593479
Hediye Sami Yen'de
Hediye Sami Yen'de 47.yaşgününü kutlayan Frank Rijkaard'ın doğumgünü pastasını Florya'da hocalarıyla kesen G.Saraylı futbolcular "Hediyeniz, Sturm Graz maçında güzel futbol ve bol gol olacak" dediler Süper Lig'de yaşadığı ilk puan kaybının ardından gözünü Avrupa Ligi'ndeki Sturm Graz karşılaşmasına çeviren Galatasaray'da dün yapılan antrenmanın ardından teknik direktör Rijkaard'ın doğumgünü kutlandı. 47 yaşına giren Hollandalı teknik adam için idmanın ardından sahanın kenarında pasta kesilirken, Rijkaard'ı tebrik eden futbolcular adına Kaptan Arda "Hediyeniz yarın (bugün) Ali Sami Yen'de güzel futbol ve bol gol olacak" dedi. Avrupa Ligi'ne deplasmanda 3-1'lik Panathinaikos galibiyetiyle başlayan Hollandalı teknik adam dün düzenlediği basın toplantısında Galatasaray'da çok mutlu olduğunu ve devam eden sözleşmesinin bulunduğunu ifade etti ve "Galatasaray gibi büyük bir kulüpte çalışmak benim için onur ve gurur'' diye konuştu. Sarı-kırmızılı kulüpte uzun yıllar görev yapmak istediğini ifade eden Rijkaard, Eskişehirspor beraberliğinin ardından çıkan eleştirileri ise şöyle yanıtladı: "Eleştiriler her zaman haklıdır, doğrudur. Futbol dünyasında bu böyle olmuştur. Basın kendi üzerine düşeni, ben de kendi işimi yapıyorum. Eleştirilerden herhangi bir sıkıntım yok. Takım ruhunu en üst düzeyde tutmak istiyorsanız, öncelikle futbolcularınıza şunu öğretmeniz lazım; bir beraberlik veya mağlubiyet dünyanın sonu değildir. Aynı şekilde bu galibiyet için de geçerli, basın galip geldiğinizde sizleri göklere çıkartıyor ama bembeyaz sayfa açmıyorsunuz. Bizim de beklemediğimiz bir sonuç aldık. Ancak lig uzun maraton..." İLİŞKİLİ HABERLER Hediye Sami Yen'de
593532
Daum tedirgin!
Daum tedirgin! ’nin Alman çalıştırıcısı, kendilerini zor bir maçın beklediğini söyledi, “90-92 dakika baskı yapan bir takımla karşılaşacağız” dedi Sheriff ile ’nde ikinci sınavına bugün çıkacak olan ’nin hocası Daum kendilerini deplasmanında zorlu bir rakibin beklediğini söyledi. Tiraspol’deki statta düzenlediği basın toplantısında, rakiplerinin ulusal anlamda belli başarıları elde ettiğini, bundan sonraki hedefinin uluslararası başarılar olduğunu ifade ederek “Bizi zor, güçlü bir rakip bekliyor. Hem fizik anlamında güçlü hem de geçmişte elde ettikleri başarılar bunu gösteriyor. Geçen yıllarda bu takım belli kriterlere göre oluşturulmuş. Ulusal başarıları var. Düşündükleri diğer adım uluslararası başarı” diye konuştu. Sheriff’in fizik ve mücadele anlamında dikkat çeken kaliteli futbolcularının bulunduğuna değinen Daum, “90-92 dakika baskı yapan çok zor bir rakiple karşılaşacağız. Bunu biliyor ve buna hazırlıklıyız” dedi. Zorunlu değişiklik Daum, “Twente maçında gördük, herşeye daha ayrıntılı hazır olmak gerekiyor. 70-80 dakika konsantreli oynamak yetmiyor. Bunu gördük. Sonuna dek konsantre olmamız gerekiyor. Bazen 5-6 dakikada, Twente maçında olduğu gibi bir maçı verebilirsiniz” ifadelerini kullandı. Güiza, ve Gökhan’ın sakatlıkları nedeniyle takımda zorunlu değişiklikler yapacağını hatırlatan Alman teknik adam, “Bu durumlarda güçlü olan kadromuz başarılı bir biçimde takımımızı ve kulübümüzü temsil edecektir” dedi Alman teknik adam, bir süredir ilk 11’de forma vermediği konusundaki ise “Baş sorun aslında kontenjanı. Yalnızca yabancı oynatabilirim. Roberto Carlos’u her zaman 11’de oynatmak sorun değil. Ama maalesef liginde kimi kurallar var, yabancı kuralı. Onun için zaman zaman kimi kişiler oynayamıyor. Daha önce Bilica’yı da yedek bırakmıştık.Roberto ile çalışmak bizim için gurur verici” yorumunu yaptı.
593609
Futbolu devlet kirletti, devlet temizlemeli
Can Dündar AdaFutbolu devlet kirletti, devlet temizlemeli yıl önce Sicilya’da oynanan İnter-Messina maçında İtalyan ırkçılar, Messina’nın ’nden transfer edilen siyahi oyuncusu Marc Zoro’yu ettiler. Top ne zaman Zoro’ya gelse İnter taraftarı ayağa kalkıyor, gibi zıplayarak “Huh... huh...” diye sesler çıkarıyordu. Zoro‘nun sabrı maçın 66. dakikasında taştı. Top sürerken durdu. Topu eline aldı. “Yetti artık” diyerek sahanın dışına yürüdü. Bursalı seyircinin ’a yaptığı da farklı değil. ’da sık rastlanan ırkçılığın, sahadaki son örneği... Ama muhalefet liderleri gibi suçu, “açılımdan galeyana gelen” seyirciye yıkmayı doğru bulmuyorum. tribünlerinin çirkin tepkisi, bir “tabii refleks”ten ziyade, yıllardır uygulanan futbolu politikleştirme çabasının kaçınılmaz bir sonucu bence... Diyarbakırspor’un tarihini yazan Faruk Arhan (“Geripas”, Si Y., 2001), kulübün 33 yıldır nasıl bir siyasi cenderede kıvrandığını örneklerle anlatır. Sorun, kulübün “devletleştirilme” süreciyle başlamıştır. Devlet, 90’larda “’i barajın altına düşürme/ Diyarbakırspor’u 1. lige çıkarma” politikasını bir arada uygulamaya koydu. Bölge halkını bu yolla kazanmayı umuyorlardı. Bakanlar, milletvekilleri, valiler seferber oldu. Kentin sevilen Emniyet Müdürü takıma el attı. 700 polis kulübe üye kaydedildi. Bazı işadamları, maddi destek için “ikna edildi”. Dönemin Başbakanı ve 2. Başkanı’nın desteğiyle kulübe otobüs verildi. Yeri geldi; maç kazanması için hakemlere rica edildi vs... Ama aynı dönemde bir yandan da statlar “milli refleks”in tetiklendiği mecralar haline getirildi. Örneğin maç öncesi İstiklal Marşı okuma zorunluluğu dönem kondu. seyircisi, milli marşın işkencede zorla söyletildiği döneminin anılarıyla tepki koydu; İstiklal Marşı yerine devrim marşı Hernepeş’i ıslıkla çalar oldu. Devlet bu kez, soyunma odalarına polis yollayıp amigolara “Kahrolsun sloganı attırmayı denedi. Olmadı. Olmadı. Sonunda iş inada bindi ve Diyarbakırspor seyircisi her batı deplasmanında “PKK dışarı” diye karşılanmaya başladı. Demem ki, tribünleri bu ölçüde politikleştiren, şimdi politikleşmeden yakınır görünen devletin bizzat kendisidir. Dolayısıyla şovenizmin durması da tribündekilerin insafına değil, devletin tavrına bağlı... ’da Zoro’nun tepkisinden sonra duruma el koymuş, uyarılan İtalyan Futbol Federasyonu da artan ırkçılığa karşı önlem almak zorunda kalmıştı. Irkçı tezahüratta hakeme maçı etme yetkisi verilmesi, taraftarı yapan kulüplere yaptırım uygulanması, maçların dakika geç başlatılması dönem gündeme gelmişti. Caydırıcı önlemler, ırkçı tezahüratı bitiremedi, ama azalttı. Şimdi top, bizim Futbol Federasyonu’ndadır. Bu rezaletin sürüp sürmeyeceğine onlar karar verecek. Derhal ve çok sert önlemler alınmazsa statlardaki ırkçılık daha da büyüyecek ve korkarım sonunda şiddete bulanacaktır.
593711
Krizin ortasında tarihi zirve
Krizin ortasında tarihi zirve İlgili haberler Türkiye, IMF-Dünya Bankası yıllık toplantısına 55 yıl aradan sonra yeniden ev sahipliği yapıyor. Toplantının, Büyük Buhran'dan bu yana yaşanan en büyük krizden çıkma arayışlarının olduğu bir dönemde yapılması önemini daha da artırıyor Türkiye'nin, ABD'den sonra ikinci kez ev sahipliği yapan ilk ülke olarak tarihe geçeceği toplantıda, küresel krizden çıkış ile küresel mali sistemin, bir daha krizlere neden olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi görüşülecek Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Dünya Bankası 2009 yıllık toplantısı 6-7 Ekim tarihlerinde, Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul'da yapılacak. Türkiye, son 60 yılın en büyük küresel ekonomik krizinin ortasında, dünyanın en önemli ekonomik toplantılarından birine ev sahipliği yapacak. DÜNYANIN SORUNLARI ÇÖZÜLECEK 1930 Büyük Buhran'dan bu yanaki en büyük krizin devam ettiği ve bu krizden çıkma arayışlarının bulunduğu böylesine tarihi bir dönemde İstanbul'da IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarının gerçekleştirileceğine dikkat çekiliyor. Toplantıda IMF ve Dünya Bankası'nın küresel ekonomik önemi ile küresel krizden çıkış ile küresel mali sistemin, bir daha krizlere neden olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi görüşülecek ve bu nedenle, tüm dünyanın ilgi odağı İstanbul olacak. TOPLANTIYA 15 BİN KİŞİ KATILIYOR Yıllık toplantıya dünya genelinde yaklaşık 15 bin kişinin katılacağı, IMF ve Dünya Bankası yetkililerinin, resmi yetkililerin yanı sıra toplantılar öncesinde ve esnasında sivil toplum kuruluşları ile özel sektör temsilcileriyle de önemli toplantılar yapılacak. 1955 yılında da toplantıya ev sahipliği yapan Türkiye, ABD dışında, IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarına ikinci kez ev sahipliği yapan ilk ülke olarak kayda geçecek. 6-7 Ekim tarihlerindeki, hükümet temsilcilerinin katılacağı üst düzey genel kurul toplantılarında ise 'Küresel Krizden Çıkma', 'Mali Sistemin Geleceği' ve IMF Yönetişim Reformları' ana konular olarak ele alınacak. SINIRÖTESİ KURUMLARA DİKKAT Toplantının önemi, dün açıklanan IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu'nun “Chapter I” bölümüyle de teyit edilmiş oldu. Raporda, ekonomi politikasını yönetenlere, “Orta vadeye doğru, ekonomi politikasını hazırlayanlar piyasa disiplinini onarma, sistemik kurumların ortaya koyduğu risklere yönelme, makro anlamda sağgörülü politika yaklaşımı oluşturma ve sınır ötesi finansal kurumlar üzerinde güçlendirilmiş bir gözetim arayışında olmalıdır” tavsiyesinde bulunuldu. Raporda, “Ekonomi politikasını oluşturanlar kısa vadede önemli zorluklarla karşı karşıya. Zorluklar ekonomik canlanmayı destekleyecek yeterli kredi büyümesinin sağlanması, uygun çıkış stratejilerinin düzenlenmesi ve ağır kamu borçlanmasından kaynaklanan yükselen risklerin yönetilmesini içeriyor” denildi. Kriz zararı trilyondan 3,4 trilyon dolara indi Uluslararası Para Fonu (IMF), banka ve diğer finans kuruluşlarının 2007- 2010 dönemine ait kriz kaynaklı global zarar tahminini Nisan ayındaki trilyon dolar seviyesinden 3,4 trilyon dolara indirdi. IMF'nin bugün yayımladığı global mali istikrar raporuna göre, zarar tahminlerindeki azalış menkul kıymet fiyatlarındaki artış ve yeni zarar hesaplama yönteminden kaynaklandı. IMF, kredi kaynaklı zararların artan isşizlik oranlarıyla birlikte yükselebileceği uyarısında bulundu. BANKALARIN KAYBI 1,3 TRİLYON Raporda bankaların faaliyetlerine devam edecek kadar sermayesi olduğu, ancak banka kârlarının gelecek 18 ayda gerçekleşmesi beklenen zararları karşılamaya yetmeyeceği belirtildi. Raporda kullanılan yeni hesaplama yöntemine göre bankaların kredi ve menkul kıymetten kaynaklanan ve 2007 ortasından 2009 ortasına kadarki dönemde gerçekleşen zararlar 1.3 trilyon dolar oldu. Ayrıca 2010 sonuna kadar 1,5 trilyon dolar daha potansiyel zarar beklendiği belirtildi. ZARARIN YÜZDE 60'I GERÇEKLEŞTİ IMF'ye göre ABD'deki finans kuruluşları şu ana kadar gerçekleşmesi beklenen zararların yüzde 60'ını, avro bölgesi ve İngiltere'deki kuruluşlar ise yüzde 40'ını gösterdi. IMF raporunda sistemik risklerin azaldığı, ancak para ve maliye politikası önünde belirgin risklerin olduğuna dikkat çekildi. Ekonomilerde yeni başlayan toparlanma için gerekli kredi büyümesinin sağlanması gerektiği kaydedilen raporda, çıkış için devlet bilançoları üzerindeki baskıların yarattığı risklerin yönetilmesi gerektiği belirtildi. Savaş sonrası kuruldu Uluslararası Para Fonu (IMF) ABD'nin New Hampshire eyaleti, Bretton Woods kasabasında buluşan 45 ülke temsilcisinin, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uluslararası ekonomik işbirliği için bir çerçeve oluşturulmasını kararlaştırdığı 1944 yılı Temmuz ayında kuruldu. 1947 yılı sonuna doğru Fransa IMF'den kredi alan ilk ülke oldu. IMF, 185 ülkeyi kapsayan bir kuruluş olarak görev yapıyor. IMF, global ekonomik eğilimleri ve performansı takip edip, sorunlar gördüğünde üye ülkelerini uyarma, politika diyalogu için bir forum oluşturma ve hükümetlere ekonomik güçlüklerle nasıl baş edeceklerine dair gerekli bilgileri sağlamakla görevli bir kuruluş. Fon, ekonomik sıkıntı içindeki üyelerine politik tavsiyeler ve finansman sağlar, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerle işbirliği yaparak onların makroekonomik istikrara ulaşmalarına ve yoksulluğu azaltmalarına yardım ediyor. Ülkelerin globalleşmenin olumsuz yanlarını önlerken avantajlarından faydalanmalarına yardımcı olmak IMF'nin önemli bir görevi olarak gösterildi. IMF 2010 büyüme tahminini artıracak Uluslararası Para Fonu'nun (IMF), 2010 yılı için küresel ekonominin büyüme tahminini yükselteceği bildirildi. Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt'ın, adını açıklamadığı IMF ve Alman hükümeti kaynaklarına dayanarak yazdığı habere göre, IMF, ekonomideki şartların düzelmesinden ötürü gelecek sene için küresel ekonominin büyüme tahminini yüzde 3,1'e çıkardı. IMF, temmuzda yenilediği 'Dünya Ekonomik Görünümü Raporu'nda büyüme tahminini yüzde 2,5 olarak vermişti. Haberde, IMF'nin bu yıl için küresel ekonomideki daralma tahminini ise yüzde 1,4'ten, yüzde 1,1'e çektiği de ifade edildi. IMF raporunun yenilenmiş halini bugün İstanbul'da açıklayacak. IMF ve Dünya Bankası, ilk gününde protesto edildi İstanbul'da başlayan Dünya Bankası Grubu ve Uluslararası Para Fonu (IMF) 2009 yıllık toplantılarını protesto eden bir grup yürüyüş düzenledi. Kongre vadisi girişinde durdurulan eylemciler, IMF ve Dünya Bankası politikalarını eleştirdi. Polis kordonunda gerçekleşen eylemde göstericiler, '6. Filo'yu unutma, IMF defol bu dünya bizim' gibi sloganlar attı.
593410
Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde yapılan toplam maçla sürdü
Türk takımlarından Beşiktaş'ın da mücadele ettiği (B) grubunda, siyah-beyazlılar konuk olduğu CSKA Moskova'ya 2-1 yenilirken, grubun bir diğer mücadelesinde İngiliz ekibi Manchester United, sahasında ağırladığı Alman takımı VFL Wolfsburg'u aynı skorla 2-1 yendi. Ligde 2. hafta mücadelesi, bu gece yapılan maçla tamamlanırken, karşılaşmalarda alınan sonuçlar şöyle: -(A) GRUBU- FC Bayern Münih-FC Juventus....................( Girondins de Bordeaux-Maccabi Hayfa............( -(B) GRUBU- CSKA Moskova-Beşiktaş..........................( Manchester United-VFL Wolfsburg................( -(C) Grubu- AC Milan-FC Zürih..............................( Real Madrid CF-Olympique Marsilya..............( -(D) GRUBU- Apoel Nicosia-FC Chelsea.......................( FC Porto-Atletico Madrid.......................( -(B) GRUBU PUAN DURUMU- Ligde mücadele eden Türk temsilcisi Beşiktaş'ın yer aldığı (B) Grubu'nda 2. hafta maçları sonunda oluşan puan durumu ise şöyle: TAKIMLAR: ----------------------------------------------------------------------- 1-Manchester United 2-VFL Wolfsburg 3-CSKA Moskova 4-Beşiktaş
593343
İhsanoğlu'ndan İran'a 'şeffaf' çağrı
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, nükleer silahlardan tamamıyla arınmış bir dünya istediklerini, ancak uluslararası platformda bu konu ele alınırken ülkeler arasında ayrım yapılmaması ve herkese karşı "tek bir kıstasın'' kullanılması gerektiğini söyledi. ABD'nin başkenti Washington'da Barış Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunda konuşan Ekmeleddin İhsanoğlu, bir soru üzerine, ''İKT olarak, nükleer silahlardan arınmış bir dünyanın gerekliliğine inanıyoruz. Ben şahsen, ABD Başkanı Barack Obama'nın hayaline katılıyor, Müslüman dünyası ve de tüm dünya genelinin nükleer silahlardan arınmış olmasının hayalini kuruyorum'' dedi. Bu konuda İKT ülkeleri arasında, nükleer silahların terkedilmesine ilişkin geçmişte iyi örneklerin bulunduğuna dikkati çeken İhsanoğlu, örneğin Kazakiskan'ın, eski SSCB'den bağımsızlığını kazandıktan sonra, Orta Asya'da Sovyetler'den kalan nükleer silahları temizleme kararı alması ve diğer Orta Asya ülkeleriyle bu konuda anlaşma imzalamasını hatırlatarak, bu tutumun daha da geniş çevrelere yayılmasını istediklerini bildirdi. İhsanoğlu, İran konusunda da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) pozisyonunu ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nı desteklediklerini ve bu konuda bir istisnanın yaratılmaması gerektiğinin altını çizerken, Tahran'ı da şeffaf, açık ve dürüst davranmaya çağırdıklarını kaydetti. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi'nin de iyi bilinen bir kişilik ve kendisine de geçmişte asistanlık yapmış bir kişi olduğunu anlatan İhsanoğlu, ancak nükleer silah konusunu ele alırken iki unsura dikkat edilmesi gerektiği uyarısında bulundu. İhsanoğlu, bunlardan birincisinin, tüm ülkelere karşı ''tek bir kıstas'' kullanılması gereği olduğunu belirterek, ''Örneğin Hindistan'a karşı özel kıstas getirip, Pakistan'a getirmez, Kuzey Kore için getirip, Hindistan için getirmezsek, İsrail için bir kıstas, diğerleri için başka bir kıstas kullanırsak, her ne kadar oybirliğiyle bir karar alırsanız alın, başarı sağlanması mümkün değil, çünkü istisna yaratıyorsunuz. Eğer istisna yaratırsanız insanlar buna meydan okur ve hiçbir yere varılamaz'' diye konuştu. İKT Genel Sekreteri, dikkat edilmesi gereken ikinci unsur olarak da Irak örneğini vererek, savaştan önce bu ülkede kitle imha silahları bulunduğunu belirten raporlar yayımlandığını, ancak daha sonra bu silahların gerçekte olmadığının ortaya çıktığını hatırlatarak, ''Dolayısıyla aynı hatayı tekrarlamamalıyız'' dedi. -ABD İLE MÜSLÜMAN DÜNYASI ARASINDA İLİŞKİLER- İhsanoğlu, ABD Başkanı Barack Obama'nın Kahire'deki konuşmasında tarihsel bir çağrıda bulunduğunu, ilk kez bir ABD Başkanı'nın Müslüman dünyaya karşı bu derece olumlu bir dil kullandığını ve daha önceden görülmemiş bir iyiniyet ifadesini ortaya koyduğunu bildirdi. Obama'nın sözlerinin konuşmanın yapıldığı salondaki izleyicilerde coşku yarattığı gibi, tüm dünyada da olumlu karşılandığını vurgulayan İhsanoğlu, İKT olarak da Obama'nın konuşmasından duydukları memnuniyeti dile getirerek, ''Bu iyiniyet ifadesi politikalara, politikalar da program ve projelere yansımalı. Başkan Obama'nın rüyası ve bizim rüyamızı gerçeğe dönüştürmek için ABD yönetimi ve ilgili ABD kurumlarıyla bu konuda birlikte çalışacağımıza dair sizi temin ederim'' diye konuştu. İhsanoğlu, İKT ile ABD arasında karşılıklı saygı ve karşılıklı çıkar ilkelerine dayalı yeni bir ortaklık istediklerini belirterek, bu isteklerinin Obama tarafından da Kahire'de yinelenmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi. Müslüman dünyasının ABD'ye karşı bir tehdit oluşturmadığını, tam tersine onun güçlü bir müttefiki olma potansiyelini taşıdığını anlatan İhsanoğlu, iki taraf arasında geçmişten miras kalan bir düşmanlığın bulunmadığını, Batı ile Müslüman dünyası arasında yakınlıkların ve ortak köklerin, farklılıklara göre daha fazla olduğunu kaydetti. İKT olarak, kültürlerarası diyalog üzerinde çalışma yürüttüklerini ifade eden İhsanoğlu, bu diyalog idealinin kitaplarda ya da raporlarda kalmaması, gerçeğe dönüşmesi gerektiğini ifade ederken, İKT olarak Obama tarafından ortaya konulan ''yeni ruha'' çok önem verdiklerini ve bunun yaşama geçirilmesini şiddetle istediklerini, bu uğurda ABD ile her düzeyde işbirliği yapmaya hazır olduklarını söyledi. İhsanoğlu, bir başka soru üzerine, İKT'nin güven inşası ve gerginliklerin çözümü noktasında çok büyük bir potansiyele sahip olduğunun altını çizerek, teşkilatın bu konuda geçmişte gösterdiği çabalardan örnekler verdi. Afganistan'daki Sovyet işgali sırası ve sonrasındaki dönemde yaşanan sorunların çözümünde İKT olarak önemli çalışmalar yürüttüklerini, Irak'ta da Sünniler ile Şiiler arasında uzlaşının sağlanması yönünde 2006 yılında bir girişim başlatarak, iki tarafın liderlerini davet ettiklerini ve aralarında uzlaşının başlangıcını oluşturacak bir paket üzerinde anlaşmaya varılmasını sağladıklarını hatırlatan İhsanoğlu, ''İKT olarak, 1.5 milyar Müslüman'ın sesi olduklarını'' kaydetti. İhsanoğlu, teşkilat olarak insan hakları konusuna özel bir önem verdiklerini de belirtirken, bu konuya 2005 yılında oybirliğiyle kabul edilen 10 yıllık eylem planında yer verildiği gibi, kabul edilen yeni tüzüğün de teşkilat bünyesinde insan haklarıyla ilgilenen ayrı bir birimin oluşturulması gereğine işaret ettiğini sözlerine ekledi. Washington'da Ekim Cuma gününe dek bir dizi temasta bulunacak olan İhsanoğlu, yarın Washington'daki düşünce kuruluşu Rumi Forum'da düzenlenecek kahvaltılı sohbet toplantısında, cuma günü de diğer bir düşünce kuruluşu olan Ortadoğu Enstitüsü'nde konuşacak. Cuma günü ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile biraraya gelecek olan İhsanoğlu, aynı gün bir de basın toplantısı düzenleyecek.
593380
"Şansımız devam ediyor"
"Şansımız devam ediyor" Alessandro Chiappini, maçın ardından yaptığı açıklamada, Azerbaycan Milli Takımı'na çok saygı duyduklarını belirterek, ''Çok iyi oyuncuları var ve zaten biz bu maçla ilgili endişeliydik. Ancak çok iyi servis attık ve onların ataklarını durdurmada başarılı olduk. Oyuncularımı kutluyorum. Umarım yarınki maçımızdan da galibiyetle ayrılırız'' diye konuştu. Chiappini, yarı finale kalma şanslarını nasıl değerlendirdikleriyle ilgili bir soruya ise şöyle yanıt verdi: ''Umarım Perşembe günü Azerbaycan, Almanya'yı yener ve biz de Çek Cumhuriyeti karşısında galip geliriz. Bu durumda yarı finale çıkma olasılığımız yükselir"
593349
Kırıkkale'de kaza ölü, yaralı
Kırıkkale'den Ankara istikametine gitmekte olan Burhan Alyüz'ün kullandığı 06 YBV 94 plakalı otomobil, Kırıkkale Organize Sanayi Sitesi'nden ana yola çıkmakta olan Ramazan Çete idaresindeki 47 AV 739 plakalı TIR'la çarpıştı. Maddi hasarın oluştuğu kazaya karışan TIR'a bu defa Murat Takel'in kullandığı plakası belirlenemeyen başka bir otomobil çarptı. Otomobil sürücü Murat Takel ile yanındaki Havva Takel'in öldüğü kazada aynı otomobilde bulunan Adem Takel, İmdat Çelebi ve Yunus Çelebi yaralandı. Murat ve Havva Takel'in cenazeleri Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi morguna kaldırıldı. Ağır yaralı oldukları bildirilen Yunus Çelebi ve İmdat Çelebi aynı hastanede, Adem Takel ise Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedaviye alındı Kaza dolayısıyla Kırıkkale Ankara kara yolu bir süre trafiğe kapandı.
593613
Karanlıkta göz kırpmak
Karanlıkta göz kırpmak gündemi teşkil eden en uzun konu oldu. Adı değişse de, demokrasi açılımı, sorunu vs. olsa da. Bu isim değişimini rahatça belirtebiliyoruz. Çünkü konunun sözcülüğünü yapan İçişleri Bakanı bile önceleri “Kürt açılımı” derken artık “Terör sorunu” diyor. Şimdi bu konusunun Meclis’te tartışılması bekleniyordu ama Başbakan onu geriye itti. Ama bunu sorun halinde ’nin gündemine getiren Erdoğan, muhalefeti de bu konuya ortak yapmak istiyor. Yani riski paylaşmak düşüncesinde. Önce ’de gizli görüşmeden söz eden Başbakan, şimdi açık görüşmeye razı olduğunu da ifade ediyor. Oysa niye gizli? Gizlilik zamanı geçti, artık açıklık zamanı değil mi? Biz önce de ifade ettik; bu gibi önemli konular taraflarla, belki de aylarca, gizli görüşülür. Ve ortak bir noktaya gelinir. Yani görüşen tarafların anlaştıkları noktalar varsa bu noktalar kamuoyuna açıklanır, anlatılır ve onlar ikna edilir, sonra da Meclis’e getirilir. Önceden görüşülüp ekseriyet tarafından kabul edildiği için de Meclis’ten Türk halkının, yani 72 milyonun iradesi olarak çıkar. Herkes de buna uyar. Bugün böyle mi? Hayır. Erdoğan karanlıkta göz kırpıyor ve muhalefeti, şartlarını bilmediği bir ortaklığı kabule çağırıyor. Buna yanılmıyorsam “aslan payı ortaklığı” deniliyor. Yani kârlar hep bana, muhtemel zararlar hep sana. Olur mu? Olmaz. İçişleri Bakanı daha yeni “Kısa vadede yapılacakların hazırlığı içindeyiz” diyor. Ama neler onlar, söyleyemiyor. Başbakan, “Neye mal olursa olsun bu sorunu çözeceğiz” diyor ama acaba bunu derken neyi kastediyor? İçişleri Bakanı Beşir Atalay, “Biz bu konuyu ortaya attığımızdan beri, yani 2-3 ayda kardeşlik gelişti” diyor. Bu açılım kardeşliği geliştirecekse Başbakan’ın, “Neye mal olursa olsun” demesini anlamak mümkün mü? Yani, açılım muamma oluşunu muhafaza ediyor. Açılımı biliyoruz ama 2-3 ay geçti hâlâ bu açılımın içeriğini bilmiyoruz. Sonra da Başbakan muhalefete, “Gelin de destekleyin” diyor. Peki neyi? Kürt açılımına da dendi ama ’ın sözleri için savcı harekete geçti ve dün ifadesini aldı. Oysa Avşar’dan daha ileri sözleri özellikle ’li politikacılar, bazı yazarlar, hatta halkın bir bölümü söylüyor. Eğer bu demokratik açılımsa, bu ne biçim demokratik açılım? Değil mi? Kiminin konuşmasına izin veriliyor, kimini konuştu diye cezalandırılıyor. Uzun sözün kısası, bu açılımı Başbakan Erdoğan başaramadı. Böyle giderse 72 milyon kardeş birbirine düşman olacak. Yani, kaş yapayım derken göz çıkarılacak. BAŞBAKAN VE Bu köşede, Başbakan’ın da haklı olduğu konular oluyor, demiştik. Bakın Erdoğan Boğaz’a yapılacak 3. köprü için konuştu. Birçoğu, 1. ve 2. köprüye karşı çıkmıştı. Oysa şimdi mevcut köprü ’a yetmiyor. 3., 4., belki ileride 5. köprü yapılacak. Çünkü zamanında “İstanbul’a vize koyalım” diyen Erdoğan karşı “hayır” diyenler çıkmıştı. Ve köprü muhalifleri de bu yeni köprüleri kullanmayacak mı?.. Renkli ’ye karşı olup, sonra TV’nin müdürü olanlar gibi... Rahmi yok, çocuğu var Kadının rahmi alınmış, ama yumurtluyor. Kocasıyla, çocuk sahibi olmak istiyorlar. Yolu ne? Yumurtayı dışarıda kocanın spermiyle dölleyip, taşıyıcı annenin rahmine yerleştirmek, değil mi? Evet, demeyin. Çünkü “Doğacak çocuğun annesi taşıyıcı kadın olur” diyor. Mevcut kanunlara göre, yumurtanın sahibi çocuğunun sahibi olamıyor. Bu kanun değiştirilmeli ve rahmi olmayan kadınlar da çocuk sahibi olabilmeli. Ayranı yok içmeye... sayısı rekoru Türkiye’de imiş. Genellikle bir kişide iki telefon varmış. Ne demişler: “Ayranı yok içmeye tahtırevanla gider helaya...” Sanki bu rekor durumu için söylenmiş, değil mi? DÜĞÜN VAR ’de, nikâh salonlarından birindeyim. Orada çok güzel salonlar zinciri yapılmış. Bir anda birden çok çiftin nikâhı kıyılabiliyor ve kokteyl yapılabiliyor. Evlenen arkadaşımın kızı. Arkadaşım doktor, kızı avukat. Damat da avukat. Arkadaşımın ailesi Rize Pazarlı, gelin İstanbul doğumlu; damat ise Mardinli, Mardin doğumlu. Salon Mardin’den gelenlerle doluydu. Rize nere, Mardin nere ve nikâhın kıyıldığı İstanbul nere, demeyin. İşte Türkiye ve Türk halkı bu, yani bu karışım. Karadenizli ile Güneydoğulu ve İstanbullunun karışımı. Gerisi soş laf. Yıllardır bu böyle. Bu karışımı bozmak isteyenleri ben lanetliyorum. Nikâhta şahitlerden biri ’dı. Mesut Yılmaz Mardinli ailenin davetlisiydi. Ama gelini öperken “hemşerim” dedi. Bu da kardeşliğin bir göstergesiydi. Bu tabii bileşimi kimse suni gerekçelerle bozamayacak. Anayasamıza göre, ’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür. etnik kökeni dikkate almaz. vatandaşlık için yani, Türklük için önemli değildir. Herkes Anayasamıza göre bu ulusa dahildir. Yani Türk vatandaşıdır. Bu, 72 milyonun, kökeni ne olursa olsun, kardeşliği demektir. Bu Anayasa görüşü yaşantımıza da uygundur. Kökenimiz ne olursa olsun, hepimiz Türküz. GAZETECİLİK Meslek kolaylaştı! Yazarlık bazıları için kolay oldu. Ben bunu bir okuyucu olarak söylüyorum. Yazarlar, okuyucuyu bilgilendirecek, yönlendirecek, yorumlarıyla aydınlatacak kişiler değil mi, yani öyle olmaları gerekmez mi? Bunun için zaman zaman özel yaşantılarından da fedakârlık etmeleri beklenmez mi? Halkın avukatlığını yapacak, temiz toplum için çalışacak, siyasi iktidarı ve muhalefeti objektif bir şekilde eleştirecek olanlar gazeteciler değil mi? 4. kuvvet olmak kolay mı? Yani, yazar, gazeteci, diken üstündeki kişidir. Dünyada ve yurtta ne oluyor diye her dakika, tabiri caizse uykuda bile, gözleri, kulakları açık kişidir. Yoksa gazeteci, yazar olunamaz. Hele bu rekabet ortamında. Bunları boşuna söylemiyorum. Mesela bir yazı olaylara paralel olarak günde 2-3 defa değişebilir, değişmiştir de, değiştirtilmiştir de. Başa dönelim. Peki, bazıları için yazarlık nasıl kolay oldu? Birçok köşe yazarının sermayesi, başka köşe yazarlarına çatmak. Çat, olsun bitsin. Kolay değil mi? Tirajlar niye artmıyor, sorusunun cevabı da herhalde buradadır.
593598
Doksandı; oldu yüz seksen!..
Hamdi Türkmen Perde ArkasıDoksandı; oldu yüz seksen!.. İHALESİ Mart 2005’te, yapımı ise aynı yılın mayıs ayında başlayan Üçyol-Üçkuyular metro inşaatına, bugün farklı bir açıdan bakmak istiyorum. “Ucuz etin yahnisi yavan olur” denir ya; “Bizim ucuz metronun da sonu hüsran oldu..” Şöyle dört buçuk yıl öncesine gidiyorum. İhaleyi 90.8 milyon lirayla kazanan Bayındır İnşaat ile üçüncü gelen firma arasında 35 milyon lira arasında fark vardı. Ve bu ihalede üçüncü gelen firma, daha önceki Üçyol-Bornova hattını süresinde tamamlayan Yapı Merkezi idi. Şimdi bu firma hem ’u, hem de Japonlarla ortak Metrosu’nu yapıyor. Büyükşehir Belediyesi, “ucuz” diye ’nin el koyduğu Bayındır İnşaat’ı tercih etti. Tabi ki bitmedi... Büyükşehir, baktı ki yürümüyor, Kasım 2007’te ihaleyi iptal etti. Yeniden ihaleye çıkıldı ve Nisan 2007’de bu kez metro inşaatı Bozoğlu’na verildi. Ne kadara biliyor musunuz? Tam 136 milyon liraya!... Burada biraz duralım. Çünkü Başkan ’na bir iki sorum var. Bozoğlu ile aşamasında Genel Başkanı kendisine CHP’li bir Milletvekili aracılığıyla metro konusunda “bir haber” gönderdi mi? Bu milletvekili, Kocaoğlu’nu hangi konuda uyardı? Başkan Kocaoğlu, ne cevap verdi? Yine bu milletvekili aracılığıyla Baykal’a nasıl bir mesaj gönderdi? Bu birincisiydi. İkincisi işe şu: Bayındır İnşaat ile sözleşme fesih edildikten sonra, 23 Ocak 2007’deki ikinci metro ihalesine girmesi için Ankaralı Bozoğlu ile görüşen ve firmayı davet eden bir Büyükşehir bürokratın varlığından bilgisi var mı? Hatta bu bürokratın Bozoğlu’na metro işi için 130-140 milyon lira arasında bir teklif hazırlaması konusunda uyarıda bulunduğunu biliyor mu? Büyükşehir Belediyesi temeli Haziran 2005’te atılan iki firma eskiten metro ihalesi tamamlama inşaatı için, Ekim ayında üçüncü kez ihaleye çıkacak. İşin kaça edileceğini bilemiyorum. Ancak; teknik uzmanların söylemine göre, 5.5 kilometrelik Üçyol-Üçkuyular metrosunun dört buçuk yılda ancak yüzde 25’i bitirilebildi. İşin yüzde 75’lik bölümü duruyor. Sadece tünellerin kazma işi bitti. Döşeme betonu bile atılmadı. Yani metronun en riskli bölümü daha başlamadı. Yapılacak istasyon metronun en riskli bölümüdür. Geriye kalan elektrifikasyon ve raylar da en pahalı kısmı. Ciddi firmaların bu süreçten sonra verecekleri fiyat ve bugüne kadar harcanan bedelle, bu metronun 180-200 milyondan aşağı tamamlanması mümkün değildir. Bu işin sadece sinyalizasyonunun bedeli 30 milyon liradır. Üçyol-Üçkuyular metro hattı yapımı, 90.8 milyon liraya tamamlanacak diye yola çıkılmış, bugün ise 200 milyon liraya biter mi endişesi taşıyan bir yatırıma dönüşmüştür. Kaybedilen zaman, bu sürecin bölgede yaşayanlara ve çevreye verdiği maddi-manevi zarar, bu bedelin içinde değildir. Kimse kendisini, 29 Mart’ta alınan yüzde 56’lık oya bakarak kandırmasın ya da bu alınan rekor oyun arkasına sığınmasın. Bitirilemeyen metronun alınan oyla bir ilgisi yok. Olsaydı, metrosunu, alt-üst geçitlerini bitiren, yatırımlarını tamamlayan, meydanlarını düzenleyen, kenti güzelleştiren ’da seçimleri AKP’li açık ara kazanırdı. Bilmem anlatabiliyor muyum?
593320
Devrimci Karargah adlı terör örgütüne yönelik operasyonda kişi gözaltına alındı
A.A muhabirinin aldığı bilgiye göre, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ''Devrimci Karargah'' örgütüne ilişkin çalışmalar kapsamında operasyon düzenledi. kişinin gözaltına alındığı operasyonda, örgütsel dokümanlarla bazı malzemeler ele geçirildi. İstanbul'daki operasyonun devam ettiği ve gözaltı sayısının artabileceği, diğer bazı illerde de eş zamanlı olarak operasyon gerçekleştirildiği öğrenildi.
593464
Üniversite için ikinci şans
Üniversite için ikinci şans Üniversiteye ek yerleştirme başvuruları 5-9 Ekim 2009 arasında yapılacak. Boş kalan kontenjanlara ve yeni açılan bölümlere 2009 ÖSYS sonuçlarına göre öğrenci yerleştirilecek Ek yerleştirme kılavuzu merkezi yöneticiliklerinden TL karşılığında alınabilecek. www.osym.gov.tr adresinden de kılavuz görülebilecek. Formlar internet üzerinden ÖSYM’ye ulaştırılabilecek. Yeni açılan programlar ile kontenjanı dolmayan programlar, ilgili puanı hesaplanmış tüm adaylar tarafından tercih edilebilecek. Özel yetenek sınavıyla öğrenci alan programlara kesin kayıt yaptırmış olanlar da başvuruda bulunabilecek.
593361
Kayıp kızın ailesi gazetecilere saldırdı
Alınan bilgiye göre, İzmir Çocuk Şubesi Müdürlüğü ekipleri tarafından Bayraklı'da bulunarak Gaziemir'deki hizmet binasına getirilen S. Ç., Manisa'dan gelen ailesine ve yakınlarına teslim edildi. S. Ç.'nin, kız arkadaşıyla birlikte evden kaçtıkları, otostop yaparak İzmir"e geldikleri, birkaç gün sokakta kaldıkları, fakat başlarına kötü birşey gelmediği, daha sonra tanıştığı bir kişiye durumunu anlatınca bu kişinin polise haber verdiğini ve ekiplerin geldiğini söylediği öğrenildi. Kız, daha sonra ailesi tarafından Manisa'ya götürüldü. Bu arada, şube önüne gelen çocuğun yakınları, olayı görüntülemek isteyen gazetecilere saldırdılar. Gazetecilerin yumruklandığı ve bir gazetecinin telsizinin kırıldığı olaya polis ekibinin müdahale etmemesi dikkati çekti. Olay yerinde bulunan Manisa Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polis memurunun, gazetecilerin olaya müdahalede bulunması çağrısına küfürle karşılık verdiği ileri sürüldü. -KARŞILIKLI BİRBİRLERİNDEN ŞİKAYETÇİ OLDULAR- Yaşanan olaydan sonra gazetecilerle, çocuğun yakınları, polis memuru ve gazeteciler birbirlerinden şikayetçi oldular. Anadolu Ajansı muhabirleri Servet Ülkü ve Ali Atmaca, Cihan Haber Ajansı muhabiri Tekin Gürbulak, İhlas Haber Ajansı muhabiri Arif Çayan, Yeni Asır Gazetesi muhabiri Metin Burmalı ve Haber Türk Gazetesi muhabiri Ceyhan Torlak, konuyla ilgili ifade verdiler. Olayı izleyen gazetecilerle kızın yakınları ve polis memuru arasında yaşananlarla ilgili olarak Manisa Emniyet Müdürü Adem Aydemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olay sırasında bir polisin gazetecilere küfür ettiği iddiasıyla ilgili olarak, ''konunun kanıtlanması durumunda polis memuruna gereken cezanın verileceğini'' söyledi. -OLAYIN GEÇMİŞİ- Manisa Merkez Efendi İlköğretim Okulu öğrencileri S.Ç. ve M.C., gün önce ortadan kaybolmuş, M.C. dün bir erkek arkadaşıyla Uşak'ta otostop yaparak yolculuk etmek isterken bulunarak ailesine teslim edilmişti.
593747
Avusturya'da genç kızın başörtüsünü yakmaya çalıştılar
Avusturya medyasında yer alan habere göre iki Avusturyalı kız, 15 yaşındaki Müslüman sınıf arkadaşlarını önce sıkıştırdı ve daha sonra da başörtüsünü ateşe verdi. Ancak tutuşan başörtüsü fazla alev almadan söndürüldü. Olaya ilişkin bir açıklama yapan okul idaresi, eylemin dinî sebeplerden değil, kızlar arasındaki 'özel anlaşmazlık'lardan kaynaklandığını kaydetti. Yönetim, şikayet üzerine iki kız öğrenciye yazılı ihtarname gönderdi ve benzeri bir durumun tekrarı halinde okuldan uzaklaştırılacakları uyarısında bulundu. Konuyla ilgili olarak bir bildiri yayınlayan Avusturya İslam Cemaati Basın Sözcüsü Carla Amina Baghajati, "Öğrenciler diğer bir öğrencinin başörtüsünü yakıyorlarsa, bütün kırmızı çizgiler ihlal edilmiş demektir. Müslümanlara ve yabancılara karşı eylemlerin arttığı bir toplumda maalesef eylemler fiziki saldırılara dönüşüyor." değerlendirmesini yaptı.
593698
Moskova'yı Türkiye korkusu sardı
Moskova'yı Türkiye korkusu sardı MOSKOVA (CİHAN) Batı destekli Nabucco doğalgaz boru hattının rakibi olarak nitelenen Güney Akım doğalgaz boru hattının maliyeti Moskova'yı endişelendiriyor. Kapasitenin yıllık 63 milyar metreküpe çıkarılmasının ardından, projenin uygulama masrafları da 36,5 milyar dolara ulaştı. Rusya'nın dev enerji şirketi Gazprom'la, İtalyan enerji şirketi Eni'nin birlikte yürüttükleri Karadeniz'in altından geçecek proje için üçüncü ortak aranıyor. Kommersant gazetesi üçüncü ortağın Fransız devlet şirketi Electricite de France olabileceğini duyururken, Gazprom Başkanı Aleksey Miller Türkiye ve Romanya'nın da proje ile ilgilendiğini söyledi.2015 yılında tamamlanması hedeflenen Güney Akım'la Rusya, Avrupa sevkıyatının yüzde 35'ini gerçekleştirecek. Gazprom Avrupa savkıyatını Ukrayna üzerinden yapıyor.
593446
Cumhuriyet'in bombalandığı gün bahçede bulunan mermi kovanı Faraç'ın silahına ait
Mehmet Faraç, hakkındaki tebligat üzerine dün avukatıyla birlikte önce Vatan Caddesi'ndeki Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne geldi. Gazetecilere "Hiçbir şey bilmiyorum, ifade için çağrıldım." demekle yetinen Faraç, buradan İstanbul Adliyesi'ne götürüldü. Burada Savcı Öz'e ifade veren Faraç daha sonra adliyeden ayrıldı. Faraç'ın 17 Mayıs 2006'daki Danıştay saldırısı öncesinde Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan el bombaları sonrasında gazete bahçesinde bulunan mermi kovanı konusunda sorgulandığı öğrenildi. Cumhuriyet Gazetesi'nin bahçesine atılan ve patlamayan el bombaları ile ilgili olarak olay yeri inceleme ekipleri ve bomba imha uzmanları tarafından yapılan çalışmalar sırasında boş bir mermi kovanı bulunmuştu. Kısa süre önce kullanıldığı belirlenen kovanın kimin silahından çıktığı tespit edilememişti. Mehmet Faraç yaklaşık ay önce Etiler'de kendisinden otopark ücreti isteyen görevlilerle kavga etti. Kavga esnasında yanında bulunan silahıyla havaya ateş eden Faraç, silahının kabzasıyla otopark görevlisini yaraladı. Gözaltına alınan Faraç'ın silahı da balistik incelemeye alındı. Bu incelemeler sonrasında Cumhuriyet Gazetesi'nin bahçesinde bulunan boş kovanın Faraç'ın silahından çıktığı belirlendi.
593219
18 yaşında 48 sabıkası var
18 yaşında 48 sabıkası var Fethiye'de hırsızlık yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan 18 yaşındaki zanlının, aynı suçtan 48 sabıkası olduğu belirtildi FETHİYE (A.A) Muğla'nın Fethiye ilçesinde hırsızlık yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan 18 yaşındaki zanlının, aynı suçtan 48 sabıkası olduğu ortaya çıktı. Alınan bilgiye göre, Tuzla Mahallesi'ndeki bir evden bilezik çalarak kaçtığı iddia edilen 18 yaşındaki K.Ş, ev sahibi tarafından yakalanarak polise teslim edildi. Gözaltına alınan zanlı hakkında yapılan araştırmada, hırsızlık suçundan 48 sabıkası olduğu belirlendi. K.Ş'nin ifade işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği bildirildi. Öte yandan, zanlı, kendisini görüntülemeye çalışan gazetecilere saldırmaya çalıştı.
593216
Krize İstanbul'da Çözüm Aranıyor
Krize İstanbul'da Çözüm Aranıyor Dünya ekonomisine yön veren IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantısı İstanbul'da yapılıyor. Toplantıda dünya ekonomik krizine çözüm aranacak. Yayına Giriş: 30.09.2009 19:51:24 Güncelleme: 30.09.2009 19:51:24 Dünya ekonomisine yön verenler Türkiye'de buluşuyor. Son 60 yılın en büyük küresel krizine çözüm, İstanbul'da IMF ve Dünya Bankası Yıllık toplantısında aranıyor. 186 ülke ekonomisinin patronları, 6-7 Ekim'deki toplantılarda 'Küresel mali sistem, krizlere neden olmayacak şekilde yeniden nasıl düzenlenebilir' sorusuna yanıt arayacak. Toplantı ile Türkiye, ABD dışında IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarına ikinci kez ev sahipliği yapan ilk ülke olarak da tarihe geçecek. Geri Sayımda Sona Yaklaşıldı Bakan, bürokrat, sivil toplum temsilcisi 13 bin kişiyi İstanbul'da biraraya getirecek toplantıya sayılı günler kaldı. 1930 Büyük Buhranından sonra en büyük küresel krizin tam ortasında tüm gözler İstanbul'a çevrildi. Toplantıların Gündemi de Yoğun Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, "Bu yılki toplantıların ana temasını küresel kriz oluşturuyor. Bu itibarla, bu yıl düzenlenecek Dünya Bankası ve IMF yıllık toplantıları çok kritik bir konjoktürde gerçekleşecektir" dedi. Toplantılar boyunca ekonomi yönetimi Türkiye-IMF ilişkilerini hiç gündeme getirmemeye kararlı. Zirve için gelecek bazı isimler de dikkat çekici... IMF Başkanı Dominik Straus Kan, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoelik, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Trişe ile ABD Merkez Bankası (FED)'in patronu Ben Bernanke, attıkları her adım gazeteci ordusu tarafından yakından takip edilecek katılımcılar arasında... Ekim'deki Genel Kurul'un ardından Ekim'de kapanış oturumuyla sona erecek toplantı ile Türkiye, 1955 yılından sonra, IMF-Dünya Bankası toplantısına ikinci kez ev sahipliği yapan ilk ülke olarak da tarihe geçecek.
593253
Hülya Avşar: Ortada kalmış bir durum yaşıyorum
Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'na gelen Avşar, ''Demokratik Açılım'' konusundaki sözlerinden dolayı hakkında başlatılan soruşturma kapsamında savcı Ali Çakır'a yaklaşık saat ifade verdi. Avşar, Adliye çıkışında gazetecilere, ''Kürt müyüm, Türk müyüm tarafı araştırıldı. Ben de 'hem Kürdüm hem Türküm' dedim'' açıklamasında bulundu. Milliyetçilik konusunda hatalı bir açıklama yapıp yapmadığının sorulduğunu, söz konusu röportajının baştan aşağıya kendisine okunduğunu belirten Avşar, savcının, ''röportajda herhangi bir şey görülmediğini, ihbar edenler olması nedeniyle soruşturmanın açıldığını söylediğini'' kaydetti. İfade verdiği Cumhuriyet Savcısı Çakır'ı programına konuk edeceğini ve bu konuyu programda da konuşacaklarını dile getiren Avşar, savcının bu talebini kabul ettiğini söyledi. Avşar, şöyle devam etti: ''Kürt ve Türk oluşum dolayısıyla ortada kalmış bir durum yaşıyorum şu an, ama bunun milliyetçilikle alakası yok, kendilerine onu izah ettim. Anladılar ki röportajda gerçekten bir şey yok. Çok güzel ağırladılar. Umarım, verdiğim ifade sonucu soruşturma bu aşamada kalacaktır. İyi bir sonuç bekliyorum, dava açılacağını zannetmiyorum. Zaten Savcı Bey de röportajda herhangi bir şey olmadığını, bir daha baştan aşağı okunup, her kelimenin ayrı ayrı ne anlama geldiğini izah ettiğimde bir daha anladılar.'' -''BENİMLE PEK İLGİSİ OLMADIĞINI SÖYLEDİLER''- Gazetecilerin, soruşturmanın, ''halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği'' gerekçesiyle açıldığını hatırlatması üzerine Avşar, ''Bunun sebebi, hukuki maddenin öyle olmasıyla ilgili. Bunun dışında benim olayımı içeren herhangi bir madde yok, ama 'tamamen size yönlendirilmiş bir şey değildir bu' dediler. Dolayısıyla tamamen maddenin adı. Benle pek ilgisi olmadığını söylediler. Bu beni çok mutlu etti. Söylediklerimin sonuna kadar arkasındayım. Avukatım yanımda yoktu. Kendimi tek başıma savundum. Savunmam zaten benim yaptığım röportajımdı. Son derece anlayışlı bir savcıydı'' şeklinde konuştu. Avşar, soruşturmanın neden açıldığını anlamadığı için biraz gergin olduğunu, savcıya da bunu izah ettiğini belirterek, ''Burada soruşturma açılacak bir kişi varsa sadece ben olmamalıydım. Kendimi yeterince ifade ettiğimi düşünüyorum. Köşe yazarlarını kastettim. 'Benim düşüncemde olan birçok köşe yazarımız var, onları da soruşturmanız lazım' dedim. Tabii bunu onları ihbar anlamında söylemedim'' diye konuştu. ''Soruşturma açıldıktan sonra ne gibi tepkiler aldığının'' sorulması üzerine de Avşar, şunları söyledi: ''İnsanlar şaşırdılar tabii ki röportajda herhangi bir şey yoktu. Burada bir tarafımın Türk oluşu, diğer tarafımın da Kürt oluşundan dolayı yapmış olduğum bir röportaj. Bugüne kadar benim gündeme getirmediğim bir konumdu Kürt tarafım, ama benim Kürt tarafım da çok ağır basıyor. Bununla da gurur duyuyorum ve sonuna kadar da bunu savundum. Zaten meselenin Kürtçülük olmadığını izah ettim kendilerine. Türkiye'de hiçbir Kürdün problem yaşadığını düşünmüyorum, ama dağdaki Kürtlerin de birtakım istekleri olduğunu, bu isteklerin milliyetçilik, toprak anlamında değil, ama okul olarak, yol olarak, iş olarak, iş alanları olarak bir şeyler vermezsek, dağdaki Kürtlerin de bir şekilde savaşlarına devam edeceklerini söyledim.'' Avşar, savcı tarafından yöneltilen, ''Yani Kürtler dağda savaştılar, kazandılar da yüzden mi biz Kürt açılımına gidiyoruz? Siz bunu mu demek istediniz?'' şeklindeki sorunun kendisini çok şaşırttığını ifade ederek, ''Böyle bir şeyin olamayacağını söyledim. 'Bunu yaşındaki çocuk bile böyle söylemez' dedim. Bu soru beni çok şaşırttı. Ortak yaşamdan yanayım. Barıştan yanayım, ama bunu da yaparken insanlara bir şeyler vermezseniz, yaşam hakkı olarak nasıl olur ki diye soruyorum'' şeklinde konuştu. Savcısının kendisine ''Türk mü, Kürt mü?'' olduğu yönünde soru sorduğunu dile getiren Avşar, ''Hem Türk, hem Kürdüm'' yanıtını verdiğini aktardı. Avşar, soruşturma açıldığı bilgisinin kendisine, kızını Anıtkabir'e götürürken verildiğini ifade ederek, halktan, politikacılardan birçok kişinin arayarak kendisine destek verdiğini söyledi.
593563
Niyet varsa para bulunur
Niyet varsa para bulunur Deniz Ticaret Odası (DTO) Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Geza Dologh, Limanı’nın özelleştirmesi sürecinin nasıl sonuçlanacağı ve ihaleyi kazanan konsorsiyumun limanı ne zaman devralacağını öğrenmek için 45 gün beklemek gerektiğini söyledi. Dologh, Limanı için sözleşmeye çağrılan Global-Hutchison- EİB LİMAŞ Grubu’nun ihaleden çekilip çekilmeyeceği yönündeki yorumları, “Herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor. bedelini ödemek mi, yoksa 12 milyon dolarlık teminatı yakmak mı? bulma imkanlarının son dönemde iyileştiğini biliyoruz. Niyetleri varsa parayı da bulurlar” sözleriyle değerlendirdi. Sözleşmenin konsorsiyuma 45 günlük süre tanıdığını vurgulayan Geza Dologh, “Limanla ilgili spekülasyonlar yapılıyor. 28 ay bekledik, 45 gün daha bekleriz. Aceleye gerek yok. Bugün şartlar kötü olabilir ama liman 49 yıllığına kiralanıyor. Bu unutulmamalı” dedi. Hutchison Whompoa’nın ’de limanı olmadığını hatırlatan DTO Yönetim Kurulu Başkanı, firmanın Limanı’nı ne olursa olsun almak isteyebileceğini dile getirdi.
593663
BeşikTAŞ kesildi
BeşikTAŞ kesildi Teknik Direktör Denizli Tabata'yı kenarda, Nihat, Nobre ve Holosko'yu ileride bıraktı. G.Saray derbisinden sonra ilk kez kaleyi devralan Rüştü, Dzagoev'in 25 metreden şutuna seyirci kaldı. Mustafa Hoca, Holosko'yu çıkardı maça Yusuf'la devam etti ama kötü futbola çözüm bulamadı. CSKA Krasiç'le rahatladı, Ekrem ile cevap veren Beşiktaş'a skoru değiştirmek için zaman kalmadı. İlgili haberler Beşiktaş, Avrupa Şampiyonlar Ligi Grubu'ndaki ikinci maçında ile Rusya'nın CSKA Moskova takımına deplasmanda 2-1 yenilerek yine puanla tanışamadı. İlk yarıda siyah-beyazlı takım etkisiz bir futbol sergilerken, ev sahibi CSKA Moskova maçın başında bulduğu gol sonrası kontrollü oynadı. Maçta 7. dakika oynanırken gelişen atakta Dzagoev'in uzaktan sert şutunda top Rüştü'nün bakışları altında ağlarla buluştu. 11. dakikada kaleci Akinfeev ile karşı karşıya kalan Holosko'nun vuruşunda kaleciden seken top kale direğini aşıp kornere gitti. 44. dakikada Nobre'nin uzaktan sert şutunda, CSKA Moskova kalecisi Akinfeev topu kornere çeldi. BEŞİKTAŞ GEÇ AÇILDI İkinci yarıya da kötü başlayan Beşiktaş, 2-0 geriye düştü. Oyunun son bölümlerinde rakip kaleye yüklenen siyah-beyazlılar, golü bulmasına rağmen beraberliğe vakit kalmayınca 2. maçında da gülemedi. Rus ekibi durumu 2-0 yaptıktan sonra oyunu rölantiye alıp, kontra ataklarla gol aradı. 63. dakikada Krasic sol kanattan çalımlarla ceza sahasına girdi. Plasesinde top Rüştü'nün yanından filelere gitti: 2-0. 90. dakikada Yusuf'un pasında topla buluşan İbrahim Kaş'ın sağ çaprazdan şutu kaleci Akınfeev'den döndü. 90+2'de İsmail'in soldan pasında Ekrem vurdu, Beşiktaş 44 gün sonra attığı golle teselli buldu. Siyah-beyazlılar, 3. maçını deplasmanda Wolfsburg ile yapacak. Kartal'ın gol orucu 44 gün sonra bitti CSKA'ya 2-1 yenilen Beşiktaş'a son dakikada attığı gol teselli oldu. Son olarak 17 Ağustos'ta 2-0 kazandığı Antalyaspor maçından bu yana gol atamayan siyah-beyazlılar, 552 dakika süren suskunluğa son verdi. Beşiktaş bu dönem içinde oynadığı 4'ü lig, 2'si Şampiyonlar Ligi maçında ise kalesinde gol gördü. Siyah-beyazlılar galibiyetsiz 44 günde Gaziantep ve G.Birliği ile 0-0 berabere kaldı, G.Saray'a 3-0, Kayseri'ye ve M.United'e 1-0 kaybetti. Filip Holosko'da yırtık şüphesi 85 bin kişilik Luzhniki Stadı'nın yarısı dolarken, yaklaşık 1500 kadar Türk taraftar da Beşiktaş'a destek oldu. İstanbul'dan taraftarların yanı sıra Moskova'da yaşayan Türkler Beşiktaşlı futbolculara moral verdi. Taraftarlar maç öncesi futbolcuları tribünlere çağırarak sevgi gösterisinde bulundu. Bu arada Beşiktaş gece yarısı İstanbul'a dönerken, sağ ayağında yırtık şüphesi bulunan Holosko bugün kontrolden geçecek. Slovak futbolcunun Denizli maçında oynaması zor.
593745
Endonezya 7,6 ile sarsıldı: Binlerce kişi enkaz altında
Dünyanın en aktif fay hatları üzerinde yer alan Endonezya'nın Sumatra adasındaki Padang kentinin 50 km açığında meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki depremde, yüzlerce ev ve köprü yıkıldı. İlk belirlemelere göre 100 ila 200 arasında kişinin öldüğü bildirilirken, enkaz altında kalan binlerce kişinin hayatını kaybetmesinden endişe ediliyor. Endonezya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yusuf Kalla, 900 bin nüfuslu kentte okullar, hastaneler, dükkanlar ve oteller de dahil birçok binanın çöktüğünü, bu nedenle ölü sayısının artmasından korktuklarını söyledi. Yolların tahrip olması ve kötü hava şartları sebebiyle ulaşımın güçleştiği kentte, elektrik ve telefon hatları kesildi. Bazı binalarda yangınlar çıktı. Panik içinde evlerinden fırlayan vatandaşlar sığınacak güvenli bir yer aradı. Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi, Endonezya, Malezya, Hindistan ve Tayland'da tsunami alarmı verdi. Ancak ilerleyen saatlerde alarm kaldırıldı. Depremin 2004'te Hint Okyanusu'nda meydana gelen ve 230 bin kişinin ölümüne yol açan tsunamiyi oluşturan deprem ile aynı fay hattında meydana geldiği bildirildi. Öte yandan Güney Pasifik Okyanu-su'nda önceki gün yaşanan 8,3 büyüklüğündeki depremin tetiklediği tsunaminin vurduğu Samoa adaları ve Tonga'da ölenlerin sayısı 113'e çıktı. Şiddetli deprem ve sonrasında meydana gelen tsunamiden etkilenen Amerikan Samoası 'afet bölgesi' ilan edildi. Araçların ve insanların sel suları tarafından adeta yutulduğu afette kurtarma çalışmaları devam ediyor.
593704
Toyotasa hisselerinin devri tamamlandı
Toyotasa hisselerinin devri tamamlandı İSTANBUL (ANKA) Sabancı Holding portföyünde yer alan 2,161,729.88 TL nominal değerli Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış Anonim Şirketi ne ait hisse senetlerinin tamamının ALJ Lubnatsi Pazarlama ve Satış A.Ş ye satış işleminin tamamlandığını duyurdu. Yapılan açıklamada, Sabancı Holding'in sahip olduğu yüzde 64.99 luk Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş. hisse senetlerinin bedeli olan 84,986,923.27 ABD Dolarının tahsil edildiği ve söz konusu hisselerin satışı sonrasında, Sabancı Holding'in Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş de payının kalmadığı belirtildi.
593767
Melikşah Utku: G-20 Zirvesi liderler bildirisini okurken
Melikşah Utku G-20 Zirvesi liderler bildirisini okurken G-20'nin Pittsburgh şehrinde yapılan zirvesinden Türk kamuoyuna, Başbakan Erdoğan'ın korumalarıyla Obama'nın korumaları arasındaki takışmanın gürültüsü kaldı yadigâr. Gerçi dünya kamuoyu da G-20 zirvesinin sonuçlarını büyük bir hevesle takip etmiş değil. Bu ilgisizliğin üstüne bir de Birleşmiş Milletler'in Genel Kurulu'nda Kaddafi, Obama ve Ahmedinecad'ın konuşmaları eklenince, tabii olarak liderlerin zirvede ekonomi hakkında söyledikleri gündemden düştü. Esasında bu tür zirvelerin öncesinde daha alt düzeyde yapılan çalışmalar ve toplantılardan çıkan sonuçlar, zirvelerin nihai bildirileri hakkında büyük bir fikir veriyor. Bu zirvede de daha önce Eylül başında Londra'da Hazine ve Ekonomi Bakanları ve Merkez Bankaları Başkanlarının yaptıkları toplantıdan sonra kamuoyuna sunulan raporların ifade ettiğinden çok da farklı bir nihai bildiri ile karşılaşmadık denebilir. G-20 Zirvesi nihai bildirisini okuduğumuzda aklımıza takılanları şöyle özetleyelim: 1- Küresel ekonominin karşı karşıya kaldığı en önemli krizlerden birinin yaşanıyor olduğu zaten daha önce Nisan'da yapılan zirvede kabul edilmiş, küresel bir krize karşı küresel bir çözüm arayışına ihtiyaç olduğu tarihte dillendirilmişti. Ancak krizin sebepleri konusunda her iki bildiride sadece tek bir cümlenin geçiyor. Buna göre kriz, mali kesimin fütursuz davranışları, buna karşılık denetim mekanizmasının yetersiz olmasından kaynaklanıyor. Bu, gerçeğin büyük bir kısmını gölgede bırakan ve kamuoyuna mesaj vermeye çalışan yaklaşım. Dahası bu ifadeler, krizin çıkışında hükümetlerin ve merkez bankalarının hiç sorumluluğu yokmuş, buna karşılık hükümetler gayet iyi niyetle dünya halklarını içlerine düştükleri girdaptan kurtarmak için ellerinden geleni yapmaya yemin etmişler gibi bir intibaı uyandırıyor. Oysa küresel ekonomideki dengesizlikleri dikkate almadan, bu dengesizliklerin oluşmasına sebep olan politikalar ve yapıları eleştirmeden, suni bir coşkuyla sağlanan ancak sürdürülmesi mümkün olmayan büyüme ortamına dokunmayan kamu uygulamalarını sorgulamadan, kimi müdahaleci politikaların tasavvur edilmesini bile engelleyen akademik tekeli kurcalamadan krizi yargılamak çok sağlıklı bir yaklaşım olarak durmuyor. Burada sadece bankacıların ve denetleyicilerin değil, hükümetlerin ve akademisyenlerin de çuvaldızı kendilerine batırmasında fayda var. 2- Pittsburg zirvesinin esasında yeni bir yaklaşım ortaya koyamayacağı, daha ziyade Nisan ayında Londra'da alınan kararların uygulamasını değerlendireceği ve sürecin devamı konusunda ortak bir yaklaşımın olduğunu sergileyeceği zaten biliniyordu. Nitekim liderler bildirisi de çıkış stratejileri konusunda uygun ve koordineli bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini ifade etmekle birlikte, kamunun ekonomiye destek sürecinin devamının gerekliliğini vurguluyor. Bununla birlikte son zirvenin yoksulluk, temel ihtiyaçlara erişim, enerji politikaları ve çevre konularını biraz daha ön plana çıkardığı; buna karşılık Nisan'da daha öne çıkan dış ticarette korumacılık tehdidine karşı alınması gereken tedbirlerin bu zirvede geri plana kaydığı görülüyor. 3- IMF gibi uluslararası kuruluşların yönetimi hususunda belli ki, Nisan'dan bu yana hâlâ ciddi bir mesafe alınamamış. IMF'nin mevcut kota uygulamasının devamını, buna karşılık gelişmekte olan ülkeler lehine bir düzenleme yapılması gerektiği yeniden ifade edilmiş. Ancak ABD ile Avrupa'nın bu süreç sonunda IMF'de kimin etkisinin daha fazla azalacağı hususunda henüz aralarında anlaşamamış oldukları görülüyor. 4- Mali kesime yönelik reform ajandasında da daha önce gündemde olan kimi teklifler bu sefer bildiriye girmiş gözüküyor. Bankaların sermaye yeterlilik oranının yeniden gözden geçirilmesi, üst düzey yöneticilerin aldıkları primler, tezgâhüstü piyasaların denetimi ve uluslararası bankacılık uygulamalarına standart getirilmesi bu kez madde madde ifade edilen tedbirlerden. Bu çerçevede Nisan ayındaki zirvede alınan kararla, uluslararası nitelikte kurulan Mali Hizmetler Kurulu'nun (FSB) işlerlik kazanması ve bu konularda standartlar koyması öngörülüyor. Bundan sonraki zirvelerde, giderek teknik bir hal alacak olan bu alandaki tekliflerin FSB'nin sorumluluğuna aktarılmasını bekleyebiliriz. 5- G-20 üst düzey bir uluslararası iktisadi karar mercii olarak G-7'nin önüne geçmeye başladığını görüyoruz. Tabii olarak bunun olumlu bir gelişme olduğunu ifade etmemiz gerek. Ancak bu gelişmenin kalıcı olabilmesi için G-20'nin uluslararası platformda etkinliğini ispat etmesi de lâzım.
593551
Bayraklı’dan Ömerli’ye dostluk ve barış ziyareti
Bayraklı’dan Ömerli’ye dostluk ve barış ziyareti Bayraklı Belediye Başkanı Hasan ve meclis üyeleri, geçen temmuzda ‘kardeş ilçe’ ilan edilen Ömerli’yi ziyaret etti. Bayraklı heyetini, Ömerli Belediye Başkanı Yılmaz ağırladı. Altındağ, “’nin incisi ’in, Bayraklı ilçesiyle kardeş olmaktan son derece mutlu ve gururluyuz” dedi. Belediye binası önünde Ömerli halkı tarafından sevgiyle karşılanan Başkan da herkesle tek tek selamlaştı. Karabağ, mevkidaşı Altındağ’a hediye etti. Karabağ ayrıca, Bayraklı Belediyesi’nce temin edilen, aralarında roman, ansiklopedi ve kaynak eserlerin bulunduğu iki bin kitabı da teslim etti. Ömerli’yle eğitim ve kültür alanında işbirliği için ilk adımları attıklarını belirten Başkan Karabağ, ve Ömerli, insanı büyüleyecek derinlikte bir tarih mirasına sahip. Girişimci yaşayanları ve yöneticileri var. Bayraklı’nın bu yöndeki değerleriyle Ömerli’ninkileri bir araya getirerek, her iki ilçe için verimi nasıl sağlarız bunu planlıyoruz” dedi.
593214
Baykal: Cumhurbaşkanını tekrar Meclis seçsin
CHP Genel Merkezi'nde MYK Toplantısı'nda konuşulanlar CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek aracılığıyla basına aktarıldı. Özyürek, Baykal'ın cumhurbaşkanını tekrar Meclis'in seçmesini istediğini ve ifade krizi yaşanan DTP'liler için yasal çözüm bulunmasını önerdiğini bildirdi.
593602
Kamu yeniden ekonominin etkin gücü haline geliyor
Serpil Yılmaz SobeKamu yeniden ekonominin etkin gücü haline geliyor Özellikle altyapı ve alanındaki yatırımlarda, kamu ve işbirliğini bundan böyle daha sık duyacağız. Yatırımcı olarak öne çıkan Ulaştırma ve Enerji bakanlıkları, küresel ekonomik krizin de etkisiyle daralan piyasalarına alternatif modeller geliştiriyorlar. BOTAŞ’ın attığı adımlara dikkatinizi çekmek isterim. BOTAŞ, programını askıya alıp, büyüme odaklı yatırım öncelikleri belirliyor. Özel sektöre destek Kamunun özel sektörü desteklediği modele bir örnek vermek isterim. BOTAŞ’ın, ’un izinden gittiğini yazmıştım. Gözden kaçıranlar için yinelemekte yarar görüyorum. Gazprom, Devlet Başkanı döneminde, yani son 10 yılda yalnızca enerji alanında büyümedi. kuruluşu sahibi oligarkların şirketlerini satın alarak “Gazprom Media”yı kurarak, ülkenin en büyük yayıncı kuruluşu oldu. Satın alınan medya kuruluşlarının eski sahiplerinin ortak paydası ise Putin muhalifi olmalarıydı. Şimdi size bir türlü hayata geçirilemeyen Boru Hattı projesine, BOTAŞ’ın da hissedar olarak katılacağını söylersem, BOTAŞ-medya ilişkisi kurmakta zorlanır mısınız? Zorlanmamamız için katkı yapmaya devam edeyim: Samsun-Ceyhan Boru Hattı Projesi bir Rus-İtalyan-Türk girişimidir. Konsorsiyumun liderliğini de Sabah- grubunun sahibi Çalık yürütür. Rusya’nın Samsun-Ceyhan projesine destek vermesi, Ceyhan’dan ’e kadar uzanacak 2. önerisinin gerçekleşmesiyle bağlantılı olarak masada duruyor. Kamunun ihtiyacı işbirliği Şimdi de kamu ihtiyaçlarının, özel sektörle karşılanmasını sağlayan yap-işlet-devret modelinin yanı sıra oluşturulan PPP (Public Private Partnership) yani “Kamu-Özel Sektör İşbirliği” modelinden söz edeyim. Hükümet, PPP projelerine sıcak duruyor. Yasal düzenlemeler yapıyor. İşsizlikle mücadele programında kamu altyapı ve yatırımları öne çıkıyor. ’de ve yurtdışında çok sayıda projesine imza atan Makyol İnşaat’ın İcra Kurulu Başkanı Adnan Çebi de aynı noktaya dikkati çekiyor ve “Bu dönemde yurt içinde ve dışında otoyol gibi altyapı yatırımlarında artış var. Umman, Fas, Cezayir, ’dan, hatta ’dan işler alıyoruz. Bu süreç 5-10 yıl sürer” diyor. Yol müteahhitleri parlayacak Çebi’nin ve binanın yerini altyapı müteahhitliği alacak“ tezine, Ulukar Grubu Başkanı Özcan Uluğ’dan destek geliyor. Ulukar, otoyollar ve yollardaki işaret levhaları, güvenlik çizgileri gibi ulaşım elemanlarının mühendisliğini ve yapımını sürdürüyor. Türk müteahhitlerinin yakın coğrafyadaki başarısı, inşaat malzemesi ihracatçıları için de kapı açıyor. Başkanı ’ın 2-5 Ekim tarihleri arasında ’da düzenlenecek “Türk İhraç Ürünleri Fuarı“ için söylediklerine yer vermek istiyorum: “Körfez ülkelerinde en büyük ihraç ürünleri fuarını açıyoruz. 15 bin metrekare kapalı alanda düzenlenen fuara Türkiye’den 200 firma, 800 kişi katılacak.“ Ekonomik krizin sonuçlarını, kamu yatırımlarıyla aşmaya çalışan ülkelerin açtıkları “önlem paketleri“, bu hafta ’da düzenlenen (DB) toplantılarının da ana konularından biri olacak.
593217
Irak'a Tren Seferleri Başlıyor
Irak'a Tren Seferleri Başlıyor Türkiye ile Irak arasında ulaşımda yeni bir dönem başlıyor. Türkiye 10 gün içerisinde Suriye üzerinden Irak'a tren seferi düzenleyecek. Ulaştırma Bakan Binali Yıldırım. "Biz bu seferi 10 gün içerisinde başlatacağız" dedi. Bu tarihi açıklamayla Irak'a 10 gün içinde tren seferi başlatıyor Türkiye. Bakan Yıldırım, "Irak'la Suriye arasındaki demiryolu taşımacılığının Suriye üzerinden Türkiye'yle de başlatılması hem Suriye'ye hem Irak'a hem de Türkiye'ye büyük yararı olacak." diye konuştu. 10'uncu Ulaştırma Şurası'nın son gününde gelen bu açıklamalarla tarihi bir süreç başlamış oldu. Suriye üzerinden yapılacak seferlerde ilk etapta yük taşınacak. Uygulanan bazı formalitelerin de kaldırılması gerektiğini vurgulayan Bakan Yıldırım, böylece oluşan zaman kaybının da ortadan kalkacağını söyledi. Suriye Ulaştırma Bakanı da bu ulaşım ağıyla Avrupa ve Arap yarımadasının birleşeceğini söyledi ve böyle ortaklıkları her zaman destekleyeceklerini ifade etti.
593667
Demokratikleşme süreci 2002'de başladı
Demokratikleşme süreci 2002'de başladı ABDÜLKADİR SELVİ DİYARBAKIR Tarım Bakanı Mehdi Eker, hükümetin demokratik açılımına destek vermek için tüm kesimlerin sağduyulu davranması gerektiğini söyledi. Diyarbakır'da meydana gelen olayların sansasyonel yankı bulduğunu belirten Eker, yaşananların imajla ilgili olduğu görüşünde. Türkiye'de bazı kesimlerin bu tür süreçlerden beslendiğine dikkat çeken Bakan Eker, “Bütün canlılar temiz şeylerle beslenmezler. Bütün canlılar temiz gıdalarla beslenmezler bazen birileri kandan gözyaşından kinden nefretten besleniyor. Dolayısıyla yaşananlar bunların işidir. Buna prim vermemek gerekir” dedi. Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin 2002 yılından itibaren başladığını anlatan Bakan Eker, bu sürecin çeşitli dönemlerde farklı adımlarla gelişme kaydettiğini söyledi. Mehdi Eker, sürecin olağanüstü halin kaldırılmasıyla başladığını söyledi.
593564
Tiryaki: Orta vadeli plan eksik
Orta vadeli plan eksik Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Başkanı Mehmet Devlet Bakanı ’ın açıkladığı Orta Vadeli Plan’ın, ve reel sektör ayaklarının eksik olduğunu söyledi. Meclis toplantısında konuşan “Önümüzdeki üç yılın ekonomideki yol haritası olan Orta Vadeli Plan, kanımızca, bütçe dengesine, daha az iç ve dış borçlanmaya odaklanmış bir plan. Belki küresel çevreleri olumlu bulacaklardır. Ancak biz, ve reel sektör ayaklarının eksik olduğu kanaatindeyiz” dedi. Plandaki en çarpıcı verilerin üretim ve milli gelirdeki düşüşler olduğunu söyleyen Mehmet Tiryaki, 2007’de 658 milyar dolarlık milli gelirin, 2009’da 608 milyar dolar olarak beklenmesinin endişe verici olduğunu belirtti. Planda işsizliği önleyecek acil önlemler beklediklerini kaydeden EBSO Meclis Başkanı, şöyle konuştu: odaklı bir kalkınma modeli düşündüklerini söylüyor ama açıklanan orta vadeli planda özel sektöre verilecek önemi göremiyoruz.”
593631
AK Parti irtibat bürosuna molotoflu saldırı
İrtibat bürosu ve büronun altında bulunan bir markette maddi hasar oluştu. Edinilen bilgiye göre, saat 01.00 sularında, Zümrütevler Tülin Caddesi üzerindeki AK Parti İrtibat Bürosu'na gelen maskeli şahıslar, ellerindeki molotofkokteyllerini ateşleyerek büroya attı. Bu nedenle AK Parti İrtibat Bürosu ve alt katında bulunan markette yangın çıktı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye ekipleri sevk edildi. Ekiplerin müdahele ettiği yangın kısa sürede söndürüldü. Büroda ve markette maddi hasar oluştu. Olay yerinde incelemelerde bulunan polis, elde ettiği ipuçları doğrultusunda failleri yakalamak için çalışma başlattı.
593658
D.Bakır'da hedef bilinçli taraftar
D.Bakır'da hedef bilinçli taraftar Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer, Bursaspor maçının ardından bir çok bürokratın kendilerini arayarak yanlarında olduklarını söyledi. Çetin, “Bundan sonra taraftarlar ve amigolar, Dicle Üniversitesi'nden bir profesör tarafından eğitimine tabi tutulacak. Bu eğitim haftaya başlıyor. Maçlarda taraftarın daha iyi bilinçli olmasını hedefliyoruz” dedi. Futbolcuların Bursaspor maçı sonrası psikolojilerininde bozulduğuna dikkat çeken Sümer, “Oyuncularımızda gerçekten olaylar sonrası psikolojileri bozuk çıkıyorlar. Onlara da psikolojik destek alabiliriz. Maç sonrası MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir beni arayıp üzüntülerine dile getirdi. Bursaspor maçında çıkan olayların sürmesi halinde kesinlikle takımı ligden çekeceğiz” diye konuştu. Doğan'ı mesleği bırakma kararından vazgeçirdiler Diyarbakır Teknik Direktörü Ziya Doğan, mesleği bırakma kararı aldığını, ancak ikna edilerek vazgeçtiğini söyledi. Bursa maçında hakeme küfrettiği gerekçesiyle ceza kuruluna sevk edilen Doğan, “Küfreden ben değildim. Bu olay beni antrenörlük hayatımı noktalama kararına kadar getirmişti. Sayın başkanım ve dostlarım beni telkinlerle ikna ettiler” dedi. 01.10.2009 Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Diyalog Gazetecilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan köşe yazısı/habere aktif link verilerek kullanılabilir.
593228
Rize fark attı!
Rize fark attı! -ÇAYKUR RİZESPOR: MALATYASPOR: 0- Stat: Yeni Rize Hakemler: Hüseyin Çiftsüren, Ahmet Çiftçi, Abdülhamit Çiftsüren Çaykur Rizespor: Emrullah, Bahadır, Mesut Yılmaz, Semih (Dk. 74 Kenan ), Mustafa, Umut (Dk. 54 Özgürcan ), Kemal, Mesut Özkalkan, Özgür, Çağrı (Dk. 82 Mithat ), Eyüp Malatyaspor: Önder, Hakan, Buğra, Ali, Ahmet (Dk. 46 Volkan ), Fethi (Dk. 66 Güven ), Uğur, Talat, Raif, Okan (Dk. 58 Mert ), Murat Goller: Dk. 23 ve 78 Çağrı, Dk. 45 Mesut Yılmaz, Dk. 55 Özgürcan, Dk. 81 Kenan, Dk. 90 Mithat (Çaykur Rizespor) Sarı Kartlar: Dk. 62 Uğur, Dk. Buğra (Malatyaspor) Çaykur Rizespor'da, 63. dakikada Çağrı'nın düşürülmesinden kazanılan penaltı atışını Özgürcan gole çeviremedi.
593461
Abdülmelik Fırat son yolculuğuna uğurlandı
Abdülmelik Fırat son yolculuğuna uğurlandı Şeyh Sait’in torunu, Hak ve Özgürlük Partisi’nin (HAK-PAR) kurucusu ve ilk Genel Başkanı Abdülmelik Fırat’ın cenazesi, toprağa verilmek üzere doğum yeri olan ’un Hınıs ilçesi Kolhisar köyüne tekbirlerle gönderildi Eski Milletvekili Fırat için dün Güven Hastanesi önünde düzenlenen törende konuşan oğlu Abdülkadir Fırat, babası için “Yüce Melik” ifadesini kullandı. Konuşmaların ardından Fırat’ın cenazesi, tekbirlerle, cenaze arabasına konularak toprağa verilmek üzere ’a gönderildi. Başbakan da, Abdülkadir Fırat’ı arayarak başsağlığı dileklerini iletti.
593437
Vergi denetimi ‘kümes’ dışına açılıyor
‘kümes’ dışına açılıyor Maliye Bakanı Mehmet Şimşek önümüzdeki dönemde, makul düzeyde gelir elde eden herkesten makul vergi toplamaya çalışacaklarını bildirdi ’nın başkenti ’de -Belçika: İş ve Yatırım İmkanları Toplantısı’na katılan Şimşek, doktor, avukat ve eczacıların Ekim’den itibaren geniş kapsamlı vergi denetimine alınmasıyla ilgili bir soru üzerine, verilerine göre, Türkiye’de toplanan gelir ve kurumlar vergisinin milli gelire oranının yüzde 5.7 olduğunu söyledi. Şimşek, “Bu oranla neredeyse OECD’de sonuncu sıradayız” dedi. Vergi gelirlerinin artırılması için vergi denetimlerinin etkin hale getirilmesi zorunluluğu bulunduğunu da ifade eden Bakan Şimşek şöyle devam etti: “Önümüzdeki dönemde makul düzeyde kazancı olan herkesten makul vergi toplamaya çalışacağız. Vergi tabanını genişletmeye çalışacağız. Sadece kümestekilere değil, kayıt dışı kesimlere de ulaşmaya çalışacağız. Ekim’deki vergi denetimlerini de bu çabanın bir parçası olarak değerlendirmek lazım.”
593250
Başbakan Erdoğan: Çetelere ve mafyaya karşı yılmadan, yorulmadan, asla geri adım atmadan mücadele verdik
AK Parti İzmir İl Başkanlığının Balçova Termal Tesisleri'nde düzenlediği yemekte konuşan Başbakan Erdoğan, hafta sonunda Partinin 3. Olağan Kongresi'ni gerçekleştireceklerini, bütün teşkilat olarak bu kongrenin heyecanı ve hazırlığı içerisinde olduklarını belirtti. İlçe kongrelerini, il kongrelerini geçen yıl tamamladıklarını, kalanları bu yıl içerisinde bitirdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Şimdiyse büyük kongremizi gerçekleştirerek yolumuza devam edeceğiz. Partimizi kurduğumuz 14 Ağustos 2001 tarihinden bu yana, yani yaklaşık buçuk yıldır zorlu, meşakkatli, ama bir kadar da onurlu, samimi bir yolculuk yapıyoruz. Girdiğimiz ilk genel seçimlerde milletimizden büyük teveccüh gördük. günden bu yana her seçimde milletin sevgisine mazhar olduk. İktidarda bulunduğumuz yedi yılda onlarca yılın ihmalini, eksiğini giderdiğimiz gibi geçmiş iktidarların, ancak önümüzdeki otuz kırk yılda, elli yılda tamamlayacakları hizmetleri biz bu yedi yıllık zaman dilimine sığdırdık. Eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ekonomi, ulaştırma, enerji gibi birçok alanda Cumhuriyetimizin rekorlarını kırdık. Pek çok alanda yeniliklere imza attık. Tarihimizin en köklü reformlarını bu dönemde gerçekleştirdik. İç ve dış politikada ezberleri bozduk. Yenilikçi adımlar attık. Bu yedi yılın her bir saatini, dakikasını, her bir anını milletimize hizmet aşkıyla, sevdasıyla geçirdik. Hiç bir zaman milletimizin yüzünü yere baktırmadık, yere eğdirmedik. Hiç bir zaman milletimizin onurunun çiğnenmesine müsamaha göstermedik, aksine Türkiye'nin başını dik tuttuk. Milletimizin kutsal bildiği her değeri kutsal bildik ve daha da yücelttik. Cumhuriyetimize de demokrasiye de laikliğe de sosyal hukuk devleti ilkesine de aynı sosyal sorumlulukla eşit ölçüde sahip çıktık. Hepsini aynı kıymette bildik. Hepsinin bu ülke için bu millet için birleştirici bir çimento, bütünleştirici harç vazifesi gördüğünü savunduk.'' Türkiye'nin ortak paydaları olduğu bu değerleri ısrarla vurguladıklarını belirten Erdoğan, demokrasiye yönelik, millet egemenliğine yönelik her türlü tehdidi, her türlü girişimi cesaretle, kararlılıkla göğüslediklerini ifade etti. Millet iradesi üzerinde hiç bir vesayete, hiç bir gölgeye, karartıya asla izin vermediklerini söyleyen Erdoğan, ''Milletin iradesini gaspetmeye, hukuk devletini çiğnemeye niyetlenmiş, illegal örgütlenmeye, mafyaya, çetelere; yılmadan, yorulmadan, asla geri adım atmadan kararlı bir mücadele verdik. Önümüze çıkarılan tüm bu engelleri demokrasi ve hukuk çerçevesinde sabırla, soğukkanlılıkla, metanetle geride bıraktık. Tahriklere, provokasyonlara iftiralara, karalamalara, kışkırtmalara prim asla vermedik. Bizi bu haklı mücadelemizden, bu onurlu yürüyüşümüzden geri çevirmek isteyenlere asla boyun eğmedik.''
593699
Kredi kartında gecikme faizi 4,01'e indi
Kredi kartında gecikme faizi 4,01'e indi Türk lirası cinsinden kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı yüzde 3,26'ya, aylık azami gecikme faizi oranı ise yüzde 4,01'e düşürüldü. Bugünden geçerli olmak üzere kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı Türk Lirası için yüzde 3,26, ABD doları için yüzde 2,54 ve avro için yüzde 2,30, aylık azami gecikme faizi oranı ise Türk Lirası için yüzde 4,01, ABD doları için yüzde 3,11 ve avro için ise yüzde 2,82 olarak belirlendi. Söz konusu oranların 'azami' oranlar olduğuna işaret eden para otoritesi, bankalarca kredi kartı işlemlerinde Ekim 2009 tarihinden itibaren bu oranların üzerinde bir faiz oranı uygulanması mümkün olmadığına dikkat çekti. 01.10.2009 Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Diyalog Gazetecilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan köşe yazısı/habere aktif link verilerek kullanılabilir.
593505
Asya-Avrupa'yı yakınlaştırıyor
Yeni kargo uçağı, sadece Hong Kong ile TNT'nin Belçika'da bulunan Avrupa hava kargo merkezi arasında gerçekleştirilecek aktarmasız uçuşlar için kullanılacak. Böylece, Çin ile Avrupa'nın tamamı arasındaki bütün gönderilerin TNT'nin lider hava ve karayolu ağına tam olarak bağlanması mümkün olacak.
593439
Sosyal yardım asgari ücreti geçemeyecek
asgari ücreti geçemeyecek(SGK), sosyal yardımlar konusunda tavan getiren, yardıma erişim olanaklarını düzenleyen, haksız yardım almayı engellemeyi amaçlayan, bazı sosyal yaptırımlar öngören bir çalışma yapıyor dergisinin son sayısında konuya ilişkin bilgi veren Primsiz Ödemeler Genel Müdürü Yadigar Gökalp, “Vatandaşın aldığı tüm yardımlar sistem üzerinden kontrol edilecek ve tavanı geçemeyecek. tavanın da asgari ücretten daha düşük olması gerekiyor” dedi. Sosyal yardımlara standart getirecek düzenlemelerin Primsiz Ödemeler Kanunu adıyla yasalaşacağını bildiren Gökalp’in verdiği bilgilere göre yapılması planlanan değişiklikler şöyle: - Sosyal yardımın bir hak olduğu vurgulanacak. Vatandaş işsiz, yoksul ve muhtaç olduğu dönemde bu yardımları alamadığında hukuki süreçlere başvurabilecek. alanında ortak norm ve standartları getirilecek. Sosyal yardım konusunda faaliyet gösteren 26 kurumun ortak bir veri tabanı oluşturması için çalışılacak. Böylece sosyal yardım için sadece numarasıyla başvurmak yeterli olacak. Vatandaşın çeşitli kurumlardan belge toplamasına gerek kalmayacak. Hanedeki bireylerin durumuna göre, yaşlısı, genç işsizi, okula giden çocuğu, bireylerin olup olmamasına göre öngörülen yardımlardan yararlanacak. Vatandaşın aldığı tüm yardımlar sistem üzerinden kontrol edilecek ve belirlenecek tavanı geçemeyecek. Tavan da asgari ücretten daha düşük olacak. Vatandaşın, sosyal yardımı yaşamının sonuna kadar alabileceği bir kaynak olarak görmesi engellenecek. Böylece istihdama kazandırılması sağlanacak. Hak etmeyenin sisteme başvurması, haksız yardım alması engellenecek. Programda bir takım şartlar da olacak. Yardım alan kişilerin çocuklarını okula göndermeleri, başarılarını takip etmeleri ya da çocuklarının aşılarını düzenli şekilde yaptırmaları bu şartlar arasında yer alacak.
593374
"Kimsenin kuşkusu olmasın"
GS TV'deki ''Soru-Cevap'' programına katılarak, futbolculuk ve teknik direktörlük kariyeri hakkındaki soruları yanıtlayan Frank Rijkaard, ''Taraftarlara bir mesajınız var mı?'' sorusu üzerine, ''Gerçekten çok iyi çalışıyoruz ve onların bizimle gurur duyması için elimizden geleni yapıyoruz. Bu zamana dek bizi mükemmel desteklediler. Takım için hep pozitif bir etki yarattı bu. Bundan sonra da bizi böyle desteklemeyi sürdürsünler. İyi şeyler yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Çok çalışıyoruz sırf onları gururlandırmak için'' yanıtını verdi. 48. yaş gününü bugün Türkiye'de kutlayan Hollandalı teknik adam, İstanbul'da bulunmaktan ve Galatasaray'da çalışmaktan dolayı çok mutlu olduğunu bildirdi. Rijkaard, İstanbul'a gelmeden önce kimi yorumlar aldığını ifade ederek, ''İstanbul ile ilgili kimi bilgilerim vardı. Ama dürüst olmam gerekirse beklentilerimin daha üzerinde çıktı İstanbul. Onun için çok mutluyum. Bunun dışında Galatasaray'da çalışmak da bana çok büyük bir gurur veriyor. Yeni yaşımda yeni başarılarla Galatasaray taraftarlarını mutlu edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın'' diye konuştu. -''İZLEYENLERE ZEVK VERMEK İSTİYORUZ''- Atak futbol oynamak istediklerini ve bu oyun tarzını sevdiklerini ifade eden Rijkaard, bunun takım kalitesiyle de ilgili olduğunu anlattı. Rijkaard, atak futbol oynayan takımların saha içi organizasyonunu iyi yapmaları gerektiğini dile getirerek, ''Bizim mentalitemiz hep atak yönünde gelişiyor. İyi futbol oynayıp izleyenlere zevk vermek istiyoruz'' dedi.
593459
Gazeteci Mehmet Faraç Savcı Öz’e ifade verdi
Gazeteci Mehmet Faraç Savcı Öz’e ifade verdi yazarı Mehmet Faraç, soruşturması kapsamında soruşturmayı yürüten savcılardan ’e ifade verdi. Faraç gözaltına alınmasının söz konusu olmadığını, ifade vermek için polisler tarafından geçtiğimiz pazartesi günü Emniyet’e çağrıldığını belirtti Savcı Öz’e yarım saat ifade verdiğini söyleyen Faraç, sanıklarıyla, rektörlerle gazeteci olarak yaptığım bazı telefon görüşmelerim soruldu. Ayrıca Cumhuriyet’e yapılan bombalı saldırının ardından bahçede yapılan incelemede bulunan boş mermi kovanının bana ait olup olmadığı soruldu. Orada düşürdüğümü söyledim” dedi.
593727
Aşk yolunda 1.5 milyon adım
Aşk yolunda 1.5 milyon adım Sevgi, umut ve aşka dikkati çekmek isteyen Ceyda ve Emrah Altuntecim çifti, İstanbul'dan Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Konya'daki türbesine doğru başlattıkları yürüyüşü 45 günde tamamladı. Ceyda ve Emrah Altuntecim çifti, 'Aşk Yolunda Adım Adım' olarak adlandırılan yürüyüş kapsamında, 13 Ağustosta Yenikapı Mevlevihanesi'nden başlayıp her gün ortalama 20-45 kilometre yürüyerek İstanbul, Yalova, Bursa, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar'ın ardından Konya'ya ulaştı. Konya'da bir otele yerleşen çift, Mevlana Müzesi'ni ziyaret etti ve Mevlana'nın sandukası başında dua etti. Emre Altuntecim, 45 gün boyunca kent merkezlerindeki geziler dahil her yere yürüyerek gittiklerini ve bu gezi için özel tabanlı bir ayakkabı giydiklerini kaydetti.
593762
Salih Tuna: Üçüncü sayfada Yılmaz Özdil değil ben yazacaktım!
Salih Tuna Üçüncü sayfada Yılmaz Özdil değil ben yazacaktım! Bekir Coşkun Habertürk gazetesine kapağı atınca, Hürriyet'in üçüncü sayfasında haliyle bir boşluk oluşmuştu. Eh yani, doğa boşluk kabul etmezdi. Dolayısıyla teyakkuza geçmiştim. Ertuğrul Bey'ciğim ha bugün ha yarın arayacak; "Salih Bey üçüncü sayfamızı doldurur musun?..." diye rica minnet edecekti. Ben de şappadak "doldururum" demeyecek, ikna olmak için adamakıllı ısrar etmesini sağlayacaktım. Şu benim yufka yüreğim ısrarlara daha fazla dayanamayacak, "Kulübümü ikna ederseniz gelirim…" diyen profesyonel bir futbolcu moduna geçecekti. Yani, "Genel Yayın Yönetmenimiz olur verirse, neden olmasın…" diyecektim. Ertuğrul Bey'ciğim de hiç vakit yitirmeden Yusuf Ziya Cömert'i ziyaret edecek, Umre'den getirdiği hurmalardan ikram edip işi tatlıya bağlayacaktı. Yazık ki yazık, Yusuf Ziya Bey ikna olmayacağı gibi onu da ikna edecekti. Lakin… Nasıl oluyorsa olacak, Hürriyet'in üçüncü sayfasını doldurmam hususunda mutabık kalacaklardı. Hayatta kimi zaman böyle tuhaf şeyler olur. Böylece bana yol görünecek, müthiş üzülecektim. Çünkü… Gazetemden gayet memnundum; kovulmadığım sürece ayrılmak aklımın ucundan geçmezdi. Malum "üçüncü sayfa" teyakkuzuna geçmekteki yegâne maksadım, çarşıya pazara hareketlilik getirmek, medyadaki monotonluğa kendi çapımda darbe vurmaktı. Neyse artık, ok bir kere yaydan çıkmıştı: Hürriyet'teki "boşluk" doldurulacaktı! Ertuğrul Bey'ciğimle oturup konuşacak; para pul önemli değil, benim için ilkeler önemli, diyecektim. Daha sonra duygusal ilkemi dillendirecek; "Bekir ve Yılmaz'ın maaşlarının toplamı maaş isterim; pazarlık kabul etmem, işinize gelirse …" diye kestirip atacaktım. da hiç düşünmeden "Hay hay…" diyecekti. Sansürün zerresine tahammül etmeyeceğim sadedinde, eskisinden daha çok kendisine "takılacağımı" özellikle belirtecektim. Hiç itiraz etmeyecekti. Her şeyi hemencecik kabul etmesinden rahatsız olacak, "Arada bir itiraz et; her sözüme tamam diyen bir genel yayın yönetmeni hoşuma gitmez…" yollu serzenişte bulunacaktım. Daha sonra "Konjonktür seni ne hale getirmiş!.." yollu yârenlik edecek, "Bu ezik büzük psikolojiden bir an evvel sıyrıl; biraz dik dur…" diyerek şefkat gösterecektim. Ertuğrul Bey'ciğimin gözleri dolacak, dudakları titreyecek, dokunsam ağlayacak hale gelecekti. Dün denilecek kadar kısa bir süre önce, "Erdoğan'ı dışlamamalı, elinden tutmalıyız…" yollu ifadelerle Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı hakkındaki lütuf gösterilerini hatırlatınca da, "Çok yalnızım be Atam…" kıvamında ağlayacaktı. Duygusal havayı dağıtmak için yeryüzünün en gerzek sözünü terennüm edecek; "Hayat devam ediyor!.." diyecektim. Hemen ardından Mehmet Yakup Yılmaz'la aynı gazetede çalışmak istemediğimi söyleyecek, Habertürk'e filan postalanmasını önerecektim. Biraz önceki "serzenişten" aldığı cesaretle itiraz edecek, M. Yakup'tan doğan "boşluğun" nasıl doldurulacağını soracaktı. Ondan geriye hiçbir "boşluk" kalmayacağını, zira bütün boşluklarıyla birlikte gidebilme yeteneğinin olduğunu söyleyince de, "Çok haklısın…" karşılığını verecekti. Gelgelelim… "Üçüncü sayfa" haftalarca boş durduğu halde Ertuğrul Bey'ciğim aramamıştı. Halbuki… Aydın Doğan'dan Vuslat Doğan Sabancı'ya Oktay Ekşi'den Özdemir İnce'ye kadar herkesin üçüncü sayfa için, "Banko Salih Tuna" dediğinden emindim. Sadece Ahmet Hakan çekimser kalabilirdi. Çünkü malum yazılarımdan ötürü kalbi biraz kırılmıştı. Ne yapıp edip kalbini tamir etmeli; Nuray Mert'ten özür dilemeliydim. Ben böyle düşünürken bir de ne göreyim! Yılmaz Özdil, "Sıradan insanların bekçi köpeği olmak için elimden geleni yapacağım…" vaadiyle, "3'ün 1'i…" olarak "üçüncü sayfaya" kurulmasın mı?! Ne olmuştu, nasıl olmuştu; üçüncü sayfadaki boşluğu doldurmama kim engel olmuştu? "Gladio" mu devreye girmişti? Sıradan yahut sıra dışı hiçbir kulun "bekçi köpeği" olmayacağımı Ertuğrul Bey'ciğimin kulağına kim fısıldamıştı?
593315
Denizli: Başımızı öne eğecek birşey yapmadık
Maç sonrası düzenlenen basın toplantısında Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, güvenlerini yitirmediklerini, başlarını öne eğecek hiç bir şey yapmadıklarını söyledi. Denizli, "Takımdaki arkadaşlarımızla düşüncemiz ortak. Güvenimizi yitirmedik. Dik durmaktan başka çaremiz yok. Dik duracak her şeyi hak ettik. Başımızı öne eğecek hiç bir şey yapmadık." dedi. Futbol şanssızlığımız devam etti Büyük bir takımın teknik direktörü olarak yollarına devam edeceklerini kaydeden Denizli, "Maç çok enteresan oldu. Şanssızlık mı demek gerekir, ama neticede golü erken bulamadık. Oyun içinde beklenmeyen yerden gol yedik. İkinci yarıda da basit bir gol yedik. Bu da maçın düşme noktası oldu. Neticede futbol şanssızlığımız bugün de devam etti. Ama bunlara rağmen Beşiktaş Avrupa yolundaki maçlarına devam edecek. Önümüzdeki maçlarda bunu göstereceğiz." değerlendirmesinde bulundu. Nihat'ın eski pozisyoununa dönmesine yardımcı olacağız Nihat'ın nasıl bir oyuncu olduğunu herkes bildiğini kaydeden Denizli, "Nihat gerek Türkiye gerekse dünyada tanınan bir futbolcu. Nihat bu değildi. Benim ve Beşiktaş'lıların dileği Nihat'ın eski pozisyonuna dönmesidir. Bu konuda ona yardımcı olacağız." CSKA Teknik Direktörü Ramos: Güzel başladık, hızlı golü bulduk Maç sonrası düzenlenen basın toplantısında CSKA Moskova takımının teknik direktörü Juande Ramos da başarılarını erken golü bulmalarına bağladı. CSKA Teknik Direktörü Ramos: "İki takım açısından önemli bir maç idi. Biz güzel hazırladık. Güzel başladık. Golü erken bulduk. Neticede takım güzel oynadı." dedi. Beşiktaş'ın oyun durumu ile ilgili soruları yanıtlayan Ramos, "Beşiktaş'ın oyunu ile ilgili yorum yapmam zor. Beşiktaş uzmanı değilim. Ben kendi takımımın oyununu izledim."
593242
İran'ın önünde seçenek var
İran'ın önünde seçenek var ABD Dışişleri Bakanı Clinton, "İran'ın önünde tercih hakkı var, ya yükümlülüklerini yerine getirir ya da daha çok izole edilir ve baskı görür" dedi. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (A.A) ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İran'ın, nükleer programıyla ilgili önünde tercih hakkı olduğunu, ya uluslararası yükümlülüklerini yerine getireceğini ya da uluslararası toplum tarafından daha fazla izole edileceğini ve baskı göreceğini söyledi. Hillary Clinton, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) başkanlığını yaptığı ve kadınlar ile çocuklara karşı cinsel şiddeti yasaklayan kararın alınmasının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu ve sorularını yanıtladı. Clinton, BM Güvenlik Konseyi'nin bugünkü toplantısında başkanlığını yapmaktan büyük onur duyduğunu belirterek, konseyin aldığı kararın son derece önemli olduğunu ve BM'ye üye devletlerin kadınlara ve çocuklara karşı cinsel şiddetin önlenmesi üzerine gerekli önlemleri almalarını, ama tabii asıl önemli olanın bu çatışmaları da ortadan kaldırmak olduğunu bildirdi. Kadınların dünyada çatışmaları çıkaran taraf olmadıklarını, ancak çoğu zaman silahlı çatışmaların kurbanı olduklarını vurgulayan Clinton, kadınların barışı sağlama ve koruma konusunda son derece büyük potansiyele sahip olduklarını kaydetti. Clinton, Güney Afrikalı yargıç Richard Goldstone başkanlığındaki BM komisyonu tarafından hazırlanan ve Gazze Şeridi'nde ocak ayı başındaki operasyonda İsrail'i savaş suçları işlemekle suçlayan raporla ilgili bir soru üzerine, raporun tek taraflı olduğuna inandıklarını, İsrail kurumlarının rapordaki tavsiyelerle zaten ilgilenmekte olduklarını ve bu açıdan bakıldığında uluslararası sistemde bu raporu ele alması gereken kurumun BM İnsan Hakları Konseyi olduğunu söyledi. İRAN Yarın İsviçre'nin Cenevre kentinde İran ile Batılı devletler arasında İran'ın nükleer programıyla ilgili yapılacak toplantı öncesinde nasıl bir mesaj vermek istediğinin sorulması üzerine Clinton, Cenevre'de toplantının yapılmasını sabırsızlıkla beklediğini belirterek, İran'ın önünde tercih hakkı olduğunu söyledi. İran'ın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini belirten Clinton, bu yükümlülüklerin yalnızca nükleer tesislerini denetime açmak değil, aynı zamanda nükleer faaliyetlerini de durdurmak anlamına geldiğini dile getirdi. Clinton, İran'ın bunu yapmaması durumunda uluslararası toplum tarafından iyice izole edileceğini ve daha çok baskıyla karşı karşıya kalacağını vurgularken, Cenevre'deki görüşmelerin sonucuyla ilgili şimdiden hüküm vermek istemediğini, ABD'nin uluslararası toplumun diğer üyeleriyle İran'a önündeki tercihleri açıklıkla göstermek için elinden geleni yaptığını sözlerine ekledi.
593633
Erdoğan'ın torun hasretine 3G yetişti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir kız torununun dünyaya geldiğini belirterek, torununun görüntülerini 3G aracılığıyla izleme imkanı bulduklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, İzmir program kapsamında AK Parti Başkanlığı Binası'nı ziyaretinin ardından başbakanlık otobüsüyle İzmir Valiliğine geçti. Valilik ziyareti öncesinde Konak Meydan'ında kendisini bekleyen vatandaşları selamlayan Erdoğan, bazı vatandaşlarla tokalaştı. Başbakan Erdoğan kalabalığın içindeki çocuklara oyuncak hediye etti. Bu sırada iki vatandaş, Başbakan Erdoğan'dan iş istedi. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen Valilik ziyaretinin ardından basın mensuplarının, ''torununun doğumuna ilişkin duygularını'' sorması üzerine Başbakan Erdoğan, ''İki erkek torundan sonra bir kız torunum oldu. Henüz kendisini göremedik, ama 3G işimize yaradı, oradan gördük. Darısı olmayanların da başına'' dedi. Basın mensuplarının torununun ismini sorması üzerine Başbakan Erdoğan, ''İsmini bilmiyorum, ama göbek ismini biliyorum, Emine'' diye konuştu Başbakan Erdoğan daha sonra Balçova Termal Tesisleri'ne hareket etti.
593482
Anavatan tarih oluyor
Anavatan tarih oluyor Anavatan Partisi, 31 Ekim'de DP ile birleşip tarihe karışacak. Türk siyasetinde ve ekonomisinde derin izler bırakan partiyi 1983'te Turgut Özal kurmuştu Anavatan Partisi, 31 Ekim'de tarihteki yerini alacak. Anavatan ile Demokrat Parti (DP) arasındaki birleşme çabaları nihayet tamamlandı ve 31 Ekim'de birleşme kongresi yapılacağı duyuruldu. DP'nin GİK toplantısı öncesi bir basın toplantısı düzenleyen DP lideri Hüsamettin Cindoruk, "İki partinin kongre ilanları çıktı. 31 Ekim'de Ankara Atatürk Spor Salonu'nda her iki partinin kongreleri yapılacak" dedi. Kongrede Anavatan'ın bir buçuk saat ara vereceğini ve kendilerinin de bu sırada içtüzük değişikliği yapacağını kaydeden Cindoruk, şunları söyledi: "Anavatan kendini fesh ederek DP'ye katılacak. Bütünleşme aşamasından sonra bir bildirge yayımlanacak. Bu bildirgeyi Anavatan'ın bugünkü yönetimiyle birlikte hazırlıyoruz. Keşke iki parti 2007 seçimlerinde birleşseydi ama bu sefer hiçbir sorun yaşanmadı." ANAP'TAN DP'YE 1983'te Turgut Özal tarafından ANAP adı altında kurulan parti aynı yıl yapılan seçimlerde tek başına iktidar oldu. yıl sonra yapılan erken genel seçimde de tek başına iktidar olan ANAP, açılımları ilk gerçekleştiren partiydi. Muhafazakârlar, milliyetçiler, liberaller ve sosyal demokratlar olmak üzere dört eğilimi birleştiren ANAP'ın liderliği, Turgut Özal'ın 1989'da Köşk'e çıkmasından sonra Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Ali Talip Özdemir, Nesrin Nas ve Erkan Mumcu tarafından üstlenildi. 2007 seçimleri öncesinde DYP ile birleşmeden son anda dönen ve adını Anavatan olarak değiştiren parti, Hüsamettin Cindoruk'un DP'nin Genel Başkanlığı'na seçilmesiyle birlikte fesih kararı aldı.
593562
Yunus Emre Ulupınar'dan seslenecek
Yunus'un şiirleri okunacak, tasavvuf musikisi konseri ve sema gösterileri yapılacak. Kutlama programı çerçevesinde, Kırşehir'de Meslek Yüksekokulu Salonu'nda bir de panel düzenlenecek.
593475
Fransa'da 34 otobüs kundaklandı
Fransa'da 34 otobüs kundaklandı Lyon kentinde otobüs garajı ateşe verildi. 34 otobüs yandı, eylemde yaralanan olmadı Fransa'nın güneydoğusundaki Lyon kentinde önceki gece, bir otobüs deposunun ateşe verilmesi sonucu depodaki 34 otobüsün yandığı bildirildi. Lyon savcılığı tarafından yapılan açıklamada, kundaklanan depodaki otobüslerin yandığı belirtilirken, ölen ya yaralanan olmadığı kaydedildi. Belediye Başkanı Gerard Collomb ise yangında can kaybı olmasından endişe edildiğini söyledi. Ulaştırma Bakanı Dominique Bussereau, yakınlardaki bir binadan 25 kişinin tedbir amacıyla tahliye edildiğini kaydetti. Bu arada, bir haftadır ulaştırma çalışanlarının grev yaptığı kentte dün gece grevcileri temsilen yaklaşık 20 kişinin, kamu taşıt idaresi önünde barikat kurduğu bildiriliyor.
593477
İlk 'uzay palyaçosu' yola çıktı
İlk 'uzay palyaçosu' yola çıktı Cirque du Soleil'in kurucusu Guy Laliberte, palyaço burnu takarak 35 milyon dolarlık uzay seyahatine başladı Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) gidecek Soyuz TMA-16 uzay aracı, Kazakistan'ın Baykonur Uzay Üssü'nden fırlatıldı. Kanada'nın ilk, dünyanın yedinci uzay turisti ve ünlü Cirque du Soleil sirkinin kurucusu Guy Laliberte'nin de içinde bulunduğu uzay aracında Rus kozmonot Maksim Surayev ile Amerikalı astronot Jeff Williams da yer aldı. Astronotlar "oh mammy, oh mammy blue" şarkısını söyleyerek uzay aracına bindi. UZAYDA TV ŞOVU YAPACAK Palyaço burnu takan Laliberte, 12 günlük seyahat sırasında bilimsel deneyler yapan önceki uzay turistlerinin aksine, yörüngeye farklı bir hava getirecek. 350 km uzaklıktaki UUİ, Ekim'de yörüngeden ilk eğlence şovuna ev sahipliği yapacak. Çeşitli ülkelerden 14 kentin katılacağı bir şov yönetecek olan 50 yaşındaki Laliberte gösterisinde, insanların dikkatini küresel ısınma ve su tasarrufu konusuna çekmeyi hedefliyor. Bu seyahate 35 milyon dolar ödeyen eski "ateş yutucu ve ip cambazı" Laliberte, dünyanın ilk 50 zengini arasında yer alıyor.
593471
Pes etmek yok
Pes etmek yok "Şanssızlık ve beceriksizlik yine yakamızı bırakmadı. Ama şu kesin; Beşiktaş, Avrupa'da yoluna devam edecektir. Wolfsburg maçında bunu herkes görecek" dedi Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, 2-1 CSKA Moskova yenilgisine rağmen Grubu'ndaki iddialarının devam ettiğini söyledi. Denizli, "Enteresan bir maç oldu. Rakibin kalemize ciddi olarak gelmediği bir dönemde golü yedik. CSKA'nın psikolojik olarak düşeceği noktalarda, şanssızlık veya beceriksizlik, ne diyeceğimi bilemiyorum başarılı olamadık. Keza Şampiyonlar Ligi'nde oynayan bir takımın ikinci golü de yememesi lazımdı. Zaten bu da maçın kader anı oldu. Buna rağmen ikinci yarıda Nihat, İbrahim Kaş ve Sivok ile rahat pozisyonları gole çeviremedik. Neticede üzerimizdeki şanssızlık bu maçta da devam etti. Ama şunu kesin söylüyorum; Beşiktaş, Avrupa'da yoluna devam edecektir. Önümüzde alınacak 12 puan var. Wolfsburg maçında da bunu göstereceğiz" dedi. KÖTÜ OYNAMIYORUZ Beşiktaş'ın hala Türkiye Ligi ve Kupası Şampiyonu unvanını taşıdığının da altını çizen Denizli, "Ancak bu sezon güven noksanlığı yaşıyoruz. Gol sorunun bu kadar yazılması da futbolcularımı olumsuz etkiler. Bizim başımızın öne eğilmesi söz konusu değildir. Başımızı öne eğecek birşey yapmadık. Ne bu maç ne de Manchester karşısında hiç kimse oynanan futboldan dolayı bize çok kötü diyemez. Büyük takımın büyük hocası olarak, dimdik ayakta yoluma devam ederim. Maçı kaybetmem, kazanmam çok önemli değil" derken, Nihat'ı kazanmak için çalıştığını sözlerine ekledi. İLİŞKİLİ HABERLER Pes etmek yok
593484
Önce 8.3'lük deprem sonra tsunami vurdu
Önce 8.3'lük deprem sonra tsunami vurdu Büyük Okyanus'taki 8.3'lük deprem tsunamiyi tetikledi. Samoa adasında yüksekliği metreyi bulan dalgalar 110 kişinin canına mal oldu. Köprüler ve yollar yıkıldı, yüzlerce evi dev dalgalar yerle bir etti Pasifik'te önce deprem sonra tsunami vurdu... Büyük Okyanus'ta önceki gün sabaha karşı meydana gelen ve yerel kaynakların büyüklüğünü 8.3 olarak açıkladığı deprem, şiddetli bir tsunamiyi de beraberinde getirdi. Depremin Samoa, Amerikan Samoası ve Tonga adalarını etkilediği, ölü sayısının 110'un üzerine çıktığı belirtiliyor. Deprem merkezi yetkilileri, dakika kadar süren depremin Yeni Zelanda ile Hawaii arasında kalan adaların yaklaşık 150-200 kilometre açığında meydana geldiğini duyurdu. Görgü tanıkları, depremde yüzlerce evin hatta köylerin azgın sular tarafından yutulduğuhu, çok sayıda irili ufaklı yangını çıktığını, köprülerin tahrip olduğunu ve caddelerin sular altında kaldığını anlattı. Ayrıca yükselen sular nedeniye çok sayıda araç da okyanusa çekildi. Depremin geniş bir alanda hissedildiği, Singapur'da da yüksek binaların tahliye edildiği bildirildi. ABD Jeolojik Araştırmalar kurumu ise depremin büyüklüğünü 7.9 olarak verdi. METRELİK DALGALAR Amerikan Samoa'sı yetkilileri, depremin ardından tsunami dalgasının kıyı şeridini vurduğunu, dalgaların bazı noktalarda ila metre yüksekliğe kadar ulaştığını belirtti. Görgü tanığı Samoalı bir kadın, "Depremin ardından hasar olup olmadığına bakarken bir anda dalgaların yükseldiğini gördük. Herkes tepelere doğru koşmaya başladı" derken, diğer görgü tanıkları da depremin ardından kaçmak için sadece üç dakika zaman bulabildiklerini söyledi. Panik içinde sağa sola kaçtıklarını anlatan ada sakinleri, birçok kişinin uyarı için ellerine aldıkları metal kapları ses çıkarmak için kullandığını ve halkı gruplar halinde yüksek yerlere götürdüğünü anlattı. AMERİKA VE AB YARDIMI Samoa Başbakanı Tuilaepa Sailele Malielegaoi, "Çok şeyi yitirdik. Çok üzgünüm. Ancak diğer yandan tsunami alarmının doğru verilmesinden ve halkın yükseklere çıkmaya fırsat bulmasından memnunum" dedi. Yetkililer, ölü sayısının artmasından endişe ediyor. Zira kayıp olarak bildirilen yüzlerce kişi var. Ayrıca ölenler arasında Koreli ve Avustralyalı turistlerin de bulunduğu açıklandı. ABD yönetimi, zarar gören adalara yardım gönderdiklerini kaydederken; Avrupa Komisyonu, Pasifik'i vuran tsunami ve deprem için 150 bin euro yardımda bulunacaklarını açıkladı. İLİŞKİLİ HABERLER Önce 8.3'lük deprem sonra tsunami vurdu
593423
Güroymak ilçesi oybirliğiyle 'Norşin'e dönüş kararı aldı
DTP, AK Parti ve DP'li meclis üyesinin oybirliğiyle değişiklik teklifi kabul edildi. Alınan kararın Bitlis Valiliği ile Güroymak Kaymakamlığı'na bildirildiğini kaydeden Belediye Başkanı Mehmet Emin Özkan, binlerce vatandaşın kimliğinde doğum yerinin Norşin olarak geçtiğini söyledi. Güroymak Kaymakamı Rıfat Altan ise değişiklik talebi konusunda valilikten gelecek karara göre hareket edeceklerini açıkladı. 1988 yılına kadar Norşin adını kullanan beldenin ismi, ilçe yapılırken Güroymak diye değiştirilmişti. Belediye Başkanı Mehmet Emin Özkan, ilçenin eski ismine kavuşması için bir araya gelen belediye meclis üyelerinin, Güroymak isminin "Norşin" olarak değiştirilmesine karar verdiğini söyledi. Kararın Bitlis Valiliği ile Güroymak Kaymakamlığı'na bildirildiğini kaydeden Özkan, binlerce vatandaşın kimliğinde doğum yerinin Norşin olarak geçtiğini belirterek, "Babam ve annemin doğum yerleri de kimlikte Norşin olarak geçiyor. Bu ismin kalmasını istiyoruz. Çünkü diğer şehirlerde kimse Güroymak'ı bilmiyor. Norşin dediğimizde herkes ilçemizi tanıyor." dedi. Özkan, Türkiye'nin ekonomi, coğrafi haritasında ilçenin adının 'Çukur' olarak geçtiğini ileri sürdü. Bu isimleri benimsemediklerini anlatan Özkan, şunları kaydetti: "Norşin, özellikle yöremizde, halk arasında daha kolay anımsanıp söylenebiliyor. Şu anki Güroymak ismini halk telaffuz bile edemiyor. Norşin ismi dile ve kulağa daha sevimli geliyor. İlçenin tarihle bağlantısını gösteren Norşin adını kaldırmak, yurdumuzda, bölgemizde ve dolayısıyla ilçemizde mevcut binlerce tarihsel kalıntıyı yok etmek anlamına geliyor. '' Güroymak Kaymakamı Rıfat Altan ise oybirliğiyle alınan kararı Bitlis Valiliği'ne ilettiklerini söyledi. Altan, "Valilikten çıkan karara göre hareket edeceğiz." dedi.
593685
Fırat'ın cenazesi Hınıs'a gönderildi
Fırat'ın cenazesi Hınıs'a gönderildi Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) Onursal Genel Başkanı ve eski milletvekili Abdülmelik Fırat'ın cenazesi, toprağa verilmek üzere doğum yeri olan Erzurum'un Hınıs İlçesine gönderildi. Partililer ve akrabaları, Fırat'ın cenazesini almak için sabah saatlerinde Güven Hastanesi önünde bir araya geldi. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, yaptığı açıklamada, 'halkının mücadelesini ruhunda hisseden Fırat'a karşı herkesin insani ve ahlaki borcu olduğunu' söyledi. Fırat'ın cenazesi yapılan duanın ardından cenaze arabasına konularak toprağa verilmek üzere doğum yeri olan Erzurum'un Hınıs İlçesi Kolhisar Köyü'ne götürüldü. Fırat'ın cenazesi bugün Kolhisar Köyü'nde toprağa verilecek.
593555
Usta yönetmenler Altın Portakal jürisinde
17 Ekim'deki kapanış töreninde kararlarını açıklayacak olan jüri, Uluslararası Yarışma bölümüne seçilen 12 film arasında bir değerlendirme yaparak, En İyi Film ve En İyi Yönetmeni belirleyecek. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin desteği ile Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) tarafından düzenlenen 46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması'nın jüri üyeleri Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve AKSAV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, AKSAV Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar, Festival Genel Koordinatörü Göksel Kumsal'ın katıldığı bir basın toplantısıyla açıklandı. Festivalin etkinliklerinin Antalya'nın ilçesini kucaklayacak şekilde planlandığını kaydeden Akaydın, Türk sinemasının dünyaya tanıtımı amacıyla bu yıldan itibaren festivalin databankını oluşturmak amacıyla 'Türk sineması bilgi merkezi' projesini başlatacakları bilgisini verdi. Bunun için Türk sinemasının son 50 yıllık dijital koleksiyonunun yapılması planlanıyor. AKSAV Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar da jüri üyeleri ve onur konuklarının yanı sıra Avrupa'nın farklı köşelerinden 50'yi aşkın sanatçının da Antalya'da ağırlanacağını söyledi. Uluslararası yarışma filmlerinden 'English Strawberries'in yapımcısı Pavel Melounek, başrol oyuncularından Marie Stipkova; 'The Other Bank'ın yönetmeni George Ovashvili; 'Ambulance'ın yapımcısı Lilette Botassi; 'Operation Danube'un yapımcısı Wlodzimierz Niderhaus, senaryo yazarı Jacek Kondracki; 'Border'ın görüntü yönetmeni Vrezh Petrosyan; 'Paper Soldiers'in başrol oyuncusu Merab Ninidze; 'Sinemanın Müziği Müziğin Sineması' programı içinde gösterimi yapılacak 'Per Sofia' filminin yönetmeni Ilaria Paganelli, filmin başrol oyuncularından Carina Wachsmann ve Stephanie Capetanides, Antalya'ya gelmesi kesinleşen sanatçılar arasında yer alıyor.
593513
Vergi indirimi, krizde elektroniğin can simidi oldu
Elektronik cihaz ve beyaz eşya satan mağazalar zinciri Electro World'un (EW) Genel Müdürü Bahadır Özbek, küresel krizde tüketim harcamalarının düştüğünü, ancak nisan başında Türkiye'de uygulamaya konulan vergi indirimlerinin kendi sektörlerinde hareketlilik getirdiğini söyledi. Araştırma şirketi GFK'nin verilerine göre toplam tüketici teknolojisi ürünleri pazarı 2008 son çeyrekte milyar Türk Lirası'na kadar geriledi. Aynı rakam vergi teşvikleri ile Haziran 2009'da 3,8 milyar liraya yükseldi. Geçen hafta açtığı merkezle 10 mağazaya ulaşan EW, Nisan 2011'e kadar bu sayıyı 22'ye çıkarmayı hedefliyor. Pazar liderliği için iddialı olduklarını belirten Özbek, küresel krizin oldukça fazla hissedildiği dönemde bile yatırımlara ara vermediklerini kaydetti. Esas Holding ile Avrupa'nın en büyük perakende şirketi DSGİ'nin ortağı olduğu Electro World, beyaz eşyadan teknolojiye kadar 25 bin ürün çeşidi ile müşterilerine hizmet sunuyor. DSGİ'nin Avrupa Direktörü Fernando de Vicente ise Türkiye'de ekonomik kriz yaşamadıklarını ifade etti. Büyümenin sebeplerini ise 'fiyat, çeşit ve hizmette rakiplerine göre daha fazla avantaj sunmak' şeklinde özetledi: "Avrupa'da pek çok pazarda bir numarayız. Aynı noktayı Türkiye'de de yakalamak için ne gerekiyorsa yapacağız."
593346
MHP'li Oktay Vural'ın çıldırdığı an VİDEO
HaberTürk'te dün yaşanan (Sunucu MHP'li Oktay Vural'ı bozdu) sert tartışmadan sonra benzeri bir tartışma yine yaşandı. Hatırlayacağınız üzere AK Parti'li Suat Kılıç'la MHP'li Oktay Vural dün HaberTürk'te telefonla canlı yayına katılmış ve birbirlerini dinlemeden sadece bağrışmışlar ve arada kalan sunucu Özge Özsağman'ın durumu düzeltme gayretlerine rağmen tartışma daha da büyümüştü. Bugün Özge Özsağman MHP'li Vural'a destek vermek için kendisini yayına aldı. Ancak Sağman kaş yapayım derken gene göz çıkardı. Dün yaşanan tartışmada Suat Kılıç'ın Vural'a olan sorularını bant olarak yayınlayacağını belirten Özsağman'a Oktay Vural öyle sert tepki verdi ki; Özge Özsağman ne yapacağını şaşırdı. Vural bu durum karşısında adeta çıldırdı.
593531
Savaş gömlekleri giyildi!
Savaş gömlekleri giyildi! Sheriff maçının hazırlıklarını dün akşam karşılaşmanın oynanacağı statta yaptığı antrenman ile tamamladı Sarı-lacivertli ekip antrenmana birçok çalışmada olduğu gibi yine bir sloganla başladı. Teknik direktör Daum’un antrenman öncesi konuşmasından sonra takıma “Yarın ne var”, “Ne yapıyoruz” gibi sorular yönelten kondisyoner Roland Koch’un, futbolculardan “Maç var. Savaş gömleklerini giyiyoruz” biçiminde yanıt aldığı bildirildi. Sarı-lacivertli ekip, ilk 15 dakikası basın mensuplarına açık tutulan antrenmanda taktik çalışmalar yaptı. Bu arada ’yi dün Kişinev’e gelişinde sadece üç karşıladı.
593655
Fernando Alonso resmen Ferrari'de
Fernando Alonso resmen Ferrari'de Formula 1'de uzun süredir konuşulan değişim resmi olarak açıklandı. Ferrari'den yapılan açıklamada Dünya Şampiyonu ünvanlı pilotlardan İspanyol Fernando Alonso'yla yıllık sözleşme imzaladığını duyuruldu. Ferrari, gelecek sezona Fernando Alonso ve Brezilyalı Felipe Massa ile başlarken, Giancarlo Fisichella test pilotu olacak. Alonso, Formula 1'de pol pozisyonu alan, yarış kazanan, şampiyon olan ve üst üste kere şampiyon olan en genç isim ünvanlarını taşıyor.
593226
CSKA: Beşiktaş:
CSKA: Beşiktaş: Futbolda Avrupa Şampiyonlar Ligi'nin (B) Grubu'nda Beşiktaş'ın, Rusya'nın CSKA Moskova takımıyla deplasmanda yaptığı maç CSKA Moskova'nın 2-0 üstünlüğüyle devam ediyor MOSKOVA (A.A) Maçın hakem ve takım kadroları şöyle: Stat: Luzhniki Hakemler: Mejuto Gonzales, Jesus Calvo Guadamuro, Roberto Diaz Perez Del Palomar (İspanya) CSKA Moskova: Akinfeev, Şemberas, Ignaseviç, A. Berezutski, Dzagoev, Mamaev, Gonzales, Odiah, Krasiç, V. Berezutski, Necid Beşiktaş: Rüştü, İsmail, İbrahim Kaş, Sivok, Nihat, Mert Nobre, Tello, Ekrem, Holosko, Ferrari, Ernst
593596
Hayal etmekle başla
Özgür Kaynar Hayal etmekle başla Uçsuz bucaksız bir dünya mı arıyorsun? Sınırların eli kolu bağlamadığı, engellerin ayağa takılmadığı bir alem... Tıpkı her yanı olan engin mavinin insanı kucakladığı bir deniz gibi... Rüzgar vurdukça dalgalardan yükselen tuzlu suyun yosun kokusuyla insanın uzaklara doğru açıldığı, mavisine baktıkça alıp götüren, gizemli derinliklerine çeken deniz... Bir yanda ışıldayan yakamoz, bir yanda uçuşan martılar, çok uzaklarda ise ufuk... Seyrek daldıkça uçsuz bucaksız dünyada bulursun kendini. Deniz, hayaller alemine götürür insanı. Sahilde oturan iki sevgili birbirlerine sımsıkı sarılıp an hiç konuşmuyorsa, pembe hayaller kuruyor demektir. Evlilik üzerine, mutluluk üzerine, anne-baba olmak üzerine... Denize karşı durup sessizliğe bürünen biri varsa, bil ki mavinin büyüsüyle ve huzur veren güzelliğiyle hayaller alemindedir. Belki gelecek planları kuruyordur, belki de daha iyi bir iş, ev veya araba hayali... O hayallerle dertler unutulur, umudun rahatlatan ve hayata bağlayan keyfine bırakır umutsuzluk yerini... Başarıya, mutluluğa götüren yolun sihirli adımlarıdır hayal... Denize bakıp da hayal kuran, üstelik göz kamaştıran engin mavi sayesinde başaran bir isim de Lucien ... Yıllardır gemileriyle dört bir yana yük taşırken, ay-yıldızlı bayrağımızı ve ’i de dünyaya taşıyan Arkas... Geçmişi Cumhuriyet’ten eski Arkas Grubu’nun kaptan köşkündeki duayen işadamı, geçen hafta bir araya geldiği gençlerle sohbet ederken nasıl başardığının ipuçlarını verdi. İzmir Ekonomi Üniversitesi Endüstri Sistemleri Mühendisliği öğrencilerine adeta yaşam dersi verirken, iş dünyasında zirveye yükselmesinin sırrının hayal etmekte ve gerçeğe dönüştürmek için heyecanla çalışmakta olduğunu anlattı. “Hayal etmekle başlayacaksınız. Sonra adım adım ilerleyeceksiniz” dedi. Taşımacılık devi Arkas Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas’ın bir diğer altın öğüdü “Düşünmeye zaman ayırın” oldu. “Başarının sırrı, yaptığın işi keyifle yapabilmektir. Böylelikle yaratıcı olursunuz. Yaratıcı değilseniz, hiçbir şeyi başaramazsınız” diye de devam etti. Arkas’ın sözleri böyleydi... Bir hayalle başlardı büyük yolculuklar. Başarının sihirli çıkış noktası hayaldi. İnanmıyorsan ‘Hayalperest’ de, ama gerçek ortada. Ve yazının sonu... Yahya Kemal Beyatlı, “Deniz Türküsü” şiirinde ne güzel söylemiş: Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar..! İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar. YERALTI FİYAT TARİFESİ Okumuşsunuzdur... Büyükşehir Belediyesi müjde verdi. Tüm gazetelerde haberi çıktı. Dava süreci, yok suyu bastı derken, Kültürpark’taki yeraltı otoparkı, resmi açılışının ardından bu sefer gerçekten hizmetteydi. ’ta “otopark” diye inim inim inlerken, bu sorunun çözüm adresi olarak yeraltını gösterirken gelen bu haber yüreğimize su serpti. Ama haberin devamını okuyunca yüreğimize indi. nasıl bir fiyat tarifesiydi..? Rakamlar dudak uçuklattı! saate kadar lira. 5-10 saat arası lira. (Arayı açtın mı tarifenin de arası açılıyor...) 10-15 saat arası 12 lira. 15-24 saat arası ise sıkı durun tam 24 lira. “Mutlaka ekstrası vardır. Belki yağına, suyuna, havasına bakarlar. Belli mi olur belki de bir güzel yıkarlar” diye hiç umutlanma. En iyi ihtimal, bıraktığın gibi alırsın arabanı. Neyse, hepsi bu kadar değil. İşin bir de güzel yanı var. 15 Ekim’e kadar ücretsizmiş, tadını çıkaralım. 15 Ekim’den sonrası mı? Kaldırımlar var ya... Oralar ne güne duruyor? Yayalara ve kurallara biraz ayıp oluyor ama bedava..! “Buraya neden bırakıyorsun” diyen de pek çıkmıyor zaten. Böyle tarifeye, böyle uygulama... Bu arada, diğer yeraltı, katlı ve açık otoparklarda fiyat her 12 saat için lira. Başkan da zaten, “Buraya özgü bir uygulama, beş saatten fazla park edilmemesi için” dedi. Başka söze ne hacet! NOT: Yeni otoparkla birlikte Kültürpark’a araç girişi ve parkı yasaklandı. 594 araç kapasiteli bu otoparkın ihtiyacı ne kadar karşılayacağı ayrı bir yazı konusu. Çevre sakinleri ateş püskürüyor. Benden hatırlatması! OKUR HATTI Kaldırım teşekkürü Büyükşehir Belediyesi’nin kaldırımda yap-boz devrini sona erdirmesi İzmirlileri sevindirdi. OKUR HATTI’nı arayanlar, kısa sürede kırılan, yağmurda altı suyla dolan döşeme taşlar yerine, tıpkı birçok ülkede olduğu gibi dayanıklı beton kullanılmaya başlandığı için Başkan Aziz Kocaoğlu’na teşekkür etti. “Hem paramız çarçur edilmeyecek hem de kaldırımlarda yürümek artık eziyet olmayacak” denildi. Anıtı’nda neden bayrak yok? Üçkuyular’daki Mehmetçik Anıtı’ndaki bir süre önce nedense kaldırıldı. Oysa İzmir’in birçok yerinden görülüyor, gurur veren görüntü sergiliyordu. Ay-yıldızlı bayrağımızın, hepimizi için büyük anlam ve önem taşıyan anıtta tekrar dalgalanmasını istiyoruz. Yetkililerden bu konuda sesimize kulak verilmesini, duyarlı davranılmasını bekliyoruz. Zuhal Üzümlü Eziyet haline gelen hizmet istemiyoruz 1851/10 Sokak’ta bir süre önce altyapı çalışması yapıldı. Bu sırada çıkan toprak yığınları alınmadı. Günlerdir ortalık toz ve pislik içinde. Geçtiğimiz günlerde yağan yağmur da her yeri çamur deryasına çevirdi. Yetkililere defalarca başvurmamıza rağmen kimse ilgilenmiyor. Eziyet değil, hizmet bekliyoruz. Eğer bir hizmet eziyete dönecekse hiç yapılmasın! 1851/10 Sokak sakinleri
593766
İbrahim Kahveci: Kriz tellallığında çok ısrarlıyım
İbrahim Kahveci Kriz tellallığında çok ısrarlıyım Kriz bitti mi? Bence hayır, hatta derinleşiyor. Her iyi haberin krizi derinleştirdiğini aylardır savunuyor ve yazıyorum. Krizin birinci adımı Ağustos 2007'de sadece bir aylık bir şok olarak yansıdı. Ardından bir yıllık geçici rehavet ortamı oluştuğunda ülkemizden de “ne krizi” diye görüşler savrulmuştu. Ve kriz Lehman batışı ile resmileşerek açığa çıktı. Şimdi iyi rakamlar geliyormuş. Piyasalar düzelmiş. Birazcık da fiyatlar artıyormuş. Bu veriler sevinilecek veriler değil; bu veriler aslında korkulacak verilerdir diye çığırıp duruyorum. Krizin sebepleri tartışılırken nelerden bahsedildiğini bir anımsayın. Mesela şişen finansal piyasalar karşısında sanal zenginliğin oluşması ve bu sanal zenginliği kaldıramayan bir reel sektörün olduğundan bahsediliyordu. Yani 60 trilyon dolarlık finansal varlığa karşı 20 trilyon dolarlık reel varlık vardı. Kriz işte bu farkı kapatıyordu. Ama şimdi finansal varlık fiyatlarının artışını krizden çıkış işareti olarak söylüyorlar. Nasıl inanalım? Ben inanmıyorum… Kriz küresel ekonomik düzeni 29 buhranı sonrası ilk kez bu kadar yıkıyordu. Oysa varlık (emtia) fiyatları yeniden şişmeye başlayan finansal piyasalar yüzünden reel ekonomik yapının kaldıramayacağı seviyelere yol alıyordu. Petrol fiyatları 35 dolardan 70 dolara yeniden çıkarken işsizlik rakamlarının da iki katına çıkmasını kim nasıl izah edebilecektir? Yani, daha dün krize giden sebepler olarak tartıştığımız verileri bugün bize krizden çıkış verileri olarak dayatmaya çalışıyorlar. Aslında G-20 toplantısında da ileri sürülen bu görüşlerle bizi kandırmaya çalışıyorlar. Kim inanır? Elbette inananlar çıkıyor. Mesela Dünya Bankası, mesela IMF gibi uluslararası kuruluşlar bu söylemlere inanarak 2010 yılını ve ardından gelecek yılları 2009'dan en azından daha iyi olarak tahmin ediyorlar. Ve Türkiye yıllık Orta Vadeli Programı bu iyimser tahminler temelinde oturtarak hazırladı. Sanırım 2009 yılı hedeflerini de bu temelde hazırlamıştık. Mesela yüzde 4,0 büyüme öngörüyorduk, mesela 50 milyar dolar cari açık öngörüyorduk. Ne oldu? Şimdi yüzde –4,5'mu yoksa yüzde –6,0'mı küçüleceğiz diye tartışıyoruz. Veya cari açığın 10 milyar dolar öngörüp artık cari açık riskimiz kalmadığını söylüyoruz. Biz bu tahminleri IMF gibi yol göstericiler eşliğinde yaptık. Şimdi yine yol gösteriyorlar: Yarın her şey daha iyi olacakmış... IMF'nin kriz sonrası küresel ekonomik düzeni düzenleyici daha bir ciddi adımını gören varsa açıklasın. İlk kez Türkiye toplantısı için birkaç sorunun odak noktasına eğildiler. Sistemin temeline yönelik hiçbir adım atılmadığını net ama çok net söyleyeyim. Daha birkaç hafta hazine bakanları ve IMF önce CEO maaşlarını tartışıyorlardı. Devede kulak veya tam bir kriz magazinleşmesi olayıydı bu tartışma. Kimse sistemin temeline, sorunun ana kaynağına inmiyor. Ortaya bazı iyimser veriler çıkıyor da bunlara kanmamız isteniyor. Mesela bankaların kârları artıyormuş. Acaba kuruş açıklanan bu kârlar için kaç kuruş devletten para almıştı bu bankalar? Yani üç alıp bir verince ortalık sevinç panayırına döndürülüyor. Bu desteklerden arındırılmış bir veri var mı? Yani sistemin temelinde bir düzelme olduğuna dair bir veri bulamazsınız. Bir tek reel veri var. İşsizlik her ay katlanarak artıyor. Bu kriz bitmedi, hatta seviye olarak olmasa bile asıl süre olarak gerçek kriz yeni başlıyor. Şimdi seviye tartışması değil zaman tartışmasına başlayacağız. Hoş geldin yeni dalga.
593653
F.Bahçe-G.Birliği Müftüoğlu'nun
F.Bahçe-G.Birliği Müftüoğlu'nun Ligde 8. haftanın hakemleri açıklandı. Program şöyle: Yarın: 20.00 Trabzonspor-Gaziantep: Tolga Özkalfa Cumartesi: 15.00 Diyarbakır-Belediye: Bülent Yıldırım, 17.00 Manisa-Bursa: Aytekin Durmaz, 20.00 Beşiktaş-Denizli: Fırat Aydınus. Pazar: 15.00 Eskişehir-Kayseri: Selçuk Dereli, 15.00 Sivas-Antalya: Bünyamin Gezer, 16.00 A.Gücü-G.Saray: Koray Gençerler, 20.00 F.Bahçe-G.Birliği: Kuddusi Müftüoğlu.
593754
Baykal, cumhurbaşkanını Meclis'in seçmesini istedi
Baykal, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin altyapısının bulunmadığını söyledi. DTP'li milletvekillerinin ifade vermek üzere mahkemeye zorla getirilmeleriyle ilgili de değerlendirmede bulunan Baykal, konuya yasal çözüm bulunması gerektiğini belirtti. Buna yönelik öneriler de getiren Baykal, "Ya dokunulmazlıklar kaldırılır ya da bütün dokunulmazlık dosyaları TBMM Genel Kurulu'nda görüşülür, dokunulmazlıklar kaldırılır ve herkes gider hesabını yargıda verir.'' diye konuştu.
593288
Peru'da 6,3 Büyüklüğünde Deprem
Peru'da 6,3 Büyüklüğünde Deprem Peru'nun güneydoğu kesiminde anlık ölçere göre 6,3 büyüklüğünde deprem meydana geldiği bildirildi. ABD Jeolojik Araştırma Merkezi, Peru'daki depremin, komşu Bolivya'nın başkenti La Paz'ın yaklaşık 162 kilometre kuzeybatısında olduğunu açıkladı. Depremde can ve mal kaybı olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi.
593363
Gürcistan: AB raporu bizi haklı buldu
Açıklamada, komisyonun ''Rusya'nın, Gürcistan'ı çatışmalar çıkmadan önce işgal ettiğini'' doğruladığı, ayrıca ''Gürcü siviller ve barışgücü askerlerinin tehlikede olduğunu kanıtladığı'' kaydedildi. Bakanlık, raporun ''Rusya'nın askeri planlarının 2008 yılı ağustos ayından önce başladığını ortaya koyduğunu ve Rusya'nın siyasal provokasyonlarının, Gürcistan'ın egemenliğini ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini'' bildirdi. Açıklamada ayrıca, komisyonun, ''Rusya destekli güçlerin, Gürcü vatandaşlarına etnik temizlik uyguladığını da doğruladığı'' ifade edildi. Bakanlık, raporda kanıtlanan en önemli unsurun, ''Rus askerlerinin ve paralı askerlerin, Ağustos 2008'den önce Gürcistan sınırını yasadışı olarak geçtikleri'' gerçeği olduğunu bildirdi. Açıklamada, ''komisyonun Rus askerlerinin sınırı geçtiklerini kabul ettiği halde, bunun bir işgal olmadığını söylemesinden üzüntü duyulduğu, çatışmayı başlatanın bu işgal olduğu'' kaydedildi. Gürcistan Devlet Bakanı Temur Yakobaşvili de, ''Gürcistan'ın savaşın çıkmasından tamamıyla sorumlu olmadığını, raporda bu yolda bir açıklama bulunmadığını'' söyledi. Tiflis yönetiminin, raporun ''nesnel'' olduğunu düşündüğünü belirten Yakobaşvili, savaşın 7-8 Ağustos'ta değil, bölgedeki uzun zamandır süren provokasyonların sonucunda başladığının raporda belirtildiğini söyledi. Gürcistan'ın yanısıra, Rusya da raporun, savaşla ilgili kendi iddialarını desteklediklerini belirtiyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise AB raporunun, savaşın çıkmasında Gürcistan'ın suçlu olduğunu gösterdiğini belirtirken, belgede Moskova'nın rolüne dair muğlak ifadeler bulunduğu savunuldu. -RAPORUN AYRINTILARI- Raporla ilgili yeni ayrıntılar da belli oldu. Raporda, her iki ülkenin de savaş sırasında uluslararası insani hukuku ihlal ettiği kaydedildi. Komisyonun AB, BM, AGİT, Gürcistan ve Rusya yönetimlerine sunduğu raporda, savaş ve sonrasında Güney Osetya'daki Gürcü köylerinde sistematik yağma ve saldırılarla ''etnik temizlik'' yapıldığı yolunda kanıtlar bulunduğu kaydedildi. Komisyon, Rusya'nın başlangıçta kendi barışgücü askerlerini koruma hakkı bulunduğunu not etti, ancak kimi eylemlerinin, ''savunma amacını aştığına'' kanaat getirdi. Komisyonun raporunda, bir grup Rus askerinin, Gürcistan'ın Güney Osetya'ya saldırı başlattığı Ağustos'tan kısa bir süre önce bölgeye geldiklerinin belirlendiği, ancak Gürcistan'ın ileri sürdüğü gibi Rusya'nın işgal hazırlığı yaptığı yolunda kanıt bulunmadığı belirtildi. Gürcistan'ın Güney Osetya'nın Tshinvali kentini bombalamasının uluslararası hukuka uygun olmadığı, Rusya'nın ise işgali Güney Osetya dışındaki bölgelere genişleterek uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiği, Rus askerlerinin Abhazya'ya da girdikleri ve bugüne dek bu bölgelerdeki varlıklarını sürdürdükleri kaydedildi. Raporda, savaşın başlangıcıyla ilgili açıklamaların yalnızca Gürcistan'ın Ağustos gecesi başlattığı saldırıya odaklanmasının yanlış olacağı, savaşın ''iki ülke arasında uzun zamandır yükselen gerilim, provokasyonlar ve olayların ardından patlak verdiği'' bildirildi. Komisyonun, aydır sürdürdüğü soruşturmanın sonuçlarına göre, savaşta yaklaşık 850 kişi yaşamını yitirdi, 100 binden fazla insan da evlerini terketmek zorunda kaldı. Ağustos 2008 gecesi, Gürcistan'ın Güney Osetya'ya saldırmasıyla başlayan çatışmalara Rusya sert biçimde müdahale etmişti. gün sonra Gürcistan'ın ateşkes ilanıyla sonuçlanan savaşın ardından Rusya, Abhazya ve Güney Osetya'yı bağımsız devletler olarak tanıdı. İki bölgenin yönetimiyle güvenlik anlaşması imzalayan Rusya, bu bölgelerdeki asker sayısını yıl sonuna dek bine çıkarmayı planlıyor.
593519
Kartal hızlı başladı 82-74
Kartal hızlı başladı 82-74 ’da geleneksel olarak düzenlenen 5. -TÜBAD Turnuvası’nın açılış maçında temsilcisi karşısında galibiyete rahat ulaştı: 82-74 Oyuna hızlı başlayan siyah-beyazlı ekip, ilk periyodu 24-18 önde tamamladı. İkinci çeyrekte Cevher-Baxter’la devre sonunda 48-35’lik skoru yakaladı. İkinci yarıda oyun disiplinini elden bırakmayan siyah-beyazlı ekip, bir ara farkı 22 sayıya çıkardığı 3. periyodu da 69-46 üstün bitirdi. Son çeyreğe benchteki oyuncularıyla başlayan temsilcimiz salondan 82-74’lük skorla galip ayrılmayı başardı. Öte yandan turnuvanda dün oynanan diğer maçlarda ev sahibi Bandırma ekibi Panellinios’u 85-88 yenmeyi başardı. Galatasaray ise Sloven takımı Union Olimpija Ljubljana’ya 65-62 yenildi. MAÇIN KARNESİ SALON: Kara Ali Acar BEŞİKTAŞ: Muratcan (7) 13, Arın (5) 3, Ömer (5) 3, Haluk (5), Baxter (8) 18, Adem (5) 2, Cem (4), Chatman (7) 9, Cevher (8) 14, Fletcher (6) 9, Kerem (7) 8, Nedovic (6) 10, Radivocevic (6) 8, Videnov (5) 6, Bjelica (6) 12, Bakic (6) 8, Kikanovic (5) 6, Stevic (7) 14, Milosevic (5) 2, Stimac (6) 1. Periyot: 24-18, Devre: 48-35, 3. Periyot: 69-49
593716
Talat eve döndü
Talat eve döndü KKTC Cumhurbaşkanı Talat önceki gün KTHY uçağının 2.5 saat rötarı sonucu yolcuların protestosu ile karşılaşmasını nahoş bir olay olarak değerlendirdi. Uçaktan indiği şeklindeki bilginin yanlış olduğunu kaydeden Talat, protestoları öğrenince uçağa hiç binmediğini kaydetti LEFKOŞA (İHA-AA) KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, İngiltere ve ABD'deki temaslarını tamamlayarak dün sabah yurda döndü. Önceki gün KTHY uçağının 2.5 saat rötarı ile ilgili yolcuların protestosu ile karşılaşan Talat 'ın uçağa girmeden uçuştan vazgeçmesi KKTC ve Türk basınında geniş yer buldu. Tüm gazeteler olayı manşetlerine taşırken, Talat konuya ilişkin yaptığı açıklamada, İstanbul'daki 'nahoş olayın bütün basında abartılı bir şekilde yer aldığını', sabah İstanbul'dan KKTC'ye dönerken de, bir basın ordusunun kendisine dünkü olayı sorduğunu, temaslarına ilişkin soru sorulmadığını kaydetti. "Rötar benim gecikme-meden kaynaklanmamıştır" diyen Talat, "Demek ki Türk basınının ilgi alanı bu" diyerek tepkisini dile getirdiğini, dün uçağa binip inmediğini, yolcuların protestosu olduğu bilgisini alınca uçağa hiç binmediğini söyledi. Başbakan Derviş Eroğlu da, "Ülkeyi temsil edenlere yönelik böyle bir davranış çok üzücü" dedi.
593473
Ellerim bomboş!
Ellerim bomboş! Süper Lig'deki kötü gidişine Şampiyonlar Ligi'nde de devam eden Beşiktaş, ikinci maçlar sonunda sıfır puanla Devler Arenası'nda gruptan çıkma şansını zora soktu Süper Lig'de üst üste hüsranlar yaşayan Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde de aradığını bulamadı. 17 Ağustos'taki Antalyaspor maçından bu yana hiçbir resmi karşılaşmada galibiyet yüzü göremeyen siyah-beyazlılar, Devler Arenası'nda da Manchester United'tan sonra, grupta dişine göre olan CSKA Moskova'ya da mağlup oldu. Bu sonuçla birlikte grupta puanı olmayan tek takım olan Kartal, ikinci olarak gruptan çıkma şansını zora soktu. Siyah-beyazlılar, dün geceki görüntüsüyle üçüncülük için de çok mücadele etmesi gerektiğini gösterdi. 1.6 MİLYON EURO KAÇTI Beşiktaş, ekonomik olarak da ciddi bir kayıp yaşadı. Şampiyonlar Ligi'ne gruplardan katılarak 7.1 milyon Euro'ya (3.8 milyon Euro katılım bedeli+550 bin Euro maç başı 6) hak kazanan Kartal, grupta kazandığı her karşılaşma için de 800 bin Euro'yu kasasına koyacaktı. Ancak iki maçını da kaybederek şimdiden 1.6 milyon Euro'dan oldu. Takımlar grupta beraberlik için de 400 bin Euro ödül alıyor.
593744
Müjde Ar'dan güzel haberler
Müjde Ar'dan güzel haberler Müjde Ar oyuncu Önder Açıkbaş'la Güzel Haberler'e başlıyor. İkili, üç konuğuyla birlikte haftanın dikkat çekici haberlerini değerlendirecek. Program konuklarını eğlenceli bir de yarışma bekliyor. Açıkbaş, haftanın haberini işaretlerle anlatacak ve program konukları ipuçlarından yola çıkarak doğruyu bulmaya çalışacak. NTV 20.00
593215
AB'nin Gürcü-Rus Savaşı Raporu
AB'nin Gürcü-Rus Savaşı Raporu Raporda, savaşın başlamasından Gürcistan sorumlu tutulurken, buna aşırı güç kullanarak tepki veren Rusya'nın tavrı da eleştirildi. Yayına Giriş: 30.09.2009 18:12:23 Güncelleme: 30.09.2009 18:12:23 Avrupa Birliği, Ağustos 2008'de Gürcistan ile Rusya arasında gün süren savaşa ilişkin raporunu yayımladı. Raporda, savaşın başlamasından Gürcistan sorumlu tutulurken, buna aşırı güç kullanarak tepki veren Rusya'nın tavrı da eleştirildi. Güney Osetya'daki Gürcülere karşı 'etnik temizlik' uygulandığı belirtildi. Raporda Gürcistan'ın ayrılıkçı Güney Osetya'ya Rusların burayı işgal ettiği gerekçesiyle saldırmasının uluslararası hukuka aykırı olduğu ve savaşa yol açtığı vurgulandı. Rusya'nın ise haddinden fazla bir güçle saldırıya karşılık vererek, operasyonun 'savunma amacını' aştığına vurgu yapıldı. Avrupa Birliği Güney Osetya ve Abhazya'nın Gürcistan'dan tek taraflı bağımsızlık ilan etmeye hakkı olmadığını ve bu bölgelerin tanınmasının yasadışı olduğunu vurguladı. Raporda, Güney Osetya'daki Gürcü nüfusa yönelik 'etnik temizlik' uygulandığı da dile getirildi.
593466
Polis 52 kişilik ‘çürük listesi’ ele geçirdi
Polis 52 kişilik ‘çürük listesi’ ele geçirdi Ozan Emre Yurdakul, senarist Ahmet Yurdakul’un oğlu. karşılığı çürük raporu aldığı iddiasıyla listede adı geçen “” dizisinin senaristi Ozan Emre Yurdakul, 10 gün önce aldığı terhis belgesiyle geldiği Emniyet’te gözaltına alındı polisi, askeri hâkim ve siyasilerin karıştığı sahte çürük raporu soruşturmasında, aralarında dünyasından isimlerin de bulunduğu 52 kişilik bir listeye ulaştı. karşılığı çürük raporu aldığı iddiasıyla listede adı geçen “” dizisinin senaristi Ozan Emre Yurdakul, yaklaşık 10 gün önce aldığı terhis belgesiyle birlikte ifade vermek için geldiği Emniyet’te gözaltına alındı. 155 polis ihbar hattına gelen bir mail üzerine başlatılan operayonlarda hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, “yağmalamaya azmettirmek ve örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklanmış, konuyla ilgili belediye başkan adayı Sibel Çarmıklı ve oğlu Murat Çarmıklı, savcılıktan serbest bırakılmıştı. İhbarı değerlendiren Organize Şube ekipleri, aralarınada sanat, iş ve bürokrat çevrelerinden isimlerin de yer aldığı, çürük raporu alarak askere gitmedikleri öne sürülen 52 kişiden oluşan bir listeye ulaştı. Listede adı geçen senarist Ozan Emre Yurdakul, dün sabah avukatı ile birlikte Emniyet’e gelerek, ifade verdi. “Arka Sokaklar” dizisinin senaristi Yurdakul, yaklaşık 10 gün önce terhis olduğunu söyleyerek, Hava Birliği’nden aldığını belirttiği belgeyi Emniyet yetkililerine verdi. Yurdakul, suç şebekesiyle birlikte olmadığını ifade etti. Gözaltına alındı Hakkında yakalama kararı çıkarılan Yurdakul, polis tarafından gözaltına alındı. Senaristin, operasyon kapsamında tutuklanan Murat Turgay Tepe ile yaptığı görüşmelerde almak için konuştukları öne sürüldü. Senaristin, Tepe ile görüşmelerinde “havacı” olarak yapmak istediğini söylediği de öne sürüldü.
593657
Banvit-TÜBAD'ta tek fire Cimbom'dan
Banvit-TÜBAD'ta tek fire Cimbom'dan 5. Geleneksel Banvit-TÜBAD Basketbol Turnuvası başladı.Turnuvanın ilk maçında Beşiktaş Cola Turka, Kızılyıldız'ı 82-74 yendi. Günün ikinci maçında da ev sahibi Bandırma Banvitspor, Panellinios'u 85-88 mağlup etmeyi başardı. Son maçta ise G.Saray Cafe Crown, Union Olimpija'ya 65-62 mağlup oldu.
593759
Hayrettin Karaman: O'na önce zayıflar inandılar
Hayrettin Karaman O'na önce zayıflar inandılar Peygamberimiz (s.a.) uzak yakın ülkelere ve topluluklara elçiler göndererek onları İslam'a davet etmişti. Bu cümleden olarak Bizans İmparatoru Heraklius'a da Dihye isimli sahâbî'yi göndermiş, İmparator Kudüs'te iken Dihye ona davett mektubunu vermişti. İmparator, tarihte henüz Müslüman olmayan Ebû Süfyân'ı buldurmuş ve Peygamberimiz hakkında sorular sorarak bilgi almış, sonunda İslam'ı kabule karar vermiş, ama korkusundan bunu gizlemişti. Gerekli bilgileri aldıktan sonra Heraklius şu konuşmayı yapmıştı: Sana soyunu sopunu sordum, “İçimizde soylu olanlardan” cevabını verdin, Peygamberler, mensup bulundukları topluluğun soylu ailelerinden seçilirler. “Ailesinden, soyundan daha önce hükümdar olan biri var mı” dedim, “Yok” dedin. Eğer olsaydı, “peygamberliği kullanarak soyunun saltanatını geri almak istiyor” derdim. Tabilerinin, ilk Müslüman olanların eşraftan mı yoksa zayıflardan mı olduğunu sordum, “zayıflardan” dedin. Peygamberlere önce zayıflar tabi olurlar. Dini tebliğ etmeden önce onu hiç yalancılıkla suçladınız mı” diye sordum, Hayır” dedin. Bir kimse başka konularda halka yalan söylemez iken Allah adına yalan söylemesi düşünülemez. “Dinine girdikten sonra hoşnut olmayıp da dinden dönen oldu mu” diye sordum, “Hayır” dedin. Kalbin sevinç ve mutluluğuna karışınca iman işte böyle olur. Heraklius sorularına devam ederek “tabilerinin gittikçe arttığı, savaşı bazen kazanıp bazen kaybettiği, sözünden asla dönmediği, ondan önce bölgede kimsenin böyle bir davetle gelmediği, insanları 'Namaza, zekâta, akrabaya ilgi göstermeye ve iffetli olmaya' davet ettiği cevaplarını alınca şöyle diyor. “Eğer söylediklerin doğru ise kuşkusuz bir peygamberdir. Mutlaka bir peygamber çıkacağını biliyordum, ama sizden olacağını sanmıyordum. Ona ulaşacağımı bilsem görüşmek isterdim. Yanında olsam ayaklarını yıkardım, onun egemenliği benim ayak bastığım yerlere kadar ulaşacaktır.” Bu hikmet ve ibret dolu tarihi tabloyu bir daha göstermek istememin sebebi, “Peygamberimize başta güçlü ve soylulardan çok arkasız ve zayıf olanların inandığı ve desteklediği” gerçeğini hatırlatmak idi. Ama bu din, yoksulları ve çaresizleri ahiret ödülleriyle avutmak ve uyutmak için değil, erdem, hak ve adalet uğruna mücadele etmek için gelmişti ve bunu yaptı.
593419
Çalık’a rafineri için belediye izni de çıktı
Çalık’a rafineri için belediye izni de çıktı Valisi İlhan Atış, tarafından Yumurtalık yöresinde kurulması planlanan, çevre ve imar planı revizyonu teklifi evrak eksikliği nedeniyle İl Genel Meclisi tarafından reddedilen rafineriyle ilgili eksikliğin giderildiğini söyledi Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Atış, “Teklif İl Genel Meclisi’nde önümüzdeki günlerde yeniden görüşülecek” dedi. Atış, söz konusu rafinerinin milyar dolara mal olacağını ve yıllık işleme kapasitesinin 10 milyon ton olacağını belirtti. Atış ayrıca, “Adının açıklanmasını istemeyen bir firmanın yetkilileri de kente önümüzdeki günlerde 1,5 milyar dolarlık yeni bir yatırım yapacak” diye konuştu.
593243
Cyrus Mody: Türk fırkateyni, Somali'de korsan saldırısını bertaraf etti
Uluslararası Denizcilik Bürosu'ndan Cyrus Mody, bugün yaptığı açıklamada, korsanların haftalık bir aradan sonra yeniden saldırılara başladıklarını söyledi. Uluslararası deniz güçlerinin saldırılara karşı iyi bir hazırlık içinde olmaları sayesinde korsanların bu yeni dönemde henüz hiçbir gemiyi ele geçiremediklerini ifade eden Mody, cumartesi günkü saldırının bertaraf edildiğini bildirdi. Verilen bilgiye göre, Panama bandıralı ''Handy V'' adlı geminin küçük tekneden ateş altına alınması üzerine işaret fişeği fırlatan mürettebat, uluslararası güçlerden de yardım istedi. Türk fırkateyni, yardıma gelerek korsan saldırısını bertaraf etti. Aynı gün bir diğer saldırı ise bir Yunan firmasına ait ''Panamax Pappo'' gemisine karşı düzenlendi. Bu saldırı da bir Suudi Arabistan savaş gemisince bertaraf edildi.
593485
"Cumhurbaşkanı'nı Meclis seçsin"
"Cumhurbaşkanı'nı Meclis seçsin" CHP TBMM'de bir uzlaşma sağlanırsa cumhurbaşkanının Parlamento tarafından seçilmesi sistemine yeniden dönülmesine yönelik düzenlemeye destek verecek. CHP Merkez Yönetim Kurulu'nun (MYK) Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında yaptığı toplantıda Hükümet'in TBMM'ye sevk etme kararı aldığı cumhurbaşkanı seçimine ilişkin uyum yasası da ele alındı. Baykal, konuşmasında cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin altyapısının bulunmadığını vurgulayarak, TBMM'de bir uzlaşma sağlanırsa cumhurbaşkanının Parlamento tarafından seçilmesine yönelik sisteme yeniden dönülmesine yönelik düzenlemeye destek vereceklerini söyledi. Toplantıda Olağan Kurultay sürecinin 12 Ekim'de başlaması kararlaştırıldı. Kurultay'ın da 2010 Mayıs ayı sonunda ya da Haziran ayı başında yapılması planlanıyor.
593317
İKT: Nükleer silahlardan tamamıyla arınmış bir dünya istiyoruz
ABD'nin başkenti Washington'da Barış Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunda konuşan Ekmeleddin İhsanoğlu, bir soru üzerine, ''İKT olarak, nükleer silahlardan arınmış bir dünyanın gerekliliğine inanıyoruz. Ben şahsen, ABD Başkanı Barack Obama'nın hayaline katılıyor, Müslüman dünyası ve de tüm dünya genelinin nükleer silahlardan arınmış olmasının hayalini kuruyorum'' dedi. Bu konuda İKT ülkeleri arasında, nükleer silahların terkedilmesine ilişkin geçmişte iyi örneklerin bulunduğuna dikkati çeken İhsanoğlu, örneğin Kazakiskan'ın, eski SSCB'den bağımsızlığını kazandıktan sonra, Orta Asya'da Sovyetler'den kalan nükleer silahları temizleme kararı alması ve diğer Orta Asya ülkeleriyle bu konuda anlaşma imzalamasını hatırlatarak, bu tutumun daha da geniş çevrelere yayılmasını istediklerini bildirdi. İhsanoğlu, İran konusunda da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) pozisyonunu ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nı desteklediklerini ve bu konuda bir istisnanın yaratılmaması gerektiğinin altını çizerken, Tahran'ı da şeffaf, açık ve dürüst davranmaya çağırdıklarını kaydetti. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi'nin de iyi bilinen bir kişilik ve kendisine de geçmişte asistanlık yapmış bir kişi olduğunu anlatan İhsanoğlu, ancak nükleer silah konusunu ele alırken iki unsura dikkat edilmesi gerektiği uyarısında bulundu. İhsanoğlu, bunlardan birincisinin, tüm ülkelere karşı ''tek bir kıstas'' kullanılması gereği olduğunu belirterek, ''Örneğin Hindistan'a karşı özel kıstas getirip, Pakistan'a getirmez, Kuzey Kore için getirip, Hindistan için getirmezsek, İsrail için bir kıstas, diğerleri için başka bir kıstas kullanırsak, her ne kadar oybirliğiyle bir karar alırsanız alın, başarı sağlanması mümkün değil, çünkü istisna yaratıyorsunuz. Eğer istisna yaratırsanız insanlar buna meydan okur ve hiçbir yere varılamaz'' diye konuştu. İKT Genel Sekreteri, dikkat edilmesi gereken ikinci unsur olarak da Irak örneğini vererek, savaştan önce bu ülkede kitle imha silahları bulunduğunu belirten raporlar yayımlandığını, ancak daha sonra bu silahların gerçekte olmadığının ortaya çıktığını hatırlatarak, ''Dolayısıyla aynı hatayı tekrarlamamalıyız'' dedi. -ABD İLE MÜSLÜMAN DÜNYASI ARASINDA İLİŞKİLER- İhsanoğlu, ABD Başkanı Barack Obama'nın Kahire'deki konuşmasında tarihsel bir çağrıda bulunduğunu, ilk kez bir ABD Başkanı'nın Müslüman dünyaya karşı bu derece olumlu bir dil kullandığını ve daha önceden görülmemiş bir iyiniyet ifadesini ortaya koyduğunu bildirdi. Obama'nın sözlerinin konuşmanın yapıldığı salondaki izleyicilerde coşku yarattığı gibi, tüm dünyada da olumlu karşılandığını vurgulayan İhsanoğlu, İKT olarak da Obama'nın konuşmasından duydukları memnuniyeti dile getirerek, ''Bu iyiniyet ifadesi politikalara, politikalar da program ve projelere yansımalı. Başkan Obama'nın rüyası ve bizim rüyamızı gerçeğe dönüştürmek için ABD yönetimi ve ilgili ABD kurumlarıyla bu konuda birlikte çalışacağımıza dair sizi temin ederim'' diye konuştu. İhsanoğlu, İKT ile ABD arasında karşılıklı saygı ve karşılıklı çıkar ilkelerine dayalı yeni bir ortaklık istediklerini belirterek, bu isteklerinin Obama tarafından da Kahire'de yinelenmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi. Müslüman dünyasının ABD'ye karşı bir tehdit oluşturmadığını, tam tersine onun güçlü bir müttefiki olma potansiyelini taşıdığını anlatan İhsanoğlu, iki taraf arasında geçmişten miras kalan bir düşmanlığın bulunmadığını, Batı ile Müslüman dünyası arasında yakınlıkların ve ortak köklerin, farklılıklara göre daha fazla olduğunu kaydetti. İKT olarak, kültürlerarası diyalog üzerinde çalışma yürüttüklerini ifade eden İhsanoğlu, bu diyalog idealinin kitaplarda ya da raporlarda kalmaması, gerçeğe dönüşmesi gerektiğini ifade ederken, İKT olarak Obama tarafından ortaya konulan ''yeni ruha'' çok önem verdiklerini ve bunun yaşama geçirilmesini şiddetle istediklerini, bu uğurda ABD ile her düzeyde işbirliği yapmaya hazır olduklarını söyledi. İhsanoğlu, bir başka soru üzerine, İKT'nin güven inşası ve gerginliklerin çözümü noktasında çok büyük bir potansiyele sahip olduğunun altını çizerek, teşkilatın bu konuda geçmişte gösterdiği çabalardan örnekler verdi. Afganistan'daki Sovyet işgali sırası ve sonrasındaki dönemde yaşanan sorunların çözümünde İKT olarak önemli çalışmalar yürüttüklerini, Irak'ta da Sünniler ile Şiiler arasında uzlaşının sağlanması yönünde 2006 yılında bir girişim başlatarak, iki tarafın liderlerini davet ettiklerini ve aralarında uzlaşının başlangıcını oluşturacak bir paket üzerinde anlaşmaya varılmasını sağladıklarını hatırlatan İhsanoğlu, ''İKT olarak, 1.5 milyar Müslüman'ın sesi olduklarını'' kaydetti. İhsanoğlu, teşkilat olarak insan hakları konusuna özel bir önem verdiklerini de belirtirken, bu konuya 2005 yılında oybirliğiyle kabul edilen 10 yıllık eylem planında yer verildiği gibi, kabul edilen yeni tüzüğün de teşkilat bünyesinde insan haklarıyla ilgilenen ayrı bir birimin oluşturulması gereğine işaret ettiğini sözlerine ekledi. Washington'da Ekim Cuma gününe dek bir dizi temasta bulunacak olan İhsanoğlu, yarın Washington'daki düşünce kuruluşu Rumi Forum'da düzenlenecek kahvaltılı sohbet toplantısında, cuma günü de diğer bir düşünce kuruluşu olan Ortadoğu Enstitüsü'nde konuşacak. Cuma günü ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile biraraya gelecek olan İhsanoğlu, aynı gün bir de basın toplantısı düzenleyecek.
593232
Sturm Graz'ın ilk 11'i!
Ali Sami Yen Stadı'nda teknik direktör Franco Roda yönetiminde gerçekleştirilen ve ilk 15 dakikası basına açın tutulan antrenmanda Avusturya temsilcisi, koşu ve ısınma hareketlerinin ardından taktik ağırlıklı bir çalışma yaptı. SK Sturm Graz'ın Perşembe günü Galatasaray karşısına şu 11 ile çıkması bekleniyor: Gratzei, Sonnleitner, Feldhofer, Schildenfeld, Kandelaki, Hölzl, Weber, Hlinka, Jantscher, Muratoviç, Beichler.
593494
Ak Parti’den ‘açılım’ mesajlı büyük kongre
’den ‘’ mesajlı büyük kongre ’nin Ekim’de yapılacak 3. Büyük Olağan Kongresi’nde demokratik açılıma yönelik mesajlar verilecek Kongrede en üst yönetim organı olan Merkez Karar Yürütme Kurulu’nda (MKYK) büyük değişikliklere gidileceği öğrenildi. Kongre sonrasında da genel başkan yardımcılarının büyük bölümünün değişmesi bekleniyor. Yeni yönetime Kürt kökenli isimlerin de girebileceği kulislerde konuşulurken, yönetimdeki kadın sayısının da artması bekleniyor. Ana sloganın, “Biz birlikte ’yiz” olacağı kongre için müzisyen Özhan Eren, “Işık Buradan Yükselir” adlı özel bir beste yaptı. Şarkının bir bölümü şöyle: “Biz el ele kuvvetliyiz Gücümüz buradan gelir Biz birlikte Türkiye’yiz Işık buradan yükselir Burada birleşir eller Dostluk burada güçlenir Aşkla yanar gönüller Işık buradan yükselir.”
593486
Faraç'a Ergenekon sorgusu
Faraç'a Ergenekon sorgusu Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Faraç, gazetesinin bombalandığı gün bahçede bulunan boş kovanın silahından çıktığının tespit edilmesi üzerine Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'e ifade verdi. Faraç yaklaşık ay önce Etiler'de kendisinden otopark ücreti isteyen görevlilerle kavga ederken yanında bulunan ruhsatlı silahıyla havaya ateş açmıştı. Olayın ardından Faraç'a ait silahta balistik inceleme yapıldı. İLGİNÇ SONUÇ Cumhuriyet gazetesine 2006 yılında el bombası atılmasının ardından olay yeri inceleme ekiplerinin bahçede bulduğu bir adet boş kovanın, Faraç'ın silahına ait olduğu tespit edildi. Gelişme üzerine İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, Mehmet Faraç'ı bilgisine başvurmak üzere çağırdı. Mehmet Faraç dün öğlen saatlerinde avukatıyla birlikte Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne geldi. Emniyet girişinde çağrılma nedenini bilmediğini belirten Faraç, saat burada kaldıktan sonra Ergenekon soruşturması kapsamında Özel Yetkili İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi. Faraç burada da Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e ifade verdi ve ardından da serbest bırakıldı.
593709
IMF'yle konuşup bu kez 'ya evet ya hayır' diyecek
IMF'yle konuşup bu kez 'ya evet ya hayır' diyecek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel ekonomik krizin sona erdiği yönündeki beklentilerin, söylemlerin arttığına dikkati çekerek, '(Türkiye IMF ile anlaşma yapmadan kendi imkanlarıyla, kendi uyguladığı yerli tedbirlerle bu krizi aşma noktasına geldi) diyenler çoğalmaya başladı' dedi. Dokuz Eylül Üniversitesinin (DEÜ) 2009-2010 akademik yıl açılış töreninde konuşan Erdoğan, krizin ortaya çıktığı andan itibaren Türkiye'ye reçete yazanların olduğunu belirtti. 'İKİ YILDIR IMF'SİZ GİDİYORUZ' Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: '(Türkiye IMF'siz bu krizi atlatamaz, Türkiye bir an önce IMF ile anlaşmalı) diyenler oldu. Biz ise 'Hayır acelemiz yok' dedik. 'Bize siyasi müdahaleler yapıldığı sürece biz anlaşmayız' dedik. Finans noktasında varsa reçeteler değerlendiririz, çünkü Türkiye eski Türkiye değil. En küçük krizde, soluğu IMF'nin kapısında alıyorlardı. Çok yüksek faiz oranları ve her şartı kabul ederek stand by imzalıyorlardı. 'Biz bunu yapamayız' dedik, IMF ile masaya oturduk ve her ayrıntıyı müzakere ettik. Süre doldu, mayısta iki yıl olacak ama biz halen imzalamadık. 'IMF'le tekrar konuşacağız. Ya evet, ya hayır. Biz aksi takdirde yolumuza yine devam ederiz. Çünkü bu noktada biz içerde enerjimizi kaybetmeyelim. Türkiye yıl önceki durumdan bugüne nasıl sıçradıysa bu sıçramasını da bundan sonraki süreçte farklı şekilde devam ettiririz.” Kriz bittiğinde işsizlik kaygısı biraz azalacak Başbakan Erdoğan, 2010'dan itibaren pozitif büyüme beklediklerini hatırlatarak, krizin sona ermesiyle birlikte üniversite gençliği başta olmak üzere tüm gençlerin işsizlik kaygısında biraz daha azalma olacağını ifade etti. Erdoğan, "Gençler, bakınız her üniversiteyi bitiren veya tüm halk iş sahibi olur diye bir kaide yok. ABD'de işsizlik şu anda yüzde 7-8. İspanya, buyurun yüzde 18 işsizlikle başbaşa. Biz ise şu anda yüzde 13'deyiz”dedi.
593717
Alman okuluna Bilkent modeli
Alman okuluna Bilkent modeli Berlin'de Türk öğrencinin okulda namaz kılmasına izin veren mahkeme kararı tartışmalara neden olurken, Bilkent Üniversitesi'nde ibadete açılan ve içinde caminin yanısıra sinagog ve kilisenin bulunduğu Doğramacızade Ali Paşa Camii'nin Avrupa'ya model olması bekleniyor. FİKRET ÇENGEL İSTANBUL Almanya'da, Berlin İdare Mahkemesi'nin okulda namaz kılmak isteyen Türk öğrenci Yunus M'nin talebini kabul ederek, kendisine ders arasında günde bir kez namaz kılmasına izin vermesi Almanya'da ve Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Avrupa ülkelerinde geniş yankı buldu. Avrupa'daki Müslümanlar ve kilise birlikleri kararı onaylarken, aralarında aşırı sağcı partilerin de bulunduğu kimi çevreler kararın laikliğe aykırı olduğu görüşünü savundu. İBADET ANAYASAL HAK Almanya Protestan Kiliseleri Başkanı Wolfgang Huber'in sözcüsü Volker Jasterzembski karardan memnun olduklarını, okula verilen tarafsızlık görevinin, bir öğrencinin anayasal hakkı olan dini inanç özgürlüğüne ters düşmediğini ifade etti. Berlin Katolik Kilisesi sözcüsü Stefan Förner ise kararın din özgürlüğünü güçlendirdiğini belirterek, 'Kararı memnuniyetle karşılıyoruz' dedi. Hür Demokrat Parti (FDP) Berlin Eyalet Meclisi Grubunun eğitim politikaları sözcüsü Mieke Senftleben, kararı "çok akıllıca verilmiş bir karar" olarak nitelendirerek, böylelikle din özgürlüğünün korunduğunu ve bunun hoşgörü açısından da iyi bir işaret olduğunu belirtti. Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) sözcüsü Safter Çınar, yaptığı açıklamada, bu kararın paniğe yol açması için bir sebep olmaması gerektiğini ifade etti. Yeşiller Partisi Berlin Eyalet Meclisi üyesi ve partisinin meclis grubu eğitim politikası sözcüsü Özcan Mutlu ise, 'kararın kendisini şaşkınlığa uğrattığını ve toplumdaki gerçeklere uzak olduğunu' savundu. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin Berlin Eyalet Meclisi Grubu Başkanı Frank Henkel de, çeşitliliğin, sadece bireylerin çıkarına olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini kaydetti. İSLAM UZMANINA DANIŞTI Berlin İdare Mahkemesi, bir İslam uzmanının da görüşlerini alarak verdiği kararda, Alman Anayasası'nın din özgürlüğünü kabul ettiğini, bunun sadece inanmaya yönelik olmadığını, inancını göstermeye de yönelik olduğunu, bu nedenle ders akışını etkilemediği sürece öğrencinin dini inançlarını yerine getirmeye hakkı olduğunu ifade etti. Mahkeme kararının ardından Berlin Neukölln ilçesi ile okul idaresi tıpkı Bilkent Üniversitesi'nde olduğu gibi gün içinde ibadet etmek isteyen öğrenciler için okulun alt bölümünde bir ibadet odası hazırlanacağını duyurdu. Doğramacızade Ali Paşa Camii modeli Bilkent üniversitesi'nin kurucusu Prof. İhsan Doğramacı'nın, babası anısına yaptırdığı Doğramacızade Ali Paşa Camii'nin bir bölümü Hristiyan ve Musevi öğrenciler için de ibadethane olarak kullanılıyor. Şimdi Almanya'nın bu modeli esas alması bekleniyor.
593455
Krizin faturası 600 milyar dolar azaldı, 3.4 trilyon dolara indi
Krizin faturası 600 milyar dolar azaldı, 3.4 trilyon dolara indi Jose Vinalshaberi paylaş Para ve Piyasaları Bölümü Başkanı ve Danışmanı Jose Vinals, global kriz konusunda iyileşme yolunda adım atıldığını ancak bunun, risklerin ortadan kalktığı anlamına gelmediğini kaydetti yıllık toplantıları çerçevesinde düzenlenen ‘Küresel Finansal İstikrar Raporu’nu açıklayan Vinals, talebinin de sorun olmaya devam edeceğini bildirdi. Rapora göre IMF, ve diğer kuruluşlarının 2007- 2010 dönemine ait kriz kaynaklı global zarar tahminini nisandaki trilyon dolar seviyesinden 3.4 trilyon dolara indirdi. Zarar tahminlerindeki azalış menkul kıymet fiyatlarındaki artış ve yeni zarar hesaplama yönteminden kaynaklandı. Raporda dikkat çeken noktalar şöyle: Kredi piyasasındaki sorunlar sürüyor; krizden çıkışın yavaş olacağı tahmin ediliyor. Kredi sağlamak ve ekonomideki iyileşmeyi destekleyebilmeleri için finansal kuruluşların yeniden yapılandırılmasının sürdürülmesi gerekiyor. Bankacılık sektörü bilançolarından sorunlu varlıkları temizlemek ve bankacılık sektöründe artırmak gerekiyor. Kredi zararları banka bilançoları üzerinde baskı yaratacaktır. Gelişmekte olan ekonomilerde riskler azalmakla birlikte kırılganlık sürüyor. Kurtarma paketlerinin riski kamu sektörüne kaydırması faizlerin yükselmesine yol açabilir. Bu durum zayıf seyreden iyileşme sürecine zarar verebilir. Ülkelerin orta vadeli mali planlar ile bu riski azaltması gerekiyor. ’ye ‘şirket borçlanma’ uyarısı Vinals, Türkiye’deki finans sektörüne ilişkin olarak da, Türkiye’nin durumununun, mali ve finans sisteminin, diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında, daha kırılgan olduğu bazı alanların bulunduğunu, bunun da özellikle şirketlerin borçlanmaları olduğunu dile getirdi.
593323
Siyah-Beyazlılar, CSKA Moskova'ya 2-1 yenildi
CSKA'dan golleri 7. dakikada Alan Dzagoev ve 61. dakikada da Milos Krasic atarken, Beşiktaş'dan Ekrem Dağ 90. dakikada topu filelerle buluşturdu. Toplam 80 dakika top sahalarda kalırken, 43 dakika Beşiktaşlı futbolcularda, 36,3 dakika CSKA'lı futbolcularda kaldı.
593565
Dinamit molası isyanı
Dinamit molası isyanı Karayolu’nun, ’la arasında kalan bölümünü genişletme çalışmaları devam ediyor. Bir kez daha dinamit patlatıldı. Ancak meydana gelince yol, planlandan uzun süre trafiğe kapatıldı. 15.00’ten 23.00’e kadar sağlanamadı. İddiaya göre şehirlerarası otobüslerin, Savaştepe- Soma güzergahını kullanmalarına da izin verilmedi. Her iki yönde kilometrelerce uzunluğunda konvoy oluştu. Saatlerce bekleyen yolcular uygulamaya tepki gösterdi. Katil zanlısı tutuklandı MANİSA Kula’da besicilik yapan Mustafa Karaaslan’ı (30), beş gün önce bıçaklayarak öldürdükleri ileri sürülen üç zanlıdan K.B. (25), jandarmaya teslim oldu, tutuklandı. Karaaslan, geçen cumartesi 19.30 sıralarında, hayvan satıcısı M.B.’yle (46) karşılaştı. İddiaya göre 600 TL’lik alacağını istedi. Çıkan tartışmanın ardından evine giden M.B., kardeşi S.B. (42) ve oğlu K.B.’yi alarak geri döndü. Üçlü, telefonla çağırdıkları Karaaslan’ı karnından bıçakladı. Karaaslan, olay yerinde can verdi. Jandarma, diğer iki zanlıyı arıyor. POLİSTE 24 SAATSayacı söktüler Bayraklı’da polise başvuran Yusuf Akyol, Osmangazi Mahallesi 579 Sokak’taki işyerinin girişinde bulunan elektrik sayacının çalındığını bildirip, şikayetçi oldu. Emniyet güçleri, zanlı ya da zanlıların belirlenmesi için başlattı. Sahte altın aldılar İzmir ’da, E.Y. ve G.Ö., dolandırıldıkları iddiasıyla polise başvurdu. İkili, tanımadıkları üç kişinin, bin TL karşılığında, kendilerine gerçek altın yerine sahte altın sattığını belirtip, şikayetçi oldu. Emniyet güçleri soruşturma başlattı. Marketten İzmir Buca’da, hırsızlık amacıyla bir işyerine giren D.D., kısa sürede yakalandı. Zanlının, Ö.A.’ya ait markete, anahtar uydurarak girdiği, 256 paket sekiz çikolata, bin TL nakit ve bin TL değerinde çaldığı anlaşıldı.
593571
Ajda Pekkan, şarkılarını Hasankeyf için söyleyecek
Ajda Pekkan ve Yüksek Sadakat, Dicle Vadisi'ne doğru seslendirecekleri şarkılarıyla "Hasankeyf'e Sadakat" diyecekler. Konser, gündemden düşmeyen Hasankeyf'te tarihin ve doğanın korunması konusunda kolektif bir bilinç oluşturmayı hedefliyor.
593362
Pamukova'da TIR ve tren çarpıştı
Kaza, saat 21.40'da Pamukova ilçesi Teşvikiye köyü altında bulunan hemzemin geçitte meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Teşvikiye köyündeki soğuk hava deposundan sebze almaya giden Aydın Dinçay (26) idaresindeki 07 CTY88 plakalı TIR, hemzemin geçitten geçmeye çalışırken Eskişehir'den İstanbul'a gitmekte olan makinist Zeki Acar ve Hüseyin Kıran idaresindeki 11019 sefer sayılı Sakarya Ekspresi ile çarpıştı. Kazada hafif yaralanan TIR sürücüsü Dinçay, Pamukova Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kaza sonrası İstanbul-Ankara bağlantılı demiryolu saat trafiğe kapatıldı. Jandarma ekiplerinin incelemelerinin ardından demiryolu yeniden ulaşıma açılırken, makinistlerin ifadelerinin alınmasının ardından tren yoluna devam etti. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.
593546
Temeli atıldı, seneye hazır
Temeli atıldı, seneye hazır Yaşar Üniversitesi, Bornova’daki Kampusü’ne 500 metre uzaklıktaki ’e ait eski BOTAŞ fabrikasının bulunduğu yere yurt yapıyor. Temeli törenle atıldı. Üç bin 381 metrekare alanda sekizer katlı iki ayrı bloktan oluşacak. Öğrencilere hem modern yaşam hem de ders alanı sunacak 236 odası bulunacak, 432 yatak kapasitesine sahip olacak. 2010-2011 ders yılına yetiştirilmesinin planlandığı belirtildi. Gediz Üniversitesi’nde eğitim-öğretim başladı ’in yeni üniversitesi Gediz’de eğitime başlandı. Çevre konusunun işlendiği ilk ders öncesinde tören düzenlendi. Mütevelli Heyet Başkanı Abdullah Kavuk, üç fakülte, meslek yüksekokulu ve enstitünün yer aldığı bilim kurumunun, kısa sürede büyük atılım gerçekleştirdiğini söyledi. Kavuk, Seyrek’teki kampusün mayıs ayında tamamlanacağını, İzmir’in en büyüğü olacağını ifade etti, “Atatürkçü, dünya barışını savunan, özgürlükçü nesiller yetiştireceğiz. Dil--ırk farklılıklarını zenginlik olarak göreceğiz. Mezunlarımızın iş bulma sıkıntısı olmayacak” dedi. Kantinlere Çiğli Belediyesi, okulların açılmasıyla birlikte, öğrencilerin sağlıklı koşullarda üretilmiş ve satışı yapılan gıdaları tüketebilmeleri amacıyla denetimlerini artırdı. Zabıta ekipleri, ilçedeki 24 ilk ve orta dereceli okulun kantinlerini incelemeden geçirdi. Genel temizliğe ve hijyene, gıda maddelerinin son kullanma tarihine, işyeri açma ruhsatına ve sağlık karnesine bakıldı. Dördüne ceza kesilirken, 20’sine de ihtar verildi. Başkan Ensari Bulut, “Sağlıksız gıda ürünü satanlara göz yummayacağız” diye konuştu. ordusuna taze kan Emel Akın Meslek Yüksekokulu’nun 2008-2009 eğitim-öğretim yılı töreni, Ege Üniversitesi Prof. Dr. Yusuf Vardar Kampus Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. 180 tekstil teknisyenin mezun olduğu törene, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Silkü de katıldı. Gençlere seslenen Silkü, “Bugün emeğinizin karşılığınızı aldığınız gündür. Sizler; genç, dinamik nesil olarak, tekstil ordusuna katılıyorsunuz. İş hayatınızda hepinize başarılar diliyorum” dedi.
593304
Dünya beşik gibi sallanıyor
Karakter boyutu Dünya beşik gibi sallanıyor Peru'nun güneydoğu kesiminde anlık ölçere göre 6.3 büyüklüğünde deprem meydana geldiği bildirildi. ABD Jeolojik Araştırma Merkezi, Peru'daki depremin, komşu Bolivya'nın başkenti La Paz'ın yaklaşık 162 kilometre kuzeybatısında olduğunu açıkladı. Depremde can ve mal kaybı olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi.
593703
Gelir durdu süre bitti sıra hurda indiriminde
Gelir durdu süre bitti sıra hurda indiriminde KDV gelirlerini artıran canlardırma paketleri, ÖTV'yi vurunca Sanayi Bakanı Ergün, vergi indirimlerinin sona erdiğini açıkladı ve ekledi: Otomotiv sektörüyle ilgili 16 yaşın üzerindeki araçlara ilişkin hurda indirimi çalışmalarımız sürüyor ANKARA BURSA (A.A) Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, bugün itibariyle bir vergi indirimi uzatımının söz konusu olmadığını bildirdi. Ergün, Ankara Sanayi Odasının (ASO) eylül ayı meclis toplantısına katıldı. Ergün, vergi indirimlerinin ekonomide ilaç etkisi yapan unsurlar olduğunu kaydederek, aydır vergi indirimi konusunda alınan kararlarla piyasanın canlandığını söyledi. Son ay içinde bir değerlendirme yaptıklarını ifade eden Ergün, vergi indirimlerinin azaltılarak devam etmesi yönünde bir karar aldıklarını söyledi. Sanayi Bakanı Nihat Ergün, hurda indiriminde yaş sınırının 16 olarak düşünüldüğünü ancak bu konuda netleşmiş bir şey olmadığını söyledi. TEDAVİ İÇİN SIKINTI OLURDU Geçen ay boyunca da azaltılmış oranlarla devam edildiğini belirten Ergün, şöyle konuştu: “Geldiğimiz noktada ekonominin kendi bünyesinde artık bir toparlanma süreci içine girdiğini ve vergi indirimleri dışında da başka unsurların kendi içinde oluşturulabileceği kanaatine vardık. Vergi indirimleri eğer gereğinden fazla uzatılırsa bunun artık faydası olmaktan ziyade aynen etkisi olmayan bir ilaç gibi uyuşturucu etkisi meydana getiren ilaç gibi olması ihtimali de var.' ÇALIŞMALARIMIZ SÜRÜYOR Hurda indirimi konusunda bir teslimat sistemi oluşturduklarını kaydeden Ergün, bu çalışmanın biraz zaman alacağını söyledi. Ergün, teslim şartıyla hurda indirimi uygulamasının mümkün olduğunun altını çizdi. Bakan Ergün, çalışmaları beklemek gerektiğini de belirterek, Türkiye'de otomobil sektöründe doymamış bir piyasanın olduğunu da sözlerine ekledi. Canlandırma paketleri ÖTV gelirlerini vurdu Küresel mali krizin olumsuz etkilerinin vergi gelirleri üzerindeki etkisinin iyiden iyiye hissedildiği 2009 yılının sekiz aylık döneminde, hem tüketimin azalması hem de canlandırma paketlerinin etkisiyle ÖTV tahsilatı geriledi. Motorlu taşıtlardan yapılan ÖTV tahsilatı söz konusu dönemde yüzde 32,24 azalırken, dayanıklı tüketim mallarında devletin ÖTV gelir kaybı yüzde 28,18 oldu. KDV sekiz aylık tahsilat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15,97'lik bir cari artışla 13 milyar 461,8 milyon TL oldu. Geçen yıl dahilde alınan KDV gelirlerinde tüketimdeki daralma nedeniyle aylık dönemde artış yüzde 1,5'le sınırlı kalmıştı. KDV gibi yurttaşların satın aldıkları ürünlerinin fiyatı içinde tahsil edilen özel tüketim vergisinde (ÖTV) yüzde 4,07'lik bir gerileme yaşandı. Özel tüketim vergisinden elde edilen gelir 2008 yılının Ocak-Ağustos döneminde 27 milyar 868,3 milyon TL gelir elde eden devlet, bu yıl aynı dönemde 27 milyar 756 milyon TL düzeyinde ÖTV tahsilatı yaptı. Sanayi elektrikli otomobile hazır Otomotiv yan sanayinin, Renault'un 110 milyon avro yatırımla Bursa fabrikasında üretip, 80'den fazla ülkeye ihraç edeceği 'Fluence' modelinin elektrikli versiyonu için parça tedarik edebilecek potansiyele sahip olduğu bildirildi. Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Genel Sekreter Yardımcısı Cüneyt Kalkan, otomotiv ana ve yan sanayi arasındaki ilişkinin, dünya ve ay arasındaki ilişkiye benzediğini ifade ederek, ana sanayinin hazır olduğu bir projeye yan sanayinin de uyum sağlayacağını ve uyum sağlamak zorunda olduğunu söyledi. Kalkan, şu bilgileri verdi: 'Bir araç, 5-6 bin farklı parçanın bileşkesinden oluşur ve yan sanayimiz, bunun yüzde 90'ını Türkiye'de üretebilecek teknoloji ve kapasiteye sahiptir.” 2020'de hedef yüzde üretim 2020 yılında binek araç üretiminin yüzde ile 5'ini sadece elektrikle çalışan araçların oluşturacağı bildirildi. Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers'in (PwC) gerçekleştirdiği Otomotiv Sektörünün Küresel Görünümü raporuna göre, yeni ve köklü otomotiv üreticilerinin piyasaya sürdüğü sadece elektrikle çalışan veya hibrit araçların sayısı artarken, bu alanda yapılan yatırımlarla birlikte elektrikli araçlarda büyüme potansiyelinin artacağına kesin gözüyle bakılıyor. Rapora göre, elektrikli araçların ortaya konan faydalarına karşın piyasada bu araçların yayılmasını yavaşlatacak veya engel teşkil edecek önemli zorluklar da yerini koruyor.
593442
Makul kazanan herkesten makul vergi alacağız
Şimşek, "Vergi tabanını genişletmeye çalışacağız. Sadece kümestekilere değil, kayıt dışı kesimlere de ulaşmaya çalışacağız. Denetimleri de bu çabanın bir parçası olarak değerlendirmek lazım." dedi. Belçika'nın başkenti Brüksel'de 'Türkiye-Belçika: İş ve Yatırım İmkanları Toplantısı'na katılan Şimşek, doktor, avukat ve eczacıların Ekim'den itibaren geniş kapsamlı vergi denetimine alınmasıyla ilgili soru üzerine, OECD verilerine göre, Türkiye'de toplanan Gelir ve Kurumlar Vergisi'nin milli gelire oranının yüzde 5,7 olduğunu, bu oranın son derece düşük kaldığını kaydetti. Ekonomide harcamaların sağlıklı gelirlerle finanse edilmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, vergi gelirlerinin artırılması için vergi denetimlerinin etkin hale getirilmesi zorunluluğu bulunduğunu da ifade etti. Maliye Bakanı, genel ekonomik durumla ilgili bir soru üzerine de, 2009'un global kriz sebebiyle sıkıntılı bir yıl olduğunu; ancak dinamizmi sayesinde Türkiye'nin bunu geride bırakacağını kaydetti. Bakan Şimşek, Avrupalı yatırımcılarla görüşmeleri konusunda yaptığı değerlendirmede de, Brüksel'de gerek hükümet yetkilileri gerekse işadamları ile bire bir toplantılar yaptıklarını ve bu toplantılarda ticareti güçlendirme ve birlikte yatırım isteklerini Avrupalı işadamlarına ilettiklerini bildirdi. Türkiye'nin 'fırsatlar ülkesi' olduğunu dile getiren Şimşek, şunları söyledi: "Bunu da her yerde söylüyoruz. Ama burada gördüğümüz en önemli şey şu. Dışarıdaki herkes Türkiye'nin potansiyeline inanıyor. Krize rağmen Türkiye, geleceği olan bir ülke. Dışarıda da buna olan inanç, çok güçlü bir şekilde devam ediyor. Küresel kriz, hiçbir şekilde Türkiye'ye yönelik görüşlerde değişiklik meydana getirmemiş. Türkiye'nin orta ve uzun vadeli görünümü oldukça olumlu."
593515
HABER TURU
Marsel’den buraya kadar, ’da basket şöleni, Alonso artık ’de Marsel’den buraya kadar Milli tenisçimiz Açık’ta Jurgen Melzer’e 2-0 yenilerek, 2. turda turnuvaya veda etti. ’nün sporcusu olan 22 yaşındaki genç raket, Avusturyalı rakibi karşısında 6-4 ve 6-2’lik setler sonunda korttan mağlup ayrıldı. Marsel İlhan, elemelerden ana tabloya yükseldiği turnuvanın ilk turunda dünyanın 40 numarası Benjamin Becker’i eleme başarısını göstermişti. ’da basket şöleni 5. Uluslararası Dr. Trawinski Engelliler Turnuvası bugün İstanbul’da başlayacak. Ahmet Cömert Spor Salonu’nda gerçekleştirilen organizasyonda ’nin yanı sıra, Güney ve milli takımları yer alacak. Alman spor adamı Dr. Hans Trawinski anısına yapılan pazar günü yapılacak final maçlarıyla sona erecek. Alonso artık ’de takımlarından Ferrari, uzun süredir adının birlikte anıldığı ’dan ile anlaştığını açıkladı. İspanyol sürücünün yıllık sözleşmeye imza attığı bildirilirken; gelecek sezondan itibaren Felipe Massa ile birlikte Ferrari adına yarışacağı ifade edildi. Alonso, “Ferrari kulanmak her pilotun rüyasıdır” dedi. Açıklamada, Kimi Raikkonen’in takımdan ayrılacağı, Giancarlo Fisichella’nın yedek pilotluk yapacağı belirtildi.
593684
Türkiye petrol arıyor
Türkiye petrol arıyor Enerji Bakanı Yıldız, enerji arzı güvenliğini korumanın en önemli amaçları olduğunu belirterek, bu yüzden petrol aramalarına devam edeceklerini söyledi YALOVA (İHA) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, enerji arzı güvenliğine karşı petrol aramaya devam edeceklerini söyledi. Yıldız, özellikle ülkenin enerji arzı güvenliğine temas ettiği konuşmasında, hükümet olarak gerekli çalışmaları yaptıklarını söyledi. Dışarıdan ithal edilen doğalgaz ve petrolün ülkemizde bulunabilmesi ve yerli kaynağa dönüştürülmesi için çalışmaların sürdüğünü dile getiren Yıldız, “Türkiye olarak enerji arzı güvenliğine karşı petrol aramalarına devam edeceğiz. 2007 rakamlarıyla 28 milyar dolar olan, 2008 yılındaysa 45 milyar dolara kadar çıkan ithal enerji kaynaklarının Türkiye'de aranıp bulunması için çalışıyoruz. Hem petrol hem de doğalgazın yerli kaynak haline gelmesi için arama çalışmalarımız var. Bunlar hem karalarımızda hem sularımızda devam ediyor. Mayınlı araziler de buna dahil. Hedeflediğimiz noktaya ulaşmamız halinde, bunlar ithal kaynak olmaktan daha öte, yerli kaynak haline gelecek ve ülkemiz için ciddi bir kazanç olacaktır. DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTACAĞIZ Bunların yanında, arz güvenliğini sağlayıp, ithalatta bağımlılığımızı azaltmaya yönelik, Türkiye'nin büyüme hızıyla ilgili makro büyüklüğüne uyabilecek bir enerji lojistiğini, bir enerji tahkimi ve donanımını mutlaka sağlamamız lazım. Türkiye'nin enerjide elde etmek istediği nokta, liberalleşen piyasa ile beraber elektriğin rahat bulunabildiği bir yapıyı oluşturabilmek, aynı anda enerji kaynakları açısından da bunu desteklemektir” dedi.
593723
Minik fare kükredi
Minik fare kükredi Tom ve Jerry'yi anımsatan bu kareler, gerçek hayata ait. Ormanda karşılaşan bir kediyle fare, karşısındakinin düşman mı yoksa dost mu olduğunu anlamak için uzun süre birbirlerini süzüyor. Kedinin karşısında dikilen cesur fare, rakibini 'hipnotize' ettikten sonra çekip gidiyor.
593768
Rasim Özdenören: Hüzünlü şafağın yangınına yürüyüş
Rasim Özdenören Hüzünlü şafağın yangınına yürüyüş Sabahın hüzünlü şafağına selam vermeye hazırlanmak istiyordu. Onu nerede karşılayacaktı? İlkin nerede bulunduğunu keşfetmesi gerekiyordu. Bir çift farın göründüğü yer neresiydi? bir çift farın arkasında irili ufaklı, farklı renklerde ve noktalar halinde ışık kümeleri, ışık işaretleri görünüyordu. Öyleyse oralar bir yerleşim yeri olabilirdi. Gettolar, gecekondular, dereler, vadi parçacıkları, sel yatakları, çakıl taşları... Uzaklarda bir fırtınanın uğultu halindeyken savurduğu sarı kızılyapraklar ekin tarlaları turuncu ışıklar savrulan kavak ve çınar görüntüleri... Sonra belirsizlik: uçan şey bir bulut mudur, bir çift kartalın göğün ulu boşluğuna savrulan kanat süzülüşü müdür, bilinmiyor; anlaşılmıyor. Ve anlaşılması ve bilinmesi istenmiyor. Köşelere doğru serilen bulutsu karanlıklar manzarayı iyice flu hale getiriyor. Sağdaki farın az gerisindeki parlak ışığı neye yormalı? Eğik bir sokak lambasının kambur direğine asılı mavi ışık neyin nesi tanrım? Burada iki ayrı tablo birbirinin içine girmiş girişmiş gibi duruyor. Birinci görüntü gecenin karanlığına yelken açarken öteki şafak vaktinin donuk kırık beyazına yol alıyor. Yol, evet, yol: üst üste yığılmış travers molozları, acaba fırtınadan arta kalan molozlar mıydı bunlar, yoksa henüz moloz ve hurda haline gelmeyi kararlaştırmamış çöp yığını mıydı? Belirsiz mesafedeki insan siluetinin bu hurda yığınını gözetlemediği nerden belliydi? Bütün bunlar henüz meçhul olanın sınırları içindeydi. Usta bir ressamın gözüyle bakıldığında görülebilecek olan ufuk kızıllığını nasıl tanımlamalıydı? meçhul kızıllık ancak benim sevgili kör ressamım ve sağır bestekârım tarafından belirlenebilecek bir netlik taşıyordu. Ufkun az berisinde yitip giden yolda kör karanlıklara doğru yürümenin tadını çıkartmak gerekiyor. Belki sevgilinin evi kör karanlığın başka bir kör karanlıkla buluştuğu yerde çıkacaktır karşısına. Şimdiden bilinebilir mi? Şimdiden hiçbir şeyi tahmin etmek mümkün görünmüyor. Mümkün olan bir tek şey varsa ufkun öte yakasında Orfe'nin gitarasıyla onu beklemekte olduğuydu. Orfe'nin gitarası güneşi uyandıracak. Gitaranın hüzünlü tınısı tüm doğayı ayağa kaldıracak. Orfe'nin nağmelerinden yükselen ahenkle sevgilinin ufka açılan penceresinde ona serenatlar, aryalar okunacak. Bu fotoğraf müziğin içli nağmelerinden oluşmuş çizgiler taşıyor. İçli nağmelerin notasını bağrında barındırıyor. Gecenin karanlığında bile ürpertiyle salınan çıplak ağacın çağrısı doğaya hüzünlü davetkâr ıslıklar gönderiyor. Bu ıslıklar bir kontrbasın, çellonun uysal notalarıyla titreşen ağacın hışırtısıyla buluşacak. Buluşuyor. Güvercinlerin, serçelerin, kırlangıçların tenor sesiyle doğa birden ulu ulvi bir ses helezonuyla boşanıyor. Bir sağanağın fırtınalı sesiyle... Güneş, işte tam da an mızraklarını ovanın enginlerine salıyor. Sevgili oradadır. Odur. Ova onun öpüşleriyle ürperiyor. Otlar, üzerlerindeki çiğ tanecikleriyle güneşe doğru yekiniyor.
593590
BÜLENT KORUCU 'Hesap vermeyen yargı felakettir'
Başkan'ın konuşması, hukukun siyasallaştığı iddialarının en güçlü şekilde ifade edildiği günlerde bir ümit ışığı gibi. İfadeler içinde iki tema çok önemli geldi. Birincisi yargının hesap verebilir olması, ikincisi ise konumlandığı yer. Daha önce de dile getirmeye çalışmıştım, denetime açık olmakla hesap verebilirlik arasında fark olduğu kanaatindeyim. Denetim, halli nispeten kolay ve biraz teknik bir konu. Anayasa Mahkemesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Yüksek Seçim Kurulu gibi üst yapıları denetime açmak zorundayız. Geniş tabanlı temsille ve birbirinin temyiz makamı şeklinde ayrışmış dairelerle sağlanabilir. Hesap verebilirlik ise bundan farklı olarak yetkinin asıl sahibi halkın iradesine uygunluğun ölçülmesidir. Temsilî demokrasilerde bunun yolu, parlamentonun sadece yasama değil, atama konusunda da yetki kullanabilmesi. Devlet cihazının işlevlerinden olan adalet dağıtımındaki aksaklıkların hesabını halk kime soruyorsa, onun yetkiyi paylaşması kaçınılmazdır. Başkan Kılıç'ın dikkat çektiği ferdî haklar konusundaki yaklaşım, yargı camiasının en büyük çelişkisi. Otorite ile kişi hakları arasındaki dengeye dikkat çeken Kılıç'ın şu tespitleri önemli: ''Buradaki sınır, bireylerin hak ve özgürlükleridir. Burada ifade edilen, iktidarın etkili bir şekilde sınırlandırılmasından sadece yasama ve yürütme organlarını değil aynı zamanda yargı iktidarını da kastettiğini belirtmek isterim. Zira, hesap vermeyen bir yargının sınır tanımazlığı, felaketlerin en büyüğü olarak ifade edilmektedir. Anayasa mahkemeleri, halk iradesi sonucu ortaya çıkan yasama ve yürütme organlarını sınırlandırmak amacıyla kurulmuşlardır. Bu mahkemelerin meşruiyeti de temel hak ve özgürlükleri korumak amacıyla çoğunluğun iktidarını sınırlandırma işlevinden kaynaklanmaktadır. Ancak, 'negatif yasa koyucu' olarak da nitelendirilen Anayasa yargısı alanında faaliyet gösteren aktörlerin varoluş hikmetinden uzaklaştığı, bireysel hakları koruyamadığı ve demokratik siyasî iradeyi vesayet altına almaya kalkıştığı durumlarda Anayasa yargısı meşruluk kriziyle karşı karşıya kalmaya mahkûmdur.'' Zaten örgütlü, güçlü ve hatta silahlı olan devlet cihazına karşı ferdin yanında yer alması ve kişi haklarının güvencesi olması gereken yargı tam tersi konumlama içinde. Tek önceliği her an ihanet edebileceğini düşündüğü bireye karşı devleti korumak. Kurucu ideolojinin ona biçtiği rol bu. Asıl üzücü olan, camianın rolünü fazlasıyla benimsemiş ve hatta daha ilerisine gitmiş olması. Adliye, hukukun ve dünyanın geldiği noktada inisiyatifini kişi hak ve özgürlükleri tarafında kullanmıyor. Tam tersine devlet cihazını yasama ve yürütme organlarından bile soyutlamaya çalışan ve bürokrasiyle özdeşleştiren bir yapıya bürünüyor. Demokrasilerde yeri olmayan 'devlet ayrı, hükümet ayrı' formülünü dayatan bir bürokratik oligarşi ile yüz yüzeyiz. Sadece bireyi değil, onun oylarıyla oluşturduğu yapıları, hükümet ve parlamentoyu potansiyel devlet düşmanı olarak tanımlıyor. İktidarı hükümete teslim etmemek üzere direnişe geçiyor. Emekli Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun "Yüzde 47 değil, 97 de alsalar fark etmez" türünden sözleri bu zihniyetin en çıplak hali. Netice, anayasa ihlali yaparak yasama organı gibi davranan Anayasa Mahkemesi, kendini yürütme organının yerine mevzilendiren idari yargı. Ve tabii kendine güvenmeyen, adliyeye güvenmeyen bir halk.
593441
Paketler ÖTV gelirini düşürdü
Paketler gelirini düşürdü Küresel mali krizin olumsuz etkilerinin vergi gelirleri üzerindeki etkisinin iyiden iyiye hissedildiği 2009 yılının sekiz aylık döneminde, hem tüketimin azalması, hem de canlandırma paketlerinin etkisiyle tahsilatında gerileme yaşandı Motorlu taşıtlardan yapılan tahsilatı sekiz aylık dönemde yüzde 32.24 azalırken, dayanıklı mallarında devletin ÖTV gelir kaybı yüzde 28.18 oldu. 2009’un ocak-ağustos döneminde devletin tahsil ettiği gelirlerinde yüzde 15.97’lik artış yaşandı. Bu artışta, hükümetin açıkladığı “canlandırma paketlerinin” etkisi oldu. Ocak-ağustos döneminde ithalde alınan KDV geliri geçen yıla göre yüzde 22.17 azalırken, dış ticaretten alınan vergilerin tahsilatında yüzde 21.78’lik bir düşüş yaşandı. Reel artış yüzde verilerine dayanarak yapılan hesaplamaya göre, en önemli dolaylı vergi kalemi sayılan ve tüketim eğiliminin başlıca göstergesi kabul edilen katma değer vergisinde (KDV) sekiz aylık tahsilat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15.97’lik bir cari artışla 13 milyar 461.8 milyon TL oldu. Ancak tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) aylık ortalamalarına göre yüzde 5.73 olarak hesaplanan yıllık enflasyondan arındırıldığında devletin KDV gelirinin reel bazda yüzde 9.33 arttığı görüldü.
593751
DTP'li Tuncel ve Tuğluk da zorla getirilecek
Mahkeme duruşma tarihi olarak 30 Aralık'a gün verdi. Bu kararla birlikte, DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Sebahat Tuncel ve Aysel Tuğluk hakkında ifade alınması için polis zoru kullanılması kararlaştırılmış oldu. DTP'li siyasiler, 'suçu ve suçluyu övme' ile 'terör örgütünün propagandasını yapma' iddialarıyla yargılanıyordu. Mahkeme DTP Genel Başkanı Ahmet Türk hakkında ise adresine yeniden tebligat yapılmasını karara bağladı.
593225
Endonezya'da ölü sayısı bini aşabilir
Endonezya'da ölü sayısı bini aşabilir Endonezya makamları, bugün Sumatra Adası'nı vuran şiddetli depremde ölenlerin sayısının 1000'i aşabileceğini bildirdiler. Endonezya Sağlık Bakanlığı Kriz Merkezi Başkanı Rüstem Pakaya, deprem felaketinin ardından ölü sayısının 1000'i aşabileceğini söyledi. Endonezyalı yetkililerin son açıklamasında, Sumatra Adası'nın 900 bin nüfusa sahip Padang kenti açıklarında meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremde 75 kişinin öldüğü bildirilmişti. Endonezyalı yetkililer, depremde kentte bir hastanenin çöktüğünü, yıkılan binaların enkazında binlerce kişinin olduğunu söylemişlerdi. Sumatra'nın batı kıyısında yer alan büyük bir liman kenti olan Padang, Singapur'a yaklaşık 400, Cakarta'ya da 850 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
593574
Sigorta kaydında internet dönemi
kaydında internet dönemi İşverenler; işe giriş, aylık prim ve hizmet kayıtlarını artık internet üzerinden yapacak. Elden teslimlerde 693 TL ceza uygulanıyor. İl Müdürü Keskin, “Tüm işletme sahipleri en kısa sürede şifre almalı” dedi (SGK) İl Müdürü Mustafa Keskin, işe giriş, aylık prim ve hizmet belgelerinin e- kanalıyla internet üzerinden gönderilme zorunluluğu getirildiğini duyurdu. Keskin, elden evrak getiren işverenlere, belge başına 693 TL ceza kesileceğini söyledi. Keskin, işverenlerin en kısa sürede il ve merkez müdürlüklerine başvurarak, internet şifresi almaları gerektiğini vurguladı. Keskin, şu bilgileri verdi: “Bundan sonra işverenler tarafından kuruma yapılan belge teslimleri elden olmayacak. Eylül ayı prim ve hizmet belgeleri, bir sigortalı çalıştırılsa bile elektronik ortamda kuruma gönderilecek. İşverenler bu zorunluluğa uymazsa işe için bir aylık prim ve hizmet belgeleri için ise 5510 sayılı yasa gereğince asgari ücretin iki katı tutarında ceza ödemek durumunda kalacaklar.” Üç bin 500 bekleniyor İzmir’de 800 bin civarında kurum kayıtlısı bulunduğunu ve bunların 97 bininin işveren olduğunu ifade eden Keskin, şu anda bin 500 işverenin şifre almadığını belirtti. En kısa zamanda bütün işverenlerin şifre alarak internet ortamından bildirim yapmasını umut ettiklerini kaydeden Keskin, şöyle devam etti: “İnternet kullanımı iyice yaygınlaştı. En küçük işletmeler bile internetten işlem yapabilir. Bu uygulamayla işveren sürekli kuruma gidip gelmekten kurtulacak. Biz de bu işle görevlendirilen personelimizi ihtiyaç olan departmanlara yönlendirerek kalitemizi ve hızımızı arttıracağız.” Uygulamanın çalışan açısından da avantajına değinen Keskin, işe başlayan kişinin, sigorta girişinin yapılıp yapılmadığını kolayca kontrol edebileceğini, yapılmamış ise ’ya başvurarak kurumu denetime açabileceğini ifade etti.
593321
Hamile kadının uçakta sancısı tuttu, körükte doğum yaptı
Alınan bilgiye göre, aylık hamile olduğu için uçması riskli olan kadın, sorun yaşamadan Batman'dan THY uçağına bindi. Havalandıktan bir süre sonra Polat'ın sancısı tuttu. Kabin ekibi ve yakınları genç kadını sakinleştirmek için çabaladı. Uçak, saat 19.00 sıralarında İstanbul Atatürk Havalimanı'na iner inmez Polat ambulansla hastaneye götürülmek istendi ancak daha fazla dayanamayınca 101 numaralı körük içinde doğum yaptı. Sağlık ekibinin gerçekleştirdiği doğumun ardından kadın ve bebeği bakım için Bakırköy Yenimahalle Kadın Hastalıkları Hastanesi'ne götürüldü. THY'nin hamileler için dikkate aldığı kurala göre, ayını 28 hafta bitirmiş hamile yolcular kendi doktorundan aldığı ve üzerinde "Uçakla Seyahatinde Sakınca Yoktur" ibaresi yer olan bir raporu görevlilere beyan ederek seyahat edebilirler. Bu raporun tarihinin günden eski olamaması gerekiyor. Yedi aya (28 hafta) kadar ki hamile yolcuların seyahatinde yolcu beyanı esas tutuluyor.
593707
G-20'nin siyasi kararları piyasaların keyfini kaçırdı
G-20'nin siyasi kararları piyasaların keyfini kaçırdı ABD'de yapılan G-20 zirvesinden çıkan kararlara siyaset damgasını vurdu. Uzmanlar, siyasi kararların yanısıra küresel ekonominin geleceğine yönelik radikal önlemlerin alınmaması nedeniyle, G-20'nin piyasalar üzerinde etkili olmadığını belirtiyor SERKAN BİTER ABD'deki sorunlu mortgage kredilerinden kaynaklanan ve asırlık çınarların bir gecede iflasıyla sonuçlanan küresel finans krizini ve sonrasında alınacak önlemleri masaya yatıran G-20 zirvesinden çıkan sonuçlar piyasalar tarafından ciddiye alınmadı. ABD'nin Pittsburgh kentinde 24-25 Eylül tarihleri arasında düzenlenen G-20 zirvesi sonrasında alınan kararların ekonomi yerine siyasi ağırlıklı olması, ekonomi yönünde alınan kararların ise radikal önlemler içermemesi nedeniyle piyasalar üzerinde etkili olmadığı belirtiliyor. Piyasalarda uzun süredir yaşanan yatay seyir bu hafta da devam ederken, uzmanlar bu kararların daha orta vadede sonuçlar doğuracağını söylüyorlar. BİLANÇO RALLİSİ YAŞANABİLİR G-20 zirvesinden çıkan sonuçlar arasında kısa vadede piyasalar üzerinde etkili olacak bir karar göremediğini ifade eden Amerikan Merkez Bankası (FED) Eski Araştırma Koordinatörü Erkin Şahinöz, piyasaların yıl sonuna kadar olan sürede yatay seyirli, ara ara molaların olduğu fakat yükselen bir trend izleyeceğini söyledi. Şirketlerin yılsonu performanslarını iyi göstermek için atağa geçeceklerinin altını çizen Şahinöz, “Bu nedenle 2009 sonuna doğru bilanço rallisi olacaktır. 2009 sonunda, Dow Jones'ta 10 bin 500 görülebilir. Eğer Dow Jones bu seviyeleri görürse İstanbul Borsası'nda da 52 bin seviyeleri çok rahat görülecektir. Çünkü Türkiye'yi yurtdışı piyasalardan olumsuz ayrıştıracak hiçbir gelişme yok. Hatta olumlu yönde ayrıştıracak birtakım gelişmeler olabilir” dedi. IMF ÖNEMİNİ YİTİRDİ G-20 zirvesinden, ekonomilerin birdaha bu şekilde krize yakalanmasını engelleyecek 'erken uyarı' sisteminin devreye sokulması gerekliliğinin dışında çok öne çıkan süpriz bir sonuç çıkmadığını belirten Piramit Menkul Kıymetler Araştırma Sorumlusu Belgin Maviş, alınan kararların piyasalar tarafından bilindiğini bu nedenle de etkili olmadığını belirtti. Orta Vadeli Program'ı 'ayakları yere sağlam basan bir program' olarak değerlendiren Maviş, IMF ile anlaşmanın yapılp yapılmamasının çok önemli olmadığını, Türkiye'nin kendi kaynaklarını iyi kullanması gerektiğini vurguladı. POZİTİF AYRIŞMA DEVAM EDECEK 2009 yılının başında 'herşey çok güzel olacak' başlıklı bir yazı kaleme aldığını ve şu ana kadarki gelişmelerin kendisini yanıltmadığını dile getiren Maviş sözlerine şu şekilde devam etti: “Tabiki kriz bizi de etkiledi. Ama bu krizden hangi ülke etkilenmedi ki? Merkez bankaları faiz arttırımına gitmediği müddetçe para sermaye piyasalarına kanalize olacak. İstanbul Borsası'ndaki pozitif ayrışma ise devam edecek. Yıl sonuna doğru 50 bin ve üstü seviyelerin görülebileceğini düşünüyorum. Sermaye piyasasının yenilenmesi ve kanunların çıkarılması durumunda ise çok daha iyi bir performans sergileyecektir” Etkileri uzun vadede görülecek Anadolu Yatırım Araştırma Yönetmen Yardımcısı Gülizar Özdemir Türk, “Şu anda küresel bir kriz yaşanıyor ve bu krizden de bazı dersler çıkarılıyor. Piyasalar üzerinde etkili olması için çok radikal ve somut bir şeyin çıkması gerekiyordu. Zirveden çıkan sonuçların etkileri daha uzun vadede görülecektir” dedi. Piyasalarda iyileşme ile ilgili olumlu bir beklentinin olduğunu fakat sıkıntıların da he nüz bitmediğini dile getiren Özdemirtürk “Yatırımcılar şu anda olumluyu satın alıyorlar. Piyasalar yönünü belirlemiş gidiyor. Olumlu hafayı bozacak bir gelişmenin olmaması halinde Dow Jones'da hedef 10 bin gibi gözüküyor. 10 binin üzerinde ise 10 bin 300 var. Türkiye'de şu anda 50 bin hedef gibi duruyor. Bu seviyenin de kırılması halinde 52-55 binler görülebilir” dedi. 'W' korkusu yeni bir dalga yaratabilir 2010 yılının biraz sıkıntılı geçebileceğini vurgulayan Erkin Şahinöz, “2010 yılında iki tane dalga bekliyorum. Gelişmekte olan ülkelerde iki ayrı, yüzde 10-15'lik bir geri çekilme olabilir. Birinci dalga muhtemelen korkusundan yaşanacaktır. olacaktır demiyorum, fakat bunun korkusu yaşanacaktır. Çünkü ekonomiler, aşırı daralmadan sonraki ilk iki çeyrekte yükseliş trendine girer. Fakat ardından tekrardan yavaşlama gelir. Gelen veriler bir önceki ayın altına düşmeye başlayınca bu korku yaşanabilir. İkinci dalga ise yıl sonuna doğru FED'in faiz arttırımından kaynaklanabilir” dedi.
593295
İnternet yönetiminde yeni dönem
İnternet yönetiminde yeni dönem İnternet yönetiminde ve alan adlarında Amerikalı olmayanlara da söz hakkı ANKARA (A.A) İnternetin yönetimi ve alan adlarının tahsisinde tek söz sahibi ABD'nin Icann (Internet corporation for assigned names and numbers) kuruluşu, başka ülkelerin de faaliyetlerine katılması için bir anlaşma yaptı. Kurulduğu 1998'den beri ABD Ticaret Bakanlığı'na bağlı Telekomünikasyon ve Bilişim İdaresi'nin gözetiminde faaliyet gösteren ve kar amacı gütmeyen Icaan, bugün ABD hükümetiyle vardığı anlaşmayla, başka ülkelerin hükümetlerinin temsilcilerinin de yer alacağı bir uluslararası denetim kurulu oluşturulmasını kabul etti. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun da memnuniyetle karşıladığını açıkladığı bu yeni anlaşma, Icann'in ABD güdümünden kurtularak, bir özerkliğe doğru ilk adımı olarak görülüyor. Icann'in, internette tüm dünyayı kapsayan ve ülkelere kararlarını uygulatma yetkisi bulunuyor. Kuruluş örneğin, porno siteleri için '.xxx' alan uzantısıyla bunların yasaklanmasını kararlaştırmıştı.
593378
Uçmaya hali yok!
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi Grubu'nda çıktığı ikinci maçından da eli boş döndü. CSKA Moskova deplasmanından 2-1'lik mağlubiyetle ayrılan temsilcimiz, suni çimle kaplı Luzhniki'nin zemininde 90 dakika boyunca az sayıda pozisyon bulurken aldığı sonuçla hayal kırıklığı yarattı. Kartal'ın tek tesellisi, maçtır devam eden "gol orucuna" CSKA Moskova maçının son saniyelerinde Ekrem Dağ'ın ayağından bulduğu golle son vermesi oldu. -2'DE 0- Luzhniki'de maça hızlı başlayan taraf ev sahibi CSKA Moskova oldu. İlk 15 dakikada birkaç pozisyon yaratan CSKA, golü de bu dakikalarda 19 yaşındaki oyun kurucusu Alan Dzagoev ile kaydetti. 7. dakikada maçı CSKA lehine çeviren sayıyı kaydeden Dzagoev'in ceza sahasının dışında çektiği sert ve isabetli şut, Rüştü Reçber'in avlandığı an oldu. Beşiktaş, bu gole kısa süre sonra Holosko ile cevap vermek istedi. Ceza sahası içerisinde kaleciyle karşı karşıya kalan Holosko'nun şutunu kaleci Akinfeev kurtarırken ilk 45 dakikada kayda değer başka bir pozisyon yaşanmadı. Bu arada maça ilk 11'de başlayan ve ilk yarıdaki tek Beşiktaş tehlikesinde başrol oynayan Holosko, 34. dakikada Mustafa Denizli tarafından oyundan alınırken Yusuf maça dahil oldu. Beşiktaş, ikinci yarıya daha baskılı başlayan taraf oldu. 57. dakikada sol kanattan hızlı gelen temsilcimizde, ceza sahası içerisinde açılan topa müsait pozisyonda vuramayan Nihat gol pozisyonunu değerlendiremeyen isimdi. Rakip sahada yaşadığı top kayıpları kalesinde tehlikeye dönüşen Siyah Beyazlı ekip, maç boyunca bu eksikliğini gideremezken 61. dakikada hızlı gelişen CSKA Moskova atağında Krasic, şık bir çalımla Rüştü'yü karşısına aldı ve çektiği sert şut da Rüştü'nün kolunun altından geçince top bir kez daha Beşiktaş ağlarıyla buluştu. Maçın 74. dakikasında Beşiktaş ikinci oyuncu değişikliğini kullandı ve Nihat'ın yerine maça dahil olan Serdar Özkan oldu. Mustafa Denizli bütün oyuncu değişikliği haklarını 75. dakikada tamamlarken Tello'yu oyundan aldı ve gol umudu olarak Bobo'yu maça dahil etti. -6 MAÇ SONUNDA UZATMALARDA- 90'da İbrahim Kaş ve 90+1'de Bobo ile golü koklayan Beşiktaş, 90+2'de Ekrem Dağ ile bir gol buldu. maçtır gol atamayan Beşiktaş, uzatmalarda İsmail Köybaşı'nın ortasında Ekrem'in çektiği sert şutla farkı bire indirmeyi başardı ancak beraberliği bulmak için yeterli zaman kalmamıştı. Son düdükle birlikte Siyah Beyazlı temsilcimiz Rusya'da aradığını bulamazken CSKA Moskova, Beşiktaş'ı 2-1 mağlup ederek Grubu'ndaki ilk galibiyetine imza attı. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi Grubu'ndaki 3. maçına 21 Ekim'de deplasmanda Wolfsburg karşısında çıkacak. CSKA Moskova ise evinde ilk maç haftasında Beşiktaş'ı mağlup eden Manchester United'ı ağırlayacak. -CSKA MOSKOVA: BEŞİKTAŞ: 1- Stat: Luzhniki Hakemler: Mejuto Gonzales, Jesus Calvo Guadamuro, Roberto Diaz Perez Del Palomar (İspanya) CSKA Moskova: Akinfeev, Şemberas, Ignaseviç, A. Berezutski (Dk. 46 Grigoriev ), Dzagoev, Mamaev, Gonzales (Dk. 78 Shchnnikov ), Odiah, Krasiç, V. Berezutski, Necid (Dk. 64 Rahimiç Beşiktaş: Rüştü, İsmail, İbrahim Kaş, Sivok, Nihat (Dk. 73 Serdar ), Mert Nobre, Tello (Dk. 75 Bobo ), Ekrem, Holosko (Dk. 34 Yusuf ), Ferrari, Ernst Gol: Dk. Dzagoev, Dk. 61 Krasiç (CSKA Moskova), 90 Ekrem Dağ (Beşiktaş) Sarı Kartlar: Dk. 35 A. Berezutski, Dk. 37 Odiah, Dk. 61 Krasiç, Dk. 82 Ignaseviç (CSKA Moskova), Dk. 21 İsmail, Dk. 79 Sivok (Beşiktaş) -PUAN DURUMU- TAKIMLAR: ----------------------------------------------------------------------- 1-Manchester United 2-VFL Wolfsburg 3-CSKA Moskova 4-Beşiktaş
593683
ÖİB, İzmir Limanı için davet gönderdi
ÖİB, İzmir Limanı için davet gönderdi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın İzmir Limanı'nın özelleştirme ihalesini alan Hutchison, Global ve EİB LİMAŞ konsorsiyumunu devir sözleşmesi yapmak üzere ÖİB'den davet aldı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın İzmir Limanı'nın özelleştirme ihalesini alan Hutchison, Global ve EİB LİMAŞ konsorsiyumunu devir sözleşmesi yapmak üzere davet etmesi sonrası yeni finansman şartlarının değerlendirilmesi sürecinin yaşandığı belirtildi. Konsorsiyumun şartnamede belirtilen 45 günlük cevap süresinin uzatılmasını talep etmesi bekleniyor. LİMAŞ TEPKİ GÖSTERDİ Konsorsiyum ortaklarından Ege İhracatçı Birlikleri Liman Hizmetleri ve Taşımacılık AŞ (LİMAŞ) Yönetim Kurulu Üyesi Eli Alharal, Mayıs 2007'de yapılan ihale sonrası dava süreci nedeniyle bir türlü yapılamayan devir için Özelleştirme İdaresi'nden davet mektubu aldıklarını söyledi. Alharal, ihaleden bu yana geçen 29 aylık süreçte krizle beraber dünya ve ülke ekonomisinde büyük değişimler yaşandığına dikkati çekti.
593458
Konutta kriz havası dağılıyor, projeler peş peşe geliyor
İstanbul Sancaktepe'de 200 milyon dolara mal olacak bin 12 konutluk Adapark projesini açıklayan Elmas, "İlk etabın duyurusunu yapmadan üç hafta içinde yüzde 20'sini sattık. Parasını bankaya yatıranlar getirisi düştüğü için çekip, peşin parayla indirim pazarlığı yaparak bizden konut alıyor. Bankayla pazarlık yapıp 60 ay vadeli konut kredisi faizini 0,73'e indirdik." dedi. katlı binalardan oluşan, site sakinlerine ait bahçesini meyve ağaçlarının süsleyeceği Adapark, 51 bin metrekarelik alan üzerinde inşa edilecek. Bu alanda Memorial Hastanesi'nin sahibi Turgut Aydın'a ait Aydın Örme şirketinin fabrikası bulunuyordu. Fabrikayı Adapazarı'nda 100 bin metrekarelik bir alana taşıyan Aydın Örme, arsayı hasılat paylaşımı ortaklığıyla Sur Yapı'ya verdi. Aydın Örme Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Aydın, fabrika arazileriyle girdikleri konut sektöründe arsa ve proje geliştirerek yollarına devam edeceklerini ifade etti. Yaşar Aydın, "Burası zamanla şehrin içinde kaldı. Gelişen bölgelerde başka arsalarımız da var ve yeni arsalar almak ve projeler geliştirmek için faaliyetlerimiz sürüyor. Bunun için uygun bir dönemdeyiz." diye konuştu. 2009'un Nisan ayından bu yana konut satışlarında kriz havasının sona erdiğini ve normale döndüğünü belirten Altan Elmas, Adapark'tan sonra 2010 yılı Nisan ayında da İstanbul Çamlıca tepesi eteklerinde 150 bin metrekare alanda bin 200 konut, ofisler ve ticari ünitelerden oluşan yeni bir projeye başlayacaklarını açıkladı. Kağıthane'de de outlet tarzı 30 bin metrekare kiralanabilir alanı olan bir alışveriş merkezi yapacaklarını belirten Altan Elmas, Bayrampaşa'da da 45 bin metrekarelik kendi arsalarında konut ve ofis inşa edeceklerini ifade etti. Elmas, İzmir'de Henkel'den Torunlar ve Hayat grubuyla aldıkları arazide de nitelikli konut ve ofis inşaatına önümüzdeki yıl başlayacaklarını kaydetti. Adapark'ta bahçe içinde küçük derecikler ile kilometre yürüyüş ve bisiklet parkuru yer alacak. 41 katlı üçüz kuleler görücüye çıktı Gayrimenkul şirketleri, bugüne kadar eşi görülmemiş büyüklükteki projeleri hayata geçiriyor. Şehrin sembolleri arasına girecek üçüz bir kuleyi de İstanbul Anadolu yakasında Dumankaya İnşaat gerçekleştiriyor. İkisi 41 katlı ve biri 40 katlı üçüz kuleden oluşan Dumankaya İkon'un inşasına başlayan şirket, projeyi mobil tanıtım ofisine dönüşen bir TIR ile yapıyor. İstanbul caddelerinde dolaşmak üzere dün yola çıkan mobil ofis, Kasım'a kadar şehirde tur atacak. Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu üyeleri Uğur Dumankaya ve Ali Dumankaya, mobil ofisin sektörde bir ilk olduğunu ve rekabeti farklı bir zemine taşıyacaklarını söyledi. Dumankaya İkon'da bin 22 rezidans, 31 ev ofis olmak üzere bin 53 daire yer alıyor.
593416
Aylin Duruoğlu "örgüt üyeliği" ile suçlanıyor
Aylin Duruoğlu "örgüt üyeliği" ile suçlanıyor Bostancı'da bir teröristin ölü ele geçirildiği, bir emniyet amirinin şehit olduğu ve 7'si polis kişinin yaralandığı operasyon sonrası terör örgütü ''Devrimci Karargah'' üyesi oldukları iddiasıyla yakalanan kişiler hakkında hazırlanan iddianamede, 17 sanığın çeşitli suçlardan 7.5 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması istendi. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'ın 27 Nisan 2009'da Bostancı Emanet Sokak'ta ''Devrimci Karargah'' terör örgütüne yönelik operasyonla ilgili yürüttüğü soruşturma sonunda hazırladığı ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, Pınar Apartmanı'ndaki bir evde uygulamaya katılan güvenlik güçlerine yönelik bombalı ve silahlı saldırı anlatıldı. İddianamede, olayda öğle saatlerine kadar çatışmanın devam ettiği, örgüt evi olarak kullanılan yerde şüpheli Orhan Yılmazkaya adlı örgüt mensubunun ölü ele geçirildiği, çatışmada Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli Emniyet Amiri Semih Balaban'ın, Yılmazkaya tarafından açılan ateş sonucu şehit olduğu, yoldan geçen vatandaşlardan Mazlum Şeker'in başından vurularak hayatını kaybettiği, polis memurunun ve vatandaşın yaralandığı belirtilerek, çatışmanın detaylarına yer verildi. Çatışmada, içeride bulunan Orhan Yılmazkaya'nın, polis telsizi kanalından, ''Yerimi iyi tespit etmişsiniz, tebrikler. İsmim Orhan Yılmazkaya. Devrimci Karargah savaşçısıyım. Hiçbir şekilde teslim olmayı düşünmüyorum. Kanımın son damlasına kadar savaşacağım. Mahir Çayan'ların, İbrahim Kaypakkaya'ların, Deniz Gezmiş'lerin üzerlerine layık olmaya çalışacağım'' şeklinde anonslar geçtiği, görevlilerin ''teslim ol'' çağrılarını ise reddettiği aktarıldı. İddianamede, çatışmadan sonra söz konusu evde yapılan aramalarda, uzun namlulu tüfek, tabanca, şarjör, uzun namlulu silah şarjörü, 34 elektrikli kapsül, rulolar halinde A4 patlayıcı olduğu değerlendirilen kimyevi madde, çok sayıda dolu fişek, el telsizi ve el bombası pimi ile çok sayıda dokümanın ele geçirildiği belirtilerek, diğer şüphelilere yönelik adreslerde eş zamanlı yapılan aramalarda da suç unsurları ve dokümanların elde edildiği kaydedildi. ''ERGENEKON'' SANIKLARIYLA BAĞLANTILAR- İddianamede, sanıklardan Necdet Öztürk, Selim Öztürk, Ergin Öncü, Muhammet Çetin, Özgür Dinçer, Melek Seven, Mustafa Aşula, Abdülselam Sultan, Nail Arıkan, Ceren Sütlaş ve ölü olarak ele geçirilen Orhan Yılmazkaya'nın, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında haklarında işlem yapılan şahıslarla irtibatlarına dair tespit tutanağının savcılığa gönderildiği anlatıldı. -AYLİN DURUOĞLU- Sanık Aylin Duruoğlu'nun, Mayıs 1989'da, Mayıs İşçi Bayramı'nı kutlamak amacıyla gittiği Beyoğlu'nda izinsiz gösteri ve güvenlik güçlerine mukavemetten yakalanan 232 kişi arasında adının geçtiği ve adli merciler tarafından serbest bırakıldığı belirtilen iddianamede, Duruoğlu'nun, ''Devrimci Karargah'' terör örgütü üyeleriyle irtibatları nedeniyle örgüte yapılan operasyonlar kapsamında teknik takibe alındığı dile getirildi. İddianamede, Duruoğlu'nun evindeki aramada ele geçirilen cep telefonu hafıza kartında yapılan incelemede, yüzlük desteler halinde, özel bir banka etiketli, yaklaşık 250 bin dolar olduğu değerlendirilen paranın önünde çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu anlatılarak, resimlerin oluşturulma tarihinin Şubat 2008 olduğu belirtildi. Fotoğraftaki paraya ilişkin sanık Duruoğlu'nun bankada herhangi bir hesap akışıyla ilgili kayda rastlanmadığı aktarılan iddianamede, bankada seri numaraları tespit edilen fotoğraftaki paraların kimlere teslim edildiğine dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nce düzenlenen 21 Mayıs 2009 tarihli tespit tutanağında ise Duruoğlu'nun kullandığı sabit ve cep telefonu numaralarının görüşme dökümlerinde ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında haklarında işlem yapılan şahıslarla dolaylı irtibatlarının bulunduğu dile getirildi. İddianamede, Duruoğlu'nun 24 Nisan 2009'da, Bostancı'da polisle girdiği çatışmada öldürülen maktul şüpheli Orhan Yılmazkaya ile değişik tarihlerdeki fiziki takiplerde birlikte görüldüğü, bu görüşmelerde Yılmazkaya'nın gizliliğe riayet ettiği, takibe karşı önlem aldığı, buluşmaların önceden randevulu olup, telefon kullanılmadığı anlatıldı. Ayrıca, ''Nisan Bülteni' adlı bir sayfadan oluşan ve ''Başkanımızdan'' başlıklı belge içeriğinde, ''Doğu Perinçek başkanımızın emirleri'' alt başlığıyla devam eden maddeler arasında, Aylin Duruoğlu'nun tahliye edilmesine ilişkin kampanyalara genç teğmenlerin destek vermesinin istendiği belirtildi. Aynı belgenin içeriğinde, ''Başkan'dan gelen emirler doğrultusunda yapılan görevlendirmeler'' başlığı altında, ''Devrimci Karargah'' terör örgütüne yönelik çalışma ve belgelerin bulunduğunun belirlendiği kaydedilen iddianamede, hususların birlikte değerlendirilmesi sonucunda Aylin Duruoğlu'nun Orhan Yılmazkaya ile irtibatlı olarak ''Devrimci Karargah'' terör örgütü adına faaliyet yürüttüğü kanaatine varıldığı dile getirildi. -ÖRGÜT EYLEMLERİ- İddianamede, Ağustos 2008'de Üsküdar Belediyesi ek hizmet binası arkasından Selimiye Kışlası istikametine doğru, Karacaahmet Mezarlığı içinde kurulmuş bir düzenek vasıtasıyla 60'lık havan mermileriyle yapılan saldırı sonrasında, ek hizmet binasının alt tarafındaki alanda hasar meydana geldiği, belediye çalışanları ile vatandaşların da aralarında bulunduğu kişinin hafif yaralandığı belirtildi. Yapılan incelemelerde, mezarlıkta kurulan basit el yapımı bir düzeneğin havan rampası olarak kullanıldığı ve havan mermilerinin ateşlendiği belirtilerek, internette, eylemin ''Devrimci Karargah'a bağlı Şehit Ongan Müfrezesi'' olarak üstlenildiği ve ''Ongan'' isimli kişinin, ''16 Haziran Hareketi'' örgütü mensubu olan ve 23 Ocak 1990'da İstanbul İMKB binasına bomba koyarken ölen Bülent Ramazan Ongan olduğunun tespit edildiği, olay yerinde elde edilen materyallerin incelenmesinde, şüpheliler Cemal Bozkurt, Fatih Aydın ve Özgür Dinçer'in parmak izlerinin tespit edildiği kaydedildi. İddianamede, yine aynı mezarlığa bazı şahıslar tarafından 23 Ağustos 2008'de şüpheli paket bırakıldığı, fünyeyle patlatılan bir paketten çıkan termosta zaman ayarlı bomba bulunduğu, patlamasına 22 dakika kala etkisiz hale getirildiği ve üzerinde şüpheli Fatih Aydın'ın parmak izine rastlandığı ve Eylül 2008'de Beyoğlu Sütlüce'deki AK Parti İstanbul İl binasının girişinde, kurye şüpheli İbrahim Şimşik tarafından getirilen bombanın patlaması sonucu polis memuru ile vatandaşın yaralandığı ve patlamada ağır yaralanan polis memuru Hüsnü Uyan'ın 29 Aralık 2008'de şehit olduğu belirtilerek, ayrıca 12 Ocak gecesi Beşiktaş'taki bir bankanın girişine bırakılan bombanın patlamasıyla maddi hasar oluştuğu ve tüm bu eylemlerin ''www.devrimcikarargah.com'' adlı internet sitesinden üstlenildiği dile getirildi. Şüpheli Cemal Bozkurt'tan elde edilen telefon numaralarının incelenmesiyle, farklı isim kullanan Özgür Dinçer, Cemal Bozkurt ve Fatih Aydın'ın, 2008'de Fatih'te bir dükkanı kiraladıkları, dükkanı kiraya veren kişinin, dükkanda bulunan Orhan Yılmazkaya'yı dükkanda gördüğü kişi olarak tespit ettiği belirtilen iddianamede, söz konusu eylemlerin ardından 27 Nisan 2009'da İstanbul'da eş zamanlı yapılan operasyonlarda, Kadıköy Bostancı Mahallesi Emanet Sokak'ta bulunan Pınar Apartmanı'ndaki örgüt evinde çatışma çıktığı, şüpheli Orhan Yılmazkaya'nın ölü ele geçirildiği, Emniyet Amiri Semih Balaban'ın şehit olduğu, yoldan geçen bir kişinin hayatını kaybettiği ve polis memuru ile vatandaşın da yaralandığı anlatıldı. -BEKAA VADİSİ VE ZAP KAMPINDA EĞİTİM- Söz konusu eylemlerin ''Devrimci Karargah'' terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği ve şüpheliler Fatih Aydın, Cem Bozkurt, Özgür Dinçer ve Orhan Yılmazkaya'nın eylemlere katılmış olduklarının belirlendiği aktarılan iddianamede, örgütün, Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın görüşleri doğrultusunda şekillenen ve faaliyetlerini büyük ölçüde yurt dışında sürdüren bir grup iken, Vatan Partisi'nden ideolojik farklılıklar nedeniyle ayrılan Sarp Kuray ve arkadaşlarınca 1988'de ''16 Haziran Hareketi'' adını aldığı vurgulandı. Örgüt tarafından daha sonra Lübnan'ın Bekaa Vadisi'ndeki bir kampta deşifre olmamış kadroların eğitilip, özellikle İstanbul başta olmak üzere birçok bombalama ve karakol baskını eylemlerinin gerçekleştirildiği kaydedilen iddianamede, 1990'da yapılan operasyon sonrası darbe yiyen örgütten hizipleşme ve tartışmalar sonrası Sarp Kuray ve arkadaşlarının ayrılarak, yurt dışında faaliyet göstermeye başladıkları anlatıldı. İddianamede, örgütün 2005'te ''Bedreddini Hareketi'' ve ''16 Haziran Hareketi'' ile birleşerek eski kadroların bir araya geldiği, bu birleşmeden sonra PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubu bir kişinin Van'da Orhan Yılmazkaya ve diğer örgüt mensuplarını karşılayarak sınırı geçtikleri, önce İran'daki Kelareş kampına, oradan da Kuzey Irak'taki Zap kampına gittikleri, burada askeri ve teorik eğitim aldıklarının tespit edildiği kaydedildi. İddianamede, 2008'de Türkiye'ye giriş yapan örgüt mensuplarının İstanbul'da hücre evlerinde faaliyetlerine başladıkları, Ağustos 2008'de Selimiye Kışlası'na yönelik eylemi gerçekleştirdikleri ve ''Bedreddini Hareketi'' ile birleşen örgütün, eylem günü olan Ağustos 2008'de ''Devrimci Karargah'' ismini aldığı, ''Devrimci Sol'' örgütünün bu örgütle birleştiği ve bu oluşumla birlikte örgütün ses getirecek eylemler gerçekleştirme hedefiyle Sütlüce'deki AK Parti İstanbul İl Başkanlığı ve Beşiktaş'taki banka şubesine yönelik bombalı paket saldırısı gerçekleştirdiği aktarıldı. ''Devrimci Karargah'' örgütünün oluşumu ve hedeflerinin anlatıldığı iddianamede, örgütün ''16 Haziran Hareketi'' adıyla İstanbul'da 12 Ağustos 1987'den 30 Nisan 1989'a kadar gerçekleştirdiği bombalı saldırı ve çeşitli eylemleri sıralanırken, çatışmada ölen Orhan Yılmazkaya'nın bilgisayarından kurtarılan ve Yılmazkaya'nın ''Türkiye devrimci hareketini ileriye taşıma'' gibi hedeflerini yazdığı sayfalık belgeye de yer verildi. -SAHTE SSK DENETMENİ OLARAK PARA TOPLADILAR- ''Yılmazkaya'dan ele geçirilen belgelere göre, 'Devrimci Karargah' terör örgütünün Sosyalist Demokrasi Partisi ile doğrudan ve dolaylı yönden bağı olduğunun anlaşıldığı'' öne sürülen iddianamede, dijital incelemeler sırasında Orhan Yılmazkaya ve Fatih Aydın'ın bilgisayarlarında sahte nüfus cüzdan örnekleri ile photoshop programı uzantılı çok sayıda dolu nüfus cüzdanı örneği, diplomalar, SSK tutanak ve denetleme örneklerinin tespit edildiği kaydedildi. Ayrıca, örgüte gelir elde etmek amacıyla sahte SSK denetmeni olarak önceden belirlenen iş yerlerinden sahte ceza makbuzu karşılığında para toplandığına yönelik bilgilere rastlandığı anlatılan iddianamede, incelemelerde bu amaç için kullanıldığı değerlendirilen çok sayıda belgeye ulaşıldığı vurgulandı. Fatih Aydın ve Orhan Yılmazkaya'nın bilgisayarlarından ele geçirilen dijital malzemelerin incelendiği belirtilen iddianamede, bomba yapımıyla ilgili çok sayıda belge, bombaların özellikleri, kullanım yerleri ve çeşitleri, düzenekler, düzenek çeşitleri, düzenek hazırlama şekilleri, elektronik devreler, gübre bombalar, bomba malzemelerinin nerelerden temin edileceği bilgileri, füzeler, füze sistemleri, roketatarlar, havan topu kullanımı ve sistemleri, askeri eğitim notları, mayınlar, el bombaları, el yapımı füzeler, telsizler, telsiz frekansları, kimyasal bombalar, silahlar, silah çeşitleri, susturucular, susturucu yapımı gibi çok sayıda belge, resim ve kullanım kılavuzuna rastlandığı kaydedildi. -İSTENEN CEZALAR- İddianamede, sanıklar Fatih Aydın, Cemal Bozkurt, Özgür Dinçer ve İbrahim Şimşek hakkında, ''devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak'' ile ''kasten öldürmek'' suçlarından ikişer kez ''ağırlaştırılmış müebbet'', diğer suçlardan da ay ile 300 yıl arasında değişen hapis cezaları istendi. Sanıklar Mehmet Yeşiltepe, Ergin Öncü, Abdülselam Sultan, Muhammet Çetin, Süleyman Gürkan Anıl, Mustafa Aşula, Nail Arıkan, Necdet Öztürk, Sevim Öztürk, Melek Seven, Ceren Sütlaş ve Metin Akdemir hakkında da 7.5 ile 36 yıl arasında değişen hapis cezalarının istendiği iddianamede, sanıklardan Vatan Gazetesi internet sitesi yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu'nun ''örgüt üyeliği'' suçundan 7.5 ile 15 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması talep edildi.
593415
Arda’ya piyango
Arda’ya piyango İspanyol As gazetesinin muhabiri Moises Ullises, ’nın, sürekli sakatlanan Henry ile devre arasında yollarını ayırarak ’ın milli yıldızını kadrosuna katabileceğini iddia etti kaptanı ligin devre arasında ’ya transfer olabilir. Bu iddia, ’nın en önde gelen spor gazetelerinden As’ın muhabiri Moises Ullises tarafından gündeme getirildi. Milliyet’le temasa geçen muhabir Ullises, Barcelona’nın uzun süredir yakın takibe aldığı Arda için Galatasaray’a resmi teklif yapabileceğini bildirdi. Ullises, ekibinin, Fransız yıldız Henry’nin dizindeki sakatlığının sürekli nüksetmesi nedeniyle ligin devre arasında Arda’yı kadrosuna dahil etmeyi ciddi şekilde gündemine aldığını ifade etti. Barcelona yönetiminin geçen hafta yaptığı toplantıda Arda transferinin uzun uzun konuşulduğunu belirten Moises Ullises, Galatasaray Teknik Direktörü ’ın da bu durumdan haberdar olduğunu savundu. Bu arada Süper Ligi maçlarını naklen yayınlayan ve ağırlıklı olarak Galatasaray’ın karşılaşmalarına yer veren İspanyol Canal+ televizyonu da, Arda’nın, İspanya’ya gelmesi halinde hiç yabancılık çekmeyeceğini kaydetti. Milli yıldızın büyük bir yetenek olduğunun altını çizen İspanyol yorumcular, transferin gerçekleşmesi halinde hem Barcelona’nın, hem de Galatasaray’ın bundan fayda sağlayacağını dile getirdiler. Öte yandan Arda Turan, Barcelona’ya transfer olursa statüsünde sayılmayacak. Bilindiği gibi İspanyol Futbol Federasyonu’nun, ve Rüştü’ye statüsü vermesi nedeniyle bütün Türk oyuncular bu hakkı elde etmişti.
593249
Sumatra Adası'nndaki depremde ölü sayısı 1000'i aşabilir
Endonezya Sağlık Bakanlığı Kriz Merkezi Başkanı Rüstem Pakaya, deprem felaketinin ardından ölü sayısının 1000'i aşabileceğini söyledi. Endonezyalı yetkililerin son açıklamasında, Sumatra Adası'nın 900 bin nüfusa sahip Padang kenti açıklarında meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremde 75 kişinin öldüğü bildirilmişti. Endonezyalı yetkililer, depremde kentte bir hastanenin çöktüğünü, yıkılan binaların enkazında binlerce kişinin olduğunu söylemişlerdi. Sumatra'nın batı kıyısında yer alan büyük bir liman kenti olan Padang, Singapur'a yaklaşık 400, Cakarta'ya da 850 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
593638
Cumhurbaşkanı, TBMM açılışında dört önemli mesaj verecek
Cumhurbaşkanı, konuşmasında, anayasa değişikliklerinin önemine dikkat çekecek, her alanda reformların sürdürülmesini isteyecek, demokratik açılım ve Avrupa Birliği (AB) tam üyelik sürecinin öncelikli olduğuna işaret edecek. Cumhurbaşkanı'nın görev süresini ya meclis başkanı ya da ysk belirleyecek Öte yandan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi ile ilgili tartışma yeniden alevlendi. Cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören anayasa değişikliğinde netlik olmaması, farklı görüşleri beraberinde getirdi. 'Gül, değişiklikten önce seçildi' diyenler yılın kazanılmış hak olduğunu savunuyor. Değişikliği ileri sürenler ise '5 yıl' diyor. Adalet Bakanlığı, anayasa değişikliği sonrası propaganda süresi ve müracaatların nereye yapılacağı gibi teknik ayrıntılar içeren tasarı taslağını, üzerinde bazı değişiklikler yaptıktan sonra Meclis'e gönderecek. Ancak 26 maddeden oluşan taslakta, Gül'ün görev süresiyle ilgili bir hüküm bulunmadığı belirtiliyor. Bu konuda son sözü, ya TBMM Başkanlığı ya da Yüksek Seçim Kurulu (YSK) söyleyecek. AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, Anayasa'nın cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili 102. maddesinde yapılan değişiklik çerçevesinde seçim sürecinin, sürenin tamamlanmasına 60 gün kala başlayacağını belirtiyor. Yapılacak düzenleme ile süreci başlatma ve yönetme yetkisinin YSK ya da Meclis Başkanlığı'na verileceği yönünde görüş var. Anayasa değişikliği öncesinde süreci TBMM Başkanlığı belirliyor ve yürütüyordu.
593604
IMF uyardı: ‘Bankalardan kredi beklemeyin’
Meral Tamer IMF uyardı: ‘Bankalardan kredi beklemeyin’ ve yıllık toplantıları gelecek hafta; ancak şimdiden Çinlisinden Meksikalısına, İspanyolundan Amerikalısına ve ve Daily Telegraph gibi tam kadro İngilizlerle, dünyanın dört bir yanından ekonomi gazetecilerinin istilasına uğramış durumda. Yeni Kongre Vadisi’nin giriş-çıkışlarını hep birlikte keşfetmeye çalışıyoruz. Isınma turları dün sabah, IMF Para ve Piyasaları Bölümü Başkanı ve Danışmanı Jose Vinals’ın, IMF’nin son aylık Küresel Finansal İstikrar Raporu’nu açıkladığı basın toplantısıyla başladı. ’nin zaafı Bu ilk rapordan Türkiye’nin payına düşeni şöyle özetleyebilirim: Vinals’a göre Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha zayıf olduğu bir nokta var: Özel sektörün büyük boyutlu dış borçları. Bunların refinansmanında sorun yaşanabilir. Buna karşılık Vinals, 2001 krizinden dersini almış bankalarımızda son krizin iyi yönetildiğinin altını çizdi; Başkanı ’a da “Faiz oranlarını büyük ölçüde düşürmek suretiyle olumlu müdahalelerde bulundu” diyerek güçlü bir destek verdi. Vinals, doğrudan Türk bankalarına atıfta bulunmadı, ama dünyada bankacılık sisteminin özel sektöre eskisi gibi verebilmesinin henüz mümkün olmadığının altını çizdi. “Bankaların sermayeleri artmış olsa bile, önümüzdeki dönemde realize olacak ve bilançolara yazılacak zararlar için, bunları rezerv tutmalılar” uyarısında bulundu. Bizim bankalara her fırsatta hücum eden ve meslek odaları temsilcilerine duyurulur. hızlı çıktı Vinals 15 dakikada raporu mükemmel özetledi. Gereksiz tek kelime, laf salatası falan yoktu. 45 dakikalık soru-yanıt bölümünde soru rekoru, İngiliz gazetecilerindeydi. Krizi çok ağır yaşadıkları için olsa gerek... Dördüncü İngiliz gazetecinin sorusu üzerine Vinals, IMF Raporu’nda yanda gördüğünüz grafiğe açıklık getirme gereği duydu: elini daha çabuk tuttu; sistem de müsaitti. bankalarındaki zararların yarıdan fazlası realize edildi. ’de ve bankalarında realize edilen zararlar, toplam zararın yarısından az. Bundan sonra büyük zararlar, bankaların kredi portföylerinden gelecek ve her ülke, kendi prosedürünün hızına göre farklı takvimler işleyecek.” İyi haber-kötü haber Dünyanın son durumuna gelince... Vinals bugünkü durumun, ’ın ettiği geçen yılki durumdan çok farklı olduğunu vurguladı: “O günlerde küresel finansal sistemin yokolma tehlikesiyle karşı karşıyayken, bugünse devletlerin aldığı eşi-benzeri görülmemiş önlemler sayesinde iyileşme yolunda ilerleniyor; ama bu iyileşme, tehlikenin geçtiği anlamına gelmiyor; hâlâ ciddi riskler var!” Vinals’a göre iyi haber, borsaların artmasına paralel olarak hisse senetleri ve menkul kıymetlerin değerlerindeki artış -ki zaten IMF de bu nedenle krizin faturasına ilişkin, ay önce trilyon dolar olan tahminini, şimdi 3.4 trilyon dolara çekmiş. Kötü haber ise zararların realize edilen bölümünün sadece 1.6 trilyon dolar olması. IMF Raporu’na göre dünya bankacılık sisteminde daha yazılacak 1.5 trilyon dolarlık zarar var. Bankalar epeyce sermaye artırdı, ama yine de özel sektöre verebilecekleri kredi miktarı hâlâ çok sınırlı.
593664
Tezkere Meclis'te
Tezkere Meclis'te TSK Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla Hükümete verilen sürenin, 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren yıl daha uzatılmasını öngören Başbakanlık Tezkeresi, TBMM Başkanlığına sunuldu. Başbakan Erdoğan'ın imzasıyla sunulan Başbakanlık tezkeresinde, Irak'ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin milli birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılar ve açık tehdidin devam ettiği bildirildi. Tezkerede, şöyle denildi: Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılanın bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere, Irak'ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Genel Kurulun 17 Ekim 2007 tarihli ve 903 sayılı Kararıyla Hükümete verilen ve Ekim 2008 tarihli ve 929 sayılı Kararı ile bir yıl uzatılan izin süresinin, 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasını Anayasanın 92. maddesi uyarınca arz ederim.'
593534
SHERIFF-FENERBAHÇE
SHERIFF-FENERBAHÇE 'nde sahaya üç puan için çıkacak SAKAT: Güiza, Dos Santos, Gökhan (Fenerbahçe) Fener dış sahada yok Grubundaki ikinci maçında bugün ’nın Sheriff takımıyla deplasmanda karşılaşacak olan maçlarında zorlanıyor. Dış sahadaki 80. maçına çıkacak sarı-lacivertliler, 14 galibiyet, 14 beraberlik ve 51 yenilgi aldı. Fenerbahçe, ’daki son deplasman maçında ’nin Sion takımını 2-0 mağlup etmişti.
593749
11 köylü, böbreğini borç ödemek için satmış
Köylülerin böbreklerini satış gerekçeleri ise ilginç. Böbreğini satanlardan birinin aldığı konut kredisini ödeyemediği, birinin de çocuğunu evlendirmek için böbreğini sattığı öne sürüldü. Böbreğini satanlar arasında kumar borcu olanların da olduğu öğrenilirken, evlenmek ve oğlunu evlendirmek için satanların sayısı ise 4. Kışlacık köylülerinin sattıkları her böbrek için 20 ile 25 bin lira arasında para aldığı belirtildi. Afyonkarahisar merkeze bağlı 900 nüfuslu Kışlacık köyü muhtarı Ahmet Demir, 'Böbreklerini satan köy' olarak anılmaktan rahatsız olduklarını belirtti. Köyde organlarını satacak kadar maddi yönden durumu kötü ailelerin bulunmadığını dile getiren Demir, "Herkesin borcu var. Ama borçlar organ satarak kapatılmaz. Bizim köyden olup da şu anda köyde oturmayan birisi organını satmış. Daha sonra da köydeki durumu iyi olmayan kişileri kandırmış. Diğer köylüler de bu kişi ile iletişime geçerek böbreklerini satmış." diye konuştu. Köy sakinlerinden İbrahim Koç da köylülerin işsiz olduğunu ve çalışmak için başka yerlere gittiklerini iddia etti. Koç, "Borca girmiş, kredi kartı borcu olanlar varmış. yüzden böbreğini vermiş." ifadelerini kullandı.
593641
AK Parti yeni döneme yeni bir kadroyla giriyor
Yeni yönetim, peş peşe yapılacak genel seçimler ile ilk kez halkın seçeceği cumhurbaşkanlığı seçiminin kampanyalarını üstlenecek. AK Parti kongresine Rusya Başbakanı Putin ve Alman şansölyesi Merkel'le birlikte onlarca ülkenin başbakanı davet edildi. AK Parti'nin belirlediği "Biz Birlikte Türkiye'yiz" şeklindeki yeni sloganın, demokratik açılım projesiyle uyum içinde olması da dikkat çekiyor. Ekim Cumartesi günü yapılacak kongre Başbakan R.Tayyip Erdoğan için özel bir önem taşıyor. Kabine ve Meclis yönetimini değiştiren Başbakan Erdoğan, şimdi de parti yönetimini şekillendirecek. Kongreye Erdoğan'ın isminin bulunduğu tek listeyle gidiliyor. Bu listede 50 kişilik Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) üyeleri yer alıyor. Partinin genel başkan yardımcıları yani Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri de bu isimlerden seçiliyor. Erdoğan, siyasetin doğası gereği MKYK'da farklı dengeleri gözetecek. Partinin vitrini olan MYK'ya taşınacak isimlerin niteliği ise önümüzdeki dönemin işaretleri olarak görülecek. AK Parti'de genel merkez yönetimine dönük en büyük eleştiri, siyasî tartışmalarda geri planda kalmaları. Erdoğan'ın bu yüzden parti sözcülüğü görevini üstlenebilecek bir iki ismi, yakın çalışma kadrosuna alması kesin görülüyor. AK Parti'nin yeni yönetimini iki büyük seçim bekliyor: 2011 yılında genel seçimler, 2012 yılında ise cumhurbaşkanlığı seçimleri. Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk kez halk tarafından yapılacağı için farklı bir seçim kampanyasına sahne olacak. Diğer siyasî partilerin aksine AK Parti'nin yönetim kademesinde kimlerin yer alacağına ilişkin isimler sızmıyor. Yine de Başbakan Erdoğan'ın 50 kişilik listesinde 'banko' olarak görülen bazı isimler var. Bakanlardan Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Nimet Çubukçu, Nihat Ergün ve Hayati Yazıcı'nın yerlerini koruması bekleniyor. Başbakan başdanışmanlığı görevini yürüten eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in etkin bir görev üstlenmesine de kesin gözüyle bakılıyor. Yöneticilerden Haluk İpek, Edip Uğur, Köksal Toptan ve Abdülkadir Aksu'nun MKYK listesinde yer alması kuvvetli ihtimal olarak görülüyor DÜNYA LİDERLERİ DAVETLİ Bu arada Kongre için çeşitli ülke liderlerine davetiye gönderildi. Almanya Başbakanı Merkel, Rusya Başbakanı Putin, İtalya Başbakanı Berlusconi, İngiltere Başbakanı Brown, Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Küba Devlet Başkanı Castro, İran İslam Cumhuriyeti Başbakanı Ahmedinejad ve Irak Başbakanı Nuri el Maliki gibi isimler kongreye davet edildi. Demokratik açılıma uygun slogan ve müzik AK Parti, kongre öncesi yeni slogan olarak "Biz Birlikte Türkiye'yiz"i seçti. Kongre şarkısı da yine birlik beraberlik temalı. Ünlü müzisyen Özhan Eren'in bestelediği şarkının sözleri şöyle:
593591
MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE Taş atan çocuk
Demek ki taş atarak oyun oynamak, spor yapmak ve kavga etmek mümkün. Hatta kahraman olmak bile... Kutsal kitaplara girmiş en büyük destanlardan biri Hz. Davut'un taş atarak bir dev olan Golyat'ı devirmesidir. Polise taş atan çocukların Terörle Mücadele Yasası gereği ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaları ve ağır cezalar almaları, aslında hepimizin çocukluğuna haksızlık. "Aileleri teşvik ediyor", "örgütlü yapıyorlar" gibi ithamların anlamı yok. Bu cezalarla yapılan en büyük haksızlık çocukların omuzlarına taşıyamayacakları kadar ağır bir siyasî bilincin yüklenmesi. 14 yaşında taş attığı için terör suçundan hakim karşısına çıkan bir çocuğu nasıl bir gelecek bekler? Suçu bir kenara bırakın, suçun nedeni olan siyasal bilinç çocuklara nasıl yüklenir? Şahsen çocukluğumda taşla aşağıya indirdiğim cam sayısını hatırlamıyorum. Kafamdaki dikiş sayısını da. İdeolojik çatışmalar büyüyünce birçoğumuz bu çocukluktan kalma yeteneği geliştirme fırsatı bulduk. Bir gün birileri elimizdeki taşların yerine silah yerleştirdi. Bizler hâlâ çocukluktan kalma alışkanlıkla taş attığımızı zannediyorduk. Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı ve önceki gün Bakanlar Kurulu'nun Meclis'e sevk ettiği yasa tasarısı ile polise taş atan çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanması sağlanacak. Taş atmak terör suçu olmaktan çıkınca ve ağır ceza mahkemelerinin yetki alanı dışına çıkartılınca bu suçtan yargılanan çocuklara umut ışığı doğmuş oluyor. İki yıla kadar olan cezaların ertelenmesi de durumun iyileşmesine katkı sağlayacak. Gerekli ama yeterli olmayan bir düzenleme. "Cezaların caydırıcılığı" prensibi ile meseleye yaklaşanlar için soralım: Bu düzenleme çocukların "polise taş atma suçu"nu azaltır mı? Hayır azaltmaz. Ama bu çocukların toplum dışına itilmesini, erken olgunlaşmış siyasal bilinçleri ile ölçüsüz şiddet üretme potansiyellerini engeller. Kısaca toplumsal barışa ve huzura katkıda bulunur. Türkiye "demokratikleşme açılımı" ile yeni bir başlangıç yapmaya çalışıyor. Bugüne kadar hep te'dip eden ve ceza kesen "Devlet Baba"yı tanımış olanların, demokratikleşen devletin şefkatini de hissetmesi lâzım. Bir çocuğu terbiye etmek için ceza vermek mi, yoksa şefkat göstermek mi daha çok motive edicidir. Birçok alışkanlığımızın ve beklentimizin değişmesi, doğru bilip de bugüne kadar benimseyip uyguladıklarımızın gözden geçirilmesi gerekiyor. En başta da devlete biçtiğimiz rol kalıplarını gözden geçirmeliyiz. "Demokratikleşme açılımı"nın bir "devlet projesi" olarak geliştirilmesi bir anda devleti toplumun çok ilerisine taşıdı. Devlet kangren hale gelmiş etnik sorunu çözmek için demokratikleşmeye, kendisini kayıt altına alan temel hak ve özgürlük standartlarını yükseltmeye karar verdi. Doğrudan temsil gücü olan siyasî partiler arasında süren tartışmalar, toplumun devletin gerisine düştüğünü gösteriyor. Toplum kapanmak, devlet ise açılmak istiyor. Belki bu evrede tepkisel nitelikli kapanma eğilimleri öne çıkıyor. zaman hepimize "taş atan çocuk"lar olduğumuz çocukluk yıllarımızı hatırlamak düşüyor. Bu çocukları kulağından çekip hapse atmak yerine, taşı alıp ellerine yerleştireceğimiz kadar çok alternatif var ki. Bu çocukları hapse atmak yerine ailelerine teslim etmek devlete düşüyor. Bize ise taşın yerine konulacak şeyleri bulmak. Aslında yaş önemli değil, taş atarak kendini ifade eden büyük çocuklara da şefkat lâzım. En başta çözüm için atılan adımları çocukça bir siyasî rekabetin malzemesi olmaktan kurtarmalıyız. Günah keçileri bulup taşlamaktan vazgeçmeliyiz.
593218
Bağış: Tam Üyelik İstiyoruz
Bağış: Tam Üyelik İstiyoruz Devlet Bakanı Egemen Bağış, "Tam üyelik dışında bir alternatif kadar kolay değil" dedi. Türkiye, Avrupa Birliği'ne tam üye mi, yoksa bazı ülkelerin gündeme getirmeye çalıştığı gibi imtiyazlı üye mi olacak? Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış bu tartışmalara tepki gösterdi. Bağış, "imtiyazlı ortaklık öyle kolay bir durum değil, 27 ülkenin de buna oy vermesi gerekir, 27'yi bulsunlar da görelim" dedi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Sanayi Odası'nın Meclis toplantısına konuk oldu. Bağış, Avrupa Birliği ile ilgili gelişmeleri değerlendirdi ve üyelik tartışmalarına açıklık getirdi. "Üyeliğin farklı bir alternatifi yok" diyen Egemen Bağış, üyelik dışında bir önerinin olabilmesi için 27 ülkenin de oybirliğine ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekti. "Onun için falan ülkedeki lider şöyle demiş filan ülkedeki başkan veya şansölye böyle demiş bunlara eğer biz kendimiz kafa yorarsak ciddiye alırsak sadece onları ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Türkiye'nin hukuki hakkı olan tam üyelik müzakereleridir. Bunu başlatmak için alınmış karar oybirliğiyle alınmıştır bunu durdurmanın tek yolu da oy birliğidir bulsunlar 27'yi görelim." Almanya'daki seçimleri de değerlendiren Bağış, Türkiye'nin Almanya ile uzun yıllara dayanan köklü bir ilişkisi olduğunu söyledi ve bunun değişmeyeceğini ifade etti.
593356
Ulaştırma zirvesinde alınan 100 karar
Ulaştırma Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı ve 10. Ulaştırma Şurası Genel Sekreteri Kenan Bozgeyik, kapanış oturumunda alınan şura kararlarını açıkladı. Bozgeyik, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 10. Ulaştırma Şurası kapsamındaki panellerden çıkan öneriler ile çalıştay önerilerinin bütünleştirilerek, her sektörün en önemli 20 projesinin seçildiğini, önemli projelerin de tekrar değerlendirilerek, Cumhuriyet'in 100. Yılına armağan edilen 100 kritik projenin belirlendiğini dile getirdi. Buna göre, deniz yolları, kara yolları, hava yolları, demir yolları, kent içi, posta ve haberleşme sektörlerine ilişkin alınan kararlar şöyle: -KARA YOLU SEKTÖRÜ- -Bölünmüş yolların 32 bin kilometreye çıkarılması. -Kuzey-güney kara yolu koridorlarının iyileştirilmesi. -Yerleşim merkezlerine çevre yolu yapılması. -Kuzey Marmara Otoyolu, Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu, Ankara-Delice Otoyolu, Ankara-İzmir Otoyolu, Sivrihisar-Bursa Otoyolu, Afyon-Antalya Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Şanlıurfa-Habur Otoyolu, Aydın-Denizli-Antalya Otoyolu, İstanbul-Ankara-Kafkasya ve İran Otoyolu, Şanlıurfa-Diyarbakır Otoyolunun yapılması. -Kar siperleri-çığ tünelleri ve ses panelleri, kara yolu boyunca acil yardım istasyonları, kara yolu ağının bitümlü sıcak karışım kaplama yapılması. -Karayolu Akademisi kurulması. -Tüm liman ve OSB'lerin bölünmüş yollarla bağlantılarının oluşturulması. -Rize-Mardin Otoyolunun inşa edilmesi. -Türk Otomotiv Kurumu''nun kurulması. -DENİZ YOLU SEKTÖRÜ- -Liman ve deniz tesislerinin ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre edilmesi. -Yeni liman projeleri ile transit ülke konumuna gelinmesi. -Elleçleme kapasitesinin 2023 yılına kadar 32 milyon TEU, 500 milyon ton kuru yük, 350 milyon ton sıvı yük ve 15 milyon yolcuya ulaştırılması. -Yurt içi taşımacılıkta deniz yolu payının yüzde 15'e (Ton/km) ve konteynerleşme oranının yüzde 15'e (TEU) yükseltilmesi. -Gemi inşa sanayinde 10 milyar dolar inşa geliri ve yeni istihdam alanlarının oluşturulması. -Gemi teslim kapasitesinde 0.8 milyon DWT'dan milyon DWT'a veya yıllık 300 adet gemi teslim sayısına ulaşılması. -Katma değeri yüksek, ileri teknolojili gemiler inşa edilmesi. -Marmara Denizi'nde kuzey-güney, doğu-batı ulaşımları için modern, fonksiyonel ve intermodal taşımacılığa uygun veya katlı araç yükleme boşaltma imkanları olan Ro-Ro terminalleri inşa edilmesi. -Kısa mesafe deniz taşımacılığına yönelik, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına sefer yapan Ro-Ro, Ro-Pax filosu kapasitesinin artırılarak hatların çeşitlendirilmesi. Doğu Akdeniz'de VLCC ve ULCC kapasitesinde yeni gemi inşa ve bakım onarım hizmeti verecek tersanelerin kurulması. -Tersanelerin yoğunlaştığı yerlerde organize yan sanayi bölgelerinin oluşturulması. -200 adet balıkçı barınağının 55'inin kademeli olarak yat limanına dönüştürülmesi ya da ortak kullanım modeli oluşturulması. -Deniz ticaret filosunun modernize hale getirilmesi, dünyanın en büyük 10 limanından en az birinin inşa edilmesi. -Ulusal Test ve Akreditasyon Merkezi kurma. -Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge payını ulusal hedefe paralel yüzde seviyesine çıkarma. -Türkiye'nin kıyılarını dünyanın en temiz kıyıları arasına taşıyacak etkin bir çevre yönetim sisteminin kurulması. -Birbirine yakın iskelelerin ihtisas limanlarına dönüştürülmesi, evrensel hukuk ve AB normlarıyla tam uyumlu denizcilik mevzuatının sürdürülmesi. -Deniz ulaşımına ilaveten iç su yollarının etkin kılınması. -Gemi inşa sanayisinde yüzde 80 yerli katkı payını yakalamak. -KENT İÇİ SEKTÖRÜ- -Ulaşım Kurumu'nun, Trafik Kontrol Merkezi'nin kurulması, ulaşım ana planlarının bütün kentler için zorunlu olması. -İmar planları ile paralelliğin ve özürlülere uygunluğunun onayı. -Kent içi ulaşım sistemlerinin AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi. -Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanların ulaşımda planlama ve tasarım standardının oluşturulması. -Raylı sistemlerde yerli sanayinin teşviki. -Kent içi trafikte enerji dostu, çevreye duyarlı doğal gaz-hibrit araç kullanımı, deniz-iç su yolu ulaşımının toplu taşıma ile entegresi ve iyileştirilmesi. -Kent içi lojistiğin Ulaşım Ana Planı'nın parçası olması. -Kentlere özgün otopark yönetim sisteminin kurulması, şehirler arası taşımacılık terminallerinin kentsel toplu taşıma sistemleri ile entegre edilmesi. -22 Eylül tarihinin ''Otomobilsiz'' gün ilan edilmesi. -''Sürdürülebilir Ulaşım Projesi''nin seçilip ödüllendirilmesi. -Avrupa Birliği ve dünya ile uyumlu Demir Yolu Kanunu'nun çıkarılması. -DEMİR YOLLARI SEKTÖRÜ- -Mevcut hatların yenilenmesi, tüm hatların sinyalli, elektrifikasyonlu hale getirilmesi. -Yapımları devam eden bin 622 kilometre yüksek hızlı tren ağının 2012 yılına kadar tamamlanması. -2023 yılına kadar bin 792 kilometre yeni yüksek hızlı tren ağının inşa edilmesi. -2023 yılına kadar bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa edilmesi. -BAŞKENTRAY Projesi'nin inşa edilmesi. -EGERAY Projesi'nin tamamlanması, demir yolu araç filosunun yenilenmesi. -Teknolojinin geliştirilerek trenlerin tek makinistle çalıştırılması. -Tüm liman ve organize sanayi bölgelerine irtibat hatları ile entegre edilmesi. -Demir Yolu Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Demir yolu payının yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 artırılması. -Hatlardaki kurp ve eğimlerin AB ölçütlerine uyumlaştırılması. -Hemzemin geçitlerin iyileştirilmesi ve kademeli bir şekilde ortadan kaldırılması. -Hatlardaki dingil yükünün en az 22,5 tona çıkarılması. -2023-2035 arasında 2960 kilometre yüksek hızlı tren hattı, 956 kilometre konvansiyonel hat yapılması. -Batum-Trabzon-Erzincan hattının inşa edilmesi. -Kavak-Kırıkkale hattının inşa edilmesi. -POSTA SEKTÖRÜ- -Posta pazarının kontrollü ve kademeli bir şekilde serbestleştirilerek tam rekabetçi ortamın sağlanması. -Posta Düzenleme Kurumu'nun kurulması. Kayıtlı elektronik posta hizmetinin verilmesi. -Gönderilerin tesliminde evrensel standartların üstüne çıkılması. -Türkiye'nin uluslararası gönderi alıp vermede bir aktarım merkezi haline gelmesinin sağlanması. -Posta sektörüne ilişkin uluslararası karar süreçlerinde etkin rol alınması. -Posta Sektörü Konseyi'nin oluşturulması. -Sektörel vizyon ve stratejilerin belirlenmesi. -Posta hizmetlerinin sunumunda çevreye duyarlı politikaların izlenmesi. -Sektörel haberleşme, tanıtım ve bilgi paylaşımını sağlayacak bir iletişim ağının kurulması. -Gönderi izleme sistemi, RFID ve Barkod teknolojilerinin ve yeni nesil iletişim sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması. -Sektörde kullanılan teknolojilerin yurt içinde üretimi ve ihracı, sektörel Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesi. -HABERLEŞME SEKTÖRÜ- -Bilişim sektörünün 160 milyar dolara, geniş bant abone sayısının 2013'te 12 milyona, 2023'te 30 milyona ulaşması. -Ülke genelinde fiber optik ağının kurulması ve Türkiye'nin bölge ülkeler arasında fiber kesişim noktası (hub) olması. -Eve kadar fiber ve geniş bant kablosuz erişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması. -Uçtan uca IP ve IPv6 uygulamalarına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye'de kurulmasının sağlanması amacıyla bilişim vadisi OSB projesinin gerçekleştirilmesi. -Mobil terminal cihazları üretimi ve söz konusu cihaz ihracatının ithalatı geçmesi. -Türkiye'nin Avrupa'nın çağrı merkezi üssü olması. -Sertifikasyon verecek laboratuvarların faaliyete geçirilmesi. -Mobil cihaz 2. el piyasasının geliştirilmesi. -Türkiye'nin 2023 yılında küresel BİT pazarında söz sahibi en az bir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standardıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olması. -Kamu kurumlarının yaptıkları alımlarda ve düzenlemelerde Ar-Ge'yi teşvik edecek önlemlerin uygulanması. -Ulaştırma Bakanlığı Ar-Ge fonunun burs vermesi. -Girişim sermayesi sağlanması ve proje yarışmaları düzenlenmesi gibi alanlarda etkin olunması. -Spektrum ticareti uygulamalarının başlatılmasına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Kişisel verilerin illegal ve kötü amaçlı kullanımını önleyecek düzenlemelerin geliştirilmesi. -HAVACILIK SEKTÖRÜ- -İstanbul'da 60 milyon yolcu kapasiteli bir havaalanı ile Türkiye'de 30 milyon kapasiteli 2, 15 milyon kapasiteli havaalanı yapılması. -Uçak-dolmuş-taksi işletmelerinin kurulması ve yaygınlaştırılması. -Deniz, göl gibi yerlere yakın olan turizm yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz hava araçlarının kullanılarak, bu alanda gelişimin sağlanması. -Döner kanat hava aracı taşımacılığı sisteminin kurulup desteklenmesi. -Türkiye'nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapılması. -ILS kategori I, II ve III hassasiyetinde yerde tesis edilen pozisyon doğrulama sistemlerinin (GBAS) yaygınlaşması. -Hava kargo taşımacılığına uygun olan havaalanlarının ''serbest bölge'' ilan edilmesi. -Hava aracı veya parçasının sertifikasyonunun Türkiye tarafından sağlanabilir hale getirilmesi. -Milli ATM teknoloji alt yapısının geliştirilmesi ve bu kapsamda dışa bağımlılığın azaltılması. -Yerli imalat olarak en az tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretiminin gerçekleştirmesi. -Türk sivil hava taşımacılığı filo yapısının 2023 yılında 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşması. -Türkiye'nin kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olması, yeni nesil motorların geliştirilmesi çalışmalarına katılınması. -Havacılık Endüstri İhtisas OSB'lerin kurulması, insansız hava araçlarının, hava sahasının kullanımının sivil havacılık sistemine entegre edilmesi. -EUROCONTROL'ün eğitim merkezinin Türkiye'de açılmasının sağlanması. -SHGM ve DHMİ Genel Müdürlüğü'nün yeniden yapılandırılması. -Hava Ulaştırma Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Yaylaların turbo-prob uçuşlarına imkan veren havaalanları ile entegre edilmesi. AA Anahtar Kelimeler 2009-10-01 00:41:06 Ulaştırma Bakanlığına,Kara Ulaştırma Müsteşarlığına NTV Haber editörüne,Haber ye,Taşımacılar Com a,Ulaşım onlıne ye;70 bin komaya sokulan İstanbul servis esnefı Dua ediyor.Gerçekleri ortaya koydukları ve destekleri için. Mesele, 2.5 milyon yurttaşın, anadoludan kat pahalıtaşınması,Tahdit kanununun İbb ce uygulanmaması nedeniyle 70 bin esnafın birkaç (Aracı -Araç satıcısı-Bankacı)kişiye kurban edilme meselesidir.İbb halktan yana ve çalışandan yana yani kanundan yana olacağına ,Türkiyedeki uygulamalar tersine,kişilerden yana tercih yapıyor.28 martı bu anlamda iyi okumalarını öneririz.İşin dolgu malzemesi olarak konu ve hedef saptırmak içinse,araç 20 yaş konusunu ortaya atıyor.Asıl rantçılar ve biten servisçinin gündeme gelmemesi için. ABD de araçların ortalama yaşının 20 olduğunu çok iyi bildiği halde.Hukuk devletinde;Ulaştırma Bakanlığının Kanununa muhalif açıklama yapan İbb yi ise not ediyoruz.28 Mart akşamı Kanal TV de,canlı yayında kez sorduğumuz tahdit sorusuna verdiği; Çalışmalar yapılıyor sözünü,eski bir vaiz olarak yerine getirmesini bekliyoruz. Sözünün takipçisi olacağız.
593376
ManU kazandı! Ronaldo coştu!
ManU kazandı! Ronaldo coştu! Şampiyonlar Ligi'nde temsilcimiz Beşiktaş'ın da bulunduğu Grubu'nda, İngiltere Premier Ligi şampiyonu Manchester United ile Almanya Bundesliga şampiyonu Wolfsburg karşı karşıya geldi ve mücadelede gülen taraf, 2-1'lik skorla Manchester United oldu. Maçta Manchester United adına golleri 59. dakidada Giggs ve 78.dakikada Carrick atarken Wolfsburg adına golü, 56. dakikada Dzeko'nun attı. Şampiyonlar Ligi'nde gecenin sonucu merakla beklenen karşılaşmasında iki dev takım Bayern Münih ile Juventus karşı karşıya geldi. Grubu mücadelesi ikinci maçında takımlar sahadan 0-0'lık eşitlikle ayrıldı. Şampiyonlar Ligi Grubu ikinci maçında Chelsea deplasmanda, APOEL'i 1-0 mağlup etti. Pancypria Stadı'ndaki maçta Chelsea'ye galibiyeti getiren gol 18. dakikada Anelka'dan geldi. UEFA Şampiyonlar Ligi Grubu'nda oynanan bir diğer maçta Porto, sahasında İspanya temsilcisi Atletico Madrid'i ağırladı ve maçtan 2-0'lık galibiyet ile ayrıldı. Maçta Porto adına golleri 75. dakikada Falcao ve 82. dakikada Rolando'dan geldi. Şampiyonlar Ligi Grubu 2. maçında İtalyan temsilcisi Milan, sahasında İsviçre temsilcisi Zurih'i ağırladı. Giuseppe Meazza Stadı'nda oynanan karşılaşmayı konuk takım Zurih 1-0 kazandı. Zurih'e galibiyeti getiren gol 10. dakikada Hannu Tihinen geldi. UEFA Şampiyonlar Ligi Grubu 2. haftanın diğer maçında Real Madrid Bernabeu Stadı'nda Marsilya'yı 3-0 yendi. Maçın gollerini 58. ve 64. dakikalarda C.Ronaldo, 61. dakikada ise penaltıdan Kaka kaydetti. ŞAMPİYONLAR LİGİ Grubu Bayern Juventus Bordeaux Maccabi Haifa ŞAMPİYONLAR LİGİ Grubu CSKA Besiktas Manchester Utd Wolfsburg ŞAMPİYONLAR LİGİ Grubu Milan Zurich Real Madrid Marseille ŞAMPİYONLAR LİGİ Grubu APOEL Chelsea Porto Atletico Madrid
593576
DEPREMİ UNUTTUK
DEPREMİ UNUTTUK ’in öncelikli 28 sorunu belirlendi. Bu sorunlar, dün kente gelen Başbakan Erdoğan’a da aktarıldı. Ancak, 28 madde arasında depremle ilgili olarak yapılması gerekenler yer almadı ÖNCELİKLİ YATIRIMLAR Valisi Cahit Kıraç, geçen hafta yaptığı toplantıda milletvekillerine İzmir’in ihtiyaçları ve yapılması gereken öncelikli yatırımlar konusunda bilgi verdi. Kıraç, benzer konuları içeren dosyayı dün İzmir’e gelen Başbakan ‘a sundu. Kıraç’ın dosyasında metrodan, limanlara kadar 28 projenin yer almasına rağmen, depremle ilgili tek bir projenin yer almaması dikkat çekti. 1. DERECE KUŞAĞI (DEÜ) Fen Bilimleri Enstitüsü Deprem Yönetimi Başkanı Prof. Dr. Atilla Uluğ, İzmir’in 1. derece deprem kuşağında olduğunu hatırlattı. Uluğ, bu yüzden deprem ile ilgili yapılması gerekenlerin en öncelikli ve acil konular arasında yer alması gerektiğini söyledi. “Fakat ilimizin ve ülkemizin öncelikleri arasında deprem konusunun olmadığını üzülerek görüyoruz” dedi. KAMU BİNALARI TEHLİKEDE Prof. Dr. Uluğ, her şeyden önce kentin kamu binalarının depreme güvenli hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekti, şöyle dedi: “Büyükşehir Belediyesi, Valilik ve Konak Kaymakamlığı binaları defolu olarak duruyor. Ayrıca okullar ve hastanelerin tamamının da depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Bu konuda da eksiklikler var. İzmir için bunlardan daha acil konu olabilir mi?”
593654
Ankaraspor kararı salı gününe kaldı
Ankaraspor kararı salı gününe kaldı Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu tarafından alt lige düşürülen Ankaraspor ile ilgili dün duruşmalı bir toplantı gerçekleştiren Tahkim Kurulu'nun, konuyla ilgili olarak Ekim Salı günü toplantı yapacağı bildirildi. Yapılan toplantıda, Ankaraspor ve hak mahrumiyeti cezası alan Ankaragücü kulüplerinin yöneticilerinin savunmalarının alındığı ve Ekim Pazartesi gününe kadar ek savunma süresi verilmesine karar verildiği belirtildi. Yapılan açıklamada “İtiraz dosyalarıyla ilgili Ekim Salı günü saat 15.00'te toplantı yapılmasına; gelecek olağan toplantının daha önceden kararlaştırıldığı şekilde Ekim günü (bugün) saat 16.00'da yapılmasına karar verilmiştir” denildi.
593421
Hastanelerde zamlı katılım payı uygulaması başlıyor
Doktora ilaç yazdıranlar buna ek olarak lira eczaneye reçete parası verecek. Sağlık ocağı ve aile-kurum hekimlerinde yazdırılan ilaçlar için de lira alınacak. Yeşil kartlılar ise ilaç yazdırmamaları durumunda hastaneye katılım payı ödemeyecek. Memurların katılım payları maaşlarından kesilecek. Emekliler, aylıkları yerine eczaneler aracılığıyla cepten TL reçete parası ödeyecek. Sağlık harcamalarının 36 milyar TL'ye ulaşması hükümeti acil tasarruf önlemleri almaya yöneltti. Özellikle gereksiz muayene olma ve ilaç alımını engellemek için muayene katılım payları yeniden revize edildi. Maliye Bakanlığı'nın 18 Eylül'de yayınladığı Tedavi Katılım Payının Uygulanması Hakkında Tebliğ bugün yürürlüğe giriyor. Yeni dönemde muayene katılım paylarından muaf olan hastanelerin acil bölümlerinde büyük yoğunluk yaşanması bekleniyor. Özel hastaneler uygulamayı 'hem biz hem vatandaş mağdur olur' diyerek eleştiriyor. Eczaneler kendileri aracılığı ile katılım payı alınmasına karşı çıkıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri ise uygulamanın gereksiz olan ilaç ve muayeneleri bitirmek için konulduğunu söylüyor. SGK her ay yaklaşık 20 milyon, yılda 250 milyon reçete bedeli ödüyor.
593492
Ağar’ın davasına müdahil olmak istedi
Ağar’ın davasına müdahil olmak istedi Milletvekili eski lideri ’ın davası” kapsamında Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” iddiasıyla yargılandığı davanın dünkü duruşmasına katılarak, 1994’te öldürülen işadamı eşi Savaş Buldan yönünden katılma talebinde bulundu. Buldan’ın talebinin ardından heyeti, Buldan’a elindeki bilgi ve belgeleri sunması ve beyanda bulunması için süre vererek, duruşmayı 23 Aralık’a erteledi.
593691
Ağar gelsin, cinayetlerle yüzleşsin...
Ağar gelsin, cinayetlerle yüzleşsin... Öldürülen işadamı Savaş Buldan'ın eşi DTP'li Pervin Buldan, Mehmet Ağar'ın Susurluk kapsamında yargılandığı davada müdahil olmak için mahkemeye dilekçe verdi. HABER MERKEZİ DYP eski Genel başkanı Mehmet Ağar'ın, Susurluk davası kapsamında Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili, 'silahlı çete kurmak'tan yargılanmasına Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada, Ağar'ın Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemde öldürülen Kürt işadamı Savaş Buldan'ın eşi DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan müdahil olmak için mahkemeye dilekçe verdi. Ağar'ın Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemde faili meçhul cinayetlerden sorumlu olduğunu ileri süren Buldan, Haziran 1994'te, eşi Savaş Buldan ve arkadaşları Hacı Karay ile Adnan Yıldırım'ın, İstanbul'da kaçırılarak infaz edildiğini hatırlattı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Ağar'ın, '7 Kürt işadamları listesi elimizde, gereği yapılacaktır' şeklinde açıklama yaptıklarını belirten Buldan, “Eşim ve arkadaşları söylemin gereği doğrudan yapılarak katledilmişlerdir” dedi. Mahkeme Buldan'ın sunacağı belgeleri inceledikten sonra karar verecek. YARGILANMALI.... Pervin Buldan, duruşmadan ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada ise Mehmet Ağar'ın duruşmalardan muaf tutulmasının adaletsizlik olduğunu söyledi. Buldan, “Yaşanan olayların mutlaka açığa çıkması için onun gelip burada yargılanması gerekir. Bir dahaki celsede elimdeki bütün belge ve bilgileri getirip mahkemeye sunacağım” dedi.
593632
Stoklar son günde tükendi
Bülent Yoldaş'ın haberi Otomotiv, beyaz eşya, bilgisayar ve mobilyada uygulanan KDV ve ÖTV indirimleri dün sona erdi. Tüketiciler indirimli vergi oranlarının uygulandığı son günü değerlendirmek için mağaza, galeri ve elektronik marketleri doldurdu. Akşam saatlerine kalanlar ise stokların tükenmesi nedeniyle elleri boş döndü. Dolaştığımız otomotiv satış noktalarında son bir haftadır ÖTV indirimin devam etmeyeceği beklentisi nedeniyle yoğunluk yaşandığını dinledik. Dün ise satış noktalarına gelen müşteri sayısında son günlerdekine göre iki kat artış gözlemledik. Satış yetkilileri uygulamanın sona ermesiyle en az 10-15 gün hareketsiz bir dönemin yaşanacağını ifade ediyor. Diğer yandan otomotiv endüstrisi, dün sona eren ÖTV indiriminin ardından sektörün canlılığını koruyabilmesi için hurda indiriminin bir an önce uygulanmasını istiyor. Bunun gerçekleşmemesi halinde istenmese de fabrikaların üretimlerini durdurmalarının, ücretsiz izinlerin, yeni işçi çıkartmalarının söz konusu olabileceği belirtiliyor. İSO Başkanı Tanıl Küçük'te uygulamanın kapsamının genişletilerek mutlaka devam ettirilmesi gerektiğini ifade etti. Elektronik marketlerde de son gün canlılığı göze çarparken, Media Markt ÖTV ve KDV indirimlerinin olduğu dönemde satışlarını ikiye katladığını açıkladı. Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane de satışlarda yüzde 30 civarında artış görüldüğünü kaydetti.
593772
Hürol Bilal: Diyarbakırspor hepimizin takımı
Hürol Bilal Diyarbakırspor hepimizin takımı Bursa'da Diyarbakırspor'lu futbolcu ve taraftarlarına 'PKK' dışarı diye bağıranlara doğrusu ne diyeceğimi bilemiyorum!.. Kendilerini sporsever veya futbolsever addederek güya maç izlemeye gelen düşünce ve izan yoksunu bu insanlara nasıl hitap edeceğimi bulamıyorum!.. En iyisi ben onlara birkaç soru yönelteyim.. Cevaplarını kendileri versinler!.. PKK militan ve yandaşları dışında kalan çoğunluktaki kürt kardeşlerimizin, ülkemizin bu has evlatlarının sizlerden ne farkı var?.. Diyarbakır'dan, takımlarını desteklemek için gelen gençlerin dedeleri sizlerin büyükbabaları ile omuz omuza birlikte bu vatanı savundu..Hiç düşündünüz mü?.. Sizlerin, hiç birlikte büyüdüğünüz kürt arkadaşınız olmadı mı?.. Bakın bu sorunun cevabı çok açık..Benim gibi sizlerin de sayısız kürt arkadaşlarınız olduğuna adım gibi eminim.. Kardeş gibi yakın olduğumuz bu insanları bugüne dek etnik kökenlerine göre bir ayrıma tabi tuttuk mu?.. Kendimizden farklı olduklarını hiç düşündük mü?.. İstisnasız hepinizin 'HAYIR' dediğinizi duyar gibiyim!.. halde neden?.. Bu hareketinizle PKK ve yandaşlarının ekmeğine yağ sürdüğünüzün farkında değil misiniz?.. Diyarbakır, bu güzel ve kutsal vatanın bölünmez bir parçası değil mi?.. Diyarbakırspor Türkcell Süper Ligi'nin değil de yabancı bir ülkenin takımı mı?.. Onları adeta zorla PKK'nın kucağına itelemenin ne anlamı var?.. Bereket bu güzide takımın dirayetli ve anlayışlı bir başkanı var.. Sayın Çetin Sümer'in sözleri yüreğimize su serpti!.. Şimdi beklenen, Diyarbakırspor'u, her deplasman maçında ev sahibi takım taraftarlarının, sporun yüce erdemine yakışır şekilde sevgi ile kucaklayıp netice ne olursa olsun alkış ile uğurlamaları!. Futbol Federasyonunun, en kısa zamanda ve mutlaka Bursaspor'un Diyarbakır deplasmanından önce Bursa'da iki takım arasında bir dostluk maçı organize ederek Bursalı taraftarlara yaptıkları fahiş hatayı telafi imkanı tanıması!.. Ben, geçen zaman içinde sağlıklı düşünen sağduyulu Bursalıların, bu dostluk maçında, PKK'nın tuzağını yok edip kardeşliğe kucak açacağına, bu kutsal topraklar içinde yaşayanların birlikteliğini eskiden olduğu gibi yeniden yeşerteceğine gönülden inanıyorum.. En iyi zamanın kurban bayramı olduğunu söylemeye gerek bile yok!.. Artık Sevgili Ahmet Güvener de maç takvimini bu tarihe göre ayarlar!.. Unutmayalım kardeşler bazen dalaşır ama sonunda ve özellikle bayramlarda mutlaka barışarak kucaklaşır!..
593626
Depremler fay hatlarını değiştirebiliyor
Tektonik plakaların fayların üzerinde biriktirdiği baskıyı ölçmek için Amerikalı jeologların geliştirdikleri ve Nature dergisinde yayınladıkları yönteme göre, dünyanın bir ucunda meydana gelen büyük depremlerin, bir başka ucunda deprem riskini artırma olasılığı bulunuyor. ABD Berkeley Üniversitesi'nden Taka'aki Taira ve meslektaşları, fayların direncini ölçmek için, Kaliforniya eyaletinden geçen San Andreas fayının sismik dalgalarındaki değişiklikleri Parkfield bölgesindeki ultra-hassas sismograflarla 20 yıl boyunca gözlemlediler. Bu bölgede yapılan gözlemlerde, derin jeolojik katmanlardaki kırıkların sıvılarla dolu olduğu belirlendi. Araştırmacılardan Fenglin Niu da araştırmayla ilgili Carnegie Bilim Enstitüsü'nde yayınladığı açıklamada, bu kırıklardaki sıvı hareketlerinin, fay bölgesini kayganlaştırdığını ve zayıflattığına işaret ederek, böylece sismik hareketle fayın ayrılıverdiğini bildirdi. Bu sıvıların neden ve nasıl hareket ettiklerini anlamaya çalışan bilim adamları, Parkfield'den geçen San Andreas fayının direncindeki zayıflamanın, büyük depremlerden, özellikle 2004 Sumatra ve Andaman adaları açıklarında meydana gelen ve Hint Okyanusu'nda dev bir tsunamiye neden olan 9,1 büyükülğündeki depremden sonra meydana geldiğine işaret ettiler. Makalelerinde, ''Çok büyük depremlerin, dünyanın fay sistemlerinin direnci üzerinde global bir etkisi olabilir'' diyen araştırmacılar, ayrıca 2004 yılı aralık ayındaki tsunami felaketinden bu yana dünyada büyüklüğünde veya daha üzerinde yer sarsıntılarının artışına dikkati çektiler. Araştırmacılar, Kaliforniya'nın güneyinde 1992'de meydana gelen 7,3 büyüklüğündeki depremin de San Andreas ve Landers faylarını etkilediğini belirterek, bu yer sarsıntısının San Andreas fayını zayıflatarak, büyüklüğü 4'ün üzerinde bir dizi depreme yol açtığını makalelerinde vurguladılar.
593353
Alevi Çalıştayı kamuoyuna açıklanıyor
Çelik, çalıştaya verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Farklı bakış açılarının dile getirildiği çalıştayların taşıdığı önemi vurgulayan Çelik, son çalıştayda kapsamlı bir rapor hazırlanacağını söyledi. Tarihi derinliği olan konuyu samimiyetle çözüme ulaştırmaya çalıştıklarını belirten Bakan Çelik, ''Umarım çözümlere yönelik talepler netleşecek ve onları da kamuoyu ile paylaşacağız'' dedi. Önümüzdeki ay, çalıştayın ilk oturumunun kitapçık olarak kamuoyuna sunulacağını anlatan Faruk Çelik, çalışmaları şeffaflık içinde sürdürdüklerini vurguladı. Bütün görüşlerin kendileri için saygıdeğer olduğunu dile getiren Devlet Bakanı Çelik, ''Çok düzeyli, verimli bu çalışmalar devam ettiği sürece, karşılıklı birbirleriyle sorunlu görülen, bir araya gelmeyi bugüne kadar düşünemeyen ve gelemeyen kesimlerin bir araya gelmesinin ve bundan sonra çok kolay bir şekilde bir araya gelinebileceği konusunda bir yumuşamanın olduğunu, böyle güzel bir psikolojik ortamın oluştuğunu memnuniyetle görüyorum'' diye konuştu. ''Çalıştaylar sona ermeden hükümetin herhangi bir adım atıp atmayacağı'' yönündeki bir soru üzerine Çelik, bazı adımların atılabileceğini ancak şahsen bakan olarak bunu doğru bulmadığını bildirdi. -''ALEVİLER EŞİT HAKLARINI İSTİYOR''- Hak-İş Başkanı Salim Uslu da devletin kendi yurttaşlarına herhangi bir din, mezhep ve görüşü dayatamayacağını ifade ederek, ''Devlet, var olan kültürleri kabul etmek ve bunların yaşanmasına zemin hazırlamak durumundadır'' dedi. Çalıştayların bu güne kadarki devlet politikalarını sorgulayarak yeni bir yaklaşım oluşmasına zemin hazırlayacağını kaydeden Uslu, zor, karmaşık ve yüzyıllardır devam eden bir sorunun bir çırpıda çözülmesini beklemenin doğru olmadığını söyledi. Sanatçı Sabahat Akkiraz ise taleplerin konuşulup değerlendirilmesinin önemli olduğuna vurgu yaparak, ''Hak verilmediği için Aleviler eşit haklarını istiyorlar'' değerlendirmesinde bulundu. Halk kültürünün bazı eserlerine yasaklar getirildiğini savunan Akkiraz, bunun Alevi bir sanatçı olarak kendisini rahatsız ettiğini, dergahlar ve cemevleri konusunda Alevilerin yaşadığı sıkıntıların bulunduğunu belirtti. ''Ferhat Tunç'un toplantıya katılmaması konusunda değerlendirmeniz var mı'' sorusunu Sabahat Akkiraz, ''Bana davet geldi, icabet ediyorum ve konuşmak istediklerim, taleplerim var onları söylüyorum'' diye yanıtladı.
593714
Dış politikamızı değiştiriyoruz
Dış politikamızı değiştiriyoruz İngiltere'de yayınlanan Daily Telegraph gazetesi, seçimlerden galip çıkan Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, önceki akşam Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı araması üzerine yayınladığı bir haberde, "Merkel dün Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak, Almanya'nın dış politikasının gözden geçirildiğini bildirdi" dedi. Gazete, "Almanya'nın Türkiye'nin AB üyeliğine tamamen karşı olma konusunda Fransa ve İtalya'ya katılmaya hazır olması yönünde işaret vermesiyle Türkiye'nin AB'ye üyelik umutlarının neredeyse tamamen bittiğini" yazdı. Gazeteye göre Merkel bu görüşmede Erdoğan'a, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine yönelik muhalefeti arttıracakları uyarısında bulundu. Merkel'in yeni koalisyon ortağı olması ve dışişleri bakanlığını alması beklenen Hür Demokrat Parti, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik için henüz hazır olmadığını savunuyor.
593522
Graz iddialı
Graz iddialı ’ın rakibi Sturm Graz dün öğle saatlerinde ’a gelerek kampa girdi ekibi, ’nda akşam yaptığı antrenmanla hazırlıklarını tamamladı. Teknik Direktör Franco Foda, kazanmak istediklerini belirterek iddialı açıklamalar yaptı. ’ın grubun en iyi takımı olduğunu vurgulayan Alman çalıştırıcı, “Biz buraya kazanmak için geldik. Galatasaray’ın Elano, Keita, Baros, Nonda, Arda ve Kewell gibi çok iyi oyuncularının olduğunu biliyoruz. Buna tabi ki tedbir alacağız, fakat bizim de iyi oyuncularımız var. İki takımın da iyi futbol oynayacağına eminim. Dilerim en az puan alarız” dedi.
593248
Bakan Yıldırım: Komşularımızla kaliteli ulaşım koridoru için 350 milyar dolara ihtiyaç var
Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''10. Ulaştırma Şurası''nın kapanışında yaptığı konuşmada, 14 ülke bakan ve bakan yardımcıları ile konuk başbakanın bu süre içinde önemli katkılar sağladığını belirtti. 2009 Ocak ayı başında çıktıkları bu yolculuktan bugüne kadar titiz, yoğun ve yorucu bir çalışma içinde organizasyonun geniş katılımla ve oldukça da başarılı bir sonuca ulaşmasında ciddi şekilde emeği, katkısı olanlara teşekkür eden Yıldırım, Şura'da esas itibariyle ilk günde açılış konuşmalarının yapıldığını, anahtar konuşmacıların görüşlerini paylaştıklarını kaydetti. Ulaştırma ve haberleşmenin ulusal projelerinin ulusal sınırlarla bağlı olmadığı, sınırlı olmadığı, ulusal ve uluslararası veya küresel özelliği olduğu konusunun tüm katılımcı bakanlar ve uzmanlarca bir kez daha ortaya konduğunu söyleyen Yıldırım, gerek ikili gerekse çoklu bölgesel işbirliğinin öneminin bir kez daha vurgulandığını ifade etti. Bunun yanı sıra tüm dünyayı sarsan küresel kriz dolayısıyla en önce etkilenen alanların başında ulaştırma sektörü olduğu gerçeğinden hareketle, bu konuda ülkelerin eskisinden daha fazla bir işbirliği içinde olmalarının öneminin özellikle ifade edildiğine vurgu yapan Yıldırım, kriz dönemi içinde kısa vadeli talebe ihtiyaç göstermeyen yegane alanın ulaşım ve iletişim sektörü olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını belirtti. Bakan Yıldırım, şöyle devam etti: ''O halde krizin ilacı, ulaşım ve iletişim alanında yatırımlara hız kesmeden devam etmektir. Bunun için ihtiyacımız olan kaynakların bugün artık sadece ülkelerin milli bütçeleriyle karşılanması elbette ki yeterli olmamaktadır. Bölgesel ve uluslararası işbirliğiyle küresel kaynaklar harekete geçirilmeli, kamu ve özel sektör birlikteliğinin daha da yaygın bir şekilde kullanılması teşvik edilmelidir. Bütün bu konular katılımcılar tarafından görüşülmüş ve bu anlamda uluslararası nitelikte ilk defa düzenlediğimiz bu Şura'nın çok ciddi bir kazanımı olmuştur. Şura'da yoğun programı olması nedeniyle bizimle olamayan, ama kapanış oturumunda bugün aramızda olan Suriye Ulaştırma Bakanı, burada görüşlerini ve uluslararası bölgesel işbirliğinin önemini, yontma taş devrinden bugüne kadar geçen süre içinde, bir üniversite hocası hüviyetini de kullanarak bizlerle paylaşma imkanını verdi.'' Şura'ya katılan herkese teşekkür eden Bakan Yıldırım, çalıştaylarda, bin 200 uzmanın ay süreyle çalışıp ortaya koyduğu 100 bin sayfalık dokümanın sonuç raporuna dönüştürülmesini icra ettiklerini aktardı. Tüm sektörlerin düşüncelerinin projelerle ele alındığını ve her bir sektörden ortalama 20 projenin şekillendiğini söyleyen Bakan Yıldırım, yaklaşık bin civarındaki projenin 150 projeye indirgenerek, Cumhuriyet'in 100. Yılı hedefleri kapsamında bin sayfalık bir sonuç raporuna dönüştürüldüğünü belirtti. Şura'nın ilk gününde bin 500 katılımcı olmasının, programın başlı başına başarısını ifade etmeye yeteceğinin altını çizen Bakan Yıldırım, gerek yurt içinden gerek yurt dışından Türkiye'nin geleceğine, ulaşım ve iletişimine ilgi ve alakadan memnun olduklarını aktardı. bin 500 katılımcıyı bu salona sığdıramamaları nedeniyle üzüldüğünü, bu fiziki imkansızlıktan dolayı da üzüntülerini paylaşmak istediğini söyleyen Yıldırım, Şura'nın ikinci gününde teknik bir çalışma olmasına rağmen bin 400 katılımcının bulunduğunu belirterek, bu ilgiden dolayı Bakanlığı adına şükranlarını sundu. -İSTANBUL'A YAPILMASI PLANLANAN 3. KÖPRÜ- Yıldırım, Bakanlığının gündemindeki önemli projelerden birinin, İstanbul tüp geçiş projesinin ihalesini yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: ''Marmaray'a paralel araçların geçişine imkan veren bu proje için süreç devam ediyor. Bir başka projemiz de 3. köprü ve Kuzey Marmara otoyol projesidir. Bu projeyle ilgili İstanbulluların ve halkımızın hassasiyetini bildiğimiz için bu projenin ayrı bir başlık altında, ayrı bir oturumda bu Şura'da enine boyuna tartışılmasını, konuşulmasını, söyleyecek sözü olan herkesin görüşünü, bilgisini ortaya koymasını istedik. Bu sabah oturumunda da bu konuyu gerçekleştirdik. Burada tabii alınan kararlar var, ama taraf olan, karşı olan insanlar zamanla görüşlerini ortaya koydu. Neticede ortaya çıkan sonuç bizim için, uygulayıcı konumda olan bizler için çok önemlidir. Ciddi bir anlam ifade etmektedir. Biz bugüne kadar vatandaşın işine yaramayan, onun hayatını kolaylaştırmayan, yaşam kalitesine katkı sağlamayan, ülkemizin rekabetine olumlu katkı sağlamayan hiçbir işin arkasında olmadık, bundan sonra da yapmak niyetinde değiliz. yüzden de köprü hassasiyetimiz, ona bağlı otoyollarla ilgili hassasiyetimiz, çevreyle ilgili hassasiyetimiz, İstanbul'un su havzaları, yeşil alanlarla ilgili hassasiyetimiz, 12 milyon İstanbullu kadar bizde de var. Ayrıca, bu ve buna benzer projelerin şüphesiz artıları, eksileri her yönüyle konuşulmalı, görüşülmeli ama karşı olanların çözümleri de ortaya konmalıdır. Bu toplantı, 3. köprü ve otoyollar için bundan sonra boş, anlamsız tartışmaları da tamamen ortadan kaldırmış olacaktır. Bu yönüyle de hayırlı bir işe imza attık.'' -350 MİLYAR DOLARLIK BÜTÇE- 10. Ulaştırma Şurası'nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılına doğru giderken ulaşım ve iletişimdeki yol haritasını belirlemeye esas teşkil eden bir toplantı olduğunu vurgulayan Yıldırım, ulaşımda, haberleşmede yapacakları birçok faaliyetin Şura kararları dahilinde olacağını anlattı. ''Gelecek 25 yıl içinde Türkiye'de ulusal ulaşım ve haberleşme ağımızın güçlendirilmesi ve komşularımızla, üçüncü ülkelerle kaliteli, bütünleşmiş bir ulaşım koridorunun kurulması için 350 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyacımız olacağı konusu da bu Şura'da ortaya çıkmıştır'' diyen Bakan Yıldırım, böylece krize inat altyapı yatırımına devam edilmesinin bu Şura'nın en önemli sonucu olduğunu söyledi. Köprü çalıştayında kendisine gelen ilk sonuçlara göre projeye ciddi anlamda karşı çıkanların bulunmadığını ifade eden Yıldırım, ancak projeyle birlikte İstanbul'un geleceğine yönelik nüfus yoğunlaşmasına, çevre hassasiyetine yönelik, yeşil alanların, su havzalarının bozulmasına yönelik konuların çok daha titiz bir şekilde takip edilmesi ve bunlara meydan vermeyecek teknik çözümlere daha fazla yoğunlaşılmasının herkes tarafından istendiğini aktardı. Yıldırım, sözlerine şunları ekledi: ''Geçmiş dönemlerde doğayı sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok yerinde tahrip ettik. Geleceği düşünmedik. Bugün Kyoto Protokolu ile başka uluslararası inisiyatifle küresel tehdit haline gelen iklim değişikliğini nasıl geciktiririz, bunun telaşı içindeyiz ve bunun için ülkeler taahhütlere gidiyor. Demek ki bırakın köprü projesini, dünyanın her tarafında insanlık geleceğini tehdit edecek önemli kararları alırken bugünlere geleceğini hesap etmedi. Şunu herkes bilmelidir ki bugün artık geçmişe göre 'ben yaptım oldu' mantığı çok daha zordur. Bunu yapma imkanımız yoktur. Vereceğiniz karar sizin kararınız değildir. ülkeyi oluşturan, şehri meydana getiren insanların kararıdır. Bu bakımdan biz bu hassasiyeti köprü için de diğer projeler için de baştan beri sürdürüyoruz.'' Şuranın kapanış oturumuna, Bosna-Hersek Federasyonu Başbakanı Mustafa Mujezinovic, Bosna-Hersek Ulaştırma ve İletişim Bakanı Nail Seckanovic, Irak Ulaştırma Bakanı Abdulcabbar İsmail, Suriye Ulaştırma Bakanı Yarob Badr ve Ukrayna Ulaştırma Bakan Yardımcısı Kateryna Fomenko da katıldı.
593465
‘Dinlenen çok, imha edilen az’ iddiası
‘Dinlenen çok, imha edilen az’ iddiası Ergin, son üç yılda suçsuz 12 bin 988 kişinin telefonlarını dinlediklerini açıkladı. Ancak bu rakam ses kayıtları imha edilenlerin sayısıyla çelişiyor son üç yılda haklarındaki takipsizlikle sonuçlanan 12 bin 988 kişiye “telefonlarının dinlenildiği” bilgisini verdiklerini açıkladı. Ergin’in açıkladığı veriler, dinlenilen ancak suç unsuru bulunmadığı için kayıtları imha edilen kişi sayısı ile “sizi dinledik” bildiriminde bulunulan kişi sayısı arasında “çelişki” olduğunu ortaya koydu. Örneğin, son üç yılda Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç unsuruna rastlanmadığı için kaydı silinen kişi sayısı 1092 olarak açıklanırken, 2373 kişiye “haklarında verildikten sonra dinlenildiği” bildirildi. ‘İmha edilmedi’ kuşkusu! 12 bin 988 kişiye “dinlenildiği” bildiriminde bulunulmasına karşın, kayıtları imha edilen kişi sayısı rakamları arasında il bazında ciddi farklılıklar bulunuyor. Örneğin, ’nda 2006, 2007 ve 2008 yıllarında toplam 1853 kişinin dinleme kaydı silindi ancak sadece 842 kişiye bildirimde bulunuldu. ’ta kaydı imha edilen 28 kişiye, dinlenildiği bildirilmedi. ’ta 358 kişinin dinleme kaydı silinirken, sadece bir kişiye bildirimde bulunuldu. Bakanlık verileri, suç unsuruna rastlanmadığı kendisine bildirilen kişilerin kayıtlarının imha edilmediği çelişkisini de ortaya koydu. Örneğin, son üç yılda Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç unsuruna rastlanmadığı için kaydı silinen kişi sayısı 1092 olarak açıklanırken, 2373 kişiye dinlenildiği bildirildi. Cumhuriyet Başsavcılığı 14 kişinin kaydını silerken, 118 kişiye “dinlendiniz” bildirimi yaptı. ’da 330 kişinin dinleme kaydı silinirken, 910 kişiye dinlendiği bildirildi. Adalet Bakanı?Ergin’in, bu konudaki soru önergesini yanıtladığı ?Grup Başkan Vekili “Rakamlar ya kaydı imha edilen kişilere bildirim yapılmadığını ya da bildirimi yapılan kişilerin kaydının imha edilmediğini ortaya koyuyor. Burada keyfilik, keşmekeşlik, dinleme curcunası var.” dedi. Çelişkiye gerekçeler rakamlardaki çelişkilere neden olarak başlıca şu gerekçeleri sıraladı: Verilerden biri 2006, 2007, 2008 yıllarına aitken, diğeri Temmuz 2006-Temmuz 2009 bilgilerini içermektedir. Savcı kararıyla dinleme işleminin başlatılıp, hakimin dinleme kararını onaylamadığı durumlarda, dinleme kaydı imha edilmekte ancak mevzuat gereği bildirimde bulunulmamaktadır. Hakkındaki dinleme kaydı imha edilen bazı kişilerin adreslerine ulaşılamadığı için tebligat yapılamadı.
593345
Rijkaard, yapmak istediklerini anlattı
GS TV'deki ''Soru-Cevap'' programına katılarak, futbolculuk ve teknik direktörlük kariyeri hakkındaki soruları yanıtlayan Frank Rijkaard, ''Taraftarlara bir mesajınız var mı?'' sorusu üzerine, ''Gerçekten çok iyi çalışıyoruz ve onların bizimle gurur duyması için elimizden geleni yapıyoruz. Bu zamana dek bizi mükemmel desteklediler. Takım için hep pozitif bir etki yarattı bu. Bundan sonra da bizi böyle desteklemeyi sürdürsünler. İyi şeyler yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Çok çalışıyoruz sırf onları gururlandırmak için'' yanıtını verdi. 48. yaş gününü bugün Türkiye'de kutlayan Hollandalı teknik adam, İstanbul'da bulunmaktan ve Galatasaray'da çalışmaktan dolayı çok mutlu olduğunu bildirdi. Rijkaard, İstanbul'a gelmeden önce kimi yorumlar aldığını ifade ederek, ''İstanbul ile ilgili kimi bilgilerim vardı. Ama dürüst olmam gerekirse beklentilerimin daha üzerinde çıktı İstanbul. Onun için çok mutluyum. Bunun dışında Galatasaray'da çalışmak da bana çok büyük bir gurur veriyor. Yeni yaşımda yeni başarılarla Galatasaray taraftarlarını mutlu edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın'' diye konuştu. -''İZLEYENLERE ZEVK VERMEK İSTİYORUZ''- Atak futbol oynamak istediklerini ve bu oyun tarzını sevdiklerini ifade eden Rijkaard, bunun takım kalitesiyle de ilgili olduğunu anlattı. Rijkaard, atak futbol oynayan takımların saha içi organizasyonunu iyi yapmaları gerektiğini dile getirerek, ''Bizim mentalitemiz hep atak yönünde gelişiyor. İyi futbol oynayıp izleyenlere zevk vermek istiyoruz'' dedi.
593547
Emekli albay evinde tek kurşunla öldürüldü
Öte yandan bir internet sitesinde yer alan MKP-HKO'nun açıklamasında, "1981 yılında Tunceli Ovacık-Hozat sınır bölgesinde yer alan Hülükuşağı köyüe bağlı Kale Deresi'nde yoldaşımız Behzat Firik'i yakarak katleden, bölgede 'Kulaksız Yüzbaşı' olarak bilinen Yüzbaşı Aytekin İçmez, HKO milisleri tarafından 'ölüm cezasıyla' cezalandırılmıştır." denildi. Albay İçmez, Eğirdir Dağ Komando Okulu Komutanlığı'nda görevliyken Ankara'ya tayininin çıkması üzerine 1996 yılında Bursa'ya yerleşmişti. İçmez'in kayınpederi emekli Albay Mehmet Kırmızıoğlu'nun damadının uzun süreden beri ölüm tehditleri aldığını belirttiği vurgulandı. İçmez'in cenazesi Hamitler Mezarlığı'nda toprağa verildi.
593646
Panik futbol yasağı
Panik futbol yasağı G.Saray, Sturm Graz takımıyla bugün oynayacağı maçın hazırlıklarını, bir günlük iznin ardından yaptığı antrenmanla sürdürdü. Sakatlıkları geçen Keita, Arda ve tedavisi süren Emre Aşık'ın bu antrenmanın tümünde takımla birlikte çalıştığı kaydedilirken, sağ ayak tabanında bir ağrısı olan Nonda'nın ise sağlık ekibi tarafından dinlendirildiği ifade edildi. Rijkaard'ın taktik çalışmada, Eskişehir maçının son bölümünde futbolcularının doldur boşalt oynamasından duyduğu memnuniyetsizliği ifade ettiği ve uyardığı öğrenildi.
593651
G.Birliği yöneticisi Üstündağ vefat etti
G.Birliği yöneticisi Üstündağ vefat etti G.Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Üstündağ, 82 gündür verdiği yaşam mücadelesini kaybetti. 11 Temmuz'da geçirdiği trafik kazasında oğlunu kaybeden, kendisi de ağır yaralanan Üstündağ, dün hayata gözlerini yumdu. Üstündağ, bugün Kocatepe Camii'nde kılınacak öğlen namazının ardından Karşıyaka mezarlığında toprağa verilecek.
593603
Dünya Bankası ve İMF çözüm arayacak
Güngör Uras Olayların içindenDünya Bankası ve İMF çözüm arayacak Her yıl eylül ayının sonunda ve genel kurulları toplanır. Bu toplantılar birbirinin içine geçen toplantılardır. Toplantılar yıl üst üste ’da yapılır. Dördüncü toplantı ise daha önceden belirlenen program çerçevesinde değişik bir ülkede gerçekleştirilir. 1955 yılında Dünya Bankası ve IMF toplantılarına evsahipliği yapmıştı. Bu yıl, gene bizim davetimizle, iki önemli kuruluşun genel kurulları İstanbul’da toplanıyor. Dünya Bankası ve IMF genel kurul toplantıları önemli toplantılardır. Bu kuruluşlara üye 186 ülkenin maliye bakanları, başkanları, önemli kuruluşlarının yöneticileri yılda bir defa bir araya gelir. Bu toplantılar dünyanın para babalarının, para tacirlerinin yıllık panayırıdır. Bir tür dünya para fuarıdır. Dünya para fuarı Toplantılar işte bu nedenle önem taşır. İnsanlar birbirini görür, tanır. El sıkışır. Kart değiştirir. Erişilmesi, görülmesi, konuşulması çok çok zor olan kişilerle bu toplantılarda tanışmak, görüşmek, dostluk kurmak imkânları ortaya çıkar. Genel kurul toplantılarında küresel veya ikili konularda ayaküstü veya kısa süreli görüşmelerde belli sonuçlar alınabilir. Fakat önemli konular bu toplantılardan çok önce yapılan çalışmalarda karara bağlanır. Biz Dünya Bankası ile IMF’nin kurucu üyelerinden biriyiz. Şimdilik IMF ile aramızda bir anlaşma yok ama hâlâ 30.9 milyar dolar borcumuz var. Dünya Bankası’nın geçmişte altyapı projelerimize büyük katkısı olmuştu. Şimdilerde de Dünya Bankası kaynaklarından yararlanmaya devam ediyoruz. Küresel krizden önce Dünya Bankası ile IMF’nin gelecekleri tartışılıyordu. Bu iki kuruluşun işlevlerinin sona erdiğini söyleyenler vardı. bu iki kuruluşu öne çıkardı. Başta ve onun destekleyen AB‘nin büyük ülkeleri, bu iki kuruluşu kriz sonrası politikaların sorumluluğunu ve denetimini sağlayacak kuruluşlar olarak değerlendirme arayışına girdi. İstanbul önem kazandı toplantısından hemen sonra İstanbul’da gerçekleştirilmekte olan Dünya Bankası ve IMF genel kurul toplantılarının önemi arttı. İstanbul’daki toplantılarda önemli konu üzerinde durulacağı belirtiliyor. (1) Krizden kurtulmak için uygulanacak politikalar (2) Dünya Bankası ile IMF üyesi ülkelere sağlanacak destek (3) Yoksul ülkelerin korunması (4) Değişen ve gelişen şartlar doğrultusunda Dünya Bankası ve IMF’nin yeniden yapılandırılması. Bu anlatımdan sonra, “Uzatma... Söyle bakalım, bu toplantıların bize faydası ne? Bize kaç para verecekler?” diyebilecekler olabilir. Onlara da cevap vereyim. Bu toplantılarda şu veya bu ülkeye kaç para verileceği konuşulmaz. Karara bağlanmaz. Bu toplantılar parasal hareketlerin daha akışkan olmasını sağlar. Parasal hareketler önündeki tıkanıklıkları açmaya yardımcı olur. İşte kadar.
593495
Davutoğlu-Livaneli tartışması
Davutoğlu-Livaneli tartışması Bakan Davutoğlu, Başkanlığı’na adaylık için Livaneli’nin Dışişleri ile temasa geçmediğini söyledi. Livaneli de “Davutoğlu, ‘Kişiliğinize karşı değiliz ama sıra Araplarda’ dedi” diye konuştu Dışişleri Bakanı ünlü sanatçı Zülfü Livaneli’nin, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Başkanlığı’na adaylığını hükümetin istemediğine ilişkin sözlerine tepki gösterdi. Davutoğlu, Livaneli’nin yabancı yetkililerle görüşürken ile temasa geçmediğini ifade etti. Livaneli ise, hükümetlerarası kuruluşlara şahsi başvuru yapılamadığını, adının geçtiği süreçte de Davutoğlu’nun kendisini arayarak, “Kişiliğinize karşı değiliz ama, sıra Araplarda” dediğini bildirdi. Davutoğlu, bazı ülkelere verilen taahhütler nedeniyle, Livaneli’nin aday gösterilmediğini söylemenin son derece yanlış olduğunu vurguladı. Livaneli’nin açıklaması Livaneli de dün yaptığı yazılı açıklamada, bu kuruluşlara şahsi başvuru yapılamadığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Sayın Bakan’ın da gayet iyi ildiği gibi, hükümetlerarası kuruluşlara şahsen başvuruda bulunulmaz. Kriz, Faruk Hüsnü’nün olmasından değil, ‘kitap yakarım’ demiş olmasından çıkmıştır. Bunun üzerine krize çözüm bulmak isteyen bazı ülkeler, benim adaylığımla ilgili Türk hükümeti nezdinde zemin yoklaması yapmıştır. Beni 29 Ocak’ta ilk arayan kişi Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Matt Bryza’dır. Daha sonra ABD’nin Büyükelçisi David Killion ve Kongre Dışilişkiler Komitesi Başkanı adına Alan Makowski aradı. Bu kişiler ’daki büyükelçilikleri vasıtasıyla ve bizzat konuşarak adaylığımla ilgili çalışma yapmışlardır. Ama, Türk hükümeti sıranın Araplarda olduğu gerekçesiyle bu adaylığa sıcak bakmamıştır. Bu durumu Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Danışmanı Gürcan Türkoğlu ve Davutoğlu da telefonda açıklamışlardır. ‘Sizin kişiliğinize karşı değiliz ama sıra Araplarda’ demişlerdir.”
593635
Fenerbahçe'nin Sheriff ilk onbiri
Süper Lig'de 7. haftanın ardından puan farkıyla liderlik koltuğuna oturan Fenerbahçe, liderliğin verdiği moralle Moldova deplasmanından kazanarak dönmek istiyor. Fenerbahçe (H) Grubu'nda puansız olarak son sırada bulunurken, Sheriff puanla 3. sırada yer alıyor. Sarı-lacivertli ekibin rakibi, (H) Grubu'ndaki ilk maçında deplasmanda Romanya temsilcisi Steaua Bükreş ile 0-0 berabere kalmıştı. MUHTEMEL 11 Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Güiza, Dos Santos ve Gökhan'ın yokluğunda 11 kişilik kadrosunda mecburi değişiklikler yapacak. Gökhan'ın yerine sağ bekte Önder'e şans vermesi beklenen Daum'un, orta alanın solu ve forvet hattında elinde farklı seçenekleri bulunuyor. Sarı-lacivertli ekibin, Sheriff maçında sahaya çıkması beklenen olası 11 şöyle: Volkan Demirel, Önder, Bilica, Lugano, Roberto Carlos, Kazım, Emre, Cristian, Vederson (Uğur), Alex, Semih (Deivid) Tiraspol'de Sheriff Stadı'nda TSİ 20.00'de başlayacak karşılaşmayı Makedon hakem Alexander Stavrev yönetecek. Stavrev'in yardımcılıklarını Ljubomir Krstevski ve Marjan Kirovski yapacak. hakem uygulamasının yapılacağı maçta ilave yardımcı hakemler ise Dimitar Meckarovski ve Goran Spirkoski olacak.
593435
Dinçer: Kriz bitiyor yatırımcılar umutlu
Dinçer: Kriz bitiyor yatırımcılar umutlu Türk- ticari ilişkilerinin masaya yatırıldığı, /Türk Amerikan İş Konseyi (TAİK), Bloomberg ve Amerikan Türk Cemiyeti (The American Turkish Society ATS) işbirliğinde düzenlenen Yatırım Konferansı önceki gün ’ta gerçekleşti Küresel krizin sonlarına gelinmesinin tüm yatırımcılar için umut kaynağı olduğunu belirten /Türk- İş Konseyi Başkanı şunları anlattı: “10 yıl önce yılda milyar dolar yabancı yatırım alırken, ülkemiz 2007 senesinde 21 milyar dolar yatırım çekmiş. Krizin en zorlu geçtiği geçen yılda aldığı yıllık yatırım 15 milyar doları buldu. Yabancı firma sayısı 22 bine ulaştı. Son sekiz yılda gerçekleşen mali istikrar ve disiplin, AB üyelik süreciyle de birleşerek ’yi dünyanın gelişmekte olan ülkelerinin birinci ligine yükseltti.” Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımıcısı da Türkiye’nin G20’nin önemli bir parçası haline geldiğini vurgulayarak yatırımcıları, Ar- alanındaki fırsatlardan da yararlanmaları için ülkeye davet etmek gerektiğini dile getirdi.
593506
Kart faizinde tavan yüzde 3,26
Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamaya göre, Ekim'den geçerli olmak üzere kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı dolar için yüzde 2,54 ve Euro için yüzde 2,30, aylık azami gecikme faizi oranı ise Türk Lirası için yüzde 4,01, dolar için yüzde 3,11 ve Euro içinse yüzde 2,82 olarak belirlendi. Bankalar, bu oranları geçmemek üzere faiz oranlarını serbestçe belirleyebilecek.
593701
Bugün itibariyle elektriği zamlı kullanıyoruz
Bugün itibariyle elektriği zamlı kullanıyoruz Tüketici bugünden itibaren elektriği zamlı kullanmaya başlayacak. Elektrik fiyatı konutta yüzde 9,68, sanayide ise yüzde 9,85 artış gösterecek. EMO'nun araştırmasına göre, son iki yılda elektriğe kümülatif olarak yüzde 70,36 zam yapıldı ANKARA(ANKA) Elektrik fiyatları, bugünden itibaren geçerli olmak üzere zamlanacak. Dağıtım şirketlerinin başvurusunu değerlendiren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), zammın tüketiciye yansıması vergi, fon ve paylar hariç konutta yüzde 9,68 olurken, sanayi kuruluşlarına yüzde 9,85, ticarethanelere ise 9,97 olacak. Zam öncesinde meskenlerin kullandığı elektriğin kWh fiyatı 19,489 kuruş iken, yeni tarifeyle 21,376 Krş/kWh'ye yükselecek. Sanayide elektriğin kWh 17,555 kuruştan 19,284 kuruşa, ticarethanelerde kWh 22,755 kuruştan 25,023 kuruşa çıkacak. LİSANSA “ÇED RAPORU” ŞARTI Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, lisans alması Kurul kararıyla uygun bulunan başvuru sahibi tüzel kişiye lisans başvurusuna konu üretim tesisi projesinin, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında olması halinde, söz konusu Yönetmelik kapsamında alınan kararı ibraz etmesi durumunda lisans alabileceği ve bu yükümlülüklerin yapılan tebliğden itibaren 90 gün içerisinde yerine getirilmesi halinde lisansının verileceğini yazılı olarak bildirecek. YÜZDE 70 ARTIŞ TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası, yarından itibaren elektriğe yapılacak zammın, kişilik bir ailenin aylık fatura tutarını 56.4 TL'den 62 TL'ye yükselteceğine dikkat çekerek, son iki yılda elektriğe yapılan zammın kümülatif olarak yüzde 70.36'ya ulaştığını açıkladı. Elektrik Mühendisleri Odası, 2008'den bu yana konut ana harcama grubundaki maddeler arasında yüzde 50.56 zam oranıyla fiyatı en çok artan kalemin elektrik faturası olduğuna dikkat çekerek, aynı dönemler itibarıyla diğer kalemlere bakıldığında elektrik faturasından sonra fiyatı en çok artan kalemlerin yüzde 18.35'le kömür, yüzde 16.93 ile doğalgaz ve yüzde 16 ile su faturası olduğunu belirtti.
593569
Buca affettirdi
affettirdi Kupada ’yı Veli, Sercan ve Mehmet Batdal’ın attığı gollerle 4-2 mağlupeden 3. tura yükseldi. Konuk ekibin golleri Kerem ve Çağlar’dan geldi Bank 1. Ligi’nde son iki maçta puan kaybeden 2. Kademe maçında ’u 4-2 yenerek turu geçen takım oldu. 5. dakikada ceza sahası içinde topu önünde bulan Erman Özcan sert vurdu, meşin yuvarlak az farkla üstten dışarı gitti. Goller gibi geldi 31. dakikada sağ kanattan İlhan’ın kullandığı korner atışından gelen topu kafayla ağlara gönderen Veli Bucaspor’u 1-0 öne geçirdi. 66. dakikada sağ çaprazdan ceza sahasına giren Mehmet Batdal topu Yakup’a aktardı, Yakup meşin yuvarlağı Sercan’ın önüne bıraktı, futbolcuya sadece vurmak kaldı: 2-0. 76. dakikada sol kanattan ceza sahasına giren Mehmet Batdal’ın şutu Cüneyt’ten döndü, dönen topu ağlara gönderen bu futbolcu farkı üçe çıkardı: 3-0. 82. dakikada savunmasının uzaklaştıramadığı topu Kerem ceza yayı üzerinden ağlara gönderdi: 3-1. 90+1. dakikada Erkan soldan ortaladı, kaleci Cüneyt’in elinden kaçırdığı topu Mehmet Batdal filelere bıraktı: 4-1.90+2. dakikada Onur ortaladı, noktası üzerinden kafayı vuran Çağlar skoru ilan etti: 4-2. MAÇIN KARNESİ HAKEMLER: Erdoğan Özkaya, Sedat Bayrak, Mehmet Salih Mazlum BUCASPOR: Atilla (6) İzzet (6), Ulaş (6), Veli (7), Ramazan (7), İlhan (6)(Dk. 46 Bekir 6), Berkay (5), Yakup (6), Zafer (5)(Dk. 79 Erkan 4), Sercan (7), Erman Özcan (6)(Dk. 46 Mehmet Batdal 8) SAKARYASPOR: Cüneyt (4) Onur (4), Berat (5), Salih (6), Şaban (5), Bünyamin (5)(Dk. 78 Ömer 4), Muharrem (6), Volkan (5), Yasin (6), Selim (4)(Dk. 63 Çağlar 6), Kerem (6) GOLLER: Dk. 31 Veli, Dk. 66 Sercan, Dk. 76 ve 90+1 Mehmet Batdal, (Bucaspor), Dk. 82 Kerem, Dk. 90+2 Çağlar (Sakaryaspor) SARI KARTLAR: Ferhat, Şaban (Sakaryaspor), Veli, İzzet (Bucaspor) Kemal Kılıç istifa etti Bucaspor’da yönetim kurulu üyeleri ve Belediye Başkanı Ercan Tatı ile arasında bir süredir soğuk rüzgarlar esen Teknik Direktör Kemal Kılıç görevini bıraktı. Sakaryaspor ile dün oynanan Türkiye Kupası maçında takımla birlikte son kez sahaya çıkan Kılıç’ın, bir süre önce ’dan ayrılan Teknik Direktör Ekrem Al’ın yerine göreve geleceği duyuldu. Öte yandan sarı lacivertli kulübün futbolcusu Mehmet Batdal’ın devre arasında F.Bahçe’ye transfer olacağı iddia edildi. Sakatlığı yüzünden bir süredir forma giyemeyen Mehmet Batdal, Sakaryaspor karşısında dün forma giydi ve rakip fileleri iki kez havalandırdı.
593756
Fehmi Koru: Çok kültürlülüğümüzün hal-i pürmelâli
Fehmi Koru Çok kültürlülüğümüzün hal-i pürmelâli Aslında rakamlara, istatistiklere bakmak, derin ve kapsamlı araştırmalar yapmak gerekmiyor “Türkiye'de yabancı olarak algılanmak ne demek?” sorusuna cevap bulmak için; İstanbul/Tünel'deki Neve Şalom Sinagogu'na yolu düşürmek bile yeterli. Son teknoloji destekli güvenlik tedbirleri, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlığı korumak için alınanlardan çok daha etkili. Neve Şalom bir ibadethane; ancak binaya gelebilecek saldırılardan onu korumak için çok yönlü güvenlik tedbirleri almak gerekiyor. Neve Şalom Sinagogu'na önceki gün yolumu düşüren, Türkiye'deki Musevi Cemaati'nin ülkemiz insanlarının 'farklı olana bakışını' tespit etmek üzere bağımsız bir kuruma yaptırdığı araştırmanın sonucunu öğrenme arzumdu. Frekans Araştırma şirketinin eğitilmiş anketörleri, 18 Mayıs 18 Haziran tarihleri arasında 1108 kişiye telefonla ulaşarak, yönelttikleri sorularla, insanlarımızın belli konulardaki eğilimlerini derlemiş... Ortaya çıkan tablo hayli göz açıcı... Göz açıcı, ama sonuçları itibarıyla hakkımızda hiç de iyi şeyler söylemeyen bir tablo bu: Hep kendimiz gibi insanlarla bir arada olmayı tercih ediyoruz; yabancı ve farklı olanlar bizi rahatsız ediyor, onlarla komşu olmak bile istemiyoruz. Kendimiz gibi olmayanların MİT'te, yargıda, emniyette, orduda görev almalarını, siyaset yapmalarını hoş karşılamıyoruz. Kimselere güvenmiyoruz. Kendimiz için özgürlük ve hak istiyoruz, ama bizden farklı olanların özgürlükleri ve haklarını kolaylıkla feda edilebilir görüyoruz. 'Bizden farklı olanlar' çok uzun yıllar -hatta asırlar- boyu ülkemizde yaşayan, bizimle aynı nüfus cüzdanını taşıyan, aynı ülkenin vatandaşı kişiler olsa da… Yahudiler, Ermeniler, Rumlar, hepsinden çok da 'ateistler' komşu olarak istenmiyor… Türkiye'de hemen hiç kimse aleni olarak kendini 'ateist' olarak tanıtmadığı için bu konuda verilen cevapları 'bilinmeyene tepki' olarak görebiliriz. Aslında gayr-ı Müslim azınlıklar için de durum pek farklı değil; çünkü araştırma, toplumun önemli bir kesiminin tek bir gayr-ı Müslim ile tanışmadan hayatını sürdürdüğüne işaret ediyor. Tanımıyor, ama hakkında -çoğu kez- 'olumsuz' bir kanaat oluşturabiliyor. Bunu itiraf da edebiliyor bizim insanımız. Araştırmaya katılan her dört kişiden üçü Türkiye'deki Yahudi, Ermeni ve Rumlar'ın hayat tarzları ve kültürleri hakkında bilgi sahibi olmadığını söylemiş; on kişiden dokuzu bir Yahudi, Ermeni veya Rum'la hayatında karşılaşmamış… Çok-kültürlü bir imparatorluğun mirasçısı olmakla övünen bir ülkenin bugünkü hal-i pürmelâli bu işte… İnsanların kendilerine yakın hissettikleriyle daha fazla sosyalleşmeleri elbette doğal; ancak bu doğallığın sınırları başkalarına kapalı hayatlar ve kendisinden farklı olanı veya tanımadığını 'tehlikeli' bulmaya kadar uzanmamalı. Araştırmanın karşımıza çıkardığı tablo bu açıdan ürkütücü... Değişik kültürlerle iç içe yaşamanın başlı başına bir zenginlik olduğunu, Türkiye'nin bu bakımdan 'şanslı' bir ülke sayılması gerektiğini ne zaman öğreneceğiz? Herhalde bu konuda hayli mesafe almamız gerekiyor. Başta kamu yayıncılığı yapan TRT olmak üzere medyanın bu konuda daha dikkatli ve titiz olmasında yarar var. Neve Şalom Sinagogu'ndan çantamda araştırma dosyasıyla çıkarken, ne yalan söyleyeyim, bir ibadethanenin içeride ne olduğunu belli etmeyen siyah demir kapılar arkasında korunmaya alınması canımı sıktı. Daha birbirine güvenen ve bu güveni hak eden insanlar haline dönüşmemiz şart.
593227
"Kafanı kopartacağız"
"Kafanı kopartacağız" Barcelona'da bir üniversitenin iletişim fakültesinin açılışında konuşan Joan Laporta, ''Ben, Barcelona Kulübü Başkanı olarak her gün kolumu, bacağımı, kafamı kopartacaklarına ilişkin tehditler alıyorum. Bu kolay birşey değil, çünkü normal yaşamda olağan birşey değil. Yalnızca üst kademe sorumluluk alırsan bunlar oluyor'' dedi. Laporta, açıklamalarında, son dönemlerde İspanyol basınında yer alan FC Barcelona Kulübü içindeki yöneticinin izlenerek ''casusluk yapıldığı'' haberlerini de sert dille eleştirerek, bu ve benzeri haberlerin ''güzel futbol oynayan Barcelona'yı çekemeyen İspanyolcu medyanın kendisine yönelik bir saldırısı'' olarak yorumladı. Laporta, ileri sürülen ''casusluk'' olayının ay önce kulüp içinde kapandığını, şimdi basında çıkmasına bir anlam veremediğini kaydetti. Geçen hafta Katalan ''El Periodico'' gazetesinin ilk olarak verdiği ve daha sonra İspanyol basınında geniş biçimde yer alan haberlerde, FC Barcelona Kulübü'nün, yöneticisini dedektif tutarak izlettiği belirtilmiş ve bu haberi doğrulayan kulüp yönetimi herşeyin bilgi dahilinde ve güvenlik endişesinden dolayı yapıldığını açıklamıştı.
593611
‘Siyah-sarı’nın Türkiye için anlamı
Kadri Gürsel ‘Siyah-sarı’nın Türkiye için anlamı ’da geçen pazar yapılan federal seçiminin sonucunda koalisyonun renkleri değişiyor diye ’nin AB davası adına endişelenenler var. Kırmızılar, yani sosyal-demokratlar gidiyor, büyük ortak siyahların (Hıristiyan demokratlar) yanına sarılar (Liberaller) geliyor. Kafalardaki şu denklemden kaynaklanıyor endişeler: Türkiye’nin AB’ye tam üyelik perspektifine sosyal-demokratlar destek veriyor, Başbakan ’in partisi Demokrat Birlik (CDU) ise buna karşı çıkıyordu ya... Şimdi sosyal-demokratlar iktidardan uzaklaştıklarına göre... Ve ’nun yeni koalisyon ortağı “Liberaller” de (Hür -FDP) Türkiye AB’ye üye olsun diye yanıp tutuştukları gibi bir izlenim vermediklerine göre, Merkel’in elleri Türkiye’ye açıkça engel olmak için serbest kalacaktı... Diğer taraftan, doğrudur, SPD ve CDU arasında “Türkiye sorunu” konusundaki büyük görüş ayrılığı bir bölünme yaratmış ve bu nedenle Hıristiyan Demokratların Türkiye’ye itirazı “büyük koalisyon” döneminde bir “Alman dış politikası”na dönüşmemiştir. Ya ne olmuştur? SPD sayesinde CDU’nun Türkiye’ye köstek olması önlenmiştir; CDU yüzünden de SPD Türkiye’yi destekleyememiştir. Yani “ne destek, ne köstek” şeklinde özetlenebilecek bir pasif denge oluşmuştur “büyük koalisyon” sırasında. Liberallere yakın bakış Peki, sosyal-demokratlar gittiğine göre Merkel Almanya’sı, Sarkozy ’sının yanında net biçimde saf tutarak, birlikte Türkiye’nin önüne aşılmaz bir duvar mı çekeceklerdir? Bu konuda öngörüde bulunmadan önce Merkel’in yeni iktidar ortağı Guido Westerwelle’nin FDP’sine bir göz atalım... Bakalım Liberaller Türkiye bahsinde potansiyel olarak nasıl bir rol oynamaya namzetler? Almanya’da siyasi teamül, koalisyonun küçük ortağının kabinede başbakanlıktan sonra en önemli ikinci makam olan dışişleri bakanlığını alması yönündedir. Dolayısıyla, bu teamül değişmez ise konusunda pek tecrübesiz olmasına rağmen Westerwelle ya da bir başka Liberal, koltuğuna oturacak. Bunun neticesinde Liberaller, koalisyonun genel dengeleri içindeki pozisyonları ne olursa olsun, Alman dış politikasında tartışılmaz bir ağırlığa sahip olacaklar. Liberaller’in Türkiye’nin AB dosyası konusunda Hıristiyan Demokratlar’dan en ayırt edici özelliği, lügatlerinde “imtiyazlı ortaklık” gibi bir kavramın mevcut bulunmaması... İmtiyazlı ortaklık FDP, “imtiyazlı ortaklığı” reddediyor, Türkiye’ye AB’de nihai konum olarak “tam üyelik”ten başkasını uygun görmüyor. Görüştüğüm FDP’ye yakın çevreler, “Kopenhag kriterleri”ne tam uyum sağlaması halinde Türkiye’nin AB’ye üye olmasının engellenmemesi hususunda, partinin kurultay kararları bulunduğunu hatırlattılar. Küreselleşmeyi destekleyen adı üstünde liberal bir partinin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı durması, felsefi planda zaten başlı başına bir çelişki oluştururdu. Dolayısıyla, Merkel Almanyası’nın Türkiye’nin AB dosyası konusunda Sarkozy Fransa’sı gibi “ideolojik” ve “duygusal” duruşlar içine girmesini frenlemek, siyah-sarı koalisyonda sarılardan, yani Liberallerden beklenebilecek en mantıklı denge rolüdür. Kaldı ki, geçen 20 Eylül’de bu köşede yazdığım gibi Merkel’in Türkiye’yi engellemek için tek yanlı bir olumsuz çaba sarf etmesi zaten gerekmiyor... Çünkü Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin bir yere gittiği yok... AKP iktidarının AB sürecini, tarihini aldığı günün ertesinde “yatırması” iç dinamikleri geçen zaman içinde son derece zayıflamış bulunuyor. Dışarıda da bir yandan, Fransa diğer yandan zaten yeterince frenliyorlar Türkiye’nin AB sürecini... Türkiye ve Almanya arasındaki ikili ilişkiler her iki ülke için önemli. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2008’de 25 milyar euro olarak kaydedilmiş... Almanya’nın 5,5 milyar euro fazlası var... Ayrıca Almanya’da yaşayan milyon Türk nedeniyle bir de iç siyasi ve sosyal boyutları mevcut Türkiye ile ilişkilerin. Sarkozy Fransası için ise Türkiye ile ilişkileri riske atmak gibi bir lüksün var olduğu söylenebilir çünkü bu ilişkiler Türk-Alman ilişkileri kadar çok boyutlu ve derin değil. Sosyal-demokratlardan kurtuldu diye Merkel’in Türkiye’yi açıkça karşısına alacağını sanmak Almanya Başbakanı’nı hafife almak olur.
593520
Yapma bunu Schildenfeld!
Yapma bunu Schildenfeld! ’ın yabancı kontenjanını boşaltmak için sezon başında bir yıllığına Sturm Graz’a kiraladığı Gordon Schildenfeld bugün ’a karşı forma giyecek Hırvat ’le iki hafta önce Graz’da oynadıkları maçında, Rumen ekibinin kalecisi Emilian Dolha ile saha içinde yaşadığı tartışmayla gündeme gelmişti. Schildenfeld’in maç sonunda sert bir şekilde tartıştığı kaleci Dolha’ya yaptığı el hareketi hakem ve yardımcılarının gözünden kaçmıştı.
593636
AK Parti irtibat bürosuna saldırı
AK Parti irtibat bürosuna saldırı Maltepe Zümrütevler Mahallesi AK Parti İrtibat Bürosu, kimliği belirsiz kişilerce molotofkokteyli atılarak ateşe verilmek istendi. İrtibat bürosu ve büronun altında bulunan bir markette maddi hasar oluştu. Edinilen bilgiye göre, saat 01.00 sularında, Zümrütevler Tülin Caddesi üzerindeki AK Parti İrtibat Bürosu'na gelen maskeli şahıslar, ellerindeki molotofkokteyllerini ateşleyerek büroya attı. Bu nedenle AK Parti İrtibat Bürosu ve alt katında bulunan markette yangın çıktı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye ekipleri sevk edildi. Ekiplerin müdahele ettiği yangın kısa sürede söndürüldü. Büroda ve markette maddi hasar oluştu. Olay yerinde incelemelerde bulunan polis, elde ettiği ipuçları doğrultusunda failleri yakalamak için çalışma başlattı.
593605
Tekrar söylüyoruz, ırkçılık sosyal patolojidir
Semih İdiz Tekrar söylüyoruz, ırkçılık sosyal patolojidir Hahamhane Vakfı’nın girişimleriyle gerçekleştirilen ve tarafından finanse edilen, “Farklı kimliklere ve Yahudiliğe Bakış Algısı Araştırması” ile ilgili haberleri ve yorumları dün gazetelerde okuduk. Bu araştırmayla ortaya çıkan görüntü herhangi bir sürpriz içermediği gibi, “bilinenin teyidinden” başka bir şey değil. Söz konusu görüntü, daha önce yerli ve yabancı şirketler veya üniversitelerce yapılan farklı araştırmaların sonuçlarıyla da uyumlu. Sonuçta, “Türkler” olarak dünyanın hoşgörüsüz milletleri arasında yer aldığımız bu vesileyle de ortaya çıkıyor. Bu “makûs talihimizin” nasıl bozulacağı ise belli değil. Araştırmayla ilgili ayrıntılar dünkü Milliyet’in yanı sıra birçok gazetede yer aldı. Onun için burada uzun uzun girmeye gerek yok. Ancak çarpıcı bir iki oranı vermeyi gerekli görüyoruz. Araştırmaya göre, milletimizin yüzde 57’si ateistleri, 42’si Yahudileri ve 35’i Hıristiyanları komşu olarak istemiyor. Çok daha az oranlarda da olsa, Kürtlerle Aleviler de hoşgörüsüzlükten nasiplerini alıyorlar. Bu arada yüzde 50’den fazlası, vatandaş olsalar bile, gayrimüslimleri MİT, emniyet, ordu ve siyasi partilerde istemiyor. Yüzde 40’ın biraz fazlası ise bilimsel kuruluşlarda ve sağlık hizmetlerinde istemiyor. sağlıksız bir toplum Bu verilere bir sosyolog gözüyle bakıldığında, Türkiye değişik düzlemlerde ciddi “sosyal patoloji” emareleri gösteren sağlıksız bir toplum olarak önümüze çıkıyor. Aslında bunu anlamamız için etrafımıza bakmamız yetiyor. Geçmişte bunu yazdığımızda aldığımız, “Ne hoşgörüsüzlüğü lan! Gelirsem gösteririm” türünden mesajlar ise sorunu “karikatürize” edilmiş bir şekilde ortaya koyuyor. Bu durumun, yukarıda belirtilen yüzdelerin dışında kalan ve “evrensel insani değerler” açısından “normal” sayabileceğimiz vatandaşlarımız açısından -ki Allah’tan bunlar da var- hoş olmadığı kesin. Bu olumsuz görüntünün değişmesi için toplumbilimcilerden siyasetçilere, eğitimcilerden önderlerine kadar birçok kişi ile kesimin elbette ki çok çaba sarf etmesi gerekiyor. Ancak bu çaba için gereken iradeden eser yok. Gelişmeler ise işlerin daha da kötüye gittiğini gösteriyor. Özetle, burada sözü edilen araştırmanın yanı sıra, yakın tarihte yapılan benzeri araştırmaların da ortaya koyduğu gibi, giderek daha ırkçı, hoşgörüsüz ve sürekli düşman arayan bir toplum olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Ancak bu yolda yürüyüp çok ciddi toplumsal sorunlarla karşılaşmamış tek bir ülke örneği yok tarihte. “Tarih komisyonlarından” çok söz edildiği bu günlerde bu tür gerçeklerin bilinmesinde yarar var. Hoşgörüsüzüz, hoşgörü istiyoruz Öte yandan, ’daki Türk ve aleyhtarlarını ulus olarak kınamamız, “Türkü, Müslümanı komşu istemem” diyen bir Almana veya Hollandalıya anında “pis ırkçı” damgasını vurmamız da, bu durumda gözden kaçırılması zor olan bir çelişkidir. Kısacası, hem hoşgörüsüz olacaksınız, hem de başkalarından hoşgörü bekleyeceksiniz. Bu arada Avrupalıları haklı olarak olsa bile “çifte standart” uygulamakla suçlayacaksınız, ama kendi çifte standartlarınızı ısrarla görmeyeceksiniz... Genel halimizin özeti budur. Bunun sadece “sosyoloji”nin değil, toplum olarak psikiyatr koltuğuna yatırılmamızı gerektiren “sosyal ”nin de alanına girdiği açık. Bu çerçevede her zaman söylediğimiz bir hususu tekrarlamak isteriz. Empati gösteremeyen sempati bekleyemez çünkü bunu hak etmez. Sevgisiz olan toplum ise dünya gözünde sevimsiz bir toplumdur. Özetle, sevgi bekleyen sevgi göstermeli, hoşgörü isteyen hoşgörülü olmalı. Hoşa gitmese de işin basit formülü budur. Fakat ne yazık ki, bu gerçeği kavrayıp içselleştireceğimize, günden güne aksi istikamette ilerliyoruz. Ondan sonra “Dünya bizi sevmiyor” diye hayıflanıyoruz. Sizce bunda bir gariplik yok mu?
593224
Erdoğan'ın torun hasretine 3G yetişti
Erdoğan'ın torun hasretine 3G yetişti Başbakan Erdoğan, "İki erkek torundan sonra bir kız torunum oldu. Henüz kendisini göremedik, ama 3G işimize yaradı, oradan gördük" dedi. İZMİR (A.A) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir kız torununun dünyaya geldiğini belirterek, torununun görüntülerini 3G aracılığıyla izleme imkanı bulduklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, İzmir program kapsamında AK Parti Başkanlığı Binası'nı ziyaretinin ardından başbakanlık otobüsüyle İzmir Valiliğine geçti. Valilik ziyareti öncesinde Konak Meydan'ında kendisini bekleyen vatandaşları selamlayan Erdoğan, bazı vatandaşlarla tokalaştı. Başbakan Erdoğan kalabalığın içindeki çocuklara oyuncak hediye etti. Bu sırada iki vatandaş, Başbakan Erdoğan'dan iş istedi. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen Valilik ziyaretinin ardından basın mensuplarının, 'torununun doğumuna ilişkin duygularını' sorması üzerine Başbakan Erdoğan, 'İki erkek torundan sonra bir kız torunum oldu. Henüz kendisini göremedik, ama 3G işimize yaradı, oradan gördük. Darısı olmayanların da başına' dedi. Basın mensuplarının torununun ismini sorması üzerine Başbakan Erdoğan, 'İsmini bilmiyorum, ama göbek ismini biliyorum, Emine' diye konuştu Başbakan Erdoğan daha sonra Balçova Termal Tesisleri'ne hareket etti.
593238
Başbakan Ulusa Seslendi
Başbakan Ulusa Seslendi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ulusa sesleniş konuşmasında demokratik açılımı anlattı. "Biz ülkenin gencecik fidanları daha yeşermeden kırılmasın, bu topraklarda terör kendine asla varlık zemini bulamasın, kardeşler arasında kin ve nefret yaşanmasın istiyoruz" diyen Erdoğan, iyi niyetli atılan adımların istismar edilmemesini istedi. Erdoğan, bu ayki ulusa sesleniş konuşmasında dış politikaya da geniş yer ayırdı. Başbakan Erdoğan konuşmasında, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin daha güçlü bir ülke olmak adına attığı adımların daha da hızlanacağını söyledi. "Kimsenin şüphesi olmasın, İnsanlarımızın daha mutlu, daha müreffeh bir Türkiye'ye uyanacağı sabahlar yakındır" diyen Erdoğan, demokratik açılımı anlattı. Başbakan şunları söyledi: "Biz ülkenin gencecik fidanları daha yeşermeden kırılmasın, bu topraklarda terör kendine asla varlık zemini bulamasın, kardeşler arasında kin ve nefret yaşanmasın istiyoruz. Biz eli ekmek tutması gerekenler silah tutmasın; yola, okula, hastaneye, kalkınmaya harcanması gereken kaynaklar heba edilmesin istiyoruz." Ülkede huzurun hakim olmasını istediklerini belirten Başbakan Erdoğan, hiç kimsenin iyi niyetli adımları istismar etmemesini istedi. Türkiye'nin bütünlüğünün asla tartışma konusu olmadığını vurgulayan Başbakan, demokratik adımların milletle birlikte atılması gerektiğine dikkat çekti. Erdoğan Dış Politikaya Değindi Ulusa sesleniş konuşmasında dış politikaya da değinen Başbakan Erdoğan, iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirildiğini söyledi. Bölgesel meseselerde yapılan arabuluculuk çalışmalarını aktardı. Başbakan şöyle konuştu: "Suriye Devlet Başkanı Sayın Beşşar Esad ile evvelki hafta İstanbul'daki buluşmamızda Suriye ile Türkiye arasında vizelerin kaldırıldığını birlikte açıkladık, bu mutluluğu birlikte yaşadık. Ortak bir tarihe, zengin kültürel bağlara sahip olan, birbirine akraba olan, komşu olan, geleceğe dönük menfaatleri de aynı olan bu iki dost ülkeye yakışan da buydu. Kıbrıs konusunda Türkiye'nin çözümden yana olduğunu tekrarlayan Erdoğan, "hiç kimseye karşı, hiçbir önyargımız yok; hiçbir kompleksimiz yok, dünyadaki hiçbir ülkeye de kapımız kapalı değil..." dedi. Başbakan, Ermenistan ile yaşanan sorunlarınsa iyi niyet temelinde aşılabileceğini vurguladı. Erdoğan, "Ermenistan ile imzalanacak olan protokol önemli bir aşamaya işaret etmektedir. Bildiğiniz gibi, bu protokol ancak TBMM'nin onayı ile geçerlilik kazanacak olan bir protokoldür. İki ülke arasındaki meseleleri çözmek ve ilişkilerimizi iki komşu ülkeye yakışır bir çizgiye çekebilmek için bu temaslarımızı sürdüreceğiz. Bu temaslarımız sırasında elbette dostumuz ve kardeşimiz Azerbaycan halkının menfaatlerini de en az kendi menfaatlerimiz kadar korumaya özen gösteriyoruz." dedi. Amerika temasları hakkında da bilgi veren Başbakan Erdoğan, ilk defa bir Türk Başbakanının, Güvenlik Konseyi'nde konuşma yapmış olduğunu hatırlattı 32 hükümet ve devlet başkanıyla görüş alışverişinde bulunduğunu söyledi.
593287
Ulaştırma Şurası, İstanbul'da 60 milyon, Türkiye'de ise 30 milyon kapasiteli 2, 15 milyon kapasiteli havaalanı yapılması kararı aldı
Ulaştırma Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı ve 10. Ulaştırma Şurası Genel Sekreteri Kenan Bozgeyik, kapanış oturumunda alınan şura kararlarını açıkladı. Bozgeyik, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 10. Ulaştırma Şurası kapsamındaki panellerden çıkan öneriler ile çalıştay önerilerinin bütünleştirilerek, her sektörün en önemli 20 projesinin seçildiğini, önemli projelerin de tekrar değerlendirilerek, Cumhuriyet'in 100. Yılına armağan edilen 100 kritik projenin belirlendiğini dile getirdi. Buna göre, deniz yolları, kara yolları, hava yolları, demir yolları, kent içi, posta ve haberleşme sektörlerine ilişkin alınan kararlar şöyle: -KARA YOLU SEKTÖRÜ- -Bölünmüş yolların 32 bin kilometreye çıkarılması. -Kuzey-güney kara yolu koridorlarının iyileştirilmesi. -Yerleşim merkezlerine çevre yolu yapılması. -Kuzey Marmara Otoyolu, Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu, Ankara-Delice Otoyolu, Ankara-İzmir Otoyolu, Sivrihisar-Bursa Otoyolu, Afyon-Antalya Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Şanlıurfa-Habur Otoyolu, Aydın-Denizli-Antalya Otoyolu, İstanbul-Ankara-Kafkasya ve İran Otoyolu, Şanlıurfa-Diyarbakır Otoyolunun yapılması. -Kar siperleri-çığ tünelleri ve ses panelleri, kara yolu boyunca acil yardım istasyonları, kara yolu ağının bitümlü sıcak karışım kaplama yapılması. -Karayolu Akademisi kurulması. -Tüm liman ve OSB'lerin bölünmüş yollarla bağlantılarının oluşturulması. -Rize-Mardin Otoyolunun inşa edilmesi. -Türk Otomotiv Kurumu''nun kurulması. -DENİZ YOLU SEKTÖRÜ- -Liman ve deniz tesislerinin ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre edilmesi. -Yeni liman projeleri ile transit ülke konumuna gelinmesi. -Elleçleme kapasitesinin 2023 yılına kadar 32 milyon TEU, 500 milyon ton kuru yük, 350 milyon ton sıvı yük ve 15 milyon yolcuya ulaştırılması. -Yurt içi taşımacılıkta deniz yolu payının yüzde 15'e (Ton/km) ve konteynerleşme oranının yüzde 15'e (TEU) yükseltilmesi. -Gemi inşa sanayinde 10 milyar dolar inşa geliri ve yeni istihdam alanlarının oluşturulması. -Gemi teslim kapasitesinde 0.8 milyon DWT'dan milyon DWT'a veya yıllık 300 adet gemi teslim sayısına ulaşılması. -Katma değeri yüksek, ileri teknolojili gemiler inşa edilmesi. -Marmara Denizi'nde kuzey-güney, doğu-batı ulaşımları için modern, fonksiyonel ve intermodal taşımacılığa uygun veya katlı araç yükleme boşaltma imkanları olan Ro-Ro terminalleri inşa edilmesi. -Kısa mesafe deniz taşımacılığına yönelik, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına sefer yapan Ro-Ro, Ro-Pax filosu kapasitesinin artırılarak hatların çeşitlendirilmesi. Doğu Akdeniz'de VLCC ve ULCC kapasitesinde yeni gemi inşa ve bakım onarım hizmeti verecek tersanelerin kurulması. -Tersanelerin yoğunlaştığı yerlerde organize yan sanayi bölgelerinin oluşturulması. -200 adet balıkçı barınağının 55'inin kademeli olarak yat limanına dönüştürülmesi ya da ortak kullanım modeli oluşturulması. -Deniz ticaret filosunun modernize hale getirilmesi, dünyanın en büyük 10 limanından en az birinin inşa edilmesi. -Ulusal Test ve Akreditasyon Merkezi kurma. -Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge payını ulusal hedefe paralel yüzde seviyesine çıkarma. -Türkiye'nin kıyılarını dünyanın en temiz kıyıları arasına taşıyacak etkin bir çevre yönetim sisteminin kurulması. -Birbirine yakın iskelelerin ihtisas limanlarına dönüştürülmesi, evrensel hukuk ve AB normlarıyla tam uyumlu denizcilik mevzuatının sürdürülmesi. -Deniz ulaşımına ilaveten iç su yollarının etkin kılınması. -Gemi inşa sanayisinde yüzde 80 yerli katkı payını yakalamak. -KENT İÇİ SEKTÖRÜ- -Ulaşım Kurumu'nun, Trafik Kontrol Merkezi'nin kurulması, ulaşım ana planlarının bütün kentler için zorunlu olması. -İmar planları ile paralelliğin ve özürlülere uygunluğunun onayı. -Kent içi ulaşım sistemlerinin AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi. -Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanların ulaşımda planlama ve tasarım standardının oluşturulması. -Raylı sistemlerde yerli sanayinin teşviki. -Kent içi trafikte enerji dostu, çevreye duyarlı doğal gaz-hibrit araç kullanımı, deniz-iç su yolu ulaşımının toplu taşıma ile entegresi ve iyileştirilmesi. -Kent içi lojistiğin Ulaşım Ana Planı'nın parçası olması. -Kentlere özgün otopark yönetim sisteminin kurulması, şehirler arası taşımacılık terminallerinin kentsel toplu taşıma sistemleri ile entegre edilmesi. -22 Eylül tarihinin ''Otomobilsiz'' gün ilan edilmesi. -''Sürdürülebilir Ulaşım Projesi''nin seçilip ödüllendirilmesi. -Avrupa Birliği ve dünya ile uyumlu Demir Yolu Kanunu'nun çıkarılması. -DEMİR YOLLARI SEKTÖRÜ- -Mevcut hatların yenilenmesi, tüm hatların sinyalli, elektrifikasyonlu hale getirilmesi. -Yapımları devam eden bin 622 kilometre yüksek hızlı tren ağının 2012 yılına kadar tamamlanması. -2023 yılına kadar bin 792 kilometre yeni yüksek hızlı tren ağının inşa edilmesi. -2023 yılına kadar bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa edilmesi. -BAŞKENTRAY Projesi'nin inşa edilmesi. -EGERAY Projesi'nin tamamlanması, demir yolu araç filosunun yenilenmesi. -Teknolojinin geliştirilerek trenlerin tek makinistle çalıştırılması. -Tüm liman ve organize sanayi bölgelerine irtibat hatları ile entegre edilmesi. -Demir Yolu Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Demir yolu payının yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 artırılması. -Hatlardaki kurp ve eğimlerin AB ölçütlerine uyumlaştırılması. -Hemzemin geçitlerin iyileştirilmesi ve kademeli bir şekilde ortadan kaldırılması. -Hatlardaki dingil yükünün en az 22,5 tona çıkarılması. -2023-2035 arasında 2960 kilometre yüksek hızlı tren hattı, 956 kilometre konvansiyonel hat yapılması. -Batum-Trabzon-Erzincan hattının inşa edilmesi. -Kavak-Kırıkkale hattının inşa edilmesi. -POSTA SEKTÖRÜ- -Posta pazarının kontrollü ve kademeli bir şekilde serbestleştirilerek tam rekabetçi ortamın sağlanması. -Posta Düzenleme Kurumu'nun kurulması. Kayıtlı elektronik posta hizmetinin verilmesi. -Gönderilerin tesliminde evrensel standartların üstüne çıkılması. -Türkiye'nin uluslararası gönderi alıp vermede bir aktarım merkezi haline gelmesinin sağlanması. -Posta sektörüne ilişkin uluslararası karar süreçlerinde etkin rol alınması. -Posta Sektörü Konseyi'nin oluşturulması. -Sektörel vizyon ve stratejilerin belirlenmesi. -Posta hizmetlerinin sunumunda çevreye duyarlı politikaların izlenmesi. -Sektörel haberleşme, tanıtım ve bilgi paylaşımını sağlayacak bir iletişim ağının kurulması. -Gönderi izleme sistemi, RFID ve Barkod teknolojilerinin ve yeni nesil iletişim sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması. -Sektörde kullanılan teknolojilerin yurt içinde üretimi ve ihracı, sektörel Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesi. -HABERLEŞME SEKTÖRÜ- -Bilişim sektörünün 160 milyar dolara, geniş bant abone sayısının 2013'te 12 milyona, 2023'te 30 milyona ulaşması. -Ülke genelinde fiber optik ağının kurulması ve Türkiye'nin bölge ülkeler arasında fiber kesişim noktası (hub) olması. -Eve kadar fiber ve geniş bant kablosuz erişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması. -Uçtan uca IP ve IPv6 uygulamalarına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye'de kurulmasının sağlanması amacıyla bilişim vadisi OSB projesinin gerçekleştirilmesi. -Mobil terminal cihazları üretimi ve söz konusu cihaz ihracatının ithalatı geçmesi. -Türkiye'nin Avrupa'nın çağrı merkezi üssü olması. -Sertifikasyon verecek laboratuvarların faaliyete geçirilmesi. -Mobil cihaz 2. el piyasasının geliştirilmesi. -Türkiye'nin 2023 yılında küresel BİT pazarında söz sahibi en az bir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standardıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olması. -Kamu kurumlarının yaptıkları alımlarda ve düzenlemelerde Ar-Ge'yi teşvik edecek önlemlerin uygulanması. -Ulaştırma Bakanlığı Ar-Ge fonunun burs vermesi. -Girişim sermayesi sağlanması ve proje yarışmaları düzenlenmesi gibi alanlarda etkin olunması. -Spektrum ticareti uygulamalarının başlatılmasına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Kişisel verilerin illegal ve kötü amaçlı kullanımını önleyecek düzenlemelerin geliştirilmesi. -HAVACILIK SEKTÖRÜ- -İstanbul'da 60 milyon yolcu kapasiteli bir havaalanı ile Türkiye'de 30 milyon kapasiteli 2, 15 milyon kapasiteli havaalanı yapılması. -Uçak-dolmuş-taksi işletmelerinin kurulması ve yaygınlaştırılması. -Deniz, göl gibi yerlere yakın olan turizm yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz hava araçlarının kullanılarak, bu alanda gelişimin sağlanması. -Döner kanat hava aracı taşımacılığı sisteminin kurulup desteklenmesi. -Türkiye'nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapılması. -ILS kategori I, II ve III hassasiyetinde yerde tesis edilen pozisyon doğrulama sistemlerinin (GBAS) yaygınlaşması. -Hava kargo taşımacılığına uygun olan havaalanlarının ''serbest bölge'' ilan edilmesi. -Hava aracı veya parçasının sertifikasyonunun Türkiye tarafından sağlanabilir hale getirilmesi. -Milli ATM teknoloji alt yapısının geliştirilmesi ve bu kapsamda dışa bağımlılığın azaltılması. -Yerli imalat olarak en az tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretiminin gerçekleştirmesi. -Türk sivil hava taşımacılığı filo yapısının 2023 yılında 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşması. -Türkiye'nin kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olması, yeni nesil motorların geliştirilmesi çalışmalarına katılınması. -Havacılık Endüstri İhtisas OSB'lerin kurulması, insansız hava araçlarının, hava sahasının kullanımının sivil havacılık sistemine entegre edilmesi. -EUROCONTROL'ün eğitim merkezinin Türkiye'de açılmasının sağlanması. -SHGM ve DHMİ Genel Müdürlüğü'nün yeniden yapılandırılması. -Hava Ulaştırma Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Yaylaların turbo-prob uçuşlarına imkan veren havaalanları ile entegre edilmesi.
593375
Kanarya'nın kazanma zamanı!
Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi (H) Grubu'ndaki 2. hafta maçında bu akşam deplasmanda Moldova temsilcisi Sheriff ile karşılaşacak. Tiraspol kentindeki Sheriff Stadı'nda TSİ 20.00'de başlayacak maçı Makedon hakem Aleksandar Stavrev yönetecek. Fenerbahçe, (H) Grubu'ndaki ilk maçında İstanbul'da Hollanda temsilcisi Twente'ye 2-1 yenilirken, Sheriff ise deplasmanda Romanya'nın Steaua Bükreş takımıyla golsüz berabere kaldı. SHERIFF FENERBAHÇE Stat: Sheriff Stadı Saat: 20:00 Hakem: Aleksandar Stavrev Yayın:
593311
Beşiktaş'tan Yenilgi Serisine Devam
Beşiktaş'tan Yenilgi Serisine Devam Yaptığı son resmi maçı kaybeden Siyah beyazlı ekip 552 dakika sonunda gol orucunu bozdu ve CSKA'ya gol attı. Yayına Giriş: 30.09.2009 23:27:45 Güncelleme: 30.09.2009 23:27:45 Beşiktaş, Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Rusya'nın CSKA Moskova takımına 2-1 yenilerek resmi maçlarda galip gelememe geleneğini sürdürdü. "Kara Kartallar", yaptıkları son resmi maçı da yitirirken, galibiyet hasretini de maça çıkardı. En son Antalyaspor'u 2-0 yenen Beşiktaş, daha sonra Gençlerbirliği ve Gaziantepspor ile golsüz berabere kalmış, Galatasaray'a 3-0 yenilmiş, ardından Manchester United'a 1-0 ve Kayserispor'a da 1-0 mağlup olmuştu. Son olarak CSKA Moskova'ya da 2-1 yenilen siyah-beyazlılar, üst üste 6. maçında da galip gelemedi ve son maçını da yitirmiş oldu. Gol Hasretine Son Resmi maçlardaki en son golünü ligin 2. haftasında 78. dakikada Antalyaspor'a atan, daha sonraki maçlarda gol atmayı başaramayan Beşiktaş, CSKA Moskova maçının uzatma dakikalarında gol bularak bu hasretine son verdi. Siyah-beyazlılar, Ekrem'in attığı golle 552 dakika sonra golle buluşurken, bu gol de Beşiktaş'a puan getirmedi. Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde bugüne dek başında bulunduğu takımlarla puan alamayan teknik direktör Mustafa Denizli, CSKA Moskova karşısında elde edilen yenilgiyle bu geleneğini sürdürdü. Fenerbahçe'nin başında 2001-2002 sezonunda ''Devler Ligi''de ''sıfır' çeken, Beşiktaş'ın başında çıktığı ilk maçta da Manchester United'ın 1-0 galibiyetine engel olamayan deneyimli teknik adam, Moskova deplasmanından da puansız ayrıldı. Mustafa Denizli yönetimindeki Fenerbahçe, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 2001-2002 sezonunda (F) Grubu'nda yaptığı maçı da yitirerek, hiç puan alamadı. Grup maçlarını gol atıp, 12 gol yiyerek son sırada tamamlayan Denizli yönetimindeki Fenerbahçe, aynı zamanda şimdiye dek "Devler Ligi"'nde mücadele eden Türk takımları içindeki en kötü performansı sergiledi. Rus Takımlarına Karşı İlk Yenilgi Beşiktaş, CSKA Moskova takımı karşısında aldığı yenilgiyle Rus takımları karşısında ilk kez sahadan yenik ayrıldı. Siyah-beyazlılar, daha önce Avrupa Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda Rusya'nın Lokomotiv Moskova takımını 3-0 ve 3-1 yenmiş, UEFA Kupası'nda ise Zenit Saint Petersburg ile 1-1 berabere kalmıştı.
593301
Peru'da 6.3 şiddetinde deprem
Peru'da 6.3 şiddetinde deprem Peru'nun güneydoğu kesiminde anlık ölçere göre 6.3 büyüklüğünde deprem meydana geldiği bildirildi. ABD Jeolojik Araştırma Merkezi, Peru'daki depremin, komşu Bolivya'nın başkenti La Paz'ın yaklaşık 162 kilometre kuzeybatısında olduğunu açıkladı. Depremde can ve mal kaybı olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi.
593629
Batman-İstanbul seferinde sancılı uçuş
Batman-İstanbul seferinde sancılı uçuş Türk Hava Yolları'nın Batman İstanbul seferini yapan uçakla İstanbul'a gelen Zeynep Polat (22) isimli hamile kadın, uçaktan indiği sırada körükte doğum yaptı. Kız çocuğu dünyaya getiren Zeynep Polat ve bebeği, hastaneye kaldırıldı. Siirt'in Kurtalan ilçesinden, İstanbul'daki akrabalarını ziyarete gelen hamile Zeynep Polat, havaalanında doğum yaptı. Batman'dan dün 16.00'da yaşındaki kızı Beyza ile birlikte THY'nın 625 sefer sayılı uçağına binen Zeynep Polat'ın, uçak havalandıktan bir süre sonra doğum sancıları başladı. Akşam saat 18:30'da Atatürk Havalimanı'na inen yolcular, 101 numaralı körükten çıkmaya başladı. Doğum sancıları çeken Zeynep Polat da yolcularla birlikte uçaktan inmek için körüğe yöneldi. Tam körüğe çıktığı sırada sancıları iyice bastıran ve artık yürüyemez hale gelen Polat, kendisini bekleyen doktorların yardımıyla burada doğum yaptı. Bir kız çocuğu dünyaya getiren genç kadın, vakit kaybetmeksizin Bakırköy Yenimahalle Kadın Doğum Hastanesi'ne kaldırıldı. Genç kadının ve küçük kızın sağlık durumları iyi olduğu öğrenildi. Eşinin doğum yaptığını ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirdiğini haberini alan baba Sebahattin Polat'ın ise ilk uçakla İstanbul'a geleceği öğrenildi.
593647
Daum'a göre kolay değil
Daum'a göre kolay değil “Bizi zor ve güçlü bir rakip bekliyor. 90 dakika işimiz kolay olmayacak” diyen F.Bahçe Teknik Direktörü Daum, eksikliklere rağmen Moldova'dan iyi sonuçla döneceklerine inandığı söyledi. F.Bahçe son çalışmasını Moldova'da yaptı. Koch idman öncesi “Yarın ne var” diye sordu, futbolculardan “Maç var. Savaş gömleklerini giyiyoruz” yanıtını aldı. UEFA Avrupa Ligi'nde Sheriff ile karşılaşacak F.Bahçe'de, teknik direktör Christoph Daum, kendilerini güçlü bir rakibin beklediğini söyledi. “Sheriff, belli hedefler için kurulmuş bir takım. Hem tesislerine hem de kadrolarına bakılınca, bir hayli yatırım yaptıkları belli. Ulusal başarıları elde etmişler” açıklamasında bulunan Alman teknik adam, “Şimdi uluslararası arenada başarı arıyorlar. Ben bunlara ulaşacaklarına inanıyorum. Bizi 90 dakika baskı yapan, fizik gücü oldukça yüksek bir rakip bekliyor olacak” dedi. KONSANTRASYON SORUNU Kendilerinin de maça buna göre hazırlanacaklarını ifade eden Daum, “Twente maçında gördüğümüz gibi, konsantrasyonumuzu son dakikaya kadar korumamız gerekiyor. Kadroda zorunlu bazı değişikliklere gideceğiz. Ancak güçlü ve geniş bir kadromuz var. Oyuncularım takımımızı başarıyla temsil edecekler ve buradan iyi bir sonuçla ayrılacağız” diye konuştu. Roberto Carlos'u her zaman 11'de oynatmak isteyeceğini dile getiren Alman teknik adam, Türkiye'de yabancı kontenjanı nedeniyle sıkıntılar yaşadıklarını kaydetti. Uğur Boral ise, iyi konsantre oldukları takdirde yenemeyecekleri takımın olmadığını söyledi.
593411
Kırıkkale'de otobille çarpışan TIR'a çarpan otomobildeki kişi öldü
Alınan bilgilere göre, Kırıkkale'den Ankara'ya gitmekte olan Burhan Akyüz'ün kullandığı 06 YBV 94 plakalı otomobilin, Kırıkkale Organize Sanayi Sitesi'nden ana yola çıkan Ramazan Cete'nin idaresindeki 47 DC 885 plakalı TIR'a çarptı. Bu arada arkadan gelen Murat Takel'in kullandığı plakası belirlenemeyen otomobilde Tır'ın tekerine çarptı. Kazada, plakası belirlenemeyen otomobil sürücü Murat Takel ile yayındaki Havva Takel öldü. Otomobilde bulunan Adem Takel, İmdat Çelebi ve Yunus Çelebi yaralandı. Kazada hayatını kaybeden Murat Takel ile Havva Takel'in cenazesi Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi morguna kaldırıldı. Yaralı Adem Takel, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine, Yunus Çelebi ile İmdat Çelebi ise Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi yoğun bakımına alındı.
593665
Yarış atları bu kez açılım için koştu
Yarış atları bu kez açılım için koştu Güneydoğu Anadolu bölgesi'ne yönelik sosyal ve ekonomik desteklere bir yenisi daha eklendi. Diyarbakır Hipodromu ile şehirde 35 yıl ara verilen at yarışları tekrar başladı. Diyarbakır Hipodromu dünyanın atçılığı gelişmiş ülkelerindeki hipodromlar örnek alınarak yapıldı. Tesislerin işsizlik nedeniyle büyük sıkıntı yaşayan şehirde birçok kişiye ekmek kapısı olması bekleniyor. Hipodromun dün yapılan açılış törenine Tarım Bakanı Mehdi Eker ve bölge milletvekilleri ile at yarışları camiası ve çok sayıda vatandaş katıldı. Açılışta konuşan Bakan Eker, 16 milyon TL'ye mal olan tesisler sayesinde yüzlerce kişinin iş sahibi olacağını aktardı. Tarihte saf kan Arap atı yetiştiriciliğinde en önemli merkezlerden biri olan, Asurlar'dan Osmanlı'lara kadar ordunun atlarına merkezlik yapan Diyarbakır'ın tekrar eski günlerine kavuşacağını belirten Bakan Eker, “Bu modern tesis aracılığı ile yüzlerce kişi için ekmek kapısı açılmış oldu. Sadece çalışanlar değil, hayvancılıkla, at yetiştiriciliği, bakıcılık ve yem sektöründekiler içinde ilave destek sağlanmış olacak” dedi.
593527
Real şov yaptı 3-1
Real şov yaptı 3-1 İspanyol temsilcisi ’yı yenerek puanını 6’ya çıkardı, liderliği kaptırmadı Grubu’nda evinde ’yı mağlup ederek ikide iki yaptı, liderlik koltuğunu kimseye kaptırmadı. İlk yarıda İspanyol temsilcisi karşısında iyi direnen Marsilya, kalesini gole kapadı. İkinci yarıda daha atak bir futbolla başlayan Real, Portekizli yıldızı Cristiano ile 1-0 öne geçti. İki dakika sonra konuk ekip Diawara’nın görmesiyle on kişi kalırken, kazanılan penaltıyı Kaka ağlara yolladı ve durumu 2-0 yaptı. İyice dağılan Marsilya defansı karşısında Ronaldo 64’te maçın skorunu belirleyen isim oldu. Real, puanını 6’ya yükseltirken, Marsilya 0’da kaldı.
593581
'Unutulmaz'da 800 kişilik nişan
Atv'de çarşamba günleri ekrana gelen "Unutulmaz" dizisinde Harun (Serhan Yavaş) ile Melad'ın (Sinem Öztufan) nişan sahnesinde 800 figüran kullanıldı. Silivri Klassis Otel'de gerçekleştirilen nişan sahnesi yaklaşık 24 saat sürdü. Yönetmen Ersoy Güler, düğün sahnesine gerçek bir nişan gibi hazırlandıklarını söyledi.
593599
Hayalimdeki çekirdek!
Feyzi Hepşenkal ArayışHayalimdeki çekirdek! TOPLANTI üzerine toplantı... Arama konferansı üzerine arama konferansı... Ve kim bilir daha ne arayışlar, konuşmalar, araştırmalar yapıldı. Sonuçta 28 maddelik bir istek listesi ortaya çıktı, hepsi bir dosyaya kondu ve Başbakan’a sunuldu. Cihana bedel bir hayal görelim zaman: Başbakan’ın elinde sihirli bir değnek var ve ’e yürekten sevdalı. Sıralanan 28 maddenin her birine dokunduğu anda, istenen şey gerçekleşiyor. Çiğli’de 400 yataklı eğitim hastanesi yarın açılıyor meselâ. Ertesi gün Bayraklı’da sağlık kampusü kuruluyor. Kruvaziyer Limanı, Çandarlı Limanı, Limanı... Hazır. Bir yandan diğer yandan otoyolu bitmiş; kurdelesi haftaya perşembe kesiliyor. İzmir Körfezi’nde çipuralar cirit atıyor, Medeniyetler Müzesi’nin kapısı önünde ilköğretim öğrencileri kuyruk olmuş. Menderes’ten trene binen hızla ’ya gidiyor. Ve daha ne varsa... Tamam. Gerçekten tamam mı? Başbakan’dan istenenlerin biri, üçü, beşi veya tamamı gerçekleştiğinde; İzmir biraz daha güzel, biraz daha mutlu, biraz daha huzurlu, biraz daha güçlü, biraz daha sağlıklı, biraz daha zengin olacaktır elbette. Mesele şu: Her şeyden “biraz daha” olması yetiyor mu? Kimine yetebilir. Hatta kiminin hayaline bile sığmayabilir! Kusura bakmayın. Bütün bunlar, benim hayalimdeki incirin çekirdeğini doldurmuyor! Derim ki: Sadece “birşey” olsun ama her boyutuyla tamam, tastamam olsun. Misal... İzmir bir “kültür şehri” olsun. Ekonomisi de, eğitimi de, şehircilik anlayışı da, toplumsal yaşamı da; gerekiyorsa ki gerekecektir-İzmir’e özel bir yasayla, bizi bu hedefe ulaştıracak biçimde yeniden belirlensin, yeniden şekillensin. Ve bunun için sihirli değneğe falan ihtiyaç yok. Biraz akıl, biraz cesaret, biraz yetenek... Yeter. Esat Bey ’nden şöyle yazmış: “’da olsa 35 yıllık sanayici Esat Sivri’nin mücadelesi gazetelerde minik bir haber olarak geçiştirilmez, üniversitelerde ‘case study’, yani ‘örnek vaka’ olarak okutulurdu. Yaşadığı sıkıntılar yüzünden geçirmiş, tam dört damarı birden değiştirilmiş, stent takılmış. Yetmezmiş, bir de teşhisi konmuş. Tüm bunlar olurken onun tek derdi binlerce çalışanını işsiz bırakmamak. Ama nafile, ne ne ne de hükümetin makro ekonomi politikaları en küçük yardımda bulunmamış.” Sizi bilmem ama ben Esat Sivri’nin şu cümlelerini yazdım bir tahtaya ve astım karşımdaki duvara: “Yıllarca aslansın kaplansın diye avuttular. Kaplan ne iş yapar? Bizim yaptığımız iş eşeklik. Param yok, borcum çok, iş arıyorum. Bana uygun bir işiniz varsa talibim. Hâlâ eşek gibi çalışabilirim .” Tek karelik kader
593752
Şahin: Meclis'ten tek milletvekili vermem
"İçişleri veya Emniyet ne yapar bilmem ama ben Meclis başkanı olarak kimseye tek milletvekili teslim etmem." Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da "Yargılanmalarına karşıyım ama onların da göğüslerini gere gere mahkemeye gitmeleri gerekir." görüşünü dile getirdi.
593237
Baykal: Cumhurbaşkanını tekrar Meclis seçsin
Karakter boyutu Baykal: Cumhurbaşkanını tekrar Meclis seçsin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı'nın tekrar Meclis tarafından seçilmesini istedi. CHP Genel Merkezi'nde MYK Toplantısı'nda konuşulanlar CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek aracılığıyla basına aktarıldı. Özyürek, Baykal'ın Cumhurbaşkanı'nı tekrar Meclis'in seçmesini istediğini ve ifade krizi yaşanan DTP'liler için yasal çözüm bulunmasını önerdiğini bildirdi.
593724
Kilisede facia
Kilisede facia Ayini bekleyen 24 kişi çöken binanın altında can verdi Nepal'de bir kilisenin çökmesi sonucu 24 kişi öldü. Geçici olarak inşa edilen katlı kilise binası, gün sürecek ayin için toplanan 1500 Hristiyan'ı taşıyamadı. Konferans için kilisede bulunanların çoğunun olay sırasında uykuda olduğu belirtildi.
593733
Bir An İçin
Bir An İçin Orijinal Adı: For The Moment Yönetmen: Aaron Kim Johnston Oyn: Russell Crowe, Wanda Cannon KANALTÜRK 19.45 İkinci Dünya Savaşı öncesi bir grup asker savaş pilotluğu eğitimi için Kanada'nın Manitoba bölgesine gönderilir. Savaşta bir bomba uçağı pilatonun tahmini yaşam süresi altı haftayı geçmemektedir. Bunu bilen Avustralyalı pilot adayı Lachlan ve arkadaşlarının da amacı bu kısa süreyi dolu dolu yaşamaktır.
593254
Hindistan'daki tekne kazasında ölenlerin sayısı yükseliyor
Polis, turistik Kerala eyaletindeki gölde çalışan, devlete ait teknenin, turistlerin ormandaki hayvanları fark edip bir tarafa yığılmaları sonucu alabora olduğunu kaydetti. Kurtarma ekiplerinin Hintlilerle yabancı turistlerin rağbet ettiği gölden 17 ceset çıkardığını belirten polis, 20 kişinin kurtarıldığını, 38 turistin halen kayıp olduğunu söyledi.
593246
Clinton: İran'ın, önünde iki tercih hakkı var
Hillary Clinton, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) başkanlığını yaptığı ve kadınlar ile çocuklara karşı cinsel şiddeti yasaklayan kararın alınmasının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu ve sorularını yanıtladı. Clinton, BM Güvenlik Konseyi'nin bugünkü toplantısında başkanlığını yapmaktan büyük onur duyduğunu belirterek, konseyin aldığı kararın son derece önemli olduğunu ve BM'ye üye devletlerin kadınlara ve çocuklara karşı cinsel şiddetin önlenmesi üzerine gerekli önlemleri almalarını, ama tabii asıl önemli olanın bu çatışmaları da ortadan kaldırmak olduğunu bildirdi. Kadınların dünyada çatışmaları çıkaran taraf olmadıklarını, ancak çoğu zaman silahlı çatışmaların kurbanı olduklarını vurgulayan Clinton, kadınların barışı sağlama ve koruma konusunda son derece büyük potansiyele sahip olduklarını kaydetti. Clinton, Güney Afrikalı yargıç Richard Goldstone başkanlığındaki BM komisyonu tarafından hazırlanan ve Gazze Şeridi'nde ocak ayı başındaki operasyonda İsrail'i savaş suçları işlemekle suçlayan raporla ilgili bir soru üzerine, raporun tek taraflı olduğuna inandıklarını, İsrail kurumlarının rapordaki tavsiyelerle zaten ilgilenmekte olduklarını ve bu açıdan bakıldığında uluslararası sistemde bu raporu ele alması gereken kurumun BM İnsan Hakları Konseyi olduğunu söyledi. -İRAN- Yarın İsviçre'nin Cenevre kentinde İran ile Batılı devletler arasında İran'ın nükleer programıyla ilgili yapılacak toplantı öncesinde nasıl bir mesaj vermek istediğinin sorulması üzerine Clinton, Cenevre'de toplantının yapılmasını sabırsızlıkla beklediğini belirterek, İran'ın önünde tercih hakkı olduğunu söyledi. İran'ın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini belirten Clinton, bu yükümlülüklerin yalnızca nükleer tesislerini denetime açmak değil, aynı zamanda nükleer faaliyetlerini de durdurmak anlamına geldiğini dile getirdi. Clinton, İran'ın bunu yapmaması durumunda uluslararası toplum tarafından iyice izole edileceğini ve daha çok baskıyla karşı karşıya kalacağını vurgularken, Cenevre'deki görüşmelerin sonucuyla ilgili şimdiden hüküm vermek istemediğini, ABD'nin uluslararası toplumun diğer üyeleriyle İran'a önündeki tercihleri açıklıkla göstermek için elinden geleni yaptığını sözlerine ekledi.
593518
Ankaraspor’a ek süre
’a ek süre Tahkim Kurulu, başkent ekibinden gelen talep üzerine hakkı tanıyarak karar toplantısının Ekim Salı günü yapılacağını açıkladı Profesyonel Futbol tarafından alt lige düşürülen ile ilgili dün duruşmalı toplantı gerçekleştiren başkent ekibine, Ekim Pazartesi gününe kadar verme kararı aldı. Tahkim Kurulu, Futbol Federasyonu binasında, Ankaraspor ve alan kulüpleri yöneticilerinin savunmaları alınan toplantı ardından yazılı açıklama yaptı. Tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin sözlü açıklamalarının dinlendiği belirtilerek, “Ankaraspor A.Ş. vekili itiraza konu ’nın gerekçeli kararını ve TFF cevap dilekçesini yeni aldıklarını beyanla savunma için ek süre talebinde bulundu. Bu talep doğrultusunda 05.10.2009 Pazartesi gününe kadar ek savunma süresi verilmesine ve dosyanın incelemeye alınmasına karar verilmiştir” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada ayrıca Ankaragücü yöneticileriyle ilgili olarak da tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin sözlü açıklamalarının dinlendiği, dosyaların tamamlandığı anlaşıldığından incelemeye alınmasına karar verildiği ifade edildi. Tahkim Kurulu, Ekim Salı günü saat 15.00’te başlayacak toplantıda konuyu karara bağlayacak.
593671
Volkan'ı arkadaşları yalnız bırakmadı
Volkan'ı arkadaşları yalnız bırakmadı SAMSUN (A.A) Samsun'da yük treninin çarpması sonucu hayatını kaybeden lise öğrencisini cenazesinde arkadaşları yalnız bırakmadı. Samsun'daki olayda okul arkadaşı Aybüke Şahin (17) ile raylar üzerinde yürürken yük treninin çarpması sonucu hayatını kaybeden lise öğrencisi Volkan Akyasan'ın (17) cenazesi, Başköy'de toprağa verildi.
593687
Şişli'de soygun girişimi
Şişli'de soygun girişimi İSTANBUL (İHA) Şişli'de soygun yapmak amacıyla bir banka şubesine giren eli silahlı kişi, güvenlik görevlisi tarafından etkisiz hale getirildi. Olay, Nişantaşı'nda bulunan İş Bankası Valikonağı Şubesi'nde meydana geldi. Bankaya giren silahlı kişi, silahını vezne görevlisine yönelterek veznedeki paraları istedi. Olayı fark eden bankanın güvenlik görevlisi, müdahale ederek şahsı etkisiz hale getirildi. Silahı tutukluk yaptığı için ateş açamadığı iddia edilen şahsın, kredi kartı borçları nedeni ile böyle bir girişimde bulunduğu öne sürüldü.
593247
İHA muhabiri Güneş'in makinası eşine teslim edildi
Merhum gazeteci Güneş'in helikopter kazası sırasında yanında bulunan ekipmanları, İHA Sivas Temsilcisi Erkan Özkan, İHA Pazarlama Sivas Bayi Müdürü Cafer Öğrünç ve İbrahim Denizli tarafından, evinde Yasemin Güneş'e tutanak karşılığında verildi. Merhum Güneş'in daha önceki yıllarda kullandığı fotoğraf makinesinin de yer aldığı malzemeleri teslim alan Yasemin Güneş, bu malzemeleri eşi için evinde oluşturduğu bölümün önüne yerleştirdi. Güneş'in yaşındaki oğlu Tuluğhan ve yaşındaki oğlu Çağan'ın babalarının fotoğraf makinesi ve kamerasıyla oynadıkları görüldü. Yasemin Güneş, AA muhabirine, eşyaları ilk aldığında çok mutlu olduğunu belirterek, ''Aylardan beri belki hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Çünkü İsmail'in eşyalarına kavuştum. Daha çok çocuklar için mutlu oldum'' dedi. Çocuklarının eşinin kullandığı malzemeleri eve gelir gelmez tanıdıklarını ve bu malzemeleri incelediklerini ifade eden Güneş, eşinin ekipmanlarına kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Güneş, malzemelerin kendisine ulaşmasında katkıda bulunanlara teşekkür etti.
593300
40 Taliban militanı öldürüldü
40 Taliban militanı öldürüldü Afganistan'da, Kunduz'da 40 Taliban militanı ölü ele geçirildi. Ölenler arasında Taliban bölge sorumlusu da bulunuyor KUNDUZ-ANKARA (A.A) Afganistan'ın kuzeyindeki Kunduz vilayetinde Taliban bölge sorumlusu Molla Selahattin ve 40 Taliban militanı ölü ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, Kunduz vilayetinin güvenliğinin sorumlu komutanlardan Nadir Şeyh ve Nebi Kumandan yönetimindeki askerler ile Taliban militanları arasında dün çıkan çatışmada, Taliban'ın kuzey vilayetleri bölge temsilcilerinden Molla Selahattin ve 40 Taliban militanı öldürüldü. Afganistan Genelkurmay Başkanı Bismillah Muhammedi, Kunduz'a gelerek Taliban örgütüne karşı göstermiş oldukları üstün cesaretten ve yapmış oldukları savunmadan dolayı Nadir Şeyh ve Nebi Kumandan'ı kutladı. Muhammedi, orduyla işbirliği içinde vatanına hizmet eden Nadir Şeyh ile Nebi Kumandan ve askerlerine üstün cesaret madalyası verdi. Afganistan'ın kuzeyinde yer alan Kunduz vilayetinde ağırlıklı olarak Türkmenler ve Özbekler yaşıyor.
593488
Emekli askere evinin içinde terörist saldırı
Emekli askere evinin içinde terörist saldırı 28 yıl önce yüzbaşıyken Tunceli'de görev yapan ve 13 yıl önce albaylıktan emekliye ayrılan Aytekin İçmez, evinin salonunda tek kurşunla öldürüldü. Olayı terör örgütü MKP-HKO üstlendi Emekli Piyade Albay 64 yaşındaki Aytekin İçmez, önceki gün Bursa'daki evinin salonunda ağzından tek kurşunla vurularak öldürüldü. Daha önce Tunceli'de görev yapan albayın öldürülmesini yasa dışı Maoist Komünist Parti-Halk Kurtuluş Ordusu (MKP-HKO) örgütü üstlendi. Yıldırım ilçesine bağlı Namazgâh Mahallesi'ndeki İlkkuş Apartmanı'nın 5'inci katında oturan emekli albay Aytekin İçmez'in eşi 60 yaşındaki İsmet İçmez, önceki gün kahvaltıdan sonra evden çıktı. Öğleden sonra eve dönen İsmet İçmez, evinin salonunda eşi Aytekin İçmez'in cesediyle karşılaştı. Albayın ölümü polis kayıtlarına "şüpheli ölüm" olarak geçerken evde yapılan aramada cinayet silahı ve albayı öldüren merminin kovanı bulunamadı. 'YÜZBAŞIYI İNFAZ ETTİK' Olayı daha sonra terör örgütü MKP-HKO üstlendi. MKP-HKO internet sitesinde "1981 yılında Tunceli Ovacık-Hozat sınır bölgesinde yer alan Hülükuşağı köyüne bağlı Kale Deresi'nde (Deru Garedesi) yoldaşımız Behzat Firik'i yakarak katleden, bölgede 'Kulaksız Yüzbaşı' olarak bilinen Yüzbaşı Aytekin İçmez, HKO milisleri tarafından ölüm cezasıyla cezalandırılmıştır" ifadesine yer verildi. TEHDİT EDİLİYORMUŞ Aytekin İçmez'in kendisi gibi emekli albay olan kayınpederi Mehmet Kırmızıoğlu, damadının uzun süredir ölümle tehdit edildiğini bildirdi. EMEKLİ OLUNCA BURSA'YA YERLEŞTİ Bir çocuk babası olan Aytekin İçmez, Eğirdir Dağ Komando Okulu Komutanlığı'ndaki görevinin ardından 1996 yılında emekli olmuştu.
593432
Türkiye'nin en sessiz okulunda bebekler de eğitim alacak
Dosteller İşitme Engelliler Okulu'nda aylık bebekten yaşına kadar her çocuk eğitim alabilecek. Bunun için Göztepe'deki eski bir konak restore edildi. Öğretmeninden hizmetlisine kadar okulda görevli bütün personel, sağır ve dilsizlerden oluşuyor. Bahçesinden içeriye adım attığınızda mekânın bir okul olduğunu anlamanız zamanınızı alıyor. Çünkü bütün okullarda metrelerce uzaktan başlayan çocuk seslerini burada duymanız mümkün değil. Bunun sebebi etrafta koşuşturan öğrencilerin işaret diliyle konuşması. Bu yıl Türkiye'de ilk kez bu öğrencilerin arasına 0-6 yaş grubu işitme engelliler de katılacak. Dosteller İşitme Engelliler Merkezi Anaokulu ve İlköğretim Okulu'nda aylık bebekten yaşına kadar birçok çocuk eğitim alabilecek. İstanbul İl Özel İdaresi bunun için Göztepe'deki eski bir konağı restore ederek hazır hale getirdi. İşitme engelli çocuklara hizmet verecek okulun bir diğer özelliği ise öğretmeninden hizmetlisine kadar bütün personelin sağır ve dilsiz oluşu. Dosteller'in müdürü Mustafa Ölke, erken yaşta eğitim alan işitme engelli çocukların uygun tedaviyle duyabildiklerini söylüyor. Birçok çocuğun eğitim almadığı için düşünce ve algılamasının yaşıtlarına göre geride kaldığını belirten Ölke, "Maalesef birçok çocuk bu imkândan mahrum olduğu için aslında duyup konuşabilecekken hayatını engelli olarak sürdürmek zorunda kalıyor." diyor. Ölke, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hayata geçirdiği proje ile ilk defa 0-6 yaş arası çocukların eğitim alarak akranlarına uyum sağlayacağını sözlerine ekliyor.
593572
Safiye Erol, vefat yıldönümünde anılıyor
Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı ile Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği'nin (ESKADER) birlikte düzenlediği program, bugün saat 14.00'te başlayacak. Karacaahmet Mezarlığı'ndaki cami önünde buluşacak ziyaretçiler, Safiye Erol'un mezarını ziyaret edecek. Erol'un kabri başında Kur'an-ı Kerim okunarak dua edilecek, yazarı anlatan konuşmalar yapılacak. Ciğerdelen, Ülker Fırtınası, Dineyri Papazı, Kadıköyün Romanı, Makaleler ile Çölde Biten Rahmet Ağacı gibi eserleri bulunan Safiye Erol'un hikâyeleri de yayıma hazırlanıyor.
593769
Gökhan Özcan: 802 yıldır kurulan sofra
Gökhan Özcan 802 yıldır kurulan sofra Bir önceki yazıyı “gerçek imajdan büyüktür” diye bitirmiştik. Hemen ardından Hazreti Mevlana'nın doğum yıldönümü (30 Eylül) gelince konu kendiliğinden bir derinlik kazanmış oldu. Mevlana Celaleddin-i Rumi hem bu toprakların hikmet pınarlarının en büyüklerinden en bereketlilerinden biri; hem de aydınlığını dünyanın her köşesine ulaştırabilmiş, bütün insanlık için feyz kaynağı olmuş bir bilge, bir düşünür, bir gönüller sultanı… Bütün bu güzel sözcükler Mevlana'ya elbette çok yakışıyorlar. Ama bu güzel sözcüklerin bile örtücü, indirgeyici, daraltıcı bir yanı var. Ne kadar güzel manalara gelirlerse gelsinler, Mevlana'yı anlatmak için bulduğumuz bu birkaç sözcüğü Mevlana'yı anlamanın rutini haline getirirsek büyük bir yanılgıya düşeriz. Meyvenin özünü, tadını, kokusunu ıskalamaya mahkûm olur, kabuğunu kemirmekle iktifa ederiz. Bugün Mevlana diye söze başlanan birçok konuşmanın gelip dayandığı nokta işte bu içsizliktir. Bir şeyi çok konuşmak, yüksek sesle konuşmak, iddiayla konuşmak, hoşa geldiği ve gittiği gibi konuşmak çoğu zaman aydınlatıcı değil, örtücü, gölgeleyici, uzaklaştırıcıdır. Bunu çok konuştuğumuz, çok tartıştığımız herhangi bir toplumsal durum, konu ve kişilikler üzerinde kolaylıkla müşahede edebiliriz. Bu bakımdan Mevlana konuşulduğu kadar anlaşılmayan, söylendiği kadar bilinmeyen, tutulduğu kadar dokunulmayan bir “gerçek”! İmajını aşarak aslına pek de ulaşamadığımız bir memba! Bu sebeple ki, membaa yakınlığımız nispetinde değil bereketli değil iklimimiz. Olmaması gerektiği kadar kurak ve çorak… Mevlana'ya ancak kendi sözcükleriyle bakmak genişletebilir insanın ruhunu, dünyasını. Elimize bir Mesnevi cildi, bir Fih-i Mafih nüshası alıp manayı içimize sindire sindire okumakla ancak künhüne erişilir bereketler sofrasının. Mevlana'yı anlatmak üzere yapılmış hiçbir etkinliğe değil sözüm, aksine bunların yararı büyük… Ama bizim bunun ötesine geçerek, Mevlana'nın giderek popülerleşen, popülerleştikçe manasından sıyrılan, derinliğinden uzaklaşan imajından kendimizi kurtarabilmemiz, diz kırıp gönüller sultanının sofrasına bizzat oturmamız lazım. Kimseyi aç ve mahrum bırakmayacak bir sofra o. Kimseyi boş çevirmeyecek bir kapı… Ama sofraya oturana, kapıyı çalana katıksız samimiyet gerek. Yoksa hayatımızın uçucu tekerlemelerine yeni bir tekerleme eklemekle kalırız. İşte görüyoruz; dünyalık isteyene dünyalık, nam isteyene nam, şan isteyene şan da sunuyor kapı. Oysa birkaç cümlelik Mesnevi mesaisi, birkaç satırlık Fih-i Mafih gayreti bile anlatır ki, sonsuzluğun sırrı, gözünü dünyadan çevirene aşikar olur, bir göremeyiz ayrı! Dünyalığa tamah edene, kapanır hikmet kapısı, biz bilemeyiz ayrı! Dedik ya, aslolan samimiyettir, bu zamanda en kıt şey de o! Hazreti Mevlana'nın doğumunun 802. yıldönümüydü dün. Tam 802 yıldır her gün kurulan bereket sofrası yine kuruldu. Ne bir eksik, ne bir fazla… Midenizi geçin, var mı bir tokluk hissi gönlünüzde? Bizim nice böyle bereket soframız var bu topraklarda, gönüller neyle doyardı bilemiyorsak, bu affedilmez suç! Körlükte ısrar kadar büyük hangi günah var? Sekiz asırlık sofra hep durduğu yerde, peki ama bizim açlığımız nerede? Gelin toklukla oyalanmaktan vazgeçelim de açlığımızı keşfe çıkalım bir an önce!
593523
Umuda yolculuk! 3-1
Umuda yolculuk! 3-1 Bayanlarımız, Sırbistan’ın ardından Azerbaycan’a da aynı tarifeyi uyguladı, rakibini 3-1’lik skorla geçti. EPAhaberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Filenin Sultanları, Şampiyonası Grubu’nda oynadığı ikinci karşılaşmasından da zaferle ayrıldı, engelini kayıpsız geçen ay-yıldızlı ekibimiz şansını bugün oynanacak son maçlara taşıdı Bayanlar Şampiyonası’nda Filenin Sultanları Grubu’nda galibiyet serisine devam etti, ’ın ardından ’ı da yenerek şansını bugünkü son maçlara taşıdı: 3-1 Milliler ilk sete iyi başlayamadı ancak daha sonra toparlanarak bu bölümü zor da olsa 25-23 önde kapadı. İkinci sette üstünlüğünü sürdüren ay-yıldızlı ekibimiz 25-19’luk skorla 2-0 öne geçti. Filenin Sultanları üçüncü sette ise adeta durdu. Azerbaycan bu seti 25-17 kazanarak durumu 2-1 yaptı. Ancak üçüncü sette özellikle köşelerden etkili hücum yapan bayanlarımız seti 25-17 alarak 3-1’lik galibiyete uzanmayı başardı. MAÇIN KARNESİ HAKEMLER: David Gril (Slovenya)- Geert Blyaert (Belçika) AZERBAYCAN Kovalenko (6), Oksana Parkhamenko (7), Rahimova (7), Yelena Parkhamenko (6), Maksımenko (6), Mammadova (7), Koretenko-libero(7), Mammadyorava (4), Karımova (5), Aynor Karımova (5), Gasımova (5) Bahar (6), Neslihan (8), Esra (7), Eda (6), Naz (7), Deniz (7), Nihan-libero(7), Gizem (6), Gözde (6), Neriman (4), Pelin (5), SETLER 23-25, 19-25, 25-17, 17-25 Gözler Azerilerde Bayan Voleybol Milli Takımı’nın yarı finale çıkması için öncelikle bugün oynayacağı maçını kazanması gerekiyor. Bunun yanında ’nın Sırbistan’ı mağlup etmesi, Azerbaycan’ın da hangi skorla olursa olsun ’yı mutlaka yenmesi lazım. Bu sonuçlar gerçekleşirse ay-yıldızlı ekibimiz grupta ilk iki takım arasına girecek ve yoluna devam edecek. ‘İyi servis attık’ Milli Takımın antrenörü Alessandro Chiappini, maçın ardından yaptığı açıklamada, Azerbaycan Milli Takımı’na çok saygı duyduklarını belirterek, “Çok iyi oyuncuları var ve zaten biz bu maçla ilgili endişeliydik. Ancak çok iyi servis attık ve onların ataklarını durdurmada başarılı olduk. Oyuncularımı kutluyorum” dedi. Chiappini, “Umarım yarın (bugün) Azerbaycan, Almanya’yı yener ve biz de Çek Cumhuriyeti karşısında galip geliriz” diye konuştu.
593298
KKTC'de asgari ücret 1237 lira
KKTC'de asgari ücret 1237 lira KKTC asgari ücreti 1190 liradan 1237 liraya çıkaldı. Hükümet, işveren ve işçi kesimlerinin tesmilcilerinin oybirliğiyle ve 47 liralık artışla aylık 1237 lira olarak belirlendi. LEFKOŞA (A.A) KKTC'de asgari ücret 1190 liradan 1237 liraya çıkarıldı. KKTC Asgari Ücret Tespit Komisyonu, KKTC Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Türkay Tokel'in de katıldığı toplantıda, yeni asgari ücreti, hükümet, işveren ve işçi kesimlerinin tesmilcilerinin oybirliğiyle ve 47 liralık artışla aylık 1237 lira olarak belirledi. Türkay Tokel, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, zor bir dönemden geçildiğine işaret ederek, gönüllerden farklı farklı rakamlar geçse de yeni asgari ücretin oybirliğiyle belirlenmesi nedeniyle işçi ve işveren temsilcilerine teşekkür etti. Tokel, yeni asgari ücretin aylık 1237, haftalık 283, günlük 57 ve saatlik lira olarak belirlendiğini, bu rakamların küsüratları olabileceğini kaydetti. Hiçbir hükümetin seçimden 100 gün sonra acı veren önlemler almayı istemediğini ifade eden Tokel, aylık bir bütçe bulduklarını bu nedenle eşel-mobil uygulamasını aydan aya çıkardıklarını, 2009 yılı sonuna dek istihdamları durdurduklarını, ek çalışma konusunda önlem aldıklarını hatırlattı. Tokel, birlikte özveride bulunup birlikte karar alınmadığı sürece düze çıkmanın mümkün olmadığını belirterek, oybirliğinin birlikte özveride bulunup birlikte karar almaya örnek oluşturduğunu söyledi. İşçi tarafının temsilcisi olan Hür-İş Genel Başkanı Yakup Latifoğlu da masaya aylık 1350 lira önerisini getirdiklerini, ancak buna onay almanın mümkün olmadığını ifade ederek, kendilerini tatmin etmese de yılda oluşan hayat pahalılığına yakın artış getiren 1237 rakamına onay verdiklerini bildirdi. KKTC İşverenler Sendikası Başkanı Hasan Sungur ise işçi tarafına teşekkür ederek, işverenler olarak masaya 'asgari ücret artmasın' argümanıyla gelmediklerini, söyledikleri tek şeyin 'özellikle 2002 yılından itibaren asgari ücretin kabarmaması, gerektiği kadar kabardığı' olduğunu belirterek, bundan dolayı yanlış anlaşıldıklarını dile getirdi. Sungur, işçilerin sıkıntı yaşadıklarını, ancak işverenlerin de her geçen gün ağırlaşan sıkıntılar yaşadıklarını vurgulayarak, artışın ancak tüm olanaklar zorlanarak yapıldığını bildirdi. Yeni asgari ücret, Resmi Gazete'de yayımlandıktan ve itiraz süresi dolduktan sonra yürürlüğe girecek.
593731
Menopoz sonrası sigara kanser riskini arttırıyor
Menopoz sonrası sigara kanser riskini arttırıyor ABD'de menopoz sonrası kadınlar üzerinde yapılan bir araştırma, sigara kullananlarla, hayat boyu sigara içmeyen kadınlar arasında akciğer kanseri gelişme riski açısından önemli bir fark bulunduğunu ortaya koydu. Prof. Dr. Fikri İçli, dünyanın en önemli onkoloji kongrelerinden biri olan, Amerikan Klinik Onkoloji Derneği'nin (ASCO) kısa bir süre önce düzenlenen 2009 yılı kongresinde, menopoz sonrasındaki kadınlarda akciğer kanseri gelişim riskinin hormonal faktörlerle ilişkisini inceleyen bir araştırmanın sonuçlarının açıklandığını bildirdi. İçli, her yıl bir çok ülkeden kanser konusunda çalışma yapan binlerce bilim adamının katıldığı kongrede bu yıl, Boston'daki Tufts Medical Center ile Brigham and Women's Hospital'da yapılan söz konusu araştırmanın büyük ilgi gördüğünü söyledi. Araştırma, 1984-2004 yılları arasında 106 bin 574 menopoz sonrası kadın üzerinde yapıldı. Üreme faktörleri ve dışarıdan hormon alımı ile akciğer kanseri arasındaki bağlantı üzerinde ayrı ayrı durulan çalışmada, ilk adet ve menopoz yaşı, doğum sayısı, doğum kontrol ve menopoz sonrası hormon ilacı kullanımı incelendi.
593594
Bizim ‘siyahlarımız’
Nilay Yılmaz Yakan TopBizim ‘siyahlarımız’ “İnsanların toplumsal özelliklerini biyolojik, ırksal özelliklerine indirgeyerek bir ırkın başka ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti, rasizm” diyor ... Ve ’da yeşil sahalarda ırkçılığın yükseldiğine dair haberler sürekli çıkıyor gazetelerde: “Avrupa futboluna ırkçılığın kara gölgesi düştü... ve ’da kökenli futbolculara yapılan ırkçı saldırılar ürkütücü boyuta ulaştı... Avrupa statlarında Afrikalı futbolculara maç esnasında muz atılıyor, sesleri çıkartılıyor... Siyahi futbolculara yönelik ırkçı, aşağılayıcı, insanlık dışı tezahürat/muamele/sözler...” Oysa bizler siyahları severiz... Hele kendi takımımızda oynadıkları zaman daha çok severiz... Ve “Ne ırkçılığı kardeşim, siyahlar bizim kardeşimiz. Muz falan atmayız biz, siyah-beyaz kardeştir, ayıranlar kalleştir” diye böbürleniriz... Ancak sadece siyahlara karşı olmuyor ki... Bu topraklarda bilinçli ya da bilinçsizce Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Lazlar, Aleviler, Yahudiler, Hıristiyanlar, Ateistler, Kadınlar, Eşcinseller, Yaşlılar, Çocuklar, Engelliler, ırkçılığa maruz kalıyor bir şekilde... Evet anladığınız gibi maçında yaşananlar derdim... Bizim buralarda siyahlar aşağılanmaz (Hoş onları da aşağılayanları gördük. Bkz.: Eski hakem Nouma, Eski Trabzsonspor Başkanı Mehmet Ali Yılmaz Campbell mevzuuları...), el üstünde tutulur... Ancak iş, Kürtlerin ağırlıklı yaşadığı bir şehrin takımına gelince değişir... İngiltere, İspanya, İtalya... vb’de siyahlar neyse, bizim buralarda yukarıda saydıklarım, özellikle Kürtler odur... Kürtlere tahammülsüzlüğü, Diyarbakırspor’a tahammülsüzlük üzerinden üretiyor tribünler... Senelerce çerçevesini daracık tutup, katı bir resmi söyleme hapsedilen “milli eğitim” politikasının ve hamaset üzerine inşa edilen tarih derslerinin etkisi de fazlasıyla var elbet bu konuda... Ancak artık bir şeyler yapmak, milli eğitim müfredatından çıkmak gerekiyor... Ve ırkçılık deyince sadece Siyah ırka karşı uygulanan değil, kendimiz dışında her ırka karşı yapılan muameleyi anlamamamız gerekiyor... Dünyada ırkçı hareketlere artık daha sert yaptırımlar uygulanıyor. Mesela sahalarda yaşanan ırkçılık olaylarının önüne geçebilmek için; kulüplere büyük para ve saha kapatma cezalarının yanı sıra, futbolcularla taraftarlara da para veya verilebiliyor. Bunun yanında takımların puanları da silinebiliyor. UEFA ayrıca, taraftarların ırkçı eylemlerde bulunmaları durumunda hakemlere maçı durdurma yetkisi de veriyor. Federasyon statüsünde de, yüzünden yapılan ayrımcılığı ırkçılık sayan madde çok önceden konuldu... Ama... Pek yürürlüğe geçmiş gibi görünmüyor... Yoksa ’daki olaylar ya da daha önce başka statlardaki olaylar yaşanır mıydı? Federasyonun yapacağı bundan sonra benzer durumlarda UEFA’nınki gibi sert yaptırımlar uygulamaktır... Yoksa bu iş çok baş ağrıtır... Peki ırkçılık ne zaman mı biter? “Hepimiz Kürtüz, Ermeniyiz, Rumuz, Filistinliyiz, İrlandalıyız, Aleviyiz, Hıristiyanız, Yahudiyiz, Ateistiz, Kadınız, Eşcinseliz, Yaşlıyız, Çocuğuz, Engelliyiz...” diyebildiğimizde... Nereden nereye ya da ne mutlu bana! 2001 yılında ’nde ’nin seçmeli ders olması için düzenlenen kampanyaya imza attım ve “hayatım değişti”... 2002’de hakkımda açıldı ve okul yönetimi tarafından imzamı geri çekmem istendi. İmzamı geri çekmeyince de okuldan uzaklaştırıldım. ’e dahi başvurduk ve en sonunda okula dönmemize izin verildi... Ben dönmedim... Önceki gün haberlerde öğrendim ki; demokratik kapsamında İstanbul Üniversitesi’nde Kürdoloji Araştırma Merkezi kuruluyormuş... Aradan yıl geçti... Ben okuldan atıldım ama imzam bir işe yaramış olabilir mi?.. Eğer yaradıysa ne mutlu bana! Yaramasa da fark etmez... Siyasilerin şimdi gördüğünü ben yıllar önce talep etmişim... Daha çok ne mutlu bana!.. Ramazan bitti, serbest! Bence Arda’yı Messi’yle değil; Messi’yi Arda’yla kıyaslamak lazım; çünkü Arda’nın kalça yapısı, fizik özellikleri Messi’den daha güçlü... (Eski Futbol Şube Sorumlusu Radyospor) Para para para! Ziya Şengül: Ne kadar çok konuşuyorsun baba yaa! Ahmet Çakar: Buraya konuşmak için çıkıyorum ben. Susmak için değil! (Telegol KanalTürk) Bioxin kullansınlar! Güiza öyle bir oyuncu ki, hafif saçları dökülen Fenerbahçeliler kel kalır. (Rıdvan Dilmen - % 100 Futbol, NTV) Ha ha ha! Tanrı bu kadar parayı ’e Kaka’yı alabilsin diye verdi. (Kaka’nın eşi Caroline Celico) Biz de! Gazetelerin “Genç Semih dün oynanan maçla futbolu bıraktı” diye yazmasını bekliyorum. (Fenerbahçeli futbolcu Semih Şentürk) Rijkaard öyle düşünmüyor ama! Sahada saçmalamaktan korkmuyorum. Kötü gibi görünebilir ama ben anda maçın dengesini değiştirmek için çabalıyorumdur. (Galatasaraylı futbolcu Arda Turan) Nazar etme ne olur! Madrid çocuğuyum ama harika oynadıkları ve harika oyunculara sahip oldukları için ’yı hem kıskanıyor, hem de takdir ediyorum. (Real Madrid kalecisi Iker Casillas)
593364
01:22 Arda’ya piyango
Arda’ya piyango İspanyol As gazetesinin muhabiri Moises Ullises, Barcelona’nın, sürekli sakatlanan Henry ile devre arasında yollarını ayırarak Galatasaray’ın milli yıldızını kadrosuna katabileceğini iddia etti Galatasaray kaptanı Arda Turan, ligin devre arasında Barcelona’ya transfer olabilir. Bu iddia, İspanya’nın en önde gelen spor gazetelerinden As’ın muhabiri Moises Ullises tarafından gündeme getirildi. Milliyet’le temasa geçen muhabir Ullises, Barcelona’nın uzun süredir yakın takibe aldığı Arda için Galatasaray’a resmi teklif yapabileceğini bildirdi. Ullises, Katalan ekibinin, Fransız yıldız Henry’nin dizindeki sakatlığının sürekli nüksetmesi nedeniyle ligin devre arasında Arda’yı kadrosuna dahil etmeyi ciddi şekilde gündemine aldığını ifade etti. Barcelona yönetiminin geçen hafta yaptığı toplantıda Arda transferinin uzun uzun konuşulduğunu belirten Moises Ullises, Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard’ın da bu durumdan haberdar olduğunu savundu. Bu arada Türkiye Süper Ligi maçlarını naklen yayınlayan ve ağırlıklı olarak Galatasaray’ın karşılaşmalarına yer veren İspanyol Canal+ televizyonu da, Arda’nın, İspanya’ya gelmesi halinde hiç yabancılık çekmeyeceğini kaydetti. Milli yıldızın büyük bir yetenek olduğunun altını çizen İspanyol yorumcular, transferin gerçekleşmesi halinde hem Barcelona’nın, hem de Galatasaray’ın bundan fayda sağlayacağını dile getirdiler. Öte yandan Arda Turan, Barcelona’ya transfer olursa yabancı futbolcu statüsünde sayılmayacak. Bilindiği gibi İspanyol Futbol Federasyonu’nun, Nihat Kahveci ve Rüştü’ye Avrupa Birliği statüsü vermesi nedeniyle bütün Türk oyuncular bu hakkı elde etmişti.
593497
Üçüncü torunu 3G ile gördü
Üçüncü torunu ile gördü Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak, Ahmet Akif adlı çocuğundan sonra önceki akşam bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Erdoğan’ın oğlu ’ın da Reyyan Erdoğan ile evliliğinden Ömer Tayyip adlı bir oğlu var Başbakan iki erkek torundan sonra önceki gün bir kız torun sahibi oldu. Erdoğan’ın, üst düzey yöneticisi ’la evli olan kızı Esra Albayrak, önceki akşam saatlerinde Koşuyolu’ndaki Medipol Hastanesi’nde yaptığı doğumda, kilogram 570 gram ağırlığında ve 50 santim boyunda bir kız bebek dünyaya getirdi. Göbek adı Emine Esra Albayrak, 29 Aralık 2006’da da bir erkek çocuk dünyaya getirmiş, bebeğe Ahmet Akif adı verilmişti. Başbakan Erdoğan’ın, oğlu ’ın Reyyan Erdoğan ile evliliğinden, Ömer Tayyip adını verdikleri bir torunu daha bulunuyor. ’de bulunan Başbakan Erdoğan üçüncü torununu ilk kez teknolojisi sayesinde gördü. Erdoğan, “İki erkekten sonra kız. pardon işimize yaradı, görme fırsatımız oldu. Darısı olmayanların da başına. Mutluyuz” dedi. Bebeğin ismini henüz bilmediğini ancak göbek adının ‘Emine’ olduğunu söyledi.
593472
Son gülen Manchester
Son gülen Manchester Beşiktaş'ı İnönü'de tek golle deviren Kırmızı-Şeytanlar, Old Trafford'da yenik duruma düştükleri maçta Wolfsburg'u 2-1 yenip, Grubu'nda zirveye çıktı Şampiyonlar Ligi'nde Grubu'nda ilk haftanın kazanan iki ekibinin maçında, Manchester United sahasında ağırladığı Wolfsburg karşısında zorlu bir 90 dakika sonunda galip gelmeyi başardı. Old Trafford Stadı'nda oynanan karşılaşmada ilk yarı golsüz eşitlikle sona ererken, Alman temsilcisi Wolfsburg, 56. dakikada Dzeko'nun kafa golüyle 1-0 öne geçti. 'Kırmızı Şeytanlar' bu gole yalnızca dakika sonra Giggs'in serbest vuruşuyla cevap verdi. Ancak Giggs'in vuruşunun barajdan sekip, kaleciyi şaşırtması İngiliz ekibinin şahnsıydı. Manchester 78'de yine Giggs'in asistinde Carrick'in ceza alanı dışından attığı nefis golle 2- öne geçti ve maçtan galip ayrıldı. Bu sonuçla Manchester puanla Grubu'nun zirvesine kuruldu. Wolfsburg ve CSKA Moskova 3'er puanla, 2. ve 3,. durumda yer alırken, Beşiktaş puanla sonunculuğa yerleşti.
593491
Anahtar İrlanda'nın elinde
Anahtar İrlanda'nın elinde AB'nin, Türkiye'nin de içinde bulunduğu ülkeleri kabul ederek genişlemesinin yolu Lizbon Anlaşması'nın yürürlüğe girmesinden geçiyor. Gözler daha önce anlaşmaya "Hayır" diyen İrlanda'da Yarınki referandumda AB'nin genişlemesine karşı olan "hayır"cılar oylarını artırmak için "Türkiye'yi AB'ye sokmayın" cümlesini kampanyalarının merkezine yerleştirdi Avrupa Birliği'nin (AB) gözü, Türkiye'nin de içinde bulunduğu genişleme sürecinin anahtarı, birliğin en küçük ülkelerinden İrlanda'da. AB'de bütün gözler, birliğin gelecek anlaşması Lizbon'un yürürlüğe girmesi için gerekli olan, 3.5 milyon nüfuslu ülkesinde yarın yapılacak referanduma yönelmiş durumda. İrlandalıların geçtiğimiz yıl yapılan ilk referandumda olduğu gibi, Lizbon'a "hayır" demesi durumunda, AB'nin genişleme süreci de sekteye uğrayacak. AB'nin lokomotif ülkeleri olarak görülen Fransa ve Almanya, birlikte yapısal ve kurumsal reformları öngören bu anlaşmanın yürürlüğe girmemesi durumunda, Türkiye'nin de içinde bulunduğu, genişleme sürecini durduracakları sinyalini verdiler. Bu durumda, AB'ye son üye olarak Hırvatistan'ın girmesine izin vereceklerini belirttiler. Bu da AB'nin Türkiye ve Balkanlar'a genişleme sürecinin önünün tamamen tıkanacağı anlamına geliyor. KARALAMA KAMPANYASI Ülkede son bir yıldır, Lizbon yanlıları ve karşıtları birbirini ekarte etmek için her yolu denediler. Türkler AB serbest dolaşım hakkı elde edecek iddialarını, kürtaj yasal olacak ve AB ordusu güçleniyor iddialarını ortaya attılar. İrlanda'nın mülti- milyarder işadamı Declan Genlay'in başını çektiği Lizbon karşıtları, Türkiye'nin AB üyeliğini, kampanyalarının en önemli konularından biri haline getirdiler. Lizbon anlaşmasının onaylanması durumunda, Türkiye'deki 75 milyonluk nüfusun AB'de serbest dolaşım hakkı kazanacağını iddia ettiler. Buna karşılık, Lizbon yanlıları, mülti-milyarder Genlay'in CIA ajanı olduğunu iddia ettiler. AB tarafı ve İrlanda hükümeti, binlerce euro harcayarak, bastırdıkları ve her köşe başına astıkları afişlerle, "Lizbon'a evet" kampanyasını yürüttüler. Ryain Air başta olmak üzere, bazı havayolları şirketleri, oy satın alabilmek için müşterilerine, "Lizbon'a evet derseniz, bedava bilet kazanırsınız" kampanyası yaptılar. 'CIA' AJANI MI? İrlanda'da "Lizbon'a hayır" kampanyasının' arkasındaki, 39 yaşındaki Genlay hakkında birçok söylenti bulunuyor. Bunlardan en çarpıcısı, Genlay'in CIA ile olan bağlantısı. AP'nin Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Danile Cohn-Bendit, ABD'nin gizli istihbarat servisi CIA'nın İrlanda'nın Lizbon'u reddetmesine parmağı olduğu suçlamasını getirdi. Bu iddiasının kaynağını ise Ganley'in ABD'nin savunma ve istihbarat servislerinin kuklası olduğu hipotezine dayandırdı. Spekülasyonlara göre Ganley'nin "Rivada Networ"' adındaki telekom şirketinin ABD ordusu ile 200 milyon euro tutarında kontratı bulunuyor. CIA iddiaları şiddetli bir şekilde yalanlayadursun, Avrupa Parlamentosu konuyu gündemine taşıyarak, bu konuyu araştırmaya başladı.
593748
Alanya kalesi Unesco Kültür Mirasına aday
Büyüleyici bir atmosfere sahip kalede ortaçağda kentin su ihtiyacını karşılamak için surların içine yerleştirilmiş 400'e yakın sarnıç bulunuyor. Sarnıçların bir kısmı hâlâ kullanılıyor. Kale içindeki ahşap ve kâgir evlerde ipek ve pamuklu dokuma yapılıyor. Su kabakları boyanarak satılıyor. Bahçelerde otantik yemek servisi yapılıyor.
593377
Aslan şova çıkıyor!
Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi (F) Grubu'ndaki 2. hafta maçında bu akşam İstanbul'da Avusturya temsilcisi Sturm Graz ile karşılaşacak. Ali Sami Yen Stadı'nda saat 22.05'de başlayacak maçı Hollandalı hakem Hendrikus S. H. Nijhuis yönetecek. Galatasaray, (F) Grubu'ndaki ilk maçında deplasmanda Yunanistan'ın Panathinaikos takımını 3-1 yenerken, Sturm Graz ise kendi evinde Romanya'nın Dinamo Bükreş takımına 1-0 mağlup oldu. GALATASARAY-STRUM GRAZ Stat: Ali Sami Yen Saat: 22:05 Hakem: Hendrikus S. H. Nijhuis
593480
Kral geri dönüyor
Kral geri dönüyor Eskişehirspor maçında yerini Nonda'ya kaptıran Milan Baros Rijkaard'dan formayı kaptı. Çek golcü Strum Graz'a karşı Aslan'ın en büyük gol silahı olacak Kasımpaşa maçının ikinci yarısında attığı golün ödülünü Eskişehirspor karşılaşmasında ilk onbirde başlayarak alan Nonda, Sturm Graz maçında yerini Milan Baros'a bırakıyor. Süper Lig'de geçen sezonu gol kralı tamamlayan ve bu sezon kez fileleri havalandıran Çek golcü, bu gece Avusturya ekibi karşısında sarı-kırmızılı ekibin en büyük gol silahı olacak. Eskişehirspor maçının ikinci yarısında ısınmadığı gerekçesiyle Hollandalı teknik adamın tepkisini çeken Milan Baros'un, Rijkaard ile özel bir görüşme yaptığı ve teknik ekibin kadro seçimlerine saygı göstermesi yönünde uyarı da aldığı gelen haberler arasında. Sturm Graz'ın oynadığı son lig maçında defans hattının yaptığı hataların Baros'a görüntüler eşliğinde anlatıldığı ve rakibin özellikle kademe probleminin olduğu öğrenildi.
593706
Otomotiv hisselerinde ÖTV indirimi!
Otomotiv hisselerinde ÖTV indirimi! Otomotiv sektörünün uykularını kaçıran ve son aylarda sıkça konuşulmaya başlanılan “Otomotiv de ÖTV indirimi devam edecek mi?” sorusuna cevap dün Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'den geldi. ÖTV indirimlerinin Ekim tarihi itibariyle sona erdiğini belirten Ergün, vergi indirimi uzatımının söz konusu olmadığını, sektörde hurda indirimine yönelik çalışmalarının devam ettiğini söyledi. ÖTV indirimlerinin sona erdiği haberi ise İstanbul Borsası'ndaki otomotiv hisselerinde sert satışların yaşanmasına neden oldu. Haberin etkisiyle Karsan hisseleri yüzde 8.19 değer yitirirken, bunu TOFAŞ, Ford, Isuzu ve Doğuş Oto izledi. Gedik Yatırım Araştırma Uzmanı Yunus Kaya, “ÖTV'de bir beklenti oluşmuştu. Şu anda beklentinin gerçekleşmediği görülüyor. Hisselerdeki düşüşün bir miktar daha devam edecektir.
593761
İbrahim Karagül: Türkiye'nin artık size ihtiyacı yok!
İbrahim Karagül Türkiye'nin artık size ihtiyacı yok! Türkiye'nin içerideki zaaf alanlarını kapatmaya, çevresinde etki alanını genişletmeye, bölgesel yönlendirici konumunu bölge dışına da taşımaya devam ettirdiğinde bazı ülkelerin ciddi muhalefetiyle karşılaşacağını, "Türkiye'yi dizginleme" kaygısının öne çıkacağını hep söyledik. Son zamanlarda, bir çok yeni ve esaslı gelişmenin yanında bunun da işaretlerini görmeye başladık. Müttefiklerin, değişik gerekçelerle, Türkiye'nin uzun yürüyüşünü önleme niyetlerini gizlemekte artık zorlandığını fark ediyoruz. Meseleyi Kürt açılımı, bölge ülkeleriyle ikili ilişkilerin geliştirilmesi, Ermeni açılımı gibi başlıkların daha ötesine taşırsak, "eğilimleri" okumayı başarırsak, belli gelişmelere hapsolmazsak, hem kendi önümüzü hem de dünyanın nereye doğru gittiğini fark edeceğiz. Müttefiklerin neden rahatsız olduğuna, entegrasyona hazırlandığımız Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye'den neden bu kadar endişe duyduklarına, bu durumlarını açıkça ifade edemeyip üyeliği sürüncemede bırakma yolunda zorlama gerekçelere sığınmalarına özellikle dikkat etmek gerekiyor. Belki bugün erken bir tartışma bu ancak önümüzdeki yıllarda çok daha "bariz", çok daha "sırıtan" itirazlar göreceğiz. Hemen söyleyelim; bazı AB ülkelerinin Türkiye'nin tam üyeliğine itirazları, muhafazakarların kültürel, liberallerin "Türkiye yeterince gelişmemiş" itirazlarıyla sınırlı değil. Türkiye, merkezinde bulunduğu coğrafyada daha da merkezileştikçe, AB üyesi bazı ülkeleri karşısına alacağını, bu ülkelerin direnciyle karşılaşacağını biliyoruz. İngiliz Daily Telegraph gazetesi, seçimlerden galip çıkan ve liberal eğilimli Hür Demokratlar ile koalisyona hazırlanan Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı aradığını, Almanya'nın bundan sonra Türkiye'nin üyeliğine daha açık muhalefet edeceğini söylediğini yazdı. Görüşmeyle ya da içeriğiyle ilgili bir şey bilmiyoruz ama Fransa örneğinde olduğu gibi, Almanya'nın da yukarıda ifade ettiğimiz gerekçelerle yakın gelecekte Türkiye ile ilişkilerinde gerilim yaşanacağını, Türkiye'nin etki alanını genişletmesinden ciddi rahatsızlık duyacağını söyleyebiliriz. Elbette bu rahatsızlık AB pazarlıklarıyla kendini hissettirecek ancak sorun çok daha derin. Avrupa'nın merkez ülkeleri, Türkiye'nin bölgesini yönlendirmesini hiç bir zaman içlerine sindirmeyecekler. Zaten bu dönemde de Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin niteliğinde ne tür değişimler yaşandığını göreceğiz. Şüphesiz bu durum, Fransa gibi ülkelerin Türkiye'yi AB dışına itme, Ortadoğu'ya yönlendirme tezlerinin sonucu gibi görülebilir. Ancak ben bunun temelde Türkiye'nin yönettiği bir süreç olduğuna inanıyorum. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulu ve G-20 toplantısı sonrası İran ve İsrail konusunda yaptığı açıklamaların, özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinin G-20'de İran'ı dünyanın önüne tek hedef olarak atması sonrasına denk gelmesine, Türkiye'de bile "İran tehdidi" için kamuoyu çalışmalarının başlatıldığı bir döneme denk gelmesine dikkat edelim. Bazıları, Türkiye'nin İran'dan yana tavır koyarak başka müttefiklerinden uzaklaştığı tezini işliyor. Bu tutumun İsrail ve AB ülkelerini rahatsız edeceğini söylemeye çalışıyor. Oysa Türkiye, "rol tayini" söylemlerine rağmen bölgesel bir hesap yapıyor. Irak'tan sonra ikinci ve çok daha büyük bir felaket yaşamak istemiyor. Olası İran krizinin, Türkiye'nin bugüne kadar mücadele verdiği çalışmaları bir anda sıfırlayacağını çok iyi biliyor. Merkel'in "muhalefet"ine karşı şunlar da söylenebilir. Size ihtiyacımız yok. Avrupa artık merkez değil. Dünyanın ekseni değişiyor, tek merkezlilik dönemi kapanıyor. Türkiye, işte bu büyük değişime paralel politikalar uyguluyor. AB bundan sonra hiçbir şekilde Türkiye için tek seçenek olmayacak. Üyelik bir süre sonra Türkiye için ek bir yük haline bile gelebilecek. Siz önce ekonomik sorunlarınızla, siyasal tükenmişliğinizle yüzleşin. Son beş yılda Ortadoğu için geliştirilmiş, uygulanmış bir AB politikası, inisiyatifi var mı? Hayır! Bir tane bile yok. Oysa Türkiye, İsrail'den İran'a, bölgenin diğer ülkeleriyle ilişkilerden ülke için sorunlar kadar çok sayıda proje ile kendini ortaya koydu. Üstelik bunların birer AB projesi olarak görülmesini de içine sindirerek! Merkel'in muhalefetinden daha öncelikli konular var Türkiye'nin gündeminde. Bölgesel ortaklık projeleri, ulus üstü projeler var. Bölgesel inisiyatif giderek güç kazanıyor. Bu değişim, küresel değişime paralel seyrediyor. Türkiye'nin süreci iyi okuduğu, adımlarını buna göre attığı ortada. Sadece ABD'nin, sadece AB'nin "rol tayin ettiği" bir Türkiye artık söz konusu değil. Elbette bu, AB ile kriz istendiği, AB projesinin öneminin kalmadığı anlamına gelmiyor. Ancak AB ülkelerinin küresel politikalardaki ağırlığı azalıyor. Ortadoğu'da ise İsrail'in hareket alanı daralıyor. Türkiye serpildikçe AB ile ilişkilerin niteliği değişiyor, bölgede bir güç geliştikçe İsrail'in etki gücü azalıyor. İran krizinin zirveye taşındığı bu dönem İsrail'in İran'a saldırı için en elverişsiz olduğu dönemdir. İsrail İran'dan daha yalnız bir ülke haline geldi. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi üyesi Dick Lugar, NATO'nun kötü şöhretli 5. Madde'sinin kapsamına enerji sorunlarının da alınmasını önerdi. Öneri; ittifak üyesi bir ülkenin bir başka ülkeyle yaşayacağı herhangi bir enerji krizinde, NATO'nun bu diğer ülkeye topluca saldırması anlamına geliyor. Sadece bu öneri bile Merkel'in muhalefetinden çok daha önemli Türkiye için. Çünkü, sadece Rusya'yı hedeflemiyor, Ortadoğu'dan Hazar'a kadar enerji kaynağı olan, ulaşım koridoru olan her ülke veya bölge NATO tehdidi altına girecek. Bırakın Avrupa kendi içine daha da gömülsün. Türkiye de kendi işine baksın. Yola devam
593674
Bulun bu çocukları
Bulun bu çocukları Kayseri Talas'ta Ramazan bayramının 2. günü olan 21 Eylül'de şeker toplamak için gittikten sonra kaybolan çocuk tüm aramalara rağmen hala bulunamadı. Çocukların bulunması için Cumhurbaşkanlığı da devreye girerken, Abdullah Gül'den valiliğe, "Çocukları bulun" talimatı geldi KAYSERİ (AA) Kayseri'de Ramazan Bayramı'nın 2. günü kaybolan çocukları arama çalışmaları sürüyor. Cumhurbaşkanlığı yetkilileri, Basın Halkla İlişkiler Başkanlığının bayramın 2. günü kaybolan çocuklardan 11 yaşındaki Türkan Ay'ın babası İbrahim Ay ile telefonda görüştüğünü ve konuyla yakından ilgilenildiğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'ye kayıp çocukları arama faaliyetlerinin yoğunlaştırılması yönünde talimat verdiği de kaydedildi. Baba İbrahim Ay, Talas Yenidoğan Mahallesi'ndeki evinde yaptığı açıklamada, kızının ve diğer kaybolan kardeşin bulunması için yoğun çaba harcayan polis ekiplerine teşekkür etti. GÜL ACILI BABAYI ARADI Kendisini bu sabah Cumhurbaşkanlığı makamından aradıklarını bildiren Ay, 'Konuyla yakından ilgilendiklerini bildirdiler. Cumhurbaşkanımıza ve arama çalışmalarına katılan herkese minnet borçluyuz. İnşallah çocuklarımız bulunur' dedi. Talas ilçesinde cadde ve sokaklarda çocukların bulunması için çalışma yapan Toplum Destekli Polis Şubesi'ne bağlı polis memuru, Tekin ve Ay ailesinine moral ziyaretinde bulundu. Polis memurları, ailelere sabırlı olmaları gerektiğini, polisin tüm gücü ve imkanlarıyla arama çalışmalarını sürdürdüğünü, mutlaka sonuç alınacağını söyledi. UMUDUMUZ AZALDI Ahmet ve Dilruba Tekin'in yengesi Zülbiye Tekin de umutlarının azaldığını ifade ederek, 'Gündüz umutlanıyoruz, gece bu umudumuz kalmıyor. Gözümüzde akacak yaş kalmadı. Ne olur çocuklarımızı kaçıranlar serbest bıraksın' diye konuştu. Kayseri'nin Talas ilçesinde yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ile aynı mahallede 11 yaşındaki Türkan Ay, bayramın 2. günü şeker toplamak için evlerinden ayrılmış ancak geri dönmemişti. Magazini bırakın Çocukları kaybolan Tekin ve Ay aileleri, bazı basın kuruluşlarında yer alan aileleriyle ilgili haberlere tepki gösterdi. İki torunu kaybolan babaanne Hayriye Güroğlu, “Ailem hakkında asılsız dedikodu yapanlar ve bunları yayınlayanlar hakkında dava açacağım. Magazini bıraksınlar da çocuklarımızı bulsunlar. Bu tür haberler ailemize zarar veriyor.”
593548
Belediye, işsize iş imkanı yarattı
Belediye, işsize iş imkanı yarattı Belediyesi, ekonomik krizle daha da artan işsizliği ilçede azaltabilmek için harekete geçti. ’la işbirliği yapıldı, Toplum Yararına Çalışma Programları başlatıldı. İlk etapta 80 kişinin ilçedeki yeşil alanların düzenlenmesinde bugünden itibaren üç ay görevlendirileceği belirtildi. Başkan Mustafa İnce, seçim öncesinde işsizlere söz verdiklerini, bunu yerine getirmeye gayret ettiklerini açıkladı. İnce, “Bu projeye yenileri ekleyeceğiz. Önümüzdeki aylarda ’la başka çalışmalarımız olacak ve AB fonlarından da yararlanarak yeni iş alanları oluşturacağız” dedi. Başkandan, itfaiye personeline övgü İTFAİYECİLİK Haftası, Çeşme’de de çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. İtfaiye Müdürü Turgay Soykan ve itfaiye erleri, Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu’nu da ziyaret etti. Tütüncüoğlu, “Gecegündüz demeden canımızın ve malımızın bekçiliğini yapan itfaiye teşkilatını canıgönülden kutluyorum. Bu yıl da yangınlara zamanında müdahale ederek, kısa sürede söndürdüler. Bu konuda halkımızın ilettiği tebrikleri, gerçek sahiplerine aktarmayı borç biliyorum” dedi.
593431
Bir günde 15 Şok
Bir günde 15 Şok Süpermarket zinciri Şok, bir günde farklı ilde 15 yeni mağaza açılışı gerçekleştirdi Ticaret A.Ş’nin marketi formatı Şok’tan yapılan açıklamada, Şok’un dün (Safranbolu), ve ’de hizmete giren mağazalarıyla yılbaşından bu yana açtığı mağaza sayısının 204’e, toplam mağaza sayısının da 833’e ulaştığı bildirildi.
593516
Fenerbahçe Sheriff ile yara saracak
Tiraspol kentindeki Sheriff Stadı'nda saat 20.00'de başlayacak mücadeleyi Makedon hakem Aleksandar Stavrev yönetecek. Dün başkent Kişinev'e giden F.Bahçe'ye ilgi çok azdı. Kulüp İkinci Başkanı Nihat Özdemir'in başkanlığını yaptığı Sarı-Lacivertli kafileyi sadece taraftarın karşılaması dikkat çekti. Sarı-Lacivertliler, hazırlıklarını Kişinev'e 80 kilometre mesafedeki Tiraspol kentinin Sheriff Stadı'nda yaptığı antrenmanla tamamlayıp maç saatini beklemeye başladı. Tiraspol'deki statta basın toplantısı düzenleyen Teknik Direktör Christoph Daum, kendilerini zorlu bir rakibin beklediğini söyledi. 70-80 dakika konsantreyle oynamanın yetmediğine işaret eden Alman çalıştırıcı, Twente maçına atıfta bulunarak, "5-6 dakikada maçı verebilirsiniz. Performansımız bu sebeple sonuca yönelik olabilir." dedi. Daum, önceki gün olduğu gibi dün de Roberto Carlos ile çalışmanın kendisi için gurur verici olduğunu dile getirdi. Daum, son haftalarda eleştiri oklarının hedefi olan Güiza ile Santos'un yanı sıra Gökhan Gönül'ü de sakatlıklarından ötürü Moldova'ya götürmedi. Alman hoca, Deniz Barış ve Bekir İrtegün'ü 19 kişilik kadroya almazken Özer Hurmacı kafilede yer buldu. Daum, eksik futbolcuların çokluğu sebebiyle 11 kişilik kadroda değişiklikler yapacak.
593412
Başbakan açılımın kapsamını genişletti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu açılımdan (Demokratik Açılım) maksadımız belli bir konuyu değil, bu ülkenin insanlarının zihinlerinde ve vicdanlarında yer eden ne kadar meselemiz, sorun alanlarımız varsa hepsini tartışmaya açmak, bir ortak kanaate ulaşmak ve bunların her biri için çare neyse bulup hayata geçirmektir'' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında vatandaşlara seslendi. ''Milletimizin aynı duygularda birleştiği, insanlarımız arasında paylaşma ve dayanışma şuurunun en üst seviyede kendini gösterdiği bir mübarek Ramazan ayını daha geride bıraktık, Ramazan Bayramı'nı idrak ettik'' diyen Erdoğan, böyle müstesna bir zamanda ''Ulusa Sesleniş'' konuşması aracılığıyla vatandaşlarla beraber olmaktan ayrı bir memnuniyet duyduğunu söyledi ve vatandaşların geçmiş Ramazan bayramınını bir kere daha kutladı. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Böyle müstesna zamanlar, milletimizin birlik ve beraberliğinin daha da güçlendiği, manevi dünyamızın zenginleştiği, dertlerin, sıkıntıların, acıların el ve gönül birliğiyle sevince, mutluluğa dönüştürüldüğü tazelenme mevsimleri oluyor. Bu yıl da bu güzelliği hep birlikte idrak ettik, birbirimizin dostu, kardeşi, arkadaşı, yoldaşı olmaya gayret ettik. Hayatın zorluklarına karşı kimse yalnız olmasın, yoksul, yoksun, çaresiz kalmasın diye fert fert hepimiz imkanlarımız nispetinde bu gönül seferberliğine katıldık. Bir kere daha gördük ki; millet olarak bizi güçlü kılan, insanlarımız arasındaki dostluk bağının kopmazlığı, kardeşlik hukukunun sarsılmazlığıdır. Bu birlik ve beraberlik şuuru, bizi millet kılan, asırlardır olduğu gibi bugün de varlığımızı ve istiklalimizi dimdik ayakta tutan en önemli gücümüz, dayanağımızdır. Biliyoruz ki coşkularını beraberce yaşayan, acılarını birbiriyle paylaşan, yaralarını birlikte saran, zorlukları ortak bir şuurla göğüsleyen bir milletin aşamayacağı hiçbir güçlük, ulaşamayacağı hiçbir hedef yoktur. Bu anlamlı günler vesilesiyle bu gerçeği bir kere daha müşahede etmekten büyük bir gurur ve mutluluk duyduk; aydınlık bir geleceğe doğru çıktığımız yolculukta güç, heyecan ve umut tazeledik. Önümüzdeki dönemde, Türkiye'nin daha güçlü bir ülke olmak adına attığı adımlar daha da hızlanacaktır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. İnsanlarımızın daha mutlu, daha müreffeh bir Türkiye'ye uyanacağı sabahlar yakındır. Bunun için de millet olarak, yine birbirimize inanıp güvenerek başlattığımız bu büyük atılımı aynı kararlılıkla sürdüreceğiz.'' -''DEMOKRATİK AÇILIM'' ÇALIŞMALARI- Bir ülkenin kalkınması, ilerlemesi ve güçlenmesi için ülkenin insanlarının birbirine inanıp güvenmesi ve ortak bir iradede buluşmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, Türk Milletinin tarih boyunca yaşadığı büyük zorlukları hep bu şuurla ve hep bu iradeyle aştığını dile getirdi. ''Nice badireleri; danışarak, görüşerek, ortak bir akıl, ortak bir fikir, ortak bir yol bulabildiğimiz için hasar almadan, zarar görmeden aştık'' diyen Erdoğan, AK Parti Hükümeti olarak bir ''Demokratik Açılım'' süreci başlattıklarını ve aşamalı olarak bu önemli meseleyi toplum gündemine taşıdıklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu açılımdan maksadımız, belli bir konuyu değil, bu ülkenin insanlarının zihinlerinde ve vicdanlarında yer eden ne kadar meselemiz, sorun alanlarımız varsa hepsini tartışmaya açmak, bir ortak kanaate ulaşmak ve bunların her biri için çare neyse bulup hayata geçirmektir. Biz, bütün insanlarımızın gurur duydukları ve razı oldukları bir ülkede yaşamalarını istiyoruz. Biz, kökeni, inancı, kültürü ne olursa olsun, bütün vatandaşlarımızın kendilerini özgür ve güvende hissedecekleri bir toplumsal hayatı inşa etmenin yolunu açmak istiyoruz. Biz, Türkiye'nin kazanımlarını bütün insanlarımızın hakça paylaşmasını, bu ülkenin köyleri, kasabaları, kentleri arasındaki gelişme farklılıklarının en aza indirilmesinin yolunu açmak istiyoruz. Biz, bu ülkede hakimiyetin kayıtsız ve şartsız olarak millete ait olmasını, hiç kimsenin kendini millet iradesinin üstünde görmeye kalkışmamasını istiyoruz. Biz, ülkenin gencecik fidanları daha yeşermeden kırılmasın, bu topraklarda terör kendine asla varlık zemini bulamasın, kardeşler arasında kin ve nefret yaşanmasın istiyoruz. Biz eli ekmek tutması gerekenler silah tutmasın; yola, okula, hastaneye, kalkınmaya harcanması gereken kaynaklar heba edilmesin istiyoruz. Biz, bu ülkenin gençlerinin yarınlarından ümitlerini kesmemelerini istiyoruz.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılım süreci ile ilgili olarak ''Türkiye'nin bütünlüğü asla tartışma konusu değildir, olmayacaktır'' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında demokratik açılım süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de gözleri yaşlı, yürekleri yaslı analar olmasını istemediklerini belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bu millet asırlar boyunca aynı medeniyet sancağı altında nasıl tarihe nam salan altın sayfalar yazmışsa insanlığın geleceğinde de öyle ihtişam dolu izler bıraksın istiyoruz. Biz bu ülke için huzur istiyoruz, istikrar istiyoruz. Bunun için, hepimizin ama hepimizin bu muhasebeyi samimiyetle yapmamız gerektiğini söylüyoruz. Bu süreçte herkes içindekini samimiyetle söylemeli; bugüne kadar söylenmemiş, söylenememiş olanlar da açıkça, korkusuzca dile getirilmeli ki, ortak bir yol bulunsun, yola da bir daha gölgeler düşmesin. Ama hiç kimse de söz söylemek adına, bu iyi niyetli açılım adımlarını istismar etmesin, kendi politik menfaatleri için bu meseleyi suiistimal etmesin, yanlış hesap yapmasın. Bunun bir ülke meselesi olduğunu, gereken ağırlıkla ve ciddiyetle ele alınması gerektiğini de kimse unutmasın. Türkiye'nin senelerdir kanayan yaralarına çare aramak bizim bu ülkeye borcumuzdur. Türkiye'nin bütünlüğü asla tartışma konusu değildir, olmayacaktır. Bizim bütün gayretimiz bütünlüğü daha da güçlü hale getirmek, bu milletin birbirine bağlılığını daha da pekiştirmektir. Sizlerin, bu gayretimizin Türkiye için ne mana ifade ettiğini gayet iyi bildiğinizden asla şüphe etmiyorum. Sizlerin desteğinizle kısa zamanda bu ülke her zamankinden daha da aydınlık ve huzurlu bir ülke haline gelecektir. Kısa, orta, uzun vadede bu çabalarımızı neticeye ulaştırmak istiyoruz.'' -''KÖHNEMİŞ ZİHNİYETLERİ BERTARAF ETTİK'' Gelişmeleri vatandaşların da anbean izlediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin sadece iç meselelerinde değil dış dünyayla ilişkilerinde de bir tazelenme ve değişim içinde olduğunu vurguladı. Hükümet olarak dış meselelere ilk günden bu yana gündemlerinde çok önemli bir yer ayırdıklarını belirten Erdoğan, ''daha aktif, meselelerini çözme iradesi gösteren, barıştan yana bir dış politika stratejisi geliştirmek noktasında daima kararlı bir tutum içinde olduklarını'' dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Türkiye bu kararlılıkla çözümsüzlükleri çözüm gibi göstermeye yeltenen köhnemiş zihniyetleri bertaraf ederek, yıllardır çözemediği pek çok meselesini hal yoluna koydu. Bunların başında da komşularımızla ilişkilerimizi iyileştirme yolunda aldığımız mesafeler geliyor. Üzülerek ifade edeyim ki yıllar yılı Türkiye'nin dış politika gündemindeki en önemli meseleler komşularıyla yaşadığı sıkıntılarla ilgiliydi. Türkiye'nin bir kısmıyla tarihi ortak bağlara da sahip olduğu komşularıyla bu mesafeli hali, ne bizim, ne komşu ülkelerin, ne bölgemizin menfaatine bir durumdu. Bu tabloyu değiştirmeyi ve komşularımızla problemlerimizi çözüme bağlayarak iyi ilişkiler geliştirmeyi öncelikli görevimiz saydık. Şunu mutlulukla ifade etmeliyim ki kararlılıkla attığımız bu dostluk adımları komşularımızdan da karşılık gördü ve bugün çevremizdeki bütün ülkelerle geçmişle kıyaslanmayacak bir dostluk ilişkisi içindeyiz. Bugün, hem ikili ilişkilerde hem de bölgesel ve küresel meselelerde, karşılıklı iş ve güç birliği imkanlarını en üst seviyeye çıkarmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ticari ve kültürel bağlarımızı olabildiğince güçlendiriyoruz.'' -''DÜNYADAKİ HİÇBİR ÜLKEYE KAPIMIZ KAPALI DEĞİL'' Bunun en güzel örneklerinden birinin Suriye ile yaşandığını anlatan Başbakan Erdoğan, Türkiye ile Suriye arasında vizenin kaldırıldığını hatırlattı. ''Ortak bir tarihe, zengin kültürel bağlara sahip olan, birbirine akraba olan, komşu olan, geleceğe dönük menfaatleri de aynı olan bu iki dost ülkeye yakışan da bu'' diyen Erdoğan, Suriye ile ilişkilerin bundan böyle çok daha güzel seviyelere geleceğini ve iki halk arasındaki kaynaşmanın da hızlanacağını ifade etti. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Türkiye'nin bölgesinde sevilen, güçlü, ağırlığı, itibarı olan bir ülke olması, dünyadaki önemini de doğrudan arttırmaktadır, bunu çok önemli görüyoruz. Bölgemizde çeşitli sebeplerle henüz istediğimiz seviyede ilerleme sağlanamayan meselelerle ilgili olarak da ilgili bütün ülkelerle temaslarımızı sürdürüyoruz. Kıbrıs meselesinde Türkiye son yıllarda dünyanın da kabul ettiği gibi daima çözümden yana olan, yapıcı olan taraf konumundadır, bu tutumumuzu bundan sonra da sürdüreceğiz. Bizim, ülke olarak, hiç kimseye karşı, hiçbir önyargımız yok, hiçbir kompleksimiz yok, dünyadaki hiçbir ülkeye de kapımız kapalı değil... Ermenistan ile henüz çözülmemiş bazı sorunlarımız olduğu doğrudur. Ancak bunların da iyi niyet temelinde çözülebilir meseleler olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede, Ermenistan ile imzalanacak olan protokol önemli bir aşamaya işaret etmektedir. Bildiğiniz gibi, bu protokol ancak TBMM'nin onayı ile geçerlilik kazanacak olan bir protokoldür. İki ülke arasındaki meseleleri çözmek ve ilişkilerimizi iki komşu ülkeye yakışır bir çizgiye çekebilmek için bu temaslarımızı sürdüreceğiz. Bu temaslarımız sırasında elbette dostumuz ve kardeşimiz Azerbaycan halkının menfaatlerini de en az kendi menfaatlerimiz kadar korumaya özen gösteriyoruz. İnanıyorum ki bu süreç, hem Türkiye hem Ermenistan hem de Azerbaycan için mutlu bir sona bağlanacak, adeta kangrene dönüşmüş bu mesele de ortadan kalkmış olacaktır. Bunun için, önceliklerimizi ve vazgeçilmezlerimizi titizlikle koruyarak barışçı ve dostane adımlarımızı sürdüreceğiz.'' Türkiye'nin, Kafkasya, Ortadoğu ve Balkanlar'da doğrudan tarafı olsun ya da olmasın bütün meselelerin çözümüne katkı sağlamak üzere, en üst seviyede çabalarını sürdürdüğünü kaydeden Erdoğan, bunun sadece kendilerinin dış politika rotası değil, aynı zamanda Türkiye'nin dünyada ve bölgesinde ulaştığı ağırlığın ve önemin de bir gereği olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği ile ilişkileri de bu barışçı ve medeni perspektif içinde ele aldıklarını ve meseleye bu ciddiyetle yaklaştıklarını dile getirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu (ABD) gezimiz vesilesiyle Türkiye'nin büyüklüğünü bir kere daha müşahede ettik ve bundan büyük gurur duyduk, daha büyük hedeflere doğru ilerleme adına azim ve kararlılığımız daha da arttı, daha da katmerlendi'' dedi. Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasına New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletlerin 64. Genel Kurulu ile Pittsburgh'da düzenlenen G-20 zirvesi çalışmalarına katılmak üzere ABD'ye gittiklerini ve pek çok üst düzey temaslarda bulunduklarını anımsattı. Bu yılki BM Genel Kurulu'nda uluslararası gündemle ilgili konularda Türkiye'nin görüşlerini açıklayan bir konuşma yapma imkanı bulduğunu ifade eden Erdoğan şunları söyledi: ''Genel Kurul'dan önce de, ABD Başkanı Sayın Barack Hüseyin Obama başkanlığında düzenlenen nükleer silahsızlanma ve yayılmanın önlenmesi konulu Güvenlik Konseyi toplantısına katılarak bir konuşma yaptım. Bildiğiniz gibi, Türkiye, yürüttüğümüz diplomatik çabalar neticesinde, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmişti. Dolayısıyla, ilk defa bir Türk Başbakanı, Güvenlik Konseyi'nde ülkemizi temsilen konuşma yapmış oldu. Gerek BM Genel Kurulu, gerek G-20 zirvesi vesilesiyle orada bulunan pek çok yabancı liderle de çok yararlı ikili görüşmeler gerçekleştirdim. Bu temaslar sayesinde ABD, Rusya, İran, Pakistan, Hollanda, İsveç, Irak, Güney Kore, Avusturya, İtalya, Güney Afrika, Hindistan, Lübnan başta olmak üzere 32 hükümet ve devlet başkanıyla görüş alışverişinde bulundum. Ayrıca, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile de bir araya geldim. Bu görüşmenin hemen ardından, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile gerçekleştirdiğimiz görüşmeye BM Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-Moon ve İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nun da katılmış olması bizi ayrıca memnun etti.'' -''ULUSLARARASI MEDYADA BÜYÜK YANKI BULDU''- Erdoğan, bütün bu temaslarında başta bölgesel sorunlar olmak üzere gündemdeki dünya meseleleri hakkında Türkiye'nin görüş ve hassasiyetlerini aktarma imkanı bulduklarını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: ''Memnuniyetle gördük ki, dış politikada attığımız sağlam ve geniş ufuklu adımlar, Türkiye'nin dünyadaki itibarını ve ağırlığını her geçen gün arttırıyor. Amerika'nın en saygın üniversitelerinden olan Princeton Üniversitesi'nde, New York Eyalet Üniversitesi'ne bağlı Levin Enstitüsü'nde yaptığımız konuşmalarda; İslam Konferansı Teşkilatı 40. Kuruluş Yılı Resepsiyonu'nda ve diğer bütün etkinliklerde bu itibar ve ağırlığı fazlasıyla hissettik. Küresel barış, nükleer silahsızlanma, medeniyetler ittifakı, iklim değişikliği gibi dünya gündeminin önemli konu başlıklarıyla ilgili Türkiye adına dile getirdiğimiz görüşler, hem muhataplarımızda hem uluslararası medyada büyük yankı buldu. Yine bu ziyaretimiz esnasında orada yaşayan vatandaşlarımızla New York'ta bir araya gelme fırsatını bulduk. Türkiye'nin meselelerini yüz yüze konuşma ve hasret giderme fırsatı bulduk. Kendilerinin Türkiye'nin geleceğiyle ilgili umut ve heyecanlarını paylaşmak bizim için büyük bir mutluluktu. Bu gezimiz vesilesiyle Türkiye'nin büyüklüğünü bir kere daha müşahede ettik ve bundan büyük gurur duyduk. Daha büyük hedeflere doğru ilerleme adına azim ve kararlılığımız daha da arttı, daha da katmerlendi. Ülkemize ve milletimize güvenmekle ne kadar doğru yaptığımızı bu vesileyle bir kere daha görmüş olduk.'' -''BÜTÇEDE EN BÜYÜK PAYI EĞİTİM HARCAMALARINA AYIRIYORUZ''- Eylül ayının eğitim yılının da başladığı dönem olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Her yıl bu dönemde okullarımız Türkiye'nin geleceğini inşa edecek olan çocuklarımızın eğitimi için umutla ve heyecanla kapılarını açıyor. Hükümet olarak, yarınlarımızın bu okullarda, bu eğitim yuvalarında şekillendiğini biliyoruz. Bu bilinçle, çocuklarımıza en iyi eğitim imkanlarını sunabilmek, bu alandaki eksiklikleri giderebilmek için büyük gayret gösteriyoruz. Eğitimin Türkiye'nin en temel önceliği olduğu gerçeğinden hareketle son yıllarda bütçeden en büyük payı eğitim harcamalarına, eğitim yatırımlarına ayırıyoruz. Bakınız Milli Eğitim Bakanlığımızın 2002 yılında bütçeden aldığı pay 7,5 milyar TL iken, bu yıl bu rakamı yüzde 267'lik bir artışla 27,5 milyar TL seviyesine yükseltmiş durumdayız. Yedi buçuk milyardan 27 buçuk milyara.'' Başbakan Erdoğan, ''Bu Türkiye'nin son altı yılda yaşadığı ekonomik zorluklar hesaba katıldığında çok ileri bir adımdır, çok önemli bir gelişmedir'' dedi. -OKULLAŞMA ORANLARI- Erdoğan, 2002 yılında 2,5 milyar TL seviyesinde olan yüksek öğretim bütçesini de 2009 yılında yüzde 252'lik artışla 8,8 milyar TL'ye yükselttiklerini ifade ederek, ''2002 yılında 494 milyon TL olan YURTKUR bütçesi yüzde 386'lık bir artış göstererek, 2009 yılında milyar 400 milyon TL'yi aşmış duruma geldi. Lütfen dikkat ediniz; 494 milyon'dan milyar 400 milyon liraya... Yedi yılda yüzde 386'lık bir artış. 2003 yılından bugüne kadar toplam 132 bin 790 yeni dersliğin yapımını tamamlayarak öğrencilerimizin hizmetine sunduk'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, 2003-2009 yılları arasında 610 resmi anaokulu, 1587 ilköğretim okulu, 55 yatılı ilköğretim okulunu, 113 Anadolu öğretmen lisesini, 402 genel liseyi, 561 Anadolu lisesini, 41 fen lisesini, 22 spor lisesini, 17 sosyal bilimler lisesini ve 10 Anadolu güzel sanatlar lisesini hizmete açarak eğitimimize kazandırdıklarını kaydetti. ''Ayrıca, hizmete sunduğumuz 42 bilim sanat merkezi ve lütfen dikkat 988 muhtelif meslek lisesini de bu listeye ekleyebiliriz'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bu dönemde Türkiye'nin her köşesindeki okullarımıza 16 bin 650 adet fizik, kimya, biyoloji ve fen laboratuvarı araç ve gereç takımı gönderilmiş ve bin 385 adet yeni kütüphane kurulmuştur. 592 adet spor salonu ve 101 adet çok amaçlı salon yapımı tamamlanarak hizmete açılmıştır. Yine 2003 yılından bugüne kadar 587 adet ilköğretim ve ortaöğretim pansiyon binası yapılarak 70 bin 470 yeni yatak kapasitesi eğitimimizin hizmetine kazandırılmıştır. Ağırlıkla köylerdeki öğretmen ve idareciler için Bin 870 adet lojman yapılmıştır. Aksi takdirde öğretmenlerimiz buralara gidemiyor veya gitmiyor. Öğretmen evleri özelleştirme kapsamı dışına çıkarılmış ve ilave olarak 79 öğretmen evi ve 27 öğretmen lokali açılmıştır.'' Bu rakamların Türkiye'nin eğitim alanında nasıl muhteşem bir atılım içinde olduğunu gösteren rakamlar olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''2002 yılında okul öncesi eğitimde yüzde 11 olan okullaşma oranı 2008-2009 eğitim yılında -buna da dikkat- yüzde 33 seviyesine kadar yükselmiş durumda. Yüzde 11, yüzde 33... Yine 2002 yılında ilköğretimde net okullaşma oranı yüzde 90,98 seviyesinde iken, 2008-2009 eğitim yılında bu oran yüzde 96,49'e yükseldi. Ortaöğretimde net okullaşma oranı 2002 yılında -lütfen buraya da dikkat edelim- yüzde 51 iken, 2008-2009 eğitim yılında aynı oran yüzde 59 seviyesine taşındı. Derslik ve üzeri tüm okullarımıza toplam 28 bin 939 adet bilişim teknolojisi sınıfı kuruldu. Evet, yanlış duymadınız; 28 bin 939 bilişim teknolojisi sınıfı... Bu çerçevede illerimize 2003 yılı ile 2009 yılı Şubat ayı sonuna kadar 722 bin 240 bilgisayar gönderildi. 2009 yılı için planladığımız bilişim teknolojisi sınıfı sayısı bin 517; bilgisayar sayısı 110 bin 272'dir.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yine sürecin (global ekonomik kriz) başından beri iddiamız şudur; Türkiye, dünya ekonomilerini derinden sarsan bu krizi, mümkün olan en az hasarla, ayakta kalarak geçirmiştir. Biz bu krizden etkilenmediğimizi söylemiyoruz, elbette etkilendik, bunu sadece sektörlerimiz değil, vatandaşlarımız da hissetti ama 'en az biz hissedeceğiz' dedik, en az biz hissettik'' dedi. Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, 'MEB İnternete Erişim Projesi' kapsamında, 20 Temmuz 2009 tarihi itibari ile alt yapısı müsait olan 36 bin 82 eğitim kurumuna geniş bant ADSL bağlantısı ile internet sağlandığını ve diğer okullara da bu imkanı sağlayabilmek için çalışmaların devam ettiğini bildirdi. ''Bildiğiniz gibi liselerin öğretim süresini yıldan yıla çıkardık, örgün ve yaygın eğitimde toplam 599 dersin müfredatını yeniledik, eğitimde bugünün dünyasıyla uyumlu standartları yakalamak için çalışmalarımızı çok yönlü olarak sürdürüyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Öğretmen açığını kapatmak üzere 2003 yılından 2009 yılına kadar 142 bin 848 kadrolu, 50 bin sözleşmeli olmak üzere toplam 192 bin 848 öğretmen alımı gerçekleştirdik. 2003 yılında kız çocuklarının okullaşmasına destek kampanyası kapsamında başlattığımız 'Haydi Kızlar Okula' kampanyası kapsamında bugüne kadar 350 bin çocuğumuzun okullaştırılmasını sağladık. yıl içinde ilk ve ortaöğretim öğrencilerine 740 milyona yakın ders kitabını ücretsiz olarak dağıttık. Sosyal güvencesi olsun olmasın ilk defa özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden tüm özürlülerin özel eğitim giderlerini karşılamaya başladık. 2003 yılından 2009 yılı Temmuz sonuna kadar, şartlı nakit transferi kapsamında, ilk ve ortaöğretimdeki milyon 361 bin 658 öğrencimiz için toplam milyar 229 milyon 109 bin TL ödeme yaptık. Ortaöğretim bursu 2002 yılında öğrenci başına 13 TL iken, 2009 yılı itibariyle bu rakam yüzde 477'lik bir artışla 75 TL'ye yükseltilmiş durumdadır.'' -YÜKSEKÖĞRETİMDE NET OKULLAŞMA ORANI, YÜZDE 27,69'A YÜKSELTİLDİ- Aynı gelişme tablosunu yükseköğretim alanında da görmenin mutluluğunu yaşadıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bakınız 2003-2009 yılları arasında 41'i Devlet, 22'si vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 63 yeni üniversitenin kuruluşunu gerçekleştirdik ve şu anda 81 vilayetimizin tamamında üniversite var, üniversite olmayan ilimiz yok artık. Böylece, bütün Türkiye'de 94'ü Devlet, 45'i vakıf üniversitesi olmak üzere toplam üniversite sayısı 139'a ulaştı. Yine aynı dönemde bu üniversitelere toplam 261 yeni fakülte, 72 yeni yüksekokul ve 134 yeni enstitü ilave edildi. 86 adet yeni yüksek öğretim blok-yurt binasının yapımını tamamlayarak yükseköğretime 35 bin 401 ilave yatak kapasitesi kazandırdık. Yükseköğretim'de 2002 yılında yüzde 14,65 olan net okullaşma oranı, 2008-2009 eğitim yılında yüzde 27,69'a yükseltildi. Burs ve kredi miktarlarında da ciddi iyileştirmelere imza attık: 2002 yılında 45 TL'den 451 bin 550 öğrenciye ödeme yapılırken, 2008 yılında 160 TL'den 755 bin 671 öğrenciye ödeme yapıldı. yıl içinde, burs miktarı 45 liradan 160 liraya çıktı; burs alan öğrenci sayısı da 451 binden 755 bine. 2009 yılında ise aylık kredi ve bursları 180 TL'ye çıkartarak 205 bin 50 öğrenciye burs, 653 bin 897 öğrenciye öğrenim kredisi ödemesi yaptık. Böylece 2002 yılına göre yükseköğretim öğrencilerinin aylık kredi ve burs miktarlarında yüzde 300'lük bir artış sağlanmış oldu.'' Erdoğan, eğitim konusunda hükümet olarak imkanlarının azamisini kullanarak gelişmeyi hızlandırmak, Türkiye'nin yarınlarını emanet edecekleri çocuklara en iyi eğitim standartlarını sunmak için samimiyetle çalıştıklarını ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''İnşallah bu önemli atılımdan da Türkiye'nin yüzünü ağartacak sonuçlar alacak, hepimizin göğsünü kabartacak nesiller yetiştireceğiz'' diye konuştu. -''KİTLESEL FELAKETLER, DEV İFLASLAR DA YAŞAMADIK''- Başbakan Erdoğan, ''Global ekonomik krizin ülkemizdeki olumsuz etkilerini en aza indirmek, Türkiye'nin kriz öncesi dinamik büyüme trendini yeniden yakalamasını sağlamak için ilgili bütün birimlerimizle birlikte yoğun bir mesai harcıyoruz. Geçen hafta, ilgili bakanlarımız hem krizin Türkiye'ye çıkardığı faturayı sizlere en açık, en şeffaf biçimde aktardılar, hem de hükümetimizin geleceğe dönük orta vadeli planlarını bilginize sundular'' dedi. Krizin başından bugüne kadar bizim değişmeyen bir tavırları bulunduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''O da sizlere açık davranmak, ekonomimizin seyrini adım adım sizlerle paylaşmaktır. Yine sürecin başından beri iddiamız şudur; Türkiye, dünya ekonomilerini derinden sarsan bu krizi, mümkün olan en az hasarla, ayakta kalarak geçirmiştir. Biz bu krizden etkilenmediğimizi söylemiyoruz, elbette etkilendik, bunu sadece sektörlerimiz değil, vatandaşlarımız da hissetti ama 'en az biz hissedeceğiz' dedik, en az biz hissettik. Ülke olarak biz bu süreçte büyük yıkımlar, kitlesel felaketler, dev iflaslar da yaşamadık, batan firmaları devlet bütçesinden kurtarmak suretiyle faturayı milletimize de ödettirmedik. Şimdi daha berrak biçimde ortaya çıkan tablo, Türkiye'nin kriz sürecinde son yıllık dinamik büyüme çizgisinden bir parça geri kaldığını ortaya koymaktadır. Ama aynı tablo, Türkiye'nin biraz daha gayretle aynı dinamik büyüme hızına kısa zamanda tekrar ulaşabileceğinin ümidini de vermektedir. Şunu bilmenizi isterim ki hükümet olarak bu konunun hassasiyetle ve dikkatle takipçisi olmaya devam ediyoruz ve edeceğiz. Her gelinen aşamada, yeni yeni gelişmeler oldukça sizleri de bilgilendirmek konusunda hassasiyetimizi sürdüreceğiz, ama ben ama bakan arkadaşlarım. Karamsar olmamız için hiçbir sebep yok. Ekonomimiz krizin etkilerini hızla üstünden atıyor ve bu iyileşmenin etkisini de hepimiz her gün biraz daha hissedeceğiz. Bizler bu ülkenin vatandaşları olarak işlerimize dört elle sarılıp, ülkemiz için üretmeye, ülkemiz için kazanmaya, ülkemize inanarak ve güvenerek çalışmaya devam edersek Türkiye'nin aşamayacağı engel yoktur. Türkiye'nin geleceğe umutla bakmak için çok sebebi vardır. Yeter ki huzur ve istikrarımızın, birlik ve beraberliğimizin değerini bilelim, Türkiye'nin ideallerine sahip çıkalım. Bu inanç ve umutla yolumuza devam edelim.'
593503
Erdoğan: 'Türkiye, IMF olmadan da krizi aşıyor' diyenler çoğaldı
Başbakan Tayyip Erdoğan, küresel krizin sona erdiği yönündeki beklentilerin, söylemlerin arttığına dikkati çekerek, "Türkiye, IMF ile anlaşma yapmadan kendi imkanlarıyla, kendi uyguladığı yerli tedbirlerle bu krizi aşma noktasına geldi, diyenler çoğalmaya başladı." dedi. Dokuz Eylül Üniversitesi'nin 2009-2010 akademik yıl açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, şu anda dünya tarihinin en büyük küresel ekonomik krizinin yaşandığını, sadece ABD ve Avrupa'nın değil, tüm dünya ülkelerinin az ya da çok bundan etkilendiğini anlattı. Krizin ortaya çıktığı andan itibaren Türkiye'ye reçete yazanların olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "Türkiye IMF'siz bu krizi atlatamaz, Türkiye bir an önce Fon ile anlaşmalı, diyenler oldu. Biz ise 'Hayır acelemiz yok' dedik. 'Bize siyasi müdahaleler yapıldığı sürece biz anlaşmayız' dedik. Sadece ekonomik noktada varsa reçeteler, bunları değerlendiririz. Finans noktasında varsa reçeteler değerlendiririz, çünkü Türkiye eski Türkiye değil. En küçük ekonomik krizde, hükümette bulunanlar ne yazık ki soluğu IMF'nin kapısında alıyordu. Çok yüksek faiz oranları ve her şartı kabul ederek stand by imzalıyorlardı. 'Biz bunu yapamayız' dedik, IMF ile masaya oturduk ve her ayrıntıyı müzakere ettik, etmeye de devam ediyoruz. Süre doldu, bugüne kadar yaklaşık iki yıl geçti. Mayısta iki yıl olacak ama biz halen imzalamadık." İstanbul'da IMF ve Dünya Bankası toplantılarının yapılacağı alanı 13 ayda inşa ettiklerini vurgulayan Başbakan, yerin dibinde 127 bin metrekarelik İstanbul Kongre Merkezi kurulduğunu ifade etti. Erdoğan, 330 milyon liraya mal olan merkezde bin 500 kişilik ana toplantı salonunun yanı sıra aynı anda 850 toplantının yapılacağı odaların bulunduğunu kaydetti. Erdoğan, "Türkiye, buna gücü kuvveti yeten bir ülke. IMF bunu gelip yerinde bizzat görecek ve kendileriyle tekrar konuşacağız. Ya evet, ya hayır. Biz aksi takdirde yolumuza yine devam ederiz. Çünkü bu noktada biz içeride enerjimizi kaybetmeyelim. Türkiye yıl önceki durumdan bugüne nasıl sıçradıysa bu sıçramasını da bundan sonraki süreçte farklı şekilde devam ettiririz. Krize ilişkin iyimser beklentiler arttı. Bittiğine dair yaklaşımlar çoğaldı. Gerek uygulamanın içinde olanlar, gerekse bu konudaki teorisyenler düşüncelerini ortaya koyuyor. 'Türkiye IMF ile anlaşma yapmadan kendi imkânlarıyla, kendi uyguladığı yerli tedbirlerle bu krizi aşma noktasına geldi' diyenler çoğalmaya başladı." ifadelerini kullandı.
593417
uzman çavuş hayatını kaybetti, asker yaralı
uzman çavuş hayatını kaybetti, asker yaralı Şırnak'ın Cizre ilçesinde meydana gelen olayda bir uzman çavuş hayatını kaybetti bir asker de ağır yaralandı. Edinilen bilgilere göre Şırnak'ın Cizre ilçesine bağlı Düzova köyünde saat 11.30 sularında sebebi henüz belirlenemeyen bir olayda Düzova Karakolu'nda görevli bir uzman çavuş ile bir asker yaralandı. Vücutlarına isabet eden kurşunla ağır yaralanan askerler ambulanslarla Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralılardan uzman çavuş, doktorların yaptığı bütün müdahalelere rağmen hayatını kaybederken durumu ağır olan diğer yaralı için Şırnak 23 Sınır Tümen Komutanlığı'ndan askeri helikopter istendi. Şırnak'tan havalanan askeri helikopter kısa sürede devlet hastanesi helikopter pistine indi. Ağır yaralı asker ambulans ile helikopter pistine getirildikten sonra askeri helikopter ile Şırnak Askeri Hastanesi'ne kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
593512
'Beton yolun bakım-onarımı asfalta göre daha hesaplı'
Türkiye'nin ilk beton yolu olan kilometrelik Afyon-Emirdağ karayolunda gazetecilere açıklamalar yapan Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Eğitim ve Değerlendirme Müdürü Çağlan Becan, Amerika'da 100 yıl önce kullanılmaya başlanan beton yolların Türkiye'de yaygınlaşması halinde ekonomiye büyük katkı sağlayacağını belirtti. Türkiye'de yolların ancak on binde 4'ünün beton yol olduğunu aktaran Becan, "Ülkemizde yük ve yolcu taşımacılığının yüzde 90'dan fazlası karayolları ile gerçekleştiriliyor. Karayollarının tamamına yakını ise asfalt yol. Geleneksel yol olan asfalt yollar çok sık bakım ve onarıma ihtiyaç duyuyor. Beton yolların maliyeti ucuz çimento sayesinde aynı. Buna karşın beton yolun hem ömrü hem de bakım masrafları asfalt yollara göre ekonomik. Üstelik çevreye daha fazla duyarlı." dedi. Becan, sektörün yoğun girişimleri sayesinde Karayolları Genel Müdürlüğü'nün iki yıl önce ilk kez beton yollar için ihale şartnamesi çıkararak önemli bir adım attığını vurguladı. Verilen bilgiye göre, borlu çimento ile Ordu'da km ve Isparta'da km beton yol yapıldı. Kastamonu'da 18 km lifli beton yol inşa edildi. Tüm girişimlerin sektörün hem teknik hem de ekipman altyapısının hazır olduğunu gösterdiğini dile getiren Becan, "Asfalt yollara rakip değil alternatif olmak istiyoruz. Son dönemdeki başarılı beton yolu uygulamalarından sonra Türkiye'de beton yol yapımına öncülük etmek istiyoruz.'' diye konuştu. Afyon-Emirdağ yol yapım sorumlusu olan Yüksek İnşaat Mühendisi Abdülkadir Başkoca da beton yolların hem ekonomik hem de daha güvenli olduğunu söyledi.
593468
Almanya ‘okulda namaz izni’ni tartışıyor
‘okulda namaz izni’ni tartışıyor Yunus M.’ye günde bir kez namaz kılma izni verildi. İdare Mahkemesi’nin, okulunda namaz kılmak isteyen 16 yaşındaki Türk öğrenci Yunus M.’ye ders saatleri dışında günde bir kez namaz kılma izni vermesi tartışmaya yol açtı Parlamentosu üyesi Türk kökenli politikacılar, kararı ‘uyum’ için yanlış bir sinyal olarak yorumlarken, okulda namaz kılınmasının başka sorunlara yol açabileceğine dikkat çektiler. Berlin ise kararın özgürlüğünü güçlendirdiğini savundu. SPD Eyalet Milletvekili Bilkay Öney, din özgürlüğüne saygı göstermek gerektiğini belirterek, “Ancak okulda devamlılık söz konusu. Bu, ibadet için aksamamalı” dedi. ‘50 yıldır sorun yoktu’ Yeşiller Eyalet Milletvekili Özcan Mutlu, kararı uyum için yanlış bir sinyal olarak değerlendirdi. ’daki Türklerin 50 yıldır böyle bir sorunu olmadığına dikkat çeken Mutlu, “Tarafsız olması gereken okul alanı, dinler ve mezheplerle uğraşmak zorunda kalacaktır. Bu uyuma zarar verir” diye konuştu. Eyalet Milletvekili Emine Demirbüken-Wegner ise kararda bir sakınca görmediğini kaydetti. Berlin Brandenburg Toplumu Sözcüsü Safter Çınar, mahkemenin namaz için bir oda verilmesini istediğini vurguladı. Okul müdürü Brigitte Burchardt ise karardan memnun olmadığını, uygulamanın nasıl olacağının açıklanması gerektiğini söyledi. CDU Berlin Eyalet Meclisi Grubu Başkanı Frank okulun tarafsız olması gerektiğini kaydetti. Berlin Katolik Kilisesi ve Almanya Protestan Kiliseleri’nin sözcüleri, kararı memnuniyetle karşıladıklarını belirttiler. Berlin Eğitim Bakanlığı sözcüsü Jens Stiller, “Öğrenciye namaz için özel bir oda tahsis edilmeli” dedi.
593478
Sheriff zor rakip
Sheriff zor rakip Moldova ekibinin ulusal alandaki başarılarını uluslararası sahaya taşımak istediğinin altını çizen Fenerbahçe'nin hocası Daum, "Bizi 90 dakika baskı yapan çok zor bir rakip bekliyor" dedi Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Moldova deplasmanında FC Sheriff Tiraspol maçı öncesi dün yaptığı basın toplantısında rakiplerine övgü yağdırdı. Sheriff'in ulusal anlamda belli başarıları elde ettiğini, bundan sonraki hedefinin uluslararası başarılar olduğunu söyleyen Daum, "Bizi zor, güçlü bir rakip bekliyor. Hem fizik anlamında güçlü hem de geçmişte elde ettikleri başarılar bunu gösteriyor" diye konuştu. Sheriff'in fizik ve mücadele anlamında dikkat çeken kaliteli futbolcularının bulunduğunu anlatan Daum, "Bizi 90-92 dakika baskı yapan bir takım bekliyor. Çok zor bir rakiple karşılaşacağız. Bunu biliyor ve buna hazırlıklıyız. Twente maçında gördük, herşeye daha ayrıntılı hazır olmak gerekiyor. 70-80 dakika konsantreli oynamak yetmiyor. Sonuna dek konsantre olmamız gerekiyor. Twente maçında olduğu gibi bazen bir maçı 5-6 dakika içinde verebilirsiniz" ifadelerini kullandı. KİMSE İYİ OYNADINIZ DEMİYOR' Twente maçı için, "Kimse '70-75 dakika iyi oynadınız' demedi. 'Yenildiniz' dedi. Bu nedenle hedefimiz her zaman sonuca doğru oynamak" diyen Daum, bir süredir ilk 11'e almadığı Carlos için de, "Türkiye'deki kurallar nedeniyle yalnızca yabancı oynatabilirim. Bu yüzden Carlos, Bilica, Deivid kimi zaman dışarıda kalabiliyor. Yoksa Carlos'tan çok memnunum" diye konuştu.
593359
Cep telefonuna resmen işkence! VİDEO
Cep telefonunun ısıya, toza, darbeye, neme dayanıklı olmasını kim istemez ki? Daha önceleri bu ihtiyaçları karşılayan giriş sınıfında bir cep telefonunu ilk kez olsa da Samsung, Nokia'ya golünü atarak duyurmaktan öteye geçip Türkiye'de satışına başladı bile. Teknoloji editörleri, ShiftDelete.Net Test Merkezi'ne gelen bu telefonu, ilk fırsatta işkence testine tabi tuttular. Darbelere dayanıklı denilen telefonla futbol maçı yaptık. Neme dayanıklı olduğu söylenen bu modeli havuzun içine bıraktık. Sonuç ne oldu dersiniz? Merakınızı gidermeniz için aşağıdaki videoyu izlemeniz yeterli. Teknik Özellikler ve Fiyat Telefon, hem pili hem de multimedya desteği ile de ihtiyaçlara cevap verebiliyor. Kutu içinden çıkan kulaklığı ile MP3 çalıp, radyo dinlemenizi sağlayan telefon, kamerası sayesinde fotoğrafın yanı sıra video da çekebiliyor. Bu, çok derin olmamak şartı ile su altında fotoğraf ve video çekebilmeniz anlamına da geliyor ama pek tavsiye etmiyoruz. Kamera: 1.3 Megapiksel Bağlantı: Bluetooth, EDGE, Ağırlık:102 Gram Pil: 1000 mAh, 600 saat bekleme, saat konuşma süresi Müzik: MP3, Radyo Hafıza: 7MB dahili, microSD ile artırabilme Ekran: 128x160 TFT ::
593607
Ölüm tehdidi!
Hasan Cemal Ölüm tehdidi! Baskın Oran’dan gece yarısına doğru bir e-mail geldi. Altında, ‘Türk İntikam Birliği Teşkilatı’ imzasını adını taşıyan bir tehdit mesajı, daha doğru deyişle ölüm tehdidi almış Baskın Hoca... Gece vakti düşüncelere daldım. Yıllar önce ’nun aldığı ölüm tehditlerini anımsadım. ’in, yaşadığı tehditlerle etrafındaki ölüm çemberinin nasıl gitgide daraltıldığı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti gitti. andıç’ı sonrasında, ’ın ölümün kıyısından döndüğü silahlı aklıma takıldı. Düşündüm gece vakti, ne yapayım diye... Ve bazı arkadaşlarıma yönelik bu ölüm tehdidini köşemde yayınlamaya karar verdim. “Kutsal Türk Devleti’ni var eden yüce Türk Irkı’nın yaşama güvencesi ve teminatı olan, ’ne her fırsatta kinlerini ve nefretlerini kusarak cephe alan Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Mebuse Tekay, Oya Baydar, Aydın Engin, Mithat Sancar, Sezgin Tanrıkulu, Türk Irkı’na ve ordusuna karşı açıktan bayrak açmanız gaflet dalalet ve ihanet göstergesidir! Sayın paşamızın ’in İlçesinde Sınırtepe karakolunda yaptığı açıklamaları gerekçe göstererek, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma girişimleriniz sonuçsuz kalacaktır! Cumhuriyet Savcılığına sunduğunuz ile fermanlarınızı kendi ellerinizle imzalamış bulunmaktasınız. Sözde aydın Türk düşmanı Baskın Oran bir süre önce Türk İntikam Birliği Teşkilatı tarafından uyarılarak Baskın Oran’ın imhası için Türkçü şehir savaşçısı, komutanımız Savaşan Atsız tarafından görevlendirildi. Bu bağlamda Türkçü timlerimiz gelecekte yer ve iz tespiti sonucunda gereken adımlar atılarak imha harekatı başarıya ulaştırılacaktır. Baskın Oran için çember daralmıştır! Son gelişmeler ışığında, Ufuk Uras, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Mebuse Tekay, Oya Baydar, Aydın Engin, Mithat Sancar, Sezgin Tanrıkulu, Türk İntikam Birliği Teşkilatı’nın kara listesinin üst sırasına, komutanımız Savaşan Atsız’ın talimatı ile alınmıştır. Türk İntikam Birliği Teşkilatı’nın kara listesinde yer alan imha edilmesi gereken öncelikli Türk düşmanları’nın artması sonucu, adı geçen Türk düşmanları’nın imhası için 27 Türkçü şehir savaşçısı, komutanımız Savaşan Atsız tarafından görevlendirilmiştir. Türk Irkı’na ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan her saldırı şiddetle karşılığını bulacaktır! Yaşasın Irkçı Türkçü direniş hareketi, TİBT Türk İntikam Birliği Teşkilatı. Yaşasın Türkçü komutanımız Savaşan Atsız ve Türkçü şehir savaşçıları. Ya Türkçü Devrim, Ya Ölüm!” Dün sabah telefonda sevgili Baskın Oran’la sohbet ettim. Dedi ki: “Hasancım, Bu insanların, öldürmekten falan bahsedişlerinin sebebi, tahmin ediyorum, fikre fikirle cevap vermek imkanlarının olmayışı. Kendileri için çok üzücü. Bir de, insanlar tehditle fikir değiştirir sanıyorlar. Acaba hiç duymamışlar mı, çok sözünü ettikleri Türk gelenek-göreneklerinden şu atasözünü: Kuştan korkan darı ekmez! Peki, mektep-medrese görmüş olanlara ne demeli? Bugün bir köşe yazarı soruyor: (1) Valisi de siyasal demeç verdi, niye onu şikayet etmediniz? (2) Genelkurmay Başkanı kendi fikirlerinize uygun sözler söyleseydi yine şikayet edecek miydiniz? İnanılır gibi değil bir mezununun bu soruları sorması. Birinci soruda silahlı ile silahsız arasında fark gözetmediği ortaya çıkıyor. İkinci soru daha da ilginç. Anlamıyor ki Org. Başbuğ benim ’de Azınlıklar kitabını açıp okusa bile şikayet ederiz. Çünkü ne söylediği önemli değil. yapıp yapmadığı önemli. Sırtında üniforma belinde silah, siyaset yapacak. Yok öyle şey. ay ile yıl arası hapis; sadece var. Tanrım, şimdi de, şubesinin bir basın açıklaması geldi. Altındaki imza, Yd. Doç.! Ne diyor biliyor musun: ‘Ordumuz ulusun bağrından çıkmıştır ve ulusu temsil eder; yine ulusun güvenliği için vardır, varlığı da sonsuza kadar sürecektir. Bu bağlamda: Ulusal güvenliğimize yönelen her durum Genel Kurmay Başkanımızı da yakından ilgilendirir.’ ADD’nin ve bugün kendisine ‘Kemalist’ unvanını takanların ne durumda olduklarını bundan daha iyi gösteren bir cümle olabilir mi? ‘Kışlaya siyaset girmeyecektir’ diyen M. Kemal bunları kim bilir ne yapardı.” Evet Baskın Hoca! Ölüm tehditleri bugüne kadar kimseyi demokrasi, özgürlük ve hukuk mücadelesinden alıkoyamadı, yıldıramadı. Bundan sonra da yıldıramaz!
593750
CHP'li Buca Belediyesi'ne yolsuzluk operasyonu
Eşzamanlı olarak 12 ayrı ilde yapılan 'Karantina-2' operasyonunun sebebi, CHP'li Buca Belediyesi'nde yapılan temizlik, yemek ve güvenlik ihalelerine fesat karıştırıldığı iddiasıydı. İzmir'de 18 kişi gözaltına alınırken bunlardan birinin Buca Belediye Başkan Yardımcısı C.E. olduğu iddia edildi. Diğer illerle birlikte gözaltı sayısının 50'yi aşması bekleniyor. Böylece, 'Keşif' ve 'Arı Kovanı' operasyonlarının ardından Buca Belediyesi'ne son yılda üçüncü yolsuzluk operasyonu yapılmış oldu. İzmir Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aylık takibin ardından sabah saatlerinde düğmeye bastı. Önceden belirlenen adreslere baskın düzenlenirken Buca Belediye Başkan yardımcısı, eski belediye temizlik işleri müdürü ve ihale komisyonunda görevli belediye çalışanıyla bazı firma sahiplerinin de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Manisa'da PTT'den bir ihale komisyonu görevlisi, diğer illerde de çok sayıda kamu çalışanının gözaltına alındığı ileri sürüldü. 'Karantina-1' operasyonunda 45 kişi tutuklanmıştı.
593735
Makine
Makine Orijinal Adı: Machine Yönetmen: Michael Lazar Oyuncular: Michael Lazar, Michael Madsen, Neal McDonough KANAL 21.30 Eski bir özel kuvvetler paralı askeri, şimdi ise katılaşmış bir suçlu olan Vic, katillerin, hapis kaçkınlarının, namussuz polislerin, uyuşturucu baronlarının, mafya' nın cirit attığı ortamın bir parçası olmuştur. Kendi kuralları ile çalışan Vic ve partneri Frank acımasız bir çarkın içindedirler.
593539
Diş Ağrılarına Anında Müdahale
Diş Ağrılarına Anında Müdahale Ankara'da Gazi Tıp Fakültesi Hastanesi önemli bir hizmete imza atıyor. Hastane bünyesinde 24 saat esasına bağlı acil diş hizmeti verilecek. Hizmet kapsamında gece bastıran ve dayanılmaz boyutlara ulaşan diş ağrılarına son vermek için diş hekimleri artık hastaları için nöbet tutacak. Acil dış polikliniği, geciken tedavilerin oluşturacağı diğer sağlık sorunlarını da ortadan kaldıracak. Bu yeni hizmetle ilgili bilgi veren Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derviş Yılmaz, "Bir dış kırığı olabilir, bir darbe görmüş olabilirsiniz, trafik kazası olabilir. zaman ağız ve dişte meydana gelen yaralanmalarda biz ne kadar erken müdahale edersek tedavi başarı şansımız kadar iyi olacaktır" dedi. Ekim'de hizmete girecek olan acil diş polikliniği, hafta sonu da hastalarına hizmet verecek. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Peyami Cinaz, bu hizmetle ilgili olarak, "Mesai saatleri dışında, hafta sonları da burada nöbetçi diş doktoru arkadaşlarımız dişle ilgili acil sorunlara yanıt verecek. Tabii bu mesai dışında acil tedavidir. İleriye yönelik olanlar mesai saati içindedir" diye konuştu.
593536
‘Bu takım nasıl iki kupa almış?’
‘Bu takım nasıl iki kupa almış?’Nihat, CSKA Moskova karşısında da etkili olamadı.’ı eleştiren G.’daki yorumcusu, “Birbirini tanımayan 11 kişiden oluşmuş. Çaba var ama oyun stili yok” dedi CSKA maçını Güney ülkelerine yayınlayan ’nin yorumcusu, siyah-beyazlılar için oldukça üzücü ve ilginç ifadeler kullandı. Beşiktaş’ın, birbirini tanımayan 11 kişiden oluşmuş bir takım görüntüsü ortaya koyduğunu söyleyen yorumcu, “Sanki hiç bir arada oynamamış gibi futbol ortaya koyuyorlar” diye konuştu. Maç sırasında, siyah-beyazlıların bu maçı kaybetmesi durumunda grubunda sonuncu olmayı da hemen hemen garantileyeceğini vurgulayan futbol uzmanı, “Çaba var ama oyun stili yok. Beşiktaş böylesine hayati bir maça hiç çalışmadan gelmiş. ’nin bu takıma biraz aksiyon vermesi lazım” yorumunu yaptı. Ruslar’ın en rahat maçı Fox TV yorumcusu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçen yıl bu takımın nasıl iki kupayı müzesine götürdüğüne inanamıyorum. Ligde bu sene ezeli rakibi ’nin 15 puan gerisinde mücadele ediyor. Bu bakımdan takımın ne kupalarında, ne de Süper Ligi’nde bir hedefi kalmış. Ruslar’ın en rahat karşılaşmalarından biri oldu.” Yusuf’u da Vikingli savaşçıya benzeten uzmanlar, “Topu ayağında saklamasını çok iyi beceriyor ama da yavaş futbola alışmış” ifadesini kullandılar.
593256
Toyotasa hisselerinin ALJ'ye satış işlemi tamamlandı
Sabancı Holding'den yapılan açıklamada, 2.161.729,88 TL nominal değerli Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş'ye ait hisse senetlerinin tamamının ALJ Lubnatsi Pazarlama ve Satış A.Ş'ye satış işleminin tamamladığı belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Sabancı Holding'in sahip olduğu yüzde 64,99'luk Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş hisse senetlerinin bedeli olan 84.986.923,27 ABD Doları tahsil edildi. Söz konusu hisselerin satışı sonrasında Sabancı Holding'in Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş.'nde payı kalmadı. Bu arada, Sabancı Holding'den Kamuyu Aydınlatma Platformuna aynı konuyla ilgili gönderilen yazıda da, söz konusu hisselerin satışı sonrasında Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş'de payları kalmadığı belirtilerek, ''Maliyet hesapları tamamlandıktan sonra belirlenecek olan satış sonucuna ilişkin alınmış bir kararımız bulunmamaktadır'' denildi.
593319
Yolcu treni TIR'a çarptı
Sakarya'nın Pamukova ilçesi yakınlarında saat 22:00 civarında meydana gelen kazada TIR sürücüsü hafif yaralanırken, trende bulunan yolcular ise büyük korku yaşadı. Enkazın kaldırılmasın ardından tren yoluna devam etti.
593765
Yasin Doğan: Tahriklere kapılmamak gerekiyor
Yasin Doğan Tahriklere kapılmamak gerekiyor Türkiye toplumu on yıllardır süren Kürt meselesine, yaşanan acılara, terörün sebep olduğu kayıplara rağmen sağduyuyu ve metaneti elden bırakmadı, birbirine "hasım" gibi bakan, "öteki" gibi gören, "düşman" gibi konumlandıran bir tavır içine girmedi. Büyük dramlar, acılar, çöküntüler yaşandı, ama toplum faturayı birbirine kesmedi, birliğini ve bütünlüğünü korumayı bildi. Türk-Kürt ayrışması hiçbir düzeyde karşılık bulmadı. Demokratik açılım çalışmalarıyla böyle bir ayrışma yaşanacağını düşünenler yanılırlar. Sorunun kendisini böyle bir ayrışma üretmezken, sorunu çözmek için konuşmak, tartışmak niçin ayrışma üretsin? Hastalık, bu bünyeyi yere serememişken, hastalığı teşhis ve tedaviye yeltenmek niçin bünyeyi yere sersin? Toplum sağduyu ve aklıselimle tartışmaları izliyor, bir kısım endişe ve kaygıları olsa da makulden sapmadan olumlu gelişmeler olmasını bekliyor. MHP liderinin kin ve nefret kokan söylemleri bile, olumlu atmosferi olumsuza dönüştürmeye yetmiyor. Bahçeli, partisinin pompaladığı felaket havasına karşılık toplumun gelişmeleri sağduyuyla izlemesinden ders çıkaracağına Bursaspor Stadyumunda meydana gelen olayı, Açılıma bağlıyor. Açılımın böyle bir toplumsal psikoloji ürettiğini söylüyor. Oysa muhtevası henüz ortaya konulmayan bir çalışmanın toplumsal gerilim üretmesinden, milleti birbirine düşürmesinden bahsetmek mi doğrudur, yoksa, bu çalışmaları büyük bir hazımsızlıkla karşılayarak felaket tellallığı yapanların böyle bir neticeye sebep olduğundan mı bahsetmek daha doğrudur? Toplumda yaşanan gerilimler, bir kısım muhalefet partilerinin sorumsuz ve tahrik edici beyanlarınınetkisi altında oluşmaktadır. DTP ve MHP'nin sorumluluk duygusunu yitiren beyanları olmayan bir gerilimi tetikleme istidadı taşıyor. Son haftalarda üç olay var ki, yaşadığımız süreç açısından olumsuz sinyal olarak nitelendirilebilir. Bunlardan birincisi halk düzeyinde bir provokasyon olarak görülebilecek Bursa-Diyarbakır maçındaki olaylardır. Yığın kültürü, içinde büyük bir cehaleti barındırır ve bu kültürün tahriklerle yönlendirilmesi çok kolaydır. Stadlarda yıkıcı bir spor tezahüratı vardır ve bunun ciddi bir siyasi olaya yansıyan izdüşümü böyle bir hadise üretmiştir. İkinci olay, Hülya Avşar'a barışa yönelik yaptığı çağrılar sebebiyle açılan savcılık soruşturmasıdır. Avşar'ın ifade özgürlüğünün geliştiği böyle bir ortamda takibata uğraması çok düşündürücüdür. Üçüncüsü de, DTP milletvekillerinin polis zoruyla ifadeye getirilmesi kararıdır. Hukuk alanında ortaya çıkan bu girişimlerin Açılım sürecini zora soktuğu çok aşikardır. Bunun sırf hukukun üstünlüğü, hukukun bağımsızlığı söylemleriyle geçiştirmek kolaycılık olur. 1994 yılında yaşanan polis zoruyla götürülme hadisesi Türk siyasetine kara leke olarak geçmiştir. dönemde bu girişimi başlatan yargı mensuplarının ne derece Türkiye'nin menfaatine bir sonuca vesile oldukları tartışmalıdır. 15 yıl sonra aynı noktaya dönmemiz, Türkiye'yi için daha büyük bir talihsizlik olur. Buna ne DTP'liler fırsat vermelidir, ne yargı, ne Meclis… "Biz yasaları uyguluyoruz, beğenilmiyorsa Meclis değiştirsin" gibi söylemler bu konuda anlamsız kalır. Elbette yanlış bir uygulama varsa hukuk mevzuatı da değişebilmelidir, daha da netleştirilmelidir. Ancak hukukçuların mevcut mevzuatı nasıl yorumladıkları da önemlidir. İşine geldiği zaman Meclisin yasa yapma yetkisini kullanırcasına kararlar veren bir hukuk sistemi, işine geldiği zaman topu taça atmamalıdır. Bu noktada DTP'lilerin sorumlu davranarak süreci daha fazla gerecek bir yaklaşım içine girmemeleri de önemlidir. Geçmişte olsa, bu tam DTP'lilerin istediği bir durumdur. Kriz çıkacak, mağduriyet yaşayacaklar, bundan prim yapacaklar. Ama gelinen süreç böyle bir anlayışı takip etmelerini mümkün kılacak, bunu kendileri açısından da doğru gösterecek bir süreç değildir. Türkiye, çok hayati, çok kritik bir dönemeçten geçiyor. Bu süreçte atılacak her yanlış adımın bedelini tüm Türkiye ödemek zorunda kalır. Bu yüzden herkes ve herkesim daha büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmelidir.
593524
Rijkaard noktaladı
Rijkaard noktaladı Teknik Direktörü ’nde bugün Sturm Graz’la oynayacakları maçın kendileri için çok önemli olduğunu ifade etti ’da basın toplantısı düzenleyen Hollandalı hoca, “Bu maç önemli. İyi bir sonuç almaya çalışacağız. Kadromuzdan ve kalitesinden memnunum” diye konuştu. ’le berabere kaldıkları maçtan sonra yapılan eleştirileri normal karşıladığını belirten Rijkaard, “Eleştiriler her zaman haklıdır, doğrudur. Futbol dünyasında bu böyle olmuştur. Basın üzerine düşeni, ben de kendi işimi yapıyorum. Bir beraberlik veya yenilgi dünyanın sonu değil. Beklemediğimiz bir sonuç aldık, ama lig uzun maraton, taraftarlarımız üzülmesinler” dedi. Rijkaard, Avrupalı ünlü kulüplerden teklif aldığı ve ’dan ayrılabileceği iddialarına da yanıt verdi. Başarılı çalıştırıcı, çok mutlu olduğunun altını çizerek, “Galatasaray gibi büyük bir kulüpte çalışmak benim için onur ve gurur. Sözleşmemi tamamlamak ve uzun yıllar çalışmak istiyorum” ifadelerini kullandı. Pasta kesti Cim-Bom’da dün 47. yaşını kutlayan Rijkaard için çok özel bir parti düzenlendi. Sabah gerçekleştirilen antrenman sonrası oyuncular, tesis personeli ve futbol komitesi üyelerinin de bulunduğu kutlamada, Hollandalı hoca kendisi için hazırlanan pastayı kesti. Arda’nın, Rijkaard’a, “Sezon sonu şampiyon olarak hediyeni vereceğiz” dediği öğrenildi. Kulübün internet sitesinden de, “’ın 47. yaş gününü kutlar, sağlık ve mutluluk dolu yıllar dileriz” mesajı yayınlandı.
593557
İş Sanat'tan onuncu yıla özel program
Mekân, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olacağı yeni sezonunda birçok özel etkinliğe sahne olacak. İş Sanat'ın, 2009-2010 sezon programı dün Feriye Lokantası'nda düzenlenen bir basın toplantısıyla duyuruldu. Toplantıya İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Suat Sözen, İş Sanat Yönetmeni Meriç Soylu ve Müzik Direktörü Serdar Yalçın katıldı. Meriç Soylu, onuncu yıl programında 15 klasik müzik, caz, dünya müziği, geleneksel müzik konseriyle, 15 çocuk etkinliği, dans gösterisi ve şiir dinletisinden oluşan 55 etkinliğin yer alacağını müjdeledi. Onuncu yıl programının ilk sürprizi Kasım'da Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın vereceği açılış konseri. Orkestranın şefliğini Maxim Vengerov'un yapacağı konserin solisti ise Muhiddin Dürrüoğlu. Sezonun belki de en önemli sürprizi Bad Henry lakaplı 91 yaşındaki caz efsanesi Hank Jones. "Ella Fitzgerald, Charlie Parker, Charlie Haden gibi isimlerle çalışan ve 70 yıllık bir kariyere sahip olan Jones'un konseri Kasım'da. Türk izleyicilerin sevgilisi Pink Martini ise yeni albümleri "Splendor in the Grass" ile 24 Kasım'da İstanbul'a konuk olacak. Dave Holland ve ünlü gitarist John McLaughlin, onuncu yıl programının diğer ünlü konukları arasında. Yuri Bashmet, Shlomo Mintz, Gidon Kremer ve bugüne kadar Türkiye'de hiç konser vermemiş Phillippe Jaroussky, Nicola Benedetti ile efsane şef Sir Neville Marriner'in Academy of St Martin in the Fields'la vereceği iki konser klasik müzik severlerin kaçırmaması gerekenlerden. Jesse Cook, Monica Molina, Gyspy Devil Orchestra, Ernest Sarkozi, Mariza ve Diego El Cigala da İş Sanat sahnesinde olacak. Onuncu yıl programında Türk müziği de unutulmamış. Şevval Sam, Arif Sağ, Sabahat Akkiraz konserleri, Yarkın Ritm Grubu'nun Erkan Oğur ve Ferda Anıl Yarkın'la bir araya gelecekleri konser ile Serdar Yalçın'ın Gürsel Koçak'la birlikte hazırladıkları proje, sezonun Türk müziği programından. Dansseverler için Amerika'nın en ünlü dans topluluklarından Paul Taylor Dance Company on yıla yakın bir aradan sonra İstanbul'a gelecek. İş Sanat, Ekim'den itibaren biletlerini biletix üzerinden indirimli olarak satışa sunacak.
593719
Sabıkalı güzel yarıştan çekildi
Sabıkalı güzel yarıştan çekildi Kredi kartı çalmaktan iki yıl hapse mahkum edildiği ortaya çıkan Singapur güzeli Ris Low (19), Dünya Güzellik Yarışması'ndan çekildi. Kredi kartı hırsızlığı ve lüks harcamaları yüzünden yıl hapis cezasına çarptırılan Low, Aralık'taki yarışmaya katılmayacak.
593741
Aspirin elinizin altında olsun
Aspirin elinizin altında olsun Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Can Hasdemir, Türkiye'de her üç dakikada bir kişinin kalpten öldüğünü belirterek, kalp krizi geçirdiğinden şüphelenenlere, iki aspirini çiğneyerek yutmasını ve hemen 112'nin aranmasını tavsiye etti. Antalya'da düzenlenen 5. Kardiyoloji ve Kardiyovasküler Cerrahide Yenilikler Kongresi'ne katılan Doç. Dr. Hasdemir, 'Göğüs ağrısı başlayan bir kişi, 'Bu hiç benim yaşadığım bir ağrı değil' diyorsa kalp krizi geçiriyor olabilir. Bu şüphe varsa iki aspirin çiğneyerek yutulmalı ve hemen 112 aranmalı. Aspirin, çocuk aspirini de büyük aspirini de olabilir. Aspirin kanın sulanmasını sağlar' dedii.
593736
Metro Hikayeleri
Metro Hikayeleri Orijinal Adı: Subway Stories Yönet: Bob Balaban, Patricia Benoit, Julie Dash, Oyuncular: Steve Zahn, Lili Taylor CNBC-e 22.00 10 yönetmen tarafından yönetilen 10 bölümden oluşan Subway Stories, New York metrosunda yaşanan gerçek hikayeleri anlatıyor. New Yorkluların metroda başlarına gelen en ilginç olayları öğrenmek için bir yarışma düzenleyen HBO, yarışma sonunda dereceye giren öyküleri Metro Hikayeleri'nde bir araya getirmiş.
593634
Üniversiteye giriş için ikinci şans
Üniversitelere yapılan merkezi yerleştirme ve kayıtların ardından boş kalan kontenjanlar için ek yerleştirme başvuruları 5-9 Ekim tarihleri arasında alınacak. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, adaylara, kılavuzu çok iyi incelemeleri tavsiyesinde bulundu. Yarımağan, şunları söyledi: “Bu yıl merkezi yerleştirme sonucuna göre 88 binden fazla boş kontenjan kalmıştı. Bu rakam yeni açılan programlar ve yerleşen öğrencilerin kayıt yaptırmamasıyla 150 bine ulaştı. Bunların tamamının dolacağını düşünmüyorum. En fazla yarısı dolar”. Ek yerleştirme kılavuzu, ÖSYM sınav merkezi yöneticiliklerinden TL’ye alınabilecek.
593234
"Yenemeyeceğimiz takım yok"
"Yenemeyeceğimiz takım yok" (H) Grubu'nda yarın Moldova'nın FC Sheriff Tiraspol takımıyla yapacakları maç öncesi basın toplantısında soruları yanıtlayan sarı-lacivertli takımın futbolcusu, FC Twente maçındaki puan kaybını rehavete bağlayarak, ''İyi konsantre olduğumuzda mağlup edemeyeceğimiz rakip görmüyorum. Hataları tekrarlamamak için elimizden geleni yapacağız. Bu maça iyi konsantre olduk. Kesinlikle taraftarlarımızı üzecek birşey yapmayacağız. Herkes Fenerbahçe'den emin olmalı. Hatalardan ders almaya çalışan bir takımız. Bunları yavaş yavaş görüyoruz. İnşallah hataları yapmayacağız'' dedi. Son maçlarda 18 kişilik kadrolara giremediğinin hatırlatılması üzerine Boral, ''Moralim ve motivasyonum çok iyi. 18'e girememiş olmam çok normal. Çok iyi bir takımız. Özel oyunculardan kurulu bir takımız. Yeni transferler yapıldı, bize de bu transferlerden sonra çok fazla çalışmak düştü. Üst düzey bir takım olmak istiyorsak zaten kadromuz geniş olmalı'' diye konuştu. -''BURADAN AYRILMAYI DÜŞÜNMÜYORUM''- Boral, 18'in dışında olsa da kendisini her zaman takımın içinde gördüğünü, teknik direktör Christoph Daum'un da bunu kendisine yansıttığını anlatarak, transfer olacağı yönünde medyada yer alan haberlerle ilgili olarak, ''Yazılıp çizilen bir sürü şey var. Benim bunlarla ilgim yok. Takımımda olmaktan her zaman mutluyum. Fenerbahçe takımı içinde olmak büyük bir ayrıcalık. Bu ayrıcalığın keyfini yaşıyorum. Buradan da ayrılmayı düşünmüyorum'' dedi.
593676
Haftaya yapsaydınız kızım nakil olacaktı!
Haftaya yapsaydınız kızım nakil olacaktı! kentte böbrek ticareti yapan çete, polis operasyonuyla çökertildi. Eski bir halk eğitim merkezi müdürünün lideri olduğu öne sürülen çetenin ağına düşen bir hasta yakını, "Baskını keşke hafta sonra yapsaydınız, kızım böbrek nakli olacaktı" dedi. Afyonkarahisar'ın Kışlacık Köyü'ndeki çok sayıda vatandaşın çocuklarını evlendirmek ya da kredi kartı borçlarını ödemek amacıyla böbreklerini sattıkları öne sürüldü. ANTALYA (AA) Antalya başta olmak üzere İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Afyonkarahisar ve Eskişehir'de yapılan baskınlarda organ ticareti yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan zanlı, Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğü'nde yapılan sağlık kontrolünden sonra Emniyet'te sorgulanmaya başladı. Zanlıların ayda bir üniversite hastanesi ve özel bir hastanede yapılan bazı böbrek nakillerini organ satışıyla gerçekleştirdiği belirlendi. NEDEN GEÇ GELMEDİNİZ Antalya Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nden emekli olan M.G'nin emeklilik sonrası çalıştığı özel bir diyaliz merkezinde hastalar ile Afyonkarahisar'ın Kışlacık Köyü'nde 20 bin liradan 30-40 bin liraya kadar ulaşan rakamlarla böbrek satışı yapan kişilerin irtibatını sağladığı ileri sürüldü. Çetenin alıcı ve vericileri ev, pansiyon ve otellere yerleştirerek kaynaştırdığı belirlendi. Çetenin 10 organ nakli yaptırdığı, naklin ise önümüzdeki günlerde yapılacağı ortaya çıkarıldı. Bu arada, yıldır böbrek hastası olan kızının ameliyatı için Ankara'dan gelen emekli öğretmen A.G'nin, polislere, 'Çaresizdik. Cezamıza razıyız. Operasyonu keşke bir hafta sonra yapsaydınız da, kızım nakil olup kurtulsaydı' dediği iddia edildi.
593476
Alacakaranlık
Beşiktaş 'Yeniden doğuş' maçı olarak gördüğü CSKA Moskova sınavında da aydınlığa çıkamadı. Resmi maçlarda üst üste 4. yenilgisini alan siyah-beyazlıların tek tesellisi +92'de Ekrem'in attığı gol oldu. Denizli, Şampiyonlar Ligi'nde 8. maçında da puanla tanışamadı İLİŞKİLİ HABERLER Alacakaranlık Geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi Finali'ne Manchester United-Chelsea maçıyla ev sahipliği yapan Luzhniki Stadı, Beşiktaş'ı sentetik çimi, yarısından çoğu boş tribünleriyle ağırlasa da CSKA Moskova misafirini iki golle uğurladı. Çimleri gibi ambiansı da sentetik olan karşılaşmada Dzagoev 7. dakikada ceza yayının sağından Rüştü'yü çaresiz bırakan öyle bir aşırtma gol attı ki, maçla ilgili umutlar alevlenmeden üzerine soğuk su döktü. Bu erken gol, 'Son haftaların formda ismi Serdar Özkan yedek soyundurulurken, formsuz Tello sahada, Holosko ise ilk kez solda olur mu? Galatasaray maçında tecrübesiz ve vasat kalan İsmail bu maçın yükünü kaldırır mı?' sorularının değerlendirmesini yapmaya bile fırsat vermedi. RÜŞTÜ BU MAÇA HAZIR MIYDI? Rüştü'nün tam hazır olup olmadığını düşünme fırsatını bile elimizden aldı Dzagoev. Bir umut, kara bulutları dağıtmak isteyen siyah-beyazlı oyuncuların bu gole bir başkaldırı yapacağını ve reaksiyon vereceğini düşünüyorduk. Holosko'nun 11. dakikada Akinfeev'e nişanladığı pozisyon ve 44'te Nobre'nin uzaktan sert şutu dışında heyecanlanamadık bile... İlk yarı aklımızda kalan solda oynayan Ho-losko'nun çıkartılıp yerine Yusuf'un sokularak hatanın telafi edilmeye çalışılmasıydı. Ancak bu da beklenen çözüm olmadı. GOL ÇOK GEÇ GELDİ İkinci yarının başında Beşiktaş'ın sergilediği futbol "Daha önce nerelerdeydiniz?" dedirtti. Ama 55'te Ekrem'in getirip "Al da at" diyerek verdiği pasa Nihat'ın metreden ıska geçmesiyle işin rengi değişti. 61'de genç ve tecrübesiz İsmail'i solda sallayan Krasic, ceza alanına girer girmez vurdu; Rüştü'yü zayıf tarafı olan solundan avlayarak skoru 2-0'a getirdi. Fark ikiye çıkınca Beşiktaş havlu attı. 89'da İbrahim Kaş'ın Akinfeev tarafından önlenen pozisyonuna kadar uyuyan siyah-beyazlılar gol orucuna +92'de Ekrem'in golüyle nokta koydu. Ama Mustafa Denizli Şampiyonlar Ligi'nde puan iftarını Moskova'da da yapamadı. İnşallah Almanya'ya! İLİŞKİLİ HABERLER Alacakaranlık
593734
Demokrasi Arşivi ve Diyarbakır Cezaevi
Demokrasi Arşivi ve Diyarbakır Cezaevi Gazeteci-Yazar Ali Bayramoğlu her perşembe Türkiye'nin 'Demokrasi Arşivi'ni 24 ekranlarında masaya yatıracak. Demokrasi Arşivi'nde Türkiye'nin geçmişinde yaşanan, gündeme ve tarihe damgasını vuran önemli olaylar, belge ve tanıklarla enine boyuna konuşulacak. Programda ilk olarak 1980 döneminde Kürtlere yapılan ağır işkencelerle gündeme gelen Diyarbakır Cezaevi dosyası var. Neden Diyarbakır Cezaevi işkence merkezi oldu? Kimler Diyarbakır Cezaevi'nde yattı? Kaç kişi işkenceden öldü? gibi sorulara cevaplar aranacak programa dönemde bu cezaevinde yatan ve işkence gören tanıklar katılıyor. 24 20.45
593742
Erdoğan bölgesel siyasete ne kattı
Erdoğan bölgesel siyasete ne kattı İbrahim Karagül'ün sunduğu İnterpolitik, bu hafta Başbakan Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmanın arka planını değerlendiriyor. Gazeteci Bora Bayraktar'ın katılacağı programda Erdoğan'ın konuşmasındaki önemli noktalar, İran-Türkiye ve İsrail-Türkiye ilişkileri ele alınacak. Uluslararası kamuoyunun İran algısı, Orta Asya füze kalkanı projesinin yankıları, Rusya ABD ilişkilerinin de masaya yatırılacağı programda Davos sonrasında oluşan atmosferde Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'ndaki açıklamalarının bölgesel siyasetteki yeri üzerine tespitler yapılacak. TVNET 20.40
593730
Beyoğlu'na Sahaf Festivali'ne!
Beyoğlu'na Sahaf Festivali'ne! Beyoğlu Belediyesi tarafından bu yıl 3'üncüsü düzenlenen 'Sahaf Festivali'nin açılışı Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan tarafından yapıldı. Taksim Gezi Parkı'nda düzenlenen festivalin açılışında konuşan Demircan, festivale olan ilginin her yıl giderek arttığını belirterek, 'Festivalin son yıllarda insanların içinde azalan okuma ve öğrenme ateşini de canlandırmasını ümit ediyorum' dedi.Demircan, belediye olarak Beyoğlu'nun vizyonuna katkıda bulunduklarını ifade ederek, Beyoğlu'ndaki en eski esnafın sahaflar olduğunu, ilçenin kıymetini en iyi onların bildiğini vurguladı.
593595
Kayıp başın esrarı
Selim Türsen ÇeşitlemeKayıp başın esrarı ’İ dünya çapında marka kent yapma amaçlı toplantıların sonsuz yararı var. Her şeyden önce bu toplantılarda sürekli birlik beraberlik mesajları çıkıyor ki bu bile İzmir için başlı başına bir kazanım. Marka kent konusu aklıma bir dönem olaylarıyla kan kaybeden ’ın imajını düzeltmek için dünyasında yaptığı atak geldi. İki üç ciltlik heyecanlı bir roman haline getirilen Firavun Ramses’in hayatı dünyada en çok satan kitaplar arasına girip Mısır medeniyeti ve tarihine büyük bir ilgi duyulmasını sağlamıştı. Halbuki bizim iki adım ötemizde Mısır hikayelerinden kat be kat fazlasına sahip değerler var. Bir kaç hafta önce ’te 30- 35 yıldan beri araştırmalar yapan Avusturyalı arkeolog, Bilim Akademisi üyesi arkeolog Dr. Hilke Thür ile uzun bir sohbetimiz oldu. Dr. Hilke Thür, Efes’te binlerce yıl önce soyluların oturduğu ünlü Yamaç Evler’i gün yüzüne çıkaran ekipte yer alan ve ’nın Efes’e sürgüne gönderip sonra öldürttüğü kız kardeşi Arsinoe’nin iskeletini bulan kişi. Bu buluş dünyada öylesine yankı uyandırdı ki konuyu belgesel haline getirip Hilke Thür’ün de görüşlerini anlattırarak 2009 yılı mart ayında yayınladı. ‘Kleopatra: Bir katilin portresi’ adıyla yayınlanan belgeselin şüphesiz en çarpıcı yönlerinden biri tarihe kadar Yunan kökenli dolayısıyla Avrupalı bir kraliçe olduğu sanılan güzel Kleopatra’nın kız kardeşinin Afrikalı çıkmasıydı. Kemiklerin incelenmesi ve ortamında canlandırmayla resmi çizilen Arsinoe’nın Afrikalı olması Kleopatra’nın da köklerinin sadece Avrupalı olmadığı anlamına geliyordu. Böylece dünyada da çok uzun yıllardan beri süren bir tartışma da yeni bir aşamaya gelmiş oldu. Şimdi gözler kemiklerin en son gelişmiş teknolojilerle yapılacak incelemelerinde. Ama ilk başta çok az kişinin inanmamasına, hatta iskeletin erkek iskeleti olduğunu öne süren bilim adamlarının bile çıkmasına rağmen, ısrarla iskeletin Arsinoe’ye ait olduğunu söyleyen Dr. Hilke Thür sohbetimiz sırasında uzun uzun nedenlerini anlattı. İlk kez 1926’da açılan mezardan Arsinoe’nin kafasının alınarak önce sonra ’ya gitmesi. Burada incelenip fotoğrafları yayınlandıktan sonra başın ilginç bir şekilde kayıplara karışması, Hilke Thür’ün bazı işaretlerden şüphelenerek 1990’ların başında yeniden mezara girip iskeletin Kelopatra’nın kız kardeşine ait olduğunu ortaya çıkarması bile, kadar ilgi çekebilecek, hem de gerçeklere dayalı roman malzemesi niteliğinde. Bunlar sadece Efes’te dikkatli bir arkeoloğun, soylulara ait olduğunu düşündüğü bir mezarın Mısır’daki Feneri’ni andıran şekline bakarak dünyada büyük yankılar uyandıran buluşunun sonucu. tarihlerde yabancı basında bir tarama yapıldığında dünyanın en ünlü gazete ve dergilerinin ve Efes’ten bahsederek bu olaya çok geniş yer verdiği görülüyor. Dr. Hilke Thür uzun sohbetimizde Efes’in henüz yüzde 10’u ile yüzde 20’sinin ortaya çıkarıldığını söyledi. Bu bile ne büyük bir üzerinde oturduğumuzu gösteriyor. Arsinoe’nin başının izini sürecek bir kitap veya filmin İzmir’i ve Efes’i dünyanın çekim merkezi haline getirmesi işten değil.
593616
GONZALEZ HİÇ ZORLANMADI!
GONZALEZ HİÇ ZORLANMADI! ’nın en gözde ve deneyimli hakemlerinden Mejuto Gonzalez için çok kolay bir maçtı. Faul kararlarında yardımcı hakemlerinin doğru tespitleriyle tutarlı kararlar verdi. Topun ele çarpması ile futbolcunun elle oynamalarındaki yorumları yerindeydi. Arkadan yapılan kontrolsüz hareketler ile topsuz alanda rakibe yapılan ihlallerde avantajı oynatmayarak gösterdiği sarı kartlarla karşılaşmanın sertleşmesine izin vermedi. ’nin topu devamlı eli ve kolu ile kontrol etmeye çalıştığı pozisyonlarda kartını çıkarmalıydı. Kartı bulunan ’un beklentisi içinde ceza alanında kendini yere bırakmasında hakemi aldatmaya yönelik hareketinden dolayı ikinci sarıdan kırmızı kartını çıkarmalıydı. Pozisyonları yakından izleyen otoriter yapısıyla standart kararlar veren Golzalez’in zorlanmadan yönetiği bir maçtı.
593433
26 banka ortak ATM’de buluştu
26 ortak ’de buluştu Bankalararası Kart Merkezi (BKM) koordinasyonunda çalışmaları yapılan ve ’de hizmeti veren 26 bankanın da katıldığı ortak ATM paylaşımına geçiş bugün başlıyor Yeni sistemle kartı sahipleri, tüm bankaların ’lerinden para çekebilecekler ve bakiyelerini sorgulayabilecekler. Yine tarafından uygulamaya sokulacak hizmetle kullanıcılar, kendilerine en yakın ATM’ye cep telefonları ya da internet üzerinden ulaşabilecek. BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal, projenin ekonomiye ciddi katkılar sağlayacağını, şu an 22 bin adet olan ATM’den, 35 bin ATM’lik verim elde edileceğini, para çekme işleminin kolaylaşmasıyla nakit dolaşımının hızlanacağını söyledi.
593293
Fujimori Yıl Hapse Mahkum Oldu
Fujimori Yıl Hapse Mahkum Oldu Peru'nun eski Devlet Başkanı Alberto Fujimori, hakkında muhaliflerinin telefonlarını yasal olmayan biçimde dinleme ve rüşvet vermek suçlarından yıl hapse mahkum edildi. Yüksek mahkeme, eski Devlet Başkanının, görevde olduğu 1990-2000 yılları arasında bu suçları işlediğine hükmetti ve hapis cezası verdi. Savcılar, 71 yaşındaki Fujimori'nin, eski istihbarat servisi başkanına 28 politikacı, gazeteci ve işadamının telefonlarının gizlice dinlenmesini ve 13 milletvekili, televizyon kanalı ve gazetenin yayın kuruluna rüşvet verilmesini emrettiğini ileri sürüyorlardı. Hakkında daha önce verilen 25 yıllık hapis cezası nedeniyle, ömrünün kalanını cezaevinde geçirme durumuyla karşı karşıya bulunan Fujimori, yapılan duruşmada, hakkındaki bu suçları kabul etmişti.
593732
Haneler'de Yaban rüzgarı
Haneler'de Yaban rüzgarı Haneler'de yer alan Yabanhane'ye ilgi artıyor. Her bölümde çakma Kadir İnanır'lı eğlenceli hikayeler var TELEVİZYON Ferhan Şensoy'un aynı ismi taşıyan ünlü eserinden uyarlanan ve Cuma akşamları Kanal D'de ekrana gelen Haneler'e ilgi artıyor. Fakirhane, ticarethane, hastane gibi pek çok hanede yaşananlara ilişkin eğlenceli skeçlere yer verilen programın en ilgi çeken bölümü ise Yeşilçam'ı ti'ye alan Yabanhane. Kadir İnanır ile Gülşen Bubikoğlu'nun Yaban adlı filminden yola çıkılarak çekilen bölümlerde, Fırat Doğruloğlu, Yaban'ı, Boncuk Yılmaz da Yaban'ın soysuz züppeler! arasında görüp sevdiği ve kaçırarak dağ evine götürdüğü Pınar'ı oynuyor. Skeçlerde her ne kadar Yaban'dan yola çıkılsa da tüm Yeşilçam filmlerinin güldüren yönlerini izlemek mümkün. Pınar bir bölümde tekerlekli sandalyeye mahkum olurken bir başka bölümde kör olup batahkaneye düşüyor. Aniden kör olan Pınar'ı kurtaran ise Yaban'ın olur olmaz yerlerde 'nayır nolamaz' nidalarıyla attığı tokatlar. Pınar'ın şehirden ve şehrin çamurundan uzak bu dağ evinde Yaban'ı sevmesi de durumu düzeltmiyor. Çünkü bir tarafta sürekli yanlış anlamalarıyla ilişkilerini çıkmaza sokan Yaban öte yanda da Pınar'ı soysuz hayata geri götürmek isteyen Tunç var. Hal böyle olunca Yabanhane'deki maceralar devam edecek gibi görünüyor.
593344
Mustafa Denizli mağlubiyeti neye bağladı?
Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, takımının üzerindeki ''şansızlığın veya son vuruşlardaki beceriksizliğin'' bu geceki CSKA Moskova maçında da sürdüğünü söyledi. Mustafa Denizli, Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde yaptıkları CSKA Moskova karşılaşmasından sonra düzenlediği basın toplantısında, ''enteresan'' bir karşılaşmaya tanık olduklarını belirterek, ''Rakibin kalemize ciddi şekilde gelmediği anda 1-0 mağlup duruma düştük. Birkaç pozisyonda da şansızlıktan veya beceriksizlikten mi maalesef gol bulamadık. İkinci gol de yine Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde oynayan bir takımın yememesi gereken ve maçın tamamen düşüş noktası oldu'' diye konuştu. Tüm bu hatalara karşın ikinci yarıda Nihat, İbrahim Kaş ve Sivok'un, buldukları rahat pozisyonları gole çeviremediklerini ifade eden Denizli, ''Neticede üzerimizde bir futbol şanssızlığı veya beceriksizliği bugün de devam etti. Ama genel olarak Beşiktaş'ın Avrupa macerası kesinlikle devam ediyor diyebiliriz. Öncelikle oynadığımız maç da Beşiktaş'ın kesinlikle puansız çıkmaması gerektiğini gösterdi'' dedi. Bir gazetecinin maçtaki kadroyla ilgili sorusu üzerine Denizli, her maçtan sonra eleştirilerin gayet doğal olduğunu belirterek, ''Şu oynasa, bu oynamasa şeklindeki yorumlar ancak sığ düşünceler olabilir. Biz sonuçta günler öncesinden bu maça oturup hazırlandık. Dolayısıyla bu tip görüşler sığ düşünceler'' diye konuştu. Denizli, bir başka soru üzerine, kendilerine güvenlerini yitirmediklerini ve büyük bir takımın teknik direktörü olarak yollarına devam edeceklerini ifade ederek, ''Oynadığınız futbolu golle sonuçlandırmayınca futbolcular üzerinde bazen olumsuz etkisi olabiliyor. Ancak bugün hiç kimse 'CSKA Beşiktaş'ı ezdi, maçın hakkı 2-1 değil, 5-1 olmalıydı' diyemez. Dik durmaktan başka çaremiz yok. Dik duracak herşeyi hakettik, başımızı öne eğecek birşey yapmadık'' dedi. Nihat'ın performansıyla ilgili bir soru üzerine de Denizli, ''Nihat bu değil. Kendisi gerek Türkiye, gerekse dünyada tanınan bir futbolcu. Benim ve Beşiktaşlılar'ın dileği, ne olduğunu ve neler yapabileceğini bildiğimiz Nihat'ın bir an önce eski pozisyonuna dönmesidir'' diye konuştu. CSKA Moskova Teknik Direktörü Juande Ramos da yaptığı açıklamada, maçtaki başarılarını erken gole bağlayarak, ''İki takım açısından da önemli bir maçtı. Golü erken bulduk ve sonuçta takım güzel oynadı'' dedi.
593448
Irak Konutları satılıp parasıyla Bağdat'ta hastane yaptırılacak
Boşaltılacak olan Arızlı Konutları'nı ise lojman yapmayacaklarını belirten Işık, bu konutları tekrar Irak'a bağışlamak için yeni bir yol izleyeceklerini ifade etti. Işık, "Bizim zor dönemimizde Irak hükümetinin yardımlarıyla bu konutlar yapıldı. Daha sonra dönemin hükümeti tarafından bu konutlar lüks konut olarak lojman statüsüne getirildi. Biz bu konutları artık kesinlikle lojman yapmayacağız. Depremzedeler TOKİ'nin yapacağı konutlara taşındıktan sonra biz de bu konutları Türk Kızılayı'na devredeceğiz. Kızılay'dan da bu konutları satarak, şu anda zor durumda olan Irak'a hastane yapmasını isteyeceğiz. Böyle bir proje geliştirdik ve Başbakan'ımıza sunacağız." dedi. Arızlı Konutları'nda yaşayan depremzedelerin evlerinin kendilerine ücretsiz verilmesi için Ankara'ya yürüdüğünün hatırlatılması üzerine açıklama yapan Fikri Işık, bu konutlarda kalan depremzedelerin hiçbir şekilde hak sahibi olmadığını iddia etti. Bu konutlarda kalanlar gibi Kocaeli'nde binlerce depremzedenin olduğunu belirten Işık, TOKİ'nin şu anda yaptığı bin 206 konuttan Arızlı ve Yuvacık konutlarında kalan depremzedelere kurasız verileceğini ifade etti. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nden sonra birçok ülke depremzedelere yardım etmek için bağışta bulundu. Dönemin Irak lideri Saddam Hüseyin'in TÜPRAŞ'a gönderdiği 10 milyon dolar değerindeki petrol satılarak, Arızlı Köyü'nde 237 lüks konut yapıldı. Bu konutlara depremde hak sahibi olmayan fakat mağdur olan depremzedeler yerleştirildi. Kocaeli Özel İdaresi, buraya yerleşen depremzedelerle bir anlaşma yaparak yıl ücretsiz kalmalarını sağladı. Depremzedelere yılın sonunda yıl daha oturmaları için izin verildi. Konutlarda oturanlardan ortak giderler için ayda 60 TL alındı. 10 yılın sonunda Kocaeli Özel İdaresi, burada kalan depremzedelerin lojman kirasını ödemesini istedi. Bu istek üzerine buradaki depremzedeler ayaklanarak konutların kendilerine ait olduğunu iddia edip tapularını istedi. Burada boşalan konutlara devlet memurlarının yerleşmesi ile Arızlı sakinleri eylem yaparak polisle çatıştı. Yaklaşık aydır eylem yapan depremzedeler, Başbakan ile görüşmek için geçen cumartesi günü Ankara'ya yürümeye başladı.
593422
Aydın Örme’nin fabrikası 1012 dairelik site olacak
Aydın Örme’nin fabrikası 1012 dairelik site olacak Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Sancaktepe’de Aydın Örme’nin eski fabrikasının yerine 200 milyon dolar değerinde Adapark adlı yeni bir inşa edeceklerini açıkladı Adapark’ın, 51 bin metrekare üzerine üç etap halinde inşa edileceğini ve projenin yüzde 75’inin yeşil alana ayrılacağını söyledi. Su göletleri ve adacıklardan oluşacak Adapark’ın 55 metrekarelik 1+1’lerden, 284 metrekarelik 5+1’lere kadar farklı daire seçenekleriyle satıldığını ifade eden Elmas, daire fiyatlarının ise 134 bin ile 534 bin lira arasında değiştiğini bildirdi. Toplam 1012 dairelik Adapark’ta, birinci etabın yüzde 20’sinin satıldığını kaydeden Elmas, “İlk etapta 284 dairemiz var. Çok kısa bir sürede bitecek gibi gözüküyor. Yıl sonuna kalmaz” dedi. 60 ay vadeye yüzde 0.73 faiz Daire bedelinin yüzde 1’inin peşin alınacağını, yüzde 30’unun 12, 24 ve 36’ncı aylarda tahsil edileceğini, kalan yüzde 70’lik bölüm içinse kredisi kullanılacağını kaydeden Elmas, faizi 60 ay için yüzde 0.73, 120 ay için yüzde 0.94 olacak” dedi. Altan Elmas, birinci etabın anahtarlarını Kasım 2011’de teslim edoeceklerini ifade ederek, “Krizin psikolojik etkileri bitti. Vatandaş bankadaki parasını çekip gayrimenkule yatırıyor” dedi. Gayrimenkul şirketi kurdu Arazi sahibi Aydın Örme Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Aydın ise “Proje, üçüncü ve arasında kalıyor. Çekmeköy, ’den sonra en büyük konut alanı olacak” dedi. Aydın Gayrimenkul şirketiyle gayrimenkul sektörüne girdiklerini bildiren Aydın, Memorial markasıyla ’a yapmayı düşündüklerini, hastane konusunda ortaklık için yabancı yatırımcılarla görüştüklerini açıkladı.
593549
Başbuğ'u şikâyet eden aydınlara TİT imzalı tehdit
Aydınlara gönderilen 'Türk İntikam Birliği Teşkilatı Uyarı' başlıklı mailde, "Kutsal Türk devletini var eden yüce Türk ırkının yaşama güvencesi ve teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne her fırsatta kin ve nefretlerini kusarak cephe alan Ufuk Uras, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Mebuse Tekay, Oya Baydar, Aydın Engin, Mithat Sancar, Sezgin Tanrıkulu, Türk ordusuna karşı açıktan bayrak açmanız gaflet dalalet ve ihanet göstergesidir!" denildi. Aydınların ölümle tehdit edildiği mailde, söz konusu kişilerin kendi elleriyle idam fermanlarını imzaladıkları belirtildi. Bazı aydınların imhası için Türkçü savaşçının görevlendirildiği ileri sürüldü.
593585
Tarık, doktorluğu bırakıyor
15 Ekim'de yeni bölümleriyle ekrana gelecek olan dizi tekrar bölümüyle bu akşam 22.45'te yayınlanıyor. Tarık, kendisini alıkoyan esrarengiz adamların elinden kurtulmayı başarır. Hatice ise hâlâ çocuğunun peşindedir. Fakat çocuğu beklenmedik bir şekilde köye getirilir. Zozan, Hatice'den çocuğuna karşılık kasetleri istemektedir. Bu arada Şivan'ın başı derttedir.
593708
Ekonominin zayıf halkası: Finans
Ekonominin zayıf halkası: Finans IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Başkanı ve Finans Danışmanı Jose Vinals, Türkiye ve dünya ekonomisinin zayıf yönlerine dikkat çekti. Türkiye'nin diğer gelişmekte olan piyasalara göre nispeten biraz daha zayıf olduğu alanlar bulunduğunu kaydeden Vinals, bunun özellikle kurumsal sektörün refinansmanı alanında görüldüğünü vurguladı. BANKALARA FONLAMA UYARISI Bankaların sermaye pozisyonları ve kazançlarının en son raporun açıklanmasından bu yana oldukça iyileştiğini ifade eden Vinals, 'Eğer bankaların iyileşme sürecine destek verecek kadar yeterli sermayeye sahip olup olmadığını sorarsanız, yanıt hayır. Bankalar, fonlama profillerini iyileştirmeli” dedi. Vinals, kamu borç açığının kredi imkanlarını kısıtlayacağına dikkat çekti.
593438
Emniyet müdürlerine pırlanta hediye etmiş
Temmuz 2009 tarihinde Çayyolu'nda bir restoranda gerçekleşen buluşmada Kanat'ın iki müdüre 'birer kutu' hediye ettiği polis tarafından görüntülendi. Kayıtlardaki konuşmalarda "pırlanta" ifadesinin geçtiği belirtiliyor. Aynı soruşturma kapsamında tutuklanan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan'ın da "Bir kez telefonla görüştüm." dediği Narkotik Şubesi'ne geçmişte bilirkişi olarak destek veren Hüseyin Rıza Işık ve Habib Kanat'la İstanbul'da akşam yemeğinde buluştuğu ifade ediliyor. Ocak ayında İstanbul'da gerçekleşen yemek, polisin takibine takıldı. Kanat ile Işık arasında iletişimi sağlayan Barnies Cafe'nin müdürü Yakup Budak, akrabası olan Işık'ı arayıp, "Daha önce gittiğimiz yer var ya orada yemek yiyeceğiz." dedi. Işık da "Tamam anladım." dedi. Bu görüşmeden sonra Habib Kanat, Hüseyin Rıza Işık ve Yakup Budak'ın telefonları bir daha sinyal vermedi. Emin Arslan'ın İstanbul'da olduğu bir güne rastlayan buluşmanın olduğu restoran telefonların aynı anda kapanması üzerine tespit edilemedi. Hassas Burun soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk, GSM şirketlerine yazı göndererek Arslan, Kanat ve Işık'ın kullandığı cep telefonlarının yemekte bir araya geldikleri güne ait "baz istasyonu" raporlarını istedi. Gelecek raporları ile üçlünün akşam görüşüp görüşmedikleri belirlenecek.
593593
ŞAHİN ALPAY Irkçılığa ve ayrımcılığa karşı eğitim
Vakfın, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu'nun sağladığı destekle yürüttüğü "Türk Yahudi Toplumu ve Yahudi Kültürünü Tanıtma Projesi" kapsamında gerçekleştirdiği araştırmanın başlıca sonucu, ne yazık ki, Türkiye toplumunda örneklerine hemen her gün rastladığımız, tüm farklı dinsel ve etnik kimliklere karşı saygısızlığın (birçok başka araştırmada da görüldüğü üzere) hemen bütün kesimlerde endişe verecek ölçüde yaygın olduğu. Türkiye genelinde 1108 kişiyle yapılan telefon anketinde, kimlerin "komşu istenmediği" sorulduğunda, (tanrıya inanmayan) ateistlerden (% 57) sonra en istenmeyenler Yahudiler (% 42), Hıristiyanlar (%3 5), yabancılar (%18) ve farklı mezhepten Müslümanlar (% 13) olarak sıralanıyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılıkları konusunda kuşku duyulanların başında Yahudiler (% 48) geliyor. Onları Ermeniler ve Rumlar (% 47), ateistler (% 39), Kürtler (% 29) ve Aleviler (% 14) izliyor. Kimlik ve kökenleri nedeniyle toplumca en çok dışlandığı (başka bir ifadeyle ayrımcılığa uğradığı) düşünülenler sıralamasında da başı çeken ateistlerden (% 37) sonra Aleviler (% 26), Yahudiler (% 25), Müslümanlar (% 22) ve Hıristiyanlar (% 21) geliyor. İlginç olan, çoğunluğu oluşturan Müslümanların da gayrimüslimler kadar dışlanmaya maruz kaldığına inanılması. İsrail'in izlediği politikaların Yahudilere karşı olumsuz duyguları körükleyen etkenlerden biri olduğu görülüyor. İsrail-Filistin çatışmasının genel olarak Yahudilere (% 65) ve özel olarak Türkiye'de yaşayan Yahudilere bakışı (% 51) olumsuz etkilediğini düşünenler hayli yaygın. Bu bağlamda olumlu sayılması gereken bir bulgu ise, İsrail ile Yahudiliğin birbirinden ayrılıyor oluşu. İsrail politikalarından "sadece İsrail devleti sorumludur" diyenler (% 68-74) büyük çoğunluğu oluştururken, "tüm Yahudileri" (% 20) ve "Türkiye'deki Yahudileri" (% 14) sorumlu tutanlar azınlıkta kalmakta. Toplantıda araştırmanın bulgularını yorumlayan profesörler Nilüfer Narlı, Hakan Yılmaz ve Akile Gürsoy, Türkiye'de farklı kimliklere karşı tutumların ötekileştirmenin de ötesine gitme potansiyeli taşıdığının ve bu tehlikeye karşı acil önlem alınmasının hayati önemi üzerinde durdular. Uyarılarına tümüyle katılıyorum. İkinci Dünya Savaşı'nda yol açtığı yıkımı ve trajediyi yaşayan ve bu nedenle etnik milliyetçiliğin, ırkçılığın, anti-semitizmin (Yahudi düşmanlığının) ayıp sayıldığı ve ağır bir şekilde cezalandırıldığı Avrupa'da bile bugün farklı kimliklere (bu arada özellikle Müslümanlara) karşı saygısızlık ve ayrımcılığın yükseldiği bir ortamda yaşıyoruz. Bu ortamda ırkçılık ve ayrımcılığın maalesef ne ayıplandığı, ne de cezalandırıldığı Türkiye'de sorunun ciddiyetle ele alınmasında devlete, hükümete, üniversiteye, medyaya, insan haklarına saygılı sivil toplum kuruluşlarına büyük sorumluluk düşüyor. Burada bir kez daha tekrarlayacağım: Sorun, Cumhuriyet'in kuruluş döneminde, imparatorluktan ulus devlete geçiş sürecinde ve tek parti iktidarı altında benimsenen "hepimiz Türk'üz, hepimiz devletin uygun gördüğü Sünni İslam yorumuna inanırız" şeklinde özetlenebilecek kimlik politikalarından kaynaklanıyor. Bu politikalar esas olarak eğitim sistemiyle yürütüldüğü için de farklılığa saygısızlık "laik" ya da "dindar", az veya çok eğitimli, kentli veya diğer bütün kesimlerde yaygın olarak görülüyor. Cumhuriyet'in kuruluşundan neredeyse yüzyıl sonra, insan hakları ve demokrasi fikrinin gerek dünyada gerekse yurtta giderek yayıldığı bir çağda, farklılığa saygısızlık telkin eden politikaları sürdürüyoruz. Bunda ısrar bizi birbirimize düşürmeye devam edecektir. Düzeltmek için uzun vadede en etkili araç ise anaokulundan üniversiteye eğitimdir.
593659
Sultanlar umut ekti
Sultanlar umut ekti Milliler Avrupa Bayanlar Şampiyonası play-off grubunda Azerbaycan'ı da yenerek, yarı final şansını son güne bıraktı. Sultanlar son dörde kalabilmek için bugün Çekler'i yenip, Azerbaycan'ın Almanya'yı yenmesini bekleyecek Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası'nda, play-off grubunda ilk maçında Sırbistan'ı mağlup eden Milli Takım, ikinci maçında Azerbaycan'ı da 3-1'le geçerek yarı final şansını sürdürdü. Karşılaşmaya iki ekip de iyi başlarken başa baş giden ilk seti Millilerimiz 25-23 kazandı. 2. sette de rakibinin savunmada verdiği açıkları iyi değerlendiren Filenin Sultanları, bu seti de 25-19 galip bitirdi. 3. sete çok kötü başlayan Türkiye bu seti 17-25 kaybetti: 2-1. Son sette oyuna asılan kırmızı-beyazlılar Azerbaycan'a üstünlüğünü kabul ettirdi ve seti 25-17 karşılaşmayı da 3-1 kazanmasını bildi. Filenin Sultanları, yarı finale yükselebilmek için, bugün öncelikle Çek Cumhuriyeti'yle oynayacağı karşılaşmayı kazanması gerekiyor. Azerbaycan Almanya'yı, İtalya da Sırbistan'ı yenerse Sultanlar 2. sırayı alıp yarı finale kalacak. Millilerin 21.00'de oynayacağı Çek sınavını Ntv spor yayınlayacak.
593222
Eski Belediye Başkanına gözaltı
Eski Belediye Başkanına gözaltı Edremit eski Belediye Başkanı Bozbey, gözaltına alındı EDREMİT (A.A) Balıkesir'in Edremit ilçesi eski Belediye Başkanı Yunus Bozbey, 'İhaleye fesat karıştırmak' suçlamasıyla gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre, polis nezaretinde Edremit Adliyesi'ne getirilen Bozbey, savcılıkta ifadesi alındıktan sonra, 'İhaleye fesat karıştırmak' suçlamasıyla nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Yunus Bozbey'in Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde görevli olduğu bildirildi.
593678
Tuncel de zorla ifade verecek
Tuncel de zorla ifade verecek Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, DTP milletvekili Sebahat Tuncel'in mahkemeye zorla getirilmesine karar verdi. DTP'li Selahattin Demirtaş ve Emine Ayna'nın ardından Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, DTP'li Sebahat Tuncel'in de, 'suçu ve suçluyu övme' gerekçesiyle yargılandığı davada, ifadesinin alınması için mahkemeye zorla getirilmesine karar verdi. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in de aralarında bulunduğu DTP Kadın Meclisi üyesi 23 kişinin 'suçu ve suçluyu övme' gerekçesiyle yargılanmalarına devam edildi. Tuncel, duruşmaya katılmadı. Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, CMK'nın 146. ve 199. maddeleri uyarınca duruşma günü savunmasının alınabilmesi amacıyla sanık Sebahat Tuncel hakkında zorla getirme müzekkeresi düzenlenmesine karar verildiğini açıkladı. Mahkeme, duruşmayı 30 Aralık 2009 tarihine erteledi.
593771
İsmet Badem: TÜBAD Turnuvası başlıyor
İsmet Badem TÜBAD Turnuvası başlıyor Sevgili basketbol severler: Hazır mısınız? Basketbol adına önemli bir sezonun ilk sınavları başlıyor… Sabahın çok erken saatinde, Yeni Kapı Bandırma Feribotu'na binmek için yollara düştüm. Yıllar boyu sabah erken uyanıp okul yolları, sonra askerlik, sonra iş hayatı, hele Murat Murathanoğlu ile şehir şehir, ülke, ülke dolaşıp basketbol maçlarını televizyonlardan canlı anlatalım derken derken yitirdiğim seneler, bende erken kalkma, sendrom olarak yüreğimin ortasına oturdu. Kısacası erken kalkmaktan nefret eder hale geldim. Son birkaç senedir erken kalkmanın bana heyecan verdiği ender anlar, motosiklet ile yollara düştüğüm anlar. Çünkü “DEMİR AT”ım ile sürüşe çıktığım anlar yaşadığımı hissettiğim ve içimin sevgi dolduğu anlar. Keşke zaman yarışında olmasam da, sık sık motor ile yolları arşınlasam. Hele bir de, kafa dengi “Harley” grubu ile yol yapmanın keyfine doyum olmuyor… Ah başkanım Emrah Ah! Asfalt üzerinde, bilinçli onlarca gürültünün şarkı gibi beynimde yankılandığı günler olamasa yaşamdan tat almak bu kadar kolay olmazdı.. Nerelerden nerelere geldim! Basketbola giden yolu Harley ile çizdim. Kimseye tavsiye etmeye yetkili değilim. Motosiklet kullanmak kolay bir şey değil. Ancak ben “Özgürlüğün” simgesi olarak görüyorum. BANDIRMA VE BASKETBOL Reklamlarda izliyorsunuz. Banvit'in bir dolu reklamı dönüyor. Türkiye'de çok tanınan bir marka olmanın yanında; Kaliteli ürünleri ve halka ulaşmanın en önemli yolu olan uyumlu ve alınabilir fiyatları ile halkın çok ilgi gösterdiği bir ürün, oldular. Ancak Banvit yıllar önce sosyal sorumluluk çerçevesinde bulunduğu yörede basketbol adına yola çıkarken, çok önemli bir misyon yüklendiğini belki kendileri bile bu denli, bilmiyordu. Sizlere Bandırma hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Deniz kenarında şirin bir kasaba gibi olan Bandırma, orada yıllar önce yapılan iskele ile İstanbul ile Anadolu arasında önemli bir durak oldular. Kısaca tatil beldelerine ulaşmak için Bandırma sadece ara bir durak gibi varlığını hissettirdi. Bandırma'nın simgesi olan hava üssünün dışında, sanayi olarak, en önemli gelişmeyi tavukçuluk konusunda göstermiş. Bunun öncüsü de, Banvit olmuştur. Yüzlerce çalışanı ile kocaman bir aile olan Banvit, patronları Vural, Ömer, Turgut Görener ailesi ve yöneticileri ile daha öncede söylediğim gibi, Spor konusunda nerede ise hiçbir aktivitesi olmayan Bandırma'ya yepyeni bir çehre kazandırmaya karar verdiler. Düşünün eğer vefat edenleri ve sporu bırakanları saymazsak, faal sporcu sayısı bir avucun parmakları kadar bile olmayan Bandırma basketbol adına Banvit'in kolları sıvadığından itibaren yepyeni bir çehre oluşmaya başladı. İşte ben şu an bu satırları Yenikapı-Bandırma arasında yol alan feribotta yazarken, yan koltuklarımda Galatasaray Cafe Crown erkek basketbol takımı oyuncuları yarı mahmur kah uyumakta, kah bir biri ile sohbet etmekte. Efes Pilsen akşam üstü gelecek, Beşiktaş Cola Turka kara yolu ile gelirken, Banvit takımı bizi orada karşılayacak. Tabii, Slovenya'nın ünlü takımı Union Olimpija, Yunanistan'dan Panellinios, Sırbistan'ın en ünlü takımı Kızılyıldız geliyor. Bu turnuva 5. Defa Düzenlenen TÜBAD-BANVİT basketbol turnuvası. Türkiye Basketbol Antrenörleri Derneğinin ve Banvit'in omuz omuza yürüttüğü bu organizasyonda Banvit'in başkanı Özkan Kılıç ve ekibi senelerdir bu önemli organizasyonu başarı ile yürütmekte. TÜBAD adına yaşamını basketbola adamış, eski Milli Takım Koçları Önder Seden, Mehmet Baturalp, Aydın Örs, Çetin Yılmaz, İhsan Bayülgen ve Cem Akdağ Bandırma'ya bizzat geldiler. Sadece maçlar değil. Bunun dışında Bahçeşehir Koleji, Bandırma Kapalı ceza ve infaz kurumunu ziyaret edip panel vereceğiz. İşte size sosyal sorumluluk, işte size basketbol ve bir şehrin spor ile uyanıp yaşaması. Şimdi sıra basketbol takımının başarıları. Başkan Özkan Kılıç, Türk Basketbolunun ünlü eski oyun kurucusu Orhun Ene'yi takımın başına Koç olarak geçirdi ve güçlü bir kadro ile sezona başlayacaklar. Bugün başlayacak maçlarla ilgili yazılarım sonradan sizlere gün ve gün ulaşacak. Şimdilik müsaade!
593592
İBRAHİM ÖZTÜRK Sezonu açarken kriz mahmurluğunu üstümüzden atalım
Türkiye halen kendi kuyruğunun peşinde can havliyle dönmekten bitap düşüyor. Dolap beygirlerini bilirsiniz, aynen öyle. Çevreyi göremeyeceği bir at gözlüğü takılmış, sadece, biteviye, bir ömür öylece dönüp duruyor. Evet, gittikçe kurumaya yüz tutan kuyudan kovalar su dolmaya devam ediyor ancak ahali kuraklıktan kırılırken bu kaynağı kısırlaşan su da azınlıktaki haramzade sofralara gidiyor. Güneşi görmeyelim, yeni ve farklı taleplerimizle beylerin rahatı kaçmasın diye bin dereden su getiriyorlar. Zannedersiniz ki Kürtler bin yıldır Türkçe konuşuyor. Zannedersiniz ki bu ülkeye tesettür diye bir dinî pratik yeni geldi. Zannedersiniz ki bu ülkede bin yıldır sadece safkan Türkler yaşıyor. Maksat, halkımızı öyle bir hale getirmek ki, kendini çivi, her şeyi de çekiç görsün. Gölgesinden korksun. Bunu yaptık, yapmadık değil. Peki, başımız göğe mi erdi? Türkiye 1990'lı yılların altında böyle bir körlükle kayıp on yıl imzasını basmadı mı? Sadece kısır siyaset ve kavga konuştuk. Bu çağda halkımızın tek uzmanlık alanı bu türden siyaset ve futbol konuşmak. Bitirmişler. Oysa Türkiye için en büyük tehlike dünyadan kopmak. Kısaca 'eloğlu neyi, nasıl yapıyor' diye bir yarışın içine giremediğimiz zaman bittik demektir. Dün Devlet Bahçeli'nin konuşmasını dehşet içinde, kramplar geçirerek dinledim. Ancak gerçekten bu projenin alıcısı yok, zaten akan bir kan var, bu ateş yurdun her köşesine yayılmış olur, kimse evinde rahat yatamaz. Bu hafta üniversitelerde de açılış haftası yaşanıyor. 28 Şubat sürecinde açılışlara gitmekten ödüm patlardı. Rektör ve akademisyen değil sanki sivil elbise giymiş darbe generali konuşuyor. Bakıyorum da adliye, kışla ve üniversite 'hık demiş' birbirinin burnundan düşmüş. Bir paravan arkasından konuşsalar zerre kadar fark yok. Türkiye dünya sistemi içinde savruldu, marjinalleşti, rakiplerinin çok gerisinde kaldı. Demek ki bir yerde bir sorun var. Sorun şu; bu ülke belli bir laikçi dayatmayı hayat tarzı haline getiren seçkinci oligarşinin mutabakatı ile yönetilemiyor. Zira ne yaparsınız ki- hiç olmasa daha iyi olur(!)- ancak, halk diye bir şey var. Ben varım yani. İşte halk da tarih de kültür de hayatın gerçekleri de bütün bu dayatmaları kabul etmiyor. Darbe üstüne darbe, cunta üstüne cunta, cinayet üstüne cinayet tertip ediyorlar ancak her seferinde halk bunları kusuyor. İlk fırsatta siyaseten bitiriyor. Türkiye bütün bu olumsuzluklara rağmen son yıllarda iktisadi, siyasi ve sosyal bir uçurumun kenarından alındı. Dünyaya ve dış çıpalara ne kadar çok şey borçluyuz. Sürekli kabahat aradığımız hükümet böyle bir karanlıkta el yordamıyla da olsa reformlardan, dünyadan, halktan kopmamaya çalışıyor. Size de aynı çağrıyı yapmaktan başka çare yok. İçiniz kan ağlayarak işinize dönün. Artık kriz dalgaları geride kaldı. Kriz mahmurluğundan çıkarak bir an evvel harekete geçen katara binmek gerekiyor. Türkiye'nin iç piyasasından daha evvel, sizin doğal müşteriniz olabilecek dış ve yakın piyasaları dikkate alarak daha bir gayretle müşteri aramalısınız. Keza, zamanında almayıp ihmal ettiğimiz konular vardı ki krizde bunlar bir kez daha başımızı ağrıttı. Şimdi bu hataları ortaya koyup, bunlardan öğrenmek ve bir daha bunlara düşmemek gerekiyor. Yeni sezon hayırlı olsun.
593597
Emeklilik Rehberi
Necati Çetiner Emeklilik Rehberi ORHAN BEŞİKÇİ: Yakınızın ’dan emekli olabilmesi için ’na tabi memuriyetten ayrıldığı tarihten sonra üç yıl ay yani bin 261 gün SSK’ya tabi zorunlu çalışması ve SSK’lılık olduktan sonra Emekli Sandığı’na tabi zaman aşımına uğrayan hizmet sürelerini ihya ettirmesi gerekmektedir. FATMA İLHAN: Sigortalılık prim ödeme gün sayınızın toplamını bin 600’e tamamlamanız halinde SSK’dan kısmi aylığından yararlanabileceksiniz. ŞÜKRAN EKİCİ: ve SSK hizmet sürelerinizin toplamını bin 600 güne 31 Aralık 2006 tarihinde tamamlamış olduğunuzdan, 54 yaşınızı dolduracağınız 2 Ekim 2009 tarihinde SSK’dan kısmi yaşlılık aylığı talebinde bulunabilirsiniz.
593680
Ünlü senariste çürükçü iddiası
Ünlü senariste çürükçü iddiası İSTANBUL (A.A) İstanbul'da 'askerliğe elverişsiz raporu' hazırlayan suç örgütünden rapor alarak askere gitmediği iddia edilen Ozan Y., İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne geldi. Bir televizyon kanalında yayınlanan dizi filmin senaristi olduğu öğrenilen Ozan Y., avukatı Abdullah Kaya ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne gelerek ifade verdi. Kaya, müvekkilinin askeri görevini Yalova'da 10 gün önce tamamladığını, gazetelerdeki iddiaları görünce şaşırdıklarını, ifade vermek için emniyete geldiklerini söyledi.
593306
Şans Topu çekildi
Şans Topu çekildi Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Şans Topu oyununun bu haftaki çekilişi yapıldı. 433. Hafta'nın kazandıran numaraları; 2, 8, 12, 24, 26 olarak belirlendi. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Şans Topu oyununun bu haftaki çekilişinde artı bilen kişi, 177 bin 930 TL 50'şer Kr ikramiye kazandı. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, bilen 34 kişi bin 427 TL 35'er Kr, artı bilen 379 kişi 128 TL 50'şer Kr, bilen bin 310 kişi 15 TL, artı bilen bin 415 kişi TL 70'er Kr, bilen 117 bin 348 kişi TL 95'er Kr, artı bilen 77 bin 533 kişi TL, artı bilen 236 bin 585 kişi de TL 60'ar Kr ikramiye alacak. Büyük ikramiyeyi kazanan talihlilerin kuponlarını; İstanbul-Fatih, Adana-Seyhan ve Kahramanmaraş-Merkez'deki bayilerden yatırdıkları bildirildi. Bu haftaki çekilişte milyon 617 bin 547 TL Kr ikramiye dağıtıldı. Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna 970 bin 528 TL 21 Kr, KDV olarak 644 bin 232 TL Kr, Şans Oyunları Vergisi olarak da 359 bin 454 TL 90 Kr aktarılacak.
593490
Büyük ortaklık için muhteşem tanıtım
Büyük ortaklık için muhteşem tanıtım SABAH'la beraber her pazar 16 sayfalık bir gazete olarak okura ulaşacak dünyanın önde gelen gazetesi New York Times'ın tanıtım gecesi Çırağan'da yapıldı. Gecede herkesin görüşü bu birlikteliğin Türk medyası için bir dönüm noktası olacağıyd Her pazar SABAH okurlarına ulaşacak olan dünyanın en prestijli gazetelerinden New York Times'ın tanıtımı, önceki gece Çırağan Sarayı'nda görkemli bir açılışla gerçekleşti. SABAH ve New York Times işbirliğiyle, Ekim'den itibaren her pazar Türk okurlarıyla buluşacak "New York Times International Weekly" gazetesinin tanıtım gecesine; Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak, SABAH Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, New York Times Türkiye Yayın Yönetmeni Alparslan Akkuş, Çalık Holding Dış İlişkiler Direktörü Suna Vidinli, New York Times Uluslararası Editoryal Gelişim Direktörü Josephine Schmidt, ABD Kongresi Türk Grubu Başkanı Edward Whitfield ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş katıldı. 'HEDEF BÖLGESEL GÜÇ OLMAK' FIBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, Zorlu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu gibi iş dünyasının önde gelen isimleri de görkemli gecenin konukları arasındaydı. Gecenin moderatörlüğünü yapan Çalık Holding Dış İlişkiler Direktörü Suna Vidinli, New York Times ile anlaşma sürecini anlattı. Açış konuşmasını yapan Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ise yıl önce sektöre giren Çalık Grubu'nun, çalışanlarının deneyimi ve üstün gayretiyle kısa sürede Türkiye'nin en önemli medya gruplarından biri olmayı başardığını söyledi. Sadece Türkiye değil, Balkanlar'da, Türki cumhuriyetlerde ve Ortadoğu'da 'bölgesel güç' olmayı hedeflediklerini belirten Ahmet Çalık şöyle devam etti: "Doğru ve tarafsız haberciliği, halkın değerlerine ve haber alma özgürlüğüne saygısı, daha önemlisi genlerinde var olan yenilikçi anlayışı ile Türkiye'mizin en saygın gazetelerinden biri olan SABAH çalışanları olarak, yine bir ilki gerçekleştirip dünyanın en prestijli gazetelerinden New York Times'ı okurlarıyla buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz." 'YENİLİKÇİ MİSYONUN GEREĞİ' New York Times'ın dünyanın diğer ülkelerindeki faaliyetlerini, ülkelerin en saygın ve güvenilir basın yayın organlarıyla yürütmekte olduğuna dikkat çeken Çalık, Turkuvaz Grubu'nun bu girişimiyle SABAH okurlarına dünyadaki gelişmeleri daha yakından takip etme ve kendilerini ayrıcalıklı hissetme imkânı sağlayacağını da vurguladı. Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak da gecede şunları söyledi: "SABAH'ın bu noktaya gelmesinde hiç kuşkusuz yenilikçi misyonunun büyük etkisi vardır. Yenilikçiliğin temel prensiplerinden biri de dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmektedir. Bu gelişmelerin Türk medyasına taşınması, Türk okurlarıyla buluşması ise her zaman SABAH'ın öncelikleri arasındadır. New York Times ile SABAH'ın yaratacağı sinerjinin Türk medya tarihinde bir dönüm noktası olmasını diliyorum." DÜNYADA TİRAJI 6.5 MİLYON... New York Times Türkiye Yayın Yönetmeni Alparslan Akkuş ise, New York Times International Weekly'nin, Fransa'da Le Monde, İngiltere'de The Guardian, Almanya'da Süddeutsche Zeitung, İspanya'da El Pais, İtalya'da La Repubblica gibi 25 ülkede en saygın 29 gazeteyle işbirliği kurarak, sadece Avrupa'da 2.1 milyon okura ulaştığını, dünyada ise tirajının 6.5 milyonun üzerinde olduğuna dikkat çekti. New York Times'ın Ekim'den itibaren SABAH'ın içinde 16 sayfalık ayrı bir gazete olarak çıkacağını söyleyen Akkuş, "Gazetede; ekonomi, dünya, kültür-sanat, teknoloji, çevre, moda gibi başlıklarımız var. Tabii bir de Paul Krugman, Thomas Friedman gibi Pulitzer ödüllü kalemlerin köşe yazıları... Pazarları elinizden düşüremeyeceksiniz" diye konuştu. Geceye katılmak için New York'tan gelen New York Times Uluslararası Editoryal Gelişim Direktörü Josephine Schmidt SABAH gazetesi ile gerçekleştirdikleri işbirliğinden büyük memnuniyet duyduklarını belirtirken, gecenin onur konuğu ABD Kongresi Temsilciler Meclisi Üyesi Edward Whitfield da konuşmasında Türkiye'ye ve Türk halkına duyduğu sevgiyi vurguladı: "İnsanların mutlu yaşaması için sadece hükümetlerin değil, iş dünyasının da sorumluluk alması gerekir. Sayın Ahmet Çalık'ı Türkiye'de yarattığı istihdam ve risk alan girişimci yapısından dolayı tebrik ediyorum." SİNATRA ŞARKISIYLA PASTA Konuşmaların ve yemeğin ardından da Ahmet Çalık, Serhat Albayrak, SABAH Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Alparslan Akkuş, Edward Whitfield ve eşi Connie Whitfield, Josephine Schmidth ve Suna Vidinli, Frank Sinatra'nın 'New York, New York' şarkısı eşliğinde pasta kesti. Pasta kesilmesinin ardından sahne alan ünlü sanatçı Sertab Erener, canlı performansı ile davetlilere keyifli anlar yaşattı. BAHÇEDE KOYU SOHBET FIBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin (ortada), Zorlu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu (sağda) ve Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık sohbet etti. İŞ DÜNYASI GECEDE BULUŞTU Geceye iş dünyasının önemli isimleri de katıldı. Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, Serhat Albayrak ve Ahmet Çalık'la gece boyu bir araya gelerek sohbet etti.
593426
Çetenin 'çürük raporu' verdiği ünlüler mercek altında
Arka Sokaklar dahil birçok diziye senaryo yazan Ozan Yurdakul, Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'ne avukatıyla birlikte geldi. Yurdakul'un avukatı da emekli askerî bir hakim. Türkiye, önemli bir operasyonla karşı karşıya. Arazi yağması yapmak ve para karşılığı çürük raporu hazırlamakla suçlanan 12 kişilik şebekenin ilişkileri şaşırtıyor. İstanbul ve Ankara'da yapılan eşzamanlı operasyonlarda aralarında emekli askerlerin ve halen TSK'da görev yapan sivil memurların bulunduğu 15 kişi gözaltına alınmıştı. Örgütün "arazi yolsuzluğu, rüşvet, yağma yöntemiyle haksız ekonomik çıkar sağlama" suçlarına da karıştığı ileri sürülüyor. Polis, çetenin ilişkilerini çözmeye çalışırken para karşılığı sahte rapor alan 80'e yakın kişinin de peşine düştü. Adı şebekeden çürük raporu alan kişiler arasında geçen ünlü senarist Ozan Yurdakul dün öğle saatlerinde avukatıyla birlikte soruşturmanın yürütüldüğü organize şube müdürlüğüne gelerek teslim oldu. Yurdakul'un ifadesi alınırken avukatı, emekli askerî hâkim Abdullah Kaya, müvekkilinin Yalova Askerlik Şubesi'nden aldıkları askerlik tezkeresini polise verdiklerini söyledi. Kaya, "Ozan Yurdakul askerliğini Yalova'da yapmıştır. Belgelerini de getirdik." dedi. Bu arada askerî savcı Üçok'un 2008 yılındaki bir davada çürük çetesini, 'ne idüğü belirsiz kişiler' diye nitelediği ortaya çıktı. Yeni Şafak'ın haberine göre DTP'li Nurettin Demirtaş'ın da arasında bulunduğu sanıkları eleştiren Üçok, "Bu ülke için evlatlarımız can verirken, sahte rapora aracılık yapanlar kamu vicdanını derinden yaralayacaktır." ifadesini kullandı.
593355
Clinton'a göre İran'ın önündeki seçenek
Clinton, İran'ın ya uluslararası yükümlülüklerini yerine getireceğini ya da uluslararası toplum tarafından daha fazla izole edileceğini ve baskı göreceğini söyledi. Hillary Clinton, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) başkanlığını yaptığı ve kadınlar ile çocuklara karşı cinsel şiddeti yasaklayan kararın alınmasının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu ve sorularını yanıtladı. Clinton, BM Güvenlik Konseyi'nin bugünkü toplantısında başkanlığını yapmaktan büyük onur duyduğunu belirterek, konseyin aldığı kararın son derece önemli olduğunu ve BM'ye üye devletlerin kadınlara ve çocuklara karşı cinsel şiddetin önlenmesi üzerine gerekli önlemleri almalarını, ama tabii asıl önemli olanın bu çatışmaları da ortadan kaldırmak olduğunu bildirdi. Kadınların dünyada çatışmaları çıkaran taraf olmadıklarını, ancak çoğu zaman silahlı çatışmaların kurbanı olduklarını vurgulayan Clinton, kadınların barışı sağlama ve koruma konusunda son derece büyük potansiyele sahip olduklarını kaydetti. Clinton, Güney Afrikalı yargıç Richard Goldstone başkanlığındaki BM komisyonu tarafından hazırlanan ve Gazze Şeridi'nde ocak ayı başındaki operasyonda İsrail'i savaş suçları işlemekle suçlayan raporla ilgili bir soru üzerine, raporun tek taraflı olduğuna inandıklarını, İsrail kurumlarının rapordaki tavsiyelerle zaten ilgilenmekte olduklarını ve bu açıdan bakıldığında uluslararası sistemde bu raporu ele alması gereken kurumun BM İnsan Hakları Konseyi olduğunu söyledi. -İRAN- Yarın İsviçre'nin Cenevre kentinde İran ile Batılı devletler arasında İran'ın nükleer programıyla ilgili yapılacak toplantı öncesinde nasıl bir mesaj vermek istediğinin sorulması üzerine Clinton, Cenevre'de toplantının yapılmasını sabırsızlıkla beklediğini belirterek, İran'ın önünde tercih hakkı olduğunu söyledi. İran'ın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini belirten Clinton, bu yükümlülüklerin yalnızca nükleer tesislerini denetime açmak değil, aynı zamanda nükleer faaliyetlerini de durdurmak anlamına geldiğini dile getirdi. Clinton, İran'ın bunu yapmaması durumunda uluslararası toplum tarafından iyice izole edileceğini ve daha çok baskıyla karşı karşıya kalacağını vurgularken, Cenevre'deki görüşmelerin sonucuyla ilgili şimdiden hüküm vermek istemediğini, ABD'nin uluslararası toplumun diğer üyeleriyle İran'a önündeki tercihleri açıklıkla göstermek için elinden geleni yaptığını sözlerine ekledi.
591622
Ortak ATM bu gece başlıyor
Banka kartına uygun ATM adlı bankamatik cihazı arama devri Ekim 2009'dan itibaren sona erecek. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) koordinasyonunda çalışmaları tamamlanan ve Türkiye'de ATM hizmeti veren 26 bankanın da katıldığı Ortak ATM paylaşımına geçiş Ekim 2009 saat 00.01'de başlayacak. Bu gece yarısından sonra Ortak ATM'ye geçişle birlikte "Altın Nokta ve Ortak Noktalar" tarihe karışacak. Uygulamaya geçen yeni sistem ile banka kartı sahipleri, tüm banka ATM'lerinden para çekebilecek ve bakiye sorgulama yapabilecek. Yine BKM tarafından uygulamaya sokulacak hizmet ile kullanıcılar, kendilerine en yakın ATM'ye cep telefonları ya da internet üzerinden ulaşabilecek. Teknolojik anlamda bir devrim niteliğinde olan Ortak ATM uygulaması ile banka kartı kullanıcıları zamandan tasarruf sağlarken, ülke ekonomisine 300 milyon dolarlık tasarruf sağlanması hedefleniyor. Bankalararası Kart Merkezi, Ortak ATM Paylaşımı ile Avrupa'da bir ilki gerçekleştirdi. Avrupa'da ilk kez bir ülkede, ATM hizmeti veren tüm bankalar, kart kullanıcılarının işlemlerini kolaylaştıracak ortak bir hizmet protokolüne imza attı. Ortak ATM projesi için mevcut altyapısını geliştiren ve ciddi yatırımlar gerçekleştiren BKM, proje için çalışmalarına iki yıl önce başladı. McKinsey'den danışmanlık hizmeti alan BKM, Ortak ATM Paylaşımı ile, kart kullanıcılarının tüm ATM'lerin adres bilgilerine tek bir platformdan ulaşabilmesini sağlayacak bir yapı hazırladı. BKM'nin çalışmaları 26 bankanın da projeye imza atmasıyla sonuçlandı. BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal, "İki yıldır çalışmalarını gerçekleştirdiğimiz Ortak ATM paylaşımının başlayacak olması bize büyük heyecan veriyor. Verimlilikteki bu farkın ekonomiye katkısı 300 milyon doları bulacak." dedi. Projenin asıl hedefinin kart kullanıcılarına daha yaygın bir ATM hizmeti sunmak olduğunu belirten Özinal, Ortak ATM Sistemi ile şu an 22 bin adet olan ATM'den, 35 bin ATM'lik verim elde edileceğini söyledi.
593579
Yanındaki yolcu katilse!
Uçağın havalanışından kısa süre sonra Lisa'nın yanındaki koltukta oturan Jackson, bu yolculuğa çıkışının gerçek sebebini açıklar. Jackson, çok zengin bir işadamını öldürmekle görevlendirilmiş gizli ajandır. Lisa ise onun başarısının anahtarı olacaktır. Eğer işbirliği yapmayı kabul etmezse genç kadının babası bir suikastçı tarafından derhal öldürülecektir. Bu cinayet için Jackson'ın bir telefonu yeterli olacaktır. Yeryüzünden 10 bin metre yüksekteki uçağın içinde tuzağa düşen Lisa'nın kaçacak yeri yoktur. Babasının hayatını ve kendi hayatını tehlikeye atmamak için çevreden yardım istemeye de cesaret edemez. Saniyeler hızla ilerlerken zamanın azaldığını bilmektedir. Çaresizlik içindeki Lisa, kendisini rehin alan acımasız kişiyi alt etmenin ve muhtemel bir cinayeti önlemenin yolunu bulmaya çalışır. TELEVİZYON SERVİSİ GECE UÇUŞU Yönetmen: WES CRAVEN OYUNCULAR: RACHEL MCADAMS, CILLIAN MURPHY, BRIAN COX FOX TV 23.45 GECE UÇUŞU Yönetmen: WES CRAVEN OYUNCULAR: RACHEL MCADAMS, CILLIAN MURPHY, BRIAN COX FOX TV 23.45
593694
Çiftçiyi erken uyarı koruyacak
Çiftçiyi erken uyarı koruyacak ANTALYA (CİHAN) Tarım alanlarında büyük hasarlara yol açan don olayı, çiftçinin korkulu rüyası olmaktan çıkıyor. Çiftçi artık don olup olmayacağını 12 saat önceden bilecek. Güneş Sigorta, çiftçilerin en önemli sorunlarından biri olan hava durumundaki değişimleri önceden haber veren Erken Uyarı Sistemi'ni devreye soktu. Güneş Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Serhat Süreyya Çetin, sistemin öncelikli hedefinin serada yetiştirilen ürünü ve çiftçiyi korumak olduğunu söyledi. Don olaylarının çiftçiye büyük zarar verdiğine dikkat çeken Çetin, “Oluşabilecek zararları minimuma indirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.
593528
‘Yargısız infaz!’
‘Yargısız infaz!’ Sarı-lacivertli kulüp düzenlediği basın toplantısında iddialarını açıklamıştı.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Sadece Kerem’in değil, tüm takımın dopingli olduğunu iddia eden ’ye, yazılı açıklamayla tepki gösterdi: Yapılanlar, hukuk sürecini etkileme çabasıdır Basketboldaki kargaşası, karşılıklı açıklamalarla devam ediyor. Önceki gün Fenerbahçe ’in yaptığı “Doping olayı organize bir suçtur, tüm Efesli oyuncular sırasında doping yapmıştır” iddiasına, lacivert-beyazlı kulüp tepki gösterdi. ’den yapılan yazılı açıklamada, “Hukuki süreç devam ederken, bu süreci ve karar mekanizmasını olumsuz etkilemeye çalışmakta, yapmaktadır. Federasyon’un yazısında da, Mario Kasun’da ‘cathine’ maddesinin izin verilen eşiğin altında rastlandığı belirtilmiştir” dendi. Sporcularının yargısız infaza tabi tutulduğunu kaydeden Efes Pilsen, “Yapılan açıklamalarla ’masumiyet ilkesi’ yok sayılmaktadır. Konuyla ilgili yetkili merciler bellidir. Fenerbahçeli yöneticiler kendilerini bu mercilerin üzerinde görmekte, bu mercileri baskı altına almaya çalışmakta ve hatta bazılarına talimatlar yağdırmaktadırlar. Hukuki sürecin halen devam ettiğini ve herkesin sonucu beklemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak, kulübümüzün de dopinge karşı her platformda etkin tedbirlerin alınmasına katkıda bulunmaya hazır olduğunu belirtmek isteriz” ifadelerine yer verdi.
593429
Gelir İdaresi’nin özerkliği tartışılacak
’nin özerkliği tartışılacak IMF Birinci Başkan Yardımcısı Lipsky’nin arkadaşı Mustafa Koç’u görmek için kokteyle geldiği öğrenildi. Koç ve Lipsky kokteylde uzun bir süre sohbet etti.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Bugün yapılacak Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı öncesinde, dün akşam Müzesi’nde bir kokteyl verildi. YİK’in gündemi ve ekonomi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD), bugün düzenlenecek 2009 yılının 2’nci Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısının gündemi ‘demokratik ’, ‘yüzde 10 barajı’ ve ‘gelir idaresinin özerkliği’ olacak. Yüksek İstişare Konseyi Başkanı ve TÜSİAD Başkanı ’ın açılış konuşmalarından sonra, toplantının basına kapalı bölümünde, TÜSİAD üyeleriyle görüş alışverişinde bulunulacak. Bu bölümde ‘demokratik açılım’ın yanı sıra seçim ve partiler yasası, son günlerin en önemli konusu özerkliği’ de tartışılacak. Gündemin bu bölümünde yine son günlerin tartışmalı konularından biri olan ’nın özerkliği ile ilgili tartışmalar da değerlendirilecek. Gelir İdaresi’nin özerkliği konusu, ile yeni bir anlaşma konusundaki en önemli pürüzü oluşturuyor. Başbakan Erdoğan’ın, Gelir İdaresi’nin özerkliğine sıcak bakmadığı biliniyor. Sürpriz konuk, Lipsky YİK öncesinde TÜSİAD tarafından dün gece Rahmi M. Koç Müzesi’nde düzenlenen kokteyle (IMF) Birinci Başkan Yardımcısı de katıldı. Şeref Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’la bir süre sohbet eden Lipsky’nin IMF’nin programlarıyla ilgili bilgi verdiği öğrenildi. Haziran ayında ’da düzenlenen TÜSİAD’ın YİK toplantısına da katılan Lipsky’nin, arkadaşı Mustafa Koç’u görmek için kokteyle geldiği öğrenildi. Teknelerle geldiler İki saat süren kokteylin tek siyasetçi konuğu Bakanı oldu. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç ve TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın ev sahipliğinde gerçekleşen kokteyle katılan çok sayıda TÜSİAD üyesi arasında Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Yönetim Kurulu Başkanı CEO’su Murahhas Azası Cem Boyner, Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Özaydınlı, Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın da vardı. Kokteyle katılan konukların önemli bir kısmı Hasköy’deki Rahmi Koç Müzesi’ne tekneleriyle geldi.
593589
TRT'den Nazım Hikmet belgeseli
Türkiye'de, Rusya Federasyonu'nda, Azerbaycan'da çekimleri yapılan programda, Nâzım'ın arkadaşlarıyla ve son dönem tanıklarıyla görüşülerek röportajlar yapıldı. Moskova'daki evinden görüntülerin de yer aldığı yapımda; Rusya Federasyonu Belgesel Film ve Fotoğraf Arşivi ile şairin son eşi Vera Tulyakova'nın arşivinden de yararlanıldı. Nâzım Hikmet'in, hapishanede kaldığı yılların canlandırma çekimleri ise Üsküdar Toptaşı Cezaevi'nde gerçekleştirildi. TRT 23.30
593608
Irkçılık cinneti
Taha Akyol ObjektifIrkçılık cinneti SADECE bizde değil, dünyada da cinneti yayılıyor. Irkçılık, ’da etnik milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı biçiminde ortaya çıkıyor. Bizde ilaveten bir de kan akıyor! Dahası, ayrışma, birbirimize yabancılaşma giderek tırmanıyor! Akılla, bilgiyle ilgisi yok; mariz duygular... Frekans’ın araştırmasına göre, yüzde 75’imiz, vatandaşımız olan Yahudilerle Rumlar ve Ermeniler hakkında bir şey bilmediklerini belirtiyorlar... Ama yüzde 42’imiz Yahudilerden komşu istemiyor! Yüzde 35’imiz Türk vatandaşı Hıristiyanlardan komşu istemiyor! Hem bilmiyor hem karşı! Peki ülkemize turist gibi bir yabancı aile, mesela bir Avrupalı komşumuz olsun mu? Hayır diyenler yüzde 18’e iniyor! Kendi vatandaşı ve Yahudilere karşı kuşkulu ama dışarıdan gelen yabancıya karşı daha açık! Bunu nasıl izah edebiliriz? “İçimizdeki düşman” korkusuyla! ‘İçimizdeki düşman’ Yüzde 57’ye kadar varan büyük bir kesimimiz azınlık vatandaşlarımızın MİT, ordu, yargı ve emniyette görev almasına karşı! Aynı korku yüzünden... Şimdi sıkı durun, ankette soruluyor: “Gayrimüslim vatandaşlarımız ’ye ne derecede katkıda bulunmuşlardır?” Ekonomi, spor, bilim ve eğitim alanında azınlık vatandaşlarımızın Türkiye’ye olumlu katkılarda bulunduğunu söyleyenlerimizin oranı yüzde 67’ye kadar çıkıyor! Madem Türkiye’ye böyle katkıları var, niye kamu görevi de yapmasınlar? Dedim ya, akli değil psikolojik bir tavır... Anket gösteriyor ki, insanlarımız kimlikleri sebebiyle dışlandıklarını düşündükleri ölçüde “Kendinizi ’ne ne kadar bağlı hissediyorsunuz?” sorusuna olumsuz cevap veriyorlar! Bir “ulus” için en büyük tehlike, “vatandaşlık” aidiyeti duygusunun zaafa uğramasıdır. Demek ki, her birimiz ancak “öteki”mize saygı duyduğumuz oranda Türkiye’nin bütünlüğüne hizmet etmiş oluruz! Farklı kimliklere “içimizdeki düşman” gibi bakmak bizi çatıştırır, hatta böler! maçındaki talihsiz gösteri Türkiye’nin bütünlüğüne hizmet etmemiş, aksine, ayrışmayı körüklemiştir! Sebep ırk mı? Irkçı eğilimler dünyada da yükseliyor. Küreselleşme insanlarda ve köklerine sarılma psikolojisi yaratıyor, bir tür kabileleşme süreci ortaya çıkıyor. Bizde ırkçı, kimlikçi duygulardaki kabarmaların bir sebebi budur. Öbür sebebi, eğitim tarzımızdır. Hoşgörü ve beraber yaşama yerine türdeşliği vurgulayan eğitim... Hikmet Bayur gibi bir tarihçi bile, 1912-1913 Balkan Harbi’ndeki faciaları anlatırken, Osmanlı Dışişleri Bakanı Noradunkyan Efendi Nazırı Mahmut Şevket Paşa da olduğu için, “Bu gibi yer ve işlerde Türk olmayanların kullanılması yanlıştır” diye yazabilmişti! (Türk II/2, sf. 193, 289) Okul kitaplarıyla yeni nesillere de aktarıldı bu bakış! Halbuki facia ve hezimetlerimizin asıl sebebi genel ve yetersizliği, kurumlaşma sorunları, iktisadi geri kalmışlık gibi faktörlerdi, kişilerin ırkı değil... Nitekim Türkçü İttihatçılar iktidarı ele aldığında da aynı faktörler yüzünden facialar büyüyerek devam edecekti. Dikkat; ırkçı, kimlikçi duygular gibidir, gibidir; çılgınca hazlar vererek felakete sürükler toplumları... Hepimizin cankurtaran simidi, farklılıklarımıza hoşgörüdür.
593418
HÜSEYİN GÜLERCE milyon için yine ayaktayız...
Olur mu, olur inşallah. Geçen yıl 800 binleri yakaladığımıza göre neden olmasın? Şahsen ben, Zaman'a ruh veren, destek sağlayan gönüllüler hareketinin, dünya çapında geldiği yeri görünce, milyonluk tirajları konuşacağımız günlerin de yakın olduğuna yürekten inanıyorum. Zaman'ın, bayi satışından çok abone sistemini tercih etmesini eleştirenlere, hatta bu yüzden tirajını hâlâ abartılı bulan önyargılı kişilere, sadece şunu hatırlatıp geçeyim: Abone sistemi en modern gazete ve dergi pazarlama sistemidir. Amerika Birleşik Devletleri'nde satılan gazetelerin yüzde 75'i abonelik sistemiyle satılmaktadır. Bu oran Japonya'da yüzde 94,4'tür. Avrupa'da abonelik sistemi kadar benimsenmiştir ki, posta teşkilatları, ağırlıklı olarak günlük gazete dağıtımı hizmeti vermektedir. Zaman, milyonluk tiraj hedefiyle asla hırs göstermiyor, 'bir numara olalım' enaniyeti içine girmiyor. Zaman, milyonluk hedefleri, yüklendiği misyona lâyık gördüğü için böyle bir sevdanın içine düşmüştür. Zaman'ın misyonunu, durduğu yeri, çizgisini doğru algılamak gerekir. Ülkemizde medyanın bugün içine düştüğü acıklı durum ortadadır. Meslek ilkelerini göstere göstere çiğneyen, resmî ideolojinin uygulamaları için kendisinin cepheye sürülmesini kabullenen, ama bunun rantını yemede pek maharetli olan medya organlarımız var. Vesayetçi bürokrasiye boyun eğerken, hükümetler için her zaman bir tehdit odağı olmuş, siyasetin merkezinde yer almış, yayın yöneticilerinin bakanlarla, gazete patronlarının başbakanlarla pazarlıklar yaptığı eski günleri özleyenler için sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Onların, şu Ergenekon davasından neden bu kadar ürktüklerini anlamak hiç de zor değil. Zaman, bu ülke için, insanımız için, insanlık için dertlenenlerin, sancı çekenlerin gazetesidir. Zaman, hem değişime öncülük eden hem de çağı ve dünyayı doğru okudukça müspete, ilerlemeye doğru değişenlerin gazetesidir. Tıpkı birbirini yıkayan iki el gibi... Değişimin dinamikleri, gönüllüler hareketi Zaman'ın önünü açıyor, Zaman da demokratikleşmenin, hukukun üstünlüğünün, farklılıkları zenginlik kabul edip bir arada yaşamanın kürsüsü oluyor. Gönüllüler hareketi, nasıl sadece Türkiye için değil, dünya için 21. yüzyılın büyük sürprizi ise aynen onun gibi Zaman da Türk basınının sürprizidir. Kimse bu ülkede Zaman'daki değişimi, geldiği noktayı tahmin edememiştir. Zaman'daki dinamik yapı, meslek ahlâkı, dürüstlük, insanî çizgi, husumete zaman ayırmama ve hoşgörü, medyamızda bir zihniyet değişiminin göstergesidir. Çirkefe bulaşmadan, hisleri gıcıklamadan, müstehcenliğe sapmadan, insanı horlamadan, kendi değerlerimize sahip çıkarak da gazetecilik yapıldığını gösterebilmek, ne büyük mutluluk kaynağıdır. Zaman, artık bir okuldur. Yeni gazetecilik anlayışının, ruhunun, ilkeli, objektif olmanın, yalandan, kavgadan uzak durmanın okuludur. Zaman, artık medyada bir mihenk taşıdır. Zaman, değişimle özdeşleşen ve bu yüzden medyada zihniyetleri değiştirecek gazetedir. Zaman daha da büyüdükçe, medyada taşlar yerinden oynayacaktır. Oynamaya başlamıştır. Türkiye, nasıl; "ya demokrasi ya da başka hiçbir şey" kavşağına gelmişse, medya da kavşaktadır. Biz, Zaman olarak kavşakta kararımızı çoktan verdik: Kendimiz kalarak, kendi değerlerimiz üzerinde yükselerek dünya ile entegre olacağız. Bunu yaparken sevgi diyeceğiz, hoşgörü diyeceğiz, diyalog, uzlaşma diyeceğiz ve evrensel insanî değerlerde buluşmak için herkese el uzatacak, herkesin ayağına gideceğiz. Zaman'ın, basın tarihinde emsali görülmemiş fedakâr okuyucusu, milyon deyip yeniden yollara düştü. Onlara gönül dolusu muhabbet, yürekten teşekkür ve selam olsun...
593322
43'ü tutuklu 176 sanığın yargılandığı Anafor operasyonu davasının bugünkü duruşması sona erdi
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Sami Hoştan'ın ardından hakkında örgüt yöneticisi olma ve yağma suçları bulunan sanık avukat Mürsel Ünlü ifade verdi. Mürsel Ünlü, davada müşteki konumunda olan Vedat Orhan Çelenk'in bazı hukuk davalarına baktığını belirtti. Ünlü, organize suç örgütü lideri olduğu öne sürülen Ahmet Tekin Baykal'ın da bazı hukuk davalarına baktığını kaydederek, ''Ben yıllardır ceza davalarına bakmıyorum. Hukuk davalarıyla ilgileniyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Hem Vedat Orhan Çelenk hem de Ahmet Tekin Baykal için yaptığım bütün işlemler hukukidir. Vedat Orhan Çelenk'in iddiaları doğru değildir. Mesleğim itibariyle söylemekten üzüntü duyuyorum, ama bu davaya, tutuklu bulunduğu cezaevinden çıkmak isteyen Vedat Orhan Çelenk'in Sayın Savcımız Murat Gök ile yaptığı pazarlık sonucunda dahil edildiğime inanıyorum'' dedi. Diğer sanıklar da suçlamaları kabul etmedi. Bu arada sanıklardan Emre Kocatoros'un, annesi ile yaptığı telefon görüşmelerinin dava dosyasına girdiğini belirten avukat Alper Bağıran, ''Ceza Muhakemesi Kanununun 135/2. maddesi 'Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde, alınan kayıtlar derhâl yok edilir' demektedir. Dolayısıyla annesiyle yaptığı telefon görüşme kaydı dosyadan çıkarılmalıdır'' dedi. Mahkeme Başkanı, bu konuda Cuma günü karar vereceklerini belirtti. Duruşmaya yarın saat 9.00'dan itibaren devam edilecek.
593543
Altay koşar adım
Altay koşar adım Bank Birinci Ligi’nde toparlanmaya başlayan Altay, ’nda ’yı, 3-1 mağlup ederek 3.tura yükselmeyi başardı ’nda ’da oynanan maçta Altay, ’u 3-1 yenerek tur atlayan takım oldu.16’ıncı dakikada Mehmet Sak’ın uzun vuruşunda defansın arkasına sarkan Burak kaleci ile karşı karşıya kaldı. Kaleciyi çalımlayan Burak’ın yerden düzgün vuruşu filelerle buluştu: 0-1. 28’inci dakikada Erdal’ın sol çaprazdan kullandığı korner atışında topu iyi takip eden Mehmet Ayaz’ın vuruşunu kaleci güçlükle kornere çeldi. 37’inci dakikada Erdal’ın sol çaprazdan kullandığı korner atışında topu iyi takip eden Mehmet Ayaz’ın kafa vuruşunu kale çizgisi üzerinde bulunan Cenk eliyle çıkardı. Maçın hakemi Çınar, topun çizgiyi geçtiğini belirterek orta sahayı işaret etti: 1-1. Finali Cenk yaptı 43’üncü dakikada Ufukhan’ın ceza sahası içinde Cenk’i düşürmesinden kazanılan penaltıyı Ercan gole çevirdi: 1-2. 80’inci dakikada sol çaprazdan çalımlarla ceza sahasına giren Burak müsait pozisyondaki Cenk’e kesti. Cenk’in gelişine düzgün vuruşu ağlarla buluştu: 1-3. Bu sonuçla tur atlayan takım Altay oldu. MAÇIN KARNESİ HAKEMLER: Serkan Çınar (7), Ayhan Akgöz (7), Gökmen Olgaç (7) KONYASPOR: Haluk (6)- Ahmet (5), Volkan Fındıklı (5)(Dk.46 Ömer 6), Mehmet Ayaz (6), Erdal (6), Dursun (6)(Dk.70 Tayfun 6), Umut (6), (6), Volkan Koçaloğlu (6), Ufukhan (6)(Dk.46 Da Silva 6), Ferdi (6) ALTAY: Soner (6)- Ercan (7), Özkan (6), Molina (6)(Dk.63 İsa 6), Musa (6), Mehmet Sak (6)(Dk.66 Serkan 5), Burak (8), Metin (6)(Dk.77 Alp 6), Cenk (8), Yüksel (7), Oğulcan (6) GOLLER: Dk.37 Mehmet Ayaz (Konyaspor), Dk.16 Burak, Dk.43 Ercan (pen), Dk.80 Cenk (Altay)
593686
Devletten geçinmeye son yardımlara tavan geliyor!
Devletten geçinmeye son yardımlara tavan geliyor! SGK, sosyal yardımlar konusunda tavan getiren, yardıma erişim imkanlarını yeniden düzenleyen, haksız yardım almayı engellemeyi amaçlayan, bazı sosyal yaptırımlar öngören bir çalışma yapıyor ANKARA (A.A) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Primsiz Ödemeler Genel Müdürü Yadigar Gökalp, Sosyal Güvenlik dergisinin son sayısında Sosyal Güvenlik Reformu'nun temel ayaklarından biri olan Primsiz Ödemeler Kanunu'na yönelik hazırlık çalışmalarında gelinen noktaya ilişkin bilgiler verdi. İŞSİZ, YOKSUL, MUHTAÇ ALABİLMELİ 'Her başvuran her yardımdan yararlanmayabiliyor. Başvurduğu yerde alınan karara göre bu değişebiliyor. Yardımı alamadığında bunu hukuki zeminde sorgulayamıyor. Sosyal yardımların hak olarak görülmesinden bunu kast ediyoruz. Nüfusun en yoksul yüzde 6'lık kesimine yapılan bir yardım söz konusu.' Gökalp, şu bilgileri verdi: 'Bazı vatandaşlarımız birçok yerden yardım alıyor, bazıları bakıyorsunuz hiçbir yerden yardım almıyor. Yeşil kartı var, belediyeye gidiyor belediyeden tekrar gıda yardımı alıyor, kırtasiye yardımı alıyor, eğitim yardımı alıyor, burs alıyor... Taslakta bu konuda da bir yenilik getiriyoruz, tavan uygulaması. Vatandaşımız, hanedeki bireylerin durumuna göre, yaşlısı, genç işsizi, okula giden çocuğu, engelli bireylerin olup olmamasına göre öngörülen yardımlardan yararlanacak ama belli bir rakamı geçemeyecek. Yani vatandaşın aldığı tüm yardımlar sistem üzerinden kontrol edilecek ve tavanı geçemeyecek. tavanın da asgari ücretten daha düşük olması gerekiyor.'
593451
Harbiye’de IMF’yi protesto ettiler
’de ’yi ettiler ve ’nın 6-7 Ekim’de toplantı düzenleyeceği Kongre Merkezi’ne yürümek isteyen protestocu grup ile polis arasında zaman zaman gerginlik yaşandı Basın açıklaması yapmak üzere ’ye kadar yürümelerine izin verilen topluluk yaptıkları açıklamada, “Dünya halklarına yeni sömürü ve yıkım politikalarını belirlemek için toplanan temsilcilerinin örgütleri olan ve ’na ’defol’ demek için bir aradayız” denildi. Polisin çevrede panzerle önlem alması üzerine, topluluk yönüne doğru olaysız dağıldı.
593630
Avrupa'nın İncisi Ukrayna'dan
Avrupa'nın İncisi Ukrayna'dan Lefkoşa Türk Belediyesi'nin 2009 yılı yaz etkinlikleri çerçevesinde bu yıl ikincisini düzenlediği Miss Pearl of Europe (Avrupa'nın İncisi) Güzellik Yarışması'nda, Ukrayna adına yarışan Maryia Liolia Kupchus birinci seçildi. 16 ülkeden güzellerin katıldığı yarışmada, Sırbistan güzeli Iva Vurdelja ikinci, KKTC adına yarışan Seyilay Aydın da üçüncü oldu. Türkiye adına yarışmaya katılan Pınar Karadaş ise ilk 5'e giremedi. İlk 5'e KKTC, Karadağ, Ukrayna, Estonya ve Sırbistan güzellerinin girdiği yarışmada, ''en iyi ulusal kostüm'' ödülünü Sırbistan güzeli alırkan, yarışmacıların oyuyla belirlenen ''dostluk dülünü'' de Hollanda güzeli Jasmin Murray Velders kazandı. Lefkoşa Türk Belediyesi avlusunda düzenlenen yarışma öncesinde bir konuşma yapan, belediye başkanı Cemal Bulutoğulları, dünyaca tanınan bir belediye olduklarına işaret ederek, ülkeyi tanıtmak için birşeyler yapmak istediklerini söyledi. Yarışmanın, kendisinden sonra da geleneksel hale gelmesi dileğinde bulunan Bulutoğluları, ''Tanınmaya ve dıştan gelecek kaynağa ihtiyacımız var'' dedi. Gecede, Ferda Anıl Yarkın ile Kıbrıslı Türk sanatçı Zeliş de sahne aldı. Yarışmaya katılan güzeller şunlar: Kristina Kesova (Polonya), Rebecca Louise Midleton (İngiltere), Lana Magdeliniç (Karadağ), Agnese Upite (İsveç), Iva Vurdelja (Sırbistan), Mari Ermolenkova (Belarus), Santa Kola (Estonya), Pınar Karadaş (Türkiye), Eva Antonova (Letonya), Milica Lesiç (Çek Cumhuriyeti), Seyilay Aydın (KKTC), Jasmin Murray Velders (Hollanda), Maryia Liolia Kupchus (Ukrayna), Aleksandra Vestfala (Rusya), Nehla Hasanhodziç (Bosna-Hersek) ve Vili Mihailova Chincheva (Bulgaristan).
593697
Rekabet Kurulu TEB'i çarptı
Rekabet Kurulu TEB'i çarptı Rekabet Kurulu, Türk Eczacıları Birliği (TEB) hakkında soruşturma açılmasına karar verdi. Rekabet Kurulunun konuya ilişkin kararı Kurumun internet sitesinde yayınlandı. Açıklamada soruşturma kararı böyle açıklandı. Soruşturma kararının, Kurulun 16 Eylül 2009 tarihli toplantısında, Türk Eczacıları Birliği (TEB) tarafından birlik üyelerine, eczanelere sundukları ticari ıskonto ve vadeleri azalttıkları gerekçesiyle bazı ilaç üreticileri ile ithalatçılarına boykot uygulanması çağrısında bulunduğu, böylelikle eczanelerin alım koşullarının piyasa dışında belirlendiği iddiasıyla alındığı bildirildi.
593233
"Carlos kontenjana takılıyor"
Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, UEFA Avrupa Ligi (H) Grubu'nda yarın kendilerini Moldova deplasmanında zorlu bir rakibin beklediğini söyledi. Christoph Daum, FC Sheriff Tiraspol ile yarın yapacakları maç öncesi Tiraspol'deki statta düzenlenen basın toplantısında, maçla ilgili değerlendirme yaparak soruları yanıtladı. Rakiplerinin ulusal anlamda belli başarıları elde ettiğini, bundan sonraki hedefinin uluslararası başarılar olduğunu ifade eden Daum, ''Yarın bizi zor, güçlü bir rakip bekliyor. Hem fizik anlamında güçlü hem de geçmişte elde ettikleri başarılar bunu gösteriyor. Geçen yıllarda bu takım belli kriterlere göre oluşturulmuş. Ulusal başarıları var. Düşündükleri diğer adım uluslararası başarı'' diye konuştu. FC Sheriff Tiraspol'un fizik ve mücadele anlamında dikkat çeken kaliteli futbolcularının bulunduğunu anlatan Daum, rakipleri hakkında şöyle konuştu: ''Yarın bizi 90-92 dakika baskı yapan bir takım bekliyor. Çok zor bir rakiple karşılaşacağız. Bunu biliyor ve buna hazırlıklıyız. Twente maçında gördük, herşeye daha ayrıntılı hazır olmak gerekiyor. 70-80 dakika konsantreli oynamak yetmiyor. Bunu gördük. Sonuna dek konsantre olmamız gerekiyor. Bazen 5-6 dakikada, Twente maçında olduğu gibi bir maçı verebilirsiniz.'' Güiza, Dos Santos ve Gökhan'ın sakatlıkları nedeniyle yarınki maçta takımında zorunlu değişiklikler yapacağını hatırlatan Alman teknik adam, ''Bu durumlarda güçlü olan kadromuz başarılı bir biçimde takımımızı ve kulübümüzü temsil edecektir'' dedi. -''TEKNİK ADAM ENDİŞELİ OLMAMALI''- Daum, takımının kazanmakta zorlandığını, bu nedenle yarınki maç öncesi bir endişesi olup olmadığı sorusuna verdiği yanıtta, ''Futbol hocası olarak hiçbir zaman endişeniz olmamalı, her zaman pozitif düşünmelisiniz'' diye konuştu. Yıllardır bu işin içinde olduğunu, bir maçın nasıl geçebileceğini, maçta neler olabileceğini bildiğini anlatan Fenerbahçe Teknik Direktörü, ''Twente maçında aslında galibiyetle çıkabilirdik ama maalesef dediğimiz gibi birkaç dakika içinde gol yeyip maçtan yenik ayrıldık. Ama yarın da belki performans sonuca yönelik olabilir. Sonuçta Twente maçında da sonunda kimse '70-75 dakika iyi oynadınız' demedi. 'Yenildiniz' dedi. Bu nedenle hedefimiz her zaman sonuca doğru oynamak'' dedi. -''ROBERTO CARLOS KONTENJAN ENGELİNE TAKILIYOR''- Daum, bir süredir ilk 11'de forma vermediği Roberto Carlos konusundaki soru üzerine, Brezilyalı yıldızın, yabancı oyuncu kontenjanı engeline takıldığını bildirdi. Brezilyalı futbolcunun oynamamasıyla ilgili Alman teknik adam, şunları kaydetti: ''Baş sorun aslında yabancı oyuncu kontenjanı. Yalnızca yabancı oynatabilirim. Dolayısıyla yabancı futbolcu yedekte bırakmam gerekiyor. Roberto Carlos'u her zaman 11'de oynatmak sorun değil. Ama maalesef Türkiye liginde kimi kurallar var, yabancı kuralı. Onun için zaman zaman kimi kişiler oynayamıyor. Daha önce Bilica'yı da yedek bırakmıştık. İyi oynamadığından değil, kurallar nedeniyle. Deivid'i de dışarda bırakmak zorundayız. Roberto'nun disiplini için hiçbir kötü şey söyleyemeyiz. Aynı zamanda performansı iyi. İyi bir karakter, takım için değerli bir futbolcu. Roberto ile çalışmak bizim için gurur verici.''
593755
Yolsuzluktan gözaltına alınan CHP'li başkan yardımcısı tanıdık çıktı
CHP'nin son yerel seçimlerde Ankara'nın Beypazarı ilçesinden belediye başkan adayı gösterdiği Varlı, kendisini 'Atatürkçü imam' olarak tanıtıp seçmenden oy istemişti. Varlı, kanun gereği başörtüsü takmamanın günah sayılmayacağını söylemiş, "Oruçluyken unutup yemek, hatayla birine zarar vermek ve mecburiyetten yapılanın günahı yoktur. Devletin kanunları, kuralları neyse uyulur. Günahı olmaz." fetvası vermişti. Uzun süre imamlık yapan Varlı, Ankara mezarlıklar başimamı olarak görev yaptığını ancak CHP'li olduğu gerekçesiyle Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından görevden alındığını ileri sürmüştü. Çankaya Belediyesi'nde 'başkan yardımcılığı' görevine kadar yükselen Varlı, CHP'nin seçimlerden önce başlattığı 'çarşaf açılımı' rüzgarının da etkisiyle görevinden ayrılarak Beypazarı'nı yönetmeye talip olmuştu. Gözaltına alınan isimlerin, çalışanların maaşları için alınan banka promosyonu paralarını zimmete geçirdikleri iddia ediliyor. Fakat bunun yanı sıra ayrı yolsuzluk suçlaması daha mevcut.
593688
Rüyasında da arabulucu oldu
Rüyasında da arabulucu oldu Ortadoğu'daki arabuluculuk rolüyle öne çıkan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu rölü rüyasında da devam etti. Davutoğlu, gördüğü rüyada Suriye ve Irak dışişleri bakanlarının kızlarını barıştırdı. ASLIHAN ALTAY KARATAŞ Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, New York'ta BM Genel Kurulu toplantıları sırasındaki temasları ve ekim ayı dış politika gündemi ile ilgili dün bir basın toplantısı düzenledi. 62 ülkenin dışişleri bakanları ile ikili görüşme yapma imkanı bulduğunu anlatan Davutoğlu, BM'deki çalışmaları içinde kendisini en çok etkileyen konunun “Kız çocuklarına karşı şiddet” toplantısı olduğunu söyledi. Şiddete maruz kalmış kız çocuklarını dinlediklerini ifade eden Davutoğlu, “3 kız çocuğu babası olarak bu toplantı siyasal gündem dışında en anlamlı bulduğum toplantı oldu” dedi. Bu toplantı ile Suriye ve Irak dışişleri bakanlarıyla yapacağı toplantının bir saat arayla olduğunu belirten Davutoğlu, gece ilginç bir rüya gördüğünü söyledi: “Rüyamda, Suriye Dışişleri Bakanı Muallim ile Irak Dışişleri Bakanı Zebari'nin kızlarını gördüm. Arkadaş olmak istiyor ama babaları arasındaki sıkıntı bunu engelliyordu. 'Benim de kızım var' dedim babalarına ve 'verin bu iki kızı bize. Ben onları arkadaş edeyim de şu sorunlar çözülsün' dedim.” EKİM BARIŞ AYI Ekim ayının Türk dış politikası açısından bir 'barış diplomasisi ayı' olacağını söyleyen Davutoğlu, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmeye dönük protokollerin iki ülke futbol takımları arasında yapılacak Dünya Kupası eleme maçından önce imzalanacağını açıkladı. Almanya'daki seçim sonuçlarının Türkiye-AB ilişkilerini nasıl etkileyeceğine ilişkin sorular üzerine Davutoğlu, “Türk-Alman ilişkileri seçim sonucuyla değişim yaşayacak bir ilişki değil, Avrupa'nın en köklü diplomatik ilişkileridir” dedi. İran'a ekonomik yaptırım uygulanmasına sıcak bakmadıklarını söyleyen Davutoğlu, yaptırımlarıdan en çok zarar görecek ülkenin Türkiye olacağını söyledi. Karabağ'da önemli adım Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesini sağlayacak protokollerin imzalanmasından önce, Ermenistan'ın Karabağ çevresinde işgal ettiği reyonun 5'inden çekileceğini ilan etmesi bekleniyor. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma Karabağ sorununun çözüm sürecine de hız kazandırdı. Aliyev ve Sarkisyan'ın Kelbecer ve Laçin dışındaki reyondan Ermeni askerlerinin çekilmesi konusunda anlaştığı, sözkonusu iki reyondaki işgalin de sona erdirilmesi yönünde gelişmelerin yaşandığı kaydedildi.
593354
'Cumhurbaşkanını yine Meclis seçsin'
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında toplandı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DTP'li milletvekillerinin ifade vermek üzere mahkemeye zorla getirilmeleriyle ilgili değerlendirmede bulunurken, “konuya yasal çözüm bulunması gerektiğini” belirtti. Gündemdeki konuların değerlendirildiği toplantıda DTP'li milletvekillerinin mahkemeye zorla getirilmeleri kararı da ele alındı. Baykal, buna ilişkin olarak, “Yasal çözüm bulunmalı. Biz her zaman dokunulmazlıkların daraltılmasından yana olduk” dedi. Konunun yasal çözümüne yönelik öneriler de getiren Baykal, “Ya dokunulmazlar kaldırılır ya da bütün dokunulmazlık dosyaları TBMM Genel Kurul'unda görüşülür, dokunulmazlıklar kaldırılır ve herkes gider hesabını yargıda verir” diye konuştu. MYK toplantısında Hükümet'in TBMM'ye sevk etme kararı aldığı Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin uyum yasası da ele alındı. Baykal, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin alt yapısının bulunmadığını vurgulayarak, TBMM'de bir uzlaşma sağlanırsa Cumhurbaşkanının Parlamento tarafından seçilmesine yönelik sisteme yeniden dönülmesine yönelik düzenlemeye destek vereceklerini söyledi. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin de değerlendirildiği toplantıda ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un konuya ilişkin açıklamalarına dikkati çeken Baykal, Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasının Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çıkması koşuluna bağlanmadığının görüldüğünü savundu. Baykal, “Demokratik Açılım” konusunda ise Hükümet'in hala konuya ilişkin somut veriler ortaya koymadığını ifade etti. Anayasa değişikliği, ana dilde eğitim gibi konularda yapılan açıklamaların Hükümet'in kafasının karışık olduğunu ortaya koyduğunu savunan Baykal, “Hükümet aydır hiçbir somut açıklama yapmadı. Toplumu ay beklentide tutamazsınız ya somut bir yol haritası ortaya koyacaklar ya da konuyu dalgalandırıp, unutturup, gündemden kaldıracaklar. Gelinen nokta bu” dedi. OLAĞAN KURULTAY CHP MYK, toplantıda Olağan Kurultay sürecinin 12 Ekim'de başlamasını kararlaştırdı. Olağan Kurultay'ın da bu takvim içerisinde 2010 yılının Mayıs ayı sonunda ya da Haziran ayı başında yapılması planlanıyor.
593470
Kim Haklı? Rusya mı Gürcistan mı?
Kim Haklı? Rusya mı Gürcistan mı? AB'nin hazırladığı "Rus-Gürcü Savaşı" raporuna iki farklı yorum geldi. İki ülke de AB raporunun kendilerini haklı çıkardığını savunuyor. Yayına Giriş: 30.09.2009 23:19:31 Güncelleme: 01.10.2009 01:23:26 Gürcistan ile Rusya arasında geçen yıl çıkan savaşı soruşturmak üzere Avrupa Birliği tarafından kurulan komisyonun raporuna ilişkin Moskova ve Tiflis'ten açıklama geldi. İki ülke de raporun kendilerini haklı çıkardığını savunuyor. Gürcistan Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklamada raporun, "Gürcistan'ın olaylar hakkındaki iddialarını doğruladığını" açıkladı. Açıklamada, komisyonun "Rusya'nın, Gürcistan'ı çatışmalar çıkmadan önce işgal ettiğini" doğruladığı kaydedildi. Raporun "Rusya'nın askeri planlarının 2008 yılı ağustos ayından önce başladığını ortaya koyduğunu ve Rusya'nın siyasal provokasyonlarının, Gürcistan'ın egemenliğini ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini" bildirildi. Rusya ise raporun, savaşın başlamasında Tiflis'in suçunu ortaya koyduğu değerlendirmesinde bulundu. Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Avrupa Birliği raporunun savaşın çıkmasında Gürcistan'ın suçlu olduğunu gösterdiği belirtilirken, belgede Moskova'nın rolüne dair muğlak ifadeler bulunduğu savunuldu. AB tarafından kurulan komisyonun Rus-Gürcü Savaşı raporuna iki farklı yorum geldi. İki ülke AB raporunun kendini haklı çıkardığını savunuyor.
593310
Beşiktaş'a Rus Çalımı: 2-1
Beşiktaş'a Rus Çalımı: 2-1 Avrupa Şampiyonlar Ligi Grubu'nda, Rusya'nın CSKA Moskova takımıyla karşılaşan Karakartallar, maçtan 2-1 yenik ayrılarak grup sonunculuğuna oturdu. Yayına Giriş: 30.09.2009 21:56:15 Güncelleme: 30.09.2009 22:34:46 Futbolda Avrupa Şampiyonlar Ligi Grubu'nda Beşiktaş, 2. maçında Rusya'nın CSKA Moskova takımına deplasmanda 2-1 yenilerek, 2. yenilgisini aldı. Grubu ikinci maçında CSKA Moskova'ya konuk olan Beşiktaş, ilk yarıyı, tutuk oyununun karşılığında kalesinde bir gol görerek tamamladı. Toparlanarak daha organize bir oyun sergilediği ikinci yarıda ise Siyah Beyazlılar, toparlanarak rakip kalede görünmeye başladı ancak ev sahibi takımın ikinci golüne engel olamadı. 90 dakikayı 2-0 yenik giren Beşiktaş yarattığı iki gol tehlikelisnden birisinde başarılı olunca, karşılaşma 2-1 ev sahibi takımın üstünlüğü ile sonuçlandı. İlk Yarı GOL:Karşılaşmanın 7. dakikasında Dzagoev'in uzaktan sert şutunda top ağlarla buluştu ve CSKA Moskova, Beşiktaş karşısında 1-0 öne geçti. 11. dakikada kaleci Akinfeev ile karşı karşıya kalan Holosko'nun vuruşunda kaleciden seken top kale direğinin üstten kornere gitti. Beşiktaş'ta, 34. dakikada sakatlanan Holosko'nun yerine Yusuf oyuna girdi. 44. dakikada Nobre'nin uzaktan sert şutunda, CSKA kalecisi Akinfeev topu kornere çeldi. 45. dakikada Gonzales'in Beşiktaş ceza alanının solundan kullandığı serbest vuruşta, meşin yuvarlak az farkla auta çıktı. Karşılaşmanın ilk yarısı 1-0 CSKA Moskova'nın üstünlüğüyle sona erdi. İkinci Yarı 50. dakikada Ernst'in uzaktan şutunda CSKA Moskova savunmasına çarpan top kornere çıktı. 57. dakikada soldan Yusuf'un pasıyla ceza alanına giren Ekrem, topu uygun durumdaki Nihat'a çıkardı. Bu futbolcunun kötü vuruşunda Beşiktaş bir golden oldu. 58. dakikada sağdan ceza alanına giren Nobre'nin uygun durumdayken yaptığı ortada, top kaleci Akinfeev'de kaldı. 60. dakikada Gonzales'in pasıyla topla buluşan Necid'in, Beşiktaş ceza alanının önünden vuruşunda top kale direğinin üstünden auta gitti. GOL: 61. dakikada topla buluşan Krasiç, İsmail'i geçtikten sonra Beşiktaş ceza alanına kadar topu taşıdı. Krasiç, ceza alanına girer girmez sert vurdu ve CSKA Moskova'yı 2-0 üstünlüğe taşıdı. 73. dakikada Rahimiç'in uzaktan sert şutunda Rüştü, topu kornere çeldi. 90. dakikada Yusuf'un pasıyla ceza alanının sağında topla buluşan İbrahim Kaş'ın vuruşunda, top kaleci Akinfeev'den döndü. Kaleciden dönen topu CSKA Moskova savunma oyuncuları kornere gönderdi. GOL: 90 2. dakikada ceza alanında topla buluşan Ekrem Dağ, düzgün bir vuruşla Beşiktaş'ın tek golünü kaydetti ve karşılaşma 2-1 CSKA Moskova'nın üstünlüğüyle sona erdi. Bu sonuçla grubunda iki maçında da başarılı olamayan Beşiktaş grupta puansız seyrini davem ettirdi. CSKA Moskova ise ikinci maçını da galip tamamlayarak puanını 6'ya çıkardı ve grup liderliğini sürdürdü.
593692
'Kulaksız Albay'a esrarengiz infaz
'Kulaksız Albay'a esrarengiz infaz Uzun süre Güneydoğu'da görev yapan 'Kulaksız' lakaplı emekli Piyade Albay Aytekin İçmez, boğazından vurularak öldürüldü. Esrarengiz cinayeti, terör örgütü MKP-HKO üstlendi. BURSA Emekli Piyade Albay Aytekin İçmez, Bursa merkez Yıldırım İlçesi'ndeki evinde boğazından vurularak öldürüldü. Tek kurşunla infaz edilen 64 yaşındaki Albay'ın cesedini, babasını ziyaretten dönen eşi İsmet İçmez buldu. Cinayeti Terör örgütü Maoist Komünist Parti-Halk Kurtuluş Ordusu (MKP- HKO) üstlendi. Örgüt, Güney Doğu'da görev yaparken 'Kulaksız Yüzbaşı' olarak bilinen Albay İçmez'in 1981'de öldürdüğünü iddia ettikleri Behzat Firik'in intikamını aldıklarını açıkladı. MASADA TEK KURŞUN Pazartesi günü, merkez Yıldırım İlçesi'ne bağlı Namazgah Mahallesi Meydan Sokak'taki katlı İlkkus Apartmanı'nın en üst katında oturan emekli Albay Aytekin İçmez'in eşi İsmet İçmez, kahvaltıdan sonra, başka mahallede yalnız yaşayan babası emekli Albay Mehmet Kırmızıoğlu'nu ziyarete gitti. Öğleden sonra eve dönen İsmet İçmez, salondaki masaya kanlar içinde başı düşmüş eşini buldu. İsmet İçmez'in telefonuyla eve gelen polisler, savcılığın talimatı üzerine cesedi otopsi için Adli Tıp Kurumu Morgu'na götürdü. Otopside İçmez'in çenesinden giren kurşunun gırtlağına saplandığı tespit edildi. Olayın cinayet olduğunun kesinlik kazanması üzerine Bursa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele, İstihbarat ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri, evdeki bütün evrak ve fotoğraflar ile çevredeki güvenlik kamerası görüntülerini incelemeye aldı. Ekipler evde ve bina çevresinde yaptıkları yaptıkları tüm aramalara rağmen silah ve boş kovan bulamadı. SOL ÖRGÜTÜN İNTİKAMI MI? Cinayeti, terör örgütü MKP-HKO bir internet sitesinde yaptığı açıklamayla üstlendi. Örgüt, “1981'de Tunceli Ovacık-Hozat sınır bölgesinde yoldaşımız Behzat Firik'i yakarak katleden, bölgede 'Kulaksız Yüzbaşı' olarak bilinen Aytekin İçmez, HKO milisleri tarafından 'ölüm cezasıyla' cezalandırılmıştır” iddiasında bulundu. Ölüm tehditleri alıyordu 1980'li yıllarda Güneydoğu'da görev yaparken 'Kulaksız Yüzbaşı' olarak bilinen İçmez'in kayınpederi emekli Albay Mehmet Kırmızıoğlu damadının uzun süreden beri ölüm tehditleri aldığını söyledi. Acılı eş İsmet İçmez ise dün soruşturmayla ilgili yetkililerden bilgi aldı. Albay'ın Eğirdir Dağ Komando Okulu Komutanlığı'nda görevliyken Ankara'ya tayininin çıkması üzerine 1996'da emekli olduğu ve daha sonra Bursa'ya yerleştiği öğrenildi.
593660
Yattara'nın özlemi bitiyor
Yattara'nın özlemi bitiyor Avni Aker'de en son geçen yıl 32. haftada oynanan Bursaspor maçında forma giyen Yattara, Gaziantepspor maçında görev alması halinde 140 gün sonra taraftarının önüne çıkacak. KAMİL ANAHAR Trabzonspor'un Gineli oyuncusu İbrahima Yattara, Hüseyin Avni Aker Stadı'nda bordo-mavili taraftarlarla buluşmaya hazırlanıyor. En son geçen sezonun 32. haftasındaki Bursaspor maçında forma giyen ve 20. dakikada sakatlanarak oyun dışı kalan Yattara, yarın yapılacak Gaziantepspor maçında görev alması halinde yaklaşık 140 gün sonra sahasında taraftarı önüne çıkacak. Bursaspor maçının ardından sakatlığı sona eren, ancak bu kez de yeni sezon öncesi Almanya kampında Belçika'nın Standard Liege ile yapılan hazırlık maçında sakatlanan Yattara, geçen hafta Gençlerbirliği maçında teknik direktör Hugo Broos tarafından son 15 dakikada sahaya sürülmüştü. İLK 11'DE FORMA GİYECEK Sakatlığı geçen ve ligin 7. haftasında formasına kavuşan Gineli oyuncu, sezon öncesi Barış Memiş'ten devraldığı 61 numaralı forması ile sahaya çıkma imkanı bulacak. Teknik direktör Broos'un önceki günkü antrenmanda denediği İbrahima Yattara'nın Gaziantepspor maçında ilk 11'de görev alması bekleniyor. Bu sezon sahasında sadece Antalyaspor'u yenen ve ilk kez kolbastı oynayan bordo-mavili takımın Gaziantepspor maçını da kazanması halinde gözler, takımda en iyi kolbastı oynayan oyuncularından olan Yattara'da olacak. 2003-2004 sezonundan bu yana bordo-mavili formayı giyen Yattara'nın toplam 28 golü bulunuyor. 165 maçta forma giyen Gineli oyuncu, 63 golün de asistini yaparak takımına katkı sağladı.
593457
Derviş: Kriz Türkiye’ye ağır şekilde yansıdı
Derviş: Kriz ’ye ağır şekilde yansıdı ’te program yapmaya başlayan ’nin ağır şekilde etkilendiği krizden çıkması için istihdamın artması gerektiğini söyledi Eski ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ’te, Esra Tümen Dinçkök’le program yapmaya başladı. İlk programda sorulara verdiği yanıtlarda, ‘teğet geçti, az etkilendik’ gibi değerlendirmelerin aksine krizin ’yi ‘ağır şekilde‘ etkilediğini savunan Derviş, “Kriz Türkiye’ye ağır bir şekilde yansıdı. Cari açık çok yüksekti. İhracata dayalı bir ekonomik yapı oluşturduk. Dünya daralınca Türkiye’de de daralma yaşandı. Sanıyorum biz de en kötü noktadan biraz daha iyiye gidiş yaşanıyor. Yalnız istihdamda çok kötü bir gidiş var” dedi. Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra halen Uluslararası Danışma Kurulu Üyeliği ve Uluslararası Danışma Kurulu Başkanlığı yapan Kemal Derviş’in değerlendirmeleri özetle şöyle: EN KÖTÜYÜ GERİDE BIRAKTIK DİYEBİLİRİZ: Bir kımıldama gözüküyor. En kötüyü geride bıraktık diyebiliriz. Birçok ülke, başta ve krize çok güçlü bir yanıt verdi. Güçlü Keynesyen önlemlere başvurulduğu için bu noktaya geldik. Daha kotü olabilirdi. Krizden henüz çıkmış değiliz. En kotü noktasından çıkmış gibi gözüküyor. Fakat istihdamda kötüleşme devam ediyor. artıyor, fakat artmıyor. Krizden çıktık diyebilmemiz için, istihdamda da ciddi bir artışın başlaması lazım. G7 G8 ÖLDÜ: Önümüzdeki dönemde Doğu ’ya doğru ciddi bir kayma olacak. Sadece Doğu Asya mı? Bazı başka yükselen ülkeler de tabii, büyüme hızı gelişmiş ülkelerden daha hızlı olacak. Bence Türkiye’de de olacaktır. Uzakdoğu’ya kayışın önemli unsuru yüksek tasarruftur. 1990’da ve Çin’in dünya içindeki payı yaklaşık yüzde 3’tü. Bugün yüzde 12. Bu kadar hızlı bir değişimi dünya tarhinde gözlemek mümkün değil. Dünya dengesinde önemli bir kayma. toplantısı bunun bir başlangıcı. G-7, G-8 öldü diyebiliriz. G-20’lerin toplanması bu yükselen ülkelerin bir masa etrafında oturması artık geriye çevrilemez. YENİ REZERV PARA BELKİ BİR SEPET OLUR: Doların işlevi önemli. Tek başına rezerv para olarak görüküyor, biraz euro, biraz yen var. Ama ne kadar devam edecek? Özel çekme hakları var, parası. Onda ciddi artış oldu. Acaba böyle birçok parayı bir sepet halinde birleştiren bir paraya geçiş olablilir mi? Bunlar tartışılacak. sorunu var yönetişimde. Çünkü Avrupa IMF’de pay kaybetti. Direktör sayısının bir kısmını, gelişmekte olan ülkelere vermeyi kabul etmesi lazım. Tabii istemiyor. Bu teşkilatlar hakikaten dünya ekonomisinin önemli işlevlerini üstleniyorsa zaman dünya ekonomisinin yeni gerçeklerini de yansıtması gerekiyor. İSTİHDAMDA ÇOK KÖTÜ BİR GİDİŞ VAR: Türkiye G-20 üyesi, bu çok sevindirici. Kriz Türkiye’ye ağır bir şekilde yansıdı. Cari açık çok yüksekti. İhracata dayalı bir ekonomik yapı oluşturduk. Dünya daralınca Türkiye’de de daralma yaşandı. Sanıyorum bizde de en kötü noktadan iyiye gidişin yaşandığını görüyoruz. İstihdamda çok kötü bir gidiş var. Benim umudum mümkün olduğu kadar büyümeye, istihdama dönük bir politika uygulanması. Tekrar yüksek faize dönülmemesi. Cari açığı kontrol etmekte yarar var. Orta Vadeli Program gerçekçi. Benim gönlüm cari açığın biraz daha düşük tutulması yönünde. Maliye politikası biraz daha güçlü, sıkı olabilse, para politikası daha düşük bir faizle devam edebilse daha iyi olur.
593235
Bursa puana kenetlendi!
Bursa puana kenetlendi! Özlüce Tesisleri'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan tecrübeli defans oyuncusu Mustafa Keçeli, "Ligde son haftalarda hem oyun hem de skor olarak iyi işler yaptık. Sivaspor deplasmanından 3-1, Diyarbakırspor karşısında da alınan 4-0'lık galibiyetlerle 3. sıraya yükseldik. Ligde hedeflediğimiz yerdeyiz. Manisaspor ve Denizlispor maçlarından puan çıkartmak arzusundayız. Manisaspor, ligin en iyi takım oyunu oynayan ekiplerinden biri. yüzden takım olarak dikkatli olmalıyız'' dedi. Son haftalarda kadroda yer almamasının sebebini bilmediğini hatırlatan Keçeli, ''Valla ben çok çalışıyorum. Sezon başı sakatlıklar sebebiyle iyi performans sergileyememiştim. Ama şu an iyi durumdayım. Sonuçta kadroyu Ertuğrul hoca belirliyor. Onun kararlarına da saygılıyız. Formayı alırsam savaşacağım" diye konuştu. Brezilyalı golcü Tadeu ise Bursaspor'un deplasmanda iyi futbol oynadığını kaydederek, "Sakatlık sıkıntım yok. Takım olarak iyi oynuyoruz. Bu başarılı futbol bizi sezon sonunda hedeflediğimiz yere ulaştıracaktır'' şeklinde konuştu. Öte yandan, Bursaspor'un Özlüce Tesisleri'ne gelen taraftarlar, Samsunlular Derneği ve bir grup anaokulu öğrencisi antrenman öncesi teknik direktör Ertuğrul Sağlam ve futbolculara başarı dilediler. Minik çocuklar antrenman öncesi sahada gönüllerince eğlenirken futbolcuların ilgi odağı oldular. Ertuğrul Sağlam minik çocuklar ile yakından ilgilenmeyi ihmal etmedi. Antrenman öncesi futbolculara baklava veren Kapalı Çarşı taraftarları ise iki deplasman maçında takıma başarı dilediler. Bir taraftarın Ertuğrul Sağlam ve takım için yazdığı şiir, büyük alkış topladı.
593533
G.SARAY-STURM GRAZ
G.SARAY-STURM GRAZ 'nde Sturm Graz karşısında galibiyet arıyor SAKAT: Linderoth, Gökhan Zan, Emre Güngör (G.Saray) Cim-Bom’un şansı tutmuyor Galatasaray, Sturm Graz sınavıyla birlikte, ekipleriyle 14. maçına çıkacak. Sarı-kırmızılı takım bu müsabakalarda galibiyet, mağlubiyet, beraberlik aldı. Rakip fileleri 20 kez havalandıran Cim-Bom, 20 gol yedi. Aslan, Sturm Graz ile ’nde 2000-01 sezonunda karşılaşmış, deplasmanda 3-0 mağlup olduğu rakibiyle ’da 2-2 berabere kalmıştı. ’NDE GÜNÜN PROGRAMI
593514
AHMET KURUCAN Cahiliyye cehaleti
Cahiliyye, İslam literatüründe İslam öncesi Arap toplumunun gerek din gerekse insani değerler bağlamındaki yerini belirten bir kavramdır. Bu kavram 15 asırdır hem günlük hayatta halkın dilinde hem de akademik camiada çok sık kullanılır. Cahiliyye, Allah'a inanmama veya şirk koşma, barbarlık, vahşet, zulüm, haya noksanlığı, taassub, kabile taraftarlığı gibi dönem insanının özelliklerini nazara verir. Kur'an ayrı yerde geçen cahiliyye terimi ile bunları anlatır bize. "Allah hakkında cahiliyye zannı" 3/154, "Cahiliyye hükmünü arama" 5/50, "Cahiliyye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi açılıp saçılma" 33/33 ve "inkar edenlerin kalplerine cahiliyye taassubu yerleştirilmesi" 48/26, Kur'an'ın bizzat "cahiliyye" kavramını kullanarak bize anlattığı özelliklerdir. Efendimiz'in Hz. Bilal'e söylenen "kara kadının oğlu" sözüne, "cahiliyye zihniyeti" çıkışıyla cevap vermesini de buraya ilave edebiliriz. Şöyle de diyebiliriz; dini inanç açısından putperestlik, ferde bakan karakteristik özellikler ve bunların sisteme ya da örf-âdet haline gelmiş kan davalarından, insanları ırk, cins ve mesleklerine göre sınıflandırmaya kadar uzanan yanlışlıkları içine alan bir kavramdır cahiliyye. Fakat bu demek değildir ki cahiliyyenin her şeyi kötüdür. Nitekim bazı Batı'lı yazarlar "gerçek bir barbarlık dönemidir cahiliyye"demektedir. Kaldı ki aynı yaklaşımı şuurlu veya şuursuz seslendiren Müslümanların varlığı da inkar edilemez. Hayır, tarihin şehadetiyle sabittir ki böylesi bir ortam içinde yaşadığı halde şirke bulaşmamış, başta Efendimiz olmak üzere onlarca belki yüzlerce insan vardır cahiliye adını verdiğimiz toplum içinde. Hanifler bunları tanımlamak için ortaya konulmuş bir kavramdır. Öte taraftan hanif olsun-olmasın evrensel insani özellikler diyebileceğimiz şeylerden taviz vermeyen, dinî bir öğretiden nasibini almamış olmasına rağmen kan davası gütmeyen, zina etmeyen, ticaretten dostluk ilişkilerine kadar beşeri münasebetlerde adaleti gözeten, iyi, doğru ve güzelden ayrılmayan niceleri vardır. Burada Efendimizin de hazır bulunduğu hılfu'l fudul anlaşmalarını hatırlayabilirsiniz. Bu yaklaşımla vermek istediğimiz mesaj aslında çok net; cahiliyye dönemini heptenci ve toptancı bir mantıkla, "cahiliyyeyin her şeyi kötüdür" gibi bir zihniyetle ele almak yanlıştır. İsterseniz bunu İslam'ın tersten bir yaklaşımla inşa -ibda da diyebiliriz- ilga ve tashih ekseni üzerine izah edilen hükümleri ile de açıklayabiliriz. Malum İslam tevhid, nübüvvet gibi esaslarla inşa ve ibdada bulunmuş, kabile taassubu, ırk üstünlüğü, kız çocuklarını öldürme gibi gayri insanı kabulleri ilga etmiş, zıhar, ölü arkasından ağıt yakma, kadınların mezar ziyareti vb. hususlarda cari olan cahiliyye âdetlerini tashihte bulunmuştur. Bir başka ifadeyle aslını kabul, faslında değişikliklere gitmiştir. Cahiliyye ekseninde baştan bu yana söylediğimiz doğru olsaydı, İslam cahiliyyeye ait her şeyi red üzerine sistemini kurmalıydı. Doğrusu şu; cahiliyyeye, cahiliyye adını verdiren unsurlar günümüz dahil insanlık tarihi boyunca az veya çok hep var olagelmiştir. Bugün dünyanın isterse en medeni ülkesinde olsun zulmün varlığını inkar edebilir miyiz? Öyleyse! Teklifim şu; bir dönemi bütün bütün red ve inkar yerine, özellikleri esas alıp "bunlar cahiliyye âdetidir; kim, ne zaman, nerede ve nasıl yaparsa yapsın kabullenilemez" deme çok daha uygun bir yaklaşımdır.
593292
Afganistan'ta Çatışma: 40 Ölü
Afganistan'ta Çatışma: 40 Ölü Afganistan'ın kuzeyindeki Kunduz vilayetinde Taliban bölge sorumlusu ve 40 Taliban militanı ölü ele geçirildi. Yayına Giriş: 30.09.2009 22:01:46 Güncelleme: 30.09.2009 22:01:46 Afganistan'ın kuzeyindeki Kunduz vilayetinde Taliban bölge sorumlusu ve 40 Taliban militanı ölü ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, Kunduz vilayetinin güvenliğinden sorumlu askerler ile Taliban militanları arasında salı günü çıkan çatışmada, Taliban'ın kuzey vilayetleri bölge temsilcilerinden Molla Selahattin ve 40 Taliban militanı öldürüldü. Afganistan'ın kuzeyinde yer alan Kunduz vilayetinde ağırlıklı olarak Türkmenler ve Özbekler yaşıyor.
593695
Önce çalıştay sonra açılım
Önce çalıştay sonra açılım Devlet Bakanı Faruk Çelik, Alevi Çalıştayları ile biraraya gelmeyi hiç düşünmeyen kesimlerin biraraya geldiğini söyledi. Çelik, çalıştaylar sona ermeden hükümetin herhangi bir adım atıp atmayacağı sorusuna “Bazı adımlar atılabilir ancak ben şahsen bakan olarak bunu çok doğru bulmuyorum” dedi. EVİN GÖKTAŞ ANKARA Alevi Çalıştayı'nın dördüncüsü Swiss Otel'de düzenlendi. Çalıştayın açılışında konuşan Devlet Bakanı Faruk Çelik, temel amacın Alevi vatandaşların sorunlarını tespit etmekle sınırlı olmadığını söyledi. Çelik şöyle konuştu: “Hiç kuşkusuz, sorunların tespiti de önemli. Çalıştaylar aracılığıyla bilgi dünyamızı derinleştiriyoruz. Muhataplar arasındaki diyalog sorunlarını gidermeye çalışıyoruz. Neler yapabiliriz, sorusuna da cevap arıyoruz. Toplumsal hassasiyetlerin farkındayız. Bir yeri düzeltirken başka bir yeri bozmaktan yana değiliz.” KAPSAMLI BİR RAPOR HAZIRLANACAK Son çalıştayda kapsamlı bir rapor hazırlanacağını anlatan Çelik, “Umarım çözümlere yönelik talepler netleşecek ve onları da kamuoyu ile paylaşacağız” dedi. Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir araya gelmeyi bugüne kadar düşünemeyen ve gelemeyen kesimlerin bir araya gelmesinin ve bundan sonra çok kolay bir şekilde bir araya gelinebileceği konusunda bir yumuşamanın olduğunu, böyle güzel bir psikolojik ortamın oluştuğunu memnuniyetle görüyorum.” Çelik, çalıştaylar sona ermeden hükümetin herhangi bir adım atıp atmayacağı yönündeki bir soru üzerine ise bazı adımların atılabileceğini ancak şahsen bakan olarak bunu doğru bulmadığını söyledi. STK VE SANATÇILAR KATILDI 4. Alevi Çalıştayı'na Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu, sanatçı Sebahat Akkiraz, Bejan Matur, MÜSİAD Başkanı Ömer Cihat Vardan, Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür, Ensar Vakfı Başkanı Ahmet Şişman ve Hak-İş Başkanı Salim Uslu gibi çeşitli STK temsilcisi ve sanatçı ve katıldı. Daha önceden katılımcılar arasında yer aldığı açıklanan sanatçı Ferhat Tunç ise katılmadı. Bedel ödemeye hazırız Devlet Bakanı Faruk Çelik, birbiri üstüne yığılmış pek çok sorunu deşmek ve devleti tüm vatandaşların taleplerine duyarlı bir meşruiyet noktası olarak seferber etme şerefinin AK Parti hükümetine nasip olduğunu söyledi. Sorunların çözümü yolunda soğukkanlı ve kararlı adımlarla ilerlediklerini, müzakere bilincini geliştirmeye, siyasi ve toplumsal sorumlulukları genişletmeye önem verdiklerini belirten Çelik, “Bedel ödemekten kaçınmıyoruz” dedi. Çelik, “Makbul vatandaşlığın değil, eşit vatanlığın takipçisiyiz. Biz makbuliyete eşit vatandaşlık temelinde ulaşmak istiyoruz” diye konuştu. Aleviler eşit haklarını istiyor Çalıştaya katılan sanatçı Sabahat Akkiraz, Alevilerin taleplerinin konuşulup değerlendirilmesinin önemli olduğuna dikkat çekerek, “Hak verilmediği için Aleviler eşit haklarını istiyorlar” değerlendirmesinde bulundu. Halk kültürünün bazı eserlerine yasaklar getirildiğini ifade eden Akkiraz, bunun Alevi bir sanatçı olarak kendisini rahatsız ettiğini, dergahlar ve cemevleri konusunda Alevilerin yaşadığı sıkıntıların bulunduğunu söyledi. Niyetler iyi ama somut adım şart Sinema Emekçileri Sendikası Başkanı Sırrı Süreyya Önder, çalıştayda, Alevilerin yok sayılma, ötekileştirme, sansüre uğrama gibi sorunlarına ilişkin tebliğ sunduğunu anlattı. Çalıştayı iyi niyetli bir çalışma olarak gördüğünü kaydeden Önder ancak somut adımlar atılması gerektiğini söyledi. Türkiye tabuları bir bir yıkıyor Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Sedat Laçiner: Türkiye, tabularının hepsini bir anda yıkmaya yönelik çalışmalar yapıyor. Bu da 'normalleşmenin, demokratikleşmenin' bir göstergesi. Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu: Büyük Türkiye idealini gerçekleştirmek için devletiyle milletiyle ötekileştirmeye fırsat vermemek lazım. Hak-İş Başkanı Salim Uslu: Devlet yurttaşlarına herhangi bir din, mezhep ve görüşü dayatamaz. Farlılıkların bir arada yaşamasına zemin hazırlamalı. Mazlum-Der eski Başkanı Yılmaz Ensaroğlu: Devlet, Alevilerin sorunlarını insan hakları ve özgürlükler ekseninde çözüme kavuşturmalı. Helsinki Yurttaşlar Derneği Üyesi Ümit Fırat: Devlet toplumun içinde yaşanan problemleri artık gör-meye başladı. Buradan çok verimli tartışmaların çıkacağına inanıyorum. Yazarlar Birliği Başkanı Mehmet Doğan: Tabu sayılan konular bir bir ele alınmaya başladı. Bu güzel başlangıçtan çok güzel çözümler çıkabilir. Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür: Çalıştayın olumlu bir sonuç vermesi için herkese görevler düşüyor. Ensar Vakfı Başkanı Ahmet Şişman: Çalıştayların önemli gelişmeleri doğuracağına inanıyorum.
593467
‘Skandal harita’ya inceleme
‘Skandal harita’ya inceleme Milli Eğitim Müdürlüğü, ‘Veli Eğitim Projesi’ CD’lerindeki haritada ’nin sınırlarının genişletilmesiyle ilgili olarak inceleme başlattı İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, müdürlük tarafından okullara dağıtılan ‘Veli Eğitim Projesi’ CD’lerindeki haritada ’nin sınırlarının genişletilmiş olarak gösterilmesiyle ilgili olarak inceleme başlattıklarını bildirdi. Milliyet’te dün manşetten yayımlanan haberde, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okullara dağıttığı CD’lerdeki haritada, Musul, Batum ve Nahçıvan’ın Türkiye sınırları içinde gösterildiği anlatılıyordu. İl Milli Eğitim Müdürü Yıldız, ’un, selde hasar gören ’deki okulların onarımı için yaptığı 500 bin TL’lik bağış protokolünün imzalanmasının ardından gazetecilerin Milliyet’in haberiyle ilgili sorularını yanıtladı. Yıldız, “Şu anda inceleme başlattık. Detayları daha sonra açıklayacağım” dedi. Işık: Üzüldüm Basın mensuplarının detaylara ilişkin ısrarlı soruları üzerine Yıldız, yarın (bugün) basın mensuplarıyla bir araya geleceğini, bu nedenle bu konuyla ilgili kendisini sıkıştırmamalarını istedi. Bir gazetecinin, “Gözden kaçan bir şey mi var?” sorusuna da Yıldız, “Kesinlikle” yanıtını verdi. Müsteşar Yardımcısı Recep Işık da aynı konudaki soru üzerine, “Üzüldüm. Böyle bir şey olmaması lazım” dedi. Milliyet, okullara dağıtılan CD’lerdeki skandalı dün manşetten duyurmuştu.
593566
Çinli Vali Yardımcısı, Efes’i ziyaret etti, hayran kaldı
Vali Yardımcısı, ’i ziyaret etti, hayran kaldı’İN Jiangsu eyaleti Vali Yardımcısı Zhao Kezhi, Meryamana Evi’ni, Antik Kenti’ni ve Şirince’deki St. Jean Kilisesi’ni gezdi. ’le Jiangsu arasındaki yatırım ve işbirliği imkanlarını araştırmak amacıyla gelen Kezhi, kültürel amaçlı ilk ziyaretlerini Selçuk Meryemana Evi’ne yaptı. MERYEMANA’NIN ardından Antik Kenti’ne geçen konuk Vali Yardımcısı Kezhi, Celsus Kütüphanesi önünde fotoğraf çektirdi. Kezhi, “Burası tek kelimeyle muhteşem bir yer. dünyanın en büyük açık hava müzesi olan Efes’i herkesin görmesini isterim” dedi. Şenocaklı’nın ‘Mücevher’i İZMİRLİ genç yazar Eser Şenocaklı’nın, gerçek yaşam öyküsünden yola çıkarak, mübadele yıllarında Selanikli bir ailenin Şirince’ye göçünü anlattığı yeni kitabı “Mücevher”, kitap evlerinin raflarında yerini aldı. Yakında filmi de çekilecek eserde, beş nesilde elden ele geçen mücevherin şahit olduğu olaylar anlatılıyor. Şeanocaklı’nın mücevherle ilgili üç teknik eğitim kitabı bulunuyor.
593542
'Devrimci Karargah' iddianamesi kabul edildi
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'ın, 27 Nisan 2009 tarihinde Bostancı Emanet Sokak'ta "Devrimci Karargah'' terör örgütüne yönelik operasyonla ilgili yürüttüğü soruşturma sonunda hazırladığı 17 sanıklı iddianame, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelendi. Mahkeme, iddianamenin kabulüne karar verdi. AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın "müşteki'' olarak yer aldığı iddianamede, 18 "mağdur müşteki'', "tanık'' ve 16 kişi de "şikayetçi'' olarak bulunuyor. İddianamede, Vatan Gazetesi internet sitesi yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu'nun da aralarında bulunduğu 17 kişinin "birden fazla kişi tarafından birlikte yağma'', "devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma'', ''kasten öldürme'', "korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda patlayıcı madde kullanma'', "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme'' gibi suçları işledikleri belirtiliyor. Bu arada Devrimci Karargah örgütüne yönelik operasyonda dün kişi gözaltına alındı. Devrimci Karargah örgütüne ilişkin iddianamenin kabul edilmesinin üzerine İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından eşzamanlı düzenlenen operasyonlarda örgüte yönelik dokümanlara da el konuldu.
593649
Aslan'ın avı Sturm Graz
Aslan'ın avı Sturm Graz İlk maçında Panathinaikos'u deviren G.Saray, Sami Yen'de Avusturyalı rakibini de dize getirmenin peşinde. İlgili haberler UEFA Avrupa Ligi'ndeki temsilcilerimizden G.Saray bu gece, Avusturya'nın Sturm Graz takımıyla Ali Sami Yen'de karşılaşacak. UEFA Avrupa Ligi Grubu'ndaki ilk maçında Yunanistan'ın Panathinaikos takımını deplasmanda yenerek önemli bir avantaj elde eden sarı-kırmızılıların mücadelesi 22.05'te başlayacak. G.Saray bu maçı kazanırsa grupta ilk iki için en iddialı takım konumuna gelecek. Maçın hazırlıklarını tamamlayan sarı-kırmızılı takımın sahaya ideal tertibi ile çıkması bekleniyor. Sakatlıkları geçen Ayhan, Arda, Emre Aşık ve Keita oynayabilecek. Ağrısı olan ve dün dinlendirilen Nonda, görev verilmesi halinde forma giyebilir. Teknik direktör Rijkaard'ın Sturm Graz karşısında maça Keita ve Baros'la başlaması, Kewell ve Nonda'yı dinlendirmesi bekleniyor. Hollandalı teknik adam Eskişehir maçı sonrası çok eleştirilen Mustafa Sarp'ı kızağa çekekecek. Orta alanda Ayhan ve M.Topal'a görev verecek. D. Bükreş 2. galibiyet peşinde Sarı-kırmızılı kulüple aynı grupta mücadele eden Romanya'nın Dinamo Bükreş takımı sahasında Yunanistan'ın Panathinaikos ekibini ağırlıyor. İlk maçını 1-0 kazanan Bükreş, rakibini yenip grupta liderlik yarışını sürdürmek istiyor. Yunan takımı ise Romanya temsilcisinden gruptaki ilk puanını almaya çalışacak. Avusturyalı rakiplerle denge var Avrupa kupalarında bu akşam 227. sınavına çıkan G.Saray, Avusturya takımlarıyla bugüne kadar 13 kez karşılaştı. Sarı-kırmızılılar bu maçların 5'ini kazanırken, kez sahadan mağlup ayrıldı. G.Saray Sturm Graz'la 2000-2001 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde karşılaşmış, deplasmanda 3-0 yenildiği rakibiyle İstanbul'da 2-2 berabere kalmıştı. Foda: Grubun en iyi takımı Galatasaray Strum Graz Teknik Direktörü Franco Foda, bugün karşılaşacakları G.Saray'ın grubun en iyi takımı olduğunu belirtirken, sahaya kazanmak için çıkacaklarını söyledi. Sarı-kırmızılı takımın çok iyi oyunculara sahip olduğunu kaydeden Foda, bu futbolculara tedbir alacaklarını dile getirdi. Foda, maçta alınacak bir puanın kendilerini mutlu etmeyeceğini sözlerine ekledi.
593568
Ege’yle Rumeli tek yürek olacak
’yle Rumeli tek yürek olacak İlk ikisi Atatürk’ün talimatıyla düzenlenen, sonras uzun yıllar ara verilen Balkanlılar Festivali, beşinci kez gerçekleştiriliyor. 10 ülkeden, toplam 400 folklorcü katılıyor Organizasyon, Ata’dan miras Balkanlılar Halk Dansları Festivali’ne ev sahipliği yapacak. 2-7 Ekim arasında gerçekleştirilecek. İlki 1935’te, ikincisi de 1936’da Ulu Önder’in isteğiyle düzenlenen, daha sonra unutulan etkinlik beşinci kez düzenlenecek. 10 ülkeden 400 folklorcü katılacak, Rumeli’yle yeniden kucaklaşacak. Kapanışı yapacak AÇILIŞTA dünyaca ünlü Yunan sanatçı Haris Alexiou sahne alacak. Yarın saat 21.00’de Açıkhava Tiyatrosu’nda başlayacak ücretsiz olacak. Katılmak isteyenlerin ya da Merkezi gişelerinden davetiye alması gerekiyor. Kapanışta da Anadolu Ateşi, Gündoğdu Meydanı’nda gösteri sunacak.
593712
Korsanları firkateynimiz kovaladı
Korsanları firkateynimiz kovaladı Somali kıyılarındaki uluslararası deniz güçlerinin, geçen cumartesi günü korsan saldırısını bertaraf ettikleri, saldırılardan birine müdahaleyi Türk fırkateyninin yaptığı açıklandı. Uluslararası Denizcilik Bürosu'ndan Cyrus Mody, bugün yaptığı açıklamada, korsanların haftalık bir aradan sonra yeniden saldırılara başladıklarını söyledi. Uluslararası deniz güçlerinin saldırılara karşı iyi bir hazırlık içinde olmaları sayesinde korsanların bu yeni dönemde henüz hiçbir gemiyi ele geçiremediklerini ifade eden Mody, cumartesi günkü saldırının bertaraf edildiğini bildirdi. Verilen bilgiye göre, Panama bandıralı 'Handy V' adlı geminin küçük tekneden ateş altına alınması üzerine işaret fişeği fırlatan mürettebat, uluslararası güçlerden de yardım istedi. Türk fırkateyni, yardıma gelerek korsan saldırısını bertaraf etti.
593623
Tatsız başlangıçlar
Sina Koloğlu Reyting canavarıTatsız başlangıçlar Belki de tesadüf bilemiyorum. Bir tartışma programı ve bir dizi yeni yayın dönemine pek tatsız başladı. “Canım Ailem” de Meliha, Cabbar Ağa, Samim’in böyle niye dalaşıp durduklarını anlamadım. Uzadıkça uzadı. Yok Samim ile Meliha önde, baba arkada takip halinde. Hani hiç kaçırma havasına uymayacak karakterdeler. Böyle macera yaşayacak durumda değiller. Bu arada Meliha’nın kabarık meçli saçları da pek olmamış. Hani bir zorlama var. Sanki dizi geçtiğimiz sene bitti gibi geldi. Bakalım nasıl olacak? Bir tatsız başlangıç da “” de oldu. “Osmanlı Hanedanı” gibi nereye çekersen oraya giden bir konu ile giriş yaptı Hani bu kadar sıcak gündemin içinden daha “çarpıcı” bir konu ile başlangıç yapabilirdi. Zaten konu uzadı tarih boyu bir hal aldı... pazarlama ses getiren iki ismi seçti ilk programında. Seçti de yani hani oturdum baktım ne diyor, Tamer Karadağlı ve diye. Gençlik günleri beraber geçmiş birbirlerini tanıyorlar vs. Ve kendime sordum sonra: “Neden seyrediyorum?” Ne anlatıyorlar. İlişkiler üzerine çeşitlemeler. Samimi gelmedi bana. Samimiyetleri kendilerine olabilir. Ama “” tişörtü, bir nevi “ekran pazarlama” yöntemi olarak bilerek giyilmişti. Yan yana gelince bütün bunlar, “Tamer Arzu şov” gibi geldi. Eleştirmek değil, sonuçta bu eğlence sirkinin içindeyiz hepimiz. Olur böyle şeyler. ’yı Şahin’e önermiştim için aday isimlerden biri de Manga. Ben 2006 yılında “Manga ya da Pamela” diye yazmıştım. Sonra da yine 2007 yılında Manga gitsin demişim. Genel Müdürü ile yaptığımız bir görüşme sırasında söz dönüp dolaşıp Eurovision’a gelmişti. Ben de kendisine Manga grubundan söz etmiştim. Not almıştı ve sormuştu telefonla! Manga giderse eh benim de bir payım oluyor bu durumda! “” Türkmax’te “A. R. O. G.”, yarın Türkmax kanalında ilk gösterimini yapılıyor. yeni yayın döneminde Türmax’e yükleniyor. Normalde şifreli kanalda gösterilmesi gereken bu iddialı film, bu nedenle bu kanala yönledirildi diye tahmin ediyorum.
593628
Deniz Seki ilk defa hakim karşısında
Savunmasını kendisi hazırlayan Seki, satıcı değil, kullanıcı olduğunu söyleyecek ve tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesini talep edecek. Kokain satın almak ve başkalarına temin ederek uyuşturucu ticareti yapmaktan 218 gündür tutuklu bulunan şarkıcı Deniz Seki, ilk defa bugün hakim karşısına çıkacak. Savunmasını kendisinin yapması beklenen tutuklu şarkıcı, mahkeme öncesi bazı taleplerde bulundu. Kelepçe takılmamasını isteyen şarkıcı, ayrıca sadece hakim ve savcıların kullandığı protokol kapısını kullanmayı talep etti. Talepleri şaşkınlıkla karşılanan Seki, uyuşturucu kullandığını ancak ticaretini yapmadığını dile getirecek.
593679
Kürt tarafımla gururluyum Türk tarafımla şaşkınım
Kürt tarafımla gururluyum Türk tarafımla şaşkınım “Halkı düşmanlığa sürüklediği” gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan Hülya Avşar, adliye kapısında konuştu: "Türk tarafımla son derece şaşkınım, ama Kürt tarafımla gururluyum.” İSTANBUL Demokratik açılımla ilgili sözleri nedeniyle hakkında soruşturma açılan Hülya Avşar, “Bir tarafım Kürt, bir tarafım Türk. Türk tarafım ile çok şaşkınım, Kürt tarafımla da gurur duyuyorum” dedi. Sanatçı Hülya Avşar, “demokratik açılım' konusundaki sözlerinden dolayı hakkında başlatılan soruşturma kapsamında ifade vermek üzere Bakırköy Adliyesine geldi. Adliyeye gelişinde basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Avşar, böyle bir konuyla gündeme gelmekten bir taraftan gurur duyduğunu, bir taraftan da gerekli olup olmadığını düşündüğünü söyledi. Hülya Avşar, yaptığı açıklamada, “Bir tarafım Kürt, bir tarafım Türk olarak geniş de bir aileye mensup olduğum, aşiret kızı olduğum için ailemin de benden istedikleri var. Amcalarım, kuzenlerim herkes arayıp 'nasıl bu konuda sessiz kalıyorsun' dedikleri zaman kendimi kötü hissediyorum. Hayatımdan memnunum. Burada olduğum için Türk tarafımla son derece şaşkınım, ama Kürt tarafımla gururluyum açıkçası' diye konuştu. 'PİŞMAN DEĞİLİM' Mutlu ve huzurlu olduğunu söyleyen Avşar, “pişman olup olmadığı' yönündeki soruya “Hiç pişman değilim. Soruşturma açılmış olması şaşkınlık verici, ama savcımızdır. Sonuna kadar saygım var' şeklinde karşılık verdi. Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'nda ifade verdikten sonra adliyeden ayrılan Avşar, Türk ve Kürt oluşu dolayısıyla ortada kalmış bir durum yaşadığını, ama bunun milliyetçilikle alakası olmadığını savcıya izah ettiğini söyledi. Avşar, “Umarım verdiğim ifade sonucu soruşturma bu aşamada kalacaktır. İyi bir sonuç bekliyorum, dava açılacağını zannetmiyorum” diye konuştu. Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır, 'demokratik açılıma' ilişkin değerlendirmeleri nedeniyle Avşar hakkında “Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle soruşturma açmıştı.
593498
İzmir’de ‘sanal korku’ uyarısı
’de ‘sanal korku’ uyarısı Erdoğan, “Sanal korkular oldu. Bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağını, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması abesle iştigaldir” dedi Başbakan ’ın dün ’deki ziyareti sırasında sık sık protestolar yaşandı. Erdoğan, ’nin akademik yıl için Sabancı Kültür Merkezi’ne geldi. Konak’ta toplanan Komünist Partisi üyesi yaklaşık 50 üniversite öğrencisi, Erdoğan aleyhine sloganlar atarak, Sabancı Kültür Merkezi’ne yürümek istedi. Türkiye Gençlik Birliği adını veren bir grup öğrenci de Atatürk Kültür Merkezi karşısında toplandı. ‘Abesle iştigal’ Erdoğan, törende konuşmasını yapmak üzere kürsüye ilerlerken seyirciler arasından ayağa kalkan bir öğrenci, “Cumhuriyet yok edicilerini...” diye bağırdı. Öğrenci gözaltına alındı. Erdoğan’ın İzmir Valiliği’ni ziyareti öncesinde, valilik binası karşısında bulunan Saat Kulesi’ne kendilerini zincirleyen ve pankart açan üniversite öğrencisi de gözaltına alındı. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada özetle şöyle dedi: “Türkiye yıllar boyunca küçük meselelere takılıp kaldı. Son 40-50 yıldır döne döne tartışılan meselelere bakınız, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler. Toplum üzerinde psikolojik baskı oluşturuldu, sanal korkular oldu. Türkiye’de hâlâ bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağını, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması son derece abesle iştigaldir. Birileri bu kaygıyı büyüterek, buradan nemalanmak istiyor. AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdüren, konusunda bu kadar duyarlı siyasi iktidardan en son beklenecek olan demokrasi ve hukuk dışı girişimlerdir.” Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Krizin sona ermesiyle gençlerin kaygısı azalacak. Geçler bakınız: ‘Her üniversiteyi bitiren veya tüm halk, iş sahibi olur’ diye bir kural yok. Dünyanın hiçbir yerinde, başta olmak üzere, ‘halkının tümüne iş sağlamıştır’ diye bir gerçek yok. Üniversiteden kütüphanenin nerede olduğunu bilmeden mezun olan öğrenciler var. Türkiye’nin dört bir yanında bilişim sınıfları açtık. Doğu ve ’ya gittiğimde, çocuklar benden para değil istiyor. Buna çok seviniyorum. Üniversiteler özgür düşüncelerin yeşermesi için gereken ortamlar olmalı. Bakınız, ABD’deki üniversiteler dünya liderlerini ağırlıyor. Politikacıların, geçmişte üniversitelerde çirkin şekilde edildiklerine şahit olduk. Özgür düşüncenin savunucusu olan gençlerin düşüncelerini özgürce açıklayanlara saygı göstermesi lazım.” İzmir İl Başkanlığı’nın verdiği yemekte konuşan Başbakan Erdoğan, AB’ye girince her şeyin elden gideceği yönündeki söylemlere dikkati çekti. ‘’ın neyi gitti’ Erdoğan şöyle konuştu: “Efendim ‘işte AB’ye girdiğimiz anda bizim her şeyimiz elden gider’, kusura bakma adam gibi adam ol, hiçbir şeyin elinden gitmez. Siyasetine güvenen hareketinden korkmaz. Bunlar yıllar yılı ‘Kıbrıs elden gitti’ demediler mi? yıldır iktidardayız, Kıbrıs’ın neyi gitti Allah aşkına, onlara bir sorun, ne elden gitti?”
593223
Hindistan'da tekne kazası: 17 ölü
Hindistan'da tekne kazası: 17 ölü Hindistan'ın güneyindeki Thekkady ormanlık alanında bir gölde 75 turisti taşıyan teknenin alabora olması sonucu ölenlerin sayısının 17'ye yükseldiği bildirildi. Polis, turistik Kerala eyaletindeki gölde çalışan, devlete ait teknenin, turistlerin ormandaki hayvanları fark edip bir tarafa yığılmaları sonucu alabora olduğunu kaydetti. Kurtarma ekiplerinin Hintlilerle yabancı turistlerin rağbet ettiği gölden 17 ceset çıkardığını belirten polis, 20 kişinin kurtarıldığını, 38 turistin halen kayıp olduğunu söyledi.
593677
Güroymak'ı Norşin yaptılar
Güroymak'ı Norşin yaptılar GÜROYMAK (A.A) Bitlis'in Güroymak Belediye Meclisi, Güroymak isminin 'Norşin' olarak değiştirilmesine oy birliğiyle karar verdi. Güroymak Belediye Başkanı Mehmet Emin Özkan, ilçenin eski ismine kavuşması için bir araya gelen belediye encümenlerinin, meclis kararı aldıklarını, alınan kararın ise Bitlis Valiliğine ile Güroymak Kaymakamlığına bildirildiğini söyledi. Belediye meclisi tarafından Güroymak isminin, ilçenin eski ismi olan 'Norşin' olarak değiştirilmesi kararını oy birliğiyle aldıklarını ifade eden Özkan, şöyle konuştu: 'Güroymak adının Norşin olarak değiştirilmesini istiyoruz. İlçemizin esas adı Norşin'dir. Ekonomi Coğrafi haritasında ise ilçenin adı 'Çukur' olarak geçiyor. Biz bu isimlere karşıyız."
593764
Mehmet Şeker: Kendini bir şey zannetme hastalığı
Mehmet Şeker Kendini bir şey zannetme hastalığı Aklı başında her kişinin ezelî problemi olarak tanımlanabilecek "kendini tanıma" macerası, insanın en çetin mücadelesi olsa gerek. İçinde ne ararsanız var. Nefs mücadelesi de, başkalarıyla iletişim de, eşya ile olan ilişkiler de. yüzden kendini bilen, her şeyi bilir. Kapasitesini, haddini, görevini, sorumluluğunu... Doğruyu yanlışı, doluyu boşu, artıyı eksiyi, helali haramı... Her şeyi bilir dedikten sonra, niye sayıyoruz ki zaten! Ve nihayet Rabbini bilir; öyle buyrulmuştur. Kendini bilmeyen ise, neyi bilirse bilsin. *** Asker ocağında bir çocuk vardı. Kendini kamyon zannederdi. Evvelce ayrıntılı anlatmıştım, kısaca bahsedeyim. Biraz akıldan beriydi. Kendini kamyon zanneden birinin normal olmayacağını tahmin edersiniz. "O halde nasıl askere aldılar" sorusu kendiliğinden çıkıyor ortaya. Sorunca anlattı. Yalvarmış yakarmış. İsteyen, "vatana hizmet aşkıyla yanıp tutuşan biri" ambalajına da sarabilir. Lâkin aslı biraz farklı. *** Beni askere almazsanız köyde kimsenin yüzüne bakamam, kız vermezler diye ağlamış. Netice, iyi git zaman demişler. En azından patates soyarsın. Bizim kamyon, patates soymuyordu, düpedüz nöbet tutuyordu. Yürürken hem ağzından tükürükler saçıyor, hem de kamyon motoru gibi sesler çıkarıyordu; duracağı zaman ise fren sesi. Arada bir de 'cızzıt' dediğini duyardık, eski bmc kamyonları hatırlatırdı. Sıcak bir yaz günü, gel seni yıkayalım deyip uzun saplı bir fırça, bir kova su ve deterjanla yıkamışlardı bizim kamyonu. *** Bir başka akıldan beri olan delikanlı ise kendini şoför sanıyor. Bu da sivilden... Aklı fikri arabalarda. Hepsini tanıyor, biliyor, kullanmak için can atıyor fakat onun rahatsızlığı daha ileri. Hiç eli direksiyona değdi mi, bilmem. Otomobil, taksi, minibüs, kamyon kamyonet hiç farketmez. Sevdası büyük. Bir yerden eski bir direksiyon edinmiş. Yol kenarında gazlayıp duruyor. Yanından geçen arabalarla yarış yapıyor. Kırmızı ışıkta da duruyor ha. *** Sonuncu örnek, kendini "trafik polisi" zanneden biri. Onun ne yaptığını tahmin edersiniz. Belli noktalarda durup "Geç geç geç" diye el kol hareketleri ile trafiği yönlendiriyor. Elini kaldırdığı zamansa durmanız gerek. Yoksa çok kızar, köpürür. Duracaksınız, da yolun karşı tarafında geçmek için bekleyen yayalara yol verecek. Sonra düdüğünü çalıp yola devam etmenizi sağlayacak. *** Kamyon şimdi uzaktaki köyünde, fakat şoför ile polis yakın muhitteler. Varsayalım ki bunlar bir araya geldi. 'Şoför', 'kamyon'a bindi, tamgaz giderken 'polis' de onları durdurmaya çalıştı. Uyarıyı dikkate almadığı için ceza kesmeye kalkıştı. Hatta, mukavvadan ehliyetine el koymak istedi. Nedir bu işin geçerliliği? *** Lafı bağlayalım. Diyeceğim, kendini bir şey zannetmekle şey olunmuyor. kadar fazla var ki bu gibilerden... Kimi kendini mafya zannediyor, kimi kendini hâkim zannediyor, kimi kendini devlet zannediyor. Gazeteci zanneden, adam zanneden de gırla!
593544
Kestelli: Son kez tahminde bulunduk
Kestelli: Son kez tahminde bulunduk(İTB) Başkanı tartışma konusu olan rekolte tahmini açıklama yetkisi hakkında konuştu. Kestelli, zeytin ve zeytinyağında bu yıl son kez çalışma gerçekleştirdiklerini söyledi, bu alanda ’nın resmi olarak görevlendirdiği Ulusal Zeytin ve Konseyi’ne başarı diledi. Kestelli, üzüm ve pamuk üreticisinin sıkıntılarına da değindi, “Sofralık ve kurutmalık üzüm yapma kararının üretim başında alınmaması sorun yaratıyor. 2000’li yılların başında bölgemizde yaklaşık 70 bin olan pamuk üreticisi 21 bin seviyelerine geriledi” dedi. Afrikalı pamukçular inceleme için geldi BİRLEŞMİŞ Milletler Kalkınma Ajansı’yla Dünya Ticaret Örgütü’nün ortak girişimi olan ve merkezi ’de bulunan Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC) ile AB’nin katkıları sonucu, Batı ve Orta Afrikalı bir grup pamuk üreticisi, incelemelerde bulunmak üzere ’ye geldi. Benin, Burkina Faso, Çad, Mali, Orta Cumhuriyeti, ve Togo’dan katılımcıların oluşturduğu heyet, Denizli, ve ’da incelemelerde bulunacak. İş platformuna Vali Kıraç’ı çağırdılar Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (ESİDEF) yöneticileri İzmir Valisi Cahit Kıraç’ı ziyaret etti. Başkan Ramazan Davulcuoğlu, 31 Ekim ve Kasım’daki ‘İş Geliştirme Platformuna’na Kıraç’ı davet etti. Davulcuoğlu, geçen yıl 200 firmanın katıldığını hatırlattı, “Bu sene kriz koşullarına rağmen yüzde 50 artışla 300 firma stant açacak, 30 bin iş görüşmesi yapılacak. Bu sayede Ege ekonomisi de hareketlenecek” dedi. Kıraç da organizasyona destek verdi. Sanayiciden gençlere kitaplı destek geldi İZMİRLİ sanayicilerden, yazar Melih Gürsoy, son kitabıyla gençlere bilgi ve deneyimlerini aktarırken, gelirini de ihtiyaç sahibi öğrencilere verilmesi için İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne (İEÜ) bağışladı. Gürsoy, “Ekonomik ve Finansal Krizlerin Dünü ve Bugünü” adlı kitabını, MG Yayınları’ndan çıkardı. İEÜ Rektörü Prof. Dr. Attila Sezgin’i ziyaret eden Gürsoy, sanayici gözüyle yaşadıklarının ve araştırmalarının harmanlanmasıyla ortaya çıkan 233 sayfalık eserinde, gençlere ulaşmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi.
593620
‘Aşure gibi’ gençleşme
Melis Alphan Dikiz aynası‘Aşure gibi’ gençleşme Tarkan’ın yeni imajı biraz aşure gibi. Bir tutam Robbie Williams, bir tutam Boy George, bir tutam Rihanna. Ama aşurenin buğdayı tartışmasız 90’lı yıllar... Tarkan’ın gri takım elbiseli döneminin kapıları iyiden iyiye sürgülendi. Yeni imajıyla esin kaynaklarını tek bir seçenekle sınırlı tutmuyor, hem bugünden hem de geçmişten müzik kahramanlarını feyz alıyor. Bir kere, malumunuz bugünün modası 60’lar, 70’ler ve 80’lerden sonra 90’ları da tüketmeye başladı. Dolayısıyla 90’ların kıyafetleri dergide, şu kafede, bu barda karşımıza çıkıyor. Ve Tarkan’ın şu görüntüsü insanı doğrudan yıllara ışınlıyor. Tabii karşımızdaki stilize bir 90’lar görüntüsü. Ağustos sıcağında postal 90’lara damgasını vuran bermuda şort ve postaldır. Hani ağustos sıcağında bile erkeklerin postalla İstiklal Caddesi’nde yürüdüğü günlerden söz ediyorum. Tarkan’ınki postal değil, iri bir bot; bermuda değil, paçaları yukarı sıvanmış pantolon. Ama fikir aynı, görüntü çok benzer. Zaten yıllar eski modaları geri getirdiklerinde kendilerine göre modaları modernize eder, güne uyarlar, köşeleri yuvarlarlar. Dolayısıyla aynı şeyi beklemek saçma olurdu. dönemin müzik dünyasına bakarsak benzer örnekler yine çok. Milli Vanilli, MC Hammer gibilerinin arkasındaki dansçılarının kıyafetlerini düşünün. Tarkan’ın şu haliyle aynı hissi verdiklerini fark etmeniz zor olmayacak. Gelelim saçlara... İlk bakışta herkes ünlü kadın pop yıldızı Rihanna’ya benzetti ve evet doğrudur, bu bir Rihanna saçı. Fakat Rihanna bu saçı kendi mi icat etti sanıyorsunuz? Hayır, bu saç da 90’lara ait. Boy George stili yıllarda dünyanın dört bir yanında ergen kızların kendilerini parçalamasına neden olan New Kids On the Block grubunun elemanları yanları kısa, önleri uzun saçın mucitlerindendir. Sadece Tarkan’ınkiyle kıyaslandığında onlarınki “sokakta rahatsız edilmeden yürümeye” daha uygundu. Biraz daha uzun, biraz daha dolgundu. Bir de Boy George’umuz var. Yanlar kısa, önler uzun stili Boy George stilidir de aynı zamanda. Bir de İngilizlerin deli dolu pop’çusu Robbie Williams etkisinden söz etmek mümkün. Basına her daim tartışılacak malzeme veren ve her şeye rağmen popstar mertebesinde kalan Williams bir gelir etek giyer, bir gelir soyunur, bir gelir spordan gelmiş gibi sahneye çıkar, sürekli tarz değiştirir. Kolsuz atletler Williams’ın vazgeçilmezlerindendir. Son dönemde Tarkan da sahnede bile bu atletleri üzerinden çıkarmıyor. Daha önce bu kolsuz atletlere Batı’da “Wifebeater” (Kadın döver) dediklerini yazmıştım. Savaş sonrası öfkeli işçi sınıfı erkeğiyle özdeşleştiğinden bu adı almıştır bu atlet. Eskiden bira göbeği ve kaslı kollarla tamamlanan bu atleti Tarkan şimdilerde üniforması haline getirerek takım elbiseden sonra spor tarza dönüş yaptığının altını çiziyor. 90’lara dönüş, işadamı tarzından sportifliğe dönüş... Tarkan’ın yeni imajına bu ikisi damgasını vuruyor. Yani ciddi bir gençleşme operasyonu söz konusu. Ama dikkatli olmalı. Kadınlar için gelen uyarı erkekleri ve 40’ına merdiven dayamış Tarkan’ı da ilgilendiriyor: Yaşınızın kıyafetini giyin. 40 yaşında 15-16 yaşındaki çocukların kıyafetlerini giyerseniz olduğunuzdan daha genç görünmek bir yana, gerçek yaşınıza iyice vurgu yapabilir ve fena faka basabilirsiniz. Sahnelerde yaşıyor olsanız dahi, bir gencin tarzının orta yaşlı birinin üzerinde komik durması neredeyse kaçınılmazdır. 90’ların başında yanları kısa, önleri uzun saçın altında genç kızların favori grubu New Kids On the Block’ın imzası vardı (solda). Tarkan da ünlü İngiliz Robbie Williams gibi son dönemde sık sık atlet giyiyor.
593583
AŞIK SHAKESPEARE
Will Shakespeare, bir yazarın başına gelebilecek en kötü şeyin pençesinde kıvranmaktadır. "Romeo and Ethel the Pirate's Daughter" adlı oyununu yazmaya çalışan Will, ilerleme kaydedememiştir. Üstelik tiyatro kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
593358
Emniyet uyuşturucu için Afganistan'da
günlük ziyaret için beraberindeki heyetle birlikte Afganistan'a gelen KOM Daire Başkanı Ahmet Pek'in Afganistan heyetiyle yapılan görüşmelerde Afganistan narkotik polisinin eğitimi, teçhizi, istihbarat paylaşımı ve ortak operasyon düzenlenmesi konularında mutabakata vardığı bildirildi. Pek, temaslarının ardından Davut Davut ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Afganistan'da bulundukları süre içerisinde çok güzel kararlar aldıklarını ve onları uygulama fırsatı bulmayı umduklarını söyledi. Ahmet Pek, "Uyuşturucu ile mücadele sadece Afganistan'da değil, aynı zamanda Pakistan'da da devam ediyor, İran'da da devam ediyor ve Türkiye'de bu güzergahta bulunan ülkeler olarak devam ettiriyoruz. Uyuşturucu ile mücadele alanını Türkiye'de bin kişilik bir polis gücüyle devam ettiriyoruz" dedi. Afganistan'ın uyuşturucu ile mücadelesinde Türkiye'nin üzerine düşen görevini yapacağını ifade eden KOM Daire Başkanı Pek, Afganistan'ın bu mücadelesine biraz da olsa katkı sağlayabilmeleri durumunda mutluluk duyacaklarını söyledi. Bu alanda sadece kendileri için mücadele etmediklerini kaydeden Pek, "Uyuşturucu ile yapılan mücadele bir insanlık mücadelesidir. Bu alanda göstereceğimiz başarılar, alacağımız yol mutlaka insanlığa katkı olarak geri dönecektir" diye konuştu. Afganistan ile yapılacak işbirliği hakkında da bilgi veren Pek, "Birincisi eğitim işbirliği yapacağız. İkincisi tecrübe paylaşımı yapacağız. Üçüncüsü ortak operasyon yapma imkanları arayacağız. Dördüncüsü kontrollü teslimat uygulamaları yapacağız kendi aramızda. En önemlisi her türlü istihbarat paylaşımı yapacağız" dedi. Basın toplantısında konuşan Afganistan İçişleri Bakanlığı Uyuşturucu ile Mücadele Şubesi Başkanı Davut Davut ise, "Türkiye uyuşturucu ile mücadele konusunda çok tecrübeli ve dünyada örneğine ender rastlanan başarılı bir ülke. Kardeş ve dost iki ülke Türkiye ve Afganistan tarih boyunca birbirine yardım etmiştir. Davetimiz üzerine buraya geldiler. Bizimle tecrübelerini paylaşmanın yanı sıra bizim polisimizi de eğitmeye söz verdiler" şeklinde konuştu. KOM Daire Başkanı Ahmet Pek'e Afganistan ziyaretinde Narkotik Şube Müdürü Oğuz Aydın, Mali Şube Müdürü Alparslan Çalışkan ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi (TADOC) Müdürü İsmail Öztürk eşlik ediyor.
593507
Sabancı Holding, Toyota'da direksiyonu Araplara devretti
Hisselerin bedeli olan 84,9 milyon dolar tahsil edilirken satış sonrasında Sabancı Holding'in Toyotasa Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış AŞ'de payı kalmadı. Beş yıl içinde Toyota'da 50 bin adetlik satışa ulaşmayı planlayan ALJ, 2020'de Türkiye otomotiv pazarının lideri olmayı hedefliyor. Devir işlemiyle ilgili son imzaların atılmasından sonra Suudi şirketin Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO Ali Haydar Bozkurt, ALJ Başkan Yardımcısı Rif Abou Richeh ve ALJ Grup CFO'su Sidhesh Kaul'un katılımıyla basın toplantısı düzenlendi. Bozkurt, dünyanın 12 ülkesinde Toyota grup markaları ile ilgili otomobil operasyonları bulunan ALJ'nin orta vadede dünyadaki satışını 500 bin adede çıkarmayı öngördüğünü bildirdi. Bozkurt, "Toyota Türkiye'nin pazar payını yüzde 6'dan 10'a çıkarmayı hedefliyoruz. 2020'ye kadar ise pazar liderliğini hedefliyoruz." diye konuştu. Şirket isminde değişiklik yapılacağını ancak bunun için birkaç ay gerektiğini aktaran Bozkurt, değişiklik yapılana kadar şirketin faaliyetlerine Toyotasa adı altında devam edeceğini dile getirdi. Türkiye'deki yatırımlarının Toyota ile sınırlı kalmayacağını da vurgulayan Bozkurt, Toyota Grubu'nun lüks otomotiv markası Lexus'un Türkiye'ye getirileceğini de duyurdu. Bozkurt, "Toyota Motor Europe ile en kısa zamanda Lexus ile ilgili görüşmelere başlayacağız. Anlaşma sağlandıktan sonra hedefimiz 2010'da Lexus markasını da Türkiye pazarına sunmaktır." dedi. Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Bozkurt, hurda indirimi ile ilgili soruya, "Hurda indirimi yeterli çözüm değil, ama ÖTV kaldırılırsa bu sektörün ayakta kalması için kalıcı çözüm olur. Devletin bir an önce adım atması gerekiyor." şeklinde cevap verdi.
593434
Sigara içerken fotoğrafı yayımlanan vekile af yok
Bunun en çarpıcı örneği Meclis'te yaşandı. Bakanlık, kendi çıkardığı yasağı çiğnerken görüntülenen Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül'ü affetmedi. İftar çadırında elinde puro ile fotoğrafı yayımlanan Akgül cezadan kurtulamadı. Benzer bir durum Çorum Belediye Başkanı Muzaffer Külcü'nün başına geldi. Kapalı alanda sigara içildiğini gösteren fotoğrafları ihbar kabul eden bakanlık yetkilileri, Akgül ve Külcü'yü arayarak "Size 69 TL ceza kestik" tebliğinde bulundu. Vekilin cezası Meclis'e, Külcü'nün faturası da belediyeye dün sabah gönderildi. "Sigarayı bırakmıştım. Alışmak için elimde tutuyordum." savunmasını yapan Akgül, buna rağmen cezayı ödeyeceğini söyledi. Vekil, "Yasağı biz koyduk, örnek olmalıyız." derken, Başkan Külcü özeleştiri yaptı: "Bir anlık hataydı. Artık bırakıyorum." AK Parti Milletvekili Akgül'ün Ramazan ayında iftar çadırında elinde puro ile fotoğrafı gazetelerde yayınlandı. Çorum Belediye Başkanı Külcü de Osmancık ilçesi belediyesini ziyareti sırasında başkanın makam odasında sigara içerken gazetecilere yakalandı. Bakanlığın kestiği cezayla ilgili Zaman'ın sorusunu cevaplandıran Akgül ve Külcü, "Cezamızı çekmeye razıyız." diyor. Milletvekili Akgül, gazetelerde çıkan haberlerin tam olarak doğruyu yansıtmadığını iddia ediyor. Sigarayı bıraktığını belirten Akgül, sadece elinde puro tuttuğunu belirterek şunları söylüyor: "Ramazan sırasında iftar verdim. İftar bitiminde çadırın içinde sadece üç kişi vardık. Ben, kaymakam bey ve bir gazeteci. Çadırın her tarafı açıktı. Ben zaten sigarayı bırakmıştım, içmiyorum. Ama biliyorsunuz, sigarayı yeni bırakanlar, içmeden de olsa geçiş aşaması için elinde tutuyorlar. Ben de şekilde yakmadan elimde tutuyordum. Bunu mazeret diye söylemiyorum ama içmiyordum. Şunu da söyleyeyim, cezayı oraya biz koyduk milletvekilleri olarak. Sigara içme yasağına uymayan ben isem de cezayı çekmeye razıyım. Yasanın uygulanabilirliğini göstermek bakımından örnek olacaksam vekil olarak seve seve ödemeye razıyım. Zaten bu kanundan sonra da bıraktım, herkese bırakmasını tavsiye ediyorum." Muzaffer Külcü ise yasağı desteklediğini; ancak bir anlık hata yaptığını belirtiyor. Külcü, kesilen cezayla ilgili şu yorumu yapıyor: "Bir arkadaşımın eşi vefat etmişti. Biz de taziyeye gittik. Ben sigara içen bir insanım ama orada toplum önünde içilmezdi ve 2-3 saat sigarasız kaldım. Sonra belediyeye gider gitmez içmiş bulunduk. arada bir gazeteci izinsiz odaya girdi, fotoğraf çekti. Kamusal alanda içmemiz kanuna aykırı olduğu için Sağlık Bakanlığı'mızın tavrı doğru. İçmememiz lazımdı. Yasayı ihlal ettik. Neyse cezai müeyyidesi uygulanacak. Sağlık Bakanı'mızın ve Başbakan'ımızın sigara konusundaki hassasiyetlerini biliyorum. Geçen dönem vekildim. Adalet Komisyonu'nda bununla ilgili düzenlemelerde ben bizzat çalıştım. Zaten arada ay kadar içmeye ara vermiştim. Tamamen bırakmak lazımdı. İnşallah bu vesile olur." Bakanlık, göz açtırmıyor Sağlık Bakanlığı, kapalı ortamlarda sigara yasağının başladığı 19 Temmuz'dan beri göz açtırmıyor. Yasanın denetimi Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü uhdesinde. Bakanlıktan alınan bilgilere göre Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 1.200 civarındaki denetim elemanı her gün iz sürüyor. Şu ana kadar yapılan denetim sayısı 140 bini aşmış durumda. Denetimler sonucu 39 kişi ile 250 işyerine ceza kesildi.
593770
Sanlı Sarıalioğlu: Bu kadarı da fazla
Sanlı Sarıalioğlu Bu kadarı da fazla CSKA vasat bir takım. Gücü sınırlı. Ancak belirli bir iskeleti ve oyun kalıbı var. Her hafta değişik on birlerle boy göstermiyor. Beşiktaş bilmece, bulmaca. Sivok, Ferrari, Ernst dışında kimin nerede oynayacağını bilene helal olsun. Keita karşısında İsmail Köybaşı'nın düştüğü durumları hepimiz biliyoruz. Peki CSKA'nın en etkili oyuncusu Krasic değil mi? Bu çocuğu bu maçta Krasic'in karşısında oynatmak ne denli doğru? Nitekim faciayı Krasic'le yaşadık. İsmail iki kez arkadan faulle durdurdu sarı kart gördü. Üçüncüsünde engel olamadı ve Beşiktaş ikinci golü yedi. Tüm umutlarını yitirdi. İbrahim Kaş'ın sağ bek bölgesinde başarılı olamadığını hepimiz biliyoruz. Bu, Beşiktaş'ın son maçlarında da belgelendi. Kayseri ve Manchester United karşılaşmalarında goller Kaş'ın bölgesinden gerçekleşti. Ekrem, orta alanda takıma pozitif yönde nasıl bir katkı sağlayabilir? Tello'dan da 10.5 numara yaratmak akla uygun mu? Tabata'ya bunca para kenarda otursun diye mi verildi? Denizli, "Dediğim dedik" diyor. Böyle inat görmedim. İşte hep beraber tanık olduk. Yanlış uygulamalar Beşiktaş'ın canına ot tıkıyor. Neden Ekrem defansın sağında, neden İbrahim Üzülmez solunda oynatılmaz? Ve ben bunu maçtan önceki yazımda da özellikle belirtmiştim. Bu Fink süs diye mi alındı? Adamı en önemli maçında bile kullanmıyorsun. Holosko sakatlanıp çıktıktan sonra Yusuf oyuna girdi. Evet top ayağına yakışıyor ama hep çalımı düşünüyor. Atağa kalkarken kaptırdığımız toplarla kendi başımıza çorap ördük. Futbolda şansın da rolü çok önemli. Dzagoev gözünü kapadı vurdu, top çatala gitti. Kör talih bir kez de Beşiktaş'a gül. Bunu söylüyorum ama şansı da, talihi de insanlar kendileri yaratırlar. Gol için rakip kale önünde yeterince çoğalamazsan ve orada yeteneğini konuşturamazsan işte böyle kısır sonuçlara mahkum olursun. Özgüvenini yitiren bir takım kolay kolay kendisine gelemiyor. Böyle bir takım içerisinde futbolcular da sorumluluk almaktan kaçınıyorlar. Beşiktaş'ın en büyük problemi işte bu. Kötü gidiş içeride, dışarıda devam ediyor. Buna dur diyecek bir Allah'ın kulu yok mu? Artık fazla can sıkıcı olmaya başladı. Beşiktaşlı bu denli bir tabloya hiç alışık değil.
593487
Süreç maçtan bağımsız
Süreç maçtan bağımsız Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ermenistan ile Türkiye arasında paraf edilen anlaşmalara 10 Ekim'de Zürih'te imza atılacağını duyururken, "Sarkisyan maça gelse de gelmese de bu süreç kendi doğası içinde ilerlemeye devam edecek" dedi. Davutoğlu, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın 14 Ekim'de Bursa'da oynanacak maça gelmesinin beklendiğini anımsatırken, sınırın bir günlüğüne açılmasının söz konusu olmadığını söyledi. New York'taki temasları sonrası yaptığı basın toplantısında- Davutoğlu, "İki ülke anlaşmaları Meclis'e eş zamanlı da sevk edebilir, ayrı ayrı da. Sevk ve onaylanması iki ayrı süreç. Onayın hemen olacağı yönünde kamuoyumuzca ve uluslararası kamuoyunca bir beklenti söz konusu değildir" dedi. Davutoğlu, bugün Cenevre'de yapılacak görüşme öncesinde İran'a yaptırımlara Türkiye'nin karşı olduğunu, bunun bölgeyi de olumsuz etkileyeceğini, yaptırımlardan en fazla Türkiye'nin etkileneceğini söyledi.
593409
Filede Azerbaycan da Tamam
Filede Azerbaycan da Tamam Avrupa Şampiyonası'nda grubundaki ikinci maçında Azerbaycan'ı 3-1 yenen Filenin Sultanları iyi gidiyor... Yayına Giriş: 01.10.2009 00:22:26 Güncelleme: 01.10.2009 00:22:26 26. Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası finallerinde Türkiye, play-off'larda yer aldığı grubundaki 2. maçında Azerbaycan'ı 3-1 yendi. Karşılaşmanın ilk setinde 1. teknik mola 8-6 Azerbaycan'ın üstünlüğüyle geçildi. İlk teknik moladan sonra (A) milliler, servislerde etkili oldu. Deniz, Bahar ve Neslihan üst üste servis atışlarından sayı bulurken, Azeri oyuncu Mammadova'nın da hatalı vuruşuyla 2. teknik mola 16-14 Türkiye'nin üstünlüğüyle geçildi. Setin kalan bölümünde rakip takımdan yalnızca Mammadova etkili olurken, libero Korotenko'nun güç topları büyük ustalıkla çıkarması alkış aldı. Buna karşın rakibine karşı üstünlüğünü koruyan Milliler, bu setten 25-23 galip ayrıldı. 2. sette Milli Takım, Azerbaycan karşısında üstün oyununu sürdürdü. İlk teknik mola 8-5, ikinci teknik mola ise 16-9 Türkiye'nin üstünlüğüyle geçildi. Bu dakikadan sonra Azeri ekibi savunmada çok açık vermeye başladı. Türkiye, rakibin açıklarını iyi değerlendirdi ve bu seti de 25-19 üstün bitirdi. 3. sete kötü bir başlangıç yapan Milli Takım, ilk teknik molaya 8-1, 2. teknik molaya ise 16-10 açık farkla geride girdi. 2. teknik molanın ardından üst üste sayı birden alarak farkı 6'ya indiren (16-10) ay-yıldızlı ekip, karşılaşmanın ilk setini mumla arattı. Servis, manşet ve smaçta yapılan hatalarla 3. set, Azeri ekibine adeta hediye edildi: 25-17. Son sete daha organize bir başlangıç yapan milliler, bu setin ilk teknik molasını 8-4 önde bitirdi. İlk set kadar olmasa da rakibine oranla daha iyi bir oyun sergileyen ay-yıldızlı ekip, 2. teknik molada aradaki farkı sayıya çıkararak girdi: 16-8. Milliler, 4. seti 25-17 karşılaşmayı ise 3-1 kazandılar. Milli Takım, bu galibiyetle yarı final iddiasını sürdürdü. Türkiye, gruptaki 3. ve son maçını bugün 21.00'de Çek Cumhuriyeti ile yapacak. Grubunda bugün ayrıca İtalya, Çek Cumhuriyeti'ni 3-0, Almanya ise Sırbistan'ı 3-2 yendi. Takımların bir önceki turdan puan taşıdıkları play-off'larda Milli Takım, grubunda 2. galibiyetini elde ederek puanını 6'ya çıkardı ve averajla 4. sıradaki yerini korudu. Grubu maçları sonunda ilk sırayı elde eden takımlar, yarı finale yükselecek.
593452
Üçüncü köprüye 'çevre ayarı'
İstanbul'da gerçekleştirilen 10. Ulaştırma Şûrası'nda dün Boğaz'a inşa edilecek 3. köprü bir çalıştayla masaya yatırıldı. Çalıştayın açış konuşmasını yapan Karayolları Genel Müdürü Turhan, İstanbul'un nüfus yapısı ve ekonomiye katkısı yönünden Türkiye'de önemli bir yere sahip olduğunu; ancak ulaşım altyapısı açısından yetersiz olduğunu söyledi. Boğaziçi Köprüsü'nün günlük trafik kapasitesinin 100 bin, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün 150 bin olduğunu aktaran Turhan, yaşanan trafik yoğunluğunun akaryakıt, işgücü ve işletme kayıpları dikkate alındığında ekonomiye negatif etkisinin yıllık 1,75 milyar dolar olduğunu kaydetti. Bu nedenle 3. köprüye çok ciddi biçimde ihtiyaç duyulduğunu belirten Turhan, İstanbul boğaz geçişlerinde günlük 430 bin araçlık trafik olduğunu, ulaşım planlarında şehiriçine yönelik trafik taleplerini dikkate aldıklarını söyledi. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirme Genel Müdürü Fevzi İşbilir de 3. köprünün çevreye olabilecek etkilerini anlattı. Köprünün ÇED yönetmeliğinin geçici 3. maddesi kapsamında ÇED raporundan muaf olacağını hatırlatan İşbilir, "Buradan Karayolları'mıza bir öneride bulunmak istiyorum. Gelin bu muaflığa rağmen sizin talebinizle köprüyü ÇED kapsamına alalım. Yapılması halinde çevreye, bitki örtüsüne, orada yaşayan insanlara etkisine tek tek bakalım. Doğal peyzaj yapısının etkisini ve inşaat boyutlarında yaşanabilecekleri inceleyelim. Bu belki size 3-5 ay kaybettirir ancak çevreye katkısı büyük olur. Köprünün güzergahını çok geniş bir mutabakatla belirleyelim." dedi. Cahit Turhan, İşbilir'in bu önerisine, "Bu ülke bizim. Bu ülkeye zarar verecek hiçbir projeye onay verilmez. Bizim çevreyi koruyan yönetmeliklerimiz de var. Bu öneriyi de onaylıyoruz." sözleriyle karşılık verdi. 3. KÖPRÜ, İHRACAT İÇİN DE GEREKLİ Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi de köprünün Türkiye ihracatının artırılması için gerekli olduğunu belirterek, şunları aktardı: "Özellikle dış ticaret açısından lojistik ve altyapının hazır olması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. 2008 yılındaki 132 milyar dolarlık ihracatın 66 milyar dolarını İstanbul gerçekleştirdi. Bu nedenle İstanbul'un ulaşım ve lojistik imkanları bizim için önemli. Ancak 2. köprü buna izin vermiyor." İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Haluk Gerçek ise İstanbul'un büyük göç aldığını ve nüfus artışının fazla olduğunu belirterek, bunun ulaşım çıkmazına yol açtığını ifade etti. Dengeli bir ulaşım için arazinin verimli kullanılması, özel araç kullanımının ise kısıtlanması gerektiğini vurgulayan Gerçek, planların yasal geçerliliği yerine getirmek için yapıldığını, bunun da yanlış altyapıya neden olduğunu dile getirdi. Gerçek, köprülerin 2B sorununa ve kaçak yapılaşmalara sebep olduğunu belirterek, "Köprü nereden geçerse geçsin kentin orman ve su havzalarına zarar verecek. Problemleri oluşturan düşünce biçimini kullanarak problemleri çözemeyiz." diye konuştu. Eski Şehir Planlamacıları Odası Başkanı Ahmet Turgut da kimsenin gelişime karşı çıkmadığını, ancak 3. köprüyü bütünsel olarak düşünmek gerektiğini aktardı. İstanbulluların ulaşım sorununun acilen çözülmesi gerektiğini belirten Turgut, bunun ille köprü yapılması anlamına gelmediğini kaydetti.
593444
Otomotivci, vergi indiriminin son gününde gece mesaisine kaldı
Yaz tatili, Ramazan yoğunluğu, okulların açılması derken otomobil müşterisi ancak indirimin son günlerinde bayilere koştu. Birçok marka, renk ve donanım tercihi ile otomatik şanzıman gibi model kırılımlarında ürün tedarik sorunu yaşamasına rağmen müşteri yoğunluğu gece yarılarına kadar devam etti. Vergi dairelerinin dün 21.00'e kadar açık kalmasıyla birlikte bayiler de gece mesaisi yaptı. Ekim ayına birçok bayi sıfır stokla girdi. Düne kadar devam eden kampanyalar da müşterilerin otomobile olan ilgisinin artmasında etkili oldu. ÖTV indirimi, bazı markaların hızlı ürün tedarik edebilme esnekliği sayesinde pazardaki konumlarının da değişmesini sağladı. Örneğin Hyundai binek araç satışlarında Renault'yu geçerek lider oldu, Fiat yıl aradan sonra toplam satışlarda ilk sıraya oturdu. Son günde de beş yüzden fazla direkt, 350 civarında telefonla müşteri teması kuran Fiat bayileri, bu dönemi hızlı kapatanlar arasında yer aldı. Japon Nissan, Qashqai modeli için İngiltere fabrikasına özel üretim siparişi vererek son günlere hazırlık yaparken kısa bir süre önce Polo modelini pazara sunan Volkswagen, 15 günlük hedefi olan bin 200 aracın beşte birini son üç günde müşteriye ulaştırdı. Global krize tüm dünyada daha tedbirli yaklaşan Honda, indirimin son gününde stokları bitirerek bayilerine gelen Jazz, Civic HB (1.4 lt) ve City müşterilerine 'ekimde gelin' demek durumunda kaldı. Bugünden itibaren resmen Ortadoğulu ALJ grup bünyesine giren Toyotasa bayilerinde ise özellikle bazı modellerin bulunmadığı görüldü. Ford Otosan bayilerinde de dün müşteri yoğunluğu normal dönemin birkaç katı oldu. Aslında ÖTV indiriminin başladığı 15 Mart tarihine göre birçok modelin fiyatında ciddi artışlar yapıldı. Pazarda yer alan otomobillerin büyük bir kısmının fiyatının artmasına Euro'nun TL karşısında istikrarlı şekilde değer kazanması etkili oldu. Ortaya çıkan fiyat farkına rağmen özellikle 1.6 litrenin altındaki motor hacmine sahip otomobillerde ÖTV indirimi ciddi bir teşvik oluşturdu. İşte 6,5 aylık süreçte otomobil müşterisini bayilere çeken en önemli gerekçe; 15 Mart öncesi liste fiyatı 34 bin 940 TL olan Ford Focus Trend modeli, ÖTV oranı yüzde 18'e indirildiğinde 30 bin 200 TL'ye satılmaya başlandı. 15 Haziran sonrası vergi desteğinin azalmasıyla fiyatı 32 bin 475 TL'ye çıkan bu modelin kampanya uygulanmazsa bugünden itibaren fiyatı 34 bin 700 TL civarında olacak. Citroën Genel Müdürü Bahaettin Tatoğlu, ÖTV indiriminin otomotiv sektörünün genelinde satışları olumlu yönde etkilediğini, kriz şartları altında ciddi bir canlılık yaşanmasını sağladığını ve Türkiye'de pazarın büyümesiyle neticelendiğini belirtti. Tatoğlu, "Bu indirim olmasaydı pazar 500 bin yerine muhtemelen 350 bin civarında kapanırdı." dedi. ÖTV FARKI ŞİRKETTEN OLACAK MI? Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün dün ÖTV indiriminin resmen bittiğini açıklaması ve hurda indirimi konusunda "Henüz açıklama olmayacak, çalışmalar devam ediyor." demesi, otomotiv şirketlerinin yeni stratejilerini ortaya koyması anlamına geliyor. Zira şirketler, en azından hurda teşviki konusunda bir açıklama olacağı beklentisi içindeydi. Bu durumda bugün itibarıyla yaklaşık yüzde 7'ye varan ÖTV farkının liste fiyatlarına eklenmesi gerekecek. Ancak pazarın 'bıçak' gibi kesilmemesi de gerekiyor. Bu durumda şirketlerin bir süre 'ÖTV oranımız halen yüzde 27' ya da 'ÖTV farkı bizden' türünden kampanyalara yönelmesi bekleniyor.
593710
48 yılda 19 anlaşma 50 milyar dolar kredi
48 yılda 19 anlaşma 50 milyar dolar kredi Türkiye'nin de kurucusu olduğu IMF'yle kredi pazarlığı 1961'de başladı. Krizlerin ardından mecburi olarak stand-by'a giden Türkiye, bu süreçte 50 milyar doların üstünde kaynak sağladı Uluslararası Para Fonu (IMF) ile şimdiye kadar 19 kez stand-by anlaşması yapan Türkiye, bunlardan sadece son ikisini başarıyla tamamladı. Türkiye'nin IMF ile ilk stand-by anlaşmasının yapıldığı tarih Ocak 1961 yılına denk geliyor. Bu anlaşma bir yıl sürüyor ve 31 Aralık 1961'de sona eriyor. İLK UZUN STAND-BY 1970'TE 30 Mart 1962'de IMF ile yeni bir düzenlemeye giden Türkiye'nin bu anlaşması bir yıldan da az sürdü ve 31 Aralık 1962'de bitti. 15 Şubat 1963'te üçüncü stand-by'ına giden Türkiye'nin anlaşması yaklaşık dokuz ay sürdü. Dördüncü stand-by anlaşması 15 Şubat tarihinde başlarken, bu anlaşma da 31 Aralık 1964'de bitti. Türkiye, 1961 yılından, 1970 yılına kadar her yıl, IMF ile bir stand-by gerçekleştirdi. Anlaşmalar genellikle bir yıl dolmadan sona erdi. 1970'ten, 1978'e kadar IMF'ye sekiz yıllık bir ara veren ve bu süre içinde stand-by anlaşması yapmayan Türkiye, 1978'den, 1980'e kadar, IMF ile yeniden birer yıllık stand-by anlaşmaları gerçekleştirdi. Türkiye, 18 Haziran 1980 tarihinde ilk kez, IMF ile en uzun stand-by anlaşmasını gerçekleştirdi ve bu anlaşma 17 Haziran 1983'te sona erdi. 1983 yılında yeni bir stand-by düzenlemesine giden Türkiye'nin anlaşması süresi bir yıl sürdü. 10 YIL ARA VERİLDİ Türkiye, 1984'ten 1994'e kadar IMF ile stand-by düzenlemesine gitmedi. Temmuz 1994'te yapılan stand-by ise 26 Eylül 1995'te sona erdi. 1999'a kadar stand-by düzenlemesine gitmeyen Türkiye, 1999-2002 döneminde 17. stand-by düzenlemelerini gerçekleştirdi. 18. stand-by düzenlemesine Şubat 2002'de başlayan Türkiye, Şubat 2005'te bu anlaşmanın sona ereceği tarihten önce Ocak 2005'te 19. stand-by'ına gitti. 50 MİLYAR 48 yıllık stand-by döneminde, genellikle krizlerin ardından mecburi olarak stand-by düzenlemesine giden Türkiye, bu süreçte IMF'den 50 milyar doların üstünde kaynak sağladı. 19. stand-by'ın geçen yılın Mayıs ayında sona ermesinden bu yana Türkiye'nin IMF ile görüşmeleri sürüyor. Singapur'u izledik ve hazırlandık Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin IMF toplantısına hazırlığı için 2006'da Singapur'da yapılan toplantıya 50 kişilik heyetle gittiğini ve operasyonu izlediklerini bildirdi. Babacan, “8 gün boyunca heyetimiz Singapur'daki operasyonu izlediler, orada seminerler aldılar. Aslında bu toplantıların hazırlığını günlerde yaptık” dedi.
593535
İnatçı Manchester 2-1
İnatçı Manchester 2-1 Manchester’da, gol atıp, de asist yapan Ryan Giggs’in performansı büyük beğeni topladı. AFPhaberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’ın mücadele ettiği Grubu’ndaki diğer maçta 1-0 geriye düşmesine rağmen pes etmedi; Wolfsburg’u mağlup ederek, puanını 6’ya çıkardı: 2-1 Old Trafford’da oynanan maçta, karşısında dirençli bir rakip bulan İngiliz ekibi, Wolfsburg’u çözmekte zorlandı. İlk 45 dakikada, her iki ekip de bulduğu pozisyonlardan yararlanamayınca, devre 0-0 eşitlikle sonuçlandı. ’den erken cevap İkinci yarının başlarında da Wolfsburg etkili olan taraftı. Manchester kalesine yüklenen Armin Veh’in öğrencileri, aradıkları golü 56’da Dzeko’nun kafa vuruşundan buldu: 0-1. dakika sonra Ryan Giggs, serbest vuruştan maçta eşitliği sağladı: 1-1. 78’de Giggs’in ceza sahasındaki pasını iyi değerlendiren Michael Carrick, United’a galibiyeti getiren golü Wolfsburg ağlarına gönderdi: 2-1. Beraberlik golünü kaydeden Ryan Giggs, 1991’den beri bulunduğu Ada temsilcisindeki 150. golüne imza attı.
593721
onur Bush'un olsun!
onur Bush'un olsun! Bush'un 'Özgürlük Ödülü'nü, 'büyücülüğe teşvik ediyor' diye Rowling'e vermediği anlaşıldı DIŞ HABERLER Bush'un gider ayak Harry Potter'ın yazarı JK Rowling'i kızdıracak bir olaya imza attığı ortaya çıktı. Rowling'in, ABD'nin en önemli madalyalarından Özgürlük Ödülü'nü almak üzere olduğu ancak Beyaz Saray'ın engel olduğu anlaşıldı. Olay, George W. Bush'un konuşma yazarı Matt Latimer'ın kitabıyla duyuldu. dönem madalyanın Rowling'e verilmesi planlanıyordu. Ancak Beyaz Saray, 'büyücülüğe teşvik ediyor' diyerek Rowling'e karşı çıktı.
593296
'MEB'de 20 milyonluk skandal'a açıklama
'MEB'de 20 milyonluk skandal'a açıklama Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Haberde adı geçen kitabın tekinin maliyeti 1,70 TL olup, toplam 740 bin kitabın ekonomik değeri milyon 259 bin 458 TL'dir. Bu resmi rakama karşılık 20 milyon TL'lik bir meblağa nasıl ulaşıldığı anlaşılamamıştır" denildi ANKARA (A.A) Milli Eğitim Bakanlığından (MEB) basında yer alan 'MEB'de 20 milyonluk skandal' başlıklı habere ilişkin yapılan açıklamada, haberde adı geçen kitabın tekinin maliyetinin 1,70 TL, toplam 740 bin kitabın ekonomik değerinin ise milyon 259 bin 458 TL olduğu belirtilerek, 'Bu resmi rakama karşılık 20 milyon TL'lik bir meblağa nasıl ulaşıldığı anlaşılamamıştır' denildi. MEB Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği, eğitim alanında faaliyet gösteren bir sendika temsilcisinin iddialarına dayandırılan ve 'MEB'de 20 milyonluk skandal' başlığı ile haberleştirilen konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yaptı. Haberde '9. sınıflarda okutulan Tanıtım ve Yönlendirme dersinin bu yıl müfredattan çıkarıldığı ve buna rağmen maliyeti 20 milyon lirayı bulan ders kitaplarının basıldığının, devletin 20 milyon lira zarara uğratıldığının iddia edildiğinin' belirtildiği açıklamada, 'Oysa ki söz konusu kitap, Talim Terbiye Kurulu'nun 02.08.2006 tarih ve 329 sayılı kararı ile uygulamaya konulan 'İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Sınıf Rehberlik Programı ile Tanıtım ve Yönlendirme Modülleri' kapsamında okullarımızda eğitim aracı olarak kullanılmaktadır' bilgisine yer verildi. Dolayısıyla 'kitapların çöpe atılması gibi bir durumun hiçbir surette geçerli olmadığının' vurgulandığı açıklamada, şunlar kaydedildi: 'Ayrıca, haberde adı geçen kitabın tekinin maliyeti 1,70 TL olup, toplam 740 bin kitabın ekonomik değeri milyon 259 bin 458 TL'dir. Bu resmi rakama karşılık 20 milyon TL'lik bir meblağa nasıl ulaşıldığı anlaşılamamıştır. Kamuoyunun hiçbir reel bilgi ve belgeye dayanmayan ve tamamen gerçek dışı olan bu tür beyanat ve haberlere itimat etmemelerini saygıyla rica ederiz.'
593713
Başörtüsünü başında yaktılar
Başörtüsünü başında yaktılar Avusturya'nın Graz Eyaleti'nde bir Müslüman kız öğrencinin başörtüsü, başındayken sınıf arkadaşları iki kız tarafından yakıldı. Avusturya medyasının haberine göre olay, bir ekonomi meslek lisesinin düzenlediği bir gezi esnasında yaşandı. Avusturyalı kızların, 15 yaşındaki Müslüman sınıf arkadaşlarını önce sıkıştırdıkları ve daha sonra da başörtüsünü yaktıkları bildirildi. Yapılan müdahale ile başörtüsü fazla yanmadan söndürüldü. Mağdurun annesi olaydan bir gün sonra okul idaresine şikayette bulundu. Olayın duyurulması üzerine Avusturya İslam Cemaati Basın Sözcüsü Carla Amina Baghajati de konuyla ilgili bir bildiri yayınladı. Baghajati, "Öğrenciler diğer bir öğrencinin başörtüsünü yakıyorlarsa, bütün kırmızıçizgiler ihlal edilmiş demektir. Bu olaya genel toplumsal pencereden bakılmalıdır. Müslümanlara ve yabancılara karşı eylemlerin arttığı ve genel bir toplumsal soğukluğun mevcut olduğu bir toplumda maalesef eylemler fiziki saldırılara dönüşüyor" dedi. Öte yandan, Belçika'nın başkenti Brüksel'de baro yönetimi, avukatların başörtüsüyle duruşmalara giremeyeceğine karar verdi.
593773
FİKRET ERTAN Gebele konusu...
Ne var ki, bu sisteme geçiş Amerika'nın kara esaslı sistemden tamamen vazgeçtiği anlamına da elbette gelmiyor; zira Amerika bir yandan da bu konuda planlamalarına devam ediyor. Nitekim, bu çerçevede Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral James Cartwright, geçenlerde yeni sistemin Kafkaslar'a yakın bölgede kurulmasının söz konusu olduğu yolunda bir cümle sarf etmiş, bu da bölge ülkeleri ile ilgili spekülasyonlara yol açmıştı. Bunların arasında da Türkiye ve Gürcistan'ın isimleri de geçmişti. Bu spekülasyonlar halen devam ederken bunlara bugünlerde başka bir Kafkas ülkesinin ismi de ilave edilmiş bulunuyor. Bu ülke tahmin edilebileceği gibi dostumuz, kardeşimiz Azerbaycan ve ismi de bu ülkede bulunan çok önemli bir radar üssü dolayısıyla ortaya atılmış durumda. Bu üs Gebele üssü. Başkent Bakü'ye 70-80 kilometre uzaklıkta son derece eşsiz bir coğrafi noktada bulunan bu üs Daryal sınıfı radar ve diğer donanımlarıyla balistik ve seyir tipi füzeleri 6.000 km. uzaktan bile tespit edebiliyor. Başka bir ifadeyle, Gebele üssü Kuzey Afrika, İran, Irak, Suudi Arabistan, Hindistan, Pakistan, Çin, Avustralya, Hint ve Atlas okyanusları ve tabii Türkiye'yi stratejik anlamda izleyebiliyor, özellikle bu bölgelerden atılacak füzeleri hemen tespit edebiliyor. Amerika'nın 2001 yılı sonlarında yaptığı Afganistan operasyonunun başlangıcında gemi ve uçaklardan attığı seyir füzelerini anında tespit ettiği de söylenmişti zaman. Üs bugün bir Rus ön izleme ve radar üssü olarak faaliyette bulunuyor. Esasen Sovyet döneminde kurulduğu 1988 yılından bu yana faaliyette olan üs, Azerbaycan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra da faaliyetlerine devam etmiş, Azeri tarafı dar üssün faaliyetlerini hiç durdurmamış, Rusya ile üssün statüsü konusunda anlaşmaya varmaya çabalamıştı. Taraflar uzun ve çetin müzakerelerden sonra 2007 Haziran ayında anlaşmaya varmış, anlaşma da Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ve zamanın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından imzalanmıştı. Anlaşmayla Gebele hukuki bir statüye de kavuşmuş, Rusya üssü en çok 10 yıl süreyle yılda milyon dolar kira karşılığında kullanma hakkını elde etmişti. Aynı anlaşmayla Azeri tarafı üssü denetleme ve ortak kullanım haklarına da kavuşmuştu. Bu özelliklere sahip Gebele, Amerika ile Rusya arasındaki füze sistemi konusundaki ihtilafta iki yıl kadar önce bizzat Vladimir Putin tarafında gündeme getirilmiş, Putin Amerika'nın füzesavar sisteminin Avrupa ayağını iptal etmesi halinde Gebele'nin ortak kullanıma açılabileceği yönünde Amerika'ya bir teklifte bulunmuş, bu arada sistem için Türkiye'nin ismini de ortaya atmıştı. Teklif karşısında şaşıran Amerika ise teklifi inceleyeceğini, gerekirse Rus uzmanlarla konuyu ele alacağını söylemiş, bu çerçevede taraflar birkaç defa bir araya da gelmişlerdi. Azeri tarafı da Rus teklifini desteklemiş, bölgesel güvenlik ve istikrara katkı yapmaktan memnun olacağını ifade ederken Ermenistan ise Azerbaycan'ın hem Rusya hem de Amerika nezdindeki önem ve ağırlığını artıracağı endişesiyle konudan rahatsız olmuştu. Bunları da bu arada hatırlatmış olalım. Sonraları Gebele konusu askıda ve sonuçsuz olarak buzdolabına kaldırılmıştı. Bugünlerde ise en azından birtakım kaynaklar tarafından yine söz konusu edilirken, Orgeneral Cartwright'ın yukarıdaki cümlesi çerçevesinde Kafkaslar'da kurulması düşünülen radar için bir alternatif olarak da görülüyor. Gebele konusu işte iki yıl aradan sonra yine anlattığım şekilde gündeme gelmiş bulunuyor. Esasen bunu ve ilgili diğer konuları yarın Nahçıvan'daki zirveye katılacak olan Aliyev ya da diğer Azeri yetkililerine bir şekilde sormak gerekiyor.
593575
Bir kişi öldükten sonra yolda çalışma başladı
Bir kişi öldükten sonra yolda çalışma başladı İlkbahar yağmurlarıyla çöken köy yoluna, uyarılara rağmen seyirci kalındı. Hasan Kızıl burada kaza geçirip can verince harekete geçildi. “İlla birisi mi ölmeliydi” sorusu yanıt bekliyor Bornova’nın Gökdere köyüne ulaşımı sağlayan yol, ilkbahardaki yoğun yağmurlar yüzünden çöktü, 40 metrelik dev çukur oluştu. İstinat duvarı yapılarak önlem alınması gerektiği belirtildi. Ancak tüm uyarılara rağmen aylarca hiçbir çalışma yapılmadı. Çok geçmeden de korkulan oldu. Gece yarısı otomobiyle buradan geçmek isteyen Hasan Kızıl can verdi. Kızıl’ın burada kaza yapıp hayatını kaybetmesinin ardından harekete geçildi. “Biraz geç olmadı mı” sorusunu akıllara geldi, tepki gösterildi. İl Özel İdaresi’nden gerekli ödeneğin çıkmasını ancak sağlayabilen İl Encümeni Mehmet Şenel ise şu çarpıcı sözleriyle düşündürdü: Kaymakama yüklendi “Acilen istinat duvarı yapılmalıydı. Bunun için 100 bin lira gerekiyordu. Bornova Köylere Hizmet Götürme Birliği’ne bi yıl için gönderilen 400 bin liradan karşılanmasını istedik. Ancak, Bornova Kaymakamı (Hakkı Uzun), bu ödeneği parke taşı döşemek için harcayacağını, yola para veremeyeceğini söyledi. Köylere Yardım Kalemi’nden ayırdığımız 90 bin TL’yle işe ancak şimdi başlayabildik. Bu yolun yapılması için illa birinin ölmesi mi gerekiyordu? Köylere döşenecek parke taşı, insanların hayatından daha mı önemli? Ayrıca diğer köy yollarında da durum farklı değil. Oralara da el atılmalı.”
593213
Erdoğan: Demokratikleşme sürecini baltalamak için futbolu bile tahrik edenler var
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İzmir İl teşkilatının düzenlediği yemeğe katıldı. Başbakan burada yaptığı konuşmada hafta sonunda yapacakları üçüncü olağan büyük kongresine hazırlanırken halka hizmetin hakkıyla yerine getirmenin huzuru içinde olduklarını söyledi. Başbakan partililere Türkiye'nin AB üyeliğini halka anlatmalarını istedi.
593618
Şaşkın şampiyon
Atilla Gökçe KritikŞaşkın şampiyon Hayır, bu ’ı asla onaylamı-yoruz, sahiplene-miyoruz. Çünkü kendini kaybetmiş. Kendi kimliğine ve unvanlarına maalesef sahip olamıyor! Şimdi soralım: Süper Lig için bile hazırlıksız, yetersiz ve etkisiz olan bu kadro ’nde kendini ve bu ülkeyi temsil edebilir mi? Elbette hayır!... Her şeyden önce bu takımın taktik hazırlığını, oyun planlamasını, felsefesini sorgulamaya hiç hakkımız yok. Onlar daha baştan “fundamental”den kaybediyorlar. Yani futbolun alt yapılarda öğretilen temel top tekniğinden. Beşiktaş hiç yapay çim mazeretine sığınmasın... Onlar geçen yıl ’da aynı zeminde üç maç kazandılar. Dün topu tutamayan, iki pası bir arada yapamayan, rakiple ikili mücadeleden kaçan, pas ve şut atarken topun ağırlığı, vuruş şiddeti, mesafe kavramlarını hiç düşünmeden, sorumluluktan kaçan bir yığın adamla oynadılar. Topu ayağında tutan yoktu. Yusuf girene kadar top sürüp, taşımaya çalışan da! Bir takım Şampiyonlar Ligi’nde böyle mücadele etmemeli. ’nun verimsizliğini, ’nun formsuzluğunu görüyorsun. Fink’i defterden silmişsin. İsmail gibi fiyatıyla büyük, savunmasıyla sıfır oyuncuyu, ’e tercih ediyorsun. Hocam kusura bakma, kendine de takıma da yazık ediyorsun. 10 günden beri, ’da kazanmaya kararlı Beşiktaş beyanları dinledik. Gördük ki, beyanlar yalanmış. En azından yeşil zeminde oynanan oyun hocayı ve talebelerini yalancı çıkarıyor. Havadan hiçbir topu doğru dürüst kullanamayan, yerden top kayıpları ve isabetsiz paslarla sadece telaş üreten Beşiktaş bir ara başlattığı hücumu geriye döndürüp Rüştü’de bitirdi. Eh, ben ne diyeyim artık. Atı alan ’ı geçti Maçın en gayretli adamı topu iki kere eliyle kesiyor. Buluştuğu topların hiçbirini ayağında tutamıyor. Sırtı dönük hiçbir etkinliği yok. Mustafa hoca bu drama bir önlem alamıyor. Nihat’ta, Yusuf’ta, Holosko’da inanılmaz bir bitiklik, keyifsizlik, Tello’da hayretler içinde gözlenen bir tükenmişlik var. Takımı toplasanız Ernst ve Nobre dışında (doğru ya da yanlış) inadına bir gayret, özveri ve enerjiyle oyuna ortak olan yok. hem de Beşiktaş’ın bastırdığı dakikalarda kazandığı topla öyle pozisyonlara girdi ki, biz ceza alanı içinde ile ’yi göremez olduk. ’la, Ekrem’in gelip stoperlere vekalet ettiğini gördük. Şaşılacak bir disiplinsizlik ve sorumsuzluk örneği. ve Sivok romantik hayallerle gidip gol arıyorlar. Oysa atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş. kez korner kullanan bir takımın bir kafa vuruşu, bir etkin şutu olmaz mı? Yazık. Hep birlikte Beşiktaş’ı kaybediyoruz. Haftalardır atamadıkları golle de avunamayız. Kongre rüzgârları, yönetim yanlışları, teknik direktörün ihmalleri ya da futbolcuları yerine motivasyonuyla uğraşması bu kadroyu şaşkına çevirmiş. Hayır, bu Beşiktaş’ı asla onaylamıyoruz, sahiplenemiyoruz. Çünkü kendini kaybetmiş. Kendi kimliğine ve unvanlarına maalesef sahip olamıyor!
593637
Galatasaray'ın Graz ilk onbiri
Gruptaki ilk sınavında sahasında Dinamo Bükreş’e 1-0 mağlup olan Graz karşısında galibiyet arayan Sarı-Kırmızılı ekipte, sakatlığı düzelen Emre Aşık ile Ayhan ilk 11’de forma giyecek. Aslan’ın hocası Rijkaard, son Eskişehir sınavında oyuna sonradan aldığı Baros’la, kulübede unuttuğu (!) Elano’yu da, Kewell ile Nonda’nın yerine sahaya sürecek. Hedef ilk 30 dakikada bir gol bulup, Graz’ın savunma kilidini çözerek ikinci yarıda farka gitmek... Taktik toplantısı bugün Hazırlıklarını dün Florya Metin Oktay Tesisleri’nde yapılan idmanla sürdüren Cim Bom’da gelenek devam etti ve takım yine kampa girmedi. Sarı-Kırmızılı futbolcular bugün sabah saatlerinde Florya’da biraraya gelerek Rijkaard’ın taktik toplantısına katılacak. Galatasaray, gruptaki bir diğer rakibi Rumen temsilcisi Dinamo Bükreş’i 22 Ekim’de İstanbul’da ağırlayacak. G.Saray'ın maç şu onbirle çıkması bekleniyor... Leo Franco, Sabri, Emre Aşık, Servet, Hakan Balta, Ayhan, Mustafa, Keita, Elano, Arda, Baros Stat: Ali Sami Yen Saat: 21.05 Yayın: TNT/EURO Futbol
593612
Polis zoruyla
Derya Sazak Siyaset GünlüğüPolis zoruyla Ekim’de Cumhurbaşkanı’nın konuşmasıyla açılacak yeni dönemine “siyasi kriz”le başlıyor. ’nin kararıyla milletvekilleri ve ifade vermeye “polis zoruyla” götürülecekler. “Dokunulmazlık” meselesi, siyasi partiler ve seçim yasaları gibi, liderlerin her seçim dönemi “söz verip” bir türlü değiştirmedikleri konuların başında gelir. 2002 seçim kampanyasında lideri Baykal’ın ’de tartıştığı AKP lideri Erdoğan, dokunulmazlıkların, milletvekillerinin düşünce özgürlüğü bağlamında “kürsü masumiyeti” ile sınırlandırılmasından yana olduğunu açıklamıştı. Aradan yıl geçti değişen bir şey olmadı. iddialarında “akçalı” konularda dokunulmazlıkları olan milletvekilleri, şiddet içermeyen düşüncelerinden ötürü yargı takibinden kurtulamıyorlar. Oysa ’nın 83. maddesinde, “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği öne sürülen bir milletvekili Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz” yazılı. Gerçi Anayasa’nın 14. maddesindeki suçlar, “dokunulmazlık” koşullarını daraltıyor. Ancak, 2007 seçimlerinde Sebahat Tuncel örneğinde yaşandığı gibi “milletvekili seçilmek” kişi hakkında sürmekte olan davaları durdurduğu gibi, cezaevinde olsa bile Meclis’e girmesine engel oluşturmuyor. TBMM, 1994’te DEP’li parlamenterlerin dokunulmazlıklarının kaldırılması sonucu “polis tarafından” Meclis kapısı önünden alınmasıyla ağır bir yara almıştı. Orhan Doğan, ve 10 yıl cezaevinde kaldılar. 15 yıl sonra çok farklı bir yerde. AB sürecinde reformlar yapıldı. Çok daha demokratik bir atmosfer var. Bırakın milletvekili olmayı, sıradan bir yurttaşın bile bireysel anlamda sahip olduğu hak ve özgürlükler genişledi. Üstelik üç aydır, “” adıyla yeni bir demokratikleşme sürecindeyiz. Böyle bir ortamda, DTP milletvekilinin “polis zoruyla” ifadeleri alınmak isteniyor. DTP Genel Başkanı tepki göstermiş: “Zorla götürürlerse diyeceğimiz bir şey yok. Haksız bir uygulama olduğuna inandığımız için bugüne kadar ifade vermeye gitmedik. Böyle bir yöntem ortaya çıkarsa Türkiye kaybeder. Yargıdan kaçmıyoruz. Kürt sorununu Türkiye’nin gündemine getirdiğimiz için adeta tarafından sahiplenilmeyen, ötekileştirilen bir tutumla karşı karşıyayız. Muhatabımız TBMM’dir.” TBMM, hangi partiden olursa olsunlar milletvekillerinin “polis zoruyla” ifadeye götürülmesi yolunu açmamalı. Sorunun salt ifade vermekle sınırlı olmadığını TBMM üyeleri görüyor olmalı, dokunulmazlığın asıl korunması gerektiği alanda düşünceye yönelik cezalar, “Demokles’in kılıcı” gibi milletvekillerinin üzerinde asılı durursa rejimin adı demokrasi olmaz. Umarız hatadan dönülür!
593606
Beykoz’da rakı yasağı
Güneri Cıvaoğlu BugünBeykoz’da rakı yasağı Belediyesi’ne ait rıhtımdaki tesis, yıllardır “balık-” mekânıdır. Kazıklanmadan Boğaz keyfi yaşanır. Yazar çizer takımının sevdiği yerdir. AKP’li Belediye Başkanı buraya yasağı” getirdi. Artık sadece meyve suyu, soda servisi yapılacak. Karar için Belediye’nin gerekçesi, diğer “istemezük” belediyeleri gibi, “yöre halkının şikâyeti!!” Yani “yasağa” sözde “demokrasi” etiketi yapıştırmak. Büyükşehir Belediye Başkanı de 7. Cadde’yi alkole kapatmak için “yöre sakinleri arasında oylama yaptıracağını” açıklamıştı. Kıyamet kopmuştu. Neyse ki AKP doruklarında da kaşlar çatılınca maddelerinden “alkol yasaklansın mı?” sorusunu çıkarmak zorunda kaldı. Oysa böyle gürültü patırtı çıkarmadan bakınız Beykoz’da başkanın kararıyla nasıl da “yasak” getiriliverdi. Beykoz’un geleneği BAŞKAN’IN “Beykozlu istemiyor” gerekçesine gelince... arkadaş Beykoz tarihinden ne kadar haberdardır bilemiyorum. Hatırlamakta yarar var. (*) ’nın bir zamanlar en büyük dalyanı Beykoz’daydı. Mevsimine göre balık akınları için Beykoz koyunda ağlar döşenir ve kulaklar gözlemcide beklenirdi. “Gözlemci” dediğim gözü keskinler, suya dikilmiş kazıklar üzerinde ufku tararlardı. Sudaki kıpırtılar, gölgelenmeler, martıların uçuşları gibi bir dizi işareti algılar, bağırırlardı: “Geliyor.” Boğaz’ın prensesi lüferden tutun da zamanlar pek bol olan her türlü balığın akımı, Beykoz sularını şenlendirirdi. Balık sürülerinin ağlara girmesiyle birlikte inanılmaz süratle, sandallarla çevirme yapılırdı. Gümüş rengi karınlarını göstererek çırpınan binlerce balık denizden çekilirdi. Böylesine balık cennetinde, akşamları ızgaralardan cızırtılar duyulur ve taze balık kokusu burunlara dalga dalga uzanırken rakı kadehleri de dolar boşalırdı. Şimdi... Bu “balık-rakı” zengin geleneğine sahip Beykozluların “istemezükcü” olabileceğine kim inanır? Kendileri söyler, kendileri inanır ya da inanır gibi yapar. AKP’nin “liberal-demokrat” cilalı iddialarının altındaki pas lekeleri bunlar... ..........* Balık ve Olta (Remzi Kitabevi) İki Boğazın Suları (Remzi Kitabevi) PATRONLUĞU ’de çok satan gazete sahibi olmak zaten zor işti. Hele gazeteciler, ’leri, dergileri ve radyoları olan medya patronluğu daha da zor. İşte örneği. Dıştan keyifli, fiyakalı görünür ama riskini taşımayı en büyük işadamları bile göze alamamıştır. Neden Nejat medya işine girmediler ki? Vehbi Koç’un medya patronluğu için tavır koyuşuna tanık olmuştum. Berin Nadi’nin hatırına MERHUM Vehbi Bey girmeyeceği işleri sayarken listenin başına “gazete”yi koyardı. “Şartlar ne olursa olsun mu?” diye üstelemiştim. Bir süre düşünmüş, sonra şöyle demişti: zora düşerse alabilirim. da Nadir Bey’in hanımı Berin Hanım’ın hatırına...” Vehbi Bey’in özel takdiri olan bazı hanımefendiler vardı. ’nın eşi Ayser Doğramacı ve Berin Nadi de onların arasındaydı. Sureti katiyede muhalifim VEHBİ Bey’den ’in alınmasına veto anısını da yansıtayım. Aydın Bey’den önce Hürriyet’in Koç grubu tarafından satın alınması gündeme gelmişti. Kızı Suna Kıraç ve bu işe ilgi duymuşlar. ay süreyle uzmanlarını gönderip Hürriyet’in hesaplarını incelemişler. Akıllarına yatmış. Erol Simavi de “evet” demiş. Sonra konuyu Yönetim Kurulu’na getirmişler. Vehbi Bey “karşıyım” demiş. Kızı ve oğlu üsteleyince, “Şahsi paranız varsa alırsınız, şirkete aldırtmam” diye noktayı koymuş. Sonra da karar defterine “sureti katiyede muhalifim” diye yazmış, altına imzayı atmış. Bunu anlatırken muzipçe gülümsüyordu.
593255
Endonezya'daki depremde ölenlerin sayısı 75'e ulaştı
Endonezya Devlet Başkanı Yardımcısı Jusuf Kala, düzenlediği basın konferansında, Endonzeya'nın batısında meydana gelen deprem sonucu Sumatra adasında ölü sayısının 75'e yükseldiğini bildirdi. Endonezya Sağlık Bakanlığı Kriz Masası Başkanı Rustam Pakaya ise, Sumatra adasındaki Padang kentinde binlerce kişinin enkaz altında olduğunu açıkladı. Pakaya, ayrıca yaralılara yardım etmek için bölgede seyyar hastane kurulduğunu da belirtti. Endonezya medyası Sumatra adasındaki Padong kentinde yüzlerce evin çöktüğünü bildirmişti. Bölgede tsunami alarmı verdiliği belirtilirken, Padang kentine ulaşımın da tamamen kapandığı gelen bilgiler arasında. İletişim hatlarının da hasar gördüğü ifade ediliyor. Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi ise, Endonezya, Malezya, Hindistan ve Tayland'da tsunami alarmı verdi. Endonezya meteoroloji kurumu tarafında yapılan açıklamada, 7.6 şiddetinde depremin merkez üssünün ülkenin batısındaki Sumatra adasının 50 kilometre yakınlığında okyanusta olduğu kaydedildi. Depremin 2004'te Hint Okyanusu'nda oluşarak 230 bin kişinin ölümüne yol açan tsunamiyi oluşturan deprem ile aynı fay hattında meydana geldiği bildirildi. ABD Jeoloji Araştırma Merkezi ise Endonezya'daki depremin şiddetini 7.9 olarak açıkladı. Depremin başkent Cakarta'da yüksek binalarda ve Singapur ve Malezya'da da hissedildiği bildirildi.
593570
Başarı için kenetlendiler
Başarı için kenetlendiler Karabağlar’daki Şerif Remzi İlköğretim Okulu’nda, yeni eğitim döneminde örnek proje uygulanacak. Başarı, -öğrenci-veli işbirliğiyle gelecek ve OKS’de son yıllarda üst üste başarısızlık tablosu yaşarken, Karabağlar’daki Şerif Remzi İlköğretim Okulu’nda, yeni eğitim-öğretim döneminde örnek proje uygulanacak. Eğitim kalitesini ve öğrenci başarısını artırmak amacıyla başlatılan proje kapsamında, öğrenci-veli- işbirliği ve uyumu azami ölçüde artırılacak. İlk etapta, üç gruba da anketler dağıtıldı. Öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin ihtiyaçları, başarısızlık nedenleri sorgulanmaya başlandı. Müdür Abdullah Yurt, başarıyı; öğretmen, veli ve öğrenci cephesinden etkileyen olumlu-olumsuz faktörlerin ortaya konulacağını belirtti, şöyle konuştu: Başarı ödüllendirilecek “Projenin bayarıya ulaşması için öğretmen de öğrenci de veli de üzerine düşeni yapacak. Tabii bu üzerlerine düşen görevler, bunların takibinin nasıl yapılacağı ise eğitimlerle, toplantılarla anlatılacak. Başarının ödüllendirileceği ‘Altın Çocuklar’ uygulamamız olacak. Örneğin her ay ilköğretim ikinci kademede deneme sınavları yapılacak. Her sınıftan başarılı 10’ar öğrenciye altın armağan edilecek. Başarılı öğretmen de ödüllendirilecek. Öğretmenlere iletişim, ölçme değerlendirme teknikleri gibi konularda eğitim verilecek. Öğretmenler ‘eğitim koç’luğu yapacak. Öğrencisinin başarısını artırmak için yapılan programda çocuğun takipçisi olacak. Eğitim koçuyla veliler arasında sıkı diyalog oluşturulacak. Eğer çocuğun başarısını televizyon etkiliyorsa, veli buna getirecek. Çocuğunun okula, kurslara devamını sağlayacak. Yani bu projede herkesin eli, taşın altında olacak. En büyük destekçilerimiz ise üniversiteler olacak. Uzmanlar bize yol gösterecek.”
593774
Karadeniz yine yağışlı
Sabah saatlerinde Sinop ve İnebolu çevrelerinde, öğle saatlerinden sonra Doğu Karadeniz (Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane, Bayburt) ile Kars ve Ardahan çevrelerinde aralıklarla sağanak yağış geçişlerinin görüleceği tahmin ediliyor. Sıcaklık güney, iç ve batı bölgelerde ila derece artacak, diğer kesimlerde önemli bir değişiklik görülmeyecek. Rüzgar genellikle kuzey ve doğu, zamanla batı ve güney kesimlerde güney ve güneybatı; doğu kesimlerde kuzey ve kuzeybatı yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette esecek.
593610
Geleceği görmek
Melih Aşık Açık PencereGeleceği görmek Profesör Emre Kongar, 2002 yılının aralık ayında, yani seçimlerden bir ay sonra Cumhuriyet’te yazdığı dizi yazıda AKP’nin muhtemel icraatını şu şekilde özetlemişti: Adalet ve üniversite dahil, tüm devlette “kadrolaşacak”; “Kendine bağımlı bir yaratmaya çalışacak, bu bağlamda hem yeşil sermayeye hem de Anadolu sermayesinin bazı gruplarına destek verecek, bunları güçlendirmeye çalışacak; Milli Eğitim’de ve medyada “dinci çizgi”yi egemen kılacak ve bu yolla ’nin geleceğini etkilemeye çalışacak... Bu öngörü aynen gerçekleşti... Gerçekleşmeyebilirdi de... Eğer basın (ve vatandaş) AKP’yi ciddiyetle sorgulasa ve bu görevini aksatmadan yürütse AKP bu kadar güçlenmeyebilirdi... Ne var ki, Türkiye’de mevcut düzen için kalem oynatanlar her gelen iktidarı şirin göstermeyi, karşılığında bir şeyler koparmayı, zamanı gelince de tekmeyi vurmayı bellemişlerdi... AKP iktidarını da yağlayıp balladılar... Tayyip Erdoğan değiştim demediği halde “değişti, dönüştü” diye allayıp pulladılar... Koltukladılar. Yolunu açtılar. Ne var ki, bu defa iktidar koltuğunda bambaşka bir kültür ve siyasetin oturduğunu hesap edemediler... kültür “Ya bendensin ya karşımdasın” ilkesi güdüyordu... kültürün kitabında ne demokrasi, ne kendisinden başkasıyla uzlaşma yazıyor. kültür Cumhuriyet sermayesi ile birlikte yaşamak da istemiyor. Laik sermayeyi silecek yerine kendi sermayesini koyacak... 2002 seçimlerinden yıl sonra AKP’nin bu niyetleri nihayet anlaşılmış görünüyor... Biraz geç ama... Net... Başkanı Kılıç, “Hesap vermeyen yargı felakettir” demiş. Daha büyük ise yargının yürütmeye hesap vermesi... Haldun Ertem ’li milletvekilleri, “Mahkemeye zorla götürülürsek Türkiye kaybeder” demişler. Tanımayanlar da muhteremlerin Türkiye’yi düşündüklerini zanneder. F. Fidan Çocuklarını para karşılığında satan iki kişi gözaltına alınmış. Ekonomik krizde slogan değişti galiba. Üç çocuk yap, birini parasıyla diğer ikisini besle... G. Başbakan, “Birinci köprüye de ikinciye de karşı çıkanlar utanmadan köprülerden geçtiler” diyor. Bir başbakan vatandaşının bir kesimine “utanmaz” diyebilir mi? Ali Çetin Medyatava... ile ilgili internet sitelerini bizim camia merakla izler. Oradaki haberlere yarı inanır, yarı inanmaz ama “belki doğrudur” diye de izlemeyi ihmal etmez. Peki siteleri hazırlayan ve çoğu kez medyadaki aksaklıkları yansıtan arkadaşların medya etiği ile ilgileri nedir? Verdikleri haberlerin kaçı doğru, kaçı sallamadır. Neden sallarlar? Neden salladıkları haberi düzeltmek yerine geri çeker de sizi yalan habere inananlarla başbaşa bırakırlar? Neden okurunuzu, eşinizi dostunuzu boşuna meraka sevk ederler? Medyatava’cılar, bu sorular özellikle sizlere... Okullar bedava! Okullar açıldı, okul idareleri ve öğretmenlerin talepleri velilere iletildi. Aşağıda ’da bir ilk öğretim okulunda velilere çıkarılan fatura görülüyor: Birinci dönem kurs ücreti: 420 TL. İkinci dönem kurs ücreti: 420 TL. Aile birliği aidatı: 200 TL. Kitap parası: 100 TL. Temizlik parası: 40 TL... Toplam: 1180 TL. Ortalama ücretin bin TL olduğu ülkede bu ay her bir veliden istenen para bu... ’ne bağlı ’de bir anaokulunda istenenler ise bu sütuna bile sığmayacak kadar çok... İşçi bölgesi olan Gebze’de anaokuluna giden çocuktan istenenlerin markası da belirtilmiş... Onların küçük bir bölümü aşağıda: “Kuru Boya (Faber Castel 12’li). Pastel Boya (Mon Ami), Sulu Boya (Faber Castel 12’li), Parmak Boyası (Faber Castel 6’lı), Keçeli Kalem (Faber Castel 10’lu), 1 Adet 90 gr’lık Sıvı Yapıştırıcı (Peligom, Uhu ya da Pritt) Adet 40 gr’lık Yapıştırıcı (Pritt ya da Faber Castel), Renkli A4 Kâğıdı (5 renk-her renkten 20 tane=100 adet) Havlu Kâğıt (8’li), Islak Mendil (2 Paket) 1 lt. sıvı sabun, şişe 80’lik limon kolonyası, 1 lt. çamaşır suyu, çöp poşeti (Battal boy, 2 adet), lt. yer silme deterjanı (Marc, Bingosil), su matarası, çantası...vb” Bir daha belirtelim... Bunlar devlet okuludur... Devlet okullarından eğitim (sözde) ücretsizdir... Vatandaşın ümüğünü sıkmak ise, yukarda görüldüğü gibi, serbest... ’ya not... Çatalca Belediye Başkanı Sayın Cem Kara... bölgelerinin belediye başkanlarıyla konuşurken sizi de aradım. Özel kaleminize sel tahribatıyla ilgili görüşmek istediğimi bildirdim. Telefonumu bıraktım. Aramadınız. ’a Başkanı ile görüşme talebi ileten herkese bir yanıt verilir. En azından “Başkan bu günlerde çok meşgul” falan gibi bir mazeret öne sürülür. İşleriniz ABD Başkanı’ndan daha yoğun olabilir. Ama benzer bir nezaketi göstermeniz gerekmez mi?
593297
İhaleye fesattan 27 tutuklama
İhaleye fesattan 27 tutuklama İhaleye fesat karıştırmaktan İzmir'in de arasında bulunduğu 12 ilde sürdürülen operasyonlarda yakalananların sayısı 27'ye yükseldi. Manisa'da yakalanan 5'i kamu görevlisi kişinin İzmir'e gönderileceği bildirildi İZMİR/MANİSA (A.A) İhaleye fesat karıştırdıkları iddiasıyla İzmir'in de arasından bulunduğu 12 ilde sürdürülen operasyonlarda yakalananların sayısı 27'ye yükseldi. Alınan bilgiye göre, İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Mali Büro Amirliği ekiplerinin, Buca Belediyesi'ndeki yemek, güvenlik, temizlik ihalelerine fesat karıştırıldığı iddiasıyla başlattığı operasyonlar, İzmir'in de arasında bulunduğu 12 ilde sürdürülüyor. Polis ekiplerinin 18 kişiyi yakaladığı operasyonlar kapsamında Manisa'da kişinin daha gözaltına alındığı bildirildi. Manisa'da yakalanan 5'i kamu görevlisi kişinin işlemleri tamamlandıktan sonra İzmir'e gönderileceği öğrenildi. İzmir'in de arasında bulunduğu 12 ilde sürdürülen operasyonlarda ihaleye fesat karıştırdıkları iddia edilen aralarında kamu görevlilerinin de yer aldığı 18 kişi gözaltına alınmıştı.
593230
Korkmaz ilk idmanına çıktı!
Korkmaz ilk idmanına çıktı! Azerbaycan Futbol Ligi'nde Bakü ile dün yıllık anlaşma imzalayan Bülent Korkmaz'ın yardımcılarının da Utku Yörükoğlu, Aydın Salatan ve Ercan Kılıç'tan oluşacağı bildirildi. Korkmaz, ilk antrenmanından sonra Türk gazetecilere yaptığı açıklamada, Bakü'ye ilk kez 2001 yılında geldigini ve tarihten bu tarihe Bakü'nün çok degiştiğini belirterek, ''Takım olarak baktıgımız zaman eksiklerimiz var. Geçen hafta buraya Bakü takımını izlemeye gelince bu yorumu yaptım, eksikleri var diye, işte farklı yorumlandı. Benim kendi görüşüm'' dedi. Takımı daha iyi anlayabilmek için Antalya kampına götüreceklerini dile getiren Korkmaz, ''Takımı orada daha iyi analiz edeceğim. Testler ve taktiksel çalışmalar yapacağız. Ondan sonra daha net, takım hakkında da daha ayrıntılı bilgim olacak'' diye konuştu. Azerbaycan futboluna katkı sağlamak istedigini belirten Korkmaz, ''Tam olarak profesyönel değiller, biz de zamanında böyleydik.Şimdi onlara profesyönelliği ögretmemiz lazım'' dedi. Bakü takımının hedefinin kendisini heyecanlandırdığını vurgulayan Korkmaz, ''Bakü kulubünü profesyonelleşmeye doğru götürmeye çalışacağız. Yeni tesisler yapılacak ay sonra, başkan onun sözünü verdi. Çok güzel bir tesis yapılıyor ki Azerbaycan'da öyle bir tesis olmayacak. Onun sözünü aldım. Zaten sözün verilmesi etkili oldu buraya gelmemde. Buradaki tüm insanlar Türkiye'yi takip ediyor, her yönüyle Türk televizyonlarını seyrediyor, gençler Türk dizilerine bayılıyor. Kendimi Türk elçisi olarak görüyorum burada. Benim yapacağım her hareket Türkiye'yi bağlıyor. Çünkü biz burada birleştirici olmalıyız'' diye konuştu.
593526
Arda’ya piyango
Arda’ya piyango İspanyol As gazetesinin muhabiri Moises Ullises, ’nın, sürekli sakatlanan Henry ile devre arasında yollarını ayırarak ’ın milli yıldızını kadrosuna katabileceğini iddia etti kaptanı ligin devre arasında ’ya transfer olabilir. Bu iddia, ’nın en önde gelen spor gazetelerinden As’ın muhabiri Moises Ullises tarafından gündeme getirildi. Milliyet’le temasa geçen muhabir Ullises, Barcelona’nın uzun süredir yakın takibe aldığı Arda için Galatasaray’a resmi teklif yapabileceğini bildirdi. Ullises, ekibinin, Fransız yıldız Henry’nin dizindeki sakatlığının sürekli nüksetmesi nedeniyle ligin devre arasında Arda’yı kadrosuna dahil etmeyi ciddi şekilde gündemine aldığını ifade etti. Barcelona yönetiminin geçen hafta yaptığı toplantıda Arda transferinin uzun uzun konuşulduğunu belirten Moises Ullises, Galatasaray Teknik Direktörü ’ın da bu durumdan haberdar olduğunu savundu. Bu arada Süper Ligi maçlarını naklen yayınlayan ve ağırlıklı olarak Galatasaray’ın karşılaşmalarına yer veren İspanyol Canal+ televizyonu da, Arda’nın, İspanya’ya gelmesi halinde hiç yabancılık çekmeyeceğini kaydetti. Milli yıldızın büyük bir yetenek olduğunun altını çizen İspanyol yorumcular, transferin gerçekleşmesi halinde hem Barcelona’nın, hem de Galatasaray’ın bundan fayda sağlayacağını dile getirdiler. Öte yandan Arda Turan, Barcelona’ya transfer olursa statüsünde sayılmayacak. Bilindiği gibi İspanyol Futbol Federasyonu’nun, ve Rüştü’ye statüsü vermesi nedeniyle bütün Türk oyuncular bu hakkı elde etmişti.
593463
Diyarbakır’da lösemili çocukların sınıfı kapandı
’da lösemili çocukların sınıfı kapandı ’de hastası çocukların okuldan dışlanmasını önlemek ve hijyenik bir ortamda eğitim almalarını sağlamak amacıyla ilk kez ’da açılan özel sınıf, Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV) şubesini kapatması sonucu açılamadı Çocuğu hastası olan Metin Erdoğan, dört yıldır açık olan şubenin neden kapandığını anlayamadıklarını söyledi. yetkililerinin ’daki kurumlardan yardım alamadıkları için şubeyi kapattıklarını bildirdiklerini belirten Erdoğan, bu gerekçeyi kabul etmediklerini kaydetti. 10 yaşındaki oğlu Mehmet Şehmus’un yıldır lösemiyle mücadele ettiğini kaydeden anne Reyhan Sevgi de bu konuda duyarlılık beklediklerini ifade etti. LÖSEV’in internet sitesinde yapılan açıklamada ise büyüyen sorunların çözüme kavuşturulması için resmi makamlara müracaatta bulunulduğu, yanıt alınamayınca Diyarbakır proje ofisinin ve bakanlığa bağlı sınıfların açılamadığı belirtildi.
593552
Başkan Çalkaya’dan eleştirilere yanıt
Başkan Çalkaya’dan eleştirilere yanıt Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, İnciraltı’nda arsa rayiç bedelleri ve vergileri hakkındaki eleştirileri yanıtladı. ‘Psikolojik savaş’ yürütüldüğünü savunan Çalkaya, “Yasalara göre hareket ediyoruz. Amacımız, sahiplerini, arsa spekülatörlerine karşı korumak” dedi. Vatandaşları bilgilendirmek için toplantılar düzenlediklerini de söyleyen Çalkaya, şöyle devam etti: “İnciraltı, milyon metrekare büyüklüğünde, denize sıfır özelliğiyle benzersiz güzellikte bir yer. Buradan sağlamaya çalışan arsa çetelerinin önüne geçmeye çalışıyoruz. Bölgede tapulu bin arsa var. Kimi bir dönüm, kimi 30-40 dönüm. Arsa spekülatörleri, İnciraltı için psikolojik savaş yürütüyor. Amaçları, küçük arsa sahiplerini kandırmak ve ellerindeki arazileri düşük rakamlarla almak. Rayiç bedellerini yüksek tutmasak, küçük arsalar değerinin çok altında satılacak.” “En çok eleştirenler, küçük arsaları toplama konusunda baş rolü oynayanlar” diyen Çalkaya, “Vatandaşların yanında gibi gözüküp, onların arsalarını yok fiyatına elinden alan dernek başkanları var. Geçmiş beş yıla dönük arsa vergilerini eleştirip, 30 yıldır mal beyanında bulunmayan ve yıllardır moloz döktürdüğü arsasında yaptığını iddia eden liderleri var. Yapılanlar karşısında ‘pes artık’ diyoruz. Vatandaşımızı bu tip kişilerin oyunlardan korumaya çalışıyoruz, hepsi bu” diye konuştu. 30 yıldır ödemeyen var Beş yıllık arsa vergi borçlarının fatura edilmesine gösterilen tepkiye de anlam veremediklerini kaydeden Çalkaya, sözlerini şöyle tamamladı: “Her vatandaş, sahip olduğu varlığın vergisini ödemekle yükümlü. 30 yıldır borcunu ödemeyenler var. Kimsenin sızlanmaya hakkı yok. Kamuoyu her şeyin farkında. Bizden önceki yönetimler de duyarlı davranıp vergileri toplamalıydı.” Belediye, 2010-2014 yılları arası arsa rayiç fiyatlarını 600 TL’den, bin 500-2 bin 500 TL’ye yükseltmiş, geçmişe dönük vergi borçlarını da tahsile başlamıştı.
593424
Dumankaya, TIR’la konut pazarlayacak
Dumankaya, TIR’la pazarlayacak ’da özel olarak üretilen TIR’la müşterisinin ayağına giderek projelerini tanıtacak ve TIR’da satış yapacak projelerini tanıtmak ve satış yapmak amacıyla ’dan özel bir TIR getirtti. Ekim tarihinden itibaren meydanından hareket edecek mobil araç, bir ay boyunca ’un çeşitli bölgelerini dolaşacak. Almanya’da özel olarak üretilen ve 700 bin liraya mal edilen araçta, 15 kişilik ekip görev alacak. 85 metrekare kullanım alanı bulunan ve ayrıca bir terası da olan araçta 1’i dokunmatik olmak üzere adet plazma de ziyaretçilerin hizmetinde olacak. ’nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Dumankaya Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Dumankaya, gayrimenkul sektöründe ’de ilk kez böyle bir hizmetinin gerçekleştiğini belirterek, özel bir konsepte sahip olan aracın ayda hazırlandığını belirtti. Aracı aylığına kiraladıklarını ve daha sonra Almanya’ya geri göndereceklerini kaydeden Dumankaya, “Dumankaya markasının bilinirliğini artırmak istiyoruz. Burada asıl hedefimiz satış değil ama gelen talepleri de anında satış ofislerimize yönlendireceğiz” diye konuştu. yakasına geçecek Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Ali Dumankaya da, TIR’da İkon, Vizyon, Flex, Adres ve Minimal gibi projelerinin tanıtımını yapacaklarını söyledi. Yeni projeler hakkında bilgi veren Ali Dumankaya, Aydınlı’da Dizayn isimli yeni bir projeye başlayacaklarını, böylelikle bir yılda projeyi satışa çıkarmış olacaklarını kaydetti 2009 Ocak Eylül döneminde projede 1100 adet konut sattıklarını ifade eden Dumankaya, şöyle konuştu: “Yıl sonuna kadar toplam 1500 hedefliyoruz. 2010’un ilk aylarında Avrupa yakasında, ve Tuzla’da yeni projelerimiz olacak. 2010’da bu yıl yaptığımız projeden de fazlasını yapmak istiyoruz” dedi. Mobil TIR Cebit’e de katılacak 7- 11 Ekim tarihleri arasında CEBİT Bilişim Fuarı’na da katılması beklenen mobil tır, Taksim Meydanı’nın ardından sırasıyla Cevahir Meydanı, Caddebostan, Optimum AVM, Kanyon AVM ve İçerenköy’de ziyaretçilerini ağırlayacak. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda düzenlenecek araç konvoyuna katılacak mobil tır, Caddebostan sahilinde gezisini sonlandırdıktan sonra Almanya’ya geri gönderilecek.
593314
Manisa'da kaybolan diğer kız çocuğu da bulundu
Kayıp çocuğun Bayraklı'da olduğunu belirleyen polis ekipleri akşam saatlerinde Seda Çöprükaya'ya ulaştı. İzmir Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi'ne götürülen Çöprükaya'nın Manisa'da bulunan ailesi ve olayı takip eden Manisa emniyetine bağlı polis memurları da şubeye çağrıldı. Öte yandan şube önüne gelen çocuğun yakınları, olayı görüntülemek isteyen gazetecilere saldırdı. Gazetecilerin yumruklandığı ve bir gazetecinin telsizinin kırıldığı olaya polis ekibinin müdahale etmediği gözlendi. Manisa Merkez Efendi İlköğretim Okulu öğrencileri Seda Çöpürkaya ve Melahat Coşkun, gün önce ortadan kaybolmuş, Melahat Coşkun dün bir erkek arkadaşıyla Uşak'ta oto stop yaparak yolculuk etmek isterken bulunarak ailesine teslim edilmişti.
593236
"Rehavete kapılmayacağız"
"Rehavete kapılmayacağız" Rıza Zeydan, yaptığı açıklamada, ligde 7. haftanın geride kaldığını belirterek, siyah-kırmızılı ekibin ligdeki yenilgisiz ekipten biri olmasının kendilerini gururlandırdığını söyledi. Oynanan futbolun ve taraftarların görsel şovlarının herkesin beğenisini kazandığını belirten Zeydan, şunları kaydetti: ''Bu alınan sonuçların bizi rehavete sokmasına izin vermeyeceğiz. Önümüzde oynayacağımız zorlu bir Kayserispor maçı var. hafta önce deplasmanda Beşiktaş'ı yenen güçlü bir ekip rakibimiz. Ama bizim iç sahada taraftarlarımızın da desteğiyle puan kaybetmek gibi bir lüksümüz yok. Sahaya mutlak puan için çıkacağız. Taraftarlarımızı bu zorlu maçta takımımıza 90 dakika destek vermesi için stada davet ediyoruz.'' Zeydan, Kayserispor maçı sonrası takımın gün izin yapacağını, Ekim'de Antalya'da toplanacak takımın 10 gün süreyle kampa gireceğini sözlerine ekledi.
593715
AKPM Başkanı ilk kez Türk olacak
AKPM Başkanı ilk kez Türk olacak Avrupa tarihinde ilk kez bir Türk, AKPM başkanlığına seçilecek. Dün yapılan oylamada İngiliz rakibini geride bırakan AK Parti Antalya milletvekili Çavuşoğlu önümüzdeki yıl başkanlığa aday olacak STRASBOURG (AA) AK Parti Antalya milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu gelecek yıl Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığına aday olacak. Çavuşoğlu'nun başkanlığa seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. AKPM'de Avrupa Demokratlar Grubu'nda gelecek yıl AKPM başkanlığı için kimin aday gösterileceği konusunda dün seçim düzenlendi. AKPM Türk Heyeti Başkanı ve AK Parti Antalya milletvekili Çavuşoğlu, yarışı İngiliz milletvekilinin önünde tamamladı. Grup içinde yapılan seçimde Çavuşoğlu 29, İngiliz parlamenter David Wilshire 21 oy aldı. AKPM içinde 'centilmenlik anlaşması" gereği, başkan, gelecek yıl Avrupa Demokrat grubundan seçilecek. Avrupa Konseyi kaynakları, Çavuşoğlu'nun gelecek yıl başkanlığa gelmesine kesin gözüyle bakıyor.
593447
ÖTV indirimi sona erdi
indirimi sona erdi Hükümetin, nedeniyle büyük düşüş gösteren satışlarını hareketlendirmek amacıyla 16 Mart’tan bu yana iki kademeli olarak uyguladığı indirimi, dün gece sona erdi Uygulamanın sona ermesi ve oranlarının eski haline dönmesiyle araç fiyatları yüzde 7-8 dolayında artacak. Piyasaların canlandırılması amacıyla ilki 16 Mart-16 Haziran arasında gerçekleşen ÖTV indirimi, oranları değişerek 16 Haziran 30 Eylül arasında devam etmişti. başta olmak üzere diğer bazı mal ve hizmetlerdeki ÖTV ve indirimlerinin geçici olduğunu hatırlatarak, “Orta vadeli mali programda da devam etmeyeceği var sayılmıştı” dedi. Sanayi ve Ticaret Bakanı de uygulamanın hiçbir şekilde devam etmeyeceğine dikkat çekerek, otomotivde gibi uygulamalar üzerinde çalışmaların sürdüğünü söyledi. Ergün, vergi indirimlerinin gereğinden fazla uzatılmasının “etkisi olmayan bir haline dönüşeceğini ifade ederek, bugün gelinen noktada artık ekonominin kendi bünyesinde bu sorunu aşabileceği, kendi iç mekanizmaları ile ekonominin normal seyrinde dengesini koruyabileceğini düşündüklerini bildirdi. Oranlar iki kez değişti İlk olarak 16 Mart’ta başlatılan uygulamayla ÖTV oranı, 1600 cc altındaki otomobillerde yüzde 37 olan ÖTV yüzde 18’e, 1600-2000 cc arasında yüzde 60’tan 54’e, hafif ticaride yüzde 10’dan yüzde 1’e, panelvan ve kamyonlarda yüzde 4’ten 1’e, otobüslerde yüzde 1’den sıfıra ve motosiklette yüzde 22’den yüzde 11’e çekilmişti. 16 Haziran-30 Eylül arasında geçerli ikinci uygulamayla 1600 cc altındaki otomobillerde ÖTV oranı yüzde 27’ye yükseltilirken, 1600-2000 cc arasındaki araçlarda yeniden yüzde 60’a çıkarıldı. Oran, hafif ticari araçta yüzde 3’e, panelvanlarda yüzde 10’a, motosikletlerde de yüzde 16’ya yükselmişti. Otobüslerde ÖTV sıfır olarak kalmıştı. 16 yaş üstüne hurda indirimi düşünülüyor Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, otomotivde hurda indirimi çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Bu konuda bir teslimat sistemi oluşturduklarını kaydeden Ergün, bu çalışmanın biraz zaman alacağını bildirdi. Şu anda Hurdasan’ın hurda indiriminde teslim sistemini kullandığını anlatan Bakan Ergün, teslim şartıyla hurda indirimi uygulamasının mümkün olduğunun altını çizdi. Otomobil hurdasının ayrıştırılmasının çok ciddi bir ekonomi yaratacağını söyleyen Ergün, hurda yaşının 16 yaş ve üzerini kapsayabileceğini de sözlerine ekledi. Taşıt Araçları ve Yan Sanayicileri Derneği Başkanı Ömer Burhanoğlu da 16 yaş üstü ticari aracını hurdaya teslim edenlerin KDV muafiyetiyle yeni araç almasının sağlanmasını beklediklerini söyledi.
593290
Clinton'dan İran'a Sert Uyarı
Clinton'dan İran'a Sert Uyarı ABD Dışişleri Bakanı Clintıon, "İran ya yükümlülüklerini yerine getirir ya da daha çok izole edilir" dedi. Yayına Giriş: 30.09.2009 22:06:19 Güncelleme: 30.09.2009 22:06:19 Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İran'ın, nükleer programıyla ilgili olarak ya uluslararası yükümlülüklerini yerine getireceğini ya da uluslararası toplum tarafından daha fazla izole edileceğini ve baskı göreceğini söyledi. New York'ta gazetecilere açıklamada bulunan Hillary Clinton, İsviçre'nin Cenevre kentinde İran ile Batılı devletler arasında İran'ın nükleer programıyla ilgili toplantı öncesinde, Tahran'ın önünde iki tercih hakkı olduğunu söyledi. İran'ın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini belirten Clinton, bu yükümlülüklerin yalnızca nükleer tesislerini denetime açmak değil, aynı zamanda nükleer faaliyetlerini de durdurmak anlamına geldiğini dile getirdi. Clinton, İran'ın bunu yapmaması durumunda uluslararası toplum tarafından iyice izole edileceğini ve daha çok baskıyla karşı karşıya kalacağını vurguladı.
593245
Fujimori, muhaliflerinin telefonlarını dinlediği için yıl hapse mahkum edildi
Yüksek mahkeme, eski devlet başkanının, görevde olduğu 1990-2000 yılları arasında bu suçları işlediğine hükmetti ve hapis cezası verdi. Savcılar, 71 yaşındaki Fujimori'nin, eski istihbarat servisi başkanına 28 politikacı, gazeteci ve işadamının telefonlarının gizlice dinlenmesini ve 13 milletvekili, televizyon kanalı ve gazetenin yayın kuruluna rüşvet verilmesini emrettiğini ileri sürüyorlardı. Hakkında daha önce verilen 25 yıllık hapis cezası nedeniyle, ömrünün kalanını cezaevinde geçirme durumuyla karşı karşıya bulunan Fujimori, önceki gün yapılan duruşmada, hakkındaki bu suçları kabul etmişti.
593537
Nonda çıkmadı
Nonda çıkmadı hep yanınızda Cim-Bom, Sturm Graz maçının son taktik çalışmasını dün sabah yaptı Hafif sakatlıkları düzelen kaptan Arda ve Keita’nın yanı sıra, bileğindeki şişlik geçen takımla birlikte çalışırken, ayak tabanında ağrısı olan Nonda antrenmana katılmadı. maçında yedeğe çektiği ’a bu kez ilk 11’de forma verecek olan Rijkaard’ın, Nonda’yı riske etmeyeceği bildirildi. Sarı-kırmızılı takımda tedavileri süren ile ’ün ise sahada ve salonda özel çalışmalar yaptıkları açıklandı.
593493
Cem Uzan Türkiye’yi terk etti
’yi terk etti Cem Uzan, eşi Alara Uzan, oğulları Renç Emre Uzan ve kızları Yasemin Paris Uzan Türkiye’den ayrıldı.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Babası Kemal Uzan, kardeşi ve amcası Yavuz Uzan’dan sonra da ’yi terk etti. Uzan’ın Çubuklu’daki villası da boş... Bir dönem medyadan bankacılığa kadar birçok farklı işkolunda faaliyet gösteren ve büyük bir servetin sahibi olan Uzan ailesinin erkekleri korkusuyla birer birer ülkeyi terk ediyor. Babası Kemal Uzan, kardeşi ve amcası Yavuz Uzan’dan sonra Genç Parti Genel Başkanı, işadamı da eşi Alara Uzan ve çocuklarıyla birlikte ’yi terk etti. Aileye yakın bir kaynak, yurtdışına çıkış yasağı bulunan ve birkaç gündür kaçtığı yönünde haberler yayımlanan Cem Uzan’ın Türkiye’den ayrıldığını belirtti. Tahkimde dava kaybetti Bir süre önce tahkimde ’daki Cementownia Nowa Huta ve Polski Energetyka Holding Sa adlı iki şirketiyle ilgili davayı kaybeden Cem Uzan, villasının havuzundaki özel bölmede sakladığı kontör kartlarıyla ilgili davada da hapis cezasına çarptırılmıştı. Uzan’ın yine tahkimde Türkiye aleyhine açtığı Libananco davası ise devam ediyor. tehlikesi ortaya çıktı Ceza davasında sona gelindiği ve kararı onarsa hapse girecek olan Uzan’ın, Libananco davasını izleyemeyeceği, davayı dışarıdan daha kolay takip edebileceği düşüncesiyle yurtdışına kaçmaya karar verdiği öğrenildi. Cem Uzan’ın avukatı Şaylan Çığgın ise, müvekkilinin nerede olduğuyla ilgili bir açıklama yapmak istemediğini belirterek, “Müvekkilimin hukuki durumuyla ilgili hiçbir sorunu yok. Bir hafta içinde konuyla ilgili yazılı açıklamada bulunacağız” dedi. Çalışanlara aydır maaş yok İsmini açıklamak istemeyen Uzan’ın korumalarından bir kişi de şu bilgileri verdi: “Cem Uzan iki aydır Çubuklu’daki evinde değil. Ne yanında çalışanlar ne de avukatları Uzan’ın nereye gittiğini biliyor. Yakın adamlarından aldığımız bilgiye göre Uzan, iki ay önce yanına yakın korumasını alarak ‘bir haftalığına ’ya tatile gidiyorum’ diyerek ikametinden ayrıldı. İki aydır da kendisinden haber alınamıyor. Yanında götürdüğü söylenen koruma ise ’da yalnız görülmüş. Yakın adamlarının kendilerine ulaşılmasın diye telefonlarını kapattıkları söyleniyor. Biz de kimseye ulaşamıyoruz. Halen Cem Uzan’ın yanında çalışan arkadaşlarımıza iki aydır maaş ödenmedi.” Önce Meis, sonra Bir iddiaya göre, Cem Uzan, tatili için gittiği Antalya’dan bir tekneyle Meis adasına, oradan da büyük bir yatla Ürdün’e gitti. Cem Uzan, Boğaz manzaralı 10 adet süper lüks villanın bulunduğu Güven Sazak Villaları’nda oturuyordu. Sitenin sahilde kalan kısmı ağaçlarla kaplı olduğu için villalar dışarıdan görünmüyor. Girişteki kulübede bulunan güvenlik görevlileri Cem Uzan’ın yaklaşık yıldır olarak villalardan birinde kaldığını söyledi. Görevlilerden birisi şu bilgileri verdi: “Cem Uzan son birkaç yıldır zamanının çoğunu villasında geçiriyordu. Ara sıra davetler, yemekler ya da özel işleri için dışarı çıkardı. Villada eşi ve çocuklarıyla birlikte yaşıyordu. Bir çocuk bakıcısı ile hizmetçinin yanı sıra birkaç koruma da villada kalıyordu. Uzan’ın koyu film camlı iki, üç otomobili vardı. Ramazan ayından beri Uzan ailesinden villaya gelen giden olmadı. Çocuk bakıcısı, hizmetçi ve korumalar da gitti. Şu anda villada kimse kalmıyor.” Kontör davasında sona gelindi Cem Uzan, ’daki evinin havuzuna inşa ettirdiği gizli bölmede sakladığı Telsim’e ait milyon 596 bin adet kontör kartı nedeniyle yargılandığı davada yıl ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı 10 Ocak 2005 tarihli iddianameyle açılan ve 4.5 yıl süren davada “emniyeti suiistimal” suçlamasıyla yargılanan Cem Uzan yıl ay hapis cezası aldı. Dosya şu anda Yargıtay’da bulunuyor. Eğer cezası onanırsa, Uzan hapse girecek. Yurtdışına çıkışı yasak Cem Uzan’ın, babası Kemal Uzan, kardeşleri Murat Hakan Uzan ve Ayşegül Uzan (Akay), amcaları Yavuz Uzan ve Bahattin Uzan’ın da aralarında bulunduğu 33 sanıkla birlikte “suç işlemek için örgüt kurmak ve bu örgüte üye olmak”, “”, “” ve “devlete karşı dolandırıcılık” suçlarından İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılaması ise devam ediyor. Uzan’ın bu mahkeme tarafından verilmiş yurtdışına çıkış yasağı var. Uzan’ın avukatları sağlık gerekçeleri göstererek, Uzan’ın yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasını istemiş, mahkeme de bu talebi reddetmişti. YIL AYDIR KAÇAKLAR Cem Uzan, yaklaşık bir ay önce yanına yakın korumasını da alarak “Bir haftalığına Antalya’ya tatile gittiğini” söyleyerek evinden ayrıldı. Cem Uzan’ın veya ’den, ’da bulunduğu tahmin edilen babası Kemal ve kardeşi Hakan Uzan’ın yanına gittiği sanılıyor. Cem Uzan’la birlikte eşi Alara Uzan ve çocuklarının da gittiği belirtiliyor. Ürdün’de olduğu söylenen kardeşi Hakan Uzan da ikinci eşi Özlem Uzan’la birlikte ülkeyi terk etmişti. Hakan Uzan’la babası Kemal Uzan, 2003 yılının haziran ayında yurtdışına kaçmış, bir süre sonra da Hakan Uzan’ın eşi Özlem Uzan onlara katılmıştı. Uzanların ailecek kaçak durumda olup da bunca zamandır yakalanamaması, Hakan Uzan’ın okul arkadaşı olan ve Türkiye’ye gelişinde çiftliklerinde ağırladıkları Ürdün Kralı Abdullah’ın desteğine bağlanıyor. Çünkü bir devlet desteği sağlanmadan ailece bunca zamandır kaçmanın mümkün olamayacağı belirtiliyor. ‘Sağlık nedeniyle İstanbul dışında’ Cem Uzan’ın dün İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşması vardı. tarafından 2003’te el konulan İmar Bankası’nın hileli iflasına neden oldukları iddiasıyla 48 kişiyle birlikte yargılanan Cem Uzan’ın avukatı Şaylan Çığgın müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle İstanbul dışında olduğunu söyledi. Çığgın, “Cem Uzan, bir sağlık sorunu nedeniyle İstanbul dışında bulunmaktadır. Bu nedenle hazır bulunduramadık. Gelecek celse hazır bulunduracağız” dedi. Mahkeme heyeti, çağrıya rağmen gelmeyen Cem Uzan’ın da aralarında bulunduğu sanığın ifadelerinin gelecek celsede alınmasına karar verdi. Kemal Uzan’ın yurtdışı adresinin yeniden saptanması için ’ne müzekkere yazılmasına karar veren heyet, duruşmayı erteledi.
593614
‘Homo homini lupus’, insan insanın kurdu; yani canavarı
Çetin Altan Şeytanın gör dediği‘Homo homini lupus’, insan insanın kurdu; yani canavarı Ufacık bir yavruyken alındığında, dişi sanıldığı ve pek de sevimli bir şey olduğu için; kendisine, ’nun adından esintili olarak yakıştırılan ve artık 19 yaşında olan sarman kedi “Mörlin”de hâlâ bir merak, bir merak... Eve bir misafir geldiğinde, usul usul giderek misafirin ayakkabılarını, paçalarını koklaması... Yere bir kahve şekeri düştüğünde, yine usul usul gidip şekeri koklaması... Sokak kapısı açıldığında, dışarı sıvışarak, yandaki dairelerin kapılarını koklaması... Ne demişler, “kediyi merak öldürür” demişler. “Mörlin”in erkek olduğu sonradan anlaşılmış ama, adı değiştirilmemiş. Ve bir kedi ömrünün her yılı, insan ömrünün ancak yılıyla denkleşebildiğinden; 19 yaşındaki “Mörlin” de, bizim ömür takvimimize göre 133 yaşında... Kedilerde pek az rastlanan bir rekoru. Kedilerin tipik bir özelliği olan “merak”, İNSAN’da yok mu? İNSAN’daki merak sayesinde gidiliyor uzaya ve iniliyor denizlerin altına. milyon yıldan bu yana, var olduğu tahmin edilen İNSANOĞLU’nu, tek bir İNSAN olarak düşünmek de kolay değil. Her kuşağın bireylerinde zekâ düzeyi de, aptallık düzeyi de, merak düzeyi de, yetenek düzeyi de, üşengeçlik düzeyi de aynı değil. Hımbıl, hımbıl olduğunu bilmez; hırt, hırt olduğunu; ahmak, ahmak olduğunu... Bir Tibetli, bilebilir mi neleri hiç merak etmeden geçip gittiğini? John Kennedy, Başkan olduğu dönemde; Ay yüzeyine bir indirmeye hazırlanıyordu yıllarda üyesi ülkelerin gazetecileri arasında bendenizi de davet etmişlerdi ABD’ye. Ve bizlere, aralarından birinin Ay’a gönderileceği astronotu tanıştırmışlardı; onların Ay’daki koşullara alışmaları için, nasıl bir hazırlıktan geçmekte olduklarını göstermişlerdi. Astronotların geçtikleri deneylerden, bizleri de tek tek geçirmişlerdi, birkaç dakikalığına. Her türlü sesten arıtılmış, büyük bir kutu gibi, dar ve dikey bir odaya sokulup, kapısı kapandığında; damarlarımdan akarak dolaşan kendi kanımın sesini duymaya başlamıştım, şırıl şırıl şırıl... Dayanılacak gibi bir şey değildi. Ve şoför dostum Hüsnü, bunu bilmiyordu. Merak... Neleri merak ettiğimizle, neleri merak etmeyi hiç akıl etmediğimizin bir tablosu çıkarılabilseydi... Belki bu arada, neleri merak etmemizin, çok daha küçük yaşlardan itibaren engellenmiş olduğu da, belirginleşebilirdi. Falcılar, insanların merakını gıdıklayarak kazanıyorlardı hayatlarını. Bazı görünmez otoriteler de; tam tersine, uyanabilecek bir “merak”ı daha başından iğdiş edip, engelleyerek... Bendeniz de “Mörlin”in, bazen yazı masasının üstüne kadar çıkıp, bizim beyaz kâğıtları koklamaya başlamasındaki merakı, engelliyorum genellikle... Yazı adamları ve özellikle de yazarları; iğdiş edilerek, engellenmiş merakları canlandırmaya çalışırlar, dikkat edilirse. “Hukuk”tan yoksunluk ilkelliğinin anıtlaştığı, oligarşik yönetimlerde de bu yüzden, bol kepçe cezalandırılırlar. Plautus 2300 yıl önce yaşamış, bir komedi yazarıydı. Bizim Osmanoğullarından hiç kimse merak etmemişti Plautus’u Oysa 13 yaşında tahta çıkan Sultan I. Ahmet, ilk kez ölen bir padişahın kardeşi olarak tahta çıkan Sultan Deli Mustafa, 14 yaşında tahta çıkan ve ırzına geçilerek öldürülen Genç Osman dönemlerinde yaşamış olan, İngiliz düşünürlerinden Francis Bacon ile Hobbes, merak etmişlerdi Plautus’u. İnsanlık tarihine mal olmuş deyimlerden biriydi, “insan, insanın kurdu”, “Homo homini lupus”... Ve Plautus’a aitti. Neden insanın en büyük düşmanı, yine insandı? Satırları, karmaşık yollara doğru süpürmeyelim. Koyun sürülerinin de baş düşmanı olan kurt; bizde de okkalı olarak oturmuştur halk deyimlerinin içine. Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olurmuş. Kurda: Neden boynun kalın, diye sormuşlar. Kendi işimi kendim görürüm de, ondan; demiş. Kurt dumanlı havayı sever. Ya La Fontaine’in, “Kurtla Kuzu” masal şiiri?.. “Homo homini lupus”, “İnsan insanın kurdu”... Tevfik Fikret ise ne diyor: Ebna-yi beşer (tüm insanoğulları) birbirinin kardeşi... Hülya! Olsun ben hülyaya da bin canla inandım. Şu sırada Uluslararası ’nde, Amerikalı, Rus, astronotları bir arada... ülkelerin siyasetçileri ki, birbirlerinin ülkeleri üstünde atom bombaları patlatıp, birbirlerinin ülkeleri üstüne uzun menzilli füzeler doğrulttular... İnsan, insanın kurdu olmayı sürdürecek mi; yoksa kardeşi olacak mı, insan insanın? Ekonomik açıdan bakıldığında; “dostluğun” getirisi, “düşmanlığın” getirisini aştığında; insanın insanla kardeşliği kaçınılmaz olur. İki korkunç Dünya Savaşı’ndan geçmiş devletlerinin, bugün ’ni oluşturmaları da bundan... Keşke “Mörlin”in merakını, bu tür konular da çekebilseydi...
593530
Menajerden farklı hesap!
Menajerden farklı hesap! ’da Song krizi farklı bir boyut kazandı Menajer Bruno Heiderscheid’in Song’un geçtiğimiz sezonki ödemelerinde yaşanan bazı gecikmelerin faizlerini gün gün hesaplayıp ’a, “256 bin euro tutuyor. Ödeyin, yoksa ’ya başvuracağım” bildirimi gerçeğe döndü. Bordo-mavililerin anlaşmaya yanaşmaması üzerine menajerin başvuruda bulunduğu FIFA, kulübe faks geçerek savunma istedi. Yönetimin ise FIFA’ya savunma hazırladığı, “Hesaplanan faiz ücreti çok fazla. Bazı gecikmelerin olduğu doğru. Ancak futbolcunun geçmişten hiç bir alacağı yok. Eğer yine de bir faiz ödenecekse bu FIFA’nın belirlediği rakamlara göre yapılır” görüşünü savunacağı öğrenildi. Yönetimin yapacağı ilk toplantıda konuyu ele alacağı ve Song’un olayla ilişkisinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesinin ardından gerekli yaptırımların uygulanacağı belirtildi. Genel Sayman FIFA’dan kendilerine bir yazı geldiğini doğruladı, “Bu konuda gereken neyse yapacağız. Song’a borcumuz yok” dedi.
593554
İTO’da telif toplantısı
’da telif toplantısı Ticaret Odası, lokanta, restoran gibi işletme sahibi olan üyelerinin işyerlerinde çaldıkları müziklerin telif sorunlarını çözmek amacıyla, çalışma başlattı. Ticaret Odası 50. Meslek Komitesi Meclis Üyeleri ile Musıki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Genel Lisanslama Yetkilileri ve Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği (MÜ-YAP) Hukuk ve Lisanslama Yöneticileri arasında bir toplantı yapıldı. Görüşmelerin sonucunda ile MESAM, MÜYAP VE MÜYOBİR yetkililerinin imzalayacağı bir “İyi Niyet Protokolü” yapılması hedefleniyor.
593643
Aydın Bey'den Yeni Şafak'a Uzan mektubu
Aydın Bey'den Yeni Şafak'a Uzan mektubu Aydın Bey kendisiyle Cem Uzan'ın karşılaştırılmasına ve resminin yan yana konulmasına itiraz ediyor. Bence haklı da... İtirazlarını madde altında sıralamış Aydın Bey...
593307
Hindistan'da tekne kazası: 28 ölü
Hindistan'da tekne kazası: Hindistan'ın güneyindeki Thekkady ormanlık alanında bir gölde 75 turisti taşıyan teknenin alabora olması sonucu ölenlerin sayısının 28'e yükseldiği bildirildi. Polis yetkilileri, AP Ajansı'na yaptıkları açıklamada, kurtarma ekiplerinin 28 cesedi gölden çıkardıkları ve 27 kayıp turisti aradıklarını söylediler. Tekne, turistlerin ormandaki hayvanları görmek için bir tarafa yığılmaları sonucu alabora olmuştu. Teknedeki 20 turist kurtarılmıştı.
593760
Tamer Korkmaz: Sahi, ABD İran'ı neden vuramıyor?
Tamer Korkmaz Sahi, ABD İran'ı neden vuramıyor? Medyamızdaki iliştirilmiş takımı, İran'ın ABD tarafından vurulma ihtimalini pek sever. Altı yıldır, ha bugün ya yarın “İran, ABD'yi vuracak!” diye acayip heyecanlandılar. Gelgelelim, her defasında ne oldu? Hevesleri kursaklarında kaldı. Dahası var… İliştirilmiş meslektaşlarımız… ABD'nin her fırsatta meydan okuduğu İran'ı neden vuramadığını, İran'a neden savaş açamadığını bir türlü izah edemiyorlar. İzah etmeye yanaşamıyorlar bile. “İran'ın nükleer tesisleri” bir kez daha gündemde ya… “İçimizdeki Amerikancılar”ın yine gözleri parlıyor. “Nükleer silah sahibi bir İran'ın Türkiye için ne denli ciddi bir tehdit oluşturacağından” falan dem vuruyorlar. Oysa… İliştirilmişler, bugüne kadar İsrail'in nükleer silahlarını hiç tartışmadılar, hiç sorun yapmadılar… Devasa bir nükleer güce sahip olması, İsrail'in hakkıydı; hiçbir bir biçimde tehdit oluşturmuyordu; barışçıldı! Ama, ya şu İran? “İran'ın nükleer silahlara sahip olma ihtimali bile dehşet verici bir durumdu…” Hollywood'a öykünen “korku filmlerimiz” işte böylesine konforludur. Bu topraklarda, kalemini ABD-İsrail Tandemi'nin tezlerine uyarlayan sağdan sola bir çok iliştirilmiş medya portresinin “işbirlikçi” icraatını hatırlayalım… Washington'da pişirilen kitle imha silahı yalanlarının peşine takılmışlardı; tezkereciliğin alasını yapmışlardı; gayrımeşru Irak Savaşı'nı canla başla desteklemişlerdi; Ebu Garib İşkencehanesi'ni göz ardı etmeye çabalamışlardı; Guantanamo'da yaşananlara sessiz kalmışlardı; Irak'ta hayatını kaybeden bir milyonu aşkın sivilin sayısını “en fazla on binler seviyesinde” göstermişlerdi. Şimdilerde her bir fırsatta “büyük laflar” ederken… Mesleki günahlarını yok sayıp medyaya ayar vermeye çalışan iliştirilmiş medya portreleri çıkıp bu icraatlarının hesabını bir versinler de görelim bakalım.
593231
Koch takımı yine ateşledi!
Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi (H) Grubu'nda yarın deplasmanda Moldova'nın FC Sheriff Tiraspol takımıyla yapacağı maçın hazırlıklarını tamamladı. Son çalışmasını, karşılaşmanın yapılacağı Pridnistrovya özerk bölgesinin Tiraspol kentindeki Sheriff Stadı'nda gerçekleştiren sarı-lacivertliler, antrenmana birçok çalışmaya olduğu gibi yine bir sloganla başladı. Teknik direktör Christoph Daum'un antrenman öncesi konuşmasından sonra takıma ''Yarın ne var'', ''Ne yapıyoruz'' gibi sorular yönelten kondisyoner Roland Koch'un, futbolculardan ''Maç var. Savaş gömleklerini giyiyoruz'' biçiminde yanıt aldığı bildirildi. Sarı-lacivertli ekip, ilk 15 dakikası basın mensuplarına açık tutulan antrenmanda taktik çalışmalar yaptı.
593615
Açılımın Anayasa boyutu
Fikret Bila YönAçılımın Anayasa boyutu yaz boyunca Kürt açılımını tartıştı. Ekim’de ’nin açılmasıyla yeni bir mecraya girecek. Meclis’in açılmasıyla birlikte bu konuda beklenen iki gelişme var: 1- TBMM’de açık görüşme yapılması, 2- Başbakan ’ın lideri ’a mektup göndermesi. Hükümet, Kürt açılımının Meclis’te kapalı bir oturumda ele alınmasını düşünüyordu. Ancak lideri ’nin kapalı oturumda konuşulacak her şeyi kamuoyuyla paylaşacağını duyurmasından sonra bu yöntemden vazgeçildi. Görüşmenin açık yapılması kararlaştırıldı. Başbakan Erdoğan ile CHP lideri Baykal arasındaki temasın ise mektupla kurulması bekleniyor. İktidar cephesi sürecinin ilerleyen günlerinde CHP lideri Baykal’la temas üzerinde yoğunlaşmıştı. Erdoğan, bir şekilde Baykal ve CHP’yi sürece katmakta ısrarlı görünüyordu. Ancak Baykal, hem süreç boyunca izlenen yöntem hem de kamuoyuna yansıyan içerik bakımından bu sürecin parçası olmayacaklarını her fırsatta vurguladı. Meclis’te yapılacak açık görüşmenin tartışmalı geçeceği belli. TBMM çatısı altında temsil edilen partiler, bu görüşmede, Kürt açılımıyla ilgili duruşlarını bir kez daha sergileyecekler. Görüşmelerin siyasi partilerin tutumlarını değiştirmeyeceği şimdiden söylenebilir. Keza Başbakan Erdoğan’ın Baykal’a göndereceği mektup da ana muhalefet partisinin duruşunu değiştirmeyecektir. Hükümetin yaptığı fren İçişleri Bakanı ’ın açılım sürecini başlattığı basın toplantısından bu yana geçen sürede hükümetin bu konuda frene bastığı biçiminde bir izlenim doğduğunu söyleyebiliriz. Başlangıçta önü açık tartışmalar içinde ’da yapılacak önemli değişikliklerden özerkliğe kadar uzanabilecek radikal düzenlemeler beklentisi hâkimdi. Ancak gerek CHP ve MHP’nin yaptığı sert ve kararlı muhalefet gerek toplumdan gelen tepkiler ve ’nin (TSK) aldığı tutum, iktidar cephesini de çerçeve belirlemeye yöneltti. Bugün itibarıyla çizgisinin beklentilerinin altında bir çerçeve ortaya çıkmış görünüyor. Buna karşın Başbakan Erdoğan’ın her fırsatta belirttiği gibi, sürece yayılacak biçimde bazı düzenlemeler yapılacağı da açık. Anayasa boyutu Bu sürecin stratejik yönü gerektiren taleplerdi. Başlangıçta iktidar kanadı da bu talep ve tartışmalara karşı kesin bir tavır almamıştı. Farklı kültürlerin güvence altına alınması, Türk vatandaşlığı tarifinin değiştirilmesi konusunda gündeme gelen talepler anayasa değişikliği beklentisini de beraberinde getirmişti. Tartışma sürecinin sonunda Başbakan Erdoğan’ın yaptığı son değerlendirmede anayasa değişikliği gerektirecek konuların, “uzun vadeli” başlığı altında belirsiz bir tarihe ötelendiği gözleniyor. Hükümetin bağlamında anayasa değişikliğine yönelmesi bugünkü TBMM tablosunda mümkün gözükmüyor. CHP ve MHP’nin desteği olmadan TBMM’de referanduma gerek kalmayacak biçimde bir değişikliğin geçmesi olanaksız. Böyle bir ortamda iktidarın seçim öncesi referanduma yönelmesini beklemek de gerçekçi değil. Bu itibarla, açılımın Anayasa boyutunun gündemden düştüğü söylenebilir. Diğer düzenlemeler Yaz boyunca yapılan tartışmalar sonunda iktidar kanadının anayasa değişikliği gerektirmeyecek, hatta acil yasa değişikliğine de ihtiyaç duyulmayacak alanlarda düzenlemeleri öncelediğini söyleyebiliriz. Nitekim, bu alandaki girişimler görece özerk konumda bulunan kurumlardan geldi. Anlaşılıyor ki, Kürt açılımının iki maddesi ve muhalefetiyle yaşama geçecek. RTÜK, ’ye tanındığı gibi özel televizyonlara da 24 saat yapma olanağı tanıyacak. YÖK ise Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açmamakla beraber, “Yaşayan Diller” enstitüleri adı altında üniversitelerde Kürtçe alanlar yaratacak. Ortaöğretimde Kürtçenin seçmeli ders olması konusu güçlü bir olasılık biçiminde gündeme yansımış olmakla birlikte, bu konuda da kesin bir şey söylemek için henüz erken. Bunun dışında, “taş atan çocuklar”ın çocuk mahkemelerinde yargılanmalarını öngören bir düzenleme ile Türk Ceza Yasası’nın 221. maddesinin esnetilmesi veya uygulamada genişletilmesi dışında başka bir çalışma şimdilik gözükmüyor. Bu çerçeve DTP-PKK çizgisinin beklentilerini karşılamayacağı gibi, CHP ve MHP’nin muhalefetini de kesmeyecektir.
593239
Erdoğan Ankara'ya geldi
Erdoğan Ankara'ya geldi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak 'DAP' ile saat 20.45'te Ankara'ya geldi. Başbakan Erdoğan'ı Esenboğa Havalimanı'nda Ankara Valisi Kemal Önal, Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve öteki ilgililer karşıladı. Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar da Başbakan Erdoğan ile Ankara'ya geldi.
593696
Cumhuriyet yazarına Ergenekon sorgusu
Cumhuriyet yazarına Ergenekon sorgusu BEYHAN YALÇINKAYA Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mehmet Faraç, Ergenekon soruşturması kapsamında savcılığa ifade verdi. Terörle Mücadele Şube Ekipleri tarafından adliyeye getirilen Mehmet Faraç ifade verdikten sonra serbest bırakıldı. Faraç'ın avukatı Bülent Utku, müvekkilinin önce telefonla çağrıldığı emniyette ifade verdiğini söyledi. Gazeteport haber sitesi ise Faraç'ın, Cumhuriyet'e atılan bombalardan sonra olay yerinde bulunan mermi kovanıyla ilgili sorgulandığını ileri sürdü. Haberde, balistik incelemede mermi kovanının Faraç'a ait ruhsatlı tabancadan atıldığının tespit edildiği ileri sürüldü.
593303
Türkiye ile müzakereleri diasporayla görüşecek
Türkiye ile müzakereleri diasporayla görüşecek Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Türkiye ile müzakereleri diasporayla görüşecek ERİVAN (A.A) Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Fransa, ABD, Lübnan ve Rusya'ya giderek bu ülkelerde Ermeni diasporasıyla, Türkiye ile müzakereleri görüşecek. Serj Sarkisyan'ın sözcüsü, Reuters'a yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanının, diaspora temsilcileriyle Paris, New York, Los Angeles, Beyrut ve Rostov'da biraraya geleceğini söyledi. Sarkisyan da Ermenistan Ulusal Konseyi'nde bugün yaptığı konuşmada, bu ziyaretlerine de değindi ve 'Kendilerini ikna için gitmiyorum, kendilerini dinleyeceğim ve ne düşündüğümü anlatacağım' dedi.
593560
Yaşar’da 64’üncü yıl gururu
Yaşar’da 64’üncü yıl gururu 64’üncü kuruluş yıldönümünü kutlamanın gururunu yaşıyor. Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı topluluğa emeği geçen herkese şükran dileklerini iletti. Topluluğun temellerinin, dedeleri Durmuş Yaşar’ın 1927’de Şeritçiler Çarşısı’nda açtığı dükkanla atıldığını hatırlatan Yiğitbaşı, “Onun mütevazı, dürüst, çalışkan, sabırlı, soğukkanlı ve ileri görüşlü kişiliği, kurum kültürümüze her zaman yön verdi. İtibarı yüksek markaları yaratmanın gururunu yaşıyoruz. Bunda tüm çalışanlarımızın katkısı var” dedi. Gecede, 36 yöneticiye de sertifika verildi.
593289
Sarkisyan Diaspora'ya Gidiyor
Sarkisyan Diaspora'ya Gidiyor Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Lübnan ve Rusya'ya giderek bu ülkelerde Ermeni diasporasıyla, Türkiye ile müzakereleri görüşecek. Serj Sarkisyan'ın sözcüsü, yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanının, diaspora temsilcileriyle Paris, New York, Los Angeles, Beyrut ve Rostov'da biraraya geleceğini söyledi. Sarkisyan da Ermenistan Ulusal Konseyi'nde yaptığı konuşmada, bu ziyaretlerine değindi ve "Kendilerini ikna için gitmiyorum, kendilerini dinleyeceğim ve ne düşündüğümü anlatacağım" dedi.
593682
Paksüt sorularıyla herkesi şaşırttı
Paksüt sorularıyla herkesi şaşırttı Libya Milli Günü dolayısıyla verilen resepsiyonda en çok konuşulan konu Ergenekon sanığı Ferda Paksüt'ün tuhaf soruları oldu. Swiss Otel'de verilen resepsiyona eşi Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ile birlikte katılan Ferda Paksüt bir konuğa “Sizi dünkü Suudi Arabistan resepsiyonunda gördüm mü?” diyerek konukları şaşırttı. Olumsuz cevap alan Paksüt “Pardon” diyerek özür diledi. Paksüt, kısa süre sonra başka bir konuğa, “Siz Hintli misiniz? Yabancı basın mı? Merak ettim” diye bir soru yöneltti. Konuğun, “Yok efendim ne münabeset, Türküm, üstelik Yozgatlıyım” cevabı gülüşmelere neden oldu. Paksüt kendisini izleyen bazı gazetecilere de hangi basın kuruluşlarında çalıştıklarını sordu.
593299
İşte şurada ulaşıma ilişkin alınan 100 karar
İşte şurada ulaşıma ilişkin alınan 100 karar 'HEDEF 2023' sloganıyla gerçekleştirilen şura sonunda ulaştırma sektörüne ilişkin yaklaşık 100 karar alındı İSTANBUL (A.A) Ulaştırma Bakanlığınca, 'Hedef 2023' sloganıyla düzenlenen '10. Ulaştırma Şurası' sonunda, ulaştırma sektörüne ilişkin yaklaşık 100 karar alındı. Ulaştırma Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı ve 10. Ulaştırma Şurası Genel Sekreteri Kenan Bozgeyik, kapanış oturumunda alınan şura kararlarını açıkladı. Bozgeyik, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 10. Ulaştırma Şurası kapsamındaki panellerden çıkan öneriler ile çalıştay önerilerinin bütünleştirilerek, her sektörün en önemli 20 projesinin seçildiğini, önemli projelerin de tekrar değerlendirilerek, Cumhuriyet'in 100. Yılına armağan edilen 100 kritik projenin belirlendiğini dile getirdi. Buna göre, deniz yolları, kara yolları, hava yolları, demir yolları, kent içi, posta ve haberleşme sektörlerine ilişkin alınan kararlar şöyle: KARA YOLU SEKTÖRÜ -Bölünmüş yolların 32 bin kilometreye çıkarılması. -Kuzey-güney kara yolu koridorlarının iyileştirilmesi. -Yerleşim merkezlerine çevre yolu yapılması. -Kuzey Marmara Otoyolu, Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu, Ankara-Delice Otoyolu, Ankara-İzmir Otoyolu, Sivrihisar-Bursa Otoyolu, Afyon-Antalya Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Şanlıurfa-Habur Otoyolu, Aydın-Denizli-Antalya Otoyolu, İstanbul-Ankara-Kafkasya ve İran Otoyolu, Şanlıurfa-Diyarbakır Otoyolunun yapılması. -Kar siperleri-çığ tünelleri ve ses panelleri, kara yolu boyunca acil yardım istasyonları, kara yolu ağının bitümlü sıcak karışım kaplama yapılması. -Karayolu Akademisi kurulması. -Tüm liman ve OSB'lerin bölünmüş yollarla bağlantılarının oluşturulması. -Rize-Mardin Otoyolunun inşa edilmesi. -Türk Otomotiv Kurumu'nun kurulması. DENİZ YOLU SEKTÖRÜ -Liman ve deniz tesislerinin ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre edilmesi. -Yeni liman projeleri ile transit ülke konumuna gelinmesi. -Elleçleme kapasitesinin 2023 yılına kadar 32 milyon TEU, 500 milyon ton kuru yük, 350 milyon ton sıvı yük ve 15 milyon yolcuya ulaştırılması. -Yurt içi taşımacılıkta deniz yolu payının yüzde 15'e (Ton/km) ve konteynerleşme oranının yüzde 15'e (TEU) yükseltilmesi. -Gemi inşa sanayinde 10 milyar dolar inşa geliri ve yeni istihdam alanlarının oluşturulması. -Gemi teslim kapasitesinde 0.8 milyon DWT'dan milyon DWT'a veya yıllık 300 adet gemi teslim sayısına ulaşılması. -Katma değeri yüksek, ileri teknolojili gemiler inşa edilmesi. -Marmara Denizi'nde kuzey-güney, doğu-batı ulaşımları için modern, fonksiyonel ve intermodal taşımacılığa uygun veya katlı araç yükleme boşaltma imkanları olan Ro-Ro terminalleri inşa edilmesi. -Kısa mesafe deniz taşımacılığına yönelik, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına sefer yapan Ro-Ro, Ro-Pax filosu kapasitesinin artırılarak hatların çeşitlendirilmesi. Doğu Akdeniz'de VLCC ve ULCC kapasitesinde yeni gemi inşa ve bakım onarım hizmeti verecek tersanelerin kurulması. -Tersanelerin yoğunlaştığı yerlerde organize yan sanayi bölgelerinin oluşturulması. -200 adet balıkçı barınağının 55'inin kademeli olarak yat limanına dönüştürülmesi ya da ortak kullanım modeli oluşturulması. -Deniz ticaret filosunun modernize hale getirilmesi, dünyanın en büyük 10 limanından en az birinin inşa edilmesi. -Ulusal Test ve Akreditasyon Merkezi kurma. -Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge payını ulusal hedefe paralel yüzde seviyesine çıkarma. -Türkiye'nin kıyılarını dünyanın en temiz kıyıları arasına taşıyacak etkin bir çevre yönetim sisteminin kurulması. -Birbirine yakın iskelelerin ihtisas limanlarına dönüştürülmesi, evrensel hukuk ve AB normlarıyla tam uyumlu denizcilik mevzuatının sürdürülmesi. -Deniz ulaşımına ilaveten iç su yollarının etkin kılınması. -Gemi inşa sanayisinde yüzde 80 yerli katkı payını yakalamak. KENT İÇİ SEKTÖRÜ -Ulaşım Kurumu'nun, Trafik Kontrol Merkezi'nin kurulması, ulaşım ana planlarının bütün kentler için zorunlu olması. -İmar planları ile paralelliğin ve özürlülere uygunluğunun onayı. -Kent içi ulaşım sistemlerinin AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi. -Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanların ulaşımda planlama ve tasarım standardının oluşturulması. -Raylı sistemlerde yerli sanayinin teşviki. -Kent içi trafikte enerji dostu, çevreye duyarlı doğal gaz-hibrit araç kullanımı, deniz-iç su yolu ulaşımının toplu taşıma ile entegresi ve iyileştirilmesi. -Kent içi lojistiğin Ulaşım Ana Planı'nın parçası olması. -Kentlere özgün otopark yönetim sisteminin kurulması, şehirler arası taşımacılık terminallerinin kentsel toplu taşıma sistemleri ile entegre edilmesi. -22 Eylül tarihinin 'Otomobilsiz' gün ilan edilmesi. -'Sürdürülebilir Ulaşım Projesi'nin seçilip ödüllendirilmesi. -Avrupa Birliği ve dünya ile uyumlu Demir Yolu Kanunu'nun çıkarılması. DEMİR YOLLARI SEKTÖRÜ -Mevcut hatların yenilenmesi, tüm hatların sinyalli, elektrifikasyonlu hale getirilmesi. -Yapımları devam eden bin 622 kilometre yüksek hızlı tren ağının 2012 yılına kadar tamamlanması. -2023 yılına kadar bin 792 kilometre yeni yüksek hızlı tren ağının inşa edilmesi. -2023 yılına kadar bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa edilmesi. -BAŞKENTRAY Projesi'nin inşa edilmesi. -EGERAY Projesi'nin tamamlanması, demir yolu araç filosunun yenilenmesi. -Teknolojinin geliştirilerek trenlerin tek makinistle çalıştırılması. -Tüm liman ve organize sanayi bölgelerine irtibat hatları ile entegre edilmesi. -Demir Yolu Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Demir yolu payının yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 artırılması. -Hatlardaki kurp ve eğimlerin AB ölçütlerine uyumlaştırılması. -Hemzemin geçitlerin iyileştirilmesi ve kademeli bir şekilde ortadan kaldırılması. -Hatlardaki dingil yükünün en az 22,5 tona çıkarılması. -2023-2035 arasında 2960 kilometre yüksek hızlı tren hattı, 956 kilometre konvansiyonel hat yapılması. -Batum-Trabzon-Erzincan hattının inşa edilmesi. -Kavak-Kırıkkale hattının inşa edilmesi. POSTA SEKTÖRÜ -Posta pazarının kontrollü ve kademeli bir şekilde serbestleştirilerek tam rekabetçi ortamın sağlanması. -Posta Düzenleme Kurumu'nun kurulması. Kayıtlı elektronik posta hizmetinin verilmesi. -Gönderilerin tesliminde evrensel standartların üstüne çıkılması. -Türkiye'nin uluslararası gönderi alıp vermede bir aktarım merkezi haline gelmesinin sağlanması. -Posta sektörüne ilişkin uluslararası karar süreçlerinde etkin rol alınması. -Posta Sektörü Konseyi'nin oluşturulması. -Sektörel vizyon ve stratejilerin belirlenmesi. -Posta hizmetlerinin sunumunda çevreye duyarlı politikaların izlenmesi. -Sektörel haberleşme, tanıtım ve bilgi paylaşımını sağlayacak bir iletişim ağının kurulması. -Gönderi izleme sistemi, RFID ve Barkod teknolojilerinin ve yeni nesil iletişim sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması. -Sektörde kullanılan teknolojilerin yurt içinde üretimi ve ihracı, sektörel Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesi. HABERLEŞME SEKTÖRÜ -Bilişim sektörünün 160 milyar dolara, geniş bant abone sayısının 2013'te 12 milyona, 2023'te 30 milyona ulaşması. -Ülke genelinde fiber optik ağının kurulması ve Türkiye'nin bölge ülkeler arasında fiber kesişim noktası (hub) olması. -Eve kadar fiber ve geniş bant kablosuz erişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması. -Uçtan uca IP ve IPv6 uygulamalarına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye'de kurulmasının sağlanması amacıyla bilişim vadisi OSB projesinin gerçekleştirilmesi. -Mobil terminal cihazları üretimi ve söz konusu cihaz ihracatının ithalatı geçmesi. -Türkiye'nin Avrupa'nın çağrı merkezi üssü olması. -Sertifikasyon verecek laboratuvarların faaliyete geçirilmesi. -Mobil cihaz 2. el piyasasının geliştirilmesi. -Türkiye'nin 2023 yılında küresel BİT pazarında söz sahibi en az bir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standardıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olması. -Kamu kurumlarının yaptıkları alımlarda ve düzenlemelerde Ar-Ge'yi teşvik edecek önlemlerin uygulanması. -Ulaştırma Bakanlığı Ar-Ge fonunun burs vermesi. -Girişim sermayesi sağlanması ve proje yarışmaları düzenlenmesi gibi alanlarda etkin olunması. -Spektrum ticareti uygulamalarının başlatılmasına yönelik düzenlemelerin yapılması. -Kişisel verilerin illegal ve kötü amaçlı kullanımını önleyecek düzenlemelerin geliştirilmesi. HAVACILIK SEKTÖRÜ -İstanbul'da 60 milyon yolcu kapasiteli bir havaalanı ile Türkiye'de 30 milyon kapasiteli 2, 15 milyon kapasiteli havaalanı yapılması. -Uçak-dolmuş-taksi işletmelerinin kurulması ve yaygınlaştırılması. -Deniz, göl gibi yerlere yakın olan turizm yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz hava araçlarının kullanılarak, bu alanda gelişimin sağlanması. -Döner kanat hava aracı taşımacılığı sisteminin kurulup desteklenmesi. -Türkiye'nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapılması. -ILS kategori I, II ve III hassasiyetinde yerde tesis edilen pozisyon doğrulama sistemlerinin (GBAS) yaygınlaşması. -Hava kargo taşımacılığına uygun olan havaalanlarının 'serbest bölge' ilan edilmesi. -Hava aracı veya parçasının sertifikasyonunun Türkiye tarafından sağlanabilir hale getirilmesi. -Milli ATM teknoloji alt yapısının geliştirilmesi ve bu kapsamda dışa bağımlılığın azaltılması. -Yerli imalat olarak en az tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretiminin gerçekleştirmesi. -Türk sivil hava taşımacılığı filo yapısının 2023 yılında 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşması. -Türkiye'nin kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olması, yeni nesil motorların geliştirilmesi çalışmalarına katılınması. -Havacılık Endüstri İhtisas OSB'lerin kurulması, insansız hava araçlarının, hava sahasının kullanımının sivil havacılık sistemine entegre edilmesi. -EUROCONTROL'ün eğitim merkezinin Türkiye'de açılmasının sağlanması. -SHGM ve DHMİ Genel Müdürlüğü'nün yeniden yapılandırılması. -Hava Ulaştırma Araştırma Enstitüsü'nün kurulması. -Yaylaların turbo-probuçuşlarına imkan veren havaalanları ile entegre edilmesi.
593352
Tek kare görüntüsüne 20 Filistinli kadın
Bu sabah toplanan İsrail güvenlik kabinesi, video görüntülerinin karşılığında İsrail cezaevlerinde bulunan 20 Filistinli kadın tutuklunun salıverilmesini onayladı. Filistinli kadın tutukluların serbest bırakılması ve karşılığında video görüntülerinin teslimi cuma günü olacak. Serbest bırakılacakların isimleri ise bugün açıklanacak ve İsrail Cezaevi İdaresi'nin internet sitesinde yayımlanacak. İsrail Kanal 10 televizyonunun haberine göre, bu konudaki değiş tokuş önerisi, bir süredir İsrail ile Hamas arasında Mısır'ın yanı sıra arabuluculuk çalışmalarına aktif olarak katılan Alman arabuluculardan geldi. Televizyon, Alman aracıların video görüntülerini gördüğünü de belirtti. Görüntülerin son haftalarda kaydedildiği ve İsrailli askerin iyi olduğunu gösterdiği belirtiliyor. Görüntüler, yılı aşkın süreden bu yana ailesine sadece bir mektubu ulaşan İsrailli askerin hayatta olduğunu gösteren önemli bir kanıt olarak değerlendiriliyor. İsrail Başbakanlığı da bir açıklama yayımlayarak ilk takası doğruladı ve güvenlik kabinesinin, söz konusu girişime olumlu karşılık verdiğini ifade etti. Açıklamada bunun Şalit'in serbest bırakılmasıyla ilgili dolaylı görüşmeler çerçevesinde güven inşa etmeye yönelik bir adım olduğu da kaydedildi. Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyda ise 20 Filistinli kadın tutuklunun gelecek günlerde evlerine döneceğini belirtti, ancak Şalit'le ilgili video görüntülerinden söz etmedi. Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebul Geyt, geçen hafta İsrail'i, Şalit karşılığında 1000 Filistinli tutukluyu serbest bırakması konusunda uyarmış ve esneklik göstermesi gerektiğini söylemişti.
593483
Kâbusun adı Ketsana
Kâbusun adı Ketsana Güney Asya ülkeleri Ketsana Kasırgası'na teslim oluyor. Filipinler'de ölü sayısı 246'ya yükseldi. milyon da evsiz var. Kasırga şimdi de Vietnam ve Kamboçya'yı vuruyor. İki ülkede toplam ölü sayısı 50'yi buldu bile Güney Asya'yı vuran Ketsana Kasırgası önüne ne çıkarsa yıkmaya devam ediyor. Kurbanları ise önce Filipinler, ardından da Vietnam ve Kamboçya oldu. Filipinler'de ise sel ve toprak kaymalarının devam ettiği, ölü sayısının da 246'ya yükseldiği açıklandı. Başkent Manila ve çevresi "ulusal afet bölgesi" ilan edildi. Yaklaşık milyon kişinin evsiz kalırken, ortak ortak tatbikatlar için Filipinler'de bulunan ABD ordusu da, kurtarma operasyonlarına katılacağını açıkladı. VİETNAM'DA 41 ÖLÜ Filipinler'in ardından kasırganın etkisi altına giren Vietnam'da da ölü sayısı hızla artıyor. Kasırgada ölenlerin sayısı şimdilik 41 olarak açıklandı. Yetkililer, özellikle ülkenin orta kesimlerinde etkili olan kasırgada son olarak Quang Nam eyaletinde, evleri, kayan toprağın kalan kişinin cesedine ulaşıldığını ve bu eyalette ölenlerin sayısının 7'ye yükseldiğini söyledi. Quang Nam'da sel suları nedeniyle yardıma ihtiyacı olanlara ulaşılmakta güçlük çekiliyor. Bölgedeki karayolunun kısmen sular altında olduğu da gelen haberler arasında... Ülkenin orta kesimlerinde, eyalette 30 can kaybı olduğu kaydedildi. Ketsana kasırgasında 10 kişinin de kaybolduğu bildirilirken, yaklaşık 170 bin evin yıkıldığı ya da hasar gördüğü, ekinler ve sulama sisteminin zarar gördüğü ifade edildi. Kasırgadan önce Vietnamlı yetkililer 350 bin kişiyi evlerinden tahliye etmişti. Ketsana'nın son durağı ise Kamboçya oldu. İlk belirlemelere göre kişinin öldüğü açıklandı. Özellikle ülkenin orta kesiminde etkili olan kasırga nedeniyle Kampong Thom bölgesindeki onlarca ev yıkıldı, en az 29 kişi de yaralandı. Kasırganın satte 145 kilometre hızla ilerlediği ve Laos'a doğru yöneldiği belirtiliyor.
593673
Seki hakim karşısında
Seki hakim karşısında Jandarma'nın düzenlediği uyuşturucu operasyonunda tutuklanan şarkıcı Deniz Seki 218 gün sonra ilk kez hakim karşısına çıkıyor. Seki "Uyuşturucu ticareti yapmak ve kullanmak"tan tutuklu bulunuyor BEYHAN YALÇINKAYA Şarkıcı Deniz Seki 218 gün sonra kendini savunmak için ilk kez hakim karşısına çıkıyor. Ünlü şarkıcı Deniz Seki "Uyuşturucu ticareti yapmak ve kullanmak" suçlarından gözaltına alınıp serbest bırakılmış ve savcının itirazı sonucunda tutuklanarak Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'ne gönderilmişti. Seki, 218 gün sonra 19 sanıkla birlikte Beşiktaş'ta bulunan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısında olacak. Deniz Seki'nin tutuksuz yargılanması için mahkemeye talepte bulunacağını belirten avukatı Naim Karakaya aynı zamanda savunmasını da Seki'nin kendi hazırladığını söyledi. AİHM'E BAŞVURDU Deniz Seki'nin avukatı Naim Karakaya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na Seki'nin yaşadığı sürecin insan haklarına aykırı olduğuna dair başvuruda bulunmuştu.
593372
Sultanlar fırtına gibi
Sultanlar fırtına gibi Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası finallerinde Türkiye, play-off'larda yer aldığı (F) grubundaki 2. maçında Azerbaycan'ı 3-1 yendi. Karşılaşmanın ilk setinde 1. teknik mola 8-6 Azerbaycan'ın üstünlüğüyle geçildi. İlk teknik moladan sonra (A) milliler, servislerde etkili oldu. Deniz, Bahar ve Neslihan üst üste servis atışlarından sayı bulurken, Azeri oyuncu Mammadova'nın da hatalı vuruşuyla 2. teknik mola 16-14 Türkiye'nin üstünlüğüyle geçildi. Setin kalan bölümünde rakip takımdan yalnızca Mammadova etkili olurken, libero Korotenko'nun güç topları büyük ustalıkla çıkarması alkış aldı. Buna karşın rakibine karşı üstünlüğünü koruyan (A) milliler, bu setten 25-23 galip ayrıldı. 2. sette (A) Milli Takım, Azerbaycan karşısında üstün oyununu sürdürdü. İlk teknik mola 8-5, ikinci teknik mola ise 16-9 Türkiye'nin üstünlüğüyle geçildi. Bu dakikadan sonra Azeri ekibi savunmada çok açık vermeye başladı. Türkiye, rakibin açıklarını iyi değerlendirdi ve bu seti de 25-19 üstün bitirdi. 3. sete kötü bir başlangıç yapan (A) Milli Takım, ilk teknik molaya 8-1, 2. teknik molaya ise 16-10 açık farkla geride girdi. 2. teknik molanın ardından üst üste sayı birden alarak farkı 6'ya indiren (16-10) ay-yıldızlı ekip, karşılaşmanın ilk setini mumla arattı. Servis, manşet ve smaçta yapılan hatalarla 3. set, Azeri ekibine adeta hediye edildi: 25-17. Son sete daha organize bir başlangıç yapan (A) milliler, bu setin ilk teknik molasını 8-4 önde bitirdi. İlk set kadar olmasa da rakibine oranla daha iyi bir oyun sergileyen ay-yıldızlı ekip, 2. teknik molada aradaki farkı sayıya çıkararak girdi: 16-8. (A) Milliler, 4. seti 25-17 karşılaşmayı ise 3-1 kazandılar. (A) Milli Takım, bu galibiyetle yarı final iddiasını sürdürdü. Türkiye, gruptaki 3. ve son maçını yarın TSİ 21.00'de Çek Cumhuriyeti ile yapacak. (F) Grubunda bugün ayrıca İtalya, Çek Cumhuriyeti'ni 3-0, Almanya ise Sırbistan'ı 3-2 yendi. PUAN DURUMU Takımların bir önceki turdan puan taşıdıkları play-off'larda (A) Milli Takım, (F) grubunda 2. galibiyetini elde ederek puanını 6'ya çıkardı ve averajla 4. sıradaki yerini korudu. (F) Grubu maçları sonunda ilk sırayı elde eden takımlar, yarı finale yükselecek. Günün maçlarının ardından grupta puan durumu şöyle: TAKIMLAR: AS VS --------------------------------------------- 1.İtalya 12 2.Almanya 3.Sırbistan 4.Türkiye 5.Çek Cumhuriyeti 11 6.Azerbaycan 12
593689
Baba-oğul kuyuda can verdi
Baba-oğul kuyuda can verdi ESKİŞEHİR (AA) Eskişehir'de, yemek yaparken gaz kaçıran ve küçük çaplı yangına yol açan piknik tüpünü bahçedeki kuyuya atan Şaban Yılmaz, tüpü geri çıkartmak için kuyuya indi. Uzun süre kendisinden haber alınamayan Yılmaz ile babasının peşinden kuyuya inen oğlu Kemal Yılmaz'ın cesetleri, polis tarafından kuyudan çıkarılarak morga kaldırıldı. Baba-oğulun metan gazından zehirlendiği belirlendi.
593550
Olimpiyat Köyü’nde plastik kaplama krizi
Olimpiyat Köyü’nde plastik kaplama krizi ’de 2005 yılında düzenlenen Üniversitelerarası Yaz Oyunları (UNIVERSIADE) kapsamında Uzundere’de inşa edilen Olimpiyat Köyü’nde sorunlar bitmiyor. Şimdi de yağmurlar nedeniyle evlerin tavan ve duvarları nemden küflenmeye başladı. 16 haneli 51’inci Blok, sorunu, plastik kaplamayla yaparak çözdü. Ancak köyün ödüllü mimarı ve proje müellifi Şükrü Kocagöz, Fikir ve Eserleri Yasası’na aykırı hareket ettiklerini öne sürüp gönderdiği apartman yönetimini, dava etmeye hazırlanıyor. Eserini bir ressamın tablosuna benzeten Kocagöz, “Benim yaptığım resim üzerine boyayla çiçek ekliyorlar” dedi.
593624
AKP de, DTP'ye sahip çıkmalı...
Mehmet Ali Birand AKP de, DTP'ye sahip çıkmalı... Dünkü yazımda, hem siyasi yelpazeye dahil partilerden, hem de 'den bu kriz konusunda neler beklediğimizi yazmıştım. DTP'nin, bu açılımı deskteklemek adına, direnmeyip mahkemeye ifade vermesi gerektiğine değinmiştim. Bugün, madalyonun öbür yanına, yani siyasi yelpazeye dahil diğer partilerin tutumlarına bakmak istiyorum. Önce, DTP milletvekilinin polis zoruyla, 1994'te olduğu gibi mahkemeye götürülüşünü ve bu olayın nasıl yankı bulacağını bir düşünelim. Sürüklenerek mahkemeye götürülecek olan bu milletvekilleri, halkının oylarıyla seçilmiş kişilerdir. Bu defa, 1994'ten çok daha yaygın ve yoğun bir tepki beklenmeli. Hele bu fırsatı kaçırmak istemeyecek olan ve radikal tüm güçler bölgeyi ayağa kaldıracaklardır. Böyle bir ortamda, Kürt açılımından söz edilebilir mi? Hayır... Hiç değilse bir süre için çalışmalar duracaktır. AKP, sorumluluğunu omuzlamalıdır Ben, ne ne de 'den, bu krizi yatıştıracak adımlarını atmalarını beklemiyorum. Onlar, Kürt Açılımına karşı olanların oylarını toplamak için herşeye itiraz ediyorlar. Geriye sadece AKP kalıyor. Aslında sorumluluk AKP'nin omuzlarındadır. 'nin alt komisyonunu toplar ve hiç değilse DTP milletvekillerinin dokunulmazlıklarını destekleyen bir karar alır. Mahkemeyi bağlayıcı olmasa dahi, bu bir tutum gösterir. Ayrıca, AKP dokunulmazlıklar konusunda yargının yorumuna güvenmediğinden dolayı, bugüne kadar ki tüm baskılara direnmiştir. Dokunulmazlık zırhının korunmasını, hangi suçtan olursa olsun, hatta hırsız veya katilin dahi korunması gerektiğini savunan bir partidir. Şimdi, tümüyle siyasi bir yargı yorumuyla dokunulmazlıkları kaldırılmak istenen DTP'lileri yanlız bırakrılarsa, kendileriyle çelişirler. Nihayet, eğer AKP, gerçekten Kürt Açılımını istiyorsa ve devam ettirme niyetindeyse, DTP'lileri korur. Kürt Açılımında samimiyetlerini ancak bu şekilde ortaya koyabilirler. Bu tutum sembolik bir jesttir. Hükümetin de inandırıcılığını artırır. Bu adım somut bir sonuç getirmese dahi, atmosferi yumuşatacak ve zaman DTP'den mahkemeye gidip, ifade verme jestini bekleme hakkımız daha da artar... Sedat, bize güzel bir Milliyet yaptı... yıl süreyle Milliyet'in Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı ve bu hafta görevini, Vatan'ın Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu'na bıraktı ve gazetesine köşe yazarı oldu. Bu değişimin nedenlerini bilemiyorum. Ancak benim bildiğim şey, Sedat Ergin'in bu süre içinde Milliyet'i eski kimliğine kavuşturmuş olmasıydı. Ben, gazetecilik yaşamıma Milliyet'te başlamış ve bu gazeteye özel bir sevgi ve yakınlığı olan bir kişiyim. Bu nedenle, Sedat Ergin'in gazetede yaptıkları, eski kimliğini ve saygınlığını yeniden kazandırmasını en iyi değerlendirilebilecekler arasındayım. Demokrasi yaklaşımı, titizliği ve dnüya'ya açık tutumuyla Sedat Ergin, Milliyet'e uzun bir aradan sonra bir gibi geldi ve Türk basınının en değerli logosunu yeniden ateşledi. En son arşivini internete taşıması, vizyonunun en önemli örneklerinden biridir. Milliyet'in eski bir mensubu ve sürekli okuru olarak Sedat Ergin'e katkılarından dolayı teşekkür etmek istedim. Dışişleri, çekimine karışamaz 'nin iki gazetecisinin, işgali altındaki Dağlık 'da çekim yapması, inanılmaz gelişmelere yol açtı. Sorun, 'ın bu gazetecilerin çalışmalarını etmesiyle patladı. 'nün bu duyarlığı üzerine, Türk son derece garip bir açıklama yayanıladı ve "... Basın mensuplarımızın bu tutumu 'nin politikasıyla bağdaşmamaktadır ve hiç bir şekilde yasal değildir" dedi. Hoppala... Türk gazetecilerin suçu, işgal altındaki topraklarda çekim yapmalarıymış. Anlayamadım. Acaba gazetecilerin nerede çekim yapacakları ne zamandan beri, dışişlerinden onay gerektiriyor? Azeri dostlarımızın biraz abarttılı duyarlıklarını yatıştırmak için böyle bir açıklama yapmış olsa dahi, son derece gereksiz ve haksız. Dışişleri kendi işine bakmalı. Gazetecilerin neyi nasıl yapacağına, nereye gidip, nereye gidemeyeceğine karışmamalı. Zira komik duruma düşüyorlar.
593645
Doğum günü hediyesi Sturm Graz galibiyeti
Doğum günü hediyesi Sturm Graz galibiyeti Rijkaard 47. doğum gününde futbolculardan hediye olarak bugünkü maçta puan istedi. Kaptan Arda da Graz'ı yenme sözü verdi... G.Saray Sturm Graz maçının hazırlıklarını dün gerçekleştirilen idmanla sürdürürken, futbolcular 47. doğum gününü kutlayan teknik direktörleri Frank Rijkaard'a pasta keserek jest yaptılar. Doğum günü pastasını Kaptan Arda'nın elinden yiyen Rijkaard sarı-kırmızılılara “Doğum günü hediyem olarak sizden galibiyet bekliyorum” dedi. Kaptan Arda da Hollandalı teknik adama kazanma sözü verdi. G.Saray Kulübü de Rijkaard'ın doğum gününü internet sitesinden yaptığı duyuru ile kutladı. Sarı-kırmızılı kulüp, internet sitesinden “Mutlu yıllar Frank Rijkaard” başlığıyla yaptığı açıklamada, “G.Saray Profesyonel Futbol Takımı Teknik Direktörü Frank Rijkaard'ın 47. yaş gününü kutlar, sağlık ve mutluluk dolu yıllar dileriz” ifadelerini kullandı.
593705
Türkiye, FTSE'nin izleme listesinde
Türkiye, FTSE'nin izleme listesinde Dünyanın önde gelen endeks şirketlerinden FTSE, Türkiye'yi 'Birincil gelişmekte olan ülke' statüsüne yükseltmek için izleme listesine aldı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'ndan (İMKB) yapılan açıklamada, FTSE Endeks Şirketi'nin, yıllık olarak yapılan ülke sınıflandırması ile ilgili değerlendirme sonucunda, Türkiye'nin FTSE Global Hisse Senedi Endeks Serileri'nde 'İkincil Gelişmekte Olan Ülke' kategorisinden 'Birincil Gelişmekte Olan Ülke' kategorisine yükseltilmesi için izleme listesine alındığını bildirdiği belirtildi. Açıklamada, bir ülkenin statü yükseltme amacıyla izleme listesine girmesinin, uluslararası yatırımcılara yönelik olumlu bir sinyal olarak değerlendirildiği kaydedildi.
593454
Elektrikte zamlı tarife başladı
Zam öncesinde meskenlerin kullandığı elektriğin kWh fiyatı 19,489 kuruş iken, yeni tarifeyle 21,376 Krş/kWh'ye yükselecek. Sanayide elektriğin kWh'i 19,284 kuruşa, ticarethanelerde 25,023 kuruşa çıkacak.
593291
İranlı Bakandan Sıradışı Ziyaret
İranlı Bakandan Sıradışı Ziyaret İran Dışişleri Bakanı Mutteki Washington'daki Pakistan Büyükelçiliği'nde faaliyet gösteren İran temsilciliğini ziyaret etti. Yayına Giriş: 30.09.2009 22:37:36 Güncelleme: 30.09.2009 22:37:36 İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, Amerika Birleşik Devletleri başkenti Washington'daki Pakistan Büyükelçiliği'nde yer alan İran temsilciliğini ziyaret etti. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Pakistan Büyükelçiliği'ndeki İran temsilciliğini ziyaret etmek isteyen Manuçehr Mutteki'nin bu isteğinin kabul edildiği belirtildi. İran Dışişleri Bakanı'nın herhangi bir Amerikalı yetkiliyle görüşmeyeceği kaydedildi. 1980'den beri İran'ın diplomatik ilişkilerinin kesik bulunduğu Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentinde bir İranlı bakanın bulunması sıradışı olarak kabul ediliyor.
593252
Bakan Çelik: Alevi sorunu 71 buçuk milyonun sorunudur
Çelik, Swiss Oetlde düzenlenen 4. Alevi Çalıştayı'nın kapanışında yaptığı konuşmada, Çalıştay boyunca karşılıklı hoşgörü ve diyalog çerçevesinde Alevilik-Bektaşilik konusunun daha çok sosyal bir gerçeklik olduğuna vurgu yapıldığını, var olan sorunların çözümüne ilişkin görüş ve önerilerin cesaretle dile getirildiğini söyledi. Bugün de dahil olmak üzere çalıştaylarda yer alan tüm katılımcıların konunun hassasiyetini dikkate alıp, sorunun görmezden gelinemez ve dolayısıyla da çözümün ertelenemez olduğu noktasında fikir birliği oluşturmalarının kendilerini son derece mutlu ettiğini belirten Çelik, başından beri meselenin demokratik ortamda özgürce konuşulup tartışılmasından yana olduklarını dile getirdi. İlk defa devletle Alevi-Bektaşiler arasında doğrudan bir iletişim ve buna bağlı bir diyalog zemini oluşturulduğuna işaret eden Çelik, ''Farklı kesimler ve inisiyatifler de bu sürece dahil edilerek ön yargıların yerini empatilerin almasına gayret gösterdik. Kısaca herkesi 'pişmişi ham etmek yerine, hamın pişmesine' katkı sağlamaya davet ettik'' değerlendirmesinde bulundu. Bu konuda olduğu gibi yüzyılların birikimi olan tüm toplumsal sorunların demokratik süreç işletilmeden bir kaç toplantı ile çözüme ulaşmasının güçlüğünün farkında oluklarına dikkati çeken Çelik, bu aşamada ayrım yapmaksızın herkese ortak sorumluluk ve görevler düştüğünü, çünkü sorunun suiistimal edilemeyecek kadar hassas, çözümsüz bırakılmayacak kadar da önemli olduğunu ifade etti. Bu çalışmaları her türlü siyasi kaygı ve beklentiden uzak yaptıklarını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti: ''Birbirimizi anlama, toplumsal sorunlara çözüm ararken ortak refleks geliştirme ve toplumsal mutabakatı oluşturma açısından da yol göstererek olumlu katkılar sağlamaktadır. Önemli olan siyasi iradenin toplumsal dinamiği de dikkate alarak insan hak ve özgürlüklerin standartlarını yükseltmesidir. Hükümet olarak her alanda bunun azim ve kararlılığı içindeyiz. Geniş ve etkin katılımlarla düzenlemiş olduğumuz çalıştayların bu sürece destek sağladığından kimsenin şüphesi olmasın. Yaptığımız her çalıştay ortak aklı oluşturmak suretiyle toplumsal sahiplenmeyi artırmakta, çözüme giden yolu daha da kısaltmaktadır. Çünkü sorun sadece Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin sorunu değil 71 buçuk milyonun sorunudur, halde çözüm de tüm toplumu kucaklayıcı olmalıdır. Bütün gayretimiz, bütün çabamız bu yöndedir.'' Bakan Çelik, bundan sonra çalıştay daha gerçekleştirmeyi hedeflediklerini ve en son yapılacak 7. çalıştaya daha önceki çalıştaylarda yer alanların katılacağını ifade etti. Bu karma çalıştayda tüm oturumlarda yapılan konuşmaların değerlendirileceğini ve izlenecek yol haritasının genel çerçevesinin belirleneceğini belirten Çelik, ''O vakte kadar herkesin sorunun devamının değil, çözümün parçası olması yönünde tavır takınması işlerimizi daha da kolaylaştıracaktır'' görüşünü dile getirdi.
593619
İşe gidemeyecek kadar hasta mısınız?
Dr. Hasan İnsel Saatleri durduralımİşe gidemeyecek kadar hasta mısınız? Okullar açıldı, her yer kalabalıklaştı, havalar da soğuyor... Yani kişiden kişiye bulaşan bazı hastalıklar kapıda. Boğaz ve baş ağrısıyla kıvranarak huzursuz bir gece geçirdiniz. Ateşiniz 37.8 derece, ama böyle giderse günün sonunda 39.5 dereceye çıkabileceğini düşünüyorsunuz. İşe giderek çalışma arkadaşlarınızı riskine mi maruz bırakacaksınız? Yoksa stresli bir iş haftasında size ihtiyacı olan patronunuzu hayal kırıklığına uğratıp evde mi kalacaksınız? Gerçekten bu herkes için zor bir karar. İnsanların işini kaybetme korkusu yaşadıkları bu kriz günlerinde kimse hasta olup işinden geri kalmak istemez kuşkusuz. Ama kendinizi gerçekten kötü hissediyorsanız ve özellikle ateşiniz varsa evde kalmanızı tavsiye ederiz. Zira viral ya da bakteriyel bir hastalığınız varsa işe giderek başkalarını hasta etme şansınız oldukça fazla. Evde kalarak hem kendi sağlığınızı hem de iş arkadaşlarınızın sağlığını düşünmüş olursunuz. Hasta hasta işe gidip bütün gün öksüren biri olmayın. İş kaybına yol açar Evde dinlenmek, vücudunuzun hastalığı daha kolay yenmesine yardımcı olacaktır. İstirahat etmediğinizde hastalık belirtileri daha da kötüye gidecektir. Birçok kişi hastalığın ilk gününde belirtilere kulak asmadığından iyileşmeleri daha uzun sürer ve birkaç günde istirahatle düzelecek hastalıklar uzun süre iş kaybına neden olabilir. Özellikle ve için kullanılan bazı ilaçlar sizin düşünme, çalışma ya da taşıt ve makine kullanma yeteneğinizi azaltabilir. Bu gibi durumlarda da çalışmanız kendiniz ve çevreniz için riskli olabilir. Soğuk algınlığı ilk bir hafta bulaşabilir Sabah genizde yanma ve ağrı, burun akıntısı ve ile uyandıysanız soğuk algınlığına yakalandınız demektir. Soğuk algınlığının en bulaşıcı olduğu dönem, belirtilerin başlamasından sonraki bir iki gündür. Çünkü salgılardaki virüs sayısı fazladır, ama soğuk algınlığına yakalanan kişiler bir haftaya kadar bulaştırıcı olabilirler. Her zaman ateşiniz olmayabilir, ama çoğu kişide başlangıçta hafif ateş vardır. Ateş kendinizi berbat hissetmenize neden olsa da aslında vücudun dostudur, çünkü uyarıcı bir belirtidir. Hafif öksürük ve nezleniz var, ama ateşiniz yoksa ve kendinizi işe gidebilecek gibi hissediyorsanız enfeksiyonu başkalarına bulaştırma şansını azaltmak için önlemler alın. Öksürürken ve aksırırken bir mendille ağzınızı kapayın. Mendiliniz yoksa, çıplak elinize hapşırmak yerine, kolunuzu siper olarak kullanın ki, elinizle dokunduğunuz yerlere hastalığınızı bulaştırmayın. Bulaşmayı önlemek için sık sık elinizi yıkayın veya bazlı el dezenfektanları kullanın. sinüzit işe konsantre olmayı engelleyebilir İşe gitmenize mani olacak hastalıklardan biri de akut sinüzittir. Akut sinüzit çoğunlukla sarı yeşil burun akıntısı, burun tıkanıklığı, yüz ağrısı veya yüzde basınç hissi, baş ağrısı ya da üst çene ve dişlerde ağrıyla kendini belli eder. İşe gitmeyi engelleyecek kadar şiddetli olabilir. Yüz ağrısı veya baş ağrısı işe konsantre olmayı engeller. Doktorun önerisiyle birkaç gün burun tıkanıklığını gideren ilaçların alınması, tuzlu su çözeltisiyle burnun yıkanması sinüslerin temizlenmesine yardımcı olur. Sinüzit bazı kişilerde hızlı iyileşir. Belirtiler birkaç gün içinde düzelmez veya kötüleşirse doktor verebilir. Sinüzit durumunda hava yolculuğundan kaçınmak gerekebilir. Kabin içindeki hava basıncı değişimleri özellikle kalkış ve iniş sırasında ağrıyı kötüleştirebilir. Sinüs enfeksiyonunuz varsa ve uçağa binmeniz gerekiyorsa doktorunuza danışın. Basınç farkının kulaklarınızda rahatsızlığa sebep olmaması için için size bazı ilaçlar önerebilir. Gripten korunmak için aşı yaptırın Soğuk algınlığına kıyasla semptomları daha şiddetlidir ve daha hızlı başlama eğilimindedir. Grip solunum yollarının derinliklerine nüfuz eder. Grip ciddi komplikasyonlara yol açabileceğinden ve ciddi yayılma potansiyeli gösterdiğinden soğuk algınlığından farklı bir hastalıktır ve sebebi özel bir virüstür. Ateş çoğunlukla ilk birkaç günde 38-39 derecenin üstüne çıkabilir. kas ağrıları, baş ağrısı, burun akıntısı, boğaz ağrısı, öksürük, halsizlik ve yorgunluk gribin diğer belirtileridir. Sağlıklı kişilerde grip 7-10 günde iyileşir. Gribe yakalananlar, işe başladıkları halde kendilerini yorgun hissedebilirler ve öksürükleri olabilir. Gripli kişilerin soğuk algınlığına göre daha çok dinlenmeleri gerekir. Ateşleri normale döndükten 24-48 saat sonra işe gidebilirler. Gribe karşı koruyucu olarak en güvenli metod özel grip aşısıdır ve eylül aralık aylarında uygulanmaktadır. Grip aşısı konusunda doktorunuzla görüşün, sizin aşıyı olmaya mani bir haliniz yoksa ve doktorunuz uygun görüyorsa, bu etkili koruyucu aşıdan yararlanın.
593729
Sonbahar Avrupa yolcusu
Sonbahar Avrupa yolcusu Yönetmenliğini Özcan Alper'in üstlendiği 'Sonbahar' isimli film, Avrupa Film Akademisi (European Film Academy-EFA) ödüllerine aday gösterildi. 5. Zürih Film Festivali'nde adaylığı açıklanan 'Sonbahar', bu kategoride filmle yarışacak. Filmler, başkanlığını Wim Wenders'in yaptığı Avrupa Film Akademisi'nin bin üyesi tarafından izlendikten sonra 12 Aralıkta Almanya'nın Ruhr bölgesinde düzenlenecek 22. Avrupa Film Ödülleri töreninde oylanacak. 'Sonbahar', 25-27 Eylül 2009 tarihlerinde Kanada'nın Toronto kentinde düzenlenen Pomegranate Film Festivalinde 'En İyi Film' ödülüne layık görülmüştü.
593481
İnatçı Sultanlar
Filenin Sultanları, Avrupa Şampiyonası'nda dezavantajla çıktıkları ikinci turda Sırbistan'dan sonra Azerbaycan'ı da devirdi. Bugün Çekler'i geçersek ve Azeriler Almanya'yı yenerse yarı finaldeyiz 26. Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası finallerinde Türkiye, Grubu'nda namağlup Sırbistan'ın ardından dün de Azerbaycan'ı 3-1 yendi. Maça iyi başlayamayan Millilerimiz 8-6 geride gittiği ilk teknik molanın ardından kendine geldi ve Deniz, Bahar ve Neslihan ile üst üste servislerden sayılar bulup setten 25-23 galip ayrıldı. 2. sette de iyi oyununu sürdüren Ay-yıldızlı oyuncularımız Azerbaycan karşısında ilk teknik molayı 8-5, ikinci teknik molayı 16-9 üstün geçip seti de 25-19 aldı. 3. sete kötü bir başlangıç yapan Türkiye ilk teknik molaya 8-1, 2. teknik molaya 16-10 girdi. Milliler bir ara farkı 6'ya indirse de seti 25-17 kaybetti. Son sete daha organize start veren oyuncularımız, molaları 8-4 ve 16-8 önde geçip 4. seti 25-17 maçı da 3-1 kazandılar. İLK İKİ SON DÖRDE KALACAK Bu galibiyetle yarı final iddiasını sürdüren Türkiye, gruptaki üçüncü ve son maçını bugün TSİ 21.00'de Çek Cumhuriyeti ile oynayacak. Grubu'nda dün oynanan diğer maçlarda İtalya, Çek Cumhuriyeti'ni 3-0, Almanya ise Sırbistan'ı 3-2 yendi. ve Grupları'nı ilk ikide bitirenler yarı final oynayacak. Ancak grup üçüncülüğü de büyük önem taşıyor. Çünkü grup üçüncüleri şampiyonada ilk altıya girmiş oluyor ve bir sonraki Avrupa Şampiyonası'na eleme oynamadan katılmaya hak kazanıyor.
593316
Peru'da deprem
ABD Jeolojik Araştırma Merkezi, Peru'daki depremin, komşu Bolivya'nın başkenti La Paz'ın yaklaşık 162 kilometre kuzeybatısında olduğunu açıkladı. Depremde can ve mal kaybı olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi.
593350
Sarkisyan bugün diaspora turuna çıkıyor
Sarkisyan, hafta sürecek temasları sırasında Lübnan, ve Amerika'daki Ermeni toplumu temsilcileriyle biraraya gelecek. Ziyaret Paris, New York, Los Angeles, Beyrut ve Rostov kentlerini kapsayacak. Sarkisyan'ın turu öncesinde Amerika'dan da, futbol diplomasisine destek mesajı geldi. Amerikan Dışişleri'nin Avrupa ve Asya'dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon, bir soru üzerine konuya değindi. Gordon, "Sarkisyan'ın da Gül'ün Erivan'da maç izlemeye gitmesine karşılık vererek, Türkiye'ye gitmesi iyi olur diye düşünüyoruz" dedi.
593440
İşte Okay ve Hassas Burun'un ortaklık belgesi
,Zaman, 13 Ekim 2005'te yapılan toplantıda Mustafa Fehmi Okay ve Hüseyin Rıza Işık'ın TETA Kimya Anonim Şirketi'nin yönetim kurulu üyeliklerine seçildiği bilgilerinin yer aldığı noter onaylı belgeye ulaştı. Okay ve Işık'ın imza sirkülerlerinin yer aldığı noter belgesinde söz konusu kişilerin şirketin işlemleriyle ilgili konularda imza yetkisine sahip olduğu belirtiliyor. Okay'a sorgusu sırasında uyuşturucu şebekesinin lideri Habib Kanat ile eski öğretim görevlisi Hüseyin Rıza Işık'la olan irtibatı sorulmuştu. Okay, Işık'la tanıştığını ancak fazla görüşmediğini öne sürmüştü.
593578
Efes'ten yargısız infaz sitemi
Lacivert-Beyazlı kulüp, Fenerbahçe Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu'nun basın toplantısında, "Sadece Kerem ve Kasun'a test yapılmıştı. İkisinde de aynı madde çıktı. Bu durum tesadüfle geçiştirilemez.'' şeklindeki iddiasına cevap verdi. Efes'in yazılı açıklamasında, Basketbol Federasyonu'nun Kasun'da 'cathine' maddesine izin verilen eşiğin altında rastlandığını ve bu durumun 'doping' sayılamayacağını rapor ettiği belirtilirken şu görüşlere yer verildi: "Bütün Efes'li sporcuların 'organize şekilde' doping yaptıklarını iddia etmek ve böylece 'masumiyet ilkesi'ni yok sayarak bütün sporcularımızı yargısız infaza tabi tutmak; sorumluluk taşıyan yöneticilerden beklenen davranış biçimine uygun düşmemektedir."
593373
Ulusa Sesleniş
Ulusa Sesleniş Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu açılımdan (Demokratik Açılım) maksadımız belli bir konuyu değil, bu ülkenin insanlarının zihinlerinde ve vicdanlarında yer eden ne kadar meselemiz, sorun alanlarımız varsa hepsini tartışmaya açmak, bir ortak kanaate ulaşmak ve bunların her biri için çare neyse bulup hayata geçirmektir'' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında vatandaşlara seslendi. ''Milletimizin aynı duygularda birleştiği, insanlarımız arasında paylaşma ve dayanışma şuurunun en üst seviyede kendini gösterdiği bir mübarek Ramazan ayını daha geride bıraktık, Ramazan Bayramı'nı idrak ettik'' diyen Erdoğan, böyle müstesna bir zamanda ''Ulusa Sesleniş'' konuşması aracılığıyla vatandaşlarla beraber olmaktan ayrı bir memnuniyet duyduğunu söyledi ve vatandaşların geçmiş Ramazan bayramınını bir kere daha kutladı. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Böyle müstesna zamanlar, milletimizin birlik ve beraberliğinin daha da güçlendiği, manevi dünyamızın zenginleştiği, dertlerin, sıkıntıların, acıların el ve gönül birliğiyle sevince, mutluluğa dönüştürüldüğü tazelenme mevsimleri oluyor. Bu yıl da bu güzelliği hep birlikte idrak ettik, birbirimizin dostu, kardeşi, arkadaşı, yoldaşı olmaya gayret ettik. Hayatın zorluklarına karşı kimse yalnız olmasın, yoksul, yoksun, çaresiz kalmasın diye fert fert hepimiz imkanlarımız nispetinde bu gönül seferberliğine katıldık. Bir kere daha gördük ki; millet olarak bizi güçlü kılan, insanlarımız arasındaki dostluk bağının kopmazlığı, kardeşlik hukukunun sarsılmazlığıdır. Bu birlik ve beraberlik şuuru, bizi millet kılan, asırlardır olduğu gibi bugün de varlığımızı ve istiklalimizi dimdik ayakta tutan en önemli gücümüz, dayanağımızdır. Biliyoruz ki coşkularını beraberce yaşayan, acılarını birbiriyle paylaşan, yaralarını birlikte saran, zorlukları ortak bir şuurla göğüsleyen bir milletin aşamayacağı hiçbir güçlük, ulaşamayacağı hiçbir hedef yoktur. Bu anlamlı günler vesilesiyle bu gerçeği bir kere daha müşahede etmekten büyük bir gurur ve mutluluk duyduk; aydınlık bir geleceğe doğru çıktığımız yolculukta güç, heyecan ve umut tazeledik. Önümüzdeki dönemde, Türkiye'nin daha güçlü bir ülke olmak adına attığı adımlar daha da hızlanacaktır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. İnsanlarımızın daha mutlu, daha müreffeh bir Türkiye'ye uyanacağı sabahlar yakındır. Bunun için de millet olarak, yine birbirimize inanıp güvenerek başlattığımız bu büyük atılımı aynı kararlılıkla sürdüreceğiz.'' ''DEMOKRATİK AÇILIM'' ÇALIŞMALARI Bir ülkenin kalkınması, ilerlemesi ve güçlenmesi için ülkenin insanlarının birbirine inanıp güvenmesi ve ortak bir iradede buluşmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, Türk Milletinin tarih boyunca yaşadığı büyük zorlukları hep bu şuurla ve hep bu iradeyle aştığını dile getirdi. ''Nice badireleri; danışarak, görüşerek, ortak bir akıl, ortak bir fikir, ortak bir yol bulabildiğimiz için hasar almadan, zarar görmeden aştık'' diyen Erdoğan, AK Parti Hükümeti olarak bir ''Demokratik Açılım'' süreci başlattıklarını ve aşamalı olarak bu önemli meseleyi toplum gündemine taşıdıklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu açılımdan maksadımız, belli bir konuyu değil, bu ülkenin insanlarının zihinlerinde ve vicdanlarında yer eden ne kadar meselemiz, sorun alanlarımız varsa hepsini tartışmaya açmak, bir ortak kanaate ulaşmak ve bunların her biri için çare neyse bulup hayata geçirmektir. Biz, bütün insanlarımızın gurur duydukları ve razı oldukları bir ülkede yaşamalarını istiyoruz. Biz, kökeni, inancı, kültürü ne olursa olsun, bütün vatandaşlarımızın kendilerini özgür ve güvende hissedecekleri bir toplumsal hayatı inşa etmenin yolunu açmak istiyoruz. Biz, Türkiye'nin kazanımlarını bütün insanlarımızın hakça paylaşmasını, bu ülkenin köyleri, kasabaları, kentleri arasındaki gelişme farklılıklarının en aza indirilmesinin yolunu açmak istiyoruz. Biz, bu ülkede hakimiyetin kayıtsız ve şartsız olarak millete ait olmasını, hiç kimsenin kendini millet iradesinin üstünde görmeye kalkışmamasını istiyoruz. Biz, ülkenin gencecik fidanları daha yeşermeden kırılmasın, bu topraklarda terör kendine asla varlık zemini bulamasın, kardeşler arasında kin ve nefret yaşanmasın istiyoruz. Biz eli ekmek tutması gerekenler silah tutmasın; yola, okula, hastaneye, kalkınmaya harcanması gereken kaynaklar heba edilmesin istiyoruz. Biz, bu ülkenin gençlerinin yarınlarından ümitlerini kesmemelerini istiyoruz.'' ''TÜRKİYE'NİN BÜTÜNLÜĞÜ ASLA TARTIŞMA KONUSU DEĞİLDİR, OLMAYACAKTIR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılım süreci ile ilgili olarak ''Türkiye'nin bütünlüğü asla tartışma konusu değildir, olmayacaktır'' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında demokratik açılım süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de gözleri yaşlı, yürekleri yaslı analar olmasını istemediklerini belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bu millet asırlar boyunca aynı medeniyet sancağı altında nasıl tarihe nam salan altın sayfalar yazmışsa insanlığın geleceğinde de öyle ihtişam dolu izler bıraksın istiyoruz. Biz bu ülke için huzur istiyoruz, istikrar istiyoruz. Bunun için, hepimizin ama hepimizin bu muhasebeyi samimiyetle yapmamız gerektiğini söylüyoruz. Bu süreçte herkes içindekini samimiyetle söylemeli; bugüne kadar söylenmemiş, söylenememiş olanlar da açıkça, korkusuzca dile getirilmeli ki, ortak bir yol bulunsun, yola da bir daha gölgeler düşmesin. Ama hiç kimse de söz söylemek adına, bu iyi niyetli açılım adımlarını istismar etmesin, kendi politik menfaatleri için bu meseleyi suiistimal etmesin, yanlış hesap yapmasın. Bunun bir ülke meselesi olduğunu, gereken ağırlıkla ve ciddiyetle ele alınması gerektiğini de kimse unutmasın. Türkiye'nin senelerdir kanayan yaralarına çare aramak bizim bu ülkeye borcumuzdur. Türkiye'nin bütünlüğü asla tartışma konusu değildir, olmayacaktır. Bizim bütün gayretimiz bütünlüğü daha da güçlü hale getirmek, bu milletin birbirine bağlılığını daha da pekiştirmektir. Sizlerin, bu gayretimizin Türkiye için ne mana ifade ettiğini gayet iyi bildiğinizden asla şüphe etmiyorum. Sizlerin desteğinizle kısa zamanda bu ülke her zamankinden daha da aydınlık ve huzurlu bir ülke haline gelecektir. Kısa, orta, uzun vadede bu çabalarımızı neticeye ulaştırmak istiyoruz.'' ''KÖHNEMİŞ ZİHNİYETLERİ BERTARAF ETTİK'' Gelişmeleri vatandaşların da anbean izlediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin sadece iç meselelerinde değil dış dünyayla ilişkilerinde de bir tazelenme ve değişim içinde olduğunu vurguladı. Hükümet olarak dış meselelere ilk günden bu yana gündemlerinde çok önemli bir yer ayırdıklarını belirten Erdoğan, ''daha aktif, meselelerini çözme iradesi gösteren, barıştan yana bir dış politika stratejisi geliştirmek noktasında daima kararlı bir tutum içinde olduklarını'' dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Türkiye bu kararlılıkla çözümsüzlükleri çözüm gibi göstermeye yeltenen köhnemiş zihniyetleri bertaraf ederek, yıllardır çözemediği pek çok meselesini hal yoluna koydu. Bunların başında da komşularımızla ilişkilerimizi iyileştirme yolunda aldığımız mesafeler geliyor. Üzülerek ifade edeyim ki yıllar yılı Türkiye'nin dış politika gündemindeki en önemli meseleler komşularıyla yaşadığı sıkıntılarla ilgiliydi. Türkiye'nin bir kısmıyla tarihi ortak bağlara da sahip olduğu komşularıyla bu mesafeli hali, ne bizim, ne komşu ülkelerin, ne bölgemizin menfaatine bir durumdu. Bu tabloyu değiştirmeyi ve komşularımızla problemlerimizi çözüme bağlayarak iyi ilişkiler geliştirmeyi öncelikli görevimiz saydık. Şunu mutlulukla ifade etmeliyim ki kararlılıkla attığımız bu dostluk adımları komşularımızdan da karşılık gördü ve bugün çevremizdeki bütün ülkelerle geçmişle kıyaslanmayacak bir dostluk ilişkisi içindeyiz. Bugün, hem ikili ilişkilerde hem de bölgesel ve küresel meselelerde, karşılıklı iş ve güç birliği imkanlarını en üst seviyeye çıkarmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ticari ve kültürel bağlarımızı olabildiğince güçlendiriyoruz.'' ''DÜNYADAKİ HİÇBİR ÜLKEYE KAPIMIZ KAPALI DEĞİL'' Bunun en güzel örneklerinden birinin Suriye ile yaşandığını anlatan Başbakan Erdoğan, Türkiye ile Suriye arasında vizenin kaldırıldığını hatırlattı. ''Ortak bir tarihe, zengin kültürel bağlara sahip olan, birbirine akraba olan, komşu olan, geleceğe dönük menfaatleri de aynı olan bu iki dost ülkeye yakışan da bu'' diyen Erdoğan, Suriye ile ilişkilerin bundan böyle çok daha güzel seviyelere geleceğini ve iki halk arasındaki kaynaşmanın da hızlanacağını ifade etti. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Türkiye'nin bölgesinde sevilen, güçlü, ağırlığı, itibarı olan bir ülke olması, dünyadaki önemini de doğrudan arttırmaktadır, bunu çok önemli görüyoruz. Bölgemizde çeşitli sebeplerle henüz istediğimiz seviyede ilerleme sağlanamayan meselelerle ilgili olarak da ilgili bütün ülkelerle temaslarımızı sürdürüyoruz. Kıbrıs meselesinde Türkiye son yıllarda dünyanın da kabul ettiği gibi daima çözümden yana olan, yapıcı olan taraf konumundadır, bu tutumumuzu bundan sonra da sürdüreceğiz. Bizim, ülke olarak, hiç kimseye karşı, hiçbir önyargımız yok, hiçbir kompleksimiz yok, dünyadaki hiçbir ülkeye de kapımız kapalı değil... Ermenistan ile henüz çözülmemiş bazı sorunlarımız olduğu doğrudur. Ancak bunların da iyi niyet temelinde çözülebilir meseleler olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede, Ermenistan ile imzalanacak olan protokol önemli bir aşamaya işaret etmektedir. Bildiğiniz gibi, bu protokol ancak TBMM'nin onayı ile geçerlilik kazanacak olan bir protokoldür. İki ülke arasındaki meseleleri çözmek ve ilişkilerimizi iki komşu ülkeye yakışır bir çizgiye çekebilmek için bu temaslarımızı sürdüreceğiz. Bu temaslarımız sırasında elbette dostumuz ve kardeşimiz Azerbaycan halkının menfaatlerini de en az kendi menfaatlerimiz kadar korumaya özen gösteriyoruz. İnanıyorum ki bu süreç, hem Türkiye hem Ermenistan hem de Azerbaycan için mutlu bir sona bağlanacak, adeta kangrene dönüşmüş bu mesele de ortadan kalkmış olacaktır. Bunun için, önceliklerimizi ve vazgeçilmezlerimizi titizlikle koruyarak barışçı ve dostane adımlarımızı sürdüreceğiz.'' Türkiye'nin, Kafkasya, Ortadoğu ve Balkanlar'da doğrudan tarafı olsun ya da olmasın bütün meselelerin çözümüne katkı sağlamak üzere, en üst seviyede çabalarını sürdürdüğünü kaydeden Erdoğan, bunun sadece kendilerinin dış politika rotası değil, aynı zamanda Türkiye'nin dünyada ve bölgesinde ulaştığı ağırlığın ve önemin de bir gereği olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği ile ilişkileri de bu barışçı ve medeni perspektif içinde ele aldıklarını ve meseleye bu ciddiyetle yaklaştıklarını dile getirdi. ''BU (ABD) GEZİMİZ VESİLESİYLE TÜRKİYE'NİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ BİR KERE DAHA MÜŞAHEDE ETTİK VE BUNDAN BÜYÜK GURUR DUYDUK'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu (ABD) gezimiz vesilesiyle Türkiye'nin büyüklüğünü bir kere daha müşahede ettik ve bundan büyük gurur duyduk, daha büyük hedeflere doğru ilerleme adına azim ve kararlılığımız daha da arttı, daha da katmerlendi'' dedi. Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasına New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletlerin 64. Genel Kurulu ile Pittsburgh'da düzenlenen G-20 zirvesi çalışmalarına katılmak üzere ABD'ye gittiklerini ve pek çok üst düzey temaslarda bulunduklarını anımsattı. Bu yılki BM Genel Kurulu'nda uluslararası gündemle ilgili konularda Türkiye'nin görüşlerini açıklayan bir konuşma yapma imkanı bulduğunu ifade eden Erdoğan şunları söyledi: ''Genel Kurul'dan önce de, ABD Başkanı Sayın Barack Hüseyin Obama başkanlığında düzenlenen nükleer silahsızlanma ve yayılmanın önlenmesi konulu Güvenlik Konseyi toplantısına katılarak bir konuşma yaptım. Bildiğiniz gibi, Türkiye, yürüttüğümüz diplomatik çabalar neticesinde, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmişti. Dolayısıyla, ilk defa bir Türk Başbakanı, Güvenlik Konseyi'nde ülkemizi temsilen konuşma yapmış oldu. Gerek BM Genel Kurulu, gerek G-20 zirvesi vesilesiyle orada bulunan pek çok yabancı liderle de çok yararlı ikili görüşmeler gerçekleştirdim. Bu temaslar sayesinde ABD, Rusya, İran, Pakistan, Hollanda, İsveç, Irak, Güney Kore, Avusturya, İtalya, Güney Afrika, Hindistan, Lübnan başta olmak üzere 32 hükümet ve devlet başkanıyla görüş alışverişinde bulundum. Ayrıca, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile de bir araya geldim. Bu görüşmenin hemen ardından, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile gerçekleştirdiğimiz görüşmeye BM Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-Moon ve İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nun da katılmış olması bizi ayrıca memnun etti.'' ''ULUSLARARASI MEDYADA BÜYÜK YANKI BULDU'' Erdoğan, bütün bu temaslarında başta bölgesel sorunlar olmak üzere gündemdeki dünya meseleleri hakkında Türkiye'nin görüş ve hassasiyetlerini aktarma imkanı bulduklarını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: ''Memnuniyetle gördük ki, dış politikada attığımız sağlam ve geniş ufuklu adımlar, Türkiye'nin dünyadaki itibarını ve ağırlığını her geçen gün arttırıyor. Amerika'nın en saygın üniversitelerinden olan Princeton Üniversitesi'nde, New York Eyalet Üniversitesi'ne bağlı Levin Enstitüsü'nde yaptığımız konuşmalarda; İslam Konferansı Teşkilatı 40. Kuruluş Yılı Resepsiyonu'nda ve diğer bütün etkinliklerde bu itibar ve ağırlığı fazlasıyla hissettik. Küresel barış, nükleer silahsızlanma, medeniyetler ittifakı, iklim değişikliği gibi dünya gündeminin önemli konu başlıklarıyla ilgili Türkiye adına dile getirdiğimiz görüşler, hem muhataplarımızda hem uluslararası medyada büyük yankı buldu. Yine bu ziyaretimiz esnasında orada yaşayan vatandaşlarımızla New York'ta bir araya gelme fırsatını bulduk. Türkiye'nin meselelerini yüz yüze konuşma ve hasret giderme fırsatı bulduk. Kendilerinin Türkiye'nin geleceğiyle ilgili umut ve heyecanlarını paylaşmak bizim için büyük bir mutluluktu. Bu gezimiz vesilesiyle Türkiye'nin büyüklüğünü bir kere daha müşahede ettik ve bundan büyük gurur duyduk. Daha büyük hedeflere doğru ilerleme adına azim ve kararlılığımız daha da arttı, daha da katmerlendi. Ülkemize ve milletimize güvenmekle ne kadar doğru yaptığımızı bu vesileyle bir kere daha görmüş olduk.'' ''BÜTÇEDE EN BÜYÜK PAYI EĞİTİM HARCAMALARINA AYIRIYORUZ'' Eylül ayının eğitim yılının da başladığı dönem olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Her yıl bu dönemde okullarımız Türkiye'nin geleceğini inşa edecek olan çocuklarımızın eğitimi için umutla ve heyecanla kapılarını açıyor. Hükümet olarak, yarınlarımızın bu okullarda, bu eğitim yuvalarında şekillendiğini biliyoruz. Bu bilinçle, çocuklarımıza en iyi eğitim imkanlarını sunabilmek, bu alandaki eksiklikleri giderebilmek için büyük gayret gösteriyoruz. Eğitimin Türkiye'nin en temel önceliği olduğu gerçeğinden hareketle son yıllarda bütçeden en büyük payı eğitim harcamalarına, eğitim yatırımlarına ayırıyoruz. Bakınız Milli Eğitim Bakanlığımızın 2002 yılında bütçeden aldığı pay 7,5 milyar TL iken, bu yıl bu rakamı yüzde 267'lik bir artışla 27,5 milyar TL seviyesine yükseltmiş durumdayız. Yedi buçuk milyardan 27 buçuk milyara.'' Başbakan Erdoğan, ''Bu Türkiye'nin son altı yılda yaşadığı ekonomik zorluklar hesaba katıldığında çok ileri bir adımdır, çok önemli bir gelişmedir'' dedi. OKULLAŞMA ORANLARI Erdoğan, 2002 yılında 2,5 milyar TL seviyesinde olan yüksek öğretim bütçesini de 2009 yılında yüzde 252'lik artışla 8,8 milyar TL'ye yükselttiklerini ifade ederek, ''2002 yılında 494 milyon TL olan YURTKUR bütçesi yüzde 386'lık bir artış göstererek, 2009 yılında milyar 400 milyon TL'yi aşmış duruma geldi. Lütfen dikkat ediniz; 494 milyon'dan milyar 400 milyon liraya... Yedi yılda yüzde 386'lık bir artış. 2003 yılından bugüne kadar toplam 132 bin 790 yeni dersliğin yapımını tamamlayarak öğrencilerimizin hizmetine sunduk'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, 2003-2009 yılları arasında 610 resmi anaokulu, 1587 ilköğretim okulu, 55 yatılı ilköğretim okulunu, 113 Anadolu öğretmen lisesini, 402 genel liseyi, 561 Anadolu lisesini, 41 fen lisesini, 22 spor lisesini, 17 sosyal bilimler lisesini ve 10 Anadolu güzel sanatlar lisesini hizmete açarak eğitimimize kazandırdıklarını kaydetti. ''Ayrıca, hizmete sunduğumuz 42 bilim sanat merkezi ve lütfen dikkat 988 muhtelif meslek lisesini de bu listeye ekleyebiliriz'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bu dönemde Türkiye'nin her köşesindeki okullarımıza 16 bin 650 adet fizik, kimya, biyoloji ve fen laboratuvarı araç ve gereç takımı gönderilmiş ve bin 385 adet yeni kütüphane kurulmuştur. 592 adet spor salonu ve 101 adet çok amaçlı salon yapımı tamamlanarak hizmete açılmıştır. Yine 2003 yılından bugüne kadar 587 adet ilköğretim ve ortaöğretim pansiyon binası yapılarak 70 bin 470 yeni yatak kapasitesi eğitimimizin hizmetine kazandırılmıştır. Ağırlıkla köylerdeki öğretmen ve idareciler için Bin 870 adet lojman yapılmıştır. Aksi takdirde öğretmenlerimiz buralara gidemiyor veya gitmiyor. Öğretmen evleri özelleştirme kapsamı dışına çıkarılmış ve ilave olarak 79 öğretmen evi ve 27 öğretmen lokali açılmıştır.'' Bu rakamların Türkiye'nin eğitim alanında nasıl muhteşem bir atılım içinde olduğunu gösteren rakamlar olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''2002 yılında okul öncesi eğitimde yüzde 11 olan okullaşma oranı 2008-2009 eğitim yılında -buna da dikkat- yüzde 33 seviyesine kadar yükselmiş durumda. Yüzde 11, yüzde 33... Yine 2002 yılında ilköğretimde net okullaşma oranı yüzde 90,98 seviyesinde iken, 2008-2009 eğitim yılında bu oran yüzde 96,49'e yükseldi. Ortaöğretimde net okullaşma oranı 2002 yılında -lütfen buraya da dikkat edelim- yüzde 51 iken, 2008-2009 eğitim yılında aynı oran yüzde 59 seviyesine taşındı. Derslik ve üzeri tüm okullarımıza toplam 28 bin 939 adet bilişim teknolojisi sınıfı kuruldu. Evet, yanlış duymadınız; 28 bin 939 bilişim teknolojisi sınıfı... Bu çerçevede illerimize 2003 yılı ile 2009 yılı Şubat ayı sonuna kadar 722 bin 240 bilgisayar gönderildi. 2009 yılı için planladığımız bilişim teknolojisi sınıfı sayısı bin 517; bilgisayar sayısı 110 bin 272'dir.'' ''TÜRKİYE DÜNYA EKONOMİLERİNİ DERİNDEN SARSAN BU KRİZİ, MÜMKÜN OLAN EN AZ HASARLA, AYAKTA KALARAK GEÇİRMİŞTİR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yine sürecin (global ekonomik kriz) başından beri iddiamız şudur; Türkiye, dünya ekonomilerini derinden sarsan bu krizi, mümkün olan en az hasarla, ayakta kalarak geçirmiştir. Biz bu krizden etkilenmediğimizi söylemiyoruz, elbette etkilendik, bunu sadece sektörlerimiz değil, vatandaşlarımız da hissetti ama 'en az biz hissedeceğiz' dedik, en az biz hissettik'' dedi. Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, 'MEB İnternete Erişim Projesi' kapsamında, 20 Temmuz 2009 tarihi itibari ile alt yapısı müsait olan 36 bin 82 eğitim kurumuna geniş bant ADSL bağlantısı ile internet sağlandığını ve diğer okullara da bu imkanı sağlayabilmek için çalışmaların devam ettiğini bildirdi. ''Bildiğiniz gibi liselerin öğretim süresini yıldan yıla çıkardık, örgün ve yaygın eğitimde toplam 599 dersin müfredatını yeniledik, eğitimde bugünün dünyasıyla uyumlu standartları yakalamak için çalışmalarımızı çok yönlü olarak sürdürüyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Öğretmen açığını kapatmak üzere 2003 yılından 2009 yılına kadar 142 bin 848 kadrolu, 50 bin sözleşmeli olmak üzere toplam 192 bin 848 öğretmen alımı gerçekleştirdik. 2003 yılında kız çocuklarının okullaşmasına destek kampanyası kapsamında başlattığımız 'Haydi Kızlar Okula' kampanyası kapsamında bugüne kadar 350 bin çocuğumuzun okullaştırılmasını sağladık. yıl içinde ilk ve ortaöğretim öğrencilerine 740 milyona yakın ders kitabını ücretsiz olarak dağıttık. Sosyal güvencesi olsun olmasın ilk defa özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden tüm özürlülerin özel eğitim giderlerini karşılamaya başladık. 2003 yılından 2009 yılı Temmuz sonuna kadar, şartlı nakit transferi kapsamında, ilk ve ortaöğretimdeki milyon 361 bin 658 öğrencimiz için toplam milyar 229 milyon 109 bin TL ödeme yaptık. Ortaöğretim bursu 2002 yılında öğrenci başına 13 TL iken, 2009 yılı itibariyle bu rakam yüzde 477'lik bir artışla 75 TL'ye yükseltilmiş durumdadır.'' YÜKSEKÖĞRETİMDE NET OKULLAŞMA ORANI, YÜZDE 27,69'A YÜKSELTİLDİ Aynı gelişme tablosunu yükseköğretim alanında da görmenin mutluluğunu yaşadıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bakınız 2003-2009 yılları arasında 41'i Devlet, 22'si vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 63 yeni üniversitenin kuruluşunu gerçekleştirdik ve şu anda 81 vilayetimizin tamamında üniversite var, üniversite olmayan ilimiz yok artık. Böylece, bütün Türkiye'de 94'ü Devlet, 45'i vakıf üniversitesi olmak üzere toplam üniversite sayısı 139'a ulaştı. Yine aynı dönemde bu üniversitelere toplam 261 yeni fakülte, 72 yeni yüksekokul ve 134 yeni enstitü ilave edildi. 86 adet yeni yüksek öğretim blok-yurt binasının yapımını tamamlayarak yükseköğretime 35 bin 401 ilave yatak kapasitesi kazandırdık. Yükseköğretim'de 2002 yılında yüzde 14,65 olan net okullaşma oranı, 2008-2009 eğitim yılında yüzde 27,69'a yükseltildi. Burs ve kredi miktarlarında da ciddi iyileştirmelere imza attık: 2002 yılında 45 TL'den 451 bin 550 öğrenciye ödeme yapılırken, 2008 yılında 160 TL'den 755 bin 671 öğrenciye ödeme yapıldı. yıl içinde, burs miktarı 45 liradan 160 liraya çıktı; burs alan öğrenci sayısı da 451 binden 755 bine. 2009 yılında ise aylık kredi ve bursları 180 TL'ye çıkartarak 205 bin 50 öğrenciye burs, 653 bin 897 öğrenciye öğrenim kredisi ödemesi yaptık. Böylece 2002 yılına göre yükseköğretim öğrencilerinin aylık kredi ve burs miktarlarında yüzde 300'lük bir artış sağlanmış oldu.'' Erdoğan, eğitim konusunda hükümet olarak imkanlarının azamisini kullanarak gelişmeyi hızlandırmak, Türkiye'nin yarınlarını emanet edecekleri çocuklara en iyi eğitim standartlarını sunmak için samimiyetle çalıştıklarını ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''İnşallah bu önemli atılımdan da Türkiye'nin yüzünü ağartacak sonuçlar alacak, hepimizin göğsünü kabartacak nesiller yetiştireceğiz'' diye konuştu. ''KİTLESEL FELAKETLER, DEV İFLASLAR DA YAŞAMADIK'' Başbakan Erdoğan, ''Global ekonomik krizin ülkemizdeki olumsuz etkilerini en aza indirmek, Türkiye'nin kriz öncesi dinamik büyüme trendini yeniden yakalamasını sağlamak için ilgili bütün birimlerimizle birlikte yoğun bir mesai harcıyoruz. Geçen hafta, ilgili bakanlarımız hem krizin Türkiye'ye çıkardığı faturayı sizlere en açık, en şeffaf biçimde aktardılar, hem de hükümetimizin geleceğe dönük orta vadeli planlarını bilginize sundular'' dedi. Krizin başından bugüne kadar bizim değişmeyen bir tavırları bulunduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''O da sizlere açık davranmak, ekonomimizin seyrini adım adım sizlerle paylaşmaktır. Yine sürecin başından beri iddiamız şudur; Türkiye, dünya ekonomilerini derinden sarsan bu krizi, mümkün olan en az hasarla, ayakta kalarak geçirmiştir. Biz bu krizden etkilenmediğimizi söylemiyoruz, elbette etkilendik, bunu sadece sektörlerimiz değil, vatandaşlarımız da hissetti ama 'en az biz hissedeceğiz' dedik, en az biz hissettik. Ülke olarak biz bu süreçte büyük yıkımlar, kitlesel felaketler, dev iflaslar da yaşamadık, batan firmaları devlet bütçesinden kurtarmak suretiyle faturayı milletimize de ödettirmedik. Şimdi daha berrak biçimde ortaya çıkan tablo, Türkiye'nin kriz sürecinde son yıllık dinamik büyüme çizgisinden bir parça geri kaldığını ortaya koymaktadır. Ama aynı tablo, Türkiye'nin biraz daha gayretle aynı dinamik büyüme hızına kısa zamanda tekrar ulaşabileceğinin ümidini de vermektedir. Şunu bilmenizi isterim ki hükümet olarak bu konunun hassasiyetle ve dikkatle takipçisi olmaya devam ediyoruz ve edeceğiz. Her gelinen aşamada, yeni yeni gelişmeler oldukça sizleri de bilgilendirmek konusunda hassasiyetimizi sürdüreceğiz, ama ben ama bakan arkadaşlarım. Karamsar olmamız için hiçbir sebep yok. Ekonomimiz krizin etkilerini hızla üstünden atıyor ve bu iyileşmenin etkisini de hepimiz her gün biraz daha hissedeceğiz. Bizler bu ülkenin vatandaşları olarak işlerimize dört elle sarılıp, ülkemiz için üretmeye, ülkemiz için kazanmaya, ülkemize inanarak ve güvenerek çalışmaya devam edersek Türkiye'nin aşamayacağı engel yoktur. Türkiye'nin geleceğe umutla bakmak için çok sebebi vardır. Yeter ki huzur ve istikrarımızın, birlik ve beraberliğimizin değerini bilelim, Türkiye'nin ideallerine sahip çıkalım. Bu inanç ve umutla yolumuza devam edelim.''
593739
Polat minibüsten nasıl çıkacak?
Polat minibüsten nasıl çıkacak? Kurtlar Vadisi'nde bu hafta pusuya düşen Polat ve ekibi minibüsten sağ çıkabilmek için büyük bir mücadeleye girecek Necati Şaşmaz, Hatice Şendil ve Gürkan Uygun'un başrollerini paylaştığı Kurtlar Vadisi Pusu yeni bölümüyle ekranda. Dizide bu hafta cevap bulacak sorular şöyle; Cevat'ın pususuna düşen Polat ve ekibi minibüsten sağ çıkmayı başarabilecekler mi? Muro'yu derinden sarsan ve gözyaşlarına boğan olay ne olacak? Başbakan suikastının düğümlerini çözmeye çalışan Polat'ı nasıl bir sürpriz bekliyor? İnci Tataroğlu, intikam almak için İskender Büyük'ten ne isteyecek? STAR 20.30
593436
Niyetimiz samimi, attığımız adım tarihî
Bakan Çelik, sorunlardan beslenen bazı kişi ve grupların konuyu istismar etmeye çalıştığından dert yanarken, çözüm için tüm vatandaşlardan destek beklediklerini kaydetti. Amaçlarının ipe un sermek, insanları oyalamak ve aldatmak olmadığını vurgulayan Çelik, bin yılı aşan geçmişe dayanan savma bir anlayışla çözülemeyeceğinin de farkında olduklarını anlattı. Çelik, toplumsal gerilimi üreten ve besleyen sorunlarla daha demokratik bir devlet ve daha demokrat bir toplum arayışı içinde yüzleşmeyi hedeflediklerini ifade ederek, şöyle konuştu: "Attığımız adımların tarihsel açıdan oldukça önemli, hatta belirleyici olduğuna inanıyoruz. Her vatandaşımız, özgür ve demokratik bir ülkede yaşamanın mutluluğuna sahip olmalıdır. Bugüne değin taltif, bahşiş ve idare-i maslahatçılıkla geçiştirilen sorunların bugün devasa boyutlara ulaşan maliyeti karşısında özgürlükçü, demokrat ve insan haklarına dayalı bir siyasî iradenin yapması gereken öncelikle bu sorunlu alanlara yönelmek ve ihmalkârlıkları ortadan kaldırmaktır. Tüm vatandaşlarımızın sorunlarını belirleme ve giderme konusunda etkin bir çalışmanın içindeyiz. Alevi çalıştayları da bu iradenin ürünü olarak gerçekleştiriliyor." Dördüncü Alevi Çalıştayı'na sivil toplum örgütleri yoğun ilgi gösterdi. Swissotel'de yapılan toplantıya davet edilen 35 sivil toplum örgütünün 31'i temsilci gönderdi. Sanatçılardan Ferhat Tunç katılımcı listesinde yer almasına rağmen gelmezken, Sabahat Akkiraz toplantıda hazır bulundu. Çalıştaya katılan bazı isimler şöyle: Türk Ocağı Başkanı Nuri Gürgür, Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu, Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, KESK Genel Başkanı Sami Evren, USAK Başkanı Sedat Laçiner, Ensar Vakfı Başkanı Ahmet Şişman, ESAM Başkanı Arif Ersoy, Diyarbakır Kültür Sanat Vakfı Başkanı Bejan Matur, eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç, yazar Ümit Fırat. Çok güzel ve keyifli bir atmosferdi 4. Alevi Çalıştayı'nın en dikkat çeken ismi sanatçı Sabahat Akkiraz oldu. 'Davete icabet gerekir.' diyen Akkiraz, sanatçı kimliğiyle Alevilerin sıkıntı ve taleplerini sunduğunu belirtti. Sırrı Süreyya ile yan yana oturan Akkiraz, çalıştayın çok keyifli geçtiğini söyledi. "Konuşulmayan ötelenir." uyarısında bulunan Akkiraz, hem sanatçı hem de vatandaş olarak görevini yaptığını söyledi. Alevi Bektaşi kültürünün büyük bir kültür olduğunu dile getiren sanatçı, evrensel düzeyde bir refah ve kültür toplumu olma yolunun iç sorunları aşmaktan geçtiğini vurguladı. Akkiraz, şöyle konuştu: "Bu kervanın dışında onu izleyen konumunda, imrenen olarak kalma-yalım. Bunu yapmak sadece kendimizi biraz daha özgür ifade etmemiz ve yasakların ortadan kalkmasıyla mümkündür. Ben 'öteki' 'değilim. 'Asılım', tıpkı bu coğrafyada yaşayan herkes gibi. Açılmayan 50 bin belge ve kütüphaneler var. Bunlar çevrilsin ve hem Aleviler hem de Sünniler tarafından bilinsin. Bunlar ortak insanlık mirasıdır. Çalıştayda bunları dile getirdim." Hükümetin Alevi Çalıştayı hakkında samimi olup olmadığının önemli olmadığını dile getiren sanatçı, "Bu mesele bugün çözülemezse yarın çözülür. Ben bir Alevi vatandaşı olarak diyorum ki, istenen talepler zor talepler değil, çözülebilecek talepler. Çok güzel ve keyifli bir atmosferde konuştuk. Alevilerin sorunlarını dile getirdik. Karşılıklı birbirimizi anlam aya çalıştık. Bunlar Türkiye için çok güzel gelişmeler." ifadelerini kullandı. Özgürlükleri esas alalım Ahmet Gündoğdu (Memur-Sen Başkanı): Aleviler ve Alevi olmayanlar arasında üretilmiş yapay sorunlar, ortak inançlarımızın gereği olan kardeşlik hukuku içinde çözülebilir. Alevilerin istekleri öncelikle temel haklar ve özgürlükler bağlamında ele alınmalıdır. Kendilerini nasıl ifade ediyor ve ne yapmak istiyorlarsa buna imkan ve fırsatlar sunacak kanallar açılmalıdır. Diyanet'in yayınlarında ve TV'lerde bu kültüre ait değerler işlenmelidir. Önyargılar giderilsin Bircan Akyıldız (Kamu-Sen Başkanı): Alevilik öncelikle dinî, tasavvufi bir konu olarak ele alınmalı, Alevi-İslam inancı doğrultusunda doğru bilgilendirme yapılarak toplumdaki önyargılar giderilmelidir. Alevi inanç önderlerinin yetiştirilmesi için ilahiyat fakültelerinde tasavvuf bilimleri bölümleri açılmalı. Okullarda Alevilik ders olarak okutulup doğru, objektif ve bilimsel ölçülere uygun şekilde öğretilmelidir. Tabular konuşarak yıkılır Sedat Laçiner (USAK Başkanı): Türkiye, tabuların hepsini bir anda yıkmaya yönelik çalışmalar yapıyor. Bu durum normalleşme, demokratikleşme göstergesidir. Tabuları kırmak için öncelikle bu konunun konuşulması ve tartışılması gerekir. Bu anlamda çalıştaylar önem taşıyor. Devletin sürükleyici olmasından ziyade soruna Alevi derneklerinin, toplumun sahip çıkması gerekiyor.
593521
Federasyon'dan Ankara'lı başkanlara garip davet
15 Eylül'de Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu tarafından ay hak mahrumiyeti cezası alan Ruhi Kurnaz ve Ahmet Gökçek'i lig maçlarında bile tribüne almayan Federasyon, cezadan gün sonra 10 Ekim'de yapılacak Belçika maçına davet ederek büyük bir gafa imza attı. Tahkim Kurulu dün yaptığı duruşmalı toplantıda bir alt lige düşürülmesine karar verilen Ankaraspor ile hak mahrumiyeti cezası alan Ankaragücü Kulübü yöneticileri ve avukatlarının savunmasını aldı. Ankaraspor AŞ Genel Müdürü Ender Yurtgüven kanuni haklarını kullanarak savunmalarını yaptıklarını ifade ederek, "Şu anda herhangi bir açıklama yapmayacağız." dedi. Ankaragücü Avukatı Emre Koçak ise kararın yanlış olduğunu bildiklerini vurguladı. Tahkim Kurulu, Ankaraspor ve Ankaragücü kulüplerinin yöneticilerinin savunmalarının alındığı dünkü toplantı sonrası yazılı bir açıklama yaptı. Tahkim Kurulu'nun, konuyla ilgili olarak Ekim Salı günü toplantı yapacağı bildirildi.
593621
Tatsız başlangıçlar
Sina KOLOĞLU Tatsız başlangıçlar Belki de tesadüf bilemiyorum. Bir tartışma programı ve bir dizi yeni yayın dönemine pek tatsız başladı. “Canım Ailem” de Meliha, Cabbar Ağa, Samim’in böyle niye dalaşıp durduklarını anlamadım. Uzadıkça uzadı. Yok Samim ile Meliha önde, baba arkada takip halinde. Hani hiç kaçırma havasına uymayacak karakterdeler. Böyle macera yaşayacak durumda değiller. Bu arada Meliha’nın kabarık meçli saçları da pek olmamış. Hani bir zorlama var. Sanki dizi geçtiğimiz sene bitti gibi geldi. Bakalım nasıl olacak? Bir tatsız başlangıç da “” de oldu. “Osmanlı Hanedanı” gibi nereye çekersen oraya giden bir konu ile giriş yaptı Hani bu kadar sıcak gündemin içinden daha “çarpıcı” bir konu ile başlangıç yapabilirdi. Zaten konu uzadı tarih boyu bir hal aldı... pazarlama ses getiren iki ismi seçti ilk programında. Seçti de yani hani oturdum baktım ne diyor, Tamer Karadağlı ve diye. Gençlik günleri beraber geçmiş birbirlerini tanıyorlar vs. Ve kendime sordum sonra: “Neden seyrediyorum?” Ne anlatıyorlar. İlişkiler üzerine çeşitlemeler. Samimi gelmedi bana. Samimiyetleri kendilerine olabilir. Ama “” tişörtü, bir nevi “ekran pazarlama” yöntemi olarak bilerek giyilmişti. Yan yana gelince bütün bunlar, “Tamer Arzu şov” gibi geldi. Eleştirmek değil, sonuçta bu eğlence sirkinin içindeyiz hepimiz. Olur böyle şeyler. ’yı Şahin’e önermiştim için aday isimlerden biri de Manga. Ben 2006 yılında “Manga ya da Pamela” diye yazmıştım. Sonra da yine 2007 yılında Manga gitsin demişim. Genel Müdürü ile yaptığımız bir görüşme sırasında söz dönüp dolaşıp Eurovision’a gelmişti. Ben de kendisine Manga grubundan söz etmiştim. Not almıştı ve sormuştu telefonla! Manga giderse eh benim de bir payım oluyor bu durumda! “” Türkmax’te “A. R. O. G.”, yarın Türkmax kanalında ilk gösterimini yapılıyor. yeni yayın döneminde Türmax’e yükleniyor. Normalde şifreli kanalda gösterilmesi gereken bu iddialı film, bu nedenle bu kanala yönledirildi diye tahmin ediyorum.
593302
AK Parti MYK toplandı
AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplandı. AK Parti Genel Merkezi'nde saat 20.30'da başlayan toplantıya, Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İzmir gezisi dönüşünde katıldı.
593675
Göz gözü göremedi
Göz gözü göremedi Bursa'da, itfaiye ekiplerince bir lisede düzenlenen yangın tatbikatı, öğrencilere zor anlar yaşattı. Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri, İtfaiye Haftası etkinlikleri çerçevesinde Tophane Endüstri Meslek Lisesi'nde yangın ve kurtarma tatbikatı düzenledi. Okulun bahçesinde yapılan tatbikatta, söndürme cihazlarıyla yangına nasıl müdahale edileceği itfaiye görevlileri tarafından öğrencilere uygulamalı olarak gösterildi. Yaklaşık 300 öğrencinin izlediği tatbikatta, bahçede ateş yakıldı. İlk olarak itfaiye tarafından söndürülen alevlere, daha sonra öğrenciler müdahale etti. Alevlerin söndürülmesi sırasında yangın tüplerinden çıkan kimyasal tozlar, rüzgarın etkisiyle tatbikatı izleyen öğrencilere zor anlar yaşattı. Öğrenciler üzerlerine gelen yoğun toz bulutundan kaçarak kurtulmaya çalıştı. Tatbikatta, lisenin 3. katında mahsur kalan bir kişi de kurtarıldı.
593652
Kupa maçları toplu sonuçları
Kupa maçları toplu sonuçları Turgutlu-Konya Şeker 1-2 Tokatspor-Kocaelispor 3-1 Adıyamanspor-Yalovaspor 5-6 Bld. Vanspor-Şanlıurfaspor 2-1 Denizli Bld.-T.Karadeniz 4-1 Güngören Bld.-Beykoz 1908 3-1 Kastamonuspor-Boluspor 4-2 Kartalspor-Karşıyaka 1-2 Eyüpspor-Mersin İY. 1-2 Gaziantep Bld.-Tarsus İY. 1-3 Giresunspor-Hacettepe 2-1 Orduspor-Pursaklarspor 2-1 İnegölspor-K. Erciyesspor 0-2 Bucaspor-Sakaryaspor 4-2 Ç.Rizespor-Malatyaspor 6-0 Konyaspor-Altay 1-3 Adanaspor-Dardanelspor 2-1 NOT: Bir üst tura yükselen takımlar koyu renkle yazılmıştır.
593722
Çözümü kolay Bond testi
Çözümü kolay Bond testi LONDRA İngiliz istihbaratı, internet üzerinden bir testle kendine yeni James Bond'lar arıyor. Adayların iki dakikada 10 soruluk testi cevaplamaları gerekiyor. Testte adaylara hayali yer isimleriyle oluşturulmuş bir özgeçmiş sunuluyor, ardından soruları buna göre yanıtlamaları isteniyor.
593460
Telekulaksavar yok satıyor
Telekulaksavar yok satıyor Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, toplantıda TİSK Başkanı’nı “telefonlar dinleniyor” diye uyardı.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Kurumlar, iş örgütleri ve işadamlarının ‘dinleniyoruz’ kaygıları arttıkça, dinlemeyi önleyici cihazların satışları da arttı. İnternetten cihazı alan alana Şirketler, kurumlar, iş örgütleri ve işadamları arasında ‘dinleniyoruz’ kaygıları arttıkça, dinlemeyi önleyici cihazların satışları tırmanıyor. Bu tür cihazları satan şirketlerin yetkilileri, özellikle geçen mart ayından bu yana satışlarda “patlama” olduğunu söylediler. Son dönemde adli konusu olan hemen hemen bütün olaylarda ‘dinleme kayıtları’nın delil olarak kullanılması ve internet ortamında birçok yasadışı ortam dinleme kaydının dolaşması her kesimde ‘dinlenme’ endişelerini artırıyor. Genel Başkanı ’la işadamlarını buluşturan Onursal Başkanı ’un, yemekte telefonu çalan Başkanı Tuğrul Kutatgobilik’e, “Telefonunu açma, hatta kapat. Hepimiz dinleniyoruz, bilmiyor musun?” diye uyarması, bu konudaki endişelerin iş kesimine de ciddi şekilde sirayet ettiğini ortaya koydu. konuşmalarının dinlenmemesi için kullanılan frekans karıştırıcı cihazların (jammer) satışı mart ayından bu yana zirve yaptı. ’de bu cihazların satışı için genelilkle online siteler kullanılıyor. Mart öncesinde ayda 25-30 cihaz satışı yapan bu şirketlerin yetkilileri, marttan sonra aylık ortalama 100 cihaz sattıklarını söyledi. da almış Edinilen bilgilere göre cihaz satan online sitelerin en önemli müşterileri arasında işadamları ve küçük şirketler var. İktidara yakın olarak bilinen iş örgütlerinden Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) de cihazı alarak, dernek merkezinin konferans salonu ve toplantı odalarına bunlardan kurdurduğu öğrenildi. Askere paketi”! Cihaz satan şirketlerin yetkilileri, belediyelerin, kurumların, şirketlerin cihazların en önemli müşterisi olduğunu söyledi. Sinyalkesici.com sitesinden satış yapan Ramazan Kılıçlı, bazı birimlerinin de bu cihazlardan aldığını söyledi. Kılıçlı, “Son olarak ’daki bir askeri birimden 19 adetlik jammer siparişi aldık. İstenen jammerlar sigara paketi şeklindeydi. Bayramdan önce sekizini teslim ettik. ürün tasarımı değiştirilmek üzere geri gönderildi. Sigara paketi şekli beğenilmemiş. Şu anda yeni bir tasarımla ürünleri teslim aşamasına geldik” dedi. ‘Ayda 100 adeti geçtik’ Aylık 100’ün üzerinde jammer satışı yaptıklarını bildiren Kılıçlı, gece-gündüz kendisine telefon geldiğini söyledi. “Jammer satışlarında mart ayından bu yana bayağı bir artış var” diyen Kılıçlı, şunları söyledi: “Geçen yıl günde 1-2 ürün satarken, şimdi günde en az ürün satıyoruz. Ne işe yaradığını öğrenmek için arayanların sayısı da günde 300 kişiyi buluyor” dedi. Sanal alemde yasak değil! Jammer cihazlarının Türkiye’de satışı yasak. Bu ürünler yasal olarak sadece TSK, MİT ve Emniyet tarafından kullanılabiliyor. Buna karşılık yurtdışından yasadışı yollardan gelen casusluk ürünleri, internette pek çok site tarafından satılıyor. Parça toplayıp Türkiye’de montajını yaparak bu ürünleri satanlar da var. Ucuzu 300, pahalısı 10 bin TL Jammer fiyatları internette 300 lirayla 10 bin lira arasında değişiyor. Aradaki fiyat farkı kapsanan alanın büyüklüğüne bağlı. 25 metrekarelik bir ortamda cep telefonu sinyallerini karıştırmak için 300 liralık bir cihaz yeterli. Buna karşılık bin metrekare ve üzerindeki alanlarda frekans karıştırmak için 10 lirayı gözden çıkarmak gerekiyor. Jammerların ardından en çok ilgiyi fiyatları 300-500 lira arsında değişen dedektörler görüyor. Bu cihazlar ortamda dinleme yapılıp, yapılmadığını gösteriyor. Ayrıca olası dinlemenin ne yolla yapıldığını tespit ediyor. Bu iki üründen sonra kriptolu telefonlar öne çıkıyor. Görüşmelerin kriptolu yapılmasını sağlayan bu telefonlar, ses dosyalarını şifreli bir biçimde karşı tarafa göndererek, dinlemenin önüne geçiyor. Bunun için her iki tarafta da olması şart. Bu telefonlar da 1.300 euro’luk fiyattan satılıyor. satışı arttırdı Jammer satışı yapan bir diğer site olan sıcaktakip.com’dan bir yetkili, jammer satışlarında 2007 yılında büyük artış yaşandığını, şu anda da buna benzer bir yükseliş olduğunu söyledi. Kendilerine ulaşanların daha çok korunmaya yönelik ürünler istediğini belirten Kılıç, ve kiriptolu telefon satışının da arttığına dikkat çekti. İnternette bu ürünlerin satışını yapan gsmkesici.com sitesinden adını vermek istemeyen bir yetkili, rakam vermekten kaçınsa da, Ergenekon davasıyla birlikte son yılda jammer satışlarının yüzde 30 arttığını belirtti. İş dünyasının farklı tepkisi Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın: Bu durum beni rahatsız etmiyor. Yarası olan gocunsun. Kişisel özgürlüklere gayet tabii ki Bunu bilmeyen var mı? Herkes bunun böyle olduğunu söylüyor. Demek ki saldırı gibi görünmüyor. Hâlâ dinlemeye devam edildiğine göre saldırı olarak görünmüyor. Demek ki normal bir şey bu. Dünyanın her tarafında yapılan bir şey demek ki. Hey Yönetim Kurulu Başkanı Bu kişisel özgürlüklere bir saldırı ve son derece yanlış çünkü artık telefonlarla işlerimizi hallediyoruz. Burada gerçekten kişisel görüşmeler yapılıyor. Sonuçta bu bir ticaret. İş konuşurken özel konuşmalar da yapılabiliyor. Son derece sakıncalı buluyorum. Normal bir durum değil. Ben hiçbir önlem almıyorum. Telefonum dinleniyor diye koyarsam Türkiye’de iş yapamam ki. Çok sıkıntılı bir süreç. Yüksek İstişare Konseyi Başkan Yardımcısı Erkut Yücaoğlu: Çok ahlaki bulmuyorum. Ahlaki bir tarafı yok. Katiyen doğru bulmuyorum. Dinleme olayını insanların özel hayatlarına müdahale olarak görüyorum. Aynı zamanda kurumlara da müdahale olarak görüyorum. İş dünyasında buna önlem olarak bir teşebbüs de görmüyorum. Meclis Üyesi Hüsamettin Kavi:“Bu konu çokça konuşuluyor. Belli iş sahipleri görev ve sorumluluk taşıyanların dinlendiğine yönelik yaygın bir kanaat var. Ben normal hayatımı yaşıyorum. Yaptığım işi biliyorum. Dinlenme işi doğru mudur, yanlış mıdır, aslı var mı, kimse bilmiyor. İnsanları tedirgin ettiği de bir gerçek. Ama ne yapacaksınız? Yaşamaya devam edeceksiniz.”
593728
Gladio tıklanma rekoru kırdı
Gladio tıklanma rekoru kırdı Kasım'da vizyona girmesi beklenen Kurtlar Vadisi Gladio filmi, internette şimdiden fenomen haline geldi. Adına hayran siteleri açılan, paylaşım sitelerinde gruplar oluşturulan Kurtlar Vadisi Gladio, vizyona girmeden internette en çok konuşulan film olmayı başardı. Filmin büyük ilgi gören fragmanı da internette tıklanma rekoru kırıyor. Beklenen fragmanı yayınlayan başta YouTube, Facebook gibi paylaşım sitelerinde olmak üzere Yazete.com gibi haber sitelerinde ve filmin resmi web sitesi www.kurtlarvadisigladio.com
593545
‘Sir Winston’ genç girişimci Berik’in oldu
‘Sir Winston’ genç girişimci Berik’in oldu Kütaş Group’a ait Sir Winston House markasının isim haklarını, İzmirli girişimci Hulusi Berik aldı. Başta ve olmak üzere 14 şubesi bulunan firmayı alan Berik, bundan bir yıl önce zincirin bir halkasına dahil olmasının, girişim için fırsat olduğunu dile getirdi. Berik, “Bir yıl önce İzmir’de Yaşar Üniversitesi’nin içinde bayilik alarak başlamıştım. ’de çok sayıda kafeler açılmış olsa da Türk insanının midesi yüzde 98 çay. Yani neredeyse tamamı sabah güne çay içerek başlıyor. Milli içeceğimiz diyebiliriz. Bu da bu çayevine yatırım yapmama en büyük neden” dedi. Ülke genelinde büyümeyi sürdüreceklerini ifade eden Berik, belli başlı bütün illerde, özellikle de İstanbul’da şube sayısını artırmayı hedeflediklerini kaydetti. Berik şunları söyledi: “İstanbul’daki bütün büyük alışveriş merkezlerinin, ‘Gelin, bizde şube açın’ şeklinde girişimleri var. Şube sayısını iki yıl içinde 20’ye çıkarmayı düşünüyoruz. Antalya, ve öncelik verdiğimiz yerler. Ayrıca kitabevi-kafe konseptini geliştireceğiz. Şenocak Kitabevleriyle açtıkları şubelerde ortak hareket edeceğiz. Bayilik için adresinden bilgi alınabilir.”
593600
Mustafa Denizli böyle istiyor
Mustafa Denizli böyle istiyor Eve gelirken 18:30’da radyoda bir “muhtemel 11” listesi dinledim, 19:30’da ’da maça başlayan takımdan sadece kişiyi doğru mevkisinde tutturabildiler! Galiba Denizli’nin de istediği bu: Ne yapacağı kestirilemeyen bir takım olmak. Rakip için kapalı kutu olmak bir avantaj; ama sanki bir sorun var: ’ın futbolcuları da galiba artık ne yapacaklarını kestiremiyorlar! önünde ilk 55 dakika 4-4-2 oynanması tutarlı sinyaller vermişti. Moskova’daysa yine ortada ileride sürekli yer değiştiren Nihat--’yla başlayan; ortada Yusuf, ileride Serdar-Nobre-’yla biten kâğıt üstünde sempatik, uygulamada temposuz ve verimsiz bir 4-3-3’e dönülmüş. Peş peşe Jo-Dudu-Zhirkov-Love kayıplarıyla bayağı sıradanlaşmış CSKA’yla dün ’da oynansa belki goller yenmezdi. Ama Beşiktaş için her şey olumsuz, fikstür bile olumsuz maalesef...
593427
Erdoğan’la ‘ekonomi’, Baykal’la ‘siyaset’
Erdoğan’la ‘ekonomi’, Baykal’la ‘siyaset’Eylem Türk 23 Mayıs’ta Başbakan Erdoğan’la yemeğe katılanlar: (soldan sağa) Tuncay Özilhan, Cem Boyner, Ali Babacan, Rahmi Koç, Feyyaz Berker, Ömer Dinçer, Bülent Eczacıbaşı, Hamdi Akın, Ömer Dinçkök, Tuğrul Kutadgubilik, Mehmet Şimşek, Güler Sabancı, Nihat Ergün, Mustafa Koç, Başbakan Erdoğan, Ali Kibar, Zafer Çağlayan, Hüsamettin Kavi ve Rifat Hisarcıklıoğlu.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Şeref Başkanı ’un organize ettiği yemeklerde önce Başbakan Erdoğan’la bir araya gelen ve yemekte ağırlıkla ekonomi konularında sorular soran işadamlarının, önceki gün gerçekleşen Lideri Baykal’la buluşmada, ağırlıklı olarak siyasi konularla ilgili soru yönelttikleri öğrenildi Başbakan Erdoğan toplantıya beş ekonomi bakanını yanına alarak katılmıştı. İşadamları da genellikle gündemdeki ekonomi konularında sorular sormuştu. Baykal’ın heyetinde ekonomi kurmaylarından Milletvekili İlhan Kesici ve Milletvekili Faik Öztrak vardı. Heyetteki diğer isimler Genel Başkan Yardımcısı Grup Başkan Vekili İstanbul İl Başkanı ’di. Bu tabloya Baykal’ın heyeti ağırlıklıydı. Baykal da ağırlıklı olarak gibi siyasi konular üzerinde durdu, özellikle ‘’ konusundaki endişelerini anlattı. Ardından yoğunlukla siyasi konularda sorular gelmesi, İstanbul Milletvekili İlhan Kesici’nin esprili serzenişine neden oldu. Kesici, işadamlarına “İşadamları hep siyaset soruyor, ekonomi soran yok mu?” dedi. Yemekte Baykal’ın isim vermeden iş dünyasına kesilen vergi cezalarıyla ilgili kaygılarını da aktardığı belirtildi. Katılımcıların çoğu aynıydı 23 Mayıs’ta, Onursal Başkanı ’un organize ettiği Rahmi Koç Müzesi Halat Restaurant’daki yemeğin hazırlanan ilk listesi 19 kişilikti. Bazı işadamları mazeret bildirerek yemeğe katılamamış, toplam 13 işadamı, Başbakan Erdoğan ve kendisine eşlik eden bakanla yemekte buluşmuştu. Sabancı resepsiyondaydı CHP Genel Başkanı ’la yemeğe ise 10 isim katıldı. Yönetim Kurulu Başkanı her yıl verdiği geleneksel Resepsiyonu dolayısıyla, Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı yurtdışında bulunduğu için, Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın mazeretli, Murahhas Azası Cem Boyner de eşi Ümit Boyner’in doğum günü dolayısıyla toplantıya katılamadı. İlk yemeğin katılımcılarından Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı ’ın da seyahatte bulunması nedeniyle yemeğe katılamadığı öğrenildi. Baykal’la yemekte, ilk toplantıya katılmayan Başkanı ve TÜSİAD Genel Sekreteri da vardı. Başbakan’ın yemeğinde bulunamadığı halde Baykal’a yemeğe katılan bir başka isim de İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı ’tı. Başbakan Erdoğan’la yemeğe katılanlar: Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan Boyner Holding Murahhas Azası Cem Boyner Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar Holding Kurucu Ortağı Feyyaz Berker Afken Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın Akkök Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Dinçkök Holding Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Tuğrul Kutadgubilik eski Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi Başbakan’ın heyeti Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı Sanayi Bakanı Çalışma ve Bakanı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la yemeğe katılanlar: Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar Tekfen Holding Kurucu Ortağı Feyyaz Berker Başkanı Murat Yalçıntaş Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı TİSK Başkanı Tuğrul Kudatgobilik İSO eski Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi TÜSİAD Genel Sekreteri Zafer Ali Yavan Deniz Baykal’ın heyeti İlhan Kesici, Örsan Öymen, CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, Faik Öztrak, İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin
593648
Fener, UEFA'da siftah arıyor
Fener, UEFA'da siftah arıyor F.Bahçe'de sakat Güiza, Gökhan ve Santos oynamıyor. Roberto Carlos ve Semih Şentürk 11'de. İlgili haberler UEFA Avrupa Ligi Grubu'ndaki ikinci maçında bugün deplasmanda Moldova'nın Sheriff takımıyla karşılaşacak F.Bahçe, grupta ilk galibiyetini almak istiyor. F.Bahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda Hollanda'nın Twente takımına karşı aldığı 2-1'lik mağlubiyetle grup mücadelesine kötü bir başlangıç yapan sarı-lacivertli ekibin, Moldova temsilcisi karşısındaki hedefi galibiyet. Turkcell Süper Lig'de 7. haftanın ardından puan farkıyla liderlik koltuğuna oturan Fenerbahçe, liderliğin verdiği moralle Moldova deplasmanından kazanarak dönmek istiyor. Teknik direktör Christoph Daum, Güiza, Santos ve Gökhan'ın yokluğunda 11 kişilik kadrosunda mecburi değişiklikler yapacak. Gökhan'ın yerine Önder'e şans vermesi beklenen Daum'un, orta alanın solu ve forvet hattında elinde farklı seçenekleri bulunuyor. 20.00'de başlayacak maçı Makedon hakem Alexander Stavrev yönetecek. Twente S.Bükreş'i ağırlıyor Sarı-lacivertli takım ile aynı grupta bulunan Hollanda'nın Twente takımı Romanya'nın Steaua Bükreş ekibiyle karşılaşacak. İki takım arasındaki mücadele saat 20.00'de başlayacak. İlk maçında F.Bahçe'yi yenen Twente Grubu'nda puanla lider durumda bulunuyor. Avrupa'da 158. maç Sheriff ile Sarı-lacivertli takım Avnupa'da bugün 158. maçına çıkacak. F.Bahçe, bugüne dek 157 maçta 52 galibiyet, 27 beraberlik ve 78 yenilgi aldı. Rakip filere 196 gol atan sarı-lacivertliler, kalesinde 261 gol gördü. Bu arada F.Bahçe, Sheriff maçını kazanırsa teknik direktör Daum, sarı-lacivertli takımın başında 100. galibiyetine ulaşmış olacak. taraftar karşıladı Sheriff maçı için dün Moldova'ya giden sarı-lacivertli takımı Moldova'da taraftar karşıladı. Bu taraftarlar da yanlarında getirdikleri formaları oyunculara imzalattı. Takımla birlikte bazı yöneticiler de Moldova'ya giderken Başkan Aziz Yıldırım'ın bugün gideceği öğrenildi.
593445
Eczacılara da rekabet soruşturması
Eczacılara da rekabet soruşturması (TEB) hakkında açılmasına karar verdi kararının, kurulun 16 Eylül 2009 tarihli toplantısında, tarafından birlik üyelerine, eczanelere sundukları ticari ıskonto ve vadeleri azalttıkları gerekçesiyle bazı üreticileriyle ithalatçılarına boykot uygulanması çağrısında bulunduğu, böylelikle eczanelerin alım koşullarının piyasa dışında belirlendiği iddiasıyla alındığı bildirildi. ’nun verdiği karar gereğince boykot çağrısı ile eczanelerin alım koşullarının piyasa dışında belirlendiği iddiasının doğru olup olmadığı soruşturulacak.
593622
New York’ta Aysun Kayacı’yı gördüm!
Çağdaş Ertuna Son durumNew York’ta Aysun Kayacı’yı gördüm! ’ta ’yla karşılaşıyorum. Tam da ‘Harvardlı oldu’ haberlerinin üstüne. Yanında çok yakın arkadaşı Ebru Güzel de var. Aysun’u hafta sonu tatilinde yakalamışken hemen soruyorum, ’ya niye geldiğini. ‘Ben aslında görünmez olmak istedim’ diyor önce. Sonra da ’ndeki profesörü sayesinde Harvard Üniversitesi’nde iki ders alma imkânı olduğunu anlatıyor. Ayrıca tezini de ’da yazacak. Harvard’a yatay geçiş haberleri tabii ki gerçekleri yansıtmıyor. Belli ki buna en çok da Aysun üzülmüş, profesörlerine ve sınıf arkadaşlarına mahcup olduğu için. Zaten kendisinin ağzından çıkan böyle bir laf da yok. Bu konuları konuşmak da istemiyor. ’de değilken bile neden kendisinden bu kadar söz edildiğini de anlamıyor. Harvard’da okuyanların onu aralarına hemen kabul ettiklerini ve bundan çok mutlu olduğunu anlatıyor. ‘İleride hepsi çok değerli akademisyenler olacak, ben de onları tanıdığım için çok şanslıyım’ diyor. Osmanlıca dersi aldığı Prof. Cemal Kafadar’ı anlata anlata bitiremiyor. Aysun’un Harvard olayı bu kadar tartışıldı. Ama burada asıl atlanan bir gerçek var, da bu yaşta bu kadar şana şöhrete sahipken, çok iyi teklifler alırken her şeyi elinin tersiyle itip üniversite eğitimine devam etmesi. Aysun, kim ne derse desin hayalini gerçekleştiriyor. Asla ‘Ben oldum’ demiyor. Kendini geliştirmek için sürekli çalışıyor. Evet ay sonra derslerini tamamlayıp dönecek, ama bu altı üstü aylık bir Amerika seyahati demek değil. Kaçımız aynı cesareti ve azmi gösterebilirdik, bilmiyorum. Bond ve Wolverine’in sahnesi nasıl? İki gece önce Daniel Craig ve Hugh Jackman’ın oyunu sırasında izleyicilerden birinin çalıyor. sırada Hugh Jackman birden monologunu kesip izleyicinin olduğu yöne dönüyor ve ‘E, hadi telefonunu açacak mısın?’ diye soruyor. Telefon hâlâ çalmaya devam edince, ‘E, hadi kapat artık şu telefonu’ diyor hışımla. İki gece sonra aynı salondayım. İçeri girerken cep telefonumu kapatmak konusunda sürekli uyarılıyorum. Broadway’de geçen hafta başlayan iki kişilik bir oyundayım. Adı ‘A Steady Rain’. Daniel Craig ve Hugh Jackman oynuyor. Biz onları James Bond ve Men’deki Wolverine olarak tanıyoruz. Şimdi hem çocukluk arkadaşı hem de ekip arkadaşı olan ve aynı kadına âşık olan Chicagolu polis rolündeler. Bu oyun Chicago’da ilk sahnelendiğinde ve henüz ünlü isimler rol almadığında da çok beğeniliyor. James Bond’un yapımcılarından biri teksti Daniel Craig’e öneriyor. Daniel Craig bayılıyor ve hemen Hugh Jackman’ı ikna ediyor birlikte oynamak için. Zaten böyle iki büyük star olmasaydı bu oyun asla Broadway’e gelemezdi diyorlar. Sahnede Daniel Craig ve Hugh Jackman’ı görünce inanamıyorsunuz. İkisinin de havasından eser yok. Çok sıradan, hatta çirkinler. 1.5 saat boyunca sandalyelerinden pek de kalkmayarak konuşuyorlar. Genelde monolog ağırlıklı. Daniel Craig’in İngiliz ve Hugh Jackman’ın Avustralyalı aksanından hiç iz yok. Onları ilk defa aksanıyla konuşurken izliyorum. Gerçekten çok başarılılar. Hatta bu halleriyle sokakta karşılaşsanız bile onları tanımanıza imkân yok. Boşuna star olunmuyor işte. Chanel’in Türkiye reklamı 5. Cadde’deki Saks Fifth Avenue mağazasının dev vitrininde sürekli Türkiye görüntüleri dönüyor. Nasıl mı? Vitrine bir Chanel treni kurulmuş. Trenin kompartmanlarında ekranları var. Her ekranda da ayrı bir Türkiye manzarası. Bir bakıyorsunuz Coco Chanel’i canlandıran Audrey Tautou Haydarpaşa Garı’nda, bir bakıyorsunuz Boğaz’da vapurda, bir bakıyorsunuz ’da... Bu görüntüler aslında ’de geçen hafta vizyona giren ve Coco Chanel’in hayatını anlatan ‘Coco Avant Chanel’ adlı filmden. Daha ilk gününde sinemaların önünde uzun kuyruklar vardı. Görüyorsunuz işte modanın gücünü. Film bizde de Kasım’da vizyona girecek. Coco Chanel yıllar önce Orient Express ile ’a gelmiş. Filmin bu bölümünü parfüm için filmi haline getirmişler. Yaşasın, parfüm reklamından çok Türkiye tanıtımı olmuş! İstanbul Tag’leniyor! Hayır hayır, ’tan bahsetmiyorum. Tag bir kısaltma. Trio Group, kişilik yeni bir grup. Murad Erenler, Jack Ojalvo ve Aslı Kuriş’ten oluşuyor. Murad Erenler galerisi sahibi bir babayla, yeme-içme sektöründe işletmeci bir annenin oğlu. İstanbul ve eğlence hayatını bilenler Gügü’yü tanır. Murad Gülsün Sami’nin oğlu. Dolayısıyla bu iş onun için biçilmiş kaftan. Üç ortak da farklı sektör-lerden. Ama birlikte Türkiye’de daha önce yapılmamış bir şeyi yapmaya çalışıyorlar. Sanat galerilerini ve restoranları bir araya getirecekler. Nasıl mı? İlk etkinlikleri Asmalımescit Flamm’da dün başladı. Ayşe Küçük imzalı serginin adı Goodbye.’ Küçük 1983 doğumlu genç bir sanatçı. Bienali’nden New York’taki Broadway Galeri’ye kadar pek çok yerde eserleri sergilendi. Ödüller bile aldı. Ayşe’nin sergisini Flamm’da 30 Ekim’e kadar görebilirsiniz.
593538
Domuz Gribine Karşı Aşı Seferberliği
Domuz Gribine Karşı Aşı Seferberliği ABD'de haftaya domuz gribi aşısı yapılmaya başlanacak. Aşı, gelecek haftadan itibaren Avrupa ülkelerine de dağıtılacak. Yayına Giriş: 01.10.2009 01:39:25 Güncelleme: 01.10.2009 01:39:25 Domuz gribine karşı aşı, gelecek hafta New York'ta ilk kez hastalık riski taşıyan kişilere yapılacak. Aşı, gelecek haftadan itibaren Avrupa ülkelerine de dağıtılacak. New York Sağlık Teşkilatı yetkilileri, eyalete önümüzdeki hafta yaklaşık 100 bin doz aşının ulaşacağını bildirdi. Yetkililer, aşıların öncelikle bulaşıcı hastalıklar merkezi tarafından yüksek risk taşıyan kişilere yapılacağını açıkladı. Bir İngiliz ilaç firması da domuz gribi aşısının gelecek haftadan itibaren Avrupa ülkelerine dağıtılacağını açıkladı. Pandermix adlı ilaç Avrupa Komisyonun onayıyla gelecek hafta Avrupa'da satışa sunulacak. Rus Kesimi'nde de Domuz Gribi Vakası Bu arada, Kıbrıs Rum Kesiminde de domuz gribi görüldü. Kıbrıs Rum Yönetimi Eğitim Bakanlığı, okullarda görülen domuz gribi vakası sayısının 15 olduğunu açıkladı. "Okulların Kapatılmasının Maliyeti Ağır Olacak" Amerika Birleşik Devletleri'nde yayımlanan bir raporda da, domuz gribi yüzünden okulların kapatılmasının maliyetinin ağır olacağı kaydedildi. Amerikan Eğitim Bakanlığı verilerine göre, virüs yüzünden ülke genelinde 187 okul kapalı ve bu durumdan 79 bin 678 öğrenci etkileniyor.
593509
En büyük hipodrom açıldı
En büyük hipodrom açıldı Diyarbakır Hipodromu’nun açılışını Bakan Mehdi Eker yaptı. FOTOĞRAF: MEHMET TÜRKhaberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’nin 8. ve en büyük hipodromu olan Hipodromu dün ve Köyişleri Bakanı Mehmet ’in katıldığı törenle hizmete açıldı ’nün ev sahipliğinde gerçekleşen açılışa, Valisi milletvekilleri, işadamları ve mensuplarının yanı sıra, çok sayıda Diyarbakırlı yarışseverler de katıldı. Halk Müziği sanatçıları Bedri Ayseli ve Rojin verdikleri konserlerle hipodroma gelenlere keyifli bir gün geçirtirken, halk oyunları ekipleri de gösterileriyle açılışa renk kattı. 1500 dönüm arazi üzerinde yapılan Diyarbakır Hipodromu’nun açılışında konuşan TJK Başkanı , “Diyarbakır Hipodromu bölge ekonomisinin gelişmesine katkı sağlayacak, şehrin sosyal yaşamına renk katacak, at yetiştiriciliğinin ve yarışçılığının gelişmesinde rol oynayacak. Bu tesisi açıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.
593743
Domuz gribi aşısı ekimde Türkiye'de
Domuz gribi aşısı ekimde Türkiye'de Domuz gribi aşısı ekim ayının 3. haftası Türkiye'ye geliyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 35-40 milyon doz domuz gribi aşısı almayı planladıklarını söyledi ANKARA (A.A) Domuz gribi aşısı önümüzdeki ay ülkemizde olacak. Sağlık Bakanlığınca düzenlenen “Aşı Sempozyumu”nda gazetecilerin sorularını cevaplayan Akdağ, şu anda aşı firmasıyla görüşme yaptıklarını, yaklaşık 35-40 milyon doz arası domuz gribi aşısı almayı planladıklarını söyledi. Sağlık çalışanları başta olmak üzere bütün risk gruplarına, stratejik çalışma alanlarında görev yapanlara, çocuklar ve gençlere aşı yapılacağını söyleyen Akdağ, şöyle konuştu: “Hem Dünya Sağlık Örgütünün hem gelişmiş ülkelerin hastalık kontrol merkezlerinin öncelikli aşı grupları bunlar. Biz aşıyı tahmin ediyorum ekim ayının 3. haftasında aşının ilk partisini Türkiye'ye getirmiş olacağız.” Akdağ, doz miktarının yapılan görüşmeler sonucu kararlaştırıldığını, çünkü aşının belirli miktarlarda üretilebildiğini belirtti. RİSK GRUPLARINA ÖNCELİK Akdağ, firmaların verebileceği aşı miktarına ve Bilim Kurulu kararlarına bağlı olarak bu rakamların değişebildiğini söyledi. Bakan Akdağ, aşının öncelikle uygulanacağı gruplar arasında sağlık çalışanları ve hamilelerin bulunduğunu, özellikle sağlık çalışanlarının bu hastalarla karşılaşabilecekleri için ayakta kalmalarının önemli olduğunu ifade etti. Akdağ, aşının hacı adaylarına da yetiştirilmesinin planlandığını belirterek, “Orada belirli bir plan üzerinde çalışıyoruz. Aşı yetişirse yaparak göndereceğiz, değilse risk gruplarını tutacağız, aşıyı orada götürdüğümüz zaman yapacağız. Çünkü şu anda bizim bulunduğumuz yarım küre itibariyle bir salgın mevcut değil ama salgın kapıda, öyle düşünüyoruz ona hazırlık yapıyoruz” dedi. DOZ DEĞİŞEBİLİR Akdağ, aşının kaç doz uygulanacağı sorusu üzerine, belli risk gruplarına iki doz, belirli gruplara da bir doz şeklinde uygulanacağını, bunların hepsinin süreç içinde netleşeceğini bildirdi. “Mevsimsel grip aşısının domuz gribine yakalanma riskini arttırdığı” iddialarının sorulması üzerine, Akdağ, bu ve buna benzer haberlerin hiç birinin kesinleşmiş bilimsel veriler olmadığını ifade ederek, kesinleşmemiş veriler üzerinde yorum yapılmamasını istedi. Okullarda kampanya yürütülecek Domuz gribine karşı okullarda da önlem alınacak. Akdağ, bu konuda da Milli Eğitim Bakanlığı ile çok kapsamlı bir çalışmayı belirli bir noktaya getirdiklerini belirtti. Salgın ayları olarak bilinen aralık ve ocak aylarına yakın bir zamanda, ekimin 2. yarısından sonra başlayarak eğitimi ve farkındalığı artırma çalışmalarını yaygınlaştıracaklarını ifade eden Akdağ, “Okullarda bu anlamda öğretmenlerimize eğitim veriyoruz, vereceğiz. Çocuklarımıza yönelik belli malzemeler hazırlıyoruz. CD'ler, broşürler, afişler... Bu şekilde geniş bir eğitim kampanyasını, farkındalık artırma kampanyasını okullarımızda yürüteceğiz” dedi. Bakan Akdağ, “Kapıda olan, bütün Kuzey Yarım Küreyi bekleyen salgına karşı” toplum olarak korunmanın bilincine varılması gerektiğini belirterek, toplu yaşanan yerlerde ellerin sık yıkanmasının, öksüren, aksıran kişilerin bunu etrafa yaymamalarının büyük önem taşıdığını kaydetti.
593553
İZSU’YU KARIŞTIRAN RAPOR
’YU KARIŞTIRAN RAPOR Denetçilere fazla ödeme yapıldığı yönünde rapor tutan müfettişlerin ’da birçok ödemenin usulsüz yapıldığı yönünde de raporlar hazırladığı belirtildi Genel Müdürlüğü denetçilerine Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile ödenen 600 TL maaşın yasada belirtilen orandan fazla olduğu iddiasıyla kamu alacağı çıkaran müfettişin kuruma başka konularda da fazla ödeme yaptığı iddiasıyla raporlar tuttuğu belirtildi. İZSU yetkilileri yasalara ve yönetmeliklere azami özen göstermelerine rağmen bazen müfettişlerin bu şekildeki raporlarına maruz kalabildiklerini belirterek şöyle konuştu: Meclis kararı ile verildi “Bu bir belediye meclis kararıdır. Hizmet süreleri içinde sürekli olarak çalışacak mühendislik, hukuk, ekonomi ve ya işletme konularından en az birinde öğrenim görmüş ve uzmanlaşmış bulunan ve aynı konuda en az 10 yıl görev yapmış kurulu üyelerine bu para yaptıkları hizmetler karşılığında verildi. Fakat inceleme yapan müfettiş trilyonluk işlere imza atan denetçilere aylık 61 TL verilmesini öngördü. Daha önce ’a yapılan itiraz ile bu müfettişlerin dedikleri ödemelerin büyük kısmının yasalara uygunluğu ispat edilip iptali sağlandı.” Üst mahkemeye itiraz Geri kalan birkaç konuda da Sayıştay Temiz Kurulu Başkanlığı’na itiraz edildiğini belirten yetkililer, “Mahkeme devam ediyor. Talep edilen fazla ödeme aylık 543.TL, yıllık da 6.543.TL’dir. , BUSKİ, gibi toplam 16 büyükşehir belediyesinin tamamı belediye meclisi kararı ile bu ödemeleri yaparken, İzmir’de İZSU nun aynı şekilde ve aynı bedelde yaptığı ödemenin zimmet olarak değerlendirilmesi manidardır. Biz bu karara bir üst mahkemede de itiraz ettik dedi.
593408
"Üzerimizde Futbol Şansızlığı Var"
"Üzerimizde Futbol Şansızlığı Var" Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, takımının üzerindeki "şansızlığın veya son vuruşlardaki beceriksizliğin" bu geceki CSKA Moskova maçında da sürdüğünü söyledi. Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde yaptıkları CSKA Moskova karşılaşmasından sonra düzenen basın toplantısında konuşan Denizli, "enteresan" bir karşılaşmaya tanık olduklarını belirtti. "Şampiyonlar Ligi'nde Oynayan Bir Takımın Yememesi Gereken Goller Yedik" Deniz, "Rakibin kalemize ciddi şekilde gelmediği anda 1-0 mağlup duruma düştük. Birkaç pozisyonda da şansızlıktan veya beceriksizlikten mi maalesef gol bulamadık. İkinci gol de yine Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde oynayan bir takımın yememesi gereken ve maçın tamamen düşüş noktası oldu" diye konuştu. "Üzerimizde Bir Futbol Şanssızlığı veya Beceriksizliği Var" Tüm bu hatalara karşın ikinci yarıda Nihat, İbrahim Kaş ve Sivok'un, buldukları rahat pozisyonları gole çeviremediklerini ifade eden Denizli, şöyle devam etti: "Neticede üzerimizde bir futbol şanssızlığı veya beceriksizliği bugün de devam etti. Ama genel olarak Beşiktaş'ın Avrupa macerası kesinlikle devam ediyor diyebiliriz. Öncelikle oynadığımız maç da Beşiktaş'ın kesinlikle puansız çıkmaması gerektiğini gösterdi." "Maç Kadrosuyla İlgili Yorumlar Sığ Düşünceler" Bir gazetecinin maçtaki kadroyla ilgili sorusu üzerine Denizli, her maçtan sonra eleştirilerin gayet doğal olduğunu belirterek, "Şu oynasa, bu oynamasa şeklindeki yorumlar ancak sığ düşünceler olabilir. Biz sonuçta günler öncesinden bu maça oturup hazırlandık. Dolayısıyla bu tip görüşler sığ düşünceler" diye konuştu. "Dik Duracağız" Denizli, bir başka soru üzerine, kendilerine güvenlerini yitirmediklerini ve büyük bir takımın teknik direktörü olarak yollarına devam edeceklerini ifade ederek, "Oynadığınız futbolu golle sonuçlandırmayınca futbolcular üzerinde bazen olumsuz etkisi olabiliyor. Ancak bugün hiç kimse 'CSKA Beşiktaş'ı ezdi, maçın hakkı 2-1 değil, 5-1 olmalıydı' diyemez. Dik durmaktan başka çaremiz yok. Dik duracak herşeyi hakettik, başımızı öne eğecek birşey yapmadık" dedi. "Nihat Bu Değil" Nihat'ın performansıyla ilgili bir soru üzerine de Denizli, "Nihat bu değil. Kendisi gerek Türkiye, gerekse dünyada tanınan bir futbolcu. Benim ve Beşiktaşlılar'ın dileği, ne olduğunu ve neler yapabileceğini bildiğimiz Nihat'ın bir an önce eski pozisyonuna dönmesidir" diye konuştu. Ramos: "Sonuç Güzel" CSKA Moskova Teknik Direktörü Juande Ramos da yaptığı açıklamada, maçtaki başarılarını erken gole bağlayarak, "İki takım açısından da önemli bir maçtı. Golü erken bulduk ve sonuçta takım güzel oynadı" dedi.
593642
Düzeltme ve yanıt metnidir
Düzeltme ve yanıt metnidir 23/07/2009 tarihli gazete manşetinde yer alan “Suikast Planı İki Albaydan” başlıklı haberde müvekkilime ait resim kullanılmıştır. Resim üzerinde sarı renkli küçük puntolarla “Tabanca mermisinin fişeğine gizlenmiş suikast planları, krokiler ve 'Oramiral Metin' yazılı kağıtla yakalanan teğmenler Hasdal Cezaevi'ne gönderildi” yazmaktadır. Müvekkilimin ismi ile haberde bahsi geçen S.Efe Noyan adlı kişinin soy isminin benzer olmasından dolayı hiçbir araştırma yapılmadan haberde bahsedilen suç ile asla ilişkisi olmayan müvekkilimin resminin kullanılması hukuka aykırıdır. Müvekkilim haberde bahsi geçen suç sebebi ile yakalanan zanlılardan biri olarak anlaşılmaktadır ve bu nedenle müvekkilimin kişilik hakları zedelenmiştir. Ülke genelinde titizlikle takip edilen, güncel nitelikte bir dava olan Ergenekon Davası ile ilişkisinin olup olmadığı araştırılan suçun, niteliği itibari ile kişiyi fazlasıyla zan altında bırakacağı aşikardır. Bu yönde değerlendirilen bir haberin fotoğrafı olarak manşette yer almanın, müvekkil aleyhine kamuoyunda yanlış anlaşılma ve değerlendirmelere yol açtığı ve dolayısıyla müvekkilin sosyal ve içtimai çevresinde şeref ve haysiyetini ihlal ettiği izahtan varestedir. Müvekkilim vatanını seven, bu uğurda layıki ile görevini ifa eden şerefli bir askerdir. Haberde bahsedilen suç ile hiçbir ilgisi yoktur, suçun zanlısı değildir. Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur. 11/09/2009 Noyan ÇALIKUŞU Vekili Av. Aybike KARAKILIÇ
593357
Şampiyonlar Ligi'nde gecenin sonuçları
Şampiyonlar Ligi'nde gruplardaki mücadele, bu gece (A), (B), (C) ve (D) gruplarında yapılan toplam maçla sürdü. Türk takımlarından Beşiktaş'ın da mücadele ettiği (B) grubunda, siyah-beyazlılar konuk olduğu CSKA Moskova'ya 2-1 yenilirken, grubun bir diğer mücadelesinde İngiliz ekibi Manchester United, sahasında ağırladığı Alman takımı VFL Wolfsburg'u aynı skorla 2-1 yendi. Ligde 2. hafta mücadelesi, bu gece yapılan maçla tamamlanırken, karşılaşmalarda alınan sonuçlar şöyle: (A) GRUBU FC Bayern Münih-FC Juventus....................( Girondins de Bordeaux-Maccabi Hayfa............( (B) GRUBU CSKA Moskova-Beşiktaş..........................( Manchester United-VFL Wolfsburg................( (C) GRUBU AC Milan-FC Zürih..............................( Real Madrid CF-Olympique Marsilya..............( (D) GRUBU Apoel Nicosia-FC Chelsea.......................( FC Porto-Atletico Madrid.......................
593757
Ali Bayramoğlu: Şiddet kokusu...
Ali Bayramoğlu Şiddet kokusu... aydın üç gün önce Genelkurmay Başkanı hakkında siyasi konulara müdahale ettiği için suç duyurunda bulundular. Hem fiili hem sembolik açıdan önemli bir adımdı bu. Türkiye bu tür adımlar sayesinde yol aldı ve alıyor. Bugün geldiğimiz noktayı, 30, 20, hatta 10 yıl öncesiyle karşılaştırırsanız, yaşanan değişimde kimlerin yeri olduğunu düşünürseniz, dün tehlikeli görülen fikirlerin bugün tabii birer ilke gibi algılandığını akla getirirseniz, demek istediğimizi anlarsınız… Ancak bu yolun kolay alınmadığı ortada… Kötü ve ahmak ile diğerleri arasındaki farkı ortaya koyan zaman her daim hızlı akmaz. Bildiriye gelen tepkiler arasında ikisi dikkatimi çekti. İlki Çanakkale ADD'den… Dernek Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Necmi Akyalçın imzalı bildiri, askeri ruh halini resmediyor ama hedef göstermekten geri kalmıyor. Şöyle demişler: "Her nedense ulusal konuların en duyarlı olduğu noktalarda karşımıza sürekli aynı adlar bu tür eylemleriyle çıkmaktadırlar… Halkımızın bazı gerçekleri ve bu insanların kimlerin değirmenine su taşıdığını görmeleri bakımından da çok önemlidir. Anadolu'muzun işgal dönemlerinde de hep ordumuz hedef alınmış ve en sonunda da ordumuzun dağıtılmasına sıra gelmişti, bu işler tesadüf değildir, biz bu oyunları biliyor ve görüyoruz." Bir diğeri bunu tamamlıyor. İmza sahiplerine gelen bir e-mail mesajı bu… Vahim ve şöyle: "Kutsal Türk Devleti'ni var eden yüce Türk Irkı'nın yaşama güvencesi ve teminatı olan, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne her fırsatta kinlerini ve nefretlerini kusarak cephe alan Ufuk Uras, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Mebuse Tekay, Oya Baydar, Aydın Engin, Mithat Sancar, Sezgin Tanrıkulu, Türk Irkı'na ve ordusuna karşı açıktan bayrak açmanız gaflet dalalet ve ihanet göstergesidir! Sayın İlker Başbuğ paşamızın Mardin'in Nusaybin İlçesinde Sınırtepe karakolunda yaptığı açıklamaları gerekçe göstererek, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratma girişimleriniz sonuçsuz kalacaktır! İstanbul Cumhuriyet Savcılığına sunduğunuz suç duyurusu ile idam fermanlarınızı kendi ellerinizle imzalamış bulunmaktasınız. Sözde aydın Türk düşmanı Baskın Oran bir süre önce Türk İntikam Birliği Teşkilatı tarafından uyarılarak Baskın Oran'ın imhası için Türkçü şehir savaşçısı, komutanımız Savaşan Atsız tarafından görevlendirildi. Bu bağlamda Türkçü timlerimiz gelecekte yer ve iz tespiti sonucunda gereken adımlar atılarak imha harekâtı başarıya ulaştırılacaktır. Baskın Oran için çember daralmıştır! Son gelişmeler ışığında, Ufuk Uras, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Mebuse Tekay, Oya Baydar, Aydın Engin, Mithat Sancar, Sezgin Tanrıkulu, Türk İntikam Birliği Teşkilatı'nın kara listesinin üst sırasına, komutanımız Savaşan Atsız'ın talimatı ile alınmıştır. Türk İntikam Birliği Teşkilatı'nın kara listesinde yer alan imha edilmesi gereken öncelikli Türk düşmanlarının artması sonucu, adı geçen Türk düşmanlarının imhası için 27 Türkçü şehir savaşçısı, komutanımız Savaşan Atsız tarafından görevlendirilmiştir. Türk Irkı'na ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yapılan her saldırı şiddetle karşılığını bulacaktır! Yaşasın Irkçı Türkçü direniş hareketi, TİBT Türk İntikam Birliği Teşkilatı Yaşasın Türkçü komutanımız Savaşan Atsız ve Türkçü şehir savaşçıları Ya Türkçü Devrim, Ya Ölüm!..." İlki millete duyrulur, ikinci savcılara
593640
Müslümanlar, Tamillerin el koyduğu topraklarına dönmeyi bekliyor
Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları (LTTE) örgütü, adanın kuzey ve doğusunda sadece Tamillerin yaşadığı bağımsız bir devlet kurmak için 1989-1990 yıllarında yaklaşık 100 bin Müslüman'ı bölgeden zorla göç ettirdi. Örgüt, Tamillerden sonra çoğunluğu oluşturan on binlerce Müslüman'a evlerini terk etmeleri için saat süre verdi. Müslümanlar, topraklarına el koyan gerillaların yenilgiye uğratılmasının ardından yeniden eski topraklarına dönme umuduna kavuştu. Müslümanlar, başkent Colombo'ya 80 kilometre mesafedeki Puttalam bölgesindeki 'geçici' kamplarda 20 yıldır hayat mücadelesi veriyor. Bu ailelerden birine mensup Rishad Bathiudeen'in iskan ve afet bakanı olması kamplardaki hayat şartlarını değiştirmişti. Bakan Bathiudeen, bazı akrabalarının da yaşamaya devam ettiği kamplardaki 18 bin ailenin hayat standartlarını yükseltmek için bir dizi projeyi hayata geçirmişti. Puttalam'daki kamplarda yaşayan Müslümanlar, büyük ölçüde Arap ülkeleri ve uluslararası kuruluşların yanı sıra Türkiye'den de İHH ve Kimse Yok mu gibi dernek ve vakıfların yardımlarının devamına muhtaç. Son yıllarda daha rahat bir hayata kavuşmaya başlayan Müslümanlar artık topraklarına dönmek istiyor. Kamp sakinlerinden Abdullah İsmail, "Eski topraklarımıza dönmek istiyoruz." diyor. İşsiz kalan kocası ve çocuğuyla geçici kamplarda yaşamak zorunda kalan Sümeyye adlı Müslüman kadın da 20 yıl önce yaşadıklarını şöyle anlattı: "Silahlı Tamil gerillaları bin yılı aşkın yaşadığımız toprakları terk etmemiz için 24 saat, bazılarımıza saat süre verdi. Bütün paramızı, mücevherlerimizi, değerli neyimiz varsa aldılar." Sürgün yıllarında etnik temizliğe başlayan gerillalar, binlerce Müslüman'ı öldürdü, yüzlerce camiyi yakıp yıktı. Gerillalar, özellikle hacdan dönenleri hedef aldı. Ağustos 1990'da Kattankudy Camii'nde ibadet eden 25'i çocuk 103 kişinin öldürülmesi, Sri Lankalı Müslümanların hafızasında hâlâ tazeliğini koruyor. Sümeyye, "Şimdi Tamil gerillaları Allah'tan belalarını buldular. Savaş bitti. Ama geri dönmek çok zor." diyor. Geri dönmek zor; çünkü Cafna'ya dönüş için yapılan son girişim Müslüman toplum için büyük bir travmaya neden olmuş. Sri Lanka hükümeti ile LTTE'nin 2002'de imzaladığı ateşkes anlaşmasının ardından örgütün bu yıl öldürülen lideri Velupillai Prabhakaran, Müslümanlara yaptıkları nedeniyle özür dilemiş. Bunun üzerine bazı aileler topraklarına dönmüş. Fakat tüm arazilerin Tamiller tarafından işgal edildiğini, evlerinin harabeye döndüğünü görmüşler. Dahası topraklarına dönenler, bu kez Colombo hükümeti tarafından terör örgütüyle işbirliği yapmakla suçlanmış. Birçok Müslüman bu tür suçlamalardan dolayı hâlâ hapiste. Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşlar, aydır geçici kamplarda tutulan Tamil siviller için Sri Lanka hükümetine baskı yapıyor. BM'den birçok üst düzey yetkili, bu amaçla Colombo'ya gidip geliyor. Geçici kamplarda 20 yıldır yaşamak zorunda kalan Müslümanlar ise BM'nin ilgisini çekememekten şikayetçi. Sümeyye, şu ana kadar hiçbir BM yetkilisinin kendilerini ziyaret etmediğini söylüyor. Sri Lankalı yetkililerin açıklamalarına göre, Tamil gerillalarının yenilgiye uğratılmasının ardından ülkede ve Hindistan'daki geçici kamplarda yaklaşık 500 bin sığınmacı eski topraklarına dönmek için bekliyor.
593450
Otoya rekabet merceği
Otoya rekabet merceği ithalatçısı 19 şirket hakkında açıyor. Bu şirketlerin aralarında anlaşarak indirimini fiyatlara tam yansıtmadıkları iddia edilmişti sektöründe faaliyet gösteren 19 şirket hakkında açılmasına karar verdi. Kurumun internet sitesinden yapılan duyuruda, kurulun, Eylül’deki toplantısında otomotiv sektöründe faaliyet gösteren 19 şirket hakkında soruşturma açılmasına karar verdiği belirtildi. Soruşturmanın, söz konusu şirketlerin 2006 yılından itibaren hedef ve stok bilgilerinin yanı sıra satış ve fiyat stratejilerini paylaştıkları yönündeki iddialar üzerine açıldığı belirtildi. Aynı açıklamada, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında uyarınca rakip firmalar arasındaki bu tür bilgi paylaşımlarının yasak olduğu kaydedildi. Savunma istenecek Edinilen bilgilere göre firmaların fiyat ve satış stratejilerini birlikte belirledikleri, ortak hareket ederek piyasa oluşumuna engel oldukları iddiasıyla açılan soruşturmanın bundan sonraki aşamasında, Rekabet Kurulu tarafından yaklaşık üç ay içinde bu şirketlerden savunma istenecek. Kurulun inceleme sürecinin 1-7 ay arasında değişebileceği belirtilirken, kurul ara karar açıklayıp yeniden savunma isteyebilecek. Söz konusu sürecin toplamda bir yılı bulabileceğine dikkat çekiliyor. Sinyali Çağlayan vermişti ’nun otomotiv sektörüne yönelik inceleme başlattığını ilk dile getiren, dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı olmuştu. Çağlayan, özellikle 16 Mart’ta uygulamaya alınan ilk dalga indirimi sonrasında otomobil fiyatlarına yapılması konusunda Rekabet Kurumu’nun inceleme başlattığını bildirerek şöyle demişti: “Bu konuda Rekabet Kurumu inceleme başlattı. Rekabet Kurumu, benim bakanlığımla ilişkide olan bir kurumdur. Dolayısıyla otomotiv sektörünün, böyle bir imkan yakalamışken, elindeki nimeti, müşterisini kaçırmaması gerekiyor.” Çağlayan, “İthal edilenlerde yalnız kurun değişmesinden dolayı fiyat farkı doğduğu ifade ediliyor ama kimse bindiği dalı kesmez diye düşünüyorum” ifadesini kullanmıştı. Yine aynı dönemde pek çok sektör temsilcisi de sözü edilen fiyat artışlarının stoklarda tükenen araçlar için verilen yeni siparişlerin, yüksek döviz kurundan ithal edilmesi nedeniyle oluştuğunu açıklamıştı. Soruşturulacak 19 firma, 38 markayı temsil ediyor
593313
Devrimci Karargah örgütünden dört kişi gözaltına alındı
Akşam saatlerinde İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'a iddianamenin hazırlandığının hatırlatılması ve yeni gözaltıların olup olmayacağı sorulması üzerine "Belki yarın, belki yarından da yakın." diyerek cevap vermişti.
593559
Devlet Tiyatroları 61 yerli oyunla perde açıyor
Ayrıca biri çeviri, ikisi çocuk üç yeni oyun da sanatseverlerle buluşacak. Ekim ayında, DT sahnelerinde 639 temsil sahnelenecek. Ekim ayında izleyici ile buluşacak oyunlardan bazıları şöyle: İstanbul DT: Fesleğen Çıkmazı (Meltem Yıldırım), İki Çarpı İki (Behiç Ak), Lozan (Memet Baydur), Kral Dairesi (Toby Wilsher), Kuzguncuk Türküsü (Güngör Dilmen), Kod Adı Kongo (Mürsel Yaylalı) Ankara DT: Genç Osman (Turan Oflazoğlu), Hünkar ve Mimar (Cem Günen), Don Giovanni ve Uşağı Pulcinella (Angelo Savelli), Kırmızı Başlıklı Kız (Ulviye Karaca), Fosforlu Cevriye (Suat Derviş), Aç Sınıfın Laneti (Cem Emüler), Bir Delinin Hatıra Defteri (Gogol), Islıkçı (Çetin Altan), Kerbela (Ali Berktay), Galilei'nin Yaşamı (Bertolt Brecht). İzmir DT: Şerefine İnsanoğlu (Toygun Orbay), Bir Daha Çal Sam (Woody Allen), Yollarda (Haluk Işık), Jeanne D'arc'ın Öteki Ölümü (Stefan Tsanev), Barut Fıçısı (Dejan Dukovski), Rezervuar Kanişleri (Bülent Usta), Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Muharrem Buhara) Bursa DT: Puşide-i Siyah Kara Örtü (Zerrin Tığlıoğlu), Akıllı Soytarı (Fikret Terzi), Çok Orjinal Bir Oyun (Savaş Dinçel), Yarınlara Geç Kalmadan (F.Arslan-N.Ertürkmen) Adana DT: Düşmanla Sevişenler (Ender Çakmak), Tiyatro Çocukları (M.Şekip Taşpınar), Ziyaretçi (Tuncer Cücenoğlu), Rita'nın Şarkısı (Willy Russel) Trabzon DT: İstibdat Kumpanyası (Uğur Saatçi), Soytarılar Okulu (F.Karl Waechter), Rumuz Goncagül (Oktay Arayıcı) Diyarbakır DT: Ölümü Yaşamak (Orhan Asena), Büyüyünce Ne Olacaksın (Turgut Denizer), Ceza Kanunu (Ahmet Nuri) Antalya DT: Kadeş Gelini (Hüseyin Erdoğan) Erzurum DT: Cumhuriyetin İlk Sadası (A. Demet Çizmeli-B. Pınar Çelebioğlu), Şeytan Ayrıntıda Gizlidir (Toby Wilsher) Konya DT: Uysal Yurttaş (Hasan Öztürk), Gılgamış (Ş. Aktemur Toprak-Gökhan Aktemur) Sivas DT: Öğüt (Cem Uslu), Hayvan Çiftliği (George Orwell), 72. Koğuş (Orhan Kemal) Van DT: Kaynanam Nasıl Kudurdu (H. Rahmi Gürpınar), Cuco Bilmiyor (Emre Basalak), Dünyanın Eski Zamanlarında (Işıl Kasapoğlu), Küçük Korsan (Necmettin Tetik), Gayri Resmi Hürrem (Özen Yula) (Bilgi için: 0312 309 39 20 www.devtiyatro.gov.tr)
593413
Sarkisyan Türkiye için diasporaya gidiyor
Serj Sarkisyan'ın sözcüsü, Reuters'a yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanının, diaspora temsilcileriyle Paris, New York, Los Angeles, Beyrut ve Rostov'da biraraya geleceğini söyledi. Sarkisyan da Ermenistan Ulusal Konseyi'nde bugün yaptığı konuşmada, bu ziyaretlerine de değindi ve ''Kendilerini ikna için gitmiyorum, kendilerini dinleyeceğim ve ne düşündüğümü anlatacağım'' dedi.
593540
Kupa sonuçları
Kupa sonuçları 2.tur karşılaşmalarında takımlanının aldığı diğer sonuçlarda Denizli Belediye tur atlarken, ve elendi. Yavru Horoz, kişi kalan engelini 4-1 ile geçti. konuk ettiği Konya ’a 2-1, Dardanelspor’da deplasmanda ’a 2-1 yenilerek kupaya mendil salladı. Başaran ter döküyor ’de aldığı yenilgisi nedeniyle koltuğu sarsılan Teknik Direktörü pazar günü lider Bld ile deplasmanda oynayacakları maç öncesi futbolcularını bu zorlu randevuya motive etmek için yoğun çaba harcıyor. maçta fileleri 12 kez sarsan Akhisar’ın ligin en golcü takımı olduğunu dikkat çeken Başaran, savunma oyuncularını uyardı. Başaran’ın öğrencilerine, “Rakibin bir maçı eksik olmasına rağmen aramızda puan fark var. Yenilgi durumunda fark puana çıkabilir. Mağlubiyeti asla aklınıza getirmeyin. Size yakışan futbolu sergileyin” dediği öğrenildi. Eksik kadroyla çıktığı karşısında 3-1’lik yenilgi alan Arkasspor, yarın ve cumartesi günü son şampiyon İstanbul BŞB’yle İstanbul’da iki oynayacak. Mavi-beyazlı ekipte ülkesinin milli takımında bulunan Porto Rikolu Hector Soto ve olan kaptan Gökhan, 11 Ekim’de ’yla oynanacak ligin ilk maçında forma giyemeyecekler. Tarzan, hastaları ziyaret etti cumartesi günü kendi sahasında oynayacağı maçına hazırlanırken, siyah-beyazlı ekibin dünkü antrenmanında ilginç konuklar vardı. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gören 30 kadar hasta, Tarık Almış Tesisleri’ne gelerek idmanı izledi. Antrenman öncesi konuklarla yakından ilgilenen Başkan Kenan Yaralı, Teknik Direktör ve futbolcular, hastalara üç puan sözü verdiler. Özcan, Akhisar ile gururlu ’da Teknik Direktör Atilla Özcan, ’ye örnek bir kulüp yapısı oluşturduklarını söyledi. Üç sezon önce 3.Lig’de kurdukları kadroya küçük rötuşlar yaparak bugünlere geldiklerini belirten Özcan, “Kulübü borca sokmadan, geleceğini ipotek altına almadan da başarılı olunabileceğini gösterdik. Geçen sezonki kadroya sadece üç takviye yaptık. Aynı forvetle ligin en çok gol atan, aynı defansla en az gol yiyen takımı olduk. Gençlere güvenmenin ödülünü alıyoruz” dedi. 1’e razı Haftayı Keçiören deplasmanında geçirecek Altınordu, puan hesapları yapıyor. Ligin en disiplinli takımlarından biriyle karşılaşacaklarını söyleyen Teknik Direktör Adnan Özbağcı, “Keçiören, özellikle savunma yönü çok güçlü bir ekip. Forvet oyuncularımızın performanslarının üzerine çıkmaları şart” şeklinde konuştu. Her maçta olduğu gibi bu kez de sahaya kazanmak için çıkacaklarını kaydeden Özbağcı, “Ancak böyle bir rakip önünde beraberlik de kötü sonuç olmaz” dedi. Şimşek yara sarıyor yenilgisinin yaralarını sarmaya çalışan ’da bugün İnciraltı Tesisleri’ni ziyaret ederek futbolcularla bir toplantı yapacak. Moral amaçlı toplantıda camianın takıma duyduğu güven dile getirilecek ve oyunculardan bir an önce kendilerini toparlamaları istenecek. Bu arada Afyon maçında başı yarılan Ahmet’in takımdan ayrı çalışacağı bildirildi. Bileğinden sakatlanan yedek kaleci Güney’in de hızla iyileşmesi, teknik heyetin yüzünü güldürdü.
593758
Taha Kıvanç: Aydın Bey'in itirazı var
Taha Kıvanç Aydın Bey'in itirazı var Her şey bizim yayın yönetiminin başının altından çıkıyor: 24 saatlik miadını kimse farkına varmadan sessiz sedasız dolduracak dünkü yazımı, fotoğraflarla allayıp pullayıp birinci sayfaya taşıyınca, olan bir bana bir de sizlere oldu. Oda kapımın önüne bir güvenlik görevlisi dikip izin günümde bana bu yazıyı yazdıran yayın yönetimi; daha hoş başka uğraşlarda harcayacağınız on dakikanızı bu yazıyı okumaya ayırmanız da yine onlar yüzünden... Efendim, Doğan Medya Grubu'nun patronu Aydın Doğan'ın itirazı var; itirazını gazetemizin yayın yönetmeni Yusuf Ziya Cömert'e bir mektupla iletmiş. Mektubu neden bana değil de ona gönderdiğini okuyunca anlıyorsunuz. Aydın Bey kendisiyle Cem Uzan'ın karşılaştırılmasına, resminin Cem Uzan'la yan yana bir mizanpajla sayfaya konulmasına itiraz ediyor. İtirazında bence haklı da… İtirazlarını üç madde altında sıralamış Aydın Bey; ben de tek bir sözcüğüne bile dokunmadan maddeleri sizlere iletmek istiyorum: 1. Uzan ailesinin başına gelenler, sahibi bulundukları bankaların, günkü tabiriyle 'hortumlanmasından' kaynaklanmıştır. Yani bankanın sahipleri, vatandaştan topladığı paranın üzerine oturmuş, tabiri caizse vatandaşı dolandırmıştır. günlerde ben de Dışbank'ın sahibiydim. Benim bankam, halktan topladığı paraların üzerine mi yattı, Dışbank'ta parası batmış tek vatandaş, tek şirket var mı? 2. Uzan'lar devletin bütün kurumlarını hiçe saydılar. Mesela Rekabet Kurulu elemanları dönemde bizim binalarımıza gelip bütün odalarımızda araştırmalarını yaparken, aynı yetkililer, Uzan'ların binalarının kapılarından içeri sokulmadılar, hatta güvenlik görevlilerince kovuldular. 3. Uzan'lar ellerindeki yayın organlarını toplumun her kesimine, siyasetçilere, iş adamlarına, sivil toplum kuruluşlarına karşı insafsızca kullandılar, terör estirdiler ve buna rağmen hiçbir mali denetim baskısı ile karşılaşmadılar. Oysa bizde ise hiçbir iktisadi faaliyet olmadan sadece şirketlerimizin kendi aralarındaki bölünmeden (tamamen kanuna uygun) kaynaklanan bir iş iken sonucu insafsız bir rapor yazılmıştır. Her insaflı insan iki grup arasında bu alanlarda bir benzerlikten elbette söz edemez. Nitekim ben de yazılarımda "Uzanlar şunu yapmıştı, Doğan Grubu da şimdi aynısını yapıyor, onun başına gelen bunun da başına gelir" türü bir yakıştırmada bulunmadım. Benim dediğim şu: Cem Uzan devletin kendisine yönelik girişimi başladığında, etrafındakilerin yönlendirmesiyle, siyasileri sorumlu tutan bir tavır sergiledi; yanındakiler, "Yargıdan döner" dediler, "Askerler izin vermez" dediler ve patronlarını kazanamayacağı bir savaşa sürüklediler. Şimdi de Aydın Doğan'a aynı akıllar veriliyormuş gibime geliyor. Yazım ortada. Yazımın sonunda, "Eğer kurulan benzerlikler yanlış kabullere dayanmıyorsa, tek dileğim bu hikayenin sonunun farklı bitmesi" temennimi de dile getirmişim. Aydın Doğan'ın başına gelen en küçük bir haksızlığa en fazla üzüleceklerden biriyim ben. Grubun yanlış kabullerden hareketle yanlış bir hedefe karşı 'savaş kararı' aldığını düşünüyorum, bunun da yine gruba (ve tabii ülkeye de) zararı dokunacağına inanıyorum. Zafer Mutlu benim eski dostum, da arayıp "Yanlış düşünüyorsun" dedi. Grup içerisinde taşların yerinden oynaması, Milliyet'te yeniden yapılanma tamamen anlaşılabilir reflekslerin sonucuymuş. Satışı tatmin etmeyen bir gazeteyi daha fazla insanın alma ihtiyacı duyacağı bir gazeteye dönüştürme amacındaymışlar. Bu konuda görevin Vatan'dan isimlere verilmesi ise bir araştırmayla yakından ilgiliymiş. Gazetelerin okur profilini saygın bir kuruma araştırtmış Grup ve şaşılası bir sonuçla karşılaşmış: Milliyet'in okurları arasında Ak Parti seçmeninin oranı yüzde çıkmış; oysa bu oran Vatan'da yüzde 25 kadarmış… "Vatan formülü Ak Parti seçmenini çekebildiyse, formülün sahipleri Milliyet'te izleyecekleri politikayla onu da aynı kitle tarafından daha fazla okunur hale getirebilirler" diye düşünüldüğü anlaşılıyor. Kendisiyle kadar çok şey konuştuk ki, "Bizim savaşmak niyetimiz yok, hem iyi barışın iyi bir savaştan sonra gerçekleşebileceğini de unutma" cümlesini mu sarf etti, yoksa ben mi görüşmemiz sonrası zihnimde böyle bir cümle kurdum, bilemiyorum. Bu yazıyı kapıma görevli dikerek bana yazdırdılar ya, şimdi yazımı içerideki ferah fahur yerinde kendi haline bırakmaz, götürür yine birinci sayfaya taşır ve bir tepki daha gelmesini sağlar mı bunlar, sağlar… Yazımın gazetede kullanılma biçiminin getirdiği sonuçlardan benim sorumlu olmadığını sizler bilin, benim için kadarı yeter.
593720
Güle oynaya uzaya yolculuk
Güle oynaya uzaya yolculuk Dünyanın 7. uzay turisti ve ünlü Cirque du Soleil sirkinin kurucusu Guy Laliberte'nin de içinde bulunduğu Soyuz TMA-16, uzaya fırlatıldı. kişinin araca 'oh mammy, oh mammy blue' şarkısını söyleyerek bindiği öğrenildi.
593672
Cemil Baran gözaltında
Cemil Baran gözaltında Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili olarak Garipoğlu ve Karabulut ailesi arasında arabuluculuk yaptığını iddia edilen, cinayetle ilgili olarak neredeyse tüm varsayımları gerçekleşen Cemil Baran dün gözaltına alındı. Polis Cemil Baran'ı tahkikatın seyrini değiştirmeye çalışmak ve yanlış bilgi vermekle suçluyor. Baran, 'Cem Garipoğlu'nun, cinayet sonrasında kaçtığı Erme-nistan'da yakalanarak Suriye ve Gaziantep güzergahı kullanılarak İstanbul'a getirildiğini' iddia etmişti. Sağlık kontrolünden sonra Cinayet Masası'nda geri getirilen Cemil Baran, binaya girerken habercilere “Hayyam Garipoğlu'nun oyununu bozarım. Çürük raporunu ortaya çıkarırım” dedi.
593453
‘Dünya, İstanbul toplantısını unutmayacak’
‘Dünya, toplantısını unutmayacak’ Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ’nin evsahipliği yaptığı ve yıllık toplantısının tarihi öneme sahip olduğunu belirterek, “Bu toplantı sonunda Kararları’ diye 10 yıllarca anılacak neticeler alınacak. ‘İstanbul Kararları’ tarihi öneme sahip olacak” dedi Kongre Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyen Babacan, zirvede ve değişikliği hakkında çok önemli nihai kararların alınacağını söyledi. Babacan, kısa süre önce ’nin Pittsburgh kentinde toplanan ve dünya ekonomisinin yüzde 90’ını oluşturan G20 ülkelerinin aldığı kararların, İstanbul’daki toplantısına katılan 186 ülke tarafından da sahiplenme imkânının doğacağını belirtti. IMF ile görüşmeler dondu Babacan, zirvenin gölgede kalmaması için toplantılar boyunca IMF ile görüşmeleri dondurduklarını da söyledi. Kongre merkezinin maliyetinin 330 milyon lira civarında olduğunu, demirbaşlar gibi diğer maliyetlerin ise 30 milyon lira tuttuğunu belirten Babacan, toplantıda ’nin IMF kotasının artırılması için de çalışıldığını kaydetti. Babacan, “Bizim hissemiz 2008’deki reformdan sonra yüzde 0.61 oldu. Yeni reformla yüzde 1’in üzerini hedefliyoruz” dedi.
593229
"Kazanmak için geldik"
Foda, Ali Sami Yen Stadı'nda düzenlediği basın toplantısında, genç bir kadroya sahip olduklarını belirterek, ''Biz buraya kazanmak için geldik. Galatasaray'ın ileri doğru oynadığını biliyoruz. Elano, Keita, Baros, Nonda, Arda ve Kewell gibi çok iyi oyuncularının olduğunu biliyoruz. Buna tabi ki tedbir alacağız. Bizim de iyi oyuncularımız var. İki takımın da iyi futbol oynayacağına eminim. Yarın iyi bir oyun olacağına inanıyorum ve inşallah burada puan alırız'' diye konuştu. Bir basın mensubunun, ''1 puan sizi mutlu edecek mi?'' şeklindeki sorusuna, Foda, ''Tabi ki puan mutlu etmeyecek ama yenilmekten daha iyidir'' cevabını verdi. -''GALATASARAY GRUPTAKİ EN İYİ TAKIM''- Franco Foda, Galatasaray'ın Panathinaikos, Dinamo Bükreş ve kendilerinin yer aldığı (F) Grubu'ndaki en iyi takım olduğunu ifade etti. Galatasaray'ı diğer takımların önünde gördüğünü anlatan Foda, ''Galatasaray, gruptaki en iyi takım. Bunun dışında diğer takımlar arasında ayrım yapmıyorum. Hepsi eşit güçte'' dedi. Sturm Graz'ın, Galatasaray ile Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Kasım 2000 tarihinde Ali Sami Yen Stadı'nda oynadığı ve 2-2 sona eren karşılaşmanın hatırlatılması üzerine Foda, ''O zamanki takımız 30 yaş üstüydü. Şimdi ise çok genç oyunculardan kurulu bir ekibiz. Şimdi, öyle bir sonuç bizi mutlu ve memnun eder'' değerlendirmesini yaptı. -SCHILDENFELD: ''TAKIMIM İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM''- Bir dönem Beşiktaş'ta da forma giyen Sturm Graz'ın savunma oyuncusu Gordon Schildenfeld, yarınki karşılaşmada takımının başarısı için elinden geleni yapacağını söyledi. Bir soru üzerine, tekrar İstanbul'da olmaktan dolayı mutlu olduğunu dile getiren Schildenfeld, ''Ben bugün başka bir takım için oynuyorum. Karşımdaki takımın Beşiktaş ya da Galatasaray olması önemli değil. Takımım için elimden geleni yapacağım'' ifadelerini kullandı.
593738
Gece Uçuşu
Gece Uçuşu Orijinal Adı: Red Eye Yönetmen: Wes Craven Oyuncular: Rachel McAdams, Cillian Murphy, Brian Cox FOX 23.45 Lisa Reisert uçak yolculuğundan nefret eden bir kadındır. Miami'ye yapmak zorunda kaldığı gece uçuşu sırasında terörün yanı başında olduğunu fark edecektir. Uçağın havalanışından kısa süre sonra Lisa'nın yanındaki koltukta oturan Jackson, bu yolculuğa çıkışının gerçek sebebini açıklar.
593558
Soyak Siesta’da 2. etap konut satışları başladı
Soyak Siesta’da 2. etap satışları başladı Soyak’ın, ’ya bağlı Mavişehir semtindeki bin 500 konutluk ‘Siesta’ projesinde, 375 dairelik 2’nci etap satışları başladı. Soyak Holding CEO Vekili Emre Çamlıbel, ‘Soyak Siesta’nın az katlı bina anlayışıyla oluşturulduğunu vurguladı, şu bilgileri verdi: “Değişik daire seçenekleri ve ödeme kolaylıkları var. fiyatları 106 bin TL’den başlıyor. Yüzde peşinatla ev sahibi olunabiliyor. 950 TL’den başlayan taksit olanağı sağlanıyor. verimliliği ve tasarruf sağlayan uygulamaları öncelikli olarak kullandık. Müşterilerimiz; ısınma, aydınlatma, temizlik ve benzeri ödemeleri kapsayan uygun aidatlar sayesinde, gelecekte de kazanmaya devam edecek.” Şu anda bankaların verdiği konut faizlerin yüzde 1’in altına indiğine dikkat çeken Çamlıbel, “Ev sahibi olmak için en uygun zaman” dedi.
593489
'Modern yaşama müdahale olamaz'
'Modern yaşama müdahale olamaz' Başbakan Erdoğan İzmir'de yaptığı konuşmada "Türkiye'de bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağına dair korkunun bulunması abesle iştigaldir" dedi Dokuz Eylül Üniversitesi'nin (DEÜ) Sabancı Kültür Sarayı'nda düzenlenen akademik yıl açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, CHP'nin kalesi olarak tanımlanan İzmir'de önemli açıklamalarda bulundu. Toplum üzerinde psikolojik baskı oluşturulduğunu, sanal korkular yaratıldığını belirten Erdoğan "Türkiye'de bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağına, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması abesle iştigaldir. Birileri bu kaygıyı büyüterek, buradan nemalanmak istiyor. AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdüren, insan hakları konusunda bu kadar duyarlı siyasi iktidardan en son beklenecek olan demokrasi ve hukuk dışı girişimlerdir'' dedi. Türkiye'deki koalisyon dönemlerinin son bulduğunu, tek parti olarak iktidar olduklarını söyleyen Erdoğan, çok büyük oy oranıyla milletin teveccühüne mazhar olduklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Milletimizden aldığımız yetkiyi kötüye kullanma eğilimine tevessül etmedik, etmek isteyenlere de taviz vermedik. Dış politikada her türlü hakkın savunucusu olduk. Demokrasinin, hukukun savunucu olduk, olmaya da devam ediyoruz. Anayasamızdaki temel ilkeyi eşit ele aldık. Türkiye'nin geldiği bu seviyeden sonra geriye dönüş asla söz konusu olmaz, olmaz. Bu ülkenin zayıflatılmasına da göz yummayız, yumamayız. '' ÇOCUKLAR LAPTOP İSTİYOR Demokratik açılım tartışmalarına da dağinen "Büyük ülke, güçlü devlet açılımlardan bir şey kaybetmez, tam tersine kazanır biz buna inanıyoruz" dedi. Erdoğan şunları söyledi: "Duygulandığım, sevindiğim nokta, Güneydoğu'ya, Doğu'ya gittiğimde çocuklar benden artık para istemiyor. Bana, 'Tayyip amca, başbakanım, bana bir laptop alır mısın?' diyor." AK Parti İzmir İl Başkanlığı'nın Balçova Termal Tesisleri'nde düzenlediği yemeğe katılan Erdoğan "demokratik açılım süreciyle ilgili olarak "Çok sayıda sorunumuz var. Bunları çözmek bizim görevimiz. Fakat bu devlet projesi olarak uygulanmalı. Bunun muhatabı millet. El ele verip çözeceğiz" dedi. AB'ye girince her şeyin elden gideceği yolundaki söylemlere dikkat çeken Erdoğan "Kusura bakma adam gibi adam ol, hiçbir şeyin elinden gitmez""diye konuştu. Öte yandan Erdoğan'ın İl başkanlığı 'nda bulunduğu sırada aynı sokakta yer alan bir hukuk bürosunun penceresine çıkarak sokaktaki partililerle tartışan avukat Tacettin Çolak polislerin ve başbakanlık korumalarının bürosuna gelerek kendisiyle avukat arkadaşını dövdüğünü ileri sürdü. Çolak savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
593601
Sistem acilen değişmeli
Rıdvan Dilmen Sistem acilen değişmeli CSKA Moskova takımını bir daha böyle yakalayamazsınız. Kendi liglerinde sezona kötü başladılar, ardından değişikliğine gittiler. Son maçlarında deplasmanında karşı kaleye gitmeden mağlup oldular. Yani ortada bulunmaz bir fırsat vardı. ’ın ligde çok gerilere düşmesinden sonra ’nde en azından bu deplasmandan puan çıkararak iddiasını sürdüreceğini düşünüyordum. Girişte belirttiğim gibi şartlar iyi bir sonuç almaları için buna çok uygundu. Suni çim dışında herşey lehineydi. Rakibin kalitesi düşük, hava şartları iyi. Ama yine olmadı. Beşiktaş ne yazık ki iyiye gideceğine, her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor. Bir kere hiç pas yapmıyorlar. Özellikle Şampiyonlar Ligi’nde bol pasa ihtiyacınız var. Ancak top 10 saniye Beşiktaşlı oyuncuların ayağında kalmıyor. Herkes aceleci. Böyle olunca da oyunun kontrolünü ele alamıyorlar. Oyun sistemi de özellikle hücum organizasyonlarında rakip savunmanın lehine olacak şekilde. Forvetler teslim bayrağını erken çekiyor. Stoperin kucağında rakip sol bekin kucağında Nihat, sağ bekin kucağında önce sonra Yusuf. İkinci gol bitirdi Orta saha oyuncularına baktığınızda zaten pas yapacak, takımı organize edecek isimler değiller. CSKA takımında kaleci Akınfeev, stoperler ve ikinci golü atan Krasic dışında oyuncu göze batmıyor. Tempoları yüksek değil, takım savunmaları da yetersiz. Hadi köşeye giden golü yedin. Ama maç yine dönebilirdi. Tamamen savunma hatasıyla gelen ikinci gol bütün dengeyi bozdu. Beşiktaş’ın problemi şuursuz hücum girişimleri, sakin oynayamamak ve en önemlisi PAS YAPAMAMAK. Beşiktaş takımının her şeyden önce morale ihtiyacı var. Ve de bir şoka. Teknik kadro ve oyuncularla oynamadan bu şok olabilir. Şu an için gözüken tek şok da sistemle oynamak. bu takımı tekrar yaratmak zorunda. Her oyuncuyu, deniyor olmuyor. Bence artık sistemle oynasın. 4-3-3 sisteminin Beşiktaş’a birşey kazandırmadığı, verim alamadığı apaçık ortada. Bu takım örneğin 4-4-2’yi rahatlıkla oynayabilir. Çünkü kanatta kullanabileceğiniz orta sahaları var. Ekrem ve gibi. Çift santrfor oynayacak ve Nobre var. Zaten Mustafa hocanın da bu saatten sonra sistemden başka değiştirecek bir şeyi kalmadı. Bence Beşiktaş bu grupta artık üçüncülüğü kovalar. ’da Wolfsburg’u yenerse belki biraz daha umutlanabilir. Ancak bu kurguyla çok zor.
593428
Sabancı, Toyota’yı resmen devretti
Sabancı, ’yı resmen devretti Sidhesh Kaul, Ali Haydar Bozkurt ve Rif Abou Richeh (soldan sağa)haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda ’in, Motor Europe ve Mitsui ile ortak olduğu ’daki yüzde 65’lik hissesinin ALJ Group’a bağlı ALJ Lubnatsi Pazarlama ve Satış A.Ş’ye devredilmesi süreci, dün atılan imzalarla resmen tamamlandı Böylece ’in markasıyla 20 yıla yakın zamandır sürdürdüğü ilişkisi de tamamen sona ermiş oldu. onayı geçtiğimiz günlerde alınan hisse satışı işlemi, dün karşılıklı atılan son imzalar ve ardından yapılan açıklamalarla tamamlandı. Sabancı Holding’den yapılan açıklamada, holdingin sahip olduğu yüzde 64.99’luk Toyota Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş hisse senetlerinin bedeli olan 84 milyon 986 bin 923 doların tahsil edildiği ve bu satış sonrasında Sabancı Holding’in Toyotasa’da payı kalmadığı bildirildi. Toyota’nın ’deki ve pazarlama faaliyetlerine 1990’da başlayan, ancak daha sonra fabrikadaki tüm hisselerini Toyota’ya satarak 2001’den itibaren sadece distribütörlük faaliyetlerini yürüten Sabancı Holding, bundan böyle Toyotasa’ya sadece “ev sahipliği” yapacak. Nitekim şirket, Sabancı Holding’e ait bir binada olacak. Son imzaların atılmasının ardından, ALJ Başkan Yardımcısı Rif Abou Richeh ve ALJ Grup CFO’su Sidhesh Kaul’un katılımıyla bir basın toplantısı düzenleyen Yönetim Kurulu Üyesi ve Toyotasa’nın yeni CEO’su Ali Haydar Bozkurt, Türkiye’de önümüzdeki yıl içinde 50 bin adetlik satışa ulaşarak, Toyota’nın pazar payını yüzde 6’dan yüzde 10’a çıkarmak istediklerini belirtti.
593502
İki yıldır bu zirveye hazırlanıyoruz
2005 yılından itibaren 2009 yılı için toplantılara ev sahibi olma niyetlerini açıkladıklarını ifade eden Babacan, 2006'da Singapur'da yapılan toplantılar sırasında bütün heyetle beraber çaba gösterdiklerini, tek tek ülkelerden destek toplamak için çalıştıklarını kaydetti. Babacan, "Ben, 2006 Singapur toplantılarına yaklaşık 50 kişilik geniş bir heyetle gittim. gün boyunca 50 kişilik heyetimiz Singapur'daki operasyonu izledi. Orada organizasyonla alakalı seminerler aldılar." dedi. Babacan, toplantılarda alınacak kararların küresel krizden çıkış ve çözüm arayışları konusunda büyük önem taşıyacağını söyleyerek "Son bir yılda G-20 başta olmak üzere temel uluslararası platformlarda ana hatları belirlenen strateji ve yönelimlere ilişkin nihai kararlar İstanbul toplantılarında verilecektir. Bu yönüyle İstanbul kararlarının tarihî bir öneme sahip olacağını ve uzun yıllar boyunca hatırlanacak kararlar olarak tarihe geçeceğini düşünüyorum. Yıllık toplantılar küresel iş çevrelerine Türkiye ekonomisinin dinamizmini daha yakından müşahede etme için önemli fırsat sağlayacaktır. Ayrıca İstanbul'un önemli bir bölgesel ve küresel finans merkezi olması çalışmalarına da destek olacaktır." diye konuştu. Babacan, toplantılar boyunca Türkiye-IMF ilişkilerinin kesinlikle gündeme gelmeyeceğini, böylesine önemli uluslararası bir toplantının böyle bir dar alana sıkıştırılmasının doğru olmadığını kaydetti. Babacan, küresel krizi değerlendirirken de, finans ve bankacılık sektörü olarak bakıldığında Türkiye'nin istisnai bir pozisyonu olduğuna işaret etti. Özel sektörün dış borcu olarak gördükleri rakamın aslında ciddi bir yüzdesinin özel sektörün Türkiye'deki şirketlerinin yurtdışındaki patronlarına borçları olduğunu belirten Babacan, "Şahıslar, patronlar, parasını yurtdışında tutuyor. Buradaki şirketi yurtdışın dan bunu kredi olarak kullanmış." dedi.
593753
Demokratikleşme sürecini tıkamak için futbolu dahi provoke edenler var
Herkesin, söz konusu maç hakkında birlik mesajları vermesi gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, bazı çevrelerin farklı açıklamalarda bulunduğunu kaydetti. Başbakan, maça gönderilen 3-5 kurulmuş kişinin sloganlarının milleti parçalayamayacağını belirterek kimsenin bu konular üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışmamasını istedi. Erdoğan, AK Parti İzmir İl Teşkilatı'nı ziyaretinin ardından Başbakanlık otobüsü üzerine çıkarak vatandaşlara seslendi. Türkiye'nin "demokratik açılım" sürecinde önemli aşama kaydedeceğine inandığını ifade eden Erdoğan, kardeşlik projesini hep birlikte hayata geçireceklerini vurguladı. İzmir il teşkilatının düzenlediği yemekte yaptığı konuşmada ise başlattıkları demokratikleşme sürecine engeller koymaya çalışanların olduğunu söyledi. Erdoğan, "Türlü provokasyonlar sahnelenmeye başlandı. Haddi aşan açıklamalarla, hukuku çiğneyen açıklama ve girişimlerle futbolu dahi tahriklere alet edecek tavırlarla süreci baltalamak isteyenler çıkıyor." dedi. Zor bir süreçten geçildiğine dikkat çeken Erdoğan, demokratikleşme sürecini muhakkak sonuca ulaştıracaklarını anlattı. Başbakan "Milletin iradesini gasbetmeye, hukuk devletini çiğnemeye niyetlenmiş, illegal örgütlenmeye, çetelere, mafyaya; yılmadan, yorulmadan, asla geri adım atmadan kararlı bir mücadele verdik." diye konuştu. ÜÇÜNCÜ TORUNUNU 3G İLE GÖRDÜ Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan, üçüncü kez torun sahibi oldu. Kızı Esra Erdoğan Albayrak ve Berat Albayrak çiftinin 2. çocukları dünyaya geldi. İzmir Valiliği'ni ziyaret eden Erdoğan, bir kız torununun dünyaya geldiğini belirterek, "Henüz kendisini görmüş değilim fakat 3G işimize yaradı. Telefondan kendisini izleme imkânım oldu." dedi. Basın mensuplarının sorusu üzerine, "İsmini bilmiyorum, ama göbek ismini biliyorum, Emine.'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan 2007'de ilk kez dede olmuştu. Albayrak çiftinin ilk çocukları Ahmet Akif'ten sonra da Bilal Erdoğan ve Reyyan Erdoğan'ın Ömer Tayyip isimli oğulları dünyaya gelmişti.
593644
UEFA Avrupa Ligi programı
UEFA Avrupa Ligi programı Grubu /22.05 Anderlecht-Ajax Timişoara-D.Zagrep Grubu /22.05 SK Slavia Prag-Lille Valencia-Genoa Grubu /22.05 Hamburg-H.Tel-Aviv Celtic-Rapid Wien Grubu /22.05 Sporting C.-H. Berlin Ventspils-Heerenven Grubu /22.05 Roma-CSKA Sofya Fulham-Basel Grubu /20.00 Levski Sofya-Lazio Salzburg-Villarreal Grubu /20.00 AEK Athens-Benfica BATE B-Everton Grubu /20.00 Toulouse-C.Brugge Shaktar D.-Partizan Grubu /20.00 Kopenhag-AC S.Prag PSV-Cluj Grubu /20.00 W.Bremen-A. Bilbao A.Wien-Nacional
593668
Somut adımlar 2010'da atılacak
Somut adımlar 2010'da atılacak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye'de bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağına, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması abesle iştigaldir. Birileri bu kaygıyı büyüterek, buradan nemalanmak istiyor” dedi. DEÜ Rektörü Prof.Dr. Mehmet Füzün, açılış konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan'a şilt verdi. ANKARA İZMİR Başbakan Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesinin 2009-2010 akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'deki gençlerin asla aşağılık kompleksi içinde olmaması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin yıllar boyunca küçük meselelere takılıp kaldığını belirten Başbakan Erdoğan, “Son 40-50 yıldır döne döne tartışılan meselelere bakınız, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler. Toplum üzerinde psikolojik baskı oluşturuldu, sanal korkular oldu. Türkiye'de hala bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağını, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması son derece abesle iştigaldir. Birileri bu kaygıyı büyüterek, buradan nemalanmak istiyor” dedi. TÜRKİYE'Yİ EVİMİZDEN İZLEMİYORUZ “Milletimizden aldığımız yetkiyi kötüye kullanma eğilimine tevessül etmedik, etmek isteyenlere de taviz vermedik” diyen Başbakan Erdoğan, “Bir başbakan olarak, mahalle aralarında kapı çalan bir insanım ve bunu sosyal devlet olmanın ilkesi gereği yapıyorum, yapmak zorundayım. Arkadaşlarımla beraber bunu yapıyorum. Sadece evinde oturup, oradan Türkiye'yi seyreden bir başbakan değilim. 81 vilayetin tamamına gittim. Hızlı tren çalışıyor mu, otoyollar devam ediyor mu, bölünmüş yollar devam ediyor mu? ifadelerini kullandı. 2010 MİLAD OLACAK Türkiye'de yaşam tarzını geliştirme, özgürlükleri ilerletmek için çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, bu yolda birinci temel taşın eğitim, ikincinin sağlık, üçüncünün adalet ve dördüncünün emniyet olduğunu kaydetti. Sorunları azami mutabakatla çözmeyi hedeflediklerini kaydeden Erdoğan açılım konusunda tarih de vererek, “Artık çok farklı bir kulvarda ilerliyoruz. Birçok sorunumuzu çözdük, çözüm yoluna koyduk. Sorunlarımızı çözmenin yoluna girdik. 2010 bunun ciddi bir başlangıcı olacaktır” dedi. Türkiye hak ettiği güce kavuşuyor Başbakan Erdoğan, AK Parti İzmir Teşkilatı'nın düzenlediği yemekte yaptığı konuşmada, AB üyelik süreci ile ilgili yanlış söylemlerin bulunduğunu dile getirdi. Erdoğan şunları söyledi: “(AB'ye girdiğimiz anda herşeyimiz elden gider) kusura bakma adam gibi adam ol, hiçbir şey elinden gitmez. İnancına güvenen inanç özgürlüğünden, düşüncesine güvenen düşünce özgürlüğünden korkmaz. Ayrıca bizim bağımsızlığımız üzerine kimse operasyon yapamaz, öyle güçlü bir ülkeyiz. Yıllar yılı (Kıbrıs elden gitti) demediler mi? yıldır iktidardayız Kıbrıs'ın neyi gitti Allah aşkına.” Türkiye'nin dünyada hak ettiği güce kavuşmakta olduğunu kaydeden Erdoğan, “Türkiye'nin bu ilerleyişini durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir” diye konuştu. ÖĞRENCİLERDEN PROTESTO Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı Dokuz Eylül Üniversitesi akademik yıl açılış törenin yapıldığı Sabancı Kültür Merkezi önünde pankart açan iki öğrenci ile tören sırasında salonda slogan atan bir öğrenci gözaltına alındı. Öğrenciler sorgularının ardından serbest bırakıldı. Türkiye'nin bütünlüğü tartışma konusu olamaz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılım süreci ile ilgili olarak 'Türkiye'nin bütünlüğü asla tartışma konusu değildir, olmayacaktır' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında demokratik açılım süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de gözleri yaşlı, yürekleri yaslı analar olmasını istemediklerini belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: 'Bu millet asırlar boyunca aynı medeniyet sancağı altında nasıl tarihe nam salan altın sayfalar yazmışsa insanlığın geleceğinde de öyle ihtişam dolu izler bıraksın istiyoruz. Biz bu ülke için huzur istiyoruz, istikrar istiyoruz. Bunun için, hepimizin ama hepimizin bu muhasebeyi samimiyetle yapmamız gerektiğini söylüyoruz. Bu süreçte herkes içindekini samimiyetle söylemeli; bugüne kadar söylenmemiş, söylenememiş olanlar da açıkça, korkusuzca dile getirilmeli ki, ortak bir yol bulunsun, yola da bir daha gölgeler düşmesin.' DÜNYADA ETKİN ÜLKE Hükümet olarak dış meselelere ilk günden bu yana gündemlerinde çok önemli bir yer ayırdıklarını belirten Erdoğan, 'daha aktif, meselelerini çözme iradesi gösteren, barıştan yana bir dış politika stratejisi geliştirmek noktasında daima kararlı bir tutum içinde olduklarını' dile getirdi. Türkiye'nin, Kafkasya, Ortadoğu ve Balkanlar'da doğrudan tarafı olsun ya da olmasın bütün meselelerin çözümüne katkı sağlamak üzere, en üst seviyede çabalarını sürdürdüğünü kaydeden Erdoğan, bunun sadece kendilerinin dış politika rotası değil, aynı zamanda Türkiye'nin dünyada ve bölgesinde ulaştığı ağırlığın ve önemin de bir gereği olduğunu söyledi. 3. torununu 3G aracılığıyla izledi Başbakan Erdoğan'ın kızı Esra Erdoğan Albayrak ve Berat Albayrak çiftinin 2. çocukları dünyaya geldi. Edinilen bilgiye göre; Başbakan Erdoğan'ın kızı Esra Erdoğan Albayrak ve Berat Albayrak çiftinin dün gece geç saatlerde kız çocukları dünyaya geldi. Böylece, biri Bilal ve Reyhan Erdoğan çiftinden, iki erkek torunu bulunan Erdoğan bir de kız toruna sahip oldu. İzmir ziyaretinde gazetecilerin “3. torununuz dünyaya geldi. Neler hissediyorsunuz” şeklindeki sorusuna Erdoğan şu cevabı verdi: “Henüz kendisini göremedik, ama 3G işimize yaradı, oradan gördük. Darısı olmayanların başına. İsmini bilmiyorum, ama göbek ismini biliyorum: Emine.”
593700
Bursa'yı çiçekle karşılayacağız
Bursa'yı çiçekle karşılayacağız Diyarbakırspor Kulübü Başkanı Çetin Sümer, blöf yapmadığını olayların devam etmesi halinde ligden çekileceklerini söyledi. Sümer, Bursaspor ile Diyarbakır'da yapacakları maç için de, “Kimse kaygı duymasın. Bursaspor'u çiçeklerle karşılayacağız” dedi. ABDÜLKADİR SELVİ DİYARBAKIR Bursaspor maçındaki tezahüratlardan sonra Diyarbakırspor'u ligden çekeceğini açıklayarak gündeme oturan Diyarbakırspor Kulübü Başkanı Çetin Sümer, önlem alınmaması halinde ligden çekilecekleri yönündeki sözlerini tekrarladı. Bursaspor-Diyarbakırspor maçında yaşananları organize bir eylem olarak nitelendiren Sümer, “Hassas bir dönemden geçiyoruz. Herkesin demeçlerinde hassasiyet göstermesi gerekir. Çıkacağımız ilk lig maçında yine benzer durumla karşılaşırsak Diyarbakırspor'u ligden çekeceğiz. Ben kesinlikle blöf yapmıyorum” diye konuştu. SADECE İKİSİ DİYARBAKIRLI Olaylı Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçından sonra amigoların eğitimine başladıklarını anlatan Sümer, “Bir hoca tuttuk. Amigolar ve taraftarlar birliğine eğitim veriyor” dedi. Sümer, futbolcuların da olumsuz tezahürattan etkilendiğini, onlara psikolojik destek aldırmayı düşündüğünü söyledi. Sümer, Diyarbakır'da oynayan 30 futbolcudan 8'inin yabancı, 2'sinin Diyarbakırlı, geri kalanının ise Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden olduğunu ifade etti. Bursaspor ile Diyarbakır'da yapacakları maçtan ise kimsenin kaygı duymamasını isteyen Sümer, “Biz Bursaspor'u çiçeklerle karşılayacağız. Diyarbakır'ın misafirperverliğine yakışan bir şekilde karşılayacağız” dedi. HEDEF MİLLİ FUTBOLCU Sümer'in en büyük hedefi ise Güneydoğu'da yetişen bir futbolcuyu milli takıma vermek. Başbakan Erdoğan ile Tarım Bakanı Mehdi Eker'a kendileri ile yakından ilgilendiği için teşekkür eden Sümer, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü de Diyarbakırspor'un maçına davet etti.
593240
Ankaraspor'dan Tahkim Kurulu'na Savunma
Ankaraspor'dan Tahkim Kurulu'na Savunma Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu'nun Turkcell Süper Lig takımlarından Ankaraspor'un bir alt lige düşürülmesi ile ilgili yaptığı duruşmada, Ankaraspor Kulübü savunmasını verdi. Futbol Federasyonu'nun İstinye'deki merkez binasında gerçekleştirilen toplantıya, Ankaraspor Kulübü Başkanı Ruhi Kurnaz, avukatı ve Ankaraspor A.Ş. Genel Müdürü Ender Yurtgüven ile katıldı. Federasyon binasına geldikten kısa süre sonra ayrılan Kurnaz, daha sonra yeniden binaya gelerek toplantıya katıldı. Yaklaşık saat süren toplantının ardından açıklama yapan Ankaraspor A.Ş. Genel Müdürü Ender Yurtgüven, kanuni haklarını kullanarak savunmalarını yaptıklarını ifade ederek, "Şu anda yorumlarımızın hukuki süreci etkileyeceğini düşündüğümüz için herhangi bir açıklama yapmayacağız. Sonuçtan sonra kulüp olarak gerekli açıklamaları yaparız. Bugün sonuçlanmasını bekliyoruz." diye konuştu. Yurtgüven, savunmalarının yaklaşık saat sürmesiyle ilgili bir soru üzerine, "Bu süreç başladığından beri anormal bir bilgi kirliliği var. bilgi kirliliğini temizlemek biraz vaktimizi aldı." dedi. Yöneticiler ve Avukatlara da Savunma Öte yandan Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu, yaptığı duruşmalı toplantısında Ankaraspor Kulübü yöneticilerinin ardından hak mahrumiyeti cezası verilen Ankaragücü Kulübü yöneticileri ve avukatlarının savunmalarını aldı. Futbol Federasyonu'nun İstinye'deki merkez binasında gerçekleştirilen toplantıda, Ankaragücü Kulübü Avukatı Emre Koçak, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun, kulüp başkanı Ahmet Gökçek'e verdiği ay ve kulübün 15 yöneticisine verdiği ay hak mahrumiyeti cezasıyla ilgili savunma yaptı. Toplantıya, Ankaragücü Kulübü Yönetim Kurulu üyelerinden Nuri Elibol, Faruk Kalyoncu, Necdet Kuzu, Mehmet Nükte, Levent Çamur ve Hüseyin Kocabıyık da katılarak savunmalarını yaptılar.
593469
Dinlenmeye karşı pratik önlemler
Dinlenmeye karşı pratik önlemler Toplumun her kesiminde beliren “Dinlenmeye karşı nasıl önlemler alabiliriz?” sorusunu yanıtlayan Elektrik Elektronik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Berk Üstündağ alınabilecek “pratik önlemleri” açıkladı Üstündağ’a göre, ortam dinlemelerinde, “en garantili yöntem”, cep telefonunu, aktif durumdaki bir çalarla birlikte bir çantaya koyarak taşımak ve böylece karşı tarafın sadece müzik dinlemesini sağlamak. Dinlenme korkusunun etkisiyle çok sayıda işadamı, öğretim üyesi, yönetici, politikacı ve sıradan vatandaşın kendisine danıştığını açıklayan Üstündağ, “İşadamları, yaptıkları görüşmelerin üçüncü kişilere manfaat sağlamasından korkuyor, politikacılar ise ‘kes yapıştır’ yöntemiyle sözlerinin çarpıtılmasından. Vatandaşlar ise özel ilişkilerinin dinlenmesinden şüpheleniyor” diyor. Üstündağ’ın dinlenmeye karşı tavsiye ettiği önlemler şunlar: mp 3’le engelleyin sadece ses aktardığı için, ortamda müzik yayını olması dinlemeleri engeller. Cep telefonunuzu aktif durumdaki bir mp3 çalarla birlikte bir çantaya koyarsanız karşı tarafa sadece müzik yayını gider. Ortamdaki sesleri telefon algılayamaz. Aynı şekilde telefonunuzu bir müzik seti ya da radyonun yanına koyarak, ortamdaki görüşmelerin dinlenmesini engelleyebilirsiniz. Cep telefonu kapatın Cep telefonunun, tamamen kapalıyken dinlenmesi mümkün değil. Bunun için telefonun enerjisinin tam olarak kesik olması lazım. Telefonun pilinin çıkarılması da kullanılan yöntemlerden biri. Ancak cep telefonunuza dinleme yazılımı ya da böceği yüklendiyse, cep telefonunuz kapalı da olsa dinlenmesi mümkün. Bu nedenle, size hediye edilen cep telefonlarını kullanırken temkinli olun. Güvenmediğiniz telefon tamircilerine verdiğiniz telefonlara da dinleme yazılımı yüklenebilir. Çift cam sesi keser Bulunduğunuz odada çift cam bulunması ve dış camın aynalı olması, bina dışından yapılacak dinlenmeleri önler. Ses, birinci camdan ikinci cama geçerken zayıflar, film tabakalı aynalı camda ise tamamen kaybolur. Şarjlı diş fırçası Mekanın dışından lazerli cihazlarla yapılan dinlemelere karşı camlara takılacak perde sesi zayıflatır. Ayrıca önemli bir görüşmede şarjlı bir diş fırçasını cama temas ettirerek çalıştırmanız halinde oluşan titreşim, dinleyicinin ortamdaki sesi algılamasını engeller. Kozmik oda önlemi ’de bazı güvenlik kuruluşlarında, bankalara ve teknolojisi üreten kurumlarda kullanılan kozmik odaların kullanımı yaygınlaşıyor. Odanın duvarlarına her türlü dinleme ve takibe karşı, ses ve elektromanyetik uygulanıyor. Saç gibi dayanıklı maddelerden oluşan kafesler içine alınan odadaki görüşmelerin dışarıdan takibi kesinlikle mümkün değil. e-postalara dikkat üzerinden ya da elektronik postayla gelen güvenmediğiniz mesajları açmayın. Tüm yazışmalarınız bu mesajla takip edilebilir. Cep telefonlarınızdaki konuşmalarınızı kriptolayan sistemler mevcut ancak Türkiye’de yaygın olarak satılmıyor.
593221
Asla geri adım atmadan mücadele verdik
Asla geri adım atmadan mücadele verdik Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan, "Milletin iradesini gaspetmeye, hukuk devletini çiğnemeye niyetlenmiş, illegal örgütlenmeye, çetelere, mafyaya; yılmadan, yorulmadan, asla geri adım atmadan kararlı bir mücadele verdik" dedi. İZMİR (A.A) AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önlerine çıkarılan tüm engelleri demokrasi ve hukuk çerçevesinde sabırla, soğukkanlılıkla metanetle geride bıraktıklarını ifade ederek, 'Milletin iradesini gaspetmeye, hukuk devletini çiğnemeye niyetlenmiş, illegal örgütlenmeye, çetelere, mafyaya; yılmadan, yorulmadan, asla geri adım atmadan kararlı bir mücadele verdik' dedi. AK Parti İzmir İl Başkanlığının Balçova Termal Tesisleri'nde düzenlediği yemekte konuşan Başbakan Erdoğan, hafta sonunda Partinin 3. Olağan Kongresi'ni gerçekleştireceklerini, bütün teşkilat olarak bu kongrenin heyecanı ve hazırlığı içerisinde olduklarını belirtti. İlçe kongrelerini, il kongrelerini geçen yıl tamamladıklarını, kalanları bu yıl içerisinde bitirdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: 'Şimdiyse büyük kongremizi gerçekleştirerek yolumuza devam edeceğiz. Partimizi kurduğumuz 14 Ağustos 2001 tarihinden bu yana, yani yaklaşık buçuk yıldır zorlu, meşakkatli, ama bir kadar da onurlu, samimi bir yolculuk yapıyoruz. Girdiğimiz ilk genel seçimlerde milletimizden büyük teveccüh gördük. günden bu yana her seçimde milletin sevgisine mazhar olduk. İktidarda bulunduğumuz yedi yılda onlarca yılın ihmalini, eksiğini giderdiğimiz gibi geçmiş iktidarların, ancak önümüzdeki otuz kırk yılda, elli yılda tamamlayacakları hizmetleri biz bu yedi yıllık zaman dilimine sığdırdık. Eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ekonomi, ulaştırma, enerji gibi birçok alanda Cumhuriyetimizin rekorlarını kırdık. Pek çok alanda yeniliklere imza attık. Tarihimizin en köklü reformlarını bu dönemde gerçekleştirdik. İç ve dış politikada ezberleri bozduk. Yenilikçi adımlar attık. Bu yedi yılın her bir saatini, dakikasını, her bir anını milletimize hizmet aşkıyla, sevdasıyla geçirdik. Hiç bir zaman milletimizin yüzünü yere baktırmadık, yere eğdirmedik. Hiç bir zaman milletimizin onurunun çiğnenmesine müsamaha göstermedik, aksine Türkiye'nin başını dik tuttuk. Milletimizin kutsal bildiği her değeri kutsal bildik ve daha da yücelttik. Cumhuriyetimize de demokrasiye de laikliğe de sosyal hukuk devleti ilkesine de aynı sosyal sorumlulukla eşit ölçüde sahip çıktık. Hepsini aynı kıymette bildik. Hepsinin bu ülke için bu millet için birleştirici bir çimento, bütünleştirici harç vazifesi gördüğünü savunduk.' Türkiye'nin ortak paydaları olduğu bu değerleri ısrarla vurguladıklarını belirten Erdoğan, demokrasiye yönelik, millet egemenliğine yönelik her türlü tehdidi, her türlü girişimi cesaretle, kararlılıkla göğüslediklerini ifade etti. Millet iradesi üzerinde hiç bir vesayete, hiç bir gölgeye, karartıya asla izin vermediklerini söyleyen Erdoğan, 'Milletin iradesini gaspetmeye, hukuk devletini çiğnemeye niyetlenmiş, illegal örgütlenmeye, mafyaya, çetelere; yılmadan, yorulmadan, asla geri adım atmadan kararlı bir mücadele verdik. Önümüze çıkarılan tüm bu engelleri demokrasi ve hukuk çerçevesinde sabırla, soğukkanlılıkla, metanetle geride bıraktık. Tahriklere, provokasyonlara iftiralara, karalamalara, kışkırtmalara prim asla vermedik. Bizi bu haklı mücadelemizden, bu onurlu yürüyüşümüzden geri çevirmek isteyenlere asla boyun eğmedik.'
593241
Eski devlet başkanına hapis
Eski devlet başkanına hapis Peru eski Devlet Başkanı Fujimori telefon dinleme ve rüşvet suçlarından yıl hapse mahkum edildi LİMA (A.A) Peru'nun eski devlet başkanı Alberto Fujimori, hakkında muhaliflerinin telefonlarını yasal olmayan biçimde dinleme ve rüşvet vermek suçlarından yıl hapse mahkum edildi. Yüksek mahkeme, eski devlet başkanının, görevde olduğu 1990-2000 yılları arasında bu suçları işlediğine hükmetti ve hapis cezası verdi. Savcılar, 71 yaşındaki Fujimori'nin, eski istihbarat servisi başkanına 28 politikacı, gazeteci ve işadamının telefonlarının gizlice dinlenmesini ve 13 milletvekili, televizyon kanalı ve gazetenin yayın kuruluna rüşvet verilmesini emrettiğini ileri sürüyorlardı. Hakkında daha önce verilen 25 yıllık hapis cezası nedeniyle, ömrünün kalanını cezaevinde geçirme durumuyla karşı karşıya bulunan Fujimori, önceki gün yapılan duruşmada, hakkındaki bu suçları kabul etmişti.
593420
Erdoğan’dan işsize yanıt: Kriz var, bağırmanın anlamı yok
Erdoğan’dan işsize yanıt: Kriz var, bağırmanın anlamı yok Recep Tayyip Erdoğan Başbakan Tayyip Erdoğan, şikayetinde bulunan vatandaşlara, “Küresel ekonomik krize rağmen, bu şekilde bağırmanın anlamı da yok” dedi Başbakan Erdoğan, ’deki ’nin yeni il başkanlığı binasını ziyaret etti. Erdoğan, basına kapalı ziyaretin ardından, otobüsü üzerinden, parti binası önünde toplanan vatandaşlara seslendi. Bazı vatandaşların konusundaki seslenişleri üzerine, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde de işsizlik oranlarının yüksek olduğunu anlatan Erdoğan, “Küresel ekonomik krize rağmen, bu şekilde bağırmanın anlamı da yok” dedi. ‘Kıl, tüy deyip işe girmiyor’ İşsizliğin bir gerçek olduğunu ancak bazı işadamlarının da kendisine eleman aramasına karşın bulamamaktan yakındığını belirten Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: “Niye! Geliyor yani kıl, tüy bunlara bakıyor. Ben burada çalışmam diyor. Gir bakalım. Belki farklı olacak. Bu da var.” Meslek okullarına yönelik önemli adımlar atıldığını belirten Erdoğan, “Meslek okullarının önünü kestiler. ’ün yeni çalışmalarıyla meslek okulları daha cazip hale geliyor. Sanayicilerin yetişmiş eleman açığı karşılanacak” dedi.
593670
İnsansız hava aracı düştü
İnsansız hava aracı düştü Sinop Erfelek'te insansız bir hava aracı düştü. Sinop valisi Mustafa Hakan Güvençer, yaklaşık metre boyunda ve keşif uçağı görünümünde olan insansız hava aracının 'Heron' olmadığını söyledi. Hava aracının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda başlatılan Taktik Geliştirme İnsansız Hava Aracı Projesi kapsamında ihaleye katılan firmalardan birine ait olduğu ve deneme uçuşu yaparken düştüğü belirtildi.
593740
'Sıkı Dostlar' yeni bir hayata başlıyor
'Sıkı Dostlar' yeni bir hayata başlıyor FOX ekranlarında yepyeni bir komedi dizisi başlıyor. Geçtiğimiz sezon TürkMax'te izleyiciyle buşan Sıkı Dostlar, artık yeni bölümleriyle yeni kanalında yayın hayatına devam edecek. Orijinali “The Odd Couple” olan Sıkı Dostlar birbirinden çok farklı iki erkeğin tesadüfler sonucu aynı evde yaşamasıyla başlayan komik olayları anlatıyor. Dizinin ilk bölüm özeti şöyle; “Eşleri tarafından biri titizliği, diğeri dağınıklığı yüzünden terk edilmiş iki eski dost olan Hikmet ve Cevdet, aynı evde yaşamaktadırlar. Hikmet, eski karısı Leyla'yla tekrar evlenmenin, Cevdet bir yandan güzel komşuları Şahika'yı tavlamanın, bir yandan eski karısı Necla'dan tamamen kurtulmanın yollarını aramaktadır. FOX 20.00
593348
'Avrupa'nın incisi' KKTC'de seçildi
16 ülkeden güzellerin katıldığı yarışmada, Sırbistan güzeli Iva Vurdelja ikinci, KKTC adına yarışan Seyilay Aydın da üçüncü oldu. Türkiye adına yarışmaya katılan Pınar Karadaş ise ilk 5'e giremedi. İlk 5'e KKTC, Karadağ, Ukrayna, Estonya ve Sırbistan güzellerinin girdiği yarışmada, ''en iyi ulusal kostüm'' ödülünü Sırbistan güzeli alırkan, yarışmacıların oyuyla belirlenen ''dostluk dülünü'' de Hollanda güzeli Jasmin Murray Velders kazandı. Lefkoşa Türk Belediyesi avlusunda düzenlenen yarışma öncesinde bir konuşma yapan, belediye başkanı Cemal Bulutoğulları, dünyaca tanınan bir belediye olduklarına işaret ederek, ülkeyi tanıtmak için birşeyler yapmak istediklerini söyledi. Yarışmanın, kendisinden sonra da geleneksel hale gelmesi dileğinde bulunan Bulutoğluları, ''Tanınmaya ve dıştan gelecek kaynağa ihtiyacımız var'' dedi. Gecede, Ferda Anıl Yarkın ile Kıbrıslı Türk sanatçı Zeliş de sahne aldı. Yarışmaya katılan güzeller şunlar: Kristina Kesova (Polonya), Rebecca Louise Midleton (İngiltere), Lana Magdeliniç (Karadağ), Agnese Upite (İsveç), Iva Vurdelja (Sırbistan), Mari Ermolenkova (Belarus), Santa Kola (Estonya), Pınar Karadaş (Türkiye), Eva Antonova (Letonya), Milica Lesiç (Çek Cumhuriyeti), Seyilay Aydın (KKTC), Jasmin Murray Velders (Hollanda), Maryia Liolia Kupchus (Ukrayna), Aleksandra Vestfala (Rusya), Nehla Hasanhodziç (Bosna-Hersek) ve Vili Mihailova Chincheva (Bulgaristan).
593251
Barzani, hükümeti kurma görevini Berham Salih'e verdi
Bölgede, geçtiğimiz dönem hükümeti Irak Kürdistan Demokratik Partisi'nden Neçirvan Barzani kurmuştu. Barzani, iki parti arasındaki anlaşma gereği yeni dönemde hükümeti kurma görevini Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği'nden Berham Salih'e verdi. Barzani, Berham Salih ile yardımcısı Azad Bervari'yi Erbil'e bağlı Selahaddin kasabasındaki karargahında kabul etti. Berham Salih, görevlendirmenin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, hükümeti kurmak için muhalif gruplar da dahil tüm siyasi partilerle görüşeceklerini ifade etti. Önceki başbakan Neçirvan Barzani'ye teşekkür eden Salih, "Bıraktığı yerden icraatlara devam edeceğiz. Halkın bize güvenini boşa çıkarmayacağız" dedi. Berham Salih, hükümette başbakan ve yardımcısı haricinde 19 bakan olacağını ifade etti. Irak Başbakan Yardımcısı Salih, bölgedeki seçimlerin ardından bölge başbakanlığını üstlenmek üzere görevinden istifa etmişti. Berham Salih'in Kürt Bölgesi'nde hükümeti kuracak olması, bölgenin Bağdat'la devam eden sorunların giderilmesi çabaları bakımından önemli görülüyor. Berham Salih de gazetecilere yaptığı açıklamada Bağdat'la sorunları anayasal çerçevede çözeceklerini söyledi. Sorunları medyanın büyüttüğünü öne süren Salih, "Olayları büyütmemiz gerekir. Soruları basından uzak halletmeye çalışacağız." dedi.
593504
GSS'de nüfus fotokopisi yok
Yabancı uyruklu eşler içinse 'vatandaşı olduğu ülkede sosyal güvencesi olmadığına dair beyan ve taahhüt belgesi' istenecek. Kısa Vadeli Sigorta Kolları Uygulama Tebliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete'de yayımlandı.
593702
Kümeste olan kazlar öncelikli hedef değil
Kümeste olan kazlar öncelikli hedef değil Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önümüzdeki dönemde, makul düzeyde gelir elde eden herkesten makul vergi toplamayı hedeflediklerini belirterek, 'Kümesteki kazlar'ın dışındakilere de ulaşmaya çalışacağız' dedi BRÜKSEL (A.A) Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önümüzdeki dönemde, makul düzeyde gelir elde eden herkesten makul vergi toplamaya çalışacaklarını bildirdi ve “Sadece kümestekilere değil, kayıt dışı kesimlere de ulaşmaya çalışacağız. Denetimleri de bu çabanın bir parçası olarak değerlendirmek lazım' dedi. Brüksel'de 'Türkiye-Belçika: İş ve Yatırım İmkanları Toplantısı'na katılan Şimşek, OECD verilerine göre, Türkiye'de toplanan gelir ve kurumlar vergisinin milli gelire oranının yüzde 5,7 olduğunu söyledi. Şimşek, 'Yüzde 5,7'lik oranla ülke çapında toplanan gelir ve kurumlar vergisinin milli gelire oranında neredeyse OECD'de sonuncu sıradayız' diye konuştu. VERGİ DENETİMİ HIZLANACAK Vergi gelirlerinin artırılması için vergi denetimlerinin etkin hale getirilmesi zorunluluğu bulunduğunu da ifade eden Bakan Şimşek, şöyle devam etti: “Önümüzdeki dönemde makul düzeyde kazancı olan herkesten makul vergi toplamaya çalışacağız.' Maliye Bakanı Şimşek, 2009'un sıkıntılı bir yıl olduğunu, global ekonomik krizden kaynaklanan sıkıntılar bulunduğunu ifade etti. Şimşek, 'Ama bunlar geçici. Türkiye'nin muazzam bir dinamizmi var. Bu dönemi çok hızlı şekilde geride bırakacağız' açıklamasında bulundu. Türkiye fırsatlar ülkesi Bakan Şimşek, Brüksel'de gerek hükümet yetkilileri, gerekse işadamları ile bire bir toplantılar yaptıklarını ve bu toplantılarda ticareti güçlendirme ve birlikte yatırım isteklerini Avrupalı işadamlarına ilettiklerini bildirdi. Türkiye'nin 'fırsatlar ülkesi' olduğunu dile getiren Şimşek, şunları söyledi: 'Bunu da her yerde söylüyoruz. Ama burada gördüğümüz en önemli şey su. Dışarıdaki herkes Türkiye'nin potansiyeline inanıyor.' Gelin başkasına kaçabilir Lüksemburg Ekonomi ve Dış ticaret Bakanı Jeannot Krecke de açılış konuşmasında, küresel ekonomik krizin Türkiye'yi ABD ve Lüksemburg kadar sarsmadığını söyledi. Türkiye'nin Avrupa'dan gelen popülist konuşmalardan ürkmemesi gerektiğini vurgulayan Krecke, şöyle konuştu. 'Biz AB'de duraksama anındayız. Türkiye değil, 'AB hangi yöne gidecek' sorusu gündemde. Çok hızlı genişliyoruz. Türkiye için de hızlı siyasi karar verilmemeli. Doğal bir genişleme olmalı. AB genişlerken, bu Balkanlara doğru mu olacak? Doğuya doğru mu gidecek? Bu konuda ciddi tartışmalar yapılıyor. Ancak biz, Türkiye ile daha ciddi güçlü bir bağlantı kurulmasını istiyoruz. Türkiye geçen yıl bir nişan yüzüğü aldı. Çok beklememesi lazım. Yoksa çok bekletirsek gelin bir başkasına gidebilir. Türkiye'nin AB üyeliği bir an önce olmalı.'
593244
Bülent Korkmaz, Bakü'de yeni takımıyla ilk antrenmanına çıktı
Bakü ile dün yıllık anlaşma imzalayan Bülent Korkmaz'ın yardımcılarının da Utku Yörükoğlu, Aydın Salatan ve Ercan Kılıç'tan oluşacağı bildirildi. Korkmaz, ilk antrenmanından sonra Türk gazetecilere yaptığı açıklamada, Bakü'ye ilk kez 2001 yılında geldigini ve tarihten bu tarihe Bakü'nün çok degiştiğini belirterek, ''Takım olarak baktıgımız zaman eksiklerimiz var. Geçen hafta buraya Bakü takımını izlemeye gelince bu yorumu yaptım, eksikleri var diye, işte farklı yorumlandı. Benim kendi görüşüm'' dedi. Takımı daha iyi anlayabilmek için Antalya kampına götüreceklerini dile getiren Korkmaz, ''Takımı orada daha iyi analiz edeceğim. Testler ve taktiksel çalışmalar yapacağız. Ondan sonra daha net, takım hakkında da daha ayrıntılı bilgim olacak'' diye konuştu. Azerbaycan futboluna katkı sağlamak istedigini belirten Korkmaz, ''Tam olarak profesyönel değiller, biz de zamanında böyleydik.Şimdi onlara profesyönelliği ögretmemiz lazım'' dedi. Bakü takımının hedefinin kendisini heyecanlandırdığını vurgulayan Korkmaz, ''Bakü kulubünü profesyonelleşmeye doğru götürmeye çalışacağız. Yeni tesisler yapılacak ay sonra, başkan onun sözünü verdi. Çok güzel bir tesis yapılıyor ki Azerbaycan'da öyle bir tesis olmayacak. Onun sözünü aldım. Zaten sözün verilmesi etkili oldu buraya gelmemde. Buradaki tüm insanlar Türkiye'yi takip ediyor, her yönüyle Türk televizyonlarını seyrediyor, gençler Türk dizilerine bayılıyor. Kendimi Türk elçisi olarak görüyorum burada. Benim yapacağım her hareket Türkiye'yi bağlıyor. Çünkü biz burada birleştirici olmalıyız'' diye konuştu.
593690
Çalık TÜPRAŞ'a rakip oluyor
Çalık TÜPRAŞ'a rakip oluyor Türkiye'nin en büyük petrol işleme tesisi olan TÜPRAŞ A.Ş'ye Çalık Grubu'ndan rakip geliyor. Grubun Adana Yumurtalık'ta kuracağı 10 milyon ton kapasiteli tesisi için gerekli izinler tamamlandı ADANA (CİHAN) Çalık Grubu tarafından Yumurtalık yöresinde kurulması planlanan, çevre ve imar planı revizyonu teklifi evrak eksikliği nedeniyle İl Genel Meclisi tarafından rededilen rafineri ile ilgili eksikliğin giderildiğini söyledi. Yatırımcıların kente ilgisinin artığını ifade eden Atış, Çalık Grubu tarafından Yumurtalık'ta kurulması planlanan, ancak geçtiğimiz günlerde İl Genel Meclisi tarafından çevre ve imar revizyonu teklifi ret edilen rafineri ile ilgili sorunun giderildiğini belirtti. Teklifin evrak eksikliği nedeniyle ret edilmesinin doğru olduğunu anımsatan Atış, yılda 10 milyon ton petrol işleme kapasiteli rafinerinin büyük bir yatırım olduğunu belirterek, 'Yaklaşık milyar dolar tutarında büyük bir yatırım. Bu yatırımın gerçekleştirileceğine inanıyorum' diye konuştu. ADANA CAZİBE NOKTASI... Global çapta 10 binden fazla çalışanı ile sulama teknolojileri alanında dünyanın en büyük şirketlerinden olduğu belirtilen Hindistan merkezli Jain Irrigation Systems şirketinin Türkiye'deki ilk üretim tesisini yıl sonunda Adana'da faaliyete geçireceğini anlatan Atış, şunları kaydetti: 'Bu şirket yatırımını başka bir kente yapacaktı. Adının açıklanmasını istemeyen bir firmanın yetkilileri de kente önümüzdeki günlerde 1,5 milyar dolarlık yeni bir yatırım yapacak. Adana cazibe noktası olacak.'
593639
'Bana sahip çıkmadınız' diyerek Meclis töreni yapılmamasını vasiyet etti
Oğlu Abdülkadir Fırat, babasının son arzusunun ve en büyük hayalinin Kürt meselesinin çözülmesi olduğunu söyledi. Fırat, babasının son günlerinde, "Barış için kaldırdığım elime hep kurşun sıktılar ama indirmeyeceğim." dediğini belirtti. Ankara'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Abdülmelik Fırat'ın en yakınındaki isimler, merhuma ilişkin önemli anekdotlar aktardı. Oğlu, babasının ömür boyunca hep sıkıntı çektiğine, son 10 yılında ise kanserle mücadele etmek zorunda kaldığına işaret etti. Siyaseti bırakıp köyüne döndükten sonra tedaviyi de reddeden babasını büyük ısrarlar sonucu hastaneye yatırdıklarını anlatan Abdülkadir Fırat, "Her konuda gözü açık gitti. Kürt meselesinin çözüleceğine inanıyordu ama 'bunu dedem ve babam görmedi, ben de göremem, belki çocuklarım görür' düşüncesindeydi." dedi. Abdülmelik Fırat'ın uzun yıllar birlikte siyaset yaptığı HAK-PAR Genel Başkan Yardımcısı Azat Sağdıç ise merhumun TBMM'ye kırgın olduğunu, bu nedenle resmi tören istemediğini açıkladı. Fırat'ın çok mütevazı bir hayat yaşadığını ve herkesi olduğu gibi kabul ettiğini belirten Sağdıç, "Bir parti meclisi toplantısında saygı duruşu yapacaktık. 'Herkes kime nasıl ulaşmak istiyorsa, öyle ulaşsın' dedi. Bunun üzerine bazı arkadaşlar saygı duruşunda bulundu, bazıları sol yumruklarını kaldırdı. ise diğer bazı arkadaşlarla beraber Fatiha okumayı tercih etti." diye konuştu.
593425
Vatandaşları arkadaş gösterip organ ticaretini üniversitede yapmışlar
Organını satmaya ikna edilen vatandaşlar ile organ nakli bekleyen hastalar komşu ya da arkadaş gibi gösterilmiş. Birbirlerini tanımaları için de aynı otelde bir süre kalmaları sağlanmış. Ardından Etik Kurul'dan onay alınıp, nakil ameliyatları üniversite hastanesinde yaptırılmış. Çete Afyonkarahisar'ın Kışlacık köyünü ise adeta merkez olarak kullanmış. 11 köylünün böbreklerini mafyaya sattığı ileri sürülüyor. Köylülerin gerekçeleri ise ilginç. Bazıları çocuklarını evlendirmek, bazıları kredi kartı borçlarını ödemek için mafyaya boyun eğmiş. Antalya ve Afyonkarahisar merkezli toplam ilde gerçekleştirilen organ mafyası operasyonunda ilginç detaylar ortaya çıktı. Afyonkarahisar'ın Kışlacık köyü sakinlerinden 11 kişinin organ mafyasına böbreklerini sattığı belirtiliyor. Köylülerin böbreklerini satış gerekçeleri ise ilginç. Böbreğini satanlardan birinin aldığı konut kredisini ödeyemediği, birinin de çocuğunu evlendirmek için böbreğini sattığı öne sürüldü. Böbreğini satanlar arasında kumar borcu olanların da olduğu öğrenilirken, evlenmek ve oğlunu evlendirmek için satanların sayısı ise 4. Kışlacık köylülerinin sattıkları her böbrek için 20 ile 25 bin lira arasında para aldığı belirtildi. Afyonkarahisar merkeze bağlı 900 nüfuslu Kışlacık köyü muhtarı Ahmet Demir, 'Böbreklerini satan köy' olarak anılmaktan rahatsız olduklarını belirtti. Köyde organlarını satacak kadar maddi yönden durumu kötü ailelerin bulunmadığını dile getiren Demir, "Herkesin borcu var. Ama borçlar organ satarak kapatılmaz. Bizim köyden olup da şu anda köyde oturmayan birisi organını satmış. Daha sonra da köydeki durumu iyi olmayan kişileri kandırmış. Diğer köylüler de bu kişi ile iletişime geçerek böbreklerini satmış." diye konuştu. Köy sakinlerinden İbrahim Koç da köylülerin işsiz olduğunu ve çalışmak için başka yerlere gittiklerini iddia etti. Koç, "Borca girmiş, kredi kartı borcu olanlar varmış. yüzden böbreğini vermiş." ifadelerini kullandı.
593681
Devrimci Karargah örgütüne operasyon
Devrimci Karargah örgütüne operasyon İstanbul'da, 'Devrimci Karargah' adlı terör örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda 13 kişi gözaltına alındı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 'Devrimci Karargah' örgütüne ilişkin çalışmalar kapsamında operasyon düzenledi. 13 kişinin gözaltına alındığı operasyonda, örgütsel dokümanlarla bazı malzemeler ele geçirildi. İstanbul'daki operasyonun devam ettiği ve gözaltı sayısının artabileceği, bir süre önce de bazı illerde de eş zamanlı olarak operasyon gerçekleştirildiği öğrenildi.
593449
25 yıl beklenen bebek, diyabet tedavisi ile geldi
Diyabet tedavisi için bir yıl süreyle kullandığı ilaç yıllardır yaşadığı rahim içi sorunları da düzene sokmuş ve 47 yaşında ilk bebeğine hamile kalmıştı Gülbeden Hanım. Eylül 2009 günü Hüseyin Taylan adını verdiği minik oğlunu kucağına alan 49 yaşındaki baba Rıfat Karaosmanoğlu'nu ise yeni bir endişe bekliyordu: "İkimizi geçindirmeye yeter' diye düşündüğü emekli maaşı birkaç sene sonra büyüyüp okula gidecek olan Hüseyin Taylan'ın masraflarına yetecek miydi? Gülbeden ve Rıfat Karaosmanoğlu çifti, evliliklerinin ilk on yılında çocukları olmadığı için farklı hastanelerde birçok doktorun muayenesinden geçer, çeşitli tedaviler görürler ancak gönüllerinin muradı bir evlat nasip olmaz. Hekimler Gülbeden Hanım'ın rahimindeki sorunlara çare bulamaz. Elbette bunda, çiftin maddi imkanlarının çok özel tedavilerin uygulanmasına yetmemesi de önemli bir etkendir. Kısırlık tedavisi günlerde hem bu kadar yaygın değil hem de pahalıdır. Zaten 10 yıllık arayıştan sonra onlar da tedavi çabalarını bırakır. Bu mesele artık aile arasında pek dile getirilmese de herkesin birbirinden habersiz "Allah'ım, onlara da bir evlat nasib et" diye yıllar boyu dua ettiği Hüseyin Taylan'ın doğumundan sonra itiraf edilir. Bebeğin anneannesi 'bir evlatları olursa tosun keseceğim' diye adaklar adar. Gülbeden Hanım her namazdan sonra 'bana da hayırlı bir evlat ver' diye dualar eder. Hayırsız bir evladı hiçbir zaman istemediğini belirten Gülbeden Hanım, "Ne olursa olsun bir evlat ver, demedim. Hatta hamile olduğumu öğrenince yine Allah'ım hayırlıysa ver, dedim." diyor. Test Sonucunu görünce inanamadık Bir yıl boyunca kullandığı tableti geçen sene aralık ayında değiştirir doktoru, yeni bir ilaç yazar. Bu değişim günlerinde mide bulantıları yaşamaya başlayan Gülbeden Hanım rahatsızlığının sebebini yeni ilaca bağlar ve almayı bırakır. Ancak, bulantılar devam eder. Hiç kimsenin aklına hamilelik gelmezken kız kardeşi eczaneden aldığı ev testini uygulamasını ister. Sonucu görünce gözlerine inanamazlar. Apar topar gittikleri en yakın hastanedeki doktorların tepkisi sevinçlerini bir anda hüsrana dönüştürür: "Hamilesin ama 47 yaşında, şeker ve yüksek tansiyon hastasısın. Bu bebek yaşamaz, kürtaj olman gerek." Birkaç farklı hastaneden aynı cevabı alsalar da vazgeçmezler. Son olarak Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde riskli gebeliklerin takip edildiği Fetal-Maternal Tıp Ünitesi'nde görevli Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak'ın kapısını çalarlar. Dr. Kavak sıkı kontrol altında gebeliğinin devam edebileceğini söyleyerek gönüllerini rahatlatır. Bebek haberi, çevrelerinde çok sevilen Karaosmanoğlu çiftinin aile ve akrabaları arasında büyük bir heyecanla karşılanır. Artık herkes 'hayırlısıyla sağlıkla doğsun' diye dua etmektedir. Bu arada herhangi bir kötü durumda fazla üzüntü yaşamamak için hiçbir hazırlık yapmazlar. Baba Rıfat bey bebek için doğmadan getirilen hediyeleri kendi evine sokturmaz, anneannenin evinde bırakılır. Başına bir şey gelmesin diye hamilelik dönemini genellikle ev ile hastane arasında, çok istediği halde artık beklemediği zamanda gelen bebeğinin şaşkınlığıyla geçiren Gülbeden Hanım, "Sezaryen ile doğdu. Daha iyileşemedim, hâlâ çok zorlanıyorum bakmaya. Gençler hiç duymadık doğumu diyordu ama benim sırtım, karnım ağrıyor." diye konuşuyor. Oğlum için sigarayı bıraktım Rıfat Bey ve Gülbeden hanım yıllarca, kız kardeşlerinin çocuklarını gerçek evlat gibi sahiplenip ilgilenirler. Çocuklar birine anne, diğerine dede diyecek kadar yakındır onlara. yüzden hamilelik, doğum ve emzirmenin dışında anne babalığa dair her türlü tecrübeyi yakinen biliyor, Hüseyin Taylan'ın bakımında acemilik çekmiyorlar. Rıfat bey 'oğlum şimdiden bana faydalı olmaya başladı. ay önce sigarayı bıraktım onun için' diyor ama bir taraftan da yaşıtlarının torun sevdiği bir yaşta evlat sahibi olmanın endişelerini taşıyor. Belinden rahatsız olduğu için yıl önce emekli olmuş ama şimdi yeni iş aramaya başlamış bile. Kendi evladına bakmanın diğer çocuklara bakmaktan farklı olmadığını söyleyen Gülbeden Hanım ise "Hazal'dan, Umut'tan farkı yok benim için. Anneler Günü gibi özel zamanlarda, hiç boşluğunu hissettirmediler, hiç aratmadılar bana. Onları çok seviyorum." diyor. Yüksek tansiyon ve şeker gebeliğe mani değil Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde görevli Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak, "Gülbeden hanım bize geldiğinde esas sorunu yaşının ileri olması, kronik şeker ve yüksek tansiyon hastalığıydı." dedi. Kavak, diyabet tedavisinin doğru uygulandığını ve kullanılan ilaçları âdet düzenleyici olarak kendilerinin de kullandıklarını söyledi. Kavak şu bilgileri verdi: "Günümüzün tıbbî bilgileri ışığında ileri anne yaşı olsa da, kronik hastalıklar da olsa, gebeliği sonlandırmaya çalışmanın çağdaş bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum. Gebeliğin gerçekleşmesini sadece diyabet tedavisine bağlamak doğru olmayabilir, çünkü 20 yıl önceki durumu arasındaki farkları bilmiyoruz. Ama kullandığı diyabet ilacının bozuk olan âdetlerini düzenlediği bir gerçek."
593625
Ölmek kolaydı ama...
Asu Maro Parçalı bulutluÖlmek kolaydı ama... “Cehennem bazen bir evin içinde gizlenmiştir...” ’ın yeni filmi “Karanlıktakiler”in ilk hazırlanan demo afişinde yazıyordu bu cümle. Çok etkilenmiştim gördüğümde. Doğruydu, bizi ‘dış dünyadan koruyan’ yuvalarımız, dört duvarlarımız, başımızın üstündeki çatılarımız, ‘halceğizimizden anlayan evceğizlerimiz’ bazen sokaktan çok daha büyük tehlikeler barındırabiliyordu kuytu köşelerinde. Bunlar üstelik birer ‘aile sırrı’ olarak bazen bir ömür karanlık köşelerde gizli kalıyor, kırık kollar yenden dışarı çıkmıyordu. Hayata tutunmak Sonra film gösterime girerken, baktım cümlesi değişmiş afişin. “Ölmek kolaydı, ama sen vardın” olmuş. İçinde tuhaf bir duygu, bir hayata tutunma hali, zayıf da olsa bir umut barındıran bir cümle. Ötekindeki korku filmi göndermesi yok, ölümden söz ederken daha hayata dair bir şey var. “Karanlıktakiler”i izleyince anladım bunun sebebini. Umuttan yana kullanmıştı tercihini Çağan Irmak. 35 yıl evden dışarı adımını atmayan Gülseren (Meral Çetinkaya) ile kendisiyle birlikte hapis hayatına mahkum etmeye çalıştığı oğlu Egemen’in (Erdem Akakçe) hikâyesini anlatıyordu film. Hastalıklı bir ana oğul ilişkisini... Belki herkesinki kadar, belki biraz daha fazla... Karanlıktı, ağırdı, çoğu zaman kalbiniz bir el tarafından sıkılıyor sanıyordunuz, nefesiniz kesiliyordu ama sonra bir anda gevşiyordu el sanki ve yeniden temiz hava giriyordu içeri. Umut giriyordu, gülümseme giriyordu. Yaşamayı sever gibi... Meral Çetinkaya “Yaşamayı sever gibi sinemayı da keyifle yapıyor...” diyor yönetmeni için. İşte yaşamaya ve insana dair sevgi, filmin en karanlık sahnelerine dahi sirayet ediyor. Ve sonuçta çıkarken çok hüzünlenmiş, hatta düpedüz üzülmüş, içiniz acımış ama hayattan umudunuzu kesmemiş oluyorsunuz seyirci olarak. Gülseren bile “Ölmek kolaydı, ama sen vardın” diyorsa, diyebiliyorsa, kendisi için zor olanı, yaşamayı seçiyorsa, Egemen’e ‘sıkı sıkı tutunuyorsa’ düşmemek için, herkes hayatı bir yerinden tutabilir. Ve farz edebilir ki “Aslında herkes masum...” Yılın yeni dizisi “Ezel” “Canım Ailem”den başka tiryakisi olduğum dizi yok, çok şükür da nihayet yaz tatilinden döndü, özlemişim... Ve fakat bu yeni başlayan, eskiden gelen dizi kalabalığı içinde bir tanesi önce fragmanıyla sonra da ilk bölümüyle fena halde dikkatimi çekmiş durumda: “Ezel”. Show ’de yayınlanıyor. Yiğit Özşener, Barış Falay, Tuncel Kurtiz başlıca rollerde. “Ezel”, bir tür “Monte Kristo Kontu” uyarlaması, ama zaten Türk edebiyatının olsun, dünya edebiyatının olsun ekranlarımıza uyarlanmamış ünlü eseri kalmadığına göre, bunu da bir handikap kabul etmemeliyiz. Zaten “Dudaktan Kalbe”yi, “Yaprak Dökümü”nü, “Aşkı Memnu”yu yapan Ay Yapım’ın yeni işi “Ezel”. İntikam öyküsü Ve ilk bölümden anladığımız kadarıyla gayet heyecan verici bir uyarlamayla karşı karşıyayız. Senaryo daha önce “Sınıf” dizisini yazan, Alchera Topluluğu’ndan adını bildiğimiz Kerem Deren’e ait. Ortada en yakın arkadaşları ve deli gibi sevdiği kız tarafından oyuna getirilip hapse gönderilmiş Ömer ve onun yıllar sonra ameliyatla yüzünü, kimliğini değiştirip ‘Ezel’ olarak giriştiği intikam öyküsü var. İlk bölümde 1997 yılının ’u ile 2009’un ’ı arasında gidip geliyoruz ve ışıltılı delikanlının bu kin dolu genç adama dönüşümünü izliyoruz. Oyunculuklar son derece başarılı, kahramanımızın sevdiği kız Eyşan’ı oynayan Cansu Dere’nin donukluğu bile şimdilik idare ediyor. Heyecan ve merak dozu yüksek, özetle çok umut verici bir yeni dizi “Ezel”. Tek itirazım, Ezel’in gençliğine, yani Ömer’e. İmirzalıoğlu’na kadar benzeyen bir genç bulmuşlar ki bu rol için, uzun süre mudur başkası mıdır emin olamadım bile. Bu durumda estetik ameliyatla yüzünü değiştirmesine filan gerek yokmuş, bekleseler kendi kendine büyüyüp Kenan İmirzalıoğlu, ya da dizideki adıyla Ezel olacakmış zaten...
593510
Çiftçilere erken uyarı sistemi
Türkiye çapında yaygınlaştırılacak olan uygulama, hava sıcaklığı belirli bir derecenin altına düştüğü anda çiftçiyi gereken önlemi alması için uyarma prensibine göre çalışıyor. Sistem, don riski gibi sebeplerle oluşabilecek zararları minimuma indirmeyi amaçlıyor.
593627
Yolcu treni TIR'la çarpıştı
Yolcu treni TIR'la çarpıştı Sakarya'nın Pamukova ilçesinde hemzemin geçitte meyve kasası yüklü TIR ile yolcu treni çarpıştı. Kazada, TIR sürücüsü hafif biçimde yaralandı. Edinilen bilgiye göre, makinistliğini Zeki Acar ve Hüseyin Kıran'ın yaptığı Eskişehir'den İstanbul'a giden 19019 sefer sayılı Sakarya Ekspresi, Teşvikiye köyü yakınlarındaki hemzemin geçitte Aytaç Dinçay'ın kullandığı 07 CTY 88 plakalı TIR ile çarpıştı. Boş meyve kasalarının çevreye saçıldığı kazada, TIR sürücüsü Dinçay hafif biçimde yaralandı. Yolcu treni, kaza nedeniyle İstanbul'a 45 dakika gecikmeli olarak hareket etti.
593725
İstanbul'u gezecekler dünyaya anlatacaklar
İstanbul'u gezecekler dünyaya anlatacaklar 25 ülkenin kanaat önderi İstanbul'u anlatacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 'Living İstanbul' projesiyle İstanbul'da ağırlanacak 50 kanaat önderi gezip gördükleri yerleri kendi ülkelerinde kaleme alacak. Lübnanlı yazar İmane Humaydan YounesANKARA-İSTANBUL(AA) Tarihi mekanlarda, geziden vapurda geleneksel Türk kahvaltısına, Nişantaşı'nda alışverişten Türk hamamı sefasına, gün boyunca 'Yaşayan İstanbul'u tadacak 25 ülkenin 50 önemli kanaat önderi, ülkelerinde İstanbul'u tanıtacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul'un tüm güzelliklerini göstermek için, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, TURSAB, TUROB, TUREB, IKSV, İstanbul Modern Sanat Müzesi ve Aksanat işbirliğinde, 'Living İstanbul' projesini başlattı. İSTANBUL'U YAŞAYACAKLAR Proje kapsamında, aralarında Almanya, İngiltere, Hollanda, Rusya, Polonya, Amerika, İspanya, Fransa, İsrail, Çin, Japonya, Hindistan ve İran'ın yer aldığı 25 ülkeden 50 kanaat önderi, 21-25 Ekim tarihleri arasında İstanbul'da buluşacak.Dünyada en çok takip edilen dergi, gazete ve televizyonların üst düzey mensuplarından oluşacak heyet, gün boyunca, edebiyattan modaya, sanattan mutfağa İstanbul'un tüm güzelliklerini görecek. Topkapı, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Sultan Ahmet Cami, Ayasofya ve Yerebatan Sarnıcı'nı gezecek misafirlere, deniz kenarında ve vapurda, canlı müzik eşliğinde, Türk Kahvesi içimi ve fal bakımının da olduğu geleneksel Türk kahvaltısı yaptırılacak, ud ve kanun eşliğinde kebap ikram edilecek. Eminönü eski tren garında sema gösterisi izleyecek olan kanaat önderleri, Türk hamamında sefa yapabilecek ya da İstanbul'un modern mekanlarından Nişantaşı'nda alışverişe çıkabilecek. Kanaat önderleri, İstanbul'u doya doya yaşadıkları günün sonundaki izlenimlerini, kendi ülkelerinde anlatacak. Projeyle, İstanbul'un yaşayan halinin birçok ülkenin medyasında aynı dönemde yansımasının, Türkiye için önemli bir tanıtım sağlayacağı belirtildi. Bu şehri Batılı yazarlar da yazmalı 'Doğulu Yazarlar Gözüyle İstanbul' adlı kitabın yazarlarından Lübnanlı Imane Humaydan Younes, İstanbul'un çok dilli, çok kültürlü, sosyal farklılıkları ve zenginlikleri bünyesinde barındıran bir şehir olduğunu söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafından yayımlanan 'Doğulu Yazarlar Gözüyle İstanbul' adlı kitabın yazarlarından Younes, bu kente ilk kez 2005 yılında kadınlarla ilgili düzenlenen bir toplantı için geldiğini ve bu şehirden çok etkinlendiğini söyledi. Younes, İstanbul'un hem doğuda, hem de batıda yer aldığını dile getirerek, 'İstanbul doğu ve batının bir karışımı. İstanbul çok dilli, çok kültürlü, sosyal farklılıkları ve zenginlikleri bünyesinde barındıran bir şehir' diye konuştu.
593496
‘Millet iradesinin üstünde kimse yok’
‘Millet iradesinin üstünde kimse yok’ Başbakan Erdoğan, “Hiç kimse kendini millet iradesinin üstünde görmeye kalkışmasın” dedi Başbakan , “Ulusa Sesleniş” konuşmasında “’nin bütünlüğü asla tartışma konusu değildir, olmayacaktır” dedi. Erdoğan, şu mesajları verdi: MAKSAT BİR KONU DEĞİL: Açılımdan maksadımız, belli bir konuyu değil, bu ülkenin insanlarının zihinlerinde ve vicdanlarında yer eden ne kadar meselemiz varsa hepsini tartışmaya açmak, bir ortak kanaate ulaşmak ve bunların her biri için çare neyse bulup hayata geçirmektir. Biz kökeni, inancı, kültürü ne olursa olsun, bütün vatandaşlarımızın kendilerini özgür ve güvende hissedecekleri bir toplumsal hayatı inşa etmenin yolunu açmak istiyoruz. SİLAH TUTMASIN: Bu ülkede hâkimiyetin kayıtsız ve şartsız olarak millete ait olmasını, hiç kimsenin kendini millet iradesinin üstünde görmeye kalkışmamasını istiyoruz. Eli ekmek tutması gerekenler silah tutmasın, kalkınmaya harcanması gereken kaynaklar heba edilmesin istiyoruz. Anaların gözleri yaşlı, yürekleri yaslı olmasın istiyoruz. MUHASEBE YAPMALIYIZ: Bu ülke için istikrar istiyoruz. Hepimiz bu muhasebeyi samimiyetle yapmalıyız. Kimse, bu iyi niyetli adımlarını istismar etmesin, kendi politik menfaatleri için bu meseleyi suiistimal etmesin, yanlış hesap yapmasın. TARTIŞILMAYACAK: Türkiye’nin bütünlüğü asla tartışma konusu değildir, olmayacaktır. Bütün gayretimiz bütünlüğü daha da güçlü hale getirmek. Türkiye, çözümsüzlükleri çözüm gibi göstermeye yeltenen köhnemiş zihniyetleri bertaraf edecek.
593511
Stokta kurutma makinesi bile kalmadı
Birçok bayi, müşterisine bir ay sonra ürün teslimi için gün verdi. Buzdolabı ve çamaşır makinesine göre piyasada daha yeni olan kurutma makinelerinde bile stoklar tükendi. Media Markt Türkiye Operasyonlarından Sorumlu Genel Müdürü Nuri Topatan, ÖTV ve KDV indirimlerinin olduğu dönemde Media Markt'ın satışlarını ikiye katladığını belirterek, "Ekonomik canlılığa katkı sağlayan benzer teşvikleri her zaman bekliyoruz.'' dedi. Topatan, vergi indirimlerinin kriz döneminde oldukça işe yaradığını söyledi. Topatan, "Müşterilerimizin vergi indirimine ısındığını ve bunun satışlara yansıdığını görüyoruz.'' dedi. Özellikle vergi indirimlerinin etkisiyle en çok satın alınan ürünlerin başında LCD TV'ler geldiğini belirten Topatan, "Bu dönemde Media Markt olarak satışların 2'ye katlandığını söyleyebiliriz.'' diye konuştu. Vergi indirimlerinin son günlerinde müşteri taleplerine yetişmekte zorlandıklarını söyleyen Özyıldırımlar Beyazeşya şirketinin sahibi Enver Yıldırım da, indirimin son günlerinde normal zamanların iki katı talep olduğunu ve ürün yetiştiremediklerini anlattı. Buzdolabı, bulaşık ve kurutma makinelerinde stoklarında ürün kalmadığını ifade eden Yıldırım, "Gerçekten çok fazla talep var. Geçen hafta sonundan beri mağazaya gelen günlük ziyaretçi sayısı iki kat arttı. Stoklarımızda ürün kalmadı. Birçok müşterimize bu ayın ortalarına doğru mal teslimi şeklinde satış yaptık. Araçlarımız gece boyunca ürün sevkiyatı yaptığı halde birçok müşterimize ürünlerini zamanında teslim edemedik." şeklinde konuştu. Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane ise özellikle ağustos-eylül döneminde vergi indirimleri sayesinde tüm zamanların en iyi satış rakamlarını elde ettiklerini söyledi. Nane, hem tüketicinin hem de sektörün krizden minimum seviyede etkilenerek çıkmasını sağlayan indirimlerin en fazla elektronik sektörü ve beyaz eşyada verimli olduğunu belirtti.
593567
Kültürpark’ta Ajda rüzgarı
Kültürpark’ta Ajda rüzgarı KÜLTÜRPARK Açıkhava Tiyatrosu bu kez ’ı ağırladı. Pop müziğin Süper Star’ı, ’nın dokuzuncu kuruluş yıldönümü kapsamında verdi. Ünlü şarkıcıya, Aşkın Arsunan’ın yönetimindeki 15 kişilik orkestrayla dört dansçı da eşlik etti. Sahneye desenli, kolları peluş ceket, pembe mini elbise ve botla çıkan eski ve yeni şarkılarını seslendirdi. Yaklaşık üç bin hayranına unutulmaz gece yaşattı. Havagazı Fabrikası’ndan flamenko gecesine davet Büyükşehir Belediyesi, Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde düzenlediği etkinliklerine flamenko konseriyle devam ediyor. Mavi Siyah Flamenko Topluluğu’nun katılımıyla düzenlenecek ücretsiz organizasyon, bu gece 21.00’de... 2002’de kurulan Ankaralı grup, flamenko müziğini Türk enstrüman ve motifleriyle süslüyor. Grubun geçtiğimiz yıllarda çıkardığı “Mavi Siyah” isimli albümde, Erkan Oğur ve neyzen Bilgin Canaz da yer almıştı. ’e şarkılı anma TÜRK Sanat Müziği’nin unutulmaz ismi Zeki Müren, ölümünün 13’üncü yılında ’da konserle anıldı. Vakfı, Türk Eğitim Vakfı, Zeki Müren’in Sanatını ve Müziğini Yaşatma Derneği ve Bodrum Kaymakamlığı’nın katkılarıyla düzenlenen etkinliğe yaklaşık bin 500 kişi katıldı. Bodrum Kalesi’nde gerçekleştirilen organizasyonda, dernek korosuyla sanatçıları sahne aldı. Zeki Müren şarkıları seslendirildi. Unutulmaz gece yaşandı.
593556
Madencilerin buluşması
Madencilerin buluşması bu hafta bir büyük buluşmanın ev sahibi olacak. BALKANMINE-3. Balkan Ülkeleri Kongresi, 1-3 Ekim 2009 tarihleri arasında ve MINEX-Madencilik, Doğal Kaynaklar ve Teknolojileri Fuarı’yla birlikte İzmir’de yapılacak. İZFAŞ’ın Mühendisleri Odası’nın desteğiyle düzenlediği MINEX 3. Doğal Kaynaklar ve Teknolojileri Fuarı bu kez çok önemli bir kongreyle, BALKANMINE-3. Balkan Ülkeleri Madencilik Kongresi ile birlikte gerçekleşecek. Bosna-Hersek, ’nın yanı sıra çevre ülkelerden bilim adamlarını ve sektör temsilcilerini konuk edecek kongrede, 70’i yabancı, 32’si yerli 102 bildirinin sunulması kesinleşti. Kongreye 12 ülkeden 1000 madenci delege olarak katılıyor.
593666
Meclis derhal harekete geçmeli
Meclis derhal harekete geçmeli DTP'li Ayna, Demirtaş ve Tuncel hakkında verilen kararı değerlendiren Arınç, “Mahkeme gereğini yapıyor. Bize düşen buna bir çare bulmaktır' dedi. ANKARA Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, parlamentodaki bir milletvekilinin yargılanması konusu kendisini bir milletvekili olarak rahatsız ettiğini belirterek, 'Bu, dokunulmazlıkların layüsel olmasıyla ilgili bir konu değil. Suçlanıyor bir milletvekili ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi de karar verip, 'bunu yargılayın' diyor. Bana göre yargılanmaması lazım' dedi. 83. MADDE SORUNU NTV'de konuyu değerlendiren Arınç, 'bu yargı sürecini devam ettirmesi konusunda ne kadar kızsak, ne kadar bağırsak, çağırsak buna bir çare bulmamız mümkün değil. Mahkeme gereğini yapıyor. Anayasa'nın 83. maddesini değiştirmemiz lazım. Bu parlamentonun görevidir. Bana göre yargılanmaması lazım ama yargılanmaması için de palyatif tedbirler alacağımıza 83. maddenin içerisindeki istisnayı çıkarmamız lazım. En doğrusu budur. Bunun dışında belki Meclis, karma komisyon toplanarak bu konuda bir karar alabilir. Belki de en doğrusu değerli milletvekili arkadaşımızın göğüslerini gere gere mahkemede ifade vermeleridir' dedi. BAYKAL: YASAL ÇÖZÜM BULUNMALI Bu arada CHP Lideri Deniz Baykal da DTP'li milletvekillerinin ifade vermek üzere mahkemeye zorla götürülmeleri konusuna yasal çözüm bulunması gerektiğini kaydetti. Baykal, Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesinin altyapısının bulanmadığını söyleyerek, uzlaşma sağlanırsa Parlamento tarafından seçilmesine yönelik sisteme yeniden dönülmesine yönelik düzenlemeye destek vereceklerini de kaydetti.
593508
DİYARBAKIR SONUÇLARI
SONUÇLARI 1.KOŞU: 1-7-8-3, BULL DOZER, SEYSAŞ, TURN TO DISTANT, OKAY DUSTY, MÜD: 1,21,39, F: BOY, BOY, BOY, G: 2,50,İKİLİ(1/7) 9,65 TL SIRALI İKİLİ(1/7) 17,10 TL ÜÇLÜ BAHİS(1/7/8) 3,75 TL Çıkan Atla:0,74 TL Çıkan Atla:0,25 TL Son 800:0.54.92-0.54.32, Ç.ATLAR: NOLU KARAKTER İLE NOLU SPRING SONG 2.KOŞU: 6-4-10-7, CİBEK, ŞİMŞEKBATUR, GÜVENBANA, BÜYÜK ŞERVAN, MÜD: 1,30,26, F: 2,5 BOY, UZAK, BOY, G: 4,25,İKİLİ(4/6) 19,40 TL SIRALI İKİLİ(6/4) 87,90 TL 1. ÇİFTE(1/6,10) 34,55 TL PLASE İKİLİ(6/10) 27,20 TL PLASE İKİLİ(4/10) 6,50 TL PLASE İKİLİ(4/6) 77,60 TL ÜÇLÜ BAHİS(6/4/10) 41,58 TL TABELA BAHİS(6/4/10/7) 651,82 TL PLASE(6) 1,05 TL PLASE(4) 1,05 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(6/4/10/7) 12,08 TL 3.KOŞU: 5-1-4-2, MIRZABEK, BİGA BEYİ, JAYHO, HAN, MÜd: 1,21,36, F: BOY, 1,5 BOY, 1,5 BOY, G: 4,10, 2. ÇİFTE(6,10/5) 56,75 TL 4.KOŞU: 6-1-2-8, KARA ÇOCUK, MELAVİH, END OF SILENCE, BULE GROTTO, MÜD: 1,56,82, F: UZAK, 1,5 BOY, UZAK, G: 4,10, İKİLİ(1/6) 4,30 TL SIRALI İKİLİ(6/1) 9,20 TL ÜÇLÜ BAHİS(6/1/2) 6,41 TL 5.KOŞU: 6-1-2-4, LEVENT ALİ, CANMURAT, DÖKERHAN, TENDER GAME, MÜD: 1,56,57, F: 3,5 BOY, 3,5 BOY, 1,5 BOY, G: 2,25, İKİLİ(1/6) 5,45 TL SIRALI İKİLİ(6/1) 9,50 TL 3. ÇİFTE(6/6) 8,75 TL ÜÇLÜ BAHİS(6/1/2) 2,84 TL 6.KOŞU: 7-3-2-5, ÜMİDİM, BABASALİM, KIRDEMİRKIR, HİCRAN, MÜd: 2,19,67, F: BURUN, BOY, UZAK, G: 6,50, İKİLİ(3/7) 136,45 TL SIRALI İKİLİ(7/3) 317,55 TL 4. ÇİFTE(6/7) 57,20 TL PLASE İKİLİ(2/3) 18,90 TL PLASE İKİLİ(3/7) 171,30 TL PLASE İKİLİ(2/7) 23,10 TL ÜÇLÜ BAHİS(7/3/2) 748,79 TL TABELA BAHİS(7/3/2/5) 668,35 TL PLASE(7) 7,55 TL PLASE(3) 13,00 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(7/3/2/5) 2,49 TL 7.KOŞU: 1-7-3-2, BLACK MARK, SAHİL, SANTA LUCIA, BOYSTAR, MÜD: 2,20,30, F: 3,5 BOY, UZAK, BOY, G: 3,35, İKİLİ(1/7) 41,05 TL SIRALI İKİLİ(1/7) 59,80 TL 5. ÇİFTE(7/1) 78,45 TL PLASE İKİLİ(1/3) 9,60 TL PLASE İKİLİ(3/7) 17,60 TL PLASE İKİLİ(1/7) 18,50 TL ÜÇLÜ BAHİS(1/7/3) 34,48 TL TABELA BAHİS(1/7/3/2) 127,85 TL PLASE(1) 1,75 TL PLASE(7) 1,95 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(1/7/3/2) 1,78 TL 8.KOŞU: 5-6-10-9, ŞENFİLİZ, AKGÜNEŞ, KIRMAN, GÖBELLİ ONAT, MÜD: 1,30,25, F: 1/2 BOY, BOY, BOY, G: 5,60, İKİLİ(5/6) 12,30 TL SIRALI İKİLİ(5/6) 32,80 TL 6. ÇİFTE(1/5) 72,10 TL PLASE İKİLİ(5/6) 7,30 TL PLASE İKİLİ(5/10) 9,20 TL PLASE İKİLİ(6/10) 3,20 TL ÜÇLÜ BAHİS(5/6/10) 21,43 TL TABELA BAHİS(5/6/10/9) 279,32 TL PLASE(5) 2,45 TL PLASE(6) 2,05 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(5/6/10/9) 6,44 TL, Son 800:1.01.12-1.01.00 ALTILI GANYAN(5/6/6/7/1/5) 20.038,23 TL BEŞLİ GANYAN(6/6/7/1/5) 1.480,60 TL DÖRTLÜ GANYAN(6/7/1/5) 100,13 TL ÜÇLÜ GANYAN(7/1/5) 35,74 TL YEDİLİ PLASE (4,6,10/1,5/1,6/1,6/3,6,7/1,7/5,6) 64,71 TL ALTILI GANYANDA 460.871 TL TEVZİYE TABİDİR. sonuçları 6-10-3,4-3-7-7 907,21 TL, Beşli Ganyan: 10-3,4-3-7-7 73,56 TL, Dörtlü Ganyan: 3,4-3-7-7 12,70 TL, Üçlü Ganyan: 3-7-7 5,30 TL
593746
Okulda namaz kararı sadece Türk vekili şaşırttı
Karar hakkında Alman Katolik ve Protestan Kiliseleri başta olmak üzere Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU), Hür Demokrat Partili (FDP) siyasetçiler olumlu yorum yaparken, Yeşiller'in Berlin Eyalet Meclisi üyesi Özcan Mutlu, "Bu karar uyuma zarar verir." diyerek tepki verdi. Okul idaresinin 'resmi okullarda dini ibadetlere izin verilmediği' gerekçesiyle okul sınırları içinde namaz kılmayı yasaklamasıyla başlayan hukuki sürecin Berlin İdari Mahkemesi tarafından Yunus M.'nin lehinde sonuçlanmasını şaşkınlıkla karşıladığını belirten Mutlu, "Okulda namaz kılınmasına izin verilen ülkeler arasında İran'dan başka bir ülke bilmiyorum." şeklinde konuştu. Tagesspiegel'de çıkan habere göre Mutlu, bu kararın emsal teşkil edebileceği için uyuma zarar vereceği iddiasında bulundu. Berlin Katolik Kilisesi Sözcüsü Stefan Förner ve Almanya Protestan Kiliseleri Başkanı Wolfgang Huber'in sözcüsü Volker Jasterzembski ise kararı olumlu karşıladı. Förner, "Kararı memnuniyetle karşılıyoruz." derken Jasterzembski, okula verilen tarafsızlık görevi ile bir öğrencinin anayasal hakkı olan dini inanç özgürlüğünün birbirine ters olmadığını belirtti. Diesterweg Gymnasium okulunun müdürü Birgitte Burchardt da mahkeme kararına saygı göstereceklerini ifade etti.
593294
'Devrimci Karargah'ta gözaltı
'Devrimci Karargah'ta gözaltı İstanbul'da terör örgütü 'Devrimci Karargah' örgütüne yönelik operasyonda kişi gözaltına alındı. Operasyonun diğer bazı illerde de gerçekleştirildiği öğrenildi İSTANBUL (A.A) İstanbul'da, 'Devrimci Karargah' adlı terör örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda kişi gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 'Devrimci Karargah' örgütüne ilişkin çalışmalar kapsamında operasyon düzenledi. kişinin gözaltına alındığı operasyonda, örgütsel dokümanlarla bazı malzemeler ele geçirildi. İstanbul'daki operasyonun devam ettiği ve gözaltı sayısının artabileceği, diğer bazı illerde de eş zamanlı olarak operasyon gerçekleştirildiği öğrenildi.
593305
Denizli Wolfsburg dedi!
Şampiyonlar Ligi’nde iki karşılaşmada da galibiyetle tanışamayan Beşiktaş’ta Teknik Direktör Mustafa Denizli, eleştirilerin olacağını belirterek “Wolfsburg maçıyla Şampiyonlar Ligi’nde çıkışımızı göstereceğiz” diye konuştu. Mustafa Denizli, CSKA Moskova maçını değerlendirerek “Entresan bir maç oldu. Aşağı yukarı rakip kalemize ciddi gelmediği dönemde gol yedik. 1-0 devam ederken oyunun tamamen döneceği bizim çıkış, CSKA’nın düşeceği anda şansızlık mı becerizlik mi diyelim bilmiyorum golü bulamadık İkinci gol Şampiyonlar Ligi’nde oynayan bir takımın yememesi gereken bir goldü. Bu da bizi etkiledi.” dedi. Denizli, “Şampiyonlar Ligi’ni zorlayacağız. Önümüzde 12 puan var. Beşiktaş maçta da galip gelebileceğini herkese gösterdi. Yolumuza devam ederken alınan sonuçlar bizi psikolojik olarak kötü etkiledi ama Wolfsburg maçıyla herşeyi değiştirecez. Eleştiriler olacak, maçtan sonra oynasaydı gibi düşünceler çok sığ düşünceler. Biz günlerce kadro üzerine çalışıyoruz. Gol atamama ve futbol şansı bizden yana değil diyorum” diye konuştu.
593456
Birkaç ay önceki şüpheler kalmadı, krizin etkileri azalıyor
Raporu açıklayan IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Başkanı ve Finans Danışmanı Jose Vinals, Türk finans sistemini överken, küresel kriz konusunda da olumlu açıklamalarda bulundu. Raporda, Orta ve Doğu Avrupa'daki bankacılık sisteminin durumunun düzeldiğinin belirtildiğini kaydeden Vinals, "İyileşme var. Sadece birkaç ay önce burada çok ciddi şüphelerimiz vardı. Bankacılık ve mali sistemlerinin sağlıklı olmadığına dair kaygılarımız vardı. Şu anda Doğu Avrupa bankacılık sisteminde makul oranda sermaye olduğunu görüyoruz." dedi. Global finansal sistemin genel durumu hakkında bir değerlendirme yapan Vinals, Lehman Brothers'ın iflas etmesinin ve dünyada global finansal çöküş potansiyelinin ortaya çıkışının üzerinden yaklaşık bir yıllık bir süre geçtiğine işaret etti. Bu süreçte daha önce hiç alınmamış özelliklerde politika adımları atıldığını ve genel olarak ekonomik durumda iyileşme yaşandığını belirten Vinals, "İyileşme yolunda adım atıyoruz, ancak bu risklerin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor." dedi. Vinals, temel piyasalardaki istikrarlaşmanın, gelişmekte olan piyasalardaki riskleri de azalttığını, IMF'nin ortaya çıkardığı yeni borç imkânları ve yeni kaynakların da hassas durumdaki ülkelerin hissettiği risklerin azaltılabilmesine sebep olduğunu anlattı. Jose Vinals'ın açıkladığı rapora göre, IMF, banka ve diğer finans kuruluşlarının 2007-2010 dönemine ait kriz kaynaklı global zarar tahminini nisan ayındaki trilyon dolar seviyesinden 3,4 trilyon dolara indirdi. Zarar tahminlerindeki azalış menkul kıymet fiyatlarındaki artış ve yeni zarar hesaplama yönteminden kaynaklandı. Kurum ayrıca kredi kaynaklı zararlarını artan işsizlik oranlarıyla birlikte yükselebileceği uyarısında bulundu. Raporda bankaların faaliyetlerine devam edecek kadar sermayesi olduğu, ancak banka kârlarının gelecek 18 ayda gerçekleşmesi beklenen zararları karşılamaya yetmeyeceği belirtildi. Raporda kullanılan yeni hesaplama yöntemine göre bankaların kredi ve menkul kıymetten kaynaklanan ve 2007 ortasından 2009 ortasına kadarki dönemde gerçekleşen zararlar 1,3 trilyon dolar oldu. Ayrıca 2010 sonuna kadar 1,5 trilyon dolar daha potansiyel zarar beklendiği belirtildi. IMF'ye göre ABD'deki finans kuruluşları şu ana kadar gerçekleşmesi beklenen zararların yüzde 60'ını, Euro bölgesi ve İngiltere'deki kuruluşlar ise yüzde 40'ını gösterdi. IMF raporunda sistemik risklerin azaldığı, ancak para ve maliye politikası önünde belirgin risklerin olduğuna dikkat çekildi. Ekonomilerde yeni başlayan toparlanma için gerekli kredi büyümesinin sağlanması gerektiği kaydedilen raporda, krizle mücadele için alınan önlemlerden çıkış için uygun bir stratejinin gerektiği ve devlet bilançoları üzerindeki baskıların oluşturduğu risklerin yönetilmesi gerektiği belirtildi. Raporda ileride yaşanacak sistemik riskleri azaltmak için yeni düzenlemeler ile piyasa dinamikleri arasında bir denge sağlanması gerektiği kaydedildi. TÜRKİYE, İYİ BİR İŞ ÇIKARDI IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü Başkanı Jose Vinals, Türkiye'de yetkililerin aldığı tedbirler sayesinde mali sistemin güçlendiğine işaret etti. Türkiye'nin durumununun, mali ve finans sistemini, diğer gelişmekte olan piyasalarla karşılaştırıldığında nispeten biraz daha zayıf bulunduğu alanlar olduğunu vurgulayan Vinal, şöyle konuştu: "Bu da özellikle kurumsal sektörün refinansmanı alanı... Mali kriz biteli çok olmadı. Türkiye'de de yetkililer tedbirler aldılar. Bu tedbirler sayesinde finans sistemi, mali sistem güçlendi. Bu tabii ki iyi bir haber. Özellikle bankacılık sisteminde oldukça güçlü bir fonlama bazı var. Yurtdışından alınan kredilere az ihtiyaç duyuluyor. Toksik ürünlere hiçbir şekilde girilmemiş, likidite iyi ve kurumsal kârlılıklar iyi. Bütün bunlar, Merkez Bankası'nın kriz sırasında aldığı tedbirlerin başarılı olduğunu gösteriyor. Faiz oranı ciddi şekilde düşürüldü. Hem lira hem döviz piyasasındaki likidite sayesinde, Türk finans sistemi güçlü kaldı." Jose Vinals, toplantı sonrasında bazı gazetecilerin soruları üzerine, hiç kimsenin global krizden kaçış şansı bulunmasa da Türk bankacılık sisteminin göreceli olarak daha güçlü durumda olduğunu vurguladı. Euromoney dergisi tarafından Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın 2009'un en iyi merkez bankası başkanı seçilmesiyle ilgili de Vinals, Yılmaz'ın başkanlığında Türkiye'deki Merkez Bankası'nın 'iyi bir iş' çıkardığını söyledi.
593318
Zonguldak'ın Ereğli İlçesinde meydana gelen trafik kazasında bir kişi hayatını kaybetti. Kamyonun çarptığı 32 yaşındaki Yakup Demircioğlu, hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybetti.
Kaza saat 19.30 sularında Ereğli' ye bağlı Gülüç Beldesinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre Ereğli İstikametinden Alaplı istikametine giden Ersan Kılıç yönetimindeki 67 TE 036 plakalı Sac yüklü kamyon Karşıdan Karşıya geçmek isteyen 32 yaşında ki Yakup Demircioğlu'na çarptı. Demircioğlu çarpmanın etkisi ile kamyonla beraber belirli süre sürüklendi. Olay sonrası vatandaşlar tarafından 112 ekiplerine haber verildi. Olay yerine kısa sürede ulaşan 112 ekipleri, ilk müdahaleyi yaptıktan hemen sonra Ereğli Devlet Hastanesine doğru yola çıktı. Ancak Yakup Demircioğlu'nun durumunun ağır olması nedeni 112 ekipleri özel Anadolu Hastanesine götürdü. Burada acil doktorlarının yaptığı müdahalede 32 Yaşında ki Yakup Demircioğlu'nun yolda hayatını kaybettiği anlaşıldı. Kaza sonrasında kaza yerinde gerekli tutanaklar tutuldu. Uzun süre trafiğe kapanan yol daha sonra normale döndü. AİLE YIKILDI Acı haberi alır almaz hastaneye gelen Yakup Demircioğlu'nun yakınları acı haber aldıkları an da yıkıldı. Eşi ve annesini ise yakınları ve komşuları sakinleştirmeye çalıştı. Hastaneden dışarıya çıkartılan aile yakınlarından bazıları hastane dışında baygınlık geçirdi. Kazada hayatını kaybeden Yakup Demircioğlu'nun cansız bedeni morga kaldırıldı. Kamyon sürücüsü Ersan Kılıç, ifadesi alınmak gözaltına alınarak üzere Gülüç Karakoluna götürüldü. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.
593656
Trabzonspor forvet
Trabzonspor forvet Trabzonspor'da teknik direktör Hugo Broos, Yattara'nın da takıma dönmesiyle birlikte Gaziantepspor karşılaşmasında sistemde değişikliğe gidecek. İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Antalyaspor karşılaşmalarını kazanan 11'de tek değişiklik yapmayı planlayan Belçikalı teknik adam, Gineli oyuncu Yattara'nın dönmesiyle sadece Tayfun'u kulübeye çekecek. Broos, yarınki Gaziantepspor maçında sakatlığı nükseden golcü oyuncu Gökhan'ın iyileşmesi halinde, forvet hattında Gökhan, Yattara, Umut ve Gabriç dörtlüsüne görev verecek. Sakatlığı bulunan Gökhan Ünal'ın durumu ise belirsizliğini koruyor.
593309
Denizli yine "sıfır" çekti!
Beşiktaş, Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Rusya'nın CSKA Moskova takımına 2-1 yenilerek resmi maçlarda galip gelememe geleneğini sürdürdü. ''Kara Kartallar'', yaptıkları son resmi maçı da yitirirken, galibiyet hasretini de maça çıkardı. En son Antalyaspor'u 2-0 yenen Beşiktaş, daha sonra Gençlerbirliği ve Gaziantepspor ile golsüz berabere kalmış, Galatasaray'a 3-0 yenilmiş, ardından Manchester United'a 1-0 ve Kayserispor'a da 1-0 mağlup olmuştu. Son olarak CSKA Moskova'ya da 2-1 yenilen siyah-beyazlılar, üst üste 6. maçında da galip gelemedi ve son maçını da yitirmiş oldu. -552 DAKİKA SONRA GOLLE BULUŞTU- Resmi maçlardaki en son golünü ligin 2. haftasında 78. dakikada Antalyaspor'a atan, daha sonraki maçlarda gol atmayı başaramayan Beşiktaş, CSKA Moskova maçının uzatma dakikalarında gol bularak bu hasretine son verdi. Siyah-beyazlılar, Ekrem'in attığı golle 552 dakika sonra golle buluşurken, bu gol de Beşiktaş'a puan getirmedi. -DENİZLİ, YİNE ''SIFIR'' ÇEKTİ- Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde bugüne dek başında bulunduğu takımlarla puan alamayan teknik direktör Mustafa Denizli, CSKA Moskova karşısında elde edilen yenilgiyle bu geleneğini sürdürdü. Fenerbahçe'nin başında 2001-2002 sezonunda ''Devler Ligi''de ''sıfır' çeken, Beşiktaş'ın başında çıktığı ilk maçta da Manchester United'ın 1-0 galibiyetine engel olamayan deneyimli teknik adam, Moskova deplasmanından da puansız ayrıldı. Mustafa Denizli yönetimindeki Fenerbahçe, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 2001-2002 sezonunda (F) Grubu'nda yaptığı maçı da yitirerek, hiç puan alamadı. Grup maçlarını gol atıp, 12 gol yiyerek son sırada tamamlayan Denizli yönetimindeki Fenerbahçe, aynı zamanda şimdiye dek ''Devler Ligi''nde mücadele eden Türk takımları içindeki en kötü performansı sergiledi. Denizli'nin, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın başında çıktığı Avrupa Şampiyor Ligi maçları ve sonuçları şöyle: Fenerbahçe FC Barcelona (İspanya).........: Fenerbahçe Olympique Lyon (Fransa)........: Bayer 04 Leverkusen (Almanya) Fenerbahçe..: Olympique Lyon Fenerbahçe.................: Fenerbahçe Bayer 04 Leverkusen............: Barcelona Fenerbahçe......................: Beşiktaş Manchester United (İngiltere)....: CSKA Moskova (Rusya) Beşiktaş.............: -BEŞİKTAŞ, RUS TAKIMLARINA İLK KEZ YENİLDİ- Beşiktaş, CSKA Moskova takımı karşısında aldığı yenilgiyle Rus takımları karşısında ilk kez sahadan yenik ayrıldı. Siyah-beyazlılar, daha önce Avrupa Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda Rusya'nın Lokomotiv Moskova takımını 3-0 ve 3-1 yenmiş, UEFA Kupası'nda ise Zenit Saint Petersburg ile 1-1 berabere kalmıştı.
593379
Sultanlar tam gaz!
-AZEBAYCAN: TÜRKİYE: 3- Salon: Spodek Spor Salonu Hakemler: David Gril (Slovenya), Geert Blyaert (Belçika) Azerbaycan: Kovalenko, Oksana Parkhomenko, Rahimova, Yelena Parkhomenko, Maksimenko, Mammadova (Korotenko, Mammadyarova, Safa Karimova, Aynur Karimova Türkiye: Bahar, Neslihan, Esra, Eda, Naz, Deniz (Nihan, Gizem, Gözde, Pelin, Neriman Setler: (23-25, 19-25, 25-17, 17-25) Süre: 88 Dakika (26, 22, 22, 18) Karşılaşmanın ilk setinde 1. teknik mola 8-6 Azerbaycan'ın üstünlüğüyle geçildi. İlk teknik moladan sonra (A) milliler, servislerde etkili oldu. Deniz, Bahar ve Neslihan üst üste servis atışlarından sayı bulurken, Azeri oyuncu Mammadova'nın da hatalı vuruşuyla 2. teknik mola 16-14 Türkiye'nin üstünlüğüyle geçildi. Setin kalan bölümünde rakip takımdan yalnızca Mammadova etkili olurken, libero Korotenko'nun güç topları büyük ustalıkla çıkarması alkış aldı. Buna karşın rakibine karşı üstünlüğünü koruyan (A) milliler, bu setten 25-23 galip ayrıldı. 2. sette (A) Milli Takım, Azerbaycan karşısında üstün oyununu sürdürdü. İlk teknik mola 8-5, ikinci teknik mola ise 16-9 Türkiye'nin üstünlüğüyle geçildi. Bu dakikadan sonra Azeri ekibi savunmada çok açık vermeye başladı. Türkiye, rakibin açıklarını iyi değerlendirdi ve bu seti de 25-19 üstün bitirdi. 3. sete kötü bir başlangıç yapan (A) Milli Takım, ilk teknik molaya 8-1, 2. teknik molaya ise 16-10 açık farkla geride girdi. 2. teknik molanın ardından üst üste sayı birden alarak farkı 6'ya indiren (16-10) ay-yıldızlı ekip, karşılaşmanın ilk setini mumla arattı. Servis, manşet ve smaçta yapılan hatalarla 3. set, Azeri ekibine adeta hediye edildi: 25-17. Son sete daha organize bir başlangıç yapan (A) milliler, bu setin ilk teknik molasını 8-4 önde bitirdi. İlk set kadar olmasa da rakibine oranla daha iyi bir oyun sergileyen ay-yıldızlı ekip, 2. teknik molada aradaki farkı sayıya çıkararak girdi: 16-8. (A) Milliler, 4. seti 25-17 karşılaşmayı ise 3-1 kazandılar. (A) Milli Takım, bu galibiyetle yarı final iddiasını sürdürdü. Türkiye, gruptaki 3. ve son maçını yarın TSİ 21.00'de Çek Cumhuriyeti ile yapacak. (F) Grubunda bugün ayrıca İtalya, Çek Cumhuriyeti'ni 3-0, Almanya ise Sırbistan'ı 3-2 yendi. -PUAN DURUMU- Takımların bir önceki turdan puan taşıdıkları play-off'larda (A) Milli Takım, (F) grubunda 2. galibiyetini elde ederek puanını 6'ya çıkardı ve averajla 4. sıradaki yerini korudu. (F) Grubu maçları sonunda ilk sırayı elde eden takımlar, yarı finale yükselecek. Günün maçlarının ardından grupta puan durumu şöyle: TAKIMLAR: AS VS --------------------------------------------- 1.İtalya 12 2.Almanya 3.Sırbistan 4.Türkiye 5.Çek Cumhuriyeti 11 6.Azerbaycan 12
593220
350 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyaç olacak
350 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyaç olacak Ulaştırma Bakanı Yıldırım, "Gelecek 25 yıl içinde Türkiye'de ulusal ulaşım ve haberleşme ağımızın güçlendirilmesi ve komşularımızla, üçüncü ülkelerle kaliteli, bütünleşmiş bir ulaşım koridorunun kurulması için 350 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyacımız olacağı konusu da bu şura'da ortaya çıkmıştır" dedi İSTANBUL (A.A) Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 'Gelecek 25 yıl içinde Türkiye'de ulusal ulaşım ve haberleşme ağımızın güçlendirilmesi ve komşularımızla, üçüncü ülkelerle kaliteli, bütünleşmiş bir ulaşım koridorunun kurulması için 350 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyacımız olacağı konusu da bu Şura'da ortaya çıkmıştır' dedi. Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen '10. Ulaştırma Şurası'nın kapanışında yaptığı konuşmada, 14 ülke bakan ve bakan yardımcıları ile konuk başbakanın bu süre içinde önemli katkılar sağladığını belirtti. 2009 Ocak ayı başında çıktıkları bu yolculuktan bugüne kadar titiz, yoğun ve yorucu bir çalışma içinde organizasyonun geniş katılımla ve oldukça da başarılı bir sonuca ulaşmasında ciddi şekilde emeği, katkısı olanlara teşekkür eden Yıldırım, Şura'da esas itibariyle ilk günde açılış konuşmalarının yapıldığını, anahtar konuşmacıların görüşlerini paylaştıklarını kaydetti. Ulaştırma ve haberleşmenin ulusal projelerinin ulusal sınırlarla bağlı olmadığı, sınırlı olmadığı, ulusal ve uluslararası veya küresel özelliği olduğu konusunun tüm katılımcı bakanlar ve uzmanlarca bir kez daha ortaya konduğunu söyleyen Yıldırım, gerek ikili gerekse çoklu bölgesel işbirliğinin öneminin bir kez daha vurgulandığını ifade etti. Bunun yanı sıra tüm dünyayı sarsan küresel kriz dolayısıyla en önce etkilenen alanların başında ulaştırma sektörü olduğu gerçeğinden hareketle, bu konuda ülkelerin eskisinden daha fazla bir işbirliği içinde olmalarının öneminin özellikle ifade edildiğine vurgu yapan Yıldırım, kriz dönemi içinde kısa vadeli talebe ihtiyaç göstermeyen yegane alanın ulaşım ve iletişim sektörü olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını belirtti. Bakan Yıldırım, şöyle devam etti: 'O halde krizin ilacı, ulaşım ve iletişim alanında yatırımlara hız kesmeden devam etmektir. Bunun için ihtiyacımız olan kaynakların bugün artık sadece ülkelerin milli bütçeleriyle karşılanması elbette ki yeterli olmamaktadır. Bölgesel ve uluslararası işbirliğiyle küresel kaynaklar harekete geçirilmeli, kamu ve özel sektör birlikteliğinin daha da yaygın bir şekilde kullanılması teşvik edilmelidir. Bütün bu konular katılımcılar tarafından görüşülmüş ve bu anlamda uluslararası nitelikte ilk defa düzenlediğimiz bu Şura'nın çok ciddi bir kazanımı olmuştur. Şura'da yoğun programı olması nedeniyle bizimle olamayan, ama kapanış oturumunda bugün aramızda olan Suriye Ulaştırma Bakanı, burada görüşlerini ve uluslararası bölgesel işbirliğinin önemini, yontma taş devrinden bugüne kadar geçen süre içinde, bir üniversite hocası hüviyetini de kullanarak bizlerle paylaşma imkanını verdi.' Şura'ya katılan herkese teşekkür eden Bakan Yıldırım, çalıştaylarda, bin 200 uzmanın ay süreyle çalışıp ortaya koyduğu 100 bin sayfalık dokümanın sonuç raporuna dönüştürülmesini icra ettiklerini aktardı. Tüm sektörlerin düşüncelerinin projelerle ele alındığını ve her bir sektörden ortalama 20 projenin şekillendiğini söyleyen Bakan Yıldırım, yaklaşık bin civarındaki projenin 150 projeye indirgenerek, Cumhuriyet'in 100. Yılı hedefleri kapsamında bin sayfalık bir sonuç raporuna dönüştürüldüğünü belirtti. Şura'nın ilk gününde bin 500 katılımcı olmasının, programın başlı başına başarısını ifade etmeye yeteceğinin altını çizen Bakan Yıldırım, gerek yurt içinden gerek yurt dışından Türkiye'nin geleceğine, ulaşım ve iletişimine ilgi ve alakadan memnun olduklarını aktardı. bin 500 katılımcıyı bu salona sığdıramamaları nedeniyle üzüldüğünü, bu fiziki imkansızlıktan dolayı da üzüntülerini paylaşmak istediğini söyleyen Yıldırım, Şura'nın ikinci gününde teknik bir çalışma olmasına rağmen bin 400 katılımcının bulunduğunu belirterek, bu ilgiden dolayı Bakanlığı adına şükranlarını sundu. İSTANBUL'A YAPILMASI PLANLANAN 3. KÖPRÜ Yıldırım, Bakanlığının gündemindeki önemli projelerden birinin, İstanbul tüp geçiş projesinin ihalesini yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: 'Marmaray'a paralel araçların geçişine imkan veren bu proje için süreç devam ediyor. Bir başka projemiz de 3. köprü ve Kuzey Marmara otoyol projesidir. Bu projeyle ilgili İstanbulluların ve halkımızın hassasiyetini bildiğimiz için bu projenin ayrı bir başlık altında, ayrı bir oturumda bu Şura'da enine boyuna tartışılmasını, konuşulmasını, söyleyecek sözü olan herkesin görüşünü, bilgisini ortaya koymasını istedik. Bu sabah oturumunda da bu konuyu gerçekleştirdik. Burada tabii alınan kararlar var, ama taraf olan, karşı olan insanlar zamanla görüşlerini ortaya koydu. Neticede ortaya çıkan sonuç bizim için, uygulayıcı konumda olan bizler için çok önemlidir. Ciddi bir anlam ifade etmektedir. Biz bugüne kadar vatandaşın işine yaramayan, onun hayatını kolaylaştırmayan, yaşam kalitesine katkı sağlamayan, ülkemizin rekabetine olumlu katkı sağlamayan hiçbir işin arkasında olmadık, bundan sonra da yapmak niyetinde değiliz. yüzden de köprü hassasiyetimiz, ona bağlı otoyollarla ilgili hassasiyetimiz, çevreyle ilgili hassasiyetimiz, İstanbul'un su havzaları, yeşil alanlarla ilgili hassasiyetimiz, 12 milyon İstanbullu kadar bizde de var. Ayrıca, bu ve buna benzer projelerin şüphesiz artıları, eksileri her yönüyle konuşulmalı, görüşülmeli ama karşı olanların çözümleri de ortaya konmalıdır. Bu toplantı, 3. köprü ve otoyollar için bundan sonra boş, anlamsız tartışmaları da tamamen ortadan kaldırmış olacaktır. Bu yönüyle de hayırlı bir işe imza attık.' 350 MİLYAR DOLARLIK BÜTÇE 10. Ulaştırma Şurası'nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılına doğru giderken ulaşım ve iletişimdeki yol haritasını belirlemeye esas teşkil eden bir toplantı olduğunu vurgulayan Yıldırım, ulaşımda, haberleşmede yapacakları birçok faaliyetin Şura kararları dahilinde olacağını anlattı. 'Gelecek 25 yıl içinde Türkiye'de ulusal ulaşım ve haberleşme ağımızın güçlendirilmesi ve komşularımızla, üçüncü ülkelerle kaliteli, bütünleşmiş bir ulaşım koridorunun kurulması için 350 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyacımız olacağı konusu da bu Şura'da ortaya çıkmıştır' diyen Bakan Yıldırım, böylece krize inat altyapı yatırımına devam edilmesinin bu Şura'nın en önemli sonucu olduğunu söyledi. Köprü çalıştayında kendisine gelen ilk sonuçlara göre projeye ciddi anlamda karşı çıkanların bulunmadığını ifade eden Yıldırım, ancak projeyle birlikte İstanbul'un geleceğine yönelik nüfus yoğunlaşmasına, çevre hassasiyetine yönelik, yeşil alanların, su havzalarının bozulmasına yönelik konuların çok daha titiz bir şekilde takip edilmesi ve bunlara meydan vermeyecek teknik çözümlere daha fazla yoğunlaşılmasının herkes tarafından istendiğini aktardı. Yıldırım, sözlerine şunları ekledi: 'Geçmiş dönemlerde doğayı sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok yerinde tahrip ettik. Geleceği düşünmedik. Bugün Kyoto Protokolu ile başka uluslararası inisiyatifle küresel tehdit haline gelen iklim değişikliğini nasıl geciktiririz, bunun telaşı içindeyiz ve bunun için ülkeler taahhütlere gidiyor. Demek ki bırakın köprü projesini, dünyanın her tarafında insanlık geleceğini tehdit edecek önemli kararları alırken bugünlere geleceğini hesap etmedi. Şunu herkes bilmelidir ki bugün artık geçmişe göre 'ben yaptım oldu' mantığı çok daha zordur. Bunu yapma imkanımız yoktur. Vereceğiniz karar sizin kararınız değildir. ülkeyi oluşturan, şehri meydana getiren insanların kararıdır. Bu bakımdan biz bu hassasiyeti köprü için de diğer projeler için de baştan beri sürdürüyoruz.' Şuranın kapanış oturumuna, Bosna-Hersek Federasyonu Başbakanı Mustafa Mujezinovic, Bosna-Hersek Ulaştırma ve İletişim Bakanı Nail Seckanovic, Irak Ulaştırma Bakanı Abdulcabbar İsmail, Suriye Ulaştırma Bakanı Yarob Badr ve Ukrayna Ulaştırma Bakan Yardımcısı Kateryna Fomenko da katıldı.
593561
Mevlanâ yolunda 1,5 milyon adım attılar
Mevlânâ'nın doğumunun 802. yıldönümü nedeni ile yola çıkan Altuntecim çifti, Yalova, Bursa, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar'ın ardından Konya'ya ulaşmak için 800 kilometrelik yol kat etti ve yaklaşık 1,5 milyon adım attı. Çifti, Konya'ya gelişlerinde Mevlânâ'nın 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru ve Konya Valisi Aydın Nezih Doğan karşıladı. Vali Aydın Nezih Doğan, Mevlânâ'nın 'Gel' çağrısına yürüyerek de karşılık verilebileceğinin Altuntecim çifti tarafından herkese ispatlandığını kaydetti. Sevgi, umut ve aşka dikkat çekmek için yola koyulan Altuntecim çifti yolculuk sırasında gittikleri her yerde büyük ilgi gördüklerini belirtti. Altuntecimler'in Mevlânâ'nın türbesini ziyareti sırasında yurtdışından ve Türkiye'nin değişik bölgelerinden gelen ziyaretçilerle zikir ve dua yapıldı. Okunan Kur'an-ı Kerim sırasında ziyaretçiler gözyaşlarını tutamadı.
593312
Alonso Gelecek Sezon Ferrari'de
Alonso Gelecek Sezon Ferrari'de Formula 1'in önemli takımlarından İtalyan Ferrari, gelecek sezon için İspanyol pilot Fernando Alonso ile anlaştığını resmen duyurdu. Ferrari tarafından yapılan yazılı açıklamada, Alonso ile yıllık sözleşme imzalandığı belirtildi. Açıklamada "İki dünya şampiyonluğunu kazanarak olağanüstü değerini gösteren, zafer kazanan bir pilota sahip olmaktan dolayı çok memnunuz. Alonso'nun çok özel bir kişiliği var. Onun başarıya ulaşması ve Felipe ile rekabetçi bir takım haline gelmesi için tüm olanaklarımızı sunacağız." denildi. İspanyol basını, hafta başında verdiği haberlerde, Ferrari'nin Alonso ile anlaştığını, ancak resmileştirmek için Kimi Raikkonen ile olan sözleşmenin feshedilmesini bekleyeceğini duyurmuştu. Ferrari, gelecek sezona Fernando Alonso ve Brezilyalı Felipe Massa ile başlarken, Giancarlo Fisichella test pilotu olacak. İspanyol basınına göre Alonso, Ferrari'den sezon başına 25 milyon avro alacak.
593617
Topu kırmak
Mehmet Demirkol GözlemTopu kırmak Süper Kupa’da ve CSKA... Sonuncusunun son dakikasına kadar gol yok. Üst düzey oyunlarda korkunç bir ... Cumartesi karşısında sürünen CSKA dün akşam bunun da gerisinde olmasına rağmen gol ancak son dakikada geldi. Bu yüzden bu maçın ardında da gelmesi muhtemel olan “İyi oynadık, ama olmadı” açıklamaları inandırıcılıktan uzak kalacaktır. ’ın skordan bu kadar uzak oluşunun temel sebebi, topla çok kötü olmaları. Oyuncuların tamamı amiyane tabirle topu kıracak gibi oynuyorlar. Korkunç bir teknik söz konusu. Pas ve şut kalitesi skandal ölçülerde. Bu oyuncularla ilk kez karşılaşanlar için basit tespit budur. Ancak biz bu futbolcuları (kaleciyi de) tanımıyor değiliz. Topla bu kadar kötü olmak, Nihat, Yusuf, gibi oyuncular söz konusuysa tek bir nedenle mümkün olabilir: Fiziken yerlerde sürünüyorlar. Kaslarına ayakları hâkim olamıyorlar. Bu durum düzelmeden hiçbir şey düzelmez.
593763
Akif Emre: Osmanlı hanedanı neyimiz olur?
Akif Emre Osmanlı hanedanı neyimiz olur? Geçen hafta vefat eden Osmanlı hanedanından Şehzade Ertugrul Osman'ın cenazesi vesilesiyle tarihle kurduğumuz ilişki yeniden gündeme geldi. Osmanoğulları'na bakışımız aslında tarihle kurduğumuz (ya da kuramadığımız) patolojik ilişki biçimini bir kez daha ortaya çıkardı. Medyada yer alan "Osmanoğulları'na bu hayranlık da ne oluyor, bunlar da kim" anlamına gelen yorumlar, fikir kalitesi bakımından mevzu bahis etmeye bile değmeyecek kalitede. Hem tarih şuuru hem tarih bilgisi bakımından hayli perişan yazılar çıktı. Belki modernlik bağlamında Osmanlı kültürü ve bugünkü Osmanlıyı sahiplenenlerin durumu açısından H.Bülent Kahraman'ın (28 Eylül 2009, Sabah) tam işlemediği ama değinip geçtiği husus önemliydi. "…Kimse kusura bakmasın dünyanın en büyük kültürlerden birini yaratmış Osmanlıya yakışır bir vakardan eser yoktu" diye tarif ettiği cenazedeki görüntüyü eleştiriyordu. Ve ailenin görüntüsü ile cenazeye sahip çıkan kitle arasındaki çelişkiyi vurgulayarak; vizyon ve misyon olarak çok farklı bir profil çizdiğini belirterek, ilave ediyor: Beyefendi tam bir Amerikalı işadamıydı. Aile üyelerinin de pek "sokakta algılanan" hanedan ve Osmanlı hakikatiyle ilintisi olmadığını özellikle altını çiziyor. Kahraman2ın eleştirisindeki anahtar kavram olarak "sokaktaki algı" tanımı üzerinden çözümleme yapmanın hayli açıklayıcı olacağını düşünüyorum. Dünyanın en büyük kültürünü yaratmış Osmanlıya yakışmayan görüntünün en azından sosyolojik analizini yapmadan önce Osmanlı hanedanına bir göz atalım. Osmanlı batılılaşmasının en radikal uygulamalarının sarayda başlamış olması, "gavur padişah" yakıştırmasını hak edecek kadar radikal uygulamalara imza atanlarla, İslam birliği idealini, hilafetin gücünü, İslamcılık siyasetini evrensel boyutlara çıkaran padişahın da aynı ailenin mensupları olduğunu unutmamak lazım. Beş parasız kendini yaban ellerde perişan halde bulan bir ailenin dünyanın dört bir tarafına savrulan mensuplarının da farklı farklı oldukları bir gerçek. Anadilini bile zor konuşacak duruma düşmüş bir ailenin her birinin Osmanlı misyonunu taşıması beklenemez. Kaldı ki, aile bu ülkeyi zarara sokacak hiç bir eylem ve sözde bulunmamaya bilinçli olarak gayret göstermesi bile Cumhuriyet seçkinleri için bir takdir vesilesi olmalıydı. Ertuğrul Osman'ın "Amerikalı işadamı görünümü" yada diğer aile mensuplarının batılı hayat tarzına sahip olmaları bu anlamda hanedana vefa duygusuyla toplanan "sokaktakiler" açısından bir çelişki anlamına da gelmez. Aynı aileden mülteci durumunda oldukları ülkenin pasaportunu bile ömür boyu almayı reddedenlere bizzat şahit oldum. Gelelim "sokaktakiler"le "üst kültür" arasındaki çelişkiye…Hiç kimse kusura bakmasın bundan utanması gereken varsa da herkesten önce Cumhuriyet seçkinleri ve kendini Osmanlı medeniyeti ve üst kültürü karşısında konumlandıran aydınlardır. Cumhuriyer seçkinleri ülkeden sadece Osmanlı hanedan mensuplarını kovmadı. Osmanlıyla ailesiyle birlikte bir medeniyeti, kültürü, hayat tarzını, entelektüel birikimi, davranış biçimleriyle insan tipini kovdu. Daha doğrusu kovduğunu sandı. En azından Osmanlının temsil ettiği ne kadar üst kültür ve entelektüel birikim ve hayat tarzı/algısı varsa topyekün görünür plandan sistematik biçimde yok etmeye, bastırmaya çalıştı. İstanbul kültürü ortadan silinmek istendi mesela. Türkçede bile İstanbul Türkçesi değil bir tür taşralılık anlamına gelen Ankara ağzı esas alındı. Üniversite tasfiyeleriyle müderris ve entelektüeller akademik kurumlardan uzaklaştırılarak bir geleneğin sürekliliği, canlılığı öldürülmüş oldu. "İstanbul beyefendisi" tipi mahzenlere mahküm edildi. İttihat Terakki'nin devamı olan, sonradan görme taşralı bürokratlar bir anda seçkinler zümresine dahil olduklarını düşünerek, karşısında ezildikleri İstanbul yani Osmanlı kültüründen adeta intikam alırcasına yok etmeye çalıştıkları gerçek. Sorun sadece batılılaşma, modernleşme sorunundan ibaret değildi kuşkusuz. Bir medeniyet değişimi projesine dönüştürülerek, medeniyeti temsil ettiği varsayılan, sembolize eden her unsura "sonradan görme"lere özgü bir hoyratlık sergilendi. Şimdilerde Osmanlı üst kültürü ile ona sahip çıkan dini hassasiyete sahip kitlelerin arasındaki çelişkinin temelinde bu ittihatçı taşralık öfkesi yatar. Dine, tarihe, bu toplumun ait olduğu kültüre dair her değere savaş açarak, kendi kendini sömürgeleştirme başarısını gösteren bir seçkinler zümresinden söz ediyoruz. Dinin şehir hayatından sürülmesi, entelektüel sınıflardan uzak tutulması buna bağlı kültürü, dolaylı olarak Osmanlı geleneğini yaşatacak seçkinlerden, aydınlardan mahrum kalması sonucunu doğurdu. Dini savunanların köylülerden oluşması ile Osmanlı birikiminin kesintiye uğratılması arasında hiç bağlantı olmadığı söylenebilir mi? Neden yeni yapılan camiler estetikten yoksun, neden İslam sanatı, düşüncesi rafine ürünler verememektedir hala? Eğitimi, geleceği elinden alınan bir kültüre "sokaktakiler" sahip çıkarak yeni bir şehirli kültür oluşturmaya çalışıyor. Kendi üniversitesinden, entellektüel ortamından yoksun bırakılmış bir kitlenin bir kültürü yeniden üretmeye çalışmasından doğan çelişkisinden bahsediyoruz. "Sokaktakiler"i aşağılamak yerine "dünyanın en büyük kültürlerden birini yaratmış Osmanlı"yı "sokağa fırlatan, yok etmeye" çalışanlar kendileriyle, tarihle yüzleşseler daha iyi olacak.
593718
Tsunami Pasifik'i yıktı geçti
Tsunami Pasifik'i yıktı geçti Pasifik 8,3'lük depremle sarsıldı. dakika süren deprem ve sonrasında oluşan tsunami nedeniyle en az 113 kişi öldü, yüzlerce insan yaralandı 113 ÖLÜAPİA Pasifik ülkeleri, dün yaşanan deprem felaketiyle sarsıldı. 8,3 büyüklüğündeki deprem ve arkasından gelen tsunami nedeniyle Samoa, Amerikan Samoası ve Tonga'da şuana kadar 113 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı açıklandı. Güney Pasifik Okyanusu'nda yaşanan sarsıntının dakika sürdüğü belirtildi. Deprem Samoa, Amerikan Samoası, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine'de hissedildi. Amerikan Samoası'nda 65 bin, Samoa'da ise220 bin kişi yaşıyor. Endonezya'da deprem Endonezya'nın Sumatra Adası açıklarında meydana gelen 7.9'luk depremde ise, binlerce kişi enkaz altında kaldı. Şu ana kadar 75 kişinin öldüğü bildirildi. Yetkililer ölü sayısının 1000'i aşabileceğini açıkladı. Yüzlerce evin yıkıldığı deprem sonrası tsunami uyarısı yapıldı. Öte yandan, Peru'nun güneydoğu kesiminde de 6.3 büyüklüğünde deprem meydana geldiği öğrenildi.
593737
Toprak yiyorsa DİKKAT!
Toprak yiyorsa DİKKAT! Çocuğunuz dışarı çıktığında toprak yiyorsa bunun sebebi kansızlık olabilir. Uzmanlar, kansızlığın bir çok belirtisi olduğunu belirterek, bunlardan en bariz olanının toprak yeme olduğunu belirtti. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Semih Songür, çocuklarda kansızlığın bir çok sebebinin bulunmasına rağmen en sık görülen nedenin demir eksikliğinden kaynaklandığını söyledi. Songür, alyuvarların veya alyuvarların içinde bulunan hemoglabin değerinin düşük olmasının kansızlık olarak görüldüğünü ifade ederek, kansızlığın en önemli sebebinin demir eksikliği olduğunu vurguladı. Demir, kansızlığın bir başka sebebi ise kan kaybı va parazitlerdir.” dedi.