599785
Kıvanç Tatlıtuğ bugün 17.20'de "Işıltılar"da
Ünlü oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ, profesyonel olarak oynadığı basketbolu sakatlanması nedeniyle bırakmasını, oyunculukla kesişen hayatını, çocukluk hayallerini, güçlü aile bağlarını, evliliğe bakışını, bir kişide aradığı özellikleri, dizilerde oynamadan önce 1.5 sene yaşadığı Paris'teki hayatını, mesleği ile ilgili planları ve sinemaya bakışını anlatıyor.
600674
"Siyah İnciler" sahiplerini buldu
Filistinli yönetmen Eyla Süleyman'ın, doğduğu Nazaret kentinde İsrailli Arapların yaşamını mizahi bir dille anlattığı film "en iyi Ortadoğu filmi" seçilirken, yönetmen, 100 bin dolarlık ödülünü Britanyalı oyuncu Orlando Bloom'dan aldı. Süleyman, "Arap kamuoyu ilk filmimden (1996) beri çok değişti. Artık filmlerimdeki mizahı kabul ediyor, genç kuşak ideolojilere çok da yakın değil ve daha fazla özgürlük ve demokrasi istiyor" diye konuştu. En iyi uzun metrajlı film, Rus yönetmen Valeri Todorovski'ye, SSCB dönemindeki totaliterliğe karşı Amerikan müziğiyle mücadele eden gençlerin hikayesini anlattığı film dolayısıyla verildi. Todorovski ödülünü Britanyalı oyuncu Naomi Watts'tan aldı.
599863
Sineklerin çarpık ilişkisine "feromon" önlemi!
"Kimyasal konuşma dili" feromonların sineklerde cinsiyet ayrımı yapmayı sağladığı böylece "çarpık çiftleşmeyi" önlediği ortaya çıktı. Kanada'nın Toronto Üniversitesinden bilim adamları, sirke sineklerinin genlerini değiştirerek hayvanların çiftleşme güdüsünü harekete geçirdiği bilinen feromonu salgılamasını engelledi. Sineklerin çiftleşmemesi beklenirken, feromon salgılamayan dişilerin ve erkeklerin "karşı konulamaz" hale geldiği görüldü. Feromonsuz dişilerin başka türden erkek sineklerin, feromonsuz erkeklerinse hem erkek hem de dişilerin ilgisini çektiği belirlendi. Nature dergisinde yayımlanan araştırmada, bilim adamları, feromonların cinsiyetin ve türün anlaşılmasında da önemli rol oynadığının ilk kez bu kadar açık bir şekilde gözlemlendiğini belirtti. Sirke sineklerinde afrodizyak etkisi yaratan kimyasal maddeyi, feromondan yoksun hayvanlara veren bilim adamları, çekiciliğin azaldığını ve başka türden erkek sineklerin dişi sirke sineklerinden uzaklaştığını gördü. Araştırma Fransız "Le Nouvel Observateur" dergisinin sitesinde de yer alıyor.
600398
15 dakikalık loto sevinci
15 dakikalık loto sevinci Bursa'da, yerel bir gazetede yanlış verilen süper loto sonuçları, oynadığı kuponundaki sonuçlara uyan bir kişinin ''milyonerlik'' sevinci sadece 15 dakika sürdü. Mehmet Kocatepe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, süper lotonun sonuçlarına kahvehanede gazeteden baktığını, kuponundaki rakamlarla sonuçların tuttuğunu görünce, ''Zengin oldum'' diye düşündüğünü söyledi. Kahvehanede bulunan 10-15 kişiye kahve ısmarladıktan sonra bir loto bayiine gittiğini ve kesin sonuçları aldığını anlatan Kocatepe, buradaki sonuçların kuponundakiyle aynı olmadığını görünce şok olduğunu ifade etti. Bayideki sonuçlara önce inanamadığını, daha sonra gazetenin sonuçları yanlış verdiğinin söylenmesi üzerine fenalık geçirdiğini ifade eden Kocatepe, ''Süper Lotonun oynadığım kupona isabet ettiğini görünce sevinçten havaya uçtum, ama bu sevincim loto bayiinde asıl sonuçları öğrenince hayal kırıklığına dönüştü. Tüm umutlarım yıkıldı'' dedi. Kahvehanedeki arkadaşlarına ısmarladığı kahvelerin parasını dahi ödeyemediğini kaydeden Kocatepe, ''15 dakika önce 2,5 milyon TL sahibiydim. 15 dakika sonunda yine eski yaşamıma döndüm. Küçük meblağ olsa bu kadar üzülmezdim, ama 2,5 milyon TL az değil. Hala şoktayım, ellerim titriyor'' diye konuştu. Bağ-Kur emeklisi olduğunu belirten Kocatepe, şunları söyledi: ''Parayı kazansaydım büyük kısmını oğluma ve kızıma ayıracaktım. Onlar bari rahat bir yaşam sürsün. Ben de ölene dek sıkıntı çekmeden yaşardım. Ama tüm bu güzel hayaller 15 dakika içinde gitti. Keşke gazeteyi okumasaydım. Daha sonra araştırdım, gazete yanlışlıkla bir önceki çekilişin numaralarını yayımlamış. Bu da benim şanssızlığım. 15 dakika içinde önce milyoner oldum, sonra eski yaşantıma geri döndüm.''
599361
Mutasyon endişesi
endişesi virüsünün varlığının keşfinin üzerinden altı ay geçmesine rağmen, tehlikenin halen sona ermediği, hatta durumun çok daha ciddi bir hal alabileceği bildirildi Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi yöneticisi Dr. Tom Frieden, salgının gidişatıyla ilgili olarak yaptığı son açıklamada, “Daha önümüzde neyle karşılaşacağımızı bilmediğimiz pek çok ay var” ifadesini kullandı. Virüsün geçirip çok daha ölümcül bir hale gelmesinden endişe ettiklerini belirten Dr. Frieden, küresel salgından korumak için çok daha sağlam adımlar atılması gerektiğini vurguladı. Kış mevsiminin gelişiyle birlikte virüsünün aşı yaygınlaşmadan özellikle çocukları ve gençleri vurmasından büyük endişe duyulduğu bildirildi.
599508
'Sarkisyan hain değil'
'Sarkisyan hain değil' Ermenistan ile tarihi protokolün imzalanmasında en büyük rahatsızlığı duyan Ermeni diasporasından uzlaşı talebi geldi. Fransa diasporasının önde gelen ismi Ara Toranyan "Anlaşma imzalanmadan önce Sarkisyan beni ikna etti. Onu hain ilan edenler yanılıyor olabilirler" dedi. PARİS (CİHAN) Türkiye ile Ermenistan arasındaki "duvarın" yıkılmasına dönük çabalara en sert tepkiyi gösteren Ermeni diasporasından barışı destekleyen bir açıklama geldi. Fransa Ermenilerinin en önemli yayın kuruluşlarından 'Nouvelles d'Armenie' dergisinin genel yayın yönetmeni Ara Toranyan, "Gelişmeleri Türkiye'nin taktiksel bir hareketi olarak görenler var. Ama Sarkisyan beni ikna etti. Bu süreci destekliyorum." dedi. Sarkisyan'ın Paris ziyaretinde kendisini ikna ettiğini belirten Toranyan, diasporanın soykırım ön şartında ısrarcı olmasına rağmen, Ermeni hükümetinin ikili ilişkileri kurma siyasetini anlayışla karşıladığını ifade etti. HAİN DİYENLER HAKSIZ ÇIKABİLİR "Sarkisyan'ı bugün hainlikle suçlayan yarın haksız çıkabilir. Gelişmeleri Türk Devleti'nin taktiksel bir hareketi olarak görenler var. ABD'ye ve Avrupa Birliği'ne karşı, 'Bakın Ermenilerle aramız iyi. Bizi soykırım konusunda sıkıştırmayın. Ermenilerle görüşme halindeyiz'. demek için bu adımları atıyorlar, diyenler var. dedi. Toranyan, "Ermenistan'ın kandırılacağını düşünüyorlar. Ermenistan'ın bu noktaya Rusya, ABD gibi büyük güçlerin etkisiyle geldiği fikrindeler. Türkiye 90 yıldır hiçbir adım atmadı. Bu yüzden pek çok Ermeni'ye bu el sıkışma acı bir tat veriyor. Ancak, bir çözüm bulmak zorundayız. Ben, alttan alıp her şeye rağmen ilerleme görüşündeyim" şeklinde konuştu. "SOYKIRIM”DA ISRARCIYIZ İkili ilişkiler kurulmaya başlasa da "soykırımın" tanınması için ısrarcı olacaklarını vurgulayan Toranyan, "Diasporada genel görüş Türkiye ve Türk hükümeti Ermeni “soykırımı” konusunda inkarcı politikasını değiştirmediği sürece sağlam ilişkiler kurulamayacağı yönünde. İnkarcılıkta ısrar etmek “soykırım” suçuna ortak olmak demektir." dedi. Ağrı dağı jesti bekliyoruz Ermeni diasporasının Fransa'daki önemli temsilcisi Ara Toranyan, protokollerde sınırların karşılıklı tanınmasının ardından Türkiye'nin Ermenilere karşı Ağrı Dağı gibi sembolik bir mekanı ortak kullanıma açarak jest yapabileceğini düşünüyor. Toranyan sınırlarla ilgili "Birlikte düşünüp sembolik kararlar alınmalı. Paylaşım ve ortak kullanım gibi çözümler üretilmeli. Nefret duvarına dönüşen bu sınırın uzlaşma yeri niteliğini kazanması gerekir. Ani harabeleri tarihî Ermenistan'ın başkentiydi. Ağrı Dağı mesela Ermeniler için kutsal bir dağ. Kutsal kitaplarda adı geçiyor. Her iki taraf için de bir sembol olabilir." şeklinde konuştu.
599499
'CEO'lara teşvik sürmeli'
'CEO'lara teşvik sürmeli' ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner, hükümetlerin teşvik uygulamalarından hızla ayrılmalarının, ekonomik toparlanmayı tehlikeye sokabileceğini söyledi. Timothy Geithner, ekonomilerin henüz toparlanmanın ortasında bulunduklarını belirterek, geçmiş mali krizlerde örneği görüldüğü gibi, desteklerin erken terk edilmesinin maliyetinin çok daha fazla olduğunu kaydetti. Geithner, mevcut krizden çıkmanın, klasik toparlanmalara göre daha yavaş olacağını da vurguladı. Mali sektördeki düzenleme konusuna da değinen Geithner, bankaların üst yöneticilerine maaş üst sınırı koymayı değil, risk almanın ödüllendirilmeyeceği bir prim ve teşvik sisteminin daha doğru olacağını ifade etti.
600487
Fanatik gruplar mahkemeye!
Fanatik gruplar mahkemeye! Sırbistan'da bir savcı, Sırbistan'ın başkenti Belgrad'taki Kızılyıldız Futbol Kulübü'nün aşırı fanatik grubunun, Partizan Futbol Kulübü'nün 10 aşırı fanatik grubunun ve Rad Futbol Kulübü'nün aşırı fanatik gruplarının derhal kapatılmasını istedi. İsmi açıklanmayan Sırp savcı, bu fanatik grupların üyelerinin insanlar için güvenlik tehlikesi oluşturduğunu, bilhassa maçların ardından cadde ve sokaklarda terör estirerek, mağazalara maddi zarar verdiklerini, derbi maçlarında ise güvenliği sağlamaları için binlerce polisin görev yapmak zorunda kaldığını rapor halinde Anayasa Mahkemesi'ne sunduğu belirtildi. Geçen yıl Belgrad'ta oynanan bir Kızılyıldız maçının ardından, 18 yaşındaki fanatik Kızılyıldızlı taraftar, elindeki alevli meşaleyi bir polisin suratına basması sonucu 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
600213
"25 Kasım'da kamu hizmetleri duracak"
Bazı temaslarda bulunmak üzere Kırklareli'ne gelen Gölpunar, Sen bürosunda yaptığı konuşmasında, 25 Kasım'da uçakların havalanmayacağını, trenler ile vapurların çalışmayacağını ileri sürdü. Acil servisler dışında sağlık hizmetlerinin duracağını ifade eden Gölpunar, şöyle devam etti: "Vergi toplanmayacak, belediye hizmetleri duracak. Siyasi iktidar bize grevden, üretimden gelen gücümüzü kullanmaktan başka bir yol bırakmamıştır. KESK olarak 25 kasımda günlük bir uyarı grevi kararı almış bulunmaktayız. Bu kararla ilgili bizim dışımızdaki iki konfederasyonla da görüştük. KAMU-SEN ile 25 Kasım'da uyarı grevinde iş yerlerinde ortaklaşma kararı aldık. Bu süreçte emek ve meslek örgütleriyle temasımızı sürdürüyoruz."
600036
Saldırıları kameraya çekmişler!
Dünya Saldırıları kameraya çekmişler! Taliban geçtiğimiz gün, Pakistan'ın Lahor kentine 10 silahlı militanla polis merkezine eşzamanlı saldırı düzenledi, 21 kişi hayatını kaybetti. Taliban militanları intihar bombacılarının saldırı anlarını kamera ile görüntülediler. İşte çarpıcı görüntüler.
599668
ZİYA PERVER Yurtdışına giden de Türkiye'de emekli olabilir
PÖzel bir eğitim kurumunda öğretmenim. 1998 yılında işe başladım. SSK ödemelerim dönemde başladı. Bu arada aralıksız çalıştım. Sadece 2000 yılında askerlik görevimi yedek subay olarak yaptım. Dönüşte de ara vermeden tekrar göreve başladım. Emeklilik için 2.900 günüm kaldı. Ancak ben yurtdışına gitmeye hazırlanıyorum. Avustralya'ya gideceğim. Orada yine eğitim işinde çalışacağım. 1- Türkiye'deki kalan emeklilik işlemimi nasıl düzenlemeliyim? (Şu ana kadar primlerim yüksek ödendi. Emekliliğimde maaş kaybına sebep olmaması için.) 2. Avustralya ile Türkiye arasında anlaşma var mı? Oradaki primlerimi dönüşte burada saydırabilir miyim? 3. Oradan da emekli olabilmem için ne yapmam gerekiyor? Bilgilendirirseniz sevinirim. Hüseyin Yiğit Hüseyin Bey, 1998 yılı işe giriş yılına göre 57 yaşında en az 5.900 gün sayısı ile SSK'dan emekli olabileceğiniz gibi 3.600 gün sayısı ile de 60 yaşında emekli olma tercihinizi de kullanabilirsiniz. Yurtdışına gittiğinize göre artık ülkemizde prim ödeme şansınız yok. Hatta eskiden (reform öncesi) isteğe bağlı sigorta primi ödeme hakkı varken, Ekim 2008 günü yapılan düzenleme ile (yurtdışında ikamet edenlerin) bu hakkı ortadan kaldırıldı. Bu nedenle yapabileceğiniz tek şey yurtdışında (Avustralya'da) geçen çalışma süreleriniz ile her bir çalışma sürelerinin aralarında, başında, sonunda birer yıllık boşlukları SGK'ya borçlanıp, ödeyebilirsiniz. Bu arada hemen belirteyim Avustralya ile aramızda sosyal güvenlik sözleşmesi yok ama çalışmaları devam ediyor. Orada geçen primleri burada saydıramazsınız ama bunun bir önemi yok. Aramızda sözleşme olan ülkelerdeki primler burada sanal (fiktif) olarak geçerlidir, karşılığı ödenmeden tam gün sayısı sayılmaz. kesin dönüş YAPMAYA gerek yok Emeklilik için gereken prim ödeme gün sayınızı (tercihinize göre 5.900 gün veya 3.600 günü) tamamlayacak kadar bir süreyi dilediğiniz zaman borçlanmak için SGK'ya müracaat edebilirsiniz. Bunun için tek yapmanız gereken, Avustralya makamlarından alıp, oradaki Türk konsolosluğundan onaylanan hizmet belgesi ile (SGK'da matbu olarak bulunan) borçlanma talep dilekçesi doldurup SGK'ya vermektir. Bu belgeyi alan SGK size borç rakamını tebliğ edecek ve tebliğden itibaren ay içinde tarafınıza çıkarılan borcu ödemeniz gerekir. Borç rakamını siz belirleyeceksiniz Kaç para ödeyeceğinizi ise siz belirleyeceksiniz, hem kaç günü borçlanmak istediğiniz hem de bu günler için kaç para ödeyeceğinizi borçlanma talep dilekçesinde belirteceksiniz, günlük borçlanmaya esas kazanç rakamı olarak, günlük asgari ücret olan 23,1 lira ile bu rakamın 6,5 katı olan 150 lira arasında dilediğiniz bir rakamı seçeceksiniz. Seçtiğiniz rakamın da yüzde 32'si ödemeniz gereken borç olacak. Mesela, 1.000 gün borçlanmak isterseniz bu günleri de en düşük rakamdan ödemeyi düşünüyorsanız, 1000 23,1 0,32= 7.392 lira ödemeniz gerekir. Emekli olmak için şartlar Yurtdışında iken borçlanıp, parasını ödeyebilirsiniz ama yurtdışı borçlanması ile emekli olabilmeniz için yurda kesin dönüş yapmanız gerekir. Bunun anlamı hadi eşyaları yükle kamyona (gemiye) Türkiye'ye taşın değildir. Türkiye dahil dünyanın hiçbir ülkesinde çalışmamak, işsizlik parası almamak ve ikamete dayalı sosyal yardım almamak kesin dönüş anlamındadır. Bu arada Avustralya sosyal güvenlik mevzuatı uyarınca orada emekli olup, Türkiye'ye yerleşebilirsiniz ve ister Türkiye ister dünyanın başka bir ülkesi fark etmez emekli aylığınızı istediğiniz yere gönderirler. Avustralya'da ülkemizde olduğu gibi çeşitli emeklilik türleri var, bunlardan normal (yaşlılık) emekli aylığınızı başka ülkelere gittiğinizde de tam alırsınız ama 26 haftadan sonra alacağınız aylıklarda indirim olabilir. 'Emeklilere müjdeli haberi yakında vereceğiz' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, aylık ücreti çok az olan işçi ve Bağ-Kur emeklilerine yönelik müjdeli haberi yakında vereceklerini söyledi. Zaman, emekli aylıkları arasında adaletsizliği giderecek çalışmayı 14 Ekim'de okuyucularına duyurmuştu. Başbakan Yardımcısı Arınç, Manisa'da gazetecilerin sorularını cevapladı. Arınç, bir gazetecinin emekli maaşlarında bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı yönündeki sorusu üzerine sözlerine, "Emekli misiniz? Yani müjde vermek için konuşayım." diyerek başladı. Türkiye'de emeklilerin çok az ücret aldığını, emeklilerin yapılan artışlardan da çok cüzi miktarda istifade edebildiğini, bunun sistemden kaynaklandığını belirten Arınç, "Buna bir çare arıyoruz. Bu çare üzerinde Çalışma Bakanı'mız çalışıyor. Her toplantıda da Bakanlar Kurulu'na bilgi veriyor. Şu anda eşit işe eşit ücret yoksa, yıllarca çalıştıktan sonra emekli olanlar arasında aylıklar noktasında birbirinden çok farklılıklar var. Az ücret alan emeklilerin daha yukarılara intibak etmeleri konusunda bir çalışmanın içindeyiz." dedi. 2000'den önce emekli olanlarla 2000'den sonra emekli olanlar arasında büyük uçurumlar olduğuna dikkat çeken Başbakan Yardımcısı, "Aylık ücreti çok az olan işçi emeklilerimize, Bağ-Kur emeklilerimize yönelik, müjdeli haberleri yakında vereceğiz. Bu konuda olumlu çalışmamız var.'' şeklinde konuştu.
599487
Uzan nereye TMSF oraya
Uzan nereye TMSF oraya TMSF, Fransa'dan sığınma talep eden Cem Uzan'ın peşini bırakmıyor. Ertürk, oradaki hesaplar için de işlem başlattıklarını söyledi TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, özel bir televizyon kanalına Fransa'ya siyasi sığınma talebinde bulunan ve hakkında yakalama kararı çıkartılan Cem Uzan hakkında açıklamalarda bulundu. Ertürk şunları söyledi: "Uzan bizim borçlumuz. Alacak-takip süreçlerine muhatap olan kişi ve grup. Şu anda yürüyen ceza davasının sanıklarından biri. Bu davalar devam ederken Fransa'ya sığınma talebi oldu. Biz bu konuda bazı sinyaller almaya başladıktan sonra, iki defa mahkemeye talepte bulunduk. İki gün önce bir karar çıktı. Bizim için asıl kritik olan alacak-tahsil sürecinin nasıl etkileneceği. Bizim Türkiye içinde bilebildiğimiz malvarlıkları kalmadığı için yurtdışına yöneldik. Biz de çalışmalarımızı yurt dışında yoğunlaştırdık. Bir taraftan aleyhimizde açılan davalara bakıyoruz, bir taraftan da yurtdışında kaynak arayışlarını sürdürüyoruz. Biz kendimizi etkilememesi için gerekli çalışmaları yapıyoruz. Bizim de yoğunlaşma alanımız yurtdışı olacaktır." Ertürk, Merkez Bankası'nın zorunlu karşılık oranlarını indirmesine ilişkin olarak, "Reel sektörün kaynağa kolay erişimini sağlamanın önemi arttı. Bu tür adımlar bankaların daha fazla kredi verme cesaretini artıracaktır. Bunun da böyle bir sonucu olmasını bekliyoruz" dedi. Ertürk, bütçe disiplininin piyasalara sinyal vermesi açısından önemli olduğunu belirtti ve disiplinin kontrol altına alınacağını kaydetti.
599646
'Sezona kupayla girmek moral verici'
ULEB Avrupa Ligi Yönetim Kurulu toplantısı için Tel Aviv'de bulunan Efes Genel Menajeri Engin Özerhun, yeni sezon öncesi Teknosa Türkiye Kupası'nda 8'li finale son anda kaldıklarını hatırlattı. Ardından Cumhurbaşkanlığı Kupası gibi önemli bir kupayı müzelerine taşımanın kendileri için moral olduğuna dikkati çeken Özerhun, "Yeni sezon öncesinde hem Türkiye Ligi hem de Avrupa Ligi için moral depoladık." dedi. Bu arada ULEB Avrupa Ligi'nin, geçen sene yapılan sözleşmeyle bir yıllığına resmî sponsoru olan Efes, bu süreyi yıl daha uzatacak. Sponsorluk anlaşmasının uzatılması dolayısıyla pazartesi günü, İstanbul The Ritz Carlton Otel'de basın toplantısı düzenlenecek.
599820
Yağış Marmara ve Ege bölgelerini etkilemeye devam ediyor
Marmara ve bölgelerini etkilemeye devam ediyor Şiddetli Marmara ve bölgelerini etkilemeye devam ediyor. Devlet Meteroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nden edinilen bilgilere göre; ’nin batı bölgelerinde aralıklarla görülecek yağışların Marmara’nın batısı(Edirne, ve ’un yakasında), Aydın, ile ’nın kuzey ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Hava Sıcaklığı, hava sıcaklığı Marmara ve Ege’de ila derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar, genellikle güney ve güneybatı, zamanla Marmara’da kuzey ve kuzeydoğu yönlerden hafif arasıra orta kuvvette esecek. -UYARILAR- Yağışların Marmara’nın batısı(Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve İstanbul’un Avrupa yakasında), İzmir, Aydın, Manisa ile Muğla’nın kuzey ilçelerinde kuvvetli olması beklendiğinden oluşabilecek olumsuz şartlara karşı (yıldırım düşmesi, lokal ve ani taşkın, ulaşımda aksamalar vb.) ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları konusunda uyarıda bulundu. -BÖLGELERİMİZDE HAVA- Marmara: Parçalı ve çok bulutlu, bölge geneli aralıklı ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ile İstanbul’un Avrupa yakasında kuvvetli olması bekleniyor. Ege: Parçalı ve çok bulutlu, Kıyı Ege zamanla Denizli ve çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların İzmir, Aydın ve Manisa ile Muğla’nın kuzey ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Batısı parçalı bulutlu, doğusu az bulutlu ve açık geçecek. İç Anadolu: Kuzeybatı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra ve çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Batı Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak yağışlı. Orta ve Doğu Karadeniz: Parçalı ve az bulutlu. Az bulutlu ve açık geçecek. Az bulutlu ve açık.
600622
güvenlik görevlisi yaralandı
güvenlik görevlisi yaralandı Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Şırnak ili Merkez ilçesi dağlık arazi kesiminde, bölgede görev yapan güvenlik güçlerine bir grup bölücü terör örgütü mensubu tarafından açılan taciz ateşi sonucu güvenlik görevlisi hafif şekilde yaralandı. Bu arada, Siirt ili Pervari ilçesinde bölücü terör örgütünden kaçan terörist güvenlik güçlerine teslim oldu. Ayrıca, Hakkari ili Çukurca ilçesi dağlık arazi kesiminde, güvenlik güçlerince bölücü terör örgütüne ait adet RPG-7 roketatar ve bu silaha ait adet mühimmat ile Şırnak ili Güçlükonak ilçesi dağlık arazi kesiminde, bölücü terör örgütüne ait adet el dürbünü, adet RPG-7 roketatar ve adet RPG-7 roketatar mühimmatı ele geçirildi.
600373
gün önce boşandığı eşine sokakta kurşun yağdırdı
gün önce boşandığı eşine sokakta kurşun yağdırdıEkrem ÇAĞLAR/SALİHLİ (Manisa), (DHA) 'da, geçen pazartesi günü anlaşarak boşandığı eşi 28 yaşındaki Sermin A.'yı, sokak ortasında kurşunla vurup öldürdükten sonra kaçan 35 yaşındaki Zafer A.'nın yakalanması için çalışmalar sürdürülüyor. Belediyesi Fen İşleri Dairesi'nde traktör şoförü olarak çalışan Zafer A., 15 yıllık eşi Sermin A. ile şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmak için anlaştı. kararının ardından Adala Beldesi'ndeki bir salça fabrikasında çalışan S.A., baba evine taşındı. Zafer A. ve Sermin A., geçen pazartesi günü Salihli Aile Mahkemesi'nde görülen boşanma davasının ilik duruşmasında boşandı. Mahkeme, Zafer A.'ya, herhangi bir olay yaşanmaması için ‘20 gün evine yaklaşmama’ cezası verdi, çocuğun velayeti de anneye verildi. Sermin A., dün saat 21.30 sıralarında, boşandığı eski eşinin evine gidip, çocukları 13 yaşındaki T.A. ve K.A.'ya ait eşyaları aldı. Sermin A., daha sonra baba evine dönmek üzere yola çıktı. Salihli Pazaryeri'ne geldiğinde Sermin A., boşandığı Zafer A. ile karşılaştı ve aralardında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine sinirlenen Zafer A., belinden çıkardığı 7.65 milimetre çapındaki ruhsatsız tabancayla eski eşine önce el ateş etti. Zafer A., kanlar içinde yere yığılan Sermin A.'nın üzerine el daha ateş etti. Genç kadın olay yerinde yaşamını yitirirken, Zafer A. koşarak olay yerinden kaçtı. Polis olayın ardından belediyedeki işinden gün önce istifa ettiği öğrenilen katili Zafer A.'nın yakalanması için bölgede çalışma başlattı. Zafer A.'nın şehir dışına çıkabileceği ihtimali üzerine ilçe giriş ve çıkışları tutuldu. Polis, Zafer A.'nın yakalanması için çalışmaları sürdürüyor.
600143
Abacı kemancıyı böyle tokatladı
Abacı kemancıyı böyle tokatladı, eğlenmeye gittiği Civanım Bar'da, genç bir kemancıyı "Şarkıyı iyi takip edemiyorsun" diye tokatladı, sonra da kemanını kırdı! Şarkılarıyla coşturdu Diva'nın yaptığı 'düpe düz vurgun sayılır'! cumartesi gecesi sahne aldığı Günay Restaurant çıkışı, eğlenmek için Civanım Bar'a gitti. Büyük ilgi ve alakayla karşılanan sanatçı, ilerleyen saatlerde şarkıcı Utku tarafından sahneye davet edildi. Alkolün de etkisiyle keyfi yerinde olan Abacı, şarkılarıyla mest etti. "Bu işi adam gibi yap!" Saatlerin 03.30'u gösterdiği sırada müziği susturan Muazzez Abacı, orkestradaki genç kemancıyı şarkıları iyi takip edememekle suçlayıp, "Bu işi adam gibi yap!" diye fırçaladı. Alkolün dozunu fazla kaçıran sanatçı, gecenin finalini genç kemancıyı tokatlayıp, kemanını kırarak yaptı.
600405
Afgansitan'da 12 işçi kaçırldı
Paktiya eyaletinin Emniyet Müdürü Azizuddin Vardak, özel bir inşaat firmasında çalışan 12 işçinin kaçırıldığını söylerken, eyaletin gizli servis şefi Gülam Dastagir Rüstemyar ise kaçırılan işçi sayısının 15 olduğunu kaydetti. Her iki yetkili de, bu adam kaçırma olayının ''özel bir anlaşmazlık'' olduğunu, bunun direnişçilerle bir ilgisi bulunmadığını belirtirken, kaçırılanların yarın serbest bırakılabileceğini, çünkü aşiret liderlerinin araya girdiğini belirtti. Afganistan'da adam kaçırma ''geçer akçe'' haline gelmiş bulunuyor. Direnişçiler tarafından siyasi baskı unsuru olarak kullanılan bu yöntem, çeteler tarafından da fidye almak için kullanılıyor.
599301
ABD'de Aşı Geçikecek
ABD'de Aşı Geçikecek Amerika Birleşik Devletleri'nde ''Domuz Gribi'' aşılarının dağıtımının, firmaların yeteri kadar aşı üretememesi yüzünden gecikeceği bildirildi. Hastalıklardan Korunma ve Kontrol Merkezi, ekim ayı sonu itibariyle 40 milyon doz aşının hazır olmasının beklendiğini ancak, bu sürede ancak 28 ila 30 milyon doz aşının hazır olabileceğini açıkladı. Hastalığa yol açan H1N1 virüsünden kaynaklanan ölümlerin, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı eyalet ve kentlerde salgın hastalık eşiğinin üzerinde olduğu ve virüsün 41 eyalette etkisini sürdürdüğü bildiriliyor.
599558
Anne, tülbentle iki çocuğunu boğdu
Anne, tülbentle iki çocuğunu boğdu ’da, 25 yaşındaki Songül Toromantekin, çocukları yaşındaki Sümeyya ile yaşındaki Yasir’i boğarak öldürdükten sonra tülbentle kendi boğazını sıkıp etti. Yanında ‘Ölümüzden kimse sorumlu değildir’ notu bulunan annenin daha önce de girişimde bulunduğu öğrenildi. Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez olay yerine gelerek inceleme yaptı. Kesmez, evin kapılarının içerden kilitli olduğunu, herhangi bir zorlama gözükmediğini söyledi. Kesmez, “Bu teknik olarak mümkündür, ama kesin ölüm nedenlerle yapılacak inceleme ve otopsinin ardından belli olacak. Ancak ilk izlenim annenin çocuklarını boğup intihar ettiği yönündedir” dedi. Bu arada genç kadının babası ile eşi de olayla ilgili bilgi vermek üzere ’ne götürüldü.
599635
Taburcu edilen halterci, bir hafta sonra hayatını kaybetti
Baba Bilal Top, çocuğundan en küçüğü Cafer'in bu sene Tokat Mehmet Akif Ersoy Lisesi'ne başladığını belirterek, "Oğlum yıl önce haltere başladı. Geçen cumartesi telefonda görüşmüştük. Hafta sonu eve gelemeyeceğini, harçlığa da ihtiyacının olmadığını söylemişti.'' dedi. Başarılı bir öğrenci ve sporcu olan oğlunun, Uzunburun mevkiindeki güreş eğitim merkezinde yatakta uyurken ranzadan düştüğünün söylendiğini kaydeden baba Top, "Hocaları alıp hastaneye götürmüş. Hastanede tomografi çekmişler ve göndermişler. Hocaları daha sonra kez kontrole götürmüş. Hastane yetkilileri hakkında şikayetçi olacağım. Gerekenin yapılmasını isteyeceğim. Hocaları hakkında şikayetçi olmayacağım, çünkü defa hastaneye götürmüşler. Oğlumun yüzde doksan beyin kanamasından öldüğünü söylediler." dedi. Cafer Top'un, 2008-2009 sezonu Okullararası Türkiye Halter Şampiyonası'nda kendi yaş grubunda ikinci olduğu öğrenildi.
599525
Uzel Holding'te miras annenin
Uzel Holding'te miras annenin Yıllardır süren miras kavgasında son noktayı mahkeme koydu. 1998'de ölen Ahmet Uzel'in eşi Türkan Uzel holdingdeki hisselerinin büyük kısmının hileli şekilde iki oğluna geçtiği iddiasıyla açtığı davayı kazandı Zirai makine üretiminde dünyanın en büyük 10 firması arasında gösterilen Uzel Holding, 1937'de Ahmet Uzel tarafından kuruldu. Ahmet Uzel, 1998'de hayatını kaybetti; 2006 cirosu 700 milyon dolar olan holdingde miras kavgası başladı. Şirketin kötü yönetildiğini ve bazı şirketlerin de yabancı firmalara satıldığını gören Türkan Uzel, 2006'da 9'uncu Asliye Ticaret Mahkemesi'ne başvurarak hisselerinin iadesini ve ne kadar hissesinin bulunduğunun tespitini istedi. Oğul Emil İbrahim Önder Uzel'in avukatı ise hisselerin anneye iadesinin mümkün olmadığını belirterek, bu davanın reddini istedi. Yaklaşık yıl süren davayı karara bağlayan mahkeme, Türkan Uzel'in iki oğlu Emil İbrahim Önder Uzel ile Ahmet Serdar Uzel'in üzerinde bulunan hisselerden 15 milyon 205 bin 703'er paylı hisse ile Ahmet Uzel Vakfı'ndaki 600 bin hissenin Türkan Uzel'e ait olduğuna hükmetti. FERGUSON'LA YENİ ANLAŞMA Kararda, "İbrahim Önder Uzel ile Ahmet Serdar Uzel'in, Uzel Traktör Sanayi şirketine devredilmeye çalışılan milyon 976 bin 659.5 hissenin sermaye artırımları sonrası 15 milyon 205 bin 73'er hissenin Türkan Uzel adına işlenmesine, yine Ahmet Uzel Vakfı'ndaki 599 bin 992 pay hissenin de Türkan Uzel adına işlenmesine karar verildi" denildi. Uzel Holding'in kurucusu Ahmet Uzel ölmeden önce ise hisse dağılımı şöyleydi: Ahmet Uzel yüzde 95.9, eşi Türkan Uzel yüzde 1.1, kızı Şafak Kibar 0.99, büyük oğlu Önder Uzel yüzde 0.99 ve küçük oğlu Serdar Uzel yüzde 0.99. Ahmet Uzel vefat edince en büyük hisse yüzde 25.07 ile anne Türkan Uzel'in oldu. Diğer çocukların her birinin hissesi de yüzde 24.97 olarak belirlendi. Anonim şirket kuralı beşinci ortak olması gerektiği için binde oranında hisseyle Uzel Sınai Yatırım şirketi kuruldu ve şirketi temsilen Bedirhan Çelik yönetime katıldı. Ancak zaman içinde hisse değişimleriyle holdingin kontrolü büyük oğul Emil İbrahim Önder Uzel'e geçti. Bu kararla kendisiyle birlikte hareket eden kızı Şafak Kibar ile oğlu Ahmet Serdar Uzel'in de hisselerinde söz sahibi olan Türkan Uzel, yönetimi eline geçirmiş oldu. Uzel Holding'in, ünlü traktör firması Massey Ferguson'la olan sözleşmesi geçen yıl sona ermişti. Türkan Uzel'in öncelikle Massey Ferguson'la yeniden anlaşma yapabileceği öne sürüldü.
599357
Baykal kamera kaydında ısrar edince görüşme tehlikeye girdi
CHP'liler ise Erdoğan'ı 'Kasımpaşalı' damarı üzerinden ikna etmeye çalıştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, "Böyle tarihi bir görüşmenin kayda geçmesi lazım, Kasımpaşalılar cesur olur." göndermesini yaptı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise, "Baykal'ın esasen Sayın Başbakan'la görüşmek gibi bir niyeti yok. Herhalde bu gidişle görüşme olmayacak gibi. Sayın Başbakan kameraların gözetimi altında, sanki sorgu odasında, videoya alınan sorgular gibi." tepkisini gösterdi.PBaşbakan Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Deniz Baykal arasındaki randevu iptal olmak üzere. İki lider dün 'kamera kaydı' yüzünden restleşti. Erdoğan, Irak dönüşünde Baykal'la yapacağı görüşmenin kayıt altına alınmasını kabul etmeyeceklerini açıkladı. Baykal ise bu sözlere, "O, işini sisli, dumanlı, kapalı kapılar ardında götürme tercihi içinde. Buna bizim katkı vermemiz mümkün değil." diyerek, kayıt olmadan görüşmeyecekleri mesajını verdi. Başbakan'ın mektupla yaptığı görüşme talebine yine mektup yoluyla cevap veren Baykal, Erdoğan'ın 'telefonla öngörüşme' talebini reddetmiş, kameraların da bulunduğu bir ortamda yüz yüze görüşmek isteğini sürdürmüştü. İki lider arasında devam eden dolaylı diyalog, dün 'görüşmenin iptal edilebileceği' endişelerine sebep olan bir noktaya ulaştı. Başbakan Erdoğan, "Sayın Baykal'a gideceğim de, yani böyle elimde veya elinde kameralarla birilerinin oraya gelmesi diye bir düşüncem yok. Böyle bir şeye de bizim kalkıp da müsaade etmemiz mümkün değil. Yani ben kendilerine arzu ettiği şekilde özel kalemimle gerekli cevabı verdiririm. Kendileri eğer bu şekilde kabul ederlerse, eyvallah. Kamerasız." ifadelerini kullandı. Karşılıklı diyaloğun medya üzerinden devam etmesine yönelik rahatsızlığını da dile getiren Erdoğan, "Onun için kendim görüşmeyi arzu ettim, ama kendileri böyle bir görüşmeyi arzu etmediklerini bir yazılı açıklamayla bildirmişler. İşin usulünü kabul ederse görüşeceğim. Sadece kamerasız değil, bir şeyler daha var." diye konuştu. Baykal ise Erdoğan'ın görüşmeye ilişkin son değerlendirmelerine Edirne'ye hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda cevap verdi. Başbakan'ın kayıt talebine karşı çıkmasını, "Bu görüşmenin kapalı kapılar arkasında, toplumdan, milletten, halktan kaçırılan bir konuşma olarak gerçekleştirilmesi konusundaki Başbakan'ın ısrarını anlamak, kabul etmek benim için mümkün değildir." şeklinde değerlendirdi. Erdoğan'la yapacakları görüşmeyi kendi aralarında özel bir konuşma olarak tutma haklarının olmadığını savunan Baykal, şöyle konuştu: "Milletin bu tartışmayı dinleme ve öğrenme hakkı vardır. Şimdi Sayın Başbakan'ın böyle bir konuşmadan kaçınma kararını aldığını görüyorum, takdir kendisinindir. Başbakan düşüncelerini benimle müzakere etmeye ve şeffaf bir ortamda müzakere etmeye, halkın öğrenebileceği şekilde bu tartışmayı benimle gerçekleştirmeye razı olduğu an bu görüşmeyi kendisiyle yaparız." BAYKAL'IN ODASINA ROBOT KAMERA KONulDU Erdoğan'ın görüşmenin 'devlet sırrı' niteliğinde olduğunu söylemesi durumunda tavrının ne olacağı sorusuna, "Başbakan benden 'size gizli bilgiler vereceğim, devletin bu konudaki bilgilerini sizinle paylaşacağım.' diye randevu istemedi." diye cevap veren Baykal, "Yani şu koşullarda görüşme olmayacak." sözlerine de şu karşılığı verdi: "Biz şeffaf görüşmeye hazırız. Biz Başbakan'ın geleceği umudu içinde hazırlığımızı yaptık. tane robot kamera bu görüşmeyi çekecek ve konuşma salonunda sadece Başbakan'la ben bulunacağım. Üzerinde mutabık kalacağımız, güvendiğimiz bir yönetmen bunu dışarıdan izleyecek ve ortaya kaset çıkacak. Bunlardan birini Başbakan'a, birini bize verecek ve bu şekilde bu görüşmeyi gerçekleştireceğiz diye umut etmiştik." Görüşmeye karşı olan MHP, kenardan taktik veriyor
600005
Taksiciden 20 gündür haber alınmıyor
Taksiciden 20 gündür haber alınmıyor ŞIRNAK (İHA) Şırnak'ın İdil ilçesinde yaşayan ve taksicilik yapan eski cezaevi hükümlüsünden 20 gündür haber alınamıyor. İdil Yeni Mahalle 126 Sokak'ta ikamet eden şehir içi ve uluslararası taksicilik yapan çocuk babası eski cezaevi hükümlüsü Sedik Teymurtaş, yaklaşık 20 gün önce 73 KC 744 plakalı ticari aracı ile kayboldu. Teymurtaş'tan haber alamayan ailesi İlçe Emniyet Müdürlüğü, İlçe Cumhuriyet Savcılığı'na başvuruda bulunurken kayıp Sedik Teymurtaş'ın eşi Mevlüde Teymurtaş eşinin hayatından endişe duyduklarını söyledi. çocuk babası Teymurtaş'ın bundan iki ay önce de bir petrol dinlenme tesisinde gece yarısı aracını temizlediği ve tam binip gideceği sırada kimliği belirsiz kişilerin uzun namlulu silahlarla düzenlediği saldırıya uğradığını ve aracına isabet eden kurşunlara rağmen kendisine bir şey olmadığını belirten Mevlüde Teymurtaş, eşinin bulunmasını istedi. çocuk babası kayıp Sedik Teymurtaş'ın bulunması için çalışma başlatan İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilileri olayla ilgili olarak gerekenin yapılacağını söylediler.
600485
Gül: "Güzel bir gelişme"
Karakter boyutu Gül: "Güzel bir gelişme" Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bazı terör örgütü mensuplarının Türkiye'ye gelerek teslim olacağına ilişkin haberleri, ''İyi ya güzel işte'' diye değerlendirdi. Gül, yenilenen Gençlik Parkı'nı gezmeye geldiği sırada bir gazetecinin, ''Kandil ve Mahmur'daki bazı terör örgütü üyelerinin Türkiye'ye geleceği söyleniyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu, ''İyi ya güzel işte'' diye yanıtladı.
600006
Esrarı dampere zulalamışlar
Esrarı dampere zulalamışlar Samsun'da jandarma ekiplerinin yaptığı operasyonda kamyonun damper kısmına zulalanmış halde 27 kilo 500 gram esrar ele geçirildi. Olayla ilgili olarak iki amca oğlu kişi gözaltına alındı. Samsun İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ile Ayvacık İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, Ayvacık ve Çarşamba İlçelerinde uyuşturucu madde ticareti yapan şahısları takibe aldı. Ayvacık İlçesinden Çarşamba İlçesine esrar maddesinin sevk edileceği bilgisini alması üzerine ekipler, hemen harekete geçti. İlçe girişinde durdurulan 55 6461 plakalı kamyon durdurularak araçta aramada yapıldı. Yapılan aramada kamyonun damper kısmının altına zulalanmış halde poşetler içerisinde 24 kilo 600 gram esrar maddesi ele geçirildi. Araçta bulunan 20 yaşındaki Sedat Keskin, ile amca oğlu 20 yaşındaki İlyas Keskin gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüphelilerin Ayvacık ilçesi Çökekli köyündeki evlerinde yapılan aramada ise kilo 900 gram esrar maddesi ile birlikte 600 gram kenevir bitkisi tohumu ele geçirildi.
599636
Avni Tarhan: 'Devlet Sporcusu Kanunu' neden uygulanmıyor
Avni Tarhan 'Devlet Sporcusu Kanunu' neden uygulanmıyor Türk milletini dünyada başarı ile temsil etmiş Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonalarında ilk üçe giren sporcular ile Milli takımlarımızı Dünya Şampiyonu yapan antrenörlerimize bir ahde vefa gereği yaptıkları büyük hizmetlerden dolayı 'Devlet Sporcusu' ünvanı verilmesi ve bunun yanı sıra da aylık bağlanması için bir kanun hazırlandı. Kanunu ilk defa hazırlatan güreş yapmış, güreşi çok iyi bilen, zamanın Adalet Bakanı, şimdiki Meclis Başkanımız Sn. Mehmet Ali Şahin bey oldu. Ardından 'Asrın Sporcusu' büyük şampiyon Hamza Yerlikaya ve arkadaşları tarafından meclis gündemine taşındı. Avrupa ve Dünya'da spor için çıkartılmış eşine az rastlanır nitelikte müthiş bir uygulama. Türk sporu için bunu düşünen herkesten Allah razı olsun. Bu önemli kanun TBMM'de 5774 kanun numarası ile 24.06.2008 tarihinde iktidar ve muhalefetin tam mütabakatı ile kabul edildi ve yürürlüğe girdi. Ardından Sn. Cumhurbaşkanımızın onayının ardından Temmuz 2008 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Kanuna Sayıştay denetiminden sonra yeniden bir yönetmelik çıkartıldı. Yönetmelik ise 25.05.2009 tarih ve 27241 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bundan sonra Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü federasyonlara bir süre tanıyarak devlet sporculuğuna hak kazananların müraacatlarını yapmalarını ve onların da genel müdürlükte toplanmalarını talep etti. Buraya kadar her şey tamam. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tüm federasyonlara talimat vererek aylık hak eden şampiyonların ve hocaların evraklarını tekamül ettirdi ve görevini yaptı. Ardından her türlü yazışmalar yapılarak durum maliye bakanlığına intikal ettirildi. Kanunun kabul tarihinden bu yana yıl ay 19 gün yani bir buçuk yıl gibi çok önemli bir zaman geçmiş bulunmakta. Yıllardır mağdur olan şampiyonlar tabiî ki kanunun akibetini soruyorlar. Kime sorulsa efendim Maliye Bakanlığı'nda bekliyor. 1-) Daha 5-6 ay sürer 2-) Galiba 2009 bütçesinde yok 3-) 2010 bütçesine konulacak ve buna benzer birçok sözler ortada dolaşıyor. Uluslararası arenada bizi canı ve bütün varlığı ile temsil etmiş, İstiklal Marşımızı çaldırmış, altın madalya kazanmış insanlarımızın mağdur edilmesi hiç de hoş bir hareket değildir. Türk sporunun böylesine bir uygulama ile bir yere gitmesi de mümkün değildir. Bir yetkili ortaya çıkıpta kardeşim durum budur diye bir açıklama dahi yapmıyor. Peki böyle uygulama Türk sporuna ne getirir? Bence kocaman bir hiç. Şu anki tabloya baktığımızda bir çok spor branşında hiç de iyi olmayan bir manzara karşımıza çıkmaktadır. Son söz olarak: 24 Temmuz 2008'de yürürlüğe giren 'Devlet Sporculuğu Kanunu'nun bir an önce uygulamaya konması Türk sporunun yüzde yüz yararınadır. Bu konuda sporcu Başbakanımızın talimatlarını tüm Türk spor kamuoyu, alın terini vatanımız için akıtmış büyük şampiyonlar, onları Dünya Şampiyonu yapmış antrenörleri beklemektedir.
599924
İntihar eden liseli kızı balıkçı kurtardı
eden liseli kızı balıkçı kurtardıSoner GÜLEZER/ GÖLCÜK (Kocaeli), (DHA) ’nin İlçesi’nde lise öğrencisi 17 yaşındaki G.Ş. iskeleden denize atlayarak etmek istedi. Genç kız, iskelede balık tutan Hasan Yanbaloğlu tarafından kurtarıldı. Olay, dün saat 18.30 sıralarında Gölcük'e bağlı Kavaklı Mahallesi’ndeki iskelede meydana geldi. Yaklaşık yarım saat denizi seyreden öğrencisi G.Ş., bir anda suya atladı. Bu sırada iskelede olta ile balık tutan Hasan Yanbaloğlu durumu fark edip G.Ş.'yi kurtarmak için suya atladı. G.Ş.'yi suda batmadan yakalayan Yanbaloğlu, çevredekilerin de yardımıyla kızı çıkardı. Denizden kendinden geçmiş halde çıkarılan G.Ş., olay yerine çağırılan 112 Acil ambulansında yapılan ilk müdahalenin ardından Gölcük Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Olayla ilgili sürüyor.
600120
'İran'da demokratik açılım durdurulamaz'
Cumhurbaşkanı seçimlerinde Mahmud Ahmedined'ın karısındaki adaylardan olan muhalefet lideri Mir Hüseyin Musavi ile eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin, internet sitelerinde yayımladıkları açıklamalarda, "güç kullanımının sadece rejimi değiştirmek isteyenleri cesaretlendireceği" ifade edildi. Açıklamalarda, muhalefeti susturma amacındaki bir "güvenlik ortamının", halkın iktidar sistemine güvenini zayıflatacağı kaydedildi. İran'da muhalefet, Mahmud Ahmedinejad'ın yeniden seçildiği 12 Hazirandaki cumhurbaşkanı seçimlerinin hileli olduğunu, seçimin asıl galibinin Musevi olduğunu savunuyor. Seçim sonrası düzenlenen protesto gösterileri sert biçimde bastırılırken, binlerce kişi gözaltına alınmış ya da tutuklanmıştı. Muhalefet, gösterilerde 72 protestocunun öldürüldüğünü söylerken, hükümet sadece 30 kişinin öldüğünü doğruluyor.
599346
Suriye'ye gitmek için işte size 10 neden
10 yıl önce savaşın eşiğine geldiğimiz Suriye'den bahsediyoruz. Ancak kötü günler geride kaldı. Her iki ülke arasında baş döndürücü bir hızla gelişen ilişkiler, geçtiğimiz hafta başında tarihî bir noktaya geldi. Bu noktada her iki ülkeden 10'ar bakanın katıldığı bir toplantı yapıldı, gelecek adına önemli kararlara imza atıldı. Biz de bu toplantıya iştirak etmek için pasaportumuzu aldığımız gibi Suriye'nin yolunu tuttuk. Vizeye ihtiyaç duymadan geçtiğimiz sınırdan 45 dakika sonra kendimizi Halep'te bulduk. Sonbaharın ortasında olmamıza rağmen harika bir havayla bize 'merhaba' diyen Suriye'ye farklı bir atmosfer hakimdi. Bizim 80'li yıllarındaki halimizi andıran 20 milyonluk Suriye için Türkiye, teknolojisi, demokrasisi, eğitim sistemi ile bir model. Peki, Türkiye ve Türkler için Suriye'nin cazip tarafları neler? Siyasi, askeri ve ticari faaliyetleri kastetmiyoruz; tarihî ve kültürel noktalara dikkat çekmek amacımız. Yüzlerce yıllık tarihimizde birçok ortak nokta var. Birçok peygamberin ve binlerce sahabenin ayak bastığı Suriye, tarihi değerler açısından büyük önem taşıyor. İşte bu sebeplerle Suriye'ye elinizi kolunuzu sallayarak gitmek için 10 nedeniniz var. 1- Suriye'ye gezmek için gidenler daha çok sabaha karşı yola çıkıyor. Sebebi ise sabah namazını orada eda edebilmek. Bunun için seçilen birçok mekan var, ama daha çok Humus'taki Halid bin Velid'in türbesinin bulunduğu Halid bin Velid Camii tercih ediliyor. Bu camide Hz. Ömer'in oğlunun (ra) türbesi de var. Kabil dünyada ilk cinayeti işlediği için yeryüzünün adeta feryat ettiği Habil'in kabri de burada. 2- Hz. İbrahim, Hz. Hud, Hz. Lut, Hz. Davut, Hz. Nuh, Hz. Eyyûb, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'in (sas) belli dönemlerde Şam'da bulunması Suriye'yi Müslüman âlemi için cazibe merkezlerinden biri yapıyor. Hıristiyanlar için son derece önemli olan yerler de Suriye'de bulunuyor. Hz. İsa'nın ve Hz. Meryem'in 16 yıl yaşadığı Nasara köyü Şam'a 50 kilometre mesafede. 3- Hz. İbrahim'in Nemrud'un ateşinden çıktıktan sonra hicret ettiği yer olan Şam, ayrıca şehit edilen Hz. Yahya'nın mübarek başını da bağrında taşıyor. Şam'daki Emeviye Camii'nde yer alan türbe, ziyaretçi akınına uğruyor. Kerbela hadisesinde vefat eden Hz. Hüseyin'in mübarek başı da Emeviye Camii avlusunda. Ünlü İslam komutanlarından Selahaddin-i Eyyûbi'nin kabri de Emeviye Camii'nin hemen yanı başında. Hz. Muhammed, 12 yaşındayken amcası Ebu Talip'le birlikte Şam'a 130 kilometre mesafedeki bir yere kadar geliyor, fakat Rahip Bahira'nın uyarısı üzerine Şam'a gitmeden oradan dönüyor. Efendimiz'in Şam'ı son ziyareti ise 25 yaşında Hz. Hatice validemizin kervanıyla oluyor. Ayrıca Efendimiz'in Şam'la ilgili hadis-i şerifleri de var. İşte bunlardan bazıları: "Allah'ım Şam'a bereket ver.", "Rahman'ın melekleri onun (Şam'ın) üzerine kanatlarını geriyorlar." 4- Bilal-i Habeşi Hazretleri, Medine'de ezan okumayı bırakınca, Hz. Ebu Bekir döneminde Şam'a geliyor ve burada vefat ediyor. Cafer bin Ebu Talip, Dihyetü'l Kelbi, Abdullah ibn-i Ümmü Mektum ve Ebu Derda gibi binlerce sahabenin kabri de Şam'da... 5- Emeviye Camii içerisinde bulunan Yakup Peygamber'in türbesi, Peygamber Efendimiz'in torunu Seyyide Zeynep Camii ve türbesi Suriye'de bulunuyor. 6- Muhyiddin-i Arabi Hazretleri, Halid-i Bağdadi, Mevlânâ, İmam-ı Gazali ve Bediüzzaman Said Nursi gibi birçok önemli şahsiyet, bu topraklarda tarihin yönünü değiştiren eserleri hazırlıyor. İmam-ı Gazali, İhya-yı Ulumiddin'i Emeviye Camii'nde yazıyor. Bediüzzaman, meşhur hutbesini Emeviye Camii'nde okuyor. İbn-i Arabi'nin ve Bağdadi'nin türbesi de Şam'da. 7- Osmanlı İmparatorluğu'nun silinmez izler bıraktığı Suriye topraklarında adeta tarihimiz tekrar canlanıyor. Fatih'in vezirlerinden Akşemseddin'in yetiştiği medreselerin ihtişamı görülmeye değer. Sürgünde vefat eden Sultan Vahdettin'in kabri de Şam'da. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan Süleymaniye Camii gezilmeyi bekleyen yerlerden biri. Osmanlı zamanından kalan meşhur Hamidiye Çarşısı, alışveriş yapılabilecek bir mekan. 8- Halep Kalesi ve Çarşısı, günün neredeyse her saatinde kıpır kıpır. Kalenin yerinde çok eskiden bir Hitit tapınağının olduğu biliniyor. Daha sonra bir Yunan tapınağına çevrilen yapı, 10. yy'da Hamedani hanedanı döneminde haçlı ordularına karşı stratejik bir kale olmuş. Bugünkü Halep Kalesi, Selahaddin-i Eyyûbi'nin oğlu Malik el Zahir Gazi döneminde yeniden yapılmış. 9- Halep'in en güzel yeri Zekeriya Peygamber'in türbesinin bulunduğu cami. Kur'an-ı Kerim, Meryem ve Âl-i İmran sûrelerinde Hz. Zekeriya (as)'ın başından geçenleri etkileyici bir biçimde anlatır bizlere. İşte adına cami yaptırılan Hz. Zekeriya (as), bu topraklarda yaşamış peygamberlerden sadece biri. Mimar Sinan'ın ilk camisi de Halep'te. İbn Sina bir süre burada yaşamış. Kerem'in Aslı'ya olan aşkından yanıp kül olduğu yer Halep. Şehirdeki tek yükselti olan doğal bir tepenin üzerine kurulmuş olan Halep Kalesi görülecek yerlerin başında geliyor. 10- Yeni düzenlemelerle yatırımcının önündeki engeller büyük oranda kalkmış durumda. Özellikle gıda işleme alanında doğrudan yatırım mümkün. Tarımsal alet, ekipman ve aksesuarları konusunda yapılan yatırımlar gümrük ve yüksek vergilerden uzun yıllar muaf tutuluyor. Her türlü sanayi ürünü ihraç edilebilen ülkeye, özellikle makine ile otomotiv ana ve yan sanayilerinde Türkiye'nin ihracat potansiyeli çok yüksek. *** Suriye, zengin bir tarihe sahip Köklü bir tarihi olan Suriye'de İbranilerden Bizanslılara, Selçuklulardan Osmanlı'ya kadar birçok medeniyet hüküm sürmüş. Emevi İmparatorluğu'nun Memlûk Devleti'nin merkezi olan Suriye, 1400 yılında, Timur tarafından saldırıya uğrayıp yok edilmiş. 1517'de Osmanlı egemenliğine girmiş ve tam 403 sene boyunca Osmanlı tarafından yönetilmiş. I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı yönetiminden çıkan bölge, 1946'ya kadar Fransa yönetiminde kalmış. Suriye 1946'da bağımsız olmuş, Altı Gün Savaşı'nda Golan Tepeleri'ni kaybetmiş. İsrail, 1981 yılında burayı tek taraflı olarak ilhâk etmiş. Akdeniz'e kıyısı olan Suriye'nin başkenti Şam. Halep, Lazkiye ve Humus diğer büyük şehirleri. 2004'teki nüfusu yaklaşık 18 milyon olan Suriye, 1963'ten bu yana Baas Partisi tarafından yönetiliyor. 1970'ten beri Esed ailesinin yönetiminde olan devletin şimdiki devlet başkanı, Hafız Esed'in oğlu Beşşar Esed.
599872
Müdürden kadın mühendise taciz iddiası
Müdürden kadın mühendise taciz iddiası Mehmet ÇINAR/ BURDUR, (DHA) 'da İl Müdürlüğü'nde görevli şube müdürü 44 yaşındaki V.S. hakkında, aynı şubede çalışan ve çocuğu olmayan ziraat mühendisi 27 yaşındaki F.B'ye, “Siz çocuk yapmayı bilmiyorsunuz, kadının üzerine ceketimi koysam hamile kalır” ve “Nasıl tokalaşıyorsun benimle? Yeni gelinin şey tuttuğu gibi” dediği iddiasıyla açıldı. Olay, Tarım İl Müdürlüğü'nde görev yapan ziraat mühendisi İ.I.'nın şikayeti üzerine ortaya çıktı. Şikayet dilekçesinde, Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdürü V.S.'nin odasına giren kadın mühendisler F.B. ve N.D. ile tokalaştığı, B.'ye edep dışı sözler sarf ettiğini öne sürdü. Soruşturmayı ‘muhakkik’ olarak yürüten Burdur Bayındırlık İl Müdürü Ramazan Turan, şikayetçi ve tacize uğradığı iddia edilen ziraat mühendisi kadınlar ile tanıkların ifadelerini aldı. Tarım İl Müdürlüğü'ne yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturmadan sonuç çıkmayınca şikayetçiler bu kez 'na başvurdu. Bakanlık müfettişleri soruşturma sonunda tacizcilikle suçlanan V.S.'yi Bölgesi illerini kapsayan 6'ncı Bölge'ye tayinini istedi.
599760
Yakalanmasaydı yinecinayet işleyecekti
Yakalanmasaydı yinecinayet işleyecekti Seviştikten sonra “Sen diğerlerinden daha iyisin” dediği için Esra Karsel’i boğan Eyüp Gökhan’ın, 2003’te öldürdüğü sevgilisiyle ilişki yaşadığını düşündüğü kişiyi de ‘ortadan kaldırmayı’ planladığı ortaya çıktı. Nişantaşı’nda yaklaşık hafta önce, otomobilinde boğulan 39 yaşındaki Esra Karsel’in öldürülmesiyle ilgili ayrıntıları HABERTÜRK ele geçirdi. 2003’tehemşire sevgilisi İlknur Değirmenciler’i kendisini aldattığı düşüncesiyle Üsküdar’daki evinde kaşkolla boğarak öldürdüğü ve Çorum Yarıaçık Cezaevi’nden firari olduğu belirlenen Eyüp Gökhan, “9 yıl ceza almıştım. 4.5 seneden sonra yarı açık cezaevine götürüldüm. Ağustosta izinli çıktım ve İzmir’e gidip bir kafede çalışmaya başladım. 28 Ağustos’ta cezaevine teslim olmam lazımdı. Olmadım. İzmir’deyken bir gün telefonum çaldı. Numarayı tanımadım. Birkaç kez daha çağrı gelince, aradım. Karşıma bir kadın çıktı. Bana ‘Pardon numarayı yanlış çevirdim’ dedi. Kaç yıldır hiç kadın arkadaşım olmamıştı. Sonra onu aradım. Konuşmaya başladık. İnternette bir sitede görüntülü sohbet ettik” dedi. ‘ÖLDÜRECEĞİM’ Olay gecesi Karsel ile Kadıköy’de buluştuklarını belirten Gökhan “‘Otomobilde seks yapalım’ dedi. Bir otoparkta seviştik. Sonra cep telefonunda bir görüntü gösterdi. ‘Dün bu adamla birlikte oldum. Ama sen bundan çok daha iyisin’ dedi. Çılgına döndüm ve öldürdüm” diye konuştu. Gökhan’ın, 3. bir cinayet planı yaptığı ortaya çıktı. Gökhan, polise, ilk öldürdüğü sevgilisinin ilişki yaşadığını düşündüğü erkeği bulup öldürmeyi planladığını ve adama telefon açarak “Seni öldüreceğim” dediğini itiraf etti.
600284
Aslan, hız kesmiyor!
Aslan, hız kesmiyor! Turkcell Süper Lig'in 9. haftasında sahasında Trabzonspor'u ağırlayacak olan Galatasaray, hazırlıklarını basına kapalı olarak gerçekleştirdiği antrenmanla sürdürdü. Jupp Derwall Antrenman Sahası'nda basına ve taraftara kapalı olarak yapılan antrenman, teknik direktör Frank Rijkaard ile yardımcıları Johan Neeskens, Nezih Ali Boloğlu, Albert Roca ve Carlos Cuadrat yönetiminde, saat 10.30'da, ısınma ve açma germe çalışmalarıyla başladı. Antrenmanın ana bölümünde taktik çalışmalar yapıldı. Antrenmanda,takımın tecrübeli savunma oyuncusu Emre Aşık'ın, Fatih Yıldız yönetiminde takımdan ayrı olarak çalıştırıldığı bildirildi. Galatasaray, Trabzonspor ile oynayacağı Turkcell Süper Lig karşılaşmasının hazırlıklarını 18 Ekim Pazar (yarın) sabahı saat 10.30'da basına ve taraftara kapalı bir ter idmanıyla tamamlayacak.
600631
Terim'den basın toplantısı!
Terim'den basın toplantısı! Fatih Terim'in 19 Ekim Pazartesi günü Swissotel'de düzenleyeceği basın toplantısı, saat 14.00'te başlayacak.
600114
Türk kadının en büyük sorunu nedir?
Alanında uzman konuklarıyla hafta içi hergün saat 12.00' de 104.6 frekansından dinleyicilerle buluşan Radyo programcılarından Eda Çelebi’nin hazırlayıp sunduğu Eda’yla Gün Ortası programının Cuma günkü konuğu Gazeteci-Yazar Nevval Sevindi oldu. Kadınların siyasetteki yerinden bahseden Sevindi, siyasetin kadın erkek arımı yapılmadan yapılmamasının altını çizdi. Ülkemizde yaşanan başörtüsü sorunu ile ilgili olarak Sevindi, Türkiye’den beyin göçlerinin artacağını söyledi. Girişimci Amazonlar kitabınızdan bahseder misiniz? Girişimcilik özellikle kadına özgü bir durum değil gibi düşünülüyordu. Girişimci denince insanların televizyonda gördükleri babası ve kocası zengin kadınları yaptığı işler girişimcilik olarak sunuluyordu. Benim yaptığım belgeselde insanlar çok etkilendi. Özellikle erkekler. Çünkü nasıl kadınların fedakârca iş yaptıklarını, başarılarını anlattığım zaman bundan erkekler çok etkilendiler. Hem ülke kalkınmasında hem de ailede kadının itibarını yükseltmek girişimciliği anlattım. Bugün Türkiye’de kadının en önemli sorunu nedir? Kadının en önemli sorunu eğitim. Kadın eğitimden yeteri kadar pay alamıyor. İkinci sorun ise kadının gördüğü şiddet. Şiddet sadece dayak değildir. Ekonomik şiddet olarak kadına para verilmiyor, para ile tehdit edilir. Psikolojik şiddet olarak devamlı aşağılanmak “sen kimsin ki” gibi sözlerin hepsi birer şiddet olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların birbirine Allah’ın nefesinden üflenmiş şerefli bir mahlûkat olarak bakmaları gerekirken, maalesef bir hayvan statüsüne indirmeleri çok acı bir durum. Aile içinde kız çocuklarının okutulma sıklığı nedir? Türkiye’de bölgesel farklılıklar var. Doğuda okuma yazma bilmeyen kadın oranı yüzde 60, Güneydoğu’da yüzde 70’e kadar çıkıyor. Ege’de de birçok köyde okutulmayan kız çocuğu var. Yapılan araştırmalar kadına yapılan eğitim harcamalarının geriye dönüşünün erkekten kat daha fazla olduğu gösteriyor. Kadına karşı olan ön yargı kız çocuklarının eğitimindeki en önemli engellerden biri. Başörtüsü sorunu Türkiye’ye neler kaybettirdi neler kazandırdı? Türkiye’den beyin göçü çok fazla. Yapılan istatistiklere baktığımızda Türkiye ne kadar kan kaybettiğini görüyoruz. Türkiye’de hayatlarını devam ettiremeyeceklerini, adaletin olmadığını, üniversitelerde kalamayacaklarını düşündükleri için beyin göçü çok fazla. Başörtüsü sorunu kavgalarımıza alan açmaktan başka bir işe yaramıyor. Giyime bu kadar takılmanın nedeni içeriği olmayan insanların şekilciliğinden kaynaklanıyor. Maalesef Türkiye içeriğini, kültürünü kaybetti ve şekilcilik her ideolojide yaygın hale geldi ve siyasileştirildi. Siyasetteki kadın sayısı yeterli mi sizce? Kesinlikle değil. Yıllarca bu konuda çalışmalar yaptım. Uzun yıllar KADER’in yönetim kurulunda çalıştım. zaman kadın milletvekili sayımız yüzde gibi çok düşüktü. 95 li yılarda İngiltere, Fransa ve Almanya yüzde 35 aralığını yakalamışlardı. Kuzey Avrupa ülkeleri de İsveç Norveç Finlandiya yüzde 50 oranını yakalamışlardı. Günümüzde kadın milletvekilleri seçimlerde 17.- 18. sıralara konuyor ve partinin aldığı oylar bu kadın milletvekillerinin meclise girmesi için yeterli olmuyor. Burada toplumumuza düşen görev kadının yeri evidir onun dışında hiçbir yerde bulunmaması gerekir önyargısından vazgeçmesi. Bu ülkenin geleceği için kadın erkek ayrımı yapmak yerine iyi insan kötü insan ayrımı yapabiliriz. Bu çok daha önemli diye düşünüyorum ben. Türkiye’de siyaset kendini yeniliyor mu? Yenilemeli mi? Türkiye’de siyaset kendini yenilemeli. Türkiye değişiyor, gelişiyor. Dünya ile birlikte gerçekleşen değişimlere ayak uydurmak için de bizim kendimize daha fazla fark etmemiz gerekiyor. Türk ne demek, Türk kültürü ne demek, nasıl bir vatandaş, nasıl bir eğitim sistemi nasıl bir adalet sistemi, biz ne yapmalıyız bütün sorularımızın cevabı olması gerekir. Türkiye her zaman bu bölgede diğer ülkelere örnek olmuştur. Bu örnek olma halini sürdürebilmek için yeni bir örnek oluşturabilir. Bu yenidünyada nerede yer alacağına karar vermek, olacağı yere göre alanlarınızı genişleteniz açmanız, akademisyenleri desteklemek ve onları halkla temasını yoğunlaştırmak. Halk önünü açanlar siyasiler değildir. Halk için üretim yapan aydın düşünceli insanlardır, bilgidir. Siyaset, bu bilgiyi ülke yarına uygulayandır. Ülke yararına uluslar arası alana taşıyıp uygulamasını yapacak olandır. Bunun için parti içi demokrasilerin artması, siyasette kadının benimsenmesi, kadın daha fazla siyasete girmesi çok önemli diye düşünüyorum. Bunalar bize yeniden yapılanma sağlayacak basamaklardır. (Radyo 7) 2009-10-17 14:59:52 Bunlar içimizdeki hain taseronlardan başka bir şey değiller. Dış ve iç hainlerin güdümünde gündem yaratan, insanlara yabancı maddeler aşılamaya, empoze etmeye çalışan tipler. Dikkatli olun... Mürsel Yıldız 2009-10-17 14:51:45 Tipik modernist, sapkın felsefe. Bu tiplerin olayı belli... Mürsel Yıldız 2009-10-17 13:47:32 Topluma söyleyecek birşeyi olmayan bu gibi bayanlara bakıyorumda.. sıkıştılarmı sığındıkları tek konu kalıyor.. oda feminizm.. Müslümanlıkta Kadının yeri belli.. kökü belli olmayan batı kaynaklı fikirlerle kadınların aklını almayın... Bu işler Cemaat gazıyla yazar olmaya benzemez. Tabiki ahir zamandayız.. boş beyinlerin topluma hitab ettiği bir dönemdeyiz. Hasan Ellialtı 2009-10-17 13:41:19 dokunulmazlik, sirket ve devlet destegi oldugu icin arica esitlik talebi icin firsat egilim acidan bir cok yerlerde kadinlar basarili.. ancak bilinmeli ki cogunun bas taclari yokdur.. ve böylece kazaninlarindan cook kayiplari vardir... Ismail Yildiz 2009-10-17 13:36:02 zaten yaratilisi sebebi ayridir.. neden estek kerestek ile esitlik var gibi gösterilmek isteniyor.. esitlik dediginiz an rekabet olusur ve böylece her alanda esitlik dogar.. simdi irakda afganistanda ve diyelim ki isgalda bulunan devletlerin ülkelerinde kadinlarin hangi esitliklerinden konusulmali.. irak afganistanda esitlik istermisin hayir ve abd ve ab de esitlik istermisin ekonomi ve üretimde baski altinda kalirsin.. yani kadin kdini aldatiyorrr.. Ismail Yildiz 2009-10-17 13:31:55 30-40 yil önce gelismis ve demokartik bati ülkelerdede ayni konular sözkonusu idi, simdik de sanki yeni ve bilinmeyen birsey gibi türkiyede konusuluyor ve taleb ediliyor.. batida kadinlarin durumlarini bize izah ederlermi.. evinin temizligine üf demekle bu haklari elde eden baskalarinin temizliklerini ve sirketlerin zulmü ve baskisi icinde yapan kadinlardan. güzelim evinin bas taci olmak varken bu gibi taleblere ne gerek var..
599754
Clinton artık Obama'dan daha popüler
Gallup'un araştırmasında, Başkan Barack Obama'nın ABD'deki popülarite oranı yüzde 56, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın ise yüzde 62 olarak belirlendi. Obama'nın göreve başladığı Ocak ayında ülkesindeki popülarite oranı yüzde 78 iken, Clinton'ınki yüzde 65'ti. Gallup'un 1-4 Ekim arasında arasında yürüttüğü araştırmanın sonuçları, Obama'ya desteğin 2007 yılı sonlarından bu yana en düşük seviyeye indiğini ortaya koydu. Clinton'ın popülarite oranınınsa, Gallup'un ABD'de son 17 yıldır kendisiyle ilgili yaptığı anketler arasında en iyi sonuçlardan biri olduğu belirtildi. Gallup, Obama'ya olan destekte ocak ayından bu yana 22 puanlık düşüşe işaret ederken, Başkan'ın bu aylık dönemde ekonomi paketinden otomotiv endüstrisine, Irak ve Afganistan'dan sağlık reformuna kadar bir dizi zor kararla karşı karşıya kaldığına dikkati çekti.
600399
Boyzone'un Gately'si toprağa verildi
için eşi Andrew Cowles ile gittiği 'nın Mayorka adasında geçen hafta sonu hayatını kaybeden Gately'nin cenaze töreni, sanatçının doğduğu ve çocukluğunun geçtiği Sherriff Caddesi üzerindeki St Laurence O'Toole Kilisesi'nde yapıldı. Başta Gately'in ailesi, yakınları, grup arkadaşları ve Boyzone'un kurucusu Louis Walsh olmak üzere çok sayıda kişinin katıldığı cenaze töreni için binlerce Boyzone hayranı da, Gately'nin 33 yıl önce vaftiz edildiği kilisenin önünde toplandı. Basına kapalı törende yapılan konuşmalar ve Boyzone grubunun seslendirdiği parçalar hoparlörler vasıtasıyla kilisenin dışından da dinlenebildi. Tören sonunda Boyzone üyeleri Ronan Keating, Mikey Graham, Shane Lynch ve Keith Duffy, Gately'nin tabutunu omuzlarında taşıyarak cenaze aracına yerleştirdi. Stephen Gately, yüzlerce hayranı tarafından alkışlar ve çiçeklerle uğurlandı. St Laurence O'Toole Kilisesi'nde dün akşam aile üyelerinin katıldığı özel bir ayin düzenlendiği, grup üyelerinin gece boyunca Gately'nin tabutu başında nöbet tuttuğu belirtildi. Eşiyle birlikte Londra'da yaşayan Gately, 10 Ekimde Mayorka'daki evinde hayatını kaybetmiş, 'da yapılan ilk otopsi sonuçları, sanatçının "akciğerde sıvı birikmesi" sonucu öldüğünü ortaya koymuştu. Stephen Gately Stephen Gately, Mart 1976'da Dublin'de dünyaya geldi. Müziğe ve sahne sanatlarına ilgisi küçük yaşlarda başlayan Gately, bazı okul müzikallerinde ve tiyatrolarda rol aldı. Son dönemlerde daha çok İngiliz televizyonu ITV'de yayımlanan yetenek yarışması "X Factor"ün jüri üyesi olarak tanınan Louis Walsh'un verdiği gazete ilanı üzerine 1993 yılında seçmelere girerek Boyzone'a katılan Gately, grubun solistliğini Ronan Keating ile paylaştı. Grup 1990'larda, özellikle Britanya'da müzik listelerinin ilk sırasına yerleşen albümlere imza attı. Müzikal kariyeri kadar özel yaşamıyla da ilgi odağı olan Gately 1999'da olduğunu açıkladı; 2006'da uzun süredir birlikte olduğu Andrew Cowles ile Londra'da resmen hayatını birleştirdi. Grubun 2000 yılında dağılması üzerine yola tek başına devam eden Gately, çıkardığı solo albümle şöhretini korudu ve bu dönemde bazı müzikallerde de rol aldı. Boyzone, 2008'de tekrar bir araya gelerek yeniden müzik piyasasına döndü. Yakın çevresinin "hayat dolu" diye nitelediği Gately, son dönemlerde çocuk romanı yazıyordu.
599349
Rehn: Demokratik açılım, Türkiye'nin AB yolundaki başarısının zirvesi
British Council, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) ile ortaklaşa, İngiliz Başkonsolosluğu binasında düzenlenen 6. Boğaziçi Konferansı'nın galasına katılan Olli Rehn, görevde bulunduğu yılın bir özetini yaptı. Rehn, derin devlet, asker-sivil ilişkileri, Kürt meselesi, Ermeni sorunu ve ifade özgürlüğü gibi konularda Türkiye'nin aldığı yolun kendisini büyülediğini ifade etti. Yaz boyunca hükümetin yürüttüğü demokratik açılımın da bu gelişmenin zirvesi olduğunu kaydeden Olli Rehn, özellikle sanatçıların ve aydın kesimin ifade özgürlüğü için inisiyatif oluşturmasını övdü. Türkiye'nin dış politikada gösterdiği başarılı çalışmalara da değinen Rehn, "İstikrar sağlamanın çok zor olduğu bir bölgede istikrarı sağladınız. Hrant Dink, Avrupa'da da barış adına sembol bir isimdi. Maalesef onun öldürülmesine engel olunamadı. Yalnız şu anda Türkiye-Ermenistan dostluğu onun anısını yaşatacak." şeklinde konuştu. Rehn'in dikkat çektiği bir başka husus da, Ergenekon davası oldu. AB'nin geçtiğimiz günlerde yayınladığı ilerleme raporuna referans veren Rehn, Ergenekon davası sayesinde emekli bir generalin savcı karşısında ifade verebileceği ve devletin işleyişine karşı yapılacak darbelerin engellenebileceği gerçeğine Türkiye'nin alıştığına vurgu yaptı. Devletin düzgün bir biçimde işleyebilmesi için Ergenekon davasının çok önemli olduğunun altını çizen Olli Rehn, bu aşamada Türkiye sivil toplumunun da başarılı bir sınav verdiğini söyledi. Sivil toplumun sesini duyurmak için gösterdiği çabaya, siyasilerin de gerekli yakınlığı gösterdiğini dile getiren Rehn, ifade özgürlüğü konusundaki kararlılığın sürmesi gerektiğini kaydetti.
600497
Bursaspor Son Dakikada Şen
Bursaspor Son Dakikada Şen Turkcell Süper Lig'de 9. haftanın açılış maçında Denizlispor evinde Bursaspor'u konuk etti. Ligde alt sıraladan kurtulma çabası veren Denizlispor ile üst sıraları zorlayan Bursaspor'un zorlu mücadelesinde gülen taraf konuk ekip Bursaspor oldu. Bursaspor karşılaşmanın son dakikasında Zapotocny'nni golüyle 3-2'lik sonuçla Denizlispor deplasmanından zaferle çıktı. Bursaspor'un diğer gollerini 43. dakikada Turgay, 62. dakikada Batalla attı. Denizlispor'un gollerini ise 13. dakikada Angelov ve 75. dakikada Roberts atarken, 73. dakikada Koffi hakem Bünyamin Gezer tarafından kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Bursaspor bu galibiyetle puanını 19'a yükseltirken, Denizlispor puanda kaldı. İlk Yarı 11. dakikada Bursasporlu Ivan'ın Denizlispor ceza sahası dışından attığı şutta topu kaleci Özden kontrol etti. GOL 13. dakikada Güray'ın sol kanattan ceza alanına gönderdiği topa dokunan Angelov, Denizlispor'u öne geçirdi: 1-0 15. dakikadaki Bursaspor atağında, Batalla'nın ortaladığı topa iyi yükselen Turgay'ın ceza alanı içinde yaptığı kafa vuruşunda, kaleci Özden topu kontrol etmeyi başardı. GOL 43. dakikada Bursaspor'un beraberlik golü geldi. Savunma oyuncularının geri pasında topu ayağıyla kontrol eden kaleci Özden, pres yapan Turgay'a çalım atmak istedi. Turgay, kaleci Özden'den kaptığı topu boş kaleye gönderdi: 1-1 Müsabakanın ilk yarısı 1-1 berabere tamamlandı. İkinci Yarı 54. dakikada Denizlispor'dan Emin'in yaklaşık 25 metreden attığı sert şutta, top az farkla auta çıktı. GOL 62. dakikada Burak'ın geri pasında, topu kapan Bursasporlu Turgay, meşin yuvarlığı Volkan'a kazandırdı. Volkan'ın pasında topla buluşan Batalla plase bir vuruşla takımını öne geçirdi: 1-2. 73. dakikada bir kez daha savunmanın hatasından yararlanarak topu kapan Turgay, Denizlispor ceza sahasına girerken Koffi tarafından faulle durduruldu. Hakem, bu pozisyon sonrasında Koffi'yi kırmızı kartla oyun dışında bıraktı. 74. dakikada Batalla'nın attığı sert şutta top, üst direğe çarparak dışarı çıktı. GOL 75. dakikada Bursaspor defasının uzaklaştırmak istediği topu kontrol eden Roberts, ceza alanı dışından yaptığı mükemmel vuruşla skorda eşitliği sağladı: 2-2. GOL 90 2. dakikada Denizlispor ceza sahasında oluşan karambolde topa en son dokunan Zapotocny, meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 2-3. Maç, Buraspor'un 3-2 üstünlüğü ile sona erdi.
600237
Bakan Günay neden ağlamak istiyor?
Kültür ve Bakanı Ertuğrul Günay, "Yabancı ülkelerde müzeleri gezerken, içimden ağlamak ve bağırmak geçiyor" dedi. Bakan Günay ile Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Denizli'deki Laodikya Antik Kenti'nde incelemelerde bulundu. Laodikya Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı ve Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şimşek, bakanlar Günay ve Kavaf'a çalışmalar hakkında bilgi verdi. Günay, Türkiye'de çok yerde kazı yapıldığını ama bunların korunamadığını belirterek, "Kazı yapan hocalar üniversitelerine uzak yerlerde kaldıkları için kazı süreleri kısalıyor, bir iki çalışabiliyorlar. Laodikya, belediyenin desteği ile kısa sürede ayağa kalktı" diye konuştu. Antik kentin tapınak, boyahane, fırın, şarap mahzeni, darphane bölümlerinde incelemelerde bulunan Günay, kazı için maddi destek talebinde bulunan Prof. Dr. Şimşek'e, Laodikya'ya 150 bin TL kaynak aktarılacağını ifade etti. Laodikya Antik Kenti'ndeki kazı alanında ortaya çıkan bin yıllık Denizli horozu figürünü inceleyen Bakan Günay, bunun farklı yerlerde kullanılmasını ve hediyelik eşyalara işlenmesini istedi. Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci'nin, İngilizler tarafından demir yolları yapılırken Ege Bölgesi'ndeki tarihi kentlerin tahrip edildiğini ve Almanların da Bergama'daki eserleri yurtdışına çıkardığını söylemesi üzerine Günay, "Yabancı ülkelerde müzeleri gezerken, içimden ağlamak ve bağırmak geçiyor. Onlar gösteriyor işte Bergama'dan sunak gitmiş, inanılmaz bir şey. İnsan oturup ağlamak istiyor" dedi.
599447
Yeni Şafak İstanbul Cumartesi 1. yaşını kutladı
Yeni Şafak İstanbul Cumartesi 1. yaşını kutladı Yeni Şafak İstanbul Cumartesi eki 1. yaş gününü emeği geçen tüm kadrosuyla birlikte Yeni Şafak çalışanlarıyla kutladı.
600177
İsrail ile ilişkilerde arabulucuya gerek yok
Bursa da yaşayan Mehmet Ocaktepe, Süper Loto nun en son çekilişinin sonuçlarını yerel bir gazeteden izlerken milyon 66 bin TL ikramiyeli çekilişte rakamını bildigini görünce "Zenginim" diye bağırdı ancak.... 25 yıl boyunca ABD de yaşlı ve hastaların bakımıyla ilgilenen Charles Wesley Mumbere, pazartesi günü taç giyerek,Uganda nın batısındaki 300 bin kişilik Rwenzururu Krallığı nın kralı olacak.
599431
Dağdan inişleri hızlandırmalıyız
Dağdan inişleri hızlandırmalıyız Başbakan Erdoğan, dağdan inişin hızlanmasının açılım sürecini kolaylaştıracağını söyledi: “Herhangi bir eyleme karışmamış olanların anasının, babasının yanına dönmesi ıstırap içinde olanları da ıstıraptan kurtaracaktır ve bu süreci çok daha kolaylaştıracaktır.” Erdoğan, Sayıştay Başkanı Recai Akyel'le Başbakanlık Merkez Bina'da görüştü. ANKARA Başbakan Erdoğan, açılım sürecinin başarıya ulaşması için dağa çıkışın engellenmesi, inişin de hızlandırılması gerektiğini söyledi. Erdoğan, Swiss Otel'de düzenlenen Başarılı Türk Müteahhitlerine Ödül Töreni'ne katıldı. Irak ziyaretinde Irak Başbakanı Maliki'den bazı bilgiler aldığını belirten Erdoğan, “Son yılda rak'ta dul kalan kadın sayısı milyonunu üzerinde... Bunun meydana getirdiği sosyolojik yıkımı düşünebiliyor musunuz? Biz hamdolsun bunları yaşamıyoruz ama buna benzer az da olsa yıkımları ülkemizde biz de yaşıyoruz” diye konuştu. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: SÜREÇ KOLAYLAŞACAK “Tüm bunların üzerine ısrarla giderek bu işi çözmek zorundayız. Dağa çıkışı engellemek, dağdan inişi hızlandırmak durumundayız. Yani milletle terör örgütü arasında bir duvar örmek durumundayız. Ve orada herhangi bir eyleme, olaya karışmamış olanların inanıyorum ki anasının, babasının yanına dönmesi birçok şu anda ıstırap içinde olanları da ıstıraptan kurtaracaktır ve bu süreci çok daha kolaylaştıracaktır.” OBAMA'DAN DAVET VAR Erdoğan, Irak'tan dönüş yolunda uçakta gazeticilerin sorusu üzerine ABD Başkanı Obama'nın 29 Ekim için kendisini ABD'ye davet ettiğini açıkladı. Erdoğan, “Alternatif tarihler incelensin, dedim. 29 Ekim'de karar kılarsak İran'dan ABD'ye gideceğiz” dedi.
600341
Türk çocuğa tecavüz etti, hadım edilmesi için Sarkozy'e başvurdu
Türk çocuğa tecavüz etti, hadım edilmesi için Sarkozy'e başvurdu ’nın kuzeyindeki Roubaix kasabasında, Ağustos 2007’de evinin önünden kaçırdığı yaşındaki Türk çocuğu Enis’e tecavüz eden sabıkalı Francis Evrard, Cumhurbaşkanı ’ye yazdığı mektupta hadım edilmesi için izin istedi. Duruşması 10 gün sonra başlayacak Francis Evrard isimli sabıkalı (63), Sarkozy’ye yazdığı mektupta, tıbbi bir operasyonla testislerinin alınmasını istedi. Evrard, daha önce iki çocuğu tecavüz ettiği için 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
599835
İsrail radyosu: ABD, İsrail için Ankara'ya baskı yapıyor
radyosu: İsrail için 'ya baskı yapıyor Radyosu, üst düzey Amerikalı diplomatların İsrail’le ilişkileri yeniden rayına sokması için Türk Dışişleri’ne baskı yaptığını öne sürdü. Radyonun haberine göre, Amerikalı diplomatlar, artan gerilimin ’nin ’daki çıkarlarını tehlikeye soktuğunu belirterek, ’nın İsrail’le ilişkilerini düzeltmesini istedi. İddiaya göre ABD’li diplomatlar Türk muhataplarına, -İsrail ilişkilerinin gerginleşmesinin, bölgede istikrarı bozarak, aşırı İslamcılarla ’ın faaliyetlerini durdurmak için verilen mücadeleye zarar verdiğini söyledi.
600216
Genç kızı fuhşa zorlayan kişi gözaltında
Alınan bilgiye göre, Alaşehir Üzümlü Kavşağı'nda yol kontrolü yapan polis ekipleri, şüphe üzerine bir otomobili durdurdu. Aracı kullanan kız çocuğu B.E'nin ehliyetinin bulunmadığı ve 16 yaşında olduğu belirlendi. Emniyet Müdürlüğünde ifadesine başvurulan B.E, İzmir'de oturan ailesinin yanından kaçarak Alaşehir'e geldiğini, araçtaki Ş.B'nin (29) kendisini para karşılığında erkeklere pazarladığını anlattı. Ş.B. ve polis ekiplerinin araştırmasında 16 yaşındaki B.E. ile para karşılığı ilişkiye girdiği tespit edilen S.D (40), A.S. (37), A.K. (40), M.K. (33), U.T. (35), M.D. (36), B.K. (27) ve M.A (46) gözaltına alındı. Zanlıların B.E. ile iş yerlerinde ve bağlık alanlarda birlikte olduğu belirlendi. Kızla ilişkiye giren kişinin daha arandığı bildirildi. Gözaltındaki kişi işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edilecek.
599884
Meteorolojiden Tekirdağ'a yağış uyarısı
Tekirdağ ve ilçelerinde dün başlayan sağanağın, aralıklı olarak salı gününe kadar devam edeceği bildirildi. Tekirdağ Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, Tekirdağ ve ilçelerini etkisi altına alan sağanağın aralıklı olarak salı gününe kadar sürmesinin beklendiğini, ölçümlere göre son 24 saatte metrekareye 42.9 kilogram yağış düştüğünü belirttiler. Kentte en yüksek hava sıcaklığının 17, en düşük ise 15 derece olacağını bildiren yetkililer, Tekirdağ'da yarın sabah 06.00'ya kadar kuvvetli sağanak beklendiğini, vatandaşların ani sel, su baskını ve yıldırım düşmelerine karşı dikkatli olmaları gerektiğini kaydetti. Bu arada, Şarköy ve Çorlu ilçelerinde etkili olan gök gürültülü sağanak, yaşamı olumsuz etkiledi. Şarköy'de, Camikebir Mahallesi Olukbaşı Sokağı'ndaki bir apartmanın çatısına yıldırım düştü. Atatürk, Sarıcapaşa ve Marmara caddeleri, kanalların tıkanması üzerine su altında kaldı. Kısa süreli araç ve yaya trafiğine kapanan caddeler, belediye ekiplerinin yağmur kanallarını açmasıyla normale döndü. Çorlu'da ise Hıdırağa Mahallesi'nde bazı evleri su bastı.
600070
Kiloyla ayakkabı hücum
Kilosu liraya satılan ne sultan üzümü ne de Çanakkale tarla domatesi. Bildiğiniz kışlık çizmeler, ayakkabıları ve daha niceleri. İstanbul'da bir ayakkabı firması kiloyla ayakkabı satışını bugün başlattı. Kışın kendini hissettirmesiyle İstanbullular da bol sıfırlı mağazaların yerine kiloyla ucuz ayakkabıların satıldığı bu mağazaya hücum etti. Ayakkabının da çizmenin de ayakkbısının da kilosu lira.. Tartı işlemi bitipte kasaya gelenler aslında bir ayakkabı fiyatına bütün bir ailenin ayakkabı ihtiyacını da torbaya koymuş oluyor. Üstelik ayakkabılar malı değil, yüzde yüz yerli. Kiloyla ayakkabı satışı şimdilik İstanbul Şişli'de ama, Eskişehirliler ve Adapazarlılar da ayakkabıları yakında kiloyla almaya başlayacak. Nasıl hesaplanıyor? Diyelim ki tüketicinin sepetinde 10-15 çift ayakkabı var. Bu yaklaşık kiloya denk gelecek. Tüketici kilosu liradan kilo için 25 lira ödeyecek. Yani çift ayakkabı 2-2.5 liraya gelecek. Hassas terazide gramı gramına tartılacak olan ayakkabılar için ödemede yine gramı gramına yapılacak. Firma yeni sezon çizme, bot ve ayakkabıların 10 TL'den satışa sunulacağını duyurdu. Satışa sunulan çizmet, bot ve ayakkabıların stoklarla sınırlı olmadığı, 15 Şubat 2010 tarihine kadar bu fiyatların geçerli olacağı belirtildi.
600037
Galatasaray ile Trabzonspor yarın 105. randevuda
Galatasaray ile Trabzonspor yarın 105. randevuda Galatasaray ile Trabzonspor, yarın yapacakları lig maçıyla birlikte tarihte 105. kez karşı karşıya gelecek. İki ekip arasında bugüne kadar yapılan 104 karşılaşmanın 47'sini Galatasaray, 33'ünü Trabzonspor kazanırken, 24 karşılaşmada ise taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamadı. Lig, Türkiye Kupası, Cumhurbaşkanlığı Kupası, Başbakanlık Kupası, TSYD Kupası ve özel maçlar olmak üzere yapılan toplam 104 maçta, Galatasaray 134, Trabzonspor ise 112 kez gol sevinci yaşadı. LİGDE DE GALATASARAY ÖNDE Galatasaray, lig maçlarında galibiyetlerde Trabzonspor'un 10 farkla önünde bulunuyor. Ligde yapılan 70 karşılaşmanın 31'ini ''Cim Bom'' kazanırken, 21 maçta gülen taraf Karadeniz ekibi oldu. 17 karşılaşma ise berabere sonuçlandı. Lig maçlarında Galatasaray toplam 89, Trabzonspor ise 76 gol attı. İki takım arasında ligde geçen sezon yapılan maçlarda Galatasaray İstanbul'da 3-0 galip gelirken, Trabzon'daki maç 2-2 bitti. İSTANBUL'DAKİ LİG MAÇLARI İki ekip arasında İstanbul'da yapılan lig karşılaşmalarında Galatasaray, galibiyet sayısında rakibine büyük üstünlük kurdu. Trabzonspor, İstanbul'daki 35 maçta Galatasaray'ı yalnızca kez yenerken, ''Cim Bom'' ise bordo-mavilileri 19 kez mağlup etmeyi başardı. İstanbul'daki karşılaşma ise beraberlikle sonuçlandı. Galatasaray'ın İstanbul'daki 47 golüne karşılık, Trabzonspor 34 gol kaydetti. SON 10 LİG MAÇI Galatasaray ile Trabzonspor arasında ligde yapılan son 10 maçta alınan sonuçlar şöyle: 2004-2005 Trabzonspor Galatasaray Galatasaray Trabzonspor 2005-2006 Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor Galatasaray 2006-2007 Trabzonspor Galatasaray Galatasaray Trabzonspor 2007-2008 Trabzonspor Galatasaray Galatasaray Trabzonspor 2008-2009 Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor Galatasaray
599799
Denize atlayan genci polis kurtardı
Alınan bilgiye göre, saat 04.00 sularında Alsancak Vapur İskelesi yakınlarındaki banklarda oturan B.Y, henüz belirlenemeyen bir nedenle denize atladı. Balık tutan vatandaşların ihbarı üzerine kısa sürede botla olay yerine gelen deniz polisi, B.Y'yi denizden çıkardı. Alsancak Devlet Hastanesine kaldırılan B.Y'nin hayati tehlikesinin bulunmadığı belirtildi.
599722
Otomobil TIR'ı devrildi
Kaza, gece saat 02.00 sıralarında Karşıyaka-Konak yolu Turan Köprüsü yakınlarında meydana geldi. İddialara göre, Karşıyaka'dan Konak istikametine seyreden Nuri Olgan (52) idaresindeki 35 1538 plakalı TIR'a, aynı istikamette seyreden O.D. (24) yönetimindeki 35 HLV 17 plakalı otomobil çarptı. Çarpmanın etkisiyle aracın kontrolünü kaybeden TIR sürücüsü, kendisine çarpan otomobili ezmemek için direksiyonu kırınca idaresindeki TIR yolun sağ tarafındaki boşluk araziye yatarak devrildi. Kazada TIR sürücüsü Olgan yaralandı. Ambulansla Yenişehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Olgan'ın sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Kaza sonrası olay yerinden uzaklaşmaya çalıştığı iddia edilen otomobil sürücüsü polis ekipleri tarafından yakalandı. Bayraklı Polis Merkezi'ne götürülen otomobil sürücüsü O.D.'nin 216 promil alkollü olduğu iddia edildi. Polis, kazayla ilgili olarak soruşturma başlattı.
599902
Esnafı tehdit eden kişi tutuklandı
Diyarbakır'da esnafı kepenk kapatmaları için tehdit ettikleri iddiasıyla gözaltına alınan kişi, tutuklandı. Alınan bilgiye göre, terör örgütü PKK'nın elebaşının Suriye'den çıkarılışını protesto etmek amacıyla bir süre önce Diyarbakır'da düzenlenen izinsiz gösteriler sırasında, esnafı kepenk kapatmaları için tehdit ettikleri iddiasıyla gözaltına alınan kişi, polisteki sorgularının ardından savcılığa sevk edildi. Savcılıkta ifadeleri alınan zanlılar, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Tutuklanan kişinin, MOBESE kayıtlarından tespit edildiği bildirildi.
600450
Azerbaycan Gazın Fiyatını Artırıyor
Azerbaycan Gazın Fiyatını Artırıyor Aliyev, "Türkiye'nin doğalgazı dünya fiyatlarına yakın bir değerden almasını istiyoruz" dedi. Yayına Giriş: 17.10.2009 17:55:41 Güncelleme: 17.10.2009 17:56:00 Azerbaycan Türkiye'ye sattığı doğalgazın fiyatının artmasını istiyor. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türkiye'nin doğalgazı dünya fiyatlarına yakın bir değerden almasını istediklerini açıkladı. Aliyev, Türkiye'ye dünya fiyatının 3'te birine satış yaptıklarını belirterek, "Dünya fiyatı kadar olmasa da buna yakın bir değerden alınmasını istedikleri" söyledi. Cumhurbaşkanı Aliyev, "Avrupa ülkelerinin doğalgazı dünya fiyatlarından almaya razı olduklarını, bu ülkelerle ilişkilerini karşılıklı çıkar üzerine kurduklarını" da dile getirdi.
600273
"Hesabını soracağız"
Türkiye Spor Yazarları Derneği'nde (TSYD) konuyla ilgili olarak gerçekleştirilen toplantı sonrasında yapılan açıklamada, Bursaspor Kulübü Başkanı İbrahim Yazıcı'ya tepki gösterilip, ''Sonuna kadar İbrahim Yazıcı'nın peşindeyiz. Bir spor gazetecisinin pusuya düşürülerek dövülmesi gibi çirkin bir davranışın hesabını her platformda soracağız'' denildi. TSYD yönetimiyle birlikte gazete ve televizyonların spor müdürlerinin katıldığı toplantıda konuşan TSYD Genel Başkanı Esat Yılmaer, çirkin olayın spor gazeteciliği dünyasında büyük tepki yarattığını belirterek, ''Olayı duyduğumuz ilk dakikadan beri ayaktayız. Sizlerin de katkısıyla her türlü tepkiyi göstereceğiz. Sadece İbrahim Yazıcı'yı kınamakla kalmayıp bir dizi eylemle gerekeni yapacağız. Bu eylemlerin ne olması ve nasıl yapılması noktasında da sizlerle görüş birliği içinde olmak için bu toplantıyı düzenlemekte yarar gördük'' diye konuştu. Genel sekreter Ahmet Çakır da olayın üzerinden geçen birkaç gün içinde birtakım çarpıtmaların başladığını ve neredeyse Erhan Telli'nin kendi kendini dövdüğü gibi bir durumun savunulmaya başlandığını anlattı. Çakır, spor yazarlarının böylesi çirkin saldırılar karşısında tek vücut olarak ayağa kalkmalarının önemini de vurguladı. Toplantıda TSYD Başkanvekili Faik Gürses de söz alarak, ilk dakikadan itibaren haberdar oldukları olayla ilgili gerekli duyarlılığın gösterildiğini ve bunun sonuna kadar sürdürülmesi gerektiğini bildirdi. Habertürk Gazetesi Spor Müdürü ve TSYD yöneticisi Halil Özer, olayla ilgili olarak gösterilen mesleksel dayanışma ve kendilerine verilen destek nedeniyle teşekkür etti. Toplantıda daha sonra gazete ve televizyonların spor müdürleri yapılabilecek eylemlerle ilgili görüşlerini ortaya koydu. Olayın başta Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı, Futbol Federasyonu, Kulüpler Birliği ve Bursaspor Kulübü nezdinde takibi, bu kuruluşlardan İbrahim Yazıcı'nın kınanması başta olmak üzere gerekli duyarlılığı göstermelerinin istenmesi, bunun yapılmaması halinde durumun kamuoyuna bildirilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca, TSYD Genel Başkanı önümüzdeki perşembe günü düzenleyeceği basın toplantısıyla olayla ilgili spor gazetecilerinin tepkisini sürdürecek. Eylemler dizisi, TSYD üyelerinin 10. hafta maçlarındaki etkinlikleriyle devam ederken, bu kapsamda basın tribünlerine siyah zeminli pankart asılarak İbrahim Yazıcı protesto edilecek. 1000 dolayında üyesi bulunan TSYD'nin her üyesinin Yazıcı aleyhinde sembolik miktarlı bir tazminat davası açması konusunda da hukuksal durumun araştırılması kararlaştırıldı. -AIPS, YAZICI'YI KINADI- Olay, TSYD tarafından uluslararası platforma taşındı ve AIPS (Dünya Spor Yazarları Birliği) İbrahim Yazıcı'yı kınadı. AIPS, kamu adına görev yapan spor gazetecilerine fiili saldırının hiçbir biçimde kabul edilemeyeceğini belirterek, konuyla ilgili olarak ilgili makamların gerekli duyarlığı göstereceklerine inandığını belirtti. AIPS Yönetim Kurulu'nun önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili daha geniş bir açıklamada bulunacağı bildirildi.
599353
Eskişehir'e 3. üniversiteye Yılmaz Büyükerşen engeli
Şehir planlarında üniversite arazisi olarak gösterilen alan, Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve DSP'li üyelerce yeşil alana dönüştürülmek istendi. Bunun üzerine sivil toplum temsilcileri ile DSP'li üyeler arasında tartışma yaşandı. DSP'li bazı üyeler, STK temsilcilerine önce sözlü, sonra fiilî saldırıda bulundu. Büyükerşen, üniversite arazisinin yeşil alan ilan edilmesini, "Halkımızın hormonsuz sebze ve meyveye ihtiyacı var. Burada hormonsuz sebze üretilsin. Bırakın millet kabak yesin." sözleriyle açıkladı. Eskişehir Kültür ve Eğitim Vakfı (EKEV), Anadolu ve Osman Gazi üniversitelerinin bulunduğu Eskişehir'e üçüncü üniversiteyi kurmak için harekete geçti. Vakıf, belediye tarafından üniversite arazisi olarak tahsis edilen Zincirlikuyu mevkiindeki alanı kiralamak için 2006 yılında Maliye Bakanlığı'na başvurdu. Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ve Yeditepe, Bahçeşehir gibi üniversitelerin de girdiği ihaleyi yıllık 100 bin TL kira bedeli ile EKEV kazandı. Araziyi 49 yıllığına kiralayan EKEV, arazinin tesviye planlama, mimari çalışmalarını yaparak ruhsat almak için DSP'li Tepebaşı Belediyesi'ne başvurdu. Başkan Ahmet Ataç'tan gerekli kolaylığın sağlanacağı sözünü alan EKEV, üniversiteyi kuracakları günün hayalini kurarken, ruhsat yerine DSP'li meclis üyelerinin ilginç ret kararı ile şoke oldu. Yıllardır üniversite arazisi olarak gösterilen arazi, yeşil alan ilan edilmek istendi. Kararda ısrar edilmesiyle STK temsilcileri ile DSP'li üyeler arasında sözlü tartışma yaşandı. DSP'li Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi İbrahim Aslan'ın STK temsilcilerine sert karşılık vermesi ve DSP'li meclis üyesi Kazım Kurt'un kararın STK'ların rızası ile alındığı yönündeki sözleri tartışmaların fitilini ateşledi. DSP'li bazı üyeler, STK temsilcilerine önce sözlü, sonra fiilî saldırıda bulundu. Gergin atmosfer, polis ve zabıta ekiplerinin devreye girmesi ile son bulurken, Başkan Büyükerşen salonu terk etti. EKEV Başkanı H. Fuat Seçkiner, 2011'de açmayı planladıkları üniversitenin imar planının hangi mantıkla değiştirilmek istendiğine anlam veremediklerini belirtti. Kararın kabul edilmesi halinde mahkemeye gideceklerini ifade eden Seçkiner, "300 milyon dolarlık bir yatırım. Şehre yıllık getirisi 20 milyon dolar olacak. Böyle bir girişimi engellemek ancak art niyet gerektirir." dedi. Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı ise üniversite arazisinin yeşil alan ilan edilmesi yönünde alınan karardan meclis üyesi olarak kendilerine haber verilmediğini kaydetti. Başkan Büyükerşen ise üniversite arazisinin yeşil alan ilan edilmesini ilginç bir gerekçeyle açıkladı: "3 yıldır aklınız neredeydi? Eskişehir gelişiyor ve büyüyor. Biz üniversitenin engellenmemesi için araziyi ileri kaydırıyoruz. Halkımızın hormonsuz meyve, sebze ihtiyacı var. Burada hormonsuz meyve sebze üretilsin. Bırakın millet kabak yesin."
600307
Aliyev'den Yukarı Karabağ mesajı
Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından bir an önce çıkmasını isteyen Aliyev, Türkiye'nin Azerbaycan'dan piyasa şartlarından yüzde 30 daha düşük fiyata doğalgaz alımı yaptığını, bunun kabul edilemez olduğunu söyledi. APA'nın haberine göre hükümet toplantısında açıklamada bulunan Aliyev, "Azerbaycan Avrupa ülkelerine doğalgaz sevk etmeye hazır. Burada ülkeler piyasa fiyatlarında Azerbaycan'a fiyat ödeyecek. Biz doğalgazımızı piyasa şartlarında satmak istiyoruz. Bu karşılıklı menfaati olan bir proje. Ancak iki yıldır bu fırsatı değerlendiremiyoruz. Bunda temel sorun Türkiye ile Azerbaycan'ın transit sorununu henüz çözememiş olması." eleştirisi getirdi. Diğer ülkeler gibi kendilerinin de çıkarlarını korumaya çalışmasının doğal karşılanmasını isteyen Aliyev, "Azerbaycan'ın piyasa fiyatlarından yüzde 30 daha ucuza Türkiye'ye doğalgaz sattığı gizli değil. Hangi ülke doğal kaynaklarını ucuza satmaktan memnun olur? Bu mantık dışı. Biz en azından piyasa fiyatlarına yakın satış yapmak istiyoruz. Rus gazı ile aynı fiyat olmasa da en azından yüzde 8-10 düşük olmalı. Yüzde 50 değil." önerisinde bulundu. SAVAŞ HENÜZ BİTMEDİ Azerbaycan ordusunun bölgenin en güçlü ordusu olduğunu ve kapasite artırımına devam edeceklerini ifade eden Aliyev, "Savaş henüz bitmedi. Azerbaycan'la Ermenistan arasında Yukarı Karabağ görüşmelerinden şimdiye kadar sonuç alamadık. Bunun tek sebebi Ermenistan'ın yapıcı olmayan tutumu. Ermenistan müzakereleri sürdürerek taktik geliştiriyor. Bu süreci kullanıyor. Ermenistan işgal ettiği bütün Azerbaycan topraklarından bir an önce çıkmalı. Buna Yukarı Karabağ da dahil. Bunun dışında bir düşünce yok. Yüz yıl da geçse Yukarı Karabağ'ın bağımsızlığını tartışmayız. Yerlerinden çıkarılan Azerbaycan halkı evlerine dönmesi gerekiyor. Bölgeye barış gücü misyonun yerleştirilmesine karşı değiliz. Bu arada Yukarı Karabağ'ın geçici bir statüsü olacak. Bu Yukarı Karabağ'ın bağımsız olduğu anlamına gelmiyor. Ermenistan ve Azerbaycan Yukarı Karabağ'ın statüsü ile ilgili müzakerelere devam edecek." bilgisini verdi. Ermenistan'ın yöneticilerinin tutumları nedeni ile bölgede izole olduğunu kaydeden Aliyev şu ifadeleri kullandı: "Son gelişmeler Ermenistan'ı memnun ettiği doğru. Onlar uzun süredir devam eden izolasyon sürecinin sona erdiğini düşünebilirler. Ben bu görüşleri paylaşmıyorum. Ermenistan işgal ettiği topraklardan çekilirse, biz de tüm iletişim yollarını açarız. Burada bir ilerleme sağlanmadı. Temel sorun, Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgal edilmesidir."
599626
Hakan Albayrak: İsrail'i sarsan TRT dizisi
Hakan Albayrak İsrail'i sarsan TRT dizisi TRT1'de yayınlanan “Ayrılık – Aşkta ve Savaşta Filistin” dizisinin danışmanlarından biriyim, ama bu satırları TRT veya yapımcı şirket adına değil kendi adıma yazıyorum. Kısa keseceğim: “Ayrılık dizisi yüzünden travma yaşıyoruz”, “Ordumuzu çocuk katili gibi gösteriyorlar”, “Bize iftira atıyorlar” diyen İsrail, TRT'yi bıraksın da, aynaya baksın. Baktığında görecek ki gerçek yüzü bu dizide gösterilenden bile daha çirkin. Hele, Türkiye'ye protesto notası vermeye hazırlanan Dışişleri Bakanı Liebermann! Deyr Yasin, Kana, Cenin, Gazze katliamlarıyla anılan İsrail ordusunun aslında Polyanna ordusu olduğuna inanmamızı bekleyen bu zat, Dökme Kurşun Katliam Harekâtı'ndaki mezalimi yeterli bulmayıp Gazze'ye atom bombası atılmasını istemiş ve Filistinlilerin Lut Gölü kenarında inşa edilecek toplama kamplarına tıkılmasını önermiş bir SİYONAZİ'dir. Bu yüzsüz SİYONAZİ'nin protestosu Ankara'ya vız gelip tırs gitmelidir. Liebermann'ın elemanı ya; İsrail İstanbul Konsolosu Moşe Kamhi de “İsrail ordusu savaş ahlâkına en çok riayet eden ordudur” gibi akla ziyan laflar ederek hepimizi salak yerine koyuyor. Neymiş? Gazze'de bombardımanlardan önce ahaliyi telefonla uyarma nezaketini göstermişler. Aman ne güzel! Peki uyarılan Gazeliler nereye sığınacaklardı? Bombalanmayan bir yer mi vardı Gazze'de? Camileri, hastaneleri, okulları bile bombalamadılar mı? Savaş ahlâkıymış! Eğitimlerini tamamlayan İsrail askerlerine dağıtılan tişörtlerin üzerindeki resimler ve yazılar çok güzel anlatıyor “savaş ahlâkı”nı: Atış menzilinde Filistinli bir çocuk resmi ve altında “Kafasına sıkmadan gevşeme!” yazısı… İsrail askerinin Filistinli kıza tecavüz resmi ve altında “Bâkire kalmayacak!” yazısı… Gazze'de 'görev yapan' İsrail askerlerine dağıtılan bildiriler de birer ahlâk manifestosu(!!!). Mesela, askerlerin uluslar arası savaş hukukunu hiçe saymaya çağrıldığı şu bildiri: “Ey İsrail askerleri! Bizi kuşatan ve canımızı acıtan ahaliye acımayın; kendinizi ve arkadaşlarınızı korumaya bakın. ahali masum değil. Düşmana karşı layıkıyla savaşmayı engelleyen bütün tuhaf doktrinleri ve emirleri yok sayın!” (Kaynak: HAARETZ) “Ayrılık” dizisi gerçekleri anlatıyor. Anlatılan gerçekler İsraillilere “travma” yaşatıyorsa, bu gerçekleri değiştirmeye baksınlar. Sansür talep eden İsrail'e inat, “Ayrılık” dizisini reyting şampiyonu yapmaya var mısınız? TRT1, Salı,
599549
40 yıllık vakıf, Koç'a Hayırseverlik Nobeli getirdi
Servetinin tamamına yakınını hayır işleri için harcayan İskoç asıllı Amerikalı işadamı Andrew Carnegie'nin anısına iki yılda bir verilen ödülü, aile adına Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç aldı. New York Halk Kütüphanesi'ndeki ödül töreninde konuşan Koç, duygularını şu cümle ile özetledi: "Bu, hiç kuşkusuz hayatımın en önemli anlarından biri." Koç, Vehbi Koç Vakfı'nın kuruluşunun 40'ıncı yılında böyle bir ödülü almanın sembolik değerinin büyük olduğunu belirterek, "Babamız, Andrew Carnegie'nin 'Parayı akıllıca harcamak, kazanmaktan daha zor' sözünü hatırlatırcasına yardımseverlikte de rehberimiz olmuştu. Biz, onun çocukları olarak mirasını ve felsefesini devam ettirdik." dedi. Carnegie'nin adını yaşatmak için kurduğu 20'nin üzerinde kurumun 2001 yılından beri ortak olarak verdiği ödül, bu yıl Koç ailesinin yanı sıra New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg ve Citigroup'un eski CEO'su Sanford Weill ve Intel kurucu ortağı Gordon Moore'a da verildi. Ödül için tertip komitesi adına Koç'a mektup yazan Vartan Gregorian'ın Ermeni asıllı ABD vatandaşı olması ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki açılım protokolünün imzalanmasını müteakip haftasında da törenin icra edilmesi 'ABD'deki Ermeni diasporasından iki ülke arasındaki diyaloğa verilmiş destek' şeklinde yorumlanıyor. Koç Holding Şeref Başkanı, İngilizce yaptığı konuşmasını "Ödülü ailem ve ülkem adına almaktan büyük bir onur duyuyorum." sözleriyle tamamladı. Törende ablası Arsel'in yanı sıra oğulları Mustafa, Ömer ve Ali Koç da Rahmi Koç'a eşlik etti. 'BABAM, İLK ÖZEL VAKFI KURMAK İÇİN ÇOK UĞRAŞTI' Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, babası Vehbi Koç'un 1946'da ABD'yi ziyareti sırasında büyük vakıfların yasal çerçevelerinden çok etkilendiğini belirterek, Türkiye'de de benzer vakıf kurmak için gayretlerini şöyle anlattı: "Babam, 'Bu ülkede kazandıklarının bir bölümünü yine cemiyete geri vermek zorundasın. Bu, yapılar, teçhizat veya burs şeklinde olabilir.' derdi. Bunu söylediği zaman verdikleri plansız, ana özgü ve vergiden muaf olmayan şeylerdi. 2. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, Amerika'yı ilk ziyaretinde büyük hastanelerin, üniversitelerin ve müzelerin arkasında büyük vakıfların olduğunu gördü. İnsan sevgisi kurumsallaştırılmıştı. Bunlardan çok etkilendi. Türkiye'ye döndüğünde, bir vakıf kurmaya çalıştı fakat bunu gerçekleştirmek için bir yasal çerçeve yoktu. 23 yıl boyunca, yasa oluşturmak için başbakanlar, hükümetler ve parlamenterlerle bıkmadan çalıştı. Sonunda başarılı oldu ve Türkiye'de kendi adını taşıyan ilk vakfı kurdu." Türkiye'de vakıfların güçlerini birleştirmesi halinde daha büyük yardımlar yapabilen kuruluşların tesis edilebileceğine işaret eden Rahmi Koç, ancak tabelada kimin isminin yer alacağı tartışmalarının herkesin kendi vakfı ile yetinmesi sonucunu doğurduğunu dile getirdi. Buna örnek olarak da Sabancı Üniversitesi ile Anadolu Grubu'nun sağlıkta işbirliği yapmaktan son anda vazgeçmesini gösterdi. Hayırseverliğin ve sosyal sorumluluk projelerinin toplumsal hayata katkısını artırmak için karşılıklı özveriye ihtiyaç duyulduğunu anlatan Koç, "George Soros ile yemek yedik. Sadece çevre için milyar dolar bağışlamış. Bizim vakfın toplam varlığı 1,2 milyar dolar. Hemen hemen her işadamı ve kadını, bürokrasiden yılmadan, harcanacak parayı dikkate almadan kendi adını bir vakıfta görmekten mutluluk duyuyor. Bir gün, daha büyük vakıflar oluşturmak için bir araya gelerek işbirliği yaptıklarını görmek isteriz." diye konuştu. Törende Koç'a ödülünü veren David Rockefeller ise Rahmi Koç'un babası Vehbi Koç'un hayırseverlik mirasını eğitim, kültür ve sağlık alanlarında sürdürdüğünü belirterek, aileyi kutladı. Başkanlığını Rahmi Koç'un ablası Semahat Arsel'in yaptığı Vehbi Koç Vakfı, eğitim, sağlık ve kültür alanlarında verdiği desteklerle tanınıyor. Koç ailesi, 2007'de Dünya Anıtlar Vakfı (World Monuments Fund) tarafından, her yıl dünya kültür mirasına katkıda bulunan kişi ya da kurumlara verilen Hadrian Ödülü'nün de sahibi olmuştu. Şirketini sattı, gelirini hayır işlerine harcadı İskoç asıllı ABD'li sanayici Andrew Carnegie'nin kurduğu Carnegie Steel Company, çelik endüstrisindeki başarısıyla 1890'lı yıllarda dünyanın en büyük ve kârlı işletmesi haline gelmişti. Carnegie, şirketini 1901 senesinde J.P. Morgan'a satmış ve ömrünün kalan kısmını hayırseverliğe adamıştı. Mellon Üniversitesi, Uluslararası Barış Vakfı, Uluslararası İlişkilerde Etik Konseyi, Pittsburgh Kütüphanesi, Bilim Enstitüsü gibi 20'nin üzerinde kurumun bağışlarıyla kuruldu. Şirketinin satışından elde ettiği gelirin (bugün 13 milyar dolar olarak hesaplanıyor) yüzde 90'ını hayır işlerine bağışlayan Carnegie, kaynaklarını daha çok eğitim, küresel barış ve bilimsel araştırmalara ayırmıştı. Carnegie, bir makalesinde "İnsan hayatının ilk üçte birlik kısmını kendi eğitimine, ikinci üçte birini para kazanmaya ve son üçte birlik kısmı ise kazandığı paranın tümünü yardım işlerine harcamaya ayırmalı. Kimse zengin olarak ölmemeli. Dünyadan sıfır olarak ayrılmalı." mesajını vermişti.
600596
Yüzlerce eylemci elektrik santralini kuşattı
Kömürle çalışan santralin, Alman şirketine ait olduğu belirtilirken, 500 kadar eylemcinin santralin etrafında bulunduğu kaydedildi. Şirket sözcüsü, bazı eylemcilerin olağanüstü önlemlerle korunan santrale girmeye çalıştığını da söyledi. Olay yerine gelen polislerin 10 kadar kişiyi gözaltına aldığı da ifade edildi.
600069
BJK'de yarış kızıştı
'ta Ocak 2010'da yapılacak genel kurula doğru başkan adaylığı kulislerinde yeni gelişmeler gözleniyor. Murat Aksu'nun adaylığını açıklamasından sonra daha önce de nabzı yoklanan ancak kesin kararını vermeyen TBMM Eski Başkanı ve Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin kanadında da önemli gelişmeler yaşanıyor. (DHA) -- Önceki gün Onursal Başkan Süleyman Seba ve eski yönetici Metin Keçeli ile buluşan Çetin'e adaylığı konusunda gelen yoğun baskılar anlatıldı. Gayet olumlu geçtiği ifade edilen görüşme sonrası bugün de bir başka toplantı gündeme ağırlığını koydu. 'ın Serdar Bilgili dönemindeki genel sekreteri olan ve kulübün ağır toplarından Belediye Başkanı İsmail Ünal ile Hikmet Çetin; Devlet Konuk Evi'nde bir kahvaltı yaptı. Kahvaltı sonrası Çetin ve Ünal, Çarşısı'nı gezerken esnafın da olumlu tepkiler verdiği ve "Hikmet ağabey aday ol" nidalarının yükseldiği belirtildi. Bu arada 'ın Seba döneminin yöneticisi Metin Keçeli de "Hikmet Çetin'in adaylık süreci bitmedi. Henüz yeni konuşuluyor ve muhtemelen de bu iş olumlu bir biçimde sona erecek" dedi. Keçeli; Murat Aksu'nun başkan adaylığını açıklamasını değerlendirirken, "Bu kendi kararı. Önümüzde daha çok uzun bir süreç var. Hikmet Bey bu süreçte bir dizi temaslarına devam edecek. Kulübü Başkan adaylığı öyle bir çırpıda açıklanacak kolay bir karar değil. makam çok değerli. Kulübümüz önümüzdeki günlerde daha çok gelişen olaylara gebedir" diye konuştu.
599337
Herkes gider Mersin’e!..
Ali Nail Kubalı BakışHerkes gider Mersin’e!.. DEĞERLİ okurlarım, biz nedense dünyadaki sosyo-politik ve ekonomik değişimleri hep tersten okuyoruz. Bu, benim kuşağımın gençlik yılları olan 1970’li yıllarda öyleydi; 2000’in ilk 10 yılını bitirmeye yaklaştığımız yıllarda da öyle! 70’li yıllarını ciddi sağ-sol çatışmaları ile günde onlarca gencini kaybederek geçirdi. yılların mücadelesi, hızlanarak sol lehine gelişiyordu. Bu gelişme, Türkiye’nin Batı ittifakından kopmasına doğru ilerliyordu. Türkiye’de sol, özellikle de yasa dışı sol, tarafından ciddi biçimde destekleniyor, silahlandırılıyordu. Gene yıllarda ’in kurulması, fiyatlarının süratle yükselmesi Türkiye’yi “70 sente muhtaç” kaldığı bir döviz darboğazına sürüklemişti. Ülkede temel ihtiyaç maddeleri bulunamıyor, enerji açığı nedeni ile elektrikler kesiliyor, istasyonlarının önünde araç kuyrukları uzuyor, hayat gerçekten çekilmez bir hale dönüşüyordu. yıllarda yakın tanıdığım genç bir Amerikalı dışişleri bakanlıklarında katıldığı seminerde uygulanan bir testteki şu soruyu söylemişti: üyesi olup önümüzdeki 10 yıl içinde Doğu Bloku’na geçebilecek ülke hangisidir?” Doğru cevabın “Türkiye” olmasının içimi burktuğunu anımsıyorum. Aslında yıllarda Sovyet ve Doğu Halkları, “komünist dikta”ların kıskacından kurtulmak için çaba harcıyorlar, özellikle Doğu Avrupa’da çıkan isyanlar kanla bastırılıyordu. En önemlisi 10-12 yıl sonra sistemi kökten terk edecek olan Gorbaçov ve arkadaşları Sovyet Politbürosu’nda sıkı bir iktidar mücadelesi veriyorlardı. Yani Sovyetler ve Doğu Bloku ülkeleri kendi sistemlerinin despotizminden kurtulurlarken biz onların terke hazırlandıkları sisteme geçip dünyaya ve tarihe alay konusu olmaktan kılpayı kurtulmuştuk! Ancak maceramız bizi ne yazık ki ’nin Komünizm’i İslâmi rejimler ve gerilla kalkışmaları ile içerden ve dışarıdan sarmayı amaçladığı “Yeşil Kuşak” projesinin de hedefi haline getiriyordu. Kendimizi 70’lerde bu durumlara düşürmemizin etkilerini, içinde bulunduğumuz yıllarda da hep birlikte izliyoruz. Bugün yeşil kuşak projesinin kapsamında yapılan harcamalarla güçlenen Siyasi ’ı kullanan despotlara karşı bazı ve diğer ülkelerinde halklar bu rejimlerden kurtulmak için onurlu çabalar veriyor. Halktan gelen baskılar sonucunda birçok despot kral yaptığı reformlarla halklarını tatmin etmeye çalışıyor. ’da kadınlar giyimleri ile rejimin standartları dışına çıkıyor, öğrenciler hileli seçimlere karşı ayaklanıyor, derneklerine müsaade etmek zorunda kalıyor. Hiç şüphem yok ki 2020’ye gelindiğinde İslam ülkelerinde çok daha özgürlükçü ve laik yönetimler göreceğiz. Onlar 20’nci Yüzyıl’da yaşadıkları dini despotizmi “karanlık dönemler” olarak anacaklar. Ama ya Türkiye? Herkes “’e” giderken biz bir kere daha “Tersine” gitmeye kalkıp tarihe ve dünya medeniyetine mahcup mu olacağız? Kaderimiz bu olmamalı değerli okurlarım!
600293
Antalya'da Patlama: İşçi Yaralı
Antalya'da Patlama: İşçi Yaralı Antalya Serbest bölgesinin karşısındaki, Karayolları Bölge Müdürlüğüne ait adet zift tankından birinde öğle saatlerinde şiddetli patlama oldu. Patlamada biri ağır işçi yaralandı. Patlamanın ardından yangın çıktı. Alevler kısa sürede büyüdü. Olay yerine çok sayıda ambulans ve itfaiye gönderildi. Yangın, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü. Olayda, Harun ve Murat Çeven ile Ökkeş Tuncer ve Hikmet Kasırga yaralandı. Hikmet Kasırga'nın durumunun ağır olduğu bildirildi. Yaralılar Antalya'daki hastanelerde tedavi altına alındı. Patlamaya, asfalt tankının izolasyonu sırasında yapılan kaynak çalışmasının yol açtığı sanılıyor.
600246
Bari Kızılderililer gibi dumanla işaretleşin
Bari Kızılderililer gibi dumanla işaretleşin BOLU (CİHAN) Saadet Partisi(SP) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, demokratik açılım konusunda AK Parti ve CHP arasındaki mektuplaşma siyaseti ile başlayan kamera tartışmalarına sert tepki gösterdi. Kurtulmuş, "Bu kadar önemli bir konuyu 4,5 ay sonra görüşmeyi, acaba mektuplaşma aracılığıyla yapabilir miyiz yapamaz mıyızı tartışıyorlar. Halk diyor ki, 'bari Kızılderililer gibi dumanla işaretleşerek konuşun." dedi. Kurtulmuş, eşi Sevgi Kurtulmuş ile birlikte geldiği Gerede'deki Greenpark Otel'de gazetecilerle yaptığı sohbette, Türkiye ile İsrail arasındaki 'Ayrılık' dizisi ve askeri tatbikata alınmama krizleri ile Erdoğan ve Baykal arasındaki kameralı görüşme tartışmaları konularında açıklamalarda bulundu. 'Ayrılık' dizisi ile ilgili olarak İsrail'in tavrını anlamanın mümkün olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "İsrail, hem zulmedecek hem insanların yaşadıkları yerleri işgal edecek, insanların tepelerinden yaşlı, çocuk kadın demeden bombaları yağdıracak hem de bütün bir dünyanın yasakladığı ve insanlık suçu olan fosfor bombalarını kullanacak, yani sizi öldürecek yok edecek, ama siz öldürüyorsunuz yok ediyorsunuz demenize de müsaade etmeyecek. İsrail böyle bir tavır içerisinde." diye konuştu. KURTULMUŞ: ZALİM ZULMÜNDEN KORKAR Ayrılık dizisiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, bunu sadece TRT değil hangi özel televizyon kanalı yapsa savunacaklarını kaydetti. Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Burada herhangi bir antisemitizm yani Yahudi düşmanlığı falan yok. Ortada gerçek görüntülerden uyarlanmış bir senaryo var. Çekimleri var. Dolayısıyla İsrail, niye gerçeklerden kaynaklanan dizi dolayısıyla rahatsız oluyor? Bu soruyu kendisine sorsun. Çok temel bir insani kural vardır: Zalim korkar. Zulmeden insanlara karşı haksızlık yaptığı için, korkar. Dünyada en fazla zalim korkar. Mazlumun yapacağı çok fazla bir şey yoktur. Dolayısıyla İsrail bu tavrıyla, bu hakikati bir kez daha hatırlatmış oldu." İsrail Başbakanı, büyükelçisi ve basının Türkiye'ye ağır hakaretler etmesine de tepki gösteren Kurtulmuş, "Bunlar, fevkalade anlamsızdır, yakışıksızdır." dedi. Başbakan Netayahu'nun "1999 depreminde bizim askerlerimiz gelip size yardım etmemiş miydi?" sözlerini de eleştiren Kurtulmuş, "Bu sözü söylemenin ne kadar insani değerlerle bağdaştığını, İsraillilerin kendi vicdanlarına havale ediyorum. Evet bu yardımı insani bir gerekçeyle yaptılarsa, sağ olsunlar, ellerine sağlık. Ama yardımın en kötüsü, yapıldıktan sonra insanların başına kakılan yardımdır." ifadelerini kullandı. Hükümet yetkililerinin ve dışişleri bakanının bu konudaki demeçlerini yerinde bulduklarını kaydeden Kurtulmuş, "Sayın Bakanın söylediği 'Ben her sabah evimden çocuklarımı okula gönderirken, vicdan azabı ile kalkıyorum. Türkiye gibi bir ülkenin bu insanlık dramına seyirci kalması, anlaşılamaz' sözleri de fevkalade yerinde ve doğru sözlerdir. Bu tavrın sürdürülmesini temenni ediyoruz." diye konuştu. Bazı çevrelerin İsrail ile yaşanan krizden rahatsız olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Türkiye, İsrail hükümetini veya orada yaşayan vatandaşları hedef almış değildir. Kaldı ki, burada hükümetin yaptığı bir iş yok. Sadece devlet televizyonunda bir dizi çekilmiştir. Ve bu dizinin ortaya koyduğu sonuçlarla karşı karşıyayız." KURTULMUŞ: YILLARDIR YAPILAN YANLIŞTAN DÖNÜLDÜ Konya'daki Anadolu Kartalı tatbikatına İsrail'in alınmaması ve bu konuda hükümetin tavrını da değerlendiren Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Ülkeler, müştereken niçin tatbikat yaparlar? Müşterek tatbikat, ortak düşmana karşı yapılır. Türkiye ile İsrail'in ortak düşmanı kimdir? Toprakları işgal edilmiş, Filistin halkı mıdır? Toprakları işgale teşebbüs edilmiş Lübnan halkı mıdır? Suriye halkı mıdır? İran halkı mıdır? Irak halkı mıdır? Bizim hangi ortak düşmanımız var ki, biz İsrail ile ortak düşmana karşı hazırlıklı olmak için tatbikat yapacağız?" Ayrıca BM'deki ABD ve İsrail'in her türlü gücüne rağmen Gazze katliamı gibi çok açık bir insanlık suçu ilgili bir rapor resmen kabul edilmişken böyle bir ortamda bu tatbikatın yapılmasının Türkiye için çok kötü bir durum oluşturacağını vurgulayan Kurtulmuş, şöyle dedi: "Fevkalade izah edilemez bir durum olurdu. Bu tatbikatın iptal edilmesi de doğrudur. Esas sorgulanması gereken şu: Türkiye'deki İsrail lobisine soruyorum: Yıllardır İsrail'in uçakları burada eğitim yapıp gidip insanların tepelerinden insani yardımları, gıdaları, sağlık malzemeleri göndermiyorlar. Burada eğitim alan İsrailli pilotlar, gidip Gazze'nin üstünde fosfor bombaları atıyorlar. Zaten yıllardır bu tatbikatlar yapılıyor. Konya'da maalesef, Konya halkımızın ve bütün Türkiye halkının telin ettiği, İsrail uçaklarının tatbikatlarına başından beri Saadet Partisi olarak karşı çıkıyoruz. Yıllardır bu tatbikatların İsraillilerle yapılması yanlıştı. Yapılan doğru bir şeydir. Halkın talepleri bu yöndeydi. Ve İsrail uçaklarının ortak tatbikata katılması bu ortamda yaralayıcı olurdu. Buna karşı tepki gösterilmesi, anlamsız bir telaşın ürünüdür." KURTULMUŞ'TAN DUMANLA İŞARETLEŞİN TAVSİYESİ Numan Kurtulmuş, Başbakan Erdoğan ile CHP Lideri Baykal'ın demokratik açılım konusundaki kamera tartışmasına da değinerek, şunları kaydetti: "Ben bu konuda baştan beri AKP ile CHP'nin bu konuda bir tuluat tiyatrosu oynadığı kanaatindeyim. Bakın demokratik açılım diye tartışılan bu konu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana konuşulan en önemli sorunudur. 30 bin insan ölmüş, binlerce askerimiz şehit olmuş, milyarlarca dolarımız heba olmuş. Bu memlekette asırlardır birlikte yaşayan halkın arasına büyük güçlerin çabasıyla bir büyük fitne girmiş. Bu fitnenin bozulması lazım. Bu konu konuşulmaya Haziran'da başladık. Ekim'in ortasına geldik. 4,5 ay geçmiş. Birisi neredeyse anayasaya değiştirecek parlamento çoğunluğuna sahip olan bir parti. Diğeri ana muhalefet olduğu zannedilen bir parti. Bu kadar önemli bir konuyu 4,5 ay sonra görüşmeyi, acaba mektuplaşma aracılığıyla yapabilir miyiz yapamaz mıyızı tartışıyorlar. Halk diyor ki, bari Kızılderililer gibi dumanla işaretleşerek konuşun diyor." Gelinen noktayı gayri ciddi bir tutum olarak nitelendiren Kurtulmuş, "Bu kadar önemli bir konuyu anlamanın göstergesidir. Kim ne biliyorsa ortaya koymalı. Zaten siyasetçi, her an kameraların önündeymiş gibi şeffaf olmak zorundadır. Evet milli bir sır olabilir, devlet sırrı olabilir. Bunun yeri de usulü de üslubu da bellidir." dedi.
599397
Işık Hoca, Uras'a yardım edecek mi
Işık Hoca, Uras'a yardım edecek mi Derya Alabora ve Erdal Beşikçioğlu'nun rol aldığı Es-Es'te, Uras ve Tercan, uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla polis tarafından gözaltına alınır ve sorgulanırlar. Rüya ve Gürel işbirliğiyle İrem'i İstanbul'a götürmeye hazırlanırken, Işık bütün bunlardan habersizdir. Uras'ın bir an önce İrem'in kaçırıldığı haberini Işık'a uçurması gerekmektedir. Sadece Uras ve Tercan değil, Selmin'in de tutuklanmasıyla bütün aile uyuşturucu kaçakçısı damgası yemiştir. Işık, hastaneye geldiğinde büyük bir şok yaşar. İrem bir daha ne annesinin ne de babasının yüzüne bakmayacaktır. Selmin'in de içeri alındığını öğrenen Azmi, soluğu Eskişehir'de alır. Kudret'in iş teklif etmesi sonucu Eskişehir'in yeni belalısı olmaya adaydır. Bütün bunlar olurken, aynı nezarete konan Azad ve Tercan birbirine girer. Tabi ki ikisinin de derdi Dilşa'dır. Azad'la giriştiği bu mücadele Tercan'a çok pahalıya patlayacaktır. ATV 20.00
599323
Zorla yabancı hoca getirecekler!
Ercan Güven Ters KöşeZorla yabancı hoca getirecekler! Futbol Milli Takımımız’ın başına yabancı teknik direktör gelecekse, bunun sebebi yabancıların yetenekleri değil, bizim malum “hocalar” olacaktır. “Hırs”ları ve “misyon”larıyla bizimkiler. Resmen “” var federasyonun üzerinde. Daha doğrusu baskısı. Bakınız, ’da ödülünü alan gazetecilere ayaküstü konuşmasında ortaya iki isim atıyor... Sadece iki isim: ve Neden?.. Uygun, “’da Laila, ’ta Lailaheillallah var” diyerek ve “’na layık derbi” demecinde Hakan Şükür’e tüm varlığı ile arka çıkarak kendini kanıtlamıştı. Ertuğrul Sağlam’ın değeri ve duruşu ise zaten Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı düzeyinde onaylanmıştı. Hakan Şükür’ün hocalık tecrübesi olmadığına ve kendisi çok daha “ulvi” görevlere hazırlandığına göre, ya Sağlam ya Uygun. Niye olmasınlar... Ama niye sadece onlar? Tavsiye edenle tavsiye edilenlerin hepsi aynı dünya görüşündeyse, bu tavsiyede “futbolumuzun bekası” değil başka “ortak değerlerin” rol oynadığı açıkça ortada. Futbol dışı değerler! ’nin gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından Hakan Şükür’ün bile Teknik Direktörü tercihinde motivasyonu futbol dışıysa, varın siz düşünün gerisini. Sanki başka hoca yok bu memlekette. Ziya Doğan ve daha niceleri aday adayı bile olamıyorlar. Esameleri okunmuyor son dönem futbol fenomeni Şükür tarafından. Varsa yoksa, U-13’ünden A-Milli’sine kadrolaşma. Vah zavallı Türkiye’m. Futbol pastası meshebe, meşrebe göre dilimleniyor. Peki Futbol Federasyonu’ndan ne haber?.. Siyasetin dibine kadar futbolun içinde olduğunu ve direksiyonun hangi dünya görüşü elinde olduğunu biz biliyoruz, bilmiyor mu? Dolayısıyla birkaç “mü’min seçenek” kalıyor Futbol Federasyonu’na “yerli” hoca tercihi için. Proje böyle. Ve iş futboldan çıkıyor, “Federasyon’un kaderi” oluyor: Ya teslim olacak ya direnecek Özgener. Teslim olmak, önüne konan yerli “hoca”lardan birini tercih etmek! Sadece önüne konulanlardan birini... Hakan Şükür’e de menajer falan gibi bir görev verip onu başkanlığa hazırlamak. Kendi elleriyle bitirmek kendi dönemini. Bu tam teslimiyet. Yabancı hoca tercihi ise bir çeşit “direnç”. Ama onurlu ve yararlı değil; kaytarmacalı... Yukardan biri sorarsa, “Efendim futbolumuz ancak böyle kurtulur” cevabı verilebilir, durum idare edilebilir. Medyada reyini yabancı hocadan yana kullananlar da “dile getiremedikleri” bu durumun efkarı ve çaresizliği içindedir. Dertleri, faydalıyı değil muhtemel olanı söylemektir. Ne şiş yansın ne kebap hadisesi. Futbol Federasyonu, asli görevini yapıp hiçbir ve cemaat baskısına boyun eğmeden sadece futbolumuzu düşünerek karar veremez mi peki? Onu yolu tek: Siyaset ve cemaat tarafından empoze edilenler değil, bu görevi gerçekten hak edenler arasından seçim yapacak ve yola Türk teknik direktör ile devam edecek. Alt kadrolarda işini bilenleri tutacak, yetersiz olanları aynı teraziyle seçecek. Futbol terazisi. Yapabilir mi? Bakacağız. Ve nereye gittiğimizi anlayacağız.
599411
Arda Türk hoca istiyor
Arda Türk hoca istiyor G.Saray'ın milli futbolcusu Arda Turan, Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü görevinden ayrılan Fatih Terim'in, Türkiye'nin en büyük teknik direktörü olduğunu söyledi. Türk futbolunun bugünlere gelmesinde Terim'in büyük katkısı olduğunu belirten genç futbolcu, milli takımın başına gelecek yeni teknik direktörün Türk olmasını istediğini kaydetti. "Kendi fikrimi söylüyorum. Bu benim en doğal hakkım' diyen Arda, “Televizyon karşısında oturan bazı kişilerin hakkı varsa, benim onlardan çok daha fazla hakkım var. Türk vatandaşı, milliyetçi bir insan olarak en doğal hakkım" şeklinde konuştu. Maestri'yi tanıttı Arda, Nike firmasının Beyoğlu'ndaki mağazasında yeni kramponu “Nike CTR360 Maestri”nin tanıtımını yaptı.
599680
Beşiktaş'ın konuğu Kasımpaşa
Saat: 20.00 Stat: İnönü Hakem: Hüseyin Göçek Denizlispor karşısında aldığı puanın ardından, daha önce oynaması gereken, ancak Ankaraspor'un küme düşürülmesiyle hükmen galip ilan edilen ve puan daha alarak toplam puanını 12'ye çıkaran siyah-beyazlı takım, Kasımpaşa'yı da mağlup ederek puanlık seriyi sürdürmeyi ve zirveye yaklaşmayı istiyor. -SİVOK, SARI KART CEZASI SINIRINDA- Beşiktaş'ta sarı kartı bulunan Çek oyuncu Tomas Sivok, Kasımpaşa maçı öncesi kart cezası sınırında bulunuyor. Turkcell Süper Lig maçlarında kez sarı kart gören Sivok, bu mücadelede kart gördüğü takdirde cezalı duruma düşecek ve 10. haftadaki Eskişehirspor maçında oynayamayacak. -TARAFTARIN TAVRI- Ligde Denizlispor karşısında aldığı galibiyetle az da olsa toparlanan Beşiktaş'ta, Kasımpaşa karşılaşması öncesi yine taraftarların tepkisi merakla bekleniyor. Turkcell Süper Lig ve Şampiyonlar Ligi'nde aldığı kötü sonuçların ardından Denizlispor ile yapılan karşılaşmada taraftarların, başkan Yıldırım Demirören ve yönetim kuruluna tepkisi olurken, buna karşı çıkanların tavrı sonrası tribünlerde kavgalar yaşanmıştı. -GOL HASRETİNE DENİZLİSPOR MAÇINDA SON VERDİLER- Bu sezon gol yollarında büyük sıkıntı yaşayan Beşiktaş, ligdeki uzun süreli gol hasretine ise Denizlispor maçında son vermişti. Denizlispor karşılaşması öncesi 372 dakika gol sıkıntısı yaşayan siyah-beyazlı ekip, ligin 8. haftasındaki karşılaşmada 49. dakikada Tabata'nın ayağından gol buldu ve uzun süreli suskunluğunu sonlandırdı. -İBRAHİM TORAMAN HAZIR, HOLOSKO SAKAT- Beşiktaş'ta, CSKA Moskova maçında fibula kemiği kırılan Holosko, Kasımpaşa maçında görev alamayacak. Sezon başında ameliyat olan ve uzun süreli tedavisi nedeniyle takımdan uzak kalan İbrahim Toraman ise oynayacak duruma geldi.
600412
Şimşek'ten bütçe ve zam açıklaması
Gerçekleşen enflasyonun zam oranlarını aşması halinde aradaki farkın telafi edileceğini belirten Bakan Şimşek, ''Gelecek dönemde de krize rağmen, memur, emekli ve işçileri enflasyona ezdirmeyeceğiz. 2009 yılında yapılan artışlar da muhtemelen enflasyonun üzerinde kalacak. Bu yılda kriz yılı olmasına rağmen, ücretlerde memurlar açısından reel artış söz konusudur'' dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılı bütçesi hazırlanırken, GSYH büyüklüğünün trilyon 29 milyar lira, büyüme hızı oranı yüzde 3,5, TÜFE yıl sonu oranı yüzde 5,3, ihracat 108 milyar dolar, ithalat 153 milyar dolar olarak hedeflendiğini belirtirken, ''2010 yılı bütçesine baz olan makroekonomik büyüklükler gerçekçidir'' dedi. Merkezi yönetim bütçesinin ekonominin krizden çıkışına katkı sağlayacağını, esnaf ve tarımsal kredilerde faiz sübvansiyonun, ihracat kredilerine, KOBİ desteklerine, hazine teşvik ödemelerine, istihdamın maliyetini azaltmak amacıyla yürürlüğe konan işveren priminin puan indirimine devam edileceğini anlatan Şimşek, ''2010 merkezi yönetim bütçesi sosyal yönü güçlü bir bütçe. Bütçemizi ekonomik olarak dezavantajlı kesimleri destekleyecek şekilde hazırladık'' dedi. Bakanı Şimşek, 2010 yılı bütçesinde hem giderleri kontrol altına aldıklarını hem de gelirleri artırdıklarını, bu suretle bütçe açığını 2009 yılı gerçekleşmelerine göre daha aşağı seviyelere çekeceklerini söyledi. 2010 yılında da Türkiye'nin büyük bir küresel aktör haline gelmesini sağlayacak ekonomik ve mali politikaları izlemeye devam edeceklerini vurgulayan Şimşek, ekonominin yapısal dönüşümünü sağlayacak reformlara kararlılıkla devam edeceklerini, bu suretle ülkenin yatırımlar için bir cazibe merkezi olma niteliğini önümüzdeki dönemde de sürdüreceğini ifade etti. Orta Vadeli Program ve Mali Plan ile ortaya koydukları politika ve hedefler doğrultusunda maliye politikalarını yürüttüklerini ve bütçeleri de buna uygun hazırladıklarını belirten Şimşek, ''2010 yılı bütçesi de daha önce açıkladığımız çerçevede hazırlanmış bir bütçedir. 2010 yılı bütçesi küresel krizin etkisiyle bozulan kamu dengelerini düzeltmeyi amaçlamaktadır. 2010 yılı bütçesinde hem giderleri kontrol altına alıyoruz hem de gelirleri artırıyoruz. Bu suretle bütçe açığını 2009 yılına göre, bu yılın gerçekleşmelerine göre daha aşağı seviyelere çekeceğiz'' diye konuştu. 2010 yılı bütçesiyle eğitime ve sağlığa daha fazla kaynak ayırdıklarını, sosyal destekleri artırarak devam ettirdiklerini bildiren Şimşek, reel kesimi, çiftçiyi desteklemeye devam edeceklerini, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini daha yüksek oranda desteklemeyi sürdüreceklerini ve bölgesel gelişmeye yönelik yatırımları da artıracaklarını kaydetti. 2009 yılı bütçesi yıl sonu gerçekleşme tahminleri 2009 yılı bütçesi yıl sonu gerçekleşme tahminleriyle ilgili de bilgi veren Bakan Şimşek, 2009 yılı sonu itibariyle merkezi yönetim bütçe giderlerinin 266 milyar 752 milyon lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 203 milyar 928 milyon lira ve bütçe açığının da 62 milyar 824 milyon lira olmasını öngördüklerini söyledi. Faiz dışı açığın milyar 324 milyon lira olarak gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini belirten Şimşek, şöyle devam etti: ''Bu tahminlerimiz doğrultusunda 2009 yılı başlangıç bütçesine göre bütçe giderleri yüzde 2,9 artmakta, bütçe gelirleri ise yüzde 18 oranında azalmaktadır. Bütçe açığı ise 10,4 milyar liradan 62,8 milyar liraya artmaktadır. Bütçe açığının milli gelire oranı ise yüzde 6,6'ya tekabül etmektedir. 2009 yılında bütçe açığında ortaya çıkan 52,4 milyar liralık artışın 44,8 milyar lirası yani yüzde 86'sı gelirlerdeki azalmadan, 7,6 milyar lirası yani yüzde 14'ü de giderlerdeki artıştan kaynaklanmaktadır. Özetle bütçedeki sapmanın yüzde 86'sı küresel krizle yakından ilişkili gelirlerin azalmasından kaynaklanıyor.'' Gelirlerdeki 44,8 milyar liralık azalmanın 4,7 milyar lirasının vergi indirimleri nedeniyle ortaya çıkan gelir kaybından, 40,1 milyar lirasının da ekonomik daralma nedeniyle gelirlerde meydana gelen düşüşten kaynaklandığını anlatan Şimşek, giderlerdeki 7,6 milyar liralık artışın ise sosyal güvenlik sistemine yapılan transferlerdeki artış ile ekonomiyi canlandırma paketleri kapsamında öngörülen alt yapı yatırım harcamaları ve diğer gider artışlarından oluştuğunu kaydetti. Bakan Şimşek, bütçe açığındaki bu artışın sadece Türkiye'ye mahsus bir durum olmadığını, diğer ülkelerin de küresel kriz nedeniyle bu durumla karşı karşıya olduğunu söyledi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılı merkezi yönetim bütçesinin sosyal yönü güçlü bir bütçe olduğunu, bütçeyi, ekonomik olarak dezavantajlı kesimleri destekleyecek şekilde hazırladıklarını söyledi. Şimşek, 2010 yılı bütçesini açıklamak amacıyla düzenlediği basın toplantısında, Sosyal Yardımlaşma Fonu'na aktarılacak kaynağın, bu yılın gerçekleşme rakamlarına göre, gelecek yıl yüzde 26,7 artırılacağını, yeşil kartlılara sağlanan sağlık yardımı ödeneklerinin de yüzde 4,1 artırılarak 4,6 milyar liraya çıkarılacağını bildirdi. Gelecek yıl için öğrencilere sağlanan burs ve harç destekleri ödeneklerinin yüzde 13,8, öğrenim ve harç kredisi ödeneklerinin yüzde 12,8, ilköğretim öğrencilerine ücretsiz ders kitabı desteği ödeneğinin ise yüzde 6,4 artırıldığını bildiren Bakan Şimşek, birçok artış oranının enflasyonun üzerinde, bazılarında enflasyonun iki katı düzeyinde olduğuna işaret etti. Açıklamaya göre, özürlü evde bakım desteği ödenekleri yüzde 49,5, özürlü eğitim desteği yüzde 7,3 artırıldı. Üniversitelere bin yeni kadro Milli Eğitim Bakanlığı, en büyük bütçeye sahip bakanlık olma özelliğini sürdürecek. Sağlık Bakanlığı Bütçesi yüzde 12 artırıldı. Yeni kurulan üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamak için ek olarak bin kadro atama izni verildi. Üniversitelere ayrılan kaynak reel olarak artırıldı. Aile hekimliği uygulaması 81 ile yaygınlaştırılacak. Kamu personelinin sağlık hizmetleri sosyal güvenlik kurumu tarafından sunulacak ve bunun için SGK'ye sağlık primi ödemesine başlanacak. Sosyal Güvenlik Kurumları'na 57,7 m,ilyar Lira aktarılacak Sosyal güvenlik kurumlarına yönelik cari transferlerin, 2010 yılında yüzde 7,3 artarak 57,7 milyar liraya ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu kapsamda SGK'ye sadece açık finansmanı için 31,8 lira aktarılacak. Alan ve ürün bazında destekler için çiftçilere 5,6 milyar lira destekleme ödemesi yapılacak. Tarım sektörüne yapılacak transferlerin toplamı ise 8,4 milyar liraya ulaşacak. Mahalli idarelere destek artırılacak. Mahalli idarelerin gelir payları oranı yüzde 17,6 artırılarak, 19,1 milyar lira olarak öngörüldü. Gelecek yıl, mahalli idarelere toplam 22,1 milyar lira transfer yapılacak. Kırsal kesimin altyapısının desteklemek amacıyla KÖYDES Projesine 525 milyon lira kaynak ayrıldı. Şimşek, 2010 yılı bütçesinin, ülkenin dört bir yanına yatırım götüren, reel kesimi destekleyen, kalkınmaya odaklanmış, bireysel ve toplumsal refahı gözeten bir bütçe olacağını belirtirken, bu bütçede bilim ve araştırmaya da kaynak ayrılacağını, TÜBİTAK'ın ödeneklerinin 625 milyon liraya çıkartıldığını kaydetti.
600576
Darüşşafaka Cooper Tires: 68 Beşiktaş Cola Turka: 77
Beko Ligi’nin ilk hafta karşılaşmasında ’ı 77-68 yendi Karşılaşmaya pota altında Baxter’in sayılarıyla etkili başlayan Muratcan, Newley ve Cevher’in skora katkısıyla 7. dakikada sayılık (21-12) farka ulaştı. Hakan ve Jackson’un basketleriyle dengeyi kurmaya çalışan Davidson’un kritik anlardaki basketleriyle ayakta kaldı ve ilk çeyrekte farkı sayıda tuttu: (21-23) İkinci çeyrekte maça ağırlığını daha fazla koyan ev sahibi ekip, Beşiktaş Cola Turka’nın şut yüzdesinin de düşmesiyle skor üstünlüğünü ele aldı. Adem ve Muratcan’ın basketleriyle ikinci çeyreğe iyi bir başlangıç yapan siyah-beyazlılar, ardından Jackson ile Davidson’u durduramayınca, devreyi 40-38 Darüşşafaka Cooper Tires önde kapattı. Darüşşafaka Copper Tires, üçüncü çeyrekte Polat ve Davidson’la sayılar kazanarak 23. dakikayı 47-41 önde geçti. Savunmasını sertleştiren siyah-beyazlılar, Chatman, Baxter ve Cevher pota altını iyi kullanmaya başlayınca öne geçerken, 29. dakikada 11 sayılık farka (61-50) ulaştı. Beşiktaş Cola Turka, son periyoda da 61-52 üstünlükle girdi. Son periyotta Beşiktaş Cola Turka, ev sahibi Darüşşafaka Cooper Tires’ın farkı kapatma çabalarına izin vermedi. Rahat bir oyun sahaya koyan siyah-beyazlılar, maçtan 77-68 galip ayrıldı. TOM DAVIS’E Beşiktaş Cola Turka takımının, liginde şampiyon olduğu 1974-75 sezonunda siyah-beyazlı formayı giyen Tom Davis, bugünkü karşılaşmanın izleyenleri arasında yer aldı. ’li eski oyuncuya, Beşiktaş Yönetim Kurulu Üyesi Şeref Yalçın tarafından forma hediye edilirken, Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel tarafından da plaket verildi. Diğer yandan, karşılaşmayı eski Beşiktaşlı da izledi. Salon: Ayhan Şahenk Hakemler: Erşan Kartal xxx, Ozan Çakar xxx, Semih Vural xxx Darüşşafaka Cooper Tires: Melih xx 4, Jackson xxx 23, Hakan xx 11, Bora x, Davidson xxx 19, Atchley x, Polat xx 11, Can x, Kadir x, Alper Beşiktaş Cola Turka: Muratcan xx 10, Chatman xx 9, Newley xx 7, Baxter xxx 14, Cevher xxx 13, Fletcher xx 7, Adem xx 5, Haluk xx 8, Kerem xx 4, Arin 1. Periyot: 21-23 İlk yarı: 40-38 3. Periyot: 52-61
600189
Kumluca'ya sel sonrası ilgi arttı
Olimpos'ta selin ardından bölgede hayat normale dönmeye başladı. Sele maruz kalan turistik işletmelerde temizlik çalışmaları sürdürülürken, bölgede bölgesinde DSİ, Karayolları, Tedaş, İl Özel İdare Müdürlüğü ve diğer kurumlara ait iş makineleriyle ekipler çalışmalarını sürdürüyor. Olimpos'un bağlı bulunduğu Yazır köyü muhtarı Halil Karataş, AA muhabirine, selden sonra devletin tüm imkanlarının seferber edilerek, meydana gelen hasarların giderilmeye çalışıldığını söyledi. Öte yandan sel felaketi meydana geldiği gün yöreyi terk eden yerli ve yabancı turistler, selin üzerinden geçen günün ardından Olimpos'a tekrar gelmeye etmeye başladı. Bölgede selin meydana getirdiği hasarı merakla izleyen ve bol bol fotoğraf çeken turistler, ayrıca yörede turistik etkinliklere de katılıyorlar. Bölgeye kültür turları kapsamında gruplar getiren İngiliz tur operatörü Jeremy Barnett (68), Olimpos'a bir çok kez İngiliz gruplarla geldiğini ve bölgenin çok harika bir yer olduğunu söyledi. Olimpos'ta gün önce sel meydana geldiğini anımsatan Barnett, ''Olimpos biraz değişmiş, her yerde çok su var. Ama gelecekte tekrar çok başarılı bir turizm bölgesi olacak. Bu sahillerde benim için en harika yer Olimpos'' dedi. Olimpos'a gelen bazı turistler de tekne turlarına katılarak tarihi ören yerlerini gezdi. Bazıları ise taşkın meydana gelen Olimpos Deresi'nde kano turu yaptı. Antalya'nın Kumluca ilçesinin turistik Olimpos beldesi, Beykonak beldesi ve Beşikçi köylerinde önceki çarşamba günü şiddetli yağış sonrası sel meydana gelmiş, derenin taşması sonucu Olimpos'ta turistik tesisleri su basarken, çok sayıda araç denize sürüklenmişti.
599363
Ölü sayısı bin 735
Ölü sayısı bin 735 Birleşmiş Milletler’e bağlı (WHO), domuz gribinin ortaya çıktığı nisan ayından bu yana bin 735 kişinin bu hastalık yüzünden hayatını kaybettiğini açıkladı ’nun dün yaptığı haftalık bilgilendirme açıklamasında, geçen hafta domuz gribinden kaynaklanan ölüm sayısının bin 525 olarak kaydedildiği hatırlatıldı. WHO’nun verileri, bir hafta içinde 210 yeni ölüm vakasının kayda geçtiğini gösteriyor. Hastalık yüzünden en çok ölümün kıtasında gerçekleştiği, burada bin 406 kişinin yüzünden hayatını kaybettiği açıklandı. -Pasifik bölgesinde 962, ’da 207, ’da 90, ’da da 70 kişinin domuz gribinden öldüğü belirtildi.
600659
Sanayi sitesinde çıkan yangın çevredeki fabrikalara sıçradı
Yenibosna Doğu Sanayi Sitesi'ndeki Can Kimya Fabrikası'nda saat 19.00'da henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Kimyevi maddelerin bulunduğu fabrikada zaman zaman patlamalar da meydana geldi. İhbar üzerine fabrikaya Kocasinan Bakırkoy, Sefaköy, Fatih, Şişli Seyrantepe, Merter müfrezelerine ait çok sayıda itfaiye sevk edildi. Birçok merdiven aracıyla yangına müdahale etmeye çalışan itfaiyeciler alevler karşısında zor anlar yaşadı. Ekiplerin müdahalesine rağmen yangın hızla büyüyor. Gökyüzünü siyah dumanların kapladığı yangın uzak mesafelerden görülebiliyor. Yanan fabrikaya bitişik mobilya ve plastik üreten iki fabrikanın daha bulunduğunu belirten Aslan Akyüz, yangının aniden meydana geldiğini ve olay yerine itfaiyeyi kendilerin çağırdığını söyledi. Akyüz, olay yerinde ölü ya da yaralı olup olmadığını bilmediğini ifade etti. Olay yerinde tedbir amacıyla çok sayıda ambulans hazır bekletiliyor.
599571
Borsa'da 'yabancıya sıfır vergi' mahkemeden döndü
Mahkeme hükümete bu konuda yeni düzenleme yapmak için dokuz aylık süre tanırken, Maliye gerekçeli karara göre çalışma başlatacak. Mevcut düzenlemeye göre yurtdışı ve yurtiçinde yerleşik yatırımcılar arasında Hazine bonosu ve devlet tahvili ile döviz vadeli işlem kontratlarından elde edilen kazançlardan alınan vergide yerliler aleyhine yüzde 10'luk fark bulunuyor. Anayasa Mahkemesi aynı kararıyla Gelir Vergisi'ndeki yüzde 35'lik dilimin ücretlilere uygulanmamasına hükmetti. Gerekli düzenlemelerin yapılması için ise altı aylık süre tanındı. Yıllık geliri 40 ila 78 bin lira olan ücretlilerden yüzde 35 yerine yüzde 30 vergi tahsil edilecek. Yine mahkeme tarafından iptal edilen bir diğer karar ise 2005 yılına kadar uygulanan; 2006, 2007 ve 2008 yıllarında kaldırılan yatırım indiriminin devam etmesi yönünde oldu. Buna göre, 2009 yılında yatırım indirimi kapsamında Gelir Vergisi yüzde 40 indirimli olacak. Mahkemenin kararı üzerine açıklama yapan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gelir Vergisi Kanunu'nun bazı hükümleriyle ilgili iptal kararlarının sıkıntı oluşturmayacağını, yeni bir düzenlemeye kadar mevcut uygulamaların devam edeceğini söyledi. Şimşek, mahkemenin iptallere ilişkin gerekçeli kararını beklediklerini kaydetti. Anayasa Mahkemesi'nin ücret gelirlerine ilişkin düzenleme için aylık süre tanıdığını dile getiren Maliye Bakanı, ücretlilerin vergilendirilmesinde de verilen süre içinde yeni bir düzenleme yapılana kadar mevcut vergi tarifesinin aynen uygulanacağını bildirdi. Şimşek, "Biz, bu konulara ilişkin çalışmalarımızı mahkemenin gerekçeli kararı çıktıktan sonra yapacağız. Bize verilen süre içinde bütçe disiplini ve Orta Vadeli Mali Program çerçevesinde çalışmada bulunacağız. Burada, gelir-gider dengesini gözeten bir düzenlemeye gidilecek." diye konuştu. Anayasa Mahkemesi'nin kararı, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nı (İMKB) olumsuz etkiledi. Borsa'da işlem gören hisse senetleri, dün ortalama yüzde 2,41 değer kaybetti ve Ulusal-100 Endeksi 49 bin 790,74 puandan kapandı. ANKARA ZAMAN İkinci seans yarım saat uzadı, İMKB 17.30'da kapanacak İMKB, gelecek haftadan itibaren saat 17.30'da kapanacak. Hisse Senetleri Piyasası Müdürlüğü'nün 14 Eylül 2009 tarih ve 306 sayılı genelgesinde düzenlenen, İMKB Yönetim Kurulu'nun 11 Eylül 2009 tarihli ikinci seansın 30 dakika uzatılmasına dair verilen kararı doğrultusunda saat 14.00'te başlayan ikinci seans, saat 17.00 yerine 17.30'da tamamlanacak. 19 Ekim 2009 tarihinde yürürlüğe girecek bu düzenleme sonrasında Hisse Senetleri Piyasası seans saatleri şöyle olacak: 1. seans: 09.30-12.30, 2. seans: 14.00-17.30.
599470
'Oğlumun ölümünden hastane sorumludur'
'Oğlumun ölümünden hastane sorumludur' Tokat'ta yattığı ranzadan düşen ve tedavisinin ardından taburcu edildikten hafta sonra yaşamını yitiren 14 yaşındaki halterci Cafer Top'un babası, hastane yetkililerinden şikayetçi olacağını bildirdi. Baba Bilal Top, çocuğundan en küçüğü Cafer'in bu sene Tokat Mehmet Akif Ersoy Lisesi'ne başladığını belirterek, 'Oğlum yıl önce haltere başladı. Geçen cumartesi telefonda görüşmüştük. Hafta sonu eve gelemeyeceğini, harçlığa da ihtiyacının olmadığını söylemişti' dedi. Başarılı bir öğrenci ve sporcu olan oğlunun, kaldığı merkezde yatakta uyurken ranzadan düştüğünün söylendiğini kaydeden baba Top, şöyle devam etti: 'Hocaları alıp hastaneye götürmüşler. Hastanede tomografi çekmişler ve göndermişler. Hocaları daha sonra kez kontrole götürmüş. Hastane yetkilileri hakkında şikayetçi olacağım. Gerekenin yapılmasını isteyeceğim. Hocaları hakkında şikayetçi olmayacağım, çünkü defa hastaneye götürmüşler. Oğlumun yüzde doksan beyin kanamasından öldüğünü söylediler. En son oğlumla pazartesi günü görüşmüştüm. görüşmemden önce oğlum ranzadan düşmüş ama üzüleceğimizi düşünerek hocalarından bize olayı anlatmamalarını istemiş.' İKİNCİ OLMUŞTU Yaşamını yitiren Cafer Top'un, 2008-2009 sezonu Okullararası Türkiye Halter Şampiyonası'nda kendi yaş grubunda ikinci olduğu öğrenildi. Uzunburun'daki güreş eğitim merkezinde kalan Tokat Gençlik Spor Kulübü Halter Takımı sporcusu Cafer Top, Ekim Cuma günü merkezde kaldığı iki katlı ranzanın üst katından uyuduğu sırada düşmüş, tedavisinin ardından taburcu edildikten hafta sonra da yaşamını yitirmişti.
599836
Evde LPG tüpü bomba gibi patladı
Evde tüpü bomba gibi patladı ’nin ilçesinde, bir evde tüpünün patlaması sonucu çıkan yangında aynı aileden kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Özgürlük Mahallesi 228. Sokak’ta katlı binanın Yasin Dede’ye ait 2. katının mutfak kısmında LPG tüpü gaz sıkışması sonucu patladı. Patlamanın ardından evde çıktı. Yangında Yasin Dede (35) ile eşi Hürnisa (32), çocukları Mustafa Mehdi (12) ve Sanem (7) yaralandı. Patlamanın ardından eve giren komşuları, yaralıları dışarı çıkardı. Yaralılar 112 Acil Servis ekiplerince Fatih Devlet Hastanesine kaldırıldı. Vücudunda ağır yanıklar oluşan Yasin Dede, burada yapılan müdahalenin ardından Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. Bu arada, itfaiye ekipleri de yangını diğer dairelere sıçramadan söndürdü. Patlama ve yangın nedeniyle ev kullanılamaz hale geldi. Olay nedeniyle büyük üzüntü yaşayan Dede ailesinin komşuları, patlamanın çok şiddetli olduğunu, mutfakta başlayan yangının evin diğer odalarına yayıldığını ifade etti. Patlama sırasında evdekilerin uykuda olduğunu belirten komşular, yaralanan kişiyi kendilerinin dışarı çıkardığını kaydetti.
599465
Din Şurası'nda dizilere 'kötü rol model' uyarısı
Din Şurası'nda dizilere 'kötü rol model' uyarısı 4. Din Şurası'da, evlilik dışı ilişkileri normal gösteren, alıştıran, ahlaki yanlışları sıradanlaştıran filmlerden ve rol modellerden kaçınılmasını uyarısında bulunuldu ANKARA (AA) Din Şurası, dizi ve film senarist ve yapımcılarından toplumun dini inanç ve değerlerine saygılı proje üretmesi uyarısında bulundu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu düzenlediği basın toplantısıyla 'Din ve Toplum' ana temasıyla toplanan 4. Din Şurası kararlarına ilişkin bilgi verdi. Televizyon dizilerinde ve filmlerde daha özenli davranılmasını da isteyen Bardakoğlu, 'evlilik dışı ilişkileri normal gösteren ve alıştıran ahlaki yanlışları sıradanlaştıran' filmlerden ve rol modellerden kaçınılması gerektiğini söyledi. ZİHİNLERİ BULANDIRMAYIN Manevi değerleri korumada herkese görev düştüğünü dile getiren Bardakoğlu, çocukların ve gençlerin zihnini bulandıracak rol modellerden kaçınılmasının şuranın temennisi olduğunu bildirdi. Gazetelerin 3. sayfalarını dolduran olayların herkesi düşündürmesi gerektiğini vurgulayan Bardakoğlu, "Yüreğimizde az bir sızı, insan sevgisi varsa bu tehlikeleri görmeliyiz ve birlikte çare aramalıyız' dedi. Medyadan dinin ve din adamlarının imajını zedeleyen resim ve karikatürden kaçınılmasını isteyen Bardakoğlu, toplumu manevi yönden eğiten insanların imajı zedelendiğinde, herkesin zarar göreceğini ifade etti. DİN HİZMETİ AÇILIMI Din hizmetlerinin cami dışına çıkması için sosyal açılımlı din hizmeti kavramını geliştirdiklerini anımsatan Bardakoğlu, çevre bilincinin oluşması, kan davalarının önlenmesi, ağaçlandırma, yoksullukla mücadele, kız çocuklarının okutulması, aile içi şiddetin önlenmesinde din görevlilerinin toplumsal zihniyet dönüşümünü gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladı. Bardakoğlu, 'her insana ulaşan, her gönülü açan din görevlisi' profilinin peşinde olduklarını belirterek, “Bu bizim sevdamızdır” dedi.
599736
Pazar günü trafiğe çıkacaklar dikkat
Pazar günü trafiğe çıkacaklar dikkat Maratonu nedeniyle 18 Ekim Pazar günü ile bazı yollar trafiğe kapatılacak Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, maraton dolayısıyla Pazar günü saat 07.00'den itibaren yarış bitimine kadar bazı yollar kademeli olarak trafiğe kapalı tutulacak. Buna göre, maratonun başlangıç noktası olan Anadolu yakasında, Kısıklı Caddesi'nden gelip D-100 kuzey ve güney katılım, Kuşbakışı Caddesi -İş önü D-100 Karayolu güney katılım, Mahiriz Caddesi D-100 güney katılım, Altunizade Köprü üzeri D-100 güney-kuzey katılım, Tophanelioğlu Caddesi Gold önü D-100 güney-kuzey katılım, Beylerbeyi katılım trafiğe kapalı olacak. Bu noktalara alternatif olarak, E-5 Karayolu'ndan gelişler 'ne (FSM) katılımlara, Mahiriz Caddesi'nden geliş Şile yolunu takiben Tuzcuoğlu Köprü E-6 Karayolu'nu takiben FSM'ye katılıma, 'den geliş D-100 Karayolu güneyden Tuzcuoğlu Köprü E-6 Karayolu'nu takiben FSM'ye katılıma, D-100 Karayolu kuzey katılım istikametine yönlendirilecek. Çevre yollarında; Güney Zincirlikuyu ayrımı, Sait Çiftçi katılımı, Fenerbahçe 'den gelip ayrımına katılım, Botanik Bahçesi'nden Rıdvan Dedeoğlu istikametine katılım, Kuzey 'den Rıdvan Dedeoğlu'na katılım, FSM turnikelerinden gelip 1. Çevre Yolu ayrımı, güneyden gelip kuzeye katılım, Mustafa Kemal Köprü altından kuzeye katılım, Altunizade köprü altı halk koşusunun başladığı yer, maraton ile halk koşusu arası, park girişi, maratonun başladığı yer, park çıkışı, park çıkışı turnikeler arası ve kuzey turnike sahası trafiğe kapatılacak. 'nü kullanacak tüm sürücüler, söz konusu kapatma noktalarından FSM Köprüsü istikametine yönlendirilecek. yakasında, Merkez Komutanlığı ışıklar, Gerçek önü, Sait Çiftçi köprü katılımı (E-5 Karayolu güney katılım), Sabancı Lisesi önü, Yıldız ışıklar, Akdoğan Sokak girişi, Ressam Hamdi Bey, Veli, Abbasağa, Hasfırın, Serence Bey sokaklar, dönüşleri, Meydan, ışıklar, Palangalar ışıklar, Ortaköy Meydanı, Muhakkik Sokak girişi, ışıklar, VİP Otel önü, Bayıldım alt baş, Süzer Plaza önü, Kadırgalar Caddesi toprak yol dönüşleri, Mete Kavşağı, Gümüş Caddesi başı, Gümüşsuyu'ndan toprak yola iniş, Dolmabahçe ışıklar, Kahve Dünyası önü, Akyol Caddesi başı, Meclis-i Mebusan Yokuşu başı, Aydilimi Pastanesi yanı, Kabataş ışıklar, Fındıklı ışıklar, Deniz Limanı çıkışı, Salı Pazarı ışıklar, Boğazkesen Caddesi gelişi, Boğazkesen ışıklar, ışıklar, Revani Sokak gelişi, ışıklar, Meydanı, Perşembe Pazarı ışıklar, Azapkapı'dan 'na mecburi istikamet, Şişhane Meydanı'ndan Bankalar Caddesi girişi, Tarlabaşı'ndan Perşembe Pazarı'na giriş, Şişhane ışıklardan 'ya mecburi yön, Kasımpaşa'dan Köprü ayrımı, Perşembe Pazarı'ndan Unkapanı Köprü ayrımı trafiğe kapalı olacak. Bu yollara alternatif olarak, Halaskargazi Caddesi yönüne, Beşiktaş Ihlamur Caddesi Divan yönüne, Palangalar Caddesi Levent yönüne, Tarlabaşı Bulvarı Bahariye Caddesi yönüne, Kasımpaşa ve Perşembe Pazarı'ndan gelen akış da Tarlabaşı istikametine yönlendirilecek. Yine Avrupa yakasında Sahil Kennedy Caddesi 1. Kısım ayrımından (Marina tabelasından) Sirkeci ışıklara kadar kuzey ve güney istikameti, Ragıp Gümüşpala Caddesi, Reşadiye Caddesi, Balat Yolu, Atatürk Bulvarı, Mustafa Kemal Paşa Bulvarı, At Meydanı, Yerebatan Caddesi, Klodfarer Caddesi, Nuruosmaniye Caddesi, Meydanı ile Galata ve Unkapanı köprüleri trafiğe kapalı tutulacak. Bu yollara alternatif olarak belirlenen güzergahlar da şöyle: Ataköy 1. ve 9. kısımdan E-5 güney veya kuzeye geçiş, tekrar dönüp Havuzlu Kavşak istikameti, istikameti. E-5 Kuzey ve Güney, Varyant altından Vatan Caddesi. Ordu Caddesi'nden Vatan Caddesi'ne, Millet Caddesi'ne geçiş, Onuncu Yıl Caddesi, Topkapı varyant, Edirnekapı varyanttan Rami'ye geçiş, Eyüp Meydan'dan Rami'ye geçiş, Edirnekapı'dan E-5, 1. Çevre Yolu'na katılım, Basın Ekspres ve Hal yolundan TEM Otoyolu'na katılım, Fatih Fevzipaşa Caddesi, Kızılelma Caddesi, Cerrahpaşa Caddesi.
600001
Müftülük boşanmaları önleyecek
Müftülük boşanmaları önleyecek İZMİR (İHA) Torbalı Müftüsü Mehmet Akpınar, ilçede artan boşanma davalarının önüne geçmek için Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu kuracaklarını söyledi. Akpınar, bayanların mesai saatleri içerisinde özel odalarda önceden eğitimden geçmiş bayan din hizmetleri uzmanlarına bizzat veya telefonla sorular sorabileceklerini ifade etti. Torbalı ilçesinde artan boşanma davalarının üzerine harekete geçen Torbalı Müftülüğü, bayan din hizmetleri uzmanlarının, bayan vaizelerin ve Bayan Kur'an Kursu hocalarının nöbetleşe hizmet vereceği Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu açmak için harekete geçti. Uzmanların kurulacak olan büroda nöbet sistemi ile hizmet verecekleri belirten Akpınar, “Toplumla iç içe olmayı isteyen, insanımıza samimi duygularla yaklaşan, onlarla diyalog kurmaya özen gösteren, müjdeleyen, zorlaştırmayan, kolaylaştıran bir dinin mensubuyuz. Bu hassasiyetlere sahip olan Torbalı Müftülüğü, aile konusunda da ihtiyacımız olan bir birimi oluşturmak için çalışmalara başlamıştır. Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu, inanç ve ahlaki değerlerin korunması, İslam dininin itikat, ibadet ve ahlak esaslarının doğru ve sağlıklı bir şekilde öğretilmesini sağlanacaktır. Bu uygulama Torbalılı bayanlar için bir ilk olacak ve faydasını göreceklerdir” dedi. HİÇBİR AYRIM YAPILMAYACAK Müftülük bünyesinde açılacak Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu'nun halkın doğru bir şekilde bilgilendirilmesi açısından büyük önem taşıdığı vurgulayan İlçe Müftüsü Mehmet Akpınar; “Aile, toplumun temel taşıdır. Çünkü ailede bilinçli eğitim sayesinde gelecek nesillerimiz olan çocuklarımızın eğitilebilmesi ve bu sayede toplum huzurunun sağlanması önem kazanmaktadır. Özellikle birlik ve beraberlik, aile bütünlüğü ve mutluluğu açısından aile büroları çok gerekli bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu büroda herkesle ve her kesimle ilgilenecek, herhangi bir ayrıma tabi tutmadan insanlara sevdirici, uzlaştırıcı, barıştırıcı, kaynaştırıcı hâsılı birlik ve beraberliği tesis etmeye yönelik kıymetli dini bilgiler verilecektir” dedi. KADINLAR TELEFONLA ARAYABİLECEK Eşleri ile paylaşamayacakları konuları kadın din görevlisine daha rahat sorabilen kadınlar, Aile Büroları'nı telefonla da arayıp bilgi alabilecek. Diğer illerde uygulanan sistem sayesinde büroları arayan kadınların en çok sorduğu sorular arasında, 'Evlilikte eşlere düşen görevler', 'Toplum içindeki sorumluluklarımız', 'Verimli din hizmetinde dikkat edilecek hususlar', 'Vahyin ışığında kadın', 'İslam'da kadın' gibi konular bulunuyor. Kadınlar ayrıca 'Aile içinde eşlerin karşılıklı hak ve sorumlulukları', 'Aile içinde sevgi', 'Sünnette aile', 'Ailede eşlerin görev ve sorumlulukları', 'Ailede çocuk eğitimi' gibi konularda da bürodan bilgi alabilecek. Bayan din hizmetleri uzmanlarının çok ciddi eğitim gördüklerini belirten Torbalı Müftüsü Mehmet Akpınar, "Çocuk istismarından kadının hukuki haklarına, iletişimden insan psikolojisine kadar birçok konuda uzmanlardan eğitim alan uzmanlarımız bu görevi üstlenecek. Karşılarında bayan muhatap bulan kadınlar dertlerini daha rahat anlatabiliyor. Aile kurumunu korumak ve boşanmaların önüne geçmek için üzerimize düşeni yapacağız" şeklinde konuştu.
599445
Collezione koleksiyonu vizyonda
Collezione koleksiyonu vizyonda Moda sektörünün öncüsü, gençlik ve dinamizmin temsilcisi Collezione kış mevsimine, canlılık katacak yaratıcı ve trendy ürünlerle giriyor. Collezione'nin son moda ve konsept tasarımlardan oluşan 2009-2010 sonbahar-kış koleksiyonu mağazalarda yerini aldı. Collezione modaseverleri birbirinden çarpıcı tasarımlar ve uygun ödeme seçenekleriyle buluşturmaya devam ediyor. Sezon için seçtiği temalarla dikkat çeken Collezione'da Rock Couture, Country Grunge ve New Nostaligia konseptlerinin yer aldığı bayan koleksiyonunda modern şehir giyiminin yanı sıra 80'lerin nostaljik rock yaşam stilinin çizgilerini görmek mümkün.
599678
Osmaniye'de 163 öğrenci zehirlendi
İl Sağlık Müdürü Mehmet Cingöz, gazetecilere yaptığı açıklamada, Mustafa Kemal İlköğretim Okulu öğrencisi 20 çocuktan 15'inin, Osmaniye Devlet Hastanesindeki tedavilerinin ardından taburcu edildiğini söyledi. İlçedeki vakaların ardından il merkezinde taşımalı eğitim verilen 12 okuldan gıda zehirlenmesi belirtileriyle hastanelere getirilen öğrenci sayısının ise 163'e yükseldiğini ifade eden Cingöz, Devlet Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Özel İbn-i Sina, Çukurova ve Park hastanelerinde tedavisi süren öğrencilerin durumunun iyi olduğunu kaydetti. AYNI FİRMANIN YEMEKLERİ AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, aynı firmanın yemek hizmeti verdiği 12 okuldan 70 öğrenci, bulantı kusma ve baş dönmesi şikayetleriyle Osmaniye Devlet Hastanesi, Özel Çukurova Hastanesi ve Özel İbn-i Sina Hastanesine kaldırıldı. Öğrencilere gıda zehirlenmesi tanısı konulduğu, tedavilerinin sürdürüldüğü belirtildi. Osmaniye İl Sağlık Müdürü Mehmet Cingöz, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, gündüz saatlerinde Hasanbeyli ilçesinde taşımalı eğitim veren Mustafa Kemal İlköğretim Okulu'ndan 20 öğrencinin besin zehirlenmesi şikayetiyle Osmaniye Devlet Hastanesine kaldırıldığını hatırlattı. İl merkezinde taşımalı eğitim veren okullardan 70 öğrencinin aynı şikayetlerle tedavi altına alınmasıyla vaka sayısının 90 olduğunu belirten Cingöz, ''Yaşları 13 ile 15 arasında olan 70 öğrencinin tedavisi sürüyor. Sağlık durumları iyiye gidiyor'' dedi. Cingöz, besin zehirlenmesinin etkisini 8, 24 veya 72 saatte gösterdiğini ifade ederek, ''Aynı yemekten yediği tahmin edilen 60 öğrenci daha bulunduğunu belirledik. Gerekli önlemler alındı, konu takip ediliyor'' diye konuştu
600633
Voleybolda toplu sonuçlar!
Voleybolda toplu sonuçlar! Alınan sonuçlar şöyle: Beşiktaş-İstanbul Büyükşehir Belediyesi.........................( Kastamonu Bozkurt Belediyesi-SGK................................( Tokat Belediyesi Plevnespor-Galatasaray.........................( Halk Bankası-Arkas Spor.........................................( Fenerbahçe-Diltaş Eğitim Kurumu.................................( Ziraat Bankası-Maliye Milli Piyango.............................(
600366
Evden kaçtı, fuhuşa sürüklendi
Evden kaçtı, fuhuşa sürüklendi 'deki evinden kaçtığı belirlenen 16 yaşındaki B.E.'yi, 'nın Alaşehir İlçesi'nde erkeklere pazarladığı ileri sürülen bir kişi ile küçük kızla ilişkiye girdikleri iddia edilen kişi gözaltına alındı. 13 Ekim'de Alaşehir- Denizli karayolu Üzümlü Kavşağı'nda, saat 13.00 sıralarında yol kontrolü yapan polis ekipleri, durumundan şüphelendikleri bir taksiyi durdurdu. Taksiyi kullananan B.E. adlı kızın 18 yaşından küçük olduğu belirlendi. Bunun üzerine B.E. ile taksinin sahibi olduğu ileri sürülen ismi açıklanmayan bir kişi gözaltına alındı. araç kullanmaktan hakkında para cezası kesilen B.E., sorgusunda bir süre önce İzmir'deki ailesinin yanından kaçtığını söyledi. Polis bunun üzerine ailesinin kayıp başvurusunda bulunmadığı belirlenen B.E.'yle ilgili soruşturmayı derinleştirdi. Bunun üzerine B.E., Alaşehir'de tanıştığı Ş.B.'nin (29) kendisini para karşılığı zorla erkeklere pazarladığını iddia etti. B.E., Ş.B.'nin kendisi gibi, 32 yaşındaki M.A.'yı da pazarladığını ancak kendilerine hiç para vermediğini ileri sürdü. B.E., polise kendisiyle birlikte oldukları ileri sürdüğü kişinin de ismini verdi. Bunun üzerine harekete geçen polis, gündür sürdürdüğü operasyonmlar sonucunda, Ş.B., S.D. (40), A.K. (40), V.T. (35), B.K. (27), A.S. (37), M.K. (33), M.D. (36) ve M.A.'yı (46) gözaltına aldı. şüpheli, işlemlerinin ardından bugün Adliye'ye sevk edildi.
600421
Türkcell Süper Lig 9. hafta programı
'de mücadele, milli maçlar nedeniyle verilen aranın ardından yeniden başlıyor. Haftanın ilk maçında Denizlispor evinde 'a 3-2 mağlup oldu. Konuk takıma üç puan getiren golü son dakikada Zapotocny attı. Cumartesi gününün ikinci ve son karşılaşmasında ise İnönü Stadı'nda ligin yeni takımlarından Kasımpaşaspor'u konuk edecek. 9. haftanın merakla beklenen maçı Pazar günü ile arasında Ali Sami Yen Stadı'nda oynanacak. Bu sezon tüm maçlarını kazanan ve en yakın rakibi 'ın beş puan önünde zirvede bulunan henüz istediği sonuçları alamayan Gaziantepspor ile deplasmanda karşılaşacak. Teknik direktör değişikliğine giden Sivasspor, Muhsin Ertuğral yönetiminde ilk sınavını Ankara'da ligin dişli ekiplerinden Gençlerbirliği karşısında verecek. Süper Lig 9. hafta programı 17 Ekim Cumartesi Denizlispor 2-3 20.00 -Kasımpaşa 18 Ekim Pazar 15.00 Gençlerbirliği-Sivasspor 15.00 İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Manisaspor 15.00 Kayserispor-Ankaragücü 16.00 Gaziantepspor- 18.00 Antalyaspor-Diyarbakırspor 20.00
600095
'Maraş biberi' dünyaya açılıyor
KMTSO, Kahramanmaraş ve bölgesinde yetişen özgün kırmızı biberin yurt içi ve yurt dışında tanıtımı için harekete geçti. Öncelikle "Maraş Biberi" markası için bir logo geliştirildi ve bununla birlikte Maraş biberi tanıtım grubu oluşturuldu. Markayı kullanan firmaların sorumluluklarını ve marka kullanım süresini bir sözleşme metni ile belirleyen oda, bu markayı kullanmak isteyen firmalarla protokol yapacak. Protokol imzalayan firmalar ürünlerinin istenen kriterler çerçevesinde kalitesinden ve niteliğinden taviz vermeden marka kullanımını sürdürecek. Firma, markanın getirdiği pazarlama avantajları ile daha rekabetçi bir konuma gelecek. Böylece biberin kalitesi korunmuş ve tüketiciye güvenilir ürün arzı gerçekleştirilmiş olacak. İhracat pazarlarında da aynı rekabetçiliğin sürdürülmesiyle birlikte Kahramanmaraş ekonomisine ciddi bir katkı sağlanmış olacak. Konuyla ilgili çalışmaları biber üreticileri ile paylaşan KMTSO Biber Tanıtım Grubu, konuyla ilgili toplantı da gerçekleştirdi. KMTSO yönetim kurulu üyeleri Abdullah Şirikçi, Salman Kaynar, KMTSO meclis üyesi Muharrem Özşerbetçi ve çok sayıda biber üretimi ve satışı yapan firmaların katıldığı toplantıda, "Maraş Biberi Marka Kimliği ve İletişimi Kampanyası" konulu bir sunum ile detaylar anlatıldı. Toplantıda konuşan KMTSO Yönetim Kurulu ve Biber Tanıtım Grubu Üyesi Abdullah Şirikçi, "Maraş Biberi'ni tüm Türkiye'ye ve dünyaya tanıtmak ve insanlara, gerçek biberin tadını öğretmek gayesiyle yola çıktık. Ürünümüzün marka kimliğini estetik, özgün ve tüketici tercihlerine paralel olarak oluşturarak, hedef kitlede marka bilinirliği sağlamak, bu değeri üründe katma değere dönüştürmek ve proje kapsamındaki işletmelerin verimlilik ve karlılığını en üst seviyeye çekmeyi amaçlıyoruz." dedi. Şirikçi, Yönetim Kurulu Başkanlığı koordinatörlüğünde KMTSO temsilcisi ve Ticaret Borsası temsilcisi olmak üzere oluşacak komisyon tarafından ürün, marka ve logonun amaç ve usulüne uygun kullanılıp kullanılmadığının denetleneceğini vurguladı.
600097
Trabzonspor, galibiyeti hedefliyor
Geçen sezon İstanbul'un şampiyonluğa oynayan ekipleri karşısında deplasman maçlarından galibiyet çıkaramayan bordo-mavililer, bu kez Trabzon'a üzgün dönmek istemiyor. Kulüp genel sekreteri Hasan Yener, AA muhabirine yaptığı açıklamada, milli takım maçları nedeniyle verilen arayı iyi şekilde değerlendirdiklerini belirterek, ''İyi durumdayız, keyifliyiz. Derbi maçlarında günün havası önemli. gün kim iyiyse takım kazanıyor. Az hata yapan takım kazanacak'' dedi. Geçen sezon Fenerbahçe ve Beşiktaş ile İstanbul'da yaptıkları maçlarda iyi oynamalarına karşın beraberlik aldıklarını, Galatasaray maçında ise kaybettiklerini ifade eden Yener, ''Bu sezon en farklı galibiyetimizi de İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 6-1 yenerek aldık. İstanbul'dan üzüntüyle dönmek istemiyoruz. Trabzonspor, Galatasaray maçından galibiyetle ayrılacak güçtedir'' diye konuştu. -MUHTEMEL 11- Bu akşam basına kapalı olarak yapacağı son çalışmanın ardından İstanbul'a gidecek olan bordo-mavili takımda ameliyat olan Zafer yer almayacak. Dünkü antrenmana katılan İbrahima Yattara'nın İstanbul'a götürülüp götürülmeyeceğine ise teknik direktör Broos, akşam çalışmasından sonra karar verecek. Bordo-mavili takımın Galatasaray karşılaşmasına, Sylva, Tayfun, Giray, Egemen, Ferhat, Serkan, Selçuk, Colman, Alanzinho, Gabriç ve Umut 11'iyle çıkması bekleniyor.
600660
Yüzbinler 'kürtajın cinayettir' sloganıyla Madrid'te toplandı
40'a yakın sivil toplum örgütü tarafından organize edilen gösteriye Katolik kilisesi ve ana muhalefette olan Halk Partisi (PP) de destek verirken, 600'e yakın otobüsle Madrid dışından gelenlerle birlikte yüz binlerce kişinin gösteriye katıldığı görüldü. ''Her hayat önemlidir'' başlığı altında yapılan gösteride, ''kürtajın bir cinayet olduğu, yaşam hakkını önlediği'' savunuldu. PP'den 30 kadar milletvekili ile birlikte gösteride olan PP'nin onursal başkanı ve eski başbakan Jose Maria Aznar, ''Bu yasa tüm limitleri aşıyor'' açıklamasında bulundu. Kürtajı 23 yıl önce suç olmaktan çıkaran İspanya'da mevcut yasaya göre bir kadın tecavüz sonucu hamile kaldıysa gebeliğin 12. haftasına, ceninde ciddi fiziksel hasar olduğu tespit edildiyse gebeliğin 22. haftasına kadar kürtaj yaptırabilirken, kadının sağlığının riskte olduğu durumda kürtaj için herhangi bir zaman sınırı bulunmuyor. Sosyalist hükümetin parlamentoya sunduğu yeni kürtaj yasasında kadına hamileliğinin 14. haftasına kadar kürtaj yapabilme hakkı tanınırken, ceninde fiziksel hasar tespit edildiğinde gebeliğin 24. haftasına kadar kürtaja izin veriliyor. Yeni yasanın en çok tartışılan bölümü ise, 16 yaşındakilere ailesine haber vermeden, izin almaksızın kürtaj yaptırma hakkı verilmesi. Yeni yasanın kasım ayında mecliste tartışılacağı açıklanırken, PP yasanın kabul edilmesi halinde Anayasa Mahkemesi'ne itiraz edeceğini duyurdu.
599452
Balık iştah kapatır
Balık iştah kapatır Gün içerisinde bir türlü doymak bilmiyorsanız, sürekli acıkıyorsanız, kendinize 'dur' diyemiyorsanız ve bir şeyler yeme ihtiyacı hissediyorsanız yapmanız gereken tek şey doğru besini tercih etmektir. Çünkü bazı besinler sizin kurt gibi acıkmanıza neden olurken, bazı besinler de uzun süre tok kalmanızı sağlar. Yani diğer bir deyişle, önünüze her konulanı yememeniz ve kitabına göre beslenmeniz gerekiyor. Bunun aksini yaptığınızda ise her geçen gün vücudunuzdan sarkan fazlalıkların farkına varmanız işten bile değil MEZİN TANRISEVEN Bazı kişiler hem fazla kiloları yüzünden kendisinden şikayetçidir hem de iştahını dizginleyemez. Yeme eylemine başladığında adeta hiçbir kuvvet engel olamaz. Ancak şu bir gerçek ki; kişi kilo vermeyi çok ama çok istemektedir. Peki, zaman sorun nedir? Sorun, muhtemelen kişinin yanlış beslenme tarzıdır. Zira kimi besinler vardır ki acıktırır, kimileri de iştah kapatır. Bu nedenle hem iştahını dizginlemek hem de bu sayede kilosunu kontrol altında tutmak, hatta fazla kilolarını vermek isteyenler tükettikleri besin maddelerini iyi tanımak zorundadırlar. Alman Hastanesi'nden Diyetisyen Esra Aran, doğru beslenmenin, tüketilen besin maddelerini tanımaktan geçtiğini ifade ederek şu bilgileri verdi: Acıkmanızı sağlayan besinler: Tuz: İştahınızın açılmasına yardımcı olur. Tuzlu bir besinin hemen arkasından tatlı bir besin tüketme ihtiyacı hissedersiniz. Bunun nedeni kan şekerinizdeki iniş çıkışlardır. Aşırı tuz tüketiminden uzak durunuz. Kırmızı biber (acı biber): Diğer bir iştah açıcı besin maddesi de acı biberdir. Acı biber tükettiğinizde doygunluk hissinizi anlamanız zor olmaktadır. Patates: Glisemik indeksi en yüksek besinler arasındadır. Nohut: Midenin temizlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda iştahı da açar. Tüketimi hafta da porsiyonu(yani 12 çorba kaşığı) geçmemelidir. Havuç: Glisemik indeks değeri en yüksek sebzelerdendir. Mısır: Glisemik indeks değeri yüksek olan besinlerdendir. Yendikten sonra açlık hissi uyandırır. Diyet esnasında çok fazla tercih edilmemelidir. Tarçın, Greyfurt, Karalahana: İştahınızın açılmasına yardımcı olan diğer besinlerdir. İştah kapatan besinler: Avokado: Kansere karşı korur. Aynı zamanda yüksek miktarda B6 vitamini içerir. Sardalya: Kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur. Yüksek miktarda protein içermektedir. Balık: yüksek miktarda iyot içerir. İyot, tiroit hormonlarının yapımında kullanılır. Açlık duygusunun oluşumuna engel olur. Yumurta ve dil peyniri: Protein yönünden zengindir. Tok tutucu özelliğe sahiptir. Kepekli makarna: Lif içermektedir. Tüketildikten sonra hacimlerinin 20'si kadar genişleme özelliğine sahiptirler. Esmer pirinç: Glisemik indeks değeri düşük olan besinlerdendir. Kan şekerini dengede tutar. Uzun süre tokluk sağlar. Brokoli: Krom içerir. İnsülin dengesinin korunmasına yardımcı olur. Böğürtlen: Antioksidant yönünden zengindir. Yoğurtla beraber tüketeceğiniz böğürtlen uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur. Yulaf ezmesi, Elma, Badem, Ihlamur çayı: İştahınızın kapanmasına yardımcı olan diğer besinlerdir. İştahınızın kapanması için yapmanız gerekenler: -Tercih ettiğiniz besinleri tüketirken iyice çiğneyin. Besinler en minik hale geldikten sonra yutma işlemini gerçekleştirin. Yani, hızlı besin tüketimi yerine yavaş besin tüketimini seçin, -Öğün aralarında atıştırma duygunuzu dişlerinizi fırçalayarak erteleyebilirsiniz, -Gün içerisindeki su tüketiminize dikkat edin, -Düşük glisemik indeks değerine sahip besinleri tercih edin. (Örneğin; kurubaklagiller, tahıl ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler gibi)
599343
Tüzmen İngilizce bilen çaycı-şoför arıyor
Tezmen, koltuğa oturur oturmaz, partide çalışacağı personel konusunda dil standardı getirdi. Tüzmen, kendisiyle çalışacak şoför ve çaycının "İngilizce bilmesini" şart koştu. Parti yönetimi de, Tüzmen'in talebini yerine getirebilmek için çalışmalara başladı.
599656
TRT'ye '1 de şimdi bakın'
TRT Genel Müdürü Şahin, yaptığı konuşmada, bugün İzmir'de açılacak olan yeni belgesel kanalının müjdesini verdi. Sırada 24 saat yayın yapacak bir müzik kanalı olduğunu söyleyen Şahin, şöyle konuştu: "Bizim amiral gemimiz TRT 1. TRT 1'e diğer kanallara gereğini yaptıktan sonra dönelim dedik, ama TRT 2'yi ıskalayıp TRT 1'e geldik. Çünkü vakit hızla geçiyordu. Logosunda oynama yaptık. Cıngılları, ara geçişleri, altyazı geçişleri çağdaş bir yapıya büründü. Çok kaliteli programlar koyuyoruz. Sloganımız; '1 de şimdi bakın'. TRT yine birinci sıraya oturacak." Bülent Arınç ise davetlileri eski radyolu yıllara götürerek bugünlere nasıl gelindiğini anlattı.
600063
THK'dan kurban derisi açılımı
THK'dan kurban derisi açılımı Türk Hava Kurumu'nun (THK) 40. Büyük Genel Kurul'da yeni yönetimin kimlerden oluşacağından çok yaklaşan Kurban Bayramı gündem oldu. Kurumun, tüm imkanlarını kullanmasına rağmen kurban derisi toplamada istenilen sonuca ulaşılamadığı ifade edilerek, daha fazla kurban derisi toplamak için üyelere 'halkla kaynaşın' çağrısı yapıldı. Yönetim bu çağrıyı yaparken Doğu ve Güneydoğu'dan gelen THK Şube Başkanları bölgede deri toplamanın güçlüğünden yakındı: "Güneydoğu'da deri toplamak her baba yiğidin harcı değil. Biz binbir güçlükle deri topluyoruz. Ancak Kurum bize sahip çıksın." Barolar Birliği Binası'nda yapılan THK 40. Büyük Genel Kurul'da Kurumun faaliyetleri anlatıldı. Gelirlerin arttırılması için farklı çalışmalar yapıldığına dikkat çekildi. Konuşmacılar fitre, zekat ve kurban derisi toplama üzerinde ısrarla dururken, daha fazla kurban derisi, fitre ve zekat toplamak için bu yıl işin sıkı tutulması istendi. Delegelere ve şube başkanlarına vatandaşla daha yakın ilişki kurun çağrısı yapıldı. THK Yönetim Kurulu, bir televizyon kanalı kurulması bile Yönetim Kurulu'na iletildi. Genel Kurulda konuşan Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Yusuf Güngör, Kurum personelinin vatandaşla içli dışlı olması halinde fitre, zekat ve kurban derisi toplama faaliyetlerini kolaylaştıracağını söyledi. Buna örnek olarak geçen yıl yaptıkları halk uçuşlarını gösteren Güngör, uçakla uçuşlara katılan vatandaşların THK'ya ilgisinin arttığına dikkat çekti. Kurumun gelir kalemleri içinde kurban derisi, fitre ve zekatın yüzde 1'lik pay oluşturduğunu ve son yıllarda bu gelirlerin azaldığını dile getiren Güngör, sadece bayramlarda vatandaşa görünerek diğer günlerde ortadan kaybolarak kurban derisi toplamanın sorunu derinleştirdiğine ifade etti. Orman yangınlarında kullanılmak üzere alınan yangın söndürme uçaklarının da Kurum'a önemli katkı sağladığını dile getiren Güngör, Sağlık Bakanlığı'nın açtığı jet ambulans ihalesine katıldıklarını ancak bir firmanın hemen hemen yarı fiyatına ihaleyi kazandığını belirtti. yıl sonra bu ihaleye yeniden gireceklerini vurgulayan Güngör, hava taksi faaliyetleri projesini de ekonomik kriz sebebiyle ertelediklerini dile getirdi. DERİ TOPLAMAK İÇİN TELEVİZYON KURMALIYIZ THK'nın Genel Kurulu'nda kürsüye çıkan 22. Başkan Erdoğan Karakuş ise THK'nın faaliyetlerini rahatça anlatılması için bir televizyon kurması gerektiğini söyledi. Karakuş, kurulacak televizyonun Ramazan ve Kurban Bayramı arifesinde fitre, zekat ve deri toplamak için çok önemli olacağına dikkat çekti. Kayseri Develi Şube Başkanı Cezmi Kaya ise fitre ve deri toplamada Türkiye genelinde düşüş yaşanırken kendi ilçesinde artış olduğunu kaydetti. Kaya, "Benim ilçemde deri ve fitre toplamada yüzde 40 artış var. Ben oradaki insanlarla barışık oluyorum." dedi. Deri toplama masraflarını yüzde 10'u geçtiği için mahkemelik olduğunu ifade eden Bitlis Şube Başkanı Necmi Altınkılıç, 'Kurum'u zarara uğrattın' gerekçesiyle 14 ay yargılandığını dile getirdi. Bu süre zarfı içinde THK yönetiminden destek görmediğini vurgulayan Altınkılıç, "Biz deri bağırsak topladık. Güneydoğuda deri toplamak her baba yiğidin harcı değil. Kurumdan bakanlıktan teşekkür beklerken mahkemeye gittim. 14 ay kurumu zarar ettim diye." yakınmasında bulundu. Genel Kurul'a konuk olarak katıldığı belirtilerek eski Hava Kuvvetleri Komutanları Orgeneral Cumhur Asparuk ve Orgeneral İbrahim Fırtına'nın isimleri okundu.
599648
Bursa'dan, Ertuğrul Sağlam'a tam destek
Sağlam'ın Bursaspor'un başına geçerken kendisine bazı hedefler koyduğunu anlatan Koç, "Hocamızla sonuna kadar devam etmek istiyoruz. Biz kendisini, kendisi de Bursa'yı ve Bursaspor'u çok seviyor. Kendisinin buradaki başarıları ortada. Birlikte daha büyük başarılara imza atacağımızı düşünüyorum. Ama bu konuda en iyi kararı Ertuğrul Sağlam verecektir. Tüm Bursa'nın hocamızdan büyük beklentisi var." diye konuştu. Bu arada Bursa, bugün deplasmanda Denizli ile karşılaşacak. Bugünkü maç ligin iki "Sağlam'' soyadlı teknik direktörü Nurullah Sağlam ile Ertuğrul Sağlam'ı da karşı karşıya getirecek. Atatürk Stadı'nda saat 16.00'da başlayacak Denizli-Bursa maçını Bünyamin Gezer yönetecek.
600675
Trabzonspor İstanbul'a geldi
Tarifeli uçakla İstanbul'a gelen Trabzonspor kafilesi, havalimanında Bordo-mavili taraftarların sevgi gösterileri eşliğinde karşılandı. Bordo-mavili taraftarlar, Gökhan Ünal, Alanzinho ve Yattara'ya yoğun ilgi gösterirken, futbolcularla fotoğraf çektirmek için kıyasıya yarıştı. Trabzonspor kafilesini taşıyacak otobüsün önüne geçen taraftarlar, tezahüratlarda bulundu. Trabzonspor kafilesi, daha sonra konaklayacağı otele hareket etti.
599453
Yeşilçam onun objektifine gülümsedi
Yeşilçam onun objektifine gülümsedi Senelerini fotoğrafa veren ve 6-7 Eylül olaylarında büyük darbeler alan Ermeni asıllı fotoğrafçı Osep Minasoğlu'nun hayatı sergi oldu. Sergide Minasoğlu'nun siyasi duruşundan öte sanatı ele alınıyor AYSEL YAŞA Bazen tesadüf eseri öyle hayatlarla karşılaşırsınız ki kayıtsız kalmanız mümkün olmaz. hikâye olanca çekiciliğiyle sizi de içerisine alır. İşte Osep Minasoğlu ve Tayfun Serttaş'ın öyküsü tam da bu türden. On sene önce bir sergide tanıştığı 60 yıllık fotoğrafçı Osep Minasoğlu'yla ilişkilerini hiç koparmayan genç sanatçı Serttaş, geçtiğimiz Çarşamba tam da Ermenistan maçının oynandığı gün Galeri Non'da Stüdyo Osep ismiyle bir sergi açtı. Sergiye geçmeden önce sizlere ilk olarak altmış yılını fotoğrafa adayan Ermeni Osep'in öyküsünü anlatacağım. 26 Şubat 1929 tarihinde Amber ve Yervant Minasoğlu çiftinin en küçük evlâdı olarak, dünyaya gelen Osep fotoğrafçılığa lisedeyken başlamış. Özel Saint Benoit Fransız Lisesi'ne devam ederken, Varlık vergisi ile tanışan Osep'in ailesi, Türkiye'nin ilk şoförlerinden ağabeyi Vahan'ın eve yaptığı otomobil parçası stoklarıyla bu zorlu zamanları atlatmayı bilmiş. İşte ne olmuşsa Osep'in hayatından bundan sonra olmuş. Yarıda bırakılan bir eğitim, yeni başlanan fotoğrafçılık, Ermenilik, Türklük derken epeyce yara almış. Daha sonra Kodak'ta çalışmaya başlayan Osep, 6-7 Eylül olaylarında Türkiye'den gitmek zorunda kalmış. Zaten bu ülkede onu derinden etkileyen iki önemli olay yaşamış. Biri Varlık Vergisi, diğeri ise 6-7 Eylül olayları. Osep zorlu dönemleri büyük bir üzüntü içerisinde anlatıyor: “6-7 Eylül'de Taksim'de Kodak'ta çalışıyordum. Bütün İstanbul perişan oldu, dükkânlar yıkıldı, kasalar çalındı. Herkes Taksim'i gördü ama Samatya'da dönemde çok yara aldı”. FOTOĞRAFLARIN YARISI YANDI Çıkan olaylar yüzünden Kodak şirketi kapanınca Osep için çok sevdiği Fransa'ya gitmek de şart olmuş. Fransa'da çok iyi yerlerde çalışan, Fransa Fotoğraf Sendikası'ndan dersler alan Osep Türkiye'den ayrı kalamamış ve 1962'de geri dönmüş. Artık daha güçlü ve işinde uzman olan fotoğrafçı dönemde Taksim'de tüm konsoloslukların ve devlet adamlarının güvenerek çalıştığı bir isim haline gelmiş. Osep günlere dair “Çok iyi paralar kazandım. Yurtdışındaki mecmuaları takip ederek Türkiye'de yapılmayanları yapıyordum. Ama hep paradan nefret ettim. Müşterilerimle para pazarlığı yapmazdım. Müşteri ne verirse versin “Allah bereket versin” derdim” diyor. Daha sonraları maddi sıkıntılar yaşayınca arşivini bir arkadaşıma emanet eden Osep en büyük yıkımı orada yaşamış. çelik kasa dolusu arşivi yanan fotoğrafçı her konuşmasında hüzünlenerek hatırlıyor bir daha geri gelmeyen arşivini. Bir dönem Yeşilçam'da set fotoğrafçısı olarak da çalışan Osep'e en büyük desteği eniştesi Kani Kıpçak vermiş. Hemen hemen Türk Sinema'sının bütün jönlerinin fotoğraflarını çeken Osep'in ilk aklına gelenler ise Yılmaz Güney, Ayhan Işık, Zeki Müren, Halil Ergün, Türkan Şoray ve Kadir İnanır oluyor. ÖLÜRSEM ARŞİVİM TAYFUN'UNDUR Fotoğrafçılık Osep için büyük bir sevda. İlerleyen yaşına rağmen hala işini bırakmış değil: “Hala da aklım fikrim fotoğrafçılıktadır. Şu an Nikon D200 makinem var. Arada fotoğraf çekerim ama para pul için kimseyle pazarlık etmem. Gözüm az görür ama yine de iyi fotoğraflar çekerim”. Osep şimdi Satranç Kulübü'nde çektiği fotoğraflarla hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Bir de dostum dediği Matmazel Maya'nın İsviçre'den gönderdiği 500 TL ile de kirasını ödeyebiliyor. Osep Minasoğlu böyle zorluklarla mücadele ederken bundan on yıl önce sanatçı Tayfun Serttaş'la tanışır. Tayfun bundan sonra hem Osep'e arkadaşlık eder, hem de elinde bulundurduğu değerli arşivin korunması için çabalar. Zaten Osep de “Ölürsem hayatta fotoğraflarımı bırakacağım bir ailem bile yok. Tayfun bunlara sahip çıkacaktır” diyor. Osep'e böyle bir sergi açma fikrini anlattığında çok olumlu tepkiler alan Serttaş hemen çalışmalara başlamış. Sonunda öyle kaliteli bir iş çıkarmış ki Osep bile bu kadar fotoğrafı nereden bulduğuna şaşırıp kalmış. KLİŞE BİR AZINLIK ÖYKÜSÜ DEĞİL Antropoloji eğitimi alırken fotoğrafla tanışan Tayfun Serttaş'ın Stüdyo Osep sergisinin öyküsü on yıl öncesine dayanıyor. Sosyal bilimci ve Agos Gazetesi'nde yazılar yazan Serttaş “Bir süredir galericime zamanın daraldığını söylüyordum. Çünkü sergi açılmadan önce Osep ölseydi buradaki her şey bir anı objesi olarak kalacaktı. Anı eşyası olarak kalsınlar istemedim” diyor. Sergisinin asla klişe bir azınlık öyküsü olmadığına dikkat çeken sanatçı sergide mümkün olduğunca durumu ajite etmeden çalıştıklarını söylüyor. Serttaş son bir yıldır yoğun bir şekilde emek verdiği sergisini “Sergiyi açarken doğru mesafelenmek gerekiyordu. Ben Osep'in fotografik tarihiyle ilgileniyordum çünkü. Yaşlılık, yoksulluk, Ermenilikten uzaklaşıp onu Osep olarak anlatmaktı niyetim. Osep Minasoğlu'nun seksen yıllık hayatı, 60 yıllık fotoğraf tarihi anlatılıyor sergide. Bu sergi benim için bir vicdani sorumluluktan öteydi” sözleriyle anlatıyor. Halen Osep'in elinde bulunan fotoğraflardan 35 tane daha sergi çıkacağını söyleyen Serttaş son olarak “Osep projeye destek çıktı. Biz ona lütfetmedik. Varolanı ortaya koyduk, değerini fark ettirmeye çalıştık. Onun adı Osman olsaydı bu iş farklı olurdu. Ama öyle olmadı. Ayrıca bu sergi ile beraber 400 sayfalık bir kitap da hazırlandı. Kitaba da galeri muamelesi yaptık” diyor. SERGİDE NE VAR? Üç büyük katmandan meydana gelen sergide biyografi, retrospektif ve video-enstalasyon dilleri arasında Minasoğlu'na ve fotoğrafın dönüşen fonksiyonlarına dair sistemli bir karşılaştırmalar bütünü yer alıyor. 80 senelik yaşam ve 60 senelik fotoğraf tarihi ile Osep Minasoğlu arşivi, büyük bölümü sanatsal kaygılar güdülmeden üretilerek günümüze ulaşabilen altı bine yakın dökümanın yeniden kurgulanması ile benzerine az rastlanır bir seçkiye dönüşüyor. Stüdyo Osep, izleyiciye, yeniden keşfedilmeye ve gösterilmeye değer bulunmuş bir dizi nostaljik arşivi deneyimlemek yerine, yakın tarihin toplumsal kesintileri ve bunun birey, kimlik ve kültür denkleminde yarattığı karmaşık etkiyi bugün üzerinden araştırmayı hedefleyen disiplinlerarası bir perspektif öneriyor. Dolmabahçe Saat Kulesi restore edildi Önünde en çok fotoğraf çektirilen İstanbul'un simgelerinden Dolmabahçe Saat Kulesi Türk ve İtalyan uzmanlar tarafından restore edildi. Osmanlı'da batılılaşmanın sembollerinden olan yapının restorasyonu ve aydınlatmasını İtalyan Ticaret Merkezi'nin organizasyonuyla İtalyan firmalar gerçekleştirdi. TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, İtalyan Ticaret Merkezi ve İtalyan Restorasyon Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları tamamlanan Dolmabahçe Saat Kulesi'nin açılışında Roma Üniversitesi'nden Prof Corrado Terzi'nin yürüttüğü ve İtalyan aydınlatma firmaları tarafından uygulanan ışık sistemi devreye girdi. Artık tarihi Dolmabahçe Saat Kulesi İstanbullulara ve şehri ziyaret edenlere ışıl ışıl selam verecek.
600247
10 ton odun çalındı
10 ton odun çalındı Mersin'in Tarsus ilçesinde bir orman ürünleri şirketine ait kamyon, gece saatlerinde üzerindeki 10 ton yakacak odun ile birlikte çalındı. Edinilen bilgiye göre, Koç Orman Ürünleri Değerlendirme Şirketin'e ait 10 ton yakacak odun yüklü 33 PH 346 plakalı kamyon, gece saatlerinde Tarsus merkez Adana Caddesi'ndeki şirket merkezinin önünden çalındı. Şirket sahibi Abdulkadir Koç (43), bir ekmek fabrikasından odun siparişi aldıklarını ifade ederek, "Siparişini aldığımız 10 ton yakacak odunu akşam saatlerinde bize ait kamyona yükledikten sonra, aracı iş yerinin önüne park ettik. Sabah, siparişi ekmek fabrikasına götürmek isteyen şirket elemanlarımız beni arayarak kamyonun olmadığını söyledi. Aracımızın çalındığını anlayınca durumu emniyete bildirdik" dedi. Çalınan kamyonun yükü ile birlikte 30 bin TL olduğunu söyleyen Abdulkadir Koç, "Daha önce böylesi bir hırsızlık olayı ile karşılaşmadık. Umarım aracımız ve içerisinde bulunan odunlarımız en kısa sürede bulunur" diye konuştu. Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.
599958
İstanbul'da yarın trafiğe dikkat
31. Kıtalararası Avrasya Maratonu nedeniyle İstanbul'da bazı yollar trafiğe kapatılacak. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, maratonun başlangıç noktası olan Anadolu yakasında, Kısıklı Caddesi'nden gelip D-100 kuzey ve güney katılım, Kuşbakışı Caddesi Petrol-İş önü D-100 Karayolu güney katılım, Mahiriz Caddesi D-100 güney katılım, Altunizade Köprü üzeri D-100 güney-kuzey katılım, Tophanelioğlu Caddesi Gold Bilgisayar önü D-100 güney-kuzey katılım, Beylerbeyi katılım trafiğe kapalı olacak. Bu noktalara alternatif olarak, E-5 Karayolu'ndan gelişler Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne (FSM) katılımlara, Mahiriz Caddesi'nden geliş Şile yolunu takiben Tuzcuoğlu Köprü E-6 Karayolu'nu takiben FSM'ye katılıma, Fenerbahçe'den geliş D-100 Karayolu güneyden Tuzcuoğlu Köprü E-6 Karayolu'nu takiben FSM'ye katılıma, D-100 Karayolu kuzey katılım Harem istikametine yönlendirilecek. Çevre yollarında; Güney Zincirlikuyu ayrımı, Sait Çiftçi katılımı, Fenerbahçe Göztepe'den gelip TEM ayrımına katılım, Botanik Bahçesi'nden Rıdvan Dedeoğlu istikametine katılım, Kuzey Ataşehir'den Rıdvan Dedeoğlu'na katılım, FSM turnikelerinden gelip 1. Çevre Yolu ayrımı, güneyden gelip kuzeye katılım, Mustafa Kemal Köprü altından kuzeye katılım, Altunizade köprü altı halk koşusunun başladığı yer, maraton ile halk koşusu arası, park girişi, maratonun başladığı yer, park çıkışı, park çıkışı turnikeler arası ve kuzey turnike sahası trafiğe kapatılacak. Sürücüler FSM'ye yönlendirilecek Boğaziçi Köprüsü'nü kullanacak tüm sürücüler, FSM Köprüsü'ne yönlendirilecek. Avrupa yakasında, Merkez Komutanlığı ışıklar, Opel Gerçek önü, Sait Çiftçi köprü katılımı (E-5 Karayolu güney katılım), Sabancı Lisesi önü, Yıldız ışıklar, Akdoğan Sokak girişi, Ressam Hamdi Bey, Bostancı Veli, Abbasağa, Hasfırın, Serence Bey sokaklar, Ortaköy dönüşleri, Beşiktaş Meydan, Vestel ışıklar, Palangalar ışıklar, Ortaköy Meydanı, Muhakkik Sokak girişi, Akaretler ışıklar, VİP Otel önü, Bayıldım alt baş, Süzer Plaza önü, Kadırgalar Caddesi toprak yol dönüşleri, Mete Kavşağı, Gümüş Caddesi başı, Gümüşsuyu'ndan toprak yola iniş, Dolmabahçe ışıklar, Kahve Dünyası önü, Akyol Caddesi başı, Meclis-i Mebusan Yokuşu başı, Aydilimi Pastanesi yanı, Kabataş ışıklar, Fındıklı ışıklar, Deniz Limanı çıkışı, Salı Pazarı ışıklar, Boğazkesen Caddesi gelişi, Boğazkesen ışıklar, Tophane ışıklar, Revani Sokak gelişi, Kemeraltı ışıklar, Karaköy Meydanı, Perşembe Pazarı ışıklar, Azapkapı'dan Tarlabaşı'na mecburi istikamet, Şişhane Meydanı'ndan Bankalar Caddesi girişi, Tarlabaşı'ndan Perşembe Pazarı'na giriş, Şişhane ışıklardan Kasımpaşa'ya mecburi yön, Kasımpaşa'dan Unkapanı Köprü ayrımı, Perşembe Pazarı'ndan Unkapanı Köprü ayrımı trafiğe kapalı olacak. Bu yollara alternatif olarak, Halaskargazi Caddesi Taksim yönüne, Beşiktaş Ihlamur Caddesi Divan yönüne, Palangalar Caddesi Levent yönüne, Tarlabaşı Bulvarı Bahariye Caddesi yönüne, Kasımpaşa ve Perşembe Pazarı'ndan gelen akış da Tarlabaşı istikametine yönlendirilecek. Yine Avrupa yakasında Sahil Kennedy Caddesi Ataköy 1. Kısım ayrımından (Marina tabelasından) Sirkeci ışıklara kadar kuzey ve güney istikameti, Ragıp Gümüşpala Caddesi, Reşadiye Caddesi, Balat Yolu, Atatürk Bulvarı, Mustafa Kemal Paşa Bulvarı, Sultanahmet At Meydanı, Yerebatan Caddesi, Klodfarer Caddesi, Nuruosmaniye Caddesi, Ayasofya Meydanı ile Galata ve Unkapanı köprüleri trafiğe kapalı tutulacak. Bu yollara alternatif olarak belirlenen güzergahlar da şöyle: Ataköy 1. ve 9. kısımdan E-5 güney veya kuzeye geçiş, tekrar dönüp Havuzlu Kavşak istikameti, Atatürk Havalimanı istikameti. E-5 Kuzey ve Güney, Aksaray Varyant altından Vatan Caddesi. Ordu Caddesi'nden Vatan Caddesi'ne, Millet Caddesi'ne geçiş, Onuncu Yıl Caddesi, Topkapı varyant, Edirnekapı varyanttan Rami'ye geçiş, Eyüp Meydan'dan Rami'ye geçiş, Edirnekapı'dan E-5, 1. Çevre Yolu'na katılım, Basın Ekspres ve Hal yolundan TEM Otoyolu'na katılım, Fatih Fevzipaşa Caddesi, Kızılelma Caddesi, Cerrahpaşa Caddesi.
599326
Spor Şurası
Yavuz Kocaömer Spor Şurası Geçtiğimiz yıl 26-28 Kasım tarihleri arasında ’da 6‘ncı Spor Şurası yapıldı. Spor teşkilatının yeniden yapılanması, spor hukuku, spor kültürü ve sporla eğitim, engelliler ve spor, sporda sağlık ve konularında çalışan alt komisyonlar tavsiye kararlarını bir rapor haline getirdiler. Daha sonra zamanın Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın bu tavsiye kararlarının uygulanması veya uygulamadaki zorluklarla ilgili bir takip komisyonu kurdu. Aradan neredeyse bir yıl geçti. Bu arada spor bakanlığına Sayın geldi. Başesgioğlu’nun takip komisyonu kurulmasıyla ilgili verdiği karardan sonra da bugüne kadar ne komisyon toplandı, ne de kararlar takip edildi. Yaklaşık bir yıllık süre böylece boşa geçmiş oldu. Bu satırların yazarının zorluğu, bir taraftan devlet ile birlikte çalışırken, diğer taraftan da eksiklik ve aksaklıkları kamuoyu ile paylaşmak. Ancak bunlar kimseyi üzmek veya rahatsız etmek için yazılmıyor. Amaç ülkemizde spor konusunda sadece tesadüflere bağlı başarıları kutlamak olmamalı. Aradan bir yıl süre geçmişse ve Spor Şurası’nda alınan kararlarla ilgili herhangi bir şey yapılmamışsa veya yapılmış da spor kamuoyu bilgilendirilmemişse, bize de bu hatırlatmaları yapmak mecburiyetindeyiz. Spor İdareciliği hayatımız boyunca birçok bakan ve genel müdürle birlikte çalıştık. Kimler geldi kimler geçti. Şurada, engelliler spor ve komisyonu bu sporun gelişmesi için çok önemli tavsiye kararlarında bulundu. Örneğin; “4 spor federasyonunun girişimi ile en az 2-3 branş da, belirlenecek bir tarihte düzenlenmesi ve bunun uygun bir ilde yapılmasına karar verilmiştir” dendi. Ve tüm engelli federasyonlarının içinde bir proje ofisi oluşturulması ve konuyla ilgili en az bir personelin eğitiminin gerçekleştirilmesi önerilmiş idi. Veya ile görüşülüp ulusal kanallarda engelli sporları konusunda en az haftada bir saatlik yayın yapılmasına ve bu kuşakta yayınlanacak gelirlerinin belirlenecek kısmının engelli federasyonlarına aktarılması için gerekli çalışmaların başlatılmasına karar verilmiş idi. Şimdi soruyoruz... Takip komitesi faaliyete geçmedi. Peki engelli spor federasyonu sadece örnek verdiğimiz bu üç konuda son bir yılda ne yaptı?
599332
Yüze ‘sürüm’den kazandıranlar
Melis Alphan Dikiz aynasıYüze ‘sürüm’den kazandıranlar 2009’da kadınlar doğal güzelliğe ulaşmak için nelerden faydalandılar dersiniz... İşte 2009’un star güzellik ürünleri... Eski Romalı şairlerden Martial kadınlara şöyle seslenmişti: “Siz yalanların bileşimisiniz. ’da saçlarınız Ren nehrinin kıyısında uzuyordu. Geceleri yattığınızda bir tarafınızda ipek elbiseleriniz, diğer tarafınızda dişleriniz duruyor; ve yine geceleri vücudunuzun üçte ikisi kutularda bekliyor. Bu nedenle hiçbir erkek sizi sevdiğini söyleyemez çünkü onun sevdiği siz değilsiniz. Gerçek sizi kimse sevmez.” Epey ağır sözler bunlar. Ve Martial düşüncelerinde yalnız değildi. Benzer düşüncelere sahip Ovid de kadınları uyarmıştı: “Hileli oyununuz şüphe uyandırmamalı. Yüzünüzde eriyip göğüslerinize akan kalın boyayı görenin iğrenmemesi mümkün mü? Cildinize beyazlığı neyin verdiğini neden öğrenmem gerekiyor?” Eskiden cadılara verilen cezanın aynısı uygulanırdı Tarihe baktığımızda, kadınların güzellik ürünleri erkeklere hep rahatsızlık verse de, bu anlamda ciddi yasaklar konulup baskılar uygulansa da önüne geçmek mümkün olmamıştır. Bir dönem, cadılara verilen cezanın aynısının makyaj yapan kadınlara da verilmesini öngören yasa bile çıkmıştı İngiliz Parlamentosu’ndan. Fakat zaman değişti ve eskiden toplum özellikle de erkekler olduğu gibi görünmeyen kadını yargılarken, şimdi kadını olduğu gibi olmamaya, daha iyi görünmeye zorluyor. Alan memnun, satan memnun olunca dünyadaki sektörü 250 milyar dolarlık bir pazara dönüştü. ’de bu rakam 2,4 milyar civarında, 14 bin kişiye sağlanıyor. Eleanor Roosevelt: “Keşke daha güzel olsaydım” Erkeklerin meseleye bakışı 180 derece değişse de değişmeyen bir şey var: Doğallık. Eskiden gerçek doğallık isteniyordu. Şimdi ise erkekler kandırılmaya razı, yeter ki kadınlar boya küpü gibi görünmesin. Makyaj markalarının hedefi kadınlara doğal görünüm kazandırmak. Makyajsız görüntüsü veren makyaj malzemeleri pazarlamak... Güzellik harcamaları çok zamanımız ve paramız olduğunu mu gösteriyor? Ya da reklamlar yoluyla kadınların güvensizliğini mi istismar ediyor? Güzellik ürünleri merakı 40 bin yıl geriye gidiyor. Yani, ikisi de değil. Ve kadınların bu ürünlerle ille de erkekleri kandırdığı düşünülmemeli. Belki kendilerini kandırıyorlar. Böyle daha iyi hissediyorlarsa kim itiraz edebilir? Eleanor Roosevelt’a hayatta bir pişmanlığının olup olmadığı sorusunu “Keşke daha güzel olsaydım” diye yanıtlamıştı. Roosevelt gibi diğer kadınlar da bu düşünceyle güzellik ürünlerine saldırıyor. Ben 2009’un yıldız ürünlerini merak ettim ve çoğu bünyesinde onlarca güzellik markası barındıran belli başlı firmalara Türkiye’de bu yıl en çok sattıkları ürünleri sordum. Bunları Türk kadınlarının eğilimlerini görmek açısından da önemsiyorum. Ayrıca size de fikir verebilir. En çok satan olduklarına göre boş değiller şüphesiz... Rujda en gözde renk kırmızı - grubunun en yüksek satış rakamları elde eden ruju kırmızı Silk. İpeksi görünüm veren, kolay kolay dudaktan çıkmayan bir ruj bu. 75 TL. Signiture Lipstick‘in 80 denemeyle elde edilen formülü bu ruju kadınların vazgeçilmezi yaptı. Kuzey ve ’da 500 kadın üzerinde denendi; ayrıca doğru koku seviyesini yakalamak için 250 kadın üzerinde de 150 yeni koku test edildi. 52 TL. -Avon‘un yıldızı Ultra Colour Rich isimli kırmızı ruju. İçeriğindeki vitaminiyle dudakları da nemlendiriyor. 21,80 TL. -Oriflame‘in 2009’da en çok giden ürünü Tender Care Balm. Doğal balmumu içeren formülüyle dudaklar dışında, yüzde, tırnaklarda ve cildinizin kuru ve sert bölgelerinde kullanılabiliyor. 13 TL. Rimelsiz çıkmıyorlar -L’Oreal grubu 2009’da en çok Yves Saint Laurent‘ın Volume Effect Faux adlı rimeli sattı. 59 TL. -Max Factor‘un yıldız ürünü de maskara. False Lash Effect‘in “sıvı kirpik” formülü ve şimdiye kadar markanın kullandığı en büyük fırça sayesinde kirpiklerin iki kat daha hacimli olduğu iddia ediliyor. 42,90 TL. -Estee Lauder grubunun en hızlı giden maskarası MAC‘in Zoom Lash‘i oldu. 33 TL. Kusurlar böyle kapanıyor -Türk kadını fondötende ağırlıklı olarak L’Oreal Paris True Match‘i tercih etti. Ten rengine ve dokusuna birebir uyum sağladığı söylenen fondöten maske etkisi yaratmıyor. 49,99 TL. -Belki de kadınların makyajda en vazgeçemediği ürün olan kapatıcı dalında ise Bobbi Brown‘a gitti. Creamy Concealer Kit markanın bu yıl Türkiye’de en çok satan ürünü. Gözaltı halkalarını ve koyulukları kapatıyor, pudraysa kapatıcıyı sabitliyor. 53 TL. milyona yakın sattı -2009’un en çok satan cilt bakımı ürünlerinden biri de Estee Lauder Advanced Night Repair adlı gece serumu. Bu ürün sadece Türkiye’de değil, dünyada da çok sattı; bir sene içindeki satış adedi milyon 629 bin 199’u buldu. 205 TL. -Dermalogica’nın cilde yumuşak ve parlak bir görünüm sağlayan ürünü Daily Microfoliant bu yıla damgasını vuranlardan. 150 TL. -Olay’in 2009’da Türkiye’de en çok satılan ürünü olan Regenerist Mikro Yapılandırıcı Krem için dünya genelinde 32 bin kadın bekleme listelerine yazıldı. Yaşlanmanın belirgin şekilde gözlemlendiği bölgeleri hedef alıyor ve yaşlanmayı geciktirdiği iddia ediliyor. 72,50 TL. -Nivea Visage Expert Lift 2009’da markanın en başarılı serisi oldu. Seri içinde en çok satan ürün ise gündüz kremi. Cildi toparlayıp sıkılaştırdığı ve pürüzsüz bir görünüm verdiği söyleniyor. 43,90 TL. -Türkiye’de ciddi rakamlarda satış yapan Shiseido’nun satış anlamında bir numaralı ürünü Benefiance Concentrated Anti-Wrinkle göz kremi. 160 TL. -İlerleyen yaşlarda ortaya çıkan yüz hatlarındaki dolgunluk kaybı ve boyunda oluşan sarkmaya çözüm bulduğu iddia edilen L’Oreal Paris Revitalift L’Oreal’in en çok satan cilt bakımı ürünü. 39,99 TL. Tırnaklar natürel -Oje alanında pazarın yüzde 80’ine hakim olan Flormar’ın en çok sattığı ürün 319 numaralı oje. 1,75 TL.
600661
Yüzbinlerce korsan kitap ele geçirildi
Alınan bilgiye göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, Sultangazi'de çok miktarda korsan kitabın saklandığı depoyu belirledi. Depolara yapılan baskınlarda çoğunluğu yabancı dilde yazılmış yaklaşık 450 bin korsan kitap ele geçirildi. Yetkililer, korsan kitaplar arasında yüksek fiyatlara satılan tıp fakültesi ders kitaplarının da bulunduğunu belirterek, depo sahiplerinin arandığını kaydetti.
600056
13:30 Antalya'da limanda patlama
'da limanda patlama Limanı yanındaki Serbest Bölge civarındaki bir depoda patlama meydana geldi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Serbest bölgedeki bir depoda saat 13.00 civarında büyük bir patlama oldu. Patlamanın ardından çıktı. Depo ve çevresindeki patlama nedeniyle ölen ve yaralananlar olabileceği bildirildi.
600533
"Protokol Türk Tezlerine Aykırı"
"Protokol Türk Tezlerine Aykırı" Toskay, protokolde Dağlık Karabağ ve sınırların tanınması konularında Türkiye'nin tezleri lehine hiç bir hüküm bulunmadığını savundu. Yayına Giriş: 17.10.2009 17:33:09 Güncelleme: 17.10.2009 18:58:34 Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokolün Türkiye'nin tezlerine uygun olmadığını öne sürdü. Toskay, Antalya'da yaptığı açıklamada, protokolde Dağlık Karabağ ve sınırların tanınması gibi konularda Türkiye'nin tezleri lehine hiç bir hüküm bulunmadığını savundu. Tunca Toskay, "Ermeni Cumhurbaşkanı şunu söylüyor... Biz hiç bir yerde soykırım olup olmadığını tartışmayız. Bize göre kesin olarak Türkler soykırım yapmışlardır ne komisyonda ne herhangi bir platformda biz bunu tartışmaya tabi tutmayız diyor" dedi. Tunca Toskay, oluşturulacak komisyonun, soykırıma uğradığı iddia edilen Ermenilerin Türkiye'deki gayrimenkulleri ile ilgili olarak Osmanlı arşivlerinde tapu kayıtlarını araştıracağını iddia etti.
600636
Derbi Karşıyaka'nın!
-PINAR KARŞIYAKA: 89 BORNOVA BELEDİYESİ: 68- Salon: Karşıyaka Hakemler: Murat Biricik, Zafer Yılmaz, Kaan Büyükçil Pınar Karşıyaka: Birkan 7, Toolson 18, Holston 15, Smit 25, Furkan 9, Gökper 3, Alper 5, Wesson 7, Evren, Pastal Bornova Belediyesi: Shipp 25, Muzaffer, Brown 7, Mesut 4, Koljevic 4, Elegar 18, Serdar 1, Umut 2, Çağdaş 3, Can 1. Periyot: 23-9 Devre: 43-32 (Pınar Karşıyaka lehine) 3. Periyot: 67-42 Beş Faulle Çıkanlar: 38.08 Birkan (Pınar Karşıyaka), 39.32 Shipp (Bornova Belediyesi) Maçın 5. dakikası karşılıklı basketlerle 9-6 Pınar Karşıyaka lehine geçildi. Daha sonra oyunda üstünlüğü ele alan ve peş peşe basketler bulan yeşil kırmızılı takım ilk periyodu da 23-9 önde tamamladı. İkinci periyoda da iyi başlayan Pınar Karşıyaka, Toolson ve Gökper'in sayılarıyla 14. dakikada aradaki farkı 21 sayıya kadar çıkardı: 36-15. Daha sonra hücumda top kayıpları yapan ev sahibi ekip karşısında sayılar üreten Bornova Belediyesi Shipp'in smaç basketiyle ilk yarının bitimine 1,5 dakika kala aradaki farkı 14 sayıya kadar indirdi: 40-26. Periyodun son bölümü Smith ve Shipp'in karşılıklı basketleri ile geçildi ve ilk yarı Pınar Karşıyaka'nın 43-32 üstünlüğü ile sona erdi. İkinci devreye Toolson'un sayılık basketiyle başlayan Pınar Karşıyaka, aradaki farkın kapanmasına izin vermedi ve 25. dakikayı 54-37 önde geçti. Holston, Furkan, Wesson ve Smith ile etkili oyununu sürdüren yeşil-kırmızılı takım, üçüncü periyodu 67-42 üstün tamamladı. Son periyoda Holston'un sayılık basketiyle başlayan ve ve Smith'in sayılarıyla aradaki farkı 31 sayıya kadar (75-44) çıkaran yeşil kırmızılı takım karşısında Bornova Belediyesi oyunun son bölümünde biraz toparlandı ancak rakibini yakalayamadı. Pınar Karşıyaka, karşılaşmadan 89-68 galip ayrıldı.
599887
Yaşam kalitesini yükselten bitkiler
Bitkiler, son yıllarda kentlerdeki yaşam alanlarında, gürültü ve kirliliği engelleyecek, ısı ve serinliği artıracak unsur olarak kullanılmaya başlıyor. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelerde, yem ve gıda sanayisinde kullanılmak üzere bitkilere yönelik kapsamlı araştırmalar yapıldığını, yeni yerleşim alanlarının çevresini, yaşam kalitesini artıracak şekilde düzenleme konusunun da ihmal edilmediğini söyledi. Bu tür çalışmaların son zamanlarda Türkiye'de de yapılmaya başlandığını belirten Düzenli, "İnsanlar yeni bir yere yerleşmek için artık iş buldum, eşim orada yaşıyor mantığıyla bakmıyor. Yerleşecekleri alanlarda artık hava, su, toprak ve iklim gibi ayrıntılara dikkat ediyor. Kendisine ne derecede faydası var, oturacakları binaların çevresi ve yakınındaki ağaçlandırmanın hangi ölçülere göre yapıldığına bakıyor" dedi. Düzenli, bu beklentiler doğrultusunda, gürültü ve kirliliği engelleyecek, ısıyı ve serinliği artıracak bitkilendirmenin artık önem kazandığına işaret ederek, şöyle konuştu: "Yaşam kalitesini artıracak bitkilendirme çalışmaları önümüzdeki yıllarda daha da önem kazanacak. Artık düzenleme yaparken bir bitkinin estetik olup olmadığı, meyve verip vermediğinin yanı sıra, yapraklarının ışınlarını yeterince tutup tutmadığına, havadaki insan sağlığını olumsuz etkileyen bir takım gazları etkisiz hale getirip getirmediğine bakılıyor." Bitkilerin hücre ve dokularında farklı özellikler olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Düzenli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Örneğin bazılarının yaprağı kalın, bazılarının ince, bazıları dik ve bazıları da yere paralel olarak duruyor. Gül ve karanfil gibi bitkiler unutulmamalı ama bunların yerine özelliği bulunan bitkilere yönelmek gerekir. Yaşam kalitesini yükselten birçok bitki var. Örneğin ağır metalleri etkisiz hale getiren yalancı karabiber, zakkum, sıcaklık yayan yılan pancarı, akrep gibi zararlı böceği kaçıran gelin duvağı, serinlik veren asma gibi bitkiler bunlara örnek verilebilir. Bu ve benzeri bitki türlerinin yaşam alanlarında çoğaltılması gerekir." Düzenli, Türkiye'de bitki araştırma istasyonu kurulması halinde, çok amaçlı araştırmaların yapılabileceğini de söyledi. Bitki araştırma konusunda başlattıkları çalışmanın daha kapsamlı hale getirilebilmesi için desteklenmesinde yarar olduğunu belirten Düzenli, "Türkiye'de en kısa zamanda bitki araştırma istasyonu veya enstitüsünün kurulması gerektiği fikrimizi bıkmadan tekrarlayacağız" diye konuştu.
599373
[Haber Analiz] Türkiye, yeni Bosna denkleminde yerini aldı
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın bölgeden sorumlu yardımcısı James Steinberg dün kritik Bosna-Hersek ziyareti öncesi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu arayarak görüştü. Meselenin önemli aktörlerinden AB Komisyonu'nun Genişleme Komiseri Olli Rehn de pazartesi günü Bosna Hersek'teki gelişmeleri ele almak üzere Ankara'ya geliyor. Yeni süreci başlatırken Türkiye'nin adını anmayan Brüksel ile Washington'un bu tavrı Ankara'nın denklemdeki yerini alması açısından önemli bir gelişme olarak yorumlanıyor. Ankara, AB ile ABD'nin Bosna-Hersek'te başlattığı yeni süreci yakından izliyor. ABD ve Avrupalı yetkililer, Ekim'de Saraybosna Butmir'de Bosnalı siyasî liderlerle bir araya gelerek 1995'te savaşı bitiren Dayton Anlaşması'nın karmaşık yapısı nedeniyle tıkanan devleti işler hale getirmeyi hedefleyen bir reform paketini ele aldı. Paketi inceleyen taraflar gelecek hafta yeniden bir araya gelecek. Bosna-Hersek'le ilgili ilk girişimini ekim ayı başında Brüksel'de AB yetkilileri nezdinde başlatan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, dün Saraybosna'da temaslarda bulundu. Saraybosna yolunda Ata uçağında gazetecilere konuşan Davutoğlu, Bosna'nın önemli gelişmelere gebe olduğunu belirterek, konuyu Zürih'te ABD Dışişleri Bakanı Clinton ile de ele aldığını hatırlattı. TÜRKİYE AB'NİN PLANINA TEMKİNLİ Türkiye, işlemez hale gelen Dayton düzeninin yerini alması hedeflenen yeni paketin ikinci bir Dayton ortaya çıkarmaması için çabalarını yoğunlaştırdı. Ankara, bu çerçevede Bosna'da Dayton Anlaşması'nı uygulamak için oluşturulan Uluslararası Yüksek Temsilcilik'in (OHR) ortadan kaldırılmasını şimdilik uygun görmüyor. Bunun yanı sıra AB'nin OHR'nin yerini alma girişimine de mesafeli bakıyor. Meselenin tamamen AB misyonuna (EUSR) bırakılmasının hem Türkiye hem de Amerika'yı denklem dışına itebileceğine dikkat çekiliyor. Boşnakların yeniden mağdur edilmemesi için Ankara, ülkenin toprak ve siyasî bütünlüğünü koruyan, tüm etnik grupların onay verdiği, etnik barışı sağlayan ve işleyen bir yapının garanti altına alınmasının ardından işin AB misyonuna bırakılması gerektiğini belirtiyor. Sürecin, Dayton ile haksız kazanımlar elde eden Sırp Cumhuriyeti'ni yeniden ödüllendiren bir hale dönüşmemesi gerektiğine işaret ediliyor. Türkiye'nin ikinci senaryosu ise Bosna'nın NATO üyelik perspektifi kazandırılmasının ardından AB misyonuna emanet edilmesi. AB'nin vize muafiyeti konusunda Bosna'yı dışlayan tavrıyla ileride yapabileceklerinin sinyalini verdiğine ve bu nedenle Boşnakların da AB misyonuna şüpheyle yaklaştıklarına işaret eden diplomatik kaynaklar, Birlik'in Kosova'da başarılı olmasının etnik yapı açısından çok farklı konumdaki Bosna için bir ölçüt olamayacağına da işaret ediyor. Ankara, Avrupa Birliği'nin 1992-95 savaşında Boşnakların maruz kaldıkları katliam ve haksızlıkları unutarak meseleye salt bir teknik konu olarak bakmasından rahatsız. Türkiye'de Bosna-Hersek'ten fazla Boşnak'ın yaşadığına dikkat çeken diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin engelleyici bir konumda değil, adil bir çerçevede aktif rol peşinde olduğunun altını çiziyor. AB ve NATO ile entegrasyon yolunda ilerleyen bir Bosna için yapılacak reformlar destekleniyor. Kaynaklar, Türkiye'nin Bosna konusunda Amerika ile daha yakın bir pozisyona sahip olduğunun da altını çiziyor. Ankara, bir yandan Bosna-Hersek'in geleceği açısından önem taşıyan sürece dahil olurken, diğer yandan da bu süreçte rol alacak Boşnak partileri arasındaki derin ihtilafları ortadan kaldırma çabasında. Dışişleri Bakanı Davutoğlu bu çerçevede dün Cumhurbaşkanı Haris Slaydziç'in ardından SDP lideri Zlatko Lagumdijiya, SDA lideri Süleyman Tihiç ile bir araya geldi. 1992-95 savaşını sona erdiren Dayton Anlaşması'yla kurulan 3,5 milyon nüfuslu (yüzde 43'ü Boşnak, 31 Sırp ve 17 Hırvat) Bosna-Hersek, iki devletçik olan Boşnak Hırvat federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti'nin yanı sıra Brçko özerk bölgesinden oluşuyor. Karmaşık bir yapıya sahip olan ülkede üçlü başkanlık sisteminin yanı sıra üç parlamento ve çok sayıda kanton parlamentosu bulunuyor. Oy sisteminde devletçiklere verilen yetkiler nedeniyle özellikle bağımsızlık için çabalayan Sırp Cumhuriyeti, Bosna'da merkezi yapıyı güçlendirecek ve ülkeyi AB ile NATO'ya yaklaştıracak her reformu engelliyor.
599985
Milli Takım'ın başına sürpriz isim
Milli Takım'ın başına sürpriz isim Teknik direktör arayışındaki Futbol Federasyonu, ünlü hoca ile prensipte el sıkıştı. Teknik direktör arayışındaki Futbol Federasyonu, ünlü hoca ile prensipte el sıkıştı. Aktif Haber'in haberine göre, Fatih Terim'in istifası sonrasında teknik direktör arayışlarını sürdüren Futbol Federasyonu, Avrupa'nın üst düzey ülkelerinde görev yapan meslektaşlarıyla temasa geçerek, “Sözleşmesi bitmiş, kariyerli hocalarınız var mı?” sorusunu yöneltmişti. Alman Futbol Federasyonu, Lutfi Arıboğan aracılığıyla kurulan temasa iki isimle yanıt verdi: Felix Magath, Jupp Heynckes… Wolfsburg'da görev yapan Magath ve Leverkusen'i çalıştıran Heynckes'in sözleşmeleri incelendi, ikisinin de ayrılmasının imkânsız olduğu öğrenildi. Bu gelişme üzerine başka arayışlara yönelen federasyon, Luiz Felipe Scolari ile sıcak temasa geçti. Özbekistan'ın Bunyodkor takımını çalıştıran ve sözleşmesi 2010 yılı Haziran ayında sona erecek olan Scolari ile prensipte anlaşıldı. Portekiz efsanesini yarattığı kadroyla birlikte gelmeyi planlayan Scolari'yle maddi konularda da büyük oranda el sıkışıldığı vurgulandı.
599457
Ajanda
Ajanda Türk pop ve rock müzik tarihinin en önemli topluluklarından MFÖ, Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi'nde sevenleriyle buluşuyor. HAZIRLAYAN: HATİCE SAKA 17 EKİM CUMARTESİ BEKLE YA DA VAZGEÇ Bu hafta ilk kez sahnelenen Bekleme Salonu'nda, üç kişi aynı amaçla geldikleri bekleme salonunda, küçük bir 'engel'le karşılaşırlar. Yapmaları gereken beklemek mi yahut beklemekten vazgeçip, içine sürüklendikleri şifreleri çözmek mi? Yiğit Sertdemir'in yazdığı, Tolga Yeter'in yönettiği oyunda Cengiz Tangör, Ertuğrul Postoğlu, Zeynep Özyağcılar rol aldığı oyun İ.B.B. Şehir Tiyatroları Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde izlenebilir. Bilgi için: 212 2460628 2002 yılında ilk kez perde diyen Fırat Kültür Merkezi Tiyatrosu yeni sezon oyunlarını seyirciyle buluşturuyor. Sezonun ilk oyunu olan Tuna Boyu her Cumartesi günü, “Hırsız” adlı oyun ise her Pazar FKM'de sahnelenmeye devam edecek. İlk kez 2004 yılında sahnelenen Tuna Boyu “gidenlerin ve kalanların” hikayesini anlatıyor. Bu güne kadar 90 kez sahnelenen ve gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkılarak hazırlanan Hırsız isimil oyunda da hayatını hırsızlıkla geçiren Selim ve iş ortağı Nihat'ın maceraları anlatılıyor. Bilgi için: 212 5174697 Bimeras Kültür Vakfı'nın düzenlediği ve 10 31 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen iDANS İstanbul Uluslararası Çağdaş Dans ve Performans Festivali'nin üçüncüsü devam ediyor. “Gülmek_Ağlamak” konusu üzerine yoğunlaşan festival kapsamında Martine Pisani'nin “Şans” isimli dans performansı garajistanbul'da izlenebilir. Bilgi için: Bilgi için: 216 550 88 74 18 EKİM PAZAR MONOTONLUĞUN ÖTESİNE GEÇMEK Bol ödüllü genç ressam Seydi Murat Koç'un monoton kalıpların dışına çıkan Sıçramalar ve Ötesi sergisi Galeri G-art' da 10 Kasım 2009 tarihine kadar gezilebilir. Bilgi için: 0212 2960876 BEŞ BULUT VE BİR BARDAK GÜNEŞ Garajistanbul'un girişine yerleştirilen bir Masa bağımsız bir güncel sanat mekanı haline geldi. Bu ay Jakup Ferri'nin “Beş Bulut ve Bir Bardak Güneş” isimli çalışması gösterildiği sergi, 20 Ekim tarihine kadar görülebilecek. Bilgi için: 0212 337 51 55 Uzun yıllardır İstanbul'da yaşayan, Ukraynalı sanatçı Lesya Demchenko'nun sergisi 07 Kasım tarihine kadar Pera Sanat Galerisi'nde son çalışmalarını sergiliyor. Eserlerinde İstanbul'u farklı boyutta ele alan sanatçı, tuval yerine oluklu mukavva kullanıyor. Bilgi için: 0212 2453008 19 EKİM PAZARTESİ SARI BİR AN: “ÇEKİCİ VE GEÇİCİ” “Sarı Bir An: Çekici ve Geçici” sergisinde sanatçılar “sarı” rengin çağrıştırdığı şeyleri, hissettirdiği duyguları ve uyandırdığı düşünceleri tuvallerine aktarıyor. Bu özgün sergi 24 Ekim tarihine kadar Majinart'ta. Bilgi için: 0212 251 16 22 Müziğe uzun bir ara veren Aysun Kocatepe, Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde sevenleriyle bir araya gelecek. Bilgi için: 0216 556 98 00 20 EKİM SALI ŞEHİR CAZ HALİNDE Robert Plant'in son dünya turnesinde İstanbul dahil olmak üzere birlikte sahne aldığı Justin Adams, günümüzün en yaratıcı gitarist ve kompozitörlerinden biri olarak anılıyor. 20 yılı aşan kariyeri boyunca özellikle Arap ve Afrika müziği ile yakın ilişkiler kuran bu parlak sanatçı Akbnak 19.Caz festival kapsamında Babylon'da. Bilgi için: 212 292 73 68 Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa Birliği Genel Sekreterliği tarafından yürütülen, farklı kentleri ve farklı kültürleri bir araya getiren Kent ve Sanat Projesi, Avrupa ve Türkiye arasında sanat alanında kurduğu köprüyü Tophane-i Amire Kültür Merkezi'nde başlayacak olan sergiye taşıyor. Bilgi için: 216 463 07 92 21 EKİM MFÖ SABANCI KÜLTÜR MERKEZİ'NDE Türk pop ve rock müzik tarihinin en önemli topluluklarından MFÖ, Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi'nde sevenleriyle buluşuyor. Bilgi için: 0216 483 90 26 Cazın tüm farklı ses ve renkleri harmanlayarak müziği geleceğe taşımayı hedefleyen Trio grubu Akbnak 19.Caz festival kapsamında Babylon'da sahne alacak. Bilgi için: 212 292 73 68 Osmanlı Bankası Müzesi'nin Voyvoda Caddesi Toplantıları kapsamında düzenlenen “Kent ve Edebiyat Söyleşileri”, devam ediyor. Müze binasının restorasyona girmesi nedeniyle, İTÜ Taşkışla'da düzenlenecek toplantılar, Yazar ve Şair Roni Margulies'in “Bir Hayat, Bir Şiir, İki Kent” konulu söyleşisiyle başlayacak. Bilgi için: 212 292 76 05 22 EKİM PERŞEMBE CECİL TAYLOR KONSERİ Akbank Caz Festivali kapsamında Cecil Taylor ve Tony Oxley Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda olacak. Bilgi için: 212 232 98 30 Ressam Aysel Miman'ın “Masumiyet ”adlı sergisi 13 Kasım tarihine kadar Galeri Artist Çukurcuma'da görülebilir. Bilgi için: 212 251 91 63 23 EKİM DÜNYANIN EN İYİ SAKSAFONCUSU Akbank 19. Caz Festivali kapsamında düzenlenen konserler sürüyor. Joe Lovano, 80'lerin sonundan bu yana caz müziğinin en önde gelen ve verimli tenor saksafoncularından biri olan Joe Lovano grubuyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda muhteşem bir konser verecek. Zengin ve değişken bir yelpaze üzerinde ilerleyen Joe Lovano Us Five grubu bir beşli olmanın yanı sıra parçalarda farklı dörtlü, üçlü ve ikili kombinasyonlara da yer açarken akışkan, coşkulu, dinamik ve heyecan verici bir yolculuk sunuyor. Bilgi için: 212 232 98 30 “Zor”, “Benmişim”, “Sukut-u Hayal” şarkılarıyla hafızalarda yer eden Nev, Jolly Joker Balans'ta sahne alacak.
600572
İspanya'da kürtaj serbestliğine tepki
40'a yakın sivil toplum örgütü tarafından organize edilen gösteriye Katolik kilisesi ve ana muhalefette olan Halk Partisi (PP) de destek verirken, 600'e yakın otobüsle Madrid dışından gelenlerle birlikte yüz binlerce kişinin gösteriye katıldığı görüldü. ''Her hayat önemlidir'' başlığı altında yapılan gösteride, ''kürtajın bir cinayet olduğu, yaşam hakkını önlediği'' savunuldu. PP'den 30 kadar milletvekili ile birlikte gösteride olan PP'nin onursal başkanı ve eski başbakan Jose Maria Aznar, ''Bu yasa tüm limitleri aşıyor'' açıklamasında bulundu. Kürtajı 23 yıl önce suç olmaktan çıkaran İspanya'da mevcut yasaya göre bir kadın tecavüz sonucu hamile kaldıysa gebeliğin 12. haftasına, ceninde ciddi fiziksel hasar olduğu tespit edildiyse gebeliğin 22. haftasına kadar kürtaj yaptırabilirken, kadının sağlığının riskte olduğu durumda kürtaj için herhangi bir zaman sınırı bulunmuyor. Sosyalist hükümetin parlamentoya sunduğu yeni kürtaj yasasında kadına hamileliğinin 14. haftasına kadar kürtaj yapabilme hakkı tanınırken, ceninde fiziksel hasar tespit edildiğinde gebeliğin 24. haftasına kadar kürtaja izin veriliyor. Yeni yasanın en çok tartışılan bölümü ise, 16 yaşındakilere ailesine haber vermeden, izin almaksızın kürtaj yaptırma hakkı verilmesi. Yeni yasanın kasım ayında mecliste tartışılacağı açıklanırken, PP yasanın kabul edilmesi halinde Anayasa Mahkemesi'ne itiraz edeceğini duyurdu.
599401
Mehmet Atalay'ın dayısı vefat etti
En Çok Okunanlar Mehmet Atalay'ın dayısı vefat etti Başbakan Müşaviri, Uluslararası Organizasyonlar Sorumlusu ve eski Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay'ın dayısı Dursun Terzioğlu vefat etti. 78 yaşındaki Terzioğlu'nun cenazesi bugün ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Trabzon'un Of ilçesinin Kumluca köyünde toprağa verilecek. Yeni Şafak Gazetesi olarak merhuma Allah'tan rahmet, başta Mehmet Atalay olmak üzere yakınlarına sabır dileriz.
599399
Klark'a bir şiir ustası geliyor
Klark'a bir şiir ustası geliyor Ekranların underground programı Klark'a bu hafta Türk şiirinin son dönemdeki önemli temsilcilerinden Haydar Ergülen konuk oluyor Klark, Samed Karagöz ve Murat Menteş'in sunumuyla ekrana geliyor Ekranların underground programı Klark'a ünlü şair ve yazar Haydar Ergülen konuk oluyor. Türk şiirinin son dönemdeki önemli temsilcilerinden olan Haydar Ergülen'le şiirin gerçekten ama gerçekten ne olduğu konuşulacak. Yerli ve yabancı şairler hakkında genel bilgiler verilecek. Ölümünün 158. yıldönümünde Frederic Chopin'in Cenaze Marşı çalınacak. Kitaplardan öğrenildiği kadarıyla, kaplan saldırısından kurtulma, sahte UFO yapımı ve saça yapışan sakızı çıkarma teknikleri üzerinde durulacak. Ayrıca bugüne dek yapılmış en iddialı 'felaket filmi' olan Roland Emmerich imzalı 2012'ye değinilecek. TVNET 23.30
600129
'Saraybosna ve İstanbul ruh kardeşleri'
Açılışın ardından konuşan Davutoğlu, Bosna Hersek'te tarihi bir gün yaşadıklarını söyleyerek, açılan bu merkezin Yunus Emre Vakfı'nın her yere açmayı planladığı kültür merkezlerinin ilki olduğunu bildirdi. Davutoğlu, ilk merkezin Saraybosna'ya açılmasının tesadüf olmadığına işaret ederek, bunun bilinçli ve üzerinde uzun süre düşünülen bir karar olduğunu kaydetti. Davutoğlu, şöyle konuştu: "Bir şehre Türk kültürü ne kadar yansımış diye bir soru sorulacak olursa, 'Türk kültürünün yansıdığı şehir Saraybosna'dır' derim. İstanbul nasıl bizim şehrimiz ise Saraybosna da aynı şekilde ortak kültürümüzün şehridir. Başçarşı ile Kapalıçarşı, Sultanahmet ile Gazi Hüsrev Bey Cami aynı ruhun yansımalarıdır. İstanbul ve Saraybosna ruh kardeşleridir." Davutoğlu, Türk ve Boşnak kültürlerinin tek bir kişide birleşmesinin örneği olarak da Bosna Hersek'in efsanevi lideri Aliya İzzetbegoviç'i gösterebileceğini söyleyerek, İzzetbegoviç'in 21. yüzyıldaki Yunus Emre olduğunu kaydetti. Davutoğlu, İzzetbegoviç'in de aynı Yunus Emre gibi "Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim" dediğini belirterek, büyük etnik kıyımlarla karşılaştığı dönemde bile İzzetbegoviç'in bu mısraları söyleyebilmiş bir kişi olduğunu ifade etti. Bakan Davutoğlu, bundan dolayı Yunus Emre kültür merkezinin Saraybosna'da açıldığını söyleyerek, şunları kaydetti: "Nasıl gönüllerimiz bir ise, geleceklerimiz de stratejilerimiz de birdir. Ben Türkiye'de yaşayan 72 milyon Türkün kıyamete kadar devam edecek olan desteğini açıklamak için geldim. İzzetbegoviç'in emaneti, Sladziç'in olduğu kadar bizlerin de emanetidir. Bu kültür merkezini emaneti korumak için açıyoruz. Saraybosna ve onun kültürü ebediyete kadar yaşayacak ve bu merkezler buna yardım edecektir." Sladziç de konuşmasında Bosna'nın kaderiyle ilgili önemli günlerden geçildiğini belirterek, Türkiye'nin ve Davutoğlu'nun her zaman olduğu gibi yanlarında bulunduğunu bildirdi. Türkiye ve Bosna Hersek arasındaki siyasi ilişkilerin çok iyi olduğunu, ancak ekonomik ilişkilerin daha da gelişmesi gerektiğini söyleyen Sladziç, Saraybosna'daki Türk kültür merkezinin yanına bir kültür merkezi daha açılmasından memnun olduklarını dile getirdi. Sladziç, "Bundan sonra buralarda Türkçe öğreneceğiz" diyerek, kültür merkezi için Türkiye'ye teşekkürlerini iletti. Yunus Emre Türk Kültür Merkezi'nde Türkçe kursları verilecek, aynı zamanda Türk kültürünü tanıtan eserler bulundurulacak. DAVUTOĞLU'NDAN İZZETBEGOVİÇ'İN MÜZESİ İÇİN 50 BİN AVROLUK KATKI TALİMATI Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bosna Hersek ziyareti çerçevesinde Bosna Hersek'in eski lideri Aliya İzzetbegoviç'in kabrini ziyaret etti. Davutoğlu ve beraberindeki heyet, ilk olarak şehitliği ziyaret ederek, şehitler için dua etti. Daha sonra İzzetbegoviç'in kabrini ziyaret ederek dua okuyan Davutoğlu, kabrin hemen yanındaki müzeyi de gezdi. İnşası devam eden müze ve kompleksinin tamamlanmasında bazı maddi sorunlarla karşı karşıya olunduğunu öğrenen Davutoğlu, gereken 50 bin avronun Türkiye tarafından karşılanması için ilgili Türk yetkililere talimat verdi. Davutoğlu, Bosna Hersek'in geçmişte bir insanlık dramı yaşadığını hatırlatarak, Türkiye olarak her zaman Bosna'nın yanında olmaya devam edeceklerini kaydetti. Bakan Davutoğlu ve beraberindeki heyet Bosna Hersek'in ardından gün içinde Arnavutluk'a geçecek
599604
Meslek kuruluşlarını inceleyen Köşk'ten çarpıcı rapor
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK), geçen sene başlattığı kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında, teşkilat, mali yapılar, denetim faaliyetleri ve yönetim organlarının seçimine ilişkin yaptığı incelemeyi tamamladı. Köşk, aralarında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği, Türk Tabipler Birliği gibi 18 farklı meslek grubu ile bine yakın meslek kuruluşu ve üst kuruluşu ayrıntılı biçimde inceledi. Ortaya, eklerle birlikte bin sayfalık bir rapor çıktı. Raporda, kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarının işleyişine ilişkin önemli tespitler yapıldı. DDK, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile ilgili sorunların 'idare' içinde yapılandırılmış ve devlet teşkilatının bir parçası olmalarından kaynaklandığını savundu. Çankaya, söz konusu kuruluşlarda, amaca uygun olmayan faaliyetlerin yaygınlaştığını ortaya koydu. Bu durumun, 'tekelci yapı'yı pekiştirdiğine dikkat çekilirken "Sorunlar, idare teşkilatı içindeki yerlerinin 'kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu' şeklinde mahiyeti belirsiz ve muğlak bir şekilde tanımlanması ve kamu kurumu veya kuruluşu olmadıkları halde, bunlara kamu tüzel kişiliği tanınmasından doğmaktadır. Bu kuruluşların üyelerinin birey veya topluluk olarak sivil topluma dâhil olması, meslek kuruluşlarını ve bunların organlarını sivil toplum kuruluşu olarak kabul etmeye yetmemektedir." görüşü dile getirildi. DDK, meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşların birçoğunda eşitlik, katılımcılık, çoğulculuk, hizmet odaklı yönetim, hesap verebilirlik, şeffaflık gibi gelişmiş demokrasi uygulamalarının hayata geçirilmediğine dikkat çekti. Kurul, söz konusu kuruluşların 'merkeziyetçi ve katı yönetim anlayışları'nı eleştirdi. İncelenen kuruluşlarda, örgüt içi demokrasinin sağlanamadığı, katılım kanallarının tıkandığı, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim tarzının da geliştirilemediği tespit edildi. İşte DDK'nın önerileri 'Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu' statüsü yeniden irdelenmeli. Bu doğrultuda Anayasa'nın 135. maddesi yeniden düzenlensin. Örgüt faaliyetlerine aktif katılımın sağlanması ve demokratik bir yapının tesisi amacıyla organların teşkili ve üyelikle ilgili kurallar yeniden ele alınmalı. Birliklerin, odalar üzerindeki idari vesayet yetkisi sınırlandırılmalı. Siyasi görevlere seçilen yönetim organlarında görev alanların, meslek kuruluşlarındaki görevleri kendiliğinden sona ersin. Meslek kuruluşlarında, doğrudan üyelerin katıldığı seçimler dört yılda bir aynı tarihte yapılsın. Postayla veya internet üzerinden oy verme imkânı getirilsin. Meslek kuruluşlarının mevzuata uygun olmayan harcamaları ile ilgili olarak şahsi mali sorumluluk uygulaması getirilerek özel yaptırımlar uygulansın.
600462
19:07 Lastiği patlayan minibüs takla attı: yaralı
Lastiği patlayan minibüs takla attı: yaralıSemih YARDIMCIEL/ PATNOS(Ağrı), (DHA)AĞRI'nın Patnos İlçesi'nde lastiği patlayınca takla atan minibüste kişi yaralandı Kaza, bugün öğle saatlerinde meydana geldi. Mehmet Kaya yönetimindeki 34 YJ 4636 plakalı minibüs, ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Susuz Köyü yakınlarında ön lastiğinin patlaması sonucu takla attı. Yoldan çıkarak şarampole yuvarlanan minibüste bulunan sürücü Mehmet Kaya ile birlikte Nejla (36), Hatice (14), Yunus (12), Hacer (9), Esma (8), Neslihan Kaya (2), Erdal Güzelaydın (28) ile Gökhan Yılmaz (18) yaralandı. Patnos Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan durumu ağır olan Mehmet, Nejla ve Hatice Kaya Araştırma Hastanesi'ne sevkedildi. Diğer yaralılar ayakta tedavi gördükten sonra sonra taburcu edildi. Olayla ilgili başlatıldı.
599628
Ayşe Böhürler: Ortadoğu ruhu!
Ayşe Böhürler Ortadoğu ruhu! Portekiz'in Porto yakınlarındaki Guimarães şehrinde yapılan “Avrupa Ruhu” başlıklı bir kültür toplantısını izlerken “Ortadoğu Ruhu'”nu yazmak ilk başta insana çelişki gibi geliyor. Biraz da koşullar sebep oldu bu duruma. Siyasetten dine, dış politikaya ve kültüre uzanan bir haftalık yolculuk böyle bir yazı sentezini çıkardı ortaya. Söze Forum Guimarães'den girmek istiyorum. “A soul for Europe” isimli bir kuruluşun Portekiz'de yaptığı toplantı bir beyin fırtınası şeklinde organize edilmiş. Panellerde Avrupa'nın farklı ülkelerinden gelmiş filozoflar, sosyologlar, kültür adamları Avrupa'nın kültür ruhunu bulabilmesi için yapılması gerekenleri tartışıyorlar. Avrupa'nın kültür ruhunu yenilemek için bir yol haritası bulmaya çalışıyorlar. Önce “A Soul For Europe” gurubunu biraz tanıtmak istiyorum. Bu oluşum, Avrupa kentlerinde yaşanan değişimde kültürün rolünü inceliyor. Özellikle Guimarães gibi küçük şehirler seçiliyor. Bu arada belirtelim ki; Guimarães küçük bir şehir, fakat çok iyi korunmuş. Tarihi dokusu ile 2012 yılında Avrupa'nın Kültür başkentlerinden birisi olmaya aday. Forumun amacı Avrupa şehirlerinde potansiyel kültürü güçlendirebilecek somut stratejiler üretebilmek. Bunun için de her ülkede gençler bulunuyor, bunlara yeni kültür hareketini benimsetme misyonu veriliyor. Toplantılarda konuşmacılar, yapılanlar değil sorgulama ve çelişkiler üzerinde duruyor. Temel soru ise “Avrupa kültür başkenti olan şehirler Avrupa'ya ne verebilir?”. Bizim şimdiye kadar İstanbul'da tersinden sorduğumuz bu soruya artık alışmamız gerekiyor sanırım. Alacaklarımız değil, verebileceklerimiz üzerinden giderek kendimizi daha iyi anlatabileceğimiz ise ayan beyan ortada. Forum Guimarães'e Türkiye'den Beral Madra, Mahir Namur ile birlikte katıldık. Beral Madra ile konuşmalar ve Türkiye'deki gelişmeler üzerine sohbet ederken ortaya Avrupa'dan Ortadoğu'ya uzanan bir yaklaşım çıktı. Malum ortam beyin fırtınasını gerektiriyor. Neden olmasın diye düşündüğüm bu fikirleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Neden biz de tıpkı “Avrupa Ruhu” gibi ortak kültür paylaşımı sağladığımız halklar ile “Ortadoğu Ruhu” üzerine yeni bir kültür hareketi oluşturmayalım? Sivil insiyatifin yanı sıra, kültürel hareketleri güçlendiren ve destekleyen böyle bir kültür formu, Avrupa Birliği insiyatifine karşı olmak bir yana, onlara da çok büyük katkı sağlayabilir. Çünkü artık batılılar farkındalar ki eskisi gibi doğu ile olan ilişkilerini oryantalist yaklaşımlar ile kuramıyorlar. Oryantalist oldukları dönem sömürgecilik yaptıkları, doğulu halkları yönettikleri, efendi oldukları dönemdi. Şimdi ise artık onlar ile eşit komşular, yurttaşlar olarak birlikte yaşıyorlar. Hem kozmopolit toplumu, eşitliği ve demokrasiyi savunmak, hem de oryantalist bir yaklaşım ile doğulu insanlara yaklaşmak arasındaki çelişkinin onlar da farkındalar. Avrupa oryantalizmi bitmiş durumda. Avrupalı düşünürler (burada Amsterdam'dan Prof. Paul Sheffer bunu açıklıkla ifade etti) “artık böyle düşünemezsiniz, çünkü bu insanlar senin içinde yaşıyor” ifadesi ile, bu bakışın artık köhnediğini, gerçekçi olmak bir yana çelişkileri nedeni ile geçerli olamayacağını söylüyorlar. Avrupa, oryantalizmin bıraktığı boşluğu dolduracak bir cevap arıyor. Bu sorunun cevabı ancak Avrupa ile eşit güçteki bir kültürden gidebilir. Bu eşit güce siyasi olarak sahip olmasak da, sorulara cevap üretebilecek kültürel birikime sahip doğudaki en güçlü ülke biziz. Ancak bu konuda bir “farkındalık” oluşturmak gerekiyor. Bu arada farkındalık oluşturmak zorunda olduğumuz bir diğer konu da strateji ve sistem kurmak ve onu bürokrasinin hantal yapısına mahkum etmeden işletmek olmalı. Neden Türkiyeli aydınlar ve sanatçılar batı dünyasının içinde barındırdığı zihniyete ilişkin bu çelişkinin giderilmesinde ve oryantalist çağrışımlar içermeyen yeni bir bakışın ortaya çıkmasında öncü bir rol üstlenmesinler? British Council ya da Goethe Institut gibi bir yapıyı neden biz (TİKA vb gibi değil elbette) sivil işbirliği ile gerçekleştirmeyelim? Siyasi ilişkilere destek verecek böyle bir girişim, bölgede siyasi hareketin yanı sıra yeni bir kültür hareketinin ortaya çıkmasına ve bölgede var olamayan sivil toplumun oluşabilmesine de katkı sağlayabilir. ... Bir Arap liderin hayatını okuyorum bu günlerde. Kitaba göre; Araplar Osmanlı'nın bölgedeki çöküşüne büyük katkı sağlıyorlar, birçok askerimiz bölgede onların komploları ile heder oluyor. Osmanlı İmparatorluğu parçalandığında ise ortaya 30 civarında (üç kıtada) ulus devlet çıkıyor. Bu süreçte Arapların en çok şikâyet ettikleri şey ise Osmanlı döneminde sahip oldukları sınırsız dolaşma özgürlüklerinin kalmaması oluyor. Ulus devletlerin sınırları, onların özgürlüklerini de yaşam biçimlerini de sınırlandırıyor. Özellikle çöldeki bedevilerin... Suriye sınırının açılış törenleri esnasında bunları düşündüm. Bir de iki ülke arasında bariz olarak görünen sanayi, şehirleşme, insan kaynakları, kalkınma ve demokrasi farklarının ortaya çıkaracağı yeni sorunları... İyi niyetin sorunları çözmedeki gücünü ise zaman bize gösterecek.
599976
liraya kilo ayakkabı,,,
Şişli'deki bir firmanın kilosu liradan satılan ayakkabıları kapışıldı. Kilo ile ayakkabı satışına vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Mağazanın açılmasıyla içeri giren vatandaşlar, kilosu liradan satılan ayakkabıları sepetlere doldurdu. Vatandaşlar ise uygulamadan memnuniyetlerini dile getirdi. Satışla ilgili bilgi veren mağaza yöneticisi Alpaslan Selçuk, ayakkabı sanayisini ayakta tutmak için böyle bir yol denediklerini belirtti. Selçuk, "Ham maddeyi kiloyla alıyoruz. Kiloyla alınan ham maddeyi metraja ve taneye çeviriyoruz. Bir de böyle deneyelim dedik." şeklinde konuştu. Kesinlikle ithal mal satmadıklarını, tüm ürünlerinin yerli olduğunu kaydeden Selçuk sözlerini şöyle sürdürdü: "Tanesi bir liradan Çin malı da satmıyoruz. Vatandaşlarımıza bir sepet doldurma hakkı veriyoruz. İnsanlar da bu uygulamadan çok memnun, onları mutlu edip buradan gönderiyoruz. Bugün bu mağazaya ton ayırdık. Bugün bunu bitireceğimiz düşünüyoruz. Önümüzdeki hafta Bakırköy ve sırasıyla diğer illerde de bunu uygulayacağız."
599653
Eurolig'de açılışı Maccabi yaptı
İkinci çeyrekten itiraben maçın kontrolünü eline geçiren Maccabi, ilk yarıyı 37-25 önde tamamladı. ve 4. periyotta da etkili olan İsrail ekibi, ilk maçını galibiyetle kapattı. Maccabi'de, Amerikalı oyuncu Alan Anderson, 25 sayı ile gecenin en skorer ismiydi.
599742
Pentagon Irak'a 3500 asker göndermekten vazgeçti
Savunma Bakanlığı (Pentagon), 'a ocak ayında 3500 tugayın gönderilmesi planından vazgeçtiğini açıkladı. Uluslararası haber ajanslarının bildirdiğine göre, Pentagon Sözcüsü Bryan Whitman, Bakan Robert Gates'in de onayını alan bu kararın, 'taki mevcut birliğin ocak ayında çekilmesinden sonra yenisiyle değiştirilmeyeceği anlamına geldiğini söyledi. Whitman, "kararın sadece, 'taki güvenlik ortamının gelişmesi ve güvenlik güçlerinin kapasitesinin giderek artmakta olmasına dayandığını ve 'daki operasyonlarla bir bağlantısının bulunmadığını" belirtti. 'a konuşlandırılması iptal edilen tugayın halen yeni görev beklediğini ifade eden Whitman, birliğin 'a gönderilmesi ihtimaline ilişkin bir yorum yapmadı.
600561
2010 bütçesi 286.9 milyar TL
2010 bütçesi 286.9 milyar TLANKARA (ANKA) 2010 yılı bütçe rakamlarını açıkladı. 2010 mali yılı bütçe tasarısında merkezi yönetim bütçe harcamalarının büyüklüğü 286 milyar 928 milyon TL olurken, 193 milyar 324 milyon TL’si vergi gelirleri olmak üzere bütçe gelirleri 236 milyar 794 milyon TL, ise 50 milyar 134 milyon TL olarak öngörüldü 2010 yılı Merkezi Bütçe ’nı açıkladı. 2010 mali yılı bütçe tasarısında merkezi yönetim bütçe harcamalarının büyüklüğü 286 milyar 928 milyon TL, 193 milyar 324 milyon TL’si vergi gelirleri olmak üzere bütçe gelirleri 236 milyar 794 milyon TL, ise 50 milyar 134 milyon TL olarak öngörüldü. 2010 yılı GSYH’si trilyon 28 milyar 802 milyon TL, büyüme oranı da yüzde 3.5 olarak hedeflendi. Maliye Bakanı Şimşek, 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı’nı Meclis’e sunmadan önce düzenlediği basın toplantısında 2010 yılı bütçesini ekonomik krizden çıkış bütçesi olarak gördüklerini söyledi. 2010 yılı bütçesinde en büyük payı eğitim ve sağlık harcamalarının oluşturacağını belirten Şimşek, vergilerle ilgili yasal ve kurumsal düzenlemelerin güncelleneceğini vurgulayarak, vergi kaçaklarına ilişkin denetimlerin artırılacağına dikkat çekti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılı Merkezi Bütçe Yasa Tasarısı’nı açıkladı. 2010 mali yılı bütçe tasarısında merkezi yönetim bütçe harcamalarının büyüklüğü 286 milyar 928 milyon TL, 193 milyar 324 milyon TL’si vergi gelirleri olmak üzere bütçe gelirleri 236 milyar 794 milyon TL, bütçe açığı ise 50 milyar 134 milyon TL olarak öngörüldü. 2010 yılı GSYH’si trilyon 28 milyar 802 milyon TL, büyüme oranı da yüzde 3.5 olarak hedeflendi. Hükümetin TBMM Başkanlığı’na sunacağı 2010 Mali Yılı Bütçe Tasarı’sına göre gelecek yıl genel bütçe harcamaları 286 milyar 928 milyon TL olacak. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı’nı Meclise sunmadan önce düzenlediği basın toplantısında açıkladığı verilere göre faiz hariç bütçe giderlerinin 230 milyar 178 milyon TL olarak öngörüldüğü 2010 yılı bütçe tasarısında, cari transferler 102 milyar 173 milyon TL, personel giderleri 60 milyar 349 milyon TL, faiz giderleri 56 milyar 750 milyon TL, Sosyal Güvenlik Kurumu Devlet Primi Gideri 11 milyar 110 milyon TL, sermaye giderleri 18 milyar 928 milyon TL, sermaye transferleri ise milyar 426 milyon TL olarak öngörüldü. 2010 yılında genel bütçe gelirleri 236 milyar 794 milyon olarak öngörüldü. Bunun 193 milyar 324 milyon TL’si vergi gelirlerinden oluşurken, 43 milyar 470 milyon TL’si vergi dışı gelirlerden meydana geldi. Merkezi yönetim bütçe dengesinin ise 50 milyar 134 milyon TL açık vermesi öngörüldü. Orta Vadeli Plan ve Orta Vadeli Mali Plan’daki makro ekonomik göstergelere bağlı kalınarak hazırlanan 2010 yılı bütçe tasarısında tek farklılığın, bütçe açığı öngörüsünde olduğu dikkat çekti. Orta Vadeli Program’da 50 milyar TL olarak öngörülen bütçe açığı, 2010 yılı bütçe tasarısında 134 milyon TL artış gösterdi. 2010 yılı merkezi yönetim bütçesini 286 milyar 928 milyon TL olarak bağlandığını, birkaç saat içinde TBMM’ye sunulacağını açıklayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 134 milyon TL civarındaki artışın, son anda gündeme gelen Kıbrıs’a yönelik bir su projesinden kaynaklandığını bildirdi. 2010 yılı bütçesinde faiz dışı fazla ise milyar 616 milyon TL olacak. "EKONOMİK KRİZDEN ÇIKIŞ BÜTÇESİ" Maliye Bakanı Şimşek, 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı’nı Meclis’e sunmadan önce düzenlediği basın toplantısında 2010 yılı bütçesini ekonomik krizden çıkış bütçesi olarak gördüklerini söyledi. 2010 yılı bütçesinde en büyük payı eğitim ve sağlık harcamalarının oluşturacağını belirten Şimşek, sosyal desteklerinin artırılarak sürdürüleceğini, reel kesimi ve çiftçiyi desteklemeye devam edeceklerini, Ar-Ge’yi destekleyecekleri, bölgesel gelişmeye yönelik yatırımları artıracaklarını ifade etti. 2010 yılında vergilerle ilgili yasal ve kurumsal düzenlemelerin güncelleneceğini vurgulayan Bakan Şimşek, vergi kaçaklarına ilişkin denetimlerin artırılacağına dikkat çekti. 2010 yılı bütçesinin küresel krizin etkisiyle bozulan kamu dengelerini düzeltmeyi amaçladığını belirten Mehmet Şimşek, bu suretle bütçe açığının 2009 yılına göre daha aşağı seviyelere çekileceğini bildirdi. "2009’DA BÜTÇE GELİRLERİ YÜZDE 18 AZALMAKTA" 2009 yılı başlangıç bütçesine göre bütçe giderlerinin bu yıl yüzde 2.9 arttığına dikkat çeken Şimşek, bütçe gelirlerinin ise yüzde 18 oranında azaldığını vurguladı. Bütçe açığının 2009 yılında 10.4 milyar TL’den 62.8 milyar TL’ye çıkmasının beklendiğini söyleyen Şimşek, "Bütçe açığının milli gelire oranı ise yüzde 6.6’ya tekabül etmektedir. 2009 yılında bütçe açığında ortaya çıkan 52.4 milyar TL’lik artışın 44.8 milyar TL’si gelirlerdeki azalmadan, 7.6 milyar TL’si giderlerdeki azalmadan kaynaklandı. Gelirlerdeki 44.8 milyar TL azalmanın 4.7 milyar TL’si vergi indirimleri nedeniyle ortaya çıkan gelir kaybından oluşurken, 40.1 milyar TL’si ekonomik daralma nedeniyle meydana gelen düşüşten kaynaklandı. Bütçe giderlerindeki 7.6 milyar TL artışın ise temel sebepleri sosyal güvenlik sistemine yapılan transferlerdeki artış ile ekonomiyi canlandırma paketinden kaynaklanıyor" dedi. "2010 BÜTÇESİNDE GİDERLERİ KONTROL ALTINA ALIP, GELİRLERİN ARTMASINI ÖNGÖRÜYORUZ" 2010 yılı bütçesinde giderlerdeki artışı kontrol altına alırken, bütçe gelirlerinin giderlerden daha fazla artmasını öngördüklerini söyleyen Bakan Şimşek, gelir artışlarının gerçekçi tahminlere dayandığının altını çizdi. 2009’da yapılan vergi indirimlerinin bazdan çıkarılması halinde 2009 yılının ikinci yarısında alınan gelir artırıcı tedbirlerin tam yıl etkisinden kaynaklandığını vurgulayan Şimşek, "Bu da yaklaşık olarak gelir artışının yarısına tekabül etmektedir. Bütçe açıklarını azaltma amacımızın bir gereği olarak, bütçe giderlerinin GSYH’ye oranını 2009 yılında yüzde 28.2’den 2010 yılında yüzde 27.9’a düşürüyoruz. Aynı şekilde bütçe gelirlerinin 2009 yılında GSYH’ye oranını yüzde 21.5’den 2010 yılında yüzde 23’e yükseltiyoruz. Bütçe gelirlerinin 2009’da GSYH’ye oranını yüzde 21.5’ten 2010 yılında yüzde 23’e çıkarıyoruz. Vergi gelirlerinin oranını da yüzde 17.3’ten yüzde 18.8’e yükseltiyoruz" diye konuştu. 2010 YILI TAHMİNİ ÖTV GELİRİ 54.6 MİLYAR TL Bakan Şimşek, 2010 yılında bazı vergi türlerine ait tahminlerini de açıkladı. 2010 yılında gelir vergisi tahminin 41.5 milyar TL olduğunu dikkat çeken Bakan Şimşek, Kurumlar Vergisi tahminini 18 milyar TL olduğunu belirtti. Dahilde alınan KDV tahminlerinin 22.6 milyar TL olarak öngörüldüğünü bildiren Şimşek, ithalde alınan KDV’yi 30.1 milyar TL, Özel Tüketim Vergisi’ni 54.6 milyar TL, Motorlu Taşıt Vergisi’ni 4.3 milyar TL, BSMV’yi 4.3 milyar TL olarak dile getirdi. 2010 yılında harçların 5.4 milyar TL, damga vergisinin ise 4.4 milyar TL olması bekleniyor. "MEMURLARA OCAK VE TEMMUZ AYLARINDA YÜZDE 2.5 ORANINDA ZAM YAPILACAK" 2010 yılı bütçesinin kamu görevlilerini gözeten bir bütçe olduğunu ileri süren Şimşek, 2010 yılında devlet memurlarının aylıklarında yapılacak artışların devletin mali imkanları, ülkenin ekonomik gelişmesi ve enflasyon hedefi göz önünde bulundurularak belirlendiğini kaydetti. Buna göre Ocak ve Temmuz aylarında yüzde 2.5 artı yüzde 2.5 oranında artış yapılmasını öngördüklerini açıklayan Şimşek, "2009 yılı Temmuz ayında bin 480 TL olan aile yardımı dahil ortalama memur maaşı, yapılacak artışlar sonucunda 2010 yılında Ocak ayında bin 518 TL’ye, 2010 yılı Temmuz ayında ise bin 555 TL’ye yükselecek. Gerçekleşen enflasyonun zam oranlarını aşması halinde ise aradaki fark telafi edilecek" dedi. SOSYAL YARDIMLARA AKTARILAN KAYNAK YÜZDE 26.7 ARTIRILDI Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılı bütçesinin hazırlığında temel alınan makro ekonomik büyüklükleri açıkladı. 2010 yılı için GSYH büyüklüğünü trilyon 29 milyar TL olarak açıklayan Şimşek, büyüme oranını yüzde 3.5, Tüfe yıl sonu hedefini yüzde 5.3, ihracatın (FOB) 108 milyar dolar, ithalatın 153 milyar dolar olarak hedeflediklerini söyledi. 2010 yılı bütçesine baz oluşturan makroekonomik varsayımların gerçekçi olduğunu ifade eden Şimşek, 2010 yılı bütçesinin sosyal yönü güçlü bir bütçe olduğunun altını çizdi. 2010 bütçesinin ekonomik olarak dezavantajlı kesimleri destekleyecek şekilde hazırlandığını söyleyen Şimşek, sosyal yardımlara aktarılan kaynağın yüzde 26.7 oranında artırıldığını bildirdi. Şimşek, ayrıca yeşil kartlılara sağlanan sağlık yardımı ödeneklerinin yüzde 4.1 oranında artırılarak 4.6 milyar TL’ye çıkarıldığına dikkat çekti. "2010 BÜTÇESİNDEN ÖĞRENCİLERE DAHA FAZLA KAYNAK AKTARILACAK" Bakan şimşek, 2010 yılı bütçesinden öğrencilere daha fazla kaynak aktarılacağını belirterek, burs ve harç ödeneklerinin yüzde 13.8, öğrenim ve harç kredisi ödeneklerinin yüzde 12.8, ilköğretim öğrencilerine ücretsiz ders kitabı desteği ödeneklerinin ise yüzde 6.4 artırıldığını ifade etti. Özürlü vatandaşlara evde bakım desteği ödeneklerinin yüzde 49.5, özürlülere eğitim desteğinin yüzde 7.3 artırılacağını ifade eden Bakan Şimşek, 2010 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın en büyük bütçeye sahip bakanlık olacağına işaret etti. Sağlık Bakanlığının bütçesinin ise yüzde 12 artacağını belirten Bakan Şimşek, "Aile Hekimliği" uygulamasının 81 ilde yaygınlaştırılacağına ifade etti. Özellikle yeni kurulan üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılayabilmek için, ilave bin adet atama izni verildiğini anımsatan Şimşek, "Üniversitelere ayırdığımız kaynağı reel olarak artırıyoruz" diye konuştu. "SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARINA YAPILAN TRANFSFER YÜZDE 7.3 ARTARACAK" Bakan Şimşek, bütçede cari transferler altında yer alan sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferlerin 2010 yılında yüzde 7.3 artarak, 57.7 milyar TL olacağı tahmininde bulundu. Bakan Şimşek, bu kapsamda Sosyal Güvenlik Kurumu’na 2010 yılında açık finansmanı için yapılacak transfer tutarını ise 31.8 milyar TL olarak öngördü. 2010’DA VERGİ İNDİRİMİ DE ARTIRIMI DA OLMAYACAK Basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Bakan Şimşek, 2010 bütçesinde vergi indirimlerinin de vergi artışlarının da öngörülmediğini belirtti. 2010 bütçesindeki vergi artışı tahminlerinin dayanağı hakkında açıklamalarda bulunan Bakan Şimşek, 2010 yılında bu yıla göre ithalatta önemli bir artış olacağını bunun da vergilere yansıyacağına dikkat çekti. Şimşek, kur ve ithalattaki artışın ithalde alınan KDV’ye de etkisi olacağını belirtti. 2010 yılı için öngörülen ÖTV’deki artışın ise vergi indirimlerinin devam etmeyeceğine işaret ettiğini bildiren Bakan Şimşek, "Bu aşamada yeni bir vergi artışı gündemde değil. Ama hiçbir zaman olmaz demek değil. Şartlar gerekirse olabilir. Ama bugün itibariyle yeni bir vergi tesisi ve yeni bir vergi artışı öngörülmemiştir. Deflatör veya yeniden değerleme oranlarıyla bazı vergi oranları güncellenebilir" dedi. Bir soru üzerine 2010 yılında 10.4 milyar TL özelleştirme öngörüldüğünü, bütçede sosyal yardımlardaki artışın da sosyal harcamalardaki hassasiyetten kaynaklandığını belirten bakan şimşek, krizin bir miktar işsizlik getirdiğini ama Türkiye’nin bir çok ülkeye göre çok daha iyi durumda bulunduğunu söyledi.
600180
Mayına basan çoban parmaklarını kaybetti
Alınan bilgiye göre, ilçenin Kamışlı köyü kırsalında hayvanlarını otlatan Cebrail Torun (56), terör örgütü PKK üyelerince döşenen mayına bastı. Torun, mayının patlaması sonucu ağır yaralandı. Köylülerce Yüksekova Devlet Hastanesine kaldırılan Torun'un ayak parmaklarının koptuğu belirtildi. Yaralı, Yüksekova Devlet Hastanesindeki ilk müdahalenin ardından Van Yüzüncü Yıl Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi.
599732
yaşındaki çocuğu bu halde buldular
Ankara'nın Keçiören ilçesinde, yanında yaşlarındaki oğlu olduğu halde otomobilinde alkolden sızıp kalan şahıs, görenleri şaşkına çevirdi. Yaklaşık saat boyunca aracın içinde sızan babasının uyanmasını bekleyen ve üzerinde sadece atlet bulunan küçük çocuk, penceresi açık araçtan temizlik işçilerinin olayı polise bildirmesiyle kurtuldu. Olay yerine gelen polis, olup bitenlerden haberi olmayan şahsı güçlükle uyandırdı. Polis, alkollü şahsı ve oğlunu, kendi araçlarıyla evlerine kadar bıraktı. Başkent'te, 'bu kadarı da olmaz' dedirtecek bir olay yaşandı. Keçiören Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nde görevli iki işçi, gecenin ilerleyen saatlerinde, Fatih Caddesi Keçiören Müftülüğü önünde, yol kenarında park halinde fakat çalışır vaziyetteki aracın içinde kendinden geçmiş bir kişi ile yanında kıvrılmış bir şekilde uyuyan ve üzerinde sadece atlet bulunan yaşlarında bir erkek çocuk gördü. Şahsı uyandırmak için ellerinden geleni yapan işçiler, sonuç alamadı. Çocuğun üşümekten iki büklüm olmuş bir şekilde babasının yanında yattığını gören işçiler, durumu polise haber verdi. Ayılınca çocuğuna sarıldı İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri güçlükle uyandırdıkları şahsın alkollü olduğunu tespit etti. Alkollü şahıs, çevresindeki gelişmelerden korkan ve üşüyen oğlunu, sarılarak teselli etmeye çalıştı. Vatandaşın aküsü biten aracı, polis ekipleri ve çevredeki vatandaşlar tarafından güçlükle itilerek çalıştırılabildi. Aracı kullanan polis, alkollü babayı ve çocuğu alarak evlerine kadar götürdü. Olayı polise haber veren işçilerden Adem Tunçbilek, aracın, iki-üç saattir yol kenarında park halinde çalışır vaziyette olduğunu söyledi. Aracı kontrol ettiklerinde biri çocuk kişi gördüklerini ve hemen polise haber verdiklerini belirten Tunçbilek, "Baba sızmış. Uyandırmaya çalıştık uyanmadı. Aracın penceresi açık. Üzerinde sadece atlet olan çocuk, büzülmüş aracın içinde yatıyor. Aklımıza kendi çocuğumuz geldi. İnsaniyet namına yardım edelim istedik" dedi. Diğer işçi ise, bu saatte evinde yatması gereken çocuğun bu haline çok üzüldüklerini söyledi.
599513
104 yaşında bir genç
Galatasaray'ın kuruluşunun 104. yılı kutlamaları oldukça görkemli geçti. bin 500 kişi bir araya geldi, en büyük ilgiyi futbol takımı gördü İLİŞKİLİ HABERLER 104 yaşında bir genç Galatasaray Kulübü'nün 104. kuruluş yılı, tüm sporcu ve personelin katılımıyla WOW İstanbul Otel'de başkan Adnan Polat'ın ev sahipliğinde düzenlenen geceyle kutlandı. Kulübün eski başkanlarından bazıları, yönetim kurulu üyeleri, tüm şubelerden sporcular ve teknik heyetleri ile kulüp personeli ile yaklaşık bin 500 kişinin katıldığı organizasyonda özellikle alt yapı sporcularının, futbol takımı ve teknik heyetine ilgisi yüksek oldu. 25 MİLYONLUK CAMİA Gecede konuşan Adnan Polat, Galatasaray'ın büyük bir aile toplantısı yaptığını belirtirken, "Galatasaray 104. yaşını tamamlamış, artık 105 yaşında bir delikanlı. Galatasaray için emek veren bu aile, ilk kez bu şekilde bir araya geliyor. Umarım bu geleneksel hale gelir. Buradaki bin 500 kişi 25 milyonluk Galatasaray camiasını temsil ediliyor. Birlik ve beraberlik içinde olursak, Galatasaray'ın önü hep açık olur ve daha ilerilere gideriz. Kamuoyunda hep futbol takımı ön planda ancak Galatasaray için mücadele eden, ter döken yüzlerce sporcumuz var" diye konuştu. İLİŞKİLİ HABERLER 104 yaşında bir genç
600470
Karadeniz'de pekmez geleneği sürüyor
Karadeniz'de pekmez geleneği sürüyor İnsan vücuduna sayısız faydaları olan üzüm pekmezinin her üründe olduğu gibi doğal olanı tercih ediliyor. Üzümü işlemek ve pekmeze dönüştürmek oldukça zahmetli ve yorucu bir iş olarak dikkat çekerken, Giresun'da geleneksel yöntemlerle pekmez üretiliyor. YENİ ŞAFAK ÇAMOLUK Giresun'a bağlı Çamoluk ilçesinde geleneksel metodlarla pekmez yapan Asiye Öztürk, pekmez deyince insanların aklına sadece üzüm pekmezi geldiğini aslında dut başta olmak üzere elma ve armudun bile pekmezini yaptıklarını söyledi. Üzüm pekmezi üretiminin 100 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu belirten Öztürk, "Bir kilogram üzüm pekmezi ortalama 5-6 kilogram üzümden çıkmaktadır. Pekmezlik üzümler çeşitli şekillerde sıkılır ve şırası elde edilir. Bu şıra üzerinde ekşiliği giderme işlemi uygulanır. Bu sürenin sonunda şıra kaynatma kazanına boşaltılır. Kaynatma işlemi açık yayvan kaplarda yapılır ve düşük ısıda koyulaşıncaya kadar kaynatılır. Kaynatma kazanında şıra kaynamaya başlayınca köpük oluşur. Bu köpükler kepçe ile alınır. Kaynama ilerledikçe şıranın üstü kırmızı köpük bağlar, şıra içten içe kızarır göz göz olarak kaynar ve pekmez kokusunu yayar” dedi.
599810
ÖSYS ek yerleştirme süreleri 19 ekimde başlayacak
ÖSYS ek yerleştirme süreleri 19 ekimde başlayacak 2009 ÖSYS yükseköğretim programlarına ek yerleştirme sonucu kayıt hakkı kazanan öğrenciler için kayıtlar 19 Ekim Pazartesi günü başlayacak. ek yerleştirme sonuçları 14 Ekimde açıklanmış ve örgün yükseköğretim programlarına 57 bin 619 kişi yerleşmeye hak kazanmıştı. 2009-2010 ders yılında, ÖSYS sonuçlarına göre bir programa kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri bütün üniversitelerde 19-21 Ekim arasında yapılacak. Kayıt süresi içerisinde kayıt için başvurmayan veya kayıt işlemlerini tamamlamayan adaylar kayıt hakkını kaybedecek. Kayıt hakkı kazanan adayların, mezun olduğu okuldan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli belgesini, 1987 ve daha önceki yıllarda doğmuş erkek adaylar için şubelerinden alınacak askerlik durum belgesini, son altı ay içinde, önden, başı açık, adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş fotoğrafı, katkı payının ödenmesi ile ilgili belgeyi ve kayıttan önce belirlenip üniversite tarafından ilan edilecek diğer belgeleri hazırlaması gerekiyor. Adayların kayıt için bizzat başvurmaları gerekiyor. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek. Belgelerin eksik olması durumunda kayıt yapılmayacak. Yükseköğretim kurumları, kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek. Merkezi Programlarını kazanan adayların, kayıt işlemleri ve kayıt tarihi için Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne başvurmaları gerekiyor.
600184
CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde eylem
İzmir Karşıyaka Belediyesi'nde işten çıkarılanlara destek vermek isteyen ESP üyesi kişi, CHP İl Başkanlığı binası önünde eylem yaptı. Sloganlar atan ve pankart açan grup, parti binasına girmek istedi. Çevik kuvvet ekibi, kapıyı yumruklayan gruba müdahale etti. Göstericiler gözaltına alındı.
600050
Rakamlar 'fıstık' gibi!
Rakamlar 'fıstık' gibi! Kanarya, ligin ilk haftasında gol, şut, gol pozisyonu gibi tüm verilerde rakibine fark attı. Bu tablo yarın akşam Kamil Ocak'a da yansırsa 9'da olasılığı fazla. Süper Lig'de yarın deplasmanda Gaziantepspor'a konuk olacak olan Fenerbahçe, rakamlara göre rakibi önünde açık favori... Ligde 8'de yapan ve kendisine ait tüm zamanların en iyi başlangıç rekorunu bir maç daha geliştiren sarı-lacivertliler, ilk haftaya ait 18 istatistiğin 17'sinde kırmızısiyahlılara üstün... Daum'un takımı; attığı gol (17'ye 10), yediği gol (3'e 10), şut (118'e 103), girdiği gol pozisyonu (62'ye 24) gibi verilerde Gaziantepspor'a açık fark yaptı. İbre F.Bahçe'den yana Kanarya maçta ortalama yüzde 57 topla oynarken, güney ekibinde bu oran yüzde 50'de kaldı. Sarı-lacivertli oyuncular, haftada 4279 pas, kırmızı-siyahlı futbolcular 3303 pas yaptı. Fenerbahçe takım değerinde de 118.8 milyon euro'luk değeri ile 31.9 milyon euro değer biçilen Gaziantepspor'u dörde katlıyor. Kısaca, bu istatistikler yarın Kamil Ocak Stadı'nda da değişmezse galibiyet ibresi Fenerbahçe'den yana görünüyor.
600155
Tartışmalı kitap basıldı
Tartışmalı kitap basıldı ’daki Türkler arasında namus cinayetini konu alan bir kitap, Droste adlı yayınevi tarafından ve Kur’an-ı Kerim’i karaladığı ve hakaret içerdiği gerekçesiyle basılmazken, başka bir yayınevi Leda tarafından basıldı. Kitabı basan Leda yayınevi, "hakaret unsuru bulunmadığı" gerekçesiyle bu kitabı basmaya karar verdiğini ve pazartesi günü "Namus, Kime Göre Namus" (Ehre, wem Ehre) adlı polisiye kitabı satışa sunacaklarını belirtti. Kitabın yazarı Gabriele Brinkmann, kararın okuyucular tarafından verileceğini söyledi. Kitabı basmayı reddeden Dorste yayınevi sözcüsü Nora Tichy, kitaptaki bazı bölümleri değiştirmek için Brinkmann’ı aylarca ikna etmeye çalıştıklarını, ancak bu konuda başarılı olamadıklarını belirtti. Tichy, "Biz, bir dini gruba iftiralarda bulunan kitapları yayımlamıyoruz. Bunun için de bu kitabı basmadık. Hiçbir İslam uzmanı da bu kitabın yayımlanmasını bize tavsiye etmedi" dedi.
600650
Rick kasırgası büyüyor
Merkezi Miami'de bulunan ABD Ulusal Kasırga Merkezi, saatte 230 kilometre hızla esen kasırganın, yine saatte 250 kilometre hıza ulaşan 5. kategoriye yükselmesinin beklendiğini açıkladı. Kasırga Merkezinin açıklamasında, bununla birlikte Rick'in karaya vurmadan önce güç kaybedeceği tahminine yer verildi. Rick kasırgasının merkezinin Acapulco'nun 450 kilometre güneybatısında olduğu, batı-kuzeybatı yönünde ilerlediği ifade edildi. Acapulco Sivil Koruma Dairesi, kasırganın yol açacağı şiddetli yağmurlar, seller ve toprak kaymaları konusunda vatandaşları uyardı.
600339
MEMUR MAAŞ ZAMLARI BELLİ OLDU
MEMUR MAAŞ ZAMLARI BELLİ OLDU Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılındadevlet memurları aylıklarının, devletin mali imkanları, ekonomik hedefler veenflasyon hedefi gözetilerek Ocak ayında yüzde 2,5, Temmuz ayında da yüzde 2,5 artırılacağını bildirdi. Şimşek, 2010 yılı merkezi yönetim bütçesini açıkladığı basın toplantısında, bu yıl Temmuz ayında aile yardımı dahil 1480 lira olan ortalama memur maaşının, yapılacak artışlar sonunda 2010 yılı Ocak ayında 1518 liraya, Temmuz ayında ise 1555 liraya yükseleceğini kaydetti.Gerçekleşen enflasyonun zam oranlarını aşması halinde aradaki farkın telafi edileceğini belirten Bakan Şimşek, "Gelecek dönemde de krize rağmen, memur, emekli ve işçileri enflasyona ezdirmeyeceğiz. 2009 yılında yapılan artışlar da muhtemelen enflasyonun üzerinde kalacak. Bu yılda kriz yılı olmasına rağmen, ücretlerde memurlar açısından reel artış söz konusudur" dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılı bütçesi hazırlanırken, GSYH büyüklüğünün trilyon 29 milyar lira, büyüme hızı oranı yüzde 3,5, TÜFE yıl sonuoranı yüzde 5,3, ihracat 108 milyar dolar, ithalat 153 milyar dolar olarak hedeflendiğini belirtirken, "2010 yılı bütçesine baz olan makro ekonomik büyüklükler gerçekçidir" dedi. Merkezi yönetim bütçesinin ekonominin krizden çıkışına katkı sağlayacağını, esnaf ve tarımsal kredilerde faiz sübvansiyonun, ihracat kredilerine, KOBİ desteklerine, hazine teşvik ödemelerine, istihdamın maliyetini azaltmak amacıyla yürürlüğe konan işveren priminin puan indirimine devam edileceğini anlatan Şimşek, "2010 merkezi yönetim bütçesi sosyal yönü güçlü birbütçe. Bütçemizi ekonomik olarak dezavantajlı kesimleri destekleyecek şekilde hazırladık" dedi.
600135
Ankara'daki okulda vaka sayısı 26 oldu
Ankara'daki vakalarının sayısı 26'ya yükseldi. Türkiye'deki toplam vaka sayısı ise 518'e ulaştı. Sağlık Bakanlığı, hastaların durumunun iyi olduğunu açıkladı. Bakanlık yazılı açıklamasında, Bilkent Üniversitesi Hazırlık Okulu'ndaki toplam 26 vakanın, 21'inin öğrenci, 4'ünün veli, 1'inin ise öğretmen olduğunu bildirdi. Açıklamada ailelere uyarılar da yer aldı. Grip belirtileri olan çocukların okul, dershane, kreş veya bakımevine gönderilmemesi önerildi. Bakanlık"bu durumda olan çocukların evlerinde kalmaları, dinlenmeleri ve mümkün olduğunca diğer kişilerle temas etmemeleri önemlidir" denildi. Sağlık Bakanlığı, ellerin sık sık su ve sabunla yıkanması, öksürük veya hapşırık esnasında ağzın ve burnun tek kullanımlık kağıt mendil ile kapatılması, kolun iç yüzüne hapşırılması, evlerin havalandırılması ve sık dokunulan eşyalarla yüzeylerin temizliğinin sağlanması konusunda da bir kez daha uyardı.
600590
4. Yetim Buluşması Sütlüce KKM'de başladı
İHH İnsani Yardım Vakfı İstanbul’da 4. Uluslararası Yetim Buluşması’nı düzenliyor. Bu akşam Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen buluşmaya 10 ülkeden yetimler katılıyor... Saat 19:00’da başlayacak buluşmaya sponsor aileler de katılıyor.. Girişlerin ücretsiz olacağı programda yetimler, kendi ülkelerinin yerel folklorik gösterilerini sergileyecekler, ilahi ve şarkılar söyleyecekler. Yetimler kendi dillerinin yanı sıra bir Türkçe ezgi de okuyacaklar. Buluşmaya Lübnan, Filistin, Irak, Etiyopya, Sudan, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Pakistan, Makedonya ve Türkiye’den yetimler de katılıyor.. Buluşmada ayrıca Türkçe, İngilizce ve Arapça dillerinde hazırlanacak yetim klibi yer alacak. Bu klip ile farklı ülkelerde yetim çocukların mesajları iletilecek. İHH, bugüne kadar defa Uluslararası Yetim Buluşması düzenledi. 2005, 2006 ve 2007 yılında düzenlenen buluşmalara yoğun ilgi gösterilmişti. Şimdi ise 4. buluşmayı düzenleyecek olmanın heyecanını yaşıyor. İHH bu buluşmalarla Türkiye ve Türkiye dışındaki yetim ve kimsesiz çocukların hem kendi sıkıntılarını hem de ülkelerindeki sıkıntılarını halkımızın gündemine getirmeyi ve ülkemizde yetimlilik olgusunu yaygınlaştırmayı hedefliyor. Yetim çalışmaları İHH; barınma, gıda, giyecek, sağlık ve eğitim yardımlarını dönemsel, süreli ve sürekli olmak üzere üç farklı kategoride gerçekleştirmektedir. Bu çerçevede İHH’nın çalışma bölgeleri ise doğal afet bölgeleri, savaş ve yoksulluk bölgeleri olmak üzere üçe ayrılmaktadır: 1. Savaş Bölgelerinde ve Mülteci Kamplarındaki Yetim Çalışmaları: Savaşlar ve işgaller en fazla yetimlik sebeplerindendir. Savaş bölgelerindeki yetim çalışmaları sıcak savaş ortamında, oluşan mülteci kamplarında ve savaşın etkisinin devam ettiği bölgelerde dahil edilmektedir. Savaşın güvensiz ortamında öncelikle yetimlerin sağlık ve gıda ihtiyaçları giderilir. Organ mafyası, insan tacirleri vb. tehditlere karşı yetim çocukların güvenilir ortamlara nakli sağlanır. Savaş alanının komşu bölgelerine sığınmış mülteci kamplarında yaşayan yetimlere ailesinin kalan üyesi varsa üye ile birlikte, yoksa uygun bir sığınma yeri temin edilerek maddi destek ve eğitim desteği sağlanır. 2. Doğal afet bölgelerindeki yetim çalışmaları: Afet bölgelerinde öncelik kurtarma faaliyetlerindedir. Acil müdahaleler sonrası bulunan kimsesiz çocuklar her türlü istismara karşı uygun geçici barınaklarda korumaya alınır. Sağ kalan yakınları bulununcaya kadar ihtiyaçları karşılanır. Sağ kalan yakını yoksa birlikte çalıştığımız yerel kuruluşun talepleri ve bölgenin yapısı gözetilerek kalıcı barınaklar hazırlanır. 3. Kronik açlık ve yoksulluk bölgelerinde yetim çalışmaları: Yoksulluk ve yoksulluğun neden olduğu hastalıklardan, açlık ve kuraklıktan ebeveynlerini kaybeden çocuklar da İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından öncelikliler arasındadır. Kronik açlık ve yoksulluk çeken başta AFRİKA olmak üzere bölgelerdeki yetimlere yardımlar yapılmaktadır. Sponsor aile sistemi İHH, 2008 itibarıyla öncelikle savaş, doğal afet ve yoksulluk bölgeleri başta olmak üzere Türkiye dahil 21 ülke ve bölgede, yetimlerin barınma, gıda, giysi, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını gideriyor. Yetimlere sponsor olmak isteyen şahıs, kurum veya kuruluşlar vakfımıza müracaat ederek Türkiye içinde veya dünyanın farklı bölgelerinde aylık 70 TL ödeyerek sponsor olabilir. Ağustos 2009 itibari ile İHH İnsani Yardım Vakfı’nın yurt içi ve yurt dışında sponsor aile sistemi ile bakmakta olduğu yetim sayısı 14 bin 985‘e ulaşmıştır.
599727
Honduras'a yaptırım kararı
Bolivya'da toplanan Latin Amerika için Bolivarcı Alternatif (ALBA) üyesi ülkeler, 'taki askeri rejime karşı "ekonomik ve ticari yaptırım" uygulanması kararı aldı. ALBA üyesi dokuz ülkenin devlet ve hükümet başkanları veya temsilcileri, askeri darbeyle iktidardan uzaklaştırılan devrik Devlet Başkanı Manuel Zelaya'nın yeniden iktidara dönmesini reddettiği için darbe sonrası geçici devlet başkanlığına getirilen Roberto Micheletti'ye karşı ekonomik ve ticari yaptırımlar uygulanması yönündeki bir belgeyi oybirliğiyle onayladılar. Yaptırımların detayları açıklanmadı. Zirvede ayrıca, darbe yöneticilerinin ALBA üyesi ülkelerin topraklarına girişi ve bu ülkelerde kalışının yasaklanması kararına da varıldı. ALBA'yı Bolivya, Küba, Ekvador, Nikaragua, Antigua ve Barbuda, Dominik, Saint-Vincent oluşturuyor. Bu arada, devrik Devlet Başkanı Manuel Zelaya'nın müzakerecilerinden Victor Meza, Zelaya'nın iktidara yeniden dönmesi konusunda Yüksek Mahkemesinin karar vermesini öneren darbecilerin Devlet Başkanı Roberto Micheletti'nin önerisini reddettiklerini belirtti. Meza, bu önerinin kesin olarak kabul edilemez olduğunu kaydetti. Devrik lider Zelaya, bu konuda Kongrenin karar vermesini istiyor. Zelaya döneminde bakanı olan Ricardo Martinez, bununla birlikte Zelaya tarafının görüşmelere kapıyı kesin olarak kapatmadığını, devrik liderin pazartesi gününe kadar süre verdiğini, cevap beklediklerini, aksi takdirde diyaloğun kesileceğini söyledi. Roberto Micheletti tarafı da, diyaloğun sürmesi için hükümetin tüm düzenlemeleri yaptığını ve garantileri verdiğini belirtti. 'ta askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan devrik Devlet Başkanı Manuel Zelaya ile Micheletti'nin temsilcileri arasında, ülkedeki siyasi krize çözüm bulmak amacıyla müzakereler yapılıyor. Zelaya, 28 Haziran'da yapılan bir darbeyle devrilerek sürgüne gönderilmiş, daha sonra ülkesine gizlice girerek Büyükelçiliğine sığınmıştı.
599402
'Ülker Futbol Köyleri' meyve vermeye başladı
'Ülker Futbol Köyleri' meyve vermeye başladı 2010'da Singapur'daki I. Dünya Gençlik Olimpiyatları'nda Avrupa kıtasını temsil etmeye hak kazanan U-15 Bayan Milli Takımı'nın 18 sporcusundan 10'u Ülker Futbol Köyleri'nden. Sinop Ülker Futbol Köyü'nde eğitim alan 1995 doğumlu 10 yetenekli bayan sporcu, gösterdikleri performansları ile milli takım kadrosuna girmeyi başardı. Yıldız Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker, “Bu başarı, gelecek projelerimiz için bize güç verdi” diye konuştu.
599908
'Doğan'a dava geri tepebilir'
'Doğan'a dava geri tepebilir'ANKA “Davalar daha derin sonuçlarla geri tepebilir” yorumunda bulundu. Dünyanın en etkin haber dergilerinden AB’nin Doğan grubuna yönelik davalarda ifade özgürlüğüne açık gördüğünü yazarken, “Davalar daha derin sonuçlarla geri tepebilir” dedi. Derginin internet sitesindeki değerlendirmede, “Erdoğan’ın görünüşteki kararsız davranışı ’nin AB girişimine ciddi bir şekilde zarar verebilir. İçteki kan davalarının onun için AB üyeliğinden daha önemli olduğuna ilişkin izlenimlerle, Türkiye’nin gerçekten ’ya ihtiyacı olmadığı sinyalleri gönderiyor” denildi. Owen Matthews imzasıyla yayımlanan değerlendirmede, “Türkiye ’ne katılma konusunda ciddi mi yoksa sadece gündemindeki reformlardan işine gelenleri mi yapıyor? ’nın ülkenin en büyük grubunu alaşağı etme girişi Avrupa’yı Başbakan Tayyip Erdoğan’ın izlediği siyasi uğruna AB’nin üzerine ısrarına aldırmadığı konusunda kaygılandırmış bulunuyor” ifadesi yer aldı. Hükümetin Doğan medya grubu üzerinde şirketi ezme tehdidi oluşturan, ödenmemiş vergiler bulunduğu iddiasıyla 2.5 milyar dolara ulaşan cezayla baskı uyguladığı, Başbakan Erdoğan’ın cezaların, hükümeti ağır biçimde eleştiren yayınlar yapan grupla kendi kişisel ihtilafının hiçbir ilişkisi bulunmadığında ısrar ettiğini belirten Newsweek “Fakat AB özgür ifade üzerine açık bir saldırının kanıtlarını görüyor” dedi. -DAVALAR DAHA DERİN SONUÇLARLA GERİ TEPEBİLİR- “Davalar daha derin sonuçlarla geri tepebilir” diyen Newsweek’te, “’daki kıdemli bir AB diplomatına göre Doğan davası ‘Erdoğan’ın Türkiye’yi ciddi olarak bir AB ülkesi yapmayı isteyip istemediği konusunda şüphe uyandırıyor.’ ve gibi ülkelerde Ankara’ya AB’ye tam üye yapılmama önerisinde bulunulması konusunda iç baskılar artarken davanın zamanlaması daha kötü olamazdı. Erdoğan’ın görünüşteki kararsız davranışı Türkiye’nin AB girişimine ciddi bir şekilde zarar verebilir. Oluşturduğu, içteki kan davalarının onun için AB üyeliğinden daha önemli olduğuna ilişkin izlenimle, Türkiye’nin gerçekten Avrupa’ya ihtiyacı olmadığı sinyalleri gönderiyor. Ve buna misliyle karşılık vermek isteyen çok sayıda Avrupalı bulunuyor.”
600239
Su altında toplantı
Suya ilk olarak devlet başkanı Muhammed Naşid dalarken, onu mayolu ve tüplü bakanlar izledi. metre derinlikte, biçimindeki masada bakanlar, karbondioksit salımının azaltılması için tüm ülkelere eylem çağrısında bulunan bir karar aldı. Girifushi adası yakınında düzenlenen "ıslak toplantı" için bakanların ay dalgıçlardan eğitim aldığı belirtildi. Toplantı, masmavi denizi, beyaz kumsallarıyla turistlerin gözdesi olan, 1.192 adadan oluşan Maldivler'in, deniz seviyelerinde görülecek en ufak bir artışla sular altında kalacağına dikkati çekiyor.
600483
İşte F.Bahçe'nin muhtemel 11'i
İşte F.Bahçe'nin muhtemel 11'i Fenerbahçe, Turkcell Süper Lig'de yarın deplasmanda Gaziantepspor ile yapacağı maç için Gaziantep'e gitti. Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan özel bir uçakla Gaziantep'e uçan sarı-lacivertli kafilede, 19 futbolcu yer aldı. Teknik direktör Christoph Daum, milli takımlarından dün akşam dönen ve takımdan ayrı çalışan futbolculardan Lugano'yu Gaziantepspor maçı kadrosuna almazken, Dos Santos'u 19 kişilik kadroya dahil etti. Sarı-lacivertlilerde Deniz ile sakatlıkları bulunan Güiza, Deivid ve Alex ise İstanbul'da kaldı. Gaziantep'e götürülen kafilede yer alan 19 futbolcu şunlar: Volkan Demirel, Volkan Babacan, Mert, Bilica, Önder, Bekir, Roberto Carlos, Vederson, Gökhan, Cristian, Emre, Selçuk, Ali, Kazım, Mehmet Topuz, Uğur, Özer, Semih, Dos Santos. MUHTEMEL 11 Fenerbahçe'nin yarınki maça şu 11 ile çıkması bekleniyor: Volkan Demirel, Gökhan, Bilica, Önder, Roberto Carlos, Kazım, Mehmet Topuz, Cristian, Dos Santos (Vederson), Emre, Semih
599576
Kazakistan'ın ikinci Rixos'u da açıldı
Türkiye dışında da hızla büyüyen Grup, 2010 ve 2011 yıllarında Dubai, Bahreyn ve Avusturya'da üç yeni otel açacak. Şirketin halen Türkiye'de 8, Kazakistan'da 2, Ukrayna ve Hırvatistan'da da birer oteli bulunuyor. Almatı Valisi Ahmetcan Yesimov ile inşaatı gerçekleştiren Sembol İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Aytekin Gültekin'in beraber açtığı tesis, Rixos'un Kazakistan'daki ikinci oteli. Kazak 'Alpari TOO' firması tarafından yaptırılan otelin işletmeciliğini Rixos yürütecek. Tesis, kalitesi, sahip olduğu lüks ve konfor ile Kazakistan'ın en prestijli otelleri arasında yer alıyor. yılda tamamlanan otel, yatırım üssü olmayı hedefleyen ülkede hem iş dünyasına hem de bölgenin önemli sanat ve siyaset buluşmalarına ev sahipliği yapacak. 262 lüks oda ve 1.100 metrekare ile Kazakistan'ın en büyük balo salonuna sahip otelde devlet başkanları için özel süit bulunuyor. SPA merkezi ile rakiplerinden sıyrılan tesis, 52 bin metrekare alana inşa edildi. Türk gazetecilere oteli gezdiren Rixos Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince, "Markamızı oluştururken hedefimiz, konaklama sektöründe Türk bayrağını yurtdışında gururla dalgalandıracak bir oluşuma imza atmaktı. Bu hedefe adım adım yaklaşıyoruz." dedi. Kazakistan'da ikinci oteli hayata geçiriyor olmaktan büyük heyecan duyduklarını belirten Tamince, otel yatırımlarının yanı sıra bir diğer grup şirketi Sembol İnşaat'ın da ülkede önemli yapı projelerine imza attığını aktardı. "Rixos'un bilgi birikimi ve deneyimi, Almatı'da da farkını hissettirecek." diyen Tamince, bölgede inşa ettikleri yapıların referans noktası sayıldığını kaydetti. Rixos ve Sembol İnşaat'ın Kazakistan'da hayata geçirdiği ve devam eden projeler şöyle: 168 odalı Rixos President Astana Hotel, ülkenin simge yapılarından biri olan Barış Piramidi, bin kişilik Astana Kongre Merkezi ve Bağımsızlık Sarayı, üstü tamamen kapanabilen 30 bin kişilik Astana Arena Stadyumu, 470 bin metrekare alan üzerine kurulu Astana Üniversitesi, ülkenin en dikkat çekici yapılarından biri olması beklenen Han Çadırı, Borovoye Kayak ve Doğa Projesi, 2011 Asya Kış Olimpiyatları için planlanan bin kişilik Buz Pateni Pisti ve ülkenin askerî ihtiyaçlarını karşılayacak Harp Akademisi binaları. Rixos Oteller Zinciri ise şöyle sıralanıyor: Premium Belek, Sungate Antalya, Tekirova Antalya, Beldibi Antalya, Lares Antalya, Premium Bodrum, Grand Ankara, Konya Rixos, Prykarpattya Ukrayna, President Astana, Libertas Dubrovnik, Rixos Almati, Ottoman Palace By Rixos Dubai (Şubat 2010'da açılacak), Bahreyn (2011 yılında açılacak), Viyana (2010 yılında açılacak).
600637
"İlkleri yapıyoruz"
"İlkleri yapıyoruz" Ertuğral Sağlam, "Bursaspor olarak ligde ilkleri yapmaya devam ediyoruz" dedi. Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, 3-2 kazandıkları Denizlispor maçından sonra yaptığı açıklamada, bol pozisyonlu güzel bir karşılaşma olduğunu söyledi. Denizlispor karşılaşmasının zor bir karşılaşma olacağı düşüncesinde olduklarını Denizlispor'un kendi seyircisi önünde üç puan için çıktığını belirten Sağlam, şöyle konuştu: ''Rakibimiz içinde bulunduğu durumdan dolayı taraftarının önünde mutlak üç puan alıp ligde bir çıkışa geçmek istiyordu. Diğer taraftan ligin zirvesinden kopmama, bu hafta alınacak üç puanla önümüzdeki hafta İstanbul Belediye karşılaşmasından alınacak üç puanı bir araya getirdiğimiz zaman, ligde yalakalamaya çalıştığımız, kovaladığımız durumda olan Galatasaray'la beklentilerimiz de biraz daha arttı. Rakibimizin önümüzdeki hafta Fenerbahçe ile bir karşılaşması var. Dolayısıyla bizim için çok önemli bir karşılaşmaydı.'' Denizlispor'a iki gol pozisyonu dışında pozisyon vermediklerini belirten Sağlam, şöyle devam etti: ''İkinci golde Ömer'e çarpan topun hiç ulaşılamayacak bir yere gitmesi hem bizim adımıza hem de onların adına talihsizlikti. Fakat oyuncularımızın özellikle maçın başında geriye düşüp ondan sonra bu olumsuzluğu geri çevirmeleri skorda değişiklik sağlamaları, daha sonra öne geçme çabaları, 2-1'den sonra çok şanssız yediğimiz golden sonra pozisyon üretip kaça asılıp karşılaşmayı önde bitirme çabaları takdir edilecek olaylar. Bizim için iyi bir oyun oldu. Çok pozisyon ürettik. İyi de mücadele ettiğimizi düşünüyorum. Sonuçta uzun yıllardır kazanadığımız bir deplasman olan Denizli'de bu sene Bursaspor olarak ligde ilkleri yapmaya devam ediyoruz. Bundan sonra yapacağımız ilk ve en önemli iş İstanbul Belediyespor karşılaşmasını kazanıp ligin tamamen üst sıralarında kendimize bir yer edinmek. Bununla beraber önümüzdeki hafta alacağımız üç puanla artık Bursa şehrinin de harekete geçeceğini düşünüyorum.'' Güzel bir karşılaşma olduğunu söyleyen Sağlam, ''İzleyenler zevk aldı diye düşünüyorum. Heyecan son dakikaya kadar devam etti. Diyarbakırspor karşılaşmasıyla beraber en fazla pozisyon ürettiğimiz bir karşılaşma oldu. Gerçi üç golden daha fazlasına muvaffak olamadık ama pozisyon zenginliği açısından çok pozisyonumuz vardı. Maçtan sonra bizi alkışlayan Denizlisporlu taraftarlara teşekkür ediyorum. Bu anlayışlarının karşılığını mutlaka alacaklardır'' şeklinde konuştu.
599735
Kazak ve Türkiye arasında halk işbirliği
Diyalog Avrasya Platformu Kazakistan Genel Koordinatörü Salih Akçay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kazakistan Halklar Asamblesi ile işbirliği yapma kararı aldıklarını söyledi. Akçay, ''Kazakistan'da 110'dan fazla milletten, farklı kültür ve dinlerden insan yaşıyor. Bu insanların Kazakistan'da huzur, barış ve mutluluk içinde yaşaması için kurulan Kazakistan Halklar Asamblesi burada çok önemli bir misyon üstleniyor. Her kültürün, dinin, milletin temsilcisi Kazakistan'da kendisini rahatlıkla ifade imkanı bulabiliyor. Bu da Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in bu konuyu bizzat üstlenmesi ve verdiği önemden kaynaklanıyor'' diye konuştu. İki kuruluşun ortak projeler geliştirme, konferanslar düzenleme, kitap, dergi, broşür bastırma ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunma konularında anlaşmaya vardığını ifade eden Akçay, ''Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in Türkiye ziyaretinin ardından anlaşmaya vardığımız konuları yazılı hale getireceğiz'' dedi. Diyalog Avrasya Platformu'nun Avrasya ülkelerinde halklar arasında diyaloğun geliştirilmesi, barış, huzur ve güvenin tesisi gibi bir misyonu üstlendiğini anlatan Akçay, Diyalog Avrasya Platformu'na Kazakistan'da bulunan yetkililerin büyük ilgi gösterdiğini, Platformun Kazakistan Komite Başkanlığını Senatör ve Felsefe Profesörü Gayretullah Yesim'in yaptığını, Kazakistan Gazeteciler ve Yazarlar Birliği Başkanı Nurlan Orazali'nin de dönem başkanlığını yürüttüğünü açıkladı. Diyalog Avrasya Platformu'nun eş başkanlığını da Türkiye'den gazeteci Harun Tokak üstleniyor.
599677
Meksika'da başsız ceset
Polis yetkilileri cesetlerin, Tlapehuala kentindeki otoban üzerinde terk edilmiş bir kamyonet içinde bulunduğunu açıkladı. Açıklamada, cesetlerin konulduğu poşetlerin yanında La Familia uyuşturucu karteline ait bir tehdit notu da bulunduğu belirtildi. Guerrero kenti sık sık, La Familia karteli ile diğer uyuşturucu kartelleri arasında kanlı hesaplaşmalara sahne oluyor.
600150
Manila yakınlarında uçak düştü: ölü
Manila yakınlarında uçak düştü: ölü ’in başkenti Manila’nın bir dış mahallesinde, pervaneli bir uçağın deneme uçuşunda düşmesi sonucu uçaktaki kişinin öldüğü bildirildi. ve polis yetkililerinin açıklamalarına göre, DC-3 tipi uçak Las Pinas bölgesinde 14 evin çatılarını sıyırdıktan sonra boş bir deponun üzerine düşerek alev aldı. Deponun yakınındaki iki evin de yandığı haber verilirken, yerde ölen ya da yaralan olduğu yolunda bir haber bulunmuyor. Uçağın, Manila havaalanından Puerto Princesa kentine gitmek üzere havalanmasından birkaç dakika sonra uçağın pilotunun geri dönerek, için izin istediği belirtildi. Kazanın nedeni henüz bilinmiyor.
600287
Aslan'ı vuramazsa vurulacak!
Trabzonspor’da teknik direktör Hugo Broos’un kaderi, yarın oynanacak Galatasaray maçına bağlı. Belçikalı hoca yarınki karşılaşmada Aslan’ı vuramazsa kendisi vurulacak. Kulüpten her ne kadar Belçikalı hocaya sahip çıkan açıklamalar yapılsa da kapalı kapılar ardında konuşulanlar tam aksi yönde. Özellikle Broos’un son basın toplantısında “Şampiyonluk uzak ihtimal” demesinden sonra hareketlenen kulislerde, İstanbul’da Galatasaray karşısında alınacak olası bir yenilginin ardından Belçikalı hocanın gönderilmesi konusunda fikir birliğine varıldı. Camianın önde gelenleri ve yöneticilerin de bir kısmının onayladığı plana göre, Belçikalı teknik adam gidince yerine ilk etapta takım futbolcuların hepsini yakından tanıyan ve daha önceden hocalık deneyimi olan Metin Diyadin’e teslim edilecek. İSTİFASI İSTENECEK Diyadin’in yardımcılığını Turgut Kural yapacak. Kaleci antrenörü olarak da Trabzon’dan bir isim bulunacak. Planın ikinci kısmında ise Şenol Güneş var. Ersun Yanal ayrıldıktan sonra yönetimin çok istemesine rağmen sözleşmesinin sürmesinin nedeniyle Güney Kore’nin Seul takımından kopartamadığı Güneş ile yeniden temasa geçilecek. Seul ile sözleşmesi devre arasında bitecek olan Şenol Güneş, geniş yet ilerle donatılarak bordo-mavili ekibin başına getirilecek. Yapılan bu kulis çalışmalarından an be an haberdar olan başkan Sadri Şener, Galatasaray maçının hemen ardından Broos ile bir araya gelecek. Şener, eğer karşılaşma kazanılmış ise Broos’a teşekkür edecek aksi durumda ise istifa etmesini isteyecek.
599861
PKK cezaevlerinde provakasyon peşinde
Terör örgütü PKK, kendi yayın organları aracılığıyla haberler yayımlayarak, Kocaeli'ndeki Kandıra No'lu Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan PKK'lı tutuklu ve hükümlülerin, terörist başı Abdullah Öcalan'a verilen hücre cezasını protesto etmek amacıyla ''açlık grevi'' başlattıklarını iddia etti. Örgüt içi infazları çatışmada olmuş gibi yansıtarak gerçekleri gizleyen terör örgütünün, cezaevi ile ilgili verdikleri haberlerin de yalan olduğu belirtildi. Kandıra No'lu Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki PKK'lı tutuklu ve hükümlülerin aileleri ve yakınları, bu tür haberlerin doğru olmadığını belirterek, cezaevinde ''açlık grevi' veya benzeri bir eylem bulunmadığı gibi, PKK'nın, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler üzerinden propaganda yapmaya çalıştığını ifade ettiler. Bu arada, ''açlık grevi'' haberlerini yalanlayan cezaevlerindeki PKK'lı tutuklu ve hükümlülerin, örgütün son yıllarda izlediği politikaları eleştirerek, cezaevinde kalan birçok kişinin ''ideolojik boşluğa'' düştüklerini, bu yüzden psikolojik bunalım geçirdiklerini kaydettikleri bildirildi. Cezaevlerindeki örgüt mensubu tutuklu ve hükümlülerin en çok tepki gösterdikleri PKK'lıların başında, sözde Avrupa sorumlusu Sabri Ok geliyor. Tutuklu ve hükümlüler, cezaevinde kalanlara ve tahliye olanlara sahip çıkılmadığını öne sürerek, Sabri Ok ve ona bağlı Avrupa kadrosunda her türlü ''lümpenliğin'' yaşandığını, kendileri üzerinden bu kadroları prim yapmaya çalışmakla suçladıkları belirtildi.
600649
Arap Birliği'nden bazı STK'lara suçlama
Arap Birliği'nin Filistin ile ilgili işlerden sorumlu yetkilisi Muhammed Sobeyh, Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlediği basın toplantısında, Amerikan yönetiminden Yahudi yerleşim birimleri ve yerleşimcilere bağış yapılmasına son verilmesi için duruma müdahale etmesini istediklerini belirterek, ''Çünkü gönderilen bu paralar düşmanca ve meşru olmayan eylemlere katkı sağlıyor ve barış anlaşmasına ulaşılmasını engelliyor'' dedi. Sobeyh, Arap Birliği'nin Washington'daki bürosu tarafından hazırlanan bir rapora dayanarak yaptığı açıklamada, vergiden muaf bazı Amerikan derneklerinin Doğu Kudüs ve Kudüs'ün bazı mahallelerindeki yerleşim birimlerini finanse ettiklerini de söyledi. Söz konusu raporda, ''Amerikan Ateret Cohanim Dostları'' adlı bir derneğin de adı geçiyor. Amerikalı Yahudi milyoner Irving Moskowitz tarafından finanse edilen aşırı milliyetçi ve dinci Ateret Cohanim derneği, 1967'de İsrail tarafından ilhak edilen Doğu Kudüs'ü Yahudileştirmeyi hedef olarak belirlemiş bulunuyor. Haziran ayında Haaretz gazetesi, Amerikan Ateret Cohanim Dostları'nın Ateret Cohanim için son yıllarda milyonlarca dolar bağış topladığını ve buna karşılık da vergi muafiyeti hakkı elde ettiğini yazmıştı. Ateret Cohanim ise Amerikalı bağışçılardan arsa alımı için para aldıklarını yalanlamıştı.
599577
Isuzu, Türk mühendislerin geliştirdiği midibüsü dünyaya pazarlayacak
Türkiye, otobüs pazarında Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise dördüncü üreticisi. Üç yeni ürünü 'All new and all stars (hepsi yeni hepsi yıldız)' sloganıyla tanıtan Anadolu Isuzu'nun başkanı Kamil Eser, Türkiye'de geliştirdikleri teknolojiyi dünyaya ihraç etmeye başladıklarını söyledi. Eser'in verdiği bilgiye göre Japon şirketi Isuzu'nun küresel ürün gamında orta boy minibüsler (midibüs) bulunmuyor. Şirketin Türkiye'deki iştiraki Anadolu Isuzu ise yıl önce kendi imkanları ile Citimark adı verilen metrelik midibüs geliştirmişti. Aracın büyük ilgi gördüğünü ifade eden Kamil Eser, "Isuzu, tamamen Türk mühendislerin geliştirdiği ve Türkiye'ye üretilen Citimark'ı küresel ürün gamına ekleme kararı aldı. Anadolu Isuzu'nun aracı dünyanın dört bir yanında Isuzu güvencesi ile satılacak. Bu gelişme, otobüs pazarında Türkiye'nin dünyadaki yerini daha da sağlamlaştıracak." dedi. Şehirlerde artık minibüslerden midibüslere doğru bir kayma yaşandığına dikkat çeken Eser, Ar-Ge departmanlarında önümüzdeki süreçte daha farklı araçlar da geliştirebileceklerini aktardı. "Yolcu taşıyan her araç ilgi alanımıza giriyor." diyen Anadolu Isuzu Başkanı Kamil Eser, zamanla değişik üretimler yapabileceklerini açıkladı. Anadolu Isuzu'nun yüzde 53,55'i Anadolu Grubu'na, yüzde 16,99'u Japon Isuzu'ya, yüzde 12,74'u Itochu'ya, yüzde 1,72'si diğer ortaklara ait. Şirketin yüzde 15'i de halka açık. 1984'te kurulan Anadolu Isuzu, bugüne kadar toplam 115 bin araç üretti. 2008'de 62,5 milyon Euro'luk ihracat yaptı Busworld Fuarı'nda gazetecilere konuşan Kamil Eser, otomotiv sektöründeki büyük krize rağmen fuara yeni Novo, Citimark ve Turkuaz olmak üzere üç modelle katıldıklarını anlattı. 2008'i Türkiye midibüs ihracatında lider olarak tamamladıklarını belirten Eser, "2008'de 62,5 milyon Euro'luk ihracat yaptık. Başta Avrupa olmak üzere 22 ülkeye ihracatımız var. Ürettiğimiz tüm midibüslerin yüzde 35'ini ihraç ediyoruz." diye konuştu. Satış sonrası servise de büyük önem verdiklerine dikkat çekerken, gittikleri ülkelerde önce servis teşkilatını kurduklarını kaydetti.
600429
Gaziantep'te Lugano, Alex, Güiza yok
Gaziantepspor deplasmanında Lugano, Alex ve Güiza'dan yoksun mücadele edecek. 'de deplasmanda Gaziantepspor ile yapacağı maç için Gaziantep'e gitti. Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan özel bir uçakla Gaziantep'e uçan sarı-lacivertli kafilede 19 futbolcu yer aldı. Teknik direktör Christoph Daum, milli takımlarından dönen ve takımdan ayrı çalışan futbolculardan Lugano'yu Gaziantepspor maçı kadrosuna almazken, Andre Santos'u 19 kişilik kadroya dahil etti. Sarı-lacivertlilerde Deniz ile sakatlıkları bulunan Güiza, Deivid ve Alex ise İstanbul'da kaldı. Gaziantep'e götürülen kafilede yer alan 19 futbolcu şunlar: Volkan Demirel, Volkan Babacan, Mert, Bilica, Önder, Bekir, Roberto Carlos, Vederson, Gökhan, Cristian, Emre, Selçuk, Ali, Kazım, Mehmet Topuz, Uğur, Özer, Semih, Andre Santos.
599321
Plan tıkır tıkır işlerken...
Hasan Pulur Olaylar ve İnsanlarPlan tıkır tıkır işlerken... OYUN ne güzel oynanıyor, plan ne uygun uygulanıyor. Oyun Başkanı Obama’nın düdüğüyle başladı. Oyunda ’ye düşen şuydu: “Kürt işini çözün, Ermenilere sınırı açın!” Her ne kadar adı değiştirilse de önce “”na başlandı, bir şeyler yapılacaktı ama, ne yapılacağı belli değildi, daha doğrusu açıklanmıyordu, ana muhalefet de bastırdıkça bastırıyordu: “Açıklayın!” Ya açıklayacakları bir şey yoktu ya da açıklanırsa kıyamet kopacaktı. * * BİR süre “’ya demeyenlerle konuşmam!” diyen Başbakan Erdoğan, sonunda ’lilerle konuşmak zorunda kaldı. Yalnız onlar da İçişleri Bakanı’na göre yan çiziyorlardı. Oysa istedikleri öyle ahım şahım şeyler değildi, ’nın değişmez maddeleri değişsin, PKK’ya af çıksın ve ’daki serbest bırakılsın...(!!!) Plan zorlanıyordu. Bu arada, Baykal’a mektup yazacağız, yazdık gönderdik, cevap geldi, gelmedi diyerek ortalığı uyuttular. * * PLANIN ikinci bölümünde sorunu” oynanacaktı. Bu oyun zor oyundu, hatta ’deki imzaya üç saat kala Ermeniler oyunu bozar gibi oldular. “İmzalamayız!” İmzalamaz mısınız? bizim “mütebessim” Dışişleri Bakanımıza “Siz şöyle bir kenarda durun, sesinizi çıkarmayın” dedi. ’ın babası Nalbant; nalbantlık baba mesleği, nal çakarken, nalbant acemiyse, atın canı fena yanar, Nalbantyan bunu bilmez mi? Üç saat sonra “tarihi fotoğraf” çekildi. Amerika, hatta arkada, önde bizim “mütebessim” Dışişleri Bakanımız, yanında Nalbant’ın oğlu ya da torunu, öyle bir fotoğraf ki, altına “Sıkıysa imzalama!” diye tarih bile düşürülebilir. Arkadan maçı ve değerlendirme: “Tarih yazmıyoruz, tarih yapıyoruz!” Bravooooo! Sanki Lozan! Evet, plan tıkır tıkır işler görünüyor, her ne kadar Bursa’daki maça bayrağı sokmamak gibi demokratik(!) uygulamalarla da olmasa... * * TIKIR tıkır işleyen planın tekerine birden çomak sokuldu. ’daki “Anadolu Kartalı” hava tatbikatından çıkarıldı... Niye? Başbakan Erdoğan İsrail’in, ’deki kanlı saldırısının buna sebep olduğunu ve “Türk milletinin vicdanına sözcülük yaptıklarını” söyledi, yani Türk milleti Konya’da İsrail uçaklarını istememişti. ABD sözcüsü ise bunu hoş karşılamadı. İşte plan burada takıldı, çünkü hesapta bu yoktu. Yoksa planın Ermeni ayağı iyi gidiyordu. Siz bakmayın, “’daki işgal sona ermedikçe, biz de Ermeni sınırını açmayız!” denmesine... Ermeniler, Karabağ yakınında birkaç yerden çekilirler, biz de sınırı açarız, “İşte çekildiler, daha ne istiyorsunuz?” diyerek, Azerbaycan’ı susturacağımızı sanırız. Tabii bunlar Karadenizlinin “Mesela dedük!” tahmini gibi... * * UZUN lafın kısası, Amerika, PKK’lıları “” ile suçlarken siz kalkın İsrail’e kafa tutun... Olacak iş mi? Geçmişi unutanlar, nereden nereye gelindiğini hatırlamayanlar bunu sorar: “Olacak iş mi?” Oysa tam olacak iş! ’nin kökeni “!” değil miydi? Erbakan Hoca “Siyonistler” demeden hiç lafa başlar mıydı ya da bitirir miydi? Bunlar kimin “rahle-i tedris”inden yetişip geldiler?
600445
Avustralya'da Halka "Kaçın" Uyarısı
Avustralya'da Halka "Kaçın" Uyarısı Orman yangınlarının kontrolden çıktığı ülkede halka "geç olmadan evlerinizden ayrılın" uyarısı yapıldı. Yayına Giriş: 17.10.2009 18:07:19 Güncelleme: 17.10.2009 18:07:19 Avustralya'da birkaç gün önce başlayan orman yangınları kontrolden çıktı. Kuvvetli rüzgarla birlikte hızla ilerleyen alevler, yerleşim birimlerini tehdit ediyor. Yangınların etkili olduğu Queensland eyaletinde halka "geç olmadan evlerinizden ayrılın" uyarısı yapıldı. Gökyüzünü yoğun bir duman tabakasıyla kaplayan alevler nedeniyle çok sayıda yerleşim birimi de boşaltılmaya başlandı. Avustralya, kurak ikliminden dolayı sürekli yangınlarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Yaklaşık yıl önce, ülke tarihinin en büyük yangınlarında 200'e yakın kişi hayatını kaybetmişti.
599304
Dolmabahçe saat kulesi ışıklandırıldı
TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, İtalyan Ticaret Merkezi ve İtalyan Restorasyon Derneği işbirliği ile restore edilen Dolmabahçe Saat Kulesi'nin açılış törenine TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, İtalyan Ticaret Merkezi Roma Başkanı Umberto Vatani, İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili, İtalyan Ticaret Merkezi Türkiye Müdürü Roberto Luongo ile Türk ve İtalyan davetliler katıldı. Tören konuşmalarının ardından Türk ve İtalyan bayrağı resimleri bulunan kurdele kesilerek saat kulesinin açılışı gerçekleştirildi. Restore edilen saat kulesi ayrıca ışıklandırması ile dikkat çekti. Roma Üniversitesi'nden Corrado Terzi'nin projesi ve İtalyan aydınlatma firmalarının çalışması sonucu ışıl ışıl aydınlatılan saat kulesi görenlerin beğenisini kazandı. Osmanlı'da batılılaşmanın en önemli örneği olan Dolmabahçe Saat Kulesi, saraydan 50 yıl sonra 1890-1895 yılları arasında yapıldı. Kule, II.Abdulhamit tarafından Ermeni mimar Sarkis Balyan'a yaptırıldı. Kule'nin Fransız Jean-Paul Garnier markalı, dört yana bakan ve bazı ilave cihazlarla hava koşullarını ölçebilir özelilğe sahip olan saati 1979 yılında elektronik sisteme çevrildi ve halen çalışır durumda.
600346
Geçen hafta hisse senetleri ortalama yüzde 0,85 değer yitirdi
Geçen hafta hisse senetleri ortalama yüzde 0,85 değer yitirdi Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem gören hisse senetleri geçen hafta ortalama yüzde 0,85 oranında değer yitirdi. Hafta ortasında ABD;de açıklanan şirket karlarının ve ekonomik verilerin beklentilerden iyi gelmesi ve ’in son toplantı tutanaklarında faizleri düşük tutmaya devam edeceğine dair sinyaller, piyasalara olumlu yansırken endeks de 51.026 seviyelerine kadar yükseldi. Haftanın son işlem gününde, ’nin yabancıya sıfır stopajı iptal ettiğini açıklaması ve ay sonra kararın yürürlüğe gireceğini duyurmasının yanında yurt dışında da görülen satışların etkisiyle endeks 49.790,74 puandan kapandı. Geçtiğimiz hafta, politika faizlerini 50 baz puan indirerek yüzde 6,75’e çekti. Merkez Bankasının son açıklamasında, önceki açıklamalarına göre daha iyimser ifadelere yer verildi. verilerinde sınırlı bir iyileşme gözlenmekte olduğu belirtilirken, risk algılamasındaki iyileşmenin sürmesi durumunda kredi piyasasında bunun etkisini göstermeye başlayacağı öngörüldü. Ayrıca Banka faiz indirmlerinde, veri ve gelişmelere bağlı olarak yavaşlamanın gündeme alınabileceği belirtildi. Yine, Merkez Bankası yüzde olan Türk parası zorunlu karşılık oranını puan azaltarak yüzde düzeyine indirdi. Diğer taraftan açıklanan oranı, yıl başından bu yana görülen en düşük seviyeye geriledi. ortalama yüzde 1,56’lık artışla haftaya başladı. Salı günü ortalama yüzde 1,83 ile hızlı bir düşüş yaşayan endeks çarşamba günü ortalama yüzde 1,91’lik tepki çıkışıyla 51.000 puanın üstünde kapandı. Hisse senetleri perşembe günü ortalama yüzde 0,02’lik kayıpla günü beklemede geçirirken cuma günü ortalama yüzde 2,41 oranında kayıp yaşandı. GELECEK HAFTA Önümüzdeki hafta, tarafında Eylül ayı ABD başlangıçları, Eylül ayı ABD üretici fiyat endeksi, 17 Ekim haftası ABD işsizlik başvuruları ve Eylül ayı ABD konut satışları verilerinin izleneceği belirtilerek, bunların beklentilerden iyi gelmesinin piyalara olumlu yansıyacağı düşünülüyor. ÖZETLE PİYASALAR İMKB ve Piyasasındaki oranlarda iniş-çıkışlı bir seyir gözlendi. karşısında dışındaki tüm döviz türlerinde artışlar görüldü. Altın fiyatları geçen haftayı da kayıpla tamamladı. Mevduat faizlerinin ortalamalarında önemli değişim olmadı. Hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 0,85 oranında değer yitirdi. 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 0,15 gerilerken, Cumhuriyet altınının satış fiyatı değişmedi. Yatırım fonlarının seyrini izleyen A.A Fon Endeksi geçen hafta yüzde 0,24 oranında artış gösterdi. Önceki hafta sonundaki oranlara göre, aylık mevduat faizinin net getirisi yüzde 0,14, haftalık reponun net getirisi yüzde 0,13 olarak gerçekleşti. ENDEKSLERİ İMKB Ulusal-100 Endeksi, hafta boyunca 426,76 puan düşerek 50.217,50 puandan 49.790,74 puana indi. Hisse senetlerindeki haftalık ortalama kayıp yüzde 0,85 oldu. İMKB Ulusal-Mali Endeksi 2.177,26 puan düşüşle 77.897,84 puandan 75.720,58 puana gerilerken, İMKB Ulusal-Sanayi Endeksi 908,57 puan artışla 35.456,39 puandan 36.364,96 puana ve İMKB Ulusal-Hizmetler Endeksi 221,53 puan artışla 33.525,15 puandan 33.746,68 puana çıktı. Böylece, mali grup hisseleri ortalama yüzde 2,80 oranında gerilerken, sanayi grubu hisseleri ortalama yüzde 2,56 oranında ve hizmetler grubu hisseleri ortalama yüzde 0,66 oranında değer kazandı. KAZANANLAR VE KAYBEDENLER Borsada geçen hafta işlem gören 322 hisse senedinden 172’si değer kazanırken, 109 değer yitirdi, 41 hissenin değeri değişmedi. Geçen hafta en yüksek oranlı artış, yüzde 29,73 ile Makina Takım hisselerinde gerçekleşti. Yüzde 26,92’lik artışla Çimentaş hisseleri ikinci ve yüzde 23,44’lük artışla Oyak Yatırım Ortaklığı hisseleri üçüncü olarak sıralandı. En yüksek oranlı gerileme ise yüzde 17,97’lik düşüşle hisselerinde oldu. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı hisseleri yüzde 15,06’lık düşüşle ikinci ve Ceylan Giyim hisseleri yüzde 13,68’lik düşüşle üçüncü sırada yer aldı. DÖVİZ Geçen hafta Türk Lirası karşısında dolar dışındaki bütün döviz türleri değer kazandı. İstanbul serbest piyasada önceki hafta sonuna göre ABD Doları’nın Türk Lirası satış fiyatı 0,0020 lira ve yüzde 0,14 düşerek 1,4620 liraya inerken, avronun satış fiyatı 0,0170 lira ve yüzde 0,79 artarak 2,1730 liraya çıktı. İngiliz Sterlinin satış fiyatı 0,0300 lira ve yüzde 1,27 artışla 2,3900 liraya ve Frangının satış fiyatı da 0,0150 lira ve yüzde 1,05 artışla 1,4400 liraya yükseldi. Bugün öğle saatlerinde ise İstanbul serbest piyasada ABD Doları 1,4600 liradan, avro 2,1730 liradan, İngiliz Sterlini 2,4000 liradan ve İsviçre Frangı da 1,4380 liradan satılıyor. ALTIN Haftalık bazda, ’da alınıp satılan 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 0,30 gerilerken, Cumhuriyet altınının satış fiyatı değişim göstermedi. Dünkü kapanış itibariyle külçe altının gram satış fiyatı 49,20 lira, Cumhuriyet altınının satış fiyatı 330,00 lira oldu. İstanbul Altın Borsası’nda (İAB) 24 ayar altının gram fiyatı da yüzde 0,40 düşerek 49,23 liraya indi. YATIRIM FONLARI Yatırım fonlarına katılma belgeleri önceki hafta sonuna göre ortalama yüzde 0,24 oranında değer kazandı. Yatırım fonlarının fiyat seyrini izleyen A.A Bileşik Fon Endeksi geçen hafta boyunca 4.383 puan artarak 980.038 puandan 982.398 puana çıktı. Geçen haftanın en çok değer kazanan katılma belgeleri, yüzde 14,39’luk artışla Global Tipi Kar Payı Odaklı Yatırım Fon, yüzde 10,87’lik artışla Kalkınma Menkul Tipi Hisse Senedi Fon ve yüzde 5,44’lük artışla Evgin Tipi Karma Fon olarak sıralandılar. Haftanın en çok değer yitiren katılma belgeleri ise yüzde 2,56’lık Tipi Altın Fon, yüzde 1,73’lük düşüşle Garanti Tipi Yabancı Fon ve yüzde 1,15’lik düşüşle Tipi Altın Fon oldular. TAHVİL-BONO-FAİZ- geçen hafta düzenlemedi. İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında oluşan ağırlıklı ortalamalar üzerinden yapılan hesaplamalara göre, çeşitli vadelerdeki kağıtların haftalık net getirileri yüzde 0,12 ile yüzde 0,14 arasında gerçekleşti. Geçen hafta, mevduat faizlerinin ortalamalarında önemli bir değişim olmadı. Önde gelen ve değerlendirmeye alınan 10 kamu ve özel bankanın faiz oranlarının ortalamaları üzerinden yapılan hesaplamalara göre, bir önceki hafta sonu geçerli olan oranlar itibariyle ay vadeli mevduat faizinin haftalık net getirisi yüzde 0,14’ü buldu. Önceki hafta sonunda İMKB Repo Ters Repo Pazarı’nda ortalama faizi yüzde 7,3 dolayında bulunan haftalık reponun net getirisi de yüzde 0,13 olarak gerçekleşti.
599623
Kürşat Bumin: Gerçekle kurguyu karıştıran bir dizi
Kürşat Bumin Gerçekle kurguyu karıştıran bir dizi TRT ekranına gelen "Ayrılık" adlı diziyi izlemeyenler arasındayım. Dizinin reyting (0.8) ve izlenme payı (2.1) oranlarına göz atınca, "Total"de 74. sırada yer alan bu dizinin ilk bölümünü benim gibi çoğunuzun da kaçırdığı anlaşılıyor. Bu oranları öğrenince "Aferin" dedim içimden. G3 icadıyla artık vapurda bile dizileri kaçırmama fırsatına kavuştuğu düşünülen televizyon izleyicilerinin sırasında çok yerinde kararlar alabildiği gözleniyor. Belli ki televizyon izleyicileri, devlet televizyonunun ekranından, üzerine "Bir Dakika" resmi pulu yapıştırılmış bir dizinin servis yapılmasına sıcak bakmamışlar… Onlar yine bildikleri gibi (Bülent Arınç'ın sözleriyle) "büyük saptırmalara tâbi tutulan" romanlardan esinlenen dizilerin karşısına geçmeyi tercih etmişler… Gerçekten "aferin". Devlet televizyonunun üzerine "Bir Dakika" pulu yapıştırılmış, yakın zamanın siyasi bir gelişmesi ile kurguyu birbirine karıştırmış bir diziye yüz vermemek küçümsenmeyecek bir "açılım"dır. Söz konusu dizi, TRT Genel Müdürü'nün, ekranında oynanan oyunun hiç mi hiç farkında olmadığı izlenimini veren "Bu bir aşk dizisidir" açıklamasına rağmen izleyicilere tanıtımından başlayarak itici gelmiştir. Genel proje danışmanlığını Tarım Bakanlığı'ndan bir müsteşar yardımcısının, siyasi danışmanlığını demokrasiden zerre kadar nasip almamış Baas diktatörlüğü altındaki Suriye ile ilişkilerde "tam entegrasyon" hayal eden bir gazetecinin üstlendiği dizi, bakalım bundan sonra kaçıncı "dakikalar"ı ön plana çıkaracak? Dizinin yapımcısı Selçuk Çobanloğlu'nun siyasi çerçevede yaşanmış olaylar ve olgularla "kurgu"yu birbirine karıştırdığı gözleniyor. Yapımcı, "TRT'de ilk defa bir kampanya yapıldı. Filistin'e destek kampanyası. kampanyada en fazla yardımı yapan yine benim grubumdu. Yani ciddi bağışta bulunduk. Şimdi de gönül telimizin titrediği bir noktada bunu ekrana taşıdık" şeklindeki, nasıl yorumlanması gerektiğini benim tam olarak çıkartamadığım açıklamasının yanında İsrail'e şu sözlerle meydan okumayı da unutmamış: "Bir İsrailli yetkili, 'Hayır biz katliam yapmadık, biz kadın ve çocuk öldürmedek derse, biz özür dileyip diziyi kaldırmaya hazırız."(!) Belli ki, İsrail'i muhatap alarak ona meydan okuyan yapımcı ve ekibi çektikleri "dizi"nin bir "belgesel" olduğunu sanma yanılgısı içinde. Belli ki yapımcı ve ekibi, çektikleri karelerin üzerine "ONE MINUTE..!" damgasını vurur vurmaz çektikleri hikayenin "belgesel" oluverdiğine hükmetmiş. Belli ki, kotarılan iş kendisine, "siyasi danışma"nın "yaparken travmaya girmiyorlar da bakarken mi travmaya giriyorlar" sözlerinden de açıkça anlaşıldığı gibi, "Bir aşk dizisi" olmanın çok ötesinde ülkenin Ortadoğu'ya ilişkin hayallerinin canlandırıldığı "siyasi bir tefrika" olmayı amaç edinmiş. Birkaç söz de "Ayrılık"ın medya cephesinde ayırdıklarına dair: İlk izlenim ki, "hükümet yanlısı" medya bu diziyi pek sevmiştir. Hatta bakıyorum da, "demokrat" yazarları bir araya getiren bir gazete bile konuya ucundan dokunmayı tercih etmiş. Yadırgadım doğrusu; "demokratların lügatinde" böyle işler var mı? Bu sevginin oluşmasında, Başbakan'ın başta "One Minute" olmak üzere İsrail merkezli yaptığı son açıklamaların etkisi büyük olsa gerek… Ancak, bana sorarsanız, yanlış yapıyorlar… Başbakan'ın bir sözünü bir televizyon dizisinin tanıtım kerelerinde "iştah açıcı" olarak kullanmak, kendilerini bilmem ama herkesten önce bizzat Başbakan açısından olumlu sonuçlar doğurmaz. Çünkü bugünkü iş taltif edilirse giderek işin ölçüsü kaçar ve çok geçmeden TRT'nin dizilerinin her birinin tanıtım karelerinin içinde Başbakan'ın bir özdeyişi yer almaya başlar ki, maazallah… Ayrıca, bu çerçevede TRT'yi diğer bazı özel televizyon kuruluşlarının izlemeye yönelmesi tehlikesini de unutmayalım. Yani sonuç olarak, "Ayrılık"a ilişkin takınılacak tutum, büyük harfle "Kültür"den "popüler kültür"e uzanan geniş bir alanda benimsenen tavırları birbirinden ayırmak için hiç de fena olmayan bir ölçüt olabilir.
599832
2009 ÖSYS ek yerleştirmede kayıt tarihi
2009 ÖSYS yükseköğretim programlarına ek yerleştirme sonucu kayıt hakkı kazanan öğrenciler için kayıtlar 19 Ekim Pazartesi günü başlayacak. ÖSS ek yerleştirme sonuçları 14 Ekimde açıklanmış ve örgün yükseköğretim programlarına 57 bin 619 kişi yerleşmeye hak kazanmıştı. 2009-2010 ders yılında, ÖSYS sonuçlarına göre bir programa kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri bütün üniversitelerde 19-21 Ekim arasında yapılacak. Kayıt süresi içerisinde kayıt için başvurmayan veya kayıt işlemlerini tamamlamayan adaylar kayıt hakkını kaybedecek. Kayıt hakkı kazanan adayların, mezun olduğu okuldan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesini, 1987 ve daha önceki yıllarda doğmuş erkek adaylar için askerlik şubelerinden alınacak askerlik durum belgesini, son altı ay içinde, önden, başı açık, adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş fotoğrafı, katkı payının ödenmesi ile ilgili belgeyi ve kayıttan önce belirlenip üniversite tarafından ilan edilecek diğer belgeleri hazırlaması gerekiyor. Adayların kayıt için bizzat başvurmaları gerekiyor. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek. Belgelerin eksik olması durumunda kayıt yapılmayacak. Yükseköğretim kurumları, kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek. Anadolu Üniversitesi Merkezi Açıköğretim Programlarını kazanan adayların, kayıt işlemleri ve kayıt tarihi için Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne başvurmaları gerekiyor.
599405
Hentbolda Beşiktaş Belgrad'da tur arıyor
Hentbolda Beşiktaş Belgrad'da tur arıyor Beşiktaş Erkek Hentbol Takımı, Avrupa Hentbol Federasyonu Kupası 2. tur rövanş maçında yarın deplasmanda Sırbistan temsilcisi Kızılyıldız ile karşılaşacak. Belgrad- daki maç saat 19.00'da başlayacak. İstanbul'da yapılan ilk maçı 34-30- luk skorla kazanan siyah-beyazlılar, deplasmanda alacağı farklı skorlu yenilgilerde dahi tur atlayacak.
599551
Özdemir Sabancı'nın hayalini gerçekleştirdik
Burada Türk basın mensuplarına konuşan Temsa Global Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Buldurgan, Türkiye'ye yeni bir marka hediye etmekten dolayı çok mutlu olduklarını ifade ederek, 2015 yılında çok daha farklı bir yerde olmayı planladıklarını söyledi. 20'den fazla logo arasında seçim yaptıklarını belirten Buldurgan, son kararı Sabancı Holding Medya Konseyi'nin verdiğini kaydetti. Holding'in 1996 yılında DHKP-C'li teröristler tarafından öldürülen otomotiv grubu başkanı Özdemir Sabancı ile 10 yıl beraber çalıştığını ifade eden Mehmet Buldurgan, "Onun da bu işi ne kadar istediğini, dönemde çok çalışmalar yaptığını biliyorum. Özdemir Bey'in hayali gerçekleşti." dedi. Fransa'da halen bin 600 adet Temsa markalı otobüs bulunduğunu aktaran Buldurgan, "Eyfel Kulesi'ne çıkıp 'Temsa markalı araç görmedim.' diyenin çıkış parasını ben ödüyorum. Bu konuda bu kadar iddialıyız." diye konuştu. Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Ahmet Dördüncü ise "Uluslararası rakiplerimize diyoruz ki; biz de varız ve sizlerden aşağı değiliz. Hatta çoğu yerde sizden daha ileriye gidebiliriz." ifadelerini kullandı. "Temsa'da, dizaynından başlayarak, bütün değer zincirinin her aşamasındayız ve kendimiz üretiyoruz." diyen Ahmet Dördüncü, halen 46 ülkede faaliyet gösterdiklerini bildirdi. Şirket geçen yıl 870 milyon dolar ciro yapmıştı. Bunun 202 milyon doları da ihracattan geldi.
600427
Ayamama Deresi'ndeki imara aykırı 108 bina yıkılacak
Ayamama Deresi'ndeki imara aykırı 108 bina yıkılacak geçen ay yaşanan selde taşan Ayamama Deresi’nin iki yakası boyunca 108 imara aykırı yapı tespit etti. Verilen süre içinde yıkılmayan kaçak yapılar, Büyükşehir Belediyesi ekiplerince yıkılacak Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Ayamama Deresi iyileştirme, kaçak, işgalli, yeşil alan tecavüzü tespit çalışmaları tamamlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda dere yatağı üzerinde tamamen veya kısmen işgalli yapılar bulunduğu tespit edildi. İşgalli yapıların kısmen duvar ve kısmen yapı şeklinde olduğu görüldü. İmar, Harita ve Zabıta müdürlüklerinin, hava fotoğraflarının yanı sıra yerinde yaptıkları tespitlerde, derenin iki yakası boyunca duvar işgalleri dahil 108 imara aykırı yapı tespit edildi. Yapılaşmanın yüzde 61’inin otoyolu ile E-5 karayolu arasında, yüzde 39’unin ise TEM otoyolunun kuzeyinde kaldığı, imara aykırı yapıların 44’ünün ’de, 42’sinin ’de, 13’ünün ’da, 9’unun da ’de olduğu saptandı. Yapıların 54’ünün kısmen işgalli, 25’inin tamamen işgalli, 15’inin tamamen yeşil alana işgalli, 3’ünün kısmen yeşil alana işgalli ve 11’inin duvar işgalleri olduğu görüldü. Yapılan tespitler sonunda, ilçe, mülkiyet, işgal durumu ve diğer başlıklar altında gruplama yapılarak, veri tabanı oluşturuldu. Söz konusu işgallerin kamu alanında bulunması ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamına girmesi nedeniyle tebligat yapılmadan yıkım yapılmasına engel bulunmuyor. Ancak, Büyükşehir belediyesi, yapı sahiplerinin mağdur olmaması için tebligat yapma yolunu seçti. Kaçak yapıların yıkılmasıyla ilgili tebligatlar, zabıta ekipleri tarafından yapılmaya başlandı. Kaçak yapıların verilen süre içinde ilgililer tarafından yıkılması istendi. Yıkılmayan yapılar, yasal sürenin dolmasından sonra Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından yıkılacak. Yapı işgallerinin kaldırılmasında öncelikle 775 sayılı yasa kapsamına giren 108 yapıdan başlanacak. İlk olarak TEM otoyolu ile E-5 karayolu arasında kalan yapıların yıkımı gerçekleştirilecek. Derenin ıslahına yönelik koruma bandının nihai sınırları, geçeceği güzergah, açık ve kapalı kesit durumuna yönelik çalışmalar ile planlama süreci devam ediyor. Dolayısıyla kamu alanına işgalli, 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamına giren ve tebligat yapılmaksızın yıkılabilen 108 yapının dışında yıkılacak veya kaldırılacak yapıların durumu henüz tamamlanmadı. DERE 42 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA Ayamama Deresi, Başakşehir ilçesinden itibaren sırasıyla Bağcılar, Küçükçekmece ve Bahçelievler’den geçerek sınırları içerisinden ’ne bağlanıyor. 42 kilometre uzunluğunda olan ve kolu bulunan derenin 8,5 kilometresi TEM otoyolu ile E-5 karayolu arasında kalıyor.
600619
THK yeni başkanını seçti
THK yapılan yazılı açıklamaya göre, THK'yi üç yıl süreyle yönetecek olan Başkan, Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları üyeleri, yapılan 40. Genel Kurulla belirlendi. 448 delegenin oy kullandığı Genel Kurulda, Emekli Hava Pilotu Tümgeneral Osman Yıldırım, geçerli 441 oyun 308'ini alarak, Kurumu yıl süreyle yönetmek üzere Genel Başkanlığa seçildi.
599585
Osmaniye'de Gıda Zehirlenmesi
Osmaniye'de Gıda Zehirlenmesi Osmaniye'nin Hasanbeyli ilçesinde, 20 ilköğretim öğrencisinin gıda zehirlenmesi nedeniyle tedavi altına alınmasının ardından, il merkezinde taşımalı eğitim verilen çeşitli okullardan 163 öğrenci daha benzer şikayetlerle hastaneye başvurdu. Aynı firmanın yemek hizmeti verdiği 12 okuldan 163 öğrenci, bulantı, kusma ve baş dönmesi şikayetleriyle Osmaniye Devlet Hastanesi, Özel Çukurova Hastanesi ve Özel İbn-i Sina Hastanesine başvurdu. Öğrencilere gıda zehirlenmesi tanısı konulduğu ve tedavilerinin sürdürüldüğü belirtildi. Osmaniye Valiliği'nden yapılan açıklamada, konuyla ilgili adli ve idari soruşturmanın başlatıldığı bildirildi.
600176
Groupama'dan yeni kasko uygulaması
Başlangıç olarak araç ve konut poliçelerinin yer alacağı ve sigortacılık sektörüne yeni bir anlayış kazandıracak ''Sigorta Groupama Farkı'' konsepti dahilinde yer alan ''Kasko Groupama'' kapsamında oluşan hasarlarda, dosyanın kapanmasını takip eden iş günü içerisinde hasar ödemesi yapılacağını taahhüt edildiği, bu sürenin aşılması durumunda, müşteriye bir yıllık ücretsiz kasko sigorta imkanı tanınacağı kaydedildi. Groupaa'dan yapılan açıklamada, uluslararası alanda önde gelen sigorta grubu Groupama'nın, müşterilerine en iyi hizmetleri sunma ve sigorta pazarını daha yenilikçi ve rekabetçi çözümlerle genişletebilme hedefiyle Başak Sigorta ve Güven’i birleştirerek Türkiye’de Groupama çatısı altında hizmetlerine devam edeceğini duyurduğu hatırlatıldı. Groupama Sigorta Genel Müdürü Alain Baudry konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, koşulsuz müşteri memnuniyeti sağlama önceliğinden hareketle dinamik bir sigortacılık yaklaşımı olarak tasarladıkları ''Sigorta Groupama Farkı'' konseptinin Türk sigorta sektöründe bir dönüm noktası olacağına inandıklarını belirtti. Baudry, ''Kasko Groupama ile kasko alanına getirdiğimiz ve müşterilerimize tam destek vermemize imkan tanıyacak yenilikçi çözümler her zaman onların yakınında olma taahhüdümüzün de bir göstergesidir'' dedi.
599661
Bayülgen'den, üç şov
Okan Bayülgen, yeni sezonda haftanın üç günü; cumartesi, pazar ve pazartesi geceleri canlı olarak ekrana gelecek üç talk-show programı ile sezonu açıyor. Cumartesi "Disko Kralı", pazar "Medya Kralı" ve pazartesi ise "Muhabbet Kralı" ile izleyici karşısına çıkacak. Programda "Heboköbe", "Cevap Hakkı", "Malumatfüruş" ve "Medya Canavarı" bölümleri yer alacak.
599642
Bobo, 'dalya' heyecanı yaşıyor
Bobo, şans bulduğu 99 lig maçında toplam 37 gol attı. 2005-2006 sezonunun devre arasında Beşiktaş'a kiralık gelen Bobo, Siyah-Beyazlı formayla ilk maçına 10 Şubat 2006 tarihinde çıktı. Diyarbakırspor mücadelesiyle Türkiye kariyerine başlayan genç futbolcu, bu karşılaşmada de gol attı. Beşiktaş Kulübü, yarım sezonda başarılı bir performans gösteren Bobo'yu 2006-2007 sezonunda bonservisiyle transfer ederken, Brezilyalı futbolcu sezonda attığı gollerle takımına katkı yaptı. Siyah-Beyazlı takımdaki ilk döneminde 14 karşılaşmaya çıkan Bobo, sonraki sezonlarda birçok maçta görev alarak istikrarlı bir görüntü çizdi. Genç oyuncu, Siyah-Beyazlı takımda bu sezon ise henüz istenileni veremedi. Şu ana dek lig maçında forma giyen Sambacı futbolcu, bu mücadelelerde suskun kaldı ve gol sevinci yaşayamadı.
599552
Uyuşturucuya alıştırıp hırsız yaptılar
Uyuşturucuya alıştırıp hırsız yaptılar ’den kaçırdıkları 16 yaşındaki Ö.T.E.’yi uyuşturucuya alıştırarak zorla yaptıran bir çete çökertildi. Polis şimdi çetenin başka çocukları da kaçırıp yaptırmış olabileceği düşüncesiyle soruşturmayı derinleştiriyor. Temmuz ayında evinden “Ekmek almaya gidiyorum” diye çıkan 16 yaşındaki Ö.T.E. bir daha geri gelmedi. Ö.T.E. bir hafta sonra evine yakın bir yerde perişan bir halde bulundu. Aldığı uyuşturucunun etkisiyle konuşamayan ve evinin yerini hatırlayamayan Ö.T.E. tedavi altına alındı. İfadesinde kaçırıldığını, zorla verilip hırsızlık yaptırıldığını anlatan Ö.T.E. kendisini kaçıran kişinin ismini de polise verdi. Telefonları dinlenen çetenin tüm üyelerinin isimleri belirlendi. Önceki sabaha karşı, ile ’un Kocaeli, ve Eyüp ilçelerinde düzenlenen eşzamanlı operasyonda çetenin başındaki Yusuf K. ile kardeşi Nuri K.’nın da aralarında bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı.
599973
Bilge köyünün son kurbanı bir general
Taraf gazetesinin haberine göre, Bilge köyünde 44 kişinin katledildiği katliamının ardandan Jandarma'nın ihmali başta olmak üzere, "156 Jandarma İmdat" hattının neden çalışmadığını ortaya çıkarmak için idarî soruşturma başlatıldı. İncelemenin ardından ihmali görülenler hakkında Tuğgeneral Halim Tırkaz tarafından bir rapor hazırlandı. Geleceğin Kurmay Başkanı ve Jandarma Genel Komutanı olması beklenen Tırkaz, raporunda Mardin İl Jandarma Komutanı Albay Alaattin Katı'nın yerine Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ata Kalkan'ı suçladı. Tuğgeneralin, Albaya feda edilmesini istemeyen Kurmay Başkanı, Tırkaz'dan raporunu değiştirmesini, Albayı suçlamasını istediği iddia edildi. Bu emre uymayan Tırkaz, yapılan baskılara dayanamayıp istifa etti. Meclis soruşturma istemişti Bilge Köyü katliamının son kurbanı Tuğgeneral Halim Tırkaz'ı istifaya götüren süreç, emekli subay ve askerlerin hazırladığı "oguzyurdu.com" sitesinde tüm ayrıntılarıyla yer aldı. Bilge köyünün yakınındaki Seyhan Jandarma Karakolu'nun olayı neden fark edemediği ve beş dakika mesafedeki köye neden saatler sonra gittiği kamuoyunda çokça tartışılmıştı. Ayrıca köylülerin "156 Jandarma İmdat" telefonunu aradıkları ancak Jandarma'ya ulaşamadıkları bilgisi de basına yansımıştı. Katliamla ilgili Meclis İnsan Hakları Komisyonu da konuyu incelemek üzere bir rapor hazırlamıştı. Raporda, "Jandarma 156 ihbar hattının olaydan bir hafta önce bozulduğu" belirtilerek "Jandarma Karakolu'ndan olay yeri ile irtibatın geç kurulması ve intikalin gecikmesi konusunda idari soruşturma açılması gerektiği" kaydedilmişti. Diyarbakır sorumlu Başlatılan incelemede konuyla ilgili olarak dönemin Mardin İl Jandarma Komutanı J. Kur. Kd. Albay Alaadin Katı, komisyon üyelerine "sistemin bir hafta önce arızalandığı ve Diyarbakır'a tamire gönderildiğini" söylemişti. Katı, yaptığı bu savunmayla topu cihazın tamire gittiği yer olan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı'na attı. Sitede yer alan haberde Diyarbakır'daki dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ata Kalkan ise olayın basına duyulmasından itibaren oldukça sıkıntılı saatler geçirmiş, böyle bir olayda Jandarmanın ihmalinin Meclis raporuna girmiş olmasının tümgenerallik için terfi sırasında olan Ata Paşayı rahatsız ettiği" belirtiliyor. Albaylar paşalara kurban Komisyonun "idari soruşturma açılmalıdır" kararının ardından Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık'ın talimatıyla, Jandarma'nın gelecek vaad eden paşalarından Tuğgeneral Halim Tırkaz konuyu soruşturmak üzere görevlendirildi. Halim Paşa, Mardin ve Diyarbakır'da incelemelerde bulunduktan sonra raporunu hazırladı. Sitenin haberine göre paşayı istifa sürecine götürecek olaylar da bu raporla birlikte başladı. "Halim Paşa, raporunda sürekli arızalanan cihazı tamir etmeyen Jandarma Bölge Komutanlığı'na da faturayı keserek, bu tür olaylarda paşalann korunması ve albayların kurban edilmesi teamülüne aykırı davranmış oluyordu." Tırkaz'ın hazırladığı rapor Jandarmanın en kıdemlisi durumunda olan Kurmay Başkanı Korgeneral Mustafa Bıyık tarafından kabul görmedi. Bıyık Paşa, Halim Paşa'dan raporu yeniden yazmasını istedi. Ancak bunu da Halim Paşa kabul etmedi. İki paşa arasındaki tartışmalar karşılıklı restleşmeye kadar gitti. Tırkaz, yaşanan bu gerilimin ardından emeklilik dilekçesini karargâha gönderdi. Jandarma Genel Komutanı'nm dilekçeyi işleme koydurmasıyla Tuğgeneral Halim Tırkaz emekliye ayrıldı.
599607
Filmekimi başladı
Her sene olduğu gibi filmekimi biletleri bu sene de günler öncesinden tükendi. Ama sinemaseverler üzülmesin. Biletleri tükenen 'Dönüşüm' (22 Ekim, 21.30, G-Mall), 'Aşkım' (16 Ekim, 19.00, Emek) ve 'Kim Kiminle Nerede' (16 Ekim, 21.30, Emek) filmleri için daha şimdiden ek seanslar konuldu. 'Ciddi Bir Adam' filminin kopyasında sorun çıkması nedeniyle yerine, aynı seanslarda şu filmler gösterilecek: Beyaz Bant (19 Ekim, 16.00, Emek), Parlak Yıldız (23 Ekim, 21.30, G-mall), Zamanın Tozu (25 Ekim, 19.00, Emek).
600414
8200 yumurtayla bir kazanda pişirilen yemekle Guinness rekoru kırıldı
8200 yumurtayla bir kazanda pişirilen yemekle Guinness rekoru kırıldıBUDAPEŞTE (A.A) ’ın Siofok kentinde düzenlenen bir festivalde bir kazanda 8200 yumurta ile pişirilen yemekle bu alanda yeni bir Guinness rekoru kırıldı Yumurta Üreticileri Birliği tarafından düzenlenen festivalde, yumurtanın çok sağlıklı ve sanıldığı gibi şişmanlatan bir gıda olmadığını kanıtlamak amacıyla 8200 yumurta kullanılarak yemek pişirildi. Macar yetkililer, yemek için 8200 yumurtanın yanı sıra 50 kilogram soğan, 150 kilogram kuskus kullandıklarını, kazandan 2500 porsiyon yemek çıktığını ve bu alanda yeni bir Guinness rekoru kırıldığını açıkladılar. Festivale katılanlar 2500 porsiyon yumurta yemeğini bir saatte yedi.
600188
İslamı karaladığı öne sürülen kitap basıldı
'daki Türkler arasında namus cinayetini konu alan bir Droste adlı yayınevi tarafından İslam ve Kur'an-ı Kerim'i karaladığı ve hakaret içerdiği gerekçesiyle basılmazken, başka bir yayınevi Leda tarafından basıldı. 'daki Türkler arasında namus cinayetini konu alan bir Droste adlı yayınevi tarafından İslam ve Kur'an-ı Kerim'i karaladığı ve hakaret içerdiği gerekçesiyle basılmazken, başka bir yayınevi Leda tarafından basıldı. Kitabı basan Leda yayınevi, "hakaret unsuru bulunmadığı" gerekçesiyle bu kitabı basmaya karar verdiğini ve pazartesi günü "Namus, Kime Göre Namus" (Ehre, wem Ehre) adlı polisiye kitabı satışa sunacaklarını belirtti. Kitabın yazarı Gabriele Brinkmann, kararın okuyucular tarafından verileceğini söyledi. Kitabı basmayı reddeden Dorste yayınevi sözcüsü Nora Tichy, kitaptaki bazı bölümleri değiştirmek için Brinkmann'ı aylarca ikna etmeye çalıştıklarını, ancak bu konuda başarılı olamadıklarını belirtti. Tichy, "Biz, bir dini gruba iftiralarda bulunan kitapları yayımlamıyoruz. Bunun için de bu kitabı basmadık. Hiçbir İslam uzmanı da bu kitabın yayımlanmasını bize tavsiye etmedi" dedi.
599421
Denizli'nin aklı Wolfsburg'da
Denizli'nin aklı Wolfsburg'da Kasımpaşaspor maçında galip gelerek ligdeki çıkışlarını sürdürmek istediklerini belirten Beşiktaş Teknik Direktörü, bu karşılaşmadan çok 21 Ekim'de İnönü Stadı'nda oynayacakları Şampiyonlar Ligi maçını düşünüyor. ENGİN ALBAYRAK Ligde kötü gidişe Denizlispor galibiyetiyle son veren Beşiktaş, bugünkü Kasımpaşaspor karşılaşmasından da puan beklerken teknik direktör Mustafa Denizli'nin aklı fikri Şampiyonlar Ligi'nde 21 Ekim'de İnönü'de oynayacakları Wolfsburg müsabakasında. Tecrübeli teknik adam, Devler Ligi'ndeki kariyeri açısından da büyük önem taşıyan karşılaşma nedeniyle bugün ligde oynanacak Kasımpaşa maçında bazı oyuncuları dinlendirmesi bekleniyor. TORAMAN 11'LE DÖNÜYOR Mustafa Denizli'nin hafta içinde oynanacak Wolfsburg maçı nedeniyle Nihat, Tello ve Sivok gibi yıldız futbolcuları Kasımpaşa maçında kulübeye çekmeyi planladığı öğrenildi. Kasımpaşa maçında forvette Nobre ve Bobo ikilisine şans verecek Beşiktaş Teknik Direktörü'nün bu iki oyuncunun önünde Tabata ve Serdar Özkan'ı oynatması bekleniyor. Tecrübeli çalıştırıcı sakatlığı geçen İbrahim Toraman'a 11'de forma verecek. Bobo'nun dalya heyecanı Beşiktaş'ın Brezilyalı futbolcusu Bobo, bugünkü Kasımpaşa maçı öncesi dalya heyecanı yaşıyor. Şu ana dek Türkiye'de 99 lig maçına çıkan Bobo, Kasımpaşa maçında da forma giydiği takdirde Süper Lig'de 100. maçını oynayacak. Bobo, 99 lig maçında toplam 37 gol attı. 2005-2006 sezonun devre arasında Beşiktaş'a kiralık gelen Bobo, siyah-beyazlı formayla ilk maçına 10 Şubat 2006 tarihinde çıktı.
599749
Modern ve muhafazakarın lüks tercihleri
Mine Tuduk'un haberi Lüks tüketim krize rağmen devam ediyor. Kimisi mimarlara 'Öyle bir ev yap ki 30 milyon dolarım olduğu anlaşılsın' diyor; kimisi tasarımcılara burun ve kulaklarının kalıplarını aldırarak çekmece kulpu yaptırıyor. "Lüks, virüs gibidir. Parası olanlara bulaşır. Bu virüs, insanın vücuduna bir girdi mi çıkarmak mümkün değil. Kriz falan dinlemez." İşin ustaları işte böyle tanımlıyor lüksü... Mimarından modacısına, parkecisinden seramikçisine kadar her alanda lüksün temsilcileri, krize rağmen iş yoğunluklarından bir şey kaybetmedi. Mimar, "Bana öyle bir ev yapın ki 30 milyon dolarım olduğu anlaşılsın" diyen müşterisinin evini bitirip sırada bekleyenlere hizmet verebilmek için çalışırken, otomobil galerisi de krize rağmen sattığı lüks ciplerin ve spor arabaların mutluluğunu yaşıyor. Üstelik artık lüksün peşinde koşanlar sadece modern elit bir kesim değil, kendisini dindar-muhafazakâr olarak tanımlayanlar da bu yarışta. Trendler aynı, fark sadece yorumda. İşler daha da hareketli Vougeo Interiors'un sahibi Şafak Çak, her iki kesime de hizmet sunan bir mimar... Krize rağmen işlerin hiç durmadığını, hatta son birkaç aydır çok ciddi bir hareketlenme olduğunu söylüyor. Türkiye'de ekonominin değişimine paralel olarak farklılaşan trendleri de yakından izleyen Çak, son yıllarda müşterileri arasında muhafazakârların sayısının arttığını söylüyor. İki kesimi de yakından izlediği için yorumları ilginç: "Bana öyle bir ev yap ki içeriye giren bu adamın 30 milyon doları var desin" diyen müşterisi de var... Yüzlerinin siluetinin kullanıldığı tasarımlar isteyen de. Çak, trendleri şöyle anlatıyor: "Son trendlere göre modernler masif ya da lamine parke, beyaz, siyah, gri, kahverengi ve tonları gibi renkleri tercih ediyor. Muhafazakârlar sarı, yeşil, bordo, krem gibi renklere ilgi gösteriyor. Modernler ahşapta lake ve kaplama severken, muhafazakâr kesim oyma, varak, desen, nakış tercih ediyor. Mermer her iki tarafta da çok trend. Modern kesim aksesuarda heykel ve tablo kullanırken, muhafazakâr kesimin tercihi gümüş ve altından yana... İki kesimi buluşturan ise teknoloji. Modern aileler DVD odasında uzaktan kumandayla sehpanın içinden Amerikan bar çıkmasını tercih ederken, muhafazakâr aileler uzaktan kumanda ile yükselen alçalan sedirler istiyor." Muhafazakâr kesim gösterişi seviyor Kıyafet seçiminde ve bu konuda bir tarz oluşturma sürecinde ise imaj ve iletişim danışmanlarının kapısı çalınıyor. Giyim kültüründe uygunluk üzerine kitapları bulunan Türkiye'nin ilk imaj ve iletişim danışmanlarından Özlem Çakır, son üç yıldır muhafazakâr kesimden yoğun bir talep aldıklarını anlatıyor. "Muhafazakâr kesim kişisel pazarlama ve bireysel markalaşmanın önemini kavradı" diyen Çakır, şu açıklamayı yapıyor: "Muhafazakâr kesim, eskiden bilgi ve içerik yeterliyse biçimin kadar önemli olmadığını düşünüyordu. Günümüzde fark yaratmak çok önemli, fark artık sadece bilgiyle değil, görüntüyü de iyi şekilde taşıyıp sunmaktan geçiyor. Konuşma, sunum, iyi giyinmek tüm bunlar bir bütün olarak izlenim veriyor. Rekabet ortamında ayrışma ve farklılaşmayı sağlıyor. Örneğin yurtdışına iş görüşmelerine giderken giyim tarzı, tabular, kültür farklılıkları, ne yiyip ne içecekleri konusunda eğitim alan muhafazakâr kişi ve kurumların sayısında artış var. Eşleri profesyonel iş çevresi içerisinde yer alan ev kadınlarının tercihlerinde de çok büyük değişiklikler var." Çakır, işte bu noktada gösteriş merakına dikkat çekiyor. Muhafazakâr kesimde gösterişe olan ilginin yüksek olduğunu kaydeden Çakır, "İslam'ın burjuvalaşması rahatlıkla gözlemlenebiliyor. Zaman zaman aşırı bir alışveriş isteği göze çarpıyor. Baştan aşağı marka giymek ve çok fazla logo kullanımı, muazzam bir tüketim çılgınlığını beraberinde getiriyor. Muhafazakâr müşterilerimiz için yurtdışında alışverişe yönelik özel danışmanlıklar da veriyoruz" açıklamasını yapıyor. SS Motor'un yöneticisi Sinan Kandemir ise her iki kesimin otomobil tercihlerini şöyle yorumluyor: "Tesettürlü kadınlar eskiden üstü açık araç satın almazlardı. Ama artık cabrio onların da tercihi. Her iki kesimin de ortak tercihi ise cipler. Kimi uzun kıyafetleriyle inip binerken daha rahat ettiği için, kimi de güvenlik sebebiyle cip tercihinde bulunuyor." LÜKSTEKİ SON MODA Uzaktan kumandalı sehpa Uzaktan kumandalı sehpa ve sedirler son dönemin trendleri arasında sayılıyor. Tercihe göre sehpanın içinden seccade ya da Amerikan bar çıkabiliyor. Uzaktan kumandalı sehpanın fiyatı bin dolardan başlıyor. Uzaktan kumandalı yukarı aşağı hareket eden sedirlerin sadece mekanizması ise 25 bin dolar. Swarovski taşlı parke Lüks, parkelerde de kendini gösteriyor. Mimarlar özellikle metrekaresi 150 euro olan Swarovski taşlı parkelere büyük ilgi olduğunu söylüyor. Modernler masif ya da lamine parke, beyaz, siyah, gri, kahverengi ve tonları gibi renkleri tercih ediyor. Muhafazakârlar sarı, yeşil, bordo, krem gibi renklere ilgi gösteriyor. Seramikte Kenzo imzası Banyo seramiğinde de lüks sınır tanımıyor. Metrekaresi 100 euro olan Kenzo imzalı seramiklerle, Damas desenli seramikler yok satıyor. Muhafazakâr kesim tercihini Kenzo'dan yana kullanırken, modern kesimin Damas'a ilgi gösterdiği belirtiliyor. Kurtlar Vadisi ofisi çok moda Ofis dizaynında ise moda "Kurtlar Vadisi" ofisi. Her iki kesim de bu ofis dizaynı için para harcamaktan çekinmiyor. Bu tasarımda kuvveti ve gücü simgeleyen keskin köşeler, sert dokular tercih ediliyor. Her iki kesim arasında tek bir fark var. Misafir ağırlamayı sevdikleri için muhafazakâr kesim ofisine yemek ve namaz odası yaptırıyor. Böyle bir ofisin maliyetinin 50 bin dolardan başlayıp 300 bin dolara kadar çıktığı belirtiliyor. 30 bin dolara takım elbise Modacılara ve imaj danışmanlarına göre muhafazakâr kesim giyim konusunda oldukça cömert. Kadınlar eşarp ve çanta için kesenin ağzını açarken, erkekler özellikle takım elbisede ve ayakkabıda özel yapımı tercih ediyor. Özel yapım bir takım elbise için bin ila 30 bin dolar arasında bir parayı rahatlıkla gözden çıkarıyor. Gözde olan İtalyan ayakkabılarının fiyatları ise 400-1000 TL arasında değişiyor. Heykel vazgeçilmez aksesuar Özel dekorasyonların dikkat çektiği evlerin vazgeçilmezleri arasında heykellerin yer aldığı belirtiliyor. Heykeller özellikle modern kesimin ilgi alanına giriyor. Evlere konulan tek bir heykelin fiyatı ise bin dolardan başlayıp 200 bin dolara kadar çıkıyor. Burun ve dudaklardan kulp Lüks merakında en son yenilikse kişinin fiziksel unsurları ile yapılan tasarımlar. Bunlardan biri de ev sahibinin burnu ya da dudaklarının kalıbı alınarak yapılan çekmece ve dolap kulpları. Örneğin yeni evli modern çift mimarlarından böyle bir talepte bulunmuş. Giyinme odasında erkeğin bölümündeki tüm kulplar burnu, kadının ise dudaklarının kalıbı alınarak yapıldı. Tek bir kulpun fiyatı 40 dolar.
599839
Fenerbahçe ile Gaziantepspor 47. randevuda
İki takım arasında 30 Eylül 1979 tarihinde Gaziantep'te 1-0 ev sahibi ekibin üstünlüğüyle sonuçlanan maçla başlayan rekabette, geride kalan maçlarda galibiyet sayısında sarı-lacivertlilerin 29-9 üstünlüğü bulunuyor. Taraflar kez de eşitliği bozamadı. Fenerbahçe'nin ligde attığı toplam 95 gole, Gaziantepspor 48 golle karşılık verdi. İki takım arasında geçen sezon yapılan maçlarda Gaziantepspor kendi evinde 1-0 galip gelirken, İstanbul'daki karşılaşma 1-1 bitti. GAZİANTEP'TEKİ MAÇLAR Fenerbahçe ile Gaziantepspor, yarın yapacakları lig maçıyla birlikte Gaziantep'te 23. kez karşı karşıya gelecek. Gaziantep'te yapılan toplam 22 lig maçında, Fenerbahçe 9, Gaziantepspor galibiyet alırken, maç berabere bitti. Gol sayısında da Fenerbahçe'nin 37-31 üstünlüğü bulunuyor. Bu arada, iki takım arasında 1993-94 sezonunda Gaziantep'te yapılması gereken maç, ev sahibi ekibin cezası nedeniyle Mersin'de oynanmış ve Fenerbahçe 2-0 galip gelmişti. EN FARKLI SKORLU GALİBİYETLER Fenerbahçe ile Gaziantepspor arasındaki randevular genelde gollü maçlara sahne oluyor. Fenerbahçe, rakibi karşısındaki en farklı skorlu galibiyetlerini, 2007-2008 sezonunda Gaziantep'teki maçta 5-0, tarihe geçen 1991-1992 sezonunda 8-4, 1981-1982 ve 2003-2004 sezonlarında 5-1, 1998-1999 sezonunda da 4-0'lık skorlarla aldı. Gaziantepspor ise Fenerbahçe önünde en farklı skorlu galibiyetini 1999-2000 sezonunda 5-1'lik sonuçla elde etti. GOL REKORU İKİ TAKIMDA 52. sezonunu geçiren lig tarihinde şimdiye dek bir maçta en fazla gol, Fenerbahçe ile Gaziantepspor'un oynadıkları bir karşılaşmada filelere gitti. İki takım arasında 1991-92 sezonunda, 16 Mayıs 1992 tarihinde İstanbul'da yapılan maçı sarı-lacivertli ekip 8-4 kazanırken, filelere giden toplam 12 gol, ligde şimdiye dek bir maçta atılan en fazla gol olarak tarihe geçti. TARİHE GEÇEN BİR DİĞER MAÇ Fenerbahçe ile Gaziantepspor arasında ligde 2000-2001 sezonunda İstanbul'da yapılan maç da adeta nefesleri kesti. Ligde 29. haftada Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda yapılan karşılaşmaya Fenerbahçe 61 puan ve averajla lider, Gaziantepspor ise 58 puanla 3. sırada başladı. Karşılaşmanın ilk yarısını Gaziantepspor 3-0 önde kapadı. İkinci yarıda adeta coşan Fenerbahçe, üstüste bulduğu gollerle inanılmazı gerçekleştirip, sahadan 4-3 galip ayrıldı ve şampiyonluk yolunda önemli bir engeli geçti.
600489
Lidere Villa çelmesi!
Lidere Villa çelmesi! İngiltere Premier Lig'de oynanan Aston Villa-Chelsea maçı hakem krizine sahne oldu. Orta hakem Steve Bennett, maçtan kısa bir süre önce rahatsızlanınca yerine dördüncü hakem Kevin Friend geçti. Ancak bu kez de karşılaşmada dördüncü hakem olarak görev yapacak kimse bulunamadı. Gerekli görüşmelerin ardından maçın başlama saatinden ancak 20 dakika sonra yerel bir hakem bulunabildi ve karşılaşma başladı. Aston Villa, Villa Park'ta ağırladığı lider Chelsea karşısında 1-0 geriye düşmesine karşın 32. dakikada Dunne ve 52. dakikada Collins'in attığı gollerle 2-1 galip geldi. Chelsea'nin tek golünü ise 15. dakikada Didier Drogba kaydetti. Bu sonuçla Aston Villa 16 puana yükselirken, Chelsea 21 puanda kaldı.
599793
Pakistan, Güney Veziristan'da kara saldırısı başlattı
Adları gizli kalmak koşuluyla açıklamada bulunan iki Pakistan istihbarat yetkilisi, askeri operasyonun bugün erken saatlerde başladığını belirtti. Operasyon hakkında ayrıntılı bilgi vermeyen yetkililer, kara birliklerinin hedefinin Taliban mevzileri olduğunu söyledi. Yetkililerden birisi Taliban militanlarına karşı hava saldırıları da başlatıldığını kaydetti.
599504
Başörtüsü için ABD modeli
Başörtüsü için ABD modeli WASHINGTON ABD Kongresinin iki Müslüman üyesinden biri olan Demokrat Parti Minnesota milletvekili Keith Ellison, kadınların hicaba bürünmesini ya da bürünmemesini yasayla zorunlu kılan Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin varlığına işaret ederek, "Bu ülkelere Amerikan modelini öneriyo rum. Ne isterseniz onu giyin, bu sizin işiniz. Dinde zorlama olmaz, bu Kur'an-ı Kerim'de de yazıyor" dedi. Ellison, Obama'nın Kahire'deki tarihi konuşması için de "Bu, birbirimize daha geniş bir bağlamda baktığımız yeni bir dünya anlamına geliyor" dedi.
599798
Kocaeli'de trafik kazası: ölü
Alınan bilgiye göre, Karamürsel'den Gölcük yönüne giden Efkan Akdağ yönetimindeki 41 AE 603 plakalı otomobil, D-130 kara yolunun Gonca Rampası mevkisinde yol kenarındaki elektrik direğine, ardından duvara çarparak devrildi. Otomobilde bulunan Yasin Uyar (26), kaza yerinde hayatını kaybetti, otomobilde sıkışan sürücü Efkan Akdağ (22) ise itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı. Ağır yaralanan Akdağ, 112 Acil Yardım ekiplerince Gölcük Devlet Hastanesine kaldırıldı.
599407
Azim ile gelen gümüş madalya
Azim ile gelen gümüş madalya Avrupa Tekerlekli Sandalye Basketbol Şampiyonası'nda ikinci olan Türk sporcular, Avrupa ülkelerine göre uzun yıllar sonra başladıkları spor dalında azim ve kararlılıkla başarılı olunabileceğini gösterdi. Milli Takım Teknik Direktörü Sedat İncesu, Türkiye'nin tekerlekli sandalye basketbolunda sadece 10-15 yıllık geçmişi olduğunu, turnuvadaki takımların 1950'li yıllardan beri bu spora yatırım yaptığını söyledi. İncesu, “Bu büyük bir başarının hikayesidir” ifadesini kullandı.
600396
Milyonerlik geldi, sevindirdi ve gitti
Mehmet Kocatepe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, süper lotonun sonuçlarına kahvehanede gazeteden baktığını, kuponundaki rakamlarla sonuçların tuttuğunu görünce, ''Zengin oldum'' diye düşündüğünü söyledi. Kahvehanede bulunan 10-15 kişiye kahve ısmarladıktan sonra bir loto bayiine gittiğini ve kesin sonuçları aldığını anlatan Kocatepe, buradaki sonuçların kuponundakiyle aynı olmadığını görünce şok olduğunu ifade etti. Bayideki sonuçlara önce inanamadığını, daha sonra gazetenin sonuçları yanlış verdiğinin söylenmesi üzerine fenalık geçirdiğini ifade eden Kocatepe, ''Süper Lotonun oynadığım kupona isabet ettiğini görünce sevinçten havaya uçtum, ama bu sevincim loto bayiinde asıl sonuçları öğrenince hayal kırıklığına dönüştü. Tüm umutlarım yıkıldı'' dedi. Kahvehanedeki arkadaşlarına ısmarladığı kahvelerin parasını dahi ödeyemediğini kaydeden Kocatepe, ''15 dakika önce 2,5 milyon TL sahibiydim. 15 dakika sonunda yine eski yaşamıma döndüm. Küçük meblağ olsa bu kadar üzülmezdim, ama 2,5 milyon TL az değil. Hala şoktayım, ellerim titriyor'' diye konuştu. Bağ-Kur emeklisi olduğunu belirten Kocatepe, şunları söyledi: ''Parayı kazansaydım büyük kısmını oğluma ve kızıma ayıracaktım. Onlar bari rahat bir yaşam sürsün. Ben de ölene dek sıkıntı çekmeden yaşardım. Ama tüm bu güzel hayaller 15 dakika içinde gitti. Keşke gazeteyi okumasaydım. Daha sonra araştırdım, gazete yanlışlıkla bir önceki çekilişin numaralarını yayımlamış. Bu da benim şanssızlığım. 15 dakika içinde önce milyoner oldum, sonra eski yaşantıma geri döndüm.''
600578
Herta BSC Berlin'in mağlubiyet serisi devam ediyor
Herta BSC 'in mağlubiyet serisi devam ediyorBERLİN (A.A) Birinci Futbol Ligi’ne (Bundesliga) 9. hafta maçlarıyla devam edildi Ligde son sırada bulunan ve yeni teknik direktör Friedhelm Funkel ile anlaşarak yükselişe geçmek isteyen Hertha BSC deplasmanda bu hafta da 1. FC Nürnberg’e 3-0 yenildi. Karşılaşmada, 1. FC Nürnberg’in gollerini 18. dakikada Daniel Gygax, 26 ve 60. dakikalarda Albert Banjaku kaydetti. Hertha BSC Berlin, ligde puanla 18. ve son sırada kalırken, 1. FC Nürnberg, aldığı üç puanla 15. sıraya yükseldi. FC 04 ise deplasmanda VfL ’ı 2-1’lik bir skorla yendi ve ligde puanını 19’a çıkartarak 3. sıradaki yerini korudu. sahasında ’e karşı 2-0’lik bir galibiyet elde ederken, FC deplasmanda SC Freiburg’a karşı 2-1’lik bir üstünlük sağladı. Bayern Münih, puanını 15 çıkarttı ve 18 puanı bulunan Werder Bremen’in ardından 5. sırada yer aldı. 1. FC de sahasında FSV Mainz’i Milivoje Novakovic’in golüyle 1-0 yenerken, Eintracht da sahasında 96’ı 2-1’lik bir skorla geçti. Bundeslga’da bugün yapılan karşılaşmaların sonuçları şöyle: -FC Schalke 04: 1-2 Werder Bremen TSG 1899 Hoffenheim: 2-0 1. FC Köln- FSV Mainz 05: 1-0 Eintracht Frankfurt- Hannover 96: 2-1 SC Freiburg- Bayern Münih: 1-2 1. FC Nürnberg- Hertha BSC Berlin: 3-0 ’da bu akşam Hamburger SV- 04 ile karşılaşacak, yarın ise VfL Wolfburg- Borussia Mönchengladbach ve -VfL karşılaşmaları yapılacak.
599738
Prof. Dr. İsen ataması resmileşti
Honda da görev yapan bilim adamları şu sıralar çok ilginç bir madde üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyorlar.Bu madde otomotiv ve teknoloji dünyasında çığır açabilecek bazı özelliklere sahip.
599316
Ortadoğu’da barış için inkârcılık bitmeli
Hasan Cemal Ortadoğu’da barış için inkârcılık bitmeli Barış özellikle ’da karmaşık, çetrefil bir konu. Çünkü çok boyutlu bir sorun... Tüm sorunların anası bence ‘inkârcılık’tır. Ortadoğu’da barış isteniyorsa, âleminde İslamcı radikalizmin yolu kesilmek isteniyorsa, zaman ’in inkârcılığı’nın sonu gelmelidir birden bastırdı. Boğaz’ın üstüne usul usul sis çöküyor. Sabah vakti attıkları ağların etrafında dolanan balıkçı motorları belirsizleşmeye başladı. Pencereme vuran yağmur tanelerinin şakırtısıyla birlikte ’den doğru esen sert rüzgâr ve kapkara bulut kümeleri kışı haber veriyor. Bilgisayarın başına oturdum. N’apayım, yazıyı bekliyorum. Konusu barış olacak. ’de, Ortadoğu’da barış. Ama neresinden başlamalı?.. Not defterim ve kafam kadar dolu ki. Salı günü Kuzey ’ta ’den başlayan, Şaklava, Selahaddin ve Erbil üzerinden ’ta devam eden, Perşembe gece yarısından sonra Başbakan Erdoğan’la birlikte ’da sona eren üç günlük geziyi gözümün önünden geçiriyorum. Irak Cumhurbaşkanı Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani ve kurmaylarıyla görüşmeler... Kürt yönetiminin halef selef başbakanları ve Behram Salih’le, Irak Dışişleri Bakanı dahil bazı Irak’lı bakanlarla sohbetler... Acı çekmek gerekiyor mu? Dışişleri Bakanı ’nun söyledikleri, Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu’nun değerlendirmeleri... Son olarak da, Bağdat’tan ’a uçarken Başbakan Erdoğan’dan dinlediklerim... Hepsini ve izlenimlerimi toparlamaya çalışınca, özellikle dünyanın bu bölgesinde barışın ne kadar çetrefil, ne kadar zor bir şey olduğunu bir kez daha anlıyorum. Gerçekten öyle. Bu coğrafyada ne zaman dolaşsam hep aynı duygular uyanır içimde. Bu toprakların acı ve trajediye doymayan terkibini düşünürüm. Ve her seferinde içimi özellikle acıtan bir şey yaşarım. Bu kez de öyle oldu. ’in Kuştepe Katliamı’nı çarşamba günü Selahaddin’deki Başkanlık Sarayı’nın koridorlarından birinde ’nin ağzından dinlerken, bu gibi durumlarda olduğu yine klasik söz geldi takıldı aklıma: Yaşamak için ille de acı çekmek mi gerekiyor?.. Belki de öyle. Tarih maalesef kan ve gözyaşıyla yazılıyor. Sonra da, çekilen acıların olgunlaştırdığı insanlar sonunda savaş değil, barış yolunu seçiyor. Sorunların anası: İnkâr Ama arada olan oluyor. Adı Saddam Hüseyin olan eli kanlı bir diktatörün askeri güçleri, 1983’te bir gün, Barzani’lere adını veren Irak Kürdistanı’ndaki Barzan bölgesini basıyor. Barzan aşiretlerinden yaşları 14’le 90 olan erkeklerin tümünü, tam sekiz bin kişiyi topluyor. Sonra da hepsini tek bir emirle kurşunlatıp toplu mezarlara gömdürüyor. Dağlık Barzan bölgesini gösteren renkli fotoğrafın başında korkunç insan kırımını anlatırken şöyle diyor Mesud Barzani: “İçlerinden 37’si benim ailemdendi, üçü de öz ağabeyimdi.” Saddam’ın bu zulmünden Irak Kürtlerini kurtaran Başkanı George W. Bush’un açtığı savaş oldu. Evet, bu savaş Irak’ı da kan gölüne çevirdi. Ama Iraklı Kürtlere Başkan Bush hakkında kötü bir şey söyletmek güçtür. yüzden, barış özellikle dünyanın bu coğrafyasında karmaşık, çetrefil bir konu. Çünkü çok boyutlu bir sorun. Barış istiyorsan birçok faktörü göz önünde tutmaktan başka çaren yoktur. Notlarıma bakıyorum. Irak Kürdistan Yönetimi’nin yeni Başbakanı Behram Salih’le sohbet ederken şöyle demiş: “Saddam Hüseyin’in kendisi için ne anlama geldiğini Irak’lı bir Kürde sorarsan genellikle iki şey söyler. Etnik temizlik ve Araplaştırma...” Hep aynı şey. Özünde milliyetçilik yatan, kendisini üstün gören, kendi değerlerini başkalarına da zorla kabul ettirmeye çalışan milliyetçilik illeti... Mesud Barzani’yle konuşurken bir noktayı özellikle vurguladı: İnkârcılığa son vermek! Bölgede onca zamandır yaşanmakta olan Kürt meselesi dahil tüm sorunların anası bence de ‘inkârcılık’tır. Bakın bölgenin yakın tarihine. Irak’ta özellikle Saddam diktatörlüğünde inkâr edilen Kürtler ve Şiiler... ’de bastırılan Sünniler... İsrail devleti tarafından inkâr edilen Filistinlilerin hakları... Ya da İslam âlemindeki radikal İslamcılar tarafından ya da tarafından inkâr edilen İsrail devletinin varlığı... Ya da Türkiye’de Kürtlerin inkâr edilen dili, kültürü... Barzani’nin sözünü düşünüyorum: “Meselelerin inkâr edilmesi ne yazık ki onların çözümünü getirmedi. Eğer hep birlikte barış içinde yaşamak istiyorsak, inkârcılıktan vazgeçmeliyiz.” Katılıyorum. Barış özlemi çok büyük, bizim de yaşadığımız yer yuvarlağının bu noktasında. Bölgenin barış özlemini giderebilmek için Türkiye de yoğun bir çaba içinde. Kafkaslar ve Ortadoğu’dan oluşan üçgeni’ni bir ‘barış üçgeni’ne çevirmek için Ankara elinden geleni yapıyor. da, da bu paketin parçaları. Türkiye’nin Irak’la Suriye’yle sınırlarını bir barış hattına dönüştürmek de öyle... Başbakan Erdoğan’la perşembe gece yarısından sonra Bağdat’tan Ankara’ya uçarken özellikle bu konuları konuştuk. Bu arada, güvenlik gerekçesiyle örülen ve Bağdat’ı tam bir labirente çeviren yüksek beton duvarların bir yıl öncesine göre azaldığını söyledi Erdoğan... Peki ya İsrail ile ilişkiler? Güvenlik eskisine göre daha iyi, gitgide düzeliyor Bağdat’ta. Hayat normalleşiyor. Ama barış yine de kolay değil, tıpkı Bağdat’ın beton duvarlı labirentlerinin içinde kaybolmak gibi bir şey... Çekilmiş olan büyük acılar insanları, tabii en başta siyasal kadroları ne kadar olgunlaştırdı sorusu hâlâ geçerliğini koruyor Irak’ta. Bu ülkede değişik mezheplerden, etnik farklılıklardan kaynaklanan görüş ayrılıkları, husumet ve düşmanlıklar herhalde barış yolundaki en büyük engeller olmaya devam ediyor. Irak’ta petrolün, siyasal iktidarın ve toprağın paylaşımıyla ilgili anlaşmazlıklar hâlâ ülkenin yakın geleceğini, barış ve istikrarı tehdit ediyor. Türkiye’nin gerek Irak’a, gerekse Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne yönelik politikaları doğru yolda, barışı ciddi olarak amaçlayan adımlardan oluşuyor. Başbakan Erdoğan Ankara’ya dönerken, yakında Erbil’de açılacağını ve Kürt yönetimiyle üst düzeyde temasların başlayacağını da söyledi. Nitekim, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’yle Bağdat ’nda Başbakan Erdoğan’ı beklerken yaptığım kısa sohbette Türkiye ve bölgeyle ilişkiler için şöyle dedi: “Yepyeni bir ruh söz konusu... Artık ilişkiler sadece ’ya endeksli değil.” İsrail’le ilişkilere gelince... Erdoğan, İsrail’le dolayısıyla ilişkilerde yaşanmakta olan gerginliğe ilişkin görüşünü kısaca açıklarken, ne kadar haklı olduğunu söyledi, Bağdat’ta bu konuda kendisine sadece teşekkür edildiğini belirtti. Ortadoğu’da barışın olmazı Şimdi, bir dakika! İsrail’i bu köşede Filistin sorunu nedeniyle çok eleştirdim. Özellikle Gazze’den dolayı eleştirilerim daha da ağırlaştı. Hatta her yıl yolumu hiç olmazsa bir kez düşürmeye çalıştığım İsrail’e son yıllarda gitmek hiç içimden gelmedi. Onun içindir ki, Ankara’nın İsrail’e dönük yaklaşım ve çıkışlarını, bu arada Başbakan Erdoğan’ın ’taki ‘one minute’ını destekledim. Dediğim şu: Ortadoğu’da barış isteniyorsa, İslam âleminde İslamcı radikalizmin yolu kesilmek isteniyorsa, zaman İsrail’in ‘Filistin inkârcılığı’nın sonu gelmelidir; ABD Başkanı Obama eğer gerçekten ’ne layık olmak istiyorsa, Filistin’de çözüm için İsrail’e içtenlikle bastırmalıdır. Gazze’den dolayı Başbakan Erdoğan’ın duyarlığını anlıyorum. Ancak burada bir noktanın belirtilmesinde yarar var. Hükümetin İsrail’e dönük yaklaşımlarının ‘ince ayar’a ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Çünkü İsrail ayağı olmadan Ortadoğu’da barış olmaz, olamaz. Çünkü İsrail ayağı olmadan Ortadoğu’da yeterince etkili olunmaz, olunamaz. İkincisi: ’nin İsrail’deki Gazze operasyonunu konu alan Ayrılık dizisinin kabul edilemez yanları vardır. Uzun lafın kısası: Evet, barış kolay değil bu topraklarda. Üç günlük hızlandırılmış Irak gezimiz bu yalın gerçeğin altını bir kez daha çizdi. Hem temel konularda ‘inkârcılık’tan vazgeçmek, hem de çok boyutlu düşünüp hassas meselelere ilişkin ince ayarları göz önünde tutmak gerekiyor barış için bu coğrafyada...
599625
Fenerbahçe, Gaziantep maçına Galatasaray'la motive olacak!
Şu ana kadar maçın tümünden galibiyetle ayrılan Sarı-Lacivertliler, gelecek hafta Galatasaray'la oynayacağı derbiye kayıpsız çıkmayı planlıyor. Bu yüzden de Gaziantepspor mücadelesi en kritik maçlardan biri olarak görülüyor. Antep'ten de puanla dönülmesi halinde 9'da yapacak olan Kanarya'yı, karşılaşmaya bir nevi Galatasaray motive ediyor. İnternetteki forum sitelerinde ezeli rakipleri Galatasaray'ın Trabzonspor'la en kötü ihtimalle berabere kalacağı şeklinde görüş bildiren Fenerbahçeli taraftarlar, böylece derbi öncesi aradaki farkın 7'ye çıkacağını düşünüyor. '10. haftada 10 puan fark' sloganı ise bugünlerde taraftarların dilinden düşmüyor. Sarı-Kırmızılı ekibin 1999 yılından beri Kadıköy'de galibiyete hasret kalması da bu inancı pekiştiriyor. ALEX VE GÜİZA, ANTEP DEPLASMANINDA YOK Her zaman maçların tek tek değerlendirilmesi gerektiğinden bahseden Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, sakatlığı süren ve milli takımlardan yorgun dönen futbolcuların fazlalığı nedeniyle Gaziantepspor karşılaşmasına temkinli yaklaşıyor. Sarı-Lacivertlilerde İspanya Milli Takımı'nın kampında sakatlanan Güiza, düz koşulara başladı. Henüz takımla çalışmalara katılmayan Güiza ile kaptan Alex'in forma giymesi beklenmiyor. Son bir haftada Milli Takım'la kâbus dolu günler geçiren Emre, Gökhan, Volkan, Kazım, Önder'in de moralinin bozuk olduğu öğrenildi. Brezilya Milli Takımı'nda görev alan Andre Santos ile Uruguaylı Lugano'nun yol yorgunluğu çekecek olması ise Daum'un keyfini kaçırıyor. Fakat Alman teknik adamın, Gaziantepspor maçı için Roberto Carlos, Semih Şentürk, Selçuk Şahin, Mehmet Topuz, Bekir İrtegün ve Özer Hurmacı gibi çok fazla forma şansı vermediği isimlere 'hazır olun' mesajı gönderdiği belirtiliyor. Kanarya'da haftanın rakamı dokuz F.Bahçe, deplasmanda G.Antep ile yapacağı maçın hazırlıklarını dün yaptığı idmanla sürdürdü. Daum yönetiminde akşam yapılan idman, saha ortasındaki mini toplantının ardından başladı. Antrenör Roland Koch, haftanın en güzel sayısını sorunca, haftadır puan kaybetmeyen futbolcular "Dokuz" karşılığını verdi. Sarı-Lacivertli oyuncuların koşuyla başlayan idmanı, çift kale maçla sona erdi. Milli takımlarından dönen Lugano ve Dos Santos, toplu idmana katılamadı. Baroni ve Gökhan'a sarı kart uyarısı Gaziantepspor maçının hazırlıklarına devam eden Fenerbahçe'de sarı kart alarmı verildi. Süper Lig'in 10. haftasında Galatasaray'ı konuk edecek Sarı-Lacivertlilerde futbolcu kart sınırında bulunuyor. Alex, Güiza, Gökhan Gönül ve Cristian Baroni, Gaziantep'te kart görmeleri halinde derbide forma giyemeyecek. Ancak bu karşılaşmada oynaması beklenmeyen Güiza ile Alex açısından bir tehlike yok.
600599
THK Başkanlığı'na Osman Yıldırım seçildi
THK'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, 448 delegenin oy kullandığı genel kurulda başkan adayı yarıştı. THK Isparta Şube Başkanı Zafer Çağlar ile emekli Hava Pilot Tümgeneral Osman Yıldırım'ın aday olduğu seçimlerde Yıldırım, 441 geçerli oyun 308'ini alarak THK Genel Başkanlığına seçildi. Zafer Çağlar ise 133 oyda kaldı. Seçimlerde, THK Genel Yönetim, Merkez Denetleme ve Merkez Disiplin kurulları üyeleri de belirlendi. Emekli Hava Pilot Tümgeneral Osman Yıldırım, 1952 yılında Ankara'da doğdu. 30 Ağustos 1972'de Hava Harp Okulundan mezun olan Yıldırım, 2009'a kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığında değişik görevlerde bulundu. Yıldırım, evli ve çocuk babası.
599419
Kasımpaşa, Beşiktaş maçından puan bekliyor
Kasımpaşa, Beşiktaş maçından puan bekliyor Beşiktaş'ın konuğu olacak Kasımpaşa, güçlü rakibinden puan veya puanlar almayı hedefliyor. Futbol Şube Sorumlusu Mehmet Süha Sidal, maçta iyi oynayarak Beşiktaş'tan puan almaya çalışacaklarını söyledi. Sidal, milli takımın maçlarının yanı sıra Ankaraspor ile yapmadıkları karşılaşma nedeniyle haftalık bir ara verdiklerini hatırlatarak, “Bu arayı iyi değerlendirdik. 10 günlük bir kamp gerçekleştirdik. İki hazırlık maçı oynadık. Tempomuzu düşürmedik. Şu anda bir sakat, bir de cezalı oyuncumuz var. Ama yerlerine oynayacaklar, onları aratmayacaktır. Bu ve bundan sonraki haftalarda Kasımpaşa iyi sonuçlar alacaktır” ifadelerini kullandı.
599365
ABD’de aşıya karşı dava
’de aşıya karşı dava ’ta aşı yaptırmaları zorunlu kılınan sağlık görevlileri kampanyayı durdurmak için dava açtı ’nin kentinde (A/H1N1) aşısı yaptırmaları zorunlu kılınan sağlık görevlileri, aşıların yeterince test edilmediğini belirterek aşı kampanyasını durdurmak için dava açtı. Başkent ’daki bir federal mahkemede açılan davanın dilekçesinde, “Bir domuz gribi salgınını önlemeyi bırakın, zayıflatılmış canlı virüs içeren burun aşıları bir salgınını tetikleyebilir” denildi. Dava açan avukattan biri olan Turner, “H1N1 aşılarının hiçbiri uygun şekilde test edilmedi” dedi. Amerikan Gıda ve Dairesi’nin (FDA) yeni bir ilaç olan domuz gribi aşısının güvenli ve etkili olup olmadığına dair gerekli testleri yapmadığını söyleyen avukat, “Test yapılması gerektiğini söylerken, herhangi bir tıp okulundaki bir profesörün bazı öğrencileri üzerinde deneme yapıp, ‘Bir problem görmüyorum’ demesini kast etmiyorum” diye konuştu. 2.4 burun spreyi Turner, yetkililerin, yeni virüsün mevsimsel virüsüne çok benzediğini, bu yüzden de aşı üzerinde yeni bir ilaçta yapılması gereken testlerin uygulanmasına gerek olmadığını söylediğini belirtti. Turner, şikâyetlerinin kabul edilmesi halinde aşının ülke genelinde dağıtımının durdurulacağını kaydetti. ABD’de zayıflatılmış canlı H1N1 virüsü içeren 2.4 milyon doz burun spreyi şeklindeki domuz gribi aşısı geçen hafta eyalet ve yerel sağlık idarelerine dağıtılmıştı.
599342
Süper Lig heyecanı kaldığı yerden
Milli maçlar nedeniyle ara verilen lig, bugün oynanacak Denizlispor-Bursaspor maçıyla yeniden başlayacak. Haftanın maçı ise G.Saray ile Trabzonsppor arasında oynanacak. Futbolda Süper Lige 9. hafta maçlarıyla devam edilecek. İşte haftanın programı... Bugün 16.00 Denizlispor-Bursaspor (Denizli Atatürk) 20.00 Beşiktaş-Kasımpaşa (BJK İnönü) 18 Ekim Pazar: 15.00 Gençlerbirliği-Sivasspor (Ankara 19 Mayıs) 15.00 İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Manisaspor (Atatürk Olimpiyat) 15.00 Kayserispor-Ankaragücü (Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has) 16.00 Gaziantepspor-Fenerbahçe (Kamil Ocak) 18.00 Antalyaspor-Diyarbakırspor (Antalya Atatürk) 20.00 Galatasaray-Trabzonspor (Ali Sami Yen)
599856
Şehitler anıtındaki bayraklar niye kaldırıldı?
ANS televizyonu, 'ın başkenti Bakü'de bulunan Şehitler Anıtı'ndaki Türkiye bayraklarının 15 Ekim'de gönderden indirilerek kaldırıldığını bildirdi. Anıtta bulunan bayraklarının da kaldırıldığı öğrenildi. (CNNTURK.COM) -- ANS'nin anıt bekçisine dayandırarak verdiği habere göre 15 Ekim günü sabah saatlerinde birkaç kişinin anıta gelip tüm bayrakları anıttan indirdiğini açıkladı. Daha sonra Türk bayraklarının asılı olduğu direklerin de söküldüğü ve direklerin yerinin betonla kaplandığını ve üstüne de taş örtüldüğü öne sürülüyor. Bekçi gelenlerin kimin emriyle bayrağı kaldırdığını bilmediğini ifade ederken bayrak ve direkler kaldırılmadan önce iki kişinin gelip anıtı dikkatle incelediğini iddia etti. Türk Şehitliği'nin sınırları içinde yer aldığı Bakü'nün Sebail İlçesi İcra Hakimiyeti Şube Müdürü İsrafil Kerimov, Şehitler Hıyabanı'ndaki Türk Şehitliği Abidesi'nin etrafından bayrakların kaldırılmasının bir kampanya amacını taşımadığını belirtti. Bu konunun ‘'da yabancı devletlerin ve uluslararası teşkilatların bayraklarının kullanımı hakkındaki kanun’ çerçevesinde düzenlendiğini belirten Kerimov, bayrakların asılması ile ilgili olarak zaman zaman kontroller yapıldığını bildirdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Elhan Plohov da “Dışişleri Bakanlığı ne bayrak asıyor ne de kaldırıyor. Bu mesele bizi ilgilendirmiyor” dedi. Plohov, bayrakların abide etrafından sürdürülen tamirat işleri nedeniyle kaldırılmasının da söz konusu olabileceğini belirtti. Azeri sözcü, bu durumda rahatsızlık duymanın gereksiz olduğunu söyledi. Bu arada anıttaki Türk bayraklarının yanı sıra bayraklarının da indirildiği öğrenildi. Anıt 1918 yılında Bakü'yü Ermeni-Bolşevik işgalinden kurtarırken şehit düşen Türk İslam ordusu askerlerinin anısına dikilmişti.
599443
İpekyol'la olmadığınız kadar tren
İpekyol'la olmadığınız kadar tren Kışın yoğun temposundan ve karanlığından uzaklaşmak için hazırlanan IPEKYOL Natural teması yumuşacık cashmere kumaşlarla sizi kucaklayan ve koruyan parçalar sunuyor. Bej hafif tüylü flaneller, ekru tüylü yumuşacık tek parça ceketler, vintage görünümlü elbiseler ve moher hırkalar sizi hiç olmadığınız kadar mutlu ve huzurlu hissettiriyor. Kışa inat “Bu hafta sonunu arkadaşlarımla geçireceğim” dediğiniz günlerde safran desenli bluzlar, haki binici pantolonla kombinlenebilir.
599378
Sinan Çetin’in Plato’su çocuklara emanet
’in Plato’su çocuklara emanetYeni şirketler Ünlü yönetmen ’in yapımcılık şirketi Plato’da artık çocuklarının sözü geçecek! in Berlin’den ’na kadar birçok ses getiren film ve dizinin yapımcılığını gerçekleştiren Plato, artık Sinan Çetin’in çocukları tarafından yönetilecek ’in 1986’da kurduğu ve zamandan beri yönettiği ‘Plato Film Yapım’ şirketinin yerine geçen hafta ‘Plato Filmcilik Reklamcılık ve Yapımcılık’ adlı yeni bir şirket kuruldu. Rüzgar başkan Eski şirketin aksine yeni şirkete ne Sinan Çetin, ne de Alman asıllı eşi Rebekka Haas Çetin ortak. Yeni şirketin ortakları çiftin çocukları Rüzgar Çetin (24), Rafael İndiana Cemil Çetin (17), Orfeo Sinan Çetin (15) ve Tess Sahara Maria Çetin (12) ile yeğenleri Taylan Çetin ve Kamil Çetin. ‘Sinan Bey işin içinde’ Yaklaşık sene boyunca babasına reji asistanlığı yapan Rüzgar Çetin, yeni şirketin yönetim kurulu başkanlığına getirildi. Ünlü çift, yalnızca şirketin kuruluş sözleşmesine yaşı tutmayan çocukları adına velayeten imza attı. Rebekka Haas Çetin şirketi biraz küçültmek istediklerini, yapımcı koltuğunda artık Rüzgar Çetin’in oturduğunu belirterek, “Ancak Sinan Bey her zaman işin içinde” diyor. Taylan Çetin ise eski şirketin limited, yeni şirketin ise anonim ortaklık olduğunu belirterek, şunları söylüyor: “Bundan sonra anonim şirketin avantajlarından da yararlanacağız. Artık çocukların da direksiyona geçerek işi öğrenmesi gerekiyordu.” Kamışlı ve Sabancı gayrimenkul danışmanı Sabancı grubundaki aktif görevinden 2000 yılında ayrılan Şevket Sabancı tarafından kurulan gayrimenkul sektörüne giriyor. Bu ay Esas Holding, ‘Kiraz Gayrimenkul ve Yatırım Danışmanlığı’ adlı yeni bir şirket kurdu. Şirketin ortakları arasında Şevket Sabancı’nın çocukları ve da var. Yeni şirketin yurtiçi ve yurtdışında arsa, gibi her tür gayrimenkul projelerinin satın alınması, geliştirilmesi ve pazarlanması gibi konularla ilgileneceği belirtiliyor. Kiraz 1’in başkanlığına Emine Kamışlı getirildi.
599458
İkiler'le moda her yerde
İkiler'le moda her yerde Sezonun tüm moda renklerini şık ve özgün tasarımlarını içinde barındıran koleksiyonuyla İKİLER önceliğiniz olacak. İKİLER ile yine 'Moda Her Yerde' sizinle olacak. Artan satış noktasıyla daha çok İKİLER kadınına rastlayacağımız yeni sezona zarafet ve şıklık damgasını vuracak. Kendini şık ve zarif hissetmek isteyen hanımlar bu kış İKİLER'in koleksiyonuna tutulacaksınız. Kalitesini ve şık tasarımlarını her sezon daha çarpıcı kılan İKİLER yine çok iddialı. 80'lerin ışıltısı, kare formları, 40'ların feminen siluetleri, pileler, fırfırlar, eski Yunanlıların drape detayları, erkeksi çizgiler… Bizi dünyanın çeşitli köşelerine götürecek etnik renk ve desenler doğanın kirletilmediğini düşleyen, doğayı çağrıştıran yeni bir kış koleksiyonuyla İKİLER'in sezon koleksiyonu Black Code, Folk, Pastel, World ve Elf adıyla beş ana temadan oluşuyor.
599741
Haftasonu hava nasıl olacak?
Haftasonu hava nasıl olacak? Yapılan son değerlendirmelere göre; Ülkemizin batı bölgelerinde aralıklarla görülecek yağışların Marmara'nın batısı(Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve İstanbul'un Avrupa yakasında), İzmir, Aydın, Manisa ile Muğla'nın kuzey ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor. HAVA SICAKLIĞI :Hava sıcaklığı Marmara ve Ege'de ila derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. RÜZGAR :Genellikle güney ve güneybatı, zamanla Marmara'da kuzey ve kuzeydoğu yönlerden hafif arasıra orta kuvvette esecek. UYARILAR KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI: Yağışların; Marmara'nın batısı(Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve İstanbul'un Avrupa yakasında), İzmir, Aydın, Manisa ile Muğla'nın kuzey ilçelerinde kuvvetli olması beklendiğinden oluşabilecek olumsuz şartlara karşı (yıldırım düşmesi, lokal su baskını ve ani sel, taşkın, ulaşımda aksamalar vb.) ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.
599860
Uluslararası borsalarda geçen hafta...
Uluslararası borsalarda geçen hafta... Uluslararası piyasalarda, doları, hafta içinde, Yeni dışındaki önemli para birimleri karşısında değer kaybederken, altın ve fiyatları rekor düzeyde yükseldi. ABD’nin küresel krizin etkisiyle tüm zamanların en yüksek düzeyine ulaştı. ABD Mali Yılı’nın sona erdiği Eylül ayı sonu itibarıyla, federal bütçe açığı, 1,4 trilyon olarak gerçekleşti. ABD Başkanı ’nın ekonomi danışmanı Lawrence Summers, güçlü dolar kurunun, ABD’nin çıkarına hizmet ettiğini söyledi. Summers, Bakanı ’in sık sık dile getirdiği güçlü doların ABD’nin çıkarına olduğu söylemine katıldığını belirterek, bunun ABD için, ekonomi politikası için doğru bir önerme olduğunu ifade etti. Para birimindeki iniş çıkışın dalgalı kur rejiminin kaçınılmaz sonucu olduğunu kaydeden Summers, asıl önemli olanın ekonominin temellerinin ve büyüme kapasitesinin güçlendirilmesi olduğunu dile getirdi. 2009 yılında önemli para birimleri karşısında yüzde oranında değer kaybeden ve ABD’deki rekor düşük faiz oranları ve yüksek nedeniyle daha da değer kaybedebilecek dolarla ilgili mali piyasalarda kaygılar artıyor. Summers, ABD’de şu an yüzde 9,8 olan oranının ise olasılıkla yükselmeye devam edeceğini, ancak hızının yavaşladığını belirterek, kimsenin, ekonominin keskin düşüşünü sürdürdüğünü söyleyemeyeceğini, muhtemelen gayri safi yurtiçi hasılanın gelecek ayda pozitif rakamlara ulaşacağını ifade etti. Summers, "Bence köşeyi dönüyoruz ve köşeyi döndükten sonra, toparlanmanın hızının arttığını göreceğiz" dedi. Summers, Obama’nın onayladığı 787 milyar dolarlık teşvik paketinin, ilk 16 milyar dolarlık diliminin 30 binden fazla kişiye sağladığını da kaydetti. ABD’de eylül ayında tüketici fiyatları yüzde 0,2 arttı. Çalışma Bakanlığının açıkladığı verilere göre, fiyatlarındaki yüksek artışa karşın ABD’de eylül ayında tüketici fiyatları ılımlı bir şekilde sadece yüzde 0,2 yükseliş gösterdi. ve gıda fiyatları dışarıda tutularak hesaplanan çekirdek tüketici fiyatları da yüzde 0,2 arttı. Ekonomistler, çekirdek tüketici fiyatlarının yüzde 0,1 artmasını bekliyorlardı. Son 12 ayda ise tüketici fiyatları, durgunluğun etkisiyle, yüzde 1,3 geriledi. Öte yandan, ABD’de için başvurular ocak ayından bu yana en düşük seviyeye geriledi. Buna göre, bir önceki hafta 524 bin kişi işsizlik maaşı için başvuruda bulunurken, geçen hafta bu sayı 514 bine geriledi. Birçok gibi Amerikan (Fed) Başkanı de bu yılın 2. yarısından itibaren ABD ekonomisinin yüzde büyüyeceğini, ancak bu büyümeye rağmen işsizliğin yüzde 9’un üzerinde olacağını tahmin ediyor. ABD’de satışları, Eylül ayında, yılın en yüksek düşüş oranını kaydederken, yine de beklentilerin altında düşüş gösterdi. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, perakende satışları, Eylül ayında yüzde 1,5 oranında azaldı. Ekonomistler, Eylül ayında yüzde 2,1 oranında düşüş tahmin ediyorlardı. Perakende satışların düşmesinde, otomobil satışlarının gerilemesi etkili oldu. Nobel Ekonomi ödülünü bu yıl, "Ekonomik Yönetişim" teması kazandı. Bilimler Akademisi, bu yıl ’ne ABD’li Elinor Ostrom ve Oliver Williamson’ı layık gördü. kazanan her iki kişi de "yönetişim" faktörünü, "klasik" düşünce ve anlayışın dışında analiz ettiler. ’Yönetişim", mevcut küresel mali krizin de temel nedeni olarak gösteriliyor. Krizden, özellikle mali kurumların etkin bir "Kurumsal Yönetişim" sağlayamadıkları vurgulanıyor. Elinor Ostrom, Kamu Ortak Malları, onları kullananlar, örneğin dernekler, birlikler tarafından nasıl başarılı bir şekilde yönetilir konusunu araştırırken, örneğin, ormanlık alan, yer altı yer üstü suları, mera gibi ortak kamu mallarının, sadece kamu ya da tarafından değil, bu ortak malları kullananlar tarafından da, belki de daha etkin bir şekilde yönetilebileceğini, korunabileceğini vurguluyor. "Kurumsal Yönetişime" dikkat çeken Oliver Williamson da, şirketler ve kurumların, rekabetin sınırlı olduğu ortamlarda da sorun çözücü kurumlar olarak yapılanabileceklerini öne sürüyor. Oliver Williamson’a göre, piyasaların tam rekabet içinde çalıştığı sistemlerde sorunlar kolaylıkla çözülebilir ancak rekabetin sınırlı olduğu piyasalarda, şirketler, kurumlar kendi çözüm yöntemlerini geliştirirler. Williamson’a göre, büyük şirketler ve kurumlar, bazı istisnalar dışında, her zaman varlıklarını sürdürürler çünkü bunlar etkin çalışmak için yapılanmışlardır. döviz piyasasında pazartesi günü 1,4754 dolardan kapanan avro, cuma kapanışta 1,4880 dolara çıktı. Aynı borsada haftaya 1,5793 dolarda giren İngiliz Sterlini ise cuma kapanışta 1,6360 dolara yükseldi. ALTIN FİYATLARI YÜKSELDİ Altın fiyatları hafta içinde, ABD Dolarındaki değer kaybının da önemli etkisiyle değer kazandı. Altın fiyatları, hafta içinde rekor düzeyde değer kazanarak onsu 1000 doların üstüne çıktı. Uluslararası piyasalarda altının ons fiyatı hafta ortasında 1.070,40 dolara kadar çıkarak rekor kırdı. Londra borsasında, altının ons fiyatı hafta içinde pazartesi günü 1.057,50 dolar iken, cuma günü 1050,70 dolardan kapandı. Analistler, enflasyona karşı korunmak için gelecek 12 ayda petrol ve altın gibi emtia fiyatlarının artmasını bekliyor. BORSALAR DEĞER KAZANDI Dünya borsaları endeksi, son bir yılın en yüksek düzeyine çıktı. Endeks, bu yıl başından buyana yüzde 29 değer kazandı. ABD’de, Menkul Kıymetler Borsası’ndaki endeksler bu haftayı yükselişle kapattılar. Endeksi, ortalama yüzde 1,3 oranında değer kazanarak 9,996 puandan haftayı tamamladı. endeksi Bileşik Endeksi yüzde 0,8 ve Standard and Poor’s 500 endeksi de yüzde 1,5 oranlarında değer artışıyla haftayı kapattılar. Borsasında, Nikkei Endeksi geçen hafta 241,17 puan değer kazanarak, 10.257,56 puandan haftayı kapattı. Londra Menkul Kıymetler Borsası’nda FTSE-100 endeksi de 28,37 puanlık artışla, 5.190,24 puandan haftayı kapattı. PETROL FİYATLARI YÜKSELDİ Uluslararası fiyatları, gerek talep artışı, gerekse ABD Doları’ndaki düşüşün etkisiyle hafta içinde değer kazandı. Uluslararası ham petrol fiyatları, varili 75 doları aşarak, son bir yılın en yüksek düzeyine ulaştı. Hafta başında varili 75 dolar düzeyinden işlem gören ham petrolün fiyatı haftasonunda 78,53 dolara çıktı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), küresel ekonominin toparlanmasından ötürü küresel petrol talebinin gelecek yıl yüzde artacağını bildirdi. Dünya petrolünün yüzde 35’inden fazlasını karşılayan ’in Ekim ayı Petrol Piyasası Raporu’na göre, gelecek yıl küresel petrol talebi günlük 700 bin artarak, günlük ortalama 84,9 milyon varil olacak. OPEC böylece, gelecek yıl için küresel petrol talebini Eylül ayı raporuna göre, günlük 200 bin varil yukarı yönlü revize etti. Raporda, ve ’nin ekonomik performansında son zamanlardaki düzelme göz önüne alındığında, petrol talebinin daha önceki tahminlere göre daha iyi olması bekleniyor. Gelecek yıl petrol talebindeki büyümenin önemli bölümü özellikle OECD dışındaki Çin, ve Latin ’da olacak" denildi. (IEA), geçen hafta, küresel petrol talebinin gelecek yıl bu yıla göre yüzde 1,7 artarak günlük 86,1 milyon varil olacağını açıklamıştı. OPEC, Eylül 2008’e göre, günlük üretimini 4,2 milyon varil azaltmış bulunuyor. ’ın raporuna göre, ham petrol fiyatlarının bu yıl sonunda 85 dolara, gelecek yılın sonunda ise 95 dolara çıkması bekleniyor.
600500
Fenerbahçe 9'da Peşinde
Fenerbahçe 9'da Peşinde Sarı-Lacivertliler, Gaziantepspor'u da yenerek, sezona en iyi başlangıç rekorunu maça çıkarmak istiyor. Yayına Giriş: 17.10.2009 16:53:13 Güncelleme: 17.10.2009 16:53:13 Turkcell Süper Lig'de bu sezon ilk maçını kazanan Fenerbahçe, deplasmanda Gaziantepspor ile yapacağı 9. maçtan da galibiyetle ayrılarak, lige en iyi başlangıç rekorunu geliştirmek istiyor. Geçen hafta Gençlerbirliği ile yaptığı maçı kazanarak, maçla kendisine ait olan 45 yıllık sezona en iyi başlangıç rekorunu maça çıkaran sarı-lacivertliler, Gaziantepspor'u da yenerek, en iyi başlangıç rekorunu maça çıkarmak istiyor. Fenerbahçe'de Eksik Teknik direktör Christoph Daum, milli takımlarından dönen ve takımdan ayrı çalışan futbolculardan Lugano'yu Gaziantepspor maçı kadrosuna almazken, Dos Santos'u 19 kişilik kadroya dahil etti. Sarı-lacivertlilerde Deniz ile sakatlıkları bulunan Güiza, Deivid ve Alex ise İstanbul'da kaldı. Gençlerbirliği maçında sarı kart cezalısı olduğu için forma giyemeyen Kazım'ın takımdaki yerini alması bekleniyor.
600172
Irak, BP önderliğindeki konsorsiyuma petrol çıkarma izni verdi
önderliğindeki konsorsiyuma çıkarma izni verdi Hükümeti, İngiliz şirketi önderliğindeki konsorsiyuma, ülkenin güneyinde çıkarma izni verdi. Hükümet Sözcüsü Ali el-Dabbagh, Hükümetin, petrol çıkarma iznini onayladığını söyledi. ’in CNPC şirketinin de yer aldığı BP önderliğindeki konsorsiyum, Haziran ayında, Irak’ın ilk uluslararası petrol ihalesini kazanmıştı. Konsorsiyum, 17,8 milyar varillik Rumaila petrol sahasını işletecek.
600134
TBMM Başkanı Şahin'in en büyük isteği
Şahin, Artvin'in Yusufeli ilçesi Er Meydanı Alanı'nda düzenlenen ''60. Geleneksel Karakucak Güreşleri'' etkinliğine katılarak bir konuşma yaptı. Şahin, halkı selamlarken, kendisinden önce konuşan AK Parti Artvin Milletvekili Ertekin Çolak'ın ''TBMM Başkanımız Şahin ile meclis başkanlığı seçiminden önce pazarlık yapmıştım, buraya geleceğinin sözünü alarak oy verdim kendisine'' şeklindeki sözlerini anımsatarak, ''Ben de Ertekin Bey'e şunu söyleyeyim. Buraya değerli oylarınızla Meclis Başkanı seçildiğim için gelmedim. Siz saygıdeğer Yusufelili kardeşlerimi ziyaret etmek, sizlerle birlikte olmak için geldim'' diye konuştu. 25 yıl önce Yusufelili bir dostu olduğunu, bu kişinin dönem İstanbul Kasımpaşa'da bir spor kulübünün başkanlığını yaptığını ifade eden Şahin, ''Güreş şubesi de açtılar. Başına da Yusufelili bir kardeşimizi getirdik. Arkadaşlık kurmam böyle başladı. Sonra çok arkadaşım oldu buralı. Şimdi 25 yıl sonra çok arzu etmeme rağmen gelemediğim Yusufeli'ndeyim ve yine güreş sebebiyle'' dedi. Güreşin Türkiye'nin ata sporu olduğunu vurgulayan Şahin, ''Dünya minderlerinde, olimpiyatlarda en çok Türkiye'ye madalya kazandıran spor branşı güreştir. Biliyorum ki Artvinliler, özellikle Yusufelililer güreşi çok seviyorlar. Çok pehlivan yetiştirdiler. Bayrağımızı şerefle temsil etmiş pehlivanlar yetiştirdiler. Şimdi bu organizasyon uluslararası bir boyut kazandı. ülkeden güreşçiler geldi'' diye konuştu. Artvin'e biri iktidar, diğeri anamuhalefet partisinin üyesi olan iki Artvin milletvekiliyle geldiğini anlatan Şahin, ''Onlarla TBMM'yi burada temsil ediyoruz. Seçimler yapılmış, millet diyeceğini demiş. Parlamento oluşmuş. İktidar meydana çıkmış, muhalefet oluşmuş. Şimdi milletimize hizmet etme zamanıdır. Kısır çekişmelerle vakit kaybedecek zaman değildir. Demokrasinin en güzel örneklerinden birini veriyoruz üçümüz burada bir arada. Kardeşçe, dostça, el ele'' dedi. ''BİR ÖZLEMİMİ, BİR ARZUMU SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTİYORUM'' ''Bir özlemimi, bir arzumu sizlerle paylaşmak istiyorum'' diyen Şahin, sözlerine şöyle devam etti: ''Beni en çok ne memnun edecek biliyor musunuz? Bir gün Meclis Başkanınız olarak böyle Yusufeli gibi Türkiye'mizin herhangi bir bölgesinde bir etkinliğe gittiğimde yanımda siyasi partilerimizin genel başkanlarının bulunması en büyük arzumdur. Onlarla birlikte gitmek, onlarla birlikte halkımızı selamlamak, böylece Türk demokrasisinin gücünü göstermek. Aramızdaki sevgiyi, diyaloğu milletimizle paylaşmak zannediyorum, TBMM'ye daha da bir itibar kazandırır. Türk siyasetine daha da itibar kazandırır. Bu günleri göreceğimizi umut ediyorum.'' Şahin, Yusufeli'nde 35 yıldır bir türlü hayata geçemeyen bir baraj projesi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: ''Kiminle karşılaşsam buraya geldiğimden beri, Yusufeli Barajı ve Yusufeli'nin yeni yerleşim yeriyle ilgili konu gündeme geldi. Dünden beri Sayın Bakan ile bürokratlarla görüştüm. Döndükten sonra sayın Başbakanımızla görüşeceğim. Bu projenin bir an önce hayata geçmesini ve Yusufelili kardeşlerimizin geleceğe güvenle bakmasını kısa sürede temin etmek zorundayız. Böyle bir sorumluluğun omuzlarımda olduğunu hissediyorum.'' Toplam 13 kategoride yapılan karakucak güreşlerinde, Türkiye'nin 14 ilinden ve Gürcistan, Azerbaycan, Dağıstan ile İran'dan 179 güreşçi mücadele ediyor. Güreşlerde toplam 17 bin 100 lira para ödülü dağıtılacak. Etkinliği Şahin'in yanı sıra Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu, AK Parti Artvin Milletvekili Ertekin Çolak, CHP Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu ile diğer ilgililer ve çok sayıda vatandaş izledi. TBMM Başkanı Şahin, alana girdiğinde vatandaşlar tarafından uzun süre alkışlandı.
599640
Osman Tanburacı Cumartesi: Sana ait her şeyi seviyorum ben... Yağmurunu, sarı-kızıl yaprağını, hüznünü...
Sana ait her şeyi seviyorum ben... Yağmurunu, sarı-kızıl yaprağını, hüznünü... Bu sabah uyandığımda kasvetli bir İstanbul' la selamlaştım... Mevsim sonbahar... Yedi tepesinden üzerime kandil kandil uzanan duygular, mutluluğa karışmış hüzünler var... Yüreğimden hiç eksik olmadı ki aşk benim... İster yaşama aşkı deyin buna, ister sevgiliye özlem. Hiç fark etmez. Bendeki duygular da İstanbul gibi değişkendir; çağa, zamana, iklime, dile uyan... Bu sabah hava kapalı... Bulutlar var İstanbul üzerinde... Haliç bir başka karanlık, boğaz bir başka deli... Gönlüm de bir kadar deli... Sevmek için tepiniyorsa da gözlerimin bebeği, dur diyor klima bugün, bi dur hele... Hiç ümidimi kesmedim yarınlardan, önceki hayatımın ölçüsü mü kader? İstanbul, Roma'dan koptuğunda bilemezdi ki kimin olacak? Tarihte talih layığını buldu İstanbul'un... Bugün; Sevgi sanki bir tutam, içimde buram buram tüten. Asla yalnızlığı seçmedim ben... Tek başına sipsivri kalmak harcım değildir benim. Onun için çok seviyorum İstanbul'u... Onda da ince uzun sivri camiler, deniz, sahil, güvercinler, martılar, çeşit çeşit aşklar var kaldırımlarında... Güneşin imbikten geçer gibi sızdığı kapalı pancurların ardında ne sevgi dolu kıpırtılar var bilmediğimiz göremediğimiz... İstanbul da yerlisi yabancısı, diplomatı sade vatandaşıyla hiç yalnız değil... Yirmi dört saat ayrılmazlarıyla yaşayan bir sevda şehridir İstanbul. Benim gibi... Ya da ben İstanbul gibiyim, lodosuyla poyrazıyla... Bazen tadımdan yenmez bazen de kasıp kavuran, ama çoğunca sevecen duygularla bezeli... Bu sabah hatıramda eski aşklar, tenimde taze duygular var... Yaşamak ne kadar güzelse, İstanbul'un her mevsiminde bin defa doğmak, bin kere ölmek de kadar güzel... İstanbul'da doğdum... Orada yaşadım bütün güzellikleri... Sünnet oldum Bakırköy'ünde, Okudum Galata Sarayı'nda... Askere gittim buradan, hava değişimi gibi, Evlendim.... Güldüm ağladım, acılar yaşadım kaldırımlarında bu şehrin. Dostlarım da oldu İstanbul'da, yapayalnız da kaldım 15 milyonluk şehrin tam ortasında... İstanbul'u dolu dolu yaşadım ben, kaçak aşklarında... Kadına benzetirim İstanbul'u hep, hür ve özgür, yarınlara açık, dünü hiç umursamayan... Geçmişini tozlu sayfalarda gençlik fotoğrafı olarak gören ve kendini hep gizemli tutan... Tarihin derinliklerinden taa Havva'dan gelir İstanbul, Havası bile kadın gibidir. Bazen günlük güneşlik, bazen toprağına düşen yağmurun kokusunda kendini bulan... Bazen neşeli bazen bir kısrak kadar huysuz! Kadın gibidir İstanbul, her günüyle ruha dolan... Vazgeçilmez... Her mevsimi güzeldir İstanbul'un ama ben sonbaharına vurgunum... Sahilini döven dalgalarına, şemsiyeyle gezen insanlarına, dev çınarlarına, duvarlarındaki sarmaşıkların sarı-kızıl yapraklarına vurgunum İstanbul'un... Çoğu aşkım her yılın son çeyreğinde başladı orada... Renkli gözler güzel güzel baktılar... Kara kaşlar sevecen yaklaştılar... Ne çare ki mutluluklarım da çok uzun sürmediler... Çoğu İstanbul güzü, hüzün oldu boşaldı gözlerimden yağmurla beraber... Nasıl sarmaş dolaş olmam sonbaharda İstanbul'la ben... Ekim'in tam ortasında bir gün toprağa düştü yağmurla beraber ilk eş... Sonra bir daha hiç göremediğim semtleri de oldu İstanbul'un... Kucaklaştığım sevda yüklü ince narin eller de oldu benim... Kah orada kah burada... İstanbul'da... Bugün yine öyle bir günümdeyim... Karışık duygularla İstanbul kadar güzel... İstanbul kadar eşsiz!...
600338
DTP'den teröristlere karşılama töreni!
Osmanlıda şehzade kavgalarını içerlemiş hatta neden birbirleri ile çatışmışlar diye kızmıştım.Demekki bir şeyleri ta zamandan çözmüşler. Devlet içinde devletçilik yapmak isteyenler taraf toplayıp hak idda edenler bu uğurda kendi insanlarının bile canına malina çoluk çocuğuna kıyanlar uslanmıyor ve devlet kavramını anlamıyor .Şimdi de bu İdamı kaldıranı veya İdam varkende gerektiği gibi yani Çin gibi İran gibi Amerika gibi uygulamayanları kınıyorum.Bu nedir ya.Güler yüzde bir yere kadar.Sabır taşımıyız.! Erdemli 2009-10-17 18:49:20 onlar baris icin geliyorlar. ciceklerle karsilayacagiz onlari. hurrian-med imperator 2009-10-17 17:34:52 Türk Medyası artık şu 'terörist' gibi soğuk savaş terimlerinden vazgeçmelidir bu süreç çok hassastır kendi kendinizi kandırmayın DTP nin çağrı yapmasına gerek yok bölge halkı zaten karşılamaya gidecektir böylesi barışçı bir adımı dahi DTP ye karşı kullanmak isteyen medyayı kınıyorum siz hala bu işin ciddiyetinin farkında değil misiniz?dağdakiler bu ülkenin vatandaşlarının ablası, abisi, dayısı, akrabası tabi karşılayacaklar medya bu konuda yapıcı olmalı ve tahrik etmemeli cemal yılmaz 2009-10-17 16:38:57 Cok merak ediyorum bu ülkenin savcıları gercekten ay basında aldıkları maası cocuklarına yedirirken vicdanları rahat mı??? Bu vatan haineri daha ne kadar biz buyuz diye gözlerimize parmaklarını sokacaklar.bugün pişman yarın kahraman oluyorlar. Mesele parti kapatmakla bitmiyor ama en azından birilerinin birşey yaptığını görmek istiyoruz artık yeter ya yeter...
599248
Olli Rehn: Türkiye'nin istikrara kavuşması açısından 'Ergenekon' davası çok önemli
British Council'in, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile ortaklaşa düzenlediği 6. Boğaziçi Konferansı'nın, İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğunda gerçekleştirilen gala yemeği öncesinde konuşan Rehn, ciddi meselelere geçmeden önce Türk izleyicilere seslenmek istediğini söyledi. Rehn, şöyle konuştu: ''Bu akşam sizin aranızda bulunuyor olmam, geçtiğimiz yıl içerisindeki gelişmelere bakıldığı zaman AB'nin sözünün arkasında olduğunu gösteriyor. Bu arada Beşiktaş renklerini içeren bir kravat taktım. NTV'ye geçtiğimiz günlerde verdiğim mülakatta Fenerbahçe renklerinde bir kravat takmıştım. Ancak bundan sonra karşılaştığımızda hiçbir fırsatı kaçırmayan bir kişi olarak sarı ve kırmızı renklerini giyeceğim ve Galatasaray takımını tutan dostlarımı gücendirmemiş olacağım.'' Rehn, şu anda çok önemli ve dokunaklı bir an yaşadığını ifade ederek, AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi olarak son kez Boğaziçi Konferansı'na katıldığını anımsattı. Boğaziçi Konferansı'nın yıllar içinde AB ve Türkiye arasında samimi ve dostane bir diyaloğun kurulması için çaba sarf ettiğini belirten Rehn, ''Şu an söyleyeceklerim, çok dostane ve samimi ifadeler kullanan bir kişinin sözlerinden ibaret'' dedi. Geçen yıla kısa ve özlü bir biçimde bakmak istediğini, geçmişten yola çıkarak, gelecekle ilgili bazı yorumlarda bulunmak istediğini dile getiren Rehn, şöyle devam etti: ''Şu anda ziyaret ettiğim Türkiye, yıl önce genişlemeden sorumlu üye olarak görevime başladığım zaman ziyaret ettiğim Türkiye'den çok farklı. Türkiye'de siyasi alanda çok ciddi manevralar yaşandı. Türkiye'deki sivil toplum için önemli bazı konular ele alınmaya başlandı. Geçmişte çok hassas, hatta tabu olarak nitelendirilen konular bile tartışılmaya başlandı. Derin devlet, sivil-asker ilişkileri, Kürt meselesi, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, vicdan ve ifade özgürlüğü gibi konular artık kamuoyunda günlük tartışılan konular haline geldi. Aslında geçmişte bu tür konuların tartışılması bile düşünülemezdi. Şu anda siyasi gündemi meşgul eden konular haline geldi. Yaz boyunca Hükümetin ortaya attığı demokratik açılım projesi de bütün bu adımların ulaştığı son noktayı gösteriyor. Yazarlar, akademisyenler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve vatandaşlar, dilekçeler yazmaya ve ifade özgürlüğünü savunmak için çaba göstermeye başladılar. İfade özgürlüğü, insan haklarının en vazgeçilmez öğelerinden bir tanesi.'' ''Bu ülkenin evlatlarından ve hoşgörünün en önemli miğferlerinden biri olan Hrant Dink'in öldürülmesi, ifade ve hatta yaşam hakkına bakış açısıyla ilgili çok dramatik bir örnek'' diyen Rehn, geçen 10 yıl içinde Güney Kafkasya'da gerçekleşen en önemli diplomatik girişimlerden birinin de Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokol olduğunu söyledi. Rehn, AB'nin, Türkiye ile Ermenistan'ın ilişkilerini normalleştirme konusundaki tavrını ortaya koyan protokolü, bölgede barışın yaşatılabilmesi için çok önemsediğini vurguladı. Hrant Dink'in barış, hoşgörü ve diyalog açısından simge niteliğinde bir isim olduğunu ifade eden Rehn, AB'nin de Türkiye-Ermenistan arasındaki protokolü, bu anlayışı yaşatması açısından çok önemsediğini kaydetti. Protokolün gerektirdiği anlaşmaların, sınırın açılması için atılması gereken adımların müzakere edilmeye devam edeceğini belirten Rehn, ''Önemli olan, Türkiye'nin dünyanın en istikrarsız bölgelerinden birinde istikrarı gerçekleştirebilecek bir oyuncu olarak kendini yeniden ortaya koymuş olmasıdır'' şeklinde konuştu. -''ERGENEKON'' DAVASI- Olli Rehn, birkaç yıl önce hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği bir başka gelişmenin de ''Ergenekon'' davasının açılması olduğunu belirterek, şunları söyledi: ''Modern Türkiye tarihinde ilk kez emekli generaller de dahil olmak üzere Türkiye'de bazı kişilerin savcılara hesap vermesi, yargı huzuruna çıkarılması ve böylelikle Türkiye'de siyasi hayata müdahale ile sonuçlanabilecek çeşitli askeri girişimlerin sorgulanmasının önü açılmış oldu. Türkiye'nin istikrara kavuşması ve demokratik kurumlarını daha da demokratik hale getirmesi açısından 'Ergenekon' davası çok önemli. 'Ergenekon' davası devletin düzgün işleyişini temin altına alması açısından çok önemli. 'Ergenekon' davasının ve soruşturma sürecinin insan haklarına uygun yürütülmesi çok önemli.'' Rehn, Türk sivil toplumunun geçen yıllar içinde kendine olan güvenini tazelediğini, bunun demokratik olgunluğu göstermesi açısından önemli olduğunu ifade ederek, AB ile ilgili reformların önemli bir bölümünün, sivil toplum nezdinde tartışılarak, olgunlaştırıldığını belirtti. Reformların özellikle sıradan Türk vatandaşının hayatını iyileştirmesi açısından önemli olduğuna dikkati çeken Rehn, sivil toplumdaki değişim iştahını canlandırabilmek için ciddi irade gösterilmesi gerektiğini söyledi. -İLERLEME RAPORU- AB Türkiye İlerleme Raporu'nun iki gün önce yayınlandığını anımsatan Rehn, konuşmasında şunları kaydetti: ''İlerleme Raporu, Türkiye'nin geçen 12 ayda gerçekleştirdiklerini kapsamlı bir şekilde özetliyor. Raporda, AB katılım kriterleri açısından Türkiye'nin hala yerine getirmesi gereken hususlar da yer alıyor. Ancak, temel hak ve özgürlükler, medya özgürlüğü gibi çeşitli özgürlükler hala Türkiye'nin adım atması gereken alanlar olarak belirtiliyor. Hükümetin ve Egemen Bağış'ın pozitif bir şekilde çalışması ve reformları zorlu bir politik ortamda yeniden canlandırmaya çalışması bizim dikkatlerimizden kaçmıyor. Geçen yaz Kürt meselesi ile başlatılan demokratik açılım son derece cesaret ve onur verici. AB, Hükümeti bu konuyu daha açık bir tartışma ortamına taşıması ve atılacak adımları daha somut ve sağlam temele oturtması konusunda yüreklendiriyor, teşvik ediyor.'' Olli Rehn, bu yıl yaşanan gelişmelere bakıldığı zaman Türkiye'nin katılım müzakerelerinin başladığı yıl önceki aynı ivmeyi ve enerjiyi yakalayabileceğini düşündüklerini söyledi. -KIBRIS- ''Burada yapılması gereken tek şey, siyasi irade göstermek ve fırsatları yakalayabilmek'' diyen Rehn, hiç kimsenin kaçıramayacağı bir fırsattan söz etmek istediğini dile getirdi. Rehn, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''O da Kıbrıs meselesinin nihai ve kapsamlı bir şekilde çözüme kavuşturulması konusunda masada bulunan fırsat. Türk ve Rum tarafının liderleri kapsamlı ve kalıcı bir çözüme ulaşmak için taahhütte bulundu. Önümüzdeki bahar aylarına kadar yürütülen müzakerelerden herhangi bir kapsamlı çözüme ulaşılamaması, Türkiye-AB ilişkileri açısından bir diğer kısıtlayıcı engel olarak ortaya çıkacaktır. Bana soracak olursanız, müzakerelerin kapsamlı bir çözüme ulaşmaması için hiçbir sebep yok. Şu anda müzakerelerin etrafını sarmış olan aşırı derecede şüpheci yaklaşımların sebebini anlamakta zorluk çekiyorum. Çünkü müzakereler netice itibariyle iyi niyet çerçevesinde devam ediyor. Tarafların müzakere masasında kararlılıkla oturmaya devam etmesi, BM'nin çizdiği çözüm çerçevesinin dikkate alınması ve kamuoyundaki aşırı şüpheci çözüme ket vuran yaklaşımlara mümkün olduğunca kulak tıkanması çok çok önemli. Özellikle Doğu Balkanlarda geçtiğimiz dönemde en az Kıbrıs'taki kadar trajik olaylar yaşandı. Yine de Doğu Balkanlarda çözüme ulaşılabildi.'' Annan Planı'na Kıbrıs Rum Kesimi'nin ''hayır'' dediğini anımsatan Rehn, şöyle konuştu: ''Mesela, ay önce Fenerbahçe ve Galatasaray bir müsabakaya çıkmış. ay önceki maçta hakemin takımlardan herhangi biri aleyhine karar verdiği üzerinde tartışmak ay sonra iki takım arasında yaşanacak bir derbi mücadelesini ne kadar olumlu etkileyebilir? Geçmişte yaşananlara, tarihte yaşanan tatsızlıklara ve talihsizliklere bakarak Kıbrıs sorununun geleceğiyle ilgili çıkarsamalarda bulunmanın hiç kimseye faydası olmaz. BM'nin çizdiği çerçeve ve müzakerelerle birlikte ortaya konan iyi niyet yol gösterici olmalı. AB Komisyonu da belli koşullar çerçevesinde gerçekleşecek bir çözümü çok önemsiyor ve bunu destekliyor.'' Rehn, geçen yılın gerçekten çok heyecan verici ve büyüleyici olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Türkiye'deki reformlar ve AB katılım süreci, en önem verilmesi gereken iki süreç. Bazı zamanlarda aynı hızla ilerleme olmayabilir. Ama reform ve AB katılım süreci birbirine kenetlenmiş ve birbirinden ayrılmaz iki süreçtir. Ben Türkiye'nin en yakın dostlarından biri olarak elimden gelen bütün imkanlarla Türkiye'nin reform sürecini desteklemeye devam edeceğim ve AB yolculuğunun izleyicisi ve destekçisi olmaya devam edeceğim.''
599817
Kendinden macunlu tek kullanımlık diş fırçası
Tek kullanımlık diş fırçalarının üreticisi D&G Kozmetik firmasının sahibi Ercan Sezgin, konuyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Sezgin, kendinden macunlu tek kullanımlık diş fırçalarını, bir çok 'zahmetli' süreci aşarak, 2006 yılında üretmeye başladıklarını bildirdi. Sezgin, iş seyahatleri sırasında, yanında küçük bir tüp içinde macunu bulunan pratik diş fırçaları gördüğünü, böyle bir ürünün daha kullanışlı ve hijyenik hale getirilmesi fikrini geliştirdiğini belirterek, şunları kaydetti: ''Özellikle çalışanlar ve seyahat edenler için yemek sonrası diş fırçalamak için fırça ve macun bulundurmak zor oluyordu. Bunun için çeşitli ülkelerde değişik formasyonlarda fırça ile macunu bir arada bulunduran ürünler geliştirilmişti. Ancak fırça ile macunu buluşturan bir aparat yoktu. Biz çok çalışarak ve hatırı sayılır bir yatırım yaparak kendinden macunlu tek kullanımlık diş fırçasını geliştirdik. Bu üründe, fırçanın hemen önündeki küçük bir haznede macun bulunuyor. Bu hazneye bastırılınca, içindeki macun, fırçanın tam ortasında beliriyor ve kullanıcı çok rahat dişlerini fırçalayabiliyor.'' FIRÇA, 'FAYDALI ÜRÜN' PATENTİNE SAHİP Londra'da işletme ve iktisat eğitimi aldığını ifade eden Sezgin, ürettikleri kendinden macunlu tek kullanımlık diş fırçasına, ''Dental Magic Practico-Sihirli Diş Fırçası'' adını koyduklarını ve bu ürünün 2002 yılında ''Faydalı ürün'' patentiyle tescil edildiğini kaydetti. Sezgin, firmaya ait tesislerde el değmeden, hijyenik koşullarda üretim yaptıklarını ve günde 40 bin adet diş fırçası ürettiklerini belirterek, şunları söyledi: ''Gerçekten çok sağlıklı ve pratik bir ürün. Ambalajını açıyorsunuz, fırça üstündeki hazneye basıyorsunuz ve kullanıp atıyorsunuz. Biz bu ürünümüze sihirli diş fırçası dedik. Gerçekten de öyle. Çocuklar kadar büyükler de hazneye bastırınca macunun çıkmasını büyük bir merakla izliyorlar. Çocuklara diş fırçası kullanma ve dişlerini fırçalama alışkanlığı kazandırmada da bu ürünümüzün faydalı olacağını düşünüyoruz.'' Sihirli diş fırçasının marketlerde satışının yapılmadığını, ancak Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki eczanelerde satışa sunulduğunu kaydeden sezgin, ''Marketlerde satışı düşünmüyoruz. Bir ara market satışını denedik, ancak bazı sorunlar çıktı. Eczanelere veriyoruz, dağıtımı da kendimiz yapıyoruz'' diye konuştu. Sezgin, ürünün, günlük kullanıma uygun olmadığını, ancak seyahat edenler ya da ofislerde, iş yerlerinde çalışanlar için, diş macunu ve fırçanın bulunmayacağı ortamlarda çok büyük kolaylık sağladığını da vurgulayarak, ''Çok cüzi bir bedelle eczanelerden alabileceğiniz sihirli diş fırçasını kolaylıkla seyahat ya da iş ve evrak çantanızda taşıyabilirsiniz'' dedi. Yurt içinden gelen taleplerden memnun olduklarını bildiren Sezgin, ancak ürünün henüz herkes tarafından tanınmadığını, bu tanıtımın yapılmasıyla birlikte, ciddi bir talep artışıyla karşılaşabileceklerini kaydetti. YURT DIŞINDAN YOĞUN TALEP Sihirli diş fırçasına, yurt dışından yoğun talep olduğunu ve şu anda ABD dahil, pek çoğu AB üyesi ülkeler olmak üzere 16 ülkeye ihracat yaptıklarını bildiren Sezgin, ''Alman Polis Teşkilatı da bizden sihirli diş fırçası alıyor'' dedi. Çoğunlukla Avrupa ülkelerinin tek kullanımlık diş fırçası talebinde bulunduğunu ifade eden Ercan Sezgin, ABD'ye hatırı sayılır bir miktarda bu fırçalardan gönderdiklerini, yeni yılda yeni promosyonlar ve pazarlama yöntemleriyle ürünün satışını artırmayı planladıklarını da bildirdi.
600039
Ver parayı kap Mutu'yu!
Ver parayı kap Mutu'yu! Rumen futbolcu, kokain cezası sonrası kovulduğu Chelsea’ye ödemek zorunda olduğu 17 milyon euroluk cezayı karşılayabilmek için Mor Menekşe’den ayrılmayı planlıyor. İtalya’da yıllık milyon euro alan Mutu, 4-5 milyon euro arasındaki her teklife “Evet” demeye hazır. Fenerbahçe’nin transfer listesinde bulunan Rumen golcü Adrian Mutu, Sarı-Lacivertli formayı giymeye oldukça sıcak bakıyor. Yönetim, Daniel Güiza’nın yaptığı ‘ayrılık’ açıklamaları ve İspanyol golcünün istenen seviyeye bir türlü gelememesi yüzünden alternatif oyunculara yönelmeye başladı. Bu isimlerden biri de Adrian Mutu. Daha önce futbolcu ve menajeri ile bir dizi görüşmede bulunan Sarı-Lacivertliler kesenin ağzını açarsa, bu transfer neticelendirilecek. Çünkü Rumen golcü büyük bir para krizi yaşıyor. 2004’ün Ekim ayında Chelsea’de oynarken kokain kullandığı tespit edilen futbolcu, İngiliz ekibi tarafından kovulmuştu. Bu olayların ardından ise FIFA Uyuşmazlık Kurulu yıldız oyuncuyu 17 milyon euro para cezasına çarptırdı. Mutu itiraz için CAS’a başvursa da bir netice alamadı. Son çare olarak İsviçre Federal Mahkemesi’nde hakkını aramaya çalışan futbolcu, artık mecburen kendisine yapılan yüksek ücretli teklifleri gündemine aldı. Fiorentina’dan yılda net milyon euro kazanan Adrian Mutu’nun cezayı ödemek için kaynak aradığı dile getirildi. -MENAJERİ ARAYIŞA GİRDİ- Bazı gayrimenkullerini satışa çıkaran tecrübeli yıldızın menajeri Gigi Becali de oyuncusunun talebi üzerine kulüp arayışına girdi. Fiorentina ile sözleşmesi bulunmasına rağmen Mutu’nun maddi açıdan daha iyi şartlar sunan bir kulübe geçmek istediği ifade edildi. Rumen oyuncu, bu sebeple Fenerbahçe’nin teklifine oldukça sıcak bakıyor. Yaklaşık 4-5milyon euro arası teklif sunan kulüpler ile anlaşmak isteyen Mutu’nun, Fenerbahçe dışında ayrıca Katar ve Arap Emirlikleri’nden yüksek ücretli teklifler aldığı belirtiliyor.
599714
Kosova ile Makedonya sınırda anlaştı
Kosova'daki Başbakanlık bürosundan yapılan açıklamada Makedonya ile yapılan anlaşmanın Kosova'nın devlet olma durumunu güçlendirdiği ve "bölgesel işbirliği ve istikrarı derinleştirdiği" belirtildi. Kosova'nın bağımsızlığını tanıyan Makedonya, buna karşın Kosova ile diplomatik ilişki kurulmasını söz konusu ihtilaflı sınır konusunda anlaşmaya varılması şartına bağlamıştı. İki ülke arasında aylar süren görüşmelerin ardından imzalanan anlaşmanın, şimdi Makedonya sınırları içinde tanımlanan alanda 2500 hektar toprağı bulunan Kosovalı Arnavutlarca tepkiyle karşılanması bekleniyor. İhtilaf konusu olan sınır, Kosova'nın BM tarafında yönetildiği 2001 yılında Makedonya ile Yugoslavya arasında arasında paylaştırılmıştı.
600048
Timsah, Horoz karşısında!
Timsah, Horoz karşısında! Bursa’da kalmak istemediğini açıklayıp, ülkesine giden Güney Koreli Shin Young ile sakatlıkları bulunan Sercan, kaleci İvankov, Eren ve Yenal bu karşılaşmada oynamayacak. Denizlispor ise bu sezon ilk kez bir karşılaşmaya tam kadro çıkacak. Saat 16.00’da başlayacak karşılaşma DENİZLİSPOR-BURSASPOR Stat: Denizli Atatürk Saat: 16:00 Hakem: Bünyamin Gezer Yayın:
599428
MHP'li Vural noter önerdi
MHP'li Vural noter önerdi ANKARA MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasındaki görüşmeye ilişkin süreci değerlendirirken, 'Başbakan bu konuda talepkar olduğuna göre, ev sahibinin kuralına uymalıdır. Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer' dedi. Vural, gazetecilerin, Erdoğan ile Baykal arasındaki görüşme sürecine ilişkin bir soru üzerine, görüşmenin noter tarafından kayıt altına alınabileceğini söyledi. İki taraf da onaylamadıkça yayınlanmayacağı hususunun kayıt altına alınarak, soruna çözüm yolu bulunabileceğini ifade etti. Oktay Vural, 'Ben çetleşmeyi önermiştim. Çetleşme yoluyla bunu yaparlarsa belki daha iyi olabilir. Kimsenin haberi olmaz' diye konuştu.
599613
Saadet Partisi Siyaset Akademisi kuruyor
Genel Başkan Numan Kurtulmuş, İstanbul il başkanı iken planladığı projeyi şimdi hayata geçiriyor. Kurtulmuş, yaklaşık 10 yıl önce İstanbul'da 'siyaset mektebi' projesi için düğmeye basmış ancak çeşitli sebeplerle bu girişim hayata geçememişti. Ankara ve İstanbul'da eşzamanlı olarak Kasım 2009 ortalarında açılacak olan Siyaset Akademisi'nde SP'nin ihtiyaç duyduğu politikacılar yetiştirilecek. Ar-Ge birimi ise fikir ve proje üretecek. Akademi, siyasi işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Demircan'a bağlı olarak kurulacak olan Siyaset Geliştirme Merkezi'nin (SGM) bir alt birimi olarak faaliyet gösterecek. SGM'ye bağlı ayrıca bir de Ar-Ge birimi bulunacak. Demircan, parti bünyesinde uzun zamandır teşkilatlara halkla ilişkiler eğitimi verildiğini belirterek, "Ancak gördük ki bu yeterli değil. Siyasete yeni insanlar kazandırmak, siyasette söylem birliği sağlayıp seviyesini yükseltmek için böyle bir çalışma ihtiyacı hissettik." dedi. Milli Görüş Hareketi'nin 40. yıldönümüne de rastlayan Siyaset Akademisi'nin faaliyete geçmesiyle birlikte, daha bilinçli ve düzeyli siyasetçilerin Türkiye'ye kazandırılacağını belirten Demircan sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece belli bir kesimin insanları buraya eğitimci ve katılımcı olarak gelmeyecek. Herhangi bir partiden insanlar da izleyebilecek. Ya da farklı partilere mensup tecrübeli siyasetçiler de gelip burada ders verebilecek."
600345
Cem Uzan kırmızı bültenle aranacak
'da olan Genç Parti Genel Başkanı hakkında kırmızı bülten çıkarıldı. 'nin, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptığı başvuru doğrultusunda hakkında yakalama kararı çıkarılan Uzan'la ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığı'nın başlattığı çalışma sonuçlandırıldı. Uzan'ın yakalanması için "difüzyon" kararı ile kırmızı bülten çıkarılması amacıyla İnterpol Genel Sekreterliği'ne yapılan başvurunun kabul edildiği belirtildi. Bu karar uyarınca Uzan, İnterpol'e bağlı tüm ülkelerde kırmızı bültenle aranacak.
600034
Ankara'da domuz gribi yayılıyor
Ankara'da domuz gribi yayılıyor Sağlık Bakanlığı, Bilkent University Preparatory School (BUPS) İlköğretim Okulu'nda virüs tespit edilen vaka sayısının 26'ya ulaştığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı, Bilkent University Preparatory School (BUPS) İlköğretim Okulunda virüs tespit edilen vaka sayısının 26'ya ulaştığını açıkladı. Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Ankara'da bir ilköğretim okulunda, bir öğrenciden alınan numunede pandemik (H1N1) virüsü tespit edildiği hatırlatıldı. Bu gelişme çerçevesinde vakanın yakın temaslılarına ulaşıldığı ve alınan numunelerde aynı okulla ilişkili, ilk vaka da dahil olmak üzere toplam 26 vakanın pozitif olarak tespit edildiği belirtilerek, bu vakalardan 21'inin öğrenci, 4'ünün veli ve 1'inin öğretmen olduğu bildirildi. Ülkedeki toplam vaka sayısının ise 518'e ulaştığı ifade edilen açıklamada, tüm vakaların genel durumlarının iyi olduğu, kontrol ve tedavilerinin evlerinde sürdürüldüğü, temaslılarına ulaşıldığı ve sağlık kontrollerinin yapıldığı kaydedildi. ''GRİP BELİRTİLERİ OLAN ÇOCUKLARI OKULA GÖNDERMEYİN'' Sağlık Bakanlığının yazılı açıklamasında, domuz gribinden korunmada alınması gereken önlemlere de yer verilerek, şöyle denildi: ''Ailelere, grip belirtileri olan çocuklarını okula, dershaneye, kreş veya bakımevine göndermemeleri önerilmektedir. Bu durumda olan çocukların evlerinde kalmaları, dinlenmeleri ve mümkün olduğunca diğer kişilerle temas etmemeleri önemlidir. Tüm vatandaşlarımızın sık sık su ve sabunla ellerini yıkamaları, hastalığın bulaşmasını önlemede en önemli tedbirdir. Ayrıca, öksürük veya hapşırık esnasında ağzın ve burnun tek kullanımlık kağıt mendil ile kapatılması ve mendilin çöp kutusuna atılması veya kolun iç yüzüne hapşırılması, evlerimizin ve bulunduğumuz mekanların havalandırılması, özellikle sık dokunulan eşyaların ve yüzeylerin temizliğinin sağlanması, hastalığın bulaşmasının önlemesine yardımcı olan diğer tedbirlerdir.'' Bakanlık tarafından hastalık hakkındaki güncel bilgilerin www.grip.saglik.gov.tr adresindeki basın açıklamaları bölümünde yayımlanmaya devam edeceği de belirtildi.
599615
Konya'da trafik kazası:3 ölü
Edinilen bilgiye göre, Yunak'tan Polatlı yönüne gitmekte olan Abdulkadir Aktaş'ın kullandığı 06 BDM 33 plakalı otomobil, yol çalışması olan bölümde yol kenarında bulunan kum yığınına çarptı. Kazada, sürücü Aktaş (59) ile otomobilde bulunan eşi Meryem Aktaş (62) ve Hasan Göktaş (43) olay yerinde öldü.
600563
50 metrelik inşaat vinci işçinin üzerine devrildi
Olay, dün bir çöp kamyonun girdiği ve kişinin öldüğü gecekondunun hemen karşısında meydana geldi. Gaziosmanpaşa ile Eyüp ilçesini ayıran Akşemsettin Bulvarı yanındaki TOKİ şantiyesinde 4. bloğun yapımı için kurulan yaklaşık 50 metrelik vinç akşam saatlerinde büyük bir gürültüyle devrildi. Düşen vincin altıda kalan işçilerden Ümit Akyüz (25) ağır şekilde yaralandı. Yaralı Akyüz, Özel Haliç Hastanesi'ne kaldırılark tedavi altına alındı. Akşemsettin Bulvarı'na devrilerek yolu kapatan vincin kaldırılması için itfaiye ekiplerinin çalışması sürüyor. Görgü tanığı işçilerden Fesih Adıyaman, "Çalışırken büyük bir gürültü duyduk. Arkaya baktığımızda vincin devrildiğini gördük. Bir arkadaş altında kaldı. Hemen çıkarıp hastaneye sevk ettik. Nedeni ile ilgili bir bilgimiz yok" şeklinde konuştu.
599672
AHMET ÇAKIR Platini'nin elleri ve terbiyesi
Bir dinleyici, UEFA Başkanı Platini'nin Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül karşısında elleri cebinde ve ceketinin önü açık olarak durmasını eleştiriyordu. Bunu saygısızlık olarak nitelendirip içine sindiremediğini epeyce dramatik ifadelerle aktarmaya çalışıyordu. Büyüğümüzün karşısında ceketimizi iliklemek ve elimizi de cebimizden çıkarmak bizim kültürümüzdür, geleneğimizdir. Hepimiz bunu yaparız. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Ancak Sayın Gül ile yaşlarının birbirine yakın olduğunu sandığım Platini, bambaşka bir kültürün adamı. Onlar saygıyı ya da terbiyeyi buna benzer şekil şartlarında aramıyor, başka şeylere bakıyorlar. Örneğin, verdiğin sözü tutmak, randevularına zamanında gitmek, duygu ve düşünceleri küfürle ifade etmemek gibi durumları daha çok önemsiyorlar. Kısacası, Platini'nin hareketinde herhangi bir saygı eksikliği kastının olmadığı da gün gibi ortada. Neyse ki Barış Ertül kardeşim de böyle gereksiz duyarlılıklara geçit vermeme özenine sahip biri. Her zamanki nezaketiyle dinleyenin daha sahici ve akılcı işlerle ilgilenmesi önerisinde bulunarak işi kapattı. Kimi zaman buna benzer konularda dinleyici dalkavukluğunu çok önemseyen arkadaşlarımız olabiliyor. zaman da ortaya tam bir şenlik çıkıyor. Kendilerince bir saygı ve terbiye anlayışını bütün dünyaya egemen kılmaya çalışıyorlar. Ayrıca dinleyici ile aynı düşünceleri taşıyan milyonların var olduğunu bilmek de insanı yoruyor. Platini'yi bizim adetlerimize göre terbiye etmeyi düşünmekten çok daha önemli işlerimiz yok mu? Örneğin, dostluk maçlarını bile küfüre boğan hastalıklı yaklaşımın ortadan kaldırılmasıyla ilgili fikirler üretip tepkiler göstermemiz çok daha yerinde olmaz mı? Terbiyeyi bu tür şekil şartlarında aramak yerine işin özüne bakmaya çalışmak daha doğru değil mi? Koskoca UEFA Başkanı'nın akşam yapabileceği çok daha iyi ya da keyifli işler varken kadar yol tepip Bursa'ya gelmesi ve Türkiye-Ermenistan maçını onurlandırması bizim için "o çok terbiyeli bir adam" diye değerlendirilmesi gereken bir durum değil mi? Hatta Şenes Erzik'i 1. başkan yardımcısı olarak seçmiş olması da aynı kapsamda görülemez mi? Saygılar efendim. Gazeteci dövmek PDoğrusunu isterseniz bugün ağırlıklı olarak ve hatta tek yazı olarak yazmak istediğim konu buydu. Bursa'da Erhan Telli arkadaşımızın uğradığı saldırı spor basınının tümüyle ayağa kalkmasını gerektirecek nitelikte bir olaydı. Bugün bununla ilgili çok önemli bir adım atılacak. Gazete ve televizyonların spor müdürleri TSYD'de biraraya gelecek. Bu toplantıyı çok önemsiyor ve önemli kararlar çıkmasını bekliyorum. Onun ardından bu konudaki düşüncemi yazacağım. Şimdilik, Erhan Telli kardeşime geçmiş olsun demekle yetinmek istiyorum. 'Başarı yapmak' PBu sözü Bülent Uygun çok kullanıyor ama sizin de kolaylıkla görebildiğiniz gibi yanlış. Dilimizde başarı kazanmak, başarıya ulaşmak, başarılı olmak gibi kavramlar var ama başarı yapmak yok. Çünkü zaten başarı sözcüğünün kendisi yapmayı da içeriyor. Bu kavramı Bülent Uygun'un çok sık tekrarlaması, sanki doğruymuş gibi bir izlenime yol açıyor ve başkaları da kullanmaya başlıyor. Asıl sakıncalı yanı da burası. Başarılar... Kastamonuspor'un hakkı Konu haber olarak gazetemizde yer aldı. Başka yerlerde de duymuş ve okumuş olabilirsiniz. Futbol Federasyonu'nun Ankaraspor'un oynanmış maçlarıyla ilgili olarak aldığı karar, Kastamonuspor adına açık bir mağduriyeti ortaya çıkardı. Çünkü daha önce kendilerini de ilgilendiren bir karar tam tersi yönde alınmış ve Bafraspor'un oynanmış maçları geçerli sayılmıştı. Bununla ilgili olarak pek çok Kastamonulu arkadaşım, yani sevgili hemşerilerim beni arayıp konuyu dile getirmemi, haklarını aramamı istedi. Hatta bunu yapmamın bir borç olduğunu ileri sürenler bile oldu. Bense 57 yıldır bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak, bundan hiçbirşeyin çıkmayacağını kendilerine anlatmaya çalıştım. Yanlış anlaşılmasın, haklılıklarına ve kararla mağdur edilip büyük kayıplara uğradıklarına kesinlikle inanıyorum. Ancak bu ülkenin çok uzun yıllar boyunca 'Dün dündür, bugün de bugün' diye adlandırılan bir anlayışla yönetildiğini unutmamak gerekiyor. Halihazırda da durumun farklı olmadığını görebilmek çok zor değil. İşin çarpıcı yanlarından biri de şu: Ankaraspor işi kadar tatsız ve karmaşık bir konu ki Futbol Federasyonu'nun gerçekten büyük bir cesaretle aldığı küme düşürme kararının arkasından hemen hiçbir noktada herkesi tatmin edecek uygulamada bulunma şansı yok! Yani istediği kadar yanlış, çelişkili, hukuka aykırı ve benzeri sakatlıkları taşıyor olursa olsun alınan kararlara uymak zorundayız! Elbette ki eleştiri yapabiliriz, tepki gösterebiliriz, hakkımızı savunabiliriz ama hepsi kadar! Mahkemeye gideriz, şöyle yaparız böyle yaparız, türünden tepkiler de yersiz. Çünkü özerk Futbol Federasyonu yasasının birinci maddesi, buna benzer konularda hiçbir kulübün hiçbir nedenle Tahkim Kurulu'ndan başka bir yere başvuramayacağını emrediyor. Kulüpler lige başlarken bununla ilgili bir taahhütname imzalıyor. Bu da ellerini kollarını bağlıyor. nedenle fazla gürültü patırtı etmenin hiçbir yararı olamaz. Sadece takımın kafasını karıştırıp bu sezon da başarısız olmasına yol açarsınız, kadar! Bilmem anlatabiliyor muyum?
599761
Dağdan eve dönüş başlıyor
Abdullah Öcalan'ın, "Barış grupları Türkiye'ye gelsin" açıklamasının ardından PKK da barış gruplarını göndereceğini açıkladı. Fırat Haber Ajansı'nda yayınlanan KCK açıklamasında, örgütün Avrupa, Mahmur ve Kandil'den üç ayrı grubu Türkiye'ye göndereceği bildirildi. Açıklamada şöyle denildi: "Hareketimizin yönetimi, çağrıyı yerinde ve uygun görmüş bulunmaktadır. Aynı zamanda bu yönlü görüş ve öneriler sunan bazı dostların da önerilerinin .gereğini yerine getirecek olan bu kararımız temelinde üç ayrı barış grubu Türkiye'ye gönderilecektir. Biri Kandil, biri Mahmur kampından birisi de Avrupa'dan düzenlenecek olan bu barış gruplarının amacı, Türkiye'de demokratik barış sürecine yol aldırmak, yumuşama ortamını geliştirmek, gerçek bir barışın gelişmesi için psikolojik atmosferi oluşturmaktır. Biz kendi cephemizden bu çağrının gereklerini yerine getirerek, barış ve demokratik çözümdeki .samimiyetimizi, ısrarımızı ve Kararlılığımızı bir kez daha ortaya koymuş bulunuyoruz." İLK GRUP MAHMUR'DAN Abdullah Öcalan, ekimde avukatlarıyla görüşme yaptı, Öcalan'ın çağrısı önce Kandil'e ulaştı. PKK üst yönetimi konuyu değerlendirdikten sonra hazırlıkları başlattı, önceki gün Öcalan adına yapılan açıklamanın ardından PKK'dan gelen açıklama da gelişmelerin böyle seyrettiğini gösteriyor. İlk grubun Mahmur'dan, ikinci grubun Avrupa'dan son grubun da Kandil'den geleceği tahmin ediliyor, örgüt, böylece üst yönetiminden göndereceği grubun Türkiye'de nasıl karşılanacağına dair ipuçlarını görmek istiyor. Alınan bilgilere göre Öcalan, ilk grubun kısa bir süre içinde gönderilmesini istedi, örgütün, beş gün sonra çağrıyı yayınlaması, bu süre içinde güvenlik tedbirleri ve diğer hazırlıkların tamamladığını gösteriyor. PKK'lı ilk grubun 19 Ekim Pazartesi günü Silopi'den Türkiye'ye giriş yapması bekleniyor. TÜRK: KARŞILAMAYA GİDECEĞİZ DTP ve İHD pazartesi günü Silopi'de gelecek ilk grubu karşılamak için hazırlıkları başlattı. Alınan bilgilere göre DTP'li belediye başkanları, milletvekilleri, parti yöneticileri ve sivil toplum temsilcileri aynı gün Silopi'de miting düzenleyecek. Hazırlıklar, kongre sonrası önceki gün ilk PM toplantısı ve dün de MYK toplantısını yapan DTP'nin de gündemindeydi. Parti yönetimi yapılacak hazırlıkları görüştü. Tarafa açıklama yapan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, 19 ekimde Silopi'ye giderek gelen grubu karşılayacaklarını söyledi. Türk, 1999 yılında gelen grupların barış için fırsat olarak değerlendirilmediğine işaret ederek "Bu fırsat heba edilmesin" dedi. Türk şöyle devam etti: "Bu önemli bir çağrı, soruna ciddiyetle yaklaşıp barış için doğru adımlar atılmasını önemsiyoruz, destek veriyoruz. Biz de karşılamak amacıyla Silopi'ye gideceğiz. Çözüm konusunda tartışmaların yoğunlaştığı bir süreçte, madem hükümet biz çözeriz, diyor zaman samimiyetini göstersin. Bu kez 1999'dan farklı bir dönem yaşıyoruz. Tarihte bazen fırsatlar çıkar. Fırsatlar heba edildiği zaman büyük acılara yol açar. Umut ediyoruz tutuklanma ve cezalandırma gibi bir şey yaşanmaz, barış için bir fırsat olur."
599415
Efes'te yüzler gülüyor
Efes'te yüzler gülüyor Engin Özerhun, kazandıkları Cumhurbaşkanlığı Kupası'nın kendileri için büyük moral olduğunu söyledi. Basketbolda 25. Erkekler Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı, Fenerbahçe Ülker'i uzatmada 81-74 yenerek kazanan Efes Pilsen'de, sezona kupayla başlamanın sevinci yaşanıyor. ULEB Avrupa Ligi Yönetim Kurulu toplantısı için Tel Aviv'de bulunan Genel Menajer Engin Özerhun, Fenerbahçe Ülker'i yenerek, sezona kupayla başladıkları için mutlu olduklarını söyledi. Özerhun, yeni sezon öncesi Teknosa Türkiye Kupası'nda 8'li finale son anda kaldıklarını hatırlatarak, “Şimdi Cumhurbaşkanlığı Kupası gibi önemli bir kupayı kazanmak bizim için moral verici oldu. Yeni sezon öncesinde hem lig hem de Avrupa Ligi için moral depoladık. Bu sezon da taraftarlarımızı mutlu edebilmek için elimizden geleni yapacağız' dedi. BEKO BASKETBOL LİGİ'NDE BUGÜN 16.00 Antalya B.-Telekom (Atatürk) 17.00 D.Şafaka-Beşiktaş (A.Şahenk) 17.00 TOFAŞ-Aliağa (Atatürk) 18.00 Karşıyaka-Bornova (K.Yaka) 19.00 F.Bahçe Ülker-Kepez B. (A.İpekçi)
600136
Sivasta atlı okçuluk ve cirit şöleni
Sivas Valiliği, belediye, Ticaret ve Sanayi Odası'nın da desteğiyle Sivas Atlı Spor ve Cirit Kulübü tarafından düzenlenen müsabakalar, Paşabahçe Piknik Alanı yolu üzerindeki Sivas Atlı Spor ve Cirit Kulübü cirit alanında yapılıyor. Etkinliğin Türkiye'de ilk, dünyadaki üç organizasyondan biri olduğu belirtilirken, müsabakaların ilk bölümüne Macaristan, Güney Kore, İran, Polonya ve Almanya'dan yarışmacılar katıldı. Müsabakaların bu bölümünde Memluk ve Kabak stillerinde yarışmalar yapıldı. Memluk stilinde yarışan sporcular dört nala giden at üzerinden üç hedefe 3'er kez ok atışı yaptı. Toplu halde seyircileri de selamlayan sporcular, gösteri amacıyla hep birlikte ayakta ve oturarak konulan hedefe ok attı. Sivas Atlı Spor ve Cirit Kulübü'nün yöneticilerinden Hilmi Arıç, bu yarışların Türkiye'de ilk, dünyadaki üç organizasyondan biri olduğunu ifade ederek, ülkeden 19 sporcunun karşılamalara katıldığını, Güney Kore Atlı Okçuluk Federasyonu Başkanı Kim Young Sup ve İngiltere Atlı Okçuluk Birlik Başkanı Neil Payne'nin de kendilerini yalnız bırakmadığını söyledi. Bu organizasyona ev sahipliği yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Arıç, kendilerine destek veren kuruluşlara da teşekkür etti. Arıç, yarışmada dereceye giren sporcuların ödüllerinin yarın gerçekleştirilecek gösterilerin ardından verileceğini kaydetti.
600426
Taliban hakkında konuşana 40 bin dolar
Taliban hakkında konuşana 40 bin dolar Kabil'de son haftalarda düzenlenen intihar saldırısında onlarca kişinin öldüğü bir dönemde Afganistan İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ''Bu insanların (Taliban militanları) gözaltına alınmasına yarayacak her türlü bilgiyi getirenlere 40 bin dolarlık ödül verilecektir'' denildi. Açıklamada, ''direnişçilerle ilgili polise bilgi vermenin her bir Afgan vatandaşının sorumluğu olduğu'' da ifade edildi. Kabil'de düzenlenen ve Taliban tarafından üstlenilen son saldırı Ekimde düzenlenmişti.
600243
Boğaz'da Fransa İle AB Pazarlığı
Boğaz'da Fransa İle AB Pazarlığı Türkiye'de bulunan Fransız Bakan Pierrez Lellouche ile Devlet Bakanı Egemen Bağış "Boğaziçi Konferansı"nda pazarlık yaptılar. Yayına Giriş: 17.10.2009 14:19:03 Güncelleme: 17.10.2009 14:19:37 İstanbul'da düzenlenen Boğaziçi Konferansı'nda, Fransa Avrupa İşleri bakanı Pierre Lellouche ile Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış arasında Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği pazarlığı damgasını vurdu. "Yasal açıdan uzun bir süreç olacağı kesin" diyen Lellouche'a, Bağış "Bu iş 20-30 yıl sürmez, pazarlık Kapalıçarşı'da icat edilmiş bir kavramdır" diye yanıt verdi. Pierre Lellouch da bunun üzerine, "Çok güzel, Kapalıçarşı'yı çok severim" dedi. Türkiye ile Avrupa birliği ilişkilerinin ele alındığı Boğaziçi Konferansı çerçevesinde Egemen Bağış ile Pierre Lellouch ortak bir basın toplantısı düzenledi. Gazeteciler, Lellouch'a, toplantıdaki "Kimse 20-30 yıl sonra ne olacağını bilemez. Türkiye hala istiyorsa zaman Avrupa Birliği'ne üye olabilir" şeklindeki sözlerini sordu. Lellouch, "Yasal açıdan uzun bir süreç olduğu kesin. Bunun ne zaman tamamlanacağını kimse söyleyemez. Bu zor bir süreç." dedi. Egemen Bağış'ın da, konuk bakanın sözlerini değerlendirmesi üzerine iki bakan arasında adeta bir pazarlık yaşandı. Bağış: "Bu iş 20 30 yıl sürmez. Doğu Almanya bile hiç bir müzakere yaşamadan bir gecede eşit vatandaşları olabildi. Avrupa, sorunlarını, Türkiye'nin katkısı olmadan çözemez. Avrupalılar bizi ikna etmek için uğraşacaktır Bundan kimsenin şüphesi olmasın." Lellouch: "Doğu Almanya'nın katılmasıyla Türkiye'nin katılması arasında çok büyük bir fark var. Maliyeti hala hatırlıyoruz. Çok zeki ve kurnaz olduğu için bu savları öne sürmeyi başarıyor." Bağış: "sayın bakan ile dostluğumuz eskilere dayanıyor, 20 yıl sonrasının hesabını yapması beraber öğrenmiştik. 20 yıl sonrasının işsizliğini hesaplarken, enerji ve güvenlik ihtiyaçlarını da hesaplamak lazım. Pazarlık bizde kapalıçarşı'da icat edilmiş bir kavramdır." Lellouch: "Çok güzel, ben Kapalıçarşı'yı çok severim."
599683
Türkiye'ye neler oluyor?
Bir önceki İlerleme Raporu Ergenekon davasıyla ilgili olarak salt usulsüzlüklere değinirken, son raporda şu cümleler yer alıyor: “Ergenekon, demokratik kurumların doğru işleyişine ve hukukun üstünlüğüne güveni arttırmak için Türkiye'ye bir fırsat sunuyor…” Çok değil bundan iki yıl önce, 2007 Nisan ayında asker muhtıra verirken, kim, Türkiye'nin gerek toplumsal gerek siyasi dinamikleri itibariyle hızla çıta atlamaya doğru yol aldığını söyleyebilirdi? Kim ülkenin meşruiyet ve rejim krizlerinden, kapatma davalarından bu kadar çabuk sıyrılabileceğini tahmin edebilirdi? Sık söylenen sözdür: Bu ülke güvenlik uygulamaları, dindar-laik tartışması, asker-sivil gerginliği gibi kendi siyasi ve toplumsal dokusunu tahrip eden, enerjisini emen sorunlarından uzaklaşabilirse, “uçuşa” geçebilecek bir ülkedir. Bugüne uyarlanırsa aslında söylemek istenen şudur:
600472
19:11 Tofaş- Aliağa Petkim: 89- 72
Aliağa 89- 72 Kırmızı mavi beyazlılar, ligdeki ilk maçında evinde karşılaştığı Aliağa ’i 89-72 yenerek lige iyi bir başlangıç yaptı. 27 sayı atan Butler ise galibiyette önemli rol oynadı Beko Ligi’nde ligdeki ilk maçında konuk ettiği Aliağa ’i 89-72 mağlup ederek lige galibiyetle başladı. Karşılaşmanın ilk yarısında kırmızı mavi beyazlılar iyi savunma yaptı. Tofaş, Denison ve Butler’ın basketleriyle ilk çeyreği 23 sayı farkla 37-14 önde kapadı. İkinci çeyrekte de oyunun hakimiyetini elinde tutan Tofaş, pota altından Denison, dışarıdan da Butler ve kaptan Can’ın basketleriyle etkili olarak devreyi de 52-37 üstün tamamladı. Maçın üçüncü çeyreğinde konuk ekip Reha, Gordon ve Johnson üçlüsünün basketleriyle farkı eritmeye çalışırken, Tofaş ise Butler, İlkan ve Can’ın sayılarıyla skoru koruyarak üçüncü çeyreği de 68-56 önde kapamasını bildi. Son çeyreğe iyi başlayan Aliağa Pektim, Reha, Johnson ve Gordon’un sayılarıyla 35. dakikada farkı sayıya indirdi: 78-70. Ancak Tofaş’ta Butler, Kolaric ve Orçun farkın daha fazla kapanmasına izin vermediler ve son dakikaya ev sahibi ekip 84-70 önde girdi. Maçın kalan dakikalarında da oyundaki üstünlüğünü koruyan Tofaş, maçı 89-72 kazandı. SALON: Atatürk HAKEMLER: Emin Moğulkoç (xx), Alper Tuğ Köselerli (xx), Önder Yılmaz (xx) TOFAŞ: Mehmet (xxx) Butler (xxx) 27, Cihad (xx) 3, Denison (xxx) 17, Kolaric (xx) 7, Orçun (xx) 8, Melih (xx) 2, Can (xx) 11, Nezih (xx) 4, İlkan (xx) ALİAĞA PETKİM Kedzo (x) 3, Berkay (x), Reha (xx) 18, Ceyhun (x) 3, Gordon (xx) 21, Hazer (x) 3, Johonson (xx) 16, Ogün (x), Kaan (x) 4, Nesovic (x) 4, 1.PERİYOT: 37-14 (Tofaş) DEVRE: 52-37 (Tofaş) 3.PERİYOT: 68-56 (Tofaş
599341
Bir ‘düğün’ yaptılar ‘Rumeli’yi yaktılar!
Ali Eyüboğlu aliceBir ‘düğün’ yaptılar ‘Rumeli’yi yaktılar! Yapımcılığını ünlü yönetmenler Serdar Akar ile Tarkan Karlıdağ’ın üstlendiği “Elveda Rumeli” geçen yılın en yüksek reytingli dizilerinden biriydi... yüzden yapımcıların dizinin başrol oyuncusu ’la anlaşma yenilemesi çetin geçti. Pazartesi akşamları yayınlanan dizinin reytingleri, hem yapımcılarını, hem de yöneticilerinin yüzünü güldürüyordu. Çünkü “Elveda Rumeli” hep zirvedeydi... Erdal Özyağcılar’ın yapımcılarından istediği zammı koparmasının nedeni başrolünü oynadığı dizinin çoğunlukla “gün birincisi” çıkmasıydı. Ancak bu yayın döneminde işler değişti. “Elveda Rumeli”nin yeni yayın dönemindeki reytingleri, geçen sezonun reytinglerini aratır oldu. “Elveda Rumeli”nin başarısı, ekibe yeni siparişleri de beraberinde getirdi. Akar ve Karlıdağ, “Elveda Rumeli”yi çektikleri ’da bir dizi de ’ye yaptı. Ancak yaptıkları hesap tutmadı. Ekip, “Balkan Düğünü”ne dalınca, “Elveda Rumeli”de reyting kaybı başladı. Akar ve Karlıdağ’ın Show TV’ye çektikleri “Balkan Düğünü”, beklenen reytingi bir türlü yakalayamadı. atv yöneticileri, geçen sezonun gözde dizisinin saatine yeni yapımları “”yı alıp, onu PT2’ye kaydırınca “Elveda Rumeli”nin reytingleri iyice düştü. Şimdi iki dizi için de tehlike çanları çalmaya başladı. Akar ve Karlıdağ, Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan da oldu... ‘Aptal sarışın’ı oynadılar şimdi kaymağını yiyorlar her yönüyle ilginç bir ülke... İnsanımız da öyle... Bir yandan, bu ‘İkoncan’lara, ‘aptal sarışın’ı oynayanlara niye bu kadar ilgi gösteriyor?” diye tepki gösterenler, aynı figürler bir ürünün kampanya yıldızı olduğu zaman nedense “üç ”u oynuyorlar... Medyapım’ın yapımcılığını üstlendiği programlardan önce “”te, ardından da “Şarkı Söylemek Lazım”da reyting amaçlı kullandığı iki kız kardeş var; Esra ve Ceyda Ersoy... Bu kızların “aptal sarışın”ı oynamaktan başka hiçbir meziyetleri yok... Ama bu bile onların şov dünyasından para kazanmalarına yetiyor. “Aptal sarışın”ı oynadıkları her hallerinden belli olan Ersoy kardeşler, şimdilerde bir hazır yiyecek firmasının yıldızı... Kameralar karşısında “aptal sarışın”ı oynayan bu kızlar, televizyonlar sayesinde elde ettikleri şöhretin kaymağını yiyorlar şimdi... “Afiyet olsun” demekten başka bir şey gelmiyor insanımızın elinden demek ki! Kızların oynadığı reklamlar günlerdir ekranlarda... Ama şimdiye kadar firmanın her hangi bir şubesinin önüne gidip, ediyoruz sizi” diye bir tane döviz, pankart açanı görmedim. zaman, duymayan, görmeyen, konuşmayan üç maymunu oynamaya devam... Esra ’ın macerası! 13 yıldır HBB’den atv’ye, tv8’den ’ye özel kanallarda program sunan Esra Ceyhan artık ’de. TRT’nin “Esra Ceyhan’la Hayat” adlı program için yapımcıya, onun da sunucuya ayda ne kadar para ödeyeceği ’de yazılı bile oldu. Hükümetin yazılı soru önergesine vereceği yanıt TRT’nin kime ne kadar ödediğini ortaya koyacak. Benim yazacaklarım da tarafların para hariç hangi şartlarda anlaştıklarını ortaya koyacak. TRT, Esra Ceyhan’la değil, Sun Görsel İletişim’le anlaştı. Sun’ın sahibi İrfan Bağdaş, program için önce Esra Ceyhan’la anlaştı, sonra gitti TRT’ye teklif sundu. TRT de bu teklifi kabul etti. TRT ise Sun ile reyting anlaşması yaptı. Programın aylık reyting ortalaması AB grubunda 1’in altında olursa “Esra Ceyhan’la Hayat” bitecek... TRT, “Esra Ceyhan’la Hayat” için yapım şirketine aylık fiks paranın dışında hiçbir hizmet vermeyecek. aracından editörlerine, yönetmeninden montajcısına, kamerasından stüdyosuna programın tüm masrafı yapımcıya ait. Programın izleyicilerine ayda dağıtacağı 80 bin TL ödülü yapım şirketi kendi karşılayacak. Programın SMS gelirleri TRT’ye kalacak. Programa sponsor bulunursa bundan “aslan payı”nı TRT, “küçük dilim”i de yapımcı alacak. Bu koşullarda bir anlaşma hiçbir yapımcı için akıl karı değil... Merbolin Boyaları’nın sahibi olan İrfan Bağdaş, belli ki televizyon yapımcılığında kendini ispat etmek için böyle bir riskin altına girdi. Boyacılık ve işleriyle uğraşan Bağdaş’ın televizyonculuk konusundaki tek tecrübesi Limon Yapım’la birlikte çektikleri birkaç dizi... İrfan Bağdaş, işlerden de bekledikleri kazancı elde edemediklerini söyledi. Yani yapımcı kadar Esra Ceyhan da bu projeyi kabul ederek ciddi bir risk üstlendi. TRT 1’de gündüz kuşağında 2.5 saatlik bir yayında reyting ortalamasını tutturmak kolay bir şey değil çünkü... Kanaatim ki Esra Ceyhan, “Kanal D’den ayrıldı, iş bulamadı” demesinler diye böyle bir riske girdi. Burcu’dan yeni dizi Burak Hakkı, Aytaç Arman, Korel Cezayirli, Itır Esen, Nil Erkoçlar, Laçin Ceylan ve Bora Cengiz, Koliba Film’in için çekeceği yeni bir dizide buluştu. Star TV’de 65 bölüm yayınlanan “Köprü” dizisinin yönetmeni Çağatay Tosun’un çekeceği dizinin senaristi Gamze Özer... Koliba Film’in sahibi Ata Türkoğlu, Burak Hakkı, Aytaç Arman ve Korel Cezayirli ile dizi için anlaştı. Aytaç Arman’ın milletvekili ve “Ali Cemal”i, Burak Hakkı’nın gazetede muhabirlik yapan “Mehmet”i, Korel Cezayirli’nin “Bekir”i oynayacağı dizinin kadrosuna en son katılan isim ise Burcu Kara oldu. Çünkü dizi için günler öncesinden prensipte anlaşan Koliba Film’in sahibi Ata Türkoğlu ile oyuncu Burcu Kara’nın bölüm başı para konusunda da el sıkışmaları hayli uzun sürdü. Burcu Kara, dizinin en önemli karakteri olan “Ali Cemal”in ’da okumuş idealist kızı “Zeynep”i canlandıracak. Adı henüz kararlaştırılmayan dizi, Kasım ayından itibaren Star TV ekranında olacak. Dizi çekimindeyiz festivale gelemeyiz! Bu yıl 10-17 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen ”da yarışan her filmin galasından sonra film ekibinin basın toplantısı düzenlemesi festivalin ritüeliydi... Ancak “11’e 10 Kala” filminin galasından sonra yapılması gereken basın toplantısı hayata geçemedi. Basın mensupları salondaki yerini aldı, ama ekipten kimse salona gelmedi. Çünkü başta Nejat İşler olmak üzere filmin oyuncuları dizi çekimleri nedeniyle Antalya’ya teşrif etmeyince basın toplantısı da gerçekleşmedi.
600098
Maldivler'de bakanlar su altında toplandı
Suya ilk olarak devlet başkanı Muhammed Naşid dalarken, onu mayolu ve tüplü bakanlar izledi. metre derinlikte, biçimindeki masada bakanlar, karbondioksit salımının azaltılması için tüm ülkelere eylem çağrısında bulunan bir karar aldı. Girifushi adası yakınında düzenlenen "ıslak toplantı" için bakanların ay dalgıçlardan eğitim aldığı belirtildi. Toplantı, masmavi denizi, beyaz kumsallarıyla turistlerin gözdesi olan, 1.192 adadan oluşan Maldivler'in, deniz seviyelerinde görülecek en ufak bir artışla sular altında kalacağına dikkati çekiyor.
599572
Coppola filmlerini yanında taşıyor!
Coppola filmlerini yanında taşıyor! ’a birçok kasetle gelen yönetmen Coppola’nın “’de film çekmeyeceğim” açıklamasının yanlış anlaşılmadan kaynaklandığı ortaya çıktı. Coppola, Türkiye’de senaryo üzerinde çalışıyormuş... Ünlü yönetmen Francis Coppola, Kültür ve Bakanı ’la görüşmesinin ardından dün ’a geldi. Özel uçağıyla ’na inen Coppola, salonundaki gazetecilerle görüşmek istemediğini söyledi. VIP salonunda bir süre dinlenen Coppola, alandan ayrılırken basın mensuplarını el sallayarak selamladı. Coppola’nın beraberinde çok sayıda film kaseti ve özel yiyeceklerin bulunduğu bagajlar getirdiği görüldü. Öte yandan, ’ye film çekmek için geldiği belirtilen usta yönetmenin, önceki gün Günay’la yaptığı toplantıda söylediği, “Film şu anda yok” şeklindeki sözlerine ’tan bir açıklama geldi. Türkiye’ye TÜRSAK ve Pinema işbirliğiyle gelen Coppola’nın, yeni filmi üzerine çalışma yaptığı bildirildi. Açıklamada, Coppola’nın sözlerinin yanlış anlaşıldığı ifade edilerek, “Coppola, ‘Motor demeye gelmediğini, fakat hangi tip bir film olacağına karar verip, senaryosu üzerine çalışacağını söyledi” denildi. İtalyan asıllı Amerikalı yönetmen Coppola, 19 Ekim’de Sait Halim Paşa Yalısı’nda bir basın toplantısı düzenleyecek ve üniversite öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşecek “Francis Ford Coppola’nın Gözüyle Dünya Sineması” başlıklı panelde hazır bulunacak. Tatili’ gibi bir film çekecek Coppola’nın Bakan Günay’la basına kapalı olarak yaptığı görüşmeden detaylar da açığa çıkıyor. Coppola’nın Türkiye’de çekmek istediği filme örnek olarak, ‘Roma Tatili’ adlı filmi gösterdiği belirtildi. Bakan Günay’ın da Coppola’ya mekânlar, çekim izinleri gibi konularda destek vereceklerini söylediği kaydedildi. “Roma Tatili/Roman Holiday” 1953 tarihli bir romantik komedi. Başrollerinde Gregory Peck ile Audrey Hepburn’ün yer aldığı film, bugün artık klasiklerden biri.
600481
Milyonerliği 15 dakika sürdü
Milyonerliği 15 dakika sürdü Bursa'da, yerel bir gazetede yanlış verilen süper loto sonuçları, oynadığı kuponundaki sonuçlara uyan bir kişinin ''milyonerlik'' sevinci sadece 15 dakika sürdü. Mehmet Kocatepe, süper lotonun sonuçlarına kahvehanede gazeteden baktığını, kuponundaki rakamlarla sonuçların tuttuğunu görünce, ''Zengin oldum'' diye düşündüğünü söyledi. Kahvehanede bulunan 10-15 kişiye kahve ısmarladıktan sonra bir loto bayiine gittiğini ve kesin sonuçları aldığını anlatan Kocatepe, buradaki sonuçların kuponundakiyle aynı olmadığını görünce şok olduğunu ifade etti. Bayideki sonuçlara önce inanamadığını, daha sonra gazetenin sonuçları yanlış verdiğinin söylenmesi üzerine fenalık geçirdiğini ifade eden Kocatepe, ''Süper Lotonun oynadığım kupona isabet ettiğini görünce sevinçten havaya uçtum, ama bu sevincim loto bayiinde asıl sonuçları öğrenince hayal kırıklığına dönüştü. Tüm umutlarım yıkıldı'' dedi. Kahvehanedeki arkadaşlarına ısmarladığı kahvelerin parasını dahi ödeyemediğini kaydeden Kocatepe, ''15 dakika önce 2,5 milyon TL sahibiydim. 15 dakika sonunda yine eski yaşamıma döndüm. Küçük meblağ olsa bu kadar üzülmezdim, ama 2,5 milyon TL az değil. Hala şoktayım, ellerim titriyor'' diye konuştu. Bağ-Kur emeklisi olduğunu belirten Kocatepe, şunları söyledi: ''Parayı kazansaydım büyük kısmını oğluma ve kızıma ayıracaktım. Onlar bari rahat bir yaşam sürsün. Ben de ölene dek sıkıntı çekmeden yaşardım. Ama tüm bu güzel hayaller 15 dakika içinde gitti. Keşke gazeteyi okumasaydım. Daha sonra araştırdım, gazete yanlışlıkla bir önceki çekilişin numaralarını yayımlamış. Bu da benim şanssızlığım. 15 dakika içinde önce milyoner oldum, sonra eski yaşantıma geri döndüm.''
599556
Tutuklanan Ezel Akay 50 bin TL’ye serbest
Tutuklanan Ezel Akay 50 bin TL’ye serbest Yönetmen Ezel Akay (48), ’da açılan bir davayla ilgili olarak “Çek Yasası’na muhalefet” suçundan tutuklandı. Ancak Akay, çekin karşılığı olan 50 bin liranın ödenmesi konusunda mesai bitiminden bir saat sonra anlaşma sağlandığı için serbest bırakıldı. Akay, “Yapımcı firmayla ve bir şirketle ilgili sorun. Benim böyle bir çekten haberim dahi yok. Tutuklanmamdan pay çıkarmak isteyen birileri tarafından bu iş tezgahlandı” dedi. “İhbar mı edildiniz?” sorusuna Akay, “Bilemiyorum ama bizim sinema sektörüne belli olmaz” cevabını verdi. Akay, için bulunduğu ’da önceki akşam giriş yaptığı Oteli’nde gözaltına alındı. Dün sabaha karşı 04.00’te Antalya Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı İnfaz Büro ekipleri, Akay’ı otel odasından kelepçeli olarak çıkardı. Akay, sabah doktor kontrolünden sonra adliyeye sevk edildi. Burada da zemin kattaki genel nezarethanede gece bildiriminden otellerde yakalanan 14 kişi ile birlikte tutulan Akay, durumunu öğrenmek için telefonla ulaşan görevlilerine, “Tanık olarak ifade veriyorum. Bir saate kadar dönerim” dedi. Avukatının, Fatih Cumhuriyet Savcılığı’nda uğraştığını kaydeden Akay cezaevine götürülürken adliyeye geri getirildi. Akay. avukatının 50 bin lirayı yatırması sonucu serbest bırakıldı. ‘Ciddi bir düşmanlık var’ Gözaltına alınmasına konu olan para miktarının ne kadar olduğunu bilmediğini kaydeden Akay, “Avukatlar biliyor. Benimle de ilgili değil, şirketle ilgili. Fakat çok ciddi bir düşmanlık var yakında da anlatırım. Bir sahtekârlıkla karşı karşıyayım” dedi.
599986
30 bin kişi bekleniyordu 150 kişi geldi
30 bin kişi bekleniyordu 150 kişi geldi Fethiye'de düzenlenen Türkiye Motokros ve Akdeniz Enduro Şampiyonası kapsamında düzenlenen Mxonfest Gençlik Festivali beklenen ilgiyi görmedi. Türkiye Motokros Şampiyonası ve Akdeniz Enduro Şampiyonası'nın yanı sıra düzenlenen ve dün gece başlayan festivalde ücretsiz birayla sarhoş olan gençler kavga çıkarırken, ünlü gruplar 30 bin kişi beklerken 150 kişiye konser verdiler. Fethiye'nin Esenköy Beldesi'nde bulunan 220 bin metrekarelik alanda düzenlenen Mxonfest Gençlik Festavili beklenen ilgiyi görmedi. Şampiyonaların haricinde düzenlenen ve 30 bin kişinin katılması beklenen festivalde, Babazula ve Bulutsuzluk Özlemi gibi ünlü grupları sadece 150 kişi dinledi. Akşam saatlerinde küçük gruplar ve Dj'ler eşliğinde eğlenmeye başlayan yaklaşık 100 kişilik kalabalığa Esenköy Beldesi gençleri de katıldılar. Gecenin ilerleyen saatlerinde önce Babazula ardından da Bulutsuzluk Özlemi'nin sahne aldığı festivalde 30 bin kişiye seslenmeyi bekleyen sanatçılar şok yaşadılar. Sadece 150 kişinin bu ünlü grupları dinlemeye gelmesi sanatçıları şaşırttı. Konser alanında dağıtılan ücretsiz biralarla sarhoş olan gençler zaman zamanda birbirleriyle kavga ettiler. Jandarma ve özel güvenlik görevlilerinin araya girmesiyle ayrılan kavgalarda gençler birbirlerine bira kutuları attılar. Saat 23.30 da sahneye çıkması beklenen Bulutsuzluk Özlemi, kalabalığın toplanması için bir saat geç sahneye çıktı ancak 150 kişi ancak toplandı. Fethiye'de olmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen sanatçı Nejat Yavaşoğulları ile seyirciler arasında da sözlü atışmalar oldu. Organizasyon bozukluğu olduğu görülen festival ünlü gruplar haricinde ev partisi havasında geçti. Toprak zeminde toz bulutları arasında yapılan festivalin bu akşam Teoman ve Aylin Aslım konserleriyle devam etmesi bekleniyor.
599809
Bir polis baskınını içerden yaşamak
Almanya’da görülen Deniz Feneri e.V. davası ile ilgili, Alman adli makamları Türkiye’den adli yardım talebinde bulundu. Ankara Emniyet Müdürlüğü makamları da İstanbul’da önceden belirlenen bir dizi adrese baskınlar düzenledi. Bu baskın yapılan mekanlardan birisi de Kanal 7’nin merkez binası idi. Bildiğiniz gibi, Haber 7’nin ait olduğu Nokta Elektronik Medya şirketinin ortakları arasında Kanal 7’nin hissedarları da bulunuyor. Daha önce başka adreste bulunan Haber 7, geçtiğimiz yıl tasarruf tedbirleri çerçevesinde Kanal 7’nin Eyüp Otakçılar’daki merkez binasına taşınmıştı. Biz Haber ekibi de bir yılı aşkın süredir bu merkez binada bulunuyoruz. Bir polis baskınını içerden yaşamanın oluşturduğu duyguları sizlerle paylaşmak istiyorum. Sabah erken saatte işyerine geldiğimde henüz olağanüstü bir durum yoktu. Her zaman olduğu gibi günlük gazeteleri tasnif eden güvenlik görevlilerine selam verip asansörlere yöneldim. Odama geldiğimde erken saatlerin gediklisi Haber 7’nin Koordinatörü Yaşar İliksiz her zamanki gibi kafasını bilgisayarına gömmüş hummalı bir çalışma içindeydi. Hazırlamakta olduğum Yaşayan Ekonomi programı için yazmam gereken bir iki metin vardı. Ben onları tamamlarken, Haber 7’nin gündüz ekibi de gelmeye başladı. “Abi bu kadar polisin ne işi var?” tarzında yönelttikleri soruları önceleri anlamadım. Sorulabilecek en saf soruları sıraladım. “Ne polisi, nerdeler, ne yapıyorlar?” gibisinden. Sonra öteki gelenlerden anladım ki farklı bir durum var. Saat 08.30 gibi Doğan Grubu’nun haber kanalı son dakika girdi. Biz de ilk şaşkınlığımızı attıktan sonra Haber 7’ye ilk haberi girdik. Önce yaşadığımıza ilişkin oluşturabildiğimiz bilgilerden bir haber yaptık. CNN Türk’ten de Deniz Feneri’ne de baskın yapıldığı bilgisini ilave edip okuyucularımızla paylaştık. Aradan kısa bir süre geçti, Deniz Feneri Derneği’nden aradılar. “Bizim derneğimize yönelik bir baskın söz konusu değil” dediler. Biz de CNN Türk’ün asılsız bilgilerine ilişkin bölümü çıkardık ve derneğin yaptığı açıklamayı bizim habere ilave edip yayınladık. Açıklamayı girerken de, “Şu an yapılmamış olabilir ama kısa bir süre sonra orada olurlar” diye düşündük. Deniz Feneri’ne yönelik asılsız bilgiler üzerine gazete ve televizyoncuların odaklandığı iki merkez oldu. Biri Kanal diğeri Deniz Feneri’nin Zeytinburnu’ndaki merkezi. Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Mehmet Cengiz, dernek önünde toplanan habercilere, kendilerine yönelik bir aramanın söz konusu olmadığını, bugüne kadar da Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davası ile ilgili herhangi bir soruşturma geçirmedikleri bilgisini aktarmış. Ardından da çok akıllı bir adım daha atmış. Habercileri içeri davet etmiş. “Buyurun içeri, derneğimizi gezdirelim size, çalışmalarımızı görün” demiş. Gerisini de biz ekranlardan izledik. İçeri girildiğinde farklı bir manzara görülüyor. Bir taraftan hastalara gönderilecek ilaçlar adreslerine göre tasnif ediliyor, öte yanda kaymakamlık veya muhtarlıktan alınan yardıma muhtaç belgeleri ile gelenlerin ihtiyaçları karşılanıyor. Haberciler gözlerine inanamıyor. “Battı, bitti, tükendi, silindi” diye birilerinin bayram ettiği Deniz Feneri çalışmalarını aynen sürdürüyor. Başkan Mehmet Cengiz, kapıda toplananları içeri davet etmekle krizi fırsata dönüştürmenin en başarılı örneklerinden birini veriyor. Habercilerin öteki kümelendiği yer olan Kanal 7’de de benzeri bir durum yaşanıyor. Kurumsal İletişim Müdürü Şule Kartal, “İnsanlar doğru yanlış bir sürü bilgiyi dağıtmadan işin gerçek yüzünü biz duyuralım” diyerek bir basın bülteni hazırlayıp habercilere ulaştırıyor. İkinci dalga bilgiler bu sayede Kurumsal İletişim’in yaptığı açıklamalarla okuyucu ya da izleyiciye ulaştırılıyor. Hava yağmurlu ve haberciler Kanal 7’nin hemen yan tarafındaki binanın saçağı altına sığınmış durumdalar. Bir habere gidildiğinde hepimiz aynı ortamı paylaştığımız habercilerin yaşadıklarını en çok biz haberciler biliriz. Çoğu zaman yemek yeme veya içecek bulma sorun olur. “Olay yerinden ayrıldığımda ya bir gelişme olursa” endişesi, çiviler sizi oraya. Bu durumu bilen Kanal çatısı altındaki haberci arkadaşlar, “Dışarıda bekleyen arkadaşlara bir servis yapamaz mıyız” önerisini atınca İnsan Kaynakları birimindeki arkadaşlar kolları sıvadı. Kısa bir süre sonra dışarıda bekleyen habercilere çay ve açlıklarını yatıştıracak kuru pasta ikram edildi. Muhabir ve kameramanlar, bu işin en profesyonel tarafını yapan arkadaşlar. Hemen hepsi evine götüreceği ekmeğin peşinde. Yapılan nezakete teşekkür ederek ikramları kabul ettiler. Ne var ki bu ikramın yansıması bir süre sonra Doğan Grubu medyasında farklı oldu. “Pastalı börekli baskın” Haberi bu başlıkla okuyanlar, önce polis baskın yaptıkları yere giderken “pasta börek ikram etmiş” gibi algıladı. “Ey Kanal yönetimi, biz baskın yaptık ama kusurumuza bakmayın. Buyurun pasta ve börekleri, bizi affedin” diye düşünüldü. Oysa içerde çok farklı bir atmosfer vardı. Çok iyi teknik donanıma sahip polisler, bilgisayarların harddisklerini kopyaladı. Bu cihazlar öyle cihazlar ki, siz eğer silmeye kalktığınız bilgiler varsa ve silerek onlardan kurtulduğunuzu sanıyorsanız ancak Mustafa Balbay’ın durumuna düşersiniz. Yani, “Ben bilgisayarımdaki bilgileri sildim. Çöp kutusunu da boşalttım” demekle kurtulmuş olmuyorsunuz. Polis, bugün de gelse, ay sonra da gelse, harddiskinizi kopyaladığında bütün geçmiş bilgilerinize ulaşabiliyor. Polisler, bilgi işlem odasındaki serverları, sonra bilgi işlem servisi ile ilgili personelin bilgisayarlarını kopyaladı. Sonra odaları tek tek elden geçirdiler. Hatırlarsanız, Ergenekon soruşturması kapsamında sorgulanan hiçbir isim bugüne kadar polisin kendilerine kötü davrandığını söylemedi. Gerçekten de bütün polisler işinin uzmanı ve aynı şekilde de nezaketli idiler. Ergenekon soruşturması çerçevesinde sorgulanan Nurseli İdiz’in söylediği gibi, “polis en iyi eğitimi nezaket konusunda almış”. Yapılan soruşturma ve aramalar, Türkiye’yi Avrupa Birliği dışında tutmak için yargı sistemini bir silah olarak kullanan Almanya’nın “adli yardım” talebinden başka bir şey değildi. Ne var ki Almanya’nın Türkiye’deki işbirlikçisi Doğan Grubu, bunları farklı şekilde yansıtmak için ellerinden geleni yapmaya çalıştı. Almanya’nın ve Doğan Grubu’nun gerçek maskeleri epeyce ortaya çıktı. Gerçek yüzlerinin bütün çıplaklığı ile gün yüzüne çıkmasına çok az kaldı.
599548
‘Babacığım bak kocaman oldum’
‘Babacığım bak kocaman oldum’ ’ne, ‘Görev Kuvveti- 151 Komutanı Taktik Komutası’nda açıklarında ve denizinde korsanlarla mücadele etmek için 18 Haziran 2009 tarihinde gönderilen TCG- firkateyni, görevini tamamlayarak ’nın İlçesi‘nde bulunan Aksaz Deniz Üssü Komutanlığı’na döndü. Fırkateyn, limana yanaşmadan önce ve komandoları ile gösteri düzenlerken, limandaki savaş gemileri ve denizaltılar siren çaldı. Aileler kendilerine ayrılan bölümde askerleri karşıladı. Yapılan tören sonrası aileler TCG- ’e binip askerlerle hasret giderdi. TCG- Gaziantep görevi süresince 1825 saat seyir yapıp, 25 bin deniz mili katetti.
600361
Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yüklendi
Kılıçdaroğlu, 'ne yüklendi Grup Başkanvekili 'nın en büyük otobüs merkezinin 'de olmasına rağmen, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın 'da üretilen otobüsleri aldığını belirterek, “Dağı olmayan ülkede üretilen otobüsler tepeli İstanbul'da yürür mü? Ödenen paralara yazık değil mi? gelir bizden alır, biz gider dışarıdan alırız. Buna tahammül etmek çok zor” dedi. 'da, dün partisinin il örgütü tarafından düzenlenen Dayanışma Gecesi'ne katılan Kılıçdaroğlu, bugün de kentte bazı ziyaretlerde bulundu. İlk olarak Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu'yu ziyaret ederek anı defterini imzalayan Kılıçdaroğlu, sonra da Giresun TSO Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu'nu ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, son günlerde yaratmayan ‘büyüme’ kelimesinin telaffuz edildiğini ifade ederek, “Büyüme var ama istihdam yok. Bizim gönlümüzde yatan üreten bir ekonomi olmasıdır, istihdamın sağlanmasıdır” dedi. Kılıçdaroğlu daha sonra 'ne yüklenerek, şunları söyledi: “Geçtiğimiz günlerde 'un genel kurulunda konuşan bir konuya değindi. ‘Avrupa'nın en büyük otobüs üretim merkezi Türkiye'de olmasına rağmen üretim yapılmıyor. Nasıl oluyor da Türkiye dolarla yurt dışından otobüs alıyor?’ dedi. Bu konuşmanın ardından yurtdışından 350 otobüs alınıyor. Bakın 'da bir belediyenin otobüs alımı için açtığı ihaleyi yurtdışından bir firma kazanınca işçiler, ‘Kendi ülkemizde üretilen otobüsleri alacağız’ diyerek greve gitti. Sonunda pahalı olmasına rağmen kendi ülkelerindeki otobüsleri alındı. Buna rağmen biz İstanbul için Hollanda'dan otobüs aldık. Hollanda dağı olmayan ülkelerden biri. Onlar çocuklarına göstermek için sembolik dağ yaptılar. Dağı olmayan, inişi çıkışı olmayan bir ülkede üretilen otobüs, İstanbul'da yürür mü? İstanbul tepeli idi şimdi 77 tepeli oldu ve otobüsler yürüyemiyor. Ödenen paralara yazık değil mi? Yunanistan'da kullanılan otobüslerin yüzde 42'si Türkiye'de üretilen otobüslerdir. gelir bizden alır, biz gider dışarıdan alırız. Buna tahammül etmek çok zor. Biz başka ülkenin krizini çözmek, onlara istihdam yaratmak zorunda mıyız? Türkiye yeni bir anlayışla yola çıkmak zorundadır.” TSO ziyaretinin ardından Gazi Caddesi boyunca esnafı ziyaret ederek sohbet eden Kılıçdaroğlu'na büyük ilgi gösterildi. Kılıçdaroğlu, ziyaretlerin ardından basın mensuplarının, “'de yayınlanan ‘Ayrılık’ dizisine 'in tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklindeki sorusuna da şu yanıtı verdi: “Diziyi izleme şansım olmadı. Ancak biz hiçbir ülke ile kriz ortamının çıkmasını istemiyoruz. Her ülkede dost ve barış ortamında yaşamak isteriz. TRT'nin yapmış olduğu dizi eğer kin ve nefret tohumları ekiyorsa bu kabul edilemez. Ama bunun dışında 'deki olayları anlatıyorsa, oradaki çocukların ve kadınların yaşamını yitirmesine yol açan bir olayı anlatıyorsa bunu da olgunlukla karşılamak gerekir diye düşünüyorum. Ama İsrail burada ne kadar haklı bilemiyorum. Sonuçta şu var; onlar iki ulusun karşılıklı düşman ulus olmasını istemezler, biz de istemeyiz. Ama onları yaralayan bir şey varsa, yetkililere aktarırlar, akıl ve mantıkla çözerler. Bizi de geçmişte eleştiren filmler çekildi. Aynı tuzağa düşmemeliyiz. Sevgiyle, hoşgörüyle kucaklamak gerektiğini düşünüyorum.”
600060
Vaka Sayısı 26 Oldu
Vaka Sayısı 26 Oldu Ankara'da bir ilköğretim okulunda çıkan domuz gribi vakalarına yenileri eklendi. Önceki vakaların yakın temaslılarından alınan numunelerde H1 N1 virüsüne rastlandı. Böylece vaka sayısı 26'ya yükseldi. Bu vakaların 21'i öğrenci, 4'ü veli ve 1'i öğretmen... Sözkonusu hastaların tedavileri evlerinde sürdürülüyor. Bu arada Sağlık Bakanlığı ailelere çağrıda bulundu. Bakanlık, H1N1 virüsüne karşı uyarılarını şöyle sıralıyor: Eller sık sık su ve sabunla yıkanmalı Öksürük ve hapşurukta tek kullanımlık mendil kullanılmalı Hapşırma anında ele değil kolun iç yüzü kullanılmalı Evler, bulunulan mekanlar sık sık havalandırılmalı Sık dokunulan eşyaların, yüzeylerin temizliği sağlanmalı...
599234
Osmaniye'de 116 öğrenci zehirlendi
Osmaniye'nin Hasanbeyli ilçesinde, 20 ilköğretim öğrencisinin gıda zehirlenmesi nedeniyle tedavi altına alınmasının ardından, il merkezinde taşımalı eğitim verilen çeşitli okullardan 70 öğrencinin daha benzer şikayetlerle hastaneye başvurduğu bildirildi. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, aynı firmanın yemek hizmeti verdiği 12 okuldan 70 öğrenci, bulantı kusma ve baş dönmesi şikayetleriyle Osmaniye Devlet Hastanesi, Özel Çukurova Hastanesi ve Özel İbn-i Sina Hastanesine kaldırıldı. Öğrencilere gıda zehirlenmesi tanısı konulduğu, tedavilerinin sürdürüldüğü belirtildi. Osmaniye İl Sağlık Müdürü Mehmet Cingöz, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, gündüz saatlerinde Hasanbeyli ilçesinde taşımalı eğitim veren Mustafa Kemal İlköğretim Okulu'ndan 20 öğrencinin besin zehirlenmesi şikayetiyle Osmaniye Devlet Hastanesine kaldırıldığını hatırlattı. İl merkezinde taşımalı eğitim veren okullardan 70 öğrencinin aynı şikayetlerle tedavi altına alınmasıyla vaka sayısının 90 olduğunu belirten Cingöz, ''Yaşları 13 ile 15 arasında olan 70 öğrencinin tedavisi sürüyor. Sağlık durumları iyiye gidiyor'' dedi. Cingöz, besin zehirlenmesinin etkisini 8, 24 veya 72 saatte gösterdiğini ifade ederek, ''Aynı yemekten yediği tahmin edilen 60 öğrenci daha bulunduğunu belirledik. Gerekli önlemler alındı, konu takip ediliyor'' diye konuştu ZEHİRLENEN ÖĞRENCİ SAYISI SÜREKLİ ARTIYOR Osmaniye'nin Hasanbeyli ilçesinde, 20 ilköğretim okulu öğrencisinin gıda zehirlenmesi nedeniyle tedavi altına alınmasının ardından, benzer şikayetlerle hastaneye getirilen öğrenci sayısının 116'ya yükseldiği bildirildi. Osmaniye Vali Yardımcısı Hayrettin Çiftçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gıda zehirlenmesinden dolayı Devlet Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Özel İbni Sina, Çukurova ve Park hastanelerine gelen öğrenci sayısının 116'ya yükseldiğini kaydetti. Çiftçi, ''Taşımalı eğitim alan 819 öğrencimizin, aynı firma tarafından dağıtılan sebzeli tavuk, pirinç pilavı ve Kemalpaşa tatlısından yediklerini belirledik. Öğrencilerimizin muhtemelen tavuktan zehirlendiği düşünülüyor. Yemeklerin numunelerini aldık, analiz için Adana'ya gönderdik'' dedi. Çiftçi, konuyla ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldığını söyledi. AA 2009-10-16 23:10:09 Bizim ülkemizde "Gıda Zehirlenmesi" kavramı bence hafife alınıyor. Zira anlayış farklılığımızdan ötürü, bu tanımlamanın kullanılması bile yanlış olabilir. Gıda zehirlenmesi çok genel bir ifadedir, hangi gıdadan kaynaklanmış, sebebi hangi patojenmiş bunların açıklanması belki de toplumun ilgisini arttırabilir. Onlarca farklı bakteri, hastalık yayıcısı, kaynağı varken bunların hepsinin yolaçtığı sonucu gıda zehirlenmesi diye sınırlandırmak yanlıştır.
600067
Attıkları gol milyon Euro
Attıkları gol milyon Euro ve Güiza'ya toplam 36 milyon euro ödendi. İkilinin attığı gol sayısı ise 35. geldiğinde büyük yankı uyandırmıştı. Ancak yıldız, attığı gollerle değil sorunlarıyla hep gündemde oldu. Sonunda da büyük uğraşlar sonunda ’ye gönderildiğinde herkes “Kurtulduk” dedi. Golcü sıkıntısını gidermesi amacıyla getirilen Güiza da aynı kaderi paylaşmaya yakın görünüyor. KARARLAR İSABETSİZ Son yıllarda özellikle golcü transferine büyük paralar harcayan son sezonda forvet oyuncularına verdiği rakamlar ile dikkat çekti. Ancak sarf edilen paralar pek karşılığını bulmuşa benzemiyor. Rakamlara bakarsak, Sarı-Lacivertliler’in son sezonda formasını giyen golcüsü Kezman ile Güiza’nın attığı golün değeri milyon euronun üzerinde. Son sezon değerlendirmeye alındığında, Mateja Kezman ile F.Bahçe’nin gol umutları oldu. Fenerbahçe formasını giyen Kezman için milyon euro bedeli ve yıllık milyon euro ücret ödendi. yıl Sarı-Lacivert formayı giyen Sırp futbolcunun maliyeti 16 milyon euroyu buldu. Güiza ise geçen sezon 17 milyon euro gibi bir ücrete transfer edildi. yıl içinde milyon euro ücret ödendi. SEZONDA 35 GOL Bu futbolcunun maliyeti toplamda 36 milyon euroyu buldu. Kezman ile Güiza’nın son sezonda attığı gol sayısı ise 35. Yani için ödenen toplam para 36 milyon euro, atılan gol sayısı 35. Bu hesapla, Sarı-Lacivertli takımın golü milyon euroya mâl oluyor.
600394
Boğduğu sevgilisinin hatırasına dövme yaptırmış
Boğduğu sevgilisinin hatırasına yaptırmış 'de otomobilinin arka koltuğunda telle boğularak öldürülen 39 yaşındaki Esra Karsel'in katil şüphelisi, 29 yaşındaki Eyüp G., 2003 yılında yine boğarak öldürdüğü hemşire İlknur Değirmenci'nin hatırasına şakağına ve eline bir göz ile gözyaşı damlasından oluşan yaptırmış. Büro Amirliği ekipleri, Esra Karsel'in katil zanlısı olarak gözaltına aldığı Eyüp G.'nin Asayiş Şube Müdürlüğü'ndeki sorgusunda sol şakağındaki bozulmuş dövmenin anlamını sordu. Polisin sorularını cevaplandıran Eyüp G., "2003 yılında birlikte yaşadığım İlknur Değirmenci'yi geçirdiğim bir kıskançlık krizi sonucu öldürdüm. Onun başka bir kişiyle ilişkisi olduğundan şüpheleniyordum. Ancak yakalandıktan sonra cezaevinde düşündüğümde şüphelerim boş olabileceği aklıma geldi ve onu boşuna öldürmüş olabileceğim ihtimali beni çok üzdü" dedi. Polislerle sohbet şeklinde yaptığı konuşmasında Eyüp G.'nin öldürdüğüne çok üzüldüğü İlknur Değirmenci'nin hatırasına sağ eline ve sol şakağına gözyaşı dövmesi yaptırdığı söyledi. Eyüp G., hemşire İlknur Değirmenci'yi öldürdüğü için yattığı cezaevinde karıştığı bir kavgada sol şakağına isabet eden bir bıçak deremesi ile dövmesinin bozulduğunu anlattı. Eyüp G. elindeki dövmenin ise durduğunu belirtti.
600582
Motorine kuruş zam yapıldı
Motorine kuruş yapıldı Kırsal motorin ve motorinin satış fiyatı, bugünden geçerli olmak üzere kuruş artırıldı AA muhabirinin belirlemelerine göre, kırsal motorinin satış fiyatı 2,57 liradan 2,63 liraya, motorinin litre fiyatı ise 2,70 liradan 2,76 liraya yükseltildi. ürünlerinin perakende satış fiyatları, dağıtım firmalarına ve şehirlere göre çok küçük tutarda farklılık gösterebiliyor.
599923
Schumacher, engellilere turnuva düzenledi
Tatilini Sorgun'daki Aldiana Otel'de geçiren Schumacher'in bu yıl 12'nci kez düzenlediği turnuvaya, çoğunluğunu Almanların oluşturduğu yetişkin de minik takım katıldı. Turnuvada Dr. Hüseyin Vural Engelliler Okulu'na bin 200 avro para toplandı. Elde edilen gelirin Schumacher'in de katkılarıyla inşaatı devam eden okulun ek binasının inşaatında kullanılacağı belirtildi. Turnuva sonunda engelliler yararına satılan biletlerden çekiliş yapılarak, forma, tatil, sauna, hamam hizmeti gibi hediyeler verildi. Gecenin sonunda engelli öğrenciler Toni Schumacher'le hatıra fotoğrafı çektirdi. Schumacher'in önümüzdeki günlerde Dr. Hüseyin Vural İlköğretim Okulu'na gidip öğrencileri ziyaret edeceği bildirildi. Manavgat'ta 12 yıldır tatil yapan ve engelli öğrenciler yararına futbol turnuvası düzenleyen Schumacher, engelli öğrencileri yardım etmekten dolayı büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan eski file bekçisi, eski takımı Fenerbahçe'ye övgüler yağdırdı. Fenerbahçe'nin büyük bir camia olduğunu belirten Schumacher, ''Bir zamanlar benim de oynadığım Fenerbahçe, Daum'la büyük bir başarı gösteriyor. Daum'u yakından tanıyorum. Bu yıl Fenerbahçe'nin şampiyon olacağına inanıyorum'' dedi. Schumacher, Fatih Terim'den boşalan Milli Takım teknik direktörlüğüne en iyi adayın vatandaşı Daum olduğunu ifade etti.
599522
Gizli favori Beşiktaş
Gizli favori Beşiktaş Gizli favori Beşiktaş Ligdeki en tempolu takımın Beşiktaş olduğunu söyleyen Ümit Özat, "Devreye kadar farkı 6-7'ye indirirlerse, 2. yarının 10. haftasında Fenerbahçe ve Galatasaray'ı yakalarlar" dedi Fenerbahçe ile şampiyonluk yaşadıktan sonra Alman ekibi Köln'e giden, burada yaşadığı kalp rahatsızlığı nedeniyle futbola nokta koymak zorunda kalan Ümit Özat, SABAH'a konuştu. Üç Büyükler'den lig yarışına, Milli Takım'dan kendi hedeflerine kadar birçok konuda görüşlerini anlattı. İşte Ümit Özat'a sorularımız ve cevapları: Daum gençlere şans tanımadığı için eleştiriliyor. Fenerbahçe'nin ikinci kez Daum'u tercih etmesi hakkında ne düşünüyorsun? Teknik direktörün hedeflerini, kulübün vizyonu belirler. Fenerbahçe her zaman zirveye oynayan ve hazır oyunculara ihtiyacı olan bir camia. Daum da bunu çok iyi bildiği için kendisinden isteneni yerine getiriyor. Galatasaray Arda, Sabri, Aydın gibi altyapıdan yetişen isimlere şans verebiliyor. Ancak onların 14 yıl şampiyon olmasa da bekleyebilecek bir yapısı var. Fenerbahçe'nin 14 yıl şampiyon olmadığını düşünebiliyor musunuz? NASIL BİTİRDİĞİN ÖNEMLİ Bu sezon Üç Büyükler'in ortaya koyduğu futbol çok tartışılıyor. Sence hangi takım şampiyonluk için avantajlı? En iyi futbolu Galatasaray oynuyor. Tabii ki bazı zaafları var ancak ön taraftaki oyuncuları gerçekten çok kaliteli. Fenerbahçe'nin ise sahada daha kopuk bir görüntüsü var. Bu tarz oyun, Türkiye'de sizi çok zorlamaz. Çünkü her takım yaslanarak oynuyor. Ancak Ersun Yanal, Mesut Bakkal gibi önde basmayı seven hocaların takımları, Fenerbahçe'ye ters gelir. Tabii şu an tabelaya baktığımızda Fenerbahçe'nin maçta galibiyeti var ve bu büyük başarı. Ama yine de şunu unutmayalım: Nasıl başladığın değil, nasıl bitirdiğin önemli. Geçen sezonu çifte kupayla kapatan Beşiktaş, bu yıl düşüş yaşıyor. Sence toparlayabilirler mi? Tempo olarak baktığımızda ligin en iyisi bence Beşiktaş... Tabii lige kötü başlangıç yapmaları dezavantaj. Ancak devre arasına Fenerbahçe ve Galatasaray'la olan puan farkını 6-7'ye indirebilirlerse, 2. yarının 10. haftasına kadar rakiplerini yakalarlar. Mustafa Denizli hocamın, takımı toparlayacağını düşünüyorum. Ayrıca Mustafa Denizli'ye yapılan eleştirileri anlayamıyorum. Dünyada sezonu şampiyon kapatan bir teknik direktörü, gelecek yılın hemen başında göndermeye çalışan tek ülke biziz. Üst üste kayıplardan sonra Rijkaard ismi de spekülasyonlara konu oldu... Ona yapılanların da çoğu haksız. Antrenör hata yapabilir. Ama adam için 'Çift ön libero oynatıyor' diyorlar. Ne oynatacak? Bugün dünyanın en iyi futbolunu oynayan Barcelona da iki ön liberoyla sahaya çıkıyor. Galatasaray'ın savunmada problemlerinin olduğu doğru. Ancak bir Gökhan Zan'ın sakatlığı takımı bu kadar etkilememeli. İLİŞKİLİ HABERLER Gizli favori Beşiktaş
599948
çocuğunu tülbentle boğdu, intihar etti
-- Yanında 'Ölümüzden kimse sorumlu değildir' notu bulunan annenin daha önce de intihar girişimde bulunduğu öğrenildi. İddiaya göre, Sarıhamzalı Mahallesi'nde dönercilik yapan 26 yaşındaki Salih Toromantekin sabah işyerine giderken eşi Songül Toromantekin de çocukları Sümeyya ve Yasir ile birlikte kendi evine 400 metre uzaklıktaki babası Nedim Aydın'ın evine gitti. Burada genç kadın ile çocukları ailesiyle birlikte kahvaltı yaptı. Nedim Aydın dışarı çıkarken eşi ve diğer çocukları bir yakınlarının cenazesi için Kozan İlçesi'ne taziyeye gitti. Songül Toromantekin ile çocukları evde tek kaldı. Ancak genç kadın ile çocuklarını gün boyu görmeyen ve aynı sokakta oturan Salih Toromantekin'in kız kardeşi saat 18.00 sıralarında eve geldi. Kapı açılmayınca iki katlı evin birinci katındaki pencere telini yırtıp açtıkları pencereden içeri bir çocuğu içeri girmesini sağlaıÇocuk salonda cesetleri görünce içeri girdiği pencereden dışarı çıktı. İhbar üzerine olay yerine polis ve 112 Acil Servis ekipleri geldi. Polis, kilitli kapıyı çağırdığı çilingire açtırınca salonda Songül Toromantekin, çocukları Sümeyya ile Yasir'in cesetleri bulundu. Evin çevresinde güvenlik önlemi alınırken Olay Yeri İnceleme ekipleri çalışma başlattı. Çocukların boğularak öldürüldüğü genç kadının da boynuna sarılı tülbent bulundu ve onunda boğularak öldüğü anlaşıldı. Kadının yanında ise 'Ölümümüzden kimse sorumlu değildir' şeklinde yazılı olan notu bulundu. Daha önce de ölmek istemiş Adana Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez olay yerine gelerek inceleme yaptı. Çalışmaları yakından takip eden Kesmez yaptığı açıklamada, evin kapılarının içerden kilitli olduğunu, herhangi bir zorlama gözükmediğini, muhtemel genç kadının çocuklarını boğduktan sonra tülbentle intihar ettiğini söyledi. Teknik olarak kadının çocuklarını öldürdükten sonra tülbentle kendi boğazını sıkarak intihar edebileceğini belirten Kesmez, "Bu teknik olarak mümkündür, ama kesin ölüm nedenlerle yapılacak inceleme ve otopsinin ardından belli olacak. Ancak ilk izlenim annenin çocuklarını boğup intihar ettiği yönündedir. Anne daha önce de intihar girişiminde bulunmuş" dedi. Genç kadının son günlerde sürekli olarak Kur'an okuduğu ve çevresine sık sık 'bana cinler geldiler, bana kendilerini gösterdiler' şeklinde konuştuğu da öne sürüldü. Bu arada genç kadının babası ile eşi de olayla ilgili bilgi vermek üzere Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Haberi alarak eve gelen yakınları ise gözyaşına boğuldu. Eşiyle tartışıp, babasının evine gitmiş Toramantekin'in, gün önce, eşine Kozan'a giden ailesinin yanına gitmek istediğini, izin vermeyince ise tartışıp babasının evine gittiği öğrenildi. Dönercide çalışan eşine yardım etmesine rağmen son günlerde yardıma gitmediği öğrenilen Toramantekin'in, sara hastası olduğu belirtildi. Sık sık baygınlık geçirip, rahatsızlanan genç kadının, sürekli Kuran okumasından ve namaz kılmasından dolayı psikolojik sorunlar yaşadığı iddia edildi. 13 torba delil toplandı Olay yerine gelen Cumhuriyet Savcısı yaklaşık saat süren incelemenin ardından ayrıldı.Olay Yeri İnceleme ekipleri de, evin her tarafını didik didik arayıp, delil toplamaya çalıştı. Evin balkonu ve giriş çıkışları dahil her yanı kontrol eden ekipler, yaklaşık saat çalışmanın ardından topladıkları 13 torba delille birlikte emniyet müdürlüğüne gitti. Çalışmanın ardından, anne ile aynı tabuta koyulan çocuklarının cenazeleri, otopsi yapılmak üzere Adana Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.
599563
Minik Betül 50’ye kadar sayabildi...
Minik Betül 50’ye kadar sayabildi...7 yaşındakiBetül, sınıfta2’şer 2’şer sayarkenyere yığıldı.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Esenler’de, Fatih İlköğretim Okulu öğrencisi yaşındaki Betül Erdem, derste 2’şer 2’şer sayarken aniden yere yığıldı. Okul müdürünün sağlık ocağına götürdüğü minik Betül, yolda öldü. Alınan bilgiye göre, ilk görev yeri olan Fatih İlköğretim Okulu’nda 40 gün önce işbaşı yapan Ebru Kaya, dün saat 14.00 sıralarında, matematik dersinde öğrencileri sırayla tahtaya kaldırıp sayı saydırıyordu. Minik Betül de parmak kaldırarak tahta önünde 2’şer 2’şer sayı saymak için izin istedi. Tahtaya kalkan Betül heyecanla 50’ye kadar saydı. Fakat Betül, arkadaşlarının gözleri önünde yere düştü. Öğretmen Ebru Kaya’nın bilgi vermesi üzerine gelen okul müdürü Betül’ü kucağına alarak otomobiline bindirdi. Okulun yanındaki Esenler Fatih Sağlık Ocağı’na kaldırılan Betül’ün yolda hayatını kaybettiği anlaşıldı. Betül’ün, geçirerek yaşamını yitirdiği sanılıyor. Minik öğrencinin kesin ölüm nedeni Adli Tıp’ta yapılacak incelemenin ardından belli olacak.
599929
Terk edilen koca dehşeti
Terk edilen koca dehşeti 'da eşi tarafından terk edilen garson 30 yaşındaki Murat Akkoç, kentin meydanında tabancayla rastgele ateş ederek çevredekilere korku dolu dakikalar yaşattı. Dün saat 23.00 sıralarında Cumhuriyet Meydanı'na gelen Murat Akkoç, önünde üzerinde taşıdığı tabancayı çekerek rastgele ateş etmeye başladı. Bu sırada çevrede bulunanlar panik ve korkuyla sağa sola kaçıştı, kimileri de kendilerini yere attı. Silah sesleri üzerine çok sayıda polis de olay yerine gelip önlem aldı. Vatandaşları meydandan uzaklaştıran polis, çelik yelek giyerek Murat Akkoç'u ikna girişiminde bulundu. Ancak tabancayı başını dayayan genç, “Ben polise ateş etmem. Benim onlarla bir sorunum yok. Benim sorunum eşimle. Buraya Emniyet Müdürü'nü istiyorum gelecek, yoksa teslim olmam” diye bağırdı. Bu sırada konu hakkında bilgi alan Emniyet Müdürü Sezai Kalyoncu, bazı müdür yardımcılarıyla birlikte olay yerine geldi. Müdür Kalyoncu ile üst düzey müdürleri bir anda karşısında gören Murat Akkoç, silahı yere bırakıp ağlamaya başladı. Sinir krizi geçiren Akkoç, polisler tarafından kargatulumba ambulansa alınıp Antakya Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Eşi tarafından terk edildiği için bunalıma girdiği belirlenen Murat Akkoç hakkında silah sıkıp, korku ve paniğe yola açtığı iddiasıyla başlatıldı.
599538
RTÜK: Yetkili değiliz
Yetkili değiliz Başkanı Davut Dursun, ’de yayımlanan ve ile arasında krize neden olan “Ayrılık” dizisi konusunda, “Bizim yetkimiz dahilinde değil” dedi Dursun, Milliyet’e yaptığı açıklamada, ’de yayımlanan ve içeriği nedeniyle ile arasında krize yol açan dizi hakkında bir yapmalarının söz konusu olmadığını belirtti.
599650
Beşiktaş seri peşinde
Denizlispor karşısında aldığı puanın ardından, daha önce oynaması gereken, ancak Ankaraspor'un küme düşürülmesiyle hükmen galip ilan edilen ve puan daha alarak puanını 12'ye çıkaran Kartal, Kasımpaşa'yı da devirerek puanlık seriyi sürdürmek ve zirveye yaklaşmak istiyor. Beşiktaş ile Kasımpaşa arasındaki karşılaşma, bugün saat 20.00'de, İnönü'de yapılacak. Mücadeleyi Hüseyin Göçek yönetecek. Beşiktaş'ta, Kasımpaşa karşılaşması öncesi taraftarların tepkisi merakla bekleniyor. Süper Lig ve Şampiyonlar Ligi'ndeki kötü sonuçların ardından Denizlispor ile yapılan maçta taraftarların, Başkan Yıldırım Demirören ve yönetim kuruluna tepkisi olurken, buna karşı çıkanların tavrı sonrası tribünlerde kavgalar yaşanmıştı. sarı kartı bulunan Tomas Sivok, Kasımpaşa maçı öncesi kart cezası sınırında bulunuyor. Sezon başında ameliyat olan ve uzun süreli tedavisi sebebiyle takımdan uzak kalan İbrahim Toraman ise oynayacak duruma geldi. MUHTEMEL KADROLAR BEŞİKTAŞ: Rüştü, Ekrem, Sivok, Ferrari, İbrahim Üzülmez, Serdar Özkan (Nihat), Fink, Ernst, Yusuf, Tabata, Nobre (Bobo) KASIMPAŞA: Tolga, Sancak Kaplan, Moritz (Cenk), Barış, Koray Avcı, Ali Güneş, Murat Erdoğan (Ozgür), Emre, Yasir, Christiankeller, Azar Karadaş SAAT: 20.00 STAT: BJK İnönü HAKEM: Hüseyin Göçek YAYIN: Lig TV
600194
Antalya'nın en sıcak "Altın Portakal"ı
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, kentin Portakal Film Festivali ile başarılı bir sınav verdiğini belirterek, "Dostça geçen bir Portakal oldu. Artık Antalya halkının her bir ferdi, kendisini yıldızı gibi hissetmeye başladı" dedi. Akaydın, 46. Uluslararası Antalya Portakal Film Festivali'nin değerlendirilmesi amacıyla Uluslararası Yarışma Jüri Başkanı Krzysztof Zanussi ve Portakal Film Festivali Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar ile basın toplantısı düzenledi. Hazırlıklarına üç önce başlanan Portakal Film Festivali'nin son bir haftalık etkinliklerde görev alanlarla birlikte sayısı 250'ye ulaşan ekibiyle önemli bir çalışmayı ortaya koyduklarını kaydeden Akaydın, kentin başarılı bir sınav verdiğini, güzel, sıcak, dostça geçen bir Portakal olduğunu söyledi. Festivaldeki bu birlikteliği paylaşan sanatçılarına teşekkür eden Akaydın, "Artık Antalya halkının her bir ferdi kendisini yıldızı gibi hissetmeye başladı" diye konuştu. Festivalin bütçesinin zaman zaman polemik konusu yapıldığını, ancak küçük bütçelerle de çok iyi işler başarılabileceğini ifade eden Akaydın, milyon TL olarak ön gördükleri bütçeyi milyon TL'ye düşürdüklerini, festival kapsamındaki tüm çalışmalarla bütçenin milyon TL'ye yaklaştığını anlattı. Akaydın, "Festivaller bütçeleriyle değerlendirilmemeli, yaptıklarıyla değerlendirilmelidir. Mühim olan içerik. Toplumda bıraktığı iz. Herhalde bu festival buna katkı sağladı" dedi. Kültür ve Bakanı Ertuğrul Günay'ın da önceki gün festival etkinliğine katılmak için Antalya'ya geldiğini hatırlatan Akaydın, Bakan Günay'ın Antalya'ya gelmesinin çok incelikli bir davranış olduğunu kaydetti. Halkın Portakalı Konuşmasında, halkın izleyiciliğinin dışına çıkarak üretimine katkı sağlaması amacıyla düzenledikleri "Halkın Portakalı" yarışmasına da değinen Akaydın, şunları söyledi: "Halkın Portakalı ile Antalya halkının sinemada üretim konusunda etkin bir konuma dönüştürülmesi amaçlandı. Halkın çektiği filmler için yarışma düzenlendi. Çok güzel eserler ortaya çıktı. Halkın Portakalı gibi çok önemli bir etkinliği ileriki süreçte dünyaya örnek olarak yansıtmayı ümit ediyorum." Festival süresince Antalya'nın Türk ve yabancı sanatçıların da aralarında yer aldığı bini aşkın konuğu ağırladığını anlatan Akaydın, 'nın çok önemli ve unutulmaz sanatçılarının yoğun katılımla kortej, paneller, okuldaki söyleşilerle halkla buluştuklarını bildirdi. Venüs heykeli Ünlü yönetmen Halit Refiğ'in ölümüyle festivalde hüzün yaşadıklarını dile getiren Akaydın, Refiğ için festival kapsamında çeşitli anma etkinlikleri ve film gösterimleri yaptıklarını hatırlattı. Akaydın, Portakal'ın simgesi Venüs heykelini de beş yıl aradan sonra festivale yeniden kazandırmaktan onur duyduğunu söyledi. Festivalin uluslararası boyutunun da çok önemli olduğunu, dünya sinemasında çok önemli yere sahip sanatçıları ağırladıklarını ifade eden Akaydın, "Antalya çok önemli yabancı sanatçıları da ağırlamıştır. Biz, burada yabancı konuk ağırlarken, magazinsel değerden daha başka değerlere önem veriyoruz. Katılan sanatçılar bunu ortaya koydu" dedi. Akaydın, festivalde yarışan ve gösterilen filmlerindeki alt yazı ve tercüme sorunlarına yönelik soruya da, "Altyazı eksiklikleri olmuş olabilir. İlk defa bu etkinliği üstleniyorum. Geçmişte çok önemli tecrübesi olan arkadaşlarımız var. Tabi ki ekipler değişecek, kusur da yapabilecekler, biz bu etkinliklere profesyonel ekiplerin yanı sıra Antalya'nın yerel güçlerini de katacağız. Ufak tefek kusurlarımız olduysa affola" yanıtını verdi. Zanussi Uluslararası Yarışmanın jüri başkanı dünyaca ünlü Polonyalı yönetmen Krzysztof Zanussi de, yarışmada Avrupa ve Asya sinemasından güzel örneklerle, yoğun felsefi içerikli filmlerin bulunduğunu, jüri olarak hiç zorlanmadan bir saatte sonuca vardıklarını söyledi. Yarışmaya alınan filmlerin seçiminden memnun kaldıklarını belirten Zanussi, şunları söyledi: "İzleyicinin de, hiç eksilmeyen ilgiyle bu filmleri doğru değerlendirdiğini gördük. Bu festival böyle devam ederse insanların sinemaya ilgisi daha artacaktır. Bir festivalin kimliği çok önemlidir. Burada bu kimliğin oluşturulmasında çok büyük bir başarı gördüm. Doğu ve Güney Avrupa ile çevre ülkelerden çok değerli sinemacıları burada gördük. Film seçimindeki başarı kadar, konuk başarısı da dikkat çekiciydi. Bir festivalin başarısı; getirdiği starlar, partiler ve kalabalıklarla ölçülmez. İzleyicisiyle kurduğu ilişkiyle ölçülür. Burada gördüklerimizden çok etkilendik." Soru üzerine, ülke sinemalarının sorunlarının aşılması, kültür bilincinin birleştirilmesi, popülizm ve ilkellikten uzaklaşılmasıyla dünya sinemasında kalıcı yer edinebileceklerini ifade eden Zanussi, "Sorun sorunudur. Eğitim de sadece teknik olarak algılanmamalıdır. Kültüre yönelik kuşaklar boyu sürecektir. 'nın dünyada alacağı yer de belirli bir zaman alacaktır" dedi. Zanussi, soru üzerine, doğal ve kültürel birikime sahip Antalya'da her sinemacı gibi kendisinin de film yapmayı isteyeceğini anlattı. 800 etkinlik halkla buluştu Portakal Film Festivali Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar da, festival sürecinde 540 film gösteriminin yapıldığını, sempozyumlar, panel, çalıştay gibi 800'ün üzerinde etkinlik gerçekleştiğini söyledi. Antalya halkının etkinliklere yoğun katılım sağlandığını bildiren Sayar, festivalle, 'nın film arşivinin oluşturulmasını da hedeflediklerini belirtti. öğrencilerinin senaryo atölyesi çalışmalarına yoğun katılım sağladığını anlatan Sayar, üniversite ile çalışmaların gelecek festivallerde artırılacağını kaydetti. Filmlerdeki küfürlere ilişkin bir soruya da Sayar, "Yerli ve yabancı filmlerin içinde her şey olacak. Cinsellik, küfür, kabul edemediğiniz politik sloganlar da olacak. Sansür yapamazsınız. Hayatta olan her şey sanata yansır. Tamamıyla sansüre karşıyız" karşılığını verdi. Ulusal Jüri Başkanı Erden Kıral da, toplantının sonuna katılarak, Kültür ve Bakanlığı ile Türkiye Sinema Platformu işbirliğiyle festival kapsamında yapılan çalıştayın da çok önemli sonuçlar ortaya koyacağını bildirdi. Bakanlık bünyesindeki Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünün birbirinden ayrılmasının planlandığını dile getiren Kıral, bunun için küçük ama önemli bir adım olacağını söyledi.
600444
Talat: Ayrımcılık Yapmayız
Talat: Ayrımcılık Yapmayız KKTC lideri, müzakerelerde Rum tarafının gündeme getirdiği Türkiye kökenli vatandaşlar konusuna değindi. Yayına Giriş: 17.10.2009 18:41:05 Güncelleme: 17.10.2009 18:41:05 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'tan Kıbrıs'taki Türkiye kökenli vatandaşlara güvence… Talat, "Vatandaşlarımız arasında ayrımcılık yapmamakta kararlıyız" dedi. Talat, Gazi Mağusa'da Kıbrıs sorununa çözüm amaçlı müzakerelerde Rum tarafının gündeme getirdiği Türkiye kökenli vatandaşlar konusuna değindi. Mehmet Ali Talat, Rum lider Hristofyas ile Türkiye'ye dönmelerini istediği Türkiye kökenli vatandaşlar konusunda açık ve net konuştuğunu söyledi. Talat, "Biz vatandaşlarımız arasında ayrımcılık yapmamakta kararlıyız. Bu ülkeye gelmiş yerleşmiş yıllardır bu ülkede yaşayan, bu ülkeye alınteri döken vatandaşlarımızın hepsi bizim için aynıdır" ifadesini kullandı. Bir nüfus patlamasından söz etmenin mümkün olmadığını da vurgulayan Talat, "Rum tarafını dünya da haklı görmüyor" dedi.
599904
Holosko Florya'ya mı?
'ya mı? ’in, Beşiktaşlı Filip ’ya kanca attığı ortaya çıktı. Galatasaraylı yönetici, oyuncunun ülkesinde bağlı olduğu “FSA” menajerlik şirketiyle bağlantıya geçti. Şirketin ortaklarından Lednicky, “, Holosko’yu tutmak istiyorsa elini çabuk tutsun” dedi Beşiktaş, en yetenekli yabancı oyuncularından birisini ezeli rakibi ’a kaptırabilir!.. Siyah-Beyazlılar’da sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Filip Holosko, bir süredir takım arkadaşlarından daha az kazandığı için huzursuzluk yaşıyor ve ayrılmak istiyordu. Slovak için adından sıkça söz ettiren Haldun Üstünel’in devrede olduğu öğrenildi. ’DE?DUYULMASIN! Üstünel’in olayın duyulmaması için menajer Mithas Halis yerine Holosko’nun, ’da bağlı bulunduğu menajerlik şirketi, “Football Service Agency, GMBH Slovakia” ile temasa geçtiği ifade edildi. BAŞKA?BİR?TÜRK?TALİP Beşiktaş’tan yılda 800 bin euro alan oyuncunun, daha fazlasına Galatasaray’a gitmeye hazır olduğu belirtildi. Bu haberi FSA’nın ortaklarından Milan Lednicky; “Beşiktaş, oyuncumuzla yola devam etmek istiyorsa elini çabuk tutmalı. Çünkü Holosko’ya bir başka Türk takımı da talip” diyerek doğruladı.
600310
bin 200 yumurta ile pişirilen yemekle Guinness rekoru kırıldı
Macaristan Yumurta Üreticileri Birliği tarafından düzenlenen festivalde, yumurtanın çok sağlıklı ve sanıldığı gibi şişmanlatan bir gıda olmadığını kanıtlamak amacıyla 8200 yumurta kullanılarak yemek pişirildi. Macar yetkililer, yemek için 8200 yumurtanın yanı sıra 50 kilogram soğan, 150 kilogram kuskus kullandıklarını, kazandan 2500 porsiyon yemek çıktığını ve bu alanda yeni bir Guinness rekoru kırıldığını açıkladılar. Festivale katılanlar 2500 porsiyon yumurta yemeğini bir saatte yedi.
600084
Bu hastanede hastalar değil, doktorlar sıra bekliyor
Türkiye'de tedavi olmak isteyen hastalar pek çok devlet hastanesinde sıra bekliyor. Beyhekim Devlet Hastanesi'nde ise hasta sayısının azlığı nedeniyle adeta doktorlar hasta bekliyor. En yeni teknolojiye göre dizayn edilen hastaneye günde ortalama 320 hasta geliyor. Konya İl Sağlık Müdürü Hasan Küçükkendirci, hastanenin geniş bir alanda hizmet verdiğini söyledi. Hastanenin bölge insanının bugünkü ve gelecekteki sağlık ihtiyacını göz önünde bulundurularak yapıldığını ifade eden Küçükkendirci, hastanede sağlık hizmetlerinin en üst seviyede yürütüldüğüne dikkat çekti. Beyhekim Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Gökhan Darılmaz ise hastanede 13 poliklinik, 20 doktor bulunduğunu ifade etti. Sağlık Bakanlığı'nın doktor atamalarını en kısa zamanda yaptığını belirten Darılmaz, "Hasta odaları bakanlık standartlarına uygun otel tipi odalardır. Tekli ve ikili odalar, oldukça konforlu olarak dizayn edildi. Helikoptar ambulansın burada olması dolayısıyla da gerek ameliyathanelere gerekse acil servise önem veriyoruz." diye konuştu. Ulaşım şartlarının daha iyi hale getirilmesi ve hastanenin yeterince tanıtılmasıyla günde bin 200 hasta beklediklerini dile getiren Darılmaz, "Özellikle Selçuklu bölgesinde bir sağlık merkezi olarak Konya'ya daha iyi hizmet vereceğiz." dedi.
599759
"Singin' in the Rain" müzikali İstanbul'a geliyor
Dünyanın en ünlü film şarkılarından biri, göz alıcı yarıtıcılıkta bir görsellik ve muhteşem bir kareografi... Kültür Merkezi, "Singin' in the Rain" müzikalini Kasım ayında İstanbul'a getiriyor. BKM İstanbul’un yağmur mevsimini herkesi gülümsetecek, şarkı söyletecek ve dans ettirecek bir müzikal ile karşılıyor: "Singin' in the Rain" Dünyanın en ünlü şarkısı, dünyanın en ünlü dans sahnesiyle Kasım’dan itibaren TİM Maslak Show Center’da perdesini açacak. Gülümseten kostümleri ve izleyen herkese sularda zıplayarak şarkı söyleme hissi veren dansları ile müzikal Londra’da başlayan macerasına Broadway’de devam etti. Yıllar içinde Tokyo da dahil pek çok farklı şehirde perdesini açtı. Sessiz film günlerinden sesli filmlere geçiş dönemini anlatan müzikalin hikayesinde sanat dünyasının perde arkasında iyi ve kötü adamlar var. Sessiz filmlerin son kahramanları Don Lockwood ve Lina’nın hikayesinde şarkılara ve danslara eğlence ve romantizm eşlik ediyor. Müzikale ve elbette aynı isimli başyapıtına ismini veren şarkı 1930’lu yıllara ait. Ama şarkı tüm dünyada Gene Kelly’in yönetmenliğini yaptığı ve başrolünü Jean Hagen ve Donald O’Connor ile paylaştığı müzikal film ile tanındı. 1952 yılında çekilen film hala tarihinin en başarılı müzikal filmlerinden biri olarak anılıyor. Video Müzikal, ’deki turnesinin ardından önce Atina’da sonra İstanbul’da sahneye çıkacak. Müzikal’de Singin’ In The Rain’in yanı sıra “All do is dream of you”, “Broadway melody”, “Lucky star” gibi çok ünlü şarkılar da yer alıyor. Gösterinin biletleri Biletix ve BKM Gişesi’nden satın alınabilir.
599941
Güney ve Kuzey Kore arasında siber savaş iddiası
Chosun Ilbo gazetesinin haberinde, Kuzey Kore bilgisayar korsanlarının, askeri komutanlığın bilgisayar sistemindeki, zehirli madde yapımı dahil yaklaşık bin ulusal bilgiyi çaldığı kaydedildi. Habere göre, Kuzey Kore'nin siber savaş birimi, kimyasal saldırılara nasıl yanıt verileceğine ilişkin veritabanına ulaşma şifresini ele geçirdi. Veritabanını kuran Ulusal Çevre Araştırma Enstitüsü'nün de bu siber saldırının ardından Güney Kore istihbarat servisinin uyarısı üzerine askeri komutanlıkla internet bağlantısını kestiği belirtildi. Araştırma kurumunun, yaklaşık 700'ü zehirli kimyasal maddelerle ilgili yaklaşık bin gizli bilginin sızdırıldığını tahmin ettiği kaydedildi. Gazete haberinde, aynı gruba ait aylık dergi Chosun'un kasım sayısında yer alan ve başbakanlık bürosundan elde edildiği bildirilen istihbarata dayanıldığı belirtildi. Güney Kore resmi kaynakları haberle ilgili yorum yapmadı.
599440
Fabrika'yla sezona romantik merhaba
Fabrika'yla sezona romantik merhaba Kendini genç hisseden ve keşfetmeyi seven kadınla erkeğin markası Fabrika, 2009-2010 sonbahar-kış koleksiyonuyla geçmişin çizgilerini günümüzün modern hayatına taşıyor. Yeni sezona Emina Türkcan'le merhaba diyen Fabrika'nın Banu Bornovalı ve Kudret Saka imzalı koleksiyon romantizmi ve minimalizmi vurguluyor. Koleksiyonunda yüksek belli ucu pilili etekler, fırfırlı gömlekler, triko hırkalar, bermudalar, tek düğmeli ceketler, yüksek belli pantolonlar ve detaylarda dantel ön plana çıkıyor. Ayrıca lacivert, lila, gri, kahve ve kırık beyazın hakimiyeti hissediliyor.
599721
Mehmet Haberal'ın rektörlüğü düştü
İbrahim Asalıoğlu'nun haberi YÖK Kanunu'na göre, herhangi bir sebeple ay süreyle görevinden uzak kalan rektörlerin görevi kendiliğinden sona eriyor. Haberal'ın yerine Başkent Üniversitesi için yeni bir rektör atanacak. Vakıf üniversitelerinde rektörü üniversitenin Mütevelli Heyeti belirliyor, YÖK belirlenen bu kişiye onay veriyor. YÖK'ün uygun bulmaması halinde rektör atama işlemi tamamlanamıyor. Başkent Üniversitesi Haberal'ın yerine Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Araz'ı önerirken, YÖK Genel Kurulu yeni rektörün değerlendirmesini önümüzdeki toplantıda yapacak. CEZAEVİNDE BİR GÜN BİLE KALMADI 17 Nisan'da Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanıp cezaevine konulan Mehmet Haberal, aynı gün kalp spazmı geçirdiği gerekçesiyle hastaneye kaldırılmıştı. Cezaevinde gün dahi kalmadı. Görevini Rektör Vekili Prof. Dr. Korkut Ersoy sürdürüyor. YÖK Kanunu'nun 13'üncü maddesine göre 'göreve vekalet aydan fazla sürerse yeni bir rektörün atanması' gerekiyor. YÖK'ün bu konuda Başkent Üniversitesi'ni uyardığı, üniversitenin de Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Araz'ı rektör olarak önerdiği öğrenildi. Araz'ın rektörlüğüne Haberal'ın da avukatları aracılığıyla olumlu görüş verdiği kaydedildi. Yargılandığı davada Haberal'ın bir ceza almaması halinde rektörlüğe geri dönüşünde bir engel bulunmadığı, hapis cezası alması halinde ise rektörlüğe dönemeyebileceği belirtildi.
600318
Tokat'ta trafik kazası: yaralı
Edinilen bilgiye göre, Nazif Taşdelen (26) yönetimindeki 60 NA 218 plakalı otomobil, Tokat-Niksar kara yolu Yağmurlu beldesi yakınlarında devrildi. Kazada, sürücü Taşdelen ile araçtaki Sadi Taşdelen (32), Ünal Ertürk (35) ve Dilek Altunsoy yaralandı. Yaralılar, Tokat Devlet Hastanesine kaldırıldı.
600365
Tokyo Film Festivali "Yeşil Halı"da başladı
Uluslararası Tokyo Film Festivali, geri dönüştürülmüş plastik şişelerden yapılmış "yeşil" halıda yıldızlarının yürüyüşüyle başladı. Ana teması "çevre" olan, gün sürecek festivalde 100'ü aşkın film gösterilecek. Gösterimi yapılacak filmler arasında, festival organizatörlerinin, uluslararası baskıların ardından son dakikada eklediği 'da av sezonundaki yunus katliamınını anlatan "The Cove" (Körfez) adlı film de yer alıyor. Belgesel, dünya çapında 10'dan fazla ödül almasına rağmen, festivalin yarışma bölümündeki 15 ve yabancı film arasında bulunmuyor. "Körfez", 'nın güneybatısında deniz kıyısındaki Taji kasabasında her yıl eylül ayındaki av sezonunda yapılan yunus katliamına tepkileri artırmıştı. Festival sözcüsü çarşamba günü gösterilecek bu filmin satışı önceden yapılan biletlerinin şimdiden tükendiğini söyledi. Açılışta yeşil halıda yürüyenler arasında film yıldızı Sigourney Weaver'ın da yer aldığı film festivalinin yarışma bölümünde birinci olan film 50 bin dolarlık ödülün de sahibi olacak. Festivalin açılışı, denizde hayatın anlatıldığı film "Oceans" (Okyanuslar) ile yapıldı.
599519
Avrasya Maratonu için geri sayım
Avrasya Maratonu için geri sayım 31. Avrasya Maratonu yarın koşulacak. Toplam milyon dolar ödül dağıtılacak yarış, Boğaziçi Köprüsü'nden başlayıp Sultanahmet'te bitecek Bu yıl "İstanbul koşuyor" sloganıyla binlerce kişiyi bir araya getirecek olan Kıtalararası İstanbul Avrasya Maratonu yarın koşulacak. Yerli ve yabancı bin atletin katılması beklenen 31'inci Avrasya Maratonu'nda bu yıl toplam ödül milyon dolar olarak belirlendi. Organizasyon günü yaklaşık bin 500 kişilik bir ekip görev yapacak. Son iki yıldır yapılan çipli uygulama, bu yıl ilk kez halk koşusunda da kullanılacak. Yarışanlara takılacak çip sayesinde isteyen herkes derecesini öğrenebilecek. Ayrıca çipli halk koşusunu bitirenler arasında noter huzurunda yapılacak çekiliş sonunda 10 kişiye cep telefonu hediye edilecek. TOPLU TAŞIMA ÜCRETSİZ 42 bin 195 metrelik maraton, saat 09.00'da Boğaziçi Köprüsü gişelerinin 800 metre gerisinden start alacak ve Sultanahmet Meydanı'nda sona erecek. kilometrelik halk koşusu ise 09.30'da Acıbadem Köprüsü'nün altından başlayacak ve Dolmabahçe'de sona erecek. Maratona ve halk koşuna katılmak isteyenler göğüs numaralarını gösterip İETT, metro, deniz otobüsleri ve şehir hatları vapurlarına ücretsiz binebilecekler. BASIN SPONSORU FOTOMAÇ Resmi basın ana sponsorluğunu ilk kez Turkuvaz Medya Grubu'na bağlı Fotomaç Gazetesi'nin üstlendiği organizasyonu yerli ve yabancı 150 basın mensubu takip edecek. KAPALI YOLLARA DİKKAT Maraton boyunca atletlerin geçeceği yollar saat 07.00 ile 14.00 arasında kademeli olarak trafiğe kapatılacak. E- 5'ten ve Fenerbahçe'den gelişler FSM Köprüsü'ne yönlendirilecek. D-100 kuzey katılım trafiği ise Harem yönüne açılacak. Trafiğin yoğun olduğu Halaskargazi'de araçlar Taksim'e, Beşiktaş'ta Ihlamur Divan yönüne, Palangalar'da Levent'e, Kasımpaşa'da Tarlabaşı'na, Tarlabaşı'nda ise Bahariye Caddesi'ne yönlendirilecek.
599988
Kilo ile ayakkabıya büyük ilgi
Kilo ile ayakkabıya büyük ilgi İstanbul'da bir mağaza, kilosu liradan ayakkabı sattı. Şişli'deki mağazada gerçekleştirilen ayakkabı satışına vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Mağazanın açılmasıyla içeri giren vatandaşlar, kilosu liradan ayakkabıları sepetlere doldurdu. Firma yetkilisi ayakkabı sanayisini ayakta tutmak için böyle bir girişimde bulunduklarını, bugün için ton ayakkabı satmayı hedeflediklerini dile getirdi. Şişli'deki bir firmanın kilosu liradan satılan ayakkabıları kapışıldı. Kilo ile ayakkabı satışına vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Mağazanın açılmasıyla içeri giren vatandaşlar, kilosu liradan satılan ayakkabıları sepetlere doldurdu. Vatandaşlar ise uygulamadan memnuniyetlerini dile getirdi. Satışla ilgili bilgi veren mağaza yöneticisi Alpaslan Selçuk, ayakkabı sanayisini ayakta tutmak için böyle bir yol denediklerini belirtti. Selçuk, "Ham maddeyi kiloyla alıyoruz. Kiloyla alınan ham maddeyi metraja ve taneye çeviriyoruz. Bir de böyle deneyelim dedik." şeklinde konuştu. Kesinlikle ithal mal satmadıklarını, tüm ürünlerinin yerli olduğunu kaydeden Selçuk sözlerini şöyle sürdürdü: "Tanesi bir liradan Çin malı da satmıyoruz. Vatandaşlarımıza bir sepet doldurma hakkı veriyoruz. İnsanlar da bu uygulamadan çok memnun, onları mutlu edip buradan gönderiyoruz. Bugün bu mağazaya ton ayırdık. Bugün bunu bitireceğimiz düşünüyoruz. Önümüzdeki hafta Bakırköy ve sırasıyla diğer illerde de bunu uygulayacağız."
600458
Üçüncü üniversiteye Büyükerşen engeli
Üçüncü üniversiteye Büyükerşen engeli Eskişehir'de ihalesi yapılmış ve yatırım aşamasındaki vakıf üniversitesinin imarıyla ilgili yapılması istenilen değişiklik, Büyükşehir Belediyesi Meclis oturumunda gerginliğe sebep oldu. Yıllardır planlarda üniversite arazisi olarak gösterilen alanın, şimdi Başkan Yılmaz Büyükerşen ve DSP'li üyelerce yeşil alan haline getirilmek istenmesi tepki çekti. ABDULLAH YEŞİLKAYA ESKİŞEHİR Türkiye'nin köklü eğitim kurumlarından biri olan Anadolu Üniversitesi'nin büyüyüp gelişmesinde büyük katkısı olan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ve DSP'li Belediye Meclis üyeleri, Eskişehir Kültür ve Eğitim Vakfınca (EKEV) 2011'de faaliyete geçirilmeye çalışılan 3. üniversiteyi engellemek için ilginç bir girişimde bulundu. EKEV, yıllar önce Başkan Büyükerşen tarafından üniversite arazisi olarak tahsis edilmiş olan Zincirlikuyu mevkiindeki alanı kiralamak için 2006 yılında Maliye Bakanlığı'na başvurmuştu. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç' dan gerekli kolaylığın sağlanacağı sözünü alan EKEV, üniversiteyi kuracakları günün hayalini kurarken, ruhsat yerine DSP'li Meclis üyelerinin ilginç ret kararı ile şok oldu. ÜNİVERSİTEYİ YEŞİL ALAN İLAN ETTİLER DSP'li Büyükşehir Belediye Meclisi gündemine gelen "1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı ile ilgili İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu" maddesine göre, yıllardır üniversite arazisi olarak gösterilen, imarı yapılarak EKEV'e ihale ile verilen söz konusu arazi DSP'li Meclis üyelerince şimdi yeşil alan olarak ilan edilmek istendi. EKEV Başkanı H. Fuat Seçkiner, 2011 de açmayı planladıkları üniversitenin imar planın hangi mantıkla değiştirilmek istendiğini anlam veremediklerini belirtti. Kararın kabul edilmesi halinde mahkemeye gideceklerini ifade eden Seçkiner, "300 milyon dolarlık bir yatırım. Şehre yıllık getirisi 20 trilyon olacak. Böyle bir girişimi engellemek ancak art niyet gerektirir." dedi. Başkan Yılmaz Büyükerşen ise, üniversite arazisinin yeşil alan ilan edilmesini ise ilginç bir gerekçe gösterdi. "3 yıldır aklınız neredeydi" diyen Büyükerşen, Eskişehir gelişiyor ve büyüyor. Biz üniversitenin engellenmemesi için araziyi ileri kaydırıyoruz. Halkımızın hormonsuz meyve, sebze ihtiyacı var. Burada hormonsuz meyve sebze üretilsin. Bırakın millet kabak yesin." ifadesini kullandı.
600550
'Kürtler, barış ve çözüm konusunda oldukça kararlıdır'
Türk ve Ayna, yaptıkları ortak yazılı açıklamada, ''Kürt sorununun çözümünde önemli bir sürece girildiğini'' ifade etti. Terör örgütü elebaşının çağrısı üzerine PKK terör örgütünün Türkiye'ye ''barış grubu'' olarak nitelendirilen grupları gönderme kararı almasının önemsendiği belirtilen açıklamada, bu girişimin, ''demokratik açılım sürecini tıkamak ve çatışmalı ortamı sürdürmek isteyenlere karşı önemli bir yanıt'' olduğu kaydedildi. Açıklamada, ''Kürtler dün olduğu gibi bugün de barış ve çözüm konusunda oldukça kararlıdır. Barış gruplarının Türkiye'ye gönderilecek olması, bu kararlılığın ve samimiyetin en açık ifadesidir'' görüşüne yer verildi. Bu tavrın hükümet tarafından iyi görülmesi ve değerlendirilmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Barış elçilerine gösterilecek yaklaşım, aynı zamanda devletin ve hükümetin çözüm sürecine yaklaşımını ve bu konudaki samimiyetini ortaya koyacaktır. Eğer sürece olumlu yaklaşılır ve cesur adımlar atılırsa Türkiye'nin önü açılacaktır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Türkiye, bu süreçten demokrasisini ve barışını güçlendirerek çıkacaktır. Bu nedenle devleti ve hükümeti, atılan bu adımlar karşısında sorumlu yaklaşmaya ve oluşan fırsatları barış ve çözüm için değerlendirmeye çağırıyoruz.'' Açıklamada, 19 Ekim Pazartesi günü Silopi'de basın açıklaması yapılacağı ve daha sonra ''barış gruplarının'' karşılanacağı bildirildi.
599243
Bahçeli'nin Kürt açılımına 11 tepkisi
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'demokratik açılım' sürecinde MHP'nin yer almayacağını belirterek, "MHP destek olmayacak. Hepsinden önemlisi asla sessiz kalmayacaktır. Yüksek sesle ve tam bir zamanlamayla yaptığımız bu uyarılar, ne mutlu ki kamuoyunda olumlu yankılar bulmuştur. Gelişmeleri sessizce izleyen ve adeta kaderine razı olan aziz milletimiz yalnız ve sahipsiz olmadığını anlamıştır" dedi. Kayseri Kadir Has Kongre Merkezi'nde düzenlenen konferansa Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, Bülent Didinmez, MHP İl Başkanı Süleyman Korkmaz ile partililer katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'nin kuruluşunun 40'ncı yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde 'Çözülen Ülke Türkiye ve Tavrımız' konulu bir konferans verdi. "Devletin başına Devlet gelecek", "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" tezahüratları arasında kürsüye gelen MHP Genel Başkanı Bahçeli, salonu selamladı. Bu toplantıların ilkini 29 Ağustos 2009 tarihinde 'Çözülen Ülke Türkiye ve Ülkümüz' adıyla Ankara'da gerçekleştirdiklerini hatırlatan Bahçeli, ikincisini ise 'Çözülen Ülke Türkiye ve Tavrımız' başlığı altında Kayserili dava arkadaşlarıyla paylaşmaktan son derece mutlu olduğunu ifade etti. Bahçeli, "Geçtiğimiz yılların ertelenmiş ve birikmiş sorunlarına ilave olarak yaz boyunca yaşanan vahim gelişmeler, Türkiye'mizi sıkıntılı günlerin beklediğini ortaya koymaktadır. Hükümetle işbirlikçilerinin bütün imkanlarını seferber ederek kamuoyu oluşturmaya çalıştığı süreçteki gelişmeleri hepiniz biliyorsunuz. Bugün sizlerle yapacağımız bu toplantıda hükümetin 'açılım' adını verdiği konuyla ilgili gelişmeleri bütüncül bir bakışla değerlendirmek düşüncesindeyim. Meclisin tatil olduğu dönemde yaptığımız basın toplantıları ve açıklamalarıyla bu konulardaki kapsamlı düşünce ve görüşlerimizi paylaşmıştık. Ancak bugün burada dile getireceğim görüşler bu açıklamaları tamamlayacak, destekleyecek ve açacak ilave yorum ve düşünceleri ihtiva edecektir. Karşımızdaki sürecin nereye yöneldiğinin nasıl sonuçlanacağının gelişme ve istikametinin ne olacağının doğru yolunu şüphesiz ki çok önem kazanmıştır" dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçen Mart ayında İran'a giderken kendi tabiriyle Kürt sorununda iyi şeyler olacak müjdesi verdiğini hatırlatan Bahçeli, "Mayıs ayında Çek Cumhuriyeti dönüşünde, 'ister terör, ister Güneydoğu, ister Kürt meselesi deyin bu Türkiye'nin birinci sorunudur. Halledilmesi lazımdır', sözleri ülke gündeminin önceliğini değiştirmiştir. Bu açıklamaların ardından sözde fırsatlar için sarf ettiği 'asker, sivil, istihbarat aklınıza kim gelirse herkes uyum içindedir' açıklamaları kafaları iyice karıştırmıştır. Bu sözler üzerine kamuoyu haklı olarak fırsatların ne olduğunu, kimlerle uyum içinde bulunulduğunu sorgulamış ve cevaplarını aramıştır. Cumhurbaşkanı tarafından başlatılan açılım süreciyle birlikte hükümet etrafında derhal sözde yazar, sanatçı aydınlardan oluşan lobiler oluşmuştur. Zuhur eden bu koro, toplumu etkilemek için hep bir ağızdan demokrasinin gelişmesiyle anayasal değişiklik yaygarasına başlamıştır. Bu kapsamda ülkücülüğü kendinden meçhul, meşhur olmuş ve köşe tutmuş şahısların, partimizi yönlendirme çabaları da hız kazanmıştır" diye konuştu. "MHP'NİN TÜRKİYE İÇİN DÜŞÜNDÜKLERİ BELLİDİR" Bütün bu sürecin baştan beri MHP'nin farkında olduğunu kaydeden Bahçeli, "Partimiz 12 Mayıs tarihli grup toplantısında gerek cumhurbaşkanını bu gelişmelerdeki rolünü ve fonksiyonunu gerekse üzerime oynanmak istenen oyunu sorgulamıştır. Aradan geçen ay içinde öğrenmek istediğimiz sorularımız karşılık bulmamış, tutsak ve çözüm adı altında teslimiyet dayatmak isteyen muhataplarına da bugüne kadar doğrudan açıklama gelmemiştir. Kabul etmek lazımdır ki ülkemizin zarar göreceğini düşündüğümüz her milli meselede son sözü söyleyecek olan, millet ve onun değerlerini temsil eden partiler, fikirler ve kamuoyudur. MHP yeni bir siyasi hareket değildir. 40 yıllık çok çetin kulvarlarda mücadelesini sürdüren siyaset temsilcisidir. Türkiye için düşündükleri bellidir. Gelişmeleri geçmiş, bugün ve gelecek boyutuyla kavrayıp tahmin yapacak vizyonu ve kadroları vardır. MHP, kurulduğundan beri verdiği mücadeleyle Türk siyasetinde yer edinmiştir. Bizim geçmişte dile getirdiğimiz 'önce ülkem ve milletim, sonra partim ve sonra ben' ilkesi, aslında bu hassasiyetin bir ifadesidir. Bugüne kadar her milli meselede arkasındaki seçmen desteğinin büyüklüğü ne olursa olsun kamuoyu, partimizin ne dediğine ve kadrolarımızın ne yaptığına ve ne yapacağına dikkat kesilmiştir. Bu yönüyle MHP temel meselelerine söz sahibi haline gelmiştir. Partimiz hükümetin yıkım projesine yönelik adımları atmaya başladığı ilk günden bugüne kadar da aynı duyarlılığı, kendisinden beklenen duruşu ve tepkiyi derhal sergilemiştir. yıldır yönetimde bulunan AKP'nin hükümet olmayla devlet olma arasındaki farkı ayırt edemeyen özürlü demokrasi anlayışının geçmişte gerginlik ve kutuplaşmaya neden olduğunu hepimiz biliyoruz. Geride kalan yıllar, demokratik imkanların kendisine sunduğu sandalye sayısını başına buyruk yönetim zanneden despot zihniyetin, ülkemizin temel meselelerinde muhalefeti küçümseyen, hatta aşağılayan tavrının örnekleriyle doludur. Bugüne kadar Kıbrıs, Ermeni meselesi, terörle mücadele, Kuzey Irak ilişkileri gibi konularda görüşümüze başvurmamış; uyarı ve öngörülerimizi dikkate almamış olan AKP, aynı tutumunu sözde Kürt açılımı adını verdiği yeni süreçte de devam ettirmiştir. Partimizi ve bize güvenen milyonlarca vatandaşsfcneydoğu, ister Kürt meselesiımızın hassasiyetini umursamayan AKP, önce aydınlığı kendinden menkul çevreleri bir araya getirerek olaya bilimsellik katmak istemiştir. Ancak bizim katılımcılara 12 kötü adam yakıştırmamız, oynanan oyunu gün ışığına çıkarmıştır. Bu kapsamda partimiz, kamuoyu ve azim milletimizi uyarmak için süreci yakından takip etmiştir. 30 Temmuz 2009 tarihindeki basın açıklamamızda, gidilen yolun Türkiye Cumhuriyeti'nin iyi devlet niteliğini ve üniter siyasi yapısını tasfiye süreci başlatacağını, bölünerek demokratikleşen bir devletin olmayacağını;11 Ağustos 2009'da hükümetin izlediği yol ve yöntemi bildiğimizi, ABD kaynaklı bu sürecin karşısında olacağımızı, milletimizin sahipsiz olmadığını, açılımın anayasal suç teşkil edeceğini, 20 Ağustos'ta yaratılmak istenen kavram kargaşalarına dikkat çekerek tuzağa asla düşmeyeceğimizi ve yıkımın ortağı olmayacağımızı; 21 Ağustos'ta hükümetin siyesi kararlarına destek verdiği yönünde işaretler aldığımız Milli Güvenlik Kurulu'nu açıklamalarını eleştirerek devlet politikalarına riayet ve dikkat edilmesi gerektiğini; 22 Ağustosta ise başbakanın MHP'ye yönelik yalan ve iftiralarına karşı duruşumuzu devam ettireceğimizi kamuoyuyla paylaştık. Yine bu kapsamda terör ve bölücülüğün bugünlere kadar nasıl geldiğini, hükümetin elinde nasıl büyüdüğünü, ayrıntılı tahminler ortaya koyan 25 Ağustos değerlendirmemizde, milli bekaya yönelik tehditleri tek tek vurgulayıp bundan sonra karşımıza çıkacak bütün stratejik ihtimalleri sorguladık. Eylül'de yazılı açıklamayla yıkım politikasına iftar sofralarının bile alet edilmek istenildiğinin, hükümetin PKK taleplerinin önünü açmaya çalıştığının uyarısını yaptık. 14 Eylül'de kapalı oturumu kabul etmeyeceğimizi, AKP'nin demokrasi maskesinin arkasındaki yıkım sürecini gizleyemeyeceğini, pazarlıkların ortaya çıkacağını, hükümetin açıklamaktan kaçındığı yol haritasının netleştiğini paylaştık ve uyardık" ifadelerini kaydetti. "MHP ASLA SESSİZ KALMAYACAKTIR" Hükümeti bu konuda uyardıklarına vurgu yapan Bahçeli, "7 yıldır yaptığımız bütün uyarılar hükümetin yüz boyu yaptığı Kürt açılımına tepkilerimizin ana başlıkları olarak; 1: Hükümetin tehditleri süreç küresel güç tarafından bölgemizin yeniden tanzimine yönelik küresel projedir. Başbakanın eş başkanlığını yaptığı ve özellikle İslam dünyasının yıkımıyla sonuçlanacak olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir ayağıdır. 2: Önemsizmiş gibi gösterilerek atılmak istenen adımlar hızla çok büyük siyaset sorunları doğuracaktır. Türk milletinin bekası tehlikededir. 3: Önüne gelenin yaptığı, ülkesiyle bölünmez bütünlüğe ve sözde taahhütlere rağmen süreç Türk milletini bölünmeye götürmektedir. 4: Etnik ve kültürel yapının anayasal zemin bulması halinde iki milletli, iki devletli bir yapı mukadder hale gelecektir. 5: Böylesi bir ayrışma türkü kendi vatanında etnik nüfus seviyesine indirgeyecektir. 6: Devlet yapısı ve millet bütünlüğü ortadan kalkacaktır. 7: Süreç, sözde açılımın toplumsal boyutu, PKK'nın bile yapamadığı ayrışmaya neden olacaktır. 8: Bin yılda yoğrulmuş milli kimlik geri dönüş gösterecek yaşanacak sosyolojik kırılmanın tedavisi asla mümkün olmayacaktır. 9: Devlet, millet ve vatan için bu derece önemli olduğuna inandığımız bu sürecin devamı, milli devlet ve üniter yapı için tam bir yıkımla sonuçlanacaktır. 10: Atılması düşünülen yıkıcı adımlar, anayasal suç niteliği taşımaktadır. Hangi devlet kurumların arkasına saklanırsa saklanılsın hükümet iradesinin devleti bölüştürme ve değiştirme yetkisi bulunmamaktadır. 11: Gelişmelerin hiçbir noktasında MHP yer almayacak, destek olmayacak, hepsinden önemlisi asla sessiz kalmayacaktır. Yüksek sesle ve tam bir zamanlamayla yaptığımız bu uyarılar ne mutlu ki kamuoyunda olumlu yankılar bulmuştur. Gelişmeleri sessizce izleyen ve adeta kaderine razı olan aziz milletimiz yalnız ve sahipsiz olmadığını anlamıştır" dedi. "AKP'NİN TAKTİĞİ KARŞISINDA TEK BAŞIMIZA DİRENİYORUZ" MHP'nin son aylarda etkin ve yüksek sesli çıkış yağtıını kaydeden Bahçeli, "Partimizin zamanında müdahalesiyle yıkım projesinin ikinci projesi başlarken durdurulmuş; yıkım, kaygı ve gevşemeye neden olmuştur. Başbakan Erdoğan'ın ABD'de yaptığı konuşmada yıkım projesinin hazmettire hazmettire ilerleyeceğini söylemesi, bu arayışın işaretidir. Çıkışlarımızın ardından yüksek debili ses arayan kamuoyunun tavrı değişmiş ve yıkım sürecini savunanların sıkıntıları artmıştır. Hükümetin yıkım sürecinde özellikle partimize yönelik işbirliği çağrı ilişki, görüşme, bilgilendirme, buluşma maskesi altında kurulmak istenen temasların maksadını, bu gelişmelerin ve hazırlıklarında, seyrinde aramak gerekmektedir. Stratejilerinin değiştirmeğe dair hiçbir emare bulunmayan AKP'nin, taktiği karşısında tek başına direnen MHP'yi sürece dahil etmek kurnazlığı ortaya çıkmıştır. Sürecin başından beri yıkım projesinin sahipleriyle ilişki kurmaktan, bir arada görünmekten, birlikte hareket ediyormuş gibi izlenim vermekten veya göz yumuyormuş gibi kanaat uyandırmaktan kaçışımızın nedeni de bundandır. Kapalı oturumda ısrar edilecekse yapılacak görüşmeleri kamuoyuyla paylaşacağımızı ilan ettik. Bugüne kadar yaşanan gelişmeler, siyasi hareketimizi 'tabela partisi' olmakla küçümseyen, 'yavru muhalefet' diyerek tahkire yeltenenlerin hizaya geldikleri, MHP'nin yerini ve gücünü gördükleri gerçek bir siyasi ders anlamı taşımıştır. Tavrımızı hiç bir anlayış, gelişme veya beyhude davet çağrıları, bu duruşumuzu bozmaya yetmeyecek. Ve partimizi çözüm adı altında Türkiye'nin önüne konulan dayatmalara rıza göstermemizi sağlayamayacaktır. Çünkü MHP, kafaların ve gönüllerin karıştırılmak istendiği bu ortamda milletin yegane dayanağı ve güvencesi ayakta duran moral değerlerin ve inancın son kalesidir" diye konuştu.
600220
Antalya'da depoda patlama ve yangın
Patlama limandaki Karayolları 13'üncü Bölge Müdürlüğü'ne ait bin tonluk asfalt tankında meydana geldi. Patlama ve yangına, taşeron firma tarafından tankın izolasyonu sırasında yapılan kaynak çalışmasının yol açtığı sanılıyor. Yangın bölgesine çok sayıda ambulans ve itfaiye aracı gönderildi. Yangın söndürüldü ve soğutma çalışmalarına başlandığını açıklandı. 1'i ağır yaralı var Bu arada, yangın nedeniyle Antalya ve Araştırma Hastanesi'ne toplam yaralının getirildiği, yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu öğrenildi. Yaralıların kimlikleri Antalya Vali Yardımcısı Hayrettin Balcıoğlu, patlama ve yangında işçiler Harun Çeven, Murat Çeven, Ökkeş Tuncer ve Hikmet Kasırga'nın yaralandığını açıkladı. Balcıoğlu, başına sert bir cisim düşen ve zehirlenen Hikmet Kasırga'nın sağlık durumunun ağır olduğunu belirtti. "Yangının çıkış nedeni araştırılıyor" Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Aktekin de yangının çıkış nedeninin araştırıldığını, ancak henüz kesin bir bilgiye ulaşılamadığını ifade etti. Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı yetkilileri ise patlama ve yangının meydana geldiği tankın boş olduğunu, bu sayede yangının kısa sürede söndürülebildiğini söyledi. Yetkililer, yanan tankın yandındaki üç tankta da soğutma çalışması yapıldığını ve artık tehlikeli bir durumun söz konusu olmadığını bildirdi.
600234
Alperen Ocakları'nda yeni yapılanma
Bugüne kadar kendileri hakkında yapılan haksız eleştirilerin de önüne geçmeyi amaçladıklarını belirten Ege Bölge Başkanı Tarık Aykanat, "Topkapı Sarayı'ndaki konser olayında bizi yanlış anlattılar. Biz dışarıdayken konser devam etti ve kargaşa da çıkmadı. Buna rağmen, 'Konser bastılar' şeklinde yazdılar." dedi. Büyük Birlik Partisi (BBP) İzmir İl Başkanlığı'nda Alperen Ocakları'yla ilgili bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya BBP İl Başkanı Ahmet Bereket, Alperen Ocakları Ege Bölge Başkanı Aykanat, İzmir İl Başkanı Yusuf Yavuz ve yöneticiler katıldı. İl Başkanı Bereket, BBP'nin gençlik kolları olmadığını, bu görevi Alperen Ocakları'nın yaptığını söyledi. Merhum BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun, Alperen Ocakları'nı partinin varlık sebebi olarak değerlendirdiğini hatırlatan Bereket, Türk töresine, İslâm ahlâkına ve millî geleneklere bağlı, iradesine ve idealine sahip bir gençlik yetiştirmek için çalıştıklarını söyledi. Ahmet Bereket, "Gençliğimiz sokaklarda kavgalarla dinamizmi arayan değil, nefsini ve ruhunu Allah'a teslim etmiş bir gençliktir. Kendisiyle barışık, çevresiyle iyi ilişkiler kurabilen kişiler yetiştirmek istiyoruz." şeklinde konuştu. Ege Bölge Başkanı Aykanat ise dernek çatısı altında yeniden belirterek, kendi misyonlarına uygun yeni yöneticiler atadıklarını kaydetti. İl Başkanı Yavuz da sekiz ilçede yeni yönetimlerin belirlendiğini, yıl sonuna kadar 11 ilçenin tamamlanacağını açıkladı. Daha sonra Turan Aykanat, İzmir İl Başkalığı görevini Yusuf Yavuz'a, Türk bayrağına sarılı Kur'ân-ı Kerim'i öperek devretti.
599843
Bakü'deki anıtta Türk bayrakları indirildi
'deki anıtta Türk bayrakları indirildiNTV 'ın başkenti 'deki bir anıtta bayrakları indirildi. İktidarı suçlayan Azeri muhalefeti ise olaya tepki gösterdi. Azerbaycan'ın başkenti Bakü'yü 1918 yılında -Bolşevik işkalinden kurtarırken şehit düşen Türk ordusu askerlerinin anısına dikilen anıttaki bayrakların inmesi muhalefet partilerinin tepkisine yol açtı. Azerbaycan parlamentosu yakınlarında bulunan mozolenin bayraksız görüntülerini yayımlayan yerel ‘ANS’ televizyonu yönetimden bu konuda hiçbir açıklama gelmediğine dikkat çekerek, kararın anıtın hemen yanıbaşındaki meydanda süren tamirat çalışmaları nedeniyle verilmiş olabileceğini kaydetti. Muhalif Müsavat partisi ise Türk bayraklarının çıkarılması olayını kınayarak, “Bakü yönetiminin bu adımı sadece hükumetine karşı değil, tüm Türkiye’ye yönelik bir faaliyetdir. İkili ilişkilerdeki gerginlik bile bu denli ciddi siyasi hataların yapılması için neden olamaz” açıklamasında bulundu.
600197
Osmaniye'de öğrenciler taburcu edildi
Osmaniye Vali Yardımcısı Hayrettin Çiftçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hasanbeyli'de taşımalı eğitim verilen ilköğretim okulunda başlayıp, il merkezinde aynı şekilde taşımalı eğitim verilen okullarda da görülmeye başlayan besin zehirlenmesiyle ilgili adli ve idari soruşturmanın sürdürüldüğünü bildirdi. Öğrencilerin, aynı firma tarafından getirilen yemekten zehirlenmiş olabilecekleri ihtimali üzerinde durduklarını belirten Çiftçi, yemekten numune alınarak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının Adana'daki laboratuvarlarında analize gönderildiğini belirtti. Çiftçi, besin zehirlenmesi belirtileriyle Osmaniye Devlet Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Özel Park, Çukurova ve İbni Sina hastanelerine kaldırılan toplam 211 öğrenciden 70'inin taburcu edildiğini, tedavisi süren diğer öğrencilerin de, sağlık durumlarının iyiye gittiğini kaydetti. Vali Yardımcısı Çiftçi, bu okullarda, pazartesiden itibaren eğitim-öğretimin devam edeceğini bildirdi.
600209
Altın Portakal'da "final" bugün CNN TÜRK'te
Bu yıl 46'ncısı yapılan Antalya Portakal Film Festivali bu akşam yapılacak kapanış töreniyle sona eriyor. Ödül kazananların açıklanacağı final gecesi saat 20:45'ten itibaren CNN TÜRK'ten canlı olarak yayınlanacak...
599417
Özel güvenlik iş başında
Özel güvenlik iş başında Şampiyonlar Ligi'nde CSKA Moskova ve ligdeki Denizlispor maçlarındaki olaylardan dolayı Beşiktaş yönetimi ve İstanbul Emniyeti Kasımpaşaspor maçında özel güvenlik önlemleri alacak. Maçta 640'ı özel 1000 çevik kuvvetten olmak üzere 1640 güvenlik görevlisi görev yapacak. “Tribünleri temizleyeceğim” diyen Başkan Yıldırım Demirören'in yöneticiler ve İnönü Stadı Müdürü Turgut Akman'dan stat içindeki güvenlik önlemlerini artırılmasını istedi. TURKCELL SÜPER LİG'DE DİĞER MAÇ DENİZLİSPOR-BURSASPOR Stat: Denizli Atatürk Saat: 16.00 Hakem: Bünyamin Gezer
600259
Paraşütçü ölümden döndü
Paraşütçü ölümden döndü Fethiye'de düzenlenen '10. Uluslararası Ölüdeniz Hava Oyunları' organizasyonuna katılan Gazi Üniversitesi öğrencisi paraşütçü, gökyüzünde yedek paraşütü açılmayınca zor anlar yaşadı. Paraşütçü, yaklaşık dakika gökyüzünde adeta ölümle dans etti. 10. Uluslararası Ölüdeniz Hava Oyunları Festivali, paraşüt gösterileri ile sürüyor. Festivale katılan paraşütçülerin gösterileri sırasında 1700 metre rakımlı Babadağ'dan yamaç paraşütü ile kalkış yapan Gazi Üniversitesi öğrencisi Umut Aslan, paraşüt iplerinin dolaşması nedeniyle denize doğru düşmeye başladı. Yedek paraşütü açılmayan Aslan, yaklaşık beş dakika yedek paraşütünü açmak için havada büyük mücadele verdi ve bir süre sonra paraşütü ile denize düştü. Denizde hazır bekleyen sahil güvenlik ekibi tarafından sahile getirilen Aslan'ın sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Aslan, AA muhabirine yıldır yamaç paraşütü ile atlayış yaptığını belirterek, '1200 metre yükseklikte yedek paraşütüm açılmadı. Yedek paraşütümü açmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Şans eseri kurtulduğuma inanıyorum' dedi.
600040
'Sol'unum yetersizliği!
Sambacıyı dinlendirecek olan Hollandalı hoca, Avustralyalı’yı da hazır görmezse sol kanatta Caner ya da Aydın’a şans verecek. Galatasaray’da, Trabzonspor ile oynanacak kritik maç öncesinde teknik direktör Frank Rijkaard’ın derdi yine Elano Blumer ve Harry Kewell... Sarı-Kırmızılı takıma transfer olduğu günden bu yana gerek oynadığı futbolla gerekse mevkisi itibarıyla tartışılan adam konumuna gelen Brezilyalı futbolcunun yarın akşam oynanacak karşılaşmada ilk 11’de forma giymesi, milli takımdan uzun yolculuk sonrasında geç ve yorgun dönünce zorlaştı. Kewell’ın da aynı sorunu yaşadığı ve her oyuncunun da zorlu mücadele öncesinde takımla kısa süreli antrenman yapabilecek oluşları sıkıntı yaratıyor. -KEWELL’A AKTİF DİNLENME- Hollandalı teknik adamın, önceki gece geç saatlerde İstanbul’a gelebilen Elano ile bir görüşme yaparak, yorgun olmasının da etkisiyle kendisine Trabzonspor maçında forma vermekten vazgeçtiği öğrenildi. Bir diğer yıldız Harry Kewell’ın da yine Avustralya Milli Takımı’ndan yorgun dönmesi yüzünden, sol kanatta yaşanan problem ikiye katlandı. yabancı yıldızı da dinlendirmek isteyen Rijkaard, peş peşe alınan başarısız sonuçlar nedeniyle çıkmaza düştü. Soldaki Caner ve Aydın alternatiflerini kullanmak istemeyen teknik adam, Kewell’ı son idmanda fazla zorlamayarak oynatmayı planlıyor.
600007
Yarın bu yollar trafiğe kapatılacak
Yarın bu yollar trafiğe kapatılacak 31.Kıtalararası Avrasya Maratonu nedeniyle, yarın saat 07:00'dan itibaren yarış bitimine kadar kademeli olarak bazı yollar trafiğe kapatılacak. Kapatılacak yollar ve alternatif güzargahlar: BÖLGESİ BAŞLANGIÇ NOKTASI) -Kısıklı caddesinden gelip D-100 kuzey katılım -Kısıklı caddesinden gelip D-100 güney katılım -Kuşbakışı cadde petrol iş önü D-100 güney katılım -Mahir iz cadde D-100 güney katılım -Altunizade köprü üzeri D-100 güney-kuzey katılım -Tophanelioğlu caddesi Gold Bilgisayar önü D-100 güney-kuzey katılım -Beylerbeyi katılım ALTERNATİF YOLLAR 1- E-5'ten gelişler Fatih Sultan Mehmet Köprüsü (FSM)'ne katılıma yönlendirecek 2- Mahir iz caddesinden geliş Şile yolunu takiben, Tuzcuoğlu Köprü E-6 takiben FSM'ye katılıma yönlendirilecek 3- Fenerbahçe'den geliş D-100 güneyden Tuzcuoğlu Köprü E-6'yı takiben FSM'ye katılıma yönlendirilecek 4- D-100 kuzey katılım Harem istikametine yönlendirilecek ÇEVRE YOLLARI 1- Güney Zincirlikuyu ayrımı (Levent ayrımı) 2- Sait Çiftçi katılımı 3- Fenerbahçe Göztepe'den gelip TEM ayrımına katılım (Göztepe'den gelip TEM E-5 kuzey ayrımı) 4- Botanik bahçesinden Rıdvan Dedeoğlu istikametine katılım (Çamlıca turnikelerden geliş Kozyatağı ayrımı) 5- Kuzey Ataşehir'den Rıdvan Dedeoğlu'na katılım 6- FSM turnikelerden gelip 1.Çevreyolu ayrımı güneyden gelip kuzeye katılım 7- Mustafa Kemal Köprü altından kuzeye katılım 8- Altunizade köprü altı halk koşusunun başladığı yer 9- Maraton ile halk hoşusu arası 10- Park girişi (Burhaniye Metrobüs Durağı) 11- Maratonun başladığı yer 12- Park çıkışı 13- Park çıkışı turnikeler arası 14- Kuzey turnike sahası ALTERNATİF YOLLAR 1.Köprüyü kullanacak tüm Sürücüler kapatma noktalarından 2.köprü istikametine yönlendirilecektir. BÖLGESİ 1- Merkez Komutanlığı ışıklar 2- Opel gerçek önü 3- Sait Çiftçi köprü katılımı (E-5 güney katılım) 4- Sabancı Lisesi önü 5- Yıldız ışıklar 6- Akdoğan sokak girişi 7- Ressam Hamdi Bey Sokak 8- Bostancı Veli Sokak 9- Abbasağa Sokak 10- Hasfırın Sokak 11- SerenceBey Sokak 12- Ortaköy dönüşleri 13- Beşiktaş meydan 14- Vestel ışıklar 15- Palangalar ışıklar 16- Ortaköy meydan 17- Muhakkik sokak girişi 18- Akaretler ışıklar 19- VİP Otel önü (Vişneli Tekke Sokak- Otosel inişleri) 20- Bayıldım Alt Baş 21- Süzer Plaza Önü 22- Kadırgalar Caddesi toprak yol dönüşleri 23- Mete Kavşağı 24- Gümüş cadde başı (Taksim) 25- Gümüşsuyu'ndan toprak yola iniş 26- Dolmabahce ışıklar 27- Kahve Dünyası önü (Setüstü Gelişi) 28- Akyol cadde başı 29- Meclis-i Mebusan yokuşu başı 30- Aydilimi Pastanesi yanı 31- Kabataş ışıklar 32- Fındıklı ışıklar 33- Deniz liman çıkışı 34- Salı pazarı ışıklar 35- Boğazkesen cadde gelişi 36- Boğazkesen ışıklar 37- Tophane ışıklar 38- Revani sokak gelişi 39- Kemeraltı ışıklar 40- Karaköy meydan 41- Perşembe pazarı ışıklar 42- Azapkapı'dan Tarlabaşı'na mecburi istikamet 43- Şişhane meydandan bankalar cadde girişi 44- Tarlabaşı'ndan perşembe pazarına giriş 45- Şişhane ışıklardan Kasımpaşa'ya mecburi yön 46- Kasımpaşa'dan Unkapanı köprü ayrımı 47- Perşembe pazarından Unkapanı köprü ayrımı ALTERNATİF YOLLAR 1- Halaskargazi Caddesi Taksime yönlendirilecek 2- Beşiktaş Ihlamur Caddesi Divan yönüne yönlendirilecek 3- Palangalar Caddesi Levent yönüne yönlendirilecek 4- Tarlabaşı Bulvarı Bahariye Caddesi'ne yönlendirilecek 5- Kasımpaşa ve perşembe pazarından gelen akımlar Tarlabaşı istikametine yönlendirilecek BÖLGESİ 1- Sahil Kenedy Caddesi Ataköy 1. Kısım ayrımından (Marina tabelasından) Sirkeci ışıklara kadar kuzey ve güney istikameti 2- Ragıp Gümüşpala Caddesi, Reşadiye Caddesi, Balat yolu (Abdülezel Caddesi, Mürsel Paşa Caddesi, Ayvansaray Caddesi, Yavedut Caddesi) 3- Atatürk Bulvarı, Mustafa Kemal Paşa Bulvarı 4- Sultanahmet At Meydanı, Yerebatan Caddesi, Klodfarer Caddesi, Nuru Osmaniye Caddesi, Ayasofya meydan. 5- Galata ve Unkapanı köprüleri trafiğe kapalı olacak. ALTERNATİF YOLLAR 1- Ataköy 1. ve 9. kısımdan E-5 güney veya kuzeye Geçiş, tekrar dönüp havuzlu kavşak istikameti, Atatürk Havalimanı istikameti 2- E-5 kuzey ve güney 3- Aksaray Varyant altından Vatan Caddesi 4- Ordu Caddesi'nden Vatan Caddesi'ne, Millet Caddesi'ne geçiş, Onuncu Yıl Caddesi, Topkapı Varyant, Edirnkapı Varyanttan Rami'ye geçiş, Eyüp Meydanı'ndan Rami'ye Geçiş, Edirnekapı'dan E-5, 1. Çevreyoluna katılım 5- Basın Ekspres ve Hal Yolu'ndan TEM'e katılım 6- Fatih Fevzipaşa Caddesi, Kızılelma Caddesi, Cerrahpaşa Caddesi MARATON İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI Avrasya Maratonu için geri sayım 31. Avrasya Maratonu yarın koşulacak. Toplam milyon dolar ödül dağıtılacak yarış, Boğaziçi Köprüsü'nden başlayıp Sultanahmet'te bitecek. Bu yıl "İstanbul koşuyor" sloganıyla binlerce kişiyi bir araya getirecek olan Kıtalararası İstanbul Avrasya Maratonu yarın koşulacak. Yerli ve yabancı bin atletin katılması beklenen 31'inci Avrasya Maratonu'nda bu yıl toplam ödül milyon dolar olarak belirlendi. Organizasyon günü yaklaşık bin 500 kişilik bir ekip görev yapacak. Son iki yıldır yapılan çipli uygulama, bu yıl ilk kez halk koşusunda da kullanılacak. Yarışanlara takılacak çip sayesinde isteyen herkes derecesini öğrenebilecek. Ayrıca çipli halk koşusunu bitirenler arasında noter huzurunda yapılacak çekiliş sonunda 10 kişiye cep telefonu hediye edilecek. TOPLU TAŞIMA ÜCRETSİZ 42 bin 195 metrelik maraton, saat 09.00'da Boğaziçi Köprüsü gişelerinin 800 metre gerisinden start alacak ve Sultanahmet Meydanı'nda sona erecek. kilometrelik halk koşusu ise 09.30'da Acıbadem Köprüsü'nün altından başlayacak ve Dolmabahçe'de sona erecek. Maratona ve halk koşuna katılmak isteyenler göğüs numaralarını gösterip İETT, metro, deniz otobüsleri ve şehir hatları vapurlarına ücretsiz binebilecekler. BASIN SPONSORU FOTOMAÇ Resmi basın ana sponsorluğunu ilk kez Turkuvaz Medya Grubu'na bağlı Fotomaç Gazetesi'nin üstlendiği organizasyonu yerli ve yabancı 150 basın mensubu takip edecek.
599230
Ünlü yönetmen Akay'a şip-şak tahliye
Antalya'da ''Çek Yasası'na muhalefet'' suçlamasıyla mahkemece hakkında tutuklama kararı verilen yönetmen Ezel Akay, avukatının gerekli parayı yatırması sonucu serbest bırakıldı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, İstanbul'daki Fatih Adliyesinde görülen bir davayla ilgili, ''Çek Yasası'na muhalefet'' suçu kapsamında Antalya'da gözaltına alınan ve mahkemece tutuklama kararı verilen yönetmen Ezel Akay, serbest kaldı. Akay'ın, avukatının gerekli parayı yatırması sonucu serbest kaldığı bildirildi. Adliye çıkışında gazetecilere açıklama yapan Akay, ''Aslında çoktan ödenmiş bitmiş bütün defteri kapanmış bir mevzu'' nedeniyle gözaltına alındığını söyledi. Gözaltına alınmasına konu olan para miktarının ne kadar olduğunu bilmediğini kaydeden Akay, ''Avukatlar biliyor. Benimle de ilgili değil, şirketle ilgili. Fakat çok ciddi bir düşmanlık var yakında da anlatırım. Bir sahtekarlıkla karşı karşıyayım'' dedi. Tutuklanma kararının ardından serbest bırakılmasına ilişkin soru üzerine de Akay, şöyle konuştu: ''Benim mevzuyla ilgili çok az bilgim var, para mı yatırıldı, uzlaşma mı oldu bilmiyorum. Önümüzdeki ay vizyona girecek filmden bir pay kapmak isteyen birileriyle de ilgili olabilir. Sadece beni ilgilendiren bir mevzu değil, birçok insanı ilgilendiren bir mevzu. Avukatlara danıştıktan sonra yapımcımın da yardımıyla basın açıklaması yapacağız. Benim çok çok garibime giden bir olay oldu. Bizim sinema sektörü biraz garip bir sektör, ne olacağını bilmiyorum.'' Geceyi Antalya'da geçireceğini belirten Akay, sabah Antalya'dan İstanbul'a gideceğini, toplantısı nedeniyle de Altın Portakal Film Festivali'nin ödül törenine katılmasının zor olduğunu söyledi. Akay, ticari bir taksiye binerek konakladığı Dedeman Otel'e gitmek üzere adliyeden ayrıldı. Yönetmen Ezel Akay, 46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali için bulunduğu Antalya'da, ''Çek Yasası'na muhalefet'' iddiasıyla hakkında çıkarılan yakalama kararı uyarınca gözaltına alınmış ve adliyeye sevk edilmişti.
599389
Emekli Sırp Subaya 30 Yıl Mahkumiyet
Emekli Sırp Subaya 30 Yıl Mahkumiyet Bosna Savaş Suçları Mahkemesi, 1992-1995'teki emekli bir Bosnalı Sırp subayı 30 yıl hapis cezasına çarptırdı. Yayına Giriş: 17.10.2009 01:04:11 Güncelleme: 17.10.2009 01:04:11 Bosna-Hersek Savaş Suçları Mahkemesi, Bosna savaşı sırasında Srebrenitza'daki katliama katıldığı ve savaş suçu işlediği gerekçesiyle emekli bir Bosnalı Sırp subayı 30 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkemenin kararında, 51 yaşındaki Milorad Trbiç'in "Srebrenitza'da yaşayan ve savaşabilecek durumdaki tüm Müslüman erkekleri yakalamak, alıkoymak ve yargısız idam etmek amacıyla hareket eden suç örgütüne katıldığı gerekçesiyle soykırımdan suçlu bulunduğu'' vurgulandı. Trbiç, Srebrenitza katliamı sırasında, doğudaki Zvornik'te Bosnalı Sırp güçlerine bağlı askeri polis bölüğünün başındaydı. Trbiç'in tutukluların bir araya getirilerek öldürüldüğü bölgeleri seçtiği belirtiliyor.
599366
Bütün okullarda domuz gribi aşısı yapılacak
Büyük bir felaket beklentisi içinde olmadıklarını ifade eden Bakan, "En iyi ve en kötü senaryolar için hazırlıklarımızı yaptık. Bütün okullarımızda domuz gribine karşı aşı uygulanacak. Bu uygulamayı Sağlık Bakanlığı yapacak. Sanıyorum ocak ayına kadar çeşitli yaş gruplarındaki öğrenciler bölüm bölüm aşılanacak. Türkiye 30 milyon civarında aşı alıyor. Aşılar ülkemize dönem dönem gelecek." dedi. Çubukçu, virüsün yayılması ihtimaline karşılık alınabilecek önlemler konusunda toplantılar yaptıklarını ifade ederek, şunları anlattı: "16 milyon çocuğumuz okul çağında. Hastalığın yayılması durumunda eğitimin aksamaması için telafi eğitim olarak diğer koşullarda ne yapabiliriz konusunda ekip oluşturduk. Bakanlıkta bir müsteşar yardımcısının başkanlığında kriz masası oluşturduk. farklı birim halinde; bir tanesi önleyici hizmetler anlamında diğeri de eğitimin telafi edilmesinin nasıl olacağı yönünde."
599740
İngiliz polisi 'öldürülen Türkler' için yardım bekliyor
Londra'da son dönemde Türk çeteleri ile ilişkilendirilen cinayetlerle ilgili bilgi veren, Metropolitan Polisi'nin Kuzey Londra polis şefi Stephen Kavanagh, konuyla ilgili AA'nın sorularını yanıtladı. Londra'da, iki ayrı çete arasında bir kavga meydana geldiğini anlatan Kavanagh, bu kavganın sonucunda, mart ayından itibaren Türk toplumundan kişinin öldürüldüğünü ve Metropolitan Polisi'nin, sorumluları yakalamak konusunda kararlı olduğunu söyledi. Kavanagh, kendi toplumu içinde uygulayanları ve toplumda birçok kişi için tehdit oluşturan kişileri yakalamak konusunda, İngiliz polisinin kararlılığını yineleyerek, görgü tanıklarının, cinayetler ve cinayet delilleri ile ilgili herhangi bir bilgisi olanların kendileri ile irtibata geçmesinin oldukça önemli olduğunu ifade etti. Londra'da son bir hafta içinde, cinayetle de ilgili olabileceği gerekçesi ile toplam 12 kişinin gözaltına alındığını kaydeden Kavangh, bölgede arttırılan aramalar ve şüphelilere yönelik operasyonlar sonucunda mermi, silah ve çeşitli ele geçirdiklerini belirtti. Cinayetlerin ardından çevredeki tüm kamera kayıtlarının incelemeye alındığını ve kanıt niteliği taşıyan her bulgunun değerlendirildiğini anlatan Kavanagh, ancak Paytak cinayetinde kullanılan ve resmi kayıt bilgileri bilinen motosikletin hala bulunamadığına dikkati çekti. Metropolitan Polis biriminde görevli en deneyimli cinayet dedektiflerinden birinin, bu cinayetleri ve aralarındaki bağlantıyı çözmekle görevlendirildiğini kaydeden Kavanagh, Paytak cinayetini işleyen katilin bulunması için 20 bin sterlin (48 bin TL) para ödülü konulduğunun altını çizdi. Türk toplumuna yardımcı olabilmek ve bu cinayetleri çözebilmek için, Türk toplumunun desteğine ihtiyaç duyduklarını söyleyen Kavanagh, Türklerin yaşadığı Kuzey Londra'da polisin güvenlik önlemlerini arttırarak, birkaç farklı tekniği bir arada kullanmaya başladığını ve olası bazı suçların da bu şekilde önüne geçmiş olduklarını belirtti. Kavanagh'ın açıkladığı güvenlik önlemleri içinde en dikkati çekeni ise, polislerin büyük bir çoğunluğunun silah taşımadığı bilinen 'de, Kuzey Londra'da silahlı polislerin kontrolündeki araç tanıma sistemi ile şüpheli araçların tespit edilerek aranması oldu. Ayrıca, bölgede daha fazla polis görevlendirildi. Mehmet Paytak cinayeti ile ilgisi olduğu sanılan kişi, Cem Düzgün cinayeti ile ilgili ise kişi gözaltına alınırken, Oktay Erbaşlı cinayeti konusunda bugüne kadar bir gözaltı işlemi yapılmadı. İngiliz medyasında cinayetle ilgili haberler sıklıkla yer alırken, cinayetlerin, Türk ve Kürt mafyaları tarafından işlendiği iddiası dikkati çekiyor. Ahmet Paytak (50) isimli 50 yaşındaki bir dükkan sahibi mart ayında Londra'da ,başka birisi sanılarak yanlışlıkla motosikletli biri tarafından öldürülmüş, oğlu ise yaralanmıştı. Oktay Erbaşlı isimli 23 yaşındaki bir genç Ekim'de arabasının içindeyken yine motosikletli bir sürücü tarafından, kız arkadaşı ve yaşındaki üvey oğlunun gözleri önünde öldürülmüştü. Erbaşlı cinayetinden gün sonra ise, Cem Düzgün adlı 21 yaşındaki bir genç, Londra'daki çetelerden birinin üyelerinin gittiği kahvede, çetenin mensubu olduğu sanılarak saldırıya uğramış ve yaşamını yitirmişti.
600306
Bakan Bağış Atina'ya Gidiyor
Bakan Bağış Atina'ya Gidiyor Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "TBMM'de herkes söylemlerine sadık kalmalı" dedi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinde herkesin söylemlerine sadık kalıp destek olmasını beklediğini söyledi. Kasım'da Atina'ya gideceğini bildiren Bağış, "Türk -Yunan ilişkilerinin yeniden canlanacağı günleri görüyoruz" dedi. İstanbul'da düzenlenen 6'ıncı Boğaziçi konferansına katılan Bağış, Türkiye'de değişik kesimlerin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecini desteklediğini belirtti. Egemen Bağış, "Hem iktidar hem muhalefete hem askeri hem sivil kesimler, Aleviler Sünniler bu konuda birleşiyor. Patronla işçiyi, Ermenileri, Rumları, Ortodoksları, Müslümanları herkesi bir araya getiren bir konu. Hepimiz aynı hedefe yönelik çalışıyoruz" dedi. Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bağış, Hırvatistan ile aynı anda müzakerelere başlamasına rağmen, Türkiye'nin daha az faslı açtığına işaret etti. Bunun nedenini, Hırvatistan parlamentosunda Avrupa Birliği mevzuatı ile ilgili kanunlar geçerken tartışma yaşanmaması olarak gösteren Bağış, "Bizde bir madde saatte geçiyor" dedi. Bakan Bağış, "Bizim mecliste avrupa Birliği konusunda herkesin söylemlerine sadık kalıp gerçekten destek olmasını bir kez daha beklediğimi burada vurgulamak istiyorum." dedi. Kasım'da Atina'ya gideceğini de bildiren Bakan Bağış, "Ümit ediyorum Türk Yunan ilişkilerinin yeniden canlanacağı günleri görürüz. Bu bir fırsattır. Şu anda Yunanistan ve Türkiye'de güçlü Başbakanlar ve güçlü iki hükümet var. İkili ilişkilerin artması Kıbrıslı Rumlar ve Kıbırıslı Türkler için teşvik edici olacaktır" diye konuştu.
599746
"Ya Çerkez dayılarım çekip beni vursaydı"
"Ya Çerkez dayılarım çekip beni vursaydı" 20 bin TL karşılığınde otelde âlem yaptığı iddia edilen manken Ece Gürsel: “Biz Çerkez’iz, dayılarım var. Ya onlar beni çekip vursalardı. İftira atanlar hesap verecek. Seçkin ŞENVARDAR GAZETE HABERTÜRK UYUŞTURUCU operasyonu kapsamında CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’ın kardeşi Mustafa Fehmi Okay ile 20 bin TL karşılığında otelde âlem yaptığı ileri sürülen manken Ece Gürsel, hakkındaki iddialarla ilgili ilk kez konuştu. Manken camiasından ismini silmek isteyen meslektaşlarının komplosuna kurban gittiğini belirten Gürsel şunları söyledi: ‘AİLEMLE OTURUYORUM’ “Bu iftiraları atan insanlar podyumdan çekilmemi istiyorlar. Dost sandığım insanlar ‘Bizim başımıza gelse atarız kendimizi köprüden’ diyorlar. Niye atayım. Benim yaram varsa gocunurum. İfade vermeye gittiğimde savcı bu adamları nereden tanıyorsun demesini beklerken bana ‘Düşmanın var mı?’ diye sordu. Savcı ‘Sizinle alakalı böyle bir konuşma bile yok’ dedi.” Gürsel sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar ahlak, namus uğruna adam öldürüyor. Ya benim ailem cahil olsa babam gelip beni vursa. Biz Çerkez’iz, dayılarım var. Töre cinayetine kurban gitsem ne olacak. Bana iftira atanlar nasıl hesap verecek. Yalnız yaşasam, lüks yaşasam, giyim kuşamım çok dikkat çekici olur anlarım. Ben ailesiyle oturan ve mütevazı yaşayan bir insanım. Ödediğim vergiye, banka hesaplarıma baksınlar. Öyle çok kazansam niye çalışayım.” ‘ACILARIMI ŞARKI YAPTIM’ Yaşadığı acı olayları şarkı sözlerine döktüğünü ve yaptığı iki şarkıyı çıkaracağı albümüne koyacağını açıklayan Ece Gürsel “İkisi de yaşadıklarımla alakalı. Bir göz açıp kapama anında her şeyin değişeceği ve dost sandıklarımın nasıl sırtımdan vurduğunu anlatan şarkı. Şarkının adı Hain Oyunlar” dedi. Ece Gürsel ayrıca adının karıştığı operasyon sonrası podyuma çıkacağı bir defile öncesinde bazı meslektaşlarının kendisini kadrodan çıkarttırmak istediklerini belirterek “Bilmiyorlar ki ben onlardan daha akıllıyım” diye konuştu.
599686
Ortadoğu'da duvarları yıkarken
Berlin duvarının yıkılışından tam yirmi yıl sonra Türkiye-Suriye arasındaki muhayyel duvar da yıkıldı. 13 Ekim 2009 günü Türk ve Suriyeli bakanlar tabir caizse "sınırı çiğneyerek" geçtiler ve Türkiye'nin güneyinde yeni bir dönem başlattılar.
600546
Ayamama Deresi'ndeki imara aykırı 108 bina yılılacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Ayamama Deresi iyileştirme, kaçak, işgalli, yeşil alan tecavüzü tespit çalışmaları tamamlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda dere yatağı üzerinde tamamen veya kısmen işgalli yapılar bulunduğu tespit edildi. İşgalli yapıların kısmen duvar ve kısmen yapı şeklinde olduğu görüldü. İmar, Harita ve Zabıta müdürlüklerinin, hava fotoğraflarının yanı sıra yerinde yaptıkları tespitlerde, derenin iki yakası boyunca duvar işgalleri dahil 108 imara aykırı yapı tespit edildi. Yapılaşmanın yüzde 61'inin TEM otoyolu ile E-5 karayolu arasında, yüzde 39'unin ise TEM otoyolunun kuzeyinde kaldığı, imara aykırı yapıların 44'ünün Küçükçekmece'de, 42'sinin Başakşehir'de, 13'ünün Bağcılar'da, 9'unun da Bahçelievler'de olduğu saptandı. Yapıların 54'ünün kısmen işgalli, 25'inin tamamen işgalli, 15'inin tamamen yeşil alana işgalli, 3'ünün kısmen yeşil alana işgalli ve 11'inin duvar işgalleri olduğu görüldü. Yapılan tespitler sonunda, ilçe, mülkiyet, işgal durumu ve diğer başlıklar altında gruplama yapılarak, veri tabanı oluşturuldu. Söz konusu işgallerin kamu alanında bulunması ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamına girmesi nedeniyle tebligat yapılmadan yıkım yapılmasına engel bulunmuyor. Ancak, Büyükşehir belediyesi, yapı sahiplerinin mağdur olmaması için tebligat yapma yolunu seçti. Kaçak yapıların yıkılmasıyla ilgili tebligatlar, zabıta ekipleri tarafından yapılmaya başlandı. Kaçak yapıların verilen süre içinde ilgililer tarafından yıkılması istendi. Yıkılmayan yapılar, yasal sürenin dolmasından sonra Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından yıkılacak. Yapı işgallerinin kaldırılmasında öncelikle 775 sayılı yasa kapsamına giren 108 yapıdan başlanacak. İlk olarak TEM otoyolu ile E-5 karayolu arasında kalan yapıların yıkımı gerçekleştirilecek. Derenin ıslahına yönelik koruma bandının nihai sınırları, geçeceği güzergah, açık ve kapalı kesit durumuna yönelik çalışmalar ile planlama süreci devam ediyor. Dolayısıyla kamu alanına işgalli, 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamına giren ve tebligat yapılmaksızın yıkılabilen 108 yapının dışında yıkılacak veya kaldırılacak yapıların durumu henüz tamamlanmadı. -DERE 42 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA- Ayamama Deresi, Başakşehir ilçesinden itibaren sırasıyla Bağcılar, Küçükçekmece ve Bahçelievler'den geçerek Bakırköy sınırları içerisinden Marmara Denizi'ne bağlanıyor. 42 kilometre uzunluğunda olan ve kolu bulunan derenin 8,5 kilometresi TEM otoyolu ile E-5 karayolu arasında kalıyor.
600074
Filipinler'de uçak düştü: ölü
Filipinler'de uçak düştü: ölü Pervaneli bir uçağın deneme uçuşunda düşmesi sonucu uçaktaki kişinin öldü. Filipinler'in başkenti Manila'nın bir dış mahallesinde, pervaneli bir uçağın deneme uçuşunda düşmesi sonucu uçaktaki kişinin öldüğü bildirildi. Havaalanı ve polis yetkililerinin açıklamalarına göre, DC-3 tipi uçak Las Pinas bölgesinde 14 evin çatılarını sıyırdıktan sonra boş bir deponun üzerine düşerek alev aldı. Deponun yakınındaki iki evin de yandığı haber verilirken, yerde ölen ya da yaralan olduğu yolunda bir haber bulunmuyor. Uçağın, Manila havaalanından Puerto Princesa kentine gitmek üzere havalanmasından birkaç dakika sonra uçağın pilotunun geri dönerek, acil iniş için izin istediği belirtildi. Kazanın nedeni henüz bilinmiyor.
599671
SELİM İLERİ Sevgili Halit Bey
Yaz günleri 'iki film birden' oynatan sinemalara gitmek çok hoşuma gidiyor. Hemen hep Türk filmlerini tercih ediyorum. Sinemada eserin yönetmen imzalı olduğunu nihayet sezinlediğim ilk filmlerdendi Şehirdeki Yabancı. Daha önce hep artistler... Gerçi sonradan, epey sonraları, sevgili Halit Bey Şehirdeki Yabancı'ya özeleştiriyle yaklaşacaktı ama, bu film bende etkisini bugün de sürdürüyor. kadar ki, daha geçen güz, Gülper, Halit Bey, ben güzel, incelikle örülü, dost akşamlarımızdan birinde yeniden seyredince, Halit Bey'e bile inandırmıştım, Şehirdeki Yabancı'nın hiçbir özeleştiriye ihtiyaç duymadığını. Taşrada kıstırılmışlık... Taşra şehirlerinin kapalı, içe dönük, hatta birbirini 'gözetleyen' insanlarla dolu acı dünyasında eski sevda... Öyle duyarlı akşamlarımız olurdu; sevgili Gülper okuldan dönmüş, 'leziz' yemekleri için mutfağa geçmiş, papağanlı, kedili, yaşanmış oturma odasında Halit Bey'le söyleşiyoruz. Duygun akşamlar gözlerimi yaşartıyor şu an. Eserinden tanıdığım Halit Refiğ'i 1970'te Kemal Tahir'in evinde görecektim. Arada, unutamadığım Gurbet Kuşları, Şehrazat, hele Haremde Dört Kadın, Halid Ziya'dan cesur uyarlama Kırık Hayatlar. 1970'te sevgili Halit Bey taşkın, coşkulu, kavgadan kaçınmayan bir genç adamdı. Sinema eleştirmenlerinin yerli filmleri küçümsemesine fena içerliyordu. Aydın geçinenlerin küçümsemesine de. Belki bu yüzden bana kuşkuyla yaklaştı; ne de olsa öyküler yazıyordum... Fakat Türk sinemasının yılmaz bir seyircisi olduğumu ayırt edince durum değişti, çabuk dost olduk. Hayatımı yazarlıkla kazanmak istiyordum; ama nasıl? Halit Bey sanki hissetmişçesine, "Senaryo yazmayı düşünmez misiniz?" dedi, "Türk sinemasının genç senaristlere ihtiyacı var." On beş gün sonra -senaryo yazma konusunda en küçük bilgim yokken- birlikte çalışmaya başladık. Gerisini çok anlattım, tekrarlamayacağım. Sevgili Halit Bey, siz benim en aziz dostlarımdan biri oldunuz. Benim için çok değerli, anlamlı, çok derin bu dostluğun kırkıncı yılını kutlayacakken bizi bırakıp gittiniz. Sizi, fikri mücadelenizi, patlayan öfkelerinizi, inanılmaz merhametinizi usul usul anlayacaktım; kavrayışsızlığıma verin. Hiç kimseyi, tek bir insanı bile kırmak istemeyişinizi, herkese kucak açışınızı. Gülper'le ikinizin evi gerçek bir gönül yurduydu. Kapınız handiyse bütün dünyaya açıktı. Bizi bırakıp gidişinizden sonra Elif Şafak mesaj gönderdi; sizin evdeki geceyi hüzünle anıyordu. Küçük yemek masasında Elif, Eyüp Can, Gülper'le ikiniz; ben Elif'in et yemediğini söylemeyi unutmuşum. Günleri toz duman Türkiye'de insanca, uygarca bir akşamdı. Oysa başlangıcı öfkeli. Elif Şafak'a kızmıştınız. İkinizi de çok sevdiğim için, bu kızgınlığın, aranızdaki tartışmanın sona ermesini istiyordum. Sona erdi. Elif'in alçakgönüllülüğünü göklere çıkarıyordunuz artık. Evet, öyleydi: Halit Bey insanın yalnızlığını, sevgiye muhtaç olduğunu 'bilen'lerdendi. İnsandan kedilere, köpeklere, kuşlara, bütün doğaya açılan bir sevgi. Belki çabuk alınırdı ama, çok çabuk da unutur, hem de ölesiye unuturdu. Otuz dokuz yıl boyunca tek bir kişiye kişisel kin güttüğünü görmedim. Düşünce ayrılığında itirazlar, tartışmalar, ama ayrı düşüncenin sahibi başkalarınca kıstırıldı mı, el uzatışlar, daima yanında olmalar. Nasıl tanımlanması gerektiğini bilmiyorum, galiba 'medeniyet özlemi' içindeydi. Doğu-Batı konusundaki huzursuzluğu, Batı'ya yönelik kökten tereddütleri hep medeniyet özleminden. Son yıllarda kaleme getirdiği, ne yazık ki peliküle geçiremediği Elveda Burgaz bence bir başyapıttır. Doğu-Batı çatışması, Halit Refiğ'in iç dünyasında ve düşüncesinde boğunçlara yol açmış bu çatışma, Elveda Burgaz'da -sözcük yerindeyse- 'sentez'e yol alır. Elveda Burgaz insan olmanın onuru ve kaygıları konusunda eşsiz bir sinema şöleni olabilecekken, bugün ancak bir kitabın sayfalarında. Yurdumuzun yetiştirdiği en önemli yönetmenlerden biri, günün çarpık koşulları dolayısıyla, tutkuyla yazdığı senaryoyu beyazperdede seyirciyle buluşturamadı. Beni en çok üzenlerden biri de bu. Hatta Yorgun Savaşçı'nın çirkin serüveninden bile daha fazla üzüyor. 1975'te Aşk-ı Memnu gösterime girince Halit Refiğ'in edebiyatımıza 'saygı'sı beni ürpertmişti. Halid Ziya'nın eseri senaryoya açık, yatkın anlayışla kaleme getirilmemiştir. Halit Refiğ başarılı ama kendine kapanık roman dilini asla bozmaksızın yazmıştı senaryoyu. Hem enikonu etkileyici bir televizyon dizisi, hem de yola çıktığı edebi esere böylesi sadakat. Otuz küsur senedir ikinci örneğini göremedik... Anılar akışında neler karşıma çıkmıyor ki: Ayağımı kırmışım, Gülper'le Halit Bey yardıma koşuyorlar. Hanım'ı seyrettikten sonra "İşte şaheseriniz" diyorum Halit Bey'e, çocuk gibi seviniyor. Hanım'ı birlikte defalarca izleyeceğiz, sonra. Sonra bir akşam "Gelinlik Kız" hikâyemi televizyon filmi yapmaya karar verecek Halit Bey. Zaman karışması içinde hepsi: İhtiras Fırtınası'nın setine, Emirgan Korusu'na gittiğim gün... Eski Façyo'da akşam yemeği... Burgaz'da harikulade akşamüzeri ve Öğretmenler Evi'ndeki yemek. İskelede bizi geçiren Halit Bey, kedilerin, köpeklerin ve kargaların dostluğunu gösteriyor, doğadaki tanığı... Değişen dünya, doğanın yok edilişi, değerleri sarsılmış Türkiye, çirkin siyaset, kim bilir daha neler, Gülper'le ikisini şaşırtıyor, adamakıllı endişelendiriyordu. Gümüşsuyu-Burgaz-Sapanca arasında kendilerine ait, elbette dostlarına açık, yaşam kurmaya çalışıyorlardı. Giderek artan kaygılar: Gazetelerden, dergilerden yazıları, yorumları kesiyor, dosyalıyor Halit Refiğ. Söylemezdim ama kendi kendini harap edişine üzülürdüm. Belli yaştan sonra meselelere -ya da körlüklere- mesafe koyması gerekirken, büsbütün tasalar çekiyordu. Yarın Yapayalnız'ı okuduktan sonra, "Bu roman asıl Yarın Kapkaranlık" demişti, "Handan Sarp baştan beri yalnızdı. Fakat onun için bundan sonrası kapkaranlık." Durakalmıştım. Baştan beri Yarın Yapayalnız, isminde eksiklik hissediyordum. Evet, Yarın Kapkaranlık ne kadar yaraşacaktı! Gelgelelim yayımlanmıştı roman, arkadaşlarıma ikide bir de anlatırım bu Yarın Kapkaranlık'ı. Ölüm haberini, geçen pazar, erken saat, cep telefonundaki mesajdan okuyunca, Mai ve Siyah'a, Ahmed Cemil'in kaderine üzülmüş çok genç, yeniyetme Halit Refiğ benimleydi. Eskilerde anlatmıştı: Mai ve Siyah'ı bitirdiği gece, lapa lapa kar yağıyormuş. İstanbul'dan gönül kırıklığıyla, hayal yıkılışlarıyla çekip giden Ahmed Cemil delicesine etkilemiş, sokaklara fırlamış, kar altında yürümüş yürümüş... Ah Halit Bey, yazdıklarıma değer verirdiniz. Hayatımın en büyük iltifatını sizden aldım, Şimdi Seni Konuşuyorduk için yazdığınız yazıda: "Yıllar önce Selim İleri'yi günün yaşayan en büyük edebiyatçısı saydığım Kemal Tahir'in evinde tanımıştım. Yıllar sonra bugün, gelişimini başından itibaren adım adım izlediğim Selim İleri'yi yaşayan en büyük edebiyatçımız kabul etmekteyim. Ne güzel bir duygu bu..." Neyse ki sonsuz teşekkürümü size söyleme fırsatlarım da oldu. Sadece teşekkür. Çocukluğun arı kalbini hiç kaybetmemiş, kirletmemiş olduğunuzu neden bir türlü söyleyemedim, neden şimdi...
599876
Key bilgileri ile kredi kartı dolandırıcılığı
bilgileri ile kredi kartı dolandırıcılığı Ölülerin bilgileriyle yıl önce sahte kredi kartı dolandırıcılığı yaptığı belirlenen şebeke üyeleri cezaevinden çıktıktan sonra bu sefer de çalışanların bilgilerini kullanarak 80 kişiyi dolandırdı. ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Bilişim Suçları Büro Amirliği ekipleri, cezaevinden bir süre önce çıkan Aytaç Ö. ve kardeşi Ufuk Ö’nün kredi kartı dolandırıcılığı yaptıklarını belirledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla yapılan ve "Sahte Yüz" adı verilen projeli çalışma yaklaşık ay sürdü. Çalışma sonucunda liderliğini Aytaç Ö. ve Ufuk Ö’nün yaptığı ileri sürülen 18 kişi gözaltına alındı. Zanlıların, KEY ödemeleriyle ilgili olarak çalışanların internette yayımlanan vatandaşlık numaralarını aldıktan sonra Kurumunun internet sitesinden detaylandırdıkları kimlik bilgileri ve çoğu sabıkalı kişilerin fotoğraflarıyla sahte çıkardıkları tespit edildi. Sahte kimliklerle ayrı bankadan 80 kişi adına kredi kartı çıkaran zanlıların, kurdukları paravan şirketler aracılığıyla kartları kullandıkları belirlendi. Ortalama 4-5 bin TL limiti olan kredi kartlarından şu ana kadar 300 bin TL elde eden çete mensuplarının, başka kartlar çıkarıp çıkarmadıklarıyla ilgili Bankalararası Kart Merkezi’ne yazı gönderildiği bildirildi. Zanlılar hakkında "Teşekkül oluşturarak kredi kartı dolandırıcılığı yapmak" suçlamasıyla işlem yapıldı. Emniyette sorguları tamamlanan zanlılar arasında Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünde çalışan görevlinin de yer aldığı bildirildi. Zanlılar, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye gönderildi. yıl önce de Mali Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alınan zanlıların dönemde Mezarlıklar Müdürlüğünden elde ettikleri kimlik bilgileriyle sahte kredi kartı çıkardıkları belirlenmişti. zaman tutuklanan zanlıların, bir süre sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldıkları da kaydedildi
599448
İstanbul ışıkla boyanacak
İstanbul ışıkla boyanacak ERTAN ALTAN İstanbul, 19 Ekim Pazartesi akşamı Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek sıra dışı bir sanat gösterisine sahne olacak. İstanbul'un simgesi haline gelen dev binalar, dünyaca ünlü sanatçıların tuvaline dönüşecek. Ünlü şairlerin İstanbul'la ilgili dizeleri, ışık olup İstanbul'un üzerine akacak. Kasım ayında açılacak olan Forum İstanbul Alışveriş ve Yaşam Merkezi'nin İstanbul'a armağanı olan “Tag İstanbul/İstanbul bir tuval olursa” etkinliği İstanbul'u bir geceliğine koca bir sanat galerisine dönüştürecek. “Tag İstanbul/ İstanbul bir tuval olursa” etkinliği Haluk Akakçe, Kezban Arca Batıbeki, Bedri Baykam, Devrim Erbil, Ara Güler, Mehmet Güleryüz, Mehmet Günyeli, Ergin İnan, Balkan Naci İslimyeli, Mustafa Pilevneli, Tan Sağtürk ve Meray Topsakal gibi ünlü sanatçıları bir araya getirecek. Resim, grafiti, fotoğraf, edebiyat gibi çeşitli disiplinlerin ışık ve renk aracılığıyla İstanbul'un simgesi haline binalarıyla buluşacağı etkinlik 19 Ekim Pazartesi saat 20.00'de Taksim'de Atatürk Kültür Merkezi'nde başlayacak. Belçikalı ressam Tom De Graeve'in sanat yönetmenliğinde gerçekleşecek olan “Tag İstanbul” etkinliğine katılan sanatçılar, kısa birer performanslarını AKM üzerinde gerçekleştirdikten sonra seçtikleri binalara geçerek gösterilerini sunacaklar. İstanbul'un kimi binaları sanatçıların özgün çalışmalarının yansıyacağı tuvallere dönüşürken, kimi binalar ünlü şairlerin İstanbul hakkındaki dizelerinin yansıyacağı birer 'kitap sayfası haline gelecek. Yüzlerce metre uzaktan izlenebilecek olan “Tag İstanbul” gece geç saatlere kadar sürecek.
600019
Ankara'da domuz gribi vakası 26'ya yükseldi
'da vakası 26'ya yükseldi Bilkent University Preparatory School (BUPS) İlköğretim Okulunda virüs tespit edilen vaka sayısının 26’ya ulaştığını açıkladı. Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, ’da bir ilköğretim okulunda, bir öğrenciden alınan numunede pandemik (H1N1) virüsü tespit edildiği hatırlatıldı. Bu gelişme çerçevesinde vakanın yakın temaslılarına ulaşıldığı ve alınan numunelerde aynı okulla ilişkili, ilk vaka da dahil olmak üzere toplam 26 vakanın pozitif olarak tespit edildiği belirtilerek, bu vakalardan 21’inin öğrenci, 4’ünün veli ve 1’inin olduğu bildirildi. Ülkedeki toplam vaka sayısının ise 518’e ulaştığı ifade edilen açıklamada, tüm vakaların genel durumlarının iyi olduğu, kontrol ve tedavilerinin evlerinde sürdürüldüğü, temaslılarına ulaşıldığı ve sağlık kontrollerinin yapıldığı kaydedildi. -" BELİRTİLERİ OLAN ÇOCUKLARI OKULA GÖNDERMEYİN"- Sağlık Bakanlığının yazılı açıklamasında, domuz gribinden korunmada alınması gereken önlemlere de yer verilerek, şöyle denildi: "Ailelere, grip belirtileri olan çocuklarını okula, dershaneye, veya bakımevine göndermemeleri önerilmektedir. Bu durumda olan çocukların evlerinde kalmaları, dinlenmeleri ve mümkün olduğunca diğer kişilerle temas etmemeleri önemlidir. Tüm vatandaşlarımızın sık sık su ve sabunla ellerini yıkamaları, hastalığın bulaşmasını önlemede en önemli tedbirdir. Ayrıca, veya hapşırık esnasında ağzın ve burnun tek kullanımlık kağıt mendil ile kapatılması ve mendilin çöp kutusuna atılması veya kolun iç yüzüne hapşırılması, evlerimizin ve bulunduğumuz mekanların havalandırılması, özellikle sık dokunulan eşyaların ve yüzeylerin temizliğinin sağlanması, hastalığın bulaşmasının önlemesine yardımcı olan diğer tedbirlerdir." Bakanlık tarafından hastalık hakkındaki güncel bilgilerin www.grip.saglik.gov.tr adresindeki basın açıklamaları bölümünde yayımlanmaya devam edeceği de belirtildi.
599485
Emeklilerin maaş farkı resmen düzelecek
Emeklilerin maaş farkı resmen düzelecek milyonu aşkın emekliye umut veren maaşlardaki adaletsizliğin giderilmesine yönelik çalışmayı resmen Çalışma Bakanı Dinçer söyledi ANKARA (A.A) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, emekli aylıkları ile ilgili çalışma konusunda, 'Hesap yapacağız, temel amacımız adaletsizliği düzeltmek ama bu konuda gerçekçi olmak lazım' dedi. Dinçer, bu konuda 'henüz belli olmuş bir şey olmadığını' söyledi. 'Sistemde bir takım adaletsizlikler varsa bunları tespit edip gidermek için çalışma yapacaklarını' anlatan Dinçer, şunları kaydetti: AMA LÜTFEN ABARTMAYIN! 'Benim gördüğüm kadarıyla konuyla ilgili bilgiler henüz çok hamken abartılıyor gibi hissediyorum. Biraz ihtiyatlı davranmakta fayda var. Çünkü bu adaletsizliğin telafisinin bize neye mal olacağını henüz görmüş değiliz. Bu açıdan bakıldığında önce önümüzü görelim, sonra karar vereceğimiz zaman sizlerle bunu paylaşırım. Haksız yere ve gerçekleşmeyecek beklentilerle insanlarımıza umut vermek doğru değil. Biz hesap yapacağız, temel amacımız adaletsizliği düzeltmek ama bu konuda gerçekçi olmak lazım.' 780'DEN BİN 600 TL'YE Hazırlık emeklileri umutlandırırken, yeni maaş hesapları yapılmaya başlandı bile. Buna göre, 1996'da emekliliğe hak kazanarak 778 TL aylık alan bir emekli, aynı koşullarla bugün emekli olsa ya da intibakı yapılsa bin 695 TL alacak. Ancak çalışma tüm emekli aylıklarını kapsamayacak. Vatandaşların işini zamanında bitirme talimatı veren Dinçer, "Bir memur kendisine gelen vatandaşı 'bu benim görevim değil deyip' geri gönderemez göndermemeli. İnsanımız boş olan memurdan istediği hizmeti alacak. Yoksa sonucuna katlanacak Referanslarınız sizi kurtaramaz." diye ikaz etti. Suistimale geçit yok Ömer Dinçer, il ziyaretlerinde karşılaştığı durumlara ilişkin bilgiler verirken, şunları kaydetti: '(Sizin ilinizde işsizlik oranı kaç diyorum) herkes ayrı bir oran söylüyor. İŞKUR yöneticisi olup ilindeki işsizlik oranını bilmeyen il müdürü olabilir mi? Ben maalesef gördüm. zaman hızla personelimizi eğitmek ve gelen insanlara danışmanlık hizmeti sunmak, cevap üretmek zorundayız.'
600495
"Hiçbir Ülkeye Husumetimiz Olamaz"
"Hiçbir Ülkeye Husumetimiz Olamaz" Erdoğan, İsrail'le gerilen ilişkilerle ilgili, "Birilerinin Türkiye'yle meselesi olabilir. Ama, bizim hiçbir ülkeye karşı husumetimiz olamaz" dedi. Yayına Giriş: 17.10.2009 17:29:21 Güncelleme: 17.10.2009 17:29:21 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin hiç bir ülkeye husumeti olmadığını söyledi. Erdoğan, "Birilerinin Türkiye'ye husumeti olabilir ama bizim hiçbir ülkeye husumetimiz olamaz. Türkiye hiçbir zaman zalimlerin yanında olamaz, mazlumların yanında olacaktır" diye konuştu. Erdoğan, demokratik açılım sürecine ilişkin olarak da, "Bu süreçte terörle mücadeleden vazgeçmemiz, geri adım atmamız söz konusu olamaz" dedi. Önemli Mesajlar Verdi Başbakan Erdoğan, Ahilik haftası kutlamaları çerçevesinde geldiği Kırşehir'de Anadolu Kartalı tatbikatının uluslararası boyutunun ertelenmesi ve İsrail'le gerilen ilişkilere yönelik önemli mesajlar verdi. "Birilerinin Türkiye'yle meselesi olabilir. Birilerinin Türkiye'ye yönelik husumeti, garazı olabilir. Ama bizim hiçbir ülkeye karşı husumetimiz olamaz, garazımız olamaz, farklı beklentilerimiz, farklı planlarımız olamaz" diyen Erdoğan şöyle konuştu: "Biz ülkemizde huzur istiyoruz. Bölgemizde barış istiyoruz. Dünyada barış istiyoruz, refah istiyoruz." Erdoğan, Türkiye'nin demokrasisiyle, aktif ve barışçı dış politikasıyla, mazlumların yanında yer alan adaletli yaklaşımıyla, tüm dünyada takdirleri topladığını söyledi. "Terörle Mücadeleden Taviz Asla Söz Konusu Değil" Başbakan Erdoğan, Demokratik Açılım sürecine yönelik eleştiriler noktasında da uyarılarda bulundu: "Bizim bu süreçte terörle mücadeleden vazgeçmemiz, bundan taviz vermemiz, bu mücadelede geri adım atmamız asla ve asla söz konusu değildir, olamaz. Bu süreçten Türkiye'nin zarar göreceğini iddia edenler, kendi siyasetleri zarar göreceği için iftira ile haksız ithamlarla, son derece çirkin sözlerle ve son derece basit bir üslupla bize saldırıyorlar. Değerli kardeşlerim tabii ki istismar zeminleri ayaklarının altından kayanlar anaların gözyaşlarını da istismar edeceklerdir." "Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığında Tek Milletiz" Sorunlar çözüldüğünde Türkiye'nin güçlü ve saygın bir ülke olacağını belirtten Erdoğan şunları söyledi: "Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Romanıyla, şu, bu... Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında tek milletiz. Olaya böyle bakacağız. Tek vatan, tek millet, işte hep beraber tek bayrak, tek devlet."
599972
Dolandırıcılıkta bu kadar da olmaz derseniz yanılırsınız...
Cezaevine düştükleri anlarda bile dolandırıcılık yöntemleri üzerinde çalıştıkları öğrenilen dolandırıcılara karşı 'dikkatli olun' uyarısında bulunan polis, vatandaşlara 'tanımadığınız kişilerle para alışverişine girmeyin' tavsiyesinde bulunuyor. Dolandırıcıların akıllara durgunluk veren son dolandırma yöntemlerinden biri gömü yöntemi: "Seçilen alana bir küp altın benzeri heykelcik gömülüyor. Civarda arazi almak istiyormuş gibi yapıp zengin bir köylüyle samimiyet kuruluyor. Ekip, İsveç'teki zengin biri tarafından, dedesinin gömdüğü defineyi bulmak için gönderilmiş. Zengin adam, bulana 12 milyon Euro verecek. İhtiyatlı köylü çetenin haritada gösterdiği yerden küp dolusu altın heykelcik çıkınca oltaya yakalanıyor. Üstelik çete, altınları da köylüye bırakıp, İsveç'e alıcıları getirmeye gidiyor. Ardından çete köylüyü telefonla arıyor. Masraflar için acil para istemeye başlıyor. Vize masrafları için 13 bin Euro, rüşvet için acil şu kadar Euro... Altınlara bakıp, istenen parayı ödeyen köylüler dolandırıldıklarını çok sonra anlıyor. Çetenin sadece bir ilde 500 bin TL vurgun yaptığı tahmin ediliyor." Bir diğer yöntem ise doktor numarası: "Kendini Doktor Egemen olarak tanıtan, bir kişi hasta yakınlarını indirim vaadiyle dolandırıyor. Sözde doktor, hastanelerde yakını yatan birini bulup 'Orada ameliyatlara giriyorum, size yüzde 30 indirim yaptırayım. Fazlasını yaptırabilirsem üstü benim' diyor. Kayınpederi Alman Hastanesi'nde tedavi gören bir vatandaş, indirim lafını duyunca eşini arıyor, para alarak gelmesini istiyor. Doktor Egemen'le hastaneye giden çift evrakları verip kafeteryada beklemeye başlıyor. Sahte doktor işlemlerle uğraşırken, gerekirse diye otomobilinin anahtarını vatandaşa veriyor. Doktor Egemen bir süre sonra gelip, 12 bin liralık faturaya yüzde 60 akraba indirimi yaptırdığını söylüyor. Payına düşen bin 250 TL'yi alıp gidiyor. Sonra da ortadan kayboluyor. Anahtar ise çalıntı bir otoya ait çıkıyor." Başka bir dolandırıcılık yöntemi de Nijerya yöntemi: "Nigerian Money Scam (elektronik ortama Nijerya'dan yayıldığı için bu adla biliniyor) tipi dolandırıcılığın geçmişi aslında Batıda 200 yıla yakın. Zengin işadamlarını hedef alan tuzak şöyle başlıyor: Darbelerin birbirini izlediği bir üçüncü dünya ülkesinden mektup (artık e-mail) alıyorsunuz. Genellikle de Nijerya'dan geliyor. Güya ortada bir para var ve bunun Nijerya dışına çıkarılması lazım. Mesela devlet başkanı mektubu size gönderen kişiye örtülü ödenekten para vermiş (Selçuk Parsadan'ı hatırlayın) ama devlet başkanı öldürüldüğü için bu para açıkta kalmış. Şahıs, parayı Nijerya'dan çıkarmak için yurt dışından ortak arıyor ve iyi bir pay öneriyor. Sadece evrak istiyor. Kurban inanınca masraf talepleri başlıyor. Tehditlerle para sızdırılıyor."
600657
Güvenlik elemanları, gazetecileri dövdü
İzmit'te bulunan Carrefour SA alışveriş merkezinin içinde eylem yapan Halkevleri üyelerini takip eden gazeteciler saldırıya uğradı. Eylemi görüntülemek isteyen TV41 istihbarat Şefi Hakan Süer, İHA Muhabiri Onur Aydın, Kocaeli Gazetesi Muhabiri Erhan Altunparmak ve Bizim Kocaeli Gazetesi Muhabiri Eylem Arı'nın özel güvenlik elemanları tarafından önce görüntü almaları engellendi, ardından da özel bir odaya sokularak darp edildi. İki emniyet müdür yardımcısı, çok sayıda şube müdürü ve birçok polis memurunun gözü önünde gerçekleşen olaya, polislerin herhangi bir müdahalede bulunmadığı iddia edildi. Odaya kapatılan basın mensuplarının makinelerine el konulurken, yaralanan gazeteciler daha sonra hastaneye götürülerek tedavi altına alındı.
600320
Kouchner, Kabil'e gidiyor
Dışişleri Bakanlığından yapılan açılamada, ''seçim sonuçlarına saygı gösterilmesi'' çağrısı yapmak üzere Kouchner'in Kabil'e gideceği bildirildi. Afganistan'da giderek artan gerginliğe dikkat çekilen açıklamada, Fransız bakanın taraflara, seçim sonuçları ile ilgili sorumluluk ve sağduyu çağrısı yapacağı vurgulandı. Açıklamada, ''Fransa'nın, Afganistan'da hukuk devletinin tesis edilmesi ve istikrar ile barış yolunda kurumların oluşturulması çalışmalarına tam destek verdiği'' belirtildi. Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, son verdiği demeçte, son askeri kayıplara rağmen Fransız askeri birliğinin Afganistan'da kalmaya devam edeceğini, ancak bu ülkeye artık daha fazla askeri birlik gönderilmeyeceğini açıklamıştı. Fransa'nın Afganistan'da 3.700 askeri bulunuyor.
599704
Bir sabah uyansak
Türkiye de yollardan geçtiği için İsrail’i uyararak... Kötülük değil aslında iyilik yapıyor. Tabii ki anlarsa! Yoksa ne laiklik elden gidiyor, ne Araplara yağ çekiliyor. UYANDIĞIMIZDA TV ekranlarında son dakika haberi şu olsaydı: Diyarbakır ve Malatya Erhaç’tan kalkan Türk F-16’ları Erbil’e misket bombaları yağdırıyor. Sabah sınırı geçen Türk birlikleri kentin önemli bölümünü kontrol altına aldı. Ulucami yakınlarında Barzani güçleriyle karşılaşan Türk askerleri düşmana ağır kayıp verdirdi. Ancak yakınlardaki yeni ve büyük alışveriş merkezinde sivil can kaybından korkuluyor. ¡ ¡ Sonra akşam bülteninde zaferin bilançosunu dinleseydik. Erbil’de 1370 kişi öldürseydik. 189’u 15 yaşından küçük yani çocuk çıksaydı. Sivil kayıplar içinde evlerinde katledilen kadınlar da bulunsaydı.
600551
Erdoğan: Açılım sürecinde terörle mücadeleden vazgeçmemiz söz konusu değil
Başbakan Erdoğan, Kırşehir Ahi Evran Meydanı'nda Ahilik Haftası kutlamalarına katıldı. Başbakan Erdoğan, terör örgütünün, Kürt vatandaşların temsilcisi olmadığını, bundan sonra da olmayacağını belirtti. Demokratik açılımdan bahseden Başbakan Erdoğan, "Doğu ve Güneydoğu illerimizde devam eden sorunları, azınlık sorunlarını, başta terör sorununun, Alevi kardeşlerimizin sorunlarını, işsizlik gibi sosyal sorunları, milli birlik projemiz içinde yeniden ele alacak, kardeşliğimizi pekiştirecek, ülkemizi ve milletimizi yüceltecek bir demokratik süreci başlatacağız dedik." şeklinde konuştu. Bu süreçle ilgili son derece yanlış, yanıltıcı, aldatıcı bir iftira kampanyasının olduğunu beirten ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Buradan, Kırşehir'den bir kez daha ifade ediyorum. Bizim bu süreçte, terörle mücadeleden vazgeçmemiz, taviz vermemiz, bu mücadelede geri adım atmamız asla ve asla söz konusu değildir, olamaz. Bu süreçten Türkiye'nin zarar göreceğini iddia edenler, kendi siyasetleri zarar göreceği için iftirayla, haksız ithamlarla, son derece çirkin sözlerle, basit bir üslupla bize saldırıyorlar. Tabii ki istismar zeminleri ayaklarının altından kayanlar, anaların gözyaşlarını da istismar edecekler ve tahrik edici açıklamalar yapacaklardır. Tahrik edici açıklamalara, eylemlere karşı milli birlik, beraberlik, kardeşlik sürecimizi bilesiniz ki bunlar hedef alıyorlar. Biz bundan asla taviz vermemeliyiz ve bunların oyununu hep birlikte bozmalıyız. Çözüm istemeyenler, çözümsüzlükten beslenenler, 'annelerin gözyaşı akmaya devam etsin, babaların yüreği sızlanmaya devam etsin, gençlerin kanı dökülmeye devam etsin' istiyorlar.'' Vatandaşların bu söylemlere kulak asmamasını isteyen Başbakan Erdoğan, ''Yapılan eylemlere aldanmayın, terör örgütü bu ülkede hiçbir zaman benim Kürt vatandaşımın temsilcisi olmamıştır, bundan sonra da olamayacaktır. Terör örgütünün uzantıları, taşeronları benim Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır.'' dedi. Başbakan Erdoğan, hükümet olarak tamamen halis bir niyet, samimi arzularla ülke, millet, huzur ve refah için yola çıktıklarını dile getirerek, şöyle devam etti: ''Eğer bu meseleler 30 yıl önce hallolsaydı veya çıktığında olduğu yerde bitirilmiş olsaydı, Türkiye bugün burada mı olurdu? Türkiye'nin kaynakları terörle mücadeleye harcanmazsa bu mesele ortadan kalkarsa, Türkiye'nin enerjisi heba edilmezse, Türkiye'nin nerelere gideceğini, hangi yüksek seviyeleri yakalayacağını lütfen düşünün. Kardeşliğimiz pekiştiğinde, sorunlarımız çözüldüğünde, birliğimiz, bütünlüğümüz pekiştiğinde Türkiye'nin nasıl güçlü, büyük bir ülke olacağını lütfen düşünün. İnanıyorum ki kardeşliğimiz pekiştiğinde, sorunlarımız çözüldüğünde, birliğimiz, bütünlüğümüz güçlendiğinde Türkiye nasıl güçlü, nasıl büyük, nasıl saygın bir ülke olacağını lütfen düşünün.'' İçinden geçilen küresel krizden esnafın etkilenmemesi için tedbirler aldıklarını, bu tedbirlerin yansımalarını da somut olarak gördüklerini belirten Başbakan Erdoğan, esnafın yanında olmaya, onların sorunlarını paylaşmaya, onların sorunlarına birlikte çözümler üretmeye gayret ettiklerini söyledi. ŞED KUŞAĞINI BAĞLADI Alana gelişinde Ahi Evran Türbesi ve Camisi'ni ziyaret eden Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından türbenin önünde düzenlenen törende yılın ahisi seçilen demirci Mehmet Şenkaya'ya ödülünü vererek, şed kuşağını bağladı. Ardından Ahi Evran Üniverstesi'ne geçen Başbakan Erdoğan buradaki öğrencilere 2009-2010 eğitim öğretim yılının açılışını yaptı. Erdoğan, açılıştaki Türk sanat müziği eserine eşlik etti. Müzik dinletisinin ardından öğrencilere, öğretmenlerini yücelterek el öpmenin bir saltanat olduğunu ifade eden Erdoğan, "Eli öpülecek üç kişi vardır; bunlar baba, anne ve öğretmendir. Bunların dışındaki el öpmek saltanattır." dedi.
599586
Acil Servislere Kameralı Gözetim
Acil Servislere Kameralı Gözetim Acil servislerde resmi kolluk kuvveti veya özel güvenlik personeli vasıtası ve yeterli sayıda güvenlik kamerası desteği ile sağlanacak. Yayına Giriş: 17.10.2009 01:29:47 Güncelleme: 17.10.2009 01:29:47 Yataklı tedavi kurumlarındaki acil servislerde güvenlik bundan böyle resmi kolluk kuvveti veya özel güvenlik personeli vasıtası ve yeterli sayıda güvenlik kamerası desteği ile sağlanacak. Hastalar burada ilgili tabip tarafından, hemşire ve tabibin lüzum görmesi halinde hasta refakatçisi eşliğinde muayene edilecek. Görüntüleme ve benzeri işlemler görevli hostesler refakatinde gerçekleştirilecek. Sağlık Bakanlığı'nın, ''Yataklı Sağlık Tesislerinde Acil Servis Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ'' Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tebliğ, kamu, üniversite ve özel hastaneler için fiziki mekan, donanım ve insan kaynağı açısından ortak bir standart oluşturulmasını ve basamaklandırılmaya gidilmesini öngörüyor. Buna göre acil servisler, hasta kapasitesi, vakaların özelliği ve branşlara göre ağırlıklı oranı, fiziki şartları, bulundurduğu malzeme, tıbbi donanım ve personelin niteliği, hizmet verdiği bölgenin özellikleri, bulunduğu konum, bünyesinde faaliyet gösterdiği sağlık tesisinin statüsü gibi ölçütler dikkate alınarak ayrı seviyeye ayrıldı. Acil vakalar komuta kontrol merkeziyle kurulan irtibat doğrultusunda sağlık durumlarına göre en uygun seviyedeki acil servise yönlendirilecek. Böylece hastaların gereksiz yere sağlık kuruluşları arasında dolaşması engellenecek. Acil servislerde ayrıca etkin bir hizmet sunumu için renk kodlaması uygulanacak ve triyaj (İlk yardımda yararlıların önem sırasına göre sınıflandırılması) işlemi başvuru sırasında yapılacak. Triyaj uygulaması için muayene, tetkik, tedavi, tıbbi ve cerrahi girişimler bakımından öncelik sırasına göre kırmızı, sarı ve yeşil renkler kullanılacak. Trafik kazası ya da kalp krizi gibi aciliyeti olanlara kırmızı, daha az riskli hastalara sarı, en az risklilere ise yeşil kod verilecek. Bu hastalar kendi kodlarına uygun alanlara yönlendirilecek. Dal hastaneleri ve bünyesinde 1. seviye acil servisi bulunan sağlık tesislerinde triyaj uygulaması yapılması zorunlu tutulmazken, 112 acil ambulanslarıyla sağlık tesisine getirilen hastalara triyaj uygulaması yapılmayacak. Ambulansla getirilen acil vakaların sağlık tesisine kabul işlemleri en kısa sürede tamamlanacak.
599608
'Bu bölünme korkusundan kurtulmamız lazım'
Tartışmalar biraz gerilimli geçse de herkes düşündüğünü söyledi. Ödüllerin açıklanmasından bir gün önce küçük oyuncularıyla beraber görüştüğümüz filmin Almanya'da yaşayan Kürt yönetmen Miraz Bezar, tartışmaları olumlu buluyor. Bir JİTEM görevlisi üzerinden özellikle 90'lı yıllarda Doğu Anadolu'daki faili meçhul cinayetlere değinen film, festival çevresince çok cesur bulundu. Bezar, "Almanya'da yaşamam, cesaretimi etkilemiş olabilir. Ama ben, en başından kendime oto sansür uygulamamaya kararlıydım. Senaryoyu yıl önce Diyarbakır'daki çocukları ve dönemi yaşayanları dinleyerek Evrim Alataş'la birlikte yazdık. Politik bir aileden geliyorum ben. İşkence gören, hapse giren dayılarım var. Yurtdışına çıkmak zorunda kalan kişiler var ailemde. Türkiye'nin demokrasiye ulaşması için dik duran insanlar vardı ailemde." dedi. Miraz Bezar, filmin çok barışçıl mesajlar verdiğini söyleyerek, bu noktalara da dikkat çekilmesi gerektiğini söyledi: "Çözüm için şiddete başvurmayan bir karakter var filmde. 'Şiddet benim yolum değil' diyor. Türkiye'de iki taraftan da çözüm isteyenler var aslında. Sadece onların cesaretle ilk adımları atması gerek." Söyleşideki tepkiler için de, "Biz gerçek bir hikâye anlatıyoruz. Ama orayı görmediği, orada yaşamadığı halde, 'Böyle bir şey yok, siz bunları yaşamadınız' diyebiliyorlar, şaşırtıcı bir şekilde." ifadelerini kullandı. Türkiye'de tartışma ortamının oluştuğunu ve herkesin düşüncelerini söyleyebildiğini belirten Bezar, filmin Türkiye'de mutlaka gösterileceğini belirtti: "Bugün 12 Eylül'ü ve işkenceleri konuşabiliyoruz. Ama 30 yıl sonra! Doğu'da JİTEM'in yaptıklarını, çocukların ve insanların yaşadıklarını da 30 yıl sonra konuşmanın anlamı yok. Bugün konuşup çözersek gelecek nesilleri kurtarabiliriz." Film, çocukların bir yerde 'Nerede benim Kürdistan'ım'? şarkısını söylemeleri sebebiyle tepki çekmişti. Onu soruyoruz Bezar'a: "Kürdistan kelimesi insanları neden rahatsız ediyor? Benim çocukluğumdan beri var olan bir kelime. Eski eserlerde Kürdistan diye geçer bölge. Bir bölge, toprak ve yörenin ismi olarak kullanıyoruz onu. Bu 'bölünme korkusu'ndan kurtulmamız lazım. Uygurların yaşadığı yere Doğu Türkistan diyorsak, oraya neden Kürdistan demeyelim? Bu, illa ki başka bir devlet isteği midir? Demek ki bu ülkede birileri 'Nerede benim Kürdistan'ım'? diyorsa biz bu ülkeyi onlara cennet yapacağız ki, 'Nerede benim Türkiye'm' diyecekler." Bezar, filmin dağıtımı konusunda ise, "Filmin tartışılmasını isterim. Ancak bir taşkınlık ya da hararete sebep olmasını da istemem. Dolayısıyla bu filmi görüp de, barışçıl yönünü başkalarının da görmesini isteyenlerin yardımıyla olur bu." cevabını verdi.
599602
Faili meçhuller davası tanığı: Can güvenliğim yok
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 1993-1995 yılları arasında meydana gelen faili meçhul cinayetlerden sorumlu tutulan Kayseri Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak'ın da aralarında bulunduğu kişinin yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tutuklu sanıklar Albay Cemal Temizöz, Kamil Atak, Hıdır Altuğ, Âdem Yakın, Fırat Altun (Abdulhakem Güven) ve Tamer Atak hazır bulundu. Mağdur beyanlarının alınmasıyla başlayan duruşmada geçen celsede ifade veren müşteki İsmet Uykur, babasının öldürüldüğü 1994 yılında korktuğu için ifade vermediğini söyledi: "Şu anda bu sandalyede bile korkuyorum. Canımın güvenliği yok. Babamın neden öldürüldüğünü öğrenmek için buradayım." KÜRTÇE İFADE VERDİ: EŞİMİ JİTEM'CİLER ÖLDÜRDÜ Ardından, kaçırıldıktan 15 yıl sonra cesedi kimsesizler mezarlığında bulunan Ramazan Elçi'nin eşi Kerime Elçi'nin ifadesi alındı. Türkçe bilmediği için tercüman aracılığıyla Kürtçe ifade veren Elçi, "Kayınım bana JİTEM'in eşimi kaçırdığını, beyaz bir taksiyle götürdüğünü söyledi. taksi belliydi. JİTEM'e ait olduğunu herkes biliyordu. Sanıklardan şikâyetçi ve davacıyım." ifadelerini kullandı.
599244
Almanya'dan Daum'a 'En kötü' ünvan
Habertürk'ün haberine göre, İnsan psikolojisi ve yalancılık üzerine hazırlanan özel haberde Fenerbahçe’nin hocası Daum’la ilgili şu ifadeler yer aldı: “2000 yılında futbol antrenörü Cristoph Daum, kokain kullanmadığı yönünde oldukça emin ve net açıklamalar yapıyordu. Hatta gönüllü olarak saç örneği verdi. Ancak bu saç kendisine pahalıya mâl oldu. Zira yapılan testler sonrasında saçında kokain kullandığını gösteren önemli deliller ortaya çıktı.” DAUM LİSTE BAŞI Cristoph Daum: Kokain kullanmadığına dair çok net açıklamalar yaptı. Ancak yapılan testler sonunda bunun doğru olmadığı ortaya çıktı. Bill Clinton: ABD eski Başkanı, 1998 yılında sekreteri Monica Lewinsky’le cinsel ilişkide bulunmadığını iddia etmişti. Ancak daha sonra bunu itiraf etmek zorunda kaldı. Pinokyo: Carlo Collodi’nin meşhur hayali kahramanı... Yalan söylediğinde burnu uzayan Pinokyo, yalancılık konusunda var olduğundan bu yana sembol oldu. Walter Ulbricht: Alman Sosyalist Partisi’nin lideri... Berlin Duvarı inşa edilmeden ay önce “Kimsenin Berlin’de duvar yapmak gibi bir niyeti yok” demişti. Collin Powell: ABD eski Savunma Bakanı... Irak Savaşı’nın devam ettiği süre boyunca yaşanan katliamları örtbas etmeye çalıştı. Yalancı Jakob: İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya’da arkadaşlarına umut dağıtmak için savaşın sona erdiğini radyodan duyduğunu sürekli olarak anlatan bir roman kahramanı... Richard Nixon: Watergate Skandalı’nda ofisine dinleme cihazı konulmuş, Vietnam Savaşı ve seçim çalışmalarıyla ilgili söyledikleriyle istifaya zorlanmıştı. Münchausen Baronu: 18. Yüzyıl’da yaşadı ve top mermisiyle Ay’a gittiği yalanını söylemesiyle tarihe geçti. Uwe Barschel: 1988’de yürüttüğü seçim çalışmalarına hile karıştırmakla suçlanan Schleswig-Holstein eyaletinin başkanı... Söylediği yalanlar nedeniyle istifa etmek zorunda kaldıktan kısa bir süre sonra odasında ölü bulundu. 10 Karl May: Almanya’da Vahşi Batı’da yaşadıklarını anlatan romanlarla meşhur oldu. Daha sonra oraya hiç gitmediği ortaya çıktı. 11 Erik Zabel: Eski Alman bisikletçi... Yıllarca doping kullandığını reddetti. 2007 yılında gözyaşlarıyla düzenlediği bir basın toplantısında bunu itiraf etti.
600400
Güzel cildin 10 sırrı!
1. Cilt tipinizi öğrenin Öncelikle, bir uzman yardımıyla cilt tipinizi öğrenin. Sonra da buna uygun bakım ürünleri seçin. 2. Bol su için Günde en az beş-altı bardak su için. Su, sağlınız kadar güzelliğiniz için de çok önemlidir. Cildin nem kaybını karşılar, erken yaşlanmasını engeller. 3. Peeling yapın Genellikle her cilt tipinde görülen siyah nokta ve sivilceler, baş edilmesi zor cilt problemleridir. Haftada bir gün peeling ile ölü deriyi yok ederek cildinizin nefes almasını sağlayabilir, sivilce ve aknelerden kurtulabilirsiniz. Ciddi bir cilt probleminiz varsa hemen doktora başvurun, sorunu kendi başınıza çözmeye çalışmayın. 4. Cilt temizliğine özen gösterin Asla makyajlı uyumayın, cildinizi temizledikten sonra mutlaka tonik kullanın. Güzel cildin ilk kuralı temizliktir. 5. Stresten uzak durun Uykusuzluk ve stres, cildin baş düşmanlarıdır. Gün içinde stresli ortamlardan uzak durmaya çalışın. 6. Sağlıklı beslenin Vücuda vitamin, antioksidan, mineral sağlayan taze meyve ve sebzeler cildinizi besler. 7. Cildinizi nemlendirin Cildiniz kuruysa sık sık nemlendirin. Unutmayın, kuru ciltler daha çabuk yaşlanır. 8. Düzenli egzersiz yapın Egzersiz, cildin kan dolaşımını hızlandırır ve sağlıklı görünmesini, parlamasını sağlar. 9. Güneşten korunun Cilt için en büyük tehlike, yaşlanmasına neden olan UVA ışınlarıdır. Yazın dışarı çıkmadan önce mutlaka koruyucu krem sürün. Kışın da kremleri yanınızda bulundurun. 10. Sigara ve içki içmeyin Alkol ve sigaranın cilde vereceği zarar, hiçbir şeyle kıyaslanmayacak kadar büyüktür. Sadece sigara içilen ortamda bulunmak bile cilde çok zarar verir. Alkol ise cildin nefes almasını zorlaştırır
600311
Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Arslan, ifade verdi
Edinilen bilgiye göre, Arslan, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'un programını takip etmek üzere geldiği Bolu'nun Gerede ilçesinde kaldığı otelde jandarma tarafından gözaltına alındı. Jandarma tarafından sağlık kontrolünden geçirilen Arslan, Gerede Adliyesi'nde nöbetçi mahkemede hakime ifade verdi. Arslan, daha sonra serbest bırakıldı. Adem Yavuz Arslan'ın İstanbul Şişli 2. Asliye Mahkemesince ''yayın yasağını ihlal ettiği'' gerekçesiyle açılan dava kapsamında ifade vermek üzere savcılığa çağrıldığı, ancak Arslan'ın eline tebligat ulaşmadığı için ifade vermeye gidemediği ve bu nedenle hakkında yakalama kararı çıkartıldığı öğrenildi. Adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Arslan, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili yazdığı bir yazı nedeniyle gözaltına alındığını ifade ederek, ''Konuyla ilgili olarak dava açılmış ama tebligat bize gelmedi. Sistemde bir azizlik olmuş olmalı ki, aydır defalarca yurt dışına çıktım, haftada beş gün televizyon programı yapıyorum, yazı yazıyorum ama maalesef adliye beni bulamamış. Gerede'ye program izlemek için geldim. Otel kayıtlarına görülmüşüm ve hakkımda yakalama kararı varmış. İfademizi verdik. Yakalama kararı kaldırıldı. Ama mahkeme devam edecek. Yerimiz yurdumuz belli olmasına rağmen bana ulaşamamalarına çok şaşırdık'' dedi.
600231
Kışlada intihar...
Sakarya 1. Mekanize Tugay Komutanlığı'nda görevli astsubay çavuş D.G.(22) kışlasındaki odasında henüz bilinmeyen bir sebepten ötürü beylk tabancasi ile intihar etti. Kendisini şakağından vuran astsubay D.G. askeri ambulansla Özel Bilge Hastanesi'ne getirildi. D.G., hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olayın ardından askeri savcı, kışlada ve hastanede Jandarma kriminal uzmanları ile birlikte incelemelerde bulundu.
599490
Doğan'a üçlü kıskaç
Doğan'a üçlü kıskaç 4,8 milyar liralık vergi cezasına ilişkin ihtiyati haciz kararının ardından vergi daireleri, Doğan Grubu'nun ortaklıklarının banka hesaplarındaki mevcut tutarlarına ihtiyati haciz işlemi koydu Bazı bağlı ortaklıklardan teminat istenmesi talebine ilişkin yürütmenin durdurulması talebiyle açılan davada ise mahkeme yürütmenin durdurulması talebini reddetti. Ancak grup buna itiraz edebilecek POAŞ'ın Hatay'daki depolarında ele geçirilen litrelik cam şişe içerisindeki mavi renkli sıvının, yanıltıcı 'sahte marker' olduğu ortaya çıktı. EPDK, ilk etapta 680 bin lira idari para cezası kesecek Maliye Bakanlığı'nın Doğan Grubu'na ilişkin 4,8 milyar liralık vergi cezasına ilişkin ihtiyati haciz kararının ardından, ilgili vergi daireleri tarafından bağlı ortaklıkların banka hesaplarındaki mevcut tutarlarına ihtiyati haciz işlemi konuldu. Bazı bağlı ortaklıklardan teminat istenmesi talebine ilişkin yürütmenin durdurulması talebiyle açılan davada ise mahkeme yürütmenin durdurulması talebini reddetti. Ancak grup, bu karara itiraz edebilecek. YENİ YAZI GEREKİYOR Gruba ilişkin alınan ihtiyati haciz kararı ile Maliye Bakanlığı'nın birçok adımı atabileceğine dikkat çekilirken, bankalardaki hesaplara ihtiyati haciz konulmasının ancak mevcut hesaptaki nakitler için geçerli olduğu ortaya çıktı. Aynı hesaba daha sonra gelecek nakit akışlarına idarenin ihtiyati haciz koyabilmesi için yeniden banka şubesine ya da bankanın genel müdürlüğüne yazı yazması gerekiyor. KENDİLERİ AÇIKLADI Grup, 15 Ekim tarihinde Kamu Aydınlatma Platformu'na yaptığı açıklamada, Halkalı Vergi Dairesi tarafından gösterilmesi talep edilen 914.820.334,-TL tutarındaki teminatın yürütmesinin durdurulması ile ilgili taleplerinin kabul edilmediğini belirtirken, bunun da 8. Vergi Mahkemesi'nin 15.07.2009 tarihli kararı ile kesinleştiğini duyurdu. Grup, ancak Danıştay, 'hukuka uyarlık bulunmadığı' gerekçesi ile Halkalı Vergi Dairesi'nin şirketin teminat gösterilmesini talep eden işlemin ve bu işlemin yürütmesinin durdurulması istemiyle açtıkları davayı reddeden 'mahkeme kararı'nın, şirket 'lehine' yürütmesinin durdurulmasına karar verdiğini açıkladı. DAVA AÇTILAR!.. Habertürk internet sitesinin de haberine göre küçük yatırımcılar, şirketin büyük miktarda vergi cezasına maruz kalmasına neden olan yöneticilerini genel kurulda ibra etmeme kararı aldı. Doğan Yayın Holding A.Ş, Doğan Dış Ticaret ve Mümessillik A.Ş. ile Işıl İthalat İhracat Mümessillik A.Ş'nin vergi ve ceza ihbarnamelerinin terkini (silinmesi) amacıyla yasal işlemlerin başlatıldığını bildirdi. Yine POAŞ, yine büyük ceza Petrol Ofisi A.Ş'nin (POAŞ) Hatay'daki depolarında 11 Haziran tarihinde yapılan denetimlerde ele geçirilen litrelik cam şişe içerisindeki mavi renkli sıvının, marker'ı ölçmeye yarayan saha kontrol cihazlarını yanıltan, bir çeşit 'sahte marker' olduğu ortaya çıktı. EPDK, ilk etapta 680 bin lira idari para cezası kesecek. Edinilen bilgiye göre, EPDK ele geçirilen ve TÜBİTAK'a göndererek incelettiği sıvının 'sahte marker' olduğunu belirledi. Bu konu önümüzdeki günlerde Kurul'da ele alınacak. Konunun iki boyutunun olduğuna dikkat çekilirken, idari ve adli olduğu kaydedildi. Denetimi yapan Hatay İl Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin de petrol piyasası kanununa göre kaçak akaryakıt konusuna girdiği için suç duyurusunda bulunmuş olması gerektiğine dikkat çeken ilgililer, yargılamanın olacağını belirttiler. Onun da birinci derece mahkemelerin konusu olduğu kaydedilirken, mahkemenin süresinin 1-1,5 yıl sürebileceği ifade edildi. Adli tarafı tamamen sonuçlandıktan sonra suç kesinleştiği takdirde POAŞ'ın akaryakıt dağıtım lisansı iptal edilecek. Şirket ise, “Şirketimiz hakkında söz konusu denetimle ilgili olarak halihazırda hiç bir resmi kuruluş tarafından yapılmış bir eleştiri ve açılmış bir inceleme de sözkonusu değildir” açıklaması yaptı. İnternetteki Doğan yalanları… Bütün bunlar olurken, internette dolaşan birçok haberin de gerçeği içermediği ortaya çıktı. 'Şehir Efsanesi' haline gelen haberlerden birinde; 'banka hesaplarına ihtiyati haciz işlemi ile grubun reklam gelirlerinin de maliyenin kasasına geçeceği' haberindeki yanlışlığı örnek gösterdiler. Vergi hukukçuları, idarenin her türlü gelire el koyabileceğini hatırlatırlarken, reklam gelirleri gibi benzeri gelirlerin “Tevdil Mahalli” olarak isimlendirilen “gelirlerin bir havuzda toplanması” halinin ise ihtiyati haciz sürecinde Maliye Bakanlığı'nın pek uyguladığı yöntem olmadığını belirttiler. Yine internette, 'grubun hacizden mal kaçırma kuşkusu nedeniyle para ve mal transferlerine geriye dönük inceleme yapılması' haberinin de yanlış olduğunu hatırlatan hukukçular, “Davanın sonucuna göre malların üzerine gidilebilir. Yoksa onlara da el konulamaz” dediler.
600653
Yenibosna'da işyeri yanan kişi kalp krizi geçirdi
Can Kimya adlı petrol ürünleri ve plastik fabrikasında henüz belirlenemeyen nedenle meydana gelen patlamanın ardından başlayan yangın, bitişikteki Teknik Döküm ve Solar Elektronik adlı iş yerlerine de sıçradı. Bu sırada iş yerinin yandığı haberini alan Can Kimya'nın sahibi Ümit Güven, derhal Doğu Sanayi Sitesi 3. Blok 15 numaradaki iş yerine geldi. İş yerinden alevlerin yükseldiğini ve iş yerinin enkaza dönüşmüş halini gören Güven, olay yerinde fenalaştı. Birden yere yığılan Güven'e ilk müdahaleyi olay yerinde bulunan sağlık ekipleri yaptı. Güven, ambulansla Bakırköy Doktor Sadi konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Kalp krizi geçirdiği öğrenilen müşahede altında tutulduğu öğrenildi. SÖNDÜRME ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR Öte yandan, yangına Avcılar, Bağcılar, Kocasinan, Sefaköy, Bakırköy ve Fatih itfaiye grupları, müdahale ediyor. İş yerlerindeki kimyasal maddeler nedeniyle zaman zaman küçük çaplı patlamalar meydana geliyor. Yangında iş yeri yanan Teknik Döküm'ün sahibi Cemal Apaliga, yangının Can Kimya'da çıktığını söyledi. Şu ana kadar dükkânın küle döndüğünü ifade eden Apaliga, kendi iş yerinin sigortalı olduğunu dile getirdi. Görgü tanıkları ise, Can Kimya'nın petrol ürünleri ve naylon imalathanesi olduğunu belirterek, iş yerinin büyük bir gürültü ile patladığını ifade ettiler. Yangına müdahale devam ederken, alevler ve siyah dumanlar gökyüzüne yükseliyor.
599521
4'üncü katta çocuklarına kavuştu
4'üncü katta çocuklarına kavuştu 4'üncü katta çocuklarına kavuştu Japon Akemi, velayetleri kendisine verilmesine rağmen alıkonan çocukları için G.Antep'e geldi. Aile kapıyı açmayınca polis, itfaiye merdiveniyle 4'üncü kattaki balkondan içeri girdi ve çocukları aldı Japon anne, bir aydır babaannesinin evinde alıkonulduğunu öne sürdüğü iki çocuğuna gece yarısı operasyonuyla kavuştu. Polis, 4. kattaki eve itfaiye merdiveniyle çıkıp çocukları aldı. Gaziantepli Gazi Saman, yaklaşık yıl önce çalışmak için Japonya'ya gitti. Müteahhit olan Saman, Japon Akemi ile tanışıp evlendi. Çiftin iki çocuğu oldu. Japonya'da yaşayan çift, ay önce, yaşındaki oğulları H. ve yaşındaki kızları A.'yı1 alarak yaz tatili için Türkiye'ye geldi. İddiaya göre baba Gazi Saman, Türkiye'ye yerleşmek ve çocuklarını Türk örf ve adetlerine göre yetiştirmek istiyordu. Ancak eşi Akemi Saman buna karşı çıktı. JAPONYA'DA BOŞANDILAR Evliliklerinde sorun yaşayan Saman çifti, yaklaşık bir ay önce çocukları Gaziantep'teki babaannelerine bırakarak, durumlarını değerlendirmek üzere Japonya'ya gitti. Sonunda ayrılmaya karar veren çift, Japonya'da boşandı. Yaklaşık bir aydır çocuklarını göremeyen Japon anne, önceki gün avukatıyla birlikte Gaziantep'e geldi. Çocuklarının eşinin ailesi tarafından alıkonulduğunu öne süren genç kadın, boşanma kararıyla birlikte savcılığa başvurdu. Gaziantep Çocuk Savcılığı, çocukların anne Akemi Saman'a teslim edilmesine karar verdi. Polisler de, çocukları almak için Şubat Mahallesi'ndeki eve gitti. İddiaya göre Japonya'da bulunan baba Gazi Saman çocuklarının kimseye verilmemesini istediği için, aile polislere tepki gösterdi ve kapıyı açmadı. BALKONDAN GİRDİLER Bunun üzerine polis itfaiyeden yardım istedi. İtfaiyenin merdiveniyle 4. kattaki eve çıkarak balkondan içeri giren ekiplerle çocukları vermek istemeyen aile arasında arbede yaşandı. Polis çocukları almayı başardı ve anneye teslim etti. Baba Gazi Saman'ın avukatı Hüseyin Çolak, çocukların Gaziantep Çocuk Savcılığı tarafından Japon anneye teslim edilmesinin hukuk dışı olduğunu söyledi. Çolak, "Velayetin kime verileceğine aile mahkemesi karar verir, çocuk savcılığı değil" dedi. BABA JAPONYA'DAN GELDİ Yabancı mahkemelerin verdiği kararların Türkiye'de geçerli olabilmesi için Türk yargısı tarafından onaylanması gerektiğini belirten Avukat Çolak, "Bu karar hem Anayasa'ya, hem de Milletlerarası Özel Hukuku'nun 50. maddesine aykırıdır" diye konuştu. Japon annenin avukatı Gökçe Kandemir ise, savcılığın devam eden soruşturmasıyla ilgili konuşmayacağını söyledi. Öte yandan baba Gazi Saman dün Japonya'dan uçakla İstanbul'a geldi. Saman bugün bir dilekçe ile Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulunacak.
600300
31. Avrasya Maratonu
31. Avrasya Maratonu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin organizasyonuyla bu yıl 31'incisi düzenlenecek Kıtalararası İstanbul Avrasya Maratonu, yarın (17.10.2009) yapılacak. Toplam 42 bin 195 metrelik maraton ile 15 kilometrelik yarı maraton yarışlarına yerli ve yabancı bin üst düzey atletin katılacağı belirtilirken, kilometrelik halk koşusunda ise geçen yıl sağanak yağış nedeniyle düşen rakamın yeniden 100 binler seviyesine çıkmasının beklendiği ifade edildi. Boğaziçi Köprüsü Anadolu yakası ayağının 800 metre üst bölümünden start alacak maraton ile yarı maraton yarışları Sultanahmet Meydanı'nda, Altunizade Köprüsü'nden başlayacak halk koşusu ise BJK İnönü Stadı önünde tamamlanacak. 31. Kıtalararası İstanbul Avrasya Maratonu'nda toplam milyon bin dolar ödül dağıtılacak. Bayanlar ile erkekler maraton yarışında ilk 5'e giren sporculara sırasıyla, 50 bin, 25 bin, 15 bin, 10 bin ve bin dolar ödül alacak ve Türk sporcuları teşvik amacıyla genel klasmanda derece yapacak yerli sporcular mevcut ödüllerin iki katına sahip olacak. Maraton yarışında birinci olacak bir Türk sporcunun toplam 100 bin dolar ödül alacağı ifade edilirken, yine Türk sporcular için ödüllü ayrı bir sıralama da oluşturulacak. Yine yarı maratonda ilk 5'e girecek sporcular da sırasıyla, bin, bin 500, bin 500, bin ve 800'er dolar kazanacaklar.
599847
U-20'de şampiyon Gana
U-20'de şampiyon Gana Mısır'da yapılan 20 Yaş Altı Dünya Şampiyonası'nda final maçında penaltı atışları sonucunda 'yı 4-3 mağlup eden Gana Dünya Şampiyonu oldu. 20 Yaş Altı Dünya Şampiyonası'nda finalde Brezilya'yı normal süresi golsüz sona eren maçta penaltı atışları sonucu 4-3 mağlup eden Gana, Dünya Şampiyonu olmayı başardı. Maçın 37. dakikasında Gana'dan Addo kırmızı kartla oyun dışı kaldı ve takımını 10 kişi bıraktı. İlk yarıda her iki takımın da gol çabası sonuç vermedi ve devre golsüz sona erdi. İkinci yarıda Brezilya, 10 kişi oynayan rakibine oranla daha etkili olmasına rağmen aradığı golü bulmakta oldukça zorlandı. Gana ise 10 kişi oynamanın verdiği sıkıntıyla daha çok kontraatak futbolu tercih etti. İki takım da buldukları pozisyonları değerlendiremeyince maçın normal süresi 0-0 sona erdi. Uzatma dakikalarında da iki takım gol atamayınca penaltı atışlarına geçildi. Penaltı atışları sonucu Brezilya'yı 4-3 mağlup eden Gana, Dünya Şampiyonu olmayı başardı.
599328
İki suratlı AB
Melih Aşık Açık Pencereİki suratlı AB Sen de etiket ekle! AB İlerleme Raporu yine çifte standart, ikiyüzlü değerlendirmelerle dolu... Örneğin ve ’ye reva görülen vahim hukuk dışı uygulamalar tek satırla olsun yer almıyor. Barosu eski Başkanı Noyan Özkan, AB Temsilcisi Mark Pierini’ye gönderdiği mektupta raporu eleştirirken diyor ki: “...Hükümetin son Kararnamesi öncesinde yandaş desteğiyle Kurul’a yönelik sistemli saldırısı her nedense dikkate alınmamış, öte yandan seçimle gelmiş ve demokratik taleplerde bulunan bir sivil toplum kurumu olan acımasızca eleştirilmiştir.” Telefon dinlemelerine sadece tek bir cümle ile değiniliyor... Türkiye’nin faşizme gittiğinin en büyük göstergesi olan “dinlemelere” sadece tek bir satır. İlerleme Raporu AKP’yi kollama koruma raporu olmuş bir bakıma... Türkiye’yi ziyaret eden ünlü “Baba” filminin yönetmeni Coppola gördüğü ilgiye şaşırmış. Bizim ne kadar mafyasever bir millet olduğumuzu bilmiyordu anlaşılan... Haldun Ertem Akıl edemedi!.. Dostumuz, ’ın ‘kameralı görüşme’ şartını reddetmekle Tayyip Erdoğan’ın büyük yanlış yaptığını.. Sorunu çok basit bir öneriyle halledebilecekken bunu akıl edememesinin büyük hata olduğunu söyledi dün. Sebebini anlattı: “Tayyip Bey, Deniz Bey’e, biz Emniyet içindeki özel ekibimizle zaten parti merkezlerindeki bütün görüşme ve konuşmaları ortam dinlemesiyle dinleyip kayda alıyoruz... İkimizin yapacağı görüşme de bu çerçevede zaten kayda alınacak. Sizin ayrıca kamera koymanıza gerek yok, biz elimizdeki kaydın bir kopyasını size veririz, deseydi sorun kalmazdı...” Galataport... Başbakan geçen hafta yeni vapurların denize indirme töreninde esip gürlemişti: “Galataport projemizi engellediler. Onu engelleyenlere sesleniyorum: Sizlere yazıklar olsun.” Bugün Lizbon’da bir tören var... Törende 2009 Dünya Seyahat Ödülleri sahiplerine teslim edilecek. Birincilik ödülü kime mi? Haberi birlikte okuyalım: Salıpazarı Limanı, denizcilik sektöründeki on binlerce profesyonelin oy kullandığı yarışmada, World Travel Awards tarafından “’nın En İyi Kruvaziyer Limanı” seçildi...” Salıpazarı Limanı, Ofer’in devralıp adını Galataport’a dönüştürmeye çalıştığı kamu limanıdır; Ofer’e devir koşulları, kamuoyunda büyük tepki toplayınca ve hukuksuzluklar fark edilince proje iptal olmuştu. Salıpazarı Limanı, halen Türkiye Denizcilik İşletmeleri tarafından işletilmekte, özelleştirilecek diye hiçbir yatırım yapılmamakta, haliyle bile “en iyi liman” ödülünü kazanabilmektedir. Ofer ve Kutman’ın “Mezbele gibi” diyerek aşağıladığı Salıpazarı Limanı’nın “mezbele”si bile Avrupa’nın en iyisi seçilirken, cennete çevrileceği vaadiyle Ofer’e teslim edilen Limanı bu yarışmada elemeyi bile aşamadı. Galata’ya dönersek.. Limana çekidüzen verilmesine ihtiyaç var. Var da eğer yaptığınız hukuksuz ise bu iş olmuyor... Neden hukuka uygun bir ihale yapmıyorsunuz? Ahh! ’ın Müsavat gazetesi acı yazıyor: prezidentine hoş görünmek üçün Bursada Azerbaycan bayraqlarını çörek zenbillerine doldurublar..” Ancak Azerilere en çok koyan bu değil. Onlara daha da çok koyan “’da Sarkisyan’a verilen ziyafetin yemeklerini ’ün eşinin bizzat hazırladığı” haberi olmuş. Bunu Dışişleri Bakanı açıklamış. Gazete diyor ki: “...İndiyedek bir dövlet başçısının xanımının ölkeye qonaq gelen diger dövlet başçısı üçün yemek hazırlaması praktikası haqda eşiden olmamışdı... Abdulla Gülün jestinin ancaq bir menası olabiler: Serj Serkisyan onun üçün xüsusile eziz ve hörmetli qonaqdır.” İktidar, muhalefetle yapılacak görüşmesinin “görüntülü” yapılmasını istemiyor. Bir de gerine, gerine teknolojisine geçtik’ demiyorlar mı? Gülhan Elmas İhtilaf! Komşularla “sıfır ihtilaf” politikası güzel proje. Ama biriyle arayı düzeltirken diğeriyle bozuyorsanız neye yarar? ile yakınlaş, ile atışmaya başla... Ermenistan ile kucaklaş, Azerbaycan’ı kaybet.. Neye yaradı? İsrail’in politikasına karşıyız. Ama bu işi devlet televizyonunda kışkırtmaya dönüştürür, görüntülerin üzerine “One minute” damgası basarsan bunun anlamı değişir... Üstelik de adama sorarlar: Yahu siz ile birlikte Iraklı çocukları öldürmeye talip olmadınız mı? Körfez Savaşı’nda ABD uçak ve füzelerine hava sahanızı açmadınız mı? ’ta vurulanlar da masum Müslümanlar değil miydi? Bu arada Avrupa’dan dışlanırken giderek batağına yuvarlandığımızı gözden kaçırmayalım. Apo... Önceki gece TV Haber’de Prof. Mümtazer Türköne bir soru üzerine “Genel affın zaman içinde çıkmasının zorunlu olduğunu ve kanunda kişiye özel ayrım olamayacağını, bu nedenle ’ı da kapsaması gerektiğini” söyledi. Sunucu, yazarı Lale Kemal’e “Siz ne diyorsunuz?” diye sordu. Lale Hanım da görüşüne katıldığını ama bu affın “Ergenekoncuları kapsamayacak şekilde” çıkarılması gerektiğini beyan etti. Kamuoyu oluşturma çalışmaları işte bu yönde. Bu arada bazılarına veya ’ın, Apo’dan daha tehlikeli görünmesine ne demeli?
599901
ton ayakkabıyı kilo ile satacak
Hangar Ayakkabı'dan yapılan açıklamada, şirketin bu sayede hem sezon geçişlerinde makinelerin çalışmasını sürdüreceği, hem de işçi çıkartmanın önüne geçmiş olacağı kaydedildi. Hangar Ayakkabı Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Selçuk, konuyla ilgili değerlendirmesinde, amaçlarının yerli üretimin gücünü herkese göstermek olduğunu vurgulayarak, yıllık 15 milyon çiftlik üretimiyle Türkiye'nin en büyük ayakkabı şirketi olan Hangar Ayakkabı'nın, sezon geçişlerindeki durgunluğu atmak ve bir nebze olsun vatandaşın bütçesine destek olmak amacıyla Şişli mağazasında kiloyla ayakkabı satışı yapma kararı aldığını duyurdu. Alpaslan Selçuk, şunları kaydetti: ''Ayakkabının kiloyla satılabileceğini ispat etmek istiyoruz. Bunu dönemsel olarak büyük mağazalarımızda yapacağız. Sezon geçişlerinde, işlerin azaldığı, kıştan yaza, yazdan kışa geçişlerde diyeceğiz ki; bu ayakkabıları teker teker satmak zor oluyor. Kiloyla satalım, hem üretim devam etsin, hem de vatandaş ayakkabı ihtiyacını gidermiş olsun.'' Bugüne kadar TL’ye ayakkabı sloganıyla vatandaşın mağdur edildiğini savunan Alpaslan Selçuk, ''Buna satış değil, insanı kandırmak denir'' dedi. ''HERKESE SEPET DOLDURMA HAKKI VERECEĞİZ'' Hangar Ayakkabı'nın kiloyla kaç çift ayakkabı satacağı konusuna da açıklık getiren Selçuk, şunları kaydetti: ''Bizim amacımız insanları kandırmak değil. Elbette mağazamızın bir bölümünü kiloyla satışa ayıracağız. Fakat kiloyla satacağımız miktar ton olacak. 50-100 çift değil. Yani 3-5 kişiye değil, yüzlerce insana bu fırsatı vermiş olacağız. Kiloyla satılan bir reyon ayıracağız. Herkese bir sepet doldurma hakkı vereceğiz. Sepette kaç çift var? Diyelim ki 10-15 çift olsun. kilo civarı olacak. Kilosu liradan kilo için 25 lira ödeyecek. Yani çift ayakkabı 2-2.5 liraya gelecek. Hassas terazide gramı gramına tartacağız. Gramı gramına ödeme yapılacak.'' Kiloyla ayakkabı satışının şimdilik büyük mağazada gerçekleştirileceğini anlatan Alpaslan Selçuk, ilki Şişli mağazasında gerçekleşecek olan kiloyla ayakkabı satışının daha sonra Bakırköy, Avcılar, Kartal, Eskişehir ve Adapazarı’nda son bulacağını söyledi. ''YAN SANAYİCİMİZLE BİRLİK İÇERİSİNDE YAPIYORUZ'' Kiloyla ayakkabı satışı projesinin kesinlikle reklam amaçlı bir çalışma olmadığını ifade eden Selçuk, bunun reklam amaçlı bir çalışma olmadığını vurguladı. Selçuk, ayakkabının sezon geçişlerinde elde kalan hammaddelerin bir sezon sonra kullanılamadığını, fabrikalar hazır kalıplarını bağlamışken ve seri üretimdeyken bu işi yaptıklarını belirterek, bu projenin, tüm yan sanayiciler, taban hammaddeciler, suni deri üreticiler, atıl kapasitelerini doldurmak için bu işe iştirak eden bütün firmalarla, birlik ve beraberlikle yapılmış bir çalışma olduğunu kaydetti. ÇİZME VE BOT 10 LİRA Bugünden itibaren tüm Türkiye’deki Hangar Mağazalarında yeni sezon çizme, bot ve spor ayakkabıların 10 TL'den satışa sunulacağını duyuran Selçuk, satışa sunulan ürünlerin stoklarla sınırlı olmadığını, 15 Şubat 2010 tarihine kadar bu fiyatların geçerli olacağını belirtti. Alpaslan Selçuk, 10 liralık çizme ve bot satışıyla ilgili olarak, şunları ifade etti: ''Fiyatlardaki yüzde 20 daha ucuza maliyete ulaşmak için ilk çıkışı yine Hangar Ailesi olarak biz yapıyoruz. Çözüm ortaklarımıza kapasitelerimizi daha da artırarak birim maliyetler ve yüksek hammadde tüketimiyle yüzde 20 maliyet düşüşü yapabileceğimizi ispat etmek için bu çalışmaya başlıyoruz. Bizim yaptığımız hesaplamalarla bu mümkün. Fakat yerli üretici adette üretimi artırmak ve ürettiğini bize satmakta sıkıntı yaşanırsa zarara uğrayacağı düşüncesiyle bu konuya ürkek bakıyor. Biz de kendi üretimimizi bu sisteme sokarak bir şekilde ilk denemeyi yapmış oluyoruz.''
600634
İtfaiye merdiveni tribün oldu!
İtfaiye merdiveni tribün oldu! Bartın'ın Ulus ilçesi Kumluca Beldesi'nde oynanan Kumlucaspor-Bartınspor maçına saha kenarındaki itfaiye aracı damgasını vurdu. Kumluca Beldesi'ne yeni yapılan ve tesisleşme açısından Bartın'daki tüm statlardan daha iyi konumda olan Kumlucaspor'un sahasında tribün yapımının bu yılki müsabakalara yetişmemesi, ilginç görüntülerin ortaya çıkmasına neden oldu. Tribün bulamayan sporseverler, itfaiye aracının merdivenlerine çıkarak maç izledi. İtfaiye merdiveninde maç izleyen taraftarların görüntüsü herkesi güldürdü. Ellerine aldıkları çekirdek ve kuru yemişlerle birlikte itfaiye merdivenlerine çıkan taraftarlar, maç boyunca güzel bir yerden maç izlemenin keyfini yaşadı.
599780
Yeni Şafak İnternet şimdi cepte
Yeni Şafak İnternet şimdi cepte Yeni Şafak İnternet'i dilediğiniz mobil cihazdan ziyaret edebilirsiniz. YENİ ŞAFAK İNTERNET Mobil cihazlardan internete bağlanma oranının giderek arttığı günümüzde, Yeni Şafak size daha yakın olmak için cebinize geldi. Yeni Şafak İnternet, mobil sürümüyle şimdi size daha yakın. Yeni Şafak İnternet'i dilediğiniz mobil cihazdan veya adresini kullanarak ziyaret edebilirsiniz. Farklı mobil cihazlardaki tecrübeleriniz ve geri dönüşleriniz için bize ulaşabilirsiniz.
599392
Dünyayı Kurtaran Adam'ın Oğlu
Dünyayı Kurtaran Adam'ın Oğlu Yönetmen: Kartal Tibet Oyuncular: Cüneyt Arkın, Mehmet Ali Erbil SHOW 23.15 Ulubatlı 33 yara alıp bilinmeyen bir gezegene düşerken Kartal Kaptan, yaşamıyla ilgili bilinmeyenleri öğrenmek ve başladığı görevi tamamlamak için büyük bir fırsat yakalar.UGA, intikamını Dünyayı Kurtaran Adam'ın Oğlu'nu yıllar önce kaçırıp onu kötü yaradılışlı uzay korsanı Zaldabar yaparak almıştır.
600227
28 Şubat'ın aktörlerinden Faik Bulut DTP'li oldu
28 Şubat döneminde irtica ile mücadele kararlarının alındığı meşhur MGK toplantısında askerlerin dosyalarından çıktığı iddia edilen fotokopiler, Faik Bulut'un kitaplarından derlenmişti. Dönemin aktif siyasetçilerinden merhum Muhsin Yazıcıoğlu, 28 Şubat kararlarını MGK'ya taşıyan komutanların kullandıkları cümlelerle Faik Bulut'un "Tarikat Sermayesinin Yükselişi" isimli kitabındaki cümlelerin aynı olduğuna dikkat çekmişti. Bu durumu dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e ileten Yazıcıoğlu, sadece 'ilgileneceğim' yanıtı almıştı. Yine aynı dönemde medya ve yargıya yönelik brifinglerde kullanılan bilgilerin de Faik Bulut imzalı olduğu ileri sürüldü. Faik Bulut'un ismi Doğu Perinçek'in yetiştirdiği gazeteciler listesinde de geçiyor. "Tecrübeli gazeteci ve köşe yazarı" olarak nitelenen Bulut'un bilinen tek muhabirlik deneyimi Perinçek'in Aydınlık dergisinde çalıştığı üç aylık dönem. Bulut'un Kürt haklarının savunucusu olarak ortaya çıkmasının aksine, yazdığı kitaplar cemaat, tarikat ve din ekseninde dolaşıyor. "Yeşil sermaye" hakkında yazdığı kitapların dışında, Alevilikle ilgili yazdığı "Ali'siz Alevilik" kitabı da Alevi cemaatinden tepki çekmişti. Çok kısa sürede 18 tane kitap çıkaran Faik Bulut'un kitaplarındaki kaynakların da neredeyse tamamı gazetelere dayanıyor. Bulut'un diğer bir özelliği ise Filistin Kurtuluş Örgütü'ne katılmaya Türkiye'den giden Marksist kadro içerisinde yer alması. 1970'li yılların yükselen atmosferinde de Bulut'u Dev-Genç ve Aydınlık fraksiyonları içerisinde görmek mümkün. Bulut'un ismi son olarak 2005 yılında TÜYAP kitap fuarındaki bir konuşmada gündeme gelmişti. "PKK'ya tam olarak bir terör örgütü diyemeyiz." diyen Bulut, aynı zamanda tutuklanan DEP milletvekillerinin tahliyesinden sonra Abdullah Öcalan'ın da gündemindeydi. Öcalan, Leyla Zana'ya yazdığı mektupta yeni kurulacak bir partinin başına Faik Bulut'u önermişti. Bulut son olarak İşçi Partisi'nin yayın organlarında uzun yıllar çalışmış olan gazeteci Soner Yalçın'ın odatv isimli web sitesinde yazılar kaleme alıyordu.
600093
Arınç: Özellikle eğitimle ilgili çalışmalara ayrı bir önem veriyoruz
Arınç, Manisa Ticaret Borsası tarafından yaptırılacak kentteki 5. Anadolu lisesinin protokol imza töreninde yaptığı konuşmada, eğitime katkı açısından, borsanın önemli bir çalışmasına imza atacak olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası'nda Manisa'nın 81 il içinde ilk beşte yer aldığını, onlarca protokolün imzalandığını kaydeden Arınç, bunun sadece Manisa merkezle sınırlı kalmayıp ilçelerde de gerçekleştiğini, hayırseverlerin, kurumların, teşkilatların okullar yaptığını anlattı. Manisa Ticaret Borsasının kentteki 5. Anadolu lisesinin yapımına önemli katkı sağladığını ifade eden Arınç, şöyle devam etti: ''Borsanın öncülüğünde bunun yapılacağını duymak beni sevindirdi. Hem buna mecburuz, çünkü Manisalıyız, Manisa'da yaşıyoruz. Ekmek, su kadar ihtiyacımız olan eğitime hepimizin katkı vermesi lazım. Aynı zamanda da ihtiyacımız var. Çünkü evlatlarımız geleceğimiz, güvencemiz. Her şeyi kendisine bağladığımız yavrularımız ne kadar iyi eğitim alırlarsa, okuluyla, sınıflarıyla laboratuvarlarıyla, öğretmenleri, ders kitaplarıyla, onlar ne kadar iyi yetişirse bizim bugünümüz de geleceğimiz de mutlaka daha iyi olur.'' Arınç, Manisa'da genele bakıldığı zaman ilköğretimde en azından fiziki mekanlar bakımından problem kalmadığını ancak liselere ihtiyaç bulunduğunu belirterek şunları söyledi: ''Liselerde istediğimiz seviyeyi karşılayamadık. Fen Lisesi şu anda başka bir okulun içinde eğitim yapıyor. Ama biz Manisa'ya Fen Lisesi'ni müstakil olarak kazandırmak istiyoruz da yakın zamanda mümkün olacak. Anadolu ve Fen Lisesi'ne ihtiyacımız var, bunları da kısa zamanda inşallah gidermiş olacağız. Okumak, eğitim görmek, bugünümüzü, geleceğimizi yorumlamak, milli manevi değerlerle yetişmek, en azından aile içinde büyüklere saygı, küçüklere şefkatli çocukların yetişmesi, aynı zamanda tarihimize, kültürümüze, inancımıza sahip çıkacak nesillerin yetişmesi fevkalade önemli. Gördüğümüz bazı olumsuz olaylar bize eğitimin ne kadar şart olduğunu gösteriyor. Bu sadece okul sıralarında olacak bir şey de değil. Anne kucağından başlayan, aile ortamında filizlenen ama onlarla en çok meşgul olması gereken öğretmenlerimize de yaşından itibaren bırakılıvermiş çocuklarımızın kalplerinin, gönüllerinin, zihinlerinin berrak olması lazım. Bu yüzden öğretmenlerimize de çok büyük görevler düşüyor.'' -''HEPSİ ÇOCUKLAR İÇİN''- Türkiye genelinde Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası'nın büyük başarıyla uygulandığını, binlerce derslik, yüzlerce yeni okul yapıldığını, artık 50, 60, 70 kişilik sınıflarda değil 22, 25, 26 kişilik sınıflarda eğitimin sürdürüldüğünü anlatan Arınç şunları kaydetti: ''Sadece okul, derslikle kalmadık. Bilgisayarlar dağıtıldı, kitaplar dağıtıldı. En güzel okullar şu anda Türkiye'de yapılıyor. Yapılan hizmetlerin hepsi çocuklar için. Geçmişte bir sırala 2-3 kişi sıkışarak okumaya çalışırdık. Bunun ne kadar olumsuz olduğunu biliyoruz. Özellikle eğitimle ilgili çalışmalara ayrı bir önem veriyoruz.'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, özel idarelerin, vilayetin, il genel meclisinin hem şehir merkezindeki okulların ihtiyaçlarını giderdiğini, hem de okulların yapımı için özel idarenin bütçesinden kaynak sağlandığını belirtti. Manisa'da birçok hayırseverin de isimlerini taşıyan okullara hayat verdiğini kaydeden Arınç, şöyle devam etti: ''Bugün de çok değerli iş adamlarımız, ihracatçılarımız, üreticilerimiz var. Onlar da kendi bütçelerinden, kurumlarının bütçelerinden bu işe katkıda bulunuyorlar. Borsa olarak düşündüğümüzde borsanın can damarı tarım kesimidir, çiftçimizdir. Onlar geliyorlar, ürünlerini değerlendiriyorlar. Bu ürünlerin bereketiyle bu işleri yapıyoruz. Manisa'nın ne kadar çiftçisi varsa buraya sağladığı katkılar eğitime destek olarak dönüşüyor. Bu çok hayırlı, bereketli bir iş. Toprağın altına bir tohum atarsınız, yağmurlar, karlar yağar onun çürüdüğünü sanırsınız, toprağın altından filiz verir. En güzel çiçekler, en güzel ağaçlar meydana gelir. Bu yüzden yapılan katkı çok önemlidir. Adeta toprağa saçılan bir tohum gibi, bazen bir buğday gibi, başağında yüzlerce taneyi taşıyabilir. Borsanın sağladığı imkanla güzel okulumuzda güzel öğrenciler yetişsinler. Onların içinden Arifler, Ahmetler, Hasanlar, Mehmetler, Manisa'nın ilerisi için can verecek olan değerli evlatlarımız yetişsin.'' -DİĞER KONUŞMALAR- Manisa Valisi Celalettin Güvenç ise ''eğitimin olmazsa olmaz davalarından bir tanesi olduğunu'', kentin eğitim konusunda kötü bir durumda bulunmadığını söyledi. İl merkezinde derslik ihtiyacı olduğunu, bunu çözmeyi, eğitim kalitesini yükseltmeyi amaçladıklarını belirten Güvenç, bunun için çeşitli kaynaklara, hayırseverlere, iş adamlarına başvurduklarını ve güzel sonuçlar almaya başladıklarını kaydetti. Kentteki Anadolu lisesi sayısını 4'ten 7'ye çıkarmak istediklerini, Anadolu öğretmen lisesi ile fen lisesi bulunduğunu anlatan Güvenç, çocuklara yüksek kaliteli bir eğitim ortamı hazırlamanın kararlılığını taşıdıklarını vurguladı. Güvenç, Manisa Ticaret Borsasının yaklaşık 2,5 milyon TL'lik katkısıyla Anadolu lisesini yapacaklarını kaydetti. Manisa Ticaret Borsası Başkanı Arif Koşar da başarılı olmanın yolunun eğitimden geçtiğini, kaliteli eğitime Türkiye'nin bu aralar daha fazla ihtiyaç duyduğunu söyledi. Koşar, okulun yapımında emeği geçen herkese teşekkürlerini ifade etti. Konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Arınç, Vali Güvenç, Borsa Başkanı Arif Koşar ve İl Milli Eğitim Müdürü Aziz Ersoy protokolü imzaladı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, protokol töreninden sonra, Manisa Cumhuriyet Meydanı'ndaki Konak İş Hanı'na giderek, hanın, bölgedeki tarihi dokuya uyum sağlamasına ilişkin proje hakkında yetkililerden bilgi aldı.
599624
Taha Kıvanç: Kafanızı karıştıracağım için özür beyanı
Taha Kıvanç 17 Ekim 2009 CumartesiKafanızı karıştıracağım için özür beyanı Bir dostum var, nicedir "Demokrasiyi kesintiye uğratabilecek güçlerin önü ya birileri tarafından kesiliyor, ya da Tayyip Bey bunu bizzat yapıyor" iddiasında. Vergi cezası geliyor, dostum, "Gördün mü, bundan böyle demokrasiye kurşun sıkmak daha da zorlaşsın diye birileri devrede?" diyor... Askerden bir olumlu açıklama veya Meclis açılışına katılma gibi yeni tavırlar geldiğinde, "Tayyip Bey arayı düzeltmiş" yorumunu yapıyor... Aynı dostum nicedir "İsrail ile ilişkilerin alacağı biçimi dış politika gerçeklerine bağlama, onun da bu denklemde yeri var" deyip duruyordu. Önceki gün Umur Talu, dün de Ruşen Çakır, dostumun kulağıma fısıldadığını akla getiren değinilerde bulundular. Önce Ruşen Çakır'ın nın ilgili bölümü: "Habertürk'te Umur Talu'nun da yazmış olduğu gibi, İsrail ve ABD'deki bazı güç odakları Türkiye'de de işbirlikçileri bularak, AKP hükümetini devirebilmek için epey çaba sarf etmişler, ancak emellerine nail olamamışlardı. Bundan sonra olabilmeleri daha da imkansızdır." Şimdi Umur Talu'nun na göz atabiliriz: "Hesaplaşma. Gazze'den ziyade, derinden bir iç hesaplaşma. Şimdi bu, 'varsayım' tabii. Lâkin, 'varsayım'ı varsayalım: Hükümet, (daha ziyade Erdoğan diye okunur), kendisini 'devirmek' istemiş yahut kanaate vardığı birtakım kişi, kurum, ortam ve ilişkilerle hesaplaşıyor." Tahlil bitmedi, Talu devam ediyor: "Bunların en açığı elbette 'Ergenekon' davası. Ayışığı, Sarıkız gibi askeri darbe tasarımları. Ve darbe ortamı hevesleri. İkincisi 'birtakım büyük sermaye'; özel olarak 'birtakım büyük medya'. Üçüncüsü, yukarıdaki (bana göre) bir yandan da Alman bağlantıları olan her ikisiyle de ilişkide ve her ikisine teşvikçi gördüğü, 'bir kısım Amerikalı, bir kısım İsrail devleti uzantısı Amerikalı, bir miktar da sağcı, şahin hükümetler elinde dolaşan İsrail devleti'... 'bir kısım Amerikalı' zaten doğal bir sürecin içinde Bush yönetimiyle birlikte eridi; 'benzer çizgide' başka İsrail ahbapları Obama yönetimi içinde bulunsa bile. Geriye, 'İsrail'in kendisi' kaldı. Onları da mahkeme yargılayamayacağına yahut Maliye üstlerine gidemeyeceğine göre!.." Bingo... Dostumun bana anlatmak için kimbilir kaç seans yapma ihtiyacı duyduğu tez bu işte. da bir yandan 'Almanya', bir yandan 'İsrail' diyor, bir punduna getirip "Kendini 'merkez' olarak takdim eden medya" diye bir tanımlama kullanıyor, en sonunda da 'demokrasiye karşı güçler' dediği bir cephede hepsini buluşturuyor... Allah, Allah... Biliyorum, dostumun Umur Talu ve Ruşen Çakır destekli tezi hakkında benim ne düşündüğümü merak ediyorsunuz. Tek cümleyle merakınızı gideyim: Bu tez beni aşar. Evet, ben de nicedir demokrasisini sağlamlaştırma yönünde ciddi adımlar atılmakta olan Türkiye hakkında yurtdışından gelen çatlak sesler ile uluslararası medyaya da yansıyan patlak yorumlardan haberdarım. seslerden biri Newsweek dergisini kullanıyor, WINEP adlı bir düşünce üretim merkezinde çalışıyor. Sürekli Türkiye'de bir 'darbe' ihtimalini gündemde tutuyor yazılarıyla, bazan kimsenin aklından geçmeyen ilintiler kurarak 'darbeye gerekçe' uydurduğu da oluyor. "Neden Newsweek?" sorusu ilk bakışta abes kaçabilir, ama WINEP (açılımı: 'Washington Institute for Near East Policy'; kısaca 'Washington Institute') ile İsrail arasında yakın ilişki biliniyor. Acaba hükümetin elinde kimselerin bilmediği başka ne tür bilgiler var? Dostum, "Mossad" dedi, "İşadamlarının korunması" dedi, daha da devam edecekti ki ağzını kapattım. Buraya yazamayacağım türden iddiaları dinlemek de istemem ben. Neme lâzım? Kafamda bu tez, dostumun kulağıma fısıldadıkları ve kendi bildiğim gerçekler ile her zamanki günlük gazete kıraatime başladım. "Kendini 'merkez' olarak takdim eden medya" tanımına uyan gazetelerde yer alan yazılara göz attığımda karın boşluğuma tekme yemiş gibi oldum. Belli başlı gazetelerde Türkiye'nin kendi topraklarında yapılan bir askeri tatbikata İsrail'in katılmasına itirazına da, TRT'de gösterilen bir filme İsrail'in itirazına da hep tek gözlükle bakmışlar: İsrail gözlüğüyle... Tezin galiba en zayıf halkası da bu: Ülkesinden çok başka ülkelerin yararını düşünenler ile demokrasinin önünü kesmek için gerekirse 'Şeytan' ile işbirliği yapmaya bile hazır olan herkes ve her çevreyle 'hesaplaşma' söz konusuysa, 'birileri'nin de Tayyip Bey'in de işi çok zor... "Namussuzlar, ahlâksızlar" diye bağıran Bektaşi'nin pencerelerden uzanan başları görünce söylediği gibi... kadar çoklar ki... Maruzatım bu kadar.
599333
Sizin seksi şarkınız hangisi?
Mehmet Tez Hafif müzik hafif başka şeylerSizin seksi şarkınız hangisi? “True Blood”ın yıldızları Anna Paquin ve Stephen Moyer. Pazar günü, cumartesi gecesi, koşarken, güne başlarken, duş alırken, yağarken, denize girerken dinlenecek şarkıları konuşuyoruz. Peki ya seks? Tam olarak dakika ve saniye veren var. “’dan ‘Lovely Rita’nın sonları” demiş mesela birisi. Ya da “Stranglers’ın ‘Golden Brown’ında son bir dakika.” “Kesinlikle Massive Attack’tan ‘Angel’ diyor bir başkası.” Kesinlik çok önemli... Richard Ashcroft’tan “A Song For the Lovers”. Romantik ve hisli bir yaklaşım. “Tainted Love...” Soft Cell’inkiyse emin değilim. Marilyn Manson yorumu ise da çok karanlık ama zevkler ve renkler... “Daft Punk’tan ‘Digital Love’ olsun, yok yok Voyager.” Kararsız seksi... “Julian Cope. Ama şarkının adı neydi.” “Soho Dolls’dan ‘Stripper’ı denemelisin.” Denerim. “Her türlü Led Zeppelin şarkısı. Mesela ‘Since I’ve Been Lovin You’.” Klasik ama çok başarılı bir tercih. Klasikleri severim. “Garip gelecek ama Moonspell’den ‘Eurotica.’” Sekste garip yoktur... “Bir Marvin Gaye, George Benson olmadan olmaz.” Vallahi yerine göre bence de tadına doyulmaz. “Air’den ‘Sexy Boy’. Çok mu adı üzerinde?” Olsun ne fark eder? Yeter ki gönüller bir olsun... “Mmmmm, INXS’ten ‘Suicide Blonde...’” Etkileyici bir sunum olduğunu kabul etmeliyim... Ne mi bütün bunlar? Anlatayım. ’de seksi şarkı yok mu? “True Blood” dizisi artık ’de de var ya. Geçende jeneriğine denk geldim. Dizi cinselliğin ön planda olduğu bir dizi ve bu dizinin bir jenerik şarkısı var. Bir kenara not edin, Jace Everett söylüyor, adı “Bad Things”. Ve düşünmeye başladım, bizde böyle bir dizi yapılsaydı, yani erotizmin ve seksin de ön planda olduğu iç gıcıklayan bir dizi, şarkısı nasıl olurdu? Aklıma hiçbir şey gelmedi. Derken seksi şarkılar listesi yapmaya karar verdim. İnternete ve arşivime daldım. Seksi şarkı avına çıktım. İnsanlar pazar sabahı, cumartesi gecesi, işe giderken, duş yaparken, spor yaparken, yürürken dinlemeyi sevdikleri şarkıları söylerler ama sevişirken dinlenen şarkılar neden sır olarak kalsın? Arşiv yetmedi, ’a dadandım ve seyreyledim gümbürtüyü. Değerli takipçilerim son derece zevkli şarkılar önerdi. Şarkı üzerine şarkı, yorum üzerine yorum. Neredeyse 100 şarkılık bir liste çıktı. Peki ama bir tane bile Türkçe şarkı olmamasına ne demeli önerilenler arasında? 10 Seksi şarkı Aaa, öyle demeyin lazım olur. Bugün cumartesi... -“Summer Madness” Kool and the Gang -“Something About Us” Daft Punk -“Before” Dzihan Kamien (with Herbert) -“Take It Or Leave It” The Strokes -“Angel” Massive Attack -“Everyday” Jamiroquai -“Bug Powder Dust” Bomb The Bass (Kruder Dorfmeister remix) -“From The Rooftops” Groove Armada -“Electric Feel” MGMT (Justice remix) -“Je t’Aime... Moi Non Plus” Serge Gainsbourg- Not: Twitter listesinin tamamı hafifmuzik.org’da. Haftanın filmi: “İntikam Peşinde” Vallahi fıkra gibi. Filmekimi’nde böyle bir film var. Orijinal adı “Vengeance”. İKSV’den aldığım bilgilere göre “konuluymuş”. Ve konusu güzelmiş. Yönetmen ünlü aksiyon filmi yönetmeni Johnnie To. “Neo-noir” (yeni-kara mı desek?) diye tanımlamışlar. Fransız aksiyon filmi. Meşhur şarkıcı Johnny Hallyday de başrolde. Ben bu filmi izlerim arkadaş. Mutlaka yapılacaklar listesi -Ang Lee’nin filmi dün vizyona girdi. Ne yapıp yapıp gidilecek. “Almost Famous” lezzetinde mi, yoksa daha belgeselvari bir bakış açısı mı getirmiş Lee, görülecek... -Haftaya cumartesi (24 Ekim) Otto Santral’e Kruder&Dorfmeister geliyor. “Godskitchen Urbanwave” etkinliği olaraktan. FG bu işleri iyi beceriyor. İlla gidilecek. Ha daha önce geldi mi? Evet. Bin kere gelse gene giderim. Bir de Dzihan Kamien tekrar gelse. FG 93.7 duy sesimizi... -The Strokes’un hazırlanmakta olan yeni albümü takibe alınacak. Asi çocuk Julian Casablancas Thin Lizzy ve A-ha arası bir şey olacak” demiş. Besteler hazırmış. Stüdyoya girmek için bir araya gelmeyi bekliyorlarmış. Meraklısına not: Casablancas’ın solo albümü kasımda geliyor. ’a şarkı Bir süre önce burada böyle bir öneri de bulunmuştum. Hem iyi hem kötü tepkiler almıştım. Geçen hafta “Eurovision’a İngilizce şarkıyla katıldık, Kürtçe şarkıyla da katılabiliriz ama katılacak parçanın evrensel bir müzik kalitesini taşıyor olması lazım” dedi. Kültür Bakanı’nın yaptığı açıklama önemli. Komplekssiz ve memnuniyet verici. “Bu bizi bölmez, bütünleştirir” diye yazmıştım. Hâlâ aynı şekilde düşünüyorum. Özellikle de geçen hafta sonu ’da Aynur’u dinledikten ve onu ayakta alkışlayanları gördükten sonra...
600401
Beşiktaş-Kasımpaşa: İlk onbirler
Denizlispor galibiyetiyle nefes alan Beşiktaş, bugün Kasımpaşa'yla karşı karşıya geliyor. Kartal, İnönü'de puanı hanesine yazdırıp, gözünü Wolfsburg sınavına çevirmenin hesaplarını yapıyor. Sezona çok kötü bir başlangıç yapan çifte şampiyon, Denizlispor’dan sonra Kasımpaşa’yı da devirip galibiyet serisi oluşturmayı amaçlıyor. Ankaraspor’a karşı alınan hükmen galibiyetin ardından, olaylı Denizlispor maçından da zaferle ayrılan Kartal, tarihinde hiç yenilmediği Kasımpaşa’yı ağırlıyor. Saat 20.00’de başlayacak ve Lig TV’den naklen yayınlanacak 90 dakikada hakem Hüseyin Göçek düdük çalacak. BEŞİKTAŞ-KASIMPAŞA STAT: İnönü HAKEMLER: Hüseyin Göçek, Bahattin Duran, Cemal Bingül SAAT: 20.00 BEŞİKTAŞ: Rüştü: İ.Toraman, Sivok, Ferrari,, İ.Üzülmez, Ekrem, Ernst, Yusuf, Tabata, Bobo, Nobre KASIMPAŞA: Tolga, Barış, Sancak, Yasir, Sedat, Emre Toraman, Özgür, Erhan, Moritz, Keller, Azar
600491
Gaziantep, hazır!
Haberi Ekle Gaziantep, hazır! 17/10/09 16:46 Kırmızı-siyahlılar, bugün Celal Doğan Tesisleri'nde, teknik direktör Jose Couceiro ile yardımcıları Jesus Quinito, Antonio Miguel, Samuel Pedroso, İsmet Ölmez ve kaleci antrenörü Jorge Silva yönetiminde son antrenmanı gerçekleştirdi. Antrenman ısınma koşusu ve açma-germe egzersizleriyle başladı. Antrenmanın ana bölümünde 5'e oyun ve taktik çalışması yapıldı. Antrenman soğuma ve açma germe çalışmalarıyla tamamlandı. Sağlık merkezinde tedavilerine devam edilen Roland Linz ve Gökhan Öztürk antrenmana katılmadı. Teknik direktör Jose Coucerio, Fenerbahçe maçının çok zor olacağını belirterek, ''Tabii ki çok zor bir maç olacak. Şu ana kadar bütün maçlarını kazanmış bir takımla oynayacağız. Tabii ki bizim açımızdan çok zor ve karmaşık bir maç olacak. Onlar için de zor olacak. Şu ana kadar geçirdiğimiz süreci olumlu görüyorum. Ekibimiz Fenerbahçe'ye karşı dirençli iyi bir oyun sergileyeceğini düşünüyorum'' dedi. Fenerbahçe maçı için önlemleri kendi içlerinde alacaklarını, futbolcuların maça iyi konsantre olduğunu ifade eden Coucerio, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Oyuncularımı bu zorlu 90 dakikaya hazır gördüm. Hepsi hırslı ve inançlı. İki iyi sonuç aldık, takım sanki gök yüzüne çıktı. İki olumsuz sonuçla sanki dünya yerle bir oldu. Bu nedenle bu tip durumlarda dengeli olunması taraftarıyım. Bu yönde futbolcularımızın psikolojilerini dengelemeleri gerektiğini düşünüyorum. Biz kaliteli bir takım oluşturuyoruz, bu nedenle herkesin psikolojisi çok iyi olmalı. Trabzon maçında bir çok şeyi değiştirdik. Bu ekibe yeni futbolcuları koymak, hemen başarılı olacağız anlamına gelmez. İzlememiz gereken iki yol var. Ya çok paramız olacak, dünya çapındaki tüm iyi futbolcuları alacağız. Ya da paramız olmayacak ve kendi bünyemizde bulunan futbolcuları en iyi seviyeye getireceğiz. Bunun kararını da tek başıma alamam. Ben kendi işimi yapacağım.'' Fenerbahçe'nin bu maçta avantajlı olduğunu da vurgulayan Jose Coucerio, ''Ben Fenerbahçe'nin bu konuda avantajlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü düşüne biliyor musunuz, benim takımım da maçta galibiyet alırsa çok farklı olur. Herkes kazanmayı da çok sever. Bakıldığı zaman biz Ankaragücü maçında kötü oynadık. Ama diğer maçlarda iyiydik. Futbolda hafızalar kısa süreli oluyor'' şeklinde konuştu. Gaziantepspor'un pazar günü Fenerbahçe ile karşılaşacağı maçı, Bülent Yıldırım yönetecek. Yıldırım'ın yardımcılıklarını Erdinç Sezertam ve Hüseyin Fidan yapacak. Maçın 4. hakemi olarak ise Mustafa Öğretmenoğlu görevlendirildi. Bu arada, yarın saat 16.00;da Kamil Ocak Stadı´nda oynanacak maçın biletleri kale arkası 30, maraton 50, kapalı A-B 150, GOLD 250 TL'den satıldı. A.A. Diğer Spor Haberleri
600230
yaşındaki çocuğun alkollü baba dramı
Yaklaşık saat boyunca aracın içinde sızan babasının uyanmasını bekleyen ve üzerinde sadece atlet bulunan küçük çocuk, penceresi açık araçtan temizlik işçilerinin olayı polise bildirmesiyle kurtuldu. Olay yerine gelen polis, olup bitenlerden haberi olmayan şahsı güçlükle uyandırdı. Polis, alkollü şahsı ve oğlunu, kendi araçlarıyla evlerine kadar bıraktı Başkent'te, 'bu kadarı da olmaz' dedirtecek bir olay yaşandı. Keçiören Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nde görevli iki işçi, gecenin ilerleyen saatlerinde, Fatih Caddesi Keçiören Müftülüğü önünde, yol kenarında park halinde fakat çalışır vaziyetteki aracın içinde kendinden geçmiş bir kişi ile yanında kıvrılmış bir şekilde uyuyan ve üzerinde sadece atlet bulunan yaşlarında bir erkek çocuk gördü. Şahsı uyandırmak için ellerinden geleni yapan işçiler, sonuç alamadı. Çocuğun üşümekten iki büklüm olmuş bir şekilde babasının yanında yattığını gören işçiler, durumu polise haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri güçlükle uyandırdıkları şahsın alkollü olduğunu tespit etti. Alkollü şahıs, çevresindeki gelişmelerden korkan ve üşüyen oğlunu, sarılarak teselli etmeye çalıştı. Vatandaşın aküsü biten aracı, polis ekipleri ve çevredeki vatandaşlar tarafından güçlükle itilerek çalıştırılabildi. Aracı kullanan polis, alkollü babayı ve çocuğu alarak evlerine kadar götürdü. Olayı polise haber veren işçilerden Adem Tunçbilek, aracın, iki-üç saattir yol kenarında park halinde çalışır vaziyette olduğunu söyledi. Aracı kontrol ettiklerinde biri çocuk kişi gördüklerini ve hemen polise haber verdiklerini belirten Tunçbilek, "Baba sızmış. Uyandırmaya çalıştık uyanmadı. Aracın penceresi açık. Üzerinde sadece atlet olan çocuk, büzülmüş aracın içinde yatıyor. Aklımıza kendi çocuğumuz geldi. İnsaniyet namına yardım edelim istedik" dedi. Diğer işçi ise, bu saatte evinde yatması gereken çocuğun bu haline çok üzüldüklerini söyledi.
599783
Havalar nasıl olacak? HARİTALI
Havalar nasıl olacak? Meteoroloji'den yapılan son değerlendirmelere göre günlük haritalı hava tahminleri... Yapılan son değerlendirmelere göre; Ülkemizin batı bölgelerinde aralıklarla görülecek yağışların Marmara'nın batısı(Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve İstanbul'un Avrupa yakasında), İzmir, Aydın, Manisa ile Muğla'nın kuzey ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor. HAVA SICAKLIĞI Hava sıcaklığı Marmara ve Ege'de ila derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. RÜZGAR Genellikle güney ve güneybatı, zamanla Marmara'da kuzey ve kuzeydoğu yönlerden hafif arasıra orta kuvvette esecek. UYARILAR KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI Yağışların; Marmara'nın batısı(Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve İstanbul'un Avrupa yakasında), İzmir, Aydın, Manisa ile Muğla'nın kuzey ilçelerinde kuvvetli olması beklendiğinden oluşabilecek olumsuz şartlara karşı (yıldırım düşmesi, lokal su baskını ve ani sel, taşkın, ulaşımda aksamalar vb.) ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir. BÖLGELERİMİZDE HAVA MARMARA Parçalı ve çok bulutlu, bölge geneli aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ile İstanbul'un Avrupa yakasında kuvvetli olması bekleniyor. EGE Parçalı ve çok bulutlu, Kıyı Ege zamanla Kütahya, Denizli ve Uşak çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların İzmir, Aydın ve Manisa ile Muğla'nın kuzey ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor. AKDENİZ Batısı parçalı bulutlu, doğusu az bulutlu ve açık geçecek. İÇ ANADOLU Kuzeybatı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra Ankara ve Eskişehir çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. BATI KARADENİZ Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra Bolu çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçecek. ORTA ve DOĞU KARADENİZ Parçalı ve az bulutlu geçecek. DOĞU ANADOLU Az bulutlu ve açık geçecek. GÜNEYDOĞU ANADOLU Az bulutlu ve açık geçecek.
599796
6. Boğaziçi Konferansı başladı
British Council'in, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile ortaklaşa düzenlediği 6. Boğaziçi Konferansı, İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nda gerçekleştirilen gala yemeğiyle başladı. Yemeğin açılışında konuşan Bağış, Hırvatistan'ın AB sürecinde çok başarılı bir yol izlediğini ifade ederek, ''Salona girmeden önce Hırvatistan'ın başmüzakerecisinden bir iyilik istedim. 'Lütfen yukarı çıktığınız asansörü geri göndermeyi unutmayın' dedim. Çünkü, Hırvatistan'ın bindiği asansöre, Türkiye binecek. Çünkü, bu konuda çok kararlıyız. AB'nin en üst katına biz de çıkacağız'' diye konuştu. Maliye Bakanı Bakanı Mehmet Şimşek'in yeni AB iletişim stratejisi için bütçeden pay ayırdığını ifade ettiğini belirten Bağış, ''Şimşek, belki cep telefonunu kapatarak, bizim baskılarımızdan kurtulacağını zannetti, ama Türkiye'nin başmüzakerecisinin burada olduğunu ve taleplerini sıralayacağını unuttu'' diye espri yaptı. İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu binasının herkes açısından çok önemli anılarla yüklü olduğunu ifade eden Bağış, binanın, Türkiye'nin AB girişim ve katılım müzakereleri sürecinde terörist saldırıya uğradığını anımsattı. New York, Londra, İstanbul'un demokrasi, insan hakları, ifade ve vicdan hürriyeti gibi aynı değerlerin arkasında durduğu için benzer saldırılara uğradığını kaydeden Bağış, ''Yaklaşık bin yıllık geçmişinde Türkiye yönünü hep batıya dönmüş bir ülke. Orta Asya'dan geldik, Viyana'nın kapılarına dayandık, şimdi Brüksel'in kapılarına dayanmış durumdayız, ama barış amaçlı'' şeklinde konuştu. -KONUŞMASINI HRANT DİNK'E ADADI- Devlet Bakanı Bağış, ''Büyük bir samimiyetle konuşmamı aramızdan bir kişi Hrant Dink'e adamak istiyorum'' diyerek, Dink'in Türkiye'nin AB yolculuğuna yürekten inanan bir kişi olduğunu kaydetti. Türkiye'nin şu anda geçmişe kıyasla çok daha demokratik ve cesur bir ülke olduğuna dikkati çeken Bağış, şöyle devam etti: ''Artık Kürt, Ermeni meselesinden büyük bir gönül rahatlığı ile bahsedebiliyoruz. Türkiye'nin Alevilerinden, Süryanilerinden söz edebiliyoruz. Onların demokratik haklarından, ihtiyaçlarından ve inançlarının gereklerini yerine getirebilme özgürlüklerinden söz edebiliyoruz. Bu kolay değil. Bundan 10 yıl önce bu ülkede insanlar Kürt olduğunu itiraf etmekten çekiniyorlardı. Artık Türkiye'de devlet televizyonunda günün 24 saati Kürtçe yayın yapan bir kanal var. AB, bu değişimi gerçekleştirmede en önemli çıta oldu.'' AB'nin, Türkiye'de değişimin lokomotifi olması açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Bağış, hala yapılması gerekenler olduğunu ve çok şey yapılmaya devam edildiğini söyledi. -ÇEVRE FASLI- Devlet Bakanı Bağış, bazı teknik konularla ilgili müzakerelerin günlük tartışmalara yansımadığını ifade ederek, vergiyle ilgili faslın açılması konusunu sürekli konuştuklarını anlattı. Vergilendirmeyle ilgili faslın açıldığını, çevre ile ilgili faslı açmaya çalıştıklarını anlatan Bağış, bu faslın açılması için 1500 sayfalık bir stratejik doküman hazırlanması gerektiğini, ilk taslak metin beğenilmediği için ikincisini, yeni tavsiyeler üzerine üçüncüsünü hazırlamak zorunda kaldıklarını anlattı. Türkiye'nin bugün itibariyle çevre faslı ile ilgili müzakere pozisyonunu açıklayan bir belgeyi hazırladığını ve üyelerin dikkatine sunulduğunu belirten Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Büyük ihtimalle aralık ayında İsveç'in dönem başkanlığı döneminde çevre ile ilgili fasıl açılacak. Aslında çevre genellikle aday ülkelerin en sona bıraktığı bir fasıldır. Çünkü, çok teknik ve maliyetlidir. Sivil toplum örgütlerini, parlamentonuzu, muhalefet partilerini bu fasıl konusunda ikna etmeniz zordur. Ancak biz Türkiye'nin samimiyetini ifade etmek için, Türkiye'nin müzakereler konusundaki iradesinin devam ettiğini ortaya koymak için ve Türkiye'nin bir değerler kulübünün bir parçası olmak istediğini ortaya koymak için bu teknik faslı bu aşamada müzakere etmeye karar verdik. Çünkü, bu süreç ve yolculuk sayesinde bizim ve sizin çocuklarınız temiz bir hava soluyacak, daha temiz bir su içecek ve daha güvenli denizlerde yüzecek. Bunu sadece Brüksel'de veya üye ülkelerde birilerini memnun etmek için yapmıyoruz. Türk halkı daha iyi bir yaşamı hak ettiği için, Türk halkı daha temiz bir hava solumayı hak ettiği için yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.'' -''17 FASLIN DOKUNULMAZLIĞI VAR''- Bazı siyasi zorluklar ve yaptırımlar olduğunu belirten Bağış, 33 fasıldan 17'sinin siyasi nedenlerden dolayı dokunulmazlığı bulunduğunu kaydetti. AB Türkiye İlerleme Raporu'nun açıklandığını anımsatan Bağış, ''Olli Rehn'in ilerleme raporunu sarı-lacivert kravatla açıklamış olması raporu, benim gözüme daha güzel gösterdi'' diye espri yaptı. Bağış, en azından 11 fasılda veya bu şekilde ilerleme kaydedildiğinin rapora geçirildiğini ifade ederek, ''Şu anda dalgalar yüksek ama yüzmeye devam ediyoruz, sonuçlar elde etmeye devam ediyoruz'' dedi. -''ÖNÜMÜZDEKİ MAÇLARA BAKMAK LAZIM''- Devlet Bakanı Bağış, Olli Rehn'in Kıbrıs ile ilgili futbol maçı benzetmesi kullandığını belirterek, ''Ben de buna inanıyorum. Dünkü maçı dünde bırakmak ve yarına, önümüzdeki maçlara bakmak lazım'' diye konuştu. Bugün Güney Kıbrıslıların, Kuzey Kıbrıslılarla ticaret yaptığını, ithalat ve ihracat yaptıklarını anlatan Bağış, şöyle konuştu: ''Biz, diğer 26 AB üyesi ülkenin aynı şeyi yapmasını istiyoruz. Yani eğer Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs ticaret yapabiliyorsa, AB'nin diğer ülkeleri de doğrudan ticaret yapabilmeli. Bizim limanlarımızı açabilmemiz için beklediğimiz tek şey, AB üyesi ülkelerin Kuzey Kıbrısla doğrudan ticarete başlaması. Hristofyas ile Talat, çok farklı bir çözümle bile masaya gelebilirler. Ama bu iki başkanın üzerinde uzlaşabilecekleri ve kamuoylarını ikna edebilecekleri herhangi bir çözüm, Türkiye'nin eksiksiz desteği ile karşı karşıya kalacaktır. Hepimiz iki başkanı destekleyelim, onlara cesaret verelim ve bu güzel adada barışa ulaşacak çözüme ulaşmaları için onları destekleyelim. Hepimiz için çok güzel bir mekan olan bu adada ulaşacakları herhangi bir çözüm konusunda onlara el verelim.'' *** Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, reformlar hız kesse de AB sürecinin hiçbir zaman sekteye uğramayacağını belirterek, ''Hükümetimiz AB üyeliğine takıntılı bir şekilde bağlı durumda'' dedi. British Council'in, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile ortaklaşa düzenlediği 6. Boğaziçi Konferansı'nın, İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğunda gerçekleştirilen gala yemeği öncesinde konuşan Şimşek, bütçeyi TBMM'ye sunmak için 24 saati bulunduğunu, cep telefonunu da kapattığını belirterek, ''Çünkü, Bakanlar ilave bütçe için beni sıkıştırıyorlar'' diye espri yaptı. Türkiye'nin günlük siyasetinin son derece hareketli olduğunu, siyasi tartışmalar arkasındaki trende yakından bakıldığında doğru istikamette olunduğunun görüldüğünü anlatan Şimşek, reform süreciyle ilgili bazı tartışmaların olacağını, kendisinin de bazı reformların neden gerçekleşemediğini sorguladığını anlattı. Değişimlerin zaman gerektirdiğine dikkati çeken Şimşek, ''AB'nin bize sunduğu taahhüt ve söz çok önemli. Kamuoyunun belki yeterince taahhütte bulunulmadığına ilişkin bir algısı var, ama bu kesinlikle böyle değil. AB, bize taahhütte bulunmuş ve sözlerini vermiştir'' diye konuştu. ''Reformlar hız kesse de AB süreci hiçbir zaman sekteye uğramaz. AB'nin bize taahhütte bulunması önemli. Hükümetimiz AB üyeliğine takıntılı bir şekilde bağlı durumda'' diyen Şimşek, Türk toplumunun AB üyeliğini hak ettiğini düşündüklerini söyledi. Türkiye'nin AB için yük değil, çok önemli bir zenginlik olduğunu, gelecekte bunun daha iyi anlaşılacağını düşündüklerini anlatan Şimşek, AB'nin esenliği ve refahının, belli bir ölçüde Türkiye gibi bir ülkeyi tam üye olarak kabul etmesine bağlı olduğunu kaydetti. Şimşek, Türkiye'nin son dönemde genç nüfusuna çok fazla yatırım yaptığını ifade ederek, yabancı ülkelerde iş yapan çok sayıda Türk bulunduğunu, 70'ten fazla ülkede, yaklaşık 130 milyar dolarlık, milyondan fazla proje yürütüldüğünü anlattı. -''TÜRKİYE, SERMAYEYE AÇILAN KAPI''- Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'nin, Avrupa'nın sermayeye açılan kapısı olduğunu vurgulayarak, değişim gösteren dünyanın çekim noktasının Çin, Hindistan gibi doğuya kaydığını, Türkiye'nin burada denge noktası oluşturabileceğini söyledi. İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda atılması gereken adımlar olduğunu belirten Şimşek, AB'nin üyeliğe yaklaşma sürecini hızlandırma konusunda önemli roller üstlenmesi gerektiğini dile getirdi. Reformlarda yavaşlama olduğunun söylenebileceğini ifade eden Şimşek, ''Emin olun bu açığı kapatacağız'' dedi. Şimşek, 2000 yılında GSYH, AB ortalamasının yüzde 30'una eşitken, şimdi yüzde 40'ını aştığını bildirerek, ''AB daha teşvik edici, cesaretlendirici olmalı ki, Türk kamuoyunu değişimleri benimseme konusunda daha fazla ikna edebilelim. Türkiye'de bu konuda bir kafa karışıklığı var, AB'nin Türkiye'ye verdiği sözlerle ilgili olarak... 2005 yılında verilmiş olan bir söz var. Ancak, tarihten bu yana çeşitli siyasi olumsuzluklar Türkiye'deki reform süreci önünde bir tehdit haline geldi'' diye konuştu. -''TAHMİNDEN FAZLA ETKİLENDİ''- Maliye Bakanı Şimşek, ekonomik krizden çıkış stratejisi benimsediklerini anımsatarak, ekonomik krizin, büyümenin ya da mali dengelerin tutturulması önünde yaşanan münferit bir şok olduğunu düşündüklerini söyledi. Türkiye'nin şu anda krizden çıkmak için ihtiyaç duyduğu bütün unsurlara sahip olduğunu vurgulayan Şimşek, ülkedeki reel ekonominin tahmin edilenden daha fazla etkilendiğini anlattı. Şimşek, ekonomik toparlanma ve canlanmanın etkilerinin görülmeye başlandığını ifade ederek, ''Türkiye'de ekonomik canlanma diğer ülkelere kıyasla daha istikrarlı bir şekilde gerçekleşebilecek'' dedi. Maliye Bakanı Şimşek, ''Olumsuzluklara rağmen AB yolculuğumuz devam ediyor. Bu uzun soluklu bir yolculuk. Önemli olan maçın sonucu, nihai skor'' diye konuştu.
600309
Maliki: Yatırımlarımızda Türk işadamlarıyla ortak olmak istiyoruz
Bağdat'taki ticaret zirvesi Türk müteşebbisler için verimli geçti. Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada görüşmelerin detayları anlatıldı. Başbakan Erdoğan'ın, Irak Başbakanı Nuri el Maliki, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve Irak Ticaret Bakanı Safa el Safi ile birlikte işadamlarıyla buluştuğu kaydedildi. Açıklamada yer alan bilgilere göre Bağdat Reşit Otel'de yapılan toplantıda Türkiye'den giden 50 işadamıyla buluşan Irak Başbakanı Maliki, Irak'taki yatırımlarda Türk işadamlarıyla ortak olmak istediklerini ve yatırımların garanti edileceğini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki Türk heyetine, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi çalışmaları eş güdümünden sorumlu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Konsey bünyesinde görevli dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu eşlik etti. Irak ziyaretinde bakanlar ve üst düzey bürokratların yanı sıra Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve ihracatçı birlikleri başkanları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Koçer, İSO Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan, ASO Başkanı Nurettin Özdebir, GTO Başkanı Mehmet Arslan ile TOBB üyeleri, Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren ve yönetim kurulu üyeleri de katıldı. Bunun yanında, TUSKON Başkanı Rızanır Meral, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği MÜSİAD Başkan Vekili Mehmet Nuri Görenoğlu, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Koçoğlu ve Yönetimi Kurulu Üyeleri, Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği Erkan Şahmalı, İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Başkanı Orhan Turhan, DEİK Türk Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Başkanı Mustafa Koca ve 50'ye yakın işadamı yer aldı.
599461
Hacılar kutsal topraklarda aşılanabilir
Hacılar kutsal topraklarda aşılanabilir Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, ilk hacı kafilelerine domuz gribi aşısının yetişmemesi halinde, aşının kutsal topraklarda yapılması konusunda Sağlık Bakanlığı'nın görüşünün esas olduğunu belirtti. Bardakoğlu, düzenlediği basın toplantısının çıkışında gazetecilerin, “domuz gribi aşısının laboratuvar testinin haftayı bulması durumunda hacı adaylarının nerede aşılanacağına” ilişkin soruları üzerine bir açıklama yaptı. Çalışmaların Sağlık Bakanlığı rehberliğinde yapıldığını söyleyen Bardakoğlu, “Sağlık Bakanlığı bizim için esastır. Türkiye'de olmaz ise orada yapılabilir” dedi. Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye vereceği ek kontenjan konusunda da şimdiye kadar herhangi bir gelişmenin olmadığını dile getiren Bardakoğlu, vatandaşlara henüz müjdeli bir haber veremediklerini kaydetti.
600090
Kenyalı askerlere saldırı: 16 ölü
Sudan ordu sözcüsü Kuol Deim Kuol basına yaptığı açıklamada, Kenya ordusunca Nadapal yerleşkesinde inşa edilen kışlaya, kendi geleneksel bölgelerine girdiği gerekçesiyle karşı çıkan Toposa kabilesi mensuplarının Kenyalı askerlerin bulunduğu kışlaya ateş açtıklarını söyledi. Kuol, "Edindiğimiz bilgiye göre aralarında bir komutanın da bulunduğu 16 Kenyalı asker açılan ateş sonucu öldü" dedi. Saldırıyı düzenleyen Toposa kabilesi gençlerini kınadıklarını ifade eden Kuol, "Dostlarımızla olan bu sınır sorunları dostane şekilde çözülmelidir" diye konuştu. Kenyalı yetkililerden olaya ilişkin henüz açıklamada bulunulmadı. BM tarafından hazırlanan haritalarda Sudan'ın içinde gösterilen Nadapal yerleşkesi, Sudan ve Kenya arasında yer alan ticaret yolu üzerindeki önemli bir geçiş noktası konumunda.
599380
Ne tarih ne biz affederiz
Ne tarih ne biz affederiz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başarılı müteahhitlere ödül törenide konuştu.haberi paylaş Başbakan hakkında iddiaları nedeniyle tutuklama kararı çıkarılan Genç Parti Lideri, işadamı ’ın hakkı istediği ’ya sert çıktı Erdoğan, “Ülkemden kaçıp gidenleri barındırırlar, onlara ikamet de verirler. Nerede kaldı demokrasinin, gerçekten özgürlüklerden yana olma anlayışı? Biz bu noktada ülkesinde dışarı çıkma yasağı olduğu halde ülkesinde birçok yolsuzluklara ulaştığı için yargılanma süreci devam edenlerle ilgili verilmiş bu kararlar varken, kalkıp da eğer bir ülkesi böyle bir şeye yol açıyorsa, bunu ne biz affederiz, ne tarih affeder” dedi. Avrupa’da fazlası var Erdoğan, dün Başarılı Türk Müteahhitlerine ’nde yaptığı konuşmada Avrupalı liderleri teröre duyarsız kalmakla, ’yı da Uzan’ın hakkı istemesi nedeniyle eleştirdi. ’nin üç başının, olaylarının içerisinde olduklarını tespit edip ’daki mal varlıklarını dondurduğunu belirten Erdoğan şöyle konuştu: “Avrupa’da bunun çok daha fazlası var, Avrupalı liderlere bunu defaatle söylememize rağmen, Avrupalı liderler hâlâ bu işe duyarsız. Hem teröre karşı olduklarını söylerler, ‘teröre karşı ortak mücadele’ derler, olarak da ilan ederler, ilan etmelerine rağmen de bu işin üzerine, söylememize rağmen, isim vermemize, belge vermemize rağmen gitmezler.” Fransa’ya sert çıktı Kırmızı bültenle arananların bile Avrupa’da barındırıldığını belirten Erdoğan, Uzan’ın ismini vermeden de Fransa’yı şöyle uyardı: “Bu kadar açık söylüyorum: Ülkemden kaçıp gidenleri de barındırırlar, onlara ikamet de verirler. Nerede kaldı demokrasinin, gerçekten özgürlüklerden yana olma anlayışı? Biz bu noktada ülkesinde dışarı çıkma yasağı olduğu halde ülkesinde birçok yolsuzluklara ulaştığı için yargılanma süreci devam edenlerle ilgili verilmiş bu kararlar varken, bu karara rağmen kalkıp da eğer bir Avrupa ülkesi böyle bir şeye yol açıyorsa, bunu ne biz affederiz, ne tarih affeder. Kendileriyle bunları konuştuk, konuşmaya da devam ediyoruz ve konuşmaya da devam edeceğiz. Burada bir kez daha altını çiziyorum.” FRANSIZ BAKAN: Uzan’ın ani başvurusundan haberimiz yok Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Pierre Lelouche, ’e yaptığı açıklamada, ’ın ani başvurusundan hükümetin veya büyükelçiliğin haberi olmadığını belirtti ve “Kendisine ay oturma izni verildi. Bu süre içinde dosyası incelenecek ve reddedilmesi halinde edilecek” dedi. Lelouche, başvurunun siyasi sığınma taleplerini inceleyen tamamen bağımsız olarak çalışan OFPRA (Fransa Mültecileri ve Vatansızları Koruma Ofisi) tarafından ele alındığını ve çok titiz davranıldığını belirtti. Bu olayın kendileri içinde sürpriz yarattığını söyleyen Lelouche, “Şu anda nerede olduğunu dahi bilmiyoruz. Bunu öğrenmek istiyorsanız avukatı ile görüşün” dedi.
599702
Bahçelievler'de kaza, kişi yanarak öldü..
'de kaza, kişi yanarak öldü.. E-5 karayolu ömür mevkinde saat 04:00 sıraları 34 VF 9180 plakalı minibüsüyle istikametine devam eden İrfan Yener iddiaya göre aşırı hız nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybetti. Aynı istikametteki Abdulhamit İşçen yönetimindeki 34 VH 8051 plakalı kamyona arkadan çarparak takla atan minibüs bariyerlere vurunca yanmaya başladı. Kazayı gören ve yangına müdahale eden sürücülerin söndürme çalışmaları yetersiz kaldı, aracın motor kısmırda başlayan büyüdü. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri çalışmalarıyla Yener ile araçta bulunan ve üzerlerinde çıkmayan kişiyi araçtan çıkarıldı. Vücutlarının çeşitli yerlerinde ciddi yanıklar oluşan kişiden minibüsün sürücü Yener ve bir arkadaşı olay yerinde bir kişi de kaldırıldığı Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Kamyon sürücüsü İşcen "Minibüs çok hızlıydı. Bana arkadan çarptı. Yanmaya başlayınca ilk müdahaleyi ben yaptım. Fakat içindeki şahıslar sıkışmıştı, kurtaramadık." dedi. Sürücü İşcen ifadesi alınmak üzere karakola götürüldü. Bir görgü tanığı da Minibüs kamyona çarptıktan sonra takla attı sonra da yanmaya başladı, Minibüste kişi alevlerin arasında kaldı. Yangını söndürmek için çok sayıda yangın tüpü kullandık ama yeterli olmadı" diye konuştu. Kaza nedeniyle uzun süre trafiğe kapanan E-5 karayolu Edirne istikameti kaza kaldırma çalışmaları sonunda normale döndü.
599712
Eskişehir'e 3. üniversiteyi ne engelledi?
Menmet Kuru'nun haberi Şehir planlarında üniversite arazisi olarak gösterilen alan, Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve DSP'li üyelerce yeşil alana dönüştürülmek istendi. Bunun üzerine sivil toplum temsilcileri ile DSP'li üyeler arasında tartışma yaşandı. DSP'li bazı üyeler, STK temsilcilerine önce sözlü, sonra fiilî saldırıda bulundu. Büyükerşen, üniversite arazisinin yeşil alan ilan edilmesini, "Halkımızın hormonsuz sebze ve meyveye ihtiyacı var. Burada hormonsuz sebze üretilsin. Bırakın millet kabak yesin." sözleriyle açıkladı. Eskişehir Kültür ve Eğitim Vakfı (EKEV), Anadolu ve Osman Gazi üniversitelerinin bulunduğu Eskişehir'e üçüncü üniversiteyi kurmak için harekete geçti. Vakıf, belediye tarafından üniversite arazisi olarak tahsis edilen Zincirlikuyu mevkiindeki alanı kiralamak için 2006 yılında Maliye Bakanlığı'na başvurdu. Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ve Yeditepe, Bahçeşehir gibi üniversitelerin de girdiği ihaleyi yıllık 100 bin TL kira bedeli ile EKEV kazandı. Araziyi 49 yıllığına kiralayan EKEV, arazinin tesviye planlama, mimari çalışmalarını yaparak ruhsat almak için DSP'li Tepebaşı Belediyesi'ne başvurdu. Başkan Ahmet Ataç'tan gerekli kolaylığın sağlanacağı sözünü alan EKEV, üniversiteyi kuracakları günün hayalini kurarken, ruhsat yerine DSP'li meclis üyelerinin ilginç ret kararı ile şoke oldu. Yıllardır üniversite arazisi olarak gösterilen arazi, yeşil alan ilan edilmek istendi. Kararda ısrar edilmesiyle STK temsilcileri ile DSP'li üyeler arasında sözlü tartışma yaşandı. DSP'li Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi İbrahim Aslan'ın STK temsilcilerine sert karşılık vermesi ve DSP'li meclis üyesi Kazım Kurt'un kararın STK'ların rızası ile alındığı yönündeki sözleri tartışmaların fitilini ateşledi. DSP'li bazı üyeler, STK temsilcilerine önce sözlü, sonra fiilî saldırıda bulundu. Gergin atmosfer, polis ve zabıta ekiplerinin devreye girmesi ile son bulurken, Başkan Büyükerşen salonu terk etti. EKEV Başkanı H. Fuat Seçkiner, 2011'de açmayı planladıkları üniversitenin imar planının hangi mantıkla değiştirilmek istendiğine anlam veremediklerini belirtti. Kararın kabul edilmesi halinde mahkemeye gideceklerini ifade eden Seçkiner, "300 milyon dolarlık bir yatırım. Şehre yıllık getirisi 20 milyon dolar olacak. Böyle bir girişimi engellemek ancak art niyet gerektirir." dedi. Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı ise üniversite arazisinin yeşil alan ilan edilmesi yönünde alınan karardan meclis üyesi olarak kendilerine haber verilmediğini kaydetti. Başkan Büyükerşen ise üniversite arazisinin yeşil alan ilan edilmesini ilginç bir gerekçeyle açıkladı: "3 yıldır aklınız neredeydi? Eskişehir gelişiyor ve büyüyor. Biz üniversitenin engellenmemesi için araziyi ileri kaydırıyoruz. Halkımızın hormonsuz meyve, sebze ihtiyacı var. Burada hormonsuz meyve sebze üretilsin. Bırakın millet kabak yesin."
600205
Yanarak can verdiler
Yanarak can verdiler Topkapı istikametinden gelip Şirinevler yönüne giden İrfan Yener'in kullandığı minibüs, Ömür rampasında direksiyon hakimiyetini kaybetti. Görgü tanıklarının iddiasına göre, bir otomobilin sıkıştırdığı minibüs, kontrolden çıkarak Abdülhamit İşçen'in kullandığı 34 VH 8051 plakalı kamyona arkadan çarptı. Daha sonra metrobüs yolunu ayıran çelik bariyerlere çarpan araç bir anda alev aldı. Ön tarafı içeriye gömülen otomobildeki kişi dışarıya çıkamadı. Yanan minibüsü fark eden kamyon sürücüsü araçtan aldığı yangın söndürme tüpü ile alevleri söndürmeye çalıştı. Ancak kazayı fark ederek araçlarını durduran vatandaşların da yangın tüpleriyle müdahalesine rağmen yangının sönmesi 10 dakikadan fazla zaman aldı. Alevlerin sönmesiyle vatandaşlar yaralılardan birini çıkarmayı başardı. Sağlık ekipleri tarafından ambulansa bindirilen yaralı vakit kaybedilmeden İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. Bu sırada olay yerine gelen itfaiye ekipleri, bir yandan yangını tamamen söndürürken diğer taraftan da itfaiye erleri 33 yaşındaki sürücü İrfan Yener'i içeriden çıkardı. Ancak Yener için yapacak bir şey kalmamıştı. Kazada hayatını kaybedenlerden birinin Yener'in tezgahtar arkadaşı İbrahim Karagöz olduğu öğrenildi. Diğer ölen kişinin ise yabancı uyruklu bir TIR şoförü olduğu belirtildi. Cesetler Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Adli Tıp Kurumu'na giden Yener'in yakınları ise sinir krizi geçirdi. Gözaltına alınarak Bahçelievler Polis Merkezi'ne götürülen ve yangına yangın söndürme tüpleriyle ilk müdahaleyi yapan kamyon sürücüsü Abdülhamit İşçen, minibüsün başka bir aracın sıkıştırması sonucu kurtaramayarak kendisine çarptığını ve bariyerlere çarptıktan sonra da yanmaya başladığını söyledi. Kaza nedeniyle yaklaşık saat trafiğe kapalı kalan E-5 Karayolu'na biriken araçlar kontrollü olarak yan yola yönlendirildi. Kaza yapan araçların kaldırılmasının ardından tekrar trafiğe açıldı.
599816
Astsubayların sorunlarını duyurmak için yürüdü
Küçük'ü, Emekli Astsubaylar Güçbirliği Platformu üyeleri, Anıtkabir'in karşısındaki Anıtpark'ta alkışlar ve kırmızı karanfillerle karşıladı. Platform Başkanı Ersen Gürpınar, astsubayların uğradığı sosyal ve ekonomik haksızlıkları protesto etmek için Küçük'ün, Merzifon'dan Ankara'ya kadar yürüdüğünü belirterek, amaçlarının, demokratik haklarını ilgililere duyurmak olduğunu söyledi. Gürpınar, "Bu yürekli arkadaşımız, sorunlarımıza dikkati çekmek için 12 gün yürüyüş yaptı" dedi. Küçük de "haklı davalarını dile getirmek için" bu yürüyüşe karar verdiğini ifade ederek, "Yürüyüşü tamamlayarak, başarıya ulaştım" diye konuştu. Tuncer Küçük ve beraberindeki platform üyeleri, daha sonra Türkiye Emekli Astsubaylar Derneğinin 25. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Anıtkabir'deki ziyarete katıldı.
600656
Aliyev: Yukarı Karabağ ile ilgili tutumumuzda bir değişiklik olmayacak
Azertac'ın haberine göre, Aliyev, yılın ilk ayının değerlendirildiği üst düzey danışma toplantısında yaptığı açıklamada, "Biz savaş ortamında yaşıyoruz. Savaş daha bitmedi. Karabağ ile ilgili müzakereler ne yazık ki henüz bir sonuç vermiyor, bunun tek sebebi Ermenistan'ın yapıcı olmayan tutumudur'' dedi. Ermenistan'ın bugünkü müzakereler sürecinde zaman uzatma taktiğini uyguladığını belirten Aliyev, şunları kaydetti: "Müzakerelerin çeşitli aşamalarında bunun şahidi olmuşuz. Belli bir ilerleme kaydedildiği zaman (Ermenistan) daha önce uzlaşma sağlanan konuları yeniden görüşmeye çalışıyor. Bunu daha önce de gördük, ne yazık ki bu aşamada da görüyoruz. Bazı durumlarda hem biz hem sorunun çözümünde arabuluculuk yapanlar bunu çok büyük bir şaşkınlıkla karşılıyor. Çünkü bir yıl önce veya yıl önce üzerinde uzlaşma sağlanan konular, yeni mevzuymuş gibi yeniden gündeme getiriliyor. Bunun da tek sebebi süreyi kasıtlı olarak uzatmak. Biz ise tutumumuzdan geri çekilmeyeceğiz." Aliyev, Karabağ sorununun uluslararası ilkeler doğrultusunda bir an önce çözüme kavuşmasını amaçladıklarını belirtti. İlham Aliyev, müzakerelerde, işgal altındaki bütün Azerbaycan topraklarından Ermeni güçlerinin çıkarılması, mültecilerin doğdukları topraklara ve Yukarı Karabağ'a geri dönmesi ve sorununun, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözülmesi gerektiği konularının ele alındığını söyledi. Yukarı Karabağ'a geçici statü verilebileceğini de ifade eden Aliyev, ancak bunun bağımsızlık anlamına gelmediğini, Ermenistan ile Azerbaycan'ın ilerde Yukarı Karabağ'ın statüsü ile ilgili müzakereleri sürdüreceğini, bunların temel ilke olduğunu vurguladı. Aliyev, "Umut ediyorum, Ermenistan müzakerelerde yapıcı bir tutum sergileyerek kısa bir zamanda sorunun çözüme kavuşması için gereken adımı atacaktır" dedi. Yukarı Karabağ konusu çözülmeden bölgede olumlu gelişmenin sağlanmasının mümkün olmadığını, Karabağ sorunu ile Azerbaycan topraklarının işgal altında bulunmasının bölgedeki en önemli sorun olduğunu belirten Aliyev, bu konuyu bir köşeye bırakarak başka bir konuyu çözmenin hem siyasi hem de manevi açıdan doğru ve mümkün olmadığını, Azerbaycan'ın gelişen olanaklarının da buna imkan vermeyeceğini bildirdi. Aliyev, ayrıca şunları söyledi: "Biz ulusal çıkarlarımız için sonuna kadar mücadele vereceğiz. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir, hak ve adalet bizim tarafımızda ve biz kendi ulusal çıkarlarımızı gereken yollarla savunacağız." Bölgedeki statükonun değişmesini en çok Azerbaycan'ın istediğini söyleyen Aliyev, ancak statükonun olumsuz yönde değil olumlu yönde değişmesi gerektiğini belirterek, statüko Azerbaycan'ın çıkarları pahasına değişecekse buna da imkan vermeyeceklerini kaydetti. -"DOĞAL GAZ ÜCRETİ ARTIRILMALI, TRANSİT GEÇİŞ ÜCRETİ DÜŞÜRÜLMELİ"- Konuşmasında Türkiye ile yapılan doğal gaz alışverişine de değinen Aliyev, Türkiye'nin aldığı gazın ücretini artırması, Avrupa'ya gidecek doğal gazın geçiş ücretini ise azaltması gerektiğini savundu. Türkiye'ye piyasa fiyatının çok altında gaz verdiklerini belirten Aliyev, "Azerbaycan yıllardır Türkiye'ye dünyadaki fiyatların üçte birine, yüzde 30'una doğal gaz satıyor. Bunu herkes biliyor. Hangi ülke kendi kaynaklarını, özellikle bu devirde dünyadaki fiyatların yüzde 30'una satar ve bunu kabul edebilir? Yani bu hiçbir mantığa sığmayan bir konudur" dedi. Türkiye ile geçen yıl nisan ayından bu yana sürdürülen çok sayıda görüşmenin sonuç vermediğini söyleyen Aliyev, "Gazımız dünyadaki fiyata olmasa da, hiç olmasa fiyata yakın fiyattan satılsın istiyoruz. Rusya gazıyla aynı fiyata olmasa da, hiç olmazsa bundan yüzde 8, yüzde 10 daha az olsun, ama bu oran yüzde 50 olmasın. Hangi ülke bunu kabul edebilir ki?" diye konuştu. Avrupa Birliği'ne (AB) doğal gaz ihracatına hazır olduklarını, AB'nin de bunu beklediğini, ancak son iki yıldır bu alanda gelişme sağlanamadığını ifade eden Aliyev, "Bunun da sebebi, Türkiye ile Azerbaycan arasında transit geçiş hakkıyla ilgili konularda uzlaşma elde edilememiş olmasıdır" dedi. Azerbaycan'ın tüm ülkelerle ilişkilerinde kendi çıkarlarını öne çıkardığını, bunun da dünyadaki mevcut deneyimler kapsamında yapıldığını belirten Aliyev, (Türkiye ile de) hem gaz satış ücretinde hem de transit geçiş ücretinde dünyadaki mevcut piyasa fiyatları uygulamasının geçerli olmasından yana olduklarını kaydetti. Kendilerine piyasa fiyatından yüzde 70 daha düşük fiyat önerildiğini söyleyen Aliyev, bu fiyatta kimseye gaz satmayacaklarını vurguladı. Geçen yılda konuyu fazla abartmadıklarını, mevcut şartlarda gaz ihracatı için alternatif güzergahları incelemeleri gerektiğini dile getiren Aliyev, ancak imkanlarının tükendiğini ve (Türkiye tarafından verilen) öneriyi kabul etmeyeceklerini söyledi. Azerbaycan'daki enerji kaynaklarına bölgeden büyük talep olduğunu da dile getiren Aliyev, Rusya ve İran'ın bu konuda kendileri için seçenek olduğunu söyledi. Aliyev, Rusya ve İran'dan öneriler geldiğini ve bunların olumlu değerlendirildiğini de kaydetti. Aliyev, gaz ihracatında Karadeniz'den Avrupa ülkelerine ulaşımının da düşünülmesi gerektiğini belirterek, bu alternatif üzerinde de duracaklarını kaydetti.
599494
Devlet-müteahhit elele hep beraber 'zirve'ye
Devlet-müteahhit elele hep beraber 'zirve'ye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası inşaat sektörü dergisi 'Engineering News Record' tarafından açıklanan 'Dünyanın En Büyük 225 Uluslararası Müteahhitlik Firması' listesinde yer alan 31 Türk firmasına plaket verdi CAHİT SARAÇOĞLU ANKARA Türkiye'yi inşaat sektöründe dünyanın ikinci büyük ülkesi yapan başarılı müteahhitlere verilen ödül törenine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dış politikadaki açılımlarının meyvelerini ekonomide de vermeye başladığını söyledi. Yurt dışı temaslarının, gezilerinin küçük hesaplarla eleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, izledikleri politika sayesinde ihracatın arttığını söyledi. Erdoğan, "Türkiye dış politikada aktif oldukça ekonomi de kazanır, ekonomi kazandıkça dış politika da daha fazla ağırlık elde eder. Geçmişte bu denklemi kuramayanlar, Türkiye'nin her alandaki yerden daha da geriye götürdü ama biz bu denklemi kurduk” diye konuştu. 2002 yılında firmalarımızın yurt dışında yüklendikleri iş miktarı 1,7 milyar dolar seviyesindeydi, 2008 yılında bu rakam tam 14 kat artışla 23,6 milyar dolara yükseldiğini belirten Erdoğan, komşularla ticaretin de bu sürede 5-6 kat, bazı ülkelerde 10 kat arttığını belirtti. İŞSİZLİK AZALACAK Geçen yıl temmuz ayında yüzde 9,9 olan işsizlik rakamının 2009 Temmuz ayında yaklaşık puanlık artışla yüzde 12,8'e yükseldiğini hatırlatan Erdoğan, "Ancak her ay kısmi de olsa bir düşüş olduğunu görüyoruz ve aldığımız tedbirlerle inşallah işsizliği de belli bir seviyeye düşüreceğiz" diye konuştu.
600468
Antalya Büyükşehir Belediyespor Türk Telekom: 67-62
Antalya Türk 67-62 BEKO Ligi'nin ilk haftasında 'da oynanan maçta Antalya Türk 'u 67- 62 mağlup etti temsilcisi böylece geçen sezon ligde hem içeride hem de dışarıda kez mağlup ettiği Türk 'u bir kez daha devirmeyi başardı. Antalya 'nda oynanan karşılaşmaya evsahibi takım hızlı başladı. İlk periyodu 17-16 önde kapatan ikinci periyotta oyun üstünlüğünü konuk takıma kaptırdı. Devre arasına Türk Telekom 34-25 önde girdi. Belediyespor üçüncü periyotta oyuna tekrar ağırlığını koydu. Özellikle Önder Külçebaş'ın başarılı oyunu ile evsahibi takım periyodun bitimine dakika 32 saniye kala tekrar tekrar öne geçti: 43-42. Üçünçü periyot 54-49 Antalya Büyükşehir Belediyespor lehine geçildi. Son periyot büyük mücadeleye sahne oldu. Ancak bitime saniyeler kala hücumda başarılı görünen evsahibi takım, karşılaşmayı sayı farkla 67-62 kazanmayı başardı. Karşılaşmayı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ile yine 'li Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen yan yana izledi. Molalarda ve devre arasında dansçı kızların gösterisi ise maçlarındaki atmosferi hatırlattı. SALON: Atatürk HAKEMLER: Recep Ankaralı (xxx), Fatih Arslanoğlu (xxx), Ziya Özorhon (xxx) ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR: Keith Grene (xxx)8, James Thompson (xxx)10, Lee Jackson (xxx)16, Önder(xxxx)18, Oktay (xxx)6, Serkan (xx)4, Hakan (xx)3, Caner (xx)2 TÜRK TELEKOM: Serkan (xxx)21, Bekir (xx)3, (xx)7, Ersin Dağlı (xx)2, Demond Mallet (xx)6, Wilson (xxx)19, Liroy Owens (x), Soner (xx)2, Ümit (xx)2 İLK PERİYOT: 17-16 DEVRE: 25-34 ÜÇÜNCÜ PERİYOT: 54-49 SONUÇ: 67-62
599266
İşin sırrı Yıldırım’da
İşin sırrı Yıldırım’daYUSUF KOBAL Başkanı, radikal değişimin meyvelerini toplamaya başladı. ’ı sportif direktörlüğe getirdikten sonra kenara çekilen ’ın eski alışkanlıklarını bir bir terk etmesi sarı-lacivertli takıma olumlu yansıdı ’de Başkan ’ın 11 yıl sonra kendini geri plana çekmesinin takım üzerindeki olumlu yansımaları konuşuluyor. Sezon başında radikal değişim kararı alarak bunu uygulamaya koyan Başkan Yıldırım, Teknik Direktör ’a tam serbestlik tanırken, eski alışkanlığı olan soyunma odası ziyaretlerini rafa kaldırdı. Yıldırım, yönetici arkadaşlarının da Can Bartu Tesisleri’ne gitmelerini yasakladı. Sportif direktörlüğe getirdiği ’a daha önce bizzat yaptığı görevleri bırakan Aziz Yıldırım, deneyimli teknik adamla, Daum’un beklenenden daha iyi anlaşmalarıyla iyice rahatladı. Daum’u takımın başına getirmeden önce Özer, Bekir ve transferlerini bitiren Başkan Aziz Yıldırım, Alman hoca geldikten sonra transfere kendi karar verme alışkanlığını da terk etti. Transfer işini Kocaman Daum ikilisine bırakan Yıldırım, daha sonra kadroya katılan oyuncuları onaylamakla yetindi. Başkan Aziz Yıldırım’ın, sarı-lacivertli kulüpteki işleyişten memnun olduğu ve kenarda kalmayı sürdüreceği bildirildi.
599446
Yemeği Karakol'da yemeye ne dersiniz?
Yemeği Karakol'da yemeye ne dersiniz? Topkapı Sarayı'nın avlusunda bulunan Karakol binasının restorasyonundan sonra hizmete açılan Karakol Restoran'ın işletmeciliğini Feriye Lokantaları üstleniyor. Mekânda yeniden yorumlanmış Osmanlı mutfağından örnekler sunuluyor AYSEL YAŞA LEZZET DURAKLARI Topkapı Sarayı'nın Bab-ı Hümayün bölümünde 1700'lü yıllarda sarayın odun deposu, sucular tarafından taşıma durağı olarak kullanılan karakol binası artık lüks bir restoran olarak hizmet veriyor. Kültür ve Turizm bakanı Ertuğrul Günay'ın başlattığı Sur-u Sultanî Projesi'nin bir parçası olarak hayata geçen Karakol Lezzet Durakları'nın bu haftaki yeni mekânı. Aya İrini Kilisesi'nin hemen yanındaki eski karakol binası UKTAŞ tarafından projelendirildi ve işletmesi Osmanlı mutfağında başarısını kanıtlayan Feriye Restaurant'a verildi. Çırağan Sarayı'nın Feriye Karakolu'nu da restore edip restorana çeviren Üstün Karabol ve Vedat Başaran şimdi Topkapı Sarayı'nda bulunan Karakol için yeni mönüler oluşturuyor. Karakol'da klasik Osmanlı mutfağıyla tanınan Feriye'nin aksine Osmanlı Mutfağı'na ait yemekler çağdaş yorumlarıyla misafirlere sunuluyor. Karakol'un Feriye'nin bir zinciri olmadığının altını çizen Vedat Başaran “Biz Karakol'da farklı bir konsept oturtuyoruz. Bunu Feriye'yle karıştırmamak lazım. Feriye'nin zinciri olmaz ama belki Karakol'un zincir restoranları açılır” diyor. Karakol'da işin kaliteli yürütülmesi için uğraşıyoruz diyen Başaran “Burada hızlı ve kaliteli yemek sunuyoruz. Topkapı Sarayı'na gelen turistlere bu ülkenin değerlerini yansıtan ikramlar sunuyoruz” şeklinde konuşuyor. Karakol'un mutfağını Türk ve Osmanlı sentezi olarak adlandırmak mümkün. Gelecek yüzyılın Türk mutfağına da hazırlık yapan mekânda Osmanlı yemekleri güncel sunumlarıyla hazırlanıyor. Mutfakta doğal ürünlerin kullanılmasının yanı sıra Karakol'da türü kaybolan ürünler de ortaya çıkarılıyor. Böylece tadı unutulan nice Osmanlı yemeği mekânda hayat bulmuş oluyor. Karakol'da fiyatlar biraz fazla ama isteyenler için uygun set mönüler de bulunuyor. LEZZET REHBERİ… Adı: Karakol Restaurant ve Cafe Ne yenir: Tahinli ve yoğurtlu köz patlıcan, isteğe göre set mönüler Ne ödenir: Bir kişi için 40 TL Ne zaman gidilir: 09.00 00.00 Nerede: Topkapı Sarayı Karakol Binası Aya İrini Yanı Tel: 0212 514 94 94 Karakol'un şefi Birkan Erköylü'den tahinli ve yoğurtlu közde patlıcan tarifi: Malz (4 kişilik) tane kemer patlıcan tane kaypa biber diş sarımsak yemek kaşığı zeytinyağı Yarım çay bardağı süzme yoğurt Çeyrek çay bardağı tahin Yarım demet maydanoz Yeteri kadar tuz Hazırlanışı Patlıcan ve kaypa biberleri ızgarada bütün olarak közlenir. Közlendikten sonra kabukları soyulur. Daha sonra biber ve patlıcanlar bir tavada zeytinyağı, ince ince doğranmış sarımsak ve ince kıyılmış maydanozla sotelenir. Sotelenen biberler küçük küçük doğranır. Patlıcanlar bütün olarak servis tabağına alınır. Üzerine biberler koyulur. Servis edilirken kenarına tahin ve sarımsaklı yoğurt eklenir.
599539
Kimyasal silahlarla Türk elçi mücadele edecek
Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, "bu sonucun geri planında, Türkiye'nin küresel konulardaki irade ve rolünün ve her alanda artan dış politika etkinliğinin" olduğu belirtildi..
599927
Bağış: "AB konusunda hep birlikteyiz"
Bağış: "AB konusunda hep birlikteyiz" Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin AB ile ilgili beklentilerinin arttığını söyledi. AB üyeliği konusunun Türkiye'deki birçok kesimin ortak hedefi olduğunu belirten Bağış, "Hem iktidar hem muhalefet, hem asker hem sivil kesim, Aleviler, Sünniler bu konuda birleşiyor. Patronla işçiyi, Ermenileri, Rumları, Ortodoksları, Müslümanları herkesi bir araya getiren bir konu. Hepimiz aynı fikirdeyiz. Hepimiz aynı hedefe yönelik çalışıyoruz. Bunlar bizim için, AB için, dünya barış girişimleri için de önemli." dedi. British Council'in, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile ortaklaşa düzenlediği 6. Boğaziçi Konferansı Çırağan Sarayı'nda yapılıyor. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, Hırvatistan AB Başmüzakerecesi Vladimir Drobnjak, İngiltere Avrupa İşleri Bakanı Holyhead Baronesi Gleyns Kinnock, Fransa Avrupa İşleri Bakanı Pierre Lellouche, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini, Hristiyan Demokrat Parti (CDU) Milletvekili Dış ilişkiler Komitesi Başkanı Ruprecht Polenz, Eckart von Klaeden Hristiyan Demokrat Parti/Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CDU/CSU) Milletvekili Eckart von Klaeden, İngiltere Büyükelçisi David Reddaway, Hollanda Krallığı İstanbul Baş Konsolosu Onno Kervers, CHP Milletvekili Onur Öymen, AK Parti Milletvekili, Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu'nun da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. Konferansın açılışında konuşan Egemen Bağış, Türkiye'nin neden AB üyesi olması gerektiği tezini savundu. Üyelik için gerekçeleri açıklayan Bağış, bu yolda Türkiye'nin kısa sürede attığı adımlara dikkat çekti. AB'nin insanlığın en büyük barış projelerinden birisi olduğunu söyleyen Egemen Bağış, "AB üye ülkelerin tarihlerine bakıldığı zaman savaşlar kan gözyaşı, inanılmaz boyutta kan ve gözyaşı görürsünüz. Eskiden düşman olan ülkeler bir araya geldi. Fransızlar İngilizlerle bir arada yaşıyor niye bizimle yaşamıyorsunuz?. Bu çok büyük bir barış projesidir. Türkiye üye olmadan bu proje tamamlanmamış olur. Türkiye de Avrupa da çok şeyler kazanacak. Avrupa küresel bir oyuncu olmak istiyorsa uluslararası konularda etkin olmak istiyorsa Türkiyesiz olmaz." dedi. Türkiye'de değişik kesimlerin AB üyeliği sürecini desteklediğini belirten Egemen Bağış, "Hem iktidar hem muhalefete hem askeri hem sivil kesimler, Aleviler Sünniler bu konuda birleşiyor. Patronla işçiyi, Ermenileri, Rumları, Ortodoksları, Müslümanları herkesi bir araya getiren bir konu. Hepimiz aynı fikirdeyiz. Hepimiz aynı hedefe yönelik çalışıyoruz. Bunlar bizim için de AB için de dünya barış girişimleri için de önemli." ifadelerini kullandı. Türkiye'nin demokrasi kültürü ile İslam kültürünü bir arada götürdüğünü, medeniyetler çarpışması tezine karşı konumda olduğunu söyleyen Bağış, "Türkiye, medeniyetler birliği projesinin lideri olan iki ülkeden birisidir. Türkiye Müslüman dünyasının umutlarını ve beklentilerini temsil ediyor. Türkiye'nin üyeliği Müslüman ve Hıristiyan dünyası için köprü olacaktır. Müslüman ülkesi İslam dünyası Türkiye'nin AB üyeliği sürecini çok yakından izliyor. Türkiye üyeliğe yaklaştıkça uluslararası toplumun Türkiye'ye yönelik ilgisi de artacaktır." şeklinde konuştu. Türkiye'nin ekonomik açıdan yük oluşturacağı tezine de karşı çıkan Bağış şu açıklamayı yaptı: "Ekonomik açıdan bir çok AB üyesi ve batılı ülkeden daha iyiyiz. Genç ve dinamik bir ülkeyiz. Avrupa'nın dördüncü büyük işgücünü temsil ediyoruz. Avrupa finansal zorluklar çekerken krizde tek Türk bankası bile olumsuz etkilenmedi. Türk ekonomisi oldukça dinamik çünkü. Krizden finansal sistemimiz kötü şekilde etkilenmedi."
599659
DANTE YANARDAĞI
"Amerikan kasabası Dante's Peak'e yakın bir yanardağ, tehlike sinyalleri verir. Yanardağdaki hareketleri gözleyen konunun uzmanı Harry Dalton oraya gelir. Geldiği andan itibaren kasabanın iki çocuk annesi belediye başkanı tarafından da destek görür.
599729
Doğan için kritik dönemece girildi
4.8 milyar liralık vergi cezaları sonrasında istenen teminatların yürütmesinin durdurulması ve iptali için ayrı dava açan Doğan Grubu, ilk turu kaybetti. İstanbul 9. Vergi Mahkemesi, Ekim'de açılan davaya istinaden verdiği kararda, vergi dairesince istenen teminatın yürütmesinin durdurulması istemini reddetti. Doğan Grubu, davada, bir süre önce Danıştay'ın verdiği bir karara göre hareket etti. Grup, vergi incelemesi tamamlanıp, ceza raporu mükellefe tebliğ edildikten sonra teminat istenemeyeceğini savundu. 9. Vergi Mahkemesi, Doğan'ın başvurusu üzerine, vergi dairesine savunma için gün süre verdi ve süreyi uzatmadı. MALİYE DİKKATLİ DAVRANDI Teminatın yürütmesinin durdurulması istenirken, maliyenin karşı savunmasında, Halkalı Vergi Dairesi'nin dikkatli tutumu da etkili oldu. Vergi dairesi, tebligat yazısında, "ilk hesaplama" vurgusuna yer verdi ve şöyle dedi: "Dairemizin ... vergi numarasında kayıtlı mükellefiyetiniz dolayısıyla 2006 Kurumlar V. Aralık /2005 KDV, Aralık/2006 KDV 1-12/2006 Geçici Vergi, 1-3/2007 Geçici Vergi, 1-6/2007 Geçici Vergi, 3-4-5-6/2007 KDV, dönemleri hesaplarınızın Gelirler Kontrolörleri Ahmet Turan Bahşi, Harun Naci Özbek, Fatih Kızıltepe, Ümit Ayfer, Fatih Rüştü Özbek tarafından incelenmesi sırasında yapılan ilk hesaplara göre tespit edilen matrah/vergi farkı üzerinden 651.930.450.47 TL vergi aslı, 982.080.591.62 TL vergi ziyai cezası ve 98.173.29 TL özel usulsüzlük cezası, yazımız tarihi itibariyle hesaplanan 487.691.219.62 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 2.121.800.435.00 TL için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 9'uncu maddesinin birinci fıkrası gereğince aynı kanunun 10'uncu maddesinde belirtilen türde teminatın yazımızın tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde müdürlüğümüze göstermeniz gerekmektedir. Gösterilecek teminatın, amme alacağının tahakkuk ve tahsil tarihine göre hesaplanacak gecikme zammı içinde para çevrilebileceği tabiidir." TARTIŞILAN ÜYE KATILMADI 9. Vergi Mahkemesi heyetinin karar aşaması da ilginç gelişti. Mahkeme üyesi hâkim Gülşen Deringöl oylamaya katılmadı. Deringöl'ün kızının Doğan Grubu'na ait bir televizyonda spikerlik yaptığı Süreç daha fazla önem kazanacak Aydın Doğan ve avukatları şimdiye kadar ihtiyati hacze itiraz, teminatın yürütmesini durdurma aşamalarından geçti. Grupla vergi cezası raporlarının özüne hukuki olarak henüz girilmedi. Doğan Grubu için süreç bundan sonra daha fazla önem kazanacak. Doğan Yayın Holding, Doğan Dış Ticaret ile Işıl İthalat İhracat'ın vergi ve ceza ihbarnamelerinin terkini (silinmesi) amacıyla yasal işlemlerin başlatıldığını açıkladı. Davayı kaybetmesi halinde orta vadede Doğan Grubu'nun ihtiyati hacizli malları, nihai hacze konu olacak ve kamu alacağının tahsili için satılması gündeme gelebilecek. Bundan sonra ne olacak? Doğan Grubu, 9. Vergi Mahkemesi'nin kararına karşı gün içinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz edebilecek. Teminatla ilgili farklı vergi mahkemelerinde davaları bulunan Doğan Grubu, diğer şirketleri için 20 gün sonra çıkması muhtemel kararları bekleyecek. Ancak, geçerli ve yeterli teminat veremediği için üç şirketine ihtiyati haciz uygulanan Doğan Grubu, 9. Vergi Mahkemesi de yürütmenin durdurulmasına hükmetmeyince iyice köşeye sıkıştı. Grup, teminat sorununu çözemezse halen banka hesapları ve tapuda konulan tedbirlere ilave bir önlem daha devreye girecek. Çünkü, nakit varlıklar vergi dairesi için teminata sayılıyor. Bu durumda, Doğan Grubu'nun farklı mecralarının reklam dahil muhtelif gelirleri, bankalara ulaştıktan sonra "teminata sayılmak üzere" bloke ettirilebilecek. Grup, ancak acil ihtiyaçlarını gerekçe göstererek nakit kullanabilecek.
599918
İzleyicinin 'Cumartesi Pazar" neşesi
Tempo Dergisi Yayın Yönetmeni Çınar Oskay ile derginin yazı işleri müdürü Ayşegül Savur, yazılı basından görsele uzandı, CNN Türk için renkli, dopdolu içerikli bir program hazırladı: "Cumartesi-Pazar" Yaklaşık bir önce izleyiciyle buluşan “Cumartesi-Pazar”da, hafta sonları 09.00’dan 11.00’e kadar haftanın önemli olayları tartışılıyor. Program muhabirleri ve gurmelerin kentteki yeniliklerin izini sürdükleri programda, Tempo’nun mizah yazarı Aziz Kedi’nin komik skeçleri de yer alıyor. Programın doğuş öyküsünü Çınar Oskay ile Ayşegül Savur anlattı. Öncelikle öğrenmek istiyorum, “Cumartesi-Pazar” programı nasıl oluştu, bu fikir nasıl doğdu? Ayşegül Savur: CNN Türk yönetimi hafta sonu sabahları için renkli, keyifli bir aktüalite programı istiyordu. Bize sordular. Yani fikir onlardan çıktı... Sonrası hızlı gelişti. ıkimiz de eski CNN Türk’çü olduğumuz için fazla düşünmeye gerek duymadık, teklifi zevkle kabul ettik. Bu programın sizi en çok heyecanlandıran yanı ne oldu? Çınar Oskay: CNN Türk gibi prestijli bir kanalda keyifli, rengarenk işler yapabilme fırsatı... Konuklar... Çok sevdiğimiz müzisyenleri canlı dinleyebilmek... Beğendiğimiz, takdir ettiğimiz insanları herkese tanıtabilmek... Ve en önemlisi, insanları hafta sonuna keyifle ve enerjiyle başlatmak. Bunları birbiri ardına eklediğiniz takdirde heyecanın dozu epey artıyor açıkçası... Programın içeriğiyle ilgili bilgiyi okuduğumda aklıma gelen ilk soru “Televizyonun ‘Tempo’su nasıl?” oldu... Nasıl? Ayşegül Savur: Televizyonun temposu dergiden farklı elbette... Hızlı ve geri dönüşü yok. Ayrıca kesinlikle hata kaldırmıyor. Ama keyifli aktığında da hiç bitmesin istiyorsunuz. "Kameralara alışana kadar az çile çekmedim" Kameralara alışabildiniz mi, kendinizi izlediğinizde (tabii izliyorsanız) neler dikkatinizi çekiyor? Çınar Oskay: ızliyoruz tabii... Kendi adıma konuşayım, ilk başta insan kendini tanıyamıyor. Kendinize bakıp, “Bu kim yahu?” diyorsunuz. Ayşegül bu alanda daha tecrübeli, dolayısıyla pek zorluk çekmedi. Ama ben ilk başlarda hangi kameraya bakacağımı öğrenene kadar epey çile çektim! Bir yandan dergi, diğer yandan televizyon programı... Nasıl organize oluyorsunuz? ıkisine birden yetişmeye çalışmak sizi hiç mi zorlamıyor? Ayşegül Savur: Dergiyle paralel çalıştığımız çok seri ve genç bir ekibimiz var. CNN Türk’ün deneyimli ekibinin de desteğiyle, işimizi yapıp çıkıyoruz. Bu hafta Antalya Film Festivali nedeniyle Antalya’da bulunduğumuzdan, İstanbul’da bir sürü işi yarım bırakmak zorunda kaldık. Ama ne yapalım? ış için katlanıyoruz! Tempo ekibi artık konuşmadan anlaşıyor Bildiğim kadarıyla Tempo’nun muhabir ve gurmeleri de bu koşuşturmanın içerisinde... Gerçi programda herkesin keyfi yerinde gibi görünüyor ama çok ciddi mesai gerektiren bir iş yapıyorsunuz sonuçta... Ekibi programa dahil etme kısmında nasıl bir konuşma yapıldı, çok merak ediyorum... Ayşegül Savur: Biz Tempo’da artık birbirimizle konuşmadan anlaşmaya başladık. Televizyon programı başladığında da herkes sanki ne yapması gerektiğini biliyormuş, 40 yıllık televizyoncuymuş gibi işe koyuldu. CNN Türk Haber Koordinatörü Yavuz Oğhan’ın beğendikleri ise programda kaldı. Eskiden hafta sonları izlediğiniz programlardan hangilerini hatırlıyorsunuz? “Hiç kaçırmadan izlerdim” dediğiniz programlar var mı? Çınar Oskay: Aslında ikimiz de kısa süre öncesine kadar hafta sonu sabahları horul horul uyurduk. (gülüyorlar). Ama hafta sonu programı deyince, aklımıza çocukluğumuz geliyor. Eskiden TRT’de sabahları komedyen Danny Kaye’in orkestra şefliği yaptığı klasik müzik konserleri olurdu. Güne iyi müzikle, gülerek, bir kalite duygusuyla başlardık. Programda yayınladığımız kliplerle, seçtiğimiz konuklarla ve haberlerle biraz bu duyguyu yakalamaya çalışıyoruz biz de... Bilgi "Eleştirileri değerlendiriyoruz" “Cumartesi-Pazar”a gelen izleyici tepkileri nasıl? Ayşegül Savur: Çok iyi tepkiler de var, eleştiriler de... ınsan bu işlerde biraz ayak sürüyünce iyi şeyleri duymayıp, eleştirileri dikkate almaya başlıyor. Eksiklerimizi gidermeye, daha kusursuz olmaya çalışıyoruz hep birlikte... Röportaj için soru hazırlamak zordur ama meslektaşlara soru hazırlamak daha da zordur. Hâl böyle olunca son olarak birer soru da birbirinize yöneltin istedim. Ayşegül Savur: Yok, biz soru sormayalım birbirimize, her şeyimizi biliyoruz artık. Merak edecek bir şeyimiz kalmadı ki... (gülüyor) Çınar Oskay: şöyle bir soru var istersen: Televizyon mu, dergi mi? Ayşegül Savur: Bu soruya ikimiz de aynı cevabı veririz diye düşünüyorum: ıstediklerinizi yapabiliyorsanız, kesinlikle ikisi de... TV'nin hakkını canlı yayında verirsin Canlı yayının avantajları ya da dezavantajları konusunda ne düşünüyorsunuz? Çınar Oskay: Televizyonun sırrı, olan biteni “o anda” göstermesi... Televizyonun hakkını canlı yayında verirsiniz. Doğal, spontane olması, yayını çok daha heyecanlı ve renkli kılıyor. Banttan olsa mükemmelin peşinde koşarsınız. da fena olmazdı herhalde... Ama bu çok daha gerçek ve heyecanlı.
599903
Lüleburgaz'da yağmur su baskınına neden oldu
Alınan bilgiye göre, akşam saat 20.00 sıralarında başlayan ve 02.00'ye kadar devam eden fırtına ve sağanak sonucu Lüleburgaz'da metrekareye 73.5 kilogram yağmur düştü. Fırtına nedeniyle evin çatısının uçtuğu ve onlarca ağacın araçların üzerine devrildiği kentte, Vakıfköy Beldesi mevkisinden gelen sular ve sağanak sonucu çeşitli mahallelerde 110 ev ve bazı binaların bodrumlarını su bastı. Kırklareli Belediyesi İtfaiye Müdürü Yalçın Ekşiler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık saat aralıklarla devam eden şiddetli yağışta, Gençlik Mahallesi, İstanbul Caddesi, Barış Mahallesi, Özerler Mahallesi, Yıldırım Mahallesi ile Hürriyet Mahallelerinde su baskınlarının yaşandığını ifade etti. Kırklareli Belediyesine bağlı itfaiye, fen işleri müdürlüğü ve zabıta ekiplerinin gece 04.00'e kadar görev yaparak hayatı normale döndürdüğünü anlatan Ekşiler, ''Yıkılan ağaçlar kaldırıldı, kapanan yollar ulaşıma açıldı, vatandaşlarımızın mağduriyetleri giderildi. Hayat normale döndü. Belediye olarak elektrik hatlarını daha önce yer altına almasaydık, belki de büyük facialar yaşanabilirdi'' dedi. Meteoroloji yetkilileri, gün içinde hava sıcaklığının en düşük 18, en yüksek 28 derece olacağını ifade ederek, şiddetli yağışın bugün de devam edeceğini bildirdi.
600057
Manila yakınlarında uçak düştü: ölü
Havaalanı ve polis yetkililerinin açıklamalarına göre, DC-3 tipi uçak Las Pinas bölgesinde 14 evin çatılarını sıyırdıktan sonra boş bir deponun üzerine düşerek alev aldı. Deponun yakınındaki iki evin de yandığı haber verilirken, yerde ölen ya da yaralan olduğu yolunda bir haber bulunmuyor. Uçağın, Manila havaalanından Puerto Princesa kentine gitmek üzere havalanmasından birkaç dakika sonra uçağın pilotunun geri dönerek, acil iniş için izin istediği belirtildi. Kazanın nedeni henüz bilinmiyor.
600288
Kışlada intihar
Karakter boyutu Kışlada intihar Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde bulunan Sakarya Kışlası'nda astsubay başçavuş beylik tabancasıyla intihar etti. Sakarya 1. Mekanize Tugay Komutanlığı Hizmet Destek Taburu'nda görevli Astsubay Başçavuş D.G.(28) girdiği bunalım sonucu beylik tabancasıyla intihar etti. Astsubay D.G. askeri ambulansla Özel Bilge Hastanesi'ne getirildi. D.G., hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
599515
Pakistan kanıyor: 12 günde 176 ölü
Pakistan kanıyor: 12 günde 176 ölü Taliban'a yönelik operasyonlarını sıkılaştıran Pakistan yönetimi son günlerde arka arkaya patlayan bombalarla sarsılıyor Pakistan 12 gündür yaşanan saldırılarla tam anlamıyla kan gölüne döndü. BM büroları, pazar yerleri, askeri hedefler, devlet memurlarının oturduğu binalar, polis tesis ve karakollarının hedef alındığı saldırılarda ölü sayısı 176'ya kadar yükseldi. Dün de Polis, Pakistan'ın kuzeybatısındaki Peşaver kentinde bir karakola düzenlenen intihar saldırısında 13 kişi hayatını kaybetti. Peşaver polis şefi Liyakat Ali Han, basına yaptığı açıklamada, polisin motosikletle yaklaşan ve biri kadın iki kişiyi durdurmaya çalışırken kadının üzerindeki bombayı patlattığını belirtti. Yetkililere göre, iki yılı aşkın süredir özellikle Pakistan'daki Taliban hareketinin düzenlediği saldırılarda ölü sayısı bin 300'e ulaştı. LİDERLER ARTAN TERÖRÜ KONUŞTU Pakistan'da Başbakan Yusuf Rıza Gilani dün üst düzey yetkililerle artan terör saldırılarını ve alınacak önlemleri görüşüyor. Gilani, hükümet üyeleri, ordu komutanları, eyalet valileri ve muhalefet liderleriyle Başbakanlık konutunda bir araya geldi. Öte yandan ABD Başkanı Barack Obama Pakistan'a 7.5 milyar dolarlık yardım paketi sağlanmasını içeren yasayı imzaladı. Paket yıl boyunca ekonomik ve sosyal projelerde kullanılacak.
599512
Tribün korkusu
Tribün korkusu Tribün korkusu Çarşı'nın destek açıklamasına rağmen Beşiktaş'ta endişe sürüyor. Kasımpaşa maçında puan kaybedilmesi durumunda olay çıkmasından korkan yönetim, ekstra önlemler aldı Beşiktaş yönetiminin tribün korkusu hala sürüyor. Son oynanan olaylı Denizlispor karşılaşmasının ardından hafta içinde başkan Yıldırım Demirören ve taraftarın karşılıklı yaptıkları açıklamalarla azalan gerginliğe rağmen siyah-beyazlı yöneticiler, bugünkü Kasımpaşa maçında da protestoların tekrar etmesinden endişe duyuyor. Kulübün önde gelen taraftar gruplarından Çarşı'nın, sitesinden bir açıklama yayınlayarak takıma destek vereceğini bildirmesi tansiyonu bir nebze olsun düşürürken, olası puan kaybında tepkinin büyük boyutlara ulaşacağını düşünen yönetimin, İnönü Stadı'nda yine özel önlemler aldığı öğrenildi. DENİZLİ DE ÇEKİNİYOR Teknik direktör Mustafa Denizli'nin de bu durumun futbolcularının üstünde baskı yaratmasından çekindiği ve yaptığı konuşmalarla oyuncularının rahatlatmaya çalıştığı belirtildi. Tecrübeli çalıştırıcının, "Denizlispor karşılaşması hepimiz için çok zordu ancak puanı almayı bildik. Şimdi işimiz daha kolay. Her takım zor dönemlerden geçebilir. Kalitenizi sahaya yansıttığınız süreceği sorun yaşamayız. Kasımpaşa maçını kazanıp artık taraftarımızı mutlu edelim" diye konuştuğu bildirildi.
599459
Duvarı delip iki kilo altın çaldılar
Duvarı delip iki kilo altın çaldılar Manisa'da zemin kattaki kuyumcunun duvarını delen soyguncular kasadaki iki kilo altını alıp kaçtı. MANİSA (AA) Manisa'nın Saruhan ilçesinde filmleri aratmayan bir soygun gerçekleşti. Bir kuyumcunun duvarını delen hırsızlar iki kilogram altın çaldı. Alınan bilgiye göre, Saruhanlı Çarşısındaki kuyumcu dükkanı olan Remzi Esen, iş yerine geldiğinde duvarın delinerek kasada bulunan kilogram altının çalındığını gördü. İş yeri sahibi Esen'in ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, zemin kattaki kuyumcuya duvarı delerek giren kimliği belirlenemeyen kişi veya kişilerin, çelik kasayı oksijen kaynağıyla açarak altınları aldığını belirledi. Zanlı veya zanlıların, hırsızlıkta kullandıkları oksijen tüpü ve diğer malzemeleri iş yerinde bırakıp kaçtıkları görüldü. Kuyumcu mağazasına gelen Kimlik Tespit ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü polisleri, hırsızların bırakmış olabileceği delilleri toplamak için teknik çalışma yaptı. Olayla ilgili çalışmanın sürdüğü, hırsız veya hırsızların yakalanmasına çalışıldığı bildirildi.
599713
Yazın verilen kiloları almamanın yolu
Kışın vücut ve metabolizma kendini koruma altına almıştır ve daha yavaş çalışmaya başlar. Yeme ihtiyacı artar, özellikle çok fazla karbonhidratlı yiyecekler yeme ihtiyacı başgösterir. Terleme de çok az olduğundan metabolizma hızı minimumdur. Bu dönemde dikkat edilmezse kilo artışı kaçınılmaz hale gelir. Bağışıklık sistemimiz, havalar soğuyunca grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi hastalıklara karşı kendini korumak için yağ yakımını engeller. Kış mevsimini sağlıklı geçirmek için bağışıklık sistemini biraz daha güçlendirmek gerekir. Güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yatar. Kış aylarında metabolizmanın yavaşlamasına ek olarak fiziksel aktivitenin azalması da kilo artışına neden olur. Hormonal değişimlere bağlı olarak sindirim sisteminde kabızlık gibi problemler oluşabilir. Metabolizmayı hızlı çalıştırmak için.. İyi bir kahvaltı ile güne başlamak, hem direncinizi korur hem de kilo kontrolüne yardımcı olur, hem de metabolizma hızınızın yavaşlamasını engeller. Susamadan su için Su vücudumuzdaki bütün metabolik reaksiyonların temel direğidir. Kışın su kaybımız daha az olduğu için susama hissimiz azalır, ancak su ihtiyacımızı yine de karşılamamız lazım. Susamasanız bile günde 2-2,5 (10-14 bardak) litre su tüketin. Siyah çay ve kahve yerine bitki çayı, içinizi ısıtmak için daha iyi bir seçenek Kışın favori içecekleri genellikle sıcak içeceklerdir. Ama kafein-tein içeriği yüksek olan çay-kahve tercih edilir. Oysa kuşburnu çayı vitamini içerdiği için, rezene çayı gaz sorunlarına iyi geldiği için tercih edilebilir. Greyfurt, lahana ve maydanoz kış hastalıklarından korur Kış hastalıklarından korunmak için ve vitaminini yeterli almak gerekir. Portakal, mandalina, greyfurt, havuç, kivi, karnabahar, lahana, brokoli, Brüksel lahanası, maydanoz, tere, ıspanak ve vitamininden zengindir. Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğuması ile birlikte fiziksel aktiviteler azalır. Lifli besinlerin tüketiminin de azalması sonucu kabızlık sorunu kendini gösterir. Bu nedenle kuru baklagillerin, kepekli tahılların (esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna/pirinç/erişte/un) tüketimine ağırlık verilmeli. Yağı, şekeri azaltın! Kış yaklaştıkça, vücudumuz ısı değişikliğine uyum sağlayabilmek adına harcadığı enerjiyi düşürür. Azalan fiziksel aktiviteye paralel olarak yağ ve şeker tüketimi de kısıtlanmalıdır. Haftada 2-3 kez balık yiyin Kış mevsiminde güneş yüzünü daha az gösterdiğinden, vücut vitamini gereksinmesini karşılayamaz. Güneşli günlerde 20-25 dk güneş ışığından direkt olarak yararlanarak (hafif tempolu yürüyüşler olabilir) ve haftada 2-3 kez balık yiyerek kalp sağlığınızı koruyabilirsiniz. Tatlı sizi ısıtmaz! Uzun süreli açlıklardan kaçınılmalıdır. Enerji ihtiyacının karşılanması için fast food ya da yağdan, şekerden zengin gıdalara yönelmek doğru değildir. Soğuk günlerinde "tatlı yersem ısınırım" mantığından vazgeçilmeli, yeterli ve dengeli beslenerek vücudun ısı dengesinin korunması sağlanmalıdır.
599239
Arınç'tan yerel medyaya büyük moral
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünce (BYEGM) düzenlenen 18. Yerel Medya Eğitim Semineri Manisa OSB Lokali'nde verilen yemek ile sona erdi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, seminere katılan gazetecilerle bir araya geldiği yemekte yaptığı konuşmada, bilgi ve birikimlerini paylaşan konuşmacılarla yaptıkları görüşmelerden seminerin çok verimli sonuçlar getirdiğini öğrendiğini söyledi. Seminere ilden 200'den fazla medya mensubunun katıldığını belirten Arınç, ''Şahsen ben de bulunduğum kadarıyla seviyesi çok yüksek bir eğitim semineri olduğunu gördüm. İnşallah yerel medya güçlendikçe, imkanları arttıkça güzel işler çıkaracaklardır, bizler de bunlarla iftihar edeceğiz'' diye konuştu. -MANİSA EKONOMİSİ- ''Ekonomik ve Sosyal Konsey'in de bir sonraki toplantısını Manisa'da yapmayı düşündüklerini'' açıklayan Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: ''10 bakan arkadaşımızla Manisa'ya geleceğiz. Manisa ekonomisini sizlerden dinleyerek, masaya yatırarak sizlerin görüş ve düşüncelerini alacağız. Manisa OSB Türkiye'de en iyi yatırım yapılan, en çok beğenilen, imkanlarıyla, alt yapısıyla her türlü hizmeti en iyi şekilde sunabilen bir bölgedir. Geçmişten bu yana hep başarılı idi. Bugün de başarılı olmaya devam ediyor. Manisa'nın ekonomik kalkınması konusunda el ele vereceğiz.'' Konuşmasında Anadolu Ajansı'nın yerel basına çok önemli hizmetleri olduğuna da dikkati çeken Arınç, ''İnternet sitelerimizi takip edin. Basın Yayın Genel Müdürlüğü komprime, size hap gibi haber gönderiyor. Onları mutlaka kullanın. Türkiye'nin neresinde ne var buralara girmek suretiyle bunu haber yapabilecek noktaya geleceksiniz'' dedi. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdür Vekili Salih Melek de konuşmasında Manisa'nın böylesine gelişmiş bir kent olduğunu daha önce bilmediğini, bundan sonra Manisa'yı ülke ve dünyaya tanıtmayı görev edindiklerini belirtti. Arınç, yemeği organize eden OSB Yönetim Kurulu Başkanı Sait Türek'e Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün teşekkür plaketini verdi. Yemeğin ardından gazetecilerle sohbet eden Arınç, bir ara kendisine uzatılan fotoğraf makinasıyla gazetecilerin fotoğrafını çekti. OSB Yönetim Kurulu'nun ev sahipliğinde düzenlenen yemeğe, Manisa Valisi Celalettin Güvenç, Belediye Başkanı Cengiz Ergün, Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hilmi Bengi, OSB Yönetim Kurulu Başkanı Sait Türek, Ticaret Borsası Başkanı Arif Koşar ve Manisa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ertuğrul Aytaç da katıldı.
600317
İskenderun güvercini, askeri amaçlı kullanılacak
İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası'nda gerçekleştirilen toplantıda, İTSO Genel Sekreteri Halil İbrahim Kocadölü, davetlilere İskenderun güvercini hakkında sinevizyon destekli bir sunum yaptı. Sunumda İskenderun Güvercini'nin tarihi hakkında konuklara detaylı bilgiler aktarıldı. İTSO Başkanı Halil Şahin, İskenderun Güvercini'nin haberleşme ve askeri açıdan da son derece önemli olduğuna vurgu yaparak, güvercinlerin Suriye'den getirildiğini söyledi. Garnizon Komutanı Tuğgeneral Gürsel Öztürk, İskenderun güvercinini yetiştirerek çoğaltacaklarını ve haberleşmede kullanacaklarını belirterek, "İTSO yönetimi, İskenderun ile özdeşleşen, ancak İskenderun'da kalmayan güvercinlere sahip çıktı. Bu da bizleri mutlu etmektedir. İskenderun Güvercini'ni çoğaltmayı ve askeri amaçlı kullanmayı düşünüyoruz." dedi.
599977
Taş köprülerin tamiri ondan soruluyor
Erzurum Yakutiye Medresesi, Trabzon Sümela Manastırı, İzmir Saat Kulesi ve Bosna'da bulunan ünlü Mostar Köprüsü bunlardan sadece bir kaçı... Son zamanlarda değeri iyice anlaşılan ve uğruna yeni atılımlar yapılan, yeni ocaklar kurulan Bayburt taşı, işte bu şekil ve ruh sanatkarlarının becerikli elleri sayesinde yüzyıllar boyunca ya ayakta duracak eserleri ortaya çıkarmış, ya da tahrip olanları onarmıştır. Bayburt'un ve Bayburtlunun gurur duyduğu bu zanaatin en ünlü temsilcilerinden biri de Ömer Usta... Nereye eli uzanmamış ki, Erzurum Yakutiye Medresesi, Trabzon Sümela Manastırı, İzmir Saat Kulesi ve en ünlüsü Bosna'nın Mostar Köprüsü... Şimdilerde de Edirne yolcusu Ömer Usta. Sırada Uzunköprü'nün onarımı var. Ama mutlu değil bu büyük usta! "Sadece ben değil, tüm Bayburtlu taş ustaları bu durumdan rahatsız" diyor... Ömer Kırmızı'yı ve Bayburtlu taş ustalarını rahatsız eden konu şu: Bayburt taşını tüm dünyaya işledikleri halde, Bayburt taşından Bayburt'un yeteri kadar yararlanamaması... Mesela bir köprü? Neden olmasın? kadar ünlü eserde imzası olan Ömer Usta, Bayburt'a bir taş köprü yapmayı hayal ediyor. Hayalinde, Çoruh Nehri üzerinde bulunan zevksiz köprüler yerine, Bayburt taşından köprüler yapmak, Bayburt'a bu güzelliği tattırmak, kazandırmak var.
599917
KEY bilgileriyle 80 kişi dolandırdılar
Ankara Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Bilişim Suçları Büro Amirliği ekipleri, cezaevinden bir süre önce çıkan Aytaç Ö. ve kardeşi Ufuk Ö'nün kredi kartı dolandırıcılığı yaptıklarını belirledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla yapılan ve ''Sahte Yüz'' adı verilen projeli çalışma yaklaşık ay sürdü. Çalışma sonucunda liderliğini Aytaç Ö. ve Ufuk Ö'nün yaptığı ileri sürülen 18 kişi gözaltına alındı. Zanlıların, KEY ödemeleriyle ilgili olarak çalışanların internette yayımlanan vatandaşlık numaralarını aldıktan sonra Sosyal Güvenlik Kurumunun internet sitesinden detaylandırdıkları kimlik bilgileri ve çoğu sabıkalı kişilerin fotoğraflarıyla sahte nüfus cüzdanı çıkardıkları tespit edildi. Sahte kimliklerle ayrı bankadan 80 kişi adına kredi kartı çıkaran zanlıların, kurdukları paravan şirketler aracılığıyla kartları kullandıkları belirlendi. Ortalama 4-5 bin TL limiti olan kredi kartlarından şu ana kadar 300 bin TL elde eden çete mensuplarının, başka kartlar çıkarıp çıkarmadıklarıyla ilgili Bankalararası Kart Merkezi'ne yazı gönderildiği bildirildi. Zanlılar hakkında ''Teşekkül oluşturarak kredi kartı dolandırıcılığı yapmak'' suçlamasıyla işlem yapıldı. Emniyette sorguları tamamlanan zanlılar arasında Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünde çalışan görevlinin de yer aldığı bildirildi. Zanlılar, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye gönderildi. yıl önce de Mali Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alınan zanlıların dönemde Mezarlıklar Müdürlüğünden elde ettikleri kimlik bilgileriyle sahte kredi kartı çıkardıkları belirlenmişti. zaman tutuklanan zanlıların, bir süre sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldıkları da kaydedildi.
599688
Sağanak Yağışa Dikkat!
Sağanak Yağışa Dikkat! Marmara'nın batısı ile İzmir, Aydın, Manisa ve Muğla'nın bazı ilçelerinde kuvvetli sağanak etkili olacak. Yayına Giriş: 17.10.2009 06:46:48 Güncelleme: 17.10.2009 06:46:48 Meteoroloji'den, "su baskını ve sel" uyarısı. Marmara'nın batısı ile İzmir, Aydın, Manisa ve Muğla'nın bazı ilçelerinde kuvvetli sağanak etkili olacak. Marmara'nın batısı, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Bursa ile İzmir, Aydın, Manisa ve Muğla'nın bazı ilçelerinde, bu sabahtan itibaren kuvvetli sağanak bekleniyor. Meteorolojiden yapılan uyarıda, Pazar sabahına kadar devam edecek sağanağın, su baskını, sel ve yıldırım gibi riskleri oluşturabileceği belirtildi.
599484
Yeşil kartlılara katılım payı geliyor
Yeşil kartlılara katılım payı geliyor Maliye Bakanlığı'nın sağlık harcamalarındaki tasarrufları arasında yeşil kart sahiplerine hasta katılım payının ödetilmesi de bulunuyor ANKARA (A.A) Sağlık harcamalarında yeşil kartlılar, Merkezi Yönetim Bütçesini zorluyor. Verilere göre, 2008 Ocak-Eylül döneminde kamuda yeşil kartlılar dışındaki personelin genel tedavi ve sağlık malzemesi gideri milyar 293 milyon 313 bin lira oldu. Bu dönemde kamu personelinin ilaç giderleri içinde bütçeden 621 milyon 701 bin lira çıktı. Böylece kamu personelinin sağlık gideri milyar 915 milyon 14 bin liraya ulaşırken, bu yılın aynı döneminde söz konusu rakam milyar 812 milyon 519 bin liraya geriledi. Kamu personelinin tedavi ve ilaç giderlerindeki bu gerilemeye karşın yeşil kartlılarının sağlık harcamalarında 416 milyon 764 bin lira artış oldu. Yeşil kartlıların 2008 yılının ayında milyar 942 milyon 173 bin lira olan tedavi ve sağlık malzeme giderleri bu yıl, aynı dönemde milyar 173 milyon 124 bin liraya ulaştı. Bu arada Maliye Bakanlığı bütçe dengelerini oldukça olumsuz etkileyen sağlık harcamalarında umudunu yeni tasarruf tedbirlerine bağladı. Son dönemde Sosyal Güvenlik Kurumu ile birlikte yeşil kartlılar dahil hasta katılım payı, ilaçta fiyatlama ve bütçeleme sistemi ile sağlık harcamalarının azaltılmasına dönük tedbirler alan Maliye Bakanlığı, tasarrufa dönük bu düzenlemeler ile sağlık giderlerindeki açığın aşağıya çekilmesini bekliyor.
600208
Sorunlu Müslümanlarla değil İslam'laymış!
Hollandalı aşırı sağcı milletvekili Geert Wilders Fitne adlı kısa filmiyle İslam dünyasında büyük tepki çekti ve İslam dünyasında protesto gösterilerinin hedefi oldu. İngiltere ise, ‘ülke güvenliği için tehdit oluşturabileceği’ gerekçesiyle şubat ayında ülkeye girişini engelledi. Hollandalı siyasetçi, mahkeme kararının ardından, aylar sonra Londra'ya ayak basabildi.. Ziyaretini "ifade özgürlüğünün zaferi" diye nitelendiren Wilders, İngiliz Hükümetine mesaj gönderdi: "Hollanda'daki bazı anketlere baksanız, partimi birinci sırada gösteriyor. Yarın seçim olsa Hollanda'nın Başbakanı olabilirim. İngiliz Hükümeti’nin benim varlığımın şiddet doğuracağına ilişkin düşüncesi de saçmalık" Hollandalı siyasetçi, Müslümanlar’a karşı değilim dedi ama sonrasında söyledikleri yine İslam dünyasını kızdıracak nitelikteydi: "Benim kişilerle, gruplarla bir alıp veremediğim yok. Müslümanlara da karşı değilim. Benim sorunum iİlam ideolojisiyle, İslam kültürüyle. Özgür toplumlarımız ne kadar çok İslamlaşırsa özgürlüklerin ölçüde kısıtlanacağına inanıyorum. Müslümanların kafir diye adlandırdığı insanlar için mücadele etmek istiyorum. Çünkü, İslam bizim toplumlarımızda daha da güçlenirse yüksek bir bedel öderiz." DIŞARDA PROTESTO VARDI Wilders Londra’da bu açıklamaları yaparken, dışarıda protesto gösterileri vardı. Bir grup Müslüman tekbir getirdi, "islam düşmanı cehenenme git" diye slogan attı.
599475
Faiz indirimi bankaların elini rahatlatacak
Faiz indirimi bankaların elini rahatlatacak Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Merkez Bankası'nın faiz indirim kararının bankaların kredilerini, aktiflerini artırma konusunda elini rahatlatacağını bildirdi. Özince, 'Bunlar da bankacılık sektörünün likiditesini özellikle son kararların daha da arttıracağını göz önüne alırsak, ban kaların kredilerini, aktiflerini artırma konusunda elini rahatlatacaktır' dedi. Genel itibariyle iyileşmenin sürmekte olduğunu vurgulayan Özince, Türkiye'ye hem üretim hem istihdam hem de global rekabette öncülük sağlayacak konulara ekonominin ağırlık vererek yönlenmesi gerektiğini söyledi.
599700
'Tek kelimelik' hayat dersi...
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu bizim entelijensiyayı ve de medya maydanozlarını taktı peşine, oradan oraya götürüyor... Oysa ne yapacağını yıllar öncesinden söylemişti. Stratejik Derinlik adlı kitabının giriş bölümünü bile okuyanlar, onun gerek Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na danışmanlık yaptığı dönemlerde, gerekse şu sıra Dışişleri Bakanlığı süresinde ne yapacağını kestirebilirlerdi... Uzağa gitmeye gerek yok zaten söylüyordu genel stratejik doğrultunun en önemli payandasını:
600402
En büyük TS Club Beylikdüzü'ne açıldı
Hüseyin Avni Kapancı'nın 165 metrekare alan üzerinde dizayn etmiş olduğu TS Clup Mağazası'nın açılışı, Trabzonspor Kulüp Başkanı Sadri Şener, Beylikdüzü Belediye Meclis Başkanı Zeki Sadunoğlu, Belediye Başkan Yardımcısı Zeki Çanakçı, Belediye eclis üyeleri, Trabzonspor kalecileri Tolga Zengin, Onur Recep Kıvrak ve çok sayıda davetlinin katılımlarıyla gerçekleştirildi. Açılış öncesi Trabzonspor kalecileri Tolga Zengin ve Onur Recep Kıvrak taraftarlara forma imzaladılar ve futbolseverlerle hasret giderdiler. Mağaza sahibi Hüseyin Avni Kapancı yaklaşık 10 yıldır bu sektörde hizmet verdiğini söyleyerek; mağazanın birincisini Bakırköy'de ikincisini ise Beylikdüzü'nde açtığını belirtti. Açılışta; ev sahibi sıfatıyla Beylikdüzü Belediye Meclis Başkanı Zeki Sadunoğlu bir konuşma yaparak şunları söyledi: "İnanıyorum ki bu mağaza ilçemize ayrı bir renk katacaktır. Buradan işletme sahiplerini ve Trabzonspor taraftarlarını kutluyorum. Ayrıca Trabzonspor Kulüp Başkanına ve oyuncularımıza da bölgemize hoş geldiniz diyorum. Beylikdüzü artık Trabzon'da ve özellikle futbol ve spor camiasında adından söz ettiren bir ilçe olmuştur."
600683
Özel güvenlik tartakladı, polis gözaltına aldı!
Özel güvenlik tartakladı, polis gözaltına aldı! Kocaeli'nde bir iş merkezi içindeki eylemi görüntülemek isteyen basın mensupları, iş merkezinin özel güvenlik güçleri tarafından dövüldü. Vücutlarının çeşitli yerlerine darbe alan gazeteciler, şikayetçi oldu. İzmit'te bulunan bir alışveriş merkezinin içinde eylem yapan Halkevleri üyelerini takip eden gazeteciler, saldırıya uğradı. Eylemi görüntülemek isteyen TV41 İstihbarat Şefi Hakan Süer, İHA Muhabiri Onur Aydın, Kocaeli Gazetesi Muhabiri Erhan Altunparmak ve Bizim Kocaeli Gazetesi Muhabiri Eylem Arı, özel güvenlik elemanları tarafından önce görüntü almaları engellendi; daha sonra tartaklanmaya başlandı. Özel güvenlik elemanları, daha sonra gazetecileri özel bir odaya sokarak dayak attı. Olay, emniyet müdür yardımcısı, çok sayıda şube müdürü ve birçok polis memurunun gözü önünde gerçekleşirken, hiçbirinin olaya müdahale etmediği görüldü. Odaya kapatılan basın mensuplarının makinelerine el konulurken polisler, gazetecileri gözaltına aldı. Yaralanan gazeteciler, daha sonra hastaneye götürülerek tedavi edildi.
599588
Sağlıklı Menopoz İçin Hekim Kontrolü
Sağlıklı Menopoz İçin Hekim Kontrolü Kadınların menopoza geçiş ve sonrası dönemi en sağlıklı şekilde geçirebilmeleri için yılda bir defa doktora gitmeleri gerekiyor. Yayına Giriş: 17.10.2009 01:40:13 Güncelleme: 17.10.2009 01:40:13 Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özer Öztekin, kadınların menopoza geçiş ve sonrası dönemi en sağlıklı şekilde geçirebilmeleri için yılda bir defa doktora gitmeleri gerektiğini bildirdi. Doç. Dr. Öztekin, yaptığı yazılı açıklamada, kadınların 40 yaşından sonra meme röntgeni ve ultrasonografilerini yaptırmaları gerektiğini belirtti. Kadınların menopoza geçiş ve sonrasında olası risklerin önlenebilmesi için koruyucu hekimlik bilincinin yaygınlaşması gerektiğini bildiren Doç. Dr. Öztekin, bu sayede gerekli erken önlemlerin alınabileceğini kaydetti. Bu dönemin, meme ve jinekolojik kanserlerin en sık görüldüğü dönem olduğunu belirten Doç. Dr. Öztekin, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ''Özellikle meme kanseri açısından mamografilerin, rahim ve rahim ağzı kanserleri açısından ise jinekolojik ultrasonografilerin ve smear taramalarının yapılması şarttır. Menopoza geçiş ve menopoz sonrası dönemin sağlıklı geçirilebilmesi için tüm kadınların yılda bir defa doktora gitmeleri, 40 yaşından sonra meme röntgeni ve ultrasonografilerini yaptırmaları, kalsiyumlu yiyecekleri tüketmeye özen göstermeleri, güneş ışığından yararlanmaları, günlük egzersiz alışkanlığı edinmeleri ve kilo almaktan kaçınmaları önem taşımaktadır.'' Türkiye'de menopoza girme yaşının yaklaşık 47-49, dünyada ise 50-52 yaş civarında olduğuna, menopoza girişin aniden olmadığına, yıllarca devam eden bir sürecin sonunda ortaya çıktığına dikkati çeken Doç. Dr. Öztekin, düzensiz adet kanamaları, aralıklı ateş basması ve terlemeler ile psikolojik değişiklikler hisseden kadınların teşhis için bir sağlık kuruluşuna veya bir hekime müracaat etmesi gerektiğini bildirdi.
599529
kişilik heyet, Horizon-1'i teslim almak için Ürdün'e gitti
Horizon-1'in sahibi, Horizon AŞ'nin avukatı Nilgün Yamaner ile birlikte aralarında bir doktorun da bulunduğu kişi, saat 14.25'te İstanbul'dan Amman'a hareket etti. Avukat Yamaner, Atatürk Havalimanı'nda gemi ve 23 mürettebatın son durumu hakkında bilgi verdi. Nilgün Yamaner, avukat olarak gidince ilk önce Ticaret Kanunu'na göre deniz raporu alacaklarını belirterek, "Sonra sigorta şirketlerimizin temsilcileri de bize katılacak. Hep beraber geminin, personelin, yükün durumuna bakacağız. Bizimle birlikte gelen doktorumuz, personelin sağlık durumunu inceleyecek.'' dedi. Yamaner, kendileri ve sigorta temsilcilerinin yanı sıra Dünya Denizcilik Örgütü'nden güvenlikle ilgili bir temsilcinin de gemide inceleme ve araştırma yapacağına dikkat çekti. Horizon-1 adlı Türk bayraklı 176 metre boyundaki kargo gemisi, 23 personeliyle Somali açıklarında korsanlar tarafından kaçırıldıktan 89 gün sonra yapılan anlaşma sonucu serbest bırakılmıştı.
600535
Terörle Mücadele Aralıksız Sürüyor
Terörle Mücadele Aralıksız Sürüyor Terör örgütünde çözülme sürüyor. Son dönemde terör örgütünden kaçıp güvenlik güçlerine sığınan terörist sayısındaki artış bu durumu doğruluyor. Son bir hafta içinde terörist güvenlik güçlerine teslim oldu. terörist ise güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada ölü ele geçirildi. Bu arada dün gece (16.10.2009) Şırnak'ın dağlık kesimlerinde görev yapan güvenlik güçlerine bir grup terörist tarafından ateş açıldı. Açılan ilk ateş sırasında güvenlik görevlisi hafif yaralandı.
600240
"Obama'nın mesajları işe yaramamış"
New York Post gazetesinde yer alan bir değerlendirmede, Türkiye ile İsrail ve Batı arasında geçtiğimiz hafta yaşanan önemli ayrılığın, ABD Başkanı Obama'nın İslam dünyasına ulaşma çabalarının başarıya ulaşmadığı sinyali verdiği iddia edildi. Türkiye'nin yön değiştirmesinin birçok nedeni bulunduğu belirtilen Benny Avni imzalı yazıda, Anadolu Kartalı tatbikatının iptal edilmesi, Türkiye'nin Suriye'yle deprem tatbikatı yapması gibi olaylar özetlendi. "Türkiye'nin yön değiştirmesinin birçok sebebi var" denilen yazıda şöyle denildi: "-Türkiye batı tarafından reddedildiği duygusu içinde bulunuyor. AB'ye katılma girişimi uzun süredir kıtadaki, beyaz, Hıristiyan olmayan bir ülkeyi eşit görmek istemeyen ırkçı politikacılar tarafından engelleniyor. Ve 20'nci yüzyılın sonunda Türkiye dâhil tüm Müslüman toplumlarda bir dine dönüş görülüyor. Artı ekonomik konfor olarak büyüyen bir toplum olarak komşularıyla iyi geçinmeyi istiyor. Halkı Filistinliler ve diğerlerine sempati bekliyor, hatta Sünni Arap dünyasının 'ötekileri' olan -Suriye'nin Alevileri ve İran'ın Şiileri- ile. Türkiye yüzyılın başında Ermeni vatandaşlarına uyguladığı, (hala reddettiği) katliam nedeniyle uzun süredir düşman olduğu Ermenistan'la bir anlaşma imzaladı. Türkiye'de iktidardaki ılımlı İslamcı parti yavaş yavaş baskın olmaya doğru ilerliyor, kendisini Kemal Atatürk'ük laik mirasının garantörü olarak gören ordunun gücünü azaltıyor ve basını yavaş yavaş baskı altına alıyor. Şimdi Batının, özellikle de Ermeni 'soykırımı' üzerine Türklerin duyarlılıklarına konusunda yıllar süren dikkatlerine karşın Türkiye, diğerlerinin sözde vahşetini kınamayı alışkanlık edindi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Amerika'nın Irak ve Afganistan'daki eylemlerinin olumsuz taraflarını vurguladı ve Gazze'deki İsrail suçlarına ilişkin konuştu. Türk televizyonunda yeni bir dizi İsrail askerlerini savunmasız Filistinli çocukları vurmaktan hoşlanan soğukkanlı katiller olarak betimledi. Çarşamba günü Erdoğan, askeri tatbikatın iptaline ilişkin son dakika hareketi konusunda İsrail'in Gazze'deki eylemlerine ilişkin kamuoyundaki kızgınlıktan bahsetti. Ancak Türk basınındaki haberler hükümetten sızdığına göre, gerçek nedenin İsrail'in Türk hava kuvvetlerine teslim edeceği insansız hava araçlarının gecikmesinden kaynaklanan bir gücenme olduğunu gösteriyor." Türkiye'nin bundan böyle batının sadık müttefiği olması konusunda soru işaretleri ortaya çıktığına değinilen yazıda, Türkiye'nin batı ve komşularıyla ilişkilerindeki değişikliğin bölgesel ve küresel trendlerden kaynaklandığı iddia edildi ve "Bunun nedeni George W.Bush değil ve Obama'nın dokunaklı duygusal sözleri bunu geri çeviremez. Amerika'nın en iyi iddiası Ankara'ya (ve kendi kendimize) bölgesel çıkarlarımızın ne olduğunu açıklamak olacaktır" denildi. 17 Ekim 2009 BAZEN ROBOTLARIN DA AYARI BOZULUR, VEYA KUKLANIN BİR İPİ KOPAR.., YA DA GİTTİ 44 KOÇ, BOŞUNA KURBAN EDİLDİ.., Şişeden çıkardığınız cin çok sürmez sizleri de çarpar, ama bu öylesine çarpma değil. İstekleriniziharfiyen yerine getirmekte üstad olanlar ve Orta Doğu'da Osmanlı tipi Neo Osmancılık isteyen sizlersiniz. İslam Müslüman ülkelerin başını çeken üstü kaaklı da olsa bir Türkiye ve sizlerin direktiflerini sözümona barışçıl yoluyla iletişimi sağlamak... AKP eğerki Mustafa Kemal Atatürk'ün laik mirasının garantörü ise,ben de dün sizin Papa'yla nişanlandım. Kısaca iki konuda uydurma ve saçma. Tek doğru olansa Türk ordusunun gücünü azaltmak. Burada hemfikiriz... Ayrıca bir hatırlatma daha, Afganistan'da Talibanı sizler kurdunuz, yine sizlersiniz El-Kaida'yı kuranlar. Şimdi belki size çok hoş gibi görünen AKP önce bizim, sonra sizlerin başına ..., eh işte, yani. Fazla açılan ya boğulur ya da kaybolur. Boğulmak sanmam ama sanırım sizler için vaadi doldu ve koybolması zamanıdır şimdi...
600043
Ebru'dan Reza'ya çifte tabanca
Yaşam Ebru'dan Reza'ya çifte tabanca Ebru Gündeş; 40 bin dolar verip, Azeri sevgilisi Reza Zarrab'a biri İsviçre yapımı Sig, diğeri İsrail üretimi Desert Eagle marka iki tabanca hediye etti. Silahların kabzasına da Reza Zarrab'ın kısaltması olan 'R. Z.' yazdırdı.
599762
Doğaya yakın yaşayın, daha zeki olun (Zaman Online)
Journal of Epidemiology and Community Health isimli dergide yayınlanan ve Wisconsin Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu'nda yapılan araştırmaya göre, bir park ya da ağaçlık alanın kilometre yakınında oturan insanlarda daha az bunalım ve depresyon görüldüğü belirtiliyor. Daha önce yapılan bir çalışma da zengin insanlar ile yeşillik alandaki fakir insanlar arasında daha az sağlık farkı olduğunu gösterirken, başka çalışmalar yeşil alanın sağlığa yararını tekrarlamıştı. Bu araştırmaların çoğu, insanların kendi fiziksel ve ruhsal sağlığını algılamasına dayanıyor. Hollanda'da 345 bin 143 insanın tıp kayıtlarını içeren çalışma, kardiyovasküler, solunum ve nörolojik hastalıkları da kapsayan 24 koşul için sağlık statüsünü değerlendiriyor. Bu insanların, yeşil alanların ile kilometre uzaklığında oturduğu belirtiliyor. Kentlerde yaşayan insanların 24 koşuldan 15'inin prevalansının daha yüksek olduğu gözlendi. Ayrıca bu kişilerde depresyon ve endişe sorunlarının daha az görüldüğü açıklandı. Yüzde 10 yeşillik alandaki insanların yüzde 2,6'sında endişe sorunları bulunurken, yüzde 90'ı yeşillik alan olan bölgelerdeki insanların ise sadece 1,8'inde bu sorunlar görüldü. Araştırmacılar, çocukların ve yaşlılar gibi güçsüz insanların yeşil alanların olmamasından daha fazla etkilendiklerini söylediler. Yeşillik alanlarda, daha fazla doğal güneş ışığı olduğunu belirten uzmanlar, daha fazla ışığın ciltte daha fazla vitamini sentezi anlamına geldiğini, bunun da kas gücünü arttırdığını ve ruhsal durumunu yükselttiğini belirtiyorlar.
599969
PKK'da "lümpenlik" tartışması
Terör örgütü PKK, kendi yayın organları aracılığıyla haberler yayımlayarak, Kocaeli'ndeki Kandıra No'lu Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan PKK'lı tutuklu ve hükümlülerin, terörist başı Abdullah Öcalan'a verilen hücre cezasını protesto etmek amacıyla ''açlık grevi'' başlattıklarını iddia etti. Örgüt içi infazları çatışmada olmuş gibi yansıtarak gerçekleri gizleyen terör örgütünün, cezaevi ile ilgili verdikleri haberlerin de yalan olduğu belirtildi. Kandıra No'lu Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki PKK'lı tutuklu ve hükümlülerin aileleri ve yakınları, bu tür haberlerin doğru olmadığını belirterek, cezaevinde ''açlık grevi' veya benzeri bir eylem bulunmadığı gibi, PKK'nın, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler üzerinden propaganda yapmaya çalıştığını ifade ettiler. Bu arada, ''açlık grevi'' haberlerini yalanlayan cezaevlerindeki PKK'lı tutuklu ve hükümlülerin, örgütün son yıllarda izlediği politikaları eleştirerek, cezaevinde kalan birçok kişinin ''ideolojik boşluğa'' düştüklerini, bu yüzden psikolojik bunalım geçirdiklerini kaydettikleri bildirildi. Cezaevlerindeki örgüt mensubu tutuklu ve hükümlülerin en çok tepki gösterdikleri PKK'lıların başında, sözde Avrupa sorumlusu Sabri Ok geliyor. Tutuklu ve hükümlüler, cezaevinde kalanlara ve tahliye olanlara sahip çıkılmadığını öne sürerek, Sabri Ok ve ona bağlı Avrupa kadrosunda her türlü ''lümpenliğin'' yaşandığını, kendileri üzerinden bu kadroları prim yapmaya çalışmakla suçladıkları belirtildi.
599631
Dücane Cündioğlu: İki doğa arasında sıkışan dindarlık
Dücane Cündioğlu 17 Ekim 2009 Cumartesiİki doğa arasında sıkışan dindarlık Cinsellik... Toplum'la doğa arasındaki karşıtlığın kendisiyle belirginleştiği en başat öge... Toplumsal aklın, sırf insanın özünü zabt rabt almak amacıyla değiştirmeye/dönüştürmeye çalıştığı has bahçe... Üzerimizde hoyratça tepinen toplumsal aklın mağdurlarıyız bu yüzden. Nefes bile alamıyoruz. Her geçen gün direnme kapasitemiz azalıyor; isyanımız, huzursuzluğumuz, itiraz etme gücümüz, gün geçtikçe daha da zayıflıyor. Çağdaş toplumun ve çağdaş yaşamın içindeyiz. Yaşıyoruz ve ölüyoruz. Ruhlarımızsa yara içinde. İnsanını kaybetmiş bir hayvan gibiyiz. Sallana sallana yürürken nereye gittiğimizi bile göremiyoruz. Gidiyoruz sadece. Salına salına değil, sallana sallana... ölümüne... İnsanın özünü çiğneyen, gerçekte toplum ve toplumsallık! Yani şehirlerde tecessüm eden akıl! Metropollerde... Kârın yurdunda... Doğadan çaldığı/kopardığı paylarla zenginleşen sonradan görme bir türedi! Toplum, yani doğayı, insanın doğasını yenebildiği ölçüde varolan bir kendiliğin adı! İkincil doğa. İkincil doğa (toplumsallık), aslına karşı. Yani doğa'ya. İkincil doğa, artık biliyoruz ki doğa karşıtı. Modernlik, doğa düşmanı bir toplumsallık üretti; kendine özgü bir dünyagörüşü... Bu süreçte insanın, kendini ve dünyayı kavrama biçimi de büyük ölçüde değişti. Doğa karşıtı bir aklın keyfince yönlendirdiği toplumsallık tarzı, yasallaştığı ölçüde hoyratlaştı. Kısa sürede töreleşti çünkü. Eski törelere, kadîm alışkanlıklara karşı çıkabiliyoruz ama modern töreler karşısında sesimizi bile çıkaramıyoruz. Sırf modern yaşamın sonu gelmek bilmez taleplerini karşılayabilmek için, insan, doğasından fedakârlık yapmak zorunda. Erkek erkekliğine, kadın kadınlığına ara vermek zorunda. Ara vermek, mesafe koymak ve uzaklaşmak zorunda. Ne kadar az doğa, kadar toplumsallık! Ne kadar az insan, kadar toplum! Ne kadar az ben, kadar çok biz! Ne adına? Çağdaş yaşam adına! İyi ama çağdaş yaşamı niçin ve nereye kadar desteklemeliyiz? İşte bunu soran yok! Dinin sahih yorumları toplumla, toplumsallıkla çatışabilir ama aslâ doğayla savaşmaz, bilâkis din onu terbiye etmek ister. Çünkü din, insanın, doğayı, kendi doğasını tahrib etmesine izin veremez. (Bu geri çekiliş, dinin kendi varlık sebebine aykırı olurdu.) İnsanın özü ile doğanın özü bir ve aynıdır; ikisi de aynı rahmin, aynı rahmetin çocuğudur. Bu nedenle fiziksiz metafizik olmaz! VE dünyasız ahiret... ve hakikatsiz hurafe... ve insansız ilâhiyat... Sadece bizim göğe değil, göğün de bize ihtiyacı var. İnsana... toprağa... ayağını basacağı bir toprağa... doğaya... İnsanın özüne hürmet, insanın doğasına şefkat, dinin sıhhat alâmetidir. Ne zaman öze hürmet etmeyi bırakır, doğaya savaş açarsa, din andan itibaren sıhhat ve geçerliliğini kaybeder. İyileştiren değil, iyileştirilmesi gereken bir mahiyet kazanır. Dindarlığın modernlikle uyum çabaları, toplumsal görünürlülüğünü kaybetmemek uğruna modern bilimle, teknikle, toplumsallıkla arasını iyi tutmaya çalışması, gerçekte dinin doğa karşıtı aklın aşırılıkları (sapkınlıkları) karşısındaki şifa gücünü zayıflatmaktan başka bir işe yaramaz. Yaramıyor da zaten. "Alkolsüz bira" üreten modern dindarlık, bu tür tekniklerle elindeki reçeteleri aktüalize ettiğini sanıyor; sevimlileştiğini... geçerlilik kazandığını... Oysa farkında olmadan karşıtına dönüşüyor. Karşıtının bir türevi haline geliyor. Alternatif tıb, bugün artık tıbbın bir alt dalıdır, karşıtı değil. Dindarlığın başına gelen de bu! Muhalefetin sıhhatini korumak yerine, sağlıksız uzlaşılardan bir halt çıkacağını zannediyor. İnsan bilinci, yapay sentezlerin çekiciliğine karşı koyamaz. Hak edilmemiş bir barış, daha kanlı savaşlar doğurur. Nitekim dindarlık, modern dünyayla hesaplaşmadan uzlaşıyor. İhtilâflı maddeleri ertelemekle, onları sadece geçersiz değil, gereksiz hâle de getiriyor. İmamlara nikâh kıyma izni verilse, modern evliliğin kutsanmış olacağına inananlar, kadın-erkek ilişkisinin özünü yeşil görüntülere feda etmeyi bir marifet sanıyorlar ve tabiatıyla, gecikmiş cinselliğin inanmış ruhlarda açmış olduğu rahnelere ses bile çıkarmıyorlar. Ertelenmiş cinselliğin karşısında "ertelenmiş sadakat" var. Ancak evlilikle başlayan/başlayacak bir sadakat! Eş sadakati! Ahlâk, modern ilişkilerde, evlilikle sağlama alınıyor. Nikahla. Nikah varsa ahlâk var. Ahlâk, yani sadakat, yani ahde vefa. Peki yoksa? Denildiğine göre, özgürlüğün ahlâkı da olmazmış, âdabı da. Sonuç itibariyle doğa karşıtı aklın payandası hâline gelmiş dindarlık, telâffuz ettiği kelimelerin kudsiyetinden nemalanmayı artık bırakmalı, VE bir an evvel kelimelerde saklı mânâya sahip çıkmalı! Hiç değilse barışı hak etmek için modernlikle hesaplaşmalı! Meselâ "ertelenmiş cinsellik" bağlamında yaşanan krizin sonuçlarını tartışabilmeli! Ya da gecikmiş anneliğin "çocuk mezarlığı" ile "kreş" arasında ne tür bir ayrım yaptığını bize açıklamalı! Veya sözü, çocuklarını kreşe terkeden annelere vermeli! Çağdaş annelere... Sonra da diri diri kreşe gömülen çocuklara sormalı, "Sizin suçunuz neydi?" diye.
599420
Şükür, hocalık değil yöneticilik istiyor
Şükür, hocalık değil yöneticilik istiyor G.Saray, Torino, Inter, Parma, B. Rovers ve milli takımın da formalarını giyen Hakan Şükür, Radyospor'a önemli açıklamalarda bulundu. Şu an için antrenörlük düşünmediği kaydeden Şükür, Milli Takım'ın başına 'yerli hoca mı yabancı hoca mı gelsin' sorusuna, “Yerli teknik direktörler kısıtlı imkanlarla çok şeyler başarıyor. Yabancı teknik direktörlerden de Türkiye'yi tanıyan ve yararlı olan iyi çalıştırıcılar var. Ancak bana antrenörlük değil de yöneticilik konusunda teklif gelirse, milli takım için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırım. Ama böyle bir hatırlanış ne kadar geç olsa da insana tatlı ve heyecan verici geliyor” diye cevapladı.
599960
''Hepsi yalan''
New York'ta geçen romantik aşk hikayelerini konu alan ve 11 yönetmenin kısa filmlerinden oluşan ''New York, Love You''da, Fatih Akın'ın ''China Town'' isimli kısa filminde başrol oynayan ve New York'ta düzenlenen gala gecesine katılan oyuncu Uğur Yücel, THY'nin tarifeli uçağıyla İstanbul Atatürk Havalimanı'na geldi. Yücel, hakkında ''Çek Yasası'na muhalefetten hapis cezasına çarptırıldığı için ABD'ye gitti'' şeklinde çıkan haberlerle ilgili olarak ''Hepsi yalan'' diyerek şunları söyledi: ''Dünya ile ilgilenin. Aptal aptal şeylerle uğraşacağınıza entelektüel olun. Yalan haberlerle seyirciyi üzüyorsunuz. Böyle saçma sapan haberlerle ilgilenmeyin. Biraz zihninizi açın, entelektüel olun, dünyayı takip edin. Etrafınızda bir sürü iyi haber var, onlarla uğraşın. Yalan haberler yazmayın.'' Yücel, bir gazetecinin, ''Hakkınızda çıkan 97 bin TL'lik borç olayı doğru mu, olayın aslı nedir?'' sorusuna karşılık ''Hepsi yalan, tekzip edeceğiz. Bırakın aslını falan, yeter artık'' dedi.
600643
Beşiktaş, Daçka'yı devirdi!
Beşiktaş, Daçka'yı devirdi! -DARÜŞŞAFAKA COOPER TIRES: 68 BEŞİKTAŞ COLA TURKA: 77- Salon: Ayhan Şahenk Hakemler: Erşan Kartal, Ozan Çakar, Semih Vural Darüşşafaka Cooper Tires: Melih 4, Jackson 23, Hakan 11, Bora, Davidson 19, Atchley, Polat 11, Can, Kadir, Alper Beşiktaş Cola Turka: Muratcan 10, Chatman 9, Newley 7, Baxter 14, Cevher 13, Fletcher 7, Adem 5, Haluk 8, Kerem 4, Arin 1. Periyot: 21-23 İlk yarı: 40-38 3. Periyot: 52-61 Karşılaşmaya pota altında Baxter'in sayılarıyla etkili başlayan Beşiktaş Cola Turka, Muratcan, Newley ve Cevher'in skora katkısıyla 7. dakikada sayılık (21-12) farka ulaştı. Hakan ve Jackson'un basketleriyle dengeyi kurmaya çalışan Darüşşafaka Cooper Tires, Davidson'un kritik anlardaki basketleriyle ayakta kaldı ve ilk çeyrekte farkı sayıda tuttu: (21-23) İkinci çeyrekte maça ağırlığını daha fazla koyan ev sahibi ekip, Beşiktaş Cola Turka'nın şut yüzdesinin de düşmesiyle skor üstünlüğünü ele aldı. Adem ve Muratcan'ın basketleriyle ikinci çeyreğe iyi bir başlangıç yapan siyah-beyazlılar, ardından Jackson ile Davidson'u durduramayınca, devreyi 40-38 Darüşşafaka Cooper Tires önde kapattı. Darüşşafaka Copper Tires, üçüncü çeyrekte Polat ve Davidson'la sayılar kazanarak 23. dakikayı 47-41 önde geçti. Savunmasını sertleştiren siyah-beyazlılar, Chatman, Baxter ve Cevher pota altını iyi kullanmaya başlayınca öne geçerken, 29. dakikada 11 sayılık farka (61-50) ulaştı. Beşiktaş Cola Turka, son periyoda da 61-52 üstünlükle girdi. Son periyotta Beşiktaş Cola Turka, ev sahibi Darüşşafaka Cooper Tires'ın farkı kapatma çabalarına izin vermedi. Rahat bir oyun sahaya koyan siyah-beyazlılar, maçtan 77-68 galip ayrıldı. -TOM DAVIS'E ÖDÜL- Beşiktaş Cola Turka takımının, basketbol liginde şampiyon olduğu 1974-75 sezonunda siyah-beyazlı formayı giyen Tom Davis, bugünkü karşılaşmanın izleyenleri arasında yer aldı. ABD'li eski oyuncuya, Beşiktaş Yönetim Kurulu Üyesi Şeref Yalçın tarafından forma hediye edilirken, Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel tarafından da plaket verildi. Diğer yandan, karşılaşmayı eski Beşiktaşlı futbolcu Pascal Nouma da izledi.
599356
BM'den İsrail'e ağır suçlama
Ancak, İsrail'e bir kötü haber de dün Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nden geldi. BM, 27 Aralık-18 Ocak tarihleri arasında İsrail'in Gazze'ye düzenlediği askeri operasyonları 'savaş suçu' olarak adlandıran 'Goldstone raporu'nu kabul etti. Karar, 47 ülkenin üye olduğu Konsey'de, İsrail aleyhine kullanılan 25 oyla alındı. üye karar aleyhine oy verirken, 11'i çekimser kaldı. Merkezi Cenevre'de bulunan BM İnsan Hakları Konseyi'nde onaylanan rapora göre, İsrail ordusu Gazze'de 'savaş suçu ve insanlığa karşı suç' kapsamına girebilecek çok sayıda eylemde bulundu. Orantısız güç kullanmak suretiyle de Filistinlileri topluca cezalandırdı. Operasyonların sebebi olarak İsrail'e atılan roketlerin gösterildiği 574 sayfalık raporda, Hamas da kınanıyor. Bazı İsrailli yetkililerin savaş suçu işlemekten yargılanmasının da yolunu açan raporun, BM Güvenlik Konseyi'nde de kabul edilmesi durumunda Tel Aviv'e yaptırımlar gündeme gelecek. İsrail'in yargılanması için başvuruda bulunan sivil toplum örgütlerinin Fransız avukatı Gilles Devers, kararı Zaman'a değerlendirdi. Devers, raporun Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcısına büyük bir delil dosyası sunduğunu söyledi. Raporda İsrail "orantısız güç kullanmakla" ve "Filistinlileri topluca cezalandırmak"la suçlanıyor. İsrail'in Doğu Kudüs politikası da kınanıyor. 574 sayfalık raporda, Filistinlilerin roket saldırıları da kınanıyor, bu saldırıların İsrail'in operasyonuna yol açtığı ifade ediliyor. Raporun kabul edilmesi, İsrail'in tepkisine neden olurken, hem Batı Şeria'daki Filistin Yönetimi, hem de Gazze Şeridi'ndeki Hamas hükümeti tarafından memnuniyetle karşılandı. Rapor, İsrail ve Filistin'in suçlamalarla ilgili soruşturma açmaya yanaşmaması durumunda, BM Güvenlik Konseyi'nin konuyu Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne göndermesi için çağrıda bulunuyor. İsrail aleyhine savaş suçundan dava açılması için Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulunan Filistinliler ve dört yüze yakın sivil toplum örgütünün avukatı Gilles Devers, raporun Gazze saldırıları için ön inceleme yapmakta olan mahkeme için önemli bir delil kaynağı olacağını söyledi. Zaman'a konuşan Fransız avukat, raporun hukukçular tarafından hazırlandığını ve çok detaylı deliller içerdiğini ifade etti. Devers, raporun UCM'de İsrail aleyhine dava açılmasını isteyen dünyanın dört bir yanından sivil toplum örgütleri için "büyük bir siyasi destek" olduğunu söyledi. Saldırılarda babası ve iki kardeşini kaybeden 15 yaşındaki Filistinli kız Amira el Karem, eylül ayında Lahey'deki UCM'ye giderek İsrail aleyhine ilk suç duyurusunda bulunmuştu. Raporun, BM için hukuki bir yaptırımı bulunmuyor. Fakat, BM İnsan Hakları Konseyi'nden geçmesi, İsrail'in dünya kamuoyunun vicdanındaki mahkumiyetinin tescili olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, raporun BM Güvenlik Konseyi'nde de kabul edilmesi durumunda İsrail'e yaptırımların gündeme geleceğini belirtiyor. BM Güvenlik Konseyi, Sudan davasında olduğu gibi doğrudan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soruşturma başlatmasını talep edebiliyor. Bu durumda, UCM savcısı, otomatik olarak soruşturma başlatıyor. Soruşturma açılabilmesinin diğer bir yolu ise, UCM üyesi ülkelerden birinin talepte bulunması. Fakat Mahkeme'nin 108 üyesi ülkeden şimdiye kadar bu yönde bir girişim olmadı. Devers, herhangi bir ülkenin isterse Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü'nü imzalayarak girişimde bulunabileceğine dikkat çekiyor. Fakat, bunun çok zayıf bir ihtimal olduğunu ve Güvenlik Konseyi'nin Sudan'da yaptığını İsrail için yapacağına inanmadığını ifade eden Devers, en güçlü ihtimalin UCM savcısı Luis Moreno Ocempo'nun kendisinin karar vererek soruşturma açması olduğunu belirtti. UCM'nin bu yılın sonunda soruşturma ile ilgili kararını vermesi bekleniyor.
599496
Yılbaşına kadar gaza zam yok
Yılbaşına kadar gaza zam yok Enerji Bakanı Taner Yıldız, yılbaşına kadar doğalgaza zam yapılmayacağını söyledi. Meclis'te Cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Yıldız, daha önce de belirttiği gibi yılbaşına kadar doğalgaza zam görünmediğini kaydetti. Yıldız, son yurt dışı gezilerinin enerji açısından Türkiye'ye getirilerinin ne olacağının sorulması üzerine Türkiye'nin Irak ve Suriye'ye elektrik verdiğini belirterek, bu ülkelerle doğalgaz konusunda da işbirliği yapacaklarını ifade etti. Bakan Yıldız, "Özellikle Suriye de beraber ortak pertol aramaları ile ilgili yapacağımız iş birliğinin de her iki ülke için getirisi olacak” diye konuştu.
599303
Temizöz Davasında Tanıklar Dinlendi
Temizöz Davasında Tanıklar Dinlendi Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilen dava Kasım'a ertelendi. Temizöz'ün, kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Yayına Giriş: 17.10.2009 00:54:28 Güncelleme: 17.10.2009 00:54:28 Şırnak'ın Cizre ilçesinde görev yaptığı dönemde silahlı örgüt kurduğu ve adam öldürmeye azmettirdiği gerekçesiyle tutuklanan Albay Cemal Temizöz'ün yargılanmasına Diyarbakır'da devam edildi. Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, aralarında Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün de bulunduğu tutuklu sanık hazır bulundu. Duruşmada müdahilin ifadesi alındı. Müdahillerden İsmet Uykur, ifadesinin değiştirilmesi yönünde tehdit edildiğini, can güvenliğinin olmadığını söyledi. Sanıklardan Kamil Atak'ın oğlu Mehmet Atak, müdahil avukatların konuşması sırasında, dinleyici salonundan avukatlara sözlü müdahale edince, salondan çıkarıldı. Mahkeme Heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek davayı Kasım'a erteledi. Albay Cemal Temizöz, kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
599805
Özel sektörün yurt dışı borcu geriledi
Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu, 2009 yılının ilk yedi ayında, 2008 yılı sonuna göre yaklaşık yüzde oranında gerileyerek 133 milyar 574 milyon dolara indi. Aynı dönemde özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu, Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,2 azalış gösterdi. 2008 yılı sonu itibarıyla özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu 140 milyar 567 milyon dolar, Haziran ayında ise 133 milyar 916 milyon dolar idi. Merkez Bankası'nın verilerine göre, 133 milyar 574 milyon dolarlık tutarın 37 milyar 93 milyon doları finansal, 96 milyar 481 milyon doları ise finansal olmayan uzun vadeli kredi borçlarından oluştu. 2008 yılı sonunda 41 milyar 96 milyon dolar olan özel sektörün finansal kredileri yüzde 9,7 oranında azalarak, 2009 yılı Temmuz ayında 37 milyar 93 milyona indi. Aynı dönemde özel sektörün yurt dışından sağladığı finansal olmayan krediler de yüzde 0,06 oranında gerileyerek 99 milyar 540 milyon dolardan 96 milyar 481 milyon dolara indi. UZUN VADELİ BORCUN DAĞILIMI Özel sektörün bu yıl Temmuz sonu itibariyle, 37 milyar 93 milyon dolar olan uzun vadeli finansal borcunun 27 milyar 750 milyon doları banka kredilerinden oluşurken, milyar 343 milyon doları da bankacılık dışı finansal kuruluşlara olan borçları içerdi. Bankacılık dışı finansal kuruluşların Temmuz ayı sonu itibarıyla milyar 343 milyon dolar olan borcun milyar 792 milyon doları kredilerden, 551 milyon doları da yabancı sermaye sayılan kredilerden oluştu. Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli finansal olmayan kredi borçları 96 milyar 481 milyon dolar iken bunun 92 milyar 845 milyon doları krediler, milyar 78 milyon doları yabancı sermaye sayılan krediler ve 558 milyon doları ise ticari kredileri içerdi. Temmuz ayı sonu itibarıyla, 133 milyar 574 milyon dolar olan özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun milyar 658 milyon doları resmi alacaklıları, 125 milyar 916 milyon doları da özel alacaklıları kapsadı. Özel alacaklılarda 72 milyar 533 milyon dolar ile yabancı ticari bankalar ilk sırada yer alırken, bunu 38 milyar 210 milyon dolar ile yerleşik bankaların yurt dışı şube ve iştirakler, milyar 392 milyon dolar ile bankacılık dışı finansal kuruluşlar, milyar 781 milyon doları ile finansal olmayan izledi. UZUN VADELİ BORÇLARIN YILLARA GÖRE DAĞILIMI Özel sektör, 2017 yılına kadar yıllar itibarıyla, toplam 133 milyar 574 milyon dolar olan dış borç ödemesinin en büyüğünü 2010 yılında ödeyecek. Özel sektör, gelecek yıl 29 milyar 838 milyon dolar borç ödemesi gerçekleştirecek. Vade sürelerine göz önüne alındığında özel sektör, 2009 yılında 18 milyar 374 milyon dolar, 2010 yılında 29 milyar 838 milyon dolar, 2011'de 19 milyar 623 milyon dolar, 2012'de 16 milyar 189 milyon dolar, 2013'de 13 milyar 386 milyon dolar, 2014'de milyar 23 milyon dolar, 2015'de milyar 26 milyon dolar, 2016'da milyar 338 milyon dolar ve 2017 ve sonrası yıllarda da 11 milyar 777 milyon dolar dış borç ödemesi yerine getirecek. EN ÇOK BORÇ İNGİLTERE'YE Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun Temmuz sonu itibariyle ülkeler bazında dağılımı ise şöyle oldu: ''İngiltere 27 milyar 212 milyon dolar (yüzde 20,4), Bahreyn 17 milyar 583 milyon dolar (yüzde 13,2), Almanya 13 milyar 558 milyon dolar (yüzde 10,1), ABD 12 milyar 654 milyon dolar (yüzde 9,5), Malta 12 milyar 143 milyon dolar (yüzde 9,1) ve Lüksemburg 11 milyar 840 milyon dolar (yüzde 8,9).'' Öte yandan, özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu 2002 yılından 2008'e kadar hızlı bir yükseliş trendi sergilerken, 2009 yılından itibaren gerilemeye başladı. Bu kapsamda özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu 2002 yılında 29 milyar 149 milyon dolar, 2003 yılında 30 milyar 81 milyon dolar, 2004'de 36 milyar 855 milyon dolar, 2005'de 50 milyar 516 milyon dolar, 2006'da 82 milyar 19 milyon dolar, 2007'de 121 milyar 371 milyon dolar ve 2008'de 140 milyar 415 milyon dolar oldu. 2009 yılı Ocak ayında 135 milyar 746 milyon dolar olan özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu Şubat ayında 133 milyar 464 milyon dolara, Mart ayında 133 milyar 146 milyon dolara, Nisan ayında da 132 milyon 646 bin dolara geriledikten sonra Mayıs ayında 133 milyar 729 milyon dolara çıktıktan sonra tekrar düşüşe geçti ve Haziran ayı sonu itibarıyla 133 milyar 574 milyon dolara indi. Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun 79 milyar 620 milyon doları ABD dolarından, 33 milyar 248 milyon doları avro (46 milyar 782 milyar dolar), milyar 172 milyon doları da diğer dövizlerin ABD doları karşılığından oluştu. SEKTÖREL DAĞILIM 2009 yılı Temmuz sonu itibarıyla 96 milyar 481 milyon dolar olan finansal olmayan kredilerde aslan payını 40 milyar 377 milyon dolar ile sınai sektör ve 55 milyar 675 milyon dolar ile de hizmetler sektörü aldı. Sınai krediler kapsamında, 40 milyar 377 milyon dolar olan özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredinin milyar 691 milyon dolarını madencilik ve taşocakçılığı sektörü, 28 milyar 480 milyon dolarını imalat sektörü, milyar 206 milyon dolarını da elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımı aldı. Aynı dönemde, 55 milyar 675 milyon dolar olan hizmetler sektörünün aldığı uzun vadeli kredinin milyar 241 milyon doları inşaat, milyar 459 milyon doları toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıt, motosiklet, kişisel ve eşyaların onarımı, 15 milyar 844 milyon doları ulaştırma, depolama ve haberleşme, 17 milyar 714 milyon doları da gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri sektörlerini kapsadı. KISA VADELİ BORÇ Bu arada, Türkiye'de Temmuz sonu itibariyle bankalar ve ticari krediler hariç özel sektörün yurt dışından sağladığı kısa vadeli kredi borcu milyar 689 milyon dolar oldu. Bunun 371 milyon doları bankacılık dışı finansal kuruluşların kısa vadeli kredi borcuyken, milyar 318 milyon doları da finansal olmayan kuruluşların borcundan oluştu.
600358
DTP, Mahmur'dan gelecekler için ‘karşılama bildirisi' dağıttı
Mahmur'dan gelecekler için ‘karşılama bildirisi' dağıttı 'de hükümetin başlattığı ‘Demokratik Projesi'nin önünün tıkanmaması için 'da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken bölücübaşı 'ın 'nın yanı sıra Kuzey 'taki ve Mahmur Kampı'ndan ‘3 barış grubunun' Türkiye'ye gelerek teslim olması isteği üzerine 'nın grupları hazırlamak için çalışma başlattığı bildirildi. Musul yakınlarındaki Mahmur Kampı'ndan gelecek grubun Habur 'ndan yurda geçeceği, Avrupa'dan gelecek grubun havayoluyla 'ya ineceği, Kandil Dağı'ndaki silahlı grubun ise ülkeye hangi yollardan geleceği henüz netlik kazanmadığı bildirildi. İl Başkanlığı, halkı ‘barış grupları'nı karşılamaya çağrırken, Diyarbakır Milletvekili Habur'dan gelecek barış gruplarını milletvekilleri, belediye başkanları, aydınlar ve halkla birlikte büyük bir coşkuyla karşılayacaklarını söyledi. Demirtaş, “Barış grupları', ‘PKK, şiddeti bırakmakta samimi değil' söylemini boşa çıkartacak. ‘Barış gruplarına' bir bütün olarak Türkiye toplumu sıcak bakarsa gelişler devam eder ve nihai çözüme ulaşılır” iddiasında bulundu. Öcalan'ın çağrısı ardından terör örgütünün bu istemi yerine getirmek için çalışma başlattığı belirtildi. Kuzey Irak'taki sınırındaki örgütün karargahı durumunda bulunan Kandil Dağı'nda ve 1990 yıllarda Türkiye'nin sınır köylerinden Kuzey Irak'a eden köylülerin barındığı Musul yakınlarındaki Mahmur Kampı'nda ‘barış gruplarının oluşturulması' için örgütün üst düzeyinde görüşmeler yapıldığı ileri sürüldü. Terör örgütünün talimatıyla Mahmur'da denetimi sağlayan komiteye Türkiye'ye gitmek için yaklaşık 400-500 kişinin başvurduğu ancak kamptan ilk etapta Türkiye'ye 25 kişilik grubun 'ın İlçesi'ndeki Habur Sınır Kapısı'ndan gönderilmesinin kararlaştırıldığı belirtildi. Avrupa'dan Türkiye'ye gelecek grubun uçakla Ankara'ya gideceği belirtilirken, Kandil Dağı'ndaki silahlı PKK'lı grubun ise hangi yollardan Türkiye’ye geleceğine dair bilgi verilmedi. DTP'DEN ‘KARŞILAMA HAZIRLIĞI' Mahmur Kampı ve Kandil'den gelecek gruplarının en iyi şekilde karşılanması için Diyarbakır DTP İl örgütü de çalışma içine girdi. DTP Diyarbakır İl Başkanlığı tarafından hazılanan ‘barış gruplarının en iyi şekilde karşılanması' amacıyla bastırılan bildiriler parti görevlileri tarafından kentin bir çok yerinde dağıtılmeye başlandı. Bildirilerde, bir süreden bu yana Türkiyede yoğun olarak tartışılan Kürt sorununda demokratik çözüm sürecinin gittikçe tıkanmaya başladığı savunulurken, “Yeniden ‘savaş çanları' çalınıyor. Operasyonlar, tutuklamalar, faili meçhuller, askeri alanlar adı altında OHAL uygulamaları yoğunluk kazanıyor. Tüm bunlara ‘dur' demek, tıkanıklığın önünü açmak ve barış girişimlerine bir şans daha tanımak için, Kandil’den ve Mahmur kampından gelen barış grubunu karşılamaya herkesi davet ediyoruz” denildi. Bildirilerde, karşılamaya gitmek isteyenlere pazartesi günü saat 11.00'da Batıkent Alanı'nda toplanma çağrısı yapıldı. DEMİRTAŞ “GRUPLAR İYİ KARŞILANIRSA DEVAMI GELİR” Mahmur Kampı'ndan yola çıkacak grubunun Habur Sınır Kapısı'ndan, Kandil'deki silahlı grubun ise 1999 yılındaki gibi sınır kesiminden Türkiye'ye giriş yapabileceği tahmin yapıldı. 'daki Kültür ve Festivali'ne katılan ve DHA muhabirinin sorularını yanıtlayan DTP Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş, Türkiye'de ‘açılım karşıtlarının' PKK'nın şiddeti sona erdirmede samimi olmadığını sürekli olarak dile getirdiğini belirterek şöyle dedi: “Gelecek bu barış grupları PKK'nın şiddeti bırakmada samimi olmadığını söyleyenlerinde söylemini boşa çıkartacaktır. Gelecek bu gruplar PKK'nın şiddeti sona erdirmekte samimi olduğunu gösteren önemli bir adım olacak. Bence devlet, bir bütün olarak da Türkiye toplumu eğer bu gelişlere sıcak bakarsa bu gelişler daha da artar ve nihai çözüme de katkı sunar. Barış gruplarının Türkiye'ye geliş programıyla ilgili henüz bilgiye ulaşmadıklarını söyleyen Selahattin Demirtaş, “Geliş programı belli olduktan sonra milletvekilleri, belediye başkanları, aydınlar ve barışseverler toplu halde Habur Sınır Kapısı'nda kardeşlerimizi karşılayıp kucaklayacağız” dedi. 10 yıl önce yine bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine ‘barış gruplarının' Türkiye'ye geldikleri halde ‘barış adına hak ettikleri saygı ve desteği görmeden' tutuklandıklarını söyleyen Selahattin Demirtaş, “Hükümet ve devlete çağrı yapıyoruz. Eğer barışta samimiyseler, gelecek olan bu barış gruplarını dikkate almak zorundalar. Biz gelecek olan kardeşlerimizi hak ettikleri bir şekilde, coşkuyla karşılayıp Ankara’ya kadar götüreceğiz” dedi. Pazartesi veya salı günü Türkiye'ye gelmeleri beklenen Mahmur'dan gelecek grubun, yanlarında getirdikleri mektupları, Cumhurbaşkanlığı, ve meclis başkanlığına göndereceği bildirildi. Grupta bulunanların taleplerini içeren bir dosyayı da yetkililere vermek istediği belirtildi.
599773
Karabük'te uyuşturucu operasyonu
Karabük'te uyuşturucu operasyonu KARABÜK (CİHAN) Karabük Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'ne bağlı ekiplerin aydır sürdürdüğü operasyonda uyuşturucu madde bulundurmak, kullanmak, temin etmek ve ticaretini yapmaktan 27 kişiyi yakaladı. Karabük Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Safranbolu Cumhuriyet Savcılığı'nın izniyle özellikle turistlik tesislere ve üniversite öğrencilerine uyuşturucu madde temin eden kişileri teknik takibe aldı. Polis, Karabük ve Safranbolu ilçelerinde bazı işyeri ve evlere eş zamanlı operasyon yaptı. Yapılan operasyonda yarım kilo esrar maddesi ele geçirdi. Uyuşturucu madde bulundurmak, kullanmak, temin etmek ve ticaretini yapan 27 kişiyi yakalandı. Gözaltına zanlılar emniyetteki işlemleri tamamlanmasının ardından Safranbolu Adliyesi'ne sevk edildi. Cumhuriyet savcısı, 27 kişiden 9'unu tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk etti. B.C., K.L., E.E., E.K., H.P., S.K., D.D., O.E. ve N.Y. tutuklanarak Karabük Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.
600624
Sanayi sitesinde yangın
Sanayi sitesinde yangın Sanayi sitesindeki bir plastik imalathanesinde çıkan yangın dükkana sıçradı Yenibosna Doğu Sanayi Sitesi'nde akşam saatlerinde çıkan yangını söndürme çalışmaları sürüyor. Alevlerin gökyüzünü kapladığı yangına yaklaşık ilçenin itfaiye ekibi müdahale ederken yangın çevredeki fabrikalara da sıçradı. Yenibosna Doğu Sanayi Sitesi'ndeki Can Kimya Fabrikası'nda saat 19.00'da henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Kimyevi maddelerin bulunduğu fabrikada zaman zaman patlamalar da meydana geldi. İhbar üzerine fabrikaya Kocasinan Bakırkoy, Sefaköy, Fatih, Şişli Seyrantepe, Merter müfrezelerine ait çok sayıda itfaiye sevk edildi. Birçok merdiven aracıyla yangına müdahale etmeye çalışan itfaiyeciler alevler karşısında zor anlar yaşadı. Ekiplerin müdahalesine rağmen yangın hızla büyüyor. Gökyüzünü siyah dumanların kapladığı yangın uzak mesafelerden görülebiliyor. Yanan fabrikaya bitişik mobilya ve plastik üreten iki fabrikanın daha bulunduğunu belirten Aslan Akyüz, yangının aniden meydana geldiğini ve olay yerine itfaiyeyi kendilerin çağırdığını söyledi. Akyüz, olay yerinde ölü ya da yaralı olup olmadığını bilmediğini ifade etti. Olay yerinde tedbir amacıyla çok sayıda ambulans hazır bekletiliyor.
600679
Prof. Dr. Ünsal Oskay hayatını kaybetti
İstanbul'daki evinde 70 yaşında vefat eden Oskay, 2008'de beyin damarlarında geçici pıhtı oluşumu tanısıyla kaldırıldığı hastanede bir süre tedavi görmüştü. Şanlıurfa'da 1939 yılında doğan Ünsal Oskay, üniversite eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı. ABD'de 1967-1968 yıllarında iletişim üzerine yüksek lisans-konuk öğrenci olarak eğitim alan Oskay, 1970'li yıllarda Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda başlayan akademik hayatı sonrasında doçentlik tezi olarak ''19. Yüzyıldan Günümüze Kitle İletişimin Kültürel İşlevleri'' adlı çalışmasını yayımladı. Varlık, Agos, Gergedan ve Milliyet Sanat gibi çok sayıda bilim ve sanat kaynaklı dergilerde makale ve incelemeleri yayımlanan Oskay, Frankfurt Okulu'nun popüler kültür konusundaki çalışmalarının Türkiye'de tanınmasına yazıları ve çevirileriyle büyük katkıda bulundu. Siyaset bilim, iletişim teorileri, sosyoloji, estetik ve sosyal teori konularında çok sayıda eserin Türkçe'ye çevrilmesini sağlayan Oskay, 1980'li yıllardan itibaren İstanbul ve Marmara Basın Yayın Yüksek Okullarında dersler verdi. 1990'lı yıllarda Marmara İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölüm Başkanlığı ve 2000-2002 arasında İletişim Fakültesi Dekanlığı yapan Oskay, 2002 yılında Marmara Üniversitesi'nden emekliye ayrıldı. Prof. Dr. Oskay, Kültür, Beykent ve Yakın Doğu gibi özel üniversitelerde de öğretim üyeliği ve idari görevlerde bulundu.
599757
Çırak başladı, şimdi zincir sahibi oldu
Öztan, muhabirine yaptığı açıklamada, 1974 yılında ailesinin Gaziantep'ten İstanbul'a göç ettiğini, kendisinin de bu sırada eniştesinin lokantasında çırak olarak çalışmaya başladığını söyledi. Küçük yaşta işe başladığı için lokantacılığın her aşamasını bildiğini anlatan Öztan, çıraklık yaptığı sırada işletmecilik konusunda hatalar yapıldığını gördüğünü ve bunun üzerine askerlik dönüşü kendi işyerini kurmaya karar verdiğini belirtti. Çıraklık döneminde her hafta bir Cumhuriyet altını alarak birikim yaptığını belirten Öztan, bu birikimiyle İstanbul'da plaj yolunda bir dükkan satın aldığını ve böylece ilk 'Sahan Restoran'ı açmış olduğunu, bu sırada çok borçlandığını, borçlarını ödemek için yıl boyunca sürekli mutfakta çalıştığını ve ödemelerini bitirdiğini dile getirdi. İlk dükkanı aldığında etrafındaki herkesin iş yapamayacağını söylediğini ancak, kendisine inandığını ifade eden Öztan, şöyle konuştu: ''3 ustanın yapacağı işi yaptım. Çok çalıştım. İlk sene arabamı aldım, borçlarımı ödedim. dükkanı açtığımda herkes, 'burada iş yapamazsın' dedi. Bir tane insan moral vermiyordu. Ben hırsla kendime bir hedef koydum ve dükkanı büyütmeye başladım. İstanbul'da evlere paket servisini ilk ben başlattım. Önce yaya servis yaptım sonra bisiklet ve motorla servise başladım. Fotoselli kapıyı ilk ben hizmete soktum. Yine ilk defa bardak makinesini, bulaşık makinesini ben kullanmaya başladım. Bunların hepsinin nedenleri var. Çünkü bizim yaptığımız iş çok önemli, hijyen çok önemli.'' ''TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK RESTORANINA SAHİP OLACAĞIM'' Türkiye'nin en büyük restoranına sahip olmayı hedeflediğini ve bu hedef doğrultusunda çalıştığını vurgulayan Öztan, daha sonra İstanbul'da Sahan Restoran şubelerini açmaya başladığını belirtti. Vege Sahan'ın iş hayatında önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkati çeken Öztan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ataşehir'de bulduğum 10 dönümlük yeri satın aldım ve çalışmaya başladım. Restoranın yapımı sırasında herkes benim delilik ettiğimi, bu restoranın da asla çalışmayacağını söyledi. Ancak, ben bütün varımı yoğumu buraya yatırdım. Sahip olduğum 1,5 milyon dolarlık servetimi buraya yatırdım. Yine işe ilk başladığım zamandaki gibi hareket ettim.'' SAHAN ŞİREHANI MACERASI Gaziantepli olması nedeniyle her zaman memleketine karşı bir özlem içinde olduğunu anlatan Öztan, ''buram buram tarih kokan ve hiç kimsenin bakmadığı bir yer olan Şirehanı'nı restoran olarak restore ettim. Buraya da tüm birikimimi aktardım. 10 milyon dolarlık bir yatırım yaptım. Burada çok daha büyük düşündüm, bin 500 metrekarelik bir mutfak yaptım. Şu anda Türkiye'de bundan daha iyi restoran bulamazsınız. Bu konuda iddialıyım. yıldızlı otellerle bile başedebilirim, ama kendi sektörümde böyle bir mutfak yok, çünkü Gaziantep mutfağı buna layık'' diye konuştu. Gaziantep'te Türkiye'nin en büyük restoranını açtığını ifade eden Öztan, Sahan Şirehanı'nda 140 kişinin çalıştığını, şu anda 7'si İstanbul'da 1'i Gaziantep'te olmak üzere toplam restorana sahip olduğunu bildirdi. Şimdi bir otel açmayı planladığını dile getiren Öztan, ''otel de yine iddialı bir proje. Tarihi özelliği ve projesiyle dünyada ilk olabilecek bir otel. Çünkü Türkiye'deki en büyük şehir hanı oteli olacak. İnanılmaz bir avlusu var. Eskiden İpekyolu güzergahında develerle gelir burada kalırlarmış. Şimdi ise develerle değil otobüslerle gelecek insanlar. 2010 yılı içinde hizmete açmayı düşünüyoruz. Bu da 10 milyon liralık bir proje'' şeklinde konuştu. ''İNSANIN HAYALLERİ OLMALI'' Başarısının sırrının hayal kurmak ve çok çalışmak olduğunu belirterek, önüne çıkan fırsatları iyi değerlendirmenin şans kapılarını açtığını kaydeden Öztan, sözlerini şöyle tamamladı: ''Güneş hepimize eşit doğuyor. Şans hepimize eşit veriliyor. Allah, bunları kullanalım diye kendi inisiyatifimizde beyin veriyor. Bunu iyi kullanan başarılı, kötü kullanan başarısız oluyor. Her 'evet' ve her 'hayır' bizim geleceğimizi belirler. Her başarı ve her başarısızlık bize aittir. Ne kadarlık düşünürsek kadarlık adamız. Hayalleri olmayan adamın, hayaletleri vardır. Hayal kuracaksın. Hayal kurmaya ilkokulda başlayacaksın. Çünkü, neyin hayalini kurarsan onun sahibi olursun. Hayalini kurmadığın bir şeyin sahibi olabilir misiniz? Ben işte kurduğum hayalime kavuştum. Şimdi bunu dünyaya yayacağım. Dünyaya Türkiye'nin tanıtımını kebapla yapacağım. İlk denemeyi Almanya'nın Stuttgart Meydanı'nda kebapla yapacağım. 'kebapla mı bunu yapacaksın' diyenler olabilir. Makarnayla tanınan ülkeler var. Makarna bizim kebabımızdan çok mu güzel? Adam makarnayı allayıp pulluyor, devlet de sahip çıkıyor. Biz mis gibi yemeklerimize sahip çıkmıyoruz. Kendimiz değerlerimizin farkında değiliz. Ama bu değerin farkına varılması için çalışacağım. Aralık ayında Stuttgart Meydanı'nda kebap ocağı kuracağım, katmer açacağım, içli köfte yapacağım, milleti başıma toplayacağım. Başarılı olursak bunu turne haline getireceğiz.''
599537
TRT, kanun gereği danışır
gereği danışır Emekli Büyükelçi ve eski Sözcüsü Yalım Eralp, ’nin TRT Kanunu’nun 24. maddesine göre dış ilişkilerle ilgili yayınlarda Dışişleri Bakanlığı’nın görüşünü alması gerektiğini hatırlatarak, krize yol açan “Ayrılık” dizisi hakkında da resmi onay alınmış olması gerektiğini söyledi Danışmanı Eralp, Kanunu’nun 24. maddesinin, TRT’nin dış ilişkilerle ilgili yayınlarını düzenlediğini ve bu yayınlarda uygulanacak esasların ’nca tespit edildiğini vurguladı. Bu kanuna göre, TRT’nin “Ayrılık” adlı dizisine hükümetten izin verildiği sonucu çıkacağını savundu.
599240
Dünyanın bir numaralı yalancısı!
Dünyanın bir numaralı yalancısı!Alman haber sitesi News.de'nin hazırladığı 'dünyanın en ünlü yalancıları' listesinde Daum 1. sırada yer aldı. 'nin tecrübeli çalıştırıcısı, Alman haber sitesi News.de'nin hazırladığı 'dünyanın en ünlü yalancıları' listesinde 1. sırada yer aldı. Alman haber sitesi News.de, hazırladığı 'dünyanın en ünlü yalancıları' listesinde 1. sıraya Fenerbahçe'nin teknik direktörü Cristoph Daum'u koydu. İnsan psikolojisi ve yalancılık üzerine hazırlanan özel haberde Fenerbahçe'nin hocası Daum'la ilgili şu ifadeler yer aldı: "2000 yılında futbol antrenörü Cristoph Daum, kullanmadığı yönünde oldukça emin ve net açıklamalar yapıyordu. Hatta gönüllü olarak saç örneği verdi. Ancak bu saç kendisine pahalıya mâl oldu. Zira yapılan testler sonrasında saçında kokain kullandığını gösteren önemli deliller ortaya çıktı" Sitenin hazırladığı liste şu şekilde oluştu: Cristoph Daum: Kokain kullanmadığına dair çok net açıklamalar yaptı. Ancak yapılan testler sonunda bunun doğru olmadığı ortaya çıktı. eski Başkanı, 1998 yılında sekreteri 'le cinsel ilişkide bulunmadığını iddia etmişti. Ancak daha sonra bunu itiraf etmek zorunda kaldı. Pinokyo: Carlo Collodi'nin meşhur hayali kahramanı. Yalan söylediğinde burnu uzayan Pinokyo, yalancılık konusunda var olduğundan bu yana sembol oldu. Walter Ulbricht: Alman Sosyalist Partisi'nin lideri. inşa edilmeden ay önce "Kimsenin Berlin'de duvar yapmak gibi bir niyeti yok" demişti. Collin Powell: ABD eski Savunma Bakanı. Savaşı'nın devam ettiği süre boyunca yaşanan katliamları örtbas etmeye çalıştı. Yalancı Jakob: sırasında 'da arkadaşlarına umut dağıtmak için savaşın sona erdiğini radyodan duyduğunu sürekli olarak anlatan bir roman kahramanı. Richard Nixon: Watergate Skandalı'nda ofisine konulmuş, Savaşı ve seçim çalışmalarıyla ilgili söyledikleriyle istifaya zorlanmıştı. Münchausen Baronu: 18. Yüzyıl'da yaşadı ve top mermisiyle Ay'a gittiği yalanını söylemesiyle tarihe geçti. Uwe Barschel: 1988'de yürüttüğü seçim çalışmalarına hile karıştırmakla suçlanan Schleswig-Holstein eyaletinin başkanı. Söylediği yalanlar nedeniyle istifa etmek zorunda kaldıktan kısa bir süre sonra odasında ölü bulundu. 10 Karl May: 'da Batı'da yaşadıklarını anlatan romanlarla meşhur oldu. Daha sonra oraya hiç gitmediği ortaya çıktı. 11 Erik Zabel: Eski Alman bisikletçi. Yıllarca kullandığını reddetti. 2007 yılında gözyaşlarıyla düzenlediği bir basın toplantısında bunu itiraf etti.
600325
Erdoğan'dan 'güçlü' Türkiye vurgusu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Zaman zaman tartışmalar yapılıyor. Sanal gündemler oluşturuluyor. Türkiye sanal tehditlere maruz bırakılıyor. 'Türkiye şurası olacak, Türkiye burası olacak' diyerek farklı ülkeler telaffuz edilmek suretiyle toplum gerilmek isteniyor. Toplum korkutulmak isteniyor. Türkiye, Türkiye olacaktır. Başka bir ülke değil'' dedi. Erdoğan, Ahi Evran Üniversitesinin akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, 2006 yılında kurulan üniversitede bugün 11 bin öğrencinin eğitim gördüğünü belirterek, üniversitenin bu hale gelmesinde emeği geçenleri kutladı. Hükümet olarak verdikleri sözü yerine getirmelerinin kendilerini memnun ettiğini vurgulayan Erdoğan, üniversitenin daha da gelişeceğini, öğretim üyeleri, fiziki imkanları ve öğrencileriyle ülkenin eğitimde rekabet içinde olan üniversitelerinden birisi olacağını söyledi. Uzay bilimleri konusunda eğitim veren Cacabey Medresesi'nin ardından uzun süre bir Kırşehir'in üniversitesiz kaldığına dikkati çeken Erdoğan, ''Ahi Evran 2006 yeniden adeta küllerinden doğan bir üniversite. İnanıyorum ki bu rekabet içinde Ahi Evran haklı yerini alacaktır'' diye konuştu. Hükümet olarak ''üniversitesi olmayan her şehre bir üniversite kazandıracağız'' dediklerini ve sözlerini tutarak 63 üniversite kurduklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, bu kararları aldıklarında muhalefetin ''ihtiyaç yok'', ''tabela üniversitesi olur'', ''personeli nereden bulacaksınız'' şeklindeki tepkileriyle karşılaştıklarını söyledi. Ancak yeni kurulan üniversitelerin çok hızlı bir gelişim gösterdiklerini vurgulayan Erdoğan, her ile bir üniversite kurulmasına karşı çıkanların özellikle Ahi Evran Üniversitesini incelemelerini tavsiye etti. ''BİRÇOK KAVRAM 800 ÖNCE BU TOPRAKLARDA ÜRETİLDİ'' Kırşehir'e Ahi Evran kutlamaları kapsamında geldiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Batı'da 18,19,20. yüzyıllarda ortaya çıkan birçok kavram ve uygulama bundan 800 yıl önce bu topraklarda, Kırşehir'de üretildi. Aslında biz gücümüzün farkında değiliz. Tarihimizi kavramış, anlamış olsak geleceğe çok daha farklı bakacağız. STK'lar hep konuşulur. Sivil toplum kavramı, sosyal güvenlik, sosyal diyalog, iş etiği, kalite kontrolü, esnaf örgütlenmesi, sendikacılık ve mesleki eğitim ve benzeri birçok kavram, ahilik teşkilatı sayesinde burada hayat buldu. Ahi Evran'ın memleketinde Kırşehir'de 2006'ya kadar bir üniversite kurulmamasını Ahi Evran'a ve Kırşehirlilere yapılmış son derece büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Kırşehir'e üniversitesizlik yakışır mı? Ama bunu yakıştırdılar. 14. yüzyıl başlarında ünlü seyyah İbn-i Batuta Anadolu topraklarına varıyor. Isparta, Denizli, Bursa ve Bolu'da ahilerle karşılaşıyor ve ahilerin hiç tanımadıkları halde sırf bir misafir geliyor diye kendisini şehrin girişinde karşıladıklarını ve misafir etmek için birbirleriyle kıyasıya rekabet ettiklerini anlatıyor. Sattığı süte su katan esnaf cezalandırılıyor, ama şimdi hak getire... Halimizi biliyorsunuz. Kılıcın kabzasını boyayıp abanoz ağacından yapılmış gibi gösteren imalatçı meslekten men ediliyor. Çok daha ilginci ekşimiş pekmez satan pekmezcinin başına pekmez geçiriliyor. Şu ahlaki yaklaşımı görüyor musunuz? Nerelerden nerelere geldik. Şimdi bunu marifet sayanlar var. Yolsuz ilan edilen bir esnaf dışlanıyor, kahvelere bile alınmıyor. Tüm bu ve benzeri uygulamalar yıllar boyunca bize sanki çok yeniymiş gibi Batı'nın ürettiği kavram ve uygulamalarmış gibi öğretildi. Oysa 800 yıl önce atalarımız, ahilerimiz bu sistemi dünyaya örnek teşkil edecek şekilde başarıyla tesis etmişlerdir.'' ''8 ASIR SONRA YENİDEN ÜNİVERSİTE KAZANDIRMANIN HEYECANI'' Mesleki eğitim kavramının tüm gelişmiş ülkelerde kalkınmanın temel dinamiğini oluşturduğuna ve üzerinde yoğun emek sarf edildiğine dikkati çeken Erdoğan, mesleki eğitimin ahilik teşkilatının da en önemli unsurlarından biri olduğunu dile getirdi. Çırak ya da kalfanın bir yandan çalışırken bir yandan meslekle ilgili eğitime tabi tutulduğunu, sadece mesleki eğitim de almadığını, bunun yanında görgü kurallarının da öğretildiğini vurgulayan Erdoğan, ''Böyle bir sistemin doğduğu, büyüdüğü, geliştiği toprakların üniversiteden mahrum kalması kabul edilir mi? Ben Kırşehir'de bir üniversite kurulmasına öncülük etmenin haklı gururu içindeyim. Cacabey'in şehrinde Cacabey Medresesi'nin şehrine asır sonra yeniden üniversite kazandırmanın heyecanı içindeyim'' diye konuştu. Ahilik bağlamında üniversiteden beklentilerinin çok yüksek olduğunu, bu değerlerin gün yüzüne çıkarılması noktasında üniversiteden çok daha fazlasını beklediğini dile getiren Erdoğan, ülke ve millet olarak çok büyük bir özgüvene sahip olunması gerektiğini söyledi. ''3 KİŞİNİN ELİ ÖPÜLÜR'' ''Öğretmenine, hocasına bizim kadar saygısı olan saygısı olması gereken başka bir millet olamaz'' diyen Erdoğan, tarihteki eserlere bakıldığında öğrencilerin öğretmenlerine yazdıkları mektuplara ''benim varlık sebebim'', ''benim ilim kaynağım'', ''benim feyz kaynağım'' diye başlamalarının hayranlık uyandırdığını kaydetti. Bazılarının bulundukları mevki itibarıyla el öptürmeyi çok sevdiklerini ancak bunu doğru bulmadığını belirten Erdoğan, ''Eli öpülecek kişi vardır bir babadır, bir annedir, bir öğretmendir, olması gereken budur. Bunun dışındakilerin hepsi sadece... asıl saltanat denilen şey budur. Buna hiçbir öğrencimizin prim vermemesi gerekir. Öğretmeninin, annesinin, babasının elini öpsün. Ahilik teşkilatını kurmuş ve yaşatmış bir medeniyetin mensupları olmak bize bunu getiriyor'' değerlendirmesinde bulundu. Öğretim üyelerinden öğrencilere özgüven kazandırmalarını isteyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Çünkü farklı bir medeniyetin, tarihin varisiyiz. Ne mutlu bize ki Hacı Bektaş gibi Hacı Bayram Veli gibi, Yunus Emre gibi, Mevlana gibi, Ahi Evran gibi ululara, onların bize emanet ettiği mirasa sahibiz. Ne mutlu bize ki ahilik gibi vakıf gibi tamamen bize ait olan, tamamen özgün bir medeniyet vizyonuna sahibiz. Bunun kıymetini bilmek, bundan azami derecede istifade etmek ve geleceği de bunun üzerine inşa etmek zorundayız. Onun için diyorum ki bu ülkenin her bir vatandaşı geçmişini öğrenecek, tarihini, kültürünü tüm detaylarıyla öğrenecek, oradan özgüven kazanacak ve geleceğini de onun üzerine inşa edecek. ''TÜRKİYE SANAL TEHDİTLERE MARUZ BIRAKILIYOR'' Siyaset kurumu olarak bu vizyona bu ufka sahip olmanı gayreti içindeyiz. yıldır da bu vizyon ve ufkun gereğini yerine getirme gayreti içindeyiz. Zaman zaman tartışmalar yapılıyor. Sanal gündemler oluşturuluyor. Türkiye sanal tehditlere maruz bırakılıyor. 'Türkiye şurası olacak, Türkiye burası olacak' diyerek farklı ülkeler telafuz edilmek suretiyle toplum gerilmek isteniyor. Toplum korkutulmak isteniyor. Türkiye, Türkiye olacaktır. Başka bir ülke değil.'' Türkiye'nin kendi vizyonu olduğunu ancak dünyadaki bilim ve teknolojideki tüm gelişmelerin de alınacağını ifade eden Erdoğan, ''Dünyanın bir diğer ucunda varsa alırız, teknoloji nerede varsa alırız hiç utanmaya gerek yok, alırız kendimiz üzerine inşa eder, onu geliştiririz'' dedi. ''Hangi ülkede, hangi medeniyette ahilik teşkilatı, vakıf medeniyeti var'' diye soran Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Kurulan vakıfların her biri bizden çok çok sonra. Hangi ülkenin bir Yunus Emre'si var? Şu ayrımcılık, bölücülük tüm bunlara yönelik bir Yunus Emre 'Ben Müslüman'ı yaradandan ötürü severim' demiyor 'Ben yaradılanı yaradan da ötürü severim' diyor. 'Hangi inançta olursa olsun hangi ırktan olursa olsun onu da beni yaradan sebebiyle severim' diyor. Bu hoşgörüyü hangi medeniyette görürsünüz. Biz insanlara böyle yaklaşmak durumundayız. Bizdeki devlet geleneği kimse de yok.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Korku, tehdit, husumet, düşmanlık üzerine bir şey inşa edemezsiniz. Türkiye geçmişte bunun bedelini çok ağır ödedi'' dedi. Erdoğan, Ahi Evran Üniversitesinin yeni akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son aylarda dış politikada bazı atılımlar gerçekleştirdiğini ancak buna karşın bazı çevrelerin olumsuz eleştirilerine maruz kaldıklarını belirtti. Son olarak Ermenistan ile kurulan ilişkilere işaret eden Erdoğan, ''Yine olmadık iftiralar, korkular öne sürüyorlar. Bu statükocu güven değişikliğidir. İnancına güvenmeyen inanç hürriyetinden korkar. Düşüncesine güvenmeyen düşünce hürriyetinden korkar. Biz inancımıza da düşüncemize de güveniyoruz. Onun için de kimseden korkmaya gerek yok'' dedi. Erdoğan, Türkiye'nin ''sıfır problem'' anlayışı doğrultusunda komşularıyla yakında dönemde gerçekleştirdiği iyi ilişkilerin ihracata ve ülke ekonomisine yansıyan olumlu etkilerine dikkati çekerek, sadece Yunanistan'a yapılan ihracatın 590 milyon dolardan, 2008 sonu itibarıyla milyar 429 milyon dolara ulaştığını söyledi. Türkiye'nin, 10 yıl öncesinde Suriye ile savaşın eşiğine geldiğini anımsatan Erdoğan, bu ülke ile kurulan yakın ilişkiler sayesinde sınırların açıldığını, vize nedeniyle bayram günlerinde sıkıntı yaşayan Türkiye ve Suriye vatandaşlarının ''çilelerinin sona erdirildiğini'' belirtti. Erdoğan, yakın zamanda Irak ile 48, Rusya ile de 20 anlaşmaya imza atıldığını, bu sayede bu ülkelerle bir çok alanda yeni işbirliklerinin kapılarının aralandığını ifade ederek, ''Bu bizim düşman değil, dost kazanmaya yönelik politika anlayışımızın sonucu. Bu süreç aynı kararlılıkla devam ediyor. Dış ticaret hacimlerimiz komşularımızın bazılarıyla 4, bazılarıyla 5, bazılarıyla 10 kat arttı. Kazanan kim oldu? Kazanan, Türkiye'nin sanayicileri, esnafı, işletmeler, yani 72 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının tamamı'' dedi. ''Korku, tehdit, husumet, düşmanlık üzerine bir şey inşa edemezsiniz. Türkiye geçmişte bunun bedelini çok ağır ödedi'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ''(Ermenistan ile görüşme, Suriye ile barışma, mayınları temizleme, AB'den uzak dur, Ankara'dan çıkma...) Biz göreve geldiğimiz de 36 milyar dolarlık ihracatımızın yarısı Avrupa ileydi. 2008 sonu itibarıyla bunu 132 milyar dolara çıkardık. Avrupa gibi ihracatımızın yüzde 55'ini çeken bir pazarı niye yok edelim. Bugün AB ile eğer anlaşabilir ve Türkiye AB üyesi haline gelirse bu potansiyel çok farklı olacak. zaman Schengen bizim için de geçerli olacak. (Efendim, pazar oluruz). Neyin pazarı olursun? Üretemiyorsan zaten almak senin için her zaman için gerekli olan bir şey. Eğer üretiyorsan ürettiğini verebileceğin bir pazarın olduğunu bu şartlar içinde göreceksin. Her türlü irtibatın kesik olduğunu düşün. zaman ürettiğini nereye satacaksın. Bütün bunlar bizim için küçülen dünyada çok iyi değerlendirip atmamız gereken adımların kendisi...'' ''DIŞ POLİTİKADA GÜNDEM BELİRLEYEN ÜLKEYİZ'' Başbakan Erdoğan, iktidara geldiklerinde ''çetelere dokunma başına iş alırsın, hukukun, demokrasinin standartlarını yükseltme, ifadeye özgürlük tanıma, milli bütünlüğü, kardeşliği pekiştirme'' denildiğini belirterek, ''Bunları yapmazsanız Türkiye dünyanın büyük devleti olamaz. Eğer bunları yaparsanız dünyanın büyük devleti olursunuz'' dedi. ''Türkiye'nin, dış politikada aktif ve gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir ülke olduğunu'' vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: ''Orta Doğu'da ciddi konumumuz var. Aynı şekilde Batı'da danışılan, (Acaba Türkiye ne düşünüyor?) diye sorulan ülke konumundayız. Ekonomi, dış politika, iç politika, demokratikleşme, güven, istikrar gibi kavramlar birbiriyle içiçe geçmiş, birbiriyle bağlantılı kavramlardır. Demokrasi ile ekonomiyi atbaşı götürmezseniz netice almanız mümkün değil. Onun için ikisini de atbaşı götürmeye mecburuz. Dış politikada aktif olmazsanız ekonomi büyümez. Ekonomi büyümezse dış politikada eliniz zayıflar. Demokrasiden taviz verirseniz istikrar da güven zemini de bundan etkilenir. Son dönemde bu denklemi çok iyi kurduk, neticelerini de alıyoruz. Milli birlik sürecini mutlaka bu zaviyeden ele almalıyız. Türkiye, bu meseleyi bu şekilde ne kadar sürdürebilir. Türkiye daha ne kadar kaynağını bu meseleye aktaracak. Milli birlikteliğin en önemli meselesi terör sorunudur. Öbür tarafta etnik unsurların Türkiye'de sorunları vardır. Kürt kökenli vatandaşımın da Türk kardeşlerimin de sorunu var. Laz'ın da Boşnak'ın da Roman'ın da kendilerine göre sorunları var. Azınlıkların, değişik inanç gruplarının da kendilerine göre sorunları var. Demokratik açılım süreci içinde bunları çözmek zorundayız. Sorumluluk mevkiinde olan bizler bunu çözmek durumundayız. Sorun alanlarını minimize ederek geleceğe yürümek zorundayız. sorunları ne kadar azaltırsak başarımız kadar fazla olur. Türkiye enerjisini daha ne kadar boşa harcayacak. Türkiye daha ne kadar evladını kaybedecek. Daha ne kadar analar yavrusu için yanacak? Daha ne kadar kadın dul, çocuklar yetim kalacak?'' Erdoğan, bu sorunlar 30 yıl önce sorgulansa ve çözülseydi Türkiye'nin farklı noktalarda olacağını ifade ederek, sorunların çözülmemesi halinde gelecek nesillerin çok daha fazlasını soracaklarını belirtti. ''BÖLGESEL, ETNİK VE DİNSEL MİLLİYETÇİLİK YAPMAYACAĞIZ DEDİK'' Yola çıktıklarında bölgesel, etnik ve dinsel milliyetçilik yapmayacaklarını açıkladıklarını anımsatan Erdoğan, ''(Bu ülkenin batısına ne kadar önem veriyorsak doğusuna da kadar önem vereceğiz) dedik. Vatan topraklarını hep birlikte abat etmemiz, ihya etmemiz lazım. Şöyle bir düşünelim. İstanbul Kadıköy'ü abat ederken, Ankara'nın Kızılay'ını, İzmir'in Konak'ını abat ederken acaba kalkıp Hakkari'nin Şemdinli'sine gittin mi? Ağrı'nın Patnos'una gittin mi? Kırşehir'in semtine uğradın mı? Kaman'a geldin mi? Yok yok. Bunu yapmayanlar, bu ülkenin tamamını ayağa kaldırabilir mi? Biz istiyoruz ki vatan topraklarının tamamını birlikte ihya edelim'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, 72 milyon vatan evladının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında birleşmesi, bütünleşmesi gerektiğinin altını çizdi. ''Kimse doğarken farklı bir şekilde doğmuyor. Kimisi Türk doğuyor, kimisi Kürt doğuyor, kimisi Arap doğuyor, kimisi şu, kimisi bu. Kimse sonradan bunları kazanmıyor'' diyen Erdoğan, ''Ama biz Anayasal noktadaki vatandaşlık anlayışı, bilinci, şüphesiz ki her ülkenin kendine ait olan bir bilincidir. Millet olma anlayışıdır. Bizler burada, yaklaşık 30'un üzerinde etnik unsur var ülkemizde. Hep birlikte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bilincinde toplanarak ve birbirimizi de yaradılanı yaradandan ötürü sevme anlayışıyla severek, el ele vermek zorundayız, omuz omuza vermek zorundayız. Bunu başardığımız anda her şeyi başarırız'' dedi. Diğer bir yaklaşımlarının da dinsel milliyetçilik karşıtlığı olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Farklı dinlere mensup olan insanlar ülkemizde olabilir, mezheplere mensup olan insanlar olabilir. Ayrım yapamayız. Zaten laikliğin yaklaşım tarzındaki anlayış bu. Nedir o? Her inanç grubuna devlet eşit mesafededir, ayrım yapmaz. Onun için demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak daha ileri bir güçle devletimizi güçlendirmek, hepimizin ortak görevidir. Bunu başardığımız anda inanıyorum ki Türkiye'nin dört bir yanı çok daha farklı bir hale gelecektir. Şu anda eğitimde attığımız adımlar bu. Şu anda 133 bin dersliği yılda yaptık ve bu hızla devam ediyor. Bizim şu anda ilk ve ortaöğretimde bilişim teknolojisi sınıflarımız yüzde 95'i aştı, hedef yüzde 100. Çok enteresandır, eskiden biz Güneydoğuya, Doğuya gittiğimizde hatta Türkiye'nin genelinde de böyledir. Bizden çocuklar para isterdi. (Başbakanım bana para verir misin? Şunu verir misin, bunu verir misin?) Şimdi çok enteresan, şimdi gittiğimiz yerlerde (Başbakan amca bana laptop verir misin?) Bakın bu çok ilginç, güzel bir gelişme. Bunu yakalamak, bu noktaya gelmek işte bizim özlemini duyduğumuz gelecekti. Daha da iyi olacak. İnşallah devam eden süreçte, terörün neden olduğu sağlıksız zeminde çıkar sağlayanlara karşı bizim birliğimiz, beraberliğimiz en güzel cevap olacaktır. Çünkü buradan çıkar sağlayanlar var. İstismar zeminlerini kaybedecek oldukları için süreci tahrik etmenin gayreti içindedirler. Biz bu tahriklere boyun eğmeyeceğiz. Eğer ki onlar kazanır, ülkemiz kaybeder. Bir mutabakat içinde olduğumuzu da ortaya koymamız gerekir.'' Açılış töreninin ardından Erdoğan, birlikte yemek yediği öğrencilerle sohbet etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üniversite korosu tarafında söylenen ''Uzun İnce Bir Yoldayım'' türküsüne de eşlik etti. AA 2009-10-17 18:59:01 Gülü ordu, güçlü türkiye güçlü türkiye, güçlü amerika güçlü amerika, güçlü israil güçlü israil, Büyük İsrail. Kim kimin için güçlü. ozon onur 2009-10-17 17:16:52 bu gereksiz türk halki okursa belki avrupa birligi standartlarina yaklasir.. ben eskiden türk halkini cok zeki cok caliskan cok becerikli ama firsat taninmayan bir halk oldugunu zannederdim.. ama davulun sesi gercekten öyle degilmis!!! baksaniza daha kafadan bu ülkede CHPye %20 oy cikiyor :)) kim bu halk icin akli basinda diyebilirki.. issiz ama kültürlü bir türk halkinin olmasin tercih ederim.. en azindan ülkedeki aydin dogan gibi KOC grubu gibi cumhuriyet gazetesi gibi masonlarin farkina varir! yavuz sentürk 2009-10-17 17:07:41 Aşı üretmekten neden vazgeçti Türkiye..ünüversitelerimiz,bilim adamlarımız var..her türlü tecrübemiz var.. ahmet okutan 2009-10-17 16:56:18 her ile üniversite acmak maarifetmiş gibi davranmayın yaa..bu insanlar üniversiteyi bitirince nasıl iş bulacak..savunma olarakta her üniversite bitiren iş bulmak zorunda değil diyorsunuz..bu insanlar keyfi üniversite okumuyor sn basbakan..iş sahibi olmak içinn maddi manevi tavizler vererek üniversitelere gidiyor...basbakan böyle konusma cesaretini nerden alıyor? Nedir bu özgüven? yaratıcı çözüm önerileri getiremiyorsunuz bari sinirleri zıplatmayın... marylngirl 2009-10-17 16:00:39 Sen bunu söyle sayın başbakan bırak palavralar atmayı. Her ile üniversite açıtınız sırf işsiz sayısını az göstermek için. Bir de utanmadan övünüyorsunuz. Ben makine mühendisliği okuyorum Erciyeste. Özellikle bu sene artan kontenjanlarla her taraf makine mühendisliği öğrencisi kaynıyor. Üniversitedeki hocalarımızdan hepsi de bu işe karşı akp li olanlar bile. Bir de şimdi utanmadan bununla övünüyorsunuz. BugrahanAlabas 2009-10-17 15:43:32 Türkiye Cumhuriyetine yol oldun, dil oldun, ses oldun, barış oldun, birlik oldun. Allah senden razı olsun Başbakanım...
599468
Öldürüp mezarına çiçek ektiler
Öldürüp mezarına çiçek ektiler Bursa'nın İnegöl ilçesinde bir genci kurşuna dizerek öldürdüğü iddia edilen sanıklardan biri şok bir ifade verdi. Suçu firari sanığın üzerine atan şahıs, “Plan yapıp Seyhan'ı mezara gömdük, üzerine çiçek ektik” dedi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanıklar S.G. (23) ve R.Y. (22) ile olaya karıştıkları iddiasıyla tutuksuz yargılanan E. K. (19) ve B.K. (23) hakim karşısına çıktı. İlk kez ifade veren R.Y., “Gıyabi tutuklu A.Ç. ile maktul arasında daha önce bir konu yüzünden tartışma olmuş. Bir yerde alkol aldık. Gece ilerleyen saatlerde A.Ç. arabayı kenara çekti. Aralarında kavga çıktı. A.Ç. elindeki tüfeği Seyhan'a tutmuştu. Karanlıkta silahın ateş aldığını gördüm. Seyhan olay yerinde öldü. Daha sonra plan yaptı. Kazma ve kürek bularak mezarlığa gömdük. Üzerine çiçek ektik. A.Ç.'yi kurtarmak için böyle plan yaptık. dedi.
600681
Bilim dünyasının acı kaybı
Bilim dünyasının acı kaybı İletişim ve sosyal bilimci Prof. Dr. Ünsal Oskay 70 yaşında etti. İstanbul'daki evinde 70 yaşında eden Oskay, 2008'de beyin damarlarında geçici pıhtı oluşumu tanısıyla kaldırıldığı hastanede bir süre tedavi görmüştü. Şanlıurfa'da 1939 yılında doğan Ünsal Oskay, üniversite eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı. ABD'de 1967-1968 yıllarında iletişim üzerine yüksek lisans-konuk öğrenci olarak eğitim alan Oskay, 1970'li yıllarda Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda başlayan akademik hayatı sonrasında doçentlik tezi olarak ''19. Yüzyıldan Günümüze Kitle İletişimin Kültürel İşlevleri'' adlı çalışmasını yayımladı. Varlık, Agos, Gergedan ve Milliyet Sanat gibi çok sayıda bilim ve sanat kaynaklı dergilerde makale ve incelemeleri yayımlanan Oskay, Frankfurt Okulu'nun popüler kültür konusundaki çalışmalarının Türkiye'de tanınmasına yazıları ve çevirileriyle büyük katkıda bulundu. Siyaset bilim, iletişim teorileri, sosyoloji, estetik ve sosyal teori konularında çok sayıda eserin Türkçe'ye çevrilmesini sağlayan Oskay, 1980'li yıllardan itibaren İstanbul ve Marmara Basın Yayın Yüksek Okullarında dersler verdi. 1990'lı yıllarda Marmara İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölüm Başkanlığı ve 2000-2002 arasında İletişim Fakültesi Dekanlığı yapan Oskay, 2002 yılında Marmara Üniversitesi'nden emekliye ayrıldı. Prof. Dr. Oskay, Kültür, Beykent ve Yakın Doğu gibi özel üniversitelerde de öğretim üyeliği ve idari görevlerde bulundu.
600117
Karabük'te mandaya kesici aletle saldırı
Beldeye bağlı Şirinköy'de merada otlayan manda, kimliği belirlenemeyen kişi yada kişilerin balta ve bazı kesici aletlerle saldırısı sonucu yaralandı. Hayvanlarının yaralı olduğunu fark eden köylüler, ağaçlardan oluşturdukları sedyelerle durumu ağır olan mandayı köy meydanına taşıyarak beldeden veteriner çağırdı. Köy meydanında mandalara müdahale eden veteriner hekim Dursun Arat, hayvanların yara aldıkları bölgelere dikiş attı. Arat, kan kaybı yüzünden hayvanların halsiz düştüklerini ancak durumlarının iyi olduğunu bildirdi. Hayvanların sahibi Mustafa Doğancık, hiç kimseyle bir husumeti olmadığını belirterek, hayvanları yaralayanları ''vicdansız'' olarak nitelendirdi. KÖYDE TÜFEK VE SOPALARLA NÖBET Şirinköy Muhtarı Yakup Bostancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oluşturdukları 2'şer kişilik timlerin köylerinin çevresinde nöbet tutmaya başladığını söyledi. Hayvanlarının başına bir daha böyle bir olayın gelmesini istemediklerini ifade eden Bostancı, şöyle konuştu: ''Meralarımızda otlayan mandalarımıza kimliği belirlenemeyen kişiler balta ve kesici aletlerle saldırmışlar. Yaralanan mandanın 3'ünün durumu iyi, ancak diğerleri çok kan kaybetmiş. Olayı haber verdiğimiz jandarma bu konuda çalışma başlattı. Sorumluların bir an önce bulunmasını istiyoruz. Biz de köylüler olarak, bu kişileri mandalarımıza ve diğer hayvanlarımıza zarar vermelerini önlemek için nöbet tutmaya başladık.''
599493
'Bedava franchising'le Shiffa dağıtacak
'Bedava franchising'le Shiffa dağıtacak Shiffa Home adıyla doğal ürün dağıtım merkezi kuran Aksu Vital, ilk franchising'i bedava verecek ŞÜKRULLAH DOLU Bal ürünleriyle işe başlayan, ancak 150 çeşit doğal ürün üretme kapasitesine ulaşan Aksu Vital, Shiffa Home adıyla doğal ürünler dağıtım merkezi kurdu. İSTOÇ'da açılışı yapılan merkezle Türkiye çapındaki aktar ve doğal ürün satıcılarına da dağıtım yapacaklarını açıklayan Aksu Vital Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Aksu, “Bu merkezde sadece kendimizinkini değil, piyasanın ürettiği doğal ürünlerin de dağıtımını yapacağız. Çünkü şimdiye kadar Türkiye'de bu alana organize dağıtım yapan profesyonel bir kuruluş yoktu” diye konuştu. İLK FRANCHİSİNG BEDELSİZ Shiffa Home'u doğal ürünler dağıtım ve mağazacılık markası olarak konumladıklarını ifade eden Yunus Aksu, şu anda iki noktada uygulaması bulunan mağaza konseptinin ortalama 40 ve 100 metrekare olmak üzere iki format olarak tasanlandığını söyledi. Franchising yöntemiyle büyümek istediklerini dile getiren Aksu, şöyle devam etti: “İlk etapta hedefimiz, şu anda olan mağaza sayısını 10'a çıkarmak. Franchise bedelini 25 bin TL olarak belirledik. Ancak 10'sayısına kadar olan ilk farnchisi, konseptin tanıtımı amacıyla bedelsiz olarak vereceğiz. 2010 sonuna kadar ise 50 farnchisa ulaşmak istiyoruz.” Yunus Aksu, doğal yiyeceklerden kişisel bakım ürünlerine kadar geniş bir yelpazede ürün protföyüne sahip olan Shiffa Home açma maliyetinin ise formata göre 100-150 bin TL arasında değiştiğini kaydetti. Aksu, doğal ürünlerin yükselen trend olması nedeniyle yatırımcıya yüksek getiri taahhüdünde bulunduklarını kaydetti.
600370
Boşanma davası sürerken eşine tecavüz etti
davası sürerken eşine tecavüz etti 'in Bayındır İlçesi'nde oturan Y.H., davasının sürdüğü eşi F.H.'nin kendisine tecavüz ettiğini öne sürerek şikayetçi oldu. Polis, kaçan F.H.'yi aramaya başladı. Dün, saat 12.00 sıralarında Bayındır Polis Merkezi Amirliği'ne başvuran 29 yaşındaki Y.H., Yeni Mahalle'de oturduğunu, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasının sürdüğü eşi 34 yaşındaki F.H.'nin eve gelip kendisiyle zorla cinsel ilişkiye girdiğini ileri sürdü. Polis, Y.H.'nin şikayeti üzerine F.H.'nin yakalanması için çalışma başlattı.
599583
ŞAHİN ALPAY İsrail aklını başına toplamalı
Bu çerçevede, İsrailli yetkililere atfen basında yer alan değerlendirme ve yorumların kabulü de mümkün değildir. İsrailli yetkilileri açıklama ve tutumlarında aklıselime davet ediyoruz..." açıklamasını yaptıysa da Türkiye, İsrail ve bütün dünyada kararın siyasi nedenleri tartışılıyor. Türk dış politikasını yakından izleyen bir yorumcu olan Bahadır Koç, Ankara'nın bu kararı niçin aldığına dair açıklamaların bir listesini okurlarına gönderdi. (Koç, yaklaşık on yıldır, aboneleri için zengin bir bilgi kaynağı sağlayan Foreign Press Review Yabancı Basın Taraması'nı yayımlıyor.) Bunlardan başlıcaları şöyle: Tatbikata katılacak İsrail uçakları, Lübnan'ın ve Gazze'nin bombalanmasında kullanıldı, İran'ın bombalanmasında da kullanılabilir. Ankara İran'ın bombalanmasına karşı olduğunu göstermek istiyor. İsrail uçakları geçen yıl Suriye'yi bombalarken Türk hava sahasını ihlal etmişler ve İsrail yönetimi bu önemsiz bir şeymiş gibi davranmıştı. Ankara İsrail-Suriye barışı için görüşmeler yürütürken, İsrail'in Gazze'ye saldırma planları yaptığı ortaya çıktı. İsrail, Türk Hava Kuvvetleri'nin ısmarladığı insansız hava araçlarının teslimatını sürekli erteliyor. Erdoğan hükümeti Washington'daki AKP karşıtı faaliyetlerden İsrail lobisinin sorumlu olduğundan kuşkulanıyor. Ankara, komşularıyla ilişkileri düzeldiği için artık İsrail'e ihtiyaç kalmadığını düşünüyor. Nihayet Başbakan Erdoğan, El Arabiye televizyonuna verdiği demeçte Türkiye halkının hassasiyetlerini göz önünde bulundurduklarını, halkın İsrail'in tatbikata katılmasını istemediğini, tatbikatın uluslararası bölümünü bu nedenle ertelediklerini söyledi. (Zaman, 15 Ekim) Yapılan yorumlar arasında bana göre en dikkate değer olanı, "İsrail lobisi ve ABD dış politikası: Güçlü bir çıkar grubu Ortadoğu'da nasıl yıkıma yol açtı, İsrail'e zarar verdi ve şimdi daha da tehlikeli bir gelecekle tehdit ediyor" (2007) başlıklı kitabın yazarlarından Stephen Walt'dan geldi. Walt özetle şöyle diyordu: "İsrail'in Batı Yakası ve Gazze üzerinde işgali sürdürmesinin gerek ABD ve gerekse İsrail açısından kötü bir durum olup olmadığını sorgulamışsanız, Türkiye'nin geçen hafta aldığı karar üzerinde durmanız gerekir. Çünkü bu olay, 'Büyük İsrail' amacının peşinden gitmenin ABD'nin ve İsrail'in çıkarlarına verdiği zararın mükemmel bir örneği. Son on yıldır Türkiye, İsrail'in İslam dünyasındaki en yakın müttefiki oldu. İsrail'den yüklü miktarda silah satın aldı, İsrail savaş uçaklarının hava sahasında tatbikat yapmasına izin verdi ve İsrail ile hasımları arasında etkili bir arabuluculuk yaptı. Bu, İsrail için her bakımdan çok değerli bir ilişkiydi. Ama ne yazık ki İsrail'in Gazze'ye saldırması pek çok Türk'ü dehşete düşürdüğü gibi İsrail ile Suriye ve Hamas arasında dolaylı görüşmeler yapılmasına yardımcı olan Türk hükümetini çok güç bir durumda bıraktı... Obama, 'iki devlet çözümü İsrail'in, Filistinlilerin, ABD'nin ve bütün dünyanın çıkarınadır' dediğinde doğruyu söylüyordu, ama ne yazık ki bu hedefe yaklaşılmasını sağlayamadı. Bu arada, ABD'nin iki devlet çözümü için çalışmasını engelleyenler, en çok değer verdikleri iki ülkeye bilmeyerek büyük zarar vermeye devam ediyor." (Foreign Policy, 14 Ekim) Bana göre Türkiye-İsrail yakınlaşması Oslo barış süreci sayesinde mümkün olmuştu. Filistinlilerle barış yapmamaya kararlı, bu konuda ABD'ye dahi direnen son Netanyahu hükümetiyle birlikte, Türkiye ile İsrail arasında yakın ilişkinin temeli büsbütün sarsıldı. Umarım Ankara'nın tavrı, İsrailli yöneticilerin akıllarını başlarına toplamalarına bir nebze yardımcı olur.
600391
Trabzon'da fıkra gibi 'ayrıştırma'
Trabzon'da fıkra gibi 'ayrıştırma' Trabzon'da şehrin değişik yerlerinde bulunan ayrıştırılmış çöp bidonlarındaki çöpü toplayan Trabzon Belediyesi ekipleri ayrıştırılmış çöpleri aynı çöp arabasına döküyor. Temel fıkraları ile ünlü Trabzon'da 'Temel Fıkrası' gibi çöp toplama işlemi gerçekleşiyor. Vatandaş çöpleri ayrıştırma kutusuna atıyor ancak belediyeye ait çöp toplama ekipleri ayrıştırma kutularına özenle atılmış çöplerin bulundukları bidonları aynı çöp arabasına dökerek tekrar birleştiriyor. Ayrıştırılmalı çöp bidonları kağıt, pet şişe, cam gibi geri dönüşümü sağlanan ürünlerin tekrar geri kazanılmasını sağlamayı amaçlarken, bu ayrıştırma anlayışı Trabzon'da sadece çöp bidonlarında hayata geçiriliyor. Vatandaş çöpleri ayrıştırma kutularındaki işaretli yerlere atarak ayrıştırırken, belediye işçileri ise bu çöpleri ayrı ayrı kamyonlara yükleyip depolara götürmesi gerekirken ayrıştırılmış çöpleri birbirine katarak topluyor. Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı Ergin Aydın, temizlik işlerini özelleştirmeleri nedeniyle çöpleri özelleştirme ile ihaleyi alan firmanın ekiplerinin topladığını belirterek, "Bu ekipler normalde farklı çöp arabaları ile bu ayrıştırılmış ürünleri almaları gerekiyor. Ancak çöp arabaları yeterli olmadığı için böyle bir yola gitmişler. Önümüzdeki aydan itibaren bu eksikliklerini gidereceklerini söylediler. Bu demek değildir ki ayrıştırılan çöpler birlikte depolanıyor. Çöp arabaları ile Deliklitaş mevkiindeki tesise götürülen çöpler burada ayrıştırma işleminden geçirilmektedir. Geri dönüştürülecek çöpler burada diğer çöplerden ayrılmakta ve işlemden geçirilmektedir" dedi.
599543
İSRAİL İLE KRİZ BÜYÜYOR
İLE KRİZ BÜYÜYOR Siyasi krize yol açan TRT’deki “Ayrılık” dizisinden bazı sahneler dün AP tarafından da dünyaya servis edildi. Bu karelerde, dizideki İsrail askerlerinden umutsuzca kaçmaya çalışan Filistinli kadın ve çocuklar görülüyor.haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Dizi kriziyle ilgili olarak dün Dışişleri’ni ziyaret eden ’in Büyükelçisi Levy, “Dizi İsrail halkını şeytani gösteriyor” dedi. ise dizinin yayından kalkmayacağını açıkladı Levy: Bizi şeytani gösteriyorsunuz ’in Büyükelçisi Gabby Levy, ’de yayımlanan Ayrılık dizisinin İsrail ile arasında yarattığı kriz çerçevesinde dün ’na gitti. Levy, Dışişleri Bakanı ve Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun ’te bulunması nedeniyle Dairesi Genel Müdürü Ömer Şölendil’le görüştü. Bakanlığa geliş nedeninin Şölendil’e bir nezaket ziyareti olduğunu söyleyen Levy, “Bu görüşme fırsatını, İsrail halkı ve ordusunu şeytani bir biçimde gösteren TRT’de yayımlanan dizi hakkında duyduğum endişe ve hayal kırıklığını ifade etmek için kullandım. Yaptığım bu ’teki Türk Maslahatgüzarı’na iletilen protestonun devamı niteliğindedir” dedi. TRT yetkilileri ise İsrail’in sert eleştirilerine rağmen dizinin yayından kaldırılmayacağını vurguladı. BAHAR BAKIR Ankara Diziye danışmanlık vermedik Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ile İsrail arasında krize yol açan “Ayrılık” dizisine bakanlık olarak danışmanlık vermediklerini kaydederek, “Türkiye sansüre dayalı bir ülke değil” dedi. Bosna Hersek ziyaretinin öncesinde Esenboğa ’nda, TRT’de yayımlanan dizinin yarattığı krizle igili soruları yanıtlayan Davutoğlu, TRT’nin belli konularda özerk, belli konularda da devletin yayın organı olarak değerlendirildiğini söyledi. Davutoğlu, “Bu değerlendirme doğru değil. TRT özerk bir kurumdur, benim anladığım kadarıyla bu diziyi yapan da özel bir şirkettir. TRT, özel şirketle bu diziyi yapmıştır. Bu tamamen yayın politikaları içinde değerlendirilecek bir husustur” diye konuştu. İsrail’le temas kuruldu Dizinin senaristinin “Dışişleri Bakanlığı’ndan danışmanlık alındığına” ilişkin sözleri üzerine konuyu araştırttığını belirten Davutoğlu, “Bakanlığımızın resmi danışmanlık gibi bir teması söz konusu değildir. Herhangi bir başka dizi için de böyle bir şey yapmamız söz konusu değildir” dedi. Yapımcının verdiği bilgilere göre, İsrailli yetkililerden izin alındığını ve İsrailli yetkililerle temaslar kurulduğunu anladıklarını vurguladı. ANKARA Milliyet Yetkili değiliz RTÜK Başkanı Davut Dursun, TRT’de yayımlanan ve Türkiye ile İsrail arasında krize neden olan “Ayrılık” dizisi konusunda, “Bizim yetkimiz dahilinde değil” dedi. Dursun, Milliyet’e yaptığı açıklamada, TRT’de yayımlanan ve içeriği nedeniyle Türkiye ile İsrail arasında krize yol açan dizi hakkında bir denetim yapmalarının söz konusu olmadığını belirtti.
600324
BAE'yi serbest bölge cenneti yapan 10 fark
BAE’de yaklaşık 20 serbest bölge bulunmaktadır. Bu yazımızda bunlardan en çok bilineni olan Jebel Ali serbest bölgesinin yatırımcılara sunduğu imkanları değerlendireceğiz. Jebel Ali serbest bölgesi Dubai’ye 35. km uzaklıkta yer alıyor. Yatırımcılara sunduğu başlıca avantajlar; 1-) 100 yabancı sermayeli şirket kurulabilmesi: Normal şartlar altında BAE’de şirketlerin kurulumunda 51 yerli ortak zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk zaman zaman yatırımcıları zor durumda bırakabilmektedir. Serbest bölgelerde böyle bir zorunluluk yoktur. 2-) Sermaye ve karın 100’ünün ülke dışına çıkarılması 3-) Minimum sermaye limiti olmayışı 4-) Bütün sermayedarların ancak koymuş oldukları sermaye oranında sorumluluk taşımaları 5-) Döviz serbestliği 6-) Vergisiz ticaret imkanı 7-) Gelir vergisinin olmayışı 8-) Hazır fabrika ve depolar 9-) Mükemmel altyapı, destek servisleri ve telekomünikasyon imkanları 10-) 1.4 milyar nüfuslu tüketim marketine kolay ulaşım imkanı Bunlar ilk bakışta akla gelen avantajlar. Bugün BAE’nin gelişmesinde, turizm ve ticaret cazibe merkezlerinden en önemlilerinden bir tanesi olmasında serbest bölgeler tek başına yeterli olmamakla beraber önemli birer rol oynamışlardır. Son ekonomik göstergeler, bölgesel yapılanmalar ve konjonktürel gelişmeler Türkiye’nin serbest bölge konsepti üzerinde düşünmesi ve benzeri yapılanmaları uygulaması gerektiğini gösterdiği kanısındayım. Türkiye ‘komşularla sıfır sorun politikası’ neticesinde çok yakın bir zamanda bölgenin ticaret merkezi olacaktır. Böyle bir geleceğe hazır olmak için, iç ve dış sorunlarının üzerine gidilmesi içte birlik ve beraberliğin sağlanması şüphesiz ki önem teşkil etmektedir. Son Türkiye seyahatimde, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler Asamblesi Genel Sekreter Yardımcısı (KEİPA) Dr. Murat Bakır ile görüştüm. Görüşmemiz sırasında KEİPA’nın uzun vadeli planlarından bahsederken Karadeniz’e sınırı olan ülkelerden geçecek şekilde otoyol inşasının planlandığını, bu plan hayata geçtikten sonra Türkiye’nin komşu ülkelerle ticaretinin çok daha fazla artacağını belirtti. Bu ülkeleri göz önüne getirdiğimde bu projenin ne kadar stratejik öneme sahip olduğuna tekrar kanaat getirdim. Bununla beraber BAE’de bulunan Jebel Ali Serbest bölgesi model alınarak; Orta doğu ve Afrika için Mersin, Adana, Antalya, Orta Asya ve Rusya için Samsun, Trabzon, Avrupa ve Balkanlar için İstanbul, İzmir gibi liman şehirlerinde Kurulacak serbest bölgeler hem ülkemize yatırımcı çekecek, hem üretilen ürünlere pazar bulunmasını kolaylaştıracak, hem de Türkiye’yi turizm ve iş için ziyaret eden insan sayısını artıracaktır. Mikro planda şirketlerin kendilerini geleceğe hazırlamaları, makro planda da devleti yönetenlerin uzak görüşlülüğü Türkiye’nin geciken lider pozisyonunun pekişmesini sağlayacaktır.
599570
CHAMPS ELYSEE TARLAYA DÖNDÜ!
CHAMPS ELYSEE TARLAYA DÖNDÜ! ’nın en ünlü caddesi olan Champs Elysee’de 50 kadar çiftçi, 2007’de ’nin seçim galibiyetini yakın dostlarıyla kutladığı Fouquet’s Restoranı’nın önünde saman balyalarını ateşe verdi. Eylemin etkisiyle saat boyunca başkentin ana arterlerinde trafik akışı kilitlendi. Turistlerin şaşkın bakışları arasında, saman alevleri, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kısa sürede söndürüldü. ’nın değişik yörelerinde ise toplam 50 bin kadar çiftçi kriz nedeniyle sarsılan ekonomik durumlarının düzeltilmesi talebiyle eyleme geçti. Sendikaların çağrısıyla karayollarını bir süreliğine trafiğe tıkayan çiftçiler, kitle halinde iflasları önlemek üzere 1.4 milyar euro’luk yardım planı ve vergi indirimi gerektiğini savunuyor.
599756
Metropolitan Polisi, Türklerden yardım bekliyor
Londra'da son dönemde Türk çeteleri ile ilişkilendirilen cinayetlerle ilgili bilgi veren, Metropolitan Polisi'nin Kuzey Londra polis şefi Stephen Kavanagh, konuyla ilgili soruları yanıtladı. Londra'da, iki ayrı çete arasında bir kavga meydana geldiğini anlatan Kavanagh, bu kavganın sonucunda, mart ayından itibaren Türk toplumundan kişinin öldürüldüğünü ve Metropolitan Polisi'nin, sorumluları yakalamak konusunda kararlı olduğunu söyledi. Kavanagh, kendi toplumu içinde şiddet uygulayanları ve toplumda birçok kişi için tehdit oluşturan kişileri yakalamak konusunda, İngiliz polisinin kararlılığını yineleyerek, görgü tanıklarının, cinayetler ve cinayet delilleri ile ilgili herhangi bir bilgisi olanların kendileri ile irtibata geçmesinin oldukça önemli olduğunu ifade etti. Londra'da son bir hafta içinde, cinayetle de ilgili olabileceği gerekçesi ile toplam 12 kişinin gözaltına alındığını kaydeden Kavangh, bölgede arttırılan aramalar ve şüphelilere yönelik operasyonlar sonucunda mermi, silah ve çeşitli uyuşturucu ele geçirdiklerini belirtti. Cinayetlerin ardından çevredeki tüm kamera kayıtlarının incelemeye alındığını ve kanıt niteliği taşıyan her bulgunun değerlendirildiğini anlatan Kavanagh, ancak Paytak cinayetinde kullanılan ve resmi kayıt bilgileri bilinen motosikletin hala bulunamadığına dikkati çekti. Metropolitan Polis biriminde görevli en deneyimli cinayet dedektiflerinden birinin, bu cinayetleri ve aralarındaki bağlantıyı çözmekle görevlendirildiğini kaydeden Kavanagh, Paytak cinayetini işleyen katilin bulunması için 20 bin sterlin (48 bin TL) para ödülü konulduğunun altını çizdi. Türk toplumuna yardımcı olabilmek ve bu cinayetleri çözebilmek için, Türk toplumunun desteğine ihtiyaç duyduklarını söyleyen Kavanagh, Türklerin yaşadığı Kuzey Londra'da polisin güvenlik önlemlerini arttırarak, birkaç farklı tekniği bir arada kullanmaya başladığını ve olası bazı suçların da bu şekilde önüne geçmiş olduklarını belirtti. Kavanagh'ın açıkladığı güvenlik önlemleri içinde en dikkati çekeni ise, polislerin büyük bir çoğunluğunun silah taşımadığı bilinen İngiltere'de, Kuzey Londra'da silahlı polislerin kontrolündeki araç tanıma sistemi ile şüpheli araçların tespit edilerek aranması oldu. Ayrıca, bölgede daha fazla polis görevlendirildi. Mehmet Paytak cinayeti ile ilgisi olduğu sanılan kişi, Cem Düzgün cinayeti ile ilgili ise kişi gözaltına alınırken, Oktay Erbaşlı cinayeti konusunda bugüne kadar bir gözaltı işlemi yapılmadı. İngiliz medyasında cinayetle ilgili haberler sıklıkla yer alırken, cinayetlerin, Türk ve Kürt uyuşturucu mafyaları tarafından işlendiği iddiası dikkati çekiyor. Ahmet Paytak (50) isimli 50 yaşındaki bir dükkan sahibi mart ayında Londra'da ,başka birisi sanılarak yanlışlıkla motosikletli biri tarafından öldürülmüş, oğlu ise yaralanmıştı. Oktay Erbaşlı isimli 23 yaşındaki bir genç Ekimde arabasının içindeyken yine motosikletli bir sürücü tarafından, kız arkadaşı ve yaşındaki üvey oğlunun gözleri önünde öldürülmüştü. Erbaşlı cinayetinden gün sonra ise, Cem Düzgün adlı 21 yaşındaki bir genç, Londra'daki çetelerden birinin üyelerinin gittiği kahvede, çetenin mensubu olduğu sanılarak saldırıya uğramış ve yaşamını yitirmişti.
600011
İşte belediyenin Ayamama raporu
Sen de etiket ekle! hep yanınızda İşte belediyenin Ayamama raporu'daki felaketinin ardından çalışma başlatan Büyükşehir Belediyesi ekipleri raporunu hazırladı. 'den yapılan açıklamayla Ayamama deresi çevresinde 108 tespit edildi. Yazılı açıklamada şöyle denildi: Büyükşehir Belediye Başkanlığı ekipleri, Ayamama Deresi iyileştirme, kaçak, işgalli, yeşil alan tecavüzü tespit çalışmalarını tamamladı. İmar Müdürlüğü, Harita Müdürlüğü ve Zabıta Müdürlüğü'nün yaptığı çalışmalarda 108 imara aykırı yapı tespit edildi. Kaçak yapıların yıkılmasıyla ilgili tebligatlar Zabıta ekipleri tarafından yapılmaya başlandı. Kaçak yapıların verilen süre zarfında ilgiler tarafından yıkılması isteniyor. Yıkılmayan yapılar yasal sürenin dolmasından sonra Büyükşehir Belediye ekipleri tarafından yıkılacak. Bölgede yapılan çalışmalar ise şöyle; Dereye ait genel bilgiler Ayamama Deresi, İlçesi'nden itibaren sırası ile ve 'den geçerek sınırları içerisinden 'ne bağlanıyor. 42 km uzunluğunda ve kolu bulunan derenin 8,5 km. (E-6) Oto Yolu ile E-5 Karayolu arasında kalıyor. Yapılan Çalışmaya Ait Genel Tespitler Dere yatağı üzerinde dere kalastralı ile terkinli alanlara tamamen veya kısmen işgalli yapılar bulunuyor. İşgalli yapılar kısmen duvar ve kısmen yapı şeklinde. Hava fotoğrafları ve yerinde yapılan tespitlere göre derenin iki yakası boyunca tespit edilen yapı sayısı duvar işgalleri dahil 108 adet. Yapılaşmanın 61'i TEM (E-6) Oto Yolu ile E-5 Karayolu arasında 39'ü ise TEM (E-6)'in kuzeyinde yer alıyor. Yapılaşmanın İlçelere göre dağılımı: İlçe Yapı sayısı (Adet) Yapı Sayısı (%) Küçükçekmece 44 41 Başakşehir 42 39 Bağcılar 13 12 Bahçelievler TOPLAM 108 100 İlçe Yapı sayısı (Adet) Kısmen işgalli 54 Tamamen işgalli 25 Tamamen yeşil alana işgalli 15 Kısmen yeşil alana işgalli Duvar İşgalleri 11 TOPLAM 108 Yapıların İşgal Türlerine Göre dağılımı YAPILAN ÇALIŞMALAR Yapılmış olan tespitler ilçe, mülkiyet ve işgal durumu ve diğer başlıklar altında gruplanarak veri tabanı oluşturuldu. Söz konusu işgaller kamu alanında bulunduğundan 775 sayılı gecekondu kanunu kapsamına girdiğinden tebligata gerek bulunmaksızın yıkılmasında engel bulunmuyor. Yapı işgallerinin kaldırılmasında öncelikle 775 sayılı yasa kapsamına giren 108 adet yapıdan başlanılması planlandı. İşgallerin kaldırılmasına TEM Oto yolu ile E-5 Karayolu arasında kalan yapılardan başlanılması planlandı. Derenin ıslahına yönelik olarak; koruma bandının nihai sınırları, geçeceği güzergah, açık ve kapalı kesit durumuna yönelik çalışmalar ile planlama süreci devam ediyor. Dolayısı ile kamu alanına işgalli 775 sayılı Gecekondu Kanunu Kapsamına giren ve tebligat yapılmaksızın yıkılabilen 108 adet yapının dışında yıkılacak veya kaldırılacak yapıların durumu henüz tamamlanmamıştır"
599390
Hep ödül veriyorlar Erol paramı vermiyorlar
Erol paramı vermiyorlar Altın Portakal Film Festivali'nde Yıldırım Önal Ödülü verilen Erol Günaydın, “Yıldırım bana hep 'ödül veriyorlar Erol; ama paramı vermiyorlar, inşallah senin başına gelmez derdi” diye konuştu. ANTALYA 46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde onur ve emek ödülleri sahiplerini buldu. Cam Piramit Sabancı Kongre Merkezi'nde düzenlenen ödül töreninde ilk olarak, “Hababam Sınıfı” serisinin de aralarında bulunduğu onlarca filmde çalışan, Sinema Emekçileri Sendikası Kurucu Başkanlarından set işçisi Halil Dede'ye “Sinema Emek Ödülü” verildi. Dede, konuşmasında, ödülü tüm set işçileri adına aldığını söyledi. ALTIN ÇAĞDA YILDIRIM'CIĞIM Törende, “Yıldırım Önal Anı Ödülü” usta oyuncu Erol Günaydın'a sunuldu. Önal'ın “çok sevdiği bir arkadaşı” olduğunu belirterek, sesini taklit eden Günaydın, “Bu ödülü alırken bir tarafım da buruk. Yıldırım'ın sesini duyar gibiyim. Bana 'Erol'cuğum, bana ödül verdiler; ama paramı vermediler. İnşallah senin de başına gelmez' dediğini duyar gibiyim. Gelmez Yıldırım gelmez. Sinemamız altın çağını yaşıyor' dedi. HALİT REFİĞ'E ADADI Türk Sineması'nda 1960'lı yıllardan itibaren 100'den fazla filme imza atan usta yönetmen Ülkü Erekalın'a da onur ödülünü sinema oyuncusu Selda Alkor verdi. Ünlü oyuncu Sevda Ferdağ da, “Onur Ödülü”nü vefat eden ünlü yönetmen Halit Refiğ'e adadı. “Yılanların Öcü”, “Keşanlı Ali Destanı” ve “Boş Beşik” gibi onlarca filmin müziklerini yapan besteci Yalçın Tura da “Onur Ödülü” aldı. Senarist-yazar Vedat Türkali de “Onur Ödülü”nü yönetmen Ertem Göreç'in elinden aldı. Güçlükle yürüdüğü görülen Türkali'yi seyirciler ayakta alkışladı. Karım Stella da beni terk etti Yıldırım Önal, son yıllarında ekonomik sıkıntı yüzünden kazandığı Altın Portakal'ı bir rehinciye bırakmak zorunda kalmış, bir daha da geri alamamıştır. Bu olayın anısına 1999'dan beri her yıl, bir sinema emekçisine Yıldırım Önal Anı Ödülü verilmektedir. Sanatçı bir filmdeki “Karım Stella da beni terketti” repliği ünlüdür.
599565
‘Reddihâkim’ talebine ret
‘Reddihâkim’ talebine ret davası sanık ve avukatlarının tarafından verilen iftar yemeğine katıldıkları gerekçesiyle davanın görüldüğü mahkeme heyetini ret talepleri İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi İkinci davasında sanık ve avukatlarının, İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından verilen iftar yemeğine katıldıkları gerekçesiyle davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini ret talepleri, mahkeme tarafından reddedildi. Ergenekon davasına bakan özel yetkilendirilmiş savcı ve Ağır Ceza Mahkemesi’nin üyelerinden Hâkim Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Ergenekon davası kıdemli hâkimi Hasan Hüseyin Özese, savcılar davaya sonradan dahil olan savcılar Fikret Seçen, Ercan Şafak, Murat Yönder, savcıları görevlendiren İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili ’nın da aralarında olduğu birçok hukukçu, 2008 Eylül’de İstanbul İstihbarat Dairesi’nin ’nun Cemile Sultan Korusu’ndaki tesislerinde düzenlediği iftar yemeğinde soruşturmayı yürüten polislerle buluşmuştu. Ekim’de dilekçe Haberde yemeğin tam tarihi belirtilmemekle birlikte ramazanın devam ettiği 23 Eylül 2008’de gözaltına alınmıştı. Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Oktay Yıldırım’ın avukatı Yıldırım Çavuşovalı Ekim 2009’da mahkemeye verdiği dilekçeyle Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ile kıdemli üye hâkim Hasan Hüseyin Özese’nin tarafsızlıklarına gölge düşebileceği şüphesi oluştuğundan reddihâkim talebinde bulunmuştu. Çavuşovalı’nın bu talebi geçen günlerde mahkeme tarafından reddedilmişti. İkinci Ergenekon davasının sekizinci duruşmasında iftar yemeği tartışmalarının ardından sanık ve avukatlarının bulundukları reddihâkim talebini görüşen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ikinci heyeti, bu talebin de reddine karar verdi.
600185
Erdoğan, bir ve güçlü Türkiye vurgusu
2008'e kadar Kırşehir'de üniverstie olmaması bizim için bir utançtır. Ahilik geleneğinde olanları görmelidir. Eli öpüleceklerden kişiden biri öğretmendir. Biz çok farklı bir tarihin medeniyetin sahibiyiz. Türkiye bugün kaybetmiş olduğu değerleri yakalayabilmiş değil. İyi komşuluk ilişkileri geçrkleştirdik. Yunanistan ile iyi ilişkiler gerçekleştirdik. Suriye ile ekonomik işbirliğini kuruyoruz. Irakta tam 48 anlaşma yaptık. Rusya Federasyonunu düşünün halimiz neydi? Putin geldi oturduk sektörel anlaşmayı imzaladık. Bu bizim düşman üretmeye değil dost üretmeye yönelik girişimimizn başarısı. Komuşularlar ilişkilerimizde sıfır sorun düşüncesi hakim. Türkiye'nin ekonomisini 16. büyük ekonomi yapacağız. Biz neden bu komşu pazarını mahvedelim. Biz eğer AB üyesi olursak bizim pazarımız daha büyüyeceğiz. Efendim itiraz ediyorlar "biz pazar oluruz" üreten olursan pazar olmazsın ayrıca senin de pazara ihtiyacın var...Artık gündemi takip eden değil gündem yaratan bir ülkeyiz. Dış politikada ekonomide de büyüyemezsiniz! Demokratik açılımla ilgili karamalama kampanyası sürüyor. Süreci tahrik etmek için eylemler yapılıyor. Eylemlerin asıl amacını görmek ve duymak zorundayız. Demokratik açılıma ayrımcılık ve bölücülük yakıştırması var. Eğer 30 yıl ince terör sorunu çözülse idi bugün farklı yerde olurduk. Bölgesel milliyetçilik yapmıyoruz. Etnik milliyetçilik yapmayacağız dedil. yapıyoruz. AYRINTILAR GELECEK 2009-10-17 16:00:39 Sen bunu söyle sayın başbakan bırak palavralar atmayı. Her ile üniversite açıtınız sırf işsiz sayısını az göstermek için. Bir de utanmadan övünüyorsunuz. Ben makine mühendisliği okuyorum Erciyeste. Özellikle bu sene artan kontenjanlarla her taraf makine mühendisliği öğrencisi kaynıyor. Üniversitedeki hocalarımızdan hepsi de bu işe karşı akp li olanlar bile. Bir de şimdi utanmadan bununla övünüyorsunuz. BugrahanAlabas 2009-10-17 15:43:32 Türkiye Cumhuriyetine yol oldun, dil oldun, ses oldun, barış oldun, birlik oldun. Allah senden razı olsun Başbakanım...
599622
104. yıldönümüne görkemli kutlama
Yaklaşık bin 500 kişinin katıldığı gecede, Sarı-Kırmızılılarda profesyonel ve amatör olarak spor yapan tüm sporcular ve personel yer aldı. Galatasaray'ın 104 yıllık tarihini anlatan fotoğrafların ve görüntülerin yer aldığı salonda verilen yemekle başlayan organizasyon Başkan Adnan Polat'ın konuşması ile devam etti. Polat, küçük, büyük tüm sporcular ve kulüp çalışanları ile bir arada olduklarını belirterek, konuklara teşekkür etti. Polat, geceye katılamayan eski başkanlardan Özhan Canaydın ve Mehmet Cansun gibi duayenlerin de kalplerinin kendileriyle olduğunu bildiklerini belirtti. Ardından G.Saray'ın çeşitli branşlarda kazandığı kupalar, kaptanlarca sahneye getirilerek kaidelere yerleştirildi. Gecenin son bölümünde Başkan Adnan Polat ve Cim Bom'da başkanlık görevinde bulunmuş olan Selahattin Beyazıt, Ali Uras, Ali Tanrıyar, Alp Yalman ve Faruk Süren sahneye gelerek 104. yıl pastasını kesti.
599992
AB konusunda asker-sivil hepimiz aynı fikirdeyiz
AB konusunda asker-sivil hepimiz aynı fikirdeyiz Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin AB ile ilgili beklentilerinin arttığını söyledi. AB üyeliği konusunun Türkiye'deki birçok kesimin ortak hedefi olduğunu belirten Bağış, "Hem iktidar hem muhalefet, hem asker hem sivil kesim, Aleviler, Sünniler bu konuda birleşiyor. Patronla işçiyi, Ermenileri, Rumları, Ortodoksları, Müslümanları herkesi bir araya getiren bir konu. Hepimiz aynı fikirdeyiz. Hepimiz aynı hedefe yönelik çalışıyoruz. Bunlar bizim için, AB için, dünya barış girişimleri için de önemli." dedi. British Council'in, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile ortaklaşa düzenlediği 6. Boğaziçi Konferansı Çırağan Sarayı'nda yapılıyor. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, Hırvatistan AB Başmüzakerecesi Vladimir Drobnjak, İngiltere Avrupa İşleri Bakanı Holyhead Baronesi Gleyns Kinnock, Fransa Avrupa İşleri Bakanı Pierre Lellouche, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini, Hristiyan Demokrat Parti (CDU) Milletvekili Dış ilişkiler Komitesi Başkanı Ruprecht Polenz, Eckart von Klaeden Hristiyan Demokrat Parti/Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CDU/CSU) Milletvekili Eckart von Klaeden, İngiltere Büyükelçisi David Reddaway, Hollanda Krallığı İstanbul Baş Konsolosu Onno Kervers, CHP Milletvekili Onur Öymen, AK Parti Milletvekili, Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu'nun da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. Konferansın açılışında konuşan Egemen Bağış, Türkiye'nin neden AB üyesi olması gerektiği tezini savundu. Üyelik için gerekçeleri açıklayan Bağış, bu yolda Türkiye'nin kısa sürede attığı adımlara dikkat çekti. AB'nin insanlığın en büyük barış projelerinden birisi olduğunu söyleyen Egemen Bağış, "AB üye ülkelerin tarihlerine bakıldığı zaman savaşlar kan gözyaşı, inanılmaz boyutta kan ve gözyaşı görürsünüz. Eskiden düşman olan ülkeler bir araya geldi. Fransızlar İngilizlerle bir arada yaşıyor niye bizimle yaşamıyorsunuz?. Bu çok büyük bir barış projesidir. Türkiye üye olmadan bu proje tamamlanmamış olur. Türkiye de Avrupa da çok şeyler kazanacak. Avrupa küresel bir oyuncu olmak istiyorsa uluslararası konularda etkin olmak istiyorsa Türkiyesiz olmaz." dedi. Türkiye'de değişik kesimlerin AB üyeliği sürecini desteklediğini belirten Egemen Bağış, "Hem iktidar hem muhalefete hem askeri hem sivil kesimler, Aleviler Sünniler bu konuda birleşiyor. Patronla işçiyi, Ermenileri, Rumları, Ortodoksları, Müslümanları herkesi bir araya getiren bir konu. Hepimiz aynı fikirdeyiz. Hepimiz aynı hedefe yönelik çalışıyoruz. Bunlar bizim için de AB için de dünya barış girişimleri için de önemli." ifadelerini kullandı. Türkiye'nin demokrasi kültürü ile İslam kültürünü bir arada götürdüğünü, medeniyetler çarpışması tezine karşı konumda olduğunu söyleyen Bağış, "Türkiye, medeniyetler birliği projesinin lideri olan iki ülkeden birisidir. Türkiye Müslüman dünyasının umutlarını ve beklentilerini temsil ediyor. Türkiye'nin üyeliği Müslüman ve Hıristiyan dünyası için köprü olacaktır. Müslüman ülkesi İslam dünyası Türkiye'nin AB üyeliği sürecini çok yakından izliyor. Türkiye üyeliğe yaklaştıkça uluslararası toplumun Türkiye'ye yönelik ilgisi de artacaktır." şeklinde konuştu. Türkiye'nin ekonomik açıdan yük oluşturacağı tezine de karşı çıkan Bağış şu açıklamayı yaptı: "Ekonomik açıdan bir çok AB üyesi ve batılı ülkeden daha iyiyiz. Genç ve dinamik bir ülkeyiz. Avrupa'nın dördüncü büyük işgücünü temsil ediyoruz. Avrupa finansal zorluklar çekerken krizde tek Türk bankası bile olumsuz etkilenmedi. Türk ekonomisi oldukça dinamik çünkü. Krizden finansal sistemimiz kötü şekilde etkilenmedi."
599582
Bosch'tan mescit kapatmaya ilginç gerekçe: Sağlık ve güvenlik
Kamuoyunda artan tepkiler üzerine açıklama yapmak durumunda kalan Bosch firması ise mescitlerin, 'sağlık ve güvenlik' gerekçesiyle kapatıldığı görüşünü savunuyor. Bu arada Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu Türk-İş'e müracaat ederek ilgili firmaya karşı topyekün boykot başlatılmasını talep ettiklerini açıkladı. Bursa'da 1972 yılında kurulan dizel fabrikalarında yaklaşık bin kişi çalışıyor. bina halinde faaliyet gösteren fabrikada bulunan mescit önceki hafta işçilere hiçbir bilgi verilmeden kapatıldı. Kapılara ise 'Mescitler kapatıldı. Yönetim.' şeklinde not yazıldı. Konu ile ilgili görüş almak üzere Bosch yetkililerini aramamızın ardından nottaki 'mescit' kısmı silindi. Olay hakkında Zaman'a açıklama yapan Bosch Sanayi ve Ticaret Ülke İletişim Koordinatörü Belin Alev, hiçbir müesselerinde ibadethane bulunmadığını ileri sürerken, şu açıklamayı yaptı: "Çalışanlara karşı adil ve eşit davranmayı ilke edinen Bosch'un, dünyada üretim yaptığı hiçbir fabrikasında, ibadet için tahsis edilmiş özel bir alan yoktur. Bu uygulama Türkiye için de geçerlidir. Toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre çalışanlarımızın günlük 7,5 saat çalışma ve 20 dakika dinlenme süreleri belirlenmiştir. Belirlenmiş olan çalışma saatleri, mesai harici etkinliklere imkân vermemektedir." 'MESCİT VARDI, KAPATILDI' Çalışanlara yönelik haksızlığın Zaman'da yayınlanmasının ardından Bersay İletişim adına danışman sıfatıyla açıklama yapan Elif Sözer ise Belin Alev'in aksine fabrikada daha önce mescitlerin bulunduğunu doğruladı. Kapatma gerekçesi olarak da 'sağlık ve güvenliği' gösterdi. Bosch'un dini özgürlükleri kısıtlamadığını savunan Sözer, şu açıklamayı yaptı: "Her zaman Bosch'un değerlerine bağlı kalmaya devam edecek olan şirketimiz özellikle de kültürler arası duyarlılıkları anlamakta ve bunlara saygı duymaktadır." İşçilerin Cuma ve bayram namazlarına gitmeleri için düzenli servis sağlandığını iddia eden Sözer, şu bilgileri verdi: "Fabrikada ibadet amaçlı kullanılan ve koşulları giderek olumsuzlaşan alanlar, çalışanlarımızın sağlığı ve güvenliği düşünülerek kapatılmıştır. Maalesef çalışanlarımız bu konuda son aşamada bilgi sahibi olabildiler. Fabrika yönetimi en kısa sürede sendika temsilcileri ile karşılıklı uygun bir yerel çözüm bulunması konusunda görüşmelere başlayacaktır." SAĞLIK-SEN'DEN TÜRK-İŞ'E BOYKOT ÇAĞRISI Türk-İş Başkanlar Kurulu Üyesi ve Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, ülke genelinde Bosch'a karşı boykot kampanyası başlatacaklarını açıkladı. Konuya ilişkin Türk-İş'e müracaatta bulundukları bilgisini veren Başoğlu, "İnsanların dini özgürlüklerini kısıtlayacak bu tür yaklaşımları kabul edilemez buluyoruz. Umarız ilgili firma hatasından bir an evvel döner. Aksi takdirde ülke genelinde boykot kampanyası başlatacağız." diye konuştu. Zaman'ı arayan sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar da yasaktan geri adım atılmaması durumunda toplu eylem yapılması gerektiğine dikkat çektiler. Dizel fabrikalarında çalışan onlarca işçi telefon ve e-posta aracılığıyla gönderdikleri mesajlarda sendikanın haklarını savunmaması sebebiyle mescidin kapatıldığını dile getirdi. Fabrikada yetkili sendikanın Türk Metal Sendikası olduğunun altını çizen işçiler, sendikanın sessiz kalmasını eleştirdiler.
600281
Kilosu liradan ayakkabı
Kilosu liradan ayakkabı İstanbul'da bir mağaza, kilosu liradan ayakkabı sattı. Şişli'deki mağazada gerçekleştirilen ayakkabı satışına vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Mağazanın açılmasıyla içeri giren vatandaşlar, kilosu liradan ayakkabıları sepetlere doldurdu. Firma yetkilisi ayakkabı sanayisini ayakta tutmak için böyle bir girişimde bulunduklarını, bugün için ton ayakkabı satmayı hedeflediklerini dile getirdi. Şişli'deki bir firmanın kilosu liradan satılan ayakkabıları kapışıldı. Kilo ile ayakkabı satışına vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Mağazanın açılmasıyla içeri giren vatandaşlar, kilosu liradan satılan ayakkabıları sepetlere doldurdu. Vatandaşlar ise uygulamadan memnuniyetlerini dile getirdi. Satışla ilgili bilgi veren mağaza yöneticisi Alpaslan Selçuk, ayakkabı sanayisini ayakta tutmak için böyle bir yol denediklerini belirtti. Selçuk, "Ham maddeyi kiloyla alıyoruz. Kiloyla alınan ham maddeyi metraja ve taneye çeviriyoruz. Bir de böyle deneyelim dedik." şeklinde konuştu. Kesinlikle ithal mal satmadıklarını, tüm ürünlerinin yerli olduğunu kaydeden Selçuk sözlerini şöyle sürdürdü: "Tanesi bir liradan Çin malı da satmıyoruz. Vatandaşlarımıza bir sepet doldurma hakkı veriyoruz. İnsanlar da bu uygulamadan çok memnun, onları mutlu edip buradan gönderiyoruz. Bugün bu mağazaya ton ayırdık. Bugün bunu bitireceğimiz düşünüyoruz. Önümüzdeki hafta Bakırköy ve sırasıyla diğer illerde de bunu uygulayacağız."
599463
16 milyon çocuğa domuz gribi aşısı
16 milyon çocuğa domuz gribi aşısı Bakan Nimet Çubukçu, “16 vaka kontrolümüz altında. Büyük bir felaket beklentisi içinde değiliz” dedi. TEKİRDAĞ Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, domuz gribiyle ilgili olarak Sağlık Bakanlığı'nın, tüm tedbirleri aldığını belirterek, “Tüm okullarda aşı yapılacak' dedi. Bakan Çubukçu, Tekirdağ'da Hacı Ahmet Yeşil ve Mahmut Yeşil tarafından yaptırılan Çorlu Cemile Yeşil Anadolu Lisesi'nin açılış törenine katıldı. Törende 16 milyon çocuğun okul çağında olduğunu ve Kriz Masası oluşturduklarını söyleyen Çubukçu, “Bir Müsteşar Yardımcısı başkanlığında Kriz Masası oluşturduk. Duruma hakimiz ve hazırlıklarımızı tamamladık” dedi. Tüm okullarda aşı uygulamasının olacağını bildiren Bakan Çubukçu, “Bu uygulamayı Sağlık Bakanlığı yapacak. Sanıyorum Ocak ayına kadar çeşitli yaş gruplarındaki öğrenciler bölüm bölüm aşılanacak. Türkiye 30 milyon civarında aşı alıyor. Bu aşılar ülkemize dönem dönem gelecek” diye konuştu. Öte yandan, Sağlık Bakanlığı, 500 bin dozluk ilk parti domuz gribi aşısının 19 Ekim Pazartesi günü Ankara'da olmasının beklendiğini bildirdi.
600436
Kandil'den gelecek PKK'lıları DTP'liler karşılayacak
Yarın sabah Şırnak'ın Silopi ilçesindeki Habur Sınır Kapısı'nda güvenlik görevlilerine teslim olacak olan grup, DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, DTP'li milletvekilleri, İHD yetkilileri ile 30 avukattan oluşan bir grup karşılayacak. Aralarında PKK'lıların da bulunacağı belirtilen PKK'lı grubun sınır kapısında kimlik kontrolü yapılacak. Güvenlik görevlileri, gelenlerin kimlik kontrolünü ve GBT sorgusunu da yapacak. Tutuklama konusunda ise kararı savcılık verecek. Grup, gözaltına alınmaması halinde Silopi Özel İdare'ye ait TIR Kampı'nda ya da Silopi Merkezi'nde toplanan kalabalıkla bulaşacak. Bu arada DTP Diyarbakır İl Başkanlığı Batıkent Meydanı'nda da Kuzey Irak'tan gelenleri karşılamak için bir mitin yapmaya hazırlanıyor. DTP Diyarbakır Milletvekili Gülten Kışanak ve parti yöneticileri tarafından Bağlar, Kayapınar, Sur ve Yenişehir'de faaliyetlerle ilgili bildiri dağıtıldı.
599774
Meteoroloji'den kuvvetli sağanak uyarısı
Meteoroloji'den kuvvetli sağanak uyarısı Marmara'nın batısı ile İzmir, Aydın, Manisa ve Muğla'nın kuzey ilçelerinde kuvvetli sağanak bekleniyor. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan 'meteorolojik uyarı'da, Marmara'nın batısı (İstanbul'un Avrupa Yakası, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Bursa'da), İzmir, Aydın, Manisa ve Muğla'nın kuzey ilçelerinde, saat 06.00'dan itibaren kuvvetli sağanak beklendiği bildirildi. Uyarıda, sağanağın Pazar 06.00'ya kadar devam etmesinin beklendiği, su baskını, ani sel, yıldırım gibi risklerin oluşabileceği belirtildi.
600167
Domuz gribi Medine'yi vurdu
Medine'yi vurdu nedeniyle bu yıl ve hac organizasyonlarında Medine otellerinin büyük bölümünün zarara uğrayacağı bildirildi. News gazetesi muhabiri Yusuf Muhammed’in Medine Ticaret Odası Komitesi üyesi Gani El Ansari ile yaptığı röportajda, Medine’nin domuz gribinden çok ciddi şekilde etkilendiği ortaya çıktı. Gazetenin haberine göre, yaklaşık 800 milyon dolarlık bir zararın oluşması söz konusu. Turizm acentelerinin, yapılan rezervasyonların son iki taksitlerini henüz ödemediklerini ve bir ay içerisinde ödenmemesi durumunda ise büyük zararın gerçekleşeceği dile getiriliyor. Umre ve hac nedeniyle yapılan otel rezervasyonlarının çoğunun iptal edilme riskinin bulunduğu da bildiriliyor. El Ansari, Medine’nin son 50 yıldır böylesi bir durumla karşı karşıya kalmadığına dikkati çekti. ve Medine’de işsizliğin artabileceğine işaret ediliyor. Medine Ticaret Odasının ortaya çıkan bu durumu aşabilmek için toplantı yaptığı bildirilen haberde, çeşitli önerilerin sunulduğu kaydediliyor. Bu öneriler arasında umre sezonunu uzatmak, ülkelere uygulanan kotaların sayısını artırmak, otel fiyatlarında yapmak bulunuyor.
599400
Günün Programı
Günün Programı BANK ASYA 1. LİG 19.00 Konya-Mersin İY (Atatürk) TFF 2. LİG 15.00 İstanbul-Göztepe (Bahçelievler) TFF 3. LİG 15.00 Küçükköy-O.Reno (Alibeyköy) 15.00 Kartal Bld.-Beylerbeyi (Kartal) 15.00 Ank.Demir-Darıca GB (Cebeci) 15.00 A.Üsküdar-Düzcespor (Vefa) VOLEYBOL ERKEKLER LİGİ 13:30 Beşiktaş-İstanbul Bld. (Akatlar) 16:00 Bozkurt Bld.-SGK (Bozkurt) 16:00 T.Plevne-G.Saray (H.Akbaş) 16:00 Halk Bankası-Arkas (S.Sırrı) 17:00 Fenerbahçe-Diltaş (50. Yıl) 18:00 Ziraat Bankası-Maliye (S.Sırrı)
599733
Bolu'da trafik kazası: ölü yaralı
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Gerede yönünde seyreden, İdris Özcan yönetimindeki 67 TH 343 plakalı otomobil, Yeniçağa Köroğlu Çamlıbel mevkisinde direksiyon hakimiyetinin kaybolması sonucu yoldan çıkarak yamaçtan düştü. Kazada otomobil sürücüsü İdris Özcan hayatını kaybederken, Suat Kurt, Hacı ve Ali Çelik ile Fatma ve Hacer Yılmaz yaralandı. Bolu Belediyesi İtfaiye ekipleri yaralıları iplere bağladıkları sedyeler ile otomobilin düştüğü yerden güçlükle çıkardı. Yaralılar, sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından Bolu Köroğlu Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı.
600193
Motorsikletliyi ölümden kaskı kurtardı
Burdur'un merkezindeki Burdur Çayı'nın Ticaret Meslek Lisesi önündeki bölümünden motosikletiyle viraja hızlı girdiği bildirilen 40 yaşlarındaki Ahmet Tunç, önce beton direğe çarptı ardından, metre yükseklikten çayın beton zeminine düştü. Olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri, kaskı çıkararak Ahmet Tunç'a ilk müdahaleyi yaptılar. Ardından Burdur Belediyesi itfaiyesi ekipleri, yaralı Tunç'un bulunduğu sedyeyi yukarı çıkardı. Tunç, Burdur Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Kurtarma çalışmalarını izleyen Burdur Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürü Salih Şen, yaptığı açıklamada, sürücünün başındaki kaskın yaşamını kurtardığını söyledi. Müdürlük olarak bugüne kadar birçok eğitimde motosikletlilerin kask takmalarının önemine dikkati çektiklerini kaydeden Şen, ''Bugünkü kazada sürücünün başındaki kaskın sağlam ve kaliteli olması, onun hayatını kurtardı'' dedi. Şen, önümüzdeki günlerde lise seviyesindeki okullarda öğrencilere kask takmanın önemi ve trafik kuralları konusunda eğitimler verileceğini bildirdi.
599307
Hemşire yardımcısı, Uganda'da kral tacı giyecek
25 yıl boyunca ABD'de yaşlı ve hastaların bakımıyla ilgilenen 50'li yaşlarındaki Charles Wesley Mumbere, pazartesi günü taç giyerek, Uganda'nın batısındaki Kasese bölgesinde, ulusal hükümet tarafından da tanınan 300 bin kişilik Rwenzururu Krallığı'nın kralı olacak. Babası Isaya Mukirane'nin 1960'lı yıllarda etnik bir grup tarafından kral ilan edilmesinin ardından Mumbere'nin de 13 yaşında krallık ünvanını, 18'inde ise krallığı devraldığı bildirildi. ''Dağlarda savaşarak büyüdüm'' diyen Mumbere'nin 30 yaşındayken eğitim almak üzere ABD'ye gönderildiği ve işletme eğitimine başladığı ancak ülkesindeki siyasi karışıklık yüzünden bursunun kesilmesinin ardından eğitimini yarıda bıraktığı, bir süre sonra da ABD'den siyasi sığınma talebinde bulunduğu ve hemşire yardımcısı olmak üzere eğitim gördüğü kaydedildi.
599955
Aliyev'den doğalgaz atağı
Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yönelik protokollerin imzalanmasının ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'den Türkiye'ye sattıkları doğalgazla ilgili bir açıklama geldi. Aliyev, Azeri gazını Türkiye'ye dünya fiyatlarının üçte birine sattıklarını belirterek, bu durumun "kabul edilemez" hale geldiğini söyledi. Aliyev gaz rotasını değiştirmeyi düşündüklerini söyledi. Aliyev, "Hangi ülke buna razı olabilir, bu hiçbir mantığa sığmayan bir meseledir" ifadesini kullandı.
600663
Cumhurbaşkanı Gül, Gençlik Parkı'nı gezdi
Gül'e gezisinde Ankara Valisi Kemal Önal, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Emniyet Müdürü Orhan Özdemir ve Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün eşlik etti. Gençlik Parkı'na Opera Meydanındaki kapıdan giren Gül, bir süre yürüdükten sonra Melih Gökçek'in kullandığı golf arabasına binerek Gençlik Merkezi'ne gitti. Burada halk oyunları gösterisi ile karşılanan Gül, gençlerin seslendirdiği şarkıları dinledi ve masa tenisi oynayanları izledi. Büyükşehir Belediye Tiyatrosu'nu da ziyaret eden Gül, burada Kent Orkestrasının seslendirdiği şarkılarla karşılandı, pandomim gösterisini izledi ve Hacivat-Karagöz oyununda kullanılan kuklaları inceledi. Cumhurbaşkanı Gül, Melih Gökçek'in ikramının ardından Gençlik Parkı'ndan ayrıldı.
600108
'KOBİ zararları için devlet önlem alsın'
Beysel, Orhangazi Sanayici İş Adamları Derneğini (ORSİAD) ziyaretinde, Türkiye'de KOBİ'leri destekleme açısından gerekli yasaların bulunmadığını söyledi. KOBİ'lerin, büyük firmalar ve yabancı yatırımcılar karşısında gerekli düzenlemeler bulunmadığı için tutunamadıklarını ifade eden Beysel, ''KOBİ'lerin zaaflarını gidermek için devlet birtakım önlemler almalıdır. KOBİ'ler imzaladıkları, daha doğrusu imzalamak zorunda kaldıkları sözleşmeler sonrasında büyük firmalara bağımlı hale geliyorlar, bu bağımlılık da KOBİ'leri krize sürüklüyor'' diye konuştu. Beysel, gelişmiş ülkelerde yapılan yasal düzenlemeler sayesinde en küçük işletmelerin bile sene sonrasını görebildiğini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Çünkü uzun vadede imzalar atılıyor ve işletme mağdur olmayacağını biliyor, ancak Türkiye'de bu böyle değil. Ana sanayideki firma sana sipariş verir üç gün sonra değiştirirse bunların yaşanması normal, eğer anlaşmalarda zayıf taraf olursan bunlar yaşanacaktır. Büyük firma ve küçük firma arasındaki anlaşmalar da serbest piyasa koşullarını göz önüne alarak küçük firma korunmalıdır.'' Marmara ve Kuzey Anadolu Sanayicileri Federasyonu (MAKSİFED) Başkanı M. Serhas Bekişoğlu da her bölgenin kendine göre sorunları olduğunu belirterek, ''Krizden etkilenmedim diyen yalan söyler. Madem ki bizler sivil toplum örgütlerinin birer parçasıyız bir araya gelerek doğru yolu bulmalıyız. Krizin etkilerinin arttığı şu dönemde birlik ve beraberlik içinde olmamız büyük önem taşıyor'' dedi.
599952
Ankara'daki okulda domuz gribi vakası 26'ya çıktı
Sağlık Bakanlığı, Bilkent University Preparatory School (BUPS) İlköğretim Okulunda virüs tespit edilen vaka sayısının 26'ya ulaştığını açıkladı. Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Ankara'da bir ilköğretim okulunda, bir öğrenciden alınan numunede pandemik (H1N1) virüsü tespit edildiği hatırlatıldı. Bu gelişme çerçevesinde vakanın yakın temaslılarına ulaşıldığı ve alınan numunelerde aynı okulla ilişkili, ilk vaka da dahil olmak üzere toplam 26 vakanın pozitif olarak tespit edildiği belirtilerek, bu vakalardan 21'inin öğrenci, 4'ünün veli ve 1'inin öğretmen olduğu bildirildi. Ülkedeki toplam vaka sayısının ise 518'e ulaştığı ifade edilen açıklamada, tüm vakaların genel durumlarının iyi olduğu, kontrol ve tedavilerinin evlerinde sürdürüldüğü, temaslılarına ulaşıldığı ve sağlık kontrollerinin yapıldığı kaydedildi. ''GRİP BELİRTİLERİ OLAN ÇOCUKLARI OKULA GÖNDERMEYİN'' Sağlık Bakanlığının yazılı açıklamasında, domuz gribinden korunmada alınması gereken önlemlere de yer verilerek, şöyle denildi: ''Ailelere, grip belirtileri olan çocuklarını okula, dershaneye, kreş veya bakımevine göndermemeleri önerilmektedir. Bu durumda olan çocukların evlerinde kalmaları, dinlenmeleri ve mümkün olduğunca diğer kişilerle temas etmemeleri önemlidir. Tüm vatandaşlarımızın sık sık su ve sabunla ellerini yıkamaları, hastalığın bulaşmasını önlemede en önemli tedbirdir. Ayrıca, öksürük veya hapşırık esnasında ağzın ve burnun tek kullanımlık kağıt mendil ile kapatılması ve mendilin çöp kutusuna atılması veya kolun iç yüzüne hapşırılması, evlerimizin ve bulunduğumuz mekanların havalandırılması, özellikle sık dokunulan eşyaların ve yüzeylerin temizliğinin sağlanması, hastalığın bulaşmasının önlemesine yardımcı olan diğer tedbirlerdir.'' Bakanlık tarafından hastalık hakkındaki güncel bilgilerin www.grip.saglik.gov.tr adresindeki basın açıklamaları bölümünde yayımlanmaya devam edeceği de belirtildi.
599534
ABD'de Müslüman örgüte karşı kampanya
North Carolina milletvekili Sue Myrick, Georgia milletvekili Paul Broun ve Arizona milletvekilleri John Shadegg ile Trent Franks CAIR'in Kongre'ye stajyer adı altında 'ajan' yerleştirerek 'sızma'ya çalıştığını iddia etti. Önceki gün bir yazılı açıklama yapan Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu Başkanı Demokrat Partili John Conyers ise CAIR'e şöyle sahip çıktı: "Temsilciler Meclisi"nde birçok Müslüman Amerikalı stajyer ehilane hizmet vermiştir ve karakterlerine ve vatanseverliklerine saldırıyı değil, minnet ve saygımızı hak etmektedir." İddiaları 'ırkçı' bulan ve kendini savunma amacıyla bir kampanya başlatan CAIR, eylem listesinin ilk maddesinde Müslümanlara şu çağrıda bulundu: "Cemaatimizin ve ulusumuzun güvenliği ve Allah'ın bağnazlık ve cehaleti yenme yönündeki çalışmalarımızda bize yardımcı olması için dua edin." Müddei Kongre üyeleri, İslamafobik olarak bilinen ABD Dışişleri Bakanlığı eski Arapça linguistlerinden Dave Gaubatz'in Paul Sperry ile ortaklaşa yazdığı 'Müslüman Mafya: Amerika'yı İslamileştirme Kumpasları Kuran Gizli Yeraltı Dünyasının İçinden' adlı yeni kitabı suçlamalarına kaynak gösterdi. Kitap, Dave Gaubatz'ın İslam'a ihtida etmiş numarası yaparak CAIR'in Washington'daki merkezinde 2008'de altı ay stajyer olarak çalışan oğlu Chris'in hikayesini anlatıyor. Chris Gaubatz'ın CAIR'den 12 bin belgenin kopyasını aldığı ve 300 dakika video çektiği bildiriliyor. Gaubatz tarafından ele geçirilen ve CAIR tarafından da varlığı doğrulanan bir strateji belgesinde kuruluşun Kongre'de özellikle adalet, istihbarat ve iç güvenlik komisyonlarına stajyer yerleştirmeyi hedeflediği anlaşılıyor. CAIR, bunu tamamen meşru ve demokratik bir hak olarak görüyor. Cumhuriyetçi Kongre üyeleri ise, Hamas'a yardım etmekle suçlanan 'Holy Land Foundation' davasında FBI'ın CAIR'i 'dava açılmamış işbirlikçi' kategorisine koyduğunu ve kuruluşla tüm bağlarını kestiğini hatırlatarak ilgili makamları göreve çağırıyor. Daniel Pipes gibi İsrail yanlısı bazı sağcılar ve aşırı milliyetçiler Amerika'da Müslüman haklarını başarıyla savunan CAIR'i uzun süredir hedef gösteriyor ve marjinalleştirmeye çalışıyordu.
600087
TSE'den sözleşme feshi
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan duyuruya göre, sözleşmeleri fesh edilen firmalar ve fesih tarihleri şöyle; ''Bilimsel Tıbbi Ürün Paz. San. Tic. Ltd Şti Ağustos 2009), Hakan Serdar Yahşi-Seray Klima (6 Ağustos 2009), Remkon Otom. Taş. İnş. Tur. Tem. Hizm. Elek. Güv. Sist. San. ve Tic. Ltd. Şti. (6 Ağustos 2009), Nic Tıbbi Malz. ve Lab. Cih. San. Tic.-Pınar Aybaş (6 Ağustos 2009), Şar-Tur 2000 Turz. Taş. İnş. Gıda Tem. San. Tic. Ltd. Şti. (6 Ağustos 2009), Göknil İnş. Taah. İşl. San. Tic. ve Tur. Ltd. Şti (13 Ağustos 2009), Ege Netser Telekom Tic. ve San. Ltd. Şti. (7 Ağustos 2009), Meta Medikal Elk. Sis. İth. ve İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. (19 Ağustos 2009), Tosunlar Yem. Ür. ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti (19 Ağustos 2009), Koç Ticaret-İbrahim Koç (19 Ağustos 2009), Özfiliz Elekn. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti (19 Ağustos 2009), Teknoloji Bio. Müh. Elkn. Elk. Bilg. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. (10 Ağustos 2009), Ufotek Bilg. San. ve Tic. A.Ş. (10 Ağustos 2009), Egepet Akar. ve LPG San. ve Tic. Ltd. Şti. (18 Ağustos 2009), Bidar Bilg. Dan. Rek. Mat. ve Tur. San. Ltd. Şti. (26 Ağustos 2009), Uğur Keklik (27 Ağustos 2009), Batınak Transit Taşımacılık Petrol ve Tur. Tic. Ltd. Şti. (27 Ağustos), Santek Santral Teknik Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. (7 Ağustos 2009), Teknikfen Tel. Elk. Elkn. Güv. ve Büro Sis. San. ve Tic. Ltd. Şti. (7 Ağustos 2009), Erdinç Alcan (7 Ağustos 2009), Göztürk Müh. Tar. Tic. ve San. Ltd. Şti. (7 Ağustos 2009), Nebi Buğdaycı-Bor-Tel Telefon Elektrik (7 Ağustos 2009), Espe Med. Sis. Dış Ticaret Ltd. Şti. (12 Ağustos 2009), Serhat Klima Day. Tük. Mal. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. (19 Ağustos 2009), Yaka Pet. Ür. ve Mot. Araç. Tur. Sey. San. ve Tic. Ltd. Şti. (3 Eylül 2009), Atılganakary. Ürün. Taş. İnş. San. ve Ltd. Şti. (3 Eylül 2009), Birgililer Gıda Day. Tük. Mal. Mobiyla, İnş. Malz. Petrol Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. (2 Eylül 2009), Mithat Özmen-Öz Isı Sıhhi Tesisat (14 Eylül 2009), Erpen Pencere ve Kapı Aks. San. ve Tic. Ltd. Şti. (1 Eylül 2009), Neva Otom. Tic. Ltd. Şti. (2 Eylül 2009).'' Söz konusu kişi ve firmalar, sözleşmeleriyle ilgili belgelerinin geçerliliği kalmadığından sözleşme konusu hizmetleri hizmet yeri yeterlilik belgeli olarak hizmet veremeyecek ve mamulleri TSE markalı olarak piyasaya süremeyecekler.
600286
Altay, Bolu'yu bekliyor!
Haberi Ekle Altay, Bolu'yu bekliyor! Kulüp tesislerinde son antrenmanını yapan siyah-beyazlı ekipte, sakatlıkları devam eden Şehmus ve Ufuk, yarınki maçta takımda yer alamayacak. Altaylı futbolcular ve teknik kadro antrenmanın ardından, kulüp başkanı Niyazi Konuşmaz ve yöneticilerle yemekte bir araya geldi. Siyah-beyazlılar daha sonra kampa girdi. Altay Alsancak Stadı'nda Suat Arslanboğa'nın yöneteceği Altay-Boluspor maçı, pazar günü saat 15.00'te başlayacak.
599268
İspanya'da Batasuna'ya Tutuklama
İspanya'da Batasuna'ya Tutuklama Batasuna'da yeni bir siyasal arayış amacıyla toplandıkları için gözaltına alınan 10 kişiden 5'i tutuklandı. Yayına Giriş: 17.10.2009 00:59:57 Güncelleme: 17.10.2009 00:59:57 İspanya'da terör örgütü ETA'nın siyasi kolu olduğu gerekçesiyle yasa dışı ilan edilerek kapatılan Batasuna partisine göz açtırılmıyor. Batasuna'da yeni bir siyasal arayış amacıyla toplandıkları için gözaltına alınan 10 kişiden 5'i tutuklandı. İspanya'nın kuzeyindeki Bask ve Navarra bölgelerinde salı günü gözaltına alınan 10 kişi, başkent Madrid'de Ulusal Mahkeme'de ifade verdi. Ulusal Mahkeme yargıcı Baltasar Garzon aldığı ifadelerin ardından, gözaltına alınan 10 kişiden 5'inin yasa dışı Batasuna partisini yeniden kurma girişiminde bulunmak" suçuyla tutuklanmalarına karar verdi. Şili diktatörü General Augusto Pinochet'yi tutuklatmasıyla tanınan yargıç Garzon, 3'ü 10 biner avroluk kefaletle olmak üzere diğer kişiyi ise serbest bıraktı. Yargıç Garzon'un sözkonusu kişilerin tutuklanmasına, terör örgütü ETA'nın yönetiminden talimat alma ve terör örgütü ile ateşkes sağlanması gizli görüşmelerde bulundukları gerekçeleriyle hükmettiği bildiriliyor.
600299
Arınç'tan Tarihi Eser Uyarısı
Arınç'tan Tarihi Eser Uyarısı Bakan Arınç, "Farketmez biz yapalım derseniz kendinizi ağır cezada bulursunuz" dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'tan tarihi eserlerin restorasyonuyla ilgili engellerden yakınma.. Arınç, "Farketmez biz yapalım derseniz, kendinizi ağır cezada bulursunuz" dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Arınç, tarihi Rum Mehmet Paşa Bedesteni'nin restorasyonuna başlanması nedeniyle esnafın düzenlediği kahvaltıya katıldı. Doğru olanın tarihi ve kültürel eserlerin restore edilerek insanlığa kazandırılması olduğunu belirten Arınç, "ama bunların önünde çok büyük engel var" dedi. Bakan Arınç, "Camilerimize bir yer daha ilave edelim, son cemaat mahalli yapalım, şuraya bir şadırvan yapalım, şu kapısını penceresini değiştirelim dersiniz izin vermezler. Canım farketmez onlar biz yapalım derseniz kendinizi ağır cezada bulursunuz. ../Kanun böyle ananın adı, babanın adı sorguya başlıyorlar. Dolayısıyla kurul kararlarıyla bu işi yapmakta fayda var. Bir de cezası çok ağır. 2867 midir nedir bir kanun var, adam öldürmekten beter." dedi. Arınç, daha sonra restorasyonuna başlanan 600 yıllık Rum Mehmet Paşa Bedesteni'nde incelemede bulundu.
599907
Konya'da domuz gribi şüphesi
Edinilen bilgiye göre, Kanada'dan Konya'ya gelen Lynn Irane, yüksek ateş şikayetiyle özel hastaneye başvurdu. Burada yapılan ilk tetkiklerin ardından domuz gribinden şüphelenen doktorlar, hastayı ambulansla Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk etti. Irane, burada özel bir odada gözlem altına alındı. Hastane idaresinin kararıyla acil durum ilan edildi, acil servise girmek isteyen hasta ve yakınlarına görevlilerce maske dağıtıldı. Lynn Irane'nin domuz gribi olup olmadığının yapılacak testlerden sonra ortaya çıkacağı belirtildi.
599807
Ermeni gazetecinin 'dönme' sorusu?
Türk ve Ermeni milli takımları, futbol diplomasisi için son hazırlıklarını yaparken, biz de bir grup Türk ve Ermeni gazeteciyle protokolleri ve açılımın yansımalarını tartışıyorduk. İki gün süren toplantıda, her iki ülke medyasının karşı tarafı nasıl ele aldığına dair raporları da konuştuk. Medyadaki haberler üzerinden yapılan araştırmanın en çarpıcı sonucu, resmi politikanın yayınları belirlemedeki büyük ağırlığı. Türk ve Ermeni medyalarının bir başka ortak noktası ise insani haberlere ve ekonomik ilişkilere neredeyse hiç yer vermemesi.
599372
‘İyi kısmet dediğin sendikalı olur’
‘İyi kısmet dediğin sendikalı olur -İş, ünlü sanatçılar ve ’ın kampanya yüzü olduğu sendikal örgütlenme çalışması başlattı Kampanyanın temel amacı, “sendikanın örgütlemeyi hedeflediği işçiler arasında tanınırlığını sağlamak, işçileri sendikalı olmaya özendirmek ve onlarla iletişim kurmak” olarak belirlendi. Kampanya kapsamında üç farklı şekilde hazırlanan filmlerde gibi oyuncular yer aldı. Kuaförde geçen filmde, kuaför, nişan öncesi saçını yaptıran genç kıza damat adayının nereli olduğunu soruyor. Genç kız soruya “Bizim oralardan sendikalı” yanıtını veriyor. Konuşulanları duyan ve Meral Okay’ın canlandırdığı kadın ise “Demek sendikalı. Ne olursan ol, sendikalı ol” ifadeleriyle kampanyanın mesajını veriyor. Film, kuaförün “İyi kısmet dediğin sendikalı olur” cümlesiyle sona eriyor.
599302
Olli Rehn İstanbul'da da Umut Verdi
Olli Rehn İstanbul'da da Umut Verdi 6. Boğaziçi Konferansına katılarak bir konuşma yapan Rehn, "Kıbrıs konusunda çözümü engelleyen yaklaşımlara kulak tıkanmalı" dedi. Yayına Giriş: 16.10.2009 23:28:49 Güncelleme: 16.10.2009 23:28:49 Avrupa Birliği Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Kıbrıs konusunda çözümü engelleyen yaklaşımlara mümkün olduğunca kulakların tıkanması gerektiğini söyledi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da, "Limanların açılması için beklediğimiz tek şey Avrupa Birliği'nin Kuzey Kıbrıs ile doğrudan ticaret yapması ve verilen sözlerin yerine getirilmesi" diye konuştu. Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin ele alındığı 6'ıncı Boğaziçi Konferansı İstanbul'da başladı. Avrupa Birliği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, demokratik açılım sürecinin son derece cesaret ve umut verici olduğunu kaydetti. Kıbrıs sorununa da değinen Rehn, bu konuda çözüme ket vuran yaklaşımlara mümkün olduğunca kulak tıkanmasının öneminin altını çizdi. Rehn, "Kıbrıs müzakerelerinin etrafını saran aşırı şüpheci yaklaşımların sebebini anlamakta güçlük çekiyorum" diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği ile müzakerelerde çevre ile ilgili strateji belgesi hazırladıklarını ve Aralık ayında da çevre faslının büyük ihtimalle açılacağını bildirdi. Kıbrıs konusunda geçmişte yaşananların geride bırakılması gerektiğini vurgulayan Bağış, "Limanların açılması için beklediğimiz tek şey Avrupa Birliği'nin Kuzey Kıbrıs ile doğrudan ticaret yapması" diye konuştu. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, Avrupa Birliği'nin Türkiye'de değişimin lokomotifi haline geldiğini belirterek, Türkiye'nin üyeliği hakettiğinin altını çizdi. Şimşek, "Reformlarda belki yavaşlama olduğu söylenebilir ama emin olun bu açığı kapatacağız" diye konuştu.
599437
Pasajların ve sinemaların başkenti...
Pasajların ve sinemaların başkenti... Pera, Cadde-i Kebir, İstiklal değilken adı henüz, Cenevizliler Galata'da cirit atarken yemyeşil Peran bağlarıydı gözbebeğimiz, biriciğimiz Beyoğlu. Bu Beyoğlu'da neyin nesidir derseniz, rivayete göre Kanuni sultan Süleyman döneminde Venedik elçisi Andre Giritti'nin oğlundan kaldı yadigâr. Çünkü Türkler Gritti'nin oğlunu böyle çağırıyordu. Bir acemi oğlanlar kışlası, bir Mevlevihane, iki mescit, bir camiden başka bir şey yoktu üzerinde. Nihayetinde Kanuni döneminde Fransa devleti padişahtan izin koparınca Galata'dan Beyoğlu'na taşıdı sefarethanesini.Böylece de göç başladı İstanbul'un bağrına. Fransa elçiliğini başka elçilikler izledi, buna rağmen üç asır boyunca sıkı sıkıya korudu sessizliğini gözbebeğimiz. Ne zaman ki Tanzimat fermanı ilan edildi, Levantenler de alınca devletten izinlerini onda yaşamaya başladılar. İşte Pera'nın Pera'lığı böyle başladı. Neo Rönesans,neo gotik, neo klasik taş konaklar inşa edildi önce. Bankerler, tüccarlar, varsıllar, Avrupai yaşamaktan hoşlananlar Beyoğlu'na yerleşmeye başladılar. Sanki küçük bir Paris'ti beyzademiz. Oteller, cafe şantanlar, meyhaneler, kabareler ve tiyatrolar giderek çoğalmaya başladı. Bunlardan en ünlüleri bugünkü çiçek pasajının yerinde olan Naum tiyatrosu ve St.Antoine kilisesinin yerindeki Condordia tiyatrosudur. En ünlü pastaneler Nisuaz, Lebon, yazar ve çizerleri ağırlayan Markiz ve Baylan hep buradadır. Hanlar… haç planlı Afrika han,üç kapılı Rumeli han, Anadolu han Rağıp paşadan armağandır. Pasajlar Hacopolu, Aznavur, Avrupa pasajı, Suriye,Elhamra, Şar Aynalı pasajı hep buradadır.Yüzyıllardır tanıklık etmektedirler tarihe. Sinemalar, Majik, Odeon, Şafak, Zafer, Sakarya, Alkazar sinemaları, 1917 ekim devriminden kaçan beyaz Rusların Rejans lokantası, Degüstasyon meyhanesi, Krependi, Kristal gazinosu, eğlencenin bini bir para. Şimdi Yahya Kemal'in, hatta Troçki'nin konakladığı,avrupadan seçilmiş mobilyaları bordo kadife perdeleri, ağır şamdanları, sırma apoletli kapıcılarıya pek havalı Tokatlı'yan otelinden geriye biçimsiz görünüşlü bir han kaldı. İttihat ve terakkicilerin sık sık toplanıp memleketin ahvalini konuştukları güzelim Serkidoryan konağının şimdiki adı Emek han. Mısır hidivi Abbas Halim paşa tarafından yaptırılan Mısır apartmanı Mehmet Akif Ersoy'un on yıl yaşadığı ve orada öldüğü Mısır apartmanının tepesinde şimdilerde ünlü bir gece kulübü var. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dokuz yıl yaşadığı eski bir rus hapisanesi olan Narmanı Yurdu ise kaderine terk edilmiş bekliyor. Aslında Beyoğlu hakkında anlatılacak sayısız hikâye, bir kadar da anı var. Bizans'tan bu yana binlerce yıllık bir geçmiş, üç imparatorluk, upuzun tarihi bir yolculuk, insanlar, yaşantılar, sevinçler, sevdalar, savaşlar, ölümler, ayrılıklar kavuşmalar…Bu nedenle de öylesine doğaldır ki Türk edebiyatında İstanbul'un ve Beyoğlu'nun çokça anlatılması. Eğer peşine düşerseniz romanlarda, öykülerde, şiirlerde sıkça karşılaşırsınız onunla. Her biri bir başka yanını, büyüleyici yanlarını, güzelliğini, çirkinliğini anlatır, ondan yakınanlar, ona öfkelenenler bile kolay kolay kopanmazlar bu şehirden.
600384
"Türkiye hiçbir zaman zalimlerin yanında olamaz"
"Türkiye hiçbir zaman zalimlerin yanında olamaz"Erdoğan'dan İsrail'e sert mesaj: "Kim adaletsiz olursa olsun Türkiye onun karşısındadır" 17.10.2009 17:05Kırşehir'de Ahilik Haftası kutlamalarında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim hiçbir ülkeye karşı garezimiz, husumetimiz, farklı beklentilerimiz olamaz." dedi. Erdoğan, "Kim adaletsiz olursa olsun Türkiye onun karşısındadır, karşısında olacaktır. Türkiye hiçbir zaman zalimlerin yanında olamaz." ifadelerini kullandı. Başbakan Eroğan, "Büyük devletler küçük meselelerden korkmazlar, çekinmezler. Büyük devletler, küçük meseleleri arkalarında bırakır, geleceğe bakarlar. Birilerinin Türkiye ile meselesi, Türkiye'ye yönelik husumeti, garezi olabilir. Ama bizim hiçbir ülkeye karşı garezimiz, husumetimiz, farklı beklentilerimiz olamaz. Biz ülkemizde huzur istiyoruz, bölgemizde barış istiyoruz. Dünyada barış ve refah istiyoruz. Bütün politikalarımızı, bütün hedeflerimizi bunun üzerine inşa ediyoruz.'' Türkiye'nin komşularıyla yıllarca sorunlar yaşadığını anlatan Erdoğan, ''Türkiye üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke gibi gösterildi.'' dedi. Çözümsüzlüğün bir politika olarak görüldüğünü; her türlü meselenin hasır altı edildiğini ifade eden Erdoğan, çözümsüzlüğün büyütüldüğünü söyledi. Erdoğan, kendilerinin ise çözümsüzlüğün bir politika olamayacağını ifade ettiklerini vurgulayarak, büyük bir Türkiye'yi yarınlara böyle taşıyamayacaklarını açıkladıklarını belirtti. Başbakan Erdoğan, ''Tüm komşularla iyi ilişkileri, sıfır problem anlayışıyla benimsedik. İyi ilişkiler geliştirmenin mücadelesini verdik. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' dediği gibi... Türkiye bölgesinde bir huzur, güven ve istikrar ülkesi haline geldiğini anlatan Erdoğan, Türkiye'nin tüm dünyanın gıptayla izlediği, yıldızı parlayan bir ülke haline geldi." dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin demokrasisiyle ekonomisiyle aktif ve barışçı dış politikasıyla mazlumların yanında yer alan, adaletli yaklaşımıyla tüm dünyada takdir topladığını ifade etti. Başbakam Erdoğan, ''Kim adaletsiz olursa olsun Türkiye onun karşısındadır, karşısında olacaktır. Türkiye hiçbir zaman zalimlerin yanında olamaz. Mazlumların yanında olacaktır. Tarih boyunca bu böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır.'' diye konuştu.
600082
Afyonkarahisar'da iş kazası: ölü
Alınan bilgiye göre, Kavak Mahallesi Kahramanmaraş Bostancı Sarık mevkisinde Haliç Madencilik Şirketine ait mermer ocağında işçi olarak çalışan Ercan Çalın (20), geçirdiği iş kazasında hayatını kaybetti. İş makinesi üzerinde çalışan Ercan Çalın'ın, söküm yaparken iş makinesinin arkasını kaydırarak uçuruma yuvarlandığı ileri sürüldü. Çalın'ın yeni nişanlandığı belirtildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
599467
İstihbarata operasyon
İstihbarata operasyon Hrant Dink cinayetinde ihmali olduğu ileri sürülen ve son dönemde yürütülen önemli operasyonların mimarı olan Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Akyürek görevden alındı. Yerine Konya Emniyet Müdürü Namal atandı. Yeni görevi Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı. FATİH İNCİ ANKARA Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek görevinden alındı. Akyürek'in yerine ismi Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı için geçen Hüseyin Namal atandı. Merkeze alınacağı öğrenilen Akyürek hakkında, Hrant Dink cinayeti ile ilgili 'görevi ihmal' iddiasıyla inceleme yapılmıştı. Cinayet sırasında Ramazan Akyürek Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü yapmıştı. Yerİne Namal GELDİ Dink cinayeti soruşturmasının ardından kilit isimlerden biri haline gelen dönemin Trabzon Emniyet Müdürü, İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek görevinden alındı. Akyürek'in yerine, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan'ın yeri için de ismi geçen Konya İl Emniyet Müdürü Hüseyin Namal'ın getirileceği öğrenildi. Dink cinayeti ile ilgili dava sırasında ismi sık sık gündeme gelen Akyürek'in bu olayla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişlerince iki gün ifadesine başvurulmuştu. Tuncel'i muhbir yapMIŞTI Dink soruşturması sırasında kilit isim haline gelen ve soruşturma sürecinde ifadeleri kritik önem taşıyan Ramazan Akyürek, Emniyet Teşkilatı'nda istihbaratın başında bulunuyordu. Akyürek Mayıs 2006 yılında eski İstihbarat Müdürü Sabri Uzun'un yerine atanmıştı. Ramazan Akyürek, Mc Donald's bombalaması olayının ardından Erhan Tuncel'le Trabzon Emniyeti arasındaki bağın kurulmasını sağlayan isim olarak biliniyordu. Rahİbİn katİlİnİ yakaladI Akyürek, 2006 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un yerine Emniyet istihbaratının başına getirildi. TAYAD'lıların Trabzon'da linç edilmesinin önlenmesinde önemli rol üstlendi. Rahip Andrea Santoro'nun katilinin yakalanmasını sağlayan Akyürek, Trabzonsporlu futbolcular Fatih Tekke ve Gökdeniz olayının sanıklarını yakalamıştı. Akyürek, İçişleri Bakanı Aksu'ya yakın çalışan isimlerden birisi. 'GÖREVİNİ İFA ETTİ' Bu arada, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal da Akyürek'in görevden alınmasıyla ilgili olarak, “Arkadaşımız görevini ifa etti. Bir değişikliktir, nöbet değişimidir. Yapıldı, hayırlı olsun” dedi. Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Köksal, zaman zaman değişiklikler olduğunu hatırlatarak, “Bundan ay önce de 17 tane daire başkanımızı değiştirdik” diye konuştu. Namal kimdir? 1957 yılında Eskişehir'de doğan Hüseyin Namal, 1978 yılında Polis Akademisi'ne girdi. Komiser Yardımcısı olarak Trabzon'a atanan Namal, Çevik Kuvvet Şubesinde görev aldıktan sonra da Terörle Mücadele Şube Müdürü olarak görev yaptı. 1983 yılında İran-Irak savaşı sırasında Bağdat Büyükelçiliğinde Güvenlik Ataşesi olarak görev yaptıktan sonra yurda dönen Namal, birçok ilde görev yaptı. 'Terör ortamında halk desteği' konusunda ABD'de eğitim gördü. Başmüfettişlik ve Elazığ ve Kocaeli Emniyet Müdürlüğü görevinde de bulunan Namal, 20 Aralık 2008 tarihinde Konya'ya Emniyet Müdürü olarak atandı. Ergenekon'un 13 dalgasında imzası var Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek zamanında Ergenekon soruşturması kapsamında şok operasyonlar yapıldı. Akyürek'in yönetimindeki İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan alınan bilgiler ışığında Ergenekon soruşturması kapsamında 13 dalga operasyon yapıldı. Yapılan operasyonlarda şok isimler gözaltına alndı. Asker, polis şefi, sanatçı, gazeteci ve parti yöneticisi bir çok isim gözaltına alındı. Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan operasyonlarda emekli Orgeneral Hurşit Tolon'dan polis şefi Adil Serdar Saçan, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'ten gazeteci Tuncay Özkan'a kadar bir çok isime gözaltı yapıldı. Akyürek hakkında Dink cinayetinde ihmali bulunduğu öne sürülerek soruşturma açılmıştı.
599584
KURŞUNKALEM Gıybet Forever'ın isim anası yok isim babası var
Magazin Forever'ın ortalığı kasıp kavurduğu bir dönemde, 'Biz de böyle bir program yapsak adını ne koyardık acaba?' şeklinde bir geyiğin tam ortasında Ayşe Böhürler'in ağzından çıkmıştı 'Gıybet Forever' ismi... Ben de 'miri malı' deyip çaldım... Ayşe Hanım'a 'Hakkını helal et' diyorum..." Ardından Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, bir internet sitesine "Ayşe Böhürler 'Gıybet Forever'ı ilk kez benden duydu. Fakat gerek Ayşe Hanım'a gerekse bir dönem editörlüğünü yaptığım ekte arkadaşlar arasında bununla ilgili konuşmalarımız her zaman espri düzeyinde kaldı, bunu ciddi ciddi projeleştirmeyi hiç düşünmedik." diye açıklama yaparak, 'Gıybet Forever'ın isim anası olduğunu ima ve ilan etti. Benim aldığım duyumlar ise Ahmet Arsan'ın, Ayşe Böhürler'in, Nihal Bengisu'nun ve hem de sitede böyle bir köşe yayınlayan www.ötekimahalle.com'un helallik dilemesini gerektiren cinsten. Çünkü 'Gıybet Forever' şair ve yazar İdris Özyol'a ait. H. Salih Zengin, İdris Özyol'un dönem Kanal 7'de Zapdiye isimli program yaptığını ve sıkça 'Keşke 'Gıybet Forever' isimli bir program yapsaydık' dediğini ve bu espriye epeyce güldüklerini söylüyor. Yani bu ismin ilk kaynağı Özyol'muş! Ee şimdi İdris Özyol'dan herkesin özür dilemesi gerekmiyor mu? 'Portakal' bu yıl 'sol'a yattı! Bütün bir haftam Antalya'da geçti. Hemen yanlış anlamayın tatilde değilim, Altın Portakal Film Festivali'nde. film senin bu film benim gezdim durdum. Hem de birçok gazeteci dostum kumsalda keyif sürerken. Tabii onlar denizin, havuzun, güneşin keyfini çıkarırken ben gözümü dört açıp gözlemler yaptım. Konuşulanlara kulak kabarttım... Bir yerin belediye başkanı değişince şehirle özdeşleşmiş film festivalinin rotası da değişir mi? Bizde değişiyor... Örneğin Antalya Altın Portakal! AK Partili Menderes Türel gitti, CHP'li Mustafa Akaydın geldi, festival "merkez"den "sol"a doğru 90 derecelik bir dönüş yaptı. CHP'li Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, festivalin rotasını sola doğru kaydırmak için önce AKSAV'ın Genel Sanat Yönetmenliği'ne dava arkadaşı Vecdi Sayar'ı getirdi. Vecdi Sayar'ın önderliğindeki Festival Organizasyon Komitesi de Akaydın'dan aldığı emirle "Altın Portakal"ı sosyal demokratların festivaline dönüştürdü. Bu komitenin jüri üyesi olarak seçtiği isimlere bir bakın! Erden Kıral, Nurgül Yeşilçay, Yavuz Bingöl, Mustafa Altıoklar, Zeynep Oral, Sırrı Süreyya Önder, İzzet Günay, Ömür Gedik ve Mustafa Ziya Ülgenciler... Jürinin ezici çoğunluğu sol görüşlü... Bir ya da iki ismi saymazsak libarel, demokrat kimse yok! Şimdi bu jürinin, "sol"a değil de "merkez"e ya da "sağ"a göz kırpan bir filmin ödül alması mümkün mü? Kendisi gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayanlara yaşam hakkı tanımayanlar, "öteki"leri ödüllendirir mi? Göreceğiz. Bu festival nedense yönetmenleri unuttu Prof. Dr. Mustafa Akaydın, 'Altın Portakal' sayesinde Türk sinemasıyla ilk kez bu denli ilgilendi ya... Hoca, 45 yıl yapılanları bir yana bırakıp her şeye sıfırdan başladı. Bu yılki festivali "Yeşilçam Sanatçıları Başımızın Tacı" sloganıyla düzenleyen belediye, konsept uyarınca ilk olarak 60'lı yılların yıldızlarını onurlandırdı. Bu nedenle de açılış gecesinde 60'lı yılların filmlerinden seçmeler barkovizyondan tanıtıldı... Susuz Yaz, Yılanların Öcü, Gurbet Kuşları, Fıstık Gibi Maşallah, Kader Kapıyı Çaldı, Bitmeyen Yol, Cibali Karakolu, Malkoçoğlu, Killing, Katip, Ezo Gelin, Seyit Han ve Turist Ömer bu kapsamda tanıtılan 60'lı yılların siyah beyaz filmleri oldu. Yeşilçam'ın eskilerini böyle bir jestle onurlandırmayı akıl edenler nedense, filmlerin yönetmenlerinin kimler olduğunu, hazırlanan filme yansıtmayı akıl edemedi. Bir filmin tanıtımını yaparken, filmi çeken yönetmenin, filmin başrol oyuncularının adlarını da ekrana getirmek zor bir şey mi? Değil, ama yapmadılar... Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, festivalin üçüncü gününde İstanbul'dan gelen sanatçılar onuruna bir yemek verdi. Akaydın gecede, 60'lı yılların hayatta olan ve Antalya'ya gelen sanatçılarını sahneye çıkarıp hepsine birer "Onur Plaketi" verdi. Bu elbette ki hoş bir jestti, ama bir ayağı yine eksikti... Çünkü gece de aynı anlayışla düzenlendiği için 60'lı yılların filmlerini çeken yönetmenler yine unutuldu. Şarkıcı Gönül Yazar'ı bile "60'lı yılların film yıldızı" olarak ödüllendirenler, nedense yılların filmlerini çeken yönetmenlerine birer "Onur Plaketi" vermeyi çok gördü ya da akıl edemedi. Altın Portakal'ın sosyal demokrat şarkıcıları Antalya'nın CHP'li yeni belediye başkanının 'Altın Portakal'ın yüzünü 'sol'a döndürme operasyonu jüriyle sınırlı değil. Mademki Antalyalı, şehrin yönetimini AK Partili Menderes Türel'den alıp CHP'li Mustafa Akaydın'a verdi, zaman Akaydın da, Antalyalıları 'sosyal demokratlar'ın sevdiği sanatçılarla buluşturmalıydı... da öyle yaptı... Tarık Akan, Rutkay Aziz gibi oyuncular bu yıl Antalya'yı şereflendirmelerinin sebebini, "Sosyal demokrat belediyeye destek vermek için geldik." diyerek açıkladı... Ama ben en çok Kadir İnanır'a şaşırdım. Yedi yıldır ödülünü almaya gelmeyen Kadir Abi, bu yıl Antalya'yı şereflendirdi! Öyle olsun abi... Akaydın ve ekibi, Antalya'da konser verecek şarkıcıları da kendisine oy verenlerin dünya görüşüne uygun olanlarla tanıştırdı. Açılış gecesinde CHP lideri Deniz Baykal'ın en sevdiği şarkıcı olan Melihat Gülses'e konser verdiren Festival Komitesi, açık hava konserleri için de şu isimlerle anlaştı: Fuat Saka, Moğollar, Tolga Çandar, Aylin Aslım, Yeni Türkü, Kardeş Türküler, Baba Zula, Mazlum Çimen, Koçani, Gülay ve Göksel...
600628
Beşiktaş: Kasımpaşa:
Beşiktaş: Kasımpaşa: Beşiktaş: Kasımpaşa: Turkcell Süper Lig'in 9. hafta maçında Beşiktaş kişi olarak tamamladığı karşılaşmada, misafir ettiği Kasımpaşa'yı 2-1 yenerek puanı alan taraf oldu. Denizlispor karşısında aldığı puanın ardından, daha önce oynaması gereken, ancak Ankaraspor'un küme düşürülmesiyle hükmen galip ilan edilen ve puan daha alarak toplam puanını 12'ye çıkaran siyah- beyazlı takım, Kasımpaşa'yı da mağlup ederek puanlık seriyi sürdürmeye devam etti ve puanını 15'e çıkardı. 84'te Ernst ve 87. dakikada Ferrari'nin kırmızı kart gördüğü maçta, Kasımpaşa puanda kaldı. Sezon başından beri istediği futbolu ortaya koyamayan ve eleştirilen Nihat 8. dakikada bu sezonki ilk golünü kaydetti. Siyah-beyazlı tribünler Nihat'ın attığı golden sonra 'Yeter Yıldırım Demirören yeter' diye tezahürat yaparken, 38. dakikada Bobo'nun attığı golden sonra da 'Yönetim istifa ve başkan olsana başkan olsana Gaziantepspor'a başkan olsana' şeklinde tempo tutmaları dikkat çekti. Konuk ekip Kasımpaşa'nın tek golü ise 89. dakikada penaltıdan Moritz'den geldi. İLK YARI 7. dakikada Beşiktaş'tan Nihat'ın sağ kanattan kornerden gönderdiği topu ceza sahası içinde Ferrari kafayla indirdi, Bobo'nun yatarak yaptığı yarım volesinde meşin yuvarlak üst direkten oyun alanına döndü. 8. dakikada Beşiktaş öne geçti. Bu dakikada Tabata'nın pasıyla Nihat ceza sahası önünde topla buluştu, direk kaleye bekletmeden yerden çok sert vurdu ve top savunmaya da çarparak kalecinin solundan ağlarla buluştu: 0. Bu arada golün sevincini kaleci Rüştü dışındaki tüm Beşiktaşlı oyuncular teknik direktör Mustafa Denizli'ye koşarak kutladı. Kasımpaşalı oyuncular ise Beşiktaşlı oyuncular tam sahalarına dönmeden oyunu başlattı ve orta sahada Azar santra vuruşunu yapar yapmaz topu kaleye gönderdi ve meşin yuvarlak ağlarla buluştu, ama hakemin başlama düdüğünden önce Azar topa vurduğu için hakem Hüseyin Göçek, oyunu başlatmadığını belirterek golü iptal etti. Kasımpaşasporlu oyuncuların itirazı ise sonuç vermedi. 31. dakikada gelişen Kasımpaşa atağında Moritz'in ceza sahası dışından sert şutunda top defanstan sekti, meşin yuvarlağı önünde bulan Murat Erdoğan'ın sert şutunda meşin yuvarlak üst direkten döndü. Beşiktaşlı oyuncular topu uzaklaştırarak tehlikeyi önlediler. 37. dakikada Beşiktaş farkı ikiye çıkardı. Bu dakikada gelişen Beşiktaş atağında Nihat Kahveci'nin pasında Tabata sağ çaprazda ceza sahası içinde topla buluştu, yerden sert şutunda top kaleci Tolga'nın ayaklarından döndü. Geriye açılan topu Nihat Kahveci tekrar Tabata'ya aktardı. Bu oyuncu da bekletmeden topuğuyla çıkardığı pasta Bobo, topun gelişine sert ve düzgün vurdu ve sol köşeden ağlara gönderdi: 0. İlk yarının kalan dakikalarında başka gol olmayınca Beşiktaş, Nihat Kahveci ve Bobo'nun golleriyle devreyi önde kapattı. İKİNCİ YARI Beşiktaş'ta 84. dakikada Fabian Ernst 88. dakikada ise Ferrari kırmızı kart gördü. 89. dakikada Moritz'in penaltı golüyle Kasımpaşa skoru 2-1 yaptı. Stat: BJK İnönü Hakemler: Hüseyin Gökçek, Bahattin Duran, Cemal Bingül Beşiktaş: Rüştü, Ekrem, Sivok, Ferrari, İsmail, İbrahim Toraman, Fabian Ernst, Tabata, Yusuf, Nihat, Bobo Kasımpaşa: Tolga, Keller, Barış, Merthan, Sancak, Yasir (Dk. 42 Yekta), Emre Toraman, Özgür, Murat Erdoğan (Dk. 42 Murat Akın), Azar, Moritz Goller: Dk. Nihat Kahveci, Dk. 37 Bobo (Beşiktaş)
599942
Uğur Yücel kaçtı iddialarına cevap verdi
New York'ta geçen romantik aşk hikayelerini konu alan ve 11 yönetmenin kısa filmlerinden oluşan ''New York, Love You''da, Fatih Akın'ın ''China Town'' isimli kısa filminde başrol oynayan Uğur Yücel, THY'nin tarifeli uçağıyla İstanbul Atatürk Havalimanı'na geldi. Hakkında ''Çek Yasası'na muhalefetten hapis cezasına çarptırıldığı için ABD'ye gitti'' iddiaları basında yer alan Uğur Yücel, basın mensuplarının iddialarla ilgili soru yöneltmeleri üzerine tepki gösterdi. Yücel, hakkında çıkan haberlerle ilgili olarak ''Hepsi yalan'' diyerek şunları söyledi: ''Dünya ile ilgilenin. Aptal aptal şeylerle uğraşacağınıza entelektüel olun. Yalan haberlerle seyirciyi üzüyorsunuz. Böyle saçma sapan haberlerle ilgilenmeyin. Biraz zihninizi açın, entelektüel olun, dünyayı takip edin. Etrafınızda bir sürü iyi haber var, onlarla uğraşın. Yalan haberler yazmayın.'' Yücel, bir gazetecinin, ''Hakkınızda çıkan 97 bin TL'lik borç olayı doğru mu, olayın aslı nedir?'' sorusuna karşılık ''Hepsi yalan, tekzip edeceğiz. Bırakın aslını falan, yeter artık'' dedi.
599476
Bank of America'dan milyar dolar zarar
Bank of America'dan milyar dolar zarar ABD'li Bank of America, yıldan az sürede ikinci kez çeyrek dönem zararı açıkladı. ABD'nin ikinci büyük bankası Bank of America, Temmuz-Eylül döneminde milyar dolar (hisse başına 0,26 dolar) zarar ettiğini açıkladı. Söz konusu çeyrekte hisse başına 0,21 dolar zarar etmesi beklenen banka, geçen yıl aynı dönemde 1,2 milyar dolar kar etmişti. Bankanın üçüncü çeyrekte gelirleri ise 24,6 milyar dolar oldu. Bank of America'nın Üst Yöneticisi Kenneth Lewis, kredi kartlarıyla ilgili batık kredilerdeki düzelmeye gönderme yaparak, 'erken gelen olumlu işaretlerin cesaret verici' olduğunu söyledi. ABD'de daha önce Goldman Sachs bankası üçüncü çeyrekte 3,19 milyar dolar, Citigroup 101 milyon dolar ve JP Morgan Chase ise 3,6 milyar dolar kar açıklamıştı.
600565
Yenibosna Sanayi Sitesi'nde patlama
Yenibosna'daki Doğu Sanayi Sitesi'nde çıkan yangın kontrol altına alındı. Can Kimya adlı iş yerinde çıktıktan sonra diğer dükkanlara sıçrayan yangını söndürme çalışmaları sürüyor. Söndürme çalışmalarına yaklaşık 20 itfaiye aracının katıldığı yangın nedeniyle 10'a yakın iş yeri büyük çapta hasar gördü. Bu arada, yanan iş yerlerinden Solar Elektronik'in sahibi Cahit Uslu yaptığı açıklamada, Can Kimya'da yaşanan patlama sırasında her iki iş yerinde de kimse bulunmadığını söyledi. Uslu, ''Can Kimya'da çalışanlar saat 13.00 gibi dükkanı kapatıp gitti. Biz de 15.00 gibi buradan ayrıldık. Döndüğümüzde iş yerlerimizin yandığını gördük. Çok üzgünüz. İş yerlerimizde büyük hasar var. Yetkililerden bize yardım etmelerini bekliyoruz'' dedi. Öte yandan, yangını haber alarak olay yerine gelen Can Kimya'nın sahibi Ümit Gün'ün, fenalaşması üzerine ambulansla hastaneye kaldırıldığı öğrenildi. Ambulansların hazır bekletildiği olay yerinde, sitede dükkanları bulunan esnaf, söndürme çalışmalarını endişeli bir şekilde izliyor.
600613
Kadın-erkek eşitliği için yürüdüler
'nın başkenti Paris'te binlerce kişi, "kadın-erkek eşitliği" için gösteri düzenledi. Gösteriyi düzenleyenlere göre 15 bin kişinin katıldığı gösteride, iş hayatındaki ayrımcılık eleştirildi. Kadın haklarını savunan iki dernek tarafından düzenlenen gösteriye yüz kadar derneğinin yanı sıra sol partiler ve sendikalardan temsilciler de katıldı. Küresel mali krizin herkesi etkilediği ancak en çok kadınların krizden etkilendiği dile getirilen gösteride, çalışma hayatında, maaşlarda ve kadrolarda erkeklerle eşit koşullar istendi.
599641
Alanzinho, Aslan'ı gözüne kestirdi
Kulüp futbol şube sorumlusu İhsan Alioğlu, Trabzonspor'un her maçı kazanma potansiyelinin bulunduğunu belirterek, yarın İstanbul'dan galibiyetle döneceklerini söyledi. Alioğlu, "Bu tür maçlarda üç ihtimal vardır. Biz bu ihtimalin lehimize olmasını temenni ediyoruz. Temenni etmek de yeterli değil. Bunun için çalışarak konsantre olmak ve kenetlenmek gerekir. Galatasaray maçında bunu gerçekleştireceğimize inanıyoruz.'' dedi. Trabzonspor'da ligin ilk haftasında ilk 11'de sahaya çıkan fakat daha sonra oynanan maçlarda yedek kulübesinde oturtulan Brezilyalı Alanzinho'ya, hafta içi antrenmanlardaki performansıyla forma şansı doğdu. Teknik Direktör Hugo Broos, geçen sezon Bordo-Mavili takıma geldikten sonra ilk golünü G.Saray'a atan Sambacı'ya idmanlardaki çift kale maçta as takımda görev verdi. Gineli oyuncu İbrahim Yattara'nın ise ayak bileğindeki sakatlığının bir türlü geçmemesi sebebiyle büyük ihtimalle görev almayacağı bildirildi. Karadeniz temsilcisi, Galatasaray ile yarın yapacağı maç için dün İstanbul'a geldi. Bu arada Trabzonspor Divan Başkanlık Kurulu Olağan Toplantısı, Trabzonspor Kamp Eğitim Merkezi'nde bugün yapılacak. Öte yandan Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, G.Saray maçı öncesi teknik heyet ve futbolculardan galibiyet istedi. Bordo-Mavili takımın kaptanı Egemen de takımı adına Şener'e galibiyet sözü verdi. Şener, "Bu maç Trabzonspor camiasının lige yeniden 'merhaba' diyeceği bir karşılaşma olacak. 90 dakika sonunda sahadan istediğimiz sonuçla ayrıldığımız takdirde, sezon başında koyduğumuz zirve hedefine daha sıkı tutunacağımıza inanıyorum." şeklinde konuştu. Şener, takımın son durumuyla alakalı bugün Teknik Direktör Hugo Broos'tan da bilgi alacak.
600075
Medvedev ve Putin'i kızdıracak kitap
Medvedev ve Putin'i kızdıracak kitap Ukraynalı milliyetçiler, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve Başbakan Vladimir Putin'e, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi ve Sovyetlere karşı Ukrayna'nın bağımsızlığı için mücadele eden Stepan Bandera'nın hayatını anlatan bir kitap gönderdi. Rusyalı komünistlerin ismini duyduklarında öfkelendikleri Bandera hakkındaki kitap, Lviv şehrinde Ukrayna Milliyetçiler Kongresi Şehir Organizasyonu temsilcileri tarafından Rus liderlere verilmek üzere Rusya'nın Lviv'deki Başkonsolosluğu'na bırakıldı. Milliyetçi grup ayrıca bir kitap da Rusya'nın Lviv Başkonsolosu Yevgeniya Guzeyev'e verdi. Ukraynalı ulusalcılar kitaplarla birlikte; "Moskova'nın katlettiği Stepan Bandera mahkeme önünde" yazan afiş, Ukrayna Direniş Ordu'su (UPA) broşürü, çeşitli milliyetçi gazeteler bıraktı. Ukrayna milliyetçisi Stepan Bandera 50 yaşında iken, Almanya'nın Münih kentinde 15 Ekim 1959'da KGB ajanı Bogdan Staşinskiy tarafından özel bir silahla siyanür enjekte edilerek öldürülmüştü. Söz konusu suikast Londra'da 2006 yılı kasımında eski KGB ve Rus Federal Güvenlik Servisi ajanı Albay Aleksandr Litvinenko'nun zehirlenerek öldürülmesi akabinde konuşan Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) sözcüsü Sergey İvanov tarafından ilk kez resmen açıklanmıştı. SVR Sözcüsü İvanov, Ukraynalı milliyetçilerin lideri Stepan Bandera'nın 1959 yılında öldürülmesinin ardından servisin hiçbir cinayet olayına karışmadığını bildirmişti.
599540
Obama’dan 29 Ekim daveti
Obama’dan 29 Ekim daveti Başbakan Başkanı ’nın 29 Ekim’de çalışma ziyareti için kendisini ABD’ye davet ettiğini, tarih kesinleşince ABD’ye gideceğini de açıkladı Erdoğan, “Davet bugün (dün) geldi. ‘Alternatif tarihler incelensin’ dedim. ‘Çalışılsın, ondan sonra kesinleştirelim’ dedik. Ona göre karar vereceğiz. 29 Ekim’de karar kılarsak ’dan ’ye gideceğiz” açıklamasını yaptıktan sonra ziyareti konusunda bilgi verdi. Erbil’e konsolosluk açılacağını kaydetti. Dul bayanları sordum Erdoğan, Irak’taki farklı tespitini de “‘Hiç tespit yaptınız mı ne kadar dul bayan var’ diye sordum. Verdikleri rakam çok ilginçti; milyon kişinin üzerinde bir rakam. Bu bir sosyolojik facia. Biz bu noktada bilimsel konuda çalışma yapabiliriz, katkıda bulunabiliriz, yardım edebiliriz, ortak çalışma içine girilebilir” sözleriyle açıkladı. ABD’nin ’nın üç yöneticisini kaçakçısı ilan etmesi konusunda “Üç liderin mali kaynaklarının dondurulması, mali kaynaklarının deşifre edilmesi çok çok önemli bir gelişme. Biz onlara ‘Bunlar uyuşturucu şebekesidir aynı zamanda. İnsan kaçakçısıdır’ dediğimizde pek inanmıyorlardı. Şimdi oradan geldiğini, kaynaklandığını böylece kabullenmiş oldular” dedi. Erdoğan, Mahmur kampı hakkında Irak Devlet Başkanı Celal ’nin açıklamalarını olumlu bulduklarını da sözlerine ekledi. Erdoğan, konusundaki bir soru üzerine “Sınır ötesi operasyon uluslararası hukuktan aldığımız haktır. Bugüne kadar kullandık, bundan sonra da kullanacağız” dedi.
599933
Kendisini döven babasını şikayet etti
Bursa'nın Gürsu ilçesinde bir kişi, kendisini dövdüğü iddiasıyla babasını polise şikayet etti. Alınan bilgiye göre, Zafer Mahallesi Balaban Sokak'ta oturan Tamer C. (30) başvurusunda, adına tapusu bulunan evin satışı nedeniyle bir süredir aralarında sorun bulunduğunu söylediği babası Mehmet C'nin (57) arkadaşı Zeki Ç. ile (44) yanına geldiklerini belirtti. Tamer C, bir süre sonra babası ve arkadaşının kendisini dövdüklerini öne sürerek, ikili hakkında şikayetçi oldu. Gencin başvurusu üzerine gözaltına alınan baba Mehmet C. ve Zeki Ç'nin, sorgulamalarının ardından adliyeye sevk edilecekleri bildirildi.
599775
Belediyenin sitesi hacklendi
Belediyenin sitesi hacklendi DTP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin resmi internet sitesi olan 'http://www.diyarbakir-bld.gov.tr'yi hacklendi. DİYARBAKIR (CİHAN) Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin resmi internet sitesi hacklendi. Kendilerine 'psigoking' ve 'bulunmazkisi' adı veren bir hacker grubu, DTP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin resmi internet sitesi olan 'http://www.diyarbakir-bld.gov.tr'yi hackledi. Siteye Türkiye'nin haritasını yerleştiren hacker, Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayın alanı karatarak bölge için vermeyiz ibaresini yazdı. Sitenin arkaplanını karalayan hacker gurubu, ana sayfaya 'Sistem yanlış ellerde bizde suç yok. Sisteminize zarar vermiyorum sadece Diyarbakır sevmem kadar." mesajı yazıldı.
600493
Fener'de önemli eksikler!
Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan özel bir uçakla Gaziantep'e uçan sarı-lacivertli kafilede, 19 futbolcu yer aldı. Teknik direktör Christoph Daum, milli takımlarından dün akşam dönen ve takımdan ayrı çalışan futbolculardan Lugano'yu Gaziantepspor maçı kadrosuna almazken, Dos Santos'u 19 kişilik kadroya dahil etti. Deniz ile sakatlıkları bulunan Güiza, Deivid ve Alex ise İstanbul'da kaldı. Gaziantep'e götürülen kafilede yer alan 19 futbolcu şunlar: Volkan Demirel, Volkan Babacan, Mert, Bilica, Önder, Bekir, Roberto Carlos, Vederson, Gökhan, Cristian, Emre, Selçuk, Ali, Kazım, Mehmet Topuz, Uğur, Özer, Semih, Dos Santos. -MUHTEMEL 11- Fenerbahçe'nin yarınki maça şu 11 ile çıkması bekleniyor: Volkan Demirel, Gökhan, Bilica, Önder, Roberto Carlos, Kazım, Mehmet Topuz, Cristian, Dos Santos (Vederson), Emre, Semih
600027
Parkinson tedavisinde umut veren gelişme
tedavisinde umut veren gelişme Gen tedavisi, hastalığının belirtilerinin azalmasını sağladı. İngiliz ve Fransız bilim adamları, makak maymunlarının beynine gen enjekte etti ve hastalığın belirtilerinin azaldığını gördü. İleri derecede Parkinson hastalarına uygulanan aynı yöntem de umut verdi. Dopamin sentezi için esas olan geni Parkinson hastalığına yakalandırılan maymunların beynine enjekte eden bilim adamları, hayvanların hareketlerinin denetiminde hızlı ve 44 ay boyunca iyileşme gördü. Bu yöntemde, hastalığın tedavisinde kullanılan L-dopa ilacının neden olduğu istenmeyen etkilere rastlanmadı. Klinik deneyler öncesinde, bazı hastalara uygulanan bu gen tedavisinde de, bir yıl sonra hastalığın belirtilerinde iyileşme belirlendi. Araştırma, Translational Medicine" dergisinde yayımlandı.
600460
Endüstriyel mutfakta Karadeniz imzası
Endüstriyel mutfakta Karadeniz imzası Yelkenciler Endüstriyel Mutfak Ekipmaları firması olarak Fagor ve Termoset markalarının da bölge dispiritörü olan Yelkenciler, 15-18 Ekim tarihleri arasında Trabzon Dünya Ticaret Merkezi'inde düzenlenen KARMAK 2009 fuarında en büyük standı açtı. ÖMER KETENCİ RİZE Fuarı MÜSİAD Rize Şube Başkanı Cem Temizel ve beraberindeki Başkan yardımcısı Mahmut Dabak, MÜSİAD üyeleri Resul Okumuş, Davut Birben de ziyarette etti. Müsiad Rize Şübe Başkanı Cem Temizel, uluslararası bir fuarda Rize'yi temsil eden işadamı Kenan Yelkenci'ye MÜSİAD ailesinin bir ferdi olarak her zaman destek vereceklerini söyledi. İşadamı Kenan Yelkenci ise marka ve kaliteli üretimin önemine değinerek, “Sektörde 'Endüstriyel mutfakta Karadeniz imzası' sloganıyla üstlendiğimiz bu misyon ile sadece bölgede değil tüm dünyada aranan bir marka olma yolunda çalışmalarımız sürüyor. Ürettiğimiz bütün ürünlerin kalite ve çalışabilirlik açısından her zaman arkasında duruyoruz. Teknik servis ve lojistik destekle ürünlerimizin daha işlevli şekilde çalışması için gün 24 saat hizmet aşkıyla yaptığımız işi zevkle ve severek yapıyoruz. dedi
599822
Veziristan'a kara operasyonu
Pakistan istihbaratında bir yetkili, ordunun Güney Veziristan'da geniş çaplı kara operasyonuna başladığını bildirdi. Operasyon, geçtiğimiz haftalarda böyledeki terörist sığınakların bombalanmasını ardından başladı. Hava saldırıları sonucu teröristlerin savunmalarının zayıfladığı ifade edilirken, binlerce sivil halkın Afganistan sınırına kaçtığı kaydedildi. Pakistan ordusunun kara operasyonu ayrıca son iki haftada militanların ülkede 175 kişinin ölümüne yol açan saldırılarından sonra başladı. Pakistanlı istihbarat ve ordu yetkilileri kara operasyonunun bölgenin çeşitli bölgelerinde saklanan binlerce Pakistanlı ve yabancı teröristleri hedef aldığını açıkladılar. Pakistan kara kuvvetlerini bölgeye çeşitli yönlerden girdiği belirtilirken, hava kuvvetlerinin de bombalamaya devam ettiği gelen bilgiler arasında. Pakistan ordusu 2001'den bu yana bölgeyi teröristlerden temizlemek için üç girişimde bulunmuştu. Bütün girişimlerde de çatışmalar Taliban ile yapılan ateşkes ile durmuştu. Pakistan ordusu bu saldırının militanları bölgeden temizlemeyi hedeflediğini söylerken, Tabliban ile hiçbir anlaşma yapılmayacağını kesin bir şekilde ifade ediyor.
600672
"İktidarsız olduğumu açıklıyorum"
"İktidarsız olduğumu açıklıyorum" Akşam Gazetesi Yazarı Serdar Turgut HABERTÜRK'te Özge Uzun'un bu haftaki konuğu oldu. Köşesinde Özge Uzun'dan sık sık bahseden Turgut, "Ben sizin bacağınızı yazarken de kendimle dalga geçiyorum aslında. Erkeklerin bir kadının organına bakarak tahrik olmaları çok tuhaf. Bunu erkeklerin bir şansı olarak görüyorum." dedi. video "Bacak araştırmaları"yla ilgili bir soruya Serdar Turgut, "Başbakan'ın ABD gezisine gidersem, Başbakan orda gezerken ben de bacak araştırmalarına devam ederim." şeklinde yanıt verdi. Serdar Turgut, Özge Uzun'un "Cinsellikle ilgili yazılarınızın bazılarını hayal gücü ile mi yazıyorsunuz?" şeklindeki sorusuna da çok çarpıcı bir yanıt verdi. Turgut şunları söyledi: "New York'ta yaşadıklarımı yaratıyorum. tür durumların gelişmesine elverişli şeyleri yaratıyorum. Sonuna kadar gitmiyorum ama bir süre beraber olabiliyorum. Bana içki veren bir kadın kıyafetteyse onunla diyaloğa girebiliyorum ve odama davet edebiliyorum. Odama gelen kadın haddini aşarsa gerçekten beni düşünmesin diye eşcinsel olduğumu da söylediğim olmuştur. Ben yazı konusu arıyorum. Teşebbüs sonuna kadar gitse daha enteresan konular çıkabilir aslında. İktidarsızlığımı yazabilirim mesela. İyi fikir.. Bundan sonra olmuş gibi onları da yazayım artık, 'iktidarsızım' diye açıklayayım. Sevim'in (Gözay) programında 'aseksüel eşcinselim' dedim. Burada da iktidarsız olduğumu açıklıyorum. HABERTÜRK'e her geldiğimde kendimle ilgili bir ifşaatta bulunuyorum!" Turgut, Uzun Geceler'e konuk olacağını köşesinde şöyle duyurmuştu: Biliyorsunuz Özge Uzun'un bacak dekoltesi hakkında uzun zamandır neredeyse bir doktora tezi oluşturabilecek yoğunlukta yazı yazdım. Şimdi teorik bilgimi pratiğe dönüştürme vakti geldi. Bu nedenle dekolte dikizlemede yeni cepheyi cumartesi saat 20.00'de açıyorum. Habertürk'te Özge Uzun'un programına konuk olacağım ve bilimsel ilgimin hedefini daha da yakından izleme imkanına kavuşacağım. Telefonda 'Her şeyi her konuyu, sansürsüz konuşmaya açığım' dedim. Programın ilginç geçeceğini sanıyorum.
599883
Köprüyü kamyonla havaya uçurdular
Adı açıklanmayan bir polis yetkilisi, başkent Bağdat'ın yaklaşık 125 kilometre batısındaki Ramadi kentinin yakınında bu sabah patlayıcı yüklü kamyonla düzenlenen intihar saldırısında ölen ya da yaralanan olmadığını söyledi. Havaya uçurulan köprünün bulunduğu, Irak'ı Suriye ve Ürdün'e bağlayan kara yolunu ABD ordusu teçhizatlarının nakliyesinde kullanıyor. Bu arada, yine Irak'ın batısındaki Felluce kenti yakınında yol kenarına yerleştirilen bombayla düzenlenen, bir askeri konvoyu hedef alan saldırıda Irak askerinin öldüğü, 14 kişinin yaralandığı bildirildi.
600625
Beşiktaş'ın uğuru tuttu!
Beşiktaş, kulak verdi ve yine kazandı. Bu sezon oynadığı resmi maçın 2'sinden galibiyetle ayrılan ve puan aldığı karşılaşmalarda sahaya 'baklava' formayla çıkan siyah-beyazlılar, aynı uğuru denediği Kasımpaşa mücadelesinde de güldü. Kartal, İnönü'de konuk ettiği Kasımpaşa'yı 2-1 devirdi. ŞAMPİYONLAR LİGİ Beşiktaş-Manchester United: 0-1 (Siyah-Kırmızı çizgili) CSKA Moskova-Beşiktaş: 2-1 (Siyah-Kırmızı çizgili) SÜPER LİG İstanbul BŞB.-Beşiktaş: 1-1 (Siyah-Kırmızı çizgili) Beşiktaş-Antalyaspor 2-0 (Siyah) Gençlerbirliği-Beşiktaş 0-0 (Siyah-Kırmızı çizgili) Beşiktaş-Gaziantepspor: 0-0 (Siyah-Kırmızı çizgili) Galatasaray-Beşiktaş: 3-0 (Parçalı) Beşiktaş-Kayserispor: 0-1 (Siyah-Kırmızı çizgili) Beşiktaş-Denizlispor: 1-0 (Siyah) Beşiktaş-Kasımpaşa: 2-1 (Siyah) HAZIRLIK MAÇI Beşiktaş-Ümit Milli Takım: 3-4 (Parçalı)
599396
500 Bin TL kazanmak daha kolay
500 Bin TL kazanmak daha kolay Acun Ilıcalı'nın sunduğu Var Mısın Yok Musun son bölümlerine yaklaşırken henüz hiç kimse 500 Bin TL'lik ödülü kazanamadı. Ilıcalı ise yarışmanın formatında değişiklik yaparak 500 Bin TL'lik kutuların sayısını her geçen gün artırıyor. Bu akşam da yarışmacı 10 tane 500 Bin TL'lik kutu ile yarışacak. Yarışmacı risk mi alacak, yoksa Hamdi Bey'in teklifini mi kabul edecek? Bu müthiş mücadele sonucu kaç lirayla evine gidecek? tüm bu sarıların cevabı bu akşam ekranda. SHOW 20.00
600052
NASA, Antarktika erimesini inceliyor
NASA, Antarktika erimesini inceliyor ABD'nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), iklim bozulmasında Kuzey Kutbu Arktika ile birlikte endişe verici erime gösteren Güney Kutbu Antarktika'daki tehlikeli durumu daha yakından saptamak için çalışmalara başladı. NASA, özel uçağını yola çıkardı.Uydu bağlantılı DC-8 uçağı Güney Amerika'da Şili Punta Arenes havalimanından ayrıldı. Uçağın 11 saatlik uçuşları için Columbia Üniversitesi'nin Lamont-Doherty Yer Gözlemevi, Washintgon Üniversitesi ile Kansas Üniversitesi'nden uzmanlar görev aldı. "Buz Köprüsü Harekatı" adını taşıyan görevde, kutup buz katmanları ile buzlalarının (okyanusta-denizde kıta sahanlığı buz katmanı) erimesi radar dahil çeşitli aletlerle yakından inceleniyor.
599708
Gölcük'te trafik kazası: ölü yaralı
Alınan bilgiye göre, Karamürsel'den Gölcük yönüne giden Efkan Akdağ yönetimindeki 41 AE 603 plakalı otomobil, D-130 kara yolunun Gonca Rampası mevkisinde yol kenarındaki elektrik direğine, ardından duvara çarparak devrildi. Otomobilde bulunan Yasin Uyar (26), kaza yerinde hayatını kaybetti, otomobilde sıkışan sürücü Efkan Akdağ (22) ise itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı. Ağır yaralanan Akdağ, 112 Acil Yardım ekiplerince Gölcük Devlet Hastanesine kaldırıldı.
600053
Zehirlenen öğrenci sayısı 178'e yükseldi
Zehirlenen öğrenci sayısı 178'e yükseldi Osmaniye merkez ve Hasanbeyli ilçesinde yedikleri yemekten dolayı zehirlenen öğrencilerin sayısının 178'e ulaştığı bildirildi. Dün öğlen saatlerinde Hasanbeyli ilçesi Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu öğrencisi 20 çocuğun mide bulantısı, kusma, ishal, ateş, karın ağrısı ve baş dönmesi şikâyetiyle devlet hastanesine başvurmasının ardından, gece geç saatlere kadar 178 öğrenci daha hastaneye kaldırıldı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Osmaniye'deki Dede Korkut, Vali İsmail Fırat, 80'nci Yıl, merkeze bağlı Tehçi, Dervişiye köy okulları ile Hasanbeyli ilçesinde taşımalı eğitim gören Çulhalı, Yanıkkışla, Karayiğit, Sarayova, Çolaklı, Kalecik köylerinden yaklaşık 178 öğrenci aynı şikâyetlerle hastanelere başvurdu. İl Sağlık Müdürü Doktor Mehmet Cingöz, hastaların tedavileri için yeterli kapasiteye sahip olduklarını ve öğrencilerin hayati tehlikelerinin olmadığını söyledi. Osmaniye İl Milli Eğitim Müdürü Ali Said Çalışkan ve ilgili okul müdürleri de Devlet Hastanesi'ne gelerek hasta öğrencilerin sağlık durumları hakkında bilgi aldı. Okullarda öğrencilere, öğle yemeği olarak verilen gıdaların birer örneklerinin ve okullardaki suların incelemeye alındığı bildirildi.
599599
firmada Deniz Feneri e.V. araması yapıldı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmada mahkeme kararıyla 17 ayrı noktada arama yapıldı. Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ilginç bir yöntem izledi. Başsavcılık, arama kararlarını İstanbul'daki mahkemelerden çıkarttı. Alınan bilgilere göre süreç şöyle işledi: Ankara Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmaya ait evraklar ile arama yapılması istenen firmaların adresleri İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirildi. İstanbul Başsavcılığı da, İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'nden firmalara yönelik arama kararı talep etti. Sulh Ceza Mahkemesi'nin arama kararları üzerine aralarında Kanal televizyonunun bulunduğu Yeni Dünya İletişim AŞ'ye bağlı birimlerin de olduğu firmaya ait 17 ayrı yerde polisler tarafından arama yapıldı. Aramalarda ilgili firmaların muhasebe ve bilgisayar kayıtlarına el konulduğu bildirildi. GÖZALTI YOK, ZEKERİYA KARAMAN GÖREVİ BAŞINDA Deniz Feneri e.V soruşturması kapsamında Kanal Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ile İsmail Karahan, Harun Kapıyoldaş ve Mustafa Çelik'in Eyüp ve Fatih'teki işyerlerinde de aramalar yapıldı. Kanal Hukuk Müşaviri Ersan Şen, masuniyet karinesine dikkat çekerek, herkesin suçlanabileceğini ve savunma hakkı olduğunu belirtti. Şen, "Zekeriya Karaman şu an Kanal binasında, görevinin başındadır. Müvekkillerimin bu aşamada en büyük isteği, kendilerine tarafsız yaklaşılması ve yanlı yayın yapılmamasıdır." dedi.
600277
Antalya Limanı'nda patlama
Antalya Limanı'nda patlama Antalya Limanı yanındaki Serbest Bölge civarındaki bir depoda patlama meydana geldi. Serbest bölgedeki bir depoda saat 13.00 civarında büyük bir patlama oldu. Patlamanın ardından yangın çıktı. Antalya'da öğle saatlerinde meydana gelen patlamada can kaybının olmadığı bildirildi. Olay yerinde inceleme yapan Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Rıfkı Aktekin gazetecilere yaptığı açıklamada "Olayda can kaybı yok. Biri ağır olmak üzere yaralı var. Durumu ağır olan yaralı Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı." dedi. İlk belirlemelere göre yangın ve sonrasında meydana gelen patlamada yaralananların isimleri şöyle: Murat Çeven, Davut Çeven, soyadı belirlenemeyen Ökkeş isimli bir şahıs ile henüz ismi tespit edilemeyen bir kişi. Konyaaltı Kaymakamı Bayram Yılmaz da yangın ve patlamalarda ölü olmadığını, biri ağır olmak üzere üç kişinin yaralandığını doğruladı. Yangının Karayolları'na bağlı bir zift tankındaki izolasyon çalışmasından kaynaklandığı yönünde bilgi aldığını ifade eden Kaymakam Yılmaz, tankların boş veya dolu olup olmadığının araştırıldığını söyledi. Yılmaz, yangında ihmalkârlık olup olmadığının araştırıldığını kaydetti. Patlamanın ardından meydana gelen yangın itfaiye tarafından kontrol altına alındı. Yangın soğutma çalışmaları devam ediyor.
600641
1,5 yıllık suskunluğa son!
Beşiktaş'ın bu sezon gerçekleştirdiği en flaş transferdi kusşkusuz Nihat Kahveci. Ve siyah-beyazlı taraftarın tepki göstermediği tek isim. Real Sociedad, Villarreal ve (A) Milli Takım'a katkıları tartışılmaz. Kafalardaki tek soru işareti, yıldz futbolcunun çok sakatlanmasıydı. Ancak Mustafa Denizli, yönetim ve taraftar aynı görüşte birleşiyordu: "Sezona iyi hazırlanmış, sakatlık problemi yaşamayan Nihat'ı kimse durduramaz." İspanya'da oynadığı 7,5 yılda 70'den fazla gol atan milli futbolcu, üst üste yaşadığı sakatlıklar nedeniyle formasından uzak kalınca gözden düştü. Alt yapısından yetiştiği Beşiktaş'a geri dönen Nihat, beklenen patlamayı Süper Lig'in 9. haftasında yaptı. Yıldız oyuncu, siyah-beyazlı takımın bu sezon oynadığı tüm maçlarda forma giymesine rağmen 1,5 yıllık gol orucuna Kasımpaşa maçının 8. dakikasında son verebildi. Nihat Kahveci, geçen sezon Villarreal'de 19 lig ve Şampiyonlar Ligi olmak üzere 23 resmi maça çıkan ancak gol atma başarısı gösteremedi. La Liga'da son sayısını 2007-2008 sezonunun 36. haftasında Recreativo Huelva'ya karşı 54. dakikada kaydeden milli futbolcu, Mayıs 2008 tarihinden beri ilk kez fileleri havalandırdı. Hasretini Türkiye'de de sürdüren Nihat, tam 527 gün ve 61 maç (Villarreal'de 52, Beşiktaş'ta maç) sonra gol sevinci yaşadı. Siyah-beyazlıl ekibin yıldızı; 2007-08'de 111, 2008-09'da 896 ve bu sezon 518 olmak üzere toplam bin 525 dakika sonra ağları sarstı. -İNÖNÜ'DE YIl SONRA- Sezon başında yuvaya dönen Nihat, İnönü Stadı'nda 2001-2002 sezonundan sonra ilk kez gol sevinci yaşadı. 30 Eylül 2001 tarihinde İnönü'de oynanan Süper Lig 7. hafta mücadelesinde Beşiktaş, konuk ettiği Kocaelispor'u 4-2 mağlup etmişti. Bu karşılaşmada gollerin ikisi 6. ve penaltıdan 43. dakikada Nihat'tan gelmişti.
600404
'Teröristlerin teslim olması güzel gelişme'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, terör örgütü PKK'nın Türkiye'ye Barış Grubu adıyla bir grup göndereceği yönündeki haberleri, "İyi, güzel haber öyle değil mi?' sözleriyle değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Gül, Gençlik Parkı'na gelişinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, 'Bazı PKK'lıların Türkiye'ye geleceği söyleniyor, bu konuda bir değerlendirmeniz olacak mı?' sorusuna Gül, "İyi ya. Güzel işte. İyi, güzel haber, öyle değil mi?" karşılığı verdi. Gül, daha sonra Ankara Valisi Kemal Önal ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile birlikte yenilenen Gençlik Parkı'nı gezmeye başladı.
599747
ABD'den Kuzey Koreli müzakereciye vize
'nin üst düzey bir nükleer müzakerecisine, San Diego ve New York'ta bu içinde yapılacak iki toplantıya katılması için vize vereceğini açıkladı. Uluslararası haber ajanslarının bildirdiğine göre, Dışişleri Bakanlığı, Ri Gun'a, üzerinde çalışan akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenecek toplantılara katılabilmesi için vize verilmesini onayladı. İsminin açıklanmasını istemeyen bir Amerikalı yetkili, 'nin nükleer faaliyetleriyle ilgili çok taraflı görüşmelerde Pyongyang'ın iki numarası olan Ri'nin 'yi ziyareti sırasında, Dışişleri Bakanlığı Kore Masası Direktörü Sung Kim ile gayriresmi olarak bir araya gelmesinin yüksek ihtimal olduğunu söyledi. Gözlemciler, 'nin Ri'ye vize verme kararının, iki ülke arasında Pyongyang'ın nükleer programını sona erdirmeye yönelik görüşmelerin ilk adımı olabileceği görüşünü dile getiriyor. 'nin mayıs ayındaki nükleer denemelerinin ardından Washington ile Pyongyang arasındaki gerilim tırmanmıştı. İlişkiler son dönemde biraz düzelse de iki ülkenin hala diplomatik ilişkisi bulunmuyor. Washington ile doğrudan görüşme istiyor, ancak Obama yönetimi, herhangi bir ikili temasın, önce Pyongyang'ın masayı terk etme kararı almasıyla kesintiye uğrayan altılı görüşmelerin yeniden başlatılmasına odaklanması gerektiğini kaydediyor.
599627
İbrahim Karagül: İsrail çok kızmış, kimin umurunda!
İbrahim Karagül 17 Ekim 2009 Cumartesiİsrail çok kızmış, kimin umurunda! Bundan önceki yazımın başlığı "" şeklindeydi. Türkiye'nin İsrail'i; Anadolu Kartalı tatbikatından dışlanmasıyla başlayan, "aklını başına al" uyarılarıyla devam eden, "içerideki etkili çevreleri" seferber etme ve Türkiye'ye karşı şantajlara kadar varan, son olarak TRT'de yayınlanan "Ayrılık" isimli dizi ve "nota" ile izlediğimiz gerilimin, olayların ötesindeki boyutlarını irdeledik, iki ülkenin birbirinden uzaklaşmasının seyrini ortaya koyduk. Bu okuma doğruydu. Gelişmeler bunu doğruluyor. Olağan dışı bir gelişme olmazsa böyle de devam edecek. "Türkiye kendi çıkarlarına zarar veriyor"muş! Yoğun olarak on beş yıldır Türkiye'nin çıkarlarını kendileri belirlediği için, alışılmadık bir durumla karşı karşıyalar ve bunu hazmetmeleri oldukça zor oluyor. Nerede Çevik Bir'li günler! Nere darbe tehditleri? Nerede sivil asker ayırımı ile baskı altına almalar? Nerede ABD ile, Ermeni teziyle korkutmalar? Nerede "Türkiye'yi şeriattan kurtarma" kampanyaları? Bu ülkeyi yıllardır kendi çıkarları için seferber edenlerin bugünleri kabullenmeleri çok zor olacak. Suriye'yi yeniden düşman ilan etmezse, Irak'ı düşman ilan etmezse, İran tehdidini onlar gibi kabul etmezse, yakın çevrenle arana duvarlar örüp kendini İsrail'e dostluğa hapsetmezse Türkiye çok tehlikeli bir yola girmiş demektir! Bunu söylemeye çalışıyorlar! "Atatürk mezarında ters dönmüş", İsrailli turist gelmezmiş ve her zamanki en büyük yaptırım; "Hepiniz anti-semitist oldunuz!" Bırakın eleştirmeyi, İsrail'in istekleri doğrultusunda hareket etmezseniz anti-semitizm suçlamasından kurtulma şansınız zaten yok! Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun dediği gibi; geçtiğimiz yıl bu dönemde Türkiye, İsrail'le Suriye'yi barıştırmaya çalışıyordu. Bu barış çabasına verilen yanıt Gazze katliamı oldu! Bir gün barış adına söz veren bir devlet, sabah katliama başladı! Bunu eleştirdiğinizde ise "şer ekseni"n girmiş oldunuz! Şu suçlamaya bakar mısınız? Türkiye şer eksenine yaklaşıyormuş! zaman çok yakında İsrail, Türkiye'yi düşman kategorisine alacak demektir! Gazze'de katliam olduğunu biz mi söylüyoruz. Daha dün Birleşmiş Milletler Goldstone Raporu'nu kabul etti. İsrail'i savaş suçu işlemekle suçlayan bir rapor bu ve çıkmaması için akla hayale gelmeyecek yöntemlere başvuruldu. Katliamı sadece "Ayrılık" dizisi mi söylüyor! Hangi film, hangi dizi vahşeti yansıtabilir! Hangi belgesel Cenin'deki katliamı yansıtabilir? Hangi metin, Filistinli liderlere yönelik vahşi suikastler zincirini yeterince anlatabilir? Mesele tatbikattın çıkarma değil. Mesele "Ayrılık" dizisi de değil. Mesele çok daha derin bir ayrışma. Gündelik gelişmeler üzerinden aslında bu ayrışmanın hesabı sorulmaya çalışılıyor. Oysa ayrışma yeni değil. Birkaç yıldır iki ülke ilişkileri gerildikçe geriliyor. Çünkü artık çıkarlar örtüşmüyor. İsrail çıkarları Türkiye'ye dar geliyor ve bu ülkeyi dar bir alana hapsediyor. İsrail'le ittifakı koruma altında Türkiye'nin geleceği heba edilemez. Bu gerçek, bir kişinin, çevrenin, partinin bakışı değil. Türkiye'nin bulunduğu yere bakan herkesin anlayabileceği bir şey. İsrail adı geçince akan suların durduğu günler, İsrail için bu ülkede tasfiyelerin, operasyonların yapıldığı günler geride kaldı. Önceki gün Bağdat'taydık. Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Ortak Kabine Toplantısı yapıldı. Tam 48 mutabakat muhtırası üzerinde anlaşma sağlandı. Dokuz anlaşma bakanlar tarafından önümüzde imzalandı. Enerjiden güvenliğe, sağlıktan ulaşıma kadar iki ülke, her alanda ortaklık metinlerine imza atıyor. Bir gelecek inşası var burada. Normal bir yakınlaşma değil. Türk heyeti Irak'tan önce Suriye'deydi. İki ülke arasında sadece vizeler kalkmadı, her alanda kurulan ortaklıkların güçlendirilmesine yönelik çalışmalar bütün yoğunluğuyla devam etti. Siyasi, ekonomik ve askeri alanda yakınlaşma, bölgesel bir oluşuma uzanacak çekirdek bir yapı oluşturma, bir model geliştirme çabalarına tanık oluyoruz. Alman-Fransız ekseni Avrupa Birliği'nin temeliydi. Bu çekirdek neden bir başka birliğin temeli olmasın. Suriye'den önce Türk heyeti Zürih'teydi. Ermenistan'la protokol imzalandı. Türkiye, Irak'tan sonra Bosna'da. Dışişleri Bakanı ve heyeti, Dayton sonrası Bosna'nın kaderi üzerine mücadele veriyor. Sadece son on güne bakanlar, nasıl bir hareket olduğunu, Türkiye'nin ne yapmaya çalıştığını anlayacaktır. Dünyanın, bir süredir, sadece Türkiye'yi izlediğini, bazılarının merakla, bazılarının kaygıyla, bazılarınınsa sevinçle neler olduğunu anlamaya çalıştığını biliyoruz. İsrail'i ürperten gerçek burada işte! Türkiye kendine uzun bir yol çiziyor ve bu yolda emin adımlarla ilerliyor. Bu yol İsrail'in bizim için çizdiği yoldan çok farklı. İsrail'in bölgede elli yıldır çizdiği yolun tam ters istikametini gösteriyor. İsrail'in yönetemediği, yönlendiremediği, etkileyemediği bir yöneliş bu. Hicaz Demiryolu yeniden diriltiliyorsa, İstanbul Bağdat'a bağlanacaksa, oradan Bahreyn'e kadar ulaştırılacaksa, Türkiye-Suriye ortak tatbikatlar başlatmışsa, bu ülkelerle askeri işbirliği, savunma işbirliği kuruluyorsa, yakın gelecekte ekonomik alanda, siyasi alanda, askeri alanda ortak birlikler kurulacaksa, Irak ve Suriye ile gümrük kapılarının sayısı artırılıyorsa, her türlü çatışma ve ayrışmanın denendiği Mezopotamya havzası işbirliği ve ortaklıklarla gündeme gelmeye başlamışsa, sadece İsrail değil yakın gelecekte başka ülkeler de rahatsız olacak demektir. Bugünleri notalarla, sorumsuz açıklamalarla, turist gelmez tehditleriyle, Yahudi düşmanlığı kolaycılığı ile geçiştirmeye, yansıtmaya çalışanlar bu bölgenin tarihine baksın. Yüz yıldır; çatışmanın, ayrışmanın, aşağılamanın, yabancılaşmanın, başkalarının savaşı için ölümlerin dışında ne vardı? Bu bölgenin 20. Yüzyılı bile olmadı. İşte; yüzyıl sonra ilk kez iyi şeyler yapılmaya çalışılıyor. İlk kez, ortaklıkları güçlendirme, refahı artırma, adaleti getirme yolunda adımlar atılıyor. Bu adımları cesaretlendirmek için seferber olma vakti. Bu gerçekler ortadayken, İsrail çıkarları adına harekete geçmek, bu ülkeyi tekrar içeri yoğunlaştırmak, başına açılan belalarla uğraştırmak, bütün enerjisini yok etmek yeni mücadele alanı olarak öne çıkıyor. İsrail nota vermiş, çok kızmış, Türkiye'ye "şer ekseni" demiş, kimin umurunda! Bir kaybedişin paniği bunlar!
600618
Yenibosna'daki yangın, patlamalarla devam ediyor
Doğu Sanayi Sitesi'ndeki Can Kimya adlı plastik poşet baskı matbaasında, henüz belirlenemeyen nedenle yaşanan patlamanın ardından çıkan yangın, kısa sürede büyüyerek bitişikteki Teknik Döküm ve Solar Elektronik adlı iş yerlerine sıçradı. Olay yerine sevk edilen Avcılar, Bağcılar, Kocasinan, Sefaköy, Bakırköy ve Fatih itfaiye grupları, iş yerlerindeki kimyasal maddelerden kaynaklı patlamalar nedeniyle söndürme çalışmalarını güçlükle sürdürüyor. Merdivenli araçlar ve köpük kuleleri yardımıyla yürütülen yangın söndürme çalışmalarına destek için ''Koca Yusuf'' adlı çok amaçlı itfaiye aracı da olay yerine gönderildi. Yangın bölgesinde park halindeki bir aracın tamamen yandığı ve patlamalar nedeniyle çevredeki iş yerlerinin camlarının kırıldığı görüldü. Patlamaların yaşandığı ve yangının sürdüğü iş yerlerinde kimse olup olmadığının henüz tespit edilemediği öğrenildi.
599966
Fehriye Evcen: "Türkiye'ye zor alıştım"
Türkiye ve 'de izlenme rekorları kıran Kanal D'deki 'Yaprak Dökümü' dizisinde 'Necla' karakterini canlandıran Fehriye Evcen, dünyaya geldiği 'da iki farklı kültürün arasında büyüdüğünü, konuşma aksanındaki bozukluğu azimli çalışması ile giderdiğini söyledi. 'daki İçtimai TV'nin sorularını yanıtlayan Evcen, okumaya her zaman mutlaka vakit ayırdığını bunun içten gelen bir şey olduğunu söyledi. 'da yaşından 10 yaşına kadar haftada 1, Perşembe günleri okulda Türkçe dersler aldığını belirten Fehriye Evcen, "Ancak, aksan sorunum vardı. Türkiye'ye geldiğimde aksan sorununu gidermek için çok çalıştım. Önceleri dizilerde kendimi seslendirmedim. Başkaları beni seslendirdi. Sonrasında 'bunu kendim yapacağım' diyerek azimle bunu başardım" dedi. 'da büyümesinin kendisi için zorlukları olduğunu anlatan Fehriye Evcen, Türkiye veya 'da yetişen bir gencin tanımadığı bir ülkeye gönderildiğinde zorlandığını söyledi. Evcen, şöyle konuştu: "Türkiye'de önceleri çok zorlandım. Çünkü ülkeyi, insanlarını çok fazla iyi tanımıyordum. Özüm Türk. Ancak, orada () yetişme tarzı farklı oluyor. Arada yetişiyorsunuz; ne tam Türk, ne tam Alman gibi. Türk milleti çok daha sıcakkanlı, girişkenler. Biraz zorlandım. Başka ülkeye gitseydim de orada da enaz sene zorlanırdım. 'da her şey nasılsa öyledir. İyi ise iyi, kötüyse kötüdür. Bir şeyi farklı gösterme yoktur. Her şey biraz olduğu gibi. Burada insanların sıcakkanlığından dolayı da farklılıklar ortaya çıkıyor. Karşınızdaki iyi görünüyor, kötü de çıkabiliyor. 'da seni sevmeyen biri bunu utanmadan söyleyebiliyor. Bunu kaldırabilen biriyseniz bu tabii daha iyi."
600125
Kurtalan'daki maliyeci ve ailesi toprağa verildi
Siirt Devlet Hastanesindeki otopsinin ardından cenazeleri Kayseri'ye getirilen Ahmet Türkaslan, eşi Handan ile ikiz çocukları Saadettin Mert ve Erdem Türkaslan için Kocasinan ilçesi Yuvalı köyü camisinde tören düzenlendi. Cenaze törenine, ailenin yakınları, Ahmet Türkaslan'ın bazı mesai arkadaşları ile vatandaşlar katıldı. Türkaslan ailesinin cenazeleri, kılınan namazın ardından gözyaşları arasında köy mezarlığında toprağa verildi. Kurtalan Mal Müdürlüğünde çalışan Ahmet Türkaslan (38), eşi Handan Türkaslan (34) ile 3.5 yaşındaki ikiz çocukları Saadettin Mert ve Erdem Türkaslan'ı boğduktan sonra kendini iple asarak intihar etmişti.
600420
Aşırı dinci örğütün düzenlendiği yarışmanın ödülü silah ve el bombası
Aşırı dinci örğütün düzenlendiği yarışmanın ödülü silah ve el bombasıKİSMAYO (A.A) Somali’de aşırı dinci El Şebab örgütünün gençler için düzenlediği yarışmanın ödülü ne araba ne de ev; örgüt başarılı olan gençlere el bombası ve silah verdi El Kaide’ye bağlı örgütün üyelerinin ramazanda Kismayo kentinde radyodan düzenlediği yarışmaya katılıp bilim, kültür ve Kuran ile ilgili soruları doğru cevaplayanlar el bombaları ve silah "kazandı". Dün akşam yapılan törende, mahalleden gençlerin katıldığı yarışmada Fercano mahallesinden en büyük ödülü alan grup, otomatik kalaşnikof AK-47, el bombası, tanksavar mayın ve 1000 dolar değerinde büro malzemesinin sahibi oldu. Örgüt üyelerinden Şeyh Abdullahi Elhak, törende yaptığı konuşmada, ödül olarak silahın verilmesinin amacının "Somali’de Allah düşmanlarına karşı yürütülen savaşa katılmaları için gençleri cesaretlendirmek" olduğunu ifade etti. Yarışmada başarılı olan diğer gençlere AK-47 ve mühimmatı verilecek.
600333
2010 memur maaşı zammı kesinleşti
Hükümet 2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçesini, 286,9 milyar lira olarak bağladı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in düzenlediği değerlendirme toplantısında yaptığı açıklamaya göre, 2010 yılı merkezi yönetim bütçesinde, bütçe giderleri 286,9 milyar lira, bütçe gelirleri 236,8 milyar lira, bütçe açığı da 50,1 milyar lira olarak yer aldı. 58,8 milyar lira faiz ödenecek olan bütçede, 6,6 milyar lira faiz dışı fazla öngörüldü. Bütçede personel giderleri 60,3 milyar lira olarak yer alırken, önümüzdeki yıl devletin kasasına vergilerden 193,3 milyar lira girecek. Maliye Bakanı Şimşek'in verdiği bilgiye göre, 2009 yılı ile karşılaştırıldığında bütçe giderlerinde yüzde 7,6, gelirlerinde ise yüzde 16,1 oranında artış olacak. 2010 yılı Merkezi Yönetim bütçesinde öngörülen bazı büyüklükler şöyle: GSYH'YE ORANI (Milyon lira) (Yüzde) ------------- -------------- -BÜTÇE GİDERLERİ: 286.928 27,9 .Faiz hariç bütçe giderleri 230.178 22,4 .Personel giderleri 60.349 5,9 .Sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi gideri 11.110 1,1 .Mal ve hizmet alım giderleri 25.186 2,4 .Cari transferler 102.173 9,9 .Sermaye giderleri 18.928 1,8 .Sermaye transferleri 3.426 0,3 .Borç verme ödenekleri 6.903 0,7 .Yedek ödenekler 2.103 0,2 .Faiz giderleri 58.750 5,5 -BÜTÇE GELİRLERİ: 236.794 23,0 .Vergi gelirleri 193.324 18,8 .Vergi Dışı Gelirler 43.470 4,2 -BÜTÇE DENGESİ: -50.134 -4,9 -FAİZ DIŞI FAZLA: 6.616 0,6 Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılında devlet memurları aylıklarının, devletin mali imkanları, ekonomik hedefler ve enflasyon hedefi gözetilerek Ocak ayında yüzde 2,5, Temmuz ayında da yüzde 2,5 artırılacağını bildirdi. Şimşek, 2010 yılı merkezi yönetim bütçesini açıkladığı basın toplantısında, bu yıl Temmuz ayında aile yardımı dahil 1480 lira olan ortalama memur maaşının, yapılacak artışlar sonunda 2010 yılı Ocak ayında 1518 liraya, Temmuz ayında ise 1555 liraya yükseleceğini kaydetti. Gerçekleşen enflasyonun zam oranlarını aşması halinde aradaki farkın telafi edileceğini belirten Bakan Şimşek, ''Gelecek dönemde de krize rağmen, memur, emekli ve işçileri enflasyona ezdirmeyeceğiz. 2009 yılında yapılan artışlar da muhtemelen enflasyonun üzerinde kalacak. Bu yılda kriz yılı olmasına rağmen, ücretlerde memurlar açısından reel artış söz konusudur'' dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılı bütçesi hazırlanırken, GSYH büyüklüğünün trilyon 29 milyar lira, büyüme hızı oranı yüzde 3,5, TÜFE yıl sonu oranı yüzde 5,3, ihracat 108 milyar dolar, ithalat 153 milyar dolar olarak hedeflendiğini belirtirken, ''2010 yılı bütçesine baz olan makroekonomik büyüklükler gerçekçidir'' dedi. Merkezi yönetim bütçesinin ekonominin krizden çıkışına katkı sağlayacağını, esnaf ve tarımsal kredilerde faiz sübvansiyonun, ihracat kredilerine, KOBİ desteklerine, hazine teşvik ödemelerine, istihdamın maliyetini azaltmak amacıyla yürürlüğe konan işveren priminin puan indirimine devam edileceğini anlatan Şimşek, ''2010 merkezi yönetim bütçesi sosyal yönü güçlü bir bütçe. Bütçemizi ekonomik olarak dezavantajlı kesimleri destekleyecek şekilde hazırladık'' dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılı bütçesinde hem giderleri kontrol altına aldıklarını hem de gelirleri artırdıklarını, bu suretle bütçe açığını 2009 yılı gerçekleşmelerine göre daha aşağı seviyelere çekeceklerini söyledi. Bakan Şimşek, Maliye Bakanlığında düzenlediği basın toplantısında 2010 yılı merkezi yönetim bütçesini açıkladı. 2010 yılında da Türkiye'nin büyük bir küresel aktör haline gelmesini sağlayacak ekonomik ve mali politikaları izlemeye devam edeceklerini vurgulayan Şimşek, ekonominin yapısal dönüşümünü sağlayacak reformlara kararlılıkla devam edeceklerini, bu suretle ülkenin yatırımlar için bir cazibe merkezi olma niteliğini önümüzdeki dönemde de sürdüreceğini ifade etti. Orta Vadeli Program ve Mali Plan ile ortaya koydukları politika ve hedefler doğrultusunda maliye politikalarını yürüttüklerini ve bütçeleri de buna uygun hazırladıklarını belirten Şimşek, ''2010 yılı bütçesi de daha önce açıkladığımız çerçevede hazırlanmış bir bütçedir. 2010 yılı bütçesi küresel krizin etkisiyle bozulan kamu dengelerini düzeltmeyi amaçlamaktadır. 2010 yılı bütçesinde hem giderleri kontrol altına alıyoruz hem de gelirleri artırıyoruz. Bu suretle bütçe açığını 2009 yılına göre, bu yılın gerçekleşmelerine göre daha aşağı seviyelere çekeceğiz'' diye konuştu. 2010 yılı bütçesiyle eğitime ve sağlığa daha fazla kaynak ayırdıklarını, sosyal destekleri artırarak devam ettirdiklerini bildiren Şimşek, reel kesimi, çiftçiyi desteklemeye devam edeceklerini, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini daha yüksek oranda desteklemeyi sürdüreceklerini ve bölgesel gelişmeye yönelik yatırımları da artıracaklarını kaydetti. 2009 YILI BÜTÇESİ YIL SONU GERÇEKLEŞME TAHMİNLERİ 2009 yılı bütçesi yıl sonu gerçekleşme tahminleriyle ilgili de bilgi veren Bakan Şimşek, 2009 yılı sonu itibariyle merkezi yönetim bütçe giderlerinin 266 milyar 752 milyon lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 203 milyar 928 milyon lira ve bütçe açığının da 62 milyar 824 milyon lira olmasını öngördüklerini söyledi. Faiz dışı açığın milyar 324 milyon lira olarak gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini belirten Şimşek, şöyle devam etti: ''Bu tahminlerimiz doğrultusunda 2009 yılı başlangıç bütçesine göre bütçe giderleri yüzde 2,9 artmakta, bütçe gelirleri ise yüzde 18 oranında azalmaktadır. Bütçe açığı ise 10,4 milyar liradan 62,8 milyar liraya artmaktadır. Bütçe açığının milli gelire oranı ise yüzde 6,6'ya tekabül etmektedir. 2009 yılında bütçe açığında ortaya çıkan 52,4 milyar liralık artışın 44,8 milyar lirası yani yüzde 86'sı gelirlerdeki azalmadan, 7,6 milyar lirası yani yüzde 14'ü de giderlerdeki artıştan kaynaklanmaktadır. Özetle bütçedeki sapmanın yüzde 86'sı küresel krizle yakından ilişkili gelirlerin azalmasından kaynaklanıyor.'' Gelirlerdeki 44,8 milyar liralık azalmanın 4,7 milyar lirasının vergi indirimleri nedeniyle ortaya çıkan gelir kaybından, 40,1 milyar lirasının da ekonomik daralma nedeniyle gelirlerde meydana gelen düşüşten kaynaklandığını anlatan Şimşek, giderlerdeki 7,6 milyar liralık artışın ise sosyal güvenlik sistemine yapılan transferlerdeki artış ile ekonomiyi canlandırma paketleri kapsamında öngörülen alt yapı yatırım harcamaları ve diğer gider artışlarından oluştuğunu kaydetti. Bakan Şimşek, bütçe açığındaki bu artışın sadece Türkiye'ye mahsus bir durum olmadığını, diğer ülkelerin de küresel kriz nedeniyle bu durumla karşı karşıya olduğunu söyledi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılı merkezi yönetim bütçesinin sosyal yönü güçlü bir bütçe olduğunu, bütçeyi, ekonomik olarak dezavantajlı kesimleri destekleyecek şekilde hazırladıklarını söyledi. Şimşek, 2010 yılı bütçesini açıklamak amacıyla düzenlediği basın toplantısında, Sosyal Yardımlaşma Fonu'na aktarılacak kaynağın, bu yılın gerçekleşme rakamlarına göre, gelecek yıl yüzde 26,7 artırılacağını, yeşil kartlılara sağlanan sağlık yardımı ödeneklerinin de yüzde 4,1 artırılarak 4,6 milyar liraya çıkarılacağını bildirdi. Şimşek'in açıklamasına göre, 2010 yılında, devlet memurları aylıkları, devletin mali imkanları, ülkenin ekonomik gelişmesi, enflasyon hedefi gözetilerek, Ocak ve Temmuz aylarında yüzde 2,5 oranlarında artırılacak. Bu yıl Temmuz ayı itibariyle aile yardımı dahil 1480 lira olan ortalama memur maaşı, gelecek yıl Ocak'ta 1518 liraya, Temmuz'da ise 1555 liraya yükseltilecek. Gerçekleşen enflasyonun zam oranlarını aşması halinde aradaki fark telafi edilecek. Gelecek yılda da krize rağmen, memurlar, emekliler ve işçilerin enflasyona ezdirilmeyeceğini vurgulayan Şimşek, bu yıl da memur maaşlarına yapılan artışların muhtemelen enflasyonun üzerinde kalacağını, reel artış söz konusu olduğunu söyledi. Gelecek yıl için öğrencilere sağlanan burs ve harç destekleri ödeneklerinin yüzde 13,8, öğrenim ve harç kredisi ödeneklerinin yüzde 12,8, ilköğretim öğrencilerine ücretsiz ders kitabı desteği ödeneğinin ise yüzde 6,4 artırıldığını bildiren Bakan Şimşek, birçok artış oranının enflasyonun üzerinde, bazılarında enflasyonun iki katı düzeyinde olduğuna işaret etti. Açıklamaya göre, özürlü evde bakım desteği ödenekleri yüzde 49,5, özürlü eğitim desteği yüzde 7,3 artırıldı. ÜNİVERSİTELERE BİN YENİ KADRO Milli Eğitim Bakanlığı, en büyük bütçeye sahip bakanlık olma özelliğini sürdürecek. Sağlık Bakanlığı Bütçesi yüzde 12 artırıldı. Yeni kurulan üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamak için ek olarak bin kadro atama izni verildi. Üniversitelere ayrılan kaynak reel olarak artırıldı. Aile hekimliği uygulaması 81 ile yaygınlaştırılacak. Kamu personelinin sağlık hizmetleri sosyal güvenlik kurumu tarafından sunulacak ve bunun için SGK'ya sağlık primi ödemesine başlanacak. SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARINA 57,7 MİLYAR LİRA AKTARILACAK Sosyal güvenlik kurumlarına yönelik cari transferlerin, 2010 yılında yüzde 7,3 artarak 57,7 milyar liraya ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu kapsamda SGK'ya sadece açık finansmanı için 31,8 lira aktarılacak. Alan ve ürün bazında destekler için çiftçilere 5,6 milyar lira destekleme ödemesi yapılacak. Tarım sektörüne yapılacak transferlerin toplamı ise 8,4 milyar liraya ulaşacak. Mahalli idarelere destek artırılacak. Mahalli idarelerin gelir payları oranı yüzde 17,6 artırılarak, 19,1 milyar lira olarak öngörüldü. Gelecek yıl, mahalli idarelere toplam 22,1 milyar lira transfer yapılacak. Kırsal kesimin altyapısının desteklemek amacıyla KÖYDES Projesine 525 milyon lira kaynak ayrıldı. Şimşek, 2010 yılı bütçesinin, ülkenin dört bir yanına yatırım götüren, reel kesimi destekleyen, kalkınmaya odaklanmış, bireysel ve toplumsal refahı gözeten bir bütçe olacağını belirtirken, bu bütçede bilim ve araştırmaya da kaynak ayrılacağını, TÜBİTAK'ın ödeneklerinin 625 milyon liraya çıkartıldığını kaydetti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılı bütçesinde, bütçe giderlerinin 286 milyar 928 milyon lira, bütçe gelirlerinin de 236 milyar 794 milyon lira öngörüldüğünü söyledi. Bakan Şimşek, Maliye Bakanlığında düzenlediği basın toplantısında 2010 yılı merkezi yönetim bütçesini açıkladı. 2010 yılı bütçe büyüklükleri konusunda bilgi veren Şimşek, ''Bütçe giderleri 286 milyar 928 milyon lira, faiz hariç giderler 230 milyar 178 milyon lira, bütçe gelirleri 236 milyar 794 milyon lira, vergi gelirleri 193 milyar 324 milyon lira, bütçe açığı 50 milyar 134 milyon lira, faiz dışı fazla milyar 616 milyon lira olarak öngörülmüştür'' dedi. Bakan Şimşek, 2009 yılı gerçekleşme tahminleri ile kıyaslandığında, 2010 yılında, bütçe giderlerinin yüzde 7,6, faiz hariç giderlerin yüzde 9, faiz giderlerinin yüzde 2,3, bütçe gelirlerinin yüzde 16,1 ve vergi gelirlerinin de yüzde 18,2 oranında artış gösterdiğini vurguladı. Bütçe giderlerinde artışı kontrol altına alırken, gelirlerin giderlerden daha fazla artmasını öngördüklerini, gelir artışlarının gerçekçi tahminlere dayandığını ve bunun artış oranının yüksek olmasının birkaç nedeni olduğunu belirten Şimşek, bu nedenler konusunda şunları söyledi: ''Temel neden, 2009 yılında yapılan vergi indirimlerinin uygulamadan çıkacak olması ile 2009 yılının ikinci yarısında alınan gelir artırıcı tedbirlerin tam bir etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu iki faktör, yaklaşık olarak gelir artışının yarısına tekabül etmektedir. Gelir öngörülerimizi gerçekçi olduğu kanısındayız.'' BÜTÇE AÇIĞI VE BÜTÇE GİDERLERİNİN, MİLLİ GELİRE ORANI DÜŞECEK Bütçe giderlerinin GSYH'ye oranını yüzde 28,2 seviyesinden, 2010 yılında yüzde 27,9'a düşüreceklerini belirten Şimşek, ''Yani bütçe giderlerinin milli gelire oranı 2010 yılında düşecektir'' dedi. ''Bütçe gelirlerinin GSYH'ye oranını, yüzde 21,15'ten, 2010 yılında yüzde 23'e yükseltiyoruz. Vergi gelirlerinin oranını da yüzde 17,3'ten, yüzde 18,8'e yükseltiyoruz'' şeklinde konuşan Bakan Şimşek, bütçe açığının oranını da düşüreceklerini söyledi. Şimşek, bütçe açığının GSYH'ye oranını 2010 yılında yüzde 4,9'a indireceklerini vurguladı. Maliye Bakanı Şimşek, 286 milyar 928 milyon lira olarak belirlenen 2010 yılı bütçe giderlerinin, ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımını da şöyle sıraladı: ''Personel giderleri 60 milyar 349 milyon lira, sosyal güvenlik kurumlarına devlet prim giderleri 11 milyar 110 milyon lira, mal ve hizmet alım giderleri 25 milyar 186 milyon lira, faiz giderleri 56 milyar 750 milyon lire, cari transferler 18 milyar 928 milyon lira, sermaye transferleri milyar 426 milyon lira, borç verme milyar 903 milyon lira, yedek ödenekler milyar 103 milyon lira olarak bütçede öngörülmüştür.'' 2010 YILI BÜTÇE GELİRLERİ Bütçe gelirlerinin toplamının, 2010 yılında 236 milyar 800 milyon lira civarında olacağını belirten Şimşek, vergi gelirlerinin 193,3 milyar lira, vergi dışı gelirlerin ise 43,5 milyar lira olarak tahmin edildiğini söyledi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bazı vergi gelirlerine yönelik 2010 yılı tahminleri konusunda şunları kaydetti: ''Gelir vergisi 41,5 milyar lira, kurumlar vergisi 18 milyar lira, dahilde alınan KDV 22,6 milyar lira, ithalde alınan KDV 30,1 milyar lira, ÖTV 54,6 milyar lira, Motorlu Taşıtlar Vergisi 4,3 milyar lira, BSMV 3,9 milyar lira, harçlar 5,4 milyar lira, damga vergisi ise 4,4 milyar lira olacaktır.'' REFORMLAR 2010 yılındaki bütçe hedeflerine ulaşmada yapısal reformların da önemine değinen Bakan Şimşek, önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek olan reformları şöyle sıraladı: ''Her şeyden önce Mali Kural uygulamasına geçilecektir. Kamu harcamaları öncelikli alanlara yönlendirilecektir. Kamu yatırımları önceliklendirilerek etkinleştirilecektir. KİT'lerde yeni bir yönetişim modeli hayata geçirilecektir. Yatırımların finansmanında kamu-özel işbirliği modellerinin kullanımı daha da yaygınlaştırılacaktır. Sağlık hizmet ve harcamaları etkinleştirilecektir.'' Bakan Şimşek, 5018 Sayılı Kanunla uyumlu yeni bir Sayıştay Yasası'nın çıkarılacağını, mali saydamlık ve mali raporlamanın geliştirileceğini, vergi kayıp ve kaçağının azaltılacağını söyledi. Özelleştirmelere devam edileceğini belirten Şimşek, kamunun elektrik dağıtımı ve şeker üretimi alanlarından tamamen çekilmesinin, telekomünikasyon ve liman işletmeciliğindeki payının ise azaltılmasının hedeflendiğini bildirdi. Kuruluşları tamamlanan kalkınma ajanslarının faaliyete geçirileceğini ifade eden Şimşek, devlet yardımlarının şeffaflaştırılacağını ve etkinleştirileceğini, esnek istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılacağını kaydetti. Bakan Şimşek, yeni üniversitelerin beşeri ve fiziki alt yapıları güçlendirilerek büyüme sürecine katkılarının artırılacağını, kaçakçılıkla mücadelenin etkinleştirileceğini ifade etti. İstanbul Finans Merkezi Projesi'nin de uygulamaya konulacağını dile getiren Şimşek, Avrupa Birliği müktesebatına uyum için gerekli bütün düzenlemelerin hayata geçirilmesine de devam edileceğini söyledi.
600076
Fransız Bakan: Cem Uzan'ı tanımıyorum
Fransız Bakan: Cem Uzan'ı tanımıyorum İSTANBUL (İHA) Fransa'nın Avrupa Birliği'nden Sorumlu Bakanı Pierre Lellouche, ülkesinde Türk düşmanlığı olmadığını belirterek, "Fransa'da hiçbir şekilde Türkofobi yok" dedi. Terörle mücadele konusunda da açıklamalarda bulunan Lellouche, terörle mücadele için seferber olduklarını ve bu kapsamda bir çok PKK'lının tutuklandığını belirtti. Konuk bakan, Fransa'ya sığınan Cem Uzan'la ilgili sorular üzerine, Uzan'ı tanımadığını belirterek, "Müracaatı konusunda bağımsız bir kurul karar verecek" ifadelerini kullandı. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Fransa Cumhuriyeti Avrupa İşleri Bakanı Pierre Lellouche, Çırağan Sarayı'nda gerçekleştirilen 6. Boğaziçi Konferansı kapsamında ikili görüşmede bulundu. Basına açık gerçekleştirilen görüşme sırasında Türkiye-AB ilişkileri ve terör konuları ele alındı. Daha sonra düzenlenen basın toplantısında konuşan Fransız Bakan Pierre Lellouche, terörle mücadele konusunda seferberlik başlattıklarını belirtti. Terör konusunun, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Fransa ziyareti sırasında gündeme geldiğini hatırlatan Pierre Lellouche, "Terörle mücadele için seferber olduk. PKK'lı bir çok kişiyi tutukladık. Bu konu Sayın Gül'ün ziyareti sırasında da gündeme geldi. Sayın Gül'e, terörle mücadele konusunda Türkiye ile seferber olduğumuzu söyledik. Sayın Gül'ün ziyareti bir dönüm noktası oldu" dedi. Lellouche, Fransa'da bir Türk düşmanlığı olmadığını belirterek, "Biz Türkiye'nin dostuyuz, ülkemizde hiçbir şekilde Türkofobi yok. Ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkileri geliştirmek için bir çalışma grubu kurmaya karar verdik. Herkes, nereye varmak istediğimiz konusunda görüş farklılıklarımız olduğunu biliyor ama amacımız zaten görüş farklılıklarını bir engel olarak algılamak değil. Her iki devlet bu müzakerelerin devam etmesi konusunda hemfikir. Çok önemli ortak ve kültürel geçmişimiz var. Aramızda anlaşmazlık olabilir ama bu anlaşmazlıklara bakarak düşmanlık oluşturulamaz. Bizi birleştiren, hemfikir olduğumuz konularda işbirliği yapabilmek önemli" diye konuştu. Pierre Lellouche, Fransa'ya sığınan Cem Uzan ile ilgili sorular üzerine, Uzan'ı tanımadığını söyledi. Cem Uzan'ın nerede olduğu konusunda bilgisi bulunmadığını belirten Lellouche, "Müracaatı konusunda bağımsız bir kurul karar verecek. Biz de sizin gibi bu kararı bekliyoruz. Fransa bir hukuk devleti. Sonuçta bireysel sığınma konusunda verilecek karar hiçbir şekilde siyasi olarak algılamamak, bu şekilde nitelememek gerekir" açıklamasında bulundu. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Egemen Bağış ise, AB üyeliği yolunda ilerleyen Türkiye'nin potansiyelinin çok yüksek olduğunu söyledi. Bir soru üzerine, müzakereleri Türkiye'den önce tamamlayan Hırvatistan'da AB ile ilgili kanunların geçerken tartışmalar yaşanmadığının altını çizen Bağış, "Bizde bir kanunun sadece bir maddesinin geçmesi iki saati bulabiliyor. Bir düzenleme konusunda bile bu kadar zaman harcanmasına bakılarak neden Hırvatistan'ın gerisinde kaldığımız anlaşılır. Bu iş 20-30 yıl sürmez. Türkiye bu randevuya hazırlanırsa, siyasi konjonktür Türkiye'nin üyeliğini mecbur bırakacaktır. Biz kendimize güvenelim, kendi yapmamız gerekenleri yapalım, ondan sonra inanın bizi üyelik için ikna etmek zorunda kalacaklar" dedi.
600178
Bahçelievler'de kaza: kişi yanarak can verdi
Kaza saat 04.00 sıralarında E-5 Karayolu Ömür Mevkii'nde oldu. Edirne istikametinde giden ve içinde kişinin bulunduğu minibüs önündeki kamyona çarptıktan sonra takla attı ve yanmaya başladı. Alevler motor kısmından bir anda aracın içine yayıldı. Çevredekilerin yangın tüpleriye söndürme çabası sonuç vermedi. Araçtaki kişi yanarak öldü.
600422
18:53 Aşırı dinci örğütün düzenlendiği yarışmanın ödülü silah ve el bombası
Aşırı dinci örğütün düzenlendiği yarışmanın ödülü silah ve el bombasıKİSMAYO (A.A) ’de aşırı dinci El Şebab örgütünün gençler için düzenlediği yarışmanın ödülü ne araba ne de ev; örgüt başarılı olan gençlere ve silah verdi ’ye bağlı örgütün üyelerinin ramazanda Kismayo kentinde radyodan düzenlediği yarışmaya katılıp bilim, kültür ve Kuran ile ilgili soruları doğru cevaplayanlar el bombaları ve silah "kazandı". Dün akşam yapılan törende, mahalleden gençlerin katıldığı yarışmada Fercano mahallesinden en büyük ödülü alan grup, otomatik AK-47, tanksavar ve 1000 değerinde büro malzemesinin sahibi oldu. Örgüt üyelerinden Şeyh Abdullahi Elhak, törende yaptığı konuşmada, olarak silahın verilmesinin amacının "’de Allah düşmanlarına karşı yürütülen savaşa katılmaları için gençleri cesaretlendirmek" olduğunu ifade etti. Yarışmada başarılı olan diğer gençlere AK-47 ve mühimmatı verilecek.
599520
Derbi kaygılı 11
Derbi kaygılı 11 Derbi kaygılı Alex ve Güiza sakat, Andre Santos, Lugano yorgun, Cristian ve Gökhan Gönül kart sınırında... Daum gelecek haftaki derbi nedeniyle Gaziantepspor önünde sahaya süreceği 11 konusunda sıkıntı yaşıyor Fenerbahçe'de camia Galatasaray maçının havasına yavaş yavaş girerken, Daum derbi öncesi Gaziantep deplasmanında yara almaktan korkuyor. Alman teknik adam, ilk 11'in as oyuncusunda yaşanan sorunlar nedeniyle kadro kurmakta zorlanıyor. İşte sorunlu isimler ve alternatifleri: ALEX: Kaptan hem sakat, hem de sarı kart cezası sınırında. Daum onun Gaziantep deplasmanına yetişememe ihtimaline karşılık Özer Hurmacı'yı hazırlıyor. GÜİZA: da hem sakat hem kart sınırında. Ancak forvet şimdilik en sorunsuz bölge konumunda. Çünkü hem Güiza sakatlanmadan önce formsuzdu, hem de onun yerini Semih gibi önemli bir isim dolduracak. ANDRE SANTOS: Milli Takım'dan döndüğü için yorgun. Daum hafta arası demeçlerinde bu oyuncuyu dinlendirebileceğinin sinyalini vermişti. İlk 11'e Uğur ya da R.Carlos girebilir. LUGANO: Bir başka milli takım yorgunu da o... Daum, Bekir İrtegün'ün form olarak ilk 11'e çok yaklaştığını açıklayarak, bu futbolcuyu Gaziantep maçına motive etmeye çalışıyor. CRISTIAN:Oynadığı bölge itibariyle, sarı karta en yakın isim Cristian da derbi öncesi sarı kartlı. Daum, alternatif olarak, milli arada özel olarak ilgilendiği Selçuk Şahin'i düşünüyor. GÖKHAN: Milli Takım'dan yorgun dönen Gökhan da sarı kartlı futbolcular arasında. Onun alternatifleri arasında Önder ve Ali Bilgin bulunuyor.
600824
Madonna komşularını canından bezdirdi!
Madonna komşularını canından bezdirdi! Madonna'nın New York Central Park'taki evine komşu olan Karen George, yüksek sesli müzik ve sık sık danslı toplantıların gürültüye neden olduğu gerekçesiyle dava açtı. Komşu Karen George, Madonna'nın evi müzik provaları için kullandığını, günde üç saat komşularını gürültülü müziğe mahkum ettiğini, duvarların sarsıldığını belirterek şikayetçi olduğunu söyledi. Apartman yönetiminin de Madonna'yı evden çıkarmakla tehdit ettiği belirtiliyor. Ünlü şarkıcıysa, konuyla ilgili bir açıklama bulunmadı.
599867
Nalbantyan'a göre Türk-Ermeni sınırı yılbaşından önce açılabilir
'a göre Türk- sınırı yılbaşından önce açılabilir Dışişleri Bakanı Edward -Ermenistan sınırının yıl sonuna kadar açılabileceğini söyledi. Nalbantyan, 'da yayınlanan "Komersant" gazetesine verdiği röportajda, Türkiye ile Ermenistan arasındaki kara sınırının yıl sonuna kadar açılabileceğini tahmin ettiğini söyledi. Bunun her iki tarafında ilerlemek için gösterecekleri isteğe bağlı olduğunu belirten Nalbantyan, ileri doğru atılacak adımların cesaretlendirilmesi gerektiğini söyledi.