Ergenekon davası hakimlerine suç duyurusu. Ergenekon davası kapsamında 5 Ağustos 2013 tarihinde verilen kararla 16,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Teğmen Mehmet Ali Çelebi ile 10,5 yıl hapis cezasına çarptırılan gazeteci Merdan Yanardağ'ın avukatı Serkan Günel, hükmü açıklayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, aradan geçen sürede ... Ergenekon davası kapsamında 5 Ağustos 2013 tarihinde verilen kararla 16,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Teğmen Mehmet Ali Çelebi ile 10,5 yıl hapis cezasına çarptırılan gazeteci Merdan Yanardağ'ın avukatı Serkan Günel, hükmü açıklayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, aradan geçen sürede henüz gerekçeli kararı yazmadığı gerekçesiyle, mahkemenin başkanı Hasan Hüseyin Özese ile üye hakimler Sedat Sami Haşıloğlu, Hüsnü Çalmuk, Mehmet Fatih Uslu ve Ercan Fırat hakkında suç duyurusunda bulundu. Avukat Günel'in Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) sunduğu dilekçede, Anayasa'nın 141/3. maddesinde, "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" hükmünün bulunduğu hatırlatılarak, bu kural gereği belirli bir süre sonunda gerekçeli kararın yazılmasının zorunlu olduğu ve hiç kimsenin işlediği suçun ne olduğu gösterilmeden, belirsiz bir süre tutuklu kalamayacağı savunuldu. CMK'nın 15 gün kriteri Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 232. maddesinin, gerekçeli kararın yazılması gereken azami süreyi açıkça belirttiği ve maddenin 2. fıkrasına göre "Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç 15 gün içinde dava dosyasına konulur" ifadesinin yer aldığı kaydedilen dilekçede, Çelebi ve Yanardağ'ın 5 Ağustos 2013 tarihinde verilen kısa karar sonrası haklarında çıkarılan yakalama emri doğrultusunda tutuklandıklarına dikkati çekildi. "Kısa kararın üzerinden 6 ay geçmiş olmasına rağmen, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üye hakimleri gerekçeli kararı yazmayarak veyahut yazılmışsa dava dosyasına koymayarak Ceza Muhakemesi Kanunu'na aykırı hareket etmektedirler" ifadesi kullanılan dilekçede, hakkında verilen cezada bir çok sanık için uygulanan 1/6 indirim kuralının takdiren uygulanmadığı, Yanardağ'ın duruşmalarda hakimlere hakaret anlamına gelebilecek hiçbir söz sarf etmediği ve çoğu duruşmaya da iş yoğunluğu nedeniyle katılmadığı dile getirildi. Dilekçede, "Hakkında verilebilecek en üst seviyeden ceza verilen müvekkilin hangi somut delile dayalı olarak bu cezayı aldığı yine gerekçeli kararda, kanuna aykırı olarak halen yazılmadığı için bilinmemektedir. Bununla birlikte diğer tutuksuz sanıklarla karşılaştırıldığında çok açık görülmektedir ki Merdan Yanardağ hakkında verilen ceza açısından da kanunun verdiği takdir hakkı kötüye kullanılmıştır. Eşitlik ilkesine aykırı davranılmıştır" denildi. Mehmet Ali Çelebi ile ilgili de dilekçede, "Müvekkilimizin tahliye olduktan sonra herhangi bir delili karartma veya kaçma girişiminde bulunduğuna dair de en ufak bir şüphe bulunmamaktadır. Buna rağmen gerekçesiz bir şekilde ve tahliye edilen sanıklar arasında tek istisna olarak 5 Ağustos 2013'teki karar ile tutuklanması da ayrıca adı geçen hakimlerin, kanunun kendilerine tanıdığı takdir hakkını keyfi kullandığına dair bir izlenim oluşturmaktadır" ifadesi yer buldu. "Paralel yapılanma" vurgusu Kamuoyunda "17 Aralık soruşturması" olarak bilinen yolsuzluk operasyonu sonrası davanın müştekisi konumundaki iktidar mensupları tarafından, yargı içinde paralel yapılanma iddialarının dile getirildiği belirtilen dilekçede, şu ifadeler kullanıldı: "Özellikle şikayet konusu bu davayı başlatan ve en önemli işlemleri yapan savcı 'ün bizzat iktidar tarafından örgüt mensubu şeklinde gösterilmesi ve son olarak Bolu'ya düz savcı olarak atanması ve söz konusu Ergenekon davasının iddianamesini kabul eden ve 4 sene boyunca mahkeme başkanı olarak yürüten Hakim Köksal Şengün'ün 'iddianameyi okumadan kabul ettik, şimdi olsa geri çevirirdim, Ergenekon davasında örgüt yok' şeklindeki açıklamaları karşısında, halen gerekçeli kararı yazmayan söz konusu hakimlerin detaylı bir şekilde soruşturulmasını zorunlu kılmaktadır." Başbakan Erdoğan ve Bakan Bozdağ'ın tanıklığı istendi Dilekçede, Adalet Bakanı 'ın dün yaptığı bir konuşmayla, "Baktığımızda verilmiş kararın gerekçesinin yazılmamış olması, yasanın çizdiği sınırın aşılmasıdır, ilgili kanun maddesi bu konuda çok açıktır. 6 ay geçmesine rağmen gerekçenin yazılmamasını bir hakkın suistimali olarak kabul ediyorum. Bu açık bir hak ihlalidir" şeklinde beyanlarında bulunduğu hatırlatılarak, bu sözlerin şikayet konusu hakimlerle ilgili yapılacak bir soruşturmayla haklarında işlem yapılmasını zorunlu kıldığı savunuldu. Görevlerini kötüye kullandıkları iddia edilen Başkan Özese ile üye hakimler Haşıloğlu, Çalmuk, Fırat ve Uslu hakkında idari ve adli soruşturma başlatılması talep edilen dilekçede, başlatılacak soruşturmada sağlıklı bilgiler elde edilmesi bakımından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı ve eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün'ün de bilgisine başvurulması istendi. |