siir
dict | siir_uzunlugu
int64 31
9.7k
|
---|---|
{
"siir": "Selçuklu Halk Eğitim Bilgisayar Öğretmeni \n\n\nKonya’da okudun bilgisayarı\nGönlümüze kurdun tahtı sarayı\nŞu imleç denilen uzun kavağı\nBize sorun oldu Ulviye hocamMouse dedikleri kaplumbağayı\nÇimene yollasam bitirir bağı\nHer vuruş sonunda yapar atağı\nBuda sorun oldu Ulviye hocamSınıfa girerken günaydın dersin\nDersleri anlatır bilgi verirsin\nHer dersin sonunda kontrol edersin\nNe mutlu sizlere Ulviye hocam\n\nEğitim bilgini açtın bizlere\nGönül yoldaşınla kal güle güle\nBir de evlât versin Tanrım sizlere\nÇok mutlu oluruz Ulviye hocam \n\n\nTaşdemir amcana çok emek ettin\nDefterle kalemle çok bilgi verdin\nAnladım dedimse tekrar anlattın \nHakkını helâl et Ulviye hocam 07.10.2013-Hasan TAŞDEMİR\n\n",
"siir_uzunlugu": 96
} | 96 |
{
"siir": "İnsan Realitesi VII \n\n\nHer AN'ın varlığının bile muallakta olduğu bir yaşam formu içinde iken mutlaklıklar yaşadığımız deneyimlere ve deneyimlere yüklediğimiz anlamlara göre değişiyor. Dünyada yedi milyar insan varsa, yedi milyar din ve yedi milyar tanrı kavramı vardır. herkesin inandığı ve bilinç seviyesinde canlandırdığı din, aşk, tanrı, yaşam tanımları birbirlerine teğet geçen düşünceler yaratırlar. Seninle aynı bilgiyi almış ve aynı öğreti içinde yoğrulmuş bir insan ile bile aynı fikirde olmayabilirsin inandığın bir dava konusunda. Böyle olunca da mutlaklık kavramı sadece kavram olarak bir kenarda kalıyor.Her canlının yaşam formunda taşıdığı ve kendi gerçekleri ile ilerlediği bir süreci var ve bu süreç sadece onu ve düşüncelerini bağlıyor. Bütün bu eylemselliklerde ortaya çıkan tek tezat şey, her bilenin kendi gücü doğrultusunda bildiği ve inandığı şeyi kendisinden zayıf gördüğü insanlara dayatıp onları da kendi gerçekliğine çekme çabasıdır.Yani ortaya çıkan her fikir, o fikri ortaya çıkartan tarafından tüm dünyaya yaymak düşüncesinide getiriyor ve kaotik ortamda bundan sonra başlıyor. İşte dinler, öğretiler, bütün izm'li akımlar da bu gerçekliklerin birer yansımalarından ibaret sadece. (Bütün bu tezlerde sadece ve sadece bana göre)\n\n",
"siir_uzunlugu": 173
} | 173 |
{
"siir": "Âlemlere Rahmet \n\n\nSaâdet safâ devriydi bir dem düğün-toydu\nSon Nebî’nin asrıydı Hakkın Habîbi O’ydu Rahmân’ın son vahyini getirdi o has Elçi \nSâfî tertemiz, nûr pâk olur, soyu o soyduSidre-i müntehâda seyrân eyledi bir dem\nNe kulluğundan geçti ne o huzûra doyduDeldi karanlıkları parladı gökyüzünde \nUfku örten geceyi nûruyla yırtıp soydu Selâm o Son Nebî’ye, Merhamet Elçisine \nOl Rahmân, ismini Âlemlere Rahmet koydu\n\n",
"siir_uzunlugu": 62
} | 62 |
{
"siir": "Gül Karanfile Muhtaç \n\n\nGül desem bir gül değildi \nKaranfile çok çalardı \nKokusu da bir başkaydı \nSanki gül gibi kokardı Gül desem bir gül değildi \nGülünce güller açardı \nVarıp gidince buradan \nGül kokusu bırakırdı Gül desem bir gül değildi \nElinde güller taşırdı \nBırakınca gülü yere \nSanki o güller ağlardı Gül desem bir gül değildi \nBoynuna güller takardı \nBuluşunca bir çift güzel \nGül ona, o güle bakardı Gül desem bir gül değildi \nBunu güller de bilirdi \nBir gün geri gelmez oldu \nBütün güller dile geldi Dediler kokumuz ondan \nSözü şekerin tadından \nEğer geri dönmez ise \nBiz gidelim buralardan \n21/08/2016 Veysel ÇAKIR\n\n",
"siir_uzunlugu": 99
} | 99 |
{
"siir": "Seni Özlerim Baba \n\n\nGüneş her tulu olduğunda kendince\nBana gece doğar seni özlerim baba\nMezarındayken gözlerim dolar sessizce\nDerbederim ağlar seni özlerim babaDayanamıyorum baba tek bir gün bile\nOysa ne yıllarımız geçmişti seninle\nYıllarımız geçmişti sevinç ve kederle\nOnları hatırlar seni özlerim babaGünlerden bir gün gelirsen eğer buraya\nEvlatların az da olsa bağlanmadı dünyaya\nKardeşlerim isyan etmese de Huda'ya\nEl açıp haykırır seni özlerim babaArtık yazamam baba, yine elim titrer\nAnnemse arkandan hergün mecnuna döner\nAklımda da sen şu mürekkebim kan döker\nHer satır başında seni özlerim baba\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Dünya Dönsün \n\n\nDünya dönsün sen dur öyle,\nseyredeyim Şehr-i Bursa'nın ışıklı manzaraları gibi yüzünü...Dünya dönsün sen dur öyle. seyredeyim yıldız tepeden denizi seyrettiğim gibi pırıl pırıl parlayan gözlerini...Dünya dönsün sen dur öyle,\nSeyredeyim tophane üzerinden aşıkları seyrettiğim gibi tel tel saçlarını...Ve dünya dönsün sen dur yine,\nSeyredeyim ulucamide secde eden insanları seyrettiğim gibi seyredeyim seni dur öyle dur...\n\n",
"siir_uzunlugu": 57
} | 57 |
{
"siir": "Gecenin Işığı \n\n\nbırak\nboş ver, endişe etme! \nbir gece de uykum gelmeden yatayım\nuyanık cesetime gecenin ışığının çöktüğünü\nbütün çıplaklığıyla görene dek\nacılar içinde kıvranayım\nuyuyamayım! bırak\nboş ver, endişe etmegelip alışını beklerim beni\narada gözlerimi açarım\nhatta uykumu kendim kaçırırım\nama\nbeklerim\nuyanık cesetime gecenin ışığının çöktüğünü\nbütün çıplaklığıyla görene dek...(Temmuz 2005)\n\n",
"siir_uzunlugu": 53
} | 53 |
{
"siir": "Burasi Gurbet \n\n\nKim derdiki buralara gelirim\nKim derdiki buralarda kalirim\nKim derdiki burada huzur bulurum\nBurasi gurbet ben ise kusuyumBu sözleri duysam güler gecerdim\nSimdi sorsalar bilmem ne derdim\nHic düsünmez döner giderdim\nBursi gurbet ben ise kusuyumZorla geldim ama seneler gecti\nKim bilir kac mevsim cicekler acti\nKörpecik yavrular yuvadan uctu\nBurasi gurbet ben ise kusuyum25-11-2004\n\n",
"siir_uzunlugu": 57
} | 57 |
{
"siir": "* Öyle Yatma* \n\n\nÖyle Yatma! \nHeyecanlanıyorum...\nBilirsin, güzelliklere\nDayanamıyorum...\nŞimdi yaraşır yanına\nBuz gibi duble rakı\nŞöyle limonu bol\nAkdeniz salatası\nÖyle yatma\nTabakta\nAğzım sulanıyor,\nBu yürek ızgara balığa\nDayanamıyor\n\n",
"siir_uzunlugu": 31
} | 31 |
{
"siir": "Doğum Düğün Ölüm /.. bir deneme \n\n\nHer üçünün de ortak yanlarıdır kopuş\nDoğum, rahimden\nDüğün, aileden\nÖlüm, yaşamdan\nGeçiş, eşik atlama olarak ritüeller\nAynı zamanda değişim, dönüşüm, roller\nOrtak olduğuyla yine yönler\nAdapte olunacak her yeni durumlar…Bekârlığı mahrem alanına açıyor \nRitüeli olarak düğün amacı\nSosyal ilişki kolaylığını aracılıyor Sevgi, aşk, sevda gibi artayan yolu çılgınca\nGelinin geçtiği bu aşk köprüdür sevgiden sevdaya\nDoğumdan ölüme köprüdür düğün bakışlaraBebekler doğum anına ağlarlar\nGülücükleri öğrenmeye bu başlangıçlar\nAğrılı ve acılı hazlar, tatlı ve acı tatlar...Nisan 2008\n\n",
"siir_uzunlugu": 83
} | 83 |
{
"siir": "Baba Yadigarı Sevdiğim Halam \n\n\nKaşı gözü güzel, biricik alam\nBaba yadigarı sevdiğim halam\nYüreği yufkadır yavrudur balam\nBaba yadigarı sevdiğim halamAnnenin eşidir. sevgidir bana\nArar bulur beni hep kucağına\nKızım der de sever o kollarına\nBaba yadigarı sevdiğim halamSevgisi bitmez hiç gel hep Perim der\nGüler bana yüzü bilirim sever\nArada özler de sesimi ister\nBaba yadigarı sevdiğim halamBabamı ararım bulurum onda\nSözünü severim duyarım onda\nSevgimi arasam bilirim onda \nBaba yadigarı sevdiğim halamSevdiğimi bilir sever hep beni\nArkasına dostum bilir hep beni\nKızından öz sayar görür hep beni\nBaba yadigarı sevdiğim halamKalbimi eline versem de bilsin\nSaygımı görüp de hüznünü silsin\nYüreğim yuvadır yerine gelsin\nBaba yadigarı sevdiğim halam\n\n",
"siir_uzunlugu": 109
} | 109 |
{
"siir": "Hasta olmak \n\n\nhasta olmak\nçaresizlik gibi\nkolları bağlı kalmak\nhayata dahil olamamak\ngibi bir şey\nsürekli yüzleşmek\nbir başına oturmak \nışıkları sönmüş bir ev misali\nhissizlik olmalı\nbir aynanın içinde gezinmek\nhayatı\nyeniden öğrenmektir\ndostları\nbuzul ilişkileri \nfark etmektir \nah\nhasta olmak daha nelerdir..Mustafa kaya\n28.04.2012/çengelköy\n\n",
"siir_uzunlugu": 46
} | 46 |
{
"siir": "Yalan Dünya \n\n\nGöbek bağını keserler // Bir fiskede tuz basarlar\nAçık gözlerin yumarlar // Çeneni çeker bağlarlar\nAlır Berzaha koyarlar // Sorarlar ki ne getirdinDön ha dön dolan dünya // Kökü başı yalan dünya\nKimler konmuş kimler göçmüş // Sahib’ül Mülk olan dünya Yangın yeri sinem yanar // Hep dolandım diyar, diyar\nGörmedim ki hiç bahtiyar // Dar olmasın yeter mezar\nSenin olsun hep külli var // İstediğim o gerçek yarDön ha dön dolan Dünya // kökü başı yalan dünya\nKimler konmuş kimler göçmüş // Sahib’ül mülk olan dünyaŞeref’im var Hakça yaşa // Coş İlahi aşktan coş’a\nVar olmamış zerre boşa // Can verilmiş dağa taşa\nErdir aklın gel bu işe // Son ver menzilsiz gidişeDön ha dön dolan Dünya // Kökü başı yalan dünya\nKimler konmuş kimler göçmüş // Sahib’ül mülk olan dünya\n\n",
"siir_uzunlugu": 134
} | 134 |
{
"siir": "Ankaralı Çocukluğum \n\n\nOysa ben çocukken \nNe de çok severdim Ankara’yı\nKırkikindi yağmurları yağarken \nFutbol oynardık Ankara’yla beraber\nSırılsıklam ıslanırdı kaldırımlar\nAnkara üşütür hasta olurdu \nAnkara’nın da bir ruhu vardı o zamanlar\nKi ben çok görmüşümdür Ankara’nın\nBaşını omzuma koyup saatlerce ağladığını\nAz dertleşmedik onunla parklarda\nO zaman ben de Ankara gibi\nHep bir gün büyük adam olmak isteyen\nMahcup bir çocuktum işte\nKazanmayı öğreniyordum her kaybedişte\nBu yolların yenisiydim, çok toydum\nGökkuşağına koşardı çocukluğum\nVe sonunda hep annemi bulurdum\nGüçsüzdüm ve çoğu kez idam sehpasındaydı \nBütün o çocuksu düşlerim\nElbet bir gün o iskemleyi de altlarından çekerdim\nBen yine de Ankara’yı çekilmez kılan her şeye\nO soğuk devlet yüzüne,\nRuhsuz mimariye ve kirli oyunlara\nBütün zulümlere, bütün adaletsizliklere rağmen\nBen Ankara’yı hep öz kardeşim gibi sevmişimdir\nSonuçta beraber çok ağlamışlığımız vardır\nUmutlarımızı görünce idam sehpasında\nVe çok ıslanmışızdır beraber\nKırk ikindi yağmurlarında\n\n",
"siir_uzunlugu": 142
} | 142 |
{
"siir": "Osman gazi \n\n\n1299 -OSMAN GAZİM DEVLET'LÜMErtuğrul gazi babası\nBirlik olmaktır çabası\nHayme Hatun can abası\nKundağa sarmaya geldiAhi şeyhi Edebali\nMerdü şahı Edebali\nPir dergahı Edebali\nNasihat vermeye geldiRüyasında gördü şeyhin\nYeşilini ördü şeyhin\nHuzuruna vardı şeyhin\nDivanda durmaya geldiHakk tealayı bilecen\nMüjde dedi baş olacan \nKızımada eş olacan\nMurat'a ermeye geldiOsman Gazi'm kayı boyu\nOğuzlardan gelir soyu\nDomaniç'tir ilk'i köyü\nDevlet'i kurmaya geldiBin iki yüz doksan dokuz\nBilecik söğüt'te tek'iz\nYarhisar inegöl ekiz\nZaferler görmeye geldiGarip metin iyi tanı\nŞu güzel cennet vatanı\nUnutma şehit atanı\nCeddini sormaya geldiGARİP METİNİMETİN DALKÜREK\n\n",
"siir_uzunlugu": 92
} | 92 |
{
"siir": "Yaktın Gazim Yüreğimi \n\n\nYaktın gazim yüreğimi yaktın,\nHalden anlamazın elini öptün,\nKurban gazim sensin kahraman,\nNanköre ağlama, dayanamam…\nSeni kurban edenler zaten onlar,\nTürk askeri bir kaşık suda boğar…\nTavşana kaç-tazıya tut kahpeliği,\nVatan haini yaptı sana hainliği,\nÖnce mağdur ve muhtaç etmek,\nSevindirmek için bir dilim ekmek,\nÖnce elinden alıp sonra vermek…\nBunların taktiği böyle, kandırmak,\nGoebbels taktiği ile halka inandırmak…\nMikrofon tutan gazeteci mi ne?\nSen ağlarken güldü alay edercesine…\nGazim seni ağlatanlar utansın,\nBiz bize, varsın yüreğimiz yansın,\nSen gazi, yarın kim bilir kim şehit, \nİşimiz zor, dünya alem şahit…\nÖyle bir dönem ki, gazi şehit dinlemez,\nHem gazi eder hem de halini anlamaz.\n\n",
"siir_uzunlugu": 107
} | 107 |
{
"siir": "Doğanın YAVUZ'U... \n\n\ndoğa; \notlarını verir\nYavuz arkadaş\nonları toplar, derler\nya pişirip\nya da pişirmeden\nsofraya koyardı... \ndoğa; \nuyumunu \nyerlere göklere serer\nYavuz arkadaş\nonu yakalar \ntuvalde çizer \nrenkleri seçer\nönümüze koyardı....\ndoğa; \nkişiliğini yansıtır\nYavuz arkadaş\nonu çözer\nönce yüreğine\nsonra kalemine yükler\nkitaba koyardı...\ndoğa,\nsaygı duyulduğu kadar\nsaygı duyardı...\nsaygısızlık yapanı\nkapının önüne koyardı....Fikret Turhan-Yalova,\n27.02.2015\n\n",
"siir_uzunlugu": 59
} | 59 |
{
"siir": "Gün batımı akşamlar.. \n\n\nGün batımı akşamlarda, görmeye çalışırken seni\nBir perde çöker yürek sesiyle gözlerime\nBir şeyler takılır ayaklarıma, yürümeye çalışırken\nKahrolası bir çığlık uğuldar kulaklarımda\nTam bulmuşken baharın rengarenk tonlarını\nGözlerim, ışıl, ışıl ışıldarken kimi zaman\nBembeyaz olur yüreğimden çıkan ses\nOysa dün,\nNe hayallerin mimarıydık seninle ikimiz\nKimbilir, belki bir rüyaydı görmek istediklerimiz\nBelkide bir hayaldin sen, görmeye çalıştığım\nBiliyormusun,\nİçimde bir sen var, senin hiç bilmediğin\nBir sabah,\nSonbahar mevsimi gibi akıp gittin ömrümden\nGün batımlarında hiç gitmiyor hayalin gözlerimden\nNe kadar unutmak istesemde,\nBir türlü çıkaramadım seni aklımdan.02/03/2014\n\n",
"siir_uzunlugu": 92
} | 92 |
{
"siir": "Asker Bir Başka Sever \n\n\nMir-i deryada med-dü cezir\nŞiirlerine hasret, koca bir şehir.\nNöbetlerdeyim anne! \nKipriğimin ucunda, göğsümde resimlerin\nİnan ki hiç öylesine sevmedim! Tevellüt Vakfıkebir\nHasan Kalasında gömleğim kaldı.\nYakasında sıra sıra nakışlar.\nTeskeremi mendiline düğledim\nSeni de yar, türküler gibi sevdim.Ne sultanım ne vezir\nHavuz başı villalarım yok benim.\nHavasına, suyuna, taşına, toprağına\nBin can feda olsun bir tek dostuma\nTürkiyem, memleketim! \nHer bucağın canevim gibi sevdim.Bilen mesut, muktedir\nKurban olam kalem tutan ellere.\nKar üstünde mavi boncuklar gibi\nMektebin bacalarını özlerim\nPeygamber ocağını, mabedim diye sevdim.Cahil ihanetidir.\nSol yanımdan kurşun yedim\nYaram derindir hey dost.\nDermanı mı, get ara, bul, getir\nDost dediğin zor günlerde bellidir.Yemen elleri değil\nHavada bulut yok, bu ne dumandır? \nTekbir kerametidir.\nDilimde şahadetim, nefesimdir, duamdır\nEcel fani bedene, mecalim cihan bilir.Mezarım taşı tektir.\nIlgıt ılgıt eser seher yelleri\nElvan elvan kokun gelir.\nAynalı beşikte yavrum, bebeğim bele\nÜzülmesin, ağlamasın, yetimdir.Bir gider, bin gelirim.\nKışlalar doldu bugün, doldu boşaldı bugün\nNöbet değişimidir.\nDert etme anacığım, devriyedeyim\nBen sevdim mi, asker gibi severim!\n\n",
"siir_uzunlugu": 169
} | 169 |
{
"siir": "Seni Çözmek \n\n\nSırf sana özel bir dille yazılmış kitabın\nNe zaman nasıl olacak bilinmez hitabın\nİnsanı inanılmaz zora sokar her etabın\nSeni çözmek her baba yiğidin harcı değilGülerken bile yüzünde kin ve nefretin var\nUmursamaz gibiyken sözünde hasretin var\nMutluluklara karışmış gamın kasvetin var\nSeni çözmek her baba yiğidin harcı değilNe zaman yumuşaksın ne zaman sertsin\nNe zaman duyarsızsın ne zaman mertsin\nAcaba kimlere çaresin kimlere dertsin\nSeni çözmek her baba yiğidin harcı değilBir gözün dost gibi bir gözün düşman\nHayatın boyunca hiç oldun mu pişman\nDünyaları yiyorsun olmuyorsun şişman\nSeni çözmek her baba yiğidin harcı değil\n Adem Durmazer\n\n",
"siir_uzunlugu": 99
} | 99 |
{
"siir": "Evlilik Anonim Şirkettir \n\n\nAslında en karşılıksız alışveriş evliliktir. \nNe aldığının, ne de verdiğinin hesabını bilirsin... \nVefa, fedakarlık, aşk, yalnızlık, ayrılık özlem\nKatlanmışlık ve benzeri o kadar çok duygu, \nAcı veya sevinçle bedeli ödenir \nPayın meyvelerin kadardır...\nÇocukların meyvedir \nBüyüdükçe acıların azalır sanırsın...Kimilerine göre evlilik bir limited şirkettir,\nİki kişiyle kurulması gibi bir benzerliği dışında,\nÇıkar amaçlı değilse, \nDenk düşen bir benzer yanı yoktur. \nEvlilik bir ailenin başlangıcıdır,\nToplumun en küçük \nEn sağlam olması gereken birimidir. \nÇocuklarla birlikte anonim bir geçişe hazırlıktır,\nİlle de evlilik bir şirket olarak kabul görecekse; \nSayı beşi bulursa evlilik bir anonim şirkettir...Derdim de budur işte. \nBiraz düşünmek biraz düşündürmek... \nMemlekette düşünmek, düşündürmek, \nMizah yasaktır. \nBeş çocuk serbesttir, \nAnonim şirket kurmak için servet gerektir. \nİnsanı servet yerine koyanlara \nBilmem ki bu ne demektir? \nEğer evlilik bu ise gerçekten şirkettirEvlenemeyen insanlar çoğaldı\nBoşananlarda\nİflas ediyor şirketler \nEvlilikler evlilik olsaydı Önder Karaçay \n\n",
"siir_uzunlugu": 143
} | 143 |
{
"siir": "Bu Gece \n\n\nBütün hüzünlere elveda dedim\nGam yükünü çöle saldım bu geceBir lokma bir hırka tevekküldeydim\nBir alem de kudüm çaldım bu geceSemazendim hu erenler hu dedim\nSeccadem de kalakaldım bu geceOn sekiz bin alemi gör dediler\nDurdu aklım dilde laldım bu geceGökte gezinen yıldızlar ile \nNebileri seyre daldım bu geceSerdarı Ekerm’e silem gönderip\nPetekler dolusu baldım bu geceCenneti aladan çiçekler derdim\nMis kü amber koku saldım bu geceSabahleyin bu ruh Halim geçse de\nPırıl pırıl halis kuldum bu gece\n\n",
"siir_uzunlugu": 80
} | 80 |
{
"siir": "Pusulasız Bir Yol \n\n\nGitmeye mejbur eden neydi? \nKarmaşık hayatların. yoğrulan mayasında.\nSürekli yolculuğa iten bir sebep olmalıydı...\nAdımlarında endişe yaşanıyordu.\nDurakladı bir ara! \nSessizliği dinledi...\nOnu çağıran iç dünyasıydı.\nGecenin ayazında ürperen yüreğini ateş basmıştı.\nMeleklerin onu izlediğini düşledi.\nYüzünde bir tebepsümle yoluna devam etti.\nAyakları dolanır oldu yorgunluktan.\nKah tökezler oldu alacakaranlıkta,\nKah çalılara bir uğraş.\nSanki bir ruh yol arkadaşıydı\nKalktı yanında biri varmışcasına,\nSohbetin koyuluğuna daldı.\nDerinden bir nefes çekti\nBunca yılın ardından yaşanan. özgürlüğün ilk adımlarıydı..\nAniden endişe doldu yüreğine.\nYa! dedi kendince,\nMuaffak olabilecekmiydi tek başına kaldığı günlerde.\nHayat yolunun tam ortasındaydı. yaşta bir hayli ilerlemiş.\nDönmek değildi niyeti o mutsuz günlere.\nDüşe kalka alışacaktı. birlikteykende ne olmuştu sanki! \nYinede uğraş vermemişmiydi yıllarca.\nİç yangınları hala sürmekteydi. birde endişe eklendi.\nAldığı yaralara aldırmadan ilerlerken o\nBelli olmasada gideceği yol. yüreğinin sesini dinledi...Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olurlar.\nBenjamin DizraelliYAZAN:KADER OYUNCUSU\n07/03/2011\nİZMİR\n\n",
"siir_uzunlugu": 146
} | 146 |
{
"siir": "Askerim \n\n\nAskerim Gurbet değil asker ocağı\nNöbetin var asker uyan dediler\nSeni gördüğüm \nRüyalarımı böldüler\nDüşünme artık yeter sayılı gündür\nGelir geçer Buralarda hasretin gözümde tüter\nBir gün ayrılık biter\nKavuşursak eğer\nSana hasret kalmak mı istemem\nAskerlik yeter\nBen hayatımın geri kalanında\nSeninle olmak isterimAsker ocağında sabahlar olmaz\nNe olursun aşkım burada beni\nMektupsuz koyma\nSenin hasretin içimde büyüyor\nSevgisiz beni sensiz bırakma\nAynı şehirde beni gurbette yaşatma\nGurbeti bir köşesinde sensiz koyma 20.04.1998\n Aydın YILDIZ\n\n",
"siir_uzunlugu": 77
} | 77 |
{
"siir": "Seni Sevebilirmiyim Nefisem? ? ? ? \n\n\nHey Bebek \nben seni birazcik sevebilirmiyim? .. \nSenin yaninda seninle olabilirmiyim? \nSeninle aglarim seninle gülerimNefisem gel beraber gül bahcelerinde gezelim \nYollara düsmüsken coban yildizina gidelim... \nYolda giderken Aya da ugrayip bir selam verelim, \nBen kimmiyim güzelim? \nSenin sevginle dolup tasan biriyimVarmisin Nefisem gece yildizlari calmaya? \nYer yüzünde sevgi denilen güzelligi aramaya? \nKusun kanadinda gök yüzüne ucmaya? \nBöceklerle birlikte topraga dalmaya? Iste ben böyle deli dolu biriyim.. \nNedersin Nefisem seni ben birazcik \nSeVeBiLiRmIYiM? ? ? ? ? Kücük kizim Nefise ye dogum günü hediyem25kasim2004\n\n",
"siir_uzunlugu": 89
} | 89 |
{
"siir": "İkimiz \n\n\nYuvasız kuşlar misali sürüklendik ayrı diyarlara\nAmansızca sürgün edildi sevdamız,\nÖyle masum baktı ki gözlerimiz, çocuk saflığında\nBilemedik, yalnız kaldı yarınlarımız.Akdeniz akşamlarında, gönül penceresinde biz\nHayıflanma yokluğa, bizi var eden sevgimiz\nSahil kokusu ve maviliğine sığındığımız deniz\nKim nederse desin, yeniden tutunmalıyız ikimizKaan KARATAÇ 21.07.2010-23:12\n\n",
"siir_uzunlugu": 46
} | 46 |
{
"siir": "Aşk'ın tarifi \n\n\nbazen bir kalp ağrısıdır aşk\nbazen mutluluk kaynağı\nbazen kırgınlık, bazen kıskançlık\nbazen de en güzel sözcüktür aşk\n seni seviyorum\n*************************************\nöyle bir an gelirki heyecan dorukta\nkimi zaman tüm moraller bozuk\nbazı günler umutsuzca yol gözlemektir aşk\nbazen de her seyi değişirir bir çift kelime\n seni seviyorum\n*************************************\nçogu zaman damardan bir şarkıdır aşk\nkimi zaman hıçkırıktır dudaklarda\ngeceleri uykusuzluktur aşk. bazen de ölüm isteği\ninsanı ipten alir en güzel iki kelime\n seni seviyorum\n***************************************\ngeceleyin uykuda rüyadır aşk\nbitmeyen bir sevdadır kalp atışlarında\nbazen sevenleri ayırır beyaz bir kumaş\nson nefeste şu iki kelimeyi söyleyebilmektir aşk\n seni seviyorum\n **********\n\n",
"siir_uzunlugu": 102
} | 102 |
{
"siir": "A Bu Gece \n\n\nBu gece, yağmur yağıyor şehre,\nBu gece, her geceden daha bir gece,\nBuğulanmış camlardan. buğulu gözlerle bekliyorum yolunu,\nHani diyorum,\nSenin, nefesindeki nemden oluşmuş bir damla düşse dudaklarıma,\nTadını hissetsem, kokunu hissetsem,\nSon nefesimi veriyor gibi dudaklarımı ıslatsa.Bu gece, yağmur yağıyor şehre,\nBu gece, her geceden daha bir gece,\nSokak lambalarının ışıkları havada asılı kalıyor,\nSürüklenen ayaklarımı koyacak bir nokta bulamıyorum,\nBilmiyorum, farkındamısın,\nEllerin ellerimden gideli, avuçlarımı kapatamıyorum,\nŞimdi, hangi köşebaşı mezarım olur ve hangi eller taşır beni,\nSenden son arzum,\nGel. nolur gel,\nEllerimi tut cenazemde bari...\n\n",
"siir_uzunlugu": 89
} | 89 |
{
"siir": "İhtiyar kadın \n\n\nFani dünyadan beyi göç edince,\nTek başına kaldı ihtiyar kadın.\nDüşünüp taşındı çok kez kendince,\nÇalışmalı dedi İhtiyar Kadın.Eski bir çocuk arabası bulup,\nÜzerine bir camekan koyup,\nİçine de börekleri doldurup,\nSatmalıyım dedi İhtiyar Kadın.Bazıları gibi o el açmadı,\nKolayına gelip yoldan sapmadı,\nGönlünü dinledi hile yapmadı,\nAlın teri dedi İhtiyar Kadın.Bergama Postanesinin dibinde,\nSatıyordu börekleri serinde,\nİyi örnekti o, halk üzerinde,\nBiraz gayret dedi İhtiyar Kadın.Bir gün İhtiyar Kadın hastalandı,\nDerman aradı; fakat bulamadı,\nAzrail gelip kapıya dayandı,\nDünyadan göç etti İhtiyar Kadın.\n\n",
"siir_uzunlugu": 86
} | 86 |
{
"siir": "Başkent'te Hasret Geceleri \n\n\nAnkara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi\nVe yine sana yazıyordum ilk günkü gibi\nAnlatamadığım ve anlayamadığın sözlerimi\nDedim ya hasret gecelerinden di vuslatı olmayanAnkara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi\nKatlime fermandı yokluğun \nVuslatın açık denizde bir sal\nNe yana salarsan sal, kara görünmüyorduAnkara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi\nNe beni dinleyen vardı, ne seni söyleyen\nSabahı olmuyordu yürek mahkumlarının, bu şehirde\nVe temizlenmiyordu ihanetin izleri ne çayda, ne nehirdeAnkara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi\nTan yeri ağarıyordu ıslak bakışlarımla, şehirde.\nPuslanan bir gönlü ısıtmaya yetmeyecekti güneş\nVe bir kez daha beni yakacaktı tenha gözlerindeki ateş.Ankara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi\nBendeki geceye inat, penceremde gün yarıydı\nHer dem karanlığı yaşıyordum, \nYalnız ismini oluşturan harfler sarıydı.\n\n",
"siir_uzunlugu": 113
} | 113 |
{
"siir": "Bir Gençlik Uyanıyor \n\n\nBıraktığın özgür ülkenin\nPırıl pırıl gençlerini\nKendi maddiyatlarına harcıyorlar Atam.\nKardeşi kardeşe,\nDostu dosta düşman ediyorlar\nHiçe sayıyorlar halkımızı.Bir gençlik doğmuş Atam;\nBeyinleri yıkanmış,\nÖn, arka, sol, sağ, orta diye kandırılarak\nAlet edilmiş;\nÖzünden sapmış,\nRantçıların elinde oyuncak olmuş ideolojilere.\nBazıları ise baştan tembelleştirilmiş\nWurdum duymazlığı kabullenmiş,\nBana dokunmayan yüzyıl yaşasın zihniyetinde...We böyle bir neslin arkasından,\nTenhalarda başka bir gençlik uyanıyor Atam;\nWar olan hainlere diş bilemiş,\nKendi kültüründen uzakta olmayan.We sen halkım hazırlan!\nBir gençlik geliyor;\nSeçtiği yön ne olursa olsun\nSaplantılı olmayan.\nSeçtiği yön ne olursa olsun\nBirbirine we sana dost...İşte gözümüzün önünde!\nBir gençlik büyüyor;\nFikri hür, irfanı hür, vicdanı hür.24/08/2000 17:48\n\n",
"siir_uzunlugu": 108
} | 108 |
{
"siir": "Günah \n\n\nOrmanda odun keser\nTarlada ekin biçer\nBir lokma için şükreder\nNe günah işledi bu millet.Çiftini çubuğunu sürer\nHarmanda ekin döğer\nHer an sana şükreder\nNe günah işledi bu millet.Bir hiç uğruna can verir\nDerdine derman bulur\nYoklukta da şükreder\nNe günah işledi bu millet.Vatan için kan verir\nKan verirken can verir\nCan verirken aç ölür\nNe günah işledi bu milletBir şeytanı musallat ettin\nYıllardır doymaz emer kanını\nO da yetmez alır canını\nNe günah işledi bu millet.\n\n",
"siir_uzunlugu": 78
} | 78 |
{
"siir": "İnsan İnsana Aşık İnsan İnsana \n\n\ndenizin dalgasında arasak \nbüyük aşkı bulurmuyuz \nçığlık çığlık kıyıya vurarak kendini\naşkım aşkım diye haykırdığını duyarmıyız\nsenin beni benim seni duyduğum gibiyağmur yağdığında ıslanırmı deniz \nsarılırmı aşık olduğu kumsala üşümesin diye\nöpermi coşkuyla tuzlu dudaklarını\nsenin öptüğün gibiKar yağdığında ayaz vurduğunda\nısıtırmı güneş üşüyen denizi \nsenin içimi isittiğin gibiaşık deniz tatlı sözleriyle\nılık nefesini üflermi kum tanelerine\nsenin yaptığın gibiayın şavki vurduğunda üstüne\nmutlu olurmu deniz yalnız değilim diye \ngülümsemen vurduğunda yüzüme \nmutlu olduğum gibiyakamozlar dans ederken şarkı söylermi \nkendinden geçermi deniz \nbiz gibi işte bizim gibiaşkla coşarmı koşarmı kumsala \nben denizim sen kum demeden\nsevdiğine sımsıkı sarılmaya \nsenin bana benim sana sarıldığım gibi\nbiz gibi işte bizim gibideniz nasıl anlatır büyük aşkını \nkibirsiz riyasız çıkarsız aşkla \ntarifsiz limitsiz bir sevda yaşadığını\nbiz gibi işte bizim gibiayrılıksız ama özlemlerle \ngit geller oldukça hasretle \nbinlerce özlem binlerce vuslat yaşayarak\nbitimsiz bir aşkla\nbiz gibi işte bizim gibidevlerin aşkı büyük olur misali \ndenizlerin kumsala aşkı gibi \naşk olurmu bizimkisi\nyürek yüreğe hasret\ndalgalar vurdukça kıyıya\nbir dakika özlem bir dakika vuslat \nbiz gibi işte bizim gibigüneş denize aşık deniz kumsala\nsenle ben gibigece gün/e aşık gün ay/a\nsenle ben gibitoprak yağmura aşık yağmur buluta\nsenle ben gibiinsan insana aşık insan insana \nbiz gibi işte bizim gibibulduk bizde bulduk işte\ndenizlerce büyük aşkı yüreğimizde\ndalga ile kumsal gibi el ele gönül gönüle\ndeniz kumsal güneş ay biz gibi işte bizim gibi\n\n",
"siir_uzunlugu": 233
} | 233 |
{
"siir": "Yüreğim \n\n\nben bilirim yüreğimi \nben bilirim yüregimi yüregim su \nyüregim türkü \nyüregim el dokuma nakişli bir kilim, sevdiklerime serdigim \nyüregim firtina, gemiler batirmiş\n yüregim bir hanimeli, bahçe duvarlarina yaslanmiş \nyüregim bir orman yagmalanmiş, yakilmiş, yagmurlu\n ben bilirim yüregimi\n yüregim insan, insanlarla aglamiş, gülmüş\n Gelmiş şiirlere siginmiş bir kaçak!\n\n",
"siir_uzunlugu": 48
} | 48 |
{
"siir": "Birikenler-11 \n\n\nYıllar dayak yemiş.\nHer mevsimden ayrı bir feryat.\nSözün bittiği yerde bir kaktüs var.\nBulut rengini atmış geliyor.\nKum taneleri düşer.\nFeryat düşer.\nGönül düşer.\nKır çiçekleri küstüler.\nBana benziyorlar\n\n",
"siir_uzunlugu": 31
} | 31 |
{
"siir": "Sahte \n\n\nBir zamanlar yine unutmaya çalışmıştım seni,\nDuyan gözleri, gören kalpleri,\nEn başta da kendimi…\nSonra bir ay ışığı vurmuştu yüzüme,\nAklımı, fikrimi götürmüştü tüm benliğimi…\nBir ara bi baktım yağan yağmurdaydın,\nKokun ellerin, kısacası o kendim…\nTekrar baktığımdaysa yine gitmiştin,\nYine bitmiştim…\nAyrılık sendin, sense aslında bendim…Ve anlamıştım senin her gelmenin bir gitmek olacağını,\nBenimse her nefes alışımın bir eziyet! …En sonunda son kez bir ay ışığı daha vurdu yüzüme,\nAnladım…\nAy ışığı sendin,\nIşığı bendim…\nAy sahteydi, Ay sendin\n\n",
"siir_uzunlugu": 81
} | 81 |
{
"siir": "Gazi'ye Tarih \n\n\nOnu tarihe sorun, yoktur eminim bir eşi,\nO güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneş! \nSözü halkın dilidir, gözleri hakkın ateşi,\nO güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi! ! \nYurdu sarmıştı karanlık, onu yırtıp atan O.\nSoğuyan kanlara bir başka hararet katan O.\nKararan gözleri bir lâhzada aydınlatan O.\nO güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi! \nİnkilâp ordusu nur ordusunun rehberidir,\nMilletin şehperidir, memleketin şehperidir,\nOnu beklerdi vatan bunca zamandan beridir,\nO güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi! \nAyrılıp Çankaya'dan Hazreti Gazi geliyor,\nSaçının huzmesi zulmetleri ok ok deliyor,\nŞehre kalbindeki tarihi alıp yükseliyor:\nBu güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi! \n\n",
"siir_uzunlugu": 103
} | 103 |
{
"siir": "Ay! Ay! Ay! \n\n\nŞu gökteki ay var ya \nŞu boktan şu yarım ay\nBakarsan bakarsan bakarsan\nBi tek sözüme bakıyor benim\n dolunay olmak için\nO bana bakıyor\nBen ona.\nO bana bakıyor\nBen ona,\nHepimiz ama\nHepimiz\nHepimiz\nBakıyoruz hep birbirimize\nbakıyoruz hep bakıyoruz\nADAM olmak için hep\nAy! Ay! Ay!\nO bana bakıyor\nBen ona.\nO bana bakıyor\nBen ona\nCanım yanarcasına\nNe zaman\nAma ne zaman olacak bu iş?\nBakıyorum bakıyorum da aya\nBakıyorum da ayın ayaklarına\nYatırmışlar yine Ahmed’i falakaya\n\n",
"siir_uzunlugu": 83
} | 83 |
{
"siir": "Yalın ayakla esmer mayınlara basan çocuklar için... \n\n\nYıllar geçsede aylar benliğimi çürütsede uğrunda buzulların diriliğinde yaşasamda sen hep aynı kalıcaksın.Bulutlar everest sıklığında oksijen kıtlığını simgeleyip. yalnız kalmış klorofil kokularını burnuna getirsede hep böyle kalacaksın. Meçhul bir yalnızlık sabahı uğruna işlenmiş, işlenmemiş yalıtılmış insanlık gibi, insan olmak gibi, bir yılduızın peşinden sürüklenip bir dolunay şeffaflığına doğru uzayan kısa metrajlı doğa belgeselliği kıvamını hissedeceksin. Ellerin kavrulmuş güneşe açılıp kapanmadan gözlerin yeşil örtüleri tırmalayan oksijen bolluğunda körleşmiş yıkıntılar göreceksin. Görmeyenlere ışık, görenler kadar geçirgen ve kim olduğunu bilmediğin aç ve zayıf ve korkak çocuklar, ısmarlanmış duygular alkışlanmış gösteriler ve kiralanmış mayhoş mutluluklar isteyeceksin. Mutluluğun asıldığı labutlarda maksatsız oyunlar götürüp eğlenecek ve öğreneceksin. Satılık hayatın son 24 saatine girip, son kullanma tarihleri geçmiş avuç içi buluşmalarını isteyeceksin. İstediklerin sen gibi uzak ve sellere değer dalgaların eşliğinde yıkılmayan imparatorluklar seviyesine erişecek, eşsiz güzelliklerle beklenmedik suratlara yetiştirileceksin. Yetiştirdiğin her mimikte beğenilmeyen yanların olacak ve her beğenmediğinde yetiştirdiğin tipler gibi ulu ortadan yakınacaksın. son anda yetiştirildiğin klişeleşmiş sinevizyon gösterilerinin melankoli yanları gibi ayyaş arzular öldürüp, sahte duygular doğuracaksın. Doğan her yeni umutla çıkışı sansasyönel tezahuratlara maruz bırakılmış makyajsız güzellik kraliçelerinin yalanları olacaksın. Yalan olacaksın, her yeni filmler çıktığında üzerinde kırmızı şalın gibi alevli yengeçsiz burçların deniz kenarı muhabbetlerine ortak, çile kokan cahil orman köylüleri kadar yoksul kalpli Ve yok edilimiş bedenlerin kandil günlerinde işlenen suçları kadar ürpertili, buğulu yalnızlığı kırılganlığında cesaretsiz. Hep beraber çektirilen fotoğrafların çıkmayan isimlerinin hissettiklerine benzer yasaklanmış enstrumanlarıyla yasak şarkılar söyleyeceksin. Yasaklanacaksın günü geldiğinde kraliçe acımasızlığını bedenleri yaşlı işkencelerine tahammül ettiğinde. Yarım kalacaksın cilesi bitmemiş isyankarların umut aşlarına bir lokma keder atmak için. Çiğnememiş yasaların tedahürden kaldırılmış modası geçik kahkahaları eşliğinde bir de sen güleceksin. Ucuza tutulmuş göz yaşlarının en azılı katillerini soyutlayan teminatsız avukatlarını isteyeceksin. Son numaranı istediklerine çekeceksin. Yıkıntılar arasında yakılmış duvarlara, dünyaya...\nSadece mecbur kalınan günlerde aşık olan insanlar kadar yüzsüz ve birde mecburiyetten kalınan mekanlar. Bir kaç metre uzunluğu hapsetmiş, çatısı nemli suları göğüsleyen, duvarları olmayan bedenin gibi, sende isteyeceksin. Günü geldiğinde kırılan kalpleri tamir etmek için gönderilen çiçeklerin içinde olacaksın. Ayların ortasında günlerin uzunluğunda gecelerin derinşilinde ve gündüzlerin güneşinde görüneceksin. Önce toprak inleyecek, öncesi unutulmuş ağaçlar dirilecek, sonra bir kaç damla sensizliğin telaşıyla akıtılmış göz yaşları düşecek gök denilen bu yükseklikten. Her yer ıslanmışken geleceksin, herkes unutulmuş yalnızlıklarını körükleyen bulutları yuhalayıp ellerini birleştirecek. Sonra dolu dizgin ıslanacaksın. Yağmurda ıslanmak kadar berrak ve kolay olacak ama yağmurda unutulmak kadar kederli yaşanmayacak hayatın. sonradan bestelenmiş şarkıların en sevdiğin bölümleriyle yükseleceksin. Her duyduğun tınıda bir şarkıda sen olacaksın. Yarım bırakılmış yolculukları tamamlayıp, tekrarsız filmlerin yok edilmiş oyuncularıyla yükseleceksin. Her yeni filmde yükseklerde bir deniz. her yarım kalan gidişlerde birdönüş. Yıkılmış harabeler arasında gözleri saydam bir yalnızlığı bıçaklayan esrarengiz hektarlık ormanları söndüreceksin. Söndürdüğün her ağacın derinliğinde karşıma çıkacaksın. Sınırları belirlenmiş, tanımlanabilirlikten uzak karışık sesler tüketip boş kalan yerleri dolduracaksın, sesinle, mimiklerinle. Hayatı resmedilmiş yalnız kalmış, terk edilmiş yalınlık yüzler ve yüzlerden yansıyanlarla buluşacaksın. Her mutlu olmak yüreksizliğine bir davetiye gönderilecek ve her maksatsız anonsların hışırtılı televizyon matinelerine benzer sesler duyacaksın. Karmaşık sesler. Kim olduğumuz tarafından bilinen sesler. Yankıları kulaktan gelip görünmeyen boşluklarda hayat bulan sesler. Konuşmadan anlaşanların yaptığı, mitolojik efsanelerin üstesinden gelebildiği anlık rivayetler. Teker teker görülecek. tarafından ziyaret edilmemiş canlıların kalp yapılarındaki çarpmalarlardan sonra sarılamayan yaraları.Gitmediğin yerleri göreceksin. Meraktan değil, sevinçten. umuttan. kuşkudan..\nnasıl bir yer, nerede kurulu, insanlımı, ıssız adalardaki yerlerdenmi,,,, kayıpmı, değilmi, zenginmi yoksulmu. yokmu varmı, gidilirmi dönülürmü. Yani sen hep bunları hayal etmişsin gibi yürüyeceksin. Yıkılan binaların aralarından, kayıp şehirlerden geçeceksin belki ama yönsüz ormanlardan, yüksek dağlardan geçmeyeceksin. Yorgun ırmaklardan yaşlı derelerden geçeceksin. Mutsuz yaşam öyküleri olan kalplerle buluşacak geçmişte başaramadığın şeyleri yapacaksın.Arkana bakmadan yürüyecek ve hatta önünü göremediğin anlarda koşacak ve koşacak ve yine yürüyeceksin. Ayakların seni, sen kendini götürdüğün yere kadar gidecek, yüreğin sana eldeğmemiş bucakların yüksek ağaçların yıllanmış ormanların dilini öğretecek. Karşılaştığın her yerliyle aynı dilden konuştuğun gecelerde farklı olduğun gündüzleri anımsayacaksın. Lisanları farklı kalpli insanların, gerçekleri aynı olan yollarından geçeceksin. Dış dünya ile ilişkileri kesilmiş mahçup bırakılmış köy kızlerı tanıyacak, geceleri ise yıllık ağaçlar bulup nehir manzarasına nazır çadır keyifleri yapacaksın. Tehlike çanları gibi sıradan, saldırgan sürüngenlerin mikrobiyolojik etkilerinden habersiz bildik işkencelirini ensenin en üstünse nefes verir gibi hissedeceksin nefes alacak ve heralışında o bildik tanıdık, panzehiri olmayan berbat sonbahar güneşi kavuruculuğunu hissedeceksin. hissettin yağmur seni geri alacak ve sen yağmurla 2 ay başedeceksin. senin en sevdiğim olmasa dünyanın en dayanıklısı bile 7 gün yaşamayacak. Yaşamayı sürdürmeyi birde onlara soracaksın. Onlar bilecekler kimilerin yaz mevsimini eğlenmek için, avlanmak için kullanıldığını. Hayatsız yaşayanlar bilecek, kimler cesur kalmış sahte gösterilerin meçhul dargınlığında. Bitkin, yılgın yılların telaşında. Ve sadece onlar duyacak akşam rüzgarında yemek beklemek endişe duymak üzere çocuklarının ağladıklarını. Yanlarında değilseler bile duyacaklar ve duymak yerlilere özgü olacak. Hayat her anıyla kendileştimiş olsada bizi; bizi biz yapan nedenler olmayacak bu teknoloji. olmayacak yenilikler, yeni hayatın bonkör nefesleri. Değil bu yaşantının anahtarı satın alınmış, sadece ticaretlerde akıllara gelen güven hissi. Değil evrende yaşamak kabile yokluğunda hastalıklara çare. Meçhul olacak serinlik kalbine işlediğinde ve meçhul olmak yalnızların işi. Yalnızların biri denizler. Yalnızlık ister deniz, ister nehir sadecelik için mutsuz bir kara parçası. Herşeyi karalaştırmış parçan kadar geniş ve herşeyi tekilleştirmiş gibi uysal. Yani sadece hayata hazır olacaksın yine bir gün kapalı gişe aşkların son perdesinde oynayarak. Işıklar gözlerini yansıtacak birilerine ve birileri yansıtılmış kederlerini, yanmış yüreğini gönderecek unutmayanların zarflarıyla. Dudaklarına Mühürsüz pullar yapıştırıp dahice yaratılan yağmur ormanları projesinde kobay olmak üzre; çıkacak karşına. Çıkılacak karşına. Meçhul olmamak aşkına, uzaklarda beklemek aşkına, uğruna göze alınan umutlar aşkına, aşkına.Gönderilecekler teker teker şikayetname hüvviyetinde sonbaharlarda çekilen acıların resimleri mektuplarla. Alıcı kimliğinde faili meçhul aşkları azmettiren sınırsız sularım. Ve sen şimdi çıkıp geleceksin o tanıdık coşkun pınarların tarisel avuntularının arasından. Suların arasından. Yani diğer yarımdan. Kurgulanmış dünyanın kurgusu efsane kalbimden. \nTüm zamanların kırılan en büyük aşkına inat ve tüm kalbimin derinliklerine egemen ruhumun diğer yarısına geleceksin. Gelmeden önce açık bıraktığın umut ışıklarını kapmayı marifet bilen ve talihi kendinden saçma yalancılara bakınırsan, ararsın o zaman beni. Çıkmadan servetini feda ettiğin uçsuz yola, geri dönüşümlü kafiyeler uydurursun, beklerim. Koşarsın bildik, tanıdık o yolları, sanarım. Gelecek zamanın yakınlığını bulduğun vakit işte ben ordayım. Gidecek zamanın kalıntısıyla yeşillendiririrken hayatı birde ağlamayı sonu yokmuş gibi görünen takım adalarıyla. Amazonu geçtiğin vakit oradayım ellerimi uzatmış, evereste ulaştığın an saçlarım saçlarına yakın. Yok edilmiş gelecek zaman değilsede hayal edilen, meşhur kılınan olacaksın. Alıcı kimliğindeki meçhul kız. Ve terk edilmiş ırmaklar çoşkunluğunu yüreğimden çalacaksın. Yarım kalmış bir yüreğin tamamlanmış, eklemesiz yüzüyle, yıkıntılar arasından gelecek, gelirken getirdiğin umutları paylaşacaksın. Teker teker dağıtılacak tarafından işlenmiş duyguların sevinçli yanları. Tüm çocuklar dahil, kurgulanmışlığın ortasında kalan yerliler bile alacak paylarını getirdiğin duygulardan. Ve dağıtılan yanında, ummadığın haykırmalar duyarsan unutmayacaksın. Beni getirdiğin gibi götüreceksin umulmayan şeklinle. Yani yağrun ormanına, amazonun nehrine. Yani yarım kalmış yanlarımı beni taşıyarak telafi edeceksin. Adını sayamadığım onlarca ırmağın kollarına ve adıyla yaşadığım everestin sonuna, umuda. Beni aldığın yere koyacaksın. Kalbine... \nVe sonra geri gelinmeyecek yağmurlar yağacak, kenarları köşeleri olupta yağmayan yağmurlar. Son sözü tutulmayacak alınan karaların, kararsızların ve her bir kara parçasının onurlu ama kırılgan hatlarının. Son nefesinin son tacına inanarak. Veliahtı olunacak bir ayrılığın son çeyreğine girilirken göz yaşlarına egemen olunacak. Olunacak bundan böyle hektarlık yağmur ormanlarının çilesi, zahmeti ve her bir insan coğrafyasının gen hariytasındaki dizilimlerine inatla soykırımı. Soyu tüketilmeyecek artık yeryüzünde nefes almanın ve bir aşktan diğerine gidilmesi gerektiğinde değiştirilmeyecek bir kaç vesait. Bundan böyle her aşktan diğer her aşka direk yollar yapılıp uzaklığı yakınlaşrıtırılacak. çalınmayacak artık hiç bir aşkın girilmez kapısı. Bundan böyle karartılıp, buğulatıp, yakıp, yıkıp gelmeleri her ayrılın sonuna koyulacak aşkın. Yağmurun aşkının, ormanın aşkının ve diğer saltanatlara hibe edilmiş güzellik kraliçelerinin yüzlerinin gidilecek bir yeri olacak bundan böyle. Her gidilmek istenildiğinde o direk gidilen yollar eğilecek ve bükülmek sırasını sonradan gelenlere iletecek. Bir ayrılı diğeriyle birleştirmek ve diğer birleşmede bir ayrılığı daha öldürmeye…\n\n",
"siir_uzunlugu": 1254
} | 1,254 |
{
"siir": "Sevdim Seni Bırakmam \n\n\nAğzından şarabı verse içerim\nSarhoş olup sızıp senle yatarım\nDerdi gamı unutursam sevaptır\nGüzeli sevmenin neresi günahYatamadım aklım seninle gitmiş\nİçtim ben dün gece sebep neyidi\nBirdaha o gece nasıl gelecek\nGüzeli sevmenin neresi günahHalen üzerimde kokun duruyor\nSen gitin gideli deli olmuşum\nRüyamda seni öptüm uyandım\nGüzeli sevmenin neresi günahSevişerek sabah olsa ne varki\nSen beni sevsen bende öpersem\nElele tutuşup kırda gezersem\nGüzeli sevmenin neresi günahNavruz sevdi seni asla bırakmaz\nÖlümüne aşkı dilere destan\nZor sever seni bulmuş bırakmaz\nGüzeli sevmenin neresi günahAdını içimde asla aç koymam\nYediyim her şeyin yarısı senin \nKazıdım kalbime silinmez asla\nSeni sevdim öldür ben bırakmam\n\n",
"siir_uzunlugu": 106
} | 106 |
{
"siir": "Gözlerin \n\n\nbir azaba uğramış gibi gözlerin\nçekilmiş dere yatağına dönüşen yüzün\nve\ntövbe kadar beyaz bir deniz\nsahildeyiz\nve yağmur yağıyor\nsarı sarı saçlarını düşünüyorum\nsarı bir serçenin çırpınması var\npoyraza bırakılan ruhun\nbir gün batımı güneşi\nbir gün doğumu gözlerini seviyorum\nbırakıp giden güneşe inat... mustafa kaya\n 01.01.2001 / üsküdar\n\n",
"siir_uzunlugu": 51
} | 51 |
{
"siir": "Seni Sevmek! 2 \n\n\nSensizlik; \nOkyanusta Susuz Kalmak Gibi\nGecenin Karanlığında Işıksız Kalmak Gibi\nSensizlik Ateşte Üstüme Dökülen Benzin Gibi \nDağlarda Güzel Kokan Çiçekler\nGün Gelirde Koparılıp da Bir Kız İçin Giderler \nDünyadaki Tüm Çiçekler Her gün Senin İçin Koparılıp Gelirler \nOdan da Bir Gül Bir Karanfil Bir Lale Kokusuyla Taşarlar \nSığmazlar Odalara Eve Binaya Sokağa Caddeye Sığmazlar Sığamazlar\nÖyle Güzel Çok Koku Var Ki \nAma Senin Gibi Güzellik Kokan Yok \nAma Senin Gibi Cennet Kokan Yok \nÖyle Aklımda Kalır Ki Her Şey SEN diye \nSeni Sayfalara Sığdırmak Kolay Değil \nBen Bu Denli Bir Güzellik \nBen Bu Denli Bir Gülümseme Görmedim \nSenin Dışında Bir Seni Gördüm \nBir De Seni Bir Daha Seni Gördüm\nBen Hep En Güzeli \nCennet Kokanı Melek Misali Seni Gördüm\nGülümseyişinle Sönen Yıldızları Gördüm\nGözlerinle Güneşi Kahverengileştiren Seni Gördüm \nBen Seni Sevdim \nBen Kahverengi Gözlerini O Güzel Gülümseyişini Sevdim\n Melekleri Hayran Bırakan Güzelliğini Gülümseyişini Gözlerini Sevdim\nSeni Sevmek \nHer Namazdan Sonra Aynı Duayı Etmek Gibi \nSeni Sevmek Her Seferinde Gül Yüzünü Görmeyi Dilemektir\nSeni Sevmek Sevildiğini Bilmek Gibi Güzeldir…\n\n",
"siir_uzunlugu": 171
} | 171 |
{
"siir": "Ay IŞIĞI.. \n\n\nay ışığı kutsaldı,\nyüzüne basılmadan önce... ay ışığı masumdu,\n toprağı kazılmadan önce... ay ışığı çapkındı,\nmehtabı suya düşürmeden de önce... ay ışığı oynaştı,\nrüzgarı bulutu görmeden önce... Fikret Turhan-Yalova,\n 04.07.2013\n\n",
"siir_uzunlugu": 32
} | 32 |
{
"siir": "Aşk Ve Şevk İle Getir Salavat \n\n\nHer canın sıkıldığında,\nİyilikler yapıldığında,\nKoyunlar sağıldığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her işin ters gittiğinde,\nİmkânların tükendiğinde,\nNefsin sana zor verdiğinde,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her nefes alıp verdiğinde,\nMuhammedi gülleri derdiğinde,\nŞerefsizler def olup gittiğinde,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her gün doğuşu ve batışında,\nNabzın düzenli atışında,\nŞirin uykulara dalışında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her sofraya oturduğunda,\nHelal taamlarla doyduğunda,\nZalimler kahrolduğunda,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her güzeli gördüğünde,\nSevda gergefini ördüğünde,\nRahmani yollarda yürüdüğünde,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her okuduğunu anladığında,\nAnladıklarını yaşadığında,\nGünahlarına ağladığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her uykudan uyandığında,\nAşın ekmeğin helal olduğunda,\nHakkında hüsnü zan yapıldığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her mertin köprüsünden geçtiğinde,\nVeli zatlar seni dostluğuna seçtiğinde,\nNefsin şeytani arzuları senden uzaklaştığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her yanan bağrın harareti dindiğinde,\nMenzil murat aldıran atlara bindiğinde,\nAdavet ve kin duygularını yitirdiğinde,\nAşk ve şevk ile getir salavat! Her kar birbirine değmeden yağdığında,\nAcıkmış vakarlı aslanın ceylanı boğduğunda,\nSevdiklerinin manidar yokluğunda,\nAşk ve şevk ile getir salavat! Her bulanık su durulduğunda,\nYiğitler hunharca vurulduğunda,\nİnsan Allah rızası için sorulduğunda,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her umut dolu yarınlarda, \nYetimlerin gözyaşlarında,\nŞehitlerin mezarlıklarında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her gökkuşağı oluştuğunda,\nSevenler buluştuğunda,\nİnsan Allah için coştuğunda,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Tarihe mal olmuş sevdalar anlatıldığında,\nNedamet gözyaşlarıyla günahlar yakıldığında,\nKemliklerin her türlüsünden kaçıldığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!\n02-03/Mayıs/2015\n\n",
"siir_uzunlugu": 243
} | 243 |
{
"siir": "Din ve Siyâset \n\n\nDİN ve SİYÂSETAğzı olanlar değil bilenler konuşmalı\nOysa en hassas konu; biri DİN, bir diğeri SİYÂSET.\nBilmiyorsan sus bâri ehline danışmalı\nOysa en hassas konu; biri DİN, bir diğeri SİYÂSET.Konuştuğu konuda okumamış bir eser\nCâhil ise bir insan rüzgârı tersten eser\nBilmediği konuda durmadan ahkâm keser\nOysa en hassas konu; biri DİN, bir diğeri SİYÂSET.Öyle söz söylenir ki hiç birin akıl almaz\nDoluya koysan almaz boşa koysanız dolmaz\nİlmî olan konular ehline bırakılmaz\nOysa en hassas konu; biri DİN, bir diğeri SİYÂSET.Oku, öğren, yaşa ki düzelsin senin fiil \nHakk’a karşı dikleşme boyun bük n’olur eğil\nİlmin diğer kolları hiç biri böyle değil\nOysa en hassas konu; biri DİN, bir diğeri SİYÂSET.Serâbı su sanarak peşi sıra koştuğu\nKonu; din/siyâsetse kükreyerek coştuğu\nSusması gerekirken herkesin konuştuğu\nOysa en hassas konu; biri DİN, bir diğeri SİYÂSET…18/08/’15\nHanifi KARA\n\n",
"siir_uzunlugu": 138
} | 138 |
{
"siir": "Doğa Yok Olmadan... \n\n\nYok olmadan, yok olmadan\nDoğa hepten yok olmadan\nBir şeyler yap, çare üret\nDoğa hepten yok olmadanSenin için odur yakıt\nSu dediğin bir servettir\nDeğerini bil de akıt\nDoğa hepten yok olmadanİsyan eder sonra toprak\nSanayide atıkları\nArıtıpta öyle bırak\nDoğa hepten yok olmadanO dur ciğerlerin feri\nSanma orman mangal yeri\nGeri dur, yanlıştan geri\nDoğa hepten yok olmadanTabutuna çivi çakar\nDumanı doğaya zarar\nSigaranı azaltıver\nDoğa hepten yok olmadanAracını çok az kullan\nToplu taşımaya yönlen\nBu da derim bak bir önlem\nDoğa hepten yok olmadanYakıtı yok, atığı yok\nDersin sanki sağlık seti\nUnutma sen bisikleti\nDoğa hepten yok olmadanSen yaptın bu yıkımları\nOnarımı sana düşer\nBaşla hemen tamirata\nDoğa hepten yok olmadan...\n\n",
"siir_uzunlugu": 116
} | 116 |
{
"siir": "Yek Bi Yek \n\n\nYek bi yek aliqî dil li şaneşîn e\nEv can li kîjan şibakê xwe datîne\nBer bi te ve diajo her pêlên xwînê\nLi sîwarê her malê dilek rûdine31.01.2016\nDiyarbekir\n\n",
"siir_uzunlugu": 33
} | 33 |
{
"siir": "Yosun kokar ela gözler buğulanınca \n\n\nBak bir varmış bir yokmuşla.................... rantiye kıyılardan bir şarkı.............................topukda deniz dikeni gibi.................................hoyratını kırıyor dalgalar... silip süpürüyor kıyıyı kumu...............adları.............. adımları.........................am ma bu gün ayın ondördü..................... ördüm saçını........ay................. ay ay deyip buluta kaçdı....................... kim gördü.....................................buğulanmamış sa bi çift ela göz....................\n\n",
"siir_uzunlugu": 43
} | 43 |
{
"siir": "Hudutta Düşman \n\n\nMevsim yaz,\nAylardan Temmuz.\nYunan hududunda İpsala,\nİpsala’da vakit öğle,\nBen pencereme,\nPencerem düşmana bakıyor.\nÖnümde beton duvar\n - hemen ilerisinde sedde, \n - seddenin ötesinde gölet.\nBütün sorun bu gölette.\nO yanı düşman,\n - bu yanı vatan.\nKuş düşman,\n - yuvası vatan. \nAğaç vatan,\n - kökleri düşman.\nHey gidi ulan hey! \nNe günler yaşıyoruz.\nNe dost belli ne düşman....\n\n",
"siir_uzunlugu": 61
} | 61 |
{
"siir": "Bir Gün \n\n\nBir gün denizde olmalısın, \nHer şeyden uzak, dingin. \nDüşüncelerini bırak aksın suyun serinliğine, \nNinni tadında salın dalgaların eşiğinde, \nSessizliğini bozan ılık rüzgara, \nMüsaade et, dokunsun tenine, \nSuyun akışında gizlenen davet, \nŞırıl-şırıl ruhunu okşasın, \nDalgalarda gitsin gözlerin, \nGün batımı arkadaşın \nHayallerin yıldızlar olsun...\nSonra dön geldiğin şehre, \nSeyret hayatı, geride bıraktıklarını, \nVe dön ait olduklarına... \nBu gününü farklı kıldığı için, \nTeşekkür et, Tanrı'na...\n\n",
"siir_uzunlugu": 64
} | 64 |
{
"siir": "Görüverdi Atatürk \n\n\nDünyanın karşısına dikildi bayrak gibi\nİşgalin hesabını soruverdi Atatürk\nMilletimin kalbine çekildi bayrak gibi\nDüşmanı ülkemizden siliverdi AtatürkMehmetçik cephelerde onuruyla beslendi\nNe top kalmış ne tüfek yüreklere seslendi\nVuruldu şehit oldu alnı kanla süslendi\nYeni Türk Devletini kuruverdi AtatürkDedi ki milletimin eli kalem tutmalı\nÇağdaşlıkta ne varsa birer birer tatmalı\nYüz yıllık ürkekliği üzerinden atmalı\nKara tahta başına geçiverdi AtatürkKapattı tekkeleri kurdu cumhuriyeti\nHak hukuk alanında sevindirdi milleti\nSon verdi saltanata getirdi hürriyeti\nBağnazlık defterini dürüverdi AtatürkCehalet adam boyu halk bilgiye muhtaçtı\nİnsanlık tarihinde yepyeni sayfa açtı \nYaptığı devrimlerle cihana ışık saçtı\nYüzyıllar sonrasını görüverdi Atatürk\n\n",
"siir_uzunlugu": 98
} | 98 |
{
"siir": "Gün Batımı \n\n\nBir gülüş ardında, üzgünlüğüm.\nAteşim, bir sigara da.\nÇok şey var anlatılacak, söyleyecek.\nSaatler yetmeyecek,\nYetmeyecek zaman.\nKaç ömür geçsede aradan,\nBitmeyecek bu şiir....Gönlünü gönlüme çizen yıldızlar,\nAy ışığındaki parıltı,\nGönül rengindeki gün batışları,\nYüreğimde uzar gider gölgeler,\nBeni benden alır, gider gölgeler....Akşamlarla uzar gider ayrılık,\nDerdimi benimle yazar gölgeler.\nSusarım; \nKaleminden kan damlar.\nBitmiyecek sana adanan,\nKardelen çiçeği gülüşler.\nRüzgardaki ürkek öpüşler,\nYağmurdaki kalp atışları.\nGitmek bilmiyor,\nGün batımı....15.05.2014\n\n",
"siir_uzunlugu": 72
} | 72 |
{
"siir": "Köy Öğretmenleri \n\n\nIYurdumuz uçsuz bucaksız,\nGökte yıldız kadar köylerimiz var.\nAma uzak, ama harap, ama garipsi..\nAlın benim gönlümden de o kadar.Uzak köylerimizde kuşlar gibi\nHer sabah çocuklar size uçar.\nAma küçük, ama büyüyen, ama güleç..\nAlın benim gönlümden de o kadar.Siz kara göklerin yıldızları,\nIşıtın yurdumuzu sabaha kadar! \nAma düşe kalka, ama yiğit, ama umutlu..\nAlın benim gönlümden de o kadar.IIÇ....................\n\n",
"siir_uzunlugu": 62
} | 62 |
{
"siir": "Dil'im Yetmez..! \n\n\nsen,\n duam ol..\n gel dilime...\n dilim yetmez \n düş gönlüme..! sen,\n nurum ol...\n gir gönlüme...\n gönlüm yetmez\n düş yüzüme...! sen,\n aşkım ol..\n gel tenime...\n tenim yetmez\n düş gönlüme..! sen,\n narım ol..\n gir gönlüme...\n gönlüm yetmez...\n düş elime...! Fikret Turhan-Yalova,\n 03.08.2013\n\n",
"siir_uzunlugu": 41
} | 41 |
{
"siir": "Ömer ersöz onaltı yaşında bir gençti \n\n\nGözlerinde yaşama sevinci\nYüreğinde sevdası vardı\nOkuyup büyük adam olacak\nBeşiktaş'ta futbol oynayacaktıAma malesef olmadı olamadı\nOna bu yaşama hakkını vermediler\nÜçbeş kuruş fazla kazanma uğruna\nOnaltı yaşındaki ÖMER'e kıydılarTertemiz hayellerini\nYüreğindeki sevdasını\nYanaklarındaki gamzelerini\nOkuma sevincini ideallerini\nAsker olma hakkını çaldılar\nYaşama hakkını elinden aldılarEvlenip yuva kuracaktı\nİki üç tane çocuğu olacaktı\nSevdikleriyle beraber\nYaşayıp mutlu olacaktıDurdurun bu vahşeti artık durdurun\nDaha kaç ÖMER kurban olacak\nDaha ne kadar can yanacak\nAnalar babalar evlat acısı\nKardeşler kardeş acısı tadacakÖmer gencecik bir fidandı\nDaha onaltı yaşında\nGözlerinde yaşama sevinci\nYüreğinde sevdası vardı\nOkuyup büyük adam olacak\nAilesiyle mutlu olacaktı(16 yaşında bir trafik canavarının kurbanı olan ÖMER ERSÖZ'ün anısına yazılmıştır)\n\n",
"siir_uzunlugu": 115
} | 115 |
{
"siir": "Uçarı Güzel \n\n\nUzaklardan gelen\nBir konuktu o.\nMerih’ten, Mars’tan veya Venüs’ten\nAtlayıp uçan dairesine\nİnivermişti yeryüzüne.Uzun, upuzun saçları vardı\nGözleri ela, dalgalı saçları\nKuzguni siyahtı\n‘Merhaba’ dedi bana\nÜşüyen ellerini uzattı.\nYaşam, gerçek değil\nSanki masaldı.Öyle bir büyüsü vardı ki gülüşünün\nBir anda alırdı evrenine\nAlımlıydı, güzeldi.\nGüzel yürür, güzel konuşur\nGüzel gülerdi.\nVe güzel oynardı keyfi gelince.Akşamdı…\nSokaklarda futbol sarhoşluğu\nEvlerde neş’e vardı.\nFonda gecenin müzikleri\n‘Only You’, ‘Love Story’ ve diğerleri\nDünyanın bütün şarkıları, şiirleri\nSanki hep O’nu anlatırdı.Şimdi birleştirip tüm resimleri\nYerine koymak vardı\nÇalıp en içli melodileri\nAnlatmak vardı durum-vaziyeti\nŞimdi onunla olmak vardı, işte\nVe okumak vardı bu dizeleri…\n\n",
"siir_uzunlugu": 104
} | 104 |
{
"siir": "Yine \n\n\nYİNE Onca aylardan sonra \nAlışmışken yokluğuna\nKüle dönmüşken ateşin\nOy sevdiğim görmek seni\nÖlümün öbür adıdır bilesin\nYine en başa döndük \nYine uykusuz geceler\nYine hasret dolu günler\nYine alev alev yanan\nBir yürek var göresin 20.07.2001\n [yayla]\n www.akdeniz.orgfree.com\n\n",
"siir_uzunlugu": 40
} | 40 |
{
"siir": "Vakit \n\n\nRüzgarın çılgınlığına eş ruhuma sükutu üfle serinde sarmalansın \nÇekilmez kuytulara bir lütuf eylesin yürek. savrulurken acı\nNe vakit oldu kuşlar göç etmeyi unutalı uzaklara\nKoyu karanlığa el uzatalı,\nÖfkeye kurban vereli aşkı ne vakit\n\n",
"siir_uzunlugu": 34
} | 34 |
{
"siir": "------------B i r D ü ş! ! ! \n\n\n\t\t\tB İ R D Ü Ş! ! ! \n\tSıkıldım yine, hem de çoook sıkıldım. Sanki, soluk alamıyorum. Almak ta istemiyorum. Dün, son noktayı koymayı düşündüm, çeşitli biçimlerde. Sonra, şimdi değil. Şimdi içinde bulunduğum durumda, normal karşılanır. Hem burası son nokta olmamalı. Çok güzel bir zafer anında, dudaklarımda gülümseyiş çiçekleriyle konmalı son nokta dedim. O son nokta, kıpkırmızı-darmadağınık, katmer katmer çiçeklerle olmalı. Bakalım, zaman ne gösterecek? \n\tÇok yorulduğum, sıkıldığım, üzüldüğüm zamanlarda, bir düş kurarım ben. Yine, amansızca acıtıldığım için, o düşü kuruyorum. \n\tDenizin en derin yerinde, yumuşacık kumlara uzanmak. Başımı bir mercana yaslamak. Suyun yumuşacık sarılışlarını, tüm varlığımda duyumsamak. Bir süre, su altı dünyasının o, muhteşem görüntülerini izlemek ve uyumak. Yorgunluğum, bıkkınlığım geçinceye dek, yüzyıllarca da olsa uyumak istiyorum. Hiç kimse, hiçbir şey, bana ulaşamasa, dokunmasa. Sessizce ve istediğimce gizlensem, denizin koynunda. Hiç ağırlığın olmayacak. Tüy gibi hafif, özgür. Kısıtlılık yok hareketlerinde, istediğin her şeyi yapabilirsin. Ama ben, o en derin yerde, sığınağımda, sadece dinlenmek, uzak kalmak yaşam savaşımından. Yani, insanların anlamsız, gereksiz davranışlarından. Birbirlerini harcama, yaralama ve güç gösterisi uğraşlarından.\n\tBazen kaçış gerekiyor. Ruh ve beden sağlığın için. Ve ben, bu düşü kurduğum zaman, hissedebiliyorum. Genellikle, gece yatağımda düşlüyorum. Denizin ılık sularını, gerçekten hissedebiliyorum. Hafifliyorum, rahatlıyorum. Gülümsüyorum mutlulukla.\n\tÖnümdeki savaşımları aşmış olarak uyanmayı diliyorum. Aslında, bizim ciğerlerimiz su altında yaşamak için yeterliymiş. Yetersiz olan, suyun içindeki oksijenmiş. Bu nedenle, büyük balıklar da, suyun yüzeyine çıkarak, nefes alıyorlarmış. Beden kütleleri büyük olunca, onlara da yetmiyor suyun içindeki oksijen.\n\tBedenimi değiştirme yeteneğim olsa, kaçıp giderdim deniz annemin kucağındaki, en kuytu yere. Aslında, şimdi de gizlidir, beynimizin bir yerinde, şu değiştirme işi ve neler-neler. Koyu bir sis içinde her şey. İşte o yüzden, yanlış anlamalar.\nBir düşün içinde, yitip gitmek istiyorum, bir süre. Ben hep düşler kurdum, yaşadığımca. Hemen hemen tümü gerçek oldu. Yoksa, düş olan ben miyim? Heey neden olmasın? Birisi uyanacak ya da sıkılacak o düşten. Ve ben de yitip gideceğim. Düş içinde, bir düş oldu şimdi bu. Olsun, ne çıkar? \nNilgün ACAR 17. 04. 2010 ALANYA - EVİM.\n\n",
"siir_uzunlugu": 336
} | 336 |
{
"siir": " Beyaz Gül \n\n\nİsyan çiçekleri kanla açar,\nKan kokar, kan akar.\nSevgi çiçekleri. gönülde açar,\nGül kokar, gül satar.\nKan rengi bir gül,\nGül rengi bir sevgi.\nNe isyan, çiçeğin dengi,\nNe de al gülün rengi.\n\n",
"siir_uzunlugu": 34
} | 34 |
{
"siir": "Evlilik \n\n\nEVLİLİKNikâhlar kıyılır Âdem’den beri, \nBir ömür boyu yürür evlilik. \nNizalar evliliğin güzellikleri \nHaddini bilirsen yürür evlilik. Bir canan seversin, yanıp tütersin, \nCanım der, ona methiyeler dizersin, \nNikâh masasında yüreğinden gülersin \nBazen üzse de, daima sevindirir evlilik. Aşk ne yağmur dinler, ne ayaz, ne kar, \nNişan, düğün, nikâh ise, cebini yakar \nBu yakışın ardından mutluluk kokar \nÇember olur sevgiyi korur evlilik. İki baş mutlulukla bir yastığa konunca, \nEvlilik güzeldir karşılıklı sevip sayınca, \nHaneler öylesine şenlenir ki bebek doğunca, \nGönülden sevenlere, abu hayat olur evlilik. SELAHATTİN ÖLMEZ\n 27.05.2009\n\n",
"siir_uzunlugu": 87
} | 87 |
{
"siir": "Allaha Emanet \n\n\nve ikyağmurdan korkuyorum fırtınayla birlikteyse sağnak hali güzel\ngüneşin sıcağından korkuyorum toprağın çatlaması beni üzer\nya yanlızlık bide ondan korkuyorum\nelimin öylece eşsiz kalışı varlığımın resmi iki sözde iki gözdei kelamda gizli oysaki tüm gösteriş tüm bekleyiş sana iken tüm fiyakam aşkına dair baş kaldırırken gömdüm umutlarımı sevincimi\nyakışık alırmı bunca güzelliğe kıymaya giderken yakışık alırmı o bilgeliğine beni korkulara terk ederken almaz almaz almaz almazlığınıda biliyorum buralarda bir alan dilenci ben iken sana söz vermem mümkün değil benden masum masum affını dileme ne zamanki korkularımı cesarete sevgimide asalete davet edersin var git o zaman serbessin seni azad etmiycem başımın sancıları kalıcı elimde yetişen hasarlı düşüncelerim tasalı yüreğim yaralı en sağlam yapıyı yıkan sen cesaret edip tamire kalkışmazsın sen korkularımla ben yine buradayım sende Allaha emanet\n\n",
"siir_uzunlugu": 128
} | 128 |
{
"siir": "Sözün Özü 49 \n\n\nKâinata nazaran dünyâ küçücüktür. Hatta bir nokta hükmünde dahi değildir. Biz ise, bir nokta kadar bile olmayan şu ölümlü dünyâ için hep, veryansın ediyoruz; acabâ değer mi ?...\n\n",
"siir_uzunlugu": 31
} | 31 |
{
"siir": "Tec-Sen'de Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası \n\n\nTEC-SEN DE\n“Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası”Kalbinden benliği söküp biz diyen\nHz.Kur’an var kutsal iz diyen\nHak davası için haklı söz diyen\nBarış kardeşliğin özü Tec-Sen’deDostça bir anlayış uyum var burada\nÇığ gibi büyüyüp yayıldı yurda\nGel be gel Gardaşım şöyle oturda\nMemur Hizmetlinin sözü Tec-Sen’deKalmasın kalbinde aklında soru\nEşit işe eşit ücret desturu\nGönül verenleri Ya Rabbim koru\nAdaletin ayak izi Tec-Sen’deBir ile birlikte bin olduk bugün\nKalpler bayram yeri düğün var düğün\nAhmet, Mehmet, Hasan o son gördüğün\nBütün cümle âlem gözü Tec-Sen’deGenel Başkanımız Ümit Demirel\nBirol DUMAN ile cem olmaya gel\nAkmasın gözünden gözyaşı ve sel\nÂLİM’İN Kalemi tezi Tec-Sen’deBekir ÂLİM/Sitemkar Aşık\n\n",
"siir_uzunlugu": 109
} | 109 |
{
"siir": "Zonguldak \n\n\ngüneş yaklaşıyor şehre mahçup\nbacalardan tüten alınterleri\ngüneş geçiyor üstünden\nbulutları çekerek yüzünekırgındır gücenmiştir halkı\nçünkü görünmeden gitmiştir çoğu kez\nyerin altındakilere selâmsız üstelik\nmahçuptur aralarında yağmurdan bir bezgüneş terkediyor mahmur şehri\nomuz üstünden bakıyor vedalaşamadığından\nel sallıyor karılar kocalarının gelmesi yaklaşmıştır\ngüneş terkediyor şehri mahçup ve mağrur\n\n",
"siir_uzunlugu": 49
} | 49 |
{
"siir": "Bitmez Sandım Gençlik \n\n\nGece bitti seher oldu\nBülbül gül dalında öter oldu\nCanan gitti gelmez oldu\nGelse gönül bilmem ki ne isterBahçelerde güller açar oldu\nSerpildi güzel saçları örülür oldu\nO dilbere aşık olanlar çok oldu\nBiri sarar diğerleri ağlar olduEl ele kol kola yıllarca yaşadık\nYıllar ihtiyarlattı bizi, kaşlar çatık\nGençlik gitti bir daha gelmez artık\nHer zaman genç kalırız sandıkMotosikletle gezip gördüğümüz yerler\nGençlik dediğin çabuk gelip geçer\nGeldi ihtiyarlık yürümez oldu dizler\nKulaklar duymaz oldu, görmez oldu gözlerEl ele verip yurt yuva kurduk\nBünyan’ın güllü bahçelerinde yürüdük\nKızları gelin ettik, oğlanları evlendirdik\nGençlik gitti yaşamaya değmez artık.09.08.2006 Salih Altıntop\n\n",
"siir_uzunlugu": 102
} | 102 |
{
"siir": "Unutmayın Burdayım \n\n\nKimse bilmez halimi yontar kendi yönüne,\nDerdim çok Ey Dostlar kimler derman olur derdime,\nYoksul bir Faniyim düşmüşüm Can derdine,\nBugün Bayram Ey Dostlar unutmayın burdayım. Kimse kalmadı hanemde,\nHerkes gitti Baba yurda,\nDüşünürler mi acep kim bilir Bugün ne yedi,\nBugün Bayram Ey Dostlar unutmayın burdayım. Elin Ekmeği Kanlıdır Helal Olsun Silip Yiyene,\nBir Lokma Ekmek için düşmüşüm Gurbet eline,\nNice yalnız geçer Bayramlar Ahir Ömrümde,\nBugün Bayram Ey Dostlar unutmayın burdayım. Sap ile Saman karışır mı hiç,\nBana bakmayın yazıyorum iyi veya Güç,\nNerede Eski Bayramlar diye sormayın hiç,\nBugün Bayram Ey Dostlar unutmayın burdayım. Dertli dertli çalarım Sazımı,\nBu Bayramda göremedim Anneyi Babayı,\nNe etsem de bulamıyorum Yurdu Sılayı,\nBugün Bayram Ey Dostlar unutmayın burdayım. Sadık derde Efkarlıyım bu Gece,\nKurudu gözümde ağlayı ağlayı Yaşlar,\nHaykırsam duyar mı Acep Dağlar Taşlar,\nBugün Bayram Ey Dostlar Unutmayın Burdayım,\n\n",
"siir_uzunlugu": 137
} | 137 |
{
"siir": "Gençlik \n\n\n-oğluma-\ngençlik bahar gibidir oğlum\nbir bakarsın\nrenk renk açıvermiş\nhemen koşmalısın kırlara\nyoksa bir bakarsın\nçiçekler soluvermişgençlik rüzgar gibidir oğlum\nbir bakarsın\ndeli deli esivermiş\nhemen açmalısın kanatlarını sevdalara\nyoksa bir bakarsın\nyaprak oynamıyor dallardagençlik deniz gibidir oğlum\nbir bakarsın\ndalga dalga coşuvermiş\nhemen dalmalısın maviliklere\nyoksa bir bakarsın\ndeniz bitivermişve gençlik\ngüneş gibidir oğlum\nbir bakarsın tan yeri ağarıvermiş\nhemen uyanmalısın aydınlığa\nyoksa bir bakarsın\nakşam oluvermiş\n\n",
"siir_uzunlugu": 70
} | 70 |
{
"siir": "Ay Yâr \n\n\nDokunma sazımın tek bir teline\nBu ara durgunum çalamam ay yâr\nKolumu dolama ince beline\nGönülden kırgınım kalamam ay yârMuhabbet bağımda yeller esiyor\nYürekte çığlığım ahkam kesiyor\nParmağım perdeye sanki küsüyor\nTel üstüne mızrap salamam ay yârBen beni yitirdim gittim özümden\nSel gibi döküldü yaşlar gözümden\nİki elim kalkmaz oldu dizimden\nSaçımı başımı yolamam ay yârYazık gençliğime ömrüme yazık\nYetmezmi felekten yediyim kazık\nDüzen tutmaz sazım ayarı bozuk\nNameyi dilime dolamam ay yârHer Adem oğluna farzdır ibadet\nVarıp da secdeye etsem şahadet\nKul Cürül beklemez dünya dan medet\nBir pembe hülya ya dalamam ay yârDost Kalemlerden GelenlerGönül fermanımı elinden aldım \nBaldan tatlı sözü dilinden aldım \nAşkın acısını gözünden aldım \nSana mutluluklar dilemem ay yâr___Emine ŞafakGiden bahar yazım geri gelsinler \nHazandayım geçti gitti mevsimler \nNeler çektiğimi nerden bilsinler \nO eski günleri bulamam ay yâr......ŞeyraniBekledim, gün değil bak aylar oldu...\nGül bildiğin yârin, yolunda soldu....\nNeşe saçan gönüle hüzünler kondu...\nSensiz, bir an huzur, bulamam ay yar...___Fatma GülGönlümün sazında ince bir sızı\nBitmedi kışlarım beklerim yazı\nİsyan bayrağını çekerim bazı\nSensiz ağlayamam susarım ay yâr.........Bircan MisirliAşk illeti sarmış naçar bedeni\nLakin işin zordur, neyse nedeni\nGelen aratır bırakıp gideni\nYine de üzgünüm gelemem ay yâr......Müjdat BilginÖyle tebessümle bakma yüzüme\nAcı diye şeker katma sözüme\nSevdanın karası düşmüş özüme\nİçerim ağlarken gülemem ay yar___AbşariO ki bir kıvılcım mermeri yaksa\nYa da bir çağlayan yüreğe aksa\nZüleyha mı esir Yusuf mu yoksa\nKim kimin kölesi bilemem ay yâr….(E.Y.) Ağıtlar yaktırdın sazım isyanda\nKalemime düşen sözüm isyanda\nKan gölüne dönen gözüm isyanda\nSensiz gözyaşımı silemem Ay Yâr! Bir daha diyeyim, bendeki durum\nBir seni yaşarım, seni solurum\nSanma başkasıyla mutlu olurum\nSensiz sevdalara yelemem Ay Yâr! - gelinDargınım dünyaya dargınım şaha\nKüsmüşüm barışmam inan bir daha\nGönlümdeki yangın gelmez izaha\nKaybettim gülümü bulamam ay yâr........ŞeyraniFeryatla figanla arşı yıkarım \nHasretle sinemi dağlar yakarım \nEller güler oynar bense bakarım \nBundan gayri mutlu olamam ay yar.Bin ömür yaşasam yar senden ayrı \nSensiz koca ömrün görülmez hayrı \nSevemem bilesin yar senden gayrı \nAdını anmadan ölemem ay yar......MihribanGençliğimi de yoktan yere heba edemem \nFelekten kazıklar yesemde ben gidemem \nAşkın ölümüm olsada başkasını sevemem \nGiden bu gençliğimide bulamamki ay yar......Reyhan Altaş\n\n",
"siir_uzunlugu": 352
} | 352 |
{
"siir": "AŞK Yoksa NOKSAN \n\n\nGurbet alsın beni. götürsün artık\nVerdiğin resimler, elimde yırtık\nGönül sarayım boş. kapısı örtük\nHasret yaksın beni, yanımda yoksan\nO kalbi taşıma. aşk yoksa noksanGönül sarayımda, olmuştun sultan\nEsir alsın hasret. yıkılsın bu han\nNe sevdaya uğra. ne de zerre yan\nBu aşk yaksın beni, yanımda yoksan\nO kalbi taşıma. aşk yoksa noksanFırtınalar kopsun. hasret savursun\nAşk ateşi varsın, beni kavursun\nDemiştim ben sana, hayâl olursun\nBu aşk yaksın beni. yanımda yoksan\nO kalbi taşıma, aşk yoksa noksanLeyla hayâl idi. Mecnun sa mecnun\nKim varki dünyada. halinden memnun\nBen aşka aşığım, sen eriyen mum\nBu aşk yaksın beni, yanımda yoksan \nO kalbi taşıma. aşk yoksa noksanİstanbul 22 05 2009\n\n",
"siir_uzunlugu": 101
} | 101 |
{
"siir": "Hasta oluyorsun \n\n\nAnlamadım atletmisin kadınmı\nYarış yapmak soyadınmı adınmı\nŞu kısa yaşamda anlamadın mı\nDoyumsuzluk seni hasta ediyorBirlikte olmadan özde fikirde\nİmrenirsen ele dilde zikirde\nElde edilmezse istekler birde\nUyumsuzluk seni hasta ediyorOlanla yetinmek yetmiyor sana\nHep yukarı bakmak eziyet cana\nIzdırap çektirme ne olur bana\nŞükürsüzlük seni hasta ediyor\n\n",
"siir_uzunlugu": 50
} | 50 |
{
"siir": "Yiğit Mert \n\n\nKalpte iman elde bayrak \nYolu İslam davası hak \nDünya sevdasından uzak \nİlerliyor koşa koşa İsmi yiğit soyadı mert \nMazluma dost zalime dert \nOnu görse kaçar namert \nMahkum eder tuşa tuşa Şehit olmak tek dileği \nBükemezler bu bileği \nDestanlaşmış ak yüreği \nEngelleri aşa aşa Asla bilmez hiç dur durak \nKıskançlıktan, kinden ırak \nCanım diye vatan, bayrak \nHaykırıyor coşa coşa Kapılmıyor hiç gurura\nAl bayrağı dikmiş sura\nCan bedende dönmüş nura \nAsla ölmez boşa boşa Hakkın kula ziynetini \nOl şehadet nimetini \nEbediyyet şerbetini \nİçmek ister taşa taşa\n\n",
"siir_uzunlugu": 87
} | 87 |
{
"siir": "Geçin Cankurtaranın Başına! ... \n\n\nKaptan kaytarıp duruyor ve kan kaybediyor Türkiye’m; bağrışıp duruyoruz cankurtaranın başında; zülüflerini yoluyor kadınlarımız, dizimizi dövüyoruz habire; mezralarımız da bile duyulur oldu kulakları sağır eden cankurtaranın canavar düdüğü..\n Neye mal olursa olsun söylemeliyiz: Başbakan olduğunu söyleyen bu adam kaptanımız olamaz; kendisinin de söylediği gibi BOP’un eşbaşkanlarından birisi o.. Boşuna beklemeyin cankurtaranın başında, başınızın çaresine bakın; o kaptan bildiğiniz adam var ya, hiç gelmeyecek; çünkü o BOP’ta muavin..\n Bu nasıl bir cüret; her şehit cenazesi sonrası bir adım ileri atması gerekirken bir adım geri gidiyor: Savaştan, sınır ötesi operasyona; operasyondan, nokta operasyona; şimdi de silahların bırakılmasına düştük. Bu adamın kaptanlığını takdirinize bırakıyorum; ama BOP’ta iyi muavinlik yaptığı gerçek.. \n Nasıl bu kadar saf olabiliriz? .. Kaptan gelmiyorsa eğer, hasta ölecek değil ya! . Ehliyeti olan birisi geçer kaptan koltuğuna.. Siz hiç gördünüz mü hastanın başında cankurtaranın yıllarca kaptan beklediğini? .. Kan kaybediyor Türkiye’m…\n Adam. bağıra bağıra ilan ediyor Ulusal Kanal’da: “Türkiye’nin Ortadoğu’da bir görevi var. Nedir o görev? Biz Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz.” Yani, NATO toplantısında masaya dökülen haritadaki sınır taşlarında muavinim demek istiyor.. Ve bizler hâla bekliyoruz kaptan bizi kurtaracak diye. Beyler ve bayanlar: Bu kaptan bu hastayı hastaneye ulaştırmaz; verilmiş sözü var… Görevli o…\n Boşuna beklemeyin cankurtaranın başında, vakit yitirmeden geçin aracın başına. O hiç gelmeyecek.. Hadi, bir kez daha sayalım BOP’un eşbaşkanlarını:Talabani, Barzani ve kuklanın kuklası katilbaşı Apo.. O, BOP’un en sadık muavini.\n İşte, size gerçek bir resim: Oğul, katilin başı, yani şehitlerimizin katili olan BOP’un As başkanı Buş’un ülkesinde çalışıp evine ekmek götürüyor, torunu da ora vatandaşı, gelini ne yapar bilmem; güveyi, damadı yani, BOP’un diğer eşbaşkanı ve PKK’nın hamisi olan Talabani’nin hatırı sayılır yüklenicisinin genel müdürü..\n Hasta kan kaybediyor; nerdeyse yıllar oldu kapıda bekleyen cankurtaranın canavar düdüğü çalarak kaptanı beklemesi…\n Kaptan kayıp, kaytarmış, katilin yanında yeminli muavin… \n Sınır ötesi operasyona gerek yok diyor, nokta operasyonu yeter; şimdi de diyor ki silahı bırakıp meclise gelsinler; cankurtaranın başında bekleyen bir Türk vatandaşı olarak BOP’çadan Türkçe’ye çeviri yapıyorum: hastaneye gerek yok, sağlık ocağı yeter; sağlık ocağına da gerek yok, köy ebesi yeter; böyle giderse eğer, yarın: Köy imamı hastanın üstüne bir kez okusun yeter diyecekler.\n Hasta yerde yatıyor, cankurtarana kaptan olarak seçilen adam bir türlü gelmiyor. Demeç veriyor Türkiye’ye girerken ya da çıkarken: “Hamd olsun! ” diyor, dost ve stratejik ortağımız olan katilden izin alınmıştır: Hastamız köy imamı tarafından okunup üflenecek ve en kısa zamanda kurşun akıtılacaktır.. \n Ne demişti Gazi Mustafa Kemal Paşa: ”Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler. \nDahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler.”\n\n",
"siir_uzunlugu": 444
} | 444 |
{
"siir": "Bir Sevdam vardı \n\n\nBİR SEVDAM VARDIYüzün gördüm yüzsüzlerin içinde\nhıçkırıklar sakladım yaralı yüreğimde\niçimde bir düğün havası\nburuk bir acı vardı ayrılırken yüzünde Ayrılıklar beni buldu\n Bahçemde güllerim solduBir sevdam vardı içimde\nbinbir düş kurmuştum onun üstüne\nsel bastı götürdü bir yanını\nbir yanı kaldı içimde\n\n",
"siir_uzunlugu": 46
} | 46 |
{
"siir": "Şafak bebek \n\n\nBir bebek ağlıyor ana kucağında\nNinnisi söylenirken günün şafağında\nBir bebek, bir çığlık, bir ses, bir nefes\nBelki de alın yazısı minicik alnındaBir gün doğuyor size, bize, hepimize\nGüller coşuyor bebeğin dudağında \nBir yelken açıyor yaşam engin denize\nBir bebek ağlıyor, oysa daha ilkbaharında\n\n",
"siir_uzunlugu": 46
} | 46 |
{
"siir": "Doğum Günüm \n\n\nBugün hatrı sayılır bir hızla karanlık günleri aydınlığa çevirmiş bir adamın doğduğu gün. Bugün hiç kimsenin Bu çocuk askerlik bile yapamaz! deyipte, akranlarından evvel onurla askerliğini bitirmiş ve yuvasını kurmanın bir diğer kutsal görev olduğunun bilincinde olan Mehmetciğin günüdür bugün. Bugün direndiği ne varsa ve tüm zorluklara rağmen, engelleri git geller içerisinde deviren direniş hareketinin sembolik bir günüdür onun için. Bugün tüm kendi çevresini bir yıl içerisinde bir hayli iyi tanımış, herkesin sempati duyupta kendi egolarına yenilebileceğini daha önce hiç düşünmemiş bir yol arkadaşınızın arkadan deşilebilmesinin mümkün olduğuna inanan ve bu yüzden artık nefis deryasında tüm arkadaşlarınının boğulmasına izin verdiğini farzeden, özgürlüğü tutsaklık mecrasında yaşayanlara gardiyanlık yapmış bir memurun ve ya bireylere hak ettiği uzaklıkta olmayı öğrenen bir dostun günü. Bugün geçmişteki hatalarından ders aldığı ve bundam sonra bir hatanın tekrarının müslümana uygun görülmediği mantığıyla Allahın izniyle hareket etmeye çalışacak bir din kardeşinizin doğduğu bir gün. Bugün bir adım attığında bir adım hiç düşünmeden gelen varını var olan tüm sevdikleriyle paylaşan kardeşinizin doğum günü. Bugün annesinin evladına olan aşkıyla yetişip aşkın ne olduğunu anne karnından itibaren yüreğinde hisseden ve hergün bitmek bilmeyen sevgiyle Oğlum ayağına şu terlikleri giy diyen, Rab'bimin cenneti ayakları altına serdiği kadının, en kıymetlisinin doğduğu bir gün. Bugün annesinden öğrendiği tüm sevgi elementlerini, bir başka kutsal varlığın yüreğine cömertçe fısıldayan ve birlikteliğini helal ve sünnet yolu ile nişanlamış ve hayatını, cenneti ayaklarının altına sereceği günü beklemeye adamış bir insanın doğduğu bir gündür. Bugün sevgisini içinde yaşayan bir babanın sabaha doğru uykudan sıçrayarak uyanan ve karşısında yiğidini gördüğünde adını zikredip tekrar uykuya rahat bir şekilde dalabilen adam gibi adamın varisinin doğduğu bir gün. Bugünüm yarınıma şahit olsun hayırlı nice yıllarda ve yollarda yol almak üzere Rab'bim yüzümü kara çıkartmasın seven sevmeyen herkese selam olsun.\n\n",
"siir_uzunlugu": 289
} | 289 |
{
"siir": "Deniz \n\n\nYine dalayım gözlerine\nBen diyim ki Akdeniz\nSen de ki Karadeniz\nJapon denizi deme\nAh sevgili\nGitmesi de gelmesi de bi dünya\nHadi ben gelirim de\nÇipura balıklarımızı kim besleyecek?\n\n",
"siir_uzunlugu": 31
} | 31 |
{
"siir": "Parayı Sevmiyorum Kız \n\n\nAyyyy ay geçen gün gittim kuaförüme bir fön çektirdim, peşine saçlarımı boyattım, manikür pedikür, ardında da bir cilt bakımı. Kuaför de kuaför ama sosyete kuaförü Nejat, Necat da asıl adı ben hep Nejat derim, hatta bazen Neco bile derim. Hiç kızmaz darılmaz bana. Ay nasıl darılsın ki dünyanın parasını dökerim her seferinde. Bu sefer, çok uğraştı, Allah seni inandırsın otuz bin lirayı döktüm geldim Neco'nun kucağına. Zaten yirmi beş bin lirası bahşiş de siz yine de kimselere söylemeyin, aman duymasın kimse. Yok kız yok, vallahi zenginlikten değil billahi lüküslükten değil. Arkadaşım sevmiyorum parayı hakikaten sevmiyorum. Yoksa şeyimde değil. Ay şeyimde derken, işte yanlış anlamayın şeyin yerine gelmesi gereken o kelimeyi bulamadım, umurumda değil diyecektim. Burada şeyim umurum oluyor yani...Kız inanmıyor musun bana? Hakikaten sevmiyorum ben bu parayı yaaaaa! Geçen gittim, baktım banka hesabıma ooooh bir dolu para göndermişler, yatırmışlar hesabıma, çalıştığım, mankenlik yaptığım ajanslar, dizilerde rol aldığım bölümlerin paraları bir de... Onlarda bilirler benim parayı sevmediğimi... Yeter da yeter, bu kadar para gönderiyorsunuz bu manken Damla ablanıza, O da dayanamıyor harcıyor. Burada ki (O) ben deniz oluyorum az buçuk. Durur mu ben de para? Hemen gittim bir son model BMV araba aldım. Yok arkadaş yok para beni bozuyor ya, mezara mı götüreceğim, hemen harcarım. Altı ay önce aldığım geçen senenin BMV sini de bir gariban manken arkadaşıma hediye ederim artık, hediye ederim dediysem, parasını aldıktan sonra tabi, hediyesi yüz bin dolar olur canım, ben öyle aç gözlü bir insan olsam üüüüüf nelerim nelerim olurdu şimdiye kadar. Yatlar, katlar, kürkler, kotralar, uçaklar, hatta uçak gemileri... ''Duyamadım uçak gemisini şahıslara vermiyorlar mı dediniz? '' Olsun canım olsun, ben de sadece gemisi olmayan uçak alırım da dudağınız uçuklar... Bana da yakışır her türlü uçaklar...Bir kaç gün önce, manken arkadaşlarımdan birisi aramaz mı? Pazar günü, hem de evdeyim. Evdeyim dediysem işte bahçede ki olimpik havuzda yahu anlayın, mahzun mahzun viskimi yudumluyorum. Olimpik dediğime bakmayın, yarı olimpik. Benim gibi gariban bir manken nereden yaptırsın, tam olimpik yüzme havuzunu hem de evinin bahçesine... Neyse uzatmayalım arkadaşım ''Hadi gel öğlen yemeğine İspanya'ya Madrid'e gidelim. Oradan da dönüşte bir Roma ile Atina yaparız. '' dedi... Bir kaç gündür de hesabım da baktım anormal para birikmiş. Durur mu orada o para? O arkadaşım da bilir benim parayı sevmediğimi haspa ''Hadi kız gidelim de bir öğlen yemeği yeyip döneriz. Madrid dediğin, Roma, Atina dediğin yer ne ki üç beş kuş uçuşu mesafesi, su yolu adeta bize.'' Benim hesabımda para olacak, ben de o parayı tutacağım, biriktireceğim, yastık altı yapacağım, yok dövizdi, yok borsaydı uğraşacağım. Yemezleeeeer! Şimdi önümüz bahar yaz. Yüklü teklifler var. Eeee, bilirler benim ne kadar sıkı bir manken olduğumu, ne iyi oyuncu olduğumu, alnımın ne kadar terlediğini bunu yanında kı.....mın da terlediğini. Dolar ile euro ile anlaşma yapacaklarmış. Yok anam yok, ben milliyetçi adamım, ay pardon adamım mı dedim? Düzeltiyorum ben milliyetçi kadınım. O günkü dolar veya euro kurundan bana kapı gibi Türk Parası versinler anam babam. Hem ne dedi bizim başkan, ''Dolarınızı yuronuzu Törkiş Lira yapın gerisini merak etmeyin.'' Tabi kız kapı gibi liramız var. Ne dediniz ''Daha başkan olmadı mı? '' ay kız ne bileyim işte ben de sanki olmuş gibi zannettiydim... Başkanımızda olursa iyi başkan olur, iyi başkan ama, boy, pos, endam desen endam, her bir güzelliği kendinde toplamış maşallah. Cephe de savaş zamanı düşmana göster göster geri çek, o bile yeter, altlarına yapar da düşman, kokuları ta bizim tarafa kadar gelir...Geçen gün dilencinin biri önümü kesti kız. O da biliyor benim parayı sevmediğimi. Çıkarıp da eline bir ellilik toka edeyim de sevinsin şu gariban dedim. Elimi cebime attım o da ne, cebim de ne kağıt ne de bozukluk namına metelik yok. Amca dedim kusura bakma, bozukluğum yok, pos makinen varsa kredi kartımı vereyim de bir yüz lira çekiver oradan. Dilenci amca yüzüme bir baktı manalı manalı... İnan amca yanımda metelik yok. Ne dediysem anlatamadım amcaya üzerimde para olmadığını. Amca sakın yanlış anlama, hem vallahi hem billahi pos makinen olsa hemen elli lira çekecektim sana sadaka olarak, hatta yok yok yüz lira bile çekerdim. Ne yapacağım ben parayı, bana para mara lazım değil ki... ''Tamam amca tamam, o bastonu niye üstüme kaldırıp da geliyorsun ki dalga filan geçtiğim yok inan, inan buna.'' Dedim ve hemen kaçtım oradan arkama bile bakmadan...Aynı ajansta beraber çalıştığımız bir arkadaşımın lüks bir gece kulübünde doğum günü kutlaması vardı. Çağırmış arkadaşım beni de gitmesen olmaz, hediye almasan hiç olmaz. Önce gideyim de şuna son model bir araba alayım dedim yaş günü hediyesi, sonra düşündüm olmaz, olmaz paket yaptıramam ben onu ayıp olur arkadaşıma. Girdim bir ayakkabı mağazasına, üstü pırlantalı bir ayakkabı gördüm. Fiyatı da on bin dolar. Kızdım baştan on bin dolara ayakkabı mı olur? İnsan şunun üzerine Türk Parası ile kırk bin lira yazar yuvarlak hesap, biz de veririz limitsiz kredi kartımızı, arkadaşımıza hediyesini gönül rahatlığı ile alır götürürüz. Gittim patronlarına ''Çevir kardeşim dedim şunu bizim kapı gibi Türk Parasına, biz milliyetçiyiz, burası da Türkiye.'' Allah var patronları da çok iyi adammış, hemen çevirdi Türk Lirasına ''Kırk bin lira versen de yeter abla.'' dedi... Bu da anladı benim parayı sevmediğimi galiba, ''Tamam kız tamam al çek şu limitsiz karttan.'' dedim. Bu insanlara şaşıyorum vallahi de billahi... Nereden anlıyorlar hemen de benim parayı sevmediğimi. Sevmiyorum kız, sevmiyorum ben bu parayı... Sade Türk Parasını değil, Brezilya Kruzeirosunu da, Meksika Pesosunu da, Hindistan Rupisini de, Rus Rublesini de özet ile hiç birini sevmiyorum, sevmiyorum kız...\n\n",
"siir_uzunlugu": 885
} | 885 |
{
"siir": "Babaya Sitem \n\n\nBABAYA SİTEMSeni seçmek benim fikrim değildi\nPençeni gösterdin başım eğildi\nÖfken gönlümdeki sevgiyi sildi\nGönül deryasına daldım mı baba? “Namus” dedin mapus gibi yaşattın\n“Töre” dedin dört yanımı kuşattın\nŞehirle arama giren Sırat’tın\nSen hiç yaprak gibi soldun mu baba? Okula vermedin kaldık kör cahil\nNe internet bildik ne yabancı dil\nBu lanet şehirde şimdi sersefil\nKalmanın hüznünü bildin mi baba? Yaprağım döküldü dalım çürüdü\nYüreğime nefret suyu yürüdü\nDört yanımı çaresizlik bürüdü\nHiç bıçak sırtında kaldın mı baba? Çalışmadın. üretmedin. satmadın\nHayat iksirine emek katmadın\nFeleğin yüzüne tokat atmadın\nVarlığın sırrını buldun mu baba? Galata’da meyhaneydi vatanın\nDostu oldun kaldırımda yatanın\nAzabısın mezarında atanın\nHayattan dersini aldın mı baba? Vakit erdi artık ben de babayım\nEvlat sevgisiyle yüklü bir çayım\nOnlar yıldız ise ben ulu ay’ım\nSen hiç bize ışık saldın mı baba?\n\n",
"siir_uzunlugu": 134
} | 134 |
{
"siir": "Asker oldum arkadaş! \n\n\n“Vatan bizlere emanettir! ”Bursa dan çıktım yola\nVardım ben serin yola\nBoyun eğdim bir kula\nAsker oldum arkadaş! Halimi kimse sormuyor\nBilmiyor kimse derdimi\nKırdılar benim kalbimi\nGarip kaldım arkadaş! Hasretlik çekti içim\nAğladım için için\nBu ayrılık ne biçim\nAyrı düştüm arkadaş! \nAsker oldum arkadaş! \nSEÇKİN ERDOĞAN / BURSA\n\n",
"siir_uzunlugu": 53
} | 53 |
{
"siir": "Bir Dünya İstiyorum \n\n\nBir dünya istiyorum\nİçinde riyalar olmayan\nDillerde ahlar vahlar olmayan\nBir dünya istiyorum\nDargınlıkları kırkınlıkları olmayan\nİnsanları sahte gülücükle dolmayan\nBir dünya istiyorum\nMaddeden uzak yaşanan\nManeviyatı ön planı çıkaran\nBir dünya istiyorum\nSağını solunu araştırmayan\nKomşusu aç iken tok uyumuyan\nÖyle bir dünya istiyorum ki\nHarkes birbirine kenetlenmiş\nGönülleri sevgi ile coşmuş\nKederi tasayı hiç öğrenmemiş\nBir dünya istiyorum\nCennet misali kırlarda çiçekleri yeşeren\nKuşlar renk renk ağaçlarda ötüşen\nGünleri hep sabah güneşi gibi doğan\nÇocukları gökyüzünde uçurtmalar uçuran\nİşte ben böyle bir dünya istiyorum çokmu? \n\n",
"siir_uzunlugu": 90
} | 90 |
{
"siir": "Baba \n\n\nBenim çocukluğum\nHayata uzak memleketlerde geçti\nYamalı yırtık elbiseler içinde\nGaz lambaları ışığında her gece\nYoksul yıllarda yokluk içinde akıp gitti\nBir gün sarılıp kucaklamadın baba \nBir gün yanaklarımıdan öpmedin\nBiliyordum beni çok severdin \nUzun yıllar geçti aradan sayısız mevsimler\nBen şimdi babayım \nÇocuğumu kucaklar öperim\nŞimdi sana sarıliyorum baba \nSenin bana sarılmışsın gibi \nYerine sana sarıliyorum baba\nÇocukluğumda bana sarılmışsın gibi \nSana sarıliyorum baba \nHiç bitmeyen sevgimle \nAradan ne kadar mevsim geçmiş bana ne \nBen yüreğine sığınmışım baba söyle kime ne\n\n",
"siir_uzunlugu": 83
} | 83 |
{
"siir": "Millî Eğitim Vakfı Şiiri \n\n\nBir vakıf ki hizmette eğitim bilinciyle,\nAydınlığa temeldir fikri düşüncesiyle…Millî Eğitim Vakfı, manevi duygularla,\nTertemiz niyetlerle, toplanan yardımlarla…Esirgenmez eğitim Rab emridir öğretim,\nŞefkatli yüreklerle vakfım, en büyük sevgim…Okul, bina yaptırır öğrenciyi destekler,\nKütüphane açtırır, cehaleti yok eder…Hep destekleyeceğim maddî, manevî yönden,\nSorumlulukların var eğitim öğretimden…(2012)\n\n",
"siir_uzunlugu": 49
} | 49 |
{
"siir": "S O N b u l a c a k \n\n\nYaradılış şekli toprak. çamurdan,\nMiğde doyruluyor buğday. hamurdan,\nKullanım aracı lastik, demirden,\nKalp. damar dolacak kan bulacaksın.Yerinde saymakla organ gelişmez,\nEmeği çekmiyen mahsül bölüşmez,\nDevir daim yoksa el. kol çalışmaz,\nVücut hareketli can bulacaksın.Gövdeye hükmeder bir avuç beyin,\nYararlı gıdayı seçin ve yeyin,\nGöz görür. dil söyler çok şükür deyin,\nİlahi emirle yön bulacaksın.Kültüre. sanata meğilin artar,\nHaneler katlanır mayalar tutar,\nAzim ve cesaret ileri iter,\nBaşarı gösterip şan bulacaksın.Dünyanın oluşu sığınak bir han,\nBelli bir süre de vardır imtihan,\nDuacı olunuz eseriyle an,\nZeki'nin ömrü de son bulacaktır.30-4-2010\n\n",
"siir_uzunlugu": 93
} | 93 |
{
"siir": "Kalbimden Ay Çıkarırım \n\n\nBuzlu bahçe, taş kesilmiş yapraklar, \nvurgun yemiş vücut,\nsağnakta inleyen sevda, ay’ını kaybetmiş gece,\ntutunun kollarıma ve sarılın sevgime,\naşkın ruhunu yaşatmalıyız, \nyoksa kim kurtarır bu aşkı,\nanıt gibi yükselen omuzlarımız olmasaEsir gözler, kapalı eller, utangaç ömür,\nsesini kaybetmiş insan, \nhedefsiz yürüyen yolcu,\nperdeler kalkmaz aramayana. O zaman vurmalıyız kendimizi hedefe,\nsevimsiz bir gece bölmesin uykumuzu.Ben kimseyi çıkarmam gönlümden\nve korkmadan yürürüm,\nellerimle açtığım yoldan.Gündüz güneş olurum,\nbuzlu bahçe erir,\ngece ay çıkarırım kalbimden,\naşıklar aydınlanır.\n\n",
"siir_uzunlugu": 79
} | 79 |
{
"siir": "4'lük Bu kendime bir soru...Üstelik de en zoru \n\n\nGelmişsen yaşına sen, e yani yetmiş seksen\nAçtığını görmezsin şimdi bir çiçek diksen\nGençlik de yaşamadın almadın hiç tad falan\nDaha ne beklersin ya? Şunu bana bir desen \n Ekim'15\n\n",
"siir_uzunlugu": 37
} | 37 |
{
"siir": "Her Şeyde Sen \n\n\nGözlerin gökyüzü kadar mavi\nGökyüzü kadar sakin\nGökyüzü kadar umutlu ve bir o kadar da huzurlu\nGökyüzüne baktığımda sana bakıyorum sanıyorum\nSonra güneşin yüzüme vuruyor\nOnunla ısınıyorum\nAğaçlar mutluluktan salınıyor\nKuşlar şarkı söylüyor\nKanatlanıp yanına gelesim geliyor\nDerin derin içime çekiyorum seni\nCiğerlerime doluyorsun\nNefes aldığın kadar varsan bu hayatta\nSana sunulan güzellikleri görebildikçe artıyor varlığın\nGökyüzüm var\nGüneşim var\nAğaçlarım var\nKuşlarım var\nHer sabah seninle uyanıyor\nHer gece seninle uyuyorum\nVarlığın varlığıma armağan sevgilim\n\n",
"siir_uzunlugu": 79
} | 79 |
{
"siir": "Ay Işığı Görünce Gözbebeklerim Büyür \n\n\nAy ışığı görünce gözbebeklerim büyür;\nAy ışığı önünde gölgem zamana yürür.Ay karanlık gecede ne hainlikler vardır;\nAy'ı sevmeyenlerin yürekleri çok dardır.Bayrağımızda bile onu görürsün her dem;\nAy doğarken geceye. zaferden olmaz şüphem.Hilal olduğu zaman çok da güzel duruyor;\nAy'ın o güzelliği gönlümüze vuruyor.Karanlık gecelerde denizde parıldarsa;\nYakamoz derler o na, arada kımıldarsa.Hele bir de önüne güzel yıldız gelirse;\nBayrak olur da coşar, bunu herkes bilirse.Aynur diye çocuğa isimlerde takarız;\nBir Aynur'a bakarız, bir de ay'a bakarız.Ay bize atalardan çok da güzel armağan;\nBakıp bakıp ağlarız, yüreğe de sarmaylan.\n\n",
"siir_uzunlugu": 92
} | 92 |
{
"siir": "Atatürk'e karşı \n\n\nAtatürk'e karşı olmak. Adam siz de Atatürk'e laf söyletmiyorsunuz. dedi. Atatürk'e elbette laf söylenir. Ancak, Atatürk'e söylenecek laf, laf olmalı, ki o laf söylene bilsin. Yoksa her laf Atatürk'e söylene bilir mi? Elbette her laf Atatürk'e söylenemez. Söyletilmemsi de gerek. Bunu beceren Osman Pamukoğlu, bir canlı yayında konuşmak için konuşan millet vekiline gereken cevabı verdi.\nBu zaman diliminde Atatürk'e bunca karşıtlık niye? İlk okul ve orta okul talebeleriyle yaptığım bir sohbette tek bir öğrenci bile Atatürk'ü sevdiğini\nsöylemedi. Neden diye sorduğumda, biri neden hep Atatürk diyorsun. dedi. Bir diğeri; inkılap dersinden geçer not almam gerek. dedi. Ama hiç biri Atatürk'ü sevdiğini söylemedi. Hemen hemen hepsi, Atatürk, tek başına mı savaştı, hep Atatürk'ten bahsediyorlar. Öyle ki bu durum çocuklarda bir Atatürk fobisi oluşturmasının ötesinde, Atatürk konusu onlar için adeta ikrah noktası oluşturmuştu. Bu durumda bu çocuklar nasıl bu hale geldi diye düşünmek gerekmez mi.? \nÇocuklara, Atatürk'ün tüm şehitleri, gazileri, savaşlarda savaşanları temsil ettiğini, bunun ötesinde mazlum milletlerinde özgürleşmesi için nasıl mücadele ettiğini, tüm bunlardan dolayı Atatürk'e T.B.M.M' nin Mustafa Kemal' e Atatürk soy adını verdiğini biliyor musunuz dediğimde, çocuklar bunu bilmediklerini söylediler. Atatürk' ün özgürlük simgesi olduğunu, hatta özgürlüğün dahi ne olduğunu bilmiyorlardı.\nKonuyu bir öğretmen ile paylaştığımda, bana: Atatürk' ü sevdirme yönünde bir bilgi ancak öğretmenler tarafından çocuklara aktarılabilir. dedi. Kendisine hak vermemem mümkün değildi. Buradan da anlaşılıyor ki, eğitim adı altında verilen bilgiler Atatürk'ün hedeflediği tam bağımsız bir ülkenin bireyi olma bilinci ile yetişen vatandaş olma şiarı dışında bir eğitim modeli, bireyi hızla köle ve teba durumuna indirgemekte. -Ki bu nedenle bu zaman diliminde Atatürk'ü anlamak değil de ondan hızla uzaklaşmakla tecelli eden bir fikri kargaşalık ortamı oluşmuştur.\n\n",
"siir_uzunlugu": 273
} | 273 |
{
"siir": "Ay ve Yıldız \n\n\nİzlemek gerekir\nBulutsuz gecede gökyüzünü\nDolunayla dahada şahanedir\nHele yanına sokuldumu yıldız\nBir başka. bambaşka güzeldir\nOysa o kadar uzaklardır ki\nBirbirlerinden habersizdirler\nSen gibi. ben gibiSen ay ben yıldız\nBen ay sen yıldız\nNe farkeder ki canım\nOnlar kadar işte. hem yakınız hem uzağızAy ve yıldız\nİşte biz onlarız\nAy ve yıldızcasına hem yanyana \nHem uzaklarda yaşamaktayız\n\n",
"siir_uzunlugu": 58
} | 58 |
{
"siir": "Doğa Nefestir \n\n\nGel git diye iki kapı,\nKoca hana konmuş baştan…\nKul emeği her bir yapı,\nKimi toprak kimi taştan…Ölmez gibi yaşar fani,\nSenden önce gelen hani,\nİnsanlığa hırslar mani,\nKarun bile gitti yaştan…Ağaç nefes kıyma cahil,\nBeton doldu güzel sahil,\nBu yağmaya olma dâhil,\nDoğa çeker aklı şaştan…Halka hançer sizin kumar,\nAtar bir gün doğa şamar,\nNe mal kalır ne de damar,\nBir iz kalmaz gözden kaştan…Cantekin der; talan doğa,\nBirdir koltuk patron ağa,\nBizler sustuk azdı boğa,\nOlacağız ekmek aştan…\n\n",
"siir_uzunlugu": 82
} | 82 |
{
"siir": "B A Y R A M O L s a \n\n\nToz pembe dünyayı herkes arzular,\nBirbirini sarar ana kuzular,\nÜzücü haberle yürek sızılar,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.Orta doğu bile kan gölü sanki,\nİşkence, katliam arttı inan ki,\nÇözüm sürecine uyulur belki,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.Kin, nefret, öfkeyle dolduruyorlar,\nAçan çiçekleri sol duruyorlar,\nKardeşi kardeşe vurduruyorlar,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.Barış güvercini uçsa da gelse,\nZalim yumuşasa canlıyı sevse,\nZaman hızlanması yerinde kalsa,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.Atayı üzenler beddua alır,\nİşleri bozulur şaşırır kalır,\nZekice düşünen gerçeği bilir,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.4-10-2014\n\n",
"siir_uzunlugu": 95
} | 95 |
{
"siir": "Çoraplarımı Kim Yırtıyordu \n\n\nAyaklarımı sürekli yıkarım. Her gün hem de hiç sektirmeden. Bu neden ile ayaklarım kokmaz. Kokmadığı gibi arkadaşlarımda ''Bırak bu ayaklar koktu be İsmail.'' diye espriyi zor yaparlar bana. Çoğu yapmaz da bazı muzip arkadaşlarım zaman zaman diline getirir yine de bana takılmak için... Bırak bu ayakları koktu İsmail diye laf sokmaya çalışırlar ben de o sokulan laflara hiç takılmam.Geçenlerde dört çift çorabımı çöpe attım. Parmaklarım özgürlüğüne düşkün herhalde tutup da çorabımdan firar etmeye kalkarken tam hemen yakalıyorum parmaklarımı, kulaklarından tutup yerine sokuyorum derhal... Hadi bir çift at iki çift at, dört çift ne oluyor arkadaşım, boru mu ya! Sonra çift rakam yani ya üç at ya da beş çift at değil mi ama, dört nedir dört?Kafamda binbir türlü sorular. Kim delik deşik etmiş olabilir ki çoraplarımı? Muhtemelen evi tahta kurular bastı ve çaktırmadan benim çorapların bir kısmını midelerine indirdiler. Her ne kadar Ramazan gelmiş olsa da hepinizin bildiği gibi tahta kurularının oruç ile alakaları yok... Başka bir seçenek duvara çarpmış olabilirim ev de gezerken çoraplarımı diyeceğim ama o da olmaz, çoraplarımı duvara çarpsam ben farkına varmaz mıyım bunun? Dalgının biriyimdir de o kadar değil ...Aaah çoraplarım vaaah çoraplarım. Ne de severdim o gri çorabım ile kahverengi çorabımı, ömürleri buraya kadarmış ne yapalım? Ne de ayağımı ısıtırdınız, ne de sıcaklık verirdiniz, hem yazın hem de soğuk kış aylarında, sizi hiç unutmayacağım. Gece rüyalarıma bile girersiniz. Bulmam lazım, bulmam lazım bu çoraplarımı yırtanları mutlaka. Dedektif gibi gece uyumayacağım o çoraplarımı yırtanları bulacağım. Durun bakayım, durun. Yoksa aklıma bir şey geliyor ama, kedi, bizim bu deli kedi yırtmış parçalamış olmasın sakın? Ama Allah var çoraplarımı parçalarken de görmedim, günahını da almayayım şimdi kediciğin.Yok, yok bu işin içinden çıkamayacağım. Çiftine de on beş lira vermiştim, iyi çoraplardı, iyi... Ev de fare var desem, o da mümkün değil, apartman dairesinde fare mi olur muş? Farkında olmadan karıncalar yemiş desem, Iııh! Ayakkabı ile gezerken karınca nereden yolu bulup da girecek ayağımın içine de çoraplarımı kemirecek. En iyisi dolgun bir ücret ile dedektif tutsam olayı aydınlatmak için. Yok ya ne saçmalıyorum çoraplar hepi topu otuz kırk lira bir şey. Dedektife nereden baksan masraflar hariç bin beş yüz iki bin lira toka etmem lazım, batarım sonra da yan gelip yatarım. Cepte para mara kalmaz billahi...Hayır ev de küçük çocukta yok ki onlar yaptı kemirdi desem çoraplarımı. Hani şöyle bir şey de gelmiyor değil aklıma ''Belki benim çocuklardan biri uyurgezer hastası, gece kalkıp bizim odaya girip farkında olmadan çoraplarımı kemiriyor.'' Olamaz mı? Olur belki olur da hiç de şahit olmadım çocuklarımın gece kalkıp da gezdiğine, günahlarını almayayım. Çalıştır toriği İsmail bakalım. Bulunca çoraplarımı kimin deldiğini, Arşimet'in hamamdan çıkarken evraka evraka yani buldum buldum diye bağırması gibi ben de bağıracağım mutlulukla ''Buldum buldum çoraplarımı deleni buldum.'' İşte bu, işte bu, derin ve uzun araştırmalarımdan sonra buldum çoraplarımı delenleri parçalayanları. Baş parmak ve yanında ki parmak. Sadece parmak değil parmakların ucunda ki uzamış tırnak tabi ki aynı zamanda. Ya ben bunu uzayınca hep keserdim, nasıl da unutmuşum, hiç farkında değilim. Al bakalım tırnak makasını, giriş o kocaman katır tırnağı gibi olan baş parmak ve yanında ki küçük parmağın tırnağına... Sen de bir alemsin İsmail... (Kendi kendime fırça atıyorum burada) Ayaklarını yıkıyorsun da insan şu tırnaklarını da keser be adamım. Bir tırnak kesmek için sekiz on ay da beklenir mi, daha çok para verirsin sen çoraplara bu kafayla... \n\n",
"siir_uzunlugu": 549
} | 549 |
{
"siir": "Ecem. \n\n\nElbet bir gün gelecektir\nSabahı olmayan gecem\nÇözülmeyen bir muamma\nKader denilen bilmecem.\nBoş kadehtin doldun ecem\nSen yaşarken öldün ecem.Şikayetim yasalara\nEndişe ve tasalara\nMeze oldun masalara\nGonca iken soldun ecem\nSen yaşarken öldün ecem.Hoş olmayan anım oldu\nYeşildi umudum soldu\nBela döndü beni buldu\nBir çiçektin soldun ecem \nSen yaşarken öldün ecem.\n\n",
"siir_uzunlugu": 55
} | 55 |
{
"siir": "Baba Dağdan atla özgürlüğe uç \n\n\nParaşüt ile atlamak için git,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.\nZirveden kendini aşağıya it,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.Zirveye varıp yolunu seçersin,\nKuşlar gibi paraşütü açarsın.\nGökte sen kartal misali uçarsın,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.Atladığın vakit korkup sinersin,\nİstersen pervane gibi dönersin.\nSüzülerek aşağıya inersin,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.Aşağıda deniz benzer kuğuya,\nBakarsan dağı görürsün doğuya.\nKuş gibi süzülürsün aşağıya,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.Yusuf paraşüte binersin,\nBu olayı ömür boyu anarsın.\nSonunda Ölüdeniz'e konarsın,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.\n\n",
"siir_uzunlugu": 87
} | 87 |
{
"siir": "Deniz \n\n\nmerhaba dostum deniz\nkorkuttular mı yoksa seni de\nbak ben geldim konuşmaya\nve de kendimden kaçmayamerhaba coşan deli deniz\nkızdırdılar mı yoksa seni de \nvurursun sopsoğuk bir karaya\nacıtırsın kendi içinimerhaba durgun ölü deniz\nürküttüler mi yoksa seni de\nsusarsın soluk soluğa\nuzaklaşırsın kendi kendindenmerhaba dostum deniz\nağırlar mısın beni sende\ndibinin en ucra köşesinde\nbir daha asla \n geri vermemecesine\n\n",
"siir_uzunlugu": 61
} | 61 |
{
"siir": "Ay Işığı Görünce Gözbebeklerim Büyür \n\n\nAy ışığı görünce gözbebeklerim büyür;\nAy ışığı önünde gölgem zamana yürür.Ay karanlık gecede ne hainlikler vardır;\nAy'ı sevmeyenlerin yürekleri çok dardır.Bayrağımızda bile onu görürsün her dem;\nAy doğarken geceye. zaferden olmaz şüphem.Hilal olduğu zaman çok da güzel duruyor;\nAy'ın o güzelliği gönlümüze vuruyor.Karanlık gecelerde denizde parıldarsa;\nYakamoz derler o na, arada kımıldarsa.Hele bir de önüne güzel yıldız gelirse;\nBayrak olur da coşar, bunu herkes bilirse.Aynur diye çocuğa isimlerde takarız;\nBir Aynur'a bakarız, bir de ay'a bakarız.Ay bize atalardan çok da güzel armağan;\nBakıp bakıp ağlarız, yüreğe de sarmaylan.\n\n",
"siir_uzunlugu": 92
} | 92 |
{
"siir": "Hakkımı Yutana Düşman Olurum \n\n\nhakkımı yutana düşman olurumişçiyi çifçiyi görmezse devlet\nsöyle nasıl doyar bu koca millet\nkonuş ki sesini dağlara dinlet\ninsanın puştuna düşman olurumfaşizimle aynı yerde yatmayız\ncan veririz yine ülke satmaıyız\nbiz helalimize hile katmayız\nhalkları çatana düşman olurumdevlet zengin ile halkı soyarsa\nmilliyetçiyim diyen buna uyarsa\nişgalci güçlere ülkemi arsa \nyapıpta satana düşman olurum geçilmez diyerek çanakkaleyi\nişgalci güçlere verdik kelleyi\nnasıl umuturki insan belleği\ntahkim'e yatana düşman olurum.vurguni istermi ağıt yakmayı\nhakımı aradım yedim tekmeyi\nişçi sofrasından kuru ekmeği\nçalıpta yutana düşman olurum..........\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Seyfo dayıma \n\n\nSEYFO DAYIMA\nBırak Seyfo dayı üstüne düşme\nHiç kafa yormaya değmez bu Dünya\nSihirli sözlerle gönlünü deşme\nSarılıp sarmaya değmez bu DünyaBiz dursak ta o yolunu yürüdü\nKöle etti arkasında sürüdü\nİçine düşeni hırsı bürüdü\nBir adım varmaya değmez bu DünyaLâl eylemiş dilbazların dilini\nBülbülüne hasret koymuş gülünü\nGel dışından oku için halini\nKarnını yarmaya değmez bu DünyaDürüst yaşa namus olsun ar olsun\nGönlün geniş varsın Dünya dar olsun\nOlacaksa dişe değer kâr olsun\nGünü kurtarmaya değmez bu DünyaOcak tutuşturan sözler nerdeler\nSürme çekmiş yeşil gözler nerdeler\nMakyajlı suratlar yüzler nerdeler\nSırıma sırmaya değmez bu DünyaBu günden yarına eskisi kalır\nSabahtan akşama zaman daralır\nHer dönüşü ömrümüzden gün alır\nÜstünde durmaya değmez bu DünyaÇalsan, çırpsan, kırsan, vursan ölüm var\nYüz yıl değil bin yıl dursan ölüm var\nSaray yapsan villa kursan ölüm var\nBir kez oturmaya değmez bun DünyaGel be Seyfo dayı etme sen tasa\nDayarmıydı Dünya ölüm olmasa\nŞu ömür dediğin ömürden kısa\nTek hayal kurmaya değmez bu DünyaAtaroğlu’m döktü sözleri tele\nSeyfo dayım bir sigara yak hele\nYaşasın insanlar gönül gönüle\nHiç gönül kırmaya değmez bu Dünya\n\n",
"siir_uzunlugu": 181
} | 181 |
{
"siir": "canım kızım PELİN'e \n\n\nSıcak bir yaz sabahı\ngünüden,\nTam yirmi bir gün önce geldin..\nSabırsızdın\nCanın sıkılmıştı belli..\nKimbilir? \nHuzursuzluğumu hissetmiştin belki\nŞaşkındım.\nGüle oynaya doğuma gittim.\nHiç ağrım yoktu\nNe korktum,\nNe de acı çetim\nBana zorluk çıkarmayacağın \nGelişinden belliydi\nAğlamadın\nEtrafına hep gülücükler saçtın\nAradan sekiz yıl geçti\nSorarsan\nBen birşey anlamadım\nBenim güzel yavrum\nNe zaman büyüdü\nFarkına varamadım.\nBugün senin\nBu gün benim\nİkimizin doğum günü yavrum\nBirbirimizde bulduk\nDünyanın güzelliğini\nHani sorsalar\nBir kez daha\nDoğurmak ister misin diye? \nAllah şahidimdir ki\nSeni doğuracaksam yine\nGözüm kapalı\nEVET derdim..\n\n",
"siir_uzunlugu": 94
} | 94 |