerimizin, ninelerimizin Rumlarla, Ermenilerle, Yahudilerle bir arada yaşaması bizim gurur duyacağımız bir miras. Güzellikleri hatırlayalım tamam ama önce bir "Senin acını anlıyorum" deme borcumuz var. İlle de kendi acımızı onun acısının karşısına çıkarmadan, "hakikaten üzgünüm geçmişte yaşadıklarınız için" demek zorundayız. Bunu politik olarak değil, kalpten söylemeliyiz. Onlar büyük bir ateşin içinden geçtiler. Çok büyük bir acı yaşadılar. Kitabınızda bir Ermeni soruyordu: "Neden reisicumhur hazretleri bizim paskalya bayramımızı kutlamıyor?" diye. "Bir düşünsün" diyor, "kutlasa bu insanlığa ne getirir, ne götürür?" Z.B.:: Bu biraz mirası tanıdıkça olacak. Geçmişte başkasından farklı olandan korkmadığımızı, onlarla bir arada yaşamaktan rahatsız olmadığımızı öğrendikçe bugün de ilişki kurmaktan korkmayacağız. Ve onu anladığımız zaman onunla empati kuracağız. Sempati duyacağız ona belki. Ama mirası önce tanımanız lazım. N.Ö.: Bu projenin bize yararı, kendi kültürel kodlarımızı keşfetmeye başladık. Yani ötekileştirmeden birlikte yaşamanın ne demek olduğunu hakikaten biz de anlamaya başladık. Beyler, unuttuğumuz bir şey var. dönem bir imparatorluk dönemiydi. Bu dönem ulus devlet dönemi. Türkler üzerine kurgulanmış bir cumhuriyette yaşıyoruz halen... Z.B.: Ulus devleti belki daha geniş tanımlayarak, başka insanlarla birtakım ortaklıklara vurgu yaparak yeniden tanımlamak da mümkün. Ulus devlet sadece Türk olanların rahat ettiği bir devlet anlamına mı geliyor? İmparatorluk geçmişimiz bizi her konuda zorluyor. Yani Bosna'da, Kuzey Irak'ta zorluyor. Hareket alanımızı genişletiyor. Bize diyor ki farklı olmalısınız, çok rijit anlamda ulus devlet kavramı bize yetmiyor. Ermeni meselesinde de ulus devlet kavramının içine sıkışıp kalmamız bizi güç duruma sokuyor. Hayatlarında hiç Ermeni, Rum, Yahudi görmemiş, bu kelimeleri "küfür" yerine kullananlar var... N.Ö.: Bu ulus devlet mantığının ürettiği bir şey. Bunu hem eğitim sistemimizden çıkarmamız lazım, hem de geçmiş kültürel kozlarımızı yeni nesle yeniden kazandırmamız lazım. Z.B.: Eski bir Arap şairinin çok güzel bir şiiri var. Diyor ki, "Şarap bize yasak edildi edileli ağlıyorum. Bizim ondan mahrum kaldığımıza değil, onun bizden mahrum kaldığına. Şarabın kaderine ağlıyorum." Yani, bu proje aslında Ermenilerle ilgili değil, bizimle ilgili. Bize ne oldu ki biz bu kadar yozlaştık? Bize ne oldu ki biz farklı olandan korkuyoruz, onu yok etmeye çalışıyoruz? Bizim kendimizi keşfetmemize yarayacak bir şey. Ermenilerin sayısı bellidir. Belki bazı şehirlerde hiç Ermeni yok. Hiç Rum yok. Ama bizim çocuklarımıza bir şey olmuş ki kendisinden farklı olandan ürküyor. Biraz bu proje acaba bize ne oldu da biz dedelerimizden birlikte yaşama adına daha geriye düştük diye sorgulatırsa amacına ulaşmış olur. Tarih lineer bir şekilde ilerliyor gibi görünüyor ama başkasına saygı açısından biz yüz yıl öncesine göre daha geriyiz. Hologram aslında tarih, lineer değil. Yani tek bir parçasında, daha önce yaşanan bütün katmanların izleri var. Acaba problemin kaynağında katı laik anlayışımız mı var? Malum, bugünlerde pasif laiklik kavramı tartışılıyor. Yeni Cumhuriyet, aktif laik bir anlayışla ve Türkler üzerine kurmaya çalıştı sistemi. Gayrimüslim tebaa, mübadelelerle, katliamla, tehcirler şunla bununla ya gönderildi, ya kaçırıldı. Eritildi, yok sayıldı. Geriye bir tek Müslümanlar kaldı ama onların da dinlerini yaşamalarına engeller çıkarıldı... N.Ö.: Sistemin yeniden tanımladığı, halkın tanımına uymayan bir Müslümanlık oldu. Kendi kültüründen bihaber, ne kendisi olmuş ne de Batılı olmuş, böyle iki arada bir derede kalmış acayip bir toplum ortaya çıktı. Z.B.: Biz Müslüman belki olamadık, ama Batılı da olamadık. Batı'nın demokrasi değerlerini tam alıp kullanamadık, onun yanında kadim değerlerimizi de bırakmaya çalıştık. Yani karşıdakine saygı duyacağız, kabul edeceğiz falan ama niye? Buna cevap veremiyoruz. N.Ö.: Mesela konuştuğumuz 67 yaşında bir teyze. Ermenilerin kiracısı olmuş, böyle altlı üstlü oturmuşlar. "Oğlum düşman peydahlamak kolaydır. Asıl olan bir gönle girmektir." diyor. Yılın bir günü Ermeni günü ilan edilemez mi? Nasıl Anzaklar geliyorlar, burada bir şafak ayini yapıyorlar. Yurtdışından gelseler veya İstanbul'dakiler memleketlerine gitseler, hoş geldiniz diye karşılansalar, konuşmalar yapılsa, eski yerlerini gezseler, dolaşsalar... N.Ö.: Çok güzel olur. Bunu teklif ettik mesela Sivas'ta belediyeye. Zaten Amerika'dan çıkıp geliyor adamlar. Ama bu, bir şenliğe dönüşse. Yani dünyaya verilecek güzel bir resim olurdu bu... N.Ö.: Yapılabilecek çok basit kolay jestler de var. Birçok şehrimizde Ermeni mezarları var. Bunlar çok bakımsızdır. Sivas'taki belediye başkan yardımcılarından birine dedik ki, ya şu mezarları onarsanız, temizleseniz güzelce. İyi olur dedi ve yaptılar. Gelen Ermenilerden kadar olumlu tepkiler almışlar ki bizzat gidip teşekkür edenler, bu kimin aklına geldi, nasıl böyle bir şey yaptınız falan diyenler. Kalp kazanmak kadar da zor değil. Z.B.: Amerika'da beyazlarla zencilerin ilişkileri çok iyi değil. Bir beyaz kilisesine gidin, bir tane zenci yoktur. Zenci kilisesine gidin, Tanrı'nın huzurunda bile bir tane beyaz yoktur. Ben ikisine de gittim, hâlâ böyledir. Ama buna rağmen her şehirde irili ufaklı bir Martin Luther King bulvarı vardır. İşte Martin Luther King'i anma günü vardır. gün tatil, insanlar okula gitmiyor. Nerede bizim Ermeni sanatçılarımızın adlarını taşıyan sokaklar, parklar? N.Ö.: Tabii neden bir mimarlık okuluna Balyan adı verilmesin. Bir sokağın adı neden Tatyos Efendi olmasın? Bunlar ülkeyi batırmaz, topraklarımızı alıp götürmez. Örnekler çoğaltılabilir. Mesela Tokat'ta bir caminin çok güzel süslemeleri var. Ustası bir Ermeni. Yani bir Ermeni usta caminin kalem işlerini yapıyor. Kimse bundan rahatsızlık duymuyor. Z.B.: Sivas'ta 1950'li yıllar. Semih Şeker beyin anlattığı bir hikâye. Arkadaşımız vardı Kirkor adında. Ermeni'ydi ve iyi boks yapardı. Maça giderdik. Bir Türk ile bir Ermeni boks yapıyorlar. Bütün Sivaslılar ya da bütün mahalleliler vur Kirkor, vur diye bağırırdı diyor. Bizim için bizim mahallemizden, bizim şehrimizden biriydi. Karşıdaki Müslüman'dı, Türk'tü ama biz orada bir Müslüman Türk şeklinde düşünmezdik. Bir spor müsabakasıydı diyor. Ben olsam, kitabın adını "Bu sevdaya zeval vermem" koyarım. Norses Bal adlı Ermeni böyle söylüyor. Yalnız Norses amcanın içi buruk. "Benim oğlum ben subay, polis, bürokrat olacağım dediği zaman benim ona verecek cevabım yok. Devlet baba bize üvey evlat gibi bakıyor."diyor. N.Ö.: Bu ülke vatandaşının bu tür görevlere gelememesi gerçekten çok anlaşılır bir şey değil. Bu da galiba ulus devlet mantığının çarpık uygulamalarından birisi. Z.B.: Devletin vatandaşları arasında ayrım yapmaması lazım. Yani Alevi'ydi, Sünni'ydi, Ermeni'ydi, Kürt'tü diye. Sonuçta devletle aramızdaki ilişki bir vatandaşlık ilişkisi. N.Ö.: Bu Norses Bal'ın oğlu askerliğini bir paşanın yakın korumalarından biri olarak yapıyor. Ve bununla çok övünürdü, anlatırken. Dükkânının her tarafına resmini asmıştı. Bir Ermeni, paşanın koruması oluyorsa niçin subay olmasın ya da başka bir şey olmasın? Z.B.: Biraz kendimizi keşfettikçe güvenimiz artacak galiba. Kendimize güvenimiz arttıkça da aslında çok da farklı değiller Ermeniler diyeceğiz. One minute! Şirazenin kaçmaması lazım. "Hiç farklı değiliz" söylemi de çok tehlikeli. Farklılığı yok edici bir söylem. Onları bütün farklılıklarıyla beraber korumamız lazım... Z.B.: Tabii kabul etmek ve takdir etmek lazım. Sloganımız "farklılık güzeldir" olmalı... N.Ö.: Bütün bu süreç sonunda şunu biz daha canlı bir şekilde gördük ki; Türk İslam kültürü hem asimile etmeye hem de soykırıma müsait değil.
592899
Hurda indirimi bekleniyor
Hurda indirimi bekleniyor Otomotiv endüstrisi 30 Eylül'de sona eren ÖTV indiriminin ardından sektörün canlılığını koruyabilmesi için arayış içerisine girdi. Uludağ Taşıt Araçları ve Yan Sanayi İhracatçıları Birliği (UTAYSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Sünneli "Hurda indirimi konusunda ısrarcıyız" derken, Taşıt Araçları ve Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Ömer Burhanoğlu da özellikle ticari araçlarda hurda indiriminin gerekliliğini savundu. Otomotiv sektör temsilcileri tarafından yapılan açıklamada, otomotiv endüstrisinin hurdu indirimini beklediği mesajı yer aldı. Sektör temcilcileri adına yapılan açıklamada, otomotiv endüstrisi, sona eren ÖTV indiriminin ardından sektörü rahatlatacak kararların açıklanması gerektiği, aksi halde yaşanması olası sıkıntılı dönemin daha da derinleşerek yeni bir kriz boyutuna ulaşabileceği üzerinde duruldu. Özellikle hurda indirimi üzerinde yoğunlaşan sektör temsilcileri, bunun gerçekleşmemesi halinde istenmese de fabrikaların üretimlerini durdurmalarının, ücretsiz izinlerin, yeni işçi çıkartmalarının söz konusu olabileceğini duyurdu. UTAYSİB Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Sünneli, otomotiv endüstrisinin yaşamakta olduğu sıkıntılı dönemin daha da derinleşerek yeni bir kriz boyutuna ulaşmaması için "Hurda indirimi konusunda ısrarcıyız" dedi. SÜNNELİ: "SEKTÖR EKONOMİ KOORDİNASYON KURULU'NUN KARARINI BEKLİYOR" Sünneli, sektörün Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun vereceği kararı beklediğine dikkat çekerek açıklamasında şu noktalara yer verdi: "ÖTV indirimi uygulamasının uzatılıp uzatılmayacağı ve hurda indirimi mekanizmasının devreye girip girmeyeceği yönündeki açıklamaları merakla bekliyoruz. Ayrıca ticari araçlara da KDV indirimine gidilmesi sektörü büyük ölçüde rahatlatacaktır. Bu konu da ihmal edilmemelidir. Otomobil pazarında yüzde 45'e varan düzeyde bir daralma olduğunu biliyoruz. Yine otomotiv ürünleri ihracatındaki gerileme uzun süredir devam eden bir durum. Otomotiv ana ve yan sanayindeki üreticiler ile ihracatçılar artık ne yapacaklarını bilememektedir." "20 YAŞIN ÜZERİNDE TOPLAM 2.8 MİLYON ARAÇ VAR" Türkiye'de 20 yaşın üzerinde 2.8 milyon adet, 27 yaşın üzerinde de 1.6 milyon adet araç bulunduğunu hatırlatan Sünneli, hurda indirimi uygulamasıyla ömürlerini tamamlamış bu araçların değişiminin teşvik edilerek Türk otomotiv endüstrisine beklenen canlanmanın sağlanacağını vurguladı. 16 yaşın üzerindeki araçlara uygulanacak hurda indirimi üzerinde duran Sünneli, "Hurda indirimi konusunda ısrarcıyız. Ayrıca ticari araçların da yatırım malı kabul edilip onlar için de KDV indirimi kararının uygulamaya konulması Türk otomotiv endüstrisini büyük ölçüde rahatlatacaktır. Aksi halde otomotiv endüstrisinin yaşamakta olduğu sıkıntılı dönem daha da derinleşerek yeni bir kriz boyutuna ulaşabilecektir. Bu istenmese de fabrikaların üretimlerini durdurmaları, ücretsiz izinler, yeni işçi çıkartmaları anlamına gelecektir" dedi. BURHANOĞLU:"16 YAŞ ARAÇLARA KDV MUAFİYETİ GELSİN" TAYSAD Başkanı Ömer Burhanoğlu da özellikle ticari araçlarda hurda indirimini savunarak, "Önerimiz devletimizin bütçesini bozmayacak, ekstra harcama yaratmayacak, tam tersine gelir sağlayacak bir çözümdür" açıklamasında bulundu. TAYSAD Başkanı Ömer Burhanoğlu ise Kyoto anlaşması, karbon emisyon oranlarındaki beklentiler, kaza istatistiklerinde ticari araç oranı ve yaşı, ölüm risk faktörü gibi değerlendirmelerde Türkiye'nin ön sıralarda bulunduğunu hatırlatarak, özellikle 16 yaş üstü ticari araçlar için aracını hurdaya teslim edenlerin KDV muafiyetiyle yeni araç almasının sağlanmasını beklediklerini söyleyerek şöyle devam etti. "ÖNERİMİZ, GELİR SAĞLAYACAK BİR ÇÖZÜM" "Bu sayede olumsuz sosyal etkenlerin düzeltileceği gibi, ekonomik olarak hareketlenme sağlanacak, satışları sıfıra yaklaşan ve hiçbir şekilde vergi toplanmayan bu sektörde KDV dışında tüm ara malı, yan sanayi ve satış sonrası hizmetlerin KDV'leri ve kurumsal vergileri alınacağı gibi SSK primlerinde de artış olacak, devletimizde eksik çalışma ödeneği harcamasında bulunmak zorunda kalmayacaktır. Zira birçok ticari araç üreticisi ana sanayi firmalarımızda yılbaşından bugüne çalışma yüzde 10"lara düşmüş, dolayısıyla yan sanayimizde de kapasiteler yüzde 10'a gerilemiş ve birçok yan sanayicimiz nakit sıkıntısı içinde küçülme, hatta kapanma yoluna gitmiştir. Önerimiz devletimizin bütçesini bozmayacak, ekstra harcama yaratmayacak, tam tersine gelir sağlayacak bir çözümdür."
593285
Baykal'dan sürpriz öneri
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında toplandı. Gündemdeki konuların değerlendirildiği toplantıda; Cumhurbaşkanının Parlamento tarafından seçilmesi sistemine yeniden dönülmesi ve DTP'li milletvekillerinin mahkemeye zorla getirilmeleri kararları ele alındı. Baykal, DTP'lilerin 'ifade krizi'yle ilgili olarak, ''Yasal çözüm bulunmalı. Biz her zaman dokunulmazlıkların daraltılmasından yana olduk'' dedi. Konunun yasal çözümüne yönelik öneriler de getiren Baykal, ''Ya dokunulmazlar kaldırılır ya da bütün dokunulmazlık dosyaları TBMM Genel Kurul'unda görüşülür, dokunulmazlıklar kaldırılır ve herkes gider hesabını yargıda verir'' diye konuştu. MYK toplantısında Hükümet'in TBMM'ye sevk etme kararı aldığı Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin uyum yasası da ele alındı. Baykal, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin alt yapısının bulunmadığını vurgulayarak, TBMM'de bir uzlaşma sağlanırsa Cumhurbaşkanının Parlamento tarafından seçilmesine yönelik sisteme yeniden dönülmesine yönelik düzenlemeye destek vereceklerini söyledi. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin de değerlendirildiği toplantıda ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un konuya ilişkin açıklamalarına dikkati çeken Baykal, Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasının Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çıkması koşuluna bağlanmadığının görüldüğünü savundu. Baykal, ''Kürt Açılımı'' konusunda ise Hükümet'in hala konuya ilişkin somut veriler ortaya koymadığını ifade etti. Anayasa değişikliği, ana dilde eğitim gibi konularda yapılan açıklamaların Hükümet'in kafasının karışık olduğunu ortaya koyduğunu savunan Baykal, ''Hükümet aydır hiçbir somut açıklama yapmadı. Toplumu ay beklentide tutamazsınız ya somut bir yol haritası ortaya koyacaklar ya da konuyu dalgalandırıp, unutturup, gündemden kaldıracaklar. Gelinen nokta bu'' dedi. Olağan Kurultay CHP MYK, toplantıda Olağan Kurultay sürecinin 12 Ekim'de başlamasını kararlaştırdı. Olağan Kurultay'ın da bu takvim içerisinde 2010 yılının Mayıs ayı sonunda ya da Haziran ayı başında yapılması planlanıyor.
591941
İran ve Batı 15 ay sonra müzakerelere başlıyor
Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili, Batı ile nükleer konuda yapılacak müzakerelere olumlu bir bakış açısı ve iyi niyetle başlayacaklarını söyledi. Celili, artı ülkeleriyle yarınki müzakere için Cenevre'ye hareketinden önce yaptığı açıklamada, 'ın tüm imkanlarıyla uluslararası toplumun ortak endişelerini giderecek ortamı hazırlayabileceğini belirtti. "'ın milli, bölgesel ve uluslararası arenadaki gücü ile potansiyeli, huzur, emniyet, barış ve adalete dayalı ilişkilerin geliştirilmesi için bir fırsattır" diyen Celili, "Olumlu bir bakış açısı ve iyi niyetle müzakerelere başlıyoruz. Bu bakış açımızın bir fırsat olarak değerlendirilmesini umuyoruz" ifadesini kullandı. Meclisin dünkü bildirisinde nükleer konuda hükümete desteği ile Batı'ya uyarısının sorulması üzerine Celili, "Meclisin, nükleer faaliyetleriyle ilgili desteğinin de önemli olduğunu, bu güce dayanarak müzakerelerde bulunacaklarını" bildirdi. Celili, en son 19 Temmuz 2008'de Cenevre'de Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve artı ülkelerinin temsilcileriyle bir araya gelmişti. 'ın nükleer programının ele alındığı müzakerelerde, adına üst düzey diplomat William Burns da hazır bulunmuştu. Müzakereleri, istenen netice elde edilemese de "olumlu ve yapıcı" olarak değerlendiren tarafların, iki hafta içinde yeniden bir araya gelme kararı ancak yarınki müzakereyle gerçekleşmiş olacak.
592424
Tarkan'ın şirketinde ölüm
Tarkan'ın şirketinde ölüm Beşiktaş'ta şarkıcı Tarkan'ın ortağı olduğu müzik şirketinde çalışan kadın, tabancayla göğsünden vurulmuş olarak bulundu. Sağlık ekiplerinin bütün müdahalesine rağmen kurtarılamayan Ayşegül Gürpınar (31), olay yerinde hayatını kaybetti. Polis, intihar ettiği ileri sürülen Gürpınar'ın öldürülmüş olması ihtimalini de değerlendiriyor. Olay, Beşiktaş Akat Mahallesi 5. Gazeteciler Sitesi Hare Sokak numarada bulunan Hitt Prodüksiyon ve Müzik Şirketi'nde saat 21.30 sularında meydana geldi. İddialara göre, ünlü şarkıcı Tarkan'ın ortağı olduğu şirkette temizlikçi olarak çalışan Ayşegül Gürpınar (31), bir süredir ayrı yaşadığı eşi Serdar Gürpınar'ı telefonla arayarak intihar edeceğini söyledi. Serdar Gürpınar, daha sonra eşinin kardeşini arayarak ablasının, çalıştığı işyerinde intihar edeceğini haber verdi. Ayşegül Gürpınar'ın çalıştığı işyerine gelen kardeşi, ablasını kanlar içinde buldu. Olay yerine çağrılan 112 ekiplerinin bütün müdahalesine rağmen Gürpınar, kalbine isabet eden tek kurşunla olay yerinde hayatını kaybetti. Haberi alan Ayşegül Gürpınar'ın yakınları, olay yerine geldi. Polis ekipleri, Gürpınar'ın öldüğü işyerinde uzun süre incelemelerde bulundu. Yapılan incelemede, olayda kullanılan tabancanın kurusıkıdan bozma olduğu belirlendi. Gürpınar'ın cesedi incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. İki çocuk annesi olan Ayşegül Gürpınar'ın yaklaşık 15 gündür, aralarında şiddetli geçimsizlik bulunan eşinden ayrı yaşadığı öğrenildi. İntihar ettiği ileri sürülen Gürpınar'ın eşi tarafından sürekli tehdit edildiği iddia edildi. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatan polis, Ayşegül Gürpınar'ın intihar mı ettiği, cinayete mi kurban gittiğini araştırıyor. Ayşegül Gürpınar'ın eşi Serdar Gürpınar da polis tarafından aranıyor.
591621
AKP’nin Arap aşkı
Nail Güreli Onuncu sesAKP’nin Arap aşkı Niye şaşıyorsunuz ki? AKP iktidarının, Genel Direktörlüğü için kendi yurttaşı Zülfü Livaneli’yi değil de Kültür Bakanı Faruk Hüsnü’yü desteklemesine şaşanların aklına asıl biz şaşarız. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) Genel Direktörlüğü gibi önemli bir yere, dünya kültür ve çevrelerinde tanınan ve de UNESCO üyelerinin çoğu tarafından önerilen Livaneli’ye AKP iktidarının yan çizmesini aklınız almıyor mu? Kabahat bu iktidarda değil; ya sizin aklınız basmıyor ya da şaşırmasını bilmiyorsunuz! Bunda akıl almayacak ya da şaşıracak ne var? Mısır’ın adayı, “Kitap yakarım” diyen ve Arapların desteklediği bir kültür bakanı. Bu bile bizimkilerin Mısırlıya yol vermesine yetmez mi? Dünyada ilk kez bir hükümet kendi yurttaşının adaylığına sırt çevirmiş oluyor. Sanki bizimkilerin umurundaydı. Ayrıca, AKP “ilklerin partisi” değil miydi? İşte bir ilk daha! Sonuçta UNESCO’nun çoğunluğu, kitap yakacağını ilan eden Mısırlıya kesinlikle karşı çıkınca, AKP iktidarı da kendi yurttaşını aday göstermeyince, genel direktörlük ’a kalıyor. Bütün bunlardan daha önemlisi nedir, biliyor musunuz? Bu iktidarın, gerçekleri saklama alışkanlığının (daha yalın sözcüğü kullanamıyoruz) bu uluslararası olayda da kendini göstermesidir. dünyanın gözünün içine baka baka: “Zülfü Livaneli adaylık için başvurmadı ki” diyor. Oysa bu makama kişisel başvuru söz konusu değil, hükümetler aday gösteriyor. Bu, cehalet midir, takiye midir, nedir? Bunu hep yapıyorlar. Söylemeye dilimiz varmıyor; dünyanın önünde biz utanıyoruz. Bir kitap Alın size kültürel alanda bir AKP kıvırtmacası daha! Ateşe verilerek 35 cana mal olan ’taki ’nin bir barış müzesi olup olmaması hâlâ tartışılıyor; iktidar bu kültürel açılıma bir türlü yanaşmıyor. Bu ortamda okunacak bir kitap Öner Yağcı’dan geldi. Sivas’ı Unutmak adlı kitabında Öner Yağcı, tarihsel kimliğiyle Sivas’ı, Temmuz 1993 katliamının öncesini ve sonrasını, yargı aşamasına varıncaya kadar anlatıyor. Katliamla ilgili kitaplar kaynakçasının eklenmesiyle bütüncül bir başvuru kaynağı. (Cumhuriyet Kitapları, Temmuz 2009) Bir şiir Dizelerimiz Fikir Yüce’nin Şiirimsi Çığlıklar’ından, (Kora Yayın, Ağustos 2009): “uçsuz bucaksız çöller gibiyim/ yedi arşın gökler gibiyim/ sonsuz dipsiz denizler gibiyim/ yalnızlığıma gel. // çöllere kavuşmuş serap gibisin/ göklerde kaybolmuş yıldız gibisin/ denizlere gömülmüş mercan gibisin/ yalnızlığın olayım.”
592771
Erdoğan'dan İzmir'de "modern yaşam" mesajı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağına, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması abesle iştigaldir. Birileri bu kaygıyı büyüterek, buradan nemalanmak istiyor" dedi. Başbakan Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesinin 2009-2010 akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'deki gençlerin asla aşağılık kompleksi içinde olmaması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin yıllar boyunca küçük meselelere takılıp kaldığını belirten Başbakan Erdoğan, "Son 40-50 yıldır döne döne tartışılan meselelere bakınız, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler. Toplum üzerinde psikolojik baskı oluşturuldu, sanal korkular oldu. Türkiye'de hala bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağını, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması son derece abesle iştigaldir. Birileri bu kaygıyı büyüterek, buradan nemalanmak istiyor. ile tam üyelik müzakerelerini sürdüren, insan hakları konusunda bu kadar duyarlı siyasi iktidardan en son beklenecek olan demokrasi ve hukuk dışı girişimlerdir" dedi. "Milletimizden aldığımız yetkiyi kötüye kullanma eğilimine tevessül etmedik, etmek isteyenlere de taviz vermedik" diyen Başbakan, "Türkiye'nin geldiği bu seviyeden sonra geriye dönüş asla söz konusu olmaz, olmaz. Bu ülkenin zayıflatılmasına da göz yummayız, yumamayız. Bir başbakan olarak, mahalle aralarında kapı çalan bir insanım ve bunu yaparken sosyal devlet olmanın ilkesi gereği yapıyorum, yapmak zorundayım. Arkadaşlarımla beraber bunu yapıyorum. Sadece evinde oturup, oradan Türkiye'yi seyreden bir başbakan değilim. 81 vilayetin tamamına gittim. Şöyle bir bakın, şantiyelerini gezen kaç başbakan görürsünüz? Bu şantiyelerin hepsine bakanları yanıma alıp gidiyorum, yerinde görüyorum. çalışıyor mu, otoyollar devam ediyor mu, bölünmüş yollar devam ediyor mu? Yoksa bürokrat gelir önünüze raporu koyar. Teoriyle pratiği buluşturacaksak, bunu yerinde görmek zorundasınız" ifadelerini kullandı. Kürt açılımı Türkiye'de yaşam tarzını geliştirme, özgürlükleri ilerletme yolunda çalıştıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, bu yolda birinci temel taşın ikincinin sağlık, üçüncünün adalet ve dördüncünün emniyet olduğunu kaydetti. temel taş üzerinde yükselen bir Türkiye istediklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Hiç kimsenin yaşam tarzına hiç kimse karışamaz, özgürlüklerini kısıtlayamaz ve bunların karşısında ilk duracak olan da biz oluruz. Bütün adımlar atılırken, biz bu dönem içerisinde bir milli birlik projesinin adımını attık ve demokratik açılım sürecini başlattık. Terör artık son bulsun istiyoruz. İçeriğinde birçok başlıklar var, olacak. Ülkemizde ne kadar etnik unsur varsa adımlar atmamız lazım. vatandaşlarımızın sorunları var, adımlar atmamız lazım. sorunumuz var, adımlar atmamız lazım. Üniversitenin sorunları var, adımlar atmamız lazım. Sıfırlayabilir misiniz? Hayır, ama minimize ederiz" dedi. Azami mutabakat zemininde sorunu çözmek zorunda olduklarını söyleyen Erdoğan, "Hakkari'de bir olsa, oradaki gençlerin belli bir kısmı Hakkari'de yüksek tahsilini yapacaktır. Aynı şekilde Muş'taki ilinde kalacaktır, ama biz bunları başaramadık. Ondan dolayı oranın çocukları adım atamadılar. Türkiye 21. yüzyılda bu meselelerini tartışamaz, bu meseleyi çözmek zorundayız" diye konuştu. Terörle mücadeleden taviz vermenin söz konusu olmadığını söyleyen Erdoğan, "Hiç kimse kendini hukukun üstünde göremez. Biz demokrasiden taviz vermeyeceğiz, suçla mücadeleyi sürdüreceğiz ama hukukun üstünlüğü ilkesinden taviz vermeyeceğiz" dedi.
591889
Önce 8.3 ardından tsunami vurdu
Önce 8.3 ardından tsunami vurdu Güney Pasifik Okyanusu'nda meydana gelen şiddetli deprem ve yol açtığı tsunami nedeniyle Batı Samoa olarak da bilinen Samoa'da ilk belirlemelere göre 20 kişi öldü. Samoalı gazeteci Keni Lesa, deprem ve tsunaminin en çok vurduğu bölgedeki bir hastaneyi ziyaretinde binanın tsunami kurbanlarıyla dolu olduğunu, can kaybının 20'ye ulaştığını söyledi. Lesa, ülkenin yerleştiği adaların en büyüğü olan Upolu adasının turistik sahilleri yakınındaki Lalomanu kasabası yakınlarındaki köyün de dalgalar tarafından adeta silinip süpürüldüğünü dile getirirken, can kayıplarıyla ilgili resmi açıklama henüz yapılmadı. Samoa'ya komşu olan Amerikan Samoası'nda ise daha önce 14 olarak açıklanan can kaybının 24'e yükseldiği bildirildi. ABD toprağı Amerikan Samoası'nın Valisi Togiola Tulafono, bölge açıklarında denizin altında meydana gelen deprem nedeniyle 50 kişinin de yaralandığını söyledi. Okyanuslarla ilgili bir konferans için Hawaii'de bulunan Tulafono, Amerikan Samoası'nın en büyük adası olan Tutuila'nın güneyinin harabe haline geldiğini belirterek, yol ve köprülerin zarar görmesi nedeniyle ulaşılmakta güçlük çekilen adanın batısından bilgi alındığında ölü sayısının daha da artabileceğini ifade etti. Bölgede meydana gelen 8.3 büyüklüğündeki deprem sonucu tsunami uyarısı yapılan Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine ve Pasifik'teki diğer adalarda can kaybı olup olmadığıyla ilgili olarak da henüz bir açıklama yapılmadı. Hawai ile Yeni Zelanda arasında bulunan volkanik yapıdaki Samoa adalarının Amerikan Samoası bölümünün nüfusu 65 bin civarındayken, Batı Samoa olarak da bilinen Samoa'nın nüfusu yaklaşık 220 bin kişiden oluşuyor. WASHINGTON, BATI SAMOA'YI ''AFET BÖLGESİ'' İLAN ETTİ ABD yönetimi, şiddetli deprem ve daha sonrasında meydana gelen tsunamiden etkilenen Amerikan Samoası'nı ''afet bölgesi'' ilan etti. ABD Başkanı Barack Obama'nın imzaladığı afet bölgesi kararı, bölgeye federal yardım gönderilmesini öngörüyor. Söz konusu karar, zarar gören konut ve binaların yeniden yapılmasına mali destek verilmesi, mali kayıpların bir bölümünün karşılanması gibi uygulamaları da kapsıyor.Amerikan Samoası'nda yaklaşık 65 kişi yaşıyor. Öte yandan, Büyük Okyanus'un (Pasifik) güneyinde meydana gelen şiddetli deprem ve yol açtığı tsunami nedeniyle Samoa ve Amerikan Samoası'ndaki toplam can kaybının en az 44 olduğu bildirildi. Araçların ve insanların sel suları tarafından adeta yutulduğunu belirten yetkililer, Samoa ve Amerikan Samoası'ndaki kayıpların 100'ü aşabileceğini belirtti. Batı Samoa Afet Kontrol Merkezi yetkililerinden Ausegalia Mulipola, tsunamiden etkilenen bölgelerde arama ve kurtarama çalışmalarının devam ettiğini, Samua ve Amerikan Samoası'ndaki can kayıbının şu anda bile 100'ü aşmış olabileceğini söyledi. Bazı köylerde birçok evin denize sürüklendiği haberleri geldiğini ifade eden Mulipola, bazı bölgelerde ise tsunami dalgalarının çekilirken tonlarca kum bıraktığını, arama ekiplerinin kumun altında cesetler bulduğunu söyledi. TSUNAMİ Japonca'daki 'tsu' (liman) ve 'nami' (dalga) kelimelerinin birleştirilmesiyle kullanılan tsunami, ''deprem gibi sismik faaliyetler sonucu denizdeki su kütlesinin dikey olarak hareketlenmesiyle oluşan ve olağandan çok daha fazla hıza sahip dalga'' olarak tanımlanıyor. Saatteki hızı 800-1000 kilometreye kadar da çıkabilen tsunami dalgaları, okyanus açıkları için olağan kabul edilen, ancak kıyılarda rastlanmayacak yükseklik olan 10 metreye veya daha yüksek seviyeye ulaşabiliyor. Kıyıya ulaşan normal dalgalar sadece su yüzeyinin basit hareketinden oluşurken, tsunamide yüzeyden dibe kadar tüm su kütlesi hareket ediyor. Denizdeki veya okyanustaki akıntıları geçici olarak artırıp azaltması dışında tsunami ile deniz dalgası arasında herhangi bir bağlantı bulunmuyor. Büyük çaplı tsunamilerin 10 yılda bir gerçekleştiği görülürken, şimdiye kadar kaydedilen tsunamilerin yaklaşık yüzde 59'u Büyük Okyanus'ta (Pasifik), yüzde 25'i Akdeniz'de, yüzde 12'i Atlas Okyanusu'nda ve yüzde 4'ü Hint Okyanusu'nda meydana geldi. Bugüne kadar en fazla can kaybına neden olan tsunami ise 2004 yılında görüldü. Hint Okyanusu'nda meydana gelen 9,15 büyüklüğündeki depremden sonra ortaya çıkan tsunami, Endonezya, Sri Lanka, Tayland, Malezya ve hatta Somali kıyılarına kadar olan bölge ülkelerinde yaklaşık 230 bin kişinin ölümüne yol açtı.
591853
DTP'liler mahkemeye zorla götürülecekler
DTP'liler mahkemeye zorla götürülecekler"Gitmeyeceğiz. Zorla alırlarsa Türkiye kaybeder" DTP'lilerin mahkemedeki ifade krizi sürecinde Mardin Milletvekili Emine Ayna ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş mahkemeye zorla getirilecek, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'e ise yeni bir tebligat yapılacak. DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkındaki, "suçu ve suçluyu övdüğü" iddiasıyla açılan dava görüldü. Tuğluk ve avukatının katılmadığı dava 29 Aralık'a ertelendi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, DTP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ile Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna'nın, talimatla ifadelerinin alınması için polis zoruyla mahkemeye getirilmesine karar verdi. Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, Tuğluk hakkında müzekkere yazılan TBMM Başkanlığı'nın mahkemeye cevap gönderdiğini bildirdi. Şatır, cevapta, Tuğluk'un sekreterinin almaktan imtina etmesi nedeniyle yazının teslim edilemediğini, bununla ilgili tutanağın da mahkemeye gönderildiğini açıkladı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, önceki celse, Tuğluk'un 22 Mart 2007'de Van'da yaptığı iddia edilen konuşmayla ilgili Van Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne müzekkere yazarak, konuya ilişkin tutanak düzenlenip düzenlenmediğini, soruşturma açılıp açılmadığını sormuştu. Mahkeme Başkanı Şatır, müzekkere uyarınca Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nden gönderilen cevapta, 2007/273-302 sayılı "durma kararı" suretinin gönderildiğini bildirdi. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nden, "durma kararı" ile ilgili dava dosyasının incelenmek üzere istenilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dosyasının incelenmek üzere istenilmesini, Tuğluk'un savunmasının alınıp alınmaması hususunun bu dosyanın incelenmesinden sonra karara bağlanmasını kararlaştırarak, duruşmayı erteledi. İddianamede, Aysel Tuğluk'un, DTP'nin 1. Olağanüstü Büyük Kongresi ve Van'daki Nevruz konuşması ile Mart 2007'de DTP Genel Merkezi'nde yaptığı basın açıklamasında, "Terör örgütü PKK'nın amacı doğrultusunda suçu ve suçluyu övme" fiilini işlediği öne sürülüyor. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna ve DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş'ın 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılanmaları da, TBMM ile Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi arasında krize neden olmuş; polis zoruyla getirilmeleri bile gündeme gelmişti. DTP'LİLER KARARLI: GİTMEYECEĞİZ DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, DTP’li Selahattin Demirtaş ile Emine Ayna’nın zorla mahkemeye getirilmesi kararının, "tamamen hukuksuz olduğunu" ileri sürdü. Türk, şunları söyledi: "Tamamen hukuksuz bir karar olduğuna inanıyoruz. Bu kararın, Anayasanın 14. maddesi ile hiçbir ilgisi yok. Biz bugüne kadar düşüncelerimizi özgürce ifade etmeye çalıştık. Bütün söylemlerimizde Türkiye’nin bütünlüğü içinde sorunların çözümünü gündeme getirdik. Bu nedenle 14. maddeye göre yorumlanması doğru değildir. 14. maddeye göre, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü aleyhine işlenen suçlarla ilgili fiili bir durum varsa, bu konu gündeme gelir. Ancak parlamento gerçekten düşüncelerini ifade eden siyasetçilere, milletvekillerine sahip çıkacak bir duruşu ortaya koymamıştır. Bunu, yargının değil parlamentonun özgür düşünceye karşı davranışının ve tutumunun bir sonucu olarak değerlendiriyoruz. Hukuktan, yargıdan kaçma gibi durumumuz yok. Bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyoruz. Vermeyecek hesabımız yok. Ama farklı düşündüğümüz için, Türkiye’de demokrasiyi, özgürleşmeyi, tartışma ortamını yarattığımız için, Kürt sorununu Türkiye gündemine getirdiğimiz için bugün adeta parlamento tarafından sahiplenmeyen, ötekileştirilen bir tutum ve davranışla karşı karşıyayız. Sonuç olarak, demokrasi mücadelesi veriyoruz, inançlarımız doğrultusunda çalışmalarımızı, çabalarımızı ortaya koyacağız. Zorla götürürlerse diyeceğimiz bir şey yok. Bunun haksız bir uygulama olduğuna inandığımız için bugüne kadar gitmedik. Bundan sonra böyle bir yöntem ortaya çıkarsa Türkiye kaybeder, bizim kaybedecek bir şeyimiz yok." AYNA: DEMOKRASİ AYIBI DTP Milletvekilleri Emine Ayna ve Aysel Tuğluk, kararı NTV değerlendirdi. Emine Ayna, tebligatı aldığını ama yaşananları teşhir etmek için 29 Aralık’taki mahkemeye de gitmeyeceğini söyledi. Ayna şöyle konuştu: “Bu kararın uygulanabilmesi için öncelikle dokunulmazlıkları kaldırılması gerekiyor. Dokunulmazlık varken mahkemenin sürüp gidiyor olması bir hukuki skandaldır. Bize ilk kez dava açılmıyor. Daha önce de mahkemelere gittik, içimizde ceza alan arkadaşlarımız var. Bizim korkumuz bu değil, bunlar mahkemeye gitmeme nedenimiz değil. Süreçte çarpık bir işleyiş var. Dokunulmazlıklar varsa bu bütün milletvekilleri için de Başbakan için de geçerli olmalı. Ancak diğer milletvekillerinin içlerinde yolsuzluk davalarının da olduğu davaları dondurulmuşken davamızın devam etmesi bir demokrasi ayıbıdır. Biz karalardan çekinmiyoruz. Dokunulmazlık zırhının ardına saklanmıyoruz. Benim elime tebligat geçti ancak bu çarpıklığı teşhir etmek için 29 Aralık’ta mahkemeye gitmeyeceğim. TUĞLUK: GÜVEN BUNALIMI YARATACAK Emine Ayna hakkında verilen kararın bir benzerinin yarın kendisi için de verilmesi söz konusu olan Aysel Tuğluk ise şunları söyledi: “Bu yaşananlar devletin Kürt sorununa çözümsüz yaklaşımının bir sonucudur. Karşımızda hukuk olduğun düşünmüyorum, yargının siyasallaşmasıyla ilgili durum söz konusudur. Karşımızda siyasal bir hukukun ve ayrımcı bir durum söz konusu. Problem bu mantıkta yatıyor. Yeni bir dönem de bu ve benzeri uygulamalar güven bunalımı yaratacaktır. 367 krizi de benzer bir mantığın sonucudur. Çözümde rol oynayabilecek bir partinin vekillerine baskılar devam ederse, bunalım yaşanabilir. Legal siyasette, DTP’nin bir kontrol unsuru olduğu görülmelidir. Bunlar ülkeye yarar getirmiyor." DTP'liler hakkında dava açılmıştı "Terör örgütünün propagandasını yaptığı" iddiasıyla DTP Genel Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk hakkında İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Mardin Milletvekili Emine Ayna hakkında Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında ise İstanbul ve Diyarbakır ağır ceza mahkemelerinde dava açılmıştı. Mahkemeler milletvekillerinin ifadelerinin talimatla alınması için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne müzekkere yazmıştı. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in de arasında bulunduğu DTP Kadın Meclisi Üyesi 23 kişi ile DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında "suçu ve suçluyu övdükleri" iddiasıyla Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ayrı dava daha açılmıştı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, davaların önceki celselerinde, TBMM Başkanlığına yazı yazarak milletvekillerini ifade vermeye çağırmıştı. TBMM'nin mahkemeye verdiği cevaplarda ise "milletvekillerinin sekreterlerine yazının ulaştırıldığı, ancak milletvekillerinin çalışmaları dolayısıyla sık sık Ankara dışında bulunduğundan yazının kendilerine ulaştırılamadığı" belirtilmiş, gerekli işlemler tamamlandığında mahkemeye bilgi verileceği kaydedilmişti. Mahkeme, son celsede TBMM Başkanlığı'na bir kez daha yazı göndererek, müzekkerelerin akıbetini sormuştu. Mahkeme, yazıya, yeni duruşma günü ve saatini de ekleyerek, duruşmaları ertelemişti. Edinilen bilgiye göre, TBMM Başkanlığı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine, Emine Ayna'nın sekreterine çağrı kağıdının tebliğ edildiğini, diğer milletvekillerine ise tebliğ edilemediğini bildirdi. Mahkemenin kararı ne olacak? Milletvekillerinin duruşmalara katılmamaları halinde nasıl bir yol izleneceğine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi karar verecek. DTP Genel Başkanı Türk ile milletvekilleri Ayna ve Demirtaş'ın talimatla ifadesinin alınması yönündeki duruşma yarın görülecek. Tuğluk hakkında, "suçu ve suçluyu övdüğü" iddiasıyla açılan davanın görülmesine de yarın devam edilecek. Tuğluk hakkında, İstanbul ve Diyarbakır ağır ceza mahkemelerinde açılan davalarla ilgili talimat duruşmaları ise 30 Eylül Çarşamba günü görülecek. Mahkeme, DTP İstanbul Milletvekili Tuncel'in de arasında bulunduğu DTP Kadın Meclisi Üyesi 23 kişinin yargılandığı davanın görülmesi de aynı gün devam edecek.
593203
20:51 KKTC'de yeni asgari ücret 1237 lira oldu
'de yeni 1237 lira oldu ’de 1190 liradan 1237 liraya çıkarıldı Tespit Komisyonu, KKTC Çalışma ve Bakanı Türkay Tokel’in de katıldığı toplantıda, yeni asgari ücreti, hükümet, ve işçi kesimlerinin tesmilcilerinin oybirliğiyle ve 47 liralık artışla aylık 1237 lira olarak belirledi. Türkay Tokel, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, zor bir dönemden geçildiğine işaret ederek, gönüllerden farklı farklı rakamlar geçse de yeni asgari ücretin oybirliğiyle belirlenmesi nedeniyle işçi ve işveren temsilcilerine teşekkür etti. Tokel, yeni asgari ücretin aylık 1237, haftalık 283, günlük 57 ve saatlik lira olarak belirlendiğini, bu rakamların küsüratları olabileceğini kaydetti. Hiçbir hükümetin seçimden 100 gün sonra acı veren önlemler almayı istemediğini ifade eden Tokel, aylık bir bütçe bulduklarını bu nedenle eşel-mobil uygulamasını aydan aya çıkardıklarını, 2009 yılı sonuna dek istihdamları durdurduklarını, ek çalışma konusunda önlem aldıklarını hatırlattı. Tokel, birlikte özveride bulunup birlikte karar alınmadığı sürece düze çıkmanın mümkün olmadığını belirterek, oybirliğinin birlikte özveride bulunup birlikte karar almaya örnek oluşturduğunu söyledi. İşçi tarafının temsilcisi olan Hür-İş Genel Başkanı Yakup Latifoğlu da masaya aylık 1350 lira önerisini getirdiklerini, ancak buna onay almanın mümkün olmadığını ifade ederek, kendilerini tatmin etmese de yılda oluşan hayat pahalılığına yakın artış getiren 1237 rakamına onay verdiklerini bildirdi. KKTC İşverenler Sendikası Başkanı Hasan Sungur ise işçi tarafına teşekkür ederek, işverenler olarak masaya "asgari ücret artmasın" argümanıyla gelmediklerini, söyledikleri tek şeyin "özellikle 2002 yılından itibaren asgari ücretin kabarmaması, gerektiği kadar kabardığı" olduğunu belirterek, bundan dolayı yanlış anlaşıldıklarını dile getirdi. Sungur, işçilerin sıkıntı yaşadıklarını, ancak işverenlerin de her geçen gün ağırlaşan sıkıntılar yaşadıklarını vurgulayarak, artışın ancak tüm olanaklar zorlanarak yapıldığını bildirdi. Yeni asgari ücret, ’de yayımlandıktan ve itiraz süresi dolduktan sonra yürürlüğe girecek.
591796
Fener'den Efes'e 'organize doping' iddiası
Sarı-Lacivertli yönetim, rastgele seçilen iki basketbolcudan da doping maddesi kabul edilen 'Cathine' maddesinin çıkmasının tesadüfle geçiştirilmesinin mümkün olmadığını ve Efes'in organize bir iş yaptığını iddia etti. Türkiye Basketbol Federasyonu'na (TBF) çağrıda bulunan Fenerbahçe, Efes'e gerekli yaptırımların uygulanmasını istedi. Sarı-Lacivertli kulübün Başkan Vekili Şekip Mosturoğlu, Kerem'de doping maddesi çıkması ve bununla ilgili yaptıkları araştırmalarla ilgili dün bir basın toplantısı düzenledi. Faruk Ilgaz Tesisleri'nde gerçekleştirilen toplantıya, Başkan Aziz Yıldırım'ın yanı sıra yönetim kurulu üyelerinin büyük bölümü katıldı. Efes yetkililerine seslenen Mosturoğlu, "Sportif başarılarınıza ve kazandığınız kupalara leke sürenler doping suçunu organize edenlerdir. Bu sebeple, öncelikle başarılara ve kupalara leke sürenler ayıklamalıdır." dedi. Basketbol Ligi'nde 2008-09 sezonunda Efes'in şampiyon olduğunu hatırlatan Mosturoğlu, şöyle konuştu: "Takımımızla play-off maçları oynayan Efes, kendi evinde oynadığı iki maçı kaybetmesinin ardından, son yılların en iyi geri dönüş performanslarından birini göstererek, arka arkaya kazandığı maçın ardından şampiyonluğa ulaşmıştır. Ancak TBF bize Kerem Gönlüm'le birlikte Mario Kasun'un idrar örneğinde de Cathine maddesine rastlandığını bildirmiştir. Bu maddeye maçlık bir seride, doping kontrolü yapılan tek maçta ve rastgele seçilen iki Efesli sporcudan alınan numunede de rastlanılmış olmasını tesadüfle açıklayabilmek imkansızdır." BASKETBOL FEDERASYONU GEREĞİNİ YAPSIN "Şampiyonluk Efes'ten alınabilir mi?'' şeklindeki bir soruya ise Mosturoğlu şu karşılığı verdi: "Kural açık, kuralı uygulayacak da Federasyon. 'Birden fazla sporcusu doping yaptığı tespit edilirse, müsabakadan men cezası veya başka bir ceza verilebilir' deniyor. Topluca yapılmış derken, test iki kişiye yapılmış, ikisinde de bu madde var, bundan daha toplucası yok.'' Mosturoğlu, geçmişte kendi sporcularının bazılarında doping maddesi çıktığını belirterek, "Kulüp olarak onlarla yollarımızı ayırdık. Son örnek Kambala'ydı. Sözleşmesi olmasına rağmen feshettik." diye konuştu. Mosturoğlu, "Kerem Gönlüm, bu maddeyi kimlerin kendisine verdiğini açıkladığında örnek bir sporcu olabilir." diyerek başarılı basketbolcuya seslendi. Beko Basketbol Ligi 2008-09 sezonunda şampiyon olan Efes, Teknosa Türkiye Kupası'nı da kazandığı için statü gereği play-off finalini oynayan Fenerbahçe Ülker ile 15 Ekim'de Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında karşılaşacak. Ankara Atatürk Spor Salonu'nda oynanacak Erkekler Cumhurbaşkanlığı Kupası maçının başlangıç saati ise daha sonra belirlenecek.Öte yandan Fenerbahçe Ülker, Bosna-Hersek'te düzenlenen bir turnuvada Hırvat takımı Cibona Zagreb'i 80-68 yenerek şampiyonluğu elde etti. Başkan Aziz Yıldırım, medyaya çattı Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, medyanın Efes'li oyuncuların doping maddesi kullanmasına yeterince yer vermemesinden yakındı. İki sporcuda birden yasaklı maddeye rastlanmasına dikkat çeken Yıldırım, bu doping olayının üstüne gidilmesi ve gerçeklerin ortaya konulması gerektiğini kaydetti. Medyanın, Efes'le göbek bağı bulunduğunu ve sesinin bu yüzden çıkmadığını öne süren Yıldırım, kendi kulüplerinde böyle bir olay yaşanması durumunda ağır suçlamalarla karşı karşıya kalacaklarını ifade etti.
593054
Ankaraspor'un Tahkim Kurulu'ndaki savunması sona erdi
'un Tahkim Kurulu'ndaki savunması sona erdi ’nun takımlarından ’un bir alt lige düşürülmesi ile ilgili yaptığı duruşmada, Ankaraspor Kulübü savunmasını verdi. Futbol Federasyonu’nun İstinye’deki merkez binasında gerçekleştirilen toplantıya, Ankaraspor Kulübü Başkanı Ruhi Kurnaz, avukatı ve Ankaraspor A.Ş. Genel Müdürü Ender Yurtgüven ile katıldı. Federasyon binasına geldikten kısa süre sonra ayrılan Kurnaz, daha sonra yeniden binaya gelerek toplantıya katıldı. Yaklaşık saat süren toplantının ardından açıklama yapan Ankaraspor A.Ş. Genel Müdürü Ender Yurtgüven, kanuni haklarını kullanarak savunmalarını yaptıklarını ifade ederek, "Şu anda yorumlarımızın hukuki süreci etkileyeceğini düşündüğümüz için herhangi bir açıklama yapmayacağız. Sonuçtan sonra kulüp olarak gerekli açıklamaları yaparız. Bugün sonuçlanmasını bekliyoruz" diye konuştu. Yurtgüven, savunmalarının yaklaşık saat sürmesiyle ilgili bir soru üzerine, "Bu süreç başladığından beri anormal bir bilgi kirliliği var. bilgi kirliliğini temizlemek biraz vaktimizi aldı" dedi. Bu arada Profesyonel Futbol ’nun ay verdiği Kulübü’nün 15 yöneticisinden bazıları, avukatları ile saat 16.00’da federasyon binasına geldi. Ankaraspor Kulübü’nün savunması uzun sürünce, Ankaragücü yöneticileri yaklaşık saat bekledi.
591466
SDT "Öğüt" ile Perdelerini Açıyor
SDT "Öğüt" ile Perdelerini Açıyor "Öğüt" adlı oyunun yönetmeni Mehmet Akif Yeşilkaya, "Oyunun konusunun öykü olarak bizim insanımıza çok yakın duracağını düşünüyoruz" dedi. Yayına Giriş: 30.09.2009 02:22:02 Güncelleme: 30.09.2009 02:22:02 Sivas Devlet Tiyatrosu'nun (SDT), yeni sezonda perdelerini açacağı "Öğüt" adlı oyunun yönetmeni Mehmet Akif Yeşilkaya, "Oyunun konusunun öykü olarak bizim insanımıza çok yakın duracağını düşünüyoruz" dedi. Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı Yeşilkaya, SDT'de düzenlediği basın toplantısında, bu yıl 60. yılını kutlayacak olan devlet tiyatrolarının dünyada hiç oynanmamış yerli oyunlarla perdelerini açacağını söyledi. Onlardan biri olan "Öğüt" adlı oyunu Sivas'ta sahneleyeceklerini ifade eden Yeşilkaya, "Konunun öykü olarak da bizim insanımıza çok yakın duracağını düşünüyoruz. açıdan benim açımdan da çok verimli bir çalışma süreci oldu. Keyifli bir oyun çalışma süreci yaşadık" diye konuştu. Oyunun dünya prömiyerini Ekim'de yapacaklarını ifade eden Yeşilkaya, "Karşılığı olan, bize çok hitap eden bir oyun olacak. Gerek metin, gerekse hikayenin Sivas'ta hak ettiği ilgiyi bulacağına eminim" dedi. SDT Müdürü Emre Başer ise devlet tiyatrosu olarak 60. yıllarını kutladıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti: "Bu 60. yılla ilgili olarak böyle bir proje geliştirildi. Oynanmamış yerli oyunların gösterimi konusunda devlet tiyatrolarının bütün sahneleri dünya prömiyeri yapacak. Biz de Cem Uslu'nun yazdığı 'Öğüt' adlı oyunu seçtik. Hazırlıklarımız tamam, herkesi oyuna bekliyoruz. Güzel bir sezona 'merhaba' diyoruz." Cem Uslu'nun yazdığı, Mehmet Akif Yeşilkaya'nın yönettiği "Öğüt" adlı oyunun dekor tasarımını Güven Öktem, kostüm tasarımını Gül Emre, ışık tasarımını Yüksel Aymaz, müziklerini Can Atilla, reji asistanlığını Kerem Yücel ve Fatih Özyiğit yapıyor. Hayatın içindeki her davranışın, başkalarını etkileyen bir sonucu ve bu sonucun da dönüp dolaşıp kişinin kendisini de etkileyen bir zincirin halkası olduğunun anlatıldığı oyunda, Menekşe Özyiğit, Cebrail Esen, Arif Yavuz, Fulya Ülvan, Mehmet Demiralp, Fatih Özyiğit ve Kerem Yücel rol alıyor.
593117
Organ tacirlerinin sorgusu sürüyor
Polisin aylık takip sonucu yakaladığı zanlıların başında emekli bir öğretmenin bulunduğu, böbreklerin 20-40 bin TL arasında satıldığı öğrenildi. Polis, Antalya'da son ay içinde yapılan bazı böbrek nakillerinin organ ticaretiyle gerçekleştirildiğini tespit etti. Biri üniversite diğeri özel bir hastanede gerçekleştirilen nakiller üzerine harekete geçen polis, bu nakillerin emekli öğretmen M.G.'nin Şubat 2009 tarihinde böbrek nakli yaptırmasından sonra gerçekleştirildiğini fark etti. Organ ticareti yapmak için oluşturulan suç örgütünün lideri olduğu iddia edilen M.G.'nin nakil olduktan sonra özel bir diyaliz merkezinde çalışmaya başladığı, böbrek bekleyen hastalar ve onların yakınlarıyla burada tanıştığı bilgisine ulaşıldı. M.G.'nin ve liderlik ettiği öne sürülen çetenin böbrek bekleyenler ile ekonomik sıkıntıları sebebiyle böbreklerini satışa çıkaranlara aracılık ettiği ileri sürüldü. Organ ticareti yaptığı iddia edilen çetenin diğer illerdeki üyeleriyle birlikte hareket ettiği öne sürülen M.G., ifadesinde emekli maaşıyla geçinemediği için bu yola başvurduğunu savundu. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada, organ ticareti yaptıkları iddia edilen çete üyelerinden M.G. dışındaki kişinin organlarını sattıkları ortaya çıktı. Çete üyelerinin böbrek bekleyenlerle, organlarını satışa çıkaranları Antalya'daki ev, pansiyon, otel gibi mekanlarda buluşturdukları, birbirlerini tanımaları için de bir süre beraber kalmalarını sağladıkları öğrenildi. Etik Kurul'dan geçirilen 10 organ naklinde, böbreklerin bu yolla temin edildiği belirlendi. Polisin operasyonları olmasa organ ticareti yaptıkları iddia edilenlerin ameliyata daha bu yolla aracılık edecekleri öğrenildi. Çete üyelerinin böbrekleri 20 ile 40 bin lira arasında satın aldıkları öne sürüldü. Antalya polisinin yürüttüğü soruşturma kapsamında organ ticareti yaptığı ileri sürülen çete aracılığıyla organ satın alan, nakil olan ve ilerleyen günlerde ameliyat olmayı bekleyen 26 kişinin daha ifadelerine başvuruldu. Sağlık durumları göz önüne alınarak gözaltına alınmayan 26 şüphelinin ifadelerinin evlerinde ya de hastanedeki tedavileri sırasında alındığı öğrenildi. Antalya Emniyeti, organ ticaretine yönelik soruşturmayı derinleştirerek sürdürürken, zanlıların 'doku ve organ ticareti yapmak' ve 'suç işlemek için örgüt oluşturmak' suçlamalarıyla adliyeye sevk edilmeleri bekleniyor.
592485
Cezayir'de katliam gibi kaza: 11 ölü
Sivil savunma kaynakları, yerel saatle sabah 04.00 sularında meydana gelen kazanın kesin nedeninin henüz bilinmediğini söylediler. Tlemcem'de 15 Ağustos meydana gelen kazada 16 kişi hayatını kaybetmişti. Cezayir hükümeti, artan trafik kazaları yüzünden kısa bir süre önce trafik cezalarını ağırlaştırmıştı.
591814
Açılım sürecinde kriz!
Etnik milliyetçiliği tahrik etmek ve PKK’ya daha da toplumsal zemin kazandırmak istiyorsak, gerilimi tırmandıralım! Sakinleştirici pratik çözümlerden uzak duralım! Aksine, biz de çatışmaları ateşleyelim! AÇILIM sürecinde kaygı verici kriz işaretleri ortaya çıkıyor. Toplumdaki Türk-Kürt kutuplaşması artık futbol maçlarında bile patlak veriyor! Dün de iki DTP’li vekilin polis zoruyla mahkemeye getirilmesi için yargı karar verdi!
592183
Terör örgütünde fırtına dinmiyor
örgütünde dinmiyor örgütünde son zamanlarda yaşanan infazlar, örgütün paralarını hesaba geçirme, aşk ve cinsel ilişkilere, örgüt içi tasfiyeler sonucu kopmalar da eklendi. Terör örgütünün sözde eski sorumlusu ile 17 arkadaşı örgütten ayrılma kararı aldı. elebaşlarından tarafından Rıza Altun’un yerine Avrupa kadrolarının başına getirilen Deniz" kod adlı Canan Kurtyılmaz’ın, bir süre sonra bu görevden alınarak yerine Sabri Ok’un atanmasının ardından yaşanan tasfiyeler, terör örgütünün Avrupa kadrolarında çatlaklara yol açtı. "Baskıcı" bir yapıya sahip olan, örgüt içinde yaşanan "yoz ilişkileri" şiddet uygulayarak cezalandıran Canan Kurtyılmaz’ın görevden alınmasının ardından Sabri Ok’un, Kurtyılmaz’ın göreve getirdiği kadroları tasfiye ettiği bildirildi. Avrupa kadrolarında yaşanan örgüt içi olayları, aşk ilişkileri ve ’e Avrupa’dan kadro gönderememe olaylarını eleştiren Canan Kurtyılmaz’ın, uzun süredir Sabri Ok’a yönelik sert eleştirilerde bulunduğu kaydedildi. Canan Kurtyılmaz’ın görevden aldığı kişilere yeniden sorumluluk verilmesi üzerine Canan Kurtyılmaz örgütten ayrılma kararı verdi. Kurtyılmaz’ın 17 arkadaşıyla birlikte örgütten ayrıldığı, şu anda ’te gizlendiği ortaya çıktı. Canan Kurtyılmaz’ın bu çalışmalarından rahatsızlık duyan Sabri Ok’un ise Kurtyılmaz’ın bir an önce Kandil’e dönmesi ve özeleştirisini vermesini istediği, ancak bu talebi kabul etmeyen Kurtyılmaz’ın Kandil’e bir rapor yazarak, "Kendisini tehdit eden ve üzerine tetikçiler gönderen Sabri Ok’un görevden alınmaması durumunda, örgütün Avrupa yapılanmasını ve illegal faaliyetlerini deşifre edeceğini" bildirdiği öne sürüldü. Terör örgütüyle bağlantısını koparan ve şantaj ve tehdit içerikli rapor yazan Canan Kurtyılmaz’ın, Paris’te gizli servislerin yanı sıra ’dan ayrılan muhalif kadrolarla görüşmeler yapması, örgütün Avrupa’daki elebaşı Sabri Ok’u telaşa düşürdüğü kaydedildi. Terör örgütünün Canan Kurtyılmaz’ın bir an önce yakalanarak Kandil’e getirilmesi için çalışmalar yaptığı belirlendi.
592637
Bu Uzay Turisti Başka...
Bu Uzay Turisti Başka... Uzaya yeni bir turist daha gitti. Kanadalı sirk sahibi Guy Laliberte, yedinci uzay turisti olarak Kazakistan'dan fırlatılan Soyuz aracında yerini aldı. Dünya yörüngesindeki Uluslararası Uzay İstasyonu'na kenetlenecek Soyuz'un yolculuğu 12 gün sürecek. Rus Soyuz uzay aracı Kazakistan'ın Baykonur üssünden fırlatıldı. Soyuz Kanada'nın ilk uzay turisti olan sirk sahibi Guy Laliberte'yi de götürüyor. 50 yaşındaki eski ip cambazı ve palyaço olan Laliberte, yolculuk için 35 milyon dolar ödedi. 7. uzay turisti Guy Laliberte, 12 günlük seyahat sırasında bilimsel deneylere katılan önceki uzay turistlerinin aksine, yörüngeye farklı bir hava getirecek. Laliberte, Ekim'de çeşitli ülkelerden ünlüler ve çevrecilerin katılacağı bir gösteriyi yöneterek insanların dikkatini küresel ısınma ve su tasarrufu konusuna çekmeyi de hedefliyor. Soyuz araçları zaman zaman Rus Uzay Kurumu'na bağışta bulunan zengin uzay turistlerini yörüngeye taşıyor. Ancak istasyondaki mürettebat artışı yüzünden uygulamadan vazgeçilebileceği belirtiliyor.
591747
'Helikopter Ben' de İstanbul'a geliyor
'Helikopter Ben' de İstanbul'a geliyor IMF-Dünya Bankası toplantılarına katılacak 186 merkez bankası başkanı arasında Fed Başkanı Bernanke de yer alıyor. "Deflasyona engel olmak için Fed para basabilir" ifadesi "helikopterden para dağıtma" olarak tanımlanınca medyanın "Helikopter Ben" lakabını taktığı Bernanke, Ekim'de İstanbul'da olacak ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, 6-7 Ekim'deki IMF-Dünya Bankası Sonbahar Dönem Toplantıları için İstanbul'a geliyor. Amerikan diplomatik kaynakları Hazine Bakanı Timothy Geithner'ın başkanlığını yaptığı resmi delegasyonun Ekim'de İstanbul'a geleceğini belirterek, delegasyonda Bernanke'nin de yer aldığını doğruladı. FİNANS DEVLERİ GELİYOR Bernanke'nin Ekim'de İstanbul'a geleceği ve Ekim'e kadar şehirde kalacağı öğrenildi. Şubat 2006'dan bu yana Amerikan Merkez Bankası'nı yöneten Bernanke, küresel kriz sırasında attığı adımlarla Amerika'yı iflasın eşiğinden kurtaran isim olmuştu. Küresel finansın zirvedeki isimlerini bir araya getirecek zirveye Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet'in yanı sıra, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, Fransa Merkez Bankası Başkanı Chrıstıan Noyer, Almanya Merkez Bankası Başkanı Axel Weber, Japonya Merkez Bankası Başkanı Masaaki Shirakawa, İtalya Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi gibi önemli isimler de katılacak. Türkiye, ABD dışında IMF-Dünya Bankası dönem toplantılarına ikinci kez evsahipliği yapan ilk ülke olarak kayıtlara geçecek. İstanbul'da gerçekleşecek zirve birçok açıdan ilklere sahne olacak. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası sistemdeki artan rolü ve konumu ilk kez bu toplantıda gündeme alınacak. Gelişmekte olan ülkelerin IMF ve Dünya Bankası yönetiminde daha fazla söz sahibi olmasına yönelik adımların da bu toplantıda atılması bekleniyor. Toplantıda ayrıca küresel krizden sonra kurulacak yeni finansal düzenle ilgili fikir jimnastiği yapılacak. LAKABI PARA SAÇMAKTAN GELİYOR ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke, 2002'de yaptığı bir konuşmada "Deflasyona engel olmak gerekiyorsa Fed para basabilir" açıklamasını yapmış; hemen ardından Nobel adayı Milton Friedman, açıklamayı helikopterden para dağıtma olarak tanımlayınca Ben Bernanke'ye medya, 'Helikopter Ben' ismini takmıştı.
592822
"Tüm halk iş sahibi olur diye bir kaide yok"
Başbakan Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi'nin 2009-2010 akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'deki gençlerin asla aşağılık kompleksi içinde olmaması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin yıllar boyunca küçük meselelere takılıp kaldığını belirten Başbakan Erdoğan, şunları ifade etti: ''Son 40-50 yıldır döne döne tartışılan meselelere bakınız, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler. Toplum üzerinde psikolojik baskı oluşturuldu, sanal korkular oldu. Türkiye'de hala bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağını, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması son derece abesle iştigaldir. Birileri bu kaygıyı büyüterek, buradan nemalanmak istiyor. AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdüren, insan hakları konusunda bu kadar duyarlı siyasi iktidardan en son beklenecek olan demokrasi ve hukuk dışı girişimlerdir.'' Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Anayasamızdaki temel ilkeyi eşit ele aldık. Türkiye'nin geldiği bu seviyeden sonra geriye dönüş asla söz konusu olmaz, olmaz. Bu ülkenin zayıflatılmasına da göz yummayız, yumamayız. Bir başbakan olarak, mahalle aralarında kapı çalan bir insanım ve bunu yaparken sosyal devlet olmanın ilkesi gereği yapıyorum, yapmak zorundayım. Sadece evinde oturup, oradan Türkiye'yi seyreden bir başbakan değilim. 81 vilayetin tamamına gittim. Teoriyle pratiği buluşturacaksak, bunu yerinde görmek zorundasınız.'' Kürt açılımı süreci Türkiye'de yaşam tarzını geliştirme, özgürlükleri ilerletme yolunda çalıştıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, bu yolda birinci temel taşın eğitim, ikincinin sağlık, üçüncünün adalet ve dördüncünün emniyet olduğunu kaydetti. temel taş üzerinde yükselen bir Türkiye istediklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Hiç kimsenin yaşam tarzına hiç kimse karışamaz, özgürlüklerini kısıtlayamaz ve bunların karşısında ilk duracak olan da biz oluruz. Bütün adımlar atılırken, biz bu dönem içerisinde bir milli birlik projesinin adımını attık ve demokratik açılım sürecini başlattık. Terör artık son bulsun istiyoruz. İçeriğinde birçok başlıklar var, olacak. Ülkemizde ne kadar etnik unsur varsa adımlar atmamız lazım. Alevi vatandaşlarımızın sorunları var, adımlar atmamız lazım. İşsizlik sorunumuz var, adımlar atmamız lazım. Üniversitenin sorunları var, adımlar atmamız lazım. Sıfırlayabilir misiniz? Hayır, ama minimize ederiz. Bunu başarmak çok çok önemli bir netice, ama bunu milletle başaracağız. Biz başaracağız dersek yanlış olur. Biz koordine ederiz, bunu azami mutabakat zemininde çözmek zorundayız. Büyük ülke, güçlü devlet açılımlardan bir şey kaybetmez, tam tersine kazanır biz buna inanıyoruz.'' Bir ildeki, bölgedeki sorunların ülkenin tamamını etkilediğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Hakkari'de bir üniversite olsa, oradaki gençlerin belli bir kısmı Hakkari'de yüksek tahsilini yapacaktır. Aynı şekilde Muş'taki ilinde kalacaktır, ama biz bunları başaramadık. Ondan dolayı oranın çocukları adım atamadılar. Türkiye 21. yüzyılda bu meselelerini tartışamaz, bu meseleyi çözmek zorundayız. Biz son derece samimi yola çıktık. Kazanan Türkiye olacaktır, kazanan 81 vilayetimizin tamamı, kazanan İzmir olacaktır, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. İzmir'de de anaların oğullarının yollarını gözlediğini, İzmir'de nice ocaklara ateş düştüğünü biliyoruz. Terörle mücadeleden taviz vermemiz mümkün değil. Hiç kimse kendini hukukun üstünde göremez. Biz demokrasiden taviz vermeyeceğiz, suçla mücadeleyi sürdüreceğiz ama hukukun üstünlüğü ilkesinden taviz vermeyeceğiz.'' IMF ile ilişkiler Başbakan Erdoğan, şu anda dünya tarihinin en büyük küresel ekonomik krizinin yaşandığını, sadece ABD ve Avrupa'nın değil, tüm dünya ülkelerinin az ya da çok bundan etkilendiğini anlattı. Krizin ortaya çıktığı andan itibaren Türkiye'ye reçete yazanların olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''(Türkiye IMF'siz bu krizi atlatamaz, Türkiye bir an önce IMF ile anlaşmalı) diyenler oldu. Biz ise 'Hayır acelemiz yok' dedik. 'Bize siyasi müdahaleler yapıldığı sürece biz anlaşmayız' dedik. Sadece ekonomik noktada varsa reçeteler, bunları değerlendiririz. Finans noktasında varsa reçeteler değerlendiririz, çünkü Türkiye eski Türkiye değil. En küçük ekonomik krizde, hükümette bulunanlar ne yazık ki soluğu IMF'nin kapısında alıyordu. Çok yüksek faiz oranları ve her şartı kabul ederek stand by imzalıyorlardı. 'Biz bunu yapamayız' dedik, IMF ile masaya oturduk ve her ayrıntıyı müzakere ettik, etmeye de devam ediyoruz. Süre doldu, bugüne kadar yaklaşık iki yıl geçti. Mayısta iki yıl olacak ama biz halen imzalamadık. Şimdi Türkiye'de bir IMF toplantısı başlıyor ve bu IMF toplantısının yapılacağı bölgeyi Türkiye 13 ayda inşa etti. Yerin dibinde 127 bin metrekarelik bir İstanbul Kongre Merkezi inşa ettik ve şimdi bu toplantılar şimdi burada yapılacak. 330 milyon liraya malettik. Ve burada bin 500 kişilik bir ana toplantı salonundan tutunuz, aynı anda 850 toplantının yapılacağı odalara varıncaya kadar, 1500 metrekareden 750 metrekareye kadar birçok toplantı salonların olduğu merkez. Türkiye buna gücü kuvveti yeten bir ülke. IMF bunu gelip yerinde bizzat görecek ve kendileriyle tekrar konuşacağız. Ya evet, ya hayır. Biz aksi takdirde yolumuza yine devam ederiz. Çünkü bu noktada biz içerde enerjimizi kaybetmeyelim. Türkiye yıl önceki durumdan bugüne nasıl sıçradıysa bu sıçramasını da bundan sonraki süreçte farklı şekilde devam ettiririz. Krize ilişkin iyimser beklentiler arttı. Bittiğine dair yaklaşımlar çoğaldı. Gerek uygulamanın içinde olanlar, gerekse bu konudaki teorisyenler düşüncelerini ortaya koyuyor. 'Türkiye IMF ile anlaşma yapmadan kendi imkanlarıyla, kendi uyguladığı yerli tedbirlerle bu krizi aşma noktasına geldi' diyenler çoğalmaya başladı.'' Türkiye'nin yeni durumu New York'ta Türk vatandaşlarıyla bir araya geldiğini de dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: ''Burada durumu bir kez daha teyit etme imkanı bulduk. Yurtdışındaki vatandaşlarım Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu gururla taşıyor. Türk lirasını gururla taşıyor. Birin yanında artık sıfır yok. Eskiden 'zengin' milyoner olana deniyordu, hale geldik ki milyona tuvalete gidiyorduk. Şimdi tekrar aslına dönüş gerçekleşti ve paramıza değer kazandırdık diye eleştiri almaya başladık. 'Türk lirası çok değerli' demeye başladılar. Türk lirasının değer kazanmasıyla dünyada nereye geldiğimiz çok açık, net ortaya çıktı. Türk lirasının değerini koruma yasası yok mu, var. Niye buna rağmen bu eleştiriler yapıldı? İki ucu keskin bıçak. İşte burada biz durumu çok iyi değerlendirmek ve kararlı bir şekilde cesaretle yolumuza devam etmek durumundayız. Türkiye nihayet olması gereken, bulunması gereken konuma doğru emin adımlarla ilerliyor. Türkiye yıllardır özlemini duyduğu öneme kavuşuyor. Türkiye Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği muasır medeniyetler seviyesine her zamankinden çok daha yakın bir mesafede bulunuyor. Benim özellikle üniversite öğrencilerimizden beklediğim husus şudur, özgüveniniz tam olacak. Bu ülkenin evladı asla bir aşağılık kompleksi içinde olmayacak ve olmamalı. 'Ben yaparım' diyecek, 'Biz yaparız' diyecek.'' ''işsizlik azalacak" Türkiye'nin artık çok farklı kulvarda ilerlediğini, güçlü lider ülke olma yolunda kararlılıkla yürüdüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Birçok sorunumuzu çözdük. Çözüm yoluna da koyduk. Mevcut sorunlarımızı uzlaşı içinde, mutabakat içinde çözmenin gayretindeyiz. Küresel krizin aşılacağını biliyoruz. 2010 bunun ciddi başlangıcı olacak ve 2010'dan itibaren pozitif büyüme beklentilerimizi kamuoyuna orta vadeli programda açıkladık. Krizin sona ermesiyle birlikte üniversite gençliği başta olmak üzere tüm gençlerimizin işsizlik kaygısında biraz daha azalma olacak. Gençler, bakınız her üniversiteyi bitiren veya tüm halk iş sahibi olur diye bir kaide yok. Dünyanın hiçbir yerinde, ABD başta olmak üzere halkının tümüne iş sağlamıştır diye bir gerçek yok. Bakın şu anda onlar da yüzde 7-8 oranlarına varan işsizlikle uğraşıyor. İspanya, buyurun yüzde 18 işsizlikle başbaşa. Biz ise şu anda yüzde 13'deyiz. Tabii ki mücadelemizi vereceğiz. Bunu daha aşağıya çekmenin gayreti içinde olacağız. Göreve gediğimde 10.7 idi, şu anda krize rağmen yüzde 13'deyiz. Bunu hiçbir zaman iyi bir yerdeyiz demek için söylemiyorum. Bunu kesinlikle tek haneli orana düşürmek durumundayız. Onun için de gerek tarım endüstrisinde, gerek hizmet sektöründe yoğun çalışma yapmak suretiyle bunları düşürmenin gayreti içinde olacağız.'' Harçlar sorunu Üniversitenin açılış töreninde öğrenciler adına konuşan DEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 3. sınıf öğrencisi Merve Sağlamer'in harçlarla ilgili eleştirisine de değinen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bunun spekülasyonu çok yapıldı. Bunu maalesef ideolojiye kurban edenler çok oldu. Sonunda ne olduğu ortada. Fakat harçların da yine Kredi Yurtlar Kurumu tarafından ödendiğini hatırlatmak durumundayız. 2002 yılında sadece 45 liraydı burs miktarı, şu anda 180 lira. Sabah kahvaltısı, akşam yemeğine, Kredi Yurtlar Kurumu olarak söylüyorum, orada kalan öğrencilerimize ayrıca destek veriliyor. Adeta sabah ve akşam yemekleri bedavaya geliyor. Bunu da hatırlatmam lazım. Yine yüksek lisans öğrencilerinin bursunu 90 liradan 360 liraya, doktora öğrencilerinin bursunu 135 liradan 540 liraya çıkardık. Bunları iktidarımız yaptı. 8-6 kişilik odalar noktasında da yurtlarla ilgili adımları süratle atacağız. Bundan sonra yüksek öğretimin kalitesini artırmaya, gençliğimize destek olmaya da devam edeceğiz'' ''Gençler özveride bulunmalı" Gençlerin, eğitim kalitesini artırmak, uluslararası rekabette öne çıkmak için gayret göstermesi ve özveride bulunması gerektiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, üniversite kütüphanesinin yerini bilmeden mezun olan öğrenciler bulunduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu, kamunun girişimleriyle çözülecek bir sorun değil. Teknolojiye ayak uydurun. Bakın biz şu anda geldik, dedik ki 'Türkiye'nin bir yanına ilköğretim, ortaöğretimde bilişim teknolojisi sınıfları kuracağız' dedik ve yüzde 95 ulaştık. ilk ve orta öğretimde bilişim teknolojisi sınıfları var. ADSL sistemini oralara bağladık, artık dünya ile buralar görüşüyor. Şemdinli'de, Yüksekova'da, Patnos'ta bunu görürsün. Ama daha önce bunları görmek, bırakın konuşmak, düşünmek mümkün değildi. Artık bu noktaya geldi. 800 bine yakın bilgisayar gönderdik okullara. Üniversiteler sadece öğretim veren kurumlar olmamalı, aynı zamanda eğitim veren kurumlar olmalı. Bu değişimi de yaşamak durumundayız. Üniversiteler sosyal faaliyetler sunan, iş ve gelecek ilişkilerinin kurulacağı yerler olmalı. Üniversiteler özgür, özgün düşüncenin yeşermesi gereken ortamlar olmalı. Bakınız ABD'deki üniversiteler dünya liderlerini, dünyanın tanınmış simalarını, bilim adamlarını, politikacılarını ağırlıyor. Onların bilgilerinden, tecrübe edinebiliyorlar. Ama bizde geçmişte konuşma yapmak için kampüse gelen liderlerin, politikacıların çirkin şekilde protesto edildiklerine veya edileceklerine şahit olduk. Özgür düşüncenin savunucusu olması gereken gençlerin, düşüncelerin özgürce ifade edilmesine tahammül edemedikleri dönemler oldu. Sudan bahanelerle kendi öğrencisini bile üniversite dışında tutan tutumla biz uluslararası rekabete giremeyiz. Zihniyet devrimini gerçekleştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Yeni durumlara, şartlara ayak uydurmamız gerektiğine inanıyorum''
591894
Duvara yazı yazan kişi gözaltında
Araçtaki malzemelere el koyan polis, öğrenci oldukları belirtilen kişileri karakola götürdü. Eskişehir Yolu Söğütözü Köprüsü duvarlarına siyasi içerikli yazılar yazıldığı ihbarını alan polis ekipleri olay yerine hareket etti. Köprü duvarlarına '2 Ekimde Açıkla Başbakan', 'Eğitim Cüzdana Sığmaz', '2 Ekim TKP'li Öğrenciler' şeklinde yazılar yazarak 06 TNU 70 plakalı otomobille olay yerinden ayrıldıkları belirlenen şahıslar, Eskişehir Yolu üzerindeki bir benzinlikte yakalandı. Şahıslar, polis otomobiline bindirilerek ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü. Ekipler tarafından karakol önüne çekilen otomobil ise didik didik arandı. Bu arada araçta silah sıkıldığı ihbarını alan polis yazıların yazıldığı köprü altında ve öğrencilerin kullandığı otomobilde silah aradı.
591569
Güzellik salonuna fuhuş operasyonu
Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği'ne ait ekipler, Acıbadem Caddesi üzerinde bulunan katlı binanın bodrum katındaki Green Güzellik ve Masaj Salonu'nda fuhuş yapıldığı ihbarını aldı. İhbarı değerlendiren asayiş büro amirliği, mekana müşteri kılığında bir polis memuru gönderdi. İlk etapta kasaya masaj için 80 TL ödeyen polis memuru masaj yaptırmak için odaya alındı. Yapılan masajın ardından masöz Günnur K, polis memuruna birlikte olma isteğinin olup olmadığını sordu. Polisten olumlu yanıt alan Günnur K., fuhuş için 100 TL istedi. Daha önceden seri numaraları alınmış parayı Günnur K. polis ekiplerince gözaltına alındı. İşyerine ani bir baskın düzenleyen polis, operasyonda iş yeri sahibi Bahar C. (31) fuhuş yeri temin ettiği için, Günnur K. (24) ise fuhuş yaptığı için gözaltına alınırken, Ayşe T. (29), Saadet Ş. (30) ve eşcinsel Hasan B. ifadeleri alınmak üzere Acıbadem Polis Merkezi'ne götürüldü. Öte yandan polis eşliğinde iş yerinden çıkan ve elleriyle yüzlerini kapatmaya çalışan kadınlar, görüntü alan basın mensuplarına tepki gösterdi.
591570
Devlet Bakanı Babacan New York'dan ayrıldı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte 64. Dönem BM Genel Kurulu toplantıları ve G-20 zirvesine katılmak için 21 Eylül'de ABD'ye gelen Bakan Babacan New York'taki temaslarının son gününde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen toplantıya katıldı. Söz konusu toplantı basına kapalı yapıldı.
592760
Kız arkadaşını kurtarırken ayağı raylara sıkışmış!
Kız arkadaşını kurtarırken ayağı raylara sıkışmış!DHA tyle="padding-right: 5px; margin-top: 5px; padding-left: 5px; padding-bottom: 5px; margin-right: 5px; padding-top: 5px" src="http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaberIciResim/2009/09/30/fft16_mf385775.Jpeg" align="left" alt="" />SAMSUN'da dün raylar üzerinde sarmaş dolaş yürüdükleri sırada trenin çarpması sonucu 17 yaşındaki liseli öğrencisi Volkan Akyasan hayatını kaybederken kız arkadaşı Aybike Şahin ağır şekilde yaralanmıştı. Kazada hayatını kaybeden Volkan Akyasan öğretmenleri, okul arkadaşları ve ailesinin katıldığı cenaze törenin ardından gözyaşları arasında toprağa verildi. Akyasan'enazesini okul müdürü Mustafa Kandemir kıldırdı. Gencin sınıf arkadaşı olan Anıl Kvgilinin trnü duyduğunu belirterek, "Volkan kız arkadaşını iteleyerek kurtarırken, ayağı sıkışmış. Kendini kurtaramadan tren çarpmış" dedi.Diğer taraftan kazada ağır yaralanan ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavi altına alınan Aybike Şahin'in hayati tehlikesinin devam ettiği açıklandı. Samsun Namık Kemal Lisesi 12'nci sınıf öğrencisi olan Aybike Şahin ile erkek arkadaşı Volkan Akyasan, dün sabah okul yerine sahile gezmeye gitti. Öğle saatlerine doğru sarmaş dolaş kent merkezine gelmek içirından geçmek isteyen iki sevgiliye, makinist Nuri Ercan yönetimindeki 44758 sefer sayılı çimento yüklü olan tren çarptı. Kazada Akyasan olay yerinde kafası koparak hayatını kaybetti. Ağır şekilde yaralanan Şahin önce Mehmet Aydın Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne ardından da hayati tehlikesi olduğu gerekçesiyle Ondokuz Mayıs Üniversültesi Hastanesine kaldırılarak yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. çocuklu ailenin en küçük çocuğu olan Volkan Akyasan için Tekkeköy İlçesi Kutlukent Beldesi Başköy Mantarlı Mahallesi'nde ki evinin önünde cenaze töreni düzenlendi. Burada oğlunun tabutuna sarılan anne Fatma Akyasan (60) gözyaşlarını tutamadı. Törenin ardından Akyasan'ın naaşı Yeni Mahalle Camisi'ne götürülerek caneze namazı kılındı. Cenaze namazını Namık Kemal Lisesi müdürü Mustafa Kandemir kıldırdı. Törene Tekkeköy Belediye Başkanı Hayati Tekin, İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürü Davut Numanoğlu, Akyasan'ın öğretmenleri, arkadaşları ve ailesi katıldı. Cenazede konuşma yapan müdür Kandemir, zaman zaman zor anlar yaşadı. Gözyaşları içerisinde öğrencisinin cenaze namazını kıldıran Kandemir, 60 yaşındaki baba Kemal Akyasan'a sarılarak "Başımız sağolsun. Acımız büyük" dedi. Cenazeye katılan Aybike Şahin'in ablası Nuriye Şahin'de gencin öldüğünü hastanede tedavi gören kız kardeşine söyleyemediğini belirtti. Törenin ardından Volkan Akyasan'ın cenazesi aile mezarlığında toprağa verildi. Volkan Akyasan'ın sınıf arkadaşı 17 yaşındaki Anıl Kölmük, iki gencin birbirlerini çok sevdiğini söyleyerek "Öğrendiğimize göre Volkan ile kız arkadaşı trenin başka raylardan geçeceğini düşünmüşler. Son anda Volkan trenin geldiğini görünce, Aybike'yi iteleyerek kurtarmaya çalışmış. Bu sırada kendi ayağı raylara sıkışmış. Aybike'de ona yardım ederken tren çarpmış. Volkan çok iyi bir insandı. Kimseye kötülük yapmamıştı" diye konuştu. Diğer taraftan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yoğun bakı ünitesinde tedavi altında bulunan Aybike Şahin'in hayati tehlikesinin devam ettiği belirtildi.
592981
Genç kız, sarkıntılık yapan kişiyi av tüfeğiyle yaraladı
Genç kız, sarkıntılık yapan kişiyi av tüfeğiyle yaraladı 'in Ödemiş İlçesi'nde, 21 yaşındaki Dilek Akay, kendisine sarkıntılık yaptığını ileri sürdüğü 40 yaşındaki Bilal Çamlıbel'i av tüfeğiyle yaraladı. Dilek Akay, jandarma tarafından gözaltına aldı. Kerpiçler Köyü yakınlarında pazartesi günü saat 15.00 sıralarında, devriye görevi yapan Ödemiş İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bir el silah sesi duydu. Sesin geldiği yöne giden jandarma ekipleri, Dilek Akay'ı elinde av tüfeğiyle yakalayıp, gözaltına aldı. Bekar olan Akay'ın jandarmadaki sorgusunda, “Tanımadığım biri arkamdan yaklaşıp, sarkıntılık yapmak istedi. Havaya ateş ettim. Korkup, kaçtı” dediği öğrenildi. Dilek Akay'ın ifadesini çelişkili bulan jandarma soruşturmayı derinleştirdi. Jandarma, olaydan kısa bir süre sonra Ödemiş Devlet Hastanesi'ne av tüfeğiyle yaralandığı için gelen Bilal Çamlıbel adlı bir kişinin gittiğini tespit ederek, ifadesine başvurdu. Bayındır'ın Lütuflar Köyü'nde yaşadığı ve bekar olduğu öğrenilen Çamlıbel'in, Akay'ın tüfeğinden çıkan saçmalarla vurulduğu belirlendi. Bunun üzerine Dilek Akay, Bilal Çamlıbel'i, kendisini uzun süredir sarkıntılık yaptığı için yaraladığını itiraf etti. Akay, işlemlerinin ardından bugün sevk edildiği adliyede, mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
591933
Aşı yetişmesse 'Hac' iptal olabilir
Gülşah Karahan'ın haberi Sağlık Bakanlığı ‘Domuz Gribi’ aşısının yetişmemesi halinde hacıları kutsal topraklara göndermeme ihtimali üzerinde duruyor. Diğer seçenek aşının Hac’da yapılması... Bir başka ihtimal ise hacıların Hac’da aşılanmaları. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Seraceddin Çom, domuz gribi aşısının dünyada henüz piyasaya sürülmediğini belirterek, aşıya ulaşma konusunda da kimsenin kesin bir tarih veremediğini söyledi. BİLİM KOMİSYONU KARAR VERECEK Genel Müdür Çom, “Aşılar ülkelerin piyasaya verme aşaması ile ruhsat alma aşamasına gelmesiyle paralel. Ne zaman piyasaya sunulur hale gelirse zaman alacağız. Bu nedenle kesin bir tarih söylemekten ziyade, beklentimizi söylüyoruz. Aşının Ekim ayının ortaları ya da sonuna kadar Türkiye’ye gelmesini ümit ediyoruz” dedi. Çom, aşının hacılara yetişmeme ihtimalinin yüzde 30 olduğunu, hacca gidilip gidilmeyeceğine ise Bilim Komisyonu’nun karar vereceğini söyledi.
591227
Silahlı saldırıya gözaltı
Silahlı saldırıya gözaltı Kadıköy'deki kişinin hayatını kaybettiği silahlı saldırı olayıyla ilgili kişi gözaltına alındı İSTANBUL (A.A) Kadıköy'de dün kişinin hayatını kaybettiği silahlı saldırı olayıyla ilgili kişi gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, Eğitim Mahallesi Muratpaşa Caddesi Saitbey Sokakta dün kişinin hayatını kaybettiği silahlı saldırıyla ilgili yapılan araştırmada, saldırıyı gerçekleştirdiği ileri sürülen şüpheli Uğur Ç'nin Fikirtepe'de bir arkadaşının evinde saklandığı belirlendi. Polis, Uğur Ç. ve 'kendisine yardım ettiği' iddia edilen Aydın G'yi saklandıkları evde gözaltına aldı. Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro'ya götürülen Uğur Ç'nin ilk ifadesinde, 'Onlar beni vurmaya geliyor zannettim. Araç gelince sorgusuz sualsiz ateş açtım' dediği öğrenildi.
591990
Liverpool'u tek başına yıktı!
'u tek başına yıktı! 'ne Debrecen galibiyetiyle başlayan deplasmanından eli boş dönüyor !.. İlk maçta 'a yenilen Fiorentina, Liverpool'u 2-0 yenerek Grubu'ndaki iddiasını ortaya koydu. Fiorentina'yı galibiyete Stevan Jovetic'in 28. ve 37. dakikalardaki golleri ulaştırdı. Grubun diğer maçında ise Lyon, Debrecen deplasmanında şov yaptı !.. Maçı 4-0 kazanarak yoluna kayıpsız devam eden ve lider olan Lyon'un gollerini 3. dakikada Kallström, 13. dakikada Pjanic, 24. dakikada Govou ve 51. dakikada Gomis attı.
591656
Mektup gelirse cevap vereceğiz
Mektup gelirse cevap vereceğiz İSTANBUL CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın CHP'ye göndereceği 'Kürt açılımı' mektubuyla ilgili, “Daha mektup gelmedi. Mektup gelirse elbette ona bir cevap vereceğiz” dedi. Baykal, Kıdemli Deniz Albay Selçuk Kulen'in Levent Camii'nde düzenlenen cenaze törenine katıldı. Cenaze sonrası gazatecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandıran Baykal, “Daha mektup gelmedi. Mektup gelirse elbette ona bir cevap vereceğiz. Gelmemiş bir mektup için şimdi cevap vermemi beklemeyin. Mektubu bekliyoruz. Mektup gelince cevabımızı vereceğiz dedi. Baykal, hükümetin açılım ile ilgili açıklamaların çelişkili olduğunu ileri sürerek, "Hala ortada net bir durum yok" diye konuştu.
591246
Belgrad'da holiganların dövdüğü Fransız öldü
Sırbistan Klinik Merkezi'nden yapılan resmi açıklamaya göre, Belgrad'ın merkezinde holiganlar tarafından dövülen Fransız Brice Taton'un öldüğü belirtildi. Cumhuriyet Savcısı Slobodan Radovanoviç de, Fransız vatandaşına saldıranların, adam öldürme suçundan yargılanacaklarını ve 40 yıla kadar hapisle cezalandırılabileceklerini söyledi. Fransız vatandaşının, kafasına ve göğsüne aldığı demir darbeleri sonucu ağır yaralandığı kaydedildi. Saldırıdan gün sonra polis 18 ila 22 yaşlarında 12 kişiyi göz altına almış ve 10'una saldırı suçundan bir ay hapis cezası vermişti. Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada da, Taton'un ölümünden duyulan üzüntü dile getirildi ve Sırp yetkililerden davayı bir an önce ele almalarını istendi.
593278
Ulaştırma zirvesinde havaalanı kararı
Ulaştırma Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı ve 10. Ulaştırma Şurası Genel Sekreteri Kenan Bozgeyik, kapanış oturumunda alınan şura kararlarını açıkladı. Bozgeyik, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 10. Ulaştırma Şurası kapsamındaki panellerden çıkan öneriler ile çalıştay önerilerinin bütünleştirilerek, her sektörün en önemli 20 projesinin seçildiğini, önemli projelerin de tekrar değerlendirilerek, Cumhuriyet'in 100. Yılına armağan edilen 100 kritik projenin belirlendiğini dile getirdi. Buna göre, deniz yolları, kara yolları, hava yolları, demir yolları, kent içi, posta ve haberleşme sektörlerine ilişkin alınan kararlar şöyle: -KARA YOLU SEKTÖRÜ- -Bölünmüş yolların 32 bin kilometreye çıkarılması. -Kuzey-güney kara yolu koridorlarının iyileştirilmesi. -Yerleşim merkezlerine çevre yolu yapılması. -Kuzey Marmara Otoyolu, Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu, Ankara-Delice Otoyolu, Ankara-İzmir Otoyolu, Sivrihisar-Bursa Otoyolu, Afyon-Antalya Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Şanlıurfa-Habur Otoyolu, Aydın-Denizli-Antalya Otoyolu, İstanbul-Ankara-Kafkasya ve İran Otoyolu, Şanlıurfa-Diyarbakır Otoyolunun yapılması. -Kar siperleri-çığ tünelleri ve ses panelleri, kara yolu boyunca acil yardım istasyonları, kara yolu ağının bitümlü sıcak karışım kaplama yapılması. -Karayolu Akademisi kurulması. -Tüm liman ve OSB'lerin bölünmüş yollarla bağlantılarının oluşturulması. -Rize-Mardin Otoyolunun inşa edilmesi. -Türk Otomotiv Kurumu''nun kurulması. -DENİZ YOLU SEKTÖRÜ- -Liman ve deniz tesislerinin ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre edilmesi. -Yeni liman projeleri ile transit ülke konumuna gelinmesi. -Elleçleme kapasitesinin 2023 yılına kadar 32 milyon TEU, 500 milyon ton kuru yük, 350 milyon ton sıvı yük ve 15 milyon yolcuya ulaştırılması. -Yurt içi taşımacılıkta deniz yolu payının yüzde 15'e (Ton/km) ve konteynerleşme oranının yüzde 15'e (TEU) yükseltilmesi. -Gemi inşa sanayinde 10 milyar dolar inşa geliri ve yeni istihdam alanlarının oluşturulması. -Gemi teslim kapasitesinde 0.8 milyon DWT'dan milyon DWT'a veya yıllık 300 adet gemi teslim sayısına ulaşılması. -Katma değeri yüksek, ileri teknolojili gemiler inşa edilmesi. -Marmara Denizi'nde kuzey-güney, doğu-batı ulaşımları için modern, fonksiyonel ve intermodal taşımacılığa uygun veya katlı araç yükleme boşaltma imkanları olan Ro-Ro terminalleri inşa edilmesi. -Kısa mesafe deniz taşımacılığına yönelik, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına sefer yapan Ro-Ro, Ro-Pax filosu kapasitesinin artırılarak hatların çeşitlendirilmesi. Doğu Akdeniz'de VLCC ve ULCC kapasitesinde yeni gemi inşa ve bakım onarım hizmeti verecek tersanelerin kurulması. -Tersanelerin yoğunlaştığı yerlerde organize yan sanayi bölgelerinin oluşturulması. -200 adet balıkçı barınağının 55'inin kademeli olarak yat limanına dönüştürülmesi ya da ortak kullanım modeli oluşturulması. -Deniz ticaret filosunun modernize hale getirilmesi, dünyanın en büyük 10 limanından en az birinin inşa edilmesi. -Ulusal Test ve Akreditasyon Merkezi kurma. -Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge payını ulusal hedefe paralel yüzde seviyesine çıkarma. -Türkiye'nin kıyılarını dünyanın en temiz kıyıları arasına taşıyacak etkin bir çevre yönetim sisteminin kurulması. -Birbirine yakın iskelelerin ihtisas limanlarına dönüştürülmesi, evrensel hukuk ve AB normlarıyla tam uyumlu denizcilik mevzuatının sürdürülmesi. -Deniz ulaşımına ilaveten iç su yollarının etkin kılınması. -Gemi inşa sanayisinde yüzde 80 yerli katkı payını yakalamak. -KENT İÇİ SEKTÖRÜ- -Ulaşım Kurumu'nun, Trafik Kontrol Merkezi'nin kurulması, ulaşım ana planlarının bütün kentler için zorunlu olması. -İmar planları ile paralelliğin ve özürlülere uygunluğunun onayı. -Kent içi ulaşım sistemlerinin AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi. -Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanların ulaşımda planlama ve tasarım standardının oluşturulması. -Raylı sistemlerde yerli sanayinin teşviki. -Kent içi trafikte enerji dostu, çevreye duyarlı doğal gaz-hibrit araç kullanımı, deniz-iç su yolu ulaşımının toplu taşıma ile entegresi ve iyileştirilmesi. -Kent içi lojistiğin Ulaşım Ana Planı'nın parçası olması. -Kentlere özgün otopark yönetim sisteminin kurulması, şehirler arası taşımacılık terminallerinin kentsel toplu taşıma sistemleri ile entegre edilmesi. -22 Eylül tarihinin ''Otomobilsiz'' gün ilan edilmesi. -''Sürdürülebilir Ulaşım Projesi''nin seçilip ödüllendirilmesi. -Avrupa Birliği ve dünya ile uyumlu Demir Yolu Kanunu'nun çıkarılması. -DEMİR YOLLARI SEKTÖRÜ- -Mevcut hatların yenilenmesi, tüm hatların sinyalli, elektrifikasyonlu hale getirilmesi. -Yapımları devam eden bin 622 kilometre yüksek hızlı tren ağının 2012 yılına kadar tamamlanması. -2023 yılına kadar bin 792 kilometre yeni yüksek hızlı tren ağının inşa edilmesi. -2023 yılına kadar bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa edilmesi. -BAŞKENTRAY Projesi'nin inşa edilmesi. -EGERAY Projesi'nin tamamlanması, demir yolu araç filosunun yenilenmesi. -Teknolojinin geliştirilerek trenlerin tek makinistle çalıştırılması. -Tüm liman ve organize sanayi bölgelerine irtibat hatları ile entegre edilmesi. -Demir Yolu Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Demir yolu payının yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 artırılması. -Hatlardaki kurp ve eğimlerin AB ölçütlerine uyumlaştırılması. -Hemzemin geçitlerin iyileştirilmesi ve kademeli bir şekilde ortadan kaldırılması. -Hatlardaki dingil yükünün en az 22,5 tona çıkarılması. -2023-2035 arasında 2960 kilometre yüksek hızlı tren hattı, 956 kilometre konvansiyonel hat yapılması. -Batum-Trabzon-Erzincan hattının inşa edilmesi. -Kavak-Kırıkkale hattının inşa edilmesi. -POSTA SEKTÖRÜ- -Posta pazarının kontrollü ve kademeli bir şekilde serbestleştirilerek tam rekabetçi ortamın sağlanması. -Posta Düzenleme Kurumu'nun kurulması. Kayıtlı elektronik posta hizmetinin verilmesi. -Gönderilerin tesliminde evrensel standartların üstüne çıkılması. -Türkiye'nin uluslararası gönderi alıp vermede bir aktarım merkezi haline gelmesinin sağlanması. -Posta sektörüne ilişkin uluslararası karar süreçlerinde etkin rol alınması. -Posta Sektörü Konseyi'nin oluşturulması. -Sektörel vizyon ve stratejilerin belirlenmesi. -Posta hizmetlerinin sunumunda çevreye duyarlı politikaların izlenmesi. -Sektörel haberleşme, tanıtım ve bilgi paylaşımını sağlayacak bir iletişim ağının kurulması. -Gönderi izleme sistemi, RFID ve Barkod teknolojilerinin ve yeni nesil iletişim sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması. -Sektörde kullanılan teknolojilerin yurt içinde üretimi ve ihracı, sektörel Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesi. -HABERLEŞME SEKTÖRÜ- -Bilişim sektörünün 160 milyar dolara, geniş bant abone sayısının 2013'te 12 milyona, 2023'te 30 milyona ulaşması. -Ülke genelinde fiber optik ağının kurulması ve Türkiye'nin bölge ülkeler arasında fiber kesişim noktası (hub) olması. -Eve kadar fiber ve geniş bant kablosuz erişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması. -Uçtan uca IP ve IPv6 uygulamalarına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye'de kurulmasının sağlanması amacıyla bilişim vadisi OSB projesinin gerçekleştirilmesi. -Mobil terminal cihazları üretimi ve söz konusu cihaz ihracatının ithalatı geçmesi. -Türkiye'nin Avrupa'nın çağrı merkezi üssü olması. -Sertifikasyon verecek laboratuvarların faaliyete geçirilmesi. -Mobil cihaz 2. el piyasasının geliştirilmesi. -Türkiye'nin 2023 yılında küresel BİT pazarında söz sahibi en az bir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standardıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olması. -Kamu kurumlarının yaptıkları alımlarda ve düzenlemelerde Ar-Ge'yi teşvik edecek önlemlerin uygulanması. -Ulaştırma Bakanlığı Ar-Ge fonunun burs vermesi. -Girişim sermayesi sağlanması ve proje yarışmaları düzenlenmesi gibi alanlarda etkin olunması. -Spektrum ticareti uygulamalarının başlatılmasına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Kişisel verilerin illegal ve kötü amaçlı kullanımını önleyecek düzenlemelerin geliştirilmesi. -HAVACILIK SEKTÖRÜ- -İstanbul'da 60 milyon yolcu kapasiteli bir havaalanı ile Türkiye'de 30 milyon kapasiteli 2, 15 milyon kapasiteli havaalanı yapılması. -Uçak-dolmuş-taksi işletmelerinin kurulması ve yaygınlaştırılması. -Deniz, göl gibi yerlere yakın olan turizm yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz hava araçlarının kullanılarak, bu alanda gelişimin sağlanması. -Döner kanat hava aracı taşımacılığı sisteminin kurulup desteklenmesi. -Türkiye'nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapılması. -ILS kategori I, II ve III hassasiyetinde yerde tesis edilen pozisyon doğrulama sistemlerinin (GBAS) yaygınlaşması. -Hava kargo taşımacılığına uygun olan havaalanlarının ''serbest bölge'' ilan edilmesi. -Hava aracı veya parçasının sertifikasyonunun Türkiye tarafından sağlanabilir hale getirilmesi. -Milli ATM teknoloji alt yapısının geliştirilmesi ve bu kapsamda dışa bağımlılığın azaltılması. -Yerli imalat olarak en az tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretiminin gerçekleştirmesi. -Türk sivil hava taşımacılığı filo yapısının 2023 yılında 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşması. -Türkiye'nin kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olması, yeni nesil motorların geliştirilmesi çalışmalarına katılınması. -Havacılık Endüstri İhtisas OSB'lerin kurulması, insansız hava araçlarının, hava sahasının kullanımının sivil havacılık sistemine entegre edilmesi. -EUROCONTROL'ün eğitim merkezinin Türkiye'de açılmasının sağlanması. -SHGM ve DHMİ Genel Müdürlüğü'nün yeniden yapılandırılması. -Hava Ulaştırma Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Yaylaların turbo-prob uçuşlarına imkan veren havaalanları ile entegre edilmesi.
592496
Woody Allen, Carla Bruni'de kararlı
Amerikalı yönetmen Woody Allen çekeceği yeni filminde Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin eşi Sarkozy'yi de oynatmak istediğini bildirdi. Woody Allen bugün Belçika gazetesi Le Soir'a verdiği demeçte, 2010 yazında 'nın başkenti Paris'te çekeceği filmde 'ye de rol vermek istediğini açıkladı. "'yi çok güzel ve çok ilgili çekici bir kadın" olarak niteleyen Allen, "Bruni'nin çok iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyorum ve birazcık şansla onu da filmde oynatmayı çok istiyorum" diye konuştu. Amerikalı yönetmen, yeni filminin İngilizce olacağını, filmde Amerikalı ve Fransız aktörlerin yer alacağını belirtti. Amerikan sinemasını "her zamankinden daha kötü" olarak değerlendiren Allen, "ergenlik budalalıklarıyla dolu kolej hikayeleri çekilen Kalifornya'da hiç çalışmayacağını" söyledi. Woody Allen, sinemanın bir "sanayi" olarak kabul edildiği 'nin tersine, sinemanın sanatsal yönünün daha fazla kabul gördüğü Avrupa'da daha rahat yaşadığının altını çizdi. Allen, Avrupa'da bankacıların bir filme sadece para yatırmakla yetindiklerini ve filmin yapımına karışmadıklarını, film bitince de gösterime girdiğini ve bunun her yerde böyle olması gerektiğini ifade etti. Amerikalı yönetmen, Haziran ayında Paris ziyareti sırasında Elysée sarayında Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından kabul edilmiş ve "karizma dolu 'yi değişik rolleri olağanüstü bir şekilde oynarken" düşlediğini açıklamıştı.
592106
Guiza'nın yokluğunda Semih 11'de!
Guiza'nın yokluğunda Semih 11'de! Sakatlıkları süren Güiza, Gökhan Gönül ve Andre Santos, Sheriff’e karşı forma giymeyecek. Daum, Güiza’nın yokluğunda Semih’i ilk 11’de başlatacak. Bu arada, Fenerbahçe İstanbul’daki hazırlıklarını dün akşam yaptığı antrenmanla tamamladı. İdmanda Semih’in hırsı dikkat çekti.
592407
ÖTV ve KDV indirimlerinde son gün
ÖTV ve KDV indirimlerinde son gün Küresel ekonomik krizin olumsuz etkilerinin hafifletilmesi amacıyla 16 Mart 2009 tarihinde uygulamaya giren, 16 Haziran'da da kapsamı daraltılarak otomotiv, elektronik ve beyaz eşya ile mobilyada uygulanan vergi indirimleri bugün sona eriyor. İNDİRİM ORANLARI Uygulamanın 16 Mart-16 Haziran 2009 tarihleri arasındaki döneminde elektronik ve beyaz eşyalardan alınan yüzde 6,7'lik ÖTV, aylık süreyle sıfırlanmıştı. Ancak bu ürünlerde indirim oranı 16 Haziran-30 Eylül tarihlerini kapsayan uzatma döneminde yüzde olarak uygulandı. Yine 16 Mart-16 Haziran 2009 tarihleri arasında ÖTV oranı, ticari araçlarda (istiap hakkı 620 kg'den az) yüzde 10'dan yüzde 1'e, motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen otomobillerde yüzde 37'den 18'e, 250 cm3'ü geçmeyen motosikletlerde yüzde 22'den 11'e, otobüslerde ise yüzde 1'den sıfıra çekilmişti. Söz konusu oran minibüslerde yüzde 9'dan yüzde 2'ye, panelvan araçlarda (istiap haddi 850 kg'den az) yüzde 10'dan yüzde 1'e, panelvan araçlarda (istiap haddi 850 kg'den fazla) yüzde 10'dan yüzde 1'e düşürülmüştü. Bu dönemde mobilyada ise KDV oranı yüzde 18'den yüzde 8'e indirilmişti. 16 HAZİRAN-30 EYLÜL 16 Haziran-30 Eylül 2009 tarihleri arasında indirimin uzatılması döneminde ise bu oranlardan bazıları değiştirilirken, bazıları farklılaştırılarak uygulandı ve bazıların da da eski orana dönülmüştü. Buna göre, ticari araçlarda yüzde 10'dan 1'e düşürülen ÖTV yüzde 3'e, motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen otomobillerde yüzde 37'den 18'e düşürülen ÖTV yüzde 27'ye, 250 cm3'ü geçmeyen motosikletlerde yüzde 22'den 11'e düşürülen ÖTV yüzde 16'ya çıkarılmıştı. Bu dönemde otobüslerde ise ilk uygulamada yüzde 1'den sıfıra çekilen ÖTV oranı değişmemişti. Minibüslerde yüzde 9'dan yüzde 2'ye indirilen oran yüzde 4'e, panelvan araçlarda (istiap haddi 850 kg'den az) yüzde 10'dan yüzde 1'e indirilen oran yüzde 3'e, panelvan araçlarda (istiap haddi 850 kg'den fazla) yüzde 10'dan yüzde 1'e indirilen oran yüzde 10'a çıkarılmıştı.
592081
Bakan'dan, çok önemli 'ÖTV indirimi' açıklaması
ASO toplantısına katılan Bakan Ergün, otomotivde, beyaz eşyada, mobilyada ve elektronikte aydır devam KDV indirimlerinin sona erdiğini, sürenin uzatılmayacağını bildirdi. Buna göre, vergi indirimlerini içeren ÖTV ve KDV indiriminde süre sona ermiş oldu. Bakan Ergün, otomotivde hurda indirimi çalışmalarının ise devam ettiğini vurguladı.
591460
Tunceli’de gergin saatler
’de gergin saatler Polisler zırhlı araçlarla baskın yaptı. ’de dün adına bildiri dağıtırken yakalanan P.K., İl ’nde sorgulandı P.K. sorgusunda, Belediye Başkanı ’li Edibe Şahin’in konutunda bölücü ’ya ait belge ve dokümanların olduğunu ve bazı teröristlerin de belediye misafirhanesinde kaldığını iddia etti. Kar maskeli ve ağır silahlarla donanımlı polisler, P.K.’nın verdiği bilgiler doğrultusunda konutta ve misafirhanede arama yaptı. Yapılan arama ve kontrollerden sonra misafirhanede kalan bazı kişiler gözaltına alındı. DTP’liler yürüdü Bu sırada misafirhane önünde toplanan DTP’li bir grup, sloganlar atarak polisin tutumunu etti. Polis gözaltına alınanları ’ne götürdü. Yaklaşık 300 kişi, Cumhuriyet Meydanı’na doğru yürüyüp sloganlar attı. DTP’li grubun protestoları sürerken, polis de geniş güvenlik önlemleri aldı.
591432
Abdülmelik Fırat'ın dünya sürgünü bitti
Şeyh Said'in torunu olan Fırat, dedesinin başlattığı isyan sonrasında henüz iki yaşında ilk sürgününü yaşamıştı. Hayatı boyunca sürgünler, hapis cezaları ve mağduriyetler yaşayan Abdülmelik Fırat, Demokrat Parti (DP) ve Doğru Yol Partisi (DYP)'nde milletvekilliği yaptı. 2001 yılında Hak ve Özgürlükler Partisi'ni kurdu ancak yıl önce sağlık sorunları nedeniyle siyaseti bıraktı. Yarım asırlık siyaset hayatına nokta koyarken, "Bana yıllarca 'hem gerici hem bölücü' dediler. Ben ne gericiyim ne de bölücü. Halkların kardeşçe yaşamasını istedim. Nerede bir kelime konuşsam dava açtılar. Artık yoruldum... Devlet beni anlamadı ama yine de küs değilim." demişti. 76 yaşında vefat eden Abdülmelik Fırat için dünya hayatı bir 'sürgün sahnesi' gibi geçti. İlk hapis cezasını Hınıs'ta, ilk sürgününü Edirne'de yaşadı. Köklü bir aileden gelmesi, henüz genç yaşta siyasetle tanışmasına neden oldu. Adnan Menderes, Fırat ailesinden 1957 seçimleri öncesi bir milletvekili adayı istedi. Ailenin okumuş genci 23 yaşındaki Abdülmelik, aşiret kararıyla aday gösterildi. Ancak yaşı seçilmeye yetmiyordu. Mahkeme kararıyla yaş birden büyütüldü ve milletvekili seçilerek Ankara'nın yolunu tuttu. Meclis'e gidiş gerekçesini, "Menderes'in amacı, bizim aileden birinin Parlamento'ya girmesi ve kopma aşamasına giren Kürt-Türk diyaloğunu yeniden kurmaktı." sözleriyle aktardı. 2,5 yıl sonra 27 Mayıs darbesi oldu. Menderes'i idam eden darbe yönetimi, Abdülmelik Fırat'ı da Yassıada'da yargıladı ve tutukladı. 12 Mart 1971 muhtırası ve 12 Eylül 1980 ihtilalinde de ailesiyle birlikte gözaltına alındı. 19 yıl 'siyasi yasaklı' olarak yaşadı. 1991 yılında DYP'den milletvekili seçildi; ancak yıl sonra "Milletin oyunu alıp bir şey yapmayan hükümette duramam." diyerek iktidardaki partisinden ayrıldı. 1996 yılında bir PKK itirafçısı "Bize yardım ediyordu" deyince, bu kez Bayrampaşa Cezaevi'nde yattı. 2001 yılında Hak ve Özgürlükler Partisi'ni (HAK-PAR) kurdu. yıllık genel başkanlığı döneminde hakkında 200'den fazla dava açıldı. 2006'da siyaseti bıraktı, hayatı boyunca hasret kaldığı memleketi Hınıs'a yerleşti. Son üç yılını kendi topraklarında ama ciddi sağlık sorunlarıyla geçirdi. Hayatı boyunca muhalif kimliğiyle tanınan Abdülmelik Fırat, Kürt politikaları nedeniyle devlete büyük eleştiriler getiriyor ama terör örgütü PKK'yı da net bir dille reddediyordu. AK Parti hükümetinin son yıllarda Kürt sorununun çözümüne yönelik çabalarına ise destek veriyordu. Dilbilimci olan Fırat, Kürtçe ve Türkçenin yanı sıra Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca da biliyordu.
591708
'Ben gelemiyorum'
'Ben gelemiyorum' Ülkesinde kurulan yeni hükümetin kendisini tutuklamasından korkarak Brezilya Büyükelçiliği'ne sığınan devrik Honduras lideri Zeleya, BM toplantısına cep telefonu ile katıldı Zelaya yönetiminin Dışişleri Bakanı Patricia Rodas telefonla çıktığı kürsüde, "Başkanımız Manuel Zelaya sizlere seslenmek istiyor. Başkanımız, kahramanımız, demokrasinini kahramanı bugün demokrasiyi yanındaki insanlarla hayatı pahasına savunuyor" dedi. Honduras'ın devrik lideri Jose Manuel Zelaya ülkesinde saklandığı Brezilya Büyükelçiliği'nden çıkıp New York'taki BM Genel Kurulu'nda hitap edemedi. Ancak Zelaya'nın kendi bizzat orada olmasa da, Honduras adına konuşan Dışişleri Bakanı Patricia Rodas'ın cep telefonunu mikrofona tutmasıyla Birleşmiş Milletler'e hattın öteki ucundan seslendi. Dışişleri Bakanı cep telefonunu mikrofona tuttuğunda salonda alkışlar yükseldi. MERHABA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER Zelaya telefonun diğer ucundan yağtığı konuşmada, "Birleşmiş Milletler'e merhaba. Honduras'ta diktatörlüğün kurulup kurulmadığını sorgulayanların 93 günlük baskının ardından şüpheleri olmamalı. Honduras'ta darbenin yanı sıra artık faşist bir rejim de kuruldu" diye konuştu. Nikaragua'ya zorunlu sürgüne giden Zelaya, ülkesine döndü ancak sığındığı Breziyla büyükelçiliğinden kıpırdayamıyor zira yeni kurulan hükümet kendisini tutuklamakla tehdit ediyor.
591619
Almanya’da muhafazakâr yükseliş
Hurşit Güneş GöstergeAlmanya’da muhafazakâr yükseliş ’da genel seçimlerde, ve Bavyera eyaletindeki kardeş parti Sosyal Birlik (CSU) partisinin yaklaşık yüzde 34, Sosyal Demokratların (SPD) yüzde 23, Hür ’nin (FDP) yüzde 15, Yeşiller’in yüzde 11, Sol Parti’nin yüzde 12, diğer partilerin de yüzde civarında oy alması bekleniyor. Böylece Merkel kendisinin koyduğu “istikrarlı bir çoğunluk” hedefine ulaşmış bulunuyor. Henüz sonuçlar kesinleşmese de, Merkel’in sağcı Hür Demokrat Parti (FDP) ile koalisyona gideceği görünüyor. Sosyal Demokratlar ise ciddi bir oy kaybıyla karşı karşıyalar. Bunun nedenlerini iyi araştırmak gerekiyor. Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) başbakan adayı olan Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier gelinen durumu, ‘’Almanya’daki sosyal demokrasi için acı bir gün’’ olarak nitelendirdi. Çünkü SPD 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en kötü sonucu almış oluyor. Oyların bir kısmı sağa, bir kısmı da diğer sola (örneğin Yeşiller’e) gitmiş görünüyor. Çünkü Yeşiller ilk defa yüzde 10’u geçtiler. Demek ki, SPD’nin solda bölünmeleri ortadan kaldırabilmek için bir yenilenme, yapması gerekiyor. Ekonomi politikaları İkinci konu hiç kuşkusuz ekonomi politikalarında. Bilindiği gibi, Alman ekonomisi ihracata dayalı niteliktedir. Daha önceki yıl 1.4 trilyon dolara yakın yapan Almanya dünya şampiyonuydu. Bu yıl küresel daralmadan çok ciddi ölçüde etkilenerek, şampiyonluğu ’e kaptırdı. Sanayi üretimi son verilere göre yüzde 18 daraldı ve şimdi bu yıl milli gelirin yüzde 6’ya yakın daralması bekleniyor. Yüzde 8’i aşan işsizliğin de hemen düşmeyeceği anlaşılıyor. Yani ekonomide sıkıntılar had safhada. İktidar yıpratır. Krizle her iki parti de oy kaybetti ve CDU-SPD koalisyonu çöktü. Şimdi CDU tam bir partisi olan FDP ile koalisyona gidiyor. FDP de reformu, özgürlüklerin yaygınlaşması, hepsinden öte vergilerin indirilmesinin şampiyonu. Emekli yardımlarına ve asgari ücrete de karşı. Hatta Merkel’den de öte, işten çıkarmaların kolaylaştırmasını ve vergi reformunu savunuyor. Vergi indiriminin zorluğu Koalisyon protokolünün en tartışmalı alanı bu olacak gibi. Çünkü bütçe açığının rekor düzeye ulaştığı bir durumda FDP’nin 100 gün içinde vergi indirimleri yapma sözü bir hayli sıkıntı yaratacaktır. Üstelik 2016 yılına dek bütçe açıklarının sıfırlanması planlanıyor. Nitekim mevcut Peer Steinbrück bunun olanaksız olduğunu birkaç kez belirtti. Kişisel özgürlükler konusunda da FDP ve CDU çatışabilir. FDP, CDU’nun İçişleri Bakanı ’ın uyguladığı birçok politikasına (istihbaratın güçlendirilmesi gibi) karşı çıkıyor. Bununla beraber, nükleer konusunda iki parti anlaşıyor. 2022’den sonra durdurulmasına karar verilen bu tür santralların yapımı sürebilir. SPD’nin seçimlerde yüzde 23’e oy alması tarihi bir hezimet. Ama CDU’nun da yüzde 34’ün altında oy aldığını unutmayalım. da 60 yılın en düşük oranı! Her iki parti de koalisyonda aşırı uzlaşıcılıkta kimliklerini yitirdi ve üç küçük parti oylarını artırdı. Kısacası, Almanya’daki seçim sonuçları daha çok su kaldıracak ama bu durumun ’nin AB hedefini engelleyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
592579
Kan davalıların kavgası: 28 gözaltı
Alınan bilgiye göre, Van merkez Adıgüzeller köyünde, iki yıl önce su şebekesi meselesi nedeniyle çıkan kavgada Erkan Kolcu'nun (18) öldürülmesiyle başlayan kan davası, bugün Van Adliyesi'ndeki duruşma sırasında da devam etti. Adliye binası önünde karşılaşan ve Kolcu ve Cancan ailelerinin üyeleri, birbirlerine taş ve sopalarla saldırdı. Kavgada 20 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. Polis ekiplerinin müdahalesi sonucu büyümeden önlenen kavgaya karıştıkları tespit edilen 28 kişi gözaltına alındı. Yaralılar, Van Eğitim ve Araştırma ile İpekyolu Devlet hastanelerinde tedavi altına alındı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
592161
Balkan ressamları Selçuk'ta buluştu
Selçuk Belediyesi ile Balkan Kadınları Kültür ve Dayanışma Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği "Balkan Ressamları Selçuk Buluşması, Selçuk-Efes 2009" projesi kapsamında 12 ressam, ilçenin değişik noktalarında canlı performansla resim çizecek. Ortaya çıkacak eserler, Ekim Cuma günü Carpouza Kafe'de sergilenecek. Bosna Hersek, Arnavutluk, Karadağ, Makedonya, Kosova, Bulgaristan ve Türkiye'yi temsilen bir araya gelen ressamlar Kamber Kamber, Ethem Baymak, Sami Ahmeti, Penka Atanasova, Hari Atanasov, Enver Hoca, Birim Aksüyek, Nagit İsmail, Bige Koçittsa, Nuriye Üstündağ, Reyhan Durmuş ve Aynur Açıkgöz, çeşitli tekniklerde yapacakları 24 tabloyu belediyeye hediye edecek. Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, "Bu organizasyonla Balkan ressamları, küreselleşen dünyamızda ülkeler arası dostluk köprüsü kurarak, sanatın evrensel diliyle dünyaya barışın ve hoşgörünün başkenti Selçuk'tan sesleniyor." dedi.
591817
Bebeklerini satan babalar gözaltına alındı
Bebeklerini satan babalar gözaltına alındı 'nın ilçesinde, eşlerinin dünyaya getirdiği bebekleri para karşılığında başka ailelere verdiği iddia edilen iki kişi yakalandı. Yağmurlu köyünde yaşayan Alime K. (34), kocası Yaşar K'nin (39) kendisine şiddet uyguladığını öne sürerek jandarmaya şikayette bulundu. Alime K'nin, jandarmaya, 30 Mayıs 2009'da Tavşanlı Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesinde dünyaya getirdiği erkek bebeğin, eşi Yaşar K. tarafından kendisine gösterilmeden para karşılığında bir aileye evlatlık verildiğini söylediği bildirildi. Çaltılı köyünde ise Aliye K. (31), 2002'de doğan bebeğinin E.A'ya, 2007'de dünyaya gelen bebeğinin A.Ö'ye geçim sıkıntısı nedeniyle eşi Turan K. (35) tarafından para karşılığında evlatlık verildiği yönünde jandarmaya ihbarda bulundu. Jandarma ekipleri, bebeklerin 2002'de Balıköy beldesi yakınındaki Kışla köyü ve 2007'de Emirler köyündeki ailelere verildiğini belirledi. Aliye ve Turan K. çiftinin çocuğu bulunduğu, kez düşük yapan Aliye K'nin hamile olduğu kaydedildi. Yaşar K. ile Turan K'nin jandarma ekiplerince gözaltına alındığı ve adliyeye sevk edildiği öğrenildi. Jandarma, bebek ve çocukların bulunması için çalışma başlattı.Olaylarla ilgili sürdürülüyor.
593187
Barcelona Başkanı: Her gün, (Kafanı kopartacağız senin) diye tehditler alıyorum
Başkanı: Her gün, (Kafanı kopartacağız senin) diye tehditler alıyorum FC Kulübü Başkanı Joan Laporta, her gün "kafanı kopartacağız senin" diye tehditler aldığını söyledi ’da bir üniversitenin iletişim fakültesinin açılışında konuşan Joan Laporta, "Ben, Barcelona Kulübü Başkanı olarak her gün kolumu, bacağımı, kafamı kopartacaklarına ilişkin tehditler alıyorum. Bu kolay birşey değil, çünkü normal yaşamda olağan birşey değil. Yalnızca üst kademe sorumluluk alırsan bunlar oluyor" dedi. Laporta, açıklamalarında, son dönemlerde İspanyol basınında yer alan Kulübü içindeki yöneticinin izlenerek "casusluk yapıldığı" haberlerini de sert dille eleştirerek, bu ve benzeri haberlerin "güzel futbol oynayan Barcelona’yı çekemeyen İspanyolcu medyanın kendisine yönelik bir saldırısı" olarak yorumladı. Laporta, ileri sürülen "casusluk" olayının ay önce kulüp içinde kapandığını, şimdi basında çıkmasına bir anlam veremediğini kaydetti. Geçen hafta "El Periodico" gazetesinin ilk olarak verdiği ve daha sonra İspanyol basınında geniş biçimde yer alan haberlerde, FC Barcelona Kulübü’nün, yöneticisini dedektif tutarak izlettiği belirtilmiş ve bu haberi doğrulayan kulüp yönetimi herşeyin bilgi dahilinde ve güvenlik endişesinden dolayı yapıldığını açıklamıştı.
592327
Beşiktaş'a Leyla Gencer heykeli
'a heykeli Belediyesi, dünyanın "La Diva Turca" olarak alkışladığı ve geçen yıl ölen anısına dikilecek heykel için tasarım yarışması açtı. Yarışmayla ilgili bilgilendirme amacıyla belediye binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Beşiktaş Belediye Başkanı Leyla Gencer’in dünyaca ünlü, çok önemli bir sanatçı olduğunu belirterek, anısını Beşiktaş’ta yaşatmak istediklerini söyledi. İlçenin kültür, bilim ve sporun merkezi olduğunu dile getiren Ünal, ilçeyi 5,5 yıldır kültür ve sanata önem veren bir anlayışla yönettiklerini ifade etti. Ünal, Leyla Gencer anısına hazırlanacak heykeli Fulya Tesisleri önündeki yeşil alana dikmeyi planladıklarını da kaydetti. jürisinde bulunan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Rahmi Aksungur da sanatın toplum için önemli olduğuna işaret ederek, bir toplumun kültür ve sanatla ilerleyeceğini söyledi. -YARIŞMA- Leyla Gencer anısı dikilecek heykel için düzenlenen tasarım yarışmasının jürisinde Prof. Aksungur’un yanı sıra Prof. Dr. Vedat Somay, Prof. Nilay Büyükişleyen, Prof. Dr. Ferit Özşen, ve Prof. Dr. Zekai Görgülü yer alıyor. Yarışmanın danışman jüri üyeleri ise Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Mesut İktu, sanat tarihçisi Murat Katoğlu ve makine yüksek mühendisi Hasan Mani’den oluşuyor. Jürinin yapacağı değerlendirme sonucunda birinciliği kazanan tasarımın sahibine 22 bin, ikinciye 15 bin, üçüncüye bin TL verilecek. Bir yarışmacı da bin TL tutarında mansiyon ödülünün sahibi olacak. Yapılan çalışmalar 20 Kasıma kadar Beşiktaş Belediyesi Plan ve Proje Müdürlüğüne teslim edilecek. Yarışmaya katılan tüm tasarımlar 15 gün süreyle Beşiktaş Belediyesi Sergi Salonu’nda sergilenecek ve sergi sürecince de kolokyum düzenlenecek. Eserin imalat bedeli hariç 120 bin lira olarak belirlendi. Yarışma sonucunda birinci seçilen projenin uygulanıp uygulanmaması da değerlendirilecek. Yarışmada malzeme sınırlaması konulmadı. Ancak polyester, fiber gibi sentetik malzemeler kabul edilmeyecek. Eser için kullanılacak malzemenin açık hava koşullarına dayanıklı olması gerekiyor ve eserin yüksekliği de kaide hariç en fazla 250 santimetre olacak.
591414
Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde gecenin sonuçları
Alınan sonuçlar şöyle: -(E) GRUBU- Fiorentina-Liverpool: 2-0 Debrecen-Olympique Lyon: 0-4 -(F) GRUBU- Rubin Kazan-Inter: 1-1 Barcelona-Dinamo Kiev: 2-0 -(G) GRUBU- Unirea Urziceni-VfB Stuttgart: 1-1 Glasgow Rangers-Sevilla: 1-4 -(H) GRUBU- Arsenal-Olympiacos: 2-0 AZ Alkmaar-Standard Liege: 1-1
593075
19:00 Tüketici yarından itibaren zamlı elektrik kullanacak
Tüketici yarından itibaren zamlı elektrik kullanacak(ANKA) Tüketici yarından itibaren elektriği zamlı kullanmaya başlayacak. Elektrik fiyatı konutta yüzde 9.68, sanayide ise yüzde 9.85 artış gösterecek. Elektrik fiyatları, yarından itibaren geçerli olmak üzere zamlanacak. Dağıtım şirketlerinin başvurusunu değerlendiren Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), zammın tüketiciye yansıması vergi, fon ve paylar hariç konutta yüzde 9.68 olurken, sanayi kuruluşlarına yüzde 9.85, ticarethanelere ise 9.97 olacak. öncesinde meskenlerin kullandığı elektriğin kWh fiyatı 19,489 kuruş iken, yeni tarifeyle 21,376 Krş/kWh’ye yükselecek. Sanayide elektriğin kWh’i 17,555 kuruştan 19,284 kuruşa, ticarethanelerde kWh’i 22,755 kuruştan 25,023 kuruşa çıkacak.
592026
Ramos Beşiktaş'ı ti'ye aldı
Ramos 'ı ti'ye aldı ’I bugün ’da ağırlayacak olan CSKA’da teknik direktör Juande Ramos, “Rakibimizin kötü gidişini devam ettirmek istiyoruz” dedi. İşte kısa bir süre önce ’nun yerine geçen eski R.Madridli Ramos’un düşünceleri: “Şansımıza Beşiktaş lige çok kötü başladı. İstatistikler bizi sevindiriyor. Rakibimizdeki kötü gidişin devam etmesi için elimizden geleni yapacağız.” Lejyoner desteği RUSYA temsilcisi CSKA ’nın Luzhniki Stadı, bu akşam lejonerimizi misafir edecek. Rusya 1. Ligi’nde mücadele eden Rubin Kazan’da oynayan Hasan Kabze ve Gökdeniz ile ’te forma giyen bu akşam Beşiktaş’ın ’ndeki CSKA sınavını tribünden izleyecekler. Biletler ‘8’ Euro BEŞİKTAŞ’IN bugün Moskova’da oynayacağı CSKA maçının bilet fiyatları ’den çok uzak! Ülkemizde Şampiyonlar Ligi ve maçları için en ucuz bilete 50-60 TL gibi fiyatlar koyan kulüplerimize Rusya’dan örnek davranış geldi.. CSKA-Beşiktaş maçının biletleri sadece Euro’ya, yani 18 TL’ye satılıyor.
591811
Konferans yapılan kilise çöktü: 24 ölü
Nepal'in doğu kesiminde bir kilisenin çökmesi sonucu 24 kişi öldü. Polis yetkilileri, Dharan kasabasında kilisenin sabah saatlerinde çöktüğünü, Hristiyanlık hakkındaki düzenlenen bir konferans için kilisede bulunanların çoğunun sırada uykuda olduğunu söyledi. Ölenlerin arasında 17 kadın ve çocuğun bulunduğunu belirten yetkililer, 62 kişinin de yaralı olduğunu kaydetti.
592031
'Yenilmez Panzerler'in düellosu
Süper Lig'in 7. haftası sonunda, ezeli rakibi Galatasaray'ın Eskişehirspor ile berabere kalarak puan kaybetmesinin ardından liderlik koltuğuna oturan Fenerbahçe, bu haftaya kadar oynadığı maçı da kazanarak, kendisine ait maç üst üste maç kazanma rekorunu egale etti. Süper Lig'in tecrübeli teknik adamlarından Christoph Daum yönetimindeki sarı-lacivertliler, şu ana kadar oynadıkları karşılaşmalarda rakip fileleri 14 kez havalandırırken, kalesinde ise sadece gol gördü. Daum, vatandaşı Doll karşısında Pazar günü 8'de yaparak rekor kırarak Fenerbahçe tarihine geçmeyi ve bu hafta elde ettiği liderliği devam ettirmeyi hedefliyor. Alman teknik adam, daha önce ligde Beşiktaş ve Fenerbahçe ile şampiyonluklar yaşamıştı. Başkent temsilcisi Gençlerbirliği ise geçen sezon yaşadığı sıkıntıları şimdiden unutturmayı başarmış gibi görünüyor. Son sezondur çok sayıda teknik direktörle çalışan ve bir türlü başarıyı yakalayamayan Gençlerbirliği, bu sezon takımın başına getirilen Alman Thomass Doll ile iyi bir grafik yakaladı. Doll yönetiminde oynadığı lig maçında beraberlik, de galibiyet alan kırmızı-siyahlılar, rakip kalelere 11 gol atarken, kez de meşin yuvarlağı filelerinde gördü. Turkcell Süper Lig'in tecrübelisi Daum, bu sezon Turkcell Süper Lig'de ilk yılını yaşayan vatandaşı karşısında rekor kovalarken, Doll ise yakalanan başarıyı devamlı kılmanın hesaplarını yapıyor.
592133
Güney Akım'a 3. ortak Türkiye mi?
Kapasitenin yıllık 63 milyar metreküpe çıkarılmasının ardından, projenin uygulama masrafları da 36,5 milyar dolara ulaştı. Rusya'nın dev enerji şirketi Gazprom'la, İtalyan enerji şirketi Eni'nin birlikte yürüttükleri Karadeniz'in altından geçecek proje için üçüncü ortak aranıyor. Kommersant gazetesi üçüncü ortağın Fransız devlet şirketi Electricite de France olabileceğini duyururken, Gazprom Başkanı Aleksey Miller Türkiye ve Romanya'nın da proje ile ilgilendiğini söyledi. Gazprom Başkanı Miller ve İtalyan Eni şirketi CEO'su Paolo Scaroni bir araya gelerek projeye üçüncü ve daha fazla ortak alınması konusunu müzakere etti. Mayıs ayında ek protokolle işbirliğini geliştirme kararı alan Rus ve İtalyan şirketleri, projenin geçeceği ülkelerle ikili anlaşmalar yapmaya devam ediyor. Gazprom bugüne kadar Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan, Avusturya ve Slovenya ile ikili anlaşmalar imzalamış durumda. Son olarak Rusya Başbakanı Vladimir Putin, hattın Karadeniz'de Türkiye karasularından geçmesi ile ilgili Ankara'da anlaşma parafe etti. Kommersant gazetesi üçüncü ortağın Fransız devlet enerji şirketi Electricite de France olacağını duyurdu. Gazeteye göre Fransız şirkete yüzde 10'luk hisse verilecek. 2015 yılında tamamlanması hedeflenen Güney Akım'la Rusya, Avrupa sevkıyatının yüzde 35'ini gerçekleştirecek. Gazprom Avrupa savkıyatının yüzde 80'ini sorunlu ilişkilerin yaşandığı Ukrayna üzerinden yapıyor.
592683
Ziya Doğan Mesleği Bırakıyordu
Ziya Doğan Mesleği Bırakıyordu Ziya Doğan, hakeme küfür ettiği gerekçesiyle ceza kuruluna sevk edilmesi nedeniyle mesleğini sona erdirme kararı aldı. Yayına Giriş: 30.09.2009 15:07:23 Güncelleme: 30.09.2009 15:07:23 Diyarbakırspor Teknik Direktörü Ziya Doğan, Bursaspor maçında hakeme küfür ettiği gerekçesiyle ceza kuruluna sevk edilmesi nedeniyle mesleğini sona erdirme kararı aldı. Ancak Doğan'ı, Kulüp Başkanı Çetin Sümer başta olmak üzere spor camiasındaki dostları güçlükle ikna ederek, bu kararından vazgeçirdi. Teknik direktör Ziya Doğan, Bursaspor maçında yedikleri gollerin ikisinin ofsayt, diğer birinin ise haksız bir penaltı olmasına rağmen maç sonrası bu konuda hakemi suçlayıcı açıklama yapmadığını söyledi. Çok gergin geçen maçın ardından soyunma odasına giderken koridorda hakeme, "Rahmetli baban çok saygı duyduğum insandı ama sana yazıklar olsun" dediğini bildiren Doğan, şöyle konuştu: "Daha sonra soyunma odamızın önüne geldiğimde masörümüz ve malzemecimizin, hakemin maçta anons yaptırmaması nedeniyle küfür ettiğini duydum. Ben küfür edenlere tepki göstererek soyunma odasına aldım. Bu şekilde davranış sergilerken gözlemci keyfi bir rapor düzenleyerek beni ceza kurulan sevk etti. Bu beni inanılmaz şekilde üzdü. Her söylediğimin arkasında oldum. Küfür etsem çıkıp özür dilerim. TFF'deki büyüklerimize durumu izah ettim. Yanlış anlaşılma olduğunu ilettim. Buna rağmen ceza kuruluna sevk edilmem beni çok üzdü. Bu olay dün beni antrenörlük hayatımı noktalama kararına kadar getirmişti. Sayın başkanım ve dostlarım beni geceden beri telkinlerle, ikna ettiler."
593077
Ulaştırma Bakanı Yıldırım: 3. köprüyle ilgili şu anda belirlenmiş hiçbir güzergah yok
Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığınca Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''10. Ulaştırma Şurası''nın ardından basın mensuplarının İstanbul'da yapılması planlanan 3. köprüye ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ''3. köprü ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Bugün Şura'da da konuşuldu. Güzergahın neresi olacağı tartışılıyor. Kesinleşmiş bir bilgi var mı güzergahla ilgili?'' sorusu üzerine, Yıldırım şunları kaydetti: ''Bugün köprünün ve bağlı otoyolun tartışılmasını biz istedik ve bunu şurada ayrı bir oturum olarak planladık. Bu da gerçekleşti. Bana verilen rapora göre, seviyeli, düzeyli bir tartışma oldu ve her türlü fikir tartışıldı. Özgür bir platform oluşturuldu. Güzergahla ilgili tartışmaları sonlandırıyorum. Şu anda belirlenmiş hiçbir güzergah yoktur. Güzergah çalışmaları mevcuttur. Ancak köprünün yapılacağı güzergah, üzerinde çalışılan güzergahtan bir tanesi olacaktır. Bu nasıl olacak? Bunun cevabı da çok açıktır. Bütün çalışmalar tamamlanmıştır. Gayet nettir ki, bu güzergahın planlara işlenmesiyle birlikte Sakarya, Kocaeli ve İstanbul belediyeleri tarafından imar planlarına meclis kararlarıyla işleninceye kadar kesinleşen bir güzergahtan söz etmek mümkün değildir. Bugüne kadar söylenen bütün hususlar bir spekülasyondur. Siyaseten söylenmiş laflardır. Gayet tabii ki güzergah belirleninceye kadar çeşitli güzergahlar üzerinde çalışacaksınız. Rüyaya yatarak güzergah belirlenmez. Bu bir bilimsel çalışma gerektirir.'' ''Köprüyü ben, bu hükümet geldi de gündeme getirdi değil. 1993'te DYP-SHP koalisyonu döneminde sayın Onur Kumbaracıbaşı'nın Bayındırlık ve İskan Bakanlığı döneminde gündeme gelmiş bir projedir'' diyen Yıldırım, köprünün 16 yıllık bir geçmişinin bulunduğunu ifade etti. ''Niye Beykoz ve Tarabya güzergahı gündeme geldi? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da bu güzergahı açıklamıştı'' denmezi üzerine, Yıldırım, şunları kaydetti: ''6 güzergahtan bir tanesi de budur. Ancak bu çalışma henüz tamamlanmadan yapılmış bir açıklamadır. Olay budur. Bir partinin il başkanı, bu nasıl ve ne şekilde elde ettiğini bilmediğimiz kurum içi yazışmalardan hareket ederek öyle bir güzergah beyanında bulunmuştur. Erken konuşmuştur, üzerine de vazife değildir. İşi yapacak, üzerine vazife olan da bellidir.''
591286
Manisa'da trafik kazası: yaralı
Manisa'da trafik kazası: yaralı Manisa'nın Turgutlu ilçesinde tarım işçilerini taşıyan kamyonet şarampole yuvarlandı, kişi yaralandı. Çampınar köyünden Turgutlu'ya gitmekte olan Hatip Yılmaz'ın (43) kullandığı 63 HR 903 plakalı kamyonet, Arpalık mevkinde yol kenarındaki elektrik direğine çarparak şarampole yuvarlandı. Kazada, sürücü Hatip Yılmaz ile kamyonetin kasasında bulunan Mülkiye (38), Pakize (24), Asuman (21), Rojda (17), M. Ali (15) ve Ajdin Yılmaz (5) çeşitli yerlerinden yaralandı. Yaralılar Turgutlu Devlet Hastanesi'nde tedaviye alındı.
591420
Deivid’e, Zico kancası
Deivid’e, kancasıYUSUF KOBAL’de Daum geldikten sonra gözden düşen Brezilyalı yıldızın ayrılma hesapları yaptığı bildirildi. ’un, ’nun istediği Deivid için sarı-lacivertli kulübe resmi teklif yapabileceği ifade edildi ’un yeniden yapılandırdığı ’de şimdiye kadar 11’de yer bulamayan Deivid’in bu durunumun sürmesi halinde takımdan ayrılmayı istediği belirlendi. döneminin en gözde ismi olan ve ayağı kırıldıktan sonra sahalara geri dönen Brezilyalı futbolcu, sarı-lacivertli takımın en önemli oyuncuları arasına girmişti. Yabancı kontenjanı ve yeni transferler nedeniyle bir türlü forma şansı bulamayan Deivid’in, ’un başına geçen Zico’dan haber beklediği öğrenildi. Zico’nun, eski öğrencisini ’a getirmek istediği ve Olympiakos’un Fenerbahçe’ye resmi teklif yapabileceği vurgulandı. Fenerbahçe ile sezon başında yenileyen Deivid’in, Christoph Daum’la görüşerek forma veya ayrılma izni isteyeceği ifade edildi. Sarı-lacivertli yönetim ise ikinci yılında attığı kritik gollerle ’nde elde edilen çeyrek final başarısında büyük payı bulunan Brezilyalı oyuncuyu bırakmaya sıcak bakmıyor.
592689
Mevlana aşkına 800 km yürüdüler
Çift, ''Aşk Yolunda Adım Adım'' yürüyüşünü, 13 Ağustos'ta Yenikapı Mevlevihanesi'nden başlatmıştı. Mevlana Hazretlerinin doğumunun 802. yıldönümü nedeni ile İstanbul Mevlevihanesi'nden yürüyerek yola çıkan Altuntecim çifti İstanbul, Yalova, Bursa, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar'ın ardından Konya'ya ulaştı. Çift 45 gün süren yolculukta 800 kilometrelik yol kat etti. Çift, Konya'ya gelişlerinde Mevlana'nın 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru ve Konya Valisi Aydın Nezih Doğan tarafından karşılandı. Vali Aydın Nezih Doğan, Mevlana'nın 'Gel' çağrısına yürüyerek de karşılık verilebileceğinin Altuntecim çifti tarafından herkese ispatlandığını kaydetti. Emrah Altuntecim yolculuk sırasında gittikleri her yerde büyük ilgi gördüklerini belirtti. Gösterilen sevginin kendilerine değil Mevlana'ya olduğunu anlatan Altuntecim, "45 günde şehir merkezlerinde yaptığımız geziler dahil 900 kilometreden fazla yol katettik. İstanbul'dan Konya'ya araçla bizim güzergahımızdan 800 kilometre, ama bizim şehir içinde gezilerimiz de var. İstanbul'dan Mevlana Müzesi'ne kadar yaklaşık 1,5 milyon adım attık.'' dedi. Hz. Mevlana'nın doğum yıl dönümüne rastlayan yürüyüş nedeniyle çifte teşekkür eden Vali Doğan, hazırlanan tablo ve sikkeleri hediye etti. Valiliğin ardından Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'i ziyaret eden Ceyda ve Emrah Altuntecim çifti daha sonra yürüyüerek Hazreti Mevlana'nın türbesine geçti. Burada müze bahçesinde vatandaşların yoğun ilgisi ile karşılandı. Yurt dışında ve Türkiye'nin değişik bölgelerinde bulunan Mevlevilerle, Mevlana'nın huzurunda zikir ve dua yapıldı. Okunan Kur'anı-ı Kerim sırasında kendilerinden geçen mevleviler gözyaşlarını tutamadı.
591301
Milli Piyango çekildi
Milli Piyango çekildi Milli Piyango'nun bugün yapılan çekilişinde 1.5 milyon liralık büyük ikramiye, ''331896'' numaralı bilete isabet etti. Milli Piyango İdaresi'nden yapılan açıklamaya göre, son rakamı üç (3) ve beş (5) olan biletler de amorti kazandı. Milli Piyango'nun 29 Eylül çekilişinde ikramiye kazanan biletlerin numaraları ve ikramiye tutarları şöyle: 1,500,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA ------------------------------------- 331896 150,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA ---------------------------------- 469703 5,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA --------------------------------- 184333 1,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ----------------------------------- 014148 151456 255701 484405 511121 500 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ---------------------------------- 002228 066047 122389 212210 308740 360380 442873 546387 002550 073311 140984 216946 311300 364257 444235 547936 007041 073800 142311 221268 311626 375729 456922 550074 016750 074112 146646 228215 316439 375746 462516 557934 024698 080048 156565 234971 321010 400669 463825 562488 025584 082723 158069 257011 321773 406589 476345 562738 028468 083266 160723 259735 327082 412543 500207 562954 036456 099301 188124 270434 332879 418012 506589 575105 041169 106730 190232 271592 337235 419840 527128 575822 044279 109814 190628 290731 338202 421689 530545 589996 054208 118956 205674 301759 342474 431559 532231 595653 060994 120540 206787 306663 356232 435576 543054 599549 063222 121343 211072 307950 ------ ------ ------ ------ 300 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ---------------------------------- 001322 067740 137539 189517 249308 372979 460917 539409 002941 069846 137646 189906 252860 373579 461204 540750 003519 070875 137742 197546 254604 375411 469224 544608 003780 076990 143306 198726 263748 376662 470428 545111 006608 078391 144407 201166 277481 384553 475288 553143 008392 079090 144746 202981 288884 388003 488250 555151 016496 081094 145354 209973 295111 401206 494885 560389 024335 091462 145866 212461 297473 408336 499418 562551 024910 097797 146325 212538 298929 413646 500840 562943 025455 101679 152010 215571 314050 421831 504932 565014 025756 104452 152524 221666 316468 430034 510777 565762 029162 112077 155388 222010 316518 436436 512404 571617 032331 117333 158361 224756 319696 436893 520064 572329 035650 119169 166046 227299 329634 444537 523205 585056 042088 125092 171990 228784 331919 445077 527036 585571 044225 126576 175205 232914 332625 452612 527144 591629 045386 127733 175491 236685 336813 456568 527149 598350 060057 129445 176332 237363 339112 460186 529338 599126 067077 130400 183194 245346 356413 460814 ------ ------ SON RAKAMINA GÖRE 150 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ------------------------------------------------------ 05621 10321 24489 41607 51763 55576 66065 78186 08324 11225 31079 44283 52088 58289 67739 78709 08815 11715 31175 45831 53637 60270 68864 79784 09885 14564 35806 46242 53778 61190 72567 94081 09890 19239 39053 49981 55215 63728 77611 94921 SON RAKAMINA GÖRE 80 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ----------------------------------------------------- 0304 0791 2298 3164 4567 6651 8315 8862 0360 1823 2522 3197 5937 6669 8327 9986 0460 2181 2881 3211 ---- ---- ---- ---- SON RAKAMINA GÖRE 32 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ---------------------------------------------------- 008 271 326 384 537 568 612 700 716 978 SON RAKAMINA GÖRE 24 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ---------------------------------------------------- 06 24 32 50 72 12 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR -------------------------------- SON RAKAMI (3) ÜÇ OLANLAR SON RAKAMI (5) BEŞ OLANLAR 1500 TL TESELLİ İKRAMİYESİ KAZANAN NUMARALAR ---------------------------------------------- 031896 331096 331796 331856 331892 331899 336896 361896 131896 331196 331806 331866 331893 331996 337896 371896 231896 331296 331816 331876 331894 332896 338896 381896 301896 331396 331826 331886 331895 333896 339896 391896 311896 331496 331836 331890 331897 334896 341896 431896 321896 331596 331846 331891 331898 335896 351896 531896 330896 331696
592912
IMF'den kriz yorumu
IMF'den kriz yorumu IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Başkanı ve Finans Danışmanı Jose Vinals, Türkiye'nin, diğer gelişmekte olan piyasalara göre nispeten biraz daha zayıf olduğu alanlar bulunduğunu kaydetti. IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları çerçevesinde düzenlenen hazırlık toplantılarının ilkinde ''Küresel Finansal İstikrar Raporu'' açıklandı. Vinals, raporun açıklandığı toplantı sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Türkiye'ye ilişkin bir soru üzerine, şöyle konuştu: ''Türkiye'nin durumunu, mali ve finans sistemini, diğer gelişmekte olan piyasalarla karşılaştırdığımızda Türkiye'nin, diğer gelişmekte olan piyasalara göre nispeten biraz daha zayıf bulunduğu alanlar var. Bu da özellikle kurumsal sektörün refinansmanı alanı... Mali kriz biteli çok olmadı. Türkiye'de de yetkililer tedbirler aldılar. Bu tedbirler sayesinde finans sistemi, mali sistem güçlendi. Bu tabii ki iyi bir haber. Özellikle bankacılık sisteminde oldukça güçlü bir fonlama bazı var. Yurt dışından alınan kredilere az ihtiyaç duyuluyor. Toksik ürünlere hiçbir şekilde girilmemiş, likidite iyi ve kurumsal karlılıklar iyi. Bütün bunlar, Merkez Bankasının kriz sırasında aldığı tedbirlerin başarılı olduğunu gösteriyor. Faiz oranı ciddi şekilde düşürüldü. Hem lira hem döviz piyasasındaki likidite sayesinde, Türk finans sistemi güçlü kaldı.'' ''HALİHAZIRDA SİSTEMİK RİSKLERİN ORTAYA ÇIKMASI VE ŞU ANDA EKONOMİK İYİLEŞME YÖNÜNDE İLERLEYEN YOLUMUZUN TAMAMEN SAPMASI RİSKİ SÖZ KONUSUDUR" IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Başkanı ve Finans Danışmanı Jose Vinals, global kriz konusunda iyileşme yolunda adım atıldığını ancak bunun, risklerin ortadan kalktığı anlamına gelmediğini kaydetti. IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları çerçevesinde düzenlenen ''Küresel Finansal İstikrar Raporu''nun açıklandığı basın toplantısında konuşan Vinals, global finansal sistemin genel durumu hakkında bir değerlendirme yaparak, Lehman Brothers'ın iflas etmesinin ve dünyada global finansal çöküş potansiyelinin ortaya çıkışının üzerinden yaklaşık bir yıllık bir süre geçtiğini hatırlattı. Bu süreçte daha önce hiç alınmamış özelliklerde politika adımları atıldığını ve genel olarak ekonomik durumda iyileşme yaşandığını belirten Vinals, ''İyileşme yolunda adım atıyoruz ancak bu risklerin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor'' dedi. Vinals, temel piyasalardaki istikrarlaşmanın, gelişmekte olan piyasalardaki riskleri de azalttığını, IMF'nin ortaya çıkardığı yeni borç imkanları ve yeni kaynakların da hassas durumdaki ülkelerin hissettiği risklerin azaltılabilmesine neden olduğunu anlattı. İstikrarın geri dönmesi sayesinde banka olan ve olmayan finansal kurumların piyasa değerlerindeki düşüşlerde çeşitli değişiklikler yaşandığını bildiren Vinals, ''Şu anda krizin faturasının 3,4 trilyon dolar olduğu düşünülüyor. Bu, geçen yılki global finansal istikrar raporunda belirtilen rakamdan 600 milyar daha düşük. Bunun temel nedeni de menkul değerlerin değerlerindeki artış. Bu tabii çok olumlu bir gelişme olmasına rağmen, özellikle bankalar için hala önümüzde zorlu engeller var. Şu anda önümüzde 1,5 trilyon dolarlık değer kaybı olacağına dair tahminler var. Halbuki şimdiye kadar 1,3 trilyonluk bir defter değerinin piyasa değerine çekilmesi uygulaması yapıldı'' şeklinde konuştu. ''BANKALAR, FONLAMA PROFİLLERİNİ İYİLEŞTİRMELİ'' Bankaların sermaye pozisyonları ve kazançlarının en son raporun açıklanmasından bu yana oldukça iyileştiğini ifade eden Vinals, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Düzenleyicilerin asgari olarak kabul ettiği sermaye oranına bakarsak, genel olarak bankaların bilançolarının istikrarlı hale geldiğini söyleyebiliriz. Ancak eğer bankaların iyileşme sürecine destek verecek kadar yeterli sermayeye sahip olup olmadığını sorarsanız, yanıt hayır. Aslında yine ileriye yönelik sermaye ihtiyacı oldukça yüksek düzeyde devam ediyor ve ileride ortaya çıkabilecek şoklara karşı finansal sistemin çeşitli teminatlara ihtiyacı var. Bankaların fonlama profillerini iyileştirmeleri gerekiyor. Bankaların önümüzdeki 2-3 yıl boyunca 1,5 trilyon dolarlık borcunun vadesinin dolacağı bir vade dolma duvarıyla karşı karşıya olacağını düşünüyoruz. Mevcut olumlu piyasa şartlarından yola çıkarak bankalar, fonlama profillerini iyileştirmeli ve devlet destekli finansman ya da fonlama desteği ihtiyaçlarını daha aşağı çekmeli.'' Vinals, gelişmekte olan piyasalara bakıldığında, özellikle sistemik risklerin çekirdek piyasalarda azaltılması ve güçlü politika önlemlerinin alınması sayesinde şartlarda iyileşme görüldüğüne işaret ederek, yurt içi piyasalarda şartların istikrarlı hale gelmeye başladığını ifade etti. Gelişmekte olan piyasalarda önümüzdeki iki yıl boyunca kambiyo borç ve finansmanı konusunda ciddi ihtiyaçları olacağını kaydeden Vinals, yurt içi ve yurt dışı dengesizlikler yaşayan ve sınırlararası banka para akışına bağlı olan ülkelerde risklerin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini anlattı. ''KAMU SEKTÖRÜ BORÇ AÇIĞI, KREDİ İMKANLARININ KISITLI OLMASINA NEDEN OLACAK'' Genel olarak durum daha uygun olsa da iyileşme konusunda ortaya çıkabilecek potansiyel sorunlara da değinen Vinals, öncelikle özel sektördeki borç oranı büyümesinin, büyük ekonomilerde devam eden bir durum olduğunu, burada piyasadaki faaliyetlerin daha zayıf kalması ve hanehalkında kaldıraçsızlaştırma sonucu ortaya çıkan özel sektör kredi talebinin de sorun olmaya devam edeceği görüşünde olduklarını bildirdi. Vinals, kamu sektörünün borç açığının yüksek olmasının da kredi imkanlarının kısıtlı kalmasına neden olacağına dikkati çekerek, orta vadedeki sorunlara bakıldığında ise krizle baş etmek yolunda atılan adımların ortaya çıkardığı kamu borçlanması ve mali borçlanmanın düşünülmesi gerektiğini bildirdi. Jose Vinals, ''Örneğin, GSMH'ye oranla borcun yüzde 1'lik artması, uzun vadeli faiz oranlarını 10 ila 60 baz puan artırmaktadır. Bunun sonucu olarak da kamu borç dinamiklerinde olumsuz etkiler ortaya çıkmaktadır. Borç/GSMH oranı yüksek olan ve büyük borçlar altında olan ülkelerin daha da kırılgan bir durumda olduğunu görüyoruz'' diye konuştu. POLİTİKA ÖNERİLERİ Önümüzdeki döneme ilişkin politika sorunlarına da değinen Vinals, şöyle konuştu: ''Öncelikle istikrarlı bir ekonomik iyileşmenin sağlanabilmesi için bankaların bilançolarının ve sermayelerinin, gerekli kredi verme kapasitesine sahip olacak şekilde daha da güçlendirilmesi gerekiyor. Bu amaçla özellikle kredi arzını güçlendirmeye yönelik olarak banka bilançolarının sorunlarını aşan ve menkul kıymetleştirmeyi daha destekleyen politikaların benimsenmesi temeldir. İkinci olarak da, politika yapıcıların bilmedikleri alanlarda bulundukları göz önünde bulundurularak, politika müdahaleleri ile destek mekanizmalarının ortadan kaldırılması arasında doğru dengenin kurulması son derece önemli olacaktır. Aynı zamanda ülkelerin bilançolarının çok daha ihtiyatlı şekilde yönetilmesi gelecektir. Son olarak da, finansal düzenlemelerde çeşitli reformlar yaparak ileride kriz çıkması olasılığını, mevcut krizler gibi krizler çıkması olasılığını aşağı çekmemiz gerekiyor. Özellikle hem özel sektörün hem de politika yapıcıların sırtını dayayıp rahat etme eğiliminden uzak durmasının ne kadar önemli olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Halihazırda sistemik risklerin ortaya çıkması ve şu anda ekonomik iyileşme yönünde ilerleyen yolumuzun tamamen sapması riski söz konusudur. Böyle bir lüksümüz yok.'' ''ÇİN'DE KREDİ ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE ARTIYOR. BU ALANDA BİR RİSK VAR" IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Başkanı, Finans Danışmanı Jose Vinals, Çin'de kredilerin çok hızlı bir şekilde arttığını belirterek, ''Bu alanda bir risk var. Bu nedenle Çin yetkililerinin, ekonomisinin toparlanması için gerekli olan kredi büyümesinde mali dengesizliklere sebep olmayacak şekilde bir politika belirlemesi gerekiyor'' dedi. ''Küresel Finansal İstikrar Raporu''nun açıklandığı basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vinals, raporda mali sistemin kapasitesine, bankacılık sisteminde bulunan sermaye miktarına ve kaldıraçsızlık baskılarına göre bir değerlendirme yaptıklarını, bankalar dışındaki finansal aracıların ekonomiye ne derece kredi sağladığına ve makro ekonomideki değişkenlere baktıklarını söyledi. Vinals, ''Özellikle İngiltere'de şöyle bir bulgumuz oldu; talep edilecek olan kredi ile ister kamu, ister özel sektör tarafından olsun mali sistemin bu krediyi sağlama kapasitesi arasında kayda değer bir gerilim var. Bankalar da çok hızlı bir şekilde kaldıraçsızlık sürecine giriyor. İngiltere'de kredi arzı, büyük ihtimalle bu kredi talebini karşılamakta zorluk çekecek. Yani ya yetkili kurumlar kredi sürecini düzenleyecek baskıya devam edecekler ya da faiz oranları yükselecek ve kredi kısıtlı hale gelecek'' diye konuştu. Bu durumun sadece İngiltere için değil diğer gelişmiş ekonomiler için de geçerli olduğunun altını çizen Vinals, bazı bankaların devletleştirilmesine ilişkin bir soru üzerine de bunun zaman için gerekli olduğunu, bankaların lehine bir adımı oluşturduğunu, bankaların iştirakler yoluyla çalıştığı ev sahibi ülkeler için de bunun olumlu bir gelişmeyi teşkil ettiğini ifade etti. Vinals, kamu desteğinin ortadan kaldırılması için doğru zaman olup olmadığı konusunun tartışıldığını, farklı ülkelerin farklı pozisyonlar aldığını, bazı ülkelerin koşullara göre bunu kaldırmayı düşündüğünü belirterek, ''Bence bu genel olarak çıkış sürecinin bir parçasıdır. Farklı ülkeler farklı adımlar atacaktır. Şu çok önemlidir; ülkeler ne yaparsa yapsın kamu sektörünün desteğini çekmek sonuçta mali istikrarın devam ettirilmesi için önemlidir. Bu sürecin ülkeler içerisinde tutarlı olması gerekiyor'' şeklinde konuştu. Avrupa'daki sıkıntının ne düzeyde olduğuna ilişkin bir soru üzerine Vinals, şu anda stres testi yapıldığını, bu sürecin devam ettiğini ve hala alınması gereken kararlar bulunduğunu, AB ülkelerinin çoğunun kendi ülkelerinde bankacılık sistemlerine ilişkin stres testi yaptığını da hatırlattı. ÇİN'DE BALON TARTIŞMALARI Jose Vinals, bir gazetecinin, ''Çin'deki kredi artışının bir aktif balona neden olacağıöyleniyor. Potansiyel riskten söz eder misiniz?'' sorusu üzerine, kredinin istikrara kavuştuğunu veya düzeldiğinin görüldüğünün altını çizerek şöyle devam etti: ''Çin bir istisna... Çünkü krediler çok hızlı bir şekilde artıyor. Kredinin çok hızlı büyüdüğü ekonomilerde en büyük kaygı, bunun bir noktadan sonra fazlaya sebep olacağıdır. Ve birtakım aktif fiyatların da balonlara da sebep olabileceğidir. Bizim raporda söylediğimiz şu; bu alanda bir risk var. Bu nedenle de Çin yetkililerinin, ekonomisinin toparlanması için gerekli olan kredi büyümesinde dengeli, mali dengesizliklere sebep olmayacak şekilde bir politika belirlemesi gerekiyor.'' Avrupa'da, ABD'de ve dünyanın diğer bölgelerinde bankaların daha fazla sermayeye ihtiyacı bulunduğuna dikkati çeken Vinals, ''Ancak zaman daha fazla borç verebilmek için güçleri olacak. Toksik veya bozulmuş olan varlıklar konusunda yapılabilecekler var. Bence esas ilerlemenin yavaş olduğu alan budur. Yılın ilk kısmında birçok ülkede sermaye artışının devam etmekte olduğunu görüyoruz. Daha fazlasına ihtiyacımız var. Esas dikkat etmemiz gereken bu toksik varlıklar... alanda daha yeterince ilerleme sağlanmış değil'' diye konuştu. Raporda, Orta ve Doğu Avrupa'daki bankacılık sisteminin durumunun düzeldiğinin belirtildiğini kaydeden Vinals, ''İyileşme var. Sadece birkaç ay önce burada çok ciddi şüphelerimiz vardı. Bankacılık ve mali sistemlerinin sağlıklı olmadığına dair kaygılarımız vardı. Şu anda Doğu Avrupa bankacılık sisteminde makul oranda sermaye olduğunu görüyoruz. Doğu Avrupa'da sorun olan esas alan, sınır ötesi banka akışlarıdır. Portföy akışları geri dönse bile gerekli miktarlarda dönmedi. Orta ve Doğu Avrupa'da kurumsal finansman ihtiyacı önemlidir'' görüşünü dile getirdi. Jose Vinals, toplantı sonrasında bazı gazetecilerin soruları üzerine, hiç kimsenin global krizden kaçış şansı bulunmasa da Türk bankacılık sisteminin göreceli olarak daha güçlü durumda olduğunu vurguladı. Euromoney dergisi tarafından Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın 2009'un en iyi Merkez Bankası Başkanı seçilmesiyle ilgili de Vinals, Yılmaz'ın başkanlığında Türkiye'deki Merkez Bankası'nın ''iyi bir iş'' çıkardığını söyledi. ''KRİZ, SEKÜRİTİZASYONUN AŞIRI BÜYÜMESİ SONUCU YAŞANDI'' IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Başkan Yardımcısı Jan Brockmeijer de, yeni sermaye arayışının, özellikle bankaların ellerindeki sorunlu aktiflerden kurtulmasıyla da ilgili olduğunu belirterek, ''Bunlardan ne kadar iyi bir şekilde kurtulabilirlerse sermaye ihtiyaçları da kadar az olacaktır. Amerikan bankaları, son aylarda daha fazla sermaye bulabildiler. Bundan dolayı yarışta bir adım öndeler. Ümit ediyoruz Avrupa da onlara yetişecek'' diye konuştu. Brockmeijer, yaşanan global krizin, seküritizasyon piyasalarının aşırı büyümesi sonucunda olduğuna dikkati çekerek, seküritizasyon mekanizmasının çok olumlu yönlerinin de bulunduğunu, bunu şeffaf ve doğru bir şekilde yapmak gerektiğini, seküritizasyonun doğru yapıldığında avantajlı olabildiğini, ancak geçmişteki tuzaklara düşülmemesinin büyük önem taşıdığını söyledi. IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Finansal İstikrar Birimi Başkanı Peter Dattels ise Asya bankalarının zararının çok düşük olduğunu ifade etti. TÜRKİYE, ABD DIŞINDA İKİNCİ KEZ EV SAHİBİ OLAN İLK ÜLKE Bu arada, bugün açıklanan raporla başlayan hazırlık toplantılarının ardından Türkiye, 6-7 Ekim'de yapılacak IMF ve Dünya Bankası Yıllık Toplantılarına ABD dışında ikinci kez ev sahipliği yapan ilk ülke olacak. İstanbul'da yapılacak toplantılar, dünyanın ekonomik görünümü, yoksulluğun ortadan kaldırılması, ekonomik kalkınma ve yardımların etkililiğine odaklanacak. Bu yılki toplantılara, IMF ve Dünya Bankası'nın Guvernörler Kurulları'nın yanı sıra 186 ülkenin maliye bakanları, merkez bankası uzmanları, işadamları, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katılacak. ''Dünya ekonomisinin çöküşün eşiğine gelmesinden'' bir yıl sonra gerçekleştirilecek olan, Eylül ayında 20 gelişmiş ve gelişmekte olan pazar ekonomisinin bir araya geleceği Pittsburgh Zirvesi'nin ardından düzenlenen IMF ve Dünya Bankası Yıllık Toplantıları'nda, küresel ekonomik toparlanma dönemine yönelik strateji belirlenecek. Dolayısıyla bu yılki toplantılar, 1930'larda yaşanan büyük buhrandan sonra dünya ekonomisinin karşı karşıya kaldığı ''en ağır kriz'' sonrasında uygulanacak strateji açısından büyük önem taşıyor.
592685
Emin Arslan'ın Tutukluluğuna İtiraz
Emin Arslan'ın Tutukluluğuna İtiraz Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan İstanbul'daki uyuşturucu operasyonu kapsamında tutuklanmıştı. Yayına Giriş: 30.09.2009 14:48:47 Güncelleme: 30.09.2009 14:51:16 İstanbul'daki tarihi uyuşturucu operasyonu kapsamında Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan'ın tutukluluğuna itiraz edildi.
591739
Kurgulanmış kriz gölgesinde yapılan G-20 zirvesi
Kurgulanmış kriz gölgesinde yapılan G-20 zirvesi Gül Selçuk ve Yusuf Kaplan'ın sunduğu Düşüne Taşına bugün, Yeni Şafak Gazetesi yazarı Melikşah Utku'yu ağırlıyor. G-20 zirvesinin konuşulacağı programda, finansal krizin dünya siyasetine etkileri ele alınacak. “Amerikan bankalarının batışı neyin işareti? Kriz tartışmaları uluslar arası bir proje midir? G-20 Zirvesi 'dondurulmuş kriz'i nasıl yönetecek?” gibi önemli sorulara cevapların aranacağı yayında ayrıca, modern dünyanın tek kutsalı kâr kavramının dünyayı nereye götürdüğü konusu üzerine de değerlendirmeler yapılacak. TVNET 21.00
592827
Cumhuriyet yazarı Faraç adliye'de!
Avukatıyla birlikte İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne giden ve burada basın mensuplarına, ''Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından çağırıldığını'' söyleyen Faraç, daha sonra şube görevlilerince Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine getirildi. ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcılarından Zekeriya Öz tarafından ifadesi alınarak serbest bırakıldığı öğrenilen Faraç, adliyeden ayrıldı.
593284
AKP'nin oyları eridi
Kamuoyu yoklamaları, AKP’nin düşüşünü “ekonomi politikalarındaki yetersizliğe” bağlarken, son dönemde gündemi meşgul eden “demokratik açılım” tartışmalarının da düşüşte etkili olmaya başladığını gösteriyor. Sonar Araştırma Şirketi’nce 1-20 Eylül tarihlerinde “Türkiye Siyasi Eğilimler ve Beklentiler: Eylül 2009” başlığı ile gerçekleştirilen araştırma, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Kayseri, Konya, Mersin, Samsun ve Van illerindeki 20 ilçe ve 20 köyde yaşayan bin kişinin katılımıyla yapıldı. ‘Açılım’ın etkisi Araştırmaya göre, Ağustos 2009’da parlamento dışı siyasi partilere oy verme eğilimi gösteren seçmenler, Kürt açılımı nedeniyle Eylül ayında MHP ve CHP’yi tercih etmeye başladı. Ağustos ayında yüzde 35 oy oranına sahip olan AKP ise 30 günlük periyotta yüzde 1’lik düşüşle yüzde 34’lere geriledi. Eylül ayı araştırma verilerine göre, CHP 29 Mart seçimlerinde aldığı yüzde 23’lük oy oranı 27.21’ye, MHP ise yüzde 15’lik oy oranını 19.03’a çıkardı. DTP’nin oy oranı ise yüzde 1’lik bir artışla yüzde 6.08 olarak belirlendi. En önemli sorun “Türkiye’nin en önemli sorunu ne?” sorusuna katılımcıların yüzde 66.7’si işsizlik ve istihdam, yüzde 50.2’si pahalılık, yüzde 24.8’nin ise güvenlik yanıtını vermesi, yurttaşların oy tercihlerinin değişmesindeki en büyük etkenin ekonomik istikrarsızlık olduğunu ortaya koydu. Hükümetin Kürt açılımı çalışmalarının gelecek aylık dönemde siyasi partilerin oy oranları üzerinde belirgin bir değişiklik yaratması bekleniyor. Tek parti dönemi bitebilir Araştırma verilerine göre, ilk genel seçimlerde AKP’nin yüzde 34 oranında oy alması durumunda yeterli milletvekili sayısı sağlayamayacağı için parlamentodaki “AKP iktidarı” dönemi sona erecek. CHP, MHP ve DTP’nin eylül ayı araştırma sonuçlarına paralel bir oy oranına sahip olmaları durumunda ise AKP’siz bir koalisyon kurulmasının önü açılacak.
592896
Türkiye Kırşehir'de buluşacak
Türkiye Kırşehir'de buluşacak Kırşehir'de Ahilik Kültürü Haftası ve Esnaf Bayramı etkinliklerine Başbakan Erdoğan da katılacak. Esnaf Odaları Birlik Başkanı Bahamettin Öztürk, "12-18 Ekim tarihleri arasında Türkiye'yi Kırşehir'de buluşturacak ve aslında başka bir anlamda birliğimizi, dirliğimiz ve kardeşliğimizi bir kez daha dünyaya göstereceğiz" dedi ALPARSLAN DEMİRBAŞ KIRŞEHİR Kırşehir'de her yıl geleneksel olarak kutlanan Ahilik Kültürü Haftası ve Esnaf Bayramı etkinlikleri, bu yıl 12-18 Ekim 2009 tarihleri arasında gerçekleşecek. Kutlamaların geçen yıllardan daha coşkulu ve katılımlı geçmesi için son derece güzel etkinlik planı çıkarmaya çalışan Kırşehir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birlik Başkanlığı, hummalı bir çalışma içerisine girdi. Kutlamalara esnaf ve sanatkârın da katılımını sağlama yönünde farklı aktivitelere yer verileceği bildirilirken, Esnaf Odaları Birlik Başkanı Bahamettin Öztürk tarafından, yıllarca konuşulan ancak bir türlü hayata geçirilemeyen uygulama hayata geçirilecek. UZUN ÇARŞI'DA TARİH YAŞATILACAK Özellikle tarihi yönüyle ön plana çıkan Uzun Çarşı'da bulunan yaklaşık 50 esnafa Selçuklu Döneminden esinlenerek Ahi esnaflarının kıyafetleri giydirilecek. Bir anlamda nostalji yaşatılacak Uzun Çarşı'da, esnafların hem kıyafetleri hem de konuşma üslupları ile kutlamalara katılacak yerli ve yabancı konuklara, tarihte yolculuk yaptırılacak. Ahi kıyafetlerinin yanı sıra kutlamalara katılmaları noktasında Kırşehir esnafına 'Ahi Helvası' dağıtarak çağrıda bulunacak olan Başkan Bahamettin Öztürk, kutlamaların ilk gününde gerçekleşecek olan kortej yürüyüşünde farklı sürprizlere yer vereceklerini söyledi. BAŞBAKAN ERDOĞAN KATILIYOR Başkan Öztürk, esnaf ve sanatkârın kendi bayramına sahip çıkması için ne gerekiyorsa yapacaklarını belirterek,” Geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanımızı ağırlamanın gururunu yaşadık, bu yıl da Başbakanımızı ağırlamanın onurunu yaşayacağız dedi.Başkan Öztürk, Türkiye'nin 81 vilayetinde ki esnaf odaları başkanlarına ulaştıklarını da kaydederek, Başbakanımız ile birlikte bakanlarımızın ve milletvekillerimizin; gerek oda başkanlarımız gerekse TESKOMB, TESK ve tüm odaların genel başkanlarının da kutlamalara katılması bizlere gurur verecek. 12-18 Ekim tarihleri arasında Türkiye'yi Kırşehir'de buluşturacak ve aslında başka bir anlamda birliğimizi, dirliğimiz ve kardeşliğimizi bir kez daha Dünya'ya göstereceğiz. Buna vesile olan Ahi Evran-ı Veli Hazretlerinin Kırşehir'de meftun bulunması ve bizlerin de onun arkasında nefer olması kadar mutluluk ve onur verici bir başka olgu yok. İyi ki Kırşehirliyiz, iyi ki Ahi Evran'ın torunlarıyız. Kırşehir'de Anadolu'nun en önemli motiflerini; Mevlana'nın sema'sını, Hacıbektaş-ı Veli'nin semahını, Yunus Emre'nin sevgisini, Ahi Evran-ı Veli'nin şed'ini ve Türk Milleti'nin birliğini buluşturacağız dedi.
591504
İlk açılım TJK’dan!
İlk TJK’dan! güncellenme zamanı ’yu yakından ilgilendiren demokratik ’nin gündemini meşgul ederken, bu konudaki ilk açılım TJK’dan geldi. ’da yaptırılan hipodrom bugün yarışseverlerin hizmetine girecek ve Köyişleri Bakanı Mehmet ’in de katılacağı resmi açılış gününde sanatçılar Rojin ve Bedri Ayseli sahne alacak. Bin 500 dekar ile ’nin en büyük yüzölçümüne sahip hipodromu olma unvanını alacak olan Hipodromu’nun ilk gününde Açılış Kupası Koşusu ve Vali Kupası Koşusu da düzenlenecek. Yarışların 25 Kasım’da sona ereceği Diyarbakır’da 10 yarış gününde toplam 70 koşu düzenlenecek. Hipodromun açılmasıyla birlikte ekonomik sıkıntı içerisindeki bölgede yüzlerce kişi de ekmek sahibi olacak. TJK Başkanı hipodromun bölgeye ve Türk yarışçılığına kazandırdıklarından dolayı çok mutlu olduklarını belirterek, “Bu yatırım hem hem de yarışçılığın gelişimi açısından çok önemlidir. Hipodromumuzun bölge ekonomisi ve atçılığına büyük kazanç sağlayacağı muhakkaktır” dedi.
592373
Trabzonspor, Song'un menajerine savaş açtı
Song'un menajerine savaş açtı'un başı Kamerunlu futbolcu 'un, hakkında çıkan iddiaları nedeniyle 'da iş yapması yasaklanan menajeri Bruno Heiderscheid ile sıkıntıya girdi. Futbolcunun geçtiğimiz yıl sözleşmesi gereği alacağı olan Milyon 300 Bin Euro'yu eksiksiz ödeyen, çocuklarının okul masrafı için 40 bin Euro veren, sözleşmesinde olmamasına karşın Song'a çıkardığı mini kriz sonrası cip dahi alan bordo -mavili yöneticiler, futbolcunun menajerinin, geçtiğimiz sezon bir ödemede yaşanan 15 günlük gecikmedeki faizi hesaplayıp, "Bu parayı ödeyin, yoksa sizi 'ya şikayet ederim" tehdidi karşısında şaşkına döndü. "SONG'UN GEÇTİĞİMİZ SEZONDAN BİR KURUŞ ALACAĞI YOK Fransız futbolcu Frank 'i de 'dan kaçıran menajer olarak da tanınan Bruno'yla masaya oturmayı kabul etmeyen bordo mavili yöneticiler, "Biz gerekli ödemeleri yaptık. Bir gecikme var ama para ay içerisinde ödendiği için bir sorun yok. Kimse, 'Song'un geçmişten bir kuruş alacağı var mı?' demiyor. Çünkü geçtiğimiz sezondan bir kuruş bile alacağı yok. Bu tür para koparmaya yönelik eylemlere asla taviz vermeyeceğiz" diyerek tepkilerini dile getirdi. Bu arada ne Song'un, ne de menajerinin şu ana kadar ödemede yaşanan aksaklık nedeniyle FIFA'ya resmi bir şikayette bulunmadığı ancak bordo mavili yöneticilerin, gelinen noktada çok sert bir tutum izlediği öğrenildi. Bu arada Song'un menajerinin 15 günlük sürede 256 bin Euro gibi yüksek bir faiz bedeli hesaplaması da tepki çekti. Bordo mavili yöneticilerin konuyla ilgili kulübün resmi internet sitesinden de bir açıklama yapması bekleniyor.
592435
'Beraberlik dünyanın sonu değil!'
Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Eskişehirspor ile oynadıkları karşılaşmada aldıkları beraberliğin dünyanın sonunu getirmeyeceğini söyledi. Rijkaard, Florya Metin Oktay Tesisleri'nde UEFA Avrupa Ligi'nde Sturm Graz ile yarın oynanacak karşılaşma ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Sturm Graz ile sahalarında oynayacaklarını hatırlatan Hollandalı teknik adam, ''Bu maç önemli. İyi bir sonuç almaya çalışacağız'' dedi. Eskişehirspor maçından sonra yapılan eleştirileri normal karşıladığını belirten Rijkaard, şunları söyledi: ''Eleştiriler her zaman haklıdır, doğrudur. Futbol dünyasında bu böyle olmuştur. Basın kendi üzerine düşeni, ben de kendi işimi yapıyorum. Eleştirilerden herhangi bir sıkıntım yok. Takım ruhunu en üst düzeyde tutmak istiyorsanız, öncelikle futbolcularınıza şunu öğretmeniz lazım; bir beraberlik veya mağlubiyet dünyanın sonu değildir, her şey siyah olmayacaktır. Aynı şekilde bu galibiyet için de geçerli, basın galip geldiğinizde sizleri göklere çıkartıyor ama bembeyaz sayfa açmıyorsunuz. Bizim de beklemediğimiz bir sonuç aldık. Ancak lig uzun maraton, taraftarlarımızın üzülmemesi lazım. Takımımız dün izinliydi, biraz dinlenme şansı buldular. Biraz sonra yapacağımız antrenmanda oyuncuların durumunu göreceğiz.'' Rijkaard, Eskişehirspor maçını kazanmak istediklerini, ancak berabere kaldıklarını belirterek, bunun takımı olumsuz etkilediğini düşünmediğini söyledi. -''UZUN YILLAR ÇALIŞMAK İSTİYORUM''- Galatasaray'da çok mutlu olduğunu ve devam eden sözleşmesinin bulunduğunu anlatan Rijkaard; ''Galatasaray gibi büyük bir kulüpte çalışmak benim için onur ve gurur'' dedi. Rijkaard, Galatasaray'da sözleşmesini tamamlamak ve uzun yıllar çalışmak istediğini ifade etti. -''AVRUPA LİGİ ÖNEMLİ''- ''Avrupa Ligi'ni önemsiyor musunuz'' şeklindeki bir soru üzerine Rijkaard, Galatasaray gibi büyük takım için Avrupa Ligi'nin önemsenmesi gereken bir organizasyon olduğunu vurguladı. Avrupa Ligi'nde yarın çok önemli maç oynayacaklarını kaydeden Rijkaard, ''Kadromuzdan ve kalitesinden gayet memnunum. Biz tamamen yarınki maçta iyi futbol oynayıp, taraftarlarımızı mutlu etmek istiyoruz'' ifadesini kullandı. -''YILDIZ-YILDIZ OLMAYAN AYIRIMI YOK''- Hollandalı teknik adam, takımda ''Yıldız-yıldız olmayan'' ayırımının olmadığını söyledi. Bütün oyuncuların bu takımın parçası olduğunu dile getiren Rijkaard,''Yıldız-yıldız olmayan oyuncu ayrımı yapmamalıyız. Herkes takım için çalışıyor. Ayrıca yedek kalmanın sorun yaratacağını sanmıyorum'' diye konuştu. Takımından memnun olduğunu belirten Rijkaard, başarı için takım ruhu ve kaliteye ihtiyacı olduğunu, bunun da kendilerinde bulunduğunu vurguladı. Rijkaard, Emre Aşık ve Ayhan'ın sakatlıklarının düzeldiğini ve yarınki karşılaşmada forma giyebilecek durumda olduklarını sözlerine ekledi.
593137
19:30 CSKA Moskova:2 Beşiktaş:1
CSKA :2 Beşiktaş:1, 'nde gruptaki ikinci maçında CSKA deplasmanındaydı. Maça kötü başlayan Beşiktaş, 7. dakikada 1-0 mağlup duruma düştü ve ilk yarı bu şekilde tamamlandı. İkinci yarıda 61. dakikada bir gol daha yiyen Beşiiktaş, 90+2'de Ekrem Dağ'ın attığı golle farkı 1'e indirdi ve maç bu skorla tamamlandı... İLK YARI 1. dakika Karşılaşmanın ilk düdüğü çaldı ve mücadeleye başladı. Haydi Beşiktaş... 3. dakika CSKA geldi şimdi uzaklardan bir şut denemesi... Odiah'ın vuruşu isabetsiz oldu... Kaleye yaklaşık 35 metreden bir denemeydi... 6. dakika 'nun soldan ortasında yükseldi, top arka direğe açıldı, Nihat atak yaptı ama savunma uzaklaştırdı. GOLÜ YEDİK... 7. dakika Dzagoev, uzak mesafeden çok sert vurdu, Rüştü uzandı ama top ağlarla buluştu... 9. dakika Bu kez Krasic ceza sahasının metre kadar dışından çok sert vurdu, top az farkla auta çıktı. 10. dakika Krasiç, sağdaki Odiah'a bıraktı. Odiah içeri çok güzel ortaladı ve kafayı Dzagoev vurdu, top Rüştü'de kaldı. 11. dakika Bu atağın hemen ardından CSKA bir kez daha Krasiç ile geldi. Krasiç bu kez sol ayağı ile vurdu, Rüştü kontrol etti. YAPMA 11. dakika Bu kez derinlemesine atılan pasta Holosko ceza sahası içerisinde topla buluştu. Kaleci karşısındaydı, vuruşunu yaptı. Kaleciden seken top kornere çıktı. Beşiktaş adına önemli bir pozisyon kaçtı. Ardından kullanılan köşe vuruşundan sonuç alamadık. 13. dakika Dzagoev'in soldan ortasında Necid ters tarafta sağ ayağıyla vurdu, top üstten auta çıktı. Beşiktaş için şanslı an... 15. dakika Tello, 40 metreden şansını denedi ama Akinfeev çok rahat kontrol etti. 16. dakika Rus taraftarların maça ilgisi yok denecek kadar az... Stat, seyircisiz oynana bir karşılaşmayı andırıyor... 18. dakika Her iki takım da forvetlerini ara toplarla kaçırmaya çalışıyor... 20. dakika Beşiktaş orta alandan ileriye doğru çıkarkan çok zorlanıyor. Tello'nun pasları yerini bulmuyor... 21. dakika İsmail, Krasiç'e yaptığı müdahale sonrasında sarı kart gördü. 22. dakika Bu pozisyondan doğan serbest vuruşu CSKA'da Gonzales pas olarak kullandı, Ignaseviç sert vurdu, üstten auta çıktı. 24. dakika Tello uzun pasla Holsoko'yu kaçırmak istedi ama top çok hızlı gidince Akinfeev kontrol etti. 25. dakika Takım olarak atağa kalktık, solda İsmail topla buluştu ve ortaladı ama defans çıkardı. Ardından topu alan Nobre içeri doğru tekrar kesti ama kimse hareketlenmedi. 28. dakika Odiah ceza sahasının önünde yerde kalınca hakem serbest vuruşa hükmetti. Bu pozisyonda iki oyuncu da sakatlık geçirdi. 29. dakika CSKA'da serbest vuruşu Ignaseviç kullandı, top yandan auta çıktı. 31. dakika Beşiktaş atakları ceza sahasına yaklaştığı sırada oldukça cılızlaşıyor... İçeri atılan topları Akinfeev çok rahat kontrol ediyor... 32. dakika Taç atışlarımız bile rakibe gidiyor... 34. dakika Beşiktaş'ta sakatlanan Holosko'nun yerine Yusuf girdi. 35. dakika Berezutski, Nihat'a yaptığı hareket sonrasında sarı kart gördü. 36. dakika Bu pozisyondan doğan serbest vuruşu içeri doğru kullandık, Nobre kafa ile yükseldi ama yan hakemin ofsayt bayrağı havadaydı... 37. dakika Gonzales sol kanatta aldığı topu içeri doğru ortaladı, kimse dokunamayınca top auta çıktı. 38. dakika Odiah, Nihat'a yaptığı sert müdahalenin ardından sarı kart gördü. 39. dakika Beşiktaş, yaklaşık 30 metreden serbest vuruş kullandı, 'ın ortaladığı topa Akinfeev çıktı ama istediği gibi vuramadı. Top bir anda boşta kalınca Nobre hamle yaptı ama defans uzaklaştırdı. 40. dakika Nihat'ın hatalı pasında Mamaev topu aldı ve Dzagoev'e aktardı. Dzagoev ceza sahası içerisinde vuruşunu yapmadan defansımızda İbrahim Kaş araya girdi. 42. dakika Nihat, ceza sahasının dışından vuruşunu denedi ama üstten auta çıktı. 44. dakika Yusuf çalımlarla ceza sahasına kadar sokuldu ama defans uzaklaştırdı. 44. dakika Nobre savunmasının hatasıyla topu kaptı ve ceza sahasının önünden şutunu attı, Akinfeev son anda çeldi. 44. dakika Beşiktaş köşe atışından sonuç alamadı. Ardından CSKA atağa kalktı. Krasiç, ceza sahasına kadar sokuldu, yerde kaldı. Hakem önce devam dedi. Ardından yan hakem bayrak kaldırınca faulü verdi. Serbest vuruşu Gonzales kullandı, falsolu gelen top az farkla auta çıktı. 45+1. dakika Hakem ilk yarıdaki son düdüğünü çaldı. İlk yarı sonucu: CSKA :1 Beşiktaş:0 İkinci yarıda görüşmek dileğiyle... İLK YARI 46. dakika Karşılaşmanın ikinci yarısı başladı. 46. dakika CSKA Moskova'da bu yarıda oyunda Grigoriev var... A.Beretzutsky kenarda... 47. dakika Beşiktaş ikinci yarıya da tutuk başladı. 48. dakika Beşiktaş sağlı-sollu kornerler kullandı ama sonuç alamadı. 51. dakika Beşiktaş, ileri uçta çoğalmakta büyük sıkıntı yaşıyor... 53. dakika CSKA şu anda oyunun kontrolünü elinde tutuyor... YAPMA NİHAT YAPMA! 57. dakika Yusuf'un pasında Ekrem dışarıdaki Nihat'a bıraktı. Nihat çok müsait pozisyonda topu ıska geçti. 58. dakika Nobre sağda rakibini güzel bir hareketle geçip içeri ortaladı, kaleci Akinfeev uzaklaştırdı. Nobre güzel ortalamış olsa arka direkte Nihat bomboştu... 60. dakika Hızlı gelişen CSKA atağında arka direkte Necid topla buluştu ve sert vurdu ama top üstten auta çıktı. VE BİR GOL DAHA... 61. dakika Krasiç orta sahada aldığı topu ceza sahasına kadar taşıdı ve yerden çok sert vurdu, top yine ağlarımızla buluştu. Krasiç Beşiktaş'a karşı tek başına gol attı. 62. dakika Golün ardından formasını çıkaran Krasiç, sarı kart gördü. 64. dakika CSKA Moskova'da Necid oyundan çıktı, yerine Rahimiç girdi. Rahimiç, savunma ağırlıklı orta saha oyuncusu... 69. dakika Yusuf'un içeri ortasında İbrahim Kaş yükseldi kafayı vurdu, top auta çıktı... 70. dakika Krasiç uzun pasta yine topla buluştu, ofsayt yok dedi yan hakem ama bu kez Krasiç'e geçit vermedi. 71. dakika Gonzalez'in kullandığı serbest vuruş direkt olarak auta çıktı. 73. dakika Beşiktaş'ta Nihat oyundan çıktı, yerine Serdar Özkan girdi. 73. dakika Krasiç'in geriye doğru bıraktığı topa Rahimiç uzaktan çok sert vurdu, Rüştü son anda kornere çeldi. 74. dakika CSKA'da Dzagoev'in kullandığı serbest vuruşu defansımız bir daha kornere çeldi. Ardından kullanılan köşe vuruşunu da defansımız uzaklaştırdı. 75. dakika Beşiktaş'ta Tello oyundan çıktı, yerine Bobo girdi. 77. dakika Gonzalez'in içeri çevirdiği topta Ekrem Dağ'ın eline geldi, hakem devam dedi... 78. dakika CSKA'da Gonzalez oyundan çıktı, yerine Shchenikov girdi. 79. dakika Beşiktaş'ta Sivok, Krasiç'e yaptığı hareket sonrasında sarı kart gördü. 82. dakika CSKA'da Ignaseviç sarı kart gördü. 83. dakika Beşiktaş, İsmail ile serbest vuruş kullandı, ceza sahasına gelen topa Ferrari kafa ile vurdu ama yandan auta çıktı. 86. dakika Artık maçta son dakikalar... 88. dakika Yusuf ortaladı ama Sivok ofsayt... BU DA OLMADI! 89. dakika Yusuf ceza sahasına harika bir pas attı. İbrahim Kaş kaleci ile karşı karşıya pozisyonda kötü vurunca Akinfeev çeldi. Havalanan topa Nobre yükseldi ama bu kez de kornere çeldiler. 90. dakika Köşe vuruşundan da faydalanamadık... VE GOLLLLL 90+2 dakika İsmail'in pasıyla Ekrem Dağ topla buluştu ve sol ayağıyla sert vurdu, top ağlarla buluştu... 90+3. dakika Ve hakem maçtaki son düdüğünü çaldı ve mücadele sona erdi. Maç sonucu: CSKA Moskova:2 Beşiktaş:1 Stat: Luzhniki Hakemler: Mejuto Gonzales, Jesus Calvo Guadamuro, Roberto Diaz Perez Del Palomar (İspanya) CSKA Moskova: Akinfeev, Şemberas, Ignaseviç, A. Berezutski, Dzagoev, Mamaev, Gonzales, Odiah, Krasiç, V. Berezutski, Necid Beşiktaş: Rüştü, İsmail, İbrahim Kaş, Sivok, Nihat, Tello, Ekrem, Holosko, Ferrari, Ernst
592148
Borsa 2009 rekorunu yeniledi
Dün 48.364,83 puandan kapanan İMKB Bileşik Endeksi, 112,67 puan ve yüzde 0,23'lük düşüşle 48.252,16 puandan güne başladı. İlk dakikalardaki yatay seyrin ardından bir yükseliş denemesi yapan endeks, 48.584,19 puana kadar çıkarak, dün 48.420,09 puanla kırdığı bu yılın seans içi rekorunu tekrarladı. Bileşik Endeks, saat 10.20 itibariyle 48.558,77 seviyesinde bulunuyor.
591886
Toyota 3.8 milyon aracı geri çağırıyor
Toyota 3.8 milyon aracı geri çağırıyor Otomotiv sanayinin önde gelen isimleri arasında yer alan Toyota, ABD'de satılan milyon 800 bin aracın geri çağrılacağını bildirdi. Toyota'dan yapılan açıklamada, söz konusu araçların sabit zemin döşemesinin gaz pedalının çalışmasını olumsuz etkilediği ve kazaya yol açabileceği ifade edildi. Bunun ABD tarihinde en büyük çaplı geri çağırma olacağını belirten şirket yetkilileri, bu konuda gerçekleştirilen 'güvenlik kampanyası' hakkındaki detaylı açıklamanın gelecek hafta başında yapılacağını kaydetti. Hükümet yetkililerinin de katılımıyla yapılan uyarıda, Toyota ve Lexus marka araçların sabit zemin döşemesinin güvenlik zaafı oluşturduğu belirtilerek, araç sahiplerinin söz konusu sabit zemin döşemesini çıkarması gerektiği kaydedildi. Toyota, ABD'de 2005 yılında da ülke tarihindeki döneme kadarki en büyük çaplı araç geri çağırma işlemini gerçekleştirmiş, bu dönemde direksiyon sorunlarıyla ilişkili olarak 900 bin aracı geri çağırmıştı. Şirket, son olarak Ağustos ayında da Çin'de sattığı 688 bin 314 aracın camların elektrik aksamındaki bir sorun nedeniyle yetkili servislere götürülmesi çağrısında bulunmuştu.
593083
Uluslararası Af Örgütü Bosna Raporu
Uluslararası Af Örgütü Bosna Raporu "Bosna savaşındaki tecavüz kurbanları için adalet tecelli etmedi" Uluslararası Af örgütü, Bosna'da 1992-1995 savaşında tecavüze uğrayan binlerce kadın için adaletin yerine getirilmediğini bildirdi. Avrupa Konseyine göre, Bosna savaşında yaklaşık 20 bin kadın tecavüze uğradı. Savaşta 100 bin kişi hayatını kaybetti, milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Sırplar, Boşnaklara etnik temizliğin yanında, sistematik olarak tecavüz ve işkence gibi korkunç eylemler de uyguladı. Örgütün Saraybosna'da yayımlanan raporunda, savaş yıllarındaki tecavüz ve benzer saldırılarla ilgili olarak çok az soruşturma yapıldığı ve dava açıldığı belirtildi. Raporda, yetkililerin tecavüz kurbanlarının korunması ve desteklenmesi için gereken tedbirleri almadığına işaret edildi. Bosna'yı oluşturan bağımsız Sırp Cumhuriyeti ile Müslüman Hırvat Federasyonu'nun farklı ceza yasaları uyguladığı ve bunların uluslararası standartları uymadığı da vurgulandı. "Savaşın üstünden 13 yıldan uzun süre geçmesine rağmen hiç ceza almayan nice mütecaviz, elini kolunu sallayarak, kurbanlarıyla aynı toplum içinde yaşamaya devam ediyor" denilen raporda, can güvenliğinden emin olamayan mağdurların, bu yüzden mahkemeye bile gidemediği kaydedildi. Savaş suçlularının yargılandığı mahkemede şimdiye kadar sadece 12 tecavüz davasından hapis kararı çıktı.
591348
İnegöl'deki kazada kişi hayatını kaybetti
İnegöl'e bağlı Kurşunlu Beldesi'nde Türkcell'in 3G kurulum hattı için altyapı kazı çalışmaları yapan işçileri taşıyan Yalçın Karataş yönetimindeki 16 KU 508 plakalı çift kabin kamyonet, Mezit-1 mevkii Kurşunlu beldesi kavşağından Bursa-Ankara karayoluna çıkmak isterken, Ankara istikametinden gelmekte olan Yücel Erim (34) yönetimindeki 16 PU 613 plakalı domates yüklü kamyonla çarpışmıştı. Kazada 4'ü ağır kişi yaralandı. Kamyonetin devrildiği feci kazada Yücel Erim, ön kısmı hurdaya dönen kamyonda sıkıştı. Sıkışan sürücü İnegöl Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü Arama Kurtarma ekibi tarafından kamyonun kapıları kesici aletlerle kesilerek çıkartıldı. Kazada kamyonda bulunan Adem Bozan ve kamyonet sürücüsü Yalçın Karataş ile kamyonette bulunan Hayrettin Özdemir, Harun Özdemir, Mehmet Kurmuş, Zerkif Yıldırım, Olcay Karabük ile Ömer Şimşek yaralandı. Yaralılardan durumları ağır olan ve Bursa'ya sevkedilen Zerkif Yıldırım ve Ömer Şimşek hastanede hayatlarını kaybettiler.
592033
Hayatının fırsatı, hayatını karartı
Hayatının fırsatı, hayatını karartıGambiyalı 32 yaşındaki Fatou Cham, zincir marketlerinin yüzü oldu, 'de kaçak olarak yaşadığı çıktı İngiltere’nin marketler zinciri Tesco’nun reklam yüzü kaçak göçmen çıktı. Tesco marketlerinin kampanyalarında yer alan Gambiyalı 32 yaşındaki Fatou Cham, 1998’de İngiltere’ye öğrenci vizesiyle giriş yapmıştı. 2001’de vizesinin süresi dolmasına rağmen ülkeden ayrılmadı. ’da Tesco marketlerinde çalışan genç kadın, milyonlarca modelin arasından çalıştığı firmanın reklam yüzü olarak seçilince hayatının fırsatını yakaladığını düşünmüştü. Ancak İngiltere’de 11 yılda kurduğu hayatını altüst eden de yüzünü milyonlara tanıtan bu kampanya oldu. Pazartesi günü göçmen ofisinden yetkililer Cham’ı evinde sorguladı ve genç kadının kaçak göçmen olduğu anlaşıldı. Cham’ın avukatı, “Kampanya yüzünden polisin dikkatini çektiğine eminim” diyor. “Buraya daha iyi bir hayat için geldim. Ailemle birlikte burada kalmak ve mutlu olmak istiyordum” diyen 32 yaşındaki kadınsa niyetinin kimseyi kandırmak olmadığını anlatıyor. Vizesi dolduktan sonra Londra’da kalabilmek için defalarca başvuru yapan Gambiyalı Cham her defasında reddedilmişti.
591732
Ne yılanın yağı ne de karıncanın yumurtası
Ne yılanın yağı ne de karıncanın yumurtası Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Aktaş, kelliğe karşı 'yılan yağı' ile istenmeyen tüylere karşı 'karınca yumurtası yağı' kullanılmasının hiçbir bilimsel geçerliliğinin olmadığını söyledi. Piyasada çeşitli isimler altında satılan ve hiçbir bilimsel geçerliliği olmayan ilaçlara itibar edilmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Aktaş, 'Halk arasında kelliğe karşı kullanılan yılan yağı ile istenmeyen tüylere karşı kullanılan karınca yumurtası yağının hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Bu tür tedaviler tıpta incelenmeden, araştırılmadan, binlerce kişi üzerinde denenerek değerlendirilmeden, 'ben sürdüm iyi geldi, komşudan aldım iyi geldi, amcam kullandı iyi geldi' gibi söylemlerle insanları kandırmak doğru değildir. Uydurma, bilimsel geçerliliği olmayan tedavilerle insanların kandırılması çok yanlış ve üzücüdür." dedi.
593031
Sarkisyan, Türkiye ile normalleşme sürecinde dış baskı olmadığını söyledi
Sarkisyan, ile normalleşme sürecinde dış baskı olmadığını söyledi Cumhurbaşkanı Türk- protokollerinin, “şu ana kadar varılabilen en büyük” gelişme olduğunu söyledi. ’da yapılan ulusal konsey toplantısında konuşan Sarkisyan, Ermenistan ile arasında parafe edilen protokollerin içeriğine değinerek, bu protokollerin, iki devlet ve iki halk arasında diyaloğun başlatılmasına yönelik atmosferin oluşturulmasını amaçladığını kaydetti. Türkiye ile işbirliği yapabilecekleri ortamı oluşturmaya çalıştıklarını da ifade eden Sarkisyan, “Halkımıza, biz her türlü konuları öğrendik ve tüm nüansları dikkate aldık sözünü veremem, ben ancak diyorum ki, biz böyle devam edemeyiz” şeklinde konuştu. Serj Sarkisyan, imzalanan belgelerde ön koşulların değil, taahhütlerin yer aldığını anlatarak, “Hangi yayınlanan belgede siz ön koşul gördünüz? Eğer bu böyle olsaydı, zaman belgelerde, biz bu belgeleri ön koşullarla imzalayacağız gibi ifadeler yer alırdı. Evet belgede (Türk-Ermeni protokolü) bazı durumlar yer aldı, bunlar da verilen tavizlerin sonucudur. Ben protokollerde her hangi bir ön koşul görmüyorum” dedi. Dış baskılara da değinen Sarkisyan, Türkiye ile ilişkilerin kurulması yönünde kimsenin Ermenistan’a baskı yapmadığını belirterek, uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından iki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesine yönelik yapılan açıklamaların, hem tavsiye, hem teklif, hem çağrı olarak da algılanması gerektiğini kaydetti. Sarkisyan ayrıca, “Kimse bize baskı yapmadı, kimse Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ’ü Ermenistan’a davet etmeye beni mecbur etmedi” sözlerini ekledi.
592598
Avşar adliyede
Adliyeye gelişinde basın mensuplarının sorularını cevaplandıran sanatçı Hülya Avşar, böyle bir konuyla gündeme gelmekten bir taraftan gurur duyduğunu, bir taraftan da gerekli olup olmadığını düşündüğünü söyledi. Avşar, ''Bir tarafım Kürt, bir tarafım Türk olarak geniş de bir aileye mensup olduğum için, aşiret kızı olduğum için ailemin de benden istedikleri var. Amcalarım, kuzenlerim herkes arayıp 'nasıl bu konuda sessiz kalıyorsun' dedikleri zaman kendimi kötü hissediyorum. Hayatımdan memnunum. Burada olduğum için Türk tarafımla son derece şaşkınım, ama Kürt tarafımla gururluyum açıkçası...'' diye konuştu. Mutlu ve huzurlu olduğunu söyleyen Avşar, ''pişman olup olmadığı'' yönündeki soruya ''Hiç pişman değilim. Soruşturma açılmış olması şaşkınlık verici, ama savcımızdır. Sonuna kadar saygım var'' şeklinde karşılık verdi. Avşar, daha sonra Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali Çakar'a ifade vermek üzere adliye binasına girdi.
592884
Gümrükçüoğlu Batum'dan umutlu döndü
Gümrükçüoğlu Batum'dan umutlu döndü Uluslararası Karadeniz Kulübü toplantısına katılmak için Gürcistan'ın Batum kentine giden Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Trabzon'a döndü. KAMİL ANAHAR TRABZON Başkan Gümrükçüoğlu, aynı toplantıya katılan Yunanistan'ın Kavala kenti, Belediye Başkanı Simitsis Konstantinos'i belediyede kabul etti. Başkan Gümrükçüoğlu, Kavala Belediye Başkanı'nı Trabzon'da görmekten mutluluk duyduğunu belirterek, "Sayın Başkanla birlikte Karadeniz Kulübü toplantısına katıldık. Şimdide onu Trabzon'da ağırlıyoruz. Kendisine hoş geldiniz diyorum. Karadeniz'e kıyısı bulunan ülkelerin ve belediyelerin birlik ve beraberlik içerisinde kültürel, sosyal, ticari ve sportif alandaki işbirliğinin daha fazla geliştirilmesi için Batum'da çok yararlı toplantı yaptık. Bir sonraki toplantı önümüzdeki yıl Kavala'da yapılacaktır" dedi.
591553
Eleştiriler haksız
Eleştiriler haksız güncellenme zamanı ’in gündemindeki önemli projelerle ilgili Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik eleştirilerin gerçekleri yansıtmadığını belirten bazı açıklamaların bilgi eksikliğinden kaynaklandığını ifade etti, şöyle dedi: MEGA MÜZE: Kültür ve Bakanımız ’la birlikte, İnciraltı’nın planlanması ve mega müze yeri arama çalışmalarımız devam ediyor. Bahribaba Parkı civarında müze yeri ve yapımı için yaptığımız çalışmayı yakında arz edeceğiz. PETERSON KÖŞKÜ: Bakanlıkla 14 Temmuz 2008’de yapılan protokol çerçevesinde, restorasyonu bize verildi. Bakanlık projesine uygun olarak yapılması istendi. Ancak proje bir yıl boyunca bulunamadı. Yetki yazısı geçen ay geldi. İhmal söz konusu değil. TURİZM TOPLANTISI: Rahatsızlığım nedeniyle bulunamadığım bir toplantıda, bir bürokratın seçilmişleri kastederek eleştiride bulunması ve diğer konuşmacıların bu eleştiriye katılmasını, hayretle izledim. Hak etmediğimi düşünüyorum. 2020: İnciraltı’nın planlamasını bitirmeden çıkacağımız yeni bir EXPO yolculuğunda, elimizin çok güçlü olmayacağını düşünüyorum. ’in 2020 EXPO yolculuğundaki başarısı, İnciraltı’nın sağlık turizmi işleviyle planlanmasından geçiyor. YENİ STAT: 2016 ’nın ’de yapılması ve maçların oynanacağı yedi kentten birinin İzmir olması konusundaki inancımız sürüyor. Çalışmalara başlamak için Milli Genel Müdürlüğü’nden gelecek bilgiyi bekliyoruz. YERALTI OTOPARKI: Kentin merkezine gelecek ve Kültürpark’taki çeşitli etkinliklere katılacak hemşehrilerimizin beş saatlik süreler içinde yararlanması edeflendi. 24 saat araç bırakmak, tarifeyle zorlaştırılarak kısıtlanmaya çalışıldı.
591485
Sanayici de bankalar gibi reform yapsaydı, krizdeki zarar sınırlı olurdu
Açıkalın, "Reel sektör de 2001'de bu yapılandırmadan nasibini alsaydı, bugün gördüğümüz hasar daha sınırlı kalabilirdi." dedi. Bazı gazetecilerle sohbet toplantısı yapan Açıkalın, küresel krizin bu boyuta ulaşacağının pek tahmin edilemediğinin altını çizdi. Bankacılık sektörünün 'bu macera'dan 2001'de geçtiğini belirten Açıkalın, "2001'de yaşadıklarımız, bugüne geldiğimizde belki de çok hayırlı olmuş diye düşünebiliriz." diye konuştu. Şu andaki problemin kredi kartlarında ve küçük işletmelerde yaşandığını ifade eden Açıkalın, bunu şirketlerin kriz reflekslerinin çok gelişmiş olmasına bağladığını, büyük ve orta boy, ticari ve kurumsal firmaların büyük çoğunluğunun kriz deneyimlerinin bulunduğunu aktardı. Önümüzdeki yılın kolay bir yıl olmayacağına işaret eden Yapı Kredi Genel Müdürü'ne göre, Merkez Bankası'nın faiz indirimleri devam edecek gibi görünüyor. 2001'de bankaların piyasaya ve birbirlerine güveni kalmadığı için parayı 'bedava, sıfır faizle' yurtdışındaki bankalara repo ettiklerini dile getiren Açıkalın, "2001'de parayı yurtdışına gidip park etme refleksi bu sefer, bu krizde olmadı. Dolayısıyla para Türkiye'deki sistemin içinde kaldı." şeklinde konuştu. Bankaların küresel krizde ise kredi vermede biraz temkinli davrandıklarını ifade eden Açıkalın, şöyle konuştu: "Karşılarında talep yoktu. Zaten olmayan bilançolara kredi vermek intihardan başka bir şey değildi. Bu, mevduat sahibine parayı geri ödemesini tehlikeye sokar. Bankalar ya Merkez Bankası'na verdi, ya gitti Hazine bonosu aldı. Yani ya gitti devlete verdi, ya sistemin içinde tuttu. Merkez Bankası, kimin ihtiyacı varsa bir şekilde halletsin diye. Eğer bankacılık sisteminde şunu eleştirseydik çok haklı bir nokta olurdu; kriz sırasında bankacılık öyle bir korktu ki parayı aldı çıkardı yurtdışına, bir anda Türkiye'de öyle bir açık oluştu. Bankaların görevi, parayı vermek değildir; mevduat sahibinin parasını bankayı doğru yönetip sağ salim mevduat sahibine söz verdiği gibi geri vermektir." KRİZ, İÇ TALEPLE AŞILABİLİR Türkiye'de küresel krizde bu kez iç taleple bir şeylerin yapılması gerektiğini ve beklentilerin iyi yönetilmesi halinde ülkenin çıkışının iç taleple olacağını ifade eden Genel Müdür Açıkalın, önümüzdeki dönemde temel ihtiyaçlar ve birtakım hizmetler alanında hareketlilik olabileceğini, konut alanında ise satışta hızlı bir toparlanma beklemediklerini ifade etti. 846 şube ile Türkiye'nin 4. büyük şube ağına sahip bankası olan Yapı Kredi, önümüzdeki yıl tekrar şube açılışlarına başlayacak ve 50'nin üzerinde şube açacak. Bankacılıkta en önemli unsurun sermaye olduğunu vurgulayan Açıkalın, "Sermaye yeterlilik rasyomuz yüzde 17 düzeyinde. Dolayısıyla büyümemizi rahatlıkla finanse edecek kadar depomuzda benzinimiz var." diye konuştu. EKONOMİ SERVİSİ Rakamlar, IMF anlaşmasına zorlamıyor Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü ve İcra Kurulu Başkanı Faik Açıkalın, şu anda makro dengeler, ülkenin aritmetiği ve rakamların bir IMF anlaşmasını mecbur eder nitelikte olmadığını söyledi. Hükümetin açıkladığı orta vadeli programı 'ayakları yere basan, mantıklı bir program' şeklinde niteleyen Açıkalın, "Ama diğer taraftan şahsi kanaatim, IMF gibi bir çıpanın olması yabancı yatırımın ülkeye yaklaşımının pozitif olması açısından iyi olur gibi geliyor." şeklinde görüş belirtti.
592935
Uzan'la Doğan'ın kaderi benzeşiyor mu
Taha Kıvanç'ın yazısı Uzakta tam tam sesleri Gazetenin yayın yönetmeni de olan yazarının Hürriyet'in üçüncü sayfasına iç sayfalardan yazar atandığına dair müjdesini okurken, "Bazı gazetecilerin meslektaşları için tasfiye çığlıkları attığı günlerde..." cümlesiyle karşılaştım. anda telefon çaldı. Sabah saatlerinin vazgeçilmez telefon konuğu dostumdu arayan. "Grubun tasfiye tarihini çok kısa geçmişsin" deyiverdi. Doğru. 2001 mart ayında Türkiye'de Hüsamettin Özkan ve yakın mesai arkadaşlarının bundan böyle siyasette daha etkili olacakları varsayımıyla yapılan tasfiyede, Doğan Grubu'ndan pek çok sayıda yazar ve yöneticiye kapı gösterilmişti. Ben onlardan pek azının isimlerine yer verdim dün: Milliyet'ten Umur Talu, Nilgün Cerrahoğlu ve Şahin Alpay'ın, Hürriyet'ten ise Seçkin Türesay, Zeynep Atikkan ve Oya Berberoğlu'nun... Dostumun hatırlatması yerinde; aynı günlerde Doğan Heper, Yalçın Doğan, Duygu Asena, Zeynep Oral, Yalım Eralp, Bedri Koraman ve Turhan Selçuk Milliyet'ten, Ege Cansen, Pınar Türenç ve Kurthan Fişek de Hürriyet'ten kovulmuştu. zaman bu meslektaşlarımızın gazeteleriyle ilişkilerinin kesilmesini Yeni Şafak ve ben bayağı dert edinmiştik. Hürriyet ve Milliyet, yanlış hatırlamıyorsam, yıllardır birlikte oldukları isimleri artık okuyamayacaklarını okurlarına küçük bir haberle bile duyurmamıştı. Yukarıda verdiğim isimlerden bazıları 'Hüsamettin Özkan'a endeksli siyaset projesi' suya düştükten sonra, ancak zaman, grupla yeniden irtibat kurabildiler. Hürriyet'in tasfiye ettiklerini hiçbir gazete kendi kadrosuna katamadı. Şimdi zeytinyağı gibi üste çıkmaya, "Tasfiye istiyor namussuzlar" diye etrafa saldırmalarına bakmayın, medyada her fırsatta 'tasfiye' kılıcını kullanan bir gruptan ve yöneticilerinden söz ediyoruz. Grup 'tasfiye' konusunda olağanüstü beceriklidir. Diğer isimleri hatırlatmak için arayan dostuma, içini iyi bildiği Doğan Grubu'ndaki son düzenlemeyi nasıl değerlendirdiğini de sormadan edemedim. Zafer Mutlu'nun ipleri eline alması, onun en güvendiği insanlardan birini Milliyet'in, diğerini Vatan'ın başına getirmesi... Yılmaz Özdil'in Hürriyet'in üçüncü sayfasına taşınması... "Hayli uzun bir istişare sonucunda grubun patronları (Aydın Doğan, kızları ve damadı) önceleri en aykırı görünen yöntemi seçmiş olmalı... Önlerinde iki seçenek vardı, bunlardan en zorunu..." Dostuma göre, en yakınlarının bile kendisine "Teslim oldu" diye serzenişte bulunacağı bir seçenek olarak sunuldu ilk tercih... 'Tasfiye' söylentilerini bizzat grubun yaygınlaştırmasıyla sağlandı bu algılama. “Patron çok satan gazetesinin yöneticisini görevden almanın başka maliyetleri olabileceğini de düşünmüştür” dedi dostum. İkinci seçenek ne? “Birinci seçenek ve türevleri devre dışı bırakılınca savaşmaktan başka bir yöntem kalmıyor ki... Herhalde birileri, 'Yargıda dostlarımız var, çözeriz' demiştir; bir başkası 'Zaten asker de bizlerin kalmamızı ister, onlardan da destek görürüz' diye lâfı daha öteye taşımıştır... Patron ve çevresi de, 'Öyleyse vuruşalım' noktasına gelmiştir...” Dostumun tahmini bu yolda... Özetini vereyim: Grup iktidarla savaş kararı almış, saflar da buna göre yeniden dizayn ediliyormuş... Güldüğümü telefonda bile fark edince durdu... Uzan Grubu'nun sonunu getiren olaylar başladığında yaşananlar aklıma geldiği için gülmüştüm. Malezya'yı da içeren bir gezinin ilk durağı olarak Pakistan'daydık. "Kepez ve Çukurova hisselerine el kondu" haberi geldiğinde, Uzanlar'ın gazetesini Ankara'da temsil eden meslektaş, gelişmeyi iktidarla irtibatlamış, "Yargıdan döner" demişti. Gezisini izlediğimiz Başbakan Tayyip Erdoğan'ın böyle bir gelişmeden haberi bile yoktu; ilk bizden duydu. Etraftakilere, "Bu bir devlet operasyonu" demiştim akşam, ardından tezimi yazdım da... Cem Uzan'a, yakınındakiler, “Merak etme patron, yanlışlık yargıdan döner; asker de müsaade etmez zaten” demişlerdi. Bıçak kemiğe dayandığında, Cem Uzan'ın “Hani asker müdahale edecekti?” çağrısına, kendisine sürekli “Merak etme” diyenlerin şu cevabı verdiği söylenir: “Takvimler uyuşmadı.” Dün gazeteler, “Babası ve kardeşinden sonra Cem Uzan da Türkiye'den kaçtı” haberini veriyordu. Eh, 'devlet operasyonu' denen işte böyle bir şey... Bizim devlet birilerinin güçlenip palazlanmasına uzun bir süre yol verir, ufak tefek hatalarına göz yumar. Hata yapmayanlar palazlanıp gürbüzleşemez zaten... Ancak, büyüklük sistemi 'tehdit' eder ve güç kullananlar 'harcanabilir' hale gelirse, ipi çekmekte tereddüt etmez aynı devlet... Yukarıdaki cümleyi yazarken bir yandan da parmaklarımla bildiğim örnekleri sayıyorum. Örnek çok... Bizde tarih bu yüzden sürekli tekerrür ediyor. İki hikâyede benzerlikler hayli fazla; eğer kurulan benzerlikler yanlış kabullere dayanmıyorsa, tek dileğim bu hikâyenin sonunun farklı bitmesi... Yeni Şafak Anahtar Kelimeler 2009-09-30 17:52:38 yani sonun cem uzan gibi olacak.iyi tamam.farzedelim oldu.sonra kim var sırada, karamehmet,sonra ciner grubu...ama onlar kolay lokma nasılsa büyük lokma doğan grubu değilmi.hepsini yok ettiniz sonra ne olacak.sabah açacağız tv yi şakşak tayip akşam kapatcaz şak şak tayip.iyimi bu şimdi.bugün bunu savunanlar Allah etmeye olmazda öyle bir durumda ilk isyan edenler olacaktır.bu ülke diktatörlükle hayatta yönetilemez.bugünkü ankette görmüşsünüzdür Akp zaten son demlerini yaşıyor. seneye esamesi kalmaz. Editörün Tersi 2009-09-30 17:02:25 Syn Recep Tayyip erdoğana gelenek olmus kendisini eleştirenin bi yanlısı bulup cezasını kesiyor sanki bi doğan gurubu nun yanlıslıkları var ben doganı savunmuyorum fakat sanki diğer televizyon örgütleri nin yanlısı yok var ama tabi onlar tayyibin şak şakcısı onun için onlar gözardı ediliyor. Berker UÇAR 2009-09-30 16:03:55 Adam yok olup gidecek iş hayatı sönecek halen AKP hükümetine var gücüyle saldırıyor. Tamam hükümet yanlış yapınca saldır ancak sen doğruyada saldırıyorsan yanlışada. Hele hele grubun bir Star ve Kanal televizyonu varki evlere şenlik. Doğan grubu yok olursa hiç üzülmem. Çünkü 28 şubatın mimarı ve darbe şakşakçısı bir grup. BURAK BAŞARAN 2009-09-30 15:01:54 Gazeteci dediğin böyle olmalı, işin iç yüzünü hakikatı ipuclarından çekerek aydınlığıa sunmalı, sunmalı ki halkımız kimlerin ne yaptığını bilsin, bilsin ki belki birgün DUR desin, Cem Uzanın ilk palazlandığı az İmar Bankası batıyor söylentilerini yayıp on binlerce insanın vadesi gelmemiş dövizlerini bankadan çekmesi ile başladı zonra Star sonra Telsim derken aldı başını gitti, gitti gitmesine ama bu olaylarda kendisine göz yumanı unuttu ve sonu hazin oldu, gönül isterki göz yumulmasın ve herkes hakkı ile
591942
Obama ile Rasmussen Afganistan'ı görüştü
Rasmussen operasyonumu sadece Amerika'nın yükümlülüğü ya da sorumluluğunda değil. Bu bir ekibin çabası ve öyle de kalacak" dedi. Genel Sekreteri, Obama'nın "önce stratejinin belirlenmesi sonra da kaynaklar" yaklaşımına katıldığını da belirtti. Obama, yeniden geniş kapsamlı bir strateji değerlendirmesi yapıncaya kadar 'a daha fazla asker gönderme konusunda karar almayacağını bildirmişti. 'daki ve güçlerinin komutanı General Stanley Mcchrystal, daha fazla asker gönderilmesini de içeren "önemli bir strateji değişikliği" olmazsa 'da büyük olasılıkla başarısız olunacağı görüşünü dile getirmişti.
592077
İyimserlik kilo vermeyi etkiliyor (Zaman Online)
The Telegraph'ta yer alan haberde, bir grup Japon psikolog tarafından gerçekleştirilen ve sonuçları BioPsychoSocial Medicine isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, hem şişman hem de mutlu olanların zayıflama programlarına daha az cevap veriyorlar. Araştırmada, fazla iyimser olmanın kilo vermeyi güçleştirirdiği, sağlık durumuyla ilgili biraz kötümserlik ve endişenin ise zayıflamaya olumlu etkileri olduğu açıklandı. Zayıflama programına katılan 101 erkek ve kadın üzerinde gerçekleştirilen araştırmada, hastalara altı aylık zayıflama programına başlamadan önce ve sonra sorular soruldu. Çalışma, zayıflama programının başında durumunun bilincinde olan ve halinden kısmen rahatsız olanların daha kolay kilo verdiğini gösteririrken, başlangıçta hallerinden memnun olanların kilo vermekte zorlandığı ortaya çıktı. Hallerinden memnun olan hastaların, girişkenlik ve iyimserlik özellikleri gösteren "özgür çocuk" (FC-free child) egosuna sahip oldukları ve bu grubun kilo vermede zorlandığı kaydediliyor. Rapora göre, "A" (adult) "yetişkin" egosuna sahip, yani sorumlu kişilerin ise daha kolay kilo verebildiği belirtiliyor.
591843
ABD Irak'tan plan dışı hızla çekilecek!
Irak'taki Amerikan güçlerinin komutanı General Ray Odierno'nun ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesine bugün sunması beklenen raporunda, gelecek ay Irak'taki Amerikan askeri sayısının yaklaşık 120 bin olacağını belirterek, bunun mevcut asker sayısından bin daha az olduğunu kaydettiği ifade edildi. Odierno'nun sayfalık raporunda, Irak'taki Amerikan askerlerine yönelik saldırıların son iki yılda büyük oranda azaldığı da vurgulandı. Raporda, Ağustos 2007'de bin civarında olan saldırı sayısının geçen ay 600'e kadar düştüğü belirtildi. Irak'ta El Kaide militanları ve yabancı militanların öncekinden daha az olduğu da ifade edilen raporda, Amerikan askerinin Eylül 2010'a kadar çatışmalara katılmasına son vermesi, 2011 sonunda da ülkeden tamamen ayrılmasıyla ilgili süreçte bazı sorunların çıkacağı öngörüsü de yer aldı. Raporunda, Irak için en karanlık günlerin geride kaldığını ifade eden Odierno, Irak halkının aşırıcılığı reddettiğini, 2006-2007 yıllarındaki mezhep çatışmalarının yeniden çıkacağına dair işaretler görmediklerini kaydetti.
591844
bin 600 yıl önce veremden ölmüş
bin 600 yıl önce veremden ölmüş 'ın kentinde 1819 yılında bulunan bir kadına ait mumyaya üçüncü yapıldı ve 50-55 yaşlarında hayata veda eden kadının ölüm nedeninin olduğu açıklandı. Eski Mısır'da 19. yüzyılda bulunan bir kadına ait mumyaya yapılan son otopsi, kadının veremden öldüğünü gösterdi. İngiliz Proceedings of the Royal Society B. dergisinde yayımlanan Helen Donoghue ve ekibinin yaptığı araştırma, Teb kentindeki mezar tapınağında çok iyi korunmuş şekilde bulunan ve bin 600 yıl önce öldüğü belirlenen kadının, tahmin edilenin aksine kanserden değil veremden öldüğünü gösterdi. 1819'da bulunan ilk kez Dr. Augustus Bozzi Granville tarafından 1825'de incelenmiş, sağ yumurtalıkta büyük bir ur gören Granville, birçok çocuk dünyaya getiren kadının 50-55 yaşında kanserden öldüğü sonucuna varmıştı. 1994'de bilim adamlarının yaptığı ikinci otopsi ise sağ yumurtalıktaki tümörün yapıcı olmadığını, dolayısıyla firavun çevresinden gelen bu kadının kanserden ölmediğini göstermişti. Yapılan testi de negatif çıkmıştı. Donoghue ve ekibinin yaptığı araştırma kadının ölüm nedenini aydınlatmış oldu. Bilim adamları, mumyanın kemik ve yumuşak doku örneklerinden yararlandı ve vereme yol açan bakteri, akciğer ve uyluk kemiğinde bulundu. Böylece duvarındaki hiyerogliflerde "Irtyersenu" (evin hanımı) olduğu belirtilen kadının kanserden değil veremden öldüğü sonucuna varıldı.
591768
Yabancı yatırımcı da hükümetten işsizliğe çözüm bulmasını istedi
Düzenlenen basın toplantısıyla Barometre araştırmasının sonuçlarını açıklayan YASED Yönetim Kurulu Başkanı Piraye Antika, "Üyelerimiz 'işsizlik' konusunun hükümetin önümüzdeki dönem öncelik vermesi gereken en önemli konu olduğunu ve artan işsizliğe karşı alınan önlemleri yetersiz bulduklarını belirtti." dedi. İşsizlik sorununa öncelik verilmesinin uluslararası yatırımların Türkiye'ye çekilmesinde rekabet avantajı sağlayacağının altını çizen Antika, hükümete istihdam üzerindeki prim ve vergi yüklerinin azaltılması, çalışma mevzuatının ve işgücü piyasasının esnekleştirilmesi konularında çağrıda bulundu. Uluslararası Yatırımcılar Derneği'nin bundan önceki raporlarında işsizlik, acil önlem paketi, IMF ile anlaşma ve yapısal reformların ardından dördüncü sırada yer alıyordu. Bu araştırmada ise hükümetin önümüzdeki dönemde sırasıyla işsizlik, yapısal reformlar ve IMF ile yapılacak anlaşmaya öncelik vermesi gerektiği ortaya çıktı. Uluslararası yatırımcılar, hükümetin krizle birlikte artan işsizlik oranına karşı aldığı istihdam paketi, kriz acil önlem paketi gibi önlemleri yüzde 74 oranında yeterli bulmuyor. Dernek Başkanı, üyelerinin uluslararası yatırımların önündeki üç temel engeli yasal çerçeve ve uygulamalar, ekonomik istikrarsızlık ve kayıt dışı ekonomi olarak tanımladığını belirtti. Türkiye'de krizin etkilerinin 2010'un sonuna kadar devam edeceğini düşünen uluslararası yatırımcıların yüzde 40'ı ekonomik gelişmelere bağlı olarak önümüzdeki dönemde yeni yatırımlar yapmayı düşünüyor. Araştırma sonuçlarına göre yabancı yatırımcıların bazı ekonomik gösterge beklentileri ise şöyle: 2009'da ekonomi yüzde 3,4 küçülecek. Yıl sonu itibarıyla faiz oranı yüzde 9,5 civarında olacak. TÜFE yüzde 6,3, ÜFE yüzde 5,5 seviyelerinde olacak. Dolar 1,55, Euro ise 2,17 olarak gerçekleşecek. Stratejik yatırımların uzun vadeli hazırlandığını kaydeden Piraye Antika, uluslararası reyting kuruluşlarının Türkiye'nin notunu düşürmesinin bu yatırımları etkilemeyeceğini söyledi.
591628
Facebook'ta ortalığı karıştıran anket
ABD Başkanı'nı korumakla görevli birimin yetkilileri, 'Evet', 'Hayır', 'Belki' gibi cevapların verilebileceği anketi düzenleyenleri bulmak amacıyla soruşturma başlatıldığını duyurdu. Yetkililer, sayfa kapatılmadan önce 750 kişinin ankete katıldığını tespit etti.
592597
'DTP'li milletvekilleri yargılanmamalı'
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, NTV'de katıldığı programda ''Kürt açılımı'' sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Süreç konusunda aydır çalışma yapıldığını anlatan Arınç, görüşmeler ve ara değerlendirmeler yapıldığını ifade etti. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın çalışmada gelinen noktanın TBMM'de açıklanacağını ve bunun kapalı oturumla yapılması gerektiğini ifade ettiğini anımsatan Arınç, kendisinin de bunu çok uygun bulduğunu söyledi. Arınç, daha önce de TBMM'de kapalı oturumlar yapıldığına dikkati çekerek, kapalı oturumların niteliği gereği gizli ve kapalı kalması gereken konuların konuşulabileceğini belirtti. Açık oturumda da çok şey söylenebileceğini, ancak gizli kalması gereken konuların konuşulamayacağını vurgulayan Arınç, sözlerine şöyle devam etti: ''Özellikle terör konusunda geçirdiğimiz süreci anlatmamız gerekirse, demokratik açılım dediğimize göre kültürel haklar, yurdumuzda bin yıldan bu yana yaşanan birliktelik, bunu bozmaya yönelik hareketler, bunun iç ve dış bağlantıları... Eğer bazı özel isimler zikredilecekse, bazı ülkelerden bahsedilecekse, bunların da açık oturumda konuşulması ülkeler arasındaki ilişkileri zedeleyebilecek, istihbarat açısından da engel doğuracaksa kapalı oturumda konuşulması gerekir. CHP ve MHP'nin, sanki kapalı oturumda milletten bir şeyler gizlenecekmiş veya üstü kapalı konuşulacakmış şeklinde, hatta bunların dışarıda bizzat kendileri tarafından açıklanacağının ve suç işleneceğinin ifade edilmesi karşısında böyle bir istismara yol açmamak düşüncesiyle Sayın Başbakan, açık oturum yapılabileceğini söyledi. Ancak gün geldiğinde bunun nasıl gerçekleşeceğini görürüz. Özelliklere dikkat etmek şartıyla açık ya da kapalı oturum yapabiliriz. Yasama yılı Ekim'de başlayacak. İlk işimiz süresi 17 Ekim'de dolacak tezkerenin görüşülmesi yapılacak. 13 Ekim ve müteakip salı günlerinden birinde önceden de parti gruplarına haber verilerek, böyle bir görüşme yapılacak. Mutlaka Ekim ayı içinde yapılacak ama 13'ünde mi olur, 20'sinde mi olur onu gelişmeler gösterecek.'' Arınç, 20 milletvekilinin önerge vermesi ve bunun kabul edilmesi halinde kapalı oturuma geçilebileceğini hatırlatarak, ''Böyle bir şeyin çirkin bir istismara yol açacak şekilde ülke gündemine oturmasından fevkalade rahatsızız. Ben açık oturum yapma ihtimalinin daha yüksek görüyorum'' diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, bir soru üzerine, Başbakan Erdoğan'ın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yazacağı mektupta demokratik açılımla neyi amaçladıklarına ilişkin özet bilgi vereceği ve randevu isteyeceğine dair bilgisi olduğunu ifade etti. "Baykal gel mi diyor, gelme mi belli değil" Bülent Arınç, muhalefetin kürt açılımı sürecinin içeriğinin belli olmamasına ilişkin eleştirileri konusunda da, CHP Genel Başkanı Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''en ağır ve haksız ifadelerle hükümeti ve konuyu eleştirdiğini, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün de belli konularda üzüntüsünü dile getirdiğini'' ifade etti. Baykal'ın ''Türkiye Irak'a benzer'' ifadelerini kabul etmediklerini anlatan Arınç, ''Bunlar çok uç ifadeler. Türkiye'nin sosyal yapısı, geçmişten bu yana kültürel beraberliği, tek millet halinde tutan tutkalın, birlikteliğin bugüne kadar nasıl geldiğini kendisinin de bilmesi lazım'' dedi. Arınç, genel düşüncelerini paylaşarak ve muhalefetten katkı isteyerek yola çıktıklarını anlatarak, konuşmasına şöyle devam etti: ''Kum torbasını yumruklar gibi hiç aklımızdan geçmeyen konularla da bizi itham etmeye kalktılar. Türkçeden başka dilin resmi dil haline gelmesi gibi, üniter devlet yapısına zarar verecek noktaları gibi. Biz bunları söylememiştik, düşünmemiştik, düşündüğümüzü de ifade etmemiştik. Ama siz bunu gölge boksu yapar gibi karşımıza geçip de bizi bunlarla itham ettiniz. Gel gitler içinde muhalefetin tutumunu samimi bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Sayın Bahçeli, yazılı olarak zaten gelmeyin dedi. Sayın Baykal'ın gelin mi dediği, gelmeyin mi dediği çok net anlaşılmıyor ama bu işten çok iyi zevk aldığı ortada. Her gün bu konuyu ortaya getirmek suretiyle biraz da istihza eder tavırda bu konuyu konuşmaya çalışıyor.'' Bülent Arınç, TBMM'deki oturumda kürt açılımı sürecinde koordinasyonla görevlendirilen İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın gelinen noktayı açıklayacağını belirtti. 'Sivil anayasa düşüncesinden sapmadık' Arınç, Anayasa değişikliği konusundaki soru üzerine şunları söyledi: ''Sivil demokrat bir Anayasa'ya ihtiyaç olduğu düşüncemizden bir milim bile sapmış değiliz. 1982 Anayasasıyla Türkiye'nin yönetilmesi, Anayasa'nın hala bir darbe anayasası ürünü olmanın bize yüklediği büyük bir acı ve sancı olduğunu söylemeliyim. Bunun için değişiklik çalışmaları yaptık. Seçimden sonra değiştirilmesi mümkün olmayan maddeler dışında tamamen değiştirilmesine yönelik çalışma yaptık. Bizim Anayasa değişikliklerini gündeme getiremeyişimizin tek sebebi nitelikli çoğunluğa ulaşamama korkusudur. Eğer diğer partiler öncülük yaparsa ya da AK Parti'ye destek olacaklarını söylerlerse bütün teklifler elimizin altında hazır.'' 'Kafa karışıklığı var' Arınç, ''DTP'li Sabahat Tuncel'in de mahkemeye zorla getirilmesi konusunda karar çıkmış. Dün de diğer milletvekilleri için benzer bir karar var. Daha önce bu konuda yaşanan nahoş anılar da var. Meclis'ten alınma gibi. Bu konudaki yorumunuz nedir'' sorusu üzerine, ''konuya ilişkin kafa karışıklığı bulunduğunu'' söyledi. Herkesin neyin ne olduğunu bilmediğini ifade eden Arınç, ''Bir avukatlık yapan bir insan olarak ihzar müzekkeresinin ne anlama geldiğini ben biliyorum. Zorla getirilmek için eskiden ihzar müzekkeresi çıkarıldı. Ondan sonra emniyete verildi. Belirlenen gün ve saatte polis şahsı alır, mahkemede hazır bulundururdu'' diye konuştu. 'Palyatif tedbirler' ''Bizim bulduğumuz palyatif tedbirlerdir'' diyen Arınç, Eski TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın tebligatları iade ederek 2-3 ay kazandığını ancak şimdi tebligat yapılanların mahkemeye gitmeme yönünde düşünceleri bulunduğunu anımsattı. TBMM'nin tek hakiminin Meclis Başkanı olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti: ''DTP'li arkadaşlarım için söyleyebileceğimiz tek şey: Mahkemenin bu yargı sürecini devam ettirmesi konusunda ne kadar kızsak, ne kadar bağırsak, çağırsak buna bir çare bulmamız mümkün değil. Mahkeme gereğini yapıyor. Anayasa'nın 83. maddesini değiştirmemiz lazım. Bu parlamentonun görevidir. Biz konuda inisiyatif belki alabiliriz ama bunun için tüm partilerin mutlaka inisiyatif kullanması lazım. Bu bir çağrıdır. Parlamentodaki bir milletvekilinin yargılanması konusu beni bir milletvekili olarak rahatsız ediyor. Bu, dokunulmazlıkların layüsel olmasıyla ilgili bir konu değil. Suçlanıyor bir milletvekili ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi de karar verip, 'bunu yargılayın' diyor. Bana göre yargılanmaması lazım ama yargılanmaması için de palyatif tedbirler alacağımıza 83. maddenin içerisindeki istisnayı çıkarmamız lazım. Zordur, kolaydır ama en doğrusu budur. Bunun dışında belki Meclis, karma komisyon toplanarak bu konuda bir karar alabilir. Belki de en doğrusu değerli milletvekili arkadaşımızın göğüslerini gere gere mahkemede ifade vermeleridir.'' 'Meseleye çözüm bulmak açısından...' DTP'li milletvekillerinin durumu protesto edebileceklerini anlatan Arınç, ''Ben de onlarla birlikte protesto edebilirim, onlara katılabilirim ama Türkiye'de yeni bir gerginliğe, bir tartışmaya yol açmamak, TBMM'yi tartışmalı bir kurum haline getirmemek için milletvekili arkadaşlarımız her şeye rağmen giderek ifadelerini vereceklerdir sonra zaten serbest bırakılacaklardır, yargı süreci devam edip gidecektir. Böyle bir jest yaparlarsa çok daha iyisini yapmış olurlar ama 'gidelim, kavga edelim, gitmemekte direnelim' diyebilirler. Bence çok doğru olmayacaktır'' diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, ''meseleye çözüm bulmak açısından milletvekillerinin belirlenen tarihte gidebilmesinin mümkün olduğunu'' söyledi. Aynı durumun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için de var olduğunu anlatan Arınç, şunları kaydetti: ''Kendisi hakkında 'takipsizlik kararı' verilmişti, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi kaldırmıştı. Sonra Adalet Bakanlığı buna karşı 'kanun yararına' bozma yoluna gitti. Onun vereceği karar önemli ama Sayın Cumhurbaşkanımız daha olayın ilk gününde, 'gerekirse gider mahkemede ifade veririm' demişti. Sayın Cumhurbaşkanının gösterdiği bu açık yürekliliği ben bu arkadaşlarımızdan da bekliyorum ki demokratik açılıma konabilecek en büyük engellerden birisi de bu dünkü olaydır ve bu devam edecektir. Dolayısıyla, her şeye rağmen Sayın Ahmet Türk'ün şikayetlerinde söz konusu ettiği şeyler, kurtlar veya başkaları önümüze bütün engelleri koymaya kalkarsa onlardan bir tanesi de buysa biz kendi açımızından bu meseleyi çözmek için çok daha sükunetle hareket etmek etmeliyiz.'' 'Cumhurbaşkanı'nın görev süresi kaç yıl?' Bakanlar Kurulu'nun dünkü toplantısında gündeme gelen ve cumhurbaşkanı seçimlerini düzenleyen yasa tasarısı hatırlatılarak, ''Sayın Cumhurbaşkanı'nın görev süresi midir yoksa midir?'' sorusunun yöneltilmesi üzerine Arınç, cumhurbaşkanı 2007 yılının Nisan ayında seçilseydi dönemde Anayasa değişikliğine gerek kalmayacağını belirtti. Sözlerini ''Ama süreçteki engeller, sadece 367 değil, açık-kapalı tehditler, baskılar, muhtarılar vesaireler... Biz de 'Millete gidiyoruz, bundan sonra cumhurbaşkanını millet seçmeli' dedik'' diye sürdüren Arınç, referandumla cumhurbaşkanının iki dönem halinde beşer yıllığına halk tarafından seçilmesinin kabul edildiğini hatırlattı. Geçici bir hükümle 11. Cumhurbaşkanı'nın bundan istisna tutulabileceğini ancak bunun yapılmadığını söyleyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Sayın Cumhurbaşkanı Ağustos ayında, mevcut Anayasa'ya göre yıllığına seçildi. Ekimde referandum halk tarafından seçilme ve yıl şartı kabul edildi. İşin bir başka tarafı daha var. Biz 22 Temmuz'da milletvekili seçimlerini yaptık, tarihte milletvekili seçimleri yılda birdi, referandum Ekim'de yapıldı milletvekili seçimlerini yıla düşürdü. 'Zamanı var, zamanı geldiğinde düşünürüz, konuşuruz' dedi herkes. Ama zamanı gelmeden de tartışılmaya başlandı. Şimdi benim şahsi kanaatim, bir hukukçu olarak, bizim seçildiğimiz anda yürürlükte olan hükümlere göre bizim süremiz yıl, cumhurbaşkanının süresi yıl. Ancak 'Anayasa hukukunda, kamu düzeninde müktesep hak olmaz' diyen bir grup anayasacı da var. Onlar da 'Referandum yürürlüğe girdiği tarihten itibaren milletvekili seçimi yıl, cumhurbaşkanı seçimi yıl olur' diyorlar. Biz bu konuyu hukukçulara, gerekirse Anayasa Mahkemesi'ne gerekirse Yüksek Seçim Kurulu'na istişare ederek netleştirmek durumundayken muhalefet, çok da onlar için lüzumlu değildi ama sırf hükümete karşı belki bunu bir koz olarak kullanmak için 'Cumhurbaşkanının süresi yıldır, milletvekillerinin süresi yıldır' dedi. Kendi aramızdaki kanaatte de ben biraz azınlıkta kalıyorum, daha çok ve yıl olması şeklinde.'' Bakanlar Kurulu toplantısında dün ele alınan yasa tasarısının cumhurbaşkanı seçiminin usul ve esaslarına ilişkin olduğunu belirten Arınç, ''Orada sizin sorduğunuz soruya cevap yok, olması da mümkün değil. Böyle bir sorunun cevabının Anayasa içinde olması gerekirdi. Ben bir tartışma olmayacağını ve genel olarak yıl olması konusunda bir konsensüs sağlandığını düşünüyorum'' dedi. 'Protokolün Meclis'e gelmesi kısa vadeli değil' Arınç, İsviçre'de Türk, Ermeni ve İsviçre dışişleri bakanlarının katılımıyla bir protokol imzalanacağı anımsatılarak, ''Bu protokolün ne zaman imzalanacağı net midir? Ardından protokolün Meclis'e ne zaman geleceği konusunda hükümetin kafasında netleşmiş bir takvim var mıdır?'' sorularına, ''Hayır. Bu konuyu doğrusu Sayın Başbakan'ın bir yerde ifade etmesi dışında Bakanlar Kurulu gündemine alarak konuşmadık'' yanıtını verdi. Ermenistan'ı tanıyan ilk ülke Türkiye olmasına rağmen iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulamamasının nedenleri olduğunu kaydeden Arınç, ''(İki ülke arasında şöyle bir aşamadan geçilirse belki sınırların açılması ve diplomatik ilişki kurmak mümkün olabilir) denildi. Bununla ilgili haftalık süreç vardı, bu süreç sanıyorum 15 Ekime doğru bitecek ama onun öncesinde 10-11-12 Ekim tarihlerinde bir protokolün imzalanabileceği, ondan sonra da iki ülkenin parlamentolarına bu işin kalacağı söyleniyor. Meclis'e gelmesi konusu çok kısa vadeli değil bildiğim kadarıyla yani belki yıl sonuna doğru belki daha ileride. Gelişmelere bakarak bu konuda bir takvim vermek mümkün olabilir'' diye konuştu. Bu konuda atılacak adımların tek dayanağının milletin çıkarları olduğunu vurgulayan Arınç, konunun Azerbaycan ile ilgili olduğunu da belirtti. Arınç, ''Karabağ meselesinde ilerleme sağlanmasının, işgalin mümkünse sona erdirilmesinin veya diğer bölgelerle ilgili Azerbaycan lehine kazanımlar elde edilmesinin Türkiye açısından da önemli bir desteğe sahip olduğu biliyoruz'' dedi. 'Gelmez, gelse de çıkmaz....' Arınç, ''Eğer bir takım olumlu gelişmeler olmazsa en azından Ermenistan, Karabağ'daki işgalinin belli bir bölümünü sona erdirmezse takdirde bu protokol Meclis'e gelmez, gelişmelerin olması beklenir diyebilir miyiz?'' sorusuna, ''Gelmez de diyebilirim gelse de çıkmaz da diyebilirim. Başka engeller de çıkabilir diyorum'' dedi. Türkiye'nin milli çıkarlarını ön planda tuttuklarını tekrarlayan Arınç, şöyle devam etti: ''Dost ve kardeş ülke olarak Azerbaycan'ın her konuda özellikle bu konuda çok büyük destek veriyoruz. Bu destek 1992'den beri devam ediyor. Biz hatta bu konuda Azerbaycan'ın kendisinden daha fazla destek veriyoruz. Bu sözüm de çok önemlidir. Yani ifade edemeyeceğim kadar Türkiye bu konuda destek veriyor. Bu destek sonucunda bu güven artırıcı önlemler ortaya çıkmıştır. Bu güven artırıcı önlemlerle Karabağ konusunda bir iyileşme sağlanması mümkündür. Esasen Azerbaycan bizim dışımızda Ermenistan ile geçmişten bu yana görüşmeler yapıyor. Fransa'da, Rusya'da, başka yerlerde yaptı. Yapmaya da devam ediyor. Bazen açıktan bazen gizli devam ediyor. Bir de bu süreçle ilgili 18 yıldır Minsk Grubu diye dörtlü bir çalışma var. Türkiye onu da harekete geçirdi. Türkiye'nin sağladığı bu desteğin kıymetini Azerbaycan'ın da Ermenistan'ın da bizim içimizdeki siyasetçilerin de bilmesi lazım. 'Her şeye rağmen, neye mal olursa olsun bu böyle olacaktır' demiyorum. Türkiye'nin milli çıkarları daha önemli. Bizim Azerbaycan'a sağladığımız katkılar gerçek katkılardır. Bunu dışarıda hamaset nutuklarıyla söyleyemeye de gerek yok. Meclis başkanlığı yaptım işin iç yüzünü de biliyorum. Onlar kadar en azından ama onlardan daha fazla biz bu konunun takipçisiyiz. Ama iki de bir bunu önümüze getirerek Türkiye'nin sürecinin önünü tıkamaya çalışanları da insaflı olmaya davet ediyorum.'' 'Allah bütün siyasetçilere bunu nasip etsin' Arınç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında Mardin ziyaretindeki açıklamalarıyla siyaset yaptığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, bu konuda hükümet üyesi olarak yorum getirmesinin ve cevap vermesinin doğru olmadığını söyledi. Orgeneral Başbuğ'un bayramda bir sınır karakoluna giderek askerle bayramlaşmasını ve halkın içerisine girmesini çok olumlu bulduğunu belirten Arınç, şöyle konuştu: ''Biz bir komutanımızdan doğrusu bunu bekleriz. Bir siyasetçi siyaset ağalarından alınmış da kendi üzerine veya genel olarak, soyut olarak, siyaset kurumunun bundan yıprandığını düşünmüşse bu çok ince bir düşüncedir. Allah bütün siyasetçilere bunu nasip etsin. Ama bugüne kadar pek çok şeyleri görmeyip de sadece bu konuşmasını dikkate almak suretiyle onun üzerine odaklanmak da herhalde doğru değil diye düşünüyorum. İstenir ki bütün ülkelerde genelkurmay başkanları ve askerler özellikle siyasi konularda hiçbir şey konuşmasınlar. Kendi işleri bellidir, anayasada sınırları çizilmiştir ve çok ağır, zor bir görevleri vardır. Sadece bununla ilişkili kalsınlar. Dolayısıyla eğer böyle denirse ben bundan yanayım. Herkes kendi görevini en iyi şekilde yapmalıdır. Siyasi konularda, kaldı ki askeri ceza kanunu da zaten bu konuyu yasaklamıştır, siyasi demeç vermeleri mümkün değildir. Bu astsubay için ne kadar geçerliyse komutanlar için de kadar geçerlidir. Ama bugüne kadar gelirken pek çok genelkurmay başkanı, kuvvet komutanı ve diğerleri Türkiye'nin toplumsal meseleleri konusunda bir şeyler söylemişlerdir, hatta daha da ileri gitmişlerdir, zaman tepkinizi objektif olarak yani 'Silahlı Kuvvetler mensupları siyasi anlam taşıyan mesajlar vermemelidir, bu onların görevleri değildir' deniyorsa bunu başımın üstünde taşırım. Ama bir yerdeki konuşmasına bakarak, bir başka yerde hoşuna gitmeyen bir konuşmaya bakarak bunu yapmamaları lazım. Hoşuna giden konuşmaları alkışlayan bir CHP var, hoşuna gitmeyeni alkışlamayan hatta eleştiren bir CHP var. Böyle olmak yerine çerçeveyi çizerek 'Biz Silahlı Kuvvetler mensuplarını bu çerçevede görmek istiyoruz' demeleri çok daha mantıklı olur.'' 'RTÜK çalışmalarını tamamlamış olmalı' Arınç, Kürtçe yayın yapan özel televizyonlar konusunda RTÜK'ün yaptığı çalışmalarla ilgili son durumun sorulması üzerine, 2002'de yapılan yasal düzenlemeden bu yana günlük konuşma dillerinde yayın yapılmasının RTÜK'ün gündeminde olduğunu belirtti. RTÜK'ün bu konudaki yönetmelik değişikliği çalışmasını ''kürt açılımı'' sürecinden önce başlattığını anlatan Arınç, ''Kendi içerisinde böyle bir çalışma yapıyordu çünkü talep vardı. Bu taleplere cevap verebilmesi için de yönetmeliğini buna göre düzenlemesi gerekliydi. Bence çalışmalarını tamamlamış olmaları lazım. Belki önümüzdeki günlerde bu gündeme gelecektir. Hatta reklam yasağı vardı. Reklamların da dilde olması konusunda yönetmeliğe bir değişiklik getirilecek. Ben bitmiş olduğunu düşünüyorum'' diye konuştu. 'Siyasilerin konuşmalarına çok dikkat etmeleri lazım' Bursaspor-Diyarbakırspor maçında yaşanan olaylarla ilgili soruyu da yanıtlayan Arınç, yaşananları ''çok büyük bir ayıp, kepazelik ve edepsizlik'' olarak niteledi. Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, Erdoğan'ın DTP ile görüşmesini ''PKK ya da İmralı ile konuşma'' olarak değerlendirdiğini ve kendisinin de bunun çok yanlış olduğunu belirttiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: ''(DTP için böyle bir şey söyleyemezsiniz. zaman onlara oy vermiş milyon insanı da aynı görürsünüz, bölgedeki tüm insanları, kendisini Kürt kimliğiyle tanımlayan tüm insanları da adeta örgütün mensubu olarak görürsünüz ki bu çok haksız, çok yanlış, çok kötü bir düşüncedir. Sayın Başbakan'ın ya da benim ya da sizin DTP ile görüşmesi fevkalade doğrudur) demiştim. Şimdi konuşmanın etkisi altında kalmış olabilen insanlar varsa 'Diyarbakır'dan geldi bu takım, renklerinde de şunlar şunlar var dolayısıyla bunlar da PKK'lıdır' diye aşırı milliyetçi veya şoven milliyetçi bir takım unsurlar böyle bir tertip yapmışlarsa bunların birilerinden etkilenmediğini söylemek safdillik olur. Yani siyasilerin konuşmalarına çok dikkat etmeleri lazım. Yumuşatıcı, birleştirici bir üslup yerine reddedici, inkar edici bir üslup kullanırsanız bölgeden gelmiş olan bütün insanlara gözle bakmaya başlarsanız bu stadyumda da olur, bu çarşı, pazarda da olur. Bu başka yerde de olur. Hatta Allah korusun camide bile olabilir.'' Manisa'ya pamuk ya da üzüm toplamaya gelen mevsimlik işçilerin bir dönem bazı köylere kabul edilmediğini, bunun yanlışlığını anlattıklarını söyleyen Arınç, şu anda bütün köylere çalışan insanlar olarak girebildiklerini ifade etti. Arınç, ''Şöyle bir propaganda yapılsa ve etkili olsa 'O bölgeden gelen insanlarla alışveriş etmeyin, yüzlerine bakmayın, selam vermeyin, oturdukları kahveden kovalayın, çay bile vermeyin gibi bir propaganda etkili olabilir Türkiye'de. yüzden Sayın Baykal'ın, Sayın Bahçeli'nin konuşmalarında milleti kucaklayan, teröristi reddeden bir anlayışa sahip olması lazım'' diye konuştu. Diyarbakırspor'un birinci ligde mücadele etmesinin önemine işaret eden Arınç, her gittikleri yerde onlara iki misli misafirperverlik gösterilmesi, pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini, Türkiye'nin yapısının bunu gerektirdiğini dile getirdi. Arınç, ''Spor marifetiyle bizim bölgeye çok iyi mesajlar vermemiz kadar kolay ki. Ama kurtlar ve dinamitler devreye giriyor, tribün terörüyle, maalesef siyasi içerikli sloganlarla, kavgalarla insanlar üzülüyor, küstürülüyorlar, gözyaşı döküyorlar'' dedi. Tribün terörüne engel olunmasını isteyen Arınç, sorumsuz taraftarlara karşı tüm yasal önlemlerin alınmasının gereğine, yöneticilere de büyük görev düştüğüne dikkati çekti. 'Araştırmaya verilen cevaplar ürkütücü' Bülent Arınç, gazetelerde yayımlanan bir anket sonucunun ''Türk halkının büyük bir bölümünün Türk vatandaşı da olsa Yahudi ya da Hristiyan kökenli komşular istemediğini, onların devlette görev almalarını istemediğini'' ortaya koyduğunun belirtilmesi ve görüşünün sorulması üzerine, Manisa'nın Kırkağaç Belediyesi'ne yaptığı ziyaretten söz etti. Belediye binası girişinde 1916 yılında çekilmiş, belediye meclisi üyelerini gösteren bir fotoğrafın yer aldığını aktaran Arınç, fotoğrafta Ermeni, Rum ve Musevi üyeler bulunduğunu kaydetti. Türkiye'nin birlikte yaşamanın en güzel örneklerini verdiğini dile getiren Arınç, ''Bu vatandaşlarımızla biz dinleri, etnik kökenleri ayrı olmasına rağmen belediye meclisinde birlikte çalışmışız, millet-i sadıka denilen Ermeniler bakanlık yapmış hükümetlerimizde. Bunları biliyoruz, bunları bildiğimiz halde söylediğiniz araştırmaya verilen cevaplar ürkütücüdür. yüzden çok çaba sarf etmemiz lazım'' dedi. Vakıflardan sorumlu başbakan yardımcısı olarak azınlık temsilcileriyle zaman zaman bir araya geldiğini söyleyen Arınç, onları kucaklamaya ve sorunlarını çözmeye çalıştığını ifade etti. Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: ''Bu ülkenin kurduğu medeniyetlerin içerisinde en önemlisi birlikte yaşamak, birbirine saygı göstermektir. Birbirlerinin farklılıklarından güç almak ve bunu bir zenginlik olarak kabul etmektir. Şimdi geldiğimiz nokta, Bursaspor stadında yapılan bir kötü tezahüratsa bundan çok üzülüyorum. Sorulara verilen cevaplar inkarcı ve retçi bir anlayışı ortaya koyuyor. Buna yol açan siyasetçilerin ve bürokratların da çok iyi düşünmesi lazım.'' 30 Eylül 2009 Türkiye komple dinlenmiyormu sanki.Sanki kapalı otursanız dinlenmeyecekmişsiniz gibi konuşmuşsunuz.Nasılsa vatandaşlarınızdan önce paldır paldır koşup abd.ye bilgi veriliyor.Şu açılımınızla ilgili çalışmanız neymiş bi öğrensek rahatlasak diyorum.Ucu açık konuşmalar yapılıyor nereye çeksen gelir tarzında sanki nabız yoklar gibi yada ben vatandaş olarak öyle anlıyorum.Net konuşsanız daha iyi olur.dtp.lilere gelince onlar kendileri ifade etmediler mi terörist başının siyasi uzantıları olduğunu.Etmese bile bariz konuşmalar,içerikler belli iken aptal olmak gerekiyor anlamamak için.Velhasıl açılımızın anlaşılması için daha dürüst olmanız gerekli.
592045
Üniversite için ikinci şans
2009-ÖSS sonuçlarına göre üniversitelere yapılan merkezi yerleştirme ile üniversitelere kayıtlardan sonra boş kalan kontenjanlara ve üniversitelerde yeni açılan bölümlere, 2009-ÖSYS sonuçlarına göre öğrenci yerleştirilecek. Ek yerleştirme kılavuzu ÖSYM sınav merkezi yöneticiliklerinden TL karşılığında alınabilecek. Kılavuz ÖSYM'nin www.osym.gov.tr internet adresinden de görülebilecek. Adaylar, kılavuz ücreti ile tercihlerini başvuru merkezi aracılığıyla yaptıklarında ödeyecekleri TL tutarındaki hizmet ücreti dışında başka bir ücret ödemeyecek. Postayla merkeze gönderilen tercih formları işleme alınmayacak. Tercih formları başvuru merkezleri aracılığıyla veya kişisel olarak internet üzerinden ÖSYM'ye ulaştırılabilecek. Yeni açılan yükseköğretim programları ile merkezi yerleştirmede kontenjanı dolmayan ve en küçük puanı oluşmayan yükseköğretim programları, ilgili puanı hesaplanmış tüm adaylar tarafından tercih edilebilecek. Merkezi yerleştirmede kontenjanı dolan ve en küçük puanı oluşan, ancak yerleştirilen adaylardan birkaçının kayıt yaptırmaması nedeniyle kontenjan açığı bulunan lisans programları ve kılavuzdaki Tablo-3B'deki ön lisans programları, yalnız programın en küçük puanına eşit veya daha büyük puana sahip olan adaylar tarafından tercih edilebilecek. Tablo-3A'daki ön lisans programları için en küçük puan koşulu aranmayacak. 2009-ÖSYS'de sadece sınavsız geçiş için başvuran adaylardan açıköğretimin kontenjansız programları hariç bir yükseköğretim programına yerleşmemiş olanlar da 2009-ÖSYS ek yerleştirmeye başvurabilecekler. Bu adaylar Tablo-3A'dan kendi alanları ile ilgili programları tercih edebilecekler. Genel lise mezunları, ek yerleştirme için Tablo-3A'da yer alan ön lisans programlarını da tercihleri arasında gösterebilecekler ve ilgili yasa gereğince meslek lisesi mezunlarına öncelik tanınmak koşuluyla yerleştirilebilecekler. 2009 yılında özel yetenek sınavı ile öğrenci alan yükseköğretim programlarına kesin kayıt yaptırmış olanlar da ek yerleştirmeye başvurabilecek. Ek yerleştirme işlemleri 2009-ÖSS kılavuzu, 2009-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu ile 2009-ÖSYS Yükseköğretim Programlarına Ek Yerleştirme Kılavuzu'nda belirtilen esaslara göre yapılacak.
592411
Öcalan'ın avukatları İmralı'ya gitti
Öcalan'ın avukatları İmralı'ya gitti İmralı'da ağırlaştırılmış ömür buyu hapis cezasına çarptırılan bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın avukatı ve kardeşi Mehmet Öcalan, İmralı'ya gitti. BURSA (CİHAN) Bölücübaşının avukatları Hüseyin Cihangir, Yalçın Sarıtaş ve Mehmet Deniz Büyük ile birlikte kardeşi Mehmet Öcalan sabah saatlerinde özel bir otomobille Gemlik İlçe Jandarma Komutanlığı'na geldi. Araçlarında bir süre bekleyen avukatlar, içinde kitap, dergi ve gazetelerin bulunduğu bir poşetle Jandarma Komutanlığı'na girdi. Avukatlar, kimlik kontrolünün ardından camları filmli özel bir minibüsle İmralı'ya gitmek üzere Gemport Limanı'na hareket etti. Gemport Limanı'na hareketleri öncesinde gazetecilerin sorularını cevaplayan avukat Hüseyin Cihangir, yol haritası konusunda herhangi bir gelişmenin olmadığını söyledi. Müvekkillerinin yol haritasını kendilerine verip vermeyeceğini bilmediklerini ifade eden Cihangir, bu konuda herhangi bir tebliğ almadıklarını kaydetti.
592949
Borsa ve dolar düştü, altın ve avro yükseldi
İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 1.079,39 puan düşerek 47.910,39 puandan kapandı. Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer kaybı yüzde 2,20 oldu. İlk seanstaki 624,86 puanlık artış dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 454,63 puan geriledi. Hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 0,94 değer yitirdi. DÖVİZ İstanbul serbest piyasada, kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,4880 liraya gerilerken, avronun satış fiyatı 2,1700 liraya yükseldi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, piyasanın kapanışı itibariyle Kapalıçarşı'da 1,4850 liradan alınan dolar 1,4880 liradan, 2,1670 liradan alınan avro 2,1700 liradan satılıyor. Serbest piyasada önceki kapanışta 1,4930 lira olan dolar güne 1,4900 liradan, 2,1690 lira olan avro da 2,1760 liradan başlamıştı. Ankara'da dün akşam saatlerinde 1,4980 liradan satılan ABD doları, bugün akşam saatlerinde 1,4920 liradan işlem gördü. Avro 2,1780 liradan satıldı. Avro, dün akşam saatlerinde 2,1760 liradan işlem görmüştü. Dün akşam saatlerinde 1,4540 olan avro-dolar paritesi, bugün akşam saatlerinde 1,4611 oldu. Merkez Bankası da saat 15.30 itibariyle gösterge niteliğindeki doların efektif satışını 1,4863 lira, avronun efektif satış kurunu da 2,1748 lira olarak belirledi. İstanbul ve Ankara serbest piyasalarında alınıp satılan döviz türlerinin, önceki ve bugün itibariyle alış, satış ve kapanış fiyatları şöyle: SALI ÇARŞAMBA İSTANBUL Alış Satış Alış Satış ABD Doları 1,4880 1,4930 1,4850 1,4880 Avro 2,1650 2,1690 2,1670 2,1700 Sterlin 2,3700 2,3900 2,3650 2,3900 İsviçre Frangı 1,4300 1,4400 1,4200 1,4300 ANKARA ABD Doları 1,4850 1,4980 1,4800 1,4920 Avro 2,1560 2,1760 2,1600 2,1780 Sterlin 2,3560 2,4150 2,3500 2,4100
591226
Doktora silahlı saldırı
Doktora silahlı saldırı Sağlık İşleri İl Müdürlüğünde görevli doktor, evine giderken bir kişinin tabancayla açtığı ateş sonucu ayağından yaralandı SAMSUN (A.A) Samsun'da bir doktor, evine giderken uğradığı silahlı saldırı sonucu ayağından yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Samsun Sağlık İşleri İl Müdürlüğünde görevli Op.Dr. Halil Dizdaroğlu, Yenidoğan Mahallesi'nde bulunan Sağlık Müdürlüğüne ait lojmanlardaki evine giderken, henüz kimliği belirlenemeyen bir kişinin silahlı saldırısına uğradı. Tabancayla açılan ateş sonucu sağ ayağından yaralanan Dizdaroğlu, olay yerine çağrılan 112 Acil Servis ekiplerince Mehmet Aydın Devlet Hastanesine kaldırıldı. Soruşturma sürdürülüyor.
592662
Hülya Avşar adliyede
Hülya Avşar adliyede Hakkında soruşturma açılan Hülya Avşar, Bakırköy Adliyesi'nde açıklamalarda bulundu. Sanatçı Hülya Avşar, ''demokratik açılım'' konusundaki sözlerinden dolayı hakkında başlatılan soruşturma kapsamında ifade vermek üzere Bakırköy Adliyesine geldi. Adliyeye gelişinde basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Avşar, böyle bir konuyla gündeme gelmekten bir taraftan gurur duyduğunu, bir taraftan da gerekli olup olmadığını düşündüğünü söyledi. Avşar, ''Bir tarafım Kürt, bir tarafım Türk olarak geniş de bir aileye mensup olduğum için, aşiret kızı olduğum için ailemin de benden istedikleri var. Amcalarım, kuzenlerim herkes arayıp 'nasıl bu konuda sessiz kalıyorsun' dedikleri zaman kendimi kötü hissediyorum. Hayatımdan memnunum. Burada olduğum için Türk tarafımla son derece şaşkınım, ama Kürt tarafımla gururluyum açıkçası...'' diye konuştu. Mutlu ve huzurlu olduğunu söyleyen Avşar, ''pişman olup olmadığı'' yönündeki soruya ''Hiç pişman değilim. Soruşturma açılmış olması şaşkınlık verici, ama savcımızdır. Sonuna kadar saygım var'' şeklinde karşılık verdi. Avşar, daha sonra Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali Çakar'a ifade vermek üzere adliye binasına girdi. .
592734
Emin Arslan'ın tutukluluğuna itiraz
Arslan'ın avukatı Zuhal Çakıroğlu tarafından İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine verilen dilekçede, Arslan'ın tutukluluğuna itiraz edilerek, serbest bırakılması istendi. Nöbetçi mahkeme tarafından serbest bırakılan Arslan ile 4. sınıf emniyet müdürleri Murat Nemutlu ve Mustafa Aral hakkında soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk'in itirazı üzerine İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetince yakalama kararı çıkarılmıştı. Arslan, Nemutlu ve Aral, haklarında çıkarılan bu kararın ardından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
592963
New York borsası yükselişle açıldı
yükselişle açıldı güne yükselişle başladı. Borsanın açılışında, düne göre, Sanayi Endeksi yüzde 0,2 (19,50 puan) artarak 9,761.70 puan oldu. Açılışta, Endeksi de yüzde 0,45 (9,54 puan) değer kazanıp 2,133.58 puana ulaştı.
591232
Erdoğan, Burcuoğlu'nu kabul etti
Erdoğan, Burcuoğlu'nu kabul etti Başbakan Erdoğan, MGK Genel Sekreteri Burcuoğlu'nu kabul etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MGK Genel Sekreteri Tahsin Burcuoğlu'nu kabul etti. Başbakanlık Yeni Bina'daki kabul, basına kapalı gerçekleşti.
591454
TÜRKPA'nın Genel Sekreterliği Bakü'de
Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan ve Azerbaycan meclis başkanlarının katılımıyla dün yapılan 1. Genel Kurul Toplantısı'nın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, TÜRKPA'nın kurumsal yapısını tamamladığını söyledi. Azerbaycan Milli Meclisi Genel Sekreteri Sefa Mirzoyev ise oluşturulan genel sekreterliğin bütçesinin hissesinin Türkiye, hissesinin Kazakistan, hissesinin Azerbaycan ve hissesinin Kırgızistan tarafından sağlanacağını söyledi. Mirzoyev, bütçenin 2010'da 300 bin Euro olacağını kaydetti. TBMM Başkanı Şahin, TÜRKPA genel kurulunda yaptığı konuşmada da tarihî bir adımın atıldığını belirterek "Birbirimizin sorunları var, mademki biz kardeşiz, mademki dostuz her birimizin sorunlarına bundan sonra daha duyarlı olmak mecburiyetindeyiz." ifadelerini kullandı. Şahin ayrıca, Türkmenistan ve Özbekistan'ın da TÜRKPA'ya katılımı için çaba harcanması gerektiğini kaydetti. Azerbaycan Milli Meclis Başkanı Oktay Esedov da asambleyi oluşturarak, başarılı bir adım atmış olduklarını ifade etti. Kazakistan Parlamento Başkanı Oral Muhamedjanov ise TÜRKPA'nın güçlü bir kuruluşa dönüşmesini arzu ettiklerini kaydetti. Kırgızistan Meclis Başkanı Aytibay Tagayev de kardeş ülkelerin güçlenip, birleşerek ortak hareket etmesinin önemli olduğunu kaydetti.
593089
Baran, notere giderken gözaltına alınmış
Baran, notere giderken gözaltına alınmış İSTANBUL (CİHAN) Münevver Karabulut cinayetinde Garipoğlu ailesi ile Karabulut ailesi arasında arabuluculuk yaptığı iddia edilen Cemil Baran, gözaltına alınmadan hemen önce Taksim'de yaptığı açıklamada, Cem G.'nin Ermenistan'da yakalandığını iddia etti. Garipoğlu'nun hukuku çiğneyerek yakalayan yetkililerin E-5 karayolunda teslim olduğu senaryosunu hazırladığını ileri süren Baran, "Yalancılar 'Hop' dedik. Karşınızda Türk Halkı var." yazılı bir tişörtle poz verdi. Baran açıklamasının ardından elindeki belgeyle Beyoğlu Noteri'ne gittiği sırada gözaltına alındığı öğrenildi. Münevver Karabulut cinayetinin arabulucusu olduğu öne sürülen gazeteci Cemil Baran, gözaltına alınmadan hemen önce Taksim Meydanı'nda yaptığı açıklamada ilginç iddialarda bulundu. Cem G.'nin teslim olma sürecinin üstünün kapatılmaya çalışıldığını savunan Cemil Baran, Cem G.'nin amcası Hayyam Gairpoğlu'nu bir iki gün içinde gözaltına alınacağını ve tutuklanacağını öne sürdü. Cem G.'nin önce Rusya, Suriye ve Ermenistan'a kaçtığını savunan Cemil Baran, normal yollarla yılda teslim alınacakken hukuk dışı yollarla Cem G.'yi teslim alan yetkililerin E-5 karayolunda teslim olma senaryosu da hazırladığını ileri sürdü. Karabulut cinayetinin gözaltına alınan kişiyle sonlandırılacağını ve üzerinin kapatılacağını öne süren Baran, Cem G.'nin de ancak 3,5 sene cezaevinde kaldıktan sonra çıkacağını da iddialarına ekledi. "Yalancılar 'Hop' dedik. Karşınızda Türk Halkı var." yazılı bir tişörtle poz veren Baran'ın, açıklamasının ardından elindeki belgeyle Beyoğlu Noteri'ne gittiği sırada gözaltına alındığı öğrenildi.
592501
TAGI Türkiye'de faaliyetlerine başladı
TAGI 'de faaliyetlerine başladı gibi dünya markalarının fikri haklar ve denetimini yürüten Ortadoğulu ve danışmanlık firması Talal Abu-Ghazaleh (TAGI), ’de Karınca YMM ile işbirliği yaparak faaliyetlerine başladı. Karınca YMM Kurucu Ortağı AB yolundaki Türkiye’de 150 bin firmanın ciddi denetim ihtiyacı olacağını ve bu alanda TAGI ile işbirliklerinin önemli bir görevi yerine getireceğini söyledi. TAGI Genel Koordinatörü Ahmad Abu-Alhumos, Karınca YMM ile işbirliğinin önemine değinerek, “Milletlerarası rüyalarımızı bu işbirliği ile hayata geçireceğiz. Türkiye bizim için ’ya açılan bir kapı. ’den sonra Türkiye ikinci önemli kalemiz olacak. Avrupa, ve gibi ülkelere Türkiye üzerinden açılacağız” dedi. Dünyanın önemli denetim ve danışmanlık firmalarından Talal Abu-Ghazaleh (TAGI), Karınca K-K Denetim Danışmanlık ve Yeminli Mali Müşavirlik (Karınca YMM) ile işbirliğine imza atarak Türkiye’de faaliyetlerine başladı. Türkiye’den Avrupa ile Türki Cumhuriyetlere açılmak isteyen TAGI, aralarında Walt Disney, Coca Cola, Co, Chanell, Microsoft, UPS gibi birçok markanın fikri haklar ve denetimini sağlıyor. Karınca YMM Kurucu Ortağı Mustafa Koç, Türkiye’ye gelecek yabancı yatırımlarda demiryolu görevi üstlenerek rol almak istediklerini söylerken, işbirliğine imza atan TAGİ Genel Koordinatörü Ahmad Abu-Alhumos da global krizin ardından fonlarının Türkiye’de yatırımlarının artacağına inandığını belirterek bunlara yol göstereceklerini söyledi. Dünyanın en itibarlı 20 uluslararası denetim kuruluşunun oluşturduğu Forum Of Firms içinde yer alan ve Fortune Dergisi’nin belirlediği 500 büyük uluslararası firmanın yarıdan fazlasının telif hakları ve denetimini üstlenen TAGI, Türkiye’de faaliyete başladı. Türkiye’de Karınca YMM ile işbirliğine giren TAGI’nin dünyada bin çalışanı ve 70 ofisi bulunuyor. Türkiye’de gerçek anlamda denetim hizmetlerinin verilmediğini, şirketlerin de bunu pek ciddiye almadığını hatırlatan Karınca YMM Kurucu Ortağı Mustafa Koç, AB’ye giriş sürecindeki ülkenin en önemli konularının başında Türk Ticaret Kanunu’nun bulunduğuna dikkat çekti. Koç, “Bugün ülkemizde ciddi denetim yapan bilemedin bin firma vardır. AB ile ilgili olarak önümüzdeki dönemde 150 bin firma denetime tabi olmak zorunda kalacak. Dolayısıyla önümüzde ciddi bir süreç başlayacak dedi. Yabancı yatırımcıya yol göstereceğiz 35 yıllık bir geçmişi olan TAGI’nin Ortadoğu kökenli olması nedeniyle Türk aile şirketleri yapısını iyi tanıdığını hatırlatan Koç, bölgenin mali disiplin ve denetim sistemini ülkemize getirdiklerini söyledi. Türkiye’nin tasarruf açığının da çok ciddi boyutlarda bulunduğunu ve bunun kapanmasının kolay olmayacağının altını çizen Koç, “Tasarruf açığı düzgün yabancı yatırımı ile kapanacak. Bunun için ve ’nın gerekli yetkileri alarak doğru modeller yaratması gerek. Biz de bu alanda üzerimize düşen görevi yerine getirerek destek vereceğiz. Neden Türkiye’ye gibi, gibi yılda 40-50 milyar dolarlık yatırımlar gelmiyor? TAGI ve Karınca YMM yabancı sermayenin gelmesini, özellikle Ortadoğulu sermayenin gelmesini hızlandıracak. Biz yatırım treninin ülkemize gelmesi için yolu olacağız” diye konuştu. Türkiye Avrupa’ya açılan kapı TAGI Genel Koordinatörü Ahmad Abu Alhumos da TAGI olarak Avrupa’ya Türkiye üzerinden girmekten gurur duyduklarını, imzalanan imtiyazlı işbirliği anlaşması ile Karınca Yeminli Mali Müşavirlik firmasının Türkiye’deki kolları olacağını söyledi. Alhumos, “Bundan sonra Avrupa’daki yatırım işlerimizi Karınca üzerinden yürüteceğiz. Milletlerarası rüyalarımızı bu işbirliği ile hayata geçireceğiz. Türkiye bizim için Avrupa’ya açılan bir kapı. Ürdün’den sonra Türkiye ikinci önemli kalemiz olacak. Balkanlar, Avrupa, Kazakistan ve Azerbaycan gibi ülkelere Türkiye üzerinden açılacağız. Global krizden sonra Ortadoğu ve fonları veya Avrupa ülkeleri yerine Türkiye’ye yatırım yapmak istiyor. Bizde TAGI olarak yatırım, sermaye danışmanlığı gibi konularda Türkiye’de böyle bir işbirliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz” diye konuştu. Alhumos, özellikle bankacılık ve inşaat sektörlerinde şirket satın alma, birleşme gibi konularda deneyimli olduklarını ve özellikle Ürdün gibi ülkelerde oldukça etkin ve güçlü olduklarını vurgulayarak bu alanlardaki deneyimlerini Türkiye’de paylaşacaklarını aktardı. Bu arada Karınca YMM Genel Müdürü İdris Can Koç ise firmaların kurumsal yapıya kavuşması için TAGI’nin çok ciddi eğitimler verdiğini, bunu Türkiye’de de gerçekleştireceklerini aktararak, “TAGI’nin faaliyet gösterdiği uluslararası yatırım danışmanlığı, hukuk müşavirliği, fikri haklar ve kontrolü gibi birçok alanda ülkemizde en iyi hizmeti vereceğiz” dedi.
592670
Beşiktaş'tan Yanal açıklaması!
Haberi Ekle Beşiktaş'tan Yanal açıklaması! Beşiktaş Kulübü'nden yapılan açıklamada, bazı medya organlarında bir süredir yer alan başkan Yıldırım Demirören'in teknik direktör Ersun Yanal ile görüştüğü iddialarının, Şampiyonlar Ligi'nde çok önemli bir karşılaşmanın olduğu gün değerlendirilmesinin maksatlı olduğu belirtilerek, ''Önemli bir gazetenin spor müdürlüğü görevinde bulunan bir kişiden, basın meslek ilkelerine bağlılık göstermesini, Beşiktaşımızın Türkiye'yi temsil ettiği böyle önemli bir günde yalan haberden yola çıkarak yorum yapıp kamuoyunu yanıltmadan önce, kulübümüzün sorumlu ve yetkili organlarından bilgi almasını beklerdik. Tamamen komplo senaryoları ve yorumları ispata davet ediyoruz'' ifadelerine yer verildi.
592823
İnternet Manifestosu
1. İnternet farklıdır. İnternet farklı kamu küreleri, farklı terimler ve farklı kültürel beceriler yaratır. Medya günümüz teknolojik gerçeklerini görmezden gelmekten ve onunla boğuşmaktan vazgeçip, çalışma yöntemlerini bu gerçeklere uyarlamalıdır. Onların görevi mevcut teknolojiye dayanarak gazeteciliğin en iyi biçimini geliştirmektir. Bu yeni gazetecilik ürünleri ve yöntemlerini içerir. 2. İnternet bir cep boyutu medya imparatorluğudur. Web mevcut medya yapılarını, eski sınırları ve oligopollleri aşarak yeniden düzenliyor. Yayın ve medya içeriğinin yayılması artık yüklü yatırımlar gerektirmiyor. Gazetecilik öz-kavramı, neyse ki, onu enformasyonun akışını düzenleme ve filtreleme görevinden kurtarıyor. Geriye gazeteciliği sıradan yayından ayıran gazetecilik kalitesi kalmaktadır. 3. İnternet toplumdur; toplum internettir. Sosyal ağlar, Vikipedi veya YouTube gibi web-tabanlı platformlar Batı dünyasında insanların çoğu için günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Onlara telefon veya televizyon gibi erişilebilir. Eğer medya şirketleri var olmaya devam etmek istiyorsa, bugünkullanıcılarının dünyasını anlamalı ve iletişim formlarını kucaklamalıdır. Bu kucaklama sosyal iletişimin temel formları dinleme ve yanıtlamayı, yani diyaloğu da içerir. 4. İnternet özgürlüğü dokunulmazdır. İnternet açık mimarisi sayısal iletişen bir toplumun ve dolayısıyla gazeteciliğin temel bilişim yasasını oluşturmaktadır. Bu, özel, ticari veya siyasi çıkarların, çoğu kamu yararı iddiası arkasında gizlenerek korunması uğruna değiştirilemez. Nasıl yapıldığından bağımsız olarak, internete erişimin engellenmesi serbest bilgi akışını tehlikeye atmakta ve bilgi erişim temel hakkını bozmaktadır. 5. İnternet bilginin zaferidir. Yetersiz teknolojisi nedeniyle medya kuruluşları, araştırma merkezleri, kamu kuruluşları vediğer kuruluşlar bugüne kadar dünyadaki bilgileri derlemiş ve sınıflandırmıştır. Bugün her vatandaş kendi kişisel haber filtrelerini oluşturabilir, arama motorları ile daha önce hiç bilinmeyen boyutta bir bilgi hazinesine ulaşabilir. Bireyler artık her zamankinden daha iyi şekilde bilgilenebilir. 6. İnternet gazeteciliği geliştirir. İnternet üzerinden gazetecilik yeni bir şekilde kendi toplumsal-eğitimsel rolünü gerçekleştirebilir. Bu, bilginin sürekli değişen, devamlı süreç olarak sunulmasını içerir; basılı medyanın değişmezliğinin kaybı bir artıdır. Bilginin bu yeni dünyasında hayatta kalmak isteyenlerin, yeni bir idealizm, yeni gazetecilik fikirleri ve bu yeni potansiyeli kullanmaktan zevk alması gerekir. 7. Net, ağ gerektirir. İnternet linkleri bağlantılardır. Birbirimizi bu bağlantılar ile biliyoruz. İnternet bağlantılarını kullanmayanlar kendilerini sosyal söylemin dışında tutmaktalar. Bu, geleneksel medya şirketlerinin web siteleri için de geçerlidir. 8. Linkler ödüllendirir, alıntılar süsler. Arama motorları ve birleştiriciler (portallar) kaliteli gazeteciliği kolaylaştırır: Onlar uzun vadede olağanüstü içeriğin bulunabilirliğini arttırır ve böylece yeni ve kamusal bilgi dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. İnternet bağlantıları ve alıntılar yoluyla referanslar, özellikle yaratıcısından herhangi bir izin veya ücret gerektirmeyenler, ilk etapta ağ üzerindeki sosyal söylem kültürünü mümkün kılar. Bunların hepsi şüphesiz korumaya değerdir. 9. İnternet, siyasi söylem için yeni bir mekândır. Demokrasi, katılım ve bilgiye erişim özgürlüğü ile büyür. Siyasi tartışmanın geleneksel medyadan internete aktarılması ve halkın etkin katılımı ile bu tartışmayı genişletmek gazetecilik görevlerinden biridir. Bugün basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü anlamına gelir. 10. Alman Anayasası’nın 5. maddesi meslekler veya geleneksel iş modelleri için koruyucu haklar ihtiva etmez. İnternet, amatör ve profesyonel arasındaki teknolojik sınırları geçersiz kılar. Bu nedenle basın özgürlüğü ayrıcalığı gazetecilik görevlerinin yerine getirilmesine katkıda bulunabilecek herkes için geçerli olmalıdır. Nitelik açısından, ücretli ve ücretsiz gazetecilik arasında bir ayrım yapılmamalı, ama iyi ve kötü gazetecilik arasında yapılmalıdır. 11. Çok fazla bilgi diye bir şey yoktur. Bir zamanlar, kilise gibi kurumlar kişisel farkındalık yerine güce öncelik verdi ve tipo matbaa makinesi bulunduğunda, denetimsiz bilgi akışına karşı uyardı. Diğer taraftan, broşürcüler, ansiklopediciler ve gazeteciler daha fazla bilginin daha fazla özgürlüğe yol açtığını, hem birey hem de bütün olarak toplum için gösterdi. Bu önerme bugün için de geçerli. 12. Gelenek, bir iş modeli değildir. Gazetecilik içeriği ile internet üzerinden para kazanılabilir. Zaten, bunun birçok örneği bugün var. Ancak, şiddetli rekabet nedeniyle, iş modelleri internetinyapısına uyarlanmalıdır. Kimse bu hayati uyarlama sürecinden statükoyu korumaya yönelik politikalarla kaçınmaya çalışmasın. Gazetecilik açık rekabetle net üzerinden iyi finansal çözümler bulmalı ve cesaretle bu çözümlerin çok boyutlu uygulamalarına yatırım yapmalıdır. 13. Copyright, internet üzerinden bir sivil görev haline gelir. Copyright internette enformasyonun düzenlenmesinde merkezi bir köşetaşıdır. Yaratıcıların kendi içeriklerinin dağıtımının türü ve kapsamı üzerinde karar hakkı internet üzerinde de geçerlidir. Aynı zamanda, telif hakkı eski tedarik mekanizmaları korumak ve yeni dağıtım modelleri ya da lisans yapılarını sokmamak için kullanılamaz. Mülkiyet yükümlülükleri kapsamaktadır. 14. İnternette çok para vardır. Gazetecilik çevrimiçi hizmetleri reklam yoluyla finanse eder. Bir okuyucu, izleyici ya da dinleyicinin zamanı değerlidir. Gazetecilik sektöründe, bu ilişki her zaman finansmanın temel bir ilkesi olmuştur. Gazetecilik açısından geçerli yeni finans modelleri bulunmalı ve test edilmelidir. 15. İnternette olan internette kalır. İnternet, gazeteciliği yeni bir niteliksel düzeye kaldırıyor. Online metin, ses ve görüntüler artık geçici olmak zorunda değil. Onlara yeniden erişilebilir, böylece çağdaş tarihin bir arşiv binası oluşabilir. Gazetecilik, bilginin gelişmesini, yorumlanmasını ve hataları göz önüne almalı, yani, oluşan kendi hatalarını kabul etmeli ve şeffaf bir şekilde onları düzeltmeli. 16. Kalite en önemli nitelik olmaya devam ediyor.İnternet ortaya düzgün ürünler de çıkarır. Sadece güvenilir, seçkinve olağanüstü olanlar uzun vadede sürekli izlenecektir. Kullanıcıların talepleri artmıştır. Gazetecilik bunları yerine getirmeli ve sık sık güncellediği ilkelerine bağlı kalmalıdır. 17. Herkes için Web, 20. yüzyıl kitle iletişim araçlarından üstün bir toplumsal değişim altyapısı oluşturur. Şüphe halinde,“Vikipedya kuşağı”, kaynağın güvenirliğini belirlemek, haberi geriye gidip orijinal kaynağında izleme, araştırma, denetleme ve değerlendirmek yeteneğine tek başına veya bir grup olarak sahiptir. Bunu küçük gören ve bu becerilere saygı göstermeye istekli olmayan gazeteciler internet kullanıcıları tarafından ciddiye alınmaz. Çok haklılar. İnternet eskiden alıcı olarak bilinenlerle, okuyucu, dinleyici ve izleyiciler, doğrudan iletişim ve onların bilgilerinden yararlanmayı sağlar. “Her şeyi bilen” gazeteciye değil ama iletişim kuran ve araştıran gazeteciye talep var.
591857
Milli Eğitim'den skandal harita!
Milli Eğitim'den skandal harita! Bir önceki İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer tarafından hazırlanan İstanbul Veli Eğitim Projesi çerçevesinde, okullara dağıtılan eğitim CD’lerinde yer alan haritada, Türkiye’nin topraklarında genişleme var! CD, yeni Milli Eğitim Müdürü Yıldız’a da şok yaşattı Milli Eğitim Bakanlığı, Kerkük, Musul, Erbil, Batum, Nahcivan ve Kıbrıs’ı Türk topraklarına kattı. 18 Eylül’de başlayan İstanbul Veli Eğitim Projesi çerçevesinde, İstanbul’daki tüm okullara dağıtılan eğitim CD’lerinde yer alan haritada, daha önce farklı kesimlerde yayımlanan haritaların aksine Türkiye’nin topraklarında azalma değil, genişleme var. Bir önceki İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer tarafından hazırlanan ve büyük bir törenle tanıtımı yapılan İstanbul Veli Eğitim Projesi için hazırlanan CD, yeni Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız’a da şok yaşattı. Yıldız, “Böyle bir harita, bırakın kendi ülkemizi, farklı ülkelere ait olsa bile kabul edilmezdi. Olmaması gereken, farklı tartışmalara neden olabilecek büyük bir yanlış. Çok üzgünüm” dedi ve konuyla ilgili soruşturma başlattı. Kaynağı belli değil Türkiye sınırlarını, Doğu ve Güneydoğu’da olabildiğince genişleten, Kıbrıs’taki sınırları da ortadan kaldırıp, aynı renklerde göstererek Türkiye’ye katan haritanın ve proje kapsamındaki diğer bilgilerin, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nce çeşitli kaynaklardan toplanarak derlendiği öğrenildi. Söz konusu harita, internetten bulunmuş. Ama daha şaşırtıcı olanı, Ata Özer tarafından İstanbul’daki tüm ilçe milli eğitim müdürleri ve okul yöneticilerine dağıtılan bu CD ve kitapçık içindeki haritanın, hiç kimse tarafından fark edilmemiş olması ya da görüldüğü halde hazırlayanların uyarılmaması. İstanbul’un yeni eğitim patronu Yıldız, gelinen son nokta konusunda, “Çok mütevazı şartlarda, kendi olanaklarımız çerçevesinde hazırlanan bir kaynak, harita gözden kaçmış ama bunun mazereti olmaz. Keşke olmasaydı. Ama içimizden birilerinin daha önce bunu görüp bizi uyarması gerekirdi“ dedi. Törenle dağıtıldı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde kurulan İSVEP İl Koordinasyon Kurulu tarafından hazırlanan “İSTANBUL VELİ EĞİTİM PROJESİ”, 10 Eylül’de Çapa Atatürk İlköğretim Okulu salonundaki Bilgilendirme Toplantısı’nda okul yöneticileri ve velilerin yanı sıra basına da tanıtıldı. Ata Özer de projeye yönelik şu bilgileri verdi: “Bakanlığımız son iki yıldır ilköğretime başlayan öğrencileri okulların açılmasından bir hafta önce sınıflarında ‘Okula alıştırma’ eğitimine tabi tutmaktadır. Bu yıl bu uygulamaya, öğrenci velileri de eklenecektir. İstanbul`da ilk defa uygulanacak ‘İSTANBUL VELİ EĞİTİM PROJESİ’ ile ilköğretime başlayacak öğrencilerle birlikte öğrenci velilerinin de eğitim alması amaçlanmıştır. Pilot il olarak seçilen İstanbul’da bu yıl yaklaşık 230 bin öğrenci ilköğretim birinci sınıfına başlayacaktır. Birinci sınıfa başlayan öğrencilerle birlikte velilerinin de bir hafta okulda oryantasyon eğitimi almaları hedeflenmiştir. Bu dönemde birinci sınıf öğrencilerine öğretmenleri ‘okula alıştırma’ eğitimi verirken, öğrenci velilerine de, okul yöneticileri, rehber öğretmenler ve görevli öğretmenler tarafından İSVEP İl Koordinasyon Kurulu’nca hazırlanan eğitim programı uygulanacaktır. Bu programda, okul ve çevresi, okul aile birliği, veli ve velilik görevleri, okul fobisi, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği, ilköğretim müfredatı, ilk yardım, özbakım, sağlık, hijyen, öğrenci gelişim özellikleri, anne baba tutumu, uyum ve davranış bozuklukları, ihmal ve istismar, iletişim, verimli ders çalışma teknikleri vb. konulara yer verilmiştir. Tüm 1. sınıf öğrenci velilerimizi 14-18 Eylül 2009 tarihlerinde projeye katılmaya davet ediyorum. Bu projenin İstanbul’umuza hayırlı olmasını dilerim.” Ulusal Günler de karıştırıldı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılıp tüm öğrencilere ücretsiz dağıtılan ders kitaplarında da bu yıl, her zamankinden çok daha vahim hatalara rastlandı. Örneğin bu yıl okutulacak olan ilköğretim Türkçe ve Hayat Bilgisi kitaplarında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın tarihi 29 Nisan olarak gösterilirken. 30 Ağustos Zafer Bayramı ise ulusal bayramlar arasında sayılmadı. Özetin özeti: Eğitimin ciddi hem de çok ciddi bir konu olduğu nedense hâlâ anlaşılamadı. Şimdi bu harita uluslararası bir krize neden olursa kabahatlisi kim olacak!..
592060
Partizanlı fanatikler tarafından dövülen Fransız taraftar hayatını kaybetti
Partizanlı fanatikler tarafından dövülen Fransız hayatını kaybettiDHA 'nde 17 Eylül'de 'ın başkenti Belgrad'da oynanan ve 2-2 berabirlikle sonuçlanan Partizan maçın öncesinde evsahibi takım taraftarları tarafından dövülerek yaralanan Fransız hayatını kaybetti. 28 yaşındaki Fransız taraftar Brice Taton, Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da çıkan olaylarda ağır yaralanırken hastanede tedavi altına alındı. Taton, 10 günü aşkın yaşam mücadelesini kaybetti. Bir grup Partizan taraftarı, Belgrad'daki bir kafede tartıştıkları Taton'u demir çubuklar ve beyzbol sopalarıyla dövmüş, Fransız taraftarın başında ve çenesinde çoklu kırıklar oluşmuştu.
592862
Şalit Bilgisine 20 Mahkum Bırakılacak
Şalit Bilgisine 20 Mahkum Bırakılacak İsrail, esir tutulan Gilad Şalit'in durumuna ilişkin bilgi karşılığında 20 Filistinliyi serbest bırakacak. Yayına Giriş: 30.09.2009 16:36:29 Güncelleme: 30.09.2009 17:01:13 İsrail, Gazze Şeridi'nde yıldan fazla bir süredir tutulan Gilad Şalit adlı askerinin durumuna ilişkin bilgi karşılığında 20 Filistinli kadın mahkumu serbest bırakmaya hazırlanıyor. Kahire-Gazze Şeridi ve İsrail üçgeninde aylardır yürütülen görüşme ve çabalar sonuç vermeye başladı. Mısır ve Hamas kaynaklarına göre İsrail, Gilad Şalit'in sağlık durumuyla ilgili bilgi karşılığında bir grup Filistinli mahkumu serbest bırakacak. İsrail kaynaklarınca da doğrulanan habere göre 20 Filistin kadının cuma günü serbest bırakılması bekleniyor. Mahkumlar karşılığında İsrail'e Gilad Şalit'e ait bir dakikalık video görüntüsü verilecek. İsrail hapishanelerinde 10 binden fazla Filistinli bulunuyor. Hamas, İsrailli asker Şalit'i serbest bırakmak için çok sayıda Filistinlinin serbest bırakılmasını talep ediyor.
592036
Beşikteki eğitim aracı: Ninni
Ninniler konusunda araştırmalar yapan ve Türkiye'nin birçok yöresini gezerek yaklaşık bin adet ninni derleyen Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Necati Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ninninin hemen her milletin edebiyatı içinde bulunduğunu ve değişik adlarla bilindiğini söyledi. ''Şimdiye kadar yapılan çalışmaları incelediğimizde Türk ninnilerinin yeteri kadar araştırıldığını ve incelendiğini söylemek zordur. Zira derlenmemiş ciltlerce ninninin unutulmaya terk edildiği açıktır'' diyen Prof. Dr. Demir, ninniler üzerine pek çok tarif yapıldığını ifade etti. Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu tarifler özetle ninnilerin manzum olduğu, çocuklara anneleri veya yakınları tarafından çeşitli biçimlerde, özellikle ezgili söylendiği, ağlayan çocukları susturmak ve uyutmak veya uyku vakti gelen çocukları uyutmakla ilgili bulunduğu, mısralara birtakım ahenkli klişe sözler ilave edildiği, kafiye ve ahenk özellikleri taşıdığı, beste ile terennüm edildiği yönündedir. Aslında bu tariflerin, birkaç unsur eksik olarak hemen hepsinin doğruya yakın olduğu görülmektedir.'' ÇOCUKLARI UYANDIRMAK VE EĞİTMEK İÇİN NİNNİ Eksiklerden bir tanesinin, bebeklerin uyandırılırken de ninnilerin söylenmesinin belirlenememesi olduğunu ifade eden Prof. Demir, ''Beşiğimin kulpu bakır/Uğulerim takır takır/İçindeki Molla Bekir/Uyan bebek sabah oldu/Nenni bebek sabah oldu/ şeklindeki ninni mısrasını örnek gösterdi. Eksik bırakılan bir başka konunun da bebeklere uyandıktan sonra yani uyanıkken de ninnilerin okunması olduğunu bildiren Prof. Dr. Demir, şöyle devam etti: ''Bu konuda çok sayıda örnek vardır. Dolayısıyla ninnilerin bebekleri uyutmanın yanında, bebekleri eğlendirmek, onları sevmek ve iletişim kurmak için de söylendiği anlaşılmaktadır. Daha doğrusu Türk milleti, bebek ve küçük çocuklarıyla ninniler vasıtasıyla iletişim kurmaktadır.'' Gözden kaçırılan asıl konunun ninnilerin eğitim yönü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demir, ''Metinler iyi tahlil edildiğinde ninnilerin bebekleri ve çocukları uyutmanın çok ötesinde, onları eğitmek için söylendiği açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Daha doğrusu 0-6 yaş grubunun yani günümüz okul öncesi eğitiminin temellerinin binlerce yıl önce atıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz'' ifadesini kullandı. ''TÜRK MİLLETİ EĞİTİME DAHA BEŞİKTE BAŞLIYOR'' Türk milletinin güzel sanatlara yatkın olduğunu anlatan Prof. Dr. Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dolayısıyla Türk milleti tarihin derinliklerinden beri söyleyeceği sözleri ahenkli, ezgili ve ölçülü bir biçimde, dilin imkanları el verdiğince söylemeye çalışmıştır. Türkçe'nin çok güzel kullanıldığı Türkçe manzumelerin en güzel örneklerinden birisi de Türk annelerinin çocuklarına, ahenkle, ezgiyle, çoğunlukla da duygu yüklü olarak söylediği ninnilerdir. Ninni metinlerine bakıldığında Türk milletinin eğitime daha beşikte başladığı görülmektedir. Türkiye'yi gözünün nuru ve alnının teriyle yoğuran anne ve babalarımız temel eğitimlerini ninnilerle almışlardır. Bütün dileğimiz, bundan sonraki nesillerin de ninnilerle yetişmesidir.'' ''HER NİNNİDE ÖĞRETİCİ BİR UNSUR VAR'' Ninnilerin asıl görevinin çocukları uyutmak değil, eğitmek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demir, ''Ninninin yaptığı işler arasında çocuğu uyutmak var ama asıl yaptığı iş eğitimdir'' diye konuştu. Başaklardan kundağın/Bağ bahçe solun sağın/Yıldızlar oyuncağın/Ağlama güzel çocuk/Ağlama uyu bebek/Nenni nenni/ şeklindeki ninni dizelerini örnek gösteren Prof. Dr. Demir, ''Türk milleti ninnilerle evreni, çocuğunun beynine düzenli bir şekilde yerleştirmiştir. Çocuğun kucağına yıldızlar bile oyuncak olarak veriliyor ve bu çocuğun ufkunu geliştiriyor'' ifadesini kullandı. Her ninnide öğretici bir unsur olduğuna dikkati çeken Prof. Demir, ninnilerde özellikle doldurma kelimelerin ya da mısraların dışında, verilmesi gereken bir mesaj ve öğretilmesi gereken bir konu bulunduğunu ifade etti.
593099
Kamenev'e yıl men!
Kamenev'e yıl men! Rusya Kayak Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, kuzey disiplinde mücadele eden Kamenev'den başkent Moskova'daki ulusal şampiyonada alınan numunede, yasaklı doping maddesi ''amfetamin''e rastlandı. Müsabakalardan yıl men edilecek olan 23 yaşındaki Kamenev, bu durumda 2010 Vancouver Kış Olimpiyat Oyunları'na katılamayacak.
592612
Ağrı'da terör örgütü üyesi kişi yakalandı
'da üyesi kişi yakalandı ’nın Doğubayazıt ilçesi’nde örgütüne üye olmak suçundan aranan kişi yolu üzerinde yapılan yol kontrollerinde yakalandı. Edinilen bilgiye göre /KONGRAGEL terör örgütüne üye olmak suçundan aranan nüfusuna kayıtlı M.D. (22) adlı şahıs Iğdır Suören jandarma karakolunun yaptığı yol kontrollerinde yakalandı. İfadesi alınan M.D.’nin tutuklandığı açıklandı
592559
Fındıkta fiyat oyunu
Fındıkta fiyat oyunu Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar, ay önce Fındık Stratejisi açıklanıp, fındık serbest piyasaya bırakılınca bayram edenlerin, şimdi piyasada fiyatlar yükselince Toprak Mahsulleri Ofisi'ni (TMO) elindeki fındığı satmaya zorladığını belirtti. ''TMO'nun fındık piyasasına yönelik gözetimi'' ile ilgili haber üzerine AA muhabirine açıklama yapan Bayraktar, ''sanayicilerin 30 yıldır, hatta 70 yıldır fındığın serbest piyasaya bırakılmasını savunduğunu'' öne sürerek, ''Fındıkta serbest piyasayı savunan sanayicinin temel yaklaşımı, ne Türk fındığı, ne Hazine'nin kaybı, ne de üreticiler. Amaçları fındığı ucuza kapatmak'' dedi. Bayraktar, serbest piyasada, üretim fazlası halinde fiyatların düşmesi ne kadar normalse, üretim düşünce fiyatların artmasının da kadar olağan olduğuna işaret ederek, Fındık Stratejisi'ni açıklayan bakana ve TMO Genel Müdürü'ne ''TMO'nun Ocak Ayına kadar fındık satmayacağı''na yönelik açıklamalarının arkasında durmaları çağrısında bulundu. FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar; ''5 tane bakan çıktı, TMO Genel Müdürü çıktı, Ocak ayına kadar fındık satışı olmayacağını söyledi. Ben, daha önce yaptığım açıklamalar, (Bunlar yuvarlak laflar, bu verilen sözlerin bir değeri yok, zamanla görmek lazım) demiştim. Görüldü ki verilen sözlerin bir anlamı yok'' diye konuştu. TMO'yu stoklarındaki fındığı satmaya zorlayan sanayicilerin 30 belki de 70 yıldan bu yana fındığın serbest piyasaya bırakılmasını savunduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti: ''Bütün sanayiciler, (fındık serbest piyasaya bırakılmalı, arz ve talep, fiyatı belirlemeli) diyordu. Müdahale alım fiyatı olmaz, dediler. Bu konuda, bizim muhalefetimize rağmen, ay önce hükümet Fındık Stratejisi'ni açıkladı ve altyapıyı hazırlamadan üreticiyi serbest piyasaya bıraktı. Bu arkadaşlar bayram ettiler zaman. ay önce fındık stratejisi açıklanıp, fındık serbest piyasaya bırakılınca bayram eden arkadaşlar, şimdi TMO'yu elindeki fındığa satmaya zorluyor. Şimdi ne oldu da bu arkadaşlar TMO'yu piyasaya müdahaleye zorluyor? 30 yıldan beri fındıkta serbest piyasayı isteyen sanayicilerin temel yaklaşımı, ne Türk fındığı, ne Türkiye'deki üreticiler, ne Hazine'nin kayıp ve kazancı. Amaçları, Türk fındığını ucuza kapatmak. İhracat açısından da fiyat istikrarı önemli diyorlar. Ancak fındığın kilosu 2,5 liraya düştüğünde bu fiyat istikrarı akıllarına gelmiyor. Fiyat artınca bas bas bağırdılar. Eğer bu süreçte TMO piyasaya fındık çıkarırsa bu işin altından hükümet kalkamaz. TMO piyasaya fındık sürerse, fiyatlar bu seviyede direnemez. TMO'nun elindeki fındık, baskılar sonucunda ihracatçının eline geçecek demektir. Siyasiler ve fındık kamuoyu şunu görmeli: fındık serbest piyasaya bırakılsın diye nara atanların temel amacı, Türk fındığını ucuza kapatmak. ay önce bayram ettiler. fiyatlar yükselince TMO ürün satsın diyorlar.'' (FİYAT ARTARSA İHRACAT DÜŞER) TEZİ BİR SAFSATA... (Fındığın fiyatının artması halinde ihracatın ve ihracat gelirinin düşeceği) tezinin bir ''safsata'' olduğunu öne süren Bayraktar, arz çok olunca fiyatın düşmesi normal ise arz az olunca fiyatın yükselmesinin eleştirilmemesi gerektiğini, bunun serbest piyasanın gereği olduğunu söyledi. Türk fındığının, arz-talep dengesi açısından 1-2 yıl fiyat yükselse bile dünyanın vazgeçeceği bir ürün olmadığını vurgulayan Lütfi Bayraktar, şöyle devam etti: ''Bunun sanayisi dünyada kuruldu. Son yılda 1,-1,5 milyar dolarlık fındık ihracatı var. Daha önceki yıllarda 200,300, 400 milyon dolardı. zaman da fiyatlar yükseldiğinde, ihracatçılar (fındık pazarını kaybediyoruz) diye bağırmıştı. Dünyada bir sanayi kurulmuştur, arz-talep dengesi nedeniyle fiyatların yükselmesi yüzünden bu sanayinin Türk fındığından vazgeçmesi söz konusu değildir. (Fındık fiyatı yükselince ihracat olumsuz etkilenir) görüşü, safsatadan başka bir şey değil. Fındık Stratejisi'nde, (fiyatlar yükselince ihracat etkilenir) deniyor. Bunu kabul etsek bile stratejinin sonundaki hedeflerde (üreticinin yurt dışından daha fazla para kazanması) öngörülüyor. Bu ikisi aynı şey değil mi? Kendi söylemleri ile çelişiyorlar.'' ''TMO'nun fiyat yönünden piyasayı gözetlediği'' haberinden sonra piyasada fındık fiyatının kg'da 40-50 kuruş düştüğüne işaret eden Bayraktar, ''TMO verdiği sözü tutmalı, Ocak ayına kadar fındık satışı yapmamalı. Tarımsal üretimin yüzde 15'ini oluşturan fındıkla ilgili bir söz söylerken herkes iyi düşünmeli. TMO, ihracatçıyı koruyan bir politikaya yöneldi ve geçmişte de bunu yaptı'' dedi. ''HÜKÜMET, 1,5 MİLYAR HARCADI GEÇEN YIL FİYATI LİRA BİLE YÜKSELTEMEDİ'' Hükümetin, fındığa geçen yıl 1,5 milyar lira para ayırdığını hatırlatan Lütfi Bayraktar, bunun ''tarihte fındığa ayrılan en yüksek tutardaki paralardan biri'' olduğuna işaret ederken, ''Ancak 1,5 milyar liralık alım yapıldı, piyasada fiyat lira yükselmedi. Bunun üzerine sanayici, (demek ki müdahale alımı bir işe yaramıyor) dedi. Ama TMO'nun yaptığı müdahale alımı değildi'' diye konuştu. TMO'nun orman ve ekili arazide yetişen fındığı almadığını kaydeden FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Bayraktar, şöyle devam etti: ''Orman ve ekili arazideki fındığı almamak bir strateji olabilir. Ama müdahale alımı için bir strateji olamaz. Müdahale alımının amacı şudur: Ey piyasa, ey sanayici, ürün çok ama ürün çokluğuna güvenerek üreticiyi mağdur etme, makul bir düzeye fiyatı çek, yoksa ben piyasaya girerim fındığı alırım, sana kalmaz, demektir. Ama TMO, (orman ve ekili arazideki fındığı almam) demekle, sanayiciye, (Ben liradan fındığı alıyorum ama, sen sıkıntı yapma, 250 bin ton fındık piyasada. İster liradan ister liradan al) demek istedi. Dolayısıyla fındığa 1,5 milyar lira para aktarıldı, ama fiyatlar lira bile yükselmedi. Uygulamadan ne üretici, ne Hazine ne siyasiler ne de tüketiciler mutlu olmadı. Bu strateji, kesinlikle sanayicilerin, ihracatçıların tavsiyesi ile hazırlanan bir strateji. Üreticiyi koruma ihtimali yok. Seneye bu işten dönecekler.'' FINDIK FİYATI 5,5-6 LİRAYI GEÇECEK Piyasada üretici lehine argümanlar eksik olmasına rağmen Fındık Stratejisi'nin uygulanmaya başladığını, bunun üzerine üreticinin, ''madem serbest piyasa, ben kendi şartlarımı kendim yaratırım'' diyerek, ''ihtiyacın kadar ürün sat'' politikasını uyguladığını anlatan Bayraktar, bu politikanın süreceğini vurgulayarak, ''O zaman karşı taraf da razı olacak'' dedi. ''Fındık fiyatlarının dünyanın kabul edemeyeceği seviyelere gelmediğini'' vurgulayan Bayraktar, ''TMO, Ocak ayına kadar fındık satmama sözünde durmamalı. Biz ihtiyacın kadar sat politikasını sürdüreceğiz. Fındık fiyatı 5,5-6 lira seviyelerini kesinlikle geçer.'' ''FİSKOBİRLİK'İN PİYASA İÇİN NE KADAR GEREKLİ OLDUĞU GÖRÜLDÜ'' Geçmişte FİSKOBİRlİK ile ilgili bir sürü olumsuz şey söylendiğini, ''kötü yönetildi, zarar etti'' denildiğini hatırlatan Bayraktar, birliğin özerkleşmesinden sonra devletin kuruş bile borcunun devlet tarafından silinmediğini vurgularken, şöyle konuştu: ''Tüm birliklerin borcu var, FİSKOBİRLİK'in devlete lira borcu yok. FİSKOBİRLİK'in mevcut borcunun büyük bölümü, üreticiye fındık borcundan oluşuyor. TMO'nun son yıllık uygulaması gösterdi ki fındık piyasasının olmazsa olmazı, FİSKOBİRLİK'tir. Üreticilere 40-50 milyon lira borcumuz var, devlete yok. FİSKOBİRLİK'in devlete olan borcu 1960'lardan 2001 yılına kadar olan borçtur. Kamu kurumu gibi yönetildiği, genel müdürünü, yönetim kurulunu bakanlığın atadığı ve kurumun bakanlık tarafından yönetildiği dönemdir. 34 yıllık görev zararı, katrilyonluk faizleri ile birlikte silindi. Ama özerkleşmeden sonraki borcu, özellikle FİSKOBİRLİK'in borcu silinmedi.'' TMO yetkilileri, fındık piyasasındaki gelişmeler ile ilgili olarak yaptıkları değerlendirmede, ''piyasayı, piyasa hareketlerini, ihracatı, fiyatları, piyasa dengesini gözlediklerini'' belirtirken, ''Üretici ürününü satıp, piyasada fındık ihtiyacı doğmaya başlayınca TMO'nun satış yapmaya başlayacağını açıkladıklarını'' hatırlatmışlardı. Ancak yetkililer, ''Bu açıklamanın da stokçuluğa meydan vermemesi gerektiği'' uyarısında bulunurken, ''Üretici ürününü sattıktan sonra, piyasada ürün ihtiyacı doğacak. Eğer gerçekten beklenen ürün ihtiyacı doğarsa, TMO'nun noktada satışı söz konusu olabilecek. Ama bu arada da, TMO'nun (fındık satılmayacak) deklarasyonu, spekülatif hareketlere neden olmamalı. (Nasılsa TMO ürün satmayacak, bundan sonra istediğimiz gibi stokçuluk yapabilir, spekülasyon yapabilir, bundan haksız kazanç sağlayabiliriz) diye düşünen kesimler olmamalı'' açıklamasında bulunmuşlardı.
592584
Trabzonsporlu futbolcu, son yolculuğuna uğurlandı
Trabzonsporlu futbolcu, son yolculuğuna uğurlandı ’un sonucu hayatını kaybeden Süper Genç Takımı futbolcusu Sinan Kuru, son yolculuğuna uğurlandı. Kulüp personelinden Bican Kuru’nun oğlu olan Sinan Kuru, Yomra Merkez Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından aile mezarlığında toprağa verildi. Sinan’ın cenaze törenine Trabzonspor Kulübü Asbaşkanı teknik direktör Hugo Broos, kulüp sportif direktörü Ünal Karaman, Futbol Koordinatörü Özkan Sümer, Gençlik Geliştirme Merkezi Koordinatörü Sadi Tekelioğlu, antrenörleri, sporcu arkadaşları, yakınları ve vatandaşlar katıldı. Yomra ilçesinde, 12 gün önce kullandığı otomobille geçirdiği trafik kazasında yaralanan ve KTÜ Farabi Hastanesi’ne kaldırılarak ünitesinde tedavi altına alınan Sinan Kuru, dün hayatını kaybetmişti
592131
Gökyüzünden sucuk, pastırma yağacak
Festivalin organizasyonunu üstlenen firma temsilcisi Didar Şahin, yaptığı açıklamada, PASUMA Festivali'nin sadece sucuk, pastırma ve mantıyı tanıtmayı amaçlayan bir yemek festivali olmadığını, Kayseri'nin tanıtımının da hedeflediğini söyledi. Festivalde sucuk, pastırma ve mantıyı ön plana çıkararak Kayseri'yi tanıtacak zengin bir program hazırladıklarını belirten Şahin, festivalin uzun süre akıllarda kalması ve katılımın fazla olması için birçok sürpriz de hazırladıklarını kaydetti. Bu sürprizlerden birinin de gökyüzünden sucuk ve pastırma yağdırılması olduğunu ifade eden Şahin, şu bilgileri verdi: ''Festival etkinlikleri, cuma günü kortej yürüyüşü ile başlayacak. Büyükşehir Belediyesi önünden özel donanımlı 20 araç eşliğinde başlayacak kortej yürüyüşü, festival etkinliklerinin düzenleneceği Mimarsinan Parkı'nda sona erecek. Kortej, festival alanına ulaştıktan sonra bir sıcak hava balonu yükselecek. Bu balondan, orada toplanan kalabalığa sucuk ve pastırma hediye kuponları atılacak. Balondan hem boş, hem dolu kuponlar atılacak. Dolu kupon yakalayan vatandaşlar, 500'er gramlık sucuk veya pastırmalarını bu kupon karşılığında alabilecek. Bu şekilde 500 kilo sucuk ve 500 kilo pastırma dağıtacağız.'' Vatandaşların güvenliği için pastırmaları balondan atmayarak kupon karşılığında vereceklerini hatırlatan Şahin, 500'er gramlık 200 paket sucuğu ise balondan vatandaşlara atacaklarını, böylece ''Gökyüzünden sucuk pastırma yağacağını'' sözlerine ekledi.
592588
Beşiktaş'tan Ersun Yanal açıklaması
'tan açıklaması Kulübü, başkan ’in, ile görüştüğü yönünde çıkan haberle ilgili bir açıklama yaptı. Beşiktaş Kulübü’nden yapılan açıklamada, bazı organlarında bir süredir yer alan başkan Yıldırım Demirören’in teknik direktör Ersun Yanal ile görüştüğü iddialarının, ’nde çok önemli bir karşılaşmanın olduğu gün değerlendirilmesinin maksatlı olduğu belirtilerek, "Önemli bir gazetenin spor müdürlüğü görevinde bulunan bir kişiden, basın meslek ilkelerine bağlılık göstermesini, Beşiktaşımızın ’yi temsil ettiği böyle önemli bir günde yalan haberden yola çıkarak yorum yapıp kamuoyunu yanıltmadan önce, kulübümüzün sorumlu ve yetkili organlarından bilgi almasını beklerdik. Tamamen komplo senaryoları ve yorumları ispata davet ediyoruz" ifadelerine yer verildi. YANAL'DAN AÇIKLAMA... Teknik direktör Ersun Yanal, bugün bir gazetede yer alan iddianın aksine, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ile biraraya gelmediğini açıkladı. Yanal, AA’ya yaptığı yazılı açıklamada, "Beşiktaş Başkanı Sayın Yıldırım Demirören ile biraraya gelerek, kahve içtiğim şeklindeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır" ifadelerini kullandı.
593262
Alan adlarından ABD tekeli kalkıyor
Kurulduğu 1998'den beri ABD Ticaret Bakanlığı'na bağlı Telekomünikasyon ve Bilişim İdaresi'nin gözetiminde faaliyet gösteren ve kar amacı gütmeyen Icaan, bugün ABD hükümetiyle vardığı anlaşmayla, başka ülkelerin hükümetlerinin temsilcilerinin de yer alacağı bir uluslararası denetim kurulu oluşturulmasını kabul etti. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun da memnuniyetle karşıladığını açıkladığı bu yeni anlaşma, Icann'in ABD güdümünden kurtularak, bir özerkliğe doğru ilk adımı olarak görülüyor. Icann'in, internette tüm dünyayı kapsayan ve ülkelere kararlarını uygulatma yetkisi bulunuyor. Kuruluş örneğin, porno siteleri için ''.xxx'' alan uzantısıyla bunların yasaklanmasını kararlaştırmıştı.
591427
MUSTAFA ÜNAL DTP krizi ve Fırat'ın ardından...
günleri unutanlar olabilir, polis aynı siyasî çizgiye mensup milletvekillerinin Meclis'ten çıkışını bekledi ve yakalar yakalamaz da enselerinden bastırarak resmî araçlara bindirip götürdü. Bu fotoğraf, Türkiye'yi uluslararası camiada güç durumda bıraktı. Daha sonra dönemin siyasî aktörleri 'Yanlıştı, hataydı, keşke başka yol bulsaydık' dedi. Tablo hoş değil ancak ben aynı manzaranın 2009'da tekrarlanacağını sanmıyorum. DTP'nin geçmişten hiç ders almadığı doğru... Ama dünün acı olaylarından ders çıkaranlar var. Gözlemim ki, kimi DTP milletvekilleri bu yaşananlardan hoşnut... Söz ve hareketlerinden bir hukukî sıkıntıyı suhuletle çözmek yerine krize dönüştürerek, istismar etme çabası seziliyor. Maalesef DTP, kriz ve gerilimden beslenen parti görünümünde. Türkiye bu kez asla DTP'nin oyununa gelmemeli. Başta Meclis yönetimi olmak üzere siyasî otorite, tatsızlıklara imkân vermemeli. Eski Meclis Başkanı Köksal Toptan, olayı akışına bırakmadı ve inisiyatif aldı. Yeni Başkan Mehmet Ali Şahin, bu sağduyulu tutumun devam edeceğinin sinyalini verdi. Bu hukukî problemin çözülmesi için elbette makul bir yol bulunacaktır. Milletvekillerinin polis zoruyla götürüldüğü ülke görüntüsü DTP dışında kimseye fayda getirmez. Kimi DTP milletvekilleri tahrik etse de sağduyu terk edilmemeli. Tam da bu satırları yazarken eski milletvekili Abdülmelik Fırat'ın ölüm haberi düştü ekranlara. Fırat, sıradan bir isim değil. Şeyh Said'in torunu, onu 90'lı yıllarda DYP milletvekiliyken tanıdım. Bölgenin hassasiyetlerine sahipti ama hiçbir zaman DTP'liler gibi davranmadı, kendisini sürekli ayrıştırdı. Hakpar diye bir başka parti kurdu. Kürt kimliğini vurgulamaktan çekinmezdi ancak din en önemli referans kaynağıydı. Ailesinin acılarla dolu hikâyesini defalarca dinledim. Henüz yaşındayken sürgünle tanıştı. Bu ilk sürgünü değildi, son da olmayacaktı. Bir kararla Erzurum Hınıs'tan Trakya'ya Vize ilçesine gönderildi, oradan da Sergen köyüne. Türkiye'nin bir ucundan diğer ucuna... Hâlâ günlerin izlerini taşıyan yüzündeki keskin ifadeyle, "Aile mensuplarının köyden dışarı çıkması yasaktı." demişti. Sürgün, Mecburi İskân Kanunu kalkınca bitti, tam 13 yıl dile kolay. Büyüklerinden medrese eğitimi aldı, dinin yanı sıra Arap ve Fars edebiyatını okudu. Sık sık Farsça şiir okuduğuna şahit oldum. Hukuk eğitimi için yurtdışı planları yaparken Başbakan Adnan Menderes'ten milletvekilliği teklifi aldı. 'Hayır' dedi, yaşı da tutmuyordu. Baskılara direnemedi, yaşını büyüttü ve 1957'de 23 yaşında Demokrat Parti'den milletvekili oldu. Menderes'in amacı, aile ile devleti barıştırmaktı. Bir nebze başardı da. Ve 27 Mayıs... Mebusluğu, mahpusluğundan kısa sürdü. Yassıada'da idamla yargılandı, müebbet hapse mahkûm oldu, yıl hapisle kurtuldu. Ama ondan sonra da hiç rahat yüzü görmedi. Baskınlar, sürgünler devam etti; "Her darbenin sabahında önce bizim ailenin kapısı çalındı." dedi. Meclis koridorlarında dolaşırken milletvekili arkadaşlarının selam vermekten çekindiklerini söylediğinde içim burkulmuştu. "Herhalde devletin veya birilerinin gazabından çekiniyorlar." diye de eklemişti. Sıkıntı ve stres kalbe vurmuştu, yıllarda kalp spazmı geçirdi. 95'te Aksiyon Dergisi'ne 'Selam vermekten korkulan milletvekili' diye portresini yazmıştım. Ölüm haberini duyunca bunları hatırladım. da Kürt'tü, bölgenin hassasiyetlerine sahipti, ama hiçbir zaman DTP'liler gibi olmadı, şiddete yakın durmadı. Allah rahmet eylesin...
592067
Uçhisar'daki peribacasından parça koptu
Can ve mal kaybına neden olmayan bu yıkıntı bölge halkı ile turistleri korkutmaya başladı. Uçhisar Beldesi'nde restoran işleten İzzet İrfan, tesisine yakın bölgede bulunan yaklaşık 20 metre yüksekliğe sahip peribacasının dün gece geç saatte yıkıldığını söyledi. Turistlerin de konaklayıp yemek yediği alana oldukça yakın olan peribacasının dev bir kütlesinin koparak parçalanması, peribacalarının korunması yönündeki yıllardan beri üzerinde durulan konuyu yeniden gündeme getirdi. Restoran işletmecisi İzzet İrfan, peribacalarının daha gerçekçi bir şekilde korunması yönünde yetkililerden çalışma beklediklerini belirterek, şöyle dedi: "Bu yıkıntının gerçekleştiği bu alandan turistler gelip- geçiyor. Bu peribacaları daha sonraki sürelerde olaki turistlerin üzerine düştüğünde bunun sorumluluğunu kim alacak? Turistler buraya gelip peribacalarının bu durumunu fotoğraflıyor. Bu durum için yetkililerin bir an önce harekete geçmesini istiyor ve bekliyoruz."
591292
ABD Samoası açıklarında şiddetli deprem
ABD Samoası açıklarında şiddetli deprem WASHINGTON (A.A) Güney Pasifik Okyanus'undaki ada ülkesi Amerikan Samoası açıklarında şiddetli bir deprem oldu. Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi, merkez üssü, Amerikan Samoası'nın 190 kilometre güneybatısı olan ve 33 kilometre derinlikte meydana gelen depremin anlık büyüklüğünün 7.9 olduğunu açıkladı. Bu büyüklükte bir depremin tsunamiye yol açabileceği bilinirken, henüz tsunami uyarısı yapılmadı.
591243
TBMM Başkanı Şahin: Abdülmelik Fırat, Türk demokrasi hayatına önemli katkılarda bulundu
Meclis Başkanı Şahin, eski DP ve DYP milletvekili, Hak ve Özgürlükler Partisi Onursal Başkanı Abdülmelik Fırat'ın vefatından büyük üzüntü duyduğunu belirtti. Başkan Şahin başsağlığı mesajında, "Türk demokrasi ve siyasal hayatına önemli katkılarda bulunan Abdülmelik Fırat'ın hizmetlerinin unutulmayacağına inanıyorum." ifadesini kullandı. Şahin, merhum Fırat'a Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diledi.
591645
Graz'ın iki golcüsü Rijkaard'ı korkuttu
Graz'ın iki golcüsü Rijkaard'ı korkuttu Maç analiz uzmanı Tolga Demirtaş'ın 42 sayfalık raporu Hollandalı teknik adama ulaştı. Rijkaard dün kurmaylarını topladı ve özelikle Sturm Graz'ın etkili silahları Beichler ve Hölsz'e alınacak önlemleri tartıştı. ABDULLAH EĞİLMEZ G.Saray'da maç analiz uzmanı Tolga Demirtaş, geçtiğimiz cumartesi günü Kapfenberg – Sturm Graz maçını takip etti ve dün sabah Avusturya ekibi hakkında 42 sayfalık raporunu teknik direktör Rijkaard'a iletti. Takıma izin veren Hollandalı çalıştırıcı, kurmaylarını topladı ve Sturm Graz'ı masaya yatırdı. Rakiplerinin istatistiklerini inceleyen Rijkaard, Graz'ın iyi bir ekip olduğu görüşüne varırken, Avusturya ekibinin özellikle çok iyi kontratağa çıktığına dikkat çekti. Rijkaard bu bilgileri bugünkü idmanda futbolcularıyla da paylaşacak ve nasıl oynamaları gerektiğini anlatacak. TEHLİKELİ SİLAHLAR Rijkaard'a sunulan raporda Graz'ın en değerli oyuncusunun Daniel Beichler olduğu belirtildi. Beichler, haftası sona eren Avusturya Ligi'nde gol attı ve takımın en skorer oyuncusu. Ofansif olarak rakip yarı alanın her mevkiisinde oynayabiliyor. Uzaktan şutları ve sürekli golü düşünmesi en büyük yeteneği. Raporda dikkat çekilen bir başka oyuncu ise Andreas Hölzl. 24 yaşındaki futbolcu orta sahanın sağında oynuyor. Hölzl'ün de şu ana kadar golü var. Takımda beyin görevini takımın en önemli futbolcularından biri olan Samir Muratovic üstleniyor. Emre Graz'a saklandı G.Saray Teknik Direktörü Frank Rijkaard'ın, Eskişehirspor karşılaşmasında Emre Aşık'ı oynatmamasının sebebinin UEFA Avrupa Ligi'nde yarın Sturm Graz maçında sıkıntı çekmemek için olduğu öğrenildi. Kulüp doktorları tecrübeli futbolcunun iğne ile oynayabileceğini Hollandalı çalıştırıcıya iletmişlerdi. Ancak Rijkaard Sturm Graz maçını düşünerek Emre'yi Eskişehir karşılaşmasında riske atmadı. Arda ve Keita hazır gibi Eskişehirspor karşılaşmasında aldıkları darbeler yüzünden dün idmanı sağlık merkezinde geçiren ve dün dinlenen Arda Turan ve Keita'nın durumları bugün netleşecek. Kulüp doktorları iki futbolcunun da yüksek olasılıkla yarın ki idmana çıkarılacakları ve Sturm Graz maçında forma giyebileceklerini belirttiler. Sakatlığı geçen Ayhan da teknik direktör Rijkaard'ın görev vermesi halinde yarınki maçta takımındaki yerini alabilecek.
592607
Lyon'da kundaklama: 34 otobüs yandı
Lyon savcılığı tarafından yapılan açıklamada, kundaklanan depodaki otobüslerin yandığı belirtilirken, ölen ya yaralanan olmadığı kaydedildi. Belediye Başkanı Gerard Collomb ise yangında can kaybı olmasından endişe edildiğini söyledi. Ulaştırma Bakanı Dominique Bussereau, yakınlardaki bir binadan 25 kişinin tedbir amacıyla tahliye edildiğini kaydetti. Bu arada, bir haftadır ulaştırma çalışanlarının grev yaptığı kentte dün gece grevcileri temsilen yaklaşık 20 kişinin, kamu taşıt idaresi önünde barikat kurduğu bildiriliyor.
592718
İstanbul'da elektrik kesintisi
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş'den (BEDAŞ) yapılan yazılı açıklamaya göre, Bakırköy, Silivri ve Beyoğlu işletme müdürlükleri tarafından yapılacak temizlik, onarım ve tesis çalışmaları nedeniyle Ekim Cuma günü 09.00-12.00 saatleri arasında Bakırköy'ün Ataköy 7-8. kısım, Defne Sokak, Martı, Deniz Siteleri, 14.00-17.00 saatlerinde Atatöy 7-8. kısım, Martı Sitesi, 09.00-17.00 saatleri arasında ise Silivri'nin Piri Mehmet Paşa Mahallesi, Sanatkarlar ve Hacıpervane caddeleri, Çanta Mahallesi ile Villakent civarına elektrik verilemeyecek. Program kapsamında Ekim Cumartesi günü 09.00-17.00 saatleri arasında Silivri'nin Seymen Köyü, 09.00-11.00 saatlerinde Beşiktaş'ın 4. Levent Mahallesi, Emlak Kredi Bankası Blokları, Akçam, Akasya, Meşeli, Güneş, Akasyalı, Bahar, Ihlamur, Akağaç, Çınar ve Sevilin sokaklar, İsmail Tarhan İlköğretim Okulu, 11.30-12.30 saatlerinde Levent Mahallesi, Balta Limanı Yolu, Gazeteciler Kooperatifi Evleri, Cemil, Ebru ve Menekşe sokakları, Gazeteciler Sitesi, Yıldırım Oğuz Gökler, Hare ve Nilüfer sokaklarda elektrik kesintisi uygulanacak. Aynı gün 13.00-14.00 saatleri arasında Beşiktaş'ın Zeytinoğlu Mahallesi, Necati Cumali Caddesi, Murat, Budin, Cebeci, Maden, Kısmet, Çiçeksuyu Sokak ve civarı, 14.30-16.30 saatleri arasında Zeytinoğlu Mahallesi Zeytinoğlu ve Cebeci caddeleri, Yeşim, Fidan, Yaren ve Araçlar sokakları, 17.00-18.00 saatleri arasında Akatlar Mahallesi, İSO Dinkkök Anadolu Teknik Lisesi, Cebeci Necati Cumali Sokak ve civarında enerji kesintisi yapılacak.
591537
İEÜ’de dokuzuncu akademik yıl gururu
İEÜ’de dokuzuncu akademik yıl gururu Ekonomi Üniversitesi’nde (İEÜ) 2009-2010 eğitim yılı başladı. Rektör Prof. Dr. Attila Sezgin, sekiz yılı başarıyla geride bırakmanın gururunu yaşadıklarını ifade etti. Prof. Dr. Sezgin, “Bu sene üniversitemize kayıt yaptıran öğrencilerimizin ilk günden itibaren ne kadar doğru bir tercihte bulunduklarını göreceklerini düşünüyorum. Başarı çıtasını daha da yukarı taşımayı sürdüreceğimize eminim” dedi. İEÜ’de Ekim Pazartesi günü gerçekleştirilecek. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı “İlk Ders” konuşmasıyla katılacak. Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı ’na “yönetim” alanında fahri doktora unvanı verilecek.
592741
Yanal: "Demirören ile görüşmedim"
Teknik direktör Ersun Yanal, kulübü başkanı Yıldırım Demirören ile görüştüğü iddiasını yalanladı. Yanal, Başkanı Sayın Yıldırım Demirören ile biraraya gelerek, kahve içtiğim şeklindeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır" ifadelerini kullandı. Siyah-beyazlı kulüp de Demirören'in Ersun Yanal ile görüştüğü yönünde çıkan iddiayla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, bazı organlarında bir süredir yer alan Demirören'in Yanal ile görüştüğü iddialarının, 'nde çok önemli bir karşılaşmanın olduğu gün değerlendirilmesinin maksatlı olduğu belirtildi: "Önemli bir gazetenin müdürlüğü görevinde bulunan bir kişiden, basın meslek ilkelerine bağlılık göstermesini, Beşiktaşımızın Türkiye'yi temsil ettiği böyle önemli bir günde yalan haberden yola çıkarak yorum yapıp kamuoyunu yanıltmadan önce, kulübümüzün sorumlu ve yetkili organlarından bilgi almasını beklerdik. Tamamen komplo senaryoları ve yorumları ispata davet ediyoruz."
592784
Altın Portakal'da 185 film gösterilecek
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) Başkanı Mustafa Akaydın, 46'ncu Uluslararası Antalya Portakal Film Festivali'nde 36 ülkeden ve Türk sinemasından toplam 185 filmin gösterileceğini bildirdi. Akaydın, Festival Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar, Festival Genel Koordinatörü Göksel Kumsal, AKSAV Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte Dedeman Otel'de basın toplantısı düzenleyerek, festival hazırlıklarının tamamlandığını bildirdi. Mustafa Akaydın, 90 gün önce festival hazırlıklarına başlandığında AKSAV'ın milyon TL borçlu olduğunu hatırlatarak, buna rağmen hemen işe koyulduklarını, kıt kaynaklarla festivalin çıtasını biraz daha yükseltmeyi hedeflediklerini belirtti. Vecdi Sayar'ın Temmuz'da göreve gelmesinin ardından Carlovy Vary ve Venedik film festivallerine katılarak uluslararası programın en nitelikli şekilde oluşturulduğunu anlatan Akaydın, Türkiye Platformu ile iletişim kurup, sektörün önemli temsilcileriyle Yeşilçam'ın nabzını tuttuklarını, Türk ve dünya sineması ile ilgili verileri toplayıp, bu verileri Portakal'ın kimliği ile harmanladıklarını ve tüm zamanların en zengin programını ortaya koyduklarını söyledi. Dünyadaki sinema eğilimlerini hem sanatsal hem de teknolojik olarak festivale uyarladıklarını kaydeden Akaydın, bu kapsamda dünyanın önemli filmlerinin Türkiye prömiyerlerini Portakal'da yapacak olmanın onurunu yaşadığını belirtti. Akaydın, şunları kaydetti: "Festivalimizde 36 ülkeden ve Türk sinemasından toplam 185 film gösterilecek ve Antalya'mız gerçek bir sinema şöleni yaşayacak. Geçen yıl bu film sayısının 147 olduğunu söylersem, sanırım 90 günde ve üçte bir ile nasıl bir başarı çizgisi yakaladığımız çok net anlaşılacaktır. Diğer yandan festivalimizin etkinlik coğrafyasının Antalya'nın beş ilçesini kucaklayacak şekilde planladığını belirtmek isterim. Aksu'da bir okul bahçesi yazlık sinema nostaljisi yaşarken, Döşemealtı'nda bir pazar yerinde halkımızın müziğin ritmi ile coşarak sinema şölenine katıldığını gururla izleyeceğiz. Böylece kentimiz 'Festival Vadisi' olarak tanımlanan dar bir alandan tüm kenti kucaklayan gerçek bir kitle festivaline yeniden kavuşmanın coşkusunu yaşayacak. Kent coğrafyasına sanatla nüfuz etmenin etkisini diğer etkinliklerimizde de göreceğiz." Festival kapsamında açık hava sinemalarında film gösterimleri yapılacağını, söyleşiler, paneller, sergiler, konserler düzenleneceğini, bilimsel çalışmalar yapılıp, kitaplar yayımlanacağını bildiren Akaydın, şöyle devam etti: "Çok borç almak iyi belediyecilik yapmak olmadığı gibi, çok para savurmak da iyi festival yapmak anlamına gelmiyor. Biz bu ülkenin, bu kentin parasını harcadığımızın bilinci ile kılı kırk yararak, çok daha zengin bir festival yapılabileceğini kanıtlamanın gururunu yaşıyoruz. Festivaller, sanatların bayramıdır. Bayramlar da halkla olur. Dar kalıba, sınırlı coğrafyaya sıkışmış organizasyonlar festival değil, 'elitlerin tatmin arenasıdır'. Bu kapsamda 46. Uluslararası Antalya Portakal Film Festivali'nde kırmızı halı da olacak, taşlı topraklı bir okul bahçesi de... Görkemli salonların ışıltısı da olacak, siyah beyaz filmlerin nostaljik yolculuğu da... Antalya bir taraftan Yeşilçam'ın emektar sanatçılarına kucak açarken, diğer taraftan da 'nda yeni bir kuşağın temsilcileri, çağdaş sinemacıları ağırlayacak. Portakal'da bir taraftan 1960'lara yolculuk yaparken, diğer taraftan sanatsal ve teknolojik açıdan sınırları zorlayan en yeni dünya yapımlarını hep birlikte izleyeceğiz."
591343
Tsunami uyarısı!
Tsunami uyarısı! Pasifik Tsunami Merkezi, Güney Pasifik Okyanusu'ndaki ada ülkesi Amerikan Samoası açıklarında meydana gelen şiddetli depremin anlık büyüklüğünü 8.3'e yükseltti. Merkezden yapılan açıklamada, anlık büyüklüğü 8.3 olan depremden sonra bölgede deniz suyu seviyeleriyle ilgili yapılan kayıtların, Pasifik'te bir tsunaminin oluştuğunu gösterdiği bildirildi. Açıklamada, tsunaminin, depremin merkez üssüne yakın sahillerde yıkıcı olabileceği uyarısında bulunuldu. Pasifik Tsunami Merkezi, daha önce anlık büyüklüğü 7.9 olarak açıklanan deprem nedeniyle Yeni Zelanda, Amerikan Samoası, Hawaii, Papua Yeni Gine ve Pasifik'teki diğer adalar için tsunami uyarısı yapmıştı. Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi, depremin merkez üssünün, Amerikan Samoası'nın 190 kilometre güneybatısı olduğunu ve 33 kilometre derinlikte meydana geldiğini açıklamıştı. -AMERİKAN SAMOASI'NDA DEPREM VE TSUNAMİDE ÖLENLER VAR Güney Pasifik Okyanusu'ndaki ada ülkesi Amerikan Samoası açıklarında meydana gelen şiddetli deprem ve yol açtığı tsunamide, bu ülkede ölenler olduğu bildirildi. ABD'nin California eyaletinde bulunan Ulusal Park Servisi'ne bağlı Pasifik Batı Bölgesi sözcüsü Holly Bundock, Amerikan Samoası'ndaki Ulusal Park yöneticisi Mike Reynolds'un kendisine, ülkede deprem ve tsunamide ölenler olduğunu söylediğini belirtti. Bundock, ölü sayısına ilişkin ise açıklama yapmadı. AA
591498
Hastayı bırakıp çarptığı yaralıyı aldı
Hastayı bırakıp çarptığı yaralıyı aldı Sağlık ekibi, başını kaldırıma çarpan yaralıyı hastaneye götürdü. İndirilen hasta için başka bir ambulans çağrıldı.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’de ambulans motosiklete çarptı. Taşıdıkları hastayı ambulanstan indiren sağlık görevlileri çarptıkları yaralıyı hastaneye götürdü ’de hasta taşıyan ambulansın çarptığı motosikletin sürücüsü Mustafa Kesici ile yanındaki Umut Karaçam yaralandı. Taşıdıkları hastayı ambulanstan indiren sağlık görevlileri, başını yere çarpan yaralılardan Mustafa Kesici’yi alarak hastaneye götürdü. Diğer yaralı ve indirilen hasta da bir süre sonra çağrılan ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Motosiklettekilerin kaskı yoktu Kaza, dün saat 01.00 sıralarında Gençosman Mahallesi, Cincin Caddesi’nde meydana geldi. Tepe lambasını açıp siren çalarak rahatsızlanan bir kişiyi hastaneye götüren 112 Hızır Acil’e ait 34 VZ 3928 plakalı ambulans, trafik ışıklarından dönüş yapmak isteyen Mustafa Kesici yönetimindeki 34 ZZ 1042 plakalı motosiklete çarptı. Çarpmanın etkisiyle kaskı olmayan Mustafa Kesici ve arkadaşı Umut Karaçam, asfalt zemine düşerek yaralandı. Ambulanstan inen sağlık ekibi yaralıya ilk müdahaleyi yaptı, olay yerine de ambulans istedi. Taşıdıkları hastayı durumu acil olmadığı için indiren ekip, başını kaldırıma çarpan Mustafa Kesici’yi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdü. İsmi açıklanmayan hasta ile yaralı Umut Karaçam da kısa süre sonra kaza yerine gelen iki ambulansla aynı hastaneye kaldırıldı. Yaralıların ve hastanın sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.
592283
‘Milli Eğitim'de 20 milyonluk skandal’ iddiası
‘Milli Eğitim'de 20 milyonluk skandal’ iddiası Müfredattan kaldırılan ders için 700 bin kitap basıp dağıtmışlar! Kamu-Sen İl Temsilcisi Selçuk Türkoğlu, ’nın, Anadolu Liseleri dışındaki liselerin 9’ncu sınıflarında okutulan ve Yönlendirme’ dersini bu yıl müfredattan çıkarmasına rağmen, aynı dersin kitaplarından 700 bin adet bastırılarak öğrencilere dağıtıldığını iddia etti. Türkoğlu, geçen öğretim yılında bu dersin eğitiminin kitap olmadan verildiğine dikkati çekerek, “Geçen yıl ders var, kitap yoktu, Bu yıl kitap var ders yok. Okulların ihtiyaçları karşılanamazken, 20 milyon liranın çöpe atılması bir skandaldır” dedi. Türkiye’de özellikle kamu kesiminde yaşanan savurganlığın bir örneğinin Milli Eğitim Bakanlığı’nın ücretsiz kitap dağıtımında yaşandığı iddiası Türkiye Kamu-Sen Bursa İl Temsilcisi Selçuk Türkoğlu tarafından gündeme getirildi. Türkoğlu, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından Mart’ta müfredattan çıkartılan ‘Tanıtım ve Yönlendirme’ dersinde okutulan iki kitabın Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Araştırma ve Geliştirme Daire Başkanlığı tarafından Nisan’da 700 bin adet bastırıldığını söyledi. Türkoğlu’nun birer örneğini gösterdiği kitapların ikinci sayfalarında, ‘Mesleki ve Teknik Eğitim Alanları Tanıtım Modülü’ kitabın 448 bin, ‘Akademik Spor ve Eğitim Alanları Tanıtım Modülü’ adlı kitabın da 296 bin adet basıldığı belirtiliyor. Türkoğlu, “Baskı notlarındaki diğer bir çelişki ise, ‘Eğitim Araştırma ve Geliştirme Daire Başkanlığı’nın, 10 Nisan 2009 gün ve 693 sayılı yazısı ile eğitim aracı olarak kabul edilen kitabın baskı talimatının Mart 2009'da verilmiş olmasıdır. Çelişkiye bakın; Mart’ta Talim ve Terbiye Kurulu dersi müfredattan çıkarıyor. Ama birileri baskı kararı ve talimatı veriyor. Bunun adı skandaldır” dedi. ‘DERSİN YERİNE GEOMETRİ KONULDU’ Her iki kitabın okulların açıldığı ilk gün Anadolu Liseleri dışındaki genel ve mesleki liselerin 9’uncu sınıf öğrencilerine dağıtıldığını belirten Türkiye Kamu-Sen Bursa İl Temsilcisi Selçuk Türkoğlu şunları söyledi: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın ücretsiz kitap dağıtımı tam bir fiyasko oldu. Bu yıl liselerin ‘tanıtım ve yönlendirme’ derslerinde okutulmak üzere ‘Mesleki ve Teknik Eğitim Alanları Tanıtım Modülü’ ve ‘Akademik Spor ve Sanat Eğitim Alanları Tanıtım Modülü’ adlı iki kitap Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 700 bin adet basıldı. Fakat çok ilginç bu kitapların dersi, bu yıl müfredatta zorunlu okutulacak dersler arasından Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın Mart’ta aldığı kararla kaldırıldı. Yani hem dersi kaldırıp hem de 700 bin adet kitabını basıyorsunuz. Üstelik geçen yıl bu ders olmasına rağmen kitabı yoktu. Bu yıl ders müfredattan kaldırıldı. Yerine zorunlu geometri dersi konuldu. Ama dersin kitabı basıldı” dedi. ‘20 MİLYON LİRA ÇÖPE’ Talim Terbiye Kurulu’nun iptal kararına rağmen neden kitap basıldığının anlaşılamadığını vurgulayan Selçuk Türkoğlu şu iddialarda bulundu: “Kitapların piyasa değerini ortalama 30 TL olarak düşünürsek, 20 milyon liranın üzerinde para edilmiş oluyor. Siz okullarınıza ödenek ayıramıyorsunuz. Okul yöneticileriniz okulun ihtiyaçlarını karşılamak için her eğitim öğretim yılının başında velilerle kavga ediyor. Masraflarını karşılayabilmek için olmadık yollara başvuruyor. Okullarınızda güvenlik görevlisi yok. Okullarınızda hizmetli yok, ama diğer taraftan bu kitaplardan 700 bin adet basıyorsunuz. Bu kitapları bir şekilde çöpe atıyorsunuz.” Türkoğlu, Milli Eğitim Bakanı ’nun konu hakkında araştırma yapmasını isteyerek, sorumluların bulunup cezalandırılması gerektiğini söyledi.
591709
Hakarete uğradım
Hakarete uğradım Belçika'da ilk başörtülü milletvekili olarak parlamentoya girmesiyle dikkatleri üzerine çeken Türk asıllı Mahinur Özdemir, parlamentoya seçilmesinin ardından hakaret dolu mektuplar aldığını, mektuplarda kendisine "geldiğin yere dön" uyarısında bulunulduğunu belirtti DEUTSCHE WELLE BRÜKSEL Hristiyan Demokrat Partisi CDH'den Brüksel Bölge Parlamentosu'na girmeye hak kazanan Mahinur Özdemir'in göreve gelmesinin ardından mecliste büyük bir başörtüsü yasağı tartışması başladı. Hristiyan Demokrat Parti (CDH) üyesi Özdemir parlamentoya seçilmesinin hakaret dolu mektuplar aldığını kaydetti. "Şu anda Belçika'da okullarda ve kamusal alanda başörtüsü yasağıyla ilgili büyük bir tartışma var. Özellikle ben göreve başladıktan sonra bu konuda birçok başvuru yapıldı. Meclise girdikten sonra geldiğim yere dönmemi söyleyen hakaret dolu mektuplar almaya başladım." diyen Özdemir, "Benimle konuşan herkes kendi fikirlerim ve birçok yeteneğim olduğunu hemen anlayabilir. Beni tanımadıkları halde İslamcı olarak lanse etmeye çalıştılar ki, bu benim için yaşanabilecek en kötü şeydi" dedi. TEPKİLER BAŞÖRTÜSÜNE Mahinur Özdemir, meclise girdiğinden beri sadece Belçikalıların değil, uluslararası basının da yoğun eleştirilerine maruz kaldığını ve gelen tüm tepkilerin başörtüsüyle ilgili olduğunu belirtti. Özdemir'e göre insanın kafasına ne taktığından çok, kafasının içindekiler önemli.
593207
Barcelona başkanına ölüm tehdidi
Barcelona'da bir üniversitenin iletişim fakültesinin açılışında konuşan Joan Laporta, ''Ben, Barcelona Kulübü Başkanı olarak her gün kolumu, bacağımı, kafamı kopartacaklarına ilişkin tehditler alıyorum. Bu kolay birşey değil, çünkü normal yaşamda olağan birşey değil. Yalnızca üst kademe sorumluluk alırsan bunlar oluyor'' dedi. Laporta, açıklamalarında, son dönemlerde İspanyol basınında yer alan FC Barcelona Kulübü içindeki yöneticinin izlenerek ''casusluk yapıldığı'' haberlerini de sert dille eleştirerek, bu ve benzeri haberlerin ''güzel futbol oynayan Barcelona'yı çekemeyen İspanyolcu medyanın kendisine yönelik bir saldırısı'' olarak yorumladı. Laporta, ileri sürülen ''casusluk'' olayının ay önce kulüp içinde kapandığını, şimdi basında çıkmasına bir anlam veremediğini kaydetti. Geçen hafta Katalan ''El Periodico'' gazetesinin ilk olarak verdiği ve daha sonra İspanyol basınında geniş biçimde yer alan haberlerde, FC Barcelona Kulübü'nün, yöneticisini dedektif tutarak izlettiği belirtilmiş ve bu haberi doğrulayan kulüp yönetimi herşeyin bilgi dahilinde ve güvenlik endişesinden dolayı yapıldığını açıklamıştı.
591399
Sultanlar Sırbistan'ı devirdi
Spor Haberi Dinle Sultanlar Sırbistan'ı devirdi Türkiye 26. Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası'nda, play-off'larda yer aldığı (F) Grubundaki ilk maçında Sırbistan'ı 3-1 yendi.
592748
'Bosna hükümeti adalet sağlayamadı'
Örgütün bugün Saraybosna'da yayımlanan raporunda, savaş yıllarındaki tecavüz ve cinsel saldırılarla ilgili olarak çok az soruşturma yapıldığı, çok az dava açıldığı belirtildi. Raporda, "Savaşın üstünden 13 yıldan uzun süre geçmesine rağmen hiç ceza almayan nice mütecaviz, elini kolunu sallayarak, kurbanlarıyla aynı toplum içinde yaşamaya devam ediyor" denildi ve can güvenliklerinden emin olamayan mağdurların, bu yüzden mahkemeye bile gidemediği kaydedildi. Yetkililerin tecavüz kurbanlarının korunması ve desteklenmesi için gereken tedbirleri almadığına işaret edilen rapora göre, savaş suçlularının yargılandığı mahkemede, şimdiye kadar sadece 12 tecavüz davasından ila 34 yıl hapis kararları çıktı. Avrupa Konseyine göre, Bosna savaşında yaklaşık 20 bin kadın tecavüze uğradı. Savaşta 100 bin kişi hayatını kaybetti, milyon kişi evini barkını terk etmek zorunda kaldı. Bosna'nın bugünkü nüfusu 3,8 milyon.
591497
‘Kongre Vadisi’nde 21 bin kişi görev yapacak
‘Kongre Vadisi’nde 21 bin kişi görev yapacak Vali Güler, toplantı hakkında bilgi verdi. Valisi 6-7 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek Yıllık Toplantısı ile ilgili 10 bini Emniyet mensubu olmak üzere toplam 21 bin 600 kişinin görev yapacağını belirtti Konuyla ilgili açıklama yapan Vali Güler, düzenlenebilecek toplantı ve basın açıklamaları için ve Fatih’te yerler belirlendiğini belirterek, “Kongre vadisi içerisine davetli olmayan ve ilgisiz vatandaşlar alınmayacak. 6-7 Ekim tarihlerinde Taşkışla yerleşkesinde eğitime ara verilecek. Vatandaşlarımızdan bu zaman içerisinde mümkünse araçlarını kullanmalarını istiyoruz” diye konuştu. Termal kameralı önlemi Toplantının yapılacağı kongre merkezinde için özel önlemler alınacağını da ifade eden Vali “Domuz gribi tehlikesine karşın havalimanında termal kamera sayısı artırılırken, kongre merkezine de termal kamera kuruldu” diye konuştu.
592759
Erdoğan: "IMF ile ya evet ya hayır"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel ekonomik krizin sona erdiği yönündeki beklentilerin, söylemlerin arttığına dikkati çekerek, "(Türkiye ile anlaşma yapmadan kendi imkanlarıyla, kendi uyguladığı yerli tedbirlerle bu krizi aşma noktasına geldi) diyenler çoğalmaya başladı" dedi. Dokuz Eylül Üniversitesi'nin (DEÜ) Sabancı Kültür Sarayı'nda düzenlenen 2009-2010 akademik yıl açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, şu anda dünya tarihinin en büyük küresel ekonomik krizinin yaşandığını, sadece ve Avrupa'nın değil, tüm dünya ülkelerinin az ya da çok bundan etkilendiğini anlattı. Krizin ortaya çıktığı andan itibaren Türkiye'ye reçete yazanların olduğunu belirten Erdoğan, "(Türkiye 'siz bu krizi atlatamaz, Türkiye bir an önce ile anlaşmalı) diyenler oldu. Biz ise 'Hayır acelemiz yok' dedik. 'Bize siyasi müdahaleler yapıldığı sürece biz anlaşmayız' dedik. Sadece ekonomik noktada varsa reçeteler, bunları değerlendiririz. Finans noktasında varsa reçeteler değerlendiririz, çünkü Türkiye eski Türkiye değil" dedi. toplantısının yapılacağı bölgenin 13 ayda inşa edildiğini söyleyen Erdoğan, "Yerin dibinde 127 bin metrekarelik bir İstanbul Kongre Merkezi inşa ettik ve şimdi bu toplantılar şimdi burada yapılacak. 330 milyon liraya malettik. Ve burada bin 500 kişilik bir ana toplantı salonundan tutunuz, aynı anda 850 toplantının yapılacağı odalara varıncaya kadar, bin 500 metrekareden 750 metrekareye kadar birçok toplantı salonların olduğu merkez. Türkiye buna gücü kuvveti yeten bir ülke. bunu gelip yerinde bizzat görecek ve kendileriyle tekrar konuşacağız. Ya evet, ya hayır. Biz aksi takdirde yolumuza yine devam ederiz" diye konuştu. Erdoğan, "Çünkü bu noktada biz içerde enerjimizi kaybetmeyelim. Türkiye yıl önceki durumdan bugüne nasıl sıçradıysa bu sıçramasını da bundan sonraki süreçte farklı şekilde devam ettiririz. Krize ilişkin iyimser beklentiler arttı. Bittiğine dair yaklaşımlar çoğaldı. Gerek uygulamanın içinde olanlar, gerekse bu konudaki teorisyenler düşüncelerini ortaya koyuyor. 'Türkiye ile anlaşma yapmadan kendi imkanlarıyla, kendi uyguladığı yerli tedbirlerle bu krizi aşma noktasına geldi' diyenler çoğalmaya başladı" diye konuştu.
592709
Museviler Türkiye'de yaşamaktan memnun
Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı’nın yaptığı 'Farklı Kimliklere ve Yahudiliğe Bakış Algı Araştırması’ anketinde Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerin dışlanmadıkları ve özgürce yaşadıkları görüşünü dile getirdi. Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı’nın “Türk Yahudi Toplumu ve Yahudi Kültürünü Tanıtma Projesi” kapsamında ‘Farklı Kimliklere ve Yahudiliğe Bakış Algı Araştırması’ anketinde deneklerin çoğu Türkiye’de Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerin dışlanmadıkları ve özgürce yaşadıkları görüşünü dile getirdi. Ankete katılanlara ‘Sizce bu kesimlerden her biri toplum içinde kimlik veya inançlarını ne derece özgürce ifade edebiliyorlar’ sorusu soruldu. Müslümanlar özgür diyenler 64, ne özgür ne özgür değil 17, değil 18. Hıristiyanlar özgür 60, ne özgür ne özgür değil 18, özgür değil 13. Museviler özgür diyenler 57, ne özgür ne özgür değil 19, özgür değil 14. Ankette Türkiye’de demokrasinin işleyişinden memnunluk 10 üzerinden 4,3 seviyesinde. Ankete katılanların 44’ü memnun olmadığı, 25’i ‘ne memnunum ne de memnun değilim derken 30’u memnun olduğunu ifade etti. Denekler ‘Kendinizi tek kimlikle tanımlayacak olsanız öncelikle hangisini kendinize uygun görürdünüz?’ sorusuna 51 TC vatandaşı, 19’u Müslüman, 19’u Türk karşılığını verdi. Kürt diyenler ile Alevi diyenler 2’de kalırken 7’si kimlik tanımlamadı ve %1’i de ‘cevap yok’ dedi. Star Anahtar Kelimeler 2009-09-30 16:37:41 adamlar mert adam atalarından ne gördüyse onu yapan adamlar biz gibi dönme değiller. onun için kendilerine yapılan en ufak bir şeyin anında karşılığını veren kişiler.. enver43 2009-09-30 16:10:39 Türkiye'de istedikleri gibi at koşturabiliyorlar!!!!!!! çotanak 2009-09-30 16:00:36 Çünkü müslümanlar gibi onların kılık kıyafetlerine saçına sakalına başına örtüsüne karışan yokki. BURAK BAŞARAN 2009-09-30 15:46:58 Bu topraklarda kaç kez bir ermeni, bir yahudi, sırf ait olduğu kimlikten dolayı dövülmüş, tartaklanmış, öldürülmüştür? Bir elin parmaklarını geçmez. Bu memleketin insanı farklı kimlikler konusunda kadar gereksiz bir hoşgörüye sahiptir ki, bu habere hiç şaşmamak lazım.. selim bahadır 2009-09-30 15:44:16 Benim İstanbulda tanıdğıdım musevi kuyumcuların neredeyse katrilyonları var.neden memnun olmasınlar ki?bu memlekette Yahudi-Ermnei-Kürt-Türk zenginlerin hiç bir problemi yok.Problemi olan fakir vatandaş.Ayrıca Sn.Erdoğan ABD ye her gittiğinde ayağının tozuyla siyonist ve mason localarıyla görüşüp ödüller alıyor.Daha memnun olmasın mı museviler..
592413
Diyanet TV yayın hayatına adım atıyor
Diyanet TV yayın hayatına adım atıyor Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uzun süredir üzerinde çalışılan Diyanet TV yayın hayatına adım atıyor. 01-07 Ekim tarihleri arasında 'Camiler ve Din Görevlileri Haftası' olması nedeniyle Ankara'da düzenlenecek program Diyanet TV'den canlı yayınlanacak. Kocatepe Camii'nde gerçekleşecek programda, Devlet Bakanı Faruk Çelik ile Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun yapacağı konuşmalar televizyondan canlı yayınlanacak. Program, Türksat 3A 11181 Vertical Sembol 2960 Fec: 5/6 frekanslarından izlenebilecek.
592987
Citroen: Otomotivdeki olumlu hava sürdürülsün
Tatoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, ÖTV indiriminin otomotiv sektörünün genelinde satışları olumlu yönde etkilediğini belirterek, ''(İndirim) kriz koşulları altında ciddi bir canlılık yaşanmasını sağladı ve Türkiye'de pazarın büyümesiyle neticelendi'' dedi. İndirim olmasaydı pazarın 500 bin yerine 350-400 bin arasında bir yerde kapanacağına işaret eden Tatoğlu, ''Şimdi ÖTV indirimi sona ererken, yaşanan olumlu havanın yeni kararlarla desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz'' görüşünü dile getirdi. Türkiye'de genel olarak otomobil fiyatlarının pahalı olduğunu savunan Tatoğlu, şöyle devam etti: ''Otomobil pazarının milyon seviyesine ulaşması için vergi seviyeleri çok yüksek, her halükarda vergilerin düşmesi gerektiği görüşündeyiz. Vergilerde bir düşme olduğu anda, krizin en kötü olduğu dönemde bile insanlar gerekirse banka kredileri yokken bile, ceplerinde kendi paraları ile gelip araba alabiliyorlar. Yaşadığımız ÖTV indirimi uygulaması aslında bunun en güzel örneği. Otomobil sahipliği görece ucuzladığında piyasa büyüyor; satışlar ve dolayısıyla devletin de geliri artıyor. Çok yüksek olan vergi oranlarının kalıcı olarak düşürülmesi gerekiyor. Bize göre ÖTV ve KDV'de kalıcı bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Eğer ÖTV-KDV kalıcı olarak indirilirse; çevreci araçlara teşvik verilir ve hurda yasası da aynı anda çıkartılırsa piyasa beş yıl içerisinde milyon araçlık büyüklüğe ulaşır.'' Bahaettin Tatoğlu, 16 yaş üzerindeki araçların trafiğe çıkması engellenirse ilk aşamada hedeflerinin yüzde 80'inin tamamlanmış olacağını vurguladığı açıklamasında, ''Dolayısıyla hurda kanunu, Türkiye'nin derhal gündemine girmesi gereken önemli bir konu. Hurda araçların trafikten çekilmesiyle hem çevre korunur hem de otomotiv sektörü büyür. Önce hurda yasasının hızla çıkartılması, ardından vergi düzenlemelerinin yapılmasıyla pazarı hayal ettiğimiz milyon seviyesine çıkartmayı başarabiliriz ve devletin de vergi gelirlerinde ciddi bir artış olur'' ifadesine yer verdi.
592470
Seks kölelerini polis kurtardı
Alınan bilgiye göre Muğla Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin ay boyunca yaptığı istihbarat çalışmasının ardından Ortaca ilçesinde, önceden belirlenen 11 noktaya eş zamanlı operasyon düzenlendi. Yaklaşık 50 polisin katıldığı operasyonda, zorla fuhşa zorlandıkları iddia edilen yabancı uyruklu kadın kurtarıldı. Polis, kadınları fuhşa zorladıkları iddia edilen kişiyi gözaltına aldı. PASAPORTLARINA EL KONULMUŞ Muğla Emniyet Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyonda kurtarılan kadınların ifadeleri doğrultusunda, kadınların fuhuş amacıyla kullanılan evlerde tutuldukları, darp, dayak ve tehditle fuhşa zorlandıkları, ayrıca kadınların pasaportlarına el konulduğu belirlendi. Türkiye'ye çocuk bakıcılığı, ev ve otel temizliği yapma vaadiyle getirildikleri öğrenilen kadının aileleri ile de haftada sadece bir defa görüştürüldüğü öğrenildi. Gözaltına alınan zanlılar için savcılıktan gün ek gözaltı süresi alındığı, zanlıların ifade işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilecekleri bildirildi. Operasyonda kurtarılan kadınların ise ifadelerinin ardından sınır dışı işlemleri için Muğla Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesine götürülecekleri kaydedildi. Bu arada, kurtarılan kadınların polislere sarılarak ağladıkları ve teşekkür ettikleri belirtildi.
591536
Patlamada ölen çoban kız toprağa verildi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Doğu ve Güneydoğu Temsilcisi Avukat Ali Akıncı, olay meydana geldikten sonra aradan 6-7 saat geçmesine rağmen hiçbir devlet yetkilisinin olay yerine intikal etmediğini öne sürdü. Ceylan Önkol'un ağabeyi Rıfat Önkol ise bomba atışının köyün civarındaki Tapantepe Taburu'ndan yapıldığını öne sürdü. Önkol, "Atılan her ne ise kardeşimin direkt vücuduna isabet etmiş, mayın ya da herhangi bir patlayıcı işi değil." iddiasında bulundu. Köy muhtarı Fikri Ertaş ise olaydan sonra Abalı Jandarma Karakolu'na gittiklerini, durumu karakol yetkililerine anlattıklarını, karakol komutanından olay yerine savcının gelmesini istediklerini söyledi. Ertaş, "O da savcı ile yaptığı görüşmeye ilgili savcının 'Can güvenliğim yok, oraya gidemem.' dediğini anlattı." ifadelerini kullandı.
591846
Antalya'da vurgun yiyen turist kabusu!
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, eşiyle birlikte Kalkan'da tatil yapan İskoç turist Selina Barbour (28) dün öğleden sonra 22 metreye yaptığı ikinci dalışında saat kadar su altında kaldı. Selina Barbour dalışını tamamladıktan bir saat sonra fenalaştı. Padi Resque (Kurtarma dalgıcı) eğitimi aldığı öğrenilen Selin Borbour, eşi Ken Barbour'a vurgun yediğini belirterek, hastaneye götürülmesini istedi. Kaş Devlet Hastanesine kaldırılan İskoç turistin, Dr. Munise Ozan'ın yaptığı müdahalenin ardından, basınç odasında tedavi edilmesi gerektiğinden Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılmasına karar verildi. İskoç turist, Sağlık Bakanlığına ait hava ambulansının arızalı olduğunun bildirilmesi üzerine, gece de uçabilen Sahil Güvenlik Komutanlığına ait bir helikopterle Antalya'ya getirildi. Helikopterin hastanın vurgun yemiş olması nedeniyle çok fazla yükselmediği ve deniz seviyesi uçuşu yaparak hastayı Antalya'ya ulaştırdığı bildirildi. Selina Barbour, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi basınç odasında tedavi altına alındı.
591930
Pasifik depreminde ölü sayısı 63'e çıktı
SAMOA'DA ÖLENLERİN SAYISI 63'E YÜKSELDİ Pasifik'te dün meydana gelen 8,3 büyüklüğündeki depremde, Samoa'da ölenlerin sayısının 63'e yükseldiği bildirildi. Samoa polisi, deprem sonrası meydana gelen tsunamide 63 kişinin öldüğünü, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini kaydetti. Depremde yaralanan yüzlerce kişinin ise tedavi altına alındığı belirtildi. Bu arada Samoa'daki yetkililer, yeni bir tsunami uyarısında bulundu. VALİ: ÖLÜ SAYISI DAHA DA ARTABİLİR ABD toprağı Amerikan Samoası'nın Valisi Togiola Tulafono, bölge açıklarında denizin altında meydana gelen deprem nedeniyle 50 kişinin de yaralandığını söyledi. Okyanuslarla ilgili bir konferans için Hawaii'de bulunan Tulafono, Amerikan Samoası'nın en büyük adası olan Tutuila'nın güneyinin harabe haline geldiğini belirterek, yol ve köprülerin zarar görmesi nedeniyle ulaşılmakta güçlük çekilen adanın batısından bilgi alındığında ölü sayısının daha da artabileceğini ifade etti. 8.3 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ DEPREMİN VURDUĞU SAMOA, ANAYASAL MONARŞİYLE YÖNETİLEN BİR DEVLET Pasifik'te dün meydana gelen 8.3 büyüklüğündeki depremin vurduğu Samoa ve Amerikan Samoası aynı bölgede yer almalarına rağmen yönetim biçimleriyle birbirinden ayrılıyor. Samoa olarak bilinen bağımsız Samoa devleti, Büyük Okyanus'un güneyinde Polinezya'daki adalar topluluğundan oluşan bir ülke. 20. yüzyılın başlarında Alman Samoası olarak bilinen bağımsız Samoa, 1914-1997 arasında Batı Samoa adını aldı. Ülke Birleşmiş Milletler tarafından 1976'da Samoa olarak tanındı. Güneybatı Asya'dan gelen göçmenlerce bin yıl önce kurulan ilk yerleşim yerleri, 1700'lerde Avrupalı sömürgeciler tarafından keşfedildi. Samoa devletinin bulunduğu Samoa Adaları zaman dilimine göre yeni yıla ABD'den sonra giriyor. Samoa'nın nüfusu 2007 verilerine göre 177 bin kişi. Nüfusun yüzde 92'den fazlasını Samoalılar oluşturuyor. Avrupa kökenliler ise yüzde civarında. Anayasal monarşiyle yönetilen Samoa'nın başkenti Apia. Samoa ile karıştırılan ABD toprağı Amerikan Samoası ise bir adalar topluluğu. Amerikan Samoası'nın en büyük ve gelişmiş adası Tutuila adası. Amerikan Samoası olarak bilinen adalara ilk kez bin 500 yıl önce Polinezyalıların yerleştiği sanılıyor. Avrupalılar burayı keşfetmeden önce Tutuila, bugün Samoa'nın bir parçası olan Upolu adasına bağlı bir bölgeydi. ABD, 1872'de Pago Pago'da deniz üssü kurmak için Samoa Krallığı ile bir anlaşma imzaladı. 1889'da da ABD, İngiltere ve Almanya, Samoa'nın tarafsız kalması konusunda anlaşmaya vardılar ve adalar bu üç devletin koruması altına girdi. 1899'da ise 171 derece batı boylamının doğusunda kalan adalarda ABD'nin, batısında ise Almanya'nın çıkar üstünlüğü kabul edildi. 1951'e kadar ABD ordusunun yönetimi altında olan adalar, bu tarihten sonra Washington yönetimine bağlandı. 1960'ta halkın oluşturduğu kurucu meclis çalışmalarına başladı. 1978'de de Amerikan Samoası'nın seçimle iş başına gelen ilk valisi göreve geldi. Amerikan Samoası'nın üçte ikisinden fazlasını kaplayan Tutuila, Amerikan Samoası'nın en büyük adası. Adalar grubunun batı ucu, Samoa'ya bağlı Upolu'ya 33 km uzaklıkta. Tutuila'nın 97 kilometre doğusundaki Manua Adaları ikinci büyük toprak parçasını oluşturuyor. Tau, bu grubun içindeki üç adanın en büyüğü. Diğer adalar ise çok küçük. Amerikan Samoası'nın 65 bin olan nüfusunun büyük çoğunluğunu Samoalılar ve Samoalı melezler oluşturuyor. Samoalılar, Hawaii, Tahiti, Tonga ve Yeni Zelanda'nın yerli halklarıyla akraba olan bir Polinezya halkı. Samoa dili ise Malezya-Polinezya dil ailesine bağlı. Amerikan Samoası halkının çoğu İngilizce konuşuyor. Nüfusun yarısından fazlası Kongregasyon Kilisesi'ne bağlı. Geri kalanlar da genellikle Katolik ya da Metodist. Nüfusun yüzde 95'i Tutuila adasında yaşıyor. Tutuila'dakilerin yarısından fazlası en büyük yerleşim merkezi olan Pago Pago'nun da bulunduğu adanın doğu kesimine yerleşmiş durumda. Kalan nüfusunu hemen hepsi Manua adalarında. Swains adasının nüfusu ise çok az.
592167
Din görevlileri haftasında kadın açılımı
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı İzzet Er, 1-7 Ekim tarihlerindeki Camiler ve Din Görevlileri Haftası kutlamaları programında bu yıl önceki yıllardan farklı olarak kadın din görevlilerine yer verdiklerini, kadın görevliler arasında ilk kez Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma ve hafızlık yarışmaları düzenlediklerini belirtti. Er, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nüfusun yarısını oluşturan kadınlara, dinin ''rahmet dolu'' mesajını en iyi kadın din görevlilerinin ulaştırdığına işaret ederek, son yılda kurumda çalışan kadın personel sayısının 5'e katlandığını bunu daha da arttırmayı hedeflediklerini söyledi. Özellikle aile bürolarında çalışan kadınların ''göz yaşartacak'' faaliyetlere imza attığını vurgulayan Er, ''Dini bilgilendirmenin yanı sıra sosyal problemlerimiz olarak nitelendirilebilecek kız çocuklarının okullaşmasından kadına yönelik şiddete, ailelerin parçalanmasının önlenmesine kadar pek çok konuda kadın çalışanlarımız etkin rol alıyor'' diye konuştu. Kadın din görevlilerinin faaliyetleriyle örnek olduğunu ve takdir topladığını, bu nedenle diğer senelerden farklı olarak bu sene kutlamalar kapsamında kadınlara da yer verdiklerini ifade eden Er, kadınlar arasında ilk kez Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma ve hafızlık yarışmaları gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Er, hafta dolayısıyla düzenlenecek törende, dereceye giren kadın din görevlilerine ödüllerinin verileceğini bildirdi. YURT GENELİNDE 10 BİN ETKİNLİK İzzet Er, Camiler ve Din Görevlileri Haftası kutlamaları kapsamında yurt genelinde 10 binin üzerinde etkinlik düzenlediklerini, yurt dışı için de çeşitli faaliyetler hazırlandıklarını söyledi. Er, din görevlileri arasında spor müsabakaları düzenleneceğini, tarihi camilerin, huzurevi, yetiştirme yurtları, hastane ve ceza infaz kurumlarının ziyaret edileceğini, vatandaşlara kitap dağıtılacağını ve çeşitli sosyal kampanyalar gerçekleştireceklerini anlattı. ''Camiler ve Din Görevlileri Haftası'' boyunca büyükşehirlerdeki ilan panolarını Kur'an-ı Kerim'den ayetlerle Hz. Muhammed'in hadislerinin yer aldığı afişlerinin süsleyeceğini bildiren Er, gündemdeki toplumsal sorunlara parmak basacak ayet ve hadislere yer verdiklerini ifade etti. ÖRNEK İMAMLAR İNTERNET SİTESİNDE İzzet Er, sosyal ahlak eksenli dindarlık konularında vatandaşları aydınlatan ve örnek faaliyetler düzenleyen din görevlileri için Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesinde özel bir bölüm oluşturduklarını bildirdi. Bu bölümde örnek çalışmaları dolayısıyla seçilen din görevlilerinin öz geçmişleriyle yaptıkları faaliyetler hakkında bilgilerin yer alacağını ifade eden Er, böylece camilerinde kütüphane kuran, kan bankası oluşturan, camilerin çevre düzenlemesine önem veren ve sosyal alanlarda projeler geliştiren din görevlilerinin meslektaşlarına örnek olmalarının sağlanacağını ifade etti. Din görevlilerinin bu tür projeleri kendilerine göndermelerini isteyen Er, seçilen projelerin sahiplerinin internet sitesinde yayınlanacağını dile getirdi.
591530
Son sözü YÖK Genel Kurulu söyleyecek
Son sözü Genel Kurulu söyleyecek İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde (İİBF) dekanlık seçimi yapıldı. 37 öğretim üyesi sandık başına gitti. Prof. Dr. Haluk Soyuer 23, Prof. Dr. Ayten Ayşen Kaya 12 oy aldı. İki oy geçersiz sayıldı. Rektörlüğü, Prof. Dr. Soyuer ve Prof. Dr. Kaya’yı dekan adayları olarak Yüksek Öğrenim Kurumu’na (YÖK) bildirecek. Ardından Genel Kurulu atamayı gerçekleştirecek. EÜ Diş Hekimliği’nde ipi Çınarcık göğüsledi EGE Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde ‘dekan aday adayı eğilim yoklaması’ 86 öğretim üyesinin katılımıyla gerçekleşti. Prof. Gökhan Yılmaz’ın başkanlığında oluşturulan sandık kurulu gözetiminde yapılan oylama Prof. Serhat Çınarcık 60, Prof. Necdet Erdilek 16, Prof. Celal Artunç oy aldı, bir oy ise boş çıktı. Prof. Çınarcık, Prof. Erdilek ve Prof. Artunç’u dekan adayları olarak Yüksek Öğrenim Kurumu’na bildirecek. Bayraklı’da her yerde her alanda eğitimBAYRAKLI Belediyesi, “Her yerde, her alanda eğitim” sloganıyla meslek kursları başlatıyor. Halk Eğitim Merkezi’yle ortaklaşa yürütülecek. Eğitimler başlangıçta Onur Mahallesi’ndeki Atatürk Kültür ve Merkezi’yle Cengizhan, Onur ve Doğançay mahallelerindeki semt evlerinde başlatılacak. Başkan Hasan “Her yaştan katılımcıya, bilgisayardan çocuk gelişimine, dikiş nakıştan okuma-yazmaya pek çok alanda eğitim vermeyi hedefliyoruz” diye konuştu. Son dakika değişikliği bu kez velileri vurdu ’nın ‘son dakika’ değişiklikleri bu kez velileri vurdu. Bakanlık, ders yılının başlamasına birkaç gün kala, lise birinci sınıflarda beden eğitimini müzik ve resimle birlikte seçmeli hale getirdi. Bu değişiklik, okulları tarafından kayıtlarda kendilerine zorunlu eşofman satılan velileri çileden çıkardı. Bir veli, “Bize 100 liraya eşofman sattılar. Ama program değiştiği için çocuğum müziği seçti. Şimdi geri almıyorlar” diye dert yandı.
592165
Güz kavunu karpuzu tarlada kaldı
Ahmet Can Erdoğan'ın haberi Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, turfandası haziran ayında piyasaya çıkan örtü altı karpuzunun yüksek fiyatıyla üreticiyi sevindirdiğini anımsattı. Güz karpuzu ile kavunun ise yeterli talebi görmediğini belirten Ergezer, beklenen ilgiyi görmeyen ürünlerin kilosunun 50 kuruşa kadar düştüğünü söyledi. Tarsus'ta yaklaşık bin dönüm alanda güz karpuzu ve kavunu ekildiğini bildiren Ergezer, şöyle devam etti: ''Büyük umutla tarlalarına güz karpuzu ve kavunu eken üreticiler, hasat zamanı gelmesine rağmen bekledikleri ilgiyi bulamadı. Tüccar talepte bulunmayınca fiyatlar da üreticiyi zarar ettirecek noktaya kadar geriledi. Masrafını dahi karşılayamayan üreticinin emeği, böyle giderse tarlada çürüyecek.'' Üreticilerin oldukça zor bir durumla karşı karşıya kaldığına dikkati çeken Ergezer, kazanç elde edeceği beklentisiyle masraftan mümkün ölçüde kaçınmayan çiftçinin gelir elde edemeyince borçlarını ödemekte zorlandığını kaydetti. -SATILMAZSA YEM OLACAK- Tarsus'a bağlı Yaramış köyünde 30 dönümlük alanda kavun yetiştiren Mehmet Aksan da ürünlerinin tarlada kalması nedeniyle zor günler geçirdiklerini belirtti. ''Ne yapacaklarını kara kara düşündüklerini'' söyleyen Aksan, ''Tarlalara ikincil ürün olarak ekilen güz karpuzunda dönüm başına yaklaşık 1,5 ton ürün alıyoruz. Verimden gayet memnunuz ama birincil karpuzun tadını aratmayan ürünü satamıyoruz. Eğer ürünleri bir süre daha satamazsak hayvanlara yedirmek zorunda kalacağız. Bunun sonucu olarak da tüm emeğimiz boşa gitmiş olacak'' dedi.
591477
‘James Bond olabilir misiniz?’ TESTİ
‘James Bond olabilir misiniz?’ TESTİ hükümetinin 1992 senesine dek varlığını reddettiği İngiliz dış istihbarat servisi MI6, günden bu yana şeffaflık konusunda büyük yol kat etti. MI6, yeni internet sitesinde esprili bir dille kendine yeni elemanlar aramaya başladı gazetesinde yer alan habere göre MI6, yeni eleman alımları için bir internet sitesi açtı. Sitenin ziyaretçileri, burada yer alan eğlenceli casusluk testini yaparak, bu için yeterli niteliklere sahip olup olmadıklarını görebiliyor. Sitede yer alan testte, öncelikle ziyaretçiye kısa bir “sahte öykü” veriliyor. Bu sahte öyküyü okuyan adayı, öykünün içeriğini iki dakika içinde ezberleyerek önüne gelen çoktan seçmeli soruları on saniyede yanıtlamaya çalışıyor. Ancak Daily Mail’a göre, açıklık politikası yolunda önemli adımlar atan MI6’nın “eski huyları kolay ölmüyor”. Örneğin MI6’nın deposunda müdür yardımcısı olarak görevlendirilecek kişiye yıllık 26 bin 138 maaş ödeneceği belirtiliyor, ancak deponun yerinden bahsedilmiyor. Sitede bulunan “sıkça sorulan sorular” kısmında ise çok az bilgi yer alıyor.
592076
MHP'li Vural'ın çıkışı sunucuyu kızdırdı
Habertürk'ün canlı yayınında ortalık karıştı.Önce AK Partili Suat Kılıç ve MHP'li birbirine girdi, Kılıç Vural'ı protesto için telefonu kapattı. Milliyet'in derlediği habere göre, Tartışma sırasında Vural, sunucu Özsağman'a "AKP'nin borazanı mı oldu bu televizyon?" suçlaması kızdırdı. Özsağman da Vural'a "söyledikleriniz yüzünden yüzünüz kızaracak" diye tepki gösterdi. Özge Özsağman'ın sunduğu "1 Gün" programında, MHP lideri Bahçeli'nin açılımla ilgili hükümeti sert bir şekilde eleştirdiği basın toplantısındaki sözleri tartışıldı. AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç ve MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural telefonla katıldığı canlı yayında gerilim dolu dakikalar yaşandı.. Oktay Vural'ın tansiyonu yüksek ses bir ses tonuyla yaptığı konuşmalar dikkat çekti. Vural, "Türkiye'nin adının değiştirilmesi, eğitimi sistemine Kürtçenin gelmesi, AKP'li vekiller demedi mi 'Öcalanla açılım yapılmalıdır' diye konuştu. Kılıç ise Türkiye'nin adının ve resmi dilinin değişeceği iddiasının yalan olduğunun altını çizdi.. Projenin özünün 81 vilayette 72 milyon insanı bir arada barış içinde yaşatma projesi olduğunu savunarak, MHP yönetimini süreci siyasal rant peşinde koşmakla suçladı. Bu sözlere sinirlenen Vural, araya girerek "Bursa'daki tablodan utanın, milleti birbirine düşman ediyorsunuz, ırkçı kavmiyetçi zihniyetten utanın" diye bağırdı. Kılıç bu karşılık süreci yönetmekle görevli Beşir Atalay'ın ağzından çıkmayan sözleri iktidara mal eden muhalefete ateş püskürdü. Kavganın fitili de burada ateşlendi.. Vural siyasal Kürtçülüğün çözüm diye sunulduğunu savundu. Sunucu Özsağman araya girerek "İçişleri Bakanının ağzından net bir şekilde duymadık' dedi. Sayın Kılıç, Bu da çarpıcıydı."dedi. "İçişleri Bakanın ağzından yani ne duydunuz ki siz ben aloo" diyen Vural bir süre sustu ve aynı cümleyi bir kez daha tekrarladı. Kılıç bu fırsatı kaçırmadı ve "Duymadıkları için yorum yaptıkları için hataya düşüyorlar. Daha doğrusu süreci siyaseten değerlendirmek istedikleri için söylemediğimiz sözleri mevzu bahis etmeye bunlardan medet ummaya tenezzül ediyorlar diye cevap verdi. Vural bu gelişmelerden sonra daha da sinirlenerek "Özge hanım AKP'nin borazanı mı oldu bu televizyon? Sözümü kesmeyin" diyerek tepki gösterdi.. Kısa bir şaşkınlık yaşayan sunucu kendini toparladı ve "Ne demek efendim biz hem sizi hem de Kılıç'ı dinlemeye çalışıyorum" diye cevap verdi. Vural: İki kişiyi bir anda dinleyemezsiniz ki bırakın da sözlerimizi söyleyelim. Özsağman: Sayın Suat Kılıç'ı uyardım ben ama işte konuşuyor. Sizin söylediklerinize cevap vermek istiyor. Vural: Neden benimkini kesiyorsunuz da onunkini kesmiyorsunuz Özsağman: Sayın Suat Kılıç bir saniye Kılıç: Tartışma yapmak mümkün değil. Milletimizin ferasetine terk ederek ben bu polemik ortamında daha fazla kalmak istemiyorum Özsağman: Yoo hayır sormam gereken bir soru daha var. MHP lideri Bahçeli'nin, bir saniye.. Her iki konuğuma da... Vural: muhafazakarlıktan nasıl dönüş yaptıklarını konuşalım. Türkiye'yi eyaletlere bölme planlarını milletin önünde deşifre edelim Özsağman: Sayın Kılıç hattımızdan düştü Özsağman: Söz hakkı vereceğim. Söz hakkını verirken de sanıyorum az önce söyledikleriniz yüzünden biraz yüzünüz kızaracak gibi geliyor Vural: Yüzümüzü kızartacak bir şey yok. Özsağman: Biz kimsenin borazanı değiliz. Vural: Benim sözümü kesmekte tereddüt etmediniz Öz Hanım. Özsağman: Deminden beri Kılıç'ın sözünü kesmeye çalışıyorum ama kendisi benim sözümü duymadı. Anlıyorsunuz ben de burada canlı yayın yapıyorum Vural: Anlıyorum
593107
Binlerce insan göçük altında
Karakter boyutu Binlerce insan göçük altında Endonezya'nın Sumatra adası açıklarındaki depremden sonra verilen bölgesel tsunami alarmı kaldırıldı. Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi, Endonezya, Malezya, Hindistan ve Tayland için verilen tsunami alarmının kaldırıldığını açıkladı. Bu arada görgü tanıkları, depremde yaralananlar olduğunu söylediler. Bu arada binlerce kişinin enkaz altında olduğu bildirildi. Ölü sayısının 75'e yükseldiği belirtildi.
591547
Kara noktaya molalı önlem
Kara noktaya molalı önlemSabuncubeli Rampası’nda freni patlayan kamyon ve TIR’ların yaşattığı dehşete son vermek için önlem alındı. Yüklü araçlar durdurulup fren kontrolü yapılıyor Sabuncubeli, ’in kara noktalarından... Kilometrelerce uzunluğundaki dik rampadan hızla inerken freni patlayan kamyon ve TIR’lar, Bornova girişini savaş alanına çeviriyor. Şimdiye kadar alınan önlemler pek etkili olamadı. yönünden gelirken freni patlayan yüklü araçların yaşattığı dehşete son verebilmek için yeni bir önlem alındı. Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’ın talimatıyla zorunlu fren kontrollerine başlandı. Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün de destek verdiği uygulamayla kamyon ve TIR’lar durdurulup 15 dakika bekletiliyor. Bu sırada, fren sistemleri gözden geçiriliyor, balataların sıcaklığına bakılıyor. Uygun bulunmayanların devam etmesine izin verilmiyor. En son dört kişi ölmüştü Bölge Trafik Şube Müdürlüğü yetkilileri, bu tedbirin etkili olacağını söylüyor. İzmir’e günde bin 500 kamyon ve TIR’ın giriş yaptığı, en çok da Sabuncubeli’nin kullanıldığı belirtiliyor. Freni patlayan araçların bugüne kadar pek çok can aldığı hatırlatılıyor, şöyle deniliyor: “En son ocak ayında dört kişi ölmüş, 15 kişi de yaralanmıştı. arefesinde de 15 ton yüklü aracın şoförü polisi arayınca facia önlenmişti.”
591476
AIDS’liler için kendini ‘satışa’ çıkardı!
’liler için kendini ‘satışa’ çıkardı! Araştırmaları Vakfı (Amfar) yararına önceki gün ’nın Milano kentinde düzenlenen bağış toplama gecesinde, Fransız aktris Noemie Lenoir’la bir randevu da açık artırmaya çıkarıldı Programda olmayan ve Lenoir’ın isteği üzerine yapılan “satışta” rekabeti kızıştırmak için Lenoir elbisesinin fermuarını açtırdı. Açık artırmaya katılan bir kişi randevu için 16 bin 97 dolar verdi. Müzayedede, ’ın ölmeden önce yapmayı planladığı turne için hazırlattığı kristallerle süslü çizmeler de 14 bin 650 dolara satıldı. Gecede 1.1 milyon dolar gelir elde edildi.
592927
Ketsana Kasırgası'nda Asya'da 331 kişi öldü
Son yayımlanan sayılar, Filipinler'in başkenti Manila'yı harap eden Ketsana'nın bu ülkede 246, Vietnam'da 74 ve Kamboçya'da da 11 kişi olmak üzere toplam 331 kişinin ölmesine neden olduğunu gösteriyor. Filipinler'i terk ederken güçlenen Ketsana'nın, ayrıca Vietnam'ın orta kesimlerinde 12 kişinin kaybolmasına yol açtığı ve Vietnam makamlarının nehirlerdeki su seviyesinin artmasından ve sellere yol açmasından endişe ettikleri kaydedildi. UNESCO'nun koruması altında bulunan Hoi An kentinin dünden beri sular altında bulunduğu ve kentin tarihi merkezine ulaşımın sadece tekneyle mümkün olduğu belirtiliyor. Vietnamlı yetkililer, dün Ketsana'nın Vietnam sahillerine hızla yaklaşması üzerine 170 bin kişiyi tahliye ettiklerini açıklamıştı. Devlet televizyonuna göre, ülkenin dağlık bölgelerinde halen çok sayıda insan mahsur durumda bulunuyor. Vietnamlı bir yetkili, kasırganın Vietnam kıyılarını dün öğleden sonra vurduğunu, akşam saatlerinde Vietnam'ı terk edip Kamboçya'ya geçtiğini söyledi. Ketsana'nın neden olduğu felaketten etkilenenlerin sayısının 2.2 milyon kişiyi bulduğu Filipinler'deki makamlar, pazartesi günü uluslararası yardım talebinde bulunmuştu.
591417
Askeri okul mağdurları AİHM'de kazandı
Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin 1. fıkrasını ihlal ettiği görüşüne varan AİHM, başvuru sahiplerine mahkeme masrafları dahil yaklaşık 120 bin avro ödenmesini kararlaştırdı. AİHM, Milli Savunma Bakanlığı tarafından Askeri Yüksek İdare Mahkemeye iletilen belgelerin davacılara açık tutulmaması nedeniyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Şikayet başvurusunda bulunanlar, haklarındaki suçlamaların dayanağını bilemedikleri için savunma haklarının ellerinden alındığını ileri sürmüşlerdi.
592379
IMF, büyüme tahminini yükseltecek
Uluslararası Para Fonu'nun (), 2010 yılı için küresel ekonominin büyüme tahminini yükselteceği bildirildi. 'da yayımlanan günlük ekonomi gazetesi Handelsblatt'ın, adını açıklamadığı ve Alman hükümeti kaynaklarına dayanarak yazdığı habere göre, ekonomideki koşulların düzelmesinden ötürü gelecek yıl için küresel ekonominin büyüme tahminini yüzde 3,1'e çıkardı. temmuz ayında yenilediği "Dünya Ekonomik Görünümü Raporu"nda büyüme tahminini yüzde 2,5 olarak vermişti. Haberde, 'nin bu yıl için küresel ekonomideki daralma tahminini ise yüzde 1,4'ten, yüzde 1,1'e çektiği de ifade edildi. 'nin, 'nın gelecek yıl yüzde 0,6 oranında daralacağı tahminini ise yüzde 0,3 büyüyeceği şeklinde revize ettiğini belirten gazete, 'nın, bu yıl yüzde 6,2 daralacağı tahmini ise yüzde 5,3'e çektiğini kaydetti. "Dünya Ekonomik Görünümü" raporunun yenilenmiş halini yarın Yıllık Toplantıları'nda İstanbul'da açıklayacak.
591836
Barbados'ta domuz gribinden ölüm
Güney Karayipler'deki ada ülkesi Barbados'un tıp kurumu yetkililerinden Dr. Joy St. John, konuya ilişkin açıklamasında, domuz gribinden ölen hastanın yaşlı olduğunu, tıbbi açıdan zayıf durumda olduğunu söyledi. Hastayla ilgili ayrıntılı bilgi verilmedi. Barbados'ta domuz gribiyle ilgili doğrulanmış vaka sayısı da 96'ya yükseldi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelindeki doğrulanmış H1N1 vaka sayısı 300 bini, bu virüs kaynaklı ölümler de bin 900'ü aştı.
593271
Bucaspor teknik direktörü Kılıç istifa etti
Kemal Kılıç, Türkiye Kupası'nda bu akşam Bucaspor'un Sakaryaspor ile yaptığı maçın ardından gelen istifa kararını hafta başında aldığını, bundan yönetimin de haberi olduğunu söyledi. Bucaspor'a Türkiye Kupası'ndaki maçında veda etmek istediğini belirten Kılıç, şöyle konuştu: ''Motive olamadığım bir ortamda takıma zarar vermemek için bu kararı aldım. Kararımın takımın lehinde olacağını ve gereken yararı sağlayacağını düşünüyorum. Devam etmem halinde motive olamadığım için kulübe zararım dokunabilirdi. Kulüpte inanılmaz bir idari boşluk var. Maalesef durum bu. Kongre kararı almaları da bunu gösteriyor. Bu karardan dolayı kimseyi suçlamak istemiyorum. Yönetim kurulunu asla suçlamak istemiyorum. Onlar da iyiniyetliler. Bu kararı almama yönelik herhangi bir zorlamaları olmadı. Çok sevdiğim bir camia. Saygı duyduğum insanlar var.'' Bucaspor'un iyi bir takım olduğunu, son haftalarda puanlar yitirmesine karşın ligde ve kupada yoluna devam ettiğini ifade eden Kılıç, ''Takıma güveniyorum. Bucaspor'un şampiyon olmasını kalpten diliyorum. Bunu başarırlarsa, bunda az da olsa benim de payım olacağı için mutluluk duyarım'' dedi. Bucaspor Kulübü Basın Sözcüsü Mehmet Bektur ise Kılıç'ın bu kararı almasında haklı olduğunu, yeterince dayandığını ve kendisiyle çok iyi ayrıldıklarını belirterek, ''Yolu açık olsun'' diye konuştu.
592108
Premier Lig rekor kırıyor!
Premier Lig rekor kırıyor! Ligin ilk 11 sırasında bulunan takımların hiçbirinin beraberlik almaması, ligde oynanan 66 maçta sadece beraberlik yaşanması ilginç bir detay olarak karşımıza çıkarken, mücadelelerde atılan 2.95’lik gol ortalaması da Premier Lig’in tarihinden bu yana en yüksek gol ortalaması olarak kayıtlara geçti.
592992
Günay'ın açık mikrofunundan Okay'a... VİDEO
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın dün basın mensupları ile yaptığı kahvaltılı basın toplantısında, önündeki açık mikrofanlar nedeniyle CHP Grup Başkan Vekili Hakkı Süha Okay'ın kardeşi Mustafa Fehmi Okay'ın uyuşturucu operasyonunda tutuklanması ile ilgili yorumları basına yansıdı. Bakan Günay, dün basın mensupları ile kahvaltılı bir basın toplantısında bir araya geldi. Basın toplantısından önce kahvaltı yapan Bakan Günay'ın yanındakiler ile konuşması, önünde açık bulunan mikrofonlar nedeniyle basına yansıdı. Günay, yanındakilere Mustafa Fehmi Okay hakkında gelişmeleri sordu. "Telefon kayıtlarına göre organizasyonun içinde." yanıtını alan Bakan Günay'ın, gülümseyerek ,"Bravo, müteşşebis aile." şeklindeki sözleri dikkat çekti.
593337
Basın Konseyi Hürriyet'i uyardı
Basın Konseyi'nden yapılan yazılı açıklamada, Konsey Yüksek Kurulu'nun, Hürriyet Gazetesi'nde Ağustos 2009'da, Selçuk Yaşar imzasıyla yayınlanan ''Organize çetenin kurbanı olduk'' başlıklı haberle ilgili olarak, Barbaros Otomotiv Limited Şirketi adına Barbaros Gül'ün şikayeti üzerine dosyayı incelediği belirtildi. Açıklamada, yapılan değerlendirme sonucu, Basın Meslek İlkeleri'nin 4, ve 16. maddelerini ihlal ettiği belirlenen Hürriyet Gazetesi ile ve 6. maddelerini ihlal ettiği saptanan Selçuk Yaşar'ın ''uyarılmasına'' oy birliğiyle karar verildiği bildirildi.
591835
Ketsana Kamboçya'yı da vurdu: ölü
Filipinler ve Vietnam'da çok sayıda can kaybına yol açan tropik Ketsana kasırgası Kamboçya'yı da vurdu. Yetkililer, ilk belirlemelere göre kişinin öldüğünü bildirdi. Kasırganın, özellikle ülkenin orta kesiminde etkili olduğunu belirten Ulusal Afet Komitesi yetkililerinden Ly Thuch, Kampong Thom bölgesindeki onlarca evin yıkıldığını, en az 29 kişinin yaralandığını söyledi. Ly Thuch, başkent Phnom Penh'in 130 kilometre kuzeyindeki Kampong Thom'u vuran kasırganın satte 145 kilometre hızla ilerlediğini de kaydetti. Öte yandan, Ketsana kasırgasının hafta sonu vurduğu Filipinler'de halen sel ve toprak kaymalarının etkili olduğu, ölü sayısının da 246'ya yükseldiği bildirildi. Başkent Manila ve çevresinin 'ulusal afet bölgesi' ilan edildiği, yaklaşık milyon kişinin evsiz kaldığı Filipinler'de Devlet Başkanlığı Sarayı da afetzedelere yardım merkezlerinden biri olarak kullanılmaya başlandı. Kasırganın vurduğu diğer bölge ülkesi Vietnam'da ise, ölenlerin sayısının 38'e yükseldiği ifade edildi. Ülkenin merkez ve sahil kesimindeki bölgenin etkilendiğini, bu bölgelerde sel ve toprak kaymaları meydana geldiğini belirten hükümet yetkilileri, 10 kişinin kayıp olduğunu kaydetti. Ölümlerin bir bölümünün toprak kayması ve yıkılan ağaçlar nedeniyle meydana geldiğini belirten yetkililer, yaklaşık 170 bin kişinin afetin en etkili olduğu bölgelerden tahliye edildiğini de kaydetti. Zayıflamaya başlayan kasırganın Laos'a yöneldiği, ancak daha önce vurduğu Filipinler ve Vietnam'da nehir taşmaları ve yoğun yağışların devam ettiği belirtiliyor.
592487
Şimşek: Türkiye krizi arkasında bıraktı
Lüksemburg Ticaret Odası ile DEİK'in ortaklaşa düzenlediği ve 100 dolayında Lüksemburglu ve Türk işadamının katıldığı Ekonomi Forumu Toplantısı, Lüksemburg'da başladı. Maliye Bakanı Şimşek, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bir dönüşüm geçirdiğini, daha rekabetçi ve daha fazla verimliliği öngören bir anlayışla hareket ettiğini vurguladı. Lüksemburg ve diğer Avrupalı yatırımcıları Türkiye'de yatırım yapmaya çağıran Şimşek, Türkiye'nin genç nüfusa sahip olduğuna dikkati çekerek, ''Türkiye'ye gelin, işgücü açısından, işçi açısından hiç bir sıkıntı yaşamayacaksınız. Türkiye büyük bir pazar, gidin oraya avantajı yakalayın. Türkiye'deki şirketler ile ortaklığa girin. Ülkemde, başarmak isteyen yeni yerler, keşfetmek isteyen çok sayıda büyük ve orta ölçekli işletme var. Gidin onlarla güçbirliği yapın'' dedi. Lüksemburg'un lojistikte çok ileri düzeyde bulunduğuna işaret eden Şimşek, Türkiye'nin ise ulaşım alanında yeni yatırımlara ihtiyacı olduğunu belirtti ve iki ülkenin bu alanda işbirliği yapabileceğini söyledi. ''KRİZİ ARKADA BIRAKTIK'' Dünyanın 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük ekonomik krizi yaşadığına da dikkati çeken Maliye Bakanı Şimşek, ülkelerin yavaş yavaş krizi geride bırakmakta olduğuna işaret etti. Yılın son çeyreğinde ekonomik göstergelerin çok daha iyi sonuçlar vereceğini anlatan Şimşek, şöyle konuştu: ''Tabii ki herşey hemen düzelmeyecek. Yavaş yavaş düzelecek. Ancak, Türkiye olarak krizi arkamızda bıraktık. Rüzgarı arkamıza alıp ilerlemeye başlayacağız, tekrar büyümeye başlayacağız. Ama bu biraz zaman alacak. Toparlanma garantili bir şekilde olacak. Türkiye'nin dinamizmi daha fazla. Biz her yıl yüzde 30-35 ihracat artışı gösterdik. Kriz geldiğinde ibre yüzde 60 ters yöne kaydı. Bu da bizi fena yaraladı. Ancak Türkiye, ivmeyi yeniden yakalayacak. Ben gelecekten çok iyimserim. Genç bir nüfusa sahibiz. Hükümetimiz reformlara tam gaz devam edecektir. Biz bunu taahhüt ediyoruz. Biz AB'ye girmek isteyen bir ekonomiyiz. Yükselen bir pazarız. Belki olgun ve zengin bir ekonomi değiliz. Ama bunu yakalamaya çalışıyoruz.'' Maliye Bakanı Şimşek, Brezilya ve Meksika gibi dinamik ülkelere yatırım yapan Avrupalı işadamları için Türkiye'nin çok cazip bir ülke olduğunu da vurgulayarak, ''Türkiye, AB müktesebatına uyum için taahhüt vermiş. Git gide yasalarımızı sizinkilerle birleştirmeye çalışıyoruz. Reformlarımızın hızlı gidişatı gecikmemeli ve kesilmemeli de. Altyapımızı da geliştireceğiz, buna söz veriyoruz. Ama siz de AB üyeliğimize adil bakın'' açıklamasında bulundu. TÜRKİYE'YE ''GELİN'' BENZETMESİ Lüksemburg Ekonomi ve Dış ticaret Bakanı Jeannot Krecke de açılış konuşmasında, küresel ekonomik krizin Türkiye'yi ABD ve Lüksemburg kadar sarsmadığını söyledi. Türkiye'nin 2001 krizinde çok şey öğrendiğini, bu çerçevede eskiye göre çok daha hızlı reformlar yaptığını ve krize hazır olduğunu kaydeden Krecke, Türkiye'nin Lüksemburglu ihracat şirketleri için çok daha cazip durumda bulunduğunu belirtti. Türkiye'nin AB ile ilişkilerine de değinen Krecke, bu yolun iniş çıkışlarla dolu olduğunu ancak, burada Türkiye'nin reformlara kararlılıkla devam etmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'nin Avrupa'dan gelen popülist konuşmalardan ürkmemesi gerektiğini vurgulayan Krecke, şöyle konuştu. ''Biz AB'de duraksama anındayız. Türkiye değil, 'AB hangi yöne gidecek' sorusu gündemde. Çok hızlı genişliyoruz. Türkiye için de hızlı siyasi karar verilmemeli. Doğal bir genişleme olmalı. AB genişlerken, bu Balkanlara doğru mu olacak? Doğuya doğru mu gidecek? Yoksa Norveç'e İskandinav ülkelerine doğru mu gidecek? Bu konuda ciddi tartışmalar yapılıyor. Ancak biz, Türkiye ile daha ciddi güçlü bir bağlantı kurulmasını istiyoruz. Türkiye geçen yıl bir nişan yüzüğü aldı. Çok beklememesi lazım. Yoksa çok bekletirsek gelin bir başkasına gidebilir. Türkiye'nin AB üyeliği bir an önce olmalı.'' ''ENERJİDE ANAHTAR ÜLKE TÜRKİYE'' Lüksemburglu Bakan konuşmasında, Türkiye'nin Batı Avrupa'ya doğal gaz naklinde anahtar ülke durumunda bulunduğunu da vurguladı. Rusya'dan korkmadıklarını Gazprom ile de iyi ilişkiler içinde olduklarını kaydeden Krecke, ''Ama tek partner ile iş yapmak istemiyoruz. Daha fazla partnerlerimiz olsun. Bir Ukrayna krizinden geçtik. Batı Avrupa bunu zor atlattı. Kuzey-Güney Nabucco bağlantısı olursa çok iyi olur. Türkiye enerjide anahtar ülkedir. Avrupa Türkiye'ye şu anda her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyor'' dedi. ''TÜRK VATANDAŞIYIM AMA KÜRT ASILLIYIM'' Maliye Bakanı Mehmet Şimşek daha sonra, Lüksemburg Ticaret Odası Başkanı Pierre Gramegna, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Alparslan Korkmaz ve Lüksemburg Büyükelçisi Ayşe Asya ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Lüksemburglu gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şimşek, iki ülkenin karşılıklı olarak birbirinden öğrenecek çok şeyi bulunduğunu söyledi. Türk müteahhitlerinin 70 ülkede büyük projeler gerçekleştirdiğini kaydeden Şimşek, üçüncü ülkelerde birlikte hareket etmenin iki ülkenin gücüne güç katacağını dile getirdi. AB ile ilgili soru üzerine, Türkiye'nin laik demokratik ve Müslüman bir ülke olduğunu hatırlatan Şimşek, şöyle devam etti: ''Biz ortak değerlere inanıyoruz. Ama AB'ye düşen de Türkiye'ye adil davranmaktır. Türkiye reformlara devam edecek. AB'ye üye olduğumuzda da son derece olumlu katkılarda bulunacağız. Demokratik açılım çok önemli. Ben bir Türk vatandaşıyım, ama Kürt asıllıyım. Şu anda 24 saat Kürtçe yayın yapan bir kanalımız var. AB, Orta ve Doğu Avrupa'nın değişiminde çok önemli rol oynadı. Değişimin tamamı AB ve Türkiye açısından da büyük önem taşıyor.'' Türkiye Yatırım Destek ve Kalkınma Ajansı Başkanı Alparslan Korkmaz da, toplantıdaki konuşmasında, Türkiye'nin Avrupalı yatırımcı için çok cazip bir ülke haline geldiğini belirterek, ''Türkiye, dünyanın 15, AB'nin de 6. büyük ekonomisi. 2015'de dünyanın 9. büyük ekonomisi olacağız. Gelin gerek Türkiye'de gerekse 3. ülkelerde birlikte iş yapalım'' çağrısında bulundu.
592515
Fenerbahçe'nin muhtemel 11'i
Serdal Kalaycı bildiriyor Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda Hollanda'nın Twente takımına karşı aldığı 2-1'lik mağlubiyetle grup mücadelesine kötü bir başlangıç yapan sarı-lacivertli ekibin, Moldova temsilcisi karşısındaki hedefi galibiyet. Turkcell Süper Lig'de 7. haftanın ardından puan farkıyla liderlik koltuğuna oturan Fenerbahçe, liderliğin verdiği moralle Moldova deplasmanından kazanarak dönmek istiyor. Yarınki maç öncesi Fenerbahçe (H) Grubu'nda puansız olarak son sırada bulunurken, Sheriff puanla 3. sırada yer alıyor. Sarı-lacivertli ekibin rakibi, (H) Grubu'ndaki ilk maçında deplasmanda Romanya temsilcisi Steaua Bükreş ile 0-0 berabere kalmıştı. -MUHTEMEL 11- Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Güiza, Dos Santos ve Gökhan'ın yokluğunda 11 kişilik kadrosunda mecburi değişiklikler yapacak. Gökhan'ın yerine sağ bekte Önder'e şans vermesi beklenen Daum'un, orta alanın solu ve forvet hattında elinde farklı seçenekleri bulunuyor. Sarı-lacivertli ekibin, Sheriff maçında sahaya çıkması beklenen olası 11 şöyle: Volkan Demirel, Önder, Bilica, Lugano, Roberto Carlos, Kazım, Emre, Cristian, Vederson (Uğur), Alex, Semih (Deivid) Tiraspol'de Sheriff Stadı'nda yarın akşam TSİ 20.00'de başlayacak karşılaşmayı Makedon hakem Alexander Stavrev yönetecek. Stavrev'in yardımcılıklarını Ljubomir Krstevski ve Marjan Kirovski yapacak. hakem uygulamasının yapılacağı maçta ilave yardımcı hakemler ise Dimitar Meckarovski ve Goran Spirkoski olacak. SAKATLIKLARI BULUNAN GÜİZA, DOS SANTOS VE GÖKHAN'IN YANI SIRA BEKİR VE DENİZ KADRODA YER ALMADI Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi (H) Grubu'nda yarın deplasmanda Sheriff ile yapacağı maç için Moldova'nın başkenti Kişinev'e geldi. Kulüp İkinci Başkanı Nihat Özdemir'in başkanlığını yaptığı, takımın yanı sıra bazı yöneticilerin yer aldığı sarı-lacivertli kafile, Kişinev Havalimanı'ndan konaklayacağı otele geçti. Kafilede yer almayan Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın bu akşam veya yarın Kişinev'e geleceği öğrenildi. Sarı-lacivertli ekibi havalimanında karşılamaya taraftar gelirken, bu taraftarlar futbolculara forma imzalattı. Fenerbahçe'nin gelişini görüntülemek için Moldova basını da havalimanında yer aldı. Takımdan en çok ilgiyi Roberto Carlos gördü. -19 KİŞİLİK KADRO- Kişinev'e 19 kişilik bir kadroyla gelen Fenerbahçe kafilesinde, sakatlıkları nedeniyle Güiza, Dos Santos ve Gökhan'ın yanı sıra Bekir ve yer almadı. Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, henüz tam olarak hazır olmadığı için genelde 18 kişilik kadronun dışında tuttuğu Özer'i, eksikleri de göz önünde bulundurarak, Sheriff maçının 18 kişilik kadrosuna dahil etti. -TİRASPOL'DA ANTRENMAN YAPACAKLAR- Fenerbahçe, hazırlıklarını bugün Kişinev'e 80 kilometre uzaklıkta maçı oynayacağı Tiraspol kentindeki Sheriff Stadı'nda yapacağı antrenmanla tamamlayacak. Pridnistrovya özerk bölgesinin başkenti Tiraspol'a gidecek sarı-lacivertli ekibin antrenmanı öncesi teknik direktör Daum, maçla ilgili basın toplantısı düzenleyecek.
591290
Bayburt'ta mühimmat bulundu
Bayburt'ta mühimmat bulundu Vali Al, "Boş bir dükkanda güncel olmayan, çok eskiden kalma bazı mühimmatın bulunmasıyla ilgili kişinin ifadesi alınıyor" dedi BAYBURT (A.A) Bayburt Valisi Kerem Al, 'boş bir dükkanda güncel olmayan, çok eskiden kalma bazı mühimmatın bulunmasıyla ilgili kişinin ifadesinin alındığını' söyledi. Vali Al, yaptığı açıklamada, merkeze bağlı Camikebir Mahallesi Ulu Cami Caddesi'nde bir polis memurunun, hurdacılık yapan bir kişinin el arabasında gördüğü mühimmatın dikkatini çekmesi üzerine inceleme başlatıldığını belirtti. Hurdacının mühimmatı aldığı boş dükkanda polis ve diğer yetkililerce inceleme yapıldığını ifade eden Vali Al, 'Dükkanın yıllar önce hurdacılık yapan bir kişiye ait olduğu, bu kişinin vefatının ardından dükkanın oğluna kaldığı belirlendi. Dükkan sahibinin oğlunun isteği üzerine, hurdacılar tarafından dükkandaki malzemeler boşaltılmış. Bu malzemeler, yapılan temizlik sırasında ortaya çıkıyor. Ortaya çıkan malzemeler çok eski, güncelliğini kaybetmiş adeta hurda niteliğinde. Çok eskiden kalma bu mühimmatın bulunmasıyla ilgili emniyette kişinin ifadesi alınıyor' dedi. Vali Al, bulunan mühimmat arasında roket mermisi bulunup bulunmadığına ilişkin ise 'Henüz bulunan malzemenin roket mermisi olup olmadığı belli değil. Gerekli incelemenin yapılmasının ardından belirlenecek' diye konuştu.
592854
17:22 Trabzonspor, Türk Kızılayı forma reklamıyla maça çıkacak
Türk Kızılayı forma reklamıyla maça çıkacak ’un, Ekim Cuma günü Hüseyin Stadı’nda oynayacağı maçına sırt reklamı Türk Kızılayı olan formalarla çıkacağı bildirildi. Bordo-mavili kulüpten yapılan açıklamada, daha önce yapılan anlaşma gereğince TrabzonCell reklamını kullanan kulübün bu karşılaşma için Trabzonspor AŞ’den alınan izinle söz konusu değişikliğe gideceği belirtildi. Ayrıca, müsabaka öncesinde Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali’ye bir plaket verileceği kaydedildi.
592462
Pasifik depreminde ölü sayısı 113'e çıktı
SAMOA'DA ÖLENLERİN SAYISI 113'E YÜKSELDİ Pasifik'te dün meydana gelen 8,3 büyüklüğündeki deprem ve tsunami nedeniyle Samoa adaları ve Tonga'da ölenlerin sayısı 113'e çıktı. Samoa'daki Tupua Tamasese hastanesinden bir yetkili, hastaneye 84 kişinin cesedinin getirildiğini belirtti. Yetkililer, Amerikan Samoası'nda 22, depremin etkilediği komşu Tonga adasında kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Samoa polisi, son olarak, tsunamide 63 kişinin öldüğünü, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini bildirmişti. VALİ: ÖLÜ SAYISI DAHA DA ARTABİLİR ABD toprağı Amerikan Samoası'nın Valisi Togiola Tulafono, bölge açıklarında denizin altında meydana gelen deprem nedeniyle 50 kişinin de yaralandığını söyledi. Okyanuslarla ilgili bir konferans için Hawaii'de bulunan Tulafono, Amerikan Samoası'nın en büyük adası olan Tutuila'nın güneyinin harabe haline geldiğini belirterek, yol ve köprülerin zarar görmesi nedeniyle ulaşılmakta güçlük çekilen adanın batısından bilgi alındığında ölü sayısının daha da artabileceğini ifade etti. 8.3 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ DEPREMİN VURDUĞU SAMOA, ANAYASAL MONARŞİYLE YÖNETİLEN BİR DEVLET Pasifik'te dün meydana gelen 8.3 büyüklüğündeki depremin vurduğu Samoa ve Amerikan Samoası aynı bölgede yer almalarına rağmen yönetim biçimleriyle birbirinden ayrılıyor. Samoa olarak bilinen bağımsız Samoa devleti, Büyük Okyanus'un güneyinde Polinezya'daki adalar topluluğundan oluşan bir ülke. 20. yüzyılın başlarında Alman Samoası olarak bilinen bağımsız Samoa, 1914-1997 arasında Batı Samoa adını aldı. Ülke Birleşmiş Milletler tarafından 1976'da Samoa olarak tanındı. Güneybatı Asya'dan gelen göçmenlerce bin yıl önce kurulan ilk yerleşim yerleri, 1700'lerde Avrupalı sömürgeciler tarafından keşfedildi. Samoa devletinin bulunduğu Samoa Adaları zaman dilimine göre yeni yıla ABD'den sonra giriyor. Samoa'nın nüfusu 2007 verilerine göre 177 bin kişi. Nüfusun yüzde 92'den fazlasını Samoalılar oluşturuyor. Avrupa kökenliler ise yüzde civarında. Anayasal monarşiyle yönetilen Samoa'nın başkenti Apia. Samoa ile karıştırılan ABD toprağı Amerikan Samoası ise bir adalar topluluğu. Amerikan Samoası'nın en büyük ve gelişmiş adası Tutuila adası. Amerikan Samoası olarak bilinen adalara ilk kez bin 500 yıl önce Polinezyalıların yerleştiği sanılıyor. Avrupalılar burayı keşfetmeden önce Tutuila, bugün Samoa'nın bir parçası olan Upolu adasına bağlı bir bölgeydi. ABD, 1872'de Pago Pago'da deniz üssü kurmak için Samoa Krallığı ile bir anlaşma imzaladı. 1889'da da ABD, İngiltere ve Almanya, Samoa'nın tarafsız kalması konusunda anlaşmaya vardılar ve adalar bu üç devletin koruması altına girdi. 1899'da ise 171 derece batı boylamının doğusunda kalan adalarda ABD'nin, batısında ise Almanya'nın çıkar üstünlüğü kabul edildi. 1951'e kadar ABD ordusunun yönetimi altında olan adalar, bu tarihten sonra Washington yönetimine bağlandı. 1960'ta halkın oluşturduğu kurucu meclis çalışmalarına başladı. 1978'de de Amerikan Samoası'nın seçimle iş başına gelen ilk valisi göreve geldi. Amerikan Samoası'nın üçte ikisinden fazlasını kaplayan Tutuila, Amerikan Samoası'nın en büyük adası. Adalar grubunun batı ucu, Samoa'ya bağlı Upolu'ya 33 km uzaklıkta. Tutuila'nın 97 kilometre doğusundaki Manua Adaları ikinci büyük toprak parçasını oluşturuyor. Tau, bu grubun içindeki üç adanın en büyüğü. Diğer adalar ise çok küçük. Amerikan Samoası'nın 65 bin olan nüfusunun büyük çoğunluğunu Samoalılar ve Samoalı melezler oluşturuyor. Samoalılar, Hawaii, Tahiti, Tonga ve Yeni Zelanda'nın yerli halklarıyla akraba olan bir Polinezya halkı. Samoa dili ise Malezya-Polinezya dil ailesine bağlı. Amerikan Samoası halkının çoğu İngilizce konuşuyor. Nüfusun yarısından fazlası Kongregasyon Kilisesi'ne bağlı. Geri kalanlar da genellikle Katolik ya da Metodist. Nüfusun yüzde 95'i Tutuila adasında yaşıyor. Tutuila'dakilerin yarısından fazlası en büyük yerleşim merkezi olan Pago Pago'nun da bulunduğu adanın doğu kesimine yerleşmiş durumda. Kalan nüfusunu hemen hepsi Manua adalarında. Swains adasının nüfusu ise çok az.
591294
Taciz zanlısı sette yakalandı
Taciz zanlısı sette yakalandı Alanya'daki çocuğu elle taciz ettiği iddiasıyla aranırken film setinde yakalanan zanlı tutuklandı ALANYA (A.A) Antalya'nın Alanya ilçesinde kız çocuğunu elle taciz ettiği iddiasıyla aranırken film setinde yakalanan zanlı tutuklandı. Edinilen bilgiye göre, 'Küçük yaşta çocuğun basit cinsel istismarı' suçundan aranan ve polis tarafından dün yakalanan Hüseyin A. (24), karakoldaki işlemlerinin ardından sevk edildiği mahkemece tutuklanarak Alanya Tipi Kapalı Cezaevi'ne konuldu. Alanya'da son bir ay içerisinde, Saray Mahallesi'nde kız çocuğu taciz edilmişti. Ailelerin başvurusu üzerine çalışma başlatan polis, bölgedeki iş yerlerinin güvenlik kameralarını incelemeye almış ve olayın yaşandığı saatte bölgede görülen Hüseyin A'yı (24) takip etmeye başlamıştı. Zanlı, Oba beldesinde çekimleri süren ve kahraman çocukların maceralarının anlatıldığı bir sinema filminin setinde dün yakalanmıştı.
592387
'Gizli tanık' sistemi tehdit altında
Hisar, Kıskaç, Aydos, Akdeniz, Kafkasya, Yavuz, Ahmet, Galip, Yüksel, İsmet, Dilovası, Poyraz, Deniz, Boyabat, B, 17, 15, 9, 6, Son Tezgâh, Sokak Lambası, Tükenmez Kalem, Selçuk... Ve daha niceleri... Türkiye, bu isimleri, daha doğrusu rumuzları, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü soruşturması ve Albay Cemal Temizöz'ün yargılandığı faili meçhul cinayetlerle ilgili davada 'gizli tanık' olarak duydu. Aslında pek alışık olunmayan bir durumdu bu. Çünkü Tanık Korumu Kanunu kısa bir süre önce yürürlülüğe girmişti. 27Aralık 2007'de kabul edilen kanun Ocak 2008'de uygulanmaya başladı. Temmuz 2008'de de İçişleri Bakanlığı bünyesinde Tanık Koruma Daire Başkanlığı kuruldu. Kanun ve müessese yeni olunca işlemlerin eksiksiz yürütülmesi biraz zordu. Henüz iki yılını bile doldurmamış kanunun aksayan yönlerinin tartışılması, uygulamayı sabote etmek isteyen kesimlerin işine yaradı. Kimi tanıkların gerçek kimliklerinin ifşa edilmesi ise olaya tuz biber ekti. Şurası kesin ki, gizli tanık müessesesi tehdit, şantaj ve deşifrelerle sekteye uğratılmak isteniyor. Avukatlar ve tutuklu sanıklar, gizli tanıkların gerçek kimliklerini mahkeme salonlarında deşifre ederek gözdağı vermeye devam ediyor (Gizli tanıkların gerçek kimliklerini nereden öğrendikleri belli değil). Kanuna göre, gizli tanıkların korunması için asli işlemleri yapacak olan kolluk kuvvetleri, savcılar, hâkimler ve en tepedeki kurum olan Tanık Koruma Kurulu üyelerinin, gizli tanıkların gerçek kimliğini hiçbir şekilde aşikâr etmemesi gerekiyor. Bu durum, dava süresi ve sonrası için de geçerli. Gizli tanığı deşifre etmek, kanuna göre 'gizliliği ihlal' suçu sayılıyor. Ancak bu zamana kadar gizli tanıkları deşifre eden sanık veya avukatlara yönelik bir işlem yapılmış değil. Bu durum, özellikle Ergenekon soruşturması gibi büyük davalar için bir dezavantaj oluşturuyor.
592526
Erdoğan'ı protesto gözaltısı
Başbakan Erdoğan'ın katıldığı DEÜ'nün açılış töreninin düzenlendiği Sabancı Kültür Merkezinin yanında bulunan Atatürk Kültür Merkezi önünde toplanan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyeleri, slogan attılar. Polisin Sabancı Kültür Merkezine yaklaşmasını engellediği toplulukta bulunan bir kişi, basın açıklaması yaparak Başbakan Erdoğan'ın İzmir'e gelişini protesto etmek amacıyla toplandıklarını söyledi. Basın açıklaması yapılırken gruptan ayrılarak Atatürk Kültür Merkezinin yanındaki viyadüğe çıkan kişi, ''Cumhuriyet düşmanı Tayyip'i istemiyoruz'' yazılı pankartı asmak istedi. Polisler, kişiyi pankartı asmadan yakalayarak ekip aracına götürdü. Emniyet Müdürlüğüne götürülen Çağatay Yıldız ve Cem Durak'ın üniversite öğrencileri oldukları bildirildi.
592473
'Ahkam kesmek siyaset mi oluyor'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulkadir Aksu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dün yaptığı açıklama ilişkin, ''Bahçeli ve ekibi çamur atmanın bir siyasi yöntem olamayacağını, atanın elini kirletmekten başka bir işe yaramayacağını ilk seçimde bir kez daha öğrenecektir'' dedi. Aksu, yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti: ''MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli yine açmış ağzını, yummuş gözünü... Gözünü yumuyor çünkü gözlerini hırs, kin ve nefret bürümüş. Türkiye'yi on yıllardır yaşadığı terör belasından kurtarmak için atılan adımlardan rahatsız olmasını, iftirayı ve hakareti siyasi üslup olarak benimsemesini kınıyoruz. Bu kuru gürültülere itibar etmeyeceğiz. Bu vatan Sayın Bahçeli'nin evinin arka bahçesi değildir. Dilediği çiçeği alıp dilediğini ezemez. Bir paranoya içinde sürekli bölünmekten, komplodan, ihanetten, taşeronluktan bahsetmek; insanımızı, 'sen şusun', 'sen de busun' diyerek tasnif etmek 2009 yılında olacak iş değildir. Siyasi yetersizliklerini hırslarıyla ve kıskançlıklarıyla örtmeye çalışan ve sürekli Sayın Başbakana ve AK Parti'ye saldırarak gündemde kalmaya çalışanları milletimizin vicdanlarına havale ediyoruz. Herkes yanlış bir tek Sayın Bahçeli doğru öyle mi? Ahkam kesmenin adı ne zamandan beri siyaset oldu. Kendisi ve kurmaylarının uydurduğu senaryolarla milleti aldatmaya çalışmalarını, çok sevdikleri puslu havayı etrafa pompalamaya çalışmalarını acziyetleri olarak görüyoruz. Korku, nefret ve ikilik yayarak milliyetçi olunamayacağını bir türlü öğrenemeyen bu kadro, milli değerlerimizin sömürüsü üzerine siyaset inşa etmektedir. Meydanlarda eline aldığı ipin üstünde daha sonra zıplamak zorunda kalan, büyük sözler söylemeyi, büyük işler yapmaya tercih eden Sayın Devlet Bahçeli'yi insaf ve izan sahibi olmaya davet ediyoruz. Böylesine derin bir problem üzerinden günlük siyasi rant elde etmeye çalışmalarını not ediyoruz. Çözümden değil sorundan, uzlaşmadan değil çatışmadan medet uman bu anlayışın, ilk seçimlerde bırakın iktidar olmayı bir daha muhalefette daha temsil edilemeyeceği görülecektir. Sayın Bahçeli ve ekibi, çamur atmanın bir siyasi yöntem olamayacağını, atanın elini kirletmekten başka bir işe yaramayacağını ilk seçimde bir kez daha öğrenecektir.''
591471
Su Adam, Süpermen’i alt etti!
Su Adam, ’i alt etti! Shaquille O’Neal, programdan önce bir araya geldiği Michael Phelps’e “Ben 37, sen ise 24 yaşındasın. Senden 13 yıl daha fazla kurnazlık tecrübesine sahibim” diyerek, espri yaptı.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’in efsane isimlerinden “Shaq Vs.” (Shaq, -E Karşı) adlı televizyon programında karşı karşıya geldiği yüzmenin altın çocuğu ’e boyun eğdi Branşlarında en üst seviyede yer alan sporcuların, “Shaq” lakaplı 37 yaşındaki tecrübeli basketbolcuyla karşı karşıya geldiği program, 15 Eylül’de ’nin televizyonunda yayımlandı. Çekimleri Phelps’in yaşadığı kent olan Baltimore’da gerçekleştirilen programda iki sporcu, toplam yarış yaptı. O’Neal meydan okudu ama! O’Neal, program öncesindeki buluşmada Phelps’e yönelik söylediği “Senin evinde sana meydan okuyorum. Su Adam’a (Aqua Man) karşı!” sözleriyle, izleyenleri kahkahalara boğdu. O’Neal ilk mücadelede, rakibinden saniye önce yarışa başlayıp 23.14 saniye ile finişe ilk sırada ulaştı. Phelps ise 0.89 saniye geride kaldı. Diğer iki mücadelede ise 24 yaşındaki yıldız eşit şartlarda yarışmamasına rağmen havuzdan galip ayrılan taraf olurken; “Süpermen” yenilgiyi kabul etti...
592582
Yanal: Demirören ile kahve içmedim
TEKNİK DİREKTÖR YANAL: BEŞİKTAŞ BAŞKANI DEMİRÖREN İLE KAHVE İÇTİĞİM ŞEKLİNDEKİ HABERLER GERÇEĞİ YANSITMAMAKTADIR Teknik direktör Ersun Yanal, bugün bir gazetede yer alan iddianın aksine, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ile biraraya gelmediğini açıkladı. Yanal, AA'ya yaptığı yazılı açıklamada, ''Beşiktaş Başkanı Sayın Yıldırım Demirören ile biraraya gelerek, kahve içtiğim şeklindeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır'' ifadelerini kullandı. KULÜPTEN YAPILAN AÇIKLAMADA, İDDİANIN İSPATLANMASI İSTENDİ Beşiktaş Kulübü, başkan Yıldırım Demirören'in, Ersun Yanal ile görüştüğü yönünde çıkan haberle ilgili bir açıklama yaptı. Beşiktaş Kulübü'nden yapılan açıklamada, bazı medya organlarında bir süredir yer alan başkan Yıldırım Demirören'in teknik direktör Ersun Yanal ile görüştüğü iddialarının, Şampiyonlar Ligi'nde çok önemli bir karşılaşmanın olduğu gün değerlendirilmesinin maksatlı olduğu belirtilerek, ''Önemli bir gazetenin spor müdürlüğü görevinde bulunan bir kişiden, basın meslek ilkelerine bağlılık göstermesini, Beşiktaşımızın Türkiye'yi temsil ettiği böyle önemli bir günde yalan haberden yola çıkarak yorum yapıp kamuoyunu yanıltmadan önce, kulübümüzün sorumlu ve yetkili organlarından bilgi almasını beklerdik. Tamamen komplo senaryoları ve yorumları ispata davet ediyoruz'' ifadelerine yer verildi.
591703
AİHM'den Yunanistan'ı sevindiren karar
AİHM'den Yunanistan'ı sevindiren karar STRASBOURG/ATİNA (A.A) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bir Yunan vatandaşının açtığı davada Türkiye aleyhine karar aldı. AİHM, Yannis Fokas adlı bir Yunan vatandaşının, İstanbul'da ailesinden miras kalan mülklerine ulaşamadığı gerekçesiyle açtığı davayla ilgili dün aldığı kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin mal ve mülkiyet hakkının korunması konusunda 1. protokolün 1. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiğine hükmetti.
591422
Toyota 3.8 milyon aracı geri çağıracak
Toyota 3.8 milyon aracı geri çağıracak 30 Eylül 2009 Çarşamba, 01:49 Otomotiv sanayinin önde gelen isimleri arasında yer alan Toyota, ABD'de satılan milyon 800 bin aracın geri çağrılacağını bildirdi. Toyota'dan yapılan açıklamada, söz konusu araçların sabit zemin döşemesinin gaz pedalının çalışmasını olumsuz etkilediği ve kazaya yol açabileceği ifade edildi. Bunun ABD tarihinde en büyük çaplı geri çağırma olacağını belirten şirket yetkilileri, bu konuda gerçekleştirilen 'güvenlik kampanyası' hakkındaki detaylı açıklamanın gelecek hafta başında yapılacağını kaydetti. Hükümet yetkililerinin de katılımıyla yapılan uyarıda, Toyota ve Lexus marka araçların sabit zemin döşemesinin güvenlik zaafı oluşturduğu belirtilerek, araç sahiplerinin söz konusu sabit zemin döşemesini çıkarması gerektiği kaydedildi. Toyota, ABD'de 2005 yılında da ülke tarihindeki döneme kadarki en büyük çaplı araç geri çağırma işlemini gerçekleştirmiş, bu dönemde direksiyon sorunlarıyla ilişkili olarak 900 bin aracı geri çağırmıştı. Şirket, son olarak Ağustos ayında da Çin'de sattığı 688 bin 314 aracın camların elektrik aksamındaki bir sorun nedeniyle yetkili servislere götürülmesi çağrısında bulunmuştu.
591304
Hebatit Gerceği Bilinmiyor
Hebatit Gerceği Bilinmiyor Türkiye'de sayısı milyonu aşan gizli hepatit taşıyıcısı kendi hastalığını bilmeden yaşıyor. İşte Türkiye'nin hepatit gerçeği... Yayına Giriş: 29.09.2009 21:59:30 Güncelleme: 29.09.2009 21:59:30 Gizli hepatit taşıyıcılarını belirlemek üzere yola çıkan otobüs Ankara'da.... Viral hepatitin en çok görüldüğü Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki turunu şimdilik noktalayan otobüs, bir bakıma Türkiye'nin hastalık profilini çiziyor. Bu profilde, Türkiye'nin halen hepatit gerçeğini bilmediği ortaya çıkıyor. Sağlık Bakanlığı ve Viral Hepatit ile Savaşım Derneği'nin ortak projesiyle tüm Türkiye'yi gezen "Hepatit Otobüsü" gizli hepatit hastalarını belirlemek ve bu konuda halkı bilinçlendirmek amacıyla yola çıktı. Hepatit Otobüsü Ankara'da Hepatit otobüs şu günlerde Ankara'da tur atıyor. 10 gün boyunca başkentlilerin hizmetinde olacak otobüste ücretsiz hepatit testi ve aşısı yapılıyor. Hepatit otobüsü, Yenimahalle Belediyesi'nin ardından Mamak Belediyesi'nde de vatandaşa hizmetini sürdürecek. aydır Doğu ve Güneydoğu Anadolu ve Trakya Bölgesi'ni dolaşan otobüste vatandaşa eğitim de veriliyor. Bu Türkiye turunda çarpıcı bir gerçek de ortaya çıktı. Sayısı milyonu aşan gizli hepatit taşıyıcısı kendi hastalığını bilmeden yaşıyor. Oysa ki bu hastalık tedavi edilmezse kansere ve siroza dönüşüyor. Nasıl Bulaşıyor? Daha çok cinsel ilişki ile bulaştığı bilinen hepatit hastalığının günlük hayatta uyulacak korunma yollarıyla önüne geçmek mümkün. Çünkü bu korunma yolları hastalığın görülme sıklığını yarı yarıya azaltıyor. Hastalığın insanlara nasıl bulaştığı ile ilgili bilgi veren Viral Hepatit ile Savaşım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, şunları söyledi: "Mesela berberde, kuaförde kullanılan iyi sterilize edilmemiş malzemelerle, enjektörlerle, jiletle geçebiliyor. Akupunktur iğneleriyle geçebiliyor. Özellikle son zamanlarda gençler arasında yaygın olan piercing işlemleri sirasında geçebiliyor, dövme işlemleri sırasında geçebiliyor, diş fırçası, tarak gibi malzemelerin ortak kullanılması yoluyla geçebiliyor."
592969
Avukatın Erdoğan protestosu!
Avukatın Erdoğan protestosu! 'de temaslarını sürdüren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti İzmir İl Başkanlığında bulunduğu sırada aynı sokakta yer alan bir hukuk bürosunun penceresine çıkan bir avukat, sokaktaki partililerle tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine polis ekiplerinin girdiği binanın pencere ve perdeleri kapatıldı. Erdoğan, Sabancı Kültür Merkezi'nde düzenlenen Dokuz Eylül Üniversitesinin yeni akademik yılı açılış töreninin ardından Halit Ziya Bulvarındaki AK Parti İl Başkanlığı'na geldi. Trafiğe kapatılan ve geniş güvenlik önlemleri alınan sokakta, çok sayıda partili ve vatandaş tarafından karşılanan Erdoğan, il başkanlığına girdi. Binanın iki yan blokundaki apartmanda bulunan Halkın Kurtuluşu Partisi İzmir bürosunun balkonuna ''AB yolu Sevr'e çıkar, savunanlar ya gafildir, ya hain'' yazılı pankartı asıldığı gözlendi. Başbakan Erdoğan, parti binasındayken, bir hukuk bürosunun penceresine çıkan Avukat Tacettin Çolak, iş yerinin önünün kapatılması ve alınan güvenlik önlemleri nedeniyle müvekkillerinin büroya giremediğini savunarak tepki gösterdi. Başbakanı bekleyen kalabalıkla yaşanan sözlü tartışmanın büyümesi üzerine çevik kuvvet binaya girdi. Bir süre sonra büronun pencere ve perdelerinin kapatıldığı gözlendi. Binanın önüne gelen İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz da yetkililerden bilgi alarak bir süre binanın önünde bekledi. Hukuk bürosu avukatlarından Burak Çelebican gazetecilere yaptığı açıklamada, Çolak'ın protestosundan kısa süre sonra emniyet mensuplarının büroya gelerek kendisini ''Yaka paça dışarı çıkardığını'' öne sürdü. Çelebican, ''Beni hemen dışarı çıkardılar. Büromuz talan edildi. Tacettin bey hala içeride'' diye konuştu. Hukuk bürosunun, Halkın Yükselişi Partisi'nin alt katında yer aldığı gözlendi. -GENÇLERİN PROTESTOLARI- Bu arada Başbakan Erdoğan, İzmir Konak Meydanı ve çevresinde bazı gençlik örgütleri tarafından protesto edildi. Polis çemberi içinde açıklama yapan Türkiye Komünist Partili bir grup öğrenci, ''Parasız eğitim istiyoruz'' dövizleri taşıyarak, Ekim'de Türkiye'nin dört bir yanından gelen öğrencilerle beraber Başbakanlığa yürüyeceklerini dile getirdiler. AKM önünde toplanan Emek Gençliği'ne üye bir grup da Dokuz Eylül Üniversitesi'nin akademik açılışına öğrencilerin giremediğini savunarak, ''Bizler emekçi ailelerin çocukları olarak emekçiler ve öğrencilerin içinde olmadığı bir açılım da açılış da istemiyoruz'' dedi. İzmir Öğrenci Kolektifleri'nden bir grup öğrenci de ''Müşteri değil, öğrenciyiz'', yazılı dövizler taşıyarak protestolarını ortaya koydular. Öğrenciler, eğitim haklarına sahip çıkacaklarını ve bu yöndeki çalışmalarını sürdüreceklerini açıkladılar. Bu arada öğrenci Özgür Serger gözaltına alındı
591792
Bülent Korkmaz, Bakü'ye imza attı
yılı opsiyonlu olmak üzere yıllık sözleşme imzalayan Bülent Korkmaz, imza töreninde yaptığı açıklamada, Bakü'ye para-pul kazanmak için değil, başarılar kazandırmak için geldiğini ifade ederek, "Türkiye'de olduğu gibi Azerbaycan'da da insanların başarılarımıza sevinip sokaklara çıkmasını istiyorum." dedi.
592733
Kara Şövalye Nvidia'yı seviyor
Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, Anti-Aliasing günümüzde oyunlarda kullanılan görüntülerin kaliteli olmasını sağlayan en temel yöntemlerinden biri. En basit şekilde anlatmak gerekirse Anti-Aliasing görüntülerde bulunan köşe ve kenarlarda oluşan kırıkları düzleştirerek daha yumuşak ve gerçekçi olmalarını sağlayan bir teknoloji. Anti-Aliasing tekniğinin ekran kartlarını zorlayan bir teknoloji olduğunu da söylemek gerek. Oyun yapımcıları da artık bu tekniği grafik motorunun içine entegre ediyorlar. Böylece motor, AA kullanılacak yerleri seçerek görüntünün genel kalitesini arttırıyor. Ayrıca her sahnede AA kullanmayarak performans artışı da sağlanmış oluyor. Motorun içine entegre edilen AA özellikleri bu yönleriyle ayarlardan açılıp kapatılabilen AA'dan farklı. Son dönemin en başarılı oyunlarından olan Batman: Arkham Asylum da bu yöntemi kullanan oyunlardan biri. Ancak görülen ki Batman ATI'yi pek sevmiyor. Joker'den sonra ATI NVIDIA'nın "The Way It's Meant To Be Played" programı dahilinde geliştirilen ve yine NVIDIA'nın PhysX teknolojisine sahip olan Batman: Arkham Asylum'un, ATI Radeon ekran kartlarını tespit ettiği zaman grafik motoruna entegre AA özelliğini kapattığı tespit edildi. AMD'den Ian McNaughton oyun içi AA'nın ATI kartları tespit edildiğinde kapandığını söyledi. Oyun içinde bulunan bir uygulama sayesinde ATI kartlarının tespit edildiğini belirten McNaughton kartların kimlik verilerini değiştirerek bu uygulamayı yanıltabildiklerini ve böylece performansın istenilen seviyeye geldiğini söyledi. ATI Radeon kullanıcıları ne yapmalı? ATI Radeon kullanıcıları Batman: Arkham Asylum'da AA özelliğini açmak için Catalyst Control Center'ı kullanmak zorundalar. Ancak burada bir sorun var. Buradan açılan AA ayarları oyundaki her sahneye uygulandığı için görüntü kalitesi artsa da performans önemli ölçüde düşüyor. Eğer AA kapalı tutulursa da görüntü kalitesi düşüyor. Oyun içine entegre edilen AA ayarları belli sahnelerde AA'yı kullandığı için hem performans hem de görüntü kalitesi iyi bir seviyede sabit kalabiliyor. Tüm bunlara rağmen ATI yetkilileri kartlarının 2560x1600 çözünürlük, 4xAA ve 8xAF ayarlarında bile çok iyi performans gösterdiğini belirtiyorlar.
592202
Ayakkabı alırken dikkat
Ayakkabı alırken dikkat "Koruyucu" özelliğine önem vermeden alınan ayakkabıların, çeşitli rahatsızlıklara yol açtığı bildirildi. Türk ve Travmatoloji Derneği (TOTDER) Başkanı Doç. Dr. İrfan Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ayakkabının, ayağı tabandan gelen travmalara karşı koruyan, ayağa tampon görevi yapan bir ürün olduğunu belirtti. İdeal ayakkabı seçiminde, ayakkabının ana görevinin göz ardı edilmemesi gerekliliğine işaret eden Öztürk, "alırken, gösterişi, modası, markasından çok, ayağın şekline uygun bir ayakkabı tercih edilmesi gerekmektedir" dedi. Öztürk, uygun ayakkabı kullanılmaması sonucu ayak, ayak bileği, diz ve bel problemlerinin gelişebildiğine dikkati çekerek, bu problemler arasında tırnak batması, nasır oluşumu, başparmak çarpıklığı, çekiç parmak deformitesi, metatarsalji (ayak ön bölümünün ağrısı), topuk dikeni, ayak bileği burkulmaları ve genel vücut yorgunluğunun başı çektiğini kaydetti. -AYAK ŞEKİLLERİ, BÖLGELERE GÖRE DEĞİŞİYOR- İrfan Öztürk, ayak şekillerinin toplumlara, ırklara, bölgelere göre değişiklikler gösterdiğini belirterek, şöyle konuştu: "Toplumların yaşam şekilleri ve gelenekleri, ayak şekillerinin gelişiminde etkili olmaktadır. İnce uzun, künt kısa, düşük tabanlı, çukur tabanlı ayak biçimleri vardır. Genelleme yapılamamakla birlikte, Türk toplumunda geniş, yaygan ve ayak sırtı aşırı kavisli, etli ayaklara sık rastlanılmaktadır. Bu tür ayağı olanların, ince uçlu, dar, topuklu ayakkabı seçmesi, ayak sağlığı için büyük oranda problem yaratır. Tüm bu bilgilerin ışığında, ayakkabı alırken, ayakkabının görünüşü, modası, fiyatından ziyade, ayağın şekline göre uygun seçim yapmak çok daha doğru ve sağlıklı olacaktır." -AYAKKABI SEÇERKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER- Ayakkabının rahat, koruyucu, yapılan aktivite ve mesleğe uygunluğuna dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Öztürk, ayakkabı alacaklara şu tavsiyelerde bulundu: "İnsan ayağı gün içinde şişer ve genişler. Bu nedenle ayakkabıların öğleden sonra alınması uygun olur. Ayak numarasına uygun ayakkabı alınmalı, ayak numarası ayakta iken ölçtürülmelidir. Ayakkabılar, ayakta denenmeden alınmamalıdır. Ayakkabıların kalıplarına bağlı numara değişiklikleri olabilir. Her iki ayakta, ayakkabı denenmelidir. Çoğu zaman bir ayak diğerinden büyük olabilmektedir. Ayakkabı giyildiğinde rahat olmalıdır. Ayakkabı, önden, yandan, topuktan rahat olmalı, ayağı sıkmamalıdır. Özellikle ayak başparmağı, ayakkabının önüne değmemelidir. En uzun ayak parmağı ile ayakkabı ucu arasında santimetre mesafe olmalıdır. Parmaklar, ayakkabı içinde rahatça hareket ettirilmelidir. Ayakkabılar giyildikten sonra biraz yürümek gerekir. Yürüyüş sırasında ayakların rahat olması gerekir. Ayakkabının malzemesinin kalitesine de dikkat etmek gerekir. Sentetik malzemeli ayakkabılar tercih edilmemelidir. Ayakkabının ideal topuk yüksekliği, 2-2,5 santimetredir."
592273
Güiza, Santos, Gökhan Moldova'da yok
Sheriff maçı için Güiza, Santos ve Gökhan Gönül'den yoksun bir kadroyla Moldova'ya gitti. UEFA Grubu'ndaki ikinci maçında deplasmada Sheriff takımıyla karşılaşacak Moldova'ya gitti. Sarı-lacivertliler, Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan özel uçakla Moldova'ya uçarken, kafilede 19 futbolcu yer aldı. Teknik Direktör Christoph Daum, sakatlıkları bulunan futbolular Güiza, Andre Santos ve Gökhan Gönül'ü İstanbul'da bıraktı. Sarı-lacivertlilerde Deniz Barış ve Bekir İrtegün de Moldova'ya götürülmedi. kafilesinde yer alan futbolcular şunlar: Volkan Demirel, Volkan Babacan, Mert, Lugano, Bilica, Önder, Roberto Carlos, Vederson, Cristian, Emre, Selçuk, Ali, Alex, Deivid, Kazım, Mehmet, Uğur, Özer ve Semih.
592840
Ketsana kasırgası 331 kişiyi öldürdü
Son yayımlanan sayılar, Filipinler'in başkenti Manila'yı harap eden Ketsana'nın bu ülkede 246, Vietnam'da 74 ve Kamboçya'da da 11 kişi olmak üzere toplam 331 kişinin ölmesine neden olduğunu gösteriyor. Filipinler'i terk ederken güçlenen Ketsana'nın, ayrıca Vietnam'ın orta kesimlerinde 12 kişinin kaybolmasına yol açtığı ve Vietnam makamlarının nehirlerdeki su seviyesinin artmasından ve sellere yol açmasından endişe ettikleri kaydedildi. UNESCO'nun koruması altında bulunan Hoi An kentinin dünden beri sular altında bulunduğu ve kentin tarihi merkezine ulaşımın sadece tekneyle mümkün olduğu belirtiliyor. Vietnamlı yetkililer, dün Ketsana'nın Vietnam sahillerine hızla yaklaşması üzerine 170 bin kişiyi tahliye ettiklerini açıklamıştı. Devlet televizyonuna göre, ülkenin dağlık bölgelerinde halen çok sayıda insan mahsur durumda bulunuyor. Vietnamlı bir yetkili, kasırganın Vietnam kıyılarını dün öğleden sonra vurduğunu, akşam saatlerinde Vietnam'ı terk edip Kamboçya'ya geçtiğini söyledi. Ketsana'nın neden olduğu felaketten etkilenenlerin sayısının 2.2 milyon kişiyi bulduğu Filipinler'deki makamlar, pazartesi günü uluslararası yardım talebinde bulunmuştu.
591310
Bayanlar Voleybol Şampiyonası'nda Türkiye ilk maçında Sırbistan'ı 3-1 yendi
Her iki takımın da birbirini tarttığı ve gücünü anlamaya çalıştığı ilk sette hem Türk hem de Sırp oyuncular çekingen bir oyun ortaya koydu. Sayıların sürekli karşılıklı gidip geldiği bu sette ilk teknik mola 8-7, 2. teknik mola ise 16-15 Sırbistan'ın üstünlüğüyle bitti. Rakibi karşısında tam olarak istediği oyunu gerçekleştiremeyen (A) Milli Takım, bu setten 26-24 geride ayrıldı. İkinci sette ağırlığını koyan Türkiye, Sırbistan karşısında çok rahat bir oyun ortaya çıkardı. Neslihan ve Eda'nın smaçları yerini bulurken, Sırp oyuncular ay-yıldızlı ekibin bloklarından geçit bulamadı. Bu setin ilk teknik molası 8-4, 2. teknik molası 16-9 Türkiye'nin üstünlüğüyle sonuçlandı. Aradaki farkı gittikçe açan (A) Milli Takım, 2. seti 25-16 alarak durumu eşitledi: 1-1. Üçüncü sete tutuk başlayan milliler, ilk teknik molaya girildiğinde 8-2 geriye düştü, ancak çabuk toparlandılar. Ay-yıldızlı ekip, aradaki farkı kapatarak eşitliği yakaladı: 10-10. Hızını kesmeyen (A) Milli Takım, 2. teknik molaya 16-14 üstün girdi. Eda, plaseleriyle Sırbistan'ın boşluklarını çok iyi değerlendirirken Esra'nın smaçları etkili oldu. (A) Milliler bu seti de 25-23 alarak 2-1 öne geçmeyi başardılar. Son sette hata üstüne hata yapan, savunmada büyük açıklar veren Sırp oyuncular, Neslihan'ın öldürücü smaçları karşısında iyice sersemledi. Rakibinin oyundan kopmasını iyi değerlendiren (A) Milli Takım, ilk teknik moladan 8-5, 2. teknik moladan ise 16-12 önde ayrıldı. Bu setten 25-19 önde ayrılan Türkiye, 3-1 galip gelmeyi başardı. Türkiye, gruptaki 2. maçını yarın yine TSİ 21.00'de Azerbaycan ile yapacak. (F) Grubunda bugün ayrıca İtalya Azerbaycan'ı, Almanya ise Çek Cumhuriyeti'ni 3-0 yendi. -TÜRK LİGİ'NDE FORMA GİYEN SIRP OYUNCULAR- Bu arada Sırbistan Milli Takımı'nda 2009-2010 sezonunda Aroma Bayanlar Birinci Ligi'nde forma giyecek sporcu yer aldı. Yeni sezonda Sırp oyunculardan Ivana Derisilo Stankovic ile Natasa Krsmanovic Galatasaray'da, Jasna Majstorovic Beşiktaş'ta, Jelena Nikolic Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom'da, Maja Ognjenovic ise Eczacıbaşı'nda ter dökecek. -PUAN DURUMU- Bir önceki turdaki (B) Grubundan getirdiği puana, bugün aldığı puanı da ekleyen (A) Milli Takım, (F) Grubunda 4. sıraya yerleşti. Grubu maçları sonunda ilk sırayı elde eden takımlar, yarı finale yükselecek. (F) Grubunda yapılan ilk maçların ardından puan durumu şöyle: TAKIMLAR AS VS PUAN ------------------------------------------------ 1.İtalya 2.Almanya 3.Sırbistan 4.Türkiye 5.Çek Cumhuriyeti 6.Azerbaycan
591748
Gözler Tahkim'de!
Gözler Tahkim'de! Futbol Federasyonu tarafından küme düşürülen Ankaraspor, bugün savunma yapacak. Tahkim Kurulu'nun vereceği karar merakla bekleniyor... Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu, bugün Ankaraspor ile ilgili duruşmalı toplantı yapacak ve Ankaraspor'un savunması alındıktan sonra konuyla ilgili kararını verecek. Ankaragücü başkanlığına seçilen Ahmet Gökçek ise genel kurul evraklarını dün Dernekler Masası'na yollayarak görevi bırakmayacağının sinyalini verdi. Bu arada Tahkim Kurulu'nun nihai kararını bekleyen Ankaraspor'a Uluslararası Spor Tahkim Kurulu (CAS) kapısının açık olduğu ortaya çıktı. Ankaraspor Kulübü'nden yapılan yazılı açıklamada, daha önce Ankaraspor'un CAS'a gidemeyeceği şeklinde çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığı ve FIFA statüsünün 63. maddesinin iyice incelenmesi durumunda Ankaraspor'a CAS yolunun sonuna kadar açık olduğunun görüldüğü ifade edildi. Ankaraspor yönetimi, FIFA'nın Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu'nu bağımsız ve tarafsız bir mahkeme olarak görmediğini ifade etti.
593189
Eczacıların kanlı rekabeti
Eczacıların kanlı rekabeti 'da 59 yaşındaki Şahin Tamgüç, işyerinde uğradığı bıçaklı sonucu sırtından ve göğsünden yaralandı. Tamgüç, kendisini aralarındaki rekabetten dolayı aynı cadde üzerinde bulunan başka bir eczacının bıçaklattığını öne sürdü Olay, saat 18.30 sıralarında Küçükdikili Mahallesi’nde meydana geldi. Tamgüç Eczanesi’nin sahibi Şahin Tamgüç, işyerine gelen kimliği belirsiz bir kişinin bıçaklı saldırısı sonucu göğsünden ve sırtından yaralandı. Şüpheli olay yerinden kaçarken, yaralı çağrılan ambulansla Numune Hastanesi’ne götürülerek tedavi altına alındı. Kendisini aynı mahalledeki bir meslektaşının bıçaklattığını öne süren Tamgüç, “Aynı mahallede eczacılık yapan Ö.Y. ile aramızdaki rekabetten dolayı daha önce de sorunlarımız vardı. Bugün gelen bir kişinin saldırısı sonucu yaralandım. Eczacı Ö.Y., beni bıçaklattırıp, gözdağı vermek istedi” dedi. Polis, şüphelinin kimliğini belirmek için soruşturmayı sürdürüyor.
592838
Marsel'in gücü Melzer'e yetmedi
Tayland Açık'ın ikinci turunda numaralı seribaşı Jurgen Melzer'e elendi. elemelerden ana tabloya yükseldiği Tayland Açık'a ikinci turda veda etti. İlk turda dünyanın 40 numarası Benjamin Becker'i eleme başarısını gösteren 22 yaşındaki Marsel, ikinci turda numaralı seribaşı Jurgen Melzer'den set alamadı. Milli tenisçimizi, dünya klasmanında 44. sırada yer alan Melzer'e 6-4, 6-2'lik setlerle boyun eğdi.
592815
Deniz Seki yarın hakim karşısına çıkacak
İstanbul İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen operasyonu kapsamında tutuklanan şarkıcı Deniz Seki'nin yargılanmasına yarın başlanacak. Bakırköy Cezaevi'nde tutuklu bulunan Seki 218 sonra ilk kez hakim karşısına çıkacak. ticareti yapmak ve kullanmak" suçlarından gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan ve savcının itirazı üzerine tutuklanarak Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’ne gönderilen şarkıcı Deniz Seki, 19 sanıkla birlikte İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısında olacak. İddianameden... İstanbul Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar tarafından hazırlanan iddianamede, Şarkıcı Deniz Seki’nin TCK’nın 188/3-4 ve 191/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması isteniyor. TCK’da "uyuşturucu ticareti yapmak ve kullanmak için uyuşturucu bulundurmak veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak" suçlarını kapsayan bu maddelere göre Deniz Seki’nin 8,5 yıldan 24,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. Seki, Jandarma operasyonu kapsamında gözaltına alınmış ve başkalarına vermek için uyuşturucu madde bulundurmak suçlarından tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edilmişti. Mahkeme sorgusunun ardından serbest bırakılan Seki hakkında savcılığın itirazı üzerine yakalama emri çıkarılmıştı. Ardından tekrar hakim karşısına çıkarılan Seki, tutuklanarak Bakırköy Cezaevi’ne gönderilmişti. Seki, mahkeme sorgusunda, mesleğinin sanatçı, aylık gelirinin 20 bin TL olduğunu söylemişti. Hiçbir örgüte üye olmadığını belirten Seki kimse için uyuşturucu madde temin etmediğini de kaydetmişti. Son dönemlerde yaşadığım sıkıntıların etkisiyle uyuşturucu kullandığını ifade eden Seki, “Şu anda bundan dolayı pişmanım. Bir sanatçı olarak bu durumda olmaktan da büyük üzüntü duyuyorum. Kimseye menfaat karşılığı uyuşturucu temin etmiş değilim. Bir daha uyuşturucu kullanmayacağım" demişti.
593066
Avro bölgesinde enflasyon son aydır ekside
Avro bölgesinde enflasyon son aydır ekside (A.A) AB’de ortak para avro kullanan 16 ülkede Haziran ayında yüzde -0,1 ile tarihinde ilk kez eksiye inen yıllık enflasyon, Eylül ayında yüzde -0,3’e geriledi. AB istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre, Avro Bölgesi’nde enflasyon Temmuz ayında yüzde -0,7’ye kadar gerileyerek tarihinin en düşük seviyesini gördükten sonra Ağustos’ta yüzde -0,2’ye çıkmıştı. Enflasyonun ekside kalmasında son haftalarda avronun dolar karşısında değerlenmesinin Avrupa’da petrol fiyatlarını geriletmesi yanında artan işsizliğin talebi dizginlemesi etkili oluyor. Bununla birlikte ekonomistler, hükümetlerin teşvik paketleri sonucunda artan para arzının yılın son aylarında etkisini hissettirerek enflasyonu hızla artırabileceği uyarısında bulunuyor.
592650
Hülya Avşar Adliye'ye geldi
Hülya Avşar Adliye'ye geldi Demokratik açılıma ilişkin değerlendirmeleri nedeniyle hakkında, "halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle soruşturma açılan sanatçı Hülya Avşar, ifade vermek üzere Bakırköy Adliyesi'ne geldi. AJANSLAR Demokratik açılıma ilişkin değerlendirmeleri nedeniyle hakkında, "halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle soruşturma açılan sanatçı Hülya Avşar, ifade vermek üzere Bakırköy Adliyesi'ne geldi. Adliye girişinde kısa bir açıklama yapan sanatçı, "Kürt tarafımla gururluyum, Türk tarafımla şaşkınım. Sözlerimin sonuna kadar arkasındayım. Yüce Türk adaletine güveniyorum. Biz geniş bir aileyiz. Ben de memnunum hayatımdan" dedi. Hülya Avşar, aralarında siyasiler ve bakanların da bulunduğu bir çok kişinin destek amacıyla kendisini aradığını ifade etti. İsim vermek istemediğini belirten Avşar, "Şahsen arayan bir çok siyasi oldu ama isim vermek istemiyorum. Aslında destek de beklemiyorum. Böyle bir konuyla gündeme gelmekten gurur duyuyorum. Bir tarafım Kürt, bir tarafım da Türk. Söylediklerimden hiç pişman değilim. Soruşturma açılmış olması şaşkınlık verici. Savcımızdır, sonuna kadar saygım var. Benzer şeyler daha önce de yaşadım, yaşamaya da devam edeceğim gibi görünüyor" diye konuştu.
592721
Tahkim Kurulu'nun toplantısı başladı
Tahkim Kurulu'nun toplantısı başladı ’nun takımlarından ’un bir alt lige düşürülmesi ile ilgili yaptığı duruşmalı toplantı başladı. Futbol Federasyonu’nun İstinye’deki merkez binasında gerçekleştirilen toplantıya Ankaraspor Kulübü Başkanı Ruhi Kurnaz, avukatlarla birlikte gelirken, Kurnaz, bir süre içeride kaldıktan sonra federasyon binasından ayrıldı.
592653
Sinop'ta keşif uçağı düştü
Sinop'ta keşif uçağı düştü Sinop'ta deneme uçuşu yapan bir insansız hava aracının düştüğü belirtildi. Edinilen bilgiye göre, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na ait insansız hava aracı, saat 11.00 sıralarında Erfelek ilçesine bağlı Hasandere köyü Ranlı mevkisi Erfelek Çayı kenarına düştü. Sinop Havaalanı'nda bir süredir bekletilen ve deneme uçuşları yaptığı öğrenilen insansız hava aracının, düşüş nedeni araştırılıyor. Olay yerinde geniş çaplı güvenlik önlemi alındı, kimse yaklaştırılmıyor ve teknik ekipler inceleme yapıyor.
591915
Ordu ve Askeri okuldan ihraca tazminat
İHM, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin TSK'dan 21 ihraç kararını haksız buldu. Türkiye mağdurlara 120 bin avro ödeyecek. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türk Silahlı Kuvvetleri veya askeri okullardan ihraç edilen 21 kişinin yaptığı başvuruda, Türkiye'nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti. Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin 1. fıkrasını ihlal ettiği görüşüne varan AİHM, başvuru sahiplerine mahkeme masrafları dahil yaklaşık 120 bin avro ödenmesini kararlaştırdı. AİHM, Milli Savunma Bakanlığı tarafından Askeri Yüksek İdare Mahkemeye iletilen belgelerin davacılara açık tutulmaması nedeniyle, AİHS'nin ihlal edildiğine hükmetti.
592350
Davutoğlu: "Kimse yargıda ayrıcalıklı değil"
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, milletvekili ile ilgili "zorla mahkemeye götürülme" kararını değerlendirdi. "Türkiye bir hukuk devetidir, normları bellidir" diyen Davutoğlu, hiçkimsenin yargı karşısında ayrıcalığa sahip olmadığını kaydetti. Bakan Davutoğlu Ankara'da düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Terörle mücadeleden seçimlerine kadar pek çok konuya değindi. Davutoğlu'nun öne çıkan mesajları: Türkiye- ilişkileri seçim sonuçlarına göre değişmez. Teröre karşı ile işbirliği toplantısı Erbil'de yapılacak. Sarkisyan-Aliyev görüşmelerinden umutluyuz.
593197
Müftü böyle yaparsa...
''Geçen hafta Diyanet Camisi için para toplamayan 91 cami bugün para toplasın. Toplamayanlar hakkında soruşturma açılacak." Diyarbakır Sur İlçe Müftüsü Hasan Yakut tarafından 91 imama gönderilen bu telefon mesajı imamlara müftülüğün "para toplayın" talimatına uymadıkları için gönderildi. Ama hatırlatma amacıyla gönderilen mesaj imamlara gözdağı olarak algılandı. Aslında, para toplama talimatı Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan gelmişti. Diyanet İşleri, Ankara'da yapılacak 20 bin kişilik caminin yapımı için yardım istemiş, müftülüklere para toplama talimatı vermişti. Diyarbakır'ın birçok ilçesi, para toplama talimatını yerine getirdi. Ancak toplayamayanlar olduğu için bu mesaj onlara gönderildi. Hutbeyi şaşırdım Müftü Yakut'un mesajını alanlardan biri de Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen'di. İmam Evsen hem mesaja hem de Diyanet İşleri Başkanlığının "para toplayın" talimatına tepki gösterdi. Evsen, ''İnanın hutbeye çıkınca hutbenin arapça metnini şaşırdım, elimdeki kağıt titredi. Yani kağıdı okuyamayacak seviyeye geldim. İnince de Allah rızası için ben niçin imamlık yapıyorum, buraya para toplama memuru olarak mı gönderildim yoksa din görevlisi olarak mı gönderildim diye ikileme düştüm.'' diye konuştu. Daha iyi kavransın diye... Diyarbakır Müftüsü Ali Melek ise, ''Ramazan Bayramı'ndan önce Sur İlçe Müftüsü mesaj geçmiş. Konunun öneminin daha iyi kavranması için mesajında soruşturma açılacak ifadesini kullanmış. Ama yanlış ifade kullanmış. Mesajdaki ifadelerde maksadını aşmış. Müftü, kendi inisiyatifi ile imamlara mesaj göndermiş. Biz de konuyu öğrendikten sonra Yakut'u sözlü olarak uyardık. Ancak, şimdiye kadar bu mesajla ilgili bize herhangi bir şikayet gelmedi. Şikayet olursa gerekli incelemeyi yaparız.'' Dilencilik yapmak istemediklerini belirten imamlar bu durumun değişmesini istiyor.
592447
Sinop'ta hava aracı düştü
Edinilen bilgiye göre, ilçenin Toplu Mahallesi Kayaaltı yöresinde bir cismin düştüğü yolundaki ihbar üzerine olay yerine giden ekipler, yaklaşık metre boyunda ve keşif uçağı görümündeki cismin, araştırma amaçlı insansız hava aracı olduğunu ifade etti. İçinde çeşitli elektronik malzemeler bulunan aracın kırılan bir parçasının üzerinde ise ''...AR-ÇALDIRAN'' ibarelerinin yer aldığı gözlendi. Yetkililer, düşen hava aracıyla ilgili çalışma başlatıldığını belirtti.
593201
İzmir'de ihale operasyonu 27 gözaltı
İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Mali Büro Amirliği ekiplerinin Buca Belediyesi'ndeki yemek, güvenlik ve temizlik ihalelerine fesat karıştırıldığı iddiasıyla başlattığı operasyonlar, 12 ilde sürdürülüyor. Sabah saatlerinde 18 kişinin gözaltına alındığı operasyon kapsamında Manisa'da kişi daha gözaltına alındı. Manisa'da yakalanan 5'i kamu görevlisi zanlının işlemleri tamamlandıktan sonra İzmir'e gönderileceği öğrenildi. Gözaltına alınanlar arasında Buca Belediye Başkan Yardımcısı da bulunuyor.
591985
Rizeli Vali Kürtçe öğreniyor, Vanlılar pürneşe
Vali Münir Karaloğlu'nun atanmasıyla birlikte Vanlının devlete bakışı değişti. Valilik önündeki polis barikatını kaldıran Karaloğlu, yerine banklar yerleştirdi. Kürtçe öğrenip her gün köyleri ziyaret ediyor. Vanlının kanaati: “İlk kez bir Vali sevdik.” 2008'deki 'Nevruz Savaşı'nın etkisini uzun süre üzerinden atamayan Van'ın havasını 29 Haziran'da kente atanan Münir Karaloğlu değiştirdi. Göreve başladığı gün valiliğin önündeki polis barikatlarını kaldıran Karaloğlu, vatandaşların oturmaları için 30 kadar bank yerleştirdi. Valilik binası içinde, personeli izlemek için birimlere konulan güvenlik kameraları kaldırıldı. Koyu gri renkteki valilik binası beyaza boyandı. Geldiği gün 'Tebrik için gelen herkesle makam mevki ayrımı yapmadan görüşeceğim' deyince valilik binası hala insanlarla dolup taşıyor. Tebrik için getirilen çiçekler de mikro kredi alarak aile bütçelerine katkı sağlayan işletmecilere gönderiliyor. KÜRTÇE ÖĞRENİYOR Karaloğlu, Van'ın ekonomisini kalkındırmak için başlattığı çalışmaların yanısıra kan davalarının çözümü için özel çalışmalar başlattı. DTP'li belediye iftar çadırı uygulamasından vazgeçince, yoksul vatandaşlar için iftar çadırı kurdu. Aslen Rizeli olan Karaloğlu, ilk kez geldiği Van'ı hemen benimsedi ve Kürtçe öğrenmeye başladı. CANAVAR TABİİ Kİ VAR Gevaş'ın Yuva Köyü ziyaretinde kendisine eşlik eden gazeteciler Karalaoğlu'nun artık tam bir Vanlı olduğuna ikna oldu. Bir kere her Vanlı gibi Van Gölü'ne 'Van Denizi' diyor. Hatta zaman zaman Kürtçe olarak 'Behra Vane' ifadesini kullanıyor. Yine her Vanlı gibi 'Van Canavarı'na inanıyor ve birgün mutlaka görüntüleneceğini söylüyor. VAN İLK KEZ VALİ SEVDİ Karaloğlu bir validen hiçbir zaman duyulmayacak ifadeler kullanıyor: “Van denizinin sahilinden Vanlılar faydalanamıyor. Çünkü buralar hep işgal altında, sahilde kamu kurumlarının işgali var. Bu durum mutlaka düzeltilecek.” Karaloğlu Van'a geleli ay bile olmadı ama 11 ilçenin 11'ine de gitti. Birçok köyü ziyaret eden ilk vali oldu. Gevaş Kaymakamı Tahsin Aksu'nun kütüphaneye çevirdiği Yuva Köyü'ndeki bir genç kız, “Ben 20 yaşındayım ve ilk kez bir valiyi ağırlıyoruz” dedi. Bir başkasının kanaati de şu şekilde: “Van ilk kez bir Vali'yi sevdi.” Kentin yükselişi böyle olacak Karaloğlu, Van'da öncelikli olarak sınır ticaretinin geliştirilmesini önemsiyor. Türkiye-İran arasındaki Kapıköy Sınır Kapısı'nın açılması için de çalışma başlattı. Daha önce Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin yıl genel sekreterliğini yapan Karaloğlu, biraz da bu nedenle belediyeci gibi düşünüyor. Karaloğlu'nun sorularımıza verdiği cevaplar şu şekilde: “75 milyonluk bir İran pazarı var ve ne üretseniz satabilirsiniz. Şu an sınır kapısı yok. Önümüzdeki 5-6 ay içerisinde sınırı açmayı başarırsak Van'ın yükselişi esas zaman başlayacak. Sayın Bakan'ın (Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün) İran sınırında Serbest Organize Sanayi Bölgesi yapma müjdesi oldu. Türkiyenin ilk defa duyduğu bir kavram. Burada gümrüksüz giriş çıkış olacak.” Karaloğlu, Mısır'da yatırım yapan tekstilcilerle görüşüp fabrikalarını Van'a taşımalarını istiyor. Yatırımcılar olumlu bakıyor, şartları ise ucuz enerji. Vali, Ermenistan kapısının açılmasını da dört gözle bekliyor. DTP'li belediye başkanıyla ilişkisini de şu şekilde açıklıyor: “Halkın seçtiği biri. Önyargılı olma hakkım yok. Her türlü imkanı sağlayıp, işbirliği yapmak mecburiyetindeyim.”
591706
Gine'de kanlı gösteriler büyüyor
Gine'de kanlı gösteriler büyüyor Gine'de cunta karşıtı gösteriler şiddet kullanılarak bastırılıyor. Güvenlik güçlerinin kadınlara tecavüz ettiği ve yağma yaptığı da bildiriliyor. Gine'de güvenlik güçlerinin önceki gün muhalefetin protesto gösterisine müdahalesi sonucu çıkan olaylarda ölü sayısı 157'ye yükseldi. Öte yandan muhalefet gösterilerini bastırmakla görevlendirilen güvenlik kuvvetlerinin kadınlara tecavüz ettiği belirtildi. Ülkeyi yöneten cunta lideri Musa Dadis Camara'nın devlet başkanlığına aday olması üzerine başlayan gösteriler çatışmaya dönüştü, polis ateş açarak protestoculara müdahale etti.
591240
Eskişehirspor'da bilet fiyatları!
Eskişehirspor'da bilet fiyatları! Eskişehirspor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yalçın ve bilet satışını üstlenen firma Aktif A.Ş'nin başkanı Emin Çokaygil, Atatürk Stadı'nda düzenlenen basın toplantısında bilet fiyatlarını açıkladı. Çokaygil, Kayserispor maçında bilet fiyatlarının, açık tribün 25, kapalı tribün 40, VIP protokol 150, protokol 125 ve protokol 100, 1965'liler tribününde de protokol 125, protokol 75 lira olarak belirlendiğini bildirdi. Eskişehirspor'un Kayserispor ile yapacağı maçın biletlerinin Aktif AŞ'de ve bilet gişelerinde satışa çıkarılacağını belirten Çokaygil, 260 lira olan açık tribün kombine bilet fiyatını 240 liraya indirdiklerini kaydetti. Kombine bilet alanlara ödeme kolaylığı sağlanacağını ifade eden Çokaygil, taraftarın bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini bildirdi. Çokaygil, 10. haftadaki Eskişehirspor-Beşiktaş maçında bilet fiyatlarının ise açık 50, kapalı 80, VIP tribünü 150 lira olacağını kaydetti.
592409
Borsa ilk yarıda yükseldi
Borsa ilk yarıda yükseldi İSTANBUL (A.A) İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi birinci seansın ilk yarısında yükseldi. Endeks, seansın saat 30 dakikalık bölümünü önceki ikinci seans kapanışına göre 204,53 puan artarak 48.569,36 puandan geçti. Hisse senetleri bu seviyede ortalama yüzde 0,42 değer kazandı. İlk bölümde işlem hacmi ise 679,8 milyon lira olarak gerçekleşti.
591289
Erdoğan, Sabancı'yı kabul etti
Erdoğan, Sabancı'yı kabul etti Başbakan Erdoğan, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'yı kabul etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'yı kabul etti. Başbakanlık yeni binada basına kapalı gerçekleşen kabul, yaklaşık 45 dakika sürdü.
592215
İşte Fenerbahçe'nin kadrosu
İşte 'nin kadrosu (H) Grubu’ndaki 2. hafta maçında yarın deplasmada Sheriff takımıyla karşılaşacak ’ya gitti. Sarı-lacivertliler, ’ndan özel uçakla Moldova’ya uçarken, kafilede 19 futbolcu yer aldı. Teknik Direktör sakatlıkları bulunan futbolular Güiza, ve Gökhan’ı 19 kişilik kadroya almayıp, ’da bıraktı. Sarı-lacivertlilerde ayrıca Deniz ve Bekir de Moldova’ya götürülmedi. Fenerbahçe kafilesinde yer alan 19 futbolcu şunlar: Mert, Bilica, Önder, Vederson, Cristian, Emre, Selçuk, Ali, Alex, Deivid, Kazım, Mehmet, Uğur, Özer ve Semih.
592578
Güneşi gördüm
Demokratikleşme açılımı Ak Parti’de bu aralar iki yönüyle kafaları meşgul ediyor. Bunlardan ilki, açılımın başarıya ulaşıp ulaşmayacağı sorusu. İkinci soru ise, açılım sürecinin 2011 seçim sonuçlarına nasıl yansıyacağı. Parti içinde yapılan tartışmalarda 29 Mart’ta doğu güneydoğu bölgesindeki oy kaybının nedenleri olarak üç başlık sıralanıyor. -Aday seçimlerindeki yanlışlıklar -Bölgedeki parti teşkilatlarının sahayı DTP’ye terk ederek verimli bir çalışma yürütememesi En önemli üçüncü nedense, bölge halkının Ak Parti’nin kürt sorunuyla ilgili attığı adımların samimiyetinden “emin olamaması”. DTP’nin güçlü bir propagandayla TRT dahil pek çok adımın göstermelik ve “Kürtleri asimile etmeye dönük” olduğu mesajını yayması, bölgede etkili oldu. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte atılacak olan adımlar, öncelikle bölge halkının “samimiyet testinden” geçecek. Doğu için durum böyle. Peki, Anadolu’nun batısında bu süreç, nasıl algılanıyor, nasıl algılanacak.? Zorlama yorumlarla tablonun üstünü örtmenin bir anlamı yok. Kürt sorununa “kürt sorunu” dediğim için sorgulandığım aile çevrem dahil, batıda önümüzdeki mesele daha çok bir terör meselesi olarak görülüyor. Yaygın kanaat PKK’nın bitmesiyle ortada herhangi bir sorunun kalmayacağı yönünde. 2002 den bu yana Ak Parti hükümetinin bu konuda yalpalayan bir tutum izlemesinde de en fazla bu bölünmüşlük gerçeği var. Siyaset yapan bütün partilerin bölge partileri haline dönüşmüş olması, iktidar partisinin cesur adımlar atmasını (daha doğrusu cesurca adımlar atıldı ama bunlar cesurca anlatılamadı) engelledi. Önümüzdeki dönemde sürecin başarıya ulaşabilmesinin yolu, hem cesur adımlar atmak hem de atılan adımları cesurca savunabilmekten geçiyor. Tıpkı terörle mücadelede geçmişte görev yapmış kimi komutanlar gibi, daha güçlü özeleştirilere ihtiyaç var bu aralar. Meseleye ideolojik yönüyle değil de insancıl şekilde bakmak isteyenlere ise bir tavsiyem var. Oscar’a aday adayı olduğunu duyunca sevindiğim Mahsun Kırmızıgül’ün “Güneşi Gördüm” filmini izlemelisiniz. Kürt sorunu son süreç dahil olmak üzere sadece iki başlığa sıkıştırılmış durumda. -Bu sorun bugüne kadar 40 bin insanımızın hayatına mal oldu. -Bu sorun yüzünden ekonomimiz 300 milyar dolarlık zarar gördü. Konunun bu iki yönü tabiî ki meselenin özetini yansıtıyor. Ancak geri dönülmez bir sürece girmişsek eğer, sadece özete değil, detaylara da ihtiyaç var. Doğudan batıya göçlerin hangi şartlarda nasıl yaşandığından tutunda, bu devasa sorunun büyük şehirlerin ve sahil kentlerinin dokusunu nasıl bozduğuna kadar, birbirimize anlatacak çok şey var.
593193
Uçaktan iner inmez doğum yaptı
Uçaktan iner inmez doğum yaptı ’nın seferini yapan tarifeli uçağıyla saat 18.5’te İstanbul’a gelen Zeynep Polat (22) uçaktan indiği sırada apronda doğum yaptı. İlk müdahalesi havalimanındaki sağlık ekiplerince yapılan Polat, durumunun ciddi olabileceği şüphesiyle Yeni Mahalle Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’ne kaldırıldı. Anne ve bebeğin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.
592684
Bazı ülkelerin ambarları nükleer silahla dolu
Bazı ülkelerin ambarları nükleer silahla dolu İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, 'Bazı ülkelerin ambarları on binlerce atom bombası ve nükleer silahlarla dolu. Bunlar, dünya için büyük bir tehdit ve doğru yoldan sapmadır" dedi. TAHRAN (A.A) İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, 'birkaç ülkenin tüm dünya için karar aldığı dönemlerin geride kaldığını' söyledi. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, nükleer müzakereler, kitle imha silahlarının yok edilmesi ve kalıcı güvenlik konularına değindi. Ahmedinejad, '5 artı ülkeleriyle müzakereleri yürütmek için üç uzman komitenin kurulmasını önerdiklerini, liderler düzeyindeki görüşmenin de buna dahil olduğunu' belirtti. Sorunları çözüme yönelik ve yapıcı müzakerelere hazır olduklarını kaydeden Ahmedinejad, 'Batılı ülkelerin adalet, saygı ve hukuka dönmeleri için son öneri paketlerinin ve artı ülkeleriyle müzakerenin bir fırsat olduğunu' ifade etti. Dünya meselelerinin çözümünde herkesin katılımının şart olduğunu belirten Ahmedinejad, 'Birkaç ülkenin tüm dünya için karar aldığı dönemler geride kaldı' ifadesini kullandı. 'Her türlü koşula göre kendimizi hazırlamış durumdayız' diyen Ahmedinejad, 'İran halkının son 30 yılda kendi ayakları üzerinde durmasını öğrendiğini' ifade etti. Ahmedinejad, dünyadaki nükleer silahların imhasıyla ilgili olarak da şunları kaydetti: 'Bazı ülkelerin ambarları on binlerce atom bombası ve nükleer silahlarla dolu. Bunlar, dünya için büyük bir tehdit ve doğru yoldan sapmadır. Kitle imha silahlarının yok edilmesi işini bu silahlara sahip ülkelere bırakmak istersek, bu, olacak iş değil. Dünya, 40 yıldır kitle imha silahlarının yok edilmesini bekliyor' İran Cumhurbaşkanı, nükleer tesislerdeki reaktörler için yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç duyduklarını, bunun temini için başka ülkelerle ortak üretime ya da onlardan satın almaya hazır olduklarını ifade etti. Ahmedinejad, tüm dünyanın günümüz bilim ve teknolojisinden yararlanması ve halklar arasındaki gelir düzeyi farkının azalması halinde kalıcı güvenlikten bahsedilebileceğini söyledi. Uzlaşma ve işbirliğinden yana olduklarını kaydeden Ahmedinejad, 'Bilim ve teknoloji tüm milletlere ait, dolayısıyla herkes bundan istifade edebilmeli ve her ülkenin kalkınma yolunda atom enerjisinden yararlanmasını istiyoruz' diye konuştu. BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri ABD, İngiltere, Rusya, Çin ve Fransa ile Almanya'dan oluşan artı ülkeleriyle İran, 15 ay aradan sonra yarın Cenevre'de müzakerelerde bulunacak.
592052
Domuz gribi aşısı Ekim ortalarında geliyor
Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Turan Buzgan, Bilim kurulunun belirlediği öncelikli risk grubuna aşının yetişmesi halinde hacı adaylarının da dahil edileceğini bildirdi. firmanın H1N1 aşısını Eylül sonundan itibaren üretecek duruma geleceğini söyleyen Buzgan, domuz gribi pandemisine ilişkin hazırlık ve çalışmaların Pandemi İzleme Bilim Kurulu ile birlikte şekillendirildiğini dile getirdi. Buzgan ayrıca, bu kurulun aldığı karara göre ülkede domuz gribi aşısı yapılması gereken 13 milyon kişi bulunduğunu kaydetti. Ülkelerin üretimi sınırlı olan aşıya ulaşabilmek için yarış içinde olduğuna dikkati çeken Buzgan, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın firmalarla bizzat görüşerek aşının temini konusunda gereken garantiyi aldığını vurguladı. doz halinde uygulanacak aşının ilk partisinin Ekim ortalarında Türkiye'ye ulaşmasının beklendiğini açıklayan Buzgan, uygulamanın en yüksek risk grubundan başlanarak yapılacağını söyledi. Bilim kurulunun, öncelikli risk grubu olarak gebeleri, 6-35 ay arasındaki çocukları, diyabet, KOAH, kalp hastalığı ve bağışıklık sistemi yetmezliğine sahip kronik hastalığı olanları, sağlık personelini, elektrik, doğalgaz ve ulaşım hizmeti gören kritik görevlerdeki kamu personelini, asayiş kuvvetlerini ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını belirlediğini kaydeden Buzgan, aşının yetişmesi halinde hacı adaylarının da bu gruba dahil edileceğini söyledi. İlk etapta risk grubundaki asgari 10 milyon kişinin aşılanması kararı alındığını, ancak bu sayının artabileceğini bildiren Buzgan, ''Sipariş verilen 20 milyon dozun 3'te 1'i yılsonuna kadar, geri kalanı da 2010 başında teslim alınacak. Belki ilk dozu hemen, 2. dozu daha sonra yapabiliriz. Türkiye aşı sıkıntısı yaşamayacak" diye konuştu. Üretimi sınırlı olduğu için H1N1 aşısının ilk etapta eczanelerde satılmasının beklenmediğini kaydeden Buzgan, ''Belki 2010 yılının 2. yarısında piyasada satılabilir'' dedi. Buzgan, mevsimsel grip aşısı ile H1N1 aşısının birlikte yapılmasında bir sakınca olmadığını da bildirdi.
592542
Hülya Avşar savcıya ifade vermek için adliyede
Adliyeye gelişinde basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Avşar, böyle bir konuyla gündeme gelmekten bir taraftan gurur duyduğunu, bir taraftan da gerekli olup olmadığını düşündüğünü söyledi. Avşar, "Bir tarafım Kürt, bir tarafım Türk olarak geniş de bir aileye mensup olduğum için, aşiret kızı olduğum için ailemin de benden istedikleri var. Amcalarım, kuzenlerim herkes arayıp 'nasıl bu konuda sessiz kalıyorsun' dedikleri zaman kendimi kötü hissediyorum. Hayatımdan memnunum. Burada olduğum için Türk tarafımla son derece şaşkınım, ama Kürt tarafımla gururluyum açıkçası..." diye konuştu. Mutlu ve huzurlu olduğunu söyleyen Avşar, "pişman olup olmadığı" yönündeki soruya "Hiç pişman değilim. Soruşturma açılmış olması şaşkınlık verici, ama savcımızdır. Sonuna kadar saygım var" şeklinde karşılık verdi. Avşar, daha sonra Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali Çakar'a ifade vermek üzere adliye binasına girdi. Geçtiğimiz günlerde Milliyet gazetesinde yer alan bir röportajındaki "demokratik açılım" ile ilgili sözlerinden dolayı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, sanatçı Hülya Avşar hakkında soruşturma Avşar röportajda, "Ben sonuna kadar Türk'üm, ama bu Kürtleri yok saymak, onlara etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli" demişti.
592122
"Es Es"de Gözler Kayserispor'da
"Es Es"de Gözler Kayserispor'da Kayserispor maçını kazanarak ligdeki yerimizden daha üst sıralara çıkmayı hedefliyoruz." Yayına Giriş: 30.09.2009 10:23:50 Güncelleme: 30.09.2009 10:23:50 Eskişehirspor Kulübü As Başkanı Gültekin Güvensoy, Kayserispor maçını kazanarak ligdeki yerlerini daha üst sıralara taşımayı hedeflediklerini söyledi. Güvensoy, Galatasaray deplasmanında, oyuncuların gösterdiği performanstan son derece memnun olduğunu belirterek, başarılı oyundan çok, takımın istikrarlı bir grafik çizmesinin kendileri için önem arz ettiğini kaydetti. Ligin 8. haftasına namağlup girdiklerini ifade eden Güvensoy, şöyle konuştu: "Savaşan, mücadele eden ve her zaman üç puan için sahaya çıkan bir takım oluşturduk. Takımın oynadığı oyun gösterdiği başarılar ortada. Bu konuda teknik heyetimize ve oyuncularımıza teşekkür ediyoruz. Hafta sonu yapılacak Kayserispor maçını kazanarak ligdeki yerimizden daha üst sıralara çıkmayı hedefliyoruz"
591249
Tunceli Belediyesine ait misafirhaneye yapılan operasyonda kişi gözaltına alındı
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince, bir süre önce yasa dışı bildiri dağıtmak suçundan gözaltına alınarak daha sonra serbest bırakılan Savaş K'nın ikametgah adresi olarak gösterdiği Belediye İş Hanı'ndaki Tunceli Belediyesi misafirhanesine operasyon düzenlendi. Özel Harekat ve Çevik Kuvvet Şubesi ekiplerinin, çevrede geniş güvenlik önlemi aldığı operasyon sırasında, misafirhanedeki Savaş K. gözaltına alındı. Söz konusu misafirhanenin, yıl öncesine kadar Tunceli Belediye Başkanlığı konutu olarak kullanıldığı öğrenildi. Bu arada, operasyon sonrası Cumhuriyet Caddesi'ndeki Yeraltı Çarşısı üstünde basın açıklaması yapan DTP İl Başkanı Veli Haydar Güleç, evinin Ovacık ilçesinde olması nedeniyle kendisinin de misafirhanede kaldığını belirterek, ''Bizim bu ülkenin temel sorunlarının çözümü için her türlü fedakarlığı yapacağımızı, tüm kamuoyunun bilmesini istiyoruz. Bu tip provokatif eylemlerle, gözaltılarla bazı şeylerin boşa çıkartılacağı sanılıyorsa, bunun beyhude olacağını söylemek istiyorum'' dedi.
591949
Milli Piyango çekildi
çekildi ’nun bugün yapılan çekilişinde 1.5 milyon liralık büyük “331896” numaralı bilete isabet etti. Milli Piyango İdaresi’nden yapılan açıklamaya göre, son rakamı üç (3) ve beş (5) olan biletler de amorti kazandı. Milli Piyango’nun 29 Eylül çekilişinde ikramiye kazanan biletlerin numaraları ve ikramiye tutarları şöyle: 1,500,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA 331896 150,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA 469703 5,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA 184333 1,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR014148 151456 255701 484405 511121 500 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR002228 066047 122389 212210 308740 360380 442873 546387 002550 073311 140984 216946 311300 364257 444235 547936 007041 073800 142311 221268 311626 375729 456922 550074 016750 074112 146646 228215 316439 375746 462516 557934 024698 080048 156565 234971 321010 400669 463825 562488 025584 082723 158069 257011 321773 406589 476345 562738 028468 083266 160723 259735 327082 412543 500207 562954 036456 099301 188124 270434 332879 418012 506589 575105 041169 106730 190232 271592 337235 419840 527128 575822 044279 109814 190628 290731 338202 421689 530545 589996 054208 118956 205674 301759 342474 431559 532231 595653 060994 120540 206787 306663 356232 435576 543054 599549 063222 121343 211072 307950 ------ ------ ------ ------ 300 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR 001322 067740 137539 189517 249308 372979 460917 539409 002941 069846 137646 189906 252860 373579 461204 540750 003519 070875 137742 197546 254604 375411 469224 544608 003780 076990 143306 198726 263748 376662 470428 545111 006608 078391 144407 201166 277481 384553 475288 553143 008392 079090 144746 202981 288884 388003 488250 555151 016496 081094 145354 209973 295111 401206 494885 560389 024335 091462 145866 212461 297473 408336 499418 562551 024910 097797 146325 212538 298929 413646 500840 562943 025455 101679 152010 215571 314050 421831 504932 565014 025756 104452 152524 221666 316468 430034 510777 565762 029162 112077 155388 222010 316518 436436 512404 571617 032331 117333 158361 224756 319696 436893 520064 572329 035650 119169 166046 227299 329634 444537 523205 585056 042088 125092 171990 228784 331919 445077 527036 585571 044225 126576 175205 232914 332625 452612 527144 591629 045386 127733 175491 236685 336813 456568 527149 598350 060057 129445 176332 237363 339112 460186 529338 599126 067077 130400 183194 245346 356413 460814 ------ ------ SON RAKAMINA GÖRE 150 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR 05621 10321 24489 41607 51763 55576 66065 78186 08324 11225 31079 44283 52088 58289 67739 78709 08815 11715 31175 45831 53637 60270 68864 79784 09885 14564 35806 46242 53778 61190 72567 94081 09890 19239 39053 49981 55215 63728 77611 94921 SON RAKAMINA GÖRE 80 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR0304 0791 2298 3164 4567 6651 8315 8862 0360 1823 2522 3197 5937 6669 8327 9986 0460 2181 2881 3211 ---- ---- ---- ---- SON RAKAMINA GÖRE 32 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR 008 271 326 384 537 568 612 700 716 978 SON RAKAMINA GÖRE 24 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR 06 24 32 50 72 12 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR SON RAKAMI (3) ÜÇ OLANLAR SON RAKAMI (5) BEŞ OLANLAR 1500 TL TESELLİ İKRAMİYESİ KAZANAN NUMARALAR 031896 331096 331796 331856 331892 331899 336896 361896 131896 331196 331806 331866 331893 331996 337896 371896 231896 331296 331816 331876 331894 332896 338896 381896 301896 331396 331826 331886 331895 333896 339896 391896 311896 331496 331836 331890 331897 334896 341896 431896 321896 331596 331846 331891 331898 335896 351896 531896 330896 331696
592034
Ortak ATM uygulaması yarın başlıyor
BKM'den yapılan yazılı açıklamada, yeni sistem ile banka kartı sahiplerinin, tüm bankaların ATM'lerinden para çekebilecekleri ve bakiye sorgulama yapabilecekleri kaydedildi. Açıklamaya göre, yine BKM tarafından uygulamaya sokulacak hizmet ile kullanıcılar, kendilerine en yakın ATM'ye cep telefonları ya da üzerinden ulaşabilecek. Avrupa'da ilk kez bir ülkede, ATM hizmeti veren tüm bankaların, kart kullanıcılarının işlemlerini kolaylaştıracak ortak bir hizmet protokolüne imza attıkları vurgulanan açıklamada, proje için mevcut altyapısını geliştiren ve ciddi yatırımlar gerçekleştiren BKM'nin, proje için çalışmalarına iki yıl önce başladığı hatırlatıldı. Açıklamada görüşlerine yer verilen BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal, projenin asıl hedefinin kart kullanıcılarına daha yaygın bir ATM hizmeti sunmak olduğunu dile getirerek, projenin ekonomiye ciddi katkılar sağlayacağını vurguladı. Ortak ATM Sistemi ile şu an 22 bin adet olan ATM'den, 35 bin ATM'lik verim elde edileceğini belirten Özinal, para çekme işleminin kolaylaşması ile piyasada sirkülasyondaki para hacminin artacağını, nakit dolaşımının hızlanacağını, ekonominin kayıt altına alınmasına destek sağlanmış olacağını ve ülke ekonomisinin canlanacağını ifade etti. Özinal, "Ekim sonrası artan işlem hacmi ile birlikte 2009 yılı sonunda yıllık toplam işlem adedinin artacağını öngörüyoruz, ayrıca 2010 yılındaki artışın da yüzde 30 oranına ulaşmasını bekliyoruz. Verimlilikteki bu farkın ekonomiye katkısı yaklaşık 300 milyon doları bulacak" dedi.
591461
İçi doldurulmamış açılımın yansıması
İçi doldurulmamış açılımın yansıması Genel Başkanı geçen hafta maçı sırasında tribünlerde meydana gelen gerilimi, “İçi doldurulamamış açılımın olumsuz yansımaları” sözleriyle değerlendirdi dünyasının önde gelen isimleriyle önceki gece Müzesi’nde bir araya gelen Baykal, maçla ilgili olarak, “Demokratik derken, toplumsal uzlaşıda kutuplaşma yaşanmaması gerektiğini” söyledi. Baykal, demokratik açılımın içinin doldurulması gerektiğine işaret etti. Konuşmasında özellikle vergi konularında iş dünyası üzerindeki baskılardan rahatsızlık duyduğunu birkaç kez ifade eden Baykal’ın, “Vergi denetiminin bağımsız bir kurulun elinde olması, hükümetin siyasi tasarruflarını önler. Gelir idaresinin denetiminin bağımsız bir organizasyon tarafından yürütülmesi ’nin lehine olur” dediği aktarıldı. Toplantıda Milletvekili İlhan Kesici’nin “Bize hep AB ve siyasetle ilgili sorular soruyorsunuz. Ekonomiyle ilgili soru sormuyorsunuz” sözleri katılımcıları güldürdü.
593013
Göçe zorlanan Gürcü ve Abhazların belgeseli
Tiflis İvane Cavahişvili Üniversitesinde izleyiciye sunulan "Pişmanlık Sahili" adlı film, Rus İmparatorluğu döneminde farklı yıllarda Karadeniz kıyılarından Türkiye'ye göç etmek zorunda bırakılan Abhaz, Gürcü ve Acaralıları konu alıyor. Tsuladze, "'nın bölgede asırlar boyunca soykırım yapmakla suçlandığını, bu gerçeğin Gürcü-Abhaz halklarının ilişkilerinin iyileştirilmesi için bir neden olabileceğini" kaydetti. Rusların geçmişte bölge halkının adlarını, soyadlarını ve dinlerini değiştirdiğini belirten Tsuladze, "Acaralı, Abhaz ve Megrellerin birlik beraberlik içinde yaşama özellikleri olmasa, onların da şu anda ne dilleri ne de gelenekleri kalırdı" dedi. Abhazya'yı günümüzde, Gürcü ve Abhazların "birlikte kurtarabileceklerini" söyleyen Tsuladze, "Rusların, memleketlerine yerleşip kök salmalarına izin vermemeleri gerektiğini" kaydetti. Tsuladze, göç sırasında yaşanan büyük trajedilere de değinerek, "deniz yoluyla ülkelerinden sürülen insanların yolda açlık ve soğuktan öldüklerini, ölenlerin cesetlerinin denize atıldığını, bu nedenle günümüzde Türkiye'de yaşayan Abhazların hala balık yemediklerini" söyledi. "Özgür Sanat Birliği" tarafından finanse edilen yaklaşık bir saatlik belgeselde, özellikle İznik çevresinde yaşayan Gürcü ve Abhaz kökenli vatandaşların, göç ve gelenekleri hakkında konuşmaları ile gündelik hayatlarından, düğün, sünnet gibi törenlerinden kesitler yer alıyor. Türkiye'deki muhacir kökenliler, kendileri için "Abhaz, Acaralı, Çerkes ya da Megrel ayrımı olmadığını, Türkiye'de bugün kardeşlik ve uyum içinde yaşadıklarını" dile getiriyor. Yönetmen Tsuladze de, "Türkiye'de yaşayan Gürcü ve Abhaz ailelerin birbirleriyle akraba olduklarını, sevgi ve saygı içinde yaşadıklarını, bunun kendileri için örnek olması gerektiğini" kaydetti.
592988
Aysel Tuğluk hakkında zorla getirme kararı
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya katılan olmadı. Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, Tuğluk'un, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde, ''terör örgütünün propagandasını yapmak'' suçlamasıyla yargılandığını ve mahkemenin, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine Tuğluk'un sorgu ve savunmasının alınması için talimat yazdığını belirtti. Savcı Taştan, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2007/9370 esas, 2008/617 karar ve Şubat 2008 tarihli kararları ile 2008/6292 esas, 2008/11012 karar ve 15 Ekim 2008 tarihli kararlarında, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 7/2. maddesinde tanımlanan ''terör örgütünün propagandasını yapmak'' suçunun, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 14. maddesinde öngörülen ''devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik suçlardan olduğu'' belirtildiğinden, usulüne uygun tebligat yapılmasına karşın duruşmaya gelmeyen Tuğluk'un duruşmaya zorla getirilmesini istedi. Mahkeme, iddianame incelendiğinde, isnat edilen suçun vasfı, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin içtihatları ve usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen duruşmaya gelmemesi karşısında, Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 146. ve 199. maddeleri uyarınca duruşma günü savunmasının alınabilmesi amacıyla Tuğluk hakkında zorla getirme müzekkeresi düzenlenmesini kararlaştırdı. Bunun, talimatı yazan mahkemeye de bildirilmesine karar veren mahkeme, duruşmayı 30 Aralık 2009'a erteledi.
592352
Efes Pilsen'den Fenerbahçe'ye cevap
'den 'ye cevap Kulübü, Beko Ligi 5. maçından sonra testi yapılan ’de doping maddesi kabul edilen "Cathine’ maddesinin çıkmasıyla ilgili hukuki süreç devam ederken, ’nün bu süreci ve karar mekanizmasını olumsuz etkilemeye çalıştığını ve yaptığını ileri sürdü. Lacivert-beyazlı kulüp, Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı ’nun dün yaptığı basın toplantısında, "Efes Pilsenli Kerem Gönlüm ve Kasun’un, play-off final serisi 5. maçından sonra yapılan idrar testinde doping içeren ’cathine’ maddesinin çıkması, bu maddenin organize bir şekilde kullanılmış olduğunu gösteriyor" şeklindeki iddiasına yazılı bir açıklamayla yanıt verdi. Açıklamada, Basketbol Federasyonu’nun yazısında, Mario Kasun’da "cathine" maddesinin izin verilen eşiğin altında rastlandığı ve bu durumun "doping" sayılamayacağı belirtildiği ifade edilerek, şöyle denildi: "Öncelikle belirtmek gerekirse, WADA Kod’a bağlı olarak hazırlanan Basketbolda Dopingle Mücadele Yönergesi Eki Cezai Yaptırımlar’ın ’Belirtilmiş Maddeler’ başlıklı 6. maddesinde ’Yasak listesinde piyasada sık bulunan ilaçların içinde bulundukları için ve doping amacıyla kullanılmadığı, dolayısıyla doping ihlalinin kasıtsız olarak gerçekleşebileceği maddeleri özellikle belirtebilir’ hükmü yer almaktadır. Anılan yönergenin dayanak yapıldığı WADA Kod’un ’Yasaklı Maddeler Listesi’nde söz konusu ’cathine’ maddesi ’Belirtilmiş Maddeler’ (Specified Substances) olarak S.6.a’da sayılarak; ancak ve ancak izin verilen eşiğin üstünde olması halinde yasaklı madde olarak değerlendirileceği belirtilmiştir. Özetle ’cathine’ maddesi ’Belirtilmiş Maddeler’den olması nedeniyle izin verilen eşiğin üstünde rastlanması halinde doping olarak değerlendirilebilecek ve şartları mevcut olduğu takdirde müeyyide uygulanmasını gerektirecek bir maddedir. Basketbol Federasyonu’nun 28.09.2009 tarihli yazısında da diğer oyuncumuz Mario Kasun’un test sonuçlarında WADA Kod’a göre izin verilen eşiğin altında ’cathine’ maddesine rastlandığı ve bu durumun ’doping’ sayılmayacağı açıkça yer almaktadır." "FENERBAHÇE YARGISIZ İNFAZ YAPMAKTADIR" Efes Pilsen Kulübü’nün açıklamasında, Mario Kasun ve diğer sporcularının yargısız infaza tabi tutulduğu kaydedildi. Açıklamada, ayrıca şu görüşlere yer verildi: "Tasvip edilmemesine rağmen, doping olayının zaman zaman her branştaki sporcuların başına gelebileceğini Fenerbahçe Kulübü yöneticileri de bilmektedir. Tüm bu gerçeklere rağmen, diğer oyuncumuz Mario Kasun’da da söz konusu maddeye rastlandığını ve bu durumun bütün Efes Pilsen’li sporcuların ’organize şekilde’ doping yaptığına karine olduğunu iddia etmek ve doping yapmadıkları halde, ’masumiyet ilkesi’ni yok sayarak kamu vicdanında Mario Kasun ve diğer bütün sporcularımızı yargısız infaza tabi tutmak; spor camiasında görev ve sorumluluk taşıyan yöneticilerden beklenen davranış biçimine uygun düşmemektedir. Fenerbahçe Kulübü hukuki süreç devam ederken bir kez daha bu süreci ve karar mekanizmasını olumsuz etkilemeye çalışmakta ve yargısız infaz yapmaktadır. Konuyla ilgili yetkili merciler bellidir. Fenerbahçeli yöneticiler kendilerini bu mercilerin üzerinde görmekte, durumdan vazife çıkararak bu mercileri baskı altına almaya çalışmakta ve hatta bazılarına talimatlar yağdırmaktadırlar. Konuyla ilgili hukuki sürecin halen devam ettiğini ve Efes Pilsen gibi herkesin hukuki sürecin sonucunu beklemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak, kulübümüzün de dopinge karşı her platformda etkin tedbirlerin alınmasına katkıda bulunmaya hazır olduğunu belirtmek isteriz."
591557
Üretim 300 binden 80 bin tona düştü
300 binden 80 bin tona düştü(İTB) Yönetim Kurulu Başkanı ’de üretilen ilk pamuğun sembolik alımının yapıldığı törende acı konuştu. Kestelli, pamuğun ülkemiz için stratejik bir ürün, sanayinin bel kemiği olduğunu söyledi, şöyle dedi: “Çiftçi, pamuk üretiminden vazgeçiyor. Dünyanın en kaliteli pamuğunun yetiştirildiği ’de durum daha vahim. 300 bin ton olan 80 bin tona geriledi. Sektör en zor günlerini yaşıyor.”
593257
Sarkisyan Türkiye için diasporaya gidiyor
Serj Sarkisyan'ın sözcüsü, Reuters'a yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanının, diaspora temsilcileriyle Paris, New York, Los Angeles, Beyrut ve Rostov'da biraraya geleceğini söyledi. Sarkisyan da Ermenistan Ulusal Konseyi'nde bugün yaptığı konuşmada, bu ziyaretlerine de değindi ve ''Kendilerini ikna için gitmiyorum, kendilerini dinleyeceğim ve ne düşündüğümü anlatacağım'' dedi.
591788
İbrahim Kahveci: Borsada Doğan hisselerine de el konulur mu?
İbrahim Kahveci Borsada Doğan hisselerine de el konulur mu? Halka açık şirketlerde küçük yatırımcı hakları maalesef ülkemizde büyük sorun olmaya devam ediyor. Sermaye piyasamızın geçmişinin küçük ortaklar açısından kara lekelerle dolu olduğunu biliyoruz. Bu nedenle ki son yedi yılda ekonomik rekorlar kıran ülkemizde, yatırımcı sayısı gibi sermaye piyasamızın temel taşları eriyip durdu. Son iki gün bir konuyu gündeme taşıyorum. Doğan Grubuna kesilen vergi cezalarının yatırımcılar açısından sonucu ne olabilir? Ortada net bir somut bilgi yok. Sadece olasılıklar çerçevesinde tartışmalar yapılıyor. Dün iki olasılığa dikkat çektim. Bu olasılıklardan biri çok önemliydi: Doğan Grubu şirketleri yeni 4,8 milyar liralık teminatı karşılayamaz ve vergi idaresi hacizle icraya çıkabilir. Bu olasılık ne anlam ifade ediyor? Doğan Grubu hisselerine, küçük büyük yatırımcı demeden bir bütün olarak el konulabilir. Yani ortada ne Doğan Şirketler Grubu hisseleri kalır, ne Hürriyet ne Milliyet, ne de Doğan Gazetecilik hisseleri. Küçük yatırımcının elinde bulunan Doğan Grubu'na ait hisse senetleri bir anda sıfır değere yani vergi idaresine geçebilir. Dün bu olasılığı detaylı bir şekilde burada aktardık. Ama dün yine gördük ki Doğan Grubu hissedarları oldukça cesurmuş ve hisseler borsanın da oldukça üzerinde yükselişler yaşadı. Kim neye, nasıl güveniyor bilmiyorum. Ama ben konu hakkındaki uzmanlarla sürdürdüğüm bilgi alış-verişinde bu yaklaşımımın oldukça ilgi çekici olduğunu anladım. Açıkçası ben bu olasılığa karşı bu fikirde de değilim. Bir adam düşünün, şirket kuruyorsunuz ve şirketin büyük ortağı, şirket üzerinden vergi kaçırmışsa yönetime hiç pay verilmeyen küçük ortak ne yapacak? Mesela derhal büyük ortağa güvenmeyip ona ortak olmasaydı diyenler çıkıyor. Peki, zaman bomba sorumuzu soralım. Madem bu adamlara güvenilmeyecek neden DEVLET, yani SPK bu adamlara şirketlerini halka satma izni verdi. SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) önüne gelen adamın şirket hisselerini halka satmasında ne gibi bir kriter gözetti? Bu soruyu soruyorum, çünkü geçmişte banka hortumcuları ile servetini kaybeden küçük hissedarlara TMSF tarafından "almasaydınız bu üçkâğıtçıların hisselerini" şeklinde bir yaklaşım görmüştük. Devlet izin verirken sorun yok. Devlet el koyarken sorun yok. Ama millet alınca "almasaydınız" denilir mi? Şimdi Aydın Doğan ve grup şirketlerine ortak olan küçük ortaklar vergi cezaları karşısında ne yapacaklar? Vergi idaresi Doğan Holding'den başlayıp Hürriyet gibi tüm şirketlere el koyarak vergisini tahsil yolunu tercih ederse bu hissedarlar ne yapacak? Elinde beş para kalmamış birisine "bizi sen batırdın" diye dava mı açacaklar? zaman açsalar ne olur ki… Burada küçük yatırımcılar açısından ciddi bir risk olduğunu açıklanan bilgilerden görüyoruz. Doğan Grubu vergi cezaları açısından sadece vergi idaresine değil aynı zamanda bu cezalar nedeniyle zarar eden küçük ortaklarına karşı da bir sorumluluk taşıyor. Öyle görülüyor ki sistemin kilidi vergi idaresinden daha çok SPK'nın elinde olacak. Eğer ortada suçun şahsiliği gibi bir kavram ve sorumsuz küçük ortakların mağduriyeti gibi açılımlar olacaksa şahsi varlıklar teminat ve haciz açısından öne çıkacaktır. Aksi halde cezanın tüzel kişiliğe kesilmesi nedeniyle vergi idaresinin küçük ortakmış gibi bir kavrama bakmadan borsadaki hisselere de el koyması mümkün olabilecektir. Burada bir noktaya daha dikkat çekmek gerekiyor. Hisselerin değeri ve net bilgi akışı açısından SPK'nın sorumluluğunu "küçük yatırımcı hakkını korumak" noktasında yerine getirmesi gerekmektedir. Vergi idaresinden ve/veya Doğan Grubu'ndan küçük yatırımcının durumunu açıklayacak bilgi akışı bir an önce sağlamalıdır. Aksi halde oldu-bitti ile bu işlerin çözülmesini beklemek büyük bir belirsizlik oluşturacaktır. Bazılarının bulanık suları sevdiğini borsa işlemlerinden yine SPK'nın bulabileceğini düşünüyoruz.
591827
Sunucu MHP'li Vural'ı bozdu
Sunucu 'li Vural'ı bozduCanlı yayında suçlamalar havada uçuştu. Önce Parti ve Grup Başkanvekilleri kapıştı, polemiğe sunucu da katıldı. ’ün canlı yayınında ortalık karıştı.Önce AK Partili Suat Kılıç ve ’li birbirine girdi, Kılıç Vural’ı için telefonu kapattı. Tartışma sırasında Vural, sunucu Özsağman’a “AKP’nin borazanı mı oldu bu televizyon?” suçlaması kızdırdı. Özsağman da Vural’a “söyledikleriniz yüzünden yüzünüz kızaracak” diye tepki gösterdi. Özge Özsağman’ın sunduğu “1 Gün” programında, MHP lideri Bahçeli’nin açılımla ilgili hükümeti sert bir şekilde eleştirdiği basın toplantısındaki sözleri tartışıldı. Grup Başkanvekili Suat Kılıç ve MHP Grup Başkanvekili telefonla katıldığı canlı yayında gerilim dolu dakikalar yaşandı.. Oktay Vural’ın tansiyonu yüksek ses bir ses tonuyla yaptığı konuşmalar dikkat çekti. Vural, "’nin adının değiştirilmesi, eğitimi sistemine Kürtçenin gelmesi, AKP’li vekiller demedi mi ‘Öcalanla yapılmalıdır’ diye konuştu. Kılıç ise Türkiye’nin adının ve resmi dilinin değişeceği iddiasının yalan olduğunun altını çizdi.. Projenin özünün 81 vilayette 72 milyon insanı bir arada barış içinde yaşatma projesi olduğunu savunarak, MHP yönetimini süreci siyasal peşinde koşmakla suçladı. Bu sözlere sinirlenen Vural, araya girerek “’daki tablodan utanın, milleti birbirine düşman ediyorsunuz, ırkçı kavmiyetçi zihniyetten utanın” diye bağırdı. Kılıç bu karşılık süreci yönetmekle görevli ’ın ağzından çıkmayan sözleri iktidara mal eden muhalefete ateş püskürdü. Kavganın fitili de burada ateşlendi.. Vural siyasal Kürtçülüğün çözüm diye sunulduğunu savundu. Sunucu Özsağman araya girerek “İçişleri Bakanının ağzından net bir şekilde duymadık’ dedi. Sayın Kılıç, Bu da çarpıcıydı.”dedi. “İçişleri Bakanın ağzından yani ne duydunuz ki siz ben aloo” diyen Vural bir süre sustu ve aynı cümleyi bir kez daha tekrarladı. Kılıç bu fırsatı kaçırmadı ve “Duymadıkları için yorum yaptıkları için hataya düşüyorlar. Daha doğrusu süreci siyaseten değerlendirmek istedikleri için söylemediğimiz sözleri mevzu bahis etmeye bunlardan medet ummaya tenezzül ediyorlar diye cevap verdi. Vural bu gelişmelerden sonra daha da sinirlenerek “Özge hanım AKP’nin borazanı mı oldu bu televizyon? Sözümü kesmeyin” diyerek tepki gösterdi.. Kısa bir yaşayan sunucu kendini toparladı ve “Ne demek efendim biz hem sizi hem de Kılıç’ı dinlemeye çalışıyorum” diye cevap verdi. Vural: İki kişiyi bir anda dinleyemezsiniz ki bırakın da sözlerimizi söyleyelim. Özsağman: Sayın Suat Kılıç’ı uyardım ben ama işte konuşuyor. Sizin söylediklerinize cevap vermek istiyor. Vural: Neden benimkini kesiyorsunuz da onunkini kesmiyorsunuz Özsağman: Sayın Suat Kılıç bir saniye Kılıç: Tartışma yapmak mümkün değil. Milletimizin ferasetine terk ederek ben bu polemik ortamında daha fazla kalmak istemiyorum Özsağman: Yoo hayır sormam gereken bir soru daha var. MHP lideri Bahçeli’nin, bir saniye.. Her iki konuğuma da… Vural: muhafazakarlıktan nasıl dönüş yaptıklarını konuşalım. Türkiye’yi eyaletlere bölme planlarını milletin önünde deşifre edelim Özsağman: Sayın Kılıç hattımızdan düştü Özsağman: Söz hakkı vereceğim. Söz hakkını verirken de sanıyorum az önce söyledikleriniz yüzünden biraz yüzünüz kızaracak gibi geliyor Vural: Yüzümüzü kızartacak bir şey yok. Özsağman: Biz kimsenin borazanı değiliz. Vural: Benim sözümü kesmekte tereddüt etmediniz Öz Hanım. Özsağman: Deminden beri Kılıç’ın sözünü kesmeye çalışıyorum ama kendisi benim sözümü duymadı. Anlıyorsunuz ben de burada yapıyorum Vural: Anlıyorum
592552
Devlet Tiyatroları'ndan dev turne
DT'den yapılan açıklamaya göre, yerleşik sahnelerin bulunduğu bölgeden, değişik oyunla Gaziantep, Çorum, Samsun, Elazığ ve Malatya sahnelerinde 50 temsil verilecek. Ankara Devlet Tiyatrosu'nun oyunu Ekim ayında turneye çıkacak. Buna göre, Cem Günen'in yazdığı, Semih Sergen'in yönettiği "Hünkar ve Mimar" isimli yapıtın dünya prömiyerini yarın Gaziantep Devlet Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Dekoru Sertel Çetiner'e, kostümü Sevgi Türkay'a, ışık düzeni Mehmet Yaşayan'a ait olan oyunda, Orhan Özyiğit, Semih Sergen ve Okan İrkören rol alıyor. Rüştü Asyalı'nın da sesi ile eşlik ettiği yapıt, ve Ekimde de izlenebilecek. Savaş Dinçel'in kaleme aldığı, Hakan Çimenser'in yönettiği "Uçurtmanın Kuyruğu" 8, ve 10 Ekimde Gaziantep'te, 13 ve 14 Ekimde Samsun'da, 16 ve 17 Ekimde Çorum'da sahnelenecek. Dekoru Sertel Çetiner'e, kostümü Nalan Türkoğlu'na, ışık düzeni Şükrü Kırımoğlu'na ait olan yapıtın müzikleri Can Atilla'nın imzasını taşıyor. Eserde, Olcay Kavuzlu ve Mithat Erdemli rol alıyor. Dünya prömiyeri Ekimde Altındağ Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek olan "Anam Bacım Avradım" isimli eser 20 ve 21 Ekimde Samsun'da, 23 ve 24 Ekimde Çorum'da izleyici karşısına çıkacak. Dekorunu Hakan Dündar'ın, kostümlerini Esra Selah'ın, ışık düzenini Zeynel Işık'ın, müziklerini Cem İdiz'in hazırladığı yapıtta, İclal Özergün, Şirin Ergüven, Süheyla Gürkan, Berna Konur, Zuhal Taşar Gökhan, Selma Bayraktargil, Adnan Erbaş, Gürkan Görbil, Cem Balcı, Sedat Keçeci, Erdinç Doğan ve Mehmet Ali Toklu rol alıyor. Şinasi Sahnesi'nde 16 Ekimde dünya prömiyeri yapılacak "Geç Kalanlar" 22, 23 ve 24 Ekimde Gaziantep'te, 27 ve 28 Ekimde Samsun'da, 30 ve 31 Ekimde Çorum'da sahne alacak. Pervin Ünalp'in yazdığı, Nesrin Üstkanat'ın yönettiği eserin dekoru Işın Mumcu'ya, kostümü Sevgi Türkay'a, ışık düzeni Osman Uzgören'e ait. Oyunda Füsun Günuğur, Levent Şenbay, Dilara Keyf Günüç ve Deniz Yaşar Çamlıdağ rol alıyor. Konya Devlet Tiyatrosu'nda yarın dünya prömiyeri yapılacak "Uysal Yurttaş" adlı oyun 14 ve 15 Ekimde Elazığ'da, 16 ve 17 Ekimde Malatya'da sanatseverlerle buluşacak. Hasan Öztürk'ün yazdığı, Murat Atak'ın yönettiği eserin dekoru Behlüldane Tor'a, kostümü Funda Çebi'ye, ışığı Ersen Tunççekiç ve Hakan Özdemir'e ait. Yapıtta, Alpay Aksum, Volkan Çetinkaya, Gökçe Yurtsal, Şebnem Büyükkalkan ve Ozan Çobanoğlu rol alıyor. İzmir Devlet Tiyatrosu İzmir Devlet Tiyatrosu'nun "Sakarca" isimli çocuk oyunu 15, 16 ve 17 Ekim'de Gaziantep'te küçük izleyiciyle buluşacak. Dekor ve kostümü Ebru Çulpan'a, ışık düzeni Kemal Gürgün'e ait olan yapıtın koreografisini Barbaros Ünlü yaptı. Dejan Dukovski'nin yazdığı, Gürol Tonbul'un yönettiği "Barut Fıçısı" 29, 30 ve 31 Ekimde Gaziantep'te sahnelenecek. Dekoru Tayfun Çebi'ye, kostümleri Yıldız İpeklioğlu'na ait olan eserin ışık düzenini Yüksel Aymaz, müziklerini Cem İdiz, koreografisini Sevinç Renkver hazırladı. İzmir Devlet Tiyatrosu'nun "Düşmanla Sevişenler" isimli oyununun yarın Adana Devlet Tiyatrosunda dünya prömiyeri yapılacak. Ender Çakmak'ın yazdığı, Abdullah Ceran'ın yönettiği eser, 21 ve 22 Ekimde Elazığ'da, 23 ve 24 Ekimde Malatya'da sahnelenecek. Dekoru Suar Şeylan'a, kostümü Gülümser Erigür'e, ışığı Burhanettin Yazar'a, müziği Cem İdiz'e ait olan oyunda, Burçin Börü, Derya Keyf, Esra Ülger, Nimet İyigün, Sema Öner Kelav, Sevinç Gediktaş, Evren Çağrı Turan, Gökhan Doğan, Hakan Elmasoğlu, Murat Aslan ve Murat Özben rol alıyor. Savaş Dinçel'in yazdığı, Hakan Çimenser'in yönettiği Bursa Devlet Tiyatrosu yapımı "Çok Orijinal Bir Oyun" ise 28 ve 29 Ekimde Elazığ'da, 30 ve 31 Ekim'de Malatya'da seyirciyle buluşacak. Dekoru Işın Mumcu'ya, kostümü Gülümser Erigür'e ait olan yapıtın ışık düzenini Şükrü Kırımoğlu, müziklerini Can Atilla hazırladı. Koreografisini Sabriye Handan Özer'in yaptığı oyunda, Bora Özkula, Halil Balkanlar, Kemal Okur, Y. Emir Çiçek, Z. Ali Sinan Demir, Rüyam Dirin, Demet Oran, Belgin Bilgin Gümüşkaya ve Ecehan Şarman Çetinkaya rol alıyor.
591315
Amerikan Samoası açıklarında 7.9 şiddetinde deprem
Pasifik Tsunami Merkezi'nden yapılan açıklamada, anlık büyüklüğü 7.9 olan depremin, tsunamiye yol açabileceği uyarısında bulunulurken, tsunamiden etkilenebilecek yerler arasında Hawaii, Papua Yeni Gine de sıralandı. Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi, depremin merkez üssünün, Amerikan Samoası'nın 190 kilometre güneybatısı olduğunu ve 33 kilometre derinlikte meydana geldiğini açıklamıştı.
591215
Elçiliğe sığınan Zelaya, BM'ye cep telefonundan hitap etti
Büyükelçilikte kuşatma altında tutulan Zelaya, "BM'yi, Honduras'ın layık olduğu hukuk ve hürriyet devletini yeniden tesis etmeye davet ediyorum" dedi. Zelaya, BM'nin kendisi ve yanındakilerin can güvenliğini sağlamasını da istedi. Zelaya, 28 Haziranda darbeyle al aşağı edilerek yurt dışına sürgüne gönderilmiş, ancak 21 Eylülde gizlice Tegucigalpa'ya dönerek Brezilya büyükelçiliğine sığınmış ve halka isyan çağrısında bulunmuştu.
591297
Amerikan Samoası açıklarındaki şiddetli deprem
Amerikan Samoası açıklarındaki şiddetli deprem Pasifik Tsunami Merkezi, Güney Pasifik Okyanusu'ndaki ada ülkesi Amerikan Samoası açıklarında meydana gelen şiddetli depremin anlık büyüklüğünü 8.3'e yükseltti. Merkezden yapılan açıklamada, anlık büyüklüğü 8.3 olan depremden sonra bölgede deniz suyu seviyeleriyle ilgili yapılan kayıtların, Pasifik'te bir tsunaminin oluştuğunu gösterdiği bildirildi. Açıklamada, tsunaminin, depremin merkez üssüne yakın sahillerde yıkıcı olabileceği uyarısında bulunuldu. Pasifik Tsunami Merkezi, daha önce anlık büyüklüğü 7.9 olarak açıklanan deprem nedeniyle Yeni Zelanda, Amerikan Samoası, Hawaii, Papua Yeni Gine ve Pasifik'teki diğer adalar için tsunami uyarısı yapmıştı. Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi, depremin merkez üssünün, Amerikan Samoası'nın 190 kilometre güneybatısı olduğunu ve 33 kilometre derinlikte meydana geldiğini açıklamıştı.
591681
Beşiktaş'ta Garanti'li İş
Beşiktaş'ta Garanti'li İş Beşiktaş'ın borsadaki çizgisi, yeşil sahalardaki performansının çok üzerinde çıktı. Beşiktaş hisselerinde yapılan alımlara bakıldığında, Garanti Yatırım ve iş Yatırım'ın ağırlıkta olması dikkat çekiyor SERKAN BİTER Geçen sezonu çifte kupa ile kapatan Beşiktaş'ta bu yıl işler hiç iyi gitmiyor. Turkcell Süper Lig'in yedinci haftası geride kalırken oynadığı altı maçtan sadece galibiyet alabilen Beşiktaş, geri kalan maçın 3'ünden berberlik, 2'sinden ise mağlubiyet ile ayrıldı. Bu sonuçlarla haftada puan toplayarak ligin 12. sırasında kendisine yer bulabilen Beşiktaş'ın borsa ligindeki durumuna bakıldığında ise tam tersi bir tablo ortaya çıkıyor. Futbol sahalarındaki aldığı sonuçlarla taraftarlarını kahreden Beşiktaş, borsadaki yatırımcısına ise sevinç çığlıkları attırıyor. ZİRVEKİLERDE YAPRAK KIPIRDAMIYOR! Dört günde 3.80 TL'den TL'ye çıkarak yatırımcısına yüzde 85 getiri sağlayan Beşiktaş hisseleri, yeşil sahaların çok ötesinde bir performans sergiliyor. Hisselerdeki alımlara bakıldığında ise en çok alım yapan kurumlar arasında İş Yatırım ve Garanti Yatırım göze çarpıyor. 24-29 Ekim tarihleri arasındaki dört iş gününde İş Yatırım 470 bin lot, Garanti Yatırım ise 345 bin lot alım gerçekleştirdi. Süper lige bu yıl fırtına gibi başlayarak ve yedi maçın yedisini de kazanarak 45 yıllık rekorunu egale eden Fenerbahçe ile oynadığı yedi maçın altınsından galibiyet ve birinden de beraberlik ile ayrılan Galatasaray hisselerinde yaprak kıpırdamazken Beşiktaş hisselerindeki hareketlilik, hisseler üzerinde manipülasyon yorumlarına neden oluyor. FUTBOLLA ALAKASI YOK Uzmanlar, Turkcell Süper Lig'inin zirvesinde yer alan Fenerbahçe ve Galatasaray hisselerinin oldukça üzerinde performans gösteren Beşiktaş'taki durumun futbolla alakası olmadığı belirtiyorlar. Hatırlanacağı gibi Ocak ayında 1.3 TL'den hızlı bir yükseliş trendine girerek Mayıs ayında 15 TL'yi gören Beşiktaş hisselerindeki bu hareketlilik SPK'nın dikkatini çekmiş ve bunun üzerine soruşturma başlatılmıştı. Nevzat Demir'de altın madeni mi bulundu? Beşiktaş hisselerindeki hareketliliğin futbolla bağdaştırılamayacağını belirten uzmanlar, dört günde yaşanan yüzde 85'lik yükseliş sonrasında SPK'nın inceleme başlatabileceğini belirtiyorlar. Beşiktaş hisselerinde daha önce yaşanan operasyonun çok profesyonelce yapıldığını ve SPK'nın suç unsuru teşkil edebilecek bir açık bulamadığından ceza kesemediğini ifade eden piyasa yorumcuları, son yükselişi esprili bir şekilde, “Nevzat Demir tesislerinde altın madeni bulundu da bizim mi haberimiz yok” şeklinde değerlendirdiler. Ligin zirvesi borsanın vasatı Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un Eylül ayı borsa performanslarına bakıldığında ise Lig'den çok uzak bir tablo çizdikleri görülüyor. 45 yıl aradan sonra kendisine ait 'en iyi başlangıç' rekorunu egale ederek zirveye yerleşen Fenerbahçe hisseleri yatırımcısına Eylül ayında yüzde 1, ikinci sırada bulunan Galatasaray hisseleri yüzde 5.3 kazandırdı. Beşinci sırada bulunan Trabzonspor ise Eylül ayında yatırımcısına yüzde 2,2 kaybettirdi.
591743
Kızıl Akrep
Kızıl Akrep Orijinal Adı: Red Scorpion Yönetmen: Joseph Zito Oyuncular: Dolph Lundgren, M. Emet Walsh SHOW 01.15 Nikolai gizli görevler için eğitilmiş bir Rus ajanıdır. Afrika'daki bir ayaklanmayı bastırmak için gittiği görev sırasında kendini beklenmedik bir şekilde gerillaların arasında bulur. Bu olay üzerine Rusya'daki üstleri Nikolai'nin ortadan kaldırılması emrini verirler. Kendisini öldürmek üzere peşine düşen adamlardan kaçarken çölde ilkel bir kabileyle karşılaşır.
592367
Güroymak 'Norşin' olacak
Güroymak Belediye Başkanı Mehmet Emin Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin eski ismine kavuşması için bir araya gelen belediye encümenlerinin, meclis kararı aldıklarını, alınan kararın ise Bitlis Valiliğine ile Güroymak Kaymakamlığına bildirildiğini söyledi. Belediye meclisi tarafından Güroymak isminin, ilçenin eski ismi olan ''Norşin'' olarak değiştirilmesi kararını oy birliğiyle aldıklarını ifade eden Özkan, şöyle konuştu: ''Güroymak adının Norşin olarak değiştirilmesini istiyoruz. İlçemizin esas adı Norşin'dir. Türkiye Ekonomi Coğrafi haritasında ise ilçenin adı 'Çukur' olarak geçiyor. Biz bu isimleri benimsemiyoruz. Norşin, özellikle yöremizde, halk arasında daha kolay anımsanıp, söylenebiliyor. Bu isim dile ve kulağa daha sevimli geliyor. İlçenin tarihle bağlantısını gösteren Norşin adının kaldırılmak, yurdumuzda, bölgemizde ve dolayısıyla ilçemizde mevcut binlerce tarihsel kalıntıyı yok etmek anlamına geliyor. Tarihsel bir ilçe adının yok edilmesi, halk arasında tepkilere de yol açıyor.'' İlçenin adının yakın geçmişe kadar ''Norşin'' olduğunu ifade eden Özkan, ilçeyi kimsenin Güroymak olarak bilmediğini de söyledi. İlçe sakinleri ise belediye meclisi tarafından alınan kararı desteklediklerini kaydetti.
593045
Endonezya'da deprem: 75 ölü
Pasifik'te meydana gelen 8.3 büyüklüğündeki depremin ardından bir çok şiddetli deprem de Endonezya'da meydana geldi. Tsunami alarmı vermeyen Endonezya Meteoroloji ve Jeofizik Kurumunun açıklamasına göre, deprem TSİ 13.16'da, Sumatra adasının batısında bulunan Padang kentinin 78 kilometre açıklarında Hint Okyanusu'nun 71 kilometre altında meydana geldi. Binlerce kişi göçük altında Endonezya Sağlık Bakanlığı göçük altında binlerce kişinin olduğunu açıkladı. Görgü tanıkları, depremde yüzlerce evin yıkıldığını, bazı binalarda yangınların çıktığını, köprülerin tahrip olduğunu, muhtemelen su borularının patlaması yüzünden caddelerin sular altında kaldığını söylediler. Kentte telefon hatlarının da kesildiği, kent sakinlerinin panik içinde evlerinden dışarıyakaçıştığı bildirildi.Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi ile Japonya Meteoroloji kurumu, Endonezya,Malezya, Hindistan ve Tayland için tsunami alarmı verdi. Depremin geniş bir alanda hissedildiği, komşu Singapur'da da yüksek binaların tahliye edildiği bildirildi. Dünyanın en aktif fay hattı üzerinde Batı Sumatra vilayetinin başkenti olan Padang, dünyanın en aktif fay hatlarından biri üzerinde bulunuyor. Jeologlar öteden beri, 900 bin nüfusu bulunan Padang'ın günün birinde büyük bir depremle yıkılabileceğini söylüyor. Endonezya meteoroloji kurumu, Padang'ın 50 kilometre açığındaki depremin, 2004'teki büyük tsunamiye yol açan aynı fay hattı üzerinde olduğunu bildirdi.
591696
Wenice, 'çakma Wenice' ile rekabet edecek
Wenice, 'çakma Wenice' ile rekabet edecek İSTANBUL (İHA) Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın Çin seyahatine katılarak sahte Wenice Kids mağazasını bulan Wenice Kids Yönetim Kurulu Başkanı İdris Akdoğan, hukuki sonuç alınamayacağını anladıklarını ve “çakma Wenice” ile rekabet etme kararı aldıklarını belirtti. MOL İmaj İletişim Koordinatörlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın Çin gezisine katılan Mol ve Wenice Kids Yönetim Kurulu Başkanı İdris Akdoğan, Çin'de daha önce Türk basınında haber olan sahte Wenice Kids mağazası ile karşılaştı. Bakan Çağlayan'ın da dikkatini çeken mağazaya girerek inceleme yapan İdris Akdoğan, sahte Wenice yetkililerinin umursamaz tavırlarıyla karşılaştı. Akdoğan, “Biz de Çin'de, gerçek Wenice Kids markası ile mağaza açıp, taklidinden daha ucuza satma kararı aldık” dedi.
591448
Devlet, Öcalan'dan faydalanma yolları için gizli toplantı yapmış
Başbakanlık, MİT, Jandarma, Genelkurmay, Emniyet, MGK temsilcilerinden oluşan gizli bir kurulun bu amaçla üç kez toplandığı ortaya çıktı. Milliyet'in haberine göre, Öcalan'ın İmralı'da yargılandığı Haziran, Temmuz ve Ekim 1999 tarihlerinde gerçekleştirilen toplantılarda PKK'nın siyasallaşma faaliyetleri ile teröristlerin dağdan indirilmesinde Öcalan'ın katkısının olup olamayacağı gibi konular ele alındı. Görüşmeler sırasında "Öcalan'ın talepleri ile beklentilerimizin ne kadarını karşılayabileceği değerlendirilmeli" görüşünü dile getiren MİT yetkilisinin "Eğer dağdakileri indirebilecekse, yaşayabildiği kadar yaşayacak." dediği belirtildi. Gizli tutanaklara göre Emniyet Genel Müdürlüğü adına katılan yetkili, toplantılarda sorgu için kendilerine ayrılan 3-4 günün kısalığından şikayet ediyor. MİT yetkilileri de Öcalan'ın sorgularda yalnızca örgütte gözden çıkardığı kişilerin isimlerini verdiğini kaydediyor.
592633
Kürt tarafımla gurur duyuyorum, Türk tarafım şaşkın
Sözlerinden pişmanlık duymadığını söyleyen Avşar, "Bir tarafım Kürt, bir tarafım Türk. Türk tarafım ile çok şaşkınım, Kürt tarafımla da gurur duyuyorum." dedi. Bakırköy Adliyesi'ne gelen Hülya Avşar, adliye girişinde açıklamalarda bulundu. Avşar, "Böyle durumlarla daha önceden de karşılaştığım için alışkınım. Bir tarafım Kürt, bir tarafım Türk. Türk tarafım ile çok şaşkınım, Kürt tarafımla da gurur duyuyorum. Olaydan sonra beni birçok milletvekili ve bakan arayarak destek verdiklerini söyledi. Söylediklerimden pişman değilim. Herhangi bir savunma hazırlamadım. Savcı beyin sorularını cevaplayacağım." diye konuştu. Bu arada Avşar, adliye önündeki bir bayanın kendisini öpmek istemesine domuz gribi salgınını gerekçe göstererek izin vermedi. Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır, demokratik açılıma ilişkin değerlendirmeleri nedeniyle Avşar hakkında "Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle soruşturma açmıştı. Savcı Çakır'ın, soruşturma tarihinden birkaç gün sonra da emekliliğini istediği öğrenilmişti.
592512
Gül'den 'kayıp çocukları bulun' talimatı
Kayseri'de Ramazan Bayramı'nın 2. günü kaybolan çocukları arama çalışmaları sürüyor. Cumhurbaşkanlığı yetkilileri, Basın Halkla İlişkiler Başkanlığının bayramın 2. günü kaybolan çocuklardan 11 yaşındaki Türkan Ay'ın babası İbrahim Ay ile telefonda görüştüğünü ve konuyla yakından ilgilenildiğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'ye kayıp çocukları arama faaliyetlerinin yoğunlaştırılması yönünde talimat verdiği de kaydedildi. Baba İbrahim Ay, Talas Yenidoğan Mahallesi'ndeki evinde AA muhabirine yaptığı açıklamada, kızının ve diğer kaybolan kardeşin bulunması için yoğun çaba harcayan polis ekiplerine teşekkür etti. Kendisini bu sabah Cumhurbaşkanlığı makamından aradıklarını bildiren Ay, ''Konuyla yakından ilgilendiklerini bildirdiler. Cumhurbaşkanımıza ve arama çalışmalarına katılan herkese minnet borçluyuz. İnşallah çocuklarımız bulunur'' dedi. -AİLELER MAGAZİN HABERLERİNE TEPKİLİ- Çocukları kaybolan Tekin ve Ay aileleri, bazı basın kuruluşlarında yer alan aileleriyle ilgili haberlere tepki gösterdi. İki torunu kaybolan babaanne Hayriye Güroğlu, oğlu Hamza Tekin hakkındaki iddiaların doğru olmadığını belirterek, ''Oğlumun daha önce yıl cezaevinde yattığı haberlerini yaydılar. Böyle bir şey yok. Oğlum hayatında karakola dahi gitmedi'' dedi. İbrahim Ay da ailesi hakkında suçlamalarda bulunanlara tepki göstererek, şunları söyledi: ''Eşimin olayla ilgisi olduğu iddia edilen müteahhidin yanında çalıştığı haberleri yalan. Canlı yayına bağlanıp iftira atıyorlar, eşimle baldızımın ismini bile karıştırıyorlar. Ailem hakkında asılsız dedikodu yapanlar ve bunları yayınlayanlar hakkında teker teker dava açacağım. Magazini bıraksınlar da çocuklarımızı bulsunlar. Bu iş magazin değil, çocuk söz konusu. Bu tür haberler ailemize çok zarar veriyor.'' -TOPLUM DESTEKLİ POLİS, AİLELERİ ZİYARET ETTİ- Talas ilçesinde cadde ve sokaklarda çocukların bulunması için çalışma yapan Toplum Destekli Polis Şubesi'ne bağlı polis memuru, Tekin ve Ay ailesinine moral ziyaretinde bulundu. Polis memurları, ailelere sabırlı olmaları gerektiğini, polisin tüm gücü ve imkanlarıyla arama çalışmalarını sürdürdüğünü, mutlaka sonuç alınacağını söyledi. Ahmet ve Dilruba Tekin'in yengesi Zülbiye Tekin de umutlarının azaldığını ifade ederek, ''Gündüz umutlanıyoruz, gece bu umudumuz kalmıyor. Gözümüzde akacak yaş kalmadı. Ne olur çocuklarımızı kaçıranlar serbest bıraksın'' diye konuştu. Kayseri'nin Talas ilçesinde yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ile aynı mahallede 11 yaşındaki Türkan Ay, bayramın 2. günü şeker toplamak için evlerinden ayrılmış ancak geri dönmemişti.
591670
Cem Uzan'a 'kaç' tüyosu
Cem Uzan'a 'kaç' tüyosu Uzanlar'ın Beykoz'daki villaya da uzun zamandır uğramadıkları ortaya çıktı. Villa görevlileri “Alara Hanım'ı da Cem Bey gibi göremiyoruz” dedi. İlgili haberler İSTİHBARAT SERVİSİ İSTANBUL İşadamı Cem Uzan'ın hapis cezası ihtimalinin gündeme gelmesi ile birlikte, tatil için gittiği Antalya'dan önce Yunanistan'ın Meis Adası'na, oradan da Ürdün'e gittiği öne sürüldü. Uluslararası Tahkim'de milyar dolarlık 'Novahuta' ile 'Eurocement' davasını kaybeden Cem Uzan'dan bir süredir haber alınamıyor. Uzan hakkında daha önce başka bir davadan verilen buçuk yıllık hapis cezasının Yargıtay tarafından onaylandığı iddiası ise, Cem Uzan'ın 'Kararı önceden haber mi aldı' sorusunu gündeme getirdi. AVUKATI SUSKUN Cem Uzan'ın avukatı Ferhat Ünalan, çıkan haberlerle ilgili yorum yapmaktan kaçınırken iddiayı yalanlamadı. Hakkında açılan davalarla ilgili hukuk savaşını sürdüren Cem Uzan halen Yargıtay'da temyizde bulunan, “Emniyet-i suiistimal” suçundan Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi'nde 3.5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. KARA PARADAN 10 YIL Hapse gireceğini öğrenmesi üzerine hemen harekete geçtiği iddia edilen Cem Uzan'ın nerede olduğunun, ne avukatı ne de yakın dostları tarafından açıklanmaması Uzan hakkındaki şüphelerin artmasına neden oldu. Uzan, son olarak 25 Haziran 2009'da “2milyar dolar kara para aklamak”la suçlandığı davanın duruşmasında ifade vermişti. Cem Uzan'a bu davada da 10 yıl hapis isteniyor.
592611
Hastanenin bahçesini köpekler bastı!
Hastanenin bahçesini köpekler bastı! Akyazı Devlet Hastanesi bahçesi adeta sokak köpeklerinin istilasına uğradı. Akyazı ilçesinde bir süre önce yapımı biten ve teknolojik altyapısı ve modernliğiyle göz dolduran Akyazı Devlet Hastanesi bahçesi sokak köpeklerinin uğrak mekanı haline geldi. Hastanenin hemen karşısında bulunan Akyazı Belediyesi mezbahanesinin neden olduğu bu durum gece hastaneye gelen vatandaşların korkutuyor. Gece vakti bisiklet veya benzeri araçlarla zorlukla hastaneye kadar gelen vatandaşları hastane bahçesinde köpekler karşılıyor. Zaman zaman güvenliğin yardım ettiği vatandaşlar köpek sorununa acil çözüm istiyorlar. Rahatsızlanan eşini bisiklet arabasıyla hastaneye getiren bir şahıs köpeklerin saldırısına uğradı. Güvenlik görevlileri şahsı ve eşini köpeklerden kurtardı. Hastanenin çok güzel olduğunu ifade eden vatandaşlar köpek sorununa biran önce çözüm bulunmasını istediler.
592849
DTP Kürt açılımı paketini görmek istiyor
Milletvekili Sebahat Tuncel, hükümetin demokratik açılım paketinde ne olduğunu bilmeden destek verdiklerini belirterek, "Ama artık pakette ne olduğunu bilmek istiyoruz" dedi. İsveç Parlamentosu'nda Türkiye'yi Destekleme Komitesi tarafından, "Türkiye'de İnsan Hakları ve Demokratik Gelişme" konulu seminer düzenlendi. Seminere İstanbul Milletvekili Tuncel, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, İsveçli parlamenterler ve dinleyiciler katıldı. Yaklaşık saat süren ve İsveç Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Anne Ludvigsson'un yönettiği seminerde konuşan Tuncel, "Türkiye'de seçimle Meclis'e giren temsilcilerin dokunulmazlıkları bulunmasına rağmen 'li milletvekillerine ayrımcılık yapıldığını ve mahkemenin haklarında zorla mahkemeye götürülme kararı aldığını" belirtti. Tuncel, "Benim hakkımda da mahkemeye zorla götürülme kararı alındı. Biz daha önce ifade vermeyeceğimizi söyledik. Ayrımcı politikasını reddediyoruz" diye konuştu. 'nin çözümden yana bir taraf olduğunu ifade eden Tuncel, "Çözüm görüşmelerinde ve Öcalan'ın devre dışı bırakılamayacağını" öne sürdü. Tuncel, "Örgütü ikna edeceksiniz ve Öcalan da bu örgütün lideridir. Aksi takdirde kalıcı bir çözüm olmaz. bu görüşmelerde bir yere kadar yol alabilir ama eşittir değildir" dedi. "Herkes sorun çözülsün istiyor" "Barışın sağlanması konusunda umudumuzu koruyoruz" diye konuşan Tuncel, "1 Ekim'de parlamento açıldığında hükümetin gündeme getirdiği paketin de açılacağını, kendilerinin demokrasi mücadelesi verdiklerini, birçok kesim de bu sorunun çözülmesini istediğini kaydetti. Tuncel, "Pakette ne olduğunu bilmediğimiz halde hükümetin girişimini destekledik. Ama şimdi ne olduğunu bilmek istiyoruz. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın açıklamalarına göre, pakette operasyonların durması, ana dilde ve af konularında bir çalışma bulunmuyor. Pakette olanlar, değişen köy isimlerinin geri verilmesi, yaşayan diller enstitüsünün açılması ve Kürtçe yayın yapacak özel televizyonların kurulmasına izin verilmesi. Biz bu önerilerin Türkiye'de Kürt sorununu çözmeyeceğini söylüyoruz" diye konuştu. Tuncel ayrıca, "Ölümlerin olduğu yerde barış konuşulamaz. Biz de çözüm aşamasında silahların devre dışı kalmasını istiyoruz. Ayrıca ana dilde istiyoruz. Kürtleri yönetime katarak, Türkiye'de yeni bir yönetim anlayışı geliştirmek gerekiyor" görüşünü dile getirdi. Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir de önce Kürtçe ardından da Türkçe "Hoşgeldiniz" dedikten sonra, "Bu parlamentoda Kürtçe yasak değil, teknolojik imkansızlıklardan dolayı açıklamamı Kürtçe yapamıyorum" dedi. "Doğu ve Güneydoğu illerinin yönetimler tarafından sistemli olarak ekonomik açıdan geri bırakıldığını" iddia eden Baydemir, "GSMH açısından bu bölgelerin en düşük payı aldığını" öne sürerek, "İstanbul'dan doğuya doğru gittiğinizde en yoksul, en geri kalmış yerlerin bizim insanlarımızın yaşadıkları bölgeler olduğunu görürsünüz" diye konuştu. Seminerde konuşan İsveç Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Peder Spongberg de Avrupa Birliği olarak Türkiye'ye verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiğini kaydetti. Spongberg, "'nin Türkiye'ye kapıyı açık tutmasında bir sorumluluğu var" dedi.
591850
Unvan değişikliği sınavı Aralık'ta
Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, Görevde Yükselme Sınavı'nın da yakında açıklanacağı müjdesini verdi. Eylül tarihinde Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile görüşen Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar ve Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, personelin unvan değişikliği sınavını gündeme getirmişti. Sağlık Bakanı Akdağ ise Unvan Değişikliği Sınavı ile ilgili çalışmaların bitme aşamasında olduğunu bildirmişti. Bakanlık, sınavla ilgili hazırlıklarını bitirerek, beklenen duyuruyu bugün yaptı. Yapılan duyuruya göre, 'Unvan Değişikliği Sınavı' Aralık 2009'da yapılacak. Sınav için 1741 kadro ilan edildi. Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, sağlık çalışanlarının sorunlarının çözümü noktasında önemli çalışmalar yaptıklarını ifade etti. Unvan değişikliği sınavının sağlık çalışanları açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Kaçar, "Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile yaptığımız görüşmede Unvan Değişikliği Sınavı'nı gündeme getirmiştik. Bakanlık çalışmalarını bitirip, duyurusunu yaptı. Bu Sendikamızın önemli bir kazanımıdır. Ayrıca daha önce kadro sayılarını duyurduğumuz Görevde Yükselme Sınavı ile ilgili duyuru da yakın zamanda yapılacak" müjdesi verdi.
592082
Grip yüzünden her yıl 250-300 bin kişi ölüyor
Ünal, yaptığı açıklamada, özellikle mevsim geçişlerinde grip, nezle, sinüzit, zatürre, orta kulak, bademcik ve ses teli iltihabı gibi çeşitli solunum yolu enfeksiyonlarının görüldüğüne işaret etti. Benzer belirtilerle kendini gösteren nezle ile gribin birbirinden farklı olduğunu vurgulayan Ünal, ''rhino'' virüsünün burun mukozasında çoğalarak nezleye yol açtığı ve hapşırık, burun akıntısı, ateş, halsizlik ile bitkinlikle kendini gösterdiğini, nezle olunduğunda ateşin fazla yükselmediğini ve kas ağrısının olmadığını bildirdi. Ünal, gribe yol açan ''influenza'' virüsünün ise hem boğaz ve burun mukozasında hem de akciğerde çoğaldığını ifade ederek, gripte hapşırık, öksürük, 40 dereceyi bulan ateş, halsizlik, bitkinlik ve çok şiddetli kas ağrısı görüldüğünü belirtti. -YÜKSEK ATEŞ, GRİP BELİRTİSİ- Ünal, nezle ile gribin klinik olarak ayırt edilmesinin zor olduğunu, ancak influenza virüsünü gösteren özel testlerle ayrım yapılabildiğini söyledi. Nezlenin, kendiliğinden 2-3 gün içinde iyileşebildiğini belirten Ünal, istirahat, bol sıvı, dengeli beslenme ve ateş düşürücü ilaç kullanılmasının iyileşme sürecini hızlandırdığını söyledi. ''Grip, mutlaka ciddiye alınmalı ve tedavi edilmelidir. Tedavi edilmediğinde, ölümcül sonuçlar doğurabilir'' uyarısında bulunan Ünal, gribin özellikle yaşlılar ve çocuklar için tehlikeli olduğunu vurguladı. Ünal, ''Akciğerde çoğalıp zatürreye yol açması ve başka mikroplara zemin hazırlaması nedeniyle grip, özellikle 65 yaş üstündekilerle, akciğer, kalp, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlarda ve kanser tedavisi görenlerde ve bağışıklık sistemi tam gelişmediği için çocuklarda ölümcül seyredebilir'' diye konuştu. Ünal, mevsimsel gribin dünya genelinde her yıl 20-40 milyon kişinin hastalanmasına 250-300 bin kişinin yaşamını yitirmesine yol açtığınına dikkati çekti. Gripte yatak istirahati, ateş düşürücü ilaç, bol sıvı, doğru beslenme ve virüsün çoğalmasını önleyen ilaçların alınmasının faydalı olduğunu belirten Ünal, mevsim geçişlerinde toplu yerlerde az vakit geçirilmesi, el temizliğine dikkat edilmesi, aksıran ve hapşıranlarla öpüşülmemesi, iyi beslenilmesi ve hapşırmaya başlanıldığında maske takılmasını önerdi. -''YUMURTA ALERJİSİ OLANLARA GRİP AŞISI YAPILMAMALI''- Kişisel önlemlerin dışında, gribe karşı en iyi korunma yönteminin aşı olduğunu vurgulayan Ünal, her yıl mevsimsel grip aşısı olunması gerektiğini söyledi. Virüslerin yapısının sürekli değiştiği için, her yıl Dünya Sağlık Örgütü'nce takip edildiğini anlatan Ünal, aşı yapım sürecini şöyle anlattı: ''Nisan veya mayıs aylarından itibaren sık görülen virüsler tespit edilir. grubu virüslerden 2'si, grubu virüslerden de biri seçilerek aşı üreten bütün firmalara bildirilir. Aşı firmaları da bu yıl için DSÖ'nün bildirdiği veriler doğrultusunda yeni aşılar üretir. Bu yıl gribe karşı koruma sağlanmak isteniyorsa bu yeni aşıdan yaptırılması gerekir. Haziran-Temmuz aylarında binlerce insan üzerinde aşının koruyuculuğu olup olmadığına bakılır, yan etkileri incelenir ve tüm aşamalar tamamlandıktan sonra Ağustos ayında ruhsatlanarak, Eylül ayından itibaren aşılar yapılmaya başlanır. Virüsler, hazırlanış sürecinde yumurtada çoğaltılır ve fabrikalarda izole edilir, ancak ne kadar izole edilirse edilsin yanında tavuk proteini bulunduğu için, yumurta alerjisi olanlara aşı yapılması önerilmez, alerjiye neden olabilir.'' Ünal, aşıların koruyuculuğunun kişinin virüsle ya da ona yakın bir virüsle hasta olup olmadığına göre değiştiğine dikkati çekerek, ''Antijeni ile elde edilmiş virüsle enfekte olunduğunda, aşı yüzde 100, ona daha yakın bir virüsle enfekte olunduğunda yüzde 60 korurken, hiç tanınmayan bir virüsle karşılaşıldığında ise hiç korumaz'' dedi. Ünal, grip aşısının Ekim ayı sonuna kadar yaptırılabileceğini sözlerine ekledi.
592340
Tahvil-döviz-repo-parite...
Tahvil-döviz-repo-parite... İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında, 11 Mayıs 2011 vadeli, bugün valörlü tahvilin saat 12.30 itibariyle basit getirisi yüzde 8,90, bileşik getirisi yüzde 8,67 seviyelerinde bulunuyor. DOLAR KOTASYONLARIBankalararası piyasada dolar kotasyonlarında fiyat, alışta en düşük 1,4800 lira, en yüksek 1,4820 lira, satışta en düşük 1,4850 lira, en yüksek 1,4880 lira olarak belirlendi. REPO İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Repo-Ters Repo Pazarında gecelik işlemler en düşük yüzde 7.35, en yüksek yüzde 7,50 ve ortalama yüzde 7,35’ten gerçekleşiyor. PARİTE Uluslararası piyasalarda avro-dolar paritesi 1,4667, sterlin-dolar paritesi 1,6099, yen-dolar paritesi ise 89,42 düzeyinde seyrediyor.
591919
Karısını kemerle boğarak öldürdü
Alınan bilgiye göre, Çakmak Mahallesi'ndeki evlerinde yıllık eşi M.Ö. (39) ile tartışan A.Ö. (27), eşi tarafından kemerle boğuldu. Olayın duyulmasının ardından polislerle birlikte eve gelen sağlık ekipleri, A.Ö'nün öldüğünü tespit etti. A.Ö'nün cesedi, gerekli incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı. Polis, olay yerinden kaçan M.Ö'yü yakalamak için başlattığı çalışmayı sürdürüyor.
591571
Amerikan Samboa açıklarında şiddetli deprem:14 ölü
Yetkiler, ölü sayısının ilk belirlemelere göre olduğunu, ayrıca depremden sonra denizden gelen güçlü dalganın Amerikan Samoa'sını vurduğunu kaydetti. Bölgede meydana gelen 8.3 büyüklüğündeki deprem sonucu daha önce Yeni Zelanda, Amerikan Samoası, Hawaii, Papua Yeni Gine ve Pasifik'teki diğer adalar için tsunami uyarısı yapan Pasifik Tsunami Merkezi, Hawai için tsunami uyarısının iptal edildiğini duyurdu. Pasifik Tsunami Merkezi'nden yapılan açıklamada, tsunaminin Hawai'yi vurmasının beklenmediği kaydedildi. Amerikan Samoası dışındaki diğer bölgelerdeki ölü ve yaralı sayısı hakkında ise henüz bir bilgi alınamadı. Yetkililer, özellikle Batı Samoa'da çok sayıda can kaybı olmasından endişe edildiğini bildirdi. Hawai ile Yeni Zelenda arasında bulunan volkanik yapıdaki Samoa adalarının Amerikan Samoası bölümünün nüfusu 65 bin civarındayken, bağımsız devlet olan Samoa'nın (veya Batı Samoa) nüfusu yaklaşık 220 bin kişiden oluşuyor.
591859
Berlin'de "okulda namaz" izni
'nın başkenti Berlin'de okulunda namaz kılmak isteyen Türk kökenli öğrenciye izin çıktı. Berlin İdare Mahkemesi, öğrencinin günde bir kez namaz kılabileceğine hükmetti. Davayı Yunus M. adlı annesi Türk, Babası Alman öğrenci açtı. Öğrenci duruşmada, dini gereklerini yerine getirmek için günde beş vakit namaz kılmak istediğini anlattı. Berlin İdare Mahkemesi de öğrencinin günde beş vakit olmasa da, ders aralarında bir kez namaz kılabileceğine hükmetti. Kararda, Alman Anayasası'nın din özgürlüğünü kabul ettiği, bunun sadece inanmaya yönelik olmadığı, inancını göstermeye de yönelik olduğu, bu nedenle ders akışını etkilemediği sürece öğrencinin dini inançlarını yerine getirmeye hakkı olduğu ifade edildi. Karara temyiz yolu da açık. Mahkeme, 2008 yılının mart ayında da benzer yönde geçici bir karar vermişti.
592260
19 otomotiv şirketine soruşturma
19 şirketine soruşturma sektöründe faaliyet gösteren on dokuz teşebbüs hakkında açılmasına karar verdi Kurumun internet sitesinden yapılan duyuruda, Kurulun, Eylül 2009 tarihli toplantısında otomotiv sektöründe faaliyet gösteren 19 teşebbüs hakkında soruşturma açılmasına karar verdiği belirtildi. Soruşturmanın, söz konusu teşebbüslerin 2006 yılından itibaren hedef ve stok bilgileri ile satış ve fiyat stratejilerini paylaştıkları ve bunun da 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanuna aykırı olması nedeniyle açıldığı kaydedildi. Hakkında soruşturma açılan teşebbüsler şöyle: “Baylas Otomotiv A.Ş. Otomotiv İthalat ve Dağıtım A.Ş. Daihatsu Motorlu Araçlar A.Ş. Servis ve Tic. A.Ş. San. A.Ş. Türkiye Ltd. Şti. Türkiye A.Ş. Assan Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. İsotlar Grup A.Ş. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. Mais Motorlu Araçlar İmal ve Satış A.Ş. Mazda Motor Logistics Europe NV, Türk A.Ş. Otomotiv A.Ş. Otomotiv Pazarlama A.Ş. Şahsuvaroğlu Ltd. Şti. Temsa Global Sanayi ve Ticaret A.Ş. Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. -Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş.”
592953
Erdoğan'a 3. torun da geldi
Başbakan Erdoğan'ın kızı Esra Albayrak dün gece İstanbul Medipol Hastanesi'nde bir kız çocuğu dünyaya getirdi. 3.5 kilogram ağırlığındaki bebeğin isminin henüz belirlenmediği öğrenildi. Esra Albayrak, 29 Aralık 2006'da da bir erkek çocuk dünyaya getirmiş ve adına da Ahmet Akif adı verilmişti. Başbakan Erdoğan'nın, oğlu Bilal Erdoğan'ın Reyyan Erdoğan ile evliliğinden, 2007 yılının Eylül ayında doğan Ömer Tayyip adını verdikleri bir torunu daha bulunuyor.
591961
Türkiye’nin artan diplomatik gücü
’nin artan diplomatik gücü Dışişleri Bakanı 64. dönem Genel Kurul toplantıları sırasında ’nin artan diplomatik gücünün görüştüğü tüm muhataplarınca kabul gördüğünü, bunun son derece önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Davutoğlu ’taki son temasını tamamlamasının ardından Türkevi’nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. New York’ta son derece yoğun bir hafta geçirdiklerini belirten Davutoğlu, 60’dan fazla ikili ve 10’u aşkın da çok taraflı görüşme yaptığını söyledi. Davutoğlu şöyle konuştu: “Bu görüşmeler Gine’den ’ya, ’ten ’ya, ’dan ’a kadar, güneyden kuzeye, doğudan batıya çok geniş bir coğrafyaya yayılan görüşmelerdi. BM Genel Kurul toplantıları hem Genel Kurulun kendi gündemi bakımından önem taşıyor, hem de başka şartlarda görüşemeyeceğiniz çok uzak ülkelerin dışişleri bakanlarıyla görüşme imkanı veriyor. Bütün bu görüşmelerde müşahede ettiğim çok önemli gelişme Türkiye’nin artan diplomatik gücünün bütün muhataplarımızca kabul görmüş olması, çok sayıda görüşmenin aslında bizden talep edilmiş olması ve maalesef vakit yokluğundan gerçekleşememiş olması. Çok uzak bölgelerdeki krizlerle ilgili bile Türkiye’nin devreye girip pozitif katkı yapması talepleriyle de karşılaştık. Bu Türkiye’nin küresel alanda, BM üyesi olmasından sonra gösterdiği performansla bu alanda ne kadar çok katkı yapacağının işareti. Ayrıca kendi yakın bölgemizle ilgili, Balkanlarla, ’yla, Kafkaslar’la, Orta ile de ilgili de önemli görüşmeler yaptık. Son derece verimli bir haftanın sonrasında ülkemize geri döneceğiz.” ÖZBEK BAKANLA GÖRÜŞME Davutoğlu bugün Özbekistan Dışişleri Bakanı Vladimir Norov ile görüşmesine yönelik bir soru üzerine ise, Özbek Bakanla bugün uzun bir görüşme yaptıklarını belirtti. Orta Asya siyasetinin Türkiye’nin dış politikasının en önemli ana unsurlarından olduğunu anlatan Davutoğlu, Özbekistan’ın Orta Asya’nın en güçlü, en önemli ülkelerinden biri olduğunu vurguladı. Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin Özbekistan’ın bağımsızlığı sonrasında hemen Türkiye’nin Özbekistan’ı tanımasıyla birlikte hızla geliştiğini, ancak son yıllarda ilişkilerde biraz durağanlık olduğunu kaydeden Davutoğlu, Özbek Bakanla bugün çok verimli bir görüşme yaptıklarını söyledi. Görüşmede sadece ikili ilişkileri değil, Asya dengeleri, Asya stratejileri de dahil pek çok konuyu ele aldıklarını bildiren Davutoğlu, Özbek bakanla fikir birliği oluştuğunu söyledi. Özbek Bakanın Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütüne gözlemci üye olması konusunda tam destek vereceğini de ifade ettiğini bildiren Davutoğlu, Özbekistan’ın Şanghay İşbirliği Örgütünün dönem başkanı olduğunu hatırlattı. Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Güçlü ve müreffeh bir Özbekistan’ın hem kardeş ve dost bir ülke olmak bakımından hem de Asya dengeleri açısından ve uluslararası ilişkiler açısından çok önemli olduğunu, Türkiye’nin Özbekistan’ın istikrarına, refahına büyük önem verdiğini bir kez daha teyit ettik. Her zaman Türkiye ile Özbekistan arasında çok yakın bir dostluk ilişkisinin olacağını, bundan sonra da hem bölgesel gelişmelerde hem de küresel ve uluslararası dengelerde Türkiye’nin Özbekistan’a olan desteğinin süreceğini teyit ettik. Türkiye Orta Asya’da bütün bu gelişmeleri yakınen takip ediyor, Özbekistan ’a olan komşu ilişkisi bakımından da bizim için büyük önem taşıyor. Biz bundan sonra da Özbek meslektaşımla daha sık görüşmeye, önümüzdeki dosyaları daha sık gözden geçirmeye karar verdik. En kısa zamanda da karşılıklı ziyaretlerde bulunacağız, bu bir açıdan Türk-Özbek ilişkilerinin yeni bir ivme kazanması açısından çok faydalı bir görüşme oldu. İnşallah bundan sonra gelişmeleri birlikte takip edeceğiz.” Davutoğlu, daha sonra kendisini New York’ta bu yoğun gündemde takip eden basın mensuplarına da teşekkür etti ve gazetecilerle Türkevinin önünde hatıra fotoğrafı çektirdi. Davutoğlu Türkevi’nden ayrılırken Türkiye’ye gitmek isteyen Amerikalı bir bayanla da sohbet etti ve Türk vatandaşlarla da Türkevi’nin önünde hatıra fotoğrafı çektirdi. Bakan Davutoğlu ve beraberindekiler daha sonra New Jersey’deki Teterboro ’ndan Türkiye’ye hareket etti. BAKANIN BUGÜNKÜ TEMASLARI Bakan Davutoğlu gün içindeki temasları kapsamında BM Genel Sekreteri ’un insani işlerden sorumlu yardımcısı John Holmes ile de görüştü. Edinilen bilgiye göre görüşmede Holmes Türkiye’nin pek çok ülkeye yaptığı yardımların kendilerini memnun ettiğini belirtti. Davutoğlu’nun BM’nin eski yüksek temsilcisi ve Uluslararası Kriz Grubu’nun (ICG) Başkanı Louise Arbour’u kabulünde ise konusunun da ele alındığı belirtildi. Bakan Davutoğlu New York’tan ayrılmadan önce son olarak ise ’deki “American Jewish Committee” isimli kuruluşu temsilcilerini kabul etti.
592326
Kilo vermenin en güzel yolu
Kilo vermenin en güzel yolu İyimserliğin kilo verdirdiğine dikkat çeken araştırmacılar, çok fazla iyimser olmanın ise kilo verme girişimini engellediğini söylediler. The Telegraph'ta yer alan haberde, bir grup Japon psikolog tarafından gerçekleştirilen ve sonuçları BioPsychoSocial Medicine isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, hem şişman hem de mutlu olanların zayıflama programlarına daha az cevap veriyorlar. Araştırmada, fazla iyimser olmanın kilo vermeyi güçleştirirdiği, sağlık durumuyla ilgili biraz kötümserlik ve endişenin ise zayıflamaya olumlu etkileri olduğu açıklandı. Zayıflama programına katılan 101 erkek ve kadın üzerinde gerçekleştirilen araştırmada, hastalara altı aylık zayıflama programına başlamadan önce ve sonra sorular soruldu. Çalışma, zayıflama programının başında durumunun bilincinde olan ve halinden kısmen rahatsız olanların daha kolay kilo verdiğini gösteririrken, başlangıçta hallerinden memnun olanların kilo vermekte zorlandığı ortaya çıktı. Hallerinden memnun olan hastaların, girişkenlik ve iyimserlik özellikleri gösteren "özgür çocuk" (FC-free child) egosuna sahip oldukları ve bu grubun kilo vermede zorlandığı kaydediliyor. Rapora göre, "A" (adult) "yetişkin" egosuna sahip, yani sorumlu kişilerin ise daha kolay kilo verebildiği belirtiliyor.
593060
Babacan: Patronlar parasını yurt dışında tutuyor
Babacan: Patronlar parasını yurt dışında tutuyor Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ve bankacılık sektörü olarak baktıklarında ’nin gerçekten istisnai bir pozisyonu olduğunu belirtti. yıllık toplantıları kapsamında düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, dünyanın 1929 buhranından bu yana en derin krizi yaşadığını ifade ederek, artık toparlanmanın da sinyalleri olduğunu, bugünlerde doğru kararlar, doğru işler yapmaları halinde bundan sonraki dönemde bunun gerçekten dünya ekonomisi için anlamlı, önemli olacağını söyledi. Krizin sosyal boyutları olduğunu ifade eden Babacan, “Asıl bunun bir sosyal boyutu vardır; boyutu vardır. Belki de en önemli boyutu budur. insani boyutu bizi belki de yoğun bir çaba gösterme konusunda motive eden en önemli faktördür. Bunun da pek çok ülke tarafından paylaşıldığını biliyorum. Burada alınacak kararlar, ortaya konacak yaklaşım dünya genelinde istihdam konusunda da önemli sonuçlar getirecektir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu. SDR’nin para birimi olarak kullanılıp kullanılmamasına ilişkin bir soru üzerine Babacan, bu konuda herhalde biraz tartışma yapılacağını, ’da böyle bir kararın alınacağını beklemediğini söyledi. Babacan, bir soru üzerine, “Finans, bankacılık sektörü olarak baktığımızda Türkiye’nin gerçekten istisnai bir pozisyonu var. ülkeleri arasında tek ülke Türkiye ki, bütün bu kriz boyunca bankacılık sistemine hiçbir müdahalede bulunmadı. Finans sektörünün yeterlilik oranına baktığımızda, durumun iyi bir noktada olduğunu zaten görüyoruz” dedi. 2000-2001 krizinden sonra bankacılıkla ilgili birçok tedbirler aldıklarını hatırlatan Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’ye yatırım yapan bankaların pek çoğu bana şunu söylemiştir; ’Çok fazla sermaye koymamızı istiyorsunuz, halbuki başka hiçbir ülkede bizden bu kadar sermaye istenmiyor. Yüzde 12 büyük...’ Oysa geldiğimiz noktada bunu istemeyen ülkelerin ne kadar pişman olduğunu şu anda görüyoruz. Şu anda stres testlerini duyuyorsunuz, 2003-2004’te hepsini yaptık, sonuçlarına göre önlemler aldık. 2006 sonunda tekrar yaptığımızda gördük ki, en şiddetli senaryolarda dahi bankalarımız sapasağlam duruyor. 2006 sonunda biz bunları yaptığımızda artık bütün problemlerin temizlenmiş olduğunu görüyorduk. Çok rahattık. Son kriz gelince de, açıkçası biz pek tereddüt etmedik. Yani biliyorduk ki, en zor senaryolarda dahi, bütün bankalarımızın bünyesi oldukça sağlamlaştırılmış vaziyette.” “ŞAHISLAR, PATRONLAR PARASINI YURT DIŞINDA TUTUYOR” Özel sektörün dış borcu olarak gördükleri rakamın aslında ciddi bir yüzdesinin özel sektörün Türkiye’deki şirketlerinin yurt dışındaki patronlarına borçları olduğunu belirten Babacan, “Şahıslar, patronlar, parasını yurt dışında tutuyor. Buradaki şirketi yurt dışından bunu olarak kullanmış” dedi. Babacan, eli taşın altında olan kendilerinin, Türkiye’nin gerçeklerini daha iyi okuduğunu düşündüklerini, kırılganlıkların söylenildiği kadar ciddi olmadığını, yine de ödemeler dengesinin önemli bir konu olduğunu hep söylediklerini vurguladı. Türkiye’nin döviz dengesinin önemli olduğuna işaret eden Babacan, “Bizim Merkez Bankamızın basmadığı bir paradan bahsediyorsak ve onunla da ilgili yükümlülüklerimiz varsa, biz bunu sürekli dikkate alırız. Burada asla ’önemsenmiyor, dikkate alınmıyor’ böyle bir algılama olmasını da ben kesinlikle arzu etmem. Bu konu dikkatle takip ettiğimiz, önemli bir konudur” diye konuştu. YOĞUN TEMAS TRAFİĞİ Babacan, toplantılar kapsamında kendisinin hem çok taraflı hem ikili düzeyde yoğun bir temas trafiği içinde olacağını belirterek, Başbakan ’ın IMF Başkanı Dominique ile şu an için öngörülen bir ikili temasının bulunmadığını kaydetti. Babacan, IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Başkanı, Finans Danışmanı Jose Vinals’in, “Küresel Finansal İstikrar Raporu”nu açıkladığı toplantıda dile getirdiği, “Gelişmekte olan ülkelerde reel sektöre yönelik kredi hacimlerinde belirli riskler bulunduğu ve Türkiye’nin de bu ülkelerden biri olduğu” yorumuna ilişkin bir soru üzerine, “Kamu kesimi borçlanma gereğini azaltan bir orta vadeli program ortaya koymamızın asıl sebebi, bankacılık kesiminde zaten kıt olan kaynakların kamu tarafından, tarafından tüketilmemesi; bu kaynakların mümkün olduğunca özel sektöre bırakılması” diye konuştu. Türkiye’de, geçen sene yaşanan olayından bu yana kredi hacminin sabit seyrettiğini belirten Babacan, kamu kesimi borçlanma gereği ne kadar azalırsa, kadar kaynağın reel sektöre kaynak olarak piyasaya bırakılmış olacağını kaydetti. “DİSİPLİNİN BAŞLADIĞI DÖNEME FİİLEN GİRMİŞ DURUMDAYIZ” Babacan, “2009 yılının haziran ayından itibaren bütün strateji ve politikalarımızda ciddi bir dönüş yaptık. Mali genişlemenin sona erdiği, tam tersine disiplinin başladığı bir döneme şu anda zaten fiilen girmiş durumdayız. Bizim ilk baktığımızda bütçe açığımız, gün için milli gelirimizin yüzde 7,2’sine çıkıyordu, aldığımız tedbirlerle bu seneyi 6,6 ile kapatacağız. Gelecek sene daha da azaltacağız” diye konuştu. Toplantılara 624’ü yabancı, 656’sı yerli olmak üzere toplam 1.280 basın mensubunun kaydını yaptırdığını kaydeden Babacan, toplantılara katılacak toplam 740 sivil toplum kuruluşundan 475’inin diğer ülkelerden katılan kuruluşlar olduğunu aktardı. Babacan, bu toplantılar çerçevesinde İstanbul’un finans merkezi olmasıyla ilgili bir girişimlerinin olup olmayacağına ilişkin olarak, seminerlerden birinin gündeminin tamamen olacağını ifade etti.
591878
09:17 İşte Gül'ün görev süresi!
İşte Gül'ün görev süresi!'Gül yıl mı yıl mı kalacak' tartışmasına son nokta koyuldu. Cemil Çiçek bakanlar kurulu toplantısından sonra açıkladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresinin yıl mı, yıl mı olacağı yönündeki tartışmalara son nokta koyuldu. Cumhurbaşkanını yılda bir halkın seçmesi yönünde önemli bir adım atıldı. Gül için de formül bulundu: 5+5 CUMHURBAŞKANINI HALK SEÇECEK! Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili uyum yasası tasarısının Meclis’e sevk edileceğini söyledi. Çiçek, “Cumhurbaşkanı yılda bir, ikinci defa seçilmesine imkân veren bir düzenlemeyle halk tarafından seçilecektir” dedi. Anayasa'nın 101 ve 102. maddesinde yapılan değişiklikle cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili anayasal düzenleme ve değişiklik yapıldığını hatırlatan Çiçek, referandumla kabul edilen düzenlemeyle ilgili uyum yasası ihtiyacının ortaya çıktığını belirtti. Çiçek, ''Cumhurbaşkanı seçimlerinin nasıl yapılacağıyla ilgili Adalet Bakanı'nın hazırladığı bir tasarı var. bugün Bakanlar Kurulunda görüşüldü. Prensip itibarıyla benimsendi, dolayısıyla bir iki ufak teknik düzenlemenin akabinde tekrar görüşmeye gerek yok, bunu TBMM'ye sevk etmiş olacağız. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili uyum yasasından doğan bir eksiklik böylece giderilmiş olacak'' diye konuştu GÜL 2012'DE HALKOYUYLA YAPILACAK SEÇİME ADAY OLABİLECEK Buna göre Gül, Çankaya Köşk’ünde yıl kalacak. Gül’ün görev süresi 2012’de sona erecek. Gül, böylece 2012 yılında ilk kez halk oyuyla yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde yeniden aday olabilecek.
592802
Müftüden "Para toplayın yoksa..." mesajı
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde müftü bir mesaj çekti; imamlarla arası açıldı. İlçedeki 91 cami imamı, ilçe müftüsünden cep telefonlarına gelen "Para toplayın yoksa hakkınızda soruşturma açılır" mesajına tepkili. İmamlar, "Utana sıkıla para istiyoruz, görevimizi yerine getiremiyoruz" diyor. Diyarbakır merkez Sur ilçe müftüsü Hasan Yakut imzasıyla cep telefonlarına gelen bir mesaj imamları kızdırdı. İmamlar, "Geçen hafta diyanet camisi için para toplamayan 91 cami bugün para toplasın. Toplamayanlar hakkında soruşturma açılacak" mesajına tepki gösterdi; paranın müftülüğe alınacak makam aracı için istendiğini savundu. Sur ilçesi müftüsü Hasan Yakut ise, yardımların Diyanet İşleri Başkanlığı'nın izniyle toplandığını söyledi; "Zorla para aldığımı ispatlasınlar, istifa ederim" dedi. Yakut mesaj için de, "Ben hatırlatma amacıyla gönderdim, yanlış anlaşıldı" dedi. İl müftüsü: "İfadeler maksadını aşmış" Diyarbakır Müftüsü Ali Melek de, müftü Hasan Yakut'un imamlara cep telefonuyla gönderdiği mesajda para toplanmasını istediği iddiasıyla ilgili Bayramı'ndan önce Sur İlçe Müftüsü mesaj geçmiş. Mesajdaki ifadeler maksadını aşmış" dedi. Melek, "Konuyu öğrendikten sonra Yakut'u sözlü olarak uyardık. Ancak, şimdiye kadar bu mesajla ilgili bize herhangi bir şikayet gelmedi. Şikayet olursa gerekli incelemeyi yaparız" diye konuştu.
591917
Helikopter Ban Ekim'de İstanbul'da
"Deflasyona engel olmak için Fed para basabilir" ifadesi "helikopterden para dağıtma" olarak tanımlanınca medyanın "Helikopter Ben" lakabını taktığı Bernanke, Ekim'de İstanbul'da olacak ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, 6-7 Ekim'deki IMF-Dünya Bankası Sonbahar Dönem Toplantıları için İstanbul'a geliyor. Amerikan diplomatik kaynakları Hazine Bakanı Timothy Geithner'ın başkanlığını yaptığı resmi delegasyonun Ekim'de İstanbul'a geleceğini belirterek, delegasyonda Bernanke'nin de yer aldığını doğruladı. FİNANS DEVLERİ GELİYOR Bernanke'nin Ekim'de İstanbul'a geleceği ve Ekim'e kadar şehirde kalacağı öğrenildi. Şubat 2006'dan bu yana Amerikan Merkez Bankası'nı yöneten Bernanke, küresel kriz sırasında attığı adımlarla Amerika'yı iflasın eşiğinden kurtaran isim olmuştu. Küresel finansın zirvedeki isimlerini bir araya getirecek zirveye Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet'in yanı sıra, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, Fransa Merkez Bankası Başkanı Chrıstıan Noyer, Almanya Merkez Bankası Başkanı Axel Weber, Japonya Merkez Bankası Başkanı Masaaki Shirakawa, İtalya Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi gibi önemli isimler de katılacak. Türkiye, ABD dışında IMF-Dünya Bankası dönem toplantılarına ikinci kez evsahipliği yapan ilk ülke olarak kayıtlara geçecek. İstanbul'da gerçekleşecek zirve birçok açıdan ilklere sahne olacak. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası sistemdeki artan rolü ve konumu ilk kez bu toplantıda gündeme alınacak. Gelişmekte olan ülkelerin IMF ve Dünya Bankası yönetiminde daha fazla söz sahibi olmasına yönelik adımların da bu toplantıda atılması bekleniyor. Toplantıda ayrıca küresel krizden sonra kurulacak yeni finansal düzenle ilgili fikir jimnastiği yapılacak. LAKABI PARA SAÇMAKTAN GELİYOR ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke, 2002'de yaptığı bir konuşmada "Deflasyona engel olmak gerekiyorsa Fed para basabilir" açıklamasını yapmış; hemen ardından Nobel adayı Milton Friedman, açıklamayı helikopterden para dağıtma olarak tanımlayınca Ben Bernanke'ye medya, 'Helikopter Ben' ismini takmıştı.
592139
İsrail, Gazze'de hastane yapacak
Netanyahu böylece Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin bu yöndeki talebini kabul etmiş oldu. İsrail hükümet kaynaklarına göre, Sarkozy bu talebini önce Netanyahu ile Paris'teki görüşmelerinde dile getirdi, geçen hafta New York'taki BM toplantıları sırasında da bir kez daha yineledi. Netanyahu dün Fransa Cumhurbaşkanına, inşaatı onaylamaları için savunmayla ilgili kuruluşlara gerekli talimatı verdiğini bildirdi. Netanyahu'nun Sarkozy'ye, insani bir jest olarak hastanenin yeniden inşa edilmesine izin verdiklerini ilettiği kaydedildi. İsrailli yetkililer ise kararı, İran'ın nükleer programına karşı sert duruş sergileyen Fransa'ya yönelik, İsrail'in memnuniyetini gösteren bir jest olarak değerlendirdi. Proje, Gazze'de, Tel El Hava'da bulunan ve İsrail'in Gazze saldırılarında bombalanarak zarar gören Filistin Kızılayı'na ait El Kuds hastanesinin yeniden inşasını öngörüyor. Hastane, Katar ve Fransa'nın ortak yatırımı şeklinde yeniden yapılacak. Bu, inşaat için gerekli beton ve diğer inşaat malzemelerinin Gazze Şeridi'ne sokulmasına izin verileceği anlamına geliyor. İsrail, Gazze operasyonundan bu yana militanlarca ele geçirilip silahların yapımında kullanıldığı gerekçesiyle inşaat malzemelerinin Gazze'ye sokulmasına izin vermiyor. Bu arada, iki İsrailli yetkili, ABD yönetiminin Orta Doğu Temsilcisi George Mitchell ile görüşmek üzere dün Washington'a hareket etti. ABD Başkanı Barack Obama, New York'ta Netanyahu ve Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşmesi sırasında, iki taraf arasındaki barış sürecinin yeniden başlaması amacıyla Mitchell'in temaslarını sürdüreceğini açıklamıştı. İsrailli yetkililerin bugün Mitchell ile bir araya gelmeleri beklenirken, Filistinli Başmüzakereci Saib Erekat başkanlığındaki heyet ile doğrudan görüşme olmayacağı belirtiliyor.
592570
AB'de enflasyon son aydır ekside
'de ortak para euro kullanan 16 ülkede haziran ayında yüzde -0,1 ile tarihinde ilk kez eksiye inen yıllık eylül ayında yüzde -0,3'e geriledi. istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre, Euro Bölgesi'nde temmuz ayında yüzde -0,7'ye kadar gerileyerek tarihinin en düşük seviyesini gördükten sonra ağustosta yüzde -0,2'ye çıkmıştı. Enflasyonun ekside kalmasında son haftalarda euro'nun karşısında değerlenmesinin Avrupa'da fiyatlarını geriletmesi yanında artan işsizliğin talebi dizginlemesi etkili oluyor. Bununla birlikte ekonomistler, hükümetlerin teşvik paketleri sonucunda artan para arzının yılın son aylarında etkisini hissettirerek enflasyonu hızla artırabileceği uyarısında bulunuyor.
591873
09:10 ABD Irak'tan daha fazla asker çekecek
'tan daha fazla asker çekecek 'nin, yaklaşık yıldır işgal altında tuttuğu 'tan gelecek ayın sonuna kadar çekeceği asker sayısının planlanandan daha fazla olacağı bildirildi. Irak'taki güçlerinin komutanı Ray Odierno'nun Silahlı Hizmetler Komitesine bugün sunması beklenen raporunda, gelecek ay Irak'taki Amerikan askeri sayısının yaklaşık 120 bin olacağını belirterek, bunun mevcut asker sayısından bin daha az olduğunu kaydettiği ifade edildi. Odierno'nun sayfalık raporunda, Irak'taki Amerikan askerlerine yönelik saldırıların son iki yılda büyük oranda azaldığı da vurgulandı. Raporda, Ağustos 2007'de bin civarında olan sayısının geçen ay 600'e kadar düştüğü belirtildi. Irak'ta militanları ve yabancı militanların öncekinden daha az olduğu da ifade edilen raporda, Amerikan askerinin Eylül 2010'a kadar çatışmalara katılmasına son vermesi, 2011 sonunda da ülkeden tamamen ayrılmasıyla ilgili süreçte bazı sorunların çıkacağı öngörüsü de yer aldı. Raporunda, Irak için en karanlık günlerin geride kaldığını ifade eden Odierno, Irak halkının aşırıcılığı reddettiğini, 2006-2007 yıllarındaki mezhep çatışmalarının yeniden çıkacağına dair işaretler görmediklerini kaydetti
593087
İstanbul kararları tarihi öneme sahip
İstanbul kararları tarihi öneme sahip İSTANBUL (İHA) Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu yıl Türkiye'de düzenlenen IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarında alınacak kararların "İstanbul Kararları" olarak tarihi bir öneme sahip olacağını düşündüğünü söyledi. İstanbul'da düzenlenen IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları hakkında basın mensuplarını bilgilendirmek amacıyla ayrı bir basın toplantısı düzenleyen Ali Babacan toplantılar sırasında IMF'de kota reformunun da gündeme geleceğini belirtti. IMF üyesi ülkelerin dünya ekonomisinde ki yerleri ile IMF'deki kotalarının birbiri ile uyumlu hala uyumlu olmadığını ifade eden Babacan, bu sorunu ilk kez 2005'te Türkiye'nin dile getirdiğini ve tarihte yapılan dar bir reform ile 186 İMF üyesinden Türkiye dahil sadece tane ülkenin kotasının arttırıldığını hatırlattı. Dar kapsamlı bu reform ile Türkiye'nin IMF'deki payının yüzde 0.55'ten yüzde 0.61'e yükseltildiğini anlatan Babacan, "Yeni reform ile biz yüzde 1'in üzerine çıkmasını bekliyoruz" diye konuştu. İstanbul'da düzenlenen toplantıların maliyeti hakkında da bilgi veren Babacan yeni kurulan kongre merkezi ve açılan tünel ile birlikte inşaat faaliyetleri için 320-330 milyon TL civarında yatırım yapıldığını organizasyon giderleri için ise bütçede daha önce yaklaşık 30 milyon TL kaynak ayrıldığını ifade etti.
591956
Tokyo borsası yükselişle kapandı
yükselişle kapandı günü yükselişle tamamladı. Borsanın temel göstergesi Nikkei 225 Endeksi yüzde 0,33 (33,03 puan) artarak, 10.133,23 puan oldu. ’da ayrıca Borsası yüzde 0,7, Güney Borsası yüzde 0,9, Borsası yüzde 0,4 ve Borsası yüzde 0,5 değer kaybederken, Borsası yüzde 1,1 ve Şanghay Borsası yüzde 1,4 yükseldi. ’de ulusal nedeniyle yarından itibaren kapanacak piyasaları, Ekim’de yeniden açılacak. Bu arada Asya’daki işlemlerde ham petrolünün fiyatı Kasım ayı teslimi şu sıralar 67,13 dolardan işlem görüyor. Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 65,83 dolardan satılıyor.
591904
Batı Samoa afet bölgesi ilan edildi
ABD Başkanı Barack Obama'nın imzaladığı afet bölgesi kararı, bölgeye federal yardım gönderilmesini öngörüyor. Söz konusu karar, zarar gören konut ve binaların yeniden yapılmasına mali destek verilmesi, mali kayıpların bir bölümünün karşılanması gibi uygulamaları da kapsıyor. Amerikan Samoası'nda yaklaşık 65 kişi yaşıyor. Öte yandan, Büyük Okyanus'un (Pasifik) güneyinde meydana gelen şiddetli deprem ve yol açtığı tsunami nedeniyle Samoa ve Amerikan Samoası'ndaki toplam can kaybının en az 39 olduğu bildirildi. Araçların ve insanların sel suları tarafından adeta yutulduğunu belirten yetkililer, Samoa ve Amerikan Samoası'ndaki kayıpların 100'ü aşabileceğini belirtti. Batı Samoa Afet Kontrol Merkezi yetkililerinden Ausegalia Mulipola, tsunamiden etkilenen bölgelerde arama ve kurtarama çalışmalarının devam ettiğini, Samua ve Amerikan Samoası'ndaki can kayıbının şu anda bile 100'ü aşmış olabileceğini söyledi. Bazı köylerde birçok evin denize sürüklendiği haberleri geldiğini ifade eden Mulipola, bazı bölgelerde ise tsunami dalgalarının çekilirken tonlarca kum bıraktığını, arama ekiplerinin kumun altında cesetler bulduğunu söyledi. -TSUNAMİ- Japonca'daki 'tsu' (liman) ve 'nami' (dalga) kelimelerinin birleştirilmesiyle kullanılan tsunami, ''deprem gibi sismik faaliyetler sonucu denizdeki su kütlesinin dikey olarak hareketlenmesiyle oluşan ve olağandan çok daha fazla hıza sahip dalga'' olarak tanımlanıyor. Saatteki hızı 800-1000 kilometreye kadar da çıkabilen tsunami dalgaları, okyanus açıkları için olağan kabul edilen, ancak kıyılarda rastlanmayacak yükseklik olan 10 metreye veya daha yüksek seviyeye ulaşabiliyor. Kıyıya ulaşan normal dalgalar sadece su yüzeyinin basit hareketinden oluşurken, tsunamide yüzeyden dibe kadar tüm su kütlesi hareket ediyor. Denizdeki veya okyanustaki akıntıları geçici olarak artırıp azaltması dışında tsunami ile deniz dalgası arasında herhangi bir bağlantı bulunmuyor. Büyük çaplı tsunamilerin 10 yılda bir gerçekleştiği görülürken, şimdiye kadar kaydedilen tsunamilerin yaklaşık yüzde 59'u Büyük Okyanus'ta (Pasifik), yüzde 25'i Akdeniz'de, yüzde 12'i Atlas Okyanusu'nda ve yüzde 4'ü Hint Okyanusu'nda meydana geldi. Bugüne kadar en fazla can kaybına neden olan tsunami ise 2004 yılında görüldü. Hint Okyanusu'nda meydana gelen 9,15 büyüklüğündeki depremden sonra ortaya çıkan tsunami, Endonezya, Sri Lanka, Tayland, Malezya ve hatta Somali kıyılarına kadar olan bölge ülkelerinde yaklaşık 230 bin kişinin ölümüne yol açtı.
593112
18 yaşında, 48 sabıkası var
Alınan bilgiye göre, Tuzla Mahallesi'ndeki bir evden bilezik çalarak kaçtığı iddia edilen 18 yaşındaki K.Ş, ev sahibi tarafından yakalanarak polise teslim edildi. Gözaltına alınan zanlı hakkında yapılan araştırmada, hırsızlık suçundan 48 sabıkası olduğu belirlendi. K.Ş'nin ifade işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği bildirildi. Öte yandan, zanlı, kendisini görüntülemeye çalışan gazetecilere saldırmaya çalıştı.
591647
Her zaman yanınızdayız
Her zaman yanınızdayız Dünya Şampiyonası'nı zirvede tamamlayan Grekoromen Güreş Milli Takımı'nı kabul eden Başbakan Erdoğan, "Güreşçilerimizin başarılarından gurur duyuyoruz. Daha büyük başarılar bekliyoruz" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danimarka'nın Herning kentinde yapılan Dünya Güreş Şampiyonası'nda takım halinde şampiyon olan Grekoromen Güreş Milli takımını kabul etti. Başbakanlık yeni binada yapılan kabulde, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, AK Parti Milletvekili Hamza Yerlikaya, Gençlik Spor Genel Müdürü Yunus Akgül ve Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak da yer aldı. Milli güreşçilerin başarısından çok büyük gurur duyduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Amerika'da bulunduğum için Nazmi'nin final maçını izleyemedim. Ama Selçuk Çebi ve Rıza Kayaalp'in maçlarını izledim ve çok büyük keyif aldım” diye konuştu. Güreşçileri tek tek tebrik eden Başbakan Erdoğan, “Sizlerden daha büyük başarılar bekliyorum. Hükümet olarak da her zaman Türk sporunun yanındayız. Güreşçilerimize de her türlü destek için hazırız” diye konuştu. Erdoğan'dan güreş spor kompleksi fikrine destek Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak, Başbakan Erdoğan'dan İstanbul'da bir güreş spor kompleksi yapılmasını talep etti. Erdoğan, Faruk Özak ve Yunus Akgül'den konuyla ilgilenmelerini istedi.
592690
Işık: Haritayı görünce üzüldüm
Işık, "Öyle bir şeyin olmaması lazım, yanlış bir şey." dedi. Küçükçekmece'de selden zarar gören Nasrettin Hoca İlköğretim Okulu'ndaki protokol törenine katılan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Recep Işık, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve Veli Eğitim Projesi kapsamında dağıtılan CD'de yer alan hatalı haritaya ilişkin açıklama yaptı. Konu hakkında detaylı bilgisi olmadığını dile getiren Işık, "Gazetede çıkan haberin başlığını gördüm, görünce üzüldüm. Öyle bir şeyin olmaması lazım, yanlış bir şey." diye konuştu. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız ise, eski Milli Eğitim Müdürü Ata Özer döneminde yapılan çalışma ile ilgili konuşmak istemediğini söyledi. Israrlı sorular karşısında daha sonra detaylı bir açıklama yapacağını ifade eden Yıldız, "Basına yansıdığı gibi daha önce bir basın açıklaması yaptık. Şu anda bir inceleme başlattık. Detaylarını daha sonra konuşacağız." şeklinde konuştu. Bu arada, İstanbul'da yaşanan sel felaketinde zarar gören 52 okuldan 15'i Vodafone Vakfı'nın sağladığı kaynakla onarılacak. Vodafone yetkilileri ile Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri arasında selden zarar gören Nasrettin Hoca İlköğretim Okulu'nda protokol töreni yapıldı. Törende konuşan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Recep Işık, "Bütçeden en büyük payın milli eğitime ayrılmasına rağmen bu yeterli olmuyor. Sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün yardımlarına ihtiyacımız var." dedi.
592636
Pakistan'da Taliban Operasyonu
Pakistan'da Taliban Operasyonu Amerikan güçleri Pakistan'ın Afganistan sınırındaki Taliban hedeflerine 24 saat içinde üçüncü kez insansız hava araçlarıyla saldırı düzenledi. Saldırıda, Kuzey Veziristan'daki Mir Ali kasabası yakınlarında militanları taşıyan bir araç hedef alındı. Füze saldırısında araçtaki kişi öldürüldü. Amerikan istihbaratına göre, Taliban ve El Kaide liderleri Afganistan'daki saldırıları Pakistan'ın sınır bölgelerinden komuta ediyor. Amerikan ordusu 2008'de bu bölgeye 70'den fazla saldırı düzenledi.
592919
Üçüncü Köprü Şart mı?
Üçüncü Köprü Şart mı? İstanbul'a üçüncü köprü şart mı? Tıkanma noktasına gelen kent içi ulaşıma "Beykoz-Tarabya" güzergahında yapılacak bir köprü rahatlama getirebilir mi? İstanbul'un kuzeyini kaplayan ormanlık alan ve su havzaları ne olacak? Tüm bu sorulara İstanbul'daki Ulaşım Şurası'nda cevap arandı... Üçüncü köprüyle ilgili tartışmalar 1993'ten bu yana sürüyor. Hükümetin köprüyü gündeme alması, tartışmaların son dönemde yoğunlaşmasına neden oldu. Tartışmaların odağında Üçüncü köprü için düşünülen güzergah vardı. Ulaştırma Şurası'nın son gününde yeni köprü için özel bir çalıştay düzenlendi. Çalıştayda taraflar görüşlerini dile getirdi, köprüye niçin ihtiyaç olduğu anlatıldı. Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan "İstanbul'a 3'üncü çevre yolunun yapılmaması halinde mevcut yollar üzerindeki trafik baskıları daha da aratacaktır." TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi "Özellikle transit geçiş özelliğini taşıyacak ve tren yolu taşımacılığına da imkan verecek bir köprünün önümüzdeki günlerde Türkiye'nin ihracatı için gerekli olduğunu ifade etmek istiyorum." Üçüncü köprü konusunda çekinceleri olanlar da vardı. Prof. Haluk Gerçek (İTÜ İnşaat Müh. Bölümü) "Üçüncü köprünün yapılacağı güzergah İstanbul'da yolculukların yoğun olarak yapıldığı eksenden çok uzakta. Esas önemli neden bence İstanbul'un doğasına ve su havzalarına orman alanlarına getireceği tahribat." Köprü güzergahı için başka adrese işaret edenler de... Dr Çetin Gümüşoğlu (Uzman) "İki boğaz köprüsü arasında kalan, güney güzergahın daha fizibil olduğu ve aynı zamanda da raylı geçişi üzerinden geçirmek kaydıyla yerinde olacağı kanaatindeyim." Üçüncü köprü projesi için bir kişinin çağrısı dikkat çekiciydi. Çevresel Etki Değerlendirme ve Planlama Gn. Md. Fevzi İşbilir "Gelin bu projeyi çevresel etki değerlendirmesine tabi tutalım. Gelin bize başvurun. Çevresel riskleri minimize edelim." Üçüncü köprüye ilişkin rant ve arazi el değişimi söylentilerine karşı yeni bir teklif de getirildi. Eğer üçüncü köprü Beykoz-Tarabya güzergahında yapılacaksa bu güzergah doğal sit alanı ilan edilsin!...
593164
Devrimci Karargah davası açıldı
Devrimci Karargah davası açıldı DEVRİMCİ Karargah örgütüne ilişkin 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Soruşturmayı yürüten Kadir Altınışık'ın hazırladnan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile dava açılmış oldu.Davada İstanbul İl Başkanlığı müşteki olurken 17 kişi ise sanık olarak hakim karşısına çıkacak. sanıklar hakkında ”Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Yağma”, ”Devletin Birligini ve Ülke Bütünlüğü Bozma”, ”Kamu Malına Zarar Verme”, ”Kasten Öldürme”, ”Silahlı Örgütüne Üye Olma” gibi suçlamalar bulunuyor. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından hazırlanan iddianamede Hüsnü Uyan, ve 'in örgüt tarafından öldürüldüğü iddia edildi.İddianamede 18 kişi ise mağdur müşteki, 16 kişi de şikayetçi olarak yer aldı. Davanın mahkeme tarafından kabul edilmesiyle sanık olan Süleyman Gürkan Anıl, İbrahim Şimşek, Sevim Öztürk, Özgür Dinçer, Ergin Öncü, Ceren Sütlaş, Cemal Bozkurt, Fatih Aydın, Necdet Öztürk, Abdulselam Sultan, Muhammet Çetin, Mehmet Yeşiltepe, Mustafa Aşula, Melek Seven, Metin Akdemir, Nail Arıkan ise 23 şubat 2010'da hakim karşısına çıkacak. ÇATIŞMASINDA ÖRGÜT LİDERLERİNDEN YILMAZKAYA ÖLÜ ELEGEÇİRİLMİŞTİ İstanbul Bostancı'da 27 Nisan 2009'da yapılan operasyonda polislerle çatışmaya giren ölmüş, Emniyet Amiri Semih Balaban şehit olmuş, 16 yaşındaki Mazlum Şeker ölmüş, polis ve bir gazeteci de yaralanmıştı. Devrimci Karargah’ın AKP İstanbul İl Başkanlığı ve Birinci Ordu Komutanlığı’na da düzenledikleri iddia edilmişti. Operasyon kapsamında gözaltına alınan Mehmet Yeşiltepe silahlı kurma ve yönetmek, Sevim Öztürk, Aylin Duruoğlu, Ceren Sütlaş, Melek Seven, Süleyman Gürkan Anıl, Ergin Öncü, Abdülselam Sultan, Muhammet Çetin, Metin Akdemir, Nail Arıkan silahlı terör örgütüne üye olmak, Özgür Dinçer silahlı terör örgütüne üye olmak, resmi belgede mala zarar verme, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozam, tehlikeli madeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirmek, Fatih Aydın, silahlı terör örgütüne üye olmak, resmi belgede sahtecilik, mala zarar verme, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma, ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından tutuklanmıştı. Mustafa Aşula ise mahkeme sorgusunun ardından serbest bırakılmıştı. Çatışmanın meydana geldiği evi Orhan Yılmazkaya'ya kiraladığı öne sürülen Necdet Öztürk de sahte ve kimlikle havalimanında yakalanarak tutuklanmıştı. OLDUĞUNU BİLSEYDİM İHBAR EDERDİM Örgüt üyesi olduğu gerekçesi tutuklanan 26 yaşındaki Melek Seven mahkemedeki ifadesinde çatışmanın meydana geldiği evin kiralanmasına yardım ettiği belirterek şunları söylemişti: “Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyor. Herhangi bir örgütle bağlantım yok. Necdet Öztürk erkek arkadaşımdır. Evi tutarken kendisine yardımcı oldum. Orhan Yılmazkaya'yı erkek arkadaşım vasıtasıyla tanıdım. Necdet, Orhan Yılmazkaya'yı bana eski eşinin üniversiteden arkadaşı olarak tanıttı. Orhan Yılmazkaya'nın ne iş yaptığını bilmiyorum. Orhan Yılmazkaya'yı Siyasal Bilimler Fakültesi'nden tanıdığını belirten Sevim Öztürk ise, “Orhan Yılmazkaya ile 12-13 yıldan beri görüşmüyordum. Sonradan görüşmelerimiz tesadüfen başladı. Örgütün ismini ilk defa evime gelen polislerden duydum. Yanlışlıkla evime geldiklerini düşündüm. Orhan Yılmazkaya’yı yemek yapan bir gazeteci olarak tanıyordum, terörist kimliği ile bilmiyordum. Bilseydim ihbar ederdim. Çünkü söz konusu evi eski eşim tuttu. evi özellikle lunaparka yakın olduğu için tuttu. Ağabeyimin 11,5 yaşındaki kızı ile 13 yaşındaki oğlumu ve gönderiyordum. Bilsem oraya gönderir miydim” demişti. Devrimci Karargah isimli örgütle bir bağlantısının olmadığını ifade eden Ceren Sütlaş da Orhan Yılmazkaya'yı teyzesi Sevim Öztürk'ün arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını, örgütle bağlantısından haberdar olmadığını söylemişti. İnternet Sitesi Genel Yayın Yönetmeni Aylin Duruoğlu ise “Önemli bir basın kurumunda yönetici olarak çalışıyorum. Orhan Yılmazkaya'yı 1987'de Siyasal Bilimler Fakültesi'nden dolayı tanırım. 10-15 yıldır hiç görmedim. Bir kitap çıkartmıştı. Birkaç yıl önce kitabını tanıtmak için geldiğinde gördüm. Aynı zamanda 'de kitabını tanıtırken gördüm. Bir iki kez de gazeteye ziyaretime gelip bana halimi hatırımı sordu. İşyerime ziyaretime gelmesi, yemeğe çıkmamız, telefon ile görüşmemiz dışında Orhan Yılmazkaya ile bir ilgim yoktur. Terörist kimliğinden de haberim yoktur. Huzurdaki hiç kimseyi tanımıyorumö demişti. Avukat Nail Arıkan da “Orhan Yılmazkaya ile 1987'de İstanbul Siyasal Bilimler Fakültesi'nde aynı dönem olmamız nedeniyle tanırım. tarihten itibaren arkadaşlığımız devam etmiştir. Orhan Yılmazkaya'nın bir terör örgütü ile ilgisi olduğunu bilmiyorum. Devrimci Karargah isimli örgütü ilk kez gözaltına alındığım günün sabahı internet haberlerinden öğrendim. Orhan Yılmazkaya'yı Türk yemekleri üzerine kitap yazan şahıs olarak tanıyorum. Kendisi ile görüşmelerimde Devrimci Karagah isimli bir örgütten bahsetmedim. Daha önce halkla ilişkiler şirketi vardı. Evinde yakalanan ve silahlardan bilgim yoktur” diye konuşmuştu.
591502
HABER TURU
HABER TURU Şampiyon Dev maç 15 Ekim’de, ’da da Kupa heyecanı başlıyor, Alonso’ya 19 milyon Euro! Şampiyon Yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Fenerbahçe Takımı, Bosna-Hersek’te düzenlenen Mirza Delibasic Turnuvası’ndaki son maçında Hırvat takımı ’i 80-68 yenerek, birinci oldu. İlk yarıyı 39-27 üstün kapatan sarı-lacivertli ekipte Ömer Aşık 22, Lynn Greer 15, Willie ise 14 sayıyla, en skorer isimler oldu. Dev maç 15 Ekim’de Basketbolda ile Fenerbahçe Ülker arasındaki Erkekler Cumhurbaşkanlığı Kupası maçının, 15 Ekim Perşembe günü ’da yapılacağı açıklandı. 2008-09 sezonunda şampiyon olan Efes Pilsen, Teknosa ’nı da kazandığı için statü gereği p lay-off finalini oynayan Fenerbahçe Ülker ile karşılaşacak. Bayanlarda Fenerbahçe ile arasındaki Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı ise 21 Ekim’de oynanacak. ’da da Beko ’nın ana sponsoru olan Beko, Almanya Basketbol Ligi’nin de sponsoru oldu. Yapılan anlaşma sonrası Basketball 2009-2010 sezonunun başlamasıyla birlikte BEKO Basketball Bundesliga ismiyle yapılacak. Altı yıl boyunca geçerli olacak sponsorluk anlaşmasıyla organizasyon içinde gerçekleştirilecek Day, Top Four ve Şampiyonlar Kupası’nın da ana sponsorluğu gerçekleştirilecek. Kupa heyecanı başlıyor Basketbolda Teknosa Eleme Grubu maçlarının kuraları yarın çekilecek 2009-2010 sezonu Teknosa Türkiye Kupası Eleme Grubu maçları, 7-12 Ekim tarihleri arasında Mersin ve ’da organize edilecek. 16 takımın grupta mücadele edeceği eleme grubu maçlarında ilk iki sırayı alan takımlar, 19-21 Şubat tarihlerinde daha sonra belirlenecek bir ilde, şampiyonluk mücadelesi verecek. Alonso’ya 19 milyon Euro! ’ye geçtiğinin bu hafta açıklanması beklenen pilotlarından ’nun, iki yıllık bir kontrata imza attığı ve 19 ile 25 milyon euro arasında bir meblağ kazanacağı iddia edildi. ’de yer alan haberde, ’sinde kazandığı 3’lükle, şu anki takımı ’ya bu sezonun ilk podyum başarısını kazandıran İspanyol sürücünün, kontratının uzatılma opsiyonun bulunduğu belirtilirken; Ferrari’nin bugün ya da yarın Alonso’nun takımlarına katıldığına ilişkin bir duyuru yapmasının beklendiğinin altı çizildi. Ödüller dağıtıldı Yelkende en prestijli yarışlardan olan Europa Race’in yapıldı. Kültür Başkenti ana sponsorluğunda düzenlenen ve 25 gün süren İstanbul Europa Race’in 150 bin euroluk ödülleri sahiplerini buldu. Yarışta birinci olan Michel Desjoyeaux ve Foncia 22 bin 610, ikinci Groupe Bel ve Kito de Pavant 17 bin 822 ve üçüncü 1876’ da 13 bin 832 euro para ödülü kazandı. Ödülün geri kalan bölümü ise etap birincileri arasında paylaştırıldı. Müdür’den tebrik Gençlik ve Spor Genel Müdürü Kick Federasyonu Başkanı Salim Kayıcı’yı makamında kabul ederek, Genç Milli Takımın başarılarından dolayı tebrik etti. Salim Kayıcı, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül’ü ziyaretinde 21-27 Eylül 2009 tarihleri arasında ’ın Pula şehrinde yapılan Avrupa Gençler Kick Boks Şampiyonası’nda Türk Milli Takımı’nın almış olduğu başarılar hakkında bilgi verdi. Kamp ’da Futbolda Avrupa elemelerindeki son maçlarını 10 ve 14 Ekim’de ve ile yapacak bu karşılaşmalar öncesinde Hollanda’da gün sürecek kampa girecek. Futbol Federasyonu’ndan alınan bilgiye göre, Ekim Pazartesi günü, Hollanda’nın Venlo kentinde bulunan Tegelen kasabasında kampa girecek milliler, Ekim’de özel bir uçakla Bursa’ya gelecek ve çalışmalarına burada devam edecek. Bayraktar’a yeni görev Futbol Federasyonu Futbol Geliştirme Merkezi (FGM) Direktörlüğü’ne Doç. Dr. atandı. Yapılan açıklamada, milli takımlar bünyesinde yer alan Spor Hekimliği ve Atletik Performans Departmanı’nda ve Futbol Federasyonu Sağlık Kurulu’nda görev alan Bayraktar’ın, Futbol Geliştirme Merkezi Direktörlüğü görevini üstleneceği bildirildi. Şampiyonlar ’ta Başbakan ’daki Dünya Güreş Şampiyonası’nda takım halinde birinci olan olan Grekoromen Güreş Milli Takımını kabul etti. Başbakanlık’taki kabulde, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Milletvekili Hamza Yerlikaya, Müdürü Yunus Akgül ve Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak da yer aldı. Korkmaz ’de ’ın eski teknik direktörü anlaşma sağladığı ’ın Bakü kulübü ile resmi imzaladı. yılı opsiyonlu olmak üzere yıllık sözleşme imzalayan Bülent Korkmaz, imza töreninde yaptığı açıklamada, Bakü’ye para -pul kazanmak için değil, başarılar kazandırmak için geldiğini ifade etti.
591673
Çaldığı paralarla otel satın alacaktı
Çaldığı paralarla otel satın alacaktı İBRAHİM YILDIZ/İSTANBUL İstanbul'da ATM/BTM cihazlarına yerleştirilen kopyalama cihazları ile kredi kart bilgilerini çalarak 3.5 milyon TL'lik vurgun yapan bir şebeke çökertildi. Şebeke lideri olan ve adını daha önce düzenlenen 'Karnaval operasyonu' ile duyuran eski bankacı Hakan K.'nın, kredi kartı sahtekarlığından temin ettiği gelirle Muğla'nın Fethiye ilçesinde bir otele ortak olmaya çalıştığı öğrenildi. Daha önce benzer suçlar işlediği gerekçesiyle kez yakalanan eski bankaca Hakan K. ve 28 suç arkadaşı operasyon kapsamında gözaltına alındı.
591218
İşçi ve İşverene Müjde
İşçi ve İşverene Müjde Hükümet işsizliğin önüne geçmek, istihdam kapılarını sonuna kadar açmak için yeni bir uygulamaya imza attı. Uygulama ile işe yeni alınan işçilerin sigorta pirimleri yıl boyunca devlet tarafından karşılanabilecek. Böylece hem işverinin üzerindeki yük azalacak hem de işe alımlar artacak. Teşvik Sisteminin Kapsamı Genişletildi Hükümet ekonominin toparlanma sürecinde işsizliğin önüne bir an önce geçebilmek teşvik sisteminde düzenlemelere gitti. Daha önce yapılan teşvikelerin kapsamı genişletildi. Teşvikler artık herkesi kapsayacak. Firmaların yeni istihdam yapmalarını amaçlayan düzenleme ile 2009 yılının Nisan ayında bildirilen sigortalı sayısına ek olarak 18 Ağustos'tan sonra işe alınanların primi de İşsizlik Sigorta Fonu tarafından ödenecek. Teşvik kapsamına Aralık ayı sonuna kadar işe alınanlar girecek. Ancak işe alınacak kişilerin önceki aylık dönemde işe giren sigortalılardan olmaması gerekiyor. Yeni Kişilerin İşe Alınması Şart Teşvikten yararlanabilmek için son üç aydaki çalışan sayısına ek, yeni kişilerin işe alınması şart. Böylece yeni kişilerin istihdam edilmesi sağlanacak. Ödemeler devlet tarafından ay boyunca yapılacak, hükümetin bu süreyi yıla çıkarma yetkisi olacak. İstismara Karşı Tedbir Alındı Teşviğin istismar edilmemesi için de önlemler alındı. Faaliyette bulunan işyerlerinin devredilmesi, birleşmesi veya bölünmesi gibi durumlar işe yeni başlama olarak kabul edilmeyecek. Mevcut işyerinin kapatılarak değişik bir isimle açılması, ortaklık ilişkisi bulunan şirketlerdeki istihdamın kaydırılması da teşvik kapsamı dışında olacak. Firmaların istihdam teşvikinden yaralanabilmesi için kaçak işçi çalıştırmaması gerekiyor. Kayıtdışı İstihdam Tespit Edilirse... Yapılan denetimlerde kayıt dışı istihdam sağladığı tespit edilen işyerleri, teşvik kapsamı dışına çıkarılacak. Teşvikten yararlanmak isteyenlerin Sosyal Güvenlik Kurumu'na başvurması yeterli olacak. Bakanlık, Selden Etkilenen İşyerlerinden İşçi Çıkarılmamaması İçin Devrede Bu arada İstanbul'da selden etkilenen işyerlerinin işçi çıkarmaması için de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı devreye girdi. Bakan Ömer Dinçer, firmaların zarar gördüklerini ıspatlamaları durumunda işçi ücretlerini ödeyeceklerini, sigorta primlerinin de erteleneceğini açıkladı.
592394
Enerji Forumu Romanya'da Yapılıyor
Enerji Forumu Romanya'da Yapılıyor Karadeniz ve Hazar bölgesindeki enerji güvenliğine, Romanya'da gerçekleştirilen forumda çözüm aranacak. Yayına Giriş: 30.09.2009 11:41:07 Güncelleme: 30.09.2009 12:24:57 NATO üyesi ülkelerin ortaklaşa gerçekleştirdiği 1'inci Karadeniz Ekonomik ve Enerji Forumu Romanya'nın başkenti Bükreş'te bugün (30.09.2009) başlıyor. Toplantıda Türkiye'yi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız temsil edecek. Ekim'e kadar sürecek toplantıya birçok ülkenin enerji bakanları, dünyanın önde gelen uluslararası enerji şirketi yöneticileri katılacak. Toplantıda bölgesel enerji güvenliğini ile Karadeniz-Hazar Denizi bölgesindeki enerji sahaları arzı konularındaki problemler masaya yatırılacak.
592745
Toyota'ya birincilik yaramadı
Dünyanın en büyük üreticisi 'nın, 'de 3,8 milyon aracı geri çağırması, şirkete maddi açıdan olmasa da imajına zarar verebilir. (AA) -- Geçen yıl 'li 'tan dünyanın en büyük üreticisi unvanını alan zemin döşemesindeki sorun nedeniyle 'deki marka 3,8 milyon aracı geri çağırdı. Zemin döşemesinin, gaz pedalının sıkışmasına, bunun da kazalara yol açtığından şüpheleniliyor. Bu sorunun, zemin döşemeleri değiştirilerek göreli olarak giderilebileceği, ancak asıl sorunun şirketin imajını zedeleyerek, bırakacağı kötü izlenim olacağı belirtiliyor. Tokai Tokyo Research şirketinden uzmanı Mamoru Katou, "Bu durum sayının büyük olması nedeniyle büyük puntolarla manşet olacak, ancak şirketin karları söz konusuysa büyük etkisi olması olası değil" dedi. Tokyo'daki Mizuho Investors Securities'den uzmanı Ryoichi Saito da şanzıman ya da motor arızasıyla karşılaştırıldığında zemin döşemesinin değiştirilmesinin muhtemelen pahalı bir işlem olmadığını söyledi. Saito, "Geri çağırma hiçbir zaman bir şirketin imajı için iyi bir durum değil, ancak 'nın karında önemli bir zarar olacağını tahmin etmiyorum" dedi. Deutsche Securities'den Kurt Sanger ise zemin döşemesi değişiminin maliyetinin 50 ila 100 milyon olabileceği tahmininde bulunarak, "parasal olarak bunun için önemli bir sorun olmasını beklemiyorum, ancak asıl kaygı itibarıyla ilgili" diye konuştu. 'daki Fukoku Capital Management'in Üst Yöneticisi (CEO) Yuuki Sakurai, "Bu olumsuz bir durum ve 'ya maliyeti çok fazla olacak. İyi bir reklam değil, ancak bu sorun konusunda çok kaygılı değilim. Onlar bunun üstesinden gelebilir" ifadesini kullandı. sözcüsü Yuta Kaga, şirketin konuyla ilgili incelemeyi sürdürürken, marka araç sahiplerine zemin döşemesini çıkarmasını ve onları değiştirmemesini açıkladığını, zemin döşemeleriyle ilgili resmi bir geri çağırma yapıp yapmayacağının açık olmadığını bildirdi. 'ya zemin döşemesi tedarik eden şirketin adını vermeyen Kaga, şirketin, sorunun zemin döşemesinden mi yoksa araçlara yerleştirilme sürecinden mi kaynaklandığını araştırdığını da söyledi. ve 'li yetkililer, acil önlem olarak, son altı yılda üretilen sekiz ve Lexus modeli sahibi olanlara, sürücü tarafındaki zemin döşemeleri tamamen kaldırması uyarısında bulundu.
593182
Bülent Korkmaz Bakü'de ilk idmana çıktı
Bakü ile dün yıllık anlaşma imzalayan Bülent Korkmaz'ın yardımcılarının da Utku Yörükoğlu, Aydın Salatan ve Ercan Kılıç'tan oluşacağı bildirildi. Korkmaz, ilk antrenmanından sonra Türk gazetecilere yaptığı açıklamada, Bakü'ye ilk kez 2001 yılında geldigini ve tarihten bu tarihe Bakü'nün çok degiştiğini belirterek, ''Takım olarak baktıgımız zaman eksiklerimiz var. Geçen hafta buraya Bakü takımını izlemeye gelince bu yorumu yaptım, eksikleri var diye, işte farklı yorumlandı. Benim kendi görüşüm'' dedi. Takımı daha iyi anlayabilmek için Antalya kampına götüreceklerini dile getiren Korkmaz, ''Takımı orada daha iyi analiz edeceğim. Testler ve taktiksel çalışmalar yapacağız. Ondan sonra daha net, takım hakkında da daha ayrıntılı bilgim olacak'' diye konuştu. Azerbaycan futboluna katkı sağlamak istedigini belirten Korkmaz, ''Tam olarak profesyönel değiller, biz de zamanında böyleydik.Şimdi onlara profesyönelliği ögretmemiz lazım'' dedi. Bakü takımının hedefinin kendisini heyecanlandırdığını vurgulayan Korkmaz, ''Bakü kulubünü profesyonelleşmeye doğru götürmeye çalışacağız. Yeni tesisler yapılacak ay sonra, başkan onun sözünü verdi. Çok güzel bir tesis yapılıyor ki Azerbaycan'da öyle bir tesis olmayacak. Onun sözünü aldım. Zaten sözün verilmesi etkili oldu buraya gelmemde. Buradaki tüm insanlar Türkiye'yi takip ediyor, her yönüyle Türk televizyonlarını seyrediyor, gençler Türk dizilerine bayılıyor. Kendimi Türk elçisi olarak görüyorum burada. Benim yapacağım her hareket Türkiye'yi bağlıyor. Çünkü biz burada birleştirici olmalıyız'' diye konuştu.
592580
Uzaya giden 6. insan Popoviç öldü
Rusya kozmonot eğitim merkezinden Boris Yesin, Popoviç'in bugün Kırım yarımadasındaki sahil kenti Gurzuf'ta beyin kanaması sonucu öldüğünü söyledi. Sovyetler Birliği içinde yer aldığı dönemde Ukrayna'da doğan Popoviç, uzaya ilk olarak Vostok-4 kapsülü ile Ağustos 1962'de tek başına gitti. Popoviç, başka bir Sovyet kozmonottan bir gün sonra uzaya gitmiş ve böylece insanlık tarihinde ilk kez iki kişi aynı anda uzayda seyahat etmişti. Uzaya Ağustos 1963'te ikince kez giden Popoviç, 1974'te ise iki kişilik Soyuz-14'ün komutanı olarak uzaya çıktı. Salyut uzay istasyonuna yapılan bu yolculuk 15 gün sürdü.
592858
Sinop'ta insansız hava aracı test uçuşunda düştü
Yetkililer, TSK'nın Taktik Geliştirme İnsansız Hava Aracı Projesine katılan firmalardan ilkinin 28 Eylül Ekim tarihleri arasında deneme uçuşları yapmak üzere Sinop'a davet edildiğini, sabah saatlerinde yapılan olağan çalışmalar sırasında, ilk uçuşunu gerçekleştiren insansız hava aracının teknik bazı aksaklıklar nedeniyle düştüğünü bildirdiler. Yetkililer, söz konusu projeyle ilgili faaliyetler ve test uçuşlarının yedek uçakla devam ettiğini kaydettiler. Türk Silahlı Kuvvetlerinin İhtiyacı olan keşif, gözetleme ve istihbarat faaliyetlerinde kullanılacak insansız hava aracı ihtiyacının karşılanması amacıyla başlatılan projeye, Kalekalıp /Baykar Makina ve Vestel Savunma Sanayii teklif vermişti.
592830
Sarkisyan'dan "baskı" iddialarına yanıt
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Türk-Ermeni protokollerinin, "şu ana kadar varılabilen en büyük" gelişme olduğunu söyledi. Erivan'da yapılan ulusal konsey toplantısında konuşan Sarkisyan, Ermenistan ile Türkiye arasında parafe edilen protokollerin içeriğine değinerek, bu protokollerin, iki devlet ve iki halk arasında diyaloğun başlatılmasına yönelik atmosferin oluşturulmasını amaçladığını kaydetti. Türkiye ile işbirliği yapabilecekleri ortamı oluşturmaya çalıştıklarını da ifade eden Sarkisyan, "Halkımıza, biz her türlü konuları öğrendik ve tüm nüansları dikkate aldık sözünü veremem, ben ancak diyorum ki, biz böyle devam edemeyiz" şeklinde konuştu. Serj Sarkisyan, imzalanan belgelerde ön koşulların değil, taahhütlerin yer aldığını anlatarak, "Hangi yayınlanan belgede siz ön koşul gördünüz? Eğer bu böyle olsaydı, zaman belgelerde, biz bu belgeleri ön koşullarla imzalayacağız gibi ifadeler yer alırdı. Evet belgede (Türk-Ermeni protokolü) bazı durumlar yer aldı, bunlar da verilen tavizlerin sonucudur. Ben protokollerde her hangi bir ön koşul görmüyorum" dedi. Dış baskılara da değinen Sarkisyan, Türkiye ile ilişkilerin kurulması yönünde kimsenin Ermenistan'a baskı yapmadığını belirterek, uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından iki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesine yönelik yapılan açıklamaların, hem tavsiye, hem teklif, hem çağrı olarak da algılanması gerektiğini kaydetti. Sarkisyan ayrıca, "Kimse bize baskı yapmadı, kimse Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü Ermenistan'a davet etmeye beni mecbur etmedi" sözlerini ekledi.
592445
Borsa, ilk seansta 624 puan yükseldi
Birinci seansta, hisse senetleri ortalama 1,29 değer kazandı. Önceki ikinci seansta 48.364,83 puandan 2009 yılı rekoruyla kapanan İMKB Ulusal 100 Endeksi, ilk seansa 112,67 puan düşerek 48.252,16 puandan başladı. İlk yarıyı 48.569,36 puandan geçen endeks, en düşük olarak açılıştaki 48.252,16 puana kadar gerilerken, en yüksek olarak kapanıştaki 48.989,69 puanı gördü. Bu seviye, endeksin 2009 yılı içinde ulaştığı en yüksek seans içi değer olarak kaydedildi. Seans sonunda mali endeks 1.225,31 puan artarak 74.500,80 puana, sanayi endeksi 194,14 puan artarak 35.770,12 puana, hizmetler endeksi 274,36 puan artarak 33.732,57 puana yükseldi. Böylece, önceki kapanışa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 1,67, sanayi grubu hisseleri ortalama yüzde 0,55, hizmetler grubu hisseler ortalama yüzde 0,82 oranında değer kazandı. Birinci seansta işlem gören toplam 308 hisse senedinden 178'i değer kazandı, 56'sı değer kaybetti, 74 hissenin fiyatında ise değişiklik olmadı. Birinci seansta milyar 212 milyon 641 bin 106 liralık işlem hacmi oluştu. En çok işlem gören hisse senetleri Garanti Bankası, İş Bankası (C), Akbank, Karsan Otomotiv ve Erdemir oldu.
592682
Maradona "Tanrının Eli'ni Bekliyor
Maradona "Tanrının Eli'ni Bekliyor Maradona, Arjantin'in 2010 Dünya Kupası elemelerinde gruptan çıkabilmesi için "Tanrı'nın eli"ni beklediğini söyledi. Yayına Giriş: 30.09.2009 15:13:25 Güncelleme: 30.09.2009 15:13:25 Arjantin Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü, eski efsanevi futbolcu Maradona, Arjantin'in 2010 Dünya Kupası elemelerinde gruptan çıkabilmesi için "Tanrı'nın eli"ni beklediğini söyledi. Maradona, 19. Dünya Kupası elemeleri Güney Amerika grubunda 5. sırada bulunan Arjantin'in, Peru ve Uruguay maçlarında Tanrı'nın yardımına ihtiyacı olduğunu belirtti. 1986 Dünya Kupası'nda İngiltere ile yapılan çeyrek final maçında, eliyle attığı golü "Tanrı'nın eli (Hand of God)'' olarak tanımlayan Maradona, Arjantin'in grubundan çıkabilmesi için de bu yönde bir umudunun olduğunu söyledi. "Tanrı, beni birçok kez kurtardı. Bu sefer de kurtaracağına inanıyorum" diyen Arjantin çalıştırıcısı, gelecek ayki Peru ve Uruguay maçları sonrasında, en azından şimdiki yerlerini korumak istediklerini, bu iki maçın kendileri için çok önemli olduğunu kaydetti. Çıktığı 16 maçta galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet alıp, 22 puanla grubunda 5. sırada bulunan Arjantin, elemeleri geçemezse, 1970 yılından bu yana ilk kez final şansını kaybedecek. Bu arada ilk takım, otomatikman gruptan çıkacak.
592144
Aşı yetişmezse 'Hac' iptal olabilir
Gülşah Karahan'ın haberi Sağlık Bakanlığı ‘Domuz Gribi’ aşısının yetişmemesi halinde hacıları kutsal topraklara göndermeme ihtimali üzerinde duruyor. Diğer seçenek aşının Hac’da yapılması... Bir başka ihtimal ise hacıların Hac’da aşılanmaları. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Seraceddin Çom, domuz gribi aşısının dünyada henüz piyasaya sürülmediğini belirterek, aşıya ulaşma konusunda da kimsenin kesin bir tarih veremediğini söyledi. BİLİM KOMİSYONU KARAR VERECEK Genel Müdür Çom, “Aşılar ülkelerin piyasaya verme aşaması ile ruhsat alma aşamasına gelmesiyle paralel. Ne zaman piyasaya sunulur hale gelirse zaman alacağız. Bu nedenle kesin bir tarih söylemekten ziyade, beklentimizi söylüyoruz. Aşının Ekim ayının ortaları ya da sonuna kadar Türkiye’ye gelmesini ümit ediyoruz” dedi. Çom, aşının hacılara yetişmeme ihtimalinin yüzde 30 olduğunu, hacca gidilip gidilmeyeceğine ise Bilim Komisyonu’nun karar vereceğini söyledi.
591236
Aslan hükmen galip!
Aslan hükmen galip! Sarı-kırmızılı kulüpten yapılan açıklamaya göre, Bursa'da oynanması gereken Türkiye Kupası 1. etap (B) Grubu karşılaşmaları, bu grupta mücadele edecek Alanya Belediyesi'nin turnuvadan çekilmesi üzerine iptal oldu. Voleybol Federasyonu'nun, grubun diğer takımları Galatasaray, TOFAŞ ve Konya Diltaş'ın 2. tura yükselmesine karar verdiği bildirildi.
592592
Erdoğan'a 3. torun geldi
Erdoğan'a 3. torun geldi BAŞBAKAN dün akşam saatlerinde 3’ncü torun sahibi oldu. Başbakan Erdoğan'ın ’de yöneticilik yapan ’la evli olan kızı Esra Albayrak, özel bir hastanede yaptığı doğumda, bir kız bebek dünyaya getirdi. Bebeğin kilo 300 gram ve sağlıklı bir şekilde dünyaya geldiği öğrenildi. Esra Albayrak, 29 Aralık 2006'da da bir erkek çocuk dünyaya getirmiş ve adına da Ahmet Akif adı verilmişti. Başbakan Erdoğan'nın, oğlu 'ın Reyyan Erdoğan ile evliliğinden, 2007 yılının Eylül ayında doğan Ömer Tayyip adını verdikleri bir torunu daha bulunuyor.
592945
Ağustos ayı ihracat verileri açıklandı
İhracat Ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 29,1 azalarak, milyar 833 milyon dolar oldu. İthalat da Ağustosta yüzde 34 oranında azalarak, 12 milyar 709 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı dış ticaret verilerine göre, Ağustosta dış ticaret açığı ise yüzde 40,6 oranında azalarak, milyar 205 milyon dolardan milyar 876 milyon dolara geriledi. 2008 Ağustos ayında yüzde 57,4 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2009 Ağustos ayında yüzde 61,6'ya yükseldi. Türkiye'nin, yılın sekiz ayındaki (Ocak-Ağustos dönemi) ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30,1 gerileyerek 64 milyar 622 milyon dolar, ithalatı da yüzde 39,9 azalarak 87 milyar 574 milyon dolar oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2009 yılı Ağustos ayı dış ticaret istatistiklerini açıkladı. Ocak-Ağustos döneminde dış ticaret açığı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 56,9 azalarak 22 milyar 951 milyon dolara geriledi. 2008 yılının Ocak-Ağustos döneminde yüzde 63,4 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı ise bu yılın aynı döneminde yüzde 73,8'e yükseldi. Geçen yıl Ocak-Ağustos döneminde 92 milyar 394 milyon dolarlık ihracat, 145 milyar 658 milyon dolarlık ithalat yapılmıştı. 2008 yılı ilk sekiz ayında dış ticaret açığı 53 milyar 265 milyon dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 63,4 olarak gerçekleşmişti. AYLIK AÇIK TÜİK'e göre 2009 Ağustos ayında ise ihracat, 2008 yılının aynı ayına göre yüzde 29,1 gerileyerek milyar 833 milyon dolar, ithalat yüzde 34 azalarak 12 milyar 709 milyon dolar oldu. Söz konusu ayda dış ticaret açığı, 2008 yılının aynı ayına oranla yüzde 40,6 azalarak milyar 876 milyon dolar olurken, ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 61,6 olarak belirlendi. Geçen yıl Ağustos ayında, 11 milyar 47 milyon dolarlık ihracat, 19 milyar 251 milyon dolarlık ithalat yapılmıştı. Söz konusu ayda dış ticaret açığı milyar 205 milyon dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 57,4 olmuştu. TÜİK verilerine göre, 2008 ve 2009 Ağustos ayları itibariyle dış ticaret rakamlarındaki gelişme şöyle: (Milyon Dolar) Ağustos Değişim Ocak-Ağustos Değişim 2008 2009 Yüzde 2008 2009 Yüzde ------- ------ ------ ------ ------- ------- İhracat 11,047 7,833 -29,1 92,394 64,622 -30,1 İthalat 19,251 12,709 -34,0 145,658 87,574 -39,9 Dış denge -8,205 -4,876 -40,6 -53,265 -22,951 -56,9 Karşılama Oranı-Yüzde 57,4 61,6 63,4 73,8 Türkiye'nin Ocak-Ağustos döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre ara malı ithalatı yüzde 43,8, sermaye malları ithalatı yüzde 30,8 geriledi. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı 2009 yılı Ağustos ayı dış ticaret verilerine göre, ocak-ağustos döneminde, 87 milyar 574 milyon dolarlık ithalatın, 62 milyar 170 milyon dolarlık kısmını ara malları (hammadde), 13 milyar 358 milyon dolarlık kısmını sermaye malları, 11 milyar 616 milyon dolarlık kısmını ise tüketim malları oluşturdu. Ara mallarının ithalattaki payı yüzde 71, sermaye mallarının yüzde 15,3, tüketim mallarının payı da yüzde 13,3 oldu. ÜLKE GRUPLARINA GÖRE DIŞ TİCARET 2008 yılının Ağustos ayına göre AB ülkelerine yapılan ihracat yüzde 24,3 azaldı. Toplam ihracat içinde AB ülkelerinin payı milyar 534 milyon dolarla yüzde 45,1 olarak hesaplandı. 2009 Ağustos ayında en fazla ihracat yapılan ülke, Almanya oldu. Bu ülkeye yapılan ihracat 2008 Ağustos ayına göre yüzde 19,5 azalarak 820 milyon dolar olurken, Almanya'yı sırasıyla 474 milyon dolarla İngiltere, 434 milyon dolarla Irak, 412 milyon dolarla Fransa takip etti. İthalatta ise Rusya Federasyonu ilk sırada yer aldı. Bu ülkeden yapılan ithalat yüzde 32,1 azalarak milyar 925 milyon dolar olarak gerçekleşti. Rusya'yı sırasıyla milyar 331 milyon dolarla Almanya, milyar 148 milyon dolarla Çin ve 754 milyon dolarla ABD izledi.
592769
Yemen'deki gösterilerde kişi öldü
Görgü tanıkları ve hastane kaynakları, geçen ay meydana gelen olaylarda gözaltına alınan kişilerin serbest bırakılması için gösteri düzenleyen gruba güvenlik güçlerinin müdahale etmesi sonucu göstericinin yaralandığını, yaralılardan birinin öldüğünü belirtti. Aynı kaynaklar, çıkan çatışma sonucu askerle polisin yaralandığını da kaydetti.